MTSO Haber Sayı 349

Page 1

MTSO’da ilk uyuşmazlık çözüldü

Mersin, teknolojinin merkezi olabilir

Adanalı ressamlar MTSO’da sergi açtı

>2’de

>5’te

>2’de

MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33

Bütüncül kalkınmanın payandası fiziksel altyapı yatırımlarıdır Şerafettin AŞUT

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| |YIL: YIL:2017 | | SAYI: SAYI:349 298 | | 4 6-19 - 17 ARALIK Mart 2018 2015

Yazılımcılar sanayici oluyor

Kuyumcular fiyat farklılıklarından şikayetçi

Faruk Aktuğ

MTSO 22 No’lu Finans ve Kuyumculuk Meslek Komitesi Başkanı

P

iyasada kuyumcular arasında özellikle tel bilezik olarak adlandırılan bilezik modelleri ve darphanenin bastığı liraların satışında yaşanan fiyat farklılıkları, hem sektörü hem de müşterileri olumsuz etkiliyor. Sektör temsilcileri, oluşan fiyat farklılıklarının piyasada güveni sarsması nedeniyle bu soruna çözüm arıyor. Kuyumculuk sektörüne ilişkin değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 22 No’lu Finans ve Kuyumculuk Meslek Komitesi Başkanı Faruk Aktuğ, ilk olarak fiyat istikrarsızlığı nedeniyle yaşanan sorunlara

değindi. Sorunun çözümü için sektör temsilcilerinin birlikte hareket edememesinden şikayetçi olan Aktuğ şunları söyledi: “Maalesef özellikle darphane tarafından basılan liralar (çeyrek, yarım, tam altın, vb) ile tel bilezik olarak adlandırılan bilezik modellerinde 1-2 liraya varan fiyat farkları oluşuyor. Belki bir tane almak için çok ciddi araştırma yapılmıyor ama birden fazla alım yapılacağı zaman fiyatlara güven olmadığı için müşteri sürekli bir arayış içine giriyor. Bu durum kuyumcular arasında da tedirginlik oluşturuyor. “ > 7’de

Nakliyeciler Avrupa taşımalarından şikayetçi

Hasan Büyük

MTSO 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 20 No’lu Komite Başkanı Hasan Büyük, son dönemlerde özellikle Avrupa taşımalarında yaşadıkları sıkıntılardan şikayetçi oldu. Avrupa taşımalarında araçlara haklı haksız çok sayıda ceza kesildiğini dile getiren Büyük, bu nedenle maddi manevi kayıplar yaşadıklarını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, Avrupa ve Ortadoğu taşımalarında yaşanan sıkıntıları anlattı. İlk olarak Avrupa taşımalarına

değinen Büyük, burada hem geçiş belgesi kotalarında, hem gümrük kapılarında hem de Avrupa yollarında sorun olduğunu bildirdi. Son yıllarda bu sıkıntıların üst noktalara taşındığına dikkat çeken Büyük, şunları söyledi: “Araçlarımız her an durdurulup haklı ya da haksız cezalar kesiliyor. Ataşeliklerimize başvuruyoruz ama sonuç alabilmemiz çok zor. Dava açacak olursak avukatlar dava öncesinde 3-4 bin Euro para istiyorlar. Üstelik davaları kazanacakları da şüpheli.” > 7’de

T

Yazılım sektörünün uzun süredir beklediği haber geldi. 7033 Sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler Sanayi Sicil Kanunu’nun 1’inci maddesi kapsamına alındı.

üm dünya ekonomilerine dijitalleşmenin hakim olduğu, Endüstri 4.0’ın ön planda tutulduğu günümüzde Türkiye’de de bilişim ve yazılım sektörüne ilişkin sıkıntılar bir bir çözülüyor. Sektörde ilk olarak yerli malı belgesi konusunda yaşanan sorunun giderilmesine yönelik adım atılmış ancak istenen sonuç alınamamıştı. Firmalar sanayi sicil belgesi alamadıkları için yerli malı belgesi de

alamıyordu. Bu sorunu çözmek adına sektör temsilcilerine sanayi sicil belgesi olmadan doğrudan yerli malı belgesi alma hakkı tanınmış, ancak bu kolaylaştırma işlemi de yeterli olmamıştı. Firmalar esaslarda istenen belge ve bilgileri temin edemeyip sorun yaşamış, yerli malı belgesi başvurusu yapamamış ve belge de alamamışlardı. Bunun üzerine 7033 Sayılı Sanayinin

Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 62.01 faaliyet sınıfındaki bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler sanayici tanımına alındı. Bu sayede yazılım üreten işletmelerin yerli malı belgelerini bağlı bulundukları Odalardan almalarının da önü açıldı. Bu kapsamda NACE Rev.2 62.01- Bil-

gisayar programlama faaliyetleri sınıfında faaliyet gösteren işletmelerin 1 Temmuz 2018 tarihine kadar sanayi siciline kayıt olmaları gerekiyor. Yalnızca yazılım tasarımı yapan, yazılım üretmeyen firmalar ise sanayi sicile kayıt olamıyor. Öte yandan sanayi sicil kaydı için kapasite raporu zorunlu olmamasına rağmen yerli malı belgesi için kapasite raporu zorunlu tutuluyor. > 3’te

Bölgenin önemli ithalatçı ülkesi:

Türk tarımında verimi artıracak önemli adım

> 5’te

L

Nilay Sırım Güneş

GBC IDscan Operasyon Müdürü

İ

ngiltere merkezli yazılım firması GBC IDscan, Ar-Ge çalışmalarını sürdürmek adına Türkiye’de yatırım yeri olarak Mersin’i tercih etti. Mersin Teknopark’a start-up firması olarak gelen IDscan firmasını burada yürüttüğü 3 yıllık çalışmanın sonunda bir başka İngiliz firması GBC A.Ş’nin alması ile birlikte GBC IDscan ismini alan firma, bugün çalışmalarını dünya

MTSO 1

CMYK

genelindeki 770 Ar-Ge personeli ile sürdürüyor. Firma, doküman ve kimlik tarama konusundaki yapay zeka yazılımı ile dünya lideri olmayı hedefliyor. Temeli 2000’li yılların başında İngiltere’de atılan, ardından Ar-Ge çalışmalarına Suriye’de devam eden IDscan, Suriye’de çıkan savaşın ardından çalışmalarını Türkiye’ye taşıma kararı alıyor. > 8’de

übnan, coğrafya ve nüfus olarak küçük bir ülke görünümünde olmasına rağmen, özellikle ithalat açısından çevre ve komşu ülkelerin büyük çoğunluğundan daha büyük bir pazar potansiyeline sahip. Başlıca ithal ürünleri arasında petrol ürünleri, motorlu taşıtlar ve yedek parçaları, eczacılık ürünleri, makineler ve elektrikli makineler, plastikler, demir çelik ürünleri ve hazır giyim gösterilebilir. Lübnan ekonomisinde inşaat ve gayrimenkul satışları önemli bir gelir kaynağıdır. Özellikle zengin Körfez Arap ülkeleri vatandaşlarına Lübnan’da gayrimenkul edinme konusunda sağlanan kolaylıklar, Lübnan’a önemli bir nakit sermaye akışının oluşmasını sağlarken,

2018 yılı hayvancılık destekleri açıklandı

>5’te

bankacılık sektörünün gelişmiş olması ve sektördeki gizlilik ilkesi yabancı sermaye yatırımını ve girişini ayrıca teşvik edici bir unsurdur. Ülkedeki kalifiye işgücü ve müteşebbis kabiliyetinin yüksek olmasının getirdiği dinamizm, Lübnanlıların Beyrut’ta konuşlanıp dünya çapında ticaret yapmalarını, Türkiye’den alıp Körfez ülkelerine, Çin’den alıp Afrika ülkelerine satmalarını sağlayan bir (transit) yapı oluşturur. Bu yapı ve dinamizmi besleyen önemli bir unsur ise, ülke ekonomisinin liberal ve açık piyasa özelliğidir. Bu özelliği ile Lübnan, Türkiye’nin üçüncü ülkelere açılmasında önemli bir geçiş noktası olarak gösterilebilir. > 6’da

7. PENTEX Fuarı’na yoğun ilgi

MTSO, İstanbul Kırtasiye-Ofis Fuarı’na katıldı

>2’de

> 2’de

Enerji Kümesi için çalışmalar başladı

M

ersin’de faaliyet gösteren sanayiciler Mersin Endüstri Sinerjisi – Enerji Sanayisi Kümesi etrafında toplanıyor. Proje bitiminde küme üyelerinin birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı konumuna getirilip, oluşacak güç birliği ile Mersin sanayisinin yurtiçi ve yurtdışındaki büyük enerji yatırımlarından, ihalelerinden daha çok pay alabilmesi planlanıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından Ekonomi Bakanlığı’na sunulan Mersin Endüstri Sinerjisi – Enerji Sanayisi için Kümelenme Projesi’nin kabul edilmesinin ardından hazırlıklar başladı. Kümede yer alan 18 firma, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut başkanlığında ODS Danışmanlık yetkilileri ile

bir araya gelerek yol haritasını görüştü. Proje kapsamında öncelikle katılımcı firmalarda ihtiyaç analizi yapılacak. Hedef, analiz neticesinde eksikleri tespit edip firmaların kendilerini geliştirmelerini sağlamak, bu sırada projede yer alan firmalar arasındaki işbirliklerini artırarak katma değeri yüksek ürünler üretilmesini sağlamak, istihdamı artırıp, sürdürülebilir ihracatı yakalamak. Toplantının başında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Ekonomi Bakanlığı’nın desteklediği bu önemli projeye, ilk etapta 18 firmanın müracaat ettiğini ancak bugün çok sayıda firmadan bu kümede yer almak için talep geldiğini bildirdi. > 4’te


2

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

KGF Hizmetleri MTSO’da anlatıldı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Kredi Garanti Fonu (KGF) işbirliğinde ‘KGF Hizmetleri Tanıtım Semineri’ düzenlendi. KGF Adana Şube Müdürü Celal Altuntaş, MTSO Üyelerine teminatlardan nasıl yararlanabileceklerini anlattı.

K

GF hizmetlerinden ağırlıklı olarak KOBİ’lerin yararlandığını bildiren Celal Altuntaş, KOBİ’lere direk kredi vermediklerini, bankalardan kredi alacakları dönemde ihtiyaç duydukları teminatları verdiklerini söyledi. Küresel rekabette KOBİ’lerin gücünü artırmaya yönelik çalıştıklarını vurgulayan Altuntaş, “Bizden ağırlıklı kimler yararlanıyor derseniz kadın ve

genç girişimciler, esnaf ve sanatkarlar, çiftçiler, serbest meslek mensupları, KOBİ dışında firmalar olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı. Geçmiş dönemlerde vergi ve SGK borcu olan KOBİ’lerin KGF desteklerinden yararlanamadığını hatırlatan Altuntaş, “Artık kredi içinden vergi ve SGK borcu kesilerek işlemlere devam edilebiliyor” diye konuştu. KGF olarak

KOBİ’nin bankadan alacağı kredinin % 0,03’ü kadar komisyon aldıklarını ve onun dışında bir ödeme talep edilmediğini belirten Altuntaş şunları söyledi: “Elbette biz de kefil olurken bir takım teminatlar istiyoruz. Ancak bu noktada çok katı davranmıyoruz. Örneğin bir malınız üzerinde eğer ipotek varsa onu alabiliyoruz. Ya da bu ipoteği başkası aldıysa biz ikinci derece ipotek de alabiliyoruz. Kredi çekerek alacağınız makineyi rehin olarak kabul edebiliyoruz. Tarla, bağ, bahçe varsa hisseliyse bile teminat kabul ediyoruz. Kısacası mümkün olduğunca bir teminat yaratıp orta yol bulmaya gayret gösteriyoruz.” Başvuru sürecini de kısaca özetleyen Celal Altuntaş, KOBİ’nin bankadan kredi talep ettiğini, kefalet başvurusunun KGF’ye banka üzerinden yapıldığını, ardından müşteri ile KGF arasında görüşme gerçekleştiğini ve KGF’nin bankaya onay vermesi sonrasında kredi kullandırıldığını söyledi.

Mersin Tarım Fuarı’nın 13’üncüsü düzenlendi

M

ersin Uluslararası Tarım Fuarının 13’ünsü düzenlendi. CNR Holding kuruluşlarından Pozitif Fuarcılık Tarafından Yenişehir Fuar Merkezi’nde organize edilen ve 22 Şubat Perşembe günü kapılarını aralayan Fuar, 25 Şubat Pazar günü sona erdi. Tarım sektörünün önde gelen temsilcileri, alıcılar ve satıcılar 13’üncü Mersin Uluslararası Tarım Fuarı’nda buluştu. Mersin Valisi Ali İhsan Su, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Arif Abalı ile CNR Holding Genel Müdürü Mustafa Tokatlı’nın katılımı ile açılışı gerçekleştirilen Fuara, yerli ve yabancı 100 firma katırlı. Yaklaşık 7 bin metrekare alan üzerinde düzenlenen Fuarı yerli ve yabancı 30 binin üzerinde kişi

ziyaret etti. Fuar, sera malzemeleri, sulama makine ve ekipmanları, fide, fidan, tohum, organik gübre, hayvancılık ekipmanları, hayvan besleme, yem üretimi ile ilgili pek çok ürün ve tarımsal teknolojiye ev sahipliği yaptı. Aynı zamanda Fuar süresince düzenlenen konferans ve etkinlikler çerçevesinde, çiftçiler bilinçli tarım uygulamalarındaki en son teknoloji ve uygulamalarla buluştu. Bu yıl ilk defa sektörlerinde lider konumunda olan Bayer, Sygenta ve SGS gibi dünya markası firmalar da katıldı. Pozitif Fuarcılık ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım İl Müdürlükleri iş birliğinde Fuarda; Adana, Amasya, Hatay, Kahramanmaraş, Konya, Kayseri, Niğde’nin de aralarında bulunduğu Türkiye’nin dört bir yanından sektör profesyonelleri ağırlanrı.

Aşut: “Tarım gıda sektörü ulusal güvenlik meselesi haline geldi” Fuarın açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, dünyanın hızla değişen demografik yapısının, artan nüfusun ve kentleşen dünya nüfusunun tarım, gıda ve hayvancılık sektörlerini ulusal güvenlik meselesi haline getirdiğini söyledi. Bu işin tüm gelişmiş dünyada üç payandası bulunduğuna dikkat çekerek bu payandaları, “Devlet, yani kamu ayağı, özel sektör, yani üreticiler ve yerel yönetimler” olarak açıklayan Başkan Aşut, bu payanlardan biri eksik kalırsa o sektörde gerçek bir gelişme beklenemeyeceğini söyledi. Aşut, “Bu üç temel payanda ulusal anlamda yaratmak istediğimiz yüksek teknolojili üretim vizyonunu daha çok sahiplenmeli” diye konuştu. Fuara bu yıl ilk kez katılacak ve sektöründe lider konumundaki markaların bulunmasının Mersin Tarım, Gıda ve Hayvancılık Fuarının önümüzdeki yıllarda gelişimi için çok değerli olduğunu kaydeden Aşut, bölgenin cazibe merkezi haline gelmesinde büyük rol oynayacağını söyledi. “Ülkemin üreticisine olan güvenimle, büyüyen Türkiye’nin ve büyüyen Mersin’in potansiyeline olan inancımla, Mersin’in, Türkiye’nin tarım, gıda ve hayvancılık alanlarında daha iddialı bir merkez olacağına inanıyorum” diyen Aşut, fuarın kent, bölge ve ülke ekonomisine hayırlı olmasını diledi.

MTSO, İstanbul Kırtasiye-Ofis Fuarı’na katıldı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 29 No’lu Meslek Komitesi, 21-25 Şubat günleri arasında Tüm Kırtasiyeciler Derneği’nin (TÜKİD) desteğiyle düzenlenen İstanbul Kırtasiye-Ofis Fuarı’na katıldı. Fuarda, yurt içi ve yurt dışından 250’nin üzerinde firmanın kırtasiye ürünleri yer aldı. 2018 İstanbul Kırtasiye Ofis Fuarı, TÜYAP Fuar ve Fuarcılık Hizmetleri A.Ş. ve TÜKİD iş birliği ile TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde ikinci kez düzenlendi. Yurt içi ve yurt dışından 250’nin üzerinde firmanın katılımıyla 40 bin metre kare alanda gerçekleşen fuarın açılışına, 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Yayın Hizmetleri Meslek Komite Başkanı Görkem Aksoy, Komite Başkan Yardımcısı Nebahat Demir ile MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Kısa katıldı. MTSO heyeti, kırtasiye, okul ve ofis malzemelerindeki yeni ürünleri yerinde inceledi. Birçok marka ürünün lansmanının ve workshop alanında uygulamalı olarak tanıtımının yapıldığı

MTSO’da ilk uyuşmazlık çözüldü Mart ayında resmi olarak açılacak olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’nde ilk uyuşmazlık, tarafların uzlaşmasıyla çözüldü.

M

TSO, Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi, hazırlıklarını tamamladı. Mart ayı ile birlikte zorunlu hale gelmesinin ardından arabuluculuk hizmeti almak isteyen işçi ve işverenler bu merkez aracılığıyla daha konforlu bir ortamda hizmet alıp Oda’nın sunacağı sekreterya desteğinden faydalanabilecek. Merkezde gerçekleşen ilk toplantıya, Mersin Arabulucular Derneği Başkanı Av. Kadir Arıkan, arabulucu olarak katıldı. Toplantıda, işveren ve aynı zamanda MTSO Meclis Üyesi Fuat Akbaş, işçiler Adnan Ekin ve Hüseyin Ekin ile mahkemeye gitmeden anlaşmaya vardı. Arıkan: “Taraflar açısından büyük bir hizmet” Toplantıda konuşan Mersin Arabulucular Derneği Başkanı Avukat Kadir Arıkan, MTSO’nun bu hizmeti vermesinden

deflediklerini söyledi. Şendil, geçen yıl fuara yurt içi ve yurt dışından 165 firmanın katıldığını, bu yıl katılımcı sayısında yüzde 50 artış yaşandığını kaydetti. İstanbul Ticaret Odası Başkan Vekili Dursun Topçu, İstanbul Kırtasiye-Ofis Fuarı 2018’in Türkiye’nin en büyük, dünyanın da üçüncü kırtasiye ve ofis ürünleri fuarı olduğunu ifade etti.

P

ENTEX Penye Tekstil ve Teknolojileri Fuarı’nın 7’ncisi, Gaziantep Sanayi Odası, Penye, Konfeksiyon ve İmalat Hazır Giyim Derneği (PENKON) destekleriyle AKORT Fuarcılık tarafından, 14-17 Şubat günleri arasında gerçekleşti. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in katılımıyla açılan fuarı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Meslek Grubu Üyeleri de ziyaret etti.

MTSO 2

CMYK

Başta Ortadoğu olmak üzere Doğu Avrupa, Balkanlar ve Kafkasya’dan çok sayıda ziyaretçisi bulunan PENTEX Fuarı’na, MTSO adına Meclis Üyesi Özcan Demir ile 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek’in başkanlığında 11 No’lu Meslek Grubu Üyelerinden oluşan heyet katıldı. Fuarda, penyeden konfeksiyon

Adanalı ressamlar MTSO’da sergi açtı

dana Ressamlar Derneği üyesi 27 sanatçı, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde sergisi açtı. Karma eserlerden oluşan sergide, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne atıfta bulunan eserler de yer aldı. Adana Ressamlar Derneği Üyeleri, MTSO Sanat Galerisi’nde 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü de kapsayan karma resim sergisi açtı. Dernek Üyesi 27 sanatçının 27 eserinin yer aldığı sergi açılışına, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Çağatay Güneş ve MTSO Meclis Üyesi Ahmet Akın ile çok sayıda sanatsever katıldı. Açılışta konuşan Adana Ressamlar Derneği Başkanı Nermin Levent, dernek olarak sanatı yaygınlaştırmak, sanatçıyı tanıtmak adına sergiler, paneller, resim çalıştayları gibi sanatsal faaliyetler gerçekleştirdiklerini söyledi. Birçok ilde sanatçılararası iletişimi artırmak amacıyla karma sergiler açtıklarını aktaran Levent,

Aşut: “İş dünyasının işini kolaylaştıracak her projede varız” Zorunlu arabuluculuk uygulamasının hayata geçmesine ilişkin değerlendirmede bulunan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut ise, başta Oda üyeleri olmak üzere sorun yaşan işçi ve işverenlerin bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Artık iş davaları açılırken önce arabulucuya başvurulması şartı aranacağını vurgulayan Aşut, düzenleme için hükümete ve emeği geçenlere teşekkür etti.​ İş dünyasının işlerini kolaylaştıracak her projede yer aldıklarını vurgulayan Aşut, arabuluculuk hizmetinin de iş dünyasının işlerini kolaylaştırması nedeniyle bu merkezi açtıklarını belirtti.

bu sergide de, Mersinli sanatçılar ve sanatseverlerle iletişimi arttırmayı hedeflediklerini söyledi. “Sergide, farklı tatlar bulabilirsiniz” Sergi açılmadan önce Mersin’den büyük bir ilgi gördüğünü anlatan Levent, “Sergi için insanlar beni aradılar. Teşekkür ettiler. Ayrıca MTSO, sergi açılana kadar çok yakından ilgilendi. Bu desteklerinden dolayı tüm yetkililere buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum” dedi. Kaliteli bir sergi olduğuna inandığını belirten Levent, “Bu sergide, farklı biçimde tatlar bulabilirsiniz. Dernek olarak tek tip çalışmıyoruz. Her bir arkadaşım farklı konuları ele alıyor. Aralarında Türk kadınını işleyenler de var. Yaklaşan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kadın temalı eserlerimizin de sergide yer almasını istedik” dedi. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününe

ürünlerine, iplikten lazer kesim ve dijital baskı makinelerine, penye makinelerinden dokuma makinelerine, konfeksiyon boya ve yardımcı kimyasallarından mesleki yayınlara varıncaya kadar geniş bir yelpazede ürün ve teknoloji sergilendi. Penye ve tekstil sektörünü bir araya getiren fuarda yurt içinden Adana, Denizli, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Mersin, yurt dışından ise Suriye, Irak, Lübnan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuzey Afrika ve Türki Cumhuriyetleri’nden 140 katılımcı firma 300 marka ile yer aldı. Fuarın açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, tekstil ve hazır giyimin Türkiye’nin lokomotif sektörlerinin başında geldiğini söyledi. Tekstil sektörünün diğer sektörlere göre dünyada marka algısının çok yüksek olduğunu vurgulayan Şimşek, son yıllarda tekstil sektörünün markaya yatırım yaptığına ve kar marjlarının zamanla daha da iyileşeceğine dikkat çekti. de değinen Levent, artık kadınların sessiz kalamamaları gerektiğini vurguladı. İnsanların kadın ya da çocuk istismarlarında sadece olayları konuştuğunu, çözüm üretmediklerini belirten Levent, sanatçıların da bu konularda bir şey yapmaları gerektiğine işaret etti. İnsanları düşünmeye yöneltecek sanatsal etkinliklerin yapılabileceği önerisinde bulunan Levent, hükümetin de bu çalışmaları desteklemesi gerektiğini belirtti. 20 Mart’a kadar açık kalacak sergi hafta içi 08.30-18.00, hafta sonu ise 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Şerafettin AŞUT

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

kolaylaştıracaktır” diye konuştu.

7. PENTEX Fuarı’na yoğun ilgi

A

fuara; Makedonya, Bosna Hersek, Kosova, Sırbistan, Ukrayna, Moldova, Azerbaycan, Gürcistan, Ürdün, Kıbrıs, Irak, Kahire, Bulgaristan, Filistin, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Yemen ve Yunanistan’dan gelen heyetler de katıldı. Fuar açılışında konuşan TÜKİD Başkanı Vecdet Şendil, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden perakendecileri bu fuarda buluşturmayı he-

memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Merkezin, taraflar açısından büyük bir hizmet olduğunu belirten Arıkan, “Başta MTSO Başkanı Şerafettin Aşut olmak üzere, emeği geçenleri kutluyorum. Ayrıca MTSO’nun bu hizmeti, sadece üyelerine değil, Mersin’de faaliyet gösteren arabuluculara açmış olması da ayrıca gurur verici” dedi. Arıkan, işveren-işçi uyuşmazlıkları dışında işveren-işveren uyuşmazlıklarını da çözecek olan bu merkezin arabuluculuk faaliyetlerini olumlu yönde etkileyeceğini söyledi. Bu merkezin, bir sivil toplum kuruluşu tarafından açılmış olması ve adliye dışında olması nedeniyle, tarafların kendilerini daha özgür ve rahat hissetmesini sağlayacağına dikkat çeken Arıkan, “Bu da uyuşmazlıkları olumlu yönde sonuçlandırır. Ayrıca merkez, bizim çalışmalarımızı da

Nermin Levent Adana Ressamlar Derneği Başkanı

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Bütüncül kalkınmanın payandası fiziksel altyapı yatırımlarıdır Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Y

Her şeyi teşvik etmek bazen hiçbir şeyi desteklemek anlamına geliyor ve rekabeti etkiliyor. Daha sektörel, daha yüksek teknolojili ürün üreten firmalara ve KOBİ’lere yönelmeliyiz.

atırım ve teşviklerle ilgili politika yapıcılarını yönlendirmek ve doğru politikaların oluşmasını sağlamak için yatırım teşviklerle ilgili durumu düzenli olarak inceliyoruz. Bu hafta bu konu ile ilgili MTSO Ekonomik Araştırmalar Müdürlüğümüzün konuya yönelik raporunu değerlendirdik. Toplantıya katılan TOBB MTSO Akademik Danışmanı, Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Ebru Arıcıoğlu’nıun katkılarıyla konuyu masaya yatırdık. Öncelikle konuyla ilgili en kapsamlı çalışma olan Merkez Bankası raporunu inceledik. 2017 yılında hazırlanan ve 2007- 2015 yıllarını kapsayan bu çalışmada Türkiye’nin ekonomik büyümesinde üç temel parametre olan fiziksel, sosyal ve finansal alt yapının etkileri araştırılmış ve bu konu ile ilgili bir indeks oluşturulmuş. İndeks şu parametrelerden oluşuyor: Fiziksel Altyapı indeksi:

- Kişi başına elektrik tüketimi (kwh) - Yol ağında bölünmüş yol oranı (km) - Kişi başına düşen mobil telefon abonesi sayısı

Sosyal Altyapı İndeksi:

- Tüm nüfus içinde ortaokul mezunu oranı (Nüfusun yarısını temsil ettiği için)

- 100 bin kişiye düşen hastane, yatak ve doktor sayısı - Toplam içinde konut sayısı Finansal Altyapı İndeksi:

- Kişi başına düşen finansal ve sigorta şirketlerinin sayısı - Yerel sigorta ve finansal şirketlerde çalışan sayısı - Kredilerin bölgesel gelire oranı - Mevduatların bölgesel gelire oranı Çalışmanın sonuçları fiziksel ve sosyal altyapı yatırımlarının bir bölgenin gelişmesini doğrudan ve dolaylı etkileyen başat parametreler olduğunu ortaya çıkarıyor. Finansal altyapı ise daha çok dolaylı etki yapan bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Sonuçlar fiziksel altyapı yatırımlarının bölgesel geliri en fazla arttıran ve etkileyen faktör olduğunu gösteriyor. Araştırmalar bir birimlik fiziksel altyapı yatırımının tam birim gelir artışına yol açtığını gösteriyor. Yani bir bölgenin gelirinin artmasında fiziksel alt yapı olmazsa olmaz. Elbette kalkınma bütüncül bir konudur ama fiziksel alt yapı olmadan sosyal ve finansal yatırımlar bir işe yaramıyor. Fiziksel altyapı indeksinde Adana-Mersin bölgesi 24 bölge içinde negatif değer almış ve 14’üncü sırada yer almıştır. Bunun kısaca anlamı şudur: Mersin, fiziksel

altyapı anlamında kamu ve yerel yönetimlerin tam anlamıyla etkin çalışmadığı bölgelerden biri olmuştur. Son yıllarda yapılan sağlık, spor ve nükleer santral yatırımları eklendiğinde bu sıralama hızla yükseliyor. Hatta yatırım teşviklerde ülke ikincisi konumundayız ama reel ve uzun süreli durumu görmek için büyük kamu yatırımlarından arındırılmış duruma baktığımızda Mersin, ülke ekonomisine kattığı değerin karşılığını yeni yeni almaya başlamış görünüyor. “Finansal altyapımız güçlü ama yetmez”

Mersin özelinde finansal altyapı güçlü olduğumuz bir alan olsa da fiziksel alt yapı olmadan tek başına etken olamıyor. Ama bu konuda pozitif konumdayız ve 13’üncü sıradayız. Bahse konu kamu yatırımları dahilken genel yatırımların % 75’i enerji yatırımlarıdır. Bu yatırımlar arındırıldığında imalatın yatırım içindeki oranı % 45 ve hizmetler ise % 34 oranında görünüyor. Sevindirici olan bir gösterge ise orta ve yüksek teknoloji yatırım ve teşviklerin artmasıdır. Oldukça kapsamlı bu raporu bir seferde yorumlamak zor. Bu konuyu işlemeye devam edeceğiz. Özellikle konuya istihdam açısından bakıldığında

KOBİ’lere verilen desteğin çok daha fazla istihdama neden olduğu ortaya çıkıyor. Orta altı işletmelere veya miadını dolduran büyük işletmelerin rehabilitasyonuna teşvik vermenin çok verimli olmadığını açıkça görüyoruz. Çevreyi kirleten, fazla enerji tüketen, katma değer yaratmayan işletmelere neden teşvik veriyoruz. Bu konuda da verimli olmak ve kaynaklarımızı doğru kullanmak zorundayız. Her şeyi teşvik etmek bazen hiçbir şeyi desteklemek anlamına geliyor ve rekabeti etkiliyor. Daha sektörel, daha yüksek teknolojili ürün üreten firmalara ve KOBİ’lere yönelmeliyiz. Teşvik uygulamalarını daha da sadeleştirmeli ve kurum karmaşasını önlemek ve organize etmek için bir üst otorite kurulması düşünülmelidir. Teşvikler bölgesel yatırımlarla daha uyumlu hale gelmelidir. Son yıllarda bu yönde önemli gelişmeler var ve devam etmelidir. İş dünyasının tabandan gelen düşünceleri bu politikaların daha etkin olmasını sağlamaktadır. Bu kamu özel sektör uyumu daha da arttırılmalıdır. Ülkemizin bir kuruşunu bile israf etme lüksümüz yok. Biz iş dünyası olarak katma değer yaratmak zorundayız ve bu noktada ülkemizin her değeri bizim değerimizdir ve korumak zorundayız.

Yazılım sektörüne Tarımsal destekler belirlendi sanayi sicil belgesi müjdesi Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) bilişim teknolojisi ve yazılım üreten firmalara da Sanayi Sicil Belgesi verilmesi konusunda yürüttüğü ısrarlı çalışmalar sonuç getirdi. bu konuları birçok kez ilettik. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkililerine taleplerimizi karşılıksız bırakmayıp gerçekleştirdikleri düzenlemeler ve ortaya koydukları vizyonlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Türkiye ekonomisine büyük katkılar vereceğine inanıyoruz.

Murat Yüksekbaş

MTSO 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Meclis Üyesi

7

033 Sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler Sanayi Sicil Kanunu’nun 1’inci maddesi kapsamına alındı. MTSO 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi’nin ısrarla talep edip, MTSO Yönetimi’nin de aynı ısrarla konuyu ilgili bakanlıklara taşıyarak çözüm araması sonuç getirdi. Artık yazılım sektöründe faaliyet gösteren firmalar da sanayici kabul edilerek Sanayi Sicil Belgesi alabilecek. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “6948 sayılı Sanayi Sicil Kanunu gereği Bakanlığımızca sanayi işletmelerinin kayıtları tutulmaktadır. Sanayi siciline kayıt zorunlu olup, olmayanlar hakkında idari para cezası uygulanmaktadır. 1 Temmuz 2017 tarihinde yürürlüğe giren 7033 sayılı Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bilişim teknolojisi ve yazılım üreten işletmeler Sanayi Sicil Kanunu’nun 1’inci maddesi kapsamına alınmıştır. Ayrıca Kanuna eklenen 3’üncü madde ile sana-

MTSO 3

CMYK

yi siciline kayıt olmamış işletmelerin 1 Temmuz 2018 tarihine kadar kayıt olmaları halinde idari para cezası uygulanmayacağına dair af getirilmiştir. Bu kapsamda NACE Rev.2 62,01 - Bilgisayar programlama faaliyetleri sınıfında faaliyet gösteren işletmelerin 1 Temmuz 2018 tarihine kadar sanayi siciline kayıt olmaları gerekmektedir.” Aşut: “Bakanlığımıza vizyonlarından dolayı teşekkür ediyoruz” Konunun uzun süredir takipçisi olduklarını kaydeden MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkililerine gösterdikleri vizyondan ve taleplerine olumlu yanıt vermelerinden dolayı teşekkür etti. Endüstri 4.0 ile birlikte üretimin tanımının değişmesi yanında üreticinin de tanımının değiştiğini vurgulayan Aşut, şunları söyledi: “Hayatımıza her geçen gün daha fazla giren yapay zeka, nesnelerin interneti, robotik üretimle birlikte artık yazılım, sanayinin en temel parçası oldu. Bu anlamda Endüstri 4.0’ın omurgası olan yazılımı üreten yazılımcıların da sanayinin bir parçası olması, dolayısıyla sanayiye iş üreten yazılımcıların artık sanayici kabul edilmesi dünyanın bir gerçeği. Biz, MTSO Meslek Komitelerinden başlayarak bu işin büyük mücadelesini verdik. Yönetim Kurulumuzla, ilgili Bakanlıklarımıza

Yüksekbaş: “Dünya yazılım pazarında ciddi oyuncular arasına girebiliriz” Yazılımın daha önce hizmet sektörü niteliğinde görülmesi nedeniyle hiçbir destekten yararlanamadıklarını hatırlatan MTSO 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Meclis Üyesi Murat Yüksekbaş, “Dolayısıyla destek alınamadığı için yazılım sektöründen elde edilecek ihracat geliri de minimum seviyelerde kalıyordu. Hak edilen ihracat gelirlerine ulaşılamıyor, ekonomimize istenen katkı sağlanamıyordu” dedi. Yeni düzenleme ile yazılımın sanayi ürünü haline getirildiğini kaydeden Yüksekbaş, “Yazılım yapan firmalarımızın devletin sanayici teşviklerinden faydalanmasıyla dünya yazılım pazarındaki çok ciddi oyuncular arasına girebiliriz. Bundan ülke ekonomisi de büyük fayda sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Konuyla ilgili örnekler de veren Yüksekbaş şunları söyledi: “Örneğin Hindistan’ın yazılım ihracatından elde ettiği gelir 82 milyar dolar iken Türkiye’nin ihracatı 1 milyar dolar ile minimum düzeyde. Bu, dünya örneklerine göre çok küçük bir rakamdır. Alınan bu karar sonrası ihracat rakamları hızla yükselecektir. Türkiye’nin stratejik konum olarak Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetlerin yazılım merkezi olması gerekiyor. Kentimizde bulunan Teknopark içerisinde yazılım üreten firmaların global pazarda bugüne kadar çok başarılı referansları var. Alınan desteklerle Teknoparkın yazılım konusunda hızlı yükselişini daha da yukarılara taşıyacağından hiç şüphemiz yok. MTSO 9 No’lu Meslek Komitesi olarak bu yöndeki talebimizi içeren kararın MTSO Yönetim Kurulu tarafından önce çatı kuruluşumuz TOBB’a, oradan da ilgili Bakanlığa taşınması sonucunda yazılım sektörünün önü açılmıştır. Bu konuda emeği geçen herkese tüm Komite Üyelerimiz adına teşekkür ederiz. Yazılım sektörüne ve ülkemize hayırlı uğurlu, bol kazançlı olsun.”

Ç

iftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) dahil olan çiftçilere bu yıl için ödenecek tarımsal destekler belli oldu. Söz konusu karar 1 Ocak 2018 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale için dekar başına 15 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere toplam 19 lira, çeltik, pamuk için dekar başına 40 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 44 lira, nohut, mercimek, kuru fasulye için dekar başına 14 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere toplam 18 lira, aspir için dekar başına 12 lirası mazot, 4 lirası gübre üzere 16 lira, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, dane mısır, patates için dekar başına 19 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 23 lira, kanola (Kolza), soğan, yaş çay, fındık, yem bitkileri ve diğer ürünler için dekar başına 10 lirası mazot, 4 lirası gübre olmak üzere 14 lira, nadas için de 6 liralık mazot desteği verilecek. Mazot fiyatlarında artış olması durumunda belirlenen mazot destekleme birim fiyatları, bu yıl içerisinde günlük mazot fiyat artış oranları ortalaması kadar oranda Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşüyle artırılarak uygulanacak. Toprak analizi desteği olarak asgari 50 dekar ve üzeri tarım arazilerinde, her 50 dekar araziye kadar analiz başına yetkili toprak analiz laboratuvarlarına 40 lira destek sunulacak. Organik tarım için kategorilerine göre dekara 10 ila 100 lira destek sağlanacak. Tıbbi ve aromatik bitkiler de destekleniyor İyi tarım uygulamaları desteklemesi kapsamında meyve, sebze, süs bitkileri, tıbbi aromatik bitkiler, örtü altı ve çeltik için dekar başına 10 ila 150 lira arasında destek verilecek. Ayrıca alabalık, çipura, levrek için kilogram başı 25 kuruş desteklenecek. Bitkisel üretim yapan küçük aile işletmelerinin desteklenmesi uygulamalarında dekara 100 lira ödenecek. Fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği, Türkiye Tarım Havzaları Üre-

tim ve Destekleme Modeli kapsamında belirlenen yerlerde yapılan üretimde dekara 170 lira olarak ödenecek. Fark ödemeleri kapsamında belirlenen havzalarda yetiştirilecek ürünler için verilecek destekler de tespit edildi. Bu kapsamda kilogram başına yağlık ayçiçeğine 40 kuruş, kütlü pamuğa 80 kuruş, soya fasulyesine 60 kuruş, kanolaya 50 kuruş, aspire 55 kuruş, dane mısıra 3 kuruş, buğday, arpa, yulaf, çavdar, tritikaleye 5 kuruş, çeltiğe 10 kuruş, kuru fasulyeye, nohuda, mercimeğe 50 kuruş, zeytinyağına 80 kuruş ve yaş çaya 13 kuruş destek verilecek. Su kısıtı olan yerlerde nohut mercimeğe ek destek Su kısıtı olan bölgelerde nohut, mercimek ekenlere verilen fark ödemesine ilave yüzde 50 destek ödenecek. Damlama sulama ile sulanan alanlar hariç dane mısıra destekleme ödemesi yapılmayacak. Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli kapsamında desteklenen ürünlerin havza dışında yetiştirilmesi durumunda ise belirlenen ürünlere mazot, gübre ve fark ödemesi desteği verilmeyecek. Kimler yararlanabilecek? Desteklemelerden, ÇKS’de özlük, ürün, arazi bilgileri kayıtlı olan ve belirlenen havzalarda yer alan, arazilerde desteklemeye esas ürünleri ürettiği Bakanlık il ve ilçe müdürlüklerince tespit edilen ve belirlenecek yasal süre içerisinde destekleme başvurularını yapan kamu kurum ve kuruluşları hariç gerçek ve tüzel kişiler yararlanacak. Hasat makineleriyle hasadı yapılan ürün ve üretim alanları için hasat zamanında uygun hasat makinelerinde uzaktan izleme ve verim tespiti yapan sistemlerin kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılacak. Su kısıtına karşı önlem Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline göre yem bitkileri desteğinde ÇKS’ye kayıtlı arazileri üzerinde kaba yem üretmek amacıyla çok yıllık ve tek yıllık yem bitkileri ekilişi

yapan üreticilere ürünü hasat etmeleri kaydıyla dekar başına verilen destekler 2019 bütçesinden ödenecek. Yem bitkileri üretim desteği, çok yıllıklar için dekar başına yıllık 90 lira, tek yıllıklar için dekar başına 60 lira, silajlık mısır için dekar başına 100 lira, kuru şartlarda ekilişi yapılan yem bitkileri için dekar başına yıllık 40 lira, Bakanlıkça belirlenen Hayvancılık Yetiştirici Bölgesi’nde yer alan illerde yem bitkisi ekilişine, aldığı desteğe ilave yüzde 25 destek sağlanacak. Yer altı sularının yetersiz seviyede ve su kısıtı olduğunun Bakanlıkça tespit edildiği havzalarda 2018’de ekilen fiğ, macar fiği, burçak ve mürdümük için yem bitkisi desteğine ilave yüzde 50 destek verilecek. Doğal polinasyonu sağlamak amacıyla Bakanlık Örtüaltı Kayıt Sistemine kayıtlı örtü altı ünitelerinde, bombus arısı kullanan yetiştiricilere koloni başına 60 lira ödenecek.

Sertifikalı fide fidan kullanımına destek Yurt içi sertifikalı tohum kullanım desteği çerçevesinde dekara aspir, kanola, susama 4 lira, çavdar, tritikale, yulafa 6 lira, çeltik için 8 lira, arpa, buğday için 8,5 lira, fiğ, korunga, yem bezelyesine 20 lira, yer fıstığına 15 lira, yoncaya 30 lira, kuru fasulye, mercimek, nohut, soya için 20 lira, patates için 80 lira ödeme yapılacak. Sertifikalı fide/fidan kullanım desteği bodur-yarı bodur meyve türleri ile bahçe tesisi, çilek fidesi için dekar başına 400 lira, diğer meyve fidanları ile bahçe tesisi (bağ ve nar hariç) dekar başına 280 lira olacak. Yurt içi sertifikalı tohumluk ve fidan üretimlerinin desteklenmesi uygulamasına 2018 yılında da devam edilecek, orijinal-temel ve üstü tohumluk üretimlerine ilave destek verilecek. Zeytin bahçelerinin rehabilitasyonuna destek Geleneksel zeytin bahçelerinin rehabilitasyonu desteği kapsamında dekar başına 100 lira ödeme yapılacak. Danışmanlık hizmeti destekleniyor Ziraat Odası ve Üretici Örgütlerine, en fazla 5 olmak üzere istihdam edilen her bir tarım danışmanı için 38 bin lira tarımsal yayım ve danışmanlık desteği, on iki aylık hizmet sunumuna bağlı olarak eşit iki dilim halinde ödenecek. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı Sisteminin 81 ilde uygulanmasına devam edilecek ve kayıt altına alınan 6 bin işletmede işletme başına 600 lira ödenecek. Öte yandan, karar kapsamında Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli çerçevesinde desteklenecek ürün listeleri de yer aldı.


4

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Enerji Kümesi için çalışmalar başladı

Mersin’de faaliyet gösteren sanayiciler Mersin Endüstri Sinerjisi – Enerji Sanayisi Kümesi etrafında toplanıyor. Proje bitiminde küme üyelerinin birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısı konumuna getirilip, oluşacak güç birliği ile Mersin sanayisinin yurtiçi ve yurtdışındaki büyük enerji yatırımlarından, ihalelerinden daha çok pay alabilmesi planlanıyor.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından Ekonomi Bakanlığı’na sunulan Mersin Endüstri Sinerjisi – Enerji Sanayisi için Kümelenme Projesi’nin kabul edilmesinin ardından hazırlıklar başladı. Kümede yer alan 18 firma, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut başkanlığında ODS Danışmanlık yetkilileri ile bir araya gelerek yol haritasını görüştü. Proje kapsamında öncelikle katılımcı firmalarda ihtiyaç analizi yapılacak. Hedef, analiz neticesinde eksikleri tespit edip firmaların kendilerini geliştirmelerini sağlamak, bu sırada projede yer alan firmalar arasındaki işbirliklerini artırarak katma değeri yüksek ürünler üretilmesini sağlamak, istihdamı artırıp, sürdürülebilir ihracatı yakalamak. Toplantı-

nın başında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Ekonomi Bakanlığı’nın desteklediği bu önemli projeye, ilk etapta 18 firmanın müracaat ettiğini ancak bugün çok sayıda firmadan bu kümede yer almak için talep geldiğini bildirdi. Talep eden her firmanın şu anda bu küme içerisinde yer alabileceğini kaydeden Başkan Aşut, “Yola çıktığımızda cımbızla çeker gibi firma ararken bugün tüm firmaların bu kümede yer almak istemesi bir değer ortaya koyduğumuzu gösteriyor. Kapımız herkese açık” değerlendirmesini yaptı. Seçkin: “Katılan her firma çalışmasını bir adım ileri taşıyabilir” Kümelenme çalışmasında firma-

lara yol gösterecek olan ODS Danışmanlık Ortağı Onur Seçkin ise konuşmasına firmasını tanıtıp yurtiçi ve yurtdışında yürütülen benzer çalışma modellerini anlatarak başladı. Mersin’e aralarında fizik mühendisinden uluslararası ilişkiler uzmanına kadar geniş bir portföyde çalışmaları yürütebilecek 7 kişilik ekiple hizmet vereceklerini anlatan Seçkin, kümelenme çalışmasının mantığını şöyle özetledi: “Kümelenme, aynı ya da benzer iş kolunda faaliyet gösteren, coğrafi olarak yakın, birbiri ile işbirliği ve rekabet halinde olan işletmelerin, yan sanayilerin, hizmet tedarik edenlerin, kamu kurumları ve STK’ların bir arada çalıştıkları ve günümüzde yaygın olarak kullanılmaya başlanan

bir model.” Kümelere birlikte hareket edilmesinden doğan güç nedeniyle yurtiçinde de yurtdışında da ayrı bir itibar gösterildiğini vurgulayan Seçkin şunları söyledi: “Gün gelecek devletle de çalışabileceksiniz. Yeri gelecek mevzuat değişimleri talep edebileceksiniz. Kümede büyük ölçekli firmalar da küçük ölçekli firmalar da yer alacak. Katılım gösteren firmaların tümü bu çalışma sonunda mutlaka çalışmalarını bir adım ileri taşıyacaktır. Hiç ihracat yapmayan ihracata adım atabilir, ara sıra ihracat yapan firmanın sürdürülebilir ihracatı sağlanabilir. Düzenli ihracat yapan firmalar ise bu sayede yeni pazarlara yönelebilir. Ya da güçler birleştirilip ortak

hareket edilerek ortak işler alınabilir.” “İhtiyaç analizi sonrası yol haritası belirlenecek” Çalışmaya ihtiyaç analizi ile başlayacaklarını bildiren Onur Seçkin, tüm firmaları bire bir ziyaret edip önce firma bazında kurumsal yapının güçlendirilmesi adına gereken ihtiyaçları tespit edeceklerini, ardından da ortak ihtiyaçları çıkaracaklarını ifade etti. 36 ay devam edecek projede, eğitim desteği, ticari heyet yürütülmesi destekleri sağlanacağını paylaşan Seçkin, bu başlıklarda devletin destek oranının ise yüzde 75 olacağını anlattı. Seçkin, firmaların talep etmesi, kendisini daha fazla geliştirmek istemesi halinde proje sonunda bireysel

danışmanlık desteği alabildiğini de aktardı. Seçkin, bireysel danışmanlık destek oranının ise yüzde 70 olduğunu ve 50 bin dolara kadar destek verilebildiğini söyledi. İhtiyaç analizi yapılırken firmaların doğru bilgiler vermesinin büyük önem taşıdığını da vurgulayan Seçkin, “Doğru yönlendirilirsek doğru reçete çıkarıp eksikleri giderebiliriz. Burada yapılacak analizlerin sonunda ortaya konulacak raporla yol haritası çizilecek. Bu harita ile ihtiyaçları karşılamak adına hangi eğitimlerin verilmesi gerektiği belirlenecek, hangi uluslararası fuarlara katılımın fayda getireceği saptanacak, alım heyeti çalışmaları ile ikili işbirliği kurma çalışmaları yürütülecek” diye konuştu.

Türkiye ve Kolombiya arası işbirliği artabilir

Kolombiya Ankara Büyükelçisi Juan Alfredo Pinto Saavedra’nın katılımıyla Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) evsahipliğinde Kolombiya Ülke Tanıtım Toplantısı düzenlendi. MTSO Meclis Başkanı Mahmut Arslan’ın da katıldığı toplantıda konuşan Büyükelçi Saavedra, ülkesinin özellikle tarım alanındaki zenginliklerini anlatarak Türkiye ile Kolombiya arasındaki ticaretin artırılabileceğini söyledi.

Aşut: “Piyasalardaki güven ortamı artacak”

T

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, uzun süren iflas erteleme süreçleri nedeniyle alacaklara erişim noktasında yaşanan ciddi sıkıntıların çözümü üzerinde yürüttükleri çalışmaların sonuç vermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

BMM Genel Kurulunda, yatırım ortamının iyileştirilmesini amaçlayan İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın kabul edilerek yasalaşması sonrasında değerlendirme yapan Aşut, bu tasarı ile 6-7 yıldan 2 yıla inen iflas erteleme sürecinin piyasada güven ortamını artıracağını vurguladı. Meslek komitelerinden gelen talepler doğrultusunda hazırlanan raporların Yönetim Kurulu aracılığıyla TOBB’a taşınması sonrasında yürütülen ısrarlı çalışmalardan sonuç almaya devam ettiklerini belirten MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, bu çalışmalarla son dönemlerde iş dünyasının işlerini kolaylaştıracak devrim niteliğinde adımlar atıldığını vurguladı. Ekonomik açıdan tüm dünyanın sıkıntılı bir süreçten

MTSO 4

CMYK

geçtiği dönemde, Türk iş dünyasının yolunu açacak önemli adımlar atılmasının, Hükümet tarafından iş dünyasının sesinin duyulmasının büyük vizyonun bir göstergesi olduğunu kaydeden Aşut, emeği geçenlere teşekkür etti. Yeni düzenleme ile artık iflas erteleme sürecinin kalktığını, yerine alacaklılar ile borçlunun müzakere etmesi ve anlaşmalarının mahkemece tasdiki temeline dayanan konkordato kurumunun işlevsel hale getirildiğini anlatan Aşut, şunları söyledi: “Geçmiş dönemde sıkıntıya düşen bir şirket iflas erteleme yoluna gidiyordu ve 6-7 yıl devam eden bu süreç boyunca alacaklarınızı tahsil etmeniz mümkün olmuyordu. Böylesi bir durum piyasalara olan güveni sarsıyor, herkes nakitte kalmak

istiyor, borçla iş yapmaktan kaçındığı, nakit ödeme alamadığı ürünü satmak istemediği için ekonomideki hareket yavaşlıyordu. Devrim niteliğindeki bu yeni uygulama ile alacaklarına daha kısa sürede ulaşabileceğini bilen iş adamları satışlarında da daha esnek davranabilecek, piyasalara güven artacaktır.” Alacaklının hakkını koruyan daha adil bir sisteme geçişin adımlarının atıldığını vurgulayan Aşut, bu sistemde de şirketin devamlılığının esas alındığını ancak şirketin devam edememesi halinde hızlı tasfiyesinin söz konusu olacağını bildirdi. Aşut sözlerini, daha etik bir ticarete zemin hazırlayan böyle bir düzenlemenin yapılmasında emeği geçenlere teşekkür ederek tamamladı.

K

olombiya’nın Türkiye’den 1,5 kat büyük bir ülke olduğunu ve 50 milyon kişinin yaşadığını ifade eden Saavedra, sosyal zorluklar nedeniyle uzun yıllar ülkelerinde şiddet ve çatışmanın hakim olduğunu, bu çatışmaların bugün sona ermesine rağmen ülkelerin Kolombiya ile ticaret yaparken tereddütlü yaklaştığını anlattı. Kolombiya’nın 114 milyon 174 bin 800 hektar alana sahip olduğunu ve bunun 24-25 milyon hektarının tarım arazisi olmasına rağmen 8 milyon hektarını kullandıklarını bildiren Saavedra, Birleşmiş Milletler organizasyonu içinde yer aldıklarını ve tarım konusunda gelecek vaat ettiklerini söyledi. Türkiye ile işbirliğine her zaman açık olduklarını, iki ülke

arasındaki ticareti yeterli görmediklerini ve iyi değerlendirilmesi halinde önemli fırsatlar bulunduğuna inandığını vurgulayan Saavedra, tarımsal ihracatlarının başında kahvenin yer aldığını söyledi. Dünyanın en iyi kahvesinin Kolombiya’da yetiştiğini dile getiren Saavedra, taze kesilmiş çiçek üretiminde ise Hollanda’nın ardından ikinci sırada yer aldıklarını anlattı. Muz, yağ ve doymuş yağ, şekerleme ürünleri ihraç ettiklerini kaydeden Saavedra, Türkiye’ye ise ağırlıklı olarak muz, avokado, ananas gibi tropikal meyveler, et ve canlı hayvan gönderdiklerini bildirdi. Türkiye’den ne alabileceklerine de işaret eden Saavedra, özellikle tahıl, buğday, hayvan yemi, bakliyat ve tropik meyveler dışında Kolombiya’da yetişmeyen,

elma, şeftali gibi meyvelerden alabileceklerini anlattı. Kolombiya’da Türk yatırımcı görmek istiyoruz Açık bir ekonomi olduklarını ve yatırımcılara sıcak baktıklarını vurgulayan Juan Alfredo Pinto Saavedra, Türk yatırımcıları Kolombiya’da görmek istediklerini söyledi. Saavedra, özellikle tarım ve balıkçılıkta işbirliklerinin artırılabileceğini belirterek, “Dünyanın en iyi ticaretini yapan insanların Türkler olduğunu biliyoruz ve sizlerle iş yapmak istiyoruz” diye konuştu. Büyükelçinin ardından söz alan Kolombiya Büyükelçiliği Ticaret Ajansı Direktörü Milena Gomes Koop ise ticaretin karşılıklı olarak artırılmasına yönelik teknik bilgileri paylaştı.


5

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Mersin, teknolojinin merkezi olabilir

M

TSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, MTSO 9 No’lu Komite Başkan ve Üyeleri ile birlikte Mersin Teknopark firmalarıyla buluştu. Toplantıda, yazılım sektöründe faaliyet gösteren firmaların sorunlarını 9 No’lu Komite aracılığıyla takip ettiklerini anlatan Başkan Aşut, “Bu takipler sonunda uzun süredir beklenen yazılım sektörüne sanayi sicil belgesi verilmesi konusunu çözüme kavuşturduk. Sırada yeni taleplerinizin takibi var” dedi. Görüşmede ayrıca Mersin’in teknoloji merkezi olabileceği ortak görüşü de ortaya çıktı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetimi Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, MTSO 9 No’lu Bilgisayar, Elektrik, Elektronik, Telekomünikasyon ve Büro Cihazları Meslek Komitesi Meclis Üyeleri Murat Yüksekbaş ve Veysel Baysal,

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) uzun süredir sürdürülebilir tarım için tarımsal ürünlerin nitelik ve niceliğini artırmak, yeni nesil gübre kullanımının yaygınlaşmasını sağlamak adına yürüttüğü çalışmalar sonuç getirdi. Tarımda Kullanılan Organik, Mineral ve Mikrobiyal Kaynaklı Gübrelere Dair Yönetmelik yayınlandı. Tarımda kullanılabilecek gübreler arasına yeni nesil gübrelerin de dahil edilmesiyle birlikte Türkiye tarım ürünlerinde marka bir ülke olma yolunda büyük bir avantaj yakaladı. Toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının iyileştirilmesi, bitkisel üretimde verimliliğin artırılması, insan sağlığının korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi adına önemli bir adım atıldı. Konuyla ilgili değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Ziraat Mühendisi Enis Hekimoğlu, tarım sektörü için gübrenin en önemli girdilerden birisi olduğunu söyledi. Tarımda kalitenin artırılması, birim alandaki kayıpların azaltılarak yüksek verime ulaşılması adına yaklaşık 4 yıldır MTSO olarak çalıştıklarını bildiren Hekimoğlu, yeni nesil gübre kullanımına yönelik yaşanan sıkıntıları TOBB’un da desteğiyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na taşıdıklarını, Bakanlığa bağlı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ile de konuyu uzun süredir çalıştıklarını söyledi. Yeni teknolojiye haiz organomineral, biyolojik, organik ve mikrobiyal gübrelerin kullanımının yaygınlaştırılması adına yürüttükleri bu çalışmaların sonuç getirdiğini memnuniyetle takip ettiklerini kaydeden Hekimoğlu, başta Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fa-

MTSO 5

CMYK

Komite Başkanı Tuncay Torun, Komite Üyeleri Mehmet İsa Oral ve Serkan Uzunadam ile birlikte Mersin Teknopark’ı ziyaret etti. Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz ve Teknopark Firma yetkililerinin evsahipliğindeki görüşmede yazılım sektöründe faaliyet gösteren firmaların talepleri dinlendi. Yazılım sektörünün, teknolojinin dünyanın merkezine oturduğunu, her sektörün odak noktasına teknolojiyi almaya başladığını anlatan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, ardından Oda’nın bu alanda yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi. 22 ülkeden 300’e yakın Oda’nın üye olduğu Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nde (ASCAME) MTSO’nun çeşitli komisyonlarda başkanlık görevi yürüttüğünü hatırlatan Aşut, yeni vizyon doğrultusunda ICT ve İnovasyon Komisyonu

kıbaba olmak üzere, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü bürokratlarının tümüne yakın işbirlikleri için sektör adına teşekkür ettiklerini söyledi. “Gübre sektöründe 4.0’a adım atılmıştır” Yeni yönetmelikle birlikte sürdürülebilir tarım adına da önemli bir adım atıldığına dikkat çeken Hekimoğlu, “Yeni nesil gübrelerin kullanılmasıyla Türkiye’de gıda güvenliğinin artırılması yanında çevreyi koruyarak topraklarda yüzyıllarca bitkisel üretim yapılabilmesine de imkan sağlanmıştır” dedi. Türkiye’de yıllardır AB’ye bağlı Gübre Yönetmeliği’nin uygulandığını hatırlatan Hekimoğlu, şunları söyledi: “MTSO olarak Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü ile ciddi çalışmalar yürüttük. Türkiye bitkisel üretimine ve Türk çiftçisine daha az kimyasal kullandırarak bitkisel üretimde hak ettiğimiz potansiyeli performansa çevirmek için yürüttüğümüz çalışmaların meyvesini topladık. Yeni yönetmelikle Türkiye gübre sektöründe 4.0’a adım atmıştır.” “Topraklarını koruyan Türkiye yüzyıllarca üretim yapabilir” Bu Yönetmelikle Türkiye’nin topraklarını, yeraltı sularını koruyarak, toprakların verimliliğini, canlı faunasını kaybettirmeden insanlık var olduğu sürece Anadolu’nun değerli topraklarında kendi bitkisel üretimini yapabileceğini vurgulayan Enis Hekimoğlu, aynı zamanda ihracat yoluyla uluslararası pazarda da daha fazla söz sahibi olunabileceğini anlattı. Yeni çeşitlerin ıslahı, yeni nesil sulama yöntemleri, entegre kontrollü üretim yöntemleri ve bitki besle-

Başkanlığına aday olduklarını ve tüm üyelerin oyu ile başkanlık görevini Avrupa’dan aldıklarını anlattı. “Arkadaşlarımın talebi üzerine bu göreve talip olurken sizlerin çalışmalarına güvendim. Teknopark bu sektördeki en büyük sermayemiz” diyen Aşut, MTSO ekibine ve Komite Üyelerine böyle bir motivasyonu verdiği için Teknopark firmalarına teşekkür etti. “MTSO’nun imkânlarından daha fazla yararlanın” Daha önce 9 No’lu Komite Üyelerinin Teknopark firmaları ile bir araya gelip talepleri dinlediğini ve raporunu MTSO Yönetimi’ne sunduğunu ifade eden Şerafettin Aşut, şunları söyledi: “Bu talepler değerlendirildi, üzerinde çalışıldı. Alınan en önemli sonuç bildiğiniz üzere yazılım sek-

törüne sanayi sicil belgesi verilmesi konusunun çözüme kavuşturulması. Bir diğer talebiniz görünürlüğünüzün artırılması, alternatif pazarlara açılımınız noktasında destek verilmesiydi. Bu konuda Avrupa İşletmeler Ağı adı altındaki yapımızdan aktif olarak yararlanmanızı tavsiye ediyorum. Önümüzdeki günlerde bu konuda bire bir ziyaretler gerçekleştirilip konunun detayları size anlatılacak. Ancak şu kadarını söyleyebilirim, bu ağ yaklaşık 60 ülkede 1500 noktayı kapsıyor. Her bir nokta bizim gibi 10-20 bin üyesi bulunan Oda anlamına geliyor. Bu nedenle tedarik etmek istediğiniz ürüne bu büyük ağ üzerinden ulaşabileceğiniz gibi ürününüzü satabilir, kurmak istediğiniz işbirliklerini bu ağ üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. Üstelik bu işlemler için hiç bir ücret ödemiyorsunuz. Aynı zamanda MTSO Haber Gazetemiz üzerinden yapılacak haberlerinizle şehir içi ve dışına çalışmalarınızı anlatabilirsiniz. MTSO’nun imkanlarından daha fazla yararlanmalısınız. 9 No’lu Komitemiz ile temaslarınızı artırınız.” “NACE kodunuzu düzenleyin” Yerli malı ve sanayi sicil belgesi konusunun detaylarına da değinen Şerafettin Aşut, yeni düzenlemeden yararlanabilmek için firmaların NACE kodunun 62.01 olması gerektiğini hatırlatıp, 1 Temmuz 2018’e kadar gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi. Mevcut durumda bu NACE koduna kayıtlı 24’ü teknopark firması olmak üzere toplam 63 MTSO üyesi bulunduğunu bildiren Aşut, bu sayının artırılması gerektiğini belirtti. MTSO’nun teknolojiye yönelik çalışmalarına da değinen Aşut,

Teknopark yakınında kurulması planlanan Teknoloji Kampusu yatırımının detayları hakkında bilgi verdi. Aşut, “Bu kampus ürünlerinizin ticarileşebileceği, prototip üretim yapabileceğiniz, ortak kullanım atölyelerinin bulunduğu bir uygulama merkezi olacak. Aynı zamanda içinde yer alacak teknoloji koleji ile talep edeceğiniz insan kaynağı yetiştirilecek” diye konuştu. Durmaz: “Odanın destekleri önemli” Sanayi Sicil Belgesi Sorunu’nu geçmiş yıllarda çok kez dillendirdiklerini, Bakanlıklarla temas kurduklarını ancak bireysel mücadelelerinden hiçbir sonuç alamadıklarını anlatan Teknopark Genel Müdürü Özgür Durmaz, Komite Üyeleri aracılığıyla sorunun MTSO tarafından sahiplenilmesiyle birlikte hedeflerine ulaştıklarını anlattı. Odaların sonuç odaklı çalışmalarının sektörler adına büyük önem taşıdığını belirten Durmaz, ardından birlikte yürütmeyi talep ettikleri çalışmaları şöyle özetledi: “Daha öncesinde de yaptığımız görüşmelerde MTSO 9 No’lu Komite Üyeleriyle birlikte dirsek temasımızı artırma kararı almıştık. Birlikte komisyon kurarak yazılım sektörünün kısa ve orta vadeli yol haritasını oluşturabiliriz. Aynı zamanda kentimizdeki Organize Sanayi Bölgesi, Serbest Bölge gibi ekonomik odaklarda firmalarımızın, ürünlerimizin tanıtımına yönelik ortak çalışmalar yürütebiliriz. Uluslararası toplantılara ya da teknoloji temelli fuarlara birlikte katılım sağlayabiliriz. Yerli ürünlerimizin kullanımının artırılması çok önemli. Aynı zamanda yerli ürün adedinin artması da aynı öneme sahip. Bu nedenle Oda’nın geçmiş yıllarda yaptığı Melek Yatırımcı konusunu geliştirip girişimci sayımızı artıralım.”

Yüksekbaş: “Ortadoğu’nun teknoloji merkezi olabiliriz” MTSO 9 No’lu Komite Meclis Üyesi Murat Yüksekbaş, önümüzdeki süreçte önceliklerinin Teknopark firmaları ile diyalogu artırmak olacağını, tek tek ziyaretler gerçekleştireceklerini söyledi. Elbirliği ile hareket edilmesiyle Mersin’in teknoloji odaklı bir kent haline dönüşebileceğini kaydeden Yüksekbaş, yalnızca Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun teknoloji üretim merkezi olabileceklerine değindi. ASCAME ICT ve İnovasyon Komisyonu Başkanlığı ile birlikte MTSO’nun teknoloji alanında büyük bir sorumluluk üstlendiğine değinen Yüksekbaş, “Mersin için benim en yakın gördüğüm sektör teknoloji. Burası bir teknoloji ve yatırım kenti olabilir. Hindistan’ın yazılım ihracatı 85 milyar dolara ulaşmışken Türkiye’nin 1 milyar dolar seviyesinde. Yeni hukuki düzenlemeler ve bizlerin gayretleriyle bu rakamları üst noktalara taşımak elimizde” değerlendirmesini yaptı. Baysal: “Bu tür toplantılar çok değerli” MTSO 9 No’lu Komite Meclis Üyesi Veysel Baysal ise bu tür toplantıları çok değerli bulduğunu belirterek, yapılacak beyin fırtınalarının sektörün gelişimine önemli katkılar sunacağını söyledi. 9 No’lu Komite ve Teknopark firmalarının birlikte hareket etmesi ile yazılım, bilişim sektöründe Mersin adına önemli çalışmalar yürütülebileceğini vurgulayan Baysal özellikle yatırımı planlanan Teknoloji Kampusu Projesi’nin gelecek dönemler için Teknopark firmalarını destekleyecek önemli merkez olacağına inandığını söyledi. Görüşme Teknopark firmalarının kendisini tanıtması ile sona erdi.

menin günümüzdeki en iyi teknolojileri ve aynı zamanda tarımın en önemli sermayesi bilginin kullanılmasıyla Türk tarım sektörünün hak ettiği yere ulaşacağını ifade eden Hekimoğlu, MTSO olarak çalışmalarını bu vizyonla sürdürdüklerini söyledi. Türk tarım sektörü için yalnızca Mersin özelinde değil Türkiye genelini ilgilendirecek birçok başlıkta çalıştıklarını kaydeden Hekimoğlu, “Bu çalışmalarda başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın, ona bağlı araştırma enstitülerinin ve üniversitelerimizin, özel sektörle birlikte işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu yayınlanmış olan bu yönetmelik bir kez daha göstermiştir” dedi. “Yeni Yönetmelik üretim ve kullanımı yaygınlaştıracak” Yeni nesil gübreler olarak adlandırılan mikrobiyal ve organomineral gübrelerin kullanımının, üretimi ve dolayısıyla da uluslararası yeni bitki besleme teknolojilerinin yatırımlarının da Türkiye’de yapılması ve Türkiye üzerinden Akdeniz Havzası ile Ortadoğu’ya ihracatının önünün açılacağını dile getiren Hekimoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye bundan sonra organik üretimde eskisinden daha fazla söz sahibi olacaktır. Yeni nesil gübrelerde Türkiye klorsuz, nitratsız, ağır metal içermeyen ve dünyanın en düşük tuz indeksine sahip gübrelerinin ülkemizde daha çok kullanılmasının avantajlarını yakalamış oluyor. Bu sebeple Türkiye’deki gıda güvenliğinin gerçekten sağlanması ve ihracat pazarlarında Türkiye’nin tarım ürünlerinde marka bir ülke olmasının yolu daha da kolaylaşıyor.” “Gübre Kanunu’nu bekliyoruz” Yönetmeliğin ardından Türkiye’nin Gübre Kanunu’nun çıkmasını beklediklerine de değinen Hekimoğlu, “Sektörün gübrenin ithalatından ya da üretimden tüketiciye ulaşıncaya kadar altyapı aksaklıklarının giderilmesi ve kaliteli gübrelerin Türkiye pazarına hakim olması için Yönetmeliğin ötesinde Gübre Kanunu’na kavuşmasını arzuluyoruz. Bu konuda Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nda çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. Özel sektörün sesine kulak verip çözüm odaklı yürütülen çalışmalar için bir kez daha teşekkür ediyoruz” dedi.

2018 yılı hayvancılık destekleri açıklandı

T

arımsal Desteklere ilişkin 2018 yılı kararları belli oldu. Hayvancılık alanında, programlı aşıları tamamlanmak kaydıyla 4 ay ve üzeri buzağı için 350 lira, malak için 150 lira, soy kütüğüne kayıtlı buzağı için 500 lira, malak için 400 lira, yurt içinde üretilen ve döl kontrolü kapsamında testlerini tamamlamış boğaların buzağılarına 50 lira, anaç mandalara 250 lira, soy kütüğüne kayıtlı anaç mandalara 400 lira destek ödenecek. Bakanlıkça Yetiştirici Bölgesi olarak belirlenen illerde buzağı ve malaklara 200 lira ilave destek verilecek. Ürettiği çiğ sütü kayıtlı süt işleme tesislerine satan ve bir hayvancılık örgütüne üye olan yetiştiricilere, manda, koyun ve keçi sütü ile inek sütü, soğutulmuş inek sütü ve üretici örgütleri kanalıyla pazarlanan soğutulmuş inek sütüne farklı olmak üzere, Bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden destekleme ödemesi yapılacak. Ürettiği çiğ sütü üretici örgütleri aracılığı ile süt tozu olarak Et ve Süt Kurumu Genel Müdürlüğüne (ESK) satan üreticilerin çiğ süt desteklemeleri devam edecek. Çoban istihdamı desteği, 200 ve üzeri küçükbaş anaç hayvan varlığına sahip işletmelere 5 bin

lira olarak ödenecek. Damızlık koyun-keçi yetiştiriciliğinde anaç hayvan başına 25 lira, Mardin, Siirt ve Şırnak’ta anaç tiftik keçilerine ilave 20 lira ödeme yapılacak. Arı yetiştiricilerine kovan başına 10 lira Arı yetiştiricilerine de arılı kovan başına 10 lira, ana arı için 15 lira, damızlık ana arı için ise 40 lira destek sunulacak. Öte yandan ipek böceği yetiştiriciliği de desteklenecek. Bakanlıkça belirlenecek illerde 100 başa kadar düve alımına, düve bedelinin yüzde 30’u kadar destek ödemesi yapılacak. Uygulama 2018’den başlamak üzere 2 yıl devam edecek. Ari işletme destekleri Hastalıklardan ari işletme desteği hayvan başına 450 lira, hastalıklardan ari ve onaylı süt çiftliği sertifikasına sahip olanlara ilave destek de 80 lira olarak belirlendi. Hayvan hastalıklarıyla mücadele çerçevesinde uygulayıcılara ödenen aşı ve küpe desteği hayvan başına 1 ila 1,5 lira arasında tespit edildi. Hayvan genetik kaynaklarını koruma destekleri kapsamında

sığır pedigrili korumaya 800 lira, büyükbaş korumaya 600 lira, küçükbaş korumaya 90 lira, arı korumaya (kovan) 40 lira destekleme yapılacak. Ayrıca, halk elinde anaç manda ıslahı desteği olarak 850 lira, damızlığa ayrılan manda desteği ve damızlık erkek materyal desteği 200 lira, ıslah programındaki koyun/ keçiler ile yavrularına halk elinde ıslah desteği taban sürüde hayvan başına 40 lira, elit sürü için 70 lira ödenecek. Yurt içinde doğmuş ve besi süresini tamamlamış erkek sığırlarını (manda dahil) mevzuatına uygun kesimhanelerde kestiren yetiştiricilere, 1-200 baş için (200 dahil), hayvan başına 250 liraya kadar Bakanlıkça belirlenen fiyat üzerinden destekleme ödemesi yapılacak. Balıkçılık destekleri Su ürünleri desteği çerçevesinde alabalığa kilogram başına miktarlarına bağlı olarak 0,750,375 lira arasında, yeni türlere miktarına bağlı olarak 0,5-1 lira arasında ve midyeye 0,05-0,025 lira destek sağlanacak. Geleneksel kıyı balıkçılığının desteklenmesi için 10 metreden küçük balıkçı gemilerine 500 -1000 lira destek verilecek.


6

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Bölgenin önemli ithalatçı ülkesi:

Lübnan, coğrafya ve nüfus olarak küçük bir ülke görünümünde olmasına rağmen, özellikle ithalat açısından çevre ve komşu ülkelerin büyük çoğunluğundan daha büyük bir pazar potansiyeline sahip. Başlıca ithal ürünleri arasında petrol ürünleri, motorlu taşıtlar ve yedek parçaları, eczacılık ürünleri, makineler ve elektrikli makineler, plastikler, demir çelik ürünleri ve hazır giyim gösterilebilir.

L

übnan ekonomisinde inşaat ve gayrimenkul satışları önemli bir gelir kaynağıdır. Özellikle zengin Körfez Arap ülkeleri vatandaşlarına Lübnan’da gayrimenkul edinme konusunda sağlanan kolaylıklar, Lübnan’a önemli bir nakit sermaye akışının oluşmasını sağlarken, bankacılık sektörünün gelişmiş olması ve sektördeki gizlilik ilkesi yabancı sermaye yatırımını ve girişini ayrıca teşvik edici bir unsurdur. Ülkedeki kalifiye işgücü ve müteşebbis kabiliyetinin yüksek olmasının getirdiği dinamizm, Lübnanlıların Beyrut’ta konuşlanıp dünya çapında ticaret yapmalarını, Türkiye’den alıp Körfez ülkelerine, Çin’den alıp Afrika ülkelerine satmalarını sağlayan bir (transit) yapı oluşturur. Bu yapı ve dinamizmi besleyen önemli bir unsur ise, ülke ekonomisinin liberal ve açık piyasa özelliğidir. Bu özelliği ile Lübnan, Türkiye’nin üçüncü ülkelere açılmasında önemli bir geçiş noktası olarak gösterilebilir. Lübnan gelişmiş ticaret sistemi, ekonomi ve yatırım politikalarında

kısıtlama yapılmaksızın sürdürülen uzun bir geçmişe sahiptir. Hükümet ekonomide müdahaleci olmayan (liberal) bir tutum sergiler. Lübnan’da sermaye ve mal hareketlerinin giriş çıkışında herhangi bir kısıtlama yoktur. Lübnan yabancı yatırımı memnuniyetle karşılar. Bu ülkede özel iş kurma ve işletme önünde, sınırlı istisnalar dışında, hukuki bir kısıtlama bulunmaz. Döviz kontrolünün

MTSO 6

CMYK

olmaması, yabancı yatırımcıları istedikleri biçimde sermaye ithali ve ihracı yapma konusunda serbest bırakır. Coğrafi konum Akdeniz’in doğu kıyısında 10 bin 452 km2 yüzölçümüne sahip olan Lübnan’ın yarısından fazlası bin metrelik rakımın üstündedir. Kuzeyden güneye iki sıra paralel dağ silsilesi yer alır ki, arasında kalan Bekaa Vadisi, elverişli iklimi ve verimli toprakları ile tarım için uygun bir bölge konumundadır. Asi ve Litani nehirleri de vadinin sulanması için önemli birer doğal kaynaktır. Dört mevsimin yaşanabildiği ve tipik Akdeniz iklimine sahip Lübnan’da yaz ayları yağmursuz ve sıcak, kıyı kesimleri nemlidir. Kış mevsimi yağmurludur. Bin metrenin üzerindeki yüksekliklerde ise kar yağar. En büyük şehirleri; başkent Beyrut, kuzeyde Trablus’tur. Ülkenin sınır komşuları Suriye ve İsrail’dir.

Nüfus ve işgücü yapısı Nüfusu 2015 yılında yaklaşık 5,8 milyondur. Kadın ve erkek nüfusu yarı yarıyadır. Nüfus artış oranı %4’tür. Nüfusun %24’ü 0-14 yaş ve %68’i 15-65 yaş aralığındadır. Şehirleşme oranı %88’dir. Aktif işgücü 2 milyon kişi olup, nüfusun %34’üdür. İşsizlik oranı ise %6,5’tir. Lübnan’da Müslüman grup ülke nüfusunun yaklaşık %60’ını oluş-

tururken, Hıristiyan grup yaklaşık %30’unu temsil eder. Ülkedeki toplam göçmen sayısı ülke nüfusunun %30’unu aşmıştır. Kamplarda yaşayan Filistinli ve Suriyelilerin oluşturduğu göçmenler Lübnan’ın ucuz işgücü ihtiyacını karşılar. Ancak bu durum, hükümet üzerinde toplumsal baskı oluşturduğu gibi, yerel istihdamı ve genel ekonomik kriz ortamında kamu giderlerini de olumsuz etkiler. Sosyo-ekonomik alanda en büyük sorun, gelir dağılımındaki adaletsizliktir. Kişi başına düşen gelir 10 bin dolar seviyesinde olmasına rağmen, yapılan bir araştırmaya göre ülkede bir milyondan fazla kişi yoksulluk, 250 bin kişi ise açlık sınırının altında yaşar. Ülke nüfusunun 5,8 milyon civarında olduğu düşünülürse bu oldukça önemli bir rakamdır. Beyrut’un Ortadoğu’nun en pahalı şehirlerinden biri olması, durumu yoksullar için daha da zorlaştırır. Bölgenin en pahalı ülkelerinden birinde bu denli yüksek oranda yoksulun bulunması gelir adaletsizliğinin ne kadar ciddi boyutta olduğunu gösterir. 5 kişilik bir aile için belirlenen yoksulluk sınırı aylık 600 dolardır. Açlık sınırı ise aylık 314 dolar olarak belirlenmiştir. BM’ye göre açlık sınırı kişi başına günlük 1 dolar olarak belirlenmişken, hayat pahalılığından dolayı bu sınır Lübnan için günlük 2,2 dolar olarak uygulanır. Kırsal kesimin %75’i yoksulluk sınırı altında yaşarken, açlık sınırı altındakilerin 165 bini de kırsal kesimdedir. Yoksulluk bazı bölgelerde had safhaya ulaşmıştır. Lübnan’daki Türk asıllıların da bulunduğu Akkar bölgesi, yoksulluğun en yoğun yaşandığı bölge konumundadır. Kaliteli eğitim sistemine sahip Lübnan, zengin bölge ülkelerine yetişmiş/kalifiye insan göçü verir. Yurtdışında yaşayan Lübnan vatandaş sayısı, ülkedeki nüfustan en az iki kat fazla olduğu (10-15 milyon kişi) çeşitli kaynaklarda ifade olunmaktadır. Dünya Bankası verilerine göre, yurtdışındaki Lübnanlıların 2015 yılında ülkeye havale ettikleri döviz tutarının (7,4 milyar dolar) GSYİH’ye oranı yaklaşık %16’dır. Doğal kaynaklar ve çevre Lübnan’ın başlıca doğal kaynakları; kireçtaşı, demir cevheri ve tuzdur. Ormanlık alanların tahribi, sulak arazilerin kuraklaşması, içme suyu kaynaklarının yetersizliği, kanalizasyon atıklarının yol açtığı su kirliliği ve sanayi atıklarından doğan kirlenme ise ülkenin başlıca çevresel sorunlarıdır. Ekonomi Lübnan ekonomisi, hizmet sektörü (bankacılık/finans, sigortacılık, turizm, emlak/inşaat) ağırlıklı bir yapı sergiler. Hizmet sektörünün GSYİH içinde payı 2015 yılın-

da %78’tir. İthalatı ihracatının çok üzerindedir. Yüksek düzeydeki dış ticaret açığı; büyük oranda yurtdışındaki Lübnanlıların gönderdikleri sermaye transferiyle ve petrol zengini Körfez Arap ülkelerinden özellikle gayrimenkul yatırımları şeklinde gelen yabancı sermaye ve turizm gelirleri ile telafi edilmeye çalışılır. Lübnan vatandaşları tarafından ülkeye havale edilen toplam döviz miktarı 2014 yılında yaklaşık 7,2 milyar dolar ve 2015 yılında 7,5 milyar dolar olmuştur. Bu sermaye transferindeki artışın sürekli olmaması ve global/bölgesel ekonomik ve siyasi krizler Lübnan ekonomisini olumsuz etkiler. Lübnan ekonomisinde inşaat ve gayrimenkul satışları önemli bir gelir kaynağı olarak değerlendirilir. Özellikle zengin Körfez Arap ülkeleri vatandaşlarına Lübnan’da gayrimenkul edinme konusunda sağlanan kolaylıklar, Lübnan’a önemli bir nakit sermaye akışının oluşmasını sağlarken, bankacılık sektörünün gelişmiş olması ve sektördeki gizlilik ilkesi yabancı sermaye yatı-

rımını ve girişini ayrıca teşvik eder. Lübnan bankalarının yurtdışında yatıracakları kaynaklar, öz sermayelerinin %25’ini aşamamaktadır. Bankacılık sektörüne yönelik gerçekleştirilen sıkı finansal düzenlemeler, güvenli liman arayan ilave yabancı fonların Lübnan bankalarına yönelmesi, Lübnan Poundu’nun, Dolar’a sabitlenmiş olması dolayısıyla enflasyon ve fiyat artış baskısının hafiflemesi ve düşüşe geçen petrol fiyatlarının Lübnan’ın ithalat maliyetini azaltması sayesinde, ekonomi uluslararası mali krizden ilk etapta az etkilenmiştir. Ancak, global finansal krizin ve akabinde petrol fiyatlarındaki gerilemenin petrol zengini Körfez Arap ülkelerinin ekonomilerine olumsuz tesir etmesi ve son olarak 2016 yılı başlarında İran’la siyasi kriz yaşayan Suudi Arabistan’ın Lübnan’a sağladığı ekonomik desteği azaltmasıyla Lübnan ekonomisinin daha fazla negatif yönde etkilenmesine yol açmaktadır. Körfez Bölgesi ülkeleriyle yaşanan ekonomik gerginlik, bölge ülkelerinde çalışan yaklaşık 500 bin Lübnanlının işini kaybetme endişesi ve Lübnan’a sermaye girişinin azalması ve ayrıca daralan iç talep nedeniyle reel sektörün ve istihdamın olumsuz etkilenmesi söz konusudur. Ticareti etkileyen kültürel faktörler Lübnanlılar batılı yabancı şirketlerle çalıştıkları için Batı tarzı iş değerlerine aşinadır. Toplantılara ve iş görüşmelerine takım elbise ve kravat ile katılmakta ve kartvizitlerin Arapça ve arka yüzünün İngilizce (ya da Fransızca) olarak düzenlenmesinde fayda vardır. Lübnan nüfusunun ve iş dünyasının önemli bir bölümü Türkiye’ye sempatiyle bakar. Ürünün zamanında alıcıya teslimi, satış sonrası hizmet, gıda ürünlerinin raf ömrünün (son kullanım / tüketim tarihinin) bitiminin çok öncesinde alıcıya teslim edilmesi,

ihraç ürününe ait paket üzerinde gerekli Arapça (ve İngilizce) uyarı yazı ve işaretlerinin bulunması, standart / kalite kontrol uygunluğu gibi kriterler pazardaki uzun vadeli ve olumlu firma imajı açısından önemlidir. Lübnan ziyareti öncesi veya bir iş görüşmesi ya da ticari sözleşme imzalanması öncesinde Türkiye’nin Beyrut Büyükelçiliği nezdindeki Ticaret Müşavirliğiyle de (telefon ya da e-posta yoluyla) piyasa hakkında istişarede bulunulmasında fayda vardır. Para kullanımı Günlük harcamalarda Lübnan Poundu veya ABD Doları kullanılır. Köklü ve yaygın bankacılık geleneğine sahip Lübnan’da, uluslararası bankacılık hizmetlerinin tamamı gerçekleştirilir, ancak hemen her türlü işlemden değişen oranlarda ve nispeten yüksek komisyon alınır. Hesapların gizliliği esastır. Kredi kartı uygulaması çok yaygın olmamakla birlikte mevcuttur. Çek kullanımı çok yaygın değildir. Bankalar, düzenli gelir sahiplerine belirli güvenceler karşılığında her türlü krediyi verir. Yurt dışına döviz transferine ilişkin kısıtlama yoktur. Pasaport ve vize işlemleri Türkiye ve Lübnan, 2010 yılında vize uygulamasını karşılıklı olarak kaldırmıştır. Lübnan’a seyahat edecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 180 gün içinde 90 gün süreyle vizesiz giriş yapabilir. Ancak, Boykot Yasası gereği, pasaportlarında İsrail’e giriş-çıkış damgası bulunan kişilerin ülkeye girişlerine izin verilmez. Ulaşım Beyrut Uluslararası Havalimanı’nda bekleyen taksilerin, konaklanacak otele ulaşımda kullanılması tavsiye edilir. Ancak, taksilerle yolculuk öncesinde şoförle pazarlık yapılmalıdır. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı

Lübnan ülke analizi D

etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.

parasal amaçlar için kullanılmayan işlenmemiş ve platin ile kaplanmış dahil altın yer almakta ve bu ürünü 67,1 milyon dolar hacim ile atık ve hurda bakır; 60,9 milyon dolarlık hacim ile basılı kitaplar, broşürler ve benzeri basılı materyaller takip etmektedir.

Lübnan ithalatı (2016)

Lübnan- Türkiye dış ticaret ilişkileri (2016)

2016 yılında 18,7 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Lübnan’ın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; Çin Halk Cumhuriyeti 2,1 milyar dolar, İtalya 1,4 milyar dolar ve 1,2 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Türkiye, Lübnan pazarında 664,7 milyon dolar ve % 3,55’lik payı ile 9. sırada yer almaktadır. Ürün özelinde Lübnan’ın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 2,49 milyar dolar ile ilk sırada petrol veya bitümlü minerallerden oluşan ve biyodizel içermeyen orta dereceli yağlar ve müstahzarlar yer almaktadır. İkinci sırada 1,01 milyar dolar ile petrol veya bitümlü minerallerin hacimce % 90’ını içeren hafif yağlar ve müstahzarlar gelir. Bunları 995,2 milyon dolar ile parasal amaçlar için kullanılmayan işlenmemiş ve platin ile kaplanmış dahil altın takip etmektedir. Lübnan ihracatı (2016)

Lübnan’ın 2,98 milyar dolarlık toplam ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke sırasıyla Güney Afrika (628,3 milyon dolar), Suudi Arabistan (266,7 milyon dolar) ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir (238,7 milyon dolar). Türkiye, Lübnan’ın ihracatında 71,5 milyon dolar ve % 2,4 payı ile 10. sırada yer almaktadır. Ürün özelinde Lübnan’ın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 702 milyon dolar ile ilk sırada

Lübnan’ın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 57,5 milyon dolarlık hacim ile tütün içeren sigaralar gelmektedir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Lübnan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 11,6’sına karşılık gelmektedir. Lübnan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 25,5 milyon dolarlık hacim ile taze veya dondurulmuş balıktır. Lübnan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 16,8 milyon dolarlık hacim ile bisküvidir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Lübnan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin % 5,2’sine karşılık gelmektedir. Lübnan’ın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 44,2 milyon dolar hacimle atık ve hurda dökme demir (radyoaktif hariç) yer almaktadır. Bu değer Lübnan’ın bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 97’sine karşılık gelmektedir. İkinci sırada 5,4 milyon dolar hacimle kamış veya pancar şekeri yer almaktadır. Lübnan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın % 9’una karşılık gelmektedir. Patates yumruları, granülleri ve parçacıkları 1,3 milyon dolar hacimle üçüncü sıradadır ve Lübnan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın % 23’üne karşılık gelmektedir.


7

YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Nakliyeciler Avrupa taşımalarından şikayetçi

M Hasan Büyük

MTSO 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı

Yurtdışı taşımaları için gerekli olan C2 Belgelerinin fiyatları oldukça yüksekti. Komite olarak bu sorunu sık sık dile getirmemizin ardından bu yıl yaklaşık yüzde 60’a varan fiyat indirimi oldu. Bu da en azından girdi maliyetlerimizin yükseldiği şu günlerde önemli bir rekabet avantajı sağladı. Yetkililere teşekkür ediyoruz.

TSO 20 No’lu Komite Başkanı Hasan Büyük, son dönemlerde özellikle Avrupa taşımalarında yaşadıkları sıkıntılardan şikayetçi oldu. Avrupa taşımalarında araçlara haklı haksız çok sayıda ceza kesildiğini dile getiren Büyük, bu nedenle maddi manevi kayıplar yaşadıklarını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eşya Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Hasan Büyük, Avrupa ve Ortadoğu taşımalarında yaşanan sıkıntıları anlattı. İlk olarak Avrupa taşımalarına değinen Büyük, burada hem geçiş belgesi kotalarında, hem gümrük kapılarında hem de Avrupa yollarında sorun olduğunu bildirdi. Son yıllarda bu sıkıntıların üst noktalara taşındığına dikkat çeken Büyük, şunları söyledi: “Araçlarımız her an durdurulup haklı ya da haksız cezalar kesiliyor. Ataşeliklerimize başvuruyoruz ama sonuç alabilmemiz çok zor. Dava açacak olursak avukatlar dava öncesinde 3-4 bin Euro para istiyorlar. Üstelik davaları kazanacakları da şüpheli. Böyle bir rakam ödemek maliyetlerimizi çok daha fazla artırıyor. Biz de bu yolu tercih edemiyoruz.” Kesilen cezalar ödeninceye kadar araçların bağlı kaldığını bildiren Büyük, parayı geceden bulup sabah gönderinceye kadar araçlarını hareket ettiremediklerini bu nedenle müşterilerine söyledikleri zamanlarda ürünü teslim etmekte zorlandıklarını anlattı. Bu nedenle maddi kaybın yanında prestij kaybı yaşadıklarına da işaret eden Büyük,

Avrupa taşımalarında oldukça zorlandıklarını anlattı. “Geçiş kotaları kaldırılmalı” Avrupa taşımalarında bir diğer sıkıntıyı geçiş kotalarının yetersizliği noktasında yaşadıklarına dikkat çeken Hasan Büyük, bu sorunun özellikle Avusturya ve Macaristan taşımalarında üst noktalarda olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin Avrupa’ya taşımasının her yıl artmasına rağmen yetersiz gelen kota rakamlarının değişmediğini bildiren Büyük, her yıl 2-3 bin civarında belgenin eksik kaldığını anlattı. Türkiye’nin Avrupa ile yaptığı Gümrük Birliği Anlaşması bulunduğunu hatırlatan Hasan Büyük, “Böyle bir anlaşmamız varken mallarımız serbest dolaşımda olduğu için kota uygulanmaması gerekiyor. Ancak bu ülkeler kendi nakliyecilerini korumak adına bizim araçlarımıza kota uyguluyor. Böyle bir durumda biz istediğimiz oranda taşıma gerçekleştiremiyoruz” değerlendirmesini yaptı. “Irak pazarında fiyat rekabeti yapamıyoruz” Geçmişte Almanya’nın ardından en önemli ikinci pazarın Irak olduğunu hatırlatan Hasan Büyük, ancak bu pazarda fiyat rekabetini kaybetmeleri nedeniyle taşımaları başka ülkelere kaptırmaya başladıklarını söyledi. Bunda özellikle liman fiyatlarının büyük rol oynadığını vurgulayan Büyük şunları söyledi: “MIP’nin fiyat politikalarını Akdeniz’deki, boğazlardaki diğer ülke limanları ile karşılaştırarak yeniden gözden geçirme-

sini talep ediyoruz. Mevcut durumdaki fiyatlar özellikle transit taşımaları başka ülkelere kaptırmamıza neden oluyor. Mersin’den transit bir konteyner taşıması için minimum 700, maksimum 1000 dolar arasında gerek limana gerek acentelere ödeme yapmak durumunda kılıyoruz. Oysa bu rakam diğer ülkelerde 250-300 dolar arasında değişiyor. Bu şartlarda rekabet etmemize imkan yok. Basra Limanı’ndan Bağdat’a teslimat 1500 dolar. Biz yalnızca limana bin dolar ödersek diğer masraflarımızı dahil etmeye dahi gerek kalmıyor.” Irak’ın savaştan çıkmış yeniden yapılanma aşamasında bir ülke olduğunu hatırlatan Büyük, “Önümüzdeki süreçte buradaki pazarın daha da hareketleneceğine inanıyorum. Komşumuz Irak’a yapılan taşımalar bugün olduğu gibi önümüzdeki yıllarda da önemini artarak sürdürecektir. Bu pazardan hak ettiğimiz payı alabilmemiz adına Mersin’deki fiyat politikalarının Ürdün, Mısır, Kuveyt Limanlarına bakılarak yeniden revize edilmesini bekliyoruz” dedi. “Mevcudumuzu korumaya çalışıyoruz” Oldukça sıkıntılı bir dönemden geçtiklerini, her alanda maliyetlerinin ciddi ölçüde arttığını anlatan Hasan Büyük, motorine zam geldiğini, vergilerin yükseldiğini, geçiş ücretlerinin yükseldiğini ancak taşımalarda sıkıntı yaşandığını söyledi. Karlılığın azalması nedeniyle mevcut durumda mevcut durumlarını koruma mücadelesi

verdiklerini ifade eden Büyük, darboğazdan geçtikleri şu günlerde araç yatırımlarını da durdurduklarını açıkladı. Belgeler konusunda ise olumlu bir gelişme yaşandığına değinen Büyük, “Yurtdışı taşımaları için gerekli olan C2 Belgelerinin fiyatları oldukça yüksekti. Komite olarak bu sorunu sık sık dile getirmemizin ardından bu yıl yaklaşık yüzde 60’a varan fiyat indirimi oldu. Bu da en azından girdi maliyetlerimizin yükseldiği şu günlerde önemli bir rekabet avantajı sağladı. Yetkililere teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. “2023 hedeflerine ulaşmak lojistik maliyetleri düşürmekten geçer” Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri olduğunu hatırlatan Hasan Büyük, bu ihracat hedeflerine ulaşabilmenin yolunun ise lojistik maliyetleri düşürüp rekabetçi yapıyı güçlendirmekten geçeceğini söyledi. Bu nedenle lojistik firmalarının maliyetlerini artırmak yerine azaltıcı önlemler alınması gerektiğini vurgulayan Büyük, “Köprülere ödediğimiz yüksek ücretler, lastik ücretleri, sigortalar, belge ücretleri hepsi alt alta yazıldığında ciddi meblağlara ulaşıyor ve rekabet etmekte zorlanıyoruz. Belge ücretlerinde olduğu gibi diğer girdi kalemlerindeki fiyatların da gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Mazot fiyatlarındaki artışa da değinen Büyük, birçok sektör temsilcisinin artık artan maliyetler karşısında ayakta kalmakta zorlandığını, hacizlerle karşı karşıya kaldığını söyledi.

Kuyumcular fiyat farkından şikayetçi

P

iyasada kuyumcular arasında özellikle tel bilezik olarak adlandırılan bilezik modelleri ve darphanenin bastığı liraların satışında yaşanan fiyat farklılıkları, hem sektörü hem de müşterileri olumsuz etkiliyor. Sektör temsilcileri, oluşan fiyat farklılıklarının piyasada güveni sarsması nedeniyle bu soruna çözüm arıyor. Kuyumculuk sektörüne ilişkin değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 22 No’lu Finans ve Kuyumculuk Meslek Komitesi Başkanı Faruk Aktuğ, ilk olarak fiyat istikrarsızlığı nedeniyle yaşanan sorunlara değindi. Sorunun çözümü için sektör temsilcilerinin birlikte hareket edememesinden şikayetçi olan Aktuğ şunları söyledi: “Maalesef özellikle darphane tarafından basılan liralar (çeyrek, yarım, tam altın, vb) ile tel bilezik olarak adlandırılan bilezik modellerinde 1-2 liraya varan fiyat farkları oluşuyor. Belki bir tane almak için çok ciddi araştırma yapılmıyor ama birden fazla alım yapılacağı zaman fiyatlara güven olmadığı için müşteri sürekli bir arayış içine giriyor. Bu durum kuyumcular arasında da tedirginlik oluşturuyor. Sektörde zaten kar marjları oldukça düştü. Buna bir de rekabet adı altında neredeyse maliyetine yapılan satışlar eklenince sıkıntı daha da artıyor.” Sorunun çözümü için Komite olarak sektör temsilcilerini bir araya getirip toplantı düzenlemek istediklerine dikkat çeken Faruk Aktuğ, herkesin bu konudan şikayetçi olmasına rağmen toplantıya tam katılım olmayınca istedikleri sonuçlara ulaşmadıklarını söyledi. Ardından konuyu bölgeye taşıma kararı aldıklarını ve Silifke’den Kahramanmaraş’a kadar tüm sektörü kapsayan geniş katılımlı bir organizasyon düzenlemeye çalıştıklarını ama girişimlerinin yine sonuçsuz kaldığını bildiren Aktuğ, “Amacımız özellikle darphanenin bastığı liralarda tavsiye edilen fiyatla-

MTSO 7

CMYK

ra uyulmasını sağlamaktı. Ama maalesef hiçbir girişimimizden sonuç alamadık. Özellikle işsizliğin üst seviyelere çıktığı böyle bir ortamda gerçekleştirilen yanlış tutumlar sektöre ciddi kayıplar yaşatıyor” değerlendirmesini yaptı. “Kuyumcu sattığını mala çeviremezse zarar eder” Altın fiyatlarının her geçen gün yükseldiğine dikkat çeken Faruk Aktuğ, bu nedenle şu dönemde elde nakit para bulundurmanın da riskli olduğunu anlattı. “Bir ürünü sattınız aynı gün bu parayı altına çevirmez iki gün sonra alım yaparsanız zarar edersiniz” diyen Aktuğ, çalışma şartlarının oldukça zorlaştığını söyledi. Bu sıkıntılara bir de ikinci baskı olarak adlandırdıkları darphane dışı basılan sahte liralar sorunu eklendiğini kaydeden Aktuğ, “Piyasada darphane dışı basılan liraların bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu gerçeklerinden ayırt etmek ise kuyumcular için dahi oldukça zor. Müşteri bunu hiç ayırt edemez. Bu nedenle altın almak isteyenlerin mutlaka güvendikleri kuyumcuları tercih etmeleri gerektiğini söylüyoruz” dedi. Kuyumcular olarak bu konuda da girişimlerde bulunduklarını ancak sonuç alamadıklarını belirten Aktuğ, son olarak konuyu darphaneye yazılı olarak bildirip yasal önlemler alınması noktasında destek istemelerine rağmen geri dönüş alamadıklarını anlattı. “Bankalardaki altın hesabı bekleneni vermedi” Bankaların altın hesaplarını da değerlendiren Faruk Aktuğ, bu uygulamadan da istedikleri sonucu alamadıklarını, hatta sektöre, bir sıkıntıyı da bu uygulamanın getirdiğini söyledi. Yalnızca altın hesaplarının değil, piyasalardaki mevcut altın birikimlerini de bankaların toplamaya başladığına işaret eden Aktuğ, “Bizim beklentimiz top-

lanan bu altınların kuyumculuk sektörüne çevrilerek piyasaların hareketlendirilmesi yönündeydi. Ama olmadı” diye konuştu. Sektörü canlandıracak adımlar atılmadığı gibi özellikle üreticilere verilen altın kredi faizlerinin de oldukça yüksek tutulduğunu kaydeden Aktuğ, şunları söyledi: “Yüzde 8 civarında faiz talep ediliyor. Bu oranın yüzde 2-3 seviyesinde olması bizleri rahatlatacaktır. Bir de ekonomide yaşanan en küçük bir sıkıntıda bu krediler geri çağırılıyor. Bu durumda ne üreticinin ne de vitrinci kuyumcunun aldığı krediyi anında ödeyebilmesi mümkün değil. Üretici tüm malını bir anda Türkiye geneline satıp parasını toparlayamaz, vitrinci de elindeki malı bir çırpıda satıp parasını ödeyemez. Bu nedenle erken çağrılan krediler bizi sıkıntıya sokar.” Altın ayar kontrolüne de bir düzenleme getirilmesi gerektiğini vurgulayan Aktuğ, firmalar olarak bu konuda sık sık hatalı ayarlarla karşılaştıklarını, bu nedenle de hem kendilerinin hem de müşterilerinin zarara uğradığını söyledi. Aktuğ, bu sorunun çözüme kavuşturulması için Komite olarak girişimlerini sürdürdüklerini ifade etti. “Bize düşen görevler de var” Piyasayı canlandırmak, müşteriyi çekebilmek adına kuyumculara da görevler düştüğünü anlatan Faruk Aktuğ, bu noktada tüm sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi. Önce müşterinin gelmesi için fiziksel yapının değişmesi, dış dekorasyonların caddeye yakışır şekilde yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Aktuğ, gerekirse belediyenin bu konuda bir zorunluluk getirmesini beklediklerini söyledi. Tüm iş yerlerinde tek tip tente kullanımı, tabela kullanımı olması gerektiğini dile getiren Aktuğ, “Hatta belli bir ölçü kıstası getirilmeli, herkes tabelalarında aynı rengi, yazı fontunu kullanmalı. Böyle-

ce caddeye görsel bir bütünlük gelecektir ve estetik kazandırılacaktır” diye konuştu. “Atatürk Caddesi Mersin’in kalbidir” Atatürk Caddesi’nin kent tarihinde çok önemli bir yeri bulunduğunu hatırlatan Faruk Aktuğ, “Atatürk Caddesi, Mersin’in kalbidir” benzetmesi yaptı. Ancak bu kalbin durmak üzere olduğunu ve vakit kaybedilmeden gerekli adımların atılması gerektiğini anlatan Aktuğ, şöyle konuştu: “Mersin’e bir yabancı geldiği zaman kuyumculara geliyor, vitrinlere bakıyor ve sonra bize nereleri gezebileceklerini soruyorlar. Biz ise çarşıdan uzaklaştırmak istemiyoruz. Oysa çarşıda istedikleri gibi gezebilecekleri, oturabilecekleri kahve içebilecekleri mekanlar yok. Daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi sektör olarak bizim beklentimiz Atatürk ve Silifke Caddesi’nin AVM mantığı ile yenden dizayn edilmesi. Trafiğe kapatılmış olan bu caddelerde gerekirse cadde üzerinde 4-5 masalı mini büfeler oluşturulup hareket getirilebilir.” Ancak önceliğin araç park sorununu çözebilecek katlı otopark inşası ve temiz tuvaletler oluşturulmasına verilmesi gerektiğine değinen Aktuğ, bunların yapılması halinde halkın çarşıyı daha fazla kullanacağına inandığını anlattı. Aktuğ, caddelerin güzelleştirilmesi noktasında kuyumcular olarak Belediye’ye her türlü desteği vermeye hazır olduklarını vurguladı. Caddenin hareketlenmesi ve cazibesinin artması adına bir de öneri getiren Aktuğ, Silifke Caddesi ile Atatürk Caddesi arasında ring yapan 20 kişilik mini bir tramvay çalıştırılabileceğini söyledi. Bu tramvay ile yaşlıların istedikleri yere daha rahat gidebileceğini, çocukların gezebileceğini kaydeden Aktuğ, böylesi bir çalışmanın ilgi de uyandıracağına inandığını dile getirdi.

Faruk Aktuğ

MTSO 22 No’lu Finans ve Kuyumculuk Meslek Komitesi Başkanı

Çarşının yeniden canlandırılması adına trafiğe kapatılmış olan Atatürk ve Silifke Caddeleri’nin AVM mantığı ile yeniden düzenlenmesi iyi olabilir. Otopark sorunu çözülüp gerekirse cadde üzerine 4-5 masalı mini büfeler oluşturulabilir.


YIL: 20 | SAYI: 349 | 4 - 17 Mart 2018 | www.mtso.org.tr

Yatırım için yazılım firmalarının tercihi Mersin

RÖPORTAJ

8

yıldan farklı oluyor. Bu nedenle yazılımlarımız, güncellemelerimiz aralıksız sürüyor. Ayrıca yazılım sektöründe bilgi güvenliği de çok önemli. Okunan belgeler çok değerli belgeler ve bunu korumak önemli. Sistemlerimizi sürekli güncel tutmamız gerekiyor. Sizin bir açığınızı bulan rakibinizin saldırısı çok olası. Bu nedenle güvenlik açığınız olmamalı. Biz tüm yatırımlarımızı bu doğrultuda yaptık ve sürekli güncellediğimiz sistemimize çok güveniyoruz. Çünkü insan kaynağımız çok güçlü. “2016 yılında GBC A.Ş şirketi satın aldı”

Nilay Sırım Güneş GBC IDscan Operasyon Müdürü

İngiltere merkezli yazılım firması GBC IDscan, Ar-Ge çalışmalarını sürdürmek adına Türkiye’de yatırım yeri olarak Mersin’i tercih etti. Mersin Teknopark’a start-up firması olarak gelen IDscan firmasını burada yürüttüğü 3 yıllık çalışmanın sonunda bir başka İngiliz firması GBC A.Ş’nin alması ile birlikte GBC IDscan ismini alan firma, bugün çalışmalarını dünya genelindeki 770 Ar-Ge personeli ile sürdürüyor. Firma, doküman ve kimlik tarama konusundaki yapay zeka yazılımı ile dünya lideri olmayı hedefliyor.

T

emeli 2000’li yılların başında İngiltere’de atılan, ardından Ar-Ge çalışmalarına Suriye’de devam eden IDscan, Suriye’de çıkan savaşın ardından çalışmalarını Türkiye’ye taşıma kararı alıyor. Teknopark nedeniyle Mersin’i tercih eden firma, pasaport ve kimlik tarama, doküman doğrulama, sahte kimlik tespiti, kimlik dolandırıcılığı ve kara para aklamaya karşı güvenli çözümler üretiyor. Firma, kullandığı tescilli matematiksel algoritmaları, renk-dalga boyu teknolojileri ile doküman tarama gibi daha bir çok yeni ve yenilikçi uygulama geliştirerek doküman ve kimlik tarama konusundaki yapay zeka yazılımı ile dünyanın lideri olma yolunda ilerliyor. 2016 yılında İngiliz GBC A.Ş firmasının satın alması ile gücünü bir kat daha artıran IDscan, bu yeni birleşme ile yine güvenlik sistemlerinin farklı alanlarına yönelik hizmet veren kardeş yazılım firmaları ile entegre yürüttüğü çalışmalarla müşterilerine farklı çözümler sunuyor. 70’i Mersin’de olmak üzere 15 ülkede toplam 770 Ar-Ge personeli ile çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan GBC IDscan Operasyon Müdürü Nilay Sırım Güneş, yazılımının Türkiye’de geliştirildiği bu sistemi Türkiye pazarına da satmayı hedeflediklerini söylüyor. Güneş, şirketin kuruluş öyküsünü ve başarıya giden adımları şöyle anlatıyor: “Yazılım ihtiyaçtan doğdu”

Aslında şirketimizin ilginç bir kuruluş öyküsü olduğunu söyleyebilirim. IDscan firmasının kurucusu Tam Thompson isminde bir İngiliz. Thompson İngiltere’de küçük bir bar işletiyor. Bilindiği üzere barlara 18 yaşından küçüklerin girmesi yasak ve bu konuda İngiltere’de çok sıkı denetimler var. Zaman zaman sahte kimlikler gösterilmesi nedeniyle çeşitli kişilerin sorun yaşadığı biliniyor. Thompson da bu konuda sıkıntı yaşamamak adına bir yazılım geliştirmeye karar veriyor. Kimlikleri okutup doğrulmasını yapacak bir yazılım. 2000’li yılların başında, yanılmıyorsam 2003 yılında 1-2 İngiliz yazılımcı ile birlikte bu konu üzerinde çalışmaya başlıyor. Günün birinde Tam Thompson’ın yolu İngiltere’de tıp eğitimi alan Suriyeli Zaher Zeidan ile kesişiyor. Zeidan yazılım zekası çok gelişmiş bir tıp öğrencisi. 2008 yılında Zeidan’a birlikte çalışmayı teklif eden Thompson, onu bir yazılımcı olarak işe alıyor. Bir süre birlikte çalışıyorlar ama yapılan iş Zeidan’ın içine sinmiyor ve gidip Thompson ile konuşuyor. İngiltere’de yapılan yazılımların hem hatalı ilerleyip istenen sonucu vermediğini hem de yazılımcı maliyetinin çok yüksek olduğunu söylüyor. Tüm sorumluluğu kendi üzerine alacağını vaat edip, yazılıma yönelik çalışmaları Suriye’ye taşımayı teklif ediyor. Ancak bir şartı var. Bu sorumluluğu üzerine alırken şirkete de ortak olmak istiyor. Thompson bu teklifi kabul edince firmanın Ar-Ge ayağı Suriye’ye taşınıyor ama merkez halen İngiltere. Bu sürede Suriye’de ciddi bir Ar-Ge ekibi kuruluyor. Ancak çok geçmeden 2013 yılında Suriye’de savaş çıkıyor. Önce sadece elektrik ve internet kesintileri oluyor. Ekip bunun geçici bir süreç olduğunu düşünüp Suriye’de kalmayı sürdürüyor. Ancak bir gün İngiltere’de bulunan Zeidan, aldığı bir haber sonrasında, Suriye’deki Ar-Ge ekibinin yöneticisi Mohamed Naddaf’ı arayarak hemen o gece tüm çalışanları aileleri ile birlikte toplayıp Suriye’nin dışına çıkmaları gerektiğini söylüyor. Naddaf’ın o günü, “Ülkemizi acil terk etmemiz

MTSO 8

CMYK

gerektiği söylendiğinde herkesi arayıp bavullarını almalarını söyledim ve evime dönüp eşyalarıma son bir kez daha bakma fırsatım bile olmadı” diye anlatması beni çok etkilemişti. “Tercih Mersin’den yana kullanıldı”

Suriye’den çıkan 6-7 yazılımcı Gaziantep, Hatay ya da Mersin’e gitme noktasında kararsız kalıyor ve sonunda iyi hizmet alabileceklerine inandıkları bir teknoparka sahip olması nedeniyle Mersin’i tercih ediyor. Mersin’de bir villa tutuyorlar ve aileleriyle birlikte buraya yerleşip Ar-Ge çalışmalarını buradan sürdürüyorlar. İşe ara verilmesi ise mümkün değil çünkü özellikle barlara hizmet verildiği için 7/24 destek olunması gerekiyor. Ayrıca sürekli bir iş geliştirme söz konusu. İngiltere’deki pazarlama ekibi bir süre sonra konuyu barların dışına çıkarıp emniyete hizmet vermeye başlıyor. Çalışma emniyet ile entegre hale gelince İngiltere’de emniyet müdürlüklerine de satışlar başlıyor. Böylece farz edelim bir kaçakçılık, dolandırıcılık ya da herhangi suçtan aranan bir kişi herhangi bir bara gelip kimliğini okuttuğunda, bilgi anında emniyete de düşüyor. Ya da barda bir taşkınlık yaptınız, kimlik bilgileriniz yine eş zamanlı olarak emniyette yer alıyor. Kısacası çalışmalar aralıksız devam etmek zorunda. Hal böyleyken Naddaf, Mersin Teknopark’a gelerek yetkililerle görüşüyor ve kabul edilmelerinin ardından çalışmalarını Ekim 2013’te resmi olarak Türkiye’den sürdürmeye başlıyor. O dönemdeki Ar-Ge personeli sayısı 12. 10 kişi de İngiltere’de faaliyet gösteriyor. Mersin Teknopark’ta geliştirilen yazılımların ardından şirket için en büyük atılım İngiltere’nin Santander isimli, ülkenin en büyük bankası ile yapılan anlaşma sonrasında gerçekleştiriliyor. Bu anlaşma ile Mersin’de geliştirilen yazılımlar barlarda kullanılmaktan çıkıp daha kurumsal şirketlere taşınıyor. “Çalışmalarımızda yapay zeka ön planda”

Çalışmalar sadece kimlik okumayla kalmıyor. Gücümüzü Ar-Ge’mizden, yazılım ekibimizden alıyoruz ve bu ekip her geçen gün büyüyor. Bugün kimliğin yanı sıra pasaport, ehliyet ve hatta fatura gibi aklımıza gelebilecek tüm kıymetli evrakların okuması ve doğrulaması yapılabiliyor. Ve tüm uygulamalarımıza 7/24 destek veriyoruz. Ürünlerimiz barların ve emniyetin dışında sınır kapıları, bankalar, hastaneler, telekomünikasyon firmaları, havayolu şirketleri gibi kurumsal alanların yanında Amazon, Apple, Lufthansa gibi büyük şirketlerde kimlik doğrulama çalışmalarının yürütülmesinde de kullanılıyor. Aslında bu alanda faaliyet gösteren firmalar var ama bizim farkımız otomasyonu ön planda tutmamız. Yapay zekayı aktif olarak kullanmamız. Bu konuda patenti alınmış çok sayıda ürünümüz var. Bir tanesine örnek vermem gerekirse; örneğin bir bankaya gidiyorsunuz ve sizden bir takım evraklar isteniyor. Bu evraklardan bir tanesi de size ait fatura olsun. Normal şartlar altında banka memurunun o fatura üzerindeki bilgileri kendisinin kontrol edip bilgisayarındaki kendisine ait bilgilerle kıyaslaması gerekir. Oysa bizim yazılımımız sayesinde faturayı bir makineye okutuyor ve isterse o faturanın üzerinde bir paragraf yazılı olsun bu makine içindeki bilgileri algılıyor ve gişe görevlisinin

bilgisayarında bulunan bilgilerle karşılaştırıp doğrulama yapabiliyor. Eğer hata varsa tespit ederek bu hataları gösterebiliyor. Makineler arası kurulan bu iletişim sayesinde insandan kaynaklı dikkat dağınıklıklarının da önüne geçilip hata oranları minimize ediliyor. “Matematiksel algoritmayı biz oluşturuyoruz”

Bir start-up şirket olmamız nedeniyle atılım yapmaktan, risk almaktan çekinmeden hareket ediyorduk. Sürekli bir Pazar araştırmamız vardı. Talepleri değerlendiriyor, bu taleplere göre yazılım geliştiriyorduk. Gücümüz ise algoritmamızı kendimizin oluşturmasından geliyor. Ürünümüzü kullanacak kurumlarla temasa geçip destek talep etmiyoruz. Aynı kimlik ya da fatura örneğinin 40 tanesini alıp doğruluk kriterlerine bakıp kendi algoritmamıza güveniyoruz. Kimlik, ehliyet, pasaport ve fatura olmak üzere 4 farklı okutma yapılıyor. Kimlik ve ehliyet benzer olmasına rağmen her ülkede farklı güvenlik yapılarına sahip, bunlara özgü çözümler üretiyoruz. Pasaport biraz daha standart. Uluslararası bir pasaportu tanıtmak daha kolay oluyor. Fatura ise en zoru. Milyonlarca farklı çeşidi var. Bırakın her ülkede değişiklik göstermesini, bir kurumun bir yılki faturası bile diğer

Güçlü teknolojimiz ve altyapımız nedeniyle karşımıza çok rakip çıkmasına rağmen bizim teknolojimize ulaşmaları mümkün olmadı. En son artık iyice büyüdüğümüz, 45 kişilik bir Ar-Ge personeline ulaştığımız 2016 yılında rakiplerimiz arasında yer alan ve uzun süredir takipçimiz olan GBC A.Ş şirketi IDscan’i 45 milyon Pound’a satın aldı. Bu satın alma işlemini Zeidan bize, “Aslında şirketi çok daha yüksek bedellerle isteyen firmalar oldu. Ancak biz, teknolojimizi geliştireceğine ve çalışanlarımızın şartlarını koruyacağına inandığımız için GBC A.Ş’yi tercih ettik” diye açıkladı. Bu satın alma işleminden sonra şirketin ismi de GBC IDscan olarak yenilendi. Böylece bir start-up şirket olmaktan çıktık, Dünya genelinde 4 bin müşterisi olan 770 ArGe personeline sahip büyük bir şirkete dönüştük. Artık piyasadaki talebi değerlendirip ona uygun ürün geliştirmek yerine ürettiğimiz yeni ürünlere pazarda ihtiyaç oluşturuyoruz. Aynı zamanda yine her biri bilgi güvenliğinin farklı bir alanında çalışan çok sayıda kardeş şirketimiz oluştu. Böylece entegre projeler üretebiliyoruz. Örneğin bankalar, döviz büroları, sınır kapıları gibi riskli çalışma bölgelerinde dolandırıcılık departmanları oluyor. Uluslararası politik ya da tehlikeli kişilerin isimlerinin yer aldığı listeler bulunuyor. ID3 Global isimli bir kardeş firmamız bu kurumlara yönelik çalışmalar yürütüyor. Ellerinde çok büyük bir veri seti var ve bizim çıkarıp doğruladığımız kimlik verilerini ellerindeki veri seti ile karşılaştırıp sonuç odaklı çalışma yürütebiliyor. Bu yalnızca kimlik doğrulama ile de sınırlı değil, para konusunda kredi notu doğrulama ya da adres bilgisi doğrulamaya kadar ilerletilebiliyor. Hedefim Türkiye pazarına açılabilmek

Şirket merkezimiz Türkiye’yi Ortadoğu’ya açılacak bir Pazar olarak görüyor. Benim ise hedefim bu yazılımı Türkiye’de gerçekleştiriyor olmamıza rağmen ülkemizde satış gerçekleştirmiyor olmamız nedeniyle Türkiye pazarına da girebilmek. Bugüne kadar kimliklerin doğrulanması noktasında Türkiye’de çalışamadık ancak yeni kimlik kartlarına geçilmesiyle birlikte doğrulamaya imkan tanıyacak altyapı oluştu ve yurtiçi pazara da girebileceğimizi düşünüyorum. Ülkemizde çok ciddi kimlik hırsızlıkları var ve ürettiğimiz bu sistemin kullanılmasını bir toplumsal duyarlılık olarak görüyorum. Bir diğer hedefim ise Türkiye’deki Ar-Ge ofisini GBC içerisinde teknolojilerin en iyisini adapte etmiş, kardeş firmalarımıza örnek olabilecek bir ofis konumuna taşıyabilmek.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.