MTSO Haber Sayı 378

Page 1

MTSO ile ŞUTSO ‘Kardeş Oda’ oldu >4’te

Mersin TSO ile Malatya TSO ‘Kardeş Oda’oldu

Deniz Varsa Hayat Var

>3’te

>2’de

İş dünyasının yeni rolü… > 3’te Ayhan KIZILTAN

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

www.mtso.org.tr www.mtso.org.tr | YIL: 21 | SAYI: | YIL:378 17 || 23 SAYI: Haziran 298 - |06 6-19 Temmuz ARALIK 2019 2015

Dış ticaret firmaları donanımlı bir gümrüklü saha istiyor

Ahmet Baran

MTSO 36 No’lu Yurtdışı Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı

D

ış ticaret kenti Mersin’de yurtdışı bağlantılı faaliyet gösteren firmalar, gümrükleme işlemleri yapılırken karşılaştıkları yetersiz sahalar ile uygunsuz fiziki ve teknik koşullardan şikayetçi. Mevcut şartlarda sorunların çözümünün mümkün olmadığı görüşünde birleşen sektör temsilcileri, Mersin’e donanımlı bir gümrüklü saha inşa edilmesini talep ediyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 36 No’lu Yurtdışı Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Baran, sektöre ilişkin

değerlendirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak gümrüklü sahalarda yaşanan sorunları dile getiren Baran, yeni bir gümrük sahası inşa edilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Baran, “donanımlı yeni bir gümrük sahasının kurulması hem Mersin Gümrük Müdürlüğü’nün iş yükünü azaltacak hem de mevcut hizmet binasında fiziki alan anlamında yaşanan eksikliklerin önüne geçilmesini sağlayacaktır. Herkes için büyük verim ve refah yakalanacaktır” değerlendirmesini yaptı. > 7’de

“Reform paketi Anadolu basınının sonunu getirir” Turgay Demirtaş

MTSO 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

M

TSO 29 No’lu Komite Başkanı Turgay Demirtaş, Mayıs ayında yayınlanan Reform Paketi içinde yer alan bazı maddelerin Anadolu basınının sonunu getireceğini ifade ederek bu maddelerden vazgeçilmesini beklediklerini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Turgay Demirtaş, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Mayıs ayı sonunda açıklanan ve kamuoyuna ‘Yeni Yargı Reformu Paketi’ adıyla yansıyan yeni düzenlemeleri değerlendiren Demirtaş, bu

pakette yer alan resmi ilan statüsündeki icra ilanlarının, yaygın ve yerel gazetelerde yayınlanma zorunluluğunun kalkmasının öngörüldüğünü hatırlatarak, “Söz konusu düzenleme resmi ilanların büyük bölümünü ortadan kaldırır ve bu da son yıllarda güçlükle ayakta durma mücadelesi veren yerel basının sonunu getirir” değerlendirmesini yaptı. İcra, iflas ve ihale ilanları başta olmak üzere Basın İlan Kurumu aracılığı ile yayınlatılan resmi ilanların özellikle yerel basın için hayati önem taşıdığını vurgulayan Demirtaş, konunun yok olma tehlikesini ortaya çıkarması nedeniyle Anadolu basınında şok etkisi yarattığını söyledi. > 7’de

Gençlerin son dönemlerde artan bilgisayar, tablet ve telefon bağımlılığının önüne geçmek, gelecekte tüm dünya için önemi daha da çok artacak tarımla tanıştırmak adına, ‘Tarımın Geleceği Emin Ellerde’ adı altında yaz tarım kampı düzenlendi.

P

roje kapsamında minik eller toprakla buluştu tohum ekip fide dikti, ilaçlamadan, hasada, arıcılıktan, iyi tarım uygulamalarına kadar tarımın her aşaması hakkında bilgi sahibi oldu. ‘Tarımın Geleceği Emin Ellerde’ Projesi kapsamında Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü, Erdemli Ticaret ve Sanayi Odası ile

MTSO Avrupa Birliği (AB) Bilgi Merkezi işbirliğiyle düzenlenen “Yaz Tarım Kampı”nda 25 çocuk, sebzecilikten meyveciliğe, arıcılıktan süs bitkisi yetiştirmeye kadar birçok alanda bilgi sahibi oldu. Projede bir taraftan yeni neslin dikkatinin tarımsal üretime çekilmesi hedeflenirken diğer yandan gübre ve tarımsal ilaçların dengeli kullanımı konusunda farkındalık oluşturularak doğal kaynakların

korunması hedeflendi. Konuyla ilgili değerlendirme yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, projenin önemine dikkat çekerek, “Bu bir başlangıç, önümüzdeki günlerde bu çalışmanın hem Mersin hem de Türkiye’de büyüdüğünü göreceksiniz. Çünkü gelecek tarımda ve suda. Ancak yeni nesil topraktan uzaklaşıyor. Amacımız yeni neslin dikkatini

tarıma çekerek, başta çiftçi çocukları olmak üzere, tarımın sahiplenilmesini sağlamak. Çocukları toprakla buluşturarak ekolojik dengeyi sürdürülebilir hale getirmek. Proje ile yetiştiriciliği, çevreciliği, iyi tarım uygulamalarını öğretmek. Gelecekte tarıma yönelik hangi alanlarda çalışabilecekleri, neler yapabilecekleri konusunda fikir sahibi olmalarını sağlamak. Bu nedenle projeyi önemsiyoruz” dedi. > 5’te

Ulaştırma ve enerji yatırımlarıyla öne çıkan ülke:

Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek Toros Üniversitesi Rektörü

Toros Üniversitesi’nde intörn uygulaması işe yerleşme oranını artırdı

H

enüz 10 yıllık çok genç bir üniversite olmalarına rağmen kent ile büyük bir uyum yakaladıklarını, mezun öğrencilerin işe yerleşme oranlarında ciddi bir ivme gösterdiklerini kaydeden Korkmazyürek, özellikle intörn öğrenci uygulamasının bu başarıda önemli rol üstlendiğini belirtiyor. Sistemi yüksek lisans öğrencilerini de kapsayacak şekilde genişleteceklerine değinen Korkmazyürek, böylece öğrencilere rahat iş bulma fırsatı tanımaları yanında firmalara da talep ettikleri personeli istedikleri özelliklerle donatılmış, kendi kurum kültürleriyle uyumlu yetiştirme fırsatı sunduklarını belirtiyor. Henüz yolun başında olduklarını ve kontrollü büyüme stratejisi ile hareket ettiklerini anlatan Kork-

MTSO 01 CMYK

mazyürek, hazırladıkları yayınlarla, projelerle, bilgi birikimiyle özellikle akademik açıdan sürekli gelişimi hedeflediklerini vurguluyor. Önümüzdeki süreçte kendilerine en az iki branş belirleyerek bu alanlarda uzmanlaşmayı planladıklarına değinen Korkmazyürek, “En az iki branşta akla gelen referans merkez olabilecek düzeye erişmemiz gerektiğine inanıyorum” diyor. Kentteki diğer üniversiteler olan Mersin Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi ve Çağ Üniversitesi ile koordineli hareket ettiklerini de ifade eden Korkmazyürek, bu üniversitelerin verdikleri destekler için de teşekkür ediyor. Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek ile üniversitenin çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. > 8’de

D

ünya ekonomisinde ağırlığı bulunan gelişmiş ülkelerin ilgisini üzerine çeken GAC’ın ekonomi programında ülkenin orta vade planı önemli yer taşıyor. Programa göre pazar ekonomisine dayalı olan GAC ekonomisinin bu yapısının süreceği ve kamu-özel sektör ortaklıklarının da özendirilmeye devam edeceği vurgulanıyor. Nüfusun büyük kısmı yoksulluk içerisinde olan GAC’ta ülkedeki gelir dağılımında büyük farklılıklar bulunuyor. Ülkede tüketici profili zengin ve yoksul olarak uç noktalara yığılmış durumda. Dolayısıyla tüketici eğilimi ve davranışları da fark-

Oda Üyeleri bankalarla yaşadığı sorunu online bildirebilecek >2’de

lı olabiliyor. Bu çerçevede, GAC Hükümetince çözüm olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımına büyük önem veriliyor. Burada yapılacak yatırımlar Sahra Altı Afrika ülkelerine ulaşım noktasında da büyük kolaylık tanıyor. Ayrıca ülkenin önümüzdeki süreç için ekonomideki hedeflerinin mevcut hammadde kaynaklarından en etkin şekilde yararlanabilmek üzere daha fazla sermaye ve teknoloji çekilmesi, kıtada uzmanlık ve yetkinliklerin geliştirilmesi, gelişmiş ülkelerin en iyi uygulamalarının transfer edilmesi şeklinde sıralanması da yatırım açısından cazibesini artıyor. > 6’da

Mersin ile Mısır arası temaslar artmalı

>3’te

Mersin Çevre Ödülleri sahiplerini buldu

>2’de

MTSO Komiteleri Başkan Seçer’le bir araya geldi

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Komite Üyeleri, Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile bir araya gelerek taleplerine ilk ağızdan yanıt buldu. İş dünyasının önem verdiği konulara dikkat çeken Başkan Seçer, özellikle şehir imar planları konusunda yaşanan sıkıntıları çözme sözü verdi. MTSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nın misafiri Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer oldu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol’un başkanlığında gerçekleşen toplantıda, Komite Temsilcileri sektörlerine dair sorunlarını dile getirerek merak ettikleri konulara cevap aradı. Toplantının açılışında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, se-

çimler sonrasında Komite Üyelerinin zaman zaman yaşadıkları sorunları dile getirdiğini ve büyükşehir belediyesine birçok soru yönelttiğini hatırlatarak, “Biz Sayın Seçer ile bu soruları paylaştığımızda kendisi ziyaretimize geleceğini söylemişti. Kırmayıp geldiniz, teşekkür ederiz” dedi. Komite Üyelerine, Şehirle ve sektörleriyle ilgili içlerinden geçen her konuda soru yöneltebileceklerini vurgulayan Kızıltan, “Başkanımız da cevap verir, notlar alır. Toplantıyı sizlerin soruları yönlendirecektir. Net olalım ve zaman çalmadan zamanı iyi kullanalım” çağrısında bulundu. Meclis Başkanı İzol ise, “Sayın Seçer’i daha önce de ağırlamıştık, yine bir aradayız. Biz bir aileyiz ve rahat olup her konuyu sorabilmeliyiz. Katılımınız için teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı. > 5’te


2

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

Deniz Varsa Hayat Var

M K

ent dinamikleri, 2020’de Mersin’de yapılacak 14. Uluslararası Turunçgil Kongresi’ne hazırlanıyor. 2020 Kasım ayında gerçekleşecek kongreye ilişkin çalışmalar ve hazırlanan web sitesi düzenlenen bir etkinlikle kamuoyuna tanıtıldı. 14. Uluslararası Turunçgil Kongresi (ICC 2020), 8-13 Kasım 2020 tarihleri arasında Mersin’de gerçekleştirilecek. 1968 yılından bu yana her 4 yılda bir organize edilen Uluslararası Turunçgil Kongresi’nin 14’üncüsünün Mersin’de düzenlemesi için 2012’de atılan ilk adımın ardından, kongrenin Mersin’e verilmesiyle başlayan çalışmalar aralıksız sürüyor. Bu çerçevede, Mersin 14. Uluslararası Turunçgil Kongresi Web Sitesi Tanıtımı özel bir etkinlikle gerçekleştirildi. Kongre sektöre ivme kazandırmasının yanı sıra Mersin’in tanıtımı ve turizminin gelişimi adına da büyük önem taşıyor. Toplantıya, Mersin Valisi Ali İhsan Su, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Fuat Fikret Aktaş, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Ayhan Kızıltan ve Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır akademisyenler ve sektör temsilcileri katıldı. Kaçmaz: “Türkiye, turunçgil üretiminde küresel bir oyuncu haline gelmiştir” Toplantının açılış konuşmasını yapan 14. Uluslararası Turunçgil Kongresi Başkanı Kemal Kaçmaz,

Türkiye’nin turunçgil üretiminde küresel bir oyuncu haline geldiğini vurguladı. “8-13 Kasım 2020 tarihleri arasında düzenlenecek olan 14. Uluslararası Turunçgil Kongresi’ne ev sahipliği yapacak olmanın heyecanı içindeyiz” diyen Kaçmaz, “Ülkemizin, ilimizin ve sektörümüzün tanıtımının yanı sıra Türkiye turunçgil sektörünün gelişimine büyük katkılarda bulunacağına inandığımız bu kongrenin yerel ve bölgesel düzeyde beklentimizden çok daha fazla çıktıları olacaktır” diye konuştu. Demir: “Katma değeri ve ihracat değerini artırmaya yönelik çalışmalıyız” Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir de bu tür kongrelerin ülkenin ve sektörün tanıtımı açısından büyük önem taşıdığına işaret etti. Yaş meyve sebze sektörü ve narenciye sektörünün Türkiye ekonomisinde büyük öneme sahip olduğunu dile getiren Demir, “2018 yılı itibariyle 170 milyar dolarla önemli bir ihracat noktasına gelmiş bulunuyoruz. Ancak geldiğimiz noktada gerçekleştirmemiz gereken husus; ihracatımızın katma değerinin artırılması. Gerek narenciye sektörü gerek yaş meyve sektörü gerekse diğer ihracat sektörlerimiz için de şimdiye kadar dikey çalışmalarla ihracat artımında belli bir noktaya geldik ama ihracatımızın birim fiyatı 1,1-1,2 dolarlar seviyesinde. Bu, gelişmiş ülke ortalamalarının çok altında. Sektördeki katma değeri

ve ihracat değerini artırmaya yönelik çalışmalıyız” ifadelerini kullandı. Aktaş: “Bakanlık olarak elimizden gelini yapmaya hazırız” Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Fuat Fikret Aktaş ise turunçgil sektöründe birçok sorun yaşanabileceğini dile getirerek, buna rağmen sektör temsilcilerinin en kalitelisini, iyisini yetiştirme gayretinin sürmesi gerektiğini ve bakanlık olarak bu noktada her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Su: “Kongrenin ülkemize, bölgemize ciddi katkıları olacak” Mersin Valisi Ali İhsan Su da son dönemde Mersin özelinde ve Türkiye genelinde turunçgilde hem üretimde hem kalitede hem de ihracatta yaşanan artışa dikkat çekti. Mersin’de tarımın gelişmesi adına yürütülen çalışmaları anlatan Su, “Turunçgil üretimini ne kadar artırabilirsek, çeşit ve kaliteyi artırıp 12 aya yayabilirsek çok daha iyi noktalara geleceğiz” ifadelerini kullandı. Uluslararası Turunçgil Kongresi çerçevesinde bir dizi çalışma yaptıklarını belirten Su, kongrenin tarıma, ihracata ve üretime yönelik katkılarının yanında Mersin’in ve Türkiye’nin tanıtımına da ciddi destek olacağına işaret etti. Toplantı, Kemal Kaçmaz’ın kongrenin hazırlık sürecini anlatması ve akademisyenlerin hazırlanan web sitesini tanıtması ile sona erdi.

ersin’in sivil toplum kuruluşları, daha yaşanabilir bir Mersin hedefiyle deniz kirliliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla kıyı temizliği etkinliği gerçekleştirdi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) da destek verdiği etkinlikle çevre bilincinin gelişmesine katkı sağlandı. Mersin Büyükşehir Belediyesi ve Mersin Kent Konseyi işbirliğinde, Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) ev sahipliğinde sahil bandında atık toplama etkinliği düzenlendi. “Deniz Varsa Hayat Var - Hep Birlikte Sahilimizi Temizliyoruz” sloganıyla planlanan etkinlik, çevre kirliliğine dikkat çekmek ve vatandaşları çevreye karşı daha duyarlı olmaları ko-

nusunda uyarmak amacıyla gerçekleştirildi. Etkinliğine, MTSO, MDTO, Mersin Uluslararası Limanı (MIP), Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Mersin Şubesi, TEMA Mersin İl Temsilciliği, Mersin Tenis Yelken ve Yüzme Kulübü ve TURMEPA Deniz Temiz Derneği de destek verdi. Etkinliğin açılışına, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, MDTO Yönetim Kurulu Başkanı Cihad Lokmanoğlu, MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Fuad Budur ve Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu’nun yanı sıra vatandaşlar ile çeşitli okullardan öğrenciler de katıldı. Katılımcılar atıkları türlerine göre toplayıp, çöp poşetlerinde bi-

riktirdi. Toplanan atıklar, önce sergilenip ardından geri dönüşüme kazandırılmak üzere ekiplere teslim edildi. Etkinlik kapsamında kurulan standlarda sahil, park ve ormanların temizliği hakkında bilgiler verildi. Çeşitli dans kulüpleri tarafından gösterilerin yapıldığı etkinlikte, kadın üreticiler el emeği ürünlerini de sergiledi. Yaklaşık bir saat süren etkinlikte 88 kg ile en fazla atığı toplayan “Planktonlar” grubuna plaket verildi. Toplamda ise 300 kg’dan fazla atık toplandı. Açılışta konuşan Mersin Kent Konseyi Başkanı Yasmina Lokmanoğlu, etkinlikle çevreyi koruma konusunda farklındalık yaratarak sonraki nesillere temiz bir çevre bırakmak istediklerine dikkat çekti. Lokmanoğlu, “Etkinliğe ilk olarak MDTO ev sahipliği yaptı. Çalışmalar burada kalmayacak. Başka yerlerde başka kurumların ev sahipliğinde devam ettireceğiz” diye konuştu. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ise, Mersin’in tarım, turizm ve sanayi bakımından zengin bir kent olması sebebiyle çevre hassasiyetinin öneminin büyük olduğunu vurguladı. Çevre bilincinin topluma yayılması gerektiğini belirten Seçer, gerçekleştirilen etkinliğin bu noktada fayda sağlayacağını kaydetti.

Oda Üyeleri bankalarla yaşadığı sorunu online bildirebilecek ve finans kurumu ismini, zaman dilimi belirterek, yaşadıklarını net olarak tanımlamaları ve varsa konuya ilişkin dokümanları Oda’ya iletmeleri durumunda, sorunun çözümü için girişimlerde bulunulacak.

O

da Meclis kararıyla Oda üyelerin banka ve finans kuruluşlarıyla yaşadığı sorunlarla ekonomik sıkıntılar hakkında araştırma yaparak çözüm önerileri sunmak üzere ‘Bankalar ve Ekonomik Konular Çalışma Komisyonu’ kuruldu. Üyeler Oda web sitesi üzerinden ulaşacakları form aracılığıyla banka ve finans kuruluşlarıyla yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini Komisyona iletebilecek. Başkanlığını Ahmet Akın, Başkan Yardımcılığını Sabahattin Kılıç-

çıoğlu’nun üstlendiği ve Üyelerini ise Mesut Selim Özcömert, M. Mutlu Koyuncuoğlu ile Zeynel Aydemir’in oluşturduğu Komisyon, konular üzerine araştırmalar yaparak hazırlayacakları raporu, gerekleri yapılmak üzere Oda Meclisi’ne sunacak. Alınacak kararlara göre ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunulacak ve çözümler üretilmek üzere lobi faaliyetleri yürütülecek. Bu noktadan hareketle MTSO Üyelerinin yaşadığı sorunları ilgili banka

Formun doldurulması ve gönderilmesi: Oda Web Sitesi Online İşlemler bölümünden ulaşılabilecek İletişim Formu sadece Oda üyeleri tarafından kullanılabilecek şekilde hazırlandı. Vergi numarasının girilmesi ile arama yapılabilecek. Vergi numarası doğru ise firma bilgileriyle birlikte form açılacak ve “Öneri, İstek ve Şikayetlerinizi Yazınız” bölümünü doldurduktan sonra ad, soyad ve GSM (cep telefonu) numarası yazarak “GÖNDER” butonuna basılacak. Cep telefonunuza gelen mobil onay kodunu ekranda belirtilen sürede girerek “BİTİR” butonuna basarak işleminizi sonuçlandırabilirsiniz.

Mersin Çevre Ödülleri sahiplerini buldu MTSO Sanat Galerisi

2018-2019 sezonunu kapattı larak sunulan gerçeklik ve duyumsadığımız gerçeklik arasında sıkışan insanı gösteriyor. Birçok eserimde de bu duruma tepki göstererek, seyirciye arkasını dönmüş insan figürleri kullandım. Bu anlamda figürlere protest de diyebiliriz.” Sergisinin iki seride toplamda 17 eserden oluştuğunu bildiren Akkayüz, bu serileri ise ‘katmanlar’ ve ‘duvar’ başlıkları altında topladığını anlattı.

Ç

evrenin ve doğal kaynakların korunmasına yönelik iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasını sağlamak, başarılı uygulamaları ödüllendirerek iş dünyasına örnek oluşturmak ve Mersin’in çevresel açıdan sürekli gelişimini teşvik etmek amacıyla düzenlenen Mersin Çevre Ödülleri sahiplerini buldu. Mersin Valiliği himayesinde Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölge (MTOSB) Müdürlüğü’nce ‘Mersin Çevre Ödülleri’ isimi ile düzenlenen yarışmada dereceye giren isimler belli oldu. KOBİ ve Büyük Ölçekli İşletmeler olmak üzere iki kategoride gerçekleştirilen yarışmaya katılanlar Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen törenle ödüllerini aldı. De-

receye giren işletmeler aynı zamanda Mersin Çevre Ödülleri Yarışması Logosunu 2 yıl boyunca kullanma hakkı kazandı. Etkinlik kapsamında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile Milli Eğitim İl Müdürlüğü işbirliğinde yürütülen “Sıfır Atık” temalı liseler arası Afiş Yarışması ve ilkokullar arası resim yarışmalarında dereceye giren öğrencilere de hediyeleri verildi. Törende jüri üyeleri arasında yer alan MTSO Kalite Akreditasyon Müdürü Elif Gökçay Bilici’ye de bir teşekkür belgesi takdim edildi. Kentte çevre konusunda farkındalığı ve bilinci artırmak, çevrenin ve doğal kaynakların korunmasına yönelik iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasını sağlamak, başarılı uygulamaları ödüllendirmek, iş dünyasına örnek

oluşturmak ve çevresel açıdan sürekli gelişimi teşvik etmek amacıyla düzenlenen “Mersin Çevre Ödülleri” yarışmasında Büyük Ölçekli Sanayi İşletmeleri kategorisinde dereceye giren isimler şöyle: Birinci: Trakya Cam Sanayi A.Ş. İkinci: Yıldız Entegre A.Ş. Üçüncü: Çukurova İnşaat Makinanları Sanayi ve Ticaret A.Ş. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler kategorisinde ise dereceye giren isimler şöyle: Birinci: ABS Alçı ve Blok Sanayi A.Ş. İkinci: Yeşilovacık Liman İşletmeleri A.Ş. Üçüncü: CMC Consumer Medikal Care Pamuk Amb. San. ve Tic. Ltd. Şti.

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi, dolu dolu geçirdiği 2018-2019 sezonunu sanatçı M. Emrah Akkayüz’ün ilk kişisel resim sergisiyle kapattı. 90’lı yıllardan bu yana kesintisiz sergi düzenleyen MTSO Sanat Galerisi, Mersin’in sanata açılan kapısı olmaya devam ediyor. Kaliteli sergileri ve sergileme teknikleriyle Mersin’in kültürel gelişimine katkı sağlayan Galeri, sanat dolu bir sezonu daha geride bıraktı. Sanatçı M. Emrah Akkayüz’ün ‘Bellek/İz’ isimli Resim Sergisiyle sezonunu tamamlayan Galeri, bu dönemde 13 etkinliğe ev sahipliği yaptı. Sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği serginin açılışına MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol’un yanı sıra MTSO Meclis Üyeleri, sanatseverler ve çok sayıda davetli katıldı. Sanatçının 17 eserinin sanatseverlerin beğenisine sunduğu Bellek/ İz isimli Resim Sergisi, 26 Haziran

tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Akkayüz: “İlk kişisel sergim”

Mersin Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimine devam ettiğini anlatan Akkayüz, uzun zamandır resim yaptığını, birçok karma sergiye ve yarışmaya katıldığını, MTSO’da ise ilk kişisel sergisini açtığını kaydetti. Sanatın gelişiminin çağın değişen koşulları, toplumun sanatsal ve düşünsel gelişimiyle paralel ilerlediğini anlatan Akkayüz, sanatçıların içerisinde bulunduğu gerçekliğe tanıklık ettiklerini söyledi. Eserlerini günlük hayatta karşılaştığı olayların bilinçaltında oluşturduğu durumları yeniden kurgulayarak hazırladığını belirten Akkayüz, kitle iletişim araçları tarafından yüklenen görsel bombardımana da atıfta bulunduğunu kaydetti. İnsanların dünyayı algılama biçiminin büyük ölçüde kitle iletişim araçlarıyla gerçekleştiğine değinen Akkayüz, şunları söyledi: “Bu durum bize yeniden yaratı-

Şahbaz: “Sanat dolu bir sezon geçirdik”

MTSO Sanat Galerisi Sorumlusu Seda Şahbaz ise, sezonun son sergisine ev sahipliği yaptıklarını belirterek, hareketli ve sanat dolu bir sezon geçirdiklerini dile getirdi. Yerel sanatçılar başta olmak üzere ulusal ve uluslararası birçok sanatçı ağırladıklarını kaydeden Şahbaz, prestijli sergilere de ev sahipliği yaptıklarını vurguladı.

Ayhan KIZILTAN

A. Kadir DÖLEK

Derya GÜLEÇ

Atatürk Caddesi MTSO Hizmet Binası Kat: 2-3-4 / MERSİN Tel: 0324 238 95 00 ( 10 Hat ) 238 56 56 ( 3 Hat ) - 238 98 00 Çağrı Merkezi: 0 850 304 33 33

www.kartoncw.com Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Ceyhan Yolu Üzeri 5.km Yüreğir / ADANA 0322 346 30 93

MTSO 02 CMYK


3

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

İş dünyasının yeni rolü…

Ayhan KIZILTAN MTSO Yönetim Kurulu Başkanı

Mersin Ticaret ve Sanayi odası olarak iş dünyasının gerek bölgesel gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta pro-aktif bir davranış içinde olması gerektiğini söylüyoruz. Yani, iş dünyası sadece ekonomi, yatırım, ticaret, ihracat, üretim gibi zaten yaptığı işleri yaparak değil, bulunduğu bölgedeki kentlerle, yurt içinde diğer şehirlerle, hatta küresel boyutta diğer ülkelerle ve diğer ülkelerin iş dünyası ve STK’larıyla yakın temas ve iletişim içinde olmalıdır.

H

atta ülke yönetimi bunun önünü daha çok açmalıdır. Örneğin, yurt dışında sorun yaşadığımız ülkelerde, ülkeler arası siyaset tıkandığında iki ülke arasındaki iş dünyasının iletişimi ile birçok sorun kolayca çözülüyor, işler devam ediyor. Bu anlamda iş dünyası aslında ülkenin bir temsilcisi gibi görülmelidir. Geçtiğimiz hafta MTSO olarak Mısır-Kahire’de UfM-Akdeniz’de Birlik Kuruluşunun, ICT Komisyonu Başkanlığını yürüttüğümüz ASCAME-Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nin de destek olduğu “Akdeniz’de Dijital Ticaret” konulu iş forumuna katıldık. Bildiğiniz gibi Türkiye-Mısır ilişkileri son zamanlarda çok parlak değil. Sorunlar ve sıkıntılar var. Ancak, her şeye rağmen orada iş yapan Türk firmaları var. Her ne kadar iki ülke arasında sorunlar olsa da, iş dünyası asla bağları kopartmadığı ve farklı platformlarda Mısır iş dünyası ile çalışabildiği için iki ülkenin iş dünyası siyaset üstü davranıp iletişimini devam ettirebiliyor. Bu aslında hem ekonomimize, hem de geleceğe yönelik iki ülke ve milletin dostluğuna da katkı veriyor. Elbette

iş dünyası olarak sorun yaşadığımız ülkelerle olan tüm ilişkilerimizde devlet yetkililerinin bilgisi ve önerileri dahilinde temas ediyor ve ülke çıkarlarımızı koruyoruz. Devletimiz bize bu konuda destek verdikçe, bizim bu iletişimde önümüzü açtıkça, bizler iş dünyası olarak küresel anlamda daha etkin hareket edebiliyoruz. Kuzey Afrika’dan Orta Doğu’ya, Yakın Asya’dan Afrika’ya- ki buralar bizlerin yükselen pazarlarıdır ve bizim ürettiğimiz her şeye ihtiyaçları vardır- Türk iş dünyası daha etkin olmalıdır. Eminim iş dünyası bu coğrafyada siyasal ve sosyal sorunların da çözümünde, hatta savaş yaşanan bölgelere barışın gelmesinde bile önemli bir rol oynayacak belki de en etkin unsurdur. Bu anlamda iş dünyasının bu noktada rolü iyi anlaşılmalı, buna göre yeni stratejiler geliştirilmelidir. Şehirler birbirini tanıdıkça fırtsalar ortaya çıkıyor

Aynı durum bölgesel ve yurt içi seviyede de geçerlidir. Mersin iş dünyası olarak Mersin Ticaret ve Sanayi Odası çatısı altında bölgesel iş birliği

hareketi başlatmıştık. Bu artık bir slogan olmaktan çıkmak zorundadır. Doğu Akdeniz anlamında Mersin, Adana, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Hatay olarak hala tam anlamıyla istenilen seviyede olmasa da ciddi ve yakın iş birliğimiz var. Bu iş birlikleri göreceksiniz ki çok yakında bambaşka bir seviyeye çıkacak ve farklı somut sonuçlar elde edeceğiz. Ancak, bu hinterlantın dışına çok fazla çıkamamıştık. Geçtiğimiz haftalarda Meclis Üyelerimizle birlikte bir Şanlıurfa ziyareti gerçekleştirdik. Önce birbirimizi tanımalıyız dedik. Önce kentlerimizi tanımalıyız dedik. Bu, Türkiye’de yıllardır yaratılmak istenen yapay doğu-batı ayrımına da çok güzel bir cevap, milletimizin kardeşliği adına da güzel bir mesaj olmuştur. Şanlıurfa ziyareti ile Urfa ekonomisini yakından tanıdık. Birçok üretimin yapıldığını, birçok tarihi ve doğal güzellikleri ile turizm potansiyelini ilk kez gördük, önyargılarımız kırıldı ve bu tanışma yeni ekonomik iş birliklerinin yolunu açıverdi. İş dünyasının bu samimi iş birliği toplumlara da mesaj vermektedir ki, bu çok önemlidir.

Sonunda, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası aralarındaki kurumsal kapasite ve diyalogu arttırmak, ticaretin gelişmesinin yanı sıra sosyo-kültürel faaliyetlerde de birlikte hareket etmek adına ‘Kardeş Oda’ protokolü imzaladı. Birbirimizi tanıdıkça karşılıklı olarak fırsatlarımızı daha net görüyoruz. Kentlerimizde o kadar büyük fırsatlar var ki, bu fırsatlar ancak kardeşlik ve güven bağları güçlendikçe ortaya çıkıyor. Biz Mersin iş dünyası olarak bölgemiz ve hinterlantındaki tüm illerin iş dünyasını ziyaret edeceğiz ve önce kardeşlik ve güven, sonra da buna bağlı refahımızın payandası olan ekonomiye odaklanacağız. Hiçbir kent tek başına değer olamaz, birbirimize ihtiyacımız var

Tam bu stratejiye dönük yeni Oda ziyaretleri yapacakken, Malatya TSO önce davrandı ve geçtiğimiz Cuma günü Mersin’i ziyaret etti. Bu hareketin karşılık bulması ve dalga dalga yayılması inanın bölgeye ve Türkiye’ye olağanüstü olumlu yan-

sıyacaktır. Malatya Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri toplantıda bizlerin Mersin’den öğreneceği çok şey var dedi. Bu çok alçakgönüllü ve bir o kadar değerli bir ifade. Bizlerin, bu ülkenin kentleri ve iş dünyası olarak hepimizin bir birinden öğreneceği şeyler var. Aslında bizler rakip değil, birbirimizin tamamlayıcısı olmalıyız. İşte o zaman büyük Türkiye ortaya çıkacaktır. Malatya iş dünyası ile çok sıcak bir iletişim kurduk, Şanlıurfa ile benzer şekilde Kardeş Oda Protokolü imzaladık. İnanıyorum ki daha sık gidiş gelişler ve bu iletişimin topluma vereceği mesajlar önce her iki kentin yaşayanlarına sonra da ekonomiye yansıyacaktır. Türkiye’de hiçbir şehir tek başına bir değer olamaz. Birbirimize muhtacız ve birbirimize bağlıyız. Ama bu bağları samimiyetle daha sıkı hale getirmek zorundayız. Dünya ekonomisi daralıyor, küresel ekonomi küçülüyor ve ticaret savaşlarıyla piyasalar daha rekabetçi hale geliyor. Bu anlamda bu acımasız rekabetçi dünya pazarlarında tek başına Mersin, tek başına Adana, tek başına Malatya, tek başına Şanlıurfa olarak ayakta kalamayız. Tüm potansiyelimizi birleştirmek, ortak akılla hareket etmek ve birbirimize destek vermek zorundayız. Deneyimlerimizi paylaşmak zorundayız. Hepimiz başarı hikayelerini diğerine anlatmak zorundadır. Bir kentimizde olağan üstü tarım üretim var, diğer yakın bir kentimize lojistik ve liman var, diğerinde ihracat yapma becerisi var, bir diğerinde turizm var, diğerinde sanayi var. İşte bu becerileri bir araya getirmek ve bölgesel hareket etmek zorundayız. Birbirimizin aklına ihtiyacımız var. Şimdi sırada Adıyaman ve sonrasında Doğu Akdeniz, Doğu ve Güney Doğu Anadolu, İç Anadolu iş dünyasıyla buluşmak var. Mersin olarak bu büyük iletişim ve dostluk ağını kurmaya kararlıyız ve diğer iş dünyalarının samimi cevabı bizi daha da heyecanlandırıyor. Sonuç olarak iş dünyası artık geleneksel formatı ile çalışamaz. Artık 21’inci yüzyıla uygun yeni nesil bir iş dünyası yaratmamız gerekiyor. Daha pro-aktif, daha etken, daha inisiyatif alan ve kentlerimizin, bölgelerimizin ve hatta küresel anlamda kurulacak ilişkilerde öncü olan bir iş dünyası inanın siyasetin bile çözmekte zorlandığı konularda siyasete destek verecektir. Bundan dolayı rolü değişmelidir, genişlemelidir. Çünkü İş dünyası demokrasinin, kardeşliğin, sosyal huzurun ve refahın payandasıdır.

Mersin ile Mısır arası temaslar artmalı

Mersin TSO ile Malatya TSO ‘Kardeş Oda’oldu

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ardından Malatya Ticaret ve Sanayi Odası ile de ‘Kardeş Oda’ protokolüne imza attı. Malatya TSO Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Mersin TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Meclis Başkanı A.Hamit İzol, Yönetim Kurulu ve Meclis Üyelerini ziyaret etti. Ziyarette, Mersin TSO’nun Şanlıurfa ile başlattığı ‘Kardeş Oda’ Protokolü Malatya TSO ile de imzalandı. Protokol ile iki Oda arasında iletişimi güçlendirmek, karşılıklı hizmet standartlarının artmasını sağlamak, ortak toplantılar ve faaliyetler düzenlemek, projeler hazırlamak, sanayi ve ticaretin gelişmesinin yanında sosyokültürel faaliyetlerde de birlikte hareket etmek hedefleniyor. Kızıltan: “Bölge Odaları olarak dayanışma içerisinde olmalıyız” Mersin TSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, imza töreni öncesinde yaptığı konuşmada bölge Odaları olarak dayanışma içinde olmaları gerektiğini vurguladı. Kardeş

MTSO 03 CMYK

Oda sayısını arttırmak istediklerini belirten Kızıltan, “Bölgemizdeki Odalarla dayanışma içerisinde olup, iş birliklerimizi arttırmalıyız. İlk adımı Şanlıurfa’da attık. Şimdi de sizinle imzalıyoruz. Sonrasında Adıyaman var. Yakın zamanda onlarla da kardeş Oda olacağız” diye konuştu. Mersin TSO’nun köklü bir geçmişi ve güçlü bir tecrübesi bulunduğunu aktaran Kızıltan, “Her zaman açık bir Oda olduk. Her kesimden, her sektörden, nerede bize ihtiyaç varsa oraya desteğe hazırız. TOBB çatısı altında bu kardeşlik rüzgarını yayalım. Kardeşliği kağıt üzerinde resmileştirebiliriz. Kağıt silinebilir, yırtılabilir ancak gönül bağı asla silinmez. Biz gönülden kardeşiz” dedi. İzol: “Bu birlikteliğimizi hep birlikte batıya da taşıyalım” Mersin TSO Meclis Başkanı Hamit İzol ise, Malatya’nın çok önemli bir il olduğunu ve kardeş Oda olmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Bütün illerin çok önemli olduğunu vurgulayan İzol, “Hatay olsun, Batman olsun, Diyarbakır olsun bütün illerimizle kardeş

Oda olabiliriz. Bölgemizde bizlerin birlik ve beraberliği sağlamamız ülkemizin geleceği için de önemlidir. Bu, aynı zamanda bir imaj meselesidir. Birlikteliğimizi dalga dalga taşımız gerektiğine inanıyorum” dedi. Sadıkoğlu: “Mersin Türkiye’nin ihracat kalesi” Malatyalıların, Mersinliler gibi vatanperver, üretmeyi seven ve yabancılara karşı sıcakkanlı olduğunu belirten Malatya TSO Yönetim Kurulu Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu da, “Bu noktada sizlerle Kardeş Oda olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Malatya’nın ihracatının 350 milyon dolar seviyesinde olduğunu anlatan Sadıkoğlu, Malatyalı ihracatçıların özellikle Mersin Limanı’nı kullandıklarını söyledi. Mersin’in Türkiye’nin ihracat kalesi olduğunu belirten Sadıkoğlu, şunları söyledi: “Bildiğim kadarıyla Ülkemizin azımsanmayacak orandaki ihracatı Mersin’den gerçekleştiriliyor. Bunun için kardeş Oda protokolü ile bizlere yol göstereceğinize inanıyoruz. Çünkü sizlerin bilgi birikimi, network ve tecrübelerinizden yararlanmak istiyoruz. Bizim de üzerimize düşen bir şey olursa, kardeşiniz olarak her konuda elimizden geleni yapmaya hazırız. Bizleri kırmadığınız ve sıcak misafirperverliğiniz için teşekkür ederiz.”

En çok da bu kültürün çocuk yaştan başlayarak oluşturulması gerekliliğini vurgulayan Kızıltan, “E-ticaret bir kültürdür. Kuzey Akdeniz bu anlamda güçlü ama Güney Akdeniz hem alt yapı hem de bu kültürü yaratmakta geç kalıyor. Bölgenin az gelişmiş ülkeleri gerçek, bilimsel sorgulayan, yaratıcılığı ortaya çıkaran bir eğitime odaklanmalıdır. Aksi halde teknolojiyi tüketen bir pazar olmaya devam eder” değerlendirmesini yaptı.

K

ahire’de düzenlenen UFM İş Forumu’nun (The UFM Business Forum Cairo) konuşmacıları arasında yer alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Mısır temaslarında yaptığı incelemeler sonrası açıklamasında birçok sektörde karşılıklı işbirliğinin geliştirilebileceğini tespit ettiğini söyledi. Akdeniz İçin Birlik (UFM) organizasyonu, Akdeniz Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği (ASCAME) desteği ile düzenlenen UFM İş Forumu Kahire (The UFM Business Forum Cairo) kapsamında konuşmacı olarak Mısır’a giden MTSO Yönetim Kurulu Başkanı ve ASCAME ICT Komisyonu Başkanı Ayhan Kızıltan, toplantı öncesi Kahire’de Türkiye’nin Mısır Büyükelçiliği’ni ziyaret etti. Büyükelçi vekili Okyanus Akın, Ticaret Ataşesi Mehmet Güneş, DEİK İş Konseyi Koordinatörü Evren Doğan ile bir araya gelen Kızıltan Mısır’daki iş fırsatları ve yatırım olanakları hakkında bilgi aldı. Görüşmede Başkan Kızıltan’a MTSO Başkan Danışmanı Ercan Akın eşlik etti. Başkan Kızıltan, Büyükelçi-

lik ziyareti sonrasında Ticaret Bakanlığı Anlaşmalar Genel Müdürlüğünden Mehmet Ergünal ile de bir araya gelerek Mersin ile Mısır arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda destek istedi. Ancak bunun ilk adımının ise hükümetler arası olumlu bir diyalogun kurulmasına bağlı olduğunu ekledi. “E-ticaret demokrasi konusu olarak değerlendirilmeli” Temaslar sonrasında UFM İş Forumu’na katılan Başkan Kızıltan, buradaki konuşmasında eticaret, dijital ekonomi ve buna bağlı zorluklarla çözümleri konularına değindi. E-ticareti bir demokrasi konusu olarak değerlendiren Kızıltan, konuşmasında e-ticaretin özgür düşünce, özgür girişim ve yeni bir düşünce şekli gerektirdiğini vurguladı. Bu alanda başarılı olmak için bu yapıya uygun, sorgulayan, yaratıcı girişimci insan kaynağına ihtiyaç olduğunu kaydeden Kızıltan, “E-ticaret için güçlü bir alt yapı ve yazılım üreten bir yapı da gereklidir. Elbette bunun yasal düzenlemeleri de dünyaya uyumlu olmalı. Siber güvenlik, data güvenliği tüm bunlar önemli” dedi.

“Mısır Adana’dan doğrudan uçuş bekliyor” Mısır dönüşü temasları değerlendiren Başkan Kızıltan, özellikle inşaat ve tüm inşaat yan sektörleri alanında ciddi bir potansiyel bulunduğunu anlattı. Önümüzdeki günlerde ikili iş görüşmelerini artırmayı düşündüklerine değinen Kızıltan, Mersin ve Mısır arasında olumlu anlamda bir hava olduğunu, yurt dışındaki birçok iş oluşumunda Mısırlı yetkilerle temas içinde olduklarını, bu çabaların hükümetler arası küçük olumlu açıklamalarla daha da somut hale gelebileceğine dikkat çekti. Mısır’ın Türkiye’nin ürettiği her şeye ihtiyacı olduğunu, Türkiye için büyük bir pazar potansiyeli taşıdığını da ifade eden Kızıltan, Mısır’ın Afrika pazarının da ciddi anlamda giriş noktası olması nedeniyle öneminin arttığını anlattı. Mısırlı yetkililerin Mersin’e bir havalimanı yapılmasından dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdiklerine de değinen Kızıltan, “Bu havalimanı tamamlanana kadar Adana’dan Mısır’a doğrudan sefer başlamasını talep ediyorlar. Bu sağlanırsa Mısır ve Mersin arasının bir saatten daha aza ineceği ve karşılıklı iş hacminin artacağı vurgulandı” dedi.


4

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

Liseli gençlerin girişimcilik fikirleri ödüllendirildi

T

OBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu koordinatörlüğünde yürütülen Fikir Otobüsü Lise Projesi Ödül Töreni’nde dereceye giren genç girişimciler ödüllendirildi. Törende gençlerle bir araya gelen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Girişimciliğin temelinde cesaret vardır. Kendinize ve fikirlerinize güvenin. Hayallerinizin peşinden gidin” tavsiyesinde bulundu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, girişimci gençleri yalnız bırakmadı. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA), Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı tarafından desteklenen, MTSO, TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu, Mersin Üniversitesi ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğinde yürütülen Fikir Otobüsü Lise Projesi Ödül Töreni MEÜ Çiftlikköy Kampusu’nda Genç Girişimci Merkezi’nde düzenlendi. Tören öncesi Mersin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol Yaşar, Mersin Milli Eğitim Müdürü Adem Koca ve TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Osman Kiper ile birlikte projelerin tanıtıldığı stantları ziyaret eden Başkan Kızıltan, öğrencilerden çalışmalar hakkında bilgi aldı. 20 Aralık 2018’de başlayıp 10 Haziran 2019’da sona eren organizasyona 20 proje başvurdu. Jüri değerlendirmesi sonucunda Kadri Şaman MTSO Anadolu Lisesi öğrencilerinden Sertay Sakar, Enes İlçiktoğ ve Kerem Çiçek’in Berrin Tosmur Şa-

hin danışmanlığında yürüttüğü IOT Class (İnternet of thinks class) Projesi birinci oldu. ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Mersin Anadolu Lisesi’nden Hüsniye Sude Denizci, Tolga Metin ve Melisa Ünal Hakan Öztürk danışmanlığında yürütülen Gteck MI Projesi ikinci, Şehit Kübra Doğanay Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri Saliha Turanalp ile Berivan Küçükkaya’nın Kemal Bozkurt danışmanlığında yürüttüğü ‘Hem Temiz Hem Tasarruflu’ isimli projesi üçüncü oldu. Birinci olan ekibin tamamına diz üstü bilgisayar hediye edilirken ikincilere arduino uyumlu saat ve üçüncülere ise Raspberry pi seti verildi. Kiper: “Hedef, girişimcilik fikrini erken yaşta kazandırmak” TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Osman Kiper, açılışta yaptığı konuşmada Fikir Otobüsü Lise ile girişimcilik bilincini erken yaşta kazandırmak istediklerini söyledi. Henüz ilk yıl olması nedeniyle bir dizi eksik tespit ettiklerini kaydeden Kiper, 2019 – 2020 planlamasında bu eksikleri gidermek adına yapacakları çalışmaları ise şöyle özetledi: “Projeler sonunda ilk 3 olan gruba melek yatırımcı sunumu fırsatı verilecek ve teknoloji ile kuluçka merkezi ziyaretleri yapılacak. İlk dönemde 150 okula ulaşabilmiştik. İkinci yılımızda Mersin’in tüm ilçelerini kapsam dahiline alacağız. Son olarak Eylül ayından itibaren gençlere ön-

celikli olarak girişimcilik bilincinin kazandırılmasına yönelik eğitimler düzenleyip sonrasında yarışmalar gerçekleştireceğiz.” Kızıltan: “Proje sayısının 100’leri aşmasını bekliyoruz” İnsanların hayal ettiği sürece yaşayacağı vurgusuyla konuşmasına başlayan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, 20 projeyi büyük bir özgüven ve medeni cesaretle hazırlayıp sunan tüm gençleri tek tek tebrik etti. Ancak bu sayının yeterli olmadığını, önümüzdeki süreçte proje sayısının 100’leri aşmasını beklediklerini kaydeden Kızıltan, “Bunu da yine siz gençler sağlayacaksınız. Burada yaşadığınız deneyimleri tüm arkadaşlarınıza anlatarak onların da katılımını sağlayın. Hepinizin hayali bizler için önemli. Kendimize, ülkemize, hayallerimize güveneceğiz Hiç ummadığımız hayallerden çok başarılı projeler çıkabilir. Hayallerinizin arkasında durun” diye konuştu. Koca: “Bu imkanlar hiçbir şehirde yok” İçinde bulundukları Girişimcilik Merkezi modelinin bir benzerinin diğer illerde bulunmadığını anlatan Mersin İl Milli Eğitim Müdürü Adem Koca, Buranın daha aktif hale gelmesi en büyük arzumuz. Öğrencilerimiz ile öğretmenlerinin bilgilerini, tecrübelerini burada paylaşıp şehrin sanayisine, teknoloji yatırımına katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi. 1300 civarında okul olan bir şehirde 20 projenin yeterli olmayacağına değinen Koca, ilk yıl olması nedeniyle sayının az olduğunu, ancak gelecek yıllarda bu rakamların artacağına inandığını söyledi. Yaşar: “Bu proje bize gurur veriyor” Mersin Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erol Yaşar ise Kalkınma Bakanlığı desteği ile kurulan Genç Girişimci Merkezi’nde böylesi bir tören düzenlenmesinden büyük gurur duyduğunu söyledi. “Genç Girişimci Merkezini üniversite adına kurduk ama tüm şehirle paylaşmak, Mersin’e hizmet vermek istiyoruz” diyen Yaşar, binanın her yıl projelerle dolup taşmasının en büyük beklentileri olduğunu söyledi.

MTSO ile ŞUTSO ‘Kardeş Oda’ oldu Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası (ŞUTSO) aralarındaki kurumsal kapasite ve diyalogu arttırmak, ticaretin gelişmesinin yanı sıra sosyo-kültürel faaliyetlerde de birlikte hareket etmek adına ‘Kardeş Oda’ protokolü imzaladı. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı A.Hamit İzol başkanlığındaki MTSO Heyeti, Şanlıurfa ile Siverek Ticaret ve Sanayi Odalarıyla işbirliğini geliştirmek adına Şanlıurfa’yı ziyaret etti. Burada MTSO ile ŞUTSO arasında iletişimi güçlendirmek, karşılıklı hizmet standartlarının artmasını sağlamak, ortak toplantılar ve faaliyetler düzenlemek, projeler hazırlamak, sanayi ve ticaretin gelişmesinin yanında sosyo-kültürel faaliyetlerde de birlikte hareket etmek amacıyla “Kardeş Oda” protokolü imzalandı. Kızıltan: “Bizim kardeşliğimiz imzayla değil, gönüldendir”

İmza Töreni’nde konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası ile işbirliğini geliştirmeyi hedeflediklerini, bu hedefi yerine getirmekten dolayı mutlu olduğunu söyledi. “Ben şahsen mutlu olacağım, kendimi rahat hissedeceğim yere giderim,” diyen Kızıltan, Ş.Urfa’da kendini evinde gibi hissettiğini vurguladı. MTSO ile ŞUTSO arasında imzalanan ‘Kardeş Oda’ protokolünden de bahseden Kızıltan, “Onurla gururla protokole imzalarımızı attık. Ancak bizim kardeşliğimiz imzayla

MTSO 04 CMYK

değil, gönüldendir” dedi. Mersin ve Şanlıurfa’nın kardeşliğinin Türkiye’ye örnek olacağına işaret eden Kızıltan, “Hani derler ya Amerika fırsatlar ülkesi diye, asıl Türkiye fırsatlar ülkesi. Türkiye’nin her yerinde o kadar çok fırsat var ki, bizler bu kardeşliğimizi Türkiye’ye yayarsak, milletimiz de bu fırsatları değerlendirme imkanı yakalayıp büyük bir refaha erişecektir. Bizi bu kadar sıcak ağırladığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ayrıca Mersin’den getirdiğimiz selamları da buradan sizlere iletiyorum” diye konuştu. İzol: “Birlik, beraberlik ve kardeşliği hepsinden daha çok önemsiyoruz”

Memleketi Siverek olan MTSO Meclis Başkanı A.Hamit İzol ise, konuşması sırasında duygulu anlar yaşadı. Uzun yıllar Mersin ve Şanlıurfa arasında kardeşlik bağı kurulması adına büyük mücadele verdiğini anlatan İzol, “Yıllar önce Odanın Meclis Üyesiydim. O yıllardan beri bu Siverek Ticaret ve Sanayi Odası

birlikteliği sağlamayı hep arzuladım. Şimdi Meclis Başkanıyım ve bu arzumu gerçekleştirdim. Çünkü Şanlıurfa benim doğup büyüdüğüm yer. Mersin ise kendimi bulduğum, yaşadığım şehir. Karşılıklı daha çok iş yapmalıyız. Burada olmaktan ve siz değerli hemşerilerimle bir arada olmaktan gurur duydum” dedi. Üyelerinin mutluluğu, onların ticaretinin gelişmesi için çalıştıklarına da değinen İzol, “Bizim siyasi bir kişiliğimiz olmadığı için birlik, beraberlik ve kardeşliği hepsinden daha çok önemsiyoruz. Yüreklerimiz bir. Çok teşekkür ediyorum misafirperverliğinize, sevgi ve ilginize. İnşallah bu başlattığımız beraberlik ticaret yaşadığı sürece devam eder” dedi. Peltek: “İki il arası ticaretin artması ülke kalkınması adına da önemli”

ŞUTSO Yönetim Kurulu Başkanı İ. Halil Peltek ise ziyaret için teşekkür ederek başladığı konuşmasında imzalanan “Kardeş Oda” protokolünün iki Oda için de hayırlı olması temennisinde bulundu. “Ülkemizin ve bölgelerimizin kalkınması adına gerçekleştirilecek her türlü çalışmada, biz Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası olarak işbirliğine hazırız” diyen Peltek, iki il arasında artacak ticari işbirliğinin ülke kalkınmasına da katkı sağlayacağını vurguladı. Konuşmalar sonrasında Karacadağ Kalkınma Ajansı Şanlıurfa Yatırım Destek Ofisi Yetkilisi Cüneyt Ateş, Şanlıurfa’nın yatırım imkanları ve destekleri konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

İsviçre’nin yatırım ve ticaret olanakları tanıtıldı

M

ersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) kentin dış ticaretini güçlendirme, yeni pazarlar ve olanaklar hakkında üyeleri bilgilendirme yönündeki çalışmaları devam ediyor. Bu kapsamda 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi koordinasyonunda İsviçre Ülke Tanıtım Toplantısı düzenlendi. MTSO Üyeleri, İsviçre’nin yatırım olanakları ve ticari avantajları konusunda bilgilendirildi. Toplantının açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, Oda olarak dış ticareti artırmaya yönelik etkinlikleri önemsediklerine dikkat çekti. Şehrin kalkınması için ihracatın, dış ticaretin gelişmesinin gerekliliğine değinen Taş, “2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşmak için de bu tür organizasyonlar önemli” dedi. Ardından Türkiye ile İsviçre ticareti hakkında kısaca bilgi veren Taş, “İsviçre ile ortak yatırımlar, teknoloji transferleri yapılabiliriz. Ticaret ve yatırımlarımızın gelişmesi adına bu buluşmanın bir ilk adım olmasını temenni ediyorum” dedi.

Timur: “Avrupa da yatırım için İsviçre’yi tercih ediyor” Türkiye ile İsviçre arası işbirliği ve yatırım danışmanlığı şirketi TİM Swiss GmbH Firma Kurucu Ortağı İlknur Timur ise Mersin ile 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri üzerinden iletişim kurduklarını belirtip ardından İsviçre’deki yatırım olanaklarını anlattı. ‘Neden İsviçre?’ sorusuna yanıt veren Timur şunları söyledi: “İsviçre, Türkiye’nin yatırım için tercih ettiği Avrupa ülkelerini dahi kendisine çeken bir ülke. Avrupa firmalarının İsviçre’yi yatırım yeri olarak tercih etmesini sağlayan faktörler arasında ülkenin ar-ge ve inovasyon merkezlerinin kapasitesi, dünyanın en iyi şehirsel altyapısına sahip ülkelerinden biri olması, Avrupa ülkeleri ile yakın ticari bağları, dünyanın önde gelen finans merkezlerinin lokomotifi olması, kalifiye işgücü sayılabilir.” “Serbest ticaretin engelsiz ülkesi” İsviçre’deki yatırım avantajlarına da değinen Timur, ülkenin güç-

lü ekonomisi, düşük işsizlik oranı ve istikrarlı yapısını anlattı. Bu özellikleriyle İsviçre’nin AB ülkelerine oranla başarılı bir performans sergilediğini kaydeden Timur, “Dünyanın en rekabet edebilir ülkeleri listesinde 144 ülke arasında ilk sırada yer alıyor. Avrupa’nın satın alma gücü en yüksek pazarı. Girişimciliğe ve yenilikçiliğe prim tanıyan, serbest ticaretin engelsiz ülkesi olarak tanımlanıyor” dedi. Cazip vergi rakamları, Türk firmalarının çifte verilendirmeden muaf olmaları, güçlü ekonomisi ve farklı finans enstrümanlarına sahip olmasını da yatırımda önemli avantajlar arasında gösteren Timur, güçlü ar-ge ve inovasyon altyapısının da önemine değindi. “Üretim yelpazesi çok geniş” Ülkenin 25 farklı sektöre yönelik üretimiyle Avrupa’nın en geniş faaliyet alanına sahip ülkesi olduğuna dikkat çeken İlknur Timur, “Lojistik avantajlarına kadar birçok artısı ile gelişmeyi, ilerlemeyi ve dünyaya açılmayı hedefleyen KOBİ’leri bekliyorlar” dedi. Ülkede yüksek donanımlı ve deneyimli işgücü ile dünya çapında tanınmış özel tasarım ürünler üretildiğini kaydeden Timur, sanayi ürünleri üretiminde önde gelen ürün gruplarını ise, “Özellikle tekstil ürünleri, tekstil makineleri, ölçüm aletleri ve saatler, başta aşılar olmak üzere tıbbi ürünler. İnşaat sektörüne yönelik ürün grupları da büyük talep görüyor” diye açıkladı. Türk şirketlerinin İsviçre’deki şirketlerle ortaklık kurarak ürünlerini ‘Swiss Made’ güvencesi ile dünya pazarlarına gönderebileceğine de değinen Timur, bunun için ürünün yüzde 60’ını İsviçre’de üretme şartı arandığını bildirdi. İsviçre’de şirket kuran bir kişinin vize ve oturma izni alabildiğini de anlatan Timur, yatırımcıları AB ile uyumlu çalışan bu ülkeye davet etti.

Sak: “Türkiye’de göçmenlik yönetilmesi gereken bir konu”

T

EPAV Direktörü Güven Sak, Türkiye’de kayıtlı 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere toplam 4,5 milyon mülteci kitlesinin yaşadığına dikkat çekerek, göçmenliğin yönetilmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı. Türkiye’nin yoğun göç aldığını belirten Sak, buna rağmen göçmenler konusunda tasarlanmış bir politika bulunmadığını ve göçmenlerin kendi entegrasyonlarını sağlamaya çabaladığını söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) işbirliğinde ‘Suriye Krizinde KOBİ’ler, Bölge Ekonomisine Entegrasyon’ konulu konferans düzenlendi. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yürütülen Mülteciler Tarafından Yönetilen Firmalar Odağı ile İş Dünyası ve Yatırım Performansı Araştırması Sonuç Raporunun açıklandığı toplantıda göçmen sorununa da dikkat çekildi. Konferansa MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, EBRD Kıdemli Yöneticisi Serpil Çetinçift, TEPAV Direktörü Güven Sak, Danimarka Sanayi Konfederasyonu Kıdemli Danışmanı Peter Helk ile sanayici ve iş insanları katıldı. Kızıltan: “Göç, dünyanın en önemli konusu”

Konferansın açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kızıltan, göçün sadece Türkiye’nin değil, dünyanın bir sorunu olduğunu vurguladı. Ülkeler arasında gelişmişlik konusundaki uçurum çok olursa göçün de kaçınılmaz olacağına değinen Kızıltan, bu durumun bir ülke içinde iç göçte de geçerli olduğunu anlattı. Dünyayı ve ülkeleri yönetenlerin bu dengeyi iyi kurmaları gerektiğini kaydeden Kızıltan, “Dünya genelinde gelişmişlik seviyeleri arasındaki fark azaltılmalı. Hiç kimse yaşadığı yeri terk edip gitmek istemez. İnsanlar daha iyi yaşama, daha iyi geçinme peşinde. İnsanlar, nesillerinin daha iyi yetişmesi ve aç kalma konularında endişeli. Onun için tüm dünya çok büyük çaba sarf etmeli. Gelişmişlik derecelerinin birbirine yaklaştırılması lazım. Çevre konusu da önemli ama bence gelişmişlik farkının azaltılması da dünyanın en önemli konusu. Tüm dünya bunu ele almalı” dedi. “MTSO olarak kucak açtık ve her türlü desteği veriyoruz”

Türkiye’de Suriyeli göçmen olgusu bulunduğuna işaret eden Kızıltan, bu-

nun kaynağının da ülkeler ve bölgeler arasındaki gelişmişlik seviyelerindeki uçurumlar olduğunu söyledi. MTSO’nun, zorunlu olarak ülkesini terk edip Mersin’e gelen insanlara kucak açtığını ifade eden Kızıltan, “Mersin, birlikte yaşama kültürü gelişmiş bir kent. Gelen yabancıların yadırganmadığını biliyoruz. Şehrin halkı da dışarıdan gelen bu arkadaşlara kucak açıp onlarla adaptasyon süresini çabuk aşıyorlar. Biz de MTSO olarak kucak açtık ve her türlü desteği veriyoruz. Bu misafirlerin şehrimize ve ülkemize adapte olmaları, meslek sahibi olup kendi yaşamlarını iyi sürdürebilmeleri konusunda MTSO ve EBRD desteğiyle çok iyi çalışmalar yaptık. Umarım, misafirlerimizin ülkesindeki şartlar düzelir ve dönmek isterler. Ülkeleri düzeldiğinde oraya dönünce burada aldıkları mesleki eğitimlerle daha iyi imkanlarla iyi işler yapabileceklerine inanıyorum” diye konuştu. Sak entegrasyonun önemine dikkat çekti

TEPAV Direktörü Güven Sak ise ‘Mülteciler Tarafından Yönetilen Firmalar Odağı ile İş Dünyası ve Yatırım Performansı Araştırması Sonuç Raporu’nu katılımcılarla paylaştı. Türkiye’de yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli olduğunu belirten Sak, bunların özellikle Türkiye ekonomisine entegrasyonlarının önemli bir problem olduğunu vurguladı. EBRD ile birlikte 2017’de anket çalışması yaptıklarını, 2018’de sonuçlarını açıkladıkları bu raporun da bunun bir parçası olduğunu söyledi. Çalışma çerçevesinde, Mersin, Hatay, Kilis, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Adana’da 200’ü Suriyeli, 200’ü Türk toplam 400 firmayla anket yaptıklarını anlatan Sak, rapor sonucuna göre belediyelerin imkan sağladığı illerde entegrasyonun daha sorunsuz sağlandığını anlattı. Entegrasyonun mevcut durumda Türkiye’de kendiliğinden gerçekleştiğine dikkat çeken Sak, şunları söyledi:

“Anket yapılan illerde şu anda 14 bin 680 Suriyeli ya da Suriye ortaklı firma faaliyet gösteriyor. İktisadi faaliyetin yüksek olduğu bölgelere yerleşmeyi tercih ediyorlar. Büyüklüklerine bakılacak olursa ortalamaya bakıldığında Türk firmalarında 24 kişi çalışan firma sayısı fazlayken Suriyelilerde 7 kişi çalışıyor. Yani ağırlıkları mikro işletmeler. Suriyeli firmalarda çalışanların yüzde 60’ı, Türk firmalarında çalışanların da yüzde 10’u Suriyeli.” “Artan kutuplaşma sosyal uyum açısından sorun”

Suriyeli firmalar sonrasında Türkiye’nin Suriye’ye düşen ihracatının da yeniden eski seviyelere geldiğini anlatan Sak, “Ancak burada da algıda görüş ayrılıkları var. Suriyeli firmalar ihracatın kendileriyle birlikte arttığını düşünürken Türk firmalar böyle düşünmüyor. Algı farkları sorun haline geliyor ve yönetilmesi gereken bir konu. Artan kutuplaşma yönetilmezse sosyal uyumla ilgili önemli sorunlara neden oluyor” değerlendirmesini yaptı. Karşılaştıkları finansal sorunlardan Türkiye ekonomisine bakış açısına kadar hemen her noktada Türk ve Suriyeli firmaların farklı görüşlere sahip olduğuna değinen Sak, “Türkiye’nin içinde bulunduğu iktisadi durum nedeniyle giderek sosyal uyum sorununun artmasını beklemek normal. Ortada da bir gerçeklik var. Göçle gelen kişilerin düzenli şekilde nasıl entegre edileceği önümüzdeki dönemin temel sorunu olarak gözüküyor” dedi. Konferansta EBRD Kıdemli Yöneticisi Serpil Çetinçift, önce kurumunu tanıtıp ardından mültecilere verdikleri destekleri anlatırken Danimarka Sanayi Konfederasyonu Kıdemli Danışmanı Peter Helk ise, ‘Mülteci Girişimcilerin Ekonomik Entegrasyonunda Ticaret ve Sanayi Odalarının Rolü’ konulu sunum gerçekleştirdi.


5 Minik eller toprakla buluştu Mersin Mega Center kapılarını açtı YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

pın tadını çıkarın. Emeği geçenleri kutluyorum.”

G

ençlerin son dönemlerde artan bilgisayar, tablet ve telefon bağımlılığının önüne geçmek, gelecekte tüm dünya için önemi daha da çok artacak tarımla tanıştırmak adına, ‘Tarımın Geleceği Emin Ellerde’ adı altında yaz tarım kampı düzenlendi. Projede bir taraftan yeni neslin dikkatinin tarımsal üretime çekilmesi hedeflenirken diğer yandan gübre ve tarımsal ilaçların dengeli kullanımı konusunda farkındalık oluşturularak doğal kaynakların korunması hedeflendi. Okulların kapanmasıyla birlikte 17 Haziran’da başlayan ilk program 21 Haziran Cuma günü sona erdi. 24 – 28 Haziran ve 1 – 5 Temmuz tarihlerinde devam edecek program kapsamında çevresel duyarlılık ve iyi tarım uygulamaları konusunda farkındalık yaratılması planlanıyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası ile ALATA Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün bir süredir üzerinde çalıştıkları projenin ilk pilot uygulamasını Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu destekliyor. Kampın ilk gününde MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır ile Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Davut Keleş de çocukları yalnız bırakmadı. Kampın açılışında konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, tarımın geleceğinin endişe verici olduğuna dikkat çe-

kerek, çiftçi çocuklarının tarımdan uzaklaştığını, dünyanın geleceğinin tarım ve suya dayalı olacağı unutulmayarak yeni neslin tarımsal üretimi göz ardı etmemesi gerektiğini söyledi. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Milli Ekonominin temeli ziraattır” sözüne de atıfta bulunan Çakır, bu nedenle çocuklar arasında bilinçli tarım uygulamaları konusunda farkındalık oluşturmak istediklerini vurgulayarak, düzenlenen ‘Tarımın Geleceği Emin Ellerde’ Projesi ile çocuklara tarımsal tekniklerin ve geleceğimiz için sağlıklı tarımın öneminin anlatılacağını söyledi. Çocuklara da seslenen Çakır şöyle konuştu: “Tarımın önemini, gıdanın kıymetini bilmelisiniz. Burada yiyeceğiniz ürünlerin çok kıymetli olduğunu göreceksiniz. Tarımla toprakta neler yapılıyor onları göreceksiniz. Bir ürünün nasıl üretildiği, yediğiniz ürünlerin ne kadar sağlıklı ya da sağlıksız üretildiği konusunda bilgi sahibi olacaksınız. Balın nasıl üretildiğini bizzat göreceksiniz. Yeşil ekonominin alt sektörlerinden biri olan yeşil tarım ile çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeden üretim yapılarak toplumsal refahın nasıl artırılabileceğini öğreneceksiniz. Burada anlatılanları çok iyi dinleyip gözlemleyin. Toprağı, çiçekleri, arıları gözlemleyin. 5 günün sonunda sizden burada yaşadıklarınızla ilgili bir resim çizmenizi bir de kompozisyon yazmanızı isteyeceğiz. Bu kam-

Keleş: “Tarımsal üretimi doğru yaparsak sağlıklı besleniriz” Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Davut Keleş ise açılış konuşmasında insanların yaşadığı sürece beslenmeye ihtiyaç duyacağını anlattı. Tarımsal üretimin doğru uygulanması halinde sağlıklı bir beslenme gerçekleşebileceğini vurgulayan Keleş, “Başkasının bu işleri yapmasını beklersek sağlıklı beslenemeyiz. Biz bilinçlenip kendimiz sağlıklı ürünler yetiştirmeliyiz. Sizlerin burada olması bu işlerin gelecekte doğru yapılması adına çok önemli. Cuma günü buradan mutlu şekilde ayrılmanızı diliyorum” dedi. Açılış konuşmaları sonrasında çocuklar tek tek kendilerini tanıtıp ardından sahaya indi. Domates tohumu eken çocuklar bir sonraki aşamada biber fideleri dikti. Program çerçevesinde ilk gün sebzecilik çalışmaları hakkında bilgilendirilen çocuklar fide ve sebze yetiştirme, domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz yetiştiriciliğini öğrenip seralarda uygulama yaptı. İkinci gün çalışmalar meyvecilik üzerine yapılan bilgilendirme ve uygulamalarla devam etti. Fidan yetiştirme, meyve yetiştiriciliği, kayısı, muz, avokado, nektarin, kiraz ekimini öğrenen çocuklar ardından öğrendiklerinin uygulamasını gerçekleştirdi. Üçüncü gün süs bitkileri hakkında bilgilendirme yapıldı. Dış mekan ve iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliği yanında çim alanların bakımı anlatıldı. Dördüncü günün konusu ise turunçgil oldu. Çocuklar fidan yetiştirme, portakal, limon ve mandarin yetiştiriciliği ile tanıştı. Son gün ise arıcılık çalışmaları hakkında bilgi verildi. Ana arı yetiştirme, bal üretimi, arı yetiştiriciliğinin anlatımı ve uygulaması çalışmalar arasında yer aldı.

G

ıda sektöründe ihtisaslaşma konusunda Mersin’e önemli katkılar sağlaması hedeflenen ve 3 bin kişilik istihdam ve yıllık 500 milyon TL’lik ticaret hacmi oluşturması öngörülen Mersin Mega Center, düzenlenen törenle açıldı. Gıda sektöründe ihtisaslaşma hedefiyle inşa edilen Mersin Mega Center, düzenlenen törenle faaliyetlerine başladı. Liman ve Serbest Bölgeye yakın konumu yanında, otoyol bağlantı noktasında bulunmasıyla cazip bir merkez haline gelen kompleksin, ilk etapta 121 iş yeriyle yaklaşık 3 bin kişilik istihdam ve yıllık 500 milyon TL’lik ticaret hacmi sağlaması öngörülüyor. 70 dönüm arazi üzerine kurulu 7 adadan oluşan komplekste 4 sosyal tesis, bankalar, restoranlar, kargo şirketleri, market ve benzeri tesisler de yer alıyor. Soylu: “Mersin’deki eksikliği hissettik ve bu alanda yatırımızı gerçekleştirdik” Mega Center arsa sahibi ve müteahhidi Soylu Gürüz Gayrimenkul Yatırım A.Ş. adına açılış konuşmasını yapan Mehmet Soylu, Mersin’in ihtisaslaşma konusunda eksikliğini gidermek adına en yoğun sektörler olan toptancılar ve bakliyatçılar için bu merkezi yapmaya karar verdiklerini söyledi. Projeyi hazırlarken diğer illerdeki toptancı komplekslerini incelediklerini anlatan Soylu, bu merkezlerdeki talep ve ihtiyaçları gözeterek çalıştıklarını anlattı. Kızıltan: “Yatırım için Mersin’e gelin” MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise, kent ve ülke ekonomisini hareketlendirecek bu yatırımın önemine dikkat çekerek, iş insanlarına “Mersin’e yatırım yapın” çağrısını yineledi. Ekonominin yatırıma ihtiyacı olduğu bir dönemde gerçekleşen bu yatırımın, firmaları üç dört adım ileriye taşıyacağını kaydeden Kızıltan, “Sizin

yatırım yapmanız hem Mersin hem de ülkemizin ekonomisini hareketlendirecek. Bu anlamda yatırımınızı çok önemsiyor, Gürüz ve Soylu ailelerine teşekkürlerimi iletiyorum” diye konuştu. Seçer: “Yatırımın önünü açmak için imar planı sorununu çözeceğiz” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ise, yaptığı konuşmada Mersin’e gelecek olan yatırımların önünü açmak için öncelikle imar planı sorununu çözeceklerini vurguladı. Belediye olarak buna benzer yatırımlara her zaman destek vereceklerini belirten Seçer, “Önümüzdeki dönemde Lojistik Köy ve Nakliyeciler Sitesi’ni hayata geçireceğiz. Bizim çalışmaya, üretmeye ihtiyacımız var. Bu nedenle yatırımcılarımızı Mersin’e bekliyoruz. Ben onlara öncü, danışman, destekçi olmaya hazırım” dedi. Özdemir: “Nokta atışı bir yatırım” Mersin Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özdemir ise, gerçekleşen bu yatırımın nokta atışı olduğunu belirtti. Mersin’in kümelenme noktasında zorlandığından bahseden Özdemir, projenin kentin bu alandaki eksikliğin giderilmesinde büyük katkılar sağlayacağını dile getirdi. Alt ve üst yapısı gibi kullanıcı ihtiyaçlarının çok iyi karşılanmış olduğunu bildiren Özdemir, “Bu modern yatırımın di-

ğer projelere örnek olmasını umuyorum. Şimdiden burada yer alan iş adamlarımızı kutluyorum. Bereketli kazançlar diliyorum” dedi. Baran: “Mersin, Türkiye’nin en önemli bakliyat merkezlerinden biri” Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da, ülkenin bu tür iş yerlerine ihtiyacı olduğuna işaret ederek, “Mersin, Türkiye’nin en önemli bakliyat merkezlerinden biri. Bu nedenle gıda üzerine kurulu böyle bir merkezin Mersin’e ve ülkemize katkılar sağlayacağına inanıyorum” dedi. Yavuz: “Mersin, önemli bir yatırım aldı” Ankara Ticaret Borsası Başkanı Faik Yavuz ise konuşmasında, 15 Temmuz sonrası yatırımların azaldığı bir dönemde gerçekleşen bu yatırımın çok değerli olduğunu söyledi. Soylu ve Gürüz ailelerini bu anlamda ayrıca tebrik ettiğini dile getiren Yavuz, “Stratejik bir sektör olarak gıda, son yıllarda ön plana çıkmaktadır. Mersin ise tarım ürün piyasalarının oluşturulduğu bir merkez oldu. Avrupa’da ve Ortadoğu’da sizin ürettiğiniz gıdaları tercih ediliyor. Buradaki kümelenme bu anlamda önem kazanıyor. Yatırımın önce Mersin’e sonra da yatırımcılara hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Hal, Mersin Tarım MTSO Komiteleri Başkan Sergisi’ne ev sahipliği yaptı Seçer’le bir araya geldi

M T

ürkiye ve Ortadoğu’nun en büyük, Avrupa’nın ikinci büyük yaş meyve sebze hali olma özelliği taşıyan Mersin Hal’i bu yıl ikincisi düzenlenen Mersin Tarım Sergisi’ne evsahipliği yaptı. 13 - 15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen sergi ile Mersin Hal’inin ulusal ve uluslararası alandaki tanınırlığının artırılması hedeflendi. Mersin Yaş Meyve Sebze Hali’nde Mersin Tarım Sergisi düzenlendi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır’ın yanı sıra Sergi’nin açılışına çok sayıda komisyoncu ve üretici katıldı. Sergi’nin açılış konuşmasını yapan Mersin Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncular Dernek Başkanı Münir Şen, Türkiye ve Mersin’deki tarımsal üretim hakkında bilgi verdi. Mersin’in toprak verimliliği ve iklim yapısı nedeniyle tarım kenti özelliği taşıdığını kaydeden Şen, “Türkiye’nin sebze üretiminin yüzde 9’u, meyve üretiminin ise yüzde 36’sı Mersin’de gerçekleşiyor. Örtü altı üretimde Antalya’nın ardından ikinci sıradayız” dedi. Paralelinde Mersin Yaş Meyve Sebze Hal’inin de oldukça güçlü olduğunu vurgulayan Şen, “800 dekar üzerine kurulu alanda 12 bin kişiye istihdam sağlıyoruz. 81 ilin tamamına ürünlerimizi gönderiyoruz ve 91 ülkeye ihracat yapıyoruz. 1 mil-

MTSO 05 CMYK

yar 300 milyon dolarlık ihracatla ülke ekonominse katkı sunuyoruz” ifadelerini kullandı. Hal’de düzenledikleri çeşitli etkinliklerle isimlerini ve çalışmalarını ulusal ve uluslararası alanda daha çok duyurmak istediklerini vurgulayan Şen, “Düzenlenen bu tür organizasyonlar sesimizi duyurmamızın yanında bir araya gelerek sektör sorunlarına dikkat çekmek adına da imkan tanıyor” diye konuştu. Kızıltan: “El ele Mersin tarımını en üst seviyeye getirmeye çalışacağız” Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise törende yaptığı konuşmada Oda olarak tarıma verdikleri öneme dikkat çekti. Tarım sektöründe hallerin önemine değinerek sözlerini sürdüren Kızıltan, “Çiftçi üretiyor ve çiftçinin üretmek için harcadığı emek burada, Haller aracılığıyla, sizlerin katkısıyla değerlendiriliyor. Üretici ve komisyoncu etle tırnak gibi ayrılmaz ikili” değerlendirmesini yaptı. Bu bağlamda hallerin yalnızca meyve sebze sevkiyatı hizmeti vermeyip düzenledikleri etkinliklerle ürünlerin tanıtımına da ciddi katkı sağladığını vurgulayan Kızıltan, “Tarıma hep birlikte destek olup el ele vererek en üst seviyeye getirilmesi adına çalışacağız. Kent ekonomimize hep birlikte katkı sunacağı” dedi.

Seçer: “Sorunları iyi tespit edersek çözebiliriz” Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de tarımsal sorunlara dikkat çektiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Sektörden gelip, halden, üretimden anlayan bir belediye başkanı olarak buradayım. Tarımda yaşanan sorunların sebebi, fiyat artışlarının sebebi olarak komisyoncuyu görüyorlar. Öyle bir şey yok. Sorunların nedenlerini iyi tespit edersek çözebiliriz. Komisyoncu 12 ay üretici ile iç içe. Haktan yana olmak lazım. Çözemediğimiz konularda kolaya kaçıp suçu bir başkasına ihale etmemeliyiz.” Sorunun çözümü için süratle iyi bir Hal Yasası’nın çıkartılmasına ihtiyaç olduğunu dile getiren Seçer, 2012 yılında çıkan yasanın artık ihtiyacı karşılamadığını belirterek, günün koşullarına ve ihtiyaçlarına göre yenilenmesi gerektiğini vurguladı. Belediye olarak önümüzdeki süreçte sorunların çözümüne odaklanacaklarına da değinen Seçer, sözlerini şöyle tamamladı: “Yalnızca hal değil üreticinin de ciddi sorunları var. Bu sorunları çözmek bizim de görevimiz. Yeni Büyükşehir Belediye Yasası ile belediyelere ciddi imkanlar tanındı. Yeter ki büyük belediyeler büyük düşünsün her türlü sorun çözülür.” Sergi açılışı, emeği geçenlere verilen plaket, açılış kurdelesinin kesilmesi ve stantların ziyaret edilmesiyle sona erdi.

ersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Komite Üyeleri, Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile bir araya gelerek taleplerine ilk ağızdan yanıt buldu. İş dünyasının önem verdiği konulara dikkat çeken Başkan Seçer, özellikle şehir imar planları konusunda yaşanan sıkıntıları çözme sözü verdi. MTSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nın misafiri Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer oldu. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol’un başkanlığında gerçekleşen toplantıda, Komite Temsilcileri sektörlerine dair sorunlarını dile getirerek merak ettikleri konulara cevap aradı. Toplantının açılışında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, seçimler sonrasında Komite Üyelerinin zaman zaman yaşadıkları sorunları dile getirdiğini ve büyükşehir belediyesine birçok soru yönelttiğini hatırlatarak, “Biz Sayın Seçer ile bu soruları paylaştığımızda kendisi ziyaretimize geleceğini söylemişti. Kırmayıp geldiniz, teşekkür ederiz” dedi. Komite Üyelerine, Şehirle ve sektörleriyle ilgili içlerinden geçen her konuda soru yöneltebileceklerini vurgulayan Kızıltan, “Başkanımız da cevap verir, notlar alır. Toplantıyı sizlerin soruları yönlendirecektir. Net olalım ve zaman çalmadan zamanı iyi kullanalım” çağrısında bulundu. Meclis Başkanı İzol ise, “Sayın Seçer’i daha önce de ağırlamıştık, yine bir aradayız. Biz bir aileyiz ve rahat olup her konuyu sorabilmeliyiz. Katılımınız için teşekkür ederiz” ifadelerini kullandı.

“Tasarruf sağlamak zorundayız”

Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birinde farklı partilere gönül vermiş, farklı dünya görüşüne sahip insanların desteğini alarak göreve geldiğini kaydeden Belediye Başkanı Vahap Seçer, ardından 60 gün içinde yürüttüğü çalışmaları anlattı. İlk olarak mali yapıyı incelediklerini kaydeden Seçer, Mersin’in limanı nedeniyle Türkiye’nin önemli vergi toplama merkezlerinden biri olduğunu, vergi gelirlerinin yüksek olduğunu ancak borcun ise daha fazla olduğunu belirtip, “Durum sıkıntılı, ancak öyle dert edecek bir durum da yok. Herkesin bir yönetim anlayışı var” değerlendirmesini yaptı. Öncelikle tasarruf sağlanması gerektiğini vurgulayan Seçer, şunları söyledi: “Öncelikle israfı önlemeliyiz. Alınacak önlemlerle gelir kovanız dolmaya başlar. Seçim öncesi bazı hedef kitlelere sözümüz vardı, bunları yerine getirdik. Dedik ki, ulaşımda indirim yapacağız bunu gerçekleştirdik. Yüzde 25 indirim yaptık. Suda indirim yapacağız dedik. Yüzde 5 ve 10’luk dilimler halinde indirimler yaptık. Yarım kalmış Kuva-i Milliye Katlı Kavşak inşaatını bitirdik.” Bununla birlikte öz kaynakları, gelir kaynaklarını artıracak çalışmalar yapılması gerektiğine de değinen Seçer, aksi halde bir süre sonra esnaftan mal alamaz, akaryakıt alamaz veya araçlar için lastik alamaz duruma geleceklerini söyledi. “İmar konusu önemli”

İş dünyasının büyük önem verdiği imar planlarına da değinen Vahap Seçer şu bilgileri verdi: “Planlama konusu sizin için

önemli. O planlar olmazsa depo yapamazsınız, fabrika yapamazsınız. Bunları sizin için çözeceğim. Çeşitli hibe projeler var. Bunları kullanabilmeniz için belli bir süre gerekiyor. Birçok arkadaş bu hibelerden yararlanmak için proje yapmış. Alan var ama plan olmadığı için inşaat ruhsatı veremiyoruz. Bu sorunları aşmak için çalışacağım. Umarım Meclis onaylar ve kısa sürede 1/5.000’lik planları devreye alabiliriz. Çünkü 1/5.000’lik plan demek Lojistik Köy demek, ihtisas ticaret bölgeleri demek, nakliyeciler sitesi demek. Plan olmadan hiçbir şey olmuyor.” Toplu taşıma konusunda yaşanan sıkıntılara da dikkat çeken Seçer, bu noktada yeni projeksiyonlara ihtiyaç olduğunu anlattı. “Raylı sistem projesini Bakanlık yer altına almış. Bunu da onaylamış. Biz bu proje üzerinden gideceğiz” diyen Seçer, bunun bir tercih konusu olduğunu dile getirerek, yap-işlet-devret sisteminin gelir getirici çalışmalar olduğunu anlattı. Trafik sorunu çözümü için parkomat ve otopark projeleri bulunduğunu da kaydeden Seçer, “Şu ana kadar otopark için 4 noktamız var. 3’ü bitmiş birinin çalışması devam ediyor” dedi. Üniversiteye ve şehir hastanesine ulaşımı kolaylaştırmak istediklerini de anlatan Seçer, sadece üniversite ile şehir merkezi arasında ring olacak şekilde belediye otobüsleri ayarlamaya çalıştıklarını anlattı. “Teknoloji Kampusu Projemiz var”

İşsizlik sorununa yönelik çalışmalar yürüteceklerine de değinen Seçer, Belediye olarak bir kariyer ofisi kurduklarını, iş arayan vatandaşlara yönelik meslek edindirme kursları açacaklarını anlatan Başkan Seçer, “Çünkü herkes iş talebiyle geliyor. Bu talepleri insanları yetkinleştirerek değerlendireceğiz” dedi. Teknoloji kampusu projelerine değinen Seçer, bu noktada da MTSO ve MESOB ile birlikte hareket edeceklerini dile getirdi. Mezitli Atıksu Tesisi, Otogar, Mersin Yaş Meyve Sebze Hali de sorulan sorular üzerine Seçer’in değindiği konular arasında yer aldı.


6

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

Ulaştırma ve enerji yatırımlarıyla öne çıkan ülke:

Serbest piyasa ekonomisine sahip Güney Afrika Cumhuriyeti’nin (GAC), gelişmekte olan pazar (emerging market) konumundadır. Ulaştırma ve enerji alanlarında önemli kamu yatırımlarının söz konusu olduğu ülkede hükümet doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına da büyük önem veriyor.

D

ünya ekonomisinde ağırlığı bulunan gelişmiş ülkelerin ilgisini üzerine çeken GAC’ın ekonomi programında ülkenin orta vade planı önemli yer taşıyor. Programa göre pazar ekonomisine dayalı olan GAC ekonomisinin bu yapısının süreceği ve kamu-özel sektör ortaklıklarının da özendirilmeye devam edeceği vurgulanıyor. Nüfusun büyük kısmı yoksulluk içerisinde olan GAC’ta ülkedeki gelir dağılımında büyük farklılıklar bulunuyor. Ülkede tüketici profili zengin ve yoksul olarak uç noktalara yığılmış durumda. Dolayısıyla tüketici eğilimi ve davranışları da farklı olabiliyor. Bu çerçevede, GAC Hükümetince çözüm olarak doğrudan yabancı sermaye yatırımına büyük önem veriliyor. Burada yapılacak yatırımlar Sahra Altı Afrika ülkelerine ulaşım noktasında da büyük kolaylık tanıyor. Ayrıca ülkenin önümüzdeki süreç için ekonomideki hedeflerinin mevcut hammadde kaynaklarından en etkin şekilde yararlanabilmek üzere daha fazla sermaye ve teknoloji çekilmesi, kıtada uzmanlık ve yetkinliklerin geliştirilmesi, gelişmiş ülkelerin en iyi uygulamalarının transfer edilmesi şeklinde sıralanması da yatırım açısından cazibesini artıyor.

Coğrafi konum, doğal kaynaklar ve çevre

GAC, Afrika Kıtası’nın güney uç bölgesini kaplayan ve Atlas Okyanusu ile Hint Okyanusu’na uzun kıyıları bulunan, üç tarafı denizle çevrili bir yarımada konumundadır. Doğal zenginlik olarak bitki örtüsü ve yaban hayvanı çeşitliliği de büyük zenginlik arz etmekle birlikte, bu olgu değerli madenlere olan ilgi nedeniyle gölgede kalır. Örneğin zengin bitki örtüsü çeşit bakımından dünyada üçüncü sıradadır. Bitki örtüsü genel olarak 5 bölüme ayrılabilir. Bunlar; ormanlar, savanlar, otlaklar, yarı çöller, çöller ve makiler diye sıralanabilir. Ormanlar tropik ve sub-tropik olmak üzere iki tipte olup, yağışların en fazla olduğu doğudaki dağ yamaçlarında yer alır. Akdeniz ikliminin hakim olduğu güney bölgelerinde makiler bulunur. İç bölgelere doğru savanlar görülmeye başlar ve ardından batı bölgelerine doğru otlaklar görülür. Ülkenin kuzeyinde Kalahari Çölü ve güneyi ile batısında Namib Çölü yer alır. Buralarda çöl bitkileri yetişir. Fakat bilinçsiz kullanım neticesinde batıdaki Namib Çölünde bol bulunan Cape maunu ve Cape abanozu gibi mobilyacılıkta kullanılan kıymetli ağaçlar tükenmiştir. GAC, dünyada aynı anda 5 büyükbaş yaban hayvanına (aslan, leopar, fil, bufalo ve gergedan) doğal ortamlarında ev sahipliği yapan tek ülke konumunda olup ülke turizminde de önemli rol oynamaya başlamıştır. Ülkenin çeşitli bölgeleri Milli Park ilan edilmiş, mevcut hayvan türleri bu bölgelerde korunmaya alınmıştır. Bu zenginliklere tezat oluşturacak nitelikte önemli bir de doğal kaynak eksikliği bulunur. Güney Afrika’da su yetersizliği en büyük kıtlıklardan birisidir. İçme ve sulama amaçlı su ihtiyacı küçük göl ve ırmaklar ile göletlerden karşılanır. Bu durum ülkede alternatif enerji olarak termal santralleri vazgeçilmez kılar.

MTSO 06 CMYK

Ülkede iklim bölgelere göre önemli değişiklik gösterir. Batıda Atlas okyanusu kıyılarında yer alan Western Cape bölgesinde Akdeniz iklimine benzer bir yapı vardır. İç kesimlerde kısmi yarı-çöl iklimi ve kurak-soğuk kış ve yağmurlu yaz mevsimleri yaşanır. Doğuda Hint Okyanusu’na kıyıları bulunan Kwazulu eyaletinde ise yüksek nem oranlarının görüldüğü yarı-tropik bir iklim yaşanır. Kar yağışı oldukça ender ve sadece en yüksek bölgelerde görülebilir. Genel ekonomik durum

Serbest piyasa ekonomisine sahip GAC, gelişmekte olan pazar konumundadır. Ülke ekonomisi, gelişme yönlü bir yapı sergiler. GAC’ın dünya ekonomisiyle bütünleşmesi 1994 yılında demokrasiye geçişiyle birlikte gerçekleşir. Bu durum GAC ekonomisinin başlıca ticari ortaklarının eğilimi ve ülkedeki diğer gelişmeleri de doğrudan etkiler. Özellikle sahra-altı Afrika ülkeleri olmak üzere, Afrika kıtası ülkelerini de etkisi altına alan örnek bir ülke konumundadır. Sahra-altı Afrika ülkeleri için açılan kapı olarak da nitelendirilebilir. GAC’ın diğer ülkeler ile ilişkileri son yıllarda derinlik ve yoğunluk kazanmıştır. Kıtada siyasi ve ticari alanda önemli uluslararası örgütlenmeler de hız kazanmış olup, GAC’ın bu alanlarda önemli yeri ve rolü bulunmaktadır. Ülkede nüfusun belirli bir kesiminin 1994 yılında sona eren ırk ayrımı rejimi boyunca ekonomiye katılma, mülk sahipliği, eğitim ve temel iş yapma becerilerinin gelişimi gibi konularda geride bırakılmış olması, günümüzde halen yüksek işsizlik oranları, gelir dağılımında eşitsizlik gibi önemli yapısal sorunların da kaynağını teşkil eder. Nitekim %27 seviyesindeki işsizlik, özellikle genç ve siyah nüfus için ciddi sorundur. Bu çerçevede, hâlihazırda uygulanan temel devlet stratejileri ve ekonomik dönüşüm programları, yapısal sorunların aşılması ve dezavantajlı bırakılmış grupların ekonomideki varlığı ile etkisinin artırılması amacını taşır. Dünya Bankasının verilerine göre, toplam döviz rezervi (altın dahil) 2017 yılında yaklaşık 51 milyar Dolar olup, buna karşılık toplam dış borç stoku 2017’de 176,3 milyar Dolara yükselmiştir. Rezervin, dış borç stokuna oranı %28’dir. Ülkeye giren doğrudan yabancı sermaye yatırım (fdi) tutarı ise, 2017 yılında 1,3 milyar Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Ekonomik hedefler

Kendisi de iş dünyasından gelen Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı, işsizlik, fakirlik ve az gelişmişlik gibi yerleşik sorunlarla mücadele etmekte olan ve adil, eşitlikçi ve katılımcı bir ekonomik dönüşüm sağlama arzusundaki Afrika kıtasının sorunlarının aşılmasında kamu-özel sektör işbirliğine önem verir. Bu çerçevede gerek kıta gerekse ülke açısından en önemli hedeflerden birisi mevcut hammadde kaynaklarından en etkin şekilde yararlanabilmek üzere daha fazla sermaye ve teknoloji çekilmesi; kıtada uzmanlık ve yetkinliklerin geliştirilmesi; ay-

rıca gelişmiş ülkelerin en iyi uygulamalarının transfer edilmesidir. Buna ilaveten, hammadde ve emtia üretiminin ekonomideki ağırlığı nedeniyle fiyat dalgalanmalarına karşı kırılganlığın azaltılmasını teminen ara ve nihai ürün üretimine daha fazla ağırlık verilmesi de öncelikli görülür. Ülkede altyapı yatırımları devam etmektedir. Ayrıca özel ekonomik bölgeler (SEZs) ve teşvik mekanizmaları ile üretime yönelik yatırımların artırılması yönünde çaba harcanmaktadır. Yatırımlara yönelik tek pencere uygulaması (InvestSA) ile bürokratik süreçlerin kolaylaştırılması ve yatırımın önündeki engellerin giderilmesine yönelik iyileştirmeler yapılmaktadır. Afrika’nın Nijerya’dan sonraki ikinci büyük ekonomisine (GSYİH) sahip olan GAC, bankacılık altyapısının, bilgi-iletişim imkânlarının, ulaştırma ve lojistik ağlarının gelişmişliği gibi konularda öne çıkar. Türkiye - GAC ikili ticareti

G20 üyesi olan ve benzer kalkınma hedefleri bulunan Türkiye ile GAC arasındaki ikili ticari ve ekonomik ilişkilerin arzu edilen seviyenin altında olduğu ve daha fazla geliştirilebileceği değerlendirilir. Türkiye ile GAC arasındaki ticari ilişkiler 1966 yılından beri devam eder. 1980 yılına kadar Türkiye’de uygulanan dış ticaret politikaları yüzünden düşük düzeyde seyreden ticari ilişkiler 1981’den sonra hızla artmaya başlamış ve 2000 yılına kadar belirgin bir seviyeye gelmiştir. 1 Ocak 2000 yılından beri GAC ve AB arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) bulunur. Ancak, GAC ile Türkiye arasında henüz bir STA söz konusu değildir. GAC, Türk ürünleri için Sahra-Altı Afrika’da en önemli hedef ülke olarak ortaya çıkmakla beraber, pazara giriş, Asya ve Avrupa Birliği ülkelerinin pazara girişteki rekabet avantajı, sanayi altyapısının halihazırda gelişmiş olması ve piyasadaki yerleşik ilişkiler nedeniyle zorluklar içerir. Motorlu taşıtlar, makineler, kauçuk ve plastik ürünler Türkiye’nin 2018 yılında GAC’a en çok ihracatını yaptığı sektörlerdir. Türkiye’nin 2018 yılında sektör bazında GAC’dan yaptığı ithalatta en büyük payı değerli/kıymetli taşlar, makineler ve taşkömürü oluşturur. Madencilik

Güney Afrika’da maden bakımından dünyanın en zengin doğal kaynakları bulunur. Başlıca madenleri; altın, platin, elmas ve gümüştür. Diğerleri kömür, krom, demir cevheri, bakır, manganez, uranyum, nikel, kurşun ve vanadyumdur. Bunlar dışında 35 değişik maden de bulunur. Altın: GAC altın maden işletmeleri derin katman madencilik teknolojisi konusunda dünya lideri olmakla birlikte bu yöntem giderek ekonomik olmaktan uzaklaşmaktadır. Uluslararası fiyatların son 20 yılda düşmesi ve rezervlerin azalmaya başlaması, belirli maden ocaklarının kapanmasına yol açar. Son yıllardaki altın fiyatı artışları ise sektörün toparlanmasını ve maden ocaklarının tekrar açılmasını sağlamıştır. Dünya rezervinin %40’ı Güney Afrika’dadır. Elmas: Botswana, Rusya ve Ka-

nada’dan sonra dünyanın üçüncü büyük elmas üreticisi GAC’dır. Üretim miktarı azalmaktadır. Nitekim, 2004’te üretim miktarı 14,2 milyon Karat iken, 2013 yılında 7,5 milyon Karata gerilemiştir. Kömür: Dünyanın 10 kömür üreticisinden biridir. Enerji üretiminde %70 kömür kullanılır. Ayrıca, kömür ihracatçısıdır. Platin: Platin grubu metallerin (PGM) otomotiv sektöründe katalizör olarak kullanılmaya başlanmasının yanı sıra, kimya ve bilgisayar-donanım sektörü ile mücevhercilikte de daha yoğun kullanılmaya başlanması önemli talep artışı yaratmıştır. Bu nedenle platin madeni fiyatları geçen yıllar içinde sürekli yükselmiştir. Dünya rezervinin %88’ine sahiptir. Manganez: Dünya rezervlerinin %80’i GAC’dadır. Sanayi

GAC, yüksek işsizliğe çözüm getirmek üzere, imalat sanayiini geliştirmeye yönelik çeşitli teşvik paketlerini uygulamaya devam etmekte, yerli sanayiyi koruyan ithal ikameci politikalar benimsemektedir. Yıllardır düşük büyüme performansı sergileyen ülkede, yatırım ortamının iyileştirilmesini sağlayacak reformlara, altyapı yatırımlarına ve kamu-özel sektör işbirliklerine hız verilmesi öngörülmektedir. GAC’ın özendirdiği temel pazara giriş politikası, basit montaj için dahi olsa ülkede yatırım yapılmasıdır. Ancak yatırım kararlarının alınmasında ülkenin sunduğu yatırım ve sanayi teşviklerinden yararlanabilmek ve kamu alımlarına katılabilmek için, siyah ortaklık oranları, yönetim kurulundaki siyah yönetici kriterleri, çalışanlara yönelik siyah işgücü kriterleri, tedariklerde siyahların yönetiminde ve kontrolünde olan şirketlerden alımın teşvik edildiği yerelleşme şartlarını da içeren BB-BEE kriterleri; işgücünün yetkinliklerinin geliştirilmeye muhtaç olduğu; bürokratik süreçlerin uzunluğu ve güvenlik koşulları da dikkate alınmalıdır. Ekonomisini çeşitlendirmiş ve Afrika kıtasında sanayileşmiş belli başlı ülkeler arasında yer alan GAC, bir yandan orta ve üst gelir sınıfındaki nüfus itibariyle lüks tüketim ürünlerinin pazar payı bulabildiği, bir yandan toplumun ekonomik açıdan geri kalmış kesimlerinin erişebileceği düşük

fiyatlı ancak satış hacmi itibariyle kazanç sağlanabilecek ürünlerin piyasaya arz edilebileceği bir ülkedir. Piyasada, tedarik ilişkilerinin oturmuş olduğu, fiyat rekabetinin yüksek olduğu, pazara girişin ürün ve marka tutundurma faaliyetlerini gerektirdiği gözlemlenmektedir. GAC’de geniş bir imalat sanayi (üretim) yelpazesi bulunur. Bunlar arasında gıda işleme (balık, et, süt ürünleri, içecekler), tekstil (hazır giyim, iplik, havlu, denim- http://www. texfed.co.za/-), deri ürünleri, ayakkabı, demir-çelik, metal işleme, kimyasallar, plastikler, cam ve cam ürünleri ile mobilya ve ağaç ürünleri (kağıt) üretimi yer alır. Ayrıca, madencilik makineleri, motorlu kara taşıtları, elektrikli makineler ile elektrik ve elektronik (beyaz eşya) ürünler üretimi de son yıllarda önemli ölçüde büyümüştür. Otomotiv sanayinde faaliyet gösteren başlıca firmalar; Mercedes, BMW, VW, General Motors, Ford, Renault, Toyota, Nissan’dır. İmalat sektörünün milli gelir (gsyih) içindeki payı, 2014 yılında %13,4 seviyesinde iken 2015 ve 2016 yıllarında %13,3 oranında gerçekleşmiştir. Tarım ve hayvancılık

GAC, tarım sektöründe rekabetçi, büyük ölçüde kendine yeterli ve ihracatı güçlü bir ülkedir. Üretimi yapılan başlıca tarım ürünleri; mısır ve şekerkamışı ile patates ve buğdaydır. Soyafasulyesi, ayçiçek tohumu ve sorghum diğer ürünlerdir. Meyve üretiminde ise portakal ve üzüm başı çeker. Elma, muz, greyfurt, armut ve şeftali üretim miktarı da kayda değerdir. GAC ithalatının önemli seviyelerde bulunduğu tahıl üretiminde, kuraklık ve sezonluk hasat rekolteleri, ticarette yıllık bazda dalgalı bir seyre yol açar. GAC Tarım Bakanlığı tarafından belirli ürünlerin ithalatına hasat dönemi göz önünde bulundurularak izin verilir. Kuru meyve (üzüm, incir, kayısı vb.) ile kuruyemiş ihracatında potansiyel bulunduğu değerlendirilir. Tarım ürünlerinin GAC’a ithalatı, GAC Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı’ndan edinilecek ithalat lisansları, veteriner sağlık sertifikaları ve bitki sağlığı sertifikaları benzeri ithalat izin ve belgelendirme koşullarına tabi olup, özellikle canlı hayvan, hayvansal ürünler ve süt ürünleri sektörlerinde sertifikasyon süreci iki ülke Tarım Bakanlıkları arasında gerekli bilgi değişimlerinin yapılmasını da içeren, bürokratik açıdan uzun bir inceleme sürecini ihtiva eder. Enerji:

GAC dünyada en düşük maliyetle elektrik üreten ülkeler arasında yer alır. Elektrik üretiminde kömür kullanımı ağırlıktadır. Kurulu elektrik üretim kapasitesi 45 bin MW seviyesindedir. Dünyanın önde gelen en büyük on kömür üretici ülkesinden biridir. Elektrik üretimi ve dağıtımı, yenilenebilir enerji, güneş enerjisi başlıca yatırım alanlarıdır. Enerji sektöründe karbon emisyonlarının azaltılması hedefleri çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelim de önceliklendirilmektedir. Western Cape eyaletinde, yerel idareler enerji tedarikinin sadece kamu elektrik üretim ve iletim şirketi ESKOM’dan alınmasından ziyade yenilenebilir enerji üreticilerinin ürettiği enerji fazlasının yerel enerji şebekesine aktarılmasına imkan sağlayan düzenlemeleri de hayata geçirmektedir. Bu kapsamda, yenilenebilir enerji sektörüne yönelik depolama ve güç sistemleri üreticilerinin pazarı potansiyel ihracat olanakları itibariyle incelemesinde fayda görülür. Sınırlı ham petrol rezervine rağmen, ülkede petrol rafineri kapasitesi anlamlı büyüklüğe ulaşmış ve kıtada Mısır’dan sonra ikinci konum-

dadır. GAC petrol ihtiyacındaki açığı kapatmak için ileri seviyede bir sentetik yakıt sektörü geliştirmiş durumdadır. Ham petrolden sentetik yakıt üretimi ülkedeki en büyük petro-kimya şirketi Sasol tarafından gerçekleştirilir. Devlet tarafından 1993 yılında kurulan Mossgas; doğal gaz dönüşüm ve yoğunlaştırma yoluyla petrol, gaz yağı ve alkol gibi ürünler üretmektedir. Ulaştırma

Ulaşım altyapısı iş dünyasının ana bölümü için oldukça gelişmiş ve Afrika kıtasında bulunan en iyi yapıya sahiptir. Büyük çaplı ve etkin limanlar, mükemmel kara ulaşım ağı, özellikle ABD ve Avrupa ile oldukça iyi havayolu bağlantıları mevcuttur. Asya ve Afrika’nın diğer bölümleriyle de hava ulaşımı bağlantıları artmaktadır. Fakat ulaşım ağının neredeyse tamamı ancak ana kentler ve önemli şehir bağlantıları için seçkin ve kaliteli düzeydedir. Afrikalıların kendi yerleşim yerleri olan kasaba ve diğer küçük yerleşimlerinin bulunduğu kırsal kesimde karayolu ve demir yolu ulaşım ağı zayıftır. Ulaşımdaki ağır vasıtaların aşırı yüklenmesinde denetim boşlukları baş göstermiş ve yolların yapısının aşırı yükten dolayı ciddi hasar görmesine yol açmıştır. Bakım yetersizlikleri de ortaya çıkmış, onarılmayan yollar diğerlerinin de daha hızlı yıpranmasında etken olmuştur. Hizmet standartlarındaki düşüş; lokomotif, raylı sistem ve limanlarda büyük çaplı yatırım ihtiyacına yol açmıştır. Toplu ulaşım sisteminin yokluğunda özel araçların taksi olarak kullanılması kentlerde yaşayanların çoğu için başlıca ulaşım aracı olmuştur. GAC’da liman yatırımları harcamalarında da büyük artışlar görülmektedir. İki ana liman olan Cape Town ve Durban’da limanlara uğrayan kargo geçişlerinde son yıllardaki büyük artış liman yatırımı için önemli baskı doğmasına yol açmıştır. İnşaat

GAC inşaat sektöründe gayrimenkul piyasasına getirilen kolaylıklar doğrultusunda canlılık sağlanmıştır. Bir dizi kentsel bölgede ticari faaliyetler ofis ve “Mall” tarzında büyük mağazaların sayısı artmaktadır. Hükümetin açıkladığı orta vadeli altyapı geliştirme programı için ayrılan meblağın inşaat sektöründeki hareketliliği daha yukarılara taşıyacağı beklenir. Turizm

GAC’da 1990’lı yıllardan sonraki siyasi değişim neticesinde uluslararası turizm sektörü dışa daha fazla açılabilmiştir. Ülke güçlü bir turizm potansiyeline işaret eden gerekli özelliklere sahiptir. Bunlar arasında; iyi bir iklim yapısı, kumlu sahiller, dağlar, oyun parkları, vahşi doğa rezervleri, spor tesis ve olanakları ile yaygın şekilde kullanılmakta olan İngilizce dili başlıca özellikleri olarak sayılmaktadır. Ayrıca GAC’ın coğrafi konumu da bölgesel turizm için ulaşımda ana bağlantı noktalarından birisini teşkil eder. Turizm, GAC’ın ekonomisinde en hızlı büyüyen sektörlerden biri olup yönetim tarafından İvmelendirilmiş ve Paylaşımlı Büyüme Girişimi Programında anahtar sektörlerden birisi olarak ele alınmıştır. GAC’ın 2016 yılı Aralık ayında okyanus-ötesi ülkelerden ziyaret eden turistlerin %65’i Avrupa’dan, %15’i Kuzey Amerika ülkelerinden gelmiştir. Afrikalı ziyaretçilerin %97’si, komşu Sahra-altı Afrika ülkelerinden gelmiştir. Batılı ülkelerden gelen turist sayısına bakıldığında İngiltere, ABD, Almanya, Hollanda, Fransa ve Avustralya ilk sıralarda yer alır. Komşu Sahra-altı Afrika ülkelerinden gelen tatil amaçlı ziyaretçiler sıralamasında ise Zimbabve ve Lesotho ile Madagaskar, Botswana ve Svaziland öndedir. Kaynak: Ticaret Bakanlığı


7

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

“Reform paketi Anadolu basınının sonunu getirir”

M Turgay Demirtaş

MTSO 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı

İcra, iflas ve ihale ilanları başta olmak üzere Basın İlan Kurumu aracılığıyla yayınlatılan resmi ilanlar özellikle yerel basın için hayati önem taşıyor. Bu ilanların kaldırılmasının yerel basının yok olma tehlikesini ortaya çıkarması nedeniyle karar Anadolu basınında şok etkisi yarattı.

TSO 29 No’lu Komite Başkanı Turgay Demirtaş, Mayıs ayında yayınlanan Reform Paketi içinde yer alan bazı maddelerin Anadolu basınının sonunu getireceğini ifade ederek bu maddelerden vazgeçilmesini beklediklerini söyledi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 29 No’lu Kırtasiye, Matbaa, Reklam Ajansları ve Basın Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Turgay Demirtaş, komite çalışmaları hakkında bilgi vererek sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. İlk olarak Mayıs ayı sonunda açıklanan ve kamuoyuna ‘Yeni Yargı Reformu Paketi’ adıyla yansıyan yeni düzenlemeleri değerlendiren Demirtaş, bu pakette yer alan resmi ilan statüsündeki icra ilanlarının, yaygın ve yerel gazetelerde yayınlanma zorunluluğunun kalkmasının öngörüldüğünü hatırlatarak, “Söz konusu düzenleme resmi ilanların büyük bölümünü ortadan kaldırır ve bu da son yıllarda güçlükle ayakta durma mücadelesi veren yerel basının sonunu getirir” değerlendirmesini yaptı. İcra, iflas ve ihale ilanları başta olmak üzere Basın İlan Kurumu aracılığı ile yayınlatılan resmi ilanların özellikle yerel basın için hayati önem taşıdığını vurgulayan Demirtaş, konunun yok olma tehlikesini ortaya çıkarması nedeniyle Anadolu basınında şok etkisi yarattığını söyledi. Ülkenin gerçek sesi yerel basının, demokrasinin de teminatı olduğunu kaydeden Demirtaş, “Çok sesliliğe katkısının yanı sıra demokrasimizin gelişmesine destek olan ve istihdam başta olmak üzere genel ve yerel ülke kültürünün yaşatılması gibi anlamlı bir işlev üstlenen Anadolu basınını koruyup kollamak milletimizin sağlıklı geleceği açısından da önemlidir” dedi. Konuyla ilgili olarak Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Ankara’da bir dizi temasta bulunduğunu bildiren Başkan Demirtaş,

bu temasların olumlu sonuç getirmesini ve gazeteler için hayati öneme sahip ilanların paketten çıkarılmasını istediklerini vurguladı. “Hizmet pasaportu süresi uzamalı”

Aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun Hizmet Pasaportu süresinin uzatılarak 2 yıldan 5 yıla çıkarılması talebini desteklediklerine de dikkat çeken Turgay Demirtaş, meslekte 18 yılını doldurarak Sürekli Basın Kartına sahip olan sektör temsilcilerine ise yeşil pasaport hakkı tanınmasını beklediklerini söyledi. Bu sayede gazetecilerin yurtdışı temaslarında resmi prosedürlerle uğraşarak zaman kaybetmesinin de önüne geçileceğini dile getiren Demirtaş, sektör sorunlarının rapor halinde Türkiye Gazeteciler Federasyonu tarafından Medya Raporu olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğunu açıkladı. “Uydu kiraları çok arttı”

Televizyonların da bu dönemde ciddi sorunlar yaşadığına değinen Turgay Demirtaş, özellikle uydu kiralarının dolar üzerinden alınıyor olması nedeniyle çok arttığını ve birçok kanalın bunları ödemekte zorlanmaya başladığını söyledi. Radyoların ise masraflarının çok fazla olmaması nedeniyle nispeten daha rahat durumda olduğunu dile getiren Demirtaş, “Radyolar tek kişiyle, gerekirse de bir bilgisayar aracılığıyla evden dahi çalışmalarını sürdürebiliyor. Bu nedenle mevcut durumda maliyetlerin en aza indirilebilmeleri nedeniyle sektörde en az sıkıntıya sahip alan olduğunu da söyleyebilirim” dedi. Sektör, artan maliyetlerden şikayetçi

Komite bünyesinde çok sayıda sektör bulunduğunu ve her birinin kendisine özel sorunlar taşı-

dığını anlatan Demirtaş, “Ancak hepimizin ortak sorunu döviz kuruna bağlı olarak yaşanan maliyet artışları; ithalata bağımlı olduğumuz kağıttaki fahiş fiyat artışı başta matbaalar ve gazeteler olmak üzere sektörün tamamını olumsuz etkiledi” dedi. Ardından kağıt ve plastik ambalaj üzerine faaliyet gösteren firmaların sıkıntısına dikkat çeken Demirtaş, bu sektörde faaliyet gösteren üreticilerin de perakendecilerin de zor günler geçirdiğini ifade etti. Özellikle ambalaj malzemesinin hammaddesini oluşturan kağıdın yüzde 95’inin ithal geldiğini hatırlatan Demirtaş, “Bu durum da maliyetleri büyük ölçüde artırıyor. Son iki yılda toplamda yüzde 40’a yakın artış oldu. Ancak bu artışlar son ürün fiyatına yansıtılamadı” dedi. Akla gelebilecek her sektörde ambalaj kullanıldığını kaydeden Demirtaş, kiminde kağıt kiminde plastik malzemenin tercih edildiğini ancak plastiğin de kağıt gibi ithalata dayalı olması nedeniyle firmaların fiyat konusunda yaşadıkları soruna çözüm üretmekte zorlandığını dile getirdi. Sektör temsilcileri ağırlıklı olarak satışlarını açık hesap sistemiyle gerçekleştirirken, ödeme sürelerinin 8 ay, 1 yıl gibi vadelere uzaması sonrasında nakit satışa dönmeye başladığını dile getiren Demirtaş, “Veresiye satışın durdurulması da alıcıları zorlamaya başladı. Alıcı da satıcı da sıkıntıda” değerlendirmesini yaptı. Sorunun çözümü için bankalardan destek alamadıklarına da değinen Demirtaş, “Bugüne kadar banka kredilerine yönelmiş olan sektörün borç yükü arttı. Artık kredi almakta zorlanıyorlar. Diğer taraftan bankalar da kredi vermiyor” ifadelerini kullandı. Sektörde kapanan ya da üretimlerini geçici süreyle durduran şirket sayısının artmaya başladığını kaydeden Demirtaş, yalnızca Haziran ayı içinde 11 firmanın sektörden çekildiğini, şartların böyle gitmesi halinde direnebilen firmanın kal-

mayacağını bildirdi. Şartların düzgün gitmesi halinde Türkiye’de de yurtdışında olduğu gibi daha hijyen olması adına manavlarda ya da pazarlarda satılan meyve ve sebzelerin, unlu mamullerin de çeşitli ambalajlar içinde satılmasının beklendiğini dile getiren Demirtaş, şunları söyledi: “Yurtdışında özellikle unlu mamullerde ciddi bir ambalaj kullanımı var. Tek ya da iki kişilik kullanıma sunulan 2-3 dilimlik ambalajlanmış ekmekler satılıyor. Bizde ise tatlı kutuları dahi ithal olması nedeniyle mali sıkıntı yaşanıyor. Maliyet artırıcı bir unsur görülmesi nedeniyle gerekli olan her alanda ambalaj kullanılamıyor. Ancak beklentimiz ekonominin düzene girmesiyle birlikte özellikle gıda sektöründeki ambalajlamanın artırılması.” “Zincir marketler kırtasiye satışında ciddi sıkıntı oluşturuyor”

Ardından kırtasiye sektöründe yaşanan sıkıntılara değinen Tuncay Demirtaş, bu alanda faaliyet gösteren firmaları ise özellikle büyük zincir marketlerin zorladığını anlattı. Özellikle okul sezonunda bahsi geçen yerlerde daha düşük fiyatlarla okul malzemesi satışı gerçekleştirildiğini vurgulayan Demirtaş, bu firmaların kazancı Mersin dışına giderken kentte faaliyet gösteren kırtasiyelerin ise zor duruma düştüğünü anlattı. Merdivenaltı üretimin de fiyatları aşağı çektiğini ve çocukların sağlığını tehdit ettiğini ifade eden Demirtaş, “Ayrıca özel okulların tutumu da bu sektöre olumsuz yansıyor. Toptancı firmalarla yapılan anlaşmalar sonunda özel okullar velilere paket ürün teslimi yapıyor. Ya da veliyi anlaşmalı oldukları kırtasiyelere yönlendirince haksız bir rekabet yaşanıyor. Oysa veliler yönlendirildikleri kırtasiyelerden alışveriş yerine fiyat araştırması yapmaları halinde talepleri çok daha uygun maliyetlerle temin edebilirler” diye konuştu.

Dış ticaret firmaları donanımlı bir gümrüklü saha istiyor

D

ış ticaret kenti Mersin’de yurtdışı bağlantılı faaliyet gösteren firmalar, gümrükleme işlemleri yapılırken karşılaştıkları yetersiz sahalar ile uygunsuz fiziki ve teknik koşullardan şikayetçi. Mevcut şartlarda sorunların çözümünün mümkün olmadığı görüşünde birleşen sektör temsilcileri, Mersin’e donanımlı bir gümrüklü saha inşa edilmesini talep ediyor. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 36 No’lu Yurtdışı Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Baran, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak komite çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlk olarak gümrüklü sahalarda yaşanan sorunları dile getiren Baran, yeni bir gümrük sahası inşa edilmesinin kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Baran, “donanımlı yeni bir gümrük sahasının kurulması hem Mersin Gümrük Müdürlüğü’nün iş yükünü azaltacak hem de mevcut hizmet binasında fiziki alan anlamında yaşanan eksikliklerin önüne geçilmesini sağlayacaktır. Herkes için büyük verim ve refah yakalanacaktır” değerlendirmesini yaptı. Gerek denizyolu gerekse kara yolu ile yapılan dış ticarette çok çeşitli sorunlar yaşadıklarına dikkat çeken Baran, şöyle konuştu: “Mersin büyük bir ticaret hacmi ve potansiyele sahip. Oysa dış ticaret işlemlerinin yürütüldüğü, Mersin Gümrük Müdürlüğü’nün kullanımında olan Mersin Liman İşletmesi (MIP) sahası, alanının sınırlı olması ve bulunduğu konum itibariyle genişletilebilecek bir alana da sahip olmaması sebebiyle ihtiyaca cevap vermekte yetersiz kalıyor. Bu da çeşitli sorunları beraberinde getiriyor.”

“TIR parkları yetersiz”

Yurtdışı ticarette kara kapılarından çıkış yapacak olan ihracat işlemlerinde de sıkıntılar yaşandığını anlatan Ahmet Baran, ihraç yüklerinde gümrükleme işlemelerinin Mersin Tarsus yolu (Kazanlı Mevkii) üzerinde güm-

MTSO 07 CMYK

rüklü saha hizmeti veren Emre TIR Parkı’nda gerçekleştirildiğini bildirdi. Bu parkın konum olarak Mersin Gümrük Müdürlüğü’ne uzak bir noktada olduğunu anlatan Baran, “Yaklaşık 30 kilometre uzakta yer alması nedeniyle TIR parkının sahip olduğu fiziki alan, donanım ve teknolojik alt yapı, özellikle yaş meyve sebze ihracatının başladığı ihracat sezonu olarak adlandırılan dönemde ihtiyaca cevap veremiyor” dedi. Bunun yanı sıra uzak olmasının hem zaman kayıplarını hem de maddi kayıpları beraberinde getirdiğine dikkat çeken Baran, yaşananları şöyle özetledi: “İhracatçı, gümrük müşavirliği temsilcileri gibi mükellefler tescil ya da benzeri bir işlem için 30 kilometrelik yolu kat edip müdürlüğe gidip gelmek durumunda kalıyor. Ayrıca tutanak, ihracat beyannamesi, transit refakat belgesi gibi belgelerin bu TIR parkına ulaştırılması da zaman alıyor. Gün içerisinde birden çok tekrarlanan gidiş gelişler sebebiyle zaman kaybının yanında ilave maliyetler de oluşuyor. Mesafenin uzun olması ve yoğun trafik sebebiyle, mesai saatleri içerisinde bitirilebilecek ihracat işlemleri, mesaili olarak gerçekleştirilebiliyor. Bu da ayrı bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor.” “Teknik araçlar da yeterli gelmiyor”

Gümrükten uzak alanlarda işlem yapılması nedeniyle yaşanan sıkıntıların bunlarla sınırlı olmadığını kaydeden Ahmet Baran, ihracat eşyalarının kırmızı hattan işlem görmesinin ya da tam tespitinin yapılmasının gerekli olduğu durumlarda, eşyayı indirecek ve yükleyecek insan gücünün olmamasının da sorun yaşattığını anlattı. Forklift gibi teknik altyapının güçlü olmaması nedeniyle iş ve işlemlerin sağlıklı yürütülemediğine de değinen Baran, bu durumun gümrük gözetimi açısından da olumsuz sonuçlar doğurduğuna dikkat çekti.

Bu sorunların günümüzde yaşandığını ve gelecekteki ticaret artışları da göz önünde bulundurulduğunda sorunun daha da büyüyeceğinin düşünülmesi gerektiğini ifade eden Baran şunları söyledi: “Mersin’den gerek halihazırda gerçekleştirilen ihracat işlemlerinde yukarıda belirtilen problemlerin önüne geçmek, gerekse artan ihracat hacmi sebebiyle ileride yaşanılması muhtemel daha büyük problemlerle karşılaşmamak amacıyla; fiziki alan itibariyle yeterli sayıda aracın giriş-çıkış ve manevra yapabileceği, şoförlerin konaklayabileceği,ayrıca yükleme ve boşaltma işlemlerinin gerçekleştirilebileceği daha büyük alana sahip bir alanda,yeni bir gümrüklü sahanın kurulması ötelenemeyecek bir gereklilik haline gelmiştir.” “Kapsamlı bir yapı düşünülmeli”

Yeni gümrük binasının tüm ihtiyaçları karşılayacak kapsamda planlanması gerektiğini dile getiren Ahmet Baran, bu konudaki beklentilerini ise şöyle anlattı: “Bahsi geçen sahada uluslararası standartlara sahip 1 – 2 adet TIR kantarının, yükleme ve boşaltma işlemlerinde yer alacak teçhizat ve insan kaynağı olmalı. Araç ve gereçlerin tam zamanlı bulundurulması gerekli. Ayrıca görev yapacak gümrük personellerinin kullanımına tahsis edilmek üzere bilgisayar, yazıcı, fiber alt yapı, kamera sistemi gibi son teknolojiyle donatılmış olması önemli. Şoförler ile doğrudan ve dolaylı temsilcilerin kullanacağı tuvalet, duş, lokanta, kafeterya gibi fiziki alanların bulunması, yaşam alanlarının olması gerekmektedir. Yapılacak işlemlerin uluslararası ticarete konu olması sebebiyle tam zamanlı güvenlik personelinin görev yapması ve alanın son teknoloji kamera sistemiyle donatılması gümrük işlemlerinin daha sağlıklı yürütülmesi açısından büyük önem arz et-

mektedir. Bahsi geçen gümrüklü sahanın kurulacağı yerin büyük bir fiziki alana sahip olması ve şehirlerarası yollara, antrepolara, soğuk hava depolarına yakın bir konumda yer alması gerekmektedir. Bu şekilde hem yakıt, mesai ücreti gibi maddi anlamda hem de zamanın ekonomik kullanımı anlamında tasarruf sağlanacaktır.” İhracat işlemlerinin yanı sıra kara kapılarından Mersin’e gelen eşyaların ithalatının da kurulacak olan gümrüklü sahadan yapılmasının çeşitli kolaylıkları beraberinde getireceğini anlatan Baran, “Mersin Gümrük Müdürlüğü üzerindeki yük hafifleyecek ve şüphesiz limandan gerçekleştirilecek ihracat ve ithalat işlemlerinin daha hızlı, etkin ve güvenilir şekilde gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır” değerlendirmesini yaptı. “Mersin, dış ticarette olağanüstü büyüdü”

Mevcut durumda Orta Akdeniz Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlüğü, Mersin Gümrük Müdürlüğü ve Mersin Laboratuvar Gümrük Müdürlüğü’nün aynı hizmet binasında yer aldığını hatırlatan Baran, “Binanın inşa edildiği dönemden bu yana globalleşen dünyanın bir gereği olarak Mersin dış ticarette de olağanüstü büyüme ve gelişme yaşadı. Mevcut binada mükelleflerin araçlarını park edebilecekleri bir alan dahi bulunmuyor. Yanı sıra işlemler gerçekleştirilirken beklenilebilecek bir bekleme alanı da mevcut değil. Uzun vadede mevcut hizmet binasının hali hazırda gerçekleşen işlemlerin yürütülmesinde de yetersiz kalacağı aşikardır” dedi. Gümrük idaresinin işletici tarafından bedelsiz yapılması halinde hazineye ilave yük getirmeyeceğini de vurgulayan Baran, “Yine gümrük idaresinin ihtiyaçlarının işletici tarafından karşılanması da ihtiyaçların anında ve yerinde giderilmesi anlamında faydalı olacaktır” dedi.

Ahmet Baran

MTSO 36 No’lu Yurtdışı Muhtelif Ticaret Meslek Komitesi Başkanı

Yeni bir gümrüklü sahanın kurulması hem Mersin Gümrük Müdürlüğünün iş yükünü azaltacak hem de mevcut hizmet binasında fiziki alan anlamında yaşanan eksiklikler giderilerek herkes için büyük verim ve refah sağlayacaktır.


8

YIL: 21 | SAYI: 378 | 23 Haziran - 06 Temmuz 2019 | www.mtso.org.tr

RÖPORTAJ

Toros Üniversitesi’nde intörn uygulaması işe yerleşme oranını artırdı

adına yakın çevremize kültür turları düzenliyoruz. Kısacası sadece eğitim vermiyoruz.

Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek Toros Üniversitesi Rektörü

Son 3 yıldır tüm lisans öğrencileri için uygulamaya başladıkları intörn öğrenci sistemi ile mezuniyet sonrası iş arama sıkıntısını ortadan kaldırdıklarını vurgulayan Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek, “Öğrencilerimiz okuldan 2 rulo ile mezun oluyor. Bunlardan biri mezuniyet diploması, diğeri iş sözleşmesi” diyor.

H

enüz 10 yıllık çok genç bir üniversite olmalarına rağmen kent ile büyük bir uyum yakaladıklarını, mezun öğrencilerin işe yerleşme oranlarında ciddi bir ivme gösterdiklerini kaydeden Korkmazyürek, özellikle intörn öğrenci uygulamasının bu başarıda önemli rol üstlendiğini belirtiyor. Sistemi yüksek lisans öğrencilerini de kapsayacak şekilde genişleteceklerine değinen Korkmazyürek, böylece öğrencilere rahat iş bulma fırsatı tanımaları yanında firmalara da talep ettikleri personeli istedikleri özelliklerle donatılmış, kendi kurum kültürleriyle uyumlu yetiştirme fırsatı sunduklarını belirtiyor. Henüz yolun başında olduklarını ve kontrollü büyüme stratejisi ile hareket ettiklerini anlatan Korkmazyürek, hazırladıkları yayınlarla, projelerle, bilgi birikimiyle özellikle akademik açıdan sürekli gelişimi hedeflediklerini vurguluyor. Önümüzdeki süreçte kendilerine en az iki branş belirleyerek bu alanlarda uzmanlaşmayı planladıklarına değinen Korkmazyürek, “En az iki branşta akla gelen referans merkez olabilecek düzeye erişmemiz gerektiğine inanıyorum” diyor. Kentteki diğer üniversiteler olan Mersin Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi ve Çağ Üniversitesi ile koordineli hareket ettiklerini de ifade eden Korkmazyürek, bu üniversitelerin verdikleri destekler için de teşekkür ediyor. Toros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek ile üniversitenin çalışmalarını ve hedeflerini konuştuk. MTSO Haber: Öncelikle bize biraz üniversiteniz hakkında bilgi verir misiniz? Üniversitemiz 2009 yılında kuruldu. 10. yılını tamamlanmış genç bir vakıf üniversiteyiz. Bu yılki mezunlarımızla birlikte Türkiye’ye 5 binin üzerinde mezun vermiş olduk. 3 bin 200 öğrencimiz var. Bahçelievler, 45 Evler ve Uray olmak üzere toplamda 3 yerleşkemizde 33 bölüme sahibiz. 3 fakültemiz, bir yüksekokul ve bir de meslek yüksekokulu akademik birimlerimizi oluşturuyor. Ayrıca 4 araştırma ve uygulama merkezimiz, Fen ve Sosyal Bilimler olmak üzere iki de enstitümüz var. Bünyemizde 146 adet tam zamanlı hizmet veren akademisyen ile çalışıyoruz. Ancak yıl içinde, eğitim zamanında, diğer üniversitelerden ya da dışarıdan sağladığımız öğretim elemanlarıyla bu rakam ortalama 240 akademisyene çıkarıyor. 130’a yakın idari personelimiz görev yapıyor. Kısacası büyümekte olan bir üniversiteyiz. Büyümeye yönelik yatırımlarımız devam ediyor. Bu çerçevede yeni bir yerleşke alanı satın aldık. Planları tamamlandı ve iki yılın sonunda faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz. Ardından da şehrimizde ihtiyaç duyulabilecek sektörlere yönelik eğitim verdiğimiz branşları genişletmeyi düşünüyoruz. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki büyüme ve yatırım derken kontrollü bir büyüme stratejisi uyguluyoruz. 33 bölümümüzün 5 tanesi bu yıl ilk kez eğitime başlayacak. Bunlar arasında 4 yıllık mütercim tercümanlık (İngilizce) bölümü ile meslek yüksek okulu bünyesinde biomedikal cihaz teknolojisi, bilgi güvenliği teknolojisi, gıda teknolojisi ile mekatronik yer alıyor. Belirtmek istediğim bir diğer önemli konu da üniversitemizdeki bursluluk düzeyi. Üniversite sınavındaki başarı düzeylerine göre öğrencilerimizin hak ettiği yüzde 50, 75 ve 100 düzeylerinde uygulanan indirimleri bir arada değerlendirdiğimizde, toplam öğrencimizin yaklaşık yüzde 37’sini burslu okuyan öğrencilerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Yani her 3 öğrencimizden biri tam burslu eğitim alıyor. Bu çok ciddi bir orandır ve bu düzeyi sürekli korumaktan da büyük bir mutluluk duyuyoruz.

MTSO 08 CMYK

MTSO Haber: Biraz da büyümenize yön veren hedeflerinizi anlatır mısınız? Toros Üniversitesi akademik açıdan sürekli gelişme hedefinde. Yayınlarıyla, projeleriyle, bilgi birikimiyle en azından bir yada iki konuda referans merkezi olabilecek bir düzeye erişmek istiyoruz. Türkiye’de önde gelen üniversiteler arasına girebilmeliyiz. Henüz çok genç bir üniversiteyiz ve azımsanamayacak adımlar attık. Hedeflerimize de en kısa sürede en sağlam şekilde ulaşacağımıza inanıyorum. Mersin Üniversitesi, Çağ Üniversitesi, Tarsus Üniversitesi ve bizimle birlikte şehrimizde 4 üniversiteyiz. Üniversite olarak misyonumuz, sadece öğrenci yetiştirmek değil aynı zamanda ilimizin her türlü kamu-özel sorununda çözüm ortağı da olabilmek. Bu kapsamda bizim hami üniversitemiz olan başta Mersin Üniversitesi olmak üzere diğer üniversitelerimizle de yakın işbirliği içinde hem proje bazlı hem eğitim öğretimde işbirliği çerçevesinde birlikte çalışma gayretinde olacağız. Onlar bize öğretim üyesi desteği sağlıyorlar. Ülkenin öğrencilerinin yetişmesine katkı veriyorlar. Bu ülkenin varlığının yetişmesinde sağladıkları katkılar için üniversitelerimize teşekkürü bir borç biliyorum. Bu arada şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Üniversite olarak hedefimizde yalnızca öğrencilerimiz yok. Toplumsal sosyal sorumluluk projelerimiz de var. Bu sorumlulukla eğitimi, bilgiyi toplumun tüm katmanlarına ulaştırabilmek gibi bir misyonumuz var. TORSEM Sürekli Eğitim Merkezimiz var. Bu merkezimiz bir yılda halka 10 civarında eğitim düzenliyor. İletişimden, iş güvenliğine, iş sağlığından, işaret diline kadar birçok farklı alanda eğitim veriyor. Bu eğitimlerden yalnızca halk değil, firma çalışanları da faydalanabiliyor. Bugüne kadar bu merkezden bin kişinin yararlandığını söyleyebilirim. Yine bunun yanında Bahçelievler yerleşkemizde yaklaşık 500 kişilik,45 Evler yerleşkemizde ise 150 kişilik konferans salonumuz var. Bu salonlarımızı da toplumun tüm kuruluşlarına, kamu ve özel sektör ile STK’ların hizmetine açık tutuyoruz. Son bir yılda bu salonlarda 46 faaliyet düzenlenmiş. Yaklaşık 5 bin kişi katılmış. Bu faaliyetlerin içinde Musa Eroğlu konseri de var, kabuklu meyvelerin yetiştirilmesi konusunda çiftçilere yönelik konferanslar da. MTSO Haber: Bildiğimiz kadarıyla yurtdışından gelen misafir öğrencilere yönelik çalışmalar da yürütüyorsunuz. Bu konuda da bilgi verebilir misiniz? Evet, üniversitemiz misafir olarak tanımladığımız yabancı öğrenci sayısını artırma yönünde de gayret gösteriyor. Bu amaçla Yabancı Öğrenci İrtibat Ofisimizi kurduk. Son 3-4 yıldır yurtdışı ile ilişkilerimizi yöneten bu ofisin çalışmaları sonunda 2-3 olan yabancı öğrenci sayımızı bugün 62’ye çıkardık. Geçen yıl 30 adet misafir öğrencimiz varken bu yıl Ortadoğu, Afrika ve Türk Cumhuriyetlerindeki 9 ayrı ülkeden 62 misafir öğrenciye eğitim veriyoruz. Sayının yeni eğitim yılında 100’ü geçmesini hedefliyoruz. Hedef ülkelerimizde ise bir değişiklik olmayacağını söyleyebilirim. Bu öğrenciler bizim için önemli, ülkelerinde bizleri tanıtacaklar, bir çeşit kültür elçimiz olacaklar. Bu noktadan hareketle misafir öğrenci okutmayı Türkiye’nin bir yatırımı olarak görüyoruz. Bu öğrencilerin ülkemize gelmesi kadar burada karşılaştıkları herhangi bir sorunun çözümünde de Yabancı Öğrenci İrtibat Ofisimizden destek alıyoruz. Bu öğrencilerimize eğitimin yanında Türk kültürünü, Türk yaşam biçimini tanıtıyoruz. Çevremizdeki doğal, kültürel ve tarihi zenginlikleri anlatabilmek

MTSO Haber: Biraz da yeni uygulamalarınızı anlatır mısınız? Son 2 - 3 yıldır lisans programlarımızda 7+1 konsepti ile intörn uygulaması yapıyoruz. Bu ne demek biraz açayım. Mühendislik ya da sosyal bilimler olsun hiç fark etmeden 7 dönem üniversitemiz bünyesinde ders alan bir lisans öğrencisi 8’inci dönemini uygulama dersi olarak eğitim aldığı sektöre yönelik bir şirkette tamamlıyor. 4 ay boyunca hiç okula gelmeden, fiili olarak bu şirkette çalışıyor. Öğrencinin hangi şirkette çalışacağını belirlemek içinde Toros Sanayi İşbirliği Modeli (TORSİM) ismi ile bir portal kurduk. Şirketler bu portala üye oluyor ve kendilerine verilen şifre ile girerek staj, uygulama ya da intörn taleplerini bildiriyor. Örneğin endüstri mühendisi 3 stajyere, lojistikte 7 intörn öğrenciye ya da işletmeci 2 de uygulama öğrencisine ihtiyacı olduğu bilgisini, ilgili sektörleri de belirterek sisteme yüklüyor. Öğrenci de bu portala girip kendisini kaydediyor ve buradan firmalarla buluşuyor. Uygulamanın etkin bir yönü daha var. Öğrenci intörnlüğünü mutlaka Mersin’de yapmak zorunda değil. Şehir dışındaki, hatta ülke dışındaki bir şirkette de yapabilir. Geçen yıl Portekiz, İspanya ve Almanya olmak üzere 3 ülkeye giden mühendislik bölümü öğrencilerimizin 3’ü de çalıştıkları şirkette kaldı. Bu yıl da öğrencilerimiz yine aralarında Almanya, Portekiz ve Hollanda’nın da bulunduğu 5 ülkeye gitti ve onlar da çalıştıkları şirkette kaldı. İntörn uygulamamamızın ilk senesinde eğitimini şirketlerde tamamlayan 42 öğrencinin tamamı bulundukları işletmelerde mezun olduktan sonra da çalışmaya devam etti. İkinci sene ise 50 kişi gitti ama yarısı işe girdi. Kalanı da iş teklifi aldıklarını ancak kabul etmediklerini, daha iyi şartlarla iş aradıklarını anlattı. İşletmeler 4 ay boyunca kendi elemanları gibi çalıştırdıkları bir öğrenciyi hem bilgi düzeyi hem çalışma azmi ve becerisi açısından değerlendiriyor, hem de kendi isteği doğrultusunda kendi kurum kültürüne uygun olarak yetiştirmiş oluyor. Ardından da doğal olarak bu kişileri kaybetmek istemiyor. Dolayısıyla biz de öğrencilerimizi hem mezuniyet diploması hem de iş sözleşmeleriyle üniversitemizden uğurluyoruz. Bu uygulamanın öğrenci lehine çözdüğü en önemli sorunlardan birisi ise şu: Yeni mezun birisinin en çok karşılaştığı soru, ‘Tecrübeniz var mı?’Bu uygulama ile 4 ay çalışmış olan bir öğrenci tecrübesini anlatabiliyor. Çünkü intörnlük staj gibi değil. İşletme uzun süreli çalıştırınca, öğrencimizi kendi personeli gibi görerek görev ve sorumluluk yükleyebiliyor. Bu uygulamamızı yüksek lisans programlarımıza da yayacağız. MTSO Haber: Bize biraz da üniversite sanayi işbirliğini geliştirmeye yönelik çalışmalarınızı anlatır mısınız? Bizim için kentte sanayinin gelişimine katkı sağlamak çok önemli. Ancak henüz istediğimiz diyalog düzeyine ulaşabildiğimizi söylemek güç. Öncelikle yüksek lisans ve doktora programlarımızı sanayicilerle işbirliği içinde yürütmek istiyoruz. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin sanayicinin sorunlarına odaklanarak bu sorunlara sonuç üretecek projeler üzerinde çalışmalarını düzenleyebiliriz. Türkiye genelinde bazı üniversitelerde bu çalışmalar başladı. Ülkenin köklü firmaları üniversitelerle ortak ar-ge çalışmaları yürütüyor, yeni ürünler geliştiriyor ya da sorunlarına çözüm üretiyor. Biz de kentimizde birçok sektörde bu çalışmayı yapabiliriz. Hatta bunun birkaç başarılı örneğini gerçekleştirdik. Mersin’de global ölçekli bir firma ile akademisyenlerimiz bir araya gelerek ar-ge departmanlarının kurulumunu sağladı. Ar-ge personelini eğittik, ortak ar-ge çalışmaları yürüttük. Yeni bir ürün geliştirilerek piyasaya sürülmesine yardımcı olduk. Ürün geliştirme süreçlerinin iyileştirilmesi sırasında karşılaştıkları teknik sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yaptık. Bu işbirlikle-

rinin yaygınlaştırılması en büyük isteğimiz. Artık dersliklerde eğitim dönemi geride kaldı. Önümüzdeki dönemden itibaren özellikle tezsiz yüksek lisans programlarına öncelik vermek üzere öğrencilerimizin ikinci dönemlerini tamamen şirketlerde bilfiil dersin uygulamasına yönelik çalışarak tamamlamalarını sağlayacağız. Teori ile uygulamayı birleştireceğiz. Ayrıca üniversite sanayi işbirliği kapsamında başta inşaat olmak üzere birçok firmamızın teknik danışmanlık hizmeti alabileceğini de hatırlatmak isterim. Yine kentimiz için önemli bir sektör olan lojistik alanında işbirliklerimizi artırabiliriz. MTSO Haber: Peki, üniversite ile işbirliğini artırmak sanayiciye ne gibi kazançlar sağlar? Her şeyden önce bilgi birikimine doğrudan, en ekonomik ve en etkin şekilde erişme fırsatı sağlar. Şehir dışı ya da yurtdışından danışman kullanacağına firma,elindeki imkanı değerlendirebilir. Bu imkanyalnızca maliyetlerini aşağı çekmeyle kalmaz çalışmalarının hızını da artırır. İstediği sonuca çabuk ulaşır. Bildiğiniz gibi ar-ge uzun soluklu bir çalışma. Deneme yanılmaların yoğun karşılaşıldığı bir alan. Bu nedenle sürelerin kısalması ciddi öneme sahip. MTSO Haber: Sanayiciler öğrencilerin aldığı eğitimleri kendi ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirebiliyor mu? Üniversitemiz bünyesinde Bölüm, Fakülte ve Üniversite Danışma Kurullarımız var. Bu danışma kurullarımızın üyelerinin yüzde 40’ı sanayiden geliyor. Sanayi temsilcileri. Diğer paydaşlarımız ise kamu, özel kurum ve kuruluş temsilcileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşuyor. Sanayici bu danışma kurulu toplantılarında sektörü ya da firması için ihtiyaç duyduğu konuları, öğrenim ihtiyaçlarını, yeni bir mezunda görmek istediği özellikleri açıkça ortaya koyuyor. Biz de programımızda buna uygun müfredat düzenlemeleri yapıyoruz. Örnek vermem gerekirse, bu kapsamda Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirlerle yaptığımız işbirliği sonunda müfredatımıza denetim dersi ve uluslararası finansal raporlama sistemine uygun finansal raporlama derslerini ekledik. Ayrıca yine talepler sonucu girişimcilik dersi konuldu. Uygulamalı muhasebe dersi ile lojistik simülasyon dersi de yine bu yönde eklenen dersler arasında gösterilebilir. MTSO Haber: Son olarak son dönemlerde üzerinde durulan bir konu var. Bugünün mesleklerinin önemli bir bölümünün önümüzdeki süreçte varlığını sürdüremeyeceği söyleniyor. Geleceğin mesleklerine yönelik yürüttüğünüz çalışmalar var mı? Yeni oluşan mesleklerin elbette farkındayız. Sanayideki, teknolojideki dönüşümü yakından takip ediyoruz. Şunu söyleyebilirim ki aslında sanayi ile üniversitenin birbirini itme çekme ilişkisi var. Birlikte hareket edeceğiz. Özellikle yapay zeka ve bilgi yönetimi tabanlı bir çok yeni meslek alanı ortaya çıkıyor. Bu bölümleri oluşturma noktasında bilgi birikimi açısından bir sıkıntımız yok. Sorun, öğrenci bu bölümden mezun olduğu zaman şu aşamada iş bulma kaygısı yaşıyor ve tercih etmiyor. Örneğin artık fabrikalarda ustabaşının yerini alacak robot koordinatörlüğü mesleğinden bahsediliyor. Ya da bulut hesaplama uzmanlığı, 3D, 4D ve 5 D yazıcı mühendisliği, yapay zeka uzmanları, veri analiz uzmanı, veri güvenliği uzmanı, endüstriyel veri bilimciliği, mobil uygulama geliştiriciliği gibi mesleklerin farkındayız. Ama bu mesleklerin popüler hale gelmesi özellikle de bu alanlarda devlet kadrolarının açılması tercih edilirliğini artıracaktır. Öğrenciler tarafından tercih edilmeden bu alanlara yönelik bölüm açılması mümkün görünmüyor. Bu konuda şimdilik ilgili bölümlerimizde bu konuları içeren eğitimler vermekte olduğumuzu belirtmekle yetineyim. Gelişmelerin farkındayız ve akademik kadromuzu da bu konularda bilgi sahibi olacak şekilde geliştiriyoruz. Bu alanlara yoğun olarak ihtiyaç duyulmasıyla birlikte sahip olduğumuz her türlü altyapıyı hayata geçireceğiz.

Kızıltan: “Artık somut çıktılar elde etmeliyiz”

T

oros Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haluk Korkmazyürek’i makamında ziyaret eden Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, üniversite ile sanayiciler arasındaki diyalogu artırabilmek adına neler yapılabileceği konusunda görüş alışverişinde bulundu. MTSO Başkan Danışmanı Cenk Cenkcimenoğlu ile Toros Üniversitesi Genel Sekreteri Serhat Reşit Aşkın’ın da katıldığı görüşmede konuşan Kızıltan, “Bugüne kadar çok kez toplantılar düzenledik ama artık işbirliğini artırmaya yönelik çalışmaların somut çıktılarını elde

etme zamanı geldi. Her alanda birlikte hareket edip birlikte adım atmalı, lobi oluşturacaksak birlikte oluşturmalıyız” dedi. Özellikle firmaları güçlendirmek adına kentte ortaklık kültürünün artırılmasına büyük önem verdiklerini ve bu kültürün oluşması adına üniversitelerden destek beklediklerini vurgulayan Kızıltan, “Öyle bir model oluşmalı ki güçlü kurumsal altyapı sayesinde ortaklar birbiriyle çok iyi anlaşamasa dahi firma çalışmalarını sürdürebilmeli. Bu yapının oluşumunun sağlanmasında üniversitelerden destek bekliyoruz” diye konuştu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.