4 minute read

Bölüm 37 Tek Güvencemiz

Tanrı’nın halkı, karanlık ruhların aldatıcı gücüne karşı tek güvence olarak Kutsal Yazılara yöneltilmektedir. Şeytan insanların Kutsal Kitap bilgisi edinmelerine engel olmak amacıyla her türlü hileye başvurur. Tanrı’nın getirdiği her uyanışa karşılık, O daha yoğun bir etkinliğe neden olmaktadır. Mesih’e ve O’nun izleyicilerine karşı son mücadele yakında başlayacaktır. Sahte ve gerçek birbirine o denli yakından benzemektedir ki, bunları Kutsal Yazılar olmadan birbirinden ayırt etmek olanaksızlaşacaktır.

Tanrı’nın bütün buyruklarına uymaya çalışanlara karşı konulacak ve onlarla alay edilecektir. Bu sınavdan geçebilmek için imanlılar Tanrı’nın, Sözünde açıklanan isteğini bilmelidirler. Yalnızca Tanrı’nın karakterini, yönetimini ve tasarılarını doğru bir şekilde kavrayarak O’nu onurlandırabilirler ve buna göre hareket edebilirler. Yalnızca zihinlerini Kutsal Kitap gerçekleriyle güçlendirenler son büyük çatışmada ayakta kalacaklardır.

Kurtarıcı çarmıha gerilmeden önce öğrencilerine öleceğini ve dirileceğini söylemişti. Melekler O’nun sözlerini insanların zihinlerine ve yüreklerine işlemek için oradaydılar. Ama o sözler öğrencilerin zihinlerinden siliniverdi. Sınav anı geldiğinde İsa’nın ölümü, sanki önceden hiç haberleri olmamış gibi onların tüm ümidini kırdı. Aynı şekilde gelecek günler Mesih’in öğrencilerine açıklandığı gibi peygamberlik sayesinde bize de açıklanmaktadır.

Tanrı uyarılarını gönderir. Her kişinin zihnini bildiriye kulak vermesi için açar. Kutsal Kitap’ta, canavara ve onun putuna tapınmanın sonuçlarını okumak, herkesi canavarın işaretinin ne olduğunu ve bundan nasıl kaçınılacağını öğrenmeye yöneltmelidir (Esinleme 14:9-11). Ne var ki insanlar, Kutsal Kitap gerçeklerini istemezler, çünkü bu gerçekler, günahlı yüreğin arzularına karşı çıkmaktadırlar. Şeytan da insanların sevdiği aldanışa destek verir.

Tüm öğretilerin standardı ve tüm reformların kaynağı olarak Kutsal Kitap’a ve yalnızca

Kutsal Kitap’a bağlı kalacak bir Tanrı halkı olacaktır. Eğitimli insanların fikirleri, bilimin sonuçları, kilisebilim meclislerinin kararları, çoğunluğun sesi - bunların hiçbiri öğretiler için kanıt oluşturamaz ve öğretilere karşı kullanılamaz.

Açık bir, “Rab şöyle diyor” sözüne ihtiyacımız vardır. Şeytan insanların, rehber olarak

Kutsal Kitap yerine kilise önderlerine ya da teoloji profesörlerine bakmasını sağlamaktadır. Çünkü bu önderleri kontrol ederek, kalabalıkları etkileyebilir.

Mesih geldiği zaman sıradan insanlar onu zevk alarak dinlediler. Ancak kahinler ve önderler önyargılıydılar; İsa’nın Mesih oluşunun kanıtını reddettiler. İnsanlar, “yöneticiler ve eğitimli Kutsal Yazı uzmanları neden İsa’ya inanmıyor?” diye sordular. Bu öğretmenler Yahudi ulusunu Kurtarıcılarını reddetmeye yönlendirdi.

İnsan yetkisini yüceltmek

Mesih, çağlar boyunca büyük bir lanet işlevi gören insan yetkisinin vicdana hükmetmesi olgusuna önceden karşılık vermiştir. O’nun kör önderleri izleme konusundaki uyarısı gelecek soylar için ciddi bir önlem olarak algılanmalıdır.

Roma Kilisesi Kutsal Yazıları yorumlama hakkını yalnızca ruhban sınıfına tanımıştır. Reform, Kutsal Yazıları herkese verdiyse de aynı ilke Protestan kiliselerindeki kalabalıkları Kutsal Yazıları kendi başlarına araştırmaktan alıkoymaktadır. Kutsal Kitap, kilisenin yorumladığışekilde öğretilmektedir. Binlerce kişi, Kutsal Yazıda ne kadar açık olursa olsun, kendi iman bildirgelerine uymayan şeyleri kabul etmemektedir.

Ne yazık ki birçok insan, kendi canını kilise görevlilerine temsil etmiştir. Kurtarıcı’nın öğretişleri es geçilmektedir. Peki ama kilise görevlileri kusursuz mudur? Onların yönlendirişine nasıl güvenebiliriz? Ahlaksal cesaret eksikliği nedeniyle birçok kişi, eğitimli insanları izlemekte ve ümitsiz bir şekilde yanılgıya düşmektedir. Kutsal Kitap’taki gerçeği görürler ve onunla birlikte Kutsal Ruh’un gücünü hissederler, ama kilise görevlilerinin kendilerini ışıktan döndürmesine izin verirler.

Şeytan, birçok kişiyi Mesih’in çarmıhının düşmanlarıyla sevgi bağlarına tutsak kılmaktadır. Bu bağlar kan bağları olabildiği gibi toplumsal nitelikteki bağlar da olabilir. Onların egemenliği altındaki canlar, sorumluluk duygularına uyamayacak bir hale gelmişlerdir.

Birçoklarına göre kimin neye inandığı o kadar önemli değildir. Önemli olan doğru yaşamaktır. Ne var ki yaşamı şekillendiren imandır. Eğer gerçek elimizin altındaysa, ama biz onu görmezden geliyorsak, onu reddediyorsak, ışık yerine karanlığı seçiyoruz demektir.

Tanrı’nın isteğini bilmek için her türlü olanak varken, yanılgı ve günah için cahillik mazeret gösterilemez. Çeşitli yollara açılan kavşağa gelen bir yolcu, her yolun sonunu gösteren bir levhayla karşılaşır. Eğer bu levhayı göz ardı ederse ve kendi gözüne doğru görünen bir yola girerse, tüm içtenliğine rağmen yanlışlığa düşebilir.

Birinci ve en yüce görev

Sadece iyi niyetli olmak, doğru sandığımız ya da kilise görevlisinin doğru dediği bir şeyi yapmak yeterli değildir. Kişi Kutsal Yazıları kendisi araştırmalıdır. Göksel yolculuğu sırasında tüm yolları ve yönleri gösteren bir kitabı vardır; işini tahminlere bırakmamalıdır.

Akıl sahibi her insan, Kutsal Yazılardan gerçeği öğrenmeli, sonra ışıkta yürümeli ve başkalarını da kendisini örnek almaya özendirmelidir. Bu konulardaki düşüncelerimizi kendimiz biçim- lendirmeliyiz, çünkü Tanrı’nın önünde kendimiz hesap vereceğiz.

Büyük bilge havalarına giren eğitimli insanlar, Kutsal Yazıların, normalde görünmeyen gizli ve ruhsal bir anlamı olduğunu öğretirler. Bu insanlar sahte öğretmenlerdir. Kutsal

Kitap’ın dili, herhangi bir simge ya da benzetme olmadıkça, taşıdığı düz anlama göre açıklanmalıdır. İnsanlar Kutsal Kitap’ı göründüğü anlamıyla kabul ederlerse, şu anda yanılgı içinde yaşayan binlerce kişi Mesih’in sürüsüne katılacaktır.

Eğitimli insanların önemsiz diye geçiştirdiği birçok ayet, Mesih’in okulunda öğrenim gören birçok kişi için teselli kaynağıdır. Kutsal Kitap gerçeğine ilişkin anlayış, düşünsel güçten çok doğruluk özlemine dayanmaktadır.

Duayı ve kutsal kitap çalışmasını ihmal etmenin sonuçları

Kutsal Kitap asla duasız çalışılmamalıdır. Anlaşılması kolay gerçeklerin önemini bize yalnız Kutsal Ruh hissettirebilir. Ya da zor gerçeklerle güreşmekten bizi O alıkoyabilir. Göksel melekler Tanrı Sözünün kavranması için yüreği hazırlamaktadır. Söz’ün güzelliğiyle büyülenip vaatleriyle güçleneceğiz. Tanrı’nın vaatlerini hatırlayamayan ve Şeytan’a Kutsal Yazının silahlarıyla cevap veremeyen bir kişi ayartılar karşısında yenik düşecektir. Ancak melekler, öğrenmek isteyenlerin çevresinde dolaşmaktadır ve gereken gerçekleri onlar anımsatacaktır.

“Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak” (Yuhanna 14:26). Mesih’in öğretileri, Tanrı Ruhunun uygun zamanda hatırlatması için önceden zihinlere yerleştirilmelidir.

Yeryüzündeki kalabalıkların kaderine karar verilmek üzeredir. Mesih’in her izleyicisi, “Rab, ne yapmamı istiyorsun?” diye sormalıdır (Elçilerin İşleri 9:6). Tanrı’nın gerçeklerini derin ve canlı bir şekilde yaşamayı istemeliyiz. Kaybedecek zamanımız yoktur. Şeytan’ın sahasında duruyoruz. Tanrı’nın bekçileri, uyumayın!

Birçok kişi, yapmadıkları yanlış eylemler nedeniyle kendilerini kutlarlar. Ancak yalnızca Tanrı’nın bahçesinde ağaç olmakla kalınmamalıdır. Meyve verilmesi de gereklidir. Tanrı’nın merhametini geri çevirenler ve lütfunu çiğneyenler için O’nun sabır ve sevgi dolu yüreği hala yalvarmaktadır.

Yaz aylarında, yaprağını dökmeyen ağaçlarla diğerleri arasında göze çarpan bir fark yoktur. Ama kış geldiğinde bunlar aynı kalır, oysa diğerleri yapraklarını dökerek güzelliklerini yitirirler. Zulüm, baskı ve hoşgörüsüzlük geldiğinde, gayretsizler ve ikiyüzlüler imandan düşeceklerdir. Ancak gerçek imanlı sıkı duracak, imanda güçlenecek ve daha da parlak bir ümide sahip olacaktır.

“Çünkü suların yanına dikilmiş ağaç gibi olacak; ırmak kenarında köklerini salar, sıcak gelince korkmaz ve yaprağı yeşil olur, kuraklık yılında kaygı çekmez ve meyve vermekten geri kalmaz” (Yeremya 17:8).

This article is from: