HEKİMLERİN CEZAİ VE HUKUKİ SORUMLULUĞU
Turan ATEŞ Hakim
NOBEL TIP KİTABEVLERİ
© 2012 Nobel Tıp Kitabevleri Ltd. Şti.
HEKİMLERİN CEZAİ VE HUKUKİ SORUMLULUĞU Turan Ateş - Hakim ISBN: 978-975-420-864-1 5846 ve 2936 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri yasası gereği herhangi bir bölümü, resmi veya yazısı, yazarların ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmadan tekrarlanamaz, basılamaz, kopyası çıkarılamaz, fotokopisi alınamaz veya kopya anlamı taşıyabilecek hiçbir işlem yapılamaz.
1. Baskı 2007 2. Baskı 2010 3. Baskı 2012 Redaktör: Düzenleme: Baskı / Cilt:
Seda Ateş Nobel Tıp Kitabevleri Cenk Akay Nobel Matbaacılık, Hadımköy-İSTANBUL
NOBEL TIP KİTABEVLERİ LTD. ŞTİ. ÇAPA Millet Cad. No:111 Çapa-İstanbul Tel: (0212) 632 83 33 Fax: (0212) 587 02 17 CERRAHPAŞA Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Karşısı Park içi Cerrahpaşa-İstanbul Tel: (0212) 586 17 58 KADIKÖY Rıhtım Cad. Derya İş Merkezi No: 7 Kadıköy-İstanbul Tel: (0216) 336 60 08 SAMSUN Ulugazi Mah. 19 Mayıs Bulvarı 16/6 Tel: (0362) 435 08 03 ELAZIĞ Yahya Kemal Cad. Üniversite Mah. No: 36/B Tel: (0424) 233 43 43 ANTALYA Meltem Mahallesi Dumlupınar Bulvarı Falez Sit. Toros Apt. No: 183/2 Tel: (0242) 238 15 55 BURSA Altıparmak Cad. Burç Pasajı, Bursa Tel: (0224) 224 60 21
Ankara MN MEDİKAL & NOBEL TIP KİTABEVİ Halk Sok. No: 5 Sıhhiye-Ankara Tel: (0312) 431 16 33 İzmir / Bornova İZMİR GÜVEN KİTABEVİ 168. Sok. No: 10/1 Bornova-İzmir Tel: (0232) 339 16 96 İzmir / Konak İZMİR GÜVEN KİTABEVİ SSK İş Hanı P/36 Konak-İzmir Tel: (0232) 425 27 58 Adana ADANA NOBEL KİTABEVİ Adnan Kahveci Bulvarı 31/C Adana Tel: (0322) 233 00 29
Dr. Sema’mın Şahsında, Tüm Hekimlerimize…
ÖNSÖZ Dünya Sağlık Örgütü’nün biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak, tam iyilik hali olarak tanımladığı sağlık konusu günümüzde sadece biz hekimlerin ilgi ve uygulama alanı olmaktan çıkmış, sağlık uygulamaları ve muhtemel uygulama hataları yönüyle hukukçuların da ortak ilgi alanı haline gelmiştir. Anayasamızın 17 ve 56. maddelerinde tanımlanan sağlıklı yaşama hakkı tüm insanlar için anayasal bir haktır. Hastalanan insan, hekimlere başvurur ve göreceği tedavi sayesinde hastalıktan tamamen kurtulmayı ve anayasa ile koruma altına alınmış sağlıklı yaşama hakkına kavuşmayı umar. Aynı zamanda tedaviyi üstlenen hekimin mesleğini uygularken uzmanlık alanıyla ilgili tam donanımlı olduğu, her bir hastası için etik ilkelere ve yasal kurallara uygun davrandığı kabul edilir. Buna rağmen insanın bünyesine ve yaşamına doğrudan etkili tıp mesleğinin uygulamalarında, en üst düzeyde özen gösterilse de, çağın tüm imkanları kullanılsa da her zaman tedavi tam şifa ile sonlanamaz. Bazen de yapılan tedavi “en iyi” olsa da yan etkileriyle karşılaşmak mümkündür. İlaveten insan vücuduna yapılan her müdahelenin aynı zamanda değişen oranlarda riskler içermesi de söz konusudur. Hekim olarak bizlerin, hastalarımızın sağlığını yeniden onlara kazandırmak için mesleki bilgi ve becerilerimizi kullanarak yaptığımız her müdahale, verdiğimiz her öneri hastamızın yaşamı ile ilgili ciddi değişikliklere yol açar. Her hastalığın tam şifasının olmaması, yapılan uygulamaların yan etkilere ve komplikasyonlara açık olması yanında etik değerlere riayet etmeme, bilgi ve tecrübe eksikliği, uygulama ortamın ve imkanların olumsuzlukları gibi sebeplerle tıbbi uygulama hataları da ortaya çıkabilir. Sağlık hakkının temel bir insan hakkı niteliği ve kamusal niteliği dikkate alındığında sağlık hizmetinin olması gereken standartlarda verilemeyişi de zarar verici sonuçlar doğurabilir. Ayrıca hastalıkların farklı insanlarda değişik şekillerde kendini belli edebilmesi ve birden fazla tedavi seçeneği olabilmesi yönü vardır ki bu çok daha karmaşık akademik bir konudur. Yani her hastalık tek bir şekilde ortaya çıkmaz, seyretmez ve tedavi edilemez. Aynı hastalık insandan insana farklı şekillerde kendini gösterebileceği gibi birden fazla tedavi alternatifi de olabilir. Burada akademik görüşler çatışabilir veya bugün bu doğrudur dediğimiz bir tanı veya tedavi yönteminin çok değil birkaç yıl sonra tıp uygulama alanında yeri kalmayabilir. Bu durum hastaların kafasında soru işaretleri doğuran, doktoruna ve sisteme güveni sarsan bir süreç ortaya koyabilir. Bir doktordan aldığı tedavi önerisinin başka bir doktor tarafından değiştirilmesi veya farklı bir yöntem önerilmesi bir hasta için içinden çıkılamaz, karar verilmesi zor bir tablo ortaya çıkartabilir.
Sağlık sunumu ile algı kargaşası da tam burada ortaya çıkmaktadır. Sağlık konusunda eğitim almamış medya mensubu veya bir hasta ortaya çıkan olumsuz olayın hastalığın bir süreci mi, bir tedavi komplikasyonumu yoksa bir uygulama kusuru mu olduğunu ayıramadan, ya durum görsel ve yazılı basın tarafından “sağlık skandalı” diye adlandırılabilmekte yada vatandaş tarafından adli kurumlara taşınabilmektedir. Hekim kusuru olmadığı bir durumda hasta veya yakını tarafından kusur olduğu düşünülüyorsa en hafifinden doktor suçlanabilmekte veya taciz uygulanabilmekte, hatta şiddet ve saldırıya maruz kalabilmektedir. Bu olumsuz gelişmelere baktığımızda mağdur bazen iyileşememiş veya sakatlığa maruz kalmış hasta ve hasta yakını olmakta, bazen de mağdur saldırıya uğramış veya mahkemelere düşmüş bir hekim olmaktadır. Mağduriyete uğradığını düşünen ve kendini koruyamayan sisteme kırgın bir hekim bu kez pasif/defansif tıp uygulamalarına yönelmekte kendini haklı görebilmektedir. 2005 Yılının ikinci yarısında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile hekimlerin hukuki ve cezai sorumlulukları açısından kapsamlı değişiklikler, biz hekimlerde ciddi endişeler yaratmıştır. Sağlık hukuku/tıbbi müdahaleden kaynaklanan cezai ve hukuki sorumluluklar konusu ülkemizde yeni gelişmekte olan bir alan olması nedeniyle, gerek teorik anlamda ve gerekse uygulamada tartışmalı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bazı avukatlar ve mağdur olduğunu düşünen hasta ve yakınları her tür düzelmeyen hastalığı, komplikasyonu ve yan etkiyi bir maddî kazanç gerekçesi olarak görmeye başlamıştır. Hasta Hakları Yönetmeliği ile hastaların hakları güvence altına alınırken, sağlık çalışanları ile ilgili düzenlemeler çok eski olup iyileştirmeye muhtaçtır. Son yıllarda giderek artan bir şekilde başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanları aleyhine birçok dava açılmakta, hekimler ceza ve tazminat davaları ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle; hekimlerin cezai ve hukuki sorumlulukları konularında bilgilendirilmelerinin önemi her geçen gün artmaktadır. Gerek bu sorunların çözümünde ve gerekse hekimlerin cezai ve hukuki sorumlulukları konusundaki bilgilendirilme gereksinimlerinin karşılanması bakımlarından kıymetli Hakim Turan ATEŞ’in yapmış olduğu “Hekimlerin Cezai ve Hukuki Sorumlulukları” adlı bu eserin yeni baskısının, tıp ve hukuk çevrelerine özellikle de biz hekimlere çok yararlı olacağı inancıyla kendisini kutlar, bu kıymetli katkısından dolayı teşekkür ederim. Kasım 2011-İstanbul Prof. Dr. Turhan ÇAŞKURLU Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi
III. BASKININ SUNUMU Tüm hekimlerimizin son derece sıkıntılı ve stresli bir ortamda oldukları dönemde; “Hekimlerin Cezai ve Hukuki Sorumlulukları” adlı kitabımın üçüncü baskısını hazırladım. Ama, bu kitabımın da “Sunum”kısmını hazırlamak, bana son derece zor geldiğini söyleyebilirim. Çünkü, tıbbi müdahaledeki tüm başarısız sonuçlar hekimlerimize mal edilmektedir. Her başarısız tıbbi müdahaledeki sonuç bir MALPRAKTİS olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenlerle hekimlerin üzerine başta avukatlar olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşları, çok eleştiriler getirmektedirler. Hala, ”Hekimlerin Cezai ve Hukuki Sorumlulukları”nı düzenleyen özel bir yasanın çıkarılmaması da düşündürücüdür. Yargıya, Ceza Yasasının ve Borçlar Yasasının Genel Hükümlerinden yaralanılarak karar vermek yükümlülüğü verilmiştir. Sağlıklı yaşamımızı emanet ettiğimiz hekimlere yapılan bu uygulama, adaletsizliktir. Bir apartmanın, sitenin ve işyerinin görevlisine veya güvenlikçisine” Senin görevlerin bunlardır. İhmalinde, hakkındaki müeyyideler bunlardır.” diye bir görev talimatı imzalatılarak verilir. Görevinin alanı ve sınırları yanında, sorumluluğunun da sınırlarını bilir. Hekimler, bu konuda bilgilendirilmenin de, dışında kalmışlardır. Hekimlerimize, bu konularda verdiğim seminerlerimde edinmiş olduğum sezgim; “hekimlerimiz bir panik atak içindedirler.” Her tıbbi müdahaledeki başarısız sonuç, malpraktirs sayılmaz. Hastadan kaynaklanan etkenler gözden kaçırılarak, hasta hakları içinde eritilmektedir. Tıbbi tedavilerde kullanılan ilaçlar ve tıbbi materyallerin hastaya verdikleri olumsuz etkileri de gözden geçirmek gerekir. Tıbbi ilaçlar ve materyaller için tüm hastaların sömürüldüğü de bir gerçektir. Özellikle de ilaçlar yönünden hastaların sömürülmediklerini kimse iddia edemez. Sahte, süresi geçmiş ve dozajı düşük ilaçların kullanıldığı bir gerçektir. Tıpta uygulanan ve olumsuz sonuç alınan tıbbi operasyonlardan kimler, nasıl ve ne oranda kusurludurlar? Henüz bu sorumluları ve sorumluluk oranlarını belirleyecek, yeterli bir bilimsel kurularlıda oluşturamadık. Yüksek Sağlık Şurası ve Adli Tıp; bu konularda yeterli ve bilimsel raporlar sunamamaktadırlar. Biz yine de üniversitelerimizin bilim dalları olan klinik ve enstitülerine güveniyoruz. Uygulamadaki biz mahkeme hakimlerine, önlerindeki malpraktis davaları ile ilgili en sağlıklı ve güvenilir raporların buralardan geldiğini söyleyebilirim. Bu gün, hekimlerin can güvenlikleri kalmamıştır. Özellikle hasta yakınlarının fiili saldırıları, değişik bir boyuta dönüştü. Hekimin, hasta yakınına bakmadığı iddiası ile yapılan silahlı saldırılar, korkutucu bir boyut aldı. Hasta yakınları, hastalarına bakılmadığı iddiası ile yaptıkları saldırıların arkasında, kendilerine ilgi gösterilmediği gerçeği vardır. Hekimler üzerinde daha değişik bir baskı ise, siyasilerin ve özelliklede mahalli politikacılardan gelmektedir. Başka yere atanma ve görev yerinin değişimi tehditleri, hekimler üzerinde ayrı ve değişik bir baskıdır. Son zamanlardaki hastanelerdeki tıbbi materyallerin
alımları ile ilgili ihale yolsuzlukları ile ilgili soruşturma ve operasyonlar hekimler üzerinde bırakılmıştır. Bu gün ülkemizde ikibin T. Lsına uzman hekim çalıştırılmaktadır. Hekimin sosyal aktivitelerine ve çalışma ortamına katkılar yapmadan, başarılı ve yeterli bir sağlık hizmetini insanlara sunamazsınız. Çıkarılan”Tam Gün Yasası”nın uygulamada getirdiği sıkıntılar;hasta ve hekimler yönünden de bazı çözüm bekleyen daha büyük engelleri de yanında getirmiştir. Hastanelerde, nitelikli uzman hekimler -hastalarından özür dileyerek- görevlerinden ayrılmışlardır. Kliniklerde görev alan, her türlü tıbbi operasyonları yapan ve operasyonlara katılan hekimler, bu nitelikli hekimlerin gözetim ve denetimi ile hastalarına tıbbi müdahalede bulunmaktaydılar. Onların, yanlış uygulama yapmalarını önlemekteydiler. Bundan böyle, MALPRAKTİSLERE hasta yakınlarının ve hastalarımızın hazır olmaları gerekir. Tıbbi ilaç ve materyalleri üreten ve hastaya kadar pazarlayan yani ilaç sektörü masaya hiç yatırılmamıştır. Bu sektör, denetim ve sorgulanma dışında kalmayı başarmıştır. İnsanların sağlığı üzerinde ekonomik bir gelirler zinciri kurmuştur. Bu konuda, zaman zaman Eczacılar Odasının kamuoyuna uyarıları olmaktadır. İnsanların sağlığı artık hızla özelleştirilme alanına kaydırılmıştır. Özel hastane ve kliniklerin sayısı gün geçtikçe hızla artmıştır. Denetimleri, oldukçada zayıf ellerdedir. Başarısız ve yetersiz tıbbi operasyonların büyük çoğunluğu da özel hastane ve kliniklerde yapılmaktadır. Bu kliniklerde de yabancı hekim çalıştırıldığı gibi, konusunda uzman olmayan hekimlerin de operasyonlar yaptıkları ve yapılan operasyonları katıldıkları, medya aracılığıyla kamuoyuna yansımaktadır. Çiçeği burnunda bir hekim babası olarak;sağlıklı yaşamımızı emanet ettiğimiz tüm hekimlerimize saygı sunmayı bir görev sayıyorum. 29. 10. 2011 Turan ATEŞ HAKİM İstanbul
ÖNSÖZ Sağlık, şüphesiz ki insanın en değerli varlığıdır. Bu değerli varlığın korunması ve bu bozulduğunda düzeltilmesine çalışan doktorlar insanın yaşama hakkına hizmet etmek gibi çok ulvi fakat bir o kadar da zor bir görev üstlenmişlerdir. İngilizce’de “mal practice” denilen hatalı uygulama kavramıyla şahsen 1990’lı yıllarda bulunduğum Amerika Birleşik Devletleri’nde karşılaşmış ve o zaman doktorların ürkek, çekingen ve neredeyse avukatlardan korkan tavırlarına çok şaşırmıştım. Çünkü tıbbi sistem neredeyse kusursuz çalışıyor teknoloji - yardımcı sağlık ekipmanları ve hizmet içi eğitimde en ufak bir aksama dahi olmuyordu. Böyle bir ortamda hekimin kasti bir hatası olması mümkün değildi. Madalyonun diğer yüzünde de yapılan her girişimin bir riski- komplikasyonu olduğu doğal ve açıktı. Adı üzerinde kaza hayatın bir parçasıydı. O zamanki gözlemim doktorların avukatlar karşısındaki korunmasızlığıydı. Bugün ülkemizde gelinen nokta da sanki bu ortamı çağrıştırmaktadır. Fakat önemli bir farkla, Maalasef ülkemizde tıbbi sistemin tüm bileşenleriyle kusursuz işlediğini söylemek en hafifi ile hayalcilik olur. Bu sistemin tüm kusurlarını da doktorlara yüklemek en hafifi ile insafsızlık olur. Hiçbir hekimin kasten bir hata yapmayacağı açıkken hekimleri tedirgin edip, korkutmak yakın bir gelecekte defansif tıp denilen girişimlerin azaldığı bir hekimlik doğuracak ve sonuçta bundan zarar gören toplum olacaktır. Nitekim bu kaygımızı Sn.Turan ATEŞ kitabının sunuş bölümüne taşımış ve bu gidişin sağlık yönünden endişe verici olduğunu belirtmiştir. Hipokrat yemini etmiş ve bu etik sözleşmeye uyan hekimlere toplumun güvenmesi ve inanması en birincil arzumuzdur. Kendisiyle Androloji kongremizde tanıştığımız ve kıymetli bilgilerini bize aktaran hekim dostu, hakim Turan ATEŞ’i bu toplumun tüm kesimleri için kaleme aldığı eserinden dolayı kendisini kutlar ve teşekkür ederiz. Ekim 2009 - Ankara Prof. Dr. Önder YAMAN Türk Androloji Derneği Başkanı
II. BASKININ SUNUMU Hoca-NASRETTİN, evinin damından düşmüş, komşuları hemen yardımına koşmuşlar. Hocaya: “İlaç, hekim… getirelim. ” demişler. Hoca: ”Hekimi, ilacı bırakın, bana bir damdan düşen bulunuz. Benim derdimden, ancak o anlar demiştir. ” İşte tıp bilimi de, uzun deneyimlere dayanmaktadır. Önce, basit bir tedavi yöntemi belirlenmekte, süreç içinde de bu yöntem gelişmelere bırakılmaktadır. Hastalar üzerinde uygulanan tıbbi müdaheler, olumlu sonuçlar verdikçe de, bu günkü TIP BİLİMİ gelişmiştir. Ben, uzun yıllar tıp biliminin oluşturduğu sorunların çözümünde, bir uygulayıcı olarak aktif görevler üstlendim. Bir MALPRAKTİS olayında; hekimden, hastadan, hastanın organik bağışıklık sisteminden, hastanın tedavi gördüğü klinik ortamdan, kulanılan ilaç ve tıbbi malzemelerden hanginsinin veya hangilerinin etken olduklarının belirlenmesinde etkili oldum. Hala verdiği çelişkili raporları ile tartışılan, inanırlığını kaybetmek üzere olan, bazı raporlarında siyaset kokan ve yeniden yapılandırılması gereken bir ADLİ TIP KURUMU… Bu kitabımın ilk baskısından sonra, Haydarpaşa Numune Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde verdiğim; “HEKİMLERİN CEZAİ ve HUKUKİ SORUMLULUKLARI” ile ilgili konferansım… Sonra, Kocaeli Sağlıkçılar Derneğinde verdiğim aynı konudaki konferans…. ve 22 Mayıs 2009 günü İzmir’de Sivis Otel’de, TÜRK ANDROLOJİ DERNEĞİNİN 8. Ulusal Kongresinde verdiğim aynı konudaki konferans… ve yine aldığım konferans teklifleri…. Avrupalılar, 17. yüzyılda AFRİKALILARI yamyam olarak tanımışlar ve öyle tanıtmışlar dünya insanına… İngilizler, Çanakkale Boğazı’nı Afrika ülkelerindeki sömürgelerinde topladıkları askerlerle geçmek isterler. ÇANAKKALE GEÇİLMEZ. M. Akif ERSOY; “Çanakkale Şehitleri” adlı şiirinde; “Kimi hindu, kimi yamyam, kim bilmem ne bela. ” Der. Afrika insanı böyle tanınır. Bu insanlar; bir yaşlı öldüğünde: “BİR KÜTÜPHANE YANDI; KÜL OLDU.” derler. Yaşlı insanlar birer kütüphanedirler. Bu insanların büyük birikimleri vardır. Öncelikle tüm birikimlerini, içinde buludukları toplumlara bırakmaları gerekir. Çünkü, birikim kendilerinin malı değildir. Kendisini yetiştiren ve içinde bulunduğu toplumun malıdır. İnsanların birikimi, öncelikle yazdıkları kitaplardır. Sonra bu birikim müzik olabilir. Bunlar plak, cd, makara bant…… Ben de artık altmış yaşımı geçtiğim için, yangına hazırım. Birikimlerimi kitaba dönüştürerek, meslektaşlarıma ve içinde bulunduğum topluma bırakmak istiyorum. Altı tane kitabım oldu. Yangın, küllerimi savurana kadar varım… Çünkü, bu birikimler benim malım değildir. Beni, parasız yatılı okullarda ve burs - kredileri ile okumamı sağlayan toplumumun malıdır. Bu birikimi, beraberimde götürmeye hakkım olmasa gerek. Kendimizi, sağlığımız yönünden güvenle emanet ettiğimiz, tüm hekimler; ekonomik, siyasal sıkıntıları yanında ayrıca, tedavi ettikleri ve tedavisini üstlendikleri hastaların veya
xii II. BASKININ SUNUMU
yakınlarının çeşitli baskıları ile karşılaşmaktadırlar. Bu baskılar, bazen ölümlere varan fiili saldırılardır. Sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimize karşı daha duyarlı olmamız gerekir. Her malpraktis olayını yargıya intikal ettirmemeliyiz. Hekimden kaynaklanan bir kusur var mıdır? Bu kusur, hekimlik mesleğini bilen ve tanıyan uzman bilirkişlerce değerlendirilerek, hekimden kaynaklanan bir kusurun varlığı halinde yargıya gidilmelidir. Bu konularda uzman ve yasal kuruluşlar olan; Yüksek Sağlık Şurası ve Adli Tıp Kurumunun yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Deneyimli, mesleki birikimi olan ve alanında uzman olan hekimlere, bu kurulca görev verilmelidir. Bu kitabın ilk baskısı; Temmuz 2007 yılında yapıldı. Hekimlerimiz ve uygulamanın içinde olan hukukçularımız arasından oldukça ilgi gördü. Çünkü, hekimlerin tedavisini üstlendiği ve başarısız oldukları tedavi olayı yargıya taşınmaktadır. Bu durum da, hekimler arasında bir tedirginlik ve panik hali yaratmaktadır. Hekimlerimizin, bu konuda hakimlere güvenerek rahat olmaları ve tıp biliminin verilerini en iyi şekilde uygulamaları gerekir. Hekimleri huzursuz eden Tam Gün Yasası çıkmak üzeredir. Hekimlerin büyük çoğunluğu, ekonomik sıkıntı içindedirler. 2. 000 TL’ye uzman hekim istihdam edilen ülkede, sağlık sorunu çözümlenmiş sayılamaz. Henüz, Zorunlu Sağlık Sigortası sistemi de, yasal olarak düzenlenememiştir. Böyle bir düzenleme, öncelikle hastaları ve hasta yakınlarını rahatlatacaktır. Tedavi sonrası, olumsuz sonuç alınmasında, zarar gören hastalar doğrudan sigorta kurumundan zararlarını tazmin yolu ile alacaktır. Hastalığın tedavisi için uygulanan metot, yerine göre risk taşır. Hekim, bu riski parasal yönden sigortaya devretmektedir. Tedavi sonucu, mağdur olan hasta veya hasta yakınları da, fazla bir uğraş vermeden, zararlarını elde etmektedirler. Bu düzenlemin, zorunlu olarak uygulanması için, bir an önce çıkarılması gerekir. Bu, hasta ve hekim yönünden bir rahatlama yaratacaktır. Ben, burada kitabın ilk baskısını üstlenip, sağlıkçılara ve hukukçulara servis yapan; yine ikinci baskısını da üstlenerek, aynı şekilde servis yapacağına inandığım, “NOBEL TIP KİTABEVİNİN” Sahibi Sayın Ersal Bey’e ve tüm çalışanlarına teşekkür ederim. Kasım-2009, İSTANBUL
Turan ATEŞ Hakim İSTANBUL
ÖNSÖZ Hiçbir meslekte hekimlikte olduğu kadar kapsamlı yasal ve etik düzenlemeler bulunmamaktadır. Hekimler insan vücuduna müdahale, bilgi ve yetkisine sahip olan tek mesleğin mensubu olduklarından ve uğraştıkları alan “insan” olduğundan bu durum şaşırtıcı değildir. Her hekim Hipokrat Yemini ile mesleğe başlar ve bu yemin bir etik sözleşme olarak hekimin tüm meslek hayatını bağlar. Hipokrat Yemini elbette orijinal şeklinden değişimlere uğramış ve halen genelde 1948’de Cenevre’de oluşturulan metin esas alınarak kaleme alınmış şekliyle kullanılmaktadır. İçeriği değişse bile Hipokrat Yemini, hekimlere tüm meslek yaşantıları boyunca etik ilkelere bağlı kalmaları gerektiğini hatırlatan önemli bir metin olarak kalacaktır. Hekimlik mesleğinin özelliklerine bağlı olarak yasal düzenlemeler de diğer mesleklerle karşılaştırılamayacak düzeydedir. Hekimlik mesleği ile ilgili yasal düzenlemeler neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Hamurabi Kanunları’nda: “Hekim, bir kimsenin ölümüne neden olursa veya göz perdesini açayım derken gözü yok ederse, o tabibin elleri kesilmelidir.” ibaresi bulunmaktadır. Günümüzde Türk Ceza Kanunu maddeleri de aynı derecede hekimler için korkutucu niteliktedir. Her hekim elbette tüm yasalar gibi mesleğini ilgilendiren yasaları bilmek zorundadır. Ancak bu eğitimin tıp fakültelerinde yeterince verilemiyor olması ve ülkemizde yasaların sıkça değişiyor olması hekimleri yasalar karşısında zor duruma düşürmektedir. İstanbul Tabip Odası deneyimleriyle yasalarla başı derde giren hekimlerin büyük bir çoğunluğunun kötü niyetten değil, yasaları yeterince bilmemekten dolayı sorun yaşadıklarını ortaya koymaktadır. Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi hekimlerin bir “baba” gibi görüldüğü ve her durumda hastaları için en iyi tedaviyi yapacağı inancı hızla değişmekte ve bunun sonucu olarak hekimler de daha sık suçlamalarla karşı karşıya kalmakta ve yasal soruşturmaya uğramaktadır. Yasalaşmayı bekleyen “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası” da bu tür davalarla hekimleri daha da zorlayacak gibi görünmektedir. Hekimlerin yasal düzenlemeleri bilmeleri günümüz koşullarında bu kadar önemliyken ve başvurulacak kaynaklar bu kadar azken Hakim Turan ATEŞ “Hekimlerin Cezai ve Hukuki Sorumluluğu” başlıklı kitabı ile bu açığı doldurmak açısından çok yararlı bir eser yaratmıştır. Turan ATEŞ Anadolu’nun bir çok yerinde ve İstanbul’da hakimlik yapmış, hukukun değişik konularında bir çok makale ve kitap yazmış ve bu şekilde edinmiş olduğu deneyimlerini kitabında okuyucuya sunmuştur. Yaşanmış olayları, mahkeme kayıtlarını ve hukuku akıcı, kolay anlaşılır ve düzgün üslubu ile bizlere sunan yazar, tıp ve hukukun birleştiği her alanında kitabında yer almasını sağlamıştır.
xiv ÖNSÖZ
Hakim Turan ATEŞ her hekim ve bu alanla ilgilenen hukuk insanı için son derece yararlı ve vazgeçilmez bir eser ortaya çıkarmış olup, bu eserden yararlanmanın sadece hekim ve hukuk insanının değil, esas olarak hastaların da yararına olacağı açıktır. Deneyimlerini ve bilgisini bizlerle paylaşan Turan ATEŞ’e hekimler adına teşekkür ederiz. Prof. Dr. A. Özdemir AKTAN İstanbul Tabip Odası Başkanı
SUNUM Halk arasında bir söz kökleşmiş ve günümüze dek, geçerliliğini korumuştur. “Hakimin kararı ve Hekimin raporundan sual olunmaz.” Bunlar, toplumda tabulaşmıştır. Her zaman doğruluğu kabullenilir, doğruluğuna herkes tarafından inanılır. Hakim kararını, içinde bulunduğu toplum adına ve toplumun yetkili kurumlarınca konmuş düzenlemelere göre verir. Bu nedenlerle de toplumda doğruluğuna inanılır, aynı zamanda da saygı duyulur. Hekimin raporu da Hipokrat yeminine dayanılarak, Lokman Hekimden gelen tıbbi bilgilere göre verdiğine inanılır. Aslında, toplumda kararı veren hakim ve raporu veren hekime, son derece alışılmış bir güvenin sonucudur yukarıdaki özdeyiş. Sevilen ve sayılan kişinin kararı ve raporu da toplumda bu nedenle üstün tutulur. Burada bir tango aklıma geliyor: “Lokman Hekim gelse yaramı azdırır. Yaramı sarmaya, yar kendi gelsin..” Evet, tedavinin özü de bir sevgiye dayanır. Oluşan sevgi de, bir güvence ve saygıya dayanır. Hekimin hastasına sevgi ve saygıyla yaklaşımı önceliklidir. Bunun sonucu olarak da, hastanın hekimine güveni ve saygısı artar. Hekim-hasta arasındaki bu iletişim kurulduktan sonra; hastalığının teşhisi ve tedavisi kolaylaşır. Hasta, hekime teslim olur. Hekim, yerine göre bir kamu görevlisidir. Ama bir devlet memuru değildir. Yaptığı görev nedeniyle bu kategorilerden ayrılmaktadır. Görevinde bağımsızdır. Tıp biliminin verilerine bağlıdır. Tüm talimatları buradan alır. Ben, böyle bir kitap yazma gereğini niçin duydum? Ve niçin yazdım? Uzun süre bu sorulara yanıt aradım. 2006 yılı Haziran ayı içinde, Yeditepe Üniversitesi Göz Kliniği’nde kontrol altına alındım. Sol gözümde gelişen katarakt nedeniyle operasyona karar verildi. Bilgilendirildim ve onayım alındı. Bunun yanında bana matbu bir evrak verildi. Bunu okumam ve senedi istenen bilgileri doldurarak imzalamam söylendi. İlk kez, böyle bir uygulama ile karşı karşıya kaldım. Göz Hekimine: “Gözümü sakat bıraktıktan sonra; bu sözleşme ve onayla, sorumluluktan kurtulamayacağını ve böyle bir sözleşmenin geçerli olamayacağını” beyan ettim. Çünkü, sözleşme hekimi ve kliniği bazı sorumluluklardan koruyordu. Yani, sorumsuzluk sözleşmesi bana imzalatılıyordu. Benim başka seçeneğim yoktu. Matbu
xvi SUNUM
ve bazı yazıları küçük harflerle olan sözleşmeyi imzaladım. Ben, bu nedenlerle bu konuları inceledim. Sonuçta bu kitabın kendiliğinden oluştuğunu gördüm. Yani, yaparak-yaşayarak bu kitabı kaleme aldım. Bunun yanında, büyük kızım Tıp Fakültesini yeni bitirdi. Henüz çiçeği burnunda genç bir hekim. Bugün Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Hastanesinin psikiyatri asistanıdır. Kitabımın ana teması, Hekim-hasta arasındaki ilişki sonucu oluşan olumsuz sonuçlarda doğabilecek sorumlulukların belirlenmesidir. Yanlış teşhis, her zaman yanlış tedaviyi uygulatır. Böylece hasta tıbben zarar görür. Doğru teşhise doğru olan tedavi uygulanırsa, sonuç büyük olasılıkla iyidir. Doğru teşhise, yanlış tedavi de uygulanabilir. Hasta yönünden olumsuz sonuç alınır. Bunlar hekim kusurundan kaynaklanır. Bazen de hasta hekimin belirlediği tedavi metodunu uygulamaz. İlaçları zamanında kullanmamış olabileceği gibi, hiç de kullanmayabilir. Önerilen diyete de uymayabilir. Bunlar hastalardan gelen olumsuzluklardır. Bazen de hastanın bünyesi, hekimin önerdiği ilaç ve tedaviyi kabul etmez. Hastanın vücudu, bağışıklık sistemini kaybetmiştir. Bazen de kullanılan tıbbi ilaçlar yetersizdir. Süresi geçmiş tıbbi ilaçlar olabilir. Tedavide yetersiz kalır. Bazen de, klinik ve hastane ortamında hasta, bazı enfeksiyonlar kapabilir. Yani tıbbi müdahale dışı eylemler, hastanın rahatsızlığını arttırabilir. İşte burada; yani hastahekim, klinik ortam-tıbbi ilaçlar..... Bunlar, hastanın tedavisinde birer etkendirler. Burada kim ne kadar ve ne şekilde kusurludur? Aynı zamanda da sorumludur? Kusurlarının derecesi ve oranın belirlenmesi... Bunları kim belirleyecek? Bu sorulara cevap aradım. Bilirkişilik Kurumları olan; Adlı Tıp Kurumu, Yüksek Sağlık Şurası ve Tıp Fakültelerinin Bilim Kurulları ve Uzmanlık Bölümleri’dir. Bize, yani uygulayıcı hakimlere, bu kurumlar yardımcıdır. Olumsuz bir tıbbi müdahaledeki kusurun kimlerden kaynaklandığı ve kimlerin ne oranda sorumlu ve kusurlu olduklarının belirlenmesidir. Yüksek Sağlık Şurasından; kararlar bir veya bir buçuk yıldan önce çıkmamaktadır. Giden dosyalar bu nedenle uzun süre sürüncemede kalmaktadır. Bu kuruluşların da, yılda bir kez toplandığı duyumunu alıyoruz. Yargıtayca, bu kararların raporlarına da önem verilmemekte ve Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınması önerilmektedir. Biz uygulayıcı hakimler, hekimlerimizin cezai sorumluluklarını, TCK’nın düzenlemelerinden yararlanarak belirlemekteyiz. Hukuki sorumluluklarını İş ve Borçlar Kanununun düzenlemelerinde belirliyoruz. İsteğimiz hekimler için de, cezai ve hukuki sorumluluklarını düzenleyen yasaların kısa sürede çıkarılmasıdır. Çıkarılacak olan özel bir düzenleme ile; hekimler de sorumluluk ve yetkilerinin sınırını bilmelidirler.
SUNUM xvii
Hekimler, bugün bir tedirginlik ve panik hali içindedirler. Hekimlerin uyguladıkları ve olumsuz sonuç alınan her tıbbi olay mahkemelere taşınmaktadır. Hekimler yönünden bu uygulama bir sıkıntı oluşturmaktadır. Bu tür olayları yargıya taşıyan kişilerin (Avukat), daha duyarlı olmalarını ve olumsuz sonuç oluşturan her tıbbi olayı, öncelikle üst sağlık kurumlarından geçirerek, hekimden kaynaklanan bir kusurun olup-olmadığını belirlemekleri gerekir. Bugün, olumsuz sonuç veren her tıbbi olay, bunu gerçekleştiren hekim aleyhine yargıya sunuldu. Biz hakimler de, üst düzey Sağlık Kurumu ve birimlerinin vereceği raporlara bağlıyız. Ama, bu gidiş sağlık yönünden endişe vericidir. Yaralarımızı saracak, tedavi edecek ve kısacası bize iğne yapacak hekim bulamayabiliriz. Kaş yaparken, göz çıkarmamalıyız. Atatürk, kendisini hekimlerimize emanet etmiştir. Biz, her şeye rağmen, hekimlerimize emanetiz. Hassas el maharetlerine, tıp bilgilerine güveniyoruz. Aynı zamanda inanıyor ve saygı duyuyoruz. Kendimizi, sağlıklı ve uzun süreli yaşam için hekimlerimize emanet ediyoruz. Onlar da, kendilerini böylece tıp bilgileri ve hassas el maharetleri ile uyguladıkları tıbbi tedavilerinin her türlü sorunlarını, biz HAKİMLERE bıraksınlar. Bizlere güvensinler. Rahatsızlıklarımda, tedavilerini esirgemeyen ve sık sık takibe alan; Numune Hastanesi uzman hekimlerden Dr. Ali Tüzün İNCE’ye, Sakarya’da hizmet veren Diş Hekimi Mehmet ELBİRLİK’e, Finike’de Diş Hekimi Mustafa TAKAR’a, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Güngör BOZTAŞ’a ve göz operasyonumu başarı ile gerçekleştiren; bu kitabın yazımına bende istek oluşturan, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göz Kliniği Öğretim Üyeleri’nden Dr. Vildan ÖZTÜRK’e saygılar sunmayı bir borç kabul ediyorum. Saygılarımla…. . 12. 07. 2007, İSTANBUL
Turan ATEŞ Hakim
İÇİNDEKİLER HEKİMLİK MESLEĞİ A) Genel ............................................................................................................................. 1 B) Tıp Bilimi ...................................................................................................................... 2 a) Genel ........................................................................................................................ 2 b) Hastaları Tedavi Etmek ......................................................................................... 3 c) Hastalıkların Sınıflandırılması ............................................................................. 4 d) Klinik İnceleme ve Teşhis...................................................................................... 5 e) Hastanın Yakınmaları ........................................................................................... 6 f) Klinik Muayene ...................................................................................................... 6 g) Teşhise Doğru Yaklaşım ........................................................................................ 7 h) Nedenleri Bularak Sonuca Ulaşmak .................................................................... 7 i) Biyolojik İnceleme ve Teşhis ................................................................................. 8 j) Biyolojik Muayeneler ............................................................................................. 8 k) Bakteriyolojik ve Virolojik Muayeneler .............................................................. 9 l) Ponksiyon ve Biopsi .............................................................................................10 m)İnsan Vücudunu (Tıbbi) Görüntüleme .............................................................10 n) İnsan Vücudunun Görünen Kısmı ....................................................................11 o) Klinik Araştırmalar..............................................................................................11
HASTA-HEKİM İLİŞKİSİ A) İlişkinin Hukuksal Durumu ....................................................................................13 a) Vekalet Sözleşmesi Görüşü .................................................................................13 b) Hizmet Sözleşmesi Görüşü .................................................................................21 c) İstisna Sözleşmesi Görüşü...................................................................................24 d) Vekaletsiz İş görme Görüşü ................................................................................28 e) Sui Generiz-Kendine Özgü Sözleşme Görüşü .................................................31 B) Hekimin Yerine Getirmesi Gereken Görevler .......................................................32 a) Hastayı Kabul Etme .............................................................................................32 b) Hastaya Teşhis Koyma Borcu .............................................................................33 c) Tedavi Etmek ........................................................................................................35 aa) Tıbbi Müdahale ve Kişilik Hakları ...........................................................37
xx İÇİNDEKİLER
bb) Yaşama Hakkı .............................................................................................38 cc) Sağlık Hakkı ...............................................................................................38 dd) Vücut Bütünlüğü Hakkı ............................................................................38 C) Aydınlatma .................................................................................................................39 a) Aydınlatmanın Amacı ve Niteliği ......................................................................41 b) Aydınlatmanın Yapılış Şekli ................................................................................42 c) Aydınlatmanın Konusu .......................................................................................42 d) Bilgilendirmenin Kapsamı ve Sınırları ..............................................................44 e) Aydınlatmanın Yerine Getirilmesi .....................................................................45 f) Hastanın İzni ........................................................................................................46 aa) Fiil Ehliyet Durumu ..................................................................................47 bb) İznin Geçerliliği .........................................................................................49 cc) Hukuk Sistemimizde İznin Aranmadığı Durumlar ..............................50 dd) Yeni Medeni Kanuna göre Koruma Amacı ile Özgürlüğün Kısıtlanması.....................................................................53 1- Giriş ........................................................................................................53 2- Sebepleri ................................................................................................54 3- Yargılama Usulü ....................................................................................57 4- Resmi Sağlık Kurulundan Rapor Alınmalıdır ..................................58 5- Bildirim Zorunluluğu ..........................................................................59 6- İtiraz .......................................................................................................59 7- Sonuç ......................................................................................................60 D) Açlık Grevine Katılanlara Yapılan Tıbbi Müdahaleler..........................................61
HEKİMİN HASTAYA TIBBİ MÜDAHELESİ a) Genel ...................................................................................................................... 62 b) Hekimce Yapılacak Müdahalenin Koşulları .....................................................63 aa) Hekimlik Yapabilmek için Diploma Sahibi Olmak ...............................63 bb) Hekimlik Yapacak Kişinin Türk Vatandaşı Olması ...............................63 cc) Hekimlik Mesleğine Engel Hal ................................................................63 c) Hekimlere Yardımcı Görevliler ..........................................................................64 d) Yetkili Olmayanların Yaptığı Tıbbi Müdahaleler .............................................64 e) Müdahalenin Hukuka Uygunluğu .....................................................................64 f) Tedavi Amaçlı Tıbbi Müdahaleler ......................................................................65 aa) Cerrahi Müdahaleler .................................................................................67 1- Cinsel İlişkiye İlişkin Cerrahi Müdahaleler ......................................67 I. Önceki Yasadaki Düzenleme .........................................................67 II. Yeni Yasadaki Düzenleme ..............................................................68
İÇİNDEKİLER xxi
g)
h)
i) j) k)
III.Görevli Yetkili Mahkemeler ...........................................................95 IV. Sonuç.................................................................................................95 2- Vücut Güzelliğine (Estetik) İlişkin Müdahaleler ..............................95 I) Bedensel Rahatsızlığı Giderme Amaçlı Estetik Müdahaleler .....................................................................................97 II) Ruhsal Nitelikli Rahatsızlıkları Gidermeye Yönelik Estetik Müdahaleler ........................................................................97 III)Salt Güzelleştirme Amaçlı Estetik Müdahaleler .........................98 IV)Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerin Hukuksal Durumu ..........98 V) Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalede Hekimin Hukuki Sorumluluğu ....................................................................................99 3- Organ ve Doku Nakli İçin Yapılan Müdahaleler ............................100 bb) Ruh Sağlığına İlişkin Tıbbi Müdahaleler ..............................................103 1- Hastanın Cerrahi Müdahalesinden Sonraki Denetimler ..............103 2- Psikolojik Tedaviler ............................................................................104 3- İlaçla Yapılan Tedaviler ......................................................................104 Yeni Tıbbi Müdahaleler ve Tıbbi Deneyler .....................................................104 aa) Yeni Tedavi Yöntemleri ..........................................................................104 bb) Hastaya Tıbbi Deney ...............................................................................105 Hekimin Tıbbi Müdahalelerde Hastaya Karşı Sadakatlı ve Özenli Olması .....................................................................................................105 aa) Hekimin Hastasına Doğruluk (Sadakat) Borcu...................................106 bb) Hekimin Hastasına Özen Gösterme Borcu ..........................................107 Hekimin Sır Saklama Sorumluluğu .................................................................114 Hekimin Hastasının Tedavisinden Kaçınması ...............................................115 Hekimin Hastasına Bilgi Verme Zorunluluğu ...............................................116
HEKİMİN ve SAĞLIK PERSONELİNİN CEZAİ SORUMLULUKLARI a) Genel ....................................................................................................................116 b) Hekimin Cezai Sorumluluğu ............................................................................118 aa) Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu ............................................118 bb) Hekimin Müdahalesinin Hukuka Uygunluğu .....................................120 c) Şikayet (Yakınma) ..............................................................................................127 d) Hekimin Kasıtlı Eylemi Nedeni ile Cezai Sorumluluğu ...............................127 aa) TCK’nın 26. Maddesindeki Düzenleme ...............................................131 bb) TCK’nın 83. Maddesindeki Düzenleme ...............................................132 cc) TCK’nın 90. Maddesindeki Düzenleme ...............................................135 dd) TCK’nın 91. Maddesindeki Düzenleme ...............................................138
xxii İÇİNDEKİLER
ee) ff )
e)
f) g)
h)
TCK’nın 99. Maddesindeki Çocuk Düşürtme .....................................140 TCK’nın 101. Maddesi ve Kısırlaştırma................................................142 1- Kastrasyon-Kısırlaştırma (Hadım Etme) ........................................143 2- Kürtaj....................................................................................................143 gg) İlaç Yapmak veya Satmak........................................................................144 hh) Kişisel Verilerin Kaydedilmesi ve Başkasına Verilmemesi .................145 Hekimin Taksir Nedeniyle Cezai Sorumluluğu .............................................156 aa) Genel (TCK 22. Madde) .........................................................................156 bb) Hekimin Taksirli Eylemi .........................................................................161 1- Mesleki Taksir .....................................................................................164 2- İzin Verilen Risk .................................................................................166 cc) Taksir İçin Koşullar .................................................................................166 1- Hekimin Fiili Taksirle İşlemesi .........................................................166 2- Hekimin Eylemi İstekli Olmalı .........................................................166 3- Sonucun İstenmemesi, Ama Öngörülebilir Olması Gerekir .................................................................................................167 4- Hekimin Eylemi ile Sonuç Arasında İlişki Kurulması Gerekir ..............................................................................167 dd) Hekimin Tıbbi Eyleminde Taksirin Çeşitleri .......................................174 1- Tedbirsizlik ..........................................................................................174 2- Dikkatsizlik..........................................................................................174 3- Kurallara Aykırılık ..............................................................................174 Hekimlerin 2238 Sayılı Yasaya Göre Cezai Sorumlulukları .........................177 Hekimlerin Ceza Muhakemesi Yasasına Göre Sorumlulukları ...................180 aa) Hekimin Tanıklıktan Çekilmesi.............................................................181 bb) Bilirkişi İncelenmesi için, Bilirkişi Ataması ve İncelemelerin Yürütülmesi ..............................................................................................181 cc) Gözlem Altına Almak .............................................................................186 dd) Şüpheli veya Sanığın Beden Muayenesi ve Vücudundan Örnek Alınması .......................................................................................186 ee) Diğer Kişilerin Beden Muayenesi ve Vücuttan Örnek Alınması.......188 ff ) Hakimin Kararı ve İnceleme Yapması...................................................189 gg) Fiziki Kimliğin Tespiti.............................................................................190 hh) Ölünün Kimliğini Belirleme ve Adli Muayene ....................................191 ii) Otopsi ........................................................................................................192 jj) Yeni Doğan Cesedinin Adli Muayenesi ve Otopsi ..............................196 kk) Zehirlenme Şüphesi Üzerine Yapılacak İşlem ......................................196 Hekimlerin 5275 Sayılı Yasaya Göre Sorumlulukları ....................................197 aa) Hükümlünün Muayene ve Tedavi İstekleri ..........................................197
İÇİNDEKİLER xxiii
bb) cc) dd) ee) ff ) gg)
Hükümlünün Beslenmesi .......................................................................198 Hükümlünün Muayene ve Tedavisi.......................................................199 Sağlık Denetimi........................................................................................199 Hastaneye Sevk .......................................................................................200 İnfazı Engelleyecek Hastalık Durumu ..................................................200 Hükümlünün Kendisine Verilen Yiyecek ve İçecekleri Reddetmesi ...............................................................................................201
HEKİMLERİN ve SAĞLIK GÖREVLİLERİN HUKUKİ SORUMLULUKLARI a) Genel ....................................................................................................................203 b) Hekimlerin Tıbbi (Mesleki) Hataları ...............................................................206 aa) Tıp Bilimince Genel Olarak Kabul Edilen Kurallar.............................218 bb) Tıp Bilimince Kabul Edilen Kurallara Aykırılık...................................218 cc) Hekimin Meslek Kusurları .....................................................................218 1- Teşhis Koyma Kusuru ........................................................................218 2- Hekimin Tedavi Kusuru ....................................................................222 3- Hekimin Beceri ve Özen Kusuru ......................................................224 c) Hastanın İzninin Alınmasında Yapılan Mesleki Hatalar ..............................230 d) Hekimin Tıbbi Sorumluluğunun Kaldırılması...............................................230 aa) Sorumsuzluk Anlaşması .........................................................................231 1- Hekimin Kendi Kusuruna İlişkin Sorumsuzluk Anlaşması ............................................................................................231 2- Hekimin Yardımcılarının Kusuruna İlişkin Sorumsuzluk Anlaşması ....................................................................233 bb) Hastanın İzni ............................................................................................233 cc) Zorunluluk Durumu ...............................................................................234 e) Operasyon Ekibinin Sorumluluğu...................................................................235 aa) Kamu Personeli Olan Sağlık Görevlilerinin Sorumluluğu .................236 bb) Hekim, Sağlık Görevlileri ve Hastanelerin Sorumluluk Koşulları ....................................................................................................241 1- Serbest Çalışan Hekimin Durumu ...................................................243 2- Hastanede Çalışan Hekimlerin Durumu ........................................243 I) Kamu (Devlet) Hastanelerinde Çalışan Hekimlerin Durumu .....................................................................243 II) Özel Hastanelerde Çalışan Hekimlerin Durumu ......................244 cc) Hemşireler ve Sorumlulukları ................................................................246 f) Hekimlerin ve Sağlık Personelinin Haksız Fiil Sorumluluğu ......................251
xxiv İÇİNDEKİLER
aa) Genel .........................................................................................................251 bb) Kusur Sorumluluğunun Koşulları .........................................................252 cc) Hukuk Düzenine Aykırılık .....................................................................254 g) Hekimin Kusursuz Sorumluluğu .....................................................................254 aa) Hekimin İstihdam Eden Olması Nedeniyle Sorumluluğu .................255 bb) Hekimin Kullandığı Makine ve Aletlerin Yetersizliği Nedeniyle Kusuru ve Sorumluluğu .......................................................257 h) Tıbbi Müdahale Sonucu Meydana Gelen Zarar .............................................257 aa) Genel .........................................................................................................257 bb) Maddi Zarar ve Tazminat .......................................................................261 cc) Manevi Zarar ve Tazminat .....................................................................269 dd) Davaların Açılacağı Mahkemeler ..........................................................279 BİLİRKİŞİLİK ve KURUMLARI a) Genel ....................................................................................................................283 b) Yüksek Sağlık Şurası ..........................................................................................287 aa) Yüksek Sağlık Şurasının Yapısı ...................................................................287 bb) Yüksek Sağlık Şurasına Başvuru................................................................288 c) Adli Tıp Kurumu ................................................................................................289 d) Üniversitelerin (Tıp Fakültelerinin) Ana Bilim Dalları.................................303 HEKİMLERİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNDA ZAMANAŞIMI a) Genel ....................................................................................................................305 b) Sözleşmeye Dayalı Hukuki Sorumluluğunda Zamanaşımı ..........................305 c) Vekaletsiz İş Görmeden Doğan Hukuki Sorumluluğunda Zamanaşımı ........................................................................................................305 d) Haksız Fiilden Doğan Hukuki Sorumluluğunda Zamanaşımı ....................306 e) Ceza Davalarının Tazminat Davalarına Etkileri ............................................306 HEKİMLERİN ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI ............................................................ 309 SONUÇ .................................................................................................................. 324 BELGELER.......................................................................................................... 327 EKLER ..................................................................................................................... 335
HEKİMLİK MESLEĞİ
A- Genel: Bu mesleğin yapısına girmeden önce; sağlık denen olguyu incelemek gerekir. Sağlık sözcüğünü çeşitli anlamlarıyla açıklamaya çalışalım. Sağlık: Vücudun hasta olmaması durumudur. Esenlik ve vücut esenliğidir. Vücudun iyi veya kötü olma durumudur. Sağlıklı: Sağlık durumu iyi olan, sağlam, esen demektir. Sağlıksız: Sağlık durumu iyi olmayan, sağlığı bozuk, yani sıhhatsiz demektir. Sağlık Bilgisi (Hijyen): Sağlığın hastalanmadan önce korunmasıyla ilgili bilimsel incelemelerle uğraşan bilim dalıdır. Hekimlik (Doktor): İnsanlardaki (tüm canlılarda) hastalıkları teşhis eden ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimsedir. Tabiptir. Hayvan hastalıklarını teşhis ve tedavi eden veterinerler de hekim sınıfındadırlar. Tıp, hastalıkları tedavi etme bilimidir. Tababet ise, hekimliktir. Hastalıkları veya sakatlıkları önleme, tedavi etme veya hafifletme amacını taşıyan, hastalıklar bilimine, patolojiye ve tıbbi bilimlerin verilerine dayanarak yapılan, bilimsel ve teknik uygulamalardır. Hekim ise, hukuk sistemince kendisine tıp mesleğini yapma yetkisi tanınmış kişidir. Bugün hekimler eğitim seviyelerine göre, uzman hekimler ve pratisyen hekimler olarak adlandırılıp - sınıflandırılırlar. Uzman hekimler, lisans eğitiminden sonra, belirli bir tıp alanında uzmanlık eğitimi yapanlardır. Bu hekimler, uzmanlık alanlarına göre isimler alırlar. Pratisyen hekimler ise, Tıp Fakültelerini bitirerek hekim unvanını alırlar. Hekimlik mesleğini yaparlar. Tıp Fakültelerinin son sınıf öğrencilerine de İntörn Hekim denir. Asıl hekimlerin denetimindedirler. Tedaviye bu şekilde katılırlar. İnsan vücudunun karmaşık bir yapısı vardır. Çok sayıda hastalık ortaya çıkmaktadır. Tıp bilimi, bu yüzden hızlı bir şekilde gelişmektedir. Bu nedenler de, tıpta uzmanlaşmayı gerekli kılar. Bazı hastalıkların belirlenmesi, tedavisi ve cerrahi müdahalesi için genel tıp bilgileri yeterli değildir. Tıpta uzmanlığa, bugün özel bir sınav ile eğitim hakkı kazanılır. Sınav sonrası belirlenen dalda eğitimi tamamlanır. Sağlık hizmeti, bizzat devlet tarafından yapılır. Devletin sağlık birimlerinde çalışan hekimler kamu görevlisidir. Bu durumda idare hukuku ilkeleri uygulanır. Hastaların bu kliniklerde zarar görmeleri, devletin hizmet kusuru kapsamında kalır. İdare, bu zararları tazmin etmekle hukuk devleti ilkesine saygınlığını gösterir. Serbest çalışan hekim, kendi kliniğinde veya özel hukuk ilkelerine göre oluşturulmuş kliniklerde hizmet verirken hastalara zarar verebilir. Burada ise, özel hukuk hükümleri uygulanır. B.K.’nun ilkeleri geçerlidir. Hasta; hekimin tıbbi müdahalede bulunduğu kişi olarak tanımlanabilir. Hasta, çoğu zaman fiziki veya akli rahatsızlık, eksiklik, anormallik sebebiyle ve tedavi amacıyla hekim mü1
2 HEKİMLİK MESLEĞİ
dahalesine gereksinim duyan kişidir. Bazen de rahatsızlıkları olmaksızın, hekim ile tıbbi ve hukuki anlamda ilişkiye girer. Organ naklinde, organ veren kişinin durumu buna örnektir. Tıp bilimi, sürekli ilerlemeler ve yeniliklerle yeni oluşumlar içine girmiştir. Tıp mesleği de geniş ve ayrıntılı uzmanlık alanlarına ayrılmıştır. Bunun yanında hastanın da bir takım hakları doğmuştur. Hasta; sağlık durumunu kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların fayda ve muhtemel sakıncalarını, alternatif tıbbi müdahalelerini, tedavinin kabul edilmemesi halinde ortaya çıkacak muhtemel sonuçları ve hastalığın seyri ve neticeleri konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi isteme haklarına sahiptir. Tedavi; bir hastalığı tıbbi yöntemlerle iyileştirmektir. Etkin bir tıbbı tedavide, hastalık nedenleri - sebeplerini arayarak - yok edilir. Sebepleri aranmadan yapılan tedavi; yüzeysel ve geçici hastalığın belirtisini gidermek için bir tedavi şeklidir. Hekim, hastanın beden bütünlüğüne tıbbi müdahalede bulunur. Hastayı en iyi şekilde, sağlığına kavuşturmak için özveri gösterir. Hekim, amaca ulaşmak için ne kadar iyi niyetle ve tıbbi kurallara göre müdahale yapsa dahi hastanın tam anlamıyla iyileşmesi bazen mümkün olmayabilir. Bilgisayarlı tomografi-röntgen niteliğinde 2 mm’lik büyümeleri dahi saptamaktadır. Modern tıpta kullanılmakta olan diğer tıp aletleri de, tıp mesleğinde her dalda mekanik araçların kullanılması yaygınlaşmıştır. Bundan böyle ciğerlerin görevini yerine getirip getirmediğinin, kulakla dinlenmesi ve teşhise gidilmesi tarihe karışmıştır. Bu geniş ve ayrıntılı uzmanlaşmalar, modern tıp aletleri, hekimin teşhis ve tedavideki sorumluluk alanını genişletmiştir. Ülkemizin bazı bölgelerindeki hastanelerde, bu geniş ve ayrıntılı aletler bulunamamaktadır. Uzman hekimler de bu uygulamalardan uzak kalmaktadırlar. Bugün, artık bir hekim için klasik bilgiler yetmez. Hekim, tıp biliminin tüm ilerlemelerini izlemek zorundadır.
B- Tıp Bilimi: a) Genel: Tarih boyunca tıp biliminin amacı çok yönlü olmuştur. Hastalıkları önleme, iyileştirme ve ağrıları dindirmedir. Ayrıca hastalık nedenlerini incelemek ve bunların ilaç ve tedavi yollarını da araştırmaktır. Tedavi ve bakım yöntemleri belirtilerinin saptanmasına, hastalığın teşhisine ve sonra da tedavisine dayanır. Hekim, yavaş yavaş kuralları belirlenen ve durmadan gelişen tıp bilgisiyle hastaya yaklaşmalıdır. Hasta-hekim ilişkisi de karşılıklı saygıya dayanmalıdır. Hekim, her hasta için farklı ve somut sorunların birleşme noktasındadır. Gayet basit olan bir öneriden, operasyona (ameliyata) kadar tıbbi operasyonlar bugün çok çeşitlidir. Tüm insanlara, yaşam boyu, kişisel ve toplu hijyen önerileri sunulmaktadır. Kazalarda ve tüm hastalıklarda -akut nüksedici, sakatlayıcı olaylar-olsun zamanında müdahaleler, modern tıbbın geliştiğini göstermektedir. Tarih boyunca insan ömürlerini de kısaca irdelemek gerekiyor. 18. yy’a kadar insan ömrü evrenin her yanında ortalama otuz yılı geçmemiştir. 20. yy ’ın ikinci yarısında, gelişmiş ülkelerde 65, az gelişmiş ülkelerde 40 yaştır. Bugün ise, gelişmiş ülkelerde 75, az gelişmiş ülkelerde ise 60 yaştır. Dünyada en uzun yaşam Japonya’da olmaktadır. Yaş ortalamaları
HEKİMLİK MESLEĞİ 3
ölüm için 80 yaş civarındadır. Tıp bilimi ölmekte olan insanlara yapılan tedavilerle, insan ömrünü uzatmıştır. Tıbbi tedaviler uzun yaşamın bir unsuru olmuştur. Tıp biliminin temellerini anatomi, fizyoloji, semiyoloji, farmakoloji oluşturmaktadır. Tıp insan bilimlerinin büyük bir kısmını oluşturan vücut ve ruh sağlığını sağlayacak araştırmaları üstlenmiştir. İnsan vücudunun tanınması, insanla maddi ve sosyal çevresi arasındaki ilişkisinin üreme, beslenme, hareket ve düşünce bozukluklarının bilinmesi tıp biliminin ana konusudur. O zaman tıp, insanın faniliği ve nafamiliol karşında kendi gücünü ortaya koyan ve zorlayan bir bilimdir. Tıp bilimi, hekimine önce hastaları tanımaları gerektiğini önerir. Bunun için de önce insan vücudu tanınmalıdır. Bunun yanında hastalıkları da tanımak gerekir. Tüm uygarlıklarda-tarihin başlangıcından bugüne dek- insan vücudunun yapısı ve bileşimi, işleyiş şekilleri ve onarım yolları hakkında da bilgi edinmek gerekir. Ölüm, yara ve hastalık insanın çözmek için uğraş verdiği bir muammadır. Çin, Hindistan ve Amerikan tıbbında etkili ve geçerli anlayış, insanın evrendeki gizemli güçlere bağlılığına önem vermektedir. Bunun yanında da yara cerrahisi, hijyen öğütleri, ilaç yapımında deneylerin nesnelliğine dayalı bilgileri de benimsemiştir. Rönesans dönemi anatomi bilgisi farklıdır. Fransız Cerrah Pare; orduda bulunduğu sırada, kızgın demirle dağlanarak köreltilebilen damarların yerini saptamayı ve bunları bağlamayı geliştirdi. İngiliz Hekim 1630 yıllarında kalp ve akciğer arasındaki kan dolaşımını ortaya çıkardı. Bugünkü açık kalp ameliyatının temelini oluşturdu. Cerrahi müdahaleler bu nedenle gelişti. Hastalıkların tanınması, vücut yapısının ve işlevlerinin incelenmesine dayandırılmıştır. Önceleri yapılan klinik muayene; bakma, elleme ve dinleme yerini daha tıbbi ve tetkiki incelemelere bırakmıştır. Hastalıkların nedenlerinin çok yönlü ve değişik olduğu görüldü. Genetik, travmalar, enfeksiyon, zehirlenmeler, yozlaşma ya da psikolojik ve sosyolojik olabilir. Bozuklukların bir kısmı tek nedenden değil, birçok faktörün bir araya gelmesinden doğar. Tutarlı bilgilerin tümü evrensel ölçekte benimsenmiş olan modern tıbbın temelini oluşturur. Bununla beraber sağlığın korunması için ortaya çıkan sorunların hepsini çözmeye de gücü yetmez. Tıbbın amacı, ne pahasına olursa olsun insanı hayatta tutmaktır. Yalnız söz konusu hayatın niteliğine de girmektedir. Bu anlayış teşhis ve tedavi sorunlarına yeni seçenekler sunmaktadır. Bilinmeyen bazı ahlaki sorunları da beraberinde getirmektedir.
b) Hastaları Tedavi Etmek: Hastalığın önlenmesi bugün tedavide önemli bir yer tutmaktadır. Çiçek hastalığının iyi tanınması, bu hastalığın aşı yoluyla kaldırılması sağlanmıştır. Bugün diyetetik telkinler, beslenme hastalıklarının azalmasını sağlamıştır. Yapılan düzenli tıbbi muayene ve bakım, hastalıkların erken teşhis ve tedavisi bakımından yararlı olmuştur. Bu önlemlerin bazıları eğitim ve sağlık kurallarının uygulanmasıyla ilişkilidir. Bazıları da gerekli ek muayeneleri düzenli olarak hekime başvurmayı gerektirir. Bunlar biyolojik incelemeler vajina frottisi ve mamagrafidir. Bu hijyen koşulları enfeksiyon hastalıklarının zehirlenmelerinin, meslek hastalıklarının önlenmesinde çok etkilidir. Bu kontrol ve tetkiklerin yararı ise; kanserde erken teşhis yoluyla belirlenmesidir. Bunun yanında hastanın kişiliğiyle yakından ilişkili
4 HEKİMLİK MESLEĞİ
birçok nedene bağlı psikolojik ve sosyal anlaşmazlıklarla beslenme alanında bunun yararı fazla değildir. Önlem, her türlü hastalıktan ve kazadan tam anlamıyla korunmak değildir. Hastalıklar gene de yaşam ve iklime göre sıklığını ve çeşitliliğini korumaktadır. Bugün tıp ne kadar gelişmiş ve ilerleme kaydetmiş olsa da, bir hastalığın tüm nedenlerini ve mekanizmalarını ortaya koymaktan uzaktır. Yalnız her yeni tıbbi buluş, gerçekleştirmesi güç daha sağlıklı ve uzun yaşama ümitleri doğurur. Tedavi ve bakım, uygulamada çok çeşitli ve çok yönlüdür. Özel klinikler çoğu zaman hastaları hastaneye yatırmadan tedavi etme olanağı sağlar. Bunun yanında bazen kliniğe yatmak da gerekebilir. Hangi yoldan olursa olsun, başvurulan tıbbi yöntem, hastalığın teşhisine dayanır. Bu teşhis evresi, hastalığın hissettiği belirtilerin klinik muayene sonuçlarının incelenmesini ve verilerin yorumunu kapsar. Bütün bunlar, genel kural olarak o anki riskin önemini ve alınacak önlemlerin niteliğini belirlemeye yanar. Muayene sırasında bulunan klinik belirtiler, daha önce bulunup kaydedilmiş patolojik bulgularla karşılaştırılır. Çok sayıda teknik araçla yapılan biyolojik veya marfolojik muayenelerle tamamlanarak sağlıklı bir teşhise varılır. Geleneksel olarak kesinlik kazanan teşhis, tedaviye de kesinlik getirir. Bundan sonra hastalığın nasıl gelişeceği, riskleri ve nasıl bir koruma önlemi alınabileceği kestirilmeye çalışılır. Bazı durumlarda önceden tahmin edildiğin gibi, tam bir iyileşme gerçekleşir. Başka hallerde kaza veya hastalık az veya çok ağır izler bırakır. Bunlar hareket, zihin, beslenme bozuklukları ve benzerleridir. Bazen de uzun süren bir tedaviyi-yüksek tansiyon ve diyabet-veya hiçbir aygıt kullanmayı gerektirir. Kalp pili ve protez gibi aygıtlar kullanılır. Hastalık bedensel veya ruhsal gücü ve özenliliği kısıtladığında, bir üçüncü kişinin yardımı veya uzun süre hastanede kalma zorunluluğu ortaya çıkar. Bazen de, modern tıbbın kesinlik ve duyarlılık iddialı görüntüsüyle pek uyuşmayan durumlar ve bozukluklar ortaya çıkar. Bu durumlarda hasta, kendi ruhsal yapısına ve özelliklerine göre vücudunun ve özerkliğin öylesine pamuk ipliğine bağlı olduğunu fark eder. Şaşkınlık içinde kalır. Hekim ve tedavi sistemleri, hastanın isteklerine ölçülü ve sevecen bir yaklaşımla cevap vermelidir. Hekim, hastaya iyileşmesi yolunda veya geleceğini benimsemesi konusunda yardımcı olmalıdır. Hastanın aile ve meslek çevresinin işbirliği, sağlığını yeniden kazanması bakımından çok önemlidir. Eskiden kişisel bir sorun olan hastalık, insanların yaşam süresi boyunca devam eden teknik, sosyal ve kültürel boyutlar kazanır.
c) Hastalıkların Sınıflandırılması: Patolojik durumların çeşitli olması, her insana özgü vücut yapısı ve düzenin, hastanın sağlığını tehdit eden etmenlerin, bedensel ve ruhsal tepkilerin göz önüne alınması gerekir. Hastalıkları sınıflandırmaya yarayan başlıca üç ana şema vardır. Birinci şema Pasteur’ün tanımladığı; organizmanın bir dış etkenin saldırısına uğraması kavramına ve bunun bir organ veya sistemde yarattığı lezyonlara dayanan şemadır. Saldırı mikrop veya zehir olabilir. Saldırgan etkenin zararsız hale getirilmesi, mikrop veya zehrin bertaraf edilmesi hastalığın iyileşmesini sağlar. Hijyen ve aşılar bunların yeniden saldırma-
HEKİMLİK MESLEĞİ 5
larını önler. Dış saldırıya uğramış olan kişinin direnci ve özgür yapısı gibi parametrelerinin de göz önüne alınması gerekir. İkinci şema ise, hastalık bir sistemin işleyiş bozukluğu anlamına gelir. İdrarın tatlı tadını algılayan İngiliz Hekim T. Willis tarafından tanımlanan şeker hastalığının pankreasla ilgili olduğu sonraları tespit edilmiştir. Yokluğu hastalığa neden olan ve hastalığın tedavisinde kullanılan insülin üreten hücrelerin pankreasa nakli bugün için araştırma safhasındadır. Bu çalışma bozukluğu şemasına birçok hastalık girer. Bunlar tedavi veya ikame ilaçlarıyla veya yapay organlarla iyileştirilebilir. İkame ilaçlar, hormonlar ve vitaminlerdir. Yapay organlar ise, kalça protezi, yapay meme ve kalp pilidir. Üçüncü şema ise, saldırı etkeninin tam belirlenemediği bir bozukluk tablosu çizmektedir. İç organların çalışmasıyla, hastalığın psikolojik yanı karşılıklı olarak birbirini etkiler. Hastalık çok kişisel ve bir daha aynen yaratılamayan, daha toplu bir bütün olarak ortaya çıkar. Baş ağrısı, kusma ve sıkıntı gibi bir tablo gösterir. Tedavisi karmaşık ve zordur. Bazı hallerde yaşam sorunları söz konusudur. Hiçbir iç organ sistemi, hastalık nedeni değildir. Hekimle sosyal kurumların işbirliği yararlı bir destektir.
d) Klinik İnceleme ve Teşhis: Hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde, cerrahi iç hastalıkları veya kadın doğum gibi tıbbın tüm dallarında hekim, hastanın haklı istekleriyle her zaman karşı karşıyadır. Acının yok olmasından başlar, safha safha uygulanan yöntemlerle tedaviye varan tıbbi eylem, hastayı huzursuz eden eylemin yarattığı bilinmeyenleri çözmeye çalışır. İlk safha hastanın basit veya karmaşık olan yakınmasının çözümüdür. İkinci safha hastanın vücudu, hastalığın ortaya çıkışındaki psikolojik ve sosyal koşullar hakkında sistemli ve geçerli bilgiler edinmektir. Bunlar yapıldıktan sonra hekim ve hasta eldeki verileri toplayarak ve düzene koyarak bir teşhis koyabilir. İhtimaller karşılaştırılarak yavaş yavaş hastalığın adının konmasına çalışılır. Bu tür bir klinik muayene bazen teşhisin konmasına ve tedavisinin saptanmasına yeterli olur. Böylesi mümkün olmazsa, hastalığın tanımlanmasını sağlayacak ve tedavisini yönlendirecek biyolojik ve radyolojik muayenelere yönelinir. Ama nedenleri çok çeşitli olabilir. Şiddetli travmadan olabilir veya bir hastalık sonucu oluşan kemik kırgınlığı da olabilir. Bir müdahale olmadan; kırığın yeri, hastanın yaşı ve cinsiyeti bellidir. Bunlar hastanın genel durumudur. Bunun yanında yorgunluk, ani yükselen ateş; değişik ve zor sorunlar yaratabilir. Bu nedenle hastanın açık şikayetinden başlamak gerekir. Sonra tedavi eylemine ve ilerideki olasılıkların düşünülmesine doğru ilerlenir. Son günlerde teşhislere yardımcı olacak bilgilerin biriktiği veri bankaları kullanılmaktadır. Yine de iki güçlük daima söz konusudur. - Şikayetlerin ve hastalıkların belirtilerinin analizi bilgisayara uygun soru sorulabil mesi için doğru ve tam olmalıdır. - Elde edilecek çözümlerin hastanın kişiliğine uygun olması gerekir. Ayrıca tıbbi tekniğe bir de her insanın ve her olgunun özelliklerine bağlı ve gözardı edilmesi mümkün olmayan durumlar eklenir. Yapılacak uygulama, bazen düzeltilemeyecek sonuçlar doğurabilir. Tedavinin seçimi çok önemlidir.
6 HEKİMLİK MESLEĞİ
e) Hastanın Yakınmaları: Hastanın öyküsünü ve yakınmalarını dinleyip çözümlemek, hissedilen rahatsızlıklar ile işlev ve organ anomalileri arasında bağlantı kurmaya yarar. Bu işlem bir semiyolojidir. Hasta ile hekimin buluşma koşulları çok çeşitli olabilir. Bazen yakınması olmayan bir kişi toplum gerekli gördüğü için sistemli bir muayeneden geçirilir. Hamile kadınlar, çocuklar, öğrenciler, askerler ve işçiler belli kurallara uygun olarak, hastalıkların erken teşhisi ve korunma önlemlerinin alınabilmesi için düzenli kontrolden geçirilirler. Bazen de bir kaza veya akut bir hastalık hemen tedaviyi gerektirir. Ağrılar, kırıklar, travmalar, koma, ateş veya kanama korkulu bir durum oluşturabilir. Bu durumlar, acil tıbbi müdahaleleri gerektirir. Nihayet hasta, yakınmalarını pek önemsemeden anlatmış olabilir. Bu durumda yakınmanın çözümlenmesi ağrının, solunum, yürüme veya denge güçlüğünün sindirim, idrar, cinsel organ işlevlerine neyin engel olduğunun veya psikolojik bir sıkıntı bulunup bulunmadığının aranmasına dayanır. Semiyolojinin hedefi her belirtiyi veya belirti gurubunun belirli bir organ veya sisteme bağlamaktır. Nefes darlığı, kanın oksijenlenmesindeki bir bozukluğa bağlıdır. Bu durum ise, kalbe, akciğere, kana veya psikolojik bir sıkıntıya bağlı olabilir. Teşhisi yönlendirecek olan ve buna eşlik eden başka belirtilerin toplamıdır. Bu durum hastanın yaşı, mesleği ve hastalığın süresidir. Teşhis hastanın dış görüntüsünün, ruhsal ve zihinsel olgunluk derecesinin analiziyle tamamlanır. Bunlar sarhoşluk, huzursuzluk, konuşmama ve mimiklerdir. Hekim, hastaya sorarak ailevi ve kişisel geçmişini açıklığa kavuşturmalıdır. Bunlar yüksek tansiyon, böbrek ve mide ülseri gibi hastalıklarda önemlidir. Hekim ile hastanın görüşme devresi teşhis için önemlidir. Kuralları belli olan bir muayene, bedensel bir hastalık varsa ortaya çıkabilir. Sonuç ne olursa olsun, semiyolojinin doğrulanması için bir muayene gereklidir.
f) Klinik Muayene: Hastanın şikayetinin çözümlenmesi, elle muayene ve dinlemeyle başlar. Tespit edilebilen anomalilerin bilimsel yöntemlerle araştırılmasıyla tamamlanır. Bir ilk izlenim bile bazen çok kıymetli bilgiler sağlayabilir. Hekim genel yapıyı, boyu, derideki döküntüleri, kıllanmayı, rengi ve vücuttaki şekil bozukluklarını gözden geçirir. Hastanın görünümü, yürüyüşü, gerginliği, heyecanı, yüzünün şekli ve mimikleri, varsa konuşma ve gezme zorluluğu kıymetli birer veriler sağlar. Çeşitli organların muayene sistemi olmalıdır. Parmakla tıklatma yöntemi, göğüs muayenesine uygulandı. Sonraları steteskopla dinleme keşfedildi. Uzun süre gövdenin, karnın, derinin, iç organlarına bakılarak; vurularak, ellenerek ve dinlenerek muayenesi hastalıkların semiyolojisini belirledi. Koltukaltı, boyun ve kasıktaki lenf bezlerinin kontrolleri yapılmaya başlandı. Erkekte prostat durumunu dölyolu tüdesi, kadında cinsel organların durumunu saptadı. Kol ve bacakların kontrolü, nabzın ve kan basıncının ölçülmesi yoluyla kan dolaşımının, ana atar damar ve toplar damarların, lenf damarlarının durumlarını ortaya çıkardı. Kemiklerin, eklemlerin, hareket yeteneğinin duyarlılık ve reflekslerin kontrolü hareket sisteminin ve bunu yöneten sinir sisteminin durumunu belirlemektedir. Böylece romatizmalar, miyopatiler ve felçler birbirinden ayırdedildi.
HEKİMLİK MESLEĞİ 7
Genel muayenenin sonucunda üç ihtimal ortaya çıkmaktadır. Doğru teşhis de, büyük bir ihtimalle o anda konmuş olur. Artık biyolojik veya radyolojik herhangi bir muayeneye gerek yoktur. Hastalığın nasıl seyredeceğini belirlemek olanağı ortaya çıkmıştır. İkinci ihtimal soruşturma ve muayene sonucunda bir organın veya bir sistemin (sinir sistemi) hasta olduğunun belirlenmesidir. Buradaki en önemli belirti ortaya çıkınca düşünüşün tahlili ona göre yönlendirilir. Felçli, kansızlık ve ganailiyen kitlesi gibi belirtiler olur. O andan itibaren hastalığın adını koyduracak, tedavisini belirlemeye yardımcı olacak en yararlı morfolojik ve işlevsel muayeneler belirlenir. Sonuçta açık bir anatomik dayanağı olmayan, gelip gitmekle birlikte iç organlarda herhangi bir anatomik değişiklik yapmamış olan, daha çok psikiyatrik belirtiler gösteren bir hastalık söz konusu olabilir. Çoğu zaman bu tür bozuklukların umulmadık, hatta bazen çok ağır sonuçlara yol açacağı önceden belli olur. Teşhis koyabilmek için, bu ihtimallerin dikkatli izlenmesi ve gözden geçirilmesi gerekir.
g) Teşhise Doğru Yaklaşım: Teşhis hekimin belirli bir hastalığa bağlamak amacıyla hastanın yakınmalarını ve muayene sonuçlarını yorumladığı bir dizi düşüncenin ürünüdür. Bu iş bazen klinik muayene ile sona erer ve hastalık belirlenmiş olur. Bazı durumlarda ise teşhisi doğrulamak için, bir muayene dizisine ihtiyaç duyulabilir. Bugün elimizde bulunan biyolojik, radyolojik ve anatomik araçlar hiç değilse bedensel hastalıklarda karşılaşılan hata ve şüphe payını ortadan kaldırmayı başarmıştır. Tamamlayıcı muayeneler sürerken, kuramsal olarak teşhis varsayımları gittikçe azalır ve sonuçta bire iner. Bu suretle hastalığın lezyona neden olup olmadığı, işlevsel veya ruhsal yanı bulunup bulunmadığı, varsa bunların sebeplerinin neler olduğu belirlenir. Hastalık teşhis edilince, tedavinin nasıl yapılacağını söyleme imkanı doğar. Uygulamada ise hekim çoğu zaman bazı kuşkuları olduğu halde, en etkili yolu acilen seçmek durumunda kalır. Hastanın genel durumunun kötüye gidişi, duyulan korkuyu daha da artırır. Hekim, hasta yakınlarına bilgi vermek zorundadır. Ama tıbbın mucizesine inanmış olan bu insanların, kendi hastalığı konusundaki bu belirsizliği kabullenmeleri çok zordur. Hekim teşhisleri birbiriyle çatışan çok sayıda hastalıkla karşı karşıya kalır. O zaman çeşitli bozuklukları aynı anda tedavi etmek zorunda kalır. Bu durum bir zorunluluk arzeder. Yaşlılarda ve çocuklarda zor dayanacakları bir çoğu tehlikeli olabilecek tamamlayıcı muayenelerden kaçınılır. Zihin gücü zayıflamış çok yaşlı hastalarda bazen teşhisin kesinliği feda edilerek tedavinin sağlayacağı rahatlığı tercih etmek gerekir. O zaman iyileştirme çabası yerine, çok sıkıcı belirtiler ortadan kaldırılmaya çalışılır.
h) Nedenleri Bularak Sonuca Ulaşmak: Teşhis konulunca hekim ilk iş olarak, görülen belirtilerin gerektirdiği tedaviyi uygulamaya başlar. Her zaman ilk ihtimal olarak hastalık ve nedenleri bilinmektedir. Bunun yanında tedavi olanakları ise değişiktir. Bir bakterinin neden olduğu akciğer hastalığında,
8 HEKİMLİK MESLEĞİ
yeniden antibiyotikle bakteriler etkisiz hale gelir. Üremesi durur ve hastalık iyileşir. Yani tedavi nedene etkili olabilir. Bunun tersi, beyin damarlarındaki bir olayın neden olduğu yarı felçte, bilgisayar tomografi beynin o bölgesinin harap olduğunu gösteriyorsa, bazı beyin hücrelerinin ölmüş olması her türlü tedaviyi bir hayal haline getirir. Yapılacak şey ise, hastanın durumuna uyum sağlamasına yardımcı olmaktır. Bir diğer ihtimalde hastalığın adı konmuştur. Ama nedeni bilinmemektedir. Çocuk diyabetinin ortaya çıkış mekanizması aydınlatılmamıştır. Diyabetin, körlük gibi komplikasyonlarını önlemek için, kandaki glikoz miktarı elden geldiğince insülin şırıngası yapılarak dengelenmeye çalışılır. Ama kesin veri değildir. Çok az görülen bazı hallerde, mevcut belirtilerle herhangi bir hastalık arasında ilişki kurulmaz. O zaman, semptomatik bir tedaviye başvurulur. Ağrıların dindirilmesi, biyolojik bozuklukların düzeltilmesi gibi. Tıpta ileriye dönük tahminlere pragnaz denir. Pragnazın belirlenmesinde çeşitli faktörler etkili olur. Bunların bazıları yaşına, bedensel ve ruhsal durumuna bağlı olarak hastadan kaynaklanır. Diğerleri hastalığın kendine özgüdür. Belirli bir hastalığın, bir hastada nasıl gelişeceğini, bazı evrelerden önceden kestirmek kolay değildir. Bu anlamda hastalık, bedenin nazik yapısını ve geleceğinin bilinmezliğini ortaya çıkarır.
i) Biyolojik İnceleme ve Teşhis: Hekim bazı hastalıklarda görünen klinik belirtilere dayanarak kesin teşhis koyabilir. Kırıklar, siyatik ve kızamık gibi hastalıklara böylece kesin bir teşhis konabilir. Diğer bazı durumlarda ise söz konusu olan enfeksiyonun mikrobunun bulunup belirlenmesi gerekir. İdrar yolları enfeksiyonu buna örnektir. Yani teşhisin kesinleşmesi için hekimin klinik verilerek bakarak isteyeceği çeşitli tıbbi tahlillerin sonucuna gerek duyulur. Bu tahliller bazı hastalıklarda görülebilecek komplikasyonların önlenmesi konusunda da etkindir. Tahliller hastalığın teşhisine yardımcı olduğu gibi tedavinin belirlenmesinde de hekime yardımcı olur. Tıbbi tahliller basit bir araştırma şeklinde olabileceği gibi, özgül muayeneler biçiminde de olabilir. Bazen klinik muayene, öyle bir lezyon belirler ki; bundan parça almak, buna ponksiyon veya biyopsi yapmak gerekir. Çeşitli laboratuarların önemi, alınan maddelerin muayenesi bakımından çok önemlidir. Biyokimya, bakteriyoloji ve patalojik anatomi gibidir. Son zamanlarda bunların ekonomik unsurları da göz önüne alınmaktadır. Uzlaşma, toplantıları yapılmaktadır. Kişinin hastalığın en uygun, en tehlikesiz, en ağrısız ve en ucuz olan çeşitli tamamlayıcı muayenelerden yararlanmasını sağlayarak teşhis sırasında belirlenecek tavrı saptamak gerekir.
J) Biyolojik Muayeneler: Tıbbi analizler, hekimin sonradan kesin bir hastalığa bağlayacağı anomalileri ortaya çıkartmaya yarar. Buna karşılık, bazı hastalıkların öyle özgül belirtileri vardır ki, bunların teşhisinde hiçbir zorluk çekilmez. Başlıca biyolojik muayeneler kan, idrar ve dışkı muayeneleridir. Hemotoloji laboratuarında yapılan tahlil, genel olarak 1 mm kanda bulunan alyuvar ve lokasit sayımını içerir. Çıkarılan kan formülü ile akyuvar cinslerinin oranları belirlenir.