Türkçe konuşan girişimciler Mersin’de >3’te
İnsanlığın ortak simgeleri ‘Tekamül’ Sergisi’nde buluştu
Anneler Gününüz Kutlu Olsun!
Ülkeden çıkan doları engellemek zorundayız. Nasıl mı?
>2’de
> 3’te Ayhan KIZILTAN
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr| YIL: | YIL: 21 17| SAYI: | SAYI: 375 298 | 12| 6-19 - 25 Mayıs ARALIK 2019 2015
Alkış, sigorta acentelerinin sektörden beklentilerini anlattı Abdulcelil Alkış
MTSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
M
TSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Abdulcelil Alkış, son dönemlerde yapılan uygulamalarla sigorta acentelerinin ekonomik anlamda adeta boğulmaya başladığını söyledi. Ciddi sıkıntılar yaşadıklarını kaydeden Alkış, sektörde halen sağlam bir sigortacılık mevzuatı bulunmaması nedeniyle keyfi uygulamaların yapılabildiğini bunun da sorunları beraberinde getirdiğini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Abdulcelil Alkış, sektöre ilişkin de-
Agropark ile tarım teknolojiyle buluşuyor
ğerlendirmeler yaparak ardından da komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak sigorta şirketlerinin son dönemlerde acenteleri zorlayan kararları hakkında bilgi veren Alkış, bu uygulamalar nedeniyle özellikle son iki yıldır ekonomik olarak ciddi anlamda zorlandıklarını anlattı. En büyük sorun olarak acente komisyon paylarındaki düşüşü gösteren Alkış şunları söyledi: “Son zamanlarda acente komisyonları ciddi anlamda düşürüldü. Bize yaptıkları açıklamalara göre şirketler son 2 yıl içinde özellikle teknik kardan zarar ediyorlar.” > 7’de
Madenciler artan devlet hakkı payından muzdarip Hüseyin Oynar
MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
M
adenciler son dönemlerde devlet hakkı payındaki artışlardan şikayetçi olduklarını dile getirdi. Geçen yıla kadar yüzde 2 olan devlet hakkı payının geçen yıl yüzde 4’e bu yıl ise yüzde 4,5’a çıkarıldığını belirten MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı Hüseyin Oynar, “Aynı zamanda son bir yıldır taban fiyat uygulaması da yapılıyor. Yani ürünün piyasa fiyatı dışında devlet yüksek bir fiyat belirliyor ve devlet hakkı da bu belirlenen taban fiyat üzerinden kesilince yüzde 4,5 yerine oran yüzde 20’lere ulaşıyor. Bunlar madenciler için oldukça
yüksek rakamlar. Hiçbir madencinin kar payı bu kadar yüksek değil” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komite Başkanı Hüseyin Oynar, komite çalışmaları hakkında bilgi verip sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite olarak uzun süredir üzerinde durdukları en önemli konunun sektörel sanayi sitesi olduğunu hatırlatan Oynar, “Şu anda sektörün en büyük sorunu kendisine ait bir sanayi sitesi bulunmaması. Komite olarak bu sorunun çözümüne yoğunlaştık.” dedi. > 7’de
T
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) iyi tarım uygulamalarını yaygınlaştırmaya yönelik çalışmaları devam ediyor. Yeşilbiberle başlayıp ardından narenciye ve çilek ile devam eden hastalık ve zararlılarla solarizasyonla mücadele ve toprak dezenfeksiyonu çalışmaları sürüyor.
arımda benzeri alanlarda bireysel olarak atılan adımlar Agropark çatısı altında buluşuyor. Bu sayede kentin güçlü olduğu tarımsal avantajın, tarımsal teknoloji ve katmadeğeri yüksek ürün ihracatıyla birleştirip ülke için önemli bir gelir kalemine dönüştürülmesi hedefleniyor. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Mersin Agropark Yönetim Kurulu Başkanı ve MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan
Sefa Çakır, Oda olarak uzun süredir kent ekonomisinde önemli rol üstlenen tarım ile teknolojinin buluşacağı, bu alandaki Ar-Ge faaliyetlerinin yürütüleceği bir yapılanma planladıklarını söyledi. Beli bir süre bürokrasi beklense de sonunda talep edilen yapının Mersin Agropark Tarım ve Gıda İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi ismi altında somutlaştığını hatırlatan Çakır, şunları söyledi: “Bugüne kadar Odamızın da
desteği ile kentte biberde solarizasyon yöntemiyle zararlılarla mücadele edildi. Ardından benzer çalışmalar narenciyede başladı ve halen bu uygulama çilek üzerinde devam ediyor. Yine Karahacılı’da yararlı böcekler kullanılarak turunçgil, nar ve şeftalide biyolojik mücadele başlatıldı. Hedefimiz gerek sağlıklı ürün yetiştirilmesi gerekse kimyasallarla yok olmaya yüz tutan toprağımızın korunması. Hem toprak hem de insan sağlığını
korumak. Bunları biz yaptık ama aslında tüm bu konular bir tarım gıda teknoparkı yapılanmasının konusu olabilecek alanlardı. Agropark ile birlikte tarımda iddiası olan Mersin’de doğru tarım uygulamalarından toprağın korunmasına, tohumculuktan, tarım makineleri Ar-Ge’sine, paketlemeden, doğru sulamaya ve markalaşmadan pazarlamaya kadar tarımla ilgili her alan çok daha bütüncül bir şekilde ele alınacak.”
Tarım ithalatında öne çıkan ülke:
Soda Sanayii kent ekonomisine sağladığı katkılarla dikkat çekiyor
Barış Can
Soda Fabrika Müdürü
Ş
işecam, Atatürk’ün direktifleriyle 1935 yılında Türkiye İş Bankası tarafından kurulur. Türkiye ve yurt dışında yatırımlarına devam eden firma, zamanla ürün çeşidini geliştirip bünyesindeki şirket sayısını artırarak büyük bir şirketler topluluğuna dönüşür. 1969 yılında ise Soda Sanayii A.Ş. ile Mersin’de yapılanmaya başlar. Bugün ise “Düzcam”, “Cam Ev Eşyası”, “Cam Ambalaj” ve “Kimyasallar” olmak üzere dört ana iş grubunda faaliyet gösteren Şişecam Topluluğu, 22 bin çalışanı ve üç kıtadaki 13 ülkede toplam 43 üretim tesisi ile üretim gerçekleştirmektedir. Dünyada cam ev eşyasında üçüncü büyük, cam ambalajda ve düzcamda ise beşinci büyük üretici olan Şişecam, dünyanın en büyük 10 soda üreticisi ara-
MTSO 01 CMYK
sında yer almaktadır. Yılda toplamda 4,9 milyon ton cam, 2,4 milyon ton soda ve 4,1 milyon ton endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştiren Topluluk, ürünlerini 150’yi aşan ülkede müşterilerine sunmaktadır. Toplam satışları içerisinde uluslararası satışlarının payı 2 milyar dolar ile yüzde 61 seviyesine ulaşan Şişecam açısından Mersin’deki düzcam, cam ambalaj ve kimyasallar gruplarına ait üretim tesisleri büyük öneme sahiptir. Söz konusu tesislerin başında ise Soda Fabrikası gelmektedir. Okullarda öğretilen kimya proseslerinin tamamının uygulanıyor olması nedeniyle fabrika müdürünün ‘Sanayi Okulu’ olarak tanımladığı fabrikalarda öne çıkan en önemli konu ise çevreye saygı. > 8’de
U
mman, Ticaret Bakanlığı tarafından 2018-2019 döneminde öncelikli ülkelerinden birisi olarak belirlenmiştir. Petrol geliri olmasına rağmen son zamanlarda bu gelirin azalması nedeniyle hükümet tarafından harcamaların kısılmaya başlandığı Umman’da işsizlik artmıştır. Bu soruna çözüm olarak bu kez petrol dışı sektörlerin gelişimi desteklenmeye başlar. Hükümet, imalat, turizm, lojistik, madencilik ve balıkçılık gibi sektörleri geliştirmeye odaklanarak ekonomiyi petrol bağımlılığından uzaklaştırmaya çalışır. Aynı zamanda Ummanlılaştırma çalışmalarına da yönelen hükümet, sektörlerde daha çok Ummanlının çalıştırılması adına çaba gösterir.
Mersin Agropark için Food Valley incelendi
>2’de
Umman hızla büyüyen bir ekonomi olduğu için buna paralel ithalatı ve ihracatı da artar. Bu büyümeye paralel olarak hızlı nüfus artışı beraberinde gelir. Ancak coğrafi koşulların yetersizliği nedeniyle ülkede yetiştirilen tarımsal ürünler artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde özellikle gıda ve tarım ürünleri ithalatında daha fazla artış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Gerek toprak yapısı, gerek su sıkıntısı gerekse artan nüfus Umman’da tarımsal ürünlere ihtiyacı paralelinde de bu alanda yapılacak ithalatı artırmaktadır. Gıda ürünleri yanında inşaat da potansiyel olarak gösterilebilecek sektörler arasında yer alır. > 6’da
Sağlık turizminde öncelik yaşlı bakım merkezlerinde
>5’te
Yarım kalmış inşaatların tamamlanması için destek gerekiyor >2’de
Mersin’de Avrupa Günü çocuklarla kutlandı
M
TSO AB Bilgi Merkezi 9 Mayıs Avrupa Günü’nü özel çocuklarla iftar yemeğinde kutladı. Avrupa Birliği (AB)Türkiye Delegasyonu ve AB Bilgi Merkezleri 9 Mayıs Avrupa Günü’nü, Türkiye’nin 20 kentinde düzenledikleri etkinliklerle kutladı. Konserler, iftar sofraları, sergilerlerle her ilde farklı bir etkinlikle AB ve Türkiye arasındaki işbirliği hakkında farkındalık yaratılması hedeflendi. Etkinlikler kapsamında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi, Mersin’de 9 Mayıs Avrupa Günü’nü Mezitli Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde engelli öğrenciler ve aileleri için düzenlediği iftar yemeği ile kutladı. MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fuad Budur’un da katıldığı gecede NTV, gerçekleştirdiği canlı yayın ile Mersin ismini ve çalışmaları tüm Türkiye’ye duyurdu. Mezitli Özel Eğitim Uygulama
Merkezi öğrencilerinin halkoyunları gösterisi ile başlayan iftar yemeği, çevre okulların müzik öğretmenleri ve yine engelli öğrencilerin söylediği şarkılar eşliğinde devam etti. Öğrencilerin yaptığı el sanatları sergisi ise büyük beğeni topladı. Öğrenciler ve aileleri gece boyunca bir taraftan keyifle yemeklerini yerken diğer taraftan pistte doyasıya eğlendi. Budur: “Sosyal sorumluluklarımızın farkındayız” “AB Bilgi Merkezi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde 1996 yılında kurulmuştur ve ülkemizde kurulan ilk AB bilgi merkezlerinden biridir” diyen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı A. Fuad Budur, o tarihten bu yana AB ile ilgili konularda toplumun her kesimine hitap eden aktiviteler düzenlediklerini anlattı. > 2’de
2
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Mersin’de Avrupa Günü çocuklarla kutlandı
M
TSO AB Bilgi Merkezi 9 Mayıs Avrupa Günü’nü özel çocuklarla iftar yemeğinde kutladı. Avrupa Birliği (AB)Türkiye Delegasyonu ve AB Bilgi Merkezleri 9 Mayıs Avrupa Günü’nü, Türkiye’nin 20 kentinde düzenledikleri etkinliklerle kutladı. Konserler, iftar sofraları, sergilerlerle her ilde farklı bir etkinlikle AB ve Türkiye arasındaki işbirliği hakkında farkındalık yaratılması hedeflendi. Etkinlikler kapsamında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi, Mersin’de 9 Mayıs Avrupa Günü’nü Mezitli Özel Eğitim Uygulama Merkezi’nde engelli öğrenciler ve aileleri için düzenlediği iftar yemeği ile kutladı. MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fuad Budur’un da katıldığı gecede NTV,
Yarım kalmış inşaatların tamamlanması için destek gerekiyor
gerçekleştirdiği canlı yayın ile Mersin ismini ve çalışmaları tüm Türkiye’ye duyurdu. Mezitli Özel Eğitim Uygulama Merkezi öğrencilerinin halkoyunları gösterisi ile başlayan iftar yemeği, çevre okulların müzik öğretmenleri ve yine engelli öğrencilerin söylediği şarkılar eşliğinde devam etti. Öğrencilerin yaptığı el sanatları sergisi ise büyük beğeni topladı. Öğrenciler ve aileleri gece boyunca bir taraftan keyifle yemeklerini yerken diğer taraftan pistte doyasıya eğlendi. Budur: “Sosyal sorumluluklarımızın farkındayız”
“AB Bilgi Merkezi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde 1996 yılında kurulmuştur ve ülkemizde kurulan ilk AB bilgi merkezlerinden
biridir” diyen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı A. Fuad Budur, o tarihten bu yana AB ile ilgili konularda toplumun her kesimine hitap eden aktiviteler düzenlediklerini anlattı. Akademisyenler, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları, mülteciler, dezavantajlı gruplar gibi farklı hedef grupları ile çalıştıklarını kaydeden Budur, farkındalık oluşturmak adına hareket ettiklerini vurguladı. “MTSO olarak sosyal sorumluluklarımızın farkındayız. Sadece ekonomik hayatın içerisinde değil, yaşamın her alanında olmak isteyen bir kurumuz” diyen Budur şunları söyledi: “Bugün de Avrupa Günü nedeniyle Mezitli Özel Eğitim Uygulama Merkezinde Engelli öğrencilerimiz, çocuklarımız ve aileleri ile birlikte olmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Mersin Agropark için Food Valley incelendi
M
TSO 39 No’lu Emlak ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi, inşaat sektörünün yaşadığı sıkıntıları gündemine aldı. Komite tarafından hazırlanan rapor toplantıda masaya yatırılarak değerlendirildi. Raporda özellikle hem arsa sahiplerini, hem önceden alım yapmış tüketicileri, hem de müteahhitleri yakından ilgilendiren yarım kalmış inşaatların tamamlanması için kredi desteği sağlanması ön plana çıktı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 39 No’lu Emlak ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesinin, inşaat sektöründe yaşanan sorunların ele alındığı Komite Toplantısı sonrası kısa bir değerlendirme yapan Komite Başkanı Nurettin Su, önce sektörün ülke ekonomisi için önemini özetledi, ardından son dönemlerde yaşadıkları sıkıntıları anlattı. “Ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda istihdam yaratma, istikrarlı büyüme ihtiyacı her zamankinden önemlidir” diyen Su, “Bir inşaat yapımında 150’ye yakın farklı meslek grubunun çalıştığı düşünüldüğünde, inşaat sektörünün ne denli güçlü bir ekonomik etki ve istihdam
yarattığı, ülke ekonomisi için ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır” dedi. Hükümet politikaları, kredi kuruluşlarının politikaları ve ekonomik kararların inşaat ve emlak sektörünü doğrudan etkilediğini kaydeden Su şunları söyledi: “Hükümetimiz turizmde, tarımda ve diğer sorun yaşanan sektörlerde daralma ve sıkıntıların aşılması adına zaman zaman can suyu sayılabilecek destek paketleri açıklamış ve bu sektörlere sübvansiyon uygulayarak rahatlatmıştır. İnşaat sektörü de binlerce firmayı kapsayan, lokomotif sektör konumundadır. Ülke ekonomisine etkisi ortadadır. Benzer destekler inşaat ve yapı malzeme tedarikçileri ile emlak sektöründe de uygulanmalıdır. Paralelinde emlak sektörü gelişip kalitesi ve sağlayacağı istihdam da yukarılara çıkacaktır.” Arazi fiyatlarının ve artan kur ile birlikte inşaat maliyetlerindeki artışın sektörü iyice zorladığını vurgulayan Su, gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda yakın gelecekte sıkıntıların ve iflasların artacağını
söyledi. “Yüzde 50 faiz destekli kredi uygulanabilir”
Sektörün rahatlayabilmesi için taleplerini üç başlık altında toplayan Nurettin Su, bu talepleri şöyle sıraladı: “Öncelikle müteahhitler bir projeye başladıkları dönemki maliyetleri ile tamamlama aşaması yaklaşırken karşılaştığı maliyet kur ve fiyat artışı nedeniyle müteahhidin iradesi dışında değişmiştir. Müteahhidin karşılaştığı bu zarar tarım, turizm gibi sektörlere tanınan faizde yüzde 50 sübvanseli kredi uygulaması ile hafifletilebilir. İkinci olarak sektördeki daralma konut kredilerinde uygulanan faizlerin bankalarla anlaşma yaparak 0,90 faiz oranı ile satış yapan firmalara olduğu gibi güvenilir ve yeterliliğini ispatlamış olan inşaat firmalarına uygulanmalıdır. Tüm bu destekler sektörü canlandıracak, istihdamı artıracak, ülke kaynakları kullanılarak başlanmış ama yarım kalmış yatırımlar tamamlanacak ve ülke ekonomisine ivme kazandıracaktır.”
İnsanlığın ortak simgeleri ‘Tekamül’ Sergisi’nde
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) koordinasyonunda 28 Nisan – 1 Mayıs günleri arasında Amsterdam ve Wageningen’e tarım – gıda sektörü özelinde inceleme seyahati düzenlendi. Çalışmaları devam eden Mersin Agropark’ın geliştirilmesine katkıda bulunmak adına Hollanda temasları sırasında Food Valley de ziyaret edilerek incelemelerde bulunuldu. Aralarında Mersin Valisi Ali İhsan Su, MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, Tarsus TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Koçak, Agropark Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nejdat Sin’in de bulunduğu 11 kişilik Mersin Heyeti, Hollanda’da bir dizi temasta bulundu. İlk olarak Lahey Büyükelçisi Şaban Dişli ile bir araya gelen Mersin Heyeti, Hollanda’nın tarımsal altyapısı hakkında bilgi aldı. Heyet, ziyaretleri sırasında Büyükelçi Dişli’den bir de Türk yaş meyve sebze sektörünün Hollanda pazarında İspanya
ürünleri ile rekabeti için yürütülen lobi çalışmalarında büyükelçiliğin desteği istendi. Ardından bir de iyi tarım firması örneğinin görülmesi adına Büyükelçiliğin önerisi ile Yılmaz Radijs ziyaret edilerek çalışmaları hakkında bilgi alındı. Food Valley izlenimleri Temaslar Food Valley ziyareti ile son buldu. Food Valley izlenimleri şöyle: “Heyet, 2004’te kurulan ve bir vakıf statüsünde olan Food Valley’in Uluslararası Direktörü Jeroen Wouters tarafından karşılandı. Sunum da Wouters tarafından gerçekleştirildi. 5 kilometrelik mesafede üç farklı toprak çeşidi bulunduğuna dikkat çeken Wouters, bu nedenle Wageningen Üniversitesi’nin bu bölgede yerleştiğini anlattı. Food Valley’nin ana merkezinin Wageningen’de olmasına rağmen Hollanda’nın çeşitli bölgelerinde araştırma merkezleri bulunduğuna dikkat çekilen sunumda Food Valley içinde yer alan laboratuvarlara da değinildi. Firmaların kendilerine ait laboratuvar-
ları bulunduğunu kaydeden Wouters, büyük yatırım gerektiren bazı laboratuvarları ise kendilerinin kurarak ortak kullanıma sunduklarını aktardı. Hollanda’nın başat sektör stratejisi kapsamında sıralanan 9 sektörden ikisinin bahçecilik ile tarım-gıda olduğuna değinildi. İnovasyonun öneminin artması; bilgi birikimi ve teşvik olmasına rağmen gerekli altyapıda eksikler bulunması nedeniyle 2004 yılında Food Valley’in kurulması adına girişimlerin başladığına değinen Wouters, 15 kişilik ekiple hizmet verdiklerini söyledi. 9 Yönetim Kurulu Üyeleri (3 kamu, 3 büyük şirket ve 3 de küçük şirket temsilcisi) bulunduğunu kaydeden Wouters, üyelerin dağılımı dolayısıyla yönetimde tam bir kamu-özel sektör işbirliği olduğunu vurguladı. Ortaklık ve üyelik yapısı ile gelişen Food Valley’nin, belediye, bölge, merkezi hükümet ve Avrupa Birliği tarafından desteklendiğine de değinen Wouters, toplamda 160 üyeleri olduğunu, üreticilerin yanı sıra bunlar arasında hizmet kuruluşlarının da yer aldığını anlattı.
Başkan Kızıltan lise öğrencilerini yalnız bırakmadı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Kadri Şaman MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin 2018 - 2019 yılı mezuniyet
töreninde öğrencileri yalnız bırakmadı. Başkan Kızıltan, aynı zamanda yine okulda 9. sınıf öğrencilerine meslek liselerinin tanıtılması adına düzenlenen Mesleki ve Teknik Eği-
tim Tanıtım Yönlendirme Fuarı’na da katılarak öğrenciler tarafından hazırlanan projeleri inceledi. Yıl boyunca öğrencilerin yaptıkları projeler ve kullandıkları materyallerin tanıtıldığı Fuarda 25 proje ve ürün sergilendi. Mesleki eğitimin önemine dikkat çeken Başkan Kızıltan, bilişim teknolojileri, biomedikal cihaz teknolojileri, elektrik elektronik teknolojileri ile gıda teknolojileri bölümlerini bünyesinde barındıran MTSO Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi eğitim kadrosu ve öğrencileriyle gurur duyduklarını söyledi.
K
elime anlamı olgunlaşma, gelişme, evrim olan ‘Tekamül’ isimli seramik, resim ve heykel sergisi Sanatçı Tuğba Küçükbahar’ın gerek hayatta gerek sanatta gerekse düşünsel yapısında olgunlaşmasının, geçirdiği evrimlerin izlerini taşıyor. “Hayatımda edindiğim deneyimlerle yakaladığım olgunlaşma sürecinin bana sunduğu isim oldu Tekamül” diyen Küçükbahar, sergideki eserlerini de olgunlaşma sürecinin izleri olarak tanımlıyor. MTSO Sanat Galerisi’nin yeni konuğu Sanatçı Tuğba Küçükbahar oldu. Küçükbahar, Tekamül isimli sergisinde 36 resim ve 10’un üzerinde heykelini sanatseverlerin beğenisine sundu. Serginin açılışına çok sayıda sanatsever katıldı. Açılış öncesi çalışmaları hakkında bilgi veren Sanatçı Tuğba Küçükbahar şunları söyledi: “Her insan gibi ben de hayatımın her döneminde çeşitli iniş ve çıkışlar yaşadım. Yaşadığım tüm bu süreçler olgunlaşmamda, hayata bakışımda değişimleri de beraberinde getirdi. Son bir yıllık süreçte kendimi geliştirmek adına büyük ilgi duyduğum mitolojiye, astrolojiye, yaradılış, inanç sistemlerine merak sardım. Farklı inanç sistemlerindeki benzerlikleri araştırmaya başladım. Yaptığım araştırmalarda gördüm ki gerek mitoloji gerek astroloji gerekse inanç sistemlerinde kullanılan simgelerin tamamı ortak.
Farklı yüzyıllarda yaşamış farklı medeniyetler ortak simgelerde buluşuyor. Ben de eserlerimde bu simgelere yer verdim.” Karenin astrolojide de mitolojide de, inanç sistemlerinde de somut kavramları, dairenin ulvi ya da ruhani anlamları, spirallerin sonsuz yaşamı temsil etmesi gibi ortak bir yapının hakim olduğunu vurgulayan Küçükbahar, çalışmalarını da bu ortak simgelerle anlamlandırdığını söyledi. Farklı uygarlıkların alfabelerini kullandım Eserlerinde ilk yazılı kil tabletler olması nedeniyle Sümer Alfabesini, Türklerin bilimsel yaşamı açısından önem taşıyan Göktürk Alfabesi’ni, tüm dinlerden izler taşıyan Enok Alfabesini ve Türk Alfabesini kullandığını kaydeden Küçükbahar, “Sümer, Göktürk ve Enok alfabelerinin Türk Alfabesine karşılık gelen şekilleri ile eserlerimin üzerine İnanç, Tanrı Bizi Affet, Tekamül gibi kelimeleri koreografik olarak düzenledim” dedi. Resimlerinde ahşap dokuları kullandığını dile getiren Küçükbahar, bu dokuları oluşturmak için de kendi yaptığı özel aletleri kullandığını anlattı. Kendisinin Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Heykel Ana Sanat Dalı’ndan mezun olduğunu bildiren Küçükbahar, o döneme kadar hiç heykel yapmayıp resme ağırlık verdiğini fark ederek Tekamül
isimli sergisinde heykele de yönelme kararı aldığını anlattı. Aynı şekilde daha önce hiç yapmadığı seramikle de ilgilenmek isteyip sanatsal zenginliğini artırmak adına seramik tekniklerini de araştırıp uyguladığını kaydeden Küçükbahar, seramik heykellerinin bir kısmının tamamen el yapımı olduğunu, bir kısmının ise kalıplardan üretildiğini bildirdi. Planlı çalışamadığına, tüm eserlerinin doğaçlamalarla oluştuğuna da değinen Küçükbahar, “Örneğin kafamda bir şey tasarlıyorum ve diyelim ki kare şekli verip seramiği pişiriyorum. Ardından o seramik sertleştiğinde bana şu uygulamayı yapacaksın diyor ve ben de işin bana sunduklarını değerlendiriyorum. Böylece ortaya bambaşka çalışmalar” diye konuştu. Küçükbahar’ın birbirinden ilginç ve mistik sergisi, 22 Mayıs’a kadar hafta içi 08.30 – 18.00, Cumartesi günü 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Ayhan KIZILTAN
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00 Çağrı Merkezi: 0 850 304 33 33
www.kartoncw.com
Tuğba Küçükbahar
Sanatçı
MTSO 02 CMYK
Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Ülkeden çıkan doları engellemek zorundayız. Nasıl mı? Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
Mersin üreten bir kent. Üreten bir kent olmaya artarak devam etmeli. Ancak, dövizdeki fiyat istikrarsızlığı, özellikle dolardaki, belirsizlik nedeniyle sanayiciler ham madde alamamaktan ve buna bağlı üretim yapamamaktan şikayetçi.
Ç
ok şükür Mersin’de üretim tesislerimizde bir kapanma yok ama bu süreç böyle devam ederse, ne olur? Türkiye genelinde bazı üretim tesislerinin kapanmasa da, sıkıntılardan dolayı bakım-onarım mazeretiyle çalışanlarına izin verdiğini görüyoruz. Bu süreç kapanmaya kadar gidebilir. Sanayiciyi çaresiz duruma düşüremeyiz, üretim tesislerimizin kapanmasına izin vermeyiz. Bu, istihdamı da olumsuz etkiler. Stokları şişen ve ham madde alamayan bir üretim tesisi uzun süre ayakta kalamaz. Aslında bir slogan olsa da içinde doğruluk payı olan bir durum var: “ Her kriz bir fırsattır”… Mersin, sanayi üretimi anlamında daha çok montaja dayanan bir kent. Elbette orijinal üretim yapan, kendi kaynaklarımızla, ithal girdiye dayanmadan katma değer üreten sayısız firmamız var. Ama genel anlamda sanayi desenimiz montaj. Sonuçta bundan para kazanıyoruz, ekmek yiyoruz, iş ve aş veriyoruz. Aslında montaj, üretime başlama niyeti olan bir firmanın ilk adımıdır. Tofaş, montajla başlamıştı, şimdi ne durumda? Mersin’in bu gü-
cünü iyi kullanmalıyız ve bunu yabancı yatırımcıya iyi lanse etmeliyiz. Çünkü dış pazarı hedefleyen bir montaj sanayinin en uygun yeri pazara ulaşma anlamında lojistik gücü olan Mersin’dir. İç pazarı hedefleyen bir montaj başka yerde de olabilir. Ama hedef dış pazarsa, ihracatsa en uygun yer Mersin’dir. Bakın neden Çinliler buraya geliyor, neden ürünlerinin montajını burada yapmak istiyor? Tabi ki Avrupa’ya mal satabilmek için. Kaliteli bir montaj merkezi olmak veya genel sanayi deseni içinde kaliteli bir montaj merkezi olarak da bilinmek kötü bir şey değil. Sanayimizin dolar girişine ihtiyacı var
Bu şekilde ciddi anlamda yabancı yatırımcı çekebilecek bir konjonktürdeyiz. Bugün uluslararası yatırım anlamında Türkiye, özelinde Mersin bir yatırım cennetidir. Dış pazara çalışan firmaların olduğu, nitelikli iş gücünün olduğu, iş gücünün pahalı olmadığı, dünyaya entegre bir bölgeden bahsediyoruz. Bu anlamda Orta Doğu, Körfez,
Afrika ve Avrupa’ya çalışmak isteyen yerli veya yabancı yatırımcının olması gereken kent Mersin’dir. Özellikle bu pazarları hedefleyen yabancı firmaların ürünlerinin montajını yapabileceği en ideal yer burasıdır. Bunu daha etkin duyurmak, tanıtmak zorundayız. Sanayimizin dolar girişine ve yatırıma ihtiyacı var. Ülkeden çıkan doları engellemek zorundayız. Tek adım ofisini etkin kullanmalıyız
Bu anlamda bir masanın dört ayağı gibi Valilik, Yerel Yönetim, OSB ve MTSO dörtlüsünün oluşturacağı ve etkin bir şekilde sanki tek bir merci gibi çalışacağı bir tanıtım, lansman, yatırımcıyı bulma, karşılama ve destek verme mekanizmasını etkinleştirmek zorundayız. Yatırımcılar bu kurumları birbirinden bağımsız gezmemelidir. Aslında Çukurova Kalkınma Ajansı bünyesinde bulunan “tek adım ofisi” bu amaçla kuruldu. Bunun daha etkinleşmesi, daha iş birliği ve ortak bir planla işlemesi gerekiyor. Bahsettiğim Mersin dinamikleri aslında samimi şekilde
Türkçe konuşan girişimciler Mersin’de
buna hazır. Zamanında mantıklı şekilde kurgulanan bu ara yüzleri tekrar daha etkin kullanmaya başlamalıyız. Evet, lansman çok önemli. Bunu yatırımcılara duyurmak çok önemli. MTSO olarak web sayfamızda “ÜRETİYORUZ” isimli bir portalımız var. Odamıza kayıtlı firmaların, sanayi üretimi yapan firmaların ürün bazlı araması yapılıp, bunların kimler tarafından üretildiğini gösteren bir arama motoru. Daha net güncellemeleri yapılmakta olan bir arama motoru bu. Tanıtımın önemli bir adımı. Sanayide daha çok kümelenme
Evet, sanayi ihracata dönük olmak zorunda, montaj bile yapsak ihracata dönük olmak zorundadır. Evet, şu an için Mersin firmalarının sorunlardan dolayı kapasite kullanım oranları artmıyor ama kapanan firmamız yok. Vadeli çalışan, iç piyasaya iş yapan ve dolarla borçlanan firmalar sıkıntı yaşıyor. Ama dış pazara çalışanlar daha iyi durumda. Bu da ihracata entegre olmanın firmalarımız için ne kadar önemli olduğunu somut
restorasyon proje ve uygulaması, inşaat ve tesisat malzemeleri, yapı kimyasalları, inşaat makineleri, gıda ürünleri üretimi, ihracat ve ithalatı, gıda makineleri, mobilya ve mobilya makineleri, PVC kapı ve pencere sistemleri, tekstil ve konfeksiyon ve ayakkabı üretimi, ilaç ve medikal ürünler, otomotiv yedek parça, madeni yağ, tarım ve hayvancılık, tarımsal üretim ve kırmızı et üretimi, plastik ve temizlik ürünleri, taşımacılık ve lojistik hizmetleri, gümrükleme ve sigorta hizmetleri, bilgisayar sistemleri, e-ticaret, turizm, eğitim, yatırım projeleri ve hukuk, finansman ve danışmanlık. Kızıltan: “Dostluklar ticaretle pekişmeli”
B2B öncesinde girişimcilerle bir araya gelen Mersin Ticaret ve
Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde, Almanya ve Rusya’da yaşayan Türkçe konuşan girişimciler Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nı (MTSO) ziyaret etti. 16 ülkeden 40 kişi, faaliyet gösterdikleri sektörlerde Mersinli meslektaşlarıyla bir araya geldi. Düzenlenen B2B’de ticaretin karşılıklı olarak geliştirilebilmesinin yolları arandı.
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile Dışişleri Bakanlığı işbirliğinde Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde, Almanya ve Rusya’da yaşayan Türkçe konuşan girişimcilerle Türkiye’nin bağlarını güçlendirmek ve ticari ilişkilerini geliştirmek amacıyla 2005 yılı Haziran ayında başlatılan Türkçe Konu-
MTSO 03 CMYK
şan Girişimciler Programı’nın bu yıl 21’incisi düzenleniyor. Program kapsamında bugüne kadar Türkiye’ye 24 farklı ülke ve 7 özerk bölgeden toplam 800 iş insanı geldi. 3. durak Mersin oldu
TOBB ve Dışişleri Bakanlığı işbirliğinde bu yıl 21’incisi düzenlenen Türkçe Konuşan Giri-
şimciler Programı çerçevesinde bu kez 16 ülkeden 48 girişimci Türkiye’ye geldi. 28 Nisan – 11 Mayıs 2019 tarihleri arasında gerçekleşen etkinlik kapsamında ilk olarak Ankara ardından Adana’daki iş insanlarıyla bir araya gelen Türkçe konuşan girişimcilerin üçüncü durağı Mersin oldu. Mersin’de yapılacak ikili görüşmeler, tarihi ve turis-
tik yerlerin ziyaret edilmesinin ardından etkinlik İstanbul buluşması ile sona erecek. Katılımcılar bulundukları ülkelerde başta ticaret olmak üzere çeşitli iş kollarında faaliyet gösteriyor. İlgilendikleri sektörler ise genel olarak şöyle sıralanabilir: İnşaat ve müteahhitlik hizmetleri, altyapı, mimarlık ve
olarak göstermektedir. Kısacası, dolar sarmalı sanayiciyi zor durumda bırakıyor. Sanayici projelerinde fiyatlandırma yapmakta zorlanıyor. İş yok değil. Mersin iş dünyası yurt içinde de yurt dışında da kalitesiyle bilinen bir kent. İş var ama kurdaki istikrarsızlık orta ve uzun vadeli iş akşını engelliyor. Bu anlamda üreticiler olarak küresel ekonomik krizler, bölgesel siyasi sorunlar vesaire gibi elimizde olamayan sorunlara odaklanmaktansa, en azından kendi elimizde olan çözümlere odaklanmamız gerekiyor. Mersin genelinde biraz karışık bir sanayi yapılanmamız var. Bunu daha kümelenmiş bir sisteme sokacağız. Tarım ve lojistikte bunu kısmen yaptık. Sanayide de daha kümelenmiş, daha uzmanlaşmış, daha kategorize olmuş bir sanayi modeline geçeceğiz. Ağır sanayi, montaj sanayi, yüksek teknolojili üretim gibi kategorileşmeyi kümelenme mantığı ile hayata geçirmek zorundayız. Bu noktada Mersin olarak en çok önem verdiğimiz şey bölgesel güç birliği. Bu amaçlara yönelik Mersin ve Adana, yani Çukurova işbirliği çok ama çok önemlidir. Çukurova Ekonomi Bölgesi’ni tüm bu vizyona yönelik hayata geçirmek zorundayız. Bu iki kent güçlü yanlarını birleştirmek ve ortak hareket etmek zorundadır. Endüstri 4.0 vizyonumuz devam etmektedir
Elbette bahsettiğim ihracata yönelik montaj vizyonu Mersin’in geleceğe yönelik yüksek teknolojili sanayi vizyonundan vazgeçtiği anlamına gelmemelidir. Mersin Model Fabrika Projesi ile, Ar-Ge Tasarım Merkezi ile, Endüstri 4.0 Merkezi ve ortak Ar-Ge alanları projeleri ile sanayide de, lojistikte de hizmetlerde de ileri teknoloji vizyonuna sahiptir ve çalışmaktadır. Mersin, hiçbir değerinden ve potansiyelinden vazgeçemez. İster düşük, ister orta isterse ileri teknoloji bir üretim veya hizmet olsun, amacımız her birinde kümelenmeyi sağlamak ve her birini kendi içinde ihracata entegre ederek ülkeye döviz getiren katma değer merkezlerine dönüştürmektir.
Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Hepimizin ortak noktası Türkçe konuşabiliyor olmak. Ne mutlu hepimize” dedi. TOBB ve Dışişleri Bakanlığı’nın 2005 yılından bu yana düzenlediği bir etkinliğe Mersin’de ev sahipliği yapmanın onur ve gururunu yaşadıklarını vurgulayan Kızıltan, “Sizleri Mersinli girişimcilerimizle buluşturacağız. Umarım Mersin’de geçirdiğiniz zamandan keyif alır ve güzel ticari bağlantılar kurarsınız. Kurulan dostluklar ticaretle pekişirse daha kalıcı olacaktır. Biz de MTSO olarak ticaretin, yatırımın gelişmesi için elimizden gelen desteği vereceğiz. Bunu bilmenizi isterim” dedi. Toplantı Başkan Kızıltan’ın konuşması sonrasında verilen hediyeler ve toplu aile fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.
4
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Hisarcıkloğlu: Kamudan alamadık bankaların eline kaldık rın bir takvime bağlanmasını bekliyoruz. Biz ödememizi bir gün geciktirsek, kamu önce gecikme faizi kesiyor. Bu da yetmiyor, 3 kuruş borcumuz olsa tüm hesaplarımıza bloke geliyor. Ne huzurumuz kalıyor, ne itibarımız. Sayın Cumhurbaşkanım zatı âlinizin bu konulara el atmasına ihtiyaç var” diye konuştu. Hisarcıklıoğlu’nun bu konuşmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bazı müteahhitlerin işlerini aksattığını belirterek, “Yapamayacaksanız o ihaleyi neden aldınız. 1,5-2 yıl geciktirdikleri halde hesaplarına bloke koymadık” yanıtı geldi. Erdoğan ayrıca, ekonomik taleplere yönelik, istişare mekanizmalarının açık olduğunu vurgulayarak, “Bu konuşmaların yeri burası değil” dedi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, küresel ekonomik ortamın gerek mal ticareti, gerekse finansman koşullarının zorlaştığını hatırlatarak, “Başta biriken KDV alacaklarımız olmak üzere kamudan tüm alacakların bir takvime bağlanmasını bekliyoruz. Kamu alacaklarımızı tahsil edemediğimiz için bankaların eline insafına kaldık” dedi.
T
ürkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 75. Genel Kurulu’nun bu yıl ki teması ‘Birliğimiz ebedi, gündemimiz ekonomi’ oldu. Milli Mücadelenin 100. yılına atıfta bulunularak birlik ve beraberlik vurgusu yapılan Genel Kurul Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, birlik ve beraberliği vurguladığı konuşmasında iş dünyasının hükümetten beklentilerini anlattı. İş dünyasının yerine getirilen taleplerini sıralayarak teşekkür eden Hisarcıklıoğlu, ardından talepleri sıraladı. İlk olarak finansman sorununa dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Kamu alacaklarımızı tahsil edemediğimiz için bankaların eline insafına kaldık. Sıkıntılı
günlerimizde en çok yanımızda olanlar ise kamu bankalarıydı” dedi. “Seçimsiz dönemi iyi değerlendirelim” Türkiye’de olumsuz bir hava estirilmeye çalışıldığına dikkat çekerek, “Biz diyoruz ki; sadece umutsuzluk kötümserlik aşılayanlara inat, ikbali ve menfaati için suyu bulandıranlara inat, 82 milyonun geleceği için hep beraber çalışma zamanı. Fitneyi, ayrışmayı asla yanımıza yaklaştırmayacağız” dedi. Artık seçimlerin geride kaldığını hatırlatarak, seçimlerin olmadığı 4 yıllık dönemin reform fırsatı olarak değerlendirilmesini isteyen Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: “Bu fırsatı iyi değerlendirmeli, kesintisiz bir icraat dönemine çevirmeliyiz. İstikrar sürsün, Türkiye reform-
larla büyüsün. Rekabet gücümüzü artıracak yapısal reformları arka arkaya hayata geçirelim. Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi geliştirelim, tarım, vergi, yargı temel haklarda reformlar yapalım”
nansman yükü oluşturduğunu anlattı. Hisarcıklıoğlu, hükümetin talimatına rağmen büyük kamu projeleri ile yerel yöneticilerin altyapı projelerinde yerli ürün kullanmaktan kaçınmanın devam ettiğini belirterek, yeni bir talimat verilmesini istedi. İş insanlarına yeşil pasaport verilmesi konusunda bürokrasinin direncinin devam ettiğini, reel sektörün dışlandığını belirten Hisarcıklıoğlu, “Oda-Borsa Başkanları, Yönetimleri ve Meclis üyelerimiz de yeşil pasaportu fazlasıyla hak ediyorlar” diye konuştu. Nisan ayı sonu itibariyle bazı istihdam teşviklerinin sona erdiğini hatırlatarak, bunların süresinin uzatıl-
masını da isteyen Hisarcıklıoğlu, kısa çalışma ödeneği süresinin 3 aydan 6 aya uzatılmasını talep etti. Hisarcıklıoğlu, Kıdem Tazminatı Fonu tartışmasına da değinerek, iş barışını bozucu bir düzenlemeye karşı olduklarını, tüm tarafların tam uzlaşısının aranmasını istedi. 5 yıllık zaman aşımı uzun 1 yıla düşürülmeli Konuşmasının sonunda işçi-işveren uyuşmazlıklarında da değinen Başkan Hisarcıklıoğlu, işçilerin geriye dönük 5 yıl içindeki bir uzlaşmazlığa yönelik dava açabilmesinin “uzun bir süre” olduğunu belirterek, bunun suiistimallere yol açtığını belirtip, “Bizi fırsatçıların eline bırakmayın. Süreyi 1 yıla indirin” dedi.
Reel sektöre yeşil pasaport talebi yinelendi Hisarcıklıoğlu, konuşmasında ayrıca yeni yatırımlar için OSB’lerde arazi tahsislerinin süresinin kısaltılmasını da istedi. Peşin verginin kaldırılması gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, yüksek enflasyon ve yüksek faiz döneminde peşin verginin makul kabul edilebileceğini ancak şu anda ilave fi-
Genel kurulda ilk kez ödül töreni
“Kamu alacaklarımız takvime bağlansın” Küresel ekonomik ortamın gerek mal ticareti, gerekse finansman koşullarının zorlaştığını hatırlatan Hisarcıkloğlu, “Firmalarımızda yaşanan finansman sıkıntısının önemli bir nedeni de kamu da bekleyen alacaklarımız. Bunlar zamanında ödenmediği için bankaların eline insafına kalıyoruz. Bizi bankaların eline düşürmeyin yüksek faize mahkûm etmeyin. Başta biriken KDV alacaklarımız olmak üzere kamudan tüm alacakla-
Mersin Heyeti 75. TOBB Genel Kurulu’nda
ni ise şöyle özetledi: “Önümüzdeki 10 yıllık hedefiz orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine yükselmek. Önce mevcut pazarlarımızda güçlenmeye özen gösteriyoruz. Daha fazla markalaşma ve tasarım ile rekabetçi olduğumuz alanlarda rekabet gücümüzü artırmayı önemsiyoruz. İç ve dış ticarette, gümrüklerde dijitalleşmeye önem veriyoruz. E-ticareti öne çıkarıyoruz. Hedef, bakanlığı tüm alanlarda tam dijitalleşmeye götürmek. Bir diğer hedef de üretimde teknolojiyi yakalama, yüksek teknolojili ürün ihra-
catını yüzde 10’a ardından da yüzde 17’lere çıkarabilmek. Bunun için de ihtisas serbest bölgeleri projelerimizi hayata geçiriyoruz.” Oktay: “Hedeflerimize ulaşmak için hep birlikte çalışacağız” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da ülkenin içinde bulunduğu ekonomik duruma dikkat çektiği konuşmasında, “Ülkemizin ekonomik hamleleri sayıları giderek artan girişimcilerle daha da güçlenip yeni boyutlar kazanacaktır. Ekonomimiz sahip olduğu kapasite, donanım ve dirayetle suni manipülasyonları en az hasarla atlatabileceğini geçmiş-
te olduğu gibi bugün de tüm dünyaya göstermiştir” dedi. Oktay sözlerini, “Kesintisiz ihracat döneminde milletin refahını artıracak tehditleri bertaraf edip, ülkeyi 2023 hedeflerine ulaştırmak için hep birlikte çalışacağız” diye tamamladı. Toplantı’da 10. yılını tamamlayan Ahmet Ongun Hizmet Şeref Belgesi aldı. Aynı zamanda Toplantıda Türkiye geneli Oda ve Borsaları arasında düzenlenen Proje Yarışmasında finale kalan projelere de plaket verildi. Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi (TBİM) Projesi ile yarışmaya katılan MTSO adına plaketi Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan aldı.
Erdoğan: “İş dünyası ile her konuda istişareye özel önem veriyoruz”
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meclis Başkanı Hamit İzol, Başkan Yardımcısı Ali Fuad Budur ile Yönetim Kurulu Üyeleri Halil Kürek, Nedim İkanç ve Yalçın Darıcı eşliğindeki MTSO TOBB Genel Kurul Delegeleri, Ankara’da düzenlenen TOBB 75. Genel Kurulu’na katıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 75. Genel Kurulu 1-2 Mayıs günlerinde TOBB İkiz Kulelerde düzenlendi. Genel Kurulun ilk gününde Türkiye’nin dört bir yanından gelen Oda ve Borsalar TOBB Genel Merkezi bahçesine kurulan stantlarda katılımcılara yöresel lezzetlerini ikram etti. MTSO standında ikram edilen coğrafi işaretli Mersin Kerebici ve Mersin Tantunisi büyük ilgi gördü. MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, kendi elleriyle yaptığı tantunileri misafirlerin beğenisine sundu. Mersin standını TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da ziyaret etti. Başkan Kızıltan ile birlikte tantuni sarıp kerebiç hazırlayan Hisarcıklıoğlu, ardından Mersin lez-
zetlerinden tattı Heyetin ikinci durağı Anıtkabir oldu. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu başkanlığında Ata’nın huzuruna çıkan TOBB Ailesi, mozoleye çelenk bırakıp saygı duruşunda bulundu. Anıtkabir ziyareti toplu aile fotoğrafı çekimi ile sona erdi. Hisarcıklıoğlu: “Birliğimiz ebedi, gündemimiz ekonomi” Anıtkabir ziyareti sonrasında Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın katılımı ile 75. Genel Kurul Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni düzenlendi. Törende konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntılara dikkat çekerek şunları söyledi: “Ağustostan bu yana ekonomi yavaşladı yükselen faizler, paramızdaki değer kaybı ve enflasyon hepimizin işini olumsuz etkiledi. Şimdi 4 yıllık seçimsiz döneme giriyoruz. Bu dönemde Türkiye’nin ilk gündem maddesi ekonomi olmalı. Zira atılacak çok adım, yapılacak çok iş var. Bu dönem
huzur dönemi olmalı, yapısal reform dönemi olmalı. Zengin ve kalkınmış bir Türkiye için el ele çalışma dönemi olmalı. Türkiye çok güçlü bir ülke. Yeter ki ayrı gayrımız olmasın. Birbirimizi ötekileştirmeyelim. Hep birlikte kucaklaşalım. Bu tabloyu Türkiye’de egemen kılarsak şikayet ettiğimiz birçok sorun ortadan kalkacaktır. Birliğimiz ebedi, gündemimiz Ekonomi.” “Oda ve Borsalarımız proje fabrikası haline geldi” Oda ve Borsaların çalışmalarına da değinen Başkan Hisarcıklıoğlu, “Oda ve Borsalarımız proje fabrikası haline geldi. Çalışıyor, üretiyor, şehirlerine yeni eserler kazandırıp, üyelerimize daha çok hizmet ediyorlar” dedi. Oda ve Borsaların sadece yurtiçinde değil, yurt dışında da Türk bayrağını dalgalandırdığını anlatan Hisarcıklıoğlu, “Camiamızın ulaştığı bu seviye sizlerin eseri. Sizlerin emek ve gayretleriyle Oda ve Borsalarımız reel sektörün asli hizmet merkezi haline geldi. Dünyanın örnek aldığı bir yapıya kavuştu” ifadelerini kullandı. Pekcan: “Markalaşma ve tasarıma önem veriyoruz” Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise konuşmasında bakanlığın yürüttüğü çalışmaları ve hedefleri anlattı. Yalnızca ihracatı artırmak değil, ihracatın ithalatı karşılama oranını da yükseltmek adına gayret gösterdiklerini vurgulayan Pekcan, “Geçen yılı ihracatın ithalatı karşılama oranında yüzde 75 ile kapattık. Bu yıl yüzde 80’lere ulaştık. Hedefimiz bu rakamı yukarı çekmek” diye konuştu. Pekcan bakanlık olarak hedefleri-
MTSO 04 CMYK
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen TOBB 75. Genel Kurulu’nda konuştu. Ahiliğin ve lonca teşkilatının bugünkü mirasçısı olan TOBB’un en başından beri hep birlikte çalıştıkları, yol yürüdükleri bir kuruluş olduğunu aktaran Erdoğan, ekonomi başta olmak üzere ülkenin geleceğine ilişkin hemen her konuda iş dünyasıyla istişareye özel önem verdiklerini söyledi. Aldıkları tüm kararların ortak aklın, ortak ihtiyaçların ve ortak vicdanın ürünü olması için gayret gösterdiklerini dile getiren Erdoğan, Ankara ve tüm şehirlerde iş dünyasının bu en büyük çatısının genel kurullarına, ekonomi şuralarına, ödül törenlerine ve diğer pek çok etkinliğine katılarak yol arkadaşlığını güçlendirdiklerini ifade etti. Her vesileyle ülkenin ve şehirlerin sorunlarını, taleplerini, beklentilerini konuştuklarını, tartıştıklarını ve birlikte çözüm yolları geliştirdiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizin 81 şehrinde faaliyet gösteren 365 Oda ve Borsamız büyük ve güçlü Türkiye davamızın ete kemi-
ğe büründürülmesinde lokomotif görevi ifa etti. Oda ve Borsalarımız kendilerini çağın yeniliklerine uydurarak, dijitalleşmeyi hızlandırarak hem verdikleri hizmetlerin kalitesini yükseltti hem de daha derinlemesine analizler yapma imkânına kavuştu. Türkiye’yi 2023 hedeflerine inşallah yine birlikte ulaştıracağız. İş dünyamız kendini geleceğe ne kadar hızlı hazırlarsa biz de o hedeflerimize o derece çabuk varırız. TOBB çatısı altında bir araya gelen 1,5 milyon girişimcimiz, temsilcisi oldukları yatırım, ihracat, istihdam dinamikleriyle geleceğimizin de güvencesidir. Sizlerin azmi, çalışkanlığı, dirayeti ve kabiliyetiyle önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz. Sizler ürettiğiniz, istihdamı artırdığınız, ihracatı yükselttiğiniz, yatırımlarınıza devam ettiğiniz, yeniliklere açık olduğunuz sürece Allah’ın izniyle bu ülkenin ve milletin önünde kimse duramaz. Türk malı ifadesi artık dünyanın dört bir yanında kalitenin sembolü haline gelmişse bu başarının altında sizlerin imzası var.” Erdoğan’ın konuşmasından satır başları: Birileri borçlanma rakamları üze-
rinden fırtına koparmaya çalışıyor, bunun farkındayız. Maruz kaldığımız bunca saldırıya rağmen kamu borç stokumuzun milli gelirimize oranı yüzde 13,7 düzeyindedir. Bazı sirk cambazları döviz rezervine yönelik gayri samimi açıklamalarla bir psikolojik olumsuz hava oluşturmanın gayreti içindedir. 2,5 milyonluk bir ilave istihdam için ‘burası Türkiye, burada iş var’ sloganıyla yola çıktık, öncü veriler ilk 3 ayda 100 bin yeni istihdama işaret ediyor, önemli bir rakam ama yeterli değil. Yatırım için kim gelirse başımızın üzerinde yeri vardır, yeter ki ülkemize yatırım yapsınlar, bunların önünü kesmek gibi bir şey bizim hükümetimizde olamaz. Faiz konusundaki hassasiyetimi biliyorsunuz, bundan kurtulmak ve bunu minimize etmek. Tüm sorunlar çözülmüş değildir, kur, faiz ve enflasyonu mutlaka hedeflerimize uygun seviyelere indirmekte kararlıyız. Seçim dönemini geride bıraktık, icraata odaklandık. Önümüzdeki 4 yılı bu doğrultuda en verimli şekilde kullanacağız. Yaptırım tehditlerinde nasıl tedbir alacağımızı öğrendik. Her adımımızı serbest piyasa kuralları çerçevesinde atacağız. TMO tarafından geçen yıl ton başına 1050 liradan alınan sert ekmeklik buğdayın fiyatı bu yıl yüzde 29 artışla ton başına 1350 lira olmuştur. Kaliteli buğday yüzde 4 primle ton başına 1400 liranın üzerinden alınacak. Arpa alım fiyatı yüzde 33 artışla ton başına 1100 lira olarak belirlenmiştir. Çiftçiye buğday ve arpa için 200 lira prim, mazot ve gübre desteği ödemesi de yapılacak.
5
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Büyükelçi Turenicova’dan vize desteği sözü
Çilek üretimini arttırmak için solarizasyon şart
K
azanlı Bölgesi’nde yetiştirilen biberdeki kaybı önlemek için hayata geçirilen ve olumlu sonuçlar veren solarizasyon uygulaması, Mersin’in güçlü ürünleri arasında yer alan çilek için de alternatif çözüm oldu. Çilekteki kalite ve rekolte kaybını önlemek amacıyla çilek yetiştiricisi özelinde yeniden uygulanması planlanan projenin destekleyici kurumları arasında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) da yer alıyor. 43 bin metrekare alanda yaklaşık 175 bin ton çilek üretiminin gerçekleştirildiği Mersin’de, son zamanlarda çilek yetiştiricileri, nematod zararlısının neden olduğu verim kaybı yaşıyor. Çiftçinin kısıtlı tarım alanlarında her yıl üst üste üretim yapması da ayrıca toprakları biyolojik olarak kirletiyor. Özellikle Silifke’de son yıllarda bu zararlılar nedeniyle dikim sonrası önemli ölçüde fide kayıpları meydana geldi. Kayıplar yüzde 30 ila 50 arasını bulunca, ilgili kurumlar harekete geçti. Kazanlı Bölgesi’nde yetiştirilen biberdeki kaybı önlemek için başlatılan solarizasyon uygulaması olumlu sonuçlar verince, çilek için de alternatif çözüm olarak ‘Çilek Ye-
tiştiriciliğinde Solarizasyon ve Diğer Toprak Dezenfeksiyon Uygulamalarının Yaygınlaştırılması’ Projesi hazırlandı. Projenin yürütücüleri arasında; Selçuk Üniversitesi, Silifke-Taşucu MYO, Adana Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitüsü, Mersin Tarım İl Müdürlüğü, Silifke İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, destekleyicileri arasında ise; Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Silifke Ticaret ve Sanayi Odası ile Silifke Çilek Üreticileri Birliği bulunuyor. 2019 yılının sonuna kadar sürdürülecek olan projenin amacı; sağlıklı fide elde edilmesinden başlayarak dikimden önce solarizasyon uygulanması, yetiştiricilik süresince pestisit kullanımını azaltmak, kalıntıyı önlemek, çevre ve tüketici sağlığını korumak, verim ve kalite artışını sağlamak. Bu kapsamda proje yürütücüleri, Silifke’de düzenlenen ‘Çilek Yetiştiriciliğinde Hastalık ve Zararlılar, Toprak Dezenfeksiyonu Uygulamaları’ toplantısında bir araya geldi. Daha kaliteli çilek üretimi için solarizasyonun şart olduğu noktasında fikir birliğine varan katılımcılar,
önümüzdeki süreçte toprağın dinlenmesi için alternatif ürün araştırması, topraksız tarım için hazine arazilerinin tarıma açılmasında lobi faaliyetleri yürütülmesi ve üreticilerin birlikte hareket etmesi konularında çalışmalar yürütecek. Çakır: “Çilek ihracatını yüzde 50’lere çıkarmayı hedefliyoruz”
Toplantıda söz alan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, Silifke’den yapılan yüzde 20 çilek ihracatını, yüzde 50’lere çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Bu açıdan projeyi Oda olarak çok önemsediklerini belirten Çakır, çilek yetiştiriciliğinde aslında ileri teknolojide üretim yapıldığını ancak pazarlama noktasında eksiklikler yaşandığını kaydetti. Üreticilerle birlikte hareket edip bu projeyi başarılı bir şekilde hayata geçirmek istediklerine dikkat çeken Çakır, “Solarizasyonu uygulamış üreticiler, hem girdi maliyetlerinin yüzde 50 düştüğünü hem de aynı oranda verim artışı yaşadıklarını belirtiyorlar. Hal böyleyken bunu sistem üzerinde bir düzene oturtmamız gerekiyor. Böylelikle kaliteli ürünler ihraç ederek hem üreticimiz hem de ülkemiz kazanacaktır. Ben projeyi doğru ve etkili şekilde uygulayacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.
T
ürk iş adamlarının özellikle AB ülkelerinden vize alırken yaşadıkları sorunları öğrenen Slovakya Büyükelçisi Anna Turenicova, “Slovakya vize konusunda bir sorun çıkarmıyor ancak size söz veriyorum, AB Büyükelçileri ile yapacağımız ilk toplantımızda bu sorunu sizler adına dile getireceğim” dedi. Slovakya Büyükelçisi Anna Turenicova, İstanbul Baş Konsolosu Veronika Lombardini ve Slovakya’nın Türkiye genelindeki fahri konsoloslarıyla birlikte Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ı ziyaret etti. Kızıltan’a ziyarette MTSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Fuad Budur, Sayman Üye Cem Bucuge ve Yönetim Kurulu Üyeleri Yasemin Taş, Ahmet Belice, Halil Kürek ile İsa Çani de eşlik etti. Görüşmede işadamlarının yaşadığı vize sorununa değinen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Bizim ne siyasi ne de ekonomik başka hiçbir sıkıntımız yok. Tek sorunumuz
vize. Vize verilmemesi bir insan hakkı ihlalidir. Ticaret ancak eşit koşullarda yapılabilir. Oysa vize alımında yaşanan sıkıntılar bu eşitliği sekteye uğratıyor. Türkiye bir uygulamayı hak etmiyor” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin AB’ye giriş sürecini de değerlendiren Kızıltan, “AB’nin samimiyetine inanmak istiyoruz ama çok uzun bir süre geçmesi nedeniyle işin içine biraz siyasetin karıştığına inanıyoruz” dedi.
kıntısını AB Büyükelçileri ile gerçekleştirdiğimiz ilk toplantıda mutlaka dile getireceğim” dedi. Türkiye’nin AB’ye üyeliği sürecine de dikkat çeken Büyükelçi Turenicova, “AB’de 28 ülke var. İlk günden itibaren Türkiye’nin AB’ye katılımını iniş çıkış olmadan destekleyen tek ülke Slovakya’dır. Sizleri en başından beri destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Turenicova, “Türkiye’nin AB’ye girişini en başından beri destekledik”
Lombardini: “İşbirliği yapabiliriz”
Sıcak karşılama için teşekkür ederek sözlerine başlayan Büyükelçi Turenicova, ilk olarak vize sorununa değindi. Bu sorunun yurt genelinde artması üzerine tüm AB ülkelerinin temsilcilerinin Dış İşleri Bakanlığı’na çağrıldığını ve konu hakkında bilgilendirildiklerini dile getiren Turenicova, “Biz bu konunun tamamen dışındayız. Bizimle vize sorunu yaşanmamış. Bunu rakamlarda da gördük. Ancak ben sizlerin bu sı-
Sağlık turizminde öncelik yaşlı bakım merkezlerinde
M
TSO Yönetim Kurulu Üyesi ve 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Üyesi Yasemin Taş, Mersin’in sağlık turizminde atak yapabileceği alanlar olarak yaşlı bakım merkezleri, estetik merkezleri ile diş kliniklerini gösterdi. Özellikle yaşlı bakım merkezlerine yurtdışında büyük ilgi olduğunu vurgulayan Taş, “Ülkemizde bu alanda kendisini geliştirmiş bir kent yok. Mersin, vereceği hizmet ve altyapısı ile markalaşıp öne çıkabilir ve bu, diğer alt sektörlerin de gelişmesini sağlayacaktır” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Üyesi Yasemin Taş, Mersin’de sağlık turizmini geliştirmeye yönelik yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Son yıllarda geriatri turizminin dünya çapında yaşlanan nüfus nedeniyle önem kazandığına dikkat çeken Taş, “Dünya genelinde doğum oranlarının azalması, yaşam sürelerinin uzaması ve kentleşme toplumların demografik yapısını etkiledi. Bu etkiler farklı turizm faaliyetlerinde özellikle geriatri turizminde fırsatlar oluşturmaya başladı” dedi. Komite olarak bu fırsatlardan Mersin’in de faydalanmasını amaçladıklarını vurgulayan Taş, şunları söyledi: “Bu kapsamda üzerinde çalıştığımız ‘Sağlık Köyü Projesi’ içinde de geriatri turizmine ayrılmış kısım bulunuyor. Komite olarak projenin kısa sürede tamamlanması amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” Proje ile eş zamanlı olarak, sektörün altyapısını geliştirmek ve ge-
MTSO 05 CMYK
leceğe hazırlamak adına eğitimler düzenlediklerini kaydeden Taş, “Eğitimlere katılım rakamlarına bakınca Mersin’deki sektör temsilcilerinin bu alandaki fırsatı keşfetmemiş oldukları izlenimi oluşsa da biz farkındalık yaratma konusunda ısrarcı olacağız. Mersin’i marka kent yapmak amacıyla yürüttüğümüz çalışmalara devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. “Sektörün fırsatların farkına varması önemli” Geriatrinin yanı sıra sağlık turizminde Türkiye’nin farklı alanlarda da diğer ülke vatandaşları için cazip hale geldiğini kaydeden Yasemin Taş, öne çıkan alanlardan bir diğerinin diş tedavileri olduğuna dikkat çekti. Diş tedavilerinde hizmet kalitesinin yüksek ve maliyetlerin düşük olması sebebiyle Türkiye’nin tercih edilen ilk 5 ülke arasında yer aldığını bildiren Taş, “Örneğin, İngiltere’de 2 bin pounda mal olan dentalimplant tedavisinin Türkiye’de seyahat ve konaklama masrafları dahil 988 pounda mal olması Türkiye’nin İngiliz hastalar tarafından tercih edilmesini sağlıyor. Buna deniz ve güneşi de eklediğinizde hastaları cezp ediyor” dedi. Mersin’de de diş tedavi hizmetleri altyapısının güçlü olduğunu vurgulayan Taş, bu gücün diş tedavisi için yurtdışından hasta gelme olasılığını artırdığını söyledi. Aynı zamanda estetik, tüp bebek gibi alanlarda da Mersin için fırsatlar bulunduğuna dikkat çeken Taş, “Önemli olan sektörün bu fırsatların farkına varması ve kendini geleceğe hazırlaması. Biz MTSO çatısı altında 26. Sağlık Meslek Komitesi olarak
sektörümüzü geleceğe taşıyacak projeler üzerinde hassasiyetle çalışıyoruz” dedi. “Geriatri ve diş tedavisinde Mersin marka olabilir” Sektörün kendisini sağlık turizmine daha güçlü hazırlayabilmesi adına eğitimlere devam ettiklerini bildiren Yasemin Taş, “Avrupa’daki standartların anlaşılabilmesi, akreditasyonun nasıl yapılabileceğinin öğrenilmesi adına Haziran ayında Sağlık Turizminde Uygulamalı Akreditasyon Eğitimi’nin ikincisini düzenleyeceğiz. Üyelerimizin bu eğitimlerden maksimum seviyede faydalanmalarını bekliyoruz” dedi. Geriatri turizmi ve diş tedavi hizmetlerinde Mersin’in markalaşabileceğini vurgulayan Taş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle Avrupa’dan gelecek kişiler için çok cazip bir iklime ve coğrafyaya sahibiz. Bununla birlikte fiyatlar da Avrupa’nın çok altında. Bu alanda dünyada ciddi de bir talep var. Tur şirketleri uygun bir merkez olması halinde müşteri garantisi veriyor. Standartların istenilen seviyelere çekilmesi ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğine inanıyorum.” “Sağlık Köyü Projesi Mersin’in çehresini değiştirir” Sağlık turizminin kentte gelişimi adına birçok çalışma yürüttüklerini ancak komite olarak özellikle Sağlık Köyü Projesi üzerinde durduklarını vurgulayan Taş, “Sağlık Köyü aslında farklı alanlardaki sağlık hizmetlerinin tamamının bir arada bulunduğu büyük ve özel bir kompleks. İçerisinde estetik merkezleri, klinikler, yaş-
lı bakım merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, ortopedi klinikleri, diş tedavi merkezleri, tüp bebek merkezleri, sağlıklı ürün satış marketleri, obezite tedavi merkezleri, sağlıklı tatil konseptinde hizmet verecek olan butik oteller yer alacak” dedi. Konuyla ilgili dünyada sağlık turizmiyle öne çıkan Güney Kore’deki Healthcare Town’da incelemelerde bulunduklarını anlatan Taş, “Güney Kore teknolojinin oldukça geliştiği bir bölge. Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorlar, ülkemize duyulan sempati ticari işbirliklerini olumlu yönde etkiliyor. Sağlık teknolojileri, biyomedikal ve biyoteknolojik ürünler ile ilgili bu ülkeden teknoloji transferi yapabiliriz. Uzakdoğu’nun Afrika, Ortadoğu ya da Avrupa’ya açılan kapısı olabiliriz. Bu nedenle Koreli firmalar Türkiyeli firmalar ile işbirliği yapmaya açıklar” dedi ve devam etti: “Güney Kore Sağlık Turizminde hedefini 12 yıl önce belirlemiş ve çalışmalara başlamış. Turizm bölgesi olan adanın sağlık turizmi ile dünyada markalaşmasını hedeflemiş. Benzer amaçlarla çıktığımız yolda dünya modellerini inceleyebilmemiz, projemizin iyileştirilmesine katkı sağlıyor.” Projenin hayata geçmesi halinde Mersin’in çehresinin değişeceğini vurgulayan Taş, “Öncelikle bir alanda marka kent olacağız. Ardından sağlık profesyonelleri burada yaşamaya başlayacak. Ar-Ge Merkezleri ve laboratuvarlarda da başarılı olunması halinde şehrin entelektüel dokusu daha da gelişecek ve şehre değer katacak. Bu nedenle bu projenin hayata geçirilmesi adına yer tahsislerinde öncelik tanınması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“İnovasyon fikri çocuk yaşta oluşmalı” Güney Kore temaslarında farklı teknolojik alanları incelediklerini, bu yapılar içinde kendisini en çok etkileyenin Seoul Innovation Park olduğunu ifade eden Yasemin Taş, merkezle ilgili gözlemlerini şöyle anlattı: “İnovasyon Merkezi daha önce devlet tarafından kullanılan 50 yıllık binaların içerisine kurulmuş. Sonrasında bazı yeni binalar da eklenmiş. Bu eski, mütevazi yapılar içerisinde inanılmaz projeler üretilmiş. Bunu neden özellikle dile getirmek istiyorum. Bizim ülkemizde de devlete ait atıl sayılabilecek binalar var. Bu binalar projeler için tahsis edilebilir ve proje maliyetlerini düşürür. Böylece içi boş dev binalarımız değil, dev projelerimiz olur. İnovasyon merkezinin diğer önemli özelliği ulaşılabilirliği. Kolay ulaşım, toplumun her kesiminden ve yaş grubundan vatandaşın, akademisyenin, öğrencinin gönüllü olması halinde faydalanabildiği, projesi olan herkesin kullanabildiği bir alan. Sanayi, iş dünyası, üniversite, devlet ve vatandaş yalnızca yenilik ve üretim için bir araya gelmiş.” “İnovatif ürün için inovatif düşünen nesil yetişmeli” Türkiye’de de son yıllarda inovasyon kavramının sıkça kullanıldığını ancak farkındalık oluşturmak adına düzenlenen devasa bütçeli etkinliklerin faydalı olmadığını kaydeden Taş, “Çünkü ezberleyen bir toplum inovatif düşünemez. İnovatif ürün geliştirmek için inovatif düşünebilen bir nesil yetiştirmek gerek” dedi. Bu kapsamda Güney Kore’nin İnovasyon Park’ının başarılı bir örnek model olabileceğini anlatan Taş şu bilgileri verdi:
Slovakya İstanbul Başkonsolosu Veronika Lombardini ise Slovakya’nın ekonomik yapısı hakkında bilgi verdi. Özellikle otomobil üretiminde çok geliştiklerini ve yıllık 1 milyondan fazla araba üretildiğini anlatan Lombardini, “Kişi başına araba üretiminde dünyada birinci sıradayız. Otomotiv üretimi elbette yan sanayisini de geliştiriyor. Bu nedenle sizlerle özellikle bu alanda işbirliğimizi artırabileceğimizi düşünüyorum” diye konuştu. “Kompleks içinde çocuklar için bir bina var. Bina içine ilk girdiğimde ikinci el eşyaların toplandığı bir alan olduğunu düşündüm. Binayı dolaşınca anladım ki burası çocukların oyunla öğrendiği bir alan. 2. el eşyalar bu alanda parçalanıp, yetişkin etkisi olmadan, çocuklara hayal dünyalarını kullanarak üretecekleri yeni oyuncaklar için malzeme oluşturuluyor. Çocuklar tarafından yapılan ürünlerin sergilendiği alanda basit bir maske de görebiliyorsunuz, bir robot ya da dron da görülebilir. İnovatif düşünce yapısı bu şekilde gelişiyor. Benzer alanlar sitelerde, mahallelerde 3-12 yaş grubu çocuklar için kurulabilir. Böylece çocukların düşünsel alanda gelişiminde inovasyona yatkınlık kazandırılabilir. Küçük maliyetlerle büyük kazanımlar sağlayan işler yapılabilir.” Kore’de İnovasyon Parkı’nın 30 binadan oluştuğunu, belediye ve hükümet öncülüğünde kurulduğunu dile getiren Taş, bu yapılar içinde dikkatlerini çeken diğer bir alanın Sosyal İnovasyon Merkezi olduğunu anlattı. Burada farklı düşünce, din, yaşam tarzına sahip bireylerin bir araya geldiğini kaydeden Taş, şehrin sorunlarını birbirine karşı önyargısız ve saygıdan ödün vermeksizin tartışıp çözüm bulmak adına sosyal projeler ürettiklerini anlattı. Dünyada başarılı olmuş, Kore’nin inovasyon parkı gibi merkezlerde bilim, sanat, üniversite, iş dünyasının bir arada bulunduğunu hatırlatan Taş, belediyeler tarafından kurulacak yapılarda sanata da yer verip bilim ve sanatın bir arada desteklenebileceğini söyledi. Taş, böyle bir yapının desteklenmesiyle Mersin’in gelecekte inovatif düşünen, teknokentlerde, laboratuvarlarda, Ar - Ge merkezlerinde çalışacak personel sıkıntısının da çözüleceğini sözlerine ekledi.
6
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Tarım ithalatında öne çıkan ülke:
P
Umman, Ticaret Bakanlığı tarafından 2018-2019 döneminde öncelikli ülkelerinden birisi olarak belirlenmiştir.
etrol geliri olmasına rağmen son zamanlarda bu gelirin azalması nedeniyle hükümet tarafından harcamaların kısılmaya başlandığı Umman’da işsizlik artmıştır. Bu soruna çözüm olarak bu kez petrol dışı sektörlerin gelişimi desteklenmeye başlar. Hükümet, imalat, turizm, lojistik, madencilik ve balıkçılık gibi sektörleri geliştirmeye odaklanarak ekonomiyi petrol bağımlılığından uzaklaştırmaya çalışır. Aynı zamanda Ummanlılaştırma çalışmalarına da yönelen hükümet, sektörlerde daha çok Ummanlının çalıştırılması adına çaba gösterir. Umman hızla büyüyen bir ekonomi olduğu için buna paralel ithalatı ve ihracatı da artar. Bu büyümeye paralel olarak hızlı nüfus artışı beraberinde gelir. Ancak coğrafi koşulların yetersizliği nedeniyle ülkede yetiştirilen tarımsal ürünler artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde özellikle gıda ve tarım ürünleri ithalatında daha fazla artış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Gerek toprak yapısı, gerek su sıkıntısı gerekse artan nüfus Umman’da tarımsal ürünlere ihtiyacı paralelinde de bu alanda yapılacak ithalatı artırmaktadır. Gıda ürünleri yanında inşaat da potansiyel olarak gösterilebilecek sektörler arasında yer alır. Coğrafi konum Umman Sultanlığı, Arap Yarımadası’nın güneydoğu kıyısında yer alır. Hürmüz Boğazı’ndan Yemen’e kadar uzanan kıyılarının uzunluğu 1700 km’dir. Kuzeybatıda Birleşik Arap Emirlikleri, batıda Suudi Arabistan, güneybatıda ise Yemen ile sınır komşusudur. Güneyde ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda ise Basra Körfezi ile çevrilidir. Ülke ayrıca tamamı Birleşik Arap Emirlikleri ile çevrili bir toprağa da sahiptir. Yüzölçümü 309 bin 500 km2 olan Umman’ın yer şekilleri ova, tepe ve dağlardan oluşur. Ovalar toplam alanın % 3’üne yakın bir bölümünü, dağlık bölgeler % 15’ini oluşturur. Geriye kalan % 82 civarındaki arazi ise çöldür. Al Hajr Dağları ile Al Qara Dağları ülkenin en yüksek dağlarıdır. Nüfus yapısı ve işgücü Umman nüfusunun yaklaşık % 44’ünü yabancılar oluşturur. Yabancılar içinde Hintliler ağırlıkta olup ucuz işgücü olarak ülkede bulundurulan diğer ülke vatandaşlarını ise Pakistanlılar, Bangladeşliler, Filipinliler olarak sıralamak mümkündür. Yabancı işçilerin çokluğu, devam eden projeler ve ekonominin genel gidişatına bağlı olarak ülke nüfusu yıllar içinde farklılık gösterir. Kamuda çalışanların % 85,6’sını Ummanlılar oluşturur. Uygulanan Ummanlılaştırma politikaları ile özel sektörde çalışan Ummanlı sayısı artırılmaya çalışılmaktadır. Umman vatandaşlarının önemli bir bölümü kamu kurumlarında çalışmak istemekte, özel sektör ise daha ucuz olan yabancı işgücüne yönelmektedir. Bu durumun özel sektör için hedeflenen Ummanlılaştırma rakamlarına ulaşılmasında olumsuz etkisi olabileceği değerlendirilmektedir. Umman oldukça genç bir nüfu-
MTSO 06 CMYK
sa sahiptir. Nüfusunun % 30’unu 14 yaş altı oluşturur. Ummanlı nüfusun tamamı Müslüman olan Umman’da başlıca mezhep İbadilik olup, daha sonra Sünnilik ve Şiilik gelir. Umman vatandaşları için devlet okullarında eğitim ücretsizdir. Bununla birlikte, ülkede çok sayıda İngilizce ve karma eğitim yapan üniversite öncesi okul mevcuttur. Standart sağlık hizmetlerinin genel olarak iyi olduğu ülkede 2011 yılı ortalama insan ömrünün 72,3 yıl olduğu belirtilmiştir. Doğal kaynaklar ve çevre Umman toprakları; Hürmüz Boğazı’ndaki Musandum Yarımadası, BAE toprakları içindeki Madha kasabası ve Umman Denizi’ne açılan ana alan olmak üzere üç ayrı bölgeden oluşur. Bu bölgelerin iklimi ve coğrafi yapısı, mesafenin yakınlığına rağmen farklılık gösterir. Tarım alanı olarak da kullanılan kuzeydeki Batinah kıyısı düzlüklerinde sıcak ve nemli bir hava görülürken; iç bölgelerde dağlık araziler, platolar ve çöllere rastlanır. Dhofar kıyıları, MayısEylül ayları arasında görülen muson yağmurlarının etkisiyle ekilebilir alanlardır. Ülke genelinde yaşanan su sıkıntısı nedeniyle içilebilir su kaynakları deniz suyunun arıtılması ile sağlanmakta; bu su ise tarım arazilerine olumsuz etki yapmaktadır. Ekonomik yapı Umman ekonomisi diğer Körfez ülkelerinde olduğu gibi hidrokarbona yani petrole dayanır. Ülkenin keşfedilmiş petrol varlığı 5,5 milyar varil olarak belirtilse de açıklanan üretim ve ihracat rakamları bunun daha fazla olduğunu gösterir. Ülke sürekli olarak petrol üretimini arttırabilmek için yeni yatırımları teşvik eder. Konuya dair zaman zaman açılan imtiyaz ihalelerinin www.mog.gov.om adresinden izlenmesi mümkündür. Petrol endüstrisi Umman’ın görece yüksek hayat standardı ve iyi bir alt yapıya sahip olmasının temel aktörü olmuştur. Petrol öncesi ise Umman ekonomisi balıkçılık, küçük çaplı tarım ve madenciliğe dayanmıştır. Ekonomi politikası Hızlı nüfus artışı, azalan üretim düzeyi ve petrol kaynaklarının sınırlılığı, geçmiş yıllarda Umman ekonomisini epey zorlamıştır. İşsizliğe dair kaygılar ve petrole olan aşırı bağımlılık, hükümetin ekonomi politikasını 3 tema üzerinde kurmasına yol açmıştır. Bu temalar; “Ummanlılaştırma” adı verilen yabancı işgücünün yerli işgücü ile değişimi, ekonomik çeşitlendirme ve özelleştirmedir. 2020’ye kadar petrol gelirlerinin GSYİH içindeki payının % 9’a düşürülmesi ve doğal gazın payının %10’a çıkarılması hedeflenmektedir. Özellikle petro-kimya, plastik sanayii ve turizm sektörlerinde çeşitli atılımlar yapılmaktadır. Ummanlılaştırma Her yıl işgücüne katılan 30 binden fazla Ummanlıya daha rahat iş imkanı yaratılması adına 2001’de Sultan Qaboos tarafından kurulan İşgücü Bakanlığı, Umman’da şirket kurmak isteyen genç girişimci-
ler için fon yaratmaktadır. 2006’da özel sektörde istihdam edilenlerin yalnızca %18’inin Umman vatandaşı olması; tarım, turizm ve petrol gibi önemli sektörlerde hükümetin kota uygulamasına gitmesine yol açmıştır. Söz konusu kotalara uymayan şirketlere ceza uygulanmakta, bu şirketlerin göçmenleri istihdam etmeleri yasaklanmakta ya da kamu ihalelerine katılmaları durumunda birtakım sınırlamalar getirilmektedir. Terzilik, meyve sebze satıcılığı gibi nitelik gerektirmeyen birtakım mesleklerde de Ummanlı olmayanların çalışmaları yasaklanmış; birtakım mesleklerde de Ummanlılara eğitim verilmiştir. Ekonomide geleceğe yönelik beklentiler Umman’da petrol gelirlerinin azalması sonucu hükümet harcamaları kısma yoluna gitmiş bu da işsizliğin artmasına neden olmuştur. Hükümet, imalat, turizm, lojistik, madencilik ve balıkçılık gibi sektörleri geliştirmeye odaklanarak ekonomiyi petrol bağımlılığından uzaklaştırmak için harekete geçmiştir. Umman’daki büyük projeler tamamlandığında ve iş dünyasındaki reformlar yatırımları teşvik ederken büyümenin, 2020-21 yılları arasında yılda % 2,8’lere ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ülkenin en büyük konteyner limanının bulunduğu Salalah’ta bir serbest bölgenin inşası devam etmekte olup; Al Wusta bölgesindeki Duqm’a da bir ticari liman inşa edilmesi ne başlanmıştır. Umman’ın dış ticareti Genel durum Yirmi yıldan fazla süredir her yıl dış ticaret fazlası veren Umman’ın ithalat ve ihracat değerleri, uluslararası petrol fiyatlarından etkilenerek yıllar itibarıyla değişkenlik göstermektedir. Petrol, ülkenin ihracat gelirlerinin yaklaşık % 70’ini oluşturur. Umman hızla büyüyen bir ekonomi olduğu için buna paralel ithalatı ve ihracatı da artmaktadır. Hızlı nüfus artışı ve coğrafi koşulların elverişsizliği nedeniyle özellikle gıda ve tarım ürünleri ithalatında daha da fazla artış yaşanacağı tahmin edilmektedir. Umman’ın başlıca ihraç ürünleri arasında petrol yağları ilk sıradadır. Demir cevherleri, gübreler ve işlenmemiş alüminyum Umman’ın diğer önemli ihraç ürünleridir. Başlıca ülkeler itibarı ile dış ticaret BAE, 1984 yılından bu yana Umman’ın ithalatını gerçekleştirdiği başlıca ülke gibi görünmesine rağmen, bu veri yanıltıcı olabilir. Nitekim BAE’den ithal edilen malların çok azı BAE orijinli olup; çoğu Jebel Ali Serbest Bölgesi’nden gerçekleştirilen reeksportlardan oluşmaktadır. 2017 yılında, Türkiye’nin Umman’ın ithalat yaptığı ülkeler sıralamasındaki yeri 32 olup, aldığı pay %0,3’tür. Petrolün Umman’ın ihracatındaki önemi nedeniyle Umman’ın dış ticareti, petrol satışlarının fazla olduğu Asya ülkelerine yönelmiştir. LNG satışlarının da Asya ülkele-
rinde yoğunlaşması bölgenin önemini artırmakta olup, bu tablonun uzun vadede değişmeyeceği düşünülmektedir. Umman Japonya ve Güney Kore’ye temel olarak petrol satıp bu ülkelerden, özellikle de Japonya’dan ağırlıklı olarak taşıt ve bazı elektrikli ve elektronik eşyalar alır. Türkiye – Umman ticareti Türkiye’nin Umman ile geçmiş yıllarda gerçekleştirdiği ticarete bakıldığında, dış ticaret dengesinde her yıl fazla verdiği ve 2003 yılında Umman’a ihracatta Türkiye’nin yakaladığı artış trendinin 2008’de de devam ettiği görülür. Ancak 2009’da bu rakam %51’lik düşüşle 106 milyon dolara gerilemiştir. 2010’da ise tekrar canlanıp 129 milyon dolara yükselmiştir. Türk ürünlerini tanıtıcı fuar ve ticaret heyeti gibi etkinlikler olmamasına rağmen Umman’a ihracatta son yıllarda kayda değer bir artış görülür. 2014 yılında Umman’ın petrol gelirlerindeki azalma ekonomisini olumsuz etkiler ve 2014 yılı ithalatında bir önceki yıla göre %15 azalma gerçekleşir. Bu süreç 2015 ve 2016 yılında da devam eder. Umman’ın 2015 yılı ve 2016 yılı ithalatı incelendiğinde düşüşün devam ettiği görülür. Umman’ın ithalatındaki düşme Türkiye’nin Umman’a olan ihracatını da etkilemiş 2015 yılında 325 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat, 2016’da % 24 azalarak 245 milyon dolara 2017’de de 221 milyon dolara gerilemiştir. Ancak 2018’de Türkiye’nin ihracatı tekrar atağa geçerek 442 milyon dolara yükselir. İhracat 2018’de Türkiye’nin Umman’a gerçekleştirdiği ihracatta ilk sıraya mobilya ve aksamı ihracatı yerleşmiştir. Söz konusu ihracat 17 milyon dolar olmuştur. Umman’a en çok ihraç edilen ikinci ürün 15 milyon dolarla demir çelik inşaat aksamı, üçüncü sırada 12 milyon dolarla halı ihracatı gelir. İthalat Türkiye’nin Umman’dan ithalatı genel olarak bazı petro-kimya sanayi ürünleri ile bazı hammaddelerden oluşur. İthalatın büyük bölümünü işlenmemiş alüminyum oluşturur.
Umman’da Türk müteahhitlik hizmetleri: Umman’ın kalkınması, altyapısını geliştirmesi ve güçlendirmesi çalışmalarında 2000 yılından beri Türk müteahhitlik şirketlerinin de önemli katkısı vardır. 2000’den beri Umman’da hem Türk firmalarının sayısı hem de aldıkları proje adedi ve bedeli artmıştır. Bugüne kadar alınan projelerin toplam bedelinin yaklaşık 10 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin edilir. Yabancı ortağın payını çıkardığımızda bu miktarın 6 milyar doların biraz üzerinde olduğu görülür. Bunların çoğu devletten alınan projelerdir. Umman Sultanlığında müteahhitlik sektöründe faaliyet gösteren firmalar için %30 Ummanlı çalıştırma zorunluluğu (Ummanlılaştırma) vardır. Firmalarda, kamu kurum ve kuruluşları nezdinde işleri takip etmek için çalıştırılan personel genelde Ummanlıdır. Yabancı firmalar yeterli sayıda yerli kalifiye eleman bulunamadığını belirtir. Ummanlılaştırma politikaları çerçevesinde nitelikli işgücü bulmak konusundaki sorunlar şiddetini artırarak devam etmektedir. Öte yandan, müteahhitlik sektöründe firmaların zaman zaman hak ediş ödemelerinde gecikme de yaşanabilmektedir. Türk firmalarının doğrudan yerli ortaklarla ya da diğer yabancı firmalarla kurdukları konsorsiyumlarla projelerini yürüttükleri görülür. Firmalarımızın ayrıca, Körfez ülkelerinde yerleşik muhtelif ülke firmalarıyla proje bazında ortak hareket edebildikleri de gözlenmektedir. İşadamlarının Pazarda Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Pasaport ve vize işlemleri İki ülke arasında imzalanan anlaşmaya göre 30 günden az süreli ziyaretler için her iki ülkenin vatandaşları da vizeyi ziyaret etmek istediği ülkenin havaalanından, kalınacak günlere göre değişen oranda ücret vermek suretiyle, alabilir. Belirtilen süre için Büyükelçilik ya da Konsolosluktan vize almak şart değildir. Daha uzun süreli ikamet için ve süre uzatımları için ise ilgili ülkedeki Büyükelçiliğe müracaat etmek gerekir. Oturum izni almak için, ya resmi görevle ülkede bulunmak ya da
bir sponsora bağlı olarak ülkede çalışma vizesi almış olmak gerekir. Sponsor, bir şirket ya da şahıs olabilir ancak Umman uyruklu olmak zorundadır. Resmi tatiller ve çalışma saatleri Hafta sonu tatilleri resmi kurumlar için Cuma ve Cumartesi günleri olup; diğer tatiller ise Dini Bayramlar, Ulusal gün (18 Kasım) Sultan’ın Doğum Günü (19 Kasım), Hicri Yılbaşı ve Mevlid Kandili’ni takip eden gündür. Ancak resmi bayramlar bazen rastladığı gün yerine hemen ertesinde gelen haftasonu ile birleştirilmek suretiyle kullandırılabilir. Kullanılan lisan Arapça, İngilizce, Urduca, Swahili, Farsça, Hintçe ve Güney Asya dilleri. Ülkede iş çevrelerinde İngilizce dil bilgisine sahip olma oranı yüksektir. Ulaşım Umman’da toplu taşımacılık yaygın değildir. Taksi kullanılır. Uzun süreli konaklamalarda araba kiralaması yoluna gitmek daha ekonomik olacaktır. Umman’da Muscat (Seeb) International Airport ve Salalah Airport olmak üzere iki havaalanı vardır. THY, İstanbul-Muskat-İstanbul parkurunda haftalık 7 sefer icra eder. Bu uçuşlardan bazıları Bahreyn aktarmalı gerçekleştirilir. Sağlık Umman’da su ve yiyecek hijyen koşulları özellikle otellerde genelde oldukça iyidir. Umman hükümeti restoranların hijyenik koşullarını sürekli kontrol eder. Umman’da özellikle yaz aylarında şişe su kullanımında fayda vardır. İklim Umman’da yaz ayları boyunca hava kıyı şeritlerinde özellikle Batinah ve Muskat’da çok sıcak ve nemli, kış aylarında ılımandır. İç taraflardake çöller yaz ayları boyunca sıcak ve kuru havaya, kışın da soğuk havaya sahiptir. Dhofar’da Haziran-Eylül ayları arasında muson yağmurları etkilidir. Yaz aylarında sıcaklık 50°C’ye kadar çıkabilir. En sıcak ay Ortalaması: Haziran, 31-38°C , en soğuk ay Ortalaması Ocak , 20-25°C’dir. Kaynak: Ticaret Bakanlığı
Umman ülke analizi D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim.org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz. Umman’ın 2018 yılı ithalatı 2018 yılında 20,1 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Umman’ın en fazla ithalat gerçekleştirdiği ilk üç ülke sırasıyla; 2,8 milyar dolar ile Çin, 2,4 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri ve 2,2 milyar dolar ile Hindistan’dır. Türkiye, Umman’ın ithalat yaptığı ülkeler arasında 422,2 milyon dolar ve %2,1 pay ile 14. sıradadır. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Umman’ın dünya genelinden gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde,1,6 milyar dolar ile petrol ve bitümenli yağlardan elde edilen hafif yağlar ve müstahzarları (hacim >=%90 ve biodizel ihtiva edenler ve atık yağlar hariç) ilk sıradadır. 1,2 milyar dolar ile başka yerde belirtilmeyen emtia sınıfına giren ürünler ikinci sırada, motorlu taşıt (kıvılcım ateşlemeli [3000cm3]) ise 1,1 milyar dolar ile üçüncü sırada yer alır. Umman’ın 2018 yılı ihracatı 2018 yılında toplam 36,9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Umman’ın ihracatında en büyük paya sahip olan ilk üç ülke sırasıyla; 18,8 milyar dolar ile Çin, 3,5 milyar dolar ile Hindistan ve 2,9 milyar dolar ile Japonya’dır. Türkiye, Umman’ın ihracat yaptığı ülkeler arasında 67,4 milyon dolar ve % 0,2 pay ile 23. sırada bulunur. Gümrük tarife istatistik pozisyonuna göre ürün özelinde Umman’ın dünya geneline yaptığı ihracat incelendiğinde, 22,4 milyar dolar ile ham petrolün (petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar), Umman’ın ihracat yaptığı ürünler arasında ilk sırada yer aldığı görülür. Doğal gaz (sıvılaştırılmış), 4,9 milyar dolar ile ikinci sırada gelir. Üçüncü sırada ise,1,7 milyar dolar ile petrol ve bitümenli yağlardan elde edilen hafif yağlar ve müstahzarları (hacim >=%90 ve biodizel ihtiva edenler ve atık yağlar hariç) yer alır.
ürünlerin başında 146,3 milyon dolar ile başka yerde belirtilmeyen emtia sınıfına giren ürünler bulunur. Bu değer, Umman’ın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %12,1’ine denk gelir. Umman’ın, Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürün ise 12,1 milyon dolar ile halılar ve diğer yer kaplamaları (sent./ suni dokumaya elverişli maddelerden, hav yapısında, hazır eşya halinde olan) olmuştur. Bu değer, Umman’ın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %96,6’sına karşılık gelir. Yatak odalarında kullanılan türden ahşap mobilyalar ise 11,2 milyon dolar ile Umman’ın, Türkiye’den en fazla ithal ettiği üçüncü sıradaki ürün grubudur. Bu değer, Umman’ın ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %26,9’una denk gelir. Umman’ın Türkiye’ye ihracatı Umman’ın Türkiye’ye ihraç ettiği ürünlerin başında 35,4 milyon dolar ile işlenmemiş alaşımsız alüminyum yer alır. Bu değer, Umman’ın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %7,7’sine denk gelir. İkinci sırada,13,3 milyon dolar ile polipropilen (ilk şekilde) yer alır. Bu değer, Umman’ın bu ürün grubu özelinde Türkiye dahil diğer ülkelere de yaptığı ihracat rakamının %7,5’ine denk gelir. 6,05 milyon dolar ile polietilen tereftalat (ilk şekilde), Umman’ın Türkiye’ye en fazla ihraç ettiği üçüncü ürün grubudur ve bu değer Umman’ın bu ürün grubu özelinde dünya geneline yaptığı ihracatın %2,6’sına karşılık gelir. Yukarıda verilen değerler; ihracat yönlü bakılıyorsa FOB, ithalat yönlü bakılıyorsa CIF değerleridir.
Umman – Türkiye 2018 yılı dış ticaret ilişkileri
Önemli Not: Yukarıda yer verilen çalışmada 2018 yılına ait “Mirror Data (Yansıtılmış Veriler)*” kullanılmış olup ilgili bölümlerde 6 haneli gümrük tarife istatistik pozisyonu baz alınmıştır. *(Mirror Data [Yansıtılmış Veriler]): Ticaret verilerini Birleşmiş Milletlerin Uluslararası Ticaret İstatistikleri Veri Tabanına (ComTrade) bildirmeyen ülkelerin ticaretinin, bu ülkelerin ticaret yaptığı diğer ülkeler tarafından rapor edilmesi sonucu ulaşılan tahmini verilerdir.
Umman’ın Türkiye’den ithalatı 2018 yılında Umman’ın Türkiye’den ithal ettiği
Kaynak: MTSO Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Hedef Pazar Matrisi, 2018
7
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
Madenciler artan devlet hakkı payından muzdarip
M Hüseyin Oynar
MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı
Bölgemizde çıkan mermer yurtdışında yoğun talep görüyor. Ancak ihracatımızın artması için maliyetlerimizin düşürülmesi, KDV iadesi alacaklarının zamanında ödenmesi, sık değişen düzenlemelerden vazgeçilip paralelinde gelen cezaların en aza indirilmesi ve devlet hakkı payının geçmişte olduğu gibi yüzde 2’lere çekilmesi önemli.
adenciler son dönemlerde devlet hakkı payındaki artışlardan şikayetçi olduklarını dile getirdi. Geçen yıla kadar yüzde 2 olan devlet hakkı payının geçen yıl yüzde 4’e bu yıl ise yüzde 4,5’a çıkarıldığını belirten MTSO 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komitesi Başkanı Hüseyin Oynar, “Aynı zamanda son bir yıldır taban fiyat uygulaması da yapılıyor. Yani ürünün piyasa fiyatı dışında devlet yüksek bir fiyat belirliyor ve devlet hakkı da bu belirlenen taban fiyat üzerinden kesilince yüzde 4,5 yerine oran yüzde 20’lere ulaşıyor. Bunlar madenciler için oldukça yüksek rakamlar. Hiçbir madencinin kar payı bu kadar yüksek değil” dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 23 No’lu Madencilik ve Mineral Ürünler Meslek Komite Başkanı Hüseyin Oynar, komite çalışmaları hakkında bilgi verip sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Komite olarak uzun süredir üzerinde durdukları en önemli konunun sektörel sanayi sitesi olduğunu hatırlatan Oynar, “Şu anda sektörün en büyük sorunu kendisine ait bir sanayi sitesi bulunmaması. Komite olarak bu sorunun çözümüne yoğunlaştık. Uygun arazi arayışlarımız devam ediyor. Ancak maalesef yaklaşık 8 yıldır arazi sorununu aşıp bir sonuç alamıyoruz. Yeni yerel yönetimlerle bir araya gelerek taleplerimizi yineleyip bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi. İstedikleri standartlarda bir sanayi sitesi için yaklaşık 200 – 300 dönümlük arazinin yeterli olacağını anlatan Oynar, bu alanda depo ve atölyelerin, sosyal donatı alanlarının yer alacağını oluşacak sinerji ile firmaların da alıcıların da rahatlayacağını söyledi. Mevcut durumda atölyelerin şehrin içine sıkışıp kaldığını, binaların altında çalışmalarını sür-
Alkış, sigorta acentelerinin sektörden beklentilerini anlattı M TSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Abdulcelil Alkış, son dönemlerde yapılan uygulamalarla sigorta acentelerinin ekonomik anlamda adeta boğulmaya başladığını söyledi. Ciddi sıkıntılar yaşadıklarını kaydeden Alkış, sektörde halen sağlam bir sigortacılık mevzuatı bulunmaması nedeniyle keyfi uygulamaların yapılabildiğini bunun da sorunları beraberinde getirdiğini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Abdulcelil Alkış, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak ardından da komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak sigorta şirketlerinin son dönemlerde acenteleri zorlayan kararları hakkında bilgi veren Alkış, bu uygulamalar nedeniyle özellikle son iki yıldır ekonomik olarak ciddi anlamda zorlandıklarını anlattı. En büyük sorun olarak acente komisyon paylarındaki düşüşü gösteren Alkış şunları söyledi: “Son zamanlarda acente komisyonları ciddi anlamda düşürüldü. Bize yaptıkları açıklamalara göre şirketler son 2 yıl içinde özellikle teknik kardan zarar ediyorlar. Teknik kârın açığını kapatmak için de anladığımız kadarıyla tümüyle maddi kâra yönelmiş durumdalar. Gelirimizin 2017’den bu yana yaklaşık yüzde 50 azaldığını söyleyebilirim. Bu şartlara uyum sağlayıp direnebilen acente sayısı her geçen gün azalıyor.”
“Vadeler kısaltıldı”
Maddi kârların ikinci olarak acente ve müşteri özelindeki vade sürelerini azaltarak telafi edilmeye çalışıldığını anlatan Abdulcelil Alkış, geçmiş yıllarda acentelerin şirketlere borcunu
MTSO 07 CMYK
birkaç ay vadeli ödeyebildiğini ancak bugün çoğu şirketin bu kapıyı da kapatıp uzatmayı kabul etmediğini söyledi. Böyle olunca ellerinin daha da sıkıştığını belirten Alkış, acentelerin maddi olarak ciddi bir darboğaza girmeye başladığına dikkat çekti. Sigorta şirketleri kaynaklı yaşadıkları bir diğer sıkıntı olarak acentelerin ekarte edilerek şirket pazarlama personelinin doğrudan sahaya sürülmesini gösteren Alkış, “Şirket personeli yanı sıra banka elemanlarının da poliçe satışlarında son dönemlerdeki agresif çıkışları acenteleri ciddi ölçüde zorluyor” değerlendirmesini yaptı. Bunun yerine şirketler tarafından acentelerin eğitimine ağırlık verilmesi gerektiğini vurgulayan Alkış, sigorta şirketlerinin eğitim vermeden temsilci atamaması gerektiğini söyledi.
“Doğru acente tercih edilmeli”
Yaşanan tüm sıkıntıların çözümü için müşterilerin doğru acentelerle çalışmayı tercih etmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Abdülcelil Alkış, şöyle konuştu: “Mevcut durumda halen sigorta sektöründe ayakları yere basan sağlam bir mevzuat yok. TOBB’un uyguladığı cezai müeyyideler yetersiz. Tüm bu boşluklar nedeniyle keyfi uygulamalar yapılabiliyor. Bu durumda kimi zaman mağdur olan müşteriler oluyor. Sektöre olan güvenin devamı açısından güvenilir acentelerle poliçelere imza atılması önemli. Güvenilir acenteler yaşanan her sorunda müşterisinin yanında yer alıp konunun takipçisi olacaktır.” “Sigorta Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nu bekliyoruz”
Aynı zamanda son zamanlarda Hükümet nezdinde Sigorta
Düzenleme ve Denetleme Kurulu oluşturulmasının gündemde olduğunu kaydeden Abdulcelil Alkış, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun benzer bir yapısının sigorta sektöründe gerçekleştirileceğini söyledi. Bunun yapılması halinde de sektöre bir düzen geleceğini düşündüklerini ifade eden Alkış, bu konunun henüz görüşme aşamasında olduğunu, vakit kaybedilmeden tamamlanmasını beklediklerini söyledi. Türkiye’de sigorta sektörünün cirosunun yüzde 70’ten fazlasının acenteler üzerinden toplandığını hatırlatan Alkış, yüzde 30’luk gelirin bankalar, brokerlar ya da şirketlerin direk satışı üzerinden toplandığını anlattı. Ancak sigorta mevzuatları oluşturulurken acentelerin yüzde 10-20 söz sahibi olabildiğini kaydeden Alkış, “Mevzuatlar hazırlanırken sahada daha fazla görev alan kişilerin görüşüne başvurulması gerektiğine inanıyoruz. Bu sağlanırsa sorunlar da daha gerçekçi belirlenip daha somut çözümler üretilebilir” değerlendirmesini yaptı.
“Acentelerin de dijitalleşmesi şart”
Bir diğer sorunu dijitalleşme noktasında yaşadıklarına değinen Albulcelil Alkış, mevcut durumda teknolojik altyapısı olan sigorta şirketlerinin internet üzerinden poliçe satışı gerçekleştirdiğini ancak bu altyapıyı acentelere açmamalarının sıkıntısını yaşadıklarını anlattı. Sigorta acentelerinin dijitalleşme adına gerekli teknolojik altyapıyı kurabilecek maddi imkana sahip olmadığını vurgulayan Alkış, “Dijitalleşme sürecine şirketlerin acenteleri de dahil etmesi gerekiyor. Aksi halde bizim dışımızda yeni bir kanal yaratılıyor ve sıkıntılarımız da artıyor” ifadelerini kullandı.
dürdüğünü dile getiren Oynar, bu durumun hem ses kirliliğini hem de oluşan mermer tozlarıyla çevre kirliliğini beraberinde getirdiğini anlattı. Sitenin şehirden biraz uzakta kurulması ile birlikte kent içindeki ses kirliliğinin önüne geçilebileceğine de değinen Oynar, aynı zamanda kent trafiğinin de rahatlayacağını anlattı. Mermercilerin birleşerek kurmuş oldukları bir dernekleri, bir de kooperatifleri bulunduğu ve belli bir aidat gelirlerinin olduğunu da ifade eden Oynar, gerekli arazi tahsisi yapılması halinde üst yapının rahatlıkla tamamlanabileceğini söyledi. İç piyasada inşaattaki sıkıntı mermerciyi de etkiliyor İç piyasada ciddi sıkıntılar yaşandığına da dikkat çeken Hüseyin Oynar, özellikle inşaat sektöründe yaşanan daralmadan büyük ölçüde etkilendiklerini dile getirdi. Bir inşaatta mermerin projenin son aşamasında döşendiğini ve devam eden projelerde dahi son aşamaya gelindiğinde müteahhitte para kalmadığını anlatan Oynar, “Arkadaşlarımız bu nedenle büyük ölçüde paralarını alamıyor. Alamayınca kendi ödemelerini de yapamıyorlar. Sorunlar kısır döngü şeklinde artarak sürüp gidiyor” değerlendirmesini yaptı. Benzer şekilde kamu ihalelerinde de ödeme sorunu yaşandığını belirten Oynar, taahhütler yerine getirilmesine rağmen hak edişleri alma noktasında sıkıntı yaşandığını söyledi. “İhraç pazarları iyi durumda” İç piyasada sıkıntı yaşanırken ihraç pazarlarında taleplerin oldukça iyi olduğuna değinen Hüseyin Oynar şu bilgileri verdi: “Bölgemiz özellikle mermer konusunda çok iyi durumda. Türkiye genelinde iyi bir potansiyele sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Erdemli ve Silifke’de toplamda 20’ye yakın ocak işletmemiz
bulunuyor. Bu işletmeler ihracat ağırlıklı çalışıyor. Öncelikli pazarlar Çin, Hindistan, Bangladeş, Tayland, Tayvan, Endonezya, Malezya gibi ülkeler. Bu ülkeler sıcak olması nedeniyle gerek evlerin büyük bölümünde gerekse kamu binalarında mermer kullanmayı tercih ediyor. Nüfus yoğunlukları da fazla ve kendi ellerinde kaliteli mermer bulunmayınca ithalat yoluna gidiyorlar. Bu nedenle yoğun talep geliyor.”
zorluyor. Bu sıkıntıların ortadan kalkması adına bir düzenleme bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda ihracatta KDV alacakları noktasında ciddi gecikmeler yaşandığına da değinen Oynar, ihracatçının aldığı iadeler kadar kar edebildiğini, bunu da alamaması halinde iş yapmaktan vazgeçtiğini söyledi. Firmalar ihracattan vazgeçince ülkeye döviz girişinin azaldığını ifade eden Oynar, iadelerin en kısa zamanda ödenmesi gerektiğini vurguladı.
“İhracatın önü açılmalı” Mevcut durumda gerek ekonomik sıkıntıların aşılabilmemsi gerekse 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşılabilmesi adına ihracat artışının büyük önem taşıdığını vurgulayan Hüseyin Oynar, yurtdışından ürünlerine talep olmasına rağmen zaman zaman bürokratik engelleri aşmakta zorlandıklarını ve istedikleri ihracat performansını gösteremediklerini söyledi. “Bürokraside karşılaşılan en büyük sorun gecikme” diyen Oynar, “Bugün bir e-maili 2 dakikada yazıp 1 saniyede Amerika’ya gönderebiliyorsunuz oysa ülkemizde bir evrak, ilgili kurumlarda günlerce iki oda arasında gidip gelemiyor” diye konuştu. Gecikmelerin yanı sıra çok sık değişen uygulamalardan da şikayetçi olan Oynar, sık karşılaşılan değişiklikleri takip etmekte zorlanmaları nedeniyle cezalara maruz kaldıklarını söyledi.
“Tüm girdi maliyetleri arttı” Gerek cezalar gerek devlet katkı payları gibi ekstra maliyetlerin yanı sıra girdi maliyetlerinde de ciddi artışlar yaşandığına işaret eden Oynar, şu bilgileri verdi: “En büyük girdi kalemlerinden bir tanesi mazot. Bilindiği gibi mazot fiyatları inanılmaz arttı. Mazotla üretilen bir hammaddenin satışı da zor oluyor. Rakamlarımız dünya piyasalarının üzerinde kalıyor. Bunun yanında eleme tesislerinin kurulum maliyetleri de çok yüksek. Kullanılan araç gereçlerin büyük bölümü ithal. Aynı şekilde enerji maliyetleri de oldukça arttı. Bundan iki yıl önce bir mermer fabrikasına ortalama 15 bin lira elektrik faturası gelirken bugün aynı şartlarda çalışan işyerlerine en az 35 – 40 bin liralık faturalar geliyor. Bu rakamlarla yurtdışında rekabet edebilmek, talep olmasına rağmen çok zor. İşlerin düşmesine ve paralelinde istihdamın azalmasına neden oluyor. Maliyetlerimizin düşmesi halinde daha çok talebe yanıt verebileceğimize inanıyorum.” Aynı zamanda kurda yaşanan dalgalanmaların da ihracatı olumsuz etkilediğini kaydeden Oynar, malı sattıkları dönemle vadesi geldiğinde tahsilat yaptıkları dönem arasında sürekli bir kur farkı yaşandığını bunun zaman zaman ciddi kayıpları da beraberinde getirdiğini söyledi.
“Rekabetçi yapımızın güçlenmesi için maliyetler düşmeli” Yurtdışında hedef pazarlara mesafe olarak uzak olduklarını hatırlatarak bu nedenle ihracatta rekabetçi yapının güçlenebilmesi adına maliyetlerin minimuma indirilmesinin önemine dikkat çeken Hüseyin Oynar, “Ödediğimiz her ekstra ceza ya da yükselen devlet katkı payları maliyetlerimizi artırıyor ve bizleri rekabette
“Alacak ve kefalet sigortaları desteklenmeli”
Ülkenin zorlu bir ekonomik süreçten geçtiğini hatırlatan Abdulcelil Alkış, bu dönemde şirketlerin alacaklarının öneminin arttığını anlattı. En güvenilir yöntemin alacak ve kefalet sigortaları olduğuna değinen Alkış, sektörlerin rahatlatılması adına bu sigorta türlerinin desteklenmesi gerektiğine inandığını söyledi. Yaşanan tüm bu sıkıntıların sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesiyle daha rahat çözümlenebileceğini vurgulayan Alkış, “Acenteler olarak hepimizin ortak noktası işimiz. Bu bağlamda başka hiçbir konunun gündeme gelmemesi gerekiyor. Demokratik olmalıyız. Birbirimizi destekleyip birlikte hareket etmeliyiz. Birbirimizi eleştirmek yerine yapılan güzel işleri destekleyip sorunlar karşısında kenetlenmeliyiz. Topyekûn, koordineli mücadele ile sonuca ulaşabiliriz” diye konuştu. “Emlakçılarla ortak çalışma yürütüyoruz”
Ardından Komite çalışmaları hakkında bilgi veren Abdulcelil Alkış, MTSO 39 No’lu Emlak Müşavirlik Hizmetleri Meslek Komitesi ile ortak çalışma yürüttüklerini anlattı. Emlak sektöründe faaliyet gösteren bazı firmaların zaman zaman sigorta poliçesi de kestiğini bildiren Alkış, bu durumdan her iki sektörün de rahatsızlık duyduğunu anlatarak konunun çözümü için bir araya gelip iki komite ortak toplantı düzenlediklerini söyledi. İkinci olarak bilgilendirme toplantıları düzenlediklerini dile getiren Alkış, son olarak Hasar Süreç Yönetimi konusundaki son gelişmelerle ilgili üyelerin bilgilendirildiğini anlattı. Son dönemlerde yaklaşan Sigorta Haftası’na yoğunlaştıklarına da değinen Alkış, hafta dolayısıyla bir iftar programı düzenlemeyi düşündüklerini ve bu gecede meslekte 25 yılını dolduran kişilere plaket takdim edeceklerini anlattı.
Abdulcelil Alkış
MTSO 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı
Mevzuatlar hazırlanırken sahada daha fazla görev alan kişilerin görüşüne başvurulması gerektiğine inanıyoruz. Bu sağlanırsa sorunlar da daha gerçekçi belirlenip daha somut çözümler üretilebilir.
8
YIL: 21 | SAYI: 375 | 12 - 25 Mayıs 2019 | www.mtso.org.tr
RÖPORTAJ
Soda Sanayii kent ekonomisine sağladığı katkılarla dikkat çekiyor
Ş
Barış Can
Soda Fabrika Müdürü
Şişecam Topluluğu bünyesinde faaliyet gösteren Soda Sanayii A.Ş. gerek sağladığı istihdam, gerek kentten yaptığı mal ve hizmet alımlarıyla ekonomiye sağladığı katkılarla dikkat çekiyor. Firma aynı zamanda Mersin’in elektrik enerjisinin yüzde 25’ini üreterek gerek şehir ticaretinin gerekse sanayisinin gelişimine dolaylı destek de sağlıyor.
işecam, Atatürk’ün direktifleriyle 1935 yılında Türkiye İş Bankası tarafından kurulur. Türkiye ve yurt dışında yatırımlarına devam eden firma, zamanla ürün çeşidini geliştirip bünyesindeki şirket sayısını artırarak büyük bir şirketler topluluğuna dönüşür. 1969 yılında ise Soda Sanayii A.Ş. ile Mersin’de yapılanmaya başlar. Bugün ise “Düzcam”, “Cam Ev Eşyası”, “Cam Ambalaj” ve “Kimyasallar” olmak üzere dört ana iş grubunda faaliyet gösteren Şişecam Topluluğu, 22 bin çalışanı ve üç kıtadaki 13 ülkede toplam 43 üretim tesisi ile üretim gerçekleştirmektedir. Dünyada cam ev eşyasında üçüncü büyük, cam ambalajda ve düzcamda ise beşinci büyük üretici olan Şişecam, dünyanın en büyük 10 soda üreticisi arasında yer almaktadır. Yılda toplamda 4,9 milyon ton cam, 2,4 milyon ton soda ve 4,1 milyon ton endüstriyel hammadde üretimi gerçekleştiren Topluluk, ürünlerini 150’yi aşan ülkede müşterilerine sunmaktadır. Toplam satışları içerisinde uluslararası satışlarının payı 2 milyar dolar ile yüzde 61 seviyesine ulaşan Şişecam açısından Mersin’deki düzcam, cam ambalaj ve kimyasallar gruplarına ait üretim tesisleri büyük öneme sahiptir. Söz konusu tesislerin başında ise Soda Fabrikası gelmektedir. Okullarda öğretilen kimya proseslerinin tamamının uygulanıyor olması nedeniyle fabrika müdürünün ‘Sanayi Okulu’ olarak tanımladığı fabrikalarda öne çıkan en önemli konu ise çevreye saygı. Bu konuda gösterilen hassasiyeti Soda Fabrika Müdürü Barış Can, şöyle anlatıyor: “Şişecam Kimyasallar bünyesindeki fabrikamız üretim süreçlerinden çevresel yönetime kadar tüm aktivitelerinde sanayideki en iyi uygulamaları takip etmekte ve yürürlüğe koymaktadır. Dünya kimya sanayine özgü gönüllü bir uygulama olan “Üçlü Sorumluluk Taahhüdü” altında çevre, sağlık ve iş güvenliği yönetim sistemlerini başarıyla uyguluyoruz. Çevresel yaklaşımımız, temelde enerji, emisyonlar ve atıkları içinde barındıran en önemli çevresel etkilere yoğunlaşmaktır. Bu nedenle çevreyi korumak amacıyla gaz emisyonu ve atıksu ile ilgili sürekli izleme sistemlerine sahibiz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından da büyük bir titizlikle izleniyoruz. Türkiye’nin 2030 yılına kadar ülke genelindeki karbondioksit salınımını yüzde 20 azaltma hedefi var. Biz fabrikalarımızda kendi proseslerimizde emisyonu azaltma çalışmalarına şimdiden başladık. Hedefimiz, çıkardığımız karbondioksiti doğaya yaymak yerine yakalayıp zenginleştirip tekrar girdi olarak kullanabilmek.” Yaptıkları üretimden, çevreye gösterdikleri hassasiyete, kente sağladıkları elektrikten, kent ekonomisine katkılarına kadar tüm çalışmaların detaylarını Soda Fabrika Müdürü Barış Can, MTSO Haber Gazetesi için anlattı. “Başlangıçta hedef cam fabrikalarına hammadde sağlamaktı” “Şişecam Topluluğu 1960’lı yılların başında ‘pazarımız dünyadır’ ilkesi doğrultusunda dünya pazarlarına açılmış ve gerçekleştirdiği büyüme hamlesiyle cam ambalaj ve cam ev eşyasının yanı sıra düzcam üretimine de başladı. Dolayısıyla cam üretiminde önemli girdilerden biri olan sodanın Topluluk bünyesinde üretilmesi daha da önem kazandı. Soda Fabrikamız ise sodanın hammaddesi olan tuz ve kireç taşının yoğun olduğu Mersin’de 1969 yılında kuruldu. Mersin, hammaddeye
MTSO 08 CMYK
yakınlığı, limanıyla sunduğu lojistik avantaj ve sanayinin gelişme potansiyeli sayesinde yatırım için aranan tüm özellikleri barındırdığı için tercih edildi. Sonuçta, yıllık 150 bin tonluk üretim kapasitesiyle fabrikamız 1975 yılında üretime başladı. “İkinci aşamada ihracat geldi” Kuruluşumuzdan itibaren araştırma geliştirme ve düzenli yatırım önem taşıdı. 1980 yılında yaptığımız yatırımla üretim kapasitemiz iki katına çıktı ve yılda 300 bin ton üretime başladık. Artan kapasite ile birlikte ihracata da yöneldik. İlk ihracatı yakın bir ülke olması, navlun maliyetlerinin düşük olması nedeniyle Mısır’a gerçekleştirdik. Bugün soda üretimimizin yaklaşık yüzde 65’ini 68 ülkeye gönderiyoruz. Tabi gerek ihracat gerekse iç pazar satışlarımız derken üretim yeterli gelmedi ve kapasite artırım yatırımlarını sürdürdük. 1997’de üçüncü hat yatırımı ile üretim yıllık 600 bin tonun üzerine çıktı. Bugün ise Mersin’de yılda 1 milyon 400 bin ton soda üretiyoruz. Şişecam Kimyasallar bünyesindeki soda üretiminin yarısından fazlasını biz gerçekleştiriyoruz. “Avrupa’da beşinci sıradayız” Bünyemizde hafif soda, ağır soda ve rafine sodyum bikarbonat üretimi bulunuyor. Avrupa’nın beş, dünyanın dokuzuncu büyük soda üreticisiyiz. Çalışmalarımızı 570 personel ile sürdürüyoruz. Aynı zamanda 400’e yakın da müteahhit elemanımız bulunuyor. Kendi mühendislik kadromuza sahibiz ve tüm temel mühendislik çalışmalarını yapabilecek kapasitedeyiz. Yurtiçi ya da dışında fabrika kurabilecek tecrübeli bir kadromuz var. Kentte gelişen sanayi ile birlikte artık imalatları kendi mekanik atölyemizde yapmak yerine dışarıdan hizmet almaya başladık. Bize direk ve en direk hizmet veren kişi sayısının 1500 civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Çünkü çok sayıda lojistik firması ile çalışıyoruz ki; bu da çok sayıda araç ve şoför anlamına geliyor. Mersin’den gümrük firmalarından Tırmıl ve Küçük Sanayi Sitesi’ndeki firmalara kadar çok sayıda işletmeden hizmet alarak, kent ekonomisine katkı sağlamaya gayret gösteriyoruz. Hizmet alımlarımız yalnızca Mersin’deki firmalarla da sınırlı değil, Tarsus ve Adana’daki firmalarla da çalışıyoruz. “Bu yıl yapacağımız yatırımla kapasitemiz artacak” Yatırımlarımız elbette devam ediyor. Makine ve ekipman yenilemesi ya da bunların bakımına yönelik her yıl periyodik devam eden yatırımların yanında bu yıl bir de yeni tuzlu su hattı yatırımımız var. Toplamda 20 milyon dolarlık yatırımla 55 kilometreden fabrikamıza tuzlu su hattı çekiyoruz. Bu yılın sonunda tamamlanacak yatırımla hammadde güvenliği sağlanıp yeni kapasite artışlarının önünü açacağız. Bununla birlikte üretim artışı için yatırımımız da var. Ayıca 14 milyon Euro’luk yatırımla üretim kapasitemizi 1 milyon 500 bin tonun üzerine çıkarmaya hazırlanıyoruz. “Mersin’in elektrik ihtiyacının yüzde 25’ini karşılıyoruz” Soda üretim maliyeti ve satış rakamları arasındaki marj çok yüksek değil. Bu nedenle üretimde maliyetlerimizi aşağı çekebilmemiz önemli. Biz de buradan hareketle en önemli girdimiz olan enerji maliyetlerini aşağı çekme
gayretindeyiz. Doğalgaz fiyatları geçen yıldan bu yana iki kat arttı. Fabrikamız bünyesinde kojenerasyon tesisimiz var. Burası hem buhar hem de elektrik üreten bir tesis. Buhar ve elektrik, soda prosesi için önemli. Artan elektriği ise piyasaya satıyoruz ve Mersin’in yaklaşık yüzde 25 elektriğini karşılıyoruz. Mersin’de barajları saymazsak elektrik üreten bizden başka bir tesis bulunmuyor. “İyi bir yıl geçirdik, depolarımızda soda kalmadı” Dünyada yaklaşık 65 milyon ton ihtiyaç varsa 60 milyon ton da soda üretimi var ve bunun yüzde 75’i sentetik, yüzde 25’i ise doğal soda. Biz yüzde 75’lik üretim grubu içinde yer alıyoruz. Her yıl dünyada yüzde 1-2 büyüyen bir sektör. Çok sayıda üretici var, ancak
düzenli bir şekilde ürün tedarik sağlayan büyük ölçekli firma olmak önemli. Dünyada soda talebi artmaya devam ediyor, dolayısıyla biz de iyi bir yıl geçiriyoruz diyebiliriz. Neredeyse stoksuz çalışıyoruz, kapasite artırımına gideceğiz. “Çevreyle ilgili tüm taahhütleri yerine getiriyoruz” Aynı zamanda çevrenin korunmasına yönelik olarak üzerime düşen tüm sorumlulukları ve tüm taahhütlerimizi yerine getiriyoruz. Küresel, güvenilir ve finansal olarak istikrarlı bir firma olmanın yanı sıra şeffaf bir yönetim anlayışını benimseyen Şişecam Topluluğu, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni destekleyeceğini açıklamıştır. Çevresel yaklaşımımız temelde enerji, emisyonlar ve atıkları içinde barındıran en önemli çevresel etkilere yoğunlaşmaktır. Bu kapsamda çalışmalarımız, çevresel etkileri azaltmaya yönelik üretim tekniklerini, iklim değişikliği etkilerini azaltmaya yönelik enerji verimliliği projelerinin geliştirilmesini, atık geri kazanımı ve geri dönüşümü faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasını, yakıt ve ham madde alternatiflerinin değerlendirilmesini, sorumlu enerji ve kaynak yönetimini ve atık suların arıtılması ve geri dönüşüm fırsatlarının değerlendirilmesini kapsamaktadır. Ayrıca dünya kimya sanayine özgü gönüllü bir uygulama olan “Üçlü Sorumluluk Taahhüdü” altında çevre, sağlık ve iş güvenliği yönetim sistemlerini başarıyla uyguluyoruz. İhracat yapan bir kuruluş olarak da Avrupa Birliği için büyük önem arz eden REACH Yönetmeliği kapsamındaki yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’nin 2030 yılına kadar karbondioksit salınımını yüzde 20 azaltmaya yönelik hedefi var. Biz ise kendi proseslerimizde emisyonu azaltmak adına ODTÜ ile birlikte çalışmaya bugünden başladık. Hedefimiz, doğaya saldığımız karbondioksiti yakalayıp zenginleştirerek tekrar girdi olarak kullanılmasını sağlamak. 2030 yılından önce sonuç alma hedefindeyiz. Bununla birlikte Soda Fabrikası olarak çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyoruz. Her yıl orman haftasında ağaç dikme şenliğimiz oluyor. Bugüne kadar 41 bin 500 fidan diktik. İlköğretim öğrencileri arasında ödüllü resim yarışmaları düzenliyoruz. Çevredeki okulların sürekli bakım ve onarımına katkı sağlıyoruz ve öğrencilerle birlikte sahil temizliği gerçekleştiriyoruz. Mersin’de eğitime yönelik olarak en önemli katkılardan birini de Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde Özel Şişecam Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni kurarak gerçekleştirdik.
Kızıltan: “Mersin sanayisinin önemli yatırımlarından”
S
oda Sanayii Fabrika Müdürü Barış Can’ı ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Atatürk’ün talimatıyla Türkiye İş Bankası tarafından temelleri atılan Şişecam Topluluğu’nun önemli fabrikalarının Mersin’de bulunmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Kentin sanayisinin gelişmesi adına böylesi büyük yatırımlara her zaman ihtiyaç olduğunu kaydeden Kızıltan, “Bu fabrikalar gerek tecrübelerini bölgeye yansıtarak ger-
çekleştirdiği bilgi aktarımı, gerek sağladığı istihdam gerekse bölgeden yaptığı mal ve hizmet alımlarıyla kente değer katmaktadır” dedi. Yapılan alımlarda Mersin firmalarının daha çok tercih edilmesinin önemine de dikkat çeken Kızıltan, “Siz büyüdükçe bölge büyüyecektir. Bu büyümeyi kent sanayisiyle paylaşmanız halinde gerçekleşecek topyekün kalkınma, çarpan etkisiyle size geri dönecektir. Bunu göz ardı etmemelisiniz” değerlendirmesini yaptı.