Bakan Elvan’dan Arap dünyasına birlik çağrısı >4’te
‘Kız Kardeşim’ eğitimlerine katılan Mersinli kadınlar sertifikalarını aldı
Türk-Arap iş insanları, ikili görüşmelerde ilişkilerini pekiştirdi
>2’de
>2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Sanayi 4.0, yeni bir ‘Bürokrasi 4.0’ gerektiriyor… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 20| YIL: | SAYI: 17 |346 SAYI: | 21 298 Ocak | 6-19 - 3 Şubat ARALIK 2018 2015
Komiteler çalışmalarını anlattı
T
ürkiye genelinde yaklaşan Oda ve Borsa seçimleri öncesinde düzenlenen Meslek Komite Başkanları İstişare Toplantısı’nda başkanlar çalışma dönemlerinde aldıkları kararları ve gerçekleştirdikleri projeleri anlattı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komite Başkanları İstişare Toplantısı düzenlendi. Komite Başkanları çalışmaları hakkında bilgi verdi. Sektörlerinde yaşanan sorunların tespiti ve çözümü noktasında attıkları adımları, çözebildikleri, yarım kalan ya da çözülemeyen sorunları anlattı. Toplantı sonunda kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut tüm katılımcılara başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür etti. Birçok proje yapıldığını kayde-
den Başkan Aşut, “Toplantı boyunca sizler bana teşekkür ettiniz ama teşekkürü sizler hak ediyorsunuz. Çünkü sizler sektörlerinize sahip çıkarak bir yerlere taşımaya çalıştınız. Sektörünüzde bazı düzenlemeler yaparak eksiklerini tamamlamaya çalıştınız. Siz görevlerinizi yerine getirdiniz, ben de konumum gereği destek oldum” dedi. Komite toplantılarının daha verimli geçmesi, sesin daha çok duyurulabilmesi adına katılımcılığın artırılması gerektiğini de vurgulayan Aşut, komite toplantılarında ne kadar çok ses olursa o oranda doğru karar alınabileceğini söyledi. Komite Başkanları 2013 – 2018 yılı arasında yürüttükleri çalışmaları özetledi. > 7’de
Probiyotikler sebze ve meyvelerin üzerinde oluşturacağı kapsülle doğal koruma sağlayacak. Ürünün raf ömrünü de uzatacak olan bu yöntem, bir taraftan sebze ve meyvelerin market raflarında bozulmadan daha uzun süre kalmasını sağlayıp israfı önlerken, diğer taraftan ihracata gidecek ürünlere güç katacak.
irleşmiş Milletler Gıda ve Tarım ÇKA 2018 yılı Mali B Örgütü verilerine göre dünyada yaklaşık 2,5 milyar ton meyve ve Destek Programı’nı açıkladı sebze üretiliyor. Bunun yarıya ya-
Ç
ukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) 2018 yılı Mali Destek Programı açıklandı. Buna göre TR 62 Bölgesinde (Adana – Mersin) 2018 yılında 24 milyon TL’lik destek sağlanacak. Projeler için son başvuru tarihi elektronik ortamda 12 Nisan 2018 saat 23.59’a kadar ve evrak teslim tarihi ise 10 Nisan 2018 saat 17.00’ye kadar. Elektronik başvuru sonrasında elden ulaştırılmayan evraklar geçersiz sayılacak ve sonuçlar ise 25 Temmuz 2018 tarihinde açıklanacak. ÇKA 2018 yılı Mali Destek Programı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantının açılışında konuşan ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lutfi Altunsu bu yıl kalkınma ajanslarının biraz daha agresif hareket edeceğini ve sonuç odaklı çalışmalara ağırlık
verileceğini anlattı. ÇKA olarak bu yıl sonuç odaklı 3 program hazırladıklarını ifade eden Altunsu, “Bugün açıkladığımız mali destekler bu programlara yöneliktir” dedi. Altunsu programlarla ilgili şu bilgileri verdi: “İlk programı Mersin ve Adana’da yürütülen akıllı ihtisaslaşma, akıllı uzmanlaşma perspektifi ile rekabetçiliği artırma programı olarak planladık. Bu programda elde etmek istediğimiz sonuç göstergeleri ise; hedef ülkelere ihracat yapan firma sayısını artırmak, ihracat miktarını artırmak, ar-ge merkezli işletme sayısını, ar-ge personel sayısını ve anahtar etkinleştirici teknolojilerden yararlanan proje ile küme sayılarımızı artırmak olarak sıralayabiliriz.” > 5’te
Mersin’de ihracata yönelik ürün çeşidi artıyor
kını çürürken yüzde 25’i küflenerek henüz tüketici ile buluşmadan kullanılamaz hale geliyor. Dünya nüfusunun arttığı, kıtlık sorunun
MTSO 1
CMYK
Yaklaşık 4 yıl süren ar-ge çalışmaları sonrasında geliştirilen yöntemle bugüne kadar kiraz, kayısı, muz, domates ve üzümün raf ömrü; kokusu, tadı, görüntüsü değişmeden bir ay uzatıldı. Kuruyemiş ve kurutulmuş meyveler gibi kuru ürünlerde ise ciddi başarı yakalan-
dı. Bu ürünlere uygulanan teknolojik yöntemle sıcaklık ve neme bağlı oluşan aflatoksin artışını durdurup, ilk değerler bir yıla kadar sabitlenebildi. Yapılan çalışmanın detaylarını Nanomik Biyoteknoloji CEO’su Buse Berber Örçen, Mersinli sektör temsilcileriyle paylaştı. > 5’te
Türkiye için önemli ticaret ortağı:
Dana Adası Kolokyumu ve Sualtı Fotoğraf Sergisi düzenlendi
O
rta Avrupa ülkeleri arasında kültürel ve ekonomik gelişmişlik açısından ön sıralarda yer alan, lojistik bakımdan Avrupa’nın kalbinde bulunan Macaristan, Türkiye için önemli bir dost ve ticaret ortağı. Ancak ticari ilişkiler istenilen düzeyde değil. Bu ilişkilerin artırılması adına ulaşımdan finansal kaynaklara ulaşıma kadar birçok noktada son dönemlerde önemli adımlar atıldı. İki ülke arasında geliştirilmesi beklenen sektörlerin başında ise müteahhitlik, sağlık ve turizm geliyor. Macaristan’da 3 bine yakın Türk vatandaşı yaşıyor. Türkiye’de yatırım yapan Macar sermayeli şirket sayısı ise 79. Bu şirketlerin toplam yatırım miktarı yaklaşık 25 milyon dolar. Macaristan’da ise 18 Türk firması bulunuyor ve bu firmaların toplam yatırım tutarı 100 milyon Euro’yu bu-
Bilişim sektörü yol haritasını belirliyor
> 8’de
kendisini daha çok hissettirdiği günümüzde gıdaların güvenli korunması ve raf ömrünün uzamasının önemi büyük. Bu sorundan hareketle yola çıkan Nanomik Biyoteknoloji, geliştirdiği teknolojik yöntemlerle ürünlerin raf ömrünü bir aya kadar uzatıyor.
>2’de
luyor. Macaristan’daki Türk şirketlerin sağladığı istihdam ise yaklaşık bin 800 kişi civarında. Macaristan’da yabancı yatırımların artması, yatırımcılara destek olmak adına Macar Yatırım Teşvik Ajansı (HIPA) önemli bir görev üstleniyor. Bu kurum KOBİ’ler ile uluslararası firmalar arasındaki işbirliğini online tedarikçi veri tabanları işleterek, ücretsiz tedarikçi eğitimleri organize ederek ve profesyonel danışmanlık / aracılık hizmetleri vererek teşvik ediyor. Firmalarla birlikte düzenlenen eğitimlerde seri üretimin yanı sıra ar-ge ve yüksek katma değerli faaliyetlere odaklanılıyor. HIPA, doğrudan yabancı yatırımı teşvik etmenin yanı sıra işletmelerin gelişmelerini, Macaristan’daki projelere yerli ve yabancı yatırımcıları çekmeyi de öncelik olarak görüyor. > 6’da
İSGEV Vakfı Projesi desteklenecek SODES Projeleri arasında yer aldı >2’de
Avrupa’nın en iyi ofisi Mersin’de
> 3’te
> 2’de
2
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Türk-Arap iş insanları, ikili görüşmelerde ilişkilerini pekiştirdi
‘Kız Kardeşim’ eğitimlerine katılan Mersinli kadınlar sertifikalarını aldı
Türk-Arap Ekonomi Zirvesi ve Türk-Arap İş Forumu kapsamında, 12 Ocak tarihinde ikili iş görüşmeleri (B2B) gerçekleştirildi. B2B’lere çeşitli sektörlerden 170 yabancı firma ve yaklaşık 240 Türk firma yetkilisi katıldı.
M
ersin’de 11-13 Ocak tarihleri arasında düzenlenen Türk-Arap Ekonomi Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen ikili iş görüşmeleri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA), Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) ve Türk Arap Ülkeleri İşadamları Derneği (TURAB) işbirliğinde organize edildi. Görüşmelere gıda, turizm, tıbbi malzemeler, inşaat, enerji, kozmetik, temizlik ürünleri, tekstil, kuyum-
culuk, elektronik malzemeler ve merkezi klima sistemleri ile genel ticaret sektörlerinden yaklaşık 170 yabancı firma temsilcisi katıldı. Çoğunluğu Yemen olmak üzere Kuveyt, Bahreyn, Sudan, Malezya, Fas ve Somali’den gelen konuklar, bölgenin yatırım ve dış ticaret potansiyelini yerinde görme fırsatı buldu. Bölgenin ticari iş birliklerinin güçlenmesi adına düzenlenen görüşmelere Türkiye’den ise Adana, Antalya, Hatay, Kayseri, Koca-
eli, Konya başta olmak üzere çevre illerden yaklaşık 240 firma temsilcisi katıldı. Etkinlik kapsamında sektör temsilcileri, eşit sürelerde yüz yüze görüşmeler yaparak firmalarının hizmetleri ve projeleri hakkında bilgi aktardı. Karşılıklı fikir alışverişinde bulunan ve doğru bağlantılar kurma şansı elde eden iş insanları, kartvizit alışverişlerinin yanı sıra birçok alanda yabancı firmalara numune gönderimi de yaptı.
Bilişim sektörü yol haritasını belirliyor
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi üyeleri, bilişim sektöründe faaliyet gösteren Mersin Teknopark firmalarıyla ortak toplantı düzenledi. Daha önce de MTSO’da bir araya gelen taraflar, sektör olarak yol haritalarını belirleyerek işbirliklerini arttırma hedefinde. Mersin Teknopark’ta gerçekleşen toplantıya, MTSO Meclis Üyeleri Murat Yüksekbaş ve Veysel Baysal, MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun, Başkan Yardımcısı Mehmet İsa Oral ile Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz’ın yanı sıra teknopark firma yetkilileri katıldı. Teknopark firmalarının tanıtımının yapıldığı toplantıda firmaların yaşadıkları sorunlar ve MTSO’dan beklentileri görüşüldü. Firmalar ile
2
017 Yılı Sosyal Destek Programı (SODES) Ek Proje Teklif Çağrısı Döneminde hibe almaya hak kazanan ‘20 SODES Projesi’ ile ‘1 Güdümlü Proje’nin finansman sözleşmeleri Vali Ali İhsan Su başkanlığında yapılan İmza Töreni ile imzalandı. İSGEV Vakfı tarafından sunulan ‘Dezavantajlı Grupların Tekstil Sektöründe Ara Eleman Olarak Yetişti-
iş birliği ve melek yatırımcılarla irtibat kurulması da sağlandı. Ardından kısa bir değerlendirme yapan MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi Başkanı Tuncay Torun, verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyledi. Kısa vadede teknoloji üreten firmaların, hizmetlerinin ve ürünlerinin tanıtımına yönelik çalışmalar yapacaklarını belirten Torun, bu dokümanların dijital versiyonlarını ise internet ortamında yayınlamayı planladıklarını aktardı. Torun, hazırlanacak katalogların tanıtımı için çeşitli organizasyonlar düzenleyebileceklerini de kaydetti. Teknoloji üretimini desteklemek, artırmak adına çeşitli adımlar atmak istediklerine de değinen Torun, bunun için ‘Yılın Teknoloji Ödülleri’ adı altında, o yıl içerisinde üretilen en iyi teknoloji ürününe ödül verilebileceğini anlattı. Konuyla ilgili bir
proje hazırlayıp Oda Yönetim Kurulu ile paylaşmayı düşündüklerini ifade eden Torun, projeyi önümüzdeki süreçte teknoloji firmalarıyla yapacakları toplantılar sonucunda netleştireceklerini söyledi. Mersin’in teknoloji konusunda cazibe merkezi haline gelmesi için Teknopark ile ortak hedefler doğrultusunda çalıştıklarına işaret eden Torun, en büyük eksiklerinin ise tanıtım olduğunu kaydetti. Bu ve benzeri konular için Teknopark firmalarıyla bir araya geldiklerini anlatan Torun, toplantıda görüşülen konu başlıklarını ise şöyle sıraladı: “Kısa vadeli ve orta vadeli hedefler belirleyerek yol haritası çıkartmak. Mersin olarak bilinirliğimizin az olması nedeniyle reklam ve tanıtıma ağırlık vermek. Mersin OSB’de tanıtım toplantısı düzenlemek gibi, kentimizde üretilen ürünlerin daha çok kullanılması için çalışmalar yapmak. Uluslararası iş birliği toplantılarına Mersin firmalarının katılımını sağlamak. Sivil Toplum Kuruluşlarıyla iş birlikteliklerini arttırmak. Yerli üreticilerin ürünlerinin yer alacağı bir ürün havuzu oluşturup bu havuzun tanıtımını yapmak. Mersin’de teknoloji vizyonunun işlenmesi için ulusal fuar çalışması organize etmek.”
rilmesi’ Projesi de desteklenecek projeler arasında yer aldı. Vali Ali İhsan Su konuşmasında ilimizde özellikle dezavantajlı grupların sosyal imkânlarını arttırmak, onları istihdama kazandırmak, sosyal çevre, yaşam standartlarını yükseltmek amacıyla birçok projenin uygulamaya konulduğunu dile getirerek, 1. Dönem
Proje Teklif Çağrısı Döneminde 6 güdümlü proje ile 22 SODES projesinin uygulandığını; 2. dönemde ise 15 yerleşim yerine sosyal ve spor aktiviteleri yapılabilecek üniteler kazandırmayı hedefleyen 1 güdümlü proje ile 20 SODES projesinin uygulanacağını söyledi. Konuşmasının devamında, projelerin ilimizin gelişimi açısından önemine değinen Vali Su, “Bu konuda desteklerini esirgemeyen Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan’a şükranlarımızı sunuyor, finansman sözleşmesi imzalanan projelerin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” dedi. Vali Ali İhsan Su’nun konuşmasının ardından SODES kapsamında hibe almaya hak kazanan İSGEV Vakfı’nın da aralarında bulunduğu 20 proje sahibi kurum ve kuruluşun temsilcileriyle birlikte finansman sözleşmeleri imzalandı.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
T
ürkiye’nin 19 ilinde yaklaşık 2 bin 500 kadınla buluşan Kız Kardeşim Projesi’nin Mersin’deki eğitimleri tamamlandı. Eğitimlere katılan 49 kadın sertifikasını aldı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler İcra Kurulu ev sahipliğinde, Coca-Cola Türkiye, Anadolu Vakfı destekleri ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi işbirliğiyle gerçekleşen eğitimlere katılan kadınlar için sertifika töreni düzenlendi. MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler İcra Kurulu Başkanı Ayla Harp, Coca-Cola İçecek Türkiye Kurumsal İlişkiler Müdürü Demokan Konyalıgil ve Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri Direktörü Dr. Işıl Keskin Şahan’ın katılımıyla gerçekleşen törende 49 kadına sertifikaları verildi. Törende konuşan Boğaziçi Üniversitesi Yaşamboyu Eğitim Merkezi Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Projeleri Direktörü Dr. Işıl Keskin Şahan, okuryazar tüm kadınlara açık olan eğitimlerle, kadınların sosyal ve ekonomik hayata daha fazla katılımını hedeflediklerini söyledi. MTSO’nun ticaret ve sanayi odaları arasında önemli yeri olduğunu belirten Şahan, “Çünkü yerelde böyle bir projeyi hayata geçirebilmemiz için önemli bir paydaşımız, destekçimiz. Daha önce Kız Kardeşim Projesi gibi birçok önemli projeyi beraber bu salonda gerçekleştirdik. Vermiş olduğunuz desteklerden dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi. 2 yıldır yürüttükleri projenin, ilerleyen süreçte katma değeri yüksek çalışmalarla devam edeceğine inandığını aktaran Şahan, “Çok güzel bir şeye imza atıyorlar. Dolayısıyla 2018 ve daha sonraki yıllarda da proje kartopu gibi büyüyerek farklı noktalara ulaşacaktır” dedi. En büyük teşekkürü ise katılımcılara yaptığını kaydeden Şahan, şunları söyledi:
“Kendinize inanın ve güvenin. Biz kadınlar, farklı ağırlıkta iki karpuzu iki kolumuzun altında çok rahat şekilde taşıyabiliyoruz. Yeter ki buna inanalım, iç motivasyonumuzu yüksek tutarak, bunu hayatımızın her alanına uygulayalım. Yolunuz açık olsun. Hepinize iş hayatınızda ve sosyal yaşamınızda başarılar diliyorum.”
Dana Adası Kolokyumu ve Sualtı Fotoğraf Sergisi düzenlendi M ersin’de yerin üstü kadar altında da tarih yatıyor. Yapılan araştırmalarda kent kıyılarında yaşları 1000 ile 2 bin 700 arasında değişen 19 antik gemi batığı tespit edildi. Aynı zamanda Dana Adası üzerinde bulunan antik tersane, bölgenin geçmiş yıllardaki hareketli yapısını gözler önüne serdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO), Mersin ve Çevresi Turizm Alanı Altyapı Hizmet Birliği’nin de desteğiyle yürütülen su altı araştırmalarının ilk bulguları MTSO’da düzenlenen kolokyum ile bilim adamları tarafından her yönüyle değerlendirildi. Kolokyum ile eş zamanlı olarak Mersin kıyılarında yürütülen arkeolojik sualtı araştırmaları sırasında çekilen sualtı fotoğrafları da sergilendi. Kolokyumun konuşmacıları arasında Bilgi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Denker, Emekli Hitit Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ünal, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Şengül Aydıngün, Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz ve Çanakkale Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Haldun Aydıngün yer aldı. Kolokyumun konusunu ise Kültür Bakanlığı izniyle Silifke Müze Müdürlüğü başkanlığında, Yrd. Doç. Dr. Hakan Öniz’in bilimsel danışmanlığında
2015 yılında Dana Adası üzerinde bulunmuş olan antik tersane oluşturdu. Tersaneye ait 276 adet çekek yeri olarak kullanılan rampanın tespit edildiği anlatılan toplantıda, bu bulguların 276 adet geminin aynı anda üretilebileceği anlamı taşıdığına değinildi. Bu rampalara 13 metreden 38 metreye kadar her boyda geminin, sandalın çekilebileceğinin anlatıldığı kolokyumda, rampaların üzerlerinin, üretilen gemilerin rüzgara karşı korunması adına kapalı olduğuna dair bulgulara rastlandığı da belirtildi. Bu gemilerin savaş gemisi mi yoksa ticari gemiler mi olduğuna dair henüz net sonuçlara ulaşılamadığı anlatılarak çekek yerlerinin arkasında da işlikler, tersane işçilerinin kaldığı konaklama üniteleri, yöneticilerin evleri, güvenlik kuleleri gibi çok sayıda yapının tespit edildiği ifade edildi. Bölgenin; Tunç çağından Doğu Roma
Dönemine, Perslerden Hititlere kadar pek çok döneme, pek çok uygarlığa evsahipliği yaptığına dair izler bulunduğuna da değinilen toplantıda bölgenin önemli ticaret yolları üzerinde bulunduğu, önemli taşıma güzergahlarını kısaltacak özelliklere sahip olduğunun tespitleri paylaşıldı. Dana Adası’nda neden bu kadar büyük bir denizcilik altyapısı oluşturulduğu, bu kadar büyük yatırımların hangi beklentilerle yapıldığının ise henüz tam olarak tespit edilemediği bildirildi. Dana Adası’ndaki kazıların artırılması halinde tüm soruların yanıtlarına ulaşılabileceği anlatıldı.
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Sanayi 4.0, yeni bir ‘Bürokrasi 4.0’ gerektiriyor… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Y Türkiye’de üretilen yüksek teknolojili projelere baktığınızda hemen hepsi birden fazla bakanlığın veya kurumun ortak yetki alanına giriyor. Anlamayan, bizim işimiz değil diyerek reddediyor. İşte bundan dolayı bu vizyon ve destekler tek bir kamu otoritesi elinde, yetkin bürokratların ve dahası iş dünyasının temsilcilerinin de olduğu tek bir elden yönetilen bir otorite tarafından ele alınmalıdır.
akın gelecekte ekonomik anlamda var ya da yok olma meselemiz olduğu için dünyanın yeni üretim devrimi olan Sanayi 4.0 konusunu sürekli gündemde tutuyor, her an ortaya çıkan gelişmeleri yeniden değerlendiriyoruz. Adı her ne kadar Endüstri / Sanayi 4.0 olsa da hepimiz iyi biliyoruz ki, konu sanayinin ötesinde. Eğitimden sağlığa, turizmden lojistiğe, üretimden hizmete ve ticarete her alanı kapsayan yeni bir hayattan bahsediyoruz. Konu tek bir kuruma veya sorumluklar tek bir tarafa ait değil. Kamu, özel sektör, üniversiteler ve STK’lar dörtlü sarmalında çözülecek bir konudan bahsediyoruz. Bir eş güdüm ve uyumun olduğu, yerel kamu otoriteleri, yerel yönetimler ve tüm bürokrasinin de içinde olması gereken ama bilgili bir şekilde, tek elden, sorun yaratmak adına değil, hızlandırıcı bir şekilde görev alınması gereken bir süreçten bahsediyoruz. Yani, eğer ülke olarak yüksek teknolojiyi ekonominin, hayatın ve kentlerin, yaşam alanlarımızın bir parçası yapacaksak; yapay zekayı sağlıktan eğitime, üretimden ticarete büyüme ve gelişmemizin bir parçası yapacaksak; ekonomiden başlayarak her alanda dijitalleşmeyi dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi ve gelişmiş ülkesi hedefine uygun olarak odak noktası yapacaksak, artık tüm bu vizyonun yasal ve fiziksel alt yapısını ortaya çıkaracak olan kamunun yeni bir SİYASET 4.0’a bağlı olarak yeni bir “BÜROKRASİ 4.0” yaratması gerekmektedir. Dünyada artık bu hedefe ait vizyonu, yasaları, gereklilikleri belirleyen bürokratlar hukukçular
veya mülkiyeliler değil, aksine mühendis veya teknokratlardır. Dünyanın yaşadığı bu dijital devrimin çözümlerini geleneksel siyaset ve bürokrasiden beklemek mümkün değildir. Bundan 6-7 yıl önce bazı yeni bakanlıkların kurulması ve bu anlamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının kurulması adımı bu vizyonu göstermek adına çok yerinde ve önemliydi. Biz mutlaka belki şu an için bir Bakanlık düzeyinde olmasa da, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Dijitalizasyon veya AI (Artificial Intelligence), yani Yapay Zeka departmanlarının kurulmasını öneriyoruz. İleri teknoloji vizyonu tek elden yönetilmelidir
Türkiye 2019’da yeni bir yönetim modeline doğru gidiyor. Kimileri bu yeni modelin ülkeyi daha merkeziyetçi yapacağını düşünüyor. Bu noktada bazı şeylerin merkeziyetçi politikalarla ele alınması mantığın gereğidir. Önemli olan nelerin merkeziyetçi nelerin daha yerel temelde idare edileceğini belirlemektir. Örneğin, Ulusal güvenlik gibi bir konunun merkeziyetçi ve tek elden yönetilmemesi düşünülemez. Eğitim ve sağlık da kısmen buna girebilir. Hatta bazı çok çok büyük, mega yerel yönetim projelerinin bile merkezi otoritenin onayından geçmesi gerekebilir. Sonuçta bunlar ulusal veya uluslararası fonlar ve kredilerle yapılıyor. Bu konuda ileri teknoloji, ekonomi ve diğer alanlardaki dijitalleşmenin de temel vizyon ve alt yapılarının tek bir elde toplanması, bu ko-
Mersin Valiliği ve MTSO,
kent basını ile buluştu
nuda verilecek desteklerin tek bir elden değerlendirilmesi hiç de mantıksız değil. Şu an bu konudaki hibe, destek ve kredilerde büyük bir bilgi kirliliği, karmaşık bir bürokrasi ve yetki karmaşası var. En basiti Mersin olarak uzun süredir yapmayı planladığımız Mersin Lojistik Merkezi Projemizin izinlerinin hangi Bakanlıktan alınacağına yıllarca karar verilemedi. Önce Ulaştırma Bakanlığı’na gidildi, sonra yeni Bakanlıklar kurulunca Ekonomi Bakanlığı bakıyor dendi, sonra bu Sanayi Bakanlığı’nın işi dendi vs. Sonuçta böyle büyük bir projede bile biz bunun hangi Bakanlığın konusu olduğuna karar veremiyorsak, bireysel girişimcilerin almak istediği desteklerde yaşadığı sorunları siz düşünün. Örneğin, bir tarım projesi düşünün: bir akademisyen veya girişimci bölgede yaşanan bir don olayını çözmek için yapay zeka ve ileri teknoloji içeren bir tarım projesi hazırlıyor. Konu hem tarım hem sanayi hem de teknoloji ile ilgili. Şimdi bu girişimci Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na gitse oradaki bürokratlar tarıma uzak. Tarım Bakanlığı’na gitse orda yüksek teknoloji ve yapay zekanın detaylarını bilen yok vs. Türkiye’de üretilen yüksek teknolojili projelere baktığınızda hemen hemen hepsi birden fazla Bakanlığın veya kurumun ortak yetki alanına giriyor veya bir çok farklı alanı kapsıyor. Anlamayan, bizim işimiz değil diyerek reddediyor. İşte bundan dolayı bu vizyon ve destekler tek bir kamu otoritesi elinde, yetkin bürokratların ve farklı disiplinde eğitim almış teknokratların ve dahası iş dünyasının
temsilcilerinin de olduğu tek bir elden yönetilen bir otorite tarafından ele alınmalıdır. Süreçler yalınlaşmalı ve destek başvurularındaki bilgi karmaşası ve bürokrasi yok edilmelidir. Tek elden tüm değerli projeler değerlendirilmeli, farklı uzmanlar konuyu aynı anda ele almalı ve layık olan projeler desteklenmelidir. Bakanlıklar ve kurumlar arası yetki karmaşası ortadan böylece kaldırılmalıdır. Eğer merkeziyetçilik arıyorsanız burada arayın. Çünkü ülkemizin tek bir iyi fikri bile ıskalamaya tahammülü yoktur. Kamuda bilgi birikimi tek elde toplanmalıdır
Yani, kısaca demek istediğimiz: Tarım Bakanlığı ayrı, Sağlık Bakanlığı ayrı, Ekonomi Bakanlığı ayrı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ayrı, Kalkınma Bakanlığı ayrı ve herkes birbirinden bağımsız bir biçimde biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri projelerine destek vermeye çalışıyor; hepsi ayrı ayrı birbirinden bağımsız vizyon oluşturmaya, politika oluşturmaya çalışıyor ve dahası bizlerin sektörlerini bizim haberimiz olmadan dönüştürmeye çalışıyor. Ne yazık ki böyle bir yere varamayız, ortak bir hedef oluşturamayız. Kamuda bilgi birikimi tek elden olsun. Yeni sanayi devrimi teknolojilerini doğru şekilde kullanmak istiyorsak bu birliği sağlamak zorundayız. Elbette geleceği ararken geçmişe dönelim Devlet Planlama Teşkilatı’nı canlandıralım demiyorum ama bu çağa göre böyle bir yapılanma neden revize edilmesin.
şöyle tamamladı: “Bu düşüncelerle, genelde son derece zor koşullarda, gece gündüz demeden, bayram izin bilmeden, hatta bazen hayatları pahasına görevlerini yerine getirmekte olan gazetecileri saygıyla anıyor, tüm değerli basın mensuplarının ve medyanın her alanında emek veren dostlarımın Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyor, başarılar diliyorum.” Aksoy: “Gerçekler bizi özgür kılar”
Mersin Valisi Ali İhsan Su ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde kentte faaliyet gösteren basın mensupları ile bir araya geldi.
M
ersin Valiliği himayesi ve MTSO evsahipliğinde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla bir toplantı düzenlendi. Toplantı’ya MTSO Yönetim Kurulu Üyelerinin yanı sıra MTSO 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Yayın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Görkem Aksoy ve Komite Üyeleri, Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Ünal ve Cemiyet Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda basın mensubu katıldı. Toplantının açılışında konuşan Mersin Valisi Ali İhsan Su, “Bu özel gününüzde sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Gününüzü kutluyor, nice senelere sağlık ve afiyet içinde ulaşmayı temenni ediyorum” diye konuştu. Tüm dünyada hızlı bir değişim yaşandığını ve bu değişimden basın sektörünün de etkilendiğini anlatan Su, “Medya o kadar çeşitlendi ki sizlerin işi de her geçen gün zorlaşmaya başladı. Günümüzde tüm sektörlerde olduğu gibi artık sizin de fark yaratarak öne çıkmanız gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Başarının ayrıntılarda gizli olduğuna dikkat çeken Vali Su, başarı için sanayicinin de, tüccarın da, gazetecinin de bürokratın da her kesimin işini en iyi şekilde yapması gerektiğini vurguladı. Konuşmasının sonunda bir de müj-
MTSO 3
CMYK
de veren Vali Su, “Söz verdiğimiz gibi Hal Kavşağı’nın alt yollarının açılışını bugün yapıyoruz” dedi. Aşut: “Tarafsız ve özgür basın, gelişmiş devletlerin önemli güçlerindendir”
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise konuşmasında kamuoyunu doğru ve eksiksiz bilgilendirmesini ilke edinmiş, tarafsız ve özgür basının demokratik, şeffaf ve gelişmiş devletlerin önemli güçlerinden olduğunu söyledi. Basın ve ifade özgürlüğünün halkın haber alma hakkıyla
birlikte geliştiği ortamlarda medyanın haberleri doğru aktarmasının, kamuoyunu bilinçlendirmede kilit rol üstlendiğini vurgulayan Aşut, medyanın özgür sesinin güçlenmesi için hukuki düzenlemeler kadar basın kuruluşları ve çalışanlarının meslek ahlakına, tarafsızlık ilkesine uymasının, başkalarının hak ve özgürlüklerine saygı göstermesinin de büyük rol oynadığını söyledi. “Kentimizde de tarafsız habercilik anlayışını prensip edinmiş gazetecilerimizin çaba ve emeklerini takdirle takip ediyoruz” diyen Aşut, sözlerini
MTSO 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Yayın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Görkem Aksoy ise konuşmasında Çalışan Gazeteciler Günü’nün nereden geldiğini anlattı. Gazetecilerin haklarını elde etme mücadelesini özetleyen Aksoy, şunları söyledi: “Her dönemde gazeteciler büyük ya da küçük bir takım baskılara, haksızlıklara maruz kaldı. Ancak istemenin, arzulamanın, idealizmin, gerçeklerin peşinde olmanın önemi ortada. İnandıklarının peşinden giden, yılmayanların kazandığını görüyoruz. Bu anlamda sizlerin arkasındayız, yanındayız. Gerçeklerden korkmayalım. Gerçekler bizi her zaman için özgür kılar.” Ünal: “Anadolu’nun en güçlü meslek örgütlerinden biriyiz”
Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ahmet Ünal ise Cemiyet hakkında bilgi verdi. 1974 yılında kurulan bir meslek örgütü olduklarını kaydeden Ünal, “Bölgenin en güçlü örgütlerinden birisiyiz. 150’si sarı basın kartlı 250’ye yakın üyemiz var. Sayıca Anadolu’nun en güçlü meslek örgütlerinden birisiyiz” dedi. Ünal sözlerini, basın çalışanları gününde Valilik ile MTSO’nun basın çalışanları ile bir arada olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek tamamladı. Toplantı, basın mensuplarının sorunlarını dile getirmesi ve ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
M
ersin’de yapımı devam eden Capital Ticaret Merkezi, sektöre ödüllerle adım attı. Henüz inşaat aşamasında olan merkezin projesi önce Türkiye’nin ardından Avrupa’nın en iyi ofis mimarisi ödülüyle döndü. Aralık ayında İngiltere’de gerçekleştirilen Avrupa Gayrimenkul Ödülleri (European Property Awards) Yarışması’na katılan Capital Ticaret Merkezi, Best Office Architecture Europe kategorisinde Avrupa’nın en iyi ofis mimarisi ödülüne layık görüldü. Mersin’de Arıcan Grup ve Güler Grup iş birliğiyle yapımına devam edilen Capital Ticaret Merkezi, geçtiğimiz Eylül ayında ‘European Property Awards’ta ‘Best Office Architecture Turkey’ kategorisinde 2017-2018 yılı Türkiye’nin en iyi ofis mimarisi ödülünü aldı. Bu ödülle birlikte jüri tarafından Avrupa’nın en iyi ofis mimarisi kategorisine aday gösterilen Capital Ticaret Merkezi, Aralık ayında ‘Best Office Architecture Europe’ kategorisinde Avrupa’nın en iyisi seçildi. Pek çok farklı disiplinden uzmanı bir araya getiren ‘European Property Awards’ta 70 kişilik uluslararası jüri tarafından bir çok kriter baz alınarak yapılan değerlendirme sonucunda bu ödüle layık görülen proje sadece Mersin için değil Türkiye için de gurur kaynağı oldu. Yaklaşık 2 yıl üzerinde çalışılan proje, 3 merkez ilçenin birleştiği noktada konumlanmış olup, çarşı meydanı,
deniz manzaralı ofisleri, loft ofis katları, teknolojik altyapısı, konforlu iç donanımı, hizmet ve olanakları ile kurum ve kuruluşlara prestijli iş yaşamı sunmayı hedefliyor. “Mersin’i dünyaya tanıttı”
Best Office Architecture Turkey ve Best Office Architecture Europe ödüllerini alan ve Mersin’de iş yaşamını temelinden değiştirmeyi hedefleyen Capital Ticaret Merkezi, 2 yatay 2 dikey 4 blokta, 59 metrekareden 727 metrekareye varan ofisleriyle farklı seçenek imkanı sunuyor. Aldığı ödüllerle Mersin’i dünyaya tanıtan proje, 10 bin metre karelik kapalı otoparkı, açık otoparkı, 2 bin 700 metrekarelik terası, sosyal donatılı ortak alanları, konferans ve değişik büyüklüklerdeki toplantı salonları ile Mersin’de bir ilk olma yolunda ilerliyor. “Üyelerimizin başarısı bizi gururlandırıyor”
Üyelerinin başarılarının kendilerini gururlandırdığını belirten MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Üyelerimizin başarısı Mersin’in başarısı demek. Burada hepimizin emek vererek ortaya koyduğu güzel işleri dünyaya duyurmak, Mersin’in adının her sektörde daha çok duyulması demek. Bu anlamda, bu ödüllerin tüm üyelerimize örnek olmasını diliyorum. Projeyi gerçekleştiren ekibi yürekten kutluyor, vizyon ve azimleri için tebrik ediyorum” dedi.
4
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Bakan Elvan’dan Arap dünyasına birlik çağrısı Türk Arap coğrafyasında ekonomik fırsatlar konuşuldu
Mersin’de düzenlenen 1. Türk Arap Ekonomi Zirvesi’nde Arap iş dünyasına seslenen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, “Kendimize güvenelim, ülkemize, insanımıza güvenelim. Çok açık olarak ifade etmek istiyorum. Burada bulunan 17 ülkenin temsilcileri bir ve beraber olduğumuz sürece yapamayacağımız hiçbir şey yoktur. Kimseden korkmayın” dedi.
K
alkınma Bakanlığı himayelerinde, Mersin Valiliği koordinasyonunda, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYTDTA), Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) ve Türk-Arap İşadamları Derneği’nin (TURAB) destekleriyle 11 – 13 Ocak 2018 tarihleri arasında 1. Türk-Arap Ekonomi Zirvesi düzenlendi. Zirve kapsamında Türk ve Arap iş insanlarına yönelik olarak, ÇKA, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) işbirliğinde 12 Ocak 2018 tarihinde ikili iş görüşmeleri (B2B) gerçekleştirildi. Ayrıca zirve ile eş zamanlı olarak Mersin’de ‘Türk-Yemen İş Forumu’ da gerçekti. Mersin, bu yıl ilki düzenlenen Türk – Arap Ekonomi Zirvesi’nde Yemen, Lübnan, Irak, Suriye, Ürdün, Cezayir, Fas, Tunus, Kuveyt, Suudi Arabistan, Filistin, Bahreyn Katar, Mısır, KKTC ve Libya’dan büyükelçiler ve iş adamlarından oluşan 250 kişilik heyeti ağırladı. Zirvenin ikincisi gelecek yıl Lübnan’da düzenlenecek. Toplantının açılışında iş adamlarına seslenen Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, birlik ve beraberlik çağrısı yaptı. “Biz aynı coğrafyanın insanlarıyız, aynı değerleri paylaşıyoruz” diyen Bakan Elvan, aynı coğrafyada yaşayan bu kardeşlerin birbiri ile savaştığını görmenin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. Bunun yerine birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Elvan, “Kendimize, ülkemize, insanımıza güvenelim. Burada bulunan Türkiye ile birlikte 17 ülkenin temsilcisine sesleniyorum. Bir ve beraber olduğumuz sürece başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Kimseden korkmayın” dedi. “Birlikte kazanalım, refah seviyemizi birlikte artıralım”
Türkiye ile Arap coğrafyası arasındaki ekonomik ilişkilere de değinen Elvan şunları söyledi: “Türkiye’nin Arap ülkelerine toplam ihracatı 2002’de sadece 3.2 milyar dolarken 2016 yılında tutar 30 milyar doları aştı. 2002 yılında sadece 1,5 milyar dolar olan Türkiye’nin Arap ülkelerinden ithalatı 2016’da 10 milyar doları geçti. 2002’de ülkemize Arap ülkelerinden gelen toplam turist sayısı 400 bin civarındayken 2016 yılında bu rakam da 2,5 milyonu aştı. Bu yeterli değil. Daha da artıracağız. İşbirliğimizi daha da güçlendireceğiz. Başkalarının söylediği gibi bire üretelim bine satalım demiyoruz. Gelin birlikte şirketler kuralım. Birlikte kazanalım, birlikte refah seviyemizi artıralım diyoruz. Birlikte üretip, birlikte pazarlayalım diyoruz. Bizim anlayışımız bu, bundan sonra da böyle olacak.” Maitimi: “İlişkilerin güçlenmesi adına zirve önemli”
Çok önemli bir zirvede olduklarını ve Türkiye ile derin ilişkileri bulunduğunu kaydeden Yemen Sanayi ve Ticaret Bakanı Muhammed Abdulvahid El Maitimi, sür-
MTSO 4
CMYK
dürülebilir ilişkiler için, iletişim köprülerinin güçlendirilmesi için ülkeler arası ekonomik iletişimin güçlü olmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Yemen Cumhuriyeti’nde yeniden imar projesini bitirdiklerini anlatan Maitimi, 88 milyar dolarlık projenin 5 yıllık süresi bulunduğunu belirterek, “Bence bu zirve bizim için çok önemli bir fırsat. Projemizi anlatarak Türkiye’deki işadamlarının gücünden faydalanabiliriz. Yemen ve Türk halkı arasında toplumsal ilişkilerin güçlenebilmesi için de önemlidir” dedi. Aşut: “Gelin refahı birlikte artıralım”
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, zirvenin açılışında yaptığı konuşmada Türk ve Arap ülkelerinin birbirine tarihten gelen inanç ve kültürel yakınlığa dikkat çekerek, “Aynı ailenin fertleri gibi gördüğüm Türk ve Arap ülkelerine bu kadar az iletişim yakışmıyor” dedi. Türk ve Arap dünyasının birbirinin rakibi olmadığını vurgulayan Başkan Aşut, stratejik ortaklık çağrısı yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Gelin Arap coğrafyasında ve Türk coğrafyasında birlikte hareket edelim. Kendi coğrafyalarımızda birbirimizin elçisi ve destekçisi olalım. Refahımızı birlikte arttıralım, birlikte paylaşalım. Siz bizim Arap ülkelerine, biz de sizin Türk coğrafyasına ve Avrupa’ya giriş kapınız olalım, stratejik ortak olalım.” Ardından Mersin’in ekonomik imkanları hakkında bilgi veren Aşut, “Gelin bu imkanları milletlerimizi zenginleştirmek için kullanalım” çağrısı yaptı. Sunay: “İslam Birliği kurabiliriz”
TURAB Başkanı Canan Sunay ise toplantıda Avrupa Birliği gibi İslam Birliği kurulabileceğine dikkat çekti. Arap ülkeleri arasındaki ticarette gümrük ve vergi muafiyetleri uygulanabileceğini, vize muafiyetleri olabileceğini kaydeden Sunay, ülkelerin güçlerini birleştirip, birbirlerinin eksik yanlarını tamamlayarak dünyada bir güç oluşturabileceğini anlattı. 22 Arap ülkesi ile birlikte Türk Arap Meclisi oluşturmak istediklerine de değinen Sunay, 5 yıl boyunca bu Meclisin başkanlığını TURAB’ın yöneteceğini ve Arap iş dünyası arasında güçlü bir network ağı oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Sunay, “Sayın Kalkınma Bakanımız Lutfi Elvan da bu Meclisin onursal üyesi olacaktır” dedi. Ajaji: Türkiye yatırımcıya güven veriyor”
Al Ajaji Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmad Al Ajaji ise Türkiye’deki yatırım olanaklarına dikkat çekti. Türkiye’de geçmiş yıllarda bürokratik işlemlerin çok yavaş ilerlemesine rağmen artık hükümetin yabancı yatırımcıya büyük önem vermesi nedeniyle bu duru-
mun tersine döndüğünü kaydeden Ajaji, “Türkiye, yabancı yatırımcıya güven veriyor. İki ülke arasındaki işbirliğini artırmak adına daha çok çalışmalıyız” dedi. Mersin Valisi Ali İhsan Su ile Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise toplantıda Mersin’in ekonomik yapısı, tarım, turizm, lojistik ve sanayideki gücü hakkında bilgiler verdi. Yalçıntaş’tan Arap dünyasına enerji ve teknolojide işbirliği çağrısı
İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, ise bölgenin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekerek, “Ama bu tünellerin hepsinin sonunda ışık var. Bu ışığa çıkmanın tek yolu ise beraberce omuz omuza dayanışmaktır” dedi. Bu dayanışmanın ise özellikle turizm, enerji ve teknoloji alanında yapılabileceğini vurgulayan Yalçıntaş, Arap dünyasının finansal birikimi ile Türklerin bilgi birikiminin birleştirilerek inovasyona dayalı yeni prosesler ortaya çıkarılıp rekabetçi yapının güçlendirilebileceğini anlattı. Türk ve Arap dünyasının üzerinde oturduğu diğer önemli bir gücün enerji olduğuna değinen Yalçıntaş, Arap dünyasındaki enerjinin Türkiye üzerinden 3. pazarlara ulaştırılarak bölgenin gücünün artırılabileceğini söyledi. Son olarak turizme değinen Yalçıntaş, turizmin yalnızca bir dinlenme dönemi olarak değerlendirilmemesi, dostluğu geliştirici bir unsur olarak da görülmesi gerektiğini kaydederek, “Birbirine güvenen insanlar birlikte iş yapar. Bu nedenle aramızdaki turizmi geliştirmeliyiz” dedi. Göksu: “Ülkemizi pazarlayıp büyütmek çok kolay”
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYTDTA) Körfez Ülkeleri Temsilcisi Dr. Mustafa Göksu ise Türkiye’nin önde olduğu sektörler hakkında bilgi verip ardından ülkenin yatırım olanaklarını anlattı. Yatırımcının Türkiye’ye yatırımı tercih etmesinde çok fazla kriter olduğunu vurgulayan Göksu, “Hepimizin davranışları bu noktada önemli. 57 milyon dolarlık bir yatırım için Türkiye’ye gelen Arap kardeşimizin taksi şoförünün hatalı davranışı nedeniyle vazgeçtiğini de, sadece bir ev almak için gelip karşı komşusunun ikram ettiği börek sonrasında Türkiye’ye yatırıma karar vereni de gördüm. Bu nedenle hepimize görev düşüyor” dedi. Türkiye’nin isminin, tarihinin, geçmişinin çok temiz olduğunu bu nedenle dünyanın her yerinde “Biz Türkiye’den geldik, Türkiye’ye buyurun” diyebildiklerini kaydeden Göksu, “Ülkemiz çok güzel, pazarlayıp büyütmemiz çok kolay. Bu noktada bizim yanımızda sivil toplum kuruluşları da büyük gayret içinde teşekkür ediyoruz” dedi. Göksu konuşmasını Türkiye’nin yatırım olanakları hakkında bilgi vererek tamamladı.
Z
irvenin ilk oturumunda Türk ve Arap coğrafyasındaki ekonomik fırsatlar konuşuldu. Moderatörlüğünü İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş’ın gerçekleştirdiği oturumun konuşmacıları arasında Yemen Büyükelçisi Levent Eler, Türkiye Cumhuriyeti Cidde Başkonsolosu Dr. Akif Menevşe ile Türk Arap Ekonomi ve Stratejik İşbirliği Derneği Genel Başkanı Dr. Muhammed Adil yer aldı. Yemen Büyükelçisi Eler, Yemen’de yaşanan sıkıntıları özetlemesinin ardından, şunları söyledi: “Yemen’de çatışmaların en üst noktaya vardığı, meşru hükümetin terk etmek zorunda kaldığı 2015’te bizim ticaret hacmimiz bir önceki yıla göre yüzde 50 düşmüştü. Sonra bakıyorum sıkıntılar devam etmesine rağmen 2016’dan itibaren bir yükselme eğilimi var. Demek ki insanlar her şeye rağmen ticaret yapmak, dışarı açılmak istiyor ve Türkiye’yi bu açıdan uygun bir partner görüyorlar. Rakamlara bakınca 2016 yılında ticaretimiz 500 milyon doların üzerine çıkmış, 2017’de de aynı seyri izleyeceğimi-
zi düşünüyorum. Yemenlilerin girişimci ruhu bize cesaret veriyor.” Menevşe: “Türk ve Arap coğrafyasının fon rengi dostluk olmalı” Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu Dr. Akif Menevşe ise Ortadoğu’da, Arap coğrafyasındaki tüccarların ticareti çok iyi bildiğine dikkat çekerek, bu ülke insanlarının ticarete sadece hesap gözüyle bakmadığını söyledi. “Arap ülkeleriyle fon rengimiz dostluk kardeşlik olmalı. Bunu kaçırırsak ticareti de kaçırırız” değerlendirmesini yapan Menevşe, “Arap kardeşlerimizin Türkiye’ye yatırım yapması noktasında ortaklığı da göz ardı etmeyelim. İtimat sağlandığında ortak girişimler onları cesaretlendirme anlamında önemli bir enstrümandır” dedi. İki ülke arasında turizmin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığına da değinen Menevşe, sözlerini şöyle tamamladı: “Arap ülkelerinin 1 yılda harcadığı turizm gideri 4,5 milyar dolar. Türkiye ile Arap Turizm Örgütü arasında anlaşma imzalandı. Aramızdaki turizm potansiyelinin artması için bu anlaşma büyük önem
taşıyor, değerlendirelim.” Adil: “Önce stratejik bir vizyonumuz olmalı” Türk Arap Ekonomi ve Stratejik İşbirliği Derneği Genel Başkanı Dr. Muhammed Adil ise ekonomik, siyasi ve toplumsal bir dönüşüm için stratejik bir vizyona ihtiyaç olduğunu anlattı. Ardından milli olunması, başka ülkelerin emriyle hareket edilmemesi gerektiğini vurgulayan Adil, “Bunların sonunda kalkınmayı genel olarak gerçekleştirebilirsiniz. Birçok Arap ülkesinin aslında yönünü başkaları belirlediği için sorun yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Bölgenin kurtuluşunun bilimde ve teknolojide olduğunu da vurgulayan Adil, “Kendi sanayimizi ve teknolojimizi millileştirmek için ne engelimiz var? Hiçbir engelimiz yok. Her türlü altyapımız var. Tüketicilikten üreticiliğe geçmeliyiz. Maalesef Türkiye ve Arap ülkelerindeki yatırımlar taş üzerine, ev ya da inşaat üzerine. Benim tavsiyem stratejik alanlarda yatırım yapmaktır. Bunu yaparsanız diğer ülkelerin baskısı altından çıkabilirsiniz” dedi.
Yatırım olanakları tartışıldı
T
ürk Arap dünyasında yükselen sektörler ve yatırım olanaklarının konu alındığı ikinci oturumun moderatörlüğünü ise Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak yaptı. Oturumun konuşmacıları arasında ise Alwifaknews Televizyon ve Gazetesi Kurucu ve Editörü İmad El İsa, MP İnvestment Temsilcisi Dr. Muhammed Humeykani ve Al Ajaji Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmad Al Ajaji oldu.
anlattı. “2008 yılında Türkiye’de çekilen Gümüş dizisi Arap ülkelerinde en çok izlenen dizi oldu ve final bölümünü 85 milyon Arap vatandaşı izledi. İnanabiliyor musunuz o saatte Araplar tüm dünyadaki gelişmeleri bırakıp bu dizinin finaline kilitlendi” diyen El İsa, bu alandan elde edilen gelirin artırılabileceğini söyledi.
İsa: “85 milyon Arap, Gümüş dizisi finali için televizyon karşısındaydı”
MP İnvestment Temsilcisi Dr. Muhammed Humeykani ise Türkiye’nin yatırım olanakları hakkında bilgi verdi. Türkiye’de yatırım için Türk ortağa ihtiyaç duyulmadığına dikkat çeken Humeykani, “Türkiye’de herkes yatırım yapabilir. Son yıllarda yaşanan siyasi istikrar ise bu yatırımları artırmıştır” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin misafirperverliğinin yabancı yatırımcıya kendisini evinde gibi hissettirdiğini dile getiren Humeykani, Türkiye’de ticaretin merkezinin ise İstanbul olarak bilindiğini anlattı. Oysa Adana ve Mersin gibi Anadolu’nun farklı şehirlerinin de yatırıma elverişli olduğunu kayde-
Alwifaknews Televizyon ve Gazetesi Kurucu ve Editörü İmad El İsa Türk ve Arap dünyasındaki medya ve film sektörünü değerlendirdi. Türkiye’de film sektörünün oldukça geliştiğini kaydeden El İsa, Arap ülkeleri arasında Türk dizilerinin Amerikan yapımları ile ciddi bir rekabet içinde olduğunu anlattı. Bu beğenide Türkiye’nin sinema endüstrisinde kendisini geliştirmesi yanında kültürel yakınlığın da büyük rol oynadığını kaydeden El İsa, bu nedenle Türk yapımlarındaki film konularının kendi ülkelerine de hitap ettiğini
Humeykani: “Yabancı yatırımcı kendisini Türkiye’de evinde hisseder”
den Humeykani, Türkiye ve Arap ülkelerinin kültürel yakınlıklarını iyi değerlendirip karşılıklı işbirliklerini artırmamsı gerektiğine inandığını söyledi. Ajaji: “Yemenliler vize muafiyetine tabi tutulmalı”
Al Ajaji Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmad Al Ajaji ise Türkiye’deki yatırımları hakkında bilgi verdi. 2009 yılında Trabzon’a geldiğini ve 2012’de yatırım yaptığını anlatan Al Ajaji, “Yemenlilerin Trabzon’da çok fazla yatırımı var. Yatırım yapanların hemen hepsi ev sahibi. Bu kişilere vize muafiyeti sağlanması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Arap dünyasının turizm için Karadeniz’i tercih ettiğini anlatan Al Ajaji, “Arap yarımadasından Karadeniz’e gelmek 160 dakika sürüyor. Başka güzel bir yere gitmek isteseniz 7-8 saatinizi alıyor. Bu nedenle turizmde Karadeniz tercih ediliyor” dedi. Trabzon’da sorun olmamasına rağmen Ordu’da otel yatırımına ihtiyaç olduğuna da dikkat çeken Al Ajaji, “Ordu Belediyesi yatırımcı getirerek işlemlerini kolaylaştırarak otel yatırımına yardımcı olmalı” talebinde bulundu.
5
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Meyve sebzelerde kaybı önleyen güvenli koruma
Nanomik Biyoteknoloji, geliştirdiği doğal gıda koruyucu ile meyve ve sebzenin yanı sıra kuru yemişte daha tüketiciye ulaşmadan ortaya çıkan yüzde 25’lik kaybın önüne geçmeyi hedefliyor.
İ
TÜ Arı Teknokent bünyesinde faaliyetini sürdüren Nanomik Biyoteknoloji, geliştirdiği teknolojik yöntemle meyve ve sebze kayıplarını ve kuru gıdalardaki aflatoksin oluşumunu önlemeyi hedefliyor. Doğal probiyotikler aracılığıyla sağlıklı koruma yöntemi geliştiren firma, çalışmalarını önce Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetimiyle ardından da Mersinli sektör temsilcileriyle paylaştı. Tarım 4.0’a dönüşümün başladığı günümüzde, taze meyve ve sebzelerin hasat sonrasındaki (depolama, paketleme ve nakliye) kayıplarını önlemek için uygulanan yeni nesil teknolojiler hakkında bilgilendirme yapılan, “Son yıllarda Tarımda Karşılaşılan Problemler ve Yeni Çözüm Teknolojileri” konulu toplantı MTSO hizmet binasında düzenlendi. Toplantının konuşmacıları arasında geliştirdiği doğal gıda
koruyucu ile Türkiye’nin özellikle ihracat sürecinde yaşadığı sıkıntılara çare olmayı; meyve ve sebzede daha tüketiciye ulaşmadan ortaya çıkan kayıpların önüne geçmeyi hedeflediklerini anlatan Nanomik Biyoteknoloji CEO’su Buse Berber Örçen de yer aldı. Çalışmalarını 13 kişilik bir ekiple sürdürdüklerini ve 4 yıllık ar-ge çalışması sonucunda hedeflerine büyük ölçüde ulaştıklarını kaydeden Örçen, şöyle konuştu: “Nanomik, israfı engelleyebilecek, meyve, sebze ve kuru yemişlerin bozulmadan ilk günkü tazeliğinde kalabilmesi için yüzde 100 doğal koruyucular geliştiriyor. Üretim aşamasında, marketlerde ve hatta evlerimizde bile kullanılabilecek doğal koruyucumuzun, global bir problem haline gelen gıda israfına çözüm olacağını düşünüyoruz. Özetle, daha doğal, kimyasal içermeyen gıdalar ve daha sağlıklı bir dünya
hedefliyoruz.” Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından bu ürünün ‘Save Food’ (Gıdayı Koru) Organizasyonu’na kabul edildiğini de bildiren Örçen, “Yalnızca ‘Save Food’ unvanı verilen firmalar bu listede yer alabiliyor. Nanomik şu anda bunu gerçekleştirebilen ilk ve tek Türk girişimi. Hedefimiz ülkemiz adına girişimimizi yurt dışında daha fazla ülkede duyurmak” dedi.
timali yok” dedi. Korumayı 8 farklı probiyotik ile sağladıklarını anlatan Örçen, raf ömrü boyunca bu probiyotiklerin
ukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) 2018 yılı Mali Destek Programı açıklandı. Buna göre TR 62 Bölgesinde (Adana – Mersin) 2018 yılında 24 milyon TL’lik destek sağlanacak. Projeler için son başvuru tarihi elektronik ortamda 12 Nisan 2018 saat 23.59’a kadar ve evrak teslim tarihi ise 10 Nisan 2018 saat 17.00’ye kadar. Elektronik başvuru sonrasında elden ulaştırılmayan evraklar geçersiz sayılacak ve sonuçlar ise 25 Temmuz 2018 tarihinde açıklanacak. ÇKA 2018 yılı Mali Destek Programı bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantının açılışında konuşan ÇKA Genel Sekreteri Dr. Lutfi Altunsu bu yıl kalkınma ajanslarının biraz daha agresif hareket edeceğini ve sonuç odaklı çalışmalara ağırlık verileceğini anlattı. ÇKA olarak bu yıl sonuç odaklı 3 program hazırladıklarını ifade eden Altunsu, “Bugün açıkladığımız mali destekler bu programlara yöneliktir” dedi. Altunsu programlarla ilgili şu bilgileri verdi: “İlk programı Mersin ve Adana’da yürütülen akıllı ihtisaslaşma, akıllı uz-
MTSO 5
CMYK
manlaşma perspektifi ile rekabetçiliği artırma programı olarak planladık. Bu programda elde etmek istediğimiz sonuç göstergeleri ise; hedef ülkelere ihracat yapan firma sayısını artırmak, ihracat miktarını artırmak, ar-ge merkezli işletme sayısını, ar-ge personel sayısını ve anahtar etkinleştirici teknolojilerden yararlanan proje ile küme sayılarımızı artırmak olarak sıralayabiliriz. İkinci programda hedef pazarlara odaklanıp turizmden elde edilen katmadeğerin artırılması amaçlanıyor ve başarı göstergeleri ise, hedef ülkelerden gelen misafirlerin geceleme sayısını artırmak, kalite standardını yükselten tesis sayısını artırmak, turizm destinasyon sayısını artırmak ve turizm gelirini artırmak olacak. Üçüncü programda ise dezavantajlı mahallelerde, sosyo ekonomik gelişmişlik farklarını azaltmak için fiziki altyapının güçlendirilmesi hedefleniyor ve sonuç odaklı başarı göstergelerimizi ise okullaşma, sınav başarısı ve ortalama eğitim süresinde artış, bebek ölüm oranında azalış şeklinde özetlenebilir.” ÇKA’nın sağladığı desteklerin 24
ve metal işleri sektörlerinde ar-ge ve inovasyon kapasitesinin geliştirilmesi, ürün çeşitlendirmesi uluslarasılaşma ile ihracatın artırılması. Asgari destek tutarı 100 bin, azami destek tutarı ise 500 bin TL. 2 – Turizmin Geliştirilmesi Küçük Ölçekli Altyapı Programı: 5 milyon TL kaynak kullandırılacak bu programa, mahalli idareler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, serbest bölge müdürlükleri, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve kar amacı gütmeyen birlikler başvurabiliyor. Programın ilk önceliği Çukurova Bölgesi’nde tarihi, doğal ve kültürel mirasın turizm amaçlı kullanımını artırarak yerel destinasyonların oluşturulup geliştirilmesi. İkinci öncelik ile yine bölgede turizmin çeşitlendirilmesi ve alternatif turizm çeşitlerinde tesis ve hizmet altyapısının geliştirilmesi. Asgari destek tutarı 100 bin TL, azami tutar ise 750 bin TL. 3 – Üretime Yönelik Küçük Ölçekli Altyapı Programı: 5 milyon TL kaynak kullandırılacak bu programa, mahalli idareler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize
sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, serbest bölge müdürlükleri, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve kar amacı gütmeyen birlikler başvurabiliyor. Programın önceliği bölgenin ar-ge, yenilikçilik ve girişimcilik kapasitesinin artırılması. İkinci önceliği de Bölgede üretim verimliliğinin artırılması ve temiz üretim olanaklarının oluşturulması. Asgari destek tutarı 100 bin TL, azami tutar ise 750 bin TL. 4 – Kırılgan Grupların Güçlendirilmesi Küçük Ölçekli Altyapı Programı: 5 milyon TL kaynak kullandırılacak bu programa, mahalli idareler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, teknoloji geliştirme bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, küçük sanayi siteleri, serbest bölge müdürlükleri, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve kar amacı gütmeyen birlikler başvurabiliyor. Programın önceliği kırılgan gruplara yönelik sosyal içerme politikalarının etkinleştirilmesi, yaygınlaştırılması ikinci öncelik ise kırılgan gruplara yönelik insana yakışır iş imkanlarının sağlanması, artırılması. Asgari destek tutarı 100 bin TL, azami tutar ise 750 bin TL. Her bir programa iki proje ile başvuru yapılabilecek ve değerlendirme sonucuna göre bu başvurulardan en fazla biri destek almaya hak kazanabilecek.
“Türkiye’de en fazla uyarı alan ürünler fıstık ve kuru incir”
“Yenilebilir formda koruyucular üretiyoruz”
Devlet destekleriyle yürüttükleri proje sonucunda doğal koruyucular geliştirdiklerini anlatan Burcu Berber Örçen, “Yenilebilir formdaki bu koruyucuların insana da doğaya da zararı bulunmuyor. Ürün üzerinde kalıntı bırakmıyor. Özetlemek gerekirse yetiştirdiğiniz ürünlerin gümrükten bu ürün nedeniyle dönme ih-
ÇKA 2018 yılı Mali Destek Programı’nı açıkladı
Ç
Türkiye’nin ihracatta da zaman zaman sorunlar yaşadığına değinen Buse Berber Örçen, mevcut durumda ürünlerin daha uzun süre dayanması adına ilaçlama
yapıldığını hatırlattı. Çok ilaçlama yapılması halinde ürünlerin gümrükten dönebildiğini belirten Örçen şunları söyledi: “Uluslararası alarm sistemi var. Sonrasında da hangi ülkenin kaç alarm aldığını belirten belgeler yayınlanıyor. Türkiye’nin alarmlarının yüzde 77’sinin küflenmeden, aflatoksinden ya da kullanılan koruyucu ilaçlardan kaynaklandığını görüyoruz. Türkiye 2015 yılının en çok uyarı almış 10 ürününden 2’sine sahip. Bunlar fıstık ve kuru incir. Özellikle fındık ve taze meyve sebzede 100’e yakın uyarımız var. 2016 yılına bakıldığında ilk sırada meyve sebzelerdeki pestisit oranlarıyla karşılaşıyoruz. Türkiye’de üretici çok olunca bu oranlar normal gibi gelebilir. Ama önüne geçebilmemiz durumunda yaşanacak ihracat artışımızı da düşünmeliyiz. Bu kadar çok geri dönen ürüne rağmen Türkiye’nin halen pek çok üründe dünya lideri olduğunu kabul ediyorsak bu liderliklerimizi artırabilmenin de elimizde olduğunu görmeliyiz.” Toplantıda Devres Teknoloji Danışmanlık Genel Müdürü Prof. Dr. Onur Devres ise sebze ve meyvelerin raf ömrünün uzatılması adına taşımadan paketlemeye, soğuk zincirin korunmasından biyolojik mücadeleye kadar yapılması gerekenleri özetledi.
düzgün üreyebilmesi adına farklı teknikler kullandıklarını anlattı. Kiraz, kayısı, muz, domates ve üzümde raf ömrünü bir ay uzatabildiklerini belirten Örçen, kuru ürünlerde ise ilk günkü aflatoksin seviyesini bir yıla kadar stabil hale getirebildiklerini söyledi. Sıvı formda olan bu ürünün püskürtme yöntemi ile marketlerde kullanılarak ürünlerin çabuk bozulmasının engellenebileceğini, bu sayede çöpe giden sebze ve meyve miktarının minimuma indirilebileceğini belirten Örçen, “Aynı zamanda bu ürünü alıp evde de uygulayıp satın aldığınız ürünlerin ömrünü uzatabilirsiniz” dedi. 2050 yılında dünya nüfusunun 9,8 milyar olmasının beklendiğini ve buna bağlı olarak açlığın da artma tehlikesi olduğunu kaydeden Örçen, dünyada daha fazla gıda ve tarım ürününe ihtiyaç olduğunu, tarımı artıracak toprakların her geçen gün azalması nedeniyle yetişen ürünü muhafaza edebilmenin öneminin arttığını vurguladı.
milyon TL ile sınırlı olmadığına da değinen Dr. Altunsu, bu rakamın, 21 milyon TL destekli güdümlü projeler ve Kalkınma Bakanlığı’nın Cazibe Merkezleri Programı ile sağlayacağı 25 milyon TL’lik destekler de eklendiğinde 70 milyon TL’ye ulaştığını, SODES programıyla birlikte 100 milyon TL’lik destek sağlanacağını bildirdi. Duran: “Toplam bütçemiz 24 milyon TL” Bu yıl 4 ayrı program hazırladıklarını anlatan ÇKA Proje Uygulama Birim Başkanı Ahmet Rifat Duran, toplam bütçelerinin 24 milyon TL olduğunu, bunlardan Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Mali Destek Programı bütçesinin 9 milyon, diğer 3 adet küçük ölçekli altyapı programlarının bütçesinin ise 5’er milyon olduğunu bildirdi. Duran proje detaylarını ise şöyle özetledi: 1 – Rekabet Gücünün Geliştirilmesi Mali Destek Programı: 9 milyon TL kaynak kullandırılacak bu programa yalnızca KOBİ’ler başvurabiliyor. Öncelik ise bölgede rekabetçi olan gıda, tekstil, kimya, plastik, diğer metalik
olmayan mineral ürünler ve lojistik sektörlerinde ar-ge ve inovasyon kapasitesinin geliştirilmesi, verimliliğin yükseltilmesi. İkinci öncelik ise bölgede öne çıkan içecek, konfeksiyon, ayakkabıcılık, ağaç ürünleri, mobilya, kağıt, makine
6
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Orta Avrupa ülkeleri arasında kültürel ve ekonomik gelişmişlik açısından ön sıralarda yer alan, lojistik bakımdan Avrupa’nın kalbinde bulunan Macaristan, Türkiye için önemli bir dost ve ticaret ortağı. Ancak ticari ilişkiler istenilen düzeyde değil. Bu ilişkilerin artırılması adına ulaşımdan finansal kaynaklara ulaşıma kadar birçok noktada son dönemlerde önemli adımlar atıldı. İki ülke arasında geliştirilmesi beklenen sektörlerin başında ise müteahhitlik, sağlık ve turizm geliyor.
M
acaristan’da 3 bine yakın Türk vatandaşı yaşıyor. Türkiye’de yatırım yapan Macar sermayeli şirket sayısı ise 79. Bu şirketlerin toplam yatırım miktarı yaklaşık 25 milyon dolar. Macaristan’da ise 18 Türk firması bulunuyor ve bu firmaların toplam yatırım tutarı 100 milyon Euro’yu buluyor. Macaristan’daki Türk şirketlerin sağladığı istihdam ise yaklaşık bin 800 kişi civarında. Macaristan’da yabancı yatırımların artması, yatırımcılara destek olmak adına Macar Yatırım Teşvik Ajansı (HIPA) önemli bir görev üstleniyor. Bu kurum KOBİ’ler ile uluslararası firmalar arasındaki işbirliğini online tedarikçi veri tabanları işleterek, ücretsiz tedarikçi eğitimleri organize ederek ve profesyonel danışmanlık / aracılık hizmetleri vererek teşvik ediyor. Firmalarla birlikte düzenlenen eğitimlerde seri üretimin yanı sıra ar-ge ve yüksek katma değerli faaliyetlere odaklanılıyor. HIPA, doğrudan yabancı yatırımı teşvik etmenin
yanı sıra işletmelerin gelişmelerini, Macaristan’daki projelere yerli ve yabancı yatırımcıları çekmeyi de öncelik olarak görüyor. Yabancı yatırımcıya sağlanan imkanlar da dikkat çekiyor. Macaristan’da uygulanan yatırım teşvik paketinde yer alan yüzde 9 kurumlar vergisi Avrupa’nın en düşük oranı olarak görülüyor. Taşıt ve emlak vergileri sosyal güvenlik primlerindeki indirimler ve ikili eğitim sistemi sayesinde yatırım ortalaması oldukça iyi. Ülke, müteahhitlik sektörü için önemli fırsatlar sunuyor
Türkiye müteahhitlik sektöründe dünyada ilk 20 ülke arasında yer alıyor. Ancak Türk müteahhitlerin Macaristan’ı tam olarak keşfettiği söylenemez. Macaristan’da sadece 3 proje alınmış durumda.
MTSO 6
CMYK
Bu noktada müteahhitlik sektörünün Türk firmalar için önemli fırsatlar sunduğu söylenebilir. İki ülke arasında potansiyel teşkil eden bir diğer sektör sağlık sektörü. Karşılıklı işbirliğinin geliştirilebileceği diğer sektörler ise makine, otomotiv endüstrisi, bilgi ve iletişim teknolojileri, sağlık turizmi, yenilenebilir enerji, su ve atık yönetimi ile tarım ve gıda olarak sıralanabilir. Ulaştırma konusu çözüme kavuştu
Ayrıca ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinin olmazsa olmazlarından biri de ulaştırma sektörü. Bu kapsamda Türk taşımacıların Macaristan’da yaşadığı en büyük sorunlardan biri de transit geçişlerde ödenen yüksek otoyol kullanım ücretlerinin yatırdığı ilave maliyetlerdi. 2017 yılı sonlarında bu sorunun da ortadan kaldırılması ile birlikte iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin daha da artması bekleniyor.
Eximbanklar finansal sorunları ortadan kaldırıyor
Macar Eximbankın İstanbul’da şube açması da finansal ilişkiler açısından pozitif bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Macar Eximbank’ın öncelikli hedef Türk ve Macar şirketlerinin Ortadoğu ve Afrika’da yapacakları ortak yatırımları finanse etmek. İki ülke eximbankının 1 milyar dolarlık kredi limiti bulunuyor. Coğrafi konum
Macaristan’ın yüzölçümü 93 bin 30 kilometrekare. Nüfus yoğunluğu kilometrekareye 108,3 kişi ile Fransa ve Polonya ile aynı. Genellikle düz bir satıha sahip olan ülke, Tuna ve Tizsa nehirleri ile üç eşit parçaya bölünüyor. Ülke topraklarının büyük bölümü
verimli. Toprakların % 63’ü ise tarımsal üretime elverişli. Bu oran balıkçılık ve ormancılık da dahil edildiğinde % 83’e yükseliyor. Üç ana coğrafi bölge bulunuyor: Transdanubia Tuna Nehri’nin batısında kalan nispeten yüksek alandır. Bu bölgede bağcılık ve besicilik başta olmak üzere tarım yapılır. Nagyafold Tuna nehrinin doğusunda kalan, ülke topraklarının yaklaşık yarısını oluşturan, bereketli toprakları, kumlu ve sulak alanları barındıran bir bölgedir. Kuzey tepeleri Budapeşte’nin kuzeydoğusundan başlayıp Slovakya sınırına kadar uzanır. Ülkenin sınırlı maden kaynaklarının çoğunu barındıran bölge komünist dönemde büyük oranda ağır sanayinin konuşlandırıldığı bir bölge olmuştur. Ülkeden geçen iki büyük nehir vardır. Bunlardan birincisi olan Tuna Nehri, 2 bin 850 m uzunluğunda olup, uzunluğu itibariyle Volga’dan sonra Avrupa’nın en uzun nehridir. Macaristan’ı baştanbaşa ikiye bölen Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden önce sekiz ülkeden geçer. Macaristan büyük bir nehir olan Tuna sayesinde zümrüt gibi güzel tabii zenginliklere sahiptir. Nüfus ve işgücü yapısı Macaristan’ın toplam nüfusu 9,8 milyon kişidir. Nüfusun %66’sı şehirlerde ve %17’si başkent Budapeşte’de yaşar. Nüfusun yaşlara göre dağılımı, %15 – 15 yaş altı ve %21 – 60 yaş üzeri ile tipik Avrupa ülkesi ortalamasını yansıtır. Macaristan etnik açıdan bölgedeki birçok ülke ile karşılaştırıldığında homojen sayılabilir. Azınlıklar nüfusun yaklaşık %8’ine tekabül eder. Ülkedeki en büyük etnik grup Roman azınlıktır. Macaristan’ın doğum oranı AB’ye yeni üye olan tüm orta Avrupa ülkelerinden daha fazladır. Ölüm oranı da Avrupa standartlarının hayli üzerindedir. Doğal kaynaklar ve madencilik Macaristan hammadde ve enerji kaynakları bakımından fakirdir. Madenlerinin en önemlisi Vertes Dağlarından çıkarılan boksittir. Boksit üretiminde Avrupa’da ikincidir. Pek az maden kömürü Pécs yakınlarında, linyit Dorag’da ve Tatabanya’da, Tuna ötesinde ve Slovakya sınırında işletilmektedir. Romanya sınırında önemli ölçüde tabii gaz, Balaton Gölünün batısında petrol çıkarılmaktadır. Nispeten az miktarda manganez ve uranyum yatakları da vardır.
Macaristan sıcak su kaynakları bakımından oldukça zengin olup, bunlardan bir kısmı tıbbi değer taşır. Özellikle Budapeşte ve Budin, dünyanın en güzel kaplıcalarına sahiptir. Böyle 100’ü aşkın sıcak su kaynağı Budin içinde ve civarında mevcuttur. Ticareti etkileyen kültürel faktörler Macaristan’daki iş gelenekleri Batı Avrupa ile benzer özellikler taşır. İş hayatında resmi kıyafet tercih edilir. Macarlar iş bağlantılarında şahsi ilişkilerin geliştirilmesine önem verir. İş görüşmelerinin öğle yemekleri, resepsiyonlar ve akşam yemeklerinde yapılması da yaygındır. Macarlar kendilerini tanıtırken soyadlarını ilk adlarından önce kullanır. Bu durum Macarca kart-
vizitlerde de geçerli iken, İngilizce kartvizitlerde bilinen kullanım vardır. Macar işadamları yabancı ortaklarının Macarca basit selamlaşma gibi kelimeleri öğrenme çabalarını takdir eder. Macar işadamları Noel tatili zamanında değeri 10 doları geçmeyen küçük hediye alışverişinde bulunabilir. İş görüşmeleri için, ithalatçı/ toptancı ile yazılı olarak randevu istenmeli ve konfirme edilmelidir. Tüm randevulara, ödemelere, mal teslimatlarına ve diğer zamanlama ile ilgili konulara dikkat etmek gerekir. Pasaport ve vize işlemleri Macaristan, diplomatik pasaport (kırmızı), üst düzey memurlar için düzenlenen hususi pasaport (yeşil) ve hizmet pasaportu (gri) hamili Türk vatandaşlarına vize uygulamaz. Umuma mahsus pasaport (lacivert) sahipleri için ise Türkiye’den Macaristan’a seyahatlerde vize alma zorunluluğu bulunur. 21 Aralık 2007 tarihi itibariyle, Macaristan Schengen Alanı’nın bir parçası haline gelmiş ve bu kapsamda Schengen mevzuatını tamamen uygulamaya sokmuştur. Schengen vizeleri sadece 90 günden kısa olan süreler için geçerli olup, bu süreleri aşan vizeler için her üye devlet kendi ulusal mevzuatını uygulamaya devam edecektir. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Devlet Daireleri:
Pazartesi-Cuma: 08.00-16.30 Cumartesi-Pazar: Tatil Bankalar: Pazartesi-Cuma: 08.00-15.00 Cumartesi-Pazar: Tatil Ticarethaneler: Pazartesi-Cuma: 09.00-18.00 Cumartesi: 09.00-13.00 Pazar: Tatil Resmi tatiller: Yeni Yıl: 1 Ocak
Ulusal Bayram: 15 Mart İşçi Bayramı: 1 Mayıs Anayasa Günü: 20 Ağustos Cumhuriyet Bayramı: 23 Ekim Noel: 25-26 Aralık Kullanılan lisan Ülkenin resmi dili Macarcadır. Ancak, halk ikinci dil olarak Almanca konuşur. İngilizce’de sorun yaşanabilmektedir. Ulaşım
Türkiye’den Macaristan’a ulaşım THY’nin haftada üç gün yapılmakta olan İstanbul-Budapeşte seferleri veya Macar Hava Yolları Malev’in her gün yapılan seferleri ile sağlanabilir. Ulaşım süresi yaklaşık 1 saat 40 dakikadır. Türkiye’den ayrıca karayolu ile de ulaşılabilir. İstanbul-Budapeşte arası 1335 km’dir. Şehir içi ulaşım, oldukça gelişmiş olan metro ağı ile troleybüs, otobüs gibi araçlarla sağlanır. Taksiler telefonlu taksi duraklarından, yoldan veya havaalanlarından temin edilir. Ülke genelinde araba kiralama servisleri mevcut olup şoförlü veya şoförsüz araba kiralanabildir. Şehirlerarası ulaşım, otobüslerle düzenli olarak gerçekleştirilen uçak seferleriyle ve oldukça modern bir ağa sahip demiryolu (MAV International Railway) ile sağlanabilir. Ayrıca demiryolu ağı ile diğer Avrupa ülkelerine ulaşılabilmektedir. İklim Macaristan iklimi bilinen karasal iklim özellikleri gösterir. Kışları soğuk, bulutlu ve nemli, yazları ise sıcak geçer. Yıllık ortalama sıcaklık 9.7 °C’tır. Kışın ortalama sıcaklık 0’dan −15 °C’ye değişirken yazları ise 27°C ile 32 °C arasındadır. En soğuk ay Ocak, en sıcak ay ise Temmuz’dur. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Sabah Gazetesi
Macaristan ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.
Macaristan ithalatı
2016 yılında 92,04 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Macaristan’ın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; Almanya (24,34 milyar dolar), Avusturya (5,89 milyar dolar) ve Polonya’dır (5,12 milyar dolar) Türkiye, Macaristan pazarında 794,74 milyon dolar ve %0,86’lık pay ile 21. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Macaristan’ın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 5,59 milyar dolar ile ilk sırada “sınıflandırılmayan/başka yerde belirtilmeyen emtia” yer alır. 1,97 milyar dolar ile terapötik veya profilaktik amaçlı karıştırılmış veya karıştırılmamış ürünlerden oluşan ilaçlar ikinci sırada yer alır. Bunları 1,84 milyar dolar ile bitümlü minerallerden elde edilen petrol yağları ve yağlar, ham petrol takip eder. Macaristan ihracatı
2016 yılında Macaristan’ın toplam 103,07 milyar dolar ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke ise sırasıyla Almanya (28,35 milyar dolar), Romanya (5,14 milyar dolar) ve Slovakya’dır (5,07 milyar dolar). Türkiye, Macaristan’ın ihracatında 1,99 milyar dolar ve %1,93 pay ile 14. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna ürün özelinde Macaristan’ın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 5,84 milyar dolar ile yolcu taşımacılığında kullanılan motorlu taşıtlar ilk sırada yer almakta ve bu ürünü, 3,43 milyar dolar hacim ile
87. fasılda kullanılan kıvılcım ateşlemeli pistonlu motor; 2,81 milyar dolarlık hacim ile sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motor dizel veya yarı dizel motor takip eder. Macaristan- Türkiye dış ticaret ilişkileri
2016’da Macaristan’ın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 35,3 milyon dolarlık hacim ile demir veya çelikten diğer eşya (dökme eşyalar veya demir veya çelik tel eşyaları hariç) gelir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Macaristan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 5,7’sine karşılık gelir. Macaristan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 27,7 milyon dolarlık hacim ile elektromıknatıslar, elektromanyetik kaldırma başlıkları ve parçalarıdır (tıbbi amaçlı mıknatıslar hariç). Macaristan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 26,8 milyon dolarlık hacimle içten yanmalı ateşleme veya sıkıştırma için ateşleme için kullanılan türden dağıtıcılar ve ateşleme bobinleridir. Macaristan’ın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 311,3 milyon dolar hacimle traktör ve otomobiller için direksiyon simitleri, direksiyon kolonları ve direksiyon kutuları ile parçaları yer alır. Bu değer Macaristan’ın bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 35,21’ine karşılık gelir. İkinci sırada 115,362 milyon dolar hacimle esas itibariyle yolcu taşımacılığında kullanılan diğer motorlu taşıtlar yer alır ve Macaristan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın %4,21’ine karşılık gelir. Canlı sığırlar (üreme için saf yetiştirme hariç) 76,8 milyon dolar hacimle üçüncü sıradadır ve Macaristan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın % 70,9’una karşılık gelir.
7
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
Komiteler çalışmalarını anlattı Faruk Aktuğ (22 No’lu Finans ve Kuyumculuk Meslek Komitesi)
Bizler, kuyumculuk sektörüne yönelik fiyat düzenlemeleri yapmak istiyoruz ama yasalar el vermiyor. Türkiye’de ilk kez üyelerimizin işyerlerinde internet üzerinden altın fiyatlarının yayınlanmasını sağladık. Altın fiyatlarının sisteme girmesini sağladıktan sonra üyelere gönderimini sağladık fakat ilginç bir yapımız var. Yeniliğe açık değiliz bu nedenle istediğimiz sonuçları alamadık. Piyasada dolaşan altın liraların kalite sorunu vardı, kaliteli takıları vitrinlerimizde sunmak istiyoruz. Bu amaçla MTSO Laboratuvarımıza bir test cihazı aldık, altın analizinin nasıl yapılacağıyla ilgili çalışmalarımızda sona yaklaştık, yakında uygulamaya başlayacağız. Yasemin Taş (26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi)
Türkiye genelinde yaklaşan Oda ve Borsa seçimleri öncesinde düzenlenen Meslek Komite Başkanları İstişare Toplantısı’nda başkanlar çalışma dönemlerinde aldıkları kararları ve gerçekleştirdikleri projeleri anlattı.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meslek Komite Başkanları İstişare Toplantısı düzenlendi. Komite Başkanları çalışmaları hakkında bilgi verdi. Sektörlerinde yaşanan sorunların tespiti ve çözümü noktasında attıkları adımları, çözebildikleri, yarım kalan ya da çözülemeyen sorunları anlattı. Toplantı sonunda kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut tüm katılımcılara başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür etti. Birçok proje yapıldığını kaydeden Başkan Aşut, “Toplantı boyunca sizler bana teşekkür ettiniz ama teşekkürü sizler hak ediyorsunuz. Çünkü sizler sektörlerinize sahip çıkarak bir yerlere taşımaya çalıştınız. Sektörünüzde bazı düzenlemeler yaparak eksiklerini tamamlamaya çalıştınız. Siz görevlerinizi yerine getirdiniz, ben de konumum gereği destek oldum” dedi. Komite toplantılarının daha verimli geçmesi, sesin daha çok duyurulabilmesi adına katılımcılığın artırılması gerektiğini de vurgulayan Aşut, komite toplantılarında ne kadar çok ses olursa o oranda doğru karar alınabileceğini söyledi. Komite Başkanları 2013 – 2018 yılı arasında yürüttükleri çalışmaları şöyle özetledi: Murat Arukarslan (1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi)
Göreve geldiğimiz ilk dönemde ihracatçı arkadaşlarımızın sorunlarını telefonla tespit etmeye çalıştık. Sonuç alamayınca fabrikalarını ziyaret ettik. Böylece her ay bir arkadaşımızın ev sahipliğinde buluşmaya başladık ve sorunlarımızın tespiti adına güzel bir gelenek başladı. Bu toplantılarda gördük ki ihracatçılar olarak birbirimizin rakibi değil, paydaşıyız. Sorunları bir arada daha iyi görüp çözümleyebildik. Nedense bu geleneği sürdüremedik. Ardından pestisitle mücadele konusunda çalıştık. Tarımsal mücadelede solarizasyon konusunda ciddi çalışmalar yürüttük ve 5. Grup bu çalışmalarda destek verdi. Yatak limon ve portakallarda difenilli kağıt ile yapılan ihracat konusunda sorun yaşadık. Bu sorunun çözümü için Ankara’ya giderek gerekli bilgilendirmeyi yaptık. Difenilli kağıt kesinlikle yasaklanacak ama çiftçiyi mağdur etmemek adına bunun alternatifini geliştirmeyi düşünüyorlar. Barkod sistemi ile izlenebilirlik çalışmasında öncü olduk, destek olduk. Yine bizim öncü olduğumuz ama sonrasında ihracatçı üzerinde yük kalan Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) üzerine çalıştık. Bu sistemin yalnız ihracata giden üründen değil tüm ürünlerden istenmesini talep ettik ama sonuç alamadık. Ambalajlama konusunda düzenlemeler yaptık. Alata ile yeni çeşitlerin geliştirilmesi konusunda işbirliği yaptık. Haluk Mutluay (2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi)
Geride kalan sürede sorunlarımızı tespit ederek görüş ve isteklerimizi yerel kurumlara ilettik. Son olarak Gümrük ve Ticaret Bakanımız Mersin’de Toptancılar Hali’ne gelince sorunlarımızı dinledi ve komisyoncular olarak hazırladığımız raporu ilettik. Raporda şu sorunlarımız yer aldı: 1 - Hal Yasası’nda denetim noktalarının kurulması ve denetim yetkilerinin
MTSO 7
CMYK
belediyelere verilmesi. Bu talebimiz yerine geldi. Kayıt dışı çalışan kişiler denetlendi. 2 - Haldeki dükkan sahiplerinin işyerini kiraya verebilmesi adına çalıştık ama sonuç alamadık. 3 - Alıcıdan kesilen rüsum gelirlerinin 5 günde Bakanlık hesabına yatması gerekiyor. Bizler bu rüsumları alıcıdan 3-5 ay sonra tahsil edebiliyoruz. 5 günün 30 güne çıkarılması talebinde bulunduk. 4 - Halde yeni komisyon dükkanı yapılmaması konusunda girişimde bulunduk ama sonuç alamadık. 5 - Tarım İl Müdürlüğü’nün ilaç kalıntı kontrol laboratuvarını Hal içinde kuracağı duyumu aldık. Bunun doğru olmayacağını raporla ilgililere duyurduk. 6 - Tarım politikamızın yenilenmesi sonucu üretim yapan çiftçi ve firmalar kontrolsüz, yüksek miktarda sebze meyve üretiyor. İhracat olmayınca üretilen mallar tarlada kalıyor ya da çöpe gidiyor. Tarım Bakanlığı istatistik çalışması yaparak kontrollü ekime geçip düzeni sağlamalı.
Rahmetli İbrahim Kiper başkanımız önderliğinde billboardların yerleri konusunda Büyükşehir Belediyesi ile çalıştık ve ilgili düzenlemeler yapıldı. Seçildiğimiz günden itibaren faaliyetlerimiz arasında Mersin Mobilya Fuarlarında görev aldık. En az CNR Fuarcılık kadar çalıştık. Bunun dışında üyelerimizin katılımı ile KOSGEB destekleri konusunda yetkililerin katılımıyla bilgilendirme toplantısı yaptık. Gaziantep Mobilya Dekorasyon ve Orman Ürünleri Fuarını ziyaret ettik. İlgili bakanlıkların kümelenme desteklerine yönelik üyelerimizin katılımıyla sektör toplantısı gerçekleştirdik. MYK konusunda Oda’mızın ilgili birimlerinden aldığımız bilgileri üyelerimize aktardık.
Murat Okşar (5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi)
Mehmet Kisin (13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat Satış ve Onarımı Meslek Komitesi)
İlk projemiz Kazanlı bölgesindeki nemotod ile mücadele projesiydi. Bakanlıktan geçirdik. İki yıl devam ettik, şu anda solarizasyonla çalışmalar devam ediyor. İkincisi Alata Araştırma Enstitüsü’nde turunçgil meyveleri koleksiyon bahçesi kuruldu. TKDK Çağrı Toplantılarının MTSO’da yapılmasını istedik ve bunlar yapılınca artık herkes bu çağrılarda neler yapması gerektiğini biliyor. Bitkisel üretimde pestisit kalıntıları sorunlarına çözüm bulmak amacıyla projeler geliştirdik. Bakanlıkla birlikte yaptığımız proje sonunda etkisi azalan ilaçlar piyasadan kaldırılıyor. Tarım Pazarlama Kooperatiflerinin Yapısının Revize Edilmesi Projesi hazırladık. Bunun için Kasım’da tüm Mersin Sulama Birlikleri başkanları ile toplantı yaptık. Zirai Kazancın Gerçek Usulde Tespitinin Revize Edilmesi Projesi yaptık. Biyolojik Mücadelede Pilot İl Olma Projesi gerçekleştirdik. Akdeniz meyve sineği ile mücadelede Mersin pilot il seçildi. Şeftali üzerinde çalışıyoruz. Uluslararası Çukurova Fuar ve Kongre Merkezi yeri konusunda çalışmalar yapıyoruz henüz sonuç alamadık. MTSO web sayfası ile duyurularımızı yapıyoruz. Silifke’de Toprakaltı Patojen Solarizosyon Uygulaması Projemiz 2017’de başladı. Son olarak Agropark kurulması için de Valilik, Belediye, Üniversite ve Alata arasında konsorsiyum yapıldı, bütçe belirlendi çalışmalar sürüyor. Tuncay Torun (9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi)
Ne yaptığımızdan çok neyi nasıl yapmamız gerektiğini öğrenmemiz bizim için bir kazanımdı. Nasıl başarılı olmamız gerektiğinin tüyolarını aldık. Toplantılar düzenlemeye çalıştık. Veri güvenliği ile ilgili seminer verdik. Hacker arkadaşlar gelip sunumlar yaptı. Distribütör firmalarla görüşmeler yaptık. Microsoft ürünleri ile ilgili yaşadığımız sorunları çözme yolunda adımlar attık. Komite bünyesindeki tüm sektörler için ayrı ayrı toplantılar düzenleyip hem sorunları saptadık hem de bilgilendirmeler yaptık. Teknopark firmalarımızla bir araya gel-
dik. Buralardaki yükselen değerlerimize yönelik farkındalık oluşturmak adına çalışma başlattık. Ramazan Çimen (12 No’lu Mobilya, Halı ve Ev Eşyası Meslek Komitesi)
Komitelerimizde 30’a yakın ücret belirleme, mahkeme kararları ve arabalarla ilgili kararlar aldık. İkinci el araç satın alanların büyük risk aldığını düşündük ve ruhsatlara bu araba ‘pertten dönmedir’ ibaresi kullanılsın dedik. Ama başaramadık. 13, 17 ve 19 No’lu komitelerimizle ortak toplantılar yaparak araç muayene istasyonlarında karşılaşılan sorunları dile getirdik. İyi sonuçlar da aldık. Yılda, iki yılda bir muayene olan araçlar var. Bunları biz bir kez yaptırınca unutabiliriz. Muayene istasyonlarında bir veri tabanı oluşturulup SMS yoluyla hatırlatma yapılmasını talep ettik ama henüz gerçekleşmedi. Küçük ve büyük sanayi sitelerinde üretilen malların envanterini oluşturma çalışmaları sürüyor. Hem kentimiz hem de komitemiz için önemli olan Oto Galericiler sorununu çözmeye çalıştık ama imar planları ile ilgili sorunları aşamadık. Şehrin batı tarafına bir değil birkaç oto galericiler sitesi istiyoruz. Otomobil Köyü Projemizin çalışmaları sürüyor. Sel mağduru arkadaşlarımıza yönelik ziyaretler gerçekleştirdik. Atik Kayan (14 No’lu İnşaat ve Emlak Komitesi)
Kamu müteahhitleriyle ilgili malzeme temininde ciddi sorunumuz vardı. Yerli ürünleri kullanma adına ciddi çalışmalarımız oldu. Bu konudaki çalışmalarımızda büyük yol kat ettiğimizi düşünü-
yorum. Kentsel dönüşümle ilgili çalışmalarımız oldu. Özelikle yap-sat işi yapan müteahhitlerle elektrik, su ile ilgili bürokratik sorunlar vardı, bunları aşmaya çalıştık. Kısmen de olsa başardık. Hafriyat harçları ile ilgili sıkıntılarımız vardı. Belediyelerle çalıştık ama tam olarak sonuçlandığını söyleyemeyiz. Selami Arıcı (15 No’lu Mühendislik ve Mimarlık Meslek Komitesi)
Yapı denetim firmaları ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı ziyaret edilip sektör faaliyetleri, firma sorunları ve çözüm önerilerini tartıştık. Bu konuda hazırlanan rapor Yönetim Kurulu aracılığıyla TOBB’a iletildi. İstanbul’da düzenlenen yapı fuarına katıldık. Yüksek Yapılar Yönetmeliği ile ilgili çalışma yaptık. Tulumba Kavşağı battı çıktı projesi ile ilgili görüşlerimizi ilgililerle paylaştık. Yapı Denetim Kanunu aksaklıklarıyla ilgili hazırladığımız raporun ilgili kuruluşlar kanalıyla TBMM komisyonuna aktarılmasını sağladık. 14 ve 27 No’lu komitelerle birlikte çalıştay düzenledik. Müteahhitler, mimarlar, elektrik mühendisleri ile sonuç raporu hazırlandı, TOBB’a gönderildi. Mühendislik ve mimarlık yetkisi olmayan firmaların tabelaların etiketlerinin kaldırılması sağlandı. Mersin’deki üniversitelerin mimarlık son sınıf öğrencilerinin piyasaya uyumunun sağlanması adına çalışmamız ise devam ediyor. Zeki Şan (18 No’lu Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi)
Biri Mersin’de olmak üzere Türkiye’de 5 büyük gümrük laboratuvarı var. Mersin Gümrük Laboratuvarı analiz çeşitliliği açısından çok önemli. Bu laboratuvarın kentimizden gitmemesi adına çalıştık ve sonuç aldık. Mersin Serbest Bölgesi’nin koridor sorununu çözdük. Tüm taraflarla bir araya gelip lojistik çalıştayı düzenledik ve sorunlar kitap haline getirildi. Liman A kapısının açıldığı sokak düzenlemesiyle ilgili sorunun çözümü aşamasındayız. MIP masrafları üstleniyor, konu Büyükşehir Belediyesinde. Denizcilikte konteynere yüklenen eşyaların ağırlıklarının tartılmasıyla ilgili ödenmesi gereken bir bedel vardı. Bunun kaldırılmasını sağladık. Tıkanma noktasına gelen plastik ithalatı ile ilgili sorunları çözdük. Liman giriş kartlarıyla ilgili sorunlarımızı çözmeye çalışıyorduk. Lutfi Elvan Bakanımızla Başkanımız Şerafettin bey görüştü ve bu sorun da çözüldü. İşsiz kalma tehlikesi yaşayan binlerce kişinin teşekkür telefonundan telefonlarımız kilitlendi.
Öncelikle sektörün geleceğine dair kararlar almamızda fuar ziyaretlerimiz önemliydi. Sektörümüzün sorunlarına yönelik toplantılar düzenledik. Sağlık sektörünün en büyük sorunu kamu hastaneleri ile yaşanan sorundu. Görevde olduğumuz süre boyunca sektör ciddi bir finansal sorun yaşıyor olmasından ve bunun temelinde de kamu hastaneleri bulunmasından dolayı çoğunlukla bürokratik görüşmeler yaptık. Konu, ilgili tüm bakanlıklara taşındı ancak sorun çözülemedi. Komitenin yapması gereken, sektörün şehirdeki geleceğini şekillendirmekti ama çalışmalarımız sorunlarımızı nasıl çözebileceğimize dönüştü. Sektörün sorununu analiz etmek için analiz çalışması yaptık ve birçok veriye ulaştık. Sektörün nelere ihtiyacı olduğu, MTSO’dan neler beklediği, ne tür projeler yürütülebileceği ve sektörü nereye kaydırmamız gerektiğinin ipuçlarını veren bir çalışmaydı. Araştırma sonuçları ile bir yol haritası ve strateji belirleme adına çalışmamız sürüyor. Oğuz Akar Tülücü (27 No’lu Makine Sanayi Meslek Komitesi)
32 No’lu Komite ile birlikte Mersin Sanayisi Geleceğini Arıyor isimli bir çalıştay yaptık. Mersin sanayisi için güzel bir çalıştay oldu. Böylece sektörün neye ihtiyacı olduğu ile ilgili güzel bir sonuç raporu çıktı. Mersin Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü ve Toros Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümlerinde 12 sanayici arkadaşımızın derslere girmesini sağladık. Böylece sanayimizin gelişmesi büyümesi yönünde bizimle çalışacak mühendis arkadaşlarımıza bilgi aktarıp sektöre hazır gelmelerine yardımcı olduk. Sektöre hizmet verecek mühendisler anlamında nitelikli stajyer bulunması konusunda çalışma yapıyoruz. Mavi yakalı çalışan arkadaşlara yönelik çalışmalarımız hiçbir zaman bitmedi. Mesleki eğitim almaları konusunda şartların iyileştirilmesi için birçok kurum ve kuruluşla görüşüyoruz. Fuar organizasyonlarına katılımlarımız devam ediyor. Görkem Aksoy (29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Yayın Hizmetleri Meslek Komitesi)
Görev yaptığımız sürede ülkemiz ve dünya konjonktüründe aşılması gereken çok sayıda kriz oldu. Bu süreçte çalışmalarını yaratıcı fikir temelli sürdüren medya mensuplarının üzerindeki baskıları aşmak için çok çabaladık. Bunu, yaşadığımız haksızlıkları sorgulayarak aşmaya çalıştık. Geriye baktığımızda iş dünyasında değişim, dönüşüm, yenilenme, başkaca ufuklar, bakış açıları oluşturabilme, bütünlük yaratma hususunda çok önemli
toplantılarla, kararlılık, yoğun gayretlerle çalışmışız. Pek çoğu sayfalarda kalmış. Birçoğu kabul görememiş ya da anlaşılamamış. Israrla masaya koymamız, yeni koşul ve zeminlerde ele almamız gerektiği konusunda inancım tam. Bunları yaptık diye geçmişi anlatmak istemiyorum. Potansiyelin altında kaldığımızı görüyorum. Daha çok verim yaratılabilir, işletilebilir, etkin biçimde hayata geçirilebilirdi. Bugün geleceğe bakmak istiyorum. Olanlar oldu, bitenler bitti. Yola devam. Kerim Kara (30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi)
Gerek meslek grubumuzda kalifiye eleman açığını kapatmak gerek istihdama katkı adına Mersin Üniversitesi Erdemli Meslek Yüksek Okulu Sigortacılık ve Bankacılık öğrencilerine seminerler verip Mersin’de ikamet eden öğrencileri istihdam ettik. Her dönem meslektaşlarımızın pazarlamada üretimi artırmalarına katkı sağlamak adına Eğitim ve Kalkınma Vakfımız ve Odamız katkılarıyla eğitimciler geliştirip seminerler düzenledik. Ahmet Yılmaz (31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi)
Karma bir grubuz, buna rağmen toplantılarımızda yeterli çoğunluğu sağlamakta zorlandık. İstekli kişilerin aday olup Komitelerde görev almasında fayda var. Sektörlerin sorunlarının çözümüne yönelik çalıştık. İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Biyosidal Kongresi’ne katılıp bilgileri arkadaşlara aktardık. Tarım ve Sağlık bakanlıklarına izinsiz, ruhsatsız çalışan firmalarla ilgili yazılar yazdık. Danışmanlık firmalarını bir araya getirdik sorunlarıyla ilgili çalıştık. Güvenlik firmaları ile de benzer çalışmalar yürüttük. Biyosidal uygulayıcılarıyla ilgili Mersin, Adana ve Kayseri firmalarının da katılımıyla geniş kapsamlı toplantı düzenledik. Toplantıya Ankara’daki Haşere Kontrol Derneği başkanı ve yönetimi de katıldı. Taşeron çalışanların kamuda istihdamının işletmelere etkisi üzerine bir istişare toplantısı düzenledik. Fuat Akbaş (33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi)
Türkiye’de ilk kez ekmeğin fiyatları ile ilgili çalışmalar yaptık. 33. Grup olarak gıda sektöründeki işçilere hijyen eğitimi verdik. Tüm sektörlerdeki gibi biz de kalifiye eleman bulamıyorduk, Odamız aracılığıyla eğitimler düzenledik. Tarık Ciğer (34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi)
Gerek sektörümüzdeki sorunların çözümü gerekse birçok yasal düzenleme noktasında yoğun çalıştık. Bu çalışmaların tümünü buradan anlatabilmem zaman alır ancak birkaç tanesini şöyle sıralayabilirim: Ağaç ve orman ürünlerinde yürürlüğe giren tevkifat uygulaması sorununa yönelik çalıştık ve 1. kademe satışlarda bu uygulama kaldırıldı. Kereste ve palet üreticilerinin sigortalanabilmesi adına her dönem çalışma yürüttük. Sorunumuz TOBB’a kadar taşındı ama sonuç alınamadı. Mobilya test laboratuvarının Kayseri’de olması nedeniyle ihracatçımız ciddi bir mali yükle karşı karşıya. Mersin’e alınması konusunda 12 No’lu komitemizle ortak çalıştık. Orman Genel Müdürlüğü ile tomruk satışlarında alınan ilave bedellerin kaldırılması için yaptığımız çalışmaların sonucunda biraz nefes aldık. Mesleki Yeterlilik konusunda sektörde çalışan kişilere eğitim verildi ve MYK belgeleri aldırıldı. ISPM 15 sorununa yönelik çalışmalar yürütüldü. Sektörün önemli fuarlarına katılım sağlandı.
YIL: 20 | SAYI: 346 | 21 Ocak - 3 Şubat 2018 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
8
Arif Abalı
Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü
Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Arif Abalı, kentte devam eden tarımsal çalışmalar ve yeni ürün çeşitleri hakkında bilgi verdi. Kentin tarımsal potansiyelini anlatan Abalı, ardından ihracata giden ürün çeşitlerindeki artışa dikkat çekti.
M
ersin’in tarımsal üretimde Türkiye’de önemli bir pozisyonda bulunduğunu kaydeden Arif Abalı, bu ürünlerin markalaşması adına önemli çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi. Ürünlerin marka değerinin artması adına özellikle coğrafi işaret ve mahreç işareti çalışmalarına ağırlık verdiklerini bildiren Abalı, muzdan çileğe, nardan fasulyeye, patlıcandan bibere birçok ürüne coğrafi işaret alınması çalışmasının devam ettiğini anlattı. İhracata giden ürünlerin artırılması adına yürütülen faaliyetlere de değinen Abalı, Hint inciri, blueberry, ahududu, böğürtlen piyata, kapya biberi gibi farklı ürünlerin ihracatının her geçen yıl arttığını anlattı. Son dönemlerde Rusya’ya yeni ürün olarak yenidünya gönderilmesi yönündeki çalışmalara ağırlık verildiğine de dikkat çeken Arif Abalı ile Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü faaliyetlerini konuştuk.
MTSO Haber: Mersin’in tarımsal potansiyeli hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Hangi tarımsal ürünlerle öne çıkıyor?
Mersin’in yüzölçümü 15.8 milyon dekardır (15.853 km2). İlimizdeki toplam tarım alanı 4,5 milyon dekar olup tarım alanlarımızın genişliği ilimizin %28’ini oluşturur. Orman alanlarımız 8,4 milyon dekar genişliğiyle İlimiz yüzölçümünün %53’ü ile çok geniş bir alan kaplar. Özellikle göçer hayvancılarımız için son derece önemli bir alan teşkil eden çayır-mera alanlarının toplamı 685 bin dekardır ve Mersin’in yüzölçümünün %4’ünü oluşturur. İşlenen tarım alanı 3,8 milyon dekarla ilin toplam yüzölçümünün %24’ünü oluşturmaktadır. İşlenen toplam tarım alanlarımızın 2,5 milyon dekarı ekonomik olarak sulanabilir alan olup bu alanın %59,6’sına denk gelen 1,49 milyon dekarı da sulanan alanlardır. İlimiz, hem iklim özellikleri hem de geniş tarım arazileri ile ciddi bir tarım potansiyeline sahip olup tarım sektörümüzün GSYİH’ya katkısı 7.7 milyar TL ile Türkiye de 4. sırada yer alır. İlimizdeki toplam çiftçi sayısı 60 bin olmakla birlikte Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayımız 2017 yılı itibariyle 35 bindir. İlimiz iklim yapısı ve tarımsal arazilerimiz ile ciddi bir tarım potansiyeline sahiptir. İlimizde 22 adedi tarla, 30 adedi sebze ve 31 adedi meyve olmak üzere toplam 83 adet ürün çeşidi yetiştirilmektedir. İlimizi ülke genelinde temsil eden ürünlerimiz aşağıda belirtildiği gibidir; Muz: 221 bin ton ile Türkiye’nin %72’sini Limon: 587 bin 392 ton ile Türkiye’nin %70’ini Keçi Boynuzu: 6 bin 534 ton ile Türkiye’nin %49’unu Çilek: 164 bin 998 ton ile Türkiye’nin %40’ını Şeftali: 119 bin 417 ton ile Türkiye’nin %18’ini Narenciye: 475 bin ton ile Türkiye’nin % 15’ini Biber: 273 bin 792 ton ile Türkiye’nin %11’ini Örtü Altı Meyvecilik: 291 bin ton ile Türkiye’nin % 69’unu üretmektedir. Keçi: 771 bin baş ile Türkiye de ilk sıradadır.
MTSO 8
CMYK
MTSO Haber: Tarımsal ürünlerin markalaşması adına yürütülen çalışmalarınız var mı?
İlimiz iklim yapısı ve tarımsal arazilerimizle ciddi bir tarım potansiyeline sahip olup toplam 83 adet ürün çeşidi yetiştirilmektedir. Bu ürünlerimizde markalaşmayı sağlamak için Bakanlığımız Kırsal Kalkınma Destekleri ve Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi kapsamında tarımsal ürünlerin işlenmesine yönelik ekonomik yatırımları da destekler. Ekonomik yatırımlar 9. etap ve 10. etap projeleri kapsamında 2015-2016 yılları içinde toplam 7 milyon 96 bin 416 TL destek verilmiştir. 11. etap projeleri kapsamında 32 işletmeyle sözleşme imzalanmıştır. Bunun 11 adedi yeni tesis, 21 adedi mevcut tesislerin kapasitelerinin artırılması projeleri olup sözleşmeler yeni imzalanmıştır ve biten proje bulunmamaktadır. 9. etap projelerinde 44 kişi, 10. etap projelerinde 3 kişiye istihdam sağlanmıştır.11. etap projelerinde ise 162 kişinin istihdam edilmesi amaçlanmaktadır. 12. etap kapsamında 59 proje başvurusu alınmıştır. Bunların 29 adedi ekonomik yatırımlar kapsamında 30 adedi ise çiftlik faaliyetlerini geliştirme projeleridir. Bakanlığımızın hibe desteğiyle gerçekleştirilen tüm bu projelerle tarımsal ürün kalitemizin arttırılması ve tarımsal ürünlerimizin işlenerek marka değeri olan katma değerli ürünlere dönüştürülmesi sağlanmaktadır. Bu çalışmalarımıza ek olarak ürünlerimizin marka değerinin arttırılması için coğrafi işaret ve mahreç işareti çalışmalarımız da devam etmektedir. Bu kapsamda Silifke çileği, Silifke aşısı keben narı, Anamur muzu, Anamur karası (patlıcan), leklek fasulyesi, Tarsus beyazı (üzüm), Lemas limonu, Kisecik domatesi, Kazanlı sivrisi (biber), Tarsus sarı ulak zeytini, Mut kayısısı ve zeytini için coğrafi işaret ve mahreç işareti çalışmalarımız devam etmektedir. MTSO Haber: İhracata giden ürünlerin çeşidinin artırılması adına yürütülen çalışmalar hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
İlimizin ihracat kapasitesinin ve ihracata giden ürün çeşidinin arttırılması adına Hint inciri, avakado, karnabahar, brokoli ve yeni tip kabak ürünlerinde alternatif üretim çalışmaları yapılmaktadır. 2016 yılında ilimizde uygulanan Hint İnciri Projesi sonrasında bu ürünle ilgili özellikle Avrupa’daki potansiyel görülmüştür. Gerek işlenmiş olarak gerekse taze meyve olarak ihracata yönelik bu ürünün potansiyeli ilimizde ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca ilimizde hızla yaygınlaşan kivi ürününde de özellikle son dönemlerde Rusya Federasyonu’na ihracatlar başlamıştır. Üzümsü meyvelerde Silifke Çilek Üreticileri Birliği ile ortak çalışmalar yürütülmektedir. Yine üzümsü meyvelerden ahududu, böğürtlen ve blueberry için de çalışmalarımız devam etmektedir. Özellikle böğürtlen için mevcutta bir üretici birliğimiz bulunmaktadır.
Son dönemlerde ilimizde ismini duyuran Pitaya (ejder meyvesi) için de il genelinde çalışmalar yapılmakla birlikte, 16 üreticimizle birlikte üretici birliğinin kurulma çalışmaları devam etmektedir. Mersin’in en önemli ürünlerinden olan biber, mevcut durumda %90 dolmalık biber, %5 sivri biber, %5 çarliston biber olarak ihraç edilmekteyken, Tarsus İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüzün devam ettirdiği bir çalışmada kapya biberin taze ve işlenmiş olarak ihracatı başlamıştır. Tüm bu çalışmalarımı son dönemde ülkemize diğer ürünler için gelen Rusya Federasyonu denetim heyetine tanıtılmıştır. Rusya Federasyonu yenidünya ile ilgili bir pazar araştırması yaparak analizleri tarafımıza göndermiştir. Yenidünya meyvesinin potansiyelinin çok yüksek olduğu belirlenip ihracata yeni bir ürün kazandırılmıştır. Ayrıca ilimizde ihraca yönelik tarımsal ürünlerin kalitesinin ve çeşitliliğinin arttırılmasında iyi tarım uygulamaları ve organik tarım uygulamalarına ağırlık verilmektedir. Mersin’de organik tarım yapan 661 üreticimiz, 24 bin 200 da alanda 17 bin ton üretim yapmaktadır. Bu kapsamda üreticilerimiz Zeytin, Üzüm, Ceviz, Nohut, Badem, Kayısı, Muz, Mandalina, Portakal, Şeftali yetiştirilmektedir. İyi Tarım Uygulamaları bütün gelir gruplarının tüketebileceği Sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan kârlı-verimli, insan, hayvan ve çevre sağlığını koruyan, izlenebilir, sürdürülebilir bir tarım sistemidir. Mersin’in 12 ilçesinde 3 bin 560 üretici ve 473 bin 932 da. açık, 9834 da. örtüaltı alanda; bahçe bitkileri, tarla bitkileri, endüstri bitkileri, süs bitkileri, tıbbi aromatik bitkiler olmak üzere oldukça geniş bir ürün yelpazesinde iyi tarım uygulamaları sistemi uygulanmaktadır. Bakanlığımız ilimizde gerçekleştirilen iyi tarım uygulamalarını desteklemek ve yaygınlaştırmak için üreticilerimize 2016 yılı üretimine ait 6 milyon 739 bin 735 TL destekleme gerçekleştirmiştir. Ayrıca Bakanlığımız bütçesinden desteklenen, 2012 yılı itibariyle Tarsus İlçemizde başlayan İyi Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi, Gülnar, Silifke ilçelerimiz ile devam etmiş olup 2018 yılında da Yenişehir ilçe mahallerinde devam edecektir. Ayrıca meyve sebze üretimimizde ve ihracatımızda sorun olan Akdeniz Meyve Sineği ile mücadelede İl Müdürlüğü olarak hazırladığımız projemiz Bakanlığımız tarafından onaylanmış ve proje faaliyetlerimizi gerçekleştirmek üzere İl Müdürlüğümüze 3 yıl için 10.5 milyon TL bütçe ayrılmıştır. MTSO Haber: Kurulması planlanan tarım teknoparkıyla ilgili bilgi vererek sektöre sağlayacağı avantajları kısaca özetler misiniz?
Mersin Tarım ve Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi (AgroPark) başvurusu Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Değerlendirme Kurulu tarafından olumlu değerlendirilmiş ve ilan süreçlerinin devamına karar verilmiştir. Mersin Tarım ve Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi, tarım ve gıda ile bu sektörlere bağlı olarak faaliyet yürütülen diğer sektörlerin bir araya geleceği, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi yaratmayı amaçlayan bir teknoloji geliştirme bölgesi olarak planlanmıştır. 799 dekar arazi yalnızca tarımsal amaçlı denemeler, araştırmalar ve faaliyetler için kullanılacak olup bu alanlardan yalnızca 5 dekarlık bir alan idari bina yapımı için kullanılacaktır. Diğer alanlarda herhangi bir yapılaşma gerçekleştirilmeyecektir. AgroPark alanında tarım alanlarını ve çevreyi kirletecek olan herhangi bir üretim yapılmayacak olup tamamen çevreye duyarlı tarımsal Ar-Ge ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilecektir. Kuruluş faaliyeti öncesinde bölge firmaları ve ilgili sektörlerle yapılan görüşmelerde tohumculuğun geliştirmesi, bitki ıslahı, zararlılarla mücadele teknik ve yöntemleri geliştirme, bitkisel atıkların değerlendirilmesi, enerji etkin tarımsal üretim, yenilenebilir enerji kullanım yöntemleri, verimli sulama teknolojileri, nanoteknoloji, modern biyoteknoloji, bilişim ve mobilişim teknolojileri, modern sera teknolojileri ve topraksız yetiştiricilik, gıda işleme, muhafaza ve ambalaj teknolojileri, bitki koruma, teşhis ve mücadele ile tarımsal mekanizasyon ve sulama teknolojileri alanlarında Ar-Ge ihtiyacı için arazi, işbirliği ve destek ortamı bulamayan veya yüksek maliyetlerle bulan firmaların bu faaliyetleri gerçekleştiremeyerek hizmet alımı, ya da teknoloji ithalatı yaptıkları tespit edilmiştir. Agropark’ın bu sorunu çözerek, bölgesel bir tarım, gıda Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi oluşturması amaçlanmaktadır. AgroPark’ın kurucu heyetinde yer alan Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü; kuruluşundan bugüne kadar sebzecilik, turunçgiller, subtropik meyveler, üzümsü meyveler, süs bitkileri, ılıman iklim meyveleri, sert kabuklu meyveler, bağcılık, arıcılık, tıbbi ve aromatik bitkiler alanında 150’den fazla araştırma projesi yürütmüş, bölgenin tarımsal üretiminin gelişmesine önemli katkısı bulunan bir kuruluştur. Aynı zamanda üniversitelerin biyoloji, biyo-teknoloji, kimya, gıda alanlarında önemli bilimsel altyapıya sahip olup, AgroPark kurucuları meyve tohum ıslahı ve çeşit geliştirme, sebze tohum ıslahı ve çeşit geliştirme, bölgede yoğun olarak üretilen ürünlerde tohum ıslahı ve çeşit geliştirme, süs bitkileri ve katma değeri yüksek ürünlerin bölgeye adaptasyonu ve çeşit geliştirme, organik üretime uygun çeşit geliştirme ve tohum ıslahı, hasat sonrası muhafaza, raf ömrü uzatma teknolojileri, tarımsal üretimde kullanılan malzeme ve ekipmanlar ve gıda üretimi verim ve kalitesinin arttırılması alanlarında firmalara çok büyük bilgi ve deneyim paylaşımı yaratarak bölgemiz ve ülkemiz tarım ve gıda sanayine önemli bir ivme kazandıracaktır. MTSO Haber: Mersin’in hayvansal potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?
Mersin’deki büyükbaş hayvan sayısı 118 bin adettir. İlimiz 1,3 milyon küçükbaş hayvana sahiptir. Bu popülasyonun 771 binini keçi varlığımız oluşturur. Keçi varlığımızla Türkiye’de ilk sırada bulunmaktayız. Mersin’deki kanatlı hayvan sayısı 18.2 milyondur. Torosların zengin çiçek florası nedeniyle ilimizin ciddi bir arıcılık potansiyeli de bulunmaktadır. İlimizdeki toplam kovan sayısı 276 bindir. 103 köy, belde ve mahallemizde 56 bin 437 hektar yaylak ve 3 bin 127 hektar mera olmak üzere toplam 59 bin 564 hektar mera yaylak alanımızın tahsis işlemleri tamamlanmıştır. Hayvancılığı geliştirmek adına 20 projekapsamında165.8 bin dekar alanda mera ıslah çalışmasını tamamladık. MTSO Haber: Su ürünleri faaliyetleri hakkında da kısaca bilgi verir misiniz?
Mersin 321 km uzunluğundaki sahil şeridiyle ciddi bir su ürünleri potansiyeline sahiptir. İlimizde toplam 501 balıkçı teknesi bulunur. 2017 yılı itibariyle ilimizde 3 bin 150 adet geçerli gerçek kişiler için su ürünleri ruhsat tezkeresi bulunmaktadır. Buna ek olarak 6 bin 805 adet geçerli amatör kişiler için ruhsat tezkeresi bulunur. Faaliyet gösteren teknelerimizden 12 m. ve üzeri 101 adet balıkçı teknesine BAGİS (Balıkçı Gemileri İzleme Sistemi) cihazı bağlanılmıştır. 2017’de 10m. ve altındaki boya sahip küçük teknelere “Geleneksel Kıyı Balıkçılığı Desteklemesi” kapsamında 212 adet balıkçı gemisi sahibine il genelinde toplam 185 bin TL destek verilmiştir. İlimizin toplam su ürünleri yetiştiriciliği üretim miktarı (Deniz+İçsu) yıllık 4 bin 352 tondur. Mersin’de 45 adet su ürünleri yetiştiriciliği tesisi vardır. 2017 yılında su ürünleri yetiştiriciliği desteklemesi kapsamında 16 adet yetiştiricilik tesisine 82 bin 441,45 TL destekleme ödemesi yapılmıştır. İlimizdeki perakende satış yeri, depo, balıkçı teknesi ve barınaklarda bin 984 adet denetim ve kontroller yapılmış olup, 37 adet yasadışı avcılıktan 33 bin 282 TL idari para cezası uygulanmıştır. 2017 yılında Valiliğimizin olurları ile su ürünleri koordinasyon kurulu kurulmuş olup 2018 yılında faaliyete başlayacaktır.