MTSO, yılsonunda personel sınav ve belgelendirme hizmeti vermeye başlayacak >3’te
Türkiye’nin ilk güneş parkında 1. etap tamamlandı
Suriyeli ve Türklerden oluşan 40 gence mesleki eğitim
>2’de
>5’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Seçim bir rutindir, MTSO hizmetlere odaklanmıştır… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr || YIL: YIL:19 17 || SAYI: SAYI: 338 298 ||16-19 - 14 Ekim ARALIK 2017 2015
TİBİM, Dünya Odaları ile Yarıştı
Bakliyatçılar 2 milyon tonluk üretim istiyor H. Ergün Aral
3 No’lu Hububat Bakliyat ve Dış Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
B
akliyat sektörü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan Havza Modeli’ne vakit kaybedilmeden geçilmesini bekliyor. Bu sayede Türkiye’deki toplam bakliyat üretiminin 2 milyon tona çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden MTSO 3 No’lu Meslek Komitesi Başkanı H. Ergün Aral, “Ülkemiz işte o zaman tam anlamıyla ihracatçı konuma geçecektir” değerlendirmesini yaptı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası
(MTSO) 3 No’lu Hububat, Bakliyat ve Dış Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Hasan Ergün Aral, Milli Tarım Projesi olarak belirlenen ancak uygulanması noktasında halen bir adım atılmamış olan Hava Modeli’nin vakit kaybedilmeden başlanmasını beklediklerini söyledi. Havza Modeli ile ülkenin 940 ayrı havzaya ayrıldığını hatırlatan Aral, bu proje ile hangi bölgede hangi ürünün yetiştirilebileceğini ve hangi ürünlerin destekleneceğinin belirlendiğini hatırlattı. > 7’de
Komisyoncular sorunların çözümü için planlamayı işaret etti Haluk Mutluay
2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Haluk Mutluay, sektörde yaşanan sorunların tümünün çözümü için tarımsal üretimde doğru planlamayı işaret etti. Doğru bir planlama ile fiyatlamadan fire sorununa, kalıntıdan ihracata kadar tüm sıkıntıların ortadan kalkacağına inandığını vurgulayan Mutluay, Tarım Bakanlığı’ndan bu yönde bir çalışma beklediklerini anlattı. MTSO 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi
Başkan Yardımcısı Haluk Mutluay sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelere değinen Mutluay, “Şu anki ortam ticaret üzerinde tehdit niteliği taşıyor ve bu nedenle sektörde bir miktar tedirginlik yaşanıyor” diye konuştu. Kuzey Irak kapısının kapanmasının sebze meyve sektörünü olumsuz etkileyeceğine işaret eden Mutluay, “Bizim en büyük alıcılarımızdan biri Kuzey Irak. İhracatın durduğu dönemlerde dahi Kuzey ırak ile her zaman çalıştık” dedi. > 7’de
Doha – Adana tarifeli seferleri başlıyor
Q
atar Havayolları 6 Kasım 2017 itibariyle Adana ile Doha arasındaki tarifeli seferlerine başlıyor. Doha-Adana arasındaki tarifeli seferler haftanın 3 günü airbus A320 tipi uçak ile gerçekleştirilecek. Çukurova Bölgesi’nin giderek artan cazibesi yabancı yatırımcıların dikkatini çekmeyi sürdürüyor. Son olarak Qatar Havayolları Adana’ya yatırım kararı aldı. Yeni yatırım ile ilk etapta yolcu taşımasına ağırlık verilse de özellikle Çukurova Bölgesel Havalimanı inşaatının tamamlanmasıyla birlikte kargo taşımalarının da öne
çıkması bekleniyor. Adana – Doha seferleri ile başta yaş meyve sebze olmak üzere bölgede yetişen, üretilen birçok ürünün Katar üzerinden 150 farklı ihracat noktasına ulaştırılması mümkün olabilecek. Konuyla ilgili bilgi vermek adına Qatar Havayolları Ülke Sorumlusu Ahmet Ferit Aksun ve Satış Sorumlusu Ayşegül Kara Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’u ziyaret etti. Yaklaşık iki yıldır Türkiye Ofisi olarak Adana’da yoğun çalıştıklarını ve sonunda bu bölgede yapılanma kararı aldıklarını söyledi. > 5’te
MTSO tarafından hazırlanan ve kısa adı TİBİM olan Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Projesi, 2017 Dünya Odalar Yarışması’nda “En İyi İş Oluşturma ve Geliştirme Projesi” kategorisinde yüzlerce proje arasından sıyrılarak finalde yarıştı ve tüm dünyaya tanıtıldı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve Dünya Odalar Federasyonu (WCF) tarafından düzenlenen, Dünya Odalar Yarışması’na katıldı. Bu sene Avustralya’da düzenlenen Dünya Odalar Kongresi bünyesinde yer alan yarışmada aralarında MTSO’nun da bulunduğu, 13 ülkeden 18 ticaret ve sanayi
odası finale kaldı. Eylül ayında düzenlenen final organizasyonu 3 gün sürdü. Öncelikle finale kalan ülkeler projelerinin detaylarını sunup merak edilen soruları yanıtladı. Ardından jüri üyelerinin bu sunumlar sonucu verdiği oylarla dereceye giren projeler belirlendi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilk kez yer aldığı
bu yarışmada, proje sunumu Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar tarafından gerçekleştirilirken, TİBİM, Şiraz (İran), Business West (İngiltere), Barranquilla (Kolombiya), Negros Oriental (Filipinler) Ticaret Odalarının projeleri ile yarıştı. Yapılan sunumlarda büyük ilgi çeken TİBİM Proje’sine Kanada, Dubai, İran gibi dünyanın pek çok
farklı noktasında faaliyet gösteren Ticaret ve Sanayi Odalarından sistemin kendilerine birebir tanıtılması ve kendi Odalarına da bu sistemin kurulması talepleri geldi. Proje ile bir taraftan Mersin ismi tüm Dünya Odaları arasında bir kez daha duyurulurken hazırlanan proje iş dünyasında küresel tanınırlığa ulaştı. > 5’te
Üretim ve lojistik üssü:
MORSKUD, teknolojiye odaklanacak
K
urulduğu günden bu yana MTOSB’de faaliyet gösteren firmaların başta yöneticileri olmak üzere beyaz yakalı ve mavi yakalı çalışanlarına sertifikalı eğitim programları düzenleyerek personel ve firma kalitesini artırmayı hedefleyen Mersin Organize Sanayi Bölgeleri Kullanıcılar Der-
MTSO 1
CMYK
neği (MORSKUD), çıtayı bir adım daha yukarı taşıdı. Tüm dünyada fabrikaların adım adım Endüstri 4.0’a yöneldiği günümüzde bu alandaki gelişmeleri içeren bilgileri toparlayarak üyelerine aktarmayı planlayan MORSKUD, ardından da dünyadaki teknolojik gelişim altyapısına uygun eğitimlere yönelecek. Bugüne kadar düzenlediği eğitimlerle 3 binin üzerinde çalışana katkı sağlayan MORSKUD, bu yıl MTOSB Yönetim Kurulu tarafından derneğe bedelsiz olarak tahsis edilen TEKMER binasını kalıcı olarak ‘Mesleki Eğitim Merkezi’ haline getirmeyi hedefliyor. Derneğin yapısı ve çalışmaları hakkında bilgi veren MORSKUD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kahveci sorularımızı yanıtladı. > 8’de
İ
malat sanayi, tarımsal üretim, turizm ve bankacılık başta olmak üzere birçok sektörde Türk yatırımcılara ev sahipliği yapan Bulgaristan, Türkiye’nin Kıta Avrupa’sı ve AB ülkelerine açılan koridor olma özelliğiyle lojistik anlamda da çeşitli fırsatlar sunuyor. Sınır komşusu iki ülke Türkiye ve Bulgaristan’ın ilişkileri, dostluk ve komşuluk temelinde şekilleniyor. Ancak rakamsal veriler istenilen düzeyde değil. Türkiye ve Bulgaristan gibi Avrupa’nın giriş kapısı sayıla-
Mersin’de turizm çeşitliliği artıyor
>8’de
bilecek ve komşu olan iki ülkenin potansiyelinin oldukça altında. Bu rakamların artırılması adına 2016 yılında Bulgaristan’da düzenlenen 20 fuar Bireysel Katılımı Desteklenen Fuarlar Listesi’ne alındı ve Bulgaristan’a yönelik iki adet ticaret heyeti organize edildi. Bu sayede karşılıklı potansiyel taşıyan ürünlerin ticaretinin artırılması hedefleniyor. İki ülke arasında ticaretin geliştirilebileceği düşünülen sektörlerin başında ise müteahhitlik geliyor. > 6’da
Mersin Ticaret Borsası 90’ıncı yılını kutladı
>3’te
2017 yılı SODES Ek Proje Teklifleri Çağrısı açıldı
> 2’de
Hisarcıklıoğlu: “El vicdan”
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘Oda ve Borsalar ne işe yarar?’ eleştirilerine son 7 ayda yapılan çalışmaları anlatarak yanıt verdi. Üyelerin üzerinden kaldırılan maddi yükleri madde madde sıralayan Hisarcıklıoğlu, “Girişimlerimiz sonunda işveren üzerindeki istihdam yükleri kalktı. Vergi konusunda düzenlemeler yapıldı. KGF kefaletleri sağlanarak finansmana kolay erişim sağlandı. Sonra da ne iş yapıyorsunuz deniyor. El vicdan” ifadelerini kullandı. Mersin İli Oda ve Borsaları Müşterek Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Konferans Salonu’nda düzenlendi. MTSO ev sahipliğindeki toplantıya Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ile Mersin Valisi Ali İhsan Su da katıldı. TOBB Ticaret Borsaları Konseyi ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö. Abdullah Özdemir, Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Yönetim Kurulu Üyesi ve Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sabri Tekli, İlçe Oda ve Borsa Başkanları, Meclis Başkanları ile iş dünyası temsilcileri yer aldı. > 4’te
2
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
Mersin, Hırvatistan ile ticari ilişkilerini arttırma hedefinde
MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi H
ırvatistan Maslahatgüzarı Ivan Picukaric ve Müsteşar Hrvoje Cikovic, Slovakya Fahri Konsolosu Emir Bozkaya ve Mert Bozkaya ile birlikte Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’u ziyaret etti. Karşılıklı ticaretin geliştirilmesine yönelik atılabilecek adımların görüşüldüğü toplantıda turizm ve tarım öne çıkan sektörler oldu. Ziyaret sebeplerinin ticareti karşılıklı olarak geliştirmek olduğunu vurgulayan Hırvatistan Maslahatgüzarı Ivan Picukaric, “Ülkelerimizin 25 yıllık bir geçmişi var ve ticari ilişkilerimizin bugün bulunduğu noktadan çok daha ileri taşınması arzusundayız” dedi. Picukaric, özellikle enerji, tarım ve turizm
konularında bilgi almak istediklerini dile getirdi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise rakamlara bakıldığında üzülerek, son yıllarda iki ülke arası ticaretin düşüş eğiliminde olduğunu gördüğünü söyledi. Bu nedenle öncelikle ticareti karşılıklı olarak dengeleme yönünde çaba sarf edilmesi gerektiğini anlatan Aşut, bir sonraki görüşmede Hırvat iş dünyası temsilcilerini de Mersin’de ağırlamak istediklerine değindi. Hırvatistan’dan gelecek iş insanlarını sektörlerine göre Mersin’deki uygun partnerler ile buluşturabileceklerini kaydeden Aşut, ardından Mersinli firmaların da Hırvatistan’a giderek ilişkileri güçlendirebileceğini vurguladı.
Aynı zamanda her iki ülke özel sektörünün birlikte hareket ederek üçüncü ülkelere ihracat gerçekleştirebileceğine de değinen Aşut, “Hırvatistan’dan gelecek firmalar Mersin üzerinden Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya açılabilir. Benzer şekilde biz de Hırvatistan ile birlikte Avrupa ile olan ticaretimizi daha da artırabiliriz” ifadelerini kullandı. Özellikle tarım ve turizm konusunda işbirliği yapılabileceğini dile getiren Aşut, bu iki sektörde Mersin’in potansiyeli hakkında bilgi verdi. Ziyaret, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un Hırvatistan Maslahatgüzarı Ivan Picukaric’e Mersin’li sanatçı Can Tülay Erdal’ın tablosunu hediye etmesi ile sona erdi.
zorunluluğuna 33 meslek daha ilave edildi
M
YK Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunluluğuna 33 meslek daha ilave edilmesi ile birlikte belge alma zorunluluğu bulunan meslek sayısı 81’e yükseldi. Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Mesleki Yeterlilik Belgesi Zorunluluğu Getirilen Mesleklere İlişkin
Tebliğ 26 Eylül 2017 tarihli ve 30192 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu tebliğ ile MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi zorunluluğu getirilen meslek sayısı 48’den 81’e çıktı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan-
lığının 2017/1 sıra numaralı tebliğinde yer alan, tehlikeli ve çok tehlikeli grubuna giren 33 meslekte MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan kişiler Tebliğin yayım tarihinden itibaren on iki ay sonra (25.09.2018 tarihinden sonra) çalıştırılamayacak.
Türkiye’nin ilk güneş parkında 1. etap tamamlandı
2017 yılı SODES Ek Proje Teklifleri Çağrısı açıldı
K
alkınma Bakanlığı Sosyal Destek Programı (SODES) 2017 yılı ek proje teklifleri alınmaya başlandı. 20 Eylül 2017’de başlayan başvurular 6 Ekim 2017 saat 17.00’de sona erecek.
SODES Programı’nın başvuru süreci aşağıdaki gibidir:
1 - Proje teklifleri www.sodes.gov. tr internet sitesi üzerinden erişime açılacak olan SODES Bilgi Sistemi (SODES-BİS) aracılığıyla, 20 Eylül–06 Ekim 2017 tarihleri arasında başvuru sahipleri tarafından valiliklere yapılacaktır. 16 Ekim 2017 tarihine kadar Valilik Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirmenin ardından valilik-
ler tarafından Kalkınma Bakanlığa gönderilecektir. 2 - 2017 yılında gerçekleştirilecek olan SODES uygulamalarında; www. sodes.gov.tr adresinde yer alan 2017 Yılı SODES Uygulama Usul ve Esasları ile ekleri esas alınacaktır. 3 - Valilik Değerlendirme Komisyonu, kendilerine sunulan projeleri şu alt başlıklarda değerlendirecektir. -SODES tanımındaki amaçlara uygunluk -Sürdürülebilirlik, -Projenin amacı, -Faaliyetleri ile bütçesi arasındaki tutarlılık, -Projeyi öneren kuruluşun proje yürütme kapasitesi,
-Projenin hedef gruplar üzerinde yaratacağı etkiler, -Proje hedef kitlesinin genişliği ve ilin öncelikleri Uygun görülen proje teklifleri hem SODES-BİS aracılığıyla hem de resmi yazıyla Bakanlığa gönderilecektir. 4 – Valiliklerden Bakanlığa bildirilen proje teklifleri, değerlendirildikten sonra desteklenecek projeler ve ödenek miktarları tespit edilecektir. Desteklenecek projeler Bakanlık tarafından hem SODES-BİS aracılığıyla hem de resmi yazıyla Valiliklere bildirilecek ve Bakanlık internet sitesinden kamuoyuna duyurulacaktır.
MTSO Sanayi Akademi’de ikinci dönem başladı
A
ile şirketi yapısını koruyan sanayi firmalarının daha uzun soluklu faaliyet gösterebilmelerine yardımcı olmak adına Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından hazırlanan ‘Sanayi Akademi’ Projesi’nin ikinci dönemi başladı. 24 genç sanayici, MTSO Sanayi Akademi Projesi ile geleceğin yöneticisi olma yolunda hızla ilerliyor.
Geçtiğimiz Haziran ayında ilk dönemi tamamlanan Sanayi Akademi Projesi Geleceğin Yöneticileri Sertifika Programı’nın ikinci dönemi Eylül sonu itibariyle başladı. Bölgedeki aile şirketlerinin sürdürülebilirliğine, bu şirketlerin ikinci ve üçüncü kuşaklara aktarılmasına katkı sağlanması hedeflenen proje kapsamında 24 gence, 6 hafta boyunca eğitim verilecek. Eği-
tim sonunda düzenli katılım gösterenler sertifika almaya hak kazanacak. Program kapsamında katılımcılara, finans, aile şirketlerinde kurumsallaşma, uluslararası pazarlama ve satış, dijital pazarlama ve e-ticaret, SGK mevzuatı ve temel iş hukuku, müşteri memnuniyeti, temel dış ticaret ve ticari bilgi ve istihbarat konularında eğitimler veriliyor.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
M
ezitli Belediyesi ve Makine Mühendisleri Odası’nın birlikte hazırladığı Güneş Park Enerji Kompleksi’nin ilk etabı tamamlandı. Bu bölümde öğrencilere başta güneş olmak üzere alternatif enerji kaynakları ve kullanma yöntemleri hakkında bilgiler verilecek. Mezitli Belediyesi ve Makine Mühendisleri Odası Mersin Şubesi’nin birlikte hazırladığı Güneş Park Enerji Kompleksi’nin tamamlanan ilk etabı düzenlenen törenle kullanıma açıldı. Güneş Park Enerji Kompleksi Açılış Töreni’ne CHP Mersin Milletvekilleri Hüseyin Çamak, Serdal Kuyucuoğlu, Fikri Sağlar, CHP Genel Başkan Başdanışmanı İstemihan Talay, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Emin Koramaz, Makine Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Ekber Çakar ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar katıldı. Tamamlandığında 7,5 dönüm alan üzerine kurulacak ve birkaç bölümden oluşacak Güneş Park’ın ilk etabını oluşturan Güneş Yapısı bölümünde ilkokul öğrencilerine eğitim verilecek. Öğrencilere enerji tasarrufu öğretilecek, enerji bilinçlendirmesi yapılacak, güneş enerjisinden elektrik üretimi ve doğaya yararları anlatılacak. Sonraki etaplarda ise Komplekste enerji üreten çocuk oyun parkı ve Sanayi Endüstri Müzesi, kadın üreticiler için sebze-meyve kurutma, salça çıkarma, meyve suyu çıkarma istasyonu ve
enerji kulesi yapılması planlanıyor. Güneş saatleriyle süslenmiş yeşil bir park olarak tasarlanan parkın ihtiyaç duyacağı enerji de yine güneş ve rüzgardan sağlanacak. Projenin tamamının yaklaşık iki yılda bitirilmesi hedefleniyor. Tülücü: “Güneş yaygın şekilde kullanılmalı”
Törende konuşan Makine Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Oğuz Akar Tülücü, güneşin önemine dikkat çekerek, bir an önce bu enerji kaynağının yaygın biçimde kullanılmaya başlaması gerektiğini ifade etti. Makine Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Ekber Çakar ise Türkiye’nin doğal enerji kaynakları bakımından çok zengin bir ülke olduğunu belirterek, “Güneş enerjisi ve yenilenebilir enerji kaynakları ülkemizin önemli bir potansiyeli. Bu kaynaklarımızı iyi değerlendirebilmenin en somut örneği olan Güneş Park Enerji Kompleksi ilk etabının açılışında bulunmaktan gurur duyuyorum” dedi. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Başkanı Emin Koramaz ise güneşli gün sayısı fazla ve kaliteli güneşe ulaşılabilen Türkiye’de enerji ihtiyacını karşılamak için alternatif kaynakların aranmaması gerektiğine dikkat çekti. Tarhan: “Eğitim, üretimle bir arada olmalı”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da Türkiye’de
ilk olan Güneş Park Enerji Kompleksi’nin hayata geçirilmesinde başta Mezitli Belediyesi ve Makine Mühendisleri Odası olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ettiğini dile getirdi. Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ise yılın 300 günü güneş alan Mersin’de güneş enerjisinden yeterince yararlanılamadığına dikkat çekerek, “Güneş Park Enerji Kompleksi’nin Türkiye ve dünyaya örnek olması gerekiyor. Bu kompleks güneş gibi bir kaynağın olduğu ülkemizde başka maceralara girmemek gerektiğinin en büyük göstergesidir. Güneş varken Nükleer Santral kurmaya ne gerek var? Biz karşı çıkıyoruz ve olmaması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Güneşin öneminin 3 bin yıl öncesinden kavrandığına ve Mezitli’nin ilk isminin güneş anlamına gelen Soli olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Günümüzde alternatif enerji kaynağının hala kullanılmıyor olması düşündürücüdür. Eğitimin, üretim içerisinde olması gerektiğini her zaman savunduk. Bu kompleks eğitimin üretici hale gelmesini sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
Seçim bir rutindir, MTSO hizmetlere odaklanmıştır… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
M
Bizler demokrasiye inanan, devletimizi ve milletimizi temsil eden hükümetimizin aldığı, devleti ve ekonomimizi korumayı amaçlayan siyaset üstü her kararı sorgulamaksızın destekleriz ve arkasında dururuz.
ersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak 07 Ekim 2017 tarihinde seçimlerimizi yapmak üzere tarihimizi resmi olarak almış ve çalışmalarımızı tamamlamıştık. Ancak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) bağlı tüm Oda ve Borsalarda 2017 Ekim- Kasım aylarında yapılması planlanan seçimler, Bakanlar Kurulu Kararı ile 2018 Nisan ayına ertelendi. Alınan karar Resmi Gazete’de yayınlandı. İlgili Bakanlar Kurulu Kararında, “Oda ve borsaların, 2017 yılının Ekim ayında başlayıp Kasım ayında tamamlanması gereken organ seçimlerinin ertelenmesi hakkındaki ekli kararın yürürlüğe konulması; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 19/9/2017 tarihli ve 28017702 sayılı yazısı üzerine, 5174 Sayılı Kanun’un 81. Maddesi’ne göre, Bakanlar Kurulu’nca 21/9/2017 tarihinde kararlaştırılmıştır” ifadelerine yer verildi. Özellikle, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın TÜFENKCİ’nin erteleme ile ilgili yaptığı gerekçe açıklaması seçimlerin adil ve sağlıklı yapılması adına bizce haklı ve yerindeydi. Gönül seçimlerin zamanında yapılmasını arzu etse de, söz konusu milli ekonomimizin bazı iç ve dış manipülasyonlardan zarar görmemesi olduğunda, böylesi ulusal tehdit ve tehlikeler karşısında alınan kararlara uymak ve desteklemek her vatandaşın görevidir. Bu bir devlet kararıdır ve bizler demokrasiye inanan, devletimizi ve milletimizi temsil eden hükümetimizin aldığı, devleti ve ekonomimizi korumayı amaçlayan siyaset üstü her kararı sorgulamaksızın destekleriz ve arkasında dururuz.
“Hepimizin amacı kentimize hizmettir”
Öncelikle seçimlerde, MTSO Meclisinde, Yönetiminde veya Meslek Komitelerinde yer almak için aday olan, seçimlere hazırlık yapan, bunun için bir süredir ciddi bir çalışma yapan tüm arkadaşlarıma gösterdikleri çabalar için, kentimiz ve Mersin iş dünyasının geleceği adına gösterdikleri bu gönüllü çalışmaklar için teşekkür ediyorum. Hepimizin amacı kentimize ve kent ekonomimize hizmet etmektir. 2018 Nisan ayına kadar belki seçim çalışmalarımıza bir süre ara versek de, Odamız ve kent ekonomimiz için, sektörlerimiz için çalışmaya, Odamız projelerinin, eğitimlerinin ve tüm çalışmaların etkin bir parçası ve aktif katkı koyucusu olmaya devam etmeliyiz. Seçimlerin ertelenmesi çalışmaya ara vermek anlamına gelmemelidir. Bizler seçimden seçime değil, 365 gün Odamız, kentimiz ve ülkemiz için çalışma ruhuna sahip bir camiayız. Mersin iş dünyası, MTSO’nun tüm üyeleri bu ruhla yeni seçim gününe kadar en iyi bildiği şeye; yani, üretime, ihracata, yenilikçiliğe, girişimciliğe, ar-ge’ye, markalar yaratmaya, kısacası kentinin ve ülkesinin zenginliği olmaya devam edecektir. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası hangi konu ile ilgili bir belirsizlik ve değişiklik olursa olsun, bir buçuk asra yaklaşan tarihi ile kendi içinde yarattığı kurumsal yapı ve kurum kültürü ile kendi içinde istikrarı olan, kişiden kişiye, başkandan başkana, yönetimlerden yönetime değişmeyen bir çalışma disiplini kurmayı başarmış bir oluşumdur. Başarısının nedeni de budur. İşte bu kültür ve çalışma
disiplini ile MTSO olarak görevlerimizin son anına kadar projeler üretmeye, var olan projelerimizi takip etmeye, kentimizin her alandaki sorunlarına çözüm ortağı olmaya devam edeceğiz. “Yarım kalan işlerimizin peşini bırakmadık”
MTSO seçimden seçime çalışan bir yer değil ki. Bu anlamda yarım kalan işlerimizin peşini bıraktık sanmasınlar. Şunun altını kalın çizgilerle çizmek ve vurgulamak isterim; Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ve dolayısıyla Mersin iş camiası kolay pes eden, ben oynamıyorum diyen bir camia değildir. Eğer bugüne kadar yarım kalan projelerimiz olduysa, bürokrasinin tozlu raflarında hala bekleyen projelerimiz varsa bunları unuttuk sanmasınlar. Bu projeler hayata geçene kadar ilgili Bakanlıkların kapısını aşındırmaya devam edeceğiz. Ankara’yı doğru şekilde bilgilendirmeye ve iş birliği yaparak bu projeleri ülkemize kazandırmaya devam edeceğiz. Ülkeye diyorum, çünkü Mersin projeleri hem bölgemize hem de ülkemize katkı sunacak kalibrede projelerdir. “Yeni yatırım alanları yaratacağız”
Mersin’in geleceğini belirleyecek olan, ekonomimizi, refahımızı ve dolayısıyla toplumsal huzurumuzu belirleyecek olan tüm Mersin projelerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Mersin Lojistik İhtisas OSB Projesi sanılmasın ki unutuldu… Dünyaya lojistik merkezi olmayan bir lojistik kenti imajı vermeyeceğiz ve lojistik merkez hayata geçene
kadar canla başla çalışacağız. Tarım-Gıda Teknoparkı projemizden sanılmasın ki vazgeçildi... Bir tarım kenti olan Mersin tarımını yüksek teknolojiye entegre edecek bu proje hayata geçene kadar, son nefesimize kadar işin peşindeyiz. Sanayi ve ticaret anlamında imarla ilgili bir sorun olan yeni ticaret ve sanayi alanları, üretim alanları yaratma işini unuttuk sanmasınlar. Yeni yatırım iş demektir. İş, istihdam demektir. İstihdam ise huzur demektir. Mersin’in refahı ve huzuru için gerekirse uyumayacağız, izin yapmayacağız, işimizden, ailemizden, özel hayatımızdan fedakarlık yapacağız ama yeni yatırım alanları yaratacağız. Mersinli işsiz gezdikçe biz rahat uyuyamayız. Bu, ekmeğini yediğimiz bu topraklara borcumuzdur. “Seçime değil, işimize odaklanmalıyız”
Sonuç olarak; Mersin iş camiası için seçim günü geldiğinde, bu bir günlük bir olaydır. Demokrasiye inanan MTSO camiası için bir rutindir. Odamız ilk kez seçim yapmayacak veya ilk kez seçimler ertelenmiyor. Bu anlamda seçime değil, işimize odaklanmalıyız. Seçim yarın yapılsa bile, bizler var olan sorunların çözümüne odaklanmalı ve Odamızın Meclisinden Yönetim Kuruluna, Komitelerinden çalışanlarına kadar, vereceğimiz hizmetin kalitesini arttırmaya, projelerimizi hayata geçirmeye ve daha fazla katma değer nasıl yaratırız ve bu kenti daha zengin daha yaşanılır, daha eğitimli, daha modern nasıl yaparız buna kafa yormalıyız. MTSO’nun kültürüne yakışan budur…
Mersin Ticaret Borsası
90’ıncı yılını kutladı
MTSO, yılsonunda personel sınav ve belgelendirme hizmeti vermeye başlayacak
M
G
Mersin Ticaret Borsası (MTB) kuruluşunun 90’ıncı yılını, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, çok sayıda milletvekili ve iş dünyası temsilcisinin katıldığı görkemli bir törenle kutladı. Anlamlı gecede tescil rekortmenleri ile başarılı borsa üyeleri de ödüllendirildi.
ecenin açılış konuşmasını Uluslararası Bakliyat Konfederasyonu ve MTB Meclis Başkanı Hüseyin Arslan yaptı. Konuşmasına Borsa’nın kuruluşunun Cumhuriyet’in ilk yıllarına dayandığını ifade ederek başlayan Arslan, Mersin ekonomisinin bu süreçte tarım-gıda, lojistik ve ticaret olmak üzere üç ana faaliyet alanında geliştiğini anlattı. Bugün 3 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip Mersin’in, dış ticaret performansı açısından net ihracatçı konumunda olduğunu vurgulayan Arslan, “Tarım-gıda sektörü ise ihracatımızın yüzde 70’ini oluşturup kentimiz için lokomotiftir. Mersin, bitkisel üretim değeri en yüksek ilimizdir. Kentimiz, 2016’da narenciyede lider konumda olup, ülkemizin batıya ihracatında da ilk sırada yer almaktadır. MTB özellikle narenciye ve bakliyatta sahip olduğu yüksek işlem hacmi ile 113 borsa arasında açık ara lider konumdadır” dedi.
“90 yıl önce toprağa atılan tohum hızla büyüyor”
Gecede söz alan TOBB Borsalar Konsey Başkanı ve MTB Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ise, böylesi önemli bir günü kutluyor
MTSO 3
CMYK
olmanın sevinci ve gururunu yaşadıklarını dile getirdi. Bundan 90 yıl önce toprağa atılan tohumun hızla büyüdüğünü ifade eden Özdemir, 62 kayıtlı üye ile başlayan hizmet serüveninin bugün 1200’ü aktif ihracatçı üye ile devam ettiğini bildirdi. Üyelerin üretimden ihracata, yatırımdan istihdama kadar hem kent hem de ülke ekonomisinin her basamağında aktif olarak yer aldığını dile getiren Özdemir, “Üyelerimiz bugün İSO’nun en büyük 500 ve bin sanayi kuruluşu ile TİM’in ilk bin ihracatçı listelerinde yer buluyor. Uluslararası organizasyonlarda görev alıyor. Borsamız son yıllarda hizmet kapasitesini daha da arttırdı” diye konuştu. Herhangi bir gelir kaygısı olmadan, sektör ve üyelere hizmet vermek, sertifikalı tohum üretmek amacıyla, Baklagiller Tohumculuk Şirketi’ni kurduklarını hatırlatan Özdemir, Türkiye’deki borsalar arasında tohum üreten ve üyelerine dağıtan tek kuruluş olduklarını vurguladı. Yeni yatırımlar yolda
Oda ve Borsaların bulundukları şehirlerin hafızası, asri unsuru olduğunu kaydeden Abdullah Özdemir, şunları söyledi:
“Borsalar, şehirleri için yapılan projeleri kendi işleri gibi sahiplenip sonuna kadar takip eder. Mersin Ticaret Borsası da ilimizin gelişimine katkı sağlayacak proje ve çalışmaların en önemli paydaşlarından olmuş, kent için hayırlı olacak her işte, her güzel projede imkanları ölçüsünde yer almaya gayret etmiştir. Borsamız mülkiyetinde olan iki adet arsamızda Mersin ekonomisine ve üyelerimize hizmet verecek yatırımlar planlıyoruz. Bu projelerimiz hayata geçtiğinde, borsamızın mali yapısı ve hizmet kapasitesi çok daha yükselecektir. Ödül alan firmalar
Konuşmaların ardından, tescil rekortmeni olan Arbel Hububat Bakliyat, ikinci olan Durum Gıda ve üçüncü olan Toprak Mahsulleri Ofisi Mersin Şubesi temsilcileri ödüllerini Bakan Elvan’ın elinden aldı. Gecede; Menas Zirai, Dervişoğlu Tarım, Karagözler Gıda, Mersin Şeker, Turk Pulse Dış Ticaret, Celiller Tarım ve Gökalp Şirketleri de ödül alan kuruluşlar oldu. Tören, ünlü sanatçı Coşkun Sabah’ın seslendirdiği birbirinden güzel eserle sona erdi.
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) bünyesinde ‘Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ kurulum hazırlıkları sürdürüyor. Öncelikli hedef, yılsonunda merkezin akreditasyon çalışmalarını tamamlamak. Ardından da Oda üyelerinin ihtiyaç duyduğu bütün meslek dallarında sınav ve belgelendirme hizmeti sunmak. Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi Kurulumu ve İşletilmesi Projesi Kapanış Toplantısı gerçekleştirildi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un ev sahipliğindeki toplantıya, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ve Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) yetkililerinin yanı sıra projede emeği geçen sektör temsilcileri katıldı. Proje Kapanış Toplantısı’nda konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, 21’nci yüzyılın ekonominin, teknolojinin, bilgi ve beceri gerektiren mesleklerin değiştiği bir çağ olduğunu söyledi. Türkiye’nin de mesleki standart ve yeterlilik sistemine önem verdiğine, istihdam ve eğitim arasındaki ilişkiyi güçlendirecek çalışmalar yaptığına dikkat çeken Aşut, “Bugün sadece 81 meslek dalında zorunlu olan Mesleki Yeterlilik Belgesi, kısa sürede 115 meslek dalında zorunlu hale gelecek. Bu sayının artması sistemin daha etkin ve çalışır hale gelmesini sağlayacaktır” dedi. MTSO’nun yürüttüğü bu projeyle, Türkiye’de bir ilke imza attıklarını kaydeden Aşut, ‘Dış Ticaret ve Lojistik’ meslek dallarında mesleki yeterlilik belgesi veren ilk ve tek kurum olacaklarını ve sadece Mersin’e değil tüm Türkiye’ye bu hizmeti
sunacaklarını söyledi. Aşut, “Odamızın hedefi, her zaman olduğu gibi tüm üyelerimizin ihtiyaç duyduğu bütün meslek dallarında sınav ve belgelendirme hizmetini sunmaktır. Bu nedenle üyelerimizin talep ve isteklerine çözüm üretmek amacıyla, gerektiğinde dış kaynak kullanımı ile gerekli sınav ve belgelendirme işlemlerini organize edip, üyelerimizin talep ve ihtiyaçlarına her zaman cevap vereceğiz” diye konuştu. Ulusoy: “Zorunlu meslek sayısı 81’e yükseldi”
MYK Başkanlığı Sınav ve Belgelendirme Dairesi Uzman Yardımcısı Kübra Ulusoy ise sunumunda MYK’nın kuruluş nedenlerini, ulusal yeterlilik sisteminin ne olduğunu ve belge zorunluluklarını anlattı. 2015’ten bu yana tehlikeli ve çok tehlikeli meslek dallarında mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu getirildiğini hatırlatan Ulusoy, sektöre yönelik diploması bulunanlar ile ustalık belgesi sahibi kişilerin MYK belgesi alma zorunluluğunun ise olmadığına dikkat çekti. Ulusoy, “İş müfettişleri denetimlere başladı. Çalışanların MYK belgesi bulunup bulunmadığını sorguluyor ve belge sahibi olmadığı tespit edilen kişiler için işveren yada işveren vekillerine idari para cezası uygulanıyor” diye konuştu. Dündar: “Akreditasyon, hizmet alan kişilere güven sağlıyor”
TÜRKAK Baş Denetçisi Seher Batur Dündar ise belgelendirme merkezleri için TÜRKAK Akreditasyon Süreci’nin nasıl gerçekleştiğini
anlattı. TÜRKAK olarak laboratuar, muayene kuruluşları ya da belgelendirme kuruluşlarının ulusal ve uluslararası standartlara göre faaliyet gösterdiklerini onayladıklarını anlatan Dündar, akredite kuruluşların hizmet alan kişilere güven verdiğini söyledi. Dündar, TÜRKAK akreditasyonuna sahip bir kuruluştan alınan belgenin dünyanın her yerinde geçerliliği olduğunu da dile getirdi. MTSO Personel Belgelendirme Merkezi akreditasyon çalışmalarının bu kapsamda devam ettiğini kaydeden Dündar, yılsonunda çalışmaların tamamlanacağına inandığını sözlerine ekledi. Filik: “Hizmet verdiğimiz mesleklere yenilerini ekliyoruz”
MTSO Projeler Müdürlüğü Birim Yöneticisi Fevzi Filik de ‘MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’ Kurulumu ve İşletilmesi Projesi hakkında bilgi verdi. İki yıl önce başlayan proje ile kurulan ‘MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Merkezi’nin TÜRKAK akreditasyonu ve Mesleki Yeterlilik Kurumu yetkisi almasının ardından tüm Türkiye’ye Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5), Lojistik Operasyon Sorumlusu (Seviye 5), Lojistik Operasyon Yöneticisi (Seviye 6) meslek dallarında sınav ve belgelendirme hizmeti vermeye başlanacağını kaydeden Filik, “Merkezimiz ayrıca, mesleki yeterlilik belgesi zorunluluğu olan; Çelik Kaynakçısı (Seviye 3), Metal Sac İşlemeci (Seviye 3), Asansör Bakım ve Onarımcısı (Seviye 3) meslek dalları için sınav ve belgelendirme hizmetini de sunacaktır” dedi.
4
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
Hisarcıklıoğlu: “El vicdan” Yani üyelerimizin yüzde 33,5’una. Mersin’deki üyelerimizin ise 3’te birine kefil olmuşuz. İstihdam üzerindeki mali yükten şikayet edildi. İstihdam sağlayan cezalandırılıyordu. Bu girişimler sonunda İstihdam Seferberliği doğdu. Biz fazladan birer istihdam sözü verdik, devlet de vergi kolaylıkları getirdi. Bunun karşılığında biz de 1 milyon 200 bin yeni istihdam sağladık. Hem bize hem de halka faydası dokundu. Düzenli vergi ödeyenler vergi indirimi yapılmamasından şikayetçiydi düzenli ödemelerde yüzde 5 indirim getirildi. Şimdi KDV için çalışıyoruz. KDV alacağımız kalmasın istiyoruz. Karşılıksız çek oranları artmıştı kare kodlu çek sistemini başlattık. İlk 7 ay tüm Türkiye’deki karşılıksız çek tutarlarında TL bazında azalma bir önceki yıla göre yüzde 37 seviyesinde oldu. Mersin’de ne oldu? Bu yılın ilk 7 ayını geçen yılla karşılaştırınca azalma oranı yüzde 54.
“Üyeler 1 veriyorsa 8 kazanıyor”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ‘Oda ve Borsalar ne işe yarar?’ eleştirilerine son 7 ayda yapılan çalışmaları anlatarak yanıt verdi. Üyelerin üzerinden kaldırılan maddi yükleri madde madde sıralayan Hisarcıklıoğlu, “Girişimlerimiz sonunda işveren üzerindeki istihdam yükleri kalktı. Vergi konusunda düzenlemeler yapıldı. KGF kefaletleri sağlanarak finansmana kolay erişim sağlandı. Sonra da ne iş yapıyorsunuz deniyor. El vicdan” ifadelerini kullandı.
M
ersin İli Oda ve Borsaları Müşterek Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun katılımıyla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Konferans Salonu’nda düzenlendi. MTSO ev sahipliğindeki toplantıya Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ile Mersin Valisi Ali İhsan Su da katıldı. TOBB Ticaret Borsaları Konseyi ve Mersin Ticaret Borsası Başkanı Ö. Abdullah Özdemir, Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu Yönetim Kurulu Üyesi ve Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sabri Tekli, İlçe Oda ve Borsa Başkanları, Meclis Başkanları ile iş dünyası temsilcileri yer aldı. Toplantının açılış konuşmasını MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut yaptı. Konuşmasında TOBB’da yaşanan değişime değinen Aşut şunları söyledi: “TOBB, 2001 yılına kadar neredeyse sadece ulusal çapta bir oluşumdu. Kabuğunu kıramayan, kapalı bir oluşum. 2001 yılını özellikle vurguluyorum. Çünkü 2001’de Sayın Hisarcıklıoğlu’nun başkan seçilmesiyle yeni bir vizyon kazandı. Bugün TOBB, etkin bir küresel örgüt olduysa, Euro Chambers’tan Milletlerarası Ticaret Odasına, B20’den, Dünya Odalar Federasyonu’na, İslam Ticaret ve Sanayi Odası’ndan, Balkan Odalar Birliği’ne, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya kadar sayısız uluslararası oluşumun etki ve karar verici parçası olduysa; birçoğuna da başkanlık yapıyorsak, bunun arkasında bu hedefleri ortaya koyan Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu’nun vizyonu, bitmeyen enerjisi ve bizlere verdiği motivasyon vardır. Bu seviye, erişilmesi kolay bir seviye değildir.”
Toplantıda söz alan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, görevde olduğu süre boyunca senede bir kez Mersin’e geldiğini belirterek, “Mersin, Türkiye için çok önemli. Akdeniz’in incisi, dünya kenti. Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı” dedi. Mersin’deki Oda-Borsaların birlik ve beraberliğini tüm Türkiye’ye örnek gösterdiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, “Birlik ve beraberlik olunca meselelerin çözümü de o kadar kolay oluyor. Birlikte rahmet ve bereket var” ifadelerini kullandı. Mersin’deki 9 Oda ve borsadan biri hariç tümünün akredite olduğunu hatırlatan TOBB Başkanı, “Akredite Oda-Borsa ne demek? Üyeye 5 yıldızlı hizmet demek. Yani otellerdeki gibi. Bu değerlendirmeyi biz değil, uluslararası bir kuruluş yapıyor. Paris, Berlin, Londra Odaları ile en az aynı konumda hizmet veriyorlar” dedi. Mersin’deki Oda ve Borsaların kentin gelişmesi ve kalkınması için her zaman elini taşın altına koyduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Siz belki buradan görmüyorsunuz ama ben Ankara’da yaptıkları çalışmaları bire bir takip ediyorum” diye konuştu.
“İki hizmet çok önemli: TEPAV ve TOBB ETÜ Üniversitesi”
“İş dünyası Mersin’in geleceğine yatırım yapıyor”
Kısa sürede yapılan büyük hizmetleri saymanın mümkün olmayacağına dikkat çeken Şerafettin Aşut, ancak iki hizmeti çok önemsediğini vurguladı. Bunlardan birinin kısa adı TEPAV olan, düşünce üretim merkezi olarak da adlandırılan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı, diğerinin ise
MTSO 4
CMYK
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi olduğunu söyledi. Bu hizmetler sayesinde Oda ve Borsaların, dolayısıyla iş dünyasının odak noktasını eğitim, bilgi, ileri teknoloji, inovasyon ve ar-ge’nin oluşturduğunu kaydeden Aşut, “Mutlaka eksikler de vardır ama herkes şunu bilmeli ki TOBB ile tüm Oda ve Borsalarımız son 20 yılda yaşanan ulusal, bölgesel ve küresel olayların, sıkıntıların, problemlerin içinden alnının akıyla çıkan nadir oluşumlardır” dedi. Hisarcıklıoğlu: “Mersin’deki Oda ve Borsalar beş yıldızlı hizmet veriyor”
Mersin’in turizm, sanayi, lojistik, tarım ve eğitimi kapsayan bir şehir olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Turizmde; 321 km sahilimiz var. Bunun 108 km’si doğal kumsal. Böyle bir coğrafya yok. 10 mavi bayraklı plajımız var. Deniz turizmi yanında inanç
ve kültür turizmi de var. Turizm pastasından Mersin potansiyeline göre az pay alıyor. Buraya yerli ve yabancı daha çok turist çekmemiz lazım. Sanayide; OSB’leri ve serbest bölgesi ile Akdeniz’in üretim üssü. Bakın bundan 10 sene önce Mersin’de İSO1000’de 6 şirket varken, bugün 10 şirket var. Lojistikte; Mersin, İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun denize açılan kapısı. Mersin limanı, Türkiye’nin 2’nci, dünyanın 91’inci en büyük limanı. 4 deniz sınır kapısı var. Konya-Mersin Demiryolu Projesi lojistik açısından çok önemli. Çukurova Bölgesel Havalimanı Mersin’in lojistik gücüne daha da güç katacak. Tarımda; bitkisel üretimde 3 il arasında. Mersin’in %53’ü orman, %24’ü tarım arazisi. Verimli topraklar. Muzun %72’si, limonun %70’i, çileğin % 40’ı burada üretiliyor. Her üç ürünün üretiminde de Mersin, Türkiye 1’incsi. Eğitimde 3 üniversite var. Yükseköğretimde çekim merkezi. Gördüğünüz gibi Mersin çok yönlü ve rekabet gücü yüksek bir şehir. Mersin’i bugünlere getiren herkesten Allah razı olsun. Görüyorum ki Mersin iş dünyası Mersin’in geleceğine yatırım yapmaya da devam ediyor.”
bir milyon olduğunu düşünürseniz üyelerimizin yüzde 26’sının faydalandığını görürsünüz. “Bugün baba oğluna kefil olmuyor”
Üyeler bankalardan kredi kullanamıyor çünkü teminatları dolu dendi. Kefil bulamıyorlardı bu sorunu çözdük. Bugün baba oğluna kefil olmuyorken biz üyelerimize kefil olduk. Kredi Garanti Fonu (KGF) kefil olma limitinin artırılmasını istedik ve limit 250 milyar liraya çıktı. Bugün üyelerimize 220 milyar liralık kefalet sağlamışız. 335 bin üyemize kefil olmuşuz.
Haziran ayında Sanayi Üretim Reform Paketi çıktı. Bu paket ile sanayi elektriği üzerindeki TRT payı kalktı, OSB’lerdeki tüm yatırımcılarımızın emlak vergisi sıfırlandı. Damga vergisi sadece ilk sayfalar için kullanılmaya başlandı. Üzerimizden yalnızca Haziran ayında kalkan yük 1 milyar TL. Peki, Türkiye’deki tüm üyelerimizin ödediği aidat toplamı ne kadar biliyor musunuz? Bu rakamın 8’de biri değil. Şikayet ediyorsunuz ama bunları başkanlarınız yaptı. Bire 8 alıyorsunuz. İç piyasa kan ağlarken beyaz eşya, mobilya ve konutta KDV, ÖTV indirimi yapılmasını istedik kabul edildi. Bunun sonunda beyaz eşya ve mobilyada satışlar yüzde 30, inşaatta yüzde 10 arttı. Bununla birlikte bu sektörlerde yan sanayi canlandı. Bu çalışmalara devam etmek için birlik ve beraberliğimizi korumak önemli. Ortak akılda birleşeceğiz. Bireysel oynarsak hepimiz kaybederiz.”
Yatırımcıya yeni yerler açılmalı
“Ortak akla tüm başkanların katkısı var”
Ardından Mersinli Oda ve Borsa başkanlarının Ankara’daki çalışmalarına değinen Hisarcıklıoğlu, “Ankara’da tüm başkanlarımla birlikte çalışıyoruz. Ortak akla hepsinin tek tek katkısı var. Sizleri de Ankara’da çok güzel şekilde temsil ediyorlar. Ben buna bizzat şahidim. Mersin’in gelişmesi, kalkınması için her zaman elleri taşın altında haberiniz olsun” dedi. Yapılan çalışmaların sonuçsuz kalmadığını, üyeleri rahatlatacak önemli adımlar atıldığını da vurgulayan Hisarcıklıoğlu, son 7 ayda yapılanları şöyle özetledi: “Buradaki başkanlarınız sizlerden topladıkları sorunları Ankara’da bana getiriyorlar ben de ilgili makamlara iletiyorum. Yılsonuna doğru bana neler getirdiler ve biz de çözmeye çalıştık bir bakalım. İlk olarak üyelerimiz finansman sorunu yaşıyor dediler. Baktım Türkiye’nin her yerinde aynı sorun vardı. 2016 kolay bir yıl değildi. Bir tarafta savaş, bir tarafta ekonomik kriz, bir tarafta 15 Temmuz gecesi yaşananlar. Başka bir ülke bunu yaşasa altından kalkamazdı ama Oda ve Borsa başkanlarım hemen üyelerine yönelik Cansu kredisi istedi. Bu krediyi TOBB Nefes Kredisi olarak başlattık. O dönem mevduat kredi faizi yüzde 13’lerdeydi. Biz TOBB olarak tüm kaynaklarımızı bir havuzda toplayıp kendi kaynağımızı üyelerimize 9,90 faizle verdik. Bu da yetmedi KOSGEB aracılığıyla 50 bin liraya kadar 3 yıl vadeli bir yıl ödemesiz kredi istedik kabul edildi. TOBB üyesi 260 bin üyemiz faydalandı. Faal üye sayımızın ülke genelinde
T
oplantıya Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da katıldı. Mersin’deki çalışmalar hakkında bilgi veren Elvan, üç yeni OSB kurulması için adımlar atıldığını bildirdi. Mut’ta OSB yapılmasının istendiğini ancak yol ve elektrik altyapısını kimin yapacağı noktasında sorun yaşandığını hatırlatan Elvan, “Büyükşehir Belediye Başkanı’nı aradım buradaki 6 km yolu siz yapın elektrik işini de ben çözeyim dedim. Sonra bu teklifi Üretim Reform Paketi’ne koyduk böylece hem Mut’taki sorun çözüldü hem de diğer OSB’lerde yaşanması muhtemel sorunların önüne geçmiş olduk” dedi. Mevcut OSB’nin 100 hektar genişletildiğini, Tarsus’ta yeni bir Gıda İhtisas OSB açılacağını kaydeden Elvan, “Çalışmalar devam ediyor. İnşallah önümüzdeki günlerde fabrikaları da oralarda göreceğiz. Mersin yatırımcı açısından büyük cazibeler taşıyor. Ancak arazi sorunu çözülmeli, arazi sorununu da OSB’ler aracılığıyla çözme gayretindeyiz” ifadelerini kullandı.
Mersin’de liman, otoyol bağlantıları bulunduğunu, havaalanı sorununun da Bölgesel Havaalanı ile çözüleceğini anlatan Elvan, “Yatırımcılar açısından tam bir cazibe merkezi. Mümkün olduğunca çok arsa üretmeliyiz” ifadelerini kullandı. Yol çalışmalarının devam ettiğine de dikkat çeken Elvan, 200 milyon TL bedel ile köprülü kavşak yapıldığını, bu çalışmanın liman ve serbest bölgeyi rahatlatacağını bildirdi. Çeşmeli – Taşucu Otoyol Projesi’nin ise Yüksek Planlama Kurulu’ndan kararının çıktığını, yılsonuna kadar ihalesini gerçekleştirmeyi planladıklarını belirten Elvan, “Yıllardır konuşulan ama somut adım atılamayan adımları bir bir atıyoruz. Söz verip başlamadığımız hiçbir proje kalmadı Birlikte daha fazla çalışmaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Toplantı sonunda MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na Mersinli Ünlü Ressam Ahmet Yeşil Tablosunu hediye etti.
5
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
TİBİM Projesi Avustralya’da tüm Dünya’ya tanıtıldı
Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve Dünya Odalar Federasyonu (WCF) tarafından düzenlenen 2017 Dünya Odalar Yarışması’na, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TİBİM) Projesiyle aday olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), projeyi Avustralya’da tüm Dünya’ya tanıttı.
M
TSO, Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve Dünya Odalar Federasyonu (WCF) tarafından düzenlenen, tüm dünyadaki Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından hazırlanmış yeni ve orijinal fikirler sunan projeleri uluslararası platformda tanıyan tek küresel ödül programı olan Dünya Odalar Yarışması’na katıldı. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TİBİM) Projesiyle, ‘En iyi iş oluşturma ve iş geliştirme projesi’ kategorisinde yarışan MTSO, finale adını yazdırdı. ‘En iyi kurumsal sosyal sorumluluk projesi’, ‘En iyi iş oluşturma ve iş geliştirme projesi’, ‘En iyi eğitim ve öğretim projesi’ ile ‘En iyi
farklı konuya sahip proje’ olmak üzere toplamda dört farklı kategorisi olan yarışmaya, 27 ülkeden 53 ticaret odası başvuruda bulunmuştu. 13 ülkeden 18 ticaret odasının finale kaldığı yarışmanın final organizasyonu Avustralya’nın Sydney kentinde gerçekleşti. Eylül ayında düzenlenen Dünya Odalar Kongresi kapsamında yer alan final organizasyonu da Kongre boyunca devam ederek 3 gün sürdü. Öncelikle finale kalan ülkeler projelerinin detaylarını sunup merak edilen soruları yanıtladı. Ardından jüri üyelerinin bu sunumlar sonucu verdiği oylarla dereceye giren projeler belirlen-
di. MTSO’nun Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar ile Proje Birimi Şefi Fevzi Filik tarafından temsil edildiği Kongre’de, TİBİM Projesi Dünya Odalarına tanıtılarak, yaygınlaştırılması anlamında büyük bir adım atıldı. Fiziki hacimlerine bakılmaksızın bütün Odaların en iyi uygulamalarını ortaya çıkarmayı hedefleyen yarışma görkemli Gala Organizasyonu ve ödüllerin teslim edilmesi ile sona erdi. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TİBİM) Projesi nedir?
MTSO’nun ‘En iyi iş oluşturma ve iş geliştirme projesi’ kategorisinde finale kalan projesi Ticari
manın stratejisi doğrultusunda hedef ülkedeki kota uygulamaları da göz önünde bulundurularak, o ülkedeki potansiyel müşterileri ve konşimento özelinde kesin müşterileri rapor haline getiriliyor. Potansiyel müşteri tespiti, hedef ülke ya da ülkelerde faaliyet gösteren firmaların sektör bilgisine erişerek yapılıyor. Böylelikle firma, temas kuracağı firmanın hangi sektörde olduğunu ve ürün gamının bilgisine ulaşıyor. Öte yandan katılımcı firma TİBİM ile yurtdışındaki rakiplerini ve müşterilerini de görebiliyor. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi firmalar için sektör özelinde, Birleşmiş Milletler, NATO ihaleleri ile uluslararası projelerin ihalelerini kimlerin kazandığı bilgilerine de erişim sağlıyor. Böylelikle firmalar, bu bilgileri kullanarak ihaleyi kazanan firmanın alt yüklenicisi olmak üzere (taşeron) teklif gönderme olanağına kavuşuyor. Ayrıca MTSO, merkezin danışmanlık programı kapsamında, 3 günlük programla firmalara ticari bilgi ve istihbarat kanalları hakkında bilgilendirme hizmeti sunuyor.
Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TİBİM), Çukurova Bölgesi’nde bulunan ve uluslararası ticaret yapmak veya ticaretini geliştirmek isteyen firmaların talep ettikleri ‘Yeni Nesil Ticari Bilgi’yi üretmek üzere kuruldu. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) hibe programı kapsamında ‘TR62 (Adana, Mersin) Bölgesi’nde yer alan firmalar için geliştirilen proje, KOBİ’lerin dış pazarlarda rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Merkezde, 2, 4 ve 6 haneli GTİP numaralarında hedef pazar araştırma çalışmaları yapılıyor. Verilen hizmetlerden bir diğeri ise, ‘4 Adımda Nokta Atış İhracat’. Hedef pazar araştırması yapılarak, fir-
Suriyeli ve Türklerden oluşan
40 gence mesleki eğitim
Doha – Adana tarifeli seferleri başlıyor
Ç
Qatar Havayolları 6 Kasım 2017 itibariyle Adana ile Doha arasındaki tarifeli seferlerine başlıyor. Doha-Adana arasındaki tarifeli seferler haftanın 3 günü airbus A320 tipi uçak ile gerçekleştirilecek.
ukurova Bölgesi’nin giderek artan cazibesi yabancı yatırımcıların dikkatini çekmeyi sürdürüyor. Son olarak Qatar Havayolları Adana’ya yatırım kararı aldı. Yeni yatırım ile ilk etapta yolcu taşımasına ağırlık verilse de özellikle Çukurova Bölgesel Havalimanı inşaatının tamamlanmasıyla birlikte kargo taşımalarının da öne çıkması bekleniyor. Adana – Doha seferleri ile başta yaş meyve sebze olmak üzere bölgede yetişen, üretilen birçok ürünün Katar üzerinden 150 farklı ihracat noktasına ulaştırılması mümkün olabilecek. Konuyla ilgili bilgi vermek adına Qatar Havayolları Ülke Sorumlusu Ahmet Ferit Aksun ve Satış Sorumlusu Ayşegül Kara Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’u ziyaret etti. Yaklaşık iki yıldır Türkiye Ofisi olarak Adana’da yoğun çalıştıklarını ve sonunda bu bölgede yapılanma kararı aldıklarını söyledi. Çukurova insanının özellikle Körfez ülkeleriyle yoğun bir ticaret yürüttüklerine dikkat çeken Aksun, gerek ticaret gerekse bölge insanının o bölgelerde işçi olarak çalışması nedeniyle önümüzdeki süreçte de yaptıkları yatırımdan olumlu sonuçlar alacaklarına inandığını söyledi. Mevcut durumda yolcu taşımasına
MTSO 5
CMYK
ağırlık verdiklerini, bagaj bölümünde tekstil ürünlerinin taşınabileceğini kaydeden Aksun, “Yaş meyve sebze gibi ürünler için soğutma olması gerekiyor. Bu nedenle Adana’dan kalkacak mevcut uçaklarımız için bu hizmeti vermemiz zor ama Adana ve Mersin’den ürünü soğutmalı araçlarla İstanbul’a taşıyıp ürünün İstanbul’dan uçakla istenilen noktaya ulaştırılması için esnek çözümler sunabiliyoruz” dedi. Aşut: “Kargo taşımasının artırılması önemli”
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Qatar Havayolları’nın bölgede böyle bir yatırım öngörmelerinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ulaşımın ticarette büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, aktarmalı uçuşların, bekleme sürelerinin ciddi sorunlar oluşturduğunu kaydeden Aşut, “Bu nedenle direk uçuşlar çok önemli. Bu hizmetlerden faydalanarak ticareti artırma hedefindeyiz” dedi. Ancak kargo taşımacılının da vakit kaybedilmeden geliştirilmesi gerektiğine değinen Aşut, bu yatırımla birlikte Çukurova Bölgesel Havalimanı yatırımının vakit kaybedilmeden hayata geçirilmesinin öneminin daha iyi anlaşıldığını vurguladı.
Olcar: “150’den fazla noktaya bağlantı sağlanacak”
TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Numan Olcar ise konuyla ilgili değerlendirmesinde “Mevcut imkanlarımızla Çukurova turizmi için çalışmaya, bölgemizi dünyaya bağlamak üzere faaliyetlerimize devam ediyoruz” diye konuştu. 06 Kasım 2017 tarihi itibariyle Qatar Havayolları’nın Adana’ya uçmaya başlayacağını ifade eden Olcar, şunları kaydetti: “Adana’nın Doha’ya direkt ve dünya çapında 150’den fazla uçuş noktasına Hamad Uluslararası Havalimanı bağlantısı sağlanıyor. Doha-Adana arasındaki tarifeli seferler haftanın 3 günü airbus A320 tipi uçak ile gerçekleştirilecek. Çukurovalılar, Qatar Airways ile DOHA üzerinden; Bangkok, Singapur, Kuala Lumpur, Tokyo-Narita, Şangay, Pekin, Guangzhou, Hong Kong gibi 150’den fazla uçuş noktalarına tek aktarmalı olarak Business Class veya Ekonomi Class olarak seyahat edebilecek.” Doha – Adana – Doha Uçuşları, Pazartesi, Perşembe ve Cumartesi günleri şu saatler arasında gerçekleştirilecek: QR438 Doha (DOH) Kalkış 07:20 Adana (ADA) Varış 11:25 QR439 Adana (ADA) Kalkış 12:25 Doha (DOH) Varış 16:15
S
uriyeli ve Türklerden oluşan, 18 – 36 yaş aralığındaki 40 genç, Mersin iş dünyasının ara eleman ihtiyacının yoğun olduğu metal sac işleme, duvar örme ve kalıpçılık sektörlerinde faaliyet gösterebilmeleri adına yetiştiriliyor. Ekim sonunda tamamlanması planlanan programın ardından eğitim alan gençler, MTSO desteği ile işe yerleştirilecek. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin–Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Kullanıcılar Derneği (MORSKUD) ve Alman Federal Birlik Mesleki Eğitim Değişim Programları Derneği ortaklığında ‘Türk Alman İşbirliğinde Mesleki Beceri Geliştirme Projesi’ (TAMEB) hayata geçirildi. Proje kapsamında 18-36 yaş arasındaki 40 gence MORSKUD TEKMER-Teknik Eğitim Merkezi ve Eğitim Atölyelerinde metal sac işleme, duvar örme ve kalıpçılık sektörlerinde eğitim veriliyor. Alman Federal Ekonomik İşbirliği ve Geliştirme Bakanlığı tarafından teşvik edilen TAMEB Projesi, en fazla Suriyeli nüfusa ev sahipliği yapan Ankara, İstanbul, Hatay, Mersin, Kilis ve Şanlıurfa illerinde gerçekleştiriliyor. 3 yıl sürecek olan proje kapsamında Almanya’daki muadil kuruluşlarla ve mesleki eğitim örgütleriyle işbirlikleri geliştiriliyor. Projenin tanıtım töreninde konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, kurumlara, kentlere ve ülkelere kaliteli insan kaynağının
yarar sağladığını vurguladı. Kaliteli insan kaynağını önemsemeyen hiçbir oluşumun ayakta kalamayacağını belirten Aşut, bu kalitenin de eğitimle sağlanabileceğini söyledi. “Eğitim, hem insan kalitesinin, hem de toplumsal uyum ve huzurun payandasıdır” diyen Aşut şöyle konuştu: “İşte bu amaçla ve var olan sorunlara realist, gerçekçi bir yaklaşım felsefesiyle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Suriyeli sığınmacıların ve dezavantajlı Türk vatandaşlarının mesleki ve girişimsel becerilerinin geliştirilmesi amacıyla, TAMEB Projesi’ni imzaladık.” Uyum sağlayabilmenin önemine dikkat çeken Aşut, “Bundan dolayı, TAMEB Projesi ile dezavantajlı Türk vatandaşlarımıza ve Suriyeli göçmenlere, sosyal entegrasyonu temel alan mesleki beceri geliştirme kursları verdik. Suriyeli misafirlerimize bu kursların başında ayrıca Türkçe dil eğitimi de verdik” dedi. “Göçler iyi yönetilmeli”
Mersin’in 1980’li yıllardan bu yana göç alan bir il olduğunu hatırlatan Şerafettin Aşut şöyle konuştu: “Ancak, maalesef bizler bu göçü gerektiği gibi yönetemedik. Belki de önemsemedik. Sonunda bu sorun toplumsal bir sıkıntı olarak karşımıza çıktı. Artık, Mersin eski Mersin değil. Olmamalıdır da. Merkez nüfusunun neredeyse yarısı kadar göç alan bir
kentten bahsediyoruz. Bu göçü yönetemeyen Mersin, refahı ve huzuru da bulamaz. Bizler ‘şöyle olsaydı, böyle olsaydı’ deme lüksüne sahip değiliz. Nedenleri değiştiremeyeceğimize göre, reel duruma odaklanmalı ve önümüzde var olan sorunu çözme anlamında üniversitelerimiz, yerel yönetimler, Odalar, ilgili dernekler ve resmi kurumlar olarak bir araya gelip, işbirliği yapmalıyız. Çünkü konu, sadece basit bir meslek kazandırma olayının çok ötesindedir. Bu anlamda, bu bütüncül hedefin temel aşaması olan mesleki eğitimlerin başlamasına destek olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum.” Mis: “Eğitimler devam etmeli”
Açılış konuşmalarında MORSKUD Başkanı Orhan Kahveci işbirliği sağlayan tüm kuruluşlara teşekkür ederken MORSKUD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berrin Mis, proje hakkında bilgi verdi. Eğitmenlerin yetiştirilmesinden, eğitim alanlarının ve eğitim araç gereçlerinin temin edilmesine kadar geçen hazırlık süreci hakkında bilgi veren Mis, sağlam bir temel atılarak bu eğitimlerin önümüzdeki süreçte de devam ettirilmesi yönünde çalıştıklarını söyledi. Sequa Projesi Koordinatörü Abdi Kurt ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “15 milyon Euro’luk bütçeye sahip, önem verdiğimiz bir proje. Proje kapsamında yüzde 50 Türk yüzde 50 Suriyeli kursiyer planlandı ancak bazı bölgelerde bu oranlar değişiklik gösterebiliyor. Maksimum 20 kişilik sınıflarda eğitim veriyoruz. Projemizin amacı yeterliliği olmayan hedef kitlenin çeşitli eğitimlerle iş hayatı ve sosyal hayata entegrasyonunu sağlamak. Sosyal entegrasyon paketimiz içinde 4 ayrı modül var. Bunlardan ilki sosyal ve kültürel yaşam, ikincisi yasal sistem, haklar ve sorumluluklar, üçüncüsü sosyal hizmetlere erişim ve sonuncusu çalışma hayatı ile istihdam koşuları. Öğrencilerimiz hem teorik hem de pratik eğitim alıyor ve iş dünyasının talep ettiği ara eleman ihtiyacını karşılıyoruz.”
6
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
S
ınır komşusu iki ülke Türkiye ve Bulgaristan’ın ilişkileri, dostluk ve komşuluk temelinde şekilleniyor. Ancak rakamsal veriler istenilen düzeyde değil. Türkiye ve Bulgaristan gibi Avrupa’nın giriş kapısı sayılabilecek ve komşu olan iki ülkenin potansiyelinin oldukça altında. Bu rakamların artırılması adına 2016 yılında Bulgaristan’da düzenlenen 20 fuar Bireysel Katılımı Desteklenen Fuarlar Listesi’ne alındı ve Bulgaristan’a yönelik iki adet ticaret heyeti organize edildi. Bu sayede karşılıklı potansiyel taşıyan ürünlerin ticaretinin artırılması hedefleniyor. İki ülke arasında ticaretin geliştirilebileceği düşünülen sektörlerin başında ise müteahhitlik geliyor. Küresel ölçekte projeler yürüten Türk müteahhitlik firmaları bugüne kadar Bulgaristan’da 1,5 milyar dolar değerinde 33 proje üstlendi. Türkiye ve Bulgaristan müteahhitlik firmaları arasında diğer ülkelerde kurulacak işbirlikleri sayesinde, Türk firmaları Balkanlar ve Ortadoğu pazarlarına girerken avantaj elde edebilir. Bunun yanı sıra iki ülke arasında başta ulaştırma olmak üzere finansal hizmetler, yenilenebilir enerji, sağlık turizmi, tekstil, haberleşme, bilgi teknolojileri, otomotiv ana ve yan sanayi konularında işbirliği ve karşılıklı yatırım potansiyeli de bulunmakta. Diğer taraftan iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için potansiyel taşıyan bir diğer önemli alan turizm. 2016 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye 1,6 milyon turist geldiği kaydediliyor. Türkiye, yaz ve kış turizminin yanı sıra sağlık turizmi ve termal turizm alanında da öne çıkıyor. Öte yandan iki ülke arası karşılıklı yatırımlar da öne çıkan ekonomik unsurlar arasında gösterilebilir. Türkiye’de 550’nin üzerinde Bulgaristan sermayeli firma faaliyette. Bulgaristan’ın Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırım tutarı da 39 milyon doları buluyor. Bulgaristan’daki Türk yatırımları ise 2 milyar doların üzerinde. Bulgaristan’da yerleşik iki Türk sermayeli bankanın yanı sıra irili ufaklı yaklaşık 1500 Türk şirketi de faaliyet gösteriyor. Bulgaristan’da yatırım yapan Türk firmalarının tamamı ihracat odaklı üretim yapıyor. Türk firmaların yatırım alanları ise ağırlıklı olarak imalat sanayi, tarımsal üretim, turizm, bankacılık ve sağlık sektörlerinde yoğunlaşıyor. Bu yatırımlar ile Bulgaristan’da 10 binden fazla kişi doğrudan istihdam ediliyor.
İki ülke birbiri için transit koridor oluşturuyor Türkiye, yaklaşık yüzde 8’lik pay ile Bulgaristan’ın ilk beş ticaret ortağı arasında yer alıyor. Türk şirketlerinin Bulgaristan’daki yatırımları ön sıralarda. Ülkedeki en büyük müstakil sanayi yatırımı, bir Türk şirketler grubuna ait. Ayrıca iki ülke birbiri için transit koridor oluşturuyor. Türkiye’nin Kıta Avrupa’sı ve AB ülkeleriyle ticaretinin karayoluyla taşınan kısmının önemli bölümü Bulgaristan transit koridorunu geçiyor. Türkiye de Bulgaristan taşımacılığına benzeri bir imkan sunuyor. Asya’dan Avrupa’ya uzanacak Yeni İpek Yolu ve Kuşak-Yol Projesi’nin Türkiye ve Bulgaristan üzerinden geçecek orta koridor hattı tamamlandığında ulaştırma alanındaki ortak kazanımlar artacak. Coğrafi konum Karadeniz kıyısında yer alan Bulgaristan, Güneydoğu Avrupa’da Türkiye ile Romanya arasında yer alır. Bulgaristan yaklaşık olarak 110 bin 879 kilometrekarelik bir alana sahiptir. Kıyı şeridi 354 kilometre olup, komşuları Yunanistan, Makedonya, Romanya, Sırbistan ve Türkiye’dir. Bulgaristan’da karasal iklim hakimdir. Rila, Pirin, Stara Planina ve Rodo-
MTSO 6
CMYK
Üretim ve lojistik üssü:
nun Bulgaristan’a giriş yapıp sonrasında uzun süreli veya süresiz ikamet izni için başvurmasına fırsat veren vize türüdür. Bu vizenin geçerliliği altı aydır ve sahibine 90 güne kadar oturum izni sağlar. Tüm vize başvuruları ilgili bir Bulgar diplomatik misyonuna veya konsolosluğuna yapılmalıdır. Ülkeye girişlerde istatistik kartlarının doldurulması zorunludur. Ülkede 48 saatten fazla kalan yabancıların yerel polise kayıt olmaları gerekmektedir. Oteller bu zorunluluğu müşterileri adına, otomatik olarak yerine getirmektedir. Özel pansiyonlarda kalan kişilerin, ülke girişinde doldurmuş oldukları istatistik kartlarını yasal olarak geçerli kılmak üzere, yerel polise başvurarak kayıt olmaları gerekmektedir. Kullanılan lisan: Bulgarca
İmalat sanayi, tarımsal üretim, turizm ve bankacılık başta olmak üzere birçok sektörde Türk yatırımcılara ev sahipliği yapan Bulgaristan, Türkiye’nin Kıta Avrupa’sı ve AB ülkelerine açılan koridor olma özelliğiyle lojistik anlamda da çeşitli fırsatlar sunuyor. pi ülkenin önemli dağları olup, Rila 2 bin 925 metre yüksekliği ile ülkenin en yüksek dağıdır. Ayrıca Bulgaristan ve Balkanların en yüksek tepesi olarak bilinen Musalla Tepesi, bu dağ üzerinde bulunur. Ülkenin en önemli ırmağı Tuna olup; diğer önemli akarsuları Meriç, İskır, Tunca, Yantra ve Struma’dır. Tuna Nehri üzerinde yer alan Srebarna Gölü Silistra Kasabasının 16 kilometre batısında yer almaktadır. Srebarna Gölü 100’den fazla kuş türünü barındıran önemli bir doğal yaşam alanıdır. Nüfus ve istihdam 2014 yılı sonu itibariyle Bulgaristan’ın nüfusu 3 milyon 502 bin 15’i erkek ve 3 milyon 700 bin 183’ü kadın olmak üzere toplamda 7 milyon 202 bin 198 kişidir. Şehirlerde nüfu-
sun yüzde 73,1’i, kırsal bölgelerde ise yüzde 26,9’u yaşar. Bulgaristan’ın nüfusu yaşlı bir nüfustur. En yoğun yaş aralığı 25-69 yaş aralığıdır. AB demografik ve sosyo-ekonomik gelişme direktiflerine uygun olarak Milli İstatistik Enstitüsü tarafından hazırlanan tahminlere göre 2070 yılında nüfusun, 2 milyon 557 bin 294’ü erkek ve 2 milyon 574 bin 729’u kadın olmak üzere 5 milyon 132 bin 23 kişi olacağı hesaplanmıştır. Nüfusun yüzde 84’ü Bulgar olup kalanı ağırlıklı olarak Türk ve Roman kökenli vatandaşlar oluşturmaktadır. Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler Kırcaali, Razgrad, Şumen, Burgas, Silistra, Filibe, Tırgovişte, Ruse, Haskovo ve Dobriç’tir. Romanların yoğun olarak yaşadığı bölgeler ise Montana, Sliven, Dorbiç ve Yambol’dur. Ekonomik yapı 1989 yılından sonra Doğu Bloku ülkelerinde başlayan değişim ve bu değişim ile birlikte Komünist Ülkeler Arasında Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi’nin (COMECON) işlevini yitirmesi, Bulgaristan’ın üretim pazarlarını yitirmesine ve ülkede atıl kapasitelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bulgaristan’ın pazar ekonomisine geçişinden sonra, başarıyla uygulanamayan reformlar sonucunda 1996 yılında ülkede bir ekonomik kriz başlamıştır. Leva, Dolar karşısında önemli ölçüde değer kaybetmiş, dış borçların ödenmesinde zorluklar yaşanmış, iç ve dış ticaret durma noktasına gelmiştir. Özel sektör zarar görmüş, birçok firma kapanmış ve bazı bankalar faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmıştır. Yılsonunda uygulamaya konulan istikrar paketi de krizin aşılmasında etkili olamamıştır. 1994 yılından itibaren pozitif büyüme gösteren ülke ekonomisi 1996 yılında yüzde 10,9 küçülmüştür. 1997 yılı Şubat ayında ekonomik kriz daha da derinleşmiştir. Kamu harcamalarının kontrol altına alınamaması, ülkenin seçim dönemine girmesi, artan faiz oranları ve ulusal paranın değer kaybetmesi nedenleri ile ülke hiperenflasyon sürecine girmiştir. IMF ile imzalanan anlaşma çerçevesinde 1997 yılı Temmuz ayında Para Kurulu kurulmuştur. Para Kurulu’nun kurulması ve Leva’nın Alman Markına endekslenmesi ile birlikte ülkede makro ekonomik istikrar sağlanmış olup, 1998 yılından sonra büyüme yeniden başlamıştır. 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren ise Leva, 1,95583Lv:1€ kurundan Avro’ya endekslenmiştir. Para Kurulu tasarısı çerçevesinde, Bulgar Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin para arzının en azından yüzde 100’ünü karşılaması gerekmektedir. Dolayısı ile para arzı ve kredi büyümesi üzerindeki denetim oldukça sıkıdır. Bu denetim Merkez Bankası’nın ticari bankaları finanse etmesi ve kamuya borç vermesi üzerinde yasak bulunmasını da içermektedir. Bu sıkı uygulamalar neticesinde ülkedeki yıllık ortalama enflasyon 1997 yılı Mart’ında yüzde 2000’lerin üzerindeyken, 17 ay içinde tek haneli rakamlara düşmüştür. 2008 yılı itibarı ile ortalama tüketici fiyatları enflasyonu yüzde 7.8, 2009 yılında yüzde 0.6 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında ise yüzde 4.5 olan enflasyon oranı 2011 yılında yüzde 2.8, 2012 yılında yüzde 4.2 olarak gerçekleşmiştir. 2013 yılında durgunluğun etkisiyle deflasyon oranı –yüzde 1.6, 2014 yılında ise eksi yüzde 0.9, 2015 yılında eksi yüzde 0.3 gerçekleşmiştir. 2016 yılında yüzde 0.7’ye ulaşacağı öngörülmektedir. 2015 yılında gayrisafi yurtiçi hasıla içinde tarımın payı yüzde 4.8, sanayinin payı yüzde 27.9, hizmetlerin payı yüzde 67.3 olarak gerçekleşmiştir. Komünizm döneminde tarım sektörü Bulgaristan ekonomisi içerisinde önemli bir yere sahipti. Ayrıca bu dönemde sanayi sektörü özellikle ağır sanayi, çelik, elektronik, bilgi teknolojileri ve silahlanma başta olmak üzere önemli ölçüde desteklenmekteydi. Ancak komünizm sonrası olu-
şan rekabet ortamında komünizm döneminde ciddi biçimde korunan bu sektörler rekabet ortamına ayak uydurmakta güçlük yaşadı. Komünizmden kalan tesisler yaşlı, AB standartlarına uymamakta olup, yenilenmeleri gerekmektedir. Önemli bir tarım üretimi yoktur. Nüfus yaşlanıp, genç nüfus AB üyesi ülkelere göç ettiği için tarımda ithalata ağırlık verilmektedir.
İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar
Ekonomide geleceğe yönelik beklentiler Zayıf ekonomik büyüme ve süregelen deflasyon, sosyal baskılar ve reforma uğramamış sektörlerden gelen şarta bağlı borçlar mali istikrar için tehdit oluşturmaktadır. Emeklilik ve sağlık sektörlerinde yapısal reformlar yapılmadıkça orta ve uzun vadede mali istikrar sağlanamayacaktır. Enerji ve ulaştırma sektöründe faaliyet gösteren bazı büyük devlete ait kuruluşların kırılgan finansal durumu şarta bağlı borçların birikmesine neden olabilir. Vergi tahsilatı etkin olmamaya devam etmektedir. Bulgaristan bazı kilit büyüme bileşenlerinin kalitesini iyileştirme bakımından geri kalmaktadır. Ülkenin büyüme potansiyelinin düşük olduğu değerlendirilmektedir. Üretim kapasitesini sınırlayan faktörler olarak şunlar görülmektedir: Karmaşık yasal düzenlemeler, zayıf idari kapasite, iş çevreleri için yüksek uyum maliyetleri, yüksek enerji yoğunluğu, düşük enerji verimliliği ile demiryolu ve karayolu ulaştırması altyapısının düşük kaliteli olması. Bütün bunlara bir de yargı sisteminin etkin olmaması eklenmektedir. Yatırım ortamının iyileşmesi açısından bağımsız, yüksek kaliteli ve etkin bir yargı sistemi en önemli yapı taşlarından biridir ve Bulgaristan yargı reformunda ve yolsuzlukla savaşta çok zayıf bir ilerleme kat etmiştir.
Resmi tatiller
Enflasyon Enflasyon 2015’te yüzde eksi 0.3 gerçekleşmiştir. Fiyatlar üzerinde baskı yapan çeşitli iç ve dış faktörlerin etkisinin azalmasıyla 2016 yılında enflasyon oranının yüzde 0.7 olacağı öngörülmektedir.
Resmi tatiller ve çalışma saatleri Bulgaristan’da mesai saatleri; sabah 8.00 – 9.00’dan öğleden sonra 17.30’a kadardır. Genelde bir saatlik yemek arası verilmektedir. Haftada ortalama 40 saat çalışılan ülkede Cumartesi ve Pazar resmi tatil günleridir.
1 Ocak: Yeni Yıl Tatili 3 Mart: Özgürlük Günü 1-2 Mayıs: İşçi Bayramı 24 Mayıs: Slav Dili Günü 25-26 Aralık: Noel Tatili
Pasaport ve vize uygulaması Bulgaristan Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır. Normal vize süresi bir aydır. Şirketlere üç aydan bir yıla kadar oturma vizesi verilmektedir. Yabancı Uyruklular Kanunu vize türlerini “transit vize, kısa süreli vize ve uzun süreli vize” olmak üzere üçe ayırmaktadır. Buna göre: Transit vize 24 saat içinde Bulgaristan üzerinden başka bir ülkeye transit geçecek kişiler için gereken vize türüdür. Kısa süreli vize bir yabancının altı aylık süre içinde toplamda 90 günden fazla kalmamak kaydıyla bir defalık veya çok sayıda giriş yapabilmesini sağlar. Uzun süreli vize yabancı uyruklu-
Ulaşım Air France, Alitalia, Austrian Air, British Airways, Lufthansa, MALEV, Swiss Air gibi büyük havayolu şirketleri Sofya’da hizmet vermektedir. Ulusal havayolu şirketi Balkan Havayolları’nın da Avrupa ve Ortadoğu’nun başkentlerine ve ABD’ye seferleri bulunur. THY’nin başkent Sofya’ya haftada 7 kez seferleri mevcuttur. Sofya Havalimanı ve şehir merkezi arasındaki 12 kilometrelik uzaklık taksi ile 15-20 ABD Dolar’ı tutmaktadır. Ayrıca, havalimanı ve şehir merkezi arasında 30 dakikada bir kalkan otobüsler çalışmaktadır. Havalimanında “check in” süresi 45-120 dakika arasında değişmektedir. İç hatlarda Sofya ve Karadeniz kıyısında Burgas ve Varna gibi kentlere havayolu ile ulaşmak mümkündür. Bunun dışındaki yerlere karayolu ya da demiryolları ile ulaşmak gerekmektedir. Bulgaristan pek çok şehri birbirine bağlayan demiryolu ağına sahiptir. Başkent Sofya’da şehir içi ulaşım otobüs ve tramvay ile sağlanmaktadır. Otobüs ve tramvay biletleri büfelerden yaklaşık 10 Leva karşılığında edinilebilmektedir. İklim Bulgaristan’da genel olarak karasal-ılıman iklim hakimdir. Ancak coğrafik özellikleri nedeniyle farklı bölgelerinde farklı mikro iklimler de gözlenmektedir. Balkan Dağları, kuzey ve güneyden gelen hava akıntıları için bir bariyer niteliği taşımakta,
bunların karşı tarafa geçmesini engellemekte ve kuzey ile güneyde ısı ve yağış farklılıklarının oluşmasına neden olmaktadır. Kuzeyde belirgin dört mevsimli karasal-ılıman iklim yaşanmaktadır. Güneyde ise Akdeniz etkisi görülmektedir. Kışın kuzeyde ortalama hava ısısı -2, güneyde ise 0 derecedir. Yazın ortalama hava ısısı 22 derecedir. Karadeniz bölgesinde denizin etkisiyle ısı ülkenin diğer bölgelerine göre daha az değişmektedir. Uluslararası Telefon Kodu Ülke Kodu: +359, Sofya:2, Varna: 52, Burgaz: 56, Plovdiv: 32 Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dünya Gazetesi
7
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
Komisyoncular için çözüm planlama
M Haluk Mutluay
2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı
Üretimde belli bir planlama bulunmaması, çiftçinin bilinçsiz üretim yapması birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Tarım Bakanlığı ilk olarak bu konuya çözüm üretse, beraberinde pek çok sorunun da ortadan kalkacağına inanıyorum
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Haluk Mutluay, sektörde yaşanan sorunların tümünün çözümü için tarımsal üretimde doğru planlamayı işaret etti. Doğru bir planlama ile fiyatlamadan fire sorununa, kalıntıdan ihracata kadar tüm sıkıntıların ortadan kalkacağına inandığını vurgulayan Mutluay, Tarım Bakanlığı’ndan bu yönde bir çalışma beklediklerini anlattı. MTSO 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Haluk Mutluay sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmelere değinen Mutluay, “Şu anki ortam ticaret üzerinde tehdit niteliği taşıyor ve bu nedenle sektörde bir miktar tedirginlik yaşanıyor” diye konuştu. Kuzey Irak kapısının kapanmasının sebze meyve sektörünü olumsuz etkileyeceğine işaret eden Mutluay, “Bizim en büyük alıcılarımızdan biri Kuzey Irak. İhracatın durduğu dönemlerde dahi Kuzey Irak ile her zaman çalışmalarımız oldu. Coğrafi yakınlık ve kültürel benzerliklerimiz nedeniyle bir ilden bir ile ihracat yapar gibi ticaretimizi rahat sürdürebildiğimiz bir bölgeydi” dedi. Ancak ülke menfaatlerinin her zaman ticaretin önünde olduğunu vurgulayan Mutluay, şunları söyledi: “Ürünlerin ihraç edilip edilmemesi iç piyasayı gerek ürün miktarı gerekse fiyatlandırma açısından doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Kuzey Irak ihracatını da önemsiyoruz. Ancak daha önce de söylediğim gibi ülke menfaatlerimizi ticari kazancımızın üzerinde tutuyoruz. Türk ihracatçısı Rusya kapısında yaşadığı sorunları dün nasıl alternatif pazarlar bularak aştıysa bugün de Kuzey Irak ile yaşanacak bir sorunu yeni pazarlarla aşacaktır. Tedirginliğin de bir süre sonra ortadan kalkacağına ve taşların yerine oturacağına inanıyorum.” “Üretimde başı bozukluk var” Haluk Mutluay, sektörde yaşanan sorunların çözümlerine de değindi.
Tarım politikalarına dikkat çeken Mutluay, “Üretimde belli bir planlama bulunmaması, çiftçinin bilinçsiz üretim yapması birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Tarım Bakanlığı ilk olarak bu konuya çözüm üretse, beraberinde pek çok sorunun da ortadan kalkacağına inanıyorum” değerlendirmesini yaptı. Mutluay şöyle konuştu: “Sağlam bir tarım politikası olmayınca bilinçsiz bir üretim oluşuyor. Üretimin tamamı kayıt altına alınırsa hangi ürüne ne kadar ihtiyacımız olduğu da net olarak belirlenecek ve bu konuda bir politika oluşturulabilecektir. Örneğin bir köylü çıkıp 1 milyon kök domates ekecekse önce Tarım İl Müdürlüğü’nden izin almalı. Eğer o kadar çok domatese ihtiyaç yoksa hayır 500 bin kök dikmelisin ya da bu üründen dikemezsin yanıtı verilmeli. Aksi halde çiftçi kendisine göre ekim yapıyor ve ürünü elinde kalıyor. Böyle olunca da işçinin, nakliyecinin parasını ödeyemiyor. Elindeki ürün çöpe gidiyor ve fire oranları artıyor. Bu ürünlerin yetişmesi için kullanılan ve yurtdışından getirilen gübre, ilaca verilen paralar ise ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Kısacası her sorunun çözümü planlamadan geçiyor.” “Üretimden tüketime oluşan fiyat farkı hal kaynaklı değil” Son dönemlerde sıkça konuşulan konular arasında yer alan yüksek sebze ve meyve fiyatlarına da değinen Mutluay, ürünün tarla fiyatı ile tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçte açılan fiyat aralığında hallerin bir rolü bulunmadığına dikkat çekti. “Üretim ile satış noktaları arasındaki uçurum hallerden kaynaklı değildir” diyen Mutluay, şu değerlendirmeleri yaptı: “Hal çıkış faturalarıyla ürünün büyük marketlerdeki satış fiyatları karşılaştırılırsa bu sözlerim daha iyi anlaşılacaktır. Belki büyükşehirler için nakliye, işçilik gibi maliyet artırıcı unsurlar söz konusu olabilir ama kentimizdeki marketlerde artan fiyatları açıklamakta zorlanıyorum. Bu ancak
serbest piyasa ekonomisine bağlanabilir. Sonuç olarak biz ücretsiz versek bile marketin hangi rakamdan satış yapacağını bilemiyoruz.” Hallerin arz talep dengesi oluşturduğunu kaydeden Mutluay, “Haller, borsa gibi bir ürünün fiyatını belirleyen yerlerdir. Eğer hal ortadan kalkacak olursa tüccar doğrudan üreticiden ürün alacak ve verdiği fiyatlarla üreticiyi boğacaktır. Oysa şu anda hal üreticiyi koruyucu bir rol üstleniyor” ifadelerini kullandı. “Komisyoncunun alacağını koruyucu bir sistem yok” Hallerin üreticiyi korumasına rağmen komisyoncuyu koruyacak bir sistem bulunmadığından şikayetçi olan Haluk Mutluay, 50 yıl önceki ticaret sisteminin halen geçerliliğini koruduğunu açık hesapla, güvene dayalı çalıştıklarını bildirdi. 4-6 ay vadeli çeklerle alışveriş yaptıklarını anlatan Mutluay sözlerini şöyle sürdürdü: “Komisyoncular üreticilerin ürününün fiyatını koruduğu gibi belediyeler de üreticinin alacaklarını koruyor. Belediye bizden aldığı bir teminat mektubu ile üreticinin malını garantiye alıyor. 10-15 gün içinde ödeme yapmamamız halinde teminatlarımızın iptali dahi söz konusu olabiliyor. Oysa bizim tüccardan alacaklarımızın hiçbir garantisi yok. 2016 yılında Mersin Hali’ndeki komisyoncuların tüccardan 20 milyon TL üzerindeki alacağı bu şekilde yok oldu ve hiçbir hak iddia edemedik. Bizim alacaklarımıza da güvence getirilmesini istiyoruz.” “Soğuk zincir önemli” Son dönemlerde artan fire oranlarına da değinen Haluk Mutluay, kayıtlı ürün üzerinden yüzde 20’lik kayıp bulunduğunu hatırlattı. Oysa kayıt altında olmayan, tarladan hiç toplanmadan üretimi yapılmasına rağmen pazara ulaşamayan da yüklü miktarda ürün olduğunu kaydeden Mutluay, bu sorunun da yine planlı tarım ile çözümlenebileceğini söyledi. Mevcut toplanan ürünün ise raf ömrünün
uzatılmasının büyük önem taşıdığını dile getiren Mutluay, bunun için de soğuk zincirin sağlanması gerektiğini anlattı. Bu noktada hallerde soğuk hava depoları bulunması konusuna değinen Mutluay, “2012’de Hal Yasası’nda iyileştirme çalışmaları vardı ve bu kapsamda soğuk zincir konusu da gündemdeydi ancak halen istenilen sonuca ulaşılamadı” ifadelerini kullandı. “Tarlada denetim olmalı” Sözlerinin sonunda ilaç kalıntısı sorununa değinen Haluk Mutluay, ihracata giden ürünlerde olduğu gibi yurtiçinde tüketilen ürünlerde de kalıntı sorununun önüne geçilebilmesi için tarlada kontrol yapılması gerektiğini anlattı. Hal girişlerinde yapılacak laboratuvar denetimlerinin bu konuda çözüm olmayacağını vurgulayan Mutluay, “Yurtiçine ürün dağılımı yalnızca hallerden sağlanmıyor. En kesin çözüm tarlada kontrol” ifadelerini kullandı. 2012 yılındaki Hal Yasası’ndaki değişiklikle ürünlerin satışına hallerin dışında da izin verildiğini hatırlatan Mutluay, Hallerde laboratuvar kurulacak olursa bize gelen mallar kontrolden geçecek. Bu da zaman kaybı ve maliyet artırıcı bir unsur olarak görüleceği için bir süre sonra ürünler hal dışına daha fazla kaymaya başlayacak. Yani istenen kontrol yine gerçekleşmemiş olacak” dedi. Mevcut durumda dahi ürünlerin büyük bölümünün hal dışında satışına başlandığını ifade eden Mutluay, böylesi bir uygulamanın sağlıklı sonuç getirmeyeceğini anlattı. Soruna kalıcı bir çözüm üretilmesi gerektiğini vurgulayan Mutluay, bunun için tarlada denetimin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Kalıntı sorununa tarlada çözüm üretilmesi ve ardından da kontrollerin burada yapılması gerektiğini ifade eden Mutluay, “İlaçlar bilinçli olarak kullanılmalı, bunun için çiftçi eğitilmeli, ziraat mühendisleri üretimleri düzenli olarak kontrol etmeli ve laboratuvar kontrolleri sonrasında ürün satışa sunulmalı. Ancak o zaman kalıntılı ürünün önüne geçilebilir” diye konuştu.
Bakliyatçılar 2 milyon tonluk üretim istiyor B
akliyat sektörü Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan Havza Modeli’ne vakit kaybedilmeden geçilmesini bekliyor. Bu sayede Türkiye’deki toplam bakliyat üretiminin 2 milyon tona çıkarılmasının hedeflendiğini kaydeden MTSO 3 No’lu Meslek Komitesi Başkanı H. Ergün Aral, “Ülkemiz işte o zaman tam anlamıyla ihracatçı konuma geçecektir” değerlendirmesini yaptı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 3 No’lu Hububat, Bakliyat ve Dış Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Hasan Ergün Aral, Milli Tarım Projesi olarak belirlenen ancak uygulanması noktasında halen bir adım atılmamış olan Hava Modeli’nin vakit kaybedilmeden başlanmasını beklediklerini söyledi. Havza Modeli ile ülkenin 940 ayrı havzaya ayrıldığını hatırlatan Aral, bu proje ile hangi bölgede hangi ürünün yetiştirilebileceğini ve hangi ürünlerin destekleneceğinin belirlendiğini hatırlattı. Bu projenin hayata geçmesi ile birlikte bakliyat sektöründe toplamda 2 milyon tonluk üretim hedeflendiğini kaydeden Aral, “Yurtiçindeki tüketimimizin yaklaşık 1,2 milyon ton olduğunu göz önünde bulundurursak, 8 bin ton bakliyatı da doğrudan ihraç edebileceğimizi söyleyebilirim. Mevcut durumda ise toplam üretimimiz 1 milyon ton civarında. Yani kendi ihtiyacımızı dahi karşılayamıyoruz. Talepleri Kanada, Amerika, Meksika, Hindistan’dan karşılamak durumunda kalıyoruz” dedi. Türkiye’nin mevcut durumda tarım ihracatının 14-16 milyar dolarlar aralığında olduğunu hatırlatan Aral, yalnızca bakliyat üretiminin 2 milyon tona çıkarılıp 800 bin tonluk ürünün ihraç edilmesi halinde bakliyat ihracatından 1 milyar dolarlık gelir elde edilebileceğini hatırlattı. Böylece Havza Modeli’ne geçilmesi halinde ihracat rakamlarının istenilen seviyelere yükselebileceğini vurgulayan Aral, rakamların en az 25-30 milyar dolar seviyesine yük-
MTSO 7
CMYK
selmesi gerektiğini söyledi. Yüzölçümü Türkiye’den çok daha küçük olan Hollanda’nın dahi tarım ve hayvancılıktan elde ettiği ihracat gelirinin 70-80 milyar dolar civarında olduğunu anlatan Aral, Türkiye’nin rakamlarının kabul edilebilir bir seviyede olmadığını dile getirdi. Bakliyat çiftçisinin artık bakliyat ekimini unuttuğunu vurgulayan Aral, Havza Modeli’ne geçilmesi ile birlikte destekleme sisteminin oturacağını, böylece ekimin de artacağına inandığını söyledi. Üretimin yalnızca Güneydoğu Anadolu ile sınırlı kalmayıp İç Anadolu, Doğu Anadolu’ya hatta fasulye üretiminde Çanakkale’ye dahi yayılabileceğini ifade eden Aral, “Unutulmamalı ki bakliyat, ekildiğinde toprağı da besleyen, topraktaki azotu dengeleyen bir bitki. Özellikle nadas bölgelerinde ekimi oldukça ideal. Ancak bu fırsat değerlendirilmiyor” diye konuştu. Sektör temsilcileri olarak Havza Modeli’nin tam destekçisi olduklarına işaret eden Aral, bu konunun yeniden gündeme getirilmesini istediklerini söyledi. “Avrupa’nın en büyük tohum bankasıyız”
Bakliyatta Avrupa’nın en büyük tohum bankasına sahip olduklarını da hatırlatan H. Ergün Aral, ancak bu bankadan da istenildiği ölçüde yararlanılmadığını dile getirdi. Havza Modeli’ne geçilmesi ile birlikte doğacak yeni tohum ihtiyacının bu bankadan karşılanabileceğini ifade eden Aral, şunları söyledi: “İhtiyaç ölçüsünde tohum temin edebilecek altyapımız bulunmakta. İyi bir koordinasyonla çalışmaya başlanırsa hiçbir eksiğimiz yok. Biran önce çiftçilere gerekli eğitimlerin verilip kırmızı mercimek şu bölgede, yeşil mercimek, nohut bu bölgelerde yetiştirilecek diye harekete geçilmeli. Sertifikalı tohum ekerseniz şu kadar destek vereceğiz, ekmezseniz destekten yararlanamazsınız gibi kurallar belirlenmeli. Dünyada bu
yöntem kullanılıyor.” “Dünya bakliyat yılı etkinlikleri farkındalığı artırdı”
2016 yılının Dünya Bakliyat Yılı olduğunu ve tüm dünyada çeşitli etkinliklerle kutlandığını da hatırlatan H. Ergün Aral, bu etkinliklerin tüketicilerde bir farkındalık yarattığını, bakliyat tüketimi ve sağlıklı beslenme arasındaki ilişkinin öne çıkmasıyla bakliyat tüketiminin dünyada artmaya başladığını söyledi. Ancak artan talebi ürün yetersizliği nedeniyle karşılamakta zorlandıklarını kaydeden Aral, en kısa sürede Türkiye’nin bakliyat üretimini artırması gerektiğini yineledi. Mevcut durumda Türkiye’de bakliyat rekoltelerinin önceki yıllarla benzerlik gösterdiğini, kırmızı mercimek dışındaki ürünlerde istenilen üretim rakamlarına ulaşılamadığını dile getiren Aral, nohut üretiminde ise özel bir sıkıntı yaşandığını bildirdi. “Nohutta özel bir durum var” diyen Aral şöyle konuştu: “Türkiye’de üretilen nohudun 2-3 sene önce yüzde 50’si 7-8 mm boyutlarındaydı. Yüzde 25’i 8-9 mm’di ve kalan yüzde 25’i de 10 mm çıkardı. Ancak son iki senedir gerek bilinçsiz tarım gerek kuraklık nedeniyle durum kötüye gidiyor. Artık çıkan ürünün yüzde 75’i 7-8 mm boyunda, yüzde 25’i 8-9 mm. 10 mm ürün ise hiç kalmadı. İri mal olmadığı için de maalesef tüm iri malları ithal eder olduk. 7-8 mm olan ürünü ise paketlemekte dahi zorlanıyoruz çünkü tercih edilmiyor.” “Kooperatif sistemi de çözüm olabilir”
Üretim sorununun kooperatifleşme ile çözümlenebileceğine de dikkat çeken H. Ergün Aral, yurtdışındaki örnekleri anlattı. Yurtdışındaki kooperatiflerin hükümetlerin gösterdiği bankalar tarafından desteklendiğini ifade eden Aral, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ülkelerde devlet kooperatif
altyapısını kurup geri çekiliyor. Bu yöntem Türkiye’de de uygulanabilir. TMO gibi bir model düşünülebilir. TMO, 1994’te bakliyat alımını kesmeden önce nasıl çiftçinin elindeki fazla ürünü alıp destekliyordu. Şimdi de kooperatifler köylünün ürünü çıktığında, Haziran ayında mercimek, Temmuz’da nohut, Eylül’de fasulyeyi alabilir. Çiftçi satamadığı yerde ürününü kooperatife devretsin. İhtiyacı varsa parasını o sırada alsın, ihtiyacı yoksa ürün değerlendiği dönemde talep etsin. Ancak bu kooperatifin altyapısını önce devlet kurup sonra özel sektöre devretsin. Bizler işletiriz. Lisanslı depoculuk sistemi ile sorun çözülmez. Kooperatifleşmek gerek.”
H. Ergün Aral
3 No’lu Hububat Bakliyat ve Dış Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
“Kurulu tesisler tam kapasite çalışamıyor”
Mevcut durumda üretimin yeterli olmaması nedeniyle Mersin’deki kurulu tesislerin tam kapasite ile çalışamadığına işaret eden Aral, ihracat pazarlarında da sıkıntı yaşandığını, BM alımlarının yeterli gelmediğini, iç piyasada ise rekabet nedeniyle istenilen verimin alınamadığını ve sektör temsilcilerinin sıkıntı yaşadığını söyledi. Bakliyat tüketimini artıracak yeni çalışmalar sürdürüldüğünü bildiren Aral, “İstanbul’da bakliyat unu üzerinde çalışmalar var. Son dönemlerde bilindiği üzere gençlerin tüketim alışkanlıkları değişti. Hazır gıdalara yöneliyorlar. Özellikle unlu gıdaların besin değerinin artması adına normal buğday ununa bakliyat unu karıştırılması çalışmaları var. Ekmeklerde, poğaça, simitlerde bakliyat unu ilaveli buğday unları kullanılmasıyla ürünün besin değerinin artırılması planlanıyor. Ancak çalışmalar henüz çok yeni. Birkaç tanınmış un firması karışımlı un üretimlerine başladı. Bunun tam olarak yerleşmesi ile bakliyat sektörü için yeni bir kapı açılmış olacak. Biz de bu çalışmaları yakından takip ediyoruz” dedi.
Havza Modeli’nin hayata geçmesi ile bakliyat sektöründe toplamda 2 milyon tonluk üretim hedefleniyor. Yurtiçindeki tüketimimizin yaklaşık 1,2 milyon ton olduğunu göz önünde bulundurursak, 800 bin ton bakliyatı da doğrudan ihraç edebiliriz.
YIL: 19 | SAYI: 338 | 1 - 14 Ekim 2017 | www.mtso.org.tr
MORSKUD, teknolojiye odaklanacak
RÖPORTAJ
8
di çatımız altında eğitimlerimizi sürdürme hedefindeyiz. MTSO Haber: Devam eden eğitimleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Mevcut durumda periyodik olarak devam eden eğitimlerimiz bulunmakta. Bunları şöyle sıralayabilirim: • ( G ) Belgeli Forklift Eğitimi, • Sertifikalı “Temel İlkyardımcı Eğitimi” • Sertifikalı İlkyardımcı Eğitimi Güncellemesi • Sertifikalı “Kazan Operatörü Yetiştirme Kursu” ve “Basınçlı Kazan Operatörü Eğitimi” • Sertifikalı Tavan Vinci Operatörü Eğitimi, MTSO Haber: Siz Başkan olduğunuz günden bu yana hangi çalışmalara ağırlık verdiniz?
Orhan Kahveci MORSKUD Yönetim Kurulu Başkanı
Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin (MTOSB) gelişen dünya standartlarına uyumunu sağlamak adına kurulan MORSKUD, önümüzdeki süreçte bölgede faaliyet gösteren firmaların teknolojik altyapılarını güçlendirecek eğitimlere yönelmeyi hedefliyor.
K
urulduğu günden bu yana MTOSB’de faaliyet gösteren firmaların başta yöneticileri olmak üzere beyaz yakalı ve mavi yakalı çalışanlarına sertifikalı eğitim programları düzenleyerek personel ve firma kalitesini artırmayı hedefleyen Mersin Organize Sanayi Bölgeleri Kullanıcılar Derneği (MORSKUD), çıtayı bir adım daha yukarı taşıdı. Tüm dünyada fabrikaların adım adım Endüstri 4.0’a yöneldiği günümüzde bu alandaki gelişmeleri içeren bilgileri toparlayarak üyelerine aktarmayı planlayan MORSKUD, ardından da dünyadaki teknolojik gelişim altyapısına uygun eğitimlere yönelecek. Bugüne kadar düzenlediği eğitimlerle 3 binin üzerinde çalışana katkı sağlayan MORSKUD, bu yıl MTOSB Yönetim Kurulu tarafından derneğe bedelsiz olarak tahsis edilen TEKMER binasını kalıcı olarak ‘Mesleki Eğitim Merkezi’ haline getirmeyi hedefliyor. Derneğin yapısı ve çalışmaları hakkında bilgi veren MORSKUD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Kahveci sorularımızı şöyle yanıtladı:
MTSO Haber: Bize biraz MORSKUD’u anlatır mısınız?
MORSKUD, ülke ekonomisinin ve ulusal kalkınmanın bölgesel kalkınma ile gelişmesine
destek vermek amacı ile 6 Aralık 1996 tarihinde kuruldu. Kuruluş amacını, ‘Anayasa ve Atatürk ilkelerine bağlı kalmak kaydıyla, memleket ekonomisinin demokratik kurallar içinde düzenli ve planlı kalkınmasını, ülkenin daha uygar seviyeye yükselmesinde Mersin Organize Sanayi Bölgeleri Kullanıcılar Derneği Üyelerinin daha aktif çalışmalarını sağlamak için, onların hak ve menfaatlerini koruyup, cemiyet içinde layık oldukları saygınlığı sağlamaya çalışmak’ sözleriyle özetleyebilirim. Derneğimiz, 1993 yılında kurulan Mersin – Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin yatırımcıları ile örgütsel çalışmayı ilke edinerek gelişen dünyanın standartlarını yakalamayı hedefliyor. Kurulduğumuz günden bu yana firmalarımızın ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile gelen talepler doğrultusunda çeşitli hizmetler veriyoruz. Bunun yanı sıra, tüm firmalarımızın uluslararası düzeyde iş yapabilmeleri için ve kalitelerini yükselterek dünya standartlarını yakalayabilmeleri amacıyla KOSGEB, üniversiteler, MTSO, MMMO, TTSO, AKİB”in eğitimleri ve diğer desteklerinden yararlanmaları konusunda firmalarımıza güncel bilgiler veriyoruz. Ayrıca işlerini geliştirebilmeleri adına yurtiçi ve yurt dışı fuarları duyurup katılımlarına destek oluyoruz. Kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile firmalarımız arasında bilgi akışını
sağlayarak rehberlik hizmeti veriyoruz. Teknolojik yeniliklerin takibi ve eğitimi hususunda teşvik edici çalışmalarımız oluyor. Derneğimizin kurucu üyeleri arasında MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Şerafettin Aşut da yer alıyor ve ilk kurulduğu yıllarda Başkanlık görevini de üstlenmişti kendisi. Dolayısıyla aslına bakarsanız bu dernek hepimizin evladı gibi, üzerinde MTOSB’deki bir çok sanayicimizin emeği var ve bizler elbirliği ile ortaya koyduğumuz çalışmalarla bir yandan firmalarımıza destek olurken bir yandan da MORSKUD’un vizyonunu geliştirmek, üstlendiği misyonu güçlendirmek istiyoruz. MTSO Haber: Eğitim çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Katılım nasıl sağlanıyor?
Öncelikle üye firmalarımız arasında anket yapıyoruz ve hangi alanda eğitime ihtiyaç duyduklarını tespit ediyoruz. Ardından bölgemizdeki fabrikaları arayarak belirlediğimiz eğitimler için talepleri toplayıp kişi sayısını belirliyoruz ve eğitimin içeriğine göre ilgili kurumlarla bir araya gelip, örneğin Makine Mühendisleri Odası’ndan, bir üniversite veya sertifika verebilecek özel eğitim kurumlarından eğitim hizmeti alıyoruz. Bugüne kadar ağırlıklı olarak MTOSB’nin eğitim salonunu kullanıyorduk ancak bu yıldan itibaren TEKMER binamızda ken-
Mersin’de turizm çeşitliliği artıyor
Aslında Derneğimiz son dönemlerde etkinliğini biraz yitirmeye başlamıştı. Bu nedenle benim önceliğim ilişkileri güçlendirmeye yönelik oldu. Muhtelif zamanlarda düzenlediğimiz toplantılarla, sosyal etkinliklerle üyelerimizi ve üye olmayan firmalarımızı bir araya getirmeye gayret gösterdim. Bu sayede üye sayımızın ciddi ölçüde arttığını söyleyebilirim. Ayrıca yine bu dönemde diğer kurumlarla olan diyalogu artırmaya çalıştım. MTOSB yönetimiyle, MTSO ya da KOSGEB gibi kurumlarla dirsek temasımızı artırdık, daha sıcak ilişkiler kurduk. TAMEB Projesi de bunun somut bir çıktısı olarak gösterilebilir. MTSO Haber: TAMEB Projesi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
TAMEB Projesi, Türk Alman İşbirliğinde Mesleki Beceri Geliştirme Projesi’nin kısa ismi. Projenin amacı, Suriyeli mülteciler ve özel politika gerektiren yani mesleği olmayan işsiz Türk vatandaşlarının mesleki becerilerini geliştirmeleri ve girişimsel beceriler kazanmalarını sağlamak. Bu projede biz eğitim bacağındayız. Eğitimler, Mersin –Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Tarafından Derneğimize bedelsiz olarak tahsis edilen TEKMER Binası’nda verilecek. Ancak bizim hedefimiz TEKMER binasını kalıcı olarak Mesleki Eğitim Merkezi haline getirebilmek.
MTSO Haber: Eklemek istedikleriniz…
Bildiğiniz üzere MTOSB genişleme çalışmaları devam ediyor. Biz de genişleme alanındaki firmalarımızla temaslarımızı artırmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte üye sayımızı daha da artırıp daha büyük çaplı projelere imza atmak istiyoruz. Üyelerimizi tüm dünyadaki gelişmelerden haberdar edip eğitimlerimizi sürdürerek fabrikalarımızın standardını yükseltme arzusundayız. Ancak bu tek başımıza üstesinden gelebileceğimiz bir konu değil. Bu nedenle Mersin’deki tüm kurum ve kuruluşlarla diyalogumuzu geliştirmeye yönelik çalışmalarımızın önümüzdeki süreçte de devam edeceğini söyleyebilirim.
gösteriyor.” 20 Günlük çalışmada ortaya çıkarıldı
Mersin kıyılarında 2015 ve 2016 yıllarındaki çalışmalarında da 14 batık tespit ettiklerini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Öniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizden önce yapılan çalışmalarda 2-3 batık tespiti yapılmıştı, ancak bu yıl sualtı araştırmasıyla yoğunlaştığımız dönem 20 gün. Yani 20 günlük çalışmada 18 batığın 100 kilometrelik kıyı şeridinde bulunmuş olması oldukça önemli. Bu batıklar Geometrik, Klasik, Roma ve Bizans dönemlerine ait. 1000 ile 2 bin 700 yaş arasındalar. Kısa sürede bulunmasının nedeni ise Selçuk 1 Araştırma Gemisi’nde en son teknolojinin kullanılması. 3 farklı özellikte sonar cihazlarımız, sualtı robotlarımız var. Deniz yüzeyinden deniz altını gösterebilen teknolojiler var. Bu cihazları kullanarak deniz tabanını ve bazen tabanın da altını tespit edebiliyoruz.” 3 bin 500 yıl önce çok yaygın denizcilik yapıldığı görülüyor
Mersin’de yerin üstü kadar altında da tarih yatıyor. Yapılan araştırmalarda kent kıyılarında yaşları 1000 ile 2 bin 700 arasında değişen 18 batık gemi bulundu. Gemi parçalarına dokunulmadan bulundukları yerde bırakılması ve sualtı spor tutkunları için yeni bir turizm alanı oluşturulması planlanıyor.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Mersin Turizm Altyapı Birliği’nin desteği ile yürütülen su altı araştırmalarında ortaya çıkan sonuçlar sevindiriyor. Mersin kıyılarında yapılan sualtı araştırmalarında, 100 kilometrelik şeritte 1000 ile 2700 yaş arasında 18 gemi batığı bulundu. Batıkların 16’sının amfora, birinin tabak yüklü olduğu ortaya çıkarken, bir geminin ise yükü tanımlanamadı. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Antalya ve Mersin Kıyıla-
MTSO 8
CMYK
rında çalışmaları sürdüren Selçuk Üniversitesi Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve Sualtı Araştırmaları Projesi Başkanı Yrd: Doç. Dr. Hakan Öniz, 2015’ten bu yana Mersin kıyılarında arkeolojik sualtı araştırmalarının devam ettiğini bildirdi. Çalışmaların bugün üniversiteye ait ‘Selçuk1’ isimli araştırma ve uygulama gemisiyle 30 kişilik sualtı arkeologlarından oluşan uluslar arası bir ekiple devam ettiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Öniz, Mersin kı-
yılarında oldukça verimli çalışmalar yürüttüklerini anlattı. Çalışmalarda kendilerini de şaşırtan sonuçlara ulaştıklarını kaydeden Yrd. Doç. Dr. Öniz şu bilgileri verdi: “Mersin’in Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçesi kıyılarında yaklaşık 100 kilometrelik kıyı şeridinde 18 antik gemi batığı tespit ettik. Batıklar M.Ö. 7’nci yüzyıldan M.S. 11’inci yüzyıla kadar tarihlendirdiğimiz 16’sı amfora yüklü, biri tabak yüklü, diğeri ise muh-
temelen bir savaş gemisi ya da yükünü boşalttıktan sonra limanına geri dönen bir gemiye ait. Amforalar uluslararası ticareti gösteriyor. Batıkların yaklaşık yarısı Kilikya olarak tanımladığımız Antalya’nın doğusu ile Mersin kıyı şeridindeki amfora atölyelerinde üretilmiş amforalar. İçerisinde şarap ya da zeytinyağı olduğunu tahmin ediyoruz. Tüm bu ürünler bize, özellikle M.S. 2’nci yüzyıldan sonra bölgedeki gelişen tarım ve ticaretin zenginliğini
Bu araştırmada muhtemelen Tunç Çağı’na tarihlenebilecek 24 taş çapa ile Demir Çağı’na tarihlendirilebilecek 11 çapa kalıntısı ile Roma ve Bizans dönemine ait 17 çapa bulunduğunu bildiren Yrd. Doç. Dr. Öniz, “Özellikle Tunç Çağı’na tarihlenebilecek taş çapaların fazlalığı 3000-3500 yıl önce Mersin kıyılarında çok yaygın ve kapsamlı denizcilik yapıldığını gösteriyor. Yani
o dönemde insanlar hem uluslararası hem bölgesel anlamda denizi yaygın biçimde kullanıyorlardı” dedi. Batıkları bazen bulundukları yerde korumalı
Gemilerin battıkları andan itibaren bir başka ortama adapte olmaya başladığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz, şu ifadeleri kullandı: “Biz gemi batıklarını normalde ahşaplarıyla birlikte bulamıyoruz, çünkü deniz tabanındaki deniz canlıları organik materyalleri yok ediyor. Geriye organik olmayan bölümler kalıyor. Organik olmayan malzemeler de deniz tabanında o koşullara adapte oluyor. Onları sudan çıkarttığınız andan itibaren ayrıca bir koruma ve onarım sürecinin başlaması gerekiyor. Bu da pahalı bir olay. Her batığın deniz tabanından çıkarılıp müzede sergilenmesi gerekmiyor. Bazen onları bulundukları yerde korumamız gerekiyor. Şimdilik planımız onlara dokunmadan bulundukları yerlerde korumak. Ama ilerde batıklardan kazı yapılması Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından uygun ve gerekli görülürse, bunlar çıkartılır ve bölge müzelerine teslim edilir.” Çalışmalarda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Mersin Turizm Altyapı Birliği’nin desteği olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Öniz, “Bu tip destekler olmadığında fedakarlık gerektiren bu bilim dalında ilerlemek oldukça zor. Onun için destekleyen kuruluşlara teşekkür ederiz” dedi.