MTSO’dan TOBB Başkanına ziyaret >4’te
MTSO Sanat Galerisi’nde, sanatlı günler yeniden başladı
Turizm ekimizi orta sayfada bulabilirsiniz
>2’de
MTSO ÇAĞRI MERKEZİ 0 850 304 33 33
İşletmelerimiz de; vatandaşlarımız da manipülasyonlara ezdirilmemeli … Ayhan KIZILTAN
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | YIL: 20 17| SAYI: | SAYI: 360 298| 14 | 6-19 - 27 ARALIK Ekim 2018 2015
Lojistik sektörü navlun desteklerinin devamını bekliyor Bekir Şahin
MTSO 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Bekir Şahin, ekonomideki gelişimin özellikle ihracatla ivme kazanacağına dikkat çekerek ihracatı artıracak her türlü desteğin devam etmesini beklediklerini söyledi. Bazı taşımalarda navlun desteğinin kaldırıldığını hatırlatan Şahin, bu tür desteklere ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğini bildirdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Bekir Şahin, komite hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirme-
Enflasyonla mücadele için
topyekun seferberlik
ler yaptı. 41 No’lu Komitenin bu yıl faaliyete başladığını ifade eden Şahin, şöyle konuştu: “Geçmiş yıllarda MTSO bünyesinde, uluslararası taşıma ve yurtiçi taşıma yapan firmaların yer aldığı gruplarda faaliyet gösteriyorduk. Oysa bizim sektörümüzdeki arkadaşlar hem yurtiçi hem uluslararası taşıma yapıyor. Lojistiğin tüm alanlarına hizmet veriyoruz. Kara, hava, demiryolu ve denizyolu taşımalarımız var. Depolamadan paketlemeye lojistiğin tüm alanlarında hizmet veriyoruz.” > 7’de
Toptan gıdacılar yönünü yurtdışına çevirdi Muhsin Gökçe
MTSO 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi yönünü yurtdışına çevirdi. Sektör temsilcileri yurtiçinde yaşanan sıkıntıları dış pazarlardaki etkinliklerini artırarak aşma hedefinde. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Muhsin Gökçe, sektörde son dönemlerde yaşanan sıkıntıları ve bu sıkıntıları aşabilmek adına atmayı planladıkları adımları anlattı. Son dönemlerdeözellikledövizkurlarında yaşanan artışa paralel artan fiyatlar noktasında ciddi sıkıntılar
yaşandığına dikkat çeken Gökçe, girdi maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle belirli oranlardaki zamların doğal karşılanabileceğini, ancak yüzde 100 zammın hem sektöre hem de tüketicilere zarar verdiğini ifade etti. Bugün sektörde faaliyet gösteren firmaların fırsatçılar, stokçular ve yaşanan sıkıntılara karşı kendisini korumaya çalışan rüzgara direnen kesim olarak üçe ayrılabileceğini getiren Gökçe, “Bu dönemde yüzde 100 – 200 arası zam yapan fırsatçılara fırsat verilmemeli. Fırsatçılarla kendisini korumaya çalışan tüccar ayırt edilmeli.” > 7’de
E
Enflasyonla mücadele yurt genelinde başladı. Mücadeleye ekonominin tüm odaklarından tam destek geldi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan konuyla ilgili değerlendirmesinde, enflasyon gibi kapsamlı ve çok parametresi olan bir sorunun çözümünde kamu ve özel sektörün birlikte hareket etmesi gerektiği vurgusu yaptı.
nflasyonla Topyekûn Mücadele Programı kapsamında alınan kararlar belli oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı”nı ilgili bakanlar ve iş dünyası temsilcilerinin katıldığı toplantıyla açıkladı. Buna göre firmalar, yeni açıklanan logo ile birlikte ürünlerde asgari yüzde 10 indirim uygulayacak. 1 Ağustos’tan
geçerli olmak üzere bankalar yüksek faizle kullandırılan kredilerin faiz oranlarında yüzde 10 indirim yapacak. İşletmelerin kullanacakları TL cinsinden kredilere, yüzde 14’e kadar finansman desteği sağlanacak. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan da seferberliğe tam
destek vurgusu yaptı. Enflasyon gibi kapsamlı ve çok parametresi olan bir sorunun çözümünü, tek bir kurumdan beklemenin doğru olmayacağını vurgulayan Kızıltan, “Elbette bu hem kamunun hem de özel sektörün dayanışmasıyla mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Enflasyonla mücadele aslında, bu konunun ötesinde işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdilerle ya-
pılan bir mücadeledir” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde başlatılacak bir seferberliğin birçok sektör ve firmayı indirim günleri başlatmaya motive edeceğini anlatan Kızıltan, “Ancak bu arada elini taşın altına koyan iş dünyamızın da uzun süredir beklentisi olan KDV iade sürecinin hızlanması reel sektörü rahatlatacaktır” ifadesini kullandı. >5’te
İmalat sanayinde öne çıkan ülke:
Erdemli, Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi istiyor
Haksız fiyat artışlarıyla ilgili denetimler başlıyor
M F Orhan Sarı
Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
E
rdemli, tarımsal zenginliği ve turizm potansiyeli ile öne çıkıyor. Başta limon olmak üzere pek çok tarımsal üründe lider bir ilçe. Türkiye’nin narenciye üretiminin yüzde 40’ını, sebze üretiminin ise yüzde 25’ini gerçekleştiren Erdemli, ülkenin tarımsal ihracatına da önemli katkılar sağlıyor. Bu zenginliğin sanayi ile desteklenip katmadeğerinin artırılmasını isteyen Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO), ilçede Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasını istiyor. Yalnızca tarım değil, turizm de ilçe ekonomisi adına önem-
MTSO 01 CMYK
li sektörler arasında yer alıyor. Başta Kızkalesi olmak üzere çok sayıda kültürel mirasa evsahipliği yapan ilçedeki tesis yatırımı gün geçtikçe artıyor. İlçe ekonomisinin geliştirilmesi adına birçok yatırımı takip eden ETSO, özellikle ulaşımı kolaylaştıracak yol yatırımlarına öncelik veriyor. Çeşmeli – Taşucu Otoban Projesi ile Erdemli - Ayrancı yolu çalışmaları ise öne çıkan çalışmalar arasında yer alıyor. ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sarı, kent ekonomisini değerlendirip çalışmalarını MTSO Haber Gazetesi için anlattı. > 8’de
inlandiya sanayi altyapısının oluşumu Dünya Savaşı yıllarına dayanır. Bunda Rusya ile yapılan Barış Anlaşması’nın rolünün büyük olduğu söylenebilir. Anlaşma çerçevesinde savaş tazminatının gemi, makine ve ekipman olarak ödenme mecburiyeti sanayi altyapısının oluşumunu da beraberinde getirir. Metal ve mühendislik sanayinin hammaddesi demirin ve sanayi için gerekli enerji kaynağı petrolün Rusya’dan temini, buna karşılık söz konusu ülke ile yapılan uzun vadeli ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmaları ile sanayi üretiminin bu
Yerli Üretim Logo’su kullanılacak
>2’de
ülkeye satışı ve üretim fazlasının da diğer batı ülkelerine pazarlanması sanayi alt yapısının etkin kullanımını sağlar. Geçen gelişim süreci içinde ülke bugün büyük ölçüde endüstrileşmiş bir serbest piyasa ekonomisine sahip olur. Ekonomide özellikle imalat sanayinde başta ormancılık, metal işleme, tasarım/dizayn, telekomünikasyon ve elektronik olmak üzere son derece rekabetçi sektörlere sahiptir. Ancak Finlandiya ekonomisi, ülke nüfusunun düşük olmasından kaynaklanan kısıtlı pazar potansiyeli dolayısıyla dış pazara yönelik oluşmuştur. > 6’da
MTSO önceliği eğitime veriyor
>5’te
33 Meslekte belge zorunluluğu fiilen başladı
>5’de
ersin Valiliğince ilgili kamu kurumlarına içinde bulunduğumuz süreçte, vatandaşları ve firmaları sıkıntıya sokacak derecede fahiş fiyat artışı yapan işletmelere yönelik denetimlerin sıklaştırılması ve aşırı fiyat atışı yaptıkları tespit edilenlerin önce uyarılması, ardından ceza yazılması yönünde bir genelge yayınlandı. Türkiye genelinde mal ve hizmetlerde fahiş fiyat uygulayan veya ürünü stoklarında bekleten kişiler için gerekli tedbirler alınmaya başladı. Uygulamaya, Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesi esas alınarak başlandı. Kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, halkın mağduriyetinin önlenmesi ve haksız rekabetin önüne geçilmesi adına genelgede sıralanan adımlar ise şöyle: - Mersin sınırları içerisinde faaliyet gösteren esnaf, firma ve her türlü işletme tarafından sunulan mal ve hizmetlerin haklı bir neden olmaksızın fiyatları yükseltilmeyecek.
- Ürünlerin piyasaya arzları geciktirilmeyecek ve stokçuluk yapılmayacak. - Satılan malın üretim yeri, ayırıcı özelliği, tüm vergiler dahil satış fiyatı ve birim satış fiyatı satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başladığı tarih, üretim yeri Türkiye olan mallar için Ticaret Bakanlığı’nca tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret şartlarına uyulacak. - Tarife ve fiyat listelerinin hangi mala ait olduğunun tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilmesi ve okunulması konusuna kesinlikle uyulacak. Konuyla ilgili olarak yapılan toplantı sonrasında Valiliğin yayınladığı genelge ile birlikte önümüzdeki süreçte başta Vergi Dairesi Başkanlığı, Ticaret İl Müdürlüğü, Zabıta olmak üzere yetkili mercilerce denetim faaliyetlerine ağırlık verilmesi kararlaştırıldı. Buna göre yapılan denetimler sırasında aksine hareket edenler tespit edilerek adli ve idari işlemler başlatılıp idari para cezaları uygulanacak. > 4’te
2
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
Yerli Üretim Logo’su kullanılacak
MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’ndan iki eğitim
B
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Eğitim ve Kalkınma Vakfı, iş dünyasına vasıflı eleman yetişmesine ve yetişmiş elemanların bilgilerinin güncellenmesine yardımcı olmak amacıyla çeşitli alanlarda düzenlediği mesleki eğitimlere yeni sezonda devam ediyor.
u kapsamda ilk eğitim, 23 Ekim’de düzenlenecek olan ‘Mavi Yakalılar İçin Finansal Okuryazarlık Eğitimi’. Katılımın ücretsiz olacağı eğitime son kayıt tarihi ise 19 Ekim. Ayrıca başta gıda üretim ve perakende sektörü olmak üzere, çeşitli iş yerlerinde çalışanların Hijyen Eğitimi alması zorunluluğunun getirilmesinin ardından MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı, MTSO Üyelerine yönelik ‘Hijyen Eğitimi’ de düzenliyor. 6 Kasım’da düzenlenecek olan bu eğitim için son başvuru tarihi ise 5 Kasım. Başvuru yapmak isteyen-
lerin, nüfus cüzdan fotokopisi ile MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı’na başvurması gerekiyor. Hijyen Belgesi Yönetmeliği
İçişleri Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Hijyen Eğitimi Yönetmeliği kapsamında; gıda üretim ve perakende işyerleri, insani tüketim amaçlı sular ile doğal mineralli suların üretimini yapan işyerleri, kaplıca, hamam sauna, berber, kuaför, dövme ve piercing yapan yerler, masaj ve güzellik salonları gibi yerler, otel, motel, pansiyon, misa-
firhane ve benzeri yerler, komisyon tarafından hijyen eğitimi verilmesi uygun görülen diğer iş kollarında çalışanların hijyen eğitimi ve belgesi alması zorunlu. Hijyen eğitimi zorunlu olup yönetmeliğin kapsadığı iş yerlerinde, genel müdürlük tarafından verilen belgeye sahip olmayan kişiler çalıştırılamaz. İş yerlerinin denetimi sırasında Hijyen Eğitimi belgesine sahip olmayan kişilerin çalıştırılması durumunda 440.-TL ile 1.766.-TL (2016 yılı için) arasında değişen bir ceza kesilir.
P
erakende olarak satışa sunulan ve üretim yeri Türkiye olan malların etiket ve fiyat listelerinde “Yerli Üretim” logosu kullanılmasına ilişkin tebliğ, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Resmi Gazete’de yayımlanarak 3 Ekim tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile Fiyat Etiketi Yönetmeliği’nde değişikliğe gidilerek, etiket ve listelerde bulunması zorunlu bilgilere “malın satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başladığı tarih” ile “üretim yeri Türkiye olan mallar için Bakanlıkça tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret” hususları eklendi. Bu doğrultuda tüketicilere yönelik mal satışlarında, ürünün ülkemizde üretildiğini göstermek üzere tüketicilerin dikkatini ilk bakışta çekecek nitelikte “Yerli Üretim”
logosu Ticaret Bakanlığınca hazırlanarak kamuoyuyla paylaşıldı. Konuya ilişkin Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Yerli Üretim” logosunun mevzuata uygun olarak kullanılmasında malın üretim yerinin tespitinin büyük önem taşıdığı belirtildi. Bu kapsamda “Yerli Üretim” logosunun perakende satışa konu hangi malların etiketleri üzerine yerleştirileceği hususu ile logonun kullanımına ilişkin usul ve esasların bugün yayımlanan Fiyat Etiketinde Yerli Üretim Logosu Kullanımına İlişkin Tebliğ ile belirlendiği ifade edilerek, “Buna göre perakende olarak satışa sunulan ve üretim yeri Türkiye olan malların etiket ve fiyat listelerinde ’Yerli Üretim’ logosu kullanmaları zorunlu tutulmaktadır. Düzenlemeyle Sanayi Sicil Kanunu’nun 1’inci maddesinin
MTSO Sanat Galerisi’nde, sanatlı günler yeniden başladı
kez Mayıs ayında Müzeler Haftası dolayısıyla Mersin Arkeoloji Müzesi’nde açtıklarını bildiren Eser, ikinci kez MTSO Sanat Galerisi’nde açtıklarını ve sergiyi başka illere de taşımayı istediklerini söyledi.
Mersin, Narenciye Festivali’ne hazırlanıyor
N
arenciye üretiminde Türkiye’de önemli yere sahip olan Mersin, bu yıl 6’ncısı düzenlenecek olan Uluslararası Mersin Narenciye Festivali’ne hazırlanıyor. 17 – 18 Kasım günlerinde yapılacak olan Festival’de amaç bir taraftan ürün bazında narenciyeye dikkat çekerken diğer taraftan kentin tanıtımına katkı sağlamak. Mersin Valiliği himayesinde, Mersin Ticaret Borsası koordinatörlüğünde gerçekleştirilecek Uluslar arası Mersin Narenciye Festivali’nin destekçileri arasında Büyükşehir, Akdeniz, Mezitli, Toroslar ve Yenişehir Belediyeleri, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA), Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB), Mersin Ziraat Odası, Mersin Ziraat Mühendisleri Odası ile Ulusal Turunçgil Konseyi yer alıyor. 5’inci yılında yaklaşık 30
Yılmaz: “Amacımız, iğne oyasını gelecek nesillere aktarmak”
M ülkeden 2 binden fazla göstericinin katıldığı festivalde cadde süslemeleri için 70 ton narenciye kullanılmıştı. Düzenlendiği her yıl, kentin cadde ve sokak-
Lagos’ta av yasağı kalktı
T
arım ve Orman Bakanlığı’nın Ticari Amaçlı Su Ürünleri Tebliği’nde yapılan değişiklikle Lagos balığı, ticari amaçlı avlanması yasak olan türler listesinden çıkarıldı. Ancak bir takım kısıtlamalar getirildi.
Yeni uygulamaya göre Türkiye’nin bütün karasularında 1 Haziran-31 Ağustos günleri arasından bu balık avlanamayacak. Diğer dönemlerde ise av serbest olacak. Ticari Amaçlı Su Ürünleri Tebli-
larında yapılan düzenlemeler ve şovlarla iki gün boyunca görsel bir şova dönüşen Festivale bu yıl da benzer bir katılım bekleniyor. ği’nde yapılan değişikliğe göre 50 santimden büyük olan Lagos balıkları, denizlerde avlanabilecek türler arasına alındı. 1 Haziran-31 Ağustos günleri arasında ise ticari teknelerin yanı sıra, amatör balıkçıların zıpkınla Lagos avlamaları da yasak olacak. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016 yılında Lagos balığının avlanması, nakledilmesi ve satılmasını 4 yıl süreyle yasaklamış, bu balıkları yakalayanlara her bir balık için bin 113 TL para cezası uygulanacağını bildirmişti. Bir dönem nesli tükenme tehlikesi altında olan, 25 kiloya kadar ulaşan ve Grida adıyla da bilinen Lagos balığı, lüks restoranların en önemli ve pahalı menüleri arasında yer alıyor. Lagos daha çok Ege ve Akdeniz sularında bulunuyor.
Döviz kredilerinin yapılandırmasında TCMB kuru esas alınacak
D
öviz cinsinden ve dövize endeksli kredilerin Türk Lirası cinsinden yapılandırılması halinde, yapılandırma tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kuru esas
alınacak. Kredi Garanti Kurumlarına Sağlanan Hazine Desteğine İlişkin Karar’da Değişiklik yapılmasını içeren Cumhurbaşkanı kararı Res-
mi Gazete’de yayımlandı. Karara göre, işletme kredilerinin asgari vadesi 6 ay, anapara ödemesiz dönemi en fazla 3 yıl olmak üzere azami 10 yıl olarak belirlendi.
MERSİN TİCARETVE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekimaylarıiçindeikieşittaksitteödenmektedir.Süresiiçindeödenmeyenaidatvemunzamaidatlara6183sayılıAmmeAlacaklarıTahsiliUsulüHakkındaKanungereğinceaylık %2 oranındagecikmecezasıuygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize T.İş Bankası, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankası kredi kartları ile 6 taksitte ödenebilir. Ayrıca Odamızwebsayfasından(www.mtso.org.tr.)vewww.vatandas.mtso.org.tradresindenGarantiBankasıkredikartıile6taksitteödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 02 CMYK
birinci fıkrasında belirtilen işletmeler tarafından Türkiye’de üretilen malların, Türkiye’de üretilen el ve ev sanatları ürünleri ile Gümrük Kanunu’nun 18’inci maddesinde sayılan ürünlerden (sanayi, gıda ve tarımsal ürünler, ile madenler vb.) Türkiye’de elde edilen veya üretilen malların ’yerli üretim’ sayılacağı kabul edilmiştir. Bu doğrultuda yurt dışından ithal edilen ve Türkiye’de sadece ambalajlanarak piyasaya arz edilen ürünler yerli üretim olarak kabul edilmeyecektir. Örneğin Rusya’dan ithal edilen pirincin Türkiye’de sadece ambalajlanarak satışa sunulmasının yerli üretim sayılmayacağı değerlendirilmiştir. Ayrıca sermayesi yabancı olmakla birlikte Türkiye’de yatırım yapan ve katma değer üreten üreticilerin de yerli sayılacağı göz önünde bulundurularak, Türkiye’de elde edilen veya üretilen malların yerli üretim sayılması gerektiği değerlendirilmiştir. Diğer taraftan ’yerli üretim’ kavramı ile ’yerli malı’ kavramları farklı olup, birbirlerinin yerine kullanılmamaktadır. Zira sermayesi yabancı olmakla birlikte Türkiye’de yatırım yapan ve katma değer üreten firmalar tarafından Türkiye’de üretilen ve satışa sunulan her tür mal için de fiyat etiketlerinde yerli üretim logosu kullanılması zorunluluğu bulunmaktadır” denildi.
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi, yeni sezona merhaba dedi. Ara verilen yaz döneminin ardından galeri, 2018-2019 sezonuna kapılarını açtı. Yeni sezonun ilk sergisi ‘İğne Oyası ve Fotoğrafın Düeti’ isimli sergi oldu. Sergi, 18 Ekim’e kadar açık kalacak. Sanat galerisine sahip az sayıdaki kurumdan biri olan MTSO, 1990’lı yılların başından bu yana bünyesindeki galeri ile her yıl ortalama 15 sergiye ev sahipliği yapıyor. 2018-2019 sezonunun ilk sergisi ise “İğne Oyası ve Fotoğrafın Düeti” ismi ile Mersin Olgunlaşma Enstitüsü ve Fotoğrafçı Mustafa Eser’in ortaklığında açıldı. Sergide, 23 fotoğraf ve 36 iğne oyası sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği açılışa, Akdeniz Kaymakamı Muhittin Pamuk, MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Başkanı Sadık Çağatay Güneş, MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek ve çok sayıda davetli katıldı.
Mersin Olgunlaşma Enstitüsü usta öğreticilerinin hazırladığı endemik ve yabani bitkilerin iğne oyası eserlerinden ve Mustafa Eser’in Mersin’de çektiği endemik bitkilerin fotoğraflarından oluşan sergi, 18 Ekim’e kadar açık kalacak. Eser: “Birbirini tamamlayan birer sanat dinamiği”
Açılışta konuşan Fotoğrafçı Mustafa Eser, serginin birbirini tamamlayan sanat dinamikleri olduğunu söyledi. Kentine hissettiği sorumluluk duygusuyla ‘Makro Mersin’ adı altında üç aşamadan oluşan bir proje gerçekleştirdiğinden bahseden Eser, birincisinin ‘1001 Çiçek’, ikincisinin ‘1001 Kelebek’ ve üçüncüsünün ‘1001 Genel Doğa’ ismini taşıdığını kaydetti. Mersin Olgunlaşma Enstitüsü’nün endemik ve yabanıl bitki üzerine iğne oyası çalışması yapmaya karar verdiğini ve görsele ihtiyaç duyunca da kendisiyle irtibata geçtiklerini anlatan Eser, “Sergimiz bu buluşma sonucunda ortaya çıktı” dedi. Aynı sergiyi ilk
Mersin Olgunlaşma Enstitüsü Genel Müdürü Şükriye Yılmaz ise, kaybolmaya yüz tutmuş iğne oyasının ve endemik bitkilerin gelecek nesillere aktarılmasını amaçladıklarını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’ne bağlı olduklarını ve bakanlık tarafında görevlendirildiklerini bildiren Yılmaz, bu kapsamda iğne oyasını canlandırmaya yönelik hazırladıkları proje üzerine serginin oluştuğunu anlattı. Sergi için 5 usta öğretici ve 2 nakış öğretmeniyle bir yıl boyunca çalıştıklarını aktaran Yılmaz, sergi sonrasında eserleri, açmayı planladıkları Enstitü Müzesi’nde sergileyeceklerini söyledi. İlerleyen dönemde bu çalışmaların görsellerinden oluşan kataloglar bastıracaklarını da anlatan Yılmaz, ülke ve kent tanıtımında bu katalogları kullanmayı hedeflediklerini dile getirdi. Ayrıca bu projenin ikinci etabı olarak Mersin kelebeklerini de çalışmayı düşündüklerini bildiren Yılmaz, “Mersin’de 3 binin üzerinde endemik bitki ve 150’nin üzerinde kelebek türü var. İğne oyası gibi kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerimiz de var. Biz, her iki konuya da dikkat çekmeye, bunları canlandırmaya ve gelecek nesillere aktarmaya çalışıyoruz” dedi.
MEGİP Projesi tam gaz
A
ile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca,mesleki eğitimdeteorik ve pratik eğitimi bir arada vereceği yeni bir sistem geliştirdi. Sistem, işverenlerinnitelikli işgücü ihtiyacını karşılamayı hedefliyor. Bu kapsamda,TOBB ile Bakanlık arasında Mesleki Eğitim ve Beceri Geliştirme İşbirliği Protokolü (MEGİP) imzalandı veilk adım Mersin’de atılmıştı. Bu protokole ek olarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin İŞKUR arasında imzalanan protokolün ardından Türkiye’de MEGİP ilk kez Mersin’de uygulamaya geçmişti. Proje kapsamında, mesleki eğitim kurslarında teorik ve pratik eğitimi bir arada uygulayacak. Eğitim programları işverenlerin talepleri doğrultusunda oluşturacak. Eğitimler talep edilmesi halinde işyerlerinde verilebilecek,en fazla 8 ay sürecek eğitimlere katılacak kursi-
yerlere günlük 61,65 TL cep harçlığı ödenecek,ayrıca kursiyerlerin iş kazası ve meslek hastalığı ile genel sağlık sigortası primlerini ve eğitimlerin tüm masraflarıproje kapsamındakarşılanacak. Mersin’de lojistik, konfeksiyon, gıda, bilişim sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarla, talep edilen nitelikte eleman yetiştirilmek üzere, kurs ve işbaşı eğitiminin işyerlerinde bir arada sunulacağı ve program sonunda katılımcıların en az yüzde 50’sinin istihdam edileceği protokoller imzalanarak projeye başlandı. Yeni istihdam yapacak firmaların hem nitelikli elemanlarını arzu ettikleri müfredatla yetiştirmeleri hem de istihdam desteklerinden faydalanabilmeleri açısından önem arz eden projeden faydalanmak isteyen firmalar Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’na ve İŞKUR’a başvurabilirler.
Ayhan KIZILTAN
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
İşletmelerimiz de; vatandaşlarımız da manipülasyonlara ezdirilmemeli … yere taşıyamayız. Biz devletimizin bu anlamda haksız ve farklı uygulamalar yapan bankalara gereken uyarıları yapacağına eminiz. Yarın işler düzeldiğinde bankalar tekrar iş dünyasının kapısına geleceğini unutmamalı…
Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Fırsatçılarla mücadele edilmeli…
Son haftalarda ekonomik anlamda çok hızlı bir gündem yaşıyoruz. Bir yandan yeni sorunlarla boğuşurken, bir yandan da devletin çözüm odaklı sayısız karşı hamlesini görmekten memnun oluyoruz. Bu yoğun gündemin en temel konularından birisi elbette artan enflasyon.
U
zun süredir ülke gündemimizde 2000’li yıllar öncesindeki hayati ve sorun oluşturan gündemini kaybeden enflasyon, son dönemde tekrar ekonomimizde baş gündemlerden biri oldu. Geçmişte hem iş dünyası hem de tüm vatandaşlar olarak enflasyonun ezici ve zarar veren gücünü derinden yaşadığımız için bu sorunun öneminin ve acil olarak ele alınması gereken bir konu olduğunun hepimiz farkındayız. İşte bundan dolayıdır ki, sadece devletimiz değil, iş dünyamız da dayanışma içinde enflasyonla mücadele etme kararlılığını anında göstermiştir. Elbette enflasyon gibi kapsamlı ve çok parametresi
olan bir sorunun çözümünü, tek bir kurumdan beklemek doğru değil. Bu, hem kamunun hem de özel sektörün dayanışmasıyla mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Bunun bilincindeyiz. Enflasyonla mücadele aslında, bu konunun ötesinde işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdilerle yapılan bir mücadeledir. Ülkemizin her sorununda elini taşın altına koyan iş dünyası bu mücadelede de devletini yalnız bırakmayacaktır. Bu çerçevede Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizle birlikte başlatacağımız bir seferberlik birçok sektör ve firmamızı indirim günleri başlatmaya motive edecektir. MTSO olarak Mersin özelinde in-
dirim uygulayacak olan firmaları belirleyerek bunu yaygın bir kampanya haline getirecek ve piyasayı canlandıracak tedbirlere devam edeceğiz. En küçük bir katkıyı bile görmezden gelemeyiz. Ancak bu arada elini taşın altına koyan iş dünyamızın da uzun süredir beklentisi olan KDV iade sürecinin hızlanması reel sektörü rahatlatacaktır. Bu ödemelerin makul bir süreye indirilmesi birçok sektörümüz ve firmamıza kaynak olacak ve enflasyonla mücadelede bir motivasyon yaratacaktır. Bankalar bu zor zamanda fırsatçılık yapmamalı…
Ekonomideki
yoğun
gün-
demlerden birisi de bankaların iş dünyası üzerindeki haksız ve farklı uygulamaları. Bankalar bu dönemde kemikleşmiş yanlışlıklarını devem ettirerek, ekonomiye can vermek yerine uzun vadede kendilerine de zarar verecek olan yanlış uygulamalara devam etmemeli. Zor zamanlar geçiren iş dünyasında bankalar haksız şekilde, sadece kendilerini düşünerek bazı firmaların kredilerini zamanından önce ödemeye zorlamak gibi, yeni kefaletler istemek gibi veya normalde olmayan masraflar koyarak işletmeleri zora sokmak gibi hareketlerden vazgeçmeli. İşletmeler ülkemizin zenginliğidir ve onları ezerek ülke ekonomisini bir
Ekonomideki diğer önemli gündemlerden birisi de yapay anlamda bazı ürün fiyatlarının aşırı artması ve hem pahallılığı hem de enflasyonu tetiklemesidir. Bu konuyu dolaylı anlatmaya gerek yok, bunun adı fırsatçılıktır. Biz iş dünyası temsilcileri olarak aramızdaki çürük elmaları ayıklamalıyız. Hiç kimsenin ülkenin ekonomik sorunlarını rantçı ve haksız kazanç yoluyla fırsatçılığa çevirme hakkı yoktur. Bu noktada Mersin Valiliğimizle ve tüm kamu kurumları ile iş birliği içindeyiz. Hatta Mersin Valiliği konu ile ilgili bir genelge yayınlayarak bu fırsatçıları belirleme, teşhir etme ve haklarında yasal işlem yapılarak gereken cezaya çarptırılmaları konusunda kararlılığını ortaya koymuştur. Oda olarak bu kararın arkasındayız. Biz Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak iş dünyasının temsilcisi olsak da, öncelikle kentimizin, halkımızın, ülkemizin kurumuyuz. Ne işini dürüst yapan işletmelerimizi ne de vatandaşımızı hiçbir güce ezdirmeyiz. Biz Mersin iş dünyası olarak her zaman şunu söyledik; sorunlarımız var ama çözümlerimizi de var. Umutsuzluk yok. Yeter ki devletimiz reel sektörün zamanında uyarılarına ve çözüm önerilerine kulak versin. Destek kriterleri bellidir: Üretenin, istihdam edenin, ihracat yapanın, katma değer yaratın yanında olalım. Yerli malını destekleyelim. Yeni girişimcinin önünü açalım. Eğitimde, adalette, bilimde, kalitede çağı yakalayan bir ortak vizyon oluşturalım. Günün dertleri önemli ama sadece bunlara ve güne odaklanırken, geleceği ıskalamayalım.
Başkan Kızıltan, Komitelerle bir araya geliyor
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meslek Komitelerinin aylık olağan toplantılarına katılarak komitelerin çalışmaları hakkında bilgi almaya devam etti.
K
atıldığı toplantılarla sektörlerin sorunlarını yakından dinleme fırsatı bulan Kızıltan, aynı zamanda sektörlerden gelen talepleri de değerlendirme imkanı yakalıyor. Başkan Kızıltan geçtiğimiz 15 gün içinde 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret, 20 No’lu Uluslararası Yük ve Eyşa Taşımacılığı, 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı, 40 No’lu Genel İnşaat Faaliyetleri Meslek Komiteleri toplantısı ile 27 No’lu Makine Sanayi ile 32 No’lu Metal Sanayi ortak toplantılarına katıldı. 6 No’lu Komite toplantısında un satışları, Mersin Hal Kompleksi’nin Cumartesi günleri ça-
MTSO 03 CMYK
lışması ve bankaların komisyon artışları görüşülen öncelikli konular arasında yer aldı. Un fiyatlarındaki artışla birlikte bazı firmaların stok yapıp satışları durdurması nedeniyle Toprak Mahsulleri Ofisi’nin çeşitli kriterlere göre ürün satışında firmalara limit uyguladığını hatırlatan Komite Üyeleri, bu limitlerin orta ve büyük ölçekli işletmelerin ürün taleplerinin çok altında kaldığını yeniden gözden geçirilmesi noktasında destek beklediklerini bildirdi. Bankaların kredi ve teminat mektubu taleplerinde uyguladığı komisyon ve masraflarda yaşanan olağandışı artışlar ise üzerinde durulan bir başka konu oldu. Komite Üyele-
ri bu oranların da gözden geçirilmesi için lobi oluşturulması noktasında talepte bulundu. Son olarak Mersin Hal Kompleksi’nin cumartesi günü kapatılmasına değinen Komite Üyeleri, böyle bir uygulamanın Hal Kompleksi içinde faaliyet gösteren gıda toptancılarını mağdur edeceğini, söz konusu uygulamanın sebze meyve bölümü için geçerli olup gıda toptancılarını kapsamaması için girişimlerde bulunulmasını talep etti. 13 No’lu Komite Üyeleri ise ihaleler noktasında talepte bulundu. Birçok ilde kamu ihalelerinde yerel firmalarla çalışılması adına şartnamelere çeşitli maddeler eklendiğini hatırlatan Ko-
mite Üyeleri, “Örneğin, kurum tarafından yapılan araç kiralama ihalelerinde şartnameye kiralanacak araçların plakalarının ilgili il plakasında olması eklenmekte, bu da farklı büyükşehir-
lerden firmaların gelerek ihaleye girmesini zorlaştırmaktadır. İhalelerde Mersin’de faaliyet gösteren firmaların tercih edilmesi yönünde ilgili kurumlara telkinlerde bulunulması için Valilik nezdinde girişimlerde bulunulmasının faydalı olacağı düşünülmektedir” diye konuştu. Aynı zamanda Otomobil Köyü ve branş sanayi sitelerinin kurulumu için lobi faaliyetlerinin yoğunlaştırılması talebi de görüşülen konular arasında yer aldı. 20 No’lu Meslek Komitesi toplantısında Mersin – Trieste arası devam eden ro-ro taşımalarındaki yüksek fiyatlara değinildi. Navluna üst üste yapılan döviz bazlı zamların sektör temsilcilerini zorlamaya başladığı dile getirilen toplantıda yaratılan rekabet ortamından dolayı İstanbul, Yalova ya da İzmir üzerinden yapılan ro-ro taşımalarının daha uygun maliyetlerle gerçekleştirilebildiğine dikkat çekildi. İlgili firma ile görüşülerek fiyat
revizesine gidilmesi adına adım atılması talep edildi. Üzerinde durulan bir diğer konu ise kaçakçılık oldu. Kaçakçılığın önüne geçilmesi için araçların yurda girişte gümrük idareleri tarafından daha fazla denetlenmesi gerektiği vurgulanan toplantıda Bahse konu suçlara karıştığı tespit edilen şoförlere, adli makamlar tarafından daha etkin yaptırımlar uygulanması için Adalet Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı nezdinde gerekli girişimlerde bulunulması talep edildi. Son olarak yabancı plakalı araçlar ile ilgili yaşanan sıkıntıları bildiren Komite Üyeleri, özellikle araç depolarındaki fazla akaryakıtla giriş yapan araçların iyi denetlenmesini istedi. 40 No’lu Komite Üyeleri ile inşaat sektöründe son dönemlerde yaşanan sorunlar, maliyet artırıcı unsurlar dile getirilirken 27 ve 32 No’lu komitelerin ortak toplantısında ise ekonomik sorunlar görüşüldü.
4
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
MTSO’dan TOBB Başkanına ziyaret
Hedef, sınırları aşan global KOBİ’ler
S
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından (TOBB) düzenlenen İletişim Noktaları Eğitim Programı’nda Oda ve Borsa üyelerinin ihracattaki gücünü artırabilmeleri adına yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verildi.
ınırları aşan global KOBİ’ler hedefi ile hareket ettiklerini anlatan TOBB yetkilileri, günümüzde ihracatla büyümenin önemine dikkat çekti. MTSO’nun ilgili birimlerinin temsilcileri de eğitime katılarak konunun detayları hakkında bilgi aldı. İletişim Noktaları Eğitim Programı’nda konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Aziz Karamehmetoğlu, küresel arenada var olabilmek için daha fazla bilgiye, bilgiyi de rekabete dayalı eyleme dönüştürmeye mecbur olduklarının altını çizerek, “İstiyoruz ki, Türk firmaları uluslararası ticarette daha aktif olsunlar, kendilerini ifade edebilsinler. Bunun tek yolu bilgidir. İhracatçımızın, doğru bilgilendirilmeye ve yüreklendirilmeye ihtiyacı var. Bu, bizlerin en büyük görevi haline gelmelidir. Bilgiyi üyeye sunma noktasında yarışır halde olmalıyız” dedi. İletişim Noktaları Eğitim Programı’nın ikincisi TOBB Sosyal Tesisleri’nde yapıldı. Eğitim programının açılışında konuşan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Aziz Karamehmetoğlu, ticaret savaşlarının gündemde olduğu, ekonomik rekabetin çok üst seviyede olduğu bir dönemden geçildiğine işaret ederek, “Sınırları aşan Global KOBİ’ler” hedefiyle yola çıktıklarını bildirdi. İhracat yapmayan KOBİ’leri ihracat yapar hale getirmek için çalışmalar yürüttüklerini ifade
eden Karamehmetoğlu, “Son 3 yıldır Bakanlığımızın değerli uzmanları ile beraber yurdun dört bir yanını gezerek firmalarımızı dış ticaret hakkında bilgilendirdik ve bu yıl da devam ediyoruz. 2017 yılında 60 Odamızın ev sahipliğinde 57 ilimizde dış ticaret bilgilendirme seminerleri düzenledik. Ancak dedik ki bu yetmez. Hükümetimiz yatırım ve ihracat için çok kapsamlı teşvikler üretiyor. Bizler de ihracat yapmak isteyen firmalarımızı yurtdışı hedef pazarlar, müşteriler, ülke mevzuatları hakkında bilgi vererek Odalarımızı ihracatta ilk durak yapacak yeni bir çalışmaya daha imza attık. Dış Ticarette İstihbarat Projesini hayata geçirdik” dedi. Oda ve Borsalar ihracatçının önünü açmayı görev edindi
Oda ve Borsaların, KOBİ’lerin yurtdışı pazarlara girişinin önündeki bilgi eksikliklerini gidermeyi, yeni pazarlar, yeni ürünler ile yeni ihracatçılar kazandırmayı görev edindiklerini anlatan Şaban Aziz Karamehmetoğlu şöyle konuştu: “Üçüncü olarak da firmalarımızın uluslararası alanda ticari işbirliğini geliştirmelerine imkân sağlayacak Dijital Platformu geliştirdik. Kısa süre sonra devreye alacağımız bu proje ile de firmalarımızı uluslararası ticarette proaktif hale getireceğiz. Şimdi çok daha etkin ve verimli
çalışmak zorundayız. Kamu ve özel sektör olarak aynı hedefe birlikte yürümek zorundayız. İşte bugün burada bunu yapıyoruz. Artık, burada bulunan her Odamız Ticaret Bakanlığı’nın birer temsilcileri gibi üyelerine hizmet sunmaya devam edecekler.” Batur: “İhracatçı sayımızı 120 bine çıkarmak istiyoruz”
Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur ise konuşmasında ekonominin en önemli döviz kaynağının ihracat olduğunu söyledi. İhracatı tabana yaymanın hükümetin en önemli hedeflerinden olduğunu ifade eden Batur, “İhracatçı sayımızı 120 bine çıkarmak istiyoruz” diye konuştu. 2011-2017 arasında 19 binden fazla kişiye, 997 adet dış ticaret eğitimi verdiklerini belirten Bakan Yardımcısı Batur, 2018 yılında ise 27 ilde 33 ayrı eğitim yaptıklarını ve bu yıl için hedeflerinin 85 olduğunu anlattı. Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, 3 bin 500 kişiyle yüz yüze görüşmeler yaptıklarını, Bakanlıklarını ilgilendiren konuları kendi içlerinde çözdüklerini, diğer Bakanlıklar ile ilgili olanlar konusunda da aracı olduklarını dile getirdi. Ekonomide çıkışı ihracatta gördüklerinden bahseden Batur, ihracatın büyümeye katkısının 1,4 olmasını düşündüklerini sözlerine ekledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan beraberinde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fuad Budur ile TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ziyaret ederek, yaşanan sıkıntılı süreçte üyelerin karşılaştığı sorunları dile getirdi.
D
övizdeki aşırı yükselişin ardından piyasalarda meydana gelen sorunları iletmek üzere TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile görüşen Kızıltan, firmaların başta bankalar ile yaşadığı sıkıntıları dile getirdi. Görüşmede dile getirilen öncelikli konular şöyle: Piyasaların yaşadığı sıkıntılı dönemde kredi kullanımının kısıtlanması veya kredi taleplerinin geri çevrilmesi. Vadesi gelmemiş kredi taksitlerinin erken ödenmesi talebi. Faiz oranlarının aşırı yükselmesi, bankacılık işlem ücret ve komisyonlarındaki aşırı artış, kefaletle kullandırılan teminat mektuplarının limitlerinin sıfırlanması ya da limitlerinin düşürülerek teminata bağlanması talepleri. Borçlu cari hesap kredilerinin kullandırılmaması gibi sorunlar. TOBB öncülüğünde başlatılan KOBİ Destek (Nefes) Kredisi başvurula-
genelgeyle de, taksilere yönelik de bir takım düzenlemeler getiriliyor. Genelgede Kent sınırları içinde ticari taksi şoförlerinin uyması beklenen kurallar şöyle sıralandı:
M
ersin Valiliğince ilgili kamu kurumlarına içinde bulunduğumuz süreçte, vatandaşları ve firmaları sıkıntıya sokacak derecede fahiş fiyat artışı yapan işletmelere yönelik denetimlerin sıklaştırılması ve aşırı fiyat atışı yaptıkları tespit edilenlerin önce uyarılması, ardından ceza yazılması yönünde bir genelge yayınlandı. Türkiye genelinde mal ve hizmetlerde fahiş fiyat uygulayan veya ürünü stoklarında bekleten kişiler için gerekli tedbirler alınmaya başladı. Uygulamaya, Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesi esas alınarak başlandı. Kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, halkın mağduriyetinin önlenmesi ve haksız rekabetin önüne geçilmesi adına genelgede sıralanan adımlar ise şöyle: - Mersin sınırları içerisinde faaliyet gösteren esnaf, firma ve her türlü işletme tarafından sunulan mal ve hizmetlerin haklı bir neden olmaksızın fiyatları yükseltilmeyecek. - Ürünlerin piyasaya arzları ge-
MTSO 04 CMYK
ciktirilmeyecek ve stokçuluk yapılmayacak. - Satılan malın üretim yeri, ayırıcı özelliği, tüm vergiler dahil satış fiyatı ve birim satış fiyatı satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başladığı tarih, üretim yeri Türkiye olan mallar için Ticaret Bakanlığı’nca tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaret şartlarına uyulacak. - Tarife ve fiyat listelerinin hangi mala ait olduğunun tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilmesi ve okunulması konusuna kesinlikle uyulacak. Konuyla ilgili olarak yapılan toplantı sonrasında Valiliğin yayınladığı genelge ile birlikte önümüzdeki süreçte başta Vergi Dairesi Başkanlığı, Ticaret İl Müdürlüğü, Zabıta olmak üzere yetkili mercilerce denetim faaliyetlerine ağırlık verilmesi kararlaştırıldı. Buna göre yapılan denetimler sırasında aksine hareket edenler tespit edilerek adli ve idari işlemler başlatılıp idari para cezaları uygulanacak. “Taksilere de denetim geliyor”
Valiliğin yayınladığı bir başka
- Kısa mesafe ya da çok uzun mesafeye yolcu alınmasından kaçınılmaması, - Olumsuz hava koşullarında veya trafiğin yoğun olduğu saatlerde yolcu almaktan kaçınılmaması, - Ödeme konusunda özellikle bozuk para konusunda sorun çıkarılmaması, - Özellikle yabancı turistler başta olmak üzere farklı şehirlerden gelen vatandaşların gidecekleri adresleri bilmemelerini fırsat bilerek ulaşım güzergahını uzatarak yolculardan yüksek ücret talep edilmemesi, -Araçların bakımsız ve/veya kirli kullanılmaması, - Araç içerisinde yüksek sesle müzik dinlenilmemesi, - Seyir halindeyken cep telefonu ile oyun oynanmaması, uzun süreli yüksek sesle konuşarak yolcuların rahatsız edilmemesi, - Uygunsuz tutum ve davranışlarda bulunulmaması, - Araçta pazarlık usulü yolcu taşınmaması, -Alkollü iken araç kullanılmaması. Genelgede, aksine davranan taksi şoförleri hakkında tespit tutanağı düzenlemeye kolluk kuvvetleri ve belediye trafik zabıtası yetkili olup ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde adli/ idari işlemler yapılacak, gerekli idari para cezası uygulanacağına da yer verildi. Her iki genelge Mersin Valiliğinin web sayfasında da yayınlandı.
bekliyoruz. Firmalarımızın daha çok işletme sermayesine ihtiyaç duyduğu bu günlerde kredi borçlarının yapılandırmasına yönelik tavsiye kararı alan Türkiye Bankalar Birliği’ne de teşekkür etmek istiyorum. Ancak son birkaç ayda 4-5 katına çıkan bankacılık işlemlerinden alınan ücret ve komisyon oranlarının eski rakamlara çekilmesi ve bankaların aşırı korumacı tutumlarını biraz olsun esneterek müşterileri oldukları için velinimetleri olan KOBİ’lerin yaşamalarına destek olmaları yönünde de bir karar almalarını Türkiye Bankalar Birliği’nden bekliyoruz. Unutulmamalıdır ki bankalarımız da iş dünyası da aynı geminin içindeyiz. Bir tarafta yaşanacak her hangi bir olumsuzluk iki tarafa da zarar verecektir. Gemi batarsa hepimiz boğuluruz. Aynı hedeflerle hareket etmeliyiz.”
TAPBİS atıklara ekonomik değer katıyor “Her atık ekonomik bir değer taşıyabilir”
Prof. Dr. Nermin Şimşek Kuş Ecochem Bilişim ve Kimya Teknolojileri Firma Sahibi
Haksız fiyat artışlarıyla ilgili E denetimler başlıyor
rında karşılaşılan sorunlar. Çekte yaşanan sıkıntılar. Dövizle olan sözleşmelerin Türk Lirası’na çevrilmesiyle ilgili süreç. İnşaat ve perakende sektörlerinin yaşadığı sıkıntılar ile Mersin’de devam eden yatırımlar.” Görüşme sonrasında kısa bir değerlendirme yapan MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, gündemlerinde yer alan ekonomik konuları istişare ettiklerini belirterek, “Firmalarımızın yaşadığı sorunlara çözüm bulmak için sorunlarımızı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanımıza ilettik” dedi. Şu günlerde finans sektörünün sıkıntılı günler yaşayan reel sektöre destek olması gerektiğini vurgulayan Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Firmaların birbirlerine olan borç-alacak ilişkisinde ödeme vadelerinde firmaların birbirlerine gösterdiği anlayışı bankalardan da
cochem Bilişim ve Kimya Teknolojileri Firması, geliştirdiği kısa adı TAPBİS olan Türkiye Atık Pazarı Bilişim Sistemi ile atıklara değer katıyor. Sistem üzerinde atık alıcı ve satıcısını Çevre Mevzuatı kriterlerine uygun yöntem ve seçenekler üzerinde buluşturan firmanın hedefi, bir taraftan sanayi atıkları başta olmak üzere her tür atığı yeniden ekonomiye kazandırırken diğer taraftan üreticilerin girdi maliyetlerini aşağı çekebilmek. Gelişmiş ülkelerin tümünde döngüsel ekonomiye geçiş ve atıkların yeniden kaynak olarak değerlendirilmesinin öncelikli politika olarak görüldüğünü anlatan Ecochem Bilişim ve Kimya Teknolojileri Firma Sahibi Prof. Dr. Nermin Şimşek Kuş, “Ülkemizde ise atıkların kaynak olarak kullanılabilmesinin önünü açan, tüm seçenekleri net şekilde ortaya koyan, bilgilendiren, alternatifler sunan kapsayıcı bir mekanizma bulunmamaktadır” dedi. TAPBİS’in bir alışveriş sitesi gibi düşünülebileceğini ancak çeşitli yasal mevzuatların gözetilerek bu alışverişin gerçekleştirilmesine imkan tanıyan
yapısı nedeniyle diğer sitelerinden ayrıştığını kaydeden Kuş, şu bilgileri verdi: “Sistem, çevre mevzuatına uygun atık alışveriş seçenekleri oluşturmak üzere 9 ayrı grupta toplanmış 50’ye yakın ana kategori içeriyor. Bu kategorilerin altında 1500 civarında alt kategori bulunuyor. Her bir ana kategoride, o kategorinin temsil ettiği atık, yan ürün, hizmet veya ürün için mevzuat, bilgi merkezi gibi bilgilendirme araçları sunuluyor. Her bir grupta yer alan alt kategoride online pazar alanı oluşturmaya yönelik arz ve talep olmak üzere iki farklı giriş ekranı bulunuyor. Ancak hangi kullanıcının hangi ilanı görebileceğini sistem belirliyor. Bu şekilde yetkisiz firmaların devre dışı kalması sağlanarak, güvenli, adil, rekabetçi bir pazar ortamı oluşturuluyor. Bu dengenin kurulabilmesi için 4 ayrı üye tipi oluşturulmuş, her bir üyeye farklı giriş yetkileri tanımlanabilmesi için yönetici paneli buna uygun şekilde tasarlanmıştır. Yani, her bir üyelik tipinin dışında her bir üyeye de yetki belgeleri çerçevesinde farklı giriş yetkileri sağlanabilmektedir.”
Bankalar Birliği’nden tavsiye niteliğinde karar
T
ürkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) tavsiye niteliğindeki kararına göre, bankalar ve diğer finansal kuruluşlara toplam nakit kredi borcu 15 milyon TL’nin altında olan işletmelerden belli şartları sağlayanlar vadesi gelen taksitleri 24 aya kadar vadelendirebilecek. TBB, bankalara yönelik yeni bir tavsiye kararı aldı. Buna göre, bankalar ve diğer finansal kuruluşlara toplam nakit kredi borcu 15 milyon TL’nin altında olan işletmelerden belli şartları sağlayanlar vadesi gelen taksitleri 24 aya kadar vadelendirebilecek. Konu ile ilgili TBB adına yapılan yazılı açıklamada şöyle denildi: “TBB Yönetim Kurulu tarafından,
takdiri üyelere ait olmak üzere, tavsiye niteliğindeki aşağıdaki kararlar alınmış ve kendileri ile paylaşılmıştır: Risk grubu bazında, bankalar ve diğer finansal kuruluşlara toplam nakit kredi borcu 15 milyon TL’nin altında olan (gayri nakdi riskleri ile birlikte 25 milyon TL’ye ulaşan) işletmelerden; *Bankalar ve diğer finansal kuruluşlar tarafından hakkında yasal takip işlemi başlatılmamış *Hakkında iflas kararı bulunmayan *Kredileri 30 Haziran 2018 tarihinden sonra ilgili bankada yapılandırılmamış *Nakit akış dengesi geçici olarak
Her üretim sonunda bir atık meydana geldiğini ve yasal çerçevede bu atıkların bertaraf edilmesi gerektiğini anlatan Kuş, “Ancak birçok firmamız bu konuda yeterli bilgiye sahip değil. Oluşturduğumuz sistem bu nedenle iki açıdan önemli. Kullanıcılar bir taraftan bu atıklarını elden çıkarırken diğer taraftan ekonomik bir kazanç elde etme imkanı yakalayacak” dedi. Konuyla ilgili bilgisayar yazılımını sıfırdan kodladıklarını, hazır bir sistem kullanmadıklarını vurgulayan Kuş, bu sisteme dahil olmak isteyen kişilerin kimliklerini açıklayıp açıklamamakta özgür olduklarına dikkat çekti. Sisteme dahil olan üyelerin tüm paylaşımları görmesinin mümkün olmadığını da belirten Kuş şunları söyledi: “Örneğin sizin elinizde atık yağ var bunu sisteme bildirdiğinizde sizi yalnızca atık yağ toplama yetkisine sahip alıcılar görebiliyor. Böylece doğru kişilerle temas kurmanız sağlanıyor. Aynı zamanda alıcı ve satıcıların sistem üzerinden yazışabilmelerine de olanak sağlanıyor. Bu sayede atığı olan ancak nerede değerlendirileceğini bilmeyen kişiler de atıklarını değerlendirme fırsatı bulabiliyor. Çünkü aslında firmalar bilmese de hemen her atığın kullanılabildiği bir başka üretim alanı bulunuyor.” Farklı geri kazanım olanakları olan ya da doğrudan başka prosesde kullanım olanağına sahip malzemelerin ekonomiye kazandırabilecek pazar mekanizması oluşturmak ve ulusal çapta işletmek istediklerini belirten Kuş, sözlerini, “Bunu yaparken de Ticaret ve Sanayi Odaları ile işbirliği içinde üyelerine hizmet verip geri kazanım ağını geliştirmek istiyoruz” diye tamamladı.
bozulduğu için borçlarını ödemekte zorlanan ancak kredilerinin yeniden vadelendirilmesi halinde, borçlarını geri ödeme kabiliyeti kazanarak işletme sermayesini güçlendireceği kanaati oluşanlarla sınırlı olmak kaydıyla; 30 Nisan 2019 tarihine kadar vadesi dolacak; 6 aya kadar anapara ödemesiz *spot kredileri ile taksitli kredilerin bu dönemde vadesi gelen taksitleri, *6 aya kadar anapara ödemesiz olmak üzere, * toplam 24 aya kadar vadelendirilebilecektir. Uygulama için, işletmeler, bankalara münferiden başvuracak olup, talepleri her bir banka tarafından kendi risk yönetimi ve kredi politikaları çerçevesinde değerlendirilecek ve sonuçlandırılacaktır. “
5
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
Tüm kurumlar enflasyonla mücadele için ortak çalışma başlattı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Enlasyonla Mücadele Programının ardından tüm kurum ve kuruluşlar harekete geçti. TOBB’un öncülüğünde 81 ildeki Oda ve Borsalar seferberliğe destek çalışmaları başlattı.
H
azine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yıllık yüzde 24.5’e ulaşan enflasyonla mücadele kapsamında, firmalarla ürünlerde asgari yüzde 10 indirim uygulanması konusunda anlaşmaya vardıklarını söyledi. Tüm firmalara konu ile ilgili çağrı yapan Albayrak, indirim kararlarının firmaların inisiyatifinde olacağını ve hali hazırdaki indirim kampanyalarına ek olarak yapılacağını belirtti. İndirim kampanyasına katılacakların işyerlerinin girişine ‘mücadelenin logosunu’ asmasını isteyen Albayrak, halka da çağrı yaparak ‘bu logoların bulunduğu firmalardan alışveriş yapın’ dedi. Eylül ayı enflasyonunun uzmanları dahi şaşırtacak şekilde yükseldiğini kaydeden Bakan Albayrak, “Fiyatlarda normalleşmenin sağlanacağı bir sürece giriyoruz. Spekülatif ataklarla oluşan bu tablo hiç kimsenin çıkarına değil. Bugün kar artırma amacıyla yapılacak her girişim, yakın gelecekte daha büyük zararlara neden olacaktır” dedi. Bütün paydaşların birlikte kazandığı bir tablo oluşturacaklarını vurgulayan Albayrak, “Girdi maliyetlerini düşürecek, fiyatlarda oluşan hareketliliğin firmalarımızı zarara sokmayacak ve işsizliği artırmayacak bir program üzerinde çalıştık. Tüm firmalarımızdan yüzde 10 indirim yapmalarını istedik. Bu mücadeleye katılacak tüm firmalarımız, belirlenen logo ile birlikte asgari yüzde 10 indirim uygulayacaklarını beyan etti. Burada enflasyon sepetinde bulunan ürünlerin tüm markaları var. Bu mücadeleye sahip çıkın, omuz verin” dedi. “KDV iadeleri hızlanacak” Bakan Berat Albayrak, KDV iadelerinin ödenme sürecinin hızlandırılmasına yönelik bir çalışma yaptıklarını da belirterek, 2019 yılı başından itibaren iadelerinin başvuru tarihinden itibaren 10 iş günü içinde yüzde 50’sinin verileceğini bildirdi. Albayrak, enflasyonla mücadele kapsamında elektrik ve doğalgaza yıl sonuna kadar zam
yapılmayacağını da belirterek, “Öncelikli olarak yine küresel olarak çok büyük bir değişim süreci olmadığı sürece elektrik ve doğalgaza yıl sonuna kadar zam yapmayacağız” dedi. Albayrak bankaların yüksek faizli kredilerde %10 indirim yapacağını da bildirdi. Varank: “KOSGEB borçları bir yıl ertelenecek” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise işletmelerin kullanacakları TL cinsinden kredilere yüzde 14’e kadar finansman desteği sağlayacaklarını duyurdu. Varank, şöyle konuştu: “Bağlı kurumlarımızla birlikte elimizdeki tüm araçları seferber ediyoruz. Öncelikle finansman destek programını hayata geçiriyoruz. İşletmelerin TL cinsi kredilerinde yüzde 14’e kadar finansman desteği vereceğiz. İhracat yapacak olan KOBİ’lere 200 bin dolara kadar 180 gün vadeli libor oranında yeni bir destek veriyoruz. 3 milyar liralık finansman erişim sağlanmış olacak. KOSGEB borçları 1 yıl ertelenecek. KOSGEB tarafından destek kararı alınan üç farklı programla toplamda 1 milyar liralık makine ve teçhizat yatırımına yüzde 25’e kadar ilave destek sağlayacağız. Cari açığa neden olan ürünler için yerlileştirme programı kapsamındaki ikinci çağrımızda en az 1.5 milyar liralık yeni yatırıma destek vereceğiz.” Selçuk: “Kısa çalışma ödeneği” Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, toplantıda yaptığı konuşmada, ücretlere değindi. “Emek verenlerimizi enflasyon karşısında ezdirmedik ezdirmemeye devam edeceğiz” diyen Selçuk, işverenleri de korumaya çalıştıklarını belirtti. Selçuk, “Unutmamak gerekir ki işçi olsun, işveren olsun, kamu olsun hepimiz aynı geminin içindeyiz. Gerek asgari ücreti belirlerken, gerekse işverenlerimize teşvikler sağlarken bu geminin içinde ve beraber olduğumuzu düşünerek hareket
edeceğiz” diye konuştu. Bu dönemde iş dünyasının talepleri arasında bulunan kısa çalışma ödeneğini kısa zamanda planladıklarını ifade eden Selçuk, “Bakanlığın, Türkiye’de enflasyona karşı mücadelede vereceği en önemli katkılardan bir tanesi yapısal reformlar olacak. Çalışma hayatıyla ilişkili olarak kıdem tazminatından esnek çalışma modellerinin yaygınlaşmasına dair birçok reform paketi Yeni Ekonomi Programımızın içinde bulunmakta” ifadelerini kullandı. Hisarcıklıoğlu: “81 ilimiz enflasyonla mücadeleyi sahiplenecek”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise konuyla ilgili açıklamasında, “Türkiye bir kez daha devlet – millet birlikteliği ile topyekun bir iktisadi mücadeleye başlamıştır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın liderliğinde Enflasyonla Mücadele Programı başlatıldığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Bu programı makroekonomik istikrar için son derece önemli buluyor ve destekliyoruz. Zira artan enflasyon, girdi ve finansman maliyetlerimizi artırmakta, firmalarımızı olumsuz etkilemektedir. Enflasyonla mücadeleyi ne tek başına kamu, ne de tek başına özel sektör yapabilir. Sorumluluk ve görev hepimizindir. Enflasyonla mücadele aynı zamanda işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdi maliyetleriyle mücadeledir. Türk özel sektörü, devletimizle birlikte topyekûn bir duruş sergileyecek, elini taşın altına koyacaktır. Bu çerçevede TOBB ve Odalar-Borsalar, her milli konuda olduğu gibi bu konuda da milli bir dayanışma içindedir. İş dünyamızda bir diğer büyük sorun olan ve uzun süredir talep etmekte olduğumuz birikmiş KDV iade süreçlerini hızlandırma planı için de Sayın Bakanımıza ayrıca teşekkür ediyoruz. İnanıyoruz ki, kamu ve özel sektör arasındaki
güçlü koordinasyon ve istişareyle içinden geçtiğimiz bu zorlu süreci geride bırakacak ve yeniden tempolu ve istikralı büyüme sürecine gireceğiz.” Kızıltan: “Kamu özel sektör işbirliği önemli” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise enflasyonla mücadele konusundaki demecinde şu ifadelere yer verdi: “Enflasyon gibi kapsamlı ve çok parametresi olan bir soru-
nun çözümünü, tek bir kurumdan beklemek doğru değil. Elbette bu hem kamunun hem de özel sektörün dayanışmasıyla mücadele edilmesi gereken bir sorundur. Enflasyonla mücadele aslında, bu konunun ötesinde işsizlikle, yüksek faizle ve artan girdilerle yapılan bir mücadeledir. Ülkemizin her sorununda elini taşın altına koyan iş dünyası bu mücadelede de devletini yalnız bırakmayacaktır. Bu çerçevede Türkiye Odalar ve Borsalar Bir-
liği’mizle birlikte başlatacağımız bir seferberlik birçok sektör ve firmamızı indirim günleri başlatmaya motive edecektir. Ancak bu arada elini taşın altına koyan iş dünyamızın da uzun süredir beklentisi olan KDV iade sürecinin hızlanması reel sektörü rahatlatacaktır. Bu ödemelerin makul bir süreye indirilmesi birçok sektörümüz ve firmamıza kaynak olacak ve enflasyonla mücadelede bir motivasyon yaratacaktır.”
MTSO önceliği eğitime veriyor
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sayman Üyesi Cem Bucuge, eğitimin bütüncül kalkınmanın en temel bölümü olduğunu belirtip, bu bakış açısı ile Oda olarak eğitime desteği her zaman sürdüreceklerini söyledi.
33 Meslekte belge zorunluluğu fiilen başladı
A
ile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca yayımlanan tebliğe göre, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan 33 meslekte yeterlilik belgesi olmayanlar için tanınan süre doldu. 27 Eylül tarihi itibariyle fiilen başlayan yasa kapsamında, belgesiz işçi çalıştıran işverenlere çalışan başına idari para cezası verilecek. Tehlikeli ve çok tehlikeli işler sınıfından olup, Mesleki Yeterlilik Kurumunca (MYK) standardı yayımlanan 33 meslekle ilgili ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ zorunluluğu için tanınan süre sona erdi. Aralarında tren makinisti, otomotiv kaportacısı, PVC doğrama montajcısı, metal kesimci, motosiklet bakım onarımcısı, motor testçisi ve iplik eğirme operatörünün de olduğu mesleklerde belgesiz işçi çalıştıran iş yerlerinde, işveren veya işveren vekiline kişi başı 627 lira ceza kesilecek. Geçen yıl ve bir önceki yıldan itibaren inşaat boyacısı, sıvacı, duvarcı, betonarme demircisi, otomotiv montajcısı ve çelik kaynakçısının da aralarında olduğu 48 meslekle
MTSO 05 CMYK
ilgili belge zorunluluğu getiren bakanlık, yeni 33 meslekle birlikte belge zorunluluğu olan meslek sayısını 81’e yükseltmiş oldu. Sınav ve belge ücretleri ise İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Mesleki yeterlilik belgesi olmayanların çalıştırılmayacağı 33 meslek şöyle:
1- Bitim İşlemleri Operatörü Seviye 3 2- Boyama Operatörü Seviye 3 3- İplik Bitim İşleri Operatörü Seviye 2 4- İplik Eğirme Operatörü Seviye 2 5- Makine Montajcısı Seviye 3 6- Makine Montajcısı Seviye 4 7- Metal Kesimci Seviye 3 8- Metal Kesim Operatörü Seviye 4 9- Metal Levha İşleme Tezgâh İşçisi Seviye 3 10- Metal Levha İşleme Tezgâh Operatörü Seviye 4 11- Motosiklet Bakım Onarımcısı Seviye 4 12- Motor Testçisi Seviye 4
13- Motor Testçisi Seviye 5 14- Otomotiv Boyacısı Seviye 3 15- Otomotiv Boyacısı Seviye 4 16- Otomotiv Boya Onarımcısı Seviye 4 17- Otomotiv Kaportacısı Seviye 3 18- Otomotiv Kaportacısı Seviye 4 19- Otomotiv Montajcısı Seviye 4 20- Otomotiv Prototipçisi Seviye 4 21- Otomotiv Prototipçisi Seviye 5 22- Otomotiv Sac Şekillendirmecisi Seviye 3 23- Otomotiv Sac Şekillendirmecisi Seviye 4 24- Otomotiv Sac ve Gövde Kaynakçısı Seviye 4 25- Ön İplik Operatörü Seviye 3 26- Ön Terbiye Operatörü Seviye 3 27- PVC Doğrama Montajcısı Seviye 3 28- Refrakterci Seviye 3 29- Refrakterci Seviye 4 30- NC/CNC Takım Tezgâhları Elektrik/Elektronik Servis Görevlisi Seviye 5 31- NC/CNC Takım Tezgâhları Mekanik Servis Görevlisi Seviye 5 32- NC/CNC Takım Tezgâhları Uygulama ve Servis Görevlisi Seviye 5 33- Tren Makinisti Seviye 4
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile MTSO işbirliğinde 800 ilkokul öğrencisine kırtasiye yardımı yapıldı. MTSO Yönetim Kurulu tarafından tespit edilen, ağırlıklı taşımalı eğitim yapan ve kırsalda yer alan, ihtiyaç sahibi 29 ilkokul ile bir de denetimli serbestlik kurumu aracılığıyla mahkum çocuklarından oluşan 800 öğrenciye kırtasiye yardımı gerçekleştirildi. Yardımlar sırasında öncelik bu yıl okula başlayan birinci sınıf öğrencilerine verildi. Okul ziyaretlerine MTSO Yönetim Kurulu’nu temsilen Sayman Üye Cem Bucuge ile Yönetim Kurulu Üyeleri Hacı Halil Kürek ve Nedim İkanç katıldı. Ziyaretlerde bir taraftan öğrencilerle bire bir sohbet etme imkanı bulan MTSO Yönetimi, diğer taraftan okul müdürleriyle bir araya geldi. Ziyaretler sonrasında kısa bir değerlendirme yapan MTSO Sayman Üyesi Cem Bucuge, “MTSO
olarak sadece kentimizin ekonomik kalkınmasına değil, bu kalkınmanın temel öğesi olarak gördüğümüz eğitim alanına da desteğimiz devam ediyor. TOBB ile Odamızın işbirliğinde her eğitim ve öğretim yılı başında yaptığımız kırtasiye desteğini bu yıl da gerçekleştirdik. İhtiyaç sahibi 800 öğrencimize kırtasiye ve eğitim desteğini organize ettik” dedi. Eğitimi bütüncül kalkınmanın en temel kısmı olarak gördüklerini ve her zaman öncelik verdiklerini vurgulayan Bucuge, eğitim nitelikli hale gelmeden ekonominin kaliteli hale gelemeyeceğini bildiklerini söyledi. Bucuge sözlerini, “MTSO olarak eğitime destek ve eğitim projelerimiz Odamız vizyonunun en temel kısmı olmaya devam edecektir” diye sürdürdü. Diğer yandan Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi ile Mersin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinin dil eğitimine katkı noktasındaki çalışmaların devam ettiğini de bildiren Bucuge, Amerikalı öğretmen Suzi Çoban’ın bu okullardaki öğrencilere eğitim vermesini sağladıklarını hatırlattı. Aynı zamanda bu iki okulun başarılı üçer öğrencisini İngiltere’de yaz okuluna göndermeyi sürdürdüklerini de bildiren Bucuge, “Öğrenciler 15 gün boyunca İngiltere kalıp iki haftada 32 saat İngilizce derslerine katılarak bir yandan gramer bilgilerini geliştiriyor, diğer yandan İngiliz ailelerin yanında konaklayarak pratiklerini geliştirme fırsatı yakalıyor. Program kapsamında öğrencilerin boş zamanlarında çeşitli sosyal aktivitelere ve şehir turlarına katılmaları sağlanıyor. Bu sayede de vizyonlarının gelişip yeni hayat görüşleri ile Mersin’e dönmeleri hedefleniyor” dedi.
6
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
İmalat sanayinde öne çıkan ülke:
çekmeyi teşvik eder. Ülkede kişi başına düşen Ar-Ge çalışmaları çok yüksek olmakla beraber bu alanda dünya üçüncüsüdür. Finlandiya’daki yabancı ortaklı şirketler ülkedeki kurumsal sermayenin yüzde 20’sinden fazlasını ellerinde bulundurur. 2017 yılında, Finlandiya’da gayrisafi milli hasılanın yüzde 4,3’ü civarında yatırım gerçekleşmiştir. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları stoğu ise 2017 yılı itibari ile 135,2 milyar $ civarındadır. En önemli yatırımcı ülkeler İsveç, Hollanda ve Danimarka’dır. Yapılan yatırımlar özellikle finansman ve sigorta aktiviteleri konusunda yoğunlaşmaktadır. Finlandiya’dan yurt dışına yapılan yatırımların büyük bir kısmı ise İsveç ve Benelüx ülkelerine yapılmakta olup, bu yatırımların büyük bir kısmını metal sanayi yatırımları ve hizmet sektörü girişimleri konusundadır. Serbest bölgeler
F
İmalat sanayinde öne çıkan Finlandiya ekonomisi, nüfus yoğunluğunun az olmaması nedeniyle iç pazar yerine ağırlıklı olarak ihracata dayalıdır.
inlandiya sanayi altyapısının oluşumu Dünya Savaşı yıllarına dayanır.BundaRusyaileyapılanBarış Anlaşması’nın rolünün büyük olduğu söylenebilir. Anlaşma çerçevesinde savaş tazminatının gemi, makine ve ekipman olarak ödenme mecburiyeti sanayi altyapısının oluşumunu da beraberinde getirir. Metal ve mühendislik sanayinin hammaddesi demirin ve sanayi için gerekli enerji kaynağı petrolün Rusya’dan temini, buna karşılık söz konusu ülke ile yapılan uzun vadeli ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmaları ile sanayi üretiminin bu ülkeye satışı ve üretim fazlasının da diğer batı ülkelerine pazarlanması sanayi alt yapısının etkin kullanımını sağlar. Geçen gelişim süreci içinde ülke bugün büyük ölçüde endüstrileşmiş bir serbest piyasa ekonomisine sahip olur. Ekonomide özellikle imalat sanayinde başta ormancılık, metal işleme, tasarım/dizayn, telekomünikasyon ve elektronik olmak üzere son derece rekabetçi sektörlere sahiptir. Ancak Finlandiya ekonomisi, ülke nüfusunun düşük olmasından kaynaklanan kısıtlı pazar potansiyeli dolayısıyla dış pazara yönelik oluşmuştur. Pek çok sektörde yüksek ihracat hacmi ile önemli üretim kapasitesine ulaşmış olan Fin sanayisi, dünya ekonomilerinde istikrarsızlık ve krizler gibi dışsal etkilere, diğer ülkelerden daha açıktır. Finlandiya ekonomisinde bahsedilebilecek bir diğer sektör ise tarım. Tarımda ise ithalat açık bir ülke olarak değerlendirilebilir. Tarıma elverişli arazi toplamının topraklarının ancak yüzde 18’i civarında olması ve iklim koşullarının elverişli olmaması nedeniyle ülke tarımda yalnızca kendisine yeterliliği hedeflemektedir. Bu nedenle farklı tarımsal ürünler için potansiyel olarak değerlendirilebilir.
Coğrafi bilgiler
Finlandiya, yüzölçümü 338 bin 145 kilometrekare olan bir ülkedir. Batıda İsveç, kuzeyde Norveç, doğuda Rusya ve güneyde Baltık Denizi ile sınırı bulunur. Finlandiya’da irili ufaklı 188 bin göl bulunmaktadır. Ülkenin topraklarının yüzde 69’u orman, yüzde 10’u göller ile kaplı olup tarıma elverişli arazi toplamı topraklarının ancak yüzde 18’i civarındadır. Topraklarının 1/3’ü kutup çizgisinin üstünde kutup bölgesinde yer alan Finlandiya’da yaz aylarında, hava sıcaklığı yükselebilmekte (+30°C) ve günler uzun ve aydınlık geçmektedir. Buna karşılık, kış mevsimi oldukça soğuk (-30°C) ve karanlık geçer. Nüfus
Finlandiya’nın nüfusu 2017 tahmini rakamlarına göre 5,5 milyondur. Nüfus yoğunluğu güneyde daha fazlayken, Kuzeyde çok azdır. Nüfusun yüzde 20’si başkent Helsinki ve civarında yaşar. Yıllık nüfus artışının yüzde 0,3 civarında olduğu ülkede, kilometrekareye 14,7 kişi düşmektedir. Ülkede en çok yaşayan yabancı kökenli grup Rus vatandaşları olup, Türk vatandaşları ülkede yabancı
MTSO 06 CMYK
uyruklular sıralamasında sekizinci sırada yer alır. Finlandiya, AB ülkeleri arasında oransal olarak en yüksek 65 yaş üstü nüfusa sahip ülkedir. Toplam nüfusun yüzde 18,8’si 65 yaş üstü olup, OECD ülkeleri arasında en yüksek orana sahip ülkedir. Çalışan nüfusun yüzde 25’i ziraat ve ormancılıkla uğraşmakta, Kuzeyde yaşayan Laponlar ise geleneksel olan ren geyiği çobanlığı ve avcılığı ile geçinmektedir. Altmışlardaki hızlı sanayileşme ile daha fazla kadın işgücüne dahil edilmiştir. 2015’e kadar yavaş seyreden ekonomik büyüme, işsizlik oranını yüzde 10’a kadar yaklaştırmış, 2017 yılında ise bu oran yüzde 8,7’ye çekilmiştir. Çalışanların yarı zamanlı emekliliğe girebilme yaşını artırma kararı sonrasında, emeklilik yaşının yükselerek, azalan işgücünün yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesine katkı sağlayacağı da ümit edilmektedir. Helsinki’nin nüfusu yaklaşık 600 bin kişi olmuştur. Bunu Espoo ve Tampere nüfusu en fazla şehirler olarak takip eder. Eğitim ve kültür
Finliler eğitime büyük saygı duymakta, hatta eğitimi, kazanılan gelirden daha önemli görmektedir. Finlandiya 7 ila 17 yaşları arasındaki tüm çocuklar için zorunlu eğitim sistemine sahiptir. Öğretim, kitaplar ve okul yemeklerini de içeren dokuz yıllık kapsamlı okul eğitimi ücretsizdir. Okul sistemi yüzde 100 okuma oranı sağlar. Bütün çocukların dokuz yıl süresince kapsamlı okul eğitimine katılması gerekir. Bu eğitimin ardından kolej ve üniversite eğitiminin takip ettiği mesleki okuldan lise eğitimine kadar çeşitli eğitim hizmetleri sunulur. Üniversiteyi de içeren eğitimin tüm aşamaları öğrenciler için ücretsizdir. Devlet, 17 yaşının üstündeki tüm öğrencilere ödenek ve kredi desteği verir. Finlandiya’da 20 üniversite, 28 Teknik Okul, 1 Askeri Akademi bulunur. Ekonomi
Finlandiya sanayi alt yapısının oluşmasında Dünya Savaşı ertesinde Rusya ile yapılan Barış Anlaşması çerçevesinde savaş tazminatının gemi ile makine ve ekipman olarak ödenme mecburiyeti önemli bir katkıda bulunmuştur. Metal ve mühendislik sanayinin hammaddesi demirin ve sanayi için gerekli enerji kaynağı petrolün Rusya’dan temini, buna karşılık söz konusu ülke ile yapılan uzun vadeli ticari ve ekonomik işbirliği anlaşmaları ile sanayi üretiminin bu ülkeye satışı ve üretim fazlasının da diğer batı ülkelerine pazarlanması sanayi alt yapısının etkin kullanımını sağlamıştır. Finlandiya bugün büyük ölçüde endüstrileşmiş bir serbest piyasa ekonomisine sahiptir. 2017 yılında 252 milyar $’a ulaşan gayrisafi milli hasılası ile Avusturya, Belçika, Hollanda ve İsveç ile benzer bir büyüklüğe sahiptir. Ekonomide özellikle imalat sanayinde
(ormancılık, metal işleme, tasarım/ dizayn, telekomünikasyon ve elektronik) son derece rekabetçi sektörlere sahiptir. İklim koşullarından ötürü, tarımda sadece kendine yeterliliği hedeflemektedir. Ormancılık ile ilgili sektörler, özellikle kırsal kesimde en büyük 2’nci uğraş dalını oluşturmaktadır. Finlandiya 2009 öncesinde, bankacılık ve finansal pazar açısından AB’nin en iyi performans sergileyen ekonomilerinden biri olarak küresel krizi hafif olarak atlatabilmiştir. Ancak bu durum, ihracat talebindeki azalma ve iç talebin daralması sonucunda 2012-2014 döneminde ekonomide bir daralma yaşanmasını da önleyememiştir. Ülke ekonomisinde yaşanan durgunluk devlet maliyesini ve borç oranlarını olumsuz etkilemiştir. Ekonomi 2016 yılında kendini toparlayıp yüzde 1,9 büyümüş, 2017’de ise özel tüketim ve net ihracattaki güçlü artış ile 2,8’lik bir büyüme sağlanmıştır. GSYİH’nın önümüzdeki birkaç yılda bu büyümeyi yüzde 2-3 oranlarında koruyacağı tahmin edilmektedir. Finlandiya’nın en önemli ekonomik mücadelesi; yüksek işçilik maliyetlerinin azaltılması ve ihracatta talep artışı yaratılmasıdır. 2016 Haziran’ında Finlandiya Hükümeti, işgücü maliyetlerini düşürmeyi, çalışılan saatleri artırmayı ve ücret pazarlığısisteminedahafazlaesneklik getirmeyi amaçlayan bir Rekabetçilik Paktı hazırlamıştır. 2017 yılında bu Paktın sonucu olarak ücretlerde artış neredeyse sıfır olmuştur. Ülkede 2017 yılı enflasyon oranı ise yüzde 0,8 olarak gerçekleşmiş olup, bu oranın 2018 yılında yüzde 1,2’ye yükseleceği beklenmektedir. Finlandiya ekonomisi, ülke nüfusunun düşük olmasından kaynaklanan kısıtlı pazar potansiyeli dolayısıyla dış pazara yönelik oluşmuştur. Pek çok sektörde yüksek ihracat hacmi ile önemli üretim kapasitesine ulaşmış olan Fin sanayisi, dünya ekonomilerinde istikrarsızlık ve krizler gibi dışsal etkilere, diğer ülkelerden daha açık bulunmaktadır. Bu nedenle, esas olarak elektrikli ve elektronik ürünler, kağıt ve metal sanayisinde yaratılan katma değere aşırı bağımlı bir sanayi yapısına sahip Finlandiya, muhtemel dışsal ekonomik krizlerin etkisini minimize etmek için, ürün ve pazar çeşitliliği arayışına girmiştir. Uzun dönemde Finlandiya ekonomisi için en önemli tehditler hızla yaşlanan nüfus yapısı ile rekabetçi piyasa koşullarına uyum sağlama hususlarında ortaya çıkmaktadır. Emeklilik yaşına ulaşmış yaş guruplarının büyüklüğünden kaynaklanan emek arzındaki düşüş, işsizlikte büyümeyi getirmektedir. Buna karşılık, çalışanların yarı zamanlı emekliliğe girebilme yaşının artırılması ve hizmetler sektöründe istihdam yaratılması gibi politikalarla işsizlik oranı 2017 yılında yüzde 8,7 olmuş, 2018’de yüzde 8,1’e çekilmesi hedeflenmektedir. Finlandiya, 2017 Dünya İnovasyon Endeksi’nde 8’inci sırada ve Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan ‘2017-2018 Dünya Rekabetçilik Endeksi’nde de
10’uncu. sıradadır. Ülkede kurumlar vergisi yüzde 24, standart KDV oranı yüzde 23 olarak uygulanır. Doğrudan yabancı yatırımlar
Finlandiya’ya yapılan yatırımların temelinde; ülkedeki mükemmel altyapı, iletişim ağları, profesyonel uzmanlık alanları gelir. Ülkedeki birçok yabancı şirketin diğer Kuzey Ülkelerinde, Baltık Bölgesi ve Rusya’da da merkezleri vardır. 2017-2018 yılı WEF Küresel Rekabet Raporuna göre Finlandiya dünyanın 10. rekabetçi ekonomisine sahiptir. Ülkedeki Ekonomi ve İstihdam Bakanlığınca finanse edilen ve bir uzman servis organizasyonu olan ‘Invest in Finland’ ülkeye yatırım
Finlandiya’da 4 adet serbest bölge ve 7 adet serbest antrepo bölgesi bulur. Serbest bölgelerden en büyük olanı, güney Finlandiya’da Helsinki’nin batısında yer alan Hanko şehrindedir. Hanko aynı zamanda Finlandiya’nın en önemli araç giriş ve çıkış terminalleri arasında yer alır ve Finlandiya’da kayıtlı olan araç ithalatçılarının toplam ithalatının yüzde 90’ının gümrük işlemleri bu kapıdan gerçekleşir. Finlandiya’da, serbest bölge ve antrepo işletme lisansları, çoğunlukla belediyelere ve diğer yerel idarelere verilmiştir. Ancak, yerel gümrük idareleri tarafından onaylanmış birçok ticari işletmeci, serbest bölge alanı içerisinde faaliyet gösterebilir. Vergiden muaf olan bu depolama alanlarından, yerli ve yabancı firmalar yararlanabilir. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Para kullanımı
Para birimi olarak, AB ortak para
birimi Avro kullanılır. Kredi kartları genellikle alışveriş merkezi ve restoranlarda geçerlidir. Kullanılan lisan
Finlandiya’da Fince konuşulur. Ülkenin diğer resmi dili İsveççe’dir. Halkın büyük kısmı başta İngilizce olmak üzere birkaç yabancı dili konuşabilir. Ulaşım
THY, İstanbul-Helsinki-İstanbul doğrudan tarifeli uçuşları 19 Mart 2006’da başlamıştır. Daha önce haftada 3 gün olan uçuşlar halen haftada 18 sefer olarak yapılmaktadır. Bu kapsamda haftanın bazı günleri günde 3 kere sefer düzenlenir. 2009’un Mayıs ayında Finnair de Türkiye uçuşlarını başlatmıştır. Finnair’in Antalya ve Gazipaşa Havalimanlarına tarifeli uçuşları bulunur. Yerel saat
Finlandiya, Greenwich’e göre 2 saat ileridedir (GMT + 2). Finlandiya ile Türkiye aynı zaman diliminde bulunduğundan iki ülke arası zaman farkı bulunmaz. Resmi tatiller ve çalışma saatleri
- 1 Ocak Yeni Yıl Tatili - 6 Ocak Noel’in Bitişi (Epiphany) - Mart sonu Uzun Cuma (Good Friday) - Mart sonu Paskalya - 1 Mayıs İşçi Bayramı - Mayıs ayının 2.Perşembesi (Hz. İsa’nın Göğe Yükselişi) - 6 Aralık Bağımsızlık Günü - 24-25-26 Aralık Noel İşyerleri: Pzt.-Cuma: 08:00 – 16:00/16:30 Bankalar: Pzt.-Cuma: 09/10 – 16:00/16:30 Mağazalar: Pz. -Cts.: 09/10 - 18:00/21:00 09/10 - 15:00/21:00 Haftalık Çalışma Saati: 40 saat
Kaynak: Ticaret Bakanlığı
Finlandiya ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Finlandiya ithalatı (2017) 2017 yılında 70,1 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Finlandiya’nın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 10,66 milyar dolar ile Almanya, 9,2 milyar dolar ile Rusya ve 7,67 milyar dolar ile İsveç’tir. Türkiye, Finlandiya pazarında 581,5 milyon dolar ve %0,83’lük payı ile 23. sıradadır. Ürün özelinde Finlandiya’nın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde 6,78 milyar dolar ile ilk sırada herhangi bir yerde sınıflandırılmamış emtia yer alır. İkinci sırada 4,92 milyar dolar ile bitümlü minerallerden elde edilen petrol yağları ve ham petrol gelmektedir. Bu ürünleri 1,71 milyar dolar ile biyodizel içermeyen petrol veya bitümlü minerallerin orta yağları ve müstahzarları takip eder. Finlandiya ihracatı (2017) Finlandiya’nın toplam 67,28 milyar dolar ihracatında en büyük paya sahip ilk 3 ülke sırasıyla 9,4 milyar dolar ile Almanya, 6,86 milyar dolar ile İsveç ve 4,48 milyar dolar ile Hollanda’dır. Türkiye, Finlandiya’nın ihracatında 821 milyon dolar ve %1,22 payı ile 18. sıradadır. Ürün özelinde Finlandiya’nın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 6,02 milyar dolar ile ilk sırada herhangi bir yerde sınıflandırılmamış emtia gelir. Bu ürün grubunu 3,16 milyar dolar hacimle hacimce % 90 oranında petrol veya bitümlü minerallerden oluşan hafif yağlar ve müstahzarlar; 1,88 milyar dolarlık hacimle kaolin veya diğer inorganik maddelerle bir veya iki tarafı da kaplanmış çok katlı kağıt ve karton takip eder.
Finlandiya- Türkiye dış ticareti (2017) Finlandiya’nın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 72,1 milyon dolarlık hacim ile sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu, malların taşınması için motorlu taşıtlar gelir. Bu değer, Türkiye’nin bu ürün özelindeki Finlandiya ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %1,65’ine karşılık gelir. Finlandiya’nın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 35,3 milyon dolarlık hacim ile esas olarak kişilerin taşınması için tasarlanmış motorlu araçlar ve diğer motorlu taşıtlardır. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Finlandiya ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %1,13’üne karşılık gelir. Finlandiya’nın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 30,66 milyon dolarlık hacimle Esas olarak <10 kişinin taşınması için tasarlanmış motorlu araçlar ve diğer motorlu araçlardır. Bu değer Türkiye’nin bu ürün özelindeki Finlandiya ve diğer ülkelere yaptığı toplam ihracat değerinin %1,54’üne karşılık gelir. Finlandiya’nın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 70,22 milyon dolar hacimle yarı ağartılmış veya ağartılmış iğne yapraklı kimyasal odun hamuru, soda veya sülfat (çözülme hariç) yer alır. Bu değer Finlandiya’nın bu ürün özelinde Türkiye dâhil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının % 4,11’ine karşılık gelir. İkinci sırada 63,3 milyon dolar hacimle kaolin veya diğer inorganik maddelerle bir veya iki tarafına kaplanmış çok katlı kağıt ve karton yer alır. Finlandiya’nın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın %3,68’ine karşılık gelir. Elektrik motorları ve jeneratörler ile sadece veya esas olarak kullanım için uygun parçalar, 49,9 milyon dolar hacimle üçüncü sıradadır ve Finlandiya’nın bu ürün özelinde yaptığı ihracatın % 9,18’ine karşılık gelir.
7
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
Toptan gıdacılar yönünü yurtdışına çevirdi
M Muhsin Gökçe
MTSO 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı
Bu dönemde yüzde 100 – 200 arası zam yapan fırsatçılara fırsat verilmemeli. Fırsatçılarla kendisini korumaya çalışan tüccar ayırt edilmeli. Devletin bu konuda şu ana kadar attığı adımları, ortaya koyduğu kuralları doğru buluyoruz. Uygulama noktasında daha aktif ve etkin olunması gerektiğine inanıyoruz.
TSO 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi yönünü yurtdışına çevirdi. Sektör temsilcileri yurtiçinde yaşanan sıkıntıları dış pazarlardaki etkinliklerini artırarak aşma hedefinde. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 6 No’lu Toptan Gıda ve Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Muhsin Gökçe, sektörde son dönemlerde yaşanan sıkıntıları ve bu sıkıntıları aşabilmek adına atmayı planladıkları adımları anlattı. Son dönemlerde özellikle döviz kurlarında yaşanan artışa paralel artan fiyatlar noktasında ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Gökçe, girdi maliyetlerinin yükselmesi nedeniyle belirli oranlardaki zamların doğal karşılanabileceğini, ancak yüzde 100 zammın hem sektöre hem de tüketicilere zarar verdiğini ifade etti. Bugün sektörde faaliyet gösteren firmaların fırsatçılar, stokçular ve yaşanan sıkıntılara karşı kendisini korumaya çalışan rüzgara direnen kesim olarak üçe ayrılabileceğini getiren Gökçe, “Bu dönemde yüzde 100 – 200 arası zam yapan fırsatçılara fırsat verilmemeli. Fırsatçılarla kendisini korumaya çalışan tüccar ayırt edilmeli. Devletin bu konuda şu ana kadar attığı adımları, ortaya koyduğu kuralları doğru buluyoruz. Uygulama noktasında daha aktif ve etkin olunması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. Özellikle girdileri döviz olan ürünlerde yüzde 30-40’lık fiyat artışlarının çok doğal karşılanması gerektiğini vurgulayan Gökçe, daha üstü artışların tespit edilip gerekli önlemlerin alınması gerektiğini, Komite olarak bu konunun takipçisi olacaklarını söyledi. Bir diğer çalışma olarak önümüzdeki süreçte distribütörleri bir araya getirerek bir toplantı yapmayı planladıklarını kaydeden Gökçe, bu toplantı ile sektör sorunlarını belirleyip ikinci aşamada bu sorunların çözümü
adına danışmanlık hizmeti almayı düşündüklerini anlattı. Aynı zamanda toptancılar ile perakendecileri bir araya getirip sorunların çözümü adına ortak adım atabilme noktasında girişimde bulunacaklarına da değinen Gökçe, “Toptancılar ve perakendecilerin çalışma yöntemleri de doğal olarak yaşadıkları sorunlar da birbirinden farklı. Ancak birbiriyle bütünleşik çalışan iki alan. Biz de bu alanda yaşanan sorunları en aza indirip ekonomik olarak birlikte güçlenebilmek adına çalışma yöntemlerimiz arasında nasıl bir ticari denge oluşturabiliriz konularını araştıracağız” ifadelerini kullandı. “Bölge olarak birlikte hareket etmeliyiz”
Gücün artması için yalnızca Mersin değil, bölge olarak hareket edilmesi gerektiğini de vurgulayan Muhsin Gökçe, “Mersin ve Adana olarak yoğun ticari ilişki içindeyiz. Sorunların çözümü adına ortak çalışmalar, projeler yürütebiliriz. Önümüzdeki süreçte bu birlikteliği sağlamak adına da adımlarımız olacak” dedi. Yerli firmaların markalarının yerel marketlerdeki dağılımını artırmak, yerli markaları güçlendirme yönünde çalışacaklarını dile getiren Gökçe başarıya ulaşmak için birlikte hareket etmenin önemine dikkat çekti. Güç birliğine gidilmesi halinde gücün halka halka yayılacağını ve herkesin birlikte kazanabileceğini anlatan Gökçe, bu tarz örneklere Türkiye’nin birçok şehrinde rastlandığını, Mersin’in de başarabileceğine inandığını söyledi. Bu birlikteliğin sağlanabilmesi için öncelikle aidiyet duygusunun artırılması gerektiğini anlatan Gökçe, “Bu duyguyu yakalayabilmenin tek yolu da kazanmaktan geçiyor. Kazanan kişi kendisini yaşadığı yere ait hisseder. Para kazandığı,
karnının doyduğu yerle bağları güçlenir” değerlendirmesini yaptı. Başarının tek yolu olarak birlikte hareket etmeyi gösteren Gökçe, “Akıllı çalışmak ise ikinci önemli unsur. Ancak günümüzde akıl bilgide değil, o bilgiyi nasıl kullandığımızda. Buna da çok dikkat etmeliyiz” diye konuştu. “Dünya ile networkümüzü artırmalıyız”
Komite olarak yaşanan sıkıntıların en aza indirilebilmesi adına yurtiçinde olduğu kadar yurtdışına yönelik çalışmalar planladıklarına da değinen Muhsin Gökçe, yurtdışındaki iletişimin artırılması gerektiğini vurguladı. Dünya Ticaret ve Sanayi Odaları ile MTSO’nun ilişkilerinin artırılıp geliştirilmesi, kurumsal işbirliği anlaşmalarının yürütülmesi gerektiğini belirten Gökçe, Komite olarak bu alandaki çalışmalara yöneleceklerini söyledi. Bu sayede Dünya Ticaret ve Sanayi Odalarının networküne ulaşma fırsatı yakalayabileceklerine dikkat çeken Gökçe, “Bu ülkelerin penceresini üyelerimize açmak istiyoruz. B2B’ler fuar organizasyonları, panellerle iletişimler artırılabilir. Bu noktada büyükelçilerin, ticari diplomatlarıyla bilgi alış verişinin açık tutulması, ticari diplomasilerin kurulmasını önemsiyoruz” dedi. Türkiye devletinin önümüzdeki 5 yılda Çin, Hindistan, Meksika ve Rusya’yı yatırım ve ticaretin teşvikinde öncelik verilecek ülkeler olarak belirlediğini hatırlatan Gökçe, şöyle konuştu: “Biz de Komite olarak bu ülkelere öncelik vermeyi planlıyoruz. Bu ülkelerle ülke tanıtım toplantılarını önemsiyoruz. Bu ülkelerle ticari işbirliklerimizi artırmamız önemli. Daha önce de söylediğim gibi B2B’ler ve fuarlar ile işbirliği toplantıları düzenlenebilir. Bunun örneğini Ağustos ayında Hindistan Ticaret Ataşesi Mr. Alok Varma’nın kentimizi ziyareti ile yaşadık.
Bu tarz temasların artırılması gerektiğine inanıyoruz.” “Kentimiz gıda konusunda çok güçlü”
Komite Üyeleri arasında yurtdışı bağlantıların sağlanması noktasında destek verebilecek önemli isimler bulunduğuna da işaret eden Gökçe, “Örneğin DEİK – Türkiye Zimbabve İş Konseyi Başkan Yardımcısı aynı zamanda Komite Üyemiz. Kendisinin yürüttüğü ticaret diplomasisinin sektörümüz yanında kent ekonomisine de önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Mersin’in özellikle gıda sektöründe önemli bir yere sahip olduğunubelirtenGökçe,bakliyatın kalbinin Mersin’de attığını, birçok gıda ürününde ithalat ve ihracatın merkezi olduğunu söyledi. Bu bağlamda dünya ülkeleri ile ticari diplomasinin gelişiminin sektörün gelişimine ciddi katkılar sağlayacağına inandığını vurgulayan Gökçe, önümüzdeki süreçte bu alandaki çalışmalara yoğunlaşacaklarını dile getirdi. “Yurtiçindeki gücümüzü de artırma hedefindeyiz”
Yalnızca yurtdışı değil, yurtiçindeki diğer il Odaları ile iletişimi artırıp Bursa, İstanbul Adana gibi ticaretin geliştiği şehirlerle ticari işbirliklerini artıracak çalışmalar hedeflediklerini dile getiren Muhsin Gökçe, “Komitemizin vizyonel yaklaşımlarıyla lider ticaret ve sanayi odaları arasında yer alan Odamızın vizyoner yapısına daha fazla katkı sağlamak istiyoruz” dedi. Gökçe sözlerini, “Özetlemek gerekirse, Komite olarak dış ticareti önemsiyoruz, toptan ve perakendecilerin sorunlarıyla ilgileniyoruz ve yaşadığımız coğrafya ile iletişimimizi artırmak istiyoruz” diye tamamladı.
Lojistik sektörü navlun desteklerinin devamını bekliyor
M
TSO 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Bekir Şahin, ekonomideki gelişimin özellikle ihracatla ivme kazanacağına dikkat çekerek ihracatı artıracak her türlü desteğin devam etmesini beklediklerini söyledi. Bazı taşımalarda navlun desteğinin kaldırıldığını hatırlatan Şahin, bu tür desteklere ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğini bildirdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Bekir Şahin, komite hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. 41 No’lu Komitenin bu yıl faaliyete başladığını ifade eden Şahin, şöyle konuştu: “Geçmiş yıllarda MTSO bünyesinde, uluslararası taşıma ve yurtiçi taşıma yapan firmaların yer aldığı gruplarda faaliyet gösteriyorduk. Oysa bizim sektörümüzdeki arkadaşlar hem yurtiçi hem uluslararası taşıma yapıyor. Lojistiğin tüm alanlarına hizmet veriyoruz. Kara, hava, demiryolu ve denizyolu taşımalarımız var. Depolamadan paketlemeye lojistiğin tüm alanlarında hizmet veriyoruz. Dolayısıyla bizim çok daha genel sorunlarımız oluyordu. Bu alanda daha çok yoğunlaşabilmek, sorunlarımızın çözümü noktasında lobi çalışmalarını daha güçlü yürütebilmek adına bu dönemde yolumuza ayrı bir komite olarak devam etmeye başladık.” “Yeni bir nakliyeciler sitesi talep ediyoruz”
İlk olarak Mersin’de yeni bir Nakliyeciler Sitesi istediklerini anlatan Bekir Şahin, mevcut sitenin gerek altyapı olarak gerekse konum olarak sıkıntıları bulunduğunu anlattı. “MTSO Başkanımız Sayın Ayhan Kızıltan da sitemizi ziyaret ederek yaşadığımız sıkıntılara bizzat
MTSO 07 CMYK
şahit oldu” diyen Şahin, en az 500 dönümlük yeni bir arazi üzerine modern bir Nakliyeciler Sitesi’ne ihtiyaç duyduklarını anlattı. Arazi bulma noktasında ciddi sorunlar yaşandığını hatırlatan Şahin, bu sorunun çözülmesi halinde üst yapı noktasında sektör temsilcilerinin gerekli maddi imkana sahip olduğunu ofisleri yapabileceklerini bildirdi. Mevcut sitede 150 civarında firmanın faaliyet gösterdiğini ancak yer olması halinde bu rakamın 500 adet firmaya dahi çıkabileceğini anlatan Şahin, “Aslında talep çok fazla ancak hem yer yok hem de kimse böyle bir ortama yatırım yapmak istemiyor. Herkes daha modern bir site talep ediyor. Böyle modern bir sitenin kurulmasıyla yatırımcı sayısı da kente sağlanacak istihdam da artacaktır. Sonuç olarak Mersin, lojistik sektörü açısından güçlü bir kent ve mevcut site bu güce yakışmıyor” değerlendirmesini yaptı. Kurulmasını istedikleri yeni site içerisinde bankalar, restoranlar, TIR garajı gibi sosyal donatı alanlarının olması gerektiğine de değinen Şahin, “Böylece yan sektörler adına da yeni istihdam alanları oluşturulacaktır. Bu yatırım yalnız sektör değil, kent adına da önemlidir” dedi. Bu sitenin konumunun önem taşıdığına da dikkat çeken Şahin, limana yakın olması yanında site içine kadar demiryolu hattı döşenmesinin önemini de vurguladı. Geçmiş yıllarda bu konularda güzel çalışmalar yürütüldüğünü ve önemli adımlar atıldığını, konunun belli noktalara kadar getirildiğini de hatırlatan Şahin, “Ancak maalesef ilgili bakanlıkların ve bakanların değişmesiyle birlikte tüm çalışmalarımız sıfırlanmış oldu. Komite olarak bu konunun peşini bırakmayı düşünmüyoruz. Gerekli lobi çalışmalarımızı önümüzdeki süreçte de sürdü-
receğiz” diye konuştu. Bunun yanı sıra önümüzdeki süreçte yapmayı planladıkları bir diğer çalışmanın ise üye ziyaretleri olduğunu kaydeden Şahin, Komiteye bağlı tüm üyeleri birer birer yerinde ziyaret ederek sorunlarını yerinde dinlemeyi düşündüklerini anlattı. Bu sayede hem üyeleriyle temaslarını artıracaklarını hem de sorunları kaynağında tespit edebileceklerini belirten Şahin, ardından bu sorunlar arasından çözebileceklerinin takipçisi olacaklarını söyledi. “Demiryolu yatırımlarını önemsiyoruz”
Konuşmasını sektöre ilişkin değerlendirmelerle sürdüren Bekir Şahin, ilk olarak demiryollarının durumuna değindi. Uluslararası taşımacılık modları arasında demiryolu taşımacılığının öneminin her geçen gün arttığını vurgulayan Şahin, bu taşımacılık türünün hem maliyetlerinin daha uygun olması hem daha çevreci olması nedeniyle tercih edildiğini anlattı. “Bugün Çin, ülkesinde ürettiği ürünlerini taşımak için dünyanın bir diğer ucuna Londra’ya kadar demiryolu hattı döşüyor ki maliyetlerini en aza indirip ürünlerinin satışında rekabetçi yapıya kavuşabilsin” diyen Şahin, Türkiye’den de benzer yatırımlar beklediklerini vurguladı. Yıllardır yeni bir demiryolu hattı yapılmadığını kaydeden Şahin, hatların modernize edilmesi, yeni hat ve vagon yatırımları yapılması gerektiğini söyledi. Bu yatırımların yapılması halinde taşıma maliyetlerinin yüzde 50 civarında düşebileceğine işaret eden Şahin, vagon sayısının artması halinde TIR’ların dahi belirli noktalara kadar vagonlarla taşınıp ardından diğer taşıma modlarına geçiş yapılabileceğini söyledi. Böylesi bir yatırım durumunda karayollarında da ciddi bir rahatlama oluşacağını
dile getiren Şahin, “Hem egzoz gazı salınımı azalacak hem de trafik rahatlayacak, mazot maliyetleri düşecek. Konun değerlendirilmesi sektörümüz adına da ülkenin kazanımları adına da büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
Bekir Şahin
MTSO 41 No’lu Lojistik Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
“Navlun destekleri devam etmeli”
İthalat ve ihracatın lojistik sektörüne etkilerine de değinen Bekir Şahin, “Döviz kurlarındaki hareketlilik ihracat adına olumlu bir gelişme gibi gözükmesine rağmen bölgenin ihracat pazarlarında yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntılar istenen rakamlara ulaşılmasının önüne geçiyor” dedi. Böylesi sıkıntılı bir dönemde 20’ye yakın ürünün üzerindeki navlun desteklerinin kaldırılmasının da ciddi bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Şahin, 24 Eylül 2018 tarihinden sonra ihracatı gerçekleştirilen ürünlerden bir bölümünün gümrük tarife navlun desteği kapsamına çıkarıldığını dile getirerek, bu uygulama nedeniyle taşımaların daha da azalmasını beklediklerini anlattı. Ekonominin güçlenmesinde dış ticaretin önemli bir rol üstlendiğini hatırlatan Şahin, “Ülkemizin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmesi adına her türlü çalışma önem taşıyor. İhracat adına yapılan kısıtlamalar ise bu hedefe yaklaşmayı bir adım daha zorlaştırıyor” değerlendirmesini yaptı. Bu dönemde taşıma hizmeti verdikleri başta inşaat ve elektronik olmak üzere birçok sektörün de sıkıntılı günler geçirdiğine değinen Şahin, bu nedenle yalnızca yurtdışı değil, yurtiçi taşımaların da azaldığını, sektör olarak rekabetçi yapılarını güçlendirecek fiyat kolaylıkları ve maliyetleri azaltacak yatırımları beklediklerini söyledi.
Modern bir Nakliyeciler Sitesi kurulumu için gerekli arazinin tahsis edilmesi halinde hem yatırımcı sayısı hem de istihdamda önemli bir artış yaşanacaktır. Lojistik kenti Mersin’de çok daha modern ve donanımlı bir Nakliyeciler Sitesi’ne ihtiyaç vardır.
8
YIL: 20 | SAYI: 360 | 14 - 27 Ekim 2018 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
Erdemli, Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi istiyor
E
mız ortak çalışmalı. Son olarak tarım kenti Erdemli’mize bir Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin bir an önce yapılması elzemdir. Oda olarak belediyemiz ve bakanlıklar düzeyinde çalışmalarımız devam etmektedir. Uygun yer tahsisi için çalışma ve araştırmalarımız devam etmektedir. MTSO Haber: Varsa Bölgenizdeki yatırımlar hakkında bilgi verir misiniz?
Orhan Sarı
Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sarı, ilçenin ana geçim kaynağının tarım ve tarıma dayalı ürünler olduğuna dikkat çekerek Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi istediklerini söyledi.
rdemli, tarımsal zenginliği ve turizm potansiyeli ile öne çıkıyor. Başta limon olmak üzere pek çok tarımsal üründe lider bir ilçe. Türkiye’nin narenciye üretiminin yüzde 40’ını, sebze üretiminin ise yüzde 25’ini gerçekleştiren Erdemli, ülkenin tarımsal ihracatına da önemli katkılar sağlıyor. Bu zenginliğin sanayi ile desteklenip katmadeğerinin artırılmasını isteyen Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO), ilçede Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasını istiyor. Yalnızca tarım değil, turizm de ilçe ekonomisi adına önemli sektörler arasında yer alıyor. Başta Kızkalesi olmak üzere çok sayıda kültürel mirasa evsahipliği yapan ilçedeki tesis yatırımı gün geçtikçe artıyor. İlçe ekonomisinin geliştirilmesi adına birçok yatırımı takip eden ETSO, özellikle ulaşımı kolaylaştıracak yol yatırımlarına öncelik veriyor. Çeşmeli – Taşucu Otoban Projesi ile Erdemli - Ayrancı yolu çalışmaları ise öne çıkan çalışmalar arasında yer alıyor. ETSO Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sarı, kent ekonomisini değerlendirip çalışmalarını MTSO Haber Gazetesi için şöyle anlatıyor:
MTSO Haber: Erdemli’nin ekonomik yapısı hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Öne çıkan sektörler hangileri? Bu sektörlerdeki bölgenin gücünü anlatır mısınız?
Erdemlimizin nüfusu 134 bin 114 kişi. İlçemiz ekonomisinin %85’i tarım ürünlerine dayalıdır. Narenciye ve sebze ise lokomotif ürünlerimiz olarak gösterilebilir. Erdemli, narenciyede Türkiye’nin % 40’ını sebze de ise %25’ini üretmektedir. Bunun yanında ülkenin diğer bölgelerinden farklı olarak Erdemli’mizde 12 ay boyunca sebze ve narenciye üretimi yapılmaktadır. Limon ise lokomotif ürünümüz. Limon, hasadı olduğu kadar yatak ve bekletme (depolama) olarak da bakım ve ilgi isteyen bir meyve. Bölgemizden narenciye başta olmak üzere çok sayıda tarım ürününü yurtiçine ve dünya pazarlarına gönderiyoruz. Tarımın yanı sıra turizm de ilçemizde her geçen gün gelişen sektörler arasında gösterilebilir. Özellikle Kızkalesi ve yakın beldelerdeki oteller ve pansiyonların gün geçtikçe sayı ve kalitesi artmaktadır. MTSO Haber: Erdemli TSO olarak çalışmalarınızı, varsa öne çıkan sektörlerin geliştirilmesine yönelik bugüne kadar yürüttüğünüz ya da yürütmeyi planladığınız projeleri anlatır mısınız?
Gerek mevcut sektörler gerekse yan sektörleri geliştirmeye yönelik çalışmalarımız oluyor. Bunlardan bir tanesi 2011 yılında uyguladığımız ‘Yapay Resif Uygulaması ve Sosyal Kalkınma Projesi’. Bu, bir taraftan balıkçılığı geliştirecek diğer taraftan dolaylı olarak turizmin gelişimine katkı sağlayacak bir projeydi. Konuyu biraz daha açacak olursam şunları söyleyebilirim. İlçemiz sahillerinde balık popülasyonu arttırılarak balıkçılık ve turizmin gelişimine katkı sağlayacak faaliyetlerin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacak bir çalışma oldu. Kaçak trol balıkçılığın önlenmesi bölgenin doğal zenginliğinin korunması ve balıkçılar için av sahaları yaratılması, sportif balıkçılığın geliştirilmesi de hedefler arasında yer aldı. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) destekli bu Proje çerçevesinde denize 220 adet yapay
MTSO 08 CMYK
resif ve 20 adet anti trol resif bırakıldı. Proje bütçesinin % 85’i ÇKA, % 15’i ise Odamız tarafından sağlandı. Projeden iyi sonuçlar aldık. Turizm konusunda ise Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ile Erdemli Akkale Ören yerinin restorasyonuna başladık. Bu restorasyon çalışmaları sırasında Antik Çağ’dan kalan dünya üzerindeki 3 katlı kral mezarlarının yalnızca bu bölgede bulunduğunu öğrendik. İçinde sarnıç ve liman bulunan Akkale Ören yerinin turizme kazandırılması konusunda uygulama çalışmalarımız devam etmektedir. Önümüzdeki süreçte Kanlıdivane’nin de çevre düzenlenmesine başlamayı planlıyoruz. Yine turizm adına Kızkalesi Turizm Bölgesi’nin elektrik altyapı ve trafo sorununun çözümüne yönelik çalışmalarımız oldu. Bu kapsamda Enerji Bakanlığı, dönemin Kalkınma Bakanlığı ve Bölge Milletvekillerimiz nezdinde girişimde bulunduk. Bu girişimler sonunda sonuca ulaştık ve trafomuz yapıldı. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Aynı zamanda ilçemizdeki ulaşımın rahatlaması adına da çalışmalar yürüttük. Erdemli – Karaman Ayrancı yol yapımında 24 köy ve yaylaya bağlantısı olan yayla yolumuz ile ilgili ayrıntılı raporlar hazırlayarak bölge milletvekillerimiz aracılığıyla yine o dönem Kalkınma Bakanlığımız ve Ulaştırma Bakanlığımıza sunduk. Raporda bu yolda yaz ve kış mevsiminde geçen araç sayısından yapılan kaza sayısına kadar, köylerin yaz ve kış nüfusu göz önüne alındığında yoğunluğun hesaplanmasına kadar ihtiyaç duyulan her türlü veri yer aldı. Elbette tarıma yönelik çalışmalarımız da oldu. Limonun depolanması konusunda Erdemli Toros Yaylası üzerinde çalışmalarımız sürerken, Arpaçbahşiş ve Tömük’teki konut altlarında şahıslara ait narenciye depolarında ruhsat ve elektrik sıkıntısının çözümü için girişimlerimizi başlattık ve yeni torba yasada imar ve iskan konusunda çıkan af sayesinde Tömük ve Arpaçbahşiş’te imarlı yaklaşık 3 bin evaltı depoda çözüm sağladık. Çalışmalarımızda üyelerimizi de unutma-
dık. TOBB destekli Nefes Kredisinden 2018 yılında toplam 15 milyon TL tutarında kaynak sağladık. Üyelerimizin düşük faizli kredi kullanma noktasında aracı olduk. Erdemli ekonomik hayatına can suyu sağladık. Aslında yaptığımız çalışmaları saymakla bitmez ama son olarak 2011 yılından bu yana açtığımız KOSGEB Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri’nden bahsedebilirim. Bu sayede 850 kişiye eğitim verdik. Eğitimlerini başarı ile bitiren kursiyerlere ETSO KOSGEB Sinerji Odağı vasıtasıyla danışmanlık yaparak işyeri açmalarına yardımcı olduk. MTSO Haber: Erdemli ekonomisinin geliştirilmesine yönelik talepleriniz ya da beklentileriniz nelerdir?
Yıllardır her platformda dile getirdiğimiz, gerek TOBB Genel Kurul toplantısında gerekse siyasilerle olan toplantılarımızda üstüne basarak söylediğimiz öncelikli konu Çeşmeli – Taşucu Otobanı Projesi. Bu projenin 16 Ağustos tarihi itibariyle ihalesinin yapılacağını öğrendik. Ardından ise ihalenin iptalini duyduk. Şüphesiz ki Çeşmeli – Taşucu Otobanı sadece yol olarak değerlendirilmemeli. Bu yol aynı zamanda Mersin’in turizm potansiyelinin ve ticaretinin hareketlenmesinde büyük rol oynayacaktır. Bu konu hakkında tüm Mersin sivil toplum kuruluşları olarak ortak bir çalışma yapıp bir an önce Hükümetimizden bu konu ile ilgili yatırım istemeliyiz. Bir diğer talebimiz yine ulaşım üzerine. Az önce de bahsettiğim gibi Erdemli- Ayrancı yolu çalışmaları başladı. En kısa sürede yolun Ayrancı sınırına kadar çift şeritli bölünmüş yol olarak tamamlanması, ilçemizin yaylalara ve İç Anadolu’ya ulaşımını kolaylaştıracaktır. Turizmin gelişimi adına da bir takım ortak çalışmalar yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle ilçemizin önemli değeri Kızkalesi Sahili başta olmak üzere tüm sahil beldelerimizde yazın yaşanan kıyı işgalleri, seyyar satıcalar, gürültülü müzik yapan işletmelerle kamu kurumlarımız, belediyelerimiz ve Oda-
Bölgemizdeki en önemli yatırımlardan birisinin ilçemizde kurulacak olan Tarım Gıda Teknoparkı olduğunu söyleyebilirim. Mersin ekonomisinin lokomotifi tarım ve gıda sektörleri. Yaklaşık 3,7 milyon dekar arazide üretim yapılan Mersin, bitkisel üretimde Türkiye ikincisi. Mersin, gayri safi milli hasılasının yüzde 20’sini tarımdan elde ediyor. En büyük 500 sanayi kuruluşu arasındaki 7 sanayi kuruluşundan 4’ünün gıda ve tarım firması olması da kent ekonomisinde tarım ve gıdanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) 2013 yılı verilerine göre ülkemizin en çok ihracat yapan bin firması arasında Mersin’den 11 firma bulunuyor. Bu firmaların 9’u tarım ve gıda sektöründe faaliyet gösteriyor. Bu sayının artması, Tarım Gıda Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin kurulmasını daha anlamlı kılmaktadır. Bölgemizin tarım varlığının en iyi şekilde kullanılmasına yardımcı olmak amacıyla 2009 yılında Mersin TarımGıda Teknoloji Geliştirme Bölgesi kurulması hedeflenmiş ve Mersin’i tarımda markalaştırmak adına ilk adımları atılmıştır. İlçe sınırlarımızda yer alan Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü yanında kurulacak bir teknopark, kentte tarımsal teknolojinin gelişmesine daha güçlü bir katkı sağlayacaktır. Bunun yanında mekan kadar teknik personel de önemli. Kurulması istenen Tarım Teknopark’ta girişimcilere destek verebilecek kalıcı ve kaliteli personel oluşturmasına önem verilmelidir. Çukurova’nın tarım sektöründe potansiyelinin fazla olması, çiftçinin ve firmaların tarıma yönelik Ar-Ge faaliyetlerine yöneltilmesi Türkiye’nin tarım sektörü geleceği açısından da önemlidir. Sadece tarım-gıda alanında ihtisaslaşmış bir teknopark özelliği taşıyacak olan Mersin Teknopark’ta nanoteknoloji, tarımsal modern biyoteknoloji, bilişim ve mobilişim teknolojileri, modern sera teknolojileri ve topraksız yetiştiricilik, gıda işleme, meyve-sebze muhafaza ve ambalaj teknolojileri, bitki koruma, teşhis ve mücadele yöntemleri, tarımsal mekanizasyon ve sulama teknolojileri ve tarımsal atıkların yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüşümü konularında çalışmalar yapılacak. Ürün girdisi maliyetlerinin azaltılması ve etkin pazarlamanın sağlanmasıyla çiftçinin karlılığının arttırılmasının yanı sıra tüketicinin de makul fiyatlara tarım ürünleri tüketmesini sağlamak amacıyla kurulması istenen Mersin Tarım – Gıda Teknoloji Geliştirme Bölgesi bölgemiz için çok önemlidir. MTSO Haber: Eklemek istedikleriniz…
Biraz da Oda’mız hakkında bilgi vermek isterim. Geçtiğimiz ay yeni hizmet binamızın açılış törenini gerçekleştirdik. Bu törende Ekonomiye Değer Katanlar Ödüllerini de sahiplerine verdik. Açılışımızda bizleri yalnız bırakmayan TOBB Başkanımız Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na da bu vesile ile bir kez daha teşekkür etmek isterim. Yeni hizmet binamız içerisinde İŞKUR Hizmet Noktası’nı da faaliyete geçirdik. Dönemin Çalışma Bakanı şuan İçişleri Bakanımız olan Sayın Süleyman Soylu’ya da şahsım, ETSO Yönetimimiz ve Erdemli’miz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bu arada ETSO olarak 5 yıldızlı Oda olarak çalışmalarımızı sürdürdüğümüze de değinmek isterim. Bu alandaki akreditasyon sertifikamızı da aldık. Bundan sonrasında da çalışmalarımızı Erdemli’mize yakışır şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.
MTSOHaber Gazetesi Sektör Eki
M
14 - 27 Ekim 2018
Mersin, gerek doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri gerekse 12 ay turizme elverişli ılıman iklim yapısı ile Türkiye’de sektörde alternatif bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Sektörün önde gelen temsilcileri ise turizmin kentin bütününün bu alanda yapılacak çalışmaları benimseyip topyekûn aynı hedef doğrultusunda hareket etmesi halinde geliştirilebileceği ortak görüşünde birleşiyor. Sektörün ivme kazanması için beklenen en büyük yatırım ise Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı.
ersin, coğrafi konumu itibariyle Akdeniz Bölgesi’nin Çukurova bölümünün batısında Doğu Akdeniz Havzası’nın önemli bir bölümünü kapsıyor. 330 kilometrelik sahil şeridiyle, Türkiye’nin en uzun sahil şeritlerinden birine sahip. Tarsus’tan Anamur’a kadar, antik kentleri, tarihi ve doğal değerleri, ören yerleri ile Mersin, bir turizm güzergâhı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Son yıllarda turizm anlayışını güneş, kum deniz üçgeninin dışına taşıyıp 12 aya yayma isteği ile turizm çeşitliliğini artırma yönünde çalışan kent, inanç turizmi, kayak turizmi, golf turizmi gibi farklı alanlara yönelse de bu alanlarda beklediği yatırımların gecikmesi sektör temsilcilerinin yeni arayışlara girmesini de beraberinde getirdi. Papa 16. Benedikt tarafından 2008 yılının St. Paul yılı ilan edilmesi ve St. Paul’ün evinin Tarsus’ta bulunması nedeniyle o yıllarda inanç turizmine ağırlık veren sektör temsilcileri, 2012 yılında ise yönünü geliştiği kentlere yüksek gelir getiren kurvaziyer turizmine çevirdi. Bu alanda önemli tanıtım çalışmalarına imza atan kent dinamikleri, yakın coğrafyada yaşanan siyasi karışıklıklar nedeniyle bu alandaki çalışmalarına da ara verdi. 2013 yılında Akdeniz Oyunları’na evsahipliği yapan Mersin, bu organizasyon çerçevesinde kente kazandırılan uluslararası standartlara sahip spor tesisi yatırımları sonrasında ise spor turizmini canlandırmayı programına dahil etti. Yayla turizmi, kongre ve fuar turizmi ise her dönemde sektörü besleyen önemli enstrümanlar arasında yer aldı. En son kente kazandırılan 374 bin 813 metrekare alan üzerine kurulu 1.296 yatak kapasiteli ve son teknoloji ile güçlendirilmiş şehir hastanesi ise sağlık turizminin başlaması adına önemli bir adım oldu. Ancak aranan tüm bu alternatiflerin istenilen canlılıkla hayata geçirilememesi kente direk uçak seferlerinin eksikliği noktasında kilitlendi. Bu noktadan hareketle kent önceliği önceki yıllarda olduğu gibi bugün de, Çukurova Uluslararası Havalimanı inşaatının vakit kaybedilmeden tamamlanmasına verdi.
“Önemli yatırımlar devam ediyor”
Bununla birlikte kent turizmi adına önemli yatırımlar da yapılıyor. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi yine kente ulaşımı bu kez kara yolu ile rahatlatacak olan Antalya Mersin arası karayolu bağlantısı. Büyük bölümü tamamlanan tünel ve viyadüklerin tamamlanması sonunda iki komşu il arası ulaşım süresinin 11 – 12 saatten 4 saate inmesi planlanıyor. Bunun yanı sıra planları başlatılan 6 adet turizm bölgesi, tarihi kültürel varlıklarda yürütülen kazı çalışmaları, Cennet-Cehennem Mağaralarında yapılacak altyapı çalışmaları da kentin turizm enstrümanlarının güçlendirilmesinde önemli rol üstleniyor. Kent, 10 adet mavi bayraklı plajıyla deniz turizminde, St. Paul Kuyusu, Eshab-ı Keyf Mağarası, Danyal Peygamber Türbesi gibi mekanlarıyla inanç turizminde, Uzuncaburç, Kanlıdivane, Cennet-Cehennem gibi onlarca tarihi varlığıyla kültür turizminde, yaylaları ve alt yapı çalışmaları tamamlanan kayak merkezi ile eko turizmde iddiasını ortaya koyuyor ve farklı turizm çeşitleriyle misafirlerine değişik alternatifler sunuyor.
da artmaya başladı. Mevcut otellerin ise modernizasyon çalışmaları hızla devam ediyor. Bu sayede gün geçtikçe kentte ihtiyaç duyulan oda ve yatak kapasitesi sayısı da karşılanıyor. Halen istenilen seviyelere ulaştığı söylenemese de özellikle havaalanı yatırımına paralel tesis yatırımının da hız kazanacağı görüşü hakim. 2017 yılı sonu itibariyle Mersin’de 58 adet turizm işletme belgeli konaklama tesisi bulunuyor. Bunlardan 7 tanesi 5 yıldızlı, 14’ü 4 yıldızlı, 22 tanesi 3 yıldızlı ve kalanı ise 1 ve 2 yıldızlı oteller ile apart ve motellerden oluşuyor. Mersin’de faaliyet gösteren turizm işletme belgeli tesis sayısı 2016 yılında 55 iken; 2017 yılında bu sayı 58’e yükseldi. Turizm işletme belgeli tesis sayısındaki gelişmelere paralel olarak, tesislerin oda ve yatak kapasitesi önceki yıla göre % 4’lük artışa sırasıyla 4 bin 198 ve 8 bin 726’ya yükseldi. 2017 yılı sonu itibariyle Mersin’de 6 bin 234 oda, 13 bin 550 yatak kapasiteli 50 adet turizm yatırım belgeli tesis, 8 adet bin 155 kişi kapasiteli turizm işletme belgeli yeme-içme tesisleri bulunur. Mersin’de faaliyet gösteren turizm belgeli konaklama tesisi sayısına göre Türkiye genelinde %1,5’lik payla iller arasında 11. sırada; oda ve yatak kapasitesine göre %1’lik payla 10. sırada yer almaktadır. Mersin’de 2017 yılı sonu itibariyle mavi bayraklı plaj sayısı 10 olup; söz konusu rakam bir önceki yıl 9’dur. Kentte faaliyet gösteren Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli seyahat acentesi sayısı ise 99 olup, Akdeniz Bölgesi’nde bulunan acente sayısına göre Mersin; Antalya ve Adana’dan sonra 3. sırada yer alır. 2017’de denizlerden giren ziyaretçi sayısı arttı
Mersin’e deniz sınır kapılarından giriş ve çıkış yapan ziyaretçiler incelendiğinde; giriş yapan toplam ziyaretçi sayısında 2016 yılında gözlenen azalış, 2017 yılında yerini %18,3’lük artışla 142 bin 38 kişiye bıraktığı görülür. Söz konusu artışta yerli ziyaretçilerdeki %23’lük artış belirleyici olmuş, yabancı ziyaretçilerde ise %3’lük azalış gözlenmiştir. 2017 yılında aylık bazda Mersin’de, mevsimsel olarak ziyaretçi girişlerinin yoğunlaştığı Mayıs-Eylül dönemine bakıldığında, söz konusu dönemde önceki yılın oldukça üzerinde seyir izlediği görülmektedir. Mersin deniz sınır kapılarından giriş yapan yabancı ziyaretçi sayısının geçen yıla göre daralmasında Yakın ve Orta Doğu Asya ülkeleri etkilidir. Yabancı girişlerdeki azalışta ülke bazında Suriye başta olmak üzere Lübnan’ın payı vardır. Mersin’den çıkış yapan ziyaretçi sayısında ise 2016
yılındaki azalış 2017’de yerini %18’lik artışa bırakmıştır. Söz konusu gelişmede hem yerli hem de yabancı ziyaretçiler etkilidir. Mersin’de kültür
Mersin Müzeleriyle, Opera binasıyla, sanat merkezleriyle aynı zamanda bir kültür şehri. Mersin Arkeoloji Müzesi, Mersin Müzesi, Atatürk Evi ve Müzesi, Tarsus, Anamur, Silifke müzeleri, Narlıkuyu Mozaik Müzesi ve St. Paul Anıt Müzesi ile birçok müzeye evsahipliği yapar. Aynı zamanda ören yerleri bakımından da oldukça zengin olan Mersin ziyaretçilerine farklı deneyimler yaşatabilir. Sektör temsilcileri neler diyor?
Sektörün önde gelen temsilcileri Mersin dışından Mersin turizmini nasıl görüyor? Kentin bu alanda gelişmesi adına neler yapmasını tavsiye ediliyor? Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, yurtdışı tanıtımların artırılması tavsiyesinde bulunurken kentin en önemli ihtiyacı olarak Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı yatırımını gösterip ekliyor: “Mersin Havalimanı’nın bir an önce açılmasının bölge turizmine ve Mersin’in turizmden elde ettiği gelirin artmasına büyük ölçüde katkı sağlayacağına inanıyorum.” İstenen sonuca ulaşmak adına birlikte hareket etmenin önemine değinen Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, önce şehrin turizmin önemi konusundaki farkındalığını artırmak ardından bu alanda gelişim hedefi koymak gerektiğini vurguluyor. Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu Türkiye Başkanı Faik Alsaç ise çeşitliliğe vurgu yapıyor ve Mersin’in turizm çeşitliliğini bir fırsata çevirip iyi değerlendirmesi gerektiğini anlatıyor. Alsaç, özel sektörün tek başına mücadelesinin yeterli olmayacağını mutlaka şehri yönetenlerin gündemine turizmi alması gerektiğini vurguluyor. Çukurova Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (ÇUKTOB)BaşkanıTayyarZaimoğluMersin’ingastronomi turizmine yönelmesi tavsiyesinde bulunurken, Mersin Turizm İşletmecileri Derneği (MERTİD) Başkanı Hamit İzol, Mersin’i turizmde geleceğin parlayan kentleri arasında gösteriyor. Turizm Duayeni Hüseyin Baraner ise kente yeni bir rota çizerek denizin ısıtılarak tedavi yöntemi olarak kullanılmaya başlandığı Thalasso Merkezlerinin Mersin’de de kurulabileceği önerisini getiriyor.
Mersin’de konaklama tesisleri
Mersin’de son dönemlerde yapılan çalışmalar sonrasında özellikle 4 ve 5 yıldızlı yeni otel yatırımları
Imbriogon Antik Kenti Demircili / Mersin
Mersin konsept turizm vizyonuna yöneliyor …
M
ersin olarak Turizm denince akla gelen bir kent miyiz? Bu sorunun cevabı nereden baktığınıza bağlı. Örneğin iç turizmde Türkiye’de marka bir kentiz. Bugün Mersin ikinci konut veya diğer adıyla yazlık konut anlamında Türkiye’de marka bir kent. Mersin hinterlandındaki tüm illerin yaz destinasyonudur ve bu gelir kent için değerli bir gelirdir. Ancak Mersin olarak amacımız ve hedefimiz bu değil. Amacımız döviz kazandıran bir turizm yapılanmasıdır. Ne yazık ki 80’li yıllarda Türkiye turizm kararını Antalya ve Ege kıyıları olarak belirledi. Destekler ve yatırımla o bölgelere gitti. Doğal olarak uluslararası bir turizm hedefine orta büyüklükteki kentlerin tek başına ve sadece kendi dinamikleri ve öz kaynakları ile ulaşması kolay değil. Mersin bu anlamda çok çaba sarf etti. İnanç turizmini belli bir boyuta taşıdı. Gastronomi turizminde önemli adımlar attı. Hatta bölgesel sorunlar olmasaydı kruvaziyer turizmde Doğu Akdeniz’in en işlek ve güvenli rotası olma yolunda ilerliyordu. Ne yazık ki turizmde konjonktür önemli. Kırılgan bir sektör. Son zamanlarda yöneldiğimiz kitle turizmi ise havalimanının inşaatına kilitlenmiş durumda. Yani, büyük kamu yatırımı gerektiren alt yapılar tamamlandığında bu makus talihin değişeceğine inanıyoruz. Yabancılara konut satışında lider illerden biriyiz. Yani, uluslararası anlamda güven duyulan, modern yaşam şekli ile ilgi duyulan bir bölgeyiz. Potansiyellerimiz büyük. Bu anlamda Mersin turizmde bir süre daha kendi göbeğini kendi kesen bir kent olacak gibi. Bu anlamda bizler Mersin’in doğa, yayla, spor, sağlık ve inanç turizmi bacaklarını geliştirecek bir vizyona doğru çalışmaya devam edeceğiz. Daha konsept turizm vizyonu sanırım yeni çağın da vizyonuna daha yakın bir yaklaşım olacaktır. Mersin turizm sektöründe özveriyle, yılmadan çalışan mücadele eden sektörün emekçilerine sonsuz teşekkürler…
2
14 - 27 Ekim 2018
MERSİN TURİZM ÇEŞİTLİLİĞİNİ İYİ DEĞERLENDİRMELİ Uluslararası Skal Dernekleri Federasyonu Türkiye Başkanı Faik Alsaç, Mersin’in turizm zenginliğinin sektör adına önemli bir kazanç olduğuna dikkat çekerek, bu seçeneklerden herhangi birisinin öne çıkarılması gerekmediğini, şehrin imkanı varsa yayladan denize, spordan, sağlığa, inançtan gurme turizmine kadar tüm turizm türlerini bir bütün olarak pazarlaması gerektiğini söyledi.
M
ersin’in şehir dışında halen bir turizm kenti algısı bulunmadığını ifade eden Faik Alsaç, bu nedenle önceliğin bu algının oluşturulmasına verilmesi gerektiğini anlattı. Turizm adına elinde güçlü alternatifler bulunmasının bir avantaj olmasına rağmen iyi değerlendirilmediğini belirten Alsaç, bu turizm seçenekleri arasında tercih yapılmaması gerektiğini vurgulayıp şunları söyledi: “Nedense turizmde tanınmak için bir turizm çeşidinin seçilip o alanda ağırlıklı tanıtım yapılması gerektiği gibi yanlış bir algı var. Şehrin imkânı varsa hepsini satabilmelidir. Yalnız dikkat edilecek bir iki önemli nokta var. MICE haricindeki dallarda butik kalmaya özen göstermek lazım. Özellikle yayla, sağlık, inanç gibi her mali gruptan, üstelik de yoğun ziyaretçisi olmayan dallarda butik ve küçük oteller, pansiyonlar, her sınıf restoranlar olmalıdır. Bir önemli nokta da bu dallarda öne çıkmış diğer şehirler incelenmeli ve hatalarından ders çıkarılmalıdır.”
“Özel sektörün tek başına çabası yeterli değil”
Bir şehrin turizmde gelişmesi için özel sektörün tek başına çabasının yeterli olmayacağına da değinen Faik Alsaç, “İstediğiniz kadar kaliteli tesislere, yollara, doğal güzelliklere sahip olun, eğer şehri yönetenlerin gündeminde turizm yoksa çabalar durursunuz” dedi. Turizmin topyekun bir kavram olduğunu vurgulayan Alsaç, turistin havalimanından giriş yaptığı andan, çıkış yapacağı ana kadar karşılaştığı herkeste turizm hassasiyeti olması gerektiğini anlattı. “Böcek ısırdı diye hastanede MR çekiliyorsa ya da en ufak adli olayda kişi derdini anlatamıyorsa, taksici gideceğe yere şehir turu yaptırarak götürüyorsa, siz istediğiniz kadar kaliteli hizmet
üretin, sonuç kocaman bir sıfırdır” diyen Alsaç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Benim şehri yönetenler kavramım sadece Vali ve Belediye Başkanından oluşmuyor. Tüm Oda Başkanları, gazete yöneticileri, STK Başkanları, varsa Üniversite Rektörü, dini liderler yine varsa bazı cemaat ya da etnik grup kanaat önderleri bana göre o şehri yönetenlerdir ve turizm için birlikte hareket etmelidir.” “Turizmden sağlanacak kazanç iyi anlatılmalı”
Turizmin bir kentte gelişimi adına, özellikle konaklama sektörünün ülkede inşaattan sonra en fazla istihdam sağlayan sektör olduğu, aktif olduğu dönemde 54 farklı sektöre iş verdiğinin yönetim kadrosuna iyi anlatılması gerektiğine işaret eden Faik Alsaç, o zaman daha kısa sürede sonuç alınabileceğini söyledi. Turizm için altın yumurtlayan tavuk ya da bacasız sanayi denirken ne demek istendiğinin tüm sektör temsilcilerine vurgulanması gerektiğini belirten Alsaç, “Örneğin meşrubat ele alındığında bu üründen turizmci 1 TL kazanıyorsa meşrubat sektörünün çok daha fazla kazandığı iyi anlatılmalıdır. O zaman tüm kesimler turizmi daha fazla sahiplenir” değerlendirmesini yaptı. Turizmin gelişmesinin şehrin profilini, insan yapısını dahi değiştirip şekillendireceğini belirten Alsaç, “Turizmde çalışanların diğer sektörlere göre daha fazla meslek içi eğitim aldıkları göz önünde bulundurulduğunda bu kişilerin zaman içinde konuşma, vücut dili, yeme içme, giyinme, temizlenme ve kişisel bakım gibi alanlarda da olumlu gelişme gösterdikleri, kendi yakınlarını dahi etkileyerek onların da olumlu yönde gelişmelerini sağladıkları gözlenmektedir. Örnekleri artırmak mümkün. Tüm bunlara turizm sektörü gelirlerinin büyük kısmının yurtdışından geldiği de eklendiğinde, neden o
Faik Alsaç
Uluslararası Skal Dernekleri Federasyonu Türkiye Başkanı
şehirde yaşayan birçok kişide turizm hassasiyeti olması gerektiği daha iyi anlaşılacaktır.” “Turizm yatırımcısı sabırlı olmalı”
Mersin’in turizm gelirini artırması adına çeşitli tavsiyelerde de bulunan Skal Başkanı Faik Alsaç, bu konuda Mersin özelinde değil, Türkiye genelinde yapılan bazı hatalar bulunduğuna dikkat çekti. Yatırımcıların bundan 15 – 20 yıl önceki hızda yatırımın geri dönmesini beklediğini ifade eden Alsaç, ancak bu beklentilerinin karşılanmaması nedeniyle tesisi açar açmaz kar etmek, müşteri bulmak adına düşük fiyatlar vermeye başladığını söyledi. “Aynı felsefedeki rakip de sizin fiyatınızın altında fiyat vererek müşteri bulmaya kalkınca sektör sıkıntı yaşıyor” diyen Alsaç, sektör temsilcilerine “Sabırlı olmayan, dayanma gücü olmayan artık turizme yatırım yapmamalı” tavsiyesinde bulundu. Yatırımcıların mutlaka fizibilite yaptırması gerektiğini kaydeden Alsaç, yatırımının kaç yılda geri döneceğini bilerek bu işe girmeleri gerektiğini söylerdi. Türkiye’de ise son dönemlerde bu yatırımların eş dost tavsiyesiyle yürüdüğü için fiyatlar ve karlılıkların çok düştüğünü ifade eden Alsaç, “Kaliteli tesisler, iyi hizmet, fiyatta ısrar mutlaka neticesini gösterir” dedi.
MERSİN’DE TURİZMİN EN BÜYÜK HANDİKABI ULAŞIM
ÇUKTOB Başkanı Tayyar Zaimoğlu, Mersin turizminin önündeki en büyük handikap olarak ulaşım zorluğunu gösterdi. Ulaşım zorluğu nedeniyle yabancı turistlerin Mersin’i tatil destinasyonu olarak göremediğini vurgulayan Zaimoğlu, yurtdışına doğrudan satış için tarifeli veya charter seferi uçak bağlantısı olması gerektiğini anlattı.
Ç
ukurova Turistik, Otelciler ve İşletmeciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı Tayyar Zaimoğlu Mersin’de faaliyet gösteren turizm işletmelerini değerlendirip sektörde yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlattı. Mersin’de iki grup otel çeşidi bulunduğunu kaydeden Zaimoğlu, bunlardan ilkinin şehir turizmi, iş turizmi, sağlık turizmi gibi konulara hizmet veren şehir otelleri, ikincisininisedahaçokkentinbatısındayeralanvedenizkum-güneş turizmine hitap eden tatil otelleri olduğunu söyledi. Mersin’de hemen her ekonomik seviyeye ve standarda hizmet verebilecek tesis bulunduğuna dikkat çeken Zaimoğlu, “Bu otellerimizin en büyük problemi ise yurt dışına doğrudan satış yapabilmek için ihtiyacı olan tarifeli veya charter seferi olan uçak bağlantılarının olmaması” dedi. Aynı zamanda kitle turizm hareketini oluşturacak Tarsus Kazanlı Kıyı Kesimi Projesi gibi büyük yatak kapasiteli otel yatırımlarına başlanamamış olmasının da sorun oluşturduğunu anlatan Zaimoğlu, şöyle konuştu: “Bugün Mersin’e istenilen seviyede yabancı turist gelmemesinin en önemli sebepler arasında kitle turizmine hitap edecek büyük yatak kapasiteli tesis bulunmaması ve ulaşımdaki sıkıntıları gösterilebilir. Mersin sahillerimizde çok sayıda nitelikli otelimiz hizmet vermektedir ancak daha önce de söylediğim gibi yeterli uçak seferi ve desteği olmadığı için bu otellerimiz olması gereken geliri elde edememekte ve yeteri kadar yabancı turisti ağırlayamamaktadır. Gerek Çukurova Otelciler Birliği olarak biz, gerekse Mersin’deki otellerimizin temsilcileri yurt dışı fuarlarında tanıtım yaptığımızda bölgemiz birçok ülkeden talep görmesine rağmen Mersin’e ulaşabilmenin zorluğu nedeniyle yabancılar için bir türlü tatil destinasyonu olamamaktadır. Örneğin; Moskova’ dan St. Petersburg’tan gelmek isteyen bir kişi, tarifeli veya charter seferleri ile Antalya’ya tek uçakla 2-3 saatte ulaşırken Mersin’e hem çok daha pahalı hem aktarmalı olarak 7-8 saatte ulaşabilmekte. Hem ekonomik olarak pahalı olmasından hem de kısıtlı tatil imkânının iki gününü yolda kaybetmek istememesinden dolayı turistler tercih etmemektedir.”
“Bugün Mersin’in çok sayıdaki yaylasını yayla turizmi ile Karboğazı Kayak Merkezi’ni hem kış sporlarına hem yayla turizmine hitap edecek turizm alanlarını yatırıma çevirirsek turizmi çeşitlendirmiş ve turizm gelirlerini artırmış oluruz” değerlendirmesini yaptı. Kentin 320 kilometrelik sahil bandı ile ülkenin önemli turizm şehirlerinden birisi olabileceğini anlatan Zaimoğlu, “Ancak maalesef Mersin sahillerimizin büyük bölümünü ikinci konutlarla beton yığınları olarak kaybetmiş olduğumuz da bir gerçektir” dedi. Bunun yanı sıra Antalya sınırına kadar birbirinden güzel sahiller bulunduğunu ve buraların turizm amaçlı yatırımlarla değerlendirilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Zaimoğlu,gelecekteMersin’inturizmdeDoğuAkdeniz’in parlayan yıldızı olacağına inandığını söyledi.
“Mersin çok az ilde bulunan imkanlara sahip”
“Gastronomi kenti olabilir”
Mersin’in çok az ilde bulunan turizm imkanlarına sahip olduğunu, bunlardan birisinin yayla diğerinin de dağ turizmi olduğunu kaydeden Tayyar Zaimoğlu,
havalimanıyla toplu turizm hareketi yapabileceğimiz ülkelerdentarifelivecharteruçakseferlerinibaşlatmamız gerekir. Charter seferleri için koltuk başına özel teşvikler vermelidir” dedi. Kentin gastronomide de ön plana çıkabileceğine işaret eden Zaimoğlu, “Tantunisinden kerebiç tatlısına, deniz ürünlerinden cezeryesine, Tarsus humusundan fındık lahmacununa kadar çok sayıda lezzeti var, bunlar iyi değerlendirilmeli” dedi. İhsaniye Köyü’nün ise “Gastronomi Köyü” olarak değerlendirilebileceğine dikkat çeken Zaimoğlu, sözlerini, “Ayrıca Mersin’de yapılacak Narenciye Festivali’nin kent için önemi de unutulmamalı. Böylesi festivaller de turizm adına ciddi kazanımlardır. Bu Festival için bizler Çukurova Otelciler Birliği olarak her türlü desteğe de hazırız” diye konuştu.
Osman Ayık
Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı
Birlikte hareket Mersin’i önemli destinasyonlar arasına yerleştirir T
ürkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Mersin’in turizmde hedeflediği noktalara ulaşabilmesi için birlikte aynı amaç doğrultusunda hareket etmenin önemine dikkat çekti. Ayık, “Şehrin önde gelen kurum ve kuruluşları bir araya gelerek orta ve uzun vadeli planlar oluşturması ve uygulaması durumunda Mersin turizmde rekabet eden en önemli destinasyonlardan biri olur” değerlendirmesini yaptı. TÜROFED Başkanı Osman Ayık, Mersin turizminin mevcut durumunu değerlendirerek önümüzdeki süreçte neler yapılması gerektiğinin ipuçlarını verdi. “Bilindiği gibi Mersin, “Akdeniz’in İncisi” ismini alan ve Doğu Akdeniz’in en önemli yerlerinden biridir” diyen Ayık, kentin yüksek turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen hak ettiği değeri de göremediğine işaret etti. Şehrin farkındalığını artırmak adına önde gelen kurum ve kuruluşların aynı hedef doğrultusunda birlikte hareket edilmesi gerekliliğini vurgulayan Ayık, orta ve uzun vadeli planların oluşturulup uygulanması halinde, Mersin’in turizmde rekabet edebilen bir destinasyon kimliği kazanabileceğini söyledi. Mersin denildiği zaman akla ilk olarak kıyı turizmi gelse de aslında kentte turizm çeşitliliğinin oldukça yüksek olduğunu ifade eden Ayık, “Mersin, Akdeniz’in güneyinde bir Anadolu şehri olarak adlandırılabilir. Bu bağlamda, tarihi geçmişi oldukça zengin ve bu zenginlikten kaynaklı içerisinde oldukça değerli yapılar bulunduruyor, farklı medeniyetlerin izlerini taşıyor” dedi. Tarsus’ta Danyal Peygamber Türbesi ve Yedi Uyurlar olarak da bilinen Eshab-ı Kehf Mağarası Müslümanların ilgisini çekerken Saint Paul Kuyu ve Evi ile de Hıristiyanların ilgi odağı olmayı başardığını belirten Ayık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların yanı sıra Silifke’de bulunan Cennet ve Cehennem Mağaraları, Erdemli’de bulunan Kızkalesi, Zeus Tapınağı ve Alahan Manastırı gibi görülmeye değer yapıları içerisinde bulunduran Mersin; yalnızca deniz, kum ve güneş üçlemesiyle değil farklı tarihi zenginlikleriyle de her geçen gün yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmayı başarmış, Türkiye genelinde turizm çeşitliliği ile öne çıkmıştır.” “Turizmi 12 aya yaymak mümkün”
Şehrin tarihi ve kültürel değerleri ile iklim koşullarının avantajından da yararlanılması gerektiğini dile getiren Osman Ayık, otellerin yerli ve yabancı misafirlere vermiş olduğu hizmetlere tarihi turların da ilave edilmesi durumunda, Mersin’in turizm sezonunun da 12 aya yayılmasının sağlanacağını sözlerine ekledi.
“Mersin geleceğin turizm yıldızı olacak”
“Mersin Türkiye genelinde bu kadar tarihi zenginliği, kültürü, denizi olmasına rağmen hiç de hak ettiği yerde değildir” ifadelerini kullanan Tayyar Zaimoğlu, bugüne kadar oluşturulan birbirinden güzel projenin hayata geçirilememesininsıkıntılarınınyaşandığınıanlattı.Tüm bu sorunlara rağmen Mersin Valisi Ali İhsan Su’nun da verdiği büyük desteklerle Mersin’in önümüzdeki 3-4 yıl içinde turizmde ülkenin parlayan yıldızlarından birisi olacağına inandığını anlatan Zaimoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mersin’de Çeşmeli-Taşucu Otobanı, Çukurova Havalimanı, Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesi, planları başlatılan altı turizm bölgesi, tarihi kültürel varlıklarda başlatılan kazı çalışmaları, Cennet-Cehennem Mağaralarında yapılacak altyapı çalışmaları gibi turizmle ilgili çok sayıda başlayan ve planlanan yatırımın hayata geçmesiyle Mersin, turizmde ön plana çıkacaktır. Kent, 11 adet mavi bayraklı plajıyla deniz turizminde, Tarsus St. Paul ve Eshab-ı Keyf ile inanç turizminde, Uzuncaburç, Kanlıdivane, Cennet-Cehennem gibi onlarca tarihi varlığıyla kültür turizminde, yaylaları, kayak merkezi gibi farklı turizm çeşitleriyle misafirlerine çok değişik alternatifler sunarak öne çıkacaktır.” Beklenen yatırımların en kısa sürede tamamlanacağı düşüncesi ile tanıtım faaliyetlerine aralıksız devam edilmesi gerektiğini vurgulayan Tayyar Zaimoğlu, “Özellikle Çukurova Havalimanı bitmeden mevcut
Tayyar Zaimoğlu
Çukurova Turistik, Otelciler ve İşletmeciler Birliği (ÇUKTOB) Başkanı
3
14 - 27 Ekim 2018
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz Bağlıkaya, turizm çeşitliliği açısından büyük bir zenginliğe sahip Mersin’in turizm pastasından elde ettiği geliri artırması adına yurtdışı tanıtımların artırılmasının uygun olacağını belirtti. Tarsus doğumlu olması ve bu alanda bulunan eserler inanç turizmi açısından bölgeyi önemli bir destinasyon kılıyor” diyen Bağlıkaya, deniz turizmi açısından bakıldığında ise Mersin’in Türkiye’nin en uzun kıyı kenar çizgisine sahip kenti olarak dikkat çektiğini söyledi. Mersin’in, aynı zamanda alternatif turizm çeşitleri bakımından da spor, yayla ve sağlık turizmi potansiyeli ile ön plana çıktığını vurgulayan Bağlıkaya, kentin bu özelliklerinin daha fazla değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Ancak turizm pastasından elde edilen gelirin artırılması için deniz – kum – güneş turizminden çok, katmadeğeri yüksek turizm çeşitlerine odaklanılması gerektiğini ifade eden Bağlıkaya, adres olarak ise kültür, inanç, sağlık ve gastronomi turizmi gibi katmadeğeri yüksek turizm segmentlerini gösterdi. “En önemli ihtiyaç havalimanı”
Firuz Bağlıkaya
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı
M
ersin’e gelen turistlerin yaklaşık yüzde 92’sinin yerli turist olduğuna dikkat çeken Bağlıkaya, havalimanı yatırımının tamamlanması ile birlikte Mersin’in yurtdışından daha çok ziyaretçi alabilme olanağına kavuşacağını, dolayısıyla bu yönde tanıtım çalışmalarına ağırlık
verilmesi gerektiğini söyledi. Mersin’in turizm potansiyeli ve çeşitliliğini değerlendiren Başkan Bağlıkaya, kentin özellikle inanç turizmi alanında önemli değerlere evsahipliği yaptığına dikkat çekti. “Hıristiyanlığın yayılmasında büyük önem taşıyan St. Paul’un
Katmadeğeri yüksek turizm çeşitlerine talep gösteren turistlerin destinasyon tercihinde ulaşım kolaylığının önemli bir kriter olduğunu belirten Firuz Bağlıkaya, “Dolayısıyla Mersin’in turizm açısından en önemli ihtiyacının havalimanı olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Mersin’e gelen ziyaretçilerin Adana Havalimanı’na inmeleri sonrasında Mersin’e ulaşabildiğini hatırlatan Bağlıkaya, bu bakımdan yapım aşamasında bulunan Mersin Havalimanı’nın açılmasının bölge turizmine ve Mersin’in
ersin’in turizm potansiyelini değerlendiren TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Akdeniz Bölgesi’nin önemli kentlerinden birisi olarak gösterdiği Mersin için şunları söyledi: “Mersin, Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip ili konumunda. Sahip olduğu bu özellik nedeniyle deniz-kum-güneş turizmi açısından talep gören Mersin, inanç turizmi, kültür turizmi, gastronomi turizmi gibi alanlarda da son derece zengin bir altyapıya sahip bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre; 2017 yılında Mersin’deki konaklama tesislerine giriş yapan ziyaretçi sayısı 1 milyon 255 bin 722 kişi. Bu rakamın yaklaşık yüzde 8’ini yabancı ziyaretçiler, yüzde 92’sini ise yerli ziyaretçiler oluşturdu.” Rakamlar değerlendirildiğinde Mersin’in iç turizm açısından önemli bir destinasyon kimliği taşıdığını kaydeden Bağlıkaya, sahip olduğu zenginliğe rağmen kentin uluslararası turizm hareketliliğinden hak ettiği payı alamadığını söyledi. Mersin’in iç turizmde Türkiye’nin her bölgesinden misafir almasına karşın Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’dan gelen misafir sayısının daha ağırlıklı olduğunu
Tura Turizm Yönetim Kurulu Başkanı
“Ana liman ile turizm pastasından daha çok pay alınabilir” Mersin’in ana liman olması halinde kruvaziyer turizmi pastasından çok daha fazla pay alabileceğine işaret eden Erkunt Öner ana limanın ne olduğunu ve bu özelliği kazanmak için gerekli modern bir limanda olması gereken özellikleri şöyle anlattı: “Mersin, kendisini bir ana liman olarak konumlandırıp, bunun için gereken altyapı yatırımını yaptığı takdirde, bu sektörden çok büyük gelir elde edebilir. Ana liman, kruvaziyer yolcularının seyahatlerine başlangıç yaptıkları ve yolculuklarını bitirdikleri liman olarak tanımlanabilir. Günümüzde yeni yapılacak modern bir ana liman, aynı günde en az 3 farklı geminin inen ve binen yolcusuna hizmet verebilecek şekilde tasarlanmalıdır. Yeni nesil kruvaziyer gemilerinin ortalama 3 bin yolcu taşıdığı göz önünde bulundurulursa, bir günde en az 18 bin inen-binen yolcunun sıkıntı çekmeden hizmet alabileceği ve ortalama 25 bin valizin taşınacağı düşünülerek tasarlanmalıdır. Ayrıca; bu alanlar gümrük mevzuatına uygun arındırılmış
gümrüklü alanları, pasaport polisi için gerekli yeterli sayıda polnet, kabin, optik okuyucu ve turnikeleri, binen yolcuların karşılanacağı ve gemi kabul işlemlerinin yapılacağı kontuarları, inen yolcular için özel tasarlanan çıkış yolları ve üniteleri, gemilerin kumanya, teknik ekipman gibi ihtiyaçlarını temin edebilecekleri özel giriş ve boşaltma alanları, yeterli x-ray cihazları, valiz taşıma üniteleri, yeterli otopark alanları, restoran, kafeterya ve alışveriş alanları ile donatılmış olmalıdır. Lojistik açıdan turistik bölgelere ve havalimanına ulaşımı optimize edilmelidir. Büyük kruvaziyer firmalarının yolcu değişimi için tercih ettiği ana limanlar, gemilerin çıkış noktası itibari ile birkaç alternatif seyahat güzergâhına imkan verecek konuma sahip olmalıdır.” “Mersin, tanıtımlara devam etmeli” Kurvaziyer turizminde Türkiye’de olduğu gibi Mersin’de de 2015’te çok olumlu bir ivme yakalanmasına rağmen 2016 ve 2017 yıllarında jeopolitik konum nedeniyle büyük düşüşler olduğunu bildiren Erkunt Öner, kruvaziyer turizminin yeniden eski konumuna gelmesi ve hatta daha üst seviyelere çıkması adına kısa vadede yapılabilecek çalışmalara değindi. Kruvaziyer turizmindeki imajı ve algıyı yönetebilecek kruvaziyer potansiyeline hitap eden basın kuruluşları temsilcilerinin bölgeye davet edilerek kruvaziyer özelinde kampanya yapılabileceğini kaydeden Öner tavsiyelerini şöyle tamamladı: “Kruvaziyer firmalarının güvenlik bölümlerinin yöneticileri davet edilip bölgedeki güvenlik yetkilileri ile görüş alışverişinde bulunmaları sağlanabilir. Tanıtım kampanyalarında kruvaziyer turizmine yer verilip bölgesel tanıtımlar öne çıkarılabilir. Her sene Mart ayında Miami’de gerçekleştirilen, kruvaziyer sektörünün en üst düzey fuar, konferans ve iş görüşmelerinin gerçekleştirildiği ve 10 bin profesyonelin aktif olarak katıldığı Seatrade Cruise Global organizasyonuna üst düzeyde katılım sağlanıp etkinlik çerçevesi genişletilebilir. Bunun yanısıra Seatrade Hamburg ve Seatrade Akdeniz toplantılarına katılım ve destek sağlanabilir.”
Türkiye’nin ilk şehir hastanesinin de Mersin’de yapıldığını hatırlatan TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, bin 296 yatak kapasitesi ve güçlü teknik altyapısı ile bu yatırımın da turizm adına önem taşıdığını söyledi. Şehir hastanelerini vatandaşların nitelikli sağlık hizmeti almasının yanı sıra sağlık turizminin gelişimi açısından da çok önemli bulduğunu vurgulayan Bağlıkaya, “Yurtdışından, özellikle de Ortadoğu’dan Türkiye’ye sağlık turizmi alanında hizmet almaya gelen ziyaretçi sayısında son yıllarda önemli oranda artış var. Mersin de Şehir Hastanesi’nin sağladığı katkıyla bölgeye coğrafi yakınlığı sayesinde özellikle Ortadoğu pazarı için önemli bir sağlık turizmi destinasyonuna dönüşebilir” değerlendirmesini yaptı. Ancak bu hedefe de tanıtımlarla ulaşılabileceğini kaydeden Bağlıkaya, kentin sahip olduğu sağlık turizmi altyapısının yurtdışındaki hedef pazarlarda anlatılmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Bağlıkaya sözlerini şöyle tamamladı: “Mersin turizminin gelişmesi, yapımı devam eden havalimanının açılması ve Kazanlı Projesi’nin hayata geçirilmesi ile hızlanacaktır. Önümüzdeki süreçte Mersin’de kamu ve özel sektör iş birliğinin artması turizmin gelişimine katkı sağlayacaktır.
M
Erkunt Öner
ersin’in coğrafi konumu, tarihi, dini ve kültürel mirası ile kruvaziyer turizm açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu anlatan Tura Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Erkunt Öner, gerekli şartları taşıyan modern bir liman yatırımı ile kentin ana liman özelliğine kavuşabileceğini söyledi. Mersin’in uluslararası kruvaziyer turizminde ciddi bir potansiyele sahip olmasına rağmen Ortadoğu’da sular durulmadıkça ve uluslararası hava ulaşımında direkt uçuşlarla desteklenmedikçe kentin kısa vadede ana limana dönüşmesinin zor olacağını kaydeden Öner, “Bununla birlikte, kruvaziyer turizmindeki büyüme devam ettikçe farklı destinasyonlara olan ihtiyaç artacak ve bu durum da Mersin’i hak ettiği yere getirecektir” dedi. Yörede, özellikle yabancı turistlerin ilgisini çekecek pek çok tarihî ve dini yapı bulunduğuna işaret eden Öner, gereken altyapı yatırımının yapılması halinde önümüzdeki süreçte Mersin’in rahatlıkla bir ana limana dönüşebileceğini vurguladı.
“Kent, sağlık turizmi destinasyonuna dönüşebilir”
“Avrupalı turistin kültür turizmine ilgisi büyük”
MERSİN KRUVAZİYERDE ANA LİMAN OLABİLİR
M
turizmden elde ettiği gelirin artmasına büyük ölçüde katkı sağlayacağına inandığını söyledi. Havalimanı yanında kent turizmi adına önem taşıyan bir diğer yatırım olarak Tarsus – Kazanlı Kıyı Kesimi Projesi’ni gösteren Bağlıkaya şöyle konuştu: “Kısacası Mersin’de bir yandan turizm altyapısına yönelik yatırımların devam etmesi, diğer yandan da uluslararası turizm camiasından Mersin’le ilgili tanıtım ve pazarlama çalışmalarının ciddi anlamda artırılması gerekiyor. Mersin’in hedef kitlesine yönelik çalışmalar yapılırsa bölgenin önü turizmde daha da açılacaktır.”
Elaiussa Sebaste Antik Kenti Ayaş / Mersin belirten Bağlıkaya, yurtdışı pazarında ise Ortadoğu’dan Arap ziyaretçilerin gelen yabancı ziyaretçiler arasında öne çıktığını dile getirdi. Ancak, Avrupa ve Rusya başta olmak üzere Türkiye’nin marka algısının ve tanınırlığının yüksek olduğu pazarlarda tanıtım çalışmalarına başlamanın olumlu sonuçlar doğurabileceğini ifade eden TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya, “Özellikle Avrupa pazarlarında deniz-kum-güneş turizminin yanı sıra kültür turizmi bakımından da önemli potansiyel var. Bu potansiyeli dikkate almalıyız” değerlendirmesinde bulundu.
MERSİN’DE TURİZM YATIRIMLARI DEVAM EDİYOR
K
ültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri Mersin’de devam eden turizm yatırımlarının son durumu hakkında bilgi vererek rakamlarla kentin turizm potansiyelini anlattı. Yapılan açıklamada Mersin Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi kapsamında kalan ve Mersin Tarsus İlçesi, Kulak-Beyazkum Mevkiinde geçmiş dönemde yapılan tahsislerin iptal edildiği de bildirili. Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Mersin genelinde ilan edilmiş 8 adet Kültür ve Turizmi Koruma ve Gelişim Bölgesi (KTKGB) bulunuyor. Bu bölgelerin planlama çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte Mersin Turizm Master Planının hedeflediği 65 bin ilave yatak kapasitesine ulaşımda önemli bir katkı sağlanması bekleniyor. Belirlenen 8 bölgede devam eden çalışmaları ise Bakanlık yetkilileri şöyle anlatıyor: Tarsus Kazanlı Bölgesi’nin birinci etap üst ve alt ölçekli planları tamamlandı. Tarsus Bölgesi’nde kıyı turizmi ile entegre biçimde kış turizminin geliştirilmesi amacıyla ilan edilmiş olan Tarsus Gülek Karboğazı’ndaki çalışmalar ise Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile koordineli olarak devam ediyor. Mersin’in batısında yer alan Ovacık ve Kargıcık bölgelerinin üst ve alt ölçekli planları tamamlanarak tahsis edilmeye hazır hale getirildi. Melleç ise kıyı ve eko turizm potansiyellerinin kullanılabilmesi amacıyla planlandı. Bir diğer bölge ise Taşucu Boğsak. Bu bölgede Mersin Valiliği tarafından hazırlanan birinci etap alt ölçekli planlar değerlendirme sürecinde. Cennet-Cehennem Obruğu, Astım Dilek Mağarası, Üç Güzeller Mozaiği gibi doğal ve kültürel değerleri içinde barındıran Narlıkuyu Akyar bölgesinin ise üst ölçekli planları hazırlanarak Bakanlığa iletildi. Üst ölçekli planın onaylanmasının ardından alt ölçekli planlar etaplar halinde yapılmaya başlayacak. Ortaburun
bölgesine ilişkin olarak hazırlanan üst ve alt ölçekli planlar ise Bakanlık tarafından inceleniyor. “Tahsisler iptal edildi”
Bakanlıktan yapılan açıklama ile Mersin Tarsus Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi kapsamında kalan ve Mersin Tarsus İlçesi, KulakBeyazkum Mevkiinde geçmiş dönemde yapılan tahsislerin verilen süreler içerisinde yatırımların tamamlanmaması nedeniyle yapılan tahsis işlemlerinin Bakanlık tarafından iptal edildiği bildirildi. Bunun yanı sıra yine Tarsus Sofular ve Camicedit mahallelerinde bulunan ve Tarsus Evleri olarak bilinen tescilli 5 adet binanın, Bakanlığın 2016/1 Numaralı Tahsis ilanında yatırımcıya tahsis edildiği ve bu yatırımın devam ettiği açıklandı. “8 ayda 18 binden fazla yabancı ziyaretçi”
Mersin’in turizm potansiyeline de değinen Bakanlık yetkilileri güncel rakamlar hakkında bilgi verdi. Buna göre kentte bulunan sınır kapılarından Türkiye’ye ilk 8 ayda 18 bin 460 yabancı ziyaretçi ile 100 bin 400 Türk vatandaşı girdi. 10 Ekim 2018 tarihine göre işletme belgeli 57 tesisin oda sayısı 4 bin 166 ve yatak sayısı ise 8 bin 603. Yatırım belgeli tesis sayısı 40 oda sayısı 6 bin 26 iken yatak sayısı 12 bin 968. Belediye belgeli tesis sayısı 413, oda sayısı 9 bin 416 ve yatak sayısı ise 23 bin 633. Yine yılın ilk 8 ayında konaklama ve geceleme verileri ise şöyle: İşletme belgeli tesislere gelen yerli turist sayısı 369 bin 389. Yabancı turist sayısı 47 bin 277 toplam geceleme sayısı 802 bin 101 ve doluluk oranı yüzde 41,8. Belediye belgeli tesislere gelen yerli turist sayısı 503 bin 853. Yabancı turist sayısı 28 bin 114. Toplam geceleme sayısı 974 bin 499 ve doluluk oranı ise yüzde 28,3.
4 MERSİN’İN GELECEĞİ ÇOK PARLAK 14 - 27 Ekim 2018
M
MERTİD Başkanı Hamit İzol, Mersin’in turizmde geleceğinin çok parlak olduğunu dile getirerek, “Bu kente yatırım yapanlar karşılığını fazlasıyla alacaktır” diye konuştu. Antalya ya da benzeri turizm kentlerinin giderek yaşlandığına değinen Başkan İzol, “Biz ise yeni tesislerimizle genç bir turizm kenti olarak gündeme geliyoruz. Mersin halkı da bu konuda rahat olmalı” dedi.
ersin Turizm İşletmecileri Derneği (MERTİD) Başkanı Hamit İzol, kent turizmindeki son gelişmeleri değerlendirerek turizmin 12 aya yayılması adına neler yapılması gerektiğini anlattı. “Kentimiz geçmiş yıllara göre turizmde önemli yol kat etti” diyen İzol, Mersin – Antalya arası karayolu yatırımı ve Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı yatırımının da tamamlanmasıyla birlikte kentin çıtasının daha da yükseğe çıkacağını söyledi. Mevcut durumda ağırlıklı olarak yerli turiste hitap edildiğini bildiren İzol, bu yatırımların da sona ermesi sonrasında ulaşımın rahatlayacağını ve yurtdışından da daha çok misafir ağırlayabileceklerini anlattı. Mersin’in geçmiş yıllarda sektör adına yaşadığı en büyük sıkıntı olarak nitelikli tesis sayısının azlığını gösteren İzol, “Son yıllarda ise yatırımlar giderek artıyor. Geçmişte pansiyon ağırlıklı tesisler ön plandayken bugün 4 ya da 5 yıldızlı nitelikli oteller inşa ediliyor. Ancak elbette halen yeterli değil. Tarsus Kazanlı Kıyı Şeridi Projesi’nin de hayata geçmesiyle birlikte bu yöndeki yatırımların artarak devam edeceğine inanıyorum” diye konuştu.
“Güzel bir yılı geride bıraktık”
Mersin olarak turizmde güzel bir yılı geride bıraktıklarını anlatan Hamit İzol, tüm otellerin yüzde 100 dolulukla çalıştığına işaret etti. Ancak otellerin en fazla yıl içinde 90 gün bu doluluğa ulaşabildiğini, ardından
Hamit İzol
MERTİD Başkanı
sezonu kapattığını bildiren İzol şöyle konuştu: “Bizim hedefimiz kentimizde turizmi 12 aya yayabilmek. Bunun için her türlü imkanımız mevcut. Örneğin rüzgarlı ve yağmurlu gün sayımızın komşu illerimize göre çok daha az olması nedeniyle spor turizmi adına oldukça ideal bir bölgedeyiz. Eksiğimiz ise antrenman yapılacak tesis azlığı. Belediyelerin özellikle Kızkalesi, Tömük, Tece, Ayaş gibi ilçelerde semt sahaları yaparak bakımını ve masraflarını otellere vermesini bekliyoruz. Şehir dışından takımlar bulunmadığı dönemlerde ise belediye bu tesisleri halkın kullanımına sunabilir. Böylece bölgemizde spor turizmi gelişebilir. Aynı zamanda kongre turizmine ağırlık verilirse şehir otelleri de daha fazla hareketlenecektir.” Otellerin kışın kapanmasının işletme maliyetlerini yazın artırdığına da değinen İzol, tesislerin yeniden açıldığında havalandırmasının, boyasının, temizliğinin ve yeniden personel oluşturulmasının büyük maliyetler getirdiğini anlattı. Bu nedenle çevre illerde olduğu gibi otellerin 12 ay açık kalması adına çalışılması gerektiğini belirten İzol, son dönemlerde gelişmeye başlayan sağlık turizminin de bu hedefe ulaşımda fayda getirebileceğine inandığını söyledi. “Şehir içinde beach’ler kuracağız”
Şehir otellerinin canlanması için şehrin albenisinin artırılmasının büyük önem
taşıdığını da vurgulayan Hamit İzol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için son dönemlerde yeni bir çalışma başlattık. Uzun bir sahil şeridimiz var ve bu bölge dolgu alan olması nedeniyle kayalık. Turizmciler olarak hedefimiz bu sahil şeridine iskeleler yapmak. Bu iskeleler üzerinde beachler oluşturmak. Bu sayede hem denize girilmesini hem de buralardaki cafe ve restoranlardan halkın faydalanmasını sağlamak. Mevcut durumda kentimiz şehir merkezinden denize girilebilecek temizliğe sahip. Bunu değerlendirerek şehir merkezinin de turizmle entegre edilmesini istiyoruz. İskelelerin tahsisi için Çevre İl Müdürlüğü’ne başvurularımızı yapıyoruz. Sayın Valimiz de bu konuda destekçimiz. Önümüzdeki sezona kadar bu yatırımı tamamlama hedefindeyiz.” Bir kentte turizmin gelişiminin yalnızca özel sektör girişimiyle gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, kamu ve özel sektörün birlikte hareket etmesinin önemini vurgulayan İzol, “Bu nedenle Karboğazı Kayak Merkezi, Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı gibi kamusal yatırımlar ile Tarsus Kazanlı Kıyı Şeridi Bölgesi yatırımlarının tamamlanmasını bekliyoruz. Bunlar turizmimize ivme kazandıracak yatırımlar. Aynı zamanda Valimizle turizm konusunda uyumlu bir çalışma yürütebiliyor olmamızı da önemsiyor, sektör için bir kazanç görüyoruz. Yıllardır turizmle ilgili öncülük yaptık, bundan sonra da sektörün gelişiminin takipçisi olacağız” dedi.
Kız Kalesi - Mersin
MERSİN, AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ‘THALASSO MERKEZİ’ OLABİLİR
havaalanının büyük önem taşıdığını belirtti. Havaalanı yatırımının bitmesi ile birlikte gelecek aktarmasız dış bağlantılar sayesinde bu alanda ilerlemenin mümkün olabileceğini kaydeden Baraner, şunları söyledi: “Mersin’in Avrupa, Asya, Orta Doğu ve özellikle yeni dünyaya açılan Afrika pazarlarının buluştuğu bir merkez haline gelebileceğine inancım tam. Mersin hep buluşturan ve paylaşan kent olma imajı ile Türkiye’nin en büyük fuar kompleksine aday olmalıdır. Sadece doğru konsept, strateji ve ekip bunun için yeterli olacaktır.” “Yeni konseptlere ihtiyaç var”
Hseyin Baraner Turizm Duayeni
S
on dönemlerde dünyada kaplıca turizminin benzeri olarak deniz suyunun ısıtılıp tedavi yöntemi olarak kullanıldığı Thalasso Merkezleri’nin yayılmaya başladığını anlatan Turizm Duayeni Hüseyin Baraner, Mersin’de de Avrupa’nın en büyük Thalasso merkezlerinin kurulabileceğini söyledi. Özellikle 3. Yaş Avrupalıların hedef alınabileceğini vurgulayan Baraner, “Mersin sizi gençleştiriyor” gibi sloganlarla yapılacak tanıtımlar sonrası Mersin’in turizm pastasından aldığı payın artırılabileceğini anlattı. Turizm Duayeni Hüseyin Baraner Mersin turizminin mevcut durumunu değerlendirerek sektörün büyümesi adına yapılabilecek alternatif çalışmalar hakkında bilgi verdi. Özellikle Mersin için yeni bir turizm çeşidi olan Thalasso Merkezleri üzerinde duran Baraner, şunları söyledi: “Denizin içeriğinde bulunan faydalı minerallerin ve elementlerin vücuda nüfuz edebilmesi ve etkileşime geçebilmesi için suyun 33-35 derece sıcaklığa sahip olması gerekiyor. Bu yönteme ise Thalasso Terapi deniyor. Özellikle 3. yaş turistleri tarafından tercihi giderek artıyor. Mersin’de bu anlamda ciddi yatırımlar yapılabilir. Bu yatırımlarla Mersin, Thalasso sağlık ve zindelik dünyasına dönüştürülebilir.”
“Mersin, kendi başına bir dünya”
Mersin’i çok çeşitli kültür yapısı, tarihi
zenginlikleri, farklı lezzetleriyle turizm zengini bir kent olarak tanımlayan Hüseyin Baraner, “Mersin, kendi başına bir dünya. Avrupa’nın en iddialı sahil bandı ve yürüyüş yolları ile zengin açık hava müzelerine sahip. Turizmdeki iddiasını bundan sonra da sürdürmeli” dedi. Mersin insanının çok çalışkan olduğunu ancak bir takım talihsizlikler yaşandığını kaydeden Baraner, havaalanı ve Kazanlı Projesi’nin gecikmesi nedeniyle yurtdışındaki tur operatörlerinin Mersin’e olan inancı ve ilgisinin azalmasının ise bunun en önemli örneği olduğunu anlattı. Mersin’in büyük bir makro kentsel dönüşüm projesine ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Baraner, fazla yıkmadan, otantik yeni bir tarz ortaya koyması, global çağda ses getirecek yeni bir görsel yaşam sitili oluşturması gerektiğini söyledi. Bercelona örneğinde olduğu gibi trafiğe kapatılmış bazı caddeler ile çok güzel bir Akdeniz sahil metropolüne dönüşüm sağlanabileceğini dile getiren Baraner, “Cephe giydirmeleri ile turistler için Türkiye’nin en davetkar kültür, sanat, alışveriş ve tatil kentine dönüştürülebilir” dedi. “Kongre ve fuar turizmi için büyük potansiyel var”
Asya ve Amerika’da olduğu gibi konumu itibariyle Mersin’de de özellikle kongre ve fuar turizmi için ciddi bir potansiyel gördüğüne değinen Hüseyin Baraner, bunun için
Aynı zamanda kentte yeni konseptlere ihtiyaç duyulduğunu da belirten Hüseyin Baraner, bu bağlamda Kazanlı Projesi’nin alışagelmiş otel konseptleri dışında donatılmasının önemli olduğunu söyledi. Devasa oteller yerine otantik, bitkisi ve çiçeği bol, dinlendirici anlayışı ile ailelerin çocukları ile el ele güvenli şekilde yürüyebileceği konseptler tasarlanabileceğini ifade eden Baraner, bulvarları limon ve portakal ağaçlarının süslediği koşu ve bisiklet yollarıyla yeni tarz otellere ihtiyaç olduğunu anlattı. Baraner, bu tarz yeni otellerin yurtiçinin yanı sıra Avrupa, Ortadoğu ve Asyalı turistleri de Mersin’e çekeceğini söyledi. Turistlerin artık dünyayı keşfetmek yerine kendilerini keşfetmek istediğini vurgulayan Baraner, bu nedenle otantik, doğası bozulmamış yerlerin tercih edildiğini, bunun yanında kent ve kültür turizminin gelişmeye başladığını söyledi. Değişik ve güzel yemeklerin, değişik kültür ve sanat sunumlarının, hayata yeni heyecan katan zenginliklerin ziyaretçileri memnun ettiğini dile getiren Baraner sözlerini şöyle tamamladı: “Mesela Mersin büyük düşünüp dünyada marka olacak bir Akdeniz yemekleri sokağı kurabilir. Ayrıca Çukurova, uluslararası büyük bir doğa festivalini hak ediyor. Belki dünyanın en büyük aile doğa ve kültür festivali organize edilip yurtdışındaki tüm meraklı kişiler doğru bir pazarlama ile bölgeye çekilebilir. Bunun yanında çok etaplı ‘Klikya Nature and History Walk’ yani Uluslararası Doğa ve Tarih Yürüyüşü dünya piyasalarında marka haline getirilebilir. Mersin bu yöndeki alternatifleri düşünmeli.”
Hasan Şamil Göktaş
Bumer Tur Yönetim Direktörü
Mersin, sağlık turizminde önemli bir potansiyel
M
ersin’in turizm çeşitliliğinin çok fazla olduğunu ancak bu çeşitler içerisinde sağlık turizminin bugüne kadar göz ardı edildiğini anlatan Bumer Tur Yönetim Direktörü Hasan Şamil Göktaş, özellikle radyasyon onkolojisi ve ortopedi alanında ciddi bir potansiyel bulunduğunu anlattı. Sağlık turizminin gelir getiren turizm çeşitleri arasında yer aldığını vurgulayan Göktaş, “Daha çok acente ve hastane bu alana yoğunlaşmalı ve farkındalık oluşturularak bölgemizin bu pastadan aldığı pay da artırılmalı” dedi. Çukurova Bölgesi’ndeki ilk, Mersin’deki ise tek Sağlık Bakanlığı’ndan akredite Sağlık Turizmi Aracı Kurum Belgesine sahip firma olduklarını anlatan Bumer Tur Yönetim Direktörü Hasan Şamil Göktaş, çalışmalarını Türkiye genelindeki hastanelerle sürdürdüklerini ifade etti. Mersin’de sağlık turizmi kavramının Mersin Şehir Hastanesi yatırımı ile ivme kazandığını vurgulayan Göktaş, Şehir Hastanesi yetkilileri ve Sağlık İl Müdürlüğü’nün bu konuda ciddi çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi. Hastanelerin bu alanda hizmet verebilmesi için bir takım şartları yerine getirerek yetki belgesi alması gerektiğine değinen Göktaş, son dönemlerde özel hastanelerde de bu yönde adımlar atılmaya başladığını bildirdi. Mersin’in özellikle radyasyon onkolojisi ve ortopedide güçlü olduğunu ifade eden Göktaş, “Mevcut durumda Şehir Hastanesi son teknoloji ile donatılmış bir hastane. Oldukça kalifiye, güçlü bir kadroya sahip. Radyasyon onkolojisinde kullanılan bazı cihazlardan örneğin İran’ın bir bölgesinde toplamda iki adet varken aynı cihazdan yalnızca bu hastanede iki tane var. Bu potansiyel iyi değerlendirilmeli” dedi. Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin Mersin için potansiyel pazarlar olabileceğini dile getiren Göktaş, gerek alım gücünün yüksek olması gerekse coğrafi yakınlık nedeniyle bu pazarlardan daha fazla pay almak adına ortak adımlar atılabileceğini anlattı.
“Daha çok acente bu alanda çalışmalı”
Bölgede daha çok acente ve hastanenin bu alanda faaliyet göstermesi halinde Mersin’in isminin sağlık turizmi ile birlikte anılmaya başlayabileceğini belirten Hasan Şamil Göktaş, “Mevcut durumda kentimizdeki tek yetkili acenteyiz ve sınırlı sayıda hastanenin yetki belgesi var. Bu durumda bu alanda bir pasta değil, tek bir kurabiye oluşuyor. Bu kurabiye de bir kişinin ağzını dahi tatlandırmıyor. Eğer birlikte hareket edip bir pasta oluşturmayı başarırsak, bu pastanın dilimleri hepimizin ağzını tatlandırır” dedi. Bir insan tatile gittiğinde en fazla 10 gün konakladığını anlatan Göktaş şunları söyledi: “Oysa sağlık turizmi için bir ülkeye giden kişi örneğin kemoterapi hastası ise minimum 2 ay kalıyor. Ya da bir tüp bebek hastası ise ilk etapta en az 20 gün kalıyor. Elbette bu kişiler tek başına da gelmiyor. Yanında en az bir – iki refakatçisi oluyor. Uzun kalışlarda bu kişilerin konaklaması, yeme içmesi, alışverişi ya da zaman zaman şehir turları oluyor. Bu da kente ciddi canlılık getiriyor. Aldığı hizmetten memnun kalan bir hasta ise mutlaka ardından benzer hastalığa sahip kişilerin buraya gelmesini sağlıyor.” Gelen yabancı hastalar için devlet teşvikleri bulunduğunu da açıklayan Göktaş, gerek hastaneler gerekse acenteler için önemli teşvikler sağlandığını ve bunun mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle yurtdışında bu alandaki büyük fuarlara katılımın sağlanabileceğine değinen Göktaş, “Ancak bu fuarlara yalnızca bizim firmamızın katılması bir anlam ifade etmez, o zaman Türkiye algısını güçlendirmiş oluyoruz. Oysa Mersin’den acenteleriyle hastaneleriyle ortak bir katılım sağlanırsa Mersin algısını güçlendirebiliriz. Bu konuya mutlaka ağırlık verilmeli, birliktelik sağlanmalı” ifadelerini kullandı. Bu alanda daha fazla yol alınabilmesi adına kurulacak acentelerin mutlaka potansiyel gördükleri pazarlarda birer irtibat ofisi oluşturup sağlık turizmine ihtiyaç duyan kişilerle bire bir görüşmesi gerektiğini de dile getiren Göktaş, acente olarak mevcut durumda Suudi Arabistan’da bir ofisleri bulunduğunu, yılsonuna kadar Cezayir, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt’te birer, Irak’ta ise iki adet ofis açmaya hazırlandıklarını sözlerine ekledi.