Ekonominin cazibe merkezi: AKDENİZ
MTSO’da, tek durak ofis ile ilk şirket kurulumu gerçekleşti
Lojistik ve Taşıma Hukuku’ndaki son gelişmeler anlatıldı
>4’te
>2’de
>3’te
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
Otonom ekonomiler geliyor Mavi yakalı, metal yakalı oluyor… Şerafettin AŞUT
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| YIL: | YIL: 2017| SAYI: | SAYI: 350 298| 18 | 6-19 - 31 ARALIK Mart 2018 2015
Mersin mermeri çıtasını yükseltti
Hürşah Çelik
MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
D
oğal taş ve madenciliğin her geçen gün büyüdüğünü belirten MTSO 23 No’lu Komite Başkanı Hürşah Çelik, Mersin’in de bu alanda kabuğunu kırıp yurtiçi ve dışı pazarlarda kendisini göstermeye başladığını söyledi. Özellikle Silifke’deki yeni mermer ocakları ve fabrikalarının güçlenip çoğalmasıyla bu alanda iyi bir yol aldıklarını vurgulayan Çelik, büyümek isteyen sektörün yatırım için saha bulmakta zorlandığını söyledi. Mersin’de doğal taş ve maden üzerine faaliyet gösteren firmala-
rın tümünü temsil ettiklerini anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı Hürşah Çelik, 200’e yakın üyeleri bulunduğunu anlattı. Doğal taş ve madenciliğin gün geçtikçe büyüdüğünü, kent ekonomisi için önem taşıdığını dile getiren Çelik, “Mersin’e özel taşlarımızla gücümüzü artırıyoruz. Özellikle Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji ve emprador mermer çeşitlerimiz yurtiçi ve yurtdışında çok tercih ediliyor” dedi. > 7’de
‘Okul Servis Yönetmeliği’ gözden geçirilsin talebi
MTSO, Mart ayında üst üste önemli etkinliklere evsahipliği yapıyor. Henüz ayın başında 3 önemli etkinlikle üyelerini çeşitli konularda bilgilendiren MTSO, ayın ikinci yarısında da yoğun temposunu sürdürecek.
Ali Böke
MTSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
M
ersin’de faaliyet gösteren servis şoförleri yeni Okul Servis Yönetmeliği’nin tamamen iyi niyetler gözetilerek hazırlanmasına rağmen uygulama zorlukları taşıdığını belirterek, sektör temsilcileri, Milli Eğitim ve mülki amirliklerle temasa geçilip Yönetmeliğin gözden geçirilmesini bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Ali Böke, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak servis şoförlerinin
beklentilerini anlattı. Son dönemlerde servislerde yaşanan olumsuz gelişmelerin ardından Okul Servis Yönetmeliği’nin yenilendiğini hatırlatan Böke, tamamen iyi niyetlerle yapılan yeniliklerin uygulama zorlukları nedeniyle servisleri sıkıntıya düşürdüğünü söyledi. Böke, yeni uygulamaya göre 26 yaşından gün almayan kişilerin okul servis araçlarında şoförlük yapamayacağını, B sınıfı sürücü belgesi olanlar için 7, E sınıfı belgesi olanlar için 5 yıl tecrübe şartı arandığını bildirdi. > 7’de
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Mart ayında üyelerine yönelik çok sayıda sektörel etkinlik düzenliyor. İlk olarak kent adına önem taşıyan tarım, turizm, lojistik, dış ticaret ve bilişim sektörlerinin derinlemesine ele alındığı, ilki Mersin’de düzenlenen Akdeniz Ekonomi Forumu’nu destekleyen kurumlar arasında yer alan MTSO, ele alınan sektörlerin Akdeniz Bölgesi genelinde yer alan illerin tama-
mını kapsayacak düzeyde değerlendirilmesi ve yol haritası çizilmesine katkı sundu. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ise Mersinli kadınlara rol model oluşturacak ve potansiyelleri hakkında farkındalık yaratacak başarılı isimlerin konuşmacı olarak katıldığı ‘Azimli Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ Paneli’ne evsahipliği yapan MTSO, alanında başarılı isimlerin gerçekleştirdiği tecrübe paylaşımla-
rıyla kadın girişimcilerin başarıya ulaşması adına neler yapmaları gerektiğinin ipuçlarını verdi. Lojistik kenti Mersin’de lojistik sektörüne yönelik bir etkinlikle organizasyonlar devam etti. İstanbul Barosu Lojistik ve Taşıma Hukuku Komisyonu ile MTSO işbirliğinde ‘Lojistik ve Taşıma Hukukunda Son Gelişmeler’ konulu bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Sektör temsilcilerine lojistik ve taşıma huku-
kundaki son gelişmeler anlatıldı. Toplantıda taşıyıcının sorumluluğundan, yenilenen “Karayolları Yönetmeliği”ne, emtia nakliyat sigortalarından, sektörde arabuluculuk uygulamalarına kadar birçok konu ele alındı. Ayın ikinci yarısı ise yine kent adına önem taşıyan, tarım, lojistik ve bilişim sektörlerine yönelik düzenlenecek toplantılarla devam edecek.
Dünyanın 2. büyük LNG İhracatçısı:
İcra ve İflas Kanunu yürürlükte
İ
cra ve İflas Kanunu’na ilişkin değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre sermaye şirketleri ve kooperatifler, iflas erteleme yerine konkordato talebinde de bulunabilecek. Değişikliğe göre icrada ve iflasta, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden, bir bütün halinde satıldığında daha yüksek gelir elde ede-
ceği anlaşılan mal ve haklar, bir bütün olarak paraya çevrilecek. Borca batık durumdaki sermaye şirketi veya kooperatifin, mali darboğazı aşması ve ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmesi amacına yönelik olarak kabul edilen iflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle kaldırılacak. > 3’te
Karbon ayak izimizi düşürmeliyiz
Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu
Sürdürebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı
İ
klim değişikliklerinde sera gazlarının büyük rol oynadığını, karbon ayak izlerinin ise seragazı salınımı ile yakından ilgili olduğunu anlatan Sürdürebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosoanoğlu, karbon ayak izinin düşürülmesi gerektiğini vurguladı. Sürdürülebilirliğin her şeyden önce kişinin yaşam kültürünün bir parçası olduğuna dikkat çeken Karaosoanoğlu, evde, işte, okulda, diğer deyişle insanın olduğu her yerde sürdürülebilir üretim-tüketim-hizmet için ülkede bilgi
MTSO 1
CMYK
ve kapasite oluşturma, farkındalık artırmak için gayret gösterdiklerini söyledi. Ülkenin düşük karbon ekonomisine geçişi, ekonomisinin giderek yeşilleşmesi adına çalıştıklarını vurgulayan Karaosoanoğlu, “İklim değişikliği sonucu yağış anormallikleri, kuraklık, küresel yüzey ve küresel okyanus sıcaklıklarında artış, deniz seviyesi yükselmesi, kar ve buzulların yitirilmesi sonucu tüm yaşam döngüsü olumsuz etkilenir. Bu olumsuzlukları yaşamak istemiyoruz” dedi. Sürdürülebilir bir yaşam alanının önemini vurgulayan Karaosmanoğlu, “Ben çevreyi seviyorum, koruyorum” demenin tek başına yeterli olmadığını, karbon ayak izi konusuna büyük önem verilmesi gerektiğini söyledi. Bu noktada şirketlere büyük görevler düştüğünü kaydeden Karaosmanoğlu, “Coğrafyamızdaki mevcut sorunlarla iç içe üretip satma ve ihracat zorlukları ile uğraşan, büyüme hedefleri olan sanayicimiz için karbon ayak izi azaltımının adeta ek bir kambur olarak bilinmesi ötesine geçilmeli. Sektörel azaltım hedefleri için varsa teşvik-destek sesine kulak verilmeli” diye konuştu. > 8’de
G
üneydoğu Asya’da yer alan Malezya, doğal kaynaklar açısından da oldukça zengin bir ülke. Kalay, boksit, bakır, altın, gümüş ve demir rezervlerine sahip olan ülkede aynı zamanda petrol, LNG ve kömür de çıkıyor. Malezya, Katar’ın ardından dünyanın ikinci büyük LNG ihracatçısı pozisyonunda yer alıyor. Malezya’nın ihracatında LNG’nin yanı sıra elektrikli ve elektronik eşyalar da önemli bir yer tutuyor. Bunu, kimyasallar, makineler, ağaç ürünleri, optik ve bilimsel aletler, tekstil ve giyimin yanı sıra geleneksel ihraç ürünleri olan palm yağı, kereste, kütük, kauçuk izliyor. Diğer Uzakdoğu ülkeleri gibi ihracata dayalı sanayileşmeyi benimsemiş
MTSO, 4. Artankara Uluslararası Sanat Fuarı’na katıldı
>2’de
olsa da yabancı yatırımcı çekmeye büyük önem veren Malezya, yabancı yatırımların önündeki engelleri en düşük seviyeye indirmesiyle de Asya ülkeleri arasında öne çıkıyor. Aynı zamanda yatırımcı açısından bir diğer önemli konu olarak nüfus özellikleri gösterilebilir. Malezya’da, yüzde 67’si çalışma yaşında, yüzde 27’si ise 15 yaşın altında toplam 28,6 milyon kişi yaşıyor. Coğrafi konum Malezya, Güneydoğu Asya’da yer almakta olup, kuzeyinde Tayland, Güney Çin Denizi ve Brunei, doğusunda Selebes Denizi, güneyinde Endonezya ve Singapur, batısında Malakka Boğazı ile çevrilidir. > 6’da
Mersin’de müzik zamanı
>2’de
Lokanta işletmecileri yemek kartlarında düzenleme bekliyor >2’de
Azimli kadınlar tecrübelerini paylaştı
D
ünya Kadınlar Günü’nde azmederek kendi alanlarında başarıya ulaşmış kadınlar tecrübelerini Mersinli hemcinsleriyle paylaştı. ‘Azimli Kadınlar Güçlü Yarınlar’ isimli panelde bir araya gelen kadınlar, yarınlara daha umutlu nasıl bakabileceklerini, kadınların neler yapması gerektiğini konuştu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Mersinli kadınlara rol model oluşturacak ve potansiyelleri hakkında farkındalık yaratacak başarılı isimlerin konuşmacı olarak katıldığı ‘Azimli Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ Paneli düzenlendi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un açılış konuşmasını yaptığı Panel, 2 oturumda gerçekleşti. Oturumların Moderatörlüğünü Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü
Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zuhal Yeniçeri Kökdemir yaptı. İlk oturumun konuşmacıları Ressam Ayşe Işık, Türk Hava Yollarında Kaptan Pilotu Dilek Karabağlı, Yardım Hemşiresi Mülkiye Okyay oldu. İkinci oturumun konuşmacıları ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Baltalı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Funda Özer Baltalı ve Ejder Kimya Genel Müdürü Pervin Ejder’di. Panelde Kişisel Marka, Kurumsal Stil ve İmaj Yönetimi Danışmanı Rüzgar Mira Okan, “Ben Kadınım” konulu sonum gerçekleştirdi. Panel 5 yaşında geçirdiği kaza sonrasında kollarını kaybeden Ressam Ayşe Işık’ın ayaklarıyla gerçekleştirdiği canlı resim performansı ile sona erdi. > 5’te
2
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
MTSO’da, tek durak ofis ile ilk şirket kurulumu gerçekleşti
Necmi Göçtü
MTSO 24 No’lu Lokanta Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkanı
M Şirket kurmayı kolaylaştıran düzenlemenin yürürlüğe girmesi, Ticaret ve Sicil Müdürlüklerinin ‘Tek Durak Ofise’ dönüşmesi ve 7 prosedürün 1’e inmesinin ardından, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde ilk şirket kurulumu gerçekleşti.
Y
abancı sermayeli El Ammar İnşaat Limited Şirketi’nin kurulum sözleşmesi, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek’in katılımıyla, Mersin Ticaret ve Sicil Müdürü Halis Çakır’ın huzurunda gerçekleşti. Yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla 8 bakanlık, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile diğer özel sektör kuruluşlarının katılımıyla oluşturulan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla Meclis’te kabul edilen Kanun, 10 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Söz konusu Kanun değişikliğiyle, şirket kuruluş işlemlerinde, imza tasdiki,
imza beyanı ve defter açılış onayları için Ticaret Sicil Müdürlükleri tek temas noktası olacak. Böylece, kurucular yalnızca tek bir noktaya başvuruda bulunarak şirket kuruluş işlemlerini kolayca gerçekleştirebilecek. Bu kapsamda MTSO Sicil Müdürlüğü’ne şirket kurulumu için başvuran Suriye vatandaşı Feras Alamar, yeni düzenlemeden yararlanan ilk firma yetkilisi oldu. El Ammar İnşaat Limited Şirketi’nin kurulum sözleşmesi, yeminli tercüman aracılığıyla beyanlı olarak, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek’in katılımıyla, Mersin Ticaret ve
Sicil Müdürü Halis Çakır’ın huzurunda gerçekleşti. Zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak Söz konusu düzenlemelerle ticari hayatın kolaylaştırılması, işlem maliyetlerinin ciddi oranda azaltılması hedefleniyor. Ayrıca bu düzenlemelerle, yatırım ortamına ilişkin bürokratik süreçlerde zaman ve maliyet açısından iyileştirme sağlanması, ulusal ve uluslararası yatırımların artırılması, uluslararası kuruluşların yatırım ortamına ilişkin raporlarında ülke sıralamasının iyileştirilmesi amaçlandı.
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 24 No’lu Lokanta Kafeterya ve Pastaneler Meslek Komitesi Başkanı Necmi Göçtü, yemek kartları konusunda yaşadıkları sıkıntıların çözümü noktasında sona yaklaştıklarını söyledi. Son birkaç yıldır yemek kartları ile ilgili yaşadıkları sorun üzerinde çalıştıklarını bildiren Necmi Göçtü, “Bir süredir bu kartların komisyonlarını yüzde 20’lere kadar çıkarması nedeniyle yaşadığımız sıkıntıları dile getiriyorduk. Sonunda sesimiz
duyuldu ve ilgili düzenlemeler yapılıyor. Yetkililere teşekkür ediyoruz” dedi. Taleplerinin yemek fişlerinin yalnızca yemek sektöründe geçerli olması, marketlerde kullanılmaması yönünde olduğunu ve bu taleplerinin de karşılık bulduğunu hatırlatan Göçtü, bu kartların marketlerde de kullanılması halinde restoran, kafeteryalar ya da pastanelerin hak ettiği kazancı elde edemediğine dikkat çekti. Aynı zamanda ruhsatlandırma ve kalifiye personel konusunda karşılaştıkları sorunlara da değinen Göçtü, şunları söyledi:
Kılıç Otomotiv depolara tam kapasite çalışma imkanı sağlıyor Mersin’de otomotiv bakımı, yedek parça ve satışı üzerine faaliyet gösteren Kılıç Otomotiv, yeni geliştirdiği palet taşıma robotları ile depolara tam kapasite çalışma imkanı sağlıyor.
MTSO, 4. Artankara Uluslararası Sanat Fuarı’nda M
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 15-18 Mart’ta 4. Artankara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı’nda katıldı. Ankara Ticaret Odası (ATO) Congresium’da gerçekleştirilen 4. Artankara Çağdaş Sanat Fuarı’na bu yıl, Türk katılımcıların yanı sıra Güney Kore, İtalya, İngiltere, Avusturya, Fransa, İran, Rusya, Çin, Kanada, Almanya, Gürcistan gibi ülkelerden galeriler, sanatçılar ve koleksiyonerler de katıldı. Resim,
heykel, seramik, özgün baskı, fotoğraf, enstalasyon ve kavramsal sanat eserlerinin sergilendiği Artankara’da, 600’ü aşkın sanatçı yaklaşık 2 bin eseriyle yer aldı. MTSO Sanat Galerisi, Artankara Çağdaş Sanat Fuarı’na, Ressam Ahmet Suna, Beşir Bayar ve Emrah Akkayüz olmak üzere toplamda 3 sanatçı ile katıldı. MTSO Sanat Galerisi’nin çalışmalarının tanıtıldığı stant, sanatseverlerden yoğun ilgi gördü.
Bu yıl Artankara Fuarı’nda, Sanatçı Onur Ödülleri; Turan Erol ve Gencay Kasapçı’ya, Sanata Katkı Onur Ödülü ise Mustafa Ayaz Müzesi ve Plastik Sanatlar Merkezi Vakfı’na verildi. 4 gün süren fuar kapsamında, Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinin katıldığı söyleşi, konferans ve çalıştaylar da düzenlendi. Müzik performanslarının da yer aldığı fuarda, iki ayrı defile gerçekleştirildi.
MTSO Sanayi Akademi’de üçüncü dönem
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) firmaların faaliyetlerini uzun soluklu devam ettirebilmesi, sürdürülebilirliğini sağlaması adına başlattığı MTSO Sanayi Akademi Programı’nın üçüncü dönemi 13 Nisan’da başlıyor. Üretim yapan aile şirketlerinin ikinci kuşaktan gelen yönetici adaylarına, geleceğe doğru attık-
ları adımlarda yardımcı olmak amacıyla MTSO tarafından yürütülen ve Avrupa İşletmeler Ağı Projesi kapsamında hazırlanan, ‘MTSO Sanayi Akademi - Geleceğin Yöneticileri Sertifika Programı’nın üçüncü dönemi başlıyor. 13 Nisan tarihinde başlayacak olan program, toplam beş hafta sürecek. Program kapsamında; aile şirketlerinde kurumsallaşma,
pazarlama ve satış teknikleri, iş etiketi ve etkili kurumsal temsil eğitimi, pozitif liderlik, temel dış ticaret, ticari bilgi ve istihbarat konularında eğitimler verilecek. Eğitimi tamamlayan katılımcılara, MTSO tarafından sertifika verilecek. Yirmi beş kişi ile sınırlı kalacak olan eğitim başvurusu, www.mtso.org.tr adresinden yapılabilir.
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %1,40 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden Garanti Bankası kredi kartı ile 6 taksitte ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 2
CMYK
“Ruhsatlandırma konusunda Türkiye genelinde her ilde farklı bir uygulama yapılıyor. Özellikle nargile konusunda net bir yasal çerçeve bulunmuyor. Mersin’de nargile için kesinlikle ruhsat alınamıyor. Bu konuda İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdeki uygulamalar baz alınarak bir çalışma yapılabilir.” Yetişmiş personel bulma noktasında sıkıntı yaşadıklarını da anlatan Göçtü, Mersin’de bir turizm meslek yüksek okulu bir de turizm meslek lisesi bulunmasına rağmen yeterli işgücüne ulaşamadıklarını söyledi. Geçmiş yıllarda MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı ile bu ihtiyacı karşılamak adına çeşitli eğitimler düzenlendiğini hatırlatan Göçtü, özellikle servis ve mutfak elemanı konusunda bu eğitimlere devam edilmesi gerektiğini dile getirdi. Arabuluculuk sistemini de değerlendiren Necmi Göçtü, özellikle emek yoğun hizmet sektörü açısından bu uygulamanın büyük kolaylık sağladığını da sözlerine ekledi.
ersin Sanayi Sitesi’nde 1971 yılında otomotiv bakımı üzerine faaliyet gösterip bugün Bosch servisi olarak yedek parça satışı da gerçekleştirdiklerini anlatan Mersin Kılıç Otomotiv Genel Müdürü Mustafa Kılıç, çalışmalarını bir adım ileri taşıyıp üretime de başladıklarını söyledi. Otomobilin yanı sıra depolarda kullanılan forkliftlerin tamirini de gerçekleştirdiklerini anlatan Kılıç, şöyle konuştu: “Forklift tamiri için hizmet verdiğimiz bir depo İsveç’ten ithal ettiği Palet Taşıma Robotlarını kullanıyordu. Bu ürünün Türkiye’de üreticisi bulunmaması nedeniyle servis hizmetini de yine İsveç’ten alıyorlardı. Bir gün kullandıkları 4 ürün aynı anda bozulunca benden destek istediler. Böylece Palet Taşıma Robotları ile tanıştım. O gece iki makineyi çalıştırıp sistemin devamını sağladık ve sonrasında makinelerin tüm bakımını biz üstlendik. İsveç’in
ayağını kestik. Bir süre sonra yalnızca bakım değil üretimini de yapıp yapamayacağımızı düşünmeye başladık. 2 yıllık araştırma sonunda 2016 yılında önce prototipini ürettik, ardından geçen 2 yılda da ürünü geliştirip İsveç’te üretilen robotların bir adım ilerisine taşıdık. Bugün Mekiksan markası ile yüksek teknolojili Palet Taşıma Robotları üretiyoruz.” “Yüzde 90 yerli üretim” Yazılımdan elektronik sistemlerine, otomasyondan mekanik çalışmaya kadar tüm üretimi kendi bünyelerinde gerçekleştirdiklerini anlatan Mustafa Kılıç, yalnızca ürün içinde kullanılan otomasyonla ilgili sensörler, PLC’ler ile redüktör motorlarını ithal ettiklerini anlattı. Kendi ürünlerinin ithal ürünlere göre yüzde 40 fiyat avantajı sağladığına dikkat çeken Kılıç, aynı zamanda yüzde 60
daha uzun çalışma süresine sahip olup yaklaşık yüzde 40 ise daha hızlı hareket ettiğini bildirdi. Çalışmalarını 350 metrekare alanda toplamda 8 kişilik bir ekiple sürdürdüklerini dil getiren Kılıç, iki kişinin ar-ge çalışmalarını yürüttüğünü ifade etti. Normal şartlar altında, klasik depolama yöntemi ile bir deponun ancak yüzde 20’sine mal sığdırmanın mümkün olduğunu, kalan bölümün ölü alan olduğunu dile getiren Kılıç, geliştirilen yeni sistemle deponun yaklaşık yüzde 90’ını kullanmanın mümkün olduğunu, raflar arasında derinlemesine depolama yapılabildiğini söyledi. “Patent çalışmalarımız sürüyor” Öncelikli hedeflerinin bölgedeki etkinliklerini artırmak olduğunu vurgulayan Mustafa Kılıç, ardından önce yurt genelinde satışlara başlayıp sonrasında ise ihracat hedeflediklerini anlattı. Şu anda ürün için patent aşamasında olduklarını bildiren Kılıç, aynı zamanda yurtiçine açılmak için gerekli olan kalite belgelerini almak için de çalıştıklarını ifade etti. Önümüzdeki süreçte devlet desteklerinden yararlanarak daha hızlı yol almak istediklerine de değinen Kılıç, “Yalnızca ürün satışı gerçekleştirmiyoruz. Makine imal etmiş kişilere talep ettikleri yazılımların satışını da gerçekleştirebiliyoruz” diye konuştu. Kılıç sözlerini, ürettikleri makinelerin mekanik ve otomasyonuna 3 yıl garanti verdiklerini belirterek tamamladı.
Mersin’de müzik zamanı
dolu Nefesli Beşlisi konseri, Salut Salon Quartet, Manuş Baba konseri, Rojas Y Rodrigez Dans Topluluğu gösterisi, Niyas Featuring Azam Ali konseri, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Armoni Mızıkası’nın konseri.
B
u yıl 17’ncisi gerçekleştirilecek olan Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nde geri sayım başladı. Sanatseverlerin, klasik müzikten caza, türkülerden dansa kadar geniş bir yelpazede müzikle iç içe olacağı festival, 14 Nisan’da başlayıp 8 Mayıs’ta sona erecek. Mersin’in farklı mekanlarında gerçekleştirilecek festivalin hazırlıkları hızla sürerken Festival Yürütme Kurulu, organizasyona destek veren belediye başkanları ve sponsorların katılımıyla basın toplantısı düzenledi. Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen toplantıya, il belediye başkanlarının yanı sıra Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Genel Sekreteri Kadir Dölek ve MTSO Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz da katıldı. Toplantıda konuşan Festival Yürütme Kurulu Başkanı Selma Yağcı, bu yıl 17’ncisine imza atacakları Müzik Festivali’nin, çok önemli bir başarı elde ettiğini söyledi. Mersin Uluslararası Müzik Festivali’nin
2007 yılında, Avrupa Festivaller Birliği’ne (EFA) kabul edildiğini anımsatan Yağcı, festivale herkesin sahip çıktığını belirtti. “Festivalimizle ne kadar övünsek azdır” diyen Yağcı, ikisi açık hava konseri olmak üzere 11 etkinliği, 14 Nisan-8 Mayıs günleri arasında Mersinlilerle buluşturacaklarını kaydetti. Konuşmaların ardından festivale destek olan kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketi verildi. Festivalde birbirinden ünlü sanatçı ve gruplar yer alacak Festival, 14 Nisan Cumartesi Günü Mersin Kültür Merkezi’nde dünyaca ünlü opera sanatçıları Pumeza Matshikiza ve Murat Karahan’ın konseri ile başlayacak. Festivalin diğer etkinlikleri ise şöyle: 8. Beste Yarışması final konseri, 19. Nevit Kodallı korolar şenliği, Üç Tenor/ Yüksekova Mavi Hayaller Çocuk Korosu ve Umut Işığı Korosu’nun konseri, Adıyaman Filarmoni Orkestrası konseri, Ana-
Şerafettin AŞUT
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
Otonom ekonomiler geliyor Mavi yakalı, metal yakalı oluyor… Şerafettin AŞUT MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
K
MTSO olarak Mersin özelinde dijitalleşmenin yol haritasını çıkarmaya başladık. Bu konuda birçok sektör buluşması yapacağız. Amacımız, kısa sürede Mersin Dijital Dönüşüm Strateji Belgesini ortaya koymak ve bu işe planlı şekilde başlamak olacaktır.
üresel ekonomi yeni bir evreden geçiyor. 2008 krizinden sonra küresel anlamda ilk kez yeni yeni ekonomik bir iyileşme var. Ve bu iyileşme ilk kez süreklilik kazandı. Diğer bir değişim ise hızlı bir teknolojik değişim ve dönüşüm ki buna Endüstri 4.0 diyoruz. Küresel bir güç olmak istiyorsak, rekabet gücümüzü arttırmak ve kalkınmak istiyorsak, her sektör ve alanda dijital dönüşümü gerçekleştirmek zorundayız. Bu bir moda değil, bir zorunluluk. Özellikle üretimde, var olan tesislerin dijital dönüşümünü – insan kaynağı eğitimi ile birlikte – tamamlamak, yeni tesislerde ise daha kuruluş aşamasında bu vizyona göre yatırım yapmak zorundayız. Bu noktada Sanayi Bakanlığımızın Model Fabrika Projesi bir rol model ve eğitim alanı olacaktır. Ancak sadece üretim aşamasında dijitalleşme yetmez, yüksek katma değer yaratmak için üretim öncesi ve üretim sonrası dijitalleşme bütüncül görülmelidir. Geleneksel üretim, geleneksel ihracat, geleneksel pazarlama değişiyor. Üretimin yanında, iş yapma şekli değişiyor. 2020’den sonra küresel ekonomide bir canlanma bekleniyor. Buna bugünden hazır olmak zorundayız. Bu pastadan ne kadar pay alacağımız bu çabaya bağlıdır. Ticaret savaşları başlıyor…
2008’den 2018’e kadar küresel anlamda bir büyüme var ama ticaretsiz bir büyüme var. 2020’den sonra ticaretle büyüme olacak. Ticaret savaşları geliyor ve ekonomi cephemiz sağlam olmak zorunda. Bunun en büyük habercisi ABD’nin korumacı politikalarının ortaya çıkması. Bu anlamda, Mersin özelinde baktığımızda, bir buçuk milyon dolar
ihracatımız artmasına rağmen gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor. İhracatı ithalatından fazla bir kent olarak, yani cari açığı olmayan, ülkeye net katma değer sağlayan bir kent olarak elbette yarattığımız değerden mutluyuz. Ancak, sanayide marka kentlerin çoğunun ithalatının ihracatından fazla olması kabul edilemez ve acilen masaya yatırılması gereken bir konudur. Ama biz biliyoruz ki, küçük dokunuşlarla Mersin bunu en az 4-5 milyar dolara çıkarabilecek bir kent. Peki, nedir bu dokunuşlar? Elbette birinci etken fiziki alt yapı eksikleri: Yeni OSB alanlarının yaratılması, havalimanının bitmesi, planlanan Konteyner Limanı ve Lojistik Merkezi Projesi’nin hayata geçmesi, bu üretim ve ihracat artışını kolayca yaratabilecek etmenler. Bu konularda ilgili Bakanlıkların konuya eğildiklerini ve ardı ardına açıklamalar yaptığını biliyor ve bunları müjde olarak algılıyoruz. Elbette diğer etmenler ise girişimci sayımızı arttırmak, firmalarımızın teknoloji dönüşümünü gerçekleştirmek ve ar-ge kapasitelerini arttırmaktır. MTSO olarak bu konular temel konularımızdır. Mersin hak ettiği yatırımları alacak gibi…
Bu anlamda gerek Kalkınma Bakanlığımızın, gerekse Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın önemli çalışmaları var. Bu çalışmaların merkezinde iş dünyasının desteği ve iş birliği var. Bu anlamda tüm strateji, yatırım alanı üretmekle başlıyor ve çok doğru bir adımdır. Yeni OSB’ler, yeni mega üretim bölgeleri ve sanayide dijital dönüşüm. Bunların sonucu: Rekabette güç kazanmak ve katma değer yaratmaktır. Mersin özelinde bu stratejinin ne olacağına baktığımızda, Ba-
kanlarımızla yaptığımız sayısız toplantının sonunda 6 yeni OSB Mersin ve ilçelerine geliyor. Bir mega sanayi bölgesi planlanıyor ve dijitalleşme anlamında Model Fabrikalardan biri Mersin’de kuruluyor. Bir Tasarım ve Dijital Dönüşüm Merkezi kuruluyor. Tüm bunlar yeni yatırımların önünü açacak eko-sistemin kurulması anlamına gelir. Aslında tüm bunlar son 5 yıldır planladığımız ve gündeme getirdiğimiz yüksek teknolojili bir üretim merkezi olmamızı, yani otonom bir ekonomiye doğru gittiğimizi gösteriyor. Tüm bu stratejinin çıkış noktalarından birisi de elbette cari açık konusudur. Evet, ekonomimizi çok çok bozucu bir cari açığımız yok ama bu açık sürdürülemez. İthalata bağlı bir üretim, ithalata bağlı bir ihracat kabul edilemez. Bu noktada, üretimin ithalata bağımlılığını azaltmak için adımlar atılıyor. İthal ettiğimiz malları Türkiye’de üretmek için politikalar üretmek zorundayız. Üreticiye alım garantisi vermek veya ürün bazlı teşvik gibi destekler düşünülebilir. Mühendisler değil matematikçiler fabrikalarda olacak…
Artık üretimden ticarete, hizmetlerden tarıma kadar her alanda iş yapma mantığı değişiyor. Teknoloji iş yapma şeklimizi değiştiriyor. Amazon, e-bay, turizm rezervasyon siteleri vb. tüm bu yeni iş modelleri geleneksel iş yapan yüzlerce yıllık markaları tahtından indiriyor. Yani, gelecek bugün başladı bile. Bu anlamda MTSO olarak Mersin özelinde dijitalleşmenin yol haritasını çıkarmaya başladık. Bu konuda birçok sektör buluşması yapacağız. Amacımız, kısa sürede Mersin Dijital Dönüşüm Strateji Belgesini ortaya koymak ve bu işe planlı şekilde başlamak olacaktır.
Emek gücü bitiyor, bilgi ve ileri teknoloji geliyor. İnsan gücü tamamen yok olmayacak, yeni işçi tanımı geliyor. 2020 yılında 50 milyon nesnenin bir birine bağlanacağı söyleniyor. Olağanüstü bir data oluşacak. Nesnelerin interneti her sektöre girecek ve büyük bir pazar olacak. Almanya 2025 Dijital Stratejisi’ni hazırladı. Önce alt yapıyı, yani fiber optik alt yapıyı yenileyecekler. İnovasyon ve yeni iş modellerine destek verecekler. KOBİ’lere destek verecekler. “İş Yeri 2030” adında Dijital Eğitim modülü kurarak, nasıl bir iş yeri olmalı sorusuna cevap bulacaklar. Amaç, üretimde izlenebilirlik ve sıfır hata. İşte OTONOM ÜRETİM ve OTONOM EKONOMİ dediğimiz şey budur. Elbette yapay zeka işin merkezi olacak. Artık fabrikaların mühendisten çok matematikçiye, fizikçiye ihtiyacı olacak. İşte bunun için şen az 7-8 yıldır temel bilimleri ihmal etmeyelim diyoruz. Önce insan…
Satın almakla Endüstri 4.0 gelmez. Danışmanlıklarla bu dönüşümü sağlamak zorundayız. MTSO Endüstri 4.0 Eğitim ve Uygulama Merkezi Projemizin amacı da budur. Hatta bunu bir adım öteye taşıdık ve bir Teknoloji Kampusu ile daha bütüncül bir hale getirmek istiyoruz. Önce değişim ve organizasyon; sonra insan eğitimi ve sonra dijitalleşme. Mavi yakalı yok olmayacak, kontrol panelinin arkasında metal yakalıya dönüşecek. İnsanın yaratıcılığına, zekasına her zaman ihtiyaç olacak ama ucuz iş gücü, vasıfsız insana ihtiyaç kalmayacak. Eğer eğitim sistemimiz buna göre revize olabilirse zaten insanımızın iş sorunu kalmayacak. MTSO olarak bu vizyonla çalışıyoruz ve ülkemizin bu alanda da öncü kenti olacağımıza inanıyoruz.
İcra ve İflas Kanunu yürürlükte İcra ve İflas Kanunu’na ilişkin değişiklik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre sermaye şirketleri ve kooperatifler, iflas erteleme yerine konkordato talebinde de bulunabilecek.
D
eğişikliğe göre icrada ve iflasta, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden, bir bütün halinde satıldığında daha yüksek gelir elde edeceği anlaşılan mal ve haklar, bir bütün olarak paraya çevrilecek. Borca batık durumdaki sermaye şirketi veya kooperatifin, mali darboğazı aşması ve ekonomi içindeki üretken konumunu devam ettirmesi amacına yönelik olarak kabul edilen iflasın ertelenmesi kurumu, uygulamada ortaya çıkan sorunlar ve kötüye kullanım nedeniyle kaldırılacak. Sermaye şirketleri ve kooperatifler, iflas erteleme yerine konkordato talebinde de bulunabilecek. Kanunla, bir kısım kamu alacaklıları ile rehinle temin edilmiş alacakların rüçhanı yer değiştiriliyor. Bir kısım kamu alacakları, rehinle temin edilmiş alacaklar karşılandıktan sonra diğer alacaklara nazaran öncelikli ödenecek. Müflisin, iflas masası hakkında faydalı olmayacağı anlaşıldığı için kapatılıp mühürlenen yerleri, üzerinde rehin bulunmasa dahi ilk alacaklılar toplanması tarafından da uygun bulunması halinde iflas dairesince derhal satılacak. İflas kararının tebliğinden sonra, tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar verme süresi ise 3 aydan 2 aya indirilecek. İflas dairesi, müflisin mağazalarını, eşya depolarını, fabrikalarını, imalathanelerini ve üretime yönelik yerlerini, perakende satış dükkanlarını ve buna mümasil yerlerini iflas masası hakkında faydalı olacağı anlaşılırsa, ilk alacaklılar toplanmasına kadar kontrolü altında idare edecek, aksi takdirde bu yerler kapatılıp mühürlenecek. İflas idaresi, iflas masasına kabul edilen alacaklılara, talepleri halinde iflas tasfiyesinin seyri ile müteakip işlemlerin planı ve takvimi hakkında bilgi verecek. İflas tasfiyesinin makul sürede tamamlanabilmesi için sıra cetveli hazırlanması için öngörülen 3 aylık asıl ve 3
MTSO 3
CMYK
aylık uzatma süresi ikişer ay şeklinde kısaltılacak. Borçlu iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilecek. Mahkeme “Alacaklılar Kurulu” oluşturulabilecek. Komiserlere dosya sınırlaması getiriliyor. Bir kişi eş zamanlı olarak 5’ten fazla dosyada geçici komiser ve komiser olarak görev yapamayacak. Konkordato hakkındaki kapsamlı kanun yolu denetimi, konkordatonun tasdiki aşamasında kabul edilerek, mühlet aşamasında kanun yolu denetimi sınırlandırılıyor. Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacak. Borçluya karşı ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanamayacak. Bir takip muamelesi ile kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetler işlemeyecek. İmtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilecek, bu alacaklar için mühlet içinde olsa da takip başlatılabilecek ve başlamış takipler devam edecek. Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih nedeni sayılacağına veya borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmayacak. Alacaklılar, komiser tarafından yapılacak ilanla 15 gün içinde alacaklarını bildirmeye davet edilecek. Konkordato komiseri, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında açıklamada bulunmaya davet edecek. Komiser mahkemeye gerekçeli rapor sunacak. Tasdik kararında finansal kiralama konusu malların ia-
desi, borçlunun talebi üzerine karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere ertelenebilecek. Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurulabilecek, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı 10 gün içinde temyiz yoluna gidilebilecek. Kanunla, İcra ve İflas Kanunu’na, “Rehinli Alacaklılarla Müzakere ve Borçların Yapılandırılması” başlığıyla yeni bir madde de eklendi. Alacaklılar toplantısı borçlunun konkordato projesini kabul etmezse, bu madde uyarınca anlaşma yapmış olan rehinli alacaklıların borçluyla akdetmiş bulundukları anlaşmalar ve anlaşma yapmamış olan rehinli alacaklılar için hazırlanmış olan ödeme planı geçerli hale gelmeyecek. Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi kurulacak
Kanun ile Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da da değişiklik öngörülüyor. Buna göre, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan sonra gelecek. Kanunla, zorunlu olarak elektronik tebligata tabi olacakların kapsamı genişletiliyor ve bu amaçla Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi’nin kurulması hükme bağlanıyor. Elektronik tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT) tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülecek, bu bağlamda elektronik tebligat adresi oluşturma ve oluşturulan bu adrese tebligatta bulunma işlemleri de sadece PTT tarafından yapılacak. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yapılan değişiklikle, makul sürede yargılamaların tamamlanması amacıyla basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde bilirkişinin görev süresi iki ay olarak uygulanacak. Kanuna göre, PTT, yetkili birimler tarafından onay şerhi (apostille) verilmiş yabancı resmi belgelerin ilgililere ulaştırılması, e-apostil şerhli belgelerin de elektronik ortamda ilgililere ulaştırılmasıyla yetkilendirilecek.
Ufuk Maya
MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Lojistik Sektör Temsilcisi
Lojistik ve Taşıma Hukuku’ndaki son gelişmeler anlatıldı
İ
Lojistik kenti Mersin’de sektör temsilcilerine lojistik ve taşıma hukukundaki son gelişmeler anlatıldı. Toplantıda taşıyıcının sorumluluğundan, yenilenen Karayolları Yönetmeliğine, emtia nakliyat sigortalarından, sektörde arabuluculuk uygulamalarına kadar birçok konu ele alındı.
stanbul Barosu Lojistik ve Taşıma Hukuku Komisyonu ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) işbirliğinde ‘Lojistik ve Taşıma Hukukunda Son Gelişmeler’ konulu bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Oda olarak tüm sektörlerde yetki alanları çerçevesinde sektörleri geliştirecek eko-sistemi kurmaya çalıştıklarını anlattı. Ancak bu sektörel eko-sistemlerin fiziki altyapı ile sınırlı olmadığına dikkat çeken Aşut, “İşte bu noktada, şirketlerimizin çoğu zaman ihmal ettiği, ikincil bir konu olarak gördüğü hukuki zeminler, yasal gelişmelerin takip edilmemesi, şirketleri ciddi anlamda zora sokmaktadır” dedi. Bu bağlamda MTSO olarak sık sık hukuki gelişmelerle ilgili tüm sektörleri bilgilendirmek ve bilgileri güncellemek adına seminerler düzenlediklerini vurgulayan Aşut, sözlerini, “Teknik detayları işin uzmanlarına bırakarak, seminerin lojistik sektörümüze hayırlı olmasını diliyorum. Katkı sunan tüm katılımcılara, siz değerli lojistik dünyasına saygılarımı sunuyorum” diye tamamladı.
Maya: “Zor rekabet koşullarında hukuki gelişmeleri takipte zorlanıyoruz” MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve Lojistik Sektör Temsilcisi Ufuk Maya ise açılışta yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Lojistik sektörü olarak, ya da lojistik ve taşıma firmaları olarak sürekli araçlarımıza, teknik ekipmanlarımıza, depolama alanlarımıza, müşterilerimize ve pazarlarımıza odaklanıyoruz. Sert rekabet ortamında ne yazık ki buna mecbur kalıyor, enerjimizi bu konulara harcarken, işimizin önemli kısmı olan hukuki gelişmeleri takip edemiyoruz. Hukuk demek, sorumluluklarımızı bilmek demektir. Sayın Başkanımızın dediği gibi, hukuk alanını boş bırakınca, ‘cephede kazandığımızı masa başında kaybediyoruz’ gerçekten. Bu anlamda MTSO olarak sık sık hukuki gelişmelerle ilgili tüm sektörlerimizi bilgilendirmek ve bilgileri güncellemek adına seminerler düzenliyoruz. Bu seminerlere daha spesifik konularla devam edeceğiz. Bu anlamda sektörümüzü yalnız bırakmayacağız.” İstanbul Barosu Lojistik ve Taşıma Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Egemen Gürsel Ankaralı ise konuşmasında komisyonun çalış-
maları hakkında bilgi verdi. Sık sık seminerler toplantılar düzenleyerek üyelerini bilgilendirdiklerini kaydeden Ankaralı tüm bu seminerlere İstanbul Barosu’nun resmi internet sitesinden ulaşabileceklerini, canlı videoları takip edebileceklerini söyledi. Toplantıda Yrd. Doç. Dr. Turkay Özdemir Taşıyıcının sorumluluğunun başlangıç ve bitiş uygulamalarından kaynaklanan sorunlar hakkında bilgi verdi. Bu sorumlulukların taşıma modlarına göre değiştiğine dikkat çeken Özdemir, “Kara ve demiryolu taşımalarında sorumluluk teslimden teslime olarak kabul edilmesine rağmen deniz ve havayolu taşımalarında sorumluluk yükleme ve boşaltma süreçlerini de kapsıyor” diye konuştu. Av. Sedat Tatar 8 Ocak 2018’de yayımlanan Karayolları Taşıma Yönetmeliği hakkında bilgi verdi. Yeni ve eski yönetmeliği karşılaştıran Tatar, güncel kavramları ve yenilenen maddeleri anlattı. Av. Cem Congar ise emtia nakliyat sigortalarına değinerek, sorumluluk sigortası ve emtia nakliyat sigortası arasındaki farkları paylaştı. Toplantının sonunda Av. Arb Dilek Yumurtaş ise lojistik sektöründeki arabuluculuk uygulamalarını anlattı.
4
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
Ekonominin cazibe merkezi: AKDENİZ
K
Akdeniz havzasında yer alan şehirler Akdeniz Ekonomi Forumu çerçevesinde Mersin’de buluştu. İki gün süren Forumda Akdeniz’in sanayisi, enerjisi, politikaları, tarımı, lojistiği, turizmi, bütüncül kalkınması ve iş birlikleri konuşularak yol haritası çizildi.
alkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın himayesinde NTV ve Özgencil işbirliğinde 7-8 Mart 2018 tarihleri arasında Akdeniz Ekonomi Forumu düzenlendi. Bu yıl ilki Mersin’de düzenlenen Forumu destekleyen kurumlar arasında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) yanı sıra Mersin Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz İhracatçı Birliği ve Mersin Ekonomi Platformu yer aldı. Önemli bir vizyon buluşması olan Forumun önümüzdeki yıllarda Adana, Hatay gibi Akdeniz Bölgesi’ndeki diğer illerde dönüşümlü düzenlenmesi planlanıyor. Foruma; Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü ile KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami’nin yanı sıra alanında uzman çok sayıda seçkin konuşmacı katıldı. ‘Ekonominin cazibe merkezi Akdeniz’ sloganıyla düzenlenen Forum’da Makroekonomik Gelişmeler Işığında Dünya ve Türkiye, Akdeniz Havzası Hedef: Ekonomi ve Sanayide İstikrarlı Büyüme, Lojistik Üssü Akdeniz Havzası ve Endüstri 4.0 Sanayi Devrimi ve Teknolojik Gelişmeler konu başlıklı oturumlar gerçekleştirildi.
çekleştireceğiz” dedi. Artık sadece üretmenin yeterli olmadığını, üretimin öncesinde ar-ge çalışmalarından üretim sonrasına kadar her alanda dijital dönüşümü yakalamak gerektiğini kaydeden Elvan, “Artık geleneksel üretim yöntemleri değişmeye başladı. Geleneksel ticaret yöntemleri de değişiyor. Geleneksel pazarlama yöntemleri de değişiyor. Yenilikçilikten bahsediyoruz. Araştırma geliştirme diyoruz. Artık bunlara firmalar olarak, ülke olarak daha çok kaynak ayırmak zorundayız” ifadelerini kullandı. Hükümet olarak bu dönüşümde her türlü desteği vereceklerini vurgulayıp firmaların bu dönümü nasıl sağlayacağının ipuçların da veren Elvan, Mersin’de kurulması planlanan Mega Endüstri Bölgesi’nin, Model Fabrikanın ve İnovasyon – Tasarım Merkezi’nin bu dönüşümü destekleyecek projeler olduğunu söyledi.
“Öncü ülkelerden olacağız” “Dünya Ekonomik Forumu Raporu’na göre gelecek 20 yılda imalat, enerji, tarım ve ulaştırmada çok hızlı ve hatta çok dramatik değişimler olacağına dikkat çeken Özlü şunları söyledi: “Yine aynı raporda dijital teknoloji bağlantılı bulut bilişim, büyük data, sanayi internet uygulamaları, akıllı fabrikalar, robotlar, sensörler ve 3 boyutlu yazıcılar insanlığın geleceğini belirleyecek. Sadece ABD’de en yüksek ciroya sahip olan 500 kurumun yarıdan fazlası 2000 yılından sonra kayboldu. Bunun nedeni değişime ayak uyduramadılar. Dünya dijitale evrildi. Bu durdurulamaz sürecin asla gerisinde kalmayacağız ve öncü ülkelerinden olacağız.”
yeni bir kavram gündeme getirdiğini kaydeden Aşut, bu kavramların tartışılıp üzerine ekonomik politikalar oluşturulduğunu söyledi. Bu anlamda son 20 yılın en önemli kavramının ‘Küreselleşme’ olduğunu ifade eden Aşut, “Bu kavramların özünü erken tespit edenler, erken karar verenler, oluşturdukları doğru politikalarla pastadan daha büyük pay almayı başardılar” dedi. Türkiye’nin küreselleşme kavramını kısmen de olsa yakalayarak ekonomisini büyüttüğünü bugün dünyanın 17, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi haline geldiğini kaydeden Aşut, ancak bu kavramların yalnızca ekonomi değil, sosyal ve siyasal tüm alanlarda bir bütün olarak algılandığında gerçek başarının yakalanacağına dikkat çekti. 1980 ve 90’lı yallarda ıskalanan bazı gelişmeler nedeniyle ülkenin gerçek potansiyelini yakalayamadığını, bütüncül bir gelişme gösteremediğini anlatan Aşut, “Ama önümüzde yeni bir fırsat ve yeni bir yapılanma modeli var. Son yılların tecrübesi ile bu sefer yeni rüzgarı kaçırmamalıyız” dedi.
Aclan Acar
Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı
dan fazla insan yaşadığını kaydeden Acar, bölgenin 8 trilyon dolarlık toplam gayri safi hasılaya sahip olduğunu anlattı. Bölgedeki ticaret hacminin 3,7 trilyon dolar olduğuna dikkat çeken Acar, “Bu rakamlar bize Türkiye’nin hemen yanında çok önemli, büyük bir pazarın varlığını gösteriyor. Türkiye’nin bölgedeki ülkelerle toplam ticaretinin ise 15 milyar dolar olduğunu görüyoruz. Bu rakam Türkiye’nin toplam ticaret hacmi içinde dahi oldukça küçük bir rakam. Küçük olması büyüme potansiyelinin de varlığını göstermesi adına sevindirici” dedi.
Özdil Nami
KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı
Faruk Özlü
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Lütfi Elvan
Kalkınma Bakanı
Elvan: “Dijital dönüşüm trenine bindik” Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Forumun açılışında yaptığı konuşmada ülkelerin rekabet gücünü artırmasında dijital dönüşümün yakalanmasının önemine dikkat çekerek, “Geçmişte sanayideki dönüşümlerin yakalanamadığı çokça konuşuldu. Ama Türkiye olarak biz bugünün dönüşümü olan dijital dönüşüm trenine bindik ve bu trenden inmeyeceğiz” dedi. Dünyada 2008 yılında başlayan ekonomik kriz sonrası ülkelerin yeni yeni toparlandığını ve 2017’den itibaren başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünya ekonomilerinde canlanma yaşandığını kaydeden Bakan Elvan, bunu Türkiye için bir fırsat olarak değerlendirdi. Aynı zamanda yine tüm dünyada teknoloji alanında hızlı bir değişim ve dönüşüm olduğunu vurgulayan Elvan, “Bilgi ve iletişim teknolojileri sadece sanayiye değil, hayatımızın tüm alanlarına girdi. Bundan sonraki süreçte küresel bir güç olmak istiyorsak, rekabet gücümüzü artırmak istiyorsak, dünyada söz sahibi olmak istiyorsak yapacağımız en önemli şey bilgi ve iletişim teknolojilerine ayak uyduracağız. Dijital dönüşümümüzü ger-
MTSO 4
CMYK
Özlü: “Türkiye’nin dijital yol haritasını hazırladık” Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü ise tüm dünyada yaşanan dijital dönüşümün önemine dikkat çekerek bakanlık olarak Türkiye’nin dijital dönüşüm yol haritasında son noktaya geldiklerini söyledi. “Yeni üretim devrimini ıskalama lüksümüz yok” diyen Bakan Özlü, “4 tarafımız ateş çemberi. Bin türlü bela ile baş etmek zorundayız. Fakat bunların hiçbiri mevcut güvenlik ortamı, endüstri cephesinde sanayi cephesinde bizi geri bırakamaz. Üretim çabamızı geride bırakamaz” dedi. Özlü, Endüstri 4.0 ve dijital dönüşüm kavramları üzerinde durarak bakanlığın bu alanda yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yalnızca sanayi değil, verimi artırmak adına tarıma da teknoloji getireceklerini kaydeden Özlü, “Yeni çağın en büyük gücü teknoloji. Ordusunu, eğitimini teknoloji ile donatanların güçlenecek. Bizim de savunduğumuz tüm politikaların temelinde teknoloji var. Bilimden güç alan teknoloji ve teknolojiyle büyüyen bir tarım ve sanayi anlayışını benimsiyoruz” dedi. Çıkardıkları kanunlar ve hayata geçirdikleri düzenlemelerin tümünün bu bakış açısını yansıttığına dikkat çeken Özlü, hedefin bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi Türkiye olduğunu anlattı.
Nami: “Yazılım sektöründe önemli bir potansiyelimiz oluştu” KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami ise konuşmasında KKTC’nin ekonomik yapısı hakkında bilgi verdi. Tüm dünyada yavaş yavaş KKTC üzerindeki izolasyonun kaldırılmaya başladığına dikkat çeken Bakan Nami, Avrupa Birliği Parlamenter Meclisi kararları ve AB mali destekleri hakkında bilgi verdi. Dışarıdan en büyük desteğin anavatan Türkiye’den geldiğini kaydeden Nami, KKTC bütçesinin yüzde 30’unun, altyapı projelerinin Türkiye’den sağlandığını bildirdi. KKTC’nin öncü sektörlerinin turizm, inşaat, eğitim olduğunu dile getiren Nami, yılda 1,5 milyon turist ağırlayacak altyapıya sahip olduklarını anlattı. Eğitim sektöründe ciddi yatırımlar gerçekleştirdiklerine değinen Nami, 18 üniversiteye sahip olduklarını ve her yıl bu sayıya yenilerinin eklendiğini söyledi. KKTC’de eğitim gören dünyadaki kişi sayısının 100 bini aştığını vurgulayan Nami, “Nüfusu 300 bin civarında olan bir ülke için bu çok ciddi bir rakam. Bu kadar öğrenci potansiyeli demek yazılım sektöründe önemli bir potansiyelimiz oluştuğu mesajını da veriyor” değerlendirmesini yaptı. Aşut: “Endüstri 4.0 bir moda değil zorunluluktur” MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut da konuşmasında yeni dünya düzeninin getirdiği ekonomik gelişmelere dikkat çekti. Her 10-15 yılda bir iktisat bilimciler, ekonomistler ve gelecek bilimcilerin
Ali İhsan Su Mersin Valisi
tansiyeline dikkat çekti. Mersin’in yalnızca Türkiye’nin değil, Doğu Akdeniz’in önde gelen kentlerinden olduğuna değinen Su, “Mersin; limanıyla, serbest bölgesiyle, her geçen gün büyüyen lojistik sektörü, köklü, güçlü ve yenilikçi meslek kuruluşları ile tam bir ticaret kentidir” dedi. Yapımı devam eden OSB’leri ile Gıda İhtisas OSB’si ile birçok sanayi kuruluşu ile Mersin’in büyük potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Vali Su, verimli toprakları, ar-ge ve teknolojisi, kalifiye işgücü ile Türkiye’nin önemli ekonomilerinden olduğunu anlattı. Dünya medeniyetlerine yön veren Mersin’in turizmi, tarımı, lojistiği, sanayisi ile dikkat çektiğini ifade eden Su, birçok sektörden çok önemli yatırımların eş zamanlı olarak kentte buluştuğunu söyledi.
Şerafettin Aşut
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Mahmut Arslan
AKİB Koordinatör Başkanı
“Gençler dünyada söz sahibi olacak” 2000’li yılların başında ortaya çıkan yeni gerçeklerin dünyaya yön vereceğini vurgulayan Şerafettin Aşut, bu yeni gerçekleri dünyada değişen güç dengeleri olarak açıkladı. “Diğer yeni gerçeklerden birisi de özellikle gençlerin dünyada söz sahibi olacağının işaretiydi. Dünyayı dönüştüren bilgi ve iletişim teknolojilerini icat eden ve en iyi kullanan kesim olan gençlerin yükselişidir yeni gerçekler” diyen Aşut, bunu okuyamayanların, gençlerin bu gücünü kullanamayanların yeni dünyada var olamayacağını belirtti. Analog değil, dijital ekonomilerin geleceği belirleyeceğini ifade eden Aşut, Endüstri 4.0’ın ise bu sürecin son ayağı olduğunu anlattı. Endüstri 4.0’ın bir moda değil zorunluluk olduğuna dikkat çeken Aşut, “Artık zaman farkındalık yaratma değil, eyleme geçme zamanıdır” ifadelerini kullandı. Acar: Akdeniz ticaretinden daha fazla pay almalıyız Doğuş Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Aclan Acar açılışta yaptığı konuşmasında Akdeniz’in potansiyeline dikkat çekti. Akdeniz Havzası’nda 21 ülkede 500 milyon-
Arslan: “Üretim ve ihracatı artırmalıyız” AKİB Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan ise konuşmasında Mersin’in potansiyeline dikkat çekti. Mersin’in geçmiş yıllardaki ticari ve ihracata yönelik potansiyelini bir dönem kaybetmiş olmasına rağmen son dönemlerde yeniden artırmaya başladığını belirten Arslan, bu yükselişte Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın Mersin Milletvekili olmasının büyük rol oynadığını vurguladı. Arslan, şunları söyledi. “Çevremizdeki iller Akdeniz İhracatçı Birliği’nin şubeleriyken son dönemlerde Mersin ihracatı ilk sıralardan 11, 12. sıralara geldi. Neden diğer vilayetler sıçrama yaptı, ne yaptılar derseniz organize sanayi bölgeleri açtılar. Yani üretime yöneldiler. Üretim olmazsa ihracat da olmaz. Sayın Bakanımızın da bölgemize en büyük katkısı yaptığı yollar oldu. Yol olmazsa yatırımcı gelmez. Şimdi de kentimize 9 tane OSB açıyor. Kendisi de biliyor ki tek kurtuluş bu. Üretim ve ihracat.” Su: “Mersin Doğu Akdeniz’in önemli kentlerinden birisi” Mersin Valisi Ali İhsan Su da konuşmasında kentin ekonomik po-
Burhanettin Kocamaz Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Kocamaz: “Konunun paydaşları aynı yönde çalışmalı” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise konuşmasında Mersin’in turizm potansiyeline dikkat çekti. Mersin’in 320 kilometrelik sahil şeridi ve benzersiz değerleriyle turizmde öne çıktığını vurgulayan Kocamaz, kentin kongre turizmi, dağ, yayla, kış turizmi, inanç, termal ve sağlık turizmine imkan tanıyan büyük bir potansiyeli bulunduğunu söyledi. Turizm pastasından daha fazla pay alabilmek adına kamu ve özel sektör kuruluşlarının aynı bilinçle aynı doğrultuda hareket etmesi gerektiğini kaydeden Kocamaz, “Hedefe ulaşmak için konunun tüm paydaşları aynı yönde çalışmalı” diye konuştu. Tarım, enerji ve lojistik sektörlerinin de kent adına önem taşıdığını kaydeden Kocamaz, “Ancak hepsinden önemlisi bu setörlerdeki verimin sürdürülebilir olmasıdır” ifadelerini kullandı.
5
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
Azimli kadınlar tecrübelerini paylaştı
Dünya Kadınlar Günü’nde azmederek kendi alanlarında başarıya ulaşmış kadınlar tecrübelerini Mersinli hemcinsleriyle paylaştı. ‘Azimli Kadınlar Güçlü Yarınlar’ isimli panelde bir araya gelen kadınlar, yarınlara daha umutlu nasıl bakabileceklerini, kadınların neler yapması gerektiğini konuştu. sine rağmen okula başladığında annesinin tutumunun önemini anladığını söyledi. Adıyaman’dan İstanbul’a taşınmalarıyla birlikte resimle tanıştığını bildiren Işık, bugüne kadar yurtiçi ve dışında 30 sergi açtığını söyledi. İkinci oturumun konuşmacıları ise İTÜ Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Baltalı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Funda Özer Baltalı ve Ejder Kimya Genel Müdürü Pervin Ejder oldu.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Mersinli kadınlara rol model oluşturacak ve potansiyelleri hakkında farkındalık yaratacak başarılı isimlerin konuşmacı olarak katıldığı ‘Azimli Kadınlar, Güçlü Yarınlar’ Paneli düzenlendi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut’un açılış konuşmasını yaptığı Panel, 2 oturumda gerçekleşti. Oturumların Moderatörlüğünü Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zuhal Yeniçeri Kökdemir yaptı. İlk oturumun konuşmacıları Ressam Ayşe Işık, Türk Hava Yollarında Kaptan Pilotu Dilek Karabağlı, Yardım Hemşiresi Mülkiye Okyay oldu. İkinci oturumun konuşmacıları ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Baltalı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Funda Özer Baltalı ve Ejder Kimya Genel Müdürü Pervin Ejder’di. Panelde Kişisel Marka, Kurumsal Stil ve İmaj Yönetimi Danışmanı Rüzgar Mira Okan, “Ben Kadınım” konulu sonum gerçekleştirdi. Panel, 5 yaşında geçirdiği kaza sonrasında kollarını kaybeden Ressam Ayşe Işık’ın ayaklarıyla gerçekleştirdiği canlı resim performansı ve Solist Hazal Torun, Gitarda Alper Erözalp, Flütte Erkan Ertem’den oluşan Grup Masalinda’nın mini konseriyle sona erdi. Aşut: “Gelecek kadınların olacaktır” 8 Mart’ın tarihi anlamı itibariyle erkeklerin kadınlara bahşettiği, lütfettiği bir gün olmadığını vurgulayarak sözlerine başlayan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, “Emeğiyle, canıyla, kanıyla bu hakkı elde eden, bunun için bedel ödeyen kadınların günüdür” dedi. Dünyanın üçüncü bin yıla girerken, yepyeni bir devrimden geçtiğini ifade eden Aşut, bunun sadece ekonomik ve endüstriyel bir devrim olmadığını, sonuçları itibariyle bir yaşam şekli, bir sosyal devrim
MTSO 5
CMYK
olduğunu söyledi. “Bilgi çağından ve bilgiyi elde edenlerin yeni dünyanın gücü olacağından bahsediyoruz” diyen Aşut, sözlerini, “Artık erkek dominant bir iş dünyasının, kas gücüne dayanan bir ekonomik yaşamın sona erdiğinden bahsediyoruz. Yeni çağın öncülerinin bugüne kadar yok sayılan gençler ve kadınlar olacağının altını çizerek vurgulamak istiyorum” diye sürdürdü. Kadınların eğitime daha açık olması, değişime açık, sezgilerinin ve yönetim becerilerinin güçlü olması, daha da önemlisi yeni devrimin dayanağı yaratıcılığın kadınlarda daha güçlü olması nedeniyle kadınların 21’nci yüzyılın öncüsü olacağını vurgulayan Aşut şöyle konuştu: “Bu bir temenni değil, realitedir. Erkek egemen bir ekonomide, bugün kadınlar, yalnızca finans ve eğitim sektöründe erkeklerle aynı seviyede yer alıyor. Diğer alanlar, erkeklerin baskın olduğu alanlar. İnanın 21. Yüzyılın ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri sonunda, eğer kadınlarımız bu geleceğe hazırlanacak eğitimi iyi alırsa, gelecek kadınların olacaktır. Eğitimli kadın, yüksek bir medeniyet demektir. Olaya hangi açıdan bakarsanız bakın, dünya görüşünüz, siyasi görüşünüz ne olursa olsun milletimizin başka seçeneği zaten yoktur.” Açılış konuşması sonrasında başlayan ilk oturumun konuşmacıları iş hayatına nasıl başladıklarını, karşılaştıkları zorlukları paylaşıp, iş hayatına yeni adım atacak kadınlara tavsiyelerde ulundu. Okyay: “Beynim sınır tanımıyor” Göreve 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi sırasında 24 yaşında başladığını ve insanlara yardım etmekten büyük keyif aldığını anlatan Mülkiye Okyay, ardından ulusal kurtarma ekiplerine girdiğini, yurtdışında yaşanan felaketlerde görevler üstlendiğini söyledi. Pakistan’dan Filipinlere Afrika’daki birçok ülkeye yardım amaçlı gittiğini, özellikle Afrika’ya
giderken ‘Kadın başına Afrika’da ne işin var’ diyenlere şiddetle karşı çıktığını vurgulayan Okyay, “Benim beynim sınır tanımıyor. Gözümüz kara ve cesaretimiz olduğu sürece çok fazla şey yapabiliriz” dedi. Okyay, kadınlara mutlaka eğitim verilmesi ve bilinç düzeylerinin artırılacağı çalışmalar yürütülmesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Karabağlı: “Pegasus’un ilk kadın kaptanı oldum” THY Kaptan Pilotu Dilek Karabağlı ise Türkiye’nin ilk kadın kaptan pilotları arasında yer aldığını belirterek mesleğe başlarken yaşadığı sıkıntıları anlattı. Türk Hava Kurumu’nda aldığı eğitimle bu meslekle tanıştığını ifade eden Karabağlı, ardından havayolu şirketlerinde pilot olarak çalışıp çalışamayacağını araştırmaya başladığını ancak kendisine, “Havayolu şirketlerinde kadın çalıştırılmıyor sivil kadın ise hiç çalışmıyor. Askeriyeden olmalıydın” denildiğini bildirdi. Azmedince başarının geldiğini vurgulayan Karabağlı, Pegasus’ta çalışan ilk kadın kaptan pilot olduğunu ve şimdi de THY’de söyledi. Karabağlı, “2000’lerin başında Türkiye’de havayolu şirketlerinde 3-4 kadın kaptan pilot varken Mısır ve Ürdün Havayollarında başka kadın kaptanlar vardı. Birçok meslekte öncü olmamıza rağmen kadınlar olarak bu alanda geç kaldık” değerlendirmesini yaptı. Işık: “Anne, bir insanın yaşamında çok önemli bir varlık” Ressam Ayşe Işık, 5 yaşında geçirdiği kaza sonrasında kollarını kaybettiğini ve hayatını ayakları yardımıyla sürdürdüğünü belirtip, bu yetisini geliştirmesinde annesinin büyük rol oynadığını anlattı. Annesi yanında olmadığı bir dönemde bir gün boyunca aç kalması sonrasında annesinin kendisini ayaklarını kullanarak yemeğini yiyip yazı yazmaya yönlendirdiğini anlatan Işık, o dönem için bu zorlamadan hoşlanmadığını, annesinin kendisini sevmediğini düşünme-
Özer: “Destek ya da kösteklere kulağım kapalı” Robert Koleji’ni ardından da hukuk fakültesini bitirdiğini anlatan Baltalı Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Funda Özer Baltalı, bir süre bankada çalıştığını, bir kızı olunca ayrıldığını bildirdi. Ne yapacağını araştırırken bir arkadaşının ‘deri çanta yap’ demesi sonrası bu alana yöneldiğini ve o dönem İzmir İhracatçı Birliği rekortmen ihracatçıları arasına dahi girdiğini anlatan Baltalı, Türkiye’nin geleceğinin tarım ve hayvancılıkta olduğunu düşünerek bu işten de vazgeçip hayvancılığa adım attığını söyledi. “Hayat
bazen şans ama sonrasında çok çalışma başarıyı getiriyor” diyen Baltalı, “Türkiye’de o dönemde süt keçisi ırkı yoktu ve AB onaylı bir çiftlik kurdum, süt işine başladım” diye konuştu. Kendisine bir hedef belirlediğinde kulaklarını dış dünyaya kapattığını vurgulayan Baltalı, dışarıdan gelen desteği de kösteği de duymadığını, detaylara takılmadan hedefine kilitlendiğini söyledi. Ejder: “Ne istediğini bilen insan hayata değer katar” Çok genç yaşlarda iş hayatına başlayan Ejder Kimya Genel Müdürü Pervin Ejder, çeşitli ilaç firmalarında çalıştığını, işyerinde yükselebilmek için erkek olması gerektiğini fark edince kendi şirketini kurduğunu söyledi. Hiç sermayesi bulunmadığını, ailesinden de bir yardım almak istemediğini belirten Ejder, 500 Euro ile şirketini kurduğunu bildirdi. Gece gündüz demeden, yeri geldiğinde 36 saat hiç uyumadan çalıştığı günler geçirdiğini kaydeden Ejder, “Bir insan çalışıp üretiyorsa mutlaka karşılığını alıyor” değerlendirmesini yaptı. İş hayatında yol alabilmesinde annesinin büyük rolü olduğuna
da dikkat çeken Ejder, “Okulu hiçbir dönem sevmedim. Bu nedenle de annemin beni her zaman daha çok desteklemesi gerekti. Bu noktada ailenin motivasyonunun önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. Ejder, ne istediğini bilen insanların hayata değer katabileceğini söyledi. Karaosmanoğlu: “Azim mevlanın kadına verdiği bir ayrıcalık” İTÜ Öğretim Üyesi, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği Başkanı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, küçük yaşlarda bir rafinerinin bacasında tüten ateşi görerek rafineride çalışmak istediğini anlattı. Sonrasında Hedefleri doğrultusunda İTÜ’yü kazandığını ve staj için bir rafineriye gittiğinde kendisine çalışabileceği uygun bir pozisyon araştırdığını ifade eden Karaosmanoğlu, “Çalışmak için beğendiğim pozisyona kadın almadıklarını, kadınları daha çok masa başı işlerde tercih ettiklerini söylediklerinde akademisyen olmaya karar verdim” dedi. “Azimin, mevlanın kadınlara verdiği bir ayrıcalık olduğuna inanıyorum. Anaç olmamız, bir duruşumuzun olması bize bahşedilmiş bir artı değer” diyen Karaosmanoğlu, kadınların bu özellikleri ile başarılı olduklarını vurguladı.
6
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
Dünyanın 2. büyük LNG İhracatçısı:
Güneydoğu Asya’da yer alan Malezya, doğal kaynaklar açısından da oldukça zengin bir ülke. Kalay, boksit, bakır, altın, gümüş ve demir rezervlerine sahip olan ülkede aynı zamanda petrol, LNG ve kömür de çıkıyor. Malezya, Katar’ın ardından dünyanın ikinci büyük LNG ihracatçısı pozisyonunda yer alıyor.
M
alezya’nın ihracatında LNG’nin yanı sıra elektrikli ve elektronik eşyalar da önemli bir yer tutuyor. Bunu, kimyasallar, makineler, ağaç ürünleri, optik ve bilimsel aletler, tekstil ve giyimin yanı sıra geleneksel ihraç ürünleri olan palm yağı, kereste, kütük, kauçuk izliyor. Diğer Uzakdoğu ülkeleri gibi ihracata dayalı sanayileşmeyi benimsemiş olsa da yabancı yatırımcı çekmeye büyük önem veren Malezya, yabancı yatırımların önündeki engelleri en düşük seviyeye indirmesiyle de Asya ülkeleri arasında öne çıkıyor. Aynı zamanda yatırımcı açısından bir diğer önemli konu olarak nüfus özellikleri gösterilebilir. Malezya’da, yüzde 67’si çalışma yaşında, yüzde 27’si ise 15 yaşın altında toplam 28,6 milyon kişi yaşıyor. Coğrafi konum Malezya, Güneydoğu Asya’da yer almakta olup, kuzeyinde Tayland, Güney Çin Denizi ve Brunei, doğusunda Selebes Denizi, güneyinde Endonezya ve Singapur, batısında Malakka Boğazı ile çevrilidir. Brunei ile 381 km, Endonezya ile 1782 km ve Tayland ile 506 km sınıra sahip olan Malezya’nın toplam 2 bin 669 km kara sınırı vardır. Toplam deniz kıyı şeridi de 4 bin 675 km uzunluğundadır. Anakarada yer alan Malezya yarımadası ve Borneo adasında yer alan Sabah ve Sarawak eyaletlerinden oluşan Malezya’da tropikal iklim hakimdir. Nüfus Özellikleri İstatistik kurumu verilerine göre Malezya’nın nüfusu 28,6 milyondur. Nüfusun %5’i 65 yaşın üzerinde iken, %27’si 15 yaşın altındadır. Büyük bir çoğunluğu çalışma yaşında olan kalan kısmı ise, nüfusun %67’sini oluşturmaktadır. 2000’lerde nüfusun %62’lik bölümü şehirlerde yaşarken bu oran 2014 yılında %71’e ulaşmıştır. Malaylar ve Sabah ve Sarawak eyaletlerinde yaşayan yerli halkın oluşturduğu ve Malezya’nın gerçek sahipleri olarak nitelenen Bumiputera nüfusun %67,4’ünü oluştururken, Çinliler %24,6’sını ve Hindular da %7,3’ünü oluşturmaktadır. Doğal kaynaklar ve çevre Malezya doğal kaynaklar açısından zengin bir ülkedir. Dünyanın en büyük kalay üreticilerinden birisi iken artık kaliteli kalay rezervleri tükenme durumuna gelmiştir. Kalan rezervler hala büyük miktarda olmasına rağmen düşük kalitelidir ve madeni çıkarma maliyetlerini karşılayamamaktadır. Ülkede ayrıca boksit, bakır, altın, gümüş ve demir cevheri çıkarılır. Doğal enerji kaynakları; petrol, doğal gaz (LNG-Likid doğal gaz olarak pazara sunulmaktadır) ve kömürdür. Ülke petrol ihtiyacının %80’inden fazlasını kendisi karşılayabilir. Ülkede çıkan petrol kaliteli olduğu için ihraç edilir ve ülkenin ihtiyacı ithalat ile karşılanır. Petrol üretimi sabit bir oranda sürmesine rağmen doğal gaz üretiminde son yıllarda önemli bir artış meydana gelmiştir. LNG’nin en çok ihraç edildiği ülkeler Japonya, Güney Kore ve Tayvan’dır. Malezya Katar’dan sonra dünyanın ikinci büyük LNG ihracatçısıdır.
MTSO 6
CMYK
Ekonomik yapı Malezya’nın 2015 yılında milli geliri %5,5’lik artış göstermiş, bu dönemde özel tüketim ise %7,0 artmıştır. 20152019 döneminde ise hizmetler sektörünün %6,6 artması beklenmektedir. Elektronik ürünler en önemli ihracat kalemi olmasına karşın, üretim ağırlıklı olarak ithal ara mallara bağımlıdır. 2020 yılında gelişmiş ülke statüsüne geçme hedefinde olan Malezya, ihracattaki yerli katma değeri artırmayı hükümet politikası olarak uygular. Buna karşın, elektronik ürünlerin çok büyük oranda ihracat amaçlı üretilmesi küresel talepteki dalgalanmalara karşı sanayiyi hassas bir duruma sokmuştur. İhracatın GSYİH’ye oranı %75 seviyesindedir ve bu oran uluslararası standartlara göre yüksektir. Malezya son yıllarda yüksek mal fiyatlarından fayda sağlamıştır fakat bu yükseliş aynı zamanda Malezya’nın küresel daralmalara karşı hassas bir yapıda olmasına yol açmıştır. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Malezya diğer Uzakdoğu ülkeleri gibi ihracata dayalı sanayileşme prensibini benimsemiş olmasına rağmen onlardan farklı olarak yabancı yatırım çekmeye daha çok önem vermiştir. Yabancı yatırım çekmek için yabancı yatırımın önündeki engelleri en düşük düzeye indirmişlerdir. Yatırımların iznini MIDA-Malaysian Industrial Development Authority (Malezya Sanayi Geliştirme İdaresi) vermektedir. Sektörler itibarı ile doğrudan yabancı yatırımlar Malezya’da bir şirketin imalatçı lisansı almak amacıyla başvurabilmesi için ya 2,5 milyon RM sermayesi olması, ya da en az 75 çalışanı olması gerekmektedir. İmalat yapan şirketlerde yabancıların payı genelde en fazla %30’dur. Buna karşın bazı durumlarda bu payın %100’e kadar çıkmasına izin verilmektedir. Eğer bir şirket ürettiği ürünlerin %80’i ve üstü oranında ihracat yapacaksa şirket sermayesinde %100 yabancı payı olmasına izin verilir. Eğer şirket üretiminin %51’i ile %79’u oranında ihracat yapacaksa arazi harici sabit varlıklarının toplamı 50 milyon RM’den fazla ise ya da katma değerin en az %50’si Malezya’da üretiliyorsa ve iç pazar için Malezya’da üretilen mallarla rekabet etmeyecekse, yabancıların %100 payı olmasına izin verilir. Eğer bu gereklilikler yerine getirilmiyorsa genelde %51 yabancı paya izin verilir. Yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili projelerde bu oran %79’a kadar çıkabilir. Üretimlerinin %20’si ile %50’si arasında ihracat yapacak projelerde katma değerin seviyesine göre %30 ile %51 oranları arasında yabancı payına izin verilir. Üretimlerinin %20’sinden daha az oranda ihracat yapacak projelerde yabancıların payı en fazla %30 olabilmektedir. Multimedia Super Corridor (MSC) statüsünde yatırım yapan yabancı yatırımlarda %100 yabancı payına izin verilir.
İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler İş görüşmesi yaparken kartvizit alışverişi çok önemlidir. Kartvizitleriniz mümkünse kabartılmış biçimde ve İngilizce dilinde hazırlanmalıdır. Malezyalı iş adamlarının büyük bir kısmı Çinli oldukları için kartın diğer yüzünün Çince hazırlanmasında fayda vardır. Ayrıca altın rengi mürekkep kullanılması da kartvizitlerinizin daha fazla beğenilmesini sağlayacaktır. Kartvizitlerinizde eğitiminiz, profesyonel nitelikleriniz ve iş unvanınız gibi özelliklerin de yer alması önemlidir. Malezyalıların kartvizitlerinde bu yazıların hepsinin yer aldığı görülür. Gerekli tanıştırmalar yapıldıktan sonra kartvizitinizi herkese sunmanız gerekir. Kartvizitin iki elle birlikte sunulması nezaket göstergesidir. Kartvizitin karşı tarafça okunabileceği dilde olan kısmı uzatılmalıdır. Alıcı da kartviziti çift eliyle alacaktır. Ayrıca kartviziti birkaç saniye iyi bir şekilde inceledikten sonra kartı muhafaza yerine koyacaktır. Sizden de aynı şekilde bir hareket beklenmektedir. Kartviziti aldıktan sonra hemen acele bir şekilde arka cebinizdeki cüzdanınıza koymanız, kişinin kartının üzerine de herhangi bir şey dökülmesi ve yazılması saygısızlık olarak nitelenebilir. Malezya iş kültürü etnik Malaylardan gözle görülür bir farklılık gösteren Çin ve Hint kültürünün etkisi altında kalmıştır. Etnik kökenine bakılmaksızın bildikleri ve hoşlandıkları kişilerle iş yapmaktan hoşlanırlar. Karar verme sürecinden önce defalarca Malezya’ya seyahat etmeniz gerekebilir. Diğer kültürlerde olduğu gibi üretken ve kalıcı bir iş ilişkisi kurulabilmesi için uzun vadeli taahhütlerin olmasında fayda vardır. Pasaport ve vize işlemleri Malezya’ya giriş yapmak isteyen tüm yabancıların geçerli bir pasaportu ve pasaportunun geçerlilik süresi 6 aydan az olmamalıdır. Türk vatandaşları bakımından, umuma mahsus (lacivert renk) pasaporta sahip olanlar için, 3 aya kadar olan kalışlarda vize aranmamaktadır. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Yeni Yıl 1 Ocak İşçi Bayramı 1 Mayıs Ulusal Bayram 31 Ağustos Noel 25 Aralık Değişken tatil günleri ise; Çin Noeli (iki gün), Good Friday, Vesak Day, Muharrem ayının ilk günü, Yang di-Pertuan Agong’un doğum günü, Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Deepvali, Hz. Muhammed’in doğum günüdür. Çalışma saatleri Kedah, Kelantan, ve Terengganu eyaletlerinde cuma günlerinin yanı sıra perşembe öğleden sonraları da Müslüman kesim için haftalık tatil günlerindendir. Pazar günü ise bu eyaletlerde çalışma günüdür. Diğer eyaletlerde ise Cumartesi-Pazar tatili uygulaması vardır. Resmi idari başkent Putrajaya ve başkent Kuala Lumpur’da ofisler
08:00 ila 17:30 arasında açıktır. Diğer eyaletlerde bu süre 08:00-17:00 olarak uygulanır. Resmi kurumların çalışma saatleri de sabah 9 ila akşam 5 arasındadır. Cuma günleri öğle yemeği paydosu Müslüman kesimin Cuma namazını kılabilmesi açısından saat 12:15’ten 14:45’e kadar verilmiştir. Kullanılan lisan Bahasa Malaysia ülkenin milli ve resmi dilidir, fakat ticaret ve sanayide İngilizce yaygın olarak kullanılır. Ülkede Çin lehçelerinin (Cantones, Mandarin, Hakkinen) yanında, nüfusun %8’lik kısmını oluşturan Hintliler
arasında da Tamil ve Punjabi dilleri konuşulur. Ulaşım Ülkenin uzaklığı ve Malezya ile Türkiye arasında düzenli taşımacılık seferlerinin olmamasından kaynaklanan nakliyedeki fiyat belirsizlikleri Türk ihracatçılar için sorun yaratmaktadır. Ayrıca düzenli karşılıklı seferler de bulunur. Singapur ve Akdeniz limanları arasında daha fazla taşımacılık faaliyetlerinin bulunması ve Port Klang ya da Port Penang limanlarında boşaltma ve yükleme işlemlerinin Singapur’a oranla daha yavaş kalması nakliyede
bu limanın tercih edilmesine neden olmaktadır. Deniz taşımacılığının yanı sıra Malezya Hava Yolları’nın tarifeli seferleri sayesinde hava nakliyesi imkanı da mevcuttur. Türkiye ile Malezya arasında 1983 yılında imzalanmış olan hava ulaştırma ve deniz taşımacılığı anlaşmaları vardır. Kuala Lumpur Uluslararası Havaalanı (KLIA) şehre yaklaşık 75 km uzaklıktadır. Havaalanı ile şehir arasında otobüs seferleri vardır ve bu seferler yaklaşık 1,5 saat sürer. Havaalanında bulunan taksi şirketlerinden sabit fiyatlı kupon sistemi ile şehre ulaşım daha hızlı ve rahat olabilir. Kuala Lumpur’da şehiriçi ulaşım sistemi içinde metro ve raylı sistem yoğun olarak kullanılır. Şehiriçi ulaşımda otobüsler tavsiye edilir. Bunun dışında taksiler ucuzdur. Taksimetre açılışı 2RM iken her 200 metrede 10 Sen (1RM=100Sen) ücretlendirme vardır. Telefon ile taksi çağırma durumunda ekstra 1RM ücretlendirme vardır. Buna karşın çoğunlukla yoldan çevrilen taksilerde taksi şoförleri taksimetreyi açmak istememekte ve pazarlık yapmaktadır. Yerel saat Malezya, GMT’nin (Greenwich Mean Time) 7 saat ilerisindedir. Malezya’da yaz saati uygulaması yoktur. İklim Ülkede iklim tropikaldir. Bütün mevsimlerde yağmur görmek mümkündür. Hava sıcaklıkları genellikle 22 derece ile 38 derece arasında değişir. Nem dolayısıyla sıcaklık daha yüksek hissedilir. Kapalı mekanlar ve taksiler klimalıdır. Kuala Lumpur’da hava koşulları: En sıcak aylar: Nisan ve Mayıs (22-38 derece) iken en soğuk ay Aralıktır (22-32 derece). En kuru ay: Haziran (99 mm ortalama yağış) En yağışlı ay: Nisan (292 mm ortalama yağış) (Yağışlar tehlikeli bir hal alıp ticareti etkileyebilir.)
Kaynak: Ekonomi Bakanlığı
Malezya ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Malezya’nın ithalatı 2016 yılında dünya genelinden 168,3 milyar dolar ithalat gerçekleştiren Malezya’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ülke sırasıyla; 34,3 milyar dolar ile Çin, 17,4 milyar dolar ile Singapur ve 13,7 milyar dolar ile Japonya’dır. Türkiye, Malezya’nın ithalat yaptığı ülkeler arasında 300 milyon dolar ve %0,2 pay ile 37. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Malezya’nın dünya genelinden gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde, 9,9 milyar dolar ile elektronik entegre devreler; işlemci ve kontrolör ürünleri ilk sırada yer alır. 8,8 milyar dolar ile elektronik entegre devrelerin aksam ve parçaları ikinci sırada, diğer yağlar ve müstahzarlar ise 7,05 milyar dolar ile üçüncü sırada yer alır. Malezya’nın ihracatı 2016 yılında dünya geneline 189,4 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Malezya’nın ihracatında en büyük paya sahip olan ilk üç ülke sırasıyla; 27,5 milyar dolar ile Singapur, 23,7 milyar dolar ile Çin ve 19,3 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Türkiye, Malezya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında 1,72 milyar dolar ve % 0,9 pay ile 19. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Malezya’nın dünya geneline yaptığı ihracat incelendiğinde 16,1 milyar dolar ile elektronik entegre devreler; işlemci ve kontrolörlerin ilk sırada yer aldığı görülür. İkinci sırada,8,4 milyar dolar ile diğer yağlar ve
müstahzarlar yer alır. Üçüncü sırada ise 7,7 milyar dolar ile doğal gaz (sıvılaştırılmış) yer alır. Malezya’nın Türkiye’den yaptığı ithalat 2016 yılında Malezya’nın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 26,1 milyon dolar ile petrol ve bitümenli yağlardan elde edilen hafif yağlar ve müstahzarları (petrol veya bitümenli yağ oranı >=%70) bulunur. Bu değer, Türkiye’nin ürün özelindeki Malezya’ya ve diğer ülkelere yaptığı ihracatın % 1,52’sine denk gelir. Malezya’nın, Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün grubu 23,4 milyon dolar ile altın (diğer yarı işlenmiş şekilde) olmuştur. Uçak ve helikopterlerin diğer aksam ve parçaları ise 14,8 milyon dolar ile Malezya’nın, Türkiye’den en çok ithal ettiği üçüncü sıradaki ürün grubu olmuştur. Bu değer, Türkiye’nin ürün grubu özelindeki dünya geneline yaptığı ihracatın %2,49’una denk gelir. Malezya’nın Türkiye’ye yaptığı ihracat 2016 yılında, Malezya’nın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 332,78 milyon dolar ile palm yağı ve fraksiyonları (diğer) gelir. Bu değer, Malezya’nın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 4,9’ una denk gelir. İkinci sırada 259,13 milyon dolar ile işlenmemiş alaşımsız alüminyum bulunur. Bu değer, Malezya’nın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının % 25’ine denk gelir. Üçüncü sırada ise 110,2 milyon dolar ile bitkisel yağlar vb. fraksiyonları yer alır. İlgili değer, Malezya’nın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının % 6,35’ine denk gelir. Yukarıda yer verilen çalışmada 2016 yılına ait veriler kullanılmış olup ilgili bölümlerde 6 haneli gümrük tarife istatistik pozisyonu baz alınmıştır.
7
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
‘Okul Servis Yönetmeliği’ gözden geçirilsin talebi M Ali Böke
MTSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı
Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda daha yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatif için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılması, şehrimizin toplu taşıma ve dolmuşçulardan kaynaklanan trafik sorunlarının giderilmesinde işe yarayacağına inanıyorum.
ersin’de faaliyet gösteren servis şoförleri yeni Okul Servis Yönetmeliği’nin tamamen iyi niyetler gözetilerek hazırlanmasına rağmen uygulama zorlukları taşıdığını belirterek, sektör temsilcileri, Milli Eğitim ve mülki amirliklerle temasa geçilip Yönetmeliğin gözden geçirilmesini bekliyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Ali Böke, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak servis şoförlerinin beklentilerini anlattı. Son dönemlerde servislerde yaşanan olumsuz gelişmelerin ardından Okul Servis Yönetmeliği’nin yenilendiğini hatırlatan Böke, tamamen iyi niyetlerle yapılan yeniliklerin uygulama zorlukları nedeniyle servisleri sıkıntıya düşürdüğünü söyledi. Yeni uygulamaya göre 26 yaşından gün almayan kişilerin okul servis araçlarında şoförlük yapamayacağını, B sınıfı sürücü belgesi olanlar için 7, E sınıfı belgesi olanlar için 5 yıl tecrübe şartı arandığını bildiren Böke şunları söyledi: “E sınıfı ehliyet 23 yaşında alınıyor. Bu gençlerin 26 yaşına kadar çalışamayacak olması sıkıntı yaratabilir. Eğer tecrübeli şoför aranıyorsa bu çocuklar zaten çalışmadığı sürece tecrübe sahibi olamayacak. Çünkü artık muavinlik diye bir uygulama bulunmuyor. Bunun yerine yedek şoför olarak değerlendirilebilirler. Yedek şoför uygulaması ile bu gneçlere tecrübe de kazandırılabilir.” Bir diğer sorunu araç yaşında yaşadıklarını bildiren Böke, fabrika servislerini 19 yaşındaki araçlarla gerçekleştirebilmelerine rağmen okul servislerinde yeni yönetmelik gereği 12 yaş şartı arandığını anlattı. Bu durumda aynı anda hem fabrika servisi hem de okul servisi yapan kişilerin sıkıntı yaşadığına işaret eden Böke, araçların mevzuatın uygun gördüğü muayeneden geçtikten sonra sorun yaşamadıklarını, bu uygulamanın da revize edilmesini beklediklerini söyledi. Yeni Yönetmelikle bir diğer düzenlemenin koltuk sensörü
konusunda yapıldığına dikkat çeken Böke, bu sensörün çocuklar oturup emniyet kemerlerini bağladıktan sonra ilgili yerlere uyarılar gönderilmesini kapsadığını söyledi. Ancak hiçbir arabada bu uygulamanın altyapısının bulunmadığını ve gerek teknik gerekse maliyet açısından ciddi sıkıntılar yaşanacağını dile getiren Böke, şöyle konuştu: “Bunun yerine Serviscell uygulaması gibi araca takılacak bir aparatla uygulama yapılabilir. Serviscell gerek veli, gerek, okul, gerek servis sürücüsü ile bağlantı kurulabilen güzel bir uygulama. Tek tek koltuk yerine araca takılan bir sistem olması nedeniyle daha uygulanabilir. Özetlemek gerekirse Yeni Yönetmelik gözden geçirilebilerek firmalara külfet getirecek konularda düzenlemeler yapılabilir.”
“Korsan servisçilik önlenmeli” Son dönemlerde gerek güvenlik, gerekse ekonomik açıdan sektöre zarar veren ve sektör temsilcilerini tehdit eden korsan servisçiliğin artmaya başladığına da dikkat çeken Ali Böke, acil önlem alınmasını beklediklerini söyledi. Korsan servisçiliğin vergi konusunda adaletsiz ve ülke ekonomisine katkı sağlamayan, hatta zarar veren bir yapı olduğunu kaydeden Böke, “Ayrıca vergisini hakkıyla ve düzenli ödeyen firmalara kötü örnek teşkil etmektedir. Ülkemizin bu zor günlerinde hepimizin elini taşın altına koyup vergilerimizi en sağlıklı şekilde ödememizin gerektiğine inanıyorum” dedi. S Plakaya sahip olmayan araçların servis yapmasının kesinlikle yasak olduğunu vurgulayan Böke, resmi belgesi bulunmayan araçların mutlaka denetlenmesi gerektiğini söyledi. Böke, trafik memurları ve zabıtanın korsan araçlarla daha etkin şekilde mücadele etmesini beklediklerini anlattı. Bir diğer sıkıntıyı ticari araçların zorunlu sigorta ücretlerinde yaşadıklarına dikkat çeken Böke, “Bu bedeller çok yüksek ve küçük bir kazaya karışan
aracın sigortası normal sigorta priminin 3-5 katına çıkıyor. Bu primler üzerinde de düzenleme yapılmalı” ifadelerini kullandı.
“Servis parkları oluşturulmalı” Hükümetin yanı sıra servis şoförlerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, halka daha temiz ve iyi hizmet sunulabilmesi adına Büyükşehir Belediyesi’nden destek beklediklerini de anlatan Ali Böke, her ilçe için servis parkı oluşturulabileceğini söyledi. Mevcut durumda servis şoförlerinin öğrenci ya da çalışanları bırakmaları sonrasında okulun ya da işyerinin dağılma saatine kadar gidecek yer bulmakta zorlandığını anlatan Böke, belediye tarafından park alanları oluşturulması halinde servislerin buralarda bekleyip araçlarını yıkayabileceklerini, oturup çay içip yemek yiyebileceklerini söyledi. Bu sayede daha insani koşullarda çalışma imkanına kavuşacak olan servis şoförlerinin motivasyonu, paralelinde hizmet kalitelerinin de artacağına dikkat çeken Böke, aynı zamanda bu alanlarda yapılacak küçük lokallerin işletilmesiyle ek kazanç elde edilebileceğini anlattı. “Kent kart uygulaması yaygınlaşsın” Konuşmasını Kent Kart uygulamasına değinerek sürdüren Ali Böke, şöyle konuştu: “Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda daha yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatif için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılması, şehrimizin toplu taşıma ve dolmuşçulardan kaynaklanan trafik sorunlarının giderilmesinde işe yarayacağına inanıyorum.” Trafik sorunu çözümü yanında taşıma kalitesinin artacağına da değinen Böke, böylece dolmuş ya da diğer toplu taşıma araçlarının durak dışında yolucu indirip bindirmesinin önüne geçileceğini de anlattı. Böke,
kapasitenin üzerinde yolcu alımını da engelleyecek bu uygulamanın yolcuların can güvenliğinin kontrol altına alınmasına önemli katkı sağlamış olacağını söyledi.
“Batı’da da ikinci el oto galeri sitesi istiyoruz” Toplu taşıma sektöründe olduğu gibi ikinci el otomotiv sektöründe de bir takım düzenlemeler beklediklerini kaydeden Ali Böke şunları söyledi: “Toplu taşıma sektöründe olduğu gibi ikinci el otomotiv sektöründe de sorunlar bulunmaktadır. Bilindiği üzere Ülkemizde ikinci el otomotiv sektörü her geçen gün büyümekte, yılda ortalama 5 milyon adet ikinci el araç satışı yapılmaktadır. Buna paralel kentimizde de ikinci el araç satışı her geçen gün gelişmektedir. Ayrıca Bakanlığın çalışmaları doğrultusunda yakın zamanda sektöre kurumsal kimlik kazandırılarak ikinci el araç satın alan tüketicilere garanti hizmeti verilmeye başlanacak, bu sayede ikinci el araca talep daha da artacaktır. Bu nedenle Komite olarak bu alanda da düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz” Mersin’deki ikinci el otomotivde oto galericiler sitesi noktasında sorun yaşandığını kaydeden Böke, “Şehrin Batı kısmında ikinci bir oto galericiler sitesine ihtiyaç var. Bu sorunun çözümünde iş bir kez daha belediyelere düşüyor. “Uygunluk belgesi ücretlerini anlamakta zorlanıyoruz” Mersin Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanlığı’nın son dönemlerdeki ücret tarifelerine yönelik uygulamalarından da şikayetçi olan Ali Böke, “Gerek ücret artışları gerekse bugüne kadar uygulamada olmayan bazı uygulamalar bizi ciddi sıkıntıya sokuyor. Son olarak plaka takılacak araçlara araç uygunluk belgesi alma zorunluluğu ve ücretinden bahsedebilirim. Plaka takma dilekçesi için zaten ücret ödüyoruz. Ayrıca uygunluk belgesi için niçin ücret alındığını anlamakta zorlanıyoruz” dedi.
Mersin mermeri çıtasını yükseltti
D
oğal taş ve madenciliğin her geçen gün büyüdüğünü belirten MTSO 23 No’lu Komite Başkanı Hürşah Çelik, Mersin’in de bu alanda kabuğunu kırıp yurtiçi ve dışı pazarlarda kendisini göstermeye başladığını söyledi. Özellikle Silifke’deki yeni mermer ocakları ve fabrikalarının güçlenip çoğalmasıyla bu alanda iyi bir yol aldıklarını vurgulayan Çelik, büyümek isteyen sektörün yatırım için saha bulmakta zorlandığını söyledi. Mersin’de doğal taş ve maden üzerine faaliyet gösteren firmaların tümünü temsil ettiklerini anlatan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı Hürşah Çelik, 200’e yakın üyeleri bulunduğunu anlattı. Doğal taş ve madenciliğin gün geçtikçe büyüdüğünü, kent ekonomisi için önem taşıdığını dile getiren Çelik, “Mersin’e özel taşlarımızla gücümüzü artırıyoruz. Özellikle Silifke Beji, Tarsus Kahvesi, Erdemli Beji ve emprador mermer çeşitlerimiz yurtiçi ve yurtdışında çok tercih ediliyor” dedi. Yurtdışındaki en önemli alıcıların Çin ile Katar olduğunu kaydeden Çelik, bugüne kadar ağırlıklı olarak blok taş satmalarına rağmen son dönemlerde uygulama taleplerinde de artış yaşanmaya başladığını bildirdi. Çelik, “Son yıllarda kentimizde emprador sahalarının da oluşması, Mersin mermerinin cila ve kalitesi nedeniyle yoğun talep alması, sektör temsilcilerini
MTSO 7
CMYK
de yatırıma yönlendiriyor. Ancak yatırım için uygun bir alan bulmakta zorlanıyoruz” dedi. Mersin’de bir taraftan mermer ocaklarından çıkan mermeri doğrudan ihraç eden, diğer taraftan Mersin Limanı’ndan kente gelen ithal granitlerin yurtiçindeki dağılımını gerçekleştiren, diğer taraftan da uygulama konusunda oldukça güçlü bir bölge olduklarını vurgulayan Çelik, “Mersin mermercilerinin gerek kooperatif, gerek dernek gerekse MTSO üyeleri işbirliğinde faaliyet gösterebilen bir mekanizması vardır. Türkiye’de sektörde ilk 10 il içinde yer aldığımızı söyleyebilirim” dedi. “Sektörel sanayi siteleri bekliyoruz” Sektör olarak artık Mersin sınırlarını aştıklarını, uluslar arası alanda da hizmet vermeye başladıklarını belirten Hürşah Çelik, sektörün kapasitesini artırabilmesi, büyüyebilmesi adına sanayi sitelerine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Böylesi bir yapılanmanın yalnızca sektörü değil, kent ve paralelinde ülke ekonomisini de olumlu etkileyeceğini dile getiren Çelik, aynı zamanda kent görüntüsünün güzelleşmesine de katkı sağlanacağını anlattı. Mevcut durumda bu sektörde faaliyet gösteren firmaların üretiminin kent merkezine sıkışıp kaldığına dikkat çeken Çelik, “Gerek gürültülü çalışma ortamı gerekse üretim sırasında çıkan tozlar ne-
deniyle oluşan çevre kirliliği firmalarımızı yeni bir arayışa sürüklüyor. Kent merkezinde faaliyet göstermek istemeyen firmalarımız, merkezden biraz daha uzak alanda doğal taş sanayi sitesi kurulmasını talep ediyor” dedi. Kent merkezi dışında 200-300 dönümlük bir arazinin yeterli olabileceğine değinen Çelik, şunları söyledi: “Mevcut durumda çalışanlar çalıştıkları alandan, çevre sakinleri ise üreticilerden rahatsız. Çünkü uygulamacı firmalar gerek gürültü gerekse çıkan tozlarla çevreye sıkıntı veriyor. Tüm mermercileri tek çatı altında toplamak ve bu sıkıntının önüne geçmek istiyoruz. Bir araya gelerek özellikle uygulamaya yönelik çalışmaları artırmak, katma değeri yüksek ürünler üretmek istiyoruz. Bunun için yerel yönetimlerle gerekli temaslarda bulunduk. İmar planlarının bu çerçevede oluşmasını bekliyorduk ancak 1/5.000’lik imar planında bize yer ayrılmadığını gördük. Bu nedenle yer arayışımız devam ediyor. Mezitli, Akdeniz ya da Toroslar ilçe sınırları içerisinde olabilir ama özellikle Mezitli’de otoban kenarında sanayi bölgesi oluşturulması planlandığını duyuyoruz ve bu bölgede bize de yer ayrılmasını talep ediyoruz.” “Turizm yatırımları sektörü hareketlendiriyor” Sektöre ilişkin değerlendirme de yapan Hürşah Çelik, son dönemlerde kentte artan otel yatırımlarının, mevcut otel-
lerin ise tadilata girmesinin mermer satışlarını hareketlendirdiğini anlattı. Ayrıca sektörde bir dönüşüm başladığını da anlatan Çelik, “Kentimizde imalathanelerin büyük bölümü şehir dışına kurulmaya başladı. Bu durum bir dönüşümü de beraberinde getirdi. Şehir içinde butik mağazacılık dönemi başladı. Bu sayede müşteri imalathaneye gelerek tehlike altında ürününü seçmek durumunda kalmıyor” dedi. Mersin’de yeni mermer firmalarının açılmadığına da dikkat çeken Çelik, mevcut firmalarda ise denetimlerin artırılmasını istedi. Sektörün emek yoğun olduğunu hatırlatan Çelik, “Bu nedenle sigortasız personel çalıştırılması ciddi haksız rekabeti de beraberinde getiriyor. Özellikle istihdam seferberliğine yönelik çalışmaların yoğun şekilde devam ettiği şu günlerde sigortasız personele yönelik denetimlerin artacağına ve bu sıkıntılarımızın da önüne geçileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Alım ve satımlardaki KDV uyumsuzluklarına da değinen Çelik, mobilya sektöründe uygulanan yüzde 8’lik KDV indirimini mermer için de istediklerini anlattı. Bu sayede işverenin KDV yükünün ortadan kalkacağını kaydeden Çelik, “Daha önce de belirttiğim gibi emek yoğun bir sektör, KDV yükümüzün azalması halinde elimiz rahatlayacak ve daha çok işçi çalıştırabileceğiz” dedi.
Hürşah Çelik
MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
Mersin mermercilerinin gerek kooperatif, gerek dernek gerekse MTSO üyeleri işbirliğinde faaliyet gösterebilen bir mekanizması vardır. Türkiye’de sektörde ilk 10 il içinde yer aldığımızı söyleyebilirim.
8
YIL: 20 | SAYI: 350 | 18 - 31 Mart 2018 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
Karbon ayak izimizi düşürmeliyiz
Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu
Sürdürebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı
S
İklim değişikliklerinde sera gazlarının büyük rol oynadığını, karbon ayak izlerinin ise seragazı salınımı ile yakından ilgili olduğunu anlatan Sürdürebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, karbon ayak izinin düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
ürdürülebilirliğin her şeyden önce kişinin yaşam kültürünün bir parçası olduğuna dikkat çeken Karaosoanoğlu, evde, işte, okulda, diğer deyişle insanın olduğu her yerde sürdürülebilir üretim-tüketim-hizmet için ülkede bilgi ve kapasite oluşturma, farkındalık artırmak için gayret gösterdiklerini söyledi. Ülkenin düşük karbon ekonomisine geçişi, ekonomisinin giderek yeşilleşmesi adına çalıştıklarını vurgulayan Karaosmanoğlu, “İklim değişikliği sonucu yağış anormallikleri, kuraklık, küresel yüzey ve küresel okyanus sıcaklıklarında artış, deniz seviyesi yükselmesi, kar ve buzulların yitirilmesi sonucu tüm yaşam döngüsü olumsuz etkilenir. Bu olumsuzlukları yaşamak istemiyoruz” dedi. Sürdürülebilir bir yaşam alanının önemini vurgulayan Karaosmanoğlu, “Ben çevreyi seviyorum, koruyorum” demenin tek başına yeterli olmadığını, karbon ayak izi konusuna büyük önem verilmesi gerektiğini söyledi. Bu noktada şirketlere büyük görevler düştüğünü kaydeden Karaosmanoğlu, “Coğrafyamızdaki mevcut sorunlarla iç içe üretip satma ve ihracat zorlukları ile uğraşan, büyüme hedefleri olan sanayicimiz için karbon ayak izi azaltımının adeta ek bir kambur olarak bilinmesi ötesine geçilmeli. Sektörel azaltım hedefleri için varsa teşvik-destek sesine kulak verilmeli” diye konuştu. Kişilerden şirketlere, ülkelere kadar her şeyin karbon ayakizi bulunduğunu belirten Karaosoanoğlu, özellikle şirketlerin, ürün ve hizmetlerinde karbon ayak izini azaltmasının ve sürdürülebilir bir dünyanın ipuçlarını MTSO Haber ile paylaştı: MTSO Haber: Öncelikle derneğiniz hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Hedefleri nelerdir ve bu hedeflere ulaşmak adına ne tür faaliyetler yürütüyor? SÜT-D, Kyoto Protokolü sonrası yapılan çalışmaları değerlendirmek, Paris İklim Zirvesi öncesi ülkemizde ve dünyada olagelenleri masaya yatırmak üzere gerçekleştirilen “I. İstanbul Karbon Zirvesi” için Nisan 2014’te bir araya gelen akademi, kamu ve iş dünyası temsilcileri ile gençler tarafından kuruldu. SÜT-D çalışmalarında resmi erk, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve medya ile yakın işbirliğinde “Sürdürülebilirlik” kavramının tüm sosyal ve teknik yönleriyle uğraş vererek yerküre için yeşil sivil gücünü ortaya koymaktadır. Üyelerimizin yüzde yetmiş beşi kadın, yüzde altmışı ise otuzbeş yaş altındadır. SÜT-D yeni, ancak hızla yaygın etkiler yaratmış bir dernek. Öncelikli seçtiğimiz etkinliklerle geniş bir yelpazede topluma ulaşıyoruz. Okul öncesi minikler de dev üreticiler de bizim hedef odaklarımız. Biraz da çalışmalarımızdan bahsetmek isterim. Kişi ve kurumların karbon azaltım başarısını, konusunda ülkemizin ilk ödülü olan “Düşük Karbon Kahramanı Ödülü” ile taçlandırıyoruz. Ödülümüze diğer ülkelerden de başvuru oluyor. Okul öncesi çocukların sürdürülebilir yaşam kültürü kazanması ve karbonunu iyi yöneten nesiller olarak yetişmesi amacıyla “Küçük Karbon Kahramanları” başlığı altında her yıl “Karbona karşı bizim de sözümüz” var diyen miniklere ulaşıyoruz. Türkiye’nin ilk ve tek elektrikli ve elektronik Atık Zirvesi’ni 2015 yılında yapan ve “E-Atık Kahramanı” ödülünü de veren derneğimiz, atık yönetimini ve döngüsel ekonomiyi ikinci öncelikli alanı olarak görüyor. SÜT-D hedeflerinin kamuya ulaşmasında medyanın etkisini bilerek, belli aralıklarla gri su kullanımı, yeşil hediye seçimi, enerji verimliliği, atık yönetimi gibi konularda basın duyurusu hazırlıyor ve önemli konulara vurgu yaparak radyo ve TV programları ile de sesini duyuruyor. Kısacası, SÜT-D iklim değişimine dirençli Türkiye ve dünya için mücadele ediyor. 26 Nisan 2018 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde beşincisini gerçekleştireceğimiz İstanbul Karbon Zirvesi’nde “İklim Finansmanı” odak konulu iklim
MTSO 8
CMYK
değişimine karşı imece yapacağız. Böylece ülkemizin enerji üretimi ve enerjiye erişim; orman ve arazi kullanımı; ulaşım; binalar, şehirler, sanayi ve uygulamalar başlıklarında yapılabilecek sera gazı azaltımı ile uyum süreci ve iklim değişimine direnç kazanma mevcut görünümü ve geleceği tartışılacak. Zirvede sera gazı cimrilerini, karbon azaltımı kurum ve kişi başarılarını ‘Düşük Karbon Kahramanı Ödülü’ takdimi ile onurlandıracağız. “Küçük Karbon Kahramanları” ise zirvemizin büyük sürprizi olacak. MTSO Haber: İklim değişimi ve etkileri nelerdir? Atmosfer-yerküre sisteminde mevcut doğal sera gazları olan karbondioksit, su, metan, diazotmonoksit, ozon gibi gazlar güneşten ulaşan kısa dalga ışınımı için geçirgendir. Oysa, geri yansıyan uzun dalgalı ışınıma karşı çok daha az geçirgen olup, bu gazların dünyamızdan yansıyan ısı enerjisini tutarak, sera gazsız duruma göreceli daha fazla ısınmasına neden olur. Bu da yerküremizde ‘Sera Etkisi’ oluşur. Yerküredeki yaşamın kaynağı olan bu doğal ısı dengesindeki her değişim, iklim sistemine etki eder. Sera gazlarının miktarının artması sonucu atmosfer-yerküre sistemindeki birikimlerle küresel ortalama sıcaklıklar artar ve iklim değişikleri gerçekleşir. İklim değişikliği sonucu yağış anormallikleri, kuraklık, küresel yüzey ve küresel okyanus sıcaklıklarında artış, deniz seviyesi yükselmesi, kar ve buzulların yitirilmesi sonucu tüm yaşam döngüsü olumsuz etkilenir. Yerküremizde insanoğlu, bitki ve hayvanların saldığı doğal sera gazları karbon döngüsünde atmosferden uzaklaşır ve sorun yaratmaz. İnsanoğlu biyolojik varlığı ile masumdur. Sorunun kaynağı insanoğlunun refah ve konforu için sera gazlarının artmasına neden olması, yerküremizin karbon döngüsüne olumsuz etki etmesi ve yanısıra gezegenimizin sera gazı karasal yutak alanlarının, orman ve bitki örtüsünün azalması, toprak yönetimi ve arazi kullanımı değişiklikleridir. Bilindiği üzere, ülkeler Paris’te, küresel ortalama sıcaklık artış sınırının 1.52.0oC ile sınırlandırılması, ulusal hedef ve planların beş yılda bir gözden geçirilmesi, gelişmekte olan ülkelere her yıl en az 100 milyar dolar finans sağlanması, sürdürülebilir ekonomilerin desteklenmesi temel sonuçları bulunan bir anlaşmaya imza attı. Paris Anlaşması ile yeni taahhütlere girilmesinin yanı sıra şeffaf yürütülen müzakereler, iklim değişikliği ile mücadelenin ve sera gazı salımlarının azaltılmasının ancak tüm ülkelerin katılımı ile çözülebileceğinin bir göstergesi olup ülkeler arasında adeta iklim için imecede uzlaşılması ciddi bir başarıdır. Yapacak çok iş ve düşük karbon ekonomisinde ilerleme için uzun bir yolumuz var. Bu anlaşma geleceğimiz için bir şans. Artık küresel bir niyet, heves var. Samimi uygulamalarla ilerlemek gerek. Karbon ayak izimizi düşürmek gerek. MTSO Haber: Karbon ayak izi ile kişi ve sanayi ilişkisini açıklar mısınız? Yaşamın her aşamasında kişi ve kuruluşlar iklim değişikliğine neden olan sera gazlarının oluşmasına, atmosfere salımına neden olur. Her yeni bir gün ile üretirken, tüketirken, hizmet alırken sera gazları salınır. Adeta yerküreye bir yük bindirilerek bedel ödetilir. Karbon ayak izi kişi, toplum, devlet, kuruluş, etkinlik veya ürünün/hizmetin doğrudan veya dolaylı neden olduğu belli bir zamandaki sera gazı salımlarının karbondioksit eşdeğeri ölçüsüdür. Karbon ayak izi ile insan kökenli sera gazı salımlarının çevresel etkisi, küresel karbon dengesine etkisi ortaya konur. Karbon ayak izini bir şirket, toplam sera gazı salımını, ürünlerinin/hizmetlerinin sera gazı salımını bulmak üzere saptar. Karbon ayak izi tedarikçiden tedarikçiye veya tedarikçiden son kullanıcıya saptanabilir. Sera gazları miktarının hesaplanmasında, iş dünyası ve hükümetlerce genel kabul gören en önemli belge,
Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) ve Dünya Araştırma Enstitüsü (WRI) ortak girişimi tarafından yayınlanan Sera Gazı Protokolü (http:// ghgprotocol.org) olup, Sera Gazı Protokolü, girişimcilerinin vizyonu, farklı ticari yapıların ve iklim ile ilgili diğer girişimcilerin sera gazı emisyonu hesaplamasında tutarlı yaklaşımları benimsemelerini sağlamak için, uluslararası sera gazı emisyonları hesaplama ve raporlama standartlarını uyumlaştırmaktadır. Karbon ayak izi hesaplanmasında, gönüllü olarak sera gazı azaltımı amaçlayan ISO 14064 standart serisi kullanılarak firmanın sera gazı envanterinin belirlenmesi, kurumsal karbon ayak izinin saptanması yapılarak, emisyon azaltımı, izlenmesi, denetlenmesi, doğrulanması ve raporlanması gerçekleştirilmektedir. Böylece emisyon azaltım çalışmalarının yapılması ve en sonunda azaltım yapılamayan miktarda emisyon satın alımı ile denkleştirme sonucunda, firma iklim değişikliği ile mücadele etmeyi, düşük karbon ekonomisinde ilerlemeyi başarır. Bu belirlemenin yanı sıra şirketler ürün yelpazeleri için de karbon ayak izi belirleyebilirler. ISO 14067 standardı ile ürün karbon ayak izi saptanmaktadır. Bu standart, Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD; ISO 14040, ISO 14044) ile şirketlerin çevresel taahhütlerinin uygunluğunu gösteren ISO 14020 Çevresel Etiketler ve Bilgilendirmeleri seri standartlarını (ISO 14021, ISO 14024, ISO 14025) temel alır. Bu bağlamda, YDD konusunda kısa bilgi vermek isterim. Ürün veya hizmetin yaşam döngüsünün farklı aşamalarındaki çevresel etkilerinin belirlenmesi, beşikten mezara toprak-hava-suya yapılan etkilerinin belirlenmesi, girdilerinin azaltılması, en iyi atık yönetimi, mevcut en temiz teknolojiyi kullanabilmek için YDD önemli bir karar verme ve karşılaştırma aracıdır. Şirketler karbon ayak izini hesaplamak üzere yola çıktığında karbonunu yönetmeye başlayarak düşük karbon ekonomisinin bir öğesi olur. Adeta bir karbon check-up başlar. Girdi tedariği, üretim-tüketim-hizmet aşamaları ve atık yönetimi için emisyonlar hesaplanarak, azaltım için yapılabilecekler belirlenir. Maliyet azaltımı fırsatları tanımlanır. Üretim zincirinin yaşam döngüsü boyunca incelenip mevcut görünümün ortaya konulması gerçekleşir. Her bir aşama için doğru karar verme mekanizması kapsamına sera gazı emisyonları etkileri katılarak, çevre yönetiminde süreklilik, azaltım sağlanır. Firmanın çevre için duruşunda, görünürlüğünde, somut verilere dayalı yeşilleşme, şeffaf bir kurumsal sorumluluk görülür. Günümüzde “ben çevreyi seviyorum, koruyorum” demek yetmez. Karbon ayak izi çevresel sorumluluğun sayısal bir gösterimidir. Karbon ayak izi saptanması ardışık avantajlara da neden olabilir. Kaynak yönetimini iyi başaran firmalar sürdürülebilirlik yönetiminde de mesafe alır. Şirket karbon nötr olmak, karbon denkleştirmek için yol alır. Karbon ticaretinin bir parçası olur.
MTSO Haber: Üretici firmalar üretim sırasında çevresel bozulmaların önüne geçmek ve iklim değişimlerinden olumsuz etkilenmemek, yeşil büyümeye katkı sağlamak adına nelere dikkat etmeli? Mersin Bölgesini, üretim yelpazesini yakından tanıyorum. Onur duyduğum görevlerimden biri de Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) ile Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği eşgüdümünde gerçekleştirilen Kimya Ar-Ge Proje Pazarı Yönetim Kurulu Danışmanı olmak. AKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ali Uğur Ateş, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ile Kimya Ar-Ge Proje Pazarı Yönetim Kurulu AKMİB Temsilcisi Sayın Yasemin Taş benim için kıymetliler. Hem güler yüzleri, hem de kimya sektörü yol arkadaşlığımız için. Dünyamız “Yeni Bir İklim Rejimi İçin” söylemi ile yol alırken sanayicimizin ülkemizin azaltım politikasının itici gücü olması için resmi erk-sanayici diyalogunun şeffaf, yönlendirici ve destekleyici olması gerekir. Coğrafyamızdaki mevcut sorunlarla iç içe üretip satma ve ihracat zorlukları ile uğraşan, büyüme hedefleri olan sanayicimiz için karbon ayak izi azaltımının adeta ek bir kambur olarak bilinmesi ötesine geçilmeli. Sektörel azaltım hedefleri için varsa teşvik-destek sesine kulak verilmesi, taleplerin görüşülmesi, önce morali sonrasında katılımı da artıracaktır. Türkiye’miz, dünyadaki Karbon Piyasası gelişiminin hız kazanmasının dışında kalmamalıdır. Karbon ayak izini azaltan firma başarılarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca kamuya duyurulması, taltif mekanizmasının işletilmesi yararlı olacaktır. Bizim SÜT-D Düşük Karbon Kahramanlarımız için her zaman dediğimiz gibi marifet iltifata tabi olmalıdır. Ülkemizde toplam sera gazı salımlarının yaklaşık yarısını oluşturan elektrik ve buhar üretimi ile enerji yoğun sektörler olan çimento, demir-çelik, rafineri, seramik, kireç, kâğıt, cam gibi sektörler için “Sera Gazı Emisyonları Takibi” ilgili yönetmelikle yapılmaktadır. Ulusal sera gazı emisyonları T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü İklim Değişikliği Dairesi Başkanlığı Sera Gazlarının İzlenmesi ve Emisyon Ticareti Şube Müdürlüğü’nün görev alanıdır. Diğer sektörler için gönüllülük esastır. Karbon ayak izi belirlemeye karar verme yönetim stratejisidir. Karar verme ardından firma çalışanlarının tümünün, mavi ve beyaz yakalıların konuyu özümsemeleri, sahiplenmeleri gereklidir. Firmada çekirdek bir kadro oluşturmak, bir ekip yaratmak yararlı olur. Ardından ilgili standart çalışmaları kolaylıkla yürütülebilir. Karbon ayak izi belirlemesi ardından asıl olan karbon ayak izini düşürmektir. Karbon ayak izi belirlemesi ve azaltımı çalışmaları firmaların sürdürülebilirlik eylem planlarının itici gücüdür. Bu yolda firma elemanları yeşillenir ve/veya yeni yeşil istihdamlar da gerçekleşir. Karbon ayak izi azaltımı çalışmalarında öncelikli odak noktasının enerji yönetimi olması yararlı olacaktır. Üretim ve tüketimde enerji verimliliğinin sağlanması, enerji yoğunluğunun azaltılması ve sahip olunacak enerji yönetimi izleme çalışması ile karbon ayak izi düşürülecektir. Bu konudaki verimlilik artırıcı projeler ile maliyetlerin en büyük kalemini oluşturan enerji harcamasında düşüşe de ulaşılabilecektir. Bilindiği üzere Aralık 2017’de I. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (UEVEP) yayınlandı. 2018 için enerji verimliliği seferberlik yılı demek doğru olacaktır. Enerji verimliliği yerli-yenilenebilir-en temiz enerji kaynağı olarak işte, evde, okulda, tarımda, yolda öncelikli olacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü (YEGM) koordinasyonunda 29-30 Mart 2018 tarihinde, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda 9. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı (EVF) gerçekleştirilecek. Başkanlığımda olacak Verimli Tarım, Bereketli Ürün oturumunda enerji verimli tarımsal ve hayvansal üretime yoğunlaşacağız ve tarladan, ahırdan sofraya sürdürülebilir üretim ve tüketiminde enerji verimliliğinin önemini ortaya koyacağız. Firmalarımız başta enerji verimliliği olmak üzere atık yönetimi, su yönetimi konularında da sürdürülebilir üretimi başarmalıdır. MTSO Haber: Dünyamızı, çevremizi olumsuz etkileyen başlıca davranışlar nelerdir? Firmalar ve kişiler bazında nelere dikkat edilmeli? Kişi ve kuruluşların çevresi ile uyumlu ve katı, sıvı, gaz kirleticileri doğaya mümkün olduğunca az vererek, kaynakları az tüketerek yaşaması, düşük karbon ayak izi ile düşük su ayak izli üretim-tüketim-hizmetin başarılması ancak sürdürülebilir yaşam kültürü ile mümkün olabilir. Biliyoruz ki Orta Asya’dan bu yana Anadolu’muzun Rumeli’mizin kültürü zaten israf ve doğayı kirletmeyi içermez. Bu nedenle çocuklarımıza doğası ile barışık, tasarrufu esas alan yaşam tarzını öğretmeliyiz. Kuruluşlarımız da benzer şekilde sürdürülebilirliği iş stratejilerinin itici gücü yaparak ürün ve hizmetlerini sunmalıdır.