MTSO talep etti, Mezitli Belediyesi hayata geçirdi >5’te
Mersin, eğitimde Türkiye’ye örnek olmaya hazırlanıyor
Avrupa’ya açılımda önemli bölge: Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti
>3’te
>3’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Katma değer yaratan bir Mersin hedefimizdir Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 19| YIL: | SAYI: 17 342 | SAYI: | 26298 Kasım | 6-19 - 9 Aralık ARALIK 2017 2015
Serbest Bölge’den koleksiyon ihracatı yüz güldürdü
Ali Şimşek
MTSO 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı
D
öviz kurlarındaki yükselme sonrasında artan girdi maliyetleri nedeniyle tekstil, konfeksiyon sektöründe sıkıntı yaşandığını anlatan MTSO 11 No’lu Komite Başkanı Ali Şimşek, “Ancak Mersin Serbest Bölge’de faaliyet gösteren üyelerimizin bu yıl ağırlıklı olarak koleksiyonlarını ihraç etmeye başlaması, sektör adına umut verdi, yüzümüzü güldürdü” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Ekonomik olarak zor gün-
Mersin’in Gizemi, kentin turizm elçisi oldu
lerden geçtiklerini belirten Şimşek, bu sıkıntılarını aşmak adına üretimlerini artırmak istediklerini ancak personel bulamadıkları için bu noktada da sonuç alamadıklarını anlattı. Emek yoğun bir sektörde faaliyet gösterdiklerini ve yetişmiş elemana duydukları ihtiyacı vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu: “Her makinemizin başında bir eleman çalışması gerekiyor ama maalesef bunu bulmakta büyük sıkıntı yaşıyoruz. Türkiye’deki istihdamın büyük bölümünü tekstil ve konfeksiyon sektörü oluşturuyor.” > 7’de
KDV ve ÖTV indirimleri devam etmeli
İbrahim Yılmaz
MTSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz durgunluk dönemine giren ticaretin yeniden hareketlenmesi adına beyaz eşyada KDV ve ÖTV indirimlerinin devam etmesini beklediklerini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Türkiye genelindeki ekonomik durgunluğa rağmen
Mersin’de iyi bir sezon geçirdiklerini kaydeden Yılmaz, geçtiğimiz yaz özellikle klima satışlarında beklentilerin üzerinde rakamlara ulaştıklarını dile getirdi. Yaz aylarının oldukça sıcak geçmesi, turizmdeki kısmi hareketlilik ve klima kampanyalarının yoğun olarak yapılması nedeniyle tahminlerinin yüzde 40-50 fazlası satış gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Yılmaz, “Bu dönemde beyaz eşyadaki ÖTV indirimi uygulaması da satışlarımızı büyük ölçüde destekledi” değerlendirmesini yaptı. > 7’de
Alzheimer’a destekler sürüyor
T
ürkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin her hafta düzenlediği Pazartesi sohbetlerinin konuğu Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut oldu. Katılımcılarla ‘21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme’ isimli son kitabı hakkında sohbet eden Aşut, ardından Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’ne gelir sağlamak adına katılımcılar için kitaplarını imzaladı. Moderatörlüğünü Ziya Aykın’ın yaptığı söyleşiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Abdurrahman Çokgünlü
ve Özcan Demir’in yanı sıra hayırseverler katıldı. Başkan Aşut kitabıyla ilgili gerçekleştirdiği söyleşide, “Gelecek kuşaklara bırakılan bir tarihi vesika olsun diye, ama daha önemlisi bugünün sorunlarına çözüm getirerek, geleceğe ait bir vizyon oluştursun diye farklı konularda görüşlerimizi bildirdik. İşte 21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme isimli kitabım, tüm bu düşüncelerin bir araya getirildiği bir eser oldu. Unutmayın yüzleşenler her zaman kazanır. İşte bu kitap aslında bir yüzleşmedir” dedi.
Bülent Tüfenkci
Gümrük ve Ticaret Bakanı
ış ticaret faaliyetlerini kolaylaştırıp hızlandırmak adına faaliyet gösterdiklerini anlatan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, bu noktadan hareketle bir taraftan teknolojik altyapı yatırımlarını artırırken diğer taraftan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’nde yapılan düzenlemeler gibi yeniliklerle hedef odaklı çalış-
MTSO 1
CMYK
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası evsahipliğinde 2016 yılında düzenlenen Akdeniz Turizm Forumu (MEDITOUR 2016) kapsamında hazırlanan ‘Mersin’in Gizemi’ isimli kısa Mersin tanıtım filmi, bir taraftan katıldığı festivallerde ödül almaya diğer taraftan Mersin’i yurtdışında tanıtmaya devam ediyor. Film son olarak Azerbaycan’ın başkenti Bükü’de düzenlenen Uluslararası Turzim Filmleri Festivali’nde yarıştı. Festivale filmin
yapımcısı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı temsilen Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar ile Yönetmen Onur Kıratlı katıldı. Festival öncesi bir de basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda Azerbaycan’da gerçekleştirilen festivalin Jüri Başkanlığını üstlenen İstanbul Turizm Filmleri Festivali Başkanı Yönetmen Can Saraçoğlu, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki film paylaşımlarının ve kültürel iletişimin önümüz-
tıklarını anlattı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bakanlık bünyesinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. 2018 yılında öncelik verilecek çalışmalara değinen Tüfenkci, sınır kapılarında yaşanan beklemelerin en aza indirilmesi adına devam eden yatırımları anlattı. > 8’de
deki yıllarda artarak devam etmesi yönündeki temennisini paylaştı. Festival kapsamında ayrıca jüri özel ödülünün Türkiye’ye veriliyor olması nedeniyle festival organizasyon komitesi tarafından Türkiye temalı bir özel etkinlik de düzenlendi. Mersin temalı küçük hediyelerin dağıtıldığı ve tatlı olarak Mersin cezeryesi ile kerebicinin ikram edildiği geceye Turizm Eski Bakanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Bakü Büyü-
kelçisi Erkan Özoral ile KKTC Bakü Büyükelçisi Ufuk Turganer de katıldı. Gecede yaptığı konuşmada Mersin’in turizmde yükselen bir destinasyon olduğunu vurgulayan MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi B. Uçar, “Eğer iyi bir yönetmen ile çalışıyorsanız turizm filmleri bir destinasyonu tanıtmak için çok iyi bir araç olabiliyor. Bizim yönetmenimiz o kadar yetenekliydi ki bu tanıtımı 90 saniyeye sıkıştırmayı başardı” dedi. > 5’te
Müteahhitlik sektörü için umut veren ülke:
> 2’de
Hedef, dış ticaret faaliyetlerini hızlandırmak
D
Katıldığı festivallerden çeşitli ödüllerle dönen ve son olarak Eylül ayında Belgrat’ta düzenlenen Silver Lake Uluslararası Turizm Filmleri Festivali’nde Yılın En İyi Turizm Filmi seçilen ‘Mersin’in Gizemi”, 14-18 Kasım 2017 tarihlerinde düzenlenen Bakü Uluslararası Turizm Filmleri Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.
KOBİ Akademi yeni üyeleri bilgilendirmeyi sürdürüyor
Ö
zbekistan, eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında tarım ile sanayiyi dengeli şekilde geliştirmiş az sayıda ülkeden biri. Bu nedenle kaynak bağımlılığı sorunu da bulunmuyor. Son dönemlerde altın ve doğalgazın öne çıktığı doğal kaynakları ise ülke ekonomisinin gelişmesinin itici gücü konumunda. Özbekistan dış ticarette en az iki ülkeden geçmeden limanlara ve global pazarlara ulaşamıyor. Bu çerçevede lojistik imkanların geliştirilmesi ve modern İpek Yolu’nun inşa edilmesi ile
MYK Sınav ve Belge ücretleri işsizlik sigorta fonundan karşılanacak >2’de
birlikte Türkiye, Özbekistan’ın global pazara açılması için belki de tek adres haline gelecek. Bu bağlamda Türkiye ile yeni İpek Yolu rotasının merkezinki Özbekistan arasında ticaretin geliştirilmesi için yeni bir dönem başladığı söylenebilir. Gerek lojistik imkanların geliştirilmesi sürecinde, gerekse hızla gelişen Özbekistan altyapısı dikkate alındığında müteahhitlik sektörünün de öne çıkmaya başladığı görülüyor. Hızla gelişen Özbekistan ekonomisi, müteahhitler için kayda değer potansiyel barındırıyor. > 6’da
Telekomünikasyon sektörü sorunlarını masaya yatırdı
>4’te
Bilişim sektörüne Teknopark destekleri anlatıldı > 5’te
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) firmaların faaliyetlerini uzun soluklu devam ettirebilmesi, sürdürülebilirliğini sağlaması adına desteklerini sürdürüyor. Yeni üyelerin gerek birbiriyle gerekse Oda ile iletişimini artırmak adına MTSO KOBİ Akademi Programı’nın ikincisi gerçekleştirildi. MTSO KOBİ Akademi Programı çerçevesinde yeni üyeler bir taraftan Oda çalışmaları hakkında bilgi alma fırsatı bulurken diğer taraftan KOBİ’lere sağlanan destekleri öğrendi. Toplantıda Mali Müşavir Erol Dibo ise yeni firmalara ticaret kanunu ve vergi mevzuatı hakkında bilgi verdi. Toplantının açılış konuşmasını MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut gerçekleştirdi. Sözlerine, “Mersin’in yeni, genç ve umut veren firmalarının çok değerli temsilcileri” diye başlayan Aşut, ülkenin firma yaş
ortalamasının çok genç olduğuna dikkat çekerek, 100 yılı aşan firma sayısının yok denecek kadar az olmasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdi. Bu sonucun ardında yatan neden olarak Türkiye’nin memurluğa eğilimli bir ülke olmasını, girişimcilik kültürünün geç oluşmasını gösteren Aşut, “Bunun temel nedenlerinden birisi oyunu ekonominin evrensel kurallarına göre oynamayışımızdır. Gelişmiş dünya ekonomilerinde şirketler, büyük veya küçük hiç fark etmez, kurumsallaşmaya giderken biz ne yazık ki geleneksel tek kişiye bağlı aile şirketi mantığından sıyrılamadık” dedi. Türkiye’deki şirketlerde iş tanımlarının, sorumluluk paylaşımlarının yapılmadığını, şeffaflık ve hesap sorulabilirliğin uygulanmadığını vurgulayan Aşut, bu nedenle ürünlerin ve firmaların markalaşması konusunda önemli adımlar atılamadığına dikkat çekti. > 4’te
2
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
Güney Afrika Mersin ile tekstilde işbirliği fırsatı arıyor
Alzheimer’a destekler sürüyor Güney Afrika Cumhuriyeti Gauteng Eyaleti yetkilileri Mersin’e gelerek tekstil ve mobilya sektörlerine yönelik işbirliği fırsatlarını araştırdı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) koordine ettiği program çerçevesinde Organize Sanayi Bölgesi ve Serbest Bölge’de ziyaretler gerçekleştiren heyet, Gauteng Eyaleti’nde tekstil ve mobilya sektörlerine yönelik kurulması planlanan sanayi bölgeleri için incelemelerde bulundu. Ekonomik Kalkınma Departmanı Bölüm Başkanı Phindile Mbanjwa, Gauteng Girişimci Merkezi CEO’su Leah Manenzhe, Tedarikçi Geliştirme Departmanı Müdürü Suzy Mo-
kobane, Birincil Sektör Geliştirme Departmanı Müdürü Ofentse Makhu, Güney Afrika Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Sosyal İlişkiler Sekreteri Sultan Onocak’tan oluşan Güney Afrika Heyeti Mersin’e geldi. Güney Afrika Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği’nin MTSO ile iletişime geçmesi sonrasında MTSO’nun koordine ettiği program kapsamında Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü’nde yer alan Özaltın Ahşap ve Mersin Serbest Bölge’de faaliyetini sürdüren Ma-
dammode ile İçel Tekstil firmaları ziyaret edildi. Heyete Mersin’den Güney Afrika Cumhuriyeti Mersin Fahri Konsolosu Numan Olcar’ın da eşlik etti. Heyet temaslarını MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ile bir araya geldikleri yemekli toplantıyla tamamladı. Aşut ile gerçekleşen toplantıda Heyet Lideri Phindile Mbanjwa’ya OSB, Serbest Bölge ve KOSGEB hakkında daha detaylı bilgi aktarılıp olası iş birliği fırsatları değerlendirildi.
Mersin kitap fuarı 3’ncü kez kapılarını açtı
M
ersin’in en önemli kültür etkinliklerinden biri olan CNR Mersin Kitap Fuarı, 25 Kasım Cumartesi günü kapılarını üçüncü kez ziyaretçilerine açtı. 450 markanın katılımı ile CNR EXPO Yenişehir Fuar Merkezi’nde organize edilen fuar, 3 Aralık 2017 tarihine kadar açık kalacak. Mersin AB Bilgi Merkezi’nin de stant açacağı fuarda, Alfa, Can, Erdem, Ephesus, Epsilon, Timaş, Beyaz Balina, Kırmızı Kedi, YKY, İş Bankası, İletişim, Pegasus, Profil, Semerkand, Yeditepe, İthaki, Damla yayınları, Doğan Kitap, TÜBİTAK, Türk Dil Ku-
rumu, Türk Tarih Kurumu’nun da aralarında bulunduğu 250’nin üzerinde yayınevi ve 450 marka kitaplarını okuyucularla buluşturuyor. Söyleşiler, paneller, şiir dinletileri ve çocuk etkinlikleri olmak üzere fuar süresince yaklaşık 500 etkinlik düzenlenmesi planlanıyor. Her yıl on binlerce ziyaretçiye ulaşan CNR Mersin Kitap Fuarı’nda imza günleri, seminer ve söyleşiler kapsamında 500’ün üzerinde birbirinden değerli yazar da ağırlanıyor. Yılmaz Özdil, İnci Aral, İpek Ongun, Mustafa Balbay, Canan Tan, Saygı
Öztürk, Levent Gültekin, Sevil Atasoy, Mehmet Ali Bulut, Bilal Sami Gökdemir, Ahmet Şimşirgil, Tarık Tufan, Fikri Sağlar, Mehmet Mazak, Bahadır Yenişehirlioğlu’nun da aralarında bulunduğu pek çok ünlü yazar yeni çıkan kitaplarını fuarda okuyucuları ile buluşturuyor. CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık ve Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği tarafından, Mersin Valiliği ile Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle organize edilen fuarı 200 binin üzerinde kitapseverin ziyaret etmesi bekleniyor.
Kurumlar Vergisi 2018, 2019 ve 2020’ de %22 olarak uygulanacak
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’nin her hafta düzenlediği Pazartesi sohbetlerinin konuğu Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut oldu. Katılımcılarla ‘21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme’ isimli son kitabı hakkında sohbet eden Aşut, ardından Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’ne gelir sağlamak adına katılımcılar için kitaplarını imzaladı.
M
oderatörlüğünü Ziya Aykın’ın yaptığı söyleşiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri Abdurrahman Çokgünlü ve Özcan Demir’in yanı sıra hayırseverler katıldı. Başkan Aşut kitabıyla ilgili gerçekleştirdiği söyleşide, “Gelecek kuşaklara bırakılan bir tarihi vesika olsun diye, ama daha önemlisi bugünün sorunlarına çözüm getirerek, geleceğe ait bir vizyon oluştursun diye farklı konularda görüşlerimizi bildirdik. İşte 21. Yüzyılla Büyük Yüzleşme isimli kitabım, tüm bu düşüncelerin bir araya getirildiği bir eser oldu. Unutmayın yüzleşenler her zaman kazanır. İşte bu kitap aslında bir yüzleşmedir” dedi. Zoraki değil gönüllü yüzleşenlerin, samimi katkılar sağlayan, sorumluluk taşıyan eleştirilerin, farklı tecrübe ve birikimlerin sorunlara çözüm getireceğini vurgulayan Aşut, şunları söyledi: “İşte sizler gibi Sivil Toplum Kuruluşları’nın önemi budur. Sorunlara ancak yürekten gelen,
içten çabalar çözüm olabilir. Yoksa sadece yasayla, yönetmelikle böylesi sorunlar çözülemez. İşte en somut örneği olan Derneğimizin Yaşlı Bakım Merkezi. Yasanın gücüyle mi yapıldı? Zorlama ile mi oldu? Hayır. Sadece öncü olan birkaç gönüllü ile başlayan ve dalga dalga kitlelere yayılan bir inisiyatif ve sorumluluk örneğidir bu merkez. Bu tür örnekler artırılmalı.” Hayatın içinden bir kitap yazdığını anlatan Aşut, yazılarında özellikle eğitime ağırlık verdiğini vurguladı. “Çünkü 21.Yüzyılla Büyük Yüzleşme bence ülkemizin ve kentimizin eğitim sistemiyle yüzleşmesiyle başlayacaktır” diyen Aşut, kitabında 21. yüzyılın talep ettiği eğitim modelinin ipuçlarını verdiğini anlattı. “Mersin için çalışmaya devam edeceğiz” Konuşmasında Alzheimer Derneği Mersin Şubesi’ne de değinen Aşut, hizmet etmenin bir ideal ve
erdem olduğunu söyledi. Bu erdem ve idealin Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi ile somutlaştığını vurgulayan Aşut şöyle konuştu: “Mersin Alzheimer Derneği üyelerinin tümünü bir araya gelmelerinden ve dayanışma ruhuyla toplumumuza hizmet etmeye çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum. Mersin adına şükranlarımı sunuyorum. Bir araya gelmek ilk adımdır. Başarı ise bu birlikteliği devam ettirebilmektir. İşte, Mersin Alzheimer Derneği’nde kurulduğundan bu yana, bu sürekliliği ve başarıyı görüyoruz. Böylesi gönüllü, ulusal çaplı networkü olan STK’larda görev almak çok önemlidir. Çünkü buralar hem bir okul hem de, sadece yaşadığı topluma değil, tüm insanlığa hizmet etmenin bulunmaz mekanlarıdır. Çalışıyoruz ve Mersin için çalışmaya da devam edeceğiz. İnanmanızı isterim ki Mersin’in yarını bugününden daha zengin, daha refah daha mutlu olacaktır.”
Vali Su, Mersin’deki karayolu projelerini anlattı
M
ersin Valisi Ali İhsan Su, başta Akdeniz Sahil Yolu olmak üzere il genelinde yapımı devam eden 34 yol projesinin toplam yatırım bedelinin 5 milyar 272 milyon TL olduğunu söyledi. Su, “193 kilometresini hizmete açtığımız 227 kilometrelik Akdeniz Sahil Yolu tamamlandığında, 8 saatlik Mersin-Antalya arası 4 saate düşecek” dedi.
Mersin Valisi Su, Karayolları 5. Bölge Müdürlüğü tarafından il genelinde yapımı devam eden ve tamamlanan yol projelerini Mersin basını ile gezdi. Karayolları 5. Bölge Müdürü Yakup Dost’un da eşlik ettiği gezide Vali Su, gazetecilere, başta Akdeniz Sahil Yolu’ndaki tüneller ve viyadükler olmak üzere yapılan çalışmaları yerinde tek tek anlattı. Aralarında, Mersin’in Adana yö-
nündeki doğu girişinde yapımı devam eden Liman-Hal Köprülü Kavşağı inşaatı, Silifke-Mut-Karaman Yolu, Akdeniz Sahil Yolu’nun Aydıncık ilçe çıkışına kadar olan bölümü ve Gülnar-Aydıncık Yolu’nun da bulunduğu çalışmalar hakkında bilgi veren Su, projeler tamamlandığında Mersin’in, kaliteli, güvenli, rahat, konforlu ve kısa yollara kavuşacağını vurguladı.
MYK Sınav ve Belge ücretleri işsizlik sigorta fonundan karşılanacak
M
esleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Sınav ve Belgelendirme Dairesi Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklama ile MYK sınav ve belge ücretlerinin tamamının 2020 yılına kadar İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacağı bildirildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülen
‘Bazı Vergi Kanunları Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda Kurumumuzca hazırlanmış olan sınav ve belge ücretlerinin tamamının 2020 yılına kadar İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasına yönelik madde Meclis Genel Kurulunca kabul edilmiştir.”
3
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
Katma değer yaratan bir Mersin hedefimizdir Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
8
Artık dijital bir ekonomiyi hedefliyoruz. Çağın gittiği yön bu. Daha temiz üretim yapan, internetin merkezde olduğu ve yazılımın içinde olduğu daha dijital bir ekonomi, girişimci sayısının arttığı bir ekonomi, gençlerin ve kadınların memur olma yarışından kurtulduğu ekonomiye entegre edildiği bir ekonomiye göre projeler üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz.
0 milyona yaklaşan bir Türkiye ve nüfusu aldığı göçlerle 2 milyonu aşan bir Mersin olarak her alanda katma değer yaratmak ilk hedefimiz olmalıdır. Çünkü yaş ortalaması 30’un altında olan dinamik bir nüfusu geleneksel düşük teknolojili bir üretimle geleceğe taşıyamayız. Tek bir sektöre bağlı kalarak da ayakta duramayız. Bundan dolayı Mersin olarak ekonomi stratejimizin iki bacağı vardır: Birincisi potansiyeli olan yeni sektörleri büyütmek ve sektörel çeşitliliği sağlamak. İkincisi ise, tüm sektörlerimizde katma değer yaratmak. Aksi takdirde refah toplumu yaratamayız. Bunun da çağımızda birkaç yolu var ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak önümüzdeki günlerin tüm projelerini bu stratejiye uygun planlıyoruz.
Mersin yeni sanayi devrimine hazırlanıyor Ama önce zihinler değişmelidir
Öncelikle yüksek teknolojiyi, internetin başat rol oynadığı bilgi ve iletişim teknolojilerini ekonomimize, firmalarımıza daha çok entegre etmek zorundayız dedik ve yeni çağın imalat devrimi olan Endüstri 4.0’ın farkındalığını oluşturmaya başladık. Yakın zamanda bu konu ile ilgili çok ciddi ve büyük bir projeyi hayata geçireceğiz. Ar-Ge, inovasyon, yani her alanda yenilikçilik odak noktamız olmalıdır. Markalaşma ve kurumsallaşma ise ekonomisi KOBİ’lere dayanan bir ekonomi için hayati konulardır. Elbette tüm bunların odak noktası olan kaliteli insan kaynağı ve bunun da temeli olan eğitim. Bu amaçla iki çok önemli eğitimi uygulamaya aldık. Birincisi, KOBİ AKADEMİ ile yeni kurulan şirketlerimizi uzun soluklu işletmeler haline getirecek bilgiyi aktaran bir eğitim programı hazırladık. Muhasebeden iş kanunlarına, SGK bilgilerinden kurumsallaşmaya kadar birçok eğitimi burada yeni girişimcilere veriyoruz. Amacımız yeni kurulan şirketleri kısa sürede kapanan şirketler olmaktan kurtarmaktır. İkinci eğitim projemiz ise SANAYİ AKADEMİ’dir. Burada ise var olan sanayi kuruluşlarımızın ikinci veya üçüncü nesil yöneticilerini veya yönetime geçecek olan yeni kuşakları eğiterek, geleceğin sanayicilerini yetiştirmektir. İşte katma değerin temel payandası öncelikle bu eğitimlerdir, kaliteli insan kaynağıdır. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, verimlilik odaklı çalışan bir kurum olarak önceliğimiz işte bu temel ve köklü yatırımlardır. Projelerimiz de bunlara yöneliktir.
Avrupa’ya açılımda önemli bölge:
K
NRW İnvest Türkiye Temsilciliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde düzenlenen toplantıda MTSO üyelerine, Almanya Kuzey RenVestfalya Eyaleti Yatırım fırsatları anlatıldı.
uzey Ren-Vestfalya’nın ticaret ve yatırım merkezi olarak öne çıktığı belirtilen sunumlarda bölgede yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için finansal destekler ve hukuki altyapı hakkında bilgi verildi. Toplantıda NRW İnvest Türkiye Temsilcisi Dr. Adem Akkaya çalıştığı kurum ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti hakkında bilgi aktarırken Almanya’da çalışmalarını sürdüren Yeminli Mali Müşavir Cevdet Koçtaş, bölgedeki yatırım fırsatları ve finansal destekleri anlattı. Yine çalışmalarını Almanya’da sürdüren Türk yatırımcı, Emili Avukatlık Bürosu Sahibi Av. Dr. Abdullah Emili ise bölgedeki hukuki altyapı hakkında bilgi verdi. Sunumunda Kuzey Ren-Vestfalya’nın ticaret ve yatırım merkezi olduğuna dikkat çeken Dr. Adem Akkaya, bölgeye gelmek isteyen yatırımcılara bürokratik destek verdiklerini bildirdi. Bölgenin avantajlarını anlatıp varsa finansal destekler konusunda yardımcı olduklarını dile getiren Akkaya, Çin, Rusya, Hindistan, Güney Kore, Amerika ve Türkiye’de ofisleri bulunduğunu söyledi.
MTSO 3
CMYK
Kuzey Ren-Vestfalya’da 18 milyona yakın insan yaşadığını ve Almanya’nın en büyük eyaletlerinden birisi olduğunu ifade eden Akkaya, “Eyalet başkenti Düsseldorf’u merkez alan ve yarı çapı 500 km olan çemberin içinde yaklaşık 180 milyon insan yaşıyor. Kuzey Ren–Vestfalya dışında Avrupa’nın başka hiçbir yerinden bu kadar az mesafe kat ederek bu kadar yüksek sayıda ve yüksek satın alma gücüne sahip tüketiciye ulaşmanız mümkün değil” dedi. Bölgede yaklaşık 9,3 milyon çalışanın 670 milyar Euro Gayrisafi Yurtiçi Hasıla oluşturduğunu dile getiren Akkaya, kişi başı milli gelirin ise 36 bin 500 Euro olduğunu anlattı. “Dünya markaları bu bölgede”
Bölgede öne çıkan yatırımların makine imalatı, kimya, gıda maddeleri ve içecek, metal üretimi ve işleme, otomobil sektörlerinde yoğunlaştığını ifade eden Akkaya, “Burası aynı zamanda dünyanın en büyük fuar bölgesi. Dünya markalarının Pazar yeri. Dünya ticareti bu bölgede döndüğü için hasılatı en yüksek
Mersin; sanayi, tarım, lojistik, dış ticaret, turizm demektir…
Mersin ekonomik büyüklüğü ve çeşitliliği ile birçok sektörde ülkemizin öncü ve iddialı kentlerinden birisidir. Bundan dolayı ekonomik anlamda geleceğe yönelik hedefleri tüm ülkeyi ilgilendirmektedir. Çünkü Mersin katma değer yaratan, vergi ödeme miktarı ve oranı ile Türkiye 6’ıncısı olan yani, aldığından daha fazlasını ülkesine geri veren bir kenttir. Tarım ve gıdada yarattığı katma değerle ülkenin ilk üç kentinden biridir. Dış ticarette İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kentidir. Lojistikte bir merkez, ülkenin ithalat ve ihracatında giriş-çıkış kapısı konumundadır. Mersin Akdeniz’de ülkenin en büyük limanıdır. Sanayide iddiası artan, özellikle ihracata dayalı sanayisi ile katma değerli sanayi vizyonuna zıplamak isteyen bir kenttir. Öte yandan turizmde tüm dış etmenlere rağmen, bölgesel ve küresel sorunlara rağmen hedefleri olan, şikayet etmeden bu yolda çaba gösteren bir kenttir. Bundan dolayı Mersin’in ekonomik hedefleri aslında ülkenin ekonomik hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ülke olarak kendi eksiklerimize odaklanmalıyız En büyük rakibimiz kendimiziz…
Ne yazık ki dünya, 2008 küresel finans krizinin ne ekonomik etkilerini ne de sosyal ve siyasal etkilerini atlatabilmiş değil. Dünya tarihi böylesi büyük krizlerin ardından her zaman sosyal ve siyasi dönüşümler yaşamıştır. 2008 sonrasında da bunun olmaması beklenemezdi. İşte Arap Baharı, işte Orta Doğu ve Suriye, işte iflas eden AB ülkeleri ile daralan dünya ve Avrupa ekonomileri. Türkiye ve özelinde Mersin olarak bu sorunlu bölgelere olan yakınlığımız ve iş yapmamız bizi sonuçta ciddi bir şekilde etkiledi. Suriye ile Orta Doğu ve körfeze geçişimiz yara aldı. Mısır ile Arap yarım adasına geçişimiz sıkıntıya girdi. Irak zaten yıllardır istikrarsız… Böylesi sıkıntılar içinde Mersin iş dünyası olarak ağlamadık, şikâyet etmedik. Yeni pazarlara yöneldik, üretmeye ve ihracata devam ettik. Elbette ihracat düşüşleri doğal olarak yaşadık ancak ilk kez kriz yaşayan bir camia değiliz. Eğer kendi eksiklerimize odaklanırsak sıkıntıları atlatacağımıza inanıyoruz. Sağlam altyapı ekonominin ekosistemidir
Nedir kendi eksiklerimiz derseniz? Mademki dış dünyayı, küresel siyasi ve sosyal gelişmeleri,
50 Alman firmasından 19’unun şirket merkezinin Kuzey Ren-Vestfalya’da bulunuyor. Diğer firmaların da önemli satın alma merkezlerinin yine bu bölgede yer alması Almanya’ya mal ya da hizmet satmak isteyen yabancı firmaların neden bu bölgeyi tercih ettiğini gösteriyor” dedi. Almanya’da 1,5 milyona yakın Türk vatandaşının yaşadığını bildiren Akkaya, her üç Türk vatandaşından birisinin ise Kuzey Ren-Vestfalya bölgesini tercih ettiğini söyledi. Bu nedenle bölgede Türkçe bilen ya da Türklere sempatiyle bakan yoğun bir nüfus olduğunu vurgulayan Akkaya, “Kuzey Ren-Vestfalya’da ikamet eden Türkiye kökenli 23 bin kişi kendi işinin sahibi. Türk işverenler tarafından 120 bin kişi istihdam ediliyor ve 11 milyar Euro’nun üzerinde ciro ile önemli bir ekonomik katkı sağlıyor” dedi. Kuzey Ren-Vestfalya’nın Türkiye’ye makine, taşıt ve taşıt yedek parçaları ile kimyasal ürün ihraç ettiğini dile getiren Akkaya, Türkiye’den ise ağırlıklı olarak hazır giyim, taşıt ve taşıt yedek parçası ile tekstil ürünleri ithal ettiğini anlattı. “Artık tedarikçi değil, çözüm ortağı olmalısınız”
Başarılı olmak, uluslararası rekabette öne çıkmak için artık ihracat yapmanın yeterli gelmediğini vurgulayan Adem Akkaya, “Eğer bir ihracatçı iseniz Avrupa’daki müşterinizin tedarikçisisinizdir. Oraya gidip şirket kurmanız halinde firma ile iletişiminiz gelişir ve o zaman çözüm ortağı olabilirsiniz. Günümüz şartları bunu gerektiriyor. Çalıştığınız firmanın 4-5 yıllık planlarını, hedeflerini bilip ona göre pozisyon almanız gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Toplantıda Yeminli Mali Müşavir Cevdet Koçtaş Almanya’daki şirket türleri, limitet şirketin nasıl kurulabileceği, limitet şirketlerin vergisel yükümlülükleri, limitet şirketlerin vermesi gereken beyannameler ve karşılaştırmalı vergi oranları hakkında detaylı bilgi verirken Av. Dr. Abdullah Emili, Almanya’dan nasıl vize alınabileceğini, oturma izinleri, Blue kart veya Alman vatandaşlığına geçiş şartlarını anlattı.
savaşları durdurabilme gücümüz yok, o halde iş dünyası olarak, kamu ve yerel yönetimler olarak -ki biz bu üçlüyü ekonominin ayrılmaz bir parçası görüyoruz- kendi reel sorunlarımıza odaklanmalıyız. En basiti ilk önce temel alt yapı eksiklerimiz kamu, özel sektör ve yerel yönetim üçlüsünün uyumu ve iş birliği ile ortak akıl yaratılarak çözülmelidir. Mersin özelinde, Havalimanı, Lojistik Merkez, Tarım-Gıda Teknoparkı, Konteyner Limanı, Otoban OSB bağlantıları, OSB genişleme alanları ve yeni OSB’ler –özellikle yüksek teknolojili endüstri üretim ve yatırım alanları- böylesi alt yapılar bürokrasiye veya bilinmeyen gecikmelere kurban edilmemelidir. Çünkü bunlar ihracatın artması, istihdamın artması, verginin artması, cari açığın azalması demektir. Ülkemiz bu çelişkilerden kurtulmalıdır ve siyaset üstü bir ekonomi politikası olmalıdır. Bir yandan ihracatı, istihdamı, üretimi arttırmak istiyoruz, öte yandan bunları sağlayacak olan bu yatırımları bekletiyoruz. Bu bir çelişkidir ve ülkeye zarar veren bir konudur. En büyük yanılgı tüm sorunları kendi dışımızdaki bir dünyada aramaktır. Biz iş dünyası olarak her zaman ifade ediyoruz; hiçbir dış etken kendi eksiklerimizi tamamlamamamız kadar bize zarar vermiyor. Elbette bizim elimizde olmayan küresel gelişmeler var ama bunlar bizim içeride kendi sorunlarımızın çözümü olacak adımları atmamıza, kendi kontrolümüzde olan adımları atmamıza engel olmamalıdır. Bu konularda yeni reform paketleri ve yeni ekonomik açılımlar, sanayi paketleri açılmakta ve içeriği bizleri memnun etmektedir. Gereken şey iş dünyası ile uyum içinde bunları uygulamaya sokmaktır. Bunlar sadece firmaların yerel veya ulusal değil, küresel anlamda rekabet gücünü arttıracak ve ülkemizi zenginleştirecek şeylerdir, bekletilmemelidir. Hem dijital hem de ahlakı olan bir ekonomi hedefimizdir
İşte bu anlamda hükümetimizin yeni ekonomi ve sanayi paketi bu çabanın önemli bir parçası olmuştur. Biz hazıra konan, ulufe talep eden bir iş dünyası istemiyoruz. Sürekli plansız hibelerle, plansız finansmanlarla günü kurtaran can suları da istemiyoruz. Böyle bir imajı da kabul etmiyoruz. İş dünyasının en çok ihtiyacı olan şey önce moraldir. Sonra işini kolayca yapabileceği alt yapıdır. Daha sonra teşvik edici, planlı ve akılcı bir finansman modelidir. Firmalar, özellikle dünyaya iş yapan firmalar devletini her daim yanında görmek istiyor bu çok önemli. Ülke içinde siyasi
istikrar, dış politikada yapıcı ilişkiler, ekonomide uzun vadeli politikalar, ki buna her şeyin temeli olan eğitim de dahil olmak üzere siyaset üstü, bilimsel, çağı yakalayan bir eğitim modeli… Tüm bunlar bizim elimizde olan şeyler. İşte Mersin olarak, sadece 2023’ü değil, daha uzun bir süreci düşünerek planlamalar yapıyoruz. Biz kurvaziyer planlarını yaparken, bunun tanıtımları için çaba sarf ederken ve sonuç almaya da başlamışken Suriye’de savaş çıkacağını bilemezdik. Ama bilsek de bunu bırakmamak gerektiğini anladık. Hala bunun peşlindeyiz. Çünkü biliyoruz ki bir gün bu sorunlar bitecek ve talih hazır olana gülecek. Geleceğin korkularıyla değil, umutlarıyla hareket ediyoruz. Bundan dolayı proje üretirken hiçbir olumsuz beklentinin yapmamız gereken şeylere engel olmasını istemiyoruz. İşte Mersin’in en büyük vizyonu bu olacaktır. 2006’da başlayan RİS-MERSİN Projesi ülkenin ilk bölgesel yenilikçilik projesi oldu. Sektörlerimizi belirledik, güçlü ve zayıf yanlarımızı gördük, fırsatlarımız ve tehditlerimizi analiz etmeyi öğrendik. Bu proje bilimsel bir şekilde bize ortak aklı yakalamayı öğretti. Şimdi hedefte RİS-MERİSN PLUS var. Artık amaç tüm bu sektörlerde yüksek teknolojili bir hizmet ve üretimi yakalamak olacaktır. Katma değer yaratan, yenilikçiliği, ar-ge’yi merkeze alan, Sanayi 4.0 temellinde yeni çağın ekonomisine hazırlanıyoruz. Tersine mühendisliğin olduğu bir Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Laboratuarımız var, bir rol model olsun istedik. Üretimde bir devrim olan 3-D yazıcı ve tarayıcıyı KOBİ’lerin hizmetine sunduk. E-ticaret, e-ihracat gibi konuları gündeme getirdik ve girişimcileri eğittik. Artık dijital bir ekonomiyi hedefliyoruz. Çağın gittiği yön bu. Daha temiz üretim yapan, internetin merkezde olduğu ve yazılımın içinde olduğu daha dijital bir ekonomi, girişimci sayısının arttığı bir ekonomi, gençlerin ve kadınların memur olma yarışından kurtulduğu ekonomiye entegre edildiği bir ekonomiye göre projeler üretiyoruz, üretmeye devam edeceğiz. Etik değerlerimizle, Golbal Compact gibi, Birleşmiş Milletlerin en prestijli projesi olan Küresel İlkeler Sözleşmesine imza atan bir Oda olarak, bir iş camiası olarak yolsuzluğa, kara paraya, çocuk işçi çalıştırmaya, çevreyi kirletmeye karşı çıkan ve buna göre projeler üreten, ekonomik ahlakı olan bir kent olmaya çalışacağız. Her şeyin temelinin insan olduğunu unutmayacağız ve önce insan diyen bir anlayışla ülkemizin sosyal ve ekonomik zenginliği olmaya devam edeceğiz. ilçede 4 sınıfa daha bu projeyi yaymak istediklerini bildiren Yurttaş, sonraki yıl ise okul sayısını 13’e çıkarmak istediklerini ifade etti. Proje sonunda yeni öğretim metodlarını içeren bir rapor hazırlayacaklarını açıklayan Yurttaş, ardından bu raporu Milli Eğitim Bakanlığı’na sunarak yenilikçi öğrenme tekniklerini oluşturmak istediklerini söyledi. Yurttaş sözlerini, “Türkiye’ye model bir çalışma oluşturmayı hedefliyoruz” diyerek tamamladı. Aşut: “Doğru cevabı ezberleyen değil doğru soru soran önemli”
K
entteki kurum ve kuruluşların desteği ile oluşturulan Mersin Çocuk Üniversitesi ilk ar-ge çalışmasına başladı. Yenişehir İlkokulu 1 C sınıfında yürütülen pilot proje sonunda yenilikçi öğretim tekniklerinin belirlenip Milli Eğitim Bakanlığı’na bir eğitim modeli olarak sunulması planlanıyor. Mersin Valiliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin Üniversitesi ile Ortadoğu Teknik Üniversitesi işbirliğinde oluşturulan Mersin Çocuk Üniversitesi ilk ar-ge projesini başlattı. Mersin Çocuk Üniversitesi koordinasyonunda Mersin Üniversitesi Çocuk Uygulama ve Araştırma Merkezi, Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Yenişehir Rehberlik ve Araştırma Merkezi ile Yenişehir İlkokulu işbirliğinde ‘Mersin Çocuk Üniversitesi Yenilikçi Öğretim Uygulamaları Pilot Çalışması’ yürütülüyor. Proje hakkında bilgi vermek ve projeye dahil olan 30 öğrenciyi tanıtmak adına Proje Koordinatörü Soner Yurttaş, Yenişehir İlkokulu Müdürü Ali Berk ve sınıf öğretmeni Gülçin Şahin Köklüdağ, öğrencilerle birlikte MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’u ziyaret etti. Ziyaret sırasında minik öğrenciler sordukları sorularla Yönetim Kurulu Başkanı Aşut’u daha
yakından tanımaya çalışırken Proje Koordinatörü Soner Yurttaş çalışmalar hakkında bilgi verdi. Bu proje ile çocukları ezberci eğitim modelinden uzaklaştırmak istediklerini anlatan Yurttaş, şunları söyledi: “Bu kapsamda eğitim ortamını iyileştirerek sınıf içinde gerçekleştirilecek uygulama ve faaliyetlerle ortamın destekleyici ve kolaylaştırıcı olması sağlanacak. Duruma dayalı öğrenme perspektifi ile yenilikçi eğitim uygulamaları geliştirilip öğrencilerin ezberci öğretim sisteminden uzaklaştırılması, öğrenmeyi öğrenmiş, ilgi ve yeteneğine uygun beceriler geliştirmiş, özgün düşünce ve projeler geliştirebilen, edinimlerini hayatlarına yansıtıp kullanabilen bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlanacak.” “16’sı akademisyen 28 danışmanla çalışıyoruz”
30 öğrenci ile çalışmaya başladıklarını ifade eden Yurttaş, 4 yıllık eğitim sürecine yayılan bir model hedeflediklerini anlattı. Projeyi 16’sı akademisyen olmak üzere toplamda 28 danışman ile sürdürdüklerini dile getiren Yurttaş, her bir danışmanın eğitim sürecine katkı sağladığını ve sağlanan bu katkılarla öğrencilerin öğrenme yetilerini geliştirmeye çalıştıklarını söyledi. Gelecek yıl 4 merkez
Eğitim sisteminin çağın ihtiyaçlarına göre yenilenmesi gerekliliği ile yola çıktıklarını anlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise şunları söyledi: “Son 100 yılda dünya, tarihinde görmediği değişimler yaşadı. Ama ‘klasik sınıf’ sistemimiz 500 yıldır değişmedi. Sürekli anlatan bir öğretmen ve sürekli dinleyen 30-40 öğrenci ve dört duvar. 21. yüzyılın talep ettiği model artık bu değil. Bu çağ öncelikle dinleyen değil, konuşan öğrenciler istiyor. Doğru cevapları ezberleyen değil, doğru soruları sorabilen, analitik düşünebilen, eleştiren, yaratıcı gençlere ihtiyaç var. Yani, soru soran ve sorgulayan, analitik düşünebilen, eleştiri gücü olan, yaratıcı, evrensel insanlık değerlerine sahip gençler. Bu vasıfların temelinde ise pozitif bilimsel yaklaşımlar, felsefe ve sanat var. Üreterek ve yaparak öğrenme var. Sınıf değil atölye mantığına ihtiyaç var. Ödev değil proje ve ekip çalışmalarına ihtiyaç var. Sadece yabancı dil değil, geleceğin dili olan kodlama, yani bilgisayarın yazılım dillerine vakıf olmak var. Dahası tek bir konuya odaklanan insanlara değil, multi-disiplin dediğimiz, farklı alanlarda uzmanlaşan, yeni değişimlere anında uyum sağlayabilecek esnek insan kaynağına ihtiyacımız var. Tüm bunlar öncelikle var olan eğitim sitemiyle yüzleşerek ve geleceğin eğitimini kurgulayarak yapılabilir.” Ziyaret öğrencilere küçük hediyeler verilmesi ve toplu çekilen fotoğrafın ardından son buldu.
4
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
Telekomünikasyon sektörü sorunlarını masaya yatırdı
MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi, gerek sektör genelinde gerekse Mersin özelinde yaşadıkları sorunları masaya yatırarak çözüm aradı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi üyelerinin sorunlarını dinlemek ve sektörde yaşanan genel sorunları tartışıp çözüm aramak adına Mobil İletişim Araçları ve Bilgi Teknolojileri İş Adamları Derneği (MOBİSAD) ile birlikte İletişim Sektör Toplantısı düzenledi. MOBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ekşi ve MOBİSAD Yönetim Kurulu Üyelerinin katıldığı toplantıda ağırlıklı olarak hukuki sorunlar üzerinde duruldu. Moderatörlüğünü 9 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun’un üstlendiği toplantının açılışında konuşan MTSO Meclis Üyesi ve 9 No’lu Meslek Komitesi Üyesi Murat Yüksekbaş, “Ama-
cımız bir taraftan MOBİSAD’ın faaliyetlerini üyelerimize tanıtıp sektördeki gelişmeleri öğrenirken diğer taraftan yaşadığımız sıkıntıları aktarıp dernek aracılığıyla çözüme kavuşturabilmek” dedi. Gerek yerel yönetimler gerekse adli konularda yaşadıkları sıkıntılar noktasında MOBİSAD’dan destek beklediklerini vurgulayan Yüksekbaş, toplantı sonunda sektörün geleceğine dair bir vizyon çizmiş olacaklarını da söyledi. Ekşi: “Birlikte strateji belirleyip ilerlemeliyiz”
MOBİSAD Başkanı Sinan Ekşi, ilk olarak dernek çalışmaları hakkında bilgi verdi. 1800’lü yıllardan bu yana telekomünikasyon sektörünün Türkiye’de hızla geliştiğini anlatan Ekşi, 1994 yı-
lında GSM sektörünün faaliyete başlamasından kısa süre sonra derneğin kurulduğunu anlattı. Toplumdaki teknolojiye duyulan ilgi ve pozitif yaklaşımın sektörün hızlı ilerlemesini beraberinde getirdiğini kaydeden Ekşi, “Bu hızlı ilerleyiş çok sayıda soruna da yol açıyor. Dernek olarak amacımız herkesin yaşadığı sıkıntıları tek tek dinleyip rafine ederek güçlü bir ses halinde ilgili bakanlıklara, kurum ve kuruluşlara duyurabilmek” dedi. Yaklaşık 30 bin kişilik geniş bir grubu temsil ettiklerini anlatan Ekşi, 17 bine yakın GSM ile uğraşan kurum bulunduğunu, bunlardan yaklaşık 4 bininin ise MOBİSAD üyesi olduğunu ifade etti. Türkiye’de 80 milyona yakın GSM hattı kullanan bir kitle bu-
KOBİ Akademi yeni üyeleri bilgilendirmeyi sürdürüyor
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) firmaların faaliyetlerini uzun soluklu devam ettirebilmesi, sürdürülebilirliğini sağlaması adına desteklerini sürdürüyor. Yeni üyelerin gerek birbiriyle gerekse Oda ile iletişimini artırmak adına MTSO KOBİ Akademi Programı’nın ikincisi gerçekleştirildi.
M
TSO KOBİ Akademi Programı çerçevesinde yeni üyeler bir taraftan Oda çalışmaları hakkında bilgi alma fırsatı bulurken diğer taraftan KOBİ’lere sağlanan destekleri öğrendi. Toplantıda Mali Müşavir Erol Dibo ise yeni firmalara ticaret kanunu ve vergi mevzuatı hakkında bilgi verdi. Toplantının açılış konuşmasını MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut gerçekleştirdi. Sözlerine, “Mersin’in yeni, genç ve umut veren firmalarının çok değerli temsilcileri” diye başlayan Aşut, ülkenin firma yaş ortalamasının çok genç olduğuna dikkat çekerek, 100 yılı aşan firma sayısının yok denecek kadar az olmasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdi. Bu sonucun ardında yatan neden olarak Türkiye’nin memurluğa eğilimli bir ülke olmasını, girişimcilik kültürünün geç oluşmasını gösteren Aşut, “Bunun temel nedenlerinden birisi oyunu ekonominin evrensel kurallarına göre oynamayışımızdır. Gelişmiş dünya ekonomilerinde şirketler, büyük veya küçük hiç fark etmez, kurumsallaşmaya giderken biz ne yazık ki geleneksel tek kişiye bağlı aile şirketi mantığından sıyrılamadık” dedi. Türkiye’deki şirketlerde iş tanımlarının, sorumluluk paylaşım-
MTSO 4
CMYK
larının yapılmadığını, şeffaflık ve hesap sorulabilirliğin uygulanmadığını vurgulayan Aşut, bu nedenle ürünlerin ve firmaların markalaşması konusunda önemli adımlar atılamadığına dikkat çekti. “Daha doğrusu tek kişiye dayanan firmalarımızda, her sorumluluğu alan bizler, her işe koşturan bizlerden sonra, firmalarımızın ne olacağını düşünmedik” diyen Aşut, bundan dolayı idarecinin işi bırakmasıyla birlikte şirketlerin de kapanmak durumda kaldığını söyledi. “İşe doğru başlamak önemli” Bu nedenle işe doğru başlamanın, bilgiyle, vizyonla başlamanın büyük önem taşıdığını vurgulayan Şerafettin Aşut, MTSO KOBİ Akademi Programı’nın yeni üyelere önemli katkılar sunacağına inandığını anlattı. Sürekli değişen dünya ekonomisinin sürekli eğitim gerektirdiğini kaydeden Aşut, “Bu anlamda Oda’mızın kapısı her daim sizlere açıktır. Tüm departmanlarımızla tüm profesyonel arkadaşlarımız hizmetinizdedir” ifadelerini kullandı. Verilecek eğitimlerle, bilgiyle donanan, uzun soluklu, katma değer yaratan kalıcı firmalar oluşmasını temenni ettiğini dile getiren Aşut, “Kentimizin ve ülkemizin katma değerini,
üretimini, istihdamını ve ihracatını yaratacak olan siz değerli girişimcilerimize başarışlar diliyorum” dedi. Başkan Aşut’un ardından söz alan MTSO Genel Sekreteri Abdulkadir Dölek, 20 bin 600 civarında kayıtlı üye bulunduğunu belirterek ardından bu üyelere verilen hizmetleri anlattı. Operasyonel ve diğer hizmetler olarak hizmet çeşitlerini ikiye ayıran Dölek, “Operasyonel hizmetler daha çok kamu adına yürüttüğümüz hizmetlerimizdir. Kuruluşunuzda yer alan ticaret sicil, üye hizmetleri, sanayi hizmetleri gibi” dedi. Aynı zamanda tahkim, arabuluculuk, marka ve patent danışmanlığı gibi hizmetler verildiğine de değinen Dölek, aynı zamanda Oda bünyesinde geliştirilen projelerle üyelerin desteklendiğini de anlattı. MTSO Projeler Departmanı Birim Yöneticisi Fevzi Filik ise KOBİ’lerin yararlanabileceği destekler hakkında bilgi verdi. Ekonomi Bakanlığı destekleri, KOSGEB destekleri gibi çeşitli programları anlatan Filik, ihtiyaç duyulan her noktada üyelere bu desteklerden yararlanmaları konusunda yardımcı olabileceklerini söyledi. Filik, aynı zamanda birim olarak geliştirdikleri projelerin detaylarını da anlattı.
lunduğuna işaret eden Ekşi, şunları söyledi: “Bu rakam ivmeli şekilde artıyor. Paralelinde verilen hizmetler de artıyor. OECD rakamlarına bakılınca Türkiye’de verilen hizmetlerin dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu söylemek mümkün. Tüketiciye yönelik kanunlarımız Avrupa’daki kanunlara göre çok daha fazla tüketici lehine farklılaşmış durumda. Bu durum bizim açımızdan bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Biz de bu sorunları listeler halinde ilgili noktalarla paylaşıyoruz.” Hedeflerinin her ilde şubeleşmek olduğunu da ifade eden Ekşi, bu sayede lokal sorunları da toparlayıp çözmek için çaba sarf edebileceklerini belirtip, “Birlikte strateji belirleyip ilerlemeliyiz” dedi. “Öncelik hukuki sorunlarda”
Dernek olarak önceliği hukuki sorunlarla mücadeleye verdiklerini vurgulayan Sinan Ekşi, 5809
Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekti. Özellikle hat satışlarında hat ile kimlik sahibi arasında yaşanan uyuşmazlıklarda doğrudan bayi sahiplerinin suçlu bulunduğunu, özel evrakta sahtecilik suçundan bayi sahibi adına kovuşturma başlatıldığını ve 2 ile 5 yıl arasında değişen rakamlarla hapis cezası ile yargılandıklarını açıklayan Ekşi şunları söyledi: “Bu gerçekten çok ciddi bir sorun. Yanımızda çalışan personelimiz oldukça genç ve bu kişilerin devletin verdiği bir nüfus cüzdanının sahte mi gerçek mi olduğunu ayırt edecek donanımının olması mümkün değil. Bu, kriminal bir durum. Ancak o evrak ile işlem yaptığı için cezalandırılıyoruz. Şu anda 900 bine yakın adliyede bekleyen dosya var. Bu durum adliyenin de iş yükünü artırıyor. Biz bu davalar sonunda verilen cezaların adli para cezası yerine trafik cezaları gibi idari para cezalarına çevrilmesini
talep ediyoruz. Mevcut durumda dolandırıcılarla, hırsızlarla aynı kapsamda yargılanıyoruz. İşyerlerimize ya da evlerimize tebligatlar geldiği zaman prestijimiz sarsılıyor. Üstelik bir de ceza alırsak sabıkalı konumuna düşüyoruz ve sicilimiz bozuluyor. Bunun önüne geçmeliyiz.” Aynı zamanda dosya ücretlerin oldukça yüksek olduğunu da dile getiren Ekşi, mevcut durumda 1000 TL’nin küçük bir rakam olarak görülebileceğini ancak bu rakamın dosya sayısı 10’a 20’ye yükseldikçe sıkıntı oluşturduğunu söyledi. Bu konuda görüşmelerinin devam ettiğini anlatan Ekşi, rakamın 300 ile 900 TL arasına inmesi gerektiğini ifade etti. Ardından tek tek yaşanan genel sorunları sıralayan Ekşi, bu sorunların çözümü için yalnızca derneğin çaba sarf etmesinin yeterli olmayacağına da değinerek, tüm sektör temsilcilerinin her fırsatta bu sorunları dile getirmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Mersin, katma değerli ürün ihracatını artırmaya hazırlanıyor
Mersinli sanayicilerin başta enerji sektörü olmak üzere dünya genelindeki demir çelik, denizcilik, havacılık, uzay savunma ve otomotiv gibi katma değerli ve yüksek montalı ihalelerden daha fazla pay almasını hedefleyen Mersin Endüstri Sinerjisi Enerji Sanayisi İçin Kümelenme Projesi onaylandı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından hazırlanan ve Eylül ayında Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü’ne sunulan Mersin Endüstri Sinerjisi Enerji Sanayisi İçin Kümelenme Projesi’nin 13 Kasım 2017 tarihinde onaylanmasının ardından çalışmalar hızlandı. İlk etapta önümüzdeki 6 ay içinde firmaların ihtiyaç analizleri tamamlanıp ardından yol haritası belirlenecek. Metal sanayi, çelik konstrüksiyon, teknoloji ve makine sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren 18 firmanın yer aldığı projenin minimum 3 yılda tamamlanması planlanıyor. Proje ile firmaların üretimlerinde uluslararası alanda talep edilen kalite düzeyine ulaşmaları ve talep edilen belgelere sahip olmaları sağlanarak kümelenmeleri hedefleniyor. Bu sayede kümenin getireceği güçle hareket edip daha yüksek kapasiteli ihalelerden pay alabilmelerinin önü de açılacak. Proje kapsamında yapılacak harcama kalemlerine yüzde 75’e varan oranlarla devlet desteği sağlanacak. Çalışmalar çerçevesinde ihtiyaç analizlerinin saptanması sonrasında üreticilerin üretim standartlarının yükseltilmesinden dünya standartlarının
yakalanması adına gereken eksik kalite belgelerinin tamamlanmasına, kalifiye eleman sorununun çözümünden farklı pazarlara ulaşıma kadar birçok konuda adım atılması planlanıyor. Aynı zamanda katılımcı firmaların marka patent başvuru çalışmalarına da destek verilecek. “Mersinli sanayiciler ortak hedefe kilitlendi” Proje ile ortak hedefler etrafında buluşan 18 firmada ihtiyaç, çevre ve performans analizleri başladı. Üye firmaların ar-ge ve ürün geliştirme aşamalarının tespit edilmesi amacıyla firma değer zinciri analizi gibi çalışmaları içerecek bu ilk adım, projenin sonraki adımlarına da ışık tutacak önemli bir kaynak oluşturacak. Proje tamamlandığında firmalar, bölgenin en önemli enerji yatırımları arasında gösterilen Akkuyu Nükler Güç Santrali Projesi üst yapı yatırımlarından da pay alabilecek. Yalnızca bununla da sınırlı kalmayıp yakın zamanda Suudi Arabistan, Hindistan ve Güney Amerika gibi ülkelerde yapılması planlanan Nükleer Santral yatırımları ihalelerine de katılıp bu ülkelere ihracat yapabilecek potansiyele ulaşacak.
İhtiyaç analizlerinin tespiti sonrasında vakit kaybedilmeden gerekli eğitim ve sertifika çalışmalarının başlaması planlanıyor. Firmalarda görev yapan başta mühendis kadrosu olmak üzere personel eğitiminden kurum içinde ve üretimde kalite standartlarının yükseltilmesine kadar birçok alanda yapılacak çalışma sonrasında 18 firma, hedef pazarlarla buluşturulacak. Hedefe yönelik alım heyeti buluşmaları, fuar ziyaretleri ve ikili iş görüşmeleri ile saha ziyaretleri de proje kapsamında desteklenen kalemler arasında yer alacak. “Minimum yüzde 10 ihracat artışı öngörülüyor” Proje tamamlandığında proje bazındaki hedefler ise şöyle sıralanabilir: - Mersin’in toplam ihracat değerinde yüzde 10 artış. - Üretim kapasitesinde yüzde 10 artış. - Mersin firmalarının proje tamamlanana kadar kent ekonomisinde yüzde 1,8’lik büyümeyi sağlaması. - Kentte nitelikli iş gücü potansiyelinin artması. - Toplamda yüzde 5’lik istihdam artışı.
5
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
Mersin’in Gizemi’ne Jüri Özel Ödülü tişimin önümüzdeki yıllarda artarak devam etmesi yönündeki temennisini paylaştı. Festivalde Türkiye temalı özel etkinlik düzenlendi
Festival kapsamında jüri özel ödülünün Türkiye’ye veriliyor olması nedeniyle Festival Organizasyon Komitesi tarafından Türkiye temalı bir de özel etkinlik düzenlendi. “Mersin’in Gizemi” yazılı keselerde Mersin’i tanıtan küçük hediyelerin dağıtıldığı ve tatlı olarak Mersin cezeryesi ile kerebicinin ikram edildiği organizasyona Turizm Eski Bakanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, Bakü Büyükelçisi Erkan Özoral ile KKTC Bakü Büyükelçisi Ufuk Turganer de katıldı. Yaptığı konuşmada Mersin’in turizmde yükselen bir destinasyon olduğunu vurgulayan MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi B. Uçar, “Eğer iyi bir yö-
Can Saraçoğlu, Yalçın Topçu, Ezgi B. Uçar, Erkan Özoral
netmen ile çalışıyorsanız turizm filmleri bir destinasyonu tanıtmak için çok iyi bir araç olabiliyor. Bizim yönetmenimiz o kadar yetenekliydi ki bu tanıtımı 90 saniyede gerçekleştirmeyi başardı” dedi. Mersin’in 9 bin yıllık tarihi ile büyük bir kültür mirasına evsahipliği yaptığını paylaşan Uçar, “Kentimiz aynı zamanda çok zengin bir mutfağa sahip, bizler bu zenginlikten sadece cezerye ve kerebici bugün sizlerle buluşturabiliyoruz. Daha fazlası için sizleri Mersin’e bekliyoruz” dedi. Tüm dünya genelinde 70 ülkeden 424 filmin yarıştığı festivalde büyük ödülü ise Fransız Yönetmen Mathieu Le Lay, ‘Kumano’ filmi ile aldı. Festivalin ödül törenine Azerbaycan Turizm Bakanı Dr. Abdulfas Garayev de katılarak, ödül alan bütün yönetmen ve yapımcıları tebrik etti.
Akdeniz Turizm Forumu - MEDITOUR 2016 kapsamında hazırlanan ‘Mersin’in Gizemi’ isimli kısa kent tanıtım filmi Bakü’de düzenlenen Uluslararası Turizm Filmleri Festivali’nde jüri özel ödülüne layık görüldü.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) evsahipliğinde 2016 yılında düzenlenen Akdeniz Turizm Forumu-MEDITOUR 2016 kapsamında katılımcılara Mersin’i tanıtmak için hazırlatılan ‘Mersin’in Gizemi’ filmi aldığı beğeni ve yakaladığı başarı ile adeta
Mersin’in turizm elçisi oldu. Katıldığı festivallerden çeşitli ödüllerle dönen ve son olarak Eylül ayında Belgrat’ta düzenlenen Silver Lake Uluslararası Turizm Filmleri Festivali’nde ‘Yılın En İyi Turizm Filmi’ seçilen Mersin’in Gizemi, 14-18 Kasım 2017
tarihlerinde düzenlenen Bakü Uluslararası Turizm Filmleri Festivali’nde ise jüri özel ödülüne layık görüldü. Festivale filmin yapımcısı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı temsilen Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar ile Yönetmen Onur Kıratlı katıldı.
Bilişim sektöründe faaliyet gösteren firmalara Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 9 No’lu Meslek Komitesi’nin organize ettiği bilgilendirme toplantısıyla Mersin Teknopark’ın destekleri ve bu desteklere ulaşmanın yolları anlatıldı.
M
TSO 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi, üyesi bilişim firmalarına yönelik Mersin Teknopark’ın desteklerinin anlatıldığı bilgilendirme toplantısı düzenledi. Moderatörlüğünü MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun’un yaptığı toplantıya Mersin Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz konuşmacı olarak katıldı. Yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Durmaz, ardından sektör temsilcilerinin sorularını yanıtladı. Genel anlamıyla Teknoparkın kentte, sanayi ve üniversitenin buluşma noktası olduğunu belirten Durmaz, Mersin Teknopark’ın ortaklık yapısıyla Türkiye’de tek örnek olduğunu vurguladı. Ortakları arasında Mersin Valiliği, Mersin Üniversitesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Organize Sanayi Bölgesi, Akdeniz İhracatçı Birlikleri ve Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası’nın yer aldığını aktaran Durmaz, diğer teknoparkların ise genellikle üniversite bünyesinde kurulduğunu söyledi. Mersin Teknopark’ın 2005 yılında kurulduğunu ancak 2006’da faaliyetlerine başladığını belirten Durmaz, bölgede üniversite-sanayi işbirliği noktasında kaldıraç görevi gördüğünü vurguladı. Teknoloji üretme potansiyeli yüksek olan girişimcilerin oluşmasına ve firmaların gelişmesine olanak sağladıklarını anlatan Durmaz, “Girişimcilere ve firmalara; SGK primi muafiyeti, kurumlar vergisi muafiyeti, KDV muafiyeti, yabancı uyruklu personel ve gelir vergisi muafiyeti destekleri sağlıyoruz” dedi.
MTSO 5
CMYK
Teknopark’ın verdiği hizmetlere de değinen Durmaz, şunları söyledi: “Proje danışmanlığı başta olmak üzere, mali, mevzuat, reklam ve pazarlama başlıklarında danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Fuar ve tanıtım hizmetleri ile İŞKUR hizmetleri danışmanlığı ve MTSO ortaklığında Avrupa İşletmeler Ağı Hizmetleri Danışmanlığı da yapıyoruz. En çok talep gören KOSGEB danışmanlık hizmetleri ve teknogirişim desteklerine ulaşım hizmetleri de desteklerimiz arasında. Bunun yanı sıra sosyal ve teknik hizmetlerimiz de mevcut.” 2016 yılında 19 milyon dolar ihracat 2017 Kasım ayı itibari ile Mersin Teknopark bünyesinde 74 firmanın bulunduğunu ve yüzde 70’inin bilişim sektöründe faaliyet gösterdiğini belirten Durmaz, kuruluşlarından bu yana 386 Ar-Ge projesi tamamladıklarını ve 114 Ar-Ge projesini devam ettirdiklerini kaydetti. Durmaz, firmaların 2016 yılında 19 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini de ifade etti. 2017 yılı projelerine de değinen Durmaz, Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü’nün Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Tebliği kapsamında, Mersin Teknopark Bilişim Kümesi oluşturularak, Mersin’de Bilişim Sektörünün Uluslararası Rekabetçiliğinin Artırılması Projesi hazırladıklarını aktardı. Durmaz, projenin amacının ise yenilikçi, nitelikli ve yüksek katma değerli ürün ve hizmetlerle Türkiye’nin 2023 ihracat hedeflerine ulaşmasına katkı sağlamak olduğunu söyledi. Ayrıca Mersin’de bilişim sektörü-
nün kümelenmesini destekleyerek birlikte büyüme ve uluslararasılaşma stratejilerinin geliştirilmesini hedeflediklerini de vurgulayan Durmaz, bu sayede rekabetçiliği artan bilişim firmalarının yurtdışı pazarlara açılmasıyla, ihracat potansiyel ve kapasitelerinin artırılmasının da sağlanacağını kaydetti. Torun: “Üçüncü toplantımızı tamamladık”
Toplantı sonunda genel bir değerlendirme yapan MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun, bu ay içerisinde sektörel toplantıların üçüncüsünü gerçekleştirdiklerini söyledi. Toplantılarla sektörleri genel olarak değerlendirilip, üyelerin görüş ve önerilerini aldıklarını anlatan Torun, ayrıca Teknopark, KOSGEB gibi üyelere fayda sağlayan kurumların destekleri hakkında bilgilendirme yapıldığını da ifade etti. Bu desteklerin yakından bilinmesinin üye firmaların gelişimine önemli bir katkı sağladığını vurgulayan Torun, aynı zamanda toplantılar sayesinde bu desteklere nasıl daha rahat ulaşılabileceği konusunda yardımcı olduklarını da söyledi. Bu tür organizasyonlarla, sektör temsilcilerinin birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı bulduğuna da dikkat çeken Torun, mevcut ilişkilerin pekiştiğini ve yeni ortaklıklarının ya da iş birliklerin doğduğunu belirtti. Toplantılar sonunda bir rapor hazırlayarak sektörden gelen taleplerin cevaplanmasına yönelik bir yol haritası hazırlayacaklarını da değinen Torun, önümüzdeki süreçte bu harita üzerinden çalışmalarını yürüteceklerini bildirdi.
Nizami Kültür Merkezi’nde gerçekleşen gösterimlerin ilk günü düzenlenen basın toplantısında festivalin Jüri Başkanlığını yapan İstanbul Turizm Filmleri Festivali Başkanı Can Saraçoğlu, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki film paylaşımlarının ve kültürel ile-
Yönetmen Onur Kıratlı ödülünü alırken.
MTSO talep etti, Mezitli Belediyesi hayata geçirdi
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 4 No’lu Meslek Komitesi, Mersin’de balık tüketiminin artırılması amacıyla ilçelerde balık pazarları kurulmasına yönelik bir proje başlattı. Bu kapsamada ilk Balık Pazarı, Mezitli Belediyesi’nin ortaklığında Mezitli İlçesi’nde açıldı. Haftanın 7 günü açık olacak Balık Pazarı’nda balık satışının yanı sıra pişirme ve evlere servis hizmeti de verilecek. MTSO 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi’nin talebi üzerine Mezitli Belediyesi tarafından, Mezitli Deresi üzerinde yaptırılan Mezitli Balık Pazarı’nın açılışı gerçekleşti. Pazarın açılışına Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek, MTSO Başkan Danışmanı Orhan Çapan ve çok sayıda vatandaş katıldı. Mezitli Balık Pazarı, modern yapısının yanı sıra balık pişirimi ve evlere servis özelliğiyle bölgede bir ilk olma özelliği taşıyor. Balık Pazarı, haftanın 7 günü hizmet vererek tüketimi artırmayı hedefliyor.
Aykut Yeniçıkan
MTSO 4 No’lu Meslek Komitesi Başkanı
Açılışta konuşan Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Mezitli halkının her şeyin en iyisine layık olduğunu ifade etti. Mezitli’nin hızla büyüyerek geliştiğini ve burada talep edilen her şeyin olması için çaba sarf ettiklerini belirten Tarhan, “İlçemizde, gerçekten mesleği balıkçı olan kişilerin dükkân açabilmesi amacıyla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’ndan yardım istedik. Gerçekten işi balıkçılık olan, vergisini düzenli ödeyen Mersin’in en eski balıkçılarına pazarımızda yer verdik” diye konuştu.
diğer ilçe belediyelerle de paylaşarak ağı geliştirmeyi hedefliyoruz. Mezitli’de daha ilk günden bu kadar rağbet görüyorsa diğer ilçelerde de rağbet göreceğine inanıyoruz” dedi. Balık Pazarı Projesiyle kar amacı gütmeksizin, halkın ucuz ve sağlıklı balık tüketimini arttırmayı amaçladıklarını vurgulayan Yeniçıkan, “Balık tüketimi daha sağlıklı bir yaşama ön ayak olur. Biz de sağlıklı yaşamı desteklemek amacıyla halkımızda balık kültürünü geliştirmeye çalışıyoruz” dedi.
Yeniçıkan: “Mezitli Balık Pazarı, bir başlangıç”
Artı 1 kadın istihdamı
Balık Pazarı Projesi’ni değerlendiren MTSO 4 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Aykut Yeniçıkan ise, projeyle Mersinlilerin daha ucuz ve sağlıklı balık tüketmesini ve Mersin’de balık yeme kültürünün yayılmasını hedeflediklerini söyledi. Mezitli’nin şehir merkezinden uzak olması nedeniyle ilk çalışmayı bu ilçede başlattıklarını belirten Yeniçıkan, “Bu bir başlangıç. Bu projemizi
Ayrıca projenin bir koşulu olduğuna da değinen Yeniçıkan, Balık Pazarlarında açılan balık dükkanlarında en az 1 kadın çalışan istihdam edilmesini şart koştuklarını söyledi. “Mersin’deki kadınlarımızın iş yaşamına katılmasına destek olmak istiyoruz” diyen Yeniçıkan, kadın satıcıların olduğu yerlerde güven ortamının arttığını ve insanların daha rahat alışveriş yaptıklarını da sözlerine ekledi.
6
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
Mayıs 1998 tarihinde Özbek Hükümeti tarafından kabul edilen “Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile ülkeye daha fazla yatırım çekilmesi amaçlanmıştır. Bu kanuna göre yabancı sermayeli şirketlere çeşitli vergi istisnaları ve sermaye malları için gümrük vergisi muafiyeti tanınmıştır. Söz konusu Kanun, 2005 yılında revize edilmiştir. Özbekistan ekonomisini son yıllarda etkileyen en önemli olay, 2009 krizidir. Krizden diğer ülkelere nazaran Özbekistan daha az etkilenmiştir. Dışa kapalı merkeziyetçi bir ekonomiye sahip olması özelliği nedeniyle dünyadaki değişimlerden daha geç ve dolaylı etkilenmektedir. Ülkedeki serbest bölgeler (Özel Ekonomik Bölgeler)
Özbekistan, eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında tarım ile sanayiyi dengeli şekilde geliştirmiş az sayıda ülkeden biri. Bu nedenle kaynak bağımlılığı sorunu da bulunmuyor. Son dönemlerde altın ve doğalgazın öne çıktığı doğal kaynakları ise ülke ekonomisinin gelişmesinin itici gücü konumunda.
Ö
zbekistan dış ticarette en az iki ülkeden geçmeden limanlara ve global pazarlara ulaşamıyor. Bu çerçevede lojistik imkanların geliştirilmesi ve modern İpek Yolu’nun inşa edilmesi ile birlikte Türkiye, Özbekistan’ın global pazara açılması için belki de tek adres haline gelecek. Bu bağlamda Türkiye ile yeni İpek Yolu rotasının merkezinki Özbekistan arasında ticaretin geliştirilmesi için yeni bir dönem başladığı söylenebilir. Gerek lojistik imkanların geliştirilmesi sürecinde, gerekse hızla gelişen Özbekistan altyapısı dikkate alındığında müteahhitlik sektörünün de öne çıkmaya başladığı görülüyor. Hızla gelişen Özbekistan ekonomisi, müteahhitler için kayda değer potansiyel barındırıyor. Eximbank’ın yeni stratejilerinin de müteahhitlik sektörüne önemli kaynaklar sunduğunu söylemek mümkün. Bu bağlamda Türkiye’deki firmaların yeni süreçte, Özbekistan firmaları ile birlikte ortak yatırım ve üretim imkanlarını değerlendirebileceği öngörülüyor.
Yabancı yatırımlar önündeki engeller kaldırılıyor
Müteahhitliğin yanı sıra yakın dönemde önemli ekonomik reformlar gerçekleştiren Özbekistan’ın yabancı yatırımın önündeki engelleri kaldırdığı da gözlemleniyor. Yabancı yatırımcılar için teşvik edici önemli kararlar vermek üzere ve bir yasal garanti, imtiyaz sistemi de oluşturmuş durumda. Tüm sektörlerde liberalleşme adımları atıldığı bu dönemde Türkiye’deki yatırımcıların değerlendirebileceği önemli işbirliği fırsatları bulunuyor. Özellikle tarım, lojistik, tekstil, eczacılık, elektrik, kimya, turizm,
tahsisleri ile gümrük ve vergi imtiyazları dışında çeşitli imtiyazlar da sağlanabiliyor. Özbekistan doğalgaz, uranyum, bakır, altın, gümüş ve pamuk rezervinde dünyada ilk sıralarda. Gümüş dışındaki ürünlerde rezervlerini kullanarak yaptığı üretim sayesinde son on yılda ortalama yüzde 8 büyüyen ilk üç ülke arasında. Bunların yanı sıra Dünya Bankası tahminlerine göre önümüzdeki üç yılda yüzde 7,5 ortalama ile en yüksek büyümeyi sağlayacak ülkeler arasında ilk sırada yer alması bekleniyor. Özbekistan’da hizmet veren 550’ye yaklaşan Türk şirketi ve Türkiye’de hizmet veren 250’ye yaklaşan Özbek şirket bulunuyor. Ayrıca Türkiye’nin Özbek turistlerin en fazla tercih ettiği destinasyonlarda ilk sıraya çıkması Türkiye’yi ziyaret eden Özbek vatandaşların sayısında yıllık yüzde 20 artış yaşanarak 2015’te 143 bine ulaşması, turizm alanındaki beklentileri de artırıyor. Coğrafi konum
Orta Asya’nın merkezinde bulunan Özbekistan’ın komşuları Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Türkmenistan olup yüzölçümü 447 bin 400 kilometrekaredir. Ülke güneybatıdaki Ceyhun (Amuderya) ile kuzeydoğudaki Seyhun (Sırderya) ırmakları arasında uzanan toprakların büyük bölümünü kapsar. Ülkenin kuzey ile güney ucu arası 925 kilometre, doğu ile batı ucu arası bin 400 kilometre olup, sınırlarının toplam uzunluğu 6 bin 221 kilometredir. 1936’da kurulan Karakalpakistan Özerk Cumhuriyeti ile birlikte Özbekistan, 13 bölgeye
ise çöl ve diğer arazi tiplerinden oluşan Özbekistan’ın toplam kara alanlarının yüzde 3’ü orman ve koruluk, yüzde 10’u ise tarıma elverişlidir. Ekilebilir alanların yaklaşık yüzde 95’i ise sulanabilmektedir. Bu özelliği ile Özbekistan, Orta Asya Cumhuriyetleri arasında en iyi sulu tarım yapılabilen ülke konumundadır.
MTSO 6
CMYK
ayrılmıştır. Bu bölgeler: Andican, Buhara, Cizzah, Kaşkaderya, Namangan, Semerkant, Surhanderya, Sırderya, Taşkent, Fergana, Harezm ve Nevai bölgeleridir. Topraklarının yüzde 46’sı yaylak ve bozkırlardan, yüzde 41’i
başlamıştır. Küçük ve orta ölçekli firmaların gelişmesiyle birlikte büyük ölçekli şirketlerin özelleştirilmesi gündeme gelmiştir. Halen büyük ölçekli şirketlerin hisseleri ihale yöntemiyle satılmaktadır.
Kaynak: Dünya Gazetesi ve Ekonomi Bakanlığı
Nüfus ve işgücü yapısı
Ülke nüfusu, 1991’de 20 milyon 702 bin, 2008 yılında 27 milyon 555 bin, 2010 yılında ise 28,5 milyon olarak tespit edilmiştir. Nüfus büyüklüğü açısından Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri arasında Rusya ve Ukrayna’nın ardından üçüncü sırada, Orta Asya ülkeleri arasında birinci durumda olan ülkede 100 etnik unsur bulunmaktadır. Nüfusun, yüzde 80’ini Özbekler, yüzde 3,8’ini Ruslar, yüzde 4,9’unu Tacikler, yüzde 3,6’sını Kazaklar, yüzde 2,2’sini Karakalpaklar ve kalanını diğer milletler (Tatar, Kırgız, Türkmen, Ukraynalı, Azeri, Ermeni, Beyaz Rus, Yahudi, Alman, Koreli vs.) teşkil eder. Nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 62 kişi olup nüfusun yüzde 36,1’i kent merkezlerinde, yüzde 63,9’u ise kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Kırsal bölgelerdeki nüfusun 3’te 4’ünü Özbekler teşkil etmektedir. Genç bir nüfusa sahip olan Özbekistan’da nüfusun yüzde 56’sı 25, yüzde 34’ü 15 yaşın altındadır. Ekonomik faaliyetlerde bulunan nüfusun yüzde 56,7’sini erkekler, yüzde 43,3’ünü kadınlar oluşturmaktadır. Resmi rakamlara göre yaklaşık 22 bin 900 kişinin işsiz olduğu ve işsizlik oranının yüzde 0,1 olduğu belirtilmektedir. Ekonomi politikaları
savunma sanayi deri ve ayakkabı sektörlerinde işbirliği sağlanması mümkün. Bu alanlarda değerlendirilmeyen büyük bir potansiyel bulunuyor. Türk girişimcilerin Özbekistan’da yatırım yapması halinde ücretsiz bina ya da arazi
tüzel şahıslara tanınan Sum’u dövize çevirme hakkını sağlayan düzenlemeleri iptal etmiştir. 1996 yılında kurumsal piyasa reformları, milli ekonominin büyümesinde sürükleyici rol oynamaya
2 Aralık 2008 tarihinde üretim amaçlı olarak, vergi muafiyetleri, özel gümrük rejimi, farklı tarifedeki girdi avantajları getiren, Navoi Serbest Endüstri Ekonomik Bölgesi kurulması kararlaştırılmış ancak gelişmesi tam anlamıyla sağlanamamıştır. Bu bölgede yatırım yapmak isteyen yabancı firmalara 30 yıl süreyle faaliyet sürdürme izni verilmekte olup, bu sürede özel gümrük, yabancı para ve vergi rejimleri yanı sıra basitleştirilmiş işlem kolaylıkları sağlanmaktadır. Yatırımcılara arazi vergisi, varlık vergisi, gelir vergisi, altyapı geliştirme vergisi, tek vergi ödemesi, yol ve okul fonu katılım vergileri istisnaları uygulanmaktadır. Bu istisnaların süresi bölgede yatırım yapacak firmaların yatırım tutarlarına göre değişmektedir. Yatırım 3–10 milyon euro ise 7 yıl, 10–30 milyon euro ise 10 yıl ve 30 milyon eurodan fazla ise 15 yıl süreyle uygulanmaktadır.
Özbekistan, eski Sovyetler Birliği ülkeleri arasında 1990-1996 döneminde sanayi üretiminde reel artış sağlayan tek ülke olmuştur. Ancak Özbekistan, 1996 yılında ithal ikameci politika çerçevesinde döviz ve ithalat kontrolünü benimsemiştir. Özbek Hükümeti tarafından uygulanan bu politika IMF tarafından eleştirilmiş ve sonuç olarak 185 milyon dolarlık stand-by kredisi dondurulmuştur. Kasım 1996’da kabul edilen “Merkezleştirilmiş Döviz Meblağlarının Tüketim Malları İthalatı İçin Kullanılması Hakkında” 405 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı, “konvertibilite” ile ilgili yeni düzenlemeler getirmiştir. Döviz işlemlerini geliştirerek, merkezleştirilmiş döviz meblağlarını daha verimli şekilde kullanmak ve Özbekistan iç pazarına düşük kaliteli malların girmesini engellemek amacıyla hazırlanan yasa, daha önceki yasalarla özel ve
Özbekistan ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Özbekistan ithalatı 9,48 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Özbekistan’ın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 2,01 milyar dolar ile Çin Halk Cumhuriyeti, 1,96 milyar dolar ile Rusya Federasyonu ve 927,67 milyon dolar ile Güney Kore’dir. Türkiye ise Özbekistan pazarında 533,02 milyon dolar ve % 5,62’lik payı ile 5. sırada yer alır. Ürün özelinde Özbekistan’ın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 353,47 milyon dolar ile ilk sırada terapötik veya profilaktik amaçlar için karıştırılmış veya karıştırılmamış ürünlerden oluşan ilaçlar yer alır. 341,17 milyon dolar ile sınıflandırılmayan/başka yerde belirtilmeyen emtia bulunur. Bunları 339,27 milyon dolar ile petrol veya bitümlü minerallerden oluşan ve biyodizel içermeyen orta dereceli yağlar ve müstahzarlar takip eder. Özbekistan ihracatı Özbekistan’ın toplam 7,43 milyar dolar ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke sırasıyla; 2,86 milyar dolar ile İsviçre, 1,61 milyar dolar ile Çin Halk Cumhuriyeti ve 761,04 milyon dolar ile Rusya Federasyonu’dur. Türkiye, Özbekistan’ın ihracatında 709,29 milyon dolar ve % 9,54 payı ile 4. sıradadır. Ürün özelinde Özbekistan’ın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 2,86 milyar dolar ile platinle kaplanmış
altın dahil, parasal amaçlarla kullanılmayan ve toz formu hariç altın ilk sırada yer alır. Bu ürünü, 819,66 milyon dolar hacim ile gaz formundaki doğal gaz; 318,60 milyon dolarlık hacim ile birincil formlardaki (> 0,94 özgül ağırlığı olan) polietilen takip eder. Özbekistan- Türkiye dış ticaret ilişkileri Özbekistan’ın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 42,11 milyon dolarlık hacim ile sıhhi havlular (pedler) ve tamponlar, bebekler için peçeteler ve peçete astarları ile benzeri eşyalar gelmektedir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Özbekistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 6,1’ine karşılık gelir. Özbekistan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 16,05 milyon dolarlık hacim ile lamine edilmiş, desteklenmiş veya benzer şekilde diğer malzemelerle kombine edilmiş, işlenmemiş veya sadece yüzey işlenmiş ya da sadece kareler veya dikdörtgenler halinde kesilmiş plastikler, filmler, folyo ve şeritlerdir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Özbekistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 5,45’ine karşılık gelir. Özbekistan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 15,71 milyon dolarlık hacim ile değirmen olarak tahılların veya kurutulmuş baklagil sebzelerin işlenmesi için kullanılan makinelerdir (çiftlik tipi makineler, ısıl işlem ekipmanları, santrifüjlü kurutucular, hava filtreleri ve tohum, tahıl veya kurutulmuş bakliyat sebze temizleme, sınıflandırma veya sınıflandırma makineleri hariç). Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Özbekistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 9,8’ine karşılık gelir.
7
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
KDV ve ÖTV indirimleri devam etmeli
M İbrahim Yılmaz
MTSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı
Ekonominin durgun olduğu bu dönemde çok para kazanmak kaygısıyla hareket etmek yerine sağlam kişilerle çalışmaya dikkat edilmeli. Bu dönemde çok fazla stoklu çalışmak yerine temasta bulunulan paydaşların tümüne dürüst davranma felsefesi ön planda tutulmalı.
TSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz durgunluk dönemine giren ticaretin yeniden hareketlenmesi adına beyaz eşyada KDV ve ÖTV indirimlerinin devam etmesini beklediklerini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İbrahim Yılmaz, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Türkiye genelindeki ekonomik durgunluğa rağmen Mersin’de iyi bir sezon geçirdiklerini kaydeden Yılmaz, geçtiğimiz yaz özellikle klima satışlarında beklentilerin üzerinde rakamlara ulaştıklarını dile getirdi. Yaz aylarının oldukça sıcak geçmesi, turizmdeki kısmi hareketlilik ve klima kampanyalarının yoğun olarak yapılması nedeniyle tahminlerinin yüzde 40-50 fazlası satış gerçekleştirdiklerine dikkat çeken Yılmaz, “Bu dönemde beyaz eşyadaki ÖTV indirimi uygulaması da satışlarımızı büyük ölçüde destekledi” değerlendirmesini yaptı. Ancak yaz aylarının sona ermesi ve düğün sezonunun da tamamlanmasıyla birlikte yeniden durgunluk döneminin başladığını ifade eden Yılmaz, komite olarak durgun geçen sezonları canlandırmak adına neler yapabileceklerini tartıştıklarını anlattı. Bunun için diğer ilgili komitelerle birlikte hareket etmenin önemine değinen Yılmaz şunları söyledi: “Durgun geçen kış sezonunu tanıtımlara, kampanyalara ağırlık vererek hareketlendirebileceğimizi düşünüyoruz. Kentimizdeki firmalar bir araya gelerek ortak kampanyalar düzenleyebiliriz. Ya da otomotiv sektöründe olduğu gibi büyük AVM’ler ile görüşüp bahçelerinde mini bir fuar havasında hem tanıtım hem satış gerçekleştirebiliriz.
Bu sayede dikkatler sektörün üzerine çekilir ve hareket gelir.” “İnşaat sektörü desteklenmeli” İçinde dayanıklı tüketim eşyalarının da bulunduğu birçok sektörün hareketlenmesinin formülünün inşaat sektörünü hareketlendirmekten geçtiğini vurgulayan İbrahim Yılmaz, bunun için özellikle bu sektörü canlandıracak, yeni projelerin başlamasını sağlayacak düşük faizli kredi desteği verilmesi gerektiğini anlattı. “Ticaret, ağırlıklı olarak inşaat sektörüne endeksli. Birçok kalemle dolaylı ya da dolaysız bağlantısı var” diyen Yılmaz, “Komite olarak gruptaki arkadaşlarımızın önerilerini, talep ve dileklerini yerinde izleyerek olası sıkıntılarını gündeme alıyoruz. Ardından birer rapor haline getirip olgunlaştırarak üst mercilere sunuyoruz. Bu bağlamdaki taleplerimizden bir tanesi de Oda’mızın üyelerine düşük faizli kredi imkanı sunması oldu. Bankalardan maalesef yeterli desteği alamıyoruz. Bu durum piyasalardaki sıkışıklığın artmasını da beraberinde getiriyor. Uygun rakamlarla piyasaya sürülecek olan sıcak para nefes aldıracaktır. Başta inşaat sektörü olmak üzere tüm üyeler bu imkanlardan yararlanmalıdır” değerlendirmesini yaptı. “Ayakta kalmak için sağlam ticaret önemli” Durgun geçen bir süreci başarıyla atlatabilmenin ipuçlarını da veren İbrahim Yılmaz, üyelere, bu dönemde çok para kazanmak kaygısıyla hareket etmek yerine sağlam kişilerle çalışmaya dikkat edilmesi tavsiyesinde bulundu. Tüm dünyanın ekonomik bir darboğazdan geçtiğini hatırlatan Yılmaz, bu dar ekonomi içinden yara almadan çıkabilmek için çok fazla stoklu çalışılmaması, temas-
ta bulunulan paydaşların tümüne dürüst davranma felsefesinin ön planda tutulması, risklerin azaltılması gerektiğini söyledi. “Mersin, dinamik bir yapıda” Mersin’in dayanıklı tüketim malzemeleri satışında diğer illerden daha avantajlı bir konumda bulunduğuna dikkat çekerek sektörün Türkiye geneline göre daha iyi durumda olduğunu anlatan Yılmaz, “Yine de tüm zincirin halkaları birbirini etkiliyor. Belirsizlik ve durgunluk hepimize yansıyor ve piyasaların canlanması için ekstra girişimlere ihtiyaç duyuluyor” değerlendirmesini yaptı. Mersin’in memur kenti ve turizm kenti olması nedeniyle dayanıklı tüketim malzemesi satışlarının rutin olarak devam ettiğini bildiren Yılmaz, Mersin’deki turizmin daha çok yazlık konutlara dayalı olması nedeniyle bu konutların eşya ihtiyacının kent içinden temin edilmesiyle sektörün hareketlendiğini hatırlattı. Aynı zamanda kentin son dönemlerde yoğun göç aldığına da dikkat çeken Yılmaz, bu göçlerin de sektördeki harekete katkı sağladığına ve kentin dinamik yapısını koruduğuna değindi. “Mağazacılık şekil değiştiriyor” Mersin’de mağazacılığın şekil değiştirmeye başladığına da değinen İbrahim Yılmaz, gerek bu değişim gerekse piyasalardaki durgunlukla birlikte geçen yıl kentte sektörde faaliyet gösteren firmaların yaklaşık yüzde 7-8’inin kapandığını anlattı. Kentin aldığı yoğun göçle birlikte artan nüfus potansiyeline hitap edecek büyük kapasiteli işletmelerin öne çıkmaya başladığını bildiren Yılmaz, “Küçük işletmeler bu nedenle kapandı. Onun yerine iki ve üçüncü çevreyolunda birçok ürünün bir arada satıl-
dığı büyük kapasiteli işletmeler açılmaya başladı. Bu nedenle kapanan firmalarımız olsa da genel anlamda Mersin’deki ticari kapasitenin azaldığını düşünmüyorum. Yalnızca çalışma yön değiştirip büyük mağazacılık sistemine geçiş başladı” ifadelerini kullandı. “Personele yönelik eğitimler artmalı” Değişen mağazacılık koşullarında hizmetin de yenilenmesi gerektiğine dikkat çeken İbrahim Yılmaz, bu değişimin hem halka daha iyi koşullarda hizmet verilmesi hem de turizm kentine yakışır bir görüntü sergilenmesi adına önem taşıdığını söyledi. MTSO’dan bu noktada da destek beklediklerine değinen Yılmaz, özellikle Eğitim ve Kalkınma Vakfı aracılığıyla hizmet sektöründe faaliyet gösteren personel için kıyafetten, hitaba, öfke kontrolünden diksiyona kadar birçok alanda kişisel gelişim eğitmelerini artırarak devam ettirmesi talebinde bulundu. Özellikle yoğun göç alan bir kent olması nedeniyle Mersin’de kültürel farklardan kaynaklı üslup farklılıkları, konuşma bozuklukları yaşandığını hatırlatan Yılmaz, turizmin gözbebeği metropol bir kente özellikle hizmet sektöründe bu tür görüntülerin yakışmadığını vurguladı. Bu konuyla ilgili belediyeden beklentileri olduğunu da ifade eden Yılmaz, “Özellikle çevre temizliği çok önemli. Belediyelerin bu noktada cezai uygulamaları olmalı. Kamu birimlerinin bu anlamdaki duyarlılığı piyasaya yansımıyor. Kapısının önüne, yerlere çöp atanlar cezalandırılmalı. Bu ayrıntı gibi gözükse de kentimizin güzelleşmesi, turizmin canlanması, ekonomimizin canlanmasına önemli katkı sağlayacaktır” dedi.
Serbest Bölge’den koleksiyon ihracatı yüz güldürdü
D
öviz kurlarındaki yükselme sonrasında artan girdi maliyetleri nedeniyle tekstil, konfeksiyon sektöründe sıkıntı yaşandığını anlatan MTSO 11 No’lu Komite Başkanı Ali Şimşek, “Ancak Mersin Serbest Bölge’de faaliyet gösteren üyelerimizin bu yıl ağırlıklı olarak koleksiyonlarını ihraç etmeye başlaması, sektör adına umut verdi, yüzümüzü güldürdü” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Ekonomik olarak zor günlerden geçtiklerini belirten Şimşek, bu sıkıntılarını aşmak adına üretimlerini artırmak istediklerini ancak personel bulamadıkları için bu noktada da sonuç alamadıklarını anlattı. Emek yoğun bir sektörde faaliyet gösterdiklerini ve yetişmiş elemana duydukları ihtiyacı vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu: “Her makinemizin başında bir eleman çalışması gerekiyor ama maalesef bunu bulmakta büyük sıkıntı yaşıyoruz. Türkiye’deki istihdamın büyük bölümünü tekstil ve konfeksiyon sektörü oluşturuyor. Eğer çalışacak personel bulabilsek daha fazla büyüyebileceğiz ama ne yazık ki bulmakta çok zorlanıyoruz. Bu sorunumuzu çözümleyecek projelere ihtiyaç büyük.” İstihdamda iki yönlü sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Şimşek, bunlardan bir tanesini çalıştıracak personel bulma noktasında diğerini de personel bulduktan sonra maliyetlerini karşılama konusunda yaşadıklarını anlattı. Özellikle tekstil konfeksiyon emek yoğun olduğu için personel giderlerinin de çok yüksek olup işverenleri zorladığını dile getiren Şimşek, bu maliyetlerin azaltılması adına İŞKUR ve SGK desteklerini önemsediklerini, bu desteklerin
MTSO 7
CMYK
2018 yılında da devam etmesini beklediklerini söyledi. Türkiye’de genç nüfusun fazla olmasına rağmen artık gençlerin fabrikalarda çalışmak istemediğine değinen Şimşek, bu durumun ileri derecede personel açığını beraberinde getirdiğini söyledi. Fabrikada çalışacak genç personel bulunamamasının, geleceğin ustalarının yetişmesini de engellediğini, bu sıkıntının ülkenin geleceğine balta vuracağını dile getiren Şimşek, özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nın meslek liselerini ya da çıraklık eğitimlerini planlarken iş dünyası ile birlikte çalışmasının, bu okulların cazibesinin artırılıp gençlerin bu alanları tercih etmesinin sağlanmasının önemine değindi. “Personele yönelik eğitim projeleri artmalı” Personel sıkıntısının giderilmesi adına Devlet, yerel yönetimler ve iş dünyasının birlikte hareket etmesi ile iyi sonuçlar alınabileceğini kaydeden Ali Şimşek, bu sayede özellikle kente göçle gelen dezavantajlı kişilerin istihdamının sağlanabileceğini söyledi. Geçtiğimiz günlerde tamamlanan, Toroslar Belediyesi, İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı (İSGEV) ile Günebakan Kadın Derneği işbirliğinde düzenlenen ‘Dezavantajlı Kişilerin Tekstil Sektöründe İstihdamının ve Küçük Ölçekli Girişimcilerinin Desteklenmesi Projesi’ni hatırlatan Şimşek, bu tarz proje sayısının artmasını beklediklerini ifade etti. Türkiye’de de çok sayıda iş arayan kişi bulunduğunu ancak bu kişilere ulaşıp sektörde değerlendirme noktasında sonuç alınamadığını dile getiren Şimşek, eğitime yönelik proje sayısı arttıkça bu kişilere ulaşımın da kolaylaşabileceğine inandığını söyledi.
Personel sıkıntısının giderilmesi adına Suriyeli vatandaşların resmi çalıştırılabilme oranlarının artırılabileceğine de değinen Şimşek, “Mevcut durumda Türk personel oranının yüzde 10’u kadar Suriyeli vatandaş çalıştırılabiliyor. Bu oran biraz daha artırılırsa başta sağlık giderleri olmak üzere birçok kalemde devletin üzerinden de yük kalkacaktır” değerlendirmesini yaptı. “Serbest Bölgeden ihracat arttı” Mersin Serbest Bölge’de faaliyet gösteren konfeksiyon firmalarının ise tamamının ihracata yönelik çalıştığını anlatan Ali Şimşek, “Bu yıl bölgedeki ihracat rakamlarımın yüzde 100’ün üzerinde arttığını söyleyebilirim” dedi. Özellikle fason olan kapasitelerin mümkün olduğu kadar koleksiyona dönüştüğünü bildiren Şimşek şöyle konuştu: “Geçmişte ağırlıklı olarak yurtdışındaki firmalar adına fason çalışma yürütülürken bu yıl girişimlerimiz sonuç verdi ve büyük ölçüde koleksiyonlarımızı ihraç etmeye başladık. Bu sayede geçmişte bir gömleği örneğin 2 Euro’ya dikerken şimdi 5-6 Euro’ya satabildik. Çünkü koleksiyonla birlikte yalnızca işçiliği değil kumaş ve aksesuara varıncaya kadar paket halinde satmaya başladık.” Adet bazında da yüzde 30’luk bir artış yaşandığını kaydeden Şimşek, ürünlerin yüzde 99’unun yine Avrupa pazarına, kalanının ise Amerika ve Kanada başta olmak üzere diğer ülkelere gönderildiğini anlattı. İhracat ayağındaki döviz artışını da değerlendiren Şimşek, bu noktada da istenilen olumlu sonuçların yakalanamadığını belirterek, “Çünkü dövizin yükselmesi ile birlikte alıcılar fiyat indirimi talep etmeye başladı. Aynı zamanda hammaddenin de dövizle alınıyor olması ihra-
catta da istediğimiz olumlu sonuçları almamızın önüne geçti” dedi. “Havalimanı yatırımının tamamlanmasını bekliyoruz” Ali Şimşek aynı zamanda Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı yatırımını da büyük bir heyecanla beklediklerini anlattı. Bu yatırımın tamamlanması ile birlikte yurtdışındaki müşterileriyle temaslarını artırabileceklerine dikkat çeken Şimşek, “Şu anda Mersin’e İstanbul aktarmalı olarak ulaşabilmeleri nedeniyle müşterilerin büyük bölümü gelmek istemiyor. Havalimanının tamamlanmasıyla birlikte diyalog ve paralelinde ihracatımız da artacaktır” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda acil olan gönderilerin kargo uçakları ile gönderilebileceğini belirten Şimşek, böylece hem zamandan kazanım sağlanacağını hem de navlun ücretlerinin aşağı çekilip rekabetçi yapının güçlendirileceğini söyledi. “Mersin Alışveriş Festivali’ni destekliyoruz” Komite bünyesinde yalnızca tekstil ve konfeksiyon üreticilerinin değil perakendecilerin yer aldığını da bildiren Ali Şimşek, bu alanda da ekonomik darboğaz yaşandığını söyledi. Perakende sektörünü hareketlendirmek adına kentte Mersin Alışveriş Festivali düzenlenmesinin planlandığını anlatan Şimşek, komite olarak bu çalışmayı da desteklediklerini anlattı. Organizasyonun festival havasında geçip aynı zamanda yapılacak ortak indirimlerle, dağıtılacak hediyelerle alışverişin de canlandırılmasının düşünüldüğünü anlatan Şimşek, gerek bölgeden gerekse yurtdışından misafir çağırılmasının öngörüldüğünü bu sayede turizme de katkı sağlanabileceğini anlattı.
Ali Şimşek
MTSO 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı
Serbest Bölge’den ihracatımız adet bazında yaklaşık yüzde 30 artarken rakamsal bazda yüzde 100’ün üzerinde artış gösterdi. Bu artışta fason üretimin yerini koleksiyon ihracatının almasının büyük rolü bulunmakta.
YIL: 19 | SAYI: 342 | 26 Kasım - 9 Aralık 2017 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
8
nesinin gerekli olduğu sınırlı sayıdaki durumlarda ise gümrük memurunca firmanın tesislerine gidilmektedir. Yapılan düzenlemeler ile ihracatta yerinde gümrükleme ve izinli gönderici uygulamalarının süreçlerin basitleştirilmesi ve hızlandırılmasını sağlayacak yeni uygulamalar geliştirilmiş ve bu süreçte tıkanmalara neden olduğu tespit edilen uygulamalar yürürlükten kaldırılmıştır. Bu sayede söz konusu kolaylıkların daha tercih edilir olması sağlanarak daha fazla firmanın bu kolaylıklar kapsamında zaman ve maliyet tasarrufu sağlamaları amaçlanmıştır. Sonuç olarak, hazırlanan Yönetmelik değişikliği kapsamında mevcut yetkilendirilmiş yükümlülerin işlemlerinin daha hızlı ve basit yürütülmesi ile yetkilendirilmiş yükümlü sayısının artırılarak daha fazla firmanın bu imtiyazlı statüden yararlanmasının sağlanması hedeflenmiştir. MTSO Haber: Sektör temsilcileri, bölgemizin önemli ihraç ürünleri arasında yer alan yaş meyve-sebzenin Avrupa’ya ihracatında Bulgaristan gümrüklerinde, uzun süreli bekletilme, yüksek analiz ücretleri gibi sorunlarla karşılaştıklarını belirtiyor. Bulgaristan temaslarınız sonrası firmalarımıza vereceğiniz müjdeler var mı?
Bakanlığımız ile Bulgaristan Gümrük İdaresi arasında gerçekleştirilen temaslarda bekleme sürelerinin kısaltılması için alınacak tedbirler konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Bu çerçevede, özellikle yaş sebze meyve gibi çabuk bozulabilir ürün taşıyan çoğunlukla frigofrik araçların geçişlerine her iki taraf da öncelik vermektedir. Yüksek analiz ücretleri ile ilgili olarak da sektörümüzün şikâyetleri Bakanlığımızca Bulgaristan tarafına iletilmiş ve söz konusu ücretlerin makul seviyelere çekilmesi talep edilmiştir. Bülent Tüfenkci
Gümrük ve Ticaret Bakanı
Dış ticaret faaliyetlerini kolaylaştırıp hızlandırmak adına faaliyet gösterdiklerini anlatan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, bu noktadan hareketle bir taraftan teknolojik altyapı yatırımlarını artırırken diğer taraftan Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü’nde yapılan düzenlemeler gibi yeniliklerle hedef odaklı çalıştıklarını anlattı.
G
ümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Bakanlık bünyesinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. 2018 yılında öncelik verilecek çalışmalara değinen Tüfenkci, sınır kapılarında yaşanan beklemelerin en aza indirilmesi adına devam eden yatırımları anlattı. Özellikle Mersin için büyük önem taşıyan Habur Sınır Kapısı’nda yapılan düzenlemelere değinen Bakan Tüfenkci, Avrupa çıkışları sırasında talep edilen başta analizler olmak üzere pek çok maliyet artırıcı unsuru azaltmak adına atılan adımları anlattı. Bülent Tüfenkci MTSO Haber’in sorularını şöyle yanıtladı:
MTSO Haber: Gümrüklerin modernizasyonu ya da teknolojik altyapısı noktasında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
Dünyada ticaretin değişen şartları, ülke olarak bizim de durmaksızın gelişmemizi, idari ve fiziki yapımızı yenilememizi gerekli kılıyor. Ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasını temin etmek adına gümrük hizmetlerini çok daha hızlı ve etkin şekilde sürdürebilmeliyiz. Bu nedenle gümrük kapılarımız başta olmak üzere gümrük tesislerimizi her türlü teknolojik alt yapı ile donatmak, sınır geçişlerini hızlandırmak, ülkemizi ticaretin en kolay ve en güvenilir ülkesi haline getirmek hedefiyle yenileme çalışmalarımız hızla sürüyor. Bu kapsamda sınır kapılarımızı Yap İşlet Devret (YİD) modeliyle bir bir yenilenip hizmete açıyoruz. Bakanlığımızca bir de ‘Tek Durakta Kontrol Projesi’ yürütüyoruz. Bu projenin amacı, yolcuların ve yük taşıyan araç ve sürücülerin gümrük hizmeti verilmesine ilişkin tüm işlemleri ile diğer kurum ve kuruluşların mevzuatlarından kaynaklanan bazı kontrollerin koordineli bir şekilde aynı yer ve zamanda yapılabilmesini sağlamak. MTSO Haber: 2018 yılında öncelikle üzerinde durmayı planladığınız konular, projeler hakkında bilgi verir misiniz?
Aslında gelecek yıl yapacağımız çok sayıda çalışma var. Bunları birbirinden ayırmak, birini diğerinin önüne çıkarmak mümkün değil. Ama planladığımız çalışmaları şu başlıklar altında toplayabiliriz. Koordinasyon ve işbirliklerinin standartlaştırılması. Ticaretin Kolaylaştırılması Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planının hazırlanması. Kara Kapıları Master Planı’nın 30 yıllık bir perspektifle hazırlanması. Lojistik merkezlerin kurulmasına yönelik olarak Bakanlığımız koordinatörlüğünde ilgili tüm paydaşların katılımı ile tüm tarafların rol ve sorumluluklarının belirlenmesine yönelik çalışma yürütülmesi. İşletmelerin Faaliyetlerine İlişkin Hizmetlerin Kullanıcı Odaklı Entegrasyonunun Sağlanması Projesi. Altyapısı uygun olan hizmetlerin e-devlet platformuna taşınması, Karar Destek Sistemleri’nin gümrük ve ticaret verilerini içerecek şekilde geliştirilmesi. Merkezi Risk Yönetiminin Örgütsel ve İşlevsel Olarak Yeniden Yapılandırılması Projesi (Yeni Risk Analizi Programı’nın yazılımı, Veri Madenciliği Programı’nın temini, Geri Bildirim Sisteminin etkinleştirilmesi). Bütünleşik Elektronik Gümrük - Yeni BİLGE
MTSO 8
CMYK
Projesi. Ticaret ile ilgili bilgi sistemlerinin bütünleştirmesine yönelik analiz çalışması yapılması. İşletmelerin Faaliyetlerine İlişkin Hizmetlerin Kullanıcı Odaklı Entegrasyonunun Sağlanması Projesi. Bakanlığın elektronik sistemlerinin diğer ilgili kuruluşların sistemleri ile entegrasyonun artırılması da üzerinde duracağımız önemli konular arasında yer alıyor. Bu kapsamında kurumlararası (Çalışma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı) sistemlerin bilgi paylaşımının ve entegrasyonlarının artırılması, paydaş kurum ve kuruluşlarla elektronik ortamda veri paylaşımı ve entegrasyona ilişkin geliştirmelerin yapılması düşünülüyor. Kamu kurum ve kuruluşları ile meslek kuruluşları arasında bir entegrasyon mekanizması oluşturularak, izin, onay ve sertifikasyonlara yönelik başvuru belgelerinin (ticaret sicil gazetesi, imza sirküleri vb.) mükerrer istenmesini önlemek üzere mükellef bilgilerinin e-devlet sistemine aktarılması, Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu faaliyetlerinin koordinasyonun sağlanması ve Sekretarya hizmetlerinin yürütülmesi de yapacağımız çalışmalar arasında sayılabilir. Gümrük işlemlerini sadeleştirerek ticaret erbabı için daha hızlı ve kolay yapılır hale getirmeden, Birlik Gümrük Koduna Uyumlu Gümrük Kanunu Taslağı’nın hazırlanması ve yürürlüğe konmasına kaçakçılıkla etkin mücadeleden yetkilendirilmiş yükümlü uygulamasına, ürün ihtisas borsasına faaliyet izni verilmesinden lisanslı depoculuğun geliştirilmesine kadar daha pek çok alanı kapsayan, uzayıp gidecek bir liste sayabilirim. MTSO Haber: Malumunuz olduğu üzere Mersin Limanı ülkemizin en önemli limanlarından biri. İşlem gören ürün çeşitliliğine baktığımızda da yine ilk sıralarda. Geçmişte ihtisas gümrüğü olarak hizmet vermekte olduğu ürün gruplarında tekrar ihtisas gümrüğü olma statüsü verilebilir mi?
Mersin Gümrük Müdürlüğü makine ithalatı, gıda ithalatı ve ihracatı, tekstil ithalatı, hayvansal ürün ithalatı ve ihracatı, canlı hayvan ithalatı ve ihracatına yetkilendirilmiştir. MTSO Haber: Yığılma yaşanan özellikle Habur ve Gürbulak gibi gümrük kapılarına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Habur’a alternatif, Irak’a doğrudan giriş yapmaya imkân tanıyan yeni kapı çalışmalarını anlatır mısınız? Habur Sınır Kapısı’nda gümrük işlemlerinin etkin şekilde tamamlanması için gümrük sahasının işleyişi ile ilgili yeniden dizayn edilmesine yönelik çalışmalar ve Habur Sınır Kapısı ile İbrahim Halil Sınır Kapısı arasında bulunan iki köprüye ilave üçüncü bir köprünün yapılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Irak’ın kuzeyinde yaşanan son gelişmeler çerçevesinde Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması ve belli ürünler bazında sınır geçişlerinin kısıtlanması dahil her türlü alternatif üzerinde durulmakta olup kapının kapatılması durumunda kullanılabilecek alternatif güzergahlara ilişkin olarak Bakanlığımız
çalışmaları devam etmektedir. Bu kapsamda, Ovaköy mevkiinde gümrük hizmeti verilmesi amacıyla 04.05.2004 tarihli ve 2004/7276 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ali Rıza Efendi Gümrük Müdürlüğü kurulmuş ve 21.04.2014 tarihli ve 2014/6271 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ovaköy daimi hudut kapısı ilan edilmiş olup, Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması durumunda Ovaköy Sınır Kapısı’nın alternatif olarak kullanılabileceği değerlendirilmektedir. Bu amaçla kapının kesin yer tespitinin yapılmasından sonra hudut kapısının inşa edilmesi, hudut kapısı bağlantı yollarının ve kapı bölgesinde inşası gerekecek köprünün yapılmasına ilişkin çalışmalarımıza gerektiğinde hız verilecektir. MTSO Haber: Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsünde önemli iyileştirmeleri beraberinde getiren düzenlemeleri, sektöre sağlayacağı kolaylıklar açısından kısaca değerlendirir misiniz?
Yetkilendirilmiş yükümlü statüsü, gümrük yükümlülüklerini yerine getiren, düzenli kayıt tutan, mali yeterlilik, emniyet ve güvenlik standartlarına sahip bulunan, kendi oto kontrolünü yapabilen güvenilir firmalara gümrük işlemlerinde birtakım kolaylıklar sağlayan uluslararası bir statüdür. 10 Ocak 2013 tarihli ve 28524 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği ile Bakanlığımızca ticaretin kolaylaştırılarak daha güvenilir hale getirilmesini teminen yetkilendirilmiş yükümlü statüsü yürürlüğe konulmuştur. Söz konusu Yönetmelik kapsamı gümrük işlemlerine ilişkin basitleştirilmeler 21 Mayıs 2014 tarihli ve 29006 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliği ile genişletilmiştir. 13 Ekim 2017 tarihinde yayımlanan değişikliklerle ise öncelikle sertifikanın verilmesine ilişkin şartlar ile sertifika kapsamında faydalanılan ihracatta yerinde gümrükleme ve izinli gönderici uygulamalarında önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler ile hâlihazırda 179 firmanın sahip olduğu yetkilendirilmiş yükümlü statüsünün daha çok firmayı kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması, bu kapsamda başvuru süreçleri ile başvuruların incelenmesine ilişkin süreçlerin daha etkin hale getirilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla, firmaların başvuru esnasında düzenledikleri ve kendi öz değerlendirmelerini yaptıkları “soru formu” daha basit ve anlaşılır hale getirilmiş, kriterler daha objektif olarak ortaya koyulmuş ve tüm firmalara durumlarına uygun, hızlıca kavranıp yanıtlanabilecek standart bir çerçeve çizilmiştir. Yetkilendirilmiş yükümlü şartlarına ilişkin olarak ayrıca, devir/birleşme suretiyle kurulan firmaların değerlendirilmesinde ve ceza koşullarının değerlendirilmesinde firma mağduriyetlerinin yaşanmasına engel olacak detay ve ilaveler yapılmıştır. Sertifika kapsamında faydalanılan en önemli kolaylıklardan olan ihracatta yerinde gümrükleme ve izinli gönderici uygulamalarında eşyanın gümrük işlemleri, izin sahibi firmanın kendi tesislerinde yapılarak eşya iç gümrüğe getirilmeden doğrudan sınır gümrük idaresine sevk edilmekte, eşya muaye-
MTSO Haber: Bakanlığınız eş güdümünde yürütülmekte olan Ticaretin Kolaylaştırılması Ulusal Stratejisiyle iş dünyasının önünü açacak ne tür düzenlemeler öngörülüyor?
Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulumuz kamu kurumlarımız ile özel sektörümüz arasında ticaretin kolaylaştırılması konusunda koordinasyon ve işbirliğini sağlayacak ve pozitif ticaretin kolaylaştırılması reformlarını hayata geçirecek bir platform görevi üstlenmiştir. Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu çalışmalarına, 24 Mart 2017’de Ankara’da gerçekleştirilen I. Genel Kurul Toplantısı ile başlanmış ve Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu Teknik Komitesi 1’inci toplantısı da 19 Nisan 2017 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Anılan toplantılar kapsamında 2018-2022 Dönemi Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisi ve Eylem Planı’nın hazırlanmasını teminen Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisi ve Eylem Planı Çalışma Grubu kurulmuş ve geçtiğimiz son dört aylık evrede yoğun teknik toplantılar gerçekleştirilmiştir. Akabinde, “Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu-Ticaretin Kolaylaştırılması Ulusal Strateji Çalıştayı” 2-5 Ekim 2017 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilmiş ve bu çalışmalar sonucunda özel sektörümüzün de katkısıyla Ticaretin Kolaylaştırılması Türkiye Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı hazırlanmıştır. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanması hedeflenen 2018-2022 Dönemi Ticaretin Kolaylaştırılması Türkiye Stratejisi ve Eylem Planı ile 5 ana eksen çerçevesinde hedef ve eylemler belirlemiştir. Bunlar; gümrük ve ticaret prosedürlerinde şeffaflığın sağlanması, prosedürlerin kolaylaştırılması, ticari maliyetlerin azaltılması, işbirliğinin geliştirilmesi ve kapasitenin arttırılmasıdır. Bu eksenler kapsamında uygulanması hedeflenen eylemler kısa vade (1 yıl) –orta vade (3 yıl) ve uzun vade (5 yıl) olarak belirlenmiş olup, eylemlerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanmasına yönelik uyum göstergeleri ve sorumlu ilgili kurum ve kuruluşlar ile riskler belirlenmiştir. Belge dinamik bir yapıya sahip olup, ihtiyaçlar çerçevesinde güncellenecek, yeni hedef ve eylemler benimsenebilecektir. “2018-2022 Dönemi Türkiye Ticaretin Kolaylaştırılması Stratejisi ve Eylem Planı” ile ülkemiz iş dünyasına yönelik olarak; Dış ticaretle ilgili altyapının iyileştirilmesi ve gümrük idarelerinin modernleştirilmesi hedeflenmekte, Etkin bir dış ticaret ortamı tesisi için azami düzeyde şeffaflık ve bilgiye erişimin kolaylaştırılması planlanmakta, Dış ticarette bilgi işlem teknolojilerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması öngörülmekte, Firmalarımızın gelişmiş ülkelerdeki rakip firmalar ile eşit şartlarda rekabet koşullarının tesis edilmesini teminen etkin ticaretin kolaylaştırılması önlemlerinin hayata geçirilmesi tasavvur edilmekte, Dış ticaret akışından kaynaklanan ihracat maliyetlerinin azaltılması amaçlanmakta, Ülkemiz mevcut ihracatçı firmalarının ihracat performanslarının artırılması ve yeni yerli firmaların ihracata başlamalarına katkıda bulunmak hedeflenmekte, Bürokratik ve yüksek maliyetli dış ticaret usullerinin bertaraf edilmesi ve ülkemize yönelik doğrudan yabancı yatırımların arttırılmasına pozitif katkı sağlamak planlanmakta, Etkin gümrük ve dış ticaret prosedürlerinin hayata geçirilmesini teminen sektör paydaşları ile işbirliği içerisinde araştırma çalışmaları öngörülmekte ve, Zaman ve maliyetler açısından dış ticaret prosedürlerinin basitleştirilmesine dair atılabilecek ileri adımların tespiti için “Ortalama Dış Ticaret İşlem süreleri Çalışması” hayata geçirilmektedir.
MTSOHaber Gazetesi Sektör Eki
26 Kasım - 9 Aralık 2017
Lojistik, gelişmekte olan Türkiye’nin daha hızlı yol alması, 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşması adına stratejik öneme sahip sektörlerden biri. Bu önemli sektörün İstanbul’un ardından ikinci büyük merkezi ise Mersin. Mersin, jeostratejik konumu, limanı, araç filosu, depolama kapasitesi, demiryolu bağlantıları ile ülkenin lojistik alanda sıçrama yapmasına katkı koyacak önemli bir kent.
B
u sektördeki mevcut gücünü planlı ve kompakt bir büyüme ile uluslararası alanda daha fazla hissettirmek ise Mersin’in en büyük hedeflerinden biri. Bu hedefe daha hızlı ulaşabilmek adına kent, Lojistik Merkez Projesi’nin hayata geçmesini bekliyor. MTSO Haber Gazetesi olarak yeni bir çalışma başlatıyoruz. Bu çalışma ile kentimiz adına stratejik önem taşıyan sektörleri daha yakından incelemek istedik. Yeni sezonumuzda RİS Mersin Projesi sonunda ortaya çıkan ve RİS Mersin + Projesi ile geliştirilen lokomotif sektörlerimiz lojistik, tarım, turizm ve sanayi sektörlerine yönelik ekler hazırlayarak bu sektörlerdeki gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedik. Bilindiği üzere Mersin, kurulduğu günden bu yana limanı nedeniyle dış ticaretle, paralelinde de lojistik sektörü ile büyüyen bir kent. Biz de ilk sektör ekimizde lojistik konusunu ele aldık. İlgili bakanlıklardan ve konunun paydaşlarından edindiğimiz bilgileri, güncel sektörel değerlendirmelerini sizler için derledik. Ancak isterseniz iç sayfalarda bu değerlendirmelere geçmeden önce Mersin’in bu sektördeki potansiyeline bir göz atalım.
“Akdeniz’de büyümenin sürdürülmesi için, liman altyapısı geliştirilmeli”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) kayıtlarına göre Mersin’de yaklaşık 1250 lojistik firması faaliyet gösterirken yüzün üzerinde firma da lojistik destek faaliyetlerini sürdürüyor. Kent, sahip olduğu uluslararası limanı, serbest bölgesi, çoklu taşımacılığa uygun taşımacılık modları (kara, demir ve havayolu), yetişmiş insan kaynağı ve depolama, araç filosu gibi var olan lojistik olanakları ile Türkiye’nin önemli bir lojistik şehri. Lojistik bir şehir olan Mersin ayrıca bulunduğu coğrafi konumu ile hinterlandındaki Gaziantep, Kahramanmaraş, Konya, Adana, Ankara, Malatya, Şanlıurfa gibi sanayisi gelişmiş illerin yanı sıra küresel anlamda önemli pazar olan Ortadoğu ve Doğu Akdeniz koridorunda da önemli bir lojistik merkez konumunda. Bu bağlamda denizyolu ile gelen ürünlerin karayolu ve demiryolu ile taşımaya aktarılmasında, yani intermodal taşımacılıkta Mersin Limanı, özellikle liman fonksiyonu açısından kritik önem teşkil etmekte olup, Doğu Akdeniz koridorunda yer alan önemli lojistik alt yapıdır. Bu nedenle Mersin’in, lojistik açıdan en büyük gücü olan Mersin Limanı’nın var olan alt yapısının geliştirilmesi, kapasitesinin, fonksiyonlarının ve özelliklerinin arttırılması, gelecekte Mersin lojistik sektörünün bölgesinde ve Doğu Akdeniz’de büyümenin sürdürülebilir kılınması veya kısıtlanmaması için önemlidir. Öte yandan dünya ticaretine paralel olarak koridorların gelişmesi ile hem altyapı, hem de kullanım potansiyeli açısından Mersin ve Mersin Limanı’nın gelecekte de bugün olduğu gibi büyük ilgi çekeceği ve hızla gelişmeye konu olacağı aşikârdır. “İntermodal terminallere ihtiyaç var”
Bu bakış açısı ile Mersin’in karayolu, demiryolu ve havayolu açısından lojistik olanakları incelendiğinde, tüm modların birbirine birleştiği merkez noktada olması ile birlikte bu yapıların daha etkin kullanılması ya da daha da gelişmesi için kentsel lojistik bütününde intermodal terminallere ihtiyaç olduğu söylenebilir. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Mersin özelinde de kara taşımacılığı diğer taşımacılık modlarına göre yoğun olarak özelikle ihracat veya ithalata konu ürünlerin taşınmasında konteyner taşımacılığı yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda Mersin güçlü araç filosu ile Türkiye’de ikinci sırada yer alır. Mersin’de MTSO bünyesinde TIR Karnesi kullanan 289 adet aktif firma bulunmaktadır. Yine Odamız
MTSO EK 1
CMYK
kayıtlarına göre kentimizdeki araç sayıları ile TIR karne satış rakamları Türkiye ile karşılaştırmalı olarak şu şekilde ifade edilebilir: İllere Göre Taşıt Türü (Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü) İl
Kamyon
Tanker
Y.Römork
Çekici
Toplam
Mersin
5.583
373
11.669
10.546
28.171
2016-2017 TIR Karne Satış Rakamları
Mersin Türkiye Toplamı
2016 Toplam
44.387
Türkiye % dağılım
17
01.01.2017- 10.10.2017
30.358
Türkiye % dağılım
19
“RO-RO taşımasına talep giderek artıyor”
Deniz taşımasında RO-RO taşımalarına talep de her geçen gün artmaktadır. 2015 yılında Mersin’den gerçekleştirilen RO-RO taşımaları Türkiye genelindeki toplam taşıma içinden yüzde 22,2’lik pay alırken bu oran 2016 yılında yüzde 23,8’e yükselmiştir. 2017 yılı verilerine bakıldığında ise henüz ilk 9 ayda bu payın yüzde 27,3’lerde yer aldığı görülmektedir. Yurtdışı Bağlantılı Düzenli Hatlara Uğrayan RO-RO Gemi ve Taşınan Araç İstatistikleri (2015) Ro-Ro Gelen Gemi
Gelen Araç
Giden Araç
Toplam Araç
Taşucu - Girne
342
14.384
15.256
29.640
Mersin - Magusa
338
10.477
10.283
20.760
103
257.655
Hatlar
158.13
Mersin - Trieste
Ancak karayolunun yoğun olarak kullanılması lojistiğin ana arterinde bulunan liman çevresinde ciddi bir araç yığılması ve buna bağlı olarak da çevresel gürültü ve kirliliğini de beraberinde getirmektedir. Bunun yanı sıra dur kalk maliyeti de önemli oranda artmaktadır. Bu bağlamda yatırımları devam eden yeni karayolu, sorunların çözümünde önemli rol oynayacaktır. “Tüm adımlar doğru yönetilmeli”
Lojistiği sadece bir taşıma operasyonu olarak tanımlayamayız. İşin içinde depolama da dâhil olmak üzere, tedarik zincirinin tüm adımları yer alır ve başarı isteniyorsa bu adımların tümünün doğru yönetilmesinin gerekliliği de sektör tarafından bilinmektedir. İşte bu noktada Mersin’in tüm lojistik adımlarda güçlü bir kent olduğundan bahsedilebilir. Geniş araç filosu yanında Mersin’in depo, antrepo ve açık saha depolama alanları ile ciddi bir depolama kapasitesine ve işlem hacmine sahip olduğu söylenebilir. Mersin genelinde 56 adet A tipi genel antrepo, 20 adet C tipi özel antrepo olmak üzere toplamda 76 adet antrepo faaliyet göstermekte olup söz konusu antrepoların toplam alanı 1 milyon 466 metrekaredir. Yaklaşık 842 bin 257 metreküplük silo ve tank kapasitesi de eklendiğinde depolama alanındaki gücü daha iyi anlaşılacaktır. Kısacası kent, güçlü lojistik altyapılar olarak adlandırılan; depo, antrepo ve açık saha depolama alanları açısından da oldukça gelişmiş durumdadır. “Mersin Limanı kent ekonomisi adına önemli”
Bununla birlikte tüm dünya ticaretinin taşıyıcısı olarak deniz taşımacılığı gösterilmektedir. Geçtiğimiz yıl dünya ticaretine 12 milyar ton civarında yükün konu olduğu ve bu yükün yüzde 90’ının ise denizyolu ile taşındığı bilinmektedir. Lojistiğin her alanında gücünü kanıtlayan Mersin, bu alanda da adından söz ettirmektedir. Mersin Limanı aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den dünyaya açıldığı en önemli merkez durumundadır. Mersin Limanı’nın bu noktada kent ekonomisi adına büyük önem taşıdığı söylenebilir. İstanbul ve İzmir’le birlikte Türkiye’nin en önemli 3 dağıtım limanından biri olan Mersin Limanı, tüm yük çeşitlerine hizmet verebilmesi sebebiyle, diğer iki limandan farklıdır. Mersin Limanı, son yatırımlarla birlikte 18 bin TEU’luk mega gemilerin yanaşabildiği bir liman haline gelmiştir. Mersin Limanı, Türkiye’nin İstanbul Ambarlı bölgesinden sonra ikinci büyük konteyner limanı olup Türkiye’de toplam konteyner taşımalarının % 17’si Mersin’den yapılmaktadır. Mersin Liman İşletmesine ait 21 adet rıhtımı bulunan Mersin Limanı, konteyner, kuru ve sıvı dökme yük, genel kargo, proje kargo, RO-RO, yolcu, canlı hayvan olmak üzere tüm yük tiplerini elleçleyen genel bir liman olup limanda yılda 4 binin üzerinde gemi operasyon yapmaktadır.
macılığın sağlanmasına, ortak kullanım ve yüksek kalite standartlara bağlı depo, antrepo optimum yatırımlarının hayata geçmesine olanak sağlanarak çevreci ve verimli lojistik yönetim süreçleri oluşmuştur. İşte bu noktada lojistik şehri Mersin’in bugünden yarına hazır olması, sektörün dünya ile sürdürülebilir rekabet edebilmesi, multi-modal, intermodal taşımacılığın etkin olarak kullanılması, liman üzerinde yer alan trafik yoğunluğunun art alana taşınması, ithalat ve ihracata konu ürünlerin tüm lojistik süreçlerindeki maliyetlerin minimize edilmesi için ‘Mersin Lojistik Merkezi Projesi’nin kaldığı yerden devam etmesi ve en kısa zamanda hayata geçmesi elzemdir.
18.709
18.829
37.538
Mersin - İskenderiye 4
113
0
113
Taşucu-Tripoli
316
7.440
7.318
14.758
Taşucu-Tartous
33
431
749
1.180
Mersin Toplam
1.136
51554
52435
103989
Türkiye Toplam
2.858
233.813
235.477
469.290
Mersin'in Payı(%)
39,7%
22,0%
22,3%
22,2%
Yurtdışı Bağlantılı Düzenli Hatlara Uğrayan RO-RO Gemi ve Taşınan Araç İstatistikleri (2016) Hatlar
Ro-Ro Gelen Gemi
Gelen Araç
Giden Araç
Toplam Araç
Taşucu - Girne
336
14.721
15.223
29.944
Mersin - Magusa
406
11.419
11.392
22.811
Mersin - Trieste
104
17.591
18.643
36.234
Mersin - İskenderiye 3
6
0
6
Taşucu-Tripoli
256
8.904
9.457
18.361
Taşucu-Tartous
9
49
78
127
Mersin Toplam
0
0
0
0
Türkiye Toplam
1.114
52.690
54.793
107.483
Mersin'in Payı(%)
2.412
223.546
228.126
451.672
Mersin'in Payı(%)
46,2%
23,6%
24,0%
23,8%
Yurtdışı Bağlantılı Düzenli Hatlara Uğrayan RO-RO Gemi ve Taşınan Araç İstatistikleri (2017 Eylül sonu) Hatlar
Ro-Ro Gelen Gemi
Gelen Araç
Giden Araç
Toplam Araç
Taşucu - Girne
289
11.959
12.638
24.597
Mersin - Magusa
375
11.554
11.348
22.902
Mersin - Trieste
78
15.452
15.928
31.380
Mersin - İskenderiye 7
129
0
129
Taşucu-Tripoli
180
8.409
8.768
17.177
Mersin Toplam
929
47.503
48.682
96.185
Türkiye Toplam
1.891
172.605
179.949
352.554
Mersin'in Payı(%)
49,1%
27,5%
27,1%
27,3%
Kaynak: Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı “Limanların yükünü alacak merkezlere ihtiyaç artıyor”
Tüm Dünyada olduğu üzere konteyner taşımacılığının hızla yayılması limanların önemini attırmış ve artan liman kapasitelerinin art-alan olarak yetmemesi üzerine limanların yükünü alacak lojistik merkezlerin devreye girme gereksinimi oluşmuştur. Böylece artan kentsel yük trafiğinin düzene girmesine, şehir merkezinde kalmış olan liman hizmetlerinin daha verimli sağlanmasına, dur kalk maliyetlerinin azalmasına, multi-modal, intermodal taşı-
Değerli MTSO Haber Okurları,
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Mersin’in öncelikli, gelişen ya da gelişme potansiyeli olan sektörlerini tanıtmak amacıyla Gazetemizde belirli aralıklarla sektör dosyaları yayınlamayı öngördük. Bu sayfalarda sektörün taraflarının görüşlerine yer vermeyi amaçlıyoruz. Hepinizin çok iyi bildiği gibi, lojistik Mersin için öncelikli ve oldukça önemli bir sektör. Sektörün en önemli aktörü ise Mersin Limanı. Yani, Mersin kentinin varoluş nedeni. Kabına sığmayan, her geçen gün işlem hacmi artan bir liman. Hedefi ise Doğu Akdeniz’in aktarma limanı (hub port) olmak. Oda olarak biz de kentimiz adına böylesine önemli bir sektöre ivme kazandırmak, hedeflerine daha rahat ulaşmasını sağlamak adına gayret gösteriyoruz. Bu çalışmaların en önemlilerinden biri ise Lojistik Merkez kurulumu. 2000’li yılların ortalarında başladığımız, Mersin’in gelecek stratejilerini ortaya koyduğumuz çalışmayla, Mersin’e dünyada başarılı örnekleri olan bir Lojistik Merkez kurmayı hedefledik. Öncelikle sektörün tüm paydaşlarıyla lojistik sektörü master planını hazırladık. Lojistik Merkez kurulması talep dosyasını ilgili Bakanlığa ilettik. Ancak Türkiye Lojistik Master Planı’nın henüz tamamlanmamış olması ve gerekli yasal düzenlemenin henüz revize edilmemesi nedeniyle Merkez yatırımını realize edemedik. Önümüzdeki bir diğer sorun ise planlama… 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı henüz daha çok yeni onaylandı. Hatta yapılan itirazlar daha değerlendirme aşamasında. Aynı zamanda çevre düzeni planıyla bağlantılı olarak 1/5.000 ölçekli imar planlarının henüz onaylanmamış olması da sadece lojistik sektörünün ya da lojistik merkezin önünde değil tüm yatırımcıların önünde Çin Seddi gibi duran bir engel. Temennimiz çevre düzeni planı ve alt ölçekli imar planlarının bir an önce onaylanması, ulusal ölçekte yapılmakta olan lojistik master planının tamamlanması ve buna göre mevzuat çalışmalarının revize edilerek yatırımların önünün açılmasıdır. Bunlar sağlanırsa emin olun Mersin çok daha hızlı adımlarla ilerleyecektir. Şerafettin Aşut Yönetim Kurulu Başkanı
2
26 Kasım - 9 Aralık 2017
SEKTÖR YÖNÜNÜ LOJİSTİK
MASTER PLAN’A ÇEVİRDİ Lojistik maliyetlerin minimum seviyelere çekilmesine yönelik çalışmalar hakkında bilgi veren Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Lojistik maliyetlerin azaltılmasının yolu tedarik - üretim - nihai müşteri teslimlerine kadar tüm süreçteki beklemelerin en aza indirilmesi, sistemin akışkan hale getirilmesi, mod değişimlerinin operasyon süresi ve işlem maliyetlerinin azaltılması ile sağlanabilir” dedi. Bakan Arslan, sektördeki hızın Lojistik Master Plan çalışmasının tamamlanmasının ardından artacağına da işaret etti.
U
laştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Mersin’deki yatırımların son durumunu ve Türkiye’de lojistik sektörüne yönelik devam eden çalışmaları MTSO Haber Gazetesi Lojistik Eki için anlattı. İlk olarak lojistik maliyetlerin rekabetçi yapının artmasındaki önemine ve bu alanda yapılan düzenlemelere dikkat çeken Bakan Arslan, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak yürütülen çalışmalara değindi. Özellikle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile yakın temasta olduklarını kaydeden Arslan şöyle konuştu: “Lojistik operasyonların verimli ve etkin yapılabilmesi, sektöre rekabet gücünün kazandırabilmesi güçlü lojistik sistem fiziki alt yapısı ile iş akış süreçlerinin iyi kurulmasına bağlıdır. İhracat sürecinin önemli boyutlarından birini lojistik maliyetler oluşturur. İhracat işlemlerinde lojistiğin maliyet faktörünü ise envanter tutma (stok alanı, terminal alanı işlemleri) ile hareket maliyetleri (gemiye/trene/TIR’a yükleme, gemiden/trenden/TIR’dan boşaltma, stok alanına aktarma, terminallerdeki istifleme ile araçların liman – üretici dahili nakliyesi) oluşturur. Lojistik maliyetlerin azaltılmasının yolu tedarik - üretim - nihai müşteri teslimlerine kadar tüm süreçteki beklemelerin en aza indirilmesi, sistemin akışkan hale getirilmesi, mod değişimlerinin operasyon süresi ve işlem maliyetlerinin azaltılması ile sağlanabilir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımız özellikle gümrük işlemlerinden kaynaklanan beklemelerin en aza indirilmesi ile ilgili çalışmalarını gerçekleştiriyor. Bu çalışmalarda biz de kendilerine sürekli olarak taşımacılarımız ve lojistik hizmet üretenlerimiz lehine gereken desteği vermekteyiz. Elektronik özet beyan, e-TIR uygulamaları, NCTS, yeşil şerit sistemi, yetkilendirilmiş yükümlü gibi gümrük işlemlerinin kolaylaştırılmasına yönelik her türlü önlemi takip etmekte ve katkılarımızı sunmaktayız. Diğer taraftan, biraz önce ifade ettiğim taşımacılık türü değişimlerinin operasyon süreçlerinde de kolaylıklar sağlanması lojistik maliyetlere doğrudan etki sağlamaktadır.”
“Lojistik merkezlerin 8’i işler durumda”
Lojistik maliyetleri azaltmak adına hızlı ve etkili mod değişimlerine cevap veren lojistik merkez yatırımlarını artırdıklarını da anlatan Ahmet Arslan, 21 bölgede planlanan tesislerin 8 tanesinin şu anda işler duruma geldiğini bildirdi. Lojistik işlemlerin basitleştirilmesi, ihracatçılardan istenen bazı ücretlerin makul düzeye çekilmesi, bazı gereksiz masraf kalemlerinin lojistik süreçlerden ayıklanmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini de anlatan Arslan şu bilgileri verdi: “Lojistik Master Planı çerçevesinde bu planın ortaya koyduğu öncelikler ve gereklilikler ışığında hazırlayacağımız Lojistik Mevzuatı ile lojistik süreçlerin organizasyonel, idari ve bürokratik açmazlarına da kolaylıklar sunmayı amaçlıyoruz. Bu konuda, iki yıl önce Başbakanlık Genelgesi ile kurulan ve Gümrük Ticaret Bakanlığı’ndan Ekonomi Bakanlığı’na, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Kalkınma Bakanlığına, TİM başta olmak üzere çeşitli meslek örgütlerinin lojistik sektörünün ileri gelen örgütleri temsilcilerinden oluşan Lojistik Koordinasyon Kurulu’nun da önemli bir görev üstleneceğini söyleyebilirim. Lojistik sektöründe yer alan firmalar, her şeyden önce, müşterilerine zamanında, maliyet-etkin ve yüksek kaliteli hizmet verme anlayışı içerisinde hareket etmektedir. Dolayısıyla, intermodal taşımacılığın imkânları, taşıma modları arasındaki aktarma merkezlerinin etkinliğinin de önemi artmaktadır. Lojistik stratejiler ile tedarik zinciri anlayışını optimize edecek intermodal uygulamaları için kuşkusuz ülkemizdeki tüm modlara ilişkin ulaştırma altyapıları ile hizmetleri geliştirmek gerekmektedir” Bu konuda önemli adımlar atıldığına dikkat çeken Bakan Arslan, Türkiye’deki tüm ulaştırma modlarında halihazırda yapılan ve yapılacak yatırımları intermodal anlayışla entegre edecek bir politika/ strateji belgesini de hazırladıklarını bildirdi. Arslan
Johan Van Daele
Mersin International Port (MIP) Genel Müdürü
Ahmet Arslan
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
sözlerini şöyle sürdürdü: “Diğer taraftan, biraz önce dile getirdiğim Lojistik Master Planı’nın önemli başlıklarını sadece farklı ulaştırma türlerinin gelişim perspektifi oluşturmayacak; aynı zamanda, kombine ulaştırma sistemi, lojistik merkezlerin kurulması ve geliştirilmesi, ülkedeki lojistik yönetişimin sağlanması gibi unsurlar da oluşturacaktır. Tüm bu gelişmelerin, lojistik maliyetlerini arttıran mod değişimlerinin operasyonel süreçlerini kolaylaştırmasını beklemekteyiz.” “Karayolları Yönetmelik Taslağı’nda sona gelindi”
Konuşmasını Karayolları Taşıma Yönetmelik Taslağı hakkında verdiği bilgilerle sürdüren Bakan Ahmet Arslan, çalışmalarda son aşamaya gelindiğini anlattı. “En kısa zamanda yürürlüğe konulmasını planlıyoruz” dediği açıklamasını Arslan, yeni yönetmeliğin sektöre getireceği kolaylıkları özetleyerek tamamladı: “Bu çalışmaların sektöre belge alma şartlarının hafifletilmesi, yetki belgesi iptallerinin zorlaştırılması, belge ücretlerinde %50’ye yakın indirime gidilmesi, belge alımı esnasında, noter onayı aranan bazı belgelerden bu zorunluluğun kaldırılması, bürokrasiyi azaltacak tedbirlerin geliştirilmesi, e-devlet kullanımını arttıracak yöntemlerin geliştirilmesi, yolcu taşımacılığında, engelli vatandaşlarımızın daha ucuz seyahatlerini sağlayacak düzenlemeye gidilmesi, Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi’nin (U-ETDS) hayata geçirilmesi, U-ETDS Sistemiyle başta ulusal güvenlik olmak üzere, taşınan eşya/kargo ve yolcuya ait bilgiler ile ulaştırma alanında yapılacak yatırımlara ışık olacağını değerlendirdiğimiz verilerin, taşımacılık faaliyetinde bulunanlar tarafından anlık olarak bakanlığımızın veritabanına transferinin sağlanmasına ilişkin yasal altyapının oluşturulması gibi bir çok kazanımlar getireceğini ön görüyoruz.”
MIP TÜRKİYE’NİN LİDER LİMANI OLMA HEDEFİNDE
M
ersin Limanı olarak bilgi işlem uygulamaları ve altyapı alanında Türkiye’nin lider limanı haline gelmek istediklerini anlatan MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, “Bunu uygulayabilmek için konteyner, konvansiyonel kargo, kapılar, insan kaynakları, iş sağlığı ve güvenliği, gümrük ve terminal kullanıcı aktivitelerini kapsayacak entegre bir sistem üzerinde çalışıyoruz” dedi. Mersin Limanı’nın çalışmaları ve yatırımları hakkında bilgi veren Mersin International Port (MIP) Genel Müdürü Johan Van Daele, ardından kısa vadeli hedeflerini anlattı. 2.6 milyon TEU konteyner ve 9.75 milyon ton konvansiyonel yük kapasitesine sahip olduklarını dile getiren Van Daele, MIP’nin dünyadaki sayılı terminallerden biri olduğunu belirtti. Toplam 3 bin 340 m rıhtım uzunluğu olan limanda 11 rıhtım vinci, 5 mobil vinç, 33 RTG, 99 terminal traktör, 13 reachsteaker ve konvensiyonel yük hizmeti için 7 kuru dökme yük vinci ile donatılmış zengin bir ekipman parkına sahip olduklarını vurgulayan Van Daele, bu kabiliyetleriyle tüm yük çeşitlerine hizmet verebildiklerini söyledi. Geçen yıl tamamlanan EMH Terminali’nin hizmet vermeye başlamasıyla denizlerde seyreden 400 m uzunluğundaki mega gemilerin uğrak limanı haline geldiklerine de değinen Van Daele, şu bilgileri verdi: “2016’da dünyanın en büyük konteyner limanları arasında 95. sırada yer alan MIP, Türkiye’de lokal yük hacmiyle birinci, toplam konteyner hacmiyle 2., çok amaçlı bir liman olarak konvensiyonel yük hacmiyle ise lider konumdadır. Geçen yıl tamamlanan EMH Projesini, önümüzdeki süreçte EMH 2 olarak adlandırdığımız ikinci faz projesiyle geliştirmeyi planlıyoruz. Bu proje ile konteyner elleçleme kapasitesini 3,5 milyon TEU’ya yükseltmeyi ve 400 m uzunluktaki iki mega gemiyi aynı anda kabul edebilmeyi öngörüyoruz. Deniz ıslah çalışması, yeni ekipman yatırımları ile saha ve kapı düzenlemelerini içerecek olan EMH 2 Projesi kapsamında, artan hacim ve operasyonu desteklemek amacıyla sahalar, yollar ve demiryolları yenilenecek. Bu çalışmanın temelinde ise çalışanlarımız ve liman ziyaretçileri için güvenli bir alan yaratmak yatıyor. Öte yandan özellikle kapıların günümüz teknolojisi gözetilerek yenilenmesi gerekiyor. OCR (Optik Karakter Tanıma) sisteminin de dahil edileceği bu güncellemeyle, yolların ve otoyolların güçlendirilmesi için daha iyi bir şekilde dizayn edilmesi planlanıyor. Böylece hinterlandımızdaki yerel yük artışı ve ana gemi güzergahlarına yakın konumuzun sağlayacağı avantajla, küresel pazarda önemli bir oyuncu haline gelmeyi hedefliyoruz.”
Mersin’de devam eden yatırımlar Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, sektör temsilcilerinin merakla beklediği Mersin’deki lojistik yatırımlarının son durumu ile ilgili de bilgi aktardı. Havaalanından OSB otoban bağlantısına kadar devam eden tüm yatırımların mevcut durumları şöyle:
“OCR Sistemi’ni uygulamaya başlıyoruz”
Teknolojik altyapı yatırımları hakkında da bilgi veren Johan Van Daele, limanda verimliliği artırmak adına istikrarlı olarak teknolojik altyapılarını güçlendirdiklerini anlattı. Kullandıkları teknolojinin yalnızca kullanıcıların iş akışını hızlandırmayla kalmayacağına değinen Van Daele, “Aynı zamanda kullanıcılarımız için maliyet düşürme ve kapasite iyileştirmeleriyle yeni fırsatlar sağlayacağının bilincindeyiz. Öncelikli hedefimiz, müşterilerimize liman içerisindeki yüklerini ofislerinden takip etme kolaylığı sağlamaktır. Hizmet süresini kısaltmak ve operasyonel verimliliği arttırabilmek amacıyla kapı projesine dahil olarak limana gelen/çıkan TIR’lar için OCR (Optik Karakter Tanıma) sistemini uygulamaya başlıyoruz. Böylece araçlar doğrudan ilgili alanlara yönlendirilebilecek ve operasyonel hareketler ile kapı/giriş ve kapı/çıkış kayıtlarında eşleşme sağlayabileceğiz” dedi. Tüm bunlara ek olarak, Gümrük Müdürlüğü ile ortak proje yürüttüklerini de kaydeden Van Daele, bu proje ile gemilerin limana varışlarından önce yükler ve konteynerler hakkında bilgi alabilecek, aynı zamanda gönderici/alıcı gümrük işlemleri için başvurmadan gerekli işlemleri gerçekleştirebileceklerini, denetimlerden kaynaklanan zaman kaybını da minimize edebileceklerini anlattı.
MTSO EK 2
CMYK
3
26 Kasım - 9 Aralık 2017
HABUR GÜMRÜK KAPISI ‘TEK DURAK SİSTEMİ’NE GEÇMEYE HAZIRLANIYOR Mersinli lojistik firmaları için büyük önem taşıyan Habur Gümrük Kapısı’ndaki yoğunluğun azaltılmasına yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Tek Durak Sistemi’ne geçiş için hazırlıkların devam ettiği gümrükte çalışmaların sona ermesiyle birlikte geçiş hızının artması hedefleniyor. sürücülerine gümrük hizmeti verilirken diğer kurum ve kuruluşların mevzuatlarından kaynaklanan bazı kontrollerin koordineli bir şekilde aynı yer ve zamanda yapılabilmesini sağlamak” dedi. “Tablet PC Projesi uygulanmaya başladı”
Tek Durakta Kontrol Projesi’ne katkı sağlamak ve gelişen teknolojik imkanlardan faydalanmak adına tablet bilgisayarların gümrük işlemlerinde kullanılmasının da gündeme geldiğini kaydeden Bakan Bülent Tüfenkci şöyle konuştu: “Bu doğrultuda hudut kapılarında işlem sürelerini kısaltmak amacıyla; muafiyet fazlası akaryakıt kontrolü için araçların depolarında bulunan akaryakıt miktarının ölçülmesi sonrasında ölçüm sonucunun, memur tarafından sisteme entegre tabletlere kaydedilmesi ve akabindeki tüm sürecin (hesaplama, tahakkuk, aktarım) elektronik ortamda tamamlanması, bunun yanı sıra sahada gerçekleşen bazı (saha giriş kaydı, araç boş-dolu bilgisi girişi, mühür-halat kontrol bilgisi girişi, kabin kontrol bilgisi girişi, yolcu taşıt muayene onayı, X-Ray’e sevk gibi) işlemlerin de tabletler aracılığıyla gerçekleştirilmesini teminen Tablet PC Projesi yürütülmektedir.” Bu projenin Habur, Kapıkule, Hamzabeyli, İpsala, Gürbulak, Esendere, Aktaş, Dilucu ve Çeşme Gümrük Müdürlüklerinde devreye alındığını ifade eden Tüfenkci, Ro-Ro limanlarına yaygınlaştırma çalışmalarının ise devam ettiğini söyledi.
Bülent Tüfenkci
Gümrük ve Ticaret Bakanı
G
ümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci gümrük kapılarında devam eden çalışmalar hakkında bilgi verdi. Dünyada ticaretin hızla değiştiğini, bu değişen hıza uyum adına idari ve fiziki altyapının sürekli yenilendiğini anlatan Bakan Tüfenkci, “Ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasını sağlamak adına, gümrük hizmetlerini çok daha hızlı ve etkin şekilde sürdürme hedefindeyiz. Bunun için gümrük kapılarımız başta olmak üzere gümrük tesislerimizi her türlü teknolojik alt yapı ile donatmak, sınır geçişlerini hızlandırmak, ülkemizi ticaretin en kolay ve en güvenilir ülkesi haline getirmek hedefiyle yenileme çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. İlk olarak Mersin için büyük önem taşıyan Habur Gümrük Kapısı’ndaki çalışmalara değinen Tüfenkci, bu kapının Tek Durak Sistemi’ne uygun olarak yeniden yapılandırılmaya başladığına dikkat çekip, TIR, tanker ve küçük araç girişlerinin birbirinden ayrılacağını, böylece gümrük işlemlerinin hızlanıp, kaçakçılık ile daha etkin mücadele sağlanacağını söyledi. Diğer sınır kapılarını da Yap İşlet Devret (YİD) Modeliyle teker teker yenileyip hizmete açtıklarını dile getiren Tüfenkci, yapılan çalışmaları şöyle anlattı: “Çıldır/Aktaş ve Dilucu Gümrük Kapılarımız 2015 yılında, Halkalı Gümrük İdaremiz geçen yıl inşa edilerek faaliyete başladı. Yine Esendere Gümrük Kapımız da YİD modeli kapsamında geçen yıl yenilendi. Karkamış Gümrük Kapımızın yeniden inşası için de ihale sözleşmesi imzalandı, yapım işi tamamlandı. Sarp ve Kapıköy Gümrük Kapılarımızda da devam eden yenileme
çalışmalarını 2018’de tamamlamayı planlıyoruz. Hamzabeyli Gümrük Kapımızın da YİD modeliyle yeniden inşası için 18 Temmuz 2017 tarihinde inşaat ihalesi yapıldı ve inşaat çalışmalarına başlandı.” BunlarınyanısıraKapıkuleGümrükKapısı’ndadaönemlideğişikliklere gidildiğini kaydeden Tüfenkci, Tek Durak Sistemi’ne uygun olarak yenilenen bu kapının bitişiğinde Veteriner Sınır Kontrol Noktası yapılmasının planlandığını anlattı. Tüfenkci, “Kapıkule’de bu kapsamda proje ihalesi yapılmış olup, proje çalışmaları devam etmektedir. Bu kapımızı ayrıca modern de bir yolcu salonuna kavuşturduk” diye konuştu. “Tek Durak Kontrol Projesi’ni yürütüyoruz”
Gürbulak Sınır Kapısı’ndaki proje çalışmalarının tamamlandığını, İpsala Gümrük kapısının yeniden inşası için proje çalışmalarının devam ettiğini bildiren Bülent Tüfenkci, Dereköy ve Pazarkule Kapılarının ise önümüzdeki günlerde proje ihalelerinin yapılacağını açıkladı. Erenköy Gümrük Müdürlüğü’nün ise şehir dışına taşındığını ifade eden Tüfenkci, “Bu kapsamda TOKİ ile protokol imzalandı. Erenköy Gümrük Müdürlüğümüz şehir dışına taşınarak Erenköy Lojistik Merkezi ve Gümrük Tesisleri olarak faaliyet verecek. Bu taşınma İstanbul trafiğinin rahatlatılması açısından da önemli” değerlendirmesini yaptı. Bakanlık tarafından yürütülen bir diğer projenin Tek Durak Kontrol Projesi olduğunu anlatan Tüfenkci, “Bu projemizin ise amacı, yolcu ve yük taşıyan araç ile
2023 hedeflerine ulaşmada lojistik maliyetler önemli
“Habur’a alternatif kapı çalışmaları sürüyor”
Son dönemlerde Irak ile yaşanan sorunların ardından yürütülen çalışmalara da değinen Bülent Tüfenkci, Habur Sınır Kapısında gümrük işlemlerinin etkin bir şekilde tamamlanması için gümrük sahasının işleyişi ile ilgili yeniden dizayn edilmesine yönelik çalışmalar ve Habur Sınır Kapısı ile İbrahim Halil Sınır Kapısı arasında bulunan iki köprüye ilave üçüncü bir köprünün yapımına yönelik çalışmalar sürüyor” dedi. Irak’ın kuzeyinde yaşanan son gelişmeler çerçevesinde Ha-
Mustafa Açıkgöz
Mersin Gümrüklü Antrepocular Derneği Başkanı ve UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
M
ersin Gümrüklü Antrepocular Derneği Başkanı ve UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Mustafa Açıkgöz, Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasında lojistik maliyetlerin düşürülmesinin, rekabetçi yapının güçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını söyledi. Lojistik hizmetlerinin ticarete konu ürünlerin maliyetinde önemli rol oynadığını anlatan Açıkgöz, bu rakamların aşağı çekilmesi için limanlarda hızlı hareket edilmesinin, sınır kapılarındaki bekleme sürelerinin azaltılmasının, gümrüklü antrepoların tam kapasiteyle çalışmasının gerekliliğini anlattı. Dernek hakkında bilgi verip Mersin’de depolama ve lojistik sektörüne yönelik değerlendirmeler yapan Mustafa Açıkgöz şunları söyledi: “Sektörün kamu ile istişaresini sağlamak, eğitim kurumlarıyla ilişkilerini güçlendirmek, üniversite sektör ilişkisini artırmak adına faaliyete başlayan bir derneğiz. Sektörün birçok sorunu olmasına rağmen sahip çıkan olmadığı için bu derneği kurduk. Gümrüklü A tipi antrepoları temsil ediyoruz. Mersin’de 57 adet A tipi antrepo bulunmakta ve bunların yaklaşık yüzde 10’u soğuk hava deposu.” “Doluluk oranları azaldı, maliyetler arttı” Mersin’deki antrepoların geçmiş yıllarda yüzde 50-75 arası dolulukla çalıştığını hatırlatan Mustafa Açıkgöz, 2014 yılındaki transit taşımalarda bazı ürünlerin antrepolara konulmasının yasaklanmasının ardından bu oranın yüzde 2550 arasına indiğini belirtti. Aralarında tütün, alkol, muz, çay gibi maddelerin de bulunduğu birçok ürünün depolanmasının yasaklandığını belirten Açıkgöz şunları söyledi: “Genel olarak bakıldığında belki bölgemize çok fazla tütün, alkol, muz ve çay gibi ürünler gelmiyor olabilir ancak transit taşımalarda bir firma, aralarında bu yasaklı ürünle-
MTSO EK 3
CMYK
“Bakanlığımız artık çözüm odaklı çalışıyor” Bunca sorun arasında en büyük avantaj olarak Sayın Bakan önderliğindeki Gümrük ve Ticaret Bakanlığının çözüm odaklı çalışmasını gösteren Mustafa Açıkgöz, “Geçmişteki sorunlar bugünün belki de 10 katıydı. Son yıllarda sesimize kulak veriliyor ve çözüm odaklı çalışmalar yürütülüyor. Geçtiğimiz dönemlerde şehrin tüm dinamikleriyle bir araya gelerek Bakan Bey’e sorunlarımızı anlattık ve bir kısmı çözüldü” dedi. Şimdilerde yasaklı ürünlere yönelik çözüm beklediklerini yineleyen Açıkgöz, bu ürünlerin de yeniden gözden geçirilmesini istedi. “Lojistik demek hız demek” Lojistik sektöründeki en büyük gücün hız olduğuna değinen Mustafa Açıkgöz, gümrük işlemlerinin eskiye oranla hızlandığını ancak sınır kapılarındaki tıkanıkların devam ettiğini bildirdi. Benzer şekilde liman hizmetlerinde de yeterli hıza ulaşılamamasından şikayetçi olan Açıkgöz, “Lojistikte hareket kabiliyeti en yüksek bölgelerden birisi olmamıza rağmen pastadan almamız gereken payı alamıyoruz. Eksik olduğumuz alanlardaki sorunları gidermeliyiz” diye konuştu.
“Bulgaristan ile uzlaşma sağlandı”
Mersin ve hinterlandı için önem taşıyan bir diğer sınır kapısı ise Bulgaristan. Özellikle yaş meyve sebzelerin Avrupa’ya ihracatında büyük önem taşıyan Bulgaristan Gümrüklerinde uzun süreli beklemeler ve yüksek analiz ücretleri nedeniyle yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik çalışmaları ise Bakan Tüfenkci şöyle anlattı: “Bakanlığımız ile Bulgaristan Gümrük İdaresi arasında gerçekleştirilen temaslarda bekleme sürelerinin kısaltılması için alınacak tedbirler konusunda uzlaşma sağlandı. Bu çerçevede, özellikle yaş sebze meyve gibi çabuk bozulabilir ürün taşıyan çoğunlukla frigofrik araçların geçişlerine her iki taraf da öncelik veriyor. Yüksek analiz ücretleri ile ilgili olarak da sektörümüzün şikâyetleri Bakanlığımızca Bulgaristan tarafına iletilmiş ve söz konusu ücretlerin makul seviyelere çekilmesi talep edilmiştir.”
DENİZDEN KARAYA BORU HATTI İLE TAŞIMA
M
ersin aynı zamanda denizden karaya petrol ürünleri ve ayçiçeği yağı transferine olanak tanıyan bir de boru hattına sahip. Türkiye ve Mersin bölgesinin en büyük ve modern hattı olarak gösterilen Savka Platform ve Boru Hattı 12 metre draftta, 80.000 DWT kapasite ile aynı anda 2 geminin yanaşıp boşaltım/yükleme yapabileceği deniz platformuna sahip tek tesis. Aves İç ve Dış Ticaret A.Ş. ile KADOOĞLU Petrolcülük Taşımacılık Ticaret Sanayi İthalat ve İhracat A.Ş. ortaklığındaki tesis 282 metre boyunda bir platforma sahip. Tesisten 6 kilometrelik boru hattı ile Kadoil, Aves Doğu ve Aves Batı terminallerine iletim yapılıyor. Borular kanalıyla tesislerden gemiyle gemiden tesise yükleme yapılabiliyor. 2010 yılından bu yana faaliyette olan tesise ayda ortalama 3 gemi yanaşıyor.
Mersin’in lojistik gücü artırılmalı tutulmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Sarıdağ, ardından lojistik maliyetlerdeki artışta gümrük maliyetlerinin rolüne dikkat çekti. Gümrük işlemleri nedeniyle yaşanan bekleme sürelerinin en aza indirilmesinin bu anlamda önemli olduğunu dile getiren Sarıdağ şunları söyledi: “Sorunun gümrük ile liman arasında entegrasyon sağlanamamasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Mersin Limanı yeterli genişleme sahasına sahip olmadığı için yeterli muayene alanı açmakta sıkıntı yaşıyor. Üstelik gümrük müdürlüğü ile de yeterli entegrasyonu bulunmaması bir konteynerın x-ray cihazından geçmesinin bir haftayı bulmasını beraberinde getiriyor. Uzayan süreler ise zaman kaybı yanında bekleme süresi kadar ardiye masrafının artması anlamına geliyor. Gümrük işlemlerini uzatan bu durum ihracatı da ithalatı da olumsuz etkiliyor.”
rin de bulunduğu birçok ürünü aynı anda gönderiyor. Bir ürünün depolamasına izin verilip diğerine verilmediğinde bu firma da ürünün bir kısmını Türkiye’ye bir kısmını başka bir ülkeye göndermiyor. Böyle olunca Mersin’i pas geçip tüm ürününü başka bir ülkeye yönlendiriyor. Bu nedenle depolarımızda doluluk oranlarımız ciddi ölçüde düştü. Bu yasaklamanın yeniden gözden geçirilmesini bekliyoruz. Depolardaki doluluk ne kadar artarsa depolama maliyetleri de o kadar düşecektir.” “Pazarımızı kaybediyoruz” Mersin’e gelen ürünlerin büyük bölümünün yaşanan bu sıkıntı nedeniyle başka pazarlara yöneldiğini bildiren Mustafa Açıkgöz, 2014’ten bu yana sektörün yaklaşık 1,5 milyar dolarlık kayıp yaşadığını söyledi. Buna bir de komşu ülkelerde yaşanan savaş ortamının eklenmesiyle birlikte oldukça sıkıntılı bir süreçten geçtiklerini vurgulayan Açıkgöz, firmaların artık yeni yatırımlar düşünemez olduğunu ve mevcutlarını koruma çabasına girdiklerini bildirdi. Son 10 yılda Mersin’de yapılan antrepoların hepsinin son teknoloji ile donatıldığına da değinen Açıkgöz, gerek lojistik gerekse depolamada İstanbul’dan sonra ikinci sırada bulunduklarını anlattı. Mersin’in Doğu Akdeniz’in en önemli limanına sahip olduğunu da hatırlatan Açıkgöz, bölgenin Doğu Akdeniz’in lojistik merkezine dönüşmesi için altyapının oldukça uygun olduğunu söyledi.
bur Sınır Kapısı’nın kapatılması ve belli ürünler bazında sınır geçişlerinin kısıtlanması dahil her türlü alternatif üzerinde durulduğuna dikkat çeken Tüfenkci yapılan çalışmaları şöyle özetledi: “Kapının kapatılması durumunda kullanılabilecek alternatif güzergahlara ilişkin olarak Bakanlığımız çalışmaları sürüyor. Bu kapsamda, Ovaköy mevkiinde gümrük hizmeti verilmesi amacıyla 4 Mayıs 2004 tarihli ve 2004/7276 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ali Rıza Efendi Gümrük Müdürlüğü kurulmuş ve 21 Nisan 2014 tarihli ve 2014/6271 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ovaköy daimi hudut kapısı ilan edilmiştir. Habur Sınır Kapısı’nın kapatılması durumunda Ovaköy Sınır Kapısı’nın alternatif olarak kullanılabileceği değerlendirilmektedir. Bu amaçla kapının kesin yer tespitinin yapılmasından sonra hudut kapısının inşa edilmesi, hudut kapısı bağlantı yollarının ve kapı bölgesinde inşası gerekecek köprünün yapılmasına ilişkin çalışmalarımıza gerektiğinde hız verilecektir.
Hüseyin Sarıdağ
Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı
M
ersin ekonomisinin limanı nedeniyle kurulduğu yıllardan itibaren dış ticaretle büyüdüğünü anlatan Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı Hüseyin Sarıdağ, önümüzdeki günlerde bu ekonomik gücün ve refahın daha da artması için lojistik altyapının gelişmesi gerektiğini vurguladı. Mersin’de lojistik ve gümrük sektörlerinin lokomotif sektörler olduğunu kaydeden Sarıdağ, “Ancak bu sektörlerin gelişimi noktasında yeterince fırsat tanınmadığı da bir gerçek. Bugün belki Mersin Serbest Bölge’ye ilave alan açıldı ve yeni tahsisler geldi ama bu çok önce yapılması gereken bir çalışmaydı. Serbest Bölge’nin genişlemesi demek ticari sirkülasyonun artması demek” ifadelerini kullandı. Benzer şekilde Mersin Limanı’nın genişlemesi gerektiğine de değinen Sarıdağ, limanın genişlemesinin de iş hacminin artması anlamına geleceğini vurguladı. Mersin Limanı dışında 1 milyar dolar bütçeli ayrı bir ana liman projesi bulunduğunu hatırlatan Sarıdağ, “Ancak bu projenin henüz ihalesi yapılmadı. Kağıt üzerinde kaldı. Projenin hayata geçirilmesi halinde Mersin’i kimse tutamaz” değerlendirmesini yaptı. Mersin’de lojistiğin, paralelinde gümrük sektörünün de oldukça güçlendiğine dikkat çeken Sarıdağ, derneğe üye 132 adedi Mersin merkezli olmak üzere toplam 155 adet gümrük müşavirlik firmasının faaliyette olduğunu anlattı. Bu firmalarda 253 adet gümrük müşaviri, 48 adet yetkilendirilmiş gümrük müşaviri, 892 müşavir yardımcısı, 548 stajyer ve 4 bine yakın ofis elemanı olmak üzere toplamda 5 bine yakın kişiye istihdam sağlandığına değinen Sarıdağ, aileleri ile birlikte bakıldığında yaklaşık 15 bin kişinin geçimini bu sektörden sağladığını bildirdi. Gümrük işlemleri daha da hızlanmalı Mersin’in Türkiye’nin en büyük limanına sahip olması nedeniyle gümrük işlemlerinin de oldukça yoğun yapıldığını anlatan Hüseyin Sarıdağ, son dönemlerdeki iyileştirmelerle işlemlerin hızlandığını, ancak bunun yeterli olmayıp iyileştirme çalışmalarının devam etmesini beklediklerini söyledi. Özellikle ihracatta rekabetçi yapının güçlenmesinde lojistik hizmetlerin maliyetlerinin düşük
“Yasaklı ürünler gözden geçirilmeli” Mersin’de bugün çok sayıda gümrüklü antrepo açıldığına da değinen Hüseyin Sarıdağ, bu antrepoların yüzde 60-70 kapasite ile çalıştığını anlattı. Ancak kimsenin işinden memnun olmadığını dile getiren Sarıdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bölgemizde bir üründe yaşanan sıkıntının ardından belirli ürünlerin antrepoya alınmasına yasak getirildi. Özellikle muza getirilen yasak nedeniyle soğuk hava deposu olan antrepolarda önemli sıkıntılar yaşandı. Bu şartlar altında belirli yükler Mersin’e gelmek yerine Basra Körfezi’ne kaymaya başladı. Bu da araç başına yaklaşık 5 bin dolara yakın bir rakamın başka ülkeye gitmesi anlamına geliyor. Transit işlemlerde büyük sıkıntılar var. Bu nedenle yasaklı ürünlerin yeniden gözden geçirilmesini talep ediyoruz.” İşlem hacminin artması noktasında ihracattaki kırmızı hat uygulamasının da Mersin üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu da anlatan Sarıdağ, “Mersin’in jeopolitik konumu nedeniyle buradan çıkan ürünler risk düzeyi yüksek ülkelere ulaşıyor. Bu nedenle kırmızı hat uygulaması Mersin Gümrüğü’nde diğer gümrük bölgelerinin 3-4 kat fazla. Oysa buradan işlemler oldukça titiz yapılıyor. Bu durum yeniden gözden geçirilmeli” diye konuştu. “Tek pencere sistemi işimizi kolaylaştırdı” Bununla birlikte gümrük sistemlerindeki gelişen teknolojik altyapının işlemleri hızlandırdığına da değinen Hüseyin Sarıdağ, özellikle tek pencere sistemi ile artık diğer kurumlardan online ortamda izin almaya başladıklarını, bu sayede bir taraftan işlem süresi kısalırken diğer taraftan sahte belge oluşumunun da engellendiğini söyledi. Bu sayede risklerin azaldığını da ifade eden Sarıdağ, Mersin’deki gümrük firmalarının da çağa ayak uydurma yolunda hızla kendilerini geliştirdiğini dile getirdii. Konuşmasının sonunda ihtisas gümrüklerine de değinen Sarıdağ, geçmiş yıllarda Mersin’in mobilya ihtisas gümrüğü olduğunu hatırlatarak, “Bu uygulama gerekçe gösterilmeden iptal edildi. İthalatçıların maliyetleri arttı. Yerli üreticiyi korumak adına farklı önlemler alınabileceği kanaatindeyim. Ayrıca ihtisas gümrüklerinde ihtisas sahibi memurların çalışması halinde işlemlerin de hızlanacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
4
26 Kasım - 9 Aralık 2017
MERSİN DEMEK, TÜRKİYE DEMEK Türkiye’deki lojistik sektörünü değerlendiren UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye’nin transit taşımadaki gücünün artmasının Mersin’in bu alandaki gücünün artmasıyla doğru orantılı olduğunu söyledi. “Aslında lojistik sektöründe Mersin demek, Türkiye demektir” ifadesini kullanan Nuhoğlu, ardından lojistik faaliyetlerinin nasıl geliştirilebileceğinin ipuçlarını verdi.
U
luslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, bir taraftan dernek çalışmaları hakkında bilgi verirken diğer taraftan sektöre yönelik değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Mersin’in lojistik kabiliyetlerini değerlendiren Nuhoğlu, sonrasında neler yapılması gerektiğini anlattı. Türkiye’nin AB, Asya ve Ortadoğu ülkeleri arasında uluslararası taşımacılık için bir köprü görevi üstlendiğine dikkat çeken Nuhoğlu, “Mersin de başta Irak olmak üzere İran, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu ülkelerine yapılan transit taşımacılığın merkezini oluşturmaktadır” dedi. Mersin’in taşımacılıkta merkez olmasında ana lokomotifin Mersin Limanı, Serbest Bölge ve güçlü lojistik altyapısı olduğunu vurgulayan Nuhoğlu, bu üç bileşen önündeki engellerin kaldırılması halinde Mersin’in ve paralelinde Türkiye’nin transit taşımacılıktaki payının artacağına işaret etti. Mersin ticaretinde önemli rol üstlenen Irak ve İran’da yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Nuhoğlu şunları söyledi: “Son dönemde Irak’ta meydana gelen gelişmeler oldukça önemli. Sıkıntılı bir süreçten geçiliyor ancak, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile Merkezi Hükümetin sınır kapılarını ortak yönetmeleri konusunda anlaşmaları güzel bir gelişme. Bu anlaşmalarının kalıcı hale gelmesiyle birlikte Irak Merkezi Yönetimi’ne yaptığımız ihracatın önündeki engeller kalkacaktır. Musul’un da İŞİD’in yönetiminden alınması ile beraber Irak Merkezi Yönetimi’ne olan ihracat ve taşıma sayılarımızın orta vadede 2013 yılı seviyelerine çıkabileceğini öngörüyoruz. Ayrıca eskiden İran üzerinden yapılan transit taşımacılıkta alınan geçiş ücretinin kaldırılması, Özbekistan davetiye ve vize süreçlerinin bir haftada tamamlanması ve bu ülkeye geçiş belgeleri temininde yaşanan sorunların ortadan kalkması, Türkmenistan vizelerindeki sorunların çözülmesi halinde Mersin’den Türkî Cumhuriyetlere yapılacak transit taşımacılığın da daha çok artacağını öngörmekteyiz.” “Öncelikli hedef, Lojistik Merkez” Mersin’in lojistik alanındaki gücünü üst noktalara taşıyabilmesinin formülünü de veren Çetin Nuhoğlu şöyle konuştu: “Mersin’de bir Lojistik Merkez kurulması bizim ve Mersin’de bulunan tüm taraflar için öncelikli hedeftir. UND olarak Mersin Lojistik Merkezi’nin kurulması için oluşturulan Lojistik Platform’unda ilk günden beri yer aldık, katkıda bulunduk. Bilindiği gibi Lojistik Merkez’in önündeki yerel engellerin ortadan kaldırılması biraz zamana yayıldı. Yerel sorunlar çözüldükten sonra maalesef bazı bürokratik engeller oluştu. Lojistik Merkez Projesi’nin hayata geçmesiyle, çok uluslu şirketler Mersin’de yer alacak ve bununla beraber transit taşımalardaki sayımız artacaktır. Bunun yanı sıra Mersin Limanı’nın fiyat politikası da önemli bir konu. Eğer MIP, liman hizmetleri ücretlendirme politikasını değiştirebilirse, biraz daha ekonomik koşullar sağlarsa, transit taşımacılığın artmasında olumlu bir etki yaratacaktır. Mersin’in 2’nci büyük limanı olan
İsmail Ceylan
Yer Altı Doğalgaz ve Akaryakıt Depolama Sempozyumu Düzenleme Kurulu Üyesi
Çetin Nuhoğlu
UND Yönetim Kurulu Başkanı
Taşucu Seka Limanı’nın özeleştirilmesinin de uluslararası taşımacılığa olumlu yönde etki edeceğini düşünüyoruz. Daha önce kısaca değindiğimiz gibi başta İran ve Irak olmak üzere transit/ikili taşıma yapılan ülkelere olan sınır kapılarında yaşanan beklemelerin önüne geçilmesi, iyileştirilmesi halinde lojistik maliyetler düşecek, mallar zamanında raflarda yerini alabilecektir. Bu durumda da maliyetler düşecek transit taşımacılık ve ihracat Mersin’de ve paralelinde Türkiye’de artacaktır.”
Lojistik; hızlı, kolay ve ekonomik olan yolu seçer. Hızlı olmak için altyapımız müsait. Kolay olmak için mevzuatımızı iyileştirmemiz lazım. Bizim yollarımız Avrupa’ya göre ucuz ancak Türkiye parkurunda iki günde kat edeceğini 4-5 günde yaparsa araç maliyetleri artacağından ülkeler ve transit yollar bizi tercih etmeyecektir. Kolay, hızlı ve ekonomik bir güzergâh inşa etmeliyiz. “Kolay, hızlı ve ekonomik bir güzergah inşa etmeliyiz” Çetin Nuhoğlu konuşmasını Türkiye’deki lojistik sektörüne yönelik değerlendirmeleriyle sürdürdü. Türkiye’nin lojistik altyapı yatırımları konusunda ciddi adımlar atarak önemli başarılar elde ettiğini hatırlatan Nuhoğlu, “Ancak Dünya Bankası tarafından 2 yılda bir yapılan Lojistik Performans Endeksini incelediğimizde son 2 yıla göre 4 sıra gerilediğimizi görüyoruz. Maalesef Türkiye’nin, ulaştırma lojistik altyapıları ile kazandığı puanları gümrüklerdeki bekleme süreleri gibi birtakım problemler sebebiyle kaybettiğini görüyoruz. Ülkemiz bu noktada yatırım cazibesini de kaybediyor. Çünkü Türkiye eşya taşımacılığında, eşyanın kolay çıkabildiği, kolay geçebildiği ve kolay girebildiği bir ülke değil. Bu süreçleri iyileştirmeliyiz” dedi. Gümrüklerin alt yapısının iyileştirilmesi ve gümrüğün karşı tarafındaki diğer ülkelerle iyi ilişkiler geliştirip iki gümrüğün tek gümrük gibi idare edilmesi gerektiğine değinen Nuhoğlu, son dönemlerin en kritik konusu olarak gümrükleri gösterdi. Türkiye’nin tüm gümrüklerinden yarım günde çı-
kılması gerektiğini vurgulayan Nuhoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “2016 yılı Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında Erenköy’den çıkan bir aracın Kapıkule’yi terk etme süresine baktık. 3 aylık dönemde 20 bin aracı test ettik. Araçlarımızın ortalama 37 saatte yurt dışına çıkarabildiğimizi gördük. Bu, çok kötü bir rakam. Lojistik; hızlı, kolay ve ekonomik olan yolu seçer. Hızlı olmak için altyapımız müsait. Kolay olmak için mevzuatımızı iyileştirmemiz lazım. Bizim yollarımız Avrupa’ya göre ucuz ancak Türkiye parkurunda iki günde kat edeceğini 4-5 günde yaparsa araç maliyetleri artacağından ülkeler ve transit yollar bizi tercih etmeyecektir. Kolay, hızlı ve ekonomik bir güzergâh inşa etmeliyiz.” “Aile şirketleri kurumsallaşmalı” Türkiye’deki şirketlerin büyük bölümünün aile şirketi olduğunu ve pek çok ciddi aile şirketinin dahi en büyük sorununun kurumsallaşamamak olduğunu kaydeden Çetin Nuhoğlu, bu sorunun çözümünün ikinci neslin eğitiminde yattığını vurguladı. Lojistik sektöründe ikinci nesle dönüşün çok arttığına işaret eden Nuhoğlu, “Bunun için gençler eğitim alıyorlar ancak tabi ki gençlere bir de alan tanımlamak lazım. Bizler 30-40 yıllık tecrübemizle hareket ediyoruz onlara çok küçük de olsa hatalar yapma imkanı vermeliyiz. Bilmeliyiz ki bu gençler daha iyi eğitim aldılar ve bizim 30 yılda geldiğimiz noktaya 3 yılda 2 yılda gelecekler. Gençler cesaretlendirildiği sürece kurumlar değişecek dönüşecektir” dedi. Kurumsallaşma için devredilebilir bir tecrübeye ihtiyaç olduğunu da ifade eden Nuhoğlu, “Tecrübenin olabildiğince yazılı hale getirilmesine ihtiyaç var. ISO 9000 kalite sistemleri gibi, toplam kalite yönetimi gibi kurumsal yaklaşımlarla sektörün, şirketin tecrübesini yazılı hale getirmek lazım. Bunlar yazıya dökülmezse bir sonraki nesle devredilmesi çok zor olacaktır” diye konuştu. “Lojistik, günceli yakalayanların yükseldiği bir sektör” Kurumsalda çalışmaların bir danışman ile başlatılması gerektiğine işaret eden Çetin Nuhoğlu, bu süreçte gençlerin görevlendirilmesi gerektiğini kaydederek sözlerini şöyle tamamladı: “Gençlerin bu sürecin içinde durması oryantasyonlarını, konuya adaptasyonlarını hızlandıracaktır. Ardından birinci nesil kenara çekilip danışman desteği vermelidir. Çünkü artık iş modelleri değişiyor, genç neslin dünyaya entegre olması eskilere göre daha kolay. Özellikle bizim sektörümüzde günceli takip edemeyen hayatta kalamaz. 15 yıl önceki sektörümüzde en öndeki 10 firmaya bakın bunların en az 5’i hayatta değil. Diğer 5’i de aşağılarda. Bugünün ilk 10 firmasına bakın. En başarılı ilk 5 firma belki de 15 yıl önce yoktu. Bir kısmı da çok aşağılardaydı. Yani aynı ortamlarda birileri dibe inerken birileri yükseliyor. Bu aslında günceli yakalayanların yükseldiği bir sektör. Dolayısıyla yeni nesli desteklemek güçlendirmekte yarar var.”
Z
engin araç filosuyla lojistik sektöründe bir adım öne çıkan Mersin, teknik altyapısı kadar depolama kapasitesiyle de ön planda. Mevcut durumda yer üstündeki depo ve antrepo yatırımları ile sektördeki gücünü hissettiren kent, son dönemlerde yer altı depolamasındaki potansiyeliyle de adından söz ettiriyor. Mersin ve paralelinde Çukurova, toprak yapısı, teknik olanakları ve denize yakınlığıyla özellikle akaryakıt ve doğalgazın yer altında depolamasında önemli bir adres olarak gösteriliyor. Mersin, ithalat ve ihracata konu olan ürünlerin depolanması yanında akaryakıt depolamasında çok sayıda tesise sahip. Tesisler, özellikle Kazanlı ve Karaduvar bölgesinde yoğunlaşıyor. Sektör temsilcileri ise bu tesislerin yer altına alınarak bölgenin daha güvenli hale getirilmesinin yollarını araştırıyor. Depoların yer altına inmesi ile mevcut bölge tarımdan turizme kadar birçok farklı sektörün kullanımına açılabilecek. Yer Altı Doğalgaz ve Akaryakıt Depolama Sempozyumu Düzenleme Kurulu Üyesi ve Danışman İsmail Ceylan, konuyla ilgili bilgi verdi. Mevcut durumuyla akaryakıt depolarının yoğunlaştığı Karaduvar, Kazanlı bölgesinin bombaya benzediğini kaydeden Ceylan, bu alanda bir tesiste çıkacak yangının tüm bölgeyi tehdit edeceğine dikkat çekti. Bu nedenle depolamanın yer altına alınmasının hem sektör hem de kent güvenliği açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Ceylan, “Türkiye’de teknik açıdan yer altı depolamasında en uygun bölge Mersin. Bu imkan iyi değerlendirilmeli. Ayrıca depoların yer altına indirilmesiyle yeni üst yapı yatırımları için büyük bir arazi kazanımı da sağlanacak” değerlendirmesini yaptı.
“Mersin uygun kalitede tuz yataklarına sahip”
Yer altı depolaması için ilk olarak tuz yataklarına ihtiyaç olduğunu anlatan İsmail Ceylan şu bilgileri verdi: “Mersin uygun kalitede tuz yataklarına sahip. İkincisi bu tuzu çıkartıp depolama için yer açtığınızda tuzu atabileceğiniz deniz var. Ayrıca akaryakıtı ulaştırabileceğiniz bir limana sahipsiniz. Bu nedenle Türkiye’de akaryakıtın yer altında depolamasında en uygun bölge olduğunu söyleyebilirim. Örneğin Yozgat’ta tuz yatakları var ama bu tuzu atabileceğiniz bir deniz yok. Bu nedenle Mersin’in imkanları iyi değerlendirilmeli.” Yeraltında oksijen bulunmaması nedeniyle yanma, patlama riskinin de bulunmadığını bu nedenle güvenli bir depolama alanı olduğunu kaydeden Ceylan, aynı zamanda büyük hacimlerle depolamaya da olanak sağlandığını, böylece ticari avantajlar elde edildiğini söyledi. “Hem güvenli, stratejik hem de ekonomik bir yatırım fırsatı”
Yatırım maliyetlerinin de yer üstündeki depolama alanlarına göre 1/3’ten 1/10’a kadar değişen oranla daha uygun olduğunu vurgulayan İsmail Ceylan, hem güvenli, hem stratejik hem ekonomik bir yatırım fırsatı olduğunu açıkladı. Petrolün ucuz olduğu dönemlerde volümlü depolama yapılarak büyük avantajlar elde edilebileceğine dikkat çeken Ceylan, Mersin ve Adana bölgesinde doğalgaz depolamalarının yer altına inmeye başladığını, bunun akaryakıt için de kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. Dünyada bu yöntemle en büyük depolamanın Amerika’da Avrupa’da ise en büyük depolamanın Almanya’da yapıldığını bildiren Ceylan, “Almanya bir seferde 6 aylık gazını bu yöntemle depoluyor” dedi. Enerji ithalatı projeksiyonlarının uzun vadeli yapmasına rağmen bu enerjinin depolanmasına dair projeksiyon yapılmadığını kaydeden Ceylan, yer altı depolarının yapılmasının 10 yılı aldığını bu nedenle vakit kaybedilmeden yapımına başlanması gerektiğini söyledi. Başlangıç için yaklaşık 150 bin dolarlık Ar-Ge bütçesi ile proje lokasyonunun belirlenebileceğini anlatan Ceylan, “Yerin belirlenmesi sonrasında yatırım tek bir yatırımcı tarafından yapılabileceği gibi içinde Enerji Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, MTSO ve sanayicilerin de bulunduğu bir konsorsiyumla da yapılıp işletilebilir. Bu yatırım çevresel avantajları kadar ticari getirisi de yüksek bir yatırım olduğu unutulmamalı” değerlendirmesini yaptı.
UMAT ANTREPOLARI, YENİ YATIRIMLARLA UN RO-RO YENİ YATIRIMLARIYLA İTALYA OPERASYONUNU HIZLANDIRIYOR SEKTÖRDEKİ GÜCÜNÜ ARTIRACAK Güngör, “Firmalar karayolu yerine son larımızı iki katına çıkardık” dedi.
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) iştirakleri arasında yer alan, yönetiminde Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) da bulunduğu UMAT Umumi Mağazalar Türk A.Ş, Mersin Yenitaşken Şubesi’nde yaptığı yenilikler, yeni hizmet anlayışı ve güçlü kadrosu ile antrepoculuktaki etkisini sürdürüyor. Umumi Mağazalar Türk A.Ş, Mersin’in yanı sıra İzmir ve İskenderun’da da faaliyetlerine devam ediyor. Yenileme çalışmalarıyla Mersin’deki etkinliğini önümüzdeki süreçte daha da artırmak isteyen UMAT, paralelinde bölgedeki hizmet kalitesini de artırmakta kararlı. Taşkent Gümrüklü A Tipi Genel Antreposu ile 5 bin metrekare kapalı alanda hizmet veren UMAT, bunun yanında 15 bin metrekare civarında olan arsasını ise arz-talep doğrultusunda değerlendirip yeni
MTSO EK 4
CMYK
yatırım projeleri üzerinde çalışıyor. Profesyonel 12 kişilik kadrosu ile hizmetlerin devam ettiği antrepolarda soğuk hava dışında her türlü ürün grubuna hizmet veriliyor. Limana yakınlığının getirdiği avantajının yanı sıra sağlayacağı fiyat avantajlarıyla da UMAT, lojistik yarışında bir adım öne çıkmayı hedefliyor. Antrepoda, bölgedeki dış ticaret firmalarının ağırlıklı olarak bakliyat sektöründe faaliyet göstermesi nedeniyle 2018’de bakliyatın yanı sıra paletli hammadde de öncelikler arasında tutuyor. UMAT Umumi Mağazalar Türk A.Ş: Umumi Mağazacılık yapmak üzere 1937’de Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulmuştur. Umumi Mağazalar; Makbuz ve Rehin Senedi verme karşılığında serbest, gümrüklenmemiş veya tekel altında bulunan malları
emanet olarak kabul etmek ve mal sahiplerine de, bu senetlerle malları satabilme veya rehin olarak verebilme imkanını tanıyan kuruluşlardır. UMAT kuruluşunu takiben ilk şubesini Mersin’de açmıştır. Bunu takiben sırasıyla İstanbul, İzmir, Samsun ve İskenderun da şubeler kurularak faaliyete geçirilmiştir. Ancak ülkemizde Umumi mağazacılığın ticari önemi ve değerinin kafi derecede tanıtılmaması, limanlardaki antrepoların devlet tekeline alınması nedeniyle gelişerek, uygulamaya geçilememiştir. Bu nedenle UMAT, Umumi Mağazacılık faaliyetlerinin yanı sıra ticari faaliyetlere yönelmiş ve 1986’dan itibaren de mevcut depolarında antrepoculuk faaliyetlerine başlamıştır. Diğer taraftan ticari faaliyetlerini de her geçen gün geliştiren UMAT, ithalat ve ihracatta ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır. UMAT Antrepolarında şu hizmetler verilmektedir: • Ardiye hizmetleri • Tahmil, tahliye hizmetleri • Kantar hizmetleri • Aktarma hizmetleri • Hammaliye hizmetleri • Tüm girdi çıktıların bilgisayarlarda depolandırılması Liman ve gümrük binalarına yakın modern antrepolar 24 saat güvenlik kontrolü ve sigortalanma başta olmak üzere; 3. şahıs mallarına tam emniyet garantisi verilmektedir.”
Ersin Sadık Güngör UN Ro-RoMersin Müdürü
M
ersin Limanı’ndan İtalya’nın Trieste Limanı’na haftanın iki günü hizmet veren UN RO-RO, gelecek yılın başında tamamlamaya hazırlandığı yatırımlarıyla İtalya’daki operasyon hızını artırıp bekleme sürelerini minimuma çekmeyi hedefliyor. Mersin’den şu anda Çarşamba ve Cumartesi olmak üzere haftanın iki günü İtalya’nın Trieste Limanı’na hizmet verdiklerini anlatan UN RO-RO Mersin Müdürü Ersin Sadık Güngör, bir taraftan verdikleri hizmetleri çeşitlendirirken diğer taraftan devam ettikleri yeni yatırımlarla kalitelerini istikrarlı şekilde yükselttiklerini söyledi. Geçen yıla göre bu yıl ihracat ve ithalat taşımalarında yüzde 10 civarında bir artış yakaladıklarını ifade eden
yıllarda büyük oranda deniz taşımalarını tercih ediyor. Bu sayede karayolundan giderek Bulgaristan başta olmak üzere diğer sınır kapılarını geçmek, yollarda ekstra ücretler ödemek zorunda kalmıyorlar. Aynı zamanda mazottan tasarruf sağlıyorlar, şoför maliyeti azalıyor ve araç amortismanı gibi giderlerin önüne geçiliyor” diye konuştu. Son dört yıldır başlattıkları dorse taşıması ile taşıma sürelerini daha da kısalttıklarına değinen Güngör şu bilgileri verdi: “Son dört yıldır firmalarımızı komple araba yerine dorse taşımasına yönlendiriyoruz. Bu sayede limandan inen dorseleri yine tren yolu ile Avrupa’nın şehirlerine, örneğin Köln’e taşıyıp oradan da yine dorseyi arabaya bindirip Köln’deki bir marketin önüne bırakabiliyorlar. Yani yalnızca son anda kılcal noktalara araçla taşıma yapılıp bu sayede yine İtalya’dan diğer ülkelere geçişte birçok gümrük kapısının işlemleri ya da talep edilen evrakların düzenlenmesi ile uğraşılmamış oluyor.” “Tren hattı yatırımımız sürüyor” Dorse taşımasının ardından son iki yıldır konteyner taşımasına başladıklarını da bildiren Ersin Sadık Güngör, bünyelerinde yer dorsesi yatırımı yaparak konteyner taşıması gerçekleştirdiklerini de anlattı. Bu hizmete de talebin oldukça yüksek olduğuna dikkat çeken Güngör, “Geçen yıla göre bu yıl konteyner taşıma-
UN RO-RO olarak Trieste Limanı’na ortak olduklarını hatırlatan Güngör yeni yatırımlarını ise şöyle anlattı: “Mevcut durumda Trieste Liman’ı oldukça yoğun. Limana bir tren hattı bağlantımız var ama tren bekleme süreleri limanın dolmasını da beraberinde getiriyor. Bu durumda Gelen gemiler yüklerini rahat boşaltamıyor, operasyonlar gecikiyor. Biz de bu sorunu çözmek adına yatırımlara başladık. Bir taraftan yeni tren hattı yatırımı gerçekleştiriyoruz ki bu sayede aynı anda iki tren birden yüklenebilsin ve bekleme süreleri azalsın, diğer taraftan ise saha açma ve genişletilmesi yönünde yatırımlarımız devam ediyor. Her iki yatırımın da 2018 yılı Ocak ayında tamamlanmasını hedefliyoruz.” Artacak işlem hacmine yanıt verebilmek, TIR operatörlerine daha iyi hizmet verebilmek adına limanda kreyn yatırımlarının gerçekleştiğini de kaydeden Güngör, sözlerini şöyle tamamladı: “Deniz taşımasının önemi her geçen gün daha fazla anlaşılıyor ve biz de firma olarak talepler doğrultusunda kendimizi yenilemeyi sürdürüyoruz. Ancak bizim en büyük isteklerimizden birisi Mersin Limanı’na üçüncü gemiyi getirebilmek. Mevcut durumda rıhtım darlığı ve Kıbrıs gemilerinin çok uğrak yapması nedeniyle saha kapasitesi bu talebimizi karşılamak adına yeterli gelmiyor. Ancak gerekli altyapının oluşturulması halinde Mersin’den üçüncü bir gemimizi daha kaldırmak en büyük isteğimiz.”