Ofansif Fanzin Dördüncü Sayı

Page 1

ofansif zine


NEDENİ

YOK SADECE SATAŞIYORUM *Artık içimde kala kala beni zehirlediklerini düşündüğüm saçmalıkları bu yöntemle dışarı atmaya karar verdim. Edebiyat çevresindeki genel davranışlara ve olaylara getirdiğim yorumlardır.Bazı bölümlerde kendimle alay ettiğim noktalar da var. Üzerinize alınmak keyfinize bırakılmıştır. Kısacası bu fanzin, basit eğlence ve düz lise şamatasıdır. Sadece vakit geçiriyorum.

@fatiiceyhan

fatiiceyhan


JİLET ÖLDÜ KARDEŞ, ARTIK BEN VARIM Yaklaşık beş yıldır kullandığım Necip Fazıl Say mahlasından/ nicknameinden/takma adından geçtiğimiz haftalarda kurtuldum. Hiç duygulanmadım. Artık vakti gelmişti havası yarattı bende. Yaklaşık 34 aydır da düşünüyordum. Yapmak istediğim yeni şeyler vardı ve bu isim beni bu yeni şeyleri yapacak duruma getirene kadar çok şey kattı. Ama önümdeki süreç için hep bir fren olacaktı benim için gibi geliyordu. Bunun önüne geçmek istedim. Son zamanlarda Fazıl Say ve Recep Tayyip Erdoğan yakınlaşmasıyla da bu ismin bir büyüsü kalmamıştı. Necip Fazıl Say herkesin dilindeydi ama ben olarak değil. Sanki bu yakınlaşmadan sonra düşünüp de kendime bu ismi vermişim algısı bile yaratabilirdi. Tabii bu çok paranoyak bir düşünce ama çok fazla insan var ve çok fazla düşünce. Olabilirdi bu. Onun dışında herkesin ilk sorduğu soru bu ismin anlamı ne oluyordu. Bu ismi Yılmaz Erdoğan okumaya başladığımda üretmeye başladığım kelime oyunları sırasında bulmuştum. Hem sağın hem solun ortasında manasını barındırıyordu bende. Yaratıcıydı da aq 17 yaşımda öyle geliyordu. Vay ulan diyordum kendi kendime zuhaha. Ama şimdi bakınca taşşaklarıma kadar devletsizlik, milletsizlik, sınırsızlığın yanındayım. Orta yolun annesi napıyor şu an acaba. Geleceğe dair öyle heyecanlarım vardı ki on beş yılı planlıyordum kafadan. Kitap yayımlayacağım zaman belliydi. İşime bir şekilde yarar diye arkadaşlıklar bile kuruyordum edebiyatla ilgilenen. Şimdi arkadaşlık bile kurmuyorum ki çıkar için hiç kurmam. Beş yıl geçti. Her adımda heyecanlarımdan vazgeçtim. On beş yıl düştü on yıla. On yıl düştü beş yıla. Beş yıl düştü bir yıla. Bir yıl düştü sadece anı yaşamaya. Artık ekip bile olmuyorum kimseyle. Bir tek Alihan var o da ben zaten. Ne yazıyorsam paylaşıyorum blogumda. Bir yerlerde yayımlanma kaygım artık yok. Ne aklıma geliyorsa bir-iki şekil veriyorum fanzin olarak dağıtıyorum çevreye. Heyecanım yine var tabii ama eski koşulların altında yok. Şiirlerimi ya da fanzinlerimi hazırladığım-yayımladığım geceler uyuyamıyorum bile neredeyse. Acayip orospu çocuğu bir iş insanlara arz etmek. Ama bokun içine bir kere saplandım ve çıkmaya hiç niyetim yok. Üretimim asla durmayacak. Durmadan daha iyi nasıl olur diye planlayacağım. Okumadığım alanları-akımları okuyacağım. Sınırlarımı bilmiyorum. Öğrenmek de istemiyorum. Eğer sınırlarım varsa da zorlamak istiyorum. Tetikteyim. Artık biliyorum neler dönüyor amına koyduğumun yerinde. Gırtlağınızı ne kadar süre sıkarsam sizi öldürebilirim artık biliyorum. Bunu sürdüreceğim Fatih Ceyhan olarak.


ADIYLA SESLENDİM I. bugün bir rögar kapağına adıyla seslendim iyi hissetti II. bakkala adıyla seslendim bakmadı bile yüzüme “ver bana bisküvi, al sana bir lira” III. komşuma adını ben öğrettim “ben-sen-o üçgeninden kurtardığım için seni ver bana bir fırt” IV. “ne biçim rögar kapağısın sen” dedim sonra “elalemin rögar kapağı dört dil biliyor” V. eve geldiğimde uyuyordu adıyla uyandırdım nüfus cüzdanından öptüm keyifliydi

VI. neydi lan senin adın benim adım fatih VII. adı yoktu ispanyolca bir ad taktım ona öyle seslendim “Aurelio gel buraya oğlum”


VIII. adın yoktu lan daha ben koydum adını IX. bugün bir durağa adıyla seslendim: 15 Temmuz’du

X. bir daha görmeyeceğim diye unutacak değilim adını dedemin Mehmet’ti XI. -mahmut naber kanka? adıyla seslendim XII. bugün bir limon ağacına adıyla seslendim “gel seni bizim bahçeye ekelim birim fiyatın iyi gidiyor bu aralar” XIII. adımı ilk dedem söylemiş kulağıma ardından da ezan -cinnet getiriyordum dedem gömülürken cinnet lan cinnet adımı da dedemle gömdüler: Fatih’tiXIV. bir çıkmaza yürüyorum adımla bundan çok eminim, tam evimin sokağına girdiğimde sönen sokak lambası ve kar/anlık XV. çok da keyifli yürüyordum elalemin sokağı aylık beş bin kazanıyor


KAFA DERGİ FRİDA KAHLO SAYISI

DOSYA: KAŞLARIMIZI NEDEN ALMAMALIYIZ? YA DA ALMALI MIYIZ?


SEVGİLİ GÜNLÜK Ablam küçükken hep yazdığım günlükleri okuyup orada yazılanlarla dalga geçer ya da yazılanları hep birilerine anlatmakla korkuturdu. Güvenime nasıl zarar verdiğini bilmiyordu. Bugün onu affettim. .... Hayatımı geçireceğim ailemi seviyorum. Hayatımı geçireceğim arkadaşlarımı buldum. Hayatımı geçireceğim mesleği biliyorum. Hayatımı geçireceğim şehre karar verdim. Hayatımı geçirmek istediğim insanla tanıştım. Ama hayatımı geçirmek istemiyorum. ... Kürt esnaflardan alışveriş yapmaya bayılıyorum. Öyle böyle değil. Dükkana giriyorsun elli tane selamlama vay babam vay anam diye karşılıyorlar. Alışveriş yaparken aynı şekilde davranıyorlar. Dükkandan çıkarken de elli tane uğurlamayla gönderiyorlar. Karşılıksız hürmeti doğululardan çok gördüm. İyi özellik. ... Hiçbir ilişkimde kendimi bütünüyle sevdiğim insana açmadım. Konu ne zaman kendimizden bir şeyler anlatmaya gelse amcamın oğlunun falan iç dünyasını kendiminmiş gibi anlatıyordum. Hoşlarına gidiyordu aq. Amcamın oğlunu ben diye sevenler oluyordu. Allah belanızı versin. Neyse ilk defa bugün bir kadına karşı dürüst olma yoluna gittim. Bir şeyler verdim kendimden. Böyleyken böyle dedim. Biraz zorlandım ama. Yılların refleksi kolay silinmiyor. Kendimi anlatırken burada yazacaklarımı da düşündüm o aralar biraz suskun kaldım. Haberi yok. İçimden sırıttım. ... Geçmişle kavga etmeyi bıraktım. Geleceğe dört gözle bakmayı da bıraktım. Geçmiş ve geleceği düşünme bağımlılığı, dünyanın ahlaklı insanlarının korktukları uyuşturucu bağımlılığından daha zararlı bence. Asla değiştiremeyeceğin bir geçmiş ve şu an yapacaklarınla değiştireceğin bir gelecek kavramı söz konusuysa artık düşünmeyi bırak da bir şeyler yap orospu çocuğu. ... Okuduğum üniversite bölümünde asla ilerleyemeyeceğimi fark ettim. ... İyi hissediyorum. Yanında iyi hissettiğim insanlarlayım. İyi hissettiğim eylemleri gerçekleştiriyorum. Yanında iyi hissettiğim insanlarla iyi hissettiğim eylemleri gerçekleştiriyorum. ... Benim olanı paylaşmayı sevmeye başladım. Hiçbir şeyi bekletmeye değmiyor. Alın sizin olsun.


Ofansif Fanzin’i bu sayıyla bitirmeye karar verdim. Artık yapmak istediğim şey bu değil. Hiçbir konu-hiçbir kimse hakkında detaylı düşünmek istemiyorum. Kim ne sikimi yiyorsa yesin. Ofansif Fanzin yerine Sevgili Günlük adında yeni bir fanzin yayımlamaya başlayacağım. İçerisinde o ay, o hafta içerisinde başımdan geçenleri değil de böyle zihnimden geçenleri anlatacağım. Aralara da birkaç sayfa kendi yaptığım kolajı yerleştireceğim. İyi radikal karar. ... Eskiden insanları dinlemeyi seviyordum çünkü onlar anlatırken basit cevaplar vererek kendi kafamdaki meseleleri rahat rahat düşünebiliyordum. Şimdi insanları dinlemeyi daha çok seviyorum çünkü benim de anlatacaklarım var. ... Çok iyi arkadaşlara sahip olduğumu onları kullanmaya başladığımda anladım. ... Bir an önce şu fanzini hazırlamayı bitirip uyumak istiyorum. Sabah 06:30’da uyanmam lazım. Saat 00:04. Ev arkadaşım uyudu. O uyudu. Biraz düşünceli. ... Bu aralar o kadar çok ağlamak istiyorum ki mahallede beraber büyüdüğümüz elemanlar bunu bilse ibne derlerdi. ... Öğlen kediyi veterinere götürüp “bunda bir haller var ama haydi hayırlısı” demem lazım. ... Çekirdek çitleme ve sakız çiğneme sesi beni rahatsız ediyor. Aşırı gürültüde sinir krizi geçirecek noktaya geliyorum. ... Arada bir geçmişte yaşadığım olayları aslında öyle yaşanmamışlar gibi kendime inandırıyorum. Hatta bazı olayların doğrusunu unuttum bile aq. Manyak egzersiz. ... Joji– İn Tongues... İyi albüm. ... Bugün iyi geçti. Yarın da iyi geçecek. Ben istediğim sürece her saniye iyi geçecek. ... Bugün kapıldım.


#reklamlar

NOSTALJİ UMUMİ HELALARI

YENİSİNİ GETİRİN ESKİSİNİ SIÇALIM

NOSTALJİ TUTKUNLARI İÇİN ÇIKTIĞIMIZ BU YOLDA TEK AMACIMIZ ÜNÜ ARTTIKÇA FİYATI DA ARTAN NOSTALJİK ÜRÜNLERİN ÖNÜNÜ KESMEK! VİNTIÇ MAĞAZALARDA, VİNTIÇ İNSTAGRAM HESAPLARINDA GAFİL AVLANANLAR DUYURUMUZ SİZE. 2018 MODEL ARABANIZI GETİRİN KÜLÜSTÜRÜ VERELİM ELİNİZE. GÖTÜMÜZE ÖYLE GÜVENİYORUZ Kİ İSTEYİN BİZİMKİLER DİZİ SETİNİ SIÇALIM.

*ARABAYI PARÇA PARÇA SIÇABİLİRİZ. BİRLEŞTİRİRSİNİZ


KARANLIKTA DİYALOG

insanlar: ne kazanıyon ya bu fanzin işlerinden?

me:


AMATÖR DERGİCİ ÜFLEMEDEN DE UÇAR Bu başlık altında yaklaşık iki yıl önce başlayıp bir yıl önce yayın hayatına son verdiğimiz Porsuk Dergi’de yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum. Sınıf arkadaşım Mustafa’nın bok yemesiydi her şey. Yeni birinci sınıfa geçmişiz. Yeni yeni bir şeyler üretip bir yerlerde yayımlatıyoruz. Heyecanlıyız lan var mı dahası. Kanımız damarımızda şov yapıyor şov. Mustafa geldi bir gün dergi çıkaralım artık diye. Tasarımcı masarımcı bulurum dedi. Şöyle amına koyarız böyle amına koyarız ortalığın diye anlaştık. Yunus Abidle yeni tanışmıştık. Dergi fikrini anlatırken yüzüme aptal olmayın der gibi bakıyordu. Ama aptaldık aq yapacaktık. Ara tara bir copy centerla anlaştık. Eserleri meserleri topladık. Tasarımcı yok. İlk sayıyı ben tasarladım ama nasıl kötü. Basıldı ama okumadım bile. İkinci sayıya düzyazıları elesin diye birini bulduk. O da bize tasarımcı buldu. Kurtuldum ikinci tasarım travmasından. Heyecanlıydı editör diye aramıza giren insan da. Yayınevleri falan arayıp sponsorluk peşinde koşalım dedi. Koştuk. Olmadı. Sonra bu kadarını istemiyoruz dedik mustafayla editörle yollarımızı ayırdık ama tasarımcı bizle kaldı allah sağ olsun. Bu arada ikinci-üçüncü sayıyı çıkarmıştık. Dördüncü sayıya bir ekip kuralım öyle devam edelim dedik. Kim ne belli olsun. Alihanla tanıştım bu arayış sırasında. Şiir editörlüğüne girdi. Tecrübesi vardı. Ekibi kurduk. Finansı hallettik. Dördüncü sayıyı “Birliktelik” temasıyla saldık piyasaya. Geçen sik gibi dönemden sonra ilaç gibi gelmişti. Sosyal medyamız falan canlanmıştı. Şiir dinletileri düzenlemeye başlamıştık. Keyfimiz vardı. Beşinci sayı– altıncı sayı derken hep aynı şeyleri yaptığımızı fark ettik. Kocaman bir tekrardık amına koyduğumun yerinde. Ama bunu kabullenmek gelmiyordu içimden. Sonra Alihan ayrıldı. Yunus’u düzyazı editörlüğüne almıştık. O da ayrıldı. Mustafayla kaldık. “Keyfim ve Kahyası” teması altında yeni bir sayıyla bir şeyleri değiştirmeyi planlıyorduk Mustafayla ki artık bu dergiyi devam ettirmeyi istemediğimi fark ettim. Bir hiyerarşi kavgası sonunda dergiden ben de ayrıldım. Kavgada söylenen bir söze karşısında gurur yapmıştım. Tam bir taşralı refleksi. Alihan sonra Mustafa’nın yanına döndü. Çıkardılar yedinci sayıyı. Yine değişen bir şey yoktu. Bitirdiler. Amatörlük heyecanını seviyorum. Amatör olan her şeyi seviyorum. Her zaman olmasa da çoğu zaman birkaç iş parlar böyle. Ama edebiyat açısından bunun inanılmaz zor olduğuna inanıyorum. Sosyal medya hesaplarını aç-yeni sayı duyurusu yap yazı iste-yazıları topla az sayıda bastır ve dağıt. Bu döngünün kimseye bir şey katacağı yok. Bu olay bu durumu umursamayan dergicilerin yazı gönderenlerin heyecanlarını sikmesine döndü iyice. Ama kimseye bu işi yapmayın demiyorum. Yapın da görün ebenizin amını


OFANSÄ°F HATIRASI


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.