MTSO Haber Sayı 373

Page 1

SODES, kadınları iş yaşamına kazandırmayı sürdürüyor >5’te

18. Mersin Uluslararası Müzik Festivali başladı

Bahçeci: “Yatırım yaparken rekabet avantajlarını göz önünde bulundurun”

>2’de

>5’te

Yeni Ekonomi Programı: Yapısal dönüşüm adımları Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

> 3’te

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | | YIL: YIL:2117 | | SAYI: SAYI:373 298| 14-27 | 6-19 Nisan ARALIK 2019 2015

Ekmek üreticileri halk ekmeğe talip

Vahit Kenli

MTSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, özel sektör temsilcileri olarak Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Ekmek Fırınını işletmeye talip olduklarını söyledi. Dönüşümlü olarak fabrika işletmesini devralabileceklerini açıklayan Kenli, bu sayede hem halkın daha sağlıklı bir ekmek yiyeceğini hem belediyenin zarar etmeyeceğini hem de özel sektör temsilcilerinin kazanacağını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, sektöre ilişkin değerlendirme

yaparak yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlattı. İlk olarak girdi maliyetlerine değenin Kenli, son altı ayda bir çuval un fiyatının 45 TL’den 95 TL’ye yükseldiğini, susamın, mayanın enerji ve işçilik maliyetlerinin arttığını, ancak ekmeğin halen 1 TL’den satıldığını söyledi. Ekmek üreticilerinin çok ciddi zarar ettiğini vurgulayan Kenli, bir adet ekmeği 1,5 TL’ye mal edebilmelerine rağmen zararına satmak durumunda kaldıklarını açıkladı. Kenli, Mersin’de yaklaşık beş yıl önce 138 adet ekmek fırını bulunurken bugün sayının 80’e düştüğünü dile getirdi. > 7’de

Başkanlar Çukurova’nın

gücünü anlattı

17 No’lu komite korsan taşımalardan şikayetçi

Selçuk Kılıç

MTSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Selçuk Kılıç, yaklaşan yaz sezonu öncesinde geçmiş yıllarda yaşanan korsan taşımaları hatırlatarak, “Her yıl şehir dışında faaliyet gösteren servisler yaz aylarıyla birlikte şehirlerarası taşımaya yöneliyor. Mersin’e yapılan korsan taşımalar nedeniyle iş hacmimiz bu dönemde yaklaşık yüzde 60 azalıyor. Bu yıl da benzer bir sıkıntı yaşamamamız adına denetimlerin artırılmasını talep ediyoruz” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası

(MTSO) 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Selçuk Kılıç, sektörde yaşanan sıkıntıları anlattı. Öncelikle komite olarak göreve yeni gelen yerel yöneticilerden beklentilerine değinen Kılıç, Belediye bünyesinde yer alan Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde (UKOME) temsil edilme isteklerini yineledi. 17 No’lu komite olarak şehir içi ve şehir dışı yolcu taşımacılığı yapan sektör temsilcilerini temsil ettiklerini kaydeden Kılıç, “Yaşadığımız sorunları bire bir UKOME’de paylaşmak istiyoruz” dedi. > 7’de

Metsan Tarım Makineleri yönünü ihracata çevirdi

Ç

Çukurova’nın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları aynı panelde buluştu. Gençlere Çukurova’nın gücünü anlatan Başkanlar, bölgenin her türlü altyapıya sahip olduğu, birlikte hareket edilmesi halinde bu gücün tüm dünyada hissedilebileceği ortak paydasında birleşti.

ağ Üniversitesi Kariyer Uygulama, Geliştirme ve Araştırma Merkezi (KUGAM) ile Kariyer Kulübü tarafından organize edilen ‘Kariyer Günleri’ etkinliği 9-10 Nisan tarihlerinde Prof. Dr. İlhan Yücel Konferans Salonu’nda düzenlendi. Etkinlik kapsamında düzenlenen paneller serisinin “Küresel ve Bölgesel Dinamiklerle Öğrenci

İşbirliği” konulu oturumu Mersin ve Adana’nın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlarını bir araya getirdi. Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim İnan’ın modöretörlüğünde gerçekleşen panelin konuşmacıları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin Deniz Ticaret Odası Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Adana Sanayi Odası Başka-

TBİM Projesi yurt geneline yayılıyor

Metsan Tarım Makineleri Şirket Ortağı

abası Metin Boğa’nın 1963 yılında kurduğu şahıs şirketinde 2002 yılından itibaren aktif görev alan Şirket Ortağı Rıfat Boğa’nın çalışmaya başladığı ilk günden itibaren tek hedefi Türkiye genelinde artık iyice tanınmaya başlayan Metsan markasını yurtdışında da yaygınlaştırmak olur. Bu hedef doğrultusunda önce ürün kalitesini artırıp ardından ürün yelpazesini genişletmeye odaklanan Boğa, önce 2 – 3 adet olan ürün çeşidini 30’lu rakamlara çıkarır. Ardından yurt çapındaki gücünü artıran Boğa, kendisini hazır hissetmesiyle birlikte yıllardır hayalini kurduğu yurtdışı pazarlara yönelme kararı alır. Dünya çapında tarımın yoğun yapıldığı, ilaçlama makinelerinin yoğun kullanıldığı ülkelerde sürdürdüğü araştırmalar sonuç

MTSO 01 CMYK

el ele verip güçlerini birleştirerek Türkiye’nin yeni üretim üssüne dönüşeceğini söyledi. Çukurova’nın geleceğinin çok parlak olduğunu vurgulayan Başkanlar, bu yükselme döneminde yetişmiş, kalifiye personele duyulacak ihtiyaca da değinip gençlerden bölgedeki yatırımlara sahip çıkmalarını istedi. > 4’te

Hammadde zengini ülke:

Rıfat Boğa

B

nı Zeki Kıvanç, Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe ile Damus Enerji ve Yatırım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert oldu. Çağ Üniversitesi öğrencilerine Çukurova’nın tarım, turizm, lojistik, enerji gibi pek çok alandaki gücünü, önemli pazarlara yakınlığının getirdiği avantajları anlatan Başkanlar, Mersin ve Adana’nın

verir ve geçen yıl ilk doğrudan ihracat Gürcistan’a gerçekleştirilir. Çok geçmeden ihracat atağı, Özbekistan, Ürdün ve Fas gibi ülkelerle devam eder. Başarıya ulaşmak için araştırmak, inanmak ve çok çalışmak gerektiğini anlatan Boğa, kendisini başarıya götüren faktörleri, “Doğru analizler yaptım, fırsatları değerlendirdim ve pes etmedim. Hepsinden önemlisi ise babamın desteğini her zaman arkamda hissettim. Yeniliğe her zaman açık olan babamın önerilerimin arkasında durması bana güç verdi ve başarıya ulaşıp yurtdışına açılma hayalimi gerçekleştirdim. Şimdi sıradaki hedefim önümüzdeki 5 yıl içinde üretimimizin yaklaşık yüzde 70’ini dünya pazarlarına göndermek. Bu hedefime de ulaşacağımdan eminim” diyor. > 8’de

S

udan ile Türkiye arasındaki kültürel ve tarihi ilişkiler çok eskiye dayanıyor. İki ülke arası ticari ilişkiler de bir o kadar güçlü. 2017 yılı sonunda iki ülke arasında imzalanan 22 anlaşma ile bu güç daha da arttı. Tarım, bankacılık, hayvancılık, altın, petrol gibi alanlarda stratejik işbirliği programı altında anlaşmalara imza atıldı. Önceki yıllarda da iki ülke arasında yaklaşık 50 anlaşma imzalandığı göz önünde bulundurulursa Türkiye’nin Sudan ile en çok anlaşma imzalayan ilkelerden biri olduğu söylenebilir. Sudan çok sayıda işlenmemiş

KOSGEB ve TKDK destekleri anlatıldı

hammaddeye sahip. Bunların başında tarım, hayvancılık, altın, petrol ve madencilik geliyor. Türkiye iş insanları için Sudan’da farklı bölgelerde 780 bin hektar arazinin tahsis edilmesi ise dikkat çekiyor. Bu arazilerde birçok ürün yetiştirilmesine, imkân tanınıyor. Türkiye’ye ayrıca hayvancılık sektörü için de 40 bin hektarlık serbest bölge tahsis edilmiş durumda. Burada besiciliğin yanı sıra kesimhane ve deri işleme yerleri de bulunuyor. Üstelik yem üretimi de gerçekleştirilebiliyor. Sudan’daki yerleşik Türk yatırımcı sayısı 300’e ulaştı. > 6’da

Yıllık İşletme Cetveli bildiriminde son tarih 30 Nisan >4’te

>2’de

MTSO ile KOSGEB Mentörlük İşbirliği Protokolü imzaladı >2’de

H

edef, ülkenin ihracatını artırıp, üreten Türkiye’nin ürünlerini ihracata entegre ederek büyüyüp zenginleşmesine katkı sunmak. Türkiye’nin yaklaşan 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşabilmesine destek vermek. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM) Hizmetleri ve MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Hizmetleri İşbirliği Protokolü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Sanayi Odası, Ayvalık Ticaret Odası, Burhaniye Ticaret Odası, Edremit Ticaret Odası, Bandırma Ticaret Odası, Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) arasında imzalandı. MTSO Hizmet Binası’nda gerçekleşen imza törenine MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol ile Yönetim Kurulu Üyesi Halil Kürek de katıldı. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, projenin ÇKA’nın destekleriyle hazırlandığını hatırlatarak,

“Bu projeyle yeni nesil ticari bilgi üretiyoruz. Mersin’de ve bölgemizde çok sayıda ihracatçımızın faydalandığı bir proje. İmzalanan protokol sonrasında sizlerin de çok faydasını göreceğinize inanıyorum” dedi. Türkiye ekonomisini Türk iş dünyasının özverili ve fedakar çalışmalarının ayakta tuttuğunu vurgulayan Kızıltan, böyle projelerin özel sektörün elini güçlendirdiğini ve çalışmalarını hızlandırdığını dile getirdi. Acımasız ve sert bir rekabetin olduğu küresel pazarlarda bilgi olmadan rekabet edebilmenin mümkün olmadığını belirten Kızıltan, “İşte TBİM ile firmalarımız bu büyük bilgiye kavuşacak, rekabet gücü sağlayacak verileri elde edecek. Daha güvenle ve verimli bir ihracat politikası kurgulayabilecek” ifadelerini kullandı. Projenin artık Türkiye’nin projesi olduğunu vurgulayan Kızıltan, yapılan işbirliği protokolünün ülke ihracatına değerli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi. >5’te


2

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

Yıllık İşletme Cetveli bildiriminde son tarih 30 Nisan

MTSO Heyeti Hannover Fuarı’nda yeni teknolojileri yerinde inceledi S M ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan başkanlığındaki 13 kişilik Mersin Heyeti, Hannower Messe 2019 Uluslararası Sanayi Fuarı’na katıldı. 1 – 4 Nisan tarihleri arasında Almanya’da düzenlenen fuarda MTSO Meclis Üyeleri yeni nesil teknoloji tabanlı uygulamaları yerinde inceledi. Fuarda endüstriyel malzemeler, ışıklandırma teknolojisi, elektrik mühendisliği ekipmanları, elektrik otomasyon teknolojisi, güç kaynakları ve kontrol mekanizmaları, kompresör teknolojisi, enerji ve çevresel teknoloji, robot ve endüstriyel

otomasyon gibi farklı ürün grupları sergilendi. Mersin Heyeti, Almanya temasları sırasında Bremen Türk İş İnsanları ile de bir araya geldi. Temaslarda karşılıklı işbirliği fırsatları ve ticareti artırabilmek adına neler yapılabileceği görüşüldü. Fuar dönüşü kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan şunları söyledi: “Hannover Sanayi ve Teknoloji Fuarına katılarak, dünyanın teknoloji buluşmasını yerinde gözlemledik. Üretimimizi daha verimli hale getirmek, teknolojik yenilikleri üyelerimize ve Mersinlilere tanıtmak amacıyla bazı

projeler yürütüyoruz. Bunların başında da Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile UNDP işbirliğinde Model Fabrika ve İnovasyon Merkezi kurulumu yer alıyor. Bu projelerin kurgulanmasında Hannover Fuarından oldukça faydalandık. Endüstri 4.0’ın bileşenlerini gözlemledik, ardından Mercedes Fabrikası’na gerçekleştirdiğimiz ziyarette de uygulamayı yerinde görme fırsatımız oldu. Dünya ile rekabette yapılması gereken yatırımları firmalarımıza anlatmak durumundayız. Bunun için Almanya’da edindiğimiz bilgilere projelerimizde yer vereceğiz.”

MTSO ile KOSGEB Mentörlük İşbirliği Protokolü imzaladı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile KOSGEB arasında Mentörlük İşbirliği Protokolü imzalandı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve KOSGEB Mersin Müdürü Danyal Peker’in imza attığı protokolün amacı orta yüksek ve ileri teknoloji alanlarında faaliyet gösteren ve KOSGEB tarafından İleri Girişimci Programı kapsamında desteklenen işletmelere mentörlük desteği verilmesi. Globalleşen dünyada rekabetçi yapının güçlendirilmesi için Mersin’deki orta yüksek ve ileri teknoloji alanında faaliyet gösteren firma sayısının artırılması hedefleniyor. Ancak kentte bu alanda faaliyet gös-

teren girişimci sayısının artması tek başına yeterli değil. Bu firmaların sürdürülebilir olması da önemli. Bu noktadan hareketle MTSO ve KOSGEB arasında Mentörlük İşbirliği Protokolü imzalandı. Protokol çerçevesinde KOSGEB’den girişimcilik eğitimleri alan girişimcilere MTSO tarafından gösterilen tecrübeli girişimciler mentörlük yaparak yol gösterecek. Mentörlerin yeni girişimcilere iş kurma, yürütme konularında yapacakları tecrübe paylaşımı ile yeni işletmelerin daha sağlam temeller üzerinde kurulup sürdürülebilir olmasına katkı sunulacak. Konuyla ilgili kısa bir değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu

Başkanı Ayhan Kızıltan, kent ekonomisinin güçlenmesi, rekabetçi yapısının gelişmesi için teknoloji odaklı firma sayısının artmasının büyük önem taşıdığını söyledi. Ancak bu firmalar hayata geçerken en kırılgan oldukları dönemin işe başlangıç aşaması olduğunu bilmeleri nedeniyle genç firmalara henüz yola çıkarlarken destek olmak, el birliği ile yeni kurulan firmaları canlandırmak istediklerini ifade etti. Kızıltan, bu nedenle KOSGEB ile mentörlük üzerine yapılan işbirliğini önemsediklerini kaydetti. KOSGEB Mersin Müdürü Danyal Peker de Mersin’in Endüstri 4.0’a odaklandığını, temelleri atılan model fabrika ya da endüstriyel tasarım merkezi gibi yatırımların da bu hedefi desteklediğini hatırlatarak, “Sıra orta yüksek ve ileri teknolojide faaliyet gösteren girişimci sayısını artırmaya geldi. Bu alanda faaliyete geçen şirketlerimizin yoluna uzun soluklu devam edebilmesinde imzalanan protokolün önemli rol oynayacağına inanıyorum” dedi.

Plastik poşet beyanname süresi Resmi Gazete’de yayımlandı

P

lastik poşetler için ödenecek geri kazanım katılım payının beyanı; kurumlar vergisi mükellefleri için aylık, diğer mükellefler için üç aylık olarak belirlendi. Tebliğine göre, mükellefler, plastik poşet satışı yapmamış olsalar dahi beyanna-

me vermekle yükümlü olacaklar. Resmi Gazete’nin 4 Nisan günü yayımlanan sayısında geri kazanım katılım payı beyannamesi genel tebliğine göre, mükellefler, plastik poşet satışı yapmamış olsalar dahi beyanname vermekle

yükümlü olacaklar. Tebliğe eklenen geçici maddeye göre, 2019 yılının Ocak ve Şubat ayında satılan plastik poşetlere ilişkin beyanname, 24 Nisan’a kadar verilecek ve 30 Nisan’a kadar ödenecek.

MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI’NDAN ÜYELERE DUYURU

5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerine göre yıllık aidat ve munzam aidat Haziran ve Ekim ayları içinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Süresi içinde ödenmeyen aidat ve munzam aidatlara 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanun gereğince aylık %2 oranında gecikme cezası uygulanmaktadır. Vadesi geçen aidat-munzam aidatlar Oda veznelerimize İşbankası Kredi Kartı ve tüm Bonus Card’lara 6, Yapı Kredi Bankası Kredi Kartına 3 taksitle ödenebilir. Ayrıca Odamız web sayfasından (www.mtso.org.tr.) ve www.vatandas.mtso.org.tr adresinden ödenebilmektedir. Sayın üyelerimize duyurulur.

MTSO 02 CMYK

anayi Siciline kayıtlı işletmelerin 2018 yılına ait faaliyetlerinin yer aldığı Yıllık İşletme Cetvelini Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine son bildirim tarihi 30 Nisan 2019 olarak açıklandı. Mersin Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sanayi işletmeleri 6948 Sayılı Sanayi Sicil Kanunu’nun 5’inci maddesi gereğince her hesap dönemi sonundan itibaren 4 ay içinde bir önceki yılla ilgili faaliyetlerini içeren Yıllık İşletme Cetvellerini, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerine bildirmek zorundadır. Yıllık İşletme cetvellerini süresinde vermeyen işletmelere aynı Kanun’un 9’uncu maddesi gereği idari para cezası uygulanmaktadır. Sanayi Siciline kayıtlı işletmelerin 2018 yılına ait faaliyetlerinin yer aldığı Yıllık İşletme Cetvelini 1 Ocak 2019

tarihinden itibaren 30 Nisan 2019 tarih saat 24.00’e kadar vermeleri gerekmektedir.” Yazıda ayrıca Yıllık İşletme Cetveli’ni vermeyen işletmeler hakkında aynı kanunun 9’uncu maddesi gereği bin 294 TL idari para cezası uygulanacağı da bildirildi. Elektronik ortamdan bildirim yapılabileceği belirtilen yazıda işlemler şöyle özetlendi: “(https://sanayisicil.sanayi. gov.tr) adresinden Sanayi Sicil Bilgi Sistemi’ne girilerek yıllık işletme cetvellerinin elektronik ortamda verilmesi, Yıllık İşletme Cetvelinin doldurulduktan sonra elektronik ortamda gönderme işlemi yapılmaz ise verilmemiş sayılacağından mutlak suretti ‘İl Müdürlüğü’ne Gönder’ butonunu kullanarak gönderme işleminin tamamlanması, Sanayi Sicil Bilgi Sistemi’nden kaynaklanabilecek zorunlu hallerde, Yıllık İşletme

18. Mersin Uluslararası Müzik Festivali başladı O rganize edildiği 2002 yılından bu yana Mersin’in kültür-sanat hayatında öncü rol oynayarak paha biçilmez değerler açığa çıkaran Mersin Uluslararası Müzik Festivali, 18’nci kez Mersinlilerle buluştu. 10 Nisan’da Güher -Süher Pekinel Kardeşlerin dinletisiyle başlayan Festival 2 Mayıs’ta sona erecek. 22 gün sürecek olan Festival, Türkiye’nin yanı sıra yurtdışından da gelen birçok sanatçı ve müzik topluluğu ile Mersinli sanatseverleri müziğe doyuracak. Dünyanın ezgilerini Mersin’e taşıyan 18. Mersin Uluslararası Müzik Festivali başladı. Hollanda, Lübnan, Azerbaycan, Avusturya ve Gürcistan gibi ülkelerin solist ve müzik topluluklarının yer aldığı festival öncesinde bir de tanıtım toplantısı düzenlendi. Mersin Uluslararası Müzik Festivali (MUMF) Yürütme Kurulu Başkanı Selma Yağcı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya, Mersin Vali Yardımcısı Abdullah Şahin, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, MTSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge, merkez ilçe belediye başkanları, sponsor ve STK temsilcileri katıldı. Mersin Uluslararası Müzik Festivali (MUMF) Yürütme Kurulu Başkanı Selma Yağcı ve Yönetim Kurulu Üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleştiri-

len toplantıya, Mersin Vali Yardımcısı Abdullah Şahin, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, MTSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge, merkez ilçe belediye başkanları, sponsor ve STK temsilcileri katıldı. Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğrencisi Yahya Azimoğlu ile İdil Olgar’ın mini dinletisiyle başlayan toplantıda, festivalde emeği geçen kurum ve kuruluşlara plaket verildi. Yürütme kurulunda da yer alan MTSO’ya katkılarından dolayı takdim edilen plaketi, MTSO adına Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Cem Bucuge aldı. Yağcı: “Bu festival Mersin’e yakışıyor” Toplantının açılış konuşmasını yapan Festival Yürütme Kurulu Başkanı Selma Yağcı, keyifle düzenlenen bu festivalin Mersin’e çok yakıştığını söyledi. Festivalin bu yıl, 18 yaşına bastığını belirten Yağcı, bu başarının mimarlarının başta Mersin halkı olmak üzere belediye başkanları, odalar, STK’lar ile fedakarca çalışan festival yönetim ve yürütme kurulu üyeleri olduğunu kaydetti. 10 Nisan’da başlayacak festivalin, 2 Mayıs’a kadar devam edeceğini bildiren Yağcı, “Israrla üzerinde durduğumuz şey, bu festivalin halkın festivali olmasıdır. Bu festival, belli bir

Cetveli formunun doldurularak üst yazı ekinde İl Müdürlüğü’ne doğrudan veya taahhütlü posta, kargo veya kurye firmaları yoluyla gönderilmesi gerekmektedir. Sanayi Sicil Bilgi Sistemi 7/24 hizmet vermektedir. Gün içinde yaşanabilecek yoğunluk sebebiyle mesai saati dışında da (Hafta sonu dahil, ev ve işyerlerinden) Yıllık İşletme Cetveli girişi yapılabilmektedir. Yoğunluk nedeniyle yıllık işletme cetveli girişinde sıkıntı yaşanmaması için işlemlerin son güne bırakılmaması, ayrıca Sanayi Sicil Belgesi’nin belge tarihi itibariyle iki yılda bir vizesinin yaptırılması zorunlu olup elektrik faturalarında sağlanan fiyat indirimi ve yüzde 2 TRT payı muafiyeti açısından da süresi dolan belgelerin vizelerinin yaptırılması işletme açısından önemlidir.” 444 61 00’dan detaylı bilgi alınabilir.

zümrenin ya da elit bir kesimin değildir” dedi. Seçer: “Bu tür etkinliklere sonuna kadar destek vereceğiz” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ise bu tür etkinliklerin Mersin’in tanıtımı açısından önemli olduğunu vurguladı. Önümüzdeki dönemlerde de festivale destek olacağını belirten Seçer, bunu bir söz olarak değil, bir yaşam biçimi olarak ortaya koymak istediklerini aktardı. Halkın parasını halka verdiklerini bildiren Seçer, “Daha da önemlisi, çocukların keşfedilmesine, yeteneklerinin açığa çıkarılmasına yardımcı olmamız gerek. Bu tür etkinliklere de sonuna kadar destek vereceğiz” diye konuştu. Toplantı, konuşmaların ardından toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00

www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93


3

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

Yeni Ekonomi Programı: Yapısal dönüşüm adımları

cinin yeniden üretimle barışması gerekmektedir. Maliyetlerin düşürülmesi ve üreticiye destek zorunludur… Yine hayvancılıkla ilgili küçükbaş hayvan sayısının 47 milyondan 100 milyona artırılması temennisi de olumludur. Ülkemiz doğal yapısı küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygundur. Ancak bunun detayları açıklanmalıdır. Program mevcut işsizlik ve iş çevriminde yaşanan güncel sorunlara (talep yetersizliği, yüksek maliyetler, yüksek faiz ve kur belirsizliği vs.) doğrudan değinmemiş olsa da hedefler açısından olumlu bir başlangıç, olumlu bir adımdır.

Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Yapay sorunlardan uzak duralım

Ülke olarak demokrasinin temel payandası olan bir seçimi daha geride bıraktık. Millet iradesinin gösterildiği yer olan sandık, ülkemizin umudu oldu. Çünkü biliyoruz ki, demokrasilerde kazanan veya kaybeden olmaz.

B

u bir hizmet ve toplumu ikna yarışıdır. Bu sefer toplumumuz hizmetini yetersiz bulduğu kişilere oy vermedi, ikna edici bulduğu ve güvendiği yeni Belediye Başkanlarını göreve getirdi. Eğer bu süre içinde bu yeni Başkanlar da toplumu memnun edemez ve güzel bir hizmet veremezse toplum onları da değiştirecektir. İşte buna demokrasi diyoruz. Bu anlamda bırakalım demokrasinin işleyişini halkımız sağlasın. Bizler iş dünyası olarak, bir kaç sayımı devam eden bölge hariç -ki oralarda da hukuka ve millet iradesine olan saygının gösterileceğine eminiz- ülke çapında yerel yönetimlerle ilgili seçimlerin huzur ve güven ortamında geçmesinden mutluyuz. Demokrasinin işlediğini görmek ekonomiye güç verecektir. Artık ana gündem olan iş ve aşa, ekonomiye dönme zamanıdır. Gündemin ekonomiye dönmesi sevindiricidir

Bunun göstergesi olarak Yeni Ekonomi Programı’nın açıklanması ve gündemin ekonomiye dönmesi sevindiricidir. Programın temelini ise yapısal dönüşümlerin oluşturması daha da önemlidir. Çünkü ülke ekonomimizin kısa ve orta vadeli sorun ve çözümleri olduğu gibi, doğrudan ekonomiye bağlı olan uzun vadeli de olsa, hukuk ve

eğitim gibi alanlarda da ciddi yapısal sorunların çözümü bizi beklemektedir. Peki, nedir bu açıklanan yapısal dönüşümün adımları? Program ayrıntılı bir açıklama yerine başlıklarla sunulduğu için bazı net olmayan şeyler varsa da, ekonomimiz açısından vergi dönüşümü konusunda önemli saptamalar görüyoruz. İstisna ve muafiyetlerin azaltılması, kurumlar vergisinde kademeli düşüş, herkesin beyanname verir hale gelmesi, girişim ve iş kurmanın kolaylaştırılması gibi konuları önemli görüyoruz. Öncelikle yüksek kazanç elde edenden daha yüksek, düşük gelir elde edenden daha düşük vergi alınması ve beyanname sistemine geçilerek kayıtdışı ekonominin kayda alınması çok olumlu. Dolaylı vergilerin azaltılması iş dünyası açısından oldukça önemli çünkü iş yapmanın önündeki en büyük engellerden biri yüksek dolaylı vergilerdir. Burada bir realiteden söz etmek gerekiyor: Kısa vadede hızla dolaylı vergilerden çıkılmadığı takdirde zaten düşen kazanç üzerinden de vergi almak kolay olmayacaktır. Çünkü ‘iş sürecinde’ dolaylı vergiler nakit akışını ciddi oranda bozmaktadır. Bu yeni yaklaşım eğer etkin uygulanırsa yararlı olacağı kesin.

Kıdem Tazminatı Fonu çok da gerçekçi değil

Programda açıklanan konulardan birisi de Kıdem Tazminat Fonu oldu. Kıdem Tazminat Fonu ve Bireysel Emeklilik Sistemi olan BES… İşverenlerden bu ekonomik ortamda kıdem tazminatlarını belirli bir fona yatırmalarını istemek gerçekçi görünmüyor. Maaş ödemelerini dahi banka kredisi ile yapan, vergi yükümlülüğünü yerine getirmekte zorlanan özel kesimden kıdem tazminatlarının bir bölümünü bir fona yatırmalarını istemek çok da gerçekçi değil. En azından bu sıkıntılı zamanlarda… Bilindiği gibi sermayesini uzun süredir yitirmiş birçok şirket yaşatılarak ayakta tutulmaya çalışılıyor. Bu şirketler sektör içinde haksız rekabet yaratıyorsa bunların hızla tasfiye edilmesi mevcut şirketlerin sağlığı açısından olumlu olacaktır. Tabii ki gelecekte potansiyeli olan firmaların kredileri yeniden yapılandırabilir, ancak sistemi zorlayan şirketlerin de bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Diğer taraftan kredilerin tüketici ve KOBİ’lere de yönlendirilmesi ve kredinin etkinliğini ve piyasada gerekli nakidin sağlanmasını destekleyecektir. Sadece çok büyük firmalara kredi kullandırmak nakit sorununu çözmeye yetmemektedir.

Tarımda atılan adımlar olumludur

Programda son zamanlarda gıda konusunda yaşanan sorunlardan dolayı tarımın daha çok yer aldığını görüyoruz. Detayları ileride açıklanacak bir tarım programından bahsedilmektedir. Şimdi ise açıklanan Tarım Kredi Kooperatiflerine bağlı SERA AŞ’nin kurulacağıdır. Ancak bu kurumun nerede faaliyete başlayacağı, üretim ve dağıtım zincirinin nasıl olacağı konusu belirsizdir ama olumludur. Üretici kooperatiflerinin desteklenmesi; tarımsal üretimin artırılması, üreticiye gelir ve kaynak aktarılması, sözleşmeli üretim desteği verilmesi gibi konular da oldukça olumludur. Ancak tarımda daha kapsamlı ve uzun vadeli programlar geliştirilmeli ve ölçek ekonomisi sağlanmalıdır. Hal Yasası’nda yeterli tartışma ve inceleme yapılmadan karar alınmamalıdır, daha detaylı tartışılmalıdır. Haller üreticiye direk destek sağlayan alanlardır. Aksayan yönleri elbette vardır. Önemli olan bu aksaklıkların giderilmesidir. Rekabet ortamının bozulmaması ve mevcut yapının reforme edilerek korunması önemlidir. Gıda temini sorununun kısa vadede değil uzun vadeli programlar ile sabırla çözülecek bir konu olduğu unutulmamalıdır. Üreti-

Seçimlerle gelen siyaset gündeminin artık yerini bu programın açıklanmasının ardından gerçek gündem olan ekonomiye, toplumsal uzlaşıya ve 2023 hedeflerimize ulaşma çabalarına bırakmasını diliyoruz. Gelin artık hep birlikte ekonomiye, istihdama, ihracata odaklanalım. Ülkemizin iş ve aşla gelecek olan refaha ve bunun yarattığı toplumsal huzura ihtiyacı var. Ticarete, teknolojiye, bilime ve çağı yakalamamızı sağlayacak olan gerçek gelişmelere odaklanalım. Bizi zayıflatan, ekonomimizi, milletimizin birliğini, refahını, huzurunu, zenginliğini zayıflatan her yapay sorundan uzak duralım. Ülkemizin dertlerini, sorunlarını tespit için kahin olmaya, uzman olmaya gerek yok. Bunları sokaktaki her vatandaşımız biliyor. Özellikle Mersin özelinde kentimizin çözüm bekleyen sorunlarını kentin tüm dinamikleriyle ortaya koyduk, Başkanlarla paylaştık. Artık, kolları sıvama ve yeni bir enerjiyle, yeni seçilen yerel yönetimlerin yeni kan değişimleriyle, bu yenilenmenin sonunda umut ettiğimiz dinamik katkılarla sorunlarımızı çözme zamanıdır. Biz Mersin iş dünyası olarak, önce kentimiz olmak üzere, bölgemize ve ülkemize değer katmaya, üretmeye, iş ve aş vermeye, ülkemizin zenginliği olmaya devam edeceğiz ve bunun için canla başka çalışacağız. Mersin Büyükşehir Başkanı Sayın Vahap SEÇER başta olmak üzere, seçilen her Başkanımızla uyum içinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu anlamda Mersin merkez ve diğer tüm ilçelerinde seçilen tüm Başkanlarımızı, Meclis Üyelerimizi, muhtarlarımızı gönülden kutluyorum. Seçim sonuçlarının Mersin’e ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, ülkemizin demokrasi kültürüne katkı koyan herkesi kutluyorum. Geçmiş dönem Belediye Başkanlarımıza hizmetleri için teşekkür ediyoruz. Yeter ki demokrasi ve millet iradesine saygı duyalım ve bunu koruyalım. Demokraside kaybeden olmaz.

Kızıltan: “Seçim sonuçları ülkemize yararlar getirsin”

Akdeniz Belediye Başkanı Mustafa Gültak ziyareti

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, sona eren yerel seçimlerin ardından yaptığı açıklamada, “Seçim sonuçlarının Mersin’e ve ülkemize yararlar getirmesini diliyor, ülkemizin demokrasi kültürüne katkı koyan herkesi kutluyorum. Yeter ki demokrasi ve millet iradesine saygı duyalım ve bunu koruyalım. Demokraside kaybeden olmaz” dedi. Tamamlanan yerel seçimlerin ardından Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve ilçe belediye başkanları mazbatalarını aldı. MTSO Yönetimi ve Meclis Divanı görevi devralan Büyükşehir Belediye Başkanı

MTSO 03 CMYK

Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ziyareti

Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ziyareti

Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz ziyareti

Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit ziyareti

Vahap Seçer, Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz ve Akdeniz Belediye Başkanı Mustfa Gültak’ı ziyaret etti. Başkanlara bir taraftan hayırlı olsun dileklerini ileten MTSO Heyeti, diğer taraftan önümüzdeki süreçte yerel yönetimlerden neler beklediklerini anlattı. Seçimlerin ardından bir de değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, seçimlerin yüksek katılımlı ve sorun yaşanmadan, demokratik bir olgunlukla geçmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Seçimlerle gelen siyaset gündeminin

artık yerini gerçek gündem olan ekonomiye, toplumsal uzlaşıya ve ülkenin 2023 ve daha ilerisindeki hedeflerine ulaşma çabalarına bırakmasını dilediğini vurgulayan Kızıltan, mesajında şu ifadelere yer verdi:

milletimizin birliğini, refahını, huzurunu, zenginliğini zayıflatan her yapay sorundan uzak duralım. Ülkemizin dertlerini, sorunlarını tespit için kahin olmaya, uzman olmaya gerek yok; bunları sokaktaki her vatandaşımız biliyor. Özellikle Mersin özelinde kentimizin çözüm bekleyen sorunlarını kentin tüm dinamikleriyle ortaya koyduk, Başkanlarla paylaştık. Artık, kolları sıvama ve yeni bir enerjiyle, yeni seçilen yerel yönetimlerin yeni kan değişimleriyle, bu yenilenmenin sonunda umut ettiğimiz dinamik katkılarla sorunlarımızı çözme zamanıdır. Biz Mersin iş dünyası olarak, önce kentimiz olmak üzere, bölgemize ve ülkemize değer katmaya,

üretmeye, iş ve aş vermeye, ülkemizin zenginliği olmaya devam edeceğiz ve bunun için canla başka çalışacağız. Mersin Büyükşehir Başkanı Sayın Vahap Seçer başta olmak üzere, seçilen her Başkanımızla uyum içinde çalışmaya devam edeceğiz. Bu anlamda Mersin merkez ve diğer tüm ilçelerinde seçilen tüm Başkanlarımızı, Meclis Üyelerimizi, muhtarlarımızı gönülden kutluyorum. Seçim sonuçlarının Mersin’e ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, ülkemizin demokrasi kültürüne katkı koyan herkesi kutluyorum. Yeter ki demokrasi ve millet iradesine saygı duyalım ve bunu koruyalım. Demokraside kaybeden olmaz.”

“Sorunlarımızı çözme zamanıdır” “Gelin artık hep birlikte ekonomiye, üretime, istihdama, ihracata halkımızın yaşam refahını artırmaya odaklanalım. Ülkemizin iş ve aşla gelecek olan refaha ve bunun yarattığı toplumsal huzura ihtiyacı var. Ticarete, teknolojiye, bilime ve çağı yakalamamızı sağlayacak olan gerçek gelişmelere odaklanalım. Bizi zayıflatan, ekonomimizi,


4 Başkanlar Çukurova’nın gücüne dikkat çekti YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

öğrenir, birlikte hareket ederseniz Çukurova’nın gücü dünyaya hizmet götürmeye yeter” dedi. İş hayatında başarılı olmak için medeni cesaretin, özgüvenin büyük önem taşıdığını vurgulayan Kızıltan, “Kendinize çok güvenin. İyi iletişim kurmaya özen gösterin, cesur olun ama hepsinden önemlisi de çok çalışın” tavsiyesinde bulundu.

P

Çağ Üniversitesi bünyesinde yer alan KUGAM ve Kariyer Kulübü tarafından organize edilen Kariyer Günleri etkinliğinin, ‘Küresel ve Bölgesel Dinamiklerle Öğrenci İşbirliği’ konulu panelinde konuşan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları, gençlere Çukurova’nın gücünü anlatarak, yetişmiş elemana duyulan ihtiyaca dikkat çekti.

anelistler arasında yer alan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise birlikteliğin önemini vurguladığı konuşmasında, gençlere, “Bizler yapamadık ama sizler birlikte hareket edip, kolektif çalışmayı öğrenirseniz, Çukurova’nın gücünü birleştirirseniz, tüm dünyaya hizmet götürebilirsiniz” dedi. Kariyer Uygulama Geliştirme ve Araştırma Merkezi (KUGAM) ile Kariyer Kulübü tarafından organize edilen ‘Kariyer Günleri’ etkinliği 9-10 Nisan günlerinde Prof. Dr. İlhan Yücel Konferans Salonu’nda düzenlendi. İlk gün gerçekleştirilen Küresel ve Bölgesel Dinamiklerle Öğrenci İşbirliği’ konulu panelin konuşmacıları

arasında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan da yer aldı. Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim İnan’ın modöretörlüğünde gerçekleşen panelin diğer konuşmacıları Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Adana Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç, Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe ile Damus Enerji ve Yatırım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert oldu. Kızıltan: “Tek eksik birlikte olamamak” Panelde gençlere seslenen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kı-

zıltan, önce Çukurova’nın gücünü, ardından yetişmiş personele duyulan ihtiyacı anlatıp sonrasında ise gençlere başarıya giden yolda neler yapmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Çukurova’da tarım, turizm, lojistik, enerji, yer altı kaynakları, sanayi başta olmak üzere her alanda ciddi bir potansiyel bulunduğunu kaydeden Kızıltan, “Korkunç bir potansiyelimiz olmasına rağmen Çukurova olarak niye bir patlama yapamadığımızı düşündüğümüzde ise tek eksiğimizin birlikte hareket etmememiz olduğunu gördük. Biz bugüne kadar bu birlikteliği sağlayamadık ama sizler birlikte çalışmayı

Lokmanoğlu: “İngilizceyi anadiliniz gibi bilin” MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu ise lojistiğin önemine değinerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: “Lojistik olmazsa hiçbir sektör gelişemez. Bölgemiz de bu alanda gelişime çok müsait. Bu alanda kendinizi geliştirebilirsiniz. Benim sizlere tavsiyem üniversiteye not için değil, öğrenmek için gidin. Araştırmayı öğrenin. Biz iş dünyası olarak karşımıza gelen kişilere iki şey soruyoruz. İlki İngilizce biliyor musun? İkincisi hangi üniversiteden mezun oldun? Yöremizdeki üniversiteler standartlarını geliştiriyor. Bundan faydalanın ama üniversiteyi bitirdiğinizde mutlaka İngilizceyi anadiliniz gibi bilin. 4-5 dili derdinizi anlatacak kadar bilin demiyorum. Mezun olduğunuzda yalnızca İngilizceyi anadiliniz gibi bilin.” Üniversite hayatının çok rahat olduğunu ancak okul bittiğinde aynı kolaylığı bulamayacaklarını anlatan Lokmanoğlu, “Ben Amerika’da inşaat mühendisliği okudum ama hiç inşaat yapmadım. Hayat ne getirecek bilemeyiz. 4 yılın sonunda sizin bitirdiğiniz bölümlere de ihtiyaç kalmayabilir. Bu nedenle esnek olup öğrenmeye açık olun. Araştırmayı öğrenin. Sosyal tarafınızı geliştirin”

dedi. Menevşe: “Çukurova geleceği parlak bir bölge” Adana Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Atila Menevşe ise gençlere TR 62 bölgesi hakkında bilgi verdi. Adana ve Mersin’in birlikte gelişip kalkınmasına büyük önem verdiklerini dile getiren Menevşe, “Çukurova, geleceği parlak bir bölge” değerlendirmesini yaptı. Adana ve Mersin’de önümüzdeki günlerde gelişim olacağını ve bu gelişimin de yatırımlar sayesinde gerçekleşeceğini kaydeden Menevşe, “Sizler de burada önemli görevler alacaksınız” dedi. Bölgenin üretim ve ihracat potansiyelinin çok yüksek olduğunu ancak bu pastalardan hak ettiği payı alamadığını belirten Menevşe, “Bizler üretim ve ihracatı artırmak için çabalıyoruz. Bunun için firmalarımıza, KOBİ’lerimize sürekli eğitimler veriyoruz. Bunu başaracak olan yetişmiş insan gücü. Bu nedenle sizlere önemli görevler düşüyor. Okuduğunuz, yetiştiğiniz yere bir borcunuz var. Şehir dışına ya da yurtdışına gitmeyi düşünmek yerine bulunduğunuz bölgeye borcunuzu ödemeniz gerektiği düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı. Kıvanç: “Bölgemize inanın, sahip çıkın” Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç da Çukurova Bölgesi’nin önemine dikkat çekti. “Çukurova dünyanın nadide yerlerinden biri. Bölgemize önemli yatırımlar geliyor, daha da büyüyor” diyen Kıvanç, gençlere, bölgeye inanın ve sahip çıkan çağrısı yaptı. Çukurova’nın önümüzdeki günlerde

MTSO üyelerine ABD’deki iş imkanları anlatıldı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) üyelerine dünyanın en büyük tüketim pazarları arasında gösterilen Amerika’daki iş fırsatları, yatırım olanakları ve distribütörlükler hakkında bilgi verildi. ABD Ankara Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Shari Stout, Vize Bölümü Konsolos Yardımcısı Mari Oye ve Ticaret Ataşe Yardımcısı Yaprak Çakılcıoğlu Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ı ziyaret etti. Ziyarette Kızıltan’a MTSO Sayman Üyesi Cem Bucuge ile Yönetim Kurulu Üyeleri Yalçın Darıcı, Çetin Kanar, Nedim İkanç ve Ali Fuad Budur da eşlik etti. Karşılıklı görüşmenin ardından Ataşe Stout ve Yardımcısı Çakılcıoğlu MTSO üyelerine ‘ABD’de yatırım yapmak, iş kurmak ve distribütörlük’ konulu bir sunum gerçekleştirirken Vize Bölümü Konsolos Yardımcısı Oye, Amerika’da yatırım yapmak için gereken iş vizelerini anlattı. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Amerika’ya iş yapma noktasında en çok vize konusunda sorun yaşandığına dikkat çekerek bu sorunun çözümü adına görüştüklerini bildirdi. Bu bağlamda verimli bir toplantı geçeceğine inandığını kaydeden Kızıltan, ardından sözü ABD Ankara Büyükelçiliği Ticaret Ataşesi Shari Stout’a bıraktı. Stout konuşmasında Amerika’daki yatırımı desteklemek için Select USA ismiyle bir program başlatıldığına değinirken programın detaylarını Ticaret Ataşe Yardımcısı Çakılcıoğlu özetledi. Çakılcıoğlu: “ABD’de ortaklık yaparken ilk adım önemli” ABD Ankara Büyükelçiliği Ticaret Ataşe Yardımcısı Yaprak Çakılcıoğlu, Ticaret Müsteşarlığı olarak yaptıkları çalışmaları anlattı. Amerikalı firmaların Türkiye’de iş yapmasına ve Türk firmalarının da ABD’de yatırım yapmasına yardımcı olduklarını

MTSO 04 CMYK

bildiren Çakılcıoğlu, “Türk ve ABD firmaları arasında işbirliği oluşturuyoruz. Üreticilerin hammaddeye ulaşımını sağlamak için ABD’li üreticileri sizler için araştırabiliyoruz. Görüşmek istediğiniz bir firma varsa doğru isme ulaşmanıza yardımcı oluyoruz. İşbirliği kurmak istediğiniz ya da distribütörlük almak istediğiniz ürünleri sizler için araştırabiliyoruz. Fuar ve fuar dışı organizasyonlarda destek verebiliyoruz” dedi. Amerikalı bir firma ile ortaklık kurulması noktasında da destek verdiklerini kaydeden Çakılcıoğlu, “Böyle bir ortaklık öncesinde karşı tarafa sunmanız için sizinle ilgili bir rapor hazırlıyoruz. Özellikle güvenlik konusunda. Bu rapor karşı firmanın sizinle daha hızlı ortaklık kurmasına yarıyor. Çünkü Amerika’da ortaklıklarda ilk adım biraz yavaş oluyor ama bu yapı kurulduktan sonra da uzun süreli çalışma yapılabiliyor. Biz, bu süreci doğru şekilde tamamlamanız ve süreci hızlandırmanız için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. “Hangi eyalette yatırım yapacağınıza karar vermelisiniz” Finansmana nasıl ulaşılabileceği konusunda da bilgi veren Yaprak Çakılcıoğlu, iki çeşit teşvik olduğunu söyledi. Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da da her yatırımcıya teşvik verilmediğine dikkat çeken Çakılcıoğlu, yatırımın türü, kaç kişiye istihdam sağlanacağı gibi kriterlerin teşvik biçimlerini etkilediğini anlattı. Bu teşviklerin eyaletten eyalete değişim gösterdiğini de vurgulayan Çakılcıoğlu, “Eğer bir üretim tesisi yapacaksanız ya da buradaki üretiminizi orada sonlandıracaksanız o zaman eyaletler bu yatırımı çekmek için birbiriyle yarışıyor ve siz oturup eyaletlerle pazarlık edebiliyorsunuz. Bu pazarlıklarla vergi indirimleri alabileceğiniz gibi kira, elektrik yardımları da sağlayabilirsiniz” diye konuştu. Eyalet teşvikleri yanında Federal düzeyde merkezi teşviklerin bulun-

duğunu da anlatan Çakılcıoğlu, “50 adet eyalet var ve bu durum sistemi biraz karmaşık hale getirebiliyor. Bu nedenle öncelikle hangi eyalette yatırım yapacağınıza karar verip bu sayıyı 3-4’e indirdikten sonra opsiyonları karşılaştırmanızda fayda olacaktır” tavsiyesinde bulundu. Amerika’da kalkınma ajansı modeline benzer yapılar bulunduğuna da değinen Çakılcıoğlu, eyaletlerin, bölgelerin ya da şehirlerin ayrı ajansları olabildiğini, bu kurumların firmanın kuruluşundan finansmana erişime kadar her noktada destek verdiğini anlattı. Yatırım yapılırken hangi sektörün hangi bölgede daha hızlı geliştiği, hangi sektörün nerede daha çok desteklendiği, hangi sektörlerin tüketicisinin hangi bölgede daha yoğun olduğu verilerine ulaşılabilecek veriler içeren online siteler bulunduğuna da değinen Çakılcıoğlu, bu soruların yanıtlarına ulaşım noktasında destek verebileceklerini belirtti. Oye: “Türkiye’ye açık vizelerimiz var” ABD Ankara Büyükelçiliği Vize Bölümü Konsolos Yardımcısı Mari Oye ise vize türleri hakkında bilgi verdi. Genel olarak iki çeşit vize türü olduğunu anlatan Oye, bunlardan kısa süreli olanların göçmen olmayan vizesi, uzun süreli verilenlerin ise göçmen vizesi olduğunu anlattı. İş dünyasının B1 vizesi alarak iş alanında oldukça çok aktivite yapabileceğine değinen Oye, “Bu vize sahipleri bireysel araştırma yapabilir, anlaşma imzalayabilir, fuarlara katılabilir, iş kurabilir, danışmanlık hizmeti alabilir. Tüm bu girişimleri sonunda da firma kurmak isterse o zaman başka tür vizelere ihtiyaç duyar. Bu vizeyi işyeri sahipleri ya da üst düzey yöneticileri alabilir” dedi. Türkiye’ye açık olan E-1 Tüccar Vizesi ile E-2 Yatırımcı Vizesi bulunduğuna da değinen Oye, “Bu vizeler ise sizler tarafından az biliniyor. Bu vize türü tüm ülkelere açık değil. Türkiye ile ABD arasında yapılan özel bir anlaşma gereği Türkiye’ye açık” ifadelerini kullandı. İş dünyasına bir de tavsiyede bulunan Oye, “Mevcut durumda öğrencilerin work and travel başvuruları nedeniyle vizeler oldukça yoğun. Bu nedenle eğer talebiniz varsa mümkün olduğunca erken başvuru yapınız ki başvuru süresi ile randevu süresi zaman alabilir, sıkıntı yaşamayın” diye konuştu.

KOSGEB ve TKDK destekleri anlatıldı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Başkanı Hamit İzol’un da katılımıyla ‘KOSGEB ve TKDK Güncel Proje Teklif Çağrıları Bilgilendirme Toplantısı’ düzenlendi. Toplantıda MTSO Üyelerine KOSGEB KOBİ Uzmanı Mehmet Eren, ‘KOBİGEL - KOBİ Gelişim Destek Programı Teklif Çağrısı’ hakkında bilgi verirken TKDK Mersin İl Koordinatörlüğü Proje Başvuru Birim Amiri Mustafa Rat, IPRD II Programının detaylarını anlattı. “İmalat Sanayi Sektöründe Faaliyet Gösteren KOBİ’lerin Üretim ve İlişkili İş Süreçlerinde Dijital Teknolojilerden Yararlanma Düzeyinin Artırılması” konulu destek çağrısını üyelere KOSGEB KOBİ Uzmanı Mehmet Eren anlattı. Tüm dünyanın Endüstri 4.0’a hazırlandığı bir dönemde böyle bir çağrıya çıktıklarını kaydeden Eren, bu çağrının iki bölümden oluştuğunu ve hem teknoloji üreten firmaları hem de teknolojiyi kullanan işletmeleri kapsadığını bildirdi. İmalat sektöründe faaliyet gösteren, nace kodu 10 ile 36 arasında bulunan tüm işletmelerin bu çağrıya başvurabileceğini dile getiren Eren, başvuracak işletmelerde küçük ya da mikro değil, KOBİ ölçeğinde olma şartı arandığını söyledi. Çağrı bütçesinin 150 bin TL olduğunu kaydeden Eren, “Proje süresi en az 6, en çok 18 ay. Destek oranının ise yüzde 60. Ancak yerli malı belgeli makine ve teçhizatlar için bu oran yüzde 75’e yükseliyor” dedi. Eren uygun proje konularını ise şöyle anlattı:

“ İlk konu, büyük verinin analitik yöntemlerle işlenmesi ve imalat sanayinde kullanımı. İkincisi, imalat sanayinde nesnelerin interneti. Bir diğeri imalat sanayinde otonom robot teknolojileri. Dördüncüsü, imalat sanayinde akıllı sensör teknolojileri, bir sonraki yapay zekaya dayalı siber fiziksel akıllı fabrika sistem ve bileşenleri ile son olarak siber güvenlik olarak sıralanabilir.” KOSGEB veri tabanına kayıtlı ve KOBİ beyannamesi onaylı işletmelerin KOBİ Bilgi Sistemine girerek başvuru yapabileceğini anlatan Eren, “Başvuru aşamasında 2017 KOBİ Beyannamesi yeterli olmakla birlikte, ilerleyen süreçte işlemlerin sürdürülebilmesi için en geç 1 Mayıs 2019’a kadar 2018 KOBİ Beyannamesinin KOBİ Bilgi Sisteminden doldurulması gerekmektedir” dedi. Son başvuru tarihini 2 Mayıs olarak açıklayan Eren, 29 Ağustos’ta ise sonuçların açıklanmasını hedeflediklerini söyledi.

Türkiye’nin yeni bir üretim merkezi olacağını kaydeden Kıvanç, “Maalesef gençlerimiz burada mutlu olmayıp başka illere, ülkelere gitme hayalinde. Ancak bizim bölgemiz her geçen gün gelişiyor. Güçlü yatırımlar geliyor. Ceyhan’da tarımdan su ürünlerine, gıdadan enerjiye 5 adet Organize Sanayi Bölgesi kurulması için çalışmalar sürüyor. Bu yatırımlara sahip çıkın” dedi. Gençlere tavsiyelerde de bulunan Kıvanç, yabancı dil bilmeden mezun olmamaları gerektiğini söyledi. Bir işin çıraklığını yapmadan ustası olunamayacağını anlatan Kıvanç, hemen müdür olma arzusu yerine çırak olarak başlayıp mücadele edilmesi tavsiyesinde bulundu. Cömert: “Üzerinde durulan yeni konu sürdürülebilirlik” Damus Enerji ve Yatırım A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert ise yeni çağın gereklerine dikkat çekti. Son yapılan Davos toplantısında yapay zeka, büyük data gibi son dönemlerin en çok öne çıkan kavramlarının ele alındığını anlatan Cömert, küreselleşmenin etkilerinin gündeme geldiğini paylaştı. Küreselleşmenin getirdiği fırsatlar ve tehditlerin dünya liderleri tarafından ele alındığını kaydeden Cömert, sürdürülebilirliğin her zamankinden fazla önem taşıdığını söyledi. Özellikle su, çevre, iklim gibi konularda sürdürülebilirlik kavramının en çok üzerinde durulan konular olduğunu dile getiren Cömert, “Sadece devletlerin değil, şirketlerin de sürdürülebilirliği önem kazanıyor. Şirketleri bu konuda kendisini geliştirmeye zorluyor. Bu nedenle sizler de iş planlarınızı bu konularla ilintili yapmaya gayret gösterin” dedi. Panel plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Rat: “AB’ye ihracat yapan firmalar desteklenmiyor” TKDK Destekleri hakkında bilgi veren TKDK Mersin İl Koordinatörlüğü Proje Başvuru Birim Amiri Mustafa Rat, ise AB’ye ihracat yapan firmaları desteklemediklerine dikkat çekerek, “Biz, AB’den sağlanan fonları tarım sektörüne dağıtan bir kurumuz ve hedefimiz ise firmaları AB’ye ihracat yapar duruma getirebilmek. Bu nedenle halihazırda ihracatı bulunan firmaları desteklemiyoruz” dedi. İlk olarak kurum hakkında bilgi veren Rat, ardından IPARD II Programı ve destekledikleri sektörleri anlattı. Türkiye için öngörülen IPARD II Bütçesinin 801 milyon Euro olduğunu kaydeden Rat, Türkiye’nin bu bütçeye katkısının 244,69 milyon Euro olduğunu ve toplam hibenin 1.45 milyar Euro’ya ulaştığını açıkladı. Toplam yatırım tutarının ise 2,5 milyar Euro olduğunu dile getiren Rat, IPARD II’nin desteklediği sekterleri ise şöyle açıkladı: “Süt, kırmızı et ve kanatlı et üreten tarımsal işletmeler, yumurta üretimi, meyve ve sebze işleme paketleme tesisleri, yenilenebilir enerji, bitkisel üretim işleme ve bitkisel ürünlerin pazarlama çeşitlendirilmesi, arcılık üretimi ve pazarlanması, el sanatları ve zanaat katma değer ürün işletmeleri, kırsal turizm ve rekreasyon faaliyetleri, su ürünleri yetiştiriciliği ve makine parkları.” Uygun olan ve olmayan harcama kalemlerinin detaylarını anlatan Rat, ardından ilgili sektörlere sağlanan desteklerin detayları hakkında bilgi verdi.


5

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

SODES, kadınları iş yaşamına kazandırmayı sürdürüyor

Mali Danışman Tırtar: “Ucuza kredi bulamıyorsanız kullanmayın” Mersin Valiliği koordinasyonunda İçel Sanayi Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nca (İSGEV) yürütülen Kalkınma Bakanlığı tarafından SODES Projesi kapsamında finanse edilen ‘Dezavantajlı Grupların Tekstil Sektöründe Ara Eleman Olarak Yetiştirilmesi Projesi’ kapanış toplantısı gerçekleştirildi.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO)Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz’ın da katıldığı tören ile eğitim alan 80 kadın kursiyere sertifikaları dağıtıldı. Toplantının açılışında konuşan İSGEV Başkanı Av. Dilek Kurtuluş, 15 ay süren proje ile 80 kişiye 35’er gün hazır giyim sektöründe ara eleman yetiştirilmesi kursu verildiğini anlattı. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından 20 günlük staj imkanı tanındığını kaydeden Kurtuluş, tüm bu eğitim ve staj çalışmasını tamamlayan 8 kursiyerin ise işe yerleştirilip aktif çalışma hayatına kazandırıldığını söyledi. Yürütülen çalışmalarda kadınların ev dışında çok fazla bir hayatı bulunmadığını fark ettiklerine işaret eden Kurtuluş, “Bu proje sayesinde kadınların meslek edinmeleri yanında sosyal ortamda bulunmaları, etkileşime girip üretime katılmaları belki de projemizin en önemli çıktısı” dedi. Kadınların en çok özgüvene ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Kurtuluş, “Bir kez kendilerine inanırlarsa gerisi geliyor. Ancak toplumun tüm yükünü sırtında taşıyan kadınlarımız için kurumlarımız çok az proje üretiyor. Oysa ülkenin kalkınması için kadınların istihda-

mı çok önemli. Biz bu görevi yerine getirme gayretindeyiz” ifadelerini kullandı. Kurtuluş sözlerini kadınlara seslenerek şöyle tamamladı: “İş hayatı evde yüklendiğiniz sorumluluklardan daha zor değil. Lütfen iş hayatında yer almaktan çekinmeyin.” Kızıltan: “Projeler devam edecek” MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, bir kapanış toplantısında olmalarına rağmen projenin sona ermediğini, önümüzdeki süreçte de sürdüreceklerini vurgulayarak, “Kadınlarımızın ayakları üzerinde durabilmesi için meslek sahibi olması lazım. Uygar bir ülke olmak istiyorsak çalışan kadın sayımız artmalı” dedi. Özellikle kadınların ve gençlerin toplumda güvenle ve onurlu şekilde, birer birey olarak ayakta durabilmeleri adına herkese büyük görevler düştüğünü belirten Kızıltan, “Hepimiz çok daha fazla çaba göstermeliyiz. İSGEV kurulduğu günden bu yana özellikle tekstil sektöründe çalışmak üzere 1540 yaş arası gençlerimizi ve kadınlarımızı bir meslek sahibi yaptı, yapmaya devam ediyor. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.

Yılmaz: “Tekstilkent kurma projemiz var” Toroslar Belediye Başkanı Atsız Afşin Yılmaz ise konuşmasında istihdam odaklı olması nedeniyle tekstil sektörünün önemini bildiklerini söyledi. Yaptıkları çalışmalarda bölgedeki tekstil firmalarını ziyaret ettiklerini ve hepsinin benzer sorunları olduğunu gördüklerini kaydeden Yılmaz, “Herkes yer bulamamaktan ve yüksek enerji maliyetlerinden şikayetçi. Biz de bu nedenle bölgemizde bir AB Projesi ile Tekstilkent kurmayı planlıyoruz. Enerji maliyetlerinin de solar enerji kullanılarak çözümlenebileceği inancındayız” dedi. Bu projeyi hayata geçirip tekstilin kenti haline dönüşecek Toroslar’da daha çok kişiye istihdam olanağı sağlamak istediklerine değinen Yılmaz, insanların hayatına dokunmak istediklerini vurguladı. Son dönemlerde ara eleman bulma noktasında oluşan sıkıntıları da bildiklerini, bu nedenle SODES Projesinin büyük önem taşıdığını kaydeden Yılmaz, Tekstilkentin de kurulmasıyla SODES Projelerini tamamlayan kursiyerlerin daha fazla alternatife kavuşacağını, sektörün de ara eleman ihtiyacının hazır olacağını anlattı.

Mali Danışman Zeynel Abidin Tırtar, MTSO üyelerini bankacılık işlemleri konusunda bilgilendirdi. Özellikle paraya bu dönemde yüksek rakamlarla ulaşılmaması gerektiğini vurgulayan Tırtar, “Ucuza kredi bulamıyorsanız kullanmayın. Gerekirse şirketi kapatın ama pahalı kaynaklarla borçlanmayın” tavsiyesinde bulundu.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Üyeleri için Mali Danışman Zeynel A. Tırtar’ın konuşmacı olduğu Bankacılık Bilgilendirme Toplantısı düzenlendi. Konuşmasında sektörel bilgiler de paylaşan Tırtar ardından üyelere bu dönemde atmaları gereken konular hakkında bilgi verdi. Basel II kriterlerine uyum nedeniyle bankaların firmaların mizan ve bilanço yapılarına çok daha fazla önem vermeye başladığını vurgulayan Tırtar, “Muhasebe yapınıza çok önem verin. Mizan ve bilançolarınız düzenli olsun. 2019 yılı kredi kullanımı için son iki dönemlik mizan ve bilanço hiç olmadığı kadar önemli duruma geldi” diye konuştu. Skor ve reyting puanlarının öneminin arttığını vurgulayan Tırtar, bu dönemde paraya yalnızca banka kredileriyle ulaşılmasını da doğru bulmadığını anlattı. KOSGEB, Avrupa Banka-

sı, Eximbank gibi alternatif para kaynaklarının da göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çeken Tırtar, bu sayede maliyet hesabı yapılarak daha uygun olanın tercih edilebileceğini söyledi. “Uygun sektöre uygun kredi bulunmalı”

Çok sayıda kredi çeşidi bulunduğunu da anlatan Zeynel A. Tırtar, bunun için uygun sektöre uygun kredi bulunmasının büyük önem taşıdığını dile getirdi. Önümüzdeki süreçte özellikle yatırım kredilerinin hiç olmadığı kadar önem taşıyacağını bildiren Tırtar, “Önümüzdeki süreçte yatırımların canlandırılması hedefleniyor. Bu nedenle yatırımcının elinin rahatlatılması adına bu alan daha çok desteklenecektir” dedi. Benzer şekilde tarımsal üretimin artırılmasının hedeflendiğine de değinen Tırtar, paralelinde bankaların hiçbir tarım işletmesini

kaçırmak istemeyeceğini anlattı. “Devlet tarımı destekleyecek. Kurulan Sera A.Ş de bunun en somut örneği. KGF modeli benzeri tarıma da destek verilecek” diyen Tırtar, tarım işletmelerine bu dönemde her türlü kolaylığın sağlanacağını anlattı. “Mayıs ayında otomotiv sektörüne destek”

Desteklenecek bir diğer sektör olarak otomotiv sektörünü gösteren Zeynel A. Tırtar, bu alanda da ciddi kayıplar yaşandığını ve yeniden ayağa kaldırılması için önümüzdeki süreçte yoğun destek alacak sektörler arasında görüldüğünü söyledi. “Mayıs ayından sonra sektörü düzenlemek adına özellikle sıfır otomobiller için ciddi kredi akışı olacak” diyen Tırtar, sektörün bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini anlattı. Tırtar, bireysel kredilerde ise faiz düşüşünü kısa vadede beklemediklerini söyledi.

TBİM Projesi yurt geneline yayılıyor

Bahçeci: “Yatırım yaparken rekabet avantajlarını göz önünde bulundurun”

M

TSO tarafından düzenlenen Doğu ile Batı Arasındaki Ticaret Köprüsü Dış Ticarette Deneyim Paylaşım Günü isimli seminerde konuşan Hakan Agro Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bahçeci, “Rekabet avantajınızı iyi analiz edin, büyük düşünmeniz çok önemli. Hayal sınırını iyi dengeledikten sonra rekabetçi olacağınızı düşündüğünüz konuda ilerleyin. Dünyada başarılı olamayacağınız yer yok” tavsiyesinde bulundu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) kentte dış ticareti artırmak adına deneyim paylaşım günü düzenledi. Doğu ile Batı Arasındaki Ticaret Köprüsü Dış Ticarette Deneyim Paylaşım Günü ismiyle düzenlenen toplantının konuşmacısı çalışmalarını Dubai’de devam ettiren Hakan Agro Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Bahçeci oldu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol’un açılış konuşmaları sonrasında söz alan Bahçeci, önce kendi deneyimlerini anlatıp ardından da sektörel analizler yaptı. Mersin ve Dubai’nin birbirine benzer çok yönü olduğunu kaydeden Bahçeci, “Dubai bir fırsatlar şehri. Burada en önemli konu kendinize karşı samimi olabilmeniz. Hangi konuda uzmanlığınızın olduğunu, yeteneklerinizi nasıl rekabet avantajına çevirebileceğinizi iyi saptamanız. Birisinin bir sektörde başarılı olduğunu görüp o sektöre girmek yerine o sektörde kendinize nasıl bir rol edinebilirsiniz onu düşünmeniz” dedi. “Dubai ekonomisini startuplar üzerine kuruyor” Dubai’nin yeni girişimciler için önemli fırsatlar sunduğuna da değinen Hakan Bahçeci, “Dubai’nin şu andaki ekonomik programı yeni girişimcileri ve yeni fikirleri fonlama üzerine kurulu. Yeni ekonomik programını startuplar üzerine kuruyor. Bu durum değerlendirilebilir” ifadelerini kullandı. Mersin’de kendi sektörü için

MTSO 05 CMYK

rekabet şansını kaybetmesi üzerine Dubai’ye gitmeyi tercih ettiğini kaydeden Bahçeci, “Kendi sektörümden örnek vermem gerekirse bakliyat sektöründe dünyanın en büyüklerini Mersinli Türk firmaları oluşturuyor. Bugün Kanada’nın, Amerika’nın Avustralya’nın en büyük firmaları Mersin’dendir. O bölgelerde lojistik ve tarım arazilerindeki rekabet fırsatlarını görüp değerlendiren Mersinli firmalar tecrübelerini, know-how’larını oralara taşıyıp başarılı olmuştur. Bu nedenle yatırım yaparken öncelikle rekabetçiliği göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim” dedi. “10 bin doları olana da 10 milyonu olana da Dubai’de fırsat var” Yatırım için 10 bin doları olana da 10 milyon doları olana da Dubai’nin çeşitli fırsatlar sunduğunu kaydeden Hakan Bahçeci, şunları söyledi: “Ben buradaki işimin devamı olarak cebimde 80 bin dolar ile Dubai’ye gittim. Başlangıçta bölgesel çalışmayı düşünüyordum ama zaman içinde orada edindiğim tecrübelerle cesaretlenip Doğu Afrika’ya, Hindistan’a Pakistan’a açıldım ve derken dünya çapında operasyonlar yapma fırsatı buldum. Başlangıçta Dubai’yi tercih etme sebebim ise güçlü finansal yapısı, bankacılık sistemi ve lojistik avantajlarıydı. Bugün ise sadece ticaret değil çiftçilikten, limancılığa, antrepoculuğa kadar tedarik zincirinin tamamında çalışıyorum. Eğer Türkiye’de çalışırken başarılı oluyorsanız unutmayın ki Dünyanın neresinde

olursanız olun başarıyı yakalarsınız.” “Türkiye işleme üssü olabilir” Türkiye’nin de önemli fırsatlar taşıdığını vurgulayan Hakan Bahçeci, mevcut durumda finansal sıkıntılar yaşandığını ancak bunun kalıcı olmayacağını, fırsatların iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Özellikle et konusunda Türkiye’nin bir işleme üssüne dönüşebileceğini anlatan Bahçeci, “2018 yılında 1 milyon hayvan ithal edildi. Ancak ülkenin işleme kapasitesi gelen hayvanın altında kaldı. Belki donmuş et konusunda başarılı olunmayabilir ama 1-2 günlük mesafede ulaşılabilecek pazarlar düşünüldüğünde dünyadaki 2 milyon baş hayvanın 1 milyonu Türkiye’ye geliyorsa sıcak et işleme üssü olunabilir. Bu alan değerlendirilebilir” dedi. Süt konusunda da değerlendirme yapan Bahçeci şu bilgileri verdi: “Körfez ülkelerinde süt konusunda ciddi atılımlar olacağını tahmin ediyorum. Suudi Arabistan’da ciddi sübvansiyonlarla büyük yatırımlar yapıldı ama şu anda verilen desteklerin kesilmesi bekleniyor. Bu destekler kesildiğinde üretim maliyetleri çok artacak ve rekabetçi yapılarını kaybedecekler. Böyle olunca da kendisini bu alanda kanıtlamış başka pazarlardan alım yapacaklar. Bu da büyük fırsatlar sunacak. Dubai’de süt üretimine dayalı bir sanayi yok. Marketlerdeki ürünlerin yüzde 80’i ithal. Taze süt değil ama en düşük maliyetle temin edilecek süttozu ile Dubai’de işleyip ayran ya da peynir üretilebilir.”

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) çatısı altında Mersin özelinde başlatılan ve Türkiye’ye rol model olan Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM) Projesi, yurt geneline yayılıyor.

H

edef, ülkenin ihracatını artırıp, üreten Türkiye’nin ürünlerini ihracata entegre ederek büyüyüp zenginleşmesine katkı sunmak. Türkiye’nin yaklaşan 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşabilmesine destek vermek. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM) Hizmetleri ve MTSO Personel Sınav ve Belgelendirme Hizmetleri İşbirliği Protokolü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Balıkesir Ticaret Odası, Balıkesir Sanayi Odası, Ayvalık Ticaret Odası, Burhaniye Ticaret Odası, Edremit Ticaret Odası, Bandırma Ticaret Odası, Güney Marmara Kalkınma Ajansı ve Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) arasında imzalandı. MTSO Hizmet Binası’nda gerçekleşen imza törenine MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol ile Yönetim Kurulu Üyesi Halil Kürek de katıldı. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, projenin ÇKA’nın destekleriyle hazırlandığını hatırlatarak, “Bu projeyle yeni nesil ticari bilgi üretiyoruz. Mersin’de ve bölgemizde çok sayıda ihracatçımızın faydalandığı bir proje. İmzalanan protokol sonrasında sizlerin de çok faydasını göreceğinize inanıyorum” dedi. Türkiye ekonomisini Türk iş dünyasının özverili ve fedakar çalışmalarının ayakta tuttuğunu vurgulayan Kızıltan, böyle projelerin özel sektörün elini güçlendirdiğini ve çalışmalarını hızlandırdığını dile getirdi. Acımasız ve

sert bir rekabetin olduğu küresel pazarlarda bilgi olmadan rekabet edebilmenin mümkün olmadığını belirten Kızıltan, “İşte TBİM ile firmalarımız bu büyük bilgiye kavuşacak, rekabet gücü sağlayacak verileri elde edecek. Daha güvenle ve verimli bir ihracat politikası kurgulayabilecek” ifadelerini kullandı. Projenin artık Türkiye’nin projesi olduğunu vurgulayan Kızıltan, yapılan işbirliği protokolünün ülke ihracatına değerli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi. Altunsu: “TBİM, Türkiye’nin ticari hayatında dönüm noktası bir proje” Çukurova Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Lutfi Altunsu ise konuşmasında projelere mali kaynak sağlayan bir kurum olduklarını hatırlatarak, “İyi, uygulanabilir projelere destek vermek en büyük arzumuz. TBİM ise örnek projelerden biri. Türkiye’nin ticari hayatında dönüm noktası oluşturacak bir proje” değerlendirmesini yaptı. Bütçesi küçük olmasına rağmen işlevi çok büyük olan bu projenin yurt geneline yayıldığını görmenin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Altunsu, “Bilginin tüm ilişkileri belirlediği bir çağda yaşıyoruz. Bu proje ile ticari bilgiler elinizin altına geliyor. Ülke analizleri, hedef pazar analizleri yapılıyor. Yıllardır bu bilgiler oralarda duruyor ve biz yararlanamıyorduk. Bu vesile ile bilgileri nasıl kullanabile-

ceğimizi öğrendik. Hedefimiz, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan kurtulup 2023 hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunmak” dedi. Güç: “ÇKA’yı her zaman örnek alıyoruz” Güney Marmara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Abdullah Güç, toplantıda ÇKA’nın Türkiye’deki ilk kalkınma ajansı olduğunu, MTSO’nun ise yurt genelinde kalkınma ajanslarının kurulumunda öncü olduğunu hatırlatarak, “Bizim için bölgeniz her zaman örnek teşkil etti. Bugün imzalanan protokol, düşüncelerimizin daha da somutlaşmasını sağladı” dedi. Balıkesir Sanayi Odası Başkanı Hasan Ali Eğinlioğlu, “İmzaladığımız bu protokolün ülkemiz ve bölgemizin kalkınması adına öneminin farkındayız. İlişkilerimizin bundan sonra da artarak devam etmesini dileriz” derken Balıkesir Ticaret Odası Başkanı Rahmi Kula toplantıda, “Mersin’in bize, bizim Mersin’e katacak artı değerlerimiz olduğunu düşünüyorum. Amacımız önce bulunduğumuz şehrin ardından da ülkemizin kalkınmasına katkı sağlamak, taş üstüne taş koymaktır” ifadelerini kullandı. MTSO Genel Sekreteri A.Kadir Dölek’in Mersin ekonomisini ve Projeler Müdürü Fevzi Filik’in TBİM’i anlattığı sunumların sonrasında toplantı, protokolün imzalanmasıyla sona erdi.


6

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

Hammadde zengini ülke:

de özellikle ödeme koşulları büyük önem taşır. Sudanlı firmalarla yapılacak ikili iş birliğinde insani ilişkilere dayanan ve sözde bırakılacak hiç bir iktisadi ve ticari faaliyette bulunulmamasına önemle dikkat edilmelidir. Pasaport ve vize işlemleri Türkiye ile Sudan arasında imzalanan bir anlaşma ile diplomatik pasaportlarda vizeler 13 Mart 2011 tarihi itibari ile karşılıklı olarak kaldırılmıştır. Hizmet, hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Sudan Hükümeti 2010 yılı başında Türk vatandaşları için sınırda vize uygulamasını başlatmıştır. Bu çerçevede Türk vatandaşları 100 dolar harç karşılığı Hartum Uluslararası Havaalanında Sudan’a giriş vizesi alabilir. Pasaportun en az 6 aylık geçerlilik süresi olmalıdır. İsrail’e giriş vizesi taşımamalıdır. Diğer taraftan, ABD, İngiltere, OECD üyesi veya Schengen alanına dâhil ülkelerin geçerli vize ve ikamet iznine sahip Sudan vatandaşlarına 20 Nisan 2011 tarihi itibariyle İstanbul Atatürk Havalimanı’nda kaşe tatbiki suretiyle vize verilmesi uygulaması başlatılmıştır.

S

Sudan henüz el değmemiş zengin mineral kaynakları, bölgelerin iklimsel çeşitliliği, geniş çapta düz ve verimli toprakları, bol ve çeşitli su kaynakları ile öne çıkıyor. Aynı zamanda Kızıldeniz kıyısında Afrika’nın en önemli lojistik merkezlerinden biri olan Port Sudan Limanı’na sahip olması ile de yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. Her ne kadar mevcut durumda ülkede iç karışıklıklar hakim olsa da önümüzdeki süreçte ülkenin doğal kaynakları ile Türkiye’nin teknoloji ve know-how’ının birleşiminden iyi bir sinerji çıkabileceği tahmin ediliyor.

udan ile Türkiye arasındaki kültürel ve tarihi ilişkiler çok eskiye dayanıyor. İki ülke arası ticari ilişkiler de bir o kadar güçlü. 2017 yılı sonunda iki ülke arasında imzalanan 22 anlaşma ile bu güç daha da arttı. Tarım, bankacılık, hayvancılık, altın, petrol gibi alanlarda stratejik işbirliği programı altında anlaşmalara imza atıldı. Önceki yıllarda da iki ülke arasında yaklaşık 50 anlaşma imzalandığı göz önünde bulundurulursa Türkiye’nin Sudan ile en çok anlaşma imzalayan ilkelerden biri olduğu söylenebilir. Sudan çok sayıda işlenmemiş hammaddeye sahip. Bunların başında tarım, hayvancılık, altın, petrol ve madencilik geliyor. Türkiye iş insanları için Sudan’da farklı bölgelerde 780 bin hektar arazinin tahsis edilmesi ise dikkat çekiyor. Bu arazilerde birçok ürün yetiştirilmesine, imkân tanınıyor. Türkiye’ye ayrıca hayvancılık sektörü için de 40 bin hektarlık serbest bölge tahsis edilmiş durumda. Burada besiciliğin yanı sıra kesimhane ve deri işleme yerleri de bulunuyor. Üstelik yem üretimi de gerçekleştirilebiliyor. Sudan’daki yerleşik Türk yatırımcı sayısı 300’e ulaştı. Türk firmaları inşaat, inşaat malzemeleri, gıda, tekstil gibi imalat sanayi ile birlikte madencilik, tarım ve enerji gibi sektörlerde de yatırım yapıyor. Bunun yanında hizmet sektörü ile de hayatın her alanında faaliyet gösteren Türk firmalarına 10 yıla varan vergi muafiyeti gibi cazip yatırım fırsatları sunuluyor. Coğrafi konum Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alan Sudan; kuzeyde Mısır, batıda Çad, güneybatıda Orta Afrika Cumhuriyeti, güneyde Güney Sudan, doğuda ise Eritre ve Etiyopya ile komşudur. Ayrıca Sudan’ın doğuda Kızıldeniz’e 853 km’lik kıyı şeridi bulunur. Güney Sudan’ın ise Etiyopya, Kenya, Uganda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Sudan ile sınırları bulunmaktadır. Sudan ve Güney Sudan’a bir bütün olarak bakıldığında, genel olarak düz bir coğrafyanın var olduğu; güney, güneydoğu ve batı kesimlerinin dağlarla çevrili, kuzeyinin ise çöllerle kaplı olduğu görülür. Toplam yüzölçümün yaklaşık %24’ünü çöller oluşturur. Kuzey kesiminde oldukça kurak bir iklim mevcutken, düz alanların bulunduğu merkezde görülen yağışlar iklimi yumuşatır. Güney kesim ise düzenli ve bol yağışların olduğu ekvatoral bir iklime sahiptir. Nüfus ve iş gücü yapısı Sudan’ın nüfusunun 41 milyon (Güney Sudan hariç) civarında olduğu tahmin edilmektedir. Oldukça genç bir nüfusa sahip olan Sudan’ın

MTSO 06 CMYK

%69’u kırsalda yaşar. Yoksulluk oranı %58 civarındadır. Sudan’da nüfus çok etnikli bir yapıya sahiptir. 200’den fazla etnik grubun bulunduğu ülkede nüfusun %70’ini Arap kökenliler oluşturur. Diğer etnik gruplar ise Fur, Dinka, Beja, Fallata, Nuba, diğer Afrikalı kabileler ve yabancılardır. Ülkedeki işgücünün 1/3’ünden fazlası tarım ve tarıma dayalı sektörlerde çalışır. Doğal kaynaklar ve çevre Nil nehrinin Sudan için büyük önemi vardır. Beyaz Nil ve Mavi Nil’in her ikisi de Sudan’dan geçip Hartum’da birleşir. Sulama, enerji ve taşımacılık açısından Nil’in önemi giderek artmaktadır. Sudan önemli petrol rezervlerine sahiptir. Ticari anlamda ciddi petrol rezervlerinin bulunması ve işletilmesi 1990’lı yıllarda başlamıştır. Yaklaşık 5 milyar varil petrol rezervlerine sahip olan Sudan, Güney’in ayrılmasıyla birlikte petrol rezervlerinin %75’ini kaybeder. Petrolün büyük çoğunluğunu Güney üretse de, rafineri, boru hattı ve liman gibi altyapılara sadece Kuzey tarafı sahiptir. İki ülke petrol gelirleri konusunda anlaşma sağlamışsa da, anlaşma henüz hayata geçirilememiştir. İki ülke arasında görüşmeler devam etmektedir. Başta altın olmak üzere demir cevheri, bakır, krom cevheri, çinko, kurşun, tungsten, mika ve gümüş ülkenin önemli doğal kaynakları arasındadır. Ekonomik yapı Sudan, çok zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen, uzun yıllar süren iç savaşların yol açtığı yıkım ve yoksulluk nedeniyle hali hazırda yoksul ülkeler kategorisindedir. Nüfusun %58’i yoksulluk sınırının altında yaşar. Ülke, 1971’den beri BM’in “En az Gelişmiş Ülkeler” listesinde yer alır. Tamamen tarım ve hayvancılığa dayanan ülke ekonomisi, 1970’lerin sonlarında petrol bulunması ve 1999’da ihracata başlanmasıyla büyük ölçüde petrole bağımlı hale gelmiştir. Diğer sektörler ise gereken ilgiyi görmemiştir. Günlük petrol üretimi 2003 yılında 210 bin varil düzeyinde iken 2011 yılına kadar 490 bin varil civarına yükselmiştir. Petrol üretiminin artması ve petrol fiyatlarının yüksek düzeyde seyretmesi hem ithalat için gerekli dövizin sağlanmasında hem de kamu gelirlerinin artırılmasında hayati rol oynamıştır. Ancak, 9 Temmuz 2011 tarihinde, nüfusun %20’sini barındıran Güney Sudan’ın ayrılmasıyla petrol rezervlerinin %75’ini kaybetmiştir. En büyük gelir kaynağının önemli bir kısmını kaybeden Sudan bu süreçte, başta yüksek enflasyon, negatif büyüme ve döviz darboğazı gibi

ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Dış ticaret 2011 yılında Güney’in ayrılmasıyla petrol üretim merkezlerinin %75’i güneyde, boru hatları ve rafineriler Kuzey’de kalmıştır. Sudan ve Güney Sudan, petrol gelirleri konusunda 2012 yılının Eylül ayında anlaşsalar da 2013’ün sonunda Güney Sudan’da başlayan ve iç savaşa dönüşen çatışmalar ile 2014’ün ikinci yarısından itibaren petrol fiyatlarının yarı yarıya azalması varılan anlaşmanın kesintiye uğramasına, dolayısıyla petrol ihracatının yavaşlamasına ve ihracat gelirlerinin düşmesine yol açmıştır. Sudan’ın ihracatı sonraki yıllarda 3,5 milyar dolar civarında gerçekleşmiştir. Sudan’ın 2017 yılındaki petrol ihracatı dışında ihraç ettiği önemli ürünler altın, koyun ve keçi, susam, Arap sakızı, şeker, petrol yağları diğer canlı hayvanlar, pamuk, kuru baklagiller ve muzdur. Sudan’ın ithalatı da ülkenin bölünmesi ile birlikte düşmüştür. 2017 yılı itibarıyla 7,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Sudan’ın en çok ithal ettiği ürünler ise şeker, buğday, ilaç, buğday unu, otomobil, ayakkabı, kuru baklagiller, kamyon, kahve, aşı, kadın kıyafetleri, ayçiçeği yağı, telefon, dış lastik, traktör, oto yan sanayi ürünleri ve plastik ambalaj malzemeleridir. Sudan’ın en önemli ihraç pazarları Çin, B.A.E., Suudi Arabistan, Hindistan, Mısır, Endonezya, Türkiye, Etiyopya, Japonya, Fransa, Ürdün, İtalya, Lübnan ve Almanya’dır. İthalat yaptığı en önemli ülke ise Çin’dir. Hindistan, S. Arabistan, Mısır, Rusya, Türkiye, Uganda, Almanya, G. Kore, İtalya, Belçika ve İngiltere ithalatında önemli yer tutan diğer ülkelerdir. Türkiye ile ticaret Türkiye’nin Sudan’a ihracatı genel olarak artış eğilimindedir. En büyük artış %38 ile 2015 yılında görülmüş ve ihracat ilk defa 400 milyon dolar barajını aşarak 425 milyon dolara ulaşmıştır. 2016 yılında 462 milyon dolara ulaşan ihracat 2017’de 400 milyon doların altında, 395 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Sudan’dan gerçekleştirilen ithalat 2016 yılında iki katını aşarak ilk defa 50 milyon dolar sınırına dayanmış, 2017 yılında da 86 milyon doları aşarak en üst seviyesine ulaşmıştır. Türkiye Sudan’a en çok buğday unu, kuru baklagiller, elektrik transformatörleri, mayalar, enzimler, elektrik akümülatörleri, traktör, kağıt ve karton ambalaj malzemeleri; tohum, hububat işleme tarım makineleri, ayakkabı, elektrik kontrol ve dağıtım tabloları, şekerli mamuller,

taş ve maden işleme makineleri ihraç eder. Karşılığında ise en çok susam, pamuk, altın ve koyun derisi ithal eder. İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar Sudan ile yapılan ticarette malın kalitesinden ve fiyatından ziya-

Seyahat THY’nin haftanın her günü İstanbul-Hartum tarifeli seferi bulunur. Ancak Sudan’ın Darfur ve Doğu Sudan bölgelerinde bulunan eyaletlerine yapılacak seyahatlerin güvenlik nedeniyle izne tabi olduğu göz önünde bulundurulması gerekir. Sudan yasaları alkollü içeceklerin ülkeye girişine ve içilmesine izin vermez. İhtiyaç halinde kendilerine ulaşılabilmesini teminen Türk vatandaşlarının Sudan’a gelmelerinin akabinde Türkiye Büyükelçiliğine ulaşarak iletişim ve adres bilgilerini bırakmaları önem taşır. Sudan’a seyahat eden bütün yabancıların ülkeye girdikten sonraki bir hafta içerisinde herhangi bir polis merkezinde ya da havalima-

nında kayıt yaptırmaları gerekir. Sudan Hükümeti 1 Nisan 2014’ten itibaren, ülkede bulunan ancak kayıt yaptırmamış olan yabancılara yönelik yasal tedbirler uygulamaktadır. Bu çerçevede, turistik veya ticari amaçlarla Sudan’a gelecek olan ve/ veya hâlihazırda Sudan’da bulunan Türk vatandaşlarının, herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmamaları için yetkili mercilere başvurarak kayıt işlemlerini zamanlıca yaptırmaları önemlidir. Sudan’a seyahat edecek kişilerin seyahat öncesi Sağlık Bakanlığı tarafından Sudan için önerilen aşıları yaptırmaları tavsiye edilir. Sudan’a seyahat edecek kişilerin sağlık konusunda en güncel bilgileri T.C. Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü’nden almaları mümkündür. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Hafta sonu tatili: Cuma günleri Bağımsızlık Bayramı: 1 Ocak Koptik Noel: 7 Ocak Barış Anlaşması Günü: 9 Ocak Hz. Muhammedin Doğumu: 24 Ocak Koptik Paskalya Bayramı: 5 Mayıs İşçi Günü: 5 Mayıs Ulusal Selamet Devrimi Bayramı: 30 Haziran Noel: 25 Aralık Ramazan Bayramı Kurban Bayramı Hicri Yılbaşı Çalışma saatleri Cumartesi-Perşembe arası; yazın 07:30-14:30, kışın 08:30-15:00 (Bankalar saat 8:30-12:00 arası açık). Yerel saat Türkiye’de yaz saati uygulaması varken saat farkı bulunmamaktadır. Yaz saati uygulaması dışında +1 saat ileridedir. Kaynak: Ticaret Bakanlığı ve Dünya Gazetesi

Sudan ülke analizi D

etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Sudan ithalatı (2017) 2017 yılında 10,3milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Sudan’ın ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 2,26 milyar dolar ile Çin, 1,1 milyar dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri ve 603,3 milyon dolar ile Suudi Arabistan’dır. Türkiye, Sudan pazarında 709,8 milyon dolar ve %3,7 payı ile 10. sırada yer alır. Ürün özelinde Sudan’ın gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde; 747,6 milyon dolar ile ilk sırada hacimce % 90, 210° C ASTM D 86 yönteminde damıtılan petrol veya bitümlü minerallerin hafif yağları ve müstahzarları gelir. 602,9 milyon dolar ile makarnalık buğday tohumu ikinci sırada yer alır. 337 milyon dolar ile şeker kamışı veya pancar şekeri ve kimyasal olarak saf sakaroz, katı halde (ilave tatlandırıcı veya renklendirici ve ham şeker içeren şeker kamışı ve pancar şekeri hariç) üçüncü sıradadır. Sudan ihracatı (2017) 2017 yılında 4,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Sudan’ın ihracat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 1,7 milyar dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 734,4 milyon dolar ile Çin ve 603,3 milyon dolar ile Suudi Arabistan’dır. Türkiye, Sudan pazarında 56,6 milyon dolar ve %1,33 payı ile 6. sırada yer alır. Ürün özelinde Sudan’ın gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde ilk sırada 1,5 milyar dolar ile ilk sırada altın, platin kaplamalı altın dahil, işlenmemiş, parasal olmayan amaçlar için (toz formundaki altın hariç) yer almaktadır. Bu ürün grubunu, 457,4 mil-

yon dolar hacim ile canlı koyun, 429,5 milyon dolarlık hacimle ham petrol yağları ve bitümlü minerallerden elde edilen yağlar takip eder. Sudan - Türkiye dış ticareti (2017) Sudan’ın Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 112,4 milyon dolarlık hacimle buğday veya meslin unu gelir. Bu değer Sudan’ın bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %96,88’ine karşılık gelmektedir. Sudan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürünün ise 28,2 milyon dolarlık hacim ile kurutulmuş, kabuklu mercimektir. Bu değer Sudan’ın bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin % 41,9’una karşılık gelir. Sudan’ın Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 65,2 milyon dolarlık hacimle aktif mayalardır. Bu değer Sudan’ın bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin % 32,7’sine karşılık gelir. Sudan’ın 2017 yılında Türkiye’ye yaptığı ihracatta ilk sırada 29,8 milyon dolar ile susam tohumları (kırılmış olsun olmasın) gelmektedir. Bu değer ürün özelinde Sudan’ın yaptığı toplam ihracatın %7,2’sine denk gelir. Bu ürünü 12 milyon dolar ile pamuk, ne karde ne de penye halinde takip eder. Bu değer ürün özelinde Sudan’ın yaptığı toplam ihracatın %8,7’sine denk gelir. 6,1 milyon dolar ile altın (parasal olmayan amaçlar için) Sudan’ın Türkiye’ye yaptığı ihracatta üçüncü sıradadır. Bu değer ise ürün özelinde Sudan’ın yaptığı toplam ihracatın %0,4’üne denk gelmektedir. Yukarıda verilen değerler ihracat yönlü bakılıyorsa FOB, ithalat yönlü bakılıyorsa CIF değerlerdir. Kaynak: MTSO Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Hedef Pazar Matrisi,2019


7

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

17 No’lu komite korsan taşımalardan şikayetçi

M Selçuk Kılıç

MTSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı

Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatif için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılması sorunları büyük ölçüde çözecektir

TSO 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Selçuk Kılıç, yaklaşan yaz sezonu öncesinde geçmiş yıllarda yaşanan korsan taşımaları hatırlatarak, “Her yıl şehir dışında faaliyet gösteren servisler yaz aylarıyla birlikte şehirlerarası taşımaya yöneliyor. Mersin’e yapılan korsan taşımalar nedeniyle iş hacmimiz bu dönemde yaklaşık yüzde 60 azalıyor. Bu yıl da benzer bir sıkıntı yaşamamamız adına denetimlerin artırılmasını talep ediyoruz” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 17 No’lu Yolcu Taşımacılığı Meslek Komitesi Başkanı Selçuk Kılıç, sektörde yaşanan sıkıntıları anlattı. Öncelikle komite olarak göreve yeni gelen yerel yöneticilerden beklentilerine değinen Kılıç, Belediye bünyesinde yer alan Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde (UKOME) temsil edilme isteklerini yineledi. 17 No’lu komite olarak şehir içi ve şehir dışı yolcu taşımacılığı yapan sektör temsilcilerini temsil ettiklerini kaydeden Kılıç, “Yaşadığımız sorunları bire bir UKOME’de paylaşmak istiyoruz. Mevcut durumda UKOME’de Emniyetten, Belediyeden, Ulaştırma Bölge Müdürlüğü’nden, Şoförler Odası’ndan temsilciler yer alıyor ama taşıma işi yapan kişilerin hakkını savunmak adına hiçbir temsilci yok. Bu nedenle komite olarak biz sektörümüzü temsil etmeye talibiz. Bizi ilgilendiren konularda karar alınırken görüşmelerin içinde yer almak istiyoruz” dedi. Yine en ciddi sorunlardan bir tanesinin kent trafiği olduğuna dikkat çeken Kılıç, yaşanan sıkışıklıkta dolmuşların da rolü bulunduğunu bildiklerini belirterek sorunun çözümü için şunları söyledi: “Maalesef kent merkezinde sağlıklı bir durak yerimiz yok. Her kooperatiften 10 – 1 5 araç hareket edip kent merkezine gidiyor ve merkezde düzgün bir durak olmaması nedeniyle bekleyemeden turnike yaparak duramadan geri dönüyor. Bu durum da tıkanmalara, yığılmalara neden oluyor. Oysa her durağa en

Ekmek üreticileri halk ekmeğe talip

M

TSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, özel sektör temsilcileri olarak Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Ekmek Fırınını işletmeye talip olduklarını söyledi. Dönüşümlü olarak fabrika işletmesini devralabileceklerini açıklayan Kenli, bu sayede hem halkın daha sağlıklı bir ekmek yiyeceğini hem belediyenin zarar etmeyeceğini hem de özel sektör temsilcilerinin kazanacağını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Vahit Kenli, sektöre ilişkin değerlendirme yaparak yaşanan sorunları ve çözüm önerilerini anlattı. İlk olarak girdi maliyetlerine değenin Kenli, son altı ayda bir çuval un fiyatının 45 TL’den 95 TL’ye yükseldiğini, susamın, mayanın enerji ve işçilik maliyetlerinin arttığını, ancak ekmeğin halen 1 TL’den satıldığını söyledi. Ekmek üreticilerinin çok ciddi zarar ettiğini vurgulayan Kenli, bir adet ekmeği 1,5 TL’ye mal edebilmelerine rağmen zararına satmak durumunda kaldıklarını açıkladı. Mersin’de yaklaşık beş yıl önce 138 adet ekmek fırını bulunurken bugün sayının 80’e düştüğünü dile getiren Komite Başkanı, “Maalesef bu 80 fırının da 60 tanesi satılık ancak alıcı bulamıyorlar” ifadelerini kullandı. Mevcutta faaliyetine devam eden fırınların ise gayrimenkullerini satarak ayakta kalabildiğine işaret eden Kenli, şunları söyledi: “Ancak bu da kalıcı bir çözüm değil. Hepimiz ekmeğimizin derdindeyiz. Sektör ciddi darbe almıştır. Ayakta kalabilmek adına kepekli ekmek, ekşi mayalı ekmek gibi alternatifler geliştirmeye çalışsak da bu ürünlerin satış ortalaması çok düşük. Bir kurumu çevirmeye yetmiyor. Üreticilerin birinde yaşanan sıkıntı ticari bağlantısının bulunduğu zincirin tüm halkalarını olumsuz

MTSO 07 CMYK

etkiliyor.” Perakende satışların yanı sıra bir de toptan satışları bulunduğuna dikkat çeken Kenli, “Perakende satışları 1 TL’ye yaparken marketlere, bakkallara 70 kuruşa satmak durumunda kalıyoruz. Bu durumda zarar daha da yükseliyor. Üretici kaybederken doğrudan satış yapanlar karlı çıkıyor. Burada da haksız bir durum yaşanmakta. Üretim desteklenmeli ki bitmesin” değerlendirmesini yaptı. “Üretim artmalı, girdi maliyeti düşmeli” Ekmek fiyatları artırılamıyorsa en kısa sürede girdi maliyetlerinin düşürülmesi yönünde adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Vahit Kenli, ekmekteki en büyük girdi kalemini buğdayın oluşturduğunu ifade etti. Buğday üretiminin artırılmasının maliyetleri aşağı çekebileceğini anlatan Kenli, temel gıda maddesi olan ekmeğin fiyatlarının düşürülmesi için buğday üretiminin desteklenerek rekoltenin artırılması gerektiğini, bu sağlanıncaya kadar da ithalatla mevcut sorunun giderilmesini beklediklerini söyledi. Mevcut durumda yerli buğday bulmakta zorlandıklarını kaydeden Kenli, ekmeğin kalitesini düşürmek istemediklerini dile getirdi. “Yeni belediyeden beklentimiz büyük” Artık seçim sürecinin sona erdiğini hatırlatan Vahit Kenli, göreve gelen yeni belediye başkanlarından büyük beklentileri bulunduğunu da anlattı. Bugüne kadar en ciddi sıkıntıyı halk ekmek satış kulübeleri nedeniyle yaşadıklarını hatırlatan Kenli yaşadıkları sıkıntıları şöyle özetledi: “Halk ekmek fabrikaları Türkiye’nin her yerinde üretim ve satış yapıyor. Kesinlikle halkın ucuz ekmek tüketmesine karşı değiliz. Ancak belediyelerin özel sektörle

rekabet edercesine tutum takınmasına karşıyız. Bu nedenle halk ekmek satış kulübelerinin her fırının önüne yerleştirilmesi yerine Siteler, Çay Mahallesi, Eğripazar, Demirtaş gibi daha çok ihtiyaç duyabilecek semtlere yerleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Fırınların çok sayıda işçi çalıştırdığını, her birinin sigortası, vergisi, maaşı, kirası bulunduğunu hatırlatan Kenli, “Emek yoğun bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ve hiçbir çalışanımız asgari ücretle çalışmıyor. Tatilimiz, bayramımız yok. Zor bir mesleğimiz var ve bu nedenle birçok arkadaşımızın gideri oldukça fazla. Bu insanların üretimlerini sürdürebilmeleri için gelirleri ellerinden alınmamalı” değerlendirmesini yaptı. “Fabrikanın işletmesi özel sektöre verilebilir” Komite olarak konuyla ilgili hazırlayacakları raporla birlikte önümüzdeki günlerde yeni büyükşehir belediye başkanını ziyaret etmeyi planladıklarını anlatan Vahit Kenli, özel sektör temsilcileri olarak halk ekmek fabrikasının işletmesine talip olduklarını da söyledi. Dönüşümlü olarak sektör temsilcilerinin fabrikayı işletebileceğini kaydeden Kenli, “Mevcut durumda halk ekmekte günlük 100 bin adet ekmek üretiliyor. Mersin’in tamamındaki tüketim ise 500 bin ekmek civarında. Üretimi fırıncılar yapar ve satış da ihtiyacı olan bölgelere gerçekleştirilirse hem daha kaliteli bir ekmek üretilmiş olur ve halk kazanır hem üretici kazanır hem de mevcut şekliyle ciddi zararlara uğrayan belediye bu zararından kurtulur” diye konuştu. Yeni yerel yönetimden yol ve çevre düzenlemesi istediklerini de anlatan Kenli, aynı zamanda sahilde kapatılan cafelerin de yeniden açılmasını istediklerini belirtip, “Geçmişte buradaki işletmelere günlük 2 bin ekmek satıyorduk. Yeniden canlandırıl-

az 5 araçlık depolama yeri yapılsa araçların hepsi aynı anda çıkmaya çalışmaz, duraktan teker teker çıkar ve böylece birbirleri arasındaki yarışma ortadan kalkar, trafik rahatlar, can güvenliği de sağlanmış olur.”

“Tüm şehirde kent karta geçilmeli” Kent trafiğinin çözümü için bir diğer uygulamanın Kent Karta geçiş olduğuna değinen Selçuk Kılıç, bu uygulamanın kent geneline yayılması gerektiğini belirtip, her kooperatif için bir havuz sistemi kurulup paranın kent kartlar aracılığıyla ortak havuzda toplanarak toplu taşıma araçlarına eşit dağıtılması gerektiğini söyledi. Kılıç düşüncelerini şöyle anlattı: “Kent kartın toplu taşıma ve dolmuşlarda yaygın kullanılması, bunların bir havuz sisteminde toplanması ve her durağa ait kooperatif için ayrı ayrı toplanan bu gelirlerin tüm toplu taşıma ve dolmuşlara kendi kooperatifleri bünyesinde eşit olarak paylaştırılmasının, şehrimizin toplu taşıma ve dolmuşçulardan kaynaklanan trafik sorunlarının giderilmesinde işe yarayacağına inanıyorum. Mevcut durumda toplu taşımada yoğun olarak kullanılan dolmuş hatlarında sık sık müşteri şikayetleri oluyor. Dolmuşların durak dışında yolcu bindirip indirmelerinin yolcuların can güvenliği ve trafik akışında yarattığı sorunlar, kapasitenin üzerinde yolcu alınması, trafikte uygun olmayan hızlarda (çok yavaş veya çok hızlı) seyretmeleri gibi birçok konuda şikayet var. Sorunların kesin çözümü ve modern toplu taşıma için, kent kart kullanımının zorunlu hale getirilerek, her durak (kooperatif) için ayrı ayrı olmak üzere oluşturulacak havuzda toplanacak günlük toplam hasılatın ilgili hatta çalışan her araç başına eşit olarak bölünerek dağıtılması halinde hiçbir araç daha fazla müşteri kapma yarışına girmeyecek ve nizami çalışacaktır diye düşünüyoruz.”

Şoför seçimleri de önemli Böylesi bir uygulama ile taşıma kalitesinin de büyük ölçüde artacağını vurgulayan Selçuk Kılıç, kent kart kullanımı ile hat üzerindeki ortalama yolcu kapasitesi, günlük ve saatlik taşınan yolcu sayıları, biniş-iniş duraklarındaki yoğunluklar gibi birçok istatistiki bilgi elde edilecek, ulaşım çözümleri konusunda önemli veriler sağlanacağını da anlattı. Taşımaların kalitesini artırma noktasında şoförlerin önemli rol oynadığına da değinen Kılıç, şunları söyledi: “Şehir içi yolcu taşımacılığı yapan şoförler belirli eğitimlerden geçirilerek belgelendirilip ardından göreve başlatılmalı. Bu eğitimler sırasında müşteriye nasıl davranmaları gerektiğinden, korna kirliliğini engellemenin ipuçlarına kadar çok farklı konularda bilgilendirme yapılabilir. Yine yolcu güvenliğinin sağlanması adına işe alınmadan önce şoför adayının sabıka kaydı getirilmesi zorunluluğu da bulunmalı. Düzen ve kalite için şoförlerin görünümü, hijyene dikkat etmeleri de büyük önem taşıyor. Bu nedenle şoförlerin kıyafetlerinin de tek tip olması gerektiğini düşünüyoruz.”

“Uygunluk belgeleri gözden geçirilmeli” Servislerden UKOME tarafından son 2 yıldır alınan uygunluk belgesi konusuna da değinen Selçuk Kılıç, bu uygulamanın da yeniden gözden geçirilmesini beklediklerini anlattı. Bir aracın TÜV’den geçebilmesinin trafiğe çıkmak için uygun olduğu anlamı taşıyacağını dile getiren Kılıç, “Bu uygulamanın sıfır araçlar için dahi geçerli olmasını anlamakta zorlanıyoruz. Araç yeni değilse bile TÜV’den geçebilmek kolay değil, muayeneden geçtiyseniz bir eksiğiniz yok demektir. TÜV muayenesinin geçmişte olduğu gibi yeterli görülmesi gerektiğine inanıyoruz. Maliyetlerimizin arttığı bir dönemde böyle bir belge alabilmek adına yaptığımız harcamanın kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz”

dedi. Aynı zamanda hiçbir okulun önünde park alanı bulunmamasının da servisler adına bir diğer önemli sorun olduğunu anlatan Kılıç, bu durumda sokak aralarına park ettikleri araçlara öğrencileri güvenli şekilde bindirmekte zorlandıklarını söyledi. En azından okul bahçelerinde, okul giriş ve çıkış saatlerinde servislere yer verilebileceğini belirten Kılıç, “Birçok okul şehir içinde yer alıyor ve bizim okul önlerinde yaptığımız beklemeler o bölgedeki trafiği de olumsuz etkiliyor, sokaklar adeta kilitliyor. Yaşanan tüm bu sıkıntıları komite olarak bir rapor haline getirerek yeni Büyükşehir Belediye Başkanımız ile paylaşmayı planlıyoruz” diye konuştu. “Korsan taşımaların önüne geçilmeli” Yaz aylarının en ciddi sorununu ise korsan taşımalar olarak gösteren Selçuk Kılıç, “Özellikle Kahramanmaraş, Hatay, Adana’da kış aylarında servis olarak çalışan araçlar yazın uzun yol için gerekli olan D2 belgesi kiralayarak şehirlerarası taşıma yapıyorlar. Bu kişileri bulundukları ilde evinden alıp Mersin’deki yazlıklara kadar taşıyorlar. Bu da özellikle şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan arkadaşlarımızın iş hacmini büyük ölçüde azaltıyor. Bu araçların otogar girişlerinin de bulunmaması nedeniyle vergi takiplerinin olmadığını, haksız rekabete de yol açtıklarını belirten Kılıç, özellikle yaz aylarında denetimlerin artırılmasını beklediklerini söyledi. Duraklara sivil araçlar park etmemeli Duraklarda sıkıntı yaşandığını da anlatan Kılıç, özellikle sivil araçların park etmesi nedeniyle dolmuşların duraklara yanaşmakta zorlandığına dikkat çekti. Bu konuda da denetimler olması gerektiğini kaydeden Kılıç, aynı zamanda daha konforlu, dijital durakların sayısının artırılmasını istediklerini ifade etti.

masını ve satışlarımıza devam edebilmemizi istiyoruz” dedi. “Fırınlar pastaneye dönüşüyor” Ekmek üreten fırınların bu dönemde ayakta kalabilmek adına pastane mamulleri üretmeye yöneldiğine de değinen Vahit Kenli şunları söyledi: “Mevcut durumda ekmeklerin fiyatını artıramasak da pastane ürünlerinde artan maliyetler karşısında bir artış yaşandı. Örneğin ekmek 1 TL’den satılırken bir simit 1,5 TL’ye satılıyor. İnsanlar bir ekmek aldığında bir gün boyunca yerken pastaneden 2-3 poğaça ya da simit alıp tek bir kahvaltıda tüketebiliyorlar. Bu nedenle ekmek üreticileri de simit ya da poğaça üretimine yöneldi. Ancak kentteki pastane sayısının oldukça yüksek olması nedeniyle buradan da beklenen karlılığa ulaşılamadığını dile getiren Kenli, “80 üreticinin neredeyse yüzde 40’ı pastane mamulleri de üretmeye başladı ama halen maliyetlerini karşılamakta zorlanıyorlar” ifadelerini kullandı. Diğer bir sıkıntıyı Suriye ekmeği ile yaşadıklarını da anlatan Kenli, yoğun göç ile birlikte kalabalıklaşan nüfusu doyurmak adına daha çok ekmek satışı olacağı beklentisindeyken beraberinde Suriye ekmeğinin de üretime başlaması nedeniyle bu beklentilerini de karşılayamadıklarını söyledi. Suriye ekmeklerinin satışı noktasında da memnuniyetsizlikleri bulunduğunu anlatan Kenli, bu alanda faaliyet gösteren firmaların çok azının kurallara uygun çalıştığını, büyük bölümünün faaliyetini merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı yollarla sürdürdüğünü bildirdi. Suriye ekmeği satan birçok firmanın ruhsatının, vergi levhasının bulunmadığını ifade eden Kenli, “Tandırı kurup ekmeği açıkta pişirip satan çok sayıda kişi var. Hijyenden bahsetmek mümkün değil. Bu sorunla mücadele adına denetimlerin artırılması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.

Vahit Kenli

MTSO 33 No’lu Gıda ve İçecek Sanayi Meslek Komitesi Başkanı

Mevcut durumda halk ekmekte günlük 100 bin adet ekmek üretiliyor. Mersin’in tamamındaki tüketim ise 500 bin ekmek civarında. Üretimi fırıncılar yapar ve satış da ihtiyacı olan bölgelere gerçekleştirilirse hem daha kaliteli bir ekmek üretilmiş olur ve halk kazanır hem üretici kazanır hem de mevcut şekliyle ciddi zararlara uğrayan belediye bu zararından kurtulur.


8

YIL: 21 | SAYI: 373 | 14-27 Nisan 2019 | www.mtso.org.tr

katına çıktı. Sanayideki yerlerimizde ise satış ve servis hizmeti veriyoruz.

Metsan Tarım Makineleri

yönünü ihracata çevirdi

“Sektördeki yenilikleri takip ediyoruz”

Başarı için sektördeki yenilikleri takip edebilmek de önemli. Rakipleriniz neler yapıyor hangi adımlar atıldı, hangi yatırımları yaptılar iyi bilmelisiniz. Bu nedenle bir yandan rakiplerimizi takip ederken diğer taraftan yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılarak sektördeki yenilikleri takip etmeyi sürdürüyor ona göre pozisyon alıyoruz. Makine parkımızı ve teknolojimizi de ihtiyaçlarımız doğrultusunda yeniliyoruz. Ancak yıllık rutin yatırımlarımız oluyor. Bu yatırımları daha çok hammadde yatırımı olarak adlandırabiliriz. “İhracat hayalim geçen yıl gerçek oldu”

Rıfat Boğa

Metsan Tarım Makineleri Şirket Ortağı

B

Geçen yıl aktif olarak başladığı doğrudan ihracatı bu yıl iki katına çıkaran firmanın hedefinde, önümüzdeki 5 yıl içinde üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini yurtdışına göndermek var.

abası Metin Boğa’nın 1963 yılında kurduğu şahıs şirketinde 2002 yılından itibaren aktif görev alan Şirket Ortağı Rıfat Boğa’nın çalışmaya başladığı ilk günden itibaren tek hedefi Türkiye genelinde artık iyice tanınmaya başlayan Metsan markasını yurtdışında da yaygınlaştırmak olur. Bu hedef doğrultusunda önce ürün kalitesini artırıp ardından ürün yelpazesini genişletmeye odaklanan Boğa, önce 2 – 3 adet olan ürün çeşidini 30’lu rakamlara çıkarır. Ardından yurt çapındaki gücünü artıran Boğa, kendisini hazır hissetmesiyle birlikte yıllardır hayalini kurduğu yurtdışı pazarlara yönelme kararı alır. Dünya çapında tarımın yoğun yapıldığı, ilaçlama makinelerinin yoğun kullanıldığı ülkelerde sürdürdüğü araştırmalar sonuç verir ve geçen yıl ilk doğrudan ihracat Gürcistan’a gerçekleştirilir. Çok geçmeden ihracat atağı, Özbekistan, Ürdün ve Fas gibi ülkelerle devam eder. Başarıya ulaşmak için araştırmak, inanmak ve çok çalışmak gerektiğini anlatan Boğa, kendisini başarıya götüren faktörleri, “Doğru analizler yaptım, fırsatları değerlendirdim ve pes etmedim. Hepsinden önemlisi ise babamın desteğini her zaman arkamda hissettim. Yeniliğe her zaman açık olan babamın önerilerimin arkasında durması bana güç verdi ve başarıya ulaşıp yurtdışına açılma hayalimi gerçekleştirdim. Şimdi sıradaki hedefim önümüzdeki 5 yıl içinde üretimimizin yaklaşık yüzde 70’ini dünya pazarlarına göndermek. Bu hedefime de ulaşacağımdan eminim” diyor. Boğa, dünden bugüne Metsan markasının nasıl büyüyüp geliştiğinin hikayesini şöyle anlatıyor: “Tamircilikten üretime”

Babam Metin Boğa 1963 yılında askerden gelmesiyle birlikte Metin Boğa şahıs şirketini kurmuş. Kendisi mekanik üzerine faaliyet gösteriyor ve o yıllarda motor tamiri yapıyormuş. Babamın anlattığına göre Türk tarım sektörü yine 1960’lı yıllarda ilaçlama makinesiyle tanışmış. Ancak o yıllarda bildiğim kadarıyla makineler yurtdışından geliyor ve babam bu makinelerin de tamirini yapmaya başlıyor. Bir süre sonra tamirini yaptığı makineleri neden kendisinin üretmediğini düşünüyor ve üretim kararı alıyor. Yıl 1978’e geldiğinde Mersin Sanayi Sitesi’nde küçük bir atölyede 3-4 kişi ile üretime başlıyor. O yılları babam, “Henüz sanayi sitesinin yolu dahi yoktu. Çamurlu yollardan gide

MTSO 08 CMYK

gele atölyeye ulaşıyorduk. Çok zor şartlardı ama üretim isteğimiz her şeyin önündeydi” diye anlatır. Mersin bir tarım kenti ve pazarda da bu alanda önemli bir açık olunca üretilen makineler büyük ilgi görüyor. Babamın zaten mevcut durumda bu alanda oluşan çevresinin de etkisiyle bölgemizdeki satışlar giderek artmaya başlıyor. Ardından şehir dışına açılma kararı alınıyor çünkü zaten komşu illerimiz Adana olsun Antalya olsun hepsi tarımın yoğun devam ettiği bölgeler. Tabi talep arttıkça çalıştığımız alan yetmemeye başlıyor. Önce 300 metrekarelik dükkanımızın yanındaki 300 metrekarelik dükkanı da satın alıyoruz, ardından arkamızda yer alan 300’er metrekarelik iki dükkanı daha bünyemize katıyoruz ve sonrasında da karşı blokta yine 300’er metrekarelik iki dükkan daha alıyoruz. Beraberinde çalışan sayımız da 30’lara yaklaşıyor. Bugün yurt genelinde 100 civarındaki bayimizle satışlarımızı sürdürüyoruz.

mız için ihtiyaçları tespit etmek bizim için zor olmuyor. Bugün zirai ilaçlama denildiği zaman aklınıza gelebilecek en küçüğünden en büyüğüne kadar tüm makineleri üretiyoruz. 100 litreden 3 bin litreye kadar değişen kapasitelerde ürünümüz var. Zirai ilaçlama makineleri ilaç zerreciklerini en küçük parçaya bölerek bitkiye daha etkili ilaç verilmesine yardımcı olur. Bunun için yüksek basınçlı pompalar gerekir. Biz de bu pompalar üzerinde çalışıyoruz. Ürünlerimizi kendi içinde bahçe tipi, tarla tipi ve kendinden motorlu makineler olarak 3’e ayırmamız mümkün. 2003 yılında yine tüketiciden gelen talebe kulak vererek çapa motoru imalatına başladık. Önümüzdeki yıllar için yine tarım sektörüne yönelik mevcut makinelerimizle birbirini tamamlayacak yeni makineler üzerinde çalışıyoruz. Traktörlerin arkasına takılacak toprak işlemeye yönelik makine çeşitleri üzerine araştırmalar yapıyoruz.

“Çocukluğumdan bu yana üretimin içindeyim”

Sektörün ihtiyaçlarını gözeterek geliştirdiğimiz ar-ge çalışması sonucu ortaya çıkan bir makinemiz de bağ ilaçlama makinesi. Mevcut durumdaki makineler bir bağın içinde sıra sıra giderek tek bir sırayı ilaçlarken geçen yıl geliştirdiğimiz yeni makinemiz aynı anda 4 sırayı birden ilaçlayarak ilerliyor. Bu sayede kullanıcı hem zamandan tasarruf ediyor hem mazot maliyetleri azalıyor hem de işçilikten kazanıyor. Bugüne kadar tanıttığımız yerlerde çok güzel tepkiler aldık. Ancak halen bu makine üzerindeki çalışmalarımız sona ermedi çünkü halen istediğimiz üretim maliyetine ulaşamadık. Maliyet azaltabilme yönündeki araştırmalarımız devam ediyor.

Ben ve kardeşim Fırat da kendimizi bildik bileli babamın yanında, üretimin içindeyiz. Okula gittiğim dönemlerde yaz talilerinde olsun haftasonları olsun sürekli sanayide, babamın yanında çalıştık. Daha o yıllarda hayalimde bir gün ürünlerimizi yurtdışına da göndermek vardı. Ama önce bu alanda eğitim alıp şirketin gelişimine katkı sunmalıydım. Hedeflerim doğrultusunda Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri Bölümünü tamamlayarak Ziraat Mühendisi oldum. Bu sayede tarımı ve sektörün ihtiyaçlarını daha yakından tanıma fırsatı buldum. Aktif olarak çalışmaya başladığımda öncelikle ürün çeşidini artırmaya odaklandım. İlk başta makine parkını yenileyerek mevcut teknolojimizi geliştirdim. CNC tezgahlar alarak hem üretim kalitesini hem de üretim kapasitesini artırdım. O yıllarda yalnızca traktör arkasına takılan bahçe ilaçlama makineleri üretiyorken benim devreye girmemle birlikte ilaçlama makinesi çeşidimizi 30’a çıkardık. Sonrasında çapa motoru imalatına da başladık. “Talepler ürün çeşidimizi geliştiriyor”

Tüketiciden gelen talepleri göz önünde bulundurarak ürün çeşidimizi geliştiriyoruz. Zaten üretimin merkezinde yer aldığı-

İstediğim kalite ve üretim kapasitesine ulaşmamızla birlikte bu kez ihracat arayışlarım başladı. Konya’da bir öğretim görevlisi dış ticaret uzmanı ile çalışmaya başladık. Potansiyel bölgeleri belirleyip ön araştırmalar yaparak nerelere gideceğimizi, hangi firmalarla görüşebileceğimizi belirliyoruz. Ataşeliklerden bilgi alıyor ardından da hedef ülkeye gidip tek tek firmaları ziyaret ediyor, kendimizi ve ürünlerimizi tanıtıyoruz. Bu şekilde 4-5 ülkeye ulaştık. İlk olarak tarım potansiyelinin yüksek olması nedeniyle Gürcistan ile çalışmaya başladık ve ilk ihracatımız da bu ülkeye oldu. Ardından Ürdün, Fas ve Özbekistan da geldi. Geçen yıl ihracata başladığımızda kendimize yılsonunda 100 bin dolarlık ihracat rakamına ulaşma hedefi koymuştuk. Hedefimizi tutturmamızla birlikte bu yıl hedefimizi iki katına çıkardık. 200 bin dolarlık hedefimizin yarısına yılın ilk dört ayında ulaştık. Önümüzde de ciddi siparişler var ve bu neden-

le yılsonunda hedefimize ulaşacağımıza inanıyoruz. Önümüzdeki 5 yıl için de üretimimizin yaklaşık yüzde 70’ini yurtdışına satmak istiyoruz. Bunun için Balkan ülkeleri ve Afrika ülkelerindeki araştırmalarımız devam ediyor. “İhracat, kalitemizi de artırıyor”

İhracatla birlikte firmamızda önemli değişiklikler olduğunu da söyleyebilirim. Bir kez Avrupa standartlarında ürün talebi gelmesi nedeniyle paralelinde kalitemizi de ister istemez daha üst seviyelere çekmeye başladık. Ardından çalışma disiplinimiz arttı. Farklı ülkelerin farklı tarımsal yapıları bizi farklı makineler üretmeye sevk etti. Örneğin Lübnan tarafına geçen yıl gittiğimizde bizim ilaçlama makinelerimizin oranın tarımsal yapısına uymadığını gördük. Standart makinelerle çalışamıyorlar. Basık ilaçlama makineleri istemeleri nedeniyle onlara özel makineler geliştirip ihracatımızı sürdürdük. Mevcut makine parkımız ile her ülkenin talebine göre imalat yapabiliyoruz. Önümüzdeki günlerde kendimizi daha da çok geliştirebilmek adına kurumsallaşmamıza katkı sunması adına dışarıdan bir danışmanlık hizmeti almayı planlıyoruz. Mali disiplinimizden personel politikamıza, yönetim yapımızdan pazarlamaya kadar her alanda çalışmalarımızı disiplin altına alıp daha sağlıklı büyüme hedefindeyiz. “Yurtdışında yapılanmaya ağırlık verdik”

Mersin ve bölgemiz olan An-

talya ile Adana’da satışlarımız oldukça yüksek. Yüzde 70’lere varan pazar payımız var. Yurt genelinde 100’e yakın bayimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak maalesef üretici sayısının oldukça yükselmesi nedeniyle yurtiçindeki pasta büyük ölçüde bölündü ve bu nedenle de yurtdışına yönelip pazar çeşitliliğine gitmek istedik. Yurtdışında da bayilik sistemiyle çalışıyoruz. Distribütörlüğe çok sıcak baktığımızı söyleyemem. Tek bir pazara bağlı kalmayı doğru bulmuyorum. Bayilik sistemiyle çalışıp alternatifleri artırmanın başarı getireceğine inanıyorum. Şu an için Lübnan’da, Gürcistan, Ürdün ve Fas’ta bayiliklerimiz var. Azerbaycan ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Yakın zamanda onun da dahil olacağına inanıyorum. Aslında ihracatımızın çok eski tarihlere dayandığını söyleyebilirim. Babam şirketi kurduğu zamanlarda Kıbrıs’a çalışmaya başlamış ve yurtdışında en eski ürün gönderdiğimiz yerin Kıbrıs olduğunu söyleyebilirim. Ardından doğrudan olmasa da ürünlerimiz aracılarla birlikte yurtdışına gönderildi. Kısacası aslında yurtdışında Metsan markası tanınıyordu ve biz geçen yıl doğrudan kendimiz ihracata başladık. Önümüzdeki yıllardaki bir diğer hedefimiz ise teknolojideki ağırlığımızı artırmak. Özellikle makinelerimizde kendi programlamamızı geliştirme arzusundayız. Bununla birlikte pazarlama ayağımızda da teknolojinin etkisini artırıp sosyal medya üzerinden tanıtım çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

“Bağ ilaçlama makinemiz büyük ilgi gördü”

“Sanayiden fabrikaya taşındık”

Artan taleplerle birlikte artık sanayiye sığamaz, ürettiğimiz makineleri koyacak yer bulamaz hale gelmiştik. Hedeflerime ulaşabilmem için daha büyük bir fabrikaya taşınmamız gerekiyordu. Açık söylemem gerekirse bir yanım taşınmalıyız derken diğer yanımız böyle bir yükün altına girmeye korkuyordu. Sonunda kararımızı verdik ve 2010 yılında 6 bin metrekarelik şimdiki arazimizi satın aldık. Ardından da 2 bin 500 metrekaresini kapatarak üretimi yeni fabrikamıza taşıdık. Bugün iyi ki de cesur davranmışız ve buraya taşınmışız diyoruz. Yeni fabrikamızla birlikte üretim kapasitemiz iki

Firmalarımızın dışa açılması önemli

M

etsan Tarım Makineleri firmasını ziyaret ederek Şirket Ortakları Rıfat ve Fırat Boğa kardeşlerle bir araya gelen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, firmanın çalışmaları hakkında bilgi aldı. Boğa kardeşlerin son iki yıldır ihracata yönel-

diğini öğrenmesi üzerine bunun önemli bir adım olduğunu belirten Kızıltan, “Pazar çeşitlemesine gitmek her zaman çok önemli. Yurtiçi ve yurt dışı satışlarının dengeli olması başarıyı getirecektir. Hangi tarafta sıkıntı yaşanırsa diğer taraf ile bu sıkıntılar çözülebilir” ifadelerini kullandı.

MTSO olarak firmaların dış ticarete yönelmesini her zaman önemsediklerini ve desteklediklerini vurgulayan Kızıltan, bu noktada daha sağlam adımlar atılabilmesi adına Oda bünyesinde verilen Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’nden yararlanılması tavsiyesinde bulundu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.