MTSO Haber Sayı 356

Page 1

Yatırımcıların işini kolaylaştıracak Tek Durak Ofis açıldı >2’de

MTSO Üyelerine Afrika’nın fırsatları anlatıldı

Kalkınma Ajanslarına TBİM’den eğitim

>2’de

>2’de

MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33

MTSO’dan tüm Kalkınma Ajanslarına TBİM eğitimi ... Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 20 | |SAYI: YIL:356 17 | | SAYI: 24 Haziran 298 | -6-19 7 Temmuz ARALIK 2018 2015

MEGİP’in ilk imzacısı Mersin

Sektör, güneş enerjisinde trafo yatırımlarının artmasını istiyor Eşref Akdoğan

MTSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, güneş enerjisi sektöründe yaşanan sıkıntıları anlattı. En ciddi sorunu üretilen enerjiyi ulusal şebekeye bağlayacak trafoların yetersizliği noktasında yaşadıklarını bildiren Akdoğan, bu alandaki yatırımların artması adına gerekli lobi çalışmalarına ağırlık vereceklerini söyledi. Türkiye’nin en büyük cari açık kaynağının enerji olduğunu, hatırlatan Komite Başkanı Eşref Akdoğan, “Maalesef enerjide dışa bağımlı bir

ülkeyiz. Belki bu bağımlılığımızı kaldırmada yetersiz kalacaktır ama sınırsız bir kaynak olan güneşe yatırımın önünün açılması halinde bu açığımızın giderilmesine önemli katkılar sağlanabileceğine inanıyorum” dedi. Mevcut durumda Türkiye’de özellikle Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir güneş potansiyeli bulunduğuna dikkat çeken Akdoğan, bu alanda yatırım için arazi ve yatırımcı bulunmasına rağmen EPDK’nın enerjiyi şebekeye aktaracak bağlantı noktası bulunmaması nedeniyle lisans vermemesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. > 5’te

Mersin, kereste fiyatlarında avantaj elde etme hedefinde Mehmet Ali Güldağ

MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 34 No’lu Komite Başkanı Mehmet Ali Güldağ, ağaç ve orman ürünleri sektöründeki hammadde sıkıntısını çözmek adına önümüzdeki süreçte bir dizi çalışma başlatacaklarını söyledi. Güldağ, en büyük sıkıntının hammadde yetersizliği nedeniyle yükselen fiyatlar olduğuna dikkat çekerek, yapacakları araştırmalardan istedikleri sonucu alabilmelerihalindehemfiyatlarıaşağıçekmeyihem de Mersin’i kereste hammadde temin merkezinedönüştürmeyihedeflediklerini anlattı. MersinTicaretveSanayiOdası(MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek

Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektör sorunlarına dikkat çekerek bu sorunlara çözüm üretmek adına komitenin planladığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlk olarak hammadde fiyatlarına değinen Güldağ, Türkiye’deki ormanların korunması adına yürütülen çalışmalar nedeniylehammaddefiyatlarınınarttığını anlattı. Bu korumalara paralel yükselen hammadde fiyatlarını rekabetçi bir noktaya indirebilmek adına sektör temsilcilerinin yeni kaynaklar araştırdığını vurgulayan Güldağ, özellikle Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da çalışmalar yürüttüklerini söyledi. > 5’te

T

Milli İstihdam Seferberliğine bugüne kadar önemli katkılar sağlayan Mersin, +2 istihdam hedefiyle devam eden seferberliğe desteğini sürdürüyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye genelindeki Oda ve Borsalar arasında MEGİP Projesine imza atan ilk Oda oldu.

ürkiye’de istihdam sorunun mesleki eğitimle çözülmesi adına Türkiye İş Kurumu ile Oda ve Borsaların üst çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) arasında imzalanan Mesleki Eğitim ve Beceri Geliştirme İşbirliği Projesi (MEGİP) kapsamında ilk adım Mersin’de atıldı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin İŞKUR arasında

imzalanan protokolün ardından Türkiye’de MEGİP ilk kez Mersin’de uygulamaya geçiyor. Protokol töreninde konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Tabii iş dünyası olarak biz eğitimin, özellikle de teknik ve mesleki eğitimin önemini her platformda belirtiyoruz. Teknik ve mesleki eğitimde çağa uygun bir sistem oluşturmalıyız”

dedi. Bu projeye daha önce denenmiş ve çok olumlu sonuçlar alınmış olan Lojistik Akademi, Dış Ticaret Koçları ve Dış Ticaret Perileri Proje ve Eğitimlerinin de entegre edilmesini öneren Kızıltan, bölgenin lojistik ve dış ticaret bölgesi olduğunu hatırlatarak, önemli başarılar elde edileceğine inandığını söyledi. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR)

Genel Müdürü Cafer Uzunkaya ise konuşmasında Mersin’in bu yıl 26 bin istihdam hedefi bulunduğunu dile getirerek, “Ancak bu yeterli değil. Ben Mersin’in 30 bin istihdam gerçekleştireceğine inanıyorum. Bu rakamı rastgele değil, sahadan aldığımız verilere dayanarak söylüyorum. Bize düşen ise işyerlerinin talep ettiği vasıfta insan eğitmek” dedi. >2’de

Tarım ve tekstil ile öne çıkan ülke:

ÇUMİTAŞ, inovatif ve niş ürünleriyle dünya pazarlarını hedefliyor

Mersin Oda ve Borsaları tek ses oldu M E

Mustafa Yapıcı

Çukurova Makine İmalat ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü

Y

arım asırlık tecrübesi, güçlü teknolojik altyapısı, deneyimli ar-ge personeli ile yüksek teknoloji ve teknolojik ürünlere yönelen ÇUMİTAŞ, inovatif ve niş ürünleriyle dünya pazarlarındaki gücünü artırmayı hedefliyor. Bugün Rusya ve Hindistan’dabazıfirmalarişmakineleri imalatını, ÇUMİTAŞ’tan satın aldıkları teknolojilerle gerçekleştiriyor. Firmanın önümüzdeki süreçte ağırlık vermeyi planladığı alan ise savunma sanayi. Sektöre önce biçerdöver daha sonra traktör imalatıyla başlayan Çukurova Makine İmalat ve Tic. A.Ş (ÇUMİTAŞ), değişen konjonktür sonrasında iş makinesi üretimine yöneliyor. Kendi deneyimlerini Çukurova Grup bünyesindeki diğer şirketlerin tecrübesiyle birleştiren

SABAH 06 CMYK

firma, müşterilerinden gelen talepleri de doğru okuyarak pazara sürdüğü teknolojik açıdan güçlü ürünlerle hızla yol alıyor. Bugün ekskavatörden forklifte, backhoe loaderden tekerlekli yükleyiciye kadar oldukça geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet veren firma, geliştirdiği kendisine özgü ürünlerle dünya pazarlarındaki gücünü artırmayı hedefliyor. 20 bin metrekaresi kapalı toplam 110 bin metrekare alanda üretim yapan ÇUMİTAŞ, çalışmalarını 186 kişi ile sürdürüyor. Üretiminin yüzde 85’ini 35 ülkedeki bayileri aracılığıyla ihraç eden firma, savunma sanayi adına geliştirdiği iş makineleri ve gerçekleştirdiği teknoloji transferleriyle sektöründe bir adım öne çıkıyor. > 6’da

konomik büyümesinde tarım ve tekstilin önemli yer tuttuğu Pakistan’da pamuk ve yün dokumacılığı, hazır giyim sanayi, deri ve deri mamulleri temel endüstri ürünleri arasında yer alıyor. Pek çok üretim malı açısından kendi kendisine yeterli olan Pakistan’da kimyasal madde üretimi de giderek gelişiyor. Yatırımcı açısından yatırım için öne çıkan sektör olarak da kronik enerji darboğazı nedeniyle enerji sektörü gösterilebilir. Türkiye ile Pakistan arasındaki iyi ilişkiler, dostluk Kurtuluş Savaşı yıllarına dayanır. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi ve modern bir devlet kurma başarısının Pakistan halkı için esin kaynağı olduğu söylenebilir. Pakistan’ın bağımsız bir devlet olarak kurulduğu 1947 yılından itibaren iki ülke arasındaki ilişki yakın dostluk ve kardeşlik

anlayışı temelinde şekillenmiştir. Türkiye ile Pakistan, uluslar arası platformlarda da birbirini desteklemektedir. Pakistan’da 100’den fazla Türk firması faaliyet gösterir. Türk yatırımları ağırlıklı olarak enerji, finans, altyapı projeleri ve müteahhitlik sektörlerinde yoğunlaşır. 2016 yılı Haziran ayı itibariyle ise Türkiye’de 158 Pakistan sermayeli firma bulunmaktadır. Bu firmalar ise ağırlıklı olarak elektronik, telekomünikasyon, makine, ticaret ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterir. Turizm açısından bakıldığında ise rakamların istenilen seviyelerde olduğu söylenemez. Pakistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı son yıllarda artış gösterse de yeterli değildir. 2014 yılında 48 bin 420 olan Pakistanlı turist sayısı 2015’te 59 bin 700’e yükselmiştir. > 4’te

ersin Oda ve Borsa temsilcileri dayanışma, birlik ve ortak akıl etrafında bir araya gelip ortak sorunları birlikte çözebilmek, güçlü lobi çalışmaları yürütebilmek, kentin taleplerini ve önceliklerini daha güçlü iletip, takibini yapmak için tek ses oldu. Mersin Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde Mersin’de faaliyet gösteren Oda ve Borsa başkanlarının katılımıyla ortak basın toplantısı düzenlendi. Mayıs 2018’de gerçekleştirilen TOBB 74’üncü Genel Kurul Toplantısı’nda TOBB’da görev alan Mersin temsilcilerinin de tanıtıldığı toplantıda yalnızca

kent genelindeki birliktelikle yetinilmeyip, bölge Oda ve Borsalarıyla ortak hareket edilip, bölgesel kalkınma stratejisinin planlanması gerektiği vurgulandı. Toplantının açılışında konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu, “Mersin iş dünyası, yaklaşık 50 yıl aradan sonra Ankara’da TOBB çatısı altında bu kadar güçlü şekilde temsil edilmektedir. Ülkemiz özel sektörünün sorunlarına çözüm üretmek adına üstlenilen bu görevler kentimiz adına da heyecan ve umut vericidir” dedi. > 3’te


2

YIL: 20 | SAYI: 356 | 24 Haziran - 7 Temmuz 2018 | www.mtso.org.tr

MEGİP Projesi’nde ilk imza Mersin’de atıldı halen sektörde etkin olarak çalışmayı sürdürdüğünü ya da birer girişimci olduğunu dile getiren Kızıltan, “Bu entegrasyonla daha kapsayıcı ve nitelikli bir istihdam ortaya çıkacaktır” dedi.

Afrika’nın fırsatları anlatıldı

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile DEİK işbirliğinde, MTSO evsahipliğinde Afrika ekonomisi, tüketici profili, kültürü, ticareti ve iş fırsatlarının anlatıldığı Afrika Tanıtım Günü düzenlendi. Afrika’nın alternatif değil, ek bir pazar olarak görülmesi gerektiğinin vurgulandığı toplantıda katılımcılara bu pazardan nasıl daha fazla pay alabileceklerinin ipuçları verildi.

M

TSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır’ın evsahipliğinde düzenlenen toplantıya MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, Kongo Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Luc Joseph Okio, Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tamer Taşkın, DEİK Türkiye – Mozambik İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu ile DEİK Türkiye – Zimbabve İş Konseyi Başkan Yardımcısı Tevfik Dönmez’in yanı sıra çok sayıda iş dünyası temsilcisi katıldı. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, Mersin ile Afrika arasındaki iletişimin oldukça güçlü olduğunu, karşılıklı sık sık ziyaretler düzenlendiğini hatırlatarak, “Ancak halen ticaretimizi istediğimiz oranda artıramadık” dedi. İkili görüşmelerin önemli çıktılarından birisi olarak öğrenci değişimini gösteren Çakır, Afrika’dan çok sayıda öğrencinin Mersin’in değişik okullarını tercih etmeye başladığını, öğrenci sayısının arttığını, benzer şekilde Mersin’den de öğrencilerin Afrika’ya gitmeye başladığını söyledi. Oluşan bu güçlü bağların ticari kazancın bir parçası haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Çakır, şöyle konuştu: “Afrika Mersin’deki birçok sektörün tamamlayıcısı özelliklere sahip. Biz de Afrika’nın Kuzey yarım küreye açılması için gerekli köprü, lojistik merkez olacağız. Aynı zamanda Mersin ılıman iklimi, verimli toprakları ve bol suyu ile bir tarım kenti. 3 üniversitemiz 2 teknoparkımızla bilişim, Ar-Ge altyapısı ve enstitüleriyle bilim merkezi. Liman kenti, turizm kenti. Ancak böylesi önemli potansiyeli bir arada bulunduran Mersin’de Afrika ülkelerinden yeterli yatırım yok. İnşallah bu ziyaretiniz yatırımların başlangıcı olur. Güç birliğinin işbirliğine dönüşmesi gerekiyor.”

“Ekonomimiz petrol üretimine dayanıyor” Kongo Cumhuriyeti’nin ekonomisinin günlük 300 bin varil kapasite ile petrol üretimine dayandığını dile getiren Büyükelçi Luc Joseph Okio, buradan elde edilen gelirin bütçenin yüzde 75’ine katkıda bulunduğunu bildirdi. Petrol dışındaki zenginliklerini, doğalgaz, demir, bakır, kurşun, çinko, işlenebilir ağaç ve işlenebilir toprak olarak açıklayan Okio, “Ülkemizin ekonomik çeşitliliği zayıf ama petrol, hidro karbon, madencilik, tarım, inşaat, turizm, bankacılık gibi birçok alanda yatırım fırsatı bulunuyor” ifadelerini kullandı. Sahra Altı Afrika’daki 4’üncü büyük petrol üreticisi ülke konumunda olduklarını belirten Okio, ormanlarının ise dünyada nadir bulunan odun çeşitlerini barındırdığını anlattı. “Türk yatırımcıları Kongo’daki iş fırsatlarını keşfetmeye çağırıyoruz” diyen Büyükelçi Okio, sözlerini, “Hükümetin bakış açısı özel sektörün aktifleştirilmesi yönünde. Kazan kazan politikası öne çıkıyor. Yasal çerçevemiz özel yatırımları korur ve yabancı yatırımlara kısıtlama getirmez. Kongo, geleceğini sizinle birlikte inşa etmek istiyor. Bu nedenle bizimle Kongo’da buluşun” diye tamamladı.

Okio: “Kongo’nun geleceğini sizinle birlikte inşa etmek istiyoruz” Kongo Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Luc Joseph Okio ise toplantıdaki konuşmasında ülkesindeki fırsatlar hakkında bilgi verdi. Türkiye ile Afrika kıtası arasındaki ilişkilerin her geçen gün geliştiğini anlatan Okio, “Türkiye ile ilişkilerimiz birçok ortamda geliştirilmiştir. Kongo Cumhuriyeti bu anlaşmaları kapasite

Taşkın: “Seyahat gideri gider değil, yatırımdır” Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tamer Taşkın ise Afrika pazarının fırsatlarını ve Türk iş adamlarının nelere dikkat etmesi gerektiğini anlattı. Öncelikle Afrika’nın Avrupa’ya alternatif bir pazar olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Taşkın, “Afrika ek bir pazar olarak değerlendirilmeli. Avrupa vazgeçebileceğimiz bir pazar

geliştirme ve altyapı inşaatları açısından memnuniyetle karşılamaktadır” dedi. Kongo’nun Afrika’nın tam ortasında bulunduğunu, istikrarlı ve kurumları sorunsuz çalışan bir ülke olduğunu vurgulayan Okio, 4,5 milyon nüfusa sahip olduklarını ve nüfusun yılda ortalama yüzde 3 büyüdüğünü söyledi. Limanı sayesinde stratejik bir konumda olduğunu kaydeden Okio, BM üyesi olduklarını, Afrika Birliği kurucu üyeleri arasında yer aldıklarını bu nedenle çevresindeki ülkelerle birlikte 42 milyon nüfuslu bir pazarın parçası olduklarını söyledi.

değil” değerlendirmesini yaptı. Afrika pazarında Türkiye’nin hakimiyeti olmaması adına her zaman bu kıta ilgili yanlış imajlar çizildiğini dile getiren Taşkın, “Bir dönem aç, susuz Afrika olarak gösterilip alım gücü düşük bir bölge olduğu iddia edildi. Bir dönem Ebola gibi hastalıklarla öne çıkartılıp gidilmesi tehlikeli bir pazar olarak gösterildi. Ancak bunların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor” dedi. Petrol fiyatlarının yükselmesi ile birlikte Afrika pazarındaki alım gücünün daha da arttığını belirten Taşkın, “Önce Afrika’ya gitmeyi bileceksiniz, o pazara giden satışı da yapıyor. Seyahat gideri gider değil, yatırımdır unutmayın” dedi. 10 seyahate kadar devletin seyahat giderlerini karşıladığını da hatırlatarak mutlaka bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Taşkın, “Aynı zamanda Türkiye’de okuyan Afrikalı öğrenciler de büyük şans. Bu öğrencileri mutlaka stajyer olarak yanınıza alın ve sonrasında yol parasını verip ülkesine gönderebilirsiniz. Ailesini görmesini sağlayıp, orada kalması ile birlikte oldukça düşük maliyetlerle sizin adınıza orada satışlarınızı artırmak için kimin hangi ürünü nereden aldığının tespiti gibi konularda istihbarat toplamasını sağlayabilirsiniz” diye konuştu. Afrika’daki 54 ülkenin çoğuna vizesiz girme imkanı bulunduğunu kaydeden Taşkın, ülkeler arası geçiş ücretlerinin çok uygun olduğunu, THY ile bir ülkeye gittikten sonra yerel havayolu şirketleri kullanılarak diğer ülkelere geçiş yapılabileceğini ve gidilen son noktadan yine THY ile Türkiye’ye dönülebileceğini anlattı. Taşkın konuşmasını şöyle özetledi: “Öncelikle mutlaka seyahat edin. Gidin pazarı görün. İkincisi mutlaka oradan gelecek misafirleri ağırlayın. Bu pazarlar için çalışacağınız takımınızı iyi kurun. Mutlaka buradaki öğrencileri yanınıza alın. Gittiğiniz ülkede iyi bir avukat ve iyi bir mali müşavir bulun. Ardından hangi iş kolunda çalışıyorsanız o iş koluna yönelik Afrika’da mutlaka bir imkan bulunduğunu göreceksiniz.” Toplantıda DEİK Türkiye – Mozambik İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu Mozambik’in yatırım imkanları hakkında bilgi verirken DEİK Türkiye – Zimbabve İş Konseyi Başkan Yardımcısı Tevfik Dönmez Zimbabve’nin olanaklarını anlattı. Toplantı toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Kalkınma Ajanslarına TBİM’den eğitim

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Türkiye genelindeki Kalkınma Ajanslarına Ticari Bilgi ve İstihbarat eğitimi verecek. Türkiye’de ilk kez MTSO çatısı altında hizmet vermeye başlayan Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM), Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ve Dünya Odalar Federasyonu (WCF) tarafından Avustralya’da düzenlenen 2017 Dünya Odalar Yarışması’ndan ‘En İyi İş Oluşturma ve Geliştirme Projesi’ kategorisinde ödülle dönmesinin ardından dikkatleri üzerine çekti. Ardından başta Kayseri, İstanbul, İzmir olmak üzere Türkiye’nin birçok iline hizmet vermeye başlayan Merkezi son olarak Kalkınma Bakanlığı yetkilileri ziyaret etti. Çukurova

Kalkınma Ajansı koordinasyonunda TBİM hakkında aldıkları bilginin ardından hazırladıkları raporda bu eğitimin Türkiye’deki tüm Kalkınma Ajanslarına verilmesi ve zaman içinde TBİM hizmetlerinin Kalkınma Ajansları tarafından da uygulanması gerektiğine yer verildi. Bu talepten hareketle MTSO Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi ilk olarak 28 Haziran 2018 tarihinde Nevşehir’de, ardından da 12 Temmuz 2018’de Bursa’da ülke genelindeki Kalkınma Ajans personeline eğitim ve danışmanlık hizmeti verecek. TBİM hakkında… Hiper rekabet çağında firmaların dış ticaret alanında rekabetçi

üstünlüğünü oluşturmaları için günümüzde küresel şirketlerin kullandığı “yeni nesil ticari bilgi ve istihbarat metodu” ile GTİP bazında hedef pazarı belirleme, hedef pazarda potansiyel ve kesin müşteri bulma, belirlenen müşterinin ekonomik durum bilgilerinin incelenmesi, rakip firmaların ürünleri nereye ne kadardan sattığının tespit edilmesi, ürünün satılacağı pazarlardaki resmi vergi ve kotaların incelenmesi, uluslararası ihalelerin takibi ile ihaleyi kimin kazandığının bilgisinin paylaşılması gibi yeni nesil dış ticaret uygulamalarının yer aldığı TBİM hizmetleri ile firmalar uluslar arası alandaki rakiplerine göre bir adım daha önde.

MERSİN TİCARETVE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekimaylarıiçindeikieşittaksitteödenmektedir.Süresiiçindeödenmeyenaidatvemunzamaidatlara6183sayılıAmmeAlacaklarıTahsiliUsulüHakkındaKanungereğinceaylık %1,40 oranındagecikmecezasıuygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamızwebsayfasından(www.mtso.org.tr.)vewww.vatandas.mtso.org.tradresindenGarantiBankasıkredikartıile6taksitteödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 06 CMYK

T

ürkiye İş Kurumu ile Oda ve Borsaların üst çatı kuruluşu Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) arasında imzalanan MEGİP Protokolü Türkiye’de ilk kez Mersin’de uygulamaya geçiyor. Kentin ve ülkenin istihdam sorununun çözümü adına MTSO ile Mersin İŞKUR İl Müdürlüğü arasında MEGİP Protokolü imzalandı. İmza töreni öncesi konuşan İŞKUR Genel Müdürü Cafer Uzunkaya, önümüzdekiaydanitibarenTürkiye’deki işsizlik rakamlarının tek haneye düşeceğini söyledi. Milli İstihdam Seferberliği, +2 istihdam hedefiyle devam ediyor. Hedeflere katkı sağlamak adına Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin İş Kurumu (İŞKUR) İl Müdürlüğü arasında Mesleki Eğitim ve Beceri Geliştirme İşbirliği Projesi (MEGİP) Protokolü imzalandı. İmza töreninde aynı zamanda özel sektöreistihdamteşviklerihakkındabilgi verilirken İstihdamın En’leri Ödülleri de sahiplerini buldu. Törenin açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, İŞKUR’un kamu kurumları arasında özel sektör mantığı ile çalışan bir kurum olduğuna dikkat çekerek, “Bu anlamda, Mersin’de uyum içinde çalıştığımız ve anlamlı işler ürettiğimiz İŞKUR’u iş dünyamızın ayrılmaz bir parçası görüyoruz” dedi. İş dünyası olarak üretimi ve kentin zenginliğine katkı sağlamayı büyük bir gurur olarak gördüklerini vurgulayan Kızıltan, “Ancak, bize bundan daha da çok gurur veren şey, kentimizin istihdamına katkı sağlamaktır. Çünkü iş ve aş, ülkemizin sosyal huzurudur” ifadelerini kullandı. Bir ülkenin gelişmesi ve varlığını sürdürebilmesi için en temel unsurun eğitim olduğunu vurguladığı konuşma-

M

ersin’e gelecek yerli ve yabancı yatırımcıların işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla Tek Durak Ofis, ÇKA Mersin Yatırım Destek Ofisi bünyesinde açıldı. Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın da katılımıyla gerçekleştirilen açılış töreniyle aynı anda Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde yürütülecek olan Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Ar-Ge ve Uygulama Merkezi Projesi’nin imzası da atıldı. Mersin’e gelen yatırımların işlem süreçlerini tek elden yürütmek, yatırımcının işini kolaylaştırmak ve destek olmak amacıyla Kalkınma Bakanlığı’nın talimatıyla Mersin Valiliği’nin himayesinde Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Yatırım Destek Ofisi’nin bünyesinde kurulan ‘Tek Durak Ofis’in açılışı gerçekleştirildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) da katkı sunduğu ofisin açılış törenine; Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin Valisi Ali İhsan Su, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, ÇKA Genel Sekreteri Lütfi Altınsu ve il protokolü katıldı. Açılışla aynı anda Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsünde yürütülecek olan Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Ar-Ge ve Uygulama Merkezi Projesi’nin de imzası atıldı. Törende konuşan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Mersin için çok önemli bir projeyihizmetegeçirdiklerinisöyledi.Projenin pilot uygulamasını İstanbul’da gerçekleştirdiklerini anlatan Elvan, “Bunun

sında Kızıltan şu ifadelere yer verdi: “Tabii iş dünyası olarak biz eğitimin, özellikle de teknik ve mesleki eğitimin önemini her platformda belirtiyoruz. Teknik ve mesleki eğitimde çağa uygun bir sistem oluşturmalıyız. Teknik ve mesleki eğitimi ulusal bir politika haline getirmeliyiz. Yani yap-bozlardan vazgeçip çağa uygun bir eğitim sistemi oluşturmalıyız. Teknoloji üretip yapıp satacaksak, teknik ve mesleki eğitimi çok iyi almış kadrolarımız olmalı.” Bugün iş dünyasının en çok, nitelikli insan gücü eksiğini hissettiğine dikkat çeken Kızıltan, mesleksiz ve işsiz çok sayıda insan bulunduğunu söyledi. Mesleki eğitimde en verimli sistemin teorik eğitimin yanında iş başında eğitim olduğunu kaydeden Kızıltan, “Özellikle, bugün imzalanacak olan MEGİP Protokolü kentimizin ve ülkemizin istihdam sorunun çözümü adına atılmış doğru bir adımdır” değerlendirmesini yaptı. Geçmiş yıllarda yine paydaşların bir araya gelerek UMEM adı altında benzer bir projeyi hayata geçirdiğini ve on binlerce istihdam yaratıldığını hatırlatan Kızıltan, “MEGİP Protokolünün yine üst çatı kuruluşumuz olan TOBB’la imzalanmış olması, bu projeye güç verecektir” dedi. “Projeye lojistik de entegre edilmeli” Bu projeye daha önce denenmiş ve çok olumlu sonuçlar alınmış olan Lojistik Akademi, Dış Ticaret Koçları ve Dış Ticaret Perileri Proje ve Eğitimlerinin de entegre edilmesini öneren Ayhan Kızıltan, bölgenin lojistik ve dış ticaret bölgesi olduğunu hatırlatarak, önemli başarılar elde edileceğine inandığını söyledi. Geçmişte bu eğitimleri alan gençlerin bugün

ilk örneğini İstanbul’da gerçekleştirdik. Ancak İstanbul’daki ofisimiz sadece yabancı sermaye şirketlerine hizmet veriyor. Mersin’deki ofisimiz ise hem yerli hem de yabancı sermayeli tüm firmalarımıza hizmet verecek” dedi. “Yatırımcılarımız kurum kurum dolaşmayacak” ‘Tek Durak Ofis’ ile Mersin’e gelen yatırımcının tüm izin ve ruhsat işlemlerini tek elden gerçekleştirebileceğini belirten Bakan Elvan, ofisin ayrıca yatırımcılara her türlü danışmanlık hizmetini vereceğini de bildirdi. “Bir anlamda yatırımcının yönlendirilmesini buradan sağlayacağız” diyen Elvan, şunları kaydetti: “Diyelim ki bir kişi Mersin’de yatırım yapmak istiyor. İş adamımız devletle, kurumlarla ilgili bütün işlemlerini burada yapabilecek. Her bir kurumumuzdan birer uzman burada görevlendirildi. Yatırımcılar kurum kurum dolaşmadan doğrudan bu Ofiste toplantılar ve görüşmeler yapabilecek. Yani bir yatırımcının tüm izin ve ruhsat işlemleri burada tek elden yapılacak. Tek Durak Ofislerin İstanbul’dan sonra ikinci açılışını da Mersin’de gerçekleştiriyoruz.” Bu ofislerin, yatırımcılar için önemli bir avantaj olduğunu vurgulayan Elvan, “Yatırımcılarımızı Tek Durak Ofislerimize yönlendirmemiz gerekiyor. Bunu sağladığımız takdirde önemli başarılar elde edebileceğimizi düşünüyorum” dedi.

Uzunkaya: “İşsizlik tek haneli rakamlara inecek” Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürü Cafer Uzunkaya ise konuşmasına kurumun çalışmalarını özetleyerek başladı. İŞKUR’un 81 ilde 8 bin 500 personeli ile hizmet verdiğini anlatan Uzunkaya, Mersin’in de aktif çalışan iller arasında yer aldığını bildirdi. Mersin’in bu yıl 26 bin istihdam hedefi bulunduğunu dile getiren Uzunkaya, “Ancak bu yeterli değil. Ben Mersin’in 30 bin istihdam gerçekleştireceğine inanıyorum. Bu rakamı rastgele değil, sahadan aldığımız verilere dayanarak söylüyorum. Nisan ve Mayıs aylarında 2 bin 52 işyerini ziyaret ettik ve yaptığımız araştırmalar sonunda işverenlerin geçen yıla oranla talebinin yüzde 30 arttığını gördük. Bize düşen ise işyerlerinin talep ettiği vasıfta insan eğitmek” dedi. Türkiye’nin işsizlik rakamlarına da değinen Uzunkaya, mevcut durumda bu oranın yüzde 10.1 olduğunu ancak önümüzdeki aydan itibaren oranın tek haneli rakamlara düşeceğini müjdeledi. Mersin İŞKUR’un iş çevreleriyle iyi bir diyalog içinde olduğunu vurgulayan Uzunkaya, “Kentinizde yatırımları artıracak, işgücü piyasasına girişi kolaylaştıracak hangi adımı atarsanızatın,bilinkisizinbiradımınıza7adım hızla koşan İŞKUR’u yanınızda bulacaksınız. İşverenleri, iş arayanları, çalışanları, kamu kurum ve kuruluşlarını birbiriyle farklı kulvarlarda koşan yapılar değil, aynı hedefe koşan paydaşlar olarak görüyoruz. Yol arkadaşlarımızla birlikte çalışma irademizin ülkemize yeni başarılar getireceğine inanıyoruz” dedi. Toplantının sonunda Mersin İŞKUR İl Müdürü Mustafa Kutlu, kentteki çalışmalar hakkında bilgi verirken İŞKUR Aktif İşgücü Hizmetleri Dairesi Başkanı Volkan Öz, istihdam teşviklerini anlattı. Toplantıda ayrıca İstihdam’ın En’leri Ödülleri de verildi. Buna göre en çok işe yerleştirme kategorisinde ödül sahibi TEPE Servis ve Yönetim A.Ş olurken, kadın istihdamında ödülü Eren Tarım Ürünleri, genç istihdamında Rahmanoğlu Yapı Sistemleri ve engelli istihdamında ise Yeni Mağazacılık A.Ş aldı.

ÇKA’dan önemli bir projeye anlamlı destek Öte yandan açılışta Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Ar-Ge ve Uygulama Merkezi Projesi uygulama protokolü de imzalandı. Bu projeyle turunçgiller başta olmak üzere yaş meyve ve sebze sektöründe, üretimden tüketime kadar geçen süreçlerin tümüne yönelik araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmaları yapmak yoluyla ürün kayıplarının azaltılması amaçlanıyor. Toplam bütçesi yaklaşık 5 milyon 500 bin TL olan projenin ortakları Mersin Valiliği, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, Çukurova Üniversitesinden oluşuyor. Ayrıca, Mersin Ticaret Borsası, Mersin ve Adana Turunçgil Üretici Birlikleriyle Akdeniz Yaş Meyve Sebze İşletmecileri Derneği de proje iştirakçileri arasında yer alıyor.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 20 | SAYI: 356 | 24 Haziran - 7 Temmuz 2018 | www.mtso.org.tr

MTSO’dan tüm Kalkınma Ajanslarına TBİM eğitimi...

Ayhan KIZILTAN

lar veya karşı firmanın güvenilir olup olmadığını bilmiyorlar. Bu aşamada biz onlara birçok kanaldan elde ettiğimiz istihbaratları sunuyoruz ve firmamızı koruyoruz, daha güvenle ihracat yapmasını sağlıyoruz. Veya ilk kez ihracat yapacak firmamıza da destek vererek onun bu korkusunu aşmasına yardımcı oluyoruz. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’nden kullanıcılar neleri öğrenebilir?

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

• Rakibimiz hammaddesini nereden alıyor, • Ürünlerini nerelere satıyor, • Ürünü ne kadara ve kaç liraya satıyor, • Bilanço sorgulayabiliyor, • Hedef Pazar Araştırması yapabiliyor, • Potansiyel Müşteri ve Rakip Bilgi İstihbaratı yapabiliyor

Firmalarımız girecekleri pazarlardaki bazı riskleri bilmiyor-

Üreticilerimiz ihracatçı olmak zorundadır. Üretmek yetmek, katma değer için, cari açığımızı azaltmak için, zenginleşmek için ihracata odaklanmak zorundayız. Bu arada TBİM Projemizin Dünya Odalar Birliği tarafından Dünyanın en iyi projeleri arasında ikincilik ödülü aldığını söylemek isterim. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası için bir gurur vesilesidir. Özellikle sadece Mersin firmaları değil, Mersin dışından firmalar eğitim talebinde bulunuyor. Hepsine hizmet veriyoruz, eğitimler veriyor ve bu sistemi nasıl kullanacaklarını öğretiyoruz. İhracat yapmak isteyen tüm KOBİ’leri Odamıza bu hizmeti almaları için davet ediyorum. Çağımız bilgi çağı. Bilgi olmadan etkin ihracat yapamayız. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi size bu bilgiyi ve analiz etme yolunu sunuyor.

Özdemir: “Çevremizdeki illerin tümüyle aynı imkanları yakalamalıyız” TOBB Genel İdare Kurulu Üyesi, Ticaret Borsaları Konsey Üyesi ve Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ise Mersin’in geçmişte Ankara’da yakaladığı başarılı günleri yeniden elde edebilmesi adına alınan bu görevlerinanlamlıolduğunusöyledi.Günümüzdeillerinillerle,ülkelerinülkelerle yarıştığını hatırlatan Özdemir, Mersin’in de çevresindeki illerle, Gaziantep, Konya ya da Kayseri ile aynı imkanlara sahip olması gerektiğini vurguladı. Bu nedenle önce Mersin’in hak ettiği imkanlara sahip olması adına mücadele vermesi, güçlü bir lobi oluşturması gerektiğini anlatan Özdemir, ardından da bölgenin kalkınması için yola devam edilmesi gerektiğini söyledi. Mayıs ayında 365 Oda ve Borsanın delegelerinin katılımıyla gerçekleştirilen TOBB Genel Kurulu’nda Mersin Oda ve Borsalarının aldığı görevler şöyle:

Ticaret Odaları Konsey Üyeliğine seçildi. Anamur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Torunoğlu: Yüksek Disiplin Kurulu Üyeliğine seçildi. Tarsus Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kaya: Ticaret Borsaları Konsey Üyeliğine seçildi. Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ruhi Koçak: TOBBDışİlişkiler Komisyonu Üyeliğine seçildi. Mersin Deniz Ticaret Odası Meclis Üyesi Ayla Harp: TOBB Dış İlişkiler Komisyonu Başkan Yardımcılığına seçildi. Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sarı: TOBB Turizm Komisyon Üyeliğine seçildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Üyesi Mustafa Kabadayı: TOBB Çevre ve İklim Değişikliği Daimi Komitesi Üyeliğine seçildi. Silifke Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Kaynar: TOBB Gümrük Kapıları Denetleme Kurul Üyeliğine seçildi.

Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu: TOBB Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan: TOBB Genel İdare Kurulu Üyeliği ile Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcılığına seçildi. Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir: TOBB Genel İdare Kurulu Üyeliğine ve Ticaret Borsaları Konsey Üyeliğine seçildi. Mersin Deniz Ticaret Odası Meclis Başkanı Levent Dipçin: TOBB Deniz Ticaret Odaları Konsey Üyeliğine seçildi. Mersin Deniz Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Jozef Atat: TOBB Deniz Ticaret Odaları Konsey Üyeliğine seçildi. Mersin Deniz Ticaret Odası Sayman Üyesi Atahan Çukurova: TOBB Deniz

“Lojistik Merkez yeniden gündeme gelecek” Basın toplantısı sonrasında gerçekleştirilen Mersin İli Oda ve Borsaları İstişare Toplantısı’nda ise kentin sorunları konuşuldu. Toplantıların aksatılmadan 3 ayda bir düzenli olarak yapılması gerektiği vurgulanarak her toplantı için takip edilmesi gereken 3 konu başlığı seçilip, bu konuların takip edilmesi ve yürütülmesiyle ilgili gerekli görevlendirmelerin yapılması, bir sonraki toplantıda bu konu başlıklarında ne kadar yol alındığının değerlendirilmesi kararı alındı. Bir sonraki toplantıda öncelikle üzerinde durulacak konular ise Mersin Lojistik Merkez kurulması konusunun yeniden gündeme getirilmesi ve bu konuda lobi oluşturulması, Tarsus Kazanlı Kıyı Şeridi Projesi’nin takibi ile Mega Liman temelinin atılması takibi oldu.

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kent ekonomisinde iki önemli payandaya odaklandık: Üretim ve ihracat. Elbette ticaret ve hizmetler sektörü de Mersin’in omurga sektörleridir.

T

urizmin, lojistiğin, dış ticaretin ve genel anlamda ticari faaliyetlerin kentimiz ekonomisindeki ağırlığı ve değeri olağanüstüdür. Sektör ayrımı yapmadan hepsini katma değer yaratır hale getirmenin peşindeyiz. Ancak, şu bir gerçek ki dünyada üretmeden ve ihracatla bunu katma değer haline getirmeden büyüyen ve zenginleşen bir ülke yok. Hele hele 80 milyon bir nüfusa sahipseniz üretmeden ve ihracat yapmadan zenginleşemezsiniz, kişi başına düşen milli geliri, arttıramazsınız, insanınıza sürdürülebilir iş ve aş veremezsiniz. İşte bundan dolayı Mersin iş dünyası olarak üretimin, kaliteli üretimin, çağın gittiği yön olan yüksek teknolojili, katma değer yaratan markalaşmış bir üretimin peşindeyiz. Her zaman söylediğimiz bir şey var. Üretmek işin bir yönü, diğer yönü ise bunu ihraç ederek ülkeye gerçek zenginliği getirmek.

TBİM’le ilk kez ihracat yapan firmalar var

İhracat dünyada gittikçe rekabetin acımasız hale geldiği bir alan oldu. Her ülke artık milli ürünlerini ihraç etmeden zenginleşemeyeceğinin farkında vardı.

Bundan dolayı firmalarımızın çoğu KOBİ olduğu için, bu sert rekabetin içinde güvenle hareket edemiyor ve ihracattan geri durabiliyorlar. Risk almak istemiyorlar doğal olarak. İşte bu sorunu ortadan kaldırmak, dış ticaret firmalarımızın daha güvenle ihracat yapmalarını sağlamak, hatta daha önce hiç ihracat yapmayan firmalarımız ise eğiterek ilk ihracatlarını yapmalarını sağlamak için Ticari Bilgi ve İstihbarat Bilgi Merkezi-TBİM projesini hazırladık. Bu projede yanımıza Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası ile Adana Ticaret Odasını da alarak bölgesel bir güç olarak hareket ettik.

MTSO öncü oldu; her Kalkınma Ajansı TBİM’e kavuşuyor

mızın ayağına gidiyor ve firmaların dış ticaret personellerini eğitiyoruz. Şunu gururla söylemek isterim yeni bir protokolle MTSO olarak Türkiye’deki tüm Kalkınma Ajanslarına TBİM eğitimleri vereceğiz. Kuruluşundan itibaren TBİM’in yaptığı başarılı çalışmalarla ihracatçımıza büyük avantajlar sağlaması doğal olarak dikkatleri çekti ve MTSO olarak Kalkınma Bakanlığımızla yaptığımız görüşmelerin sonunda, Kalkınma Baklanlığımız TBİM projesini Türkiye’deki tüm Kalkınma Ajanslarına anlatmamızı, eğitimler vermemizi ve en kısa sürede her Kalkınma Ajansının kendi TBİM’ini açması için destek vermemizi istedi. Bilindiği gibi Tür-

Mersin Oda ve Borsa temsilcileri dayanışma, birlik ve ortak akıl etrafında bir araya gelip ortak sorunları birlikte çözebilmek, güçlü lobi çalışmaları yürütebilmek, kentin taleplerini ve önceliklerini daha güçlü iletip, takibini yapmak için tek ses oldu.

ersin Deniz Ticaret Odası ev sahipliğinde Mersin’de faaliyet gösteren Oda ve Borsa başkanlarının katılımıyla ortak basın toplantısı düzenlendi. Mayıs 2018’de gerçekleştirilen TOBB 74’üncü Genel Kurul Toplantısı’nda TOBB’da görev alan Mersin temsilcilerinin de tanıtıldığı toplantıda yalnızca kent genelindeki birliktelikle yetinilmeyip, bölge Oda ve Borsalarıyla ortak hareket edilip, bölgesel kalkınma stratejisinin planlanması gerektiği vurgulandı. Toplantının açılışında konuşanTOBBYönetimKuruluÜyesive MersinDenizTicaretOdasıBaşkanıCihat Lokmanoğlu, “Mersin iş dünyası, yaklaşık 50 yıl aradan sonra Ankara’da TOBB çatısı altında bu kadar güçlü şekilde temsil edilmektedir. Ülkemiz özel sektörünün sorunlarına çözüm üretmek adına üstlenilen bu görevler kentimiz adına da heyecan ve umut vericidir” dedi. Elde edilen görevlerin bölgenin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayan Lokmanoğlu, “Aynı zamanda iş dünyası

MTSO 06 CMYK

ve ekonominin nabzını tutan TOBB’da hem kentimizin hem de camiamızın daha güçlü şekilde temsil edilmesi anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı. Bizler içinde yaşadığı kente gönül vermiş, üyelerine ve kente hizmet etme ortak paydasında birleşmiş, ülkesi adına yeni sorumluluklarla donanmış iş insanlarıyız” diyen Lokmanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “İş dünyamıza ait sorunları TOBB çatısı altında çözebilmek için birlikte daha güçlü ve daha verimli şekilde çaba gösterirken, bölgemizin sesini karar alıcılara daha gür şekilde ileteceğimize yönelik arzumuzu ve kararlılığımızı da buradan bir kez daha vurguluyoruz. Bu kentte faaliyet gösteren tüm Oda ve Borsalar, geçmişten beri kentin sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak üzere çalışıyor. Kentin geleceğini ilgilendiren karar ve adımlarda samimi, iyi niyetli ancak birbirinden kopuk ve bağımsız adımlar atmak yerine – Hele ki Ankara’da bu ka-

TBİM’le firmalarımız ne öğreniyor?

TBİM’le uzmanlarımız dünya pazarları ve firmaları hakkında şirketlerin ulaşamayacağı ağlara, networklere ulaşıyor, elçiliklere, ticari ataşeliklere ulaşıyor. Böylece ihracat yapmak isteyen firmamıza rakip firmayla ilgili veya iş yapmak istediği firmayla ve pazarla ilgili bilgiler veriyor. Pazarların durumu hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor. Bu, firmalarımız için olağan üstü bir destektir. Bu konuda firmaları-

Mersin Oda ve Borsaları tek ses oldu

M

kiye’de Kalkınma Ajanslarının kurulmasına öncü olan kurum MTSO’dur ve AB dokümanlarında Odamıza bu anlamda atıfta bulunulmuştur. Geçmişte nasıl ki Kalkınma Ajanslarının kurulmasına öncülük ettiysek, bugün de Kalkınma Ajanlarının Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezlerinin kurulmasına da öncülük ediyoruz. 28 Haziran’da Nevşehir, 12 Temmuz’da Bursa’da tüm Kalkınma Ajanslarına TBİM’i anlatacağız. Mersin iş dünyası için gurur duyulacak bir durumdur.

dar güçlü bir temsil fırsatı bulduğumuz böyle bir dönemde – meslek odalarımızın ve kentin tüm dinamiklerinin birlikte hareket etmesinin büyük yarar getireceğine inanıyoruz.” Kızıltan: Bölgesel Kalkınma Stratejisi ortaya koymalıyız” TOBB Genel İdare Kurulu Üyeliği, Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkan Yardımcısı ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise toplantıdaki konuşmasında Çukurova’nın Marmara Bölgesi’ne alternatif olarak gösterilmesine dikkat çekerek, bölgesel kalkınma vurgusu yaptı. TOBB seçimleri döneminde 15 günlük başkan olmasına rağmen iyi bir ekiple birlikte hareket edip güzel çalışmalara imza attıklarını vurgulayan Başkan Kızıltan, “Mersin’deki ilçe Oda ve Borsalarımızla güçlü bir diyalog kurduk ve Ankara’da önemli temaslarda bulunup lobi faaliyetlerini yürüttük. İstemez-

seniz başarı da gelmiyor. Mersin’in TOBB yönetiminde ve önemli kurullarda görev alması gerektiğini her platformda anlattık. Sonuçta böyle güzel bir tablo ortaya çıktı” dedi. Hep birlikte güzel başarılara imza atılacağına şüphesi olmadığını dile getiren Kızıltan, sözlerini şöyle tamamladı: “Ancak bu da yeterli değil. Bundan sonrasında çalışmalarımıza komşu illerdeki Odalarımızla birlikte devam etmeliyiz. Çukurova, Marmara’ya alternatif bir bölge olarak görülüyor. Komşu illerdeki Oda ve Borsalarla sık sık bir araya gelip Bölgesel Kalkınma Stratejisi’ni ortaya koymalıyız. Mersin, Güneydoğu’dan İç Anadolu’ya kadar geniş bir hinterlanda hizmet veriyor. İçeride bizler el ele verip hinterlandımıza daha iyi hizmet verebilmekadınaçalışmalı,ardındanhinterlandımızdaki temsilcilerle birlikte bölgeyi güçlendirmek adına hareket etmeliyiz. Dolayısıyla Mersin’in imkanlarını da artırıp güçlendirmeliyiz.”


4

YIL: 20 | SAYI: 356 | 24 Haziran - 7 Temmuz 2018 | www.mtso.org.tr

Tarım ve tekstil ile öne çıkan ülke:

üretiminde, Karaçi’nin Korangi bölgesi deri üretiminde ve Karaçi değerli taş ve mücevher üretiminde küme oluşturmuştur. Bunlara ilave olarak yeni bölgeler oluşturulması planlanmaktadır. Bu bölgelerin alt yapısı ilgili şehir ve sektörler tarafından tesis edilecektir. Bölgelerin kapsamında eğitim faaliyetleri, laboratuvar hizmetleri, test etme faaliyetleri, girdiler için ortak depolama faaliyetleri, aksesuarlar ve tamamlayıcı ürünlerin üretimi ve verimli olduğu yerlerde ortak pazarlama yapma faaliyetleri de gerçekleştirilecektir. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

T

Ekonomik büyümesinde tarım ve tekstilin önemli yer tuttuğu Pakistan’da pamuk ve yün dokumacılığı, hazır giyim sanayi, deri ve deri mamulleri temel endüstri ürünleri arasında yer alıyor. Pek çok üretim malı açısından kendi kendisine yeterli olan Pakistan’da kimyasal madde üretimi de giderek gelişiyor. Yatırımcı açısından yatırım için öne çıkan sektör olarak da kronik enerji darboğazı nedeniyle enerji sektörü gösterilebilir.

ürkiye ile Pakistan arasındaki iyi ilişkiler, dostluk Kurtuluş Savaşı yıllarına dayanır. Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi ve modern bir devlet kurma başarısının Pakistan halkı için esin kaynağı olduğu söylenebilir. Pakistan’ın bağımsız bir devlet olarak kurulduğu 1947 yılından itibaren iki ülke arasındaki ilişki yakın dostluk ve kardeşlik anlayışı temelinde şekillenmiştir. Türkiye ile Pakistan, uluslar arası platformlarda da birbirini desteklemektedir. Pakistan’da 100’den fazla Türk firması faaliyet gösterir. Türk yatırımları ağırlıklı olarak enerji, finans, altyapı projeleri ve müteahhitlik sektörlerinde yoğunlaşır. 2016 yılı Haziran ayı itibariyle ise Türkiye’de 158 Pakistan sermayeli firma bulunmaktadır. Bu firmalar ise ağırlıklı olarak elektronik, telekomünikasyon, makine, ticaret ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterir. Turizm açısından bakıldığında ise rakamların istenilen seviyelerde olduğu söylenemez. Pakistan’dan Türkiye’ye gelen turist sayısı son yıllarda artış gösterse de yeterli değildir. 2014 yılında 48 bin 420 olan Pakistanlı turist sayısı 2015’te 59 bin 700’e yükselmiştir. Türkiye 004 yılından bu yana Pakistan’a kalkınma yardımında bulunmaktadır. Coğrafi konum Pakistan, Güney Asya’da yer almakta olup, doğusunda Hindistan, güneyinde Hint Okyanusu, güneybatısında İran, batı ve kuzeyinde Afganistan ile çevrilidir. Güneyinde yarı tropikal bir iklime sahip olan Pakistan’ın iç kesimlerinde ve yüksek kesimlerinde karasal iklim hakimdir. Pakistan’ın başkenti İslamabad’dır. Başlıca şehirleri; Karaçi, Faysalabad, Hiderabad, Gujranvala, Lahor ve Peşavar’dır. Siyasi ve idari yapı Pakistan, 1947 yılında bağımsızlığına kavuşarak İngiliz Hindistan’ından (British India) ayrı bir devlet haline gelmiştir. 1972 yılına kadar Batı Pakistan ve Doğu Pakistan (bugünkü Bangladeş) olmak üzere aralarında 1700 km mesafe olan iki bölümden oluşur. Pakistan, Bangladeş’in bu tarihte bağımsızlığını ilan etmesiyle bugünkü sınırlarına kavuşmuştur. Nüfus ve işgücü yapısı Pakistan dünyanın en kalabalık ülkeleri arasında dokuzuncu sırada yer alır. Resmi hesaplamalara göre Pakistan’ın nüfusu 2015 yılında 189,9 milyondur. Ülkenin nüfus artış hızı aile planlama programlarının da katkısıyla 1980’lerin başında yüzde 3’ten 2006 yılında yüzde 2’ye düşürülmüştür. Bununla beraber ülkede son nüfus sayımı 1988 yılında yapıldığı için nüfus ile ilgili rakamların kesinliği şüphelidir. Nüfusun yüzde 0,7’si başkent İslamabad’da yaşar. Pakistan’da çalışabilir işgücü nüfusun yüzde 33’ünü oluşturur. İstihdamın yüzde 43,7’si tarımda, yüzde

MTSO 06 CMYK

22,4’ü imalat sektöründe çalışmakta ve yüzde 33,9’u hizmetler sektöründedir. İşsizlik oranı yüzde 6,4 düzeyindedir. Doğal kaynaklar ve çevre Sindh bölgesinde hidrokarbon rezervleri geniş bir alana yayılır. Belucistan’da doğal gaz rezervleri bulunur. Bununla beraber bölgede merkezi hükümetin kontrolü zayıftır ve yerel aşiret liderleri çıkarılan doğal gazdan daha fazla hak talep eder. Bölgede ruhsat sahibi olan bazı yabancı sermayeli şirketler Marri ve Bugti gibi aşiretlerin engellemeleri yüzünden olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalmıştır. Belucistan’daki gaz taşıyan boru hatlarında, ülkenin diğer kesimlerinde de yapılan enerji kesintileri yüzünden sıklıkla arızalar meydana gelmektedir. Ülkede doğalgaz dışında az miktarda petrol, düşük kalitede kömür, demir, bakır, tuz ve kireçtaşı rezervleri mevcuttur. Ekonomik yapı Pakistan’ın ekonomik gelişiminde tarım sektörünün büyük payı vardır. Ülkede gayri safi yurt içi hasılanın yaklaşık yüzde 20’sini tarım sektörü oluşturur. Başlıca tarım ürünleri; pamuk, buğday, pirinç, şeker kamışı ve mısırdır. Pakistan’ın endüstriyel büyümesinde tekstil sektörü ağırlıklı rolü üstlenir. Pek çok tüketim malı açısından kendi kendine yeterli olan Pakistan’da pamuk ve yün dokumacılığı, hazır giyim sanayi, deri ve deri mamulleri, çimento, sağlık ürünleri ve şeker, meşrubat gibi işlem görmüş gıda maddeleri Pakistan’ın temel endüstri malları arasında yer alır. Ayrıca kimyasal madde üretimi de ülkede önemli bir gelişme göstermiştir. Ekonomik performans Pakistan ekonomisinin büyüme performansına dönemler itibariyle bakıldığında, 1980’ler boyunca yıllık ortalama yüzde 6 olan oranın 90’ların ilk yarısında yüzde 5, ikinci yarısında ise yüzde 4 olarak gerçekleştiği görülür. Ekonominin ve ihracatın sadece pamuk-tekstil ve buğday üçlüsü olarak son derece dar bir tabana sıkışmış olması, ülke ekonomisini doğal olarak dış şoklara ve dalgalanmaların etkilerine açık ve ‘kırılgan’ hale getirir. Kamu açıkları ve dış açıklar gibi makroekonomik dengesizlikler de istikrarlı ve yüksek büyüme oranlarının önündeki en ciddi engel olarak durur. İmalat sanayi ise, 11 Eylül 2001 saldırısından sonra geniş çaplı bir bunalıma girmekle birlikte, hemen ertesinde lağvedilen Amerikan yaptırımları ve sektöre açılan yeni krediler sayesinde toparlanma yoluna girer. Bu alandaki en büyük sorun, Hindistan ile girilen siyasi ve askeri gerginliktir. Gerginlik, bu bölgede (Afganistan ve terör eylemleri sorunlarının ön plana çıkması nedeniyle) ikinci plana düşmüş gibi görünmesine karşın, sürekli bir ‘potansiyel

rahatsızlık kaynağı’ olarak ortada durur ve ekonomik performansın üzerinde olumsuz etki yaratır. Pakistan’ın kalkınma programlarının uygulanmasında, uluslararası finans kuruluşları önemli rol oynar. IMF ile çeşitli anlaşmalar ve stand-by düzenlemeleri yapılır. IMF’nin Pakistan’a sağladığı “standby” kredileri, likidite sıkışıklığına önemli bir rahatlama getirmiştir. Bu kredilerin Pakistan ekonomisine sağladığı diğer önemli dolaylı katkı ise, Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası gibi uluslararası finansal kuruluşlar ile diğer uluslararası ve ulusal kredi kuruluşlarının ve uluslararası yatırımcıların Pakistan’ın mali güvenilirliği konusundaki tereddütlerini bir ölçüde gidermiş olmasıdır. Bu çerçevede, söz konusu uluslararası finans kuruluşları Pakistan’a yönelik kredi hatlarını hayata geçirmeye başlamıştır. Pakistan yıllardır iç siyasi ihtilaflara maruz kalan, yabancı yatırımları düşük düzeyde olan ve sanayi ürünleri ihracatı gittikçe azalan bir ülkedir. Bütçe açığı, yüksek enflasyon oranı ve yetersiz döviz rezervleri hükümeti 2008 yılı Kasım ayında IMF ile bir Standby Anlaşması yapmaya zorlamıştır. Ülkede 2004-2007 yılları arasında ciddi seviyede elektrik sıkıntısına rağmen sanayi ve hizmet sektörlerinin katkısı ile GSYİH büyüme yüzde 6-8 aralığında seyretmiştir. 2001 yılından itibaren fakirlik yüzde 10 azalmış ve hükümet kalkınma harcamalarını düzenli olarak artırmıştır. Pakistan Rupisi siyasi ve ekonomik istikrarsızlık yüzünden önemli oranda değer kaybetmiştir. Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Pakistan yabancı yatırımlar konusunda liberal bir politika izlemeye devam ediyor. Bu durumun sebepleri arasında IMF gibi uluslararası örgütlerin etkisi, politik istikrarsızlık ve yüksek terörist saldırı riski yüzünden yatırımcıların tedirgin olması gösterilebilir. Ülkede yatırım konusunda az sayıda sınırlama mevcuttur ve pek çok sektör için cömert teşvikler sağlanmaktadır. 2015/16 döneminde ülkeye 1,2 milyar dolar civarında yabancı yatırım gelmiştir. Ülkedeki en önemli yabancı yatırımcı ülke ABD’dir. Ülkede önemli özelleştirmelerin hızla yapılmaması ve güvenlik konusundaki problemler yabancı yatırımların önündeki en büyük engeldir. Çin, Pakistan’daki en önemli yatırımcılardan biri olmaya devam etmektedir. Çin’in yatırımlarının çoğunluğu altyapı projelerine yöneliktir. Ortadoğu ülkeleri de özelleştirme projeleri devam ettiği sürece önemli yatırımcılardan olmaya devam edecektir. Çok sayıda nakit zengini körfez kökenli firma, ülkede büyük yatırım projeleri ile ilgilidir. Hükümet yeni Gwadar Limanı’nda bir endüstri bölgesi kurmayı planlamaktadır. Bu bölgenin yeni bir

havalimanı ve karayolu bağlantısıyla Orta Asya ve Çin’e yönelik olması düşünülüyor. Enerji sektörü özellikle Pakistan’ın kronik enerji darboğazı yüzünden yabancı yatırımcılar için gelecek vadeden bir alan. Ülkedeki serbest bölgeler (Özel Ekonomik Bölgeler) Pakistan, kümeleşmiş sanayi (Industrial Clusters) bölgelerini korumaya ve geliştirmeye önem vermektedir. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü-UNIDO ile işbirliği içerisinde bu bölgelerin geliştirilmesine önem verilmektedir. Gujrat Elektrikli Fan üretiminde, Vezirabad mutfak eşyaları-çatal-kaşık takımları üretiminde, Lahor, dokuma kumaş

Ticareti etkileyen kültürel faktörler Pakistan’da Ramazan ayı süresince randevuların alınmamasına özen gösterilmelidir. Pakistan iş kültüründe açık kapı politikası geçerlidir. Toplantılarda dahi kapılar herkese açık tutulmakta ve beklenmedik müdahaleler olabilmektedir. Toplantılara zamanında ve hazırlanmış olarak gidilmelidir. Pakistan’daki özel sektör firmaları uluslararası şirketlerin çalışma stiline alışkın olduklarından zamanlamaya çok fazla önem verirler. İş görüşmelerinde ilk tanışmadan sonra kartvizit değişimi yapılır. Üniversite derecesi veya profesyonel unvanlar gibi sosyal statü gösteren bilgilerin kartvizitte olması faydalıdır. Şirketlerde hiyerarşik bir yapı vardır. Kararlar şirketin en üstteki kişisi tarafından alınmaktadır. Kararlara çok yavaş adımlarla ulaşılır. Karşı tarafı hızlı karar alması için aceleye getirmek kaba bir davranış olarak kabul edilir. Pasaport ve vize işlemleri Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Resmi tatiller Sabit günler 23 Mart (Pakistan Günü) 1 Mayıs (İşçi Bayramı) 14 Ağustos (Bağımsızlık Günü) 6 Eylül (Savunma Günü) 11 Eylül (Quaid-e-Azam’ın Ölüm

Yıldönümü) 9 Kasım (İkbal Günü) 25 Aralık (Quaid-e-Azam’ın Doğum Günü) Değişken günler Pakistan’da dini bayramlar Kandiller Aşure günü Çalışma saatleri Kamu Kurumları : (Cumartesi-Perşembe) 09.00-14.00 Özel Sektör : (Cumartesi-Perşembe) 09.00-14.00 Bankalar : (Pazar-Perşembe) 09.00-13.00 (Cumartesi) 09.00-12.00 Mağazalar : (Cumartesi-Perşembe) 10.00-18.00 Pakistan’da Cuma günü haftalık tatildir. Kullanılan lisan Urduca Pakistan’ın ulusal ve uluslararası ticari dilidir. Resmi diller İngilizce ve Urduca’dır. İş adamları yazışmalarında iki dili de kullanabilirler. Urdu dili Hintçe diline çok yakındır, ancak Arapça alfabesinin değişikliğe uğramış şekli ile yazılır. Urdu dili Hintçeden daha fazla Arapça ve Farsça kelimeye sahiptir. Yerel ölçü birimleri Pakistan’da tartı ve ölçülerde metrik sistem kullanılır. Telefon kodları Pakistan’ın ülke kodu 92’dir. Alan kodu; İslamabad için 51, Karaçi için 21 ve Lahor için 42’dir. İklim Pakistan iklim açısından çeşitlilik gösteren bir ülkedir. Kuzey ve kuzeybatı Pakistan’da kış mevsimi oldukça soğuk geçerken, bu bölgede Nisan’dan başlamak üzere yaz ayları çok sıcak geçer. En sıcak aylar Haziran ve Temmuz’dur. Bu aylarda Aşağı Indus Ovasında sıcaklık 50 derecenin üstüne çıkar. Karaçi Ovasında yer alan Sibi, dünyanın en sıcak bölgesi olarak bilinir. Pakistan az yağmur alan ülkelerdendir. En fazla yağış yaz mevsiminin sonlarında görülür. Kıyı kesimi dışında nem oranı da Pakistan’da oldukça düşüktür. Kaynak: Ekonomi Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı

Pakistan ülke analizi D

etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Pakistan ithalatı (2017) 2017 yılında 57,4 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Pakistan’ın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 15,38 milyar dolar ile Çin Halk Cumhuriyeti, 7,5 milyar dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri ve 2,8 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Türkiye, Pakistan pazarında 268,7 milyon dolar ve yüzde 0,47’lik payı ile 33. sırada yer alır. Ürün özelinde Pakistan’ın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 4,39 milyar dolar ile ilk sırada petrol veya bitümlü minerallerden oluşan ve biyodizel içermeyen orta dereceli yağlar ve müstahzarlar gelir. İkinci sırada 3,1 milyar dolar ile bitümlü minerallerden elde edilen petrol yağları ve ham petrol yer almaktadır. Bunları 3,01 milyar dolar ile bitümlü minerallerden elde edilen hacimce % 90’lık hafif yağlar ve petrol yağları veya müstahzarlar takip eder. Pakistan ihracatı (2017) Pakistan’ın toplam 21,87 milyar dolar ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke sırasıyla 3,56 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 1,63 milyar dolar İngiltere ve 1,5 milyar dolar ile Çin’dir. Türkiye, Pakistan’ın ihracatında 327,3 milyon dolar ve %1,49 payı ile 16. sırada yer alır. Ürün özelinde Pakistan’ın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 1,5 milyar dolar ile ilk sırada yarı öğütülmüş veya tamamen öğütülmüş pirinç, bu ürünü 1,29 milyar dolar hacim ile erkek veya erkek çocuk takımı (örme veya tığ işi, kayak toplulukları ve mayolar hariç); 811,9 milyon dolarlık hacim ile tek pamuklu iplik

(ağırlıkça >%85 pamuk) takip eder. Pakistan - Türkiye dış ticaret ilişkileri (2017) Pakistan’ın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 7,8 milyon dolarlık hacim ile demir veya çelikten eşya, (döküm ürünleri veya demir veya çelik tel hariç) gelmektedir. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Pakistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %1,1’ine karşılık gelir. Pakistan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 6,05 milyon dolarlık hacimle halılar ve diğer yer kaplamalarıdır (insan yapımı tekstil malzemelerinden, dokuma, tafting yapılmamış veya floklanmamış). Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Pakistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %0,34’üne karşılık gelir. Pakistan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 5,59 milyon dolarlık hacimle suyu filtrelemek veya arıtmak için kullanılan makine ve cihazlardır. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Pakistan ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %8’ine karşılık gelir. Pakistan’ın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 107,3 milyon dolar hacimle kot kumaşı (farklı ipliklerden imal edilmiş ağırlıkça >% 85 pamuk içeren ve ağırlıkça >200 g/m²) yer alır. Bu değer Pakistan’ın bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının % 22,25’ine karşılık gelir. İkinci sırada 28,6 milyon dolar hacimle pamuklu iplik (ağırlıkça >% 85 pamuk) yer alır. Pakistan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın %3,52’sine karşılık gelir. Ağırlıkça %85 pamuk içeren çok sayıda katlanmış pamuktan iplik, 23,6 milyon dolar hacimle üçüncü sıradadır ve Pakistan’ın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın % 18,29’una karşılık gelir.


5

YIL: 20 | SAYI: 356 | 24 Haziran - 7 Temmuz 2018 | www.mtso.org.tr

Mersin, kereste fiyatlarında avantaj elde etme hedefinde

Mehmet Ali Güldağ

MTSO 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı

Farklı yerleşim alanlarının yanı sıra sokak, mahalle, sanayi bölgesi ve OSB gibi ayrı yapıların içinde üretim yapmaya çalışan 1500 civarında sektör temsilcimiz bulunmakta. Bu nedenle ivedilikle sektörel sanayi sitesine ihtiyaç duymaktayız.

M

TSO 34 No’lu Komite Başkanı Mehmet Ali Güldağ, ağaç ve orman ürünleri sektöründeki hammadde sıkıntısını çözmek adına önümüzdeki süreçte bir dizi çalışma başlatacaklarını söyledi. Güldağ, en büyük sıkıntının hammadde yetersizliği nedeniyle yükselen fiyatlar olduğuna dikkat çekerek, yapacakları araştırmalardan istedikleri sonucu alabilmeleri halinde hem fiyatları aşağı çekmeyi hem de Mersin’i kereste hammadde temin merkezine dönüştürmeyi hedeflediklerini anlattı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 34 No’lu Ağaç ve Orman Ürünleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ali Güldağ, sektör sorunlarına dikkat çekerek bu sorunlara çözüm üretmek adına komitenin planladığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. İlk olarak hammadde fiyatlarına değinen Güldağ, Türkiye’deki ormanların korunması adına yürütülen çalışmalar nedeniyle hammadde fiyatlarının arttığını anlattı. Bu korumalara paralel yükselen hammadde fiyatlarını rekabetçi bir noktaya indirebilmek adına sektör temsilcilerinin yeni kaynaklar araştırdığını vurgulayan Güldağ, özellikle Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Son yıllarda Kolombiya, Estonya ve Litvanya’dan Türkiye’nin 3’te 1’i fiyatına tropikal ağaç ithal edildiğini tespit ettiklerini bildiren Güldağ şöyle konuştu: “Komitemiz ilk olarak son 5 yılda yapılan bir ve ikinci sınıf iğneli ve iğnesiz yapraklı ağaçlardan mamul kereste ithalat fiyatlarını araştıracak. Bunun için Odamızın desteğiyle çalışmaya başladık. GTİP numaralarına bakarak ihtiyacımız olan bazı cins kerestelerin Türkiye’ye maliyetini saptayıp uygun fiyatlarla sektörle buluşturulması adına çalışıyoruz.”

“Muadillerden sonuç alırsak kerestenin merkezi olabiliriz”

Kolombiya, Estonya ve Litvanya’da mevcut durumda kullandıkları ağaçların muadil cinslerine rastladıklarına

Sektör, güneş enerjisinde trafo yatırımlarının artmasını istiyor

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Eşref Akdoğan, güneş enerjisi sektöründe yaşanan sıkıntıları anlattı. En ciddi sorunu üretilen enerjiyi ulusal şebekeye bağlayacak trafoların yetersizliği noktasında yaşadıklarını bildiren Akdoğan, bu alandaki yatırımların artması adına gerekli lobi çalışmalarına ağırlık vereceklerini söyledi. Türkiye’nin en büyük cari açık kaynağının enerji olduğunu hatırlatan Komite Başkanı Eşref Akdoğan, “Maalesef enerjide dışa bağımlı bir ülkeyiz. Belki bu bağımlılığımızı kaldırmada yetersiz kalacaktır ama sınırsız ve ücretsiz bir kaynak olan güneşe yatırımın önünün açılması halinde bu açığımızın giderilmesine önemli katkılar sağlanabileceğine inanıyorum” dedi. Mevcut durumda Türkiye’de özellikle Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ciddi bir güneş potansiyeli bulunduğuna dikkat çeken Akdoğan, bu alanda yatırım için arazi ve yatırımcı bulunmasına rağmen EPDK’nın enerjiyi şebekeye aktaracak bağlantı noktası bulunmaması nedeniyle lisans vermemesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. Gelişen, büyüyen Türkiye’de enerjiye ihtiyacın her geçen gün daha fazla arttığını vurgulayan Akdoğan, “Mevcut bağlantı sayısı en az iki kat artırılması gerekiyor. Bu alandaki talep 10 birimse talebin güvenilir karışlanması için üretimin 12-13 birim olması gerekiyor. Oysa çok daha düşük. Hızla büyüyen ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması için acil çözüm bekliyoruz” diye konuştu. Bugün güneşli gün sayısı Türkiye’nin 3’te 1’i olmasına rağmen Almanya ve İngiltere’de dahi güneş enerjisine yatırımlarda ciddi kolaylıklar sağlandığına dikkat çeken Akdoğan, Enerji Bakanlığı’nın bu konuya daha hassas ve

MTSO 06 CMYK

çözümcül yaklaşması adına komite olarak gerekli lobi faaliyetlerini artırmayı planladıklarını söyledi.

“Yabancı kredi kullanımının önü açılmalı” Güneş enerji sektöründe yatırım noktasında bir takım iyileştirmeler yapılması gerektiğine de değinen Eşref Akdoğan, “2 Mayıs itibariyle devlet yabancı kredi kullanımının önünü kapattı. Bu da sektördeki bir diğer önemli sorun haline geldi. Bu durumun özellikle bizim sektörümüz açısından vakit kaybedilmeden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz” değerlendirmesini yaptı. Akdoğan devletin lisanssız elektrik üretimine yönelik döviz ile kredi kullanımını kaldırması nedeniyle birçok firmanın zor durumda kaldığını belirterek, devletin biran önce dövizle kredi kullanımının önünü açması gerektiğini söyledi. Devletin 1 megavatlık lisanssız üretime izin vermesinin ve 13,3 cent üzerinden alım fiyatı belirlemesinin ardından birçok yatırımcının sektöre girdiğini anlatan Akdoğan, firmaların bu yatırımların bir kısmını TL üzerinden bir kısmını da döviz kredileri ile finanse ettiğini anlattı. Yatırımcıların sürekli yeni yatırımlar yapmasına rağmen devletin birçok noktada karar değiştirdiğine dikkat çeken Akdoğan, sektörle ilgili önce panel kısıtlaması geldiğini, akabinde yabancı yatırım teşviklerinin kaldırıldığını, daha sonra da yerli montajı desteklemek adına gözetim vergisi gelmesinden dolayı yurt dışından panel getiremez olduklarını kaydetti. Türkiye’de de yeterli kapasite olmadığından bir kısım gözetimleri ödemek zorunda kaldıklarını vurgulayan Akdoğan, “En son geçtiğimiz yılın ortalarında 31 Aralık 2017’ye kadar biten santrallerin eski iletim hattı bedelinden, yenilerin 4 katı fiyattan fiyatlandırıla-

cağına dair bir genelge yayınlandı. Sektör temsilcileri de bunu bilmeden lisanssız projelerin çağrı mektuplarını satın aldı. Bu durumda ya santralleri 2018’e bırakacaklardı ya da 2017 yılında tamamlayacaklardı. Birçok grup 2017’de santrallerini tamamlamayı seçti” diye konuştu. Sektörün santralleri tamamlarken dünya genelinde de bir panel krizi oluştuğunu, Amerika’nın anti damping yapacağı söylentisiyle Çinli üreticilerin Malezya, Vietnam ve dünyanın birçok ülkesinde ürettikleri panelleri Türkiye’ye vermek yerine daha karlı Amerika’ya sattıklarını belirten Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu durumda Türkiye’de yetersiz kapasite olması nedeniyle panel krizi yaşandı. Bu esnada, devletin de santralleri ‘Aralık’ta bitireceksiniz’ demesinden dolayı maliyetler çok yükseldi. Bu yüzden birçok grup ileride döviz kredisi ile kısa vadeli kredilerini uzun vadeye çevirme planları yaparak TL veya döviz kredisi demeden ciddi şekilde kısa vadeli borçlandı. Santraller bitti ama yığılmadan kaynaklı TEDAŞ’ta kabuller MartNisan aylarını buldu. Bu esnada devlet yeni bir genelge ile döviz getirisi olmayanlara döviz kredisi kullandırmayacağını açıkladı. Fakat bizim döviz gelirimiz var. Genelgede ‘güneş enerjisi lisanslı santraller için’ diye bir ibare var. Türkiye’de 4 bin tane, yani yaklaşık 4 milyar dolarlık yatırım, lisanssız yapılmış durumda. Lisanslı yapılan 1 megavat bile yok. Bu hak lisanssız santrallere de tanınmalı ki sektördeki firmalar işlerini yürütebilsin.” “Sektör adeta kilitlendi” Şu an sektörün adeta kilitlendiğine dikkat çeken Akdoğan, birçok firmanın iflas aşamasına geldiğini, sektörde sürekli yeni iflaslar duymaya başladıklarını söyleye-

da dikkat çeken Mehmet Ali Güldağ, “Bu ürünlerin mevcut durumda GTİP numaraları belli değil. Yapacağımız çalışma ile bu ağaç türlerinin ihracatının önünü açıp bir GTİP numarası belirleyip getirebilmemiz halinde bu ürünlerin Türkiye’deki tek ithalatçısı bölgemiz olur. Uygun şartları sağlayabilmemiz halinde limanımıza bağlı lojistik gücümüzü de kullanarak oldukça uygun fiyatlarla hammadde temin edip tüm Türkiye’ye bu ürünü satabiliriz. Bu sayede Mersin’i kereste hammaddesinin merkezi haline getirebiliriz” diye konuştu. Saptadıkları yeni ağaç türlerinin Latince karşılıkları ve Türkiye’deki karşılıklarını bulmak adına çalışacaklarını bildiren Güldağ, “Böyle bir çalışmayı bireysel ithalatçıların yürütebilmesi mümkün değil. Bu noktada Oda’nın desteği çok önemli. Hep birlikte bölgemizi kerestecilikte güçlendirebiliriz” değerlendirmesini yaptı. Kereste ithalatında ithalat yapılan bölgenin tarihi geçmişinin büyük önem taşıdığına da dikkat çeken Güldağ, “Bu nedenle araştırmalarımızı çok yönlü sürdürüyoruz. Örneğin geçmişinde savaş olan bir bölgeden ithalat yaptığımız zaman ürünlerin içinden şarapnel parçaları çıkabiliyor ve kullandığımız makinelerin tamamen bozulmasına yol açabiliyor” diye konuştu. “Farklı enlem ve boylamları araştırıyoruz”

Ülkedeki hammadde sıkıntısı nedeniyle Türkiye’nin yakın çevresindeki ormanlara yöneldiklerini ancak bu ormanların da tükenmeye başladığını dile getiren Mehmet Ali Güldağ, şu bilgileri verdi: “Mevcut durumdaki işletmelerimizin ürün sertifikalarının altyapısı içinde bulunduğumuz enlem ve boylamda yetişen ağaçlar üzerine kurulu. Bu nedenle bölgemizde yetişen kerestelerin kullanımı önem taşıyor. Ancak yakın coğrafyadaki hammaddede sıkıntı yaşanması nedeniyle farklı en-

rek, “Firmalar şu an döviz kredisi kullanamıyorlar ve bu yüzden zor durumdalar” değerlendirmesini yaptı. Devletin kuralları baştan belirlemesi ve süreç devam ederken kural değişikliğine gitmemesi gerektiğini vurgulayan Akdoğan, Mayıs’tan bu yana hiçbir şekilde kredi kullanamadıklarını, TL kredi faizlerinin yüzde 20-22’lere çıktığını ve tüm yatırımların durduğunu söyledi. “Tüpler gelişi güzel satılmamalı” Son olarak mutfak tüpü satışlarına değinen Eşref Akdoğan, bu alanda da denetimsiz satışlar gerçekleştirildiğini bildirdi. Riskli bir sektör olması ve son dönemlerde artan terör olaylarında sıkça kullanılması nedeniyle çok sayıda denetim yapılmasına rağmen denetimsiz satışların önüne geçilemediğini ifade eden Akdoğan, “Bu noktada kaçak tüplerin toplatılması yerine cezaların artırılması daha etkili olacaktır. Hatta cezaların ana dağıtım firmalarına verilmesi etkiyi artıracaktır” değerlendirmesini yaptı. Doğalgazın yaygın kullanımıyla birlikte tüp sektöründeki satışların büyük ölçüde azaldığına da değinen Eşref Akdoğan, daralan Pazar nedeniyle sıkıntı yaşayan esnafın diğer taraftan haksız rekabette mücadelede zorlandığını vurguladı. Ana dağıtım bayilerinin ruhsatsız çalışan firmalara ürün vermemesi gerektiğini anlatan Akdoğan, aksi halde ruhsatlı çalışan firmaların zaman içinde rekabet edememeleri nedeniyle firmalarını kapatmak durumunda kalacağını, bunun yerine ruhsatsız çalışan firma sayısının artmasıyla birlikte tehlikenin de büyüyeceğini söyledi. Dağıtım firmalarının bayilerle tonaj sözleşmesi imzaladığını ancak son dönemlerde bayilerin daralan piyasalar nedeniyle bu tonajlara ulaşamaması nedeniyle bayilerin haksızlığa göz yumar duruma geldiğini kaydeden Akdoğan, bu noktada da devletin denetimleri artırmasını beklediklerini anlattı.

lem ve boylamlardan alım yapılması zorunlu hale geldi. Bir yandan uygun fiyat araştırmamız devam ederken diğer yandan da mevcut sertifikalarımızla uyum gösterebilecek yeni ürünlerin araştırmasını sürdürüyoruz.” Hammadde fiyatlarını artıran bir diğer unsur olarak iklim şartlarını gösteren Güldağ, sert kışların da fiyat artışında etkili olduğunu belirtti. Soğuk iklim bölgelerinden ağaç ithal ederken çeşitli sorunlar yaşandığına değinen Güldağ, örneğin yoğun ihracat gerçekleştirilen Rusya gibi çok sert kış koşulları yaşanan bölgelerde kış aylarında ağaçların uyku döneminde yapılan kesimlerde ağaçların bünyelerindeki öz suyu atamadığını, bu nedenle kurtlanma, böceklenmeye yatkın olduklarını ve kimyasal reaksiyon maliyetlerinin çok arttığını söyledi. Güldağ, bu nedenle öncelikli çalışmalarının hammadde fiyatlarını düşürüp rekabetçi yapıyı güçlendirme yönünde olacağını dile getirdi. “Sektörel sanayi sitesine ihtiyacımız var”

Üzerinde duracakları bir diğer konunun sektörel sanayi siteleri olduğuna dikkat çeken Mehmet Ali Güldağ şöyle konuştu: “Sektörümüz bölgemizde faaliyetini dağınık olarak sürdürüyor. Farklı yerleşim alanlarının yanı sıra sokak, mahalle, sanayi bölgesi ve OSB gibi ayrı yapıların içinde üretim yapmaya çalışıyor. Gerek Mersin Ticaret ve Sanayi Odası gerekse Marangozlar Odası’na kayıtlı toplamda bin 500’e yakın sektör temsilcisi bulunmakta. Yeni teknolojilerle müteahhitlerin de yüzde 80’inin mobilyalarını kendi apartmanlarının altında yaptığı düşünülürse bu sayı 3 bine yaklaşıyor. Kent nüfusunun 1 milyon 200 bin dolayında olduğunu düşünürsek her 400 kişiden birisinin bu sektörde vergi levhası sahibi olduğu, her bir sektör temsilcisinin yanında en az 5 kişi çalıştığı düşünülürse her 80 kişiden birisinin bu sektörle teması bulun-

duğu söylenebilir. Ankara’da 1960’lı yallarda Ankara Belediyesi tarafından bu potansiyel görülerek çok daha az sayıda sektör temsilcisi bulunmasına rağmen Siteler adı altında mobilyacılar sitesi kuruldu ve bugün Türkiye’de marka haline geldi. Sanırım bu veriler Mersin’in de bu alanda bir branş sitesine ivedilikle ihtiyaç duyduğunu gözler önüne sermektedir. Komite olarak üzerinde duracağımız en önemli ikinci konu budur. Sektörel sanayi sitesi kurulabilmesi adına lobi çalışmalarına ağırlık vermek.” “Montanlı işlerde birlik olabiliyoruz”

Sektör çalışanlarını da değerlendiren Mehmet Ali Güldağ, sektörün kapasitesinin çok yüksek olduğunu belirterek, en sevindirici özellik olarak ise büyük kapasiteli işler geldiğinde tüm sektör temsilcilerinin birleşip birlikte hareket edebilmesini gösterdi. Bu özellik nedeniyle kapasitenin mevcudun çok üzerine çıkabildiğini kaydeden Güldağ, sektör temsilcilerinin yeniliğe, teknolojiye de büyük ilgi duyduğunu, bu nedenle bir sanayi sitesi kurulması halinde iyi bir sinerji yakalanıp gerek yatırımların bu birliktelikle çok daha fazla artabileceğini gerekse daha büyük çaplı işlere imza atılabileceğini belirtti. En büyük hayalinin ortak girişim işletmeleri oluşturabilmek olduğuna değinen Güldağ, “Dünyada bunun çok güzel uygulamaları var. Neden biz de Mersin’de gerçekleştiremeyelim. Sektörümüz böylesi bir uygulamaya oldukça yatkın” ifadelerini kullandı. Yeni iş alımları için birebir temas kurulmasının büyük önem taşıdığını da vurgulayan Güldağ, sektör temsilcileriyle birlikte katılabildikleri kadar çok sayıda fuara katılmak istediklerini de anlattı. Ancak önceliklerinin sektörün en büyük fuarları arasında yer alan Amerika’daki Illinois Fuarı’na katılım olduğunu belirten Güldağ, “Çalışmalarda fiziki gözlem, yerinde temas çok önemli. Telefonla, fotoğraflarla ya da sosyal medya üzerinden kurulan iletişim yanıltıcı olabiliyor” değerlendirmesini yaptı. Bu noktada kerestenin yerine geçebilecek yenilikçi malzemeler aradıklarını da anlatan Güldağ, bu konuya yönelik fuarları araştırdıklarını da sözlerine ekledi.

Eşref Akdoğan

MTSO 37 No’lu Enerji Üretim ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

Güneş enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalar Mayıs ayından bu yana döviz kredisi kullanamıyor ve bu yüzden iflas noktasına geldiler. Bu duruma acil çözüm üretilmesini bekliyoruz.


6

YIL: 20 | SAYI: 356 | 24 Haziran - 7 Temmuz 2018 | www.mtso.org.tr

ÇUMİTAŞ, inovatif ve niş ürünleriyle dünya pazarlarını hedefliyor

Mustafa Yapıcı Çukurova Makine İmalat ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü

S

Yarım asırlık tecrübesi, güçlü teknolojik altyapısı, deneyimli ar-ge personeli ile yüksek teknoloji ve teknolojik ürünlere yönelen ÇUMİTAŞ, inovatif ve niş ürünleriyle dünya pazarlarındaki gücünü artırmayı hedefliyor. Bugün Rusya ve Hindistan’da bazı firmalar iş makineleri imalatını, ÇUMİTAŞ’tan satın aldıkları teknolojilerle gerçekleştiriyor. Firmanın önümüzdeki süreçte ağırlık vermeyi planladığı alan ise savunma sanayi.

ektöre önce biçerdöver daha sonra traktör imalatıyla başlayan Çukurova Makine İmalat ve Tic. A.Ş (ÇUMİTAŞ), değişen konjonktür sonrasında iş makinesi üretimine yöneliyor. Kendi deneyimlerini Çukurova Grup bünyesindeki diğer şirketlerin tecrübesiyle birleştiren firma, müşterilerinden gelen talepleri de doğru okuyarak pazara sürdüğü teknolojik açıdan güçlü ürünlerle hızla yol alıyor. Bugün ekskavatörden forklifte, backhoe loaderden tekerlekli yükleyiciye kadar oldukça geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet veren firma, geliştirdiği kendisine özgü ürünlerle dünya pazarlarındaki gücünü artırmayı hedefliyor. 20 bin metrekaresi kapalı toplam 110 bin metrekare alanda üretim yapan ÇUMİTAŞ, çalışmalarını 186 kişi ile sürdürüyor. Üretiminin yüzde 85’ini 35 ülkedeki bayileri aracılığıyla ihraç eden firma, savunma sanayi adına geliştirdiği iş makineleri ve gerçekleştirdiği teknoloji transferleriyle sektöründe bir adım öne çıkıyor. Firma Genel Müdürü Mustafa Yapıcı, ÇUMİTAŞ’ın dünden bugüne gelişimini, karşılaştıkları zorlukları ve bu zorluklar karşısında neler yaptıklarını MTSO Haber Gazetesi için şöyle anlatıyor: “Çukurova Forklift, Türkiye’de marka oldu” Firmamız Traktör ve biçerdöver fabrikası olarak 1968 yılında faaliyete başlamış. O yıllarda John Deere lisansı ile üretim yapılıyordu. Ürünler ağırlıklı olarak Irak ve İran’a ihraç ediliyordu. Ancak İran ile Irak arasında 1980’lerde çıkan savaş sonrasında bizim satışlarımız da sekteye uğramaya başladı. Savaş oldukça uzun sürmüş ve fabrika sıkıntıya girmişti. Bir süre sonra satışlar tamamen durmuştu. Yaşadığımız kötü tecrübeyle görmüştük ki gerek tek bir pazara odaklanmak gerekse tek bir ürüne odaklanmak ciddi riskleri de beraberinde getiriyor. Bunun üzerine arayışlar başladı. O döneme kadar yurtdışındaki bir markanın lisansı ile üretim yapmıştık. Bu kez yerli üretim hedefliyorduk. Bizim firmamız sıkıntı yaşamıştı ama bağlı bulunduğumuz Çukurova Grup oldukça güçlüydü. Bu grubun 1940’tan beri lokomotif şirketleri arasında yer alan bir pazarlama şirketi, dünyaca ünlü Caterpillar iş makinelerinin satışını gerçekleştiriyor, satış sonrası hizmet veriyordu. Bu nedenle sektördeki iş makinesine olan talebi tespit etme imkanımız oldu. Bu sektörde grubun ciddi bir tecrübesi vardı. Biz de elimizdeki John Deere lisansı ile gerçekleştirdiğimiz üretimden kalan ciddi bir teknolojik altyapıya ve güçlü üre-

MTSO 06 CMYK

tim tecrübesine sahiptik. Şirket yönetimi bu altyapı ve üretim tecrübesini kullanıp yerli iş makinesi üretimine başlama kararı aldı. İmkanları doğru değerlendirmek, doğru adımları, zamanında atabilmek önemliydi. 1985’li yılların sonunda lastik tekerlekli yükleyici, ekskavatör, yol süpürgesi, yol silindiri, bekoloder, forklift gibi değişik iş makinesi ve endüstriyel makinelerin yerli üretimine başladık. Forklift ilk yıllarda ve daha sonraki uzun yıllar boyunca fabrikayı sırtlayan ürün oldu. Çukurova Forklift (ÇF Forklift) markası yıllar içerisinde Türkiye genelinde jenerik bir marka haline geldi. Dönemin ihtiyaçlarına göre ürün çeşitlemesine gitmiştik. Proje bazlı çalışmaları da beraberinde yürütüyorduk. “Yeni sektör cesur olmayı gerektirdi” Kendimizi bambaşka bir sektörde bambaşka bir çalışma sistemi içinde bulmuştuk. Artık daha cesur olmamız gerekiyordu. Bugüne kadar lisanslı üretim yapıyor olmamız nedeniyle sınırlarımızın dışına çıkamıyorduk. Tasarımda bir değişiklik, iyileştirme ve hatta üretimde bir hata tespit etsek dahi onun düzelmesi için yurtdışına rapor yazıyor, gelen yanıt olumsuz olursa aynı hatayı devam ettirip üretimde değişime dahi gidemiyorduk. Oysa durum şimdi tamamen değişmişti. Kendimizi oldukça özgür hissediyorduk. Üretmek istediğimiz ürünlerin, çeşidinden tasarımına, üretim modeline kadar her aşamayı kendimiz belirliyorduk. Bu ciddi bir rahatlama getirmesi yanında omuzlarımızda çok ciddi bir yük de oluşturuyordu. Hata yapma imkanımız kalmamıştı. Hata yapmamız halinde sorumlusu da muhatabı da doğrudan bizdik. Firmanın geleceği yeni üretilecek ürünlere ve üretilen ürünlerin kalitesine bağlı idi. Bu nedenle Ar-Ge’ye ve kaliteye çok daha fazla önem vermeye başlamıştık. En doğrusunu yapabilmek adına gece gündüz çalışmaya başlamıştık. Yurtiçi ve dışındaki araştırmalarımızı artırmıştık. Hatta yıllar sonra üniversite bilgilerimi ve konularını tekrar tekrar çalışmak durumunda kaldığımı hatırlıyorum. Bu yeni durumun, mücadelenin tecrübemizi, birikimimizi daha da artırıp, firmamızı üst noktalara çıkarmaya yardımcı olduğunu söyleyebilirim. Araştırma ve çok çalışma bugünkü yenilikçi ürünlerimizin temelini de attı. “Türkiye’de ilklere imza attık” Yürüttüğümüz araştırmalar sonucu ortaya koyduğumuz ürünlerle 3 adet patentimiz oldu. Tür-

kiye’nin ilk dizel ve elektrikli forkliftini, geleceğin teknolojisi olarak adlandırılan hidrojenle çalışan ilk forkliftini, yine Türkiye’nin ilk lastik tekerlekli yükleyicisini biz ürettik. Halen 2 çeşit paletli ekskavatör, 3 çeşit lastik tekerlekli yükleyici ve 4 çeşit backhoe loader üreterek, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerine Çukurova markası ile satıyoruz. Kompakt ekipman sınıfında dünyanın en büyük ve öncü firmalarından birisi olan Bobcat firmasına Bobcat markası ve renkleri ile backhoe loader üretiyoruz, Bobcat Markası ile Dünyanın çeşitli ülkelerine satılıyor. Anlaşmamız gereği 5 sene içerisinde yaklaşık 2 bin adet backhoe loader, Bobcat markası ile fabrikamızdan ihraç edilecek. Dünya markası bir firmanın 5 senelik anlaşma ile seri olarak ürünlerimizi alıp dünyaya satması yıllarca önem verdiğimiz kalitemizin geldiği seviyenin bir göstergesidir. Kalite politikamız; tüm dünyada rekabet edebilecek ürünler ile müşterilerimizin istek ve beklentilerini karşılayıp, beklentilerinin üzerinde bir kalite sistemi ile üretim yapmak ve hizmet sunmaktır. Bu felsefe kurumsal kültürümüzün temelini oluşturur. Çalışan tüm elemanlarımız kalite sisteminin bir elemanıdır. Türkiye’de ilkleri başaran bir firma olarak hala ilkleri yapmaya devam ediyoruz. Son dönemde çok yeni bir ürünümüz çıktı. Türkiye’nin hızlı ve kendinden zırhlı ilk backho loaderini biz ürettik. Bu ürünün dünyadaki ikinci üreticisi olduk. Bu backhoe loaderin kullanım alanı öncelikli olarak savunma sanayi. Ürünümüzü geçen hafta Fransa’da dünyanın en büyük Savunma Sanayi fuarlarından birisinde tanıttık. Beklediğimizden çok daha fazla ilgi gördü. Geçmiş yıllarda ürün yelpazemizi değiştirip genişlettiğimizde yolumuza uzun süre standart ürünlerle devam ettik. Ancak gördük ki bu ürünlerle devam etmemiz halinde çok yoğun rekabet ortamında ve büyük oyuncuların arasında fark oluşturamayacağız. Ardından yaptığımız toplantılarda nasıl fark yaratabileceğimizi düşünerek niş ürünlere yönelme kararı aldık. Ama elbette standart ürünlerimizin üretimi de devam edecek. Onlar için de her zaman son teknolojiyi araştırmaya ve kalitemizi korumaya ve geliştirmeye devam edeceğiz. Bunun yanında sektörde ihtiyaç olan ve üretimi dünyada da yaygın olmayan, tasarımı, üretimi zor, yüksek teknoloji ürünlerini de araştırmaya devam edeceğiz. İşte hızlı ve zırhlı backhoe loder de bu anlayış ve arayışın sonucu doğdu.

“Savunma sanayi ihtiyaçlarını araştırdık” Aylık olağan değerlendirme toplantılarımızda zaman zaman beyin fırtınaları yapıyoruz. Böylesi bir toplantıda farklı ne yapabileceğimizi düşünürken savunma sanayinin ihtiyaçlarını gözden geçirmeye başladık. Zırhlı Backhoe loder öncesinde Ankara merkezli bir firma ile ortaklaşa savunma sanayi amaçlı, uzaktan kumadalı zırhlı lastik tekerlekli yükleyici üretiyorduk, işbirliğimiz ve üretimimiz devam ediyor. Halen ordumuzda ve emniyet teşkilatında 100’e yakın araç faal olarak kullanılıyor. Bu çalışmalar bize farklı bir tecrübe kazandırdı. Ordunun ihtiyaçlarını daha yakından görme fırsatımız oldu. Türkiye’de ve Dünyada ticari ve standart olarak üretilen backhoe loaderlerin savunma sanayinin beklentilerini tam karşılayamadığını tespit ettik ve sadece savunma sanayine uygun, savunma sanayinin tüm ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayabilecek bir araç projesi geliştirmeye karar verdik. Her türlü arazi şartlarında çalışabilecek ticari araçlardan çok daha hızlı ve güçlü bir araç. Kendi bünyemizdeki Ar-Ge ekibimiz hemen hazırlıklara başladı. Projeler çizildi ve bu projenin hayata geçmesi için teknik çalışmalar başladı. Ekstra bir yatırım gerekmiyordu çünkü mevcut teknolojimiz ve personel kapasitemiz bu projeyi hayata geçirmek adına yeterliydi. Sonunda 220 beygir gücünde, saatte 85 kilometre hıza ulaşabilen, her türlü arazi şartlarında çalışabilecek zırh korumalı bir backhoe loader ürettik. Bu makine aynı zamanda tüm fonksiyonları 1,5 km uzaktan kontrol edilebilen, insansız kullanıma da olanak tanıyan bir araç oldu. Talep gelmesi halinde mayın koruma sistemini de ekleyebileceğimiz bu aracı sıfırdan biz tasarladığımız için istenilen eklemelerin tümünü yapmamız mümkün. “Seri üretim 2019’da” Yurtdışında Türki Cumhuriyet-

lerden Rusya’ya, Afrika’dan Güney Amerika’ya, Avrupa’ya kadar geniş bir yelpazede 35 bayimiz var. Bu bayilerimiz aracılığıyla yurtdışındaki zırhlı askeri versiyon araç taleplerini ve yurtdışındaki üretimleri araştırdık. Dünyada böyle bir boşluk olduğunu gördük. Ardından yurtiçindeki talepleri araştırdık. Savunma Sanayi Müsteşarlığına ürünümüzü anlattık. Sonunda ilk makinemiz piyasaya çıktı ve fuarda tanıtma fırsatı bulduk. Önümüzdeki 4-5 ayda arazi, yol ve tırmanma, performans testleriyle denemeleri tamamlayacağız. Ardından bir sorun tespit edilmesi halinde modifikasyon çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Planlarımıza göre 2019’da seri üretime başlamış oluruz. Buna benzer bir ürünü dünyada sadece bir İngiliz firması üretiyor. Ancak bizim ürünümüz çok daha hızlı ve yüksek teknoloji ile donatılmış. Tüm tekerlekleri hidrolik süspansiyonlu. Bu nedenle arazi şartlarına daha uygun. Görüş açısı oldukça geniş ve ferah. Kimyasal gaz açısından kabindeki pozitif basınç sistemi ile tam sızdırmazlık ve koruma sağlıyor. Biz bu aracı planlarken sadece Türkiye’yi hedeflemedik. Tüm dünya pazarlarına girmeyi hedefliyoruz. Bu kural yaptığımız tüm çalışmalar için geçerli. “2019’da şanzıman dışındaki tüm aksamlar yerli olacak” Mevcut durumda elektronik, programlama, yazılım da dahil olmak üzere aracın büyük bölümünü kendi bünyemizde üretiyoruz. Elektronik bir araç olduğu için aracın tüm hidrolik fonksiyonlarını elektronik olarak kontrol etmeniz gerekiyor. Bununla ilgili program ve yazılımların hazırlanması biraz zaman aldı ama sonunda istediğimiz sonuçlara ulaştık. Hidropnömatik süspansiyon sistemi ile ana hidrolik sistemin elektronik olması önemliydi. Bunların düzenlemeleri ve uyumlu olması da bizi zorlayan bölümler arasında yer aldı. Çalışmalarımızı 25 kişilik ana Ar-Ge ekibimiz ve bu ekibe destek veren yan çalışanlarımızla sürdürüyoruz. Mevcut durumda motor, şanzıman ve dingileri ithal ediyoruz ama hedefimiz 2019’da, motoru Türkiye’den temin etmek, dingilleri ve süspansiyon sistemini kendi tasarımımızla yerli olarak üretmek ve katma değer sağlayacak bir ürün oluşturup yurt dışına bağımlılığımızı azaltmak. Şanzıman dışındaki tüm aksamları yerli kullanmayı hedefliyoruz. “Fark yaratma hedefiyle çalışıyoruz” Çeşitli periyotlarla yaptığımız genel değerlendirme toplantılarında kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerimiz için fikir alışverişi yapıyor ve tartışıyoruz. Buna göre iş makinesi üretimi her zaman devam edeceğimiz ana ticari faaliyetimiz olacak. Sürekli gelişme, kalite Ar-Ge, verimlilik, inovasyon çalışmaları durmadan devam edecek. Ancak hedefimiz bunun yanında dünyada ses getirecek, lider olabileceğimiz ürünler üretebilmek. Çok iyi bir altyapımız var. Bilgi birikimimiz, güçlü ArGe’miz, mühendislik, yazılım, üretim kadromuz, teknolojimiz bu hedefimize ulaşabilmemiz adına en güçlü yönlerimiz. Eksik olduğumuz alanların da farkına

varıp bu alanlardaki açığımızı kapatma yoluna gidiyoruz. Örnek vermem gerekirse biz iş makinesi üreticisiyiz. Çok fazla otomotiv altyapımız ve tecrübemiz yok. Yeni ürünümüzde ve savunma sanayi alanında sadece iş makinesi tecrübesi ve altyapısı yetmiyor, ciddi otomotiv altyapısı ve tecrübesi de gerekiyor. Biz de bu eksikliği gidermek üzere otomotiv sektöründe çalışmış, tecrübeli 5 kişilik yeni bir ekip kurduk. Onların otomotiv sektöründeki tecrübesiyle bizim iş makinelerindeki tecrübemizi birleştirerek oluşturduğumuz sinerjiden yeni bir ürün ortaya çıkarttık. “2 ülkeye teknoloji sattık” Bundan sonraki hedefimiz de dünyada üretimi nadir yapılan ancak pazarın ihtiyacı olan ürünleri üretmek. İnovatif ve niş pazarlara girmek. Bugüne kadar zor günlerimizi her zaman teknoloji ve inovasyonla atlattık. Değişik dönemlerde gerek Türkiye’de gerekse dünyada yaşanan ekonomik krizler bizleri de etkiledi, zaman zaman ciddi darboğazdan geçtik. Bu sıkıntıları atlatabilmek adına Rusya ve Hindistan’a teknoloji transferi gerçekleştirdik. Yaptığımız lisans anlaşması gereği bu ülkelerdeki üreticiler bizim teknolojimizle iş makinelerini üretiyor. Son 5 yıldır teknoloji transferi ve ihracatı sayesinde kar eden bir şirket haline geldik. Zarardan çıkıp net kar yazan bir şirket olduk. Bunu nasıl başardığımıza da değinecek olursak elbette o firmalar gelip bizi bulmadı. Hangi firmaların bu teknolojiye ihtiyacı olabileceğini araştırdık ve bizzat ziyaret ederek üretimlerini kolaylaştırmaları ve firmalarına katma değer sağlaması adına bizim araç teknolojisine ihtiyaçları olduğu noktasında ikna ettik. Farkındalık oluşturduk ve bu firmalar bizim teknolojimizi satın alıp kullanmaya başladı. Tüm bu çalışmaların ve başarının arkasında birbirine güvenen, firmasına bağlı, azimli, fedakar, umutları ve hayalleri olan, hayallerinden vazgeçmeyen ve bu hayalleri gerçekleştirmek için çok çalışan, mücadele eden bir ekip var. Çok zor günler geçirdik, ancak çekirdek kadrodan hiç kimse bu zor dönemde şirketten ayrılmadı. İnandı, sabretti ve mücadele etti. İyi eğitim görmüş, genç, dinamik bir insan kaynağımız var. Buradan hareketle, çalışmalarımızı düşünen, sorgulayan, eleştiren, yaratıcı çözümler geliştirebilen elemanlarımızla bilim ve teknoloji odaklı dizayn ediyoruz. Biliyoruz ki; uluslararası arenada rekabetçi olabilmenin ve ekonomik büyümenin temel şartı katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretmektir. Bunu başarmanın yolu ise teknolojideki hızlı gelişmeleri takip etmek, inovatif bir düşünce anlayışıyla üretim yapmak ve bu ürünleri geliştirmek ile mümkün olacaktır. Ancak böyle geleceği şekillendirebilir, yeni iş modelleri yaratabiliriz. Her zaman bilimin, teknolojinin ve üretimin gücüne inanan bir ekip olduk. Bundan sonra da buna inanan bir şirket olarak yolumuza devam etme kararlılığı ve inancındayız. Bu sayede yurtiçinde ve yurtdışındaki satışlarımızı artırmayı hedefliyoruz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.