Alata’da çocuklar için tarım kampı düzenlenecek >4’te
Başkan Kızıltan’dan İSO’ya yatırım çağrısı
Olba Fotoğraf Derneği’nden karma fotoğraf sergisi
>4’te
>2’de
Güçlü ekonominin ana payandası eğitimdir Umut veren bir eğitim modeli bekliyoruz… > 3’te Ayhan KIZILTAN
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 21 | | YIL: SAYI: 17376 | SAYI: | 26 298 Mayıs| -6-19 8 Haziran ARALIK 2019 2015
Konfeksiyoncular hammaddeyi eskisi gibi vadeli temin edememekten şikayetçi Ali Şimşek
MTSO 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı
T
ekstil ve konfeksiyon sektöründe özellikle nakit akışındaki bozulmalar nedeniyle önemli sıkıntılar yaşandığını anlatan MTSO 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek, önünü göremeyen hammadde satıcılarının vadeli satışlara ya da çekle satışlara sıcak bakmaması nedeniyle hammaddeye ulaşmakta zorlandıklarını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İlk
Apti Öztürk
MTSO 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı
TSO 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi, kaçak satışların ve bu nedenle yaşanan haksız rekabetin önlenmesi için akaryakıtta KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi talebinde bulundu. Kalan yüzde 17’lik KDV farkının ÖTV’ye eklenebileceğini anlatan sektör temsilcileri, bu uygulamanın kesin çözüm getireceği görüşünde birleşiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Apti Öztürk, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak sektörde yaşanan
daha fazla yararlanmalı
olarak hammaddede teminindeki sıkıntılara dikkat çeken Şimşek, şunları söyledi: “Genel anlamda hammadde alımında büyük zorluklar yaşanıyor. Aldığımız hammaddenin yarısı yerli, yarısı ithal. İthal olanda yüksek döviz kurları bizi zorlarken, yerli hammaddede peşin satış şartlarından zorlanıyoruz. Günümüzde maalesef artık çekle mal satılmıyor. Oysa bizim sektörde işlerin büyük bölümü çekle ya da bir yıllık evraklarla dönüyordu. Açık hesap çalışma imkanı kısıtlandığı için işletme sahipleri de önünü göremiyor. > 7’de
Akaryakıtçılardan kaçağın önlenmesi için yeni KDV formülü
M
Mersin, denizden
haksız rekabet sorununa dikkat çeken Öztürk, bu sorunun çözümü için KDV uygulamalarında değişikliğe gidilmesi önerisinde bulundu. Güncel KDV oranlarının kaçak akaryakıt satışını teşvik eder hale geldiğine değinen Öztürk, akaryakıtta maliyetin altında fiyatlardan satışın tüm hızıyla devam ettiğini vurguladı. Satıcıların KDV’siz satışının hem sektöre zarar verdiğini hem de devletin istenilen ölçüde vergi gelirine ulaşmasını engellediğini kaydeden Öztürk, şunları söyledi: “Motorin ve benzin satışında KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e çekilmesi bu noktada büyük önem taşıyor.” > 7’de
Mersin, Türkiye’nin önemli deniz kentlerinden biri olmasına rağmen denizin potansiyelinden hak ettiği ölçüde yararlanamıyor. MTSO, bu potansiyelin daha etkin şekilde kent ekonomisine kazandırılması adına ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü ile ortak çalışma yürütmeye hazırlanıyor. Sağlıktan turizme, enerjiden doğaya duyarlı yem katkı maddelerine, kozmetikten çevresel düzenlemelere kadar birçok farklı alanda denizden daha çok yararlanılacak projenin hayata geçirilmesi adına çalışma başlatılacak.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nü ziyaret ederek Enstitü Müdürü Doç. Dr. Barış Salihoğlu ve akademisyenlerle bir araya geldi. Görüşmede akademisyenler Türkiye denizleri, okyanuslar ve kutuplar da dahil tüm dünya denizlerinde yaptıkları araştırmaların detaylarını paylaştı. Plastik ve tarım ilacı parçalayan mikro organizmalardan deniz canlılarından başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılacak ilaç yapımına; iklim değişiminin deniz
yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılmasından deniz kirliliğinin önlenmesine; deniz canlılarının oksijen üretimine katkılarından kozmetik ürünlerinde kullanımına, yem katkı maddesi olarak kullanımından enerji üretimine kadar birçok alanda yürütülen araştırmaya değinildi. En çok dikkati çeken çalışmalardan birisi ise “Denizimi Tanıyorum ve Koruyorum” adlı ilköğretim odaklı, uygulamalı deniz bilimleri eğitimi veren sosyal sorumluluk projesi ve çocuklara yönelik devam eden bilim eğitimi etkinlikleri oldu. Mevcut durumda haftada iki gün çocukları Enstitüye getirerek burada
denizler ve deniz canlıları hakkında bilgilendirdiklerini anlatan Enstitü Müdürü Salihoğlu, hedeflerinin ise kampus içinde oluşturulacak bir merkezde her yaştan bireye yönelik daha kapsamlı deniz bilimleri eğitimi verilmesi ve geleceğin bilim insanlarına ulaşmak için İzmir’deki Uzay Kampı benzeri deniz temalı bir kamp kurmak olduğunu belirtti. Salihoğlu burada sanal gerçeklik simülatörleri gibi farklı teknik donanımlar ve çeşitli deniz ekosistemlerini içeren tematik alanlar kuracakları merkezle yaz ve kış kampları başlatıp, yeni bir cazibe merkezi oluşturmak istediklerini anlattı. Sunumları dinleyen ve
araştırma konularından çok etkilendiğini ifade eden Başkan Kızıltan, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün çevreye, insana ve doğaya duyarlı bu kıymetli çalışmalarının artarak devam etmesi için işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti. Denizin potansiyelinden çok daha fazla yararlanılması gerektiğini vurgulayan Kızıltan,“Çok güzel işler yapılmış ve yapılacak bir o kadar da iş var. Burası kent ekonomisine katma değer yaratan bir merkez. Dolayısıyla ilgili tüm kurumlar bir araya gelerek yapılacak işleri projelendirip peyderpey hayata geçirmek üzere gereken gayreti göstereceğiz” dedi. > 5’te
Yatırımda öne çıkan ülke:
Mersin Üniversitesi bilgi birikimiyle kente ışık tutuyor
Prof. Dr. Ahmet Çamsarı Mersin Üniversitesi Rektörü
1
992 yılında kurulan Mersin Üniversitesi her geçen yıl artırdığı fakülte ve yüksek okul sayısı, donanımlı eğitim kadrosu ile başarı basamaklarını emin adımlarla tırmanıyor. 27 yıllık geçmişinde kent adına önem taşıyan çok sayıda projeye katkı veren üniversite, bünyesindeki 50 bin civarındaki öğrenci ile kentin sosyal ve kültürel dokusuna da ivme kazandırıyor. Akademik başarılarıyla da adından söz ettiren Mersin Üniversitesi, Türkiye genelinde ODTÜ tarafından hazırlanan URAP Raporuna göre akademik performans sıralamasında 206 üniversite arasında 29’uncu sırada, dünyada ise 5 bin üniversite arasında 800’lerde yer alıyor. Hedef ise Türkiye’de ilk 5, dünyada ilk 500 üniversite arasına girmek. Kalan görev süresindeki planlarına da değinen Rektör Çamsarı, ilk olarak en büyük eksik olarak göster-
MTSO 01 CMYK
diği fakülteler arası multidisipliner çalışmayı geliştirmek istediğini anlatıyor. Bölgede Ziraat Fakültesi’ne duyulan ihtiyacın ardından ilgili fakültenin açılması adına yaptıkları başvuruyu hatırlatarak bu konunun takipçisi olacaklarını kaydeden Çamsarı, yapımı devam eden onkoloji hastanesine de yoğunlaşacaklarını söylüyor. Öğrenci sayısını artırmaktan çok kaliteyi artırmaya odaklanacaklarını vurgulayan Çamsarı, ayrıca yapacakları konuk evi, kültür merkezi gibi yatırımlarla üniversitenin şehirle entegrasyonunu güçlendirmeyi hedefliyor. Üniversite sanayi işbirliğini daha da geliştirip kent sanayisinin gelişimine daha fazla katkı sağlayabilmek de hedefler arasında. Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ile üniversitenin çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. > 8’de
Mersin, Hint düğünlerine talip
G
üney Amerika’nın kuzeydoğu kıyısı açıklarında bulunan Trinidad ve Tobago adaları, son dönemlerde Latin Amerika’da en yüksek büyüme oranı ve kişi başına düşen gelire sahip ülke olarak dikkat çekiyor. 1,4 milyon nüfuslu küçük bir ülke olmasına rağmen aralarında Microsoft, BM, IBM, Fujitsu gibi devlerin de bulunduğu 400’den fazla uluslararası yatırım şirketine evsahipliği yapıyor. Güçlü yatırım olanaklarının yanı sıra ülkenin en önemli gelir kaynağı petrol. Petrol zengini adalar kendisine özgü tarımsal ürünlerle de adından söz ettiriyor. Trinidad’ın verimli toprağında pek çok tropik ürün yetişiyor. Büyük çiftliklerde tarımı yapı-
Başkan Kızıltan, Çukurova Havaalanı’nı inceledi >5’te
lan başlıca ürünler ise şekerpancarı, kakao, hindistancevizi, turunçgiller, muz ve kahve olarak sıralanabilir. Coğrafi konum Güney Amerika’nın kuzeydoğu kıyısı açıklarında bulunan Trinidad ve Tobago adaları Batı Hint Adaları’nın Küçük Antiller grubu içinde yer alır. Küçük Antiller’in en güney adası olan Trinidad, kuzeyden güneye yaklaşık 80 km uzunluğunda ve 60 km genişliğindedir. Trinidad’ın kuzeydoğusundaki Tobago ise daha küçük bir ada olup uzunluğu 43 km, genişliği ise 12 kilometredir. Trinidad’ın kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde, batıya doğru uzanan iki yarımada bulunur. > 6’da
MTSO Heyeti Azerbaycan’da
>2’de
Meslek Komiteleri Danimarka modelini inceliyor >2’de
M
ersin turizmcileri yaklaşan yaz aylarıyla birlikte görkemi ve büyülü atmosferiyle adından sıkça söz ettiren Hint düğünlerine talip oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol ev sahipliğinde Mersinli turizmciler Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Vekili Purnojyoti Mukerhji ile bir araya geldi. Toplantıda Mersin’in turizm potansiyeli ve yatırım olanakları anlatıldı. Başkonsolos Vekili Mukerhji’yi misafir etmekten duydukları memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ardından kentin yatırım fırsatlarını anlatarak Mersin’de yatırım yapmayı düşünen firmalara her türlü desteği vermeye hazır olduklarını anlattı. Görüşmede önce çıkan konu
ise turizm oldu. Mersin’in turizm altyapısı hakkında bilgi veren MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, kentte devam eden turizm yatırımlarına değinip, bu yatırımlardan pay almak isteyen Hintli turizmcilere kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Bu sektörde diyaloğun karşılıklı geliştirilebileceğine dikkat çeken İzol, şunları söyledi: “Bir taraftan Mersin’den Hindistan’a turist gönderebileceğimiz gibi diğer taraftan düğünlerini ülke dışında yapmak isteyen Hint vatandaşlarına değişik fırsatlar sunabiliriz. Düğün yapabileceğimiz adalarımız, kalelerimiz var. Arzu ederlerse yaylalarda farklı köy düğünleri konseptleri oluşturabiliriz. Bu konuda esnek bir yapıya sahibiz. Aynı zamanda Mersin’e gelecek olan Hintli misafirler için Urfa, Nevşehir gibi destinasyonları da dahil ederek paket turlar sunabiliriz.” > 3’te
2
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
MTSO Heyeti Azerbaycan’da
A
zerbaycan’ın başkenti Bakü’de Toros Rotary Kulübü ve Bakü Hazar Rotary Kulübü ev sahipliğinde düzenlenen 2430. Bölge Konferansında Azerbaycan Sahipkarlar (İşadamları) Konfederasyonu ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ortak organizasyonunda Türkiye – Azerbaycan İş Forumu düzenlendi. Karşılıklı ticari ilişkilerin geliştirilmesi hedefiyle düzenlenen toplantıda konuşan Konfederasyon Başkanı
Vügar Zeynalov, Azarbaycan ile Türk iş adamları arasında yapılacak ticaret ve iş birliği için her türlü yardıma hazır olduklarını belirtti. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kızıltan ise kendilerini başka bir ülkede değil, Türkiye’de başka bir şehirde gibi rahat hissettiklerini vurgulayarak, bunu ticari iş birliği ile fırsata çevirmek gerektiğini dile getirdi. Azerbaycanlı iş insanlarını iş birliğini güçlendirmek ve yatırım yapmak
üzere Mersin’e davet eden Kızıltan, tarihi ve kültürel yakınlığa sahip iki ülkenin mevcut ticari ilişkilerinin yeterli görülemeyeceğini, bunun geliştirilmesi adına temasların artırılmasının önem taşıdığını söyledi. Açılış konuşmalarının ardından ikili iş görüşmeleri gerçekleştirildi. Başkan Kızıltan, Azerbaycan temasları sırasında İş Forumu sonrasında Türk Şehitliğini de ziyaret ederek çelenk bıraktı.
Meslek Komiteleri Danimarka modelini inceliyor
A
vrupa İmar ve Kalkınma Bankası desteği ile yürütülen Oda Kapasite Geliştirme Projesi kapsamında, MTSO Meslek Komitelerinin daha iyi çalışmasını sağlamak adına, 4 ve 35 No’lu Meslek Komitesi Başkanları Danimarka Sanayi Konfederasyonu’nun düzenlediği 2 günlük çalışma programına katıldı. Avrupa İmar ve Kalkınma
Bankası ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) arasındaki işbirliğinin bir parçası olarak, Danimarka Sanayi Konfederasyonu’na inceleme gezisi düzenlendi. Merkezi Kopenhag’ta bulunan Danimarka Sanayi Konfederasyonu’nun daveti üzerine, MTSO’yu temsilen 4 No’lu Hayvansal Ürünler ve Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Ayten Yeniçı-
Sigortacılık sektörü iftar yemeğinde bir araya geldi
kan ile 35 No’lu Geri Dönüşüm, Plastik ve Kimya Meslek Komitesi Başkanı Gül Zeynep Aslan Danimarka’ya giderek bir dizi temasta bulundu. Söz konusu inceleme gezisi ile Danimarka Sanayi Konfederasyonu ve komitelerinin yapısı hakkında bilgi alındı. MTSO Meslek Komitelerinin, zaman içinde, etkinlik ve verimliliklerinin geliştirilmesi hedeflendi. kuruluşlarının temsilcileri ve davetliler katıldı. Törende 25 yılını dolduran MTSO Üyesi Yeter Sigorta, Merve Sigorta, Boranlar Sigorta ve Alkan Sigorta’ya plaket verildi. Taş: “Bu tür birliktelikler günümüzde çok önemli”
İnovaLİG 2019 için son başvuru 30 Haziran
T
ürkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı olan ve her yıl inovasyon şampiyonlarının belirlendiği İnovaLİG programı bu yıl 6’ncı kez gerçekleştirilecek. Son başvuru tarihi 30 Haziran Pazar. Başvurular online olarak www.inovalig.com web adresinden yapılabilecek Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yapılan yazılı açıklama ile İnovaLig 2019 Programının detayları ile ilgili bilgi verildi. İnovaLİG ile şirketlerin hem inovasyon yetkinlikleri bazında yarışmakta olduğu hem de inovasyon kültürlerini interaktif bir platformda
geliştirme fırsatı bulduğu dile getirilen yazıda şu ifadelere yer verildi: “İnovaLİG sayesinde firmaların yıllar içerisinde inovasyon gelişimlerini takip ederek orta ve uzun vadeli inovasyon vizyonlarını geliştirmektedir. TİM’in uluslararası yönetim danışmanlığı firması IMP³rove Academy işbirliğiyle gerçekleştirdiği İnovaLİG’e ilk yıl 460, 2015 yılında 488, 2016 yılında 761, 2017 yılında 971 ve geçtiğimiz yıl ise 1216 firma başvurmuştur. İnovaLİG 2018 şampiyonları 5 farklı kategoride ödüllerini Türkiye
İnovasyon Haftası’nda aldı. Başvuran ve IMP³rove anketini tamamlayan tüm firmalar dünyada 80 ülkeden 7 bin 500 küresel firmanın yer aldığı sistem içindeki konumlarını ücretsiz olarak kıyas analizi raporu ile görme şansı yakaladı. Bu kapsamda, firmaların hem yıllar itibariyle inovasyon gelişimlerini takip etmesi, hem de inovasyon alanında edinilen uluslararası tecrübeye ortak olmaları için 30 Haziran 2019 tarihine kadar www. inovalig.com web adresinden İnovaLİG 2019’a ücretsiz olarak katılmaya davet etmekteyiz.”
S
igortacılık sektörü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri Meslek Komitesi organizasyonunda düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. MTSO 30 No’lu Sigortacılık
Hizmetleri Meslek Komitesi, Mersin Sigorta Acenteleri Derneği (MESAD) iş birliğinde İftar Yemeği ve Sektörde 25. Yıl Ödül Töreni düzenledi. Törene, MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş’ın yanı sıra sivil toplum
Törende konuşan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, bu tür birlikteliklerin günümüzde çok önemli olduğunu belirterek, sivil toplum kuruluşları ve sektörel örgütlenmeleri önemsediklerini anlattı. Halihazırda birçok sivil toplum kuruluşuyla ortak projeler yürüttüklerini belirten Taş, MESAD’ın yapacağı sektörün gelişimine katkı sağlayacak çalışmalara da destek olmaya hazır olduklarını kaydetti. Taş, sözlerini 25 yılını dolduran firmaları tebrik ederek tamamladı.
MEPİAD’da Özcan Demir güven tazeledi
M
ersin Perakendeci İş Adamları Derneği (MEPİAD) 16. Olağan Genel Kurulu, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın da katılımıyla MTSO Meclis Salonu’nda yapıldı. Tek liste ile gerçekleşen Seçimli Olağan Genel Kurul’da Özcan Demir oy birliği ile yeniden başkan seçildi. Genel Kurul sonunda 2019- 2022 yıllarında görev yapacak olan yeni
yönetim kurulu oluşturuldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan Genel Kurul’da Başkan Özcan Demir geçmiş dönemde yapılan çalışmaları özetledi. Ardından söz alan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, her sokak ve caddede halka perakendecinin hizmet götürdüğüne dikkat çekerek, ekonomiye can verenin de istihdam sağlayanın da perakende-
ciler olduğunu söyledi. Ancak bugün sektörün büyük sermaye karşısında zor durumda olduğunu hatırlatan Kızıltan, “Sektör temsilcileri yaşanan sıkıntıların kaynağını da çözümlerini de çok iyi biliyor. Sorunlar el ele vererek çözülmeli” ifadelerini kullandı. Konuşmalar sonrasında Onay Aydın, Hasan Yılmaz ve Mehmet Alpçokay’dan oluşan Divanın Kurulu, gündem maddelerine geçti. Önce faaliyet raporu ve gelir gider raporu okundu, ardından seçim gerçekleşti. Seçim sonunda yeni yönetim şu isimlerden oluştu: Özcan Demir, Sadık Özkan, Hüseyin Kış, Murat Yüksekbaş, Hasan Yılmaz, Metin Karataş, Ali Ak, Osman Kiper, Serhat Can, Hasan Önal, Fuat Özsavran, Hakan Bozbey, Hamit Doğan, Mustafa Uçar, Bülent Kandil, Berdan Doğan, Halil Ayneci, Ercan Çay, Özcan Altın ve Serkan Kargın.
Ölçü ve tartı aletlerine muafiyet getirildi
Olba Fotoğraf Derneği’nden karma fotoğraf sergisi
K
entin tanınan dernekleri arasında yer alan Mersin Olba Fotoğraf Derneği (MOF), Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde üyelerinin eserlerinden oluşan karma fotoğraf sergisi açtı. 25 sanatçının 27 fotoğrafının yer aldığı sergi, sanatseverlerden tam not aldı. 11 Haziran gününe kadar açık kalacak olan serginin açılışına, MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol ile MTSO Eski Meclis Başkanı Faik Burakgazi ve sanatseverler katıldı. Sergi açılışında konuşan Olba Fotoğraf Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Evren Law, her yıl olduğu gibi bu yıl da dernek üyelerinin fotoğraflarından oluşan bir sergiyi fotoğraf severlerin beğenisine sunduklarını söyledi. Sanatçılar arasında onur konuklarının bulunduğunu da bildiren Law, bu isimlerden birinin İbrahim Zaman, diğerinin Reha Bilir olduğunu söyledi. Her iki sanatçının da uluslararası üne sahip olduğunu aktaran Law, “Ayrıca sergimizde Üyemiz ve Uluslararası Fotoğraf Birliği Başkan Yardımcısı John Law’ın da fotoğrafları var. Görüldüğü üzere oldukça zengin üye profiline sahip bir derneğiz” dedi. Law: “Mersin’in ilk kadın fotoğraf derneği başkanıyım” 6 yıldır dernek üyesi olduğunu ve şubat ayından buyana derneğin baş-
MTSO 02 CMYK
kanlık görevini üstlendiğini anlatan Evren Law, aynı zamanda Mersin’deki ilk kadın fotoğraf derneği başkanı olduğunu söyledi. Makro ve kelebek fotoğraflarına ilgi duyduğunu anlatan Law, Mersin’de 130’dan fazla kelebek türünün yaşadığını, 90’ından fazlasını çektiğini ve hedefinin tüm türleri fotoğraflamak olduğunu ifade etti. Law, çektiği fotoğraflarla uluslararası birçok yarışmadan ödülle döndüğünü de vurguladı. Law: “Sanat sadece Türkiye’de kalmamalı, evrensel olmalı” Derneğin Mersin’in kültürel ve sanatsal açıdan tanıtımı, fotoğraf sanatının sevdirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla 2011 yılında kurulduğunu aktaran Evren Law, şuanda 45 üye ile uluslararası çapta birçok faaliyet yürüttüklerini anlattı. Bunlardan en önemlisinin 8’ncisini yapmakta oldukları ‘MOF İbrahim Zaman Fotoğraf Yarışması’ olduğunu vurgulayan Law, düzenledikleri yarışmayla Mersin’in ismini 5 kıtada duyurduklarını belirtti. Uluslararası misyon ve vizyona sahip bir dernek olduklarına işaret eden Law, “Bu anlamda yurtdışında kontak kurduğumuz, bilgiler paylaştığımız ve ortak çalışmalar yürüttüğümüz kardeş fotoğraf derneklerimiz var. Bu ülkelerden bazıları, Dubai, İspanya, İngiltere, Azerbaycan, Hindistan, Umman. Bu yüzden de yaptığımız
çalışmalarla daha ciddi bir sorumluluğun altına imzamızı atıyoruz. Sanat sadece Türkiye’de kalmamalı, evrensel olmalı” dedi. MTSO Eğitim ve Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Çağatay Güneş’in de eserinin yer aldığı sergide, açılış konuşmasının ardından sanatçılara Evren Law tarafından teşekkür belgesi verildi. Olba Fotoğraf Derneği’nin Karma Fotoğraf Sergisi, 11 Haziran’a kadar hafta içi 08.30 – 18.00, Cumartesi günü 10.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
Ayhan KIZILTAN
A. Kadir DÖLEK
Derya GÜLEÇ
Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00 Çağrı Merkezi: 0 850 304 33 33
www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93
3
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
Güçlü ekonominin ana payandası eğitimdir Umut veren bir eğitim modeli bekliyoruz… Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı
İş dünyası olarak her zaman sosyal huzurun, refahın, iş ve aşın, ülkemizdeki top yekun kalkınmanın temelinin güçlü bir ekonomi olduğunu söylüyoruz. Peki, güçlü ekonomiyi yaratmanın ana payandası nelerdir? Elbette bunun başlıca payandası eğitimdir. Ancak, nasıl bir eğitim? Ne yazık ki, uzun yıllardır ülke olarak hükümetlerden hükümete, hatta aynı hükümet içinde Bakandan Bakana sürekli değişen, uzun soluklu bir devlet politikası haline getiremediğimiz bir eğitim politikamız var. Ya da istikrarlı bir eğitim politikamız yok desek yeridir. Buna ek olarak toplumun tüm kesimlerinin ortak paydasına hitap edemeyen, ne uzmanların ne eğitimcilerin, ne öğrencilerin, ne de vatandaşın tatmin olduğu bir sistem var. Aslında ekonomisi güçlü ve ülke kalkınması tamamlanmış gelişmiş ülkelere baktığımızda doğru bir eğitim sistemini nasıl kurguladıkları belli. Bunu birebir kopyalamak gibi bir önerim yok tabi ki. Elbette bizim de kültür ve tarih kodlarımızın farklılıklarını içinde barındıran, kendi değerlerimizi içeren ama özellikle bilimsel temelli, sorgulamayı, eleştirel düşünmeyi, yaratıcılığı öne çıkaran bir eğitimi kurgulamak zorundayız. Özellikle bu günlerde bazı te-
mel bilim derslerinin, matematik gibi, seçmeli hale geleceği gibi haberler bizleri daha da endişelendirmektedir. Ne yazık ki bazen işin aslı tam anlamıyla belli olmadan bazı eksik bilgi veya dezenformasyon haberler de yayılabiliyor. Bu anlamda işin doğrusunu en anlaşılır biçimde Milli Eğitim yetkililerinin topluma açıklaması gerekmektedir. Akşam düşünülüp sabah uygulamaya geçirilen kararlarla arzu edilen eğitim seviyesini yakalayamayız. En basiti, bir sistem revize edilecekse en tabandan en tepeye herkesin görüşünün, düşüncesinin alındığı geniş çaplı arama konferanslarının yapılması, önce beyin fırtınalarının yapılması gerekir. Eğitim vizyonunda iş dünyasının görüşü merak ediliyor mu?
Sınıfta bu eğitimi veren asıl unsurdur öğretmenlerdir. Öğretmenlerin görüşü alınıyor mu, okul yöneticilerinin, Milli Eğitimin tüm
ilgili bölümlerindeki uzmanların, akademisyenlerin, siyasetçilerin, hatta öğrenci ve velilerin bakış açıları, beklentileri biliniyor mu? Daha da önemlisi biz bu insan kaynağının büyük kısmını ülke ekonomisi içinde istihdam etmek adına, ekonominin insan kaynağı olarak yetiştiriyoruz. Peki, eğitim vizyonunda iş dünyasının görüşü merak ediliyor mu? Dünya veya ülke ekonomisi nereye gidiyor, ekonomi nasıl bir insan kaynağına ihtiyaç duyuyor, 10, 20, 30 yıllık projeksiyonlarda hangi meslekler yok olacak veya hangi yeni sektör veya meslekler ortaya çıkacak bunların ön çalışmalarına önem veriliyor mu? Bu kararları verenler bunları çalışıyor mu? Toplumun büyük bir kesimi, bu reformları gazete haberlerinden veya televizyonlardan öğreniyor. Toplumun bu kesimlerini bu işe dahil etmeden ortaya çıkacak bir eğitim reformu veya eğitim sistemi değişimleri, geçmişte işe yaramadığı
gibi, bundan sonra da ne yazık ki işe yaramayacaktır. Eğitim reformları topluma umut vermelidir. Daha birinci gününden toplumda huzursuzluk yaratıyor ve geleceğe olan güveni sarsıyorsa buna reform denmez. Siyasi dünya görüşlerinden arınmış, insanlığın ortak paydası olan evrensel değerlerle bezenmiş bir eğitim modeli tüm ülkeyi memnun edecek tek çözümdür. Dediğimiz gibi kendi kültür kodlarımız, inançlarımız, değerlerimizi, tarihimiz, geleneklerimiz bizi biz yapan unsurlardır ve eğitim sistemimizde olmalıdır, zaten de vardır. Bunlar da bilimin ve tarafsızlığın ışığında yeniden akılcı şekilde, birlik ve beraberlik duygumuzu zayıflatmadan, birleştirici bir unsur halinde getirilmelidir. Temel bilimler eğitimin odak noktası olmalıdır…
Öte yandan, bu değerlere ek olarak bizi millet olarak geleceğe
taşıyacak olan güçlü ekonomi, hukuk, gerçek demokrasi, Cumhuriyet değerleri ve top yekun kalkınmanın ana anahtarı olan bilimsel eğitimi, bilim odaklı bir müfredatı, evrensel değerler sistemini içeren gerçek bir eğitimi ortaya çıkarmak zorundayız. Aksi takdirde kurgulanan eğitim modeli sadece küçük zümreleri memnun eden, ayrımcı siyasetin ve kutuplaşmanın esiri olan, milleti yukarılara taşıyan değil, tam aksine yükselmesine engel olan bir prangadan başka bir şey olmaz. Bundan dolayı eğitim sitemimizde temel bilimler olan Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji başat yerini korumak zorundadır. Bu dersler dünyanın gelişmiş ülkelerinde uygulanan STEM modellerinde olduğu gibi öğrencinin zihninde daha somutlaşan, daha ilgi çekici bir hale getirilmeli, bu noktada eğiticilerin sürekli eğitimi sağlanmalıdır. Buna ek olarak geleceği yakalamanın aracı olan yazılım ve dijital teknolojileri içeren ICT temelli eğitimler, yaratıcılığın temeli olan kültür, sanat eğitimleri, iyi bir yabancı dil eğitimi ve milli varlığımızın payandaları olan Tarih, Türkçe, Edebiyat gibi dersler de bu gerçekçi eğitimin vazgeçilmezleridir. Mesleki eğitim de ihmal edilmemeli
Bu noktada ihmal edilmemesi gereken şey ise elbette mesleki eğitimdir. İnsanımıza beceri kazandırmak zorundayız. Bu beceri eğitimleri de günümüz ihtiyaçlarına ve gelecek beklentilerine göre düzenlenmelidir. Mesleki eğitimde teoriden daha çok iş başı eğitimleri, staj eğitimleri gibi yerinde eğitim ağırlıklı olmalıdır. Yaparak öğrenmenin sonunda ortaya çıkacak vasıflı iş gücü ara eleman kaynağımızın çözümüdür. Bu noktada iş dünyası elini her daim taşın altına koymuştur, koymaya hazırdır. Mersin iş dünyası olarak kaliteli eğitimi kaliteli ekonominin, kaliteli bir toplumun ve güçlü bir milletin başat gücü, sağlam temeli olarak görüyoruz. Bundan dolayı Oda vizyonumuzda eğitim odak noktamız olmaya devam edecektir.
Büyük sanayi kuruluşları BEKRA değişiklikleri hakkında bilgilendirildi
Mersin, Hint düğünlerine talip
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından düzenlenen organizasyon ile Akdeniz Bölgesi’nde faaliyet gösteren büyük sanayi kuruluşlarına Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması (BEKRA) Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler hakkında bilgi verildi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın da katıldığı toplantıda Aile, Çalışma, Sosyal Hizmetler Bakanlığı Ankara İş Teftiş Grup Başkanlığı İş Müfettişleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) uzmanları katılımcılara konunun detaylarını anlattı. Toplantıya Mersin’in yanı sıra Adana, Antalya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay, Konya gibi çevre illerden de katılım oldu. Aile, Çalışma, Sosyal Hizmetler Bakanlığı Ankara İş Teftiş Grup Başkanlığı’ndan İş Müfettişi Dr. Abdurrahman Akman, sunumunu iki farklı başlıkta gerçekleştirdi. ‘Yeni Büyük Endüstriyel Kazalar Yönetmeliği’ne ilişkin kamu bilgilendirmesi’ sunumunda Akman, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeler, yönetmeliğin amacı, ilgili yönetmelik kapsamında yer alan kuruluşların yükümlülükleri, büyük kaza senaryo dokümanı hazırlanma-
MTSO 03 CMYK
sı adımları, büyük kaza önleme politika belgesi ve güvenlik raporları hakkında bilgi verdi. Güvenlik Raporlarının İncelenmesine ilişkin tespitler sunumunda ise Akman, raporlarda karşılaşılan format hataları, istenilen bilginin hiç olmaması veya eksik olması, ilgisiz bilgiler verilmesi, verilen bilginin işyerine özgü olmaması, büyük kaza senaryoları ve güvenlik tedbirleri hakkında bilgi bölümünde yapılan hatalara ilişkin detaylı sunum yaptı. Toplantıda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi (ÇASGEM) Uzmanı Begüm Doğan ise eğitim eksikliği kaynaklı geçmişte yaşanan kazaları örnek göstererek, kazalara giden yoldaki eğitim eksikliklerini anlattı. Kızıltan: “Akdeniz Proses Güvenliği Sempozyumunu Mersin’de düzenlenecek” MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise toplantıda yaptığı konuşmada büyük endüstriyel kazaların her geçen gün artan sanayileşmeyle birlikte sık sık gündeme geldiğini söyledi. “Ancak böylesi sıkıntılar ne yazık ki sadece meydana geldiği zaman önem kazanıyor” diyen Kızıltan, “Sa-
nayi tesislerinde bu tür kazaların önlenmesi, etkilerinin en aza indirilmesi ve kazaya müdahale yönünde etkin önlemlerin alınması, üretimle ilgilenen tüm ülkelerin gündemidir” diye konuştu. Türkiye’nin de bu konuda son dönemlerde önemli adımlar attığını dile getiren Kızıltan, Mersin’in de üreten bir kent olarak iş ve işçi güvenliği anlamında dünya standartlarını yakalamak adına her türlü çabayı gösterdiğine işaret etti. Önemli bir de duyuru yapan Kızıltan, “Odamız önderliğinde 2019 yılı Kasım ayında Akdeniz Proses Güvenliği Sempozyumunu Mersin’de gerçekleştireceğiz. Çağrılı bildirilerin sunulacağı sempozyumda ana hedef, proses güvenliğinde saha uygulamalarının paylaşılması ve iyi örneklerin katılımcılar tarafından bilinirliliğinin arttırılmasıdır. Ayrıca, sempozyum kapsamında; proses güvenliğinde kullanılan ekipmanların bakım, güvenilirlik, gözetim ve testleri ile ilgili firmaların stantlarının olacağı geniş katılımlı bir etkinlik de planlanıyor. Ben bugün bu buluşmanın ve Kasım ayında yapacağımız sempozyumun konuya ilişkin amaç, hedef ve vizyonumuzun önemli bir payandaları olacağına inanıyorum” dedi.
M
ersin turizmcileri yaklaşan yaz aylarıyla birlikte görkemi ve büyülü atmosferiyle adından sıkça söz ettiren Hint düğünlerine talip oldu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol ev sahipliğinde Mersinli turizmciler Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Vekili Purnojyoti Mukerhji ile bir araya geldi. Toplantıda Mersin’in turizm potansiyeli ve yatırım olanakları anlatıldı. Başkonsolos Vekili Mukerhji’yi misafir etmekten duydukları memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ardından kentin yatırım fırsatlarını anlatarak Mersin’de yatırım yapmayı düşünen firmalara her türlü desteği vermeye hazır olduklarını anlattı. Görüşmede önce çıkan konu ise turizm oldu. Mersin’in turizm altyapısı hakkında bilgi veren MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, kentte devam eden turizm yatırımlarına değinip, bu yatırımlardan pay almak isteyen Hintli turizmcilere kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Bu sektörde diyaloğun karşılıklı geliştirilebileceğine
dikkat çeken İzol, şunları söyledi: “Bir taraftan Mersin’den Hindistan’a turist gönderebileceğimiz gibi diğer taraftan düğünlerini ülke dışında yapmak isteyen Hint vatandaşlarına değişik fırsatlar sunabiliriz. Düğün yapabileceğimiz adalarımız, kalelerimiz var. Arzu ederlerse yaylalarda farklı köy düğünleri konseptleri oluşturabiliriz. Bu konuda esnek bir yapıya sahibiz. Aynı zamanda Mersin’e gelecek olan Hintli misafirler için Urfa, Nevşehir gibi destinasyonları da dahil ederek paket turlar sunabiliriz.” Mukerhji: “Bollywood Filmleri de önemli fırsat olabilir”
Hindistan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolos Vekili Purnojyoti Mukerhji de iki ülke arasındaki ticari çalışmalar hakkında bilgi verdi. Her geçen gün Türkiye ve Hindistan arasındaki ticaretin arttığını kaydeden Mukerhji, 2020’de 10 milyar dolarlık dış ticaret rakamlarına ulaşmayı hedeflediklerini bildirdi. Şimdiden rakamların 8,5 milyar dolara ulaştığını kaydeden Mukerhji, özellikle inşaat, gıda işleme, otomotiv ve tekstil sektöründe önemli iş fırsatları bulunduğuna değindi. “Ancak bunlar büyük
ölçekli kuruluşların ticari faaliyetleri olarak kalmamalı, biz orta ve küçük ölçekli firmalarla da ticaretimizi artırmak istiyoruz” diyen Mukerhji, Hindistan’dan özellikle zeytinyağı, narenciye, paketlenmiş ya da işlenmiş domates gibi ürünlere yoğun talep olduğunu, bu taleplerin değerlendirilebileceğini söyledi. Turizmin de değerlendirilmesi gereken sektörler arasında yer aldığını anlatan Mukerhji, Hindistan’da zengin ailelerin yurtdışında düğün organizasyonlarını tercih ettiğini anlattı. Mukerhji, Türkiye’den Hindistan’a düğün organizasyonu için giden organizatörlerle temasa geçilerek Mersin’i listelerine almalarının sağlanması tavsiyesinde bulundu. Bunun yanı Bollywood filmlerine de işaret eden Mukerhji, farklı mekanlarda çekim yapmak istenebildiğini, böylesi durumlarda yaklaşık 100 kişilik bir ekibin uzun süre film çekim alanında konaklayabildiğini anlattı. Mersin isminin Hint filmlerinde geçiyor olmasının bölgenin tanıtımı adına da önemli olduğunu vurgulayan Mukerhji, ardından birçok Hintlinin adı geçen mekanları merak edip turistik turlar düzenleyebildiğini söyledi. Görüşme karşılıklı hediyelerin verilmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
4
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
Alata’da çocuklara yaz tarım kampı önemli” diye konuştu. Kamp bitiminde çocuklardan kamp sürecindeki gözlemleriyle ilgili bir resim çizmesini bir de kompozisyon yazmasını talep edeceklerine değinen Kızıltan, ardından bu resim ve kompozisyonlar arasında mini bir yarışma düzenleyeceklerini söyledi.
bilgilendirme yapılacak. Ana arı yetiştirme, bal üretimi, arı yetiştiriciliğinin anlatımı ve uygulaması çalışmalar arasında yer alacak. Okulların kapanmasını takiben 17 Haziran’da başlayacak eğitimi tamamlayan çocuk-
larımıza sertifika da verilecek.” Görüşmenin sona ermesi sonrasında Başkan Kızıltan ve beraberindeki heyet Enstitü içinde yer alan laboratuvar ve seraları da gezerek çalışmalar hakkında detaylı bilgi aldı.
Keleş: “Çocuklar yediği meyvenin ağacını tanımıyor”
Geçtiğimiz yıl çocukları Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlediği yaz kampı ile sanayi ve üretimle tanıştıran MTSO, bu yıl ise Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü işbirliğinde tarımla tanıştırmaya hazırlanıyor.
O
kulların kapanmasıyla birlikte 17 Haziran’da başlayıp 5’er gün devam edecek Alata Yaz Tarım Kampı’nda öğrenciler sebzecilikten meyveciliğe, arıcılıktan süs bitkisi yetiştirmeye kadar birçok alanda bilgi sahibi olacak. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü’nü ziyaret etti. Enstitü Müdürü Doç. Dr. Davut Keleş ve Enstitü araştırmacıları ile bir araya gelen Başkan Kızıltan ve beraberindeki heyet, yaz aylarında 10 - 14 yaş arası çocuklar için yapılması planlanan 5 günlük yaz kampının detaylarını görüştü. Mersin’in tarım kenti olduğu-
nu dile getiren Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, buna rağmen birçok çocuğun topraktan, tarımdan uzak bir yaşam sürdüğünü anlattı. Bu nedenle özellikle bir sonraki nesil ile tarımsal faaliyetlerin devam ettirilmesi noktasında sıkıntı yaşanabileceği düşüncesiyle çocukları toprakla küçük yaşta tanıştırmak istediklerini belirten Kızıltan, bunun için bu yaz pilot bir çalışmaya başlayacaklarını söyledi. Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü ile ortak yürütülecek çalışma ile çocukları 5’er günlük kampa alıp tarımsal faaliyetlerle tanıştıracaklarını kaydeden Kızıltan, bu uygulama ile bir taraftan çocukların üretme bilincine sahip olmasını sağlarken diğer taraftan yaz tatille-
rini daha verimli geçirmelerine katkı sunacaklarını ifade etti. Yeni nesilde tarım konusunda farkındalık oluşturmak istediklerini dile getiren Kızıltan, “Tarımı sevdirmek, genç beyinlerin bu alana ilgi duymasını sağlamak istiyoruz” diye konuştu. Pilot uygulama olması nedeniyle ilk etapta MTSO Komite Üyeleri ve personelinin 10 – 14 yaş arasındaki çocuklarıyla yola çıkacaklarını bildiren Kızıltan, önümüzdeki süreçte bu çalışmayı okullara da taşımak istediklerini anlattı. Tarım sektörünün son yıllarda potansiyelinin altında kaldığına dikkat çeken Kızıltan, “Oysaki tüm dünyanın geleceği toprak ve suya dayalı olacak. Bu nedenle gelecek nesli toprak ve su ile tanıştırıp sevdirmemiz
Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Davut Keleş ise bu kamp ile birlikte çocukların meyve ve sebzeleri tanıyabileceğini anlattı. “Çocuklar günümüzde yedikleri bitkilerin ağacını tanımıyor” diyen Keleş, bu nedenle başlayacakları yaz kampını önemsediklerini söyledi. 20’şer kişilik ekipler halinde çocukları davet edeceklerini ve ulaşımlarını servis ile sağlayacaklarını bildiren Keleş şu bilgileri verdi: “İlk gün kurumu tanıtıp ardından sebzecilik çalışmaları hakkında bilgilendireceğiz. Fide ve sebze yetiştirme, domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz yetiştiriciliğini anlatıp ardından seralarımızda uygulama yapmalarını sağlayacağız. İkinci günün konusu meyvecilik olacak. Fidan yetiştirme, meyve yetiştiriciliği, kayısı, muz, avokado, nektarin, kiraz ekimini anlatıp sonrasında günü uygulama ile tamamlayacağız. Üçüncü gün de süs bitkileri çalışmaları hakkında bilgilendirme yapılacak. Dış mekan ve iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliği yanında çim alanların bakımını anlatacağız. Dördüncü günün konusu ise turunçgil. Çocukları fidan yetiştirme, portakal, limon ve mandarin yetiştiriciliği ile tanıştıracağız. Son gün ise arıcılık çalışmaları hakkında
İVME Finansman Paketi açıklandı
Başkan Kızıltan’dan İSO’ya yatırım çağrısı İ stanbul Sanayi Odası (İSO), Mayıs ayı Meclis Toplantısı’na katılan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, İstanbullu sanayicilere Mersin’e yatırım yapmaları çağrısında bulundu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Türkiye’deki yatırımların artık her geçen gün biraz daha sıkışan Marmara Bölgesi’ne alternatif olarak Çukurova Bölgesi’ne de yapılabileceği yönündeki açıklamalarını sürdürüyor. Her platformda Çu-
kurova’nın yatırım olanaklarını anlatan Başkan Kızıltan, bu kez söylemlerini İstanbullu sanayicilerle paylaştı. İSO Meclis Toplantısı’nın konukları arasında yer alan Başkan Kızıltan, Meclis Üyelerine hitaben yaptığı konuşmasında ilk olarak Mersin’in ekonomik gücü ve yatırım olanakları hakkında bilgi verdi. Limandan serbest bölgeye, tarımsal gücünden, organize sanayi bölgelerine, teknoparklarından lojistik imkanlarına, dış ticaretinden turizm potansiyeline kadar Mersin
Turizm teşviki yasalaştı
A
K Parti’nin Turizmi Teşvik Yasası’nda değişiklik getiren teklifi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yeni yasaya göre turizm amaçlı değerlendirilmesinde yarar görülen, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezlerindeki Hazine taşınmazlardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca uygun görülen-
MTSO 04 CMYK
ler iki ay içinde tahsis edilebilecek. Orman Genel Müdürlüğü sabit kıymetlerine alınan tesislerden konaklama amaçlı kullanılması mümkün olanlar ile mesire yerleri içerisindeki her tür ve kapasitede konaklama tesislerini tahsis etme yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na verilecek. Turizmin gelişimine katkı sağlamak amacıyla kültür ve turizm ko-
ekonomisini her yönüyle özetleyen Başkan Kızıltan, sözlerini şöyle tamamladı: “Sizler Türkiye’nin büyük sanayicilerisiniz. Aranızda hepimizin idolü olmuş büyük sanayicilerimiz var. Gelin sanayiyi İstanbul dışında, Türkiye sathına yayalım. Hem İstanbul’u kurtarırız hem de Anadolu’yu sanayileştirip kalkındırarak Türkiye’yi daha güçlü hale getiririz. Ben size burada bunun için hitap etmek istedim. İstanbul dışında Mersin gibi bir şehrin ne gibi imkânları var onları arz etmek istedim. Lütfen bu söylediklerimi değerlendirin. Sanayiyi Anadolu’ya yaymamıza hep birlikte yardımcı olalım.” ruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezleri sınırları içinde ve bu bölge ve merkezlere hizmet verecek alanlarda altyapı yatırımlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yapılması, başka kamu kurumlarınca yapılanların da gerekirse devralınması, işletilebilmesi, işlettirilebilmesi sağlanacak. Böylece hem kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ile turizm merkezleri sınırları içindeki turizm tesislerine hem de bu bölge ve merkezlerde yaşayan vatandaşlara altyapı hizmetinin daha sağlıklı ve bütüncül şekilde ulaştırılması hedefleniyor. Yabancı yatlara ticaret önlemi Türk bayraklı yatların rekabet gücünün arttırılması ve yabancı bayraklı yatların ticari faaliyetlerinden dolayı devletin vergi kaybının önlenmesi için ülke karasularında yabancı bayraklı yatların ticari faaliyetlerine izin verilmeyecek.
C
ari açığı düşürecek ve katma değerli teknolojik üretim yapanların teşvik edilmesini sağlayacak İVME (İleri, Verimli, Milli Endüstri) Finansman Paketi açıklandı. Paket ile üç ana faaliyet alanına üç kamu bankasının katılımıyla yılsonuna kadar 30 milyar liralık finansman sağlanacak. İVME Finansman Paketi ile tüketimden, ithalattan ziyade, ihracata dayalı, katma değerli, teknolojik ürün üretimini önceleyen yeni bir model benimseniyor. Yeni paket ile ithalat bağımlılığı yüksek, dış ticaret açığı veren, istihdama katkı oranı yüksek ve ihracat potansiyeli yüksek dört temel özelliği taşıyan sektör temsilcileri finansman sağlayabilecek. Bu kapsamda stratejik öncelik, orta yüksek ile yüksek teknoloji ürünleri ve sektörlerinde olacak. “30 milyar liralık finansman sağlanacak” Paketle birlikte hammadde ve ara malı imalatı, makine imalatı ve tarım olmak üzere üç ana faaliyet alanına, üç kamu bankasının katılımıyla, yılsonuna kadar 30 milyar liralık finansman sağlanmış olacak. İlk alan olan hammadde ve ara malı üretiminde 2 yıla kadar anapara geri ödemesiz -azami 10 yıl olmak üzere- 150 milyon TL’ye kadar yatırım kredisi sağlanacak olup 1 yıla kadar da anapara geri ödemesiz -azami 5 yıl olmak üzere- 30 milyon TL’ye kadar işletme kredisi verilebilecek.
Desteklenecek ikinci ana faaliyet alanı olan makine imalatında ise ‘elektrikli makine ve aksamları’, ‘bilgisayar, elektronik, optik’, ‘motorlu taşıtların aksam ve parçaları’, ‘motor ve aksamları’, ‘genel endüstri makine ve aksamları’ ve ‘elektrikli teçhizat makineleri’nden oluşan altı sektör destek kapsamında önceliklendirilecek. Makine imalatı finansmanında da 150 milyon TL’ye kadar yatırım kredisi ve 30 milyon TL’ye kadar işletme kredisi verilebilecek. Desteklenecek üçüncü ve son ana faaliyet alanında tarım sektörü yer alıyor. Bu alandaki alt başlıklar ise ‘seracılık’, ‘soya, mısır, ayçiçeği üretimi’, ‘hayvancılık-yem bitkisi üretimi’ ve ‘birlikte ekipman paketi’ olarak belirlendi. Tarım sektöründe sağlanacak kredilerin vadesi, seracılıkta işletme kredileri için 14 ay, yatırım kredileri için de 84 ay olacak. Seracılık dışındaki tarım alanlarında ise işletme kredileri için 12 ay, yatırım kredileri için de 60 aya varan vade sağlanacak. Ve-
rilecek kredi tutarlarında işletme giderlerinin tamamına kadar, modern basınçlı sulama sistemi yatırımlarına yüzde 100 yatırım kredisi, seracılık ve mekanizasyon yatırımlarının yüzde 75’ine kadar yatırım kredisi uygulanacak. Tarım alanında verilecek kredilerin faiz oranları ise, yüzde 0 ila yüzde 14,25 arasında değişecek. Enflasyon veya DİBS endeksli faiz seçenekleri Tüm alanlarda ortak olarak uygulanacak kredi paketlerinde 2 farklı faiz seçeneği sunulacak. Bunlardan ilki ‘Enflasyon Endeksli Kredi Seçeneği’. İkincisi ise ‘Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) endeksli faiz seçeneği. Kredi kullandırım tarihinden itibaren yılda bir kez, 0-2 yıl için DİBS 1 puan, 2-5 yıl için DİBS 2 puan, 5-10 yıl arası içinse DİBS 3 puan olarak güncellenecek. Ayrıca paket kapsamında teminat mektubu, akreditif, garanti mektubu gibi cari komisyonlarda yüzde 20 indirim uygulanacak.
5
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
MTSO, yönünü deniz ekonomisine çevirdi
Mersin’in ekonomik çeşitliliğinin artırılması adına MTSO yönünü denize çevirdi. Denizlerin yalnızca balıkçılık ve lojistik açıdan kullanımının ciddi bir ekonomik kayıp olacağı bilinciyle araştırma içine giren MTSO Yönetimi, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü yetkilileriyle bir araya gelerek denizin sunacağı imkânlardan daha geniş çerçevede çevreye zarar vermeden nasıl faydalanılabileceğinin detaylarını görüştü.
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nü ziyaret ederek Enstitü Müdürü Doç. Dr. Barış Salihoğlu ve akademisyenlerle bir araya geldi. Görüşmede akademisyenler Türkiye denizleri, okyanuslar ve kutuplar da dahil tüm dünya denizlerinde yaptıkları araştırmaların detaylarını paylaşıp denizlerimizden sürdürülebilir şekilde yararlanılmasını hedefleyen Mavi Büyüme çalışmaları hakkında bilgi verildi. Kalkınma Bakanlığı desteği ile kurulan DEKOSİM - Deniz Ekosistem ve İklim Araştırmaları Merkezi’nin detaylarını anlatan Enstitü Müdürü Salihoğlu ise, Türkiye’de bu konuda ilklere imza attıklarını söyledi. İnsansız araçlar-
la başta Akdeniz ve Karadeniz olmak üzere tüm denizlerde ölçümler yaptıklarını bildiren Salihoğlu, yapılacak yatırımlarla denizde sürekli gözlem ve izleme sistemleri kurmaya hazırlandıkları ve bununla birlikte tamamen deniz araştırmalarına adanmış Türkiye’de ilk, Avrupa’daki ise sayılı bir laboratuvar kompleksine sahip olacaklarını vurguladı. Kapasite geliştirme, eğitim ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirilmesi planlanan merkezin kurulmasında ise henüz istedikleri sonuçlara ulaşamadıklarını kaydeden Salihoğlu, burada da deniz farkındalık eğitimlerinin her yaştan bireye ulaşılması hedeflediklerini söyledi. Bugüne kadar kendi imkanlarıyla 7 binden fazla çocuğa denizler ve deniz canlıları hakkında eğitim verdikleri-
ni, çocukları denizle tanıştırdıklarını kaydeden Salihoğlu, hedeflerinin ise kampus içinde oluşturulacak bir merkezde İzmir’deki Uzay Kampı benzeri deniz temalı bir kamp kurmak olduğunu belirtti. Salihoğlu burada sanal gerçeklik simülatörleri gibi farklı teknik donanımlar ve çeşitli deniz ekosistemlerini içeren tematik alanlar kuracakları merkezle yaz ve kış kampları başlatıp, yeni bir cazibe merkezi oluşturmak istediklerini anlattı.
niz canlıları üzerinde yapılan araştırmalarla ilgili şu bilgiler aktarıldı: “Amacımız bu organizmaların tüm vücut onarımını nasıl başardıklarını öğrenmek ve bunu insan kök hücresi ve kanser çalışmalarında kullanmak. Bu türler ülkemizde yok. Kaliforniya türleri ile çalışıyoruz. Antitümör ve Antiviral bağışıklık destekleyici ilaç yapımında kullanılan sünger türleri üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Bir diğer üzerinde durduğumuz tür, bölgemizin en sorunlu türleri arasında yer alan ve ekosisteme zarar veren balon balıkları. Ankara’daki merkez kampus ile birlikte yürüttüğümüz bu çalışmada zararlı bir türden nasıl fayda elde edebileceğimizi araştırıyoruz. Balon balığı derisinden kolojen üretip kemik hastalarının tedavisinde nasıl yararlanabileceğimizi araştırıyoruz. Aynı zamanda DNA barkodlama çalışmalarımız da sürüyor.” “Temiz deniz, daha güçlü turizm” Turizm kenti Mersin’de turizmin daha çok canlanması adına denizlerdeki kirlilik oranının azaltılmasının önemine de dikkat çekilen toplantıda Mersin’in tüm kıyılarından denize girilmesine imkan tanıyabilecek çalışmalar üzerinde duruldu. Akdeniz’de yürütülen Ulusal İzleme Programı hakkında bilgi verilen top-
lantıda limanların denizlere verdiği çevresel zararların en aza indirilmesi, tüm sahil şeridinin turizme kazandırılabilmesi adına yürütülen araştırmalar anlatıldı. “Biyolojik miras Akdeniz fokları korunmalı” Gerek turizmin gelişimi gerekse Mersin isminin Türkiye ve dünyada daha çok duyulmasını sağlaması açısından bir diğer önemli unsur nesli tükenmeye yüz tutan Akdeniz fokları. Tüm Akdeniz’de 350-450 adet bireyin hayatta olduğu vurgulanan toplantıda bu alanda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verildi. Akdeniz foklarını ‘biyolojik miras’ olarak nitelendiren akademisyenler, “Bu canlılar kıyılarımıza değer katıyor. Mersin kıyıları Doğu Akdeniz’de Akdeniz fokunun hala ürediği ve en kalabalık popülasyona sahip olduğu bölgedir. Bu türün korunması için Kuzeydoğu Akdeniz’de barınan popülasyonları hakkında bilimsel veri toplanmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz” dediler. Salihoğlu: “Denize yapılacak her tür yatırıma altlık oluşturabiliriz” Çalışmaları özetleyen Enstitü Müdürü Salihoğlu, balık stoklarının incelenmesinden iklimin denizlere olumsuz etkilerinin giderilmesi adı-
na neler yapılabileceğine, denizden enerji elde edilmesinden deniz canlılarının kozmetik ya da yem katkı maddesi olarak kullanımına kadar çok geniş yelpazede çalıştıklarını bildirerek, “Özetlemek gerekirse sağlıktan turizme, enerjiden gıdaya kadar denize yapılacak her türlü yatırıma altlık oluşturacak araştırmayı burada yürütüyoruz. Bizden istenilen her türlü araştırmada işbirliğine hazırız” dedi. Kızıltan: “Birlikte güzel işler yapacağımızı düşünüyorum” Sunumları dinleyen ve araştırma konularından çok etkilendiğini ifade eden Başkan Kızıltan, ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nün çevreye, insana ve doğaya duyarlı bu kıymetli çalışmalarının artarak devam etmesi için işbirliği yapmaya hazır olduklarını belirtti. Denizin potansiyelinden çok daha fazla yararlanılması gerektiğini vurgulayan Kızıltan,“Çok güzel işler yapılmış ve yapılacak bir o kadar da iş var. Burası kent ekonomisine katma değer yaratan bir merkez. Dolayısıyla ilgili tüm kurumlar bir araya gelerek yapılacak işleri projelendirip peyderpey hayata geçirmek üzere gereken gayreti göstereceğiz. Birlikte güzel işler yapacağımızı düşünüyorum” dedi.
“Denizler kansere çare olabilir mi?” Toplantı akademisyenlerin kendi çalışmaları hakkında verdikleri bilgilerle devam etti. İlk olarak genetik çalışmalara değinildi. Onarım yeteneği yüksek, kansere yakalanmayan de-
Başkan Kızıltan, Çukurova Havaalanı’nı inceledi
M
İzol, bilim fuarında çocukları yalnız bırakmadı
M
ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Meclis Başkanı Hamit İzol, ortaokul öğrencilerini bilim yolculuklarında yalnız bırakmadı. TÜBİTAK 4006 Bilim Fuarı kapsamında Kazanlı Belediyesi Ortaokulu’nun düzenlediği bilim sergisine katılan İzol, stantları tek tek gezerek öğrencilerden projeleri hakkında bilgi aldı. 4006-TÜBİTAK Bilim Fuarları Destekleme Programı kapsamında Mersin genelinde 15 okulda eş zamanlı bilim fuarları düzenlendi. Kazanlı Belediyesi Ortaokulu’nun düzenlediği bilim sergisine, MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol da katıldı. Fuarda 51 öğrenci tarafından hazırlanan 23 proje sergilendi. Stantları ziyaret eden Başkan İzol, öğrencilerden çalışmaları hakkında bilgi aldı.
İzol: “Eğitim alanındaki tüm etkinlikler önceliğimizdir”
Sergi öncesi açılış konuşması yapan MTSO Meclis Başkanı Hamit İzol, eğitimin dikkate alınması gereken çok önemli bir alan olduğunu söyledi. Gerek MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın gerekse kendisinin eğitimi çok önemsediklerini ve eğitim alanındaki tüm
MTSO 05 CMYK
etkinliklere öncelik verdiklerini kaydeden İzol, “Bugün ben buradayım. Aynı saatlerde Ayhan Başkanımız da Kurdali’de başka bir okulda. Bizim geleceğimiz bu çocuklar. O yüzden onlarla birlikte olmaktan büyük keyif alıyoruz ve her zaman onların eğitimine destek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu. Daha önce bir söyleşide yine öğrencilerle bir araya geldiğini kaydeden İzol, burada yaptığı konuşmada, ailelerin çocuklarını ‘nasıl zengin olunur’ anlayışıyla yetiştirdiklerini gördüğünü söyledi. Ebeveynlerin en büyük eksikliklerinin bu olduğuna dikkat çeken İzol, “Herkes zengin olabilir. Ama asıl zenginliğin içimizdeki hoşgörüde olduğunu tüm çocuklara aşılamalıyız. Biliyorsunuz ki ben aynı zamanda kitap da yazıyorum. Yazmayı sevdiğim kadar okumayı da seviyorum. Çocuklarımızın en başta okuyan, araştıran ve sorgulan bireyler olarak yetiştirilmesini istiyorum” dedi. Okulun başarılarının dikkat çekici olduğunu vurgulan İzol, MTSO olarak her zaman öğretmenlerin ve öğrencilerin yanlarında olup desteklemeye hazır olduklarını sözlerine ekledi.
Şimşek: “Sadece bilimsel değil, sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetlerimiz de var”
Akdeniz İlçe Milli Eğitim Müdürü Adem Şimşek de konuşmasına çocukları yalnız bırakmayan katılımcılara teşekkür ederek başladı. Eğitim alanında sadece bilimsel değil, sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetler de gerçekleştirdiklerini bildiren Şimşek, “Sadece bakanlığımızın yapılmasını istediği faaliyetlerde değil, Akdeniz ilçemizde var olan beyinleri değerlendirmek adına spesifik alanlarda da faaliyetlerimiz oluyor” dedi. Aksay: “İyi nesiller demek aydınlık yarınlardır”
Kazanlı Belediyesi Ortaokul Müdürü Nihal Aksay ise, amaçlarının iyi nesiller yetiştirmek olduğunu kaydetti. “İyi nesiller demek aydınlık yarınlardır” diyen Aksay, başarıya araştırıp, sorgulayan çocuklar yetiştirerek ulaşılabileceğini söyledi. TÜBİTAK Ortaokullar Arası Proje Yarışması’nda 4 proje ile Mersin’i temsil eden tek okul olduklarını bildiren Aksay, sadece TÜBİTAK’ta değil farklı alanlarda da başarı gösterdiklerini söyledi.
TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Çukurova Bölgesel Havalimanı inşaatında yaptığı incelemelerin ardından altyapı yatırımlarının bir yıla tamamlanacağıbilgisini aldıklarını söyledi. Çalışmaların 600 civarında işçiyle sürdürüldüğünü anlatan Kızıltan, mevcut ekonomik konjonktür nedeniyle bir takım aksaklıklar yaşansa da, çalışmaları yürüten firmanın deneyimli bir firma olduğunu ve yatırımların yarım bırakılmayacağını vurguladı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Koçak ile birlikte Tarsus’ta bir dizi temasta bulundu. İlk olarak Tarsus Belediye Başkanı Dr. Haluk Bozdağan’ı, ardından Tarsus Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Aydın’ı makamlarında ziyaret eden Kızıltan ve Koçak, temaslarını Çukurova Bölgesel Havalimanı inşaatında yaptıkları incelemelerle tamamladı. İnceleme sonrasında kısa bir değerlendirme yapan Başkan Kızıltan, 3–4 ay önce de bölgeyi ziyaret ettiğini hatırlatarak, “Biz MTSO olarak bu yatırımın takipçisiyiz. Önceki gelişimizde 3,5 kilometrelik ana pistin 2,5 kilometresi tamamlanmıştı. Bugün ana pistin tamamının bitmiş olduğunu gördük. Yan yol bağlantılarının
inşasına başlamış, pistin betonu dökülmüş, terminal binasının temeli atılmış, pistlerin kontrolleri yapılarak havacılık sistemine kaydedilmiş” dedi. Gerek bölgenin coğrafi açıdan sıkıntılı olması gerekse ekonomik konjonktür nedeniyle çalışmaların istenen hızda ilerlemediğini kaydeden Kızıltan, “Maalesef bölgedeki taban suyu ciddi bir sıkıntı. Temel dökülüyor ama alttan su çıkıyor ve onu bertaraf etmek biraz zaman alıyor. Bu nedenle de çalışmalar uzayabiliyor” değerlendirmesini yaptı. “600 işçi iş başında” Şantiye şefi ile yaptıkları görüşmede 600 işçinin iş başında olduğunu öğrendiklerini, araçların ve iş makinelerinin planlanan çalışmalarını sürdürdüğünü gördüklerini dile getiren Ayhan Kızıltan, “Bu noktaya gelen bir yatırımın bundan sonrasında duracağını zannetmiyorum” ifadesini kullandı. Toplam yatırımın yaklaşık 5’te 1’inin tamamlandığını gördüklerini anlatan Kızıltan, şantiye şefi ile yaptıkları görüşmede altyapının bugünün konjonktürü ile bir yıla tamamlanacağını tahmin ettiklerini, uçakların havalanmaya başlaması için de yaklaşık 3 yılı bulacağını düşündüğünü anlattı. “Adana da yatırımı istiyor” Adana’nın bu yatırıma sıcak
bakmadığı yönündeki iddiaları da yanıtlayan Başkan Kızıltan, yatırımın en başında böyle bir durum olsa da günümüzde bu fikrin değiştiğine inandığını söyledi. Yatırım alanının Mersin sınırlarında olmasına rağmen Adana’ya daha yakın olduğunu hatırlatan Kızıltan, “Havacılık kurallarına göre Adana Şakirpaşa Havalimanı’nın büyütülebilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Bir süre sonra çalışamayacak duruma gelecek. Bu nedenle Adana da bölgenin gelişimine katkı sunması adına bu yatırıma sıcak bakıyor” diye konuştu. “Cumhurbaşkanının da artık aklında yer etti” Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın artık yalnızca Mersin değil, tüm Türkiye kamuoyunda belli bir noktaya geldiğini belirten Kızıltan, şunları söyledi: “Hatta bu yatırımın Sayın Cumhurbaşkanımızın dahi aklına yer ettiğini söyleyebilirim. Yaklaşık 4 ay önce TOBB’da EkonomiŞurası yapılmıştı. Orada Cumhurbaşkanımızla da karşı karşıya diyalog imkanım oldu. Mersin’de yapılması gereken yatırımları anlattım. Ben turizm bölgesini anlatırken o havaalanı mı? Diye sordu. Buradan da artık konunun Ankara tarafından yakinen bilindiğini anlayabiliyoruz.”
6
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
Yatırımda öne çıkan ülke:
lunan Port of Spain. Port of Spain, adalar arasındaki trafiğin başlıca kavşak noktası olduğu gibi modern limanıyla bütün dünyadan gelen yolcu ve yük gemilerine de hizmet vermektedir. Kentin yakınlarında uluslararası bir havalimanı bulunur. Pointe-â-Pierre ve Point Fortin önemli petrol yükleme noktalarıdır.
kullanılır.
Karayolu Trinidad Tobago’nun kara yolu uzunluğu, 8 bin 320 km’dir. Özel araç sahipliğinin yüksek olması ve toplam taşıt sayısının fazla olması Trinidad Tobago’nun kara yolu altyapısını yetersiz kılar. Nüfusun yoğun olduğu şehir merkezlerinde sıklıkla yaşanan trafik sıkışıklığı, kara yolu altyapısını zorlamaktadır. Yapımına devam edilen ücretli otoyollar vasıtasıyla sık kullanılan kara yollarına alternatifler üretilmeye çalışılır.
Türkiye ile ticaret
Demiryolu Trinidad Tobago’da toplam uzunluğu 173 km olan demiryolu altyapısı fazla kullanılmaz. 2008 yılında hükümet tarafından yapılması planlanan hızlı tren projesi 2010 yılında iptal edilmiştir.
Trinidad ve Tobago, düşük enflasyon, istikrarlı büyüyen bir ekonomi, düşen işsizlik oranları ve iyi organize edilmiş, yerel olarak düzenlenmiş güçlü finansal sistemiyle yatırımcıların dikkatini çekiyor. Ülke, sahip olduğu bu güçlü ve istikrarlı finans sektörü nedeniyle ‘Karayiplerin Finans Merkezi’ olarak adlandırılıyor.
G
üney Amerika’nın kuzeydoğu kıyısı açıklarında bulunan Trinidad ve Tobago adaları, son dönemlerde Latin Amerika’da en yüksek büyüme oranı ve kişi başına düşen gelire sahip ülke olarak dikkat çekiyor. 1,4 milyon nüfuslu küçük bir ülke olmasına rağmen aralarında Microsoft, BM, IBM, Fujitsu gibi devlerin de bulunduğu 400’den fazla uluslararası yatırım şirketine evsahipliği yapıyor. Güçlü yatırım olanaklarının yanı sıra ülkenin en önemli gelir kaynağı petrol. Petrol zengini adalar kendisine özgü tarımsal ürünlerle de adından söz ettiriyor. Trinidad’ın verimli toprağında pek çok tropik ürün yetişiyor. Büyük çiftliklerde tarımı yapılan başlıca ürünler ise şekerpancarı, kakao, hindistancevizi, turunçgiller, muz ve kahve olarak sıralanabilir. Coğrafi konum Güney Amerika’nın kuzeydoğu kıyısı açıklarında bulunan Trinidad ve Tobago adaları Batı Hint Adaları’nın Küçük Antiller grubu içinde yer alır. Küçük Antiller’in en güney adası olan Trinidad, kuzeyden güneye yaklaşık 80 km uzunluğunda ve 60 km genişliğindedir. Trinidad’ın kuzeydoğusundaki Tobago ise daha küçük bir ada olup uzunluğu 43 km, genişliği ise 12 kilometredir. Trinidad’ın kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde, batıya doğru uzanan iki yarımada bulunur. Her iki yarımada da Güney Amerika anakarasındaki Venezuela’ya 14 km kadar yaklaşır. Venezuela’dan iki dar boğazla ayrılan bu yarımadaların arasında Paria Körfezi bulunur. Ülkenin her iki adasının toplam yüzölçümü 5 bin 128 kilometrekaredir. Ülke, hiçbir başka ülkeye kara komşusu olmadığından, kara sınırları 0 km olarak kabul edilir. Ancak sahil şeridi 362 km’dir. Bölgede tropikal iklim görülür. Arazi yapısı ova ve dağlardan ibarettir. Ülkedeki en yüksek nokta 940 m ile ‘El Cerro del Aripo’dur. Nüfus ve işgücü yapısı Trinidad Tobago’nun 2016 yılı nüfusu yaklaşık 1,4 milyondur. Ülkede farklı etnik gruplar bir arada yaşar. Nüfusun %40’nı Hintliler, %38’’ini Afrikalılar oluşturur. Toplam nüfusun %14’ü şehirlerde yaşar. Doğal kaynaklar ve çevre Trinidad yoğun ağaçlıklı tepelerle kaplı üç dağ sırasıyla doğudan batıya kesilir. Tobago ise, çoğu yerde sık ormanlarla örtülü olan bir volkanik kütledir. Trinidad’ın kuzeybatı ve güneybatı köşelerinde, batıya doğru uzanan iki yarımada bulunur. Her iki yarımada da Güney Amerika anakarasındaki Venezuela’ya 14 km kadar yaklaşır. Venezuela’dan iki dar boğazla ayrılan bu yarımadaların arasında Paria Körfezi bulunur. Körfezin ku-
MTSO 06 CMYK
zey ucunda yer alan ve Ejder Ağzı adıyla bilinen dar boğazda birkaç küçük ada bulunur. Güney uçtaki boğaz ise Yılan Ağzı adıyla bilinir. Trinidad ve Tobago’nun en yüksek noktası olan Aripo Dağı (940 metre) Trinidad’ın kuzeyini doğu-batı yönünde boydan boya geçen ormanlık dağ sırasındadır. Ülkedeki en etkileyici doğal güzelliklerden biri kuzeybatıdaki bir vadinin başlangıç noktasında 95 metre yükseklikten dökülen Maracas Çağlayanadır. Ülkedeki başlıca yabanıl hayvanlar flamingo, balıkçıl, aynak ve kolibri gibi renkli kuşlardır. Tobago’nun kuzeydoğusunda bulunan Küçük Tobago Adası’nda Yeni Gine’den getirilmiş cennetkuşları yaşar. Avustralya ve Yeni Gine dışında, cennetkuşlarının doğal yaşam ortamında bulunduğu tek yer olan Küçük Tobago, bu özelliğinden ötürü Cennetkuşu Adası adıyla da bilinir. Tropik iklim kuşağında yer alan Trinidad’da geceler serin geçmekle birlikte ılık ve nemli bir hava görülür. Ortalama 24°C olan hava sıcaklığı ara sıra 34°C’nin üzerine çıkar ya da 21°C’nin altına düşer. Ocaktan Mayıs’a kadar havalar kurudur; yılın geri kalan bölümü ise yağmurludur. Genel ekonomik durum Ülkenin gayrisafi milli hasılası 2016 yılında yaklaşık 21 milyar dolardır. 2016 yılında büyüme oranı ise % -5,1’dir. Ekonomi daralmıştır. Ülkedeki sektörel bileşimin %2’si tarım’a, %44’ü endüstri’ye, %54’ü hizmet’e dağılmıştır. 2016 yılında ülkedeki enflasyon oranı %3,4, işsizlik oranı % 4,1’dir. Endüstrisi petrol, kimyasallar, turizm, gıda maddeleri, çimento, meşrubat, tekstil gibi alt dallara ayrılır.
pay ile ABD’dir. Şili, Peru, Jamaika, Fransa diğer önemli ihraç pazarlarıdır. Türkiye, Trinidad Tobago’nun ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 25 milyon dolar ve % 0,3 pay ile 28. sıradadır. ABD, Rusya, Çin, Brezilya, Birleşik Krallık Trinidad Tobago’nun 2017 yılında ithalat gerçekleştirdiği başlıca pazarlardır. Türkiye ise % 0,9 pazar payı ile 2017 yılında Trinidad Tobago’nun ithalatında 17. sırada yer alır. Ekonomik yapı Enerji sektöründeki 100 yılı aşkın süredir başarısı doğrudan yabancı yatırımla desteklenen Trinidad ve Tobago, Karayipli ülkeler arasında en önde gelen petrol ve gaz üreticisidir. Son yıllarda Trinidad & Tobago uluslararası işletmeler için mükemmel bir yatırım yeri olarak ün kazanmış ve Karayipler ve Latin Amerika’da en yüksek büyüme oranı ve kişi başına düşen gelire sahip ülke olmuştur. Şu anda ABD’ye en fazla ihracat yapan Karayipli ülkelerden biri olmanın yanı sıra, Kanada, Kosta Rika, Venezuela, Kolombiya, CARICOM ülkeleri ve Avrupa ile kurulan güçlü ticari ilişkiler, bölgesel ve uluslararası pazarlara erişim imkanlarını geliştirmiştir. Hizmet, üretim, finans ve enerji sektörlerinde faaliyet gösteren 400’den fazla çokuluslu şirketin faaliyet göstermesi ülke ekonomisinin gücünün bir kanıtı. Bu firmalar arasında Fujitsu, Microsoft, IBM, Baroda Bankası, Arcellor Mittal, BP ve BHP Billiton gibi önemli uluslararası firmalar yer alıyor.
Başlıca Ticaret Partnerleri: CARICOM, Venezuella, Küba, Amerika, Kanada, Kolombiya, Kosta Rika, Kore, Japonya, Çin
Tarım ve sanayi Trinidad’ın verimli toprağında pek çok tropik ürün yetişir. Büyük çiftliklerde tarımı yapılan başlıca ürünler şekerpancarı, kakao, hindistancevizi, turunçgiller, muz ve kahvedir. Batı Hint Adaları’na özgü sert bir alkollü içki olan rom, şekerkamışından yapılır. Bir ailenin kuşaktan kuşağa aktardığı gizli bir reçeteye göre hazırlanan kokulu bir tatlandırıcı ülkede çok sevilir. Bir başka ürün de Çin baklası adı verilen bir bitki tohumudur. Yeni biçilmiş samanınkine benzer tatlı bir kokusu olan bu tohumlar parfüm yapımında kullanılır. Trinidad büyük bir petrol üreticisidir. Bu yüzden, tarıma oranla daha az kişi çalıştığı halde ülkenin ulusal gelirinin büyük bölümü petrol sanayisinden sağlanır. Trinidad’da çıkarılan petrolle Venezuela ve Suudi Arabistan’dan gelen petrol, adanın güney kesimindeki Pointeâ-Pierre ve Palo Seco’daki rafinerilerde arıtılır. Trinidad’ın güneybatısındaki Zift Gölü’nden çıkarılan asfalt dışarıya da satılır.
Başlıca ülkeler itibarı ile dış ticareti Trinidad Tobago’nun 2017 yılında başlıca ihraç pazarı %42
Ulaştırma ve telekomünikasyon altyapısı Ülkenin başkenti, Trinidad’ın kuzeybatısındaki yarımadada bu-
Başlıca ihracat ürünleri: Ham petrol, doğalgaz, asfalt, petro-kimyasallar: Methanol, Urea, Ammonia Üretim yapılan ürünler: Gıda, İçecekler ve tütün, kimyasallar ve kimyasal olmayan mineraller, çimento, demir ve çelik Başlıca ithalat ürünleri: Araçlar, ağır makine ve taşıma ekipmanları, gıda ve içecekler, mineral yakıtlar, kimyasallar, hayvansal ve bitkisel yağlar. Başlıca üretim sektörleri: Petrol sektörü, üretim sektörü, hizmet sektörü
Havayolu Trinidad Tobago’da toplam 5 adet havaalanı bulunur. Ancak 2’si uluslararası uçuşlara açıktır. Bunlardan biri başkent Port of Spain’de bulunan “Piarco International Airport” diğeri de Scarborough’da bulunan “A.N.R. Robinson International Airport”’dur. Türkiye’den Port of Spain’e uçuşlar bulunur. Deniz yolu ve limanlar Point Fortin, Point Lisas, Port of Spain, Scarborough ülkenin önde gelen limanlarıdır. Petrol taşımacılığı için Galeota Point terminali
Haberleşme Trinidad Tobago’da sabit telefon hattı sayısı 300 bin, mobil telefon hattı sayısı 1,8 milyon, 600 bin internet kullanıcısı bulunur. Haberleşme konusunda herhangi bir sorun bulunmamakla beraber gelişen bir altyapıya sahiptir.
Genel durum Türkiye’nin Trinidad Tobago ile olan dış ticareti Türkiye lehine işleyen bir seyir izler. Türkiye’nin bu ülke ile ticaretinde 2018’de 63,7 milyon dolarlık fazla söz konusudur. Türkiye, Trinidad Tobago’ya 2018 yılında bir önceki yıla göre % 46,6 artışla 74 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. Ülkeden ithalatı ise aynı dönemde % 57,5 azalarak 10,6 milyon dolar olmuştur. Türkiye’nin Trinidad’a ihracatında ilk sırada demir çelik ürünleri gelir. Bunu sırasıyla ekmek, pasta bisküvi gibi unlu mamuller takip eder. 3. sırada ise makine ve mekanik cihazlar sayılabilir. Makarna, baklagil gibi Mersin’i ilgilendiren ürünlere de ilgi olduğu söylenebilir. Para kullanımı Trinidad Tobago’in resmi para birimi Yeni Trinidad Tobago Doları (TT$) olup, banknotlar 1, 5, 10, 20 ve 100’lük birimler halinde, madeni paralar ise 1, 5, 10, 20 ve 100’lük birimler halinde basılır. Bankalarda, otellerde ve özel döviz bürolarında belli oranlarda komisyon alınarak para değişimi yapılır. Trinidad Tobago’da resmi çalışma saatleri Devlet Binaları
D
etaylı bilgi ve talepleriniz için www.tibim. org veya Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi’ni ziyaret edebilirsiniz. Sizin için pazar araştırmanızı yapar, kesin müşteri veya potansiyel müşterilerinizin detaylı bilgilerini sunabiliriz.
Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti ithalatı (2018)
2018 yılında 5,57 milyar dolarlık ithalat gerçekleştiren Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin ithalat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 2,11 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 558,3 milyon dolar ile Rusya ve 347,3 milyon dolar ile Çin’dir. Türkiye, Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti pazarında 74,14 milyon dolar ve %1,3 payı ile 16. sırada yer alır. Ürün özelinde Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği ithalat incelendiğinde; 924,9 milyon dolar ile ilk sırada petrol yağları ve bitümlü minerallerden elde edilen yağlar; 230,8 milyon dolar ile topaklanmış demir cevherleri ve konsantreleri ikinci sırada; 230,5 milyon dolar ile başka yerde sınıflandırılmayan emtialar üçüncü sırada yer alır. Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti ihracatı (2018)
2018 yılında 11,03 milyar dolarlık ihracat gerçekleştiren Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin ihracat yaptığı ilk 3 ülke sırasıyla; 3,9 milyar dolar ile Amerika Birleşik Devletleri, 726,2 milyon dolar ile Guyana, 704,2 milyon dolar ile Şili’dir. Türkiye, Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti pazarında 10,6 milyon dolar ve %0,09 payı ile 33. sırada yer alır. Ürün özelinde Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği ihracat incelendiğinde 3,6 milyar dolar ile ilk sırada sıvılaştırılmış doğal gaz yer alır. Bu ürün grubunu, 1,88 milyar dolarlık hacim ile metanol “metil alkol”, 1,27 milyar dolarlık hacimle susuz amonyak takip eder. Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti - Türkiye dış ticareti (2018)
Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin Türkiye’den ithal ettiği ürünlerin başında 30,7 milyon
08:00 – 16:00, Pazartesi-Cuma Bankalar 08:00 – 14:00, Pazartesi-Perşembe 08:00 – 12:00 & 15:00 – 17:00, Cuma İş Yerleri 08:00 – 16:00 / 16:30, Pazartesi-Cuma Mağazalar 08:00 – 16:00, Pazartesi 08:00 – 18:00, Cuma 08:00 – 12:00, Cumartesi Alışveriş Merkezleri 08:00 – 21:00, Pazartesi-Cumartesi Kullanılan lisan Ülkenin resmi dili İngilizcedir. Bunun yanı sıra Karayip Hindu Dili, Fransızca, İspanyolca ve Çince de kullanılır. Ulaşım İstanbul’dan, British Airways, Karayip Havayolları ve American Airlines firmalarının ortak düzenlediği aktarmalı, United firmasının ise direkt olarak düzenlediği Port of Spain uçuşları bulunur. Yerel saat GMT’den 4 saat, Türkiye’den 7 saat geridedir. Telefon Kodları Trinidad Tobago’nun uluslararası telefon kodu 868’dir. Yurt içi aramalarda şehir telefon kodlarının başına “0” eklenir. Barınma Trinidad Tobago’da turizm sektörü en önemli gelir kaynaklarından biridir. Farklı bütçelere göre uygun oteller bulunabilir. Dünyaca ünlü otel zincirlerinin Port of Spain’de otelleri bulunur. Kaynak: Ticaret Bakanlığı
dolarlık hacimle demir veya alaşımsız çelikten çubuklar ve çubuklar, girintiler, kaburgalar, oluklar gelir. Bu değer Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin %0,96’sına karşılık gelir. Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin Türkiye’den en çok ithal ettiği ikinci sıradaki ürünün ise 4,7 milyon dolarlık hacimle sıcak haddelenmiş, sıcak çekilmiş veya sıcak çekilmiş daha fazla işlenmemiş demir veya alaşımsız çelik bölümleridir. Bu değer Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin % 2,68’ine karşılık gelir. Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin Türkiye’den en çok ithal ettiği üçünü sıradaki ürün ise 4,5 milyon dolarlık hacimle sadece sıcak haddelenmiş demir veya alaşımsız çelikten çubuklardır. Bu değer Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin bu ürün özelinde yaptığı toplam ithalat değerinin % 2,92’sine karşılık gelir. Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin 2018 yılında Türkiye’ye yaptığı ihracatta ilk sırada 9,1 milyon dolar ile metanol (metil alkol) gelir. Bu değer ürün özelinde Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin yaptığı toplam ihracatın % 3,75’ine denk gelir. Bu ürünü 1,3 milyon dolar ile melamin takip eder. Bu değer ürün özelinde Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin yaptığı toplam ihracatın %1,49’una denk gelir. 115 bin dolar ile geri kazanılmış “atık ve hurda” kağıt veya ağartılmamış kraft kağıt, oluklu kağıt veya oluklu mukavva kartonları Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin Türkiye’ye yaptığı ihracatta üçüncü sıradadır. Bu değer ise ürün özelinde Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti’nin yaptığı toplam ihracatın % 0,12’sine denk gelir. Yukarıda verilen Trinidad ve Tobago Cumhuriyeti değerleripartner ülkeden raporlanmaktadır. Bundan dolayı verilere ihracat yönlü bakılıyorsa CIF, ithalat yönlü bakılıyorsa FOB değerlerdir. Kaynak: MTSO Ticari Bilgi ve İstihbarat Merkezi Hedef Pazar Matrisi,2019
7
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
Akaryakıtçılardan kaçağın önlenmesi için KDV formülü
M
TSO 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi, kaçak satışların ve bu nedenle yaşanan haksız rekabetin önlenmesi için akaryakıtta KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi talebinde bulundu. Kalan yüzde 17’lik KDV farkının ÖTV’ye eklenebileceğini anlatan sektör temsilcileri, bu uygulamanın kesin çözüm getireceği görüşünde birleşiyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Apti Öztürk, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak sektörde yaşanan haksız rekabet sorununa dikkat çeken Öztürk, bu sorunun çözümü için KDV uygulamalarında değişikliğe gidilmesi önerisinde bulundu. Güncel KDV oranlarının kaçak akaryakıt satışını teşvik eder hale geldiğine değinen Öztürk, akaryakıtta maliyetin altında fiyatlardan satışın tüm hızıyla devam ettiğini vurguladı. Satıcıların KDV’siz satışının hem sektöre zarar verdiğini hem de devletin istenilen ölçüde vergi gelirine ulaşmasını engellediğini kaydeden Öztürk, şunları söyledi: “Motorin ve benzin satışında KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e çekilmesi bu noktada büyük önem taşıyor. Oluşacak yüzde 17’lik farkın ÖTV’ye eklenmesi halinde devletin de bir zararı olmayacak, işini hakkıyla sürdüren satıcılar da kazanacak. Bunun kesin bir çözüm olduğuna inanıyoruz. Böylece tek irsaliye ile birden fazla yere teslimatın önüne geçilecek. Devlet de aynı vergiyi sorunsuz şekilde ve daha erken tahsil edebilecek. Üstelik nihai tüketicinin de herhangi bir kaybı olmayacak ve böylece akaryakıtta kayıt dışı ticareti önlemede önemli yol kat edilmiş olacak.” Öztürk, akaryakıtta maliyetin altındaki satışların denetlenerek taban fiyat getirilmesinin ise artan kaçak satış ve harsız rekabetin önlenmesi adına bir diğer önlem olabileceğini düşündüklerini söyledi.
“Tavan fiyat uygulamasından vazgeçilmeli” Bir diğer önemli konunun akaryakıt fiyatlarının belirlenmesi olduğunu anlatan Apti Öztürk, şunları söyledi: “Bilindiği üzere Petrol Piyasası Fiyatlandırma Sistemi Yönetmeliği’nde olağanüstü hallerde taban veya tavan fiyat belirleme, tarife veya tavan fiyat oluşturmaya ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, piyasaya arz edilen mal ve hizmet fiyatlarının serbestçe oluşacağı belirtiliyor. Günümüzde ise akaryakıt fiyatlarında kur artışı kaynaklı yükselişin önüne geçilmesi için yürürlükte olan tavan fiyat uygulaması, sektörün en büyük sorunlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Sabitlenmiş pompa fiyatları, kısa vadede tüketiciler açısından akaryakıt fiyatlarında belirsizliği ortadan kaldırsa da orta ve uzun vadede olumsuz sonuçlara yol açacak tehlikeleri barındırdığı söylenebilir. Sektörde uzun vadeli ve dengeli bir fiyat oluşumunun sağlanması adına kendi düzeni içerisinde rekabetçi bir piyasa için tavan fiyat uygulamasından vazgeçilmesi doğru bir politika olacaktır.”
Konfeksiyoncular hammaddeyi eskisi gibi vadeli temin edememekten şikayetçi
boş bırakmamak adına fiyat düşürüp daha çok iş alabilme yarışına girdiğine değinen Ali Şimşek, bu durumda sektör temsilcilerinin günü kurtardığını ancak uzun vadede hem kendilerine hem de sektöre ciddi zararlar verdiğini vurguladı. Fiyat indiriminin sonu olmadığını, bu uygulamanın zarardan başka getirisinin olmayacağını kaydeden Şimşek, indirim yapmak yerine sektör temsilcilerinin birlikte hareket etmesinin sorunları en aza indireceğini anlattı. Sektör temsilcilerinin taban fiyatların altına inmemesi gerektiğini kaydeden Şimşek, “Maalesef bu sektörde yatırım çok pahalı değil. Bu nedenle işi bilmemesine rağmen sektöre adım atıp ayakta kalmak için fiyat kıran çok firma var. Ancak bu firmalar da bilme ki kalitemiz ve hızlı teslim sürelerimiz için tercih ediliyoruz. Gücümüzün farkında olarak hareket etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
Apti Öztürk
MTSO 10 No’lu Akaryakıt, LPG, Madeni Yağın İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı
Sabitlenmiş pompa fiyatları, kısa vadede tüketiciler açısından akaryakıt fiyatlarında belirsizliği ortadan kaldırsa da orta ve uzun vadede olumsuz sonuçlara yol açacak tehlikeleri barındırıyor. Sektörde uzun vadeli ve dengeli bir fiyat oluşumu için tavan fiyat uygulamasından vazgeçilmeli.”
T
ekstil ve konfeksiyon sektöründe özellikle nakit akışındaki bozulmalar nedeniyle önemli sıkıntılar yaşandığını anlatan MTSO 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek, önünü göremeyen hammadde satıcılarının vadeli satışlara ya da çekle satışlara sıcak bakmaması nedeniyle hammaddeye ulaşmakta zorlandıklarını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Ali Şimşek sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İlk olarak hammaddede teminindeki sıkıntılara dikkat çeken Şimşek, şunları söyledi: “Genel anlamda hammadde alımında büyük zorluklar yaşanıyor. Aldığımız hammaddenin yarısı yerli, yarısı ithal. İthal olanda yüksek döviz kurları bizi zorlarken, yerli hammaddede peşin satış şartlarından zorlanıyoruz. Günümüzde maalesef artık çekle mal satılmıyor. Oysa bizim sektörde işlerin büyük bölümü çekle ya da bir yıllık evraklarla dönüyordu. Açık hesap çalışma imkanı kısıtlandığı için işletme sahipleri de önünü göremiyor. Benzer şekilde hammadde satıcıları da mevcut ekonomik konjonktürde ürünlerini vadeli satacak kadar önünü göremeyince peşin satmak istiyor. Herkes peşin satmak isteyince de ticaret dönmüyor. Zaten birçok işletmenin sermayesi yetersiz ve piyasalar sıkıştı kaldı. Son 8 ayda iş hacmi yaklaşık yüzde 20-25 azaldı. Bu durum 1 – 2 yıl daha devam edecek olursa mevcut işletmelerin büyük bölümünün zorlanacağını söyleyebilirim.” Nakit paraya sıkışan işletmelerin bankalara başvurduğunu ancak bankaların da bu dönemde kredi vermekten kaçındığını vurgulayan Şimşek, sorunun ancak piyasaya sıcak para girişi ile aşılabileceğini, bu nedenle firmaların ayakta kalabilmesi adına uygun
MTSO 07 CMYK
faizli kredi verilmesi gerektiğini söyledi. “Ülkeler değil şehirlerarası rekabet arttı”
Hammaddeye ulaşımın zorlaşması yanında girdi maliyetlerinin çok arttığına da değinen Ali Şimşek, özellikle teşvikli bölgelerdeki işletmelerle rekabette iyice zorlanmaya başladıklarını anlattı. Geçmişte ülkeler arası rekabet yaşanırken günümüzde teşvikli iller nedeniyle şehirlerarası rekabet yaşanmaya başladığını kaydeden Şimşek, “Ancak teşvikli bölgelerde de yetişmiş eleman sayısı yetersiz. Dolayısıyla kaliteli işe ulaşmak zorlaşıyor. Bu noktada bir denge oluşturulmalı” değerlendirmesini yaptı. “Türkiye tekstilde çok güçlü”
Türkiye’nin konfeksiyonda iyi olduğu kadar tekstilde de çok güçlü olduğunu vurgulayan Ali Şimşek, mevcut durumda girdi maliyetleri artsa da paralelinde artan kur farkının yurtdışı ile rekabeti az da olsa kolaylaştırdığını söyledi. Yurtdışındaki tanınmış markaların üst segment ürünlerinin üretiminde Türkiye’yi tercih ettiğini vurgulayan Şimşek, şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin kaliteli kumaşları Romanya, Bulgaristan, Afrika, Mısır gibi işçilik maliyetleri düşük ülkelere gidiyor. Aynı kumaşın Türkiye’de kullanılarak üretilmesi halinde ise lojistik ve termin süresi kısalıyor. Türkiye bu sayede kaliteli ve seri işçilik gücünü de kullanarak teslimatlarını diğer ülkelere göre yaklaşık 1 hafta önce gerçekleştirilebiliyor ve üst segment üretimlerde tercih ediliyor.” “Türkiye, son yıllarda yüksek montanlı işler alıyor”
Türkiye’ye geçmişte daha düşük adetli siparişler gelirken bugün mevcut kalitesi ve hızlı teslim sürelerinin ardından çok daha yüksek montanlı siparişler gelme-
ye başladığını kaydeden Ali Şimşek, “Buradaki sorun ise geçmişte ithalatçı firma yelpazesi daha genişken bugün sayının birkaç firmaya kadar düşmesi. Bu durum maalesef tekelleşmeyi de beraber getiriyor” dedi. Birkaç firmanın sipariş adetlerini çok yükselttiğini ve Türkiye’deki üretici firmaların da hızlı tahsilat ve rahat çalışma imkanı nedeniyle bu siparişlere yetişebilmeye yöneldiğini, çalıştıkları diğer küçük adetli firmalara üretimden vazgeçtiklerini belirten Şimşek, yaşanan gelişmenin bir süre sonra Türkiye’deki üreticileri yalnızca birkaç firmanın üretimini yapar konuma taşıdığını anlattı. Kısa sürede üretim istenmesi nedeniyle tek bir markadan bir seferde gelen siparişin hazırlanması için yaklaşık birçok fabrikanın aynı anda çalıştığını dile getiren Şimşek, bu durumun çeşitli riskler taşıdığını söyledi. Tekelleşmenin olması halinde Türkiye’deki üretici firmaların tekelleşen firmanın şartlarına uymak zorunda kalacağını, aksi halde iş almakta zorlanacağını dile getiren Şimşek, “Oysa atölyelerin bir gün dahi boş durabilme lüksü yok” dedi. Farklı pazarlardan gelen talepler nedeniyle geçmişte firmaların bir sonraki yılın üretim takvimini dahi planlayarak çalıştıklarını hatırlatan Şimşek, bugün ise birkaç firmadan gelecek parça parça taleplerle çalıştıklarını ve bir sonraki siparişin gelip gelmeyeceği noktasında kesinlik bulunmaması nedeniyle uzun vadeli planlama yapmakta zorlandıklarını söyledi. Çözüm olarak mutlaka pazar çeşitlemesinin yeniden sağlanması gerektiğini ifade eden Şimşek, bunun da kısa vadede olmasının mümkün gözükmediğini söyledi. “Sektör birlikte hareket etmeli”
Firmaların büyük bölümünün mevcut durumda yaşadıkları sorunları azaltabilmek, atölyelerini
“Kar marjlarında enflasyon önemli” Akaryakıt şirketleriyle bayiler arasında yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Apti Öztürk, özellikle dağıtım şirketi ile bayi arasında paylaşılan kar marjlarının giderek düşmesinden şikayetçi oldu. Satılan her litre akaryakıttan belli tutarda alınan payın bir bölümünü dağıtım şirketi bir bölümünü de bayilerin aldığını hatırlatan Öztürk, “Son dönemde kar payları düşünce dağıtım şirketleri de çözüm olarak bayi paylarını azaltma yoluna gitti. Maalesef kar payları tek yanlı olarak belirleniyor. Akaryakıt dağıtım şirketlerinin depolama gibi tüm giderleri bayilere yansıtılıyor. Bu durum dağıtım şirketleri ile bayileri karşı karşıya getiriyor” değerlendirmesini yaptı. Döviz kurlarında ve enflasyonda son
dönemlerde ciddi artışlar yaşandığını hatırlatan Öztürk, bu durumda akaryakıt bayilerinin koşullar gereği düşük olan kar paylarında herhangi bir iyileştirme yapılamamasının sıkıntı yarattığını anlattı. Bayilerin omzunda sorumlu müdür, tehlikeli madde güvenlik danışmanı, iş güvenliği uzmanı gibi ek istihdam yükünün yanı sıra kredi kartı komisyonu, elektronik satışlar ve finansal promosyonlar ile bayilerden tahsil edilen akaryakıt dağıtım şirketlerinin depolama gibi giderleri nedeniyle önemli bir finansman yükü bulunduğunu vurgulayan Öztürk, ciddi ölçüde zarar etmeye başladıklarını belirtti. Artan benzin ve motorin fiyatları nedeniyle işletme sermayelerinin de bozulduğunu kaydeden Öztürk, dağıtıcı ve bayilerin kar marjlarının enflasyon oranında artırılmasının adil bir çözüm olabileceğine işaret etti.
Kredi kartlarında anında indirim ya da sadakat karlarla tüketiciye sunulan ücretsiz akaryakıt promosyonlarında da ciddi sorunlar yaşandığına değinen Öztürk, bu durumun da bayilere ekstra yük getirmesi nedeniyle tamamen kaldırılmasını talep ettiklerini vurguladı.
“Kredi kartı komisyonları düşürülmeli” Günümüzde kredi kartları ya da banka kartlarının kullanımı için satış yapan yerlerdeki pos cihazlarından ödeme işlemleri yapılırken bankaların belirlediği oranda komisyon alındığını hatırlatan Apti Öztürk, bu komisyon bedellerinin özellikle akaryakıt istasyonları gibi kar marjlarının düşük olduğu sektörlerde ciddi bir maliyet ve sorun olarak karşılarına çıktığını söyledi. İstasyonlardaki toplam satışın yaklaşık yüzde 60’ının kredi kartı ile yapıldığını anlatan Öztürk, şunları söyledi: “Akaryakıt bayilerinin karı brüt yüzde 5 civarındayken kredi kartı komisyon oranları yüzde 3’lere ulaştı. Kredi kartı komisyon oranları bayilerimiz açısından karşılanamaz boyutlara ulaştı. Bu nedenle oranların acilen düşürülmesi ve akaryakıt bayilerinin mağduriyetini ortadan kaldıracak yeni bir düzenlemeye gidilmesi için BDDK ve Türkiye Bankalar Birliği nezdinde girişimlerde bulunulması yararlı olacaktır.”
“Sözleşmelere EPDK müdahil olmalı” Son olarak akaryakıt dağıtım şirketleri ile bayiler arasında yapılan sözleşmelere değinen Öztürk, bu sözleşmelerde bayi aleyhine haksız hüküm içeren ve bayilerin müdahil olma şansı bulunmayan konularda bayileri maddi ve manevi olarak zor durumda bırakacak hükümlerin EPDK tarafından iptal edilmesi veya yeniden düzenlenmesi talebinde bulundu. Öztürk, bu sayede daha adil bir bayilik sisteminin kurulmasının mümkün olabileceğini anlattı.
“Satış faturaları şeffaf olmalı” Dağıtım firmaları tarafından bayilere kesilen faturalara da değinen Apti Öztürk, bu faturalarda tek taraflı ve şeffaf olmayan uygulamaların söz konusu olduğuna dikkat çekti. Bayilerin faturalarda belirtilen giderlerin detayı hakkında net bilgi sahibi olmadığını belirten Öztürk, “Dağıtım firmaları tarafından giderler mümkünse bayilere yansıtılmamalı. Olmuyorsa da giderlerin daha şeffaf olarak açıklanması sektörü rahatlatacak, dağıtım şirketleri arasındaki tartışmaları sonlandıracaktır” dedi.
“Sektör temsilcilerini bir araya getireceğiz”
Sektör olarak çok sayıda sıkıntı yaşadıklarını kaydeden Apti Öztürk, bu sorunların belirlenmesi ve çözüm önerilerinin daha detaylı konuşulabilmesi adına Komite olarak sektör temsilcilerini bir araya getirecekleri toplantı planladıklarını anlattı. Öztürk, önümüzdeki aylarda düzenleyecekleri bu toplantı ile yol haritalarını belirleyeceklerini sözlerine ekledi.
Ali Şimşek
MTSO 38 No’lu Tekstil Konfeksiyon ve Ayakkabı Sanayi Meslek Komitesi Başkanı
“Yetişmiş personel sıkıntısı sürüyor”
İşlerdeki artışın yanı sıra halen yetişmiş personel bulmakta zorlandıklarını da dile getiren Ali Şimşek, hükümet tarafından çok ciddi personel teşvikleri verilmesine rağmen istedikleri sayıda personel bulamamaları nedeniyle bu teşviklerden yeterince yararlanamadıklarını söyledi. Yine de bu teşviklerin sektöre önemli destekler sağladığını ve uzatılmasının sevindirici olduğunu ifade eden Şimşek, sektörel eğitimlerin artırılması gerektiğini belirtti. Ülkede uygulanan yanlış eğitim politikaları ve çocukların aileleri tarafından hatalı yetiştirilmesi nedeniyle yeni neslin fabrikalarda çalışmayı tercih etmediğini, hatta utandığını anlatan Şimşek, bu sorunun çözülmesi gerektiğini vurguladı. Döviz kurlarındaki anlık değişimlerin de sektörü rahatsız ettiğini anlatan Şimşek, “Bu değişimler müşteri tarafından indirim talebiyle karşılanıyor. Yıl içinde istikrarlı şekilde yükselmesi sorun olmaz ama anlık değişiklikler çeşitli sıkıntıları da beraberinde getiriyor” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye konfeksiyon kadar tekstilde de oldukça güçlü. Bu nedenle yurtdışındaki tanınmış markalar üst segment ürünlerinin üretiminde Türkiye’yi tercih ediyor. Yüksek kalite, hızlı teslim süreleriyle birleşince sektördeki güç artıyor.
YIL: 21 | SAYI: 376 | 26 Mayıs - 8 Haziran 2019 | www.mtso.org.tr
Mersin Üniversitesi
RÖPORTAJ
8
bilgi birikimiyle kente ışık tutuyor
1
rafından fonlanan ve paydaşları olan Mersin Üniversitesi, Toros Üniversitesi, Çağ Üniversitesi ve Mersin Teknopark ile birlikte faaliyetlerini yürüten Mersin TTO’nun temel hedefi üniversite – sanayi işbirliğini artırmak. Bunun yanı sıra üniversitemiz içerisinde yer alan Mersin Teknopark da sanayicimizi teknoloji ile buluşturacak, sanayinin gelişimine katkı sağlayacak önemli birimlerimiz arasında yer alıyor. MTSO Haber: Peki tüm bu yatırımlar, merkezler, çalışmalar sonunda kentte yeterince üniversite – sanayi işbirliğinin sağlandığını söyleyebilir miyiz? Türkiye’de hiçbir üniversitede sanayi işbirliğinin istenilen düzeyde olduğu söylenemez. Bizim her attığımız adımın her hazırladığımız tezin, projenin, planlamanın sanayi ile birlikte olması arzusundayım ancak halen bunu tam olarak başaramadık. Bünyemizde belki TTO ya da Teknopark çok iyi çalışıyor ama halen kentteki büyük firmaları istediğimiz oranda buralara çekemedik. Bakanlık destekli Kamu Üniversite Sanayi İşbirliği (KÜSİ) koordinatörlüğü bizde. Zaman zaman KÜSİ aracılığıyla sanayicilerle iletişime geçip sorunlarını tespit etmeye çabalıyoruz ama yeterli değil. İstenilen hedefe ulaşabilmek için diyalogu artırmak gerektiğine inanıyorum. Çünkü hemen herkes tanıdığı kişi ile çalışmak ister. Bir sorunu olduğu zaman tanıdığı kişiye gidip yardım ister. Biz de önümüzdeki süreçte akademisyenlerimizin branşlarına göre ilgili sanayi gruplarıyla diyaloglarını artırmaya yönelik çalışmalar yürüteceğiz.
Prof. Dr. Ahmet Çamsarı Mersin Üniversitesi Rektörü
Kentin gelişimine katkı sunacak her adımda karar mekanizmasında yer alma hedefiyle göreve başlayan Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı, bu hedefine hizmet süresinin ilk döneminde ulaştığını anlatıyor. 5 yıllık görev sürecinde irtibatta olmadıkları, birlikte proje geliştirmedikleri kurum kalmadığını kaydeden Çamsarı, “Bugün Mersin hangi yönde gelişecekse üniversitemizle birlikte karar veriyor. Kente ışık tutuyoruz” diyor.
992 yılında kurulan Mersin Üniversitesi her geçen yıl artırdığı fakülte ve yüksek okul sayısı, donanımlı eğitim kadrosu ile başarı basamaklarını emin adımlarla tırmanıyor. 27 yıllık geçmişinde kent adına önem taşıyan çok sayıda projeye katkı veren üniversite, bünyesindeki 50 bin civarındaki öğrenci ile kentin sosyal ve kültürel dokusuna da ivme kazandırıyor. Akademik başarılarıyla da adından söz ettiren Mersin Üniversitesi, Türkiye genelinde ODTÜ tarafından hazırlanan URAP Raporuna göre akademik performans sıralamasında 206 üniversite arasında 29’uncu sırada, dünyada ise 5 bin üniversite arasında 800’lerde yer alıyor. Hedef ise Türkiye’de ilk 5, dünyada ilk 500 üniversite arasına girmek. Kalan görev süresindeki planlarına da değinen Rektör Çamsarı, ilk olarak en büyük eksik olarak gösterdiği fakülteler arası multidisipliner çalışmayı geliştirmek istediğini anlatıyor. Bölgede Ziraat Fakültesi’ne duyulan ihtiyacın ardından ilgili fakültenin açılması adına yaptıkları başvuruyu hatırlatarak bu konunun takipçisi olacaklarını kaydeden Çamsarı, yapımı devam eden onkoloji hastanesine de yoğunlaşacaklarını söylüyor. Öğrenci sayısını artırmaktan çok kaliteyi artırmaya odaklanacaklarını vurgulayan Çamsarı, ayrıca yapacakları konuk evi, kültür merkezi gibi yatırımlarla üniversitenin şehirle entegrasyonunu güçlendirmeyi hedefliyor. Üniversite sanayi işbirliğini daha da geliştirip kent sanayisinin gelişimine daha fazla katkı sağlayabilmek de hedefler arasında. Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ile üniversitenin çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. MTSO Haber: Bize kısaca üniversiteyi tanıtır mısınız? Eğitim-öğretim faaliyetleri ile yaptığı bilimsel, sosyal ve kültürel araştırmalarla bölgemizde öncü konuma gelen Mersin Üniversitesi, 1992 yılında kuruldu. Ülkemiz ve bölgemizin ihtiyaçlarına hizmet etmek adına günümüz bilim ve teknoloji koşullarına göre kendisini her geçen yıl yenileyerek ilerleyen üniversitemiz son 3,5 yılda önemli akademik gelişmelere, yüksek bütçeli projelere, kurumsal düzeyde yeni çalışmalara imza attı. Üniversitemiz sanıldığından çok daha büyük bir kurum. Bugün geldiğimiz noktada başta Çiftlikköy Kampusu olmak üzere Tece Kampusu, Yenişehir, Tarsus, Erdemli, Silifke, Anamur, Mut ve Gülnar ilçelerinde 20 bin 970’i lisans, 5 bin 972’si lisansüstü ve 21 bin 781’i ön lisans olmak üzere yaklaşık 50 bin öğrenci üniversitemizde eğitim görüyor. Bu ortalama bir Anadolu şehri nüfusu kadar. Bunların içinde yaşlı ya da bebek yok. Hepsi gençlerden oluşuyor ve bu rakamlar şehrin dinamizmine de yansıyor. Bünyemizde 18 fakülte, 10 yüksekokul, 12 meslek yüksekokulu, 5 enstitü ve 31 araştırma merkezi bulunuyor. Güçlü bir akademisyen kadrosuna da sahibiz. 736’sı öğretim üyesi olmak üzere toplam 1650 öğretim elemanı ve 1738 idari personel ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. MTSO Haber: Rektör olarak ikinci döneminiz. Bize biraz çalışmalarımızdan bahseder misiniz? İlk döneminizde neler yaptınız? Hedeflerinize ulaştığınızı söyleyebilir misiniz? 2001 yılında yardımcı doçent kadrosu ile göreve başladığım bu köklü kurumda yıllarını geçirmiş ve her kademesinde pek çok yöneticiyle çalışmış, kurumun içinden yetişmiş bir akademisyen olarak rektör adaylığım döneminde üniversitemi güzelleştirmek, mevcut sorunları çözmek, öğrencilerimiz ve personelimize daha iyi koşullarda eğitim ve çalışma
MTSO 08 CMYK
imkanı sağlamak amacıyla yola çıktım. Dönüp arkama baktığımda rektör adaylığım döneminde üzerinde durduğum, yapacağımı vaat ettiğim birçok şeyin gerçekleştiğini söyleyebilirim. Rektör olduğum 2014 yılının Kasım ayından bu yana üniversitemizi pek çok alanda istediğim hedeflere ulaştırdım. Geride bıraktığım yaklaşık 4 yılda öğrenci sayımız yüzde 38 artarak 50 binlere ulaştı. Bu sayının artmasında eğitim – öğretim kalitesinin yanında yeni açtığımız bölüm ve fakültelerin de etkisi oldu. Aynı doğrultuda öğrencilerimize daha kaliteli bir eğitim sunabilmek adına akademik ve idari personel sayımızda da artış oldu. Bunların yanı sıra yeni bölüm ve fakülteleri üniversitemize kazandırarak Mersin Üniversitesi ailesinin genişlemesine katkı sunmayı sürdürüyoruz. Yeni kurulan Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Hemşirelik Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi ile birlikte fakülte sayımızı 18’e yükselttik. Olanaklarını her geçen gün daha da iyiye taşıdığımız Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve yeni kurulan Hemşirelik Fakültemiz ile sağlık eğitimi alanında öncü bir kurum olma yolunda hızlı ve emin adımlarla ilerliyoruz. Yeni kurulan fakültelerimizle birlikte onların ve mevcut okullarımızın fiziki altyapısını güçlendirmek adına da çalışmalar yaptık. 4 yıllık döneme pek çok temel atma ve açılış töreni sığdırdık. Üniversitemizi fiziki olanaklar bakımından da iyi bir hale getirmek için tüm gücümüzle çalıştık. Yapılan binalar hem eğitim – öğretim kalitemizi artırmamıza hem de öğrencilerimiz ve personelimizin daha iyi koşullarda faaliyetlerini yürütmesine destek oldu. Yeni yapılan pek çok otomasyon sistemi çalışanlarımızın iş yükünü hafifletmiş, kağıt israfını önlemiş, öğrencilerimizin sorunlarının çözülmesi ve işlemlerinin daha kısa sürede sonuçlanmasına olanak sağlamıştır. Üniversitemizi bilimde, teknolojide ve sanatta sınır tanımayan şehrimizle bütünleşerek topluma önderlik eden, paydaşlarını önemseyen ve ilişkilerini geliştiren, sahip olduğu kaynakları en iyi şekilde kullanan, çeşitlendiren, evrensel bir üniversite kültürü oluşturan ve gelenekleri olan bir üniversite haline getirmek için pek çok adımlar attık. MTSO Haber: Yeni dönem çalışmalarınızdan da bahsedebilir misiniz? Bugün neler yapıyorsunuz? İlk dönem ağırlıklı altyapı çalışmalarıyla geçti ve yüzde 90’ı tamamlandı. Bu çalışmalar enerjimizin büyük bölümünü almıştı. Şu andaki ana hedefimiz ise yayın sayımızı, proje sayımızı artırmak. Yatay değil artık dikey büyümek. Geçtiğimiz dönemde 5 tane fakülte açtık artık yeni dönemdeki hedefimiz öğrenci sayısını artırmak değil, mevcut okulların kalitesini artırmak. Aslında mevcut durumunda dahi değerli hocalarımızın katkıları ile Mersin Üniversitesi’nin projeler üniversitesi haline geldiğini söylemek mümkün. Proje hazırlamaya yatkın, yayın yapan, dinamik bir kadromuz var. Hazırladığımız projelerle bir taraftan global düşünüp diğer taraftan bölgesel gelişime katkı sunmayı hedefliyoruz. Kenti ilgilendiren konularda mutlaka karar mekanizmalarında yer almak, en azından danışmanlık yapmak istiyoruz. Bu hedefimize bugüne kadar ulaştığımızı söyleyebilirim. Mersin’de irtibatta olmadığımız, proje yapmadığımız hiçbir resmi kurum kalmadı. Özel kurum ve kuruluşlarla dahi çalışmaya başladık. Artık öyle bir noktaya geldik ki, Mersin ne tarafa doğru gelişecekse üniversite ile birlikte karar veriyor. Bu, gerçekten sevindirici. Üniversitemizi herkesi kucaklayan ve hiç kimsenin ötekileştirilmediği barış ve huzur ortamında, başarılı ve güzel işlerin yapılabildiği, verimli ve gurur duyulacak bir üniversite haline getirmemde
emekleri ve destekleri olan tüm akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimize gönülden teşekkür ediyorum. MTSO Haber: Aslında ilk dönemde ağırlıklı altyapı çalışmalarına ağırlık verdiğinizden bahsettiniz ama bu dönemde de proje üretmeye devam ettiğinizi biliyoruz. Bize 2014 – 2018 yılları arasında bu konuda neler yaptığınızı özetleyebilir misiniz? Bunları anlatmaya başlarsam sayfalar yetmeyebilir. Bu nedenle önemli birkaç tanesine değinmemin yeterli olacağını düşünüyorum. Üniversitemiz, Kalkınma Bakanlığı ve Kalkınma Ajansları proje çağrılarında en çok proje almış kurumlar arasında Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Kalkınma Bakanlığı’nın Cazibe Merkezleri Programı kapsamında Türkiye’de ilk kez Yeni Nesil Bilim ve İnovasyon Merkezi Projesi’ni hazırlayarak ülke genelinde örnek model olma yolunda önemli bir adım attık. Ayrıca 3 ay içinde AB Horizon 2020 Programından 2 proje alan Akdeniz Bölgesi’ndeki tek üniversite olduk. 3 yıl önce üniversitemizdeki TÜBİTAK Proje başvuru sayısının yıllık ortalaması 54’ken üç yılda bu ortalamanın yıllık 110’a yükseldiğini söyleyebiliriz. Şu anda şehirle uyumlu, genç, dinamik, üretken dört dörtlük bir ekiple çalışıyoruz. MTSO Haber: Öğrencilerinizi geleceğe hazırlamak, yeni çağın şartlarına uyumlu hale getirmek adına yürüttüğünüz çalışmalar hakkında da bilgi verir misiniz? Gençleri geleceğe hazırlamak için global hareket etmeniz gerekiyor. Bu noktada bizim için uluslararası işbirlikleri büyük önem taşıyor. Yurtdışında yaklaşık 150 üniversite ile temasımız var. Üniversitemiz bünyesinde 45 ülkeden 3 bine yakın öğrencinin yanında 1400 civarında da Suriyeli öğrencimiz var. Kendimizi sürekli güncellemek önceliğimiz. Öğrencilerimizi geleceğe hazırlayabilmek adına yurtdışı öğrenci ve öğretmen değişim programlarına önem veriyoruz. Yurtdışındaki kurumlarla ortak projeler geliştiriyoruz. Örneğin Yunanistan’da bir belediye ile çevre temalı, AB destekli önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu sayede hem ülkeler arası ilişkiyi geliştiriyor hem de öğretmen ve öğrencilerimizin ufuklarını genişletiyoruz. MTSO Haber: Bize biraz da üniversite – sanayi işbirliğini artırmak adına yürüttüğünüz çalışmalardan da bahseder misiniz? Aslında biz sadece üniversite – sanayi işbirliği olarak bakmıyoruz. Bir yandan bunu geliştirmek diğer yandan girişimci yetiştirmek adına çalışıyoruz. Bu noktadan hareketle 6 Haziran 2018’de Kalkınma Bakanlığı tarafından Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı kapsamında Türkiye’de sadece 3 ilde desteklenen proje kapsamında üniversitemiz bünyesinde, Mersin Genç Girişimcilik Merkezi oluşturduk. ‘İş arayan değil, işveren gençler yetiştiriyoruz’ sloganıyla faaliyet gösteren merkezimizde girişimcilere mentörlük desteği, ofis alanı, altyapı hizmetleri ve toplantı salonları sağlıyoruz. Onları yatırımcı ağları ile tanıştırıp işlerini kurmaları, büyütmeleri için destekliyoruz. Bunun yanında hem bu girişimci genç adaylarımızın hem de kentimizdeki sanayicilerin faydalanabileceği bir Teknoloji Transfer Ofisimiz (TTO) bulunuyor. Mersin TTO üniversitemiz bünyesinde 2013 yılının Ocak ayında resmi olarak faaliyete geçti ve 2015 yılından bu yana da TÜBİTAK 1601 Yenilik ve Girişimcilik Alanlarında Kapasite Artırılmasına Yönelik Destek Programı Projesi’ni uygulamaya, 2017 yılında ise bu destek programı kapsamında ikinci kez desteklenmeye hak kazandı. TÜBİTAK ta-
MTSO Haber: Bize biraz da önümüzdeki sürece yönelik hedeflerinizi anlatabilir misiniz? Daha önce de belirttiğim gibi bu dönemde kaliteye odaklanmak istiyorum. Başta TÜBİTAK olmak üzere akademisyenlerin bilimsel araştırma projeleri sayısını ve niteliğini artırmak amacıyla ‘Araştırma – Geliştirme Performans Değerlendirmesi Yönergesi’ ve yine bununla ilişkili olarak ‘Akademisyen Proje Teşvik Ödeneği Yönetmeliği’ gibi uygulamaları hayata geçirmek, bu uygulamaların hayata geçirilebilmesi için dış kaynaklı mali destek sağlayacak projeler üretmek önceliğimiz olacak. Bir diğer üzerinde duracağımız konu TTO. Mersin TTO tarafından yürütülen TÜBİTAK 1601 projesini takiben TÜBİTAK 1513 projesini alarak Teknoloji Transfer Ofisi faaliyetlerinin 10 yıl (5+5) boyunca sürdürülebilirliğini sağlamak istiyoruz. Türkiye genelinde yeni kurulan TTO’lara yönelik mentörlük desteği vermek de hedeflerimiz arasında. Girişimci gençlerin sayısını artırmak da vazgeçilmezlerimizden. Mersin Çekirdek Girişimcilik Merkezi faaliyetlerinin yanında TÜBİTAK BİGG Uygulayıcısı olmaya hak kazanarak Girişimcilik Ekosisteminin merkezi haline gelmek istiyoruz. Akademisyenlerimizin patent başvuru sayısını 2 katına çıkarmak, yıllık patent ticarileştirme sayısını artırmak, üniversitemizin uluslararası bilinirliğinin artması adına uluslararası işbirliklerine yönelik proje sayımızı artırmak da hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca daha önce de bahsettiğim gibi kentin sorunlarına yönelik çalışmalar da yapmak istiyoruz. Bu nedenle en önemli konulardan birisinin göç olduğuna inanıyoruz. Göç ve sorunlarına yönelik projeler üretip uygulamaya da ağırlık vereceğiz. Çevre ve sürdürülebilir enerji alanlarında projeler üreteceğiz. Mezun Profil Analizi uygulamasını gerçekleştirerek mezunlarımızın girişimcilik yönlerinin desteklenmesinin yanı sıra istihdam edilebilirliklerine katkı sağlayacak bir takip ve destek sistemi projesini hayata geçirmek istiyoruz. MTSO Haber: Üniversite sanayi işbirliğini geliştirmeye yönelik hedeflerinizi de detaylandırır mısınız? Prototip ve Tasarım Merkezi Projesi’ni hayata geçirerek hem akademisyenlerin ve öğrencilerin hem de sanayicinin prototip oluşturma kapasitesini sağlamak ve bölgenin yeni ürün geliştirme kabiliyetini yükseltmek ve üniversite – sanayi işbirliğinin geliştirilmesi kapsamında akademisyenlerimizin sanayicilerle birlikte Ar-Ge projeleri oluşturma yürütme kapasitesini artırma hedefindeyiz. Bölgesel Kalkınma Odaklı ve özellikle işsizlik sorununa yönelik sürdürülebilir projeler üretip uygulamak istiyoruz. Markalaşma ve sosyal inovasyon gibi kentlerin uluslararası tanınırlık ve yaşanırlık düzeylerini artıracak ulusal ve uluslararası projeler üretip uygulayarak sosyal inovasyonda Türkiye’de lider bir üniversite olma hedefindeyiz. Bir de şunu eklemeliyim ki üniversitemiz şehirden kopuk olması noktasında sürekli eleştiriliyor. Bu algıyı düzeltmek adına halk – üniversite ilişkilerini güçlendirecek projeleri hayata geçirmek ve özellikle Sivil Toplum Örgütleri işbirliğinde toplumsal fayda içerikli sosyal projeler uygulamak istiyoruz. Bunun ilk adımının da yatırımı devam eden Kültür Merkezi inşaatımızın tamamlanmasıyla sağlanacağına inanıyorum. Şehrin en büyük toplantı salonuna sahip olacağımız merkezde fuaye alanı, sergi salonları da yer alacak. Aynı zamanda 5 yıldızlı otel konforunda 35 odalı bir de konuk evimiz olacak. Bu yatırımların tamamlanmasıyla birlikte kentle daha iç içe olacağımıza inanıyorum. Onkoloji hastanemizin de 2 – 3 aya tamamlanmasını bekliyoruz. Radyoterapi ünitemiz hizmete başladı. Bu cihazdan Türkiye’de 12 tane var. Keskin atış yapabilen bir cihaz. Yani yalnızca kanserli alanı hedef alıyor ve çevresine zarar vermiyor. Bu da tıp alanında da daha fazla güçlenmemizi beraberinde getiriyor. Tüm bu çalışmaları 2022 yılında tamamlanacak görev sürem içinde bitirme hedefindeyim.