MTSO Haber Sayı 331

Page 1

Mayıs müzik tadında geçecek

MTSO, Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katıldı

“Sanatın yüreği yöresel, dili evrenseldir”

>4’te

>5’te

>2’de

MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33

21. Yüzyılla yüzleşme… Şerafettin AŞUT

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| YIL: | YIL: 19 17| SAYI: | SAYI: 331298 | 30| 6-19 NisanARALIK - 13 Mayıs 2015

Gümrük Müşavirleri KDV Tebliğinde düzenleme istiyor Zeki Şan

18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak KDV ve ÖTV sorunlarına değinen Şan, “KDV Tebliğinde Hizmet faturalarının oranının yüzde 18’den 8’e düşmesini istiyoruz” dedi. Özellikle satın alınan otomobil ve kamyonetlerin KDV ve ÖTV’sini direkt indirim olarak gösteremedik-

lerini anlatan Şan, “Önemli gider kalemlerimizden birisi araçlarımız. İşlerimizi daha seri ve hızlı yapabilmek için işlem yaptığımız her bölgeye bir araç göndermek zorundayız. Bu nedenle araçlarımıza yönelik harcamalarımızın ÖTV ve KDV indirimi direk indirim konusu olmalı” ifadesini kullandı. Şan, hemen her gümrük müşavirinin çalışmalarını düzenli yürütebilmesi için en az 4-5 adet araca ihtiyacı olduğunu kaydetti. > 7’de

Avrupa Bisiklet Yarışması’na bu yıl ilk kez katılan Mersin, Mayıs ayı boyunca çevrilecek her bir pedalla adını 50 Avrupa şehri arasında daha çok duyurma imkanı yakalayacak. Tüm Mersin halkına açık olan yarışmada, tatlı bir rekabet ortamı oluşacak ve bu rekabette kazanan Mersin olacak. Naviki Aplikasyonunu ücretsiz olarak cep telefonuna indir ve Mayıs ayı boyunca bisikletle yaptığın her bir kilometrede Mersin’in tanıtımına sen de destek ol.

Mobilyacılar fuarda buluşmaya hazırlanıyor Tahattin Bediroğlu

12 No’lu Mobilya, Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 12 No’lu Mobilya, Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi Başkanı Tahattin Bediroğlu kentteki mobilyacıları 8-14 Mayıs günleri arasında CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek İMOB Mersin Mobilya Fuarı’na davet etti. “Bu yıl 11’incisi düzenlenecek fuara tüm firmalarımızı ve ziyaretçileri bekliyoruz” diyen Bediroğlu, bu tür organizasyonların sektörün hareketlenmesi, ekonominin canlanması adına büyük önem taşıdığına dikkat çekti. MTSO 12 No’lu Komite Başkanı Tahattin Bediroğlu, yaptıkları çalışmalar

hakkında bilgi vererek ardından sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite olarak yaklaşan İMOB Mersin Mobilya Fuarı’na hazırlandıklarını anlatan Bediroğlu, bu fuar ile sektörde yaşanan ekonomik daralmayı biraz olsun aşmak istediklerini söyledi. Fuar döneminde özel kampanyalar planlandığını dile getiren Bediroğlu, firmaları ekonomik yönden sıkıntıda olsalar da kendilerini zorlayıp bu fuara katılarak oluşacak sinerjiden faydalanmaya, halkı da bu dönemde gerçekleşecek güzel kampanyalardan faydalanmaya davet etti. > 7’de

M

ersin, Mayıs ayı boyunca devam edecek olan Avrupa Bisiklet Yarışması’na (ECC Mersin) hazırlanıyor. Mersin’in bu yıl ilk kez dahil olduğu organizasyon 1 - 31 Mayıs günleri arasında gerçekleşecek. Bir ay boyunca kent halkının bisikletle kat edeceği her bir

kilometre diğer şehirlerdeki bisikletçilere meydan okuyacak. Tüm Avrupa’dan 50 şehrin katılacağı yarışmada Türkiye’den İzmir ve Mersin olmak üzere iki şehir yarışacak. Bir ay süresince kimin kaç kilometre pedal çevirdiğini ise cep telefonlarına ücretsiz indirilecek Naviki

aplikasyonu ölçecek. Hedef, bisiklet kullanımını artırmak, obeziteyle mücadele ve temiz çevreye destek olduğu kadar turizmin gelişimine de katkı sağlamak. Bu sayede 50 Avrupa şehri içinde bisiklet turizmine en uygun kenti saptamak. O kente yönelik farkındalık oluşturmak.

Mersin Büyükşehir Belediyesi ile Kent Konseyi tarafından organize edilen bu yarışmaya bireysel katılım sağlanabildiği gibi tüm kurumlar, şirketler, hatta aileler Naviki aplikasyonunda kendi takımını oluşturup takım olarak da katılabilecek. > 4’te

Yatırımların yeni gözdesi

Karayolu taşımaları disipline ediliyor

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Lojistik Sektör Temsilcisi Ufuk Maya, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan Karayolu Taşıma Yönetmelik Taslak Metni’ni değerlendirdi. Sektörü orta ve uzun vadede disipline edecek önemli bir çalışma olduğuna dikkat çeken Maya, bu taslağın 2018’de hayata geçmesinin beklendiğini hatırlatarak, firmaların şimdiden bu taslağı iyi değerlendirip kendilerini önümüzdeki sürece hazırlayacak adımları atmaya başlaması tavsiyesinde bulundu.

Bakanlık tarafından Karayolu Taşıma Yönetmelik Taslak Metni’nin yayınlandığını kaydeden Maya, bu metnin yük ve yolcu taşımacılığında birçok reformsal değişiklik içerdiğini, birçok ilke imza atıldığını anlattı. Taslak Yönetmeliğin lojistikçiden ithalatçıya, ihracatçıdan şoföre, yolcuya kadar her kesimi ilgilendiren maddeler taşıdığını vurgulayan Maya, “Lojistik sektörünün gelişmesine katkı koyacak bir düzenleme. Sektörde haksız rekabeti büyük ölçüde önlemeye yönelik hazırlanmış bir taslak” değerlendirmesini yaptı. > 5’te

TEVI, firmaların yükünü hafifletiyor

T

ürkiye’nin 1970’lerin başında sanayileşme hamlesine katkı koyan önemli firmalarından birinde edindiği tecrübe sonrasında 1988’de kendi üretim tesisi olan Hasmak’ı kuran Hasan Bozkaya’nın şirketi bugün dünyanın birçok noktasına taşıdığı işlerle çalışmasını sürdürüyor. Üretime adım attığı ilk günden itibaren her zaman yeniliğin ve en iyisi olmanın peşinde koşan Bozkaya, bu misyonunu geleceğin sanayicilerini oluşturacak çocuklarına da aşılıyor. İkinci kuşağın göreve gelmesiyle birlikte dünyayı araştırma, gelişmeleri, teknolojiyi daha yakın-

MTSO 1

CMYK

dan takip etme, günün getirdiği ihtiyaçları tespit etme yönündeki çalışmalar da hızlanarak devam ediyor. Gençlerin aklındaki sürekli “Yeni ne yapabilirim?” sorusu, gerçekleştirilen beyin fırtınaları, TEVI marka elektrikli araçların temelinin atılmasını da beraberinde getiriyor. Vakit kaybedilmeden başlayan Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan TEVI Elektrikli Araçlar bugün turizmden sağlık sektörüne, sanayi tesislerinden, lojistik sektörüne kadar çok geniş bir yelpazede kullanıcının yükünü hafifletecek çözümler sunuyor. > 8’de

Mersin, sektörlere değil firmalara odaklanacak

B

ilinen altın rezervleri ve yıllık 1 milyon tonu aşan pamuk üretimiyle Tacikistan yabancı yatırımcının ilgi odağı oldu. Geçen yıl başta Çin olmak üzere İngiltere, Rusya ve çeşitli AB ülkelerinin Tacikistan’a yaptığı yatırım 1 milyar dolara yaklaştı. Ülkenin bu yılki hedefi ise öncelikle enerji, ulaştırma, tarım ve eğitim projelerinde yatırım çekebilmek. Gelişme eğilimine 2000’li yıllarda giren Tacikistan’da teknik yetersizlikler sebebiyle doğan know-how ihtiyacı, ülkenin özellikle tarım, altyapı ve madencilik sektörlerindeki yatırım cazibesini artırıyor. Tacikistan’ın, 8 milyonu aşan nüfusuyla Orta Asya’nın gelişen bir ekonomisi ve pazarı olması yanında komşusu 24 milyonluk Özbekistan ve Afganistan’ın kuzey bölgesi-

MTSO Sigorta Akademi’ye öğrencilerden yoğun ilgi >4’te

ne açılan önemli bir kapı konumunda yer alması da bölgeye yatırımı çeken unsurlar arasında gösteriliyor. Tacikistan Türk yatırımlar için de tercih edilen bölgeler arasında yer alıyor. Ancak yatırımların halen tam olarak istenilen seviyede olduğu söylenemez. Türkiye’den yapılan doğrudan yatırımlar 50 milyon dolar civarında. Türk yatırımcılar ağırlıklı olarak müteahhitlik, inşaat malzemeleri, halıcılık, mobilya üretimi ile gıda ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Tacikistan’da teknik tarım, yaş meyve sebzelerin işlenmesi, ilaç üretiminde kullanılan bitkilerin yetiştirilmesi, enerji, yol yapımı, inşaat malzemeleri ile gıda, tekstil ve madencilik sektörleri işbirliği yapılabilir alanlar olarak gösteriliyor. > 6’da

Mersinli sanayici, kümelenme ile büyük projelerden pay kapma hedefinde >4’te

Mersin RIS + Projesi ile yeni dönemde sektörlere değil, inovatif firmalara odaklanma hedefinde. Endüstri 4.0 mantığını benimseyen ve katma değer yaratan firmalara odaklanarak kent ekonomisinin bu firmalar etrafında büyümesi, yan sanayinin bu doğrultuda şekillenmesi hedefleniyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Nisan ayı basın buluşmasını gerçekleştirdi. Aşut’a toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Sefa Çakır, Fuad Budur, Ufuk Maya, Ekrem Sağlam ve Mustafa Kabadayı eşlik etti. Ay içerisinde başlayan ve devam eden projeler hakkında bilgi veren Aşut, ilk olarak RIS+ üzerinde durdu. Geçmiş yıllarda başlayan RIS Mersin Projesi ile kentin yenilikçilik (inovasyon) kavramı ile tanıştığını hatırlatan Aşut, bu projenin devamı niteliği taşıyan RIS + Projesi’nin en önemli çıktısının ise

‘Akıllı Uzmanlaşma’ kavramı olacağını söyledi. Mersin Valiliği himayesi ve koordinasyonunda, Çukurova Kalkınma Ajansı desteği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi, MTSO işbirliğinde yürütülen Proje’ye Mersin Deniz Ticaret Odası ve Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin de aktif katkı sunduğunu belirten Aşut, “Biliyorsunuz böyle projelerde başarının anahtarı işbirliğidir” dedi. Projenin öncelikli hedefinin bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomi oluşturarak ‘Akıllı Büyüme’nin sağlanmasına katkı vermek olduğunu kaydeden Aşut şunları söyledi: “Bu proje ile Mersin’de “Akıllı Uzmanlaşma” kavramını öne çıkaracağız. Akıllı Uzmanlaşma, kamu yatırımlarının araştırma ve yenilikçilik alanında daha etkin kullanımını teşvik eden yenilikçi bir yaklaşım olarak tanımlanıyor. ” > 5’te

Şili, Mersin firmalarını yatırıma çağırıyor

> 8’de

> 3’te


2

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

Dijital hikayeler ile öğrenme artık çok kolay

MTSO Sigorta Komitesi, Sigorta Haftası için hazırlıklara başladı

M

E

Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür ve öğretmenleri Çek Cumhuriyeti’nin Prag Kenti’nde düzenlenen Türkçe adı “Dijital Hikayeler ile Herkes İçin Öğrenme” olan Proje’ye katıldı. Hedef, Fatih Projesi ile sağlanan donanım ve ağ altyapısının sınıflarda etkin şekilde kullanımını sağlamak.

rasmus + Ana Eylem 1 Okul Eğitimi Personel Hareketliliği faaliyeti kapsamında yürütülmekte olan 2016-1-TR01-KA101-032360 numaralı ‘DigitALL Stories-Learning For Everyone’ adlı Projesi’nin ilk hareketliliği olan “Using E-learning in the Classroom” yapılandırılmış kurs faaliyeti 20 Mart – 24 Mart 2017 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti’nin Prag kentinde gerçekleştirildi. Bu faaliyete Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden Okul Müdürü Nural Geyik, Müdür Yardımcısı ve Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Ömer Yiğit, Rehberlik Öğretmeni Gökhan Türkcan, İngilizce Öğretmenleri Elif Nurcan, Ayça Türkcan, Kimya Öğretmenleri Berrin Tosmur Şahin, İlknur Nergiz, Biyoloji Öğretmeni Hüseyin Kurt, Matematik Öğretmenleri Neslihan Altıner, Selçuk Yüce ve Ferda Ünsal katıldı. Türkçe adı “Dijital Hikayeler ile Herkes İçin Öğrenme” olan ve Türkiye Ulusal Ajansı tarafından

desteklenen proje faaliyetleri kapsamında Çek Cumhuriyeti’nin Prag kentinde düzenlenen yapılandırılmış kursa katıldıklarını anlatan Proje Koordinatörü Gökhan Türkcan, öğretmenlerin burada edindikleri deneyimler ve yeni bilgilerle Fatih Projesi ile sağlanan donanım ve ağ altyapısının en etkin şekilde sınıflarda kullanabileceğini söyledi. Aynı zamanda Avrupa vatandaşlığı, dil gelişimi ve kültürel etkileşimi artırmak amacıyla da faaliyetler gerçekleştirildiğini kaydeden Türkcan, “Öğretmenlerimiz Türkiye’ye yararlı bilgilerle döndü” dedi. Yapılandırılmış kurs faaliyetinin çok verimli geçtiğini belirten Proje Koordinatörü Türkcan, bu kurs faaliyeti ile öğretmenlerin, eğitim öğretimin her kademesinde ve her derste kullanılabilen öğretenlerin, öğrenenlerine iletişim becerileri, araştırma becerileri, işbirlikçi çalışabilme becerileri gibi becerileri kazandırabilmek için önerdikleri WEB 2.0 eğitim araçlarından birisi olan dijital öy-

küleme yaklaşımını kullanma becerilerinin arttığını ifade etti. Bu sayede eğitimde teknolojik uygulamaların etkinliğinin artacağını ve bu yapılırken de 21’nci yüzyıl becerilerinin öğrencilere kazandırılacağını söyledi. Okul Müdürü Nural Geyik ise okulun son dönemde hazırladığı projelerle adından söz ettirdiğini belirterek, “Dijital Hikayelerle Herkes İçin Öğrenme” Projesi’nin önceki yıllarda Türkiye Ulusal Ajansı tarafından desteklenen aktif öğrenmeyi artıran, eğitim öğretim ortamlarını yeniden dizayn edecek ve akıllı okul uygulamasına geçişi sağlayacak “Akıllı Okul” Projesini de tamamlayıcı özellikte olduğunu söyledi. Dijital Hikayeler ile Herkes İçin Öğrenme Projesi ile görselleşen eğitim faaliyetleri sayesinde öğrenmelerin daha ilgi çekici ve kalıcı hale geleceğini vurgulayan Geyik, “Proje aynı zamanda öğrencilerin sosyal becerilerinin gelişimine de katkı sunacak. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

Gıda işletmelerine iş sağlığı ve güvenliği anlatıldı M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) organizasyonu ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Adana İş Teftiş Grup Başkanlığı tarafından, ‘İş Teftiş Grubu Başkanlığı Teftiş Faaliyetleri ve Gıda İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliğini’ içeren bilgilendirme semineri düzenlendi. Seminerin konuşmacıları arasında Adana İş Teftiş Grup Başkan Yardımcısı ve İş Başmüfettişi Semiha Dost ile Adana İş Teftiş İş Müfettişi İsmail Seyitoğlu yer aldı. Seminerde Seyitoğlu katılımcılara gıda işletmelerinde teftiş yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar,

yüksekte güvenli çalışma, patlamadan korunma, elektrik kaynaklı riskler gibi konularda uyulması gereken

yasal mevzuat hakkında bilgi verirken İş Başmüfettişi Dost, ise iş teftiş faaliyetleri hakkında sunum yaptı.

Sanayicinin çevre sorunları MTSO’da konuşuldu

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası Kalite ve Akreditasyon Müdürlüğü tarafından Çevre ve İş Güvenliği Çalışma Grubu toplantısı gerçekleştirildi. Sanayici temsilcilerinin katıldığı toplantıda çevre sorunlarının yanı sıra işletmelerdeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları, teknik ve mevzuata uyum aşamasında yaşanan sorunlar ele alındı. Tehlikeli madde güvenlik danışmanlığı, ambalaj atıklarında yaşanan sorunlar konusunda fikir alışverişi yapılan katılımcılar bir

sonraki toplantıda konunun ilgili uzmanlarıyla bir araya gelme kararı aldı. Çevre ve İş Güvenliği Grubu faa-

liyetlerini önümüzdeki süreçte yeni toplantılarla devam ettirerek mevcut sorunlarına çözüm arayacak.

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

CMYK

yapılması, trafik uygulama noktalarında broşür ve çiçek dağıtımı ile kokteyl gibi etkinlikler planlanıyor. Bu çerçevede MTSO 30 No’lu Sigorta Hizmetleri Meslek Komitesi ve Mersin Sigorta Acenteleri Derneği üyeleri yol haritasını belirlemek adına MTSO’da düzenlenen hazırlık toplantısında bir araya geldi. Karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı toplantıda atılacak adımlar, düzenlenecek etkinlikler belirlendi. Bu yıl Sigorta Haftası’nda yapılacak etkinlikler ise şöyle;

Okullar arası resim ve kompozisyon yarışması ve ardından ödül töreni, Okullarda Sigorta Haftası’nı anlatan tiyatro gösterileri ve öğrencilere kumbara dağıtımı, Trafik uygulama noktalarında broşür ve çiçek dağıtımı ve klasik araç korteji, Mersin Sigorta Acenteleri Derneği’nde il protokolünün de katılımıyla kokteyl organizasyonu, Sigorta Acenteri arası bowling turnuvası.

“Sanatın yüreği yöresel, dili evrenseldir”

R

essam Bünyamin Balamir, 42’nci sanat yılını Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açtığı 46’ncı kişisel resim sergisiyle kutluyor. Ulusal birçok ödüle sahip sanatçı, ‘Sanatın yüreği yöresel, dili evrenseldir’ diyor. Ressam ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Bünyamin Balamir, 46’ncı kişisel resim sergisini MTSO Sanat Galerisi’nde açtı. Mersin’de 2’nci kez sergi açan sançtı, aynı zamanda 42’nci sanat yılını kutladı. Sanatçı sergisinde, akrilik ve yağlı boya tekniği kullanarak hazırladığı 28 eserini sergiledi. Açılışa MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un yanı sıra Meclis Üyesi Yalçın Darıcı ve Serhat Dövenci, Komite Üyeleri Bilge Taşkın, Kadir Telli ve Mehmet Gök, MTSO Başkan Danışmanı Orhan Çapan, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek ve MTSO Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz ile çok sayıda sanatsever katıldı. Açılışta konuşan Ressam Bünyamin Balamir, ortaokulda kendisine, “Ben şair, yazar ve ressam olacağım” dediğini ve o günden buyana resim yaptığını söyledi. Sanat üzerine basılı 4 kitabı olduğunu belirten Balamir, her gün günlük tuttuğunu ve henüz ba-

sılmamış birçok şiir ve roman kitabının olduğunu anlattı. Sanat çalışmalarına hiçbir zaman ara vermediğini kaydeden sanatçı, ülkeye mal olmuş sanatçıların da belli bir yerde durmamaları ve sürekli gezerek üretmeyi misyon edinmeleri gerektiğini vurguladı. Turneye çıkmış gibi Türkiye’nin her ilinde sanat çalıştaylarına katıldığını belirten Balamir, “Gittiğim şehirlerin kültürünü ve geleneklerini öğreniyorum bu da beni çok mutlu ediyor” dedi. “Sanat, üretim değil araştırmadır”

Fantastik soyutlama alanında eserler verdiğini anlatan Bünyamin Balamir, “Sanat, üretim değil araştırmadır. Sevgi, dostluk, barış, samimiyet gibi insanlarda kaybolan değerleri arıyorum. Bu değerleri sonsuzluk duygusu içerisinde eserlerime yansıtıyorum” diye konuştu. Sanat çalışmalarının, bir zanaat bir de sanat yönü olduğunu vurgulayan Balamir, zanaatın beceri olduğu, sanatın ise insan yüreğinin sesi olduğunu kaydetti. Balamir, “İnsan yüreğinde hissettiklerini sanata dönüştürdüğü gün özgür olduğu gündür” ifadelerini kullandı. Özgür olmanın bir diğer yolunun da insanın yaptıklarını sorgulamasından geçtiğini vurgulayan Balamir, “Ben hayatımı sa-

nata feda ettim. Böylece bir yerlere geldim. Sanatta bir yere gelmek için hiç durmadan çalışmalısınız. Bırakırsanız kaybedersiniz” dedi. Eserlerinde olağanüstü doğa tutkusu ve özlemi de çokça işlediğine değinen Balamir, çocukluğunun köylerde geçtiğini daha sonra Ankara’ya taşınması üzerine buralara duyduğu özlemi eserlerine yansıttığını ifade etti. Aynı zamanda resimlerinde akademisyen bir dil de kullandığını aktaran Balamir, “Katlanamadığım dünyaya, resimle katlanıyorum. Gerçek sanatçılar, dünya yöneticileri olsaydı, dünya bugün barış ve huzur içerisinde bir yer olurdu” dedi. Atölyesinin özgürlük ve yaşam alanı olduğunu kaydeden Balamir, 3 yerde olmanın kendisini mutlu ettiğini belirterek bu yerleri, “Ailemin yanı, atölyem ve öğrencilerinin yanı” sözleriyle açıkladı. 11 Mayıs tarihine kadar açık kalacak olan sergi, hafta içi 08.3018.00, Cumartesi günü ise 10.0017.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Şerafettin AŞUT

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

MTSO 2

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigorta Hizmetleri Meslek Komitesi, her yıl 29 Mayıs - 4 Haziran günleri arasında kutlanan Sigorta Haftası için hazırlıklara başladı. Komite Üyeleri bu yıl Sigorta Haftası kutlamalarını Mersin Sigorta Acenteleri Derneği işbirliğinde gerçekleştirecek. Sigorta bilincinin artırılması adına, hazırlıklar kapsamında okullarda Sigorta Haftası ile ilgili kompozisyon ve resim yarışması düzenlenmesi, sigortayı anlatan tiyatro gösterileri

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

21. Yüzyılla yüzleşme… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

İ

Mersin iş dünyası olarak bizler yeni çağla yüzleşebilmek ve ayakta kalabilmek için, ekonomiye bağlı refah ve huzurumuzu geleceğe sağlam bir şekilde taşıyabilmek ve gelecekte var olabilmek için 21. Yüzyılın bizden talep ettiği şeylere odaklanmayı en önemli görev olarak görüyoruz.

ş dünyası olarak, özellikle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altına bir vizyon oluşturmaya, kentimizin ve ülkemizin başta ekonomi olmak üzere bir çok alanında çözümün bir parçası olmaya çalışan Mersin iş dünyası olarak, sürekli gündeme getirdiğimiz bir konu var; o da, iş dünyasının sürekli siyasetin merkezinde olmaması ve daha çok ekonomi gündemini izlemesi gerektiğidir. Çünkü, bizim birincil görevimiz ekonomidir, iştir, aştır. Elbette siyasetle temasımız olacak. Ancak, bu temas olumsuz siyasetin ayrımcı ve kutuplaştıran, partizan kısmı ile ilgili değil; daha çok yapıcı, yol açan, birleştiren ve çözüm odaklı kısmı ile ilgili olmalıdır. Bu anlamda, siyaset üstü kurumlar olan Ticaret ve Sanayi Odalarının yanında, iş dünyası ile ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarının da artık kendilerini küçük çıkar gurupları olarak görmeyi bırakmaları ve İş STK’ları olarak ekonomik bir vizyon ve misyona yönelmeleri, ekonomik projelere odaklanmaları gerekir. Eğer gerçek gündem ekonomi olmalı, iş ve aş olmalı, ihracat olmalı diyorsak, önce iş dünyasının, STK’ların ve Odaların siyaseti değil, ekonomiyi odak noktası yapmaları gerekmektedir. Siyasete değil, 21.yüzyılın gerçeklerine odaklanalım… İşte bu felsefe ile çalışan Mersin iş dünyası olarak, özellikle çağımızda ülkelerin değil, kentlerin rekabet ettiğini, markaların yarıştığını bilen bir camia olarak, küresel ekonominin ve içinde bulunduğumuz teknoloji çağının gereklerini yerine getirmez isek, sadece siyaset konuşarak ekonomik gelişme elde edemeyeceğimizi de bilmemiz gerekir. İşte bundan dolayı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bizi geleceğe taşıyacak olan gerçeklere odaklanmayı, enerjimizi buna harcamayı daha akılcı buluyoruz. Sonuçta siyaset elbette ülkemiz için çok önemli olsa da, ekonomide ülkemizi geleceğe taşıyacak olan gerçeklere odaklanmadıkça, sadece siyaset çözüm olmayacaktır. Dahası, küresel ekonomiye entegre bir ülke ve kent iseniz, yerel ve

ulusal siyasetle günleri geçirmek sadece bu rekabette geri kalmanız anlamına gelecektir. Bundan dolayı Mersin iş dünyası olarak bizler yeni çağla yüzleşebilmek ve ayakta kalabilmek için, ekonomiye bağlı refah ve huzurumuzu geleceğe sağlam bir şekilde taşıyabilmek ve gelecekte var olabilmek için 21. Yüzyılın bizden talep ettiği şeylere odaklanmayı en önemli görev olarak görüyoruz. Bu anlamda MTSO olarak tüm projelerimizi buna göre yapıyoruz, bunların farkındalığını oluşturmaya çalışıyoruz. Üreten kent olmak, ihracat yapan kent olmak, sektörlerinde katma değer yaratan, verimli bir kent olmak; yenilikçiliği yakalayan bir kent olmak hedeflerimizdir… Mersin’in başarılarını es geçmemeliyiz… Peki, nedir bu odaklanmamız gereken gerçekler? Elbette ekonomi bağlamında en temel gerçek, çağın en büyük talebi olan her alanda ICT denilen bilgi ve iletişim araçlarına entegrasyon, merkezinde internet olan, yazılım olan yüksek teknolojili üretim, hizmet ve ticarete entegrasyon ve tüm bunların yaratıcısı olan insan kaynağını doğru eğitmenin şartı olan bilimsel eğitim. Türkiye’de başka hiç bir Ticaret ve Sanayi Odası yok ki bu konularda bizim kadar proje üretmiş olsun, fikir beyan etmiş olsun veya farkındalık toplantıları yapmış olsun… Bunun için kapı kapı geziyoruz. Meslek liselerini tek tek ziyaret ediyoruz, sadece öğrencileri değil eğiticileri de motive ediyoruz, taleplerimizi söylüyoruz. Firmalarımızı tek tek ziyaret ediyoruz, eğitimler veriyoruz, konferanslar düzenliyoruz. Medyayı etkin kullanarak, sosyal medyayı kullanarak tüm bunların farkındalığını oluşturmaya çalışıyoruz, iyi örnekleri gösteriyoruz ve destek veriyoruz. Türkiye son 15 yılda yüksek teknolojili üretimini iki kat arttırırken, Mersin son birkaç yılda bunu iki kat artırabilmişse bunun arkasında yatan şey işte bu çabadır. İnovasyon kelimesi Türkiye’de bilinmezken, Mersin 2005-2006’da Türkiye’nin ilk böl-

gesel inovasyon projesi RİS-Mersin’i hazırladı. Yenilikçiliği ekonomisine soktu. Ortak akıl toplantılarına 11 yıl önce başladı. SWOT analizlerine 11 yıl önce başladı. Türkiye daha bugün Endüstri 4.0’ı duymaya başlıyor, Mersin iki sene önce bunu gündeme getirdi. Üç sene önce 3-D tarayıcı ve yazıcıyı imalatçılarının hizmetine sunan, içinde çağın imalat devriminin temeli olan Tersine Mühendisliği uygulamaya aldı ve kurduğu Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Laboratuarı ile imalatçısına tasarım dahil hizmet vermeye başladı. Eğer Mersin tarihin en büyük ekonomik krizlerinden biri olan 2008 küresel finans krizinden sonra bile ihracatını düşürmediyse, kent ihracat -ithalat dengesinde cari açık vermediyse; yani, ihracatı her zaman ithalatından fazla bir kent olduysa, 2010-11’de UMEM gibi bir projede pilot bölge olarak bile Türkiye’nin istihdam şampiyonu olabildiyse, çevre ülkelerdeki sıkıntılara, pazarlarımızdaki Arap Baharına rağmen ihracata devam edebildiyse, yüksek teknoloji üretimdeki ihracatını %3’lere çıkartabildiyse, ülke içindeki terör, deprem ve dışımızdaki Suriye’deki sıkıntıların ardından sayısı yüz binleri aşan göçmen ve sığınmacıya kucak açıp, iş ve aş verip ve bunları huzur içinde kucaklayabildiyse bunun arkasında işte Mersin iş dünyasının işine odaklanma vizyonu vardır. Siyaset yerine dünyanın gerçeklerine odaklanma felsefesi vardır. Mersin girişimcisinin kürsel vizyonu vardır. Mersin iş dünyasının bilgiye verdiği önem vardır… Hepimizin morale ihtiyacı var… Bu noktada Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu vizyon ve uygulamalarda işin bazen öncüsü, bazen küçük bir parçası ve destekçisi olmaktan gurur duyduk. Tüm bu vizyonu ülkeye yayan, bu ulusal farkındalığın oluşmasına öncü bir kent olarak görülmek ise bizim için ayrıca bir gurur vesilesidir. Bu başarının arkasında Odamızın Yönetim Kurulundan, Meclisimize, Komitelerimizden, çalışanlarımıza kadar emeği geçenlere min-

Ticaretin kalbinin attığı yer;

Kırkkaşık Bedesteni

M

ersin, Türkiye hatta dünya ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Başta limanı olmak üzere verimli birçok tarım arazisine, turizme elverişli topraklara, bakir kalmış doğal güzelliklere, tarihi ve kültürel birçok mirasa sahiptir. Bu nedenle hem yatırımcıların hem de

MTSO 3

CMYK

burada yaşamak isteyenlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. ‘Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır’ sözü hiçte yabana atılası değildir. Tarih boyunca doğu ile batı arasında bir köprü görevi üstlenmiş, Asurlardan Perslere, Roma-

lılardan Bizanslılara, Ermenilerden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyeti topraklarında ağırlamıştır. Bu kültürel zenginliğini de asırlarca sürdürmüştür. Bugün Mersin’de halen birçok dinden, kültürden ve ırktan insan bir arada barış içinde yaşamaktadır. Farklı dine mensup bir çok kişinin mezarının bir arada bulunduğu Mersin Şehir Mezarlığı ise bunun en önemli göstergesidir. Bu çeşitlilik arasında ticaret de kaçınılmaz olmuştur. Geçmişte Antik Kilikya’nın ticaret merkezi olan Mersin, günümüzde de Akdeniz’in ticaret merkezidir. Tarsus’ta bulunan Kırkkaşık Bedesteni de, geçmişten günümüze ticaretin kalbinin attı yer olarak bilinir. Türkiye genelindeki birçok bedestenden iyi durumda olan Kırkkaşık Bedesteni, 1579 yılında Ramazanoğulları Beyliği’nden İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. İlk olarak imarethane (aşevi) ve medrese olarak kullanılan bedesten, Cumhuriyet Dönemi’nden sonra kapalı çarşı olarak işlev görmüştür. Geçmişte Beyaz Çarşı olarak

da bilinen Kırkkaşık Bedesteni, ismini yapının dış cephesindeki kaşık süslemelerinden almaktadır. Mülkiyeti, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne ait olan Kırkkaşık Bedesteni, Tarsus Belediyesi tarafından kiralanarak 2004 yılında restore ettirilmiştir. Kırkkaşık Bedesteni, 2005 yılında Tarihi Kentler Birliği ‘Proje Yarışma Ödülü’nü almıştır. 2007 yılında Tarsus Belediyesi, kentin hem tanıtımına hem de sosyo-ekonomik ve kültürel alanlarda katkı sağlaması hedefiyle bedestenin dükkânlarını işletmecilere kiralamıştır. Bu dükkanlarda başta yöresel el sanatlarına ait seramik, ahşap, bakır, gümüş, deri, dokuma, turistik hediyelik ürünler olmak üzere, yöresel damak tatlarının sunulduğu yiyecek ve içecekler bulunmaktadır. Kent tarihinin, toplumsal ve kültürel yaşamının anlatıldığı çeşitli yayınlar da sergilenmektedir. Ürünler arasında en dikkat çeken ise, şehir efsanelerinden biri olan, yılan kuyruklu kadın, Şahmeran figürlü ürünlerdir. Bu yaz Mersin, sahip olduğu onlarca

nettarız. Özellikle bu süreçlerde ekibin parçası olan STK’larımız her zaman olumlu destek verdiler, üniversitelerimiz destek oldular. Elbette yerel yönetimler ve Valiliğimiz hem icra güçleri hem de yasal yetkileri ile önümüzü açtılar. Tüm bunları pembe bir tablo çizmek için değil ama bu güne kadar kentin el birliği ile yaptıkları şeyleri görmezden gelmemek adına, bu başarılarda emek veren insanlara, kurumlara saygı adına bunları ifade etmek boynumuzun borcudur. Bugün hangi değerimizi varsa, tüm Mersin’in emeğidir ve sahip çıkılmalıdır. Çünkü bu günlerde en çok ihtiyacımızı olan şey moraldir. Hepimizin motivasyona, teşvike ve pozitif bir yaklaşıma ihtiyacı var. Kişilerin de, kurumların da, firmaların da buna ihtiyacı var. Evet, çok eksiğimiz var; evet yapmamız gereken çok şey var ama yapılanları da es geçmemek lazım. Kendimizi küçük görmememiz lazım. Mersin zor zamanlarında çok şeyler yapan bir kenttir. Mersin’in gündemi bellidir; ekonomi, iş ve aş… Evet, 2019’da bir seçim daha var. Yine bir siyaset süreci var. Yine gündem siyaset olacak. Ancak Mersin, siyaseti sandığa gidince yapan bir kent olmalıdır. Sandık günü herkes demokrasinin gereği olan tercihini yapacaktır. Biz Mersin iş dünyası olarak 2019’a kadar yine ekonomi diyeceğiz, daha katma değerli nasıl üretiriz; daha çok nasıl ihracat yaparız; sektörlerimizi Endüstri 4.0’a nasıl entegre ederiz; verimliliği nasıl sağlarız; interneti, bilgi ve iletişim teknolojilerini ekonomiye ve firmalara nasıl entegre ederiz; e-ticaret, e-ihracat,e-lojistik gibi yenilikçiliklerle girişimcilerimizi nasıl buluştururuz; insan kaynağımızı geleceğin ekonomisine nasıl hazır hale getiririz; mesleki eğitimdeki endüstri 4.0 dönüşümünü nasıl yaparız; kısacası, 21. Yüzyılın dünyası ile nasıl yüzleşiriz buna odaklanacağız, gündemimiz bunlar olacaktır… Çünkü bunlar varlık nedenimizdir, refahımızdır, toplumsal huzurumuzdur.

artı değerle sizi bekliyor. Kalabalıktan uzak, sessiz sakin, yeşille mavinin buluştuğu bir yer arıyorsanız, ‘Bu yaz Mersin’desiniz. Geçmişte Bedestenler Öncelikle bedesten ismi, Farsça’dan gelmektedir. Bu kelime değerli, kıymetli kumaşlar, mücevherler ve buna benzer eşyanın satıldığı üstü kapalı çarşıların bütününe verilen addır. Anadolu’da ilk örneklerine 13’ncü yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorluğu Dönemi’nde rastlanmıştır. Öyle ki ünlü gezginimiz Evliya Çelebi seyahatnamesinde Osmanlı şehirlerini ‘Bedestenli şehirler’ ve ‘Bedesteni olmayan şehirler’ olmak üzere iki bölüme ayırmıştır. İslam ülkelerinde görülen bedestenler, kubbeli, iki tarafı dükkânlarla kaplı, taştan yapılmış emniyetli alış-veriş merkezleriydi. Osmanlıların 15’nci yüzyıldan itibaren Anadolu ve Anadolu dışında yaptıkları bedestenler, günümüze kadar gelmiş ve birçoğu halen faaliyetine devam etmektedir. Bu bedestenlerden bir kısmında, üzeri kubbelerle örtülmüş uzun bir koridor ve bu koridorun içindeki iki taraflı dükkânlar yer almaktadır. Bir kısım bedestenlerde ise bu kubbelerle örtülü koridorun dışında da dükkânlar bulunmaktadır. Genelde bedestenlerin karşılıklı dört demir kapısı vardır. İkisi, bedestenin iki ucunda, diğer ikisi ise ortasından giriş çıkışı temin etmektedir. Bedestenler aynı zamanda bulundukları şehrin günümüzdeki banka ve borsa görevini de görmekteydi. Şehir halkı, ağzı mühürlü sandıklarını ve kasalarını buraya koyar, karşılığında da bir makbuz alarak giderdi. Bedestenler esnafına

Hacegan veya Hacegi denilmekteydi. O devirde Hacegi olmak, esnaf için erişilebilecek en üstün mertebeydi. Kırkkaşık Bedesteni Her dönem hareketli bir ticari merkez olan ve kültürlerin kesişme noktasında bulunan Tarsus’un en önemli tarihi yapılarından biri de Kırkkaşık Bedesteni’dir. Ramazanoğulları Beyliği’nden Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından 1579’da yaptırılmış olan Kırkkaşık Bedesteni, ilk dönemlerde imarethane (aşevi) ve medrese olarak kullanılmıştır. Ancak Cumhuriyet’ten sonra kapalı çarşı olarak işlev görmüştür. Geçmişte Beyaz Çarşı olarak da bilinen bedesten adını, yapının dış cephesinde bulunan kaşık süslemelerinden almaktadır. Kırkkaşık Bedesteni, dikdörtgen plana sahiptir. Kesme taştan inşa edilen binaya batı ve doğu yönündeki iki kapıdan girilebilmektedir. İçerisinde 21 oda bulunan yapı, 7 kubbeden oluşmaktadır. Ayrıca, içerden iki merdivenle çıkılan iki kule oda ve batı yönünde dış cephedeki iki oda ile birlikte oda sayısı 25’tir. Bedesten etrafında, Tarsus Ulu Cami’yi, St. Paul Kuyusu ve Kilisesi’ni, Tarsus Şelalesini, tarihi Tarsus Evleri’ni, Kleopatra Kapsı’nı, Nusret Mayın Gemisi’ni ve Yedi Uyurlar Mağarası olan Eshab-ı Kehf’i gezebilirsiniz. Adres: Şehitkerim Mahallesi, Tarsus/ Mersin Ulaşım: Tarsus Ulu Cami yanında yer alan bedesten, Tarsus’un merkezinde yer almaktadır. Mersin merkezden, otobüs, tren, özel araç ve ya kiralık araçla gidilebilir.


4

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

Mersin, alternatif turizm çeşitlerine odaklandı Turizmle gelişmek isteyen Mersin, bu alandaki çeşitliliğini artırabilmek adına değişik organizasyonlara adını yazdırıyor. Tüm dünyada popülaritesi giderek artan ‘Bisiklet Turizmi’ de bu alternatiflerden bir tanesi. Bu turizm çeşidinin geliştirilebilmesinin en etkin yollarından birisi ise Avrupa Bisiklet Yarışması.

M. Kemal Uçar ECC Mersin Koordinatörü

D

ünyada giderek artan obeziteyle mücadele kapsamında İtalya’nın Bologna şehrinde 2012 yılında sivil toplum kuruluşlarının girişimiyle başlayan Avrupa Şehirlerarası Bisiklet Yarışması’nın (ECC 2017) bu yıl 5’incisi düzenleniyor. Geçen yıl İzmir’in Türkiye’yi temsil ettiği yarışmada bu yıl Mersin de yer alacak. Yarışmanın asıl amacı bisiklet kullanımının yaygınlaşması, bisiklet yollarının artması, insanların sağlıklı yaşama kavuşması olmakla birlikte tüm dünyada giderek yaygınlaşan bisiklet turizmine katkı sağlamak, temiz çevre hareketini desteklemek de önemli hedefler arasında yer alıyor. Konuyla ilgili bilgi veren ECCMERSİN Koordinatörü Mustafa Kemal Uçar, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) girişimleriyle 2016 yılında Mersin’e gelen ünlü bisiklet bloggerı Pınar Pizuti aracılığıyla organizasyondan haberdar olduklarını bildirdi. Bisiklet sporuna duyduğu ilgi nedeniyle yarışmaya bireysel katılım sağlamak amacıyla yaptığı araştırmada bu organizasyona başvuruların belediyeler aracılığıyla gerçekleşebildiğini ve

ancak yaşadığınız kentin belediyesi yarışmada yerini aldıysa sizin de birey olarak katılabildiğinizi öğrendiğini belirten Uçar, 2016 yılı Mayıs ayında Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu ile bu konuyu paylaştığını kaydetti. Lokmanoğlu’nun bu öneriyi büyük ilgiyle karşıladığını ve başvuru dönemini takip ederek Kent Konseyi’ne bu konuda bilgi aktarmasını rica ettiğini belirten Uçar, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin bisiklet yolları yapımı ve bisiklet istasyonu kurulumu gibi bisiklet kullanımını teşvik edici çalışmaları çerçevesinde organizasyona katılım konusunda ilk günden itibaren büyük kararlılık gösterdiğini aktardı. 2016 yılı Kasım-Aralık döneminde yaptıkları başvurunun onaylanmasıyla Mersin’in Avrupa Bisiklet Yarışması’na katılan 50 Avrupa şehrinden birisi olduğunu anlattı. Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Kent Konseyi tarafından organize edilen bu yarışmaya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) ile Mersin Liman İşletmesi’nin (MIP) de destek verdiğini kaydeden Uçar, yarışmada Mersin adının daha çok duyurulmasına destek için tüm halkı bisiklete binmeye davet ettiklerini söyledi. Bu organizasyonla birlikte bisiklet turizmini de öne çıkarmak istediklerini vurgulayan Uçar, “Bisiklet dostu bir rota olarak öne çıkmış olacağız. Mersin’de mevcut durumda bisiklet kullanımı şehir merkezinden çok kırsal kesimde yoğunlaşmış durumda. Bu şekilde bisiklet kullanımının önemine dikkat çekerek kentin bisiklet kullanımına uygun yapısını değerlendirmek istiyoruz. Bisikletçiler fazla yük taşıyamadıkları için su, yemek gibi ihtiyaçlarını dışarıdan temin etmek durumunda. Bu nedenle bisiklet turizmi esnafı da hareketlendiren bir turizm çeşidi. Bunu da göz önünde

bulundurarak kent ekonomisine katkı sağlamak da önemli hedeflerimiz arasında” dedi. Böyle bir organizasyonun belediyelere önemli veriler sunduğuna da dikkat çeken Uçar, bu sayede kentteki bisiklet yolu yatırımları için güzergah belirlenebildiğini anlattı. Bisiklet kullanımını özendiren bu proje ile şehir merkezindeki trafik sıkışıklığının, otopark sorununun önüne geçilebileceğini de dile getiren Uçar, “Bisiklet, çevreci, sağlıklı ve her kesimin rahatlıkla erişebileceği bir ulaşım aracı. Üstelik yakıt fiyatları da göz önünde bulundurulursa ekonomik bir araç olduğu da ortada. Hem kentimizde bisiklet kullanımını artırmak hem de düz coğrafi yapısıyla doğal bir uygunluk gösteren bisiklet turizmini geliştirmek adına yola çıktık” diye konuştu.

indirilecek olan Naviki aplikasyonunun yarışmaya katılım için yeterli olduğunu ifade eden Uçar, akıllı telefona sahip olmayan kişilerin ise bisiklet gezilerini günde 6 geziye kadar manuel olarak giriş yapabileceklerini bildirdi. ECC 2017’ye 31 Mayıs’tan sonra katılanların önceki günlerde kaydedilmiş gezilerini de girebileceğini dile getiren Uçar, yarışmada kiralık, şahıs bisikleti, elektrikli bisiklet ya da taşıma bisikleti gibi her türlü bisikletin kullanılabileceğini söyledi. İşyeri veya okula, alışverişe, arkadaş ziyaretine giderken, kısacası bir taşıma aracı olarak kullanılan tüm bisiklet türlerinin geçerli olduğunu ancak spor aktivitelerinin yarışa dahil olmadığını belirten Uçar, şu bilgileri verdi: “Saatte ortalama hızı 30 km’den yüksek geziler yarışma için geçerli ol-

Yarışmayla ilgili güncel bilgileri paylaşmak üzere kurulan bir sosyal medya hesabı var; www.facebook.com/eccmersin. Burada yarışma kurallarını, yarışmadaki sıralamamızı ve yüksek performans gösteren alt takımlarımızın bilgilerini paylaşacağız. Ayrıca zaman zaman organizasyona dikkat çekmek amacıyla düzenlenecek bisiklet sürme etkinliklerinin de duyurusu yer alacak. Bu konuda ilgili derneklerle de dirsek temasında bir çalışma yürütülüyor. İlk pedalları ile ise 1 Mayıs Pazartesi günü saat 18:00’de hep birlikte çevireceğiz. Bu organizasyona ilişkin detaylar da yine ECCMERSİN sosyal medya hesabında paylaşılacak. Yarışmaya nasıl katılırım?

Geçen yıl 15 Avrupa ülkesinden 50 şehirdeki 45 bin katılımcının 3 milyon kilometreden fazla bisiklet sürdüğünü dile getiren Mustafa Kemal Uçar, yarışmaya katılımın da oldukça kolay olduğunu belirtti. Telefonlara ücretsiz

ediyorsanız şehir takımına katılabilirsiniz. Yarışmada Şehir Lider Tahtası ve İstatistiksel Lider Tahtası bulunmakta. Şehir Lider Tahtasında gezinin yalnızca belirlenen şehir sınırları içinde yapılan kilometresi geçerli sayılırken İstatistiksel Lider Tahtası’nda bir seyahatin her kilometresi geçerli sayılacak.”

riyorlar. Aplikasyonu yükleyen ve bu bahsettiğim adımları gerçekleştiren herkes diğer takımları da görebiliyor. Dolayısıyla, program yarışmada üst sıralara gelebilmek için hem takım hem de kent olarak daha ne kadar çok pedal çevirmemiz gerektiğini bize gösterecek.”

Kendi takımımızı nasıl kurabiliriz?

Neden bisiklet turizmi?

“Yarışmaya bireysel katılım sağlanabildiği gibi tüm kurumlar, şirketler, hatta aileler Naviki aplikasyonunda kendi takımını oluşturup takım olarak da yarışabilecek. Burada aslında amaç tatlı bir rekabet ortamı oluşturarak neticede bu rekabetten Mersin’in kazanmasını sağlamak. Kendi takımlarını oluşturmak isteyen kurum, okul, şirket veya aileler bilgi@eccmersin. com adresine mail göndererek kurmak istedikleri takımın ismini iletirlerse, bizler bu talebi alıp kendileri için takım oluşturuyoruz. Naviki aplikasyonunu yükleyip kaydolduktan sonra aplikasyonda “ayarlar” başlığı altında yer alan yarışmalar bölümünde “ECC2017”yi seçip, orada yarışmaya katıldığınızı belirtiyor ve Mersin Büyükşehir Belediyesi’ni seçiyorsunuz. Sonrasında “takımlarım” başlığı altında kurum, okul ve diğer olmak üzere üç başlık yer alıyor. Niteliğine göre takımlar bu 3 başlıktan birisinde yer alıyor. Şu anda kurumlar kadar şirketler de yarışmaya ilgi göste-

Kısaca bisiklet turizmi hakkında bilgi de veren Mustafa Kemal Uçar, bu turizm çeşidinin Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yılda 44 milyar Avro kazanç sağladığını anlattı. Bisiklet turizminin AB ülkelerinde 650 bin kişiye iş imkanı sağladığını da vurgulayan Uçar, İtalya’da bu rakamın tek başına 22 bin kişiye ulaştığını açıkladı. Bisikletli turistlerin her şey dahil paketlerle tatil yapanlara göre yüzde 40 daha fazla para harcadığına da dikkat çeken Uçar, “Bu nedenle kentimizin bisiklet turizmine uygun altyapıya kavuşması da önem taşıyor. Bu organizasyon ısı haritalarını oluşturup hangi güzergahlara bisiklet yolu yapılabileceğinin donelerini verecek. Önümüzdeki süreçte kentimizde, turistik bölge ve kırsal kesimde bisiklet yollarının yapılması, levhalandırılması, yiyecek, içecek, bakım, camping, güvenlik gibi istasyonların oluşturulması, bisikletli turistlerin şehre gelmelerini sağlayacak tanıtım organizasyonlarının yapılması önem taşıyacaktır” dedi.

mayacak. Aynı kural 35 km’den uzun geziler için de geçerli olacak. Bu kurallardaki temel mantık ise Avrupa Bisiklet Yarışması ile şehir içerisinde günlük yaşamda bisiklet kullanımının teşvik edilmek istenmesi. Mersin’de yaşıyorsanız ya da Mersin’e seyahat

Mersinli sanayici, kümelenme ile büyük projelerden pay kapma hedefinde

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kentte faaliyet gösteren sanayicilerin başta enerji sektörü olmak üzere dünya genelindeki yüksek montanlı işlerden daha büyük pay alabilmesi adına URGE Kümelenme Projesi başlatmaya hazırlanıyor. Proje çerçevesinde kentteki üreticilerin üretim standartlarının yükseltilmesinden, dünya standartlarının yakalanması adına gereken eksik kalite belgelerinin tamamlanmasına, kalifiye eleman sorununun çözümünden farklı pazarlara ulaşıma kadar birçok sorununun giderilip dünya çapındaki önemli projelerde Mersinli firmaların payının artırılması hedefleniyor. MTSO Projeler Müdürlüğü tarafından hazırlanan ‘URGE Kümelenme Projesi’ Mersinli sanayicilere anlatıldı. Projenin detaylarının verilip kümelenmenin sektöre sağlayacağı avantajlar hakkında bilgi aktarılan toplantıda sanayicilerle bir araya gelen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Bu kümelenme ile ekmeğimizi paylaşmayacağız. Birlikte hareket ederek pazarımızı genişletip ekmeğimizi büyüteceğiz. Toplu hareket edip güçlerimizi birleştirirsek rekabet gücümüzü artırırız” dedi. Toplantının açılışında konuşan MTSO Başkanı Aşut, kentte yapılan önemli bir projeyi de hatırlatarak şunları söyledi: “Benimseyelim ya da benimsemeyelim, ülkemizin yıllardır gündeminde yer alan nükleer güç santrali kurma ideali, Rusya Federasyonu ile imzalanan Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali kurulum anlaşması ile başladı.Sınırlarımızdayeralanbusantralin yaratacağı ekonomik ve sosyoekonomik gelişmeleri iş dünyası ola-

MTSO 4

CMYK

rak yakından takip ederek yaratacağı yeni iş olanaklarından da maksimum seviyede faydalanmalıyız. Hatta Akkuyu’da kurulacak nükleer güç santralinin inşasında Mersinli firmalarımızın yer alması, Mersinli mühendislerimizin istihdam edilmesi ve Mersin iş camiası tarafından gerekli olan ekipmanların temini sağlanmalı. Bunun için de firmalarımızın uluslararası nükleer endüstri pazarında rekabet yetkinliğine ulaşması gerekir. Biliyorum ki çevreci enerjinin üretimi hepimizin ortak tercihi. Yalnız unutmayalım ki bu bir devlet politikası olup yakın zamanda bu proje hayata geçecektir. İşte bu nokta da Mersin iş camiası olarak bu günden yarına bölgemizde gelişecek olan Nükleer Endüstriye firmalarımızı hazırlamalıyız.” “Dünyadaki önemli projelerde Mersin, payını artırabilir”

Mersinli firmaların hedefine kısa sürede ulaşabilmesinin kümelenme ile mümkün olabileceğini kaydeden Aşut, bu sayede orta ve büyük ölçekli firmaların güç birliğine gidip orta ölçekli firmaların büyümesine de zemin hazırlanabileceğini söyledi. Böylece kalitede ortak bir standart yakalanıp yalnızca Nükleer Güç Santrali’nde değil, dünyanın birçok noktasındaki önemli projelerden ortak pay alarak Mersin’in pazarının geliştirilebileceğini vurguladı. Bu kümelenme ile kentteki üreticilerin gücünün artacağına dikkat çeken Aşut, “Bunu Yaş Meyve Sebze Kümesi başarıyla gerekleştirdi. Küme olarak hammadde teminine gidip rekabetçi fiyatlarla hammadde sağladı, sorunlarına karşı birlikte hareket edip çözümlerini kolaylaştırdı. Bunu biz de yapabiliriz” dedi. Aşut’un

bu konuda Ekonomi Bakanlığı’nın da ciddi destekler verdiğini hatırlatması sonrasında MTSO Projeler Müdürlüğü’nden Fevzi Filik katılımcıları destekler hakkında bilgilendirdi. Mersin’de kısa süre sonra bir nükleer endüstri oluşacağını anlatan Filik, bu endüstriden pay alınabilmesi için Mersinli sanayicilerin altyapısının geliştirilmesi, kalite sisteminin oluşması gerektiğini söyledi. Bu gelişimin de URGE Kümelenme Projesi ile daha kısa sürede gerçekleşebileceğine değinen Filik, “Bu, aynı coğrafi yerlerde farklı sektörlerde yer alsa da aynı odağa hizmet eden firmaların bir araya gelip aynı yolda ilerlemesi, üretici firmalar, yan sanayi firmaları, hizmet tedarikçileri ve kurumların bir araya geldiği bir çalışma modeli” dedi. Kümelenmenin bir ekonomik kalkınma modeli olduğunu kaydeden Filik, Ekonomi Bakanlığı tarafından bu modeli tercih eden firmalar ihtiyaç analizi, eğitim ve danışmanlık, yurtdışı pazarlama programı, alım heyeti, istihdam ve bireysel danışmanlık gibi alanlarda yüzde 75’e kadar mali destek verdiğini bildirdi. Projenin 3 yılda tamamlanabileceğini anlatan Filik, “Belki projenin çıkış noktası NGS ama tek yönümüz de burası olmayacak. Mersin’de böyle bir kümeye ihtiyaç var. Çünkü ciddi bir firma sayımız ve ciddi de bir potansiyelimiz var” ifadelerini kullandı.

MTSO Sigorta Akademi’ye öğrencilerden yoğun ilgi M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi’nin MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı işbirliğinde bu yıl 2’ncisini düzenlediği ‘MTSO Sigorta Akademi’ eğitimleri sona erdi. 55 katılımcı, eğitim sonunda düzenlenen törenle sertifikalarını aldı. Kursiyerler, 4 gün boyunca finansal okuryazarlık, yangın ve mühendislik sigortaları, hasar, trafik ve kasko sigortaları, imaj ve iletişim konularında bilgilendirildi. Sertifika Törenine; MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çağatay Güneş, Meclis Üyesi Ahmet Akbaş, 30 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Kerim Kara ve Komite Üyeleri Dilek Divitçioğlu ile Emel Bildik, Mersin Üniversitesi Erdemli

30 No’lu Meslek Komitesi ve Meclis Üyesi Ahmet Akbaş da kapanış konuşmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Eğitimi hem MTSO hem de Vakıf olarak her zaman desteklediklerini kaydeden Akbaş, amaçlarının kaliteli ara eleman yetişmesini sağlayarak istihdamı artırmak olduğunu söyledi. Öğrencilere, “Sigortacılık yapmak istiyorsanız her konuda bizlerden yardım talep edebilirsiniz” diyen Akbaş, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da eğitimin, öğrencilerden yoğun ilgi gördüğünü söyledi. Faydalı işler yapmaya çalıştıklarını ifade eden Akbaş, başarılı projelerin her zaman ilgi gördüğü kaydetti. Konuşmaların ardından kursiyerler sertifikalarını aldı. Tören, toplu hatıra fotoğrafı çekilmesiyle sona erdi.

Mayıs müzik tadında geçecek sanatseverleri klasik müzikten caza, türkülerden dansa kadar geniş bir yelpazede müziğe doyuracak. 2-25 Mayıs günleri arasında yapılacak olan festival, Mersin’in farklı mekânlarında gerçekleştirilecek.

“Yan sanayide de aynı kalite yakalanmalı”

Toplantıya katılan sanayiciler de birlikte hareket edilmesi halinde yurtdışından gelecek çok daha fazla projeye olumlu yanıt verilebileceği görüşünde birleşti. Akkuyu NGS Projesi’nden de gerek Mersin gerekse Adana firmalarının mutlaka pay alması gerektiğini, ekonomik zenginliğin farklı illere dağıtılmaması gerektiğini kaydeden sanayiciler bu nedenle bir araya gelerek talep edilen standartların hızla yerine getirilmesi gerektiğini anlattı. Yalnızca üretici firmaların değil, oluşacak yan sanayide de aynı kalitenin yakalanması gerektiğine dikkat çekilen toplantıda vakit kaybedilmeden adım atılması gerektiği kararlaştırıldı.

Meslek Yüksek Okulu Finans, Bankacılık ve Sigortacılık Bölüm Başkanı Şeyda Kapıkıran katıldı. Törende konuşan MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Çağatay Sadık Güneş, en iyi yatırımın insana olan yatırım olduğunu belirterek, Vakıf olarak bu düşünceyle hareket ettiklerini söyledi. Bu nedenle gençlerin eğitimiyle ilgili tüm alanlarda çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Güneş, “Hepiniz çok gençsiniz. Her türlü eğitim fırsatlarını değerlendirmelisiniz. Ekonomiden daha fazla pay almak istiyorsanız kendinizi sürekli geliştirmek zorundasınız” dedi. Katılımcılara ve organizasyonda emeği geçenlere teşekkür eden Güneş, bu tür organizasyonlar yapmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

M

ersin, bu yıl Uluslararası Müzik Festivali’nin 16’ncısını düzenlemeye hazırlanıyor. 2-25 Mayıs günleri arasında gerçekleşecek Festival kapsamında kent, Türkiye’nin ve dünyanın efsane sanatçılarıyla müzik gruplarını ağırlayacak. Bu yıl, ‘Mayıs müzik tadında’ sloganıyla çalışmalarını sürdüren Festival Yürütme Kurulu, 23 gün kesintisiz sürecek olan müzik şöleniyle evrensel bir festivale daha imza atma hedefinde. 16. Mersin Uluslararası Müzik Festivali, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Mersinli

Festivalde birbirinden ünlü sanatçı ve gruplar yer alacak 2007 yılında Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) de kabul edilen Mersin Uluslararası Müzik Festival’i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın açılış konseriyle başlayacak.Festival, Prof. Rengim Gökmen’in yöneteceği Devlet Sanatçıları Ayla Erduran ve Ayşegül Sarıca’ya Cahit Aşkın ve Karşıyaka Oda Orkestrasının eşlik edeceği ‘Ustalara Saygı’ konseriyle devam edecek. Programda yerini alan bir diğer devlet sanatçısı ise ölümsüz türküle-

riyle Musa Eroğlu olacak. Festivalin diğer etkinlikleri ise şöyle: İbrahim Yazıcı ve Berfin Aksu Konseri, Fatih Erkoç ve Orkestrası, Saygun Quartet, Karsu Dönmez Konseri, Sydney’den Mersin’e Ayşe Göknur Shanal Şan Resitali, Viyana’dan Klasik Esintiler, 18. Nevit Kodallı Çoksesli Korolar Şenliği ve ‘Mersin Limanı Ritmini Arıyor’ sloganıyla Mersin Limanı’na hitaben gerçekleştirilecek 7’nci Beste Yarışması. Festival öncesi basın toplantısı düzenleyen Festival Yürütme Kurulu, organizasyona destek veren kurum ve kuruluşlara teşekkür belgesi verdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) adına teşekkür plaketini MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar aldı.


5

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

Mersin, sektörlere değil firmalara odaklanacak 2- Güçlü ve kapsayıcı bir yönetişim yapısının oluşturulması, 3- Bölgenin geleceği için ortak bir vizyon oluşturulması, 4- Bölgesel kalkınma için sınırlı sayıda önceliğin seçilmesi, 5- Uygun politika bileşenlerinin, yol haritasının ve eylem planının oluşturulması, 6- İzleme ve değerlendirme mekanizmalarının stratejiye entegre edilmesi.” “RIS+ Mersin’in ekonomik omurgasındaki büyük devrimdir”

Mersin RIS + Projesi ile yeni dönemde sektörlere değil, inovatif firmalara odaklanma hedefinde. Endüstri 4.0 mantığını benimseyen ve katma değer yaratan firmalara odaklanarak kent ekonomisinin bu firmalar etrafında büyümesi, yan sanayinin bu doğrultuda şekillenmesi hedefleniyor.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Nisan ayı basın buluşmasını gerçekleştirdi. Aşut’a toplantıda Yönetim Kurulu Üyeleri Hakan Sefa Çakır, Fuad Budur, Ufuk Maya, Ekrem Sağlam ve Mustafa Kabadayı eşlik etti. Ay içerisinde başlayan ve devam eden projeler hakkında bilgi veren Aşut, ilk olarak RIS+ üzerinde durdu. Geçmiş yıllarda başlayan RIS Mersin Projesi ile kentin yenilikçilik (inovasyon) kavramı ile tanıştığını hatırlatan Aşut, bu projenin devamı niteliği taşıyan RIS + Projesi’nin en önemli çıktısının ise ‘Akıllı Uzmanlaşma’ kavramı olacağını söyledi.

Mersin Valiliği himayesi ve koordinasyonunda, Çukurova Kalkınma Ajansı desteği ve Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi, MTSO işbirliğinde yürütülen Proje’ye Mersin Deniz Ticaret Odası ve Akdeniz İhracatçılar Birliği’nin de aktif katkı sunduğunu belirten Aşut, “Biliyorsunuz böyle projelerde başarının anahtarı işbirliğidir” dedi. Projenin öncelikli hedefinin bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomi oluşturarak ‘Akıllı Büyüme’nin sağlanmasına katkı vermek olduğunu kaydeden Aşut şunları söyledi: “Bu proje ile Mersin’de “Akıllı Uzmanlaşma” kavramını öne çıkaracağız. Akıllı Uzmanlaşma,

kamu yatırımlarının araştırma ve yenilikçilik alanında daha etkin kullanımını teşvik eden yenilikçi bir yaklaşım olarak tanımlanıyor. Bu kavram ile kentimiz araştırma ve inovasyona dayalı ekonomik büyüme hedefliyor. Yüksek katma değerli ve rekabetçi bir ekonomi yaratılması doğrultusunda bir Strateji Dokümanı ve Eylem Planı hazırlanması planlanıyor. Akıllı Uzmanlaşma İçin Bölgesel Araştırma ve Yenilik Stratejisi Yol Haritası’na göre süreç 6 adımdan oluşuyor. Bu adımlar şöyle sıralanabilir: 1- Bölgenin mevcut durumunun ve yenilik potansiyelinin analiz edilmesi,

MTSO, Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katıldı

Bu hedeflere ulaşmak adına sektörlerden öte firmalara yoğunlaşmayı planladıklarını vurgulayan Aşut, daha önce Mersin Üniversitesi akademisyenleri tarafından inovatif potansiyeli olan firmaları belirlemek üzere gerçekleştirilen saha çalışması ve yapılan analizler neticesinde bu portansiyele sahip firmalarla Mart ayında bir çalıştay düzenlediklerine değinerek, bu çalıştaya katılan firmalara önümüzdeki günlerde bir “İnovasyon Anketi” düzenleneceğini aktardı. İnovatif sektörlerin derinlemesine analizi ile devam edecek sürecin strateji ve eylem planı yazımı ile sonlanacağını belirten Aşut, “RIS+ Projesi içeriğinde aynı anda yürüyen birçok farklı çalışmayı barındırıyor. ‘akıllı kent’, ‘sosyal inovasyon’ ve ‘KETs’ gibi. Dolayısıyla hazırlanacak strateji; kentimizin SMART denen “akıllı” ve yüksek teknolojili bir ekonomiye geçişinin temellerini atacaktır” ifadelerini kullandı. Yola Endüstri 4.0’ın mantığını benimseyen firmalara odaklanarak devam edeceklerini vurgulayan Aşut, “İnovatif, yani yenilikçi

firmalar odak noktamız olacaktır. Çünkü gelecek tüm ekonomi bu firmaların etrafında büyüyecek, yan sanayi buna göre şekillenecektir. Ana sanayi ve üretiminiz ne ise, yan sanayiniz de ona paralel gelişir. Bu anlamda RIS +, Mersin’in ekonomik omurgasındaki büyük devrimdir” dedi.

odaklı firmaların ikinci veya üçüncü kuşaklarını eğittiğimiz bir proje. Amacımız, bu köklü aile firmalarını devralacak olan ikinci veya üçüncü kuşağı, firmalarını bir adım daha ileri taşıyabilecek vasıflı birer yönetici haline getirmektir” dedi.

“Vasıflı insan kaynağı her şeyin temelidir”

Konuşmasını tarımın ardından gerçekleştirilen diğer alanlardaki kümelenme çalışmaları ve bu alandaki hedefleri anlatarak sürdüren Başkan Aşut, sözlerini onaylanan 1/100.000’lik Çevre Planı’nı değerlendirerek tamamladı. Bu planda kent adına büyük kazanımlar bulunduğunu ifade eden Aşut, “Ulaştırma konusundaki adımlar ile Serbest Bölge ve Seka Limanı ile ilgili imar gelişmeleri önemli ve olumludur. Ancak, aynı şeyi sanayi ve ticaret alanları adına söyleyemeyiz. Bunun altında bazı mevzuat sorunları yatmaktadır. MTSO olarak ilgili Bakanlıklarla bu konuyu görüşüyoruz ve görüşmeye devam edeceğiz. Mevzuat sorunları aşıldıkça kentin ekonomik gelişimini ve beklentilerini tatmin etmeyen bölümlerde yaşanan sıkıntıların da aşılacağına inanıyorum” dedi. Toplantıda Yönetim Kurulu Üyelerinden Hakan Sefa Çakır narenciye sektöründe oluşturdukları küme ve bu kümenin çalışmalarını anlatırken Fuad Budur, turizme yönelik komşu illerde yapılacak tanıtım çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ufuk Maya Karayolu Taşıma Yönetmelik Taslağı hakkında basın mensuplarını bilgilendirirken Ekrem Sağlam, konfeksiyon sektöründe yaşanan gelişmeleri Avrupa ile ilişkiler açısından değerlendirdi.

Kentin her alanda hedefine ulaşmasının yetişmiş insan gücü ile mümkün olabileceğine dikkat çekerek bu noktada eğitimin büyük önem taşıdığını dile getiren Şerafettin Aşut, “Biz de Oda olarak bildiğiniz gibi son yıllarda en çok eğitime odaklandık ve odaklanmaya da devam edeceğiz. Çünkü vasıflı ve bilgili insan kaynağı her şeyin temelidir” dedi. Bu anlamda gerek yeni girişimcilerin gerekse mevcut firmaların sürekli kendisini yenilemesi, firmalarını bir adım ileri taşımalarına destek vermek adına çeşitli eğitim programları başlattıklarını kaydeden Aşut, KOBİ’lerin verimliliğini artırmak, faaliyetlerini daha uzun soluklu devam ettirmelerine katkı sağlamak adına KOBİ Akademi Projesi’ni başlattıklarını söyledi. Bu projenin tamamen yeni kurulan firmaları kapsadığını açıklayan Aşut, ekonominin dalgalı denizlerini çok iyi bilmeyen yeni girişimcilere danışmanlık hizmeti verdiklerini dile getirdi. Benzer bir vizyon ile bir diğer eğitim projesinin Sanayi Akademi adı altında geleceğin yöneticilerine yönelik başlatıldığını kaydeden Aşut, “Bu proje ise, yeni kurulan firmaları ve girişimcileri değil; aksine, var olan ve hala üretim yapan, üretim

“100 binlik Planla ilgili çalışmalarımız sürüyor”

Karayolu taşımaları disipline ediliyor

tescil edildi. Gaziantep Baklavamız ve Aydın İncirimiz. İnşallah Malatya Kayısımız da bugün yarın tescil edilecek. 8 ürünümüz de tescil sürecinde. Bunların da büyük bölümü Oda-Borsalarımız tarafından yürütülüyor” dedi. Tüfenkci: “Coğrafi işaret tescilli ürün 2,2 kat daha pahalıya satılıyor”

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye’de coğrafi işaretler konusuna dikkat çekmek amacıyla düzenlenen ‘Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’ne katıldı. Zirvede MTSO, Mersin adına tescil almış coğrafi işaretli 7 ürünü temsil etti. Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye’nin yöresel ürünlerini dünyaya tanıtmak, Ankara’yı bu ürünlerin ticaret ve ihracatının merkezi haline getirmek amacıyla Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi düzenlendi. ATO Congresium’da 2829 Nisan tarihlerinde gerçekleşen Zirve’de coğrafi işaretlemenin her yönüyle ele alındığı konferanslar düzenlendi. Ayrıca, coğrafi işaretli ürünlerin tanıtıldığı bir İhtisas Fuarı gerçekleştirilip, B2B görüşmeler yapıldı. Düzenlenen forumla katılımcıların tecrübe paylaşımı yapması sağlanarak görüş ve önerileri alındı. Üretici ve alıcıları buluşturan Zirve kapsamında organize edilen Coğrafi İşaretli Ürünler İhtisas Fuarı’nda Oda ve Borsalar, tescilli veya tescil aşamasındaki coğrafi işaretli ürünlerini sergiledi. MTSO da bu fuarda açtığı stantta Mersin’in tescil olan coğrafi işaretli ürünleri arasında yer alan Mersin cezeryesini tanıttı. Zirvenin son gününde ise üretici ve alıcılar yüz yüze iş görüşmeleri yaptı. Zirve ayrıca, organizasyon kapsamında düzenlenen kongreyle, sınai mülkiyet hakları konusunda yapılan yasal değişikliklerle coğrafi işaretlerin denetim ve yönetiminin daha etkili kullanılarak; bölgesel kalkınmanın aracı olmasının önünü açması açısından da önem taşıdı. Coğrafi İşaretlere İlişkin Yenilik ve Değişiklikler

Zirve, coğrafi işaretlere ilişkin

MTSO 5

CMYK

yapılan yenilik ve değişikliklerin duyurulmasında da etkili oldu. Getirilen yenilik ve değişikliklere göre coğrafi işaret başvuru hakkına sahip olanlarda değişikliklere gidildi. Geleneksel ürün adları koruması tanımlandı. Yayım süresi kısaltıldı. Amblem kullanımı getirildi. Tescilin kapsamı ve başvuru sahipliğinde değişiklik imkanı getirildi. İtiraz prosedürlerine ilişkin yenilikler eklenerek Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde Coğrafi İşaretler Dairesi Başkanlığı kuruldu. Hisarcıklıoğlu: “Coğrafi işaretin önemini geç fark ettik”

Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nin açılışı TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ankara Valisi Ercan Topaca ve ATO Başkanı Gürsel Baran ile birlikte geniş bir izleyici kitlesinin katılımıyla gerçekleştirildi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada coğrafi işaretin önemine değindi. Türkiye’nin müthiş bir coğrafyaya sahip olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, “Her şehrimizden, ilçemizden, beldemizden zenginlik fışkırıyor. El emeğinden tut, yiyeceğine, içeceğine kadar 3 binden fazla yöresel ürünümüz, yöresel marka değerimiz var. Şimdi bu marka değerlere hakkını vermemiz gerekiyor. Coğrafi işaret meselesini ülke olarak sahiplenmek zorundayız. Biz bu işin önemini geç fark ettik” dedi. Son 10 yılda bu alanda çok önemli başarılar sağlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, ülkedeki pek çok ürüne coğrafi işaret aldıklarını söyledi. Şu an tescil edilmiş 204 coğrafi ürünün yüzde 35’i, süreci devam eden 300 ürünün de yüzde 45’inin başvurusunun yerel Oda-Borsalar tarafından yapıldığını bildiren Hisarcıklıoğlu, “3 ürünümüz AB’de

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise konuşmasında, dünya pazarlarında coğrafi işaret tescilli ürünlerin, eşdeğerlerine göre 2,2 kat daha pahalıya satıldığını belirterek, “Türkiye’de coğrafi işaretli olma kapasitesine sahip ürün sayısı, Avrupa Birliği (AB) toplamından daha fazla” ifadesini kullandı. Bakan Tüfenkci, yöresel ürünlerin, coğrafi işaretli ürünler kategorisine girmesi ve ekonomik değer haline gelmesi için bu alandaki fuarların önemli olduğuna işaret etti. Özlü: “2 bin 500 ürün coğrafi tescil alabilir”

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de, 204 ürünün coğrafi işaret tescili aldığını, 302 ürünün başvurusunun inceleme aşamasında olduğunu belirterek, “Bu sayılar yeterli değil. Yaptırdığımız bir araştırma, 2 bin 500 civarında ürünün coğrafi işaret tescili alabilecek bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Bu konudaki farkındalık arttıkça, tescilli ürün rakamların da artacağına inanıyorum” dedi. Özlü, bazı ülkelerin coğrafi işaretli ürünlerden ciddi oranda gelir elde ettiğine dikkati çekerek, Fransa’nın gıda endüstrisinde yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde 30’unun coğrafi işaret tescili olan ürünlerden oluştuğunu aktardı. Baran: “Coğrafi işaret tüm yönleriyle ele alınacak”

ATO Başkanı Gürsel Baran ise kırsal kalkınmaya büyük katkıda bulunacağına ve ekonomiye ivme kazandıracağına inandığı Zirve boyunca coğrafi işaret konusunun tüm yönleriyle ele alınacağını söyledi. Küresel ölçekte coğrafi işaretli ürün pazarının 200 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştığını dile getiren Baran, AB ülkeleri için söz konusu pazarın yaklaşık 55 milyar avro olduğunu kaydetti.

Ufuk Maya

MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Lojistik Sektör Temsilcisi

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi ve Lojistik Sektör Temsilcisi Ufuk Maya, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından hazırlanan Karayolu Taşıma Yönetmelik Taslak Metni’ni değerlendirdi. Sektörü orta ve uzun vadede disipline edecek önemli bir çalışma olduğuna dikkat çeken Maya, bu taslağın 2018’de hayata geçmesinin beklendiğini hatırlatarak, firmaların şimdiden bu taslağı iyi değerlendirip kendilerini önümüzdeki sürece hazırlayacak adımları atmaya başlaması tavsiyesinde bulundu. Bakanlık tarafından Karayolu Taşıma Yönetmelik Taslak Metni’nin yayınlandığını kaydeden Maya, bu metnin yük ve yolcu taşımacılığında birçok reformsal değişiklik içerdiğini, birçok ilke imza atıldığını anlattı. Taslak Yönetmeliğin lojistikçiden ithalatçıya, ihracatçıdan şoföre, yolcuya kadar her kesimi ilgilendiren maddeler taşıdığını vurgulayan Maya, “Lojistik sektörünün gelişmesine katkı koyacak bir düzenleme. Sektörde haksız rekabeti büyük ölçüde önlemeye yönelik hazırlanmış bir taslak” değerlendirmesini yaptı. Bireysel taşıma yapan firmaları bir miktar yoracak değişiklikler içermesine rağmen orta ve uzun vadede sektörü disipline edecek, kalitesini artıracak önemli detaylar içerdiğini kaydeden Maya, yeni sürece hazırlık için firmaların önünde iyi bir zaman olduğunu kaydetti. “Lojistiğe geçişin önemli bir adımı olacak”

Mevcut durumda sektörde ciddi bir kavram karmaşası yaşandığını

anlatan Ufuk Maya, bu taslağın mevcut karmaşayı ortadan kaldırmaya yönelik maddeler içerdiğine de değindi. Bu düzenlemelerle nakliyecilik, kamyonculuk gibi kavramların yerini gerçek anlamıyla lojistik kavramına bırakacağını dile getiren Maya, taslağın detaylarına yönelik şu bilgileri verdi: “Öncelikle en çok önemsediğimiz konu haksız rekabeti ortadan kaldıracak adımlar atılması. Yeni taslak ile şirketler haksız rekabetten korunmuş olacak. Belgesiz taşımacılık yapılmasının önüne geçilecek. Sektörde faaliyet gösterebilmenin kriterlerinin yeniden elden geçirilerek belli bir standart yakalandığı, kalitenin artırılmasına yönelik adımlar atıldığını görüyoruz. Bu adımları biraz açacak olursam öncelikle yetki belgesi türlerinde yapılan sadeleştirmeden bahsedebilirim. Taslak Yönetmelikle yetki belgesi türleri sadeleştirilerek 13’e düşürülmesi planlanıyor. Bu sayede belge karmaşası çok fazla yaşanmayacak. Ayrıca her belgenin işlevi de açık açık belirtilmiş olması da önemli. Ardından bu belgelerin kontrolünün sağlanacağı önemli bir sisteme geçiliyor. Kısa adı U-ETDS olan Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi geliyor. Bu, gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetlerine ilişkin bakanlıkça verilerin tutulduğu, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla veri paylaşımına açık olabileceği bir sistem. Bu sistemde K, L, P ve R yetki belgesi sahipleri taşımasını üstlendikleri eşyalar için fatura, e-fatura, irsaliye, e-irsaliye bilgileriyle birlikte istenen bazı başka bilgileri eşyanın kabul edildiği saatten en geç 6 saat

sonrasına kadar U-EDTS’ye tam ve doğru olarak işlemesi gerekecek. Zorunlu tutulan bu sistem belki başlangıçta alışık olmadıkları için firmalarımızı zorlayabilir ama bu sistem sayesinde tüm taşımalar kayıt altına alınacak. Bu sayede yetki belgesine sahip olup olmadıkları kontrol edilecek ve hem sektörde ciddi bir düzelme yaşanacak hem de haksız rekabetin büyük ölçüde önüne geçilecek.” “İlk kez, yük gönderen de sorumlu tutulacak”

Taslağın ilk kez yalnızca taşımacı firmaları değil, yük gönderen firmaları da sorumlu tutacak maddeler içerdiğini de dile getiren Ufuk Maya şunları söyledi: “Bu da oldukça önemsediğimiz bir konu. Yeni düzenleme yük gönderen kişiye belgesiz firmalarla taşıma yapılmaması konusunda hukuki sorumluluklar veriyor. Bu sayede belgesiz firmalarla yük taşıtılmasının önüne geçiliyor. Daha önce böyle bir sorumluluk yoktu. İlk kez hayata geçirilmesi planlanıyor. Yani gönderim yapacak kişiler gönderilerini teslim etmeden önce gerçek ya da tüzel kişiliğin yetki belgesi olup olmadığını kontrol etmek ve ettirmekten sorumlu tutuluyor.” Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın bu Yönetmelik Taslağı ile daha önce disiplin altına aldığı lojistik sektörünü biraz daha kontrol edilebilir hale getirdiğini vurgulayan Maya, bu sayede Türkiye’nin Lojistik Performans İndeksi’nde üst sıralara çıkabileceğine inandığını, bu nedenle sektör temsilcilerinin taslağı dikkatlice gözden geçirip pozisyon almasının önem taşıdığını sözlerine ekledi.


6

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

Yatırımların yeni gözdesi:

manlarındaki konsolosluk ofislerine sunulması gerekmektedir. Notada Tacikistan’ın elektronik vize uygulaması ile e-vize uygulamasının farklı olduğu, e-vize başvurusunun www.evisa.tj adresinden yapıldığı, bu kanalla alınan vizelerin tek girişli 90 günlük (fiili kalma süresi 45 günü aşmamak kaydıyla) olduğu ve e-vizenin süre uzatımına tabi olmadığı vurgulanmaktadır. Dolayısıyla, Tacikistan’a yapılan seyahatlerde kapıda vize verilmesi www.visa.gov.tj adresi üzerinden müracaatla ön değerlendirme ve teyit şatına bağlanmış bulunmaktadır. Resmi tatiller ve çalışma saatleri

İş randevuları ve temaslar ayarlanırken, Yeni Yıl ve Dini tatiller göz önüne alınmalıdır. Haftalık günleri pazartesi ile cuma arası olup çalışma saati 40 saattir. Bazı firmalar ve kamu kurumları aynı zamanda cumartesileri de yarım gün açıktır. Yerel zaman GMT’den 5 saat ileridir. Tacikistan günışığı tasarrufu uygulamamaktadır. Yerel iş saatleri 08:00-17:00’dir. Öğlen araları 12:00-13:00’dır. Kullanılan lisan

Bilinen altın rezervleri ve yıllık 1 milyon tonu aşan pamuk üretimiyle Tacikistan yabancı yatırımcının ilgi odağı oldu. Geçen yıl başta Çin olmak üzere İngiltere, Rusya ve çeşitli AB ülkelerinin Tacikistan’a yaptığı yatırım 1 milyar dolara yaklaştı. Ülkenin bu yılki hedefi ise öncelikle enerji, ulaştırma, tarım ve eğitim projelerinde yatırım çekebilmek.

G

elişme eğilimine 2000’li yıllarda giren Tacikistan’da teknik yetersizlikler sebebiyle doğan know-how ihtiyacı, ülkenin özellikle tarım, altyapı ve madencilik sektörlerindeki yatırım cazibesini artırıyor. Tacikistan’ın, 8 milyonu aşan nüfusuyla Orta Asya’nın gelişen bir ekonomisi ve pazarı olması yanında komşusu 24 milyonluk Özbekistan ve Afganistan’ın kuzey bölgesine açılan önemli bir kapı konumunda yer alması da bölgeye yatırımı çeken unsurlar arasında gösteriliyor. Tacikistan Türk yatırımlar için de tercih edilen bölgeler arasında yer alıyor. Ancak yatırımların halen tam olarak istenilen seviyede olduğu söylenemez. Türkiye’den yapılan doğrudan yatırımlar 50 milyon dolar civarında. Türk yatırımcılar ağırlıklı olarak müteahhitlik, inşaat malzemeleri, halıcılık, mobilya üretimi ile gıda ve ticaret sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Tacikistan’da teknik tarım, yaş meyve sebzelerin işlenmesi, ilaç üretiminde kullanılan bitkilerin yetiştirilmesi, enerji, yol yapımı, inşaat malzemeleri ile gıda, tekstil ve madencilik sektörleri işbirliği yapılabilir alanlar olarak gösteriliyor. Bu alanlarda Türk yatırımcıların tec-

akarsu ülkenin orta kesiminden geçen Zerefşan Irmağıdır. Tacikistan’da sert karasal iklim hüküm sürer. Vâdilerde Astropik bir iklim görülür. Yazlar çok sıcak ve kurak geçer. Yağış miktarı genelde düşüktür. Senelik ortalama yağış miktarı 150250 mm arasında değişir. Dağlık bölgelerde kışlar çok soğuk olup, sıcaklığın zaman zaman -46°C’ye düştüğü görülür. Dağlık bölgeler vâdilere nazaran daha az yağış alır. Yağış ortalaması 60-80 mm arasında değişir.

rübelerini Tacikistan’daki olanaklarla birleştirmesi halinde başarılı sonuçlar elde edilebileceği düşünülüyor.

rakamın yüzde 51’i doğrudan yabancı yatırım olarak gelmiştir. 2016’da Tacikistan’ın petrol ürünleri üretimi de geçen yıla göre yüzde 30 artmıştır.

Coğrafi konum

Tacikistan doğuda Çin, güneyde Afganistan, batı ve kuzeyde Özbekistan ve Kırgızistan’la çevrilidir. Tacikistan toprakları Asya’nın dağlık iç kesimlerinde yer alır ve sahip olduğu toprağın yüzde 93’ü dağdır. Toprakların yarısından fazlasının yüksekliği 3 bin metreden fazladır. Kuzeyde Tanrı Dağlarının batı uzantıları, orta kesimde aynı dağların güney uzantıları, güneydoğuda ise Pamir-Alay dağ silsilesinin buzullarla kaplı dorukları yer alır. Güneydeki dağlar arasında geniş vâdiler bulunur. Ülkedeki göller Pamir Bölgesi’nde toplanmış olup sayıları çok azdır. Göllerin en büyüğü denizden 3 bin 960 metre yükseklikte yer alan Karakul Gölü’dür. Dağlardan kaynak alan sular Sır Derya ve Amu Derya nehirlerinin kollarını meydana getirir. Amu Derya (Ceyhun), ülkenin güney sınırının büyük bölümünü çizer. Diğer önemli

MTSO 6

CMYK

Nüfus ve işgücü yapısı

2016 yılı IMF verilerine göre nüfus 8,7 milyon olarak tahmin edilmektedir. Ülke nüfusunun yüzde 84,3’ünü Tacikler, yüzde 13,8’ini Özbekler, yüzde 2’sini diğer etnik gruplar (Kırgız, Rus, Türkmen, Tatar, Arap vs.) oluşturur. Ekonomisi

2016 yılında Tacikistan ekonomisinin yüzde 6,9 büyüdüğü ve GSYİH’nin 7 milyar dolara yaklaştığı görülür. Enflasyon oranı ise yüzde 6 olarak gerçekleşmiştir. Ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar dolar yatırım yapılmış ve bu

Dış ticaret

Yatırımlardaki artışa ters orantılı olarak Tacikistan’ın dış ticaret hacmi 2015 yılına göre geçen yıl yüzde 8 düşerek 3,9 milyar dolar seviyelerine iner. İhracat yüzde 0,9 azalarak 898,7 milyon dolar olurken ithalat ise yüzde 11,8 düşerek 3 milyar dolarda kaldır. Tacikistan’ın en çok ihracat yaptığı ülke sıralamasında Türkiye ilk sırada yer alır. Türkiye’yi sırasıyla Kazakistan, İsviçre, Afganistan, Cezayir ve Çin takip eder. En çok ithalat yaptığı ülkelerin başında ise Çin gelir. Çin’i ise Rusya Federasyonu, Kazakistan, Türkiye, Kırgızistan ve Almanya takip etmektedir. Dış ticaret politikası ve vergiler Tarifeler ve diğer vergiler Gümrük vergileri

Tacikistan’ın resmi ticaret rejimi göreceli olarak liberaldir. Tarife oran-

ları %0-15 arasında değişir. Ağırlıklı ortalama ithalat tarife oranı yüzde 7 civarındadır. Dünyanın 45 az gelişmiş ülkesi ithalat tarifelerinden istisna tutulmaktadır. Tacik Gümrük yasası WTO yükümlülükleriyle uyumludur. İthalat ihracat dokümantasyonu

Tacikistan’a mal ithali sürecine ilişkin detaylı bilgi Tacik Gümrük Acentesi’nden (www.customs.tj) temin edilebilir. Bununla beraber ithalatçılar yükümlülüklerin az ya da çok değişikliğe uğrayacağının bilincinde olmalıdır. Sınır boyunda uygulanan gerçek prosedürler resmi düzenlemelerden önemli ölçüde farklılaşabilir. Tarife dışı engeller

Alkol ve tütün ithalatı kota ile sınırlandırılır. Tarife dışı engeller sağlık, güvenlik ve gizlilik sebebiyle mal belgelendirilmesinde uygulanır. Tacikistan Sovyetlerden kalan zorunlu standartları muhafaza etmeye çalışmıştır. Yeterli donatılmış laboratuvar, eğitimli personel eksikliği ve şeffaf fiyatlama ve düzenlemelerin mevcut olmayışı zorunlu belgelerin teminini güçleştirir.

Ürün standartları ile ilgili uygulamalar

Tacikistan’a ithal edilen tüm mallar “Tajikstandart” (http://www.standard. tj/en/) tarafından belgelendirilmelidir. Mallar uluslararası sistem tarafından belgelendirilse bile Tajikstandart’ın uluslararası standartların Tacik yasalarına uyumlu olduğuna dair teyiti aranır. Türkiye – Tacikistan ilişkileri

Türk tarihinin erken döneminde başlayan Türk Tacik ilişkileri günümüzde de canlılığını korur ve gelişmeye devam eder. Türkiye 1992 yılında bağımsızlığını ilan eden Tacikistan’ı ilk tanıyan ülkelerin başında gelir. Türkiye ile Tacikistan arasında son yıllarda olumlu bir ivme gözlenmektedir. Türk ve Tacik Dışişleri Bakanlıkları arasında imzalanan ve 2017-2020 yıllarını kapsayan İşbirliği Planı çerçevesinde iki ülke arasında siyasi konulardan kültürel ve konsolosluk konularına kadar birçok alanda işbirliğinin geliştirmesi hedeflenmektedir. Türkiye, Tacikistan’da ağırlıklı ola-

rak müteahhitlik, inşaat malzemeleri, halıcılık, mobilya üretimi ile gıda ve ticaret sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Türk yatırımcılar müteahhitlik alanında bugüne kadar yaklaşık 562 milyon dolar değerinde proje üstlenmiştir. Karşılıklı dış ticaret hacmi ise 2013’te toplamda 650 milyon doları aşmasına rağmen bu rakam 2015’te 366 milyon dolara 2016’nın ilk 11 ayında ise 289 milyon dolara gerilemiştir. Tacikistan’da halen ticaret, tekstil, poligrafi, konut, otel ve AVM gibi alanlarda faaliyet gösteren tescilli 80 Türk şirketi bulunmaktadır.

içeceklerin eşliğinde akşam yemeği anlamına gelmektedir. Tacik şiirlerinin dile getirilmesi çok yaygındır. Deneyimli tercümanın çok yardımı dokunabilir. Kamu yetkilileriyle toplantı için randevu alınırken pazartesi sabahından ve cuma öğleden sonrasından sakınmak gerekir.

Devletin resmi dili Tacikçe olmasına rağmen, Rusça iş dili olarak kabul edilmektedir. Tacik Anayasası’na göre uluslararası iletişim dili Rusçadır. Reklamcılık kampanyalarında reklam yasası gereğince reklam içeriği ve harflerinde Tacik dilini kullanmak zorunludur. Ulaşım

Duşanbe-Moskova uçuşları günde birkaç sefer yapılmaktadır. Almata’ya haftada 4 defa, Dubai’ye haftada iki defa, Urumçi’ye haftada 2 defa sefer düzenlenmektedir. THY, dönemsel olarak değişmekle beraber, İstanbul ve Duşanbe arasında haftada 2 defa uçuş yapmaktadır. Ulusal taşımacılık Tajik Air tarafından yapılır. Özel taşımacılık yapan Somon Air ise haftalık olarak Dushanbe ve Frankfurt arasında sefer yapar.

İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar

Ticareti etkileyen kültürel faktörler Genelde Tacikistan iş etiği Avrupa ve Asya tarzının bir karışımıdır. Çoğu işadamı kartvizitlerini İngilizce ve Rusça basmaktadır. Hükümet yetkilileri ise İngilizce, Tacikçe veya Rusça hazırlanmış kartvizitlere sahiptir. Çok az sayıda işadamı İngilizce bilen personel çalıştırır. Yerel firmalar genelde bir e-mail adresine sahiptir. Ancak elektronik haberleşmeyi iletişim aracı olarak kullanmak tavsiye edilmez. Çünkü e-mail mesajlarının karar alıcıya ulaşması muhtemel değildir. Potansiyel ortaklarla yazışırken sabırlı olunmalıdır. Firmalar e-mail veya faks talebine 24 saat içinde cevap vermez. Firma direktörünün seyahatte olması ve diper personelin karar alma yetkisinin olmaması muhtemeldir. Potansiyel ortak zamanında cevap vermemişse ve diğer bir çağrıya ihtiyaç duyuluyorsa telefona yanıt verenin spesifik bir bilgiye sahip olmadığını düşünmek gerekir. Çağrı amacı kısaca açıklanarak direktörün ofisine bağlanma isteği sabırlıca ifade edilmelidir. Yerel telefon konuşmaları Avrupa standartlarına göre kaba gözükebilir. Kişisel algılanmaması tavsiye edilmektedir. Tacik işadamları misafirperverliklerini göstermek için ortaklarını çay içmeye davet eder. Bu davetler alkollü

Pasaport ve vize işlemleri

Tacikistan’a girmek için geçerli pasaport ve vizeye sahip olmak gerekir. Havaalanında vize alınması ancak www.visa.gov.tj internet sitesinden başvuru yapılıp teyit alındığı takdirde mümkün olabilmektedir. Konuya ilişkin Tacikistan Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığınca ülkedeki diplomatik temsilciliklere iletilen Notada kapsamında: 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren Tacikistan vizesi almak isteyen yabancıların gerekli belgeleri www.visa.gov.tj adresinden Tacikistan’ın yurtdışındaki temsilciliklerine (vize süresinin uzatılması için Tacikistan Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Genel Müdürlüğüne) iletmeleri zorunluluğu getirilmiştir. Tacikistan’ın havalimanlarındaki “kapıda vize” uygulamasına devam edilmektedir, ancak ülkeye gelmeden önce www.visa.gov.tj adresinden yapılacak başvurunun sonucunda sistemin vereceği onay belgesinin havali-

Haberleşme

Tacikistan’ın ülke kodu 992’dir. Tacikistan’dan uluslararası arama yapmak için 810+ülke kodu+numara çevrilmelidir. Ulusal telekom firması Tajik Telecom yerel ve uluslararası telefon iletişimini, e-mail ve internet, telgraf, teleks iletişimi sağlar. Sabit hatlarında analog sistemden dijitale geçiş 2012 yılında tamamlanmıştır. Cep telefonu kullanımı çok yaygındır. 2015 yılı tahminlerine göre 8,49 milyon kayıtlı cep telefonu abonesi mevcuttur. GSM, CDMA ve 3G şebeke teknolojileri kullanılır. Ülkedeki internet kullanıcısı sayısının 2016 yılı itibariyle 1,62 milyona ulaştığı (nüfusun yüzde 18,7’si) tahmin edilmektedir. Internet bağlantı tipi olarak DSL, dial-up ve VİMAX seçenekleri mevcuttur. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dünya Gazetesi


7

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

Mobilyacılar fuarda buluşmaya hazırlanıyor

M Tahattin Bediroğlu

12 No’lu Mobilya, Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi Başkanı

Üreticinin desteklenmesi büyük önem taşıyor. Rekabetçi yapımız güçlenirse yalnızca Türkiye değil, ihracattaki ağırlığımız da artacaktır. Yurtdışı pazarlarımızı güçlendirmek için maliyetlerimizin düşürülmesi şart.

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 12 No’lu Mobilya, Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi Başkanı Tahattin Bediroğlu kentteki mobilyacıları 8-14 Mayıs günleri arasında CNR Expo Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek İMOB Mersin Mobilya Fuarı’na davet etti. “Bu yıl 11’incisi düzenlenecek fuara tüm firmalarımızı ve ziyaretçileri bekliyoruz” diyen Bediroğlu, bu tür organizasyonların sektörün hareketlenmesi, ekonominin canlanması adına büyük önem taşıdığına dikkat çekti. MTSO 12 No’lu Komite Başkanı Tahattin Bediroğlu, yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vererek ardından sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite olarak yaklaşan İMOB Mersin Mobilya Fuarı’na hazırlandıklarını anlatan Bediroğlu, bu fuar ile sektörde yaşanan ekonomik daralmayı biraz olsun aşmak istediklerini söyledi. Fuar döneminde özel kampanyalar planlandığını dile getiren Bediroğlu, firmaları ekonomik yönden sıkıntıda olsalar da kendilerini zorlayıp bu fuara katılarak oluşacak sinerjiden faydalanmaya, halkı da bu dönemde gerçekleşecek güzel kampanyalardan faydalanmaya davet etti. Fuarın bu yıl 15 bin metrekare alanda organize edileceğini hatırlatan Bediroğlu, 70 firmanın 200’e yakın marka ile yerini almasını beklediklerini anlattı. Geçen yıl fuarı 40 bin kişinin ziyaret ettiğini kaydeden Bediroğlu, bu yıl da 50 bin ziyaretçi beklediklerini dile getirerek, “Geniş ürün yelpazesine sahip fuarda katılımcı firmalar ziyaretçilere fuara özel kampanya ve fiyat avantajı sunacak. Ev ve ofis mobilyaları, ev aksesuarları, bahçe ve yazlık mobilyaları, mobilya yan sanayi ürünleri İMOB Mersin Mobilya Fuarı’nın ürünleri

arasında yer alacak” dedi. “KDV indirimi uzamalı”

Sektörde de son dönemlerde güzel gelişmeler yaşandığına değinen Tahattin Bediroğlu, mobilya sektörüne getirilen KDV indirimini hatırlatarak şunları söyledi: “Mobilyada KDV yüzde 18’den yüzde 8’e indirildi. Bu indirim piyasalara bir miktar hareket getirdi ancak beklenen etkinin yakalanabilmesi için sürenin uzaması büyük önem taşıyor. Çünkü insanların bu indirime alışması için tanınan süre yeterli olmadı. Ayrıca düğün sezonu da yeni başlıyor. Uzayacak bir KDV indirimi, hareketin artması ekonominin canlanması adına daha büyük katkı sağlayacaktır.” Sektördeki durgunluğun inşaatların durmasıyla doğru orantılı olduğuna dikkat çeken Bediroğlu, gündemin yeniden ekonomiye dönmesiyle birlikte bu durgunluğun da ortadan kalkacağına inandıklarını, önümüzdeki süreçte inşaat sektörünün hareketlenmesiyle mobilya satışlarının da artacağına inandığını anlattı. “Mersin’de üretim artmaya başladı”

Sektörde yaşanan durgunluğu aşmak adına firmaların alternatifler üretmeye başladığına değinen Tahattin Bediroğlu, üretimi öne çıkarmaya başladıklarını söyledi. Daha önce Ankara’dan İnegöl’den aldıkları yemek odalarını, koltuk takımlarını artık Mersin’de üretmeye başladıklarını kaydeden Bediroğlu şunları söyledi: “Geçmişte ağırlıklı olarak al sat üzerine çalışırken artık maliyetlerimizi düşürmek adına ihtiyaç duyduğumuz ürünlerin tamamını bölgemizde üretmeye başladık. Bu

sayede nakliye maliyetini ortadan kaldırıp piyasaya daha ekonomik ürünler sunabilmeye başladık. Ancak bu kez de hammadde de ciddi sorunlar yaşıyoruz. Özellikle kumaş ve kauçuktaki fiyat artışı sektörü olumsuz etkiliyor. Kauçuk fiyatları son 6 ayda yüzde 90 civarında artış gösterdi. Bu durum özellikle oturma gruplarında rekabetçi yapımızı bozuyor. Hammaddede tamamen dış pazara endeksli çalışmamız nedeniyle bu maliyetleri aşağı çekmekte zorlanıyoruz. Halkın alım gücünün de bu dönemde çok yüksek olmaması nedeniyle artan maliyetlerimizi fiyatlarımıza da yansıtamıyoruz. Son 6 aydır koltuk ve oturma gruplarında maksimum yüzde 5 karlarla çalışıyoruz.” Üretime geçmeleriyle birlikte istihdamda da az da olsa kıpırdanma yaşandığını ifade eden Komite Başkanı Bediroğlu, firmaların en azından ikişer üçer eleman daha aldığını söyledi. Bu dönemde özellikle istihdam seferberliği kapsamında verilen desteklerden yararlanma fırsatı bulduklarını da anlatan Bediroğlu, bu desteklerin girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi noktasında büyük önem taşıdığını, kısa süreli olmak yerine bu desteklerin uzun vadeye yayılmasını beklediklerini söyledi. Bediroğlu nitelikli eleman bulma noktasında ise sıkıntı yaşandığına işaret ederek, mesleki eğitime ağırlık verilmesi gerektiğini de söyledi. Ekonominin canlanmasının üretimin artmasıyla mümkün olabileceğini vurgulayan Bediroğlu, şu bilgileri verdi: “Bu nedenle üreticinin destekleneceği adımların atılması büyük önem taşıyor. Bizlerin rekabetçi yapısı güçlenirse yalnızca içeride

değil yurtdışında da etkinliğimizi artırabiliriz. Mersin’de yaklaşık 200 adet mobilya üreticisi firma bulunmakta. Mobilya adına her türlü ürünü bölgemizde üretebiliyoruz. Yalnızca bölgeye değil, Türkiye geneline satışlar yapıyoruz. Yurtdışındaki etkinliğimiz ise mevcut durumda istediğimiz düzeyde değil. Üretimimizin yaklaşık yüzde 5’ini ihraç edebiliyoruz. Ağırlıklı pazarlarımız ise başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri ve Kuzey Irak. Verilecek desteklerle eğer maliyetlerimizi aşağı çekebilirsek rekabet gücümüz de Pazar çeşitliliğimiz de artar ve bu durum ihracat rakamlarımıza da yansır. Bu nedenle devletin desteği büyük önem taşıyor.” “Çadır, tente ve branda da KDV indirimi bekliyoruz”

Komite bünyesinde yalnızca mobilyacıların bulunmadığını, çadır, tente ve branda sektöründe faaliyet gösteren firmaların da yer aldığını hatırlatan Tahattin Bediroğlu, mobilyada olduğu gibi bu sektörde de KDV indirimi beklendiğini bildirdi. Yüksek KDV’lerin kayıtdışılığı artırdığını ifade eden Bediroğlu, bu durumun bir taraftan vergi kaybı ile devlete zarar verdiğini, diğer taraftan da haksız rekabete yol açması nedeniyle kurallara uygun çalışan firmalara zarar verdiğini anlattı. Ayrıca tente, branda ve çadırcılar için henüz mesleki yeterliliklerin tam olarak belirlenmemiş olması ve bu alanda belge verilecek bir yer bulunmaması nedeniyle sıkıntı yaşadıklarına da değinen Bediroğlu, bu konuda yapılacak çalışmalarla sektör temsilcilerinin Mersin’de belgelendirilebilmesinin zemininin hazırlanmasını beklediklerini sözlerine ekledi.

Gümrük Müşavirleri KDV Tebliğinde düzenleme istiyor

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak KDV ve ÖTV sorunlarına değinen Şan, “KDV Tebliğinde Hizmet faturalarının oranının yüzde 18’den 8’e düşmesini istiyoruz” dedi. Özellikle satın alınan otomobil ve kamyonetlerin KDV ve ÖTV’sini direkt indirim olarak gösteremediklerini anlatan Şan, “Önemli gider kalemlerimizden birisi araçlarımız. İşlerimizi daha seri ve hızlı yapabilmek için işlem yaptığımız her bölgeye bir araç göndermek zorundayız. Bu nedenle araçlarımıza yönelik harcamalarımızın ÖTV ve KDV indirimi direk indirim konusu olmalı” ifadesini kullandı. Hemen her gümrük müşavirinin çalışmalarını düzenli yürütebilmesi için en az 4-5 adet araca ihtiyacı olduğunu kaydeden Şan, şunları söyledi: “Daha çok arabalarla iş yapan kurumlar olmamıza rağmen binek türü kamyonet ve otomobillere ödenen ÖTV ve KDV’yi, direkt olarak KDV beyannamesinde gösterip düşemiyoruz. ÖTV ve KDV direk mahsup da edilebilir ya da hiç alınmayabilir. Bizim tüm işimiz araçlarla, antrepolara, depolara, serbest bölgeye, zirai karantinaya, gümrüğe, limana ve gümrük işlemlerinin olabildiği her yere gitmek için çok sayıda araca ihtiyacımız oluyor. Bunlar da maliyet artırıcı unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.” Komite olarak önümüzdeki süreçte bu yöndeki çalışmalara ağırlık vereceklerini dile getiren Şan, bugüne kadar Oda Yönetiminin de desteği ile sektörü ilgilendiren önemli konularda olumlu sonuçlar aldıklarını bundan sonra da yaşanan sorunların çözümü noktasında ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. MTSO’nun takibi ve girişimleriyle Mersin Serbest Bölge ile Mersin Liman’ı arasındaki koridor sorununun çözümlendiğini hatırlatan Şan, yine iyi bir takiple beyanna-

MTSO 7

CMYK

me sorununun da çözümlendiğini kaydetti. Eskiden her bir konteyner için bir beyanname açılırken artık 20 konteynere tek bir beyanname oluşturulabildiğini anlatan Şan, “Aynı şekilde eşyalar için alınan teminat da kaldırıldı. Kısacası mikro sorunlarımızı ilgili kurumlarla görüşerek, makro sorunlarımızı ise Odamız aracılığıyla TOBB’a oradan da bakanlıklara taşıyarak çözümleme gayretindeyiz” dedi. “Liman A Kapısı’na düzenleme bekliyoruz”

Bir diğer sıkıntıyı limanda yaşadıklarını anlatan Zeki Şan şunları söyledi: “Mevcut durumda bir diğer sıkıntıyı Liman A Kapısı’nda yaşıyoruz. Kapının mevcut pozisyonuyla kentimize yakışır durumda olduğunu söyleyemeyiz. Giriş çıkışlarımız kolay olmuyor. İşlemler hızlı yürümüyor ve kapı önünde işlem bekleyen TIR’larda yığılmalar oluyor. Uzun kuyruklar oluşturan araçlar kent trafiğini de sıkıştırıyor. Limana giden gümrük müşavirleri, acenteler, ihracat ya da ithalatçı firmaların temsilcileri araçlarını park edecek bir yer bulmakta zorlanıyor. Bu sorunun çözümü için adımlar atıldığını biliyoruz. Komite olarak biz de Liman A Kapısı’nın Mersin’e yakışır bir kapıya dönüşmesi adına gerekli takibi yapacağız.” “Herkes taşın altına elini koymalı”

Limanda yaşanan işlemsel sıkıntılara da değinerek konteyner başına Gemi acentelerine 200 ile 1000 dolar arasında depozito ödendiğini de hatırlatan Zeki Şan, bu rakamın armatörden armatöre değiştiğini hatırlatarak, “Depozitolarda sabit bir rakam maalesef bulunmuyor. 30 - 40 konteyner olduğunda ödenen rakam 30-40 bin dolarlara çıkıyor. Bu ücretlerin birçok firma tarafından teminat olarak yatırılması kolay değil. Bizim talebimiz özellikle limanda boşalacak konteynerlerden eskiden olduğu gibi depozito alın-

maması yönündedir” diye konuştu. Limanın yoğun olduğu dönemlerde konteynerin liman dışına çıkarılması gerektiğini ve artık global dünyada yükleme ve boşaltma işlemlerinin firma depolarında yapılmasının kaçınılmaz olduğunu hatırlatan Şan, böyle durumlarda belli bir risk olabileceği için depozito talep edilebileceğine işaret ederek şöyle konuştu: “Eğer bugün ekonomiyi daha da canlandırmak istiyorsak hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız. Depozitoların ve geçici kabul ücretlerinin kademe kademe kalkması rekabetçi fiyatlar konusunda elimizi güçlendirecektir. Bu dönemde liman da biz de acenteler de Deniz Ticaret Odası da herkes üzerine düşen fedakarlığıyapmalı. Maliyetleri mümkün olduğunca aşağı çekip dinamizmi artırıp, ekonomi çarkını döndürmeliyiz.” Aynı şekilde Demuraj ve Geçici Kabul Ücretleri konusunda da acil düzenleme beklediklerini vurgulayan Şan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomiyi ve özellikle ihracatı hareketlendirmek ve 2023 hedeflerine ulaşmak istiyorsak Deniz Ticaret Odalarına bağlı gemi acenteleri geçici kabul ücretlerini almayabilir veya bu tür ücretler aşağı çekilebilir. Kaldı ki konteynerlere gerek yükleme gerekse boşaltım yapabilmek için boş konteyner talepleri karşılandığında konteynerin limandan ya da dışarıdaki sahalardan taşıma ücretleri ihracatçı ya da ithalatçı firmalardan karşılanmaktadır. Ayrıca konteyner başına alınan geçici kabul ücretlerinin acenteden acenteye farklılık göstermesinin önüne geçilebilir. Bir acente limandan konteyner çıkışında 60 dolar alırken bir diğeri 35 dolar talep ediyor. Uygun rakamlarla bu fiyat sabitlenebilir. Ayrıca depozito iade sorunu da çözümlenmesi gereken konular arasında yer almaktadır. Acentelere yatan depozitoların iadesini bir ay sonra dahi alamıyoruz. Geri dönüşlerde bankalar 30-50 dolarlık kesintilere gidiyor ve tüm bunlar mali açıdan firmaları zorluyor.”

“ARF Kabul Sistemi’ni oturduğumuz yerden yapabilmeliyiz”

Aynı zamanda işlem sürelerinin kısaltılmasının da iş akışının hızlanmasında büyük rol oynadığını dile getiren Şan, “MIP ile ilgili çalışmalarda artık ARF Kabul Sistemini ofisimizden yapabilmeliyiz” dedi. İskenderun Limanı’na gitmeden bu işlemi yapabildiklerini anlatan Şan, Mersin Limanı’nda ARF’yi sistemden çıkarıp elden takip etmek durumunda kaldıklarını açıkladı. Şan, bu sistemin oturtulması halinde özellikle ihracat yüklemelerinde serilik kazanılacağını kaydetti. Ayrıca limanın altyapısının güçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çeken Şan, en son Mersin’de yaşanan sel felaketini hatırlatarak, “Bu dönemde zarar gören konteynerlar oldu. Limanın altyapısını güçlendirerek bu tür doğal afetlere hazırlıklı olması gerekir çünkü kentimiz özellikle sel konusunda riskli bir il” değerlendirmesini yaptı. “Laboratuvar sorunu çözülemedi”

Son olarak kimya laboratuvarı konusuna değinen Zeki Şan, halen bu konuda da bir çözüme ulaşamadıklarını anlattı. Yurtdışından gelen ya da yurtdışına gidecek olan kimyevi maddelerin testlerinin yapıldığı kimya laboratuvarı için yer bulunamamasının sıkıntısını yaşadıklarını anlatan Şan, “Mersin Gümrük Laboratuvarı’nın merkeze yakın bir alanda, kentimiz sınırları içinde olması sorunların hızlı çözülmesi anlamında büyük önem taşıyacak. Bu laboratuvarın Tarsus’a taşınması halinde ise numunelerin buradan alınıp bir memur refakatinde günde 2-3 kez Tarsus’a götürülmesi gerekecek. Gümrük elemanının bu işi takip için ek personel çalıştırması gerekecek, araç maliyetleri artacak, zaman kayıpları yaşanacak. İmalatçı ve ithalatçı firmaların işleri ve üretimi aksayacak. Bu sorunun çözümü en büyük beklentimiz” ifadelerini kullandı.

Zeki Şan

18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

Mikro sorunlarımızı ilgili kurumlarla görüşerek, makro sorunlarımızı ise Odamız aracılığıyla TOBB’a oradan da bakanlıklara taşıyarak çözme gayretindeyiz. MTSO’nun girişimleriyle birçok sorunumuz çözüldü, bundan sonra da takipçi olmayı sürdüreceğiz.


8

YIL: 19 | SAYI: 331 | 30 Nisan - 13 Mayıs | www.mtso.org.tr

RIS MERSİN + PROJESİ ÖZEL HABERİ: İNOVASYONLA MERSİN'İ ÖN PLANA ÇIKARAN FİRMALARIMIZ

TEVİ, firmaların yükünü hafifletiyor

Tel: 0324 231 25 25 Mesai Dışı: 0324 325 86 05

küçük bir imalathanede başladıktan sonra, 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde yeni kurulmakta olan Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’ne taşınan ilk firmalar arasında yer alıyoruz. Böylece daha büyük bir alanda üretim başlıyor. Faaliyete adım attığımız günden itibaren endüstriyel tesisler için teknolojik imalat ve montaj işleri yapıyoruz. 2000’li yılların başında ikinci kuşak olarak bizler eğitimlerimizi tamamlayıp, yurtdışında farklı ülke ve kurumlarda tecrübe kazandıktan sonra şirketlerimiz içerisinde görev almak üzere yuvaya döndük. Bu dönemde ağırlıklı olarak ülkenin farklı bölgeleri ile birlikte yurtdışı projeleri de başladı. Gelecek yıl 30. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız şirketimizin, bilgi birikimi, referansları ve teknik kabiliyetleri ile sektörün önemli ve bilinir firmaları arasında yer aldığını düşünüyorum. Bugün farklı alanlarda 4 ayrı iş kolumuz bulunmakta. “TEVI’nin temelleri atılıyor”

Emir Bozkaya

Hasmak Yöneticisi

Sürekli yenilik arayışı, müşteri ihtiyaçlarının doğru tespiti ve iyi gözlem TEVI marka elektrikli araçların hayat bulmasını beraberinde getirdi. İhtiyaca özel elektrikli araç üretimiyle kendisini sürekli yenileyen Hasmak, TEVI’yi dünya markası yapma hedefinde.

T

ürkiye’nin 1970’lerin başında sanayileşme hamlesine katkı koyan önemli firmalarından birinde edindiği tecrübe sonrasında 1988’de kendi üretim tesisi olan Hasmak’ı kuran Hasan Bozkaya’nın şirketi bugün dünyanın birçok noktasına taşıdığı işlerle çalışmasını sürdürüyor. Üretime adım attığı ilk günden itibaren her zaman yeniliğin ve en iyisi olmanın peşinde koşan Bozkaya, bu misyonunu geleceğin sanayicilerini oluşturacak çocuklarına da aşılıyor. İkinci kuşağın göreve gelmesiyle birlikte dünyayı araştırma, gelişmeleri, teknolojiyi daha yakından takip etme, günün getirdiği ihtiyaçları tespit etme yönündeki çalışmalar da

hızlanarak devam ediyor. Gençlerin aklındaki sürekli “Yeni ne yapabilirim?” sorusu, gerçekleştirilen beyin fırtınaları, TEVI marka elektrikli araçların temelinin atılmasını da beraberinde getiriyor. Vakit kaybedilmeden başlayan Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan TEVI Elektrikli Araçlar bugün turizmden sağlık sektörüne, sanayi tesislerinden, lojistik sektörüne kadar çok geniş bir yelpazede kullanıcının yükünü hafifletecek çözümler sunuyor. Sera gazı salınımı olmayan, iş güvenliği açısından oldukça güvenilir, zamandan tasarruf sağlayan, yakıt maliyetini minimuma indiren TEVI Elektrikli Araçların önemli bir özelli-

ği ise kullanıcının talebine göre özel üretim yapılabilmesi. Firmanın başarıya giden serüvenini ve TEVI Elektrikli araçların doğuşunu Hasmak ikinci kuşak yöneticilerinden Emir Bozkaya ile konuştuk. Bozkaya, firmanın gelişim sürecini ve kendilerinin bundan sonra neler yapmak isteğini anlattı. “Mentörümüz babamız oldu”

Babamız Hasan Bozkaya, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde tahsilini tamamlamasının ardından 1970’lerde Gama Holding bünyesine katılıyor. Çok geçmeden grup içerisinde birçok farklı projede yükselerek çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bugünü anlamak için o dönemin Türkiye’sini iyi okumak lazım. Sanayileşme hamlesindeki bir Türkiye’den bahsediyoruz. Ve bu hamleyi başarıya taşıyabilecek çok sınırlı sayıda şirket var. Bu nedenle babamızın tüm tecrübesini bu hamlede önemli rol oynayan şirketlerden birinde, Gama Holding’de kazanması ileride kendi şirketini kurma gayretlerinde büyük ölçüde yol gösterici oluyor. Uzun yıllar, yurtiçi ve yurtdışı projelerinde edindiği tecrübeleri değerlendirmek adına 1988’de kendi firmasını kurma kararı alıyor ve Hasmak’ın temelleri atılıyor. O dönemde Mersin’in merkezinde

Şili, Mersin firmalarını yatırıma çağırıyor

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), üyelerine yeni pazarlar kazandırma yönündeki çalışmalarını sürdürüyor. Son olarak Ülke Tanıtım Toplantıları kapsamında Şili Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisini ağırlayan MTSO’da ülkenin yatırım olanakları hakkında bilgi verildi. Toplantıda Şili

MTSO 8

CMYK

Ticaret Ofisi Türkiye Direktörü Özge Tüysüzoğlu Gàrate, Mersinli işadamlarını Şili’ye yatırıma davet etti. Şili Ankara Büyükelçiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın işbirliğinde Şili Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi José Manuel Silva ve Şili Ticaret Ofisi Direktörü Özge Tüysüzoğlu Gàra-

te’nin katılımlarıyla ‘Şili Cumhuriyeti Ülke Tanıtım Toplantısı’ gerçekleştirildi. Toplantıda Ankara Büyükelçisi José Manuel Silva, ülkesinin genel yapısı hakkında bilgi verdi. Türk havacılık işletmeleri arasında bulunan TAV’ın, Şili’nin başkentindeki Arturo Merino Benitez Santiago Uluslararası

2010 yılında babamızın vefatından sonra; Dünyada ve ülkemizde değişen endüstriyel trendler ışığında, şirketlerimizi yeniden yapılandırmanın ve yine farklı alanlara yatırım yapmanın, sürdürülebilir büyümenin yakalanmasında biz ve bizden sonra gelecekler için gerekli olduğu fikrine vardık. Araştırma ve yenilik anlayışı ile çalıştık ve çalışmaya da devam ediyoruz. Bir taraftan müşterilerimizden gelen talepleri değerlendirip ihtiyaçlarını doğru analiz etmeye çalışırken diğer taraftan dünyadaki gelişmeleri, yeni teknolojileri araştırıyoruz.

dığımızı düşünüyoruz. “TEVI çevrecidir”

Firmamızın kurulduğu ilk yıllar, daha önce de bahsettiğim gibi ülkemizde sanayi hamlelerinin yeni yeni şekillendiği yıllardı. İş güvenliği, çevre gibi faktörlerin ikinci planda bırakıldığı yıllardı. Sanayimiz için olgunlaşma yıllarıydı. Bugün ise ülke sanayisinde geldiğimiz noktada artık tıpkı sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi, iş sağlığı ve güvenliği, çevresel sürdürülebilirlik, çevre veya karbon ayak izi gibi üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçümlendiği ve raporlandığı, insan yaşamını ön planda tutan önemli kriterler yer almaktadır. Bu maksatla ülkemizde de yakın geçmişte yasal düzenlemeler yapıldı. Bu kriterler kapsamında, araçlarımız elektrikli olması nedeniyle sıfır emisyonlu çevreci bir araç. Birçok işletmenin bugün çevresel etki değerlendirme raporu verdiği

Küresel dünyaya adapte olan, çevreye duyarlı, doğayla barışık, temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir araç geliştirdik. İhtiyaç doğrultusunda kendisini güncelleyebilen, kalıplaşmış bir üretim sistemi olmayan, inovatif bir yapı oluşturmaya özen gösterdik. Yeni bir şey üretmek elbette herkesin isteyeceği bir şey ancak bunu yaparken yenilikçi yaklaşım ile beraber birikim, deneyim ve sağlıklı finansal yapı da ayrıca önemli. Neden elektrikli araç diye düşünülecek olursa aslında bu kararı almamızda birçok etken var. Önce geçmiş tecrübelerimizi ve neler yapabileceğimizi masaya yatırıp çalışmalarına başladık. Her şirketimizi bir çocuk gibi görüyoruz. Nasıl çocuk doğar, ilk adımları atmayı öğrenir, okul ve üniversite yılları derken sonrasında hayat ve üretkenlik gelirse, TEVI de adeta çocuğumuz gibi oldu. Bir defa TEVI’yi doğru konumlandır-

düşünülürse bu araç kullanımı ile çevresel sürdürülebilirliğin artacağı da söylenebilir. Ekonomik olması başka bir etken, mazotlu araçlara kıyasla çok daha düşük maliyetlidir. Bir seferlik şarj ile ortalama yüksek mesafeler kat edebiliyor. Bir başka faktör ise; zaman. Yürüyerek kat edilen süre, havaalanı, hastane gibi geniş yerleşkeye sahip iç mekanlarda da kullanılabilen elektrikli araçlar ile haliyle kısalmakta, zamandan tasarruf edilmektedir. Biz tüm bu süreçleri yakından izleyen bir firma olarak bugün gelinen noktada duyulan ihtiyaçlara cevap verebilir olmasına ayrıca önem veri-

Havalimanı’nın terminal binasında iki özel yolcu salonunu işleteceğini bildiren Büyükelçi Silva, “Bu, ticaret açısından çok önemli bir gelişmedir. Ticaretin artmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz” değerlendirmesi yaptı. Amerika Birleşik Devletleri’nin Trans Pasifik Ortaklığı’nda yer almama kararı aldığını hatırlatarak, ancak Şili’nin bu ortaklığı önemsediğini belirten Silva, Şili’nin ticareti geliştirmek anlamında atılacak her türlü adıma kıymet verdiğini belirtti. MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Ufuk Maya ise iki ülke arası ticari ilişkilerin bugünkü durumuna değinerek, “Rakamların da söylediği üzere Latin Amerika pazarında önemli ticari ilişkimiz olan Şili ile ticaretimizin karşılıklı olarak artması için bugün bu toplantıya ev sahipliği yapıyoruz” dedi. Açılış konuşmalarının ardından Şili Ticaret Ofisi Direktörü Özge Tüysüzoğlu Gàrate ülkesinin yatırım olanakları hakkında bilgi verdi. Türkiye’nin yatırımda genel olarak Avrupa’yı tercih ettiğine dikkat çeken Gàrate, “Sadece Şili değil Latin Amerika, yatırım için çok uygun bir ülke. Şili, istikrarlı ekonomisi ve sosyal

haklardaki atılımlarıyla birçok uluslararası kuruluş tarafından dikkatle takip ediliyor. Risk oranları az bir ülke. Yatırım yapacaksanız çevre ülkeler de avantajlı olabilir ama ticarette çeşitlilik iyidir” dedi. Şili’nin enteresan bir coğrafi yapıya sahip olduğuna dikkat çeken Gàrate, şunları söyledi: “Aslında ada değil ama tam bir ada görünümündedir. Dolayısıyla haşaratlardan, bitki zararlılarından arınmış, ürünlerinin istediği ortamda yetişmesine imkân sağlayan ve Türkiye’de kullanılan birçok kimyasalın kullanılmadığı bir ülke. Tarım konusunda yatırım yapmak isteyenler için çok uygun bir ülke. Son zamanlarda Türkiye’den bize Şili’den toprak alımlarıyla ilgili talep gelmeye başladı. Orada ürün yetiştirip başka ülkelere ticareti yapılıyor. Çünkü Şili, televizyonlarda gördüğünüz egzotik meyvelerin bulunduğu bir ülke değil. Türkiye’de ne yetişiyorsa Şili’de de aynısı yetişiyor. Akdeniz iklimine sahip bir ülke. Ters yarım kürede olmasından dolayı da Türkiye’de sezonu kapanan bir ürün burada dalından yeni koparılmaya başlanıyor. İhracatçılara müşterileri-

yoruz. Bu nedenle araçların çevreci, ekonomik ve tüm saydığım kriterleri karşılıyor olmasını değerli buluyoruz. “TEVI hayatı kolaylaştırıyor”

Günlük yaşamımızda insan hayatını kolaylaştıran araçların önemi gün geçtikçe artmakta ve TEVI de bu anlamda hayatı kolaylaştıran bir marka olarak yerini almaktadır. Sanayi kuruluşlarından lojistik sektörüne, sağlık sektöründen turizme kadar birçok alanda kullanıma uygun. Ayrıca AB Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliklerine Uyum Yasaları bağlamında, taşımaların bu tür araçlarla yapılması hem iş güvenliği açısından fayda getiriyor hem de daha az sürede daha çok ürün taşınabilmesine olanak tanıyor. Bir başka özelliğimiz kullanıcıların talepleri doğrultusunda gerek tasarım gerekse donanım değiştirebiliyoruz. Talebe göre, taşınacak yükün ebatlarına, taşınacak personelin sayısına göre araç konfigürasyonu yapabiliyoruz. Yük taşıma, yük çekme ve personel taşımaya yönelik farklı kategorilerde araçlarımız bulunuyor. Yurtdışından da talepler gelmeye başladı. “Kullanıcıları da eğitiyoruz”

Bizim için eğitim çok önemli. Kalitenin sağlanabilmesinin baş şartı eğitim. Bu nedenle biz personelimize sürekli hizmet içi eğitim vererek bilgilerini güncel tutmamız yanında araçlarımızı alan kullanıcıları da nasıl kullanmaları gerektiği konusunda eğitiyoruz. Şirket yönetimimizde personelimize esneklik tanıyoruz. Herkesin bizimle fikirlerini paylaşmasına büyük önem veriyoruz. Ayrıca tanıtımlarımızda da ağırlıklı olarak fuarları kullanıyoruz. Mevcut durumda sürekli katıldığımız sektörümüze yönelik fuarlar var ancak önümüzdeki süreçte özellikle yurtdışında katıldığımız fuar sayısını artırmayı planlıyoruz. TEVI’yi bir platform olarak görüyor ve katkı verebilecek, hedeflerimizin örtüştüğü arkadaşlarla birlikte bu araçlarımızı daha da geliştirip hep birlikte bir dünya markası yapmak için çalışmaya devam edeceğiz. Ülkemizin farklı markalarda yakaladığı global başarılara bir yenisini eklemeyi başarmak enerjik, üretken olmak ve TEVI marka değerini en yüksek noktaya taşımak en büyük hedefimizdir. ne 12 ay boyunca taze meyve sunmaları için çok önemli fırsatlar sunuyor.” “Şili, Türkiye’nin Güney Amerika’da STA’ya sahip tek ülkesi”

Türkiye’nin bütün Güney Amerika’da Serbest Ticaret Anlaşması’na (STA) sahip olduğu tek ülkenin Şili olduğuna da dikkat çeken Gàrate, STA’nın 2011’de imzalandığını hatırlatarak, “STA doğrultusunda Türkiye’den gelen ürünlerde hiç vergi yok. Şili’den gelen ürünlerin birçoğunda yüzde 50, bazılarında ise yüzde 100 vergi indirimi var” dedi. Şili’nin 24 tane serbest ticaret anlaşmasına sahip olduğunu kaydeden Gàrate sözlerini şöyle tamamladı: “Şili’nin nüfusu 18 milyon. Ancak Şili ile ticaret yaptığınızda ürününüz yalnızca bu 18 milyona ulaşmıyor. Şili’nin STA’ya sahip olduğu tüm ülkelere gidiyor. Eğer yatırımlarınızı çeşitlendirmek istiyorsanız Güney Amerika’da en başta düşünmeniz gereken ülke Şili’dir. Her şeyin yazılı kurallarının olduğu şeffaflıkta örnek bir ülke. Şili aynı zamanda en çok yatırım çeken 20 ülke arasında yer alıyor.”


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.