MTSO Haber Sayı 364

Page 1

MTSO’dan sağlık turizmine eğitim desteği >5’te

Sağlamçelik, ilk sergisini MTSO Sanat Galerisi’nde açtı

Lojistik ekimizi orta sayfada bulabilirsiniz

>2’de

Üretmek zorundayız… Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: | YIL: 20 17| SAYI: | SAYI: 364 298| 9| 6-19 - 22 Aralık ARALIK 2018 2015

Dış ticarette güçlenmek için rekabetçi fiyatlar önemli Zeki Şan

MTSO 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, dış ticarette rekabetçi yapının güçlenmesi için maliyetlerin aşağı indirilebilmesinin önemine dikkat çekti. Bunun da gerek gümrük gerekse limancılık işlemlerindeki uygun fiyatlandırmalar ve hızlı çalışmalarla mümkün olabileceğine değinen Şan, son dönemlerde her iki kurumla da iyi diyaloglar içinde olduklarını, yaşadıkları sorunlara çözüm üretebildiklerini söyledi. Sektöre ilişkin değerlendirmeler

Kemal Dede

MTSO 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

esmi kurumların Mersin çarşısı içinde bulunan binalarından taşınması sonrasında bu binaların atıl duruma düşmesiyle yaşadıkları sıkıntıları anlatan MTSO 11 No’lu Komite Başkanı Kemal Dede, “Bu kurumların çarşıdan taşınması bölgedeki hareketi sona erdirdi. Beklentimiz ya bu binaların boş bırakılmak yerine projelerle yeniden canlandırılması ya da kiraya taşınan kamu kurumlarının sahibi oldukları binalara tekrar geri dönmelerinin sağlanmasıdır” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Tekstil Konfeksi-

olumlu sonuçlar alınıyor

yapan Komite Başkanı Zeki Şan, ilk olarak Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara değindi. Ticaret Bakanlığı’nın geçtiğimiz haftalarda Türkiye genelindeki gümrük bölge müdürlükleri aracılığıyla toplantılar düzenlediğini anlatan Şan, şunları söyledi: “Ticaret Bakanlığı gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması adına bölge müdürlüklerine talimat verdi. Bu talimat sonrasında taraflar davet edilerek konuyla ilgili öneri ve görüşleri alındı. Biz de sektör temsilcileri olarak Mersin’de düzenlenen toplantıya katıldık.” > 7’de

Çarşı firmaları boşalan resmi binaların yeniden işlev kazanmasını bekliyor

R

Tabanın sesine kulak verilince

yon ve Ayakkabı Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Kemal Dede, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. Özellikle çarşıda yaşanan sıkıntılar üzerinde yoğunlaşarak, çarşının yeniden canlandırılması adına Komite olarak neler yapmak istediklerine değinen Dede, ardından yeni yerel yönetimlerden beklentilerini anlattı. Dede, Geçmiş yıllarda Atatürk Caddesi, Silifke Caddesi, Hastane Caddesi gibi caddelerin Mersin alışverişinin kalbini oluşturduğunu hatırlattı. > 7’de

Odaların son dönemlerde özellikle bankalarla yaşadıkları sorunları dile getirmesi sonuç verdi ve TOBB ile TBB iş birliğinde toplantılar dizisi başlatıldı. TBB, reel sektörün sorunlarını dinlemek adına sahaya indi.

B

ir anda tüm sorunların çözülemeyeceğine dikkat çeken MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, “Sorunlarımızın farkında olunması adına güzel bir adım. Oda olarak bu buluşmaların takipçisi olacağız. Tabandan gelen sese kulak verilince olumlu sonuçlar alındığı görülüyor” değerlendirmesini yaptı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB) iş birliğinde sürdürülen ve bankaların reel sektörün sıkıntılarını dinlemek için

sahaya inmesini amaçlayan Reel Sektör ve Finans Sektörü Diyalog Güçlendirme Toplantısı, Adana’da yapıldı. Toplantı sonrasında değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Komitelerimizden gelen talebi çatı kuruluşumuz olan TOBB’a taşıdık. TOBB Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu konuya sahip çıktı ve Maliye Bakanımıza götürdü. Elbette bu sorunlar yalnızca bizim kentimize ait değildi. Tüm Odalardan benzer talepler

yükseliyordu. Sonuçta tabanın sesine kulak verildi ve TBB temsilcileriyle bir araya gelmemiz sağlandı” dedi. Toplantıda taleplerini dile getirebilme fırsatı yakaladıklarını anlatan Kızıltan, “Adana’da düzenlenen bölge toplantısına tüm İlçe Odalarımız katıldı. Bankacılarla sorunlarımızı paylaştık. MTSO olarak bu buluşmaların takipçisi olacağız. Elbette bir toplantıda her sorun çözülmedi ama ciddi bir başlangıç oldu” diye konuştu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcık-

lıoğlu ise konuyla ilgili açıklamasında reel sektör ile finans sektörünün el ele verdiğine dikkat çekerek, “Bu, tarihimizde bir ilk. İlk defa finans sektörü ile reel sektör birlikte ‘Ne yapabiliriz?’ diye çalışıyoruz. Bu kapsamda, şuna inanıyoruz ki, hepimiz Türkiye için varız. Birbirimizle ayrılmaz bir bütünüz. Biz varsak finans sektörü var, finans sektörü varsa biz varız. Bu tekerlek bu tümsekte kalmaz, bu tümseği aşacağız. İnişinin de daha hızlı olacağına inanıyorum” dedi. > 5’te

Türkiye’nin ilişkilerinin ivme kazandığı ülke:

Anamur TSO yatırımların tamamlanmasını bekliyor

G

Feridun Torunoğlu

Anamur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

T

arım ve turizmle öne çıkan Anamur, güçlü olduğu sektörlerde ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmek adına ilçede başlayan yatırımların vakit kaybedilmeden tamamlanmasını bekliyor. Türkiye genelinde muz üretimiyle adını duyuran Anamur, tarım ve turizm potansiyeli ile ön plana çıkıyor. Önümüzdeki süreçte sanayide de önemli hamleler yapmaya hazırlanan ilçe, sanayideki gelişimini de tarıma dayalı gerçekleştirmeyi planlıyor. İlçe halkı özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne su temin etmek adına yapımı tamamlanan Alaköprü Barajı’na Bağlı Kapalı Devre Sulama Projesi’nin tamamlanmasını bekliyor. Bu projenin tamamlanmasıyla birlikte sulu tarım arazisi ve paralelinde üretimde rekolteler artacak. Tarımı ve

MTSO 01 CMYK

tarımsal sanayiyi besleyecek hammadde bollaşacak. Bakir turizm alanlarıyla turizmde de iddialı olan Anamur, özellikle Anamur Limanı Gümrük Kapısı ile Bozyazı Yat Limanı yatırımlarının tamamlanmasını bekliyor. Bu yatırımların tamamlanması yalnızca turizm değil, bölge ticaretinin gelişimi adına da önemli. Anamur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Torunoğlu ise özellikle Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ve eski Anamur Hava Radar Mevki’nin turizm yatırımları için tahsis edilmesi projeleri üzerinde çalıştıklarını anlatıyor. Anamur ve Bozyazı’nın temiz denizi ve uzun sahil şeridine dikkat çeken Torunoğlu, bu ilçelerdeki sahil şeridinin turizm bölgesi ilan edilmesini beklediklerini söylüyor. > 8’de

üney Amerika’nın en yoksul ikinci ülkesi olan Bolivya ekonomisinde işlenmiş metallere yönelik talep artışı ve işlenmiş soya fasulyesi üretimindeki artış sonucunda imalat sanayinin yüzde 4,7 büyümesi bekleniyor. Doğal gaz üretimindeki artışın ve gelir artışıyla birlikte iç talepteki canlanmanın desteklediği ekonomik büyüme, ülkede son yıllarda kaydedilen en yüksek büyüme olarak gösteriliyor. 2015 yılında başlayan büyümenin Brezilya ve Arjantin ile 2019 yılına kadar imzalanan doğal gaz anlaşmaları sayesinde 2019’da da devam edeceği öngörülüyor. Yüksek miktarlarda büyümenin önündeki en önemli engel ise ülkedeki

MTSO sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor

>4’te

iş potansiyelinin azlığı ve nitelikli çalışan sayısındaki yetersizlik olarak gösteriliyor. Yoksulluğun giderilmesi adına kamuda istihdam, yardım programları ve sübvansiyonlar ile özel tüketim destekleniyor. Bu desteklerin alım gücünün artmasında etkili olması bekleniyor. Önümüzdeki süreçte özellikle özel konut ve altyapı projeleri sayesinde inşaat faaliyetlerinde de genişleme bekleniyor. Ülkenin tarımsal üretiminin ise coğrafi konumunun da etkisiyle sınırlı olduğu söylenebilir. Ülkenin başlıca tarım ürünleri; soya fasulyesi, kahve, koka, pamuk, mısır, şeker kamışı, pirinç, patates olarak sıralanabilir. > 6’da

MTSO ile MIP bir araya geldi

>4’te

Mersin Ticaret Ve Sanayi Odası (Mtso) Hizmet Binası Dış Cephe Yenileme İşi >4’te

MTSO, yerel yöneticilerden ne bekliyor?

Y

aklaşan yerel seçimler öncesinde MTSO düzenlediği bir organizasyonla Mersin’in yerel yöneticilerden beklentilerini tespit etti. Siyasi Partilerin Mersin’de yürütecekleri çalışmalarına da ışık tutması hedeflenen etkinlikle, kentin ekonomisinden sosyal hayatına, fiziki şartlarının iyileştirilmesinden altyapısına kadar tüm beklentiler ve öneriler ele alındı. 2014 yılında gerçekleşen yerel seçimler öncesinde Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek “Mersin Başkanından Ne Bekliyor?” konulu bir arama konferansı düzenlenmesini sağlayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 2019 yerel seçimleri öncesinde bu etkinliğini tekrarladı. Kentteki sivil toplum örgütleri temsilcilerinden, üniversitelere, basın kuruluşu temsilcilerinden MTSO Meclis ve Komite Üyelerine kadar geniş katılımlı olarak düzenlenen ve İzgö-

ren Akademi tarafından yönetilen Arama Konferansı’nda yeni yerel yönetimden ne beklendiği sorusuna yanıt arandı. Katılımlı ve etkileşimli bir beyin fırtınası çalışması olan ve tüm gün devam eden Arama Konferansı, iki farklı oturumda gerçekleşti. Yaklaşık 200 kişinin katılımıyla gerçekleşen çalışmada her kesimin görüşleri alınmaya çalışıldı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı Hamit İzol tüm gün boyunca organizasyonu takip ederek çalışmalara destek verdi. Mersin’in engelleri, fırsatları, tehditlerinin ele alındığı Arama Konferansı’nda, “Ben Başkan olsam ne yapardım?” sorusu tartışıldı. Eylem planı önerilerinin dile getirilip başkanda aranan özelliklerin saptandığı oturumlar dilek ve temennilerle sona erdi. > 3’te


2

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

MTSO’dan Gümrük Müdürü Erol’a plaket Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı Hamit İzol, başarılı çalışmaları ve sektöre katkıları nedeniyle Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Fikret Erol’a plaket verdi.

M

ersin ekonomisinin önde gelen sektörleri arasında yer alan dış ticaret ve lojistiğin önemli ayaklarından birisi de gümrük işlemleri. Bu alanda sektör temsilcilerinin yaşadığı

sorunların en hızlı şekilde çözümlenmesi, maliyetlerin en aza indirilmesi sektörün gelişimi adına büyük önem taşıyor. Karşılaşılan sorunlara ivedilikle çözüm üretme yönünde attığı adımlar,

sektörlere sağladığı katkılar dolayısıyla MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meclis Başkanı Hamit İzol, MTSO 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, Başkan Yardımcısı Cengizhan Küçükgerger, Meclis Üyeleri Cebrail Orman ve İsmet Sökün ile Üyeler Ayla Harp ve Serhan Koylan, Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Fikret Erol’a teşekkür ziyaretinde bulundu. Sektöre ilişkin gerçekleştirilen sohbetin ardından Başkan Kızıltan ve İzol Bölge Müdürü Erol’a teşekkür plaketi takdim etti.

4. Mersin Kitap Fuarı yoğun ilgi gördü

B

u yıl 4’üncüsü düzenlenen Mersin Kitap Fuarı, Yenişehir Fuar Merkezi’nde kapılarını Öğretmenler Günü’nde araladı. 2 Aralık Pazar günü sona eren fuarı 100 binden fazla ziyaretçinin gezdi. 500 den fazla yazarın misafir olduğu fuarda aynı zamanda imza günleri, paneller ve söyleşiler de düzenlendi. Mersin ve bölgesinin en önemli kültür etkinlikleri arasında yer alan Mersin Kitap Fuarı’nın bu yıl 4’üncüsü düzenlendi. Çok sayıda yayınevi ile her kesimin zevkine uygun kitapları okuyucuların beğenisine

sunan Fuarın açılışına Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı Hamit İzol da katıldı. Açılışta konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “İçeri girdiğimde aldığım kitap kokusu çok iyi geldi” diyerek başladı sözlerine. Okuma alışkanlığına dair Türkiye’deki rakamları vermeyeceğini ancak bu rakamların istenen seviyede olmamasının üzüntüsünü yaşadığını belirten Kızıltan, “Eğer hepimiz okuyor olsak ülkemiz çok farklı yerlerde olabilirdi. Diliyorum bundan

sonra bir seferberlik olur ve okuma alışkanlığını geliştirip çağdaş, iyi bir eğitime sahip oluruz” ifadelerini kullandı. Kızıltan sözlerini, fuar organizasyonunda emeği geçenlere teşekkür ederek tamamladı. Meclis Başkanı Hamit İzol ise fuarın açılışının Öğretmenler Günü’ne denk gelmesinin önemine değindi. Kitap okumayı öğretmenlerin çocuklara sevdirebileceğini vurgulayan İzol, “Bu fuarlar kitap okuma alışkanlığını geliştiriyor. İnsanlara kitapları sevdiriyor. Bu noktada en büyük görev de Milli Eğitim’e ve öğretmenlerimize düşüyor. Özellikle okulların fuarlardan fazlaca yararlanmasını dilerim” dedi. Ülkedeki okuma alışkanlığının yetersizliğine de değinen İzol, az okuyan kişilerin anlamakta, öğrenmekte de güçlük çekeceğini anlattı. Türkiye’den çok sayıda dünya yazarı çıkmamasını da az kitap okunmasına bağlayan İzol, fuarın kentteki okuma alışkanlığını geliştirmesine katkıda bulunması temennisiyle sözlerini tamamladı. Açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından protokol fuarı gezdi.

Yeni yüzyılda kadın ve gençlerin önemi artacak

K

adına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele günü dolayısıyla Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Kent Konseyi ile MTSO işbirliğinde konferans düzenlendi. Avukat Vildan Yirmibeşoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı konferansta kadına yönelik şiddete karşı farkındalık oluşturulması hedeflendi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, kadına yönelik ulusal ve uluslararası günlerin sayısının artmasını, bu sorunun dünya çapında yaşandığının göstergesi olduğunu söyledi. Bu tarz günlere yönelik çalışmaların artık bilboardlardan çıkıp düzenlenen konferanslarla düşünsel boyuta da taşındığını dile getiren Taş, şöyle konuştu: “Sorunun düşünsel alana taşınması çözümüne yönelik çalışmaların yapılacağına işaret ediyor. Biz MTSO olarak kadının ekonomide ne kadar önemli bir rol üstlendiğini ve gelecek yüzyılda bu önemin

artacağının bilincindeyiz. Artık bilgi çağındayız ve bilgi çağı ile birlikte kuvvet ve güce değil, bilgiye dayalı ekonomi karşımıza çıkıyor. Kadın, eğitim ve değişime yatkın olduğu ve bu alanlara önem verdiği için yeni yüzyılda kadın ve gençlerin önemi artacak. Oda olarak kadınların girişimci olmaları adına birçok proje yürütüyoruz. Önümüzdeki süreçte de bu projelere devam edeceğiz. Bu tür toplantılar, bir araya gelmeler, biz kadınlar için çok önemli. Ben MTSO’nun tarihinde Yönetimine giren ilk kadınım ve bunu çok önemsiyorum. Bunun siz kadınlara da model olmasını istiyorum. Bizler bir yerlere gelebilmek için çok emek veriyoruz. Karşı cinsten daha fazla çaba gösteriyoruz. Bunun karşılığını alanların olduğunu görmek de örnek olacaktır. Başarılar diliyorum.” Lokmanoğlu: “Ulusal başarı yereldeki çalışmalarla gelir” Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu ise açılış konuşmasında, “Mersin Kent Konseyi

Sağlamçelik, ilk sergisini MTSO Sanat Galerisi’nde açtı

Mersin Hindistan pazarından pay alma hedefinde

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, DEİK’te Hindistan Odalar ve Borsalar Federasyonu’nun ( FICCI) DEİK, Türkiye – Hindistan İş Konseyi Ziyareti toplantısına katıldı. DEİK Türkiye Hindistan İş Konseyi, İş Konseyi Karşı Kanat Kuruluşu FICCI Asya Direktörü Gajendra Badgujar ile FICCI Genel Sekreter Manish Singhai ile bir toplantı gerçekleştirdi. DEİK Türkiye – Hindistan İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve MTSO Meclis Üyesi Tevfik Dönmez’in başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, Mer-

sin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan da katıldı. Toplantıda karşılıklı ticaret ve yatırım imkânları değerlendirildi. 2020 yılında iki ülke arasında ulaşılması hedeflenen 10 milyar dolarlık dış ticaret rakamının gerçekleşmesi için alınabilecek aksiyonların görüşüldüğü toplantıda, Hindistan’da gerçekleştirilecek bir sonraki toplantı ve ikili firma temasları organizasyonu planlandı. İki ülke arasında serbest ticaret anlaşması yapılması adına yürütülen çalışmaların da ele alındığı toplantıda MTSO Yönetim Kurulu

MESBAŞ, Liman ve Terminal Hizmetleri İşleri halesine çıkıyor

M

ersin Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş (MESBAŞ), Mersin Serbest Bölge Limanı ‘Liman ve Terminal Hizmetleri İşleri’ ihalesine çıkacak. Kapalı zarf teklif usulü ile gerçekleşecek olan ihalede son teklif verme süresi 11 Aralık Salı günü, saat 17.00 olarak belirlendi. MESBAŞ tarafından bildirilen ihale şartları aşağıdaki gibidir: 1 – İhale şartname dosyası ve ekleri 500 TL karşılığı, Şirketimizin Mersin Serbest Bölge Girişi MESBAŞ İdari Binası’nda bulunan ‘İdari İşler ve Güvenlik Müdürlüğü’nden alınacaktır.

2 – Son teklif verme süresi 11 Aralık Salı günü saat 17.00’ye kadardır. 3 – Teklif mektupları, kapalı zarf olarak Şirketimizin Mersin Serbest Bölge Girişi’nde MESBAŞ İdari Binasındaki ‘İdari İşler ve Güvenlik Müdürlüğü’ne alındı tutanağı karşılığı elden teslim edilecektir. 4 – Teklifler yukarıda belirtilen saate kadar yetişmek kaydı ile Kargo Servisi, Acele Posta Servisi (PTT) İadeli Taahhütlü Posta (PTT) ile de gönderilebilir. 11 Aralık 2018 Salı günü saat 17.00’ye kadar ulaşmayan teklifler dikkate alınmayacaktır. 5 – Geçici teminat olarak 150 bin TL alınacaktır.

Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin özelinde de Hindistan ile ticari ilişkilerin güçlendirilmesi arzusunda olduklarını dile getirdi. Mersin’de 9 tane Hindistan menşeli firma bulunduğunu, bu firmaların tamamının iki ülke arasındaki dış ticaret hacmini artıramaya katkı koyduğunu dile getiren Kızıltan, Mersin’den Hindistan’a yaş meyve ve sebze, makine, taş ver toprağa dayalı sanayi ürünleri ve eczacılık ürünlerinin ihraç edildiğini bildirdi. Kızıltan, Hindistan’dan da sebze, mineral yakıtlar, taş ve toprağa dayalı sanayi ürünleri, yağlı tohumlar, baharat ve hububat gibi ürünlerin ithal edildiğini hatırlattı. İş Konseyi Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda MTSO Meclis Üyesi Tevfik Dönmez de, her iki ülkenin liman ve dış ticaret şehirleri olan Mersin ile Mumbai’nin kardeş şehir olabileceğinin altını çizerek, DEİK Türkiye-Hindistan İş Konseyi olarak her iki ülke iş insanları arasında iletişimin artırılması için gerekli adımları atmaya hazır olduklarını belirtti. 6 – Teklif verecek şirketten, teklif mektubuyla birlikte, sunduğu faaliyet alanında iştigal ettiğini teyit eden bağlı bulunduğu ticaret odasından oda sicil kaydı ve faaliyet belgesi (Bu belgenin teklif verme tarihinden en çok 15 gün önce alınmış olması şarttır) istenecektir. 7 – Şartnamede tarif edilen özelliklere ve kapasiteye sahip şirketler ihaleye katılabileceklerdir. Şartnamede yer alan özelliklere ve kapasiteye haiz olmayan şirketlerin gönderecekleri teklifler dikkate alınmayacaktır. 8 – Şirketimiz 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine uygun bedel ve şartlarla vermekte veya ihaleyi iptal etmekte serbesttir.

olarak ulusal bir mücadelede başarılı olmak için çalışmaya yerelden başlamak gerektiğine inanıyoruz” dedi. Kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ile şiddetin son bulması için farkındalık artıran çalışmalara devam etmek istediklerini vurgulayan Lokmanoğlu, “Ötekileştirip ayrıştırmadan, birliktelik mesajları vermeliyiz. Medyatik çıkışlarla soruna çözüm getirmek mümkün değil. Hukukun üstünlüğü, eşit yurttaşlığı, insan hakları ve demokrasiyi yerleştirmek için kadına yönelik ayrımcılık ve şiddeti ortadan kaldırmalıyız” dedi. Bunun ulusal ve yerel politikalara dönüşmesi gerektiğini kaydeden Lokmanoğlu, “Birlikteysek güçlüyüz” ifadesini kullandı. Konuşmacı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu ise sunumuna bugüne kadar kadına yönelik şiddet konusunda yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi vererek başladı. Ardından 25 Kasım’ın neden Uluslararası alanda kadına yönelik şiddetle mücadele günü ilan edildiği öyküsünü paylaşan Yirmibeşoğlu, sözlerini kadına yönelik şiddetin yasal, kültürel, ekonomik nedenlerine dikkat çekip şiddetle mücadele yöntemlerini anlatarak tamamladı.

B

asma desinatörü Yaşar Sağlamçelik, hobi olarak başladığı resimlerle ilk sergisini Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde açtı. Tablolarda kumaş detaylarının yoğun olarak hissedildiği sergi, 31 Aralık’a kadar sanatseverlerin beğenisine sunulacak. MTSO Sanat Galerisi, basma desinatörlüğünden emekli olan Ressam Yaşar Sağlamçelik’in sergisine ev sahipliği yapıyor. 27 eserin yer aldığı sergi, ressamın ilk sergisi olma özelliği taşıyor. Sanatseverlerin beğenisini toplayan sergi açılışına, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Başkan Danışmanı Orhan Çapan ve MTSO Genel Sekreteri Kadir Dölek ile çok sayıda davetli katıldı.

Sergi açılışında konuşan Ressam Sağlamçelik, ilk sergisi olması nedeniyle kendisi için çok özel olduğunu vurgulayarak, sergiyi açmadaki en büyük destekçilerinin eşi ve çokları olduğunu söyledi. Asıl mesleğinin basma desinatörlüğü olduğunu bildiren Sağlamçelik, mesleğini severek yaptığını bunun yanında sanata da her zaman ilgi duyduğunu aktardı. Mesleğinin detaylarını resimlere yansıttığını kaydeden Sağlamçelik şunları söyledi; “İçimden geldiği gibi çizdim hep. Hatta kendi özgünlüğümü kaybetmemek için, ünlü ve büyük sanatçıların eserlerini de çok fazla incelemedim. Ama bir çok sanatçının hayat hikayelerini ve kitaplarını okuyorum” dedi.

“Sanatın içinde olmayı seviyorum” Yakın zamanda ikinci bir sergi açma planı olmasa da önümüzdeki süreçte yeni bir sergide sanatseverlerle buluşmak istediğini aktaran Sağlamçelik, sergilerinde eleştiriye de açık olduğunu belirtti. “Eleştiri iyi olursa da memnun olurum, kötü olursa da” diyen Sağlamçelik, “İyi olunca zaten mutlu olurum. Kötü olursa da kendimi geliştirmek için bir fırsat olarak görüyorum. Bu işi yapmak için sabra ihtiyacınız var. Benim bir tabloyu yapmak haftalarımı alabiliyor. Ama sanatın içinde olmayı seviyorum” diye konuştu. Adana’da doğup büyüdüğünden de bahseden Sağlamçelik, çalışmaya Güney Sanayi Fabrikası’nda basma desinatörü olarak başladığını anlattı. 1969 yılında Bossa Fabrikası’na geçerek burada yurtiçi ve yurtdışına duvar halısı ve basma desen çalışmaları yaptığını bildiren Sağlamçelik, 1987 yılında Tarsus Çukurova Basma Fabrikası’ndan emekli olduğunu söyledi. Çalışma hayatı boyunca karakalem ve yağlı boya resimler yapmayı hiç bırakmadığını da ifade eden Sağlamçelik, bu çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi.

8. Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri başladı

A

vrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından 8. kez düzenlenen ve farkındalık yaratmayı amaçlayan Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri, 20 kent ile birlikte Mersin’de de gerçekleşiyor. 7, 8 ve 10 Aralık günlerini kapsayan film gösteriminde filmlerin tamamı ücretsiz olarak izlenebilecek. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 70. yıldönümü onuruna

düzenlenen ‘Avrupa Birliği İnsan Hakları Film Günleri’ etkinliği, 20 kentle birlikte Mersin’de de Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi tarafından gerçekleştiriliyor. Etkinlikte, gösterimlerin tamamı ücretsiz olarak sunuluyor. Ağırlıklı olarak öğrencilerin ilgi gösterdiği etkilikte izletilen filmler ise şöyle; Deneme Maçı, Sıradan Zamanlar, Afgan Kömürü, Tereddüt, Müzikli Bir Hikaye, Fındıktan

Sonra. ‘#İnsanHaklarıİçinAyağaKalk’ etiketiyle kullanılan sosyal medya paylaşımlarıyla da, etkinliğe dikkat çekiliyor.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %2 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize İşbankası Kredi Kartı ve tüm Bonus Card’lara 6, Yapı Kredi Bankası Kredi Kartına 3 taksitle ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 02 CMYK

www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

Üretmek zorundayız…

Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

sorunların telafisini yapabiliriz. Daha çok üretim, daha çok ar-ge, daha çok yenilikçilik ve daha agresif bir ihracat politikası bu dönemde hem eksiklerimizi telafi edecektir hem de arzu ettiğimiz o katma değeri yaratacaktır. Üretim demek kaliteli ve istikrarlı istihdam demektir, istikrarlı ekonomi demektir. Bunu bir de ihracatla taçlandırırsanız, refah demektir, milli gelirin artması, cari açığın kapanması demektir. Bu noktada üretimden son 15 yılda çıkan, inşaatın rantına kapılarak sanayiden çıkan üreticileri ve girişimcileri tekrar üretime kanalize edecek yollar bulmak zorundayız. Üreten Türkiye, güçlü Türkiye’dir…

Ülkemizin ve özelinde kentimizin 80’li yıllardan sonra başlayan ve 90’lardan sonra yükselen üretim mantığını, özellikle sanayi üretim kalitesi ve hacmini, bu konuda aldığımız yolu küçümseyemeyiz.

G

erçekten son 30 yılda gerek üretim, gerek bu konudaki teknik alt yapı gerekse eğitim anlamında büyük mesafeler aldık. Aldık ki, bugün dünyanın en büyük 17’inci, Avrupa’nın en büyük 6’ıncı ekonomisiyiz. Ancak, 80 milyonluk bir Türkiye için, özellikle yarısı 30 yaş altında genç ve dinamik bir Türkiye için, tam anlamıyla üretim ekonomisine geçtiğimiz söylenemez. Tarımdaki potansiyelimizle üretim gerçeklerimiz uyuşmuyor. Potansiyelimize göre üretmiyoruz. Geçmişte lider olduğumuz tarım ürünlerinde bugün net ithalatçı konumundayız. Öte yandan sanayide ise daha çok montaj ağırlıklıyız. Yani, üretim desek de, aslında bunun da kolaycılığına kaçıyoruz. Dünyadaki birçok ülkeye göre Türkiye’nin geldiği nokta belki bir mucize sayılabilir ama biz 80 milyonluk bir ülke olarak, geçmişinde büyük devletlerin bakiyesi bir devlet olarak, var olan mevcudu kabullenemeyiz. Daha refah, daha zengin, daha kalkınmış bir ülke olmak için var olanla yetinmemeliyiz. Bunun da tek bir yolu var; o da katma değer yaratmak-

tır. Katma değer yaratmanın da tek bir yolu var; üretmek… ABD ve AB tekrar eski üretimlerine dönüyor…

Üretmek zorundayız. Montaj da bir iştir ama üretmek zorundayız. Evet, ekonomik sorunlarımız var, dünyanın da var. Elbette plansız büyümek veya açılmak bugünlerde yapılmaması gereken bir şey. Ancak, kriz diyerek, ekonomik sıkıntılar diyerek plansız ve mantıksız şekilde aşırı küçülmek veya bu korkularla üretimden uzaklaşmak da çare değil. Üretim uzaklaşacağımız bir alan olamaz. Aksine her soruna rağmen üretime nasıl devam edeceğimizi konuşmalıyız, desteği buna göre vermeliyiz. Avrupa Birliği ülkeleri geçmişte bıraktıkları üretimlere tekrar dönmeye başladılar. Bu eğilimi iyi takip etmeliyiz. Bakınız, Avrupa ülkelerinde son zamanlarda meydana gelen sosyal patlamaların arkasındaki ekonomik sıkıntıları görmeliyiz. Avrupa ülkelerinin tekrar üretime dönme çabasının arkasındaki bu nedenleri iyi analiz etmeliyiz. Avrupa da üretmek

zorunda olduğunu anladı. Son zamanlarda Türkiye’den Avrupa ülkelerine olağanüstü bir teknik eleman göçü var. Bunun nedenlerini orta ve uzun vade de bize yansıyacak olumsuz sonuçlarını görmek zorundayız. İhracat pazarlarında daha agresif olmak zorundayız…

2008 yılından bu yana dünya küresel anlamda bir sorun yaşıyor ve bu sorunlara dayanan ülkelere baktığımızda üreten ülkeler olduğunu görüyoruz. Asya’nın yükselen üretici ülkelerinin bu sorunlara daha kolay

karşı koyduğunu gördük. Bundan dolayı son 5-6 yıldır gerek ABD’nin gerekse AB ülkelerinin yeni bir sanayi, yeni bir üretim stratejisi planladıklarını açıkça görüyoruz. Hatta eğitim ve alt yapılarını bile buna göre revize ediyorlar. Bu noktada gecikmemeliyiz. Böyle dönemler aslında bir adım öne çıkma fırsatının da yaratıldığı günlerdir. Birçok ülke bir ataletin ve durağanlığın içinde ne yapacağına karar vermeye çalışırken, Türkiye olarak üretimle öne çıkabilir ve 2008 küresel finans krizinin ve son zamanlarda yaşanan ekonomik

MTSO, yerel yöneticilerden ne bekliyor? Yaklaşan yerel seçimler öncesinde MTSO düzenlediği bir organizasyonla Mersin’in yerel yöneticilerden beklentilerini tespit etti. Siyasi Partilerin Mersin’de yürütecekleri çalışmalarına da ışık tutması hedeflenen etkinlikle, kentin ekonomisinden sosyal hayatına, fiziki şartlarının iyileştirilmesinden altyapısına kadar tüm beklentiler ve öneriler ele alındı.

2

014 yılında gerçekleşen yerel seçimler öncesinde Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek “Mersin Başkanından Ne Bekliyor?” konulu bir arama konferansı düzenlenmesini sağlayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), 2019 yerel seçimleri öncesinde bu etkinliğini tekrarladı. Kentteki sivil toplum örgütleri temsilcilerinden, üniversitelere, basın kuruluşu temsilcilerinden MTSO Meclis ve Komite Üyelerine kadar geniş katılımlı olarak düzenlenen ve İzgören Akademi tarafından yönetilen Arama Konferansı’nda yeni yerel yönetimden ne beklendiği sorusuna yanıt arandı. Katılımlı ve etkileşimli bir beyin

MTSO 03 CMYK

fırtınası çalışması olan ve tüm gün devam eden Arama Konferansı, iki farklı oturumda gerçekleşti. Yaklaşık 200 kişinin katılımıyla gerçekleşen çalışmada her kesimin görüşleri alınmaya çalışıldı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı Hamit İzol tüm gün boyunca organizasyonu takip ederek çalışmalara destek verdi. Mersin’in engelleri, fırsatları, tehditlerinin ele alındığı Arama Konferansı’nda, “Ben Başkan olsam ne yapardım?” sorusu tartışıldı. Eylem planı önerilerinin dile getirilip başkanda aranan özelliklerin saptandığı oturumlar dilek ve

temennilerle sona erdi. Konferans sonrasında oluşturulacak sonuç raporu, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Adayları ile paylaşılarak Mersinlilerin ve Mersin iş dünyasının sorun ve beklentilerinden haberdar olmaları sağlanacak. Seçimler sonrasında başlayacak görev döneminde ise saptanan konuların takipçisi olunması hedefleniyor. Kızıltan: “Sorun tespiti ve çözümünde yer almak Mersin’e olan borcumuz” Arama Konferansı’nın açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, sözlerine

Konferansın düzenlendiği tarih olan 5 Aralık’a vurgu yaparak başladı. Konferansın, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiği 5 Aralık gününe gelmesinin ayrı bir anlam taşıdığını dile getiren Kızıltan, “Geçen yıl bugün bu salonda Kadın ve Siyaset konulu bir panel düzenlemiştik. Umarım önümüzdeki dönemlerde kadın belediye başkanlarımızla da çalışma fırsatımız olur” ifadelerini kullandı. Dünya değiştikçe, ekonomi gelişip dünyanın siyaset ve hizmet mantığının da değiştiğini dile getiren Kızıltan, buna paralel kentlerin yönetim anlayışının da değişmesinin doğal olduğunu söyledi. Yerel yönetimlerin de bu değişim mantığından muaf tutulmasının mümkün olmayacağını vurgulayan Kızıltan, “Mersin’in geleceği adına oluşan bu değişimlere katkıda bulunmak ve Mersin adına sorumluluklarımızı yerine getirmek için, “Mersin Başkanından Ne Bekliyor?” konulu bir Arama Konferansı tasarladık. Önce bunu iş dünyası olarak yapmayı planlasak da üniversitelerimiz olmadan, toplumun kılcal damarları olan Sivil Toplum Kuruluşları olmadan, kentin birçok farklı dinamiği olmadan, bu sorunların tespit ve çözümlerinin tam anlamıyla gerçeği yansıtmayacağını düşündük” dedi. Mümkün olduğunca, Mersin dinamiklerini bir araya getirmeye çalıştıklarına dikkat çeken Kızıltan,

“Mersin ile ilgili önemli ve ciddi bilgi ve tecrübeleri olan siz değerli katılımcılarla, yerel yönetim temelinde sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi konuşacağız ve bunları kağıda dökeceğiz. Bu sorunların doğru tespit ve çözümünde yer almak Mersin’e olan borcumuzdur” ifadelerini kullandı. Siyasetçilerin gelip geçeceğini, belediye başkanlarının, milletvekillerinin gelip geçeceğini kaydeden Kızıltan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama biz hep buradayız. Bizim ailelerimiz, çocuklarımız burada. İşlerimiz, geleceğimiz bu kentte. Bu anlamda Mersin’in sorunları en çok bize yansımaktadır. Öte yandan, her anlamda sorunları çözülmüş bir Mersin’den de en büyük

Elbette Türkiye gibi ekonomik çeşitliliği bol olan bir ülkede var olan tüm alan ve sektörlerde var olmaya, kaliteli şekilde var olmaya devam etmek zorundayız. Çünkü ülkemizin ekonomik çeşitliliğini oluşturan alanlar biri diğerine feda edilebilecek alanlar değil. Türkiye için tarımgıda ne kadar önemliyse turizm o kadar önemlidir; sanayi ne kadar önemli ise lojistik o kadar önemlidir. Ancak 80 milyonluk bir Türkiye için tüm bunların payandası ve odak noktası üretimdir. Diğer sektörler bölgesel sorunlara, en ufak spekülasyon ve olumsuz gelişmelere karşı kırılgandır ve sürekliliği kesintiye uğrayabilir. İşte geçmişte bir Rus savaş uçağı sorunu bir günde turizm gelirlerimizi ne noktalara getirmişti hatırlayalım. Bölgemizdeki sorunlar limanlarımıza gelen gemilere kadar yansıdı. Ama üretim istikrardır ve sürekliliği olan bir alandır. Türkiye 21’inci yüzyıl hedeflerine sadece üretimle ulaşabilir. Yeter ki, bunu ülke gündeminden düşürmeyelim. Üreten Türkiye güçlü Türkiye’dir…

yararını görecek olanlar yine bizler olacağız. Onun için “Mersin Yerel Yönetimlerden, Başkanlardan ne istiyor?” sorusunun cevabını bilimsel ve tarafsız bir şekilde ortaya koymak, hem sorumluluğumuz, hem de geleceğimiz adına hayati bir konudur.” “Yönetime talip kişiler için bulunmaz bir bilgi envanteri”

Yapılan çalışmanın aynı zamanda Mersin’i yönetmeye talip kişiler için de bulunmaz bir bilgi envanteri, yol haritası olacağını anlatan Ayhan Kızıltan, sonuçları tüm başkan adayları ile paylaşacaklarını bildirdi. “Kentin kendilerinden neler beklediğini açık, bilimsel ve olağanüstü tarafsız bir gözle sunacağız” diyen Kızıltan, olumsuz ve ayrıştırıcı siyasetin esiri olmayan bir başkanın, ayrıştıran değil birleştiren, halktan uzak değil, samimi şekilde halkın içinde olan, Mersin’i samimiyetle sevdiğini gösteren ve kentin düşüncelerine değer veren bir başkanın hizmet etmesini beklediklerini sözlerine ekledi.


4

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

MTSO sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Türkiye’nin 2023 yılı atık yönetimi hedeflerine katkı sağlamak adına Oda bünyesinde sıfır atık uygulamasına hazırlanıyor. 10 yılı aşkın bir zamandır yürütülen Çevre Çalışmaları kapsamında daha önce başlatılanlara artı olarak personel eğitimi gerçekleştirildi.

İ

srafı önlemek, kaynakları daha verimli kullanarak atık miktarını azaltmak ve geri kazanımını sağlamak amacıyla MTSO çalışanlarına “Sıfır atık” eğitimi düzenlendi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü Şube Müdürü Murat Kuş, eğitimde sıfır atığın tanımını yapıp, atık türleri ve yanlış uygulamalar hakkında bilgi verdi. Ardından Sıfır Atık Sistemi kurulumuna değinen Kuş, iyi uygulama örneklerini gösterdi. Atıkların modern hayatın vazgeçilmezi haline geldiğini vurgulayan Kuş, atıkların tamamen yok edilemeyeceğini ancak sorun haline gelmesinin önüne

geçilebileceğininaltını çizdi. Bunun için doğru atık yönetiminin büyük önem taşıdığını vurgulayan Kuş, “Türkiye’de yıllık bazda oluşan atık miktarı 31 milyon ton. Geri kazanım oranı ise yüzde 12. Kalan yüzde 88’lik bölüm maalesef heba oluyor” dedi. Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde ise her bir atığın tek tekkaynağında ayrılıp toplandığını anlatan Kuş, “Sistem sizin atıklarınızı çöpe atmanızı iki şekilde engelliyor. Birincisi mecbur tutup ceza yazıyor, ikincisi sizin bir çıkarınız olmasını temin etmeye çalışıyor, ekonomik değer elde etmenizi sağlıyor” dedi.

Bu uygulamalar ile Almanya’da düzenli depolamaya gönderilen çöp oranının yüzde 1 olduğunu kaydeden Kuş, Türkiye’nin kat etmesi gereken uzun bir yol olduğunu belirtti. “Hedef, yüzde 35 geri kazanım”

Sıfır atık yönetiminin yeni bir icat olmadığını, dile getiren Murat Kuş, sıfır atık kavramını, “israfın önlenmesi, kaynakların daha verimli kullanılması, oluşan atığın miktarının azaltılması, etkin toplama sisteminin kurulması ve atıkların geri dönüştürülmesini kapsayan atık önleme yaklaşımı” sözleriyle

açıkladı. Mücadele için dünyada önce bir sıfır atık binası oluşturulduğunu, iyi sonuç alınmasının ardından sıfır atık kasabası kurulduğunu bildiren Kuş, sonrasında ise sıfır atık belediyeler ağı oluşturulduğunu söyledi. Türkiye’nin de 2023 yılı hedefini belirlediğine değinen Kuş, “2023 yılında oluşan atığımızın yüzde 35’inin geri kazanım, kalanının düzenli depolama ile bertaraf edilmesi hedefleniyor. Geri kazanımın yüzde 35’e çıkması ile oluşacak ekonomik değer, Türkiye bütçesinin yüzde 1.2’si kadar” dedi. Sıfır atık uygulamasında Türkiye’deki ilk denemelerin Çevre Bakanlığı’nda yapıldığını ve iyi sonuçlar alınmasının ardından Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde geçildiğini bildiren Kuş, 2018 yılı sonuna kadar tüm Valiliklerde geçileceğini,okullar, camiler, karakollar gibi tüm resmi dairelere yayılacağını bildiren Kuş, adım adım 2023 hedeflerine ulaşılacağını söyledi. Türkiye’de mevcut durumda atık yönetiminin ‘doğrusal ekonomi’ olarak adlandırıldığını açıklayan Kuş, “kaynak var, üretiyoruz, tüketiyoruz ve bertaraf ediyoruz. Oysa kıymetli olanı bertaraf etmek yerine geri kazandırmalıyız. Bundan sonrasında geri kazanım seçeneğini öne çıkarmak öncelik olacak” dedi. Yurtdışında ise döngüsel

ekonomi uygulandığını dile getiren Kuş, bu sistemi ise şöyle açıkladı: “Kaynak var üretiyor tüketiyor, tükettiğini yeni baştan kullanılabilecek bir forma dönüştürüyor.” Sıfır atığa geçiş

Sıfır atığa geçmek için öncelikle sahip olunan tüm ürünlerin kullanım sürelerinin uzatılabilmesi gerektiğini kaydeden Murat Kuş, “Sonunda mutlaka her şey atık olacak ama atık oluşumu mümkün olduğunca geciktirilmeli. Sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir tüketim için de bu önemli. Çünkü doğal kaynaklar bitiyor ve bulamaz hale geleceğiz. Atıkların çevreye zarar vermesinin de önüne geçmeliyiz” dedi. Kuş, sıfır atığa geçiş aşamalarını ve bu aşamaları uygularken yol haritasını ise şöyle sıraladı: “1 – Başlangıçta yaşam stili değişimi gerektiriyor. Örneğin su için matara, sürahi ya da şişe kullanıp bittikçe onu doldurmak ya da size özel bardak kullanmak gibi. 2 – Ama sonunda atık mutlaka oluşacak ve bu atıkları kaynağında toplamak lazım. Önemli olan bu atığı yönetmek. Toplama tipleri oluşturarak kaynağında ayırarak toplamalı. 3 – Geçici depolama alanı oluşturmalıyız. Tek tek gelip si-

zin buradan atıkları almalarına gerek yok. Geçici depolama alanınızdan geri dönüşümcüler gelip alacak. 4 – Biriken atıkları lisanslı tesislere gönderip kayıtlarını tutacaksınız. Organik atıklarınız çıkacak, onları da Belediye katı atık bertaraf tesisine göndereceksiniz. 5 – Çöp kovaları kalkacak. 6 – Personele geri dönüşümle ilgili eğitim verilecek. 7 – Atıkların gönderileceği yerler bulunup gönderim periyodları belirlenecek. Bir de bunlar yazılı olarak organize edilecek. 8 - Ne kadar atık çıktı nereye gönderdiniz kayıtlarını tutacaksınız. 9 - Sıfır atık uygulamasına göre bize bir program açılacak ve bu çalışma orada kurumlar arası bir yarışa dönüşecek. Yol haritası nasıl olacak?

1 – İrtibat noktası, çalışma ekibi belirlenecek. 2 - Mevcut durum belirlenecek. Ne tür atığımız var, ne sıklıkta ne miktarda ve hangi birimlerde oluşuyor? Saptanacak. Tanımlayamadığınız atığı yönetemezsiniz. 3 – Planlama yapılacak. Nerelerde hangi atık toplama alanları olacak. Kaç adet olacak, hangi katlarda olacak belirlemek. 4 – İhtiyaçlar belirlenecek. Kaç konteyner alınacak, iç mekan kutusu alınacak gibi 5 – Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacak. Hangi atığı nereye atacağını belirten çalışmalar yapılacak. 6 – Uygulamaya geçilecek.

Vergi ve prim borçlarına yapılandırma

V

ergi ve prim borçlularına ilişkin yapılandırma Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, 2018 Ocak ayından itibaren vadesi gelen ve bir yılı aşmayan vergi, resim, harç ve vergi cezaları, sosyal sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası ile gecikme zamları tecil ve taksitlendirilebilecek. 27.05.2017 tarihli ve 30078 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7020 sayılı ‘Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun’ 7’inci maddesi ile 6183 sayılı ‘Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a, vergiye uyumlu mükelleflerin borçlarının tecili amacıyla yeni bir madde eklendi. Bu düzenlemeyle, vergisel yükümlülüklerini süresinde yerine getirmiş ancak öngörülemeyen nedenlerle son bir yıl içinde borçlarını ödeyememiş

vergi mükelleflerinin daha uygun şartlarda borçlarını taksitlendirerek ödeyebilmelerine imkan sağlandı. 500 bin TL’ye kadar olan borçları için teminat aranmayacak Yapılan düzenlemelerle 1.1.2018 tarihinden itibaren vadesi gelen ve bir yılı aşmayan vergi, resim, harç ve vergi cezaları, sosyal sigorta primleri, işsizlik sigortası primleri ve idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı tecil ve taksitlendirilebilecek. Borçlar 60 aya kadar aylık eşit taksitler halinde ödenebilecek, tecil ve taksitlendirme işlemlerinde borçlara uygulanmış olan gecikme cezası ve gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE oranları basit usulde uygulanabilecek. Ayrıca borçların taksitler halinde ödenmesinde, yıllık yüzde 22 olan tecil faizi, çok zor durum derecesine bağlı olarak yüzde 1 ila yüzde 16,5 arasında değişen

oranlarda uygulanabilecek. Borçluların 500 bin TL’ye kadar olan borçları için teminat aranmayacak, 500 bin TL’yi aşan borçlar için ise aşan kısmın yüzde 25’i oranında teminat alınacak. Düzenlemelerden yararlanacak borçlunun; -Başvuru tarihi itibariyle en az 3 yıl süreyle; ticari, zirai veya mesleki faaliyetleri nedeniyle yıllık gelir veya kurumlar vergisi mükellefi ve prim ödeme yükümlüsü olması, -Başvuru tarihinden geriye doğru 3 yıla ait vergi beyannameleri ile aylık prim ve hizmet belgelerini veya muhtasar ve prim hizmet belgelerini kanuni sürelerinde vermiş olması, - Düzenleme kapsamına giren ve başvuru tarihi itibariyle vadesi 1 yılı geçmemiş borcunun borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödenememiş olması, şartları aranıyor.

MTSO ile MIP bir araya geldi konuştu. Kızıltan: “Ortak paydada buluşmak önemli”

M

TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol başkanlığındaki MTSO Heyeti, bir taraftan tanışmak diğer taraftan liman hizmetleriyle ilgili fikir alışverişinde bulunmak adına MIP Genel Müdürü Johan Van Daele’yi ziyaret etti. Bu tür toplantıların belirli periyodlarla devam ettirilmesi konusunda hemfikir kalınan görüşmede kullanıcıların MIP’den nasıl daha iyi hizmet alabileceğinin detayları konuşuldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) yetkilileri ile Mersin Liman İşletmesi A.Ş (MIP) yetkileri bir araya geldi. Görüşmede Mersin Limanı’nda yürütülen hizmetler ve yeni yatırımlar hakkında bilgi veren Genel Müdür Johan Van Daele, zaman zaman yaşanan sorunların karşılıklı diyaloglarla aşılabileceğini vurguladı. Kullanıcılardan gelen geri bildirimlerin kendileri için büyük önem taşıdığını kaydeden Daele, “Hedefimiz her zaman çalışmaları daha iyiye taşımak. Mersin için hep birlikte çalışacağız” dedi. Yeni bir rıhtım yatırımına hazırlandıklarını ve bu yatırımla birlikte derinliğin 15’ten 16 drafta çıkacağını kaydeden Daele,

MTSO 04 CMYK

çok daha büyük gemilere evsahipliği yapabileceklerini bildirdi. 2021 yılı sonuna kadar tamamlamayı planladıkları rıhtım yatırımı sonrasında rıhtım kapasitelerinin 2,6 milyon TEU’dan 3,5 milyon TEU’ya yükseleceğini kaydeden Daele, saha kapasitelerinin ise 2.2 milyon TEU’dan 3,5 milyon TEU’ya yükseleceğini açıkladı. Aynı zamanda gümrükle ortak çalışmalar yürüttüklerine de değinen Daele, “Gümrükle entegre bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Dijital ortam üzerinden tek pencere sistemiyle kullanıcılar işlemlerini tek seferde çözebilecek” dedi. Liman kapılarında yaşanan sorunlara da değinen Daele, TCDD ile iletişim içerisinde bu kapıların çözümüne yönelik projeler hazırladıklarını, yatırıma başlamak için belediyeden proje onayı beklediklerini dile getirdi. Konuşmasını kullanıcıların en çok eleştirdiği konular arasında yer alan MIP tarfilerine değinerek sürdüren Johan Van Daele, “2011 yılından bu yana kesintisiz olarak verilen indirim ve teşvik paketleri ile birlikte değerlendirildiğinde fiyatların 2014 yılı rakamlarını da altında olduğu görülecektir” diye

İlk görüşmeyi tanışma amaçlı gerçekleştirdiklerini ancak bundan sonra düzenli olarak bir araya gelip yaşanan sorunları en aza indirmek istediklerini anlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersinli firmalarının uluslararası rekabette üstünlük sağlayabilmesi için Mersin Limanı’nın çözümcül uygulamalarının büyük önem taşıdığını vurguladı. Herkesin ticaret yaptığını, bu nedenle kimsenin kaybetmeyeceği ortak bir paydada buluşmak gerektiğini kaydeden Kızıltan, “Mersin Limanı büyürse kent ekonomimiz büyür, hepimiz kazanırız. Bu büyümeyi kullanıcılarla birlikte gerçekleştirmek ise ayrıca önemli” diye konuştu. İzol: “Her zaman desteğe hazırız”

MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol da Limanın kent ekonomisi adına önemine değindiği konuşmasında, “Biz Ticaret ve Sanayi Odası olarak limanın özelleşmesi sürecinde en büyük katkıyı veren kurumlardan birisi olduk. Bu oluşumun kentimiz adına önemini biliyoruz ve her zaman desteklerimizi sürdürmeye hazırız. Kullanıcılarınız olduğu gibi siz de bizim Oda’mızın bir üyesisiniz. Bu nedenle siz de yaşadığınız sorunları bizimle paylaşırsanız özellikle resmi kurumlar ile diyaloğunuzun geliştirilmesinde, sorunlarınızın çözümünde her zaman destek veririz” ifadelerini kullandı.

İHALE İLANI MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI (MTSO) HİZMET BİNASI DIŞ CEPHE YENİLEME İŞİ 1-İdarenin; MERSİN TİCARET ve SANAYİ ODASI (MTSO) a) Adresi : Çankaya Mahallesi Atatürk Caddesi 4718 Sok. No:2 MTSO Hizmet Binası Kat:2 33070 Akdeniz / Mersin b) Telefon ve faks numarası : 0 324 238 95 00 – 0 324 231 96 97 2-İhale konusu yapım işinin; a) Niteliği, türü ve miktarı : MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI (MTSO) HİZMET BİNASI DIŞ CEPHE YENİLEME YAPIM İŞİ’nin ilgili proje ve teknik şartnamelere uygun olarak anahtar teslim götürü bedel ihale usulü ile yapılması işidir. b) Yapılacağı yer : MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI c) İşe başlama tarihi : Sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 10 gün içinde yer teslimi yapılarak işe başlanacaktır. ç) İşin süresi : Yer tesliminden itibaren 180 (yüz seksen) takvim günüdür. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer b) Tarihi ve saati

: MERSİN TİCARET ve SANAYİ ODASI (MTSO)’nın Çankaya Mahallesi, Atatürk Caddesi 4718 Sok. No:2 MTSO Hizmet Binası Kat:2 33070 Akdeniz / Mersin adresindeki Mali İşler ve Satınalma Müdürlüğü, Satınalma Birimi : 19.12.2018 - 12:00

4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: 4.1 Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren İmza Beyannamesi veya İmza Sirküleri. 4.1.1. Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi. 4.1.2. Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, 4.2. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Kayıt Belgesi. 4.3. Vekil olarak teklif verilmişse teklif vermeye yetkili olduğuna dair vekaletname. 4.4. Şekli ve içeriği Teklif Alma Şartnamesinde belirtilen teklif mektubu. 4.5. İş artış ve eksilişlerinde kullanılmak üzere yüklenici birim fiyatları cetveli. 4.6. Şekli ve içeriği Teklif Alma Şartnamesinde belirtilen geçici teminat. İstekliler teklif alma şartnamesinin 12. Maddesi ne uygun olarak, 50.000,00 (ellibin) TL nakit teminatı işyeri adresindeki veznelere nakden ya da T.İş Bankası Uray Şubesi nezdindeki TR36 0006 4000 0016 6070 0000 29 IBAN nolu hesabına ödeme yapılabilecek ve ödemenin yapıldığına ilişkin belgenin bir kopyası teklif dosyasında İşverene ibraz edilecektir. 4.7. Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Teklif alma şartnamesinin 11. Maddesi ne uygun, son on beş yıl içinde bedel içeren bir sözleşme kapsamında taahhüt edilen ve teklif edilen bedelin % 75 oranından az olmamak üzere ihale konusu iş veya benzer işlere ilişkin iş deneyimini gösteren belgeler. Bina yapımı işleri ve/veya dış cephe kaplama işleri benzer iş olarak kabul edilecektir. Mezuniyet belgeleri/ diplomalar iş deneyim belgesi olarak kabul edilmeyecektir. 4.8. İhale dokümanının satın alındığına dair belge: 4.9. İhale dokümanı, işyeri adresindeki veznelere 1.000,00 TL (Bin Türk Lirası) karşılığı satın alınabilir. Ödemenin yapıldığına ilişkin belgenin bir kopyası teklif dosyasında İşverene ibraz edilecektir. 5. İstekliler tekliflerini, anahtar teslimi götürü bedel üzerinden verecektir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle anahtar teslimi götürü bedel sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 6. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 30 (otuz) takvim günüdür.


5

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

yümesine hep birlikte katkı sağlayacağız. Biz olmadan büyüme olmuyor, siz olmadan biz olamıyoruz. Aynı gemideyiz” diye konuştu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB) iş birliğinde sürdürülen ve bankaların reel sektörün sıkıntılarını dinlemek için sahaya inmesini amaçlayan Reel Sektör ve Finans Sektörü Diyalog Güçlendirme Toplantısı, Adana’da yapıldı. Mersin, Adana, Gaziantep, Hatay, Osmaniye ve Kilis Oda ve Borsalarının katılımıyla gerçekleşen toplantıda, TOBB Yönetim Kurulu Başkanı M. Rıfat Hisarcıklıoğlu, ilk defa reel ve finans sektörünün sorunlara birlikte çözüm aradığını söyledi.

T

OBB Başkanı M. Rıfat Hisarcıklıoğlu ile TBB Başkanı Hüseyin Aydın katılımıyla Adana’da “Reel Sektör ve Finans Sektörü Diyalog Güçlendirme Toplantısı” gerçekleştirildi. Üst düzey banka yöneticilerinin de katıldığı toplantıya, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meclis Başkanı Hamit İzol ile Yönetim Kurulu ve Meclis Üyeleri katıldı. Toplantı basına kapalı gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde açıklama yapan Hisarcıklıoğlu, toplantıda hem sorunları konuşacakla-

rını hem de önerileri doğrudan bankacılara ileteceklerini, bu sayede reel sektörle finans sektörünün birbirini daha iyi anlayıp ortak çözümler geliştirebileceklerini söyledi. Her iki sektörün de güçlenmesine ihtiyaç olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, reel sektörün önerilerini hükümet yetkililerine ilettiklerini bildirdi. Reel sektörün, özellikle de KOBİ’lerin finansmana erişim imkanlarının önünün açık olması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Son dönemde ekonomimizde olumlu gelişmeleri gözlemliyoruz ancak ekonomideki

canlanma istediğimiz noktada değil. Bu konuda Odalarımız ve Borsalarımızdan gelen, bizim de hükümete ilettiğimiz birçok öneri var. Bunların bir kısmı hayata geçmeye başladı. 4 sektördeki KDV ve ÖTV indirimleri hayata geçti. Böylelikle hükümetimiz ilk olumlu adımı atmış oldu. Bu da piyasalara canlılık verdi. Bundan gayet memnunuz. Sonrasında Kısa Çalışma Ödeneği aktif hale geldi. Ardından yine ödeme sıkıntısına düşen düzgün mükelleflerin SGK borçlarına 60 ay erteleme ve vadelendirme sağlandı ki bu da bize nefes aldırıyor. Tüm

bu önlemler piyasalara moral vermektedir. Biz, bu çalkantılı dönemin geçici olduğuna inanıyoruz. Türkiye’nin temelleri sağlamdır, biz buna benzer işleri son 25 yılda defalarca atlattık, hepsinin de üstesinden geldik ve yolumuza devam ettik” diye konuştu.

da, şuna inanıyoruz ki, hepimiz Türkiye için varız. Birbirimizle ayrılmaz bir bütünüz. Biz varsak finans sektörü var, finans sektörü varsa biz varız. Bu tekerlek bu tümsekte kalmaz, bu tümseği aşacağız. İnişinin de daha hızlı olacağına inanıyorum” dedi.

“Reel sektör ile finans sektörü el ele” Reel sektör ile finans sektörünün el ele verdiğine dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Bu, tarihimizde bir ilk. İlk defa finans sektörü ile reel sektör birlikte ‘Ne yapabiliriz?’ diye çalışıyoruz. Bu kapsam-

Aydın: “Ülkenin büyümesine hep birlikte katkı sağlayacağız” Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın ise, “Neyi iyi yapıyoruz, neyi daha iyi yapabiliriz bunları konuşacağız, öz eleştiri yapacağız. Ülkenin bü-

Kızıltan: “Bankacılarla sorunlarımızı paylaştık” Toplantı sonrasında açıklama yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, son zamanlarda yaşanan döviz krizinin ardından gelen ekonomik sorunlar nedeniyle birçok firmanın bankalarla sorunlar yaşamaya başladığını hatırlatıp şunları söyledi: “Özellikle karşılıklı çözülebilecek birçok sorun, bankaların tek taraflı bakış açısı ve sadece kendi çıkarlarını düşünen politikalarından dolayı yapay olarak çözülemez bir sorun haline getirildi. Örneğin ekonomik sorunlar mazeret gösterilerek teminatlarda ek masraflar yaratıldı, masraf adı altında birçok ek kalem oluşturuldu, verilen krediler zamansız olarak geri talep edildi veya kredi faizleri yükseltildi. Bu da ülke ekonomisinin omurgası olan işletmelerimizin ciddi anlamda belini büktü. Ancak, iş dünyası bankaları sadece iyi günlerinde değil, kötü günlerinde de yanında görmek istiyor. Çünkü iş dünyası ve bankalar düşman kardeş değiller, olmamalılar. Konuyu TOBB’a taşıdık. TOBB Başkanımız Sayın Hisarcıklıoğlu konuya sahip çıktı ve Maliye Bakanımıza götürdü. Bunu takiben MTSO’nun bu çalışmasının ve talebinin ardından, TOBB Türkiye genelinde bankacıları ve işletmeleri bir araya getiren buluşmalar düzenledi.” Bölgedeki buluşmanın Adana’da düzenlendiğini ve bölge il ve ilçe Odaları’nın tümünün katıldığını kaydeden Kızıltan, “Bankacılarla sorunlarımızı paylaştık. MTSO olarak bu buluşmaların takipçisi olacağız. Elbette bir toplantıda her sorun çözülmedi ama ciddi bir başlangıç oldu. Tabandan gelen bu sese kulak verilince olumlu sonuçların da alındığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Geleceği kadınlar yazacak MTSO’dan sağlık T turizmine eğitim desteği OBB Mersin İl Kadın Girişimiler Kurulu, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Geleceği Yazan Kadınlar Projesi Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Türkiye’nin teknoloji sektöründe kadın istihdamını artırmak, teknoloji üreten ülke olmak ve yerli insan kaynağıyla fark yaratan nesiller yetiştirmek vizyonuyla hayata geçirilen “Geleceği Yazan Kadınlar” Projesi Tanıtım Toplantısı düzenlendi. İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu tarafından “Mobil Çözümlerin Adresi: Kadın” adı altında başlatılıp Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın devreye girmesi ile birlikte Türkiye geneline yayılan proje ile 21 ilde 5 bin kadına ulaşılması hedefleniyor. TOBB, Turkcell ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu işbirliğinde gerçekleşen proje ile kadınların yazılım konusunda eğitilmesi, kadınların istihdam kapasitesinin ve girişimciliğinin artırılması hedefleniyor. Projenin Ankara’da gerçekleştirilen Tanıtım Toplantısı’na Mersin’den MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın yanı sıra TOBB Mersin İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Ayla Harp, Başkan Yardımcısı Aydan Dayı Kaymaz, Komite Üyeleri Yelda Narin, Zühal İçenler, Hamide Ünal, Gülizar Güneş, Şerife Özer ve TURAB Başkanı Canan Sunay katıldı. Emine Erdoğan’ın ev sahipliğinde düzenlenen Tanıtım Toplantısı’nın açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Geleceği Yazan Kadınlar’ın elde edeceği başarı ile teknolojinin erkeklere ait bir alan olduğu algısını yıkacağını söyledi. İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’nun başlattığı söz konusu projenin, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan sayesinde tüm Türkiye’ye yayıldığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Özel sektör ve si-

MTSO 05 CMYK

vil toplumun birlikteliğinden doğan bu sinerjiyle büyük başarılara imza atıdı. Bu kapsamda 18 ilde bin 500 kadın uygulama yazılımı geliştirme eğitimi aldı. Eğitimler sonunda 200’ün üzerinde uygulama geliştirildi ve kursiyerlerden 100’ü Turkcell’de yazılım kontrol uzmanı olarak işe başladı. Bu sefer hedefi büyüttük. Projeyi yürüttüğümüz il sayısını 21’e çıkardık. Eğitimlere katılacak kadın sayısını 5 bin olarak hedefliyoruz. Buna ulaşacağımızdan kuşkum yok. Teknolojiye daha fazla kadın eli değecek” dedi.

her zaman erkek olarak tanımlıyor. Yani, öyle bir eşikteyiz ki, geleceği elinde bulunduran teknolojik alan, adil olmayan bir cinsiyet algısıyla şekillenmeye çoktan başlamış görünüyor. Kadınlar şimdiden bu alanda varlık göstermezse, eski kalıplar, gelecekte de varlığını sürdürmeye devam edecek. Ülke olarak teknolojiyi takip eden değil, teknolojiyi tasarlayan ve üreten olmak en büyük hedefimiz. Bu hedefi on ikiden vurmanın tek ön koşulu da, kadınların bu süreçte mutlaka ve eksiksiz olarak yer almalarıdır.”

Erdoğan: “Kadınların içinde bulunduğu süreç, güçlü geleceğin kapısını açar”

Pekcan: “Kadının iş hayatındaki rolü artmalı”

Bilgi teknolojilerinin dünyanın yeni çehresini oluşturduğunun açıkça görüldüğünü vurgulayan Emine Erdoğan ise açılış konuşmasında şunları söyledi: “Kadınların içinde olmadıkları bir dijital dönüşüm, kadınların sesinin eksik olduğu bir gelecek demektir. Kadınların bilgi teknolojilerini tasarladığı, ürettiği ve karar alıcı mekanizmalarda yer aldığı bir süreç, bize daha güçlü bir geleceğin kapısını açacak. Amerika’da bir teknoloji firmasının çok ilginç bir tespiti var: Yapay zeka, kadınları mutfak resimleriyle ilişkilendirirken, doktorları

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise, Türkiye’nin orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesindeki lige yükselmesi için, ihracat odaklı büyümeyle kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını sağlamak gerektiğini söyledi. Projeyi Türkiye’nin geleceği için en büyük yatırımlardan biri olarak değerlendiren Pekcan, “Türkiye’nin orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesindeki lige yükselmesi için olmazsa olmazı, ihracat odaklı büyümeyle beraber tasarım, marka, teknolojiye yatırım yapmak ve kadınların iş hayatında daha fazla yer almasını sağlamaktır” değerlendirmesinde bulundu.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Mersin’in sağlık turizmindeki etkinliğini artırmak amacıyla sektör temsilcilerine yönelik, bu alanın hukuki şartlarından pazarlamasına, operasyonel sürecinden markalaşmasına kadar her konuda kapsamlı bir eğitim düzenledi. 2 gün süren eğitimlerde hedef, bu alandaki eleman eksikliğini gidermek ve sağlık turizmi teşvikler yönetimi konusunda bilgilendirmek. MTSO 26 No’lu Sağlık Hizmetleri, Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi ile MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı ortaklığında, 6-7 Aralık günlerinde Mersin’in sağlık turizmindeki etkinliğini artırmak amacıyla sektör temsilcilerine yönelik ‘Sağlık Turizmi Eğitimi’ gerçekleştirildi. Eğitimin amacı, Türkiye’ye özgü yetişmiş eleman eksikliğinin giderilmesi ve sağlık turizmi teşvikler yönetimi konusunda bilgi vermek. İhracatı Geliştirme Merkezi’nden (İGEME) Eğitmen Murat Işık, iki günlük eğitim süresince katılımcıları sağlık turizmine yönelik her konuda detaylı şekilde bilgilendirdi. Sağlık turizminde kurumsal pazarlamadan hasta yönetimine, teşviklerden hastaların bölgeye nasıl getirilebileceğine kadar gerekli tüm noktalara değinen Işık, projeler üzerinden verdiği örneklerle yaşanabilecek sorunları ve çözümlerini anlattı. Herhangi bir tedavi veya bakım sebebiyle sağlık hizmeti almak için, ikamet edilen yerden başka bir yerde yapılan planlı seyahate medikal

turizm, yani sağlık turizmi denildiğini kaydeden Işık, Türk Sağlık Turizmi’nde sağlık hizmeti, makine teçhizat ve doktor yetersizliğinin olmaması nedeniyle bu turizm çeşidi için oldukça uygun olduğunu belirtti. Türkiye’nin sağlık altyapısının sağlam olması nedeniyle bundan sonrasında ‘sağlık’ yerine pazarlama ve iletişime odaklanmak gerektiğine dikkat çeken Işık, asıl eksikliğin sağlık turizm pazarlamasında ve etik değerler üzerine kurulu bir operasyon yapısında yaşandığını söyledi. Işık: “Sağlık turizmini markalaştırmak zorundayız” “Sağlık turizminde Türkiye’nin veremeyeceği hizmet yok” diyen Işık, bu nedenle konunun sadece estetik ve saç ekimi gibi branşlara indirgenmemesi gerektiğini vurguladı. Tüm sağlık branşlarında hastaların Türkiye’yi tercih edebildiğini ve başarılı çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Işık, “Başta katma değeri yüksek branşlar olmak üzere tüm branşları geliştirmek ve tanıtmak zorundayız. Bugün her branşta hizmet verebilen ve yönetebilen bir sistemimiz varsa sağlık turizmini de geliştirip markalaştırmak zorundayız. Sağlık turizminde hala göz ardı ettiğimiz bakımevi, rehabilitasyon ve geriatri, fırsat ve yeni girişimlere açık bakir alanlardır. Bu noktada Mersin’in coğrafyası ve insanının bu anlamda elindeki fırsatı değerlendirmesi gerekir” dedi.

“Mersin sağlık turizmi yapabilir” Sağlık sektörünün hava ve su gibi herkesin ihtiyaç duyduğu bir sektör olduğunu aktaran Işık, Mersin’in de sağlık turizminde ilerleyip pastadan pay alabileceğini söyledi. Mersin’in sağlık turizmini geliştirmesi için bir master plan ile iş planı hazırlaması gerektiğini belirten Işık, “Mersin, marka şehir kavramına ‘Sağlıkta Marka Şehir Mersin’ hedefini de eklemeli. Bunun için uluslararasılaşan bir sağlık sektörüne ihtiyaç var. Mersin özelinde bu treni kaçırmamak gerekiyor. Bunun için MTSO’nun yaptığı bu eğitim gibi organizasyonlar artırmalı” diye konuştu. Sağlık profesyonelleri, uluslararası hasta birimi çalışanları, sağlık turizm pazarlama departmanları, sağlık turizm alanında girişimciler, kamu ve özel sağlık sektörü çalışanları, profesyonel girişimciler, kamu hastanelerinin çalışanları ve turizm seyahat acentaları, turizm pazarlama şirketleri, kalkınma ajansı ve STK çalışanları’nın katıldığı eğitimde şu konu başlıklarında bilgi verildi. “Sağlık Turizm Kavramsal Döngü ve Tarifi. Sağlık Turizmi Hukuku – Hasta – Doktor – Acente ilişkisi. Sağlığın Satışında Müşteri Hasta Paradoksu. Sağlık Turizmi Muhataplar ve Tanımlar. Sağlık Turizminde ürünler kampanyalar Paketler. Sağlık Turizminde Kartopundan Çığa Satış Sistematiği. Sağlık Turizm Yönetimi ve Markalaşma. Sağlık Turizm Pazarlama ve Planlaması – Dijital Pazarlama. Sağlık Turizm Pazarlamasında Birey ve Geleneksel Pazarlamaya Dönüş. Sağlık Turizmin Bölümleri Operasyonel Süreçler Planlama ve Etik. Sağlık Turizm Akreditasyon ve Devlet Destekleri. Sağlık Turizminde Sorunlar, Çözümler ve Dünya Örnekleri”.


6

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

Türkiye’nin ilişkilerinin ivme kazandığı ülke:

Güney Amerika’nın en yoksul ikinci ülkesi olan Bolivya ekonomisinde işlenmiş metallere yönelik talep artışı ve işlenmiş soya fasulyesi üretimindeki artış sonucunda imalat sanayinin yüzde 4,7 büyümesi bekleniyor.

D

oğal gaz üretimindeki artışın ve gelir artışıyla birlikte iç talepteki canlanmanın desteklediği ekonomik büyüme, ülkede son yıllarda kaydedilen en yüksek büyüme olarak gösteriliyor. 2015 yılında başlayan büyümenin Brezilya ve Arjantin ile 2019 yılına kadar imzalanan doğal gaz anlaşmaları sayesinde 2019’da da devam edeceği öngörülüyor. Yüksek miktarlarda büyümenin önündeki en önemli engel ise ülkedeki iş potansiyelinin azlığı ve nitelikli çalışan sayısındaki yetersizlik olarak gösteriliyor. Yoksulluğun giderilmesi adına kamuda istihdam, yardım programları ve sübvansiyonlar ile özel tüketim destekleniyor. Bu desteklerin alım gücünün artmasında etkili olması bekleniyor. Önümüzdeki süreçte özellikle özel konut ve altyapı projeleri sayesinde inşaat faaliyetlerinde de genişleme bekleniyor. Ülkenin tarımsal üretiminin ise coğrafi konumunun da etkisiyle sınırlı olduğu söylenebilir. Ülkenin başlıca tarım ürünleri; soya fasulyesi, kahve, koka, pamuk, mısır, şeker kamışı, pirinç, patates olarak sıralanabilir. Bolivya’nın başlıca çevre sorunları ise; tarım amaçlı ve tropik keresteye olan uluslararası talep nedeniyle ormanlık arazilerin tahribi, aşırı otlatma ve modern olmayan tarımsal yöntemlerin yol açtığı erozyon, kuraklık, biyolojik çeşitliliğin yok olması, içme ve sulama sularındaki endüstriyel kirliliktir. Türkiye ile Bolivya arası ilişkiler, coğrafi uzaklık, her iki ülkenin uzun yıllar daha çok kendi bölgeleri üzerinde yoğunlaşması ve farklı dış politika öncelikleri nedeniyle oldukça sınırlı olsa da son yıllarda ivme kazanan Latin Amerika ve Karayipler bölgesine açılım politikası kapsamında Türkiye Bolivya ilişkilerinin de ivme kazandığı söylenebilir. Bu çerçevede başkent La Paz’da Türkiye Büyükelçiliği açılmasına ilişkin olarak 2017 Mart ayında Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmış, Büyükelçi Serap Özcoşkun La Paz Büyükelçimiz olarak görevlendirilmiştir. Türkiye’nin La Paz Büyükelçiliği 14 Şubat 2018 tarihinde faaliyete geçmiştir. Coğrafi konum Güney Amerika’nın ortasında yer alan ve denize kıyısı olmayan Bolivya, Brezilya, Arjantin, Paraguay, Şili ve Peru ile komşudur. Siyasi ve idari yapı Bolivya Devleti, 1825 yılında İspanya’nın egemenliğine son veren ve ülkeye bağımsızlığını kazandıran Simon Bolivar ile anılmaktadır. 1982 yılında demokrasi ilan edilmiştir. Bolivya idari olarak 9 eyaletten oluşur. Bu eyaletler; Beni, Chuquisaca, Cochabamba, La Paz, Oruro, Pando, Potosi, Santa Cruz ve Tarija’dır. Bolivya’da Devlet Başkanı ve Başkan Yardımcısı, 5 yıllık bir dönem için halk tarafından (1. tur), ya da Meclis tarafından (2. tur) seçilir. Meclisin iki biriminden biri olan Temsilciler Meclisi’nde 5 yıl görev yapan 130 üye, Senatörler Meclisinde ise 36 üye bulunur. Ocak 2009’da oylamaya sunularak kabul edilen yeni anayasa ile ekonomik gelişimde devletin rolü artırılmıştır. Nüfus ve istihdam Yaklaşık 11 milyon nüfusa sahip olan Bolivya’da uzun zamandır hız-

MTSO 06 CMYK

lı bir nüfus artışı görülmektedir. Nüfus artış hızı %1,6 olup, bu artış trendinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği,1980’li yıllarda 5,4 milyon olan toplam nüfusun 2020 yılında 11,6 milyona ulaşacağı öngörülmektedir. Yaş ortalaması son yıllarda yükselmekle birlikte (24,1), ülke nüfusu hala birçok Latin Amerika ülkesine kıyasla gençtir. Nüfusun %32’si 0–14 yaş arasında olup, 2020 yılında %35 olması beklenmektedir. Ülkedeki eğitim standartlarının diğer Latin Amerika ülkeleri ile kıyaslanınca daha geride olduğu görülür. Nüfusun %49,6’sı yoksulluk sınırının altında yaşamakta olup, gelir dağılımı adaletsizdir. Bolivya nüfusunun %67’si kentlidir. Bolivya, uzun yıllardır ülkedeki yoksulluk, politik ve sosyal istikrarsızlık gibi sebeplerle Arjantin, Brezilya, Şili, İspanya ve ABD gibi ülkelere işgücü ihraç etmektedir. Dünyadaki Bolivya nüfusunun yaklaşık %7’si Bolivya dışındaki ülkelerde yaşamaktadır. Doğal kaynaklar ve çevre Bolivya’nın başlıca doğal kaynakları; teneke, doğal gaz, petrol, çinko, volfram, antimon, gümüş, demir, kurşun, altın, kereste ve hidroelektriktir. Ülkenin başlıca tarım ürünleri; soya fasulyesi, kahve, koka, pamuk, mısır, şeker kamışı, pirinç, patates ve Brezilya cevizi olmakla beraber; imalat sanayi madencilik, döküm, petrol, gıda, tütün, el sanatları, hazır giyim ve mücevherattan oluşur. Bolivya’da özellikle Mart-Nisan aylarında ülkenin kuzey-doğusunda seller ve Şili sınırına yakın And Dağlarında Irruputuncu ve Olca-Paruma volkanlarında volkanik faaliyetler sıkça görülür. Bolivya’nın başlıca çevre sorunları; tarım amaçlı ve tropik keresteye olan uluslararası talep nedeniyle ormanlık arazilerin tahribi, aşırı otlatma ve modern olmayan tarımsal yöntemlerin yol açtığı erozyon, kuraklık, biyolojik çeşitliliğin yok olması, içme ve sulama sularındaki endüstriyel kirliliktir. Ekonomik yapı Guyana’dan sonra Güney Amerika’nın en yoksul ikinci ülkesi olan Bolivya’da her yıl işgücü piyasasına katılan 120 bin kişi olmasına rağmen ancak 30 bin kişiye iş imkanı yaratılabilmesi, yoksulluğun başlıca sebeplerindendir. Ekonomide kayıt dışılık oranı GSYİH’nin üçte ikisinden fazladır. Asgari ücret açısından Bolivya, Latin Amerika’da işçi ücretlerinin en düşük olduğu ülkedir. Arjantin, Brezilya ve ABD gibi ülkelerde çalışan ve sayıları 2,5 milyonu (ülke nüfusunun yaklaşık dörtte biri) Bolivyalılar’ın ailelerine gönderdikleri işçi gelirleri, Bolivya’da yaşayan pek çok aile için başlıca gelir kaynağıdır. Bu işçi gelirlerin değeri toplamda yıllık 1 milyar Dolar’ın üzerindedir. Doğrudan yabancı yatırımların görünümü Bolivya Hükümeti, hali hazırda elliden fazla sektörde sahiplik ve işletme hakkını elinde tutar. Bir şeker fabrikası, bir havayolu şirketi, bir süpermarket zinciri, bir ambalaj, fabrikası, bir çimento fabrikası, bir inşaat şirketi, kağıt ve karton fabrikaları, süt ve sert kabuklu meyve fabrikaları iş-

letmekte olan Hükümetin bu kamu kuruluşlarından elde ettiği gelir yıldan yılda artmaktadır. Kamu sektörünün (kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu yatırımları ve kamu mal ve hizmet alımları toplamı) GSYİH’ye katkısı %35-40 arasındadır. Bolivya’nın yatırım ortamı uluslararası sıralamalarda düşük skorlar almakla birlikte, ülkedeki yatırım ortamının değişim sürecinde olduğu söylenebilir. Gümrük kanunu ile kaçakçılığa uygulanan cezalar artırılmıştır. İlerleyen yıllarda iş, yatırım ve ticaret kanunlarının yanı sıra hidrokarbon, elektrik ve madencilik şirketlerinin işletilmesi ile ilgili de yeni kanun hazırlıkları beklenmektedir. Genel anlamda yabancı yatırıma açık bir ülke olan Bolivya’da yürürlükteki Yabancı Yatırım Kanunu’nda (1990 yılı 1182 sayılı Kanun) yerli ve yabancı şirketlere eşit muamele yapılacağı belirtilmektedir.

İki ülke arasındaki ticarete ilişkin önemli hususlar ve başlıca sorunlar Diğer Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi coğrafi uzaklık nedeniyle işadamlarının karşılıklı ziyaretlerinin yeterince sık olmaması, Türkiye’nin pazarda yeterince tanınmaması, navlun fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bölge ülkeleri ile rekabette ve lojistikte karşılaşılan dezavantajlar Bolivya pazarında karşılaşılan başlıca sorunlardır. İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar Ticareti etkileyen kültürel faktörler Bolivya’da en önemlileri İspanyol-

ca, Aymara ve Quechua olmak üzere 37 farklı dil konuşulur. Uluslararası şirketlerle sıklıkla çalışan firmalarda İngilizce konuşulsa da, iş görüşmelerine tercüman ile katılmak faydalıdır. Bolivyalı işadamlarının büyük kısmı Amerikan ve Avrupa tarzı iş yapma biçimlerini benimser. Görüşmenin başında kartvizit değişimi yaygındır. La Paz ve Cochabamba gibi şehirlerde iş görüşmelerinde resmi kıyafetle gidilmekte, Santa Cruz’da ise havanın çok sıcak olması sebebiyle daha rahat iş kıyafetleri tercih edilebilmektedir. İş görüşmelerinin yemek saatinde yapılması da yaygındır. Görüşmede şirket eşantiyonlarının verilmesi hoş karşılanır. Bolivyalı muhatapların, acente ve temsilcilerin sık ziyaret edilmesi ve şirketin tanıtımı açısından Türkiye’ye davet edilmesi tavsiye edilir. Karşı tarafa gönderilen e-postalara çok hızlı cevap alınması beklenmemelidir. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Çalışma saatleri, şehirlerarasında değişmekle birlikte La Paz ve Cochabamba’da 09.00-12.30 ve 14.30-18.30 arası; Santa Cruz’da ise 08.30-18.30 arasıdır (2 saat öğle yemeği). Bankaların çalışma saati 09.00-16.00 arası olup, bazı bankalar 18.00’e kadar da çalışabilmektedir. Bazı kamu kurumları da molasız şekilde 08.30-16.30 saatleri arası çalışır. Bolivya’da Resmi Tatil Günleri 1 Ocak - Yeni Yıl 22 Ocak - Çokuluslu Devlet Günü 20-21 Şubat - Karnaval 6 Nisan - Kutsal Cuma 1 Mayıs - İşçi Bayramı 7 Haziran - Katolik Yortusu 21 Haziran - Kış Gündönümü (Aymara Yeni Yılı) 6 Ağustos - Bağımsızlık Günü 2 Kasım - Azizler Günü 25 Aralık - Noel

Telefon kodları Bolivya’nın uluslararası telefon kodu 591’dir. Türkiye’den Bolivya’ya yapılacak aramalarda 00 + 591 + alan kodu + telefon numarası tuşlanmalıdır. Santa Cruz’un şehir kodu ise 3’tür. Yerel saat Bolivya ile Türkiye arasındaki saat farkı -6 saat olup, örneğin Türkiye’de saat 16.00 iken Bolivya’a saat sabah 10.00’dur. Para kullanımı Bolivya’nın resmi para birimi Boliviano’dur (1 Boliviano (Bs) = 100 centavos). Boliviano, yabancı para birimlerine serbestçe çevrilebilmekte (konvertibl) olup; bankalarda, döviz bürolarında ve otellerde bu işlemler gerçekleştirilebilmektedir. Büyük şehirlerde ATM’lerden de Dolar ya da Boliviano çekilebilir. İklim Yaklaşık bin 500 metre yükseklikteki bölgelerde tropik iklim, 3bin 500 metre yükseklikteki bölgelerde ise soğuk iklim görülür. Örneğin Santa Cruz’da (416 metre) ortalama hava sıcaklığı 25,4°C ve yıllık ortalama yağış miktarı 1.413 mm; Cochabamba’da (2.258 metre) ortalama hava sıcaklığı 15,7°C ve yıllık ortalama yağış miktarı 483 mm; El Alto’da ise (4.103 metre) ortalama hava sıcaklığı 8,5°C ve yıllık ortalama yağış miktarı 603 mm’dir. La Paz’da ise (3.640 metre) ortalama hava sıcaklığı 11,2°C ve yıllık ortalama yağış miktarı 512 mm’dir. En sıcak ay Kasım (6-19°C), en soğuk ay ise Temmuz’dur (1-17°C). En yağışlı ay Ocak (aylık ortalama yağış miktarı 140 mm), en kurak ay ise Haziran’dır (aylık ortalama yağış miktarı 8 mm) Kaynak: Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı

Serbest bölgeler Bolivya’da El Alto, Cochabamba, Santa Cruz, Oruro, Puerto Aguirre ve Desaguadero şehirlerinde toplam 9 adet serbest ticaret bölgesi bulunur. Serbest bölgelerde yatırım yapan yerli ve yabancı şirketler, serbest bölge içi faaliyetlerinde gümrük vergisinden ve ulusal vergilerden muaftır. Serbest Bölgeler Konseyi (CONZOF), bu bölgelerde gerçekleşen tüm sanayi ve ticari işlemleri denetlemekle yükümlü kuruluştur. Dış ticaret Dış ticaretinde 2004 yılından bu yana düzenli olarak fazla veren Bolivya, 2017 yılına kadar bu performansını korumuştur. Bolivya’nın 2017 yılında hem ihracatında hem de ithalatında gerileme gözlenmektedir. İhracat Ülkenin 2017 yılı ihracatında başlıca ürünleri; petrol gazları, çinko, altın, soya küspesi, kurşun cevherleri ve konsantreleri, soya yağı ve kalaydır. Bolivya’nın 2017 yılı ihracatında % 18,2 payla ilk sırada Brezilya yer alır. Arjantin (% 17,7), ABD (% 8,1), Hindistan (%7), G. Kore (6,1), Peru (5,7) ve Kolombiya (%8,8) ülkenin diğer önemli ihraç pazarlarıdır. İthalat Bolivya’nın 2017 yılı ithalatında işlenmiş petrol ürünleri birinci sırada yer almakta olup; otomobiller, kamyon, kamyonet, demir veya alaşımsız çelikten çubuklar, telefon cihazları, haşarat öldürücü ürünler, iş makineleri, ilaçlar ilk sıralarda yer alır. 2017 yılı ithalatının %20,6’sını Brezilya’dan gerçekleştiren Bolivya’nın diğer başlıca tedarikçileri Şili, Çin, Peru, Arjantin, ABD, Almanya, Meksika, İspanya ve Avusturya’dır. 2017 yılında Türkiye, Bolivya’nın ithalatında %0,3 payla 29. sırada yer almıştır. Türkiye ile ticaret Genel durum Türkiye ile Bolivya arasındaki ticaret yıllar itibarıyla incelendiğinde, 2007, 2016 ve 2017 yılları dışında Türkiye’nin ikili ticarette dış ticaret fazlası verdiği görülür. 2017 yılında Türkiye’nin ihracatı %45 artarak 21,1 milyon Dolar olarak gerçekleşmiş, ithalatı ise %304 artarak 73,7 milyon Dolar olmuştur.

Bolivya ülke analizi D

etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.

Bolivya’nın 2017 yılı ithalatı

2017 yılında 9,3 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Bolivya’nın en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ülke sırasıyla; 2,02 milyar dolar ile Çin, 1,55 milyar dolar ile Brezilya ve 1,16 milyar dolar ile Arjantin’dir. Türkiye, Bolivya’nın ithalat yaptığı ülkeler arasında 27,9 milyon dolar ve %0,3 pay ile 30. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Bolivya’nın dünya genelinden gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde,707,5 milyon dolar ile ilk sırada petrol yağları veya bitümenli minerallerden elde edilen orta yağlar ve müstahzarları (biodizel ihtiva edenler ve atık yağlar hariç) yer alır. 282,4 milyon dolar ile kıvılcım ateşlemeli (1500cm3 <silindir= <3000 cm3) motorlu taşıtlar ikinci sıradadır. Esas unsur olarak, ağırlık itibariyle %90 veya daha fazla petrol yağları veya bitümenli minerallerden elde edilen yağları içeren hafif yağlar ve müstahzarları (biodizel ihtiva edenler ve atık yağlar hariç) ise 221,2 milyon dolar ile üçüncü sırada yer almaktadır. Bolivya’nın 2017 yılı ihracatı

2017 yılında toplam 7,85 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Bolivya’nın ihracatında en büyük paya sahip olan ilk üç ülke sırasıyla; 1,45 milyar dolar ile Brezilya, 1,23 milyar dolar ile Arjantin ve 609,9 milyon dolar ile Kore Cumhuriyeti’dir. Türkiye, Bolivya’nın ihracat yaptığı ülkeler arasında 68,3milyon dolar ve %0,9 pay ile 17. sırada bulunur. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Bolivya’nın dünya geneline yaptığı ihracat incelendiğinde, 2,58 milyar dolar ile doğal gazın (gaz halinde) Bolivya’nın ihracat yaptığı ürünler arasında ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Çinko cevherleri ve konsantreleri 1,35 milyar dolar ile ikinci sırada yer alır. Üçüncü sırada ise 1,02 milyar dolar ile altın (diğer işlenmemiş

şekillerde olanlar, para yerine kullanılmayan) bulunur. Bolivya – Türkiye 2017 yılı dış ticaret ilişkileri Bolivya’nın Türkiye’den yaptığı ithalat

2017 yılında Bolivya’nın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 4,3 milyon dolar ile L şeklinde demir/alaşımsız çelikten profil (sıcak hadde, yükseklik < 80mm.) bulunur. Bu değer, Bolivya’nın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %26.2’sine denk gelir. Bolivya’nın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün grubu ise 2,8milyon dolar ile buhar türbinleri ve diğerleri (gücü 40MW’ı geçenler) olmuştur. Bu değer, Bolivya’nın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %6.2’sine karşılık gelir. Traktör (diğer) kategorisinde yer alan ürünler ise 1,3 milyon dolar ile Bolivya’nın Türkiye’den en fazla ithal ettiği üçüncü sıradaki ürün grubu olmuştur. Bu değer, Bolivya’nın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %2.3’üçüne denk gelir. Bolivya’nın Türkiye’ye yaptığı ihracat:

Bolivya’nın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 68,1 milyon dolar ile diğer kıymetli metal-kaplamalarından mücevherci eşyaları yer alır. Bu değer Bolivya’nın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %55,5’ine denk gelir. İkinci sırada 180 bin dolar ile diğer yağlı tohumlar ve meyveler kategorisine giren ürünler yer almaktadır. Bu değer, Bolivya’nın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %0,66’sına denk gelir. 25 bin dolar ile sığır ve at cinsi hayvanların derileriham (ağırlık; > 16kg.) Bolivya’nın Türkiye’ye en fazla ihraç ettiği üçüncü ürün grubu olmuştur ve bu değer Bolivya’nın bu ürün grubu özelinde dünya geneline yaptığı ihracatın %8,2’sine karşılık gelir. Yukarıda verilen değerler; ihracat yönlü bakılıyorsa FOB, ithalat yönlü bakılıyorsa CIF değerleridir. Yukarıda yer verilen çalışmada 2017 yılına ait veriler kullanılmış olup ilgili bölümlerde 6 haneli gümrük tarife istatistik pozisyonu baz alınmıştır.


7

YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

Çarşı firmaları boşalan resmi binaların yeniden işlev kazanmasını bekliyor

R Kemal Dede

MTSO 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Ticareti Meslek Komitesi Başkanı

Çarşının yeniden canlanması için Kent Merkezi Güzelleştirme Platformu’nu yeniden hayata geçirmek istiyoruz. Yerel yönetimlerin de desteği ile aktiviteler düzenleyip çarşıyı canlandırmak istiyoruz.

esmi kurumların Mersin çarşısı içinde bulunan binalarından taşınması sonrasında bu binaların atıl duruma düşmesiyle yaşadıkları sıkıntıları anlatan MTSO 11 No’lu Komite Başkanı Kemal Dede, “Bu kurumların çarşıdan taşınması bölgedeki hareketi sona erdirdi. Beklentimiz ya bu binaların boş bırakılmak yerine projelerle yeniden canlandırılması ya da kiraya taşınan kamu kurumlarının sahibi oldukları binalara tekrar geri dönmelerinin sağlanmasıdır” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 11 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Kemal Dede, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. Özellikle çarşıda yaşanan sıkıntılar üzerinde yoğunlaşarak, çarşının yeniden canlandırılması adına Komite olarak neler yapmak istediklerine değinen Dede, ardından yeni yerel yönetimlerden beklentilerini anlattı. Geçmiş yıllarda Atatürk Caddesi, Silifke Caddesi, Hastane Caddesi gibi caddelerin Mersin alışverişinin kalbini oluşturduğunu hatırlatan Dede, plansız AVM yatırımları sonrasında bu caddelerde faaliyet gösteren tekstil ve konfeksiyon firmaları başta olmak üzere birçok firmanın sıkıntı yaşadığını anlattı. Yapılan AVM yatırımları ile çarşının eski cazibesini yitirmesinin yanında bölgeye özel bazı sorunların da bu kötüye gidişi tetiklediğini belirten Dede şunları söyledi: “Bu noktada çarşıdaki hareketin bitmesine neden olan iki önemli gelişmeden bahsetmek mümkün. Bunlardan ilki; Emniyet Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü, Kız Öğrenci Yurdu, Devlet Hastanesi, Tıp Fakültesi gibi resmi kurumların çarşı içinden taşınmasıdır. Bu kurumların taşınması ile birlikte çarşı içindeki koca koca binalar boş kaldı. Bu binaları değerlendirmek adına zaman zaman çeşitli projeler ortaya atıldı ancak onlardan da sonuç alınamadı. Eğer geri dönmek müm-

kün değilse bile en azından bu büyük binaların değerlendirilebileceği, çarşıya hareket getirecek projeler biran önce hayata geçirilmelidir.”

“Otel hizmete açılmalı” Bir diğer önemli sıkıntıyı Mersin’in simgesi haline gelen 52 katlı bina içinde yer alan otelin kapanmasıyla yaşadıklarını anlatan Kemal Dede, “Çevremizde yaşanan sıkıntılar sonrasında bölgemize gelen Arap turistlerin sayısında azalma yaşandı. Paralelinde Hastane Caddesi’nin en merkezi noktasında bulunan otel kapanmak durumunda kaldı. Bölgenin turizm cazibesi artırılıp turistlerin dikkatini çekip, burada yeniden bir otel açılması teşvik edilmeli” dedi. Arap turistlerin hediye götürmeyi seven, alışverişe meyilli yapıları nedeniyle çarşıda faaliyet gösteren firmalar için büyük önem taşıdığını dile getiren Dede, turizmin yeniden hareketlenmesi adına bölgenin otel yatırımları için de cazibesinin artırılması gerektiğini söyledi. “Güvenlik artırılmalı” Bir diğer sorunu güvenlik noktasında yaşadıklarını anlatan Kemal Dede, saat 6’dan sonra havanın kararmasıyla birlikte çarşıda hiçbir mağazanın açık kalamadığını dile getirdi. Birçok kentte şehir merkezinin akşam saatlerinde ışıl ışıl ve hareketli olmasına rağmen Mersin çarşısındahava karardıktan sonra hayatın durduğunu dile getiren Dede, “Maalesef çarşıda dükkan sahipleri belli bir saatten sonra işyerlerini açık tutmakta zorlanıyor. Bu nedenle mesai çıkışında insanlar alışveriş yapmak isterse AVM’leri tercih ediyor ve bizlerin iş potansiyeli de paralel olarak azalıyor. Güvenliğin artırılması halinde bölgenin hareketleneceğine inanıyorum” değerlendirmesini yaptı. “Otopark sorunu çözümlenmeli” Bir diğer konu olarak otopark so-

rununa değinen Kemal Dede, yolların çok dar olduğunu, bazı yolların ise trafiğe kapatıldığını söyledi. Dar olan yollarda iki aracın ancak yan yana geçebildiğini, bir aracın da park etmesi halinde özellikle yoğun saatlerde araç yolunun tek şeride düştüğünü bildiren Dede, çarşının canlandırılması için otopark yatırımının kaçınılmaz olduğunu anlattı. Özellikle göreve yeni gelecek yerel yönetimlerden çok katlı, kapalı otopark yatırımı beklediklerini vurgulayan Dede, bu yatırım gerçekleşinceye kadar da en azından parkomat sisteminin tekrar devreye sokulmasını beklediklerini söyledi. Araçlarını park edecek yer bulamayan kişinin gelip alışveriş yapmayacağına değinen Dede, çarşının alışveriş için daha konforlu hale getirilip cazibesinin artırılması gerektiğini dile getirdi. “Kapalı çarşıya ihtiyaç var” Aynı zamanda Mersin’de iklim koşullarının da çeşitli sıkıntıları beraberinde getirdiğini kaydeden Kemal Dede şunları söyledi: “Örneğin kentimiz yazın çok sıcak kışın da oldukça yağışlı. Böyle durumlarda halkımız açık alan olması nedeniyle çarşıda alışveriş yapmayı tercih etmiyor. Çözüm olarak kapalı AVM’lere gidiliyor. Bu noktada yerel yönetimden bir beklentimiz daha doğuyor. Birçok ilde çarşıların üzeri daha konforlu bir alışveriş alanı sunmak üzere kapatılmış. Bunun için çok uzağa gitmemize de gerek yok. Gaziantep gibi çevremizdeki illerde incelemeler yapılarak benzer uygulamalar kentimizde de gerçekleştirilebilir. İki gündür yağan yağmur nedeniyle satışlarımız durma noktasına geldi. Oysa diğer şehirlerde yaz kış denmeden insanlar ihtiyaçlarını karşılamak adına dışarı çıkabiliyor.” “Krize krizle yaklaşmamalı” Kentsel sorunların yanı sıra bir de sektörü olumsuz etkileyen genel so-

runlar bulunduğunu anlatan Kemal Dede, özellikle artan banka faiz oranlarından şikayetçi oldu. “Firmalarımızın önemli bir kısmı zaten ekonomik sıkıntıların başladığı döneme banka kredi borçlarıyla yakalandı” diyen Dede, bir de işlerinin neredeyse yarı yarıya düştüğü bir dönemde banka kredi faiz oranlarının artmasıyla borçlarını ödemekte iyice zorlandıklarını söyledi. Krizin çözümüne krizle yaklaşmamak gerektiğini dile getiren Dede, “Bu dönemde özellikle öz sermayesi güçlü olan firmalar biraz daha esnek davranabilirse, bankalar daha anlayışlı olabilirse piyasalar rahatlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Döviz kurlarındaki artışa paralel hammaddelerin arttığını, bununla birlikte giyim fiyatlarının da yüzde 60-70 yükseldiğini bildiren Dede, “3 ay önce 4 liraya sattığımız bir ürünü bugün 7 liraya satabiliyoruz. Ben aynı zamanda üreticiyim. Alıcılarımıza gücüm yettiği kadar vade imkanı sağlamaya çalışıyorum. Ama iplikçiden kumaşçıdan aynı anlayışı göremiyorum. Ödemeler peşin isteniyor ve zorlanıyorum. Bu dönemde herkes birbirine destek olmalı. Uzun vadeler olmasa da en azından 2-3 ay vade tanınabilmeli” dedi. “Kent Merkezi Güzelleştirme Platformu hayata geçmeli” Geçmiş yıllarda kurulan Kent Merkezi Güzelleştirme Platformu’nu Komite olarak yeniden canlandırmak istediklerine değinen Kemal Dede, o yıllarda güzel sonuçlar alındığını, bunun tekrarlanabileceğini söyledi. Bu platform aracılığıyla yeniden alışveriş festivalleri düzenlenebileceğini, sokak festivalleri düzenlenerek Mersinlileri çarşıya çekebileceklerini anlatan Dede, “Komite olarak bir rapor hazırlıyoruz. Hem yapmayı düşündüğümüz projelere hem de yerel yönetimden çarşının cazibesinin artırılması noktasında nasıl bir yöntem takip edilebileceğine dair görüşlerimiz yer alacak. Ardından bu raporu ilgili yerlerle paylaşmayı düşünüyoruz” diye konuştu.

Dış ticarette güçlenmek için rekabetçi fiyatlar önemli

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Zeki Şan, dış ticarette rekabetçi yapının güçlenmesi için maliyetlerin aşağı indirilebilmesinin önemine dikkat çekti. Bunun da gerek gümrük gerekse limancılık işlemlerindeki uygun fiyatlandırmalar ve hızlı çalışmalarla mümkün olabileceğine değinen Şan, son dönemlerde her iki kurumla da iyi diyaloglar içinde olduklarını, yaşadıkları sorunlara çözüm üretebildiklerini söyledi. Sektöre ilişkin değerlendirmeler yapan Komite Başkanı Zeki Şan, ilk olarak Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalara değindi. Ticaret Bakanlığı’nın geçtiğimiz haftalarda Türkiye genelindeki gümrük bölge müdürlükleri aracılığıyla toplantılar düzenlediğini anlatan Şan, şunları söyledi: “Ticaret Bakanlığı gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması adına bölge müdürlüklerine talimat verdi. Bu talimat sonrasında taraflar davet edilerek konuyla ilgili öneri ve görüşleri alındı. Biz de sektör temsilcileri olarak Mersin’de düzenlenen toplantıya katıldık. Taleplerimiz not tutuldu ve bizlere dış ticarete yön verecek firmaların tümünün yanında oldukları mesajı verildi. Doğabilecek tüm aksaklıkların giderilmesiyle ilgili önerilerimiz toplandı, çözümü noktasında görüş birliğine varıldı. Dış ticaretin önünü açmak adına yürütülen bu çalışma sektör temsilcileri tarafından memnuniyet verici olarak değerlendiriliyor. Bu yöndeki çalışmaların devam etmesi en büyük dileğimiz. Yapılan görüşmede özellikle işlemlerin kolaylaştırılması ve maliyetlerin asgariye indirilmesi talebinde bulunduklarını anlatan Şan, taleplere olumlu yaklaştıklarını ve konunun ivedilikle çözümleneceğini dile getirdiklerini söyledi. Gerek Ticaret Bakanlığı gerekse yerel yönetimlerle kurulacak temaslarla sonuç odaklı çalışma sözü almanın mutluluğunu yaşadıklarını belirten Şan, bu

MTSO 07 CMYK

çalışmanın Türkiye genelinde yapılmış olmasının ise sonuç getirmesi adına daha etkili olacağına inandığını söyledi. “Kurum ve kuruluşlardan daha çok destek bekliyoruz”

Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Fikret Erol’u geçtiğimiz günlerde heyet olarak ziyaret ettiklerine de değinen Şan, “Göreve geldiği günden bu yana ihracatçıların yanında olup özveriyle çalışması nedeniyle teşekkür ziyaretinde bulunduk” dedi. Dış ticarete verilen desteğin kent ekonomisine verilen destek anlamı taşıdığını vurgulayan Şan, firmalara gösterilen anlayışlı ve çözümcül yaklaşımları nedeniyle Gümrük Bölge Müdürü nezdinde tüm gümrük çalışanlarına teşekkür ettiğini dile getirdi. Şan, ekonomik açıdan zor günler geçirilen dönemde benzer kolaylaştırıcı adımları diğer kamu kurum ve kuruluşlarından beklediklerini de ifade etti. “ARF talebini işyerinden girebilmeliyiz” Ardından Mersin Liman İşletmesi (MIP) ile yürütülen çalışmalara değinen Zeki Şan, özellikle konteyner elleçlemelerinde ilgili birimler tarafından gösterilen hassasiyetle işlemlerinin hızlı sonuçlandırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ancak çözümlenmesini bekledikleri bazı konular bulunduğunu da anlatan Şan şöyle konuştu: “Özellikle fiyat tarifeleri konusunda beklediğimiz bazı düzenlemeler var. Cumhurbaşkanlığı ve bazı bakanlıkların ortak kararı gereğince Türkiye’de yapılan sözleşmelerin TL baz alınarak uygulanması yönünde talimat yayınlandı. Antrepo sözleşmeleri dahi bu talimat gereği TL üzerinden yapılmakta. Oysa maalesef MIP’nin tarifleri halen dolar bazlı devam ediyor. Ödemeleri evet TL olarak yapıyor olabiliriz ancak değer dolar üzerinden belirlenip ödemeler TL üzerinden yapılınca fiyatlarımız yükseliyor. Fiyatlarının merkezden belirlendiğinin farkındayız. Ancak özellikle

hassas dönemlerden geçtiğimiz şu günlerde dış ticaretin canlanmasına yardımcı olunması adına Türkiye’deki çalışmalarında bir takım esneklikler sağlanmasını ve fiyat tarifelerinin yeniden gözden geçirilip, TL üzerinden revize edilmesini bekliyoruz.” Bir diğer beklentilerinin ise ARF talepleri noktasında olduğunu belirten Şan, ARF taleplerinin limana gidilmeden online olarak gerçekleştirilebilmesini istediklerini anlattı. Bu konuyla ilgili gerekli altyapının hazırlandığını bildiklerini kaydeden Şan, 2019 yılında uygulamanın başlatılmasını beklediklerini söyledi. ARF talebinin iletilmesi için eleman çalıştırmak durumunda kaldıklarına dikkat çeken Şan, “Birçok limanda artık bu talepler internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Böyle bir uygulama bize hem zaman kazandırır hem de maliyetlerimizi azaltır. Uzaktan erişim konusunun önümüzdeki yıl çözümlenmesi en büyük beklentimiz” ifadelerini kullandı. “Beyanname yazılım sistemi gümrük müşavirlerine de açılmalı” Konuşmasını beyanname yazılım sistemine değinerek sürdüren Zeki Şan, şu bilgileri verdi: “Gümrük müşavirliği şirketlerinde kullanılan beyanname yazılım sistemleri tamamen bağımsız şirketler tarafından yıllık ücret karşılığı kurulmakta. Bu sistemleri ister kiralıyor isterseniz satın alabiliyorsunuz. Ancak bu sistemlerde zaman zaman aksaklıklar yaşanıp Ticaret Bakanlığı güncellemeleriyle eş zamanlı güncellemelere ulaşamayabiliyorsunuz. Örnek vermem gerekirse Ticaret Bakanlığı bazı vergi oranlarında ya da yönetmeliklerde güncelleme yapıyor bizler sistem üzerinden bir gün sonrasında görüyoruz. Bu da bazı firmalarımızın gerek vergisel gerekse mali açıdan sıkıntı yaşamasına yol açıyor. Ticaret Bakanlığı’mızın dijital dönüşüm konusundaki hassasiyetini ve güzel çalışmalarını biliyoruz. Bu nedenle beklentimiz Ticaret

Bakanlığı’ndaki yazılımın, gümrük müdürlüklerindeki mükellef odalarında kullanılan bilgi işlem programının direk gümrük müşavirliği bürolarına da aktarılması. Bu sayede daha hızlı ve etkin bir çalışma yürütülecektir.” “Liman giriş kapısı düzenlenmeli” Konuşmasını liman giriş kapısında yaşanan sıkıntılara değinerek sürdüren Zeki Şan, Liman A Kapısı’nın Mersin’e giriş kapısı olduğunu hatırlatarak, “Kente buradan giriş yapan kişilerin karşılaştığı manzara yanlış bir Mersin algısı oluşmasına yol açıyor. Bu kapıda mutlaka bir düzenleme yapılmalı, otopark sorunu çözümlenmeli” dedi. MIP’nin bu noktadaki hassasiyetini ve çalışmalarını bildiklerini anlatan Şan, bu noktada özellikle yapılacak yerel yönetim seçimleri sonrasında göreve gelecek belediye başkanından destek beklediklerini anlattı. Yerel yönetimden bekledikleri bir diğer konunun çevre planları olduğuna değinen Şan şunları söyledi: “Türkiye’nin en büyük gümrük laboratuvarı yatırımının gerçekleşmesi için de yine belediyeden çevre planlarının tamlanmasını bekliyoruz. Laboratuvar yeri alındı ancak 1/1.000’lik plan olmadığı için inşaata başlanamıyor.” Komite olarak makro ve mikro tüm sorunların üzerine eğildiklerini, takipçisi olduklarını belirten Şan, gelecek yıl bir arama konferansı düzenleyerek kamu kurum ve kuruluş temsilcileri de bir araya gelip bu sorunlara ortak çözümler aramak istediklerini söyledi. Yürüttükleri her türlü çalışmada MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Yönetim Kurulu Üyelerini yanlarında hissetmemenin mutluluğunu yaşadıklarını da anlatan Şan, “Her türlü sorunumuzu ilgili kurumlara taşıyarak takipçisi olmaları ve sonuç odaklı çalışmaları bizleri daha da çok kamçılıyor ve çalışma şevkimizi artırıyor. Çok teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Zeki Şan

MTSO 18 No’lu Gümrük Müşavirliği Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

ARF taleplerimizi online olarak iletebilmeliyiz. Birçok limanda artık bu talepler internet üzerinden gerçekleştiriliyor. Böyle bir uygulama bize hem zaman kazandırır hem de maliyetlerimizi azaltır.


YIL: 20 | SAYI: 364 | 9 - 22 Aralık 2018 | www.mtso.org.tr

Anamur TSO yatırımların tamamlanmasını bekliyor

RÖPORTAJ

8

T

halen boş olan yere turistik tesis yapılarak bölgemiz turizminin gelişimi hızlandırılabilir. Özel müteşebbisin yatırım yapması için cazip hale getirilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Feridun Torunoğlu

Anamur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı

Tarım ve turizmle öne çıkan Anamur, güçlü olduğu sektörlerde ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmek adına ilçede başlayan yatırımların vakit kaybedilmeden tamamlanmasını bekliyor.

ürkiye genelinde muz üretimiyle adını duyuran Anamur, tarım ve turizm potansiyeli ile ön plana çıkıyor. Önümüzdeki süreçte sanayide de önemli hamleler yapmaya hazırlanan ilçe, sanayideki gelişimini de tarıma dayalı gerçekleştirmeyi planlıyor. İlçe halkı özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne su temin etmek adına yapımı tamamlanan Alaköprü Barajı’na Bağlı Kapalı Devre Sulama Projesi’nin tamamlanmasını bekliyor. Bu projenin tamamlanmasıyla birlikte sulu tarım arazisi ve paralelinde üretimde rekolteler artacak. Tarımı ve tarımsal sanayiyi besleyecek hammadde bollaşacak. Bakir turizm alanlarıyla turizmde de iddialı olan Anamur, özellikle Anamur Limanı Gümrük Kapısı ile Bozyazı Yat Limanı yatırımlarının tamamlanmasını bekliyor. Bu yatırımların tamamlanması yalnızca turizm değil, bölge ticaretinin gelişimi adına da önemli. Anamur Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ferudun Torunoğlu ise özellikle Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ve eski Anamur Hava Radar Mevki’nin turizm yatırımları için tahsis edilmesi projeleri üzerinde çalıştıklarını anlatıyor. Anamur ve Bozyazı’nın temiz denizi ve uzun sahil şeridine dikkat çeken Torunoğlu, bu ilçelerdeki sahil şeridinin turizm bölgesi ilan edilmesini beklediklerini söylüyor. Torunoğlu, hedefleri doğrultusunda ilçede hangi çalışmaları sürdürdüklerini MTSO Haber Gazetesi için şöyle anlatıyor MTSO Haber: Anamur’un ekonomik yapısı hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Öne çıkan sektörler hangileri? Bu sektörlerde bölgenin gücünü anlatır mısınız? Bölgemiz gerek tarım, gerek turizm gerekse sanayi ve ticaret alanında oldukça önemli imkanlara ve potansiyele sahip. Bu alanlarda ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayabilmemiz için yalnızca küçük dokunuşlara ihtiyacımız var. Güçlü olduğumuz sektörler hakkında daha detaylı bilgi verecek olursam şunları söyleyebilirim: Tarım: Anamur ve Bozyazı ilçelerimiz 4 mevsim sulu tarım yapılabilen ve bölgemize özel ılıman iklimi ile başka yerlerde yetiştirilemeyen, kivi, avokado, ejder meyvesi, altın çilek, mango, Anamur muzu gibi subtropikal meyvelerin de yetiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Ayrıca bölgemizde çilek, karadut, portakal, mandalina, elma, armut, şeftali, üzüm, kiraz, nar, limon gibi meyveler ile domates, salatalık, biber, kabak, patlıcan, taze fasulye, karnabahar, kereviz, gölevez gibi sebzelerin büyük bir kısmını yetiştiriyoruz. Üstelik bu ürünlerin bölgemizin iklimine paralel farklı bir lezzet ve aromaya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Turizm: Anamur, turizm açısından da önemli bir potansiyele sahip. Yapısı bozulmamış, bakir doğası, ülkemizin en uzun kumsallarından birine sahip tertemiz masmavi denizi ve Türkiye’nin halen gezilip görülebilir nitelikteki tarihi güzellikleri ile atıl durumda bulunan Anamur’un turizm potansiyeli ülkemiz ekonomisine kazandırılmalıdır. Halen yapımı devam eden ve bitme aşamasına gelmiş Anamur Limanı Gümrük Kapısı’nın biran önce açılarak deniz yoluyla turizm ve ticaretin canlandırılması, bölgemiz ve ülkemiz ekonomisine önemli bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca halen balıkçı barınağı olarak kullanılan Bozyazı Yat Limanı’nın bir an önce uluslararası yat limanı haline getirilmesi gerekmektedir. Turizmin gelişip ülkemiz ekonomisine katkı sağlanması için Anamur ve Bozyazı sahilleri turizmde öncelikli bölge ilan edilerek teşvik kapsamına alınmalıdır. Özel müteşebbis için cazip hale getirilmesi gerekir. Böylelikle milyonlarca dolar döviz ülkemiz ekonomisine kazandırılacak ve istihdam yaratılarak sosyal barışa büyük katkı sağlanacaktır.

MTSO 08 CMYK

Sanayi ve ticaret: Bölgemizdeki sanayi yatırımı da tarıma paralel gelişim göstermiştir. Anamur ve Bozyazı’da tarım sektörünün gelişimiyle doğru orantılı olarak kangal boru üretimi, gübre üretimi, örtü altı üretimde gerekli malzemelerin işlenmesi için küçük çaplı sanayi tesisleri ile tarımsal ürünlerin ambalajlanmasına ilişkin geri dönüşüm granül imalatı ve plastik kasa imalatı yapılması adına küçük çaplı tesisler kurulmuş olup, halen faaliyetlerini sürdürmektedir. Bütün bu yatırımların gelişip büyümesi için her yıl üretim fazlası tarım ürünlerimizin ziyan olması yerine sanayiye kazandırılması için Organize Sanayi Bölgesi’ne ihtiyacımız vardır. OSB ile tarım ürünlerimizi saniyeye kazandırıp ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlayacağımız gibi, ihraç ederek dış ticaretimizi de güçlendirebiliriz. Tarım ürünlerimizi işleyecek, raf ömrü uzatılıp katmadeğer sağlayacak sanayi tesislerine ihtiyacımız var. Bunun için de alt ve üst yapısı rahat, özel müteşebbisi özendirecek OSB’ye ihtiyaç var. Ayrıca bu yatırımlara bağlı olarak karayolu ulaşımına ilişkin D 400 Karayolu’nun bir an önce bitirilmesi ve yapımı tamamlanma aşamasına gelmiş Anamur Limanı ile birlikte gümrük kapısının açılarak denizyolu ulaşımının hayata geçirilmesi gerekmektedir.

MTSO Haber: Anamur TSO olarak çalışmalarınızı, varsa öne çıkan sektörlerin geliştirilmesine yönelik bugüne kadar yürüttüğünüz ya da yürütmeyi planladığınız projeleri anlatır mısınız? Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması ve eski Anamur Hava Radar Mevki’nin turizm yatırımları için tahsis edilmesi projeleri üzerinde çalışıyoruz. MTSO Haber: Nasıl bir yılı geride bıraktınız? Bu dönemde önemli etkinliklere imza attınız. Kazançlı Bereket Yılı etkinliği başta olmak üzere yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz? Anamur Ticaret ve Sanayi Odası olarak artık geleneksel hale getirdiğimiz Bereketli Yıl Hal Sezonu etkinliğimizin bu yıl 4’üncüsünü gerekleştirdik. Başlayan yeni hal sezonu döneminde gerçekleştirdiğimiz etkinlik kapsamında bölgesel sorunlarımızı dile getirip çözüm önerilerimizi anlatıyoruz. Bu etkinlik ile sesimizi duyurup bir taraftan da bölgemizin tanıtımına katkı sağlıyoruz. Bozyazı Yaş Sebze ve Meyve Hali’nde 13 Ekim 2018’de düzenlenen bu yıl ki etkinliğimize Eski Kalkınma Bakanımız Ak Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan, Mersin Valimiz Sayın Ali İhsan Su, İktidar ve Muhalefet Milletvekillerimiz, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanımız, Yargı Mensupları, Basın Mensupları, Daire Amirlerimiz ve Üyelerimiz katıldı. MTSO Haber: Varsa bölgenizdeki yatırımlar hakkında bilgi verir misiniz? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne su temin etmek adına yapımı tamamlanan Alaköprü Barajı’na bağlı Kapalı Devre Sulama Projesi devam etmekte. Bu proje tamamlanıp kapalı devre sulama sistemi açıldığı anda sadece Anamur ve civarındaki muz yetiştirme alanları 80 bin dekar seviyesine çıkacaktır. Bunun yanında Bozyazı’da da başta muz ve çilek olmak üzere tarımsal ürünlerin rekoltesini artırıp, bölgemiz ve ülkemize büyük bir katma değer sağlayacaktır. Anamur’da halen kullanılmakta olan mevcut sulama şebekesi 1967 yılında kullanıma açılmış olup, ekonomik ömrünü tamamlamış ve işlev yapamaz hale gelmiştir. Tamirat yapılarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Ziraat Odası ve İlçe Tarım Müdürlüğünün verilerine göre gerek mevcut şebekeden ve gerekse yer altı suyu ile sulama yapan yaklaşık 5 bin adet sulu tarım yapan üre-

tici mevcuttur. Sulama Birliği’nin su kanalından yararlanarak sulu tarım yapan üretici sayısı 3 bin adettir. Bu aradaki 2 bin üretici ise yer altı su kaynağı kullanıyor demektir. Yeraltı suyu devamlı alınmakta, fakat hiçbir kaynaktan yer altı suyuna takviye gelmemektedir. Kış aylarında yağan yağmur suları toprakla buluşmamaktadır. Yağmur suları mevcut seraların üzerinden, arazi sınırlarından ovadaki drenaj kanallarına oradan da Sultan Çayı ve Dragon Çayı vasıtası ile denize deşarj olmaktadır. Taban suyu da 2 bin adet motopompla yıl boyu gece gündüz çekilmektedir. Ovanın Akdeniz’in hemen yanında olması ve topraklarımızın geçirgen olması nedeni ile boşalan taban suyunun yerini denizin tuzlu suyu almaktadır. Sulama Birliği tarafından rasat kuyularından alınan su numunelerinin analiz sonuçları ve arazide yapılan incelemeler denize yakın yerlerde tuzlanmanın başladığını göstermiştir. Şayet kapalı sistem sulama şebekesi biran önce yapılıp hayata geçirilmez ise ülkemiz ekonomisine yaş sebze ve meyve ile diğer ürünlerde büyük bir tarımsal girdi sağlayan bölgemiz arazilerinin verimliliği büyük ölçüde zarar görecek ve telafisi çok zor olacaktır. MTSO Haber: Anamur Liman İskelesi ve gümrük kapısına yönelik devam eden çalışmaların son durumu hakkında bilgi verir misiniz? En geç 2019 yılı Nisan ayında bitirilmesi planlanıyor. Gümrük Kapısı ile birlikte açılacak MTSO Haber: Anamur’un tanıtımı, turizminin geliştirilmesi adına yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız? Anamur Ticaret ve Sanayi Odamızca katılınan her toplantılarda ve yapılan etkinlikler ile Bölgemizin sorunlarına ilişkin yazılı taleplerimizde Anamur ve Bozyazı ilçelerimizin turizm potansiyeli ile atıl kapasite ve yapılması gerekenler dile getirilerek çözüm aranmaktadır. Onun için biz diyoruz ki, “Doğası, tarihi güzellikleri ile atıl vaziyette bulunan bölgemiz turizm potansiyelinin ülkemiz ekonomisine kazandırılması gerekmektedir.” Gümrük kapısının açılarak deniz yoluyla turizm ve ticaretin önünün açılmasının bölgemiz ve ülkemiz ekonomisine önemli bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. İlçemiz gümrük kapısının tekrar faaliyete geçirilerek deniz yolu ulaşımı için gerekli alt yapının hazırlanması ve her iki ilçemizin de turizmde kalkınmada öncelikli yöre kapsamına alınarak özel müteşebbis için daha cazip hale getirilmesi gerekmektedir. Ulaşımla ilgili alternatiflerin değerlendirilerek, yol sorununun çözülmesi de bu süreci hızlandıracaktır. Özel müteşebbisin de gelmesiyle turizme yönelik alternatif aktiviteler de yapılabilir hale getirilebilir. Bölgemizin hemen hemen % 70’i turizmde değerlendirilebilecekken atıl olarak tutuluyor. Bu sorunların giderilmesi halinde bu kapasite de ülke ekonomisine kazandırılacaktır. Ayrıca Ören Beldesinde bulunan ve Anamur Hava Radar Mevzii Komutanlığı taşındığı için

MTSO Haber: Bölgeniz adına özellikle muz üretimi büyük önem taşıyor. Bu ürün özelinde bölgede yaşanan sıkıntıları ve beklentilerini anlatır mısınız? Ülkemizde önceden Anamur, Bozyazı, Gazipaşa ve Alanya ilçelerinde yoğun olarak muz yetiştiriciliği yapılırken; son yıllarda bu ürün Antalya’nın Kumluca, Finike, Serik Manavgat ilçelerinde ve Mersin’in Silifke, Erdemli, Tarsus ilçelerinde, Adana’nın merkez, Yumurtalık, Dörtyol ilçelerinde ve Hatay’ın İskenderun, Arsuz ve Samandağ ilçelerinde hızlı şekilde yaygınlaşmaya başlamıştır. Alaköprü Barajı Kapalı Devre Sulama Sistemi açıldığı anda sadece Anamur ve civarındaki muz yetiştirme alanları 80 bin dekar seviyesine çıkacak olup, muz rekoltesinin artması beklenmektedir. Üreticimiz sadece muz üretimiyle ekonomimize her yıl 816 milyon TL katkıda bulunmaktadır. Ülkemizin muz ihtiyacı yaklaşık 470 bin tondur. Mevcut durumda ülkemizin ihtiyacının yüzde 79’u yerli üretimle karşılanıp kalan ihtiyacın giderilmesi adına 94 bin ton muz ithal edilmektedir. Tüketimin önümüzdeki yıllarda 1 milyon tona ulaşacağı öngörülmektedir. Ülkemizde 2017 yılında 45 bin 850 dekar örtü altı, 22 bin 650 dekar açık üretim olmak üzere yaklaşık 68 bin 500 dekar alanda muz üretilmiştir. Toplam 376 bin tonluk üretimle ülkemiz muz ihtiyacının yaklaşık % 79’u karşılanmıştır. Muz üreticileri her yıl 50 milyon TL demire, 20 milyon TL naylona, 5 milyon TL sulama sistemine, 5 milyon TL fidana, 50 milyon TL hayvan gübresine, 60 milyon TL kimyevi gübreye para ödeyerek ekonomiye katkı sağlamaktadır. Muz yatırımındaki toplam sermaye miktarı arazi ile 200 milyon lirayı bulmaktadır. Muz üretimi ve işlemesinde yaklaşık 125 bin aile yani ortalama 500 bin kişi istihdam edilmektedir. Muz üretimi Toroslarda keçi yetiştiriciliği yapan çobanlarımızdan, demir-çelik sektörüne, naylon-plastik sektöründen kimya sektörüne çok geniş bir istihdam alanı yaratmıştır. Ülkemiz muz üretiminin hacmi muz işleme ve pazarlama tesisleriyle birlikte toplam 3,5 milyar doları bulmaktadır. En büyük desteğimiz % 145,8’lik gümrük vergisidir. Avrupa’da küçük bir ülke nüfusu ve yüzölçümü kadar olan bir bölgenin temel geçim kaynağı olan ve 500 bin insanın doğrudan geçimini temin eden muzda var olan en önemli destek, ithal muza uygulanmakta olan % 145,8’lik gümrük vergisidir. İkinci destek de Ticaret Bakanlığımızın takip ettiği fatura değerleridir. İthal muza uygulanmakta olan % 145,8 oranındaki gümrük vergisinin devam etmesi ve Ticaret Bakanlığımızın fatura değerlerini takip etmekte göstermiş olduğu hassasiyetin devam etmesi gerekmektedir. Bu hassasiyet hem ülkemizin dövizlerinin dışarıya gitmesini engelleyecek hem de bu sektörden direkt ve ya dolaylı olarak geçimini temin eden vatandaşlarımıza memnuniyet sağlayacak, sosyal barışa hizmet edecek ve ülkemiz ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır. Muz ithalatında her hangi bir vergi indirimi yapılan yatırımlara, ülkemizin vergi gelilrlerine ve muz üreticimizin yarınlarına darbe vuracaktır. Bu nedenle vergilerin hiçbir şekilde indirilmemesi, muz ithalatının daha sağlıklı sürdürülebilmesi için de Mersin gümrüğünün “Muz İhtisas Gümrüğü “ olmasını beklemekteyiz. MTSO Haber: Odanız tarafından yaptırılan Araştırma ve Üretim amaçlı Bitki Üretim Serası hakkında bilgi vererek sektöre katkılarını kısaca anlatır mısınız? Anamur Ticaret ve Sanayi Odamız tarafından Anamur Meslek Yüksekokulu Bahçesi’ne yaptırılan 2,5 dönümlük Araştırma ve Uygulama Amaçlı Muz Üretim Serası kullanıma hazır şekilde ekili olarak Mersin Üniversitesi’ne hibe edilmiştir. Bu bahçe sayesinde Mersin Üniversitesi öğrencileri akademik çalışmalar yapıp, uygulama imkanı yakalayacaklardır. Günümüzde ulusal pazarda yöresel tarım ürünleri ayrı bir önem taşıyor. Anamur ve Bozyazı ilçelerimizle sembolleşen muzun artık daha bilimsel yöntemlerle üretimine katkı sağlamak ve gelişimine öncülük etmek bize gurur veriyor. Anamur ve Bozyazı ilçelerinin kalkınması ve tanıtılması için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bu çalışmayı üniversite – sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi adına da önemsiyoruz.

Bereketli Yıl Hal Sezonu Açılışı


MTSOHaber Gazetesi Sektör Eki

9 - 22 Aralık 2018

MERSİN, LOJİSTİKTE YATIRIM BEKLİYOR çekme test cihazı, 300 joule kapasiteli çentik test cihazı, mikro ve makro sertlik test cihazı, kimyasal analiz cihazı ve bunun yanında da üretici firmaların katı model almalarını sağlayabilecek tersine mühendislik laboratuarı kapsamında 3 boyutlu yazıcı ve tarayıcı ile paketleme düşme ve titreşim test cihazı vardı. Bugün ise gelişen sanayi ve artan taleplerle cihaz sayısı büyük ölçüde arttı. Gelen talepler doğrultusunda metal malzemelerin kimyasal analizindeki azot elementinin ölçülmesi için azot spektrometre ölçüm cihazı, plastik tabanlı malzemelerde kullanılmak üzere ısı akış ölçüm cihazı (HFM), fiberglas ürünlerin camsı geçişgenliği analizi için diferansiyel taramalı kalorimetre test cihazı, yerinde kimyasal analiz ve değerli madenlerin analizini yapmak için de XRF test cihazı yatırımları yapıldı. Bunların yanında üretimde yoğun olarak kullanılmakta olan ultrasonik muayene ve manyetik parçacık test cihazlarını da laboratuara kazandırıldı. MYK Belgelendirme hizmeti Türkiye’de lojistik ve dış ticaret alanında mesleki yeterlilik hazırlayan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye lojistik sektöründe lojistik alanında ve dış ticaret alanında artık nitelikli personelin akredite belgelendirmesini de gerçekleştirecek. Bu alandaki ilk Oda olacak MTSO lojistik sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli personelin belgelendirilmesiyle sektörün ekonomik ve sosyoekonomik gelişimine önemli destek sağlayacak.

L

Tarihten gelen güçlü lojistik tecrübesi, önemli ticari pazarlara yakınlığıyla oluşan stratejik konumu Mersin’i lojistik sektöründe bir adım öne taşıyor. Kent, bu avantajlarını daha büyük bir güce dönüştürebilmek adına sektöre yeni yatırımlar bekliyor. Öncelikli beklenti ise Lojistik Merkez ve Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı yatırımı.

ojistik, gerek Türkiye gerekse Mersin adına stratejik öneme sahip sektörlerden biri. İhracatla büyümeyi seçen Türkiye’nin dış ticarette güçlenebilmesinin ön koşulu olarak da lojistik gücünü artırabilmesi, maliyetlerini düşürebilmesi gösteriliyor. Farklı lojistik modlarıyla alternatifler sunabilen ülkeler, pazarda da rekabetçi fiyatlarıyla, ürünleri daha kısa sürede yerine ulaştırabilmeleriyle öne çıkıp, dış ticarette üstünlük sağlayabiliyor. Tarihte eski çağlardan bugüne ticaret ve liman kenti olarak tanınan Mersin, bu özelliğini günümüzde de koruyarak dış ticaret ve lojistik kenti olarak ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Doğal ve coğrafi avantajlarını güce dönüştürüp ekonomiye desteğini en üst seviyelere çıkarabilme hedefiyle çalışan Mersinli sektör temsilcileri, bu güçlerini artırabilmek adına bölgeye yeni yatırımlar bekliyor. Doğal avantajları ve geçmişten gelen köklü tecrübeyi güçlü altyapı ile birleştirip tüm ulaşım modlarında rekabetçi fiyatlarla hizmet sunabilmek en öncelikli hedef. Beklenen öncelikli yatırımlar ise Lojistik Merkez ve Uluslararası Çukurova Bölgesel Havalimanı. Bu yatırımların gelmesi ile birlikte bir taraftan dünya lojistik pazarından çok daha büyük bir pay alabilecek olan Mersin, diğer taraftan ülkenin milli hedefi olan 2023 yılı 500 milyar dolar ihracat rakamına ulaşılmasına ciddi katkılar sağlayabilecek.

da gün geçtikçe özellikle geri sahasında büyüme ihtiyacı artıyor.

Kent, ‘Lojistik Merkez’de ısrarcı Lojistikte İstanbul’un ardından ikinci önemli merkez olarak gösterilen Mersin, jeostratejik konumu, limanı, güçlü araç filosu, karayolu bağlantıları, depolama kapasitesi, demiryolu bağlantıları ve liman bağlantılı serbest bölgesi ile öne çıkıyor. Birçok ticaret yolunun kesiştiği önemli bir kavşak il konumundaki Mersin, uluslararası ticaretin kalbinde yer alıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) kayıtlarına göre kentte yaklaşık 1300 lojistik firması faaliyet gösterirken yüzün üzerinde firma da lojistik destek faaliyetlerini sürdürüyor. Kentin lojistik avantajından yararlanmak isteyen ulusal ve uluslararası firmalar da yönünü Mersin’e dönmüş durumda. Ancak dağınık halde gerçekleştirilen yatırımlar, ihtiyacı karşılamakta zorlanan depolama sahaları, kentte Lojistik Merkez ihtiyacını her geçen gün artırıyor. En ciddi sorun ise liman sahası art alanının yetersizliği olarak gösteriliyor. Ticaretin gelişmesine paralel olarak limanda artan iş hacmini rahatlatmak adına da sektör temsilcileri Lojistik Merkez yatırımında ısrarcı.

“Demir İpekyolu Çin pazarına ulaşımda önemli bir güzergah” BTK Demir İpekyolu Hattı, özellikle dünya ticaretinde önemi giderek artan Çin pazarına ulaşımda önemli bir güzergah olarak gösteriliyor. Yapılan ikili anlaşmalarla birçok ülke, bu parkura entegre olmaya çalışmakta, Türkiye de, Çin – Merkez ve Batı Asya koridoru üzerinde Azerbaycan ve Gürcistan’la beraber kurduğu birliktelikle orta koridor olarak adlandırılan bu parkurun diğerlerine göre zaman, fiyat ve iklim açısından avantajını öne çıkarmaktadır. Bu hat ile Avrupa ve Asya arasında demiryolu seyahat süresi 15 güne inmekte, demiryolu hattı ile birlikte Avrupa – Çin arası taşımacılık yolu 7 bin km kısalmaktadır. BTK Hattında çalışan trenler Türkiye –Gürcistan arasındaki sınır garı Ahılkelek’e kadar geniş hatta gelmekte, buradan sonra Avrupa standardı olan hatla Türkiye’ye devam etmektedir. Tren bir gün önce Ahılkelek’te Azerbaycan Demiryolu vagonlarından teslim alınıp, Türk vagonlarına aktarılmaktadır. Şimdiye kadar yapılan taşımalarda Ahılkelek’te yapılan aktarma ve Kars’ta yapılan gümrük işlemleri hızlı ve sorunsuz işlemiştir. Kazakistan’dan Türkiye’ye kadar yaklaşık 4 bin 695 km’lik mesafedeki yükler güvenli ve akıcı şekilde Mersin’e gelebilmiştir. BTK Hattı ile uzak destinasyonlarda da taşımacılık yapılabilecek ve Çin’in Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanmasında; zaman, fiyat ve iklim açısından, öteki alternatif parkurlara göre bu hattın daha avantajlı olması beklenmektedir. Nitekim gelen giden trenler, bu hat üzerinden Mersin’den Bakü’ye 80 saatte, Kurik ve Türkmenbaşı limanlarına 100 saatte, Kazakistan’da Astana’ya ise 180 saatte ulaşılabilmiştir. Ayrıca bu proje Çin’den gelen ithalat mallarının Avrupa’ya transit taşınması için de önemli zaman ve maliyet avantajı sağlayacaktır. Bu bağlamda Mersin’de transit olarak adlandırılan bu taşımacılığın en önemli lokomotifi olacaktır. Yani Çin’den gelen malların Avrupa’ya transferi Mersin Limanı üzerinden yapılabilecektir. Liman bağlantısı nedeniyle bu projede ayrı bir yeri olan Mersin, ithalat ve ihracata ilave olarak demiryolu bağlantısı ile Liman üzerinden Akdeniz’in kuzeyindeki limanlara geçiş özelliğine de sahiptir.

Mersin Limanı, Türkiye’nin en büyüğü Kentin karayolu taşıması sonrasında lojistikte en çok öne çıktığı taşıma modu deniz yolu. Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP), gerek yaptığı çalışmalarla gerekse yatırımlarıyla Türkiye’nin önde gelen limanları arasında yer alıyor. Yılın ilk 9 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 1 milyon 236 bin TEU konteyner elleçlenen Mersin Limanı, tarihinde bir rekora da imza attı. MIP bu performans ile Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olarak ilk sıraya yükseldi. MIP, bölge deniz taşımacılığının merkezi konumunu korumak adına liman tesislerini global ölçekte inşa edilen 20 bin TEU ve üstü kapasiteli gemilere hizmet verebilecek seviyeye yükseltmek üzere hazırlıklarını sürdürüyor. Öte yandan MIP’nin, Ankara, Gaziantep, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya gibi Türkiye’nin sanayileşmiş kentleri ile Suriye, Irak ve İran gibi sınır komşusu olan ülkelere, demiryolu ve karayoluyla bağlı olması da önemini artırıyor. Orta Doğu ve Karadeniz’le olan aktarma ve hinterlant bağlantılarıyla, Akdeniz Bölgesindeki ana konteyner limanlarından biri olan Mersin Limanı, geniş hinterlandı, kolay ulaşım imkânları ve yetişmiş insan kaynaklarıyla Türkiye’nin ihracat & ithalat hacminin önemli bir kısmını karşılıyor. MIP, yıllık elleçlenen toplam yük miktarıyla ve mevcut geri sahasıyla Türkiye’nin en büyük limanları arasında yer alsa

MTSO EK  01  CMYK

Mersin, demiryolu taşımasında da önemli bir noktada Mersin, demiryolu taşımasında da önemli bir noktada yer alıyor. Kentin önemi özellikle ‘Demir İpekyolu’ olarak da adlandırılan Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu Hattı Projesi’nin hayata geçmesiyle birlikte daha da arttı. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu Hattı Projesi kapsamında Türkiye’nin Avrupa-Asya arasındaki ulaştırma koridoru üzerinden bağlantısının yapılması ile “Demir İpek Yolu” bağlantısı hayata geçirildi. Bu koridor üzerinden Gürcistan, Azerbaycan, Hazar Denizi Geçişi ile Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne demiryolu taşımaları gerçekleştirilebilecek. BTK hattında yolcu treni test seferi başarılı şekilde gerçekleştirildi. BTK hattında 6,5 milyon ton yük ve 1 milyon da yolcu taşınması planlanıyor. Projenin hedefi, denizden ve alternatif yollardan 100 milyon tonla ifade edilen yük hareketinden ciddi bir oranı Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden hedef pazarlara ulaştırmak. Demir İpek Yolu Hattı olarak isimlendirilmekte olan bu hat, önemli oranda zaman ve fiyat avantajı yaratacak.

Mersin karayolu yatırımları Mersin birçok yolun kesiştiği önemli bir kavşak noktasında yer alması nedeniyle karayolu taşımasında önemli bir noktadadır. Özellikle son dönemlerde yapılan yatı-

rımlarla bu noktadaki cazibesi artarak devam etmiştir. 510 kilometre bölünmüş yol uzunluğuna sahip Mersin’in toplam yol ağının üçte birlik kısmı bitümlü sıcak asfalt ile kaplı. Mersin’e 9 tanesi çift köprü olmak üzere toplam 32 köprü yatırımı gerçekleştirildi. Kent, yapılan yatırımlarla Karaman’a, Konya’ya, Pozantı Otoyolunun tamamlanmasıyla da Ankara’ya bağlandı. Bu yatırımlar sonunda Ankara-Mersin arasını 4 saatte kat etmek mümkün hale geldi. Mersin-Adana Yolu, BSK Bölünmüş Yol olarak inşa edildi. 13 kilometrelik Mut Şehir Geçişi, BSK Bölünmüş Yol yapıldı. 41 kilometrelik Mersin - Erdemli Yolu, BSK Bölünmüş Yol olarak tamamlandı. Akdeniz Sahil Yolu ile Antalya ve Mersin birbirine bağlandı. Bu kapsamda 227 kilometrelik Erdemli-Silifke-Taşucu-Antalya yolunun 194 kilometresi bölünmüş hale getirildi. Bu yol içerisinde ayrıca 13 köprü ve 1 viyadük hizmete açıldı. 5 milyar 250 milyon liralık yatırımla gerçekleşen yolun kalanının 2 yıl içerisinde tamamlanması hedefleniyor. Mersin’i Ankara’ya en kısa yoldan bağlayacak 112 kilometrelik Silifke – Mut Yolu’nun da 58,5 kilometresi tamamlandı. 2 yıl içerisinde de 8 tünel ve 9 viyadük ile birlikte kalan kısmın tamamlanması planlanıyor. Mersin için önemli bir yol olan Tarsus - Çamlıyayla Yolu’nun da standartlarını yükseltme çalışmaları başladı. 130 milyon liralık bu projenin de 2019 yılı içerisinde tamamlanarak hizmete açılması hedefleniyor. MTSO’nun sektöre verdiği hizmetler Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bir taraftan sektör temsilcilerinin daha rahat ve hızlı hizmet alabilmesi adına önemli çalışmalar yürütürken diğer taraftan verdiği hizmetlerle sektörün ihtiyaçlarına cevap oluyor. TIR ve Ata Karnesi Hizmet birimleri uluslararası taşımacılık mevzuatının gerektirdiği belge hizmetini veriyor. MTSO’nun verdiği hizmetler şöyle sıralanabilir: 1 - MTSO; 1988 yılından bu yana Türkiye’ de karayolu ile yük ve eşya taşımacılığı yapan firmaların kullandığı TIR karnelerinin dağıtımını yapan 17 Oda arasında yer alıyor. 2 - Geçici İthalat Sözleşmesi (kısaca İstanbul Sözleşmesi) ve Ekleri kapsamında, taraf ülkeler arasında, başka herhangi bir belgeye gerek duyulmaksızın, eşyanın geçici olarak ithalat ve ihracatını sağlayan gümrük belgelerinden olan A.T.A. Karnesi’ni düzenliyor. 3 – Üyelerinin hizmetini kolaylaştırmak adına yeni yatırımlar yapılıyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından ikili anlaşmalar gereği yabancı ülkelerden temin edilen ve uluslararası taşımalarda kullanılan ikili, transit, üçüncü ülke, dönüş yükü izin belgeleri olarak adlandırılan Geçiş Belgelerinin dağıtımına 29 Mart 2009 tarihinden itibaren Mersin-Trieste hattında ilk Ro-Ro seferinin başlaması ile Mersin Limanı içerisinde açtığı şubede başlamıştır. 4 – Karayolu ile yük ve Yolcu taşımacılığı yapan araçlarda çalışan şoförlere Sayısal Takograf Sürücü Kartı, çalışmış olduklara firmalara Sayısal Takograf Şirket Kartı ve Sayısal Takograf cihazlarının kalibrasyonunu yapan firmalara ise Sayısal Takograf Servis Kartı verilmektedir. 5 - K Belgesi işlemlerini yürütür. MTSO Akredite Test ve Ar-Ge Merkezi Bölge lojistik ve sanayi sektörünün gelişimini desteklemek için Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) Desteği ile 2013 yılında Tırmıl Sanayi Sitesi içinde kurulan MTSO Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Merkezi, 2014 yılında TÜRKAK tarafından akredite olarak hizmet vermeye başladı. Yola çıktığında bölge sanayicisine hizmet vermeyi planlayan merkez, bugün Türkiye’nin 81 iline hizmet veriyor. Kurulduğu dönemde yalnızca 2-60 ton kapasiteli

MTSO’nun Türkiye genelinde lojistik sektörü adına sınav ve belgelendirme hizmeti vereceği alanlar şöyle: Dış Ticaret Sorumlusu (Seviye 5), Lojistik Operasyon Sorumlusu (Seviye 5), Lojistik Operasyon Yöneticisi (Seviye 6)

Lojistik, Mersin’de önemli bir sektördür…

K

üresel krizin ardından tekrar büyümeye başladı derken; dünya ticareti tekrar bir daralma ile karşı karşıya. Bu kadar sıkıntılı bir coğrafyada ve kendimizle doğrudan ilgili olmayan ve beklenmeyen bu kadar dış ekonomik ve sosyal sıkıntılar arasında üretmeye, ihraç etmeye ve büyümeye devam ediyoruz. 2011 yılı başından itibaren Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da başlayan siyasi ve sosyal sorunlar bu bölgelere son yıllarda artan ticaretimizi tekrar yavaşlattı ve özellikle bu bölgelerin en önemli kenti olan Mersin’i ciddi etkiledi. Tüm bunlara AB ülkelerinde devam eden ekonomik daralma ve Amerika’nın bütçe sorunları eklenince acaba bir küresel kriz daha mı geliyor demekten kendimizi alamıyoruz. Tüm sorunlara rağmen, Mersin iş dünyası engellere kızmadan, onların etrafından geçerek mücadelesini veriyor. Mersin, dış ticaret gücü, gelişen sanayisi, tarımgıda da lider konumu, gelişen turizmi ve en önemlisi lojistik değeri ve avantajları ile bölgesinin en hızlı yükselen değeridir. Elbette tüm bunları besleyen gücü ise lojistik gücüdür. Gelişmiş demiryolu, karayolu ve limanı, birkaç yıl içinde eklenecek olan Uluslararası Çukurova Bölgesel Havaalanı ile Mersin tüm ulaşım modlarına sahip nadir kentlerden bir olacaktır. Lojistik sektörü bizim için neden önemli derseniz: Lojistik, önemli gelir sağlayan, cari açığı düzeltici etkisi bulunan, istihdam açısından da yararlı hizmet sektörleri arasındadır. Lojistik, Türkiye’nin önemli bir sektörü ancak, özellikle Mersin için omurga sektörlerden biridir. MTSO olarak her işin bilgi ve eğitimli insanlarla yapılacağının bilincindeyiz. Ara kademe eleman eğitimleri düzenlenen sertifika programları ile telafi edildi. Yani nitelikli ve bilgi donanımlı insan gücü sağlamak için yola çıkıldı. Eğer bürokrasi çarkını da işletebilirsek alt yapı projelerimizin de kısa sürede tamamlanacağına inanıyorum. Dünya değişiyor. Artık tek bir gerçek yok. Sürekli kendimizi ve bilgimizi yenilemek zorundayız. Potansiyellerimiz var, ancak potansiyeller harekete geçirilmezlerse bir işe yaramazlar. Lojistikteki güçlü yanlarımızı somutlaştıracak şey, insan faktörüdür. Mersin olarak çok büyük güce sahibiz. Ortak akıl, işbirliği, Mersin insanının kültüründen kaynaklanan pozitif ve girişimci karakteri en büyük avantajımızdır. İş dünyası, üniversitelerimiz, yerel yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşlarımız, tüm Mersin el ele vererek bu geleceği yakalayacağımızdan şüphemiz yoktur. Mersin sadece Türkiye’nin değil kendi hinterlantının parlayan yıldızıdır. Ancak bu avantajları iyi anlatmak zorundayız. Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı


2

9 - 22 Aralık 2018

İPEK YOLU PROJESİ’NDEN DAHA ÇOK YARARLANMALIYIZ

limanlara gelen konteynerlerin ya da eşyaların önemli bir bölümünün gümrük mevzuatına bağlı olan risk analizleri nedeniyle diğer ülkelerde olduğundan daha fazla fiziki muayeneye tabi tutulduğunu kaydeden Eldener, şöyle konuştu: “Parsiyel konteyner veya açık yük olarak transit eşyayı bir geçici depolama yerinden aynı gümrüğe bağlı farklı bir geçici depolama yerine aktarma işlemlerinde T1 düzenlenmesi talep ediliyor. Havayolu taşımalarında ise transit yüklerde muayene işlemlerinin zamanı ve süresi önceden bilinemediği için transit uçuş planlamasında önemli sorunlara yol açıyor.” Türkiye üzerinden yapılması halinde ülkeye önemli ölçüde döviz kazandırabilecek transit ticaretin hızlandırılması adına önlem alınması gerektiğini vurgulayan Eldener “Güvenlikten ödün vermeden ancak lojistik akışları ve hızı engellemeden, fiziki muayene yerine kontrollerin evrak kontrolüyle yapılmasıyla kolaylaştırılmış transit rejiminin hayata geçirilmesi önem taşımaktadır” dedi.

Emre Eldener

UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı

Çin’in Avrupa’ya bağlanmasını sağlayan yeni İpek Yolu Projesi’nin lojistik sektörü açısından önemine dikkat çeken UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, “Bu projenin uzantılarından biri olan Bakü – Tiflis – Kars demiryolu hattını da çok iyi kullanarak bu projeden olabildiğince faydalanmamız gerekir” dedi.

S

ektörün gelişimine ilişkin değerlendirmeler yaparak lojistik sektöründe demiryolu taşımacılığının artan önemine dikkat çeken Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu BaşkanıEmreEldener,ilkolarakİpekYoluProjesi’nedeğindi. Bu projeden Türkiye’nin daha fazla faydalanabilmesi adına yurtiçinde de kesintisiz demiryolu hatlarının sağlanması gerektiğini vurgulayan Eldener, Mersin’de de bu yöndeki yatırımlara ağırlık verilmesi tavsiyesinde bulundu. Mersin’in uluslararası limanı, serbest bölgesi ve deniz ticareti yanında sanayinin şehir merkezine yakınlığı ile önemli bir lojistik avantaja sahip olduğunu hatırlatan Eldener, “Mersin, sahip olduğu liman ile dünyanın en büyük 100 limanı arasında yer alıyor. Mersin’in ve genele baktığımızda Türkiye’nin

coğrafi konumunu en verimli şekilde değerlendirmeliyiz. Bu verimliliğin sağlanması için Mersin Limanı’nın demiryolu bağlantısı olması şart” dedi. Diğer limanlar için olduğu gibi Mersin Limanı için de güçlü rekabetçi yapının önem taşıdığına dikkat çeken Eldener, “Lojistik hizmet pazarının Mersin’den başka ülkelere kaptırılmaması, rekabet stratejilerinin geliştirilmesi için demiryolu bağlantısı büyük önem taşıyor” değerlendirmesini yaptı. “Transit ticaretten hak ettiğimiz payı alamıyoruz” Sektör sorunlarına da değinen Emre Eldener, transit işlemlerdeki kısa olabilecek prosedürlerin uzatıldığına dikkat çekip, bu işlemlerin Türkiye’nin transit ticaretten hak ettiği payı almasını engellediğini söyledi. Türkiye’de

“Transit ticaretin önü açılmalı” UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener transit ticaretin daha hızlı ilerlemesi adına sunduğu çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Aynı gümrük idaresi denetiminde yer alan başka bir geçici depolama yerine aktarılacak, yurt dışı edilecek, serbest dolaşımda olmayan eşya için transit beyannamesi kullanılamayacağı 2013/54 sayılı Genelge’de belirtilmiş durumda. Dolayısıyla geçici depolama yerine alınmış eşyanın BİLGE Sistemine özet beyan ile havayolunda olduğu gibi entegre edilip çıkış özet beyanına bağlanması ve aktarılan limandan tekrar işleme gerek kalmadan sonlandırılması da süreci hızlandırarak transit ticaretin önünü açacak bir düzenleme olacaktır.” “Yüksek maliyetler gözden geçirilmeli” Sektörün bir diğer önemli sorununun yüksek maliyetler olduğuna dikkat çeken Emre Eldener, bu yüksek maliyetlerin içinde yetki belgesi ücretleri, acente ofis kiraları ve intermodal terminallerindeki lokal masrafların yer aldığını söyledi. Özellikle yetki belgesi ücretlerinin çok yüksek olduğunu vurgulayan Eldener, “Örneğin Taşıma İşleri Organizatörlüğü (TİO) Yetki Belgesi almak için 150 bin TL’lik belge ücreti ödemeniz gerekiyor. Ne yazık ki sektörümüzde faaliyet gösteren birçok küçük ve orta ölçekli firma için 150 bin TL çok yüksek bir maliyet. Gelişmiş ülkelerde sadece sembolik

UND, TARİFE DIŞI ENGELLERDEN ŞİKAYETÇİ S

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, sektörün en büyük sıkıntısının yıllardır aşılamayan tarife dışı engeller olduğunu söyledi.

ektöre ilişkin değerlendirmeler yapan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, özellikle rekabeti zorlaştıran, maliyetleri artıran sorunlara dikkat çekti. Uluslararası alanda rekabet eden firmaların çalışmalarının; vize engeli, kota engelli, mod dayatması, gibi yöntemlerle kesildiğini dile getiren Nuhoğlu, “Gümrük kapılarında yaşanan beklemeler de maliyetleri arttırıcı önemli sorunlar arasında sayılabilir” dedi. Türkiye’nin Dünya Bankası tarafından açıklanan Küresel Lojistik Performans Endeksi’ndeki konumunun da gün geçtikçe bozulduğuna dikkat çeken Nuhoğlu, “Küresel Lojistik Performansı Endeksi’nde 2016 yılında 34’üncü sırada bulunan Türkiye, 2018 yılı değerlendirmesinde 13 sıra gerileyerek 47’nci sıraya düşmüştür. Lojistik Performansındaki düşüş, ülkemizde lojistik maliyetlerinin ve dolayısıyla üretim maliyetlerinin artması ile bir yandan iç piyasada enflasyonun olumsuz etkilenmesi, diğer yandan Türk ürünlerinin uluslararası rekabet gücünün zayıflaması anlamına gelmektedir” dedi. Ticaretin Kolaylaştırılması Kurulu bünyesinde lojistik sorunları aşacak eylem planları belirlediklerini anlatan Nuhoğlu, “Başta Ticaret Bakanlığımız olmak üzere devletin bütün kurumları ile ortak çalışıp kısa sürede önemli bir yükseliş yakalayacağımızı biliyor ve buna inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “Boş dönen araç sayısı arttı” Sektörün nasıl bir 2018 yılını geride bırakmaya hazırlandığına da değinen Çetin Nuhoğlu şunları söyledi: “2018 yılı gelecek için oluşturulacak stratejilerin aciliyetini gözler önüne seren bir yıl oldu. Ticaret savaşları ve ekonomi üzerinden ülkeleri disipline etme çabalarının arttığı 2018 yılının olumsuz tablosunda Türkiye de yerini aldı. Türkiye üzerindeki tehditleri bir kenara bırakarak ekonomi üzerinden bir okuma yaparsak, ihracatın hızlı yükselişi, bunun yanında ithalattaki büyümenin aynı oranda gerçekleşmemesinin cari açığa olumlu etkileri oldu. Ancak bu dengesizlik uluslararası taşımacılık yapan firmaların boş dönüş sayılarını artırdı. Boş dönüş oranının yüzde 73’lere kadar çıkması, firmaların maliyetlerini büyük ölçüde yükseltti. Maliyet artışını müşterilerine yansıtmakta zorlanan Mersin özelinde ve diğer illerdeki firmalarımız için yaşamsal bir tehdit

MTSO EK  02  CMYK

noktasına kadar geldi. Lojistik sektörümüzün yaşadığı sorunlar, gümrüklerdeki beklemeler, maliyet artırıcı uygulamalar gibi farklı nedenlerin sonucu oluşan bu durumların kontrol altına alınması, milli firmaların güçlendirilmesi gerekiyor.” “Hedef 2023’te 50 milyar dolarlık hizmet ihracatı” Lojistik sektörünün yalnızca ihracatçıya hizmet etmeyip aynı zamanda kendisinin de hizmet ihracatı yapan bir sektör olduğunu bildiren Çetin Nuhoğlu, Türkiye’de turizmden sonra, 14 milyar dolarlık hizmet ihracatı ile lojistik sektörünün ikinci sırada yer aldığını açıkladı. Hedeflerinin bu rakamı 2023 yılında 50 milyar dolara çıkarmak olduğuna değinen Nuhoğlu, “Hizmet ihracatındaki artış trendine bakıldığında bu hedefi gerçekleştirebilecek bir performansı pekâlâ ortaya koyabiliriz” dedi. Hizmet ihracatını artırmak için kurulan Hizmet İhracatçıları Birliği’ni (HİB) lojistik sektörünün önünü açacak önemli bir gelişme olarak nitelendiren Nuhoğlu, “Toplam hizmet ihracatının yüzde 30’unu gerçekleştiren ve 2023 yılında 50 milyar dolarlık hizmet ihracatını amaçlayan sektörün eli artık çok daha güçlü. Birliğin ana hedefi hizmet ihracatını artırmak. Birlik bunun için firmaların mali gücünü artıracak çalışmalar yaparken, firmaların devlet desteklerinden ve teşviklerinden yararlanması noktasında önemli görev üstlenecek” diye konuştu. Komite’nin sektörün sorunlarını çözmek için çalışmalara başladığını kaydeden Nuhoğlu, Türkiye’nin transit ülke konumunu güçlendirmek, kuruluşların rekabet gücünü artırmak, taşımacılık yapan firmaların Türkiye dışındaki taşımalardan daha fazla pay almasını sağlamak noktasında çalışmalar yapıldığını anlattı. “Mersin’de lojistik merkez kurulması öncelikli hedef” Mersin’e ilişkin değerlendirmeler de yapan Çetin Nuhoğlu, özellikle Lojistik Merkez kurulumuüzerindedurdu.UNDolarakMersin’de Lojistik Merkez kurulumu için yürütülen tüm çalışmaların içinde yer aldıklarını kaydeden Nuhoğlu, “Bilindiği gibi Lojistik Merkez’in önündeki yerel engellerin ortadan kaldırılması biraz zamana yayıldı. Yerel sorunlar çözüldükten sonra maalesef bazı bürokratik engeller de

oluştu. Projenin hayata geçmesiyle, çok uluslu şirketler Mersin’de yer alacak ve bununla beraber transit taşımalardaki sayılarımız artacaktır. Mersin’de bir Lojistik Merkez’in kurulması bizim ve Mersin’de bulunan tüm taraflar için öncelikli hedeftir” dedi. Mersin’in İstanbul’dan sonra önemli bir liman kenti olduğuna da değinen Nuhoğlu, “Mersin Limanı’nın etkin tanıtımı ve liman ücretlerinin iyileştirilmesi de Mersin ihracatına önemli katkılar sunacaktır” değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye’de IRU Akademi onaylı tek merkeziz” UND’nin çalışmalarına da değinen Çetin Nuhoğlu, özellikle eğitime yönelik olan faaliyetleri hakkında bilgi verdi. UND Eğitim Akademisi’nin T.C Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile T.C Milli Eğitim Bakanlığı ve Uluslararası Taşımacılar Birliği (IRU) tarafından yetkilendirilmiş Türkiye’deki İlk IRU Akademi Onaylı Eğitim Merkezi olduğunu açıklayan Nuhoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Gerek Mersin gerekse İstanbul merkezde hem şoförlerimize hem de firma çalışanlarına yönelik eğitimler verilmektedir. Bu eğitimlerin başında ÜDY, ODY, SRC (1, 2, 3, 4) , SRC5 Temel+Tanker, TMGD, IMGD, RID ve AETRTakograf Bilgilendirme eğitimleri gelmektedir. Sektörün talepleri doğrultusunda hem bu eğitimler hem de ücretsiz bilgilendirme seminerleri verilmektedir.”

Çetin Nuhoğlu

UND Yönetim Kurulu Başkanı

bir belge ücreti geçerliyken veya hiç belge ücreti yokken, ülkemizde bir taşıma işleri organizatörü, işletmesini kurabilmek için daha işe başlamadan ilk 5 yıl için 150 bin TL belge ücreti ödemek durumunda kalıyor. Bu durum gözden geçirilmeli” dedi. Hava kargo acente ofislerinin Atatürk Havalimanı ile İstanbul Havalimanı’nda ödemek zorunda kaldıkları kira bedellerinin ise hava kargo acentelerini zorladığına değinen Eldener, Operasyonların bir süre her iki havalimanından da devam edecek olmasının ise kira maliyetini ve personel maliyetini iki katına çıkardığını anlattı. “İntermodal terminallerine baktığımızda ise orada da karşımıza ihracat ve ithalat taşımaları için, 2007 yılında yayınlanan TCDD A.Ş. Gümrüklü Ambarlar Tarifesi çıkıyor” diyen Eldener, bu tarife gereğince konteynerlerin vagondan veya kara vasıtasından ambarlama yerlerine alınması ve istif işlemlerine yönelik ücretlerin halihazırda döviz cinsinden belirlenmesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını anlattı. Aynı hizmetlerin Avrupa’daki terminallerde daha uygun rakamlarla alınmasının mümkün olduğunu dile getiren Eldener, “Söz konusu terminal masraflarının Avrupa Birliği ülkelerindeki gibi daha makul seviyelere çekilmesi, intermodal taşımacılığın ülkemizdeki yaklaşık %1 olan payını artırmak için önemli bir destek olacaktır” ifadelerini kullandı. “Hedefimiz lojistik kültürünü yerleştirmek” UDİKAD’ın çalışmalarına da değinen Emre Eldener, taşımacılıktan lojistiğe dönüş sürecinde ilk gereksinimin ‘lojistik kültürü’ olmasından hareketle dernek olarak bu kültürü yerleştirme adına çalıştıklarını söyledi. Bu noktada yalnızca UTİKAD değil sektör firmalarından sektör STK’larına ilgili bakanlıklardan kurullara, birliklerden kurumlara kadar sektörün tüm paydaşlarına görev düştüğünü belirten Eldener, “Gerek fiziki altyapı ve gerekse de mevzuat altyapısının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi sürecinde söz konusu paydaşlar arasında eşgüdümün, iletişimin ve iş birliğinin sağlanabilmesi önemlidir” dedi. Anı zamanda lojistik faaliyetlerin kapsamının yalnızca taşıma süreci ile sınırlı kalmadığının anlaşılması gerektiğini de kaydeden Eldener, depolama, gümrükleme, paketleme, doküman hazırlama, tedarikçilerle iletişim, elleçleme gibi süreçlerin tümünün lojistik faaliyetlerin bir parçası olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini anlattı. UTİKAD olarak geleceği düşünerek hareket ettiklerini dile getiren Eldener, “Bu konuda geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz Geleceğin Lojistiği Zirvesi’nin altını çizmek gerekir. Düzenlediğimiz zirve ile sektörde büyük ilgi uyandırdık. Endüstri 4.0’ı, Blockchain’i, bilişim ve teknoloji alanındaki gelişmeleri konuştuğumuz zirvemizde geleceğe dair farkındalığımızı da yansıttık. 2019’da zirvemizin ikincisi ile lojistik sektörü temsilcileri, tedarik zinciri yöneticileri, üreticiler, dış ticaret firma temsilcileri gibi pek çok sektörden katılımcıyı buluşturmayı hedefliyoruz” dedi.

Mersin, stratejik depolar için çok uygun Y

eraltı Doğalgaz ve Akaryakıt Depolama Uzmanı, Yüksek Kimya Mühendisi İsmail Ceylan, Mersin ve çevresinin stratejik depolama olarak da adlandırılan yer altı akaryakıt depolaması adına çok uygun fiziki şartlara sahip olduğunu ve yerel yönetimler tarafından mutlaka bu yatırımların desteklenmesi gerektiğini söyledi. Mersin’de 19 adet akaryakıt depolama tesisi bulunduğunu kaydeden İsmail Ceylan, inşa edildiğinde şehir dışında olan bu tesislerin günümüzde mahalle aralarında kaldığını anlatıp depoların birbirlerine çok yakın olması nedeniyle birisinde yaşanabilecek muhtemel bir sıkıntının anında tüm depolara yayılabilme riski taşıdığına dikkat çekti. “Bu depolama tanklarından birisinin yanması ya da sabote edilmesi halinde diğer tankların kurtulma ihtimali yok. Mutlaka sıçrayacaktır ve diğer tanklarda yanma değil patlamalar yaşanacaktır” diyen Ceylan, bu nedenle yalnızca çevre mahallelerin değil, Mersin’in tehdit altında olduğunu anlattı. Kentin stratejik konumu nedeniyle bu alanın korunmasının ayrıca önem taşıdığını vurgulayan Ceylan, sorun yaşandıktan sonra çözüm üretmek yerine, sorun yaşanmadan önce önlem alınmasının önemine dikkat çekti. Çözüm olarak yeraltı depolamasını gösteren Ceylan, bu yöntemin hem yatırım maliyetinin yatırım büyüklüğüne göre 4’te 1 ile 10’da 1 oranlarında daha uygun olduğunu, hem daha güvenli olduğunu hem de daha yüksekkapasitelidepolamaalanıimkanısunduğunuanlattı.Buyatırımsayesindeyerüstündeyeni yatırım alanları açılabileceğine de dikkat çeken Ceylan yeraltı depolama sistemiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Mersin, milli depolama alanı olabilir” “Mersin ve çevresi yeraltı depolaması adına çok uygun fiziki şartlara sahip. Yeraltı depolaması için tuz yatakları, deniz ve suya ihtiyaç var. Bu üç özellik de Mersin’de bulunuyor. Su ile yeraltındaki tuzu çözüyorsunuz, çözülen tuz denize aktarılıyor ve tuzdan açılan boşluklarda da depolama yapıyorsunuz. Çevresel anlamda da projenin yapımını engelleyecek hiçbir olumsuzluk bulunmuyor. Tamamen çevreyle dost bir çalışma. Depolama işleminin yerin 500 – 800 metre altında gerçekleşiyor olması nedeniyle oksijen bulunmuyor ve bu sayede herhangi bir yanma, patlama riski de taşımıyor. Gaz, yalnızca bir boru ile yer üstüne çıkarılıyor. Ayrıca yerin altında çok büyük kapasiteler bulunması nedeniyle Mersin bu yatırımla birlikte akaryakıtta milli depolama alanına dönüşebilir.” Mevcut durumda Adana ve Tarsus’ta yer altı doğalgaz depolamasına yönelik çalışmaların devam ettiğini bildiren Ceylan, bunlardan bir tanesinin ÇED sürecini tamamladığını ve finansman sorununu çözmeye çalıştığını bildirdi. Akaryakıt depolamasının doğalgaz depolamadan çok daha uygun maliyetlerle gerçekleştirilebileceğini vurgulayan Ceylan, “Türkiye akaryakıtta yüzde 95 yurtdışına bağımlı. Fiyatların daha uygun olduğu dönemlerde yapılacak toplu alımlarla maliyetler azaltılabilir. Aynı zamanda yaşanacak herhangi bir siyasi sorunda yüksek depolama kapasitesi sayesinde uzun süre elimizde akaryakıt bulundurabiliriz. Bu nedenle milli depolar önemli” değerlendirmesini yaptı. Aynı zamanda yerüstü tanklarında buharlaşma nedeniyle akaryakıt miktarının azaldığına da değinen Ceylan, bu sorunun yeraltı tanklarında söz konusu olmadığını belirtti. Ülke için 6 ay yetecek kadar akaryakıtın aynı anda depolanmasına olanak sağlanabileceğini dile getiren Ceylan, “Bu sayede mevcut tankların kaldırılmasıyla yer üstünde gerek yatırım yapılması gerekse tarıma açılması adına geniş bir arazi oluşacak. Bu, bizim geliştirdiğimiz bir sistem değil. Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da yani tüm dünyada örnekleri var. Riskli bir çalışma değil. Aksine en güvenli vedüşükmaliyetlidepolamayöntemiVakitkaybedilmedençalışmayapılmalı”ifadelerinikullandı. “Yerel yönetimlerden destek bekliyoruz” Bugüne kadar konuyla ilgili yürütülen çalışmalar hakkında bilgi de veren İsmail Ceylan, şunları söyledi: “Geçtiğimiz yıllarda depolama alanlarının lokasyonlarına, projesine, hacimlere, tüketicilere yönelik çalışmalar yapıldı. Firmaların kapasiteleri belirlendi. Tarsus ile Mersin arasındaki yer altı tuzlarının verileri saptandı. Değişik derinliklerde ve kalınlıklarda tuz katmanları bulunduğu sismik verilerle ortaya kondu. Bunların önümüzdeki süreçte sondajla doğrulamasının yapılması bekleniyor. Bundan sonrasında projenin ana kurgusu hazırlanmalı, etüt bütçesi çıkarılmalı, uygun lokasyonlardasondajlaryapılmalı.Kaçtanekaverna(Kuyu)olacak?100binmetreküpmü300bin metreküp hacimli mi olacak? Sorularının yanıtlarına karar verilmeli. Ardından çevre izinleri alınıp yatırıma hazır hale gelinmeli. Bunların yapımında yerel yönetimlere önemli rol düşüyor.” Geçmiş belediyeler döneminde Çevre ve Enerji Bakanlıkları ile görüşüldüğünü ve dosyaların verildiğini anlatan Ceylan, “Bu yatırım yalnızca Mersin için değil ülke için önemli. Ülke için kazanç sağlayacak bir proje” diye konuştu.


3

9 - 22 Aralık 2018

ÖNCELİĞİMİZ GEÇİŞ ÜCRETLERİNİN KALDIRILMASI verimlilik, kapasite kullanımı ve ihtiyaçlar tespit edilebilecek ve zaman kaybedilmeden gerekli tedbirlerin alınması imkanı doğacaktır” dedi. Turhan sistemin yılsonuna kadar yolcu taşımacılığı için, 2019 yılı sonunda ise eşya taşımacılığı için uygulanmaya başlayacağını bildirdi.

gerektiğini savunduklarını vurguladı. Son yıllarda yapılan toplantılarla önemli gelişmeler sağladıklarını belirten Turhan, “24 ülke ile ikili ve/veya transit taşımalarımız serbestleştirildi. Profesyonel sürücülerden vize aranmaması konusunda da uluslararası platformlarda ciddi bir farkındalık yaratıldı. Önümüzdeki dönemde bu konularda daha güzel haberler alacağımız kanaatindeyim” diye konuştu.

“Teknolojik altyapı güçleniyor” Diğer önemli bir yenilik olarak taşımacıların Bakanlıkla ilgili her türlü işlemi e-devlet yoluyla gerçekleştirebilmelerine imkan sağlanacak olmasını gösteren Turhan, “Yetki belgesi işlemleri, taşıt ilave işlemleri, güzergah ilave işlemleri, zaman ve fiyat tarifelerine ilişkin işlemler gibi bir çok işlem, 7/24 e-devlet portalı üzerinden zaman ve mekan kısıtlaması olmaksızın yapılabilecektir” diye konuştu. Söz konusu bilgilerin elektronik olarak takip edilmesi ve daha sonra raporlanmasıyla taşımaların disiplin altına alınacağını vurgulayan Bakan Turhan, böylece arz/talep dengesinin kurulup verimsiz taşımacılıkla sektörün ihtiyacından fazla taşıtın sektöre girmesinin önüne geçilebileceğini anlattı. Yine taşınan tüm yolcuların bilgilerinin güvenlik birimleriyle paylaşılması suretiyle, asayişe yardımcı olunabileceğini anlatan Turhan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca, taşınan yolcu, eşya ve kargo bilgilerinin kayıt altına alınmasıyla elde edilen gelirin takibi ve vergilendirmesinde, bu verilerden yararlanılması imkanı doğabilecektir. Ekonomik olarak bir diğer katkısı da, verimli bir taşımacılık sisteminin kurulması suretiyle, dolaşımda bulunan taşıt sayısının azaltılabileceği, dolayısıyla taşıma maliyetlerinin düşürülmesine katkı sağlanabilecektir.”

“Sektör kayıt altına alınıyor” Sektörü geliştirmeye yönelik atılan adımlara da değinen Bakan Mehmet Cahit Turhan, ilk olarak Ulaştırma Elektronik Takip ve Denetim Sistemi (UETDS) üzerinde durdu. Bugüne kadar, karayolunda seyahat eden yolcu veya taşınan yüklere ilişkin herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını kaydeden Turhan, “Bir anlamda eşya ve kargo taşımacılığıyla ilgili olarak; ülkemizde günlük ne kadar eşya ve kargo taşındığı, taşınan eşya ve kargoların nerden nereye taşındığı, hangi güzergahların sıklıkla kullanıldığı, ortalama ağırlıkları, kullanılan taşıtın cinsine kadar sayamadığımız bir çok veriye sıhhatli olarak erişim mümkün değildi” dedi. Bu yıl yayımlanan yeni Karayolu Taşıma Yönetmeliğiyle U-ETDS’nin yasal altyapısının oluşturulduğunu bildiren Turhan, bu sayede bugüne kadar erişilemeyen tüm bilgilere anlık olarak ulaşımın mümkün hale geleceğini anlattı. Bu sayede karayolu taşımacılığının, kapsamlı şekilde kayıt altına alınabileceğini ifade eden Turhan, “Yeni sistemle, taşımacılık sektörüne ilişkin arz/talep dengesi,

“Akıllı ulaşım sistemlerine önem veriyoruz” Lojistiğin giderek daha fazla önem kazanan ayağının bilişim teknolojileri olduğunu da vurgulayan Bakan Mehmet Cahit Turhan, bilgi teknolojilerine ve akıllı ulaşım sistemlerine verdikleri öneme değindi. Bu alanda birçok örnek uygulamaya imza attıklarını belirten Turhan, uluslararası taşımacılık anlamında Türkiye’nin pilot proje olarak e-Tır’ı uygulayan ilk ülke olduğunu hatırlattı. E-CMR ve elektronik geçiş belgesi için de bazı ülkeler ile görüşmelerin sürdüğünü dile getiren Turhan, “Özellikle elektronik geçiş belgeleri konusunda en somut çalışmaları yapan ülkeyiz” dedi. Dünyada otonom taşıtlar konusunda önemli gelişmeler olduğunu, drone teknolojisinin her geçen gün geliştiğini ifade eden Turhan, “Sanayi 4.0’ın daha sık konuşulduğu günümüzde, özellikle lojistik sektörünün geleceği bilişim teknolojileri ile yeniden şekillenecek. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak, lojistik üstünlüğümüzü sürdürebilmemiz için teknolojik altyapımızı da geleceğe hazırlıyoruz” diye konuştu.

Mehmet Cahit Turhan

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı

Ü

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, lojistik sektörünün gelişimi adına Bakanlıkça yürütülen çalışmalar hakkında bilgi vererek, sektörün rekabetçi yapısının güçlenmesi adına atılan adımları anlattı.

retim maliyetlerinin birbirine yaklaştığı günümüzde şirketlerin rekabeti lojistik maliyetler üzerinden yürüttüğünü hatırlatan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Türk firmalarının rekabet gücünü artırmak adına uluslararası taşımacılıkta özelikle ayrımcılık yaratan geçiş ücretlerinin kaldırılmasını temel öncelik olarak belirlediklerini söyledi. Macaristan’ı örnek gösteren Turhan, bu ülke ile yakalanan başarıyı diğer AB ülkelerinde de devam ettirmek istediklerini anlattı. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ABAD) 19 Ekim 2017 tarihinde açıkladığı kararı hatırlatan Turhan şunları söyledi: “Buna göre Türkiye’de kayıtlı ağır yük araçları sahiplerinden Macaristan topraklarını transit geçişlerinde alınan motorlu taşıtlar vergisinin, geçiş ücreti alınmasının anlaşmalara aykırı olduğuna karar verilmiş, bu ücretlerin gümrük vergisi ile eş etkili vergi anlamına geldiği teyit edilerek, bu ücretlerin alınamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu karar sonrası Macaristan, ücretli geçiş belgesi uygulamasına son vermiştir. Taşımacılarımızın halen geçiş ücreti ödediği başka AB ülkeleri mevcut. Bu ülkelerin de geçiş ücretlerini kaldırması için gerek AB gerekse ilgili ülkeler nezdinde girişimlerimiz devam ediyor.” Geçiş ücretleri dışında geçiş belgesi kotaları ve sürücü vizelerinin de doğrudan lojistik maliyetleri arttıran unsurlar olduğuna değinen Bakan Turhan, Bakanlık olarak eşit rekabet şartlarında ikili ve transit taşımaların serbestleştirilmesini, profesyonel sürücülerden de vize aranmaması

U

laştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan, Mersin’e yapılan yatırımlara da değindi. Hükümet olarak Mersin için, Türkiye için yatırım yapmaya, proje üretmeye devam ettiklerini kaydeden Turhan, “Geleceğin Mersin’ini, geleceğin Türkiye’sini planlamaya devam ediyoruz. Ülkemize yönelik her türlü engellemeye rağmen geleceğin yatırımdan geçtiğini bilerek bundan sonra da devam edeceğiz” dedi. Mersin’in, tarihin en eski çağlarından beri önemli bir ticaret merkezi ve liman kenti olduğunu ifade eden Turhan, “Bizim için de bu şehre hizmet etmek, boynumuzun borcudur” ifadelerini kullandı. Mersin’in yolların kesiştiği bir kavşak il olduğunu anlatan Turhan, denizyolları, demiryolları, karayolları, hava yollarının hepsinin Mersin’e çıktığını söyledi. Mersin’i ‘ulusal ve uluslararası ticaretin kalbi’ olarak nitelendiren Turhan, “Türk ekonomisinin 1980 yıllarından itibaren dışarı açılmasında en büyük rolü üstlenen şehrimiz. Bu nedenle her geçen gün trafik talebi daha da artıyor. İşte bu nedenle limanların, sanayi bölgelerinin merkezinde yer alan ve ticaret yolu haline gelen Mersin’in 16 yıldır tüm yollarını açıyoruz” dedi. Turhan Mersin’e yapılan yatırımları şöyle anlattı: “79 yılda 279 kilometre bölünmüş yol yapılan Mersin’i bölünmüş yol uzunluğunu sadece 16 yılda 510 kilometreye çıkardık. Mersin’in toplam yol ağının üçte birlik kısmını bitümlü sıcak asfalt ile kapladık. Mersin’e 9 tanesi çift köprü olmak üzere toplam 32 köprü yaptık. Biz geldiğimizde bırakın komşu vilayetleri Mersin’in kendi ilçelerine bile ulaşımında büyük sorunlar vardı. Mersin’i; Karaman’a, Konya’ya, Pozantı Otoyolunu bitirerek, Ankara’ya bağladık. Ankara-Mersin arası artık 4 saat. Mersin-Adana Yolunu, BSK Bölünmüş Yol yaptık. Akdeniz Oyunları Stadyumu otoyol bağlantı yollarını BSK Bölünmüş yol haline getirdik. 13 kilometrelik Mut Şehir Geçişi, BSK Bölünmüş Yol yapıldı. 41 kilometrelik Mersin - Erdemli Yolu, BSK Bölünmüş Yol olarak tamamlandı. Akdeniz Sahil Yolu ile Akdeniz’i birbirine bağlıyoruz. Bu kapsamda 227 kilometrelik Erdemli-Silifke-Taşucu- Antalya yolunun 194 kilometresini bölünmüş hale getirdik. Bu yol içerisinde ayrıca 13 köprü ve 1 viyadüğü de hizmete açtık. 2 yıl içerisinde de geri kalan kesimi bitirmiş olacağız. Bu yol tek başına 5 milyar 250 milyon liralık yatırımla yapılıyor. Mersin’i Ankara’ya en kısa yoldan bağlayacak 112 kilometrelik Silifke – Mut Yolu’nun da 58,5 kilometresini tamamladık. 2 yıl içerisinde de 8 tünel ve 9 viyadük ile birlikte geri kalan kesimi de tamammış olacağız. Mersin için önemli bir yol olan Tarsus - Çamlıyayla Yolu’nun da standartlarını yükseltmek için çalışmalarımıza başladık. 130 milyon lira yatırım yapıyoruz. 2019 yılı içerisinde de projenin tamamını hizmete vermiş olacağız. “Mersin OSB Otoyol bağlantısı 2019 sonunda tamamlanacak”

Mersin’i ulaşım ve lojistik alanında daha üst seviyelere taşımak için Mersin ile Adana arasında köprülü kavşaklara, hemzemin kavşaklara ve bazı köprülerin genişletilmesine ihtiyacımız vardı. Bu kapsamda başlayan Mersin OSB Otoyol Bağlantısı çalışmalarımızı da 2019 yılı sonuna kadar tamamlamış olacağız. Demiryoluna önemli yatırımlar gerçekleştirildi

Elbette Mersin’in sadece karayollarını yapmıyoruz. Mersin gelişecekse tüm ulaşım modlarıyla birlikte gelişecek. Adana-Mersin demiryolu uzunluğu 67 kilometre. Biz gelene kadar buranın bırakın yenilemesini. adam akıllı bakımı bile yoktu. Hem yolu yeniledik hem de yeni tren seferleri koyduk. Seyahat süresini 70 dakikadan 45 dakikaya düşürdük. Şimdi de bu hatta 3 ve 4’üncü hatları da yaparak hızlı trene uygun hale getiriyoruz. 686 milyon lira yatırımla başlattığımız bu projeyi de gelecek yıl içinde bitirmeyi planlıyoruz. Bu hat kuzeyde Karaman üzerinden İstanbul, Ankara ve Konya Yüksek Hızlı Hatlarına, batısında ise Adana-Osmaniye ve Gaziantep illerine hızlı tren hatlarına bağlanacak. Konya-Karaman ve Adana-Gaziantep hatlarının inşasına başladık. Yine Yenice’ye, sadece Çukurova Bölgesi’nin değil Türkiye’nin en büyük Lojistik Merkezlerinden birini yapıyoruz. Bu merkez ile Türkiye Lojistik Sektörüne 896 bin ton taşıma kapasitesi sağlayacak ve ülkemize 507 bin m² lojistik alan kazandırıyoruz. İlk etabını tamamladık, ikinci etabın da inşasını tamamladık, yakın zamanda hizmete vermiş olacağız.”

2019’A UMUTLA BAKMAK İSTİYORUZ MERSİN SERBEST BÖLGE Türkiye lojistik sektörü için bir fırsat olacağını ve önümüzdeki yıl transite konu ürün taşımacılıKENTE KATKILARINI SÜRDÜRÜYOR ğının yaklaşık yüzde 30 büyümesini beklediğini

Edvar Mum

MESBAŞ Genel Müdürü

M

ersin Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş (MESBAŞ) Genel Müdürü Edvar Mum, bölgenin kent lojistiğine katkılarına değinip, “2019 yılında üretim kapasitesinin artırılmasının yanı sıra mevcut kapalı ve açık alanların tam kapasite ile kullanıma sunulması, paralelinde yapılan işlemlerle oluşan hizmet talepleri sayesinde lojistik sektörüne desteklerin artırılmasını hedeflediklerini söyledi. Genel Müdür Mum,MESBAŞolarakbölgedekifirmalaraaltyapıdestekleri,bakımveonarım yanında genel limancılık hizmetleri, depolardatahmiltahliyegibihizmetler, tartı hizmeti, depo kiralama hizmeti, açık stok saha kiralama gibi hizmetler yürüttüklerini bildirdi. Bölgede 3’üncü şahıslaraverilmeküzere125binmetrekare kuru yük depolama alanı, 15 bin metrekare soğutulmuş mal depolama alanı, 5 bin metrekare açık stok alanı, 75 bin metreküp sıvı mal depolama tankı bulunduğunu kaydeden Mum, “Bu rakamlar Mersin içindeki depolama imkanlarıyla karşılaştırıldığında il kapasitesinin kuru yük depolamada yüzde 75’i, soğutulmuş mal depolamada ise yüzde 68’i kadar bir kapasite oluşturduğumuz söylenebilir” dedi. “İyi bir yılı geride bırakmaya hazırlanıyoruz” Ticaret faaliyetlerini geliştirmek adına kurulan Mersin Serbest Bölge’de üretim faaliyetlerine de imkan tanınarak sınai işlemler ve paralelinde istihdamın artmasına imkan tanın-

MTSO EK  03  CMYK

aktardı. Irak’ta petrol fiyatlarının çok düşük olmasından kaynaklanan sorunların devam ettiğine de değinen Açıkgöz, Irak’ın huzura erse bile mal alacak ve yatırım yapacak parasının olmadığını belirtti. Irak’ın Türkiye açısından önemine dikkat çeken Açıkgöz, “Irak’ın bütün alt yapısını Türkiye yapabilmeli. Bizler de taşıyabilmeli ya da depolama işlemlerini gerçekleştirebilmeyiz. Gerek Türk malı olsun, gerekse başka ülkelerden gelen transit ürünlerin tamamı bizim üzerimizden gideceği için mutlaka ama mutlaka bizim de ticarette bir payımız olur. Bunların sonuçlarını da belki önümüzdeki yıl görebiliriz” dedi.

ticaret hacmi gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede, 2017 yılının aynı döneminde gerçekleştirilen 2,4 milyon dolar işlem hacmine göre yüzde 4 artış sağlanmıştır. Mersin Serbest Bölgesi’nde 1988 yılından bugüne kadar gerçekleşen ticaret hacmi toplamı ise 62 milyar doları aşmış bulunmaktadır. Ticaret hacminin yüzde 65’ini sanayi ürünleri, yüzde 35’ini tarım ürünleri oluşturur.

dığını belirten Mum, bugün Bölgede tüm sektörlerde 299’u yerli toplam 433 firmanın faaliyet gösterdiğini anlattı. Bölgeden 112 değişik ülke ile 682 değişik malın ticaretinin yapıldığını bildiren Mum, “Bu rakamlar, Mersin Serbest Bölgesi’nin dünya ülkeleri ile ticaretinde çok yönlü etkinliğini göstermektedir” dedi. Üretim faaliyetleri için sağlanan %100 gelir ve kurumlar vergisiistisnasıilekaliteliişgücütemininin mümkün olması nedeniyle bölgedeki tüm sektörlerin gelişim gösterebildiğine dikkat çeken Mum, “Bu çerçevede başta hazır giyim olmak üzere ambalaj malzemeleri, hijyen pamuk ürünleri, çelik boru, medikal malzemeler ve gıda ürünleri üretimi gerçekleştirilmektedir” diye konuştu. Yükselen bir ivme ile çalışmaların devam ettiğini, 2018’de de iyi bir yılı geride bırakmaya hazırlandıklarını kaydeden Mum, şu bilgileri verdi: “2008 yılında 97 firmaya üretim ruhsatı verişmişken bu sayı 2017’de 195’e ve 2018 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla 207’ye yükselmiştir. Bu sayede Mersin Serbest Bölgesi’nde 2008 yılında 6 bin 855 kişiye doğrudan istihdam sağlanırken 2017 yılında 8 bin 372 kişi ve 2018 yılı Ekim sonu itibarıyla 10 bin 467 kişiye doğrudan istihdam sağlanmıştır. Dolayısıyla bir önceki yıla göre istihdamda %20 artmıştır. Bu rakamlar Mersin Serbest Bölgesi’nin üretim kapasitesinin de arttığını göstermektedir. Mersin Serbest Bölgesi’nde 2018 yılının ilk 10 ayında 2,5 milyar dolar

“Bölgenin sınırlarının genişlemesi, kent ekonomisi adına önemli” Mersin Serbest Bölgesi’nin, kurulduğu günden bu yana sürekli bir gelişim ve büyüme kaydettiğini vurgulayan Edvar Mum, Bölgenin 1997 yılından itibaren 776 dönümlük alanda tam doluluğa ulaşarak alan genişleme çalışmalarına başladığını söyledi. Bu kapsamda yapılan çalışmalarda serbest bölge alanının ilk aşamada 10 dönüm ve ikinci aşamada 50 dönüm genişletildiğini kaydeden Mum, toplamda 836 dönüm alana ulaşıldığını ifade etti. Ancak bölgenin uzun yıllardan bu yana tam doluluğa ulaşmış olması nedeniyle yeni yatırım binaları yapılamadığını dile getiren Mum, şu değerlendirmeyi yaptı: “Mevcut kapalı alanlarının mümkün olduğunca tam kapasite ile kullanımı sağlanmaktadır. Mersin Serbest Bölgesi’nin gelişiminin, ticaretin, üretimin ve istihdamın artırılması ile ekonomiye doğrudan ve dolaylı katkılarının devam ettirilmesi için, mevcut alanın tamamının yatırımcılara tahsis edilmiş olması sebebiyle, serbest bölgenin doğusundaki 334 dönümlük alanındaSerbestBölge’ninsınırlarıiçerisine alınması konusunda görüşmeler yapılmaktadır. Bölgenin sınırlarının genişletilmesi halinde mevcut kapasitenin yanı sıra 2 bin kişilik ilâve istihdam ve yıllık 1 milyar dolar ilâve ticaret hacmi gerçekleştirilmesi söz konusu olacaktır.”

“Karlılığımız azalıyor”

Mustafa Açıkgöz

MEGAD Başkanı ve UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi

M

ersin Gümrüklü Antrepocular Derneği (MEGAD) Başkanı ve UND Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Mustafa Açıkgöz, lojistik sektöründe gelecek yılın ikinci yarısında gözle görülebilir artılar yaşanabileceğini belirterek, “2019’a umutla bakmak istiyoruz” dedi. Geçen yıla göre antrepoların doluluk oranlarında herhangi bir artış yaşanmadığını, mevcut ortalamayı koruduklarını aktaran Açıkgöz, dolulukların artmama sebebi olarak da döviz kurlarındaki aşırı yükselmeye bağlı ithalatın ve transit malların azalmasını gösterdi. MEGAD’ı hem sektörün tek ses olması hem de sektörün kamu ile istişaresini, üniversitelerle olan ilişkilerini bir elden yürütebilmesi için 5 yıl önce kurduklarını anlatan Açıkgöz, “Lojistiğin temel taşlarından biri uluslararası taşımacılık diğeri de antrepoculuktur. Çok taşları var ama bunlar lojistiği tamamlayan ana unsurlardır. Lojistiği iyi yönetebilirseniz diğer sektörlere de katkılarınız olur” dedi.

“Transite konu ürün taşımasında yüzde 30 büyüme bekleniyor”

Sektöre ilişkin değerlendirme yapan Açıkgöz, ilk olarak transit ticarete değindi. Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konumu ve ABD’nin aralarında İran’ın da bulunduğu çeşitli ülkelere uyguladığı ambargoyu hatırlatan Açıkgöz, bu durumun

Transit taşımalarda bazı ürünlerin antrepolara konulmasına 2014 yılında getirilen yasakların hala devam etiğini kaydeden Açıkgöz, tavuk gibi bazı ürünlerde bu yasağın kaldırıldığını ancak tütün ve tütün mamulleri, alkollü içecekler gibi ürünlerde devam ettiğini bildirdi. Açıkgöz, “Dünyada ekonomik krizler arttıkça herkes kendi maliyet tasarrufunun peşine düşer. Bizler de ekonomik sıkıntılarda belirlediğimiz fiyatta duramıyoruz. Müşterileri kaybetmemek için taleplerini yerine getiriyoruz. Karlılığımız azalıyor. Bu yıl da yüzde 30 - 40 arasında karlılıklarımızda azalma oldu” dedi. Sorunların yanı sıra iyi şeylerin olduğunu da belirten Açıkgöz, özellikle 2019 yılı içinde Suriye ve Irak’ta gerçekleşecek iyileşmelerin doğrudan Türkiye’ye yansıyacağını bildirdi. Bu açıdan 2019 yılına sektörün umutla baktığına değinen Açıkgöz, hem antrepoculuğun hem de uluslararası taşımacılığın kötü gidişatının sona ereceğine inandığını söyledi. Açıkgöz, burada yine dünyanın içinde bulunduğu durumun göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Bir şeyleri eleştirirken, mevcuttaki koşulları düşünerek eleştirmek gerektiğini vurgulayan Açıkgöz, “Dünyada ekonomik savaşlar yapılırken, dengeler bozulurken, dünyanın göz bebeği ülkelerden biri olan Türkiye’de hiçbir sorun olmamasını beklemek çok da doğru değil. Bu sorunların içerisinde Türkiye’de de sorunların olabileceğini kabul edip buna göre önceden pozisyon almak gerekiyor. Ateş çemberinin ortasındayız. Bu olaylar bizleri de ister istemez etkiliyor” diye konuştu.


4

9 - 22 Aralık 2018

GÜMRÜK LABORATUVARI 1/1000’LİK İLÇE PLANINI BEKLİYOR

Fikret Erol

Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü

O

Mersin’de gümrük hizmeti veren firmaların uzun zamandır beklediği laboratuvar yatırımı 1/1000’lik ilçe planını bekliyor. Laboratuvar için gerekli arsanın alındığını kaydeden Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Fikret Erol, planın onaylanmasının ardından yeni laboratuvar binasının yapımı için çalışmaya başlayacaklarını söyledi.

rta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü Fikret Erol, Mersin’de 2018 yılında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi vererek 2019 yılına dair planları anlattı. Çalışmalarını Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine paralel sürdürdüklerini dile getiren Erol, “Bu hedefler doğrultusunda coğrafyamızın mal ve hizmet üretim ve ticaret üssü haline gelme hedefini gerçekleştirebilecek kapasite ve imkana sahip bir Bölge Müdürlüğü olma hedefinde emin adımlarla ilerlemekteyiz” dedi. Bölge Müdürlüğü olarak gerek Ticaret Bakanlığı ile gerek işletici kuruluşlarla gerekse de sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli istişare halinde kalarak önceliği her-

hangi bir sorun oluşmamasına verdiklerini dile getiren Erol, karşılaşılan sorunların ise en kısa sürede çözülmesi için her türlü adımı attıklarını anlattı. İyi bir yılı geride bırakmaya hazırlandıklarına ve bu dönemde hizmet alan firmaları rahatlatmak adına bir takım yatırımlar ve iyi uygulamalar gerçekleştirdiklerine değinen Erol, yıl içinde yapılan çalışmaları şöyle özetledi: “Yıl içinde konteynerlerin limanımızda kontrol için bekleme sürelerini azaltmak için X-Ray sayısını 3’e çıkarttık. Böylece iş ve işlemlerin aksamasının önüne geçip risk grubundaki eşyalar için daha etkin bir güvenlik sistemi oluşturduk. Yine konteynerlerin takibini kolay-

MERSİN LİMANI, KONTEYNER İŞLEM HACMİYLE İLK SIRAYA YÜKSELDİ

laştırmak, tüm işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesini sağlamak ve işlem süreçlerini kısaltmak için Konteyner ve Liman Takip Programı’nı devreye aldık. Gümrük muayene alanlarında revizyona giderek etkin bir muayene ve denetim alanı oluşturduk. Muayene ve gözetim memurlarının aynı binada bulunmasını sağlayarak iş akış süreçlerini kısalttık. Yine Limanımızda devreye alınan Liman Tek Pencere Sistemi ile acente hizmetlerinin kolaylaşması ve sürecin kısaltılmasını sağladık. Aynı liman sahası içerisinde bulunan 2 Gümrük Müdürlüğümüzden biri olan Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğümüzün kapatılmasını sağlayarak tüm işlemlerin Mersin Gümrük Müdürlüğü’nde yerine getirilmesi, böylece mükelleflerimizin maddi-manevi rahatlaması ve iş süreçlerinin kısaltılmasını sağladık. Bunların yanında Serbest Bölge ile Mersin Limanı arasında bulunan koridor kapının daha işlevsel hale getirilip, Konteynerlerin basitleştirilmiş mevzuat uygulamaları ile birlikte geçişlerini kolaylaştırdık.” “Ülke kalkınmasında aktif rol oynuyoruz” Dış ticaret politikalarının uygulayıcısı konumunda olan gümrük teşkilatının gerçekleştirdiği faaliyetlerle ülke kalkınmasında aktif rol oynadığını vurgulayan Fikret Erol, “Uluslararası iş dünyasının sürekli değişen ve gelişen ortamı, artan dış ticaret hacmi çağdaş ve dinamik olmamızı gerekli kılmaktadır.2018yılında dünyada yaşanan trendlere ve gelişen teknolojilere uyum içerisinde modern ve çağdaş bir anlayışla hizmet sunmaya gayret ettik” dedi. Bu anlayışla iş ve işlem süreçlerini iyileştirip kısaltmaya gayret ettiklerini dile getiren Erol, bilgi üreten, uzmanlık esasına dayalı, değişime ve gelişime açık yüksek nitelikli insan kaynağı ile çağdaş ve dinamik bir yapı oluşturduklarını anlattı. “ Mersin ihracatının ise geçen yıla göre %20’ye yakın arttığını bildiren Erol şu bilgileri verdi: “Diğer taraftan kaçakçılık ve yolsuzlukla mücadelede önemli bir misyona sahip olan Teşkilatımız aynı zamanda ithali yasak, düşük kaliteli ve insan sağlığına zararlı eşyaların ülkeye girmesini engelleyerek, kaçakçılık ve yol-

suzluktan elde edilen haksız kazançların gelir dağılımı üzerindeki adaleti bozucu etkisinin ortadan kaldırılmasında önemli bir mesafe almıştır. Bu ilkelerden hareketle bölgemizde de kaçakçılığa karşı önemli bir mücadele verilmiş olup, Kasım ayı sonuna kadar el konulan kaçak eşya tutarı 335 milyon TL olup, bunun 219 milyon TL’si uyuşturucu madde yakalamasıdır.” Gelecek yıl da alt ve üst yapı yatırımları ile personel eğitimlerine devam edileceğine işaret eden Erol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki yıl da yasal ticaretle ilgili işlemleri basitleştiren, kolaylaştıran, her türlü maliyeti düşüren, kendisini mükellef ve yolcu yerine koyarak değerlendiren, takdir yetkisini vatandaş lehine kullanan, yasadışı ticaretle ilgili her türlü tedbiri alan bir gümrük idaresi olarak çalışmaya devam edilecektir.” “İlimiz modern bir laboratuvar binası kazanacak” Konuşmasının sonunda Gümrük Laboratuvarı yatırımına da değinen Fikret Erol, mevcut durumda Müdürlük binası üst katında verdikleri hizmeti önümüzdeki süreçte bağımsız bir binada gerçekleştireceklerini açıkladı. Yeni teknolojik gelişmelere paralel alınan makinelerle Müdürlük binasına sığamaz duruma geldiklerini kaydeden Erol, “Bunun üzerine Tarsus’ta bulunan Bakanlığımıza ait arsa üzerinde yeni bir laboratuvar binası yapımı düşünülmüş, ancak Mersin’de bulunan mükelleflerimizin talebi doğrultusunda bu projeden vazgeçilmiştir” hatırlatmasını yaptı. Ardından Mersin firmalarına daha yakın olabilmek adına limanın hemen karşısında yer alan TRT binasının arkasındaki arsayı satın aldıklarını açıklayan Erol, laboratuvar binasının buraya yapılmasına karar verildiğini bildirdi. Şuan 1/1000ilçe planın inceleme ve onay aşamasının devam ettiğini açıklayan Erol, planın onaylanmasının ardından yeni binanın yapımı için çalışmaları hızlandıracaklarını, böylece kente modern bir laboratuvar binası kazandırmış olacaklarını söyledi. 2018 yılında olduğu gibi 2019 yılında da kent ticaretinin gelişmesi için sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları ve reel sektörle iletişim ve etkileşimi en üst seviyede tutacaklarını vurgulayan Erol, sözlerini, “Herkes rahat olsun modern ve çağdaş anlayışla hizmet sunumumuza devam edeceğiz. Bu husustan hiçbir şekilde tavizimiz olmayacak ve hiçbir şeyin hızımızı kesmesine müsaade etmeyeceğiz” diye tamamladı.

3 YENİ GÜMRÜK KAPISI TAMAMLANMA AŞAMASINDA

M. Arif Parmaksız

Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş. (GTİ) Yönetim Kurulu Başkanı

G Johan Van Daele MIP Genel Müdürü

M

IP, yılın ilk dokuz ayında 1 milyon 236 bin TEU konteyner elleçleyerek yeni bir rekora imza attı. MIP böylece, Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olarak birinci sıraya yükseldi. MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, bu başarıda 2016 yılında hizmete sunulan EMH 1 Terminali’nin büyük rol oynadığını belirterek önümüzdeki beş yıl içinde 450 milyon dolarlık yatırımın da limana kazandırılacağını ifade etti. Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP), yılın ilk 9 ayında büyük bir başarıya imza atarak, konteyner işlem hacmiyle Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olarak birinci sıraya yerleşti. Konuyla ilgili değerlendirme yapan MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, elde edilen başarı ile ilgili olarak şunları söyledi: “Mersin Limanı’nda ilk 9 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artışla 1 milyon 236 bin TEU konteyner elleçlendi. Bu, MIP tarihinde aynı zamanda yeni bir rekordur. Kaydedilen başarıda 2016 yılında hizmete sunduğumuz EMH 1 Terminali büyük rol oynadı. Önümüzdeki beş yıl içinde profesyonel hizmetimizi daha da geliştirmek ve bölgedeki liman kullanıcılarının beklentilerini en üst standartlarda karşılayabilmek için 450 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyoruz. Türkiye’nin potansiyeline ve hinterlandın gelişimine duyduğumuz güvenle yeni yatırımlarımıza aralıksız devam ediyoruz. MIP’nin bölge deniz taşımacılığının merkezi konumunu koruması için, liman tesislerini global ölçekte inşa edilen 20 bin TEU ve üstü kapasiteli gemilere hizmet verebilecek seviyeye yükseltmek üzere hazırlıklarımıza başladık.” “Yatırımlar devam ediyor”

Bu yıl operasyonel verimliliği arttırmak amacıyla 1 adet rıhtım vinci, 5 adet saha vinci, 3 adet reach stacker ve 3 adet boş konteyner istif makinesi yatırımı yaparak operasyona kazandırdıklarını belirten Van Daele, “Ekipman yatırımlarımız yanında genişleme yatırımlarımız da devam ediyor. 2016 yılının Ağustos ayında hizmete sunulan EMH Terminali’nin 1. aşamasıyla kapasitemiz 1,8 milyon TEU’dan 2,6 milyon TEU’ya çıktı. MIP, bu sayede 15 metre drafta (su derinliği) sahip mega gemileri ağırlayabiliyor” diye konuştu. MIP’nin, Doğu Akdeniz’in lider limanı olma konumunu korumak ve daha da güçlendirmek için çalıştıklarını vurgulayan Van Daele, şu bilgileri verdi: “MIP olarak bu hızlı gelişimin paralelinde dünya ligindeki rekabet gücümüzü artıracak, ihracatçı ve ithalatçılarımıza zaman ve maliyet avantajı sağlayacak inovatif projeler geliş-

MTSO EK  04  CMYK

tirmeye devam ediyoruz. Bu anlamda en önemli gelişmelerden biri, ithalat ve ihracatta bekleme sürelerini kısaltacak Gümrük Entegrasyonu’nun sağlanması oldu. Pilot liman seçilerek ilk kez MIP’de hayata geçirilen ‘Konteyner ve Liman Takip Sistemi’ sayesinde Gümrük İdaresi Sistemi ile MIP Terminali İşletim Sistemi entegre edildi. Böylece gümrük denetimlerinin etkinliği arttı, limana gelen-giden konteynerlerin, liman içi hareketleri dahil olmak üzere etkin bir şekilde izlenmesi ve sağlıklı istatistik üretilmesi mümkün hale geldi. Bunun yanı sıra ihracattaki muayene süreçlerinin kısaltılması amacıyla yaptığımız ‘Konteyner Tarama’ yatırımının da operasyona son derece olumlu yansımaları oldu. “Mersin Limanı dünya ticaretinde önemli bir oyuncu”

Mersin Limanı’nın, dünya ticaretinin rekabetçi pazarında önemli bir oyuncu olduğuna dikkat çeken Van Daele, ardından hedeflerini anlattı. Tüm paydaşların desteğiyle limana en doğru yatırımları yapmayı amaçladıklarını kaydeden Van Daele sözlerini şöyle tamamladı: “Stratejik konumumuzun avantajını limanımız, bölgemiz ve hinterlandımız için kalıcı bir varlığa dönüştürmek yatırımlarla mümkündür ve sürekli gelişmekte olan bir pazarda yatırım kesinlikle gereklidir. Ancak bu sayede Mersin’in, ‘Doğu Akdeniz’in önde gelen limanı’ olma hedefine ulaşmasını sağlayabiliriz.” Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.

A

kfen Holding ve PSA International ortaklığında kurulan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği AŞ (MIP) 11 Mayıs 2007 tarihinde TCDD Mersin Liman İşletmesini 36 yıl süreyle devralmıştır. 2017 yılında hissedarları arasına Avustralyalı Fon Şirketi IFM’in katıldığı Mersin Uluslararası Limanı (MIP), Ankara, Gaziantep, Kayseri, Kahramanmaraş, Konya gibi Türkiye’nin sanayileşmiş kentleri ile Suriye, Irak ve İran gibi sınır komşusu olan ülkelere, demiryolu ve karayoluyla bağlıdır. Orta Doğu ve Karadeniz’le olan aktarma ve hinterlant bağlantılarıyla, Akdeniz Bölgesindeki ana konteyner limanlarından biridir. Geniş hinterlandı, kolay ulaşım imkânları ve yetişmiş insan kaynaklarıyla Türkiye’nin ihracat & ithalat hacminin önemli bir kısmını karşılamaktadır. MIP, yıllık elleçlenen toplam yük miktarıyla ve mevcut geri sahasıyla Türkiye’nin en büyük limanıdır.

ümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş (GTİ) Yönetim Kurulu Başkanı M. Arif Parmaksız,gümrük kapılarındaki modernizasyon çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğini, 2019 yılı başında 3 gümrük kapısında daha çalışmaları tamamlayacaklarını bildirdi. Faaliyete başladıkları 2005 yılından bu yana Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve 137 Oda ve Borsa’nın ortaklığında Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde sınır kapılarını modernize ettiklerini bildiren M. Arif Parmaksız, bugüne kadar Habur, Cilvegözü, Sarp, Hamzabeyli, Kapıkule, Nusaybin, Dilucu, Çıldır-Aktaş ve Esendere sınır kapıları ile Muratbey Gümrük Müdürlüğü’nün modernizasyonunu tamamladıklarını açıkladı. Bu sayede sınır kapılarında saatler süren beklemelerin dakikalara indiğini dile getiren Parmaksız, “Araç ve yolcu geçiş süreleri dört kat hızlanmış olup, yılda 5 milyon araca ve 17 milyonun üzerinde yolcuya hizmet verilmektedir” dedi. Temel hedeflerinin gümrük kapılarında trafik akışının rahatlatılması ve hızlandırılması, gümrük işlem sürelerinin hızlandırılması, uluslararası standartlarda hizmet sunulması, sınır kapılarının imajının pozitif yönde değiştirilmesi ve ülkenin tanıtımı olduğunu anlatan Parmaksız, “Modernizasyonla birlikte sağlanan teknik imkânlar, yasadışı mal ve insan kaçakçılığıyla etkin bir mücadele imkânı vermeyi amaçlamaktadır” dedi. Sarp Gümrüğü tamamlanma aşamasında 2019 yılı çalışmaları hakkında da bilgi veren M. Arif Parmaksız ilk olarak Sarp Gümrük Kapısı’na değindi. Bu kapının yenilemesine ilişkin sözleşme kapsamında yeniden yapılandırıldığını dile getiren Parmaksız şunları söyledi: “2016 yılının sonunda inşaat faaliyetlerine başlanmıştır. Söz konusu tesise ilişkin yatırım çalışmaları son hızıyla devam etmekte olup 2019 yılı başında tamamlanarak, yenilenmiş haliyle açılması planlanmaktadır. Böylece yılda yaklaşık 7 milyon yolcunun kullandığı Sarp Gümrük Kapısı, artan ihtiyaca cevap verebilecektir.” Daha önce kısmi olarak modernize edilerek işletilmekten olan Hamzabeyli Gümrük Kapısı’nın da yenilenmeye ihtiyaç duyduğunu belirten Parmaksız, bu nedenle Ticaret Bakanlığı ile yeniden sözleşme imzalandığını ve Hamzabeyli Gümrük Kapısı’na ait inşaat çalışmalarının da başladığını söyledi. Yapım işleri hızla devam eden gümrük kapısının, 2019 yılı içerisindetam kapasite ile hizmete geçmesini planladıklarını kaydeden Parmaksız, “Yeni proje ile 65 bin m2 olan mevcut gümrük sahası 150 bin m2’ye büyütülürken, mevcut araç ve yolcu kapasitesinin 4 katına kadar hizmet verebilecek bir yapı tasarlanmıştır” dedi. Yine Yap-İşlet-Devret kapsamında modernizasyon projesiüstlenilenKapıköyGümrükKapısı’nınyenidenyapılandırılmasına ilişkin inşaat çalışmalarında da sona gelindiğini bildiren Parmaksız, bu tesisin de 2019 yılı başında hizmete geçeceğini öngördüklerini söyledi. İran İslam Cumhuriyeti tarafındaki karayollarına ait

altyapı çalışmalarının tamamlanması ve İran tarafındaki Gümrük Kapısı’nın da modernize edilmesiyle birlikte, Kapıköy Gümrük Kapısı’nın İran’a açılan önemli bir geçiş noktası olacağını anlatan Parmaksız, “Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bulunan şehirlerimiz için önemli bir ticaret kapısı olacağı düşünülmektedir” diye konuştu. “Yassıada ve Sivriada çalışmaları sürüyor” Aynı zamanda Türk siyasi tarihinde önemli bir yere sahip Yassıada yargılamalarının yapıldığı ve Bizanslılar dönemine uzanan bir tarihi geçmişe sahip Sivriada’ya yönelik çalışma yürütüldüğüne de değinen M. Arif Parmaksız şunları söyledi: “Yeni adı Demokrasi ve Özgürlük Adası olan Yassıada ile Sivriada’da bulunan tarihi ve kültürel değere sahip yapıların korunarak yenilenmesi ve bu adaların halkın hizmetine sunulması hedefleniyor. Bu amaçla T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile GTİ işbirliğiyle kültür ve turizm amaçlı Yap – İşlet – Devret Projesi yürütülmektedir. Yassıada’da yakın tarihimizin mirası olan yapılar dönemin şartlarını daha iyi anlamak için yenilenerek müzeye çevrilerek kullanıma açılacaktır. Ayrıca uluslararası konferanslara ev sahipliği yapmak üzere konferans salonları ve konaklama alanları da yapılıp, Yassıada ve Sivriada hak ettiği değere kavuşarak yeniden hayat bulacaktır. Çalışmaların 2019’da tamamlanıp açılması planlanmaktadır.” Yap-İşlet-Devret modeli ile kara sınır kapılarının modernizasyonunun Türkiye’de ve dünyada ilk ve tek uygulayıcısı olduklarını vurgulayan Parmaksız, Türkiye’deki diğer sınır kapılarının modernizasyonu için Ticaret Bakanlığı ile görüşmeleri sürdürdüklerini söyledi. “Deneyimlerimizi uluslararası alanda paylaşıyoruz” Uluslararası alanda çalıştıklarını da anlatan M. Arif Parmaksız, çalışmalarının dünyaca kabul edildiğini işaret ederek, “Birleşmiş Milletler ile Avrupa Güvenlik ve İş birliği Teşkilatı tarafından yayınlanan ‘Sınır Geçişlerinde En İyi Örnekler’ isimli kitapta, Şirketimiz tüm dünyaya örnek gösterilmiştir. Bu kapsamda, birçok ulusal ve uluslararası toplantıda Şirketimizin ortaya koymuş olduğu başarılı model paylaşılmıştır” dedi. Nusaybin Gümrük Kapısı’nın karşısında yer alan Tel Zivan Gümrük kapısının yine Yap-İşlet-Devret modeli ile modernize edilmesine ilişkin Suriye Arap Cumhuriyeti ile uygulama sözleşmesi imzaladıklarını bildiren Parmaksız,“Ancak Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle proje hayata geçirilememiştir. Bununla birlikte, Kazakistan, İran ve Gürcistan başta olmak üzere birçok ülke ile tecrübelerimizin paylaşılması hususunda görüşmeler gerçekleştirilmiş olup girişimlerimiz devam etmektedir” ifadelerini kullandı.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.