Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Yazar İpek Ongun’un >5’te
Taşınır rehni MTSO Üyelerine anlatıldı.
Sayısal Takograftaki düzenlemeler anlatıldı
>4’te
>2’de
Mersin, ülkesine aldığından fazlasını veren bir kenttir… Ayhan KIZILTAN
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
> 3’te
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 20 | SAYI: | YIL: 36517 | | 23SAYI: Aralık 298 2018 | 6-19 - 05 ARALIK Ocak 2019 2015
En büyük sorun kalifiye eleman sorunu
133 yaşındayız…
Mehmet Kisin
MTSO 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Kisin, otomotiv sektöründe kalifiye eleman ve çırak bulamamaktan şikayetçi oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 13 No’lu Komite Başkanı Mehmet Kisin, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak yaşadıkları sorunlar hakkında bilgi verdi. İlk olarak personel sorununa dikkat çeken Kisin, çıraklıktan yetişmiş elemana kadar her kademede personel bulmakta sıkıntı yaşadıklarını anlattı. Otomotiv sektörünün özellikle
televizyonlarda yanlış tanıtılmasının sıkıntısını yaşadıklarına değinen Kisin, “Eğitimdeki eksikler ve halkımızın yanlış yönlendirilmesi nedeniyle sektörde yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyoruz. Geçmiş yıllarda çalışanlarımız küçük yaşlarda bu sektöre adım atıp tecrübe kazanılırken, günümüzde aileler çocuklarını göndermek istemiyor. Çocukları liselerde meslek liselerini tercih etsin, gelip işletmelerde staj yapsın istemiyor. Oysa çocuklarımız bizim gözbebeğimiz, geleceğimiz. Bu konuların görüşülüp çözüm üretilmesi şarttır” dedi. > 7’de
Beyaz eşyacılar KDV indirimi istiyor
İsmail Kurt
MTSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı
A
ğırlıklı olarak dövize endeksli ürünlerle çalışıyor olmaları nedeniyle zor günler geçiren beyaz eşya satıcıları, sıkıntıların en az seviyede hissedilebilmesi adına KDV indirimi istiyor. Bugüne kadar uygulanan ÖTV indirimlerini yeterli bulmayan sektör temsilcileri, bu indirimin fiyatlara yansımadığını, KDV indiriminin ise doğrudan yüzde 10 indirim anlamına geleceği için tüketicilerin daha fazla hissedebileceğini söylüyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İsmail Kurt, sektöre ilişkin değerlen-
dirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak sektörde piyasaların durumuna değinen Kurt, dövizdeki dalgalanmalara paralel olarak yüzde 50’ye yakın daralma yaşadıklarını bildirdi. Düğünlerin arttığı, hava sıcaklıklarının yükseldiği yaz sezonunda dahi bekledikleri satış rakamlarına ulaşamadıklarını kaydeden Kurt, “Klima ithal eden arkadaşlarımız dahi Mersin gibi sıcak bir kentte olmamıza rağmen yaz aylarını iyi bir performansla tamamlayamadı. Depoları klimalarla dolu” diye konuştu. > 7’de
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kuruluşunun 133. yılını kutladı. 1886 yılından bu yana kent ekonomisinin gelişimine verdiği katkıların yanı sıra, sosyal ve kültürel yaşamına, eğitimine de destek olan MTSO, aynı zamanda kadın ve genç girişimcilere de sağladığı destekle kentin gelişimine yön veriyor.
H
er yıl olduğu gibi bu yıl da 133. kuruluş yılı kutlamaları Mersin Kenti Edebiyat Ödül Töreni ile başladı. Bu yıl 12’ncisi düzenlenen törende ödülün sahibi, Yazar İpek Ongun oldu. Kutlamalar MTSO Personeli ve Yönetim Kurulu Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen bowling
turnuvası ile devam etti. Kutlamalar çerçevesinde MTSO Meclis ve Yönetim Kurulu Üyeleri sabahın erken saatlerinde Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya geldi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın hep birlikte okunmasının ardından MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, Yö-
netim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile birlikte Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Akşam düzenlenen baloda ise MTSO Yönetim Kurulu, Meclis ve Komite Üyelerini, Mersin Valisi Ali İhsan Su ile Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz başta ol-
mak üzere kent protokolü yalnız bırakmadı. Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan konuşmasında birlik ve beraberlik vurgusu yaparken, Meclis Başkanı Hamit İzol da Oda’nın bugüne kadar kente kazandırdıklarına değinip, hedef ve beklentilerini özetledi. > 5’te
Ticaretin ivme kazanması beklenen ülke:
Ulusal olmadan uluslararası olmuş bir firma:
Yörüksüt
T
Ramazan Öz
Yörüksüt Yönetim Kurulu Başkanı
Y
örüksüt, henüz Türkiye genelinde faaliyet göstermese de uluslararası alanda yatırımları bulunan, Mersin gıda sanayisinin önde gelen markalarından biri. Mersin’in yanı sıra Irak’taki iki fabrikası ve gelişkin dağıtım ağı, Ortadoğu ile Körfez ülkelerindeki dağıtım kanallarıyla yurtdışındaki gücünü artıran firmanın hedefinde Avrupa başta olmak üzere tüm dünya var. 2019 yılında İngiltere’de bir fabrika açmaya hazırlanan firma, dünyanın en az 10 ülkesinde fabrika kurma vizyonuyla yoluna devam ediyor. Baba, dede mesleği hayvancılıkla sektöre adım atıp bugün ihracat da dahil olmak üzere ürünlerini birçok noktaya ulaştıran Yörüksüt’ün kalitesinde, kullandığı hammadde kadar, teknoloji odaklı üretim ve tüketicinin damak zevkine verdiği önem yatıyor. Başarı-
MTSO 01 CMYK
nın sırrı ise ‘süt tutkusu’. Yörüksüt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Öz, “Süt tutkusu olmayan burada barınamaz. Sürekli kendimizi geliştirmek için projeler, yeni ürünler üretiyoruz, yeni pazarlar arıyoruz. Devamlı canlı ve ilerleyen bir ekibimiz var. İlerleyen destekleniyor, ilerlemeyen eleniyor” diyor. Başarılarının tesadüf olmadığını vurgulayan Öz, başarı basamaklarını bilinçli adımlarla tırmandıklarını söylüyor. Sektöre adım attıkları ilk günden itibaren bakkallar ve marketlerde aranan bir marka oluşturduklarını dile getiren Öz, markalarının lezzetini yurtdışına taşıdıklarını, 2019 yılı başında faaliyete geçirecekleri, akıllı fabrika olarak nitelendirilen Endüstri 4.0’a uyumlu yeni fabrikaları ile de Türkiye geneline yayılacaklarını bildiriyor. > 8’de
ürkiye ile İngiltere arasında şimdiden bir Ticari Çalışma Grubu kurularak önümüzdeki sürecin planlamaları yapılıyor. Özellikle Brexit sonrasında İngiltere’nin büyük hacimlerde Türkiye’den ithal edebileceği ürünler arasında meyve ve sebze gösteriliyor. İncir, fındık, fıstık ve narenciye ürünleri ise talep edilecek ürünler arasında yer alıyor. Türkiye, İngiltere için önemi her geçen gün artan bir ticari ortak. İngiliz diplomatlarının yorumları Türkiye pazarının dinamizmi ve çeşitliliğinin İngiltere için stratejik önem taşıdığı yönünde. Aynı zamanda ülkeler arası ticaretin gelişimine büyük katkı sağlaması beklenen ve şu sıralar üzerinde
Bitki Koruma Ürünleri ithalatında değişiklik yapıldı >2’de
çalışılan Türkiye Ticaret Merkezleri (TTM) için de İngiltere önemli bir ülke. Aynı zamanda Türk firmalarının dış pazarlara açılmasını kolaylaştırmak adına Ticaret Bakanlığı tarafından Türkiye Ticaret Merkezleri adı altında önemli bir destek mekanizması yürütülüyor. Bu kapsamda Bakanlık tarafından New York, Şikago, Dubai ve Tahran’ın yanı sıra Londra’da da TTM Projeleri destekleniyor. Hedef, bu destek ile yeni pazarlara açılmak ya da mevcut pazarlarda payını artırmak isteyen Türk şirketlerinin ürünlerini sergileyebilecekleri ve hukuki, mali veya pazarlama konularında danışmanlık hizmetleri alabilecekleri bir platform sunmak. > 6’da
MTSO, Üyelerinin ihracat kapasitesini geliştirmeye odaklandı >2’de
Tarsus Sarıulak Zeytini ve Mut Zeytinyağı’na Coğrafi işaret tescili >4’te
Fikir Otobüsü ve Fikir Otobüsü Lise Projesi tanıtıldı
M
EÜ Çiftlikköy Kampusu içerisinde bulunan Genç Girişimci Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte TOBB Genç Girişimciler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır ile TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üyesi Sedat Kılıç’ın panelist olarak katılıp tecrübelerini paylaştığı, ‘Yeni Nesil Nasıl Girişimci Olacak?’ konulu bir de panel düzenlendi. Toplantının açılışında konuşarak projeler hakkında bilgi veren TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Osman Kiper, 2015 yılında başladıkları Fikir Otobüsü Projesi’ni geliştirerek sürdürdüklerini anlattı. Fikir Otobüsü Projesi ile 1500’den fazla girişimci adayında farkındalık yaratıldığını kaydeden Kiper, 55 proje başvurusu aldıklarını, ön kuluçkaya alınıp ticarileşme hakkı kazanan 3 firma-
larının ise halen fatura kesmeyi sürdürdüğünü bildirdi. “Fikir Otobüsü, bölgedeki girişimcilik eko sistemine katkı sağlamış önemli bir proje” diyen Kiper, şunları söyledi: “Geldiğimiz noktada bu projenin kapsamını genişletmek istedik. Geçen sürede Mersin Üniversitesi içindeki Girişim Limanı’nı faaliyete geçti ve bu bizi ciddi boyutlarda motive etti. Liman içindeki teknoloji ve gıda laboratuvarı, eğitim alanları, sosyal alanlar, ön kuluçka merkezi gibi fiziki olanaklar sağlandı. Ardından bu çalışmayı daha küçük yaş gruplarına indirmek istedik ve Fikir Otobüsü Lise Projesi doğdu. Bu konuda İl Milli Eğitim Müdürümüz büyük destek verdi. Bugün ise özellikle liseye giden arkadaşlarımızla tanışıp bu projeyi onlarla buluşturmak istedik. > 3’te
2
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
MTSO, Üyelerinin ihracat kapasitesini geliştirmeye odaklandı
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliğinde yürütülen ‘Oda Kapasite Geliştirme Projesi’ ile bir taraftan kurumsal kapasitesini güçlendirmeyi hedefleyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), diğer yandan proje kapsamında üyelerinin iş yapma kapasitesini de geliştirmek istiyor.
B
u kapsamda odaklanılan alanlardan birisi de üyelerin ihracat kapasitelerinin geliştirilmesi oldu. Proje kapsamında gerçekleştirilen saha ziyaretlerinde EBRD ve MTSO temsilcileri 10-12 Aralık günleri arasında 4’ü Suriyeli 10’u Türk olmak üzere toplam 14 firmayı ziyaret etti. Ziyaretlere, Danimarka Sanayi Konfederasyonu Danışmanları Peter Helk ve Robert Perz, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Uzmanı Suat Eroğlu, MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Ezgi Biçer Uçar, Sanayi Birimi Şefi Mahmut Taşhan ve Mahir
Eller Projesi Asistanı Kerem Gülerer katıldı. Ziyaret edilen firmalar gıda sektöründen kimyaya, metalden plastik ve kozmetiğe farklı sektörlerde faaliyet gösterirken aralarında laboratuvarlara sertifikalı referans madde üreten Labsert Firması gibi dünyada sayılı üreticiler arasında bulunan firmalar da yer aldı. Ziyaretler ile ilgili değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “İhracat, üyelerimizin pazarlarını çeşitlendirmeleri ve ekonomik dalgalanmalara karşı kendilerini korumaları için önemli
bir çıkış yolu. Bizler üyelerimizin ihracat yeteneklerini geliştirmek ve yeni pazarlar bulmalarına katkı sunmak için sürekli olarak hizmetlerimizi çeşitlendirme yoluna gidiyoruz. İki yıl önce faaliyete geçen Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezimiz ile üyelerimiz için ihtiyaç duydukları analizleri yapmaya devam ediyoruz. Bu proje ile ise farklı bir metot ile üyelerimizin ihracatta karşılaştıkları sorunlara birebir çözüm arayarak, onların girmekte zorlandıkları pazarlara erişimini sağlamayı hedefliyoruz” dedi.
Uluslararası Mersin Maratonu’nun 4’üncüsü koşuldu
M
ersin Valiliği himayesinde, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve İMAR A.Ş tarafından bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen Uluslararası Mersin Maratonu, ‘Engelleri Aşmak İçin Mersin’e Koş Mersin’de Koş’ sloganı ile koşuldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı A. Hamit İzol da maraton heyecanına ortak oldu. Kızıltan ve İzol, 5 kilometrelik halk koşusunda ter döktü. Tekerlekli sandalye Yarışı, Çocuk Maratonu, Özel Sporcular Koşusu, 42 km 195 metre, 15 km, 5 km Halk Koşusu olmak
üzere 6 kategoride düzenlenen 4. Uluslararası Mersin Maratonu’nda, 35’i elit sporcu olmak üzere 14 ülkeden toplam bin 365 atlet yarıştı. Maratonun en uzun parkuru olan 42 km 195 metre parkurunun kazananı 2 saat 10 dakika 12 saniyelik derecesi ile parkur rekorunu kıran Kenyalı atlet Kenneth Kiplagat Limo oldu. Maraton, Forum Mersin Alışveriş Merkezi’nden verilen işaretle başladı. Tulumba Köprüsü istikametinde ilerleyen parkur, Adnan Menderes Bulvarı boyunca devam ettikten sonra başlangıç noktasında son buldu.
Toplam 410 bin 80 TL ödül
Yüz binlerce kişinin koştuğu Mersin Maratonu, düzenlenen ödül töreni ile son buldu. Her parkuru ile gün boyu renkli görüntülere sahne olan ve Mersin sokaklarını canlandıran Uluslararası Mersin Maratonu’nda bu yıl sporcular toplamda 410 bin 80 TL ile ödüllendirildi. Maratonun tamamlanmasının ardından düzenlenen ödül töreninde dereceye giren sporcular ödüllerini ve madalyalarını Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve protokol üyelerinin elinden aldı.
Mersin’de gelir vergisi %20,70, kurumlar vergisi %39,75 arttı
M
ersin genelinde 2017 vergilendirme dönemi için yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilen matrah toplamı bir önceki döneme göre %17,79, tahakkuk eden gelir vergisi toplamı ise %20,70 arttı. Kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilen matrah toplamı ise bir önceki döneme göre %57,21, tahakkuk eden kurumlar vergisi toplamı ise %39,75’lik artış gösterdi. Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bilindiği üzere 2017 yılı vergilendirme dönemine ilişkin Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesinin verilme süresi 02 Nisan 2018, Kurumlar Vergisi Beyannamesinin verilme süresi ise 30 Nisan 2018 günü sona ermiştir. Başkanlığımıza bağlı Vergi
Dairelerine; 2017 takvim yılı faaliyetlerinden doğan ve beyanname verme süresinin uzaması nedeniyle 2 Nisan 2018 tarihi gün bitimine kadar 60 bin 113 mükellef tarafından yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmiştir. Verilen beyannamelerden yıllık gelir vergisi beyannamesi ile yaklaşık 852 bin 229 bin 342 TL, matrah beyan edilmiş ve bu tutar üzerinden yaklaşık 202 milyon 966 bin 510 TL, gelir vergisi tahakkuk ettirilmiştir. Mersin genelinde 2017 vergilendirme dönemi için yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilen matrah toplamında bir önceki döneme göre %17,79 tahakkuk eden gelir vergisi toplamında ise %20,70’lik artış meydana gelmiştir. Yine Başkanlığımıza bağlı
Vergi Dairelerine; 2017 takvim yılı faaliyetlerinden doğan ve beyanname verme süresinin uzaması nedeniyle 30 Nisan 2018 tarihi gün bitimine kadar 14 bin 96 mükellef tarafından kurumlar vergisi beyannamesi verilmiştir. Verilen kurumlar vergisi beyannameleri ile yaklaşık 2 milyar 32 milyon 777 bin 869 TL kurumlar vergisi matrahı beyan edilmiş ve bu tutar üzerinden yaklaşık 348 milyon 452bin 83 TL kurumlar vergisi tahakkuk ettirilmiştir. Mersin genelinde 2017 vergilendirme dönemi için kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edilen matrah toplamında bir önceki döneme göre %57,21 tahakkuk eden kurumlar vergisi toplamında ise %39,75’lik artış meydana gelmiştir.”
Sayısal Takograftaki düzenlemeler anlatıldı
MTSO çalışanları Bowling Turnuvası’nda buluştu
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) çalışanlarının katılımıyla Bowling Turnuvası düzenlendi. Oda çalışanları turnuvada 10 takımla mücadele etti. MTSO çalışanları, kente özgü ürünlere dikkat çekmek adına takım isimlerini seçerken limon, portakal, tantuni, cezerye, kerebiç gibi Mersin lezzetlerini tercih
etti. Kıyasıya süren mücadelede ilk üç; Kerebiçler, Mandalinalar ve Tantuniler isimli takımlardan oluştu. Birinci olan takıma kupa ve madalya, ikinci ve üçüncü olan takımlara ise birer madalya verildi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın 133. Kuruluş Yıldönümü kapsamında düzenlenen turnuvada yarışan takımları, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Ayhan Kızıltan, Yönetim Kurulu Üyesi Halil Kürek ve Meclis Katip Üyesi Orhan Kemal Yüksel de yalnız bırakmadı. Dereceye giren takımlarda yer alan oyuncuların isimleri şöyle: 1. Kerebiçler: Dilek Kurtuluş, Fevzi Orak, Yılmaz Badem, Murat Çakmak, Yusuf Yel 2. Mandalinalar: Sinem Çam, İlhan Yılmaz, Erdal Karakaşoğlu, Murat Korkmaz 3. Tantuniler: Seval Öznergis, Şehnaz Yel, Enver Akbaş, Emre Orhan, Hakan Altıparmak
Bitki Koruma Ürünleri ithalatında değişiklik yapıldı
T M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) TIR Servisi tarafından Sayısal Takograf Kartı bilgilendirme ve eğitim toplantısı düzenlendi. İki ayrı bölümden oluşan toplanın ilk bölümünde Karayolları ve kolluk güçleri gibi denetleyicilere ikinci bölümde ise firma ve şoförler gibi kullanıcılara bilgilendirme yapıldı. MTSO Büyük Toplantı Salonu’nda TIR ve Ata Karnesi hizmetlerinin yürütüldüğü TIR Servisinde işlemleri gerçekleştirilen Sayısal Takograf Kartı’na yönelik bilgilendirme ve eğitim toplantısı düzenlendi. İki oturumda düzenlenen eğitimin ilk
bölümüne takograf konusunda yürütülen işlemlerin disiplinini sağlayan Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı kolluk kuvvetleri ile Karayolları Bölge Müdürlüğü çalışanları katılırken ikinci bölüme yurtiçi ve yurtdışı yolcu ve yük taşımacılığı yapan MTSO Üyeleri, ilgili araçları kullanan şoförler ve takograf konusunda yetkilendirilmiş servis temsilcileri katıldı. Tüm gün devam eden eğitim süresince Türkiye’de yenilene nve ön plana çıkan sayısal takograf olgusu ile ilgili yasal düzenlemeler, firma –çalışan – servis ve denetim görevlilerinin
neler yapabileceği konularına değinildi. Ayrıca takograf konusundaki usulsüzlükler, bunlara karşı alınabilecek önlemler ve takograf sisteminin mevzuata uygun nasıl kullanılabileceği konusunda bilgi aktarıldı. Toplantı ile, MTSO Üyelerinin ve bu alanda faaliyet gösteren paydaşların yeni düzenlemelerden ivedilikle haberdar olması, yeniliklere vakit kaybetmeden adapte olup ortaya çıkan değişim nedeniyle asgari ölçüde sıkıntı yaşamaları ve sektörlerinde daha ileri seviyelerde çalışma yürütebilmeleri hedeflendi.
arım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan Bitki Koruma Ürünleri ile Bitki Koruma Ürünü Hammaddelerinin İthalatı Hakkında Yönetmelik, iki ay sonra yürürlüğe girmek üzere 14 Aralık 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğe göre Bitki koruma ürünleri veya bitki koruma ürünü imalatında kullanılan
hammaddelerin ithalatı öncesinde, ruhsat sahibi firma tarafından Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğüne ithalat ile ilgili ön bildirim yapılacak. Bitki koruma ürünleri, bitki koruma ürünü imalatında kullanılan hammaddeler, ruhsatlandırma veya ürün geliştirme çalışmalarına esas araştırma ve
denemelerde kullanılmak üzere bitki koruma ürünü ve bitki koruma ürünü imalatında kullanılan hammadde numuneleri ile ihracat amacıyla imal edilecek bitki koruma ürünü imalatında kullanılacak olan hammaddelerin ithalat izinleri ile ithalat iznine esas kontrolleri hakkında usul ve esasları düzenlemektir.
Ayhan KIZILTAN
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00
MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %2 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize İşbankası Kredi Kartı ve tüm Bonus Card’lara 6, Yapı Kredi Bankası Kredi Kartına 3 taksitle ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.
MTSO 02 CMYK
www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Mersin, ülkesine aldığından fazlasını veren bir kenttir…
yaparak hiçbir icra gücü olmayan Odalara suçu atıyor, kimileri yerel yönetimleri suçluyor –ki yerel yönetimler kamu kadar olmasa da icra gücü vardır ve sorumluluğu vardır- kimileri siyaseti suçluyor ve bunların kente verilen bir ceza olduğunu iddia ediyor vs. Her suçlamanın haklı veya haksız kısımları olabilir. Ama bu yatırımlar anlamsız ve mantıksız olarak bekledikçe bu söylentiler büyüyerek devam edecektir. Bunları durdurmak ise icra gücü olanların işidir. Uyumlu bir kamu ve yerel yönetim çabası ve iradesi gerekir. Biz özel sektör olarak, kentin STK’ları olarak her zaman Mersin’e bir çivi çakanın yanındayız.
Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
“Görevimiz yol haritası çizmek”
Ne yazık ki Mersin, ekonomik gelişiminin önünde engel gibi duran bazı temel kamu yatırımlarının hayata geçmesini beklemekten yoruldu.
M
ersin kamuoyu aynı yatırımların “temeli atıldı, ihalesi verildi, inşaatı devam ediyor” gibi haber ve müjdelerini dinlemek istemiyor. Şunun altını çizerek vurgulamak isterim ki; Bu yatırımlar Mersin’den daha çok Türkiye’nin ekonomik gelişmesini, ülkenin ihracatını, ülke ihracatının lojistiğini ve kalkınmasını ilerletecek yatırımlardır. Yani, zarar gören sadece Mersin değil, Türkiye’dir. Ülkemizin ve kentimizin tüm realiteleri göz önünde tutulduğunda, bu yatırımların hayata geçmemesini gerektirecek hiç bir akılcı neden göremiyoruz. Bu da tüm Mersinlileri bir açıklama bekleme durumuna getiriyor. “İşlevsiz yatırımlar beklemiyoruz”
Mersin temel ihtiyaç olmayan, işlevsiz, dekoratif yatırımlar beklemiyor ki…O şehirde var, bizim de olsun gibi bir beklen-
timiz yok. Aksine gerekli olan yapılsın diyoruz. Türkiye’nin katma değerli tarım ürünlerini üreten, ülkenin katma değerli sanayi ürünlerini üreten, ülkenin alternatif turizm hedefi ile başlayıp bunu daha da uluslararası bir turizm şekline çevirme potansiyeli Antalya’ya eş olan bir Mersin’in havalimanının bitmesi sadece Mersin için mi, yoksa ülkemiz için mi önemli? Gerçekte kazanan kim, kaybeden kim? Bu soruyu herkes kendisine sormalıdır. Ülkenin birçok yerinde acil ihtiyaç olmayan havalimanlarına, kullanılmayan lojistik merkezlere pay ayrılırken, ekonomiye anında dönüş yapacak Mersin neden bekliyor? Kaybeden sadece ve sadece Mersin diyenlere şunu söylemek isterim: Mersin kendi göbek bağını kendisi kesmeye alışkın bir kenttir, farklı bir kültür vardır. Biz kendimize yeni bir yol buluruz. Ama bu yatırımların
hayata geçmemesinden dolayı kaybeden ülkemizdir diyorsanız; o halde sorun daha büyük demektir. “Bu yazı Mersin’in ortak duygusu olarak algılanmalı”
Mersin gerçekçi bir kenttir. Zor zamanlarda bile ağlamayan, talep etmeyen bir kent olmuştur. Bu anlamda ülkemizin zor zamanlarında da fedakarlık yapmayı bilen, çok şey talep etmeyen bir kent olduk. Ama ülke kaynakları öncelik sırasına göre acil ihtiyaç gerekmeyen yerlerde yatırıma dönüşürken, gerçek yatırım noktası olan ve hem bölgeye hem de ülkeye hizmet edecek nokta olan Mersin’de rafa kaldırılınca elbette bu Mersinlilerde haklı bir tepkiye dönüşmektedir. Sanırım Mersin’in bu konudaki sessizliği birileri tarafından yanlış algılandı. Bu anlamda umarım bu yazı Mersin’in ortak duygusu olarak algılanır. Tek tek isim vermeye gerek
yok. Aynı yatırım konularını o kadar çok dile getirdik ki, artık yorulduk. Sokaktaki herhangi bir vatandaşa sorulsa her Mersinli bu sorunları, bekleyen yatırımları sayabilir. Türkiye’nin lojistik merkezi dediğiniz bir kentin lojistik merkezi olmaz mı? Hatta kendi finansmanını sağlayan, devletten bir şey beklemeyen bir lojistik merkez yatırımına yıllarca neden izin verilmedi ve bir yerel kamu kurumunun raporuna kurban edildi? Kim kazandı, kim kaybetti? Ülkenin katma değerli sanayi ürünlerini üreten bir sanayi kenti Mersin’in OSB-Otoban bağlantısı neden yapılmaz? Nedir bu kadar büyük engel? Turizm bölgeleri, liman kavşağı vs, vs, gerçekten artık bu kent bu yatırımları duymaktan bıktı. İşin daha kötü yanı ise tüm bu yatırımların hayata geçmemesi bir çok dedi kodu, yanlış algı ve ayrımcılığı da beraberinde getiriyor. Kimi daha kolaycılık
Yakın zamanda yerel yönetim seçimleri var. Bu konu ile ilgili “Mersin Başkanından ne bekliyor?” sorusunu soran bir Arama Konferansı düzenledik. Sonuçlarını ayrıca bir STK’lar buluşması ile daha derinlemesine inceleyip, bu sonuç ve beklentilerin toplumun daha geniş çaplı bir incelemesine tabi tutacağız. Elden geçen bu sonuçlara gereken ilaveler yapılarak tamamlanıp tüm Mersinlilerle paylaşılacak. Amacımız kentin beklentilerini adaylara doğru şekilde bildirmek ve bir yol haritası oluşturmaktır. Bizlerin görevi budur. Hayata geçirmek onların… Ancak geçmişin olumsuz tecrübeleri zaman zaman bu çabalarımızı anlamsız hale getiriyor. Sonuç olarak bekleyen yatırımlara dönersek: Mersin artık gelinen bu noktada bir açıklama bekliyor… Ama icraat, yatırımların hızlanması ve bunun topluma gösterilmesi en anlamlı ve en etkin açıklama olacaktır… Tüm yetkililere sesleniyoruz. Mersin’i ikinci plana atmayın; çünkü Mersin aldığından fazlasını ülkesine veren bir kenttir, Mersin ülkemizin ekonomik zenginliğidir, toplumsal huzurudur. Gelin bu zenginliği, bu huzuru yüceltelim.
Fikir Otobüsü ve Fikir Otobüsü Lise Projesi tanıtıldı
Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA), Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı tarafından desteklenen, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu, Mersin Üniversitesi ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde yürütülen Fikir Otobüsü ve Fikir Otobüsü Lise Projeleri tanıtıldı.
M
EÜ Çiftlikköy Kampusu içerisinde bulunan Genç Girişimci Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte TOBB Genç Girişimciler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır ile TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üyesi Sedat Kılıç’ın panelist olarak katılıp tecrübelerini paylaştığı, ‘Yeni Nesil Nasıl Girişimci Olacak?’ konulu bir de panel düzenlendi. Toplantının açılışında konuşarak projeler hakkında bilgi veren TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Osman Kiper, 2015 yılında başladıkları Fikir Otobüsü Projesi’ni geliştirerek sür-
MTSO 03 CMYK
dürdüklerini anlattı. Fikir Otobüsü Projesi ile 1500’den fazla girişimci adayında farkındalık yaratıldığını kaydeden Kiper, 55 proje başvurusu aldıklarını, ön kuluçkaya alınıp ticarileşme hakkı kazanan 3 firmalarının ise halen fatura kesmeyi sürdürdüğünü bildirdi. “Fikir Otobüsü, bölgedeki girişimcilik eko sistemine katkı sağlamış önemli bir proje” diyen Kiper, şunları söyledi: “Geldiğimiz noktada bu projenin kapsamını genişletmek istedik. Geçen sürede Mersin Üniversitesi içindeki Girişim Limanı’nı faaliyete geçti ve bu bizi ciddi boyutlarda motive
etti. Liman içindeki teknoloji ve gıda laboratuvarı, eğitim alanları, sosyal alanlar, ön kuluçka merkezi gibi fiziki olanaklar sağlandı. Ardından bu çalışmayı daha küçük yaş gruplarına indirmek istedik ve Fikir Otobüsü Lise Projesi doğdu. Bu konuda İl Milli Eğitim Müdürümüz büyük destek verdi. Bugün ise özellikle liseye giden arkadaşlarımızla tanışıp bu projeyi onlarla buluşturmak istedik. “Projenin iki temel amacı var”
Fikir Otobüsü Lise Projesi’nin iki temel amacı bulunduğunu anlatan Osman Kiper, bunlardan ilkinin
girişimcilik bilincinin erken yaşta kazandırılması, ikincisinin ise gençlerin yenilikçi iş fikirleri ışığında düşünebilmesine katkı sağlanması olduğunu söyledi. Bu nedenle proje kapsamında bir yarışma düzenlendiğini açıklayan Kiper, yarışmanın şartlarını ise şöyle açıkladı: “Liselerarası Girişimcilik ve Yenilikçi İş Fikirleri Yarışması’na 10 ve 11. sınıfı öğrencileri dahil olacak. Yarışmaya bu yıl için yalnızca tespit edilen pilot liselerden katılım olabilecek. Maalesef kentin tamamına yayamadık. Ekipler en az 2, en fazla 3 kişilik gruplardan oluşacak. Herhangi bir alanda yenilikçi ya da yaratıcı iş fikrinizin olması yeterli. 20 Aralık 2018 - 20 Şubat 2019 tarihleri arasında başvurular okullarınıza yapılacak. 30 Marta kadar değerlendirme ve mülakat devam edecek. Proje sergisi ve ödül töreni ise 2019 Nisan ayında gerçekleşecek.”
“Dereceye girenler melek yatırımcılarla buluşacak”
Yarışma sonunda dereceye girecek projelere verilecek ödüllere de değinen Osman Kiper, ilk üç grupta dereceye girecek öğrencilere çeşitli teknolojik hediyeler dağıtılacağını anlattı. Bunun yanında yine ilk 3’e giren projelerin sahiplerini İstanbul’a İstanbul Teknik Üniversitesi Çekirdek Erken Aşama Kuluçka Merkezi’ni ziyarete götüreceklerini açıklayan Kiper, burada öğrencilerin projelerini melek yatırımcılara sunmasına fırsat tanıyacaklarını söyledi. Kiper, ilk 20’ye girecek proje sahiplerinin ise projelerini, Mersin’deki Genç Girişimci Merkezi’nde sunup, laboratuvarlarında projelerinin prototiplerini yapabileceklerini
açıkladı.
Altunsu: “Genç Girişimci Merkezi, her bölgeye örnek bir projedir”
ÇKA Genel Sekreteri Lutfi Altunsu ise açılış konuşmasında, “Genç Girişimci Merkezimiz de bizim diğer paydaşlarımızla yaptığımız toplantılarda ortaya çıkan bir ihtiyaçtı. Çok şükür çok önemli bir aşamayı tamamlamış olduk. MEÜ’nün tamamlayarak bu yıl hizmete açtığı Genç Girişimci Merkezi, her bölgeye örnek bir proje niteliğindedir. İnşallah devamında yapılacak yeni ve tamamlayıcı projelerle, gençlerin ve hatta çocukların, geleceğin girişimcileri olarak yetişmelerine katkı sağlayacaktır” dedi. Bölgenin sosyoekonomik kalkınmasını sağlayacak en önemli etkenlerden birisinin yenilikçi ve katma değeri yüksek sektörlere dayalı girişimciliğin artırılması olduğunu anlatan Altunsu, Ajans olarak girişimcilik ekosisteminin iyileştirilmesi kapsamında her türlü desteğe hazır olduklarını söyledi. Sayıncı: “Ar-Ge niteliğindeki projeler gerçeğe dönüşmektedir”
Mersin Teknoloji Transfer Ofisi Birim Sorumlusu Doç. Dr. Bahadır Sayıncı ise, girişimciliğin temelinde heyecan bulunduğunu, bu heyecanın sürdürülebilir olmasının ise farkındalıkların açığa çıkarılmasıyla mümkün olabileceğini anlattı. “Bu amaçla organize edilen faaliyetler, girişimci olmak isteyen gençlerimize fikirlerin paylaşıldığı ve tartışıldığı bir ortam sağlanmaktadır” diyen Sayıncı, “Girişimcilik yeni fikirleri tetikleyen bir süreçtir. Ancak asıl olan
fikrin üretime dönüşebilmesidir. Bu misyon ile kurulan girişimcilik merkezlerinde Ar-Ge niteliğindeki projeler, gerçeğe dönüşmektedir” ifadelerini kullandı.
Koca: “Bu liman dünyaya açılmalı”
Mersin İl Milli Eğitim Müdürü Adem Koca toplantıda Girişim Limanı’nı çok önemsediklerini belirterek, “En kısa sürede bu limanın dünyaya açılıp, dünyadaki girişimcilerin buradaki gençlerle tanışmasını ve bilgi alışverişinin dünyadaki tüm insanların mutluluğuna, hayatlarının güzelleşmesine vesile olmasını diliyorum” dedi. Yaşar: “Gençlere yatırım önemli”
Mersin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol Yaşar ise Türkiye’nin genç nüfusunun oldukça yüksek rakamlara ulaştığına dikkat çekerek gençlere yatırım yapılıp onlara fırsatlar sunulmasının önemine dikkat çekti. “İçinde bulunduğumuz merkez gençlerimiz ve onların geleceğine yönelik verilen önemi gözler önüne seriyor” diyen Yaşar, kalkınmanın temelinde yer alan girişimciliği gençler arasında yaygınlaştırmayı hedeflediklerini anlattı. Açılış konuşmalarının ardından TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Üyesi Gülizar Güneş moderatörlüğünde düzenlenen panelde TOBB Genç Girişimciler Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Habitat Derneği Başkanı Sezai Hazır ile TOBB Genç Girişimciler Kurulu Üyesi Sedat Kılıç gençlerle girişimcilik deneyimlerini paylaşarak tavsiyelerde bulundu.
4
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Taşınır rehni MTSO Üyelerine anlatıldı Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ev sahipliğinde Ticaret Bakanlığı ve TOBB işbirliğinde Taşınır Rehni Bilgilendirme Toplantısı düzenlendi.
T
oplantının açılışında konuşan MTSO Genel Sekreter Yardımcısı Yusuf Yel, toplantının amacıyla ilgili bilgi aktardı. KOBİ’lerin özellikle kriz dönemlerinde finansmana erişimde ciddi sorunlar yaşadığını hatırlatan Yel, “Ekonominin vazgeçilmez unsurlarından olan KOBİ’lerin finansmana erişim enstrümanlarının çeşitlendirilmesi kadar kolay, erişilebilir ve düşük maliyetli olması da önemli” dedi. ‘KOBİ’lerin Finansmana Erişimine Destek Olunması’ Eylem Planı kapsamında, ‘Ticari İşletmelerde Taşınır Rehni Kanunu’ çıkarıldığını hatırlatan Yel, bu kanunun getirilerinin detaylarının anlatılması adına toplantı düzenlediklerini söyledi. Kanun ile tacir, esnaf, çiftçi, serbest meslek erbabının ellerindeki makine, teçhizat, iş makineleri, stoklar, alacaklar, ticari hat ve plakalar, marka ve patentler, işletme adları gibi Kanun’da belirtilen ve ekonomik değeri olan taşınır varlıkları rehin verebileceklerini ifade eden Yel, bu rehinlerin kullanacakları kredilere teminat olarak gösterebildiklerini söyledi.
34’ünü alacaklar, yüzde 22’sini taşınmaz varlıkların oluşturduğunu belirten Arvas, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak bu yapıya karşılık bankalar kredi karşılığında yüzde 73 oranında taşınmaz rehini talep ediyor. Dolayısıyla, işletmeler ile bankaların talep ve beklentileri birbiriyle örtüşmemektedir. Bankalar kredi karşılığı oluşan alacaklarını taşınmaz varlıklar ile teminat altına almak isterken, işletmelerin sermaye yapısı bu talepleri karşılamaktan uzak kalmaktadır. Bu durum, kredi piyasalarında etkinsizliğe sebebiyet vererek, işletmelerin finansmana erişimini zorlaştırmaktadır. Bunun önüne geçmek için reform çalışmaları kapsamında rehinli taşınır sicil sistemi kurulmuştur.” Kanunun amacının çok net olduğunu, KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak istediklerini vurgulayan Arvas, “Teslimsiz taşınır rehinine imkan sağlamak ve hangi tür taşınırların rehine konu edebileceği konusunda taşınır kalemlerini genişletmek hedefleniyor” dedi.
Arvas: “Hedef, finansmana erişimi kolaylaştırmak” Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mücahit Arvas ise, 6750 Sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehin Kanunu konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Dünyada işletmelerin sermaye yapısının yüzde 44’ünü makine, ekipman, yüzde
“Ticari plakadan stoktaki ürüne, maddi değeri olan her şey rehin olabilir” Bu kapsamda ekonomik değeri olan her tür taşınırın rehine konu edilebileceğini anlatan Arvas, bu kalemleri makine ve teçhizat dışında, “Ticari plaka ve ticari hatlar, hayvanlar, tarımsal ürünler, hammad-
de stok ve sarf malzemeleri, fiziki ve sınai mülkiyete konu haklar” olarak sıraladı. KOBİ’lerin, gerçek ve tüzel kişilerin, tüketici örgütlerinin, serbest meslek erbaplarının, esnafın bu imkandan yararlanabileceğine değinen Arvas, taşınır mallarını yalnızca bankalarda değil, rehin olarak kredi kooperatiflerine, kooperatif birliklerine, hayvan kooperatiflerine teslim etmeden finansmana erişim şeklinde kullanabileceklerini söyledi. Çalışmaları rahatlatmak adına çeşitli kurumlarla işbirliğine gittiklerini de kaydeden Arvas, “Örneğin hayvan rehininin daha hızlı işlemesi için Hayvancılık Bilgi Sistemi ya da Merkezi Fatura Kaydı Sistemi, Gemici Sicil Sistemi gibi çeşitli farklı sistemlerle entegre olduk” dedi. “Bir yılda 17 binin üzerinde işlem gerçekleşti” Sistemin işe yarayıp yaramadığını ölçmek adına istatistiki bilgilere de değinmek istediğini anlatan Arvas şu bilgileri verdi: “1 Ocak 2017 ile 14 Aralık 2018 tarihleri arasında 17 bin 226 adet rehin işlemi gerçekleştirilmiş, bu tescil karşılığında 229 milyar TL, 36 milyar Dolar ve 10 milyar Avro finansman imkanı sağlanmıştır. Fiilen kullandırılan tutar 40 milyar TL, 7 milyar Dolar ve 960 milyon Avro olmuştur. En çok 455 bin 114 adet alacak rehine konu edilmiştir. Bunu 381 bin 488 adet makine ve teçhizat takip etmiştir.” Toplantı moderatörlüğünü Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Mücahit Arvas´ın yaptığı ve taşımacılık sektör temsilcisi Ahmet Uslu ve Türkiye Vakıflar Bankası Pozcu Şube Müdürü Ali Gezek’in panelist olarak yer aldığı panel ile devam etti. Panelde yeni imkandan faydalanarak kredi kullanan ve kullandıran tarafların süreçle ilgili tecrübeleri izleyicilere aktarıldı.
Narenciye Festivali kalıcı hale gelmeli
TOBB Türkiye 100 başvuruları başladı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) işbirliğinde organize edilen ve Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerini belirleyen ‘TOBB Türkiye 100 Programı’na başvurular başladı. Son başvuru tarihi 31 Ocak 2019. Başvurular turkiye100.tobb.org.tr üzerinden yapılabilecek.
K
onuyla ilgili yazlı bir açıklamayla yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerini belirleyip söz konusu şirketlerin görünürlüklerini artırmak ve bu şirketlerin ekonomik bağlantılarını kuvvetlendirmek adına düzenledikleri organizasyonu 2011 yılından bu yana sürdürdüklerini söyledi. 2012 – 2015 dönemi satış gelirleri dikkate alınarak listeye giren Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketlerine TOBB Konferans Salonu’nda 25 Ocak 2017 tarihinde gerçekleştirilen törenle ödüllerinin verildiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Türkiye 100 şirketleri değerlendirmeye alınan dönemde satış gelirlerini ortalama yüzde 438, çalışan sayılarını da yüzde 74 oranında artırmıştır. Türkiye 100 listesindeki şirketlerin faaliyet gösterdikleri sektörlerin çeşitliliği, Türkiye ekonomisinin dinamizminin güzel bir göstergesidir. TOBB Türkiye 100 şirketlerinin kamuoyunda duyurulmasıyla birlikte yazılı ve görsel basında çok sayıda haber yapılmıştır. Görünürlükleri artan şirketlerin yeni ortaklara, müşterilere ve tedarikçilere erişimleri kolaylaştırılmıştır.”
TOBB Türkiye 100 Programı’nın 2018 yılında da devam edeceğini açıklayan Hisarcıklıoğlu, şirketlerin 2015- 2017 dönemindeki yıllık ortalama satış gelirlerinin büyüme hızının dikkate alınacağını anlattı. Başvuru kriterlerini sağlayan şirketlerin büyüme hızlarına göre sıralanacağını dile getiren Hisarcıklıoğlu en hızlı büyüyen şirketin birinci olacağını söyledi. TOBB Türkiye 100 başvuru kriterleri nedir?
Aşağıda sıralanan kriterleri sağlayan şirketlerin başvuruları kabul edilecektir. 1 – 31 Aralık 2014ve öncesinde kurulan, 2 – 2015 yılında en az 500 bin TL satış gelirine sahip, 3 – 2017 yılında en az 1,5 milyon TL satış gelirine sahip, 4 – 2015 -2017 döneminde satış gelirlerini en az yüzde 10 artıran şirketler. Ayrıca; 1 – Kamu ortaklığı ve/veya halka açık olan şirketlerin başvuruları geçerli sayılmaz. 2 – Yurtdışı merkezli bir şirketin Türkiye şubesinin başvurusu geçerli sayılmaz. 3 – Başvuracak şirketlerin merkezlerinin Türkiye’de bulun-
ması gereklidir. 4 – Ortakları arasında Türkiye dışındaki ülkelerin vatandaşları olan şirketler de başvurabilir. 5 – Hisselerinin yüzde 51’inden fazlası halka açık başka bir şirkete ya da bir kamu şirketine ait olan şirketlerin başvuruları geçerli sayılmaz. 6 – Holdinglerin başvuruları geçerli sayılmaz, bir holdingin çatısı altındaki şirketler başvurabilir. 7 – Franchise işletmelerin başvuruları geçerli sayılmaz. 8 – Otomobil galerileri, kuyumcular, dağıtım şirketleri, döviz şirketleri, bankalar ve elektrik, gaz, akaryakıt ve su sağlayıcıların başvuruları geçerli sayılmaz. Değerlendirme nasıl yapılacak?
Başvuran şirketler 2015 – 2017 dönemindeki yıllık ortalama satış gelirleri büyüme hızına göre sıralanacaktır. Büyüme hızı şirketlerin gelir tablolarındaki net satış gelirleri üzerinden hesaplanacaktır. Satış gelirlerini en hızlı artıran şirket TOBB Türkiye 100 listesinde birinci sırada yer alacaktır. Sonraki 99 şirket büyüme hızlarına göre belirlenecektir.
Tarsus Sarıulak Zeytini ve Mut Zeytinyağı’na Coğrafi işaret tescili Mut Zeytinyağı
düzeyinde de tescili için çalışmalar yapacaklarını sözlerine ekledi. Kaya: “Ağaçlarımız da koruma altına alındı”
B
u yıl 6’ncısı düzenlenen Uluslararası Mersin Narenciye Festivali’ni değerlendiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, organizasyonun 2020 yılında düzenlenecek olan Dünya Turunçgil Kongresi’nin ön hazırlığı olduğunu belirtip, başarılı bir çalışmaya imza atıldığını dile getirdi. Mersin Ticaret Borsası’nda, paydaş kurum ve kuruluşların katılımıyla, 17 – 18 Kasım tarihleri arasında organize edilen 6. Uluslararası Mersin Narenciye Festivali’nin kapanış toplantısı düzenlendi. Toplantı sonrasında kısa bir değerlendirme yapan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin’in tüm dinamiklerinin bu organizasyonda bir araya geldiğine işaret ederek, “Birlik ve beraberliğin üst seviyelerde hissedildiği bir organizasyondu. Tüm kent el ele verip gücünü birleştirdiğinde nasıl güzel sonuçlar alınabildiğini hep birlikte gördük” değerlendirmesini yaptı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyelerinden oluşan kalabalık bir ekiple Festivale aktif olarak katıldıklarını dile getiren Kızıltan, “Bu organizasyon, kentin sosyal hayatına katkısı yanında ekonomisine katkısı açısından da önemlidir. Özellikle yurtdışından gelen ekipler ve basın mensupları. yaptıkları haberlerle narenciyenin Mersin ekonomisi adına önemini kendi ülkelerinde de anlattı, Mersin’i tanıttı. Mersin narenciyesine
MTSO 04 CMYK
yurtdışında da dikkat çekilmesine katkı sağladı. Bu organizasyon kent turizmi adına da faydalı oldu. Böyle etkinliklere tüm kesimlerin sahip çıkması önemli. MTSO olarak biz de önemsiyor ve destekliyoruz” dedi. Vali Su: “Marka değerimiz narenciyedir” Mersin Valisi Ali İhsan Su ise 6. Uluslararası Mersin Narenciye Festivali Kapanış Toplantısı’nda yaptığı açıklamada, 3 yıl aradan sonra festivali yeniden düzenlemenin mutluluğunu ve onurunu yaşadıklarını söyledi. Festivali 300 bin kişinin gezdiğini, 30’a yakın ülkeden katılım sağlandığını ve şu ana kadar yapılan festivallerin en kalabalığı olduğunu vurgulayan Su, “Bundan sonra festivali kalıcı hale getireceğiz. İlimizin bir marka değeri olacak” dedi. “Bizim marka değerimiz narenciyedir” diyen Su, Mersin’in önemli bir narenciye üreticisi kent olduğunu vurgulayarak, “Limon üretiminde birinciyiz, portakal, mandalina ve greyfurtta da üçüncü, dördüncü sıradayız. Narenciye bizim ve bölgemiz için çok önemli. Bu nedenle böyle bir festivalin ilimizde yapılması önemli. Bu festival ile hem narenciyenin hem de ilimizin tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Şu anda kentimizde alt ve üst yapıdan sağlığa, turizmden, tarıma her alanda ciddi yatırımlarımız var. Ama önemli olan bu yatırımların tanıtılması, tüm dünyaya anlatılması. İşte
festivaller bu tanıtımlar için bir fırsat” değerlendirmesini yaptı. Özdemir: “Mersinliler festivali benimsemiştir” Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir ise ‘Mersin için, Mersinliler için ve narenciye için’ diyerek çıktıkları yolda, Narenciye Festivali’nin 6’ncısını başarıyla tamamlamanın gurunu yaşadıklarını söyledi. Festivale dair rakamsal veriler de paylaşan Özdemir, şu bilgileri verdi: “Önceki yıllarda olduğu gibi, Mersinliler festivalimizi sevmiş, benimsemiş ve sahip çıkmıştır. 300 binden fazla vatandaşımız festivalimize katıldı. 200’e yakın firma, kuruluş ve sivil toplum örgütü stant açarak, Mersinlilerle buluştu. Yaklaşık 2 bin 500 kişilik çok renkli kortejimiz kentimizin tüm zenginliğini yansıttı. Coşku dolu bu kalabalık, Narenciye Festivali’nin artık Mersin’in festivali olduğunun en önemli kanıtıdır.” Konuşmasında festivalin bütçesi ile ilgili açıklamalarda da bulunan Özdemir, toplam 1 milyon 834 bin liralık bütçenin 1 milyon 650 bin lirasının kullanıldığını, yaklaşık 185 bin liranın se arttığını ve kalan paranın gelecek yıl için kullanılacağını sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından, festival kapsamında düzenlenen fotoğraf, satranç, yelken ve narenciyeli lezzetler yarışmalarında dereceye girenlere, Mersin Valisi Ali İhsan Su tarafından ödülleri verildi.
T
adı ve aromasıyla Türkiye’nin önde gelen ürünleri arasında yer alan Mut Zeytinyağı, Mut Ticaret ve Sanayi Odası’nın, Tarsus Sarı Ulak Zeytini ise Tarsus Ticaret Borsası’nın girişimleriyle coğrafi işaretle tescillendi. Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), aralarında Mut Zeytinyağı ile Tarsus’un Sarı Ulak Zeytini’nin de bulunduğu 23 coğrafi işarete tescil belgesi verdi. Törende konuşan TÜRKPATENT Başkanı Prof. Dr. Habip Asan, coğrafi işaretlerin tescillenerek hem Türkiye’de hem de yurt dışında yüksek katma değere dönüştüğünü söyledi. Asan, “Avrupa Birliği’nde de koruma altına alınabilen coğrafi işaretlerin tescillenmesiyle ülke ve yöre ekonomisine önemli katkılar sağlanıyor” dedi. Son yıllarda Türkiye’de bu konuda önemli bir farkındalık artışı olduğunu ifade eden Asan, şöyle konuştu: “Türkiye, en fazla coğrafi işaret tesciline sahip ülkelerden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Pek çok farklı kültür ve medeniyetin beşiği olan ülkemizin sahip olduğu bu zenginlik, coğrafi işaret tescilleriyle koruma altına alınarak, atalarımızdan miras kalan değerlerimiz gelecek nesillerimize en kıymetli haliyle bırakılma imkanı buluyor.” Asan, düzenlenen tören ve sergiyle coğrafi işaretli ürünlerin ülkede daha fazla bilinmesinin ve bunlara talebin artmasının amaçlandığını kaydetti.
“Ambalajlarda logo ve menşe işareti kullanılacak”
Tören sonrasında konuyla ilgi-
li değerlendirme yapan Mut TSO Başkanı Gürsel Aydın, Oda olarak Mut’un ekonomik yönden gelişmesi için çalıştıklarını söyledi. İlçenin en büyük gelir getiren tarım ürünlerine katma değer sağlama hedefiyle yollarına devam ettiklerini belirten Aydın, markalaşmaya ve coğrafi işaretler gibi ayırt edici özelliklerin öne çıkartılmasına odaklandıklarını anlattı. İlçede 20 yıldır zeytin dikiminin arttığını, üretimdeki artıştan dolayı yurt içi ve yurt dışı pazarlarda zeytin ve zeytinyağına taleplerin de arttığını ifade eden Aydın, “2015 yılında Mut ilçe sınırlarında yetişen zeytinlerden elde edilen zeytinyağını kapsayacak şekilde Mut Zeytinyağı Coğrafi Marka İşaret tescili için Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurduk. 2015 yılında başladığımız Coğrafi Marka çalışması bilimsel çalışmalar sonucu 2018 yılı Ekim ayında sonuçlandı. 28 Kasım 2018 tarihinde ise Türk Patent ve Marka Kurumu’nda düzenlenen törenle Tescil Belgemizi aldık” dedi. Bundan sonrasında ambalajlarda Mut Zeytinyağı Logosu ve Menşe işaretinin kullanılacağını belirten Aydın, ilerleyen günlerde Avrupa Tarsus Sarıulak Zeytini
Tarsus Ticaret Borsası Başkanı Murat Kaya ise sekreteryasını yaptıkları ve 2016 yılında oluşturulan Tarsus Zeytin Platformu toplantılarında Tarsus Sarıulak Zeytini’nin marka değerini yükseltmek adına coğrafi işaret üzerinde çalışmalara başladıklarını anlattı. Zeytin Platformu ile birlikte ilk başvuruyu 18 Nisan 2017’de gerçekleştirdiklerini bildiren Kaya, “Tabi bu süreçte coğrafi işareti almamız kolay olmadı. Zeytinimizin yöresel olduğunu ispat etmek için İlçe Tarım Müdürlüğümüz ve Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü ile koordineli olarak yürüttüğümüz çalışmalarla 8’e yakın düzeltme sonunda 16 Nisan 2018’de tescilimiz gerçekleşti” dedi. “Tarsus’a marka değer yaratacağına inandıkları, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin de tavsiye listesinde yer alan, Doğu Akdeniz’e özgü ve orijini Tarsus olan Tarsus Sarıulak Zeytinimiz coğrafi işaret almıştır” diyen Kaya bu sayede Tarsus Sarıulak zeytin ağaçlarının da koruma altına alındığını söyledi. Hedeflerinin orijini Tarsus olan, yöreye özgü Tarsus Sarıulak Zeytin çeşidini ve zeytinyağını dünyada rekabetçi bir konuma taşıyıp dünya markası haline getirmek olduğunu dile getiren Kaya, “İç ve dış pazar kanallarını genişletmek, mevcut pazarlardaki konumunu güçlendirmek, markalı ihracatı artırıp üretici ve tüketiciyi bilinçlendirmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
5
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Fakültesi Hastanesi’ne TOBB’un 5 milyon TL’lik desteğinin sağlanması, Serbest Bölge genişleme alanının ilanı.”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclisi, Odanın kuruluşun 133. yılını kutlamak ve sonsuza dek var olacağını duyurmak adına Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı önünde bir araya geldi.
H
er yıl olduğu gibi bu yıl da sabahın erken saatlerinde Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen MTSO Meclis Üyeleri, saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşı’nı okudu. Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Meclis Başkanı Hamit İzol’un Anıt’a 133. Yıl Çelengi’ni bırakmasının ardından Meclis Üyeleri’ne seslendiği konuşmasında Başkan Kızıltan, “Çok değerli MTSO Ailesi. Yönetimimizle, Meclis Başkanımızla, Meclis Üyelerimiz, profesyonel kadromuzla Türkiye genelinde herkesin gıpta ile baktığı bir Oda’yız. Koca çınar 133 yaşında. Herkesi kutluyorum” dedi. Kuruluşundan bugüne kadar hizmet veren tüm Yönetimleri, Meclisleri, profesyonel kadroyu minnetle andığını dile getiren Kızıltan, “Var olsunlar. Ebediyete intikal edenlere de Allah’tan rahmet diliyorum” dedi. 133 rakamının Mersin’in plakası olan 33’e denk gelmesinin de ayrıca özellik taşıdığına dikkat çeken Kızıltan, sözlerini, “İnşallah nice 133 yıllar kutlayacağız” diye tamamladı. İzol: “Kent hayatının içinde olan Odamız Mersin’in ihtiyaçlarına destek oldu” MTSO’nun 18 Aralık 1886 yılında kurulduğunu hatırlatan Meclis
Başkanı Hamit İzol, “Bugün kuruluşumuzun üzerinden 133 yıl geçmiş. Bu süre zarfında Odamızın Mersin’e kazandırdıklarını hatırlayabildiğim kadarıyla sizlerle paylaşmak istiyorum” dedi. Oda’nın Mersin’in ticari hayatının gelişmesinde her zaman öncü rol üstlendiğini kaydeden İzol şunları söyledi: “Mersin Limanı’nın, Serbest Bölge’nin, Organize Sanayi Bölgesi’nin Teknopark’ın, Sanayi Sitesi’nin kuruluşunda Odamız bilfiil görev üstlenmiş, maddi ve manevi katkı koymuştur. Kent hayatının hep içinde olan Odamız, Mersin’in ihtiyaçlarının karşılanmasına da destek olmuştur. Kentin ilk 4 yıldızlı otelinin, yani Mersin Oteli’nin kurulmasında Odamız öncülük etmiştir. Bunun yanında Mersin’e üç tane okul, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi, iki tane sağlık ocağı, iki tane toplum merkezi, bir karakol kazandırmıştır.” Doğrudan yapılan çalışmaların yanında MTSO’nun girişimleriyle gerçekleşen önemli çalışmalar bulunduğuna da dikkat çeken İzol, bu çalışmaları ise şöyle sıraladı: “Mersin Üniversitesi’nin kuruluşu, Mersin Limanı’nın özelleştirilmesi, kalkınma ajanslarının kuruluşu, Sanayi Sitesi’nin kuru-
luşu, Tarım Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi’nin kuruluşu, turizm bölgelerinin ilanı, yeni Tıp
“Beklentilerimiz büyük” Bugüne kadar önemli çalışmalara imza atıldığını, bundan sonrasında da önemli beklentiler içinde olduklarını dile getiren İzol, bu beklentilerin de takipçisi olacaklarını vurguladı. Öncelikli olarak tüm Mersin’in özlemle beklediği imar planlarının tamamlanmasını istediklerine değinen İzol, “Sektörlerimizin taleplerini karşılayacak ihtisas üretim ve ticaret bölgelerinin oluşturulması, Serbest Bölge genişleme alanının kamulaştırılması, lojistik merkezimizin kurulması, yapımı devam eden D-400 karayolu çalışmaları, otoyol – OSB bağlantısı çalışmaları ve havaalanı inşaatının en kısa sürede tamamlanması da beklentilerimiz arasında” dedi. Turizm merkezlerinin yatırımcılara tahsis edilebilir hale getirilmesini istediklerini de anlatan İzol, kentsel dönüşümün de hızlı ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Odalar, vakfılar, dernek ya da kulüplerde gönüllülük esasına göre
görev alındığını, bu nedenle kent adına yapılan çalışmalara ciddi katkılar sağlandığını belirten İzol, “Bizim gibi kurumlarda ise üstlenilen görevler bir bayrak yarışı gibidir. Bizler de geçtiğimiz 2018 yılı Nisan ayında bayrağı devraldık. Ta ki 2022 yılı sonuna kadar taşıyacağız. Mersin iş dünyasının çatı kuruluşu olarak birlik ve beraberlik içerisinde, güçlü Mersin Lobisini oluşturmak ve bunu sürdürmek temel görevimizdir” dedi. Mevzuatla verilen görevleri yerine getirmenin yanında asıl
Kent protokolü MTSO 133. Yıl Balosunda bir araya geldi
K
ent protokolü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) 133’üncü yıl kutlama balosunda bir araya geldi. Birlik ve beraberlik mesajının verildiği gecede söz alan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “İşte görmek istediğimiz tablo bu. Odamız Mersin’i bir araya getirip kaynaştırdı” ifadelerini kullandı. MTSO, kuruluşunun 133’ncü yılını, Mersin Valisi Ali İhsan Su, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Akdeniz Bölge Garnizon Komutanı Tuğamiral Önder Gürbüz, Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan başta olmak üzere kent protokolü, MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri, Meclis Üyeleri, Komite Üyeleri ve personelinin katılımıyla düzenlediği balo ile kutladı. Organizasyon, Oda’nın 2018 yılı çalışmalarının anlatıldığı kısa tanıtım filmiyle başladı. Protokol konuşmalarıyla devam eden gecede geçmiş dönemlerde görev alan ve halen hayatta olan Yönetim Kurulu Başkanları ile Meclis Başkanları da unutulmadı. Baloya katılan Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Uyar, Meclis Başkanı Sabahattin Kılıççıoğlu ile Faik Burakgazi’ye birer teşekkür plaketi verildi. Gecede söz alan MTSO Yönetim
Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, birlik ve beraberliğin önemini vurguladığı konuşmasında, “Mersin’de görmek istediğimiz tablo karşımda duruyor. MTSO olarak biz de kentimizde bunu istiyoruz. Birlik ve beraberlik içinde hareket etmek istiyoruz” dedi. Yıl içerisinde ticaretten sanayiye, sanattan eğitime çok çeşitli alanlarda hizmet verme gayreti gösterdiklerinin altını çizdi. İzol: “Kentin lobi gücünü artırmak temel görevimiz” MTSO’nun kurulduğu günden bu yana kentin ekonomik hayatının gelişmesinde her zaman öncü rol üstlendiğini anlatan Meclis Başkanı Hamit İzol, kentin ekonomik ve kültürel hayatının her zaman içinde olduklarını vurguladı. Mersin’in ihtiyaçlarının karşılanmasına destek vermeye çalıştıklarını dile getiren İzol, “Oda’mız kente çok sayıda eser kazandırmıştır, kazandırmaya da devam edecektir” dedi. MTSO’yu iş dünyasının ‘lobi gücü’ olarak tanımlayan İzol, üyelerin ve Mersinlilerin taleplerini ilgili kurum ve kuruluşlara ileterek sorunların çözülmesinde etkin rol oynamaya bundan sonrasında da devam edeceklerini belirtti. Ardından kentin beklediği, sektörel
ticaret bölgeleri, imar planının tamamlanması, lojistik merkez, turizm merkezleri gibi çalışmaları hatırlatan İzol, “Bu konuların çözümünde başta Sayın Valimiz ve Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere ilgili tüm kurumlarımızın desteğini alacağız” dedi. Mersin iş dünyasının çatı kuruluşu olarak birlik ve beraberlik içinde kentin lobi gücünü artırmayı ve sürdürmeyi temel görev olarak benimsediklerini vurgulayan İzol, “Bu şekilde tüm sorunların altından kalkacağımıza yürekten inanıyorum. Aldığımız bayrağı, birlik ve beraberliğimizi bozmadan, bizden sonra görev alacaklara gönül rahatlığıyla teslim edeceğimizden eminim” diye konuştu. Su: “İlimizi hep birlikte geliştirmeye devam edeceğiz” Mersin Valisi Ali İhsan Su ise gecede yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “MTSO’nun kuruluşunu en kalbi duygularımla kutluyor, nice yıllar diliyorum. Kentimiz coğrafi konumu, sahip olduğu potansiyeli ve sizler gibi maharetli iş insanlarıyla ülkemizin önde gelen illerinden biri oldu. Hep birlikte gururunu yaşıyoruz. 133 yıldan beri MTSO ve Oda’ya bağlı iş insanlarımız yaptıkları çalışmalarla, yatırımlarla, istihdama sağladıkları katkılarla ilimizin çok daha ileri seviyelere gelmesine önemli katkılar sağlamıştır. Odamız tüm bu işlevlerini büyük bir maharetle, şevkle, heyecanla günümüze kadar getirmiş. İnanıyorum ki bundan sonra da aynı şevk ve heyecanla sürdürecektir.” MTSO’nun ülke genelinde ve il özelinde kültürel, sosyal ve ekonomik faaliyetlere en güzel şekilde
Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Yazar İpek Ongun’un
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde 12 yıldır sürdürülen ‘Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne bu yıl, çağdaş edebiyatın usta Yazarı İpek Ongun değer görüldü. Türkiye ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) girişimiyle 2007 yılında başlayan Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün 12’ncisi düzenlendi. Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak adına aralıksız düzenlenen Türkiye’nin ilk ve tek edebiyat ödülünün bu yılki sahibi Yazar İpek Ongun oldu. “12 yıl boyunca o kadar değerli yazarlara ve şairlere verildi ki bu ödül, benim ismimin de onların arasında anılması ayrı bir gurur” diye başladığı konuşmasında Ongun, şunları söyledi: “Beni pek çok etkileyen ikinci bir konu ise bu ödülün bana verilmesiyle, özellikle de gençlik yazımla verilmesiyle edebiyat dünyasının gençlik yazınını nihayet kabul ettiğini görebiliyorum. Uzun yıllardır bunun mücadelesini veriyordum ve bunu
MTSO 05 CMYK
görebilmiş olmak da beni ayrıca çok mutlu ediyor. Ben gençleri çok önemsiyorum ve her yönden, her açıdan beslenmeleri, desteklenmeleri gerektiğine inanıyorum. O bakımdan gençlik yazınını çok önemsiyorum ve bu ödülü bana verenlere tekrar teşekkür ediyorum.” Kızıltan: “Bu ödüle bizler de sahip çıkacağız” Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün Mersin’e mal olmuş bir ödül olduğuna dikkat çeken MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise törende yaptığı konuşmada, “Bu ödülü başlatan ve bugünlere kadar büyük bir başarıyla gelmesini sağlayan tüm Yönetim Kurulu Başkanlarına ve Meclislerine teşekkür ediyorum. Bizler de bu ödüle sahip çıkacağız. Bu ödül Türkiye ve dünya çapında bir ödül haline gelecektir” dedi. Kendisinin edebiyatla tanışma evrelerini de anlattığı konuşmasını Kızıltan, “Gençlik yıllarımda edebiyatın yalnızca harfler ve kelimelerden ibaret olmadığını, bize farklı dünyaların kapılarını araladığını öğrendim ve bu bakış açısının iş yaşamımda da büyük faydalarını gördüm. İpek Ongun’a da bizi farklı dünyalara götürdüğü için tekrar teşekkür ediyorum” diye konuştu.
görevlerinin üyeler başta olmak üzere Mersin’in kalkınması ve gelişmesi için çalışmak olduğunu anlatan İzol, “Bunun için elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyarak tüm sorunların altından kalkacağımıza yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı. Konuşmasının sonunda birlik ve beraberlik mesajı veren İzol sözlerini, “Aldığımız bayrağı, birlik ve beraberliğimizi bozmadan, bizden sonra görev alacaklara gönül rahatlığıyla teslim edeceğimizden eminim” diye tamamladı.
İzol: “Edebiyat insanın kendisini ifade etmesinin güzel bir yolu” MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol ise edebiyatın insanın kendisini ifade edebilmesinin en güzel yollarından birisi olduğunu anlattı. Edebiyatı daha çok kendisini konuşarak ifade edemeyen kişilerin başvurduğu önemli bir kaynak olarak gösteren İzol, “Ben de bu gerekçeyle başladığım edebiyat hayatımda 5 kitaba ulaştım. Bugün ülkemizde çok sayıda yazarımız bulunmasına rağmen maalesef okuyan sayımız aynı ölçüde artmıyor. Bunu da artırmamız gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı. Soycan: “İpek Ongun’un yaptığı has edebiyattır” Seçici Kurul Üyesi ve Eleştirmen Celal Soycan da edebiyatın önemine değindiği konuşmasında, “Edebiyat, dilin de ötesine geçen bir olgu. Dünya üzerinde 3 bin civarında dil konuşuluyor ancak 78 dilin edebiyatı var” dedi. Ardından İpek Ongun’a yönelik değerlendirmeler yapan Soycan şunları söyledi: “İpek Ongun’un yaptığı has edebiyattır. Bunun karşılığını okurlarından da doğrudan alıyor. Bir yazar nasıl böyle bir okur yaratabilir. Bir okurunun İpek Ongun’un peşinden nasıl
koştuğunu ben biliyorum. Her bir yazar böyle bir tek okuru olsun diye tüm yazdıklarını feda edebilir.” Yeşilyurt: “Ongun iyi ki de anılarını yazmış” Ongun’un ‘Anlat Anneanne’ isimli kitabını yorumlayan bir okuru Türkan Yeşilyurt ise değerlendirmelerinde şu ifadelere yer verdi: “Çok kibar yazılmıştı. Erkeklerin daha etkin olduğu bir türde bir anlamda kadın zarafetini, bakış açısını getirmiş olması bakımından önemliydi. Benim anlayabildiğim kadarıyla açık ve dürüst şekilde kendisini ifade etmiş ve çağdaş bir Cumhuriyet kadı-
nı sesini duydum. Hanım efendi ve beyefendi olmanın inceliklerini çok güzel anlatıyor ve çağdaş eğitimin altını çiziyordu. Kitapta daha çok torunlarının zorlamasıyla anılarını yazdığını söylüyor. İyi ki de öyle yapmışlar. İlk gençlik edebiyatı denildiğinde akla gelen ilk isim İpek Ongun. Bu nedenle iyi ki de anılarını yazmış.” Sakallı: “İpek Ongun, büyük hikayelerin yazarı” Seçici Kurul Üyesi Prof. Dr. Cemal Sakallı da konuşmasında Ongun’un edebi özelliklerine değindi. Türkiye’nin genç nüfusu fazla bir ülke olduğunu hatırlatarak, “Bunun ede-
katkı koyduğunu dile getiren Su, “Odamız bunları yaparken biz de idareciler olarak onların önünü açmaya çalıştık. Her alanda yardım etmeye devam edeceğiz. İlimizi hep birlikte daha ileri noktalara taşıyacağız, geliştireceğiz” dedi. Kocamaz: “MTSO, kentin lokomotifidir” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise MTSO’nun kentin lokomotifi olduğuna işaret ettiği konuşmasını, “Elbette bir kentin gelişimi için genel ve yerel idareciler var ama bunların ötesinde kentin geleceğine yön verecek, özellikle Mersin gibi yoğun göç almış bir kentte büyük sorun olan istihdamın çözümüne katkı koyacak kuruluşlar da var. Bunların başında da ticaret ve sanayi odaları geliyor” diye sürdürdü. MTSO’nun kentin geleceği ile ilgili ortaya koyduğu vizyon ve kentin sorunlarını çözme konusunda ortaya attığı fikirlerle yöneticilerin ufkunu açıp yön verdiğini belirten Kocamaz, iş dünyasının yaptığı yatırımlarla işsizliğe çözüm üretme yanında kazanılan gelirin paylaşımına da katkı sağladığını söyledi. “350 bine yakın Suriyelinin yaşadığı bir kentte ve son 50 yılda nüfusu 30 katına çıkmış bir kentte bu tür kuruluşlar kentin geleceği açısından çok önemli” diyen Kocamaz, “Yaklaşık 57 aydır MTSO ile uyum içinde Mersin’e bir şeyler vermeye çalışıyoruz. Bu bağlamda gerek Tarsus’ta bulunduğum sürede gerekse Mersin’de kendimi şanslı hissediyorum. MTSO’nun 133. Kuruluş Yıldönümünü tebrik ediyorum. Mersin’in plakası gibi nice 33 yıllar diliyorum” dedi. biyatının olmaması mümkün mü?” sorusunu yönelten Sakallı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bu zamana kadar edebiyat bilimi olarak çocuk ve gençlik edebiyat bilimini yeterince araştırıp soruşturmadık. İpek Ongun’u sınıflandırabilmek için çocuk ve gençlik, ilk gençlik edebiyatı diye sınıflandırma yaptık. Ama bu yeterli değil. Çünkü onun dili çok farklı. Onun nezaket, saygı, değer dili var. Çocuklarımızdan başka çok büyük hikayelerimiz yok. Dönüp dolaşıp onların etrafında eğleniriz. Çocuğumuz olduktan sonra artık yaşam merkezimizde onlar oluyor. İşte İpek Ongun onlarla ilgili hikayeleri yazmayı tercih etti. Bu büyük hikayelerin yazarıdır kendisi.”
6
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Ticaretin ivme kazanması beklenen ülke:
T
Avrupa Birliği’nden çıkışı (Brexit) sonrası İngiltere ile Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin daha da yakınlaşması bekleniyor. İkili ilişkilerini şu anda AB üzerinden yürüten İngiltere ve Türkiye’nin önümüzdeki süreçte diyalogunu ikili çerçevede ele alması bekleniyor.
ürkiye ile İngiltere arasında şimdiden bir Ticari Çalışma Grubu kurularak önümüzdeki sürecin planlamaları yapılıyor. Özellikle Brexit sonrasında İngiltere’nin büyük hacimlerde Türkiye’den ithal edebileceği ürünler arasında meyve ve sebze gösteriliyor. İncir, fındık, fıstık ve narenciye ürünleri ise talep edilecek ürünler arasında yer alıyor. Türkiye, İngiltere için önemi her geçen gün artan bir ticari ortak. İngiliz diplomatlarının yorumları Türkiye pazarının dinamizmi ve çeşitliliğinin İngiltere için stratejik önem taşıdığı yönünde. Aynı zamanda ülkeler arası ticaretin gelişimine büyük katkı sağlaması beklenen ve şu sıralar üzerinde çalışılan Türkiye Ticaret Merkezleri (TTM) için de İngiltere önemli bir ülke. Aynı zamanda Türk firmalarının dış pazarlara açılmasını kolaylaştırmak adına Ticaret Bakanlığı tarafından Türkiye Ticaret Merkezleri adı altında önemli bir destek mekanizması yürütülüyor. Bu kapsamda Bakanlık tarafından New York, Şikago, Dubai ve Tahran’ın yanı sıra Londra’da da TTM Projeleri destekleniyor. Hedef, bu destek ile yeni pazarlara açılmak ya da mevcut pazarlarda payını artırmak isteyen Türk şirketlerinin ürünlerini sergileyebilecekleri ve hukuki, mali veya pazarlama konularında danışmanlık hizmetleri alabilecekleri bir platform sunmak. Bu merkezin de aktif olarak kullanılması ile birlikte Türkiye ile İngiltere arası ekonomik ilişkilerin önümüzdeki süreçte güçlenerek devam etmesi bekleniyor. Büyük bölümünü İngiltere’nin oluşturduğu Birleşik Krallık aynı zamanda dünyanın en yatırımcı dostu ülkeleri arasında yer alıyor. Dünya Bankası’na göre Birleşik Krallık, Avrupa’da iş kurmanın ve yürütmenin en kolay olduğu ülke ve iş yapma kolaylığı endeksinde de küresel olarak 7’nci sırada yer alıyor. Genel Bilgiler Coğrafi konum Kıta Avrupa’sının kuzeybatısında yer alan Britanya Adaları 244 bin 100 km2’lik bir yüzölçümüne sahiptir. Bu adaların en büyüğü Büyük Britanya, ikinci en büyüğü ise Büyük Britanya adasının batısında bulunan ve üzerinde Kuzey İrlanda ve İrlanda Cumhuriyeti’nin yer aldığı adadır. Ana adanın kuzeyinde bulunan İskoçya’nın batısında Hebrides takımada topluluğu yer alırken İskoçya’nın kuzeydoğusunda Orkney ve Shetland adaları sıralanmaktadır. Bütün bu adalar İngiltere’ye bağlıdır. Ancak, İngiltere ile Fransa arasında yer alan Channel Adaları ile İrlanda Denizindeki Isle of Man adası, uluslararası ilişkiler ve güvenlik bakımından Birleşik Krallığa bağlı bulunmaktadır.
MTSO 06 CMYK
Birleşik Krallık’ın 244 bin 100 kilometrekarelik yüzölçümünün 130 bin 400 kilometrekarelik kısmı İngiltere’ye aitken, İskoçya 78 bin 800 kilometrekare, Galler 20 bin 800 kilometrekare ve Kuzey İrlanda 14 bin 100 kilometrekarelik alanı kapsamaktadır. Başkenti Londra olan ülkenin diğer önemli şehirleri Birmingham, Leeds, Glasgow ve Sheffield’dır. Ülke topraklarının yaklaşık % 71’lik kısmı ekilmeye müsait alan ve çayırlardan, % 10’luk kısmı ormanlık alanlardan % 19’luk kısmı ise şehirlerden oluşmaktadır. Nüfus yapısı 2017 yılı IMF tahmini verilerine göre İngiltere’nin nüfusu 65 milyonu geçmiştir. İngiltere, Birleşik Krallığın nüfusunun % 84’ünü oluştururken, İskoçya % 8,3, Galler % 4,8 ve Kuzey İrlanda % 2,9 paya sahiptir. Düşük doğum oranları ve artan yaşam beklentisine bağlı olarak ülke nüfusu giderek yaşlanmaktadır. 2017 yılı tahminlerine göre, ülkede nüfusun %18’ini 65 yaş üstü nüfus oluştururken, 16 yaş altı nüfusun toplam nüfusa oranı ise %17,5’dir. Diğer Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İngiltere’nin de gelecek 10 yıllık dönemde emekli nüfusun çalışan nüfus üzerinde yarattığı yük ile karşı karşıya gelmesi beklenmektedir. 2018 itibariyle 65 yaş üstünün toplam nüfusa oranının % 18’i aşacağı tahmin edilmektedir. Özellikle son yıllarda İngiltere’deki nüfus artışının arkasında yatan önemli nedenlerden biri ülkeye yönelik göçlerdir. 1990’lara kadar nüfus artışı daha çok doğal nedenlerden (doğum, ölüm sayısı) kaynaklanırken, 1990’ların ortalarından itibaren nüfus artışı net göçmen sayısındaki artıştan etkilenmeye başlamıştır. Ülkeye yönelik iltica talepleri özellikle 1990’lı yılların sonunda artış göstermiştir. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkeye artan göç medya ve nüfusun büyük bir kısmı tarafından hoş karşılanmamaktadır. 2017 tahminlerine göre ülke nüfusu binde 2,5 oranında göçmenlerden oluşmaktadır. İngiltere’nin nüfusu, Birleşik Krallık nüfusunun yaklaşık % 84’lük kısmını oluşturmaktadır. Nüfusta en büyük artış, bölgenin ekonomik dinamizmine de paralel olarak Güneydoğu İngiltere’de gerçekleşmiştir. Birleşik Krallık nüfusu büyük ölçüde kentlerde yoğunlaşmaktadır, nüfusun % 85 kadarı kentlerde yaşamaktadır. En fazla nüfus çeken şehir son 20 yıl içerisinde % 5 artışla başkent Londra olmuştur. Buna karşılık Liverpool ve Manchester başta olmak üzere Kuzey İngiltere nüfusunda azalma gerçekleşmiştir. Doğal kaynaklar ve çevre Ilımlı bir deniz iklimine sahip olan Birleşik Krallık ’ta, Kuzey İskoç-
ya’nın dağlık alanları, Galler ve İngiltere’nin bazı kuzey bölgeleri dışında kalan tüm bölge toprakları, tarım ve hayvancılık için elverişlidir. Bununla beraber, Doğu Anglia haricindeki arazilerin engebeli olması, büyük ölçekli geniş tarımsal üretime izin vermemektedir. Geçtiğimiz yüzyıllar içinde ülkede tarımsal üretim yaygınlaştıkça, yaprak döken ağaçlardan oluşan ormanlık araziler giderek azalmıştır. Birleşik Krallık, zengin petrol, doğal gaz ve kömür kaynakları ile AB içinde en fazla enerji kaynağına sahip ülke konumundadır. Ancak üretim, 1990’lardan itibaren giderek azalmıştır, yerel talebi karşılayamamaktadır. Ülke giderek artan oranda ithalata bağımlı hale geldiği için yükselen global enerji fiyatları ekonomi için risk oluşturmaktadır. 1980’li yıllar boyunca enerji bakımından kendi kendine yeterli olan ülke, günümüzde net enerji ithalatçısı haline gelmiştir. Ülkenin diğer mineral kaynakları ise son derece sınırlıdır. Ülkede enerji ve temel kimyasalların üretimi için kullanılan doğal kaynaklar, kömür, petrol ve doğalgazdır. 18. yüzyıldan bu yana tam kapasitede üretim yapılmasına rağmen ülkede halen çok zengin kömür rezervleri bulunmaktadır. Ülkede üretilen elektriğin üçte ikisi kömür ve doğal gazdan sağlanmaktadır. Bununla beraber, İngiltere’de yenilenebilir enerji kullanımı konusuna giderek artan bir önem verilmekte olup, hükümet, yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji oranını artırmak yönünde politikalar geliştirmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının artan enerji talebini karşılaması henüz mümkün görünmemekle birlikte kullanım oranı giderek artmaktadır. Özellikle rüzgar enerjisi kapasitesi hızla artmıştır. İngiltere dünya kıyı rüzgar enerjisi kapasitesi açısından birinci sırada yer almaktadır. Doğrudan Yabancı Yatırımlar Doğrudan yabancı yatırımların görünümü UNCTAD 2018 Dünya Yatırım Raporu’na göre 2017 yılı itibarı ile İngiltere’ye gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı 15,1 milyar dolar, ülkedeki yabancı yatırım stoku ise 1,44 trilyon dolardır. İngiltere yabancı yatırımcılar açısından en liberal ortamlardan birine sahiptir. Sermaye kontrolleri 1979 yılında, diğer AB ülkelerinden en az 10 yıl önce, ortadan kaldırılmıştır. Hükümetler 80’lerden beri yabancı yatırımları ülkeye çekmeye çalışmaktadır. Sermaye piyasalarının yapısı yabancı yatırımcıların yerel firmaları devralmalarına uygun şekilde oluşturulmuştur. Hükümetler de bu tip devralmalarda herhangi bir kısıt-
lamada bulunmamaktadır. İngiltere’nin yabancı sermayeye politik yaklaşımını “ekonomik faaliyetin milliyetinden çok yeri önemlidir”
şeklinde özetleyebiliriz. İngiltere’de yabancı sermaye önündeki engelleri iki alan belirlemektedir. Bunlardan biri rekabet politikası diğeri ise milli güvenliktir. Önümüzdeki dönemde İngiltere’nin yabancı sermayeye yaklaşımının ekonomik gerilemeye rağmen yine liberal bir çizgide devam etmesi beklenmektedir. Türkiye ile ticaret Geleneksel olarak ülkemizin çok önemli bir ticaret ortağı ve dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan İngiltere, Türkiye’nin dış ticaretinde fazla verdiği ve ihracatını sürekli arttırdığı gelişmiş ülkelerden biri olma özelliğini korumaktadır. Türkiye 2001 yılından beri İngiltere’ye dış ticaretinde fazla vermektedir. 2005 yılında 5,91 milyar dolar olan Türkiye’nin ihracatı 2015 yılında neredeyse iki katına,10,6 milyar dolara ulaşmıştır. 2017 yılında, % 17,8’lik bir gerileme yaşanarak 9,6 milyar dolar ihracat, % 22,8’lik bir artışla 6,6 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirilmiş ve yine Türkiye lehine 3 milyar dolar dış ticaret fazlası verilmiştir. 2017 yılı itibarıyla Türkiye ile İngiltere arasındaki ticaret hacmi 16 milyar dolar olup, bu ülke ile yapılan ticarette verilen fazla geçen yıla kıyasla % 50 azalarak 3 milyar dolar olmuştur. İngiltere’ye ihracatta, genel olarak tekstil ve hazır giyim ürünleri, elektrikli ve elektriksiz makineler, motorlu araçlar ve parçaları, demir çelik ürünleri, altın/mücevherat ihracattaki önemli madde gruplarını oluşturmaktadır. Türkiye’nin ithalatı genel madde grupları itibariyle incelendiğinde ise en yüksek paya elektrikli ve elektriksiz makinelerin sahip olduğu görülmektedir. Türkiye’nin ithalatındaki
diğer önemli ürünler ise şu şekildedir: otomotiv ve yan sanayi ürünleri, eczacılık ürünleri, demir çelik ile plastik ve plastikten mamul eşyalar. Dış ticaret IMF verilerine göre Dünyada beşinci, AB’de de ikinci büyük ekonomiye sahip olan İngiltere, dünya mal ve hizmet ticaretinde de üst sıralarda yer almaktadır. 1980–1982 yıllarında artan petrol fiyatlarının ihracat gelirlerinde yol açtığı büyük artış gibi bazı istisnai haller dışında İngiltere’nin mal ticareti sürekli açık vermektedir. Ülke halen gıda, petrol ve petrol ürünleri, motorlu taşıtlar, petrol dışı hammaddeler, giyim, ayakkabı, elektrikli makineler, elektriksiz makineler, mobilya ve aydınlatma ürünleri ile motorlu taşıtlar gibi ürünlerde net ithalatçı konumundadır. Diğer taraftan 2017 yılı itibariyle eczacılık ürünleri, optik ve tıbbi cihazlar, kimyasal maddeler, başta viski olmak üzere içecekler, havacılık ve uzay taşıtları aksam ve parçaları, demir çelik, bakır, ham deri, teknik tekstil sektörlerinde İngiltere net ihracatçı bir ülkedir. Ülkenin kronik dış ticaret açığı sorunu son yıllarda iyice kötüleşmiş, 2017 yılı itibarıyla 200 milyar dolara yaklaşmıştır. 2017 yılında ülkenin ihracatında elektriksiz makineler, mineral yakıtlar, otomobil, elektrikli makineler, ilaç, değerli taşlar, optik ve tıbbi cihazlar önemli yer tutmaktadır. İngiltere’nin ithalatında en fazla pay sahibi olan ürün grupları ise mineral yakıtlar, elektriksiz makineler, otomotiv ana ve yan sanayi ile eczacılık ürünleridir. Kaynak: Ticaret Bakanlığı ve Dünya Gazetesi
İngiltere ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.
İngiltere’nin 2017 yılı ithalatı
2017 yılında 641,3 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren İngiltere’nin en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ülke sırasıyla; 89,6 milyar dolar ile Almanya, 59,8 milyar dolar ile Çin ve 58,8 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’dir. Türkiye, İngiltere’nin ithalat yaptığı ülkeler arasında 9,9 milyar dolar ve %1,6 pay ile 15. sırada yer alır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde İngiltere’nin dünya genelinden gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde, 34,3 milyar dolar ile altın (diğer yarı işlenmiş şekilde) ilk sıradadır. 20,7 milyar dolar ile ham petrol (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar) ikinci sırada bulunmaktadır. Dizel/yarı dizel motorlu taşıtlar (1500cm3<silindir kapasitesi <=2500cm3[kar taşıma araçları ve diğer özel tasarlanmış araçlar hariç]) ise16,9 milyar dolar ile üçüncü sırada yer almaktadır. İngiltere’nin 2017 yılı ihracatı
2017 yılında toplam 442 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren İngiltere’nin ihracatında en büyük paya sahip olan ilk üç ülke sırasıyla; 59,1 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 46,6 milyar dolar ile Almanya ve 30,4 milyar dolar ile Fransa’dır. Türkiye, İngiltere’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında 9,5milyar dolar ve %2,2 pay ile 12. sırada bulunur. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde İngiltere’nin dünya geneline yaptığı ihracat incelendiğinde, 19,1milyar dolar ile ham petrolün (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar), İngiltere’nin ihracat yaptığı ürünler arasında ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Altın (diğer yarı işlenmiş şekilde),16,9 milyar dolar ile ikinci sırada yer almaktadır. Üçüncü sırada ise,15,8 milyar dolar ile tedavide/ korunmada kullanılmak üzere hazırlanan diğer ilaçlar bulunur.
İngiltere – Türkiye 2017 yılı dış ticaret ilişkileri İngiltere’nin Türkiye’den yaptığı ithalat
2017 yılında İngiltere’nin Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 943,4 milyon dolar ile dizel/yarı dizel motorlu taşıtlar (taşıma kapasitesi<=5ton olan[8704.10 alt başlıklı karayolu dışı damperli kamyonlar ve 8705 başlıklı özel amaçlı motorlu taşıtlar için hariç]) bulunur. Bu değer, İngiltere’nin ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %19,7’sine denk gelmektedir. İngiltere’nin Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün grubu ise 483,2 milyon dolar ile kıvılcım ateşlemeli motorlu taşıtlar (1000cm3<silindir kapasitesi<=1500cm3 olan [kar taşıma araçları ve diğer özel tasarlanmış araçlar hariç]) olmuştur. Bu değer, İngiltere’nin ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin % 5,6’sına karşılık gelmektedir. Televizyon (diğerleri, renkli olanlar) kategorisinde yer alan ürünler ise 378,4 milyon dolar ile İngiltere’nin Türkiye’den en fazla ithal ettiği üçüncü sıradaki ürün grubu olmuştur. Bu değer, İngiltere’nin ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %18,6’sına denk gelir. İngiltere’nin Türkiye’ye yaptığı ihracat
İngiltere’nin Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 2,8milyar dolar ile diğer altın (diğer yarı işlenmiş şekilde) yer almaktadır. Bu değer, İngiltere’nin bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının % 17,1’ine denk gelmektedir. İkinci sırada, 902 milyon dolar ile kara taşıtları için motorlar-dizel, yarı dizel kategorisine giren ürünler yer almaktadır. Bu değer, İngiltere’nin bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yapmış olduğu ihracat rakamının %43,7’sine denk gelmektedir. 827,6 milyon dolar ile diğer döküntü ve hurdalar kategorisinde bulunan ürünler, İngiltere’nin Türkiye’ye en fazla ihraç ettiği üçüncü ürün grubu olmuştur ve bu değer İngiltere’nin bu ürün grubu özelinde dünya geneline yaptığı ihracatın %42’sine karşılık gelir. Yukarıda verilen değerler; ihracat yönlü bakılıyorsa FOB, ithalat yönlü bakılıyorsa CIF değerleridir. Bu çalışmada aynı zamanda 2017 yılına ait veriler kullanılmış olup ilgili bölümlerde 6 haneli gümrük tarife istatistik pozisyonu baz alınmıştır.
7
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Beyaz eşyacılar KDV indirimi istiyor
A
İsmail Kurt
MTSO 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı
Sorunlarımızın çözümünde elbette ana bayilerimizden de destek bekliyoruz. Bu dönemde kazanabilmemiz için hep birlikte elimizi taşın altına koyabilmemiz önemli. Ana bayiler vade süresini 8 aya uzatmalı.
ğırlıklı olarak dövize endeksli ürünlerle çalışıyor olmaları nedeniyle zor günler geçiren beyaz eşya satıcıları, sıkıntıların en az seviyede hissedilebilmesi adına KDV indirimi istiyor. Bugüne kadar uygulanan ÖTV indirimlerini yeterli bulmayan sektör temsilcileri, bu indirimin fiyatlara yansımadığını, KDV indiriminin ise doğrudan yüzde 10 indirim anlamına geleceği için tüketicilerin daha fazla hissedebileceğini söylüyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 8 No’lu Dayanıklı Tüketim Malları Meslek Komitesi Başkanı İsmail Kurt, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak sektörde piyasaların durumuna değinen Kurt, dövizdeki dalgalanmalara paralel olarak yüzde 50’ye yakın daralma yaşadıklarını bildirdi. Düğünlerin arttığı, hava sıcaklıklarının yükseldiği yaz sezonunda dahi bekledikleri satış rakamlarına ulaşamadıklarını kaydeden Kurt, “Klima ithal eden arkadaşlarımız dahi Mersin gibi sıcak bir kentte olmamıza rağmen yaz aylarını iyi bir performansla tamamlayamadı. Depoları klimalarla dolu” diye konuştu. Satışların azalmasının yanı sıra yapılan satışlardaki tahsilatlarda da önemli ölçüde sorunlar yaşadıklarına değinen Kurt, “Doğrusunu söylemek gerekirse bu, satış yapamamaktan çok daha ciddi bir sıkıntı. Yaşadığımız sorunun yaklaşık yüzde 70’inin tahsilat kaynaklı olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı. “Borçlar Kanunu gözden geçirilmeli” Tahsilatların sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için Borçlar Kanunu’nun yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine değinen İsmail Kurt, günümüzdeki uygulamaların hiçbir caydırıcılığının bulunmadığına
dikkat çekti. Borcunu ödemeyenler üzerindeki yaptırımların artırılması gerektiğini vurgulayan Kurt, “Belki eskiden olduğu gibi eve gelip ne eşya varsa hepsini haciz etmek de doğru bir yaklaşım değildi. Böyle olsun da demiyoruz ama bir orta yol bulunmalı. Mevcut uygulamalarda da o kadar büyük bir rahatlık tanındı ki kimse borcunu ödemeye yanaşmıyor” değerlendirmesini yaptı. Günümüzde birçok kişinin kredi kartı limitinin dolu olması nedeniyle açık hesaplarla çalışmak durumunda kaldıklarını dile getiren Kurt, “Kartlar dolu olmasa bile AVM’ler dışında faaliyet gösteren üyelerimiz genellikle açık hesap sistemiyle çalışıyor ve ciddi sıkıntılar yaşıyor” ifadelerini kullandı. “KDV indirimi istiyoruz” Piyasaların canlandırılması için ÖTV ve KDV indirimleri yapıldığını hatırlatarak bu indirimlerin satışlara yansımasını da değerlendiren İsmail Kurt, mevcut durumdaki ÖTV indirimleriyle bekledikleri sonuçları hissedemediklerini anlattı. Beyaz eşyada da KDV indirimi istediklerini anlatan Kurt, “Yüzde 18 olan KDV’nin yüzde 8’e indirilmesiyle arada oluşan yüzde 10’luk azalmayı tüketici doğrudan hissedebiliyor. Ağırlıklı olarak mobilya uygulanan KDV indirimini beyaz eşya için de talep ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Sıcak para dönmesi için krediler açılmalı” Tahsilat sorunlarını çözmek adına sektör temsilcilerinin bankalara başvurduğunu ancak burada da istedikleri kolaylığı göremediklerini anlatan İsmail Kurt şunları söyledi: “Bankalara başvurduğumuz dönemde de çeşitli sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz. İlk olarak banka faizlerinin çok yükseldiğini söyleyebilirim. Bu yüksekliğe rağmen talep ediyoruz ve bankalarda kredi limitimiz bulunsa da son dönemlerde bunu
kullandırmıyorlar. Artık bankaların bize batacakmışız gözüyle baktığını düşünmeye başladık. Oysa küçük bir destekle birçok firmamız sıkıntısını atlatabilecek durumda. Bu şekilde kredi musluklarının kısılmasıyla bu imkan da ortadan kalkıyor. Eğer kredi verilecek olursa da her gün bir şey gerekçe gösterilerek hesabımızdan kesintiler yapılıyor. Bugün hadi al hesabında para var deniyor, ertesi gün kesintiler başlıyor. Bu sorunlar ortadan kalkar ve sıcak para dönmeye başlarsa piyasalar rahatlayacaktır.” “Maliyetlerimizi kısma yoluna gidiyoruz” Sıkıntılı süreci en az hasarla atlatabilmek adına maliyetlerini kısma yoluna gittiklerini dile getiren İsmail Kurt, “İşçi çalıştırmaktan korkar hale geldik. İşçi maliyetlerinin de gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz çünkü özellikle yetkili servislerde çok fazla personel çalışıyor ve bu da o alanda faaliyet gösteren arkadaşlarımızı endişelendiriyor” diye konuştu. Yetkili servislerin bir diğer sıkıntısına daha değinen Kurt, şu değerlendirmeleri yaptı: “Geçmiş yıllarda beyaz eşya maliyetleri çok yüksekti bu nedenle insanlar yenisini almak yerine tamir etmeyi tercih ediyordu. Oysa günümüzde fiyatlar belirli seviyelere indi ve neredeyse bazı ürünler tamir ettirme fiyatına yaklaştı. Bu nedenle herkes bozulan cihazını yenisiyle değiştirmeyi tercih ediyor. Yetkili servislere talep azalınca burada çok sayıda personelle yoluna devam eden arkadaşlarımız da sıkıntı yaşıyor.” Komite olarak sık sık üyeleri ziyaret ederek sorunlarını dinlemeye çalıştıklarını ve basit olan sorunlara yerinde müdahale ettiklerini dile getiren Kurt, ancak daha büyük olan sorunları toplayıp raporlaştırarak MTSO Yönetimi’ne sunduklarını anlattı.
“Ana bayiler vadelerini uzatmalı” Ana bayilerden beklentilerine de değinen İsmail Kurt, şunları söyledi: “Sorunlarımızın çözümünde elbette ana bayilerimizden de destek bekliyoruz. Bu dönemde kazanabilmemiz için hep birlikte elimizi taşın altına koyabilmemiz önemli. Biz kazanacağız ki ana bayiler de kazanabilsin. Son 2 yıldır ortalama 4 ay vade ile ürün alabiliyoruz. Bu uygulama özellikle açık hesap çalışan bayilerimizi oldukça zorluyor. Piyasada faaliyet gösteren firmaların yüzde 60’a yakını açık hesap çalışıyor. Yalnızca AVM’lerde satış yapanlar kredi kartı ile satabiliyor. Kalanı minimum 10 – 12 ay vadeli satışlar gerçekleştiriyor. Yıl içinde ise müşterimizin mutlaka ya bir düğünü ya bir cenazesi oluyor, iki tane bayram bir yılbaşı derken harcamalarının yüksek olduğu dönemlerde ödemelerini aksatıyor ve vadeler en az 15 aya kadar uzuyor. 15 ayda parayı ancak toparlayan bir bayi de doğal olarak 4 ayda ana bayiye ödeme yapmakta zorlanıyor.” Geçmişte ürününe göre ana bayiden 8 – 10 ay vadeli satışlar yapıldığını hatırlatan Kurt, bu dönemde de ellerinin güçlenebilmesi, rahat ödeme yapabilmeleri için vade sayısının en az 8’e yükseltilmesini beklediklerini söyledi. Fuarlar güçlendirilmeli Mersin’de 20 – 28 Nisan’da Mobilya Fuarı düzenleneceğini hatırlatan İsmail Kurt, beyaz eşya satıcıları olarak bu fuara katılmayı planladıklarını anlattı. Bu dönemde fuarların güçlendirilmesini beklediklerini kaydeden Kurt, “Fuarlar aracılığıyla bir sinerji oluşuyor. Müşteri aradığı her çeşit ürüne aynı çatı altında ulaşabiliyor. Aynı zamanda hesaplı mal satıp cirolarımızı artırabiliyoruz. Fuarlar ile insanlar moral bulacaktır. Bu nedenle güçlendirilmesi gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
En büyük sorun kalifiye eleman sorunu
M
TSO 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Kisin, otomotiv sektöründe kalifiye eleman ve çırak bulamamaktan şikayetçi oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 13 No’lu Komite Başkanı Mehmet Kisin, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak yaşadıkları sorunlar hakkında bilgi verdi. İlk olarak personel sorununa dikkat çeken Kisin, çıraklıktan yetişmiş elemana kadar her kademede personel bulmakta sıkıntı yaşadıklarını anlattı. Otomotiv sektörünün özellikle televizyonlarda yanlış tanıtılmasının sıkıntısını yaşadıklarına değinen Kisin, “Eğitimdeki eksikler ve halkımızın yanlış yönlendirilmesi nedeniyle sektörde yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyoruz. Geçmiş yıllarda çalışanlarımız küçük yaşlarda bu sektöre adım atıp tecrübe kazanılırken, günümüzde aileler çocuklarını göndermek istemiyor. Çocukları liselerde meslek liselerini tercih etsin, gelip işletmelerde staj yapsın istemiyor. Oysa çocuklarımız bizim gözbebeğimiz, geleceğimiz. Bu konuların görüşülüp çözüm üretilmesi şarttır” dedi. Bir taraftan kalifiye eleman sorunu yaşarken diğer taraftan mevcut personelle yola devam etmekte zorlandıklarını anlatan Mehmet Kisin, şunları söyledi: “Ülke olarak zor bir ekonomik süreçten geçiyoruz. Mevcut ekonomik şartlarda maliyetlerimizi karşılayamazken tekrar yeni yılda asgari ücretlere yapılacak olan artış işletmelerimizi büyük ölçüde zorlayacaktır. Eğer bu konuda devlet desteği olmazsa, işletmelerimiz ayakta tutmakta zorlandığımız bu günlerde yapılacak bu artışlarla mevcut işsizler ordusuna yenilerinin katılması kaçınılmazdır.” “İşveren üzerindeki istihdam maliyeti azaltılmalı” Bunun bir kısırdöngü olduğunu vurgulayan Mehmet Kisin,
MTSO 07 CMYK
herkesin geçinebilmesi için iyi rakamlar kazanması gerektiğini, piyasaların hareketlenmesi için sıcak para girmesi gerektiğini bildiklerini, ancak bu sıcak parayı işçisine temin edecek işverenin ise zor durumda olduğunu söyledi. “Hükümetimiz asgari ücret artışını işverene fazla yük getirmeden karşılayacak kanuni düzenlemeler yapmalı” diyen Kisin, “Biz işverenler olarak birlikte çalıştığımız her bir kardeşimize daha fazla ücret vermeyi canı gönülden isteriz. Sonuçta bizler çalışanlarımızla birlikte bir aileyiz. Ancak bu şartlarda bunun mümkün olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. En azından bu geçiş, toparlanma sürecinde işverenin elini rahatlatacak iyileştirmeler hayat kurtaracaktır” değerlendirmesini yaptı. “Otomotiv köyü kurmayı hedefliyoruz” Mehmet Kisin, sözlerine devam ederken bir diğer sorun olarak uzun süredir dillendirmelerine rağmen henüz istedikleri sonuca ulaşamadıklarını söylediği ‘GalericilerSitesini’ gösterdi. Kentin küçük sanayi sitelerine ihtiyacı olduğuna da dikkat çeken Kisin, sanayi sitelerinin organize sanayi bölgelerinin fidanlığı olduğunu, kentin küçük sanayi sitelerine ve galericiler sitelerine ihtiyaç duyduğunu ifade etti. En son Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un ziyaretini hatırlatan Kisin, “Sayın Bakanımız bu ziyareti sırasında özellikle sektörel sanayi siteleri konusunda açık çek vermişti. Bu konuda da duyarlılık gösterilmesini, çalışmaların kolaylaştırılıp hızlandırılmasını ve 2019 yılında sonuç alabilmeyi bekliyoruz” diye konuştu. Bu çalışmanın bir adım daha ileri taşınabileceğini de ifade eden Kisin, ardından Komite olarak yürüttükleri ‘Otomotiv Köyü’ çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yaklaşık 400 dönüm alan üzerine bir Otomotiv Köyü kurmak istediklerini kaydeden Kisin, bu
projelerini hayata geçirebilmek için Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin 1/5.000’lik planlarını çıkarmasını beklediklerini anlattı. İlgili kurumlarla arazi tahsisi için görüştüklerine değinen Kisin, tahsis yapılması halinde 18 ay içinde projeyi bitirebileceklerini söyledi. Köy içerisinde sıfır ve ikinci el araç satışları yapılacağını dile getiren Kisin, “Aynı zamanda noterden bankaya, eğitim salonlarından, test sürüş alanlarına, botanik bahçesinden postaneye, lastikçiye, çocuk oyun parkından, otele, sosyal donatılara kadar ihtiyaç duyulabilecek her birimin bu köyde yer almasını planlıyoruz” diye konuştu. “Fiyat standardı getirilmeli” Sektörde yaşanan bir diğer sıkıntı olarak yapılan işlerde belli bir fiyat standardı bulunmamasını gösteren Mehmet Kisin, bu durumun sektörü de piyasaları da zorladığını anlattı. Ekonomik durgunlukla birlikte maliyet hesaplarının daha çok ön plana çıkmaya, yüksek fiyatların göze gelmeye başladığına değinen Kisin, şunları söyledi: “Maalesef sektörümüzde belli bir fiyat standardı bulunmuyor. Sebebi de işletmelerimizin verdikleri hizmet kalemine göre maliyetlerinin farklı olması. Bunun çözümünün de işletmeleri kendi arasında sınıflandırmaktan geçtiğine inanıyorum. Yapılan iş aynı gibi gözükmesine rağmen bu işler verilen hizmetin kalitesine, kullanılan ürünlerin kalitesine göre değişiyor. Bu nedenle işletmeler belirli kriterler göz önünde bulundurularak A, B, C sınıfı gibi TSE uygunluğu göz önüne alınarak sınıflandırılabilir. Böylece birbirlerine boğdurulmaz. Komite olarak yeni yılda üzerinde çalışacağımız bir diğer konu bu olacak.” Fiyatlama konusunda özellikle sigorta eksperleri arasında ciddi sorunlar yaşandığını vurgulayan Kisin, “Örneğin bir firma 40 yıldır sektörde çalışan bir eksperi kaza tespiti için
gönderiyor ve bu eksper bir fiyat belirliyor. Aynı firma arkasından bir eksper daha gönderip ilk eksperin doğru rakam çıkarıp çıkarmadığını denetletiyor. Diğer eksper ise daha uygun fiyata ama kalitesi farklı bir başka yeri örnek gösterip yeni bir çalışma yapabiliyor. Biz bu uygulamayı doğru bulmuyoruz. Yanıltıcı örneklerle 40 yıllık eksperlerin onuruyla oynanmamalı” değerlendirmesini yaptı. “Araç satışları ciddi ölçüde azaldı” Mersin’de sektörde 2018 yılını değerlendiren Mehmet Kisin,özellikle döviz kurlarındaki dalgalanma nedeniyle bir dönem araç satışlarının durma noktasına geldiğini söyledi. Karlılık oranlarının kalmaması, satışların düşmesiyle birlikte bazı oyuncuların sektörden çıkmak durumunda kaldığını belirten Kisin, bu dönemde ikinci el satışlarıyla tamir bakım yaptıranların daha fazla olduğunu söyledi. Tamir, bakım için gelen kişilerin de ancak birinci derecede zorunlu olan tamir bakımı yaptırmayı tercih ettiğine değinen Kisin, bu durumu ise şöyle açıkladı: “Örneğin yağ değiştirmek için gelen bir araç sahibinin aslında filtreler ya da borular dahil set olarak değişim yaptırması gerekirken o yalnızca günü kurtarabilecek yağı değiştirmeyi tercih ediyor.” Bu dönemde artan banka faiz oranlarının da hem sektörü hem de müşterileri zorladığını ifade eden Kisin, gerek tüketici kredilerinde gerek otomobil kredilerinde faiz oranlarının düşürülmesini beklediklerini anlattı. Yeni yılda, sektördeki firmalarınyenilikleri ve gelişmeleri takip edebilmesi adına fuar ziyaretine ağırlık vereceklerini de dile getiren Kisin, “Mutlaka yurtdışına gitmeye gerek yok, Ülkemizde de düzenlenen çok önemli fuarlar var. Bu fuarlara daha çok üyemizi götürebilmek adına çalışma yürüteceğiz” ifadelerini kullandı.
Mehmet Kisin
MTSO 13 No’lu Ulaşım Araçları İmalat, Satış ve Onarımı Meslek Komitesi Başkanı
Sektöre fiyat standardı getirilmesi gerekiyor. İşletmeler belirli kriterler göz önünde bulundurularak A, B, C sınıfı gibi TSE uygunluğu göz önüne alınarak sınıflandırılabilir. Buna göre her sınıftaki firmanın vereceği hizmet bedeli de standartlaştırılabilir.
8
YIL: 20 | SAYI: 365 | 23 Aralık 2018 - 05 Ocak 2019 | www.mtso.org.tr
Ulusal olmadan uluslararası olmuş bir firma:
Ramazan Öz
Yörüksüt Yönetim Kurulu Başkanı
2
Yürüksüt, henüz Türkiye genelinde faaliyet göstermese de uluslararası alanda yatırımları bulunan, Mersin gıda sanayisinin önde gelen markalarından biri. Mersin’in yanı sıra Irak’taki iki fabrikası ve gelişkin dağıtım ağı, Ortadoğu ile Körfez ülkelerindeki dağıtım kanallarıyla yurtdışındaki gücünü artıran firmanın hedefinde Avrupa başta olmak üzere tüm dünya var.
019 yılında İngiltere’de bir fabrika açmaya hazırlanan firma, dünyanın en az 10 ülkesinde fabrika kurma vizyonuyla yoluna devam ediyor. Baba, dede mesleği hayvancılıkla sektöre adım atıp bugün ihracat da dahil olmak üzere ürünlerini birçok noktaya ulaştıran Yörüksüt’ün kalitesinde, kullandığı hammadde kadar, teknoloji odaklı üretim ve tüketicinin damak zevkine verdiği önem yatıyor. Başarının sırrı ise ‘süt tutkusu’. Yörüksüt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Öz, “Süt tutkusu olmayan burada barınamaz. Sürekli kendimizi geliştirmek için projeler, yeni ürünler üretiyoruz, yeni pazarlar arıyoruz. Devamlı canlı ve ilerleyen bir ekibimiz var. İlerleyen destekleniyor, ilerlemeyen eleniyor” diyor. Başarılarının tesadüf olmadığını vurgulayan Öz, başarı basamaklarını bilinçli adımlarla tırmandıklarını söylüyor. Sektöre adım attıkları ilk günden itibaren bakkallar ve marketlerde aranan bir marka oluşturduklarını dile getiren Öz, markalarının lezzetini yurtdışına taşıdıklarını, 2019 yılı başında faaliyete geçirecekleri, akıllı fabrika olarak nitelendirilen Endüstri 4.0’a uyumlu yeni fabrikaları ile de Türkiye geneline yayılacaklarını bildiriyor. Firmaların vizyonları kadar yol alabileceğini vurgulayan Öz, “Hızla globalleşen dünyada küçük ve yerel olarak rekabet edebilmek ve uzun süre yaşayabilmek zordur. Biz de, bu bakış açısıyla vizyonumuzu her zaman geniş tutmaya çalıştık” diyor. Yurtdışındaki yeni yatırımlarını ve MiCafe markası ile hayat verdikleri yeni ürünlerinin detaylarını paylaşan Öz, başarıya giden yolculuğu şöyle anlatıyor: “Hayvancılık dede mesleği” Sektöre 26 yıl önce adım attım. Ancak benim dedem de babam da hayvancılıktan geliyor. Çalışmalarımız benimle birlikte modern hayvancılığa evrildi. Eski ismiyle Köle Musa Köyü’nde şimdiki ismiyle Nacarlı’da hayvancılık yapıyorduk. Ancak o yıllarda sanayi çok gelişmediği için sütümüzün fazlasını da satacak yer bulmakta zorlanıyorduk. Sonunda kendi sanayimizi kurmaya karar verdik. Aslında her zorluğun bir fırsat yarattığını söylemek mümkün. Önemli olan bu fırsatı görüp değerlendirebilmek. Küçük bir pikap alıp kendi sütümüzü satmaya başladık. Ancak bir süre sonra gördük ki insanlar aldıkları sütü direkt süt olarak tüketmek
MTSO 08 CMYK
yerine, yüzde 80’ini yoğurda çeviriyor. Bunu neden yaptıklarını araştırınca annelerinin yoğurdunun lezzetini aradıklarını gördük. Bu kez anne yoğurdu lezzetinde yoğurt üretmeye karar verdik. Üretime ilk adımı 1992 yılında attık. O dönemde süt hayvancılığı yaparken, kendi sütlerimizden, 60 metrekarelik bir üretim atölyesinde “annenizin yoğurdunu üretiyoruz” sloganı ile üretime başladık. Ve daha ilk günden itibaren sadece tek bir amacımız vardı o da; mümkün olan en sağlıklı ve kaliteli süt ürünlerini üretip bunları müşterilerimize zamanında ulaştırmak ve onları memnun etmek... “Ticari kaygılarla değil, tutkularımızla hareket ettik” O yıllarda henüz bir markamız yoktu ama kalitemizle ve tüketicimizin damak tadına hitap etmemizle markasız bir marka yarattığımızı söyleyebilirim. Bu durum kulağa biraz farklı gelebilir; ama o dönemde, bir sokaktaki bakkala yoğurdumuzdan sattıysak, mutlaka o sokaktaki bir başka bakkaldan daha talep alıyorduk. Yani biz satış için bakkalın kapısını çalmıyorduk, bakkallar bize ürünümüzü istemeye geliyordu. Bir süre biz de bunun sebebinin ne olabileceğini düşündük. Sonra, içinde yetiştiğimiz kültürü işimize yansıtmamızın başarıyı getirdiğini fark ettik. Kültürümüzde her zaman en iyisi misafire ikram edilir ve gerekirse, bir kalite daha düşük olanı biz kendimiz tüketiriz. Bu yetiştirilme tarzımız sonucunda da farkına varmadan müşterilerimize sunacağımız ürünün de her zaman kendi yediğimizden bir kalite daha iyi olmasına dikkat ettiğimizi gördük. Ticari kaygılarla değil, tutkumuzla hareket ediyorduk. Böylece, yoğurdumuzu yiyenler evde annelerinin veya kendilerinin mayaladıkları yoğurdun tadını bulmaya başladığı için, bizi tercih ediyordu ve ürünlerimize talep de her geçen gün artıyordu. “Kendi çocuklarımıza yedirmeyeceğimiz hiçbir ürünü müşterilerimize de yedirmeyiz” ilkesi hep yol göstericimiz oldu. Aynı yaklaşımı bugün de sürdürüyoruz. Bizimle uzun yıllar çalışanlar bilir. Kendilerine reva görmedikleri bir ürünü satışa çıkarmaları işten çıkarılma sebebidir. Bu kuralımızda çok katıyız. Bu tutumun tüketiciye yansımasını ise çok net görebiliyoruz. Ürünlerimizin lansmanına ihtiyaç duymuyoruz. Ürünlerimiz kendisini satıyor.
“Akıllı fabrika yatırımımız tamamlanıyor” Yoğurtta edindiğimiz tecrübe sonrasında, 2000 yılında Yörük ayran markası ile markalaşma çalışmalarına başladık. Bir süre sonra üretim alanımız bize yetmeyince 2005 yılında ilk fabrikamızı açtık. Üç ton sütle geldiğimiz fabrikamızda 10 yıl sonra 50 ton kapasiteye ulaştık. 12’nci yılımızda bu fabrikanın da yeterli gelmediğini görerek Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde 50 dönüm arazi aramaya başladık. Hedefimiz ar-ge’mizi bu fabrikaya taşımaktı. Aradığımız ölçülerde yer bulamadık. Sonunda 16 bin 500 metrekare alan üzerinde 12 bin 500 metrekare kapalı alana sahip yeni bir fabrikanın inşaatına başladık. Akıllı Fabrika diye adlandırabileceğimiz bu fabrikamız Endüstri 4.0 ile uyumlu olup yatırımımız ise tamamlanmak üzere. Tamamlandığında fabrikamız yaklaşık 250 – 300 ton kapasiteli bir tesis olacak. Birçok hattımızı taşıdık ve 2019 yılı başında ise tam olarak taşınıp yeni fabrikamızda üretime başlamayı hedefliyoruz. Bu fabrikamıza yalnızca otomasyon için 1 milyon Euro civarında yatırım yaptık. Süt sektöründe bazı çalışmalar elle yapılabiliyor. Oysa yeni fabrikamızda, daha önce sadece ilaç sektöründe kullanılan yüksek teknolojili vanalar kullanılacak. Binlerce vana olacak ve bunlar vana tarlası olarak da adlandırılabilecek bir network ağı ile çalışacak. Bu sayede teknoloji, kalite ve hijyen standartları da en üst seviyeye taşınacak. Bu teknolojiyi Almanya’dan getirdik. Yeni fabrikamızdaki üretim fazlamızla hem ulusal ölçekte dağıtım yapabilecek hem de ihracatımızı artırabileceğiz. Şu anda üretimimizin yüzde 12’sini 7 ülkeye gönderebiliyoruz. Yeni yatırımla birlikte yurt geneline de açılmayı planlıyoruz. Yeni bölge müdürlükleri kurmamızın yanı sıra, üretim içindeki ihracat payımızı da yüzde 25’lere taşıma hedefindeyiz. Bu yıl Akdeniz İhracatçı Birlikleri’nin ihracatta ilk 500 firma listesine girme başarısını gösterdik. Yeni yatırımla birlikte hedefimiz ilk 100 arasında yer alabilmek. “Hastalıktan ari belgeli çiftliklerle çalışıyoruz” Kullandığımız malzemelerin kalitesi de bizim için önemli. Marketlerde çiğ süt satışına izin verilmesiyle birlikte Mersin’de bu alanda da öncü olduk. Sokak sütüne alternatif çiğ süt satışına başladık. Bunun için tüm kontrolleri yapılmış “has-
talıktan ari belgeli çiftlik” sütüyle satış noktalarında yer almaya başladık. Bu çiftliklerde hayvanların periyodik bakımları yapılıyor. Kan örnekleri alınıp özellikle tüberküloz ve brusella mikroplarından arındırılmış oldukları belgeleniyor. Tüm hayvanları bu belgeye sahip çiftliklere de hastalıktan ari çiftlik belgesi veriliyor. Aynı zamanda bu çiftlik sütlerinin soğuk zincir kırılmadan tüketiciye ulaştırılması da önemli. Genellikle sokak sütlerinde bu zincir sorun olur. Hayvancılıktan geldiğimiz için bizim bu konuda önemli tecrübelerimiz bulunmakta. Bu tecrübemizi de işimize en iyi şekilde yansıtıyoruz. Soğuk zincirin kırılmaması için dağıtım kanallarımızı çok güçlendirdik. Sloganımız şudur: “10 dakikada verilmeyen hizmet, hizmet değildir.” Bu düşünceden hareketle, hızı, kaliteyi ve hijyeni temsil etmesi nedeniyle hızlı servis araçlarımıza “ayranbulans” adını verdik. 6 adet satış noktamızda kurduğumuz soğutuculu tanklarımızla çiği sütümüzü tüketiciye aynı gün ve taptaze satıyoruz. Aynı zamanda inek sütü yanında manda sütü de satıyoruz. “Yurtdışına da açıldık” Üretime yeniden dönecek olursam, bir süre sonra Türkiye’nin yanı sıra Irak pazarında da çalışma kararı aldığımızı söyleyebilirim. 2011’de Zaho’da ilk fabrikamızı, 2013’te ise Erbil’deki ikinci fabrikamızı açtık. Irak’ta kaymaklı yoğurdu üreten ilk firma olduk. O pazarda İran ürünleri hakimdir. İran ürünlerinin aynısını üretmek yerine pazara kaymaklı yoğurtla girdik ve kimseye rakip olmayınca ürünümüz büyük beğeni topladı. Bizden sonra açılan firmalar da kaymaklı yoğurt üretmeye başladı. Hedefimiz lokal bilgi ve avantajlarımızı globalde rekabet avantajına dönüştürüp kuşaklar boyu yaşayan ender şirketler arasında yer alabilmek. Şu andaki hedefimiz dünyanın en az 10 ülkesinde üretim ve pazarlama üsleri kurabilmek. Şu anda 7 ülkeye ihracat yapıyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu ülkelerin birkaçının Yörüksüt’ün üretim üslerine dönme olasılığı oldukça yüksektir. Özellikle fermente ürünler taşıma, depolama, ısı gibi etkenlere karşı hassas olduğundan, bunların mümkünse tüketildikleri yerlere yakın üretilmesi en doğrusudur. Yaptığımız araştırmalar sonunda İngiltere’de, Yörüksüt’ün frekanslarına uyan bir partner bulduk. Onlar büyük ölçeklerde pastörize süt üretiyorlar ve geniş pazar ağları var ama bizim ürünlerimize de çok ihtiyaçları var. Bizim de onların pazarına. Kazan-kazan işbirliği içinde uzun süredir yapılan ayrıntılı görüşmelerden sonra ortak bir yatırım için el sıkıştık. Dünyaca ünlü danışmanlık firmalarıyla çalışarak yatırım ve pazar analizleri yapıldı. Bu doğrultuda ürünler ve ambalajlar belirlendi ve yaklaşık 400 ton/ gün süt işleyecek bir fabrika planı yapıldı. Önümüzdeki aylarda yatırımın başlaması ve mümkün olan en kısa sürede bitirilmesi düşünülü-
yor. Ne yazık ki, ülkemizden Avrupa ülkelerine süt ürünleri ihracatı yapılamıyor. Bu nedenle Avrupa’da üretim üsleri kurup oradan ihracat yaparak rekabete girmek de bu yatırımdaki bir diğer amacımızdır. Bu nedenle diğer Avrupa ülkelerindeki partner ya da yatırım araştırmalarımız devam ediyor. “Yörük Akademi’yi kurmaya hazırlanıyoruz” İstediğiniz her türlü teknik alt yapıyı oluşturabilirsiniz. Fabrikaya, makinelere yatırım yapabilirsiniz ama bu fabrikalarda çalışacak, makineleri kullanacak kişileri eğitemezseniz istediğiniz sonucu alamazsınız. Bu nedenle insanın her yönüyle gelişimini çok önemsiyoruz. Personelimize düzenli eğitimler veriyoruz ve bu konuya ciddi bütçeler ayırıyoruz. Aynı zamanda kendi bünyemizde faaliyet gösteren bir yönetici koçumuz bulunmakta. Hem yöneticilerimize hem de çalışanlarımıza liderlik, takım ve organizasyonel gelişim koçluğu yapıyor, sorunları ve gelişimleri ile ilgileniyor ve gelecek stratejilerinin oluşturulmasına yardımcı oluyor. Eğitim konusundaki tutkumuzu çalışanımız olmayan gençlere de ulaştırmak istiyoruz. Bu nedenle, yeni fabrikamızda “Yörük Akademi” adlı bir eğitim birimi kurmak istiyoruz. Buradan hem kendi personelimiz yararlanacak, hem de gıda mühendisliği bölümünde okuyan öğrencilere aldıkları teorik bilgileri pratiğe dökme imkanı tanıyacağız. Gerçek anlamda fabrikamızda çalışmalarını sağlayıp başarılı olduklarını görmemiz halinde Yörük Akademi Sertifikası vereceğiz. Bu sertifika, başka fabrikalara yapacakları iş başvurularında kendilerinin gerçekten iş deneyimi olduğunu, üretime hakim olduklarını gösterecek. Bu sertifikayı almaları ise kolay olmayacak. Yörük Akademi’nin ikinci ve çok önemli bir fonksiyonu da insanların liderlik ve takım becerilerini geliştirmek olacak. Markalarımızın isminde hepimizin emeği var Çalışmalarımızda ekip ruhuna büyük önem veriyoruz. Özellikle yeni bir ürünümüz çıkacağı zaman gerek tadında gerekse marka isminin belirlenmesinde hemen tüm personelin fikrini önemsiyoruz. Bunun için yeni bir markamız doğacağı zaman örneğin bir whatsapp grubu oluşturup herkesin fikrini paylaşmasını sağlıyoruz. Bu gruplardan çok yaratıcı farklı fikirler oluşabiliyor. Bu çalışma ürün aidiyetini de artırıyor. Her zaman belirttiğim gibi personel memnuniyeti çok önemli. Geçmiş yıllarda her zaman paranın güç getirdiğini düşünürdüm ama tecrübelerim bana personeliniz kadar güçlü olabildiğinizi gösterdi. Bu nedenle gerek teknik donanımları, gerek aidiyetleri,
gerekse mutlu çalışmalarına kadar her alan benim için önem taşıyor. Yeni markamız MiCafe Son olarak MiCafe yatırımımızdan da bahsetmek istiyorum. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde kahve, özellikle de sütlü kahve ürünleri sektörünün hızla gelişmekte olduğunu gördük. İçinde süt olan her şey Yörüksüt’ün ilgi alanına girer ve Yörüksüt onu en iyi şekilde üretip satabilir. Mevcut durumda ülkemizde, ismini hemen anımsayabileceğiniz bazı global şirketlerin yurt dışında ürettikleri kahve çeşitlerini yurt içine ithal ederek tüketiyoruz. Bu şekilde, sınırlı olan dövizimiz harcandığı gibi, üretim ve istihdama da katkı sağlanmıyor. Bu çarpık durum, bu konuda sorumluluk almamız, yaşanan kısır döngüyü tersine ve ülkemiz lehine çevirmemiz gerektiğini hissettirdi. Sütün yanında aslında kahve de kökeni yüzyıllara dayanan bir milli kültürümüzdür. ‘Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” özlü sözü bu sıcacık ve sevgi dolu kültürün en güzel ifadesidir. Yörüksüt olarak bu sütlü kahvelerin her türlüsünü en iyi şekilde yapabilir; hem ülkemizin ihtiyacını karşılayabilir hem de yurt dışına satarak ülkemize döviz kazandırabiliriz vizyonuyla yola çıktık. Amacımız bir dünya markası yaratmaktır ve emin adımlarla başladık, ilerliyoruz. Dünya markası olarak yola çıkmamız nedeniyle marka da MiCafe ismiyle oluştu. Ayrıca, bir ara salgın şekilde yayılan enerji içeceklerinin sağlığımız için çok zararlı olduğu da artık iyice anlaşılmıştır. MiCafe’yi üretmemizdeki bir amaç da, insanlarımız için sağlıksız bir içecek yerine sağlıklı bir alternatif sunmaktır. Süt sağlıktır; sütlü kahve ise lezzet, keyif ve sağlıklı bir yaşam biçimidir. MiCafe’nin reklam ve pazarlama çalışmaları hızla devam ediyor. Bu arada, önemli dağıtım zincirlerinde, keyif ve eğlence alanlarında dağıtımına başladık. Aynı zamanda Ortadoğu’ya ihracatımız da başladı. Öncelikli amacımız hemen para kazanmak değil. Sağlıklı, kaliteli ve lezzetli bir marka yaratarak dünyada rekabet edebilmek. Bu nedenle içerik, tasarım, ambalaj gibi konularda, Yörüksüt’ün gücünü ve know-how’unu kullanarak, yurt içi ve yurt dışında ciddi ar-ge çalışmaları yaptık. Bir sonraki adımda, hem yurt içi hem de yurt dışında, insanların hoşça vakit geçirip mutlu olacakları MiCafe kafeleri açacağız. Bu kafeleri insanların evleri kadar sıcak yapacağız. Sosyalleşecekler ve kendilerini evlerinde hissedecekler. Nihai amacımız, Kahve dünyasında yeni bir marka yaratarak, Türkiye’nin MiCafe Bayrağını Türk Bayrağıyla birlikte, bir marka olarak dünyanın her tarafında dalgalandırmaktır.
Kızıltan: “Üretim yapan insanların hizmetkarıyız”
Y
örüksüt Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Öz’ü ziyaret eden Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, fabrikanın çalışmaları hakkında bilgi aldı. Yeni yatırımları dinlemesi sonrasında, “Siz, üretime gönül vermişsiniz, biz de üretim
yapan insanların hizmetkarıyız” diyen Kızıltan, “Her şey üretimle gelişiyor. Ülkemizdeki istihdam açığının kapatılmasında da bu tarz yatırımlar önem taşıyor” diye konuştu. Ülkenin üretimle kalkınabileceğini vurgulayan Kızıltan, “Sizler üreteceksiniz istihdama, kalkınmaya, ihra-
cata destek vereceksiniz. Bizler de sizlerin sorunlarınızı en aza indirebilmek adına çalışacağız. Sizler sanayinin gelişmesine öncülük ediyorsunuz. Elde ettiğiniz başarılar diğer firmalara da örnek olacaktır. Üretime odaklanan firma sayılarımızın artmasını istiyoruz” dedi.