Ekim - Kasım 2015 Sayı 17
www.intowndergisi.com
STIRLING ACKROYD
444 44 93
Siz hayalinizdeki evi anlatın, biz bulalım.
322 71 71
KEMERBURGAZ PANORAMA EVLERİ'NDE 5 ODA 2 SALON 350 M2 ÇATI DUBLEKSİ 1.100.000 USD
KEMER COUNTRY'DE 6 ODA 1 SALON 450 M2 TAM MÜSTAKİL VİLLA 3.000.000 USD
KEMERBURGAZ PANORAMA VİLLALARIN'DA TAM MÜSTAKİL 6 ODA 2 SALON 800 M2 VİLLA 3.750.000 USD
KEMER COUNTRY'DE 5 ODA 2 SALON 500 M2 TAM MÜSTAKİL VİLLA 3.750.000 USD
KEMER COUNTRY'DE ÇOK ŞIK BAKIMLI 5 ODA 2 SALON 450 M2 MÜSTAKİL VİLLA 3.150.000 USD
KEMER COUNTRY'DE 7 ODA 2 SALON 800 M2 TAM MÜSTAKİL VİLLA 5.000.000 USD
www.stirlingluxury.com
İstanbul Cad. Kemer Corner Sitesi, İnci Blok, D:16 GÖKTÜRK / İSTANBUL
KEMER CORNER SİTESİ'NDE FERAH 2 ODA 1 SALON 152 M2 BAHÇE KATI 475.000 USD
KEMERBURGAZ PALMİRA EVLERİ’NDE HAVUZ CEPHELİ 3 ODA 1 SALON 190 M2 DAİRE. SATIŞ FİYATI 1.250.000 TL
KEMERBURGAZ ALTINTAŞ EVLERİ'NDE 4 ODA 1 SALON 250 M2 VİLLA 920.000 USD
KEMERBURGAZ PANORAMA EVLERİ’NDE 5 ODA 2 SALON 420 M2 ÇATI DUBLEKSİ. 3.000.000 TL
ARKETİP EVLERİ'NDE KÖŞE KONUMLU 3 ODA 1 SALON 185M2 BAHÇE KATI 585.000 USD
KEMERBURGAZ GÖKMAHAL SİTESİ'NDE 1 ODA 1 SALON +1 HİZMETLİ ODALI DAİRE 535.000 TL
www.stirling.com.tr
İstanbul Cad. Kemer Corner Sitesi, İnci Blok, D:16 GÖKTÜRK / İSTANBUL
intown
1
Gökmahal Çar› Dükkan No:3 Göktürk tel: 212 322 80 74 - 0534 891 50 83
CENG‹Z KEMENT
Paket servisimiz vardır. PAKET SERVISIMIZ VARDIR.
322 48 22
www.vanucci-tr.com
İÇİNDEKİLER 14 Ajanda 20 Dosya
28
İstanbul’da sonbahar Röportaj Azra Kohen
38 Moda
44
50
56
Sergi
70
KOHEN
38
En İyi 5 Raylar üstünde devr-i alem Gezi Nepal
58
28 AZRA
Hermes
80
Bizim Cemiyet Gusto Göktürk’te deniz mahsülleri İyi Yaşam “NÜ HAPPY MUTFAK” ile
82
Sokak Röportajı
Alışveriş Sonbahar modası
88
Kitap
90
Dekorasyon
96
Bahçe
98
İş Dünyası
102 Incity
8
intown
C
M
Y
86
Yayın Sahibi Nü Medya Estetik Hizmetleri Ltd.Şti info@intowndergisi.com Genel Yayın Yönetmeni Sim Yener sim@intowndergisi.com Editör Başak Duru (Sorumlu) basak@intowndergisi.com Sanat Yönetmeni Metin Özkan Halkla İlişkiler Gülşah Aynacı Müşteri Temsilcisi Çisil Çalı Katkıda Bulunanlar Leyla Asena Arıca, Hande Kurdoğlu, Gül Bozantı, Bahadır Geliş, İhsan Hanson, Veli Erdal, Müge Akgün, Begüm Eryılmaz, Zeynep Şen, Gökçe Gökçeer, Işıl Tabağ Fotoğraf Editörü Ersoy Doğru Yönetim Yeri Göktürk Bizim Medya Grubu İstanbul Cad.Gökofis İş Merkezi K.2 Göktürk - Eyüp / İstanbul Tel: 0212 322 23 71 - 322 63 76
CM
MY
CY
CMY
K
Baskı Yeri Portakal Basım Matbaacılık San.Tic. A.Ş. Huzur Mah. Tomurcuk Sok. No: 5/1 4 Levent - İstanbul Tel: 0212 332 28 01
Reklam ve rezervasyon için; (0212) 322 23 71 - (0212) 322 63 76 info@intowndergisi.com www.intowndergisi.com - www.gokturkbizim.com Yayın Türü 2 aylık süreli, yerel Basım Yeri ve Tarihi İstanbul, Ekim 2015 Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Yazıların sorumluluğu yazarlara, yayınlanan ilanların sorumluğu ise sahiplerine aittir.
intowndergisi
İÇİNDEKİLER
106
106 Z Kuşağı
SOĞUKTA
HAREKET ŞART!
Soğukta hareket şart!
110 Okula Dönüş 112 Tavan Arası
7 tepeli şehrin efsaneleri
116 Keşif
Anadolu Kavağı
120 Yollarda 122 Minik Dostlar 124 Değişim 126 Briç 128 Toprak Kokusu 130 Genç Kalem 132 Beyazperde 134 Kısa Kısa 140 Rehber
116 ANADOLU KAVAĞI
7
TEPELİ ŞEHRİN
132 10 intown
EFSANELERİ
112
ŞİMDİ 128 FİLİZLENME
zamanı!
EDİTÖR
GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞIZ… “(…) İnanın: Güzel günler göreceğiz çocuklar Güneşli günler göreceğiz. Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, Işıklı maviliklere süreceğiz...” Bu sayımızın kapağını hazırlarken aklımızda bu dizeler vardı; Nazım Hikmen Ran’ın “Nikbinlik” şiirinin dizeleri… Çünkü inanmak istiyoruz. Başımızı yastığımıza huzurla koyduğumuz gecelerimiz, mutlu sabahlarımız olsun, haberleri izlemekten korkmadığımız zamanlar gelsin, ırk, dil, din gözetmeksizin bir arada yaşayacağımız, korkusuzca, her koşulda bir olacağımız günlerimiz olsun istiyoruz. Terörün her türlüsünü lanetliyoruz. Bir ağaç, sokaktaki bir hayvan ya da insan, ne fark eder? Her canlının aynı gezegen içinde yaşama hakkı yok mudur? İnsanoğlu bir canlının hayatına son verirken bu çok basit gerçeği nasıl göz ardı eder, anlayamıyoruz. İşte tam da bu yüzden siyah bir kapakla yeni sayımızı çıkmak yerine her şeye rağmen umudumuz olduğunu anlatmak istedik sizlere. Nazım Hikmet Ran’ın o muhteşem şiirindeki dizeyi kapağımıza taşıdık, güzel günler görme umuduyla… Gelelim içeriğe… Azra Kohen röportajı, bu sayının en okunması gereken sayfaları… “Fi”, “Çi” ve “Pi”
12 intown
kitaplarıyla aylardır çok satanlar listesinde olan Kohen, “BİZ” olma kavramını en yürekten söyleyen isimlerden biri… Bunu, onun kitaplarının altını çize çize okuyan biri olarak söylemekten çekinmiyorum. Ancak hala kitaplarını okumadıysanız en azından kendimizin ve daha doğrusu yapabileceklerimizin farkına vardığımız zaman bizi nasıl bir dünyanın beklediğini bu sayfalarda ondan dinlemelisiniz. Sokak röportajlarında içinde bulunduğumuz durumu değerlendirmek isteyenlere sözü verdik. 1 Kasım seçimlerinde oy kullanmanın önemi ve sağduyulu olunması gerektiği sokağın da gündemindeydi. Sonbahar ajandası, Nepal’in büyülü atmosferi, İstanbul’da 5 çayı mekanları, Göktürk’ün yeni açılan lezzet noktaları ile deniz ürünleri adresleri, trenle seyahat için rotalar, Anadolu Kavağı, Z Kuşağı, moda, iyi yaşam ve röportajlar derken kapsamlı bir sayıyla karşınızdayız. İyi haberler paylaşacağımız güzel günlerimizin olması dileğiyle… Keyifli okumalar…
AJANDA KONSER, TİYATRO, FESTİVAL
EKİM 2015
Sanatla dolu bir sonbahar
21 Ekim
AYHAN SİCİMOĞLULATIN ALL STARS MFÖ şarkısında boşu boşuna “Sen neymişsin be abi!” demiyor Ayhan Sicimoğlu için... “Hastasıyız” tabirinin en çok yakıştığı isim Sicimoğlu, ne yapsa izlenir ama henüz onu sahnede dinleme fırsatınız olmamışsa bu etkinlik tam size göre! Latin All Stars ile sahnenin tozunu atılıyor ve kesinlikle yerinizde duramıyorsunuz. O halde dans! Biletler, www.biletix.com adresinde...
30 Ekim
SHIRLEY
12
34
Günlük hayatının sıkıcılığı içinde kaybolmuş ve birçok kadın gibi artık hayallerini bile unutmuş olan Shirley Valentine... Bu karaktere sahnede muhteşem oyunculuğuyla Sumru Yavrucuk hayat katınca, daha ne olsun diyor insan. Komik ve eğlenceli bir kendini keşfediş hikayesi olan “Shirley”, tiyatro literatürünün en başarılı kadın oyunları arasında anılıyor. Biletler, www.biletix.com adresinde...
14 intown
27 Ekim
DIANA KRALL 5 Grammy ödüllü, caz müziğin efsane ismi Diana Krall, İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor. “California Dreamin” ve “Desperado” gibi tüm zamanların en iyi pop şarkılarını caz ezgileriyle yorumladığı yeni albümünün dünya turnesi kapsamında Zorlu PSM’de konser verecek Krall, hem ses rengi hem de piyanodaki ustalığıyla caz dünyasının en sevilen kadın solistlerinden biri... Biletlere, www.biletix.com adresinden ulaşabilirsiniz.
4 Kasım
MERCAN DEDE FEAT. BEYHAN MURPHY Yıllar önce izlediğim “Şehir Orman”ı dün gibi hatırlıyorum... Beyhan Murphy’nin koreografisi, Mercan Dede’nin müziğiyle birleşmiş ve ben, bu performansın günlerce etkisinden çıkamamıştım. Rudyard Kipling’in “Jungle Book” adlı kitabından yola çıkılan eserde, bir gencin hikayesi ile toplumu yakından ilgilendiren gençlik ve çevre sorunlarını anlatıyor. Hem çocuk ve gençlerin hem de yetişkinlerin mutlaka izlemesi gereken bir performas olduğunun altını çiziyor ve şimdiden yerinizi ayırtın diyorum. www.hisarkulturmerkezi.com
AJANDA KONSER, TİYATRO, FESTİVAL
KASIM 2015
Sanatla dolu bir sonbahar
7 Kasım
GARFIELD LIVE SHOW KOMEDİ FESTİVALİ Garlfield’i sevmeyen var mıdır sahi? 7’den 77’ye herkesin kalbini fetheden Garfield, harika bir şovla Hisar Kültür Merkezi’nde! Bu müzikal için hazırlanmış harika danslar, özel kostümler, ses, ışık efektleri, zengin oyuncu ve dansçı kadrosuyla kahramanımız Garfield ve sevimli arkadaşı Odie, sizi gizemli bir masalın içinde eğlenceli bir yolculuğa çıkaracak. 12:00’da başlayacak müzikal hakkında ayrıntılı bilgi için: www.hisarkulturmerkezi.com
21 Kasım
12
34
18 Kasım
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ Hisar Kültür Merkezi, tiyatronun duayen isimlerinden Genco Erkal’ı ağırlıyor. Erkal’ın 50 yıl sonra yeniden yorumladığı “Bir Delinin Hatıra Defteri” isimli oyun, Gogol’un en sevilen öykülerinden biri... Yıllar boyunca aynı eseri üç kez, üç farklı yorumla sahneye taşıyan Erkal, muhteşem performansıyla Gogol’un kara mizahını ölümsüzleştiriyor. 20:00’da başlayacak oyun hakkında ayrıntılı bilgi için: www.hisarkulturmerkezi.com
BUDAPEŞTE GYPSY SENFONİ ORKESTRASI
Liszt, Bartõk, Kodaly, Hubay, Erkel, Brahms, Tchaikovsky, Sarasate, Strauss eserlerinin yanına Macar Çigan Müziği ile halk şarkıları ekleniyor ve ortaya kesinlikle orijinal bir müzik şöleni çıkıyor! 1985 yılından bu yana sesi hiç kısılmayan Budapeşte Gypsy Senfoni Orkestrası, Ülker Sports Arena’da sahne alıyor. Biletler, Biletix’te...
16 intown
20-22 KASIM
DALYAN AŞK FESTİVALİ “Kasımda aşk başkadır” diyenlerdenseniz bu festival tam size göre! Çeşme Belediyesi’nin Çeşme’nin bilinmeyen yönlerinin keşfedilmesi amacıyla başlattığı “9 Durak 9 Deneyim” projesi kapsamında, bir ilke daha imza atılıyor. Ege’nin masalsı atmosferinde 20-22 Kasım tarihleri arasında Çeşme, Dalyan’da sadece aşk konuşulacak. Bölgede yaşanmış bir aşk hikayesinden yola çıkan festivalde kısaca “yok yok”! Aşk şarkılarının hep birlikte söyleneceği konserlerden aşk temalı atölye çalışmalarına, afrodizyak yemeklerden tango, vals gösterileri ve aşk filmlerine uzanan bir konseptle festival içeriği dopdolu olacak. İstanbul’un karmaşasından uzaklaşıp soluğu Çeşme’de almak için güzel bir hafta sonu aktivitesi… Unutmadan söyleyeyim; “Aşk var mı?” sorusuna hala cevap arayanlar, bu festival aynı zamanda size göre! Festival programına çok yakında Çeşme Belediyesi’nin web sitesinden ulaşabilirsiniz.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
DOSYA MEVSIM RÜZGÂRLARI ESMEYE BAŞLAR VE
IŞTE İSTANBUL’DA
SONBAHAR… Yazı: Hande Kurdoğlu
Eylül illaki ucundan kıyısından da olsa yaz tatilinin devam ettiği aydır. Okullar açılana kadar vakit vardır. Çok sıcaklar ve çok kalabalıklar yerine daha sakin ve serinliği arayanlar da Eylül ayını tercih eder. Bazen de vakit bulamazsınız, haziran, temmuz, ağustos geçer biter; siz ancak Eylül ayına yetişirsiniz. Sonra rüya biter; denizin ve güneşin, uykunun ve tembelliğin, plaj partilerinin ve eğlencelerin, parmak arası terliklerin ve bir şort-bir tişört yeter dediğimiz günlerin sonuna geliriz. Şehre, trafiğe, okula, işe ve de kışa geri döneriz. Ama ondan önce biraz yazdan, biraz kıştan çalan sonbahara, İstanbul’da sonbahara, sonbaharda İstanbul’a biraz bakalım ve tatil havasını biraz daha uzatmaya, ara geçiş yapmaya çalışalım. İstanbul’da sonbaharın gelmesi demek Bienal demek, Kitap Fuarı demek... Bu iki büyük etkinliğe iyi vakit ayırmak lazım. Sonbahar sonrası kış, ona da hazırlanmalı. Çok soğuk havalar gelmeden, eve tıkılıp kalmadan keşifler yapmak için belki de son demler, iyi değerlendirmek lazım.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
MISIR ÇARŞISI’NIN TAM ZAMANI!
Evet, daha kış gelmedi ama hazırlıklı olup, bazı şeyleri elimizin altında bulundurmakta fayda var. Mısır Çarşısı’nda baş döndüren cazibeli baharatların ve şifalı otların kokuları arasında dolaşıp alışveriş yapmak keyifli olmaz mı? 1664 yılından beri ayakta olan Mısır Çarşısı İstanbul’un en eski kapalı çarşısı. Mısır Çarşısı’nın uzun kolunda 23’erden karşılıklı 46, kısa kolunda ise 18’erden karşılıklı 36 eyvan ve dükkan yer alıyor. İki kolun birbiriyle birleştiği bölümde ise 6 eyvan ve hücre bulunuyor. Bu bağlamda Mısır Çarşısı’nın içerisinde 88 adet eyvan ve dükkan yer alıyor. Çarşının, Tahmis Sokağı’na bakan bölümünde ise 18 dükkan görülüyor.
20 intown
DOSYA BİENAL GÜNCESİ
BÜYÜK POSTANE’DE TARİHE YOLCULUK
Mısır Çarşısı’ndan çıktıktan sonra hazır buralara kadar gelmişken Büyük Postane’ye bir uğrayın. Evet, artık her türlü iletişim elektronik ortamda yapılıyor ama Mimar Vedat Tek’in ilk eseri olan Türkiye’nin en büyük postanesine de gereken ilgiyi göstermek lazım. Yapımına 1905 yılında Posta ve Telgraf Nezareti binası olarak başlanan Büyük Postane içinde Türkiye’nin iletişim ve telekomünikasyon tarihi hakkında bir de müze bulunmakta.
14. İstanbul Bienali, 5 Eylül-1 Kasım 2015 tarihleri arasında şehre renk katacak. Carolyn Christov-Bakargiev tarafından “TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori” başlığıyla bir dizi işbirliği şekillenen 14. İstanbul Bienali, 30’un üzerinde noktada iki ay boyunca düşüncenin alabildiği sayısız farklı formun özel bir yelpazesiyle izleyicilere sunulacak. Bienalde, 60’ın üzerinde sanatçının yanı sıra aralarında denizbilimci, hikâye anlatıcısı, matematikçi ve nörobilimcilerin de bulunduğu diğer katılımcılar, kolektif ve zamansız bir ortak düşünme deneyinde buluşacak. Bienalde, düşüncenin alabileceği formlar matematikle, fenle, bitkilerle ve sanatla iç içe araştırılacak. Ayrıca Bienal kapsamında aynı zamanda paneller ve okuma günleri gibi etkinliklerin olduğu kamusal program ile film programı da düzenlenecek. Bienaldeki sanat yapıtları ve projeler, 5 Eylül’den itibaren Boğaz hattı boyunca, Karadeniz’den Marmara Denizi’ne ve şehrin iki yakasında 30’un üzerinde farklı mekânda ücretsiz olarak gezilebilecek. Neredeyse İstanbul’un tüm noktalarına yayılacak olan bienal sergilerinin yer alacağı mekânlar arasında Büyükada’daki Splendid Palas ve Troçki Evi’nin, Şişli’deki yeni Hrant Dink Vakfı binasının yanı sıra ARTER, İstanbul Modern, Masumiyet Müzesi, SALT Galata ve Depo gibi sanata ayrılmış alanlar yer alıyor. www.bienal.iksv.org
“ÖDEVLER BİTİYOR. OYUNLAR OYNANIYOR. OKUL SONRASI KEYİFLİ GEÇİYOR.”
SİZ İŞTEYKEN
AKLINIZ ÇOCUĞUNUZDA KALMASIN.
OKULDAN SONRA ÇOCUĞUNUZLA BİZ İLGİLENİYORUZ.
JÜPİTER EĞİTİM Okul Sonrası Öğrenci Kulübü
HAMAM KEYFİ
Cağaloğlu Hamamı’nda hem günün yorgunluğunu atabilir hem de kışa pür-i pak bir şekilde girebilirsiniz. Ayasofya Külliyesi’ndeki kütüphanesine ve Ayasofya Camii’ne gelir sağlamak için 1741 yılında, dönemin padişahı I. Mahmut’un yaptırdığı Cağaloğlu Hamamı, Mimar Süleyman Ağa çizmiş tarafından çizilmiş ve Abdullah Ağa tarafından yapılmış. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa ettirilen son büyük hamam ve en büyük çifte hamamlardan olma özelliğini taşıyan Cağaloğlu Hamamı’nda 300 yıllık tarihle yenilenme keyfini kaçırmayın.
22 intown
İstanbul Cad. No:20/14 Kat:5 (İş Bankası üstü, teras kat) Göktürk 0212 322 2009 www.jupiteregitim.com facebook.com/jupiteregitim
DOSYA KİTAP FUARI YİNE DOPDOLU
Kitapseverlerin dört gözle beklediği 34. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı “Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak” temasıyla 07-15 Kasım tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilecek. Fuarın onur çizeri Tan Oral, onur konuğu ise Romanya olacak. Fuarın ilk dört günü Romanya ülke standında Romanya edebiyatı ve kültürünü yakından tanıyabilirsiniz. Bu kapsamda Nobel edebiyat ödülü adayı Mircea Carterescu ve Matei Visniec gibi çok değerli yazarların olduğu bir programlar, söyleşi, panel, şiir dinletileri, müzik dinletisi ve çocuk etkinlikleri de düzenlenecek. İstanbul Kitap Fuarı aynı zamanda 100. yaşını kutladığımız Aziz Nesin’i anmak üzere Nesin Vakfı ve Nesin Yayınları işbirliği ile bir program hazırlıyor. Program kapsamında Aziz Nesin’in edebi kişiliği, yaşamı ve eserleri üzerine söyleşi, panel ve bir de sergi düzenlenecek. Etkinlik programını, imza günlerini www.istanbulkitapfuari.com adresinden güncel olarak takip edebilirsiniz.
BELGRAD ORMANI SİZİ BEKLİYOR
Bir sabah erkenden kalkın ve sonbaharın renklerini Belgrad Ormanı’nda yürüyüş yaparken keşfedin. Tertemiz havasıyla İstanbul’un akciğeri diyebileceğimiz 5400 hektarlık bu alan içine girdiğiniz andan itibaren sizi farklı bir dünyaya taşıyor. Oturma alanları, çocuk parkları, yürüyüş ve bisiklet parkurlarıyla her yaşa uygun bir program yapılabilir. Binbaşı Çeşmesi, Mehmet Akif Ersoy, Falih Rıfkı Atay, Bentler, Ayvad, Fatih Çeşmesi gibi isimlerle farklı mesire yerlerine ayrılmış olan Belgrad Ormanı şehirden uzaklaşmadan, şehirden uzakta zaman geçirebilmek için ideal.
ATATÜRK ARBORETUMU
Eğer doğanın sonbahar güzelliklerini 2000’e yakın bitki türüne bakarak yakalamak isterseniz Atatürk Arboretumu sizi bekliyor. Belgrad Ormanı’ndaki gibi piknik yapabileceğiniz, kafelerde oturabileceğiniz yerler yok. Güzel bir doğa yürüyüşü yapmak, muhteşem bir renk cümbüşü seyretmek ve bol bol fotoğraf çekmek için ideal bir doğa parkı olan burası.
SONBAHAR ÇAYI
Malzemeler: 2 yemek kaşığı kuşburnu, 2-3 yemek kaşığı ıhlamur, 1 yemek kaşığı adaçayı, 3 okaliptüs yaprağı, 1 kabuk tarçın 4-5 karanfil, Yarım elmanın kabuğu, 5-6 papatya, 2 zencefil, 1 yemek kaşığı hibiskus Hazırlanışı: Malzemeleri karıştırın, suyu kaynatın, bir fincan suya bir tatlı kaşığı bu karışımdan koyun. Beş dakika demlendirin.
24 intown
DOSYA ORIENTEERING’İ KEŞFEDİN
Tanım olarak harita yardımı ile yön bulmayı içeren, önceden belirlenen noktaları bulmak için zamana karşı yapılan bir spor orienteering. Daha çok ormanlık arazide yapılması tercih edilir. Sporcular kendilerine verilen yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere sırasıyla ve en kısa sürede ulaşmaya çalışır. İki hedef arasında hangi yolu izleyeceğine yarışmacı kendi karar verir. Yarışmacıların birbirini izlememesi için genellikle birkaç dakika arayla çıkış verilir. Yarışmacılar parkur boyunca karşılaşsalar dahi birbirlerini izlemeleri yasaktır. NELER GEREKIR? Harita: Yarışmayı düzenleyenler tarafından hazırlanarak sporculara yarışma öncesinde verilir. SI: Sporcular ellerindeki okuyucuları kontrol noktalarında okutarak bir sonraki hedefe gider. Pusula: Haritanın doğru yorumlanması amacıyla yaygın olarak kullanılmakla birlikte zorunlu değildir. Orienteering pusulaları haritayla birlikte kullanılabilmesi için şeffaf tabanlı yapılır. Giyim: Kolay kuruyan, sentetik kumaşlar tercih edilir. Kolların ve özellikle bacakların çalı ve dikenlerden korunması için uzun kollu tişört ve pantolon giyilir. Ayakkabılar: Koşuya uygun ve zemini iyi tutan herhangi bir spor ayakkabısı kullanılabilir. Orienteering için özel üretilen çivili ayakkabılar da bulunmaktadır.
Yazdan kalma, ilkbaharı hatırlatan bir hava yakalarsanız (ya da yakalamayın böyle bir hava, sadece sıkı sıkı giyinin yeter) Boğaz manzarasına karşı, güzel bir kahvaltı ya da öğleden sonra bir çay veya sahlep keyfi için Emirgan Korusu’na gidebilirsiniz.
MİNYATÜR TÜRKİYE
26 intown
Son olarak eğer hâlâ gitmediyseniz bu sonbahar İstanbul’da Miniatürk’e vakit ayırın. 60.000 metrekare alana yayılan Miniatürk Osmanlı ve Türkiye coğrafyasından seçili eserlerin 1/25 ölçekle küçültülmesi ile oluşturulmuş dünya’nın en büyük maket parkı. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Uludağ, Boğaziçi Köprüsü, Nemrut Dağı Kalıntıları, Mostar Köprüsü, Artemis Tapınağı, Atatürk Olimpiyat Stadyumu, Aspendos, Aya İrini, Topkapı Sarayı gibi birçok yapı, doğa güzellikleri, tarihi eserlerin 59’u İstanbul, 51’i Anadolu’nun çeşitli yörelerinden ve 12’si Osmanlı İmparatorluğu topraklarında bulunmuş ancak bugün Türkiye sınırları dışında kalan yerlerden seçilmiş. Girişinde size verilen biletteki barkodları eserlerin önündeki sesli makineye okuttuğunuzda size yapının özellikleri ve tarihi hakkında size bilgi alabiliyorsunuz. Miniatürk içerisinde bulunan “Kristal İstanbul” müzesi ise Dünya’nın ilk Kristal Müzesi özelliğini taşıyor ve kristaller içerisinde Galata Kulesi, İzmir Saat Kulesi, Ayasofya gibi 16 nadide eserin özel bir teknik ile kristal gibi cama işlenmesi ile oluşturuluyor.
RÖPORTAJ
“VARLIK İÇİNDE HEDONİZMDE KAYBOLMUŞ BİR TOPLUMDAYIZ” Röportaj: Sim Yener “BEN SADECE BİR TAKIM FİKİRLERE, DÜŞÜNCELERE ARACI OLUYORUM. EVREN HAZIR OLANI, ANALİZ EDENİ BİLGİYİ İNDİRMEK İÇİN SEÇİYOR; VERİMLİ BİR TOPRAK GİBİ, TOHUM ORAYA DÜŞÜYOR’’ DİYOR “Fİ”, “Çİ”, “Pİ”NİN YAZARI AZRA KOHEN. KİTAPLARI EN ÇOK SATANLAR LİSTESİNDE AYLARDIR EN ÜST SIRAYI KORUYAN AZRA KOHEN İLE YAPTIĞIM SÖYLEŞİDE MÜTHİŞ BİR BİRİKİM, ARAŞTIRMA VE ÇOK ÇALIŞMANIN DERİN İZLERİNİ HİSSETMEMEK, ONUN ÇEKİM ALANINA GİRMEMEK İMKANSIZDI...
Genç yaşında sosyoloji, psikoloji, biyoloji, astroloji analizleriyle yoğrulmuş, toplumun başıboş lokomotiflerinin harekete geçmesi için emek harcayan, dünyayı bizden nasıl kurtarabiliriz felsefesi ile kendi içine dönen bir Amazon kadını o. “Merakımı ehilleştirmeyi başardım; insanlar çiftleştikçe cinselliği yazacağım.” diyor Kohen. Derin ama hayatı hafife alan Azra Kohen’den yeni kitapların ve serilerin müjdesini de aldık. “Kimsenin merakının tuzağı olmak istemiyorum. Merakı, tuzağa düşmüş insan kesinlikle ilerleyemiyor. Merakın kendine dönecek ve kendine odaklanacaksın.” felsefesini savunan Kohen, kendisini değil kitaplarını anlatmak şartıyla söyleşiyi kabul etti. Yine de az da olsa merakın tuzağına düştük…
AZRA
KOHEN 28 intown
Kitaplarından başlamak istiyorum. Karakterler, denge merkezi ve bazı olaylar günümüzden ama bir o kadar da farklı. Ne kadarı gerçek ne kadarı hayal? Nasıl bir süreçte yazıldı? Benim işim aslında dengesizlik. Kitapta her şey biraz hayal biraz gerçek. Öyle olmak zorunda, aksi halde karakterlere saygısızlık olurdu; ben magazinci değilim sonuçta. Dedikodu yazarı da değilim. Hikayeyi derslerimizi alabilecek şekilde yazmaktı amacım. Bunu başardığımı düşünüyorum. 12 senedir psikoloji üzerine çok çalışıyorum, araştırmalar yapıyorum. Aslında istediğim, insanlar araştırsın, yazdıklarımın derinine insinler. Etrafımdakiler kitap yazarken deli gibi bakar. Çocuğumu doğum gününe götürürüm, sonra kulaklığımı takar yazmaya başlarım. Tatile gittiğimde,
arabamda bile yazarım. Önce kafamda yazarım sonra kağıda dökerim. Kitapların çok sattı. Doğru anlaşıldığına inanıyor musun? Benim tanıdığım herkes “Pi”ye bayıldı. “Fi” ve “Çi”den sonra şimdi tam anlaşıldım. Hemfikir olduk. Bir araya geliyoruz, yoldan, yöntemlerden bahsediyoruz. Dünyayı nasıl kurtarırız, dünyayı kendimizden nasıl kurtarırız şeklinde. Ben akıllı insanlarla, kendisi olabilen insanlarla arkadaşlık etmeye özen gösteriyorum. Komik olsun, antipatik olsun ama kendisi olsun, samimi olsun. Bu tür insanlar saçmasalar da tolere edebiliyorum. Biliyorum ki saçmalamaları sahtelikten değil. Muhatap olduklarım, okuyanlar demeyi sevmiyorum, anlayan diyeyim, arkadaşlarım artık. Çünkü artık arkadaş gibiyiz, birbirimizi anlıyoruz, paylaşıyoruz. Hepsiyle yazışıyorum. Ben onları çok sahiplendim. Yüz yüze geldiğim ya da telefonda görüştüğüm az insan var ama birbirimizi anlayan bir topluluğuz. ‘’Fi’’ 200. baskıda. Birçok yazarın hayal dahi edemeyeceği ilk kitap başarısını yakaladın ama kendini yazar olarak görmüyorsun? Ben yazar değilim. Beni bir takım edebiyat dergilerinden aradılar, kitaplarımı yarışmalara sokmak istediler. Hatta kazanacaksın bile dediler. Sakın dedim. Ben olmadığım bir şeyin parçası olmak istemiyorum. Benim bir derdim var. Onun anlaşılmasını istiyorum. Bir
intown 29
RÖPORTAJ araya gelip çözüm üretelim, adım adım çözüme hep birlikte gidelim istiyorum. Beni değil, BİZ’i sahiplensinler. Sen kitaplarını nasıl tanımlarsın, Azra Kohen olarak nasıl kitaplar ‘’Fi’’,’’Çi’’,’’Pi’’? Çok sıkı analizlerin olduğu samimi kitaplar. Özgündürler, hiçbir kitaba benzemezler, başka bir kitaptan çalıntı bir tek cümle bulamazsınız. Kendime duyduğum saygıdan dolayı koymam. İlk başta kitaplarım için “Grinin 50 Tonu”nun çakması dedikodusu çıkarılmaya çalışıldı. Ama okuyanlar bu dedikoduya çok güzel verdiler cevabını, zaten sonra ortaya çıktı ki, bunu ortaya atan başka bir yazar. Aynı anda kitap çıkarıyorsunuz biri satınca diğeri geride kalıyor gibi mi hissediyorlar anlamıyorum! O yüzden benim edebiyatla falan işim yok, beni rahat bırakın diyorum. Benim yolculuğum başka. Şu an bir takım fikirlere ve düşüncelere aracı oluyorum; evren seçiyor aracı oluyorsunuz. Uygundum çünkü hazırdım. Analiz ediyordum, verimli bir toprak gibiydim, tohum oraya düştü. Ama unutmamak lazım bilginin sahibi, bilgiyi indiren
seriyi de öyle yazdım. “Aeden” ismindeki kitabımı yazdım. “Aeden”in devamı “Nakar” ama diğer kitaplarım gibi devam eden aynı karakterler olmayacak. “Aeden” bir ütopya, “Nakar”sa distopya… Bilim kurgu bir hikaye; başka bir gezegende başlayıp, dünyaya geliyor. Aeden’den sonra “Dinle Beni” ve “İzle Beni” adlı seri iki kitabım daha var sırada. Önce “Aeden”, sonra “Dinle Beni”, sonra “Çocuk” ve “Nakar”, “Maço”. “Aeden” 2016’da yayınlanacak ama tarih vermek istemiyorum, çünkü sonra “Bizimkiler” lüzumsuz strese giriyor. Sinema-TV okudun. Nasıl oldu bu uyanışa geçiş sürecin? Ben 16 yaşındaydım üniversiteye girdiğimde. Çok hızlı bizim eğitim sistemimiz. Kendinizi bulamadan üniversiteye giriyorsunuz. Etrafımda derin potansiyeli ama meraklarını doğru kullanamayan insanlar vardı. Ben de o insanların neden tam olamadıklarıyla ilgileniyordum. Bu noktada neden onlarla ilgileniyorum deyip kendime döndüm. Halit Refiğ’in yanında en genç yardımcı yönetmeni olarak çalıştım.
“Cinsellik yaşamamış çok az insan vardır. Bu kadar çok deneyimlenen bir duygunun tabu olması toplumun temelindeki iletişimsizliğin birinci göstergesi. İletişimsiziz çünkü yasaklarımız var. Saygısızlaşıyoruz eğer o yasakları çiğnersek. Cinsellikten konuşursak saygısızlığa kapı açmış oluyorsunuz. Halbuki birçok şeyi saygı ile de anlatabilirsiniz. İşte orada psikoloji devreye giriyor. Eğer sadece cinselliği yazsaydım psikolojik altyapısını sunmadan, o zaman işte saygısızlık yapardım. Benim amacım orada iki kişinin nasıl çiftleştiğini anlatmak değil; oradaki psikolojik süreçleri göstermek. Daha fazlasını da yazacağım. İnsanlar çiftleştiği sürece cinselliği yazarım. İnsan üremesinin temeli cinsellik. Aslında çok saygı duyulması gereken bir deneyim. Kendi cinselliğine saygı duymayan kadınlar ve erkekler asla kendilerini oldukları gibi ortaya koyamazlar.”
kişi değil. Ne zamanki bilgiyi indiren kişi bilginin sahibiymiş gibi davranıyor, o zaman bilgiye haksızlık ediliyor. Yüzlerce okuduğum araştırmadan çıktı bu kitaplar. Bu araştırmaları yapan doktorlar, laboratuvar görevlileri var, çok değerliler… Kitaplarının dizi ya da filmleri çekilecek mi? Bu kadar derin analizi olan kitaplar ekrana yansıdığında bazen yazarın anlatmak istediğinden uzaklaşıyor. Sen ne düşünüyorsun? Çok teklif var. Türkiye’nin en iyi şirketleriyle görüştüm. Kitabın içindeki ana hikayeyi boşaltıp, aşk meşk olaylarını sadece yayınlamalarına asla izin vermem para için. Seriyi yazmamın nedeni para kazanmak değil. Bütün hikayesini koruyacak ancak benim denetimimden çıkmayacak olursa kabul edebilirim. Sinema-TV, biyoloji, sosyoloji, psikoloji okumamın bunun için faydası olmuş diye düşünüyorum. Senaryo ekibinin başında olmayalım. Asıl söylemek istediğim şeyleri çıkarırlarsa işte o zaman gerçekten “Grinin 50 Tonu” olur. (kahkahalar) Bundan sonra yeni kitaplar var mı sırada? Çok farklı projelerim var. Hiç yapılmamış şeyleri yapmak istiyorum. Kendi okuyacağım kitapları yazıyorum. Sonraki
30 intown
Sette kahve getirerek başladım. İki senenin sonunda çok sıkı çalışarak -hiçbir şeyle övünemem ama çalışkanlığımla övünebilirim- kısa sürede sahneler çekmeye başladım. Ama yetmedi. Çektiğim dizilerin benim ruhuma hitap etmediğini görüyordum ama yine de devam ediyordum. Başarılı hissetmek çok büyük bir tuzak olabiliyor. Olay mastürbasyona döndü. Mesela sizle ben kumsalda kumdan kaleler yapıyoruz. Dünyanın en güzel kumdan kalelerini yapıyoruz, kendimizi çok iyi hissediyoruz ama dalga gelene kadar! Kumdan kaleyi çok iyi yapabiliriz ama neden, etkisi ne? Ne için? Ben o plajdan çıkmak istedim. Eğer sinemaTV okumasaydım bu uyanışları yaşar mıydım bilemiyorum. Ortamlarda fark ettim ki, insanların idol olarak gördükleri, şöhret olan gençleri, aslında çok hazırlanılarak gelinmesi gereken yerlere çok hazırlıksız koyuyoruz. Daha olmadan örnek oluyorlar.
kadınların ne kadar çok para kazandığını TV’lere, dizilere yığarsak, güzelliğin ne kadar para kazandırdığını akıllara kazırsak, üzerlerine taktıkları kurdelelerle genç kızları puanlarsak, bunları da dizilere koyarsak, alttan gelen nesil onları örnek alacak, güzelliğini satan, emeğinden değil hallerinden para kazanmaya çalışan bir toplum olacağız maalesef.
“GÖRMEK ISTEDIĞIN VE ASIL OLANI GÖRMEK ARASINDA ÇOK BÜYÜK BIR FARK VAR’’ Çok materyalist bir dünyada yaşıyoruz. Bu sığ dünyada kendini nasıl buldun ve koruyabildin? Düşündüklerimi analiz ederek kendime giden bir yoldayım diyebilirim ve çok değerli insanlarla sohbet ederek yolumu koruyorum. Asla geyik muhabbetlerine, belirli bir zaman kotasının haricinde girmiyorum. Hayatım bir şeyin sürekli geyiğini yaptığım şeye dönüşmüyor. Bir şeyin geyiğini yaparken de bilimsel yapıyorum, sohbet konularını güzel seçiyorum. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamanın zamanındayız. Biz gördüğümüz kadarını zannediyorsak, bizim o gelişmemişliğimiz, kapasitemizdeki darlık algımızı etkiliyor. Aslında her şey gördüğün gibi ama sen kısıtlı görüyorsun; unutmamak lazım görmek istediğin ve asıl olanı görmek arasında çok büyük bir fark var. Hala araştırmaya, öğrenmeye devam ediyorsun. Doktora yapıyorsun. Konusu nedir? Ne zaman bitecek? Liverpool Üniversitesi’nde; biyoloji, sosyoloji, psikolojiyi birleştiren, nöropsilojik veriler üzerine odaklanmış biopsychosocial ekolünde psikoloji doktorası yapıyorum. Holistik yani bütünsel bir yaklaşımla eğitildim. Her şeyin birbiriyle ilişkili olduğu ve büyük resmi göremezseniz detaylara müdahale edemeyeceğinizi size ispatlayan çok ağır bir eğitim aldım, alıyorum. Her ay bir kere gidiyorum, ayda 4 gün kalıyorum. 1,5 sene sonra bitecek. Günümüzde psikoloji, bilimsel tartışmalarda ciddi problemler yaşayan bir bilim dalı. Kişiler anlattıklarıyla ve psikoloğun gözlemleriyle değerlendiriliyor, hasta olup olmadığına hangi tedavi uygulanacağına psikolog karar veriyor. Benim okuduğum
Günümüzün en büyük sorunları bunlar. İnsanlar okumuyor, araştırmıyor, kolay yoldan şöhret peşinde koşuyorlar… Niye araştırsınlar ki? Motive olmuyorlar. Motivasyonu örneklerden alıyoruz ve örneklerimiz yanlış. Doğru örnekler koyarsak motivasyon da olur. Biz poposunu sallayan
intown 31
RÖPORTAJ bölümde öyle şekle bakıp karar vermek yok çünkü hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını biliyoruz! Nörolojik olarak da beyni anlamak şart! Psikolojik rahatsızlık dediğin şey, beyindeki kimyasal dengesizlik demek, yani rahatsızlığı olan kişi bir takım hormonları dengeli üretemiyor demek. Biz kişisel önyargıyı ortadan kaldıracak bilimsel aletleri kullanarak karar verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Peki aletlerimiz gelişmiş mi? Henüz yeterince değil ama serotonin eksikliğiyle sancılanmış birine bir bakışta ilaç yazmaktansa kişinin hayatına bakıp analiz edip serotonin salgılamasını sekteye uğratan şartları teşhis edip durumu gerçekten çözmeye odaklanmak çok daha verimli oluyor. Bağımlılarla dolu bir toplumdansa kendi problemlerini analiz ederek çözen, yaşantısına sürekli bir emek vermesi gerektiğine uyanmış bir toplumun parçası olmak istemez misiniz? Amerika psikologlar derneğinin kimyasal dengesizlikleri tanımladığı “Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5®)” teşhiş ve tanı katoloğundan ve hayatımızı bizim anlattıklarımızdan dinleyip hangi hormonu dışarıdan ne kadar almamız gerektiğine karar veren doktorlardan çok daha fazlasına ihtiyacımız var, ilgiye ihtiyacımız var. Ben ilaca karşı değilim ama bugünkü aldığı şekle karşıyım. Bir yakınını kaybediyor kişi, hemen ilaç veriliyor. Halbuki o acıyı insanın yaşaması lazım. Ölüm acısını yaşadığı zaman hayat onun vücuduna başka bir şey indirecek. Acı bilginin bedene inmesidir! Bir sonraki nesle anlatacak bir şeyimiz kalmıyor. “Bu durumu sen nasıl aşmıştın?” işte bu sorunun cevabı ilaç olmamalı. Hayatın felsefesini ilaçlara kaptırmamalıyız. Astroloji ve psikoloji hayatında önemli. Nasıl bir ilişkisi var bu iki konunun? Psikoloji ve astroloji eğitimi aldım. Astroloji eğitimimi Barış İlhan’dan aldım. Bu konuda tavsiye edebileceğim bir isim. Çok enteresan bir kadındır. Dümdüz konuşan biridir. Sonra yurt dışında eğitimlerime devam ettim. Yıllar önce psikoloji ile ilgilenmeye başladığımda fark ettim ki Carl Jung diye bir adam var. Freud çok biliniyor ama Carl Jung benim için psikolojinin çok önemli bir kişisidir. Bilgilerinden çok yararlandım. Carl Jung kendi seanslarında astrolojiyi kullanmış. Astrolojik datayı öyle
32 intown
“Başıboş vagonları harekete geçirmek istiyorsan kaldır poponu sıraya geç ve çalış. Saçma kıyafetler ve partilerle birbirine nasıl daha zengin olduğunu göstermek yerine bir okul kur, zenginliğini eğitime vereceğin katkıyla göster. Ben senin zenginliğini gösterme biçimini ‘amma saçmalamış, kendini beğenmiş’ olarak değil, ‘bravo’ diyerek alkışlayayım. Aklını kullanarak zenginliğini göster. Öbür türlü midem bulanıyor. O insanlara baktığım zaman kayıp olarak görüyorum. Onlar kaybedilmiş topraklar. Herkes şikayet ediyor ama kimse bir şey yapmıyor. Kendilerini bırakmış lokomotifler, vagonları aşağılamayı bırakıp tekrardan kendi raylarına gelirse çok güzel şeyler olur.”
güzel kullanmış ki, şöyle tasvirleri var; belirli açılar olduğunda daha şizofrenik eğilimler olabiliyor. İlk uyanış ben de o zaman oldu. İlk fark ettiğim şey şuydu; ben evren ile bilim olarak ilgileniyorum. Evrendeki bir gökcismin yeryüzündeki etkisini ölçebiliyorsunuz. Evrenin oluşma şeklinin, cisimlerinin ve o cisimlerin birbirleriyle ilişkilerinin yeryüzündeki yaşama nasıl yansıdığına dikkat etmek lazım. Güneşte bir patlama oluyor, dünyadaki yansımasını, etkisini görüyoruz. Tohumlanan bitkilerde, yer hareketlerinde, hayatın biyolojisinde de görüyoruz onun yansımasını. Kapasitemiz yettiği kadarını görüyoruz. Tekamül ettikçe gelişerek dahasını da göreceğiz, anlayacağız. Ama gökyüzünde kendi güneş sistemimizin içinde 10 cisim var. Biz sadece 10 cismin birbiri ile ilişkisini hala çok ilkelce hesaplıyoruz. Göktaşları ve meteorlar var. Bunları hesaplamak için çok ciddi bilgi birikimi lazım. O yüzden bazı şeyler tutmuyor gibi durabiliyor ama aslında tutmadığından değil toplamayı yaparken kullandığımız rakamlar eksik olduğundan. Simya ile, yani evrenin o anının dünyada nasıl yansıdığıyla ilgileniyorum. Tohum ekilme zamanı ayın döngülerine göre belirleniyor. O yüzden bazı işler yürümüyor, bazısı ise çok başarılı oluyor. Tohumu ayın döngülerine göre ekerseniz daha iyi verim alırsınız. Evrenle tanışmak lazım. Halen seans yapıyor musun? Yapamıyorum. Az kurşunum, çok hedefim var. Hedefleri arka arkaya dizip kurşunları atıyorum, o yüzden zamanımı iyi değerlendirmem lazım. (gülüyor) Yeşil dünya, ekolojik değerler senin için önemli. Nükleer enerji yatırımları devam ederken, dünyanın geleceğini nasıl görüyorsun. Bunu başarmış ülkeler var mı? Ben medeniyetleri harcadıkları enerjinin karşılığındaki geri kazanımlarına göre değerlendiririm. Attığı taş kaldırdığı kuşa değmiş mi? Harcadıkları enerji neye mal oluyor, işte o önemli. Bu çağda bir ülkenin nükleer enerjiye yatırım yapması benim için o ülkeyi sıfırlar. Dünyanın en büyük balyozunu yapmak gibi bir şey olur bu çağda. Düşünsenize insanlar Mars’a koloni kuruyor, sizin elinizdeyse dünyanın en büyük balyozu
ESTETİKTE UZMAN KADRO VE SON TEKNOLOJİ
MEDICAL DAY SPA
Diyet ve sağlıklı beslenme danışmanlığı Eve teslim diyet yemekleri Organik cilt bakımları Selülit ve bali masajı Spa vücut bakımları Bölgesel incelme
Lazer epilasyon Personel trainer Yüz kontürleri Yüz ütüsü Solaryum İnfrared sauna
İstanbul Caddesi Gökofis İş Merkezi Kat 4 (İşbankası üstü) Göktürk
0212 322 63 76 - 0541 360 33 24 - 212 322 23 71 www.nudayspa.com
RÖPORTAJ
Kickbox Aikido Tai chi Tae bo Muay thai Krav maga Kung fu Abbs&butts Power pilates Aletli pilates Zumba Personal trainer Kişiye özel beslenme ve fitness koçluğu
var! Üstelik o kadar ağır ki gösteriş olsun diye elinizde sallarken kendi kafanıza düşecek bir balyoz bu! Ancak yeşil enerjinin lideri haline gelirse alkışlarım. Bu konuda rüştünü ispatlamış en iyi ülke: Finlandiya. “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabı Finlandiya’nın nasıl kurulduğunu anlatır. Bu kitabın mutlaka okunması gerektiğine inanıyorum. Bence Finlandiya yaşanacak birinci ülke. Tamam, soğuk ve magazin olarak çok gelişmiş değil, kızların poposunu puanlamıyorlar ama çocuklarını çok güzel yetiştiriyorlar. Temiz enerjiye geçmiş durumdalar. Buzun içinde tarım yapabiliyorlar. Finlandiya, Norveç bence yaşanabilecek ülkeler. Freigburg şehriyse enerji anlamında takip edilmesi gereken bir şehir. Doğal yaşam çiftlik projen ne durumda? İki sene içerisinde çiftliğin temeli atılıyor, yerler belli. Çiftliğin bir enerji ekibi, eğitim ekibi var. Ben de bu ekiplerin bir parçasıyım. En çok ben çalışıyorum. Tatillerde bile çalışıyorum. Çünkü benim dinlenmem çalışmak. Bu benim için yapmak zorunda olduğum bir şey. Bunun için doğmuşum ve ancak bunu yapınca bu gezegenden ayrılmama izin verilecek diye düşünüyorum. Eğlenmeye, oyun oynamaya, hedonizme yöneltilmiş bir gençlik var. Onlara örnek lazım. O örneği oluşturabilirsek çocuklarını oraya yaz kampına göndermek isteyecekler. Çocuklar tarlada, serada çalışarak öğrenecek. Toprağı, devinimlerini tanıyan insan hayatı tanır.
“PARA BIR ZEHIR, EĞER AMACA HIZMET ETTIRTMEZSEN.” Göktürk’te yaşıyorsun. Nasıl görüyorsun çevrendeki insanları? Göktürk’te problem var. Para bir zehir, eğer amaca hizmet ettirtmezsen. Çocuklara verilebilecek en büyük zehir para, ikincisi de şeker. Para ve şeker veren zengin insanlar hep çevremizde. Büyükanneler ve büyükbabalar şeker vererek çocukların kanserli hücrelerini beslediklerini artık anlamalılar. Para ve şekerin çok dikkatli dozajda kullanılması gerektiğine inanıyorum. Seviyorum burada yaşamayı, yaşamaya da devam edeceğim. Özellikle Göktürk’te, bunca varlık içinde o varlığı nasıl kullanamadığını gördüğüm bir sürü aile var etrafımda; bunun sancısı var. Halbuki bu insanlar toplumun lokomotifleri olmalılar. Çünkü zenginlik kişiye toplumun lokomotifi olma sorumluluğunu getirebilir. Arkadan gelen varlıksız insanları varlığını kullanarak doğru yöne çekebilirsin. İnsanlık tarihinde zenginler daima örnek alınmışlar. Biz öyle bir toplum olduk ki varlık içinde hedonizme bürünmüş durumdayız. Ben kendimi bundan ayırıyorum çünkü ben keyif için yaşamıyorum, keyfim kısıtlıdır. Kısıtlarım. Keyiflerinizi yönetmeye başladığınızda, neden keyif aldığınızı seçtiğinizde otomatik olarak üretime geçiyorsunuz. Çaylarda, kahvelerde, anlamsız kadın toplantılarında gereksiz zaman kaybeden insanları sistemden çıkarabilirsek, eğer o anneleri kurtarabilirsek dünyayı kurtarabiliriz. Göktürk
34 intown
toplumun lokomotiflerinin yaşadığı yerlerden biri aslında ama kendilerini kenara çekmişler keyifteler, başıboş vagonların etrafta başıboş, sağdan sola gitmesine, sürü olmalarına kızıyorlar. Düzen mi istiyorsun? O zaman harekete geç! Neden olduk böyle? Hedonizm, keyifçilik yüzünden. Paraya kavuşmuş olan insanların hedonizmde kaybolması yüzünden böyle olduk. Zamanında keyfe dalıp keyfin içinde kaybolmak yerine bir takım değerleri korumakla ilgili, sadece kendi değerlerine değil kendisinin dışındaki değerlere de sahip çıkmadıkları için böyle oldu. Kendi keyfimiz kaçmasın diye adaleti kafamıza göre kullandığımız için şimdi kafaya göre kullanılan adaletin nasıl da can yaktığını öğretiyor hayat bize. Önce sakin olup anlamak lazım karşı tarafı. Sadece anladığın şeyi çözebilirsin. Her iki uçtaki şekilcilerden arınılması lazım. Şekilcilerin ortasında kalmışız. Sahiciler yok.
K U C O Ç E V L E S Y E R I B I R E L S R E D GRUP
ÜCRETSIZ DENEME DERSLERI IÇIN RANDEVU ALIN...
“HER ŞEYE RAĞMEN NE KADAR DOĞRUDA DURABILECEĞIMIN TESTINDEYIM.” Hepimiz bu toplumun birer küçük yansımasıyız aslında. Sen kendini bunların arasında nasıl değerlendiriyorsun? Benim gönlüm rahat olduktan sonra kimse beni sevmesin, benim hesabım vicdanımla. Bu gezegende yaşayan herkes
Istanbul Cad. Gökofis Iş merkezi No: 20/1 Tel: 0212 322 90 89 / 0212 322 23 71 Fitbox bir Nügrup kuruluşudur.
RÖPORTAJ “Yeniden doğuşa kendi oluşturduğum bir felsefe içinde inanıyorum. Başka bir yerden dinlediğim bir şey değil, o yüzden uzun uzun konuşulması gerektiğine inanıyorum. Tekamül nasıl olacak? Doğdum, bir sürü hatalarımla yaşadım, 80 yaşına geldim. 100 tane hata yaptım 80’inini düzelttim. Öldüğümde kalanlar ne olacak? O hatalarla mı kalacağız? Ne yapalım zamanın bitti mi diyecekler bize. Tekamülün olmadığı bir yaşanmışlıkmış mı diyeceğiz? O yüzden kitapta da diyorum, gerekirse ölür, ölür yeniden doğarız. Öğrenene kadar buradayız.” aslında ben. Kendi kombinasyonlarımla aynı zaman dilimi içerisinde aynı anda farklı olasılıklarımla bir arada yaşıyorum. Niye, çünkü test ediliyorum. Her şeye rağmen ne kadar doğruda durabileceğimin testindeyim. Olaylar iyiyken, hayat kolayken iyi olmak çok kolay. Olaylar zorlaştığında, birincil ihtiyaçların karşılanmadığında - açlık, uykusuzluk, çocuğunun açlığı gibi- iyi insan olabiliyor musun, asıl mesele bu! Bunun testindeyiz. Yoğunlaştırılmış bir test seçtiğime inanıyorum kendi açımdan. Beni çok sinirlendirecek davranışlara kızıyorum ama insanlara kızamıyorum artık. Çünkü o da testte, o da ben. Birinin yeme atladığını görünce üzülüyorum. Psikoloji ve erotizm kitapta çok etkin. Neden? Aslında o kadar da etkin değil, toplam 8 sahne var “Fi”de, 600 sayfada 8 sahne! Ama bazıları herhalde bir türlü aklından çıkaramıyor sadece o sahneleri. Ayrıca psikolojiyi cinsellikten, cinselliği psikolojiden çıkarmazsın ki! Çok anlamsız olurdu. Freudyen bir bakış açısı ile söylemiyorum, gerçekten bu iki kavram iç içe örülmüşler. Eğer gerçek bir şey anlatmak istiyorsan malzeme orda dururken neden analizini yapmayalım? İnsanlar sevişmeyi bıraktığında ben de yazmayı bırakacağım. (gülüyor) Biraz da aile yaşamın… Nasıl bir ilişkin var eşinle? Çok güzel bir eşim var. Her olgunun felsefi sohbetlerini yaptığım biri. Ruh eşin mi? Sanıyorum ruh eşim. Sanıyorum diyorum çünkü iddialı olmak iyi bir şey değil, büyük konuşanlara hayat tam tersini gösteriyor. Ama başkası ile evlenmezdim. Evlenebileceğim tek kişiyi bulduğuma inanıyorum. Birbirinizi tamamlıyor musun? Evet, yoksa bir erkeği alıp da bakmanın ne anlamı var. (kahkahalar) Kitapta pek tamamlayan ilişki yok ama… Ben kendimi yazmadım. Kitapta ben yokum, toplum var. Peki ya çocuk? Eşimin çoğalmasını istedim. O yüzden çocuk yaptık. Annelik
36 intown
çok özel bir duygu, anne olmayı seviyorum. Üstelik bakıcıyla değil de kendiniz yetiştiriyorsanız çok emek istiyor. Heykel yapmak gibi. Sürekli değişen bir şekli kalıba sokmak değil amaç, sürekli değişen şeklin kendi formunu alması için destek olmak.
Psikologlar ilk anneyle ilişkileri sorarlar. Senin annenle ilişkin nasıl, annen nasıl biri? Annem çok düzgün bir kadın. Her şeyi tek başına yapabilen biri. Güçlü. Dominanttır. Dominantın altında ya ezileceksiniz ya da dominant olacaksınız. Biz ezilmedik. Kitabı yazarken annem ilk başta ürktü, keşke adını koymasaydın dedi. Kitaba psikolojik ilişki üzerinden girdim insanlar kapılsın diye. Tedirgin oldu, seansını yaptığın insanların hayat hikayesini mi yazacaksın, kızım bu çok ayıp dedi. Sonra kitabı okudu, Allah senden razı olsun dedi. Bundan sonrası için neler planlıyorsun? Eğitimim, oğlum, eşim, çiftlik ve BİZ. Hayatım bundan ibaret. Eğer saçmalamazsanız, yola niçin çıktığınızı unutmazsanız çok keyifli bir yolculuk. Yola niçin çıktığınızı unutursanız, kendinizi kendinize hatırlatmazsanız kaybolursunuz. Biz varız, eşim ve oğlum var, bana niye burada olduğumu hatırlatacak.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
Nasıl bu kadar zayıf kalabiliyorsun? Dengeli ve güzel beslenerek. Sürekli yemek yiyerek ama doğru şeyler yiyerek. Paketlenmiş hiçbir gıda tüketmiyorum. Sebzemi, meyvemi doğru yerlerden alıyorum. Hormonlu çilek yemiyorum mesela. Bu yaşta bu kadar derin düşünce, yorulmuyor musun hayatı bu kadar ciddiye almaktan? Biraz rahat ol , bırak kendini hayatın akışına demek geliyor insanın içinden seni tanıyınca... Tam tersi, bakmazsam yoruluyorum. Benim evimde kurduğum küçük bir ekolojik sistemim var. Sistemin bir tarafı eksik kaldığında zincirleme reaksiyonla diğerlerini de etkiliyor. Benim mutlu bir insan olmam lazım o ekolojik sitemin çalışması için. Mutlu olmak için de sağlıklı seratonin seviyesi salgılamam lazım. Sağlıklı beslenmezsem seratonin salgılayamam, öğrenme zorluğum olur, bundan da mutsuz olurum... Her şey birbirine bağlı. Hayatımı iyi planlarım. Çok rahat ve keyifli görünürüm ama bir olay oluyor benim müdahale etmem gereken, hemen müdahale ederim. Ve aslında çok keyif alırım hayattan. Beni yanlış tanımanızı istemem, ağır biri olarak. Derin şeyler aslında çok hafiftir. Ben de hayatı keyif alarak yaşamaya inanıyorum. Her şeyimi keyifle yaparım. Kızmanın bile tadını çıkarırım. Hiç kimseyi yargılamamaya çalışırım, anlamaya çalışırım.
K
Türkiye’nin doğal lezzeti Koska organik reçelleriyle sofranızda.
MODA MİTOLOJİDEKİ VİTRİNLER TANRISI
HERMES
Bu yazıya bir itirafla başlamak zorundayım: Uluslararası çapta ün kazanmış en köklü markayı yazmak biraz zor. Hermés, ülkelerarası bir mücadele vermiş olduğu yere gelebilmek için. Çünkü devirlerarası bir mirastan söz ediyoruz. Adını duyduğumuzda hafızalarda mitoloji kadar yer eden bir geçmişi var, lüks tüketimle bizi tanıştıran markanın sembolleri çok fazla. Bunların başında binicilik malzemeleri, turuncu ve taba rengi, kare ipek eşarplar ve en önemlisi ilk signature bag olan Kelly, sonrasında da Birkin. Modern Avrupa kadınının temellerini oluşturmak o devirde hiç de kolay olmamıştır diye düşünüyorum. Hermès’in geçmişi, 178 yıl önceye dayanıyor. 1801 yılına dönecek olursak kurucusu Thierry Hermés, Almanya Krefeld’de doğar. Krefeld, Napolyon’un imparatorluğunda bir bölge olduğu için kendisi Fransız vatandaşı sayılır ve tüm ailesini savaş ve hastalıklardan kaybettikten sonra 1820’lerde Fransa’ya taşınır. 1837’de Hermès’i kurar. Grands Boulevards’daki ilk atölye, binicilik malzemeleri ve koşum takımları üretmek için tasarlanmıştır. Avrupa’nın soylu sınıfına hizmet etme anlayışıyla kurulan atölyede kullanılan malzemelerin yüksek kalitesi, Hermés’e sınıfında 1855 ve 1867’de Expositions Universelles’de ödül aldırır. Sonra markanın başına Thierry’nin oğlu CharlesÉmile Hermès geçer ve butiği Fauburg Saint-Honoré’ye, yani bugünkü bulunduğu ilk noktaya taşır. Oğullarının da yardımıyla ‘harness’ konseptini başlatır ve faaliyete geçer. 1900’lere gelindiğinde Avrupa, Kuzey Afrika, Rusya, Asya ve Amerika’nın tüm elit tabakalarında marka satılmaya başlanmıştır. İlk defa Haut a Courroies Bag adı altında çanta üretilmiştir, koşum takımları, eyer vs. taşımak için…
MODAYA GERÇEK ANLAMDA ADIM
Yazı: Leyla Asena Arıca
HARF LOGOLU TERLİKLER, SANDALETLER, HER YERDE GÖRDÜĞÜMÜZ KEMERLER VE EŞARPLAR DERKEN GEÇTİĞİMİZ SEZON KARŞIMIZA SIKLIKLA ÇIKAN HERMÈS’İ MARKAJIMIZA ALMAYA KARAR VERDİK. ÖZELLİKLE AKSESUAR SEKTÖRÜNDE KIYMETİ PAHA BİÇİLEMEZ OLAN BU MARKAYI -ÜSTELİK PAHADA AĞIR OLMASINA RAĞMEN- NASIL BU KADAR SIK GÖRÜYORUZ, ARAŞTIRDIK VE BİRAZ GEÇMİŞE DÖNDÜK...
38 intown
Charles-Émile’in oğulları Adolphe ve Émile-Maurice başa geçtiğinde Rus Çarı’na hizmet etmeye başlarlar ve marka, fabrika kurar. Diğer yandan Émile-Maurice, 1918’de deriyi fermuarla kullanmanın haklarını satın alır ve Wales Prensi Edward’a bir deri ceket üretir, böylece fermuar detayı, Hermès adıyla bilinecektir. Hermès kardeşler, 1924’te ABD’de iki adet mağaza açarlar, moda haftalarına katılmaya başlarlar ve böylece işin “modasal” kısmı başlamış olur. 1950’lerde Monako Prensesi Grace Kelly’nin kullanımından sonra çantaların birine “Kelly” adını verilir. 1937’de ise Hermès Carrés adını verdikleri kare eşarplar markalaşır. Böylece temel ürünler belirginleşmiş olur. Hermès’in bugüne gelmesinde en büyük katkısı olan Émile-Maurice, art deco sanatını eşarplarda çok fazlaca kullanır. O dönemde kadınlar adeta fularlarının desenlerini statü sembolü yapmışlardır. Émile-Maurice, Hermès markasını “derinin, sporun ve rafine zarafetin geleneksel yorumu” olarak özetlemiştir. 1970’lerde, Department Store anlayışının başlamasıyla
Sanat harikası eşarplar hakkında her şeyi bilmek isteyenler için The Hermés Scarf kitabı bulunuyor.
intown 39
MODA MARKANIN TARIH BOYUNCA KÜLTÜREL MIRASINI KORUYAN TASARIMCILARI ARASINDA MARTIN MARGIELA, JEAN PAUL GAULTIER VE CHRISTOPHE LEMAIRE VAR. ŞIMDIKI KREATIF DIREKTÖRÜ DE NADÈGE VANHEE-CYBULSKI. YENILIKÇI VE DENENMEMIŞI DENEYEN BIRI. ZATEN DAHA ÖNCE CÉLINE’DE ÇALIŞMIŞ OLMASI DA BUNUN EN SOMUT KANITI.
marka düşüşe geçmeye başlar. Değişimden etkilenmeyen segment parfümeri olmuştur ve Hermès parfümleri o dönem diğer ürünlere oranla çok satmıştır. Marka, daha ulaşılamayan lüks olduğundan gençlerin hayallerini süslüyordu. 1990’larda en bilinenlerden Margiela ve Gaultier olmak üzere markanın kreatif direktörleri, markayı küçük dokunuşlarla daha ready-towear hale getirdiler. Franchising büyüdü rakip markalar çok güçlendi ancak Hermès, en istikrarlısı olarak diğer markalardan sıyrıldı.
BIRKIN MESELESİ Hermès Kelly çantası, günlük kullanım için uygun değildi ve bu nedenle firma tarafından bir arayışa girilmişti. Böylece Jean-Louis Dumas, İngiliz aktris Jane Birkin’le beraber Kelly’yi revize ederek Birkin modelini çıkardı. Herkes çantayı deyim yerindeyse bağrına bastı, ta ki PETA, Croco modelini karalayana kadar...
40 intown
TURUNCU İMZANIN SIRRI
Turuncu rengi markanın imzası. Peki, neden turuncu, diye soracak olursanız sebebi çok ilginç. İkinci Dünya Savaşı sırasında kağıt üretimi durma noktasına gelmişti ve yalnızca turuncu kesekağıdı vardı. Hermès’in İkinci Dünya Savaşı’na kadar kullandığı hediye kutuları aslında bej rengiydi ve üzerinde koyu kahve renginde Hermès logosu bulunuyordu ama savaş sırasında bej rengindeki kağıt stoku bitti ve paket kağıdı üreten firma stoklarında çok fazla bulunan turuncu rengini vermeyi önerdi. Yokluktan dolayı teklifi kabul eden Hermès, bir süre turuncu paket kağıtlarını kullandı, ancak daha sonra turuncu renkteki kutular markanın sembolü haline geldi ve firma bu renkteki paketlemeyi sürdürme kararı aldı. Hermès turuncusu bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
PETA, iki yıl önce Temmuz’da iki tane timsah çiftliğinin hayvanları insanlık dışı muameleye maruz bıraktığına dair videolar yayınladı. Videoları gören Jane Birkin, Croco modellerimden adının kaldırılmasını talep etti ancak PETA bu haberi kamuoyuna Birkin’in tüm modellerden adını kaldırmasını istediği doğrultuda paylaştı. CEO Axel Dumas, PETA’nın kanıtlarının karşısında şoke olduğunu ve tamamen markayı boykot ettiğini savundu ki ediyordu da… Bana soracak olursanız, yargılamak istemesem de, Birkin çanta uğruna astronomik ücretler ödeyen müşterilerin hayvan haklarını pek de fazla önemsediğini düşünmek biraz hayal kurmak oluyor... Hermès bana sürekliliği öğreten bir marka oldu. Bir iş kurulduktan sonra istikrarlı devam edince Hermès olabiliyor. Nesilden nesle aktarılan ve oldukça özenli, planlı bir çalışmayla istikrarlı bir hanedanlığa
MODA Jane Birkin ve Hermés Birkin’i...
Markanın ilham kaynağı olan Monako Prensesi Grace Kelly’nin, kolu alçıya alındığında alçısını Hermés fularıyla bağlaması diyor, başka bir şey demiyoruz...
dönüştürüldüğünde ortaya bir kültür mirası çıkabiliyor. Bu tüketim toplumu çağında yaşasak da bir işi güzelce devam ettirebilmek, birikimi doğru aktarabilmek bizim elimizde diye düşünüyorum.
BUGÜNKÜ HERMÈS Hermès’e günümüzde bakacak olursak dünya çapındaki ününü, çok fazla yenilik yapmadan ama geleneksel de olmadan devam ettiren bir marka olarak görebiliyoruz. “Harness” cephesinde durum pek değişmese ve sporla ilgilenen yüksek zümre tarafından tercih edilse de, durumun değiştiği yerleri görebiliyoruz. Eşarpların türlü türlü bağlama şekilleri göz zevkimizi süslese ve sanat harikası yaratsa da, işin bir de “Birkin” boyutu var. Birkin’ler ve Kelly’lerin de ilk başlarda sofistike bir alıcısı olsa da şimdi çoğunlukla ünlüler tarafından tercih ediliyor ve tabii ki müdavimleri var: Victoria Beckham, Olsen ikizleri, Angelina Jolie ve Kim Kardashian’ı (şaşırmadık) Birkin’siz görmek pek mümkün değil. Bizde de durum pek farklı değil tabii... Benim fikrimi sorarsanız, Birkin gibi kendi karakterine sahip birçok tasarımın gündelik kıyafetlerle birlikteliği, maalesef görüntü kirliliği ve ünlüler bu akımın her daim temsilcileri. Özensizce dışarı çıktıkları zaman it-bag’leri kalkan gibi kullanıyorlar ve kıyafetin kurtarıcısı olarak görüyorlar ki bu teknik olarak imkansız çünkü çanta bir aksesuardır, kıyafetin parçası değil, nihayetinde elinizden bırakıyorsunuz... Nişantaşı Hermès, vitriniyle gözlerimizi alamadığımız bir nokta ve 3 Eylül’de bir yeniliğe imza attı. Fransız sanatçı grubu Nonotak, Abdi İpekçi mağazasının vitrinini görsel bir şölene dönüştürdü, objeler misinalarla harmoni oluştururcasına, ışıklarla hareket ediyor. Bu göz alıcı enstalasyona yolunuz düşerse bakmadan geçmeyin, çünkü Hermès sanatla iç içe oluşuyla bizi daha şaşırtacağa benziyor.
42 intown
EN İYİ 5
RAYLAR ÜSTÜNDE DEVR-İ ALEM Yazı: Başak Duru DOĞA HARİKALARI SEYRİNİZE FON OLUYOR, BİNLERCE KİLOMETRE YOL KATEDİYOR, BEŞ YILDIZLI OTEL KONFORUNUN AYRICAKLARINI YAŞIYOR, KENDİNİZİ EVİNİZDEYMİŞÇESİNE RAHAT HİSSEDİYORSUNUZ. LÜKS BİR TRENLE DÜNYAYI KEŞFETMEYE NE DERSİNİZ? İŞTE SİZE EN İYİ BEŞ TREN SEYAHATİ…
44 intown
1
TRANS-SIBERIAN EXPRESS
Uçsuz bucaksız Orta Asya bozkırları, Baykal Gölü, Ural Dağları, Sibirya’nın Paris’i sayılan Irkutsk, Yekaterinburg, Moğolistan, Ulan Ude, UNESCO Dünya Kültür Mirasları listesindeki Kazan, Moskova, iki kıta üzerinde farklı coğrafyalar, sekiz farklı zaman dilimi ve 9 bin 360 kilometre… Hepsi 14 günde Trans-Siberian Express ile yapacağınız Vladivostok-Moskova arası tren yolculuğunda! Imperial, Gold ve Silver Class olmak üzere üç ayrı kompartımanı olan Trans-Siberian Express ile yapacağınız bu özel seyahat, Sibirya’yı görmek için en iyi yol. Trende iki restoran ve bir lounge vagonu var. Kompartımanlarda banyo, klima, DVD oynatıcı, müzik sistemi bulunuyor. Her iki yöne yapılan bu yolculuk boyunca Rusça öğrenmek üzere trendeki kurslara katılmanız mümkün. www.transsiberianexpress.net
EN İYİ 5 ROVOS RAIL
2
Tik ağacından panellerle donatılmış, beş yıldızlı otel servisi veren ve yolculuk boyunca Afrika’nın olağanüstü manzarasına eşlik eden Rovos Rail, dünyanın en lüks trenlerinden biri… Güney Afrika, Zambia ve Tanzanya ile Botswana ve Zimbabwe’nin bazı bölümlerinden geçerek yapılan Cape Town yolculuğu 14 günde tamamlanıyor. Rovos Rail’in klasik dekorasyonu, son model teknolojiyle birleştirilmiş. Trende klasik, delüks ve kral süiti olarak üç çeşit vagon yer alıyor. Hepsi özel banyolu ve sürekli yenilenen bir minibara sahip. Üstelik 24 saat oda servisi de mevcut. Gurme mutfağı ve seçkin Güney Afrika şaraplarıysa lezzet deneyimini sıra dışı bir hale sokuyor. Yolculuk sırasında Kimberley’deki dünyanın en büyük kazı alanı ‘Big Hole’ ile Elmas Müzesi’ni, Zimbabwe’deki Viktorya Şelaleleri’ni görüp, yol boyunca doğal parkları keşfederek safariye katılabilirsiniz. www.rovos.com
THE ROYAL SCOTSMAN GRAND TOUR Sınırlı sayıda yolcu kapasitesindeki son derece özel bir trenle İngiltere, İskoçya ve Galler bölgesini beş yıldızlı bir hizmetle keşfedebilirsiniz. 1960’ların vintage havasını taşıyan vagonlar lake ahşap, cilalanmış pirinç, kumaş kaplamalarla yenilenmiş. Büyük Britanya’nın farklı bölgelerini dolaşan trende, sürekli değişen etkileyici panoramayı keyifle izleyebileceğiniz bir Gözlem Vagonu da var. Royal Scotsman’ın resmi yemeklerinde erkekler smokin ya da kilt giymeleri için teşvik ediliyor. Normal akşam yemeklerinde hava çok aşırı sıcak olmadığı sürece ceket ve kravat zorunluluğu var. Kadınlardan da şık olmaları bekleniyor. www.royalscotsman.com
46 intown
3
EN İYİ 5
4 ROYAL CANADIAN PACIFIC Royal Canadian Pasific treniyle Calgari’de başlayan yedi günlük bir yolculuk sizi bekliyor. Trenin vagonları 1917-1931 yılları arasında yapılmış. Tarih boyunca Churchill, Kraliçe Elizabeth, John ve Jacqueline Kennedy gibi birçok önemli isim bu zarif trenle seyahat etmişler. Gurme lezzetler, her türlü konfora sahip geniş kompartımanlar, her fırsatta size lüks bir tren yolculuğunun avantajlarını sunan bir hizmetle vahşi ama eşsiz güzellikteki Kanada manzaralarını keşfedebilirsiniz. Seyahatiniz boyunca olağanüstü zenginlikte bitki örtüsüyle, buzulları, gölleri, şelaleleri ve vadileri nedeniyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alan, National Geographic’in ‘dünyada görülmesi gereken 50 yer’ listesinde bulunan Rocky Dağları’nda unutamayacağınız bir tecrübe garanti ediliyor. www.royalcanadianpacific.com
HIRAM BINGHAM Peru’daki İnka şehrini keşfetmek başlı başına bir deneyim! Ancak bu deneyimi Hiram Bingham treniyle 3.5 saatlik bir yolculuk yaparak daha da eşsiz bir hale getirebilirsiniz. Cusco–Machu Picchu arasında çalışan bu tren, iki şehir arasındaki mesafeyi en lüks şekilde katedebilmenizi sağlıyor. Trene ismini veren Hiram Bingham, aynı zamanda 1911’de İnka kalıntılarını keşfeden kişi… 80 kusür yolcu alan mavi ve altın renkteki vagonlardan ikisi restoran vagonu olarak kullanılıyor. Gözlem vagonunda Peru’nun olağanüstü manzarasını, geleneksel müziklerin canlı örnekleri eşliğinde, kristal bardaklarda içkinizi yudumlayarak, rahat ve konforlu koltuklardan seyredebilirsiniz. İsterseniz bu macerayı sekiz günlük bir turla, aralarda tren dışında lüks otellerde konaklamalı şekilde daha da genişletebilirisiniz. www.perurail.com
48 intown
5
GEZİ rehberimiz Kesap karşıladı. Kesap, kırık Türkçesi ile bize genel bilgileri aktarırken, minibüsümüz de otelimize doğru yol almaktaydı. Nepal’de kalacağımız iki hafta boyunca hareket özgürlüğümüz ve yer sorunumuz yüzünden yanımıza olabildiğince az eşya almıştık. Bu yüzden ilerleyen günlerde zamam zaman eşyalarımızı yıkamak durumunda kaldık. Bu arada Nepal’e gitmeden önce tetanos ve sarılık aşılarının yapılmasını zorunlu değil ancak ben temkinli olmak açısından yaptırmayı seçtim.
Yazı: Veli Erdal ONUN İÇİN “DÜNYANIN ÇATISI” TABİRİ KULLANILIR. KİMİLERİ İÇİN KUTSAL SAYILAN FOTOĞRAF MERAKLILARI İÇİNSE MUTLAKA GİDİLMESİ GEREKENLER LİSTESİNDE OLAN NEPAL, BÜYÜLÜ BİR ATMOSFERE SAHİP...
İLK DURAĞIMIZ THAMER MEYDANI Otelimize yerleşmemizin ardından şehir gezimize Thamer Meydanı’ndan başladık. Thamer Meydanı otel, restoran ve barlardan oluşan, küçük dükkanların bulunduğu bir merkez… Dükkanlarda özellikle orijinal el işinden yapılmış malzemeler ve bölgeye uygun otantik eşyalar bulmanız mümkün. Kesinlikle istenen fiyatının en az yarısına kadar pazarlık yapmanızı öneririm. Bu ülkede yaşayabileceğiniz en büyük sıkıntının yemek sorunu olduğunu ve bunu bizzat yaşadığımı söylemeden geçemeyeceğim. İlk bir hafta gruptan bir arkadaşımızın getirdiği (4 kg) zeytin ve peynirin değerini burada oldukça anladığımızı söylemeliyim. Buradaki yemeklerde kullanılan palmiye, soya yağı ve sosların bizim damak zevkimizi hitap etmediğini tecrübelerle test ettik. Sonradan gittiğimiz Pokhara şehrinde tesadüfen tanıştığımız Odet adlı bir arkadaşımızın hem Pokhara hem de Katmandu’da bulunan OR2K adlı restoranına abone olduğumuzu söyleyebilirim. Nepal’e gidecek olanlar bu mekanı kesinlikle ziyaret etmeli. Her türlü vejetaryen yemeği gönül rahatlığıyla yiyebileceğiniz ender mekanlardan biri… Bu arada Nepal’e gitmek isteyenlerin mutlaka uzun süre dayanıklı birçok yiyeceği yanlarına almaları da bir başka önemli nokta. 27 milyon insanın yaşadığı Nepal’in bu kadar yoksul
NAMASTE*
Bir insanı tanımak için önce ülkesini ve büyüdüğü coğrafyayı tanımak gerektiğine inananlardanım. Bu yüzden bir ülkeye seyahat etmeye karar verdiğimde önce bu iki konuda olabildiğince bilgi sahibi olmaya çalışır, oraya ayak bastığımda da buna öncelik veririm. Nepal’e giderken bu durumu biraz daha önemseyerek hareket ettim. Katmandu’ya indiğimizde, havaalanı çıkışında beni karşılayan, sefaleti ve yoksulluğu
50 intown
beklediğimden daha çok hissettim. Araç, yaya, bisiklet, motosiklet ve hatta ineklerin birlikte kullandığı toprak ve çamurlu yolları ile trafiğin tüm keşmekeşliğe rağmen, kaotik bir düzen içerisinde aktığını şaşkınlıkla izledim. Bu ülkede trafik ışığı olmadığından dolayı yolda yürürken bu alışılmadık duruma özellikle dikkat etmeniz gerekiyor. Katmandu’da bizi bir grup fotoğrafçı arkadaşımızla birlikte ülkemizde dört yıl eğitim görmüş yerel
“NAMASTE” NE DEMEK?
*
“Namaste”; merhaba, güle güle, nasılsınız gibi her türlü selamlaşma ve vedalaşma için kullanılan anahtar bir kelime… Sanskritçe kökenli bir sözcük olan “Namaste”, “içimdeki tanrı, içindeki tanrıyı selamlar” anlamına geliyor.
intown 51
Kaslarınıza 20 dakika ayırın Yaşam boyu formda kalın
GEZİ
ve etnik yapısının karmaşık olmasına rağmen (Hindu, Budist ve Müslüman) suç oranının bu kadar az olması dikkate değer bir ayrıntı... Hem kendi halkı hem de turistler açısından oldukça güvenli bir ülke. Bunu dinin toplum üzerindeki güçlü etkisinden ve felsefelerinden kaynaklandığını söylememiz yanlış olmaz. Dini ritüelleri ve genel toplum karakteristiği oldukça renkli. Bunun dini etkinliklerine ve giyimlerine de önemli ölçüde yansıdığını görüyorsunuz. Fotoğrafsever dostlarımızın sorunsuz ve istedikleri gibi renkli kareler alabilecekleri ender ülkelerden biri.
Sadece “Namaste” demenizin yeterli olduğunu göreceksiniz.
UNESCO LİSTESİNDEKİ CHITWAN Sabahın ilk ışıklarıyla Katmandu’ya veda ederken, yorucu bir minibüs yolculuğuyla Chitwan’a yol almaya başlamıştık. Arada verdiğimiz kısa molalardan sonra Chitwan’a ulaştığımızda biraz daha iyi diyebileceğimiz otelimize yerleştikten sonra çevreyi keşfe çıktık. Chitwan, küçük olmasının yanında hala olabildiğince doğal yaşayan, hatta yüzlerce yıllık geleneğiyle
yaşam kültürünü köylerinde koruyarak sürdüren çok ender şehirlerden biri. Ayrıca UNESCO tarafından dünya kültür mirası listesine alınan bir doğal park içermesinden dolayı da önem arz ediyor. Özellikle bengal kaplanları, tek boynuzlu gergedanlar ve timsahlarını yapacağınız gezilerde görmeniz mümkün. Burada gölde kano gezisi ve ayrıca fil safarisi yapmanızı öneririm. Hala doğal yaşamı sürdüren köylerdeki evlerin bir çoğunda, evlerin üzerinde renkli el izi baskıları gördüğünüzde o evde bekar birilerinin olduğunu bilmenizi ve ona göre hareket etmenizi öneririm.
HAFTADA
1-2 DEFA
İNCELME, SIKILAŞMA VE YAĞ KAYBI
DURUŞ BOZUKLUKLARINI DÜZELTME
KİŞİYE ÖZEL EĞİTMEN EŞLİĞİNDE SIRT, BEL VE BOYUN AĞRILARINDA İYİLEŞME
KEMİK ERİMESİNİ ÖNLEME
GÜNLÜK KIYAFETLERİNİZLE
İstanbul Caddesi, Telekom Sokak Arcadium İş Merkezi Kemerburgaz-Göktürk EyüpİSTANBUL 0212 322 73 01 - 02
Bağdat Caddesi - Etiler - Ataşehir - Zekeriyaköy - Acıbadem - Bahçelievler - Denizli
52 intown
Ücretsiz deneme randevusu için Göktürk Şube Tel: 212 322 73 01 Detaylı bilgi ve üye yorumları için www.superslowzoneturkey.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
GEZİ
POPPY GALLERY İLE FARKLI BİR ALIŞVERİŞ DENEYİMİ
Chitwana’daki programımızın ardından Pokhara’ya hareket ederken yolda Begnas gölünde verdiğimiz mola, bizi hem dinlendirdi hem de renkli fotoğraflar çekmemize olanak sağladı. Akşam saatlerinde Pokhara’ya vardığımızda bizi biraz daha turistik ve düzenli bir şehir karşıladı. Pokhara Avrupai bir şehir görüntüsünden dolayı Nepal’in genelinden ayrışarak, kendimizi biraz daha farklı ve rahat hissedebilmemize vesile oldu. Pokhara’da yaptığımız iki kişilik uçak turu ile şehri yukarıdan izleme ve eşsiz Himalayalar manzarasını kuş bakışı görme şansımız oldu. Bu ekstra turu mutlaka tecrübe etmenizi öneririm. Bunun için herhangi bir acenteden rezervasyon yaptırmanız yeterli… Pokhara’da yaptığımız en önemli turumuz, sabahın dördünde kalkarak Sarangot Köyü’nde bulunan ve Himalayalar’in en önemli zirvesi olan Annapurna ve Machhapuche’yi günün ilk ışıklarıyla birlikte kahvemizi içerek, biraz da üşüyerek de olsak çıplak gözle seyretmek ve fotoğraflamak oldu. Bizim gibi yüzlerce fotoğrafseverin akın ettiği Sarangot Köyü’nde, farklı ışık, renk ve tonlardaki bu eşsiz zirveyi sisten dolayı tam olmasa da fotoğraf karelerimize yansıtabildik. Umarım gidecek olan ziyaretçiler güzel bir havada Annapurna’yı fotoğraflama şansı bulur. Himalayalar’ın bu muhteşem zirvesi bizi son kez selamlarken istemeyerek de olsa otelimize hareket ettik. Her şeyin bir zirvesi olduğu gibi bir de sonu olduğundan hareketle başladığımız yere dönüşe hazırlandık.
54 intown
Sonuç olarak felsefi ve insan mozaiği açısından çok zengin bulduğum Nepal’den dönerken bende bıraktığı izlerin derin olduğunu ve bana çok şey kattığını söyleyebilirim. Dönüşüm sonrasında Nepal’de son yılların en büyük (7.8 şiddetinde) depreminin olduğunu öğrendiğimde bu izler daha da derinleşti. Depremin yıktığı, belki de son fotoğraflarını çektiğimiz o eşsiz kültür ve -aldığımız bilgiler doğruysa- kaldığımız otelin yıkıldığı haberi, bu izleri bir kez daha derinleştirdi. Sefalet ve yoksulluk içinde bu trajediyi yaşayan insanlarla birlikte benim de bir parçamın orada kaldığını söylemeden edemeyeceğim. Diren Nepal… Nameste...
Nepalli çocukları severken başlarına dokunmayın. Tepe çakrasından gelen enerjinin kesintiye uğramasını istemezler.
Barya Akademi’nin mağazacılık yatırımı “POPPY GALLERY”, insana benzetilen Poppy’den (gelincik çiçeği) ilham alıyor. Farklı sektörde yatırımları olan Yakup Öztürk’ün, yurtdışında başlatıp Türkiye’ye taşıdığı “POPPY GALLERY”, konseptiyle alışveriş tutkunlarının yeni adresi olmaya başladı. “POPPY GALLERY” zengin koleksiyonu, prestijli, geniş ve ferah mağazalarıyla konforlu bir alışveriş deneyimi yaşatıyor. Erkek, kadın ve çocuklara yönelik el yapımı, özgün deri ürünleri (deri tekstil, ayakkabı, çanta ve aksesuar vs.) satın alabileceğiniz ve Maramlique isimli kafesinde kahvenizi yudumlarken sergi salonunu ziyaret ederek, sanatsal aktivitelere dahil olabileceğiniz atmosfer sizi bekliyor. Barya Akademi sanatçılarının eser satışlarını yapan “POPPY GALLERY” aynı zamanda kavramsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor.
Göktürk Merkez Mahallesi 2. Kayın Sokak (Larus Palas) Eyüp/İSTANBUL
www.poppygallery.com.tr / info@poppygallery.com.tr
Bu bir advertorialdır.
AVRUPAİ POKHARA
SERGİ
TÜRKİYE RESMİNİN BÜYÜK USTASI, ÖZELLİKLE ANADOLU’NUN DÖRT BİR YANINDAN KADIN PORTRELERİ İLE HAFIZALARA KAZINAN NURİ İYEM DOĞUMUNUN YÜZÜNCÜ YILINDA EVİN SANAT GALERİSİ’NDE KAPSAMLI BİR ARŞİV SERGİSİYLE ANILIYOR... Müge Akgün Yeme-İçme ve Seyahat Yazarı
BÜYÜK USTA
NURİ İYEMyaşında
Boyalar, fırçalar, eskizler, mektuplar, özel notlar, fotoğraflar, gazete kesikleri, yazışmalar, çalışma önlüğü ve yarım kalmış resimler. Sevdiğiniz, hatta hayran olduğunuz bir sanatçının atölyesinde özelini paylaşırken bir yandan da resimlerini incelemek insanı bambaşka bir boyuta taşıyor. Yaşadığı dönemi, sanat çevresini, sosyal ve politik olayları da daha iyi anlıyorsunuz. Özellikle de bu isim Nuri İyem gibi Türkiye Resim Sanatının büyük ustası ve toplumsal duyarlılığı, siyasi duruşu olan bir isimse. Genç yaşta kaybettiği ablasının gözlerinden esinlenerek yaptığı portrelerle tarihe geçen İyem, şimdi tarihi, coğrafyayı ve siyaseti anlatan o unutulmaz bakışlarla kısa süreliğine de olsa Evin Sanat Galerisi’nde bizleri bekliyor. Feyyaz Yaman direktörlüğünde gerçekleştirilen “Nuri İyem 100 Yaşında / Portre” sergisiyle gerçekten de sanatçının bugüne kadar pek bilinmeyen portrelerinden ve ön çalışmalarından yola çıkarak onun iç dünyasını görünür kılacak bir düzenlemeye imza atılmış. “Nuri İyem 100 Yaşında / Portre” sergisiyle eşzamanlı, Cemil Cahit Yavuz’un grafik yorumu, Prof. Dr. Erhan Karaesmen, Selçuk Altun, Ali Şimşek, Özcan Türkmen ve Feyyaz Yaman’ın yazılarının yer aldığı geniş içerikli bir kitap da yayımlandı. Yazarlar, Nuri İyem’in portrelerini ve sanatçı öznesini, Türkiye resim sanatı tarihi çerçevesinde
56 intown
“Nuri İyem 100 Yaşında” sergisinde büyük ustanın 68 yıllık sanat yaşamında ürettiği, farklı dönemlerini yansıtan ikonlaşmış portrelerinin yanı sıra, daha önce sergilenmemiş eserleri ve atölyesinden tamamlanmamış resimleri de yer alıyor.
değerlendiriyor. Sergiyi düzenleyen Feyyaz Yaman “Nuri İyem’in, bir sanatçı olarak portresi, Türkiye sanatının modernleşme sorunlarının yansımasıdır”. Ama bence İyem’in resimleri modernleşme anlatısının çok daha ötesinde anlamlar içeriyor. İsterseniz gidin kendiniz görün, içinden geçtiğimiz karanlık döneme ışık saçan gözlerden Türkiye’yi seyredin...
BU GALERİ SANATÇILARIN EVİ GİBİ OLSUN Evin Sanat Galerisi 1996 yılında kurulurken, Nuri İyem, galerinin ismi konusunda ısrarcı olmuş. Kızı gibi sevdiği gelini Evin İyem’in adını taşıması bir yana, galerinin misyonu olan “sanatçı ve sanatseverin kendisini evinde hissedebilmesi” duygusunu da güçlendireceğini söylemiş. Zaten kendisi de özellikle yaşamının son yıllarında Evin Sanat Galerisi’nde kendini evinde hissettiğini dillendirirmiş sık sık. Gerçekten de Evin Sanat Galerisi, açılışından bu yana birçok sanatçının ve sanatseverin sohbetlerde buluştuğu, bir “Büyük Ev” işlevi gördü. Açtığı sergi ve düzenlediği yarışmalar, sanata ve sanatçıya etik yaklaşımı kültür- sanat dünyasına yaptığı katkılar da büyüktür. Evin İyem “Doğumunun 100. Yılında Nuri İyem’i anlamlı bir anma etkinliğinin de ötesine geçerek Türkiye Sanat Tarihi içinde bir yorum-sergiyle
konumlandırmak istedik” diyor. Serginin amacını da “Sanatçının politik görüşünü, resimsel evrelerini, kültür alanındaki müdahaleci ve mücadeleci renkli kişiliğini, sanat tarihi ve sanat sosyolojisi çerçevesinde değerlendirmek” olarak özetliyor. vin Sanat Galerisi usta için bugüne dek “Dünden Yarına Nuri İyem: Nuri İyem Resimleri Arşiv ve Belgeleme Projesi” (2001- 2002), “Anılarda Yazı Fotoğraflarla Nuri İyem” (2005), “Çağının Tanığı Bir Ressam” (2006), “Çağının Tanığı Bir Ressam: Göç Resimleri” (2007) ve “100 Koleksiyondan 100 Nuri İyem” (2010) sergilerini düzenlemişti. Nuri İyem’in hayatını fotoğraflarla detaylı olarak anlatan, bugüne kadar kendisi için düzenlenen sergilere, yayımlanan kitaplara ve 68 yıllık sanat yaşamında ürettiği, kayıt altına alınmış, 2468 esere de yer veren Nuri İyem internet sitesinin de hazırlıkları devam ediyor. (www.nuriiyem.com)
EKİM SONUNA DEK SÜRÜYOR Evin Sanat Galerisi’nin Bebek’te yer alan mekanında gerçekleşecek “Nuri İyem 100 Yaşında/Portre” sergisi 16 Eylül–31 Ekim tarihleri arasında Pazar hariç her gün 11:00– 19:00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Ayrıca sergiye paralel olarak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Türkiye resim sanatında portre geleneği ve Nuri İyem resimleri üzerine bir sempozyum düzenlenecek.
BİZİM CEMİYET
GÖKTÜRK’TE NELER OLUYOR? GÖKTÜRK GECELERININ NABZINI TUTTUK. KIMI DONDURMA YA DA TATLI YEMEĞE KIMI YEMEK SONRASI KAHVEYE YA DA ÇAYA, KIMI AKŞAM YEMEĞINE KIMI DE BAR VEYA PUBA GIDEN GÖKTÜRK’ÜN CEMIYETINDEN SIMALAR... Hazırlayan: Gülşah Aynacı - Çisil Çalı - Ersoy Doğru
BIZZ PUB
POPPY GALLERY DİZİ SETİ OLDU Ekim ayında Show TV ekranlarında seyirciyle buluşmaya hazırlanan ve yapımcılığını Koliba Film’in üstlendiği, yönetmenliğini ise Hakan Gürtop’un yaptığı Gamsız Hayat dizisi başrol oyucusu Ceyda Ateş’in çekim sahneleri, Barya Akademi’nin yurtdışında başlatıp Türkiye’ye taşıdığı “POPPY GALLERY” Göktürk şubesinde gerçekleşti. Konseptinde birçok dönemin eserlerini sergileyen, prestijli, geniş ve ferah mağazasıyla sinema sektöründeki yapımcı ve sanatçılarının da ilgi odağı haline gelen mekan bundan sonra da birçok yapıma ev sahipliği yapacakmış gibi duruyor.
Evren Doğru ve Furkan Dede
Kerem Sekizyaralı, Can Sekizyaralı, Onur Sekizyaralı
58 intown
Gürkan Yurteri, Yarp Yurteri
intown 59
BİZİM CEMİYET MOTTO
What is your motto? Gnup Metroboss
Volkan Akan ve Polonyalı misafirleri Ms. Kasha ve Mr. Kamil
Eda Kırlangıç
Gülben Babakol, Esra Türkan, Birkan Babakol, Cem Nalbantoğlu
Belma Özkan, Okan Özkan
60 intown
Arcadium Life No:27 Göktürk – İSTANBUL / 0212 322 50 52 / www.mottobar.com / info@mottobar.com MottoLoungeBar
mottoloungebar
mottoloungebar
BİZİM CEMİYET LOKANTA 18
Sina Bilal, Berke Başar, Berke Sağışman, Ayşe Benar
Hamdi Kuruoğlu, Tuncay Çetin, Esra Çetin, Sinem Kuruoğlu
COOL BAR
Atilla Yaver, Yaman Altuğ, Nazlı Arditi, Barbaros Mülayim, Kemal Gümüşcüoğlu, Tuna Taraboylu, Emre Yücel
GEZİ İSTANBUL
Ethem-Sibel Kuzeyyavuz, Süleyman-Hande Çatalkaya
62 intown
Cem Erten
Tuana Özadam, Bertan, Nur, Murat Özadam, Müjdat Adıgüzel, Fatoş Adıgüzel, Emre, Elif Adıgüzel
BİZİM CEMİYET MONKEY
Otur bi’çay içelim... Ela Acar, Raşit Menteşe, Bihter Öztuna, Seda Menteşe
Funda Çalışkan, Hüzeyin Buzrul, Ela Açar, Murat Demireydi, Aslı Çelikkol
Murat Ayaz, Eren Talu
Sertaç Öztuna, Ufuk Aslan
Ahmet Telli, Fırat Balban, Eva Maya, Rea Kalfaoğlu
ZANZI KITCHEN Süley Kayralı, Semih Tortamış, Emin Gürkan, Berk Kayralı
kemerburgaz@karafirin.com.tr +90 (212) 322 43 34 - 42 İstanbul Cad. Artel Çarşısı No:13 Göktürk - Kemerburgaz
Tuğba Türban, Devrim Erben, Can Güleç, Leyla Erter, Aslı Çelikkol
64 intown
BİZİM CEMİYET PIERRE ANTAKYA CUISINE
Ekrem Jelah, Mert Aylan, Gülen Yılmaz, Gözde Kardeşler, Umut Durmuş, Pelin Erbaş, Duygu Ayaydın, Ünal Kardeşler, Mert Kardeşler, Emirhan Jelah, Melis Bahar
Evrensel Birben, Engin Özbey, Zafer Mıhçakan, Özgür Lostar, Banu Parlak, Hakan Parlak, Deniz Lostar, Merve Mıhçakan, Umut Birben
VINCOTTO
READ&REST
İsmail Öklügil, Aslıhan Şentürk, Erhan Şentürk, Gülden Kuşbeygi,Yiğit Kuşbeygi, Tarık Vefatuna, Merve Kaymak
Müzeyyen Ayaz, Ahmet Ayaz, Nihat Yılmaz, Deniz Yılmaz, Sevinç Yılmaz, Sevil Başer
Kemer Corner Sitesi İnci Blok No: 22 Göktürk / İstanbul 66 intown
Emre Şengül,Tevhide Şengül
532 594 96 11 / www.cigdemgenc.com facebook.com/cigdemgenc_
/
info@cigdemgenc.com
instagram.com/cigdemgencboutique
MEKÂN
PIERRE Antakya Cuisine
GÖKTÜRK’TE BİR ANTAKYALI PlERRE ANTAKYA CUlSlNE YENİ AÇILMASINA RAĞMEN ÜNÜ KULAKTAN KULAĞA YAYILIYOR PIERRE ANTAKYA CUISINE’NİN… ANTAKYALILAR’DAN TAM NOT ALDIĞINI SÖYLEMEMİZ YETERLİ GELECEKTİR. MEZELERİ, ANA YEMEKLERİ VE TATLILARININ ÜZERİNE BİR DE MÜZİK ŞÖLENİ YAŞATIYOR Kİ, BU DA ONU GÖKTÜRK’ÜN MUTLAKA GİDİLMESİ GEREKEN MEKANLARI LİSTESİNE ALIYOR. NİŞANTAŞI’NDAKİ ZEYTİN AĞACI’NIN MÜDAVİMLERİNDENDİK. YOLUMUZU DEĞİŞTİRİP, ORADAKİ YÖRESEL ÜRÜNLERDEN, ÖZELLİKLE KAZ DAĞLARI’NDAN GETİRTİLEN ZEYTİNYAĞLARINDAN ALMADAN GEÇMEZDİK. PIERRE’DE DE ÜRÜN SATIŞI YAPILDIĞINI GÖRDÜĞÜMÜZDE SEVİNMEMİZ İŞTE TAM DA BU YÜZDEN!
Markanızın hikayesini anlatır mısınız? İsmimiz Antakya’nın, hatta dünyanın en önemli kiliselerinden biri olan St. Pierre’den geliyor. Amacımız, kimi zaman caz altyapılı sanat müziği kimi zaman bir Yunan melodisi ya da bir İspanyol ezgisiyle şık bir ortamda Antakya yemekleri sunmaktı. Bunu Pierre Antakya Cuisine ile Göktürk’ te gerçekleştirdik. Antakya mutfağının özelliği nedir? Antakya mutfağı tatlı, et, hamur işi, dolma, reçel, ekmek, peynir ve mezeleri ile ün salmıştır. 400’ü aşkın yemek tarifinin olması, hatırı sayılı bir mutfak kültürü olduğunun bir göstergesi… Dekorasyonu kim yaptı? Dekorasyonumuz Mimar Uğur Gürbüzoğlu tarafından yapıldı. Tasarımı planlarken şık bir atmosfer hedeflemiştik. Menünüzde neler var? Antakya yemeklerini sanki oradaymışsınız gibi yiyebileceğiniz bir konsept yaratmak istedik. Ürünlerimizin bir çoğu Antakya’dan geldiği gibi içli köfte, lahmacun, katıklı ve biberli ekmek gibi lezzetlerimiz Antakya’da bulunan anne ve babamın kontrolünde hazırlatılıp soğuk zincirle tedarik ediliyor. Mezelerden abugannuş, çam fıstıklı tereyağlı humus, cevizli biber; ana yemeklerden vişne kebabı, Halep kebabı, tepsi de eti sayabilirim. Zahter salatası, ceviz salatası ve tabbule salatası gibi salatalar ile gül suyu ve gül sorbe ile yapılan haytalı tatlısı, sıcak yenilen ve
Meriç Garip Mansuroğlu (sağda): 1984, Antakya doğumluyum. Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği mezunuyum. Bundan önce Nişantaşı’nda Zeytin Ağacı Kafe, Arnavutköy’de Pierre Antakya Cuisine isimli mekanları hizmete açtım. Bir dönem müzik öğretmenliği de yaptım. Aynı zamanda Lozan Mübadilleri Vakfı korosu ile yurt içinde ve dışında çok büyük konserler veriyor ve turnelere devam ediyorum. Çello, gitar ve piyano çalıyor ve her daim yemek yapıyorum.
Dana kıyma soğan, sarmısak ile satırda kıyılır. Vişnelerin çekirdekleri ayıklanır, nar ekşisi ve limon ile kaynatılır. Dana kıyma küçük toplar halinde yuvarlanır ve fırında 20 dakika pişirilir. Bir tavanın içerisine yapılan vişne sosu koyulur, yuvarlak köfteler sosa eklenir ve pişirilir. Sosla pişen köfteler daha sonra fırınlanır ve lavaş ekmek üzerinde servis edilir.
“ANTAKYA ÜRÜNLERI BIRÇOK YERDE TALEP GÖRÜYOR VE BIZ DE MUTFAĞIMIZDA KULLANDIĞIMIZ ÜRÜNLERI BURADA SATIŞ ALANIMIZDA SERGILEMEK ISTEDIK. ANTAKYA NAR EKŞISI YA DA ZAHTER (DAĞ KEKIĞI) GIBI BIRÇOK ÜRÜN RAFLARIMIZDA YER ALIYOR.”
Andaç Yüksel (solda): 1976, İstanbul doğumluyum. Doğu Akdeniz Üniversitesi İngilizce İşletme mezunuyum. Güneyde yıllarca turizm ve hizmet sektörleri ile uğraştım. Bunun içinde otel, restoran ve kafe-bar gibi alanlar var. Aileden otelciyim diyebiliriz. 10 yaşından beri hizmet sektörü içerisindeyim.
İstanbul Cad. 1. Begonya Sok. Göktürk / 0212 322 34 33 www.pierreantakya.com pierreantakya
68 intown
VİŞNE KEBABI NASIL YAPILIR?
pierreantakyacuisine
dondurma ile servis ettiğimiz peynirli irmik, kireçte kabak tatlısı ve dillere destan olmuş künefemiz, menümüzde öne çıkanlar arasında… Sizce mutlaka denenmeli dedikleriniz hangileri? Şu anda restoranımızın favori ana yemeği vişne kebabı. Tamamen vişne sosunda pişiyor ve etin her köşesi vişnenin ekşiliğini alıyor. Mezelerden en çok tercik edilenler ise çam fıstıklı tereyağlı humus ve bezirgani. Favori tatlılarımız ise taze yaptığımız künefe ile gül şerbetli su muhallebisi olan Haytalı. İlgi nasıl? Antakya yemekleri olduğunu duyan geliyor. İlk ayımızda Göktürk’te çok sayıda Antakyalı olduğunu anladık. Gelen misafirlerimiz çok mutlu ayrılıyor. Antakya da gibi hissettiklerini söyleyenler oluyor. Misafirlerimizin memnun kaldıklarını görmek bizi de mutlu ediyor. Cuma-cumartesi canlı müzik yapıyorsunuz… Müzik spontan gelişiyor. Bazen bir gitar ve keman ikilisine ben çello ile eşlik ediyorum bazen de ud, kanun ve çello ile fasıl akşamları yapıyoruz. Neden Göktürk’ü tercih ettiniz? Göktürk’te kaliteli yemeği yine kaliteli mekanlarda yemek isteyen bir kitle var ve biz de gerek mekanımızla gerekse mutfağımızla bu talebi karşılamayı düşündük. Pozitif geri dönüşlerden de anladığımız üzere doğru tercih yaptığımızı bir kere söyleyebilirim.
BUNDAN SONRASI IÇIN HEDEFLERINIZ? PIERRE ANTAKYA CUISINE ARTIK GÖKTÜRK’ÜN MARKASI OLDU. KIM BILIR ILERLEYEN ZAMANLARDA YENI ŞUBELER ILE BAŞKA YERLERDE KARŞINIZA ÇIKABILIRIZ.
intown 69
GUSTO GEZİ İSTANBUL Gezi İstanbul’un yenilenen menüsü deniz ağırlıklı olacak. Mürekkep balıklı risotto, deniz mahsullü pizza ve beyaz şarap soslu limonlu dil balığı menüdeki lezzetler arasında. Dil balığının malzemeleri ve tarifi şöyle: 400 gr dil balığı, 250 ml beyaz şarap, 50 ml limon suyu, 25 ml lime suyu, 20 ml zeytinyağı 1 ince doğramış lemon grass, 20 gr kapari çiçeği, taze kekik , biberiye, tarhun otu, taze maydanoz GARNİTÜR OLARAK: 100 gr haşlanmış brokoli, 60 gr renkli biberler, 100 gr taze patates Dil balığı bir saat kadar 150 ml beyaz şarabın içinde bekletilir. Tavaya zeytinyağı konulur. Taze baharatlarla (tarhun otu, biberiye, kekik) panelenmiş dil balığı kızgın zeytinyağının içine atılır. 100 ml beyaz şarap, dil balığı pişerken tavaya konulur. Kapari çiçeği, limon suyu, lime suyu ve lemon grass ilave edilir. Yaklaşık 5 dk pişirme süresi. Piştikten sonra balığın üzerine doğranmış taze maydonoz eklenir. Yanına garnitür olarak haşlanmış brokoli, renkli biberler ve taze patates ile servis edilir.
444 7639
GÖKTÜRK’TE
DENİZ MAHSÜLLERİ TEZGAHA ÇIKTI! Hazırlayan: Gülşah Aynacı - Çisil Çalı
70 intown
intown 71
GUSTO BIZZ PUB
EATERS
Bizz Pub’ın en çok tercih edilen deniz ürünü somon ızgara… İsveç’ten ithal edilen somonlar dört mevsim mekanın mönüsünde yer alıyor. Tarifine gelince; derin bir kap içerisinde limon, tuz, kişniş kimyon karabiber, sarımsak, defneyaprağı ve 190 gramlık filetoları karıştırıp 1 gün buzdolabında dinlendiriyorlar. Daha sonra somonu sıcak lav taşı ızgarada her iki yüzü 3 dakika olmak üzere pişirip, yanında taze baharatlarla sotelenen sebzeler ve kendi yaptıkları teriyaki sosla beraber servis ediyorlar.
ALASKA SOMON IZGARA 200 gr Alaska somonu 1 pancar 15 gr esmer şeker 10 gr nar ekşisi 1 gr değirmen karabiber 1 gr deniz tuzu 10 gr kabak 10 gr havuç 10 gr patlıcan 10 gr kereviz 10 gr sarı ve kırmızı biber 40 gr ferik bulguru Tavuk suyu 10 gr zeytinyağı 20 gr tereyağı
(0212) 322 48 22
Yenilen menüsü ile kış akşamlarının keyfini çıkarmaya davetlisiniz...
25 gr brokoli
CARRÉ CALAMARI GRIGLIA 1 kalamar, 50 gr zeytinyağı, 20 gr sarmısak, 10 gr maydanoz, 20 gr galeta un, 50 gr pancar, 80 gr roka Carré, en çok tercih edilen deniz ürünü Calamari Griglia’yı yaparken kalamarı tüm malzemelerle marine edip, ızgarada iki tarafını pişiriyor. Bir tabağa roka, haşlanıp marine edilmiş pancar koyup ve üzerine de kalamarı ekleyerek servis ediyor.
(0212) 239 63 09
72 intown
Eaters’ın favorisi Alaska somonunu hazırlamaya önce pancar püresiyle başlanıyor. Pancar kabuğu soyulmadan haşlanıyor, esmer şekerle sotelenip, nar ekşisi eklenerek püre haline getiriliyor. Ardından ratatuy sebzeli Frenk bulgurunun hazırlığı başlıyor. Sebzeler küp şeklinde doğradıktan sonra sırasıyla kızgın vok tavada zeytinyağında soteleniyor. Ferik bulgurunun üstünü bir parmak geçecek şekilde tavuk suyu ekleniyor ve ilk önce harlı ateş daha sonra düşük ateşte pişirilip dinlendiriliyor. Brokoliyi ise blanch yapıp ve tereyağıyla lezzetlendiriyorlar. Finalde ise somonu da ekleyip bearnez sos ile servis ediyorlar.
(0212) 322 42 44
İstanbul Caddesi, Arcadium Life 2, No 26/18, Göktürk, Eyüp, İstanbul
0212 322 80 41
www.lokanta18.com info@lokanta18.com
GUSTO
CUNDALI CEMİL Cundalı Cemil’in mönüsünden normal olarak deniz ürünleri eksik olmuyor. En çok tercih edilenler ise şöyle: Beğendili ahtapot, enginarlı karides, melzane, baby kalamar ızgara, şarap soslu kum midyesi…
(0212) 322 04 62
DARDENIA Dardenia’nın favorileri levrek ve somon ekmek… Bunun yanı sıra Mersin lagos salata, atıştırmalık olarak ise dinamit karides en çok sevilen ürünler arasında. Dardenia, Mersin lagos salatayı taze bahçe yeşilliklerinin üzerine şişe dizili Mersin lagos şiş, özel Dardenia salata sosu ve özel formüllü ekmeğiyle servis ediyor.
(0212) 500 14 38
SUBWAY Subway’in en çok tercih edilen deniz mahsullü ürünleri ton balıklı ve parçalı yengeç etli sandviçleri… Her mevsim bulabileceğiniz bu lezzetleri mayonezle marine ediyorlar. İçine ekledikleri sebze çeşitlerini ise tamamen sizin zevkinize bırakıyorlar.
(0212) 322 66 60 74 intown
GUSTO MAHALLENİN AKDENİZLİSİ
NORTH SHIELD FISH AND CHIPS 50g un, 50g mısır unu, 1 çay kaşığı kabartma tozu, 75 ml bira, 75 ml soda, 1 litre kadar sıvıyağ, 400g fileto edilmiş mezgit ya da morina balığı
OLIVO GÖKTÜRK
Un, mısır unu, kabartma tozunu bir kapta karıştırın. Tuz ve karabiber ekleyin. Daha sonra üzerine yavaşça bira ve sodayı çırparak ekleyin ve yaklaşık yarım saat dinlendirin. Bir litrelik yağı iyice ısıtın. İçine karışımından bir parça damlatın. Cızırdayıp kızarmaya başlıyorsa yağınız hazır demektir. Balık filetolarınız önce birazcık tuz ve karabiberli una batırın, sonra karışıma batırıp kızgın yağın içine atın. Dışı altın sarısı bir renk alana kadar kızartın. Patates kızartması ve tartar sos ile servis edin.
(0212) 322 44 80
SUSHICO Sushico’nun favorisi somon balığı. Somonu hem sushi yapımında çiğ olarak hem Çin mutfağında çeşitli yemeklerde dört mevsim kullanıyorlar. Buharda somon yaz aylarında düşük kalorili olması bakımından en çok tercih edilen bir ürün oluyor. Yanında buharda haşlanmış brokoli, karnabahar ve özel kişnişli sosuyla servis ediliyor.
2010’DAN ITIBAREN MISAFIRLERINI AĞIRLAMAYA BAŞLAYAN OLIVO, GÖKTÜRK’TE YER ALAN, 50 KIŞILIK KÜÇÜK, SAKIN BIR MAHALLE RESTORANI. ADI, İTALYANCA ZEYTIN AĞACI OLAN “OLIVO” SERGILEDIĞI KALITELI VE SADE GÖRÜNÜM ILE HUZUR VERIYOR…
444 78 74
VINCOTTO LINGUINE ALLOSCOGLIO 2 jumbo karides, 1 mini ıstakoz, 1 kalamar, 3 vongole, 30 gr ahtapot, 30 gr çimçim karides, 10 gr sarmısak, 20 gr zeytinyağı, 20 gr cherry domates, 10 gr beyaz şarap, 145 gr linguine, 4 cl brandy Bütün malzemeleri zeytinyağı ile pişirdikten sonra şarap ve brendy ilave edip, ardından pişirmeye devam edin. Sonra 9 dakika haşlanmış linguine makarna ilave edip, suyunu çekene kadar pişirin ve servis tabağına alın.
(212) 322 27 62 76 intown
0 212 322 32 12
www.olivogokturk.com info@olivogokturk.com
OLIVO, hem mutfağı ile hem de mutfak deneyimine gönlünü vermiş genç ve idealist ekibi ile benzerlerinden ayrılıyor. İşletme sahibi Onur Çokuludağ ve Mutfak Şefi Deniz Çokuludağ tecrübelerini uzun yıllardır yaşadıkları semt ile büyük bir mutlulukla paylaşıyor. OLIVO’da yediğiniz her bir makarnanın, pizzanın ya da tatlının unutulmaz olmasını sağlamaktan sorumlu isimler Şef Deniz Çokuludağ, Şef Yılmaz Koçak ve mutfak ekibi. OLIVO’nun mutfağında yer alan tüm çalışanların ortak özelliği ise yemeğe duydukları sevgi ve heyecan. Bu duygularını hazırladıkları yemeklere yansıtan tüm ekip üyeleri, yerel lezzetleri profesyonel eğitimleri ile sentezleyerek konuklarını dudaklarında büyük bir gülümseme ile mekândan uğurlamak konusunda oldukça iddialı. Pizza Rustico yemeden gitmeyin, bu lezzet için OLIVO tek şansınız olabilir... Mekânda servis yapılan başlangıçlar, pizzalar, ana yemekler ve makarnalar hazırlanırken tamamen katkısız, doğal ürünler kullanılıyor. Yemekler hazırlanırken sağlığa zararlı koruyucu, kıvam arttırıcı, renklendirici ve yapay tatlandırıcı kesinlikle kullanılmıyor. Ayvalık yöresinden özel sızma zeytinyağı tercih ediyor. OLIVO’ya gelen konuklara servis edilen yemekler farklı sunumlarıyla göz dolduruyor. Hafta sonları sizi OLIVO’da küçük bir sürpriz bekliyor... Olivo Kahvaltı, 2015 kış menüsünün bu sürprizinde misafirleri İnebolu yaş maya ekmeği, sokak simiti, sınırsız demleme çay, Ezine beyaz peyniri, Kars kaşar peyniri, vişne reçelli lor peyniri gibi hepsi kendi yöresine özgü lezzetler karşılıyor. OLIVO’nun sunduğu lezzetlerin hepsi Akdeniz Mutfağına ait özel tatlar. Pizza Rustico, Bozcaada kalamarından yapılan “çıtır kalamar tava” ve Deniz Çokuludağ’ın annesinin 20 yıllık tarifi ile hazırlanan Antakya usulü humus ise Şef’in misafirlerine özellikle önerdiği özel tatlardan sadece bir kaçı. OLIVO’nun sunduğu bu unutulmaz lezzetlerini tüm misafirleri ile paylaşmak için kapılarını hafta içi 12:00–22:00 / hafta sonu 10:00–22:00 arası sonuna kadar açıyor. Göktürk ve Kemerburgaz için bu lezzetleri paket servis olarak sıcacık almakta mümkün. Açıldığı 2010’dan itibaren 55.000 (elli beş bin) misafir ağırlamış olan mekân, Göktürk’te yemek servisi konusundaki istikrarıyla şapka çıkarttırıyor.
intown 77
GUSTO
TEZGAH Tezgah’ın mevsimlik sunduğu kapari soslu ızgara kaya levreği, en sevilen deniz ürünü… Limon kabuğu ve sızma zeytinyağı ile marine edilmiş ızgara levrek üzerinde mandıra tereyağında sotelenmiş taze sarmısak ve tuzlu kapari ile servis ediliyor. Yanında ise toz parmesanlı bol yeşil salata veriliyor.
(212) 924 9985
WAGAMAMA Wagamama’nın en çok tercih edilen deniz ürünleri somon, levrek, karides ve kalamar. Somonu teryaki salmon soba gibi farklı yemeklerde kullanıyorlar. Bu lezzeti noodle, soya filizi, taze soğan, kırmızı soğan üzerinde somon ekleyip, teriyaki sosla servis ediyorlar. Kalamarı ise fritözde pişirilip yanında acılı, sirkeli sosla servis ediyorlar.
(212) 322 15 87
ZANZİ KITCHEN 120 gr somon füme, 25 gr havuç (kibrit çöpü şeklinde doğranmış), 25 gr körpe kabak (kibrit çöpü şeklinde doğranmış), 1-2 çay kaşığı kapari 1 tatlı kaşığı dereotu, 80 gr Zanzimix Havuç, kabak, dereotunu vinegret sos ile karıştırıp bir tabağa alın. Yanına somon fümeyi koyun. Somonların üzerine limon ve zeytinyağı soslu kapariyi ekleyin. Üzerine dereotu serpiştirin.
444 89 69 78 intown
İYİ YAŞAM
“NÜ HAPPY MUTFAK” İLE AÇ KALMAYIN, MUTLU KALIN… “ZAYIFLAMAK, AÇ KALMAK DEĞİLDİR!” DİYOR DİYETİSYEN GÖKNEL DUMANLI. EVE TESLİM SAĞLIKLI YEMEK PAKETLERİ NÜLIGHT MENU İLE SEKİZ YILDIR HAYATIMIZDAYDI. ŞİMDİ İSE NÜ LIGHT MENU, HAPPY MUTFAK İLE GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİ VE NÜ HAPPY MUTFAK MARKASIYLA YOLA DEVAM EDİYOR. MENÜLER UZMAN ELLERDE HAZIRLANIYOR VE KİŞİYE ÖZEL HAFTALIK TAKİPLER YAPILIYOR. SAĞLIKLI ZAYIFLAMAK İSTEYENLER NELER YAPMALI? EN SIK YAPILAN HATALAR NELER? BU SORULARIN CEVAPLARINI VE NÜ HAPPY MUTFAK’IN SUNDUĞU HİZMETİ GÖKNEL DUMANLI’DAN DİNLİYORUZ…
UNUTMAYIN: ZAYIFLAMAK AÇ KALMAK DEĞİLDİR!
Tam tersine aç kalırsanız zayıflamayı bırakın hayatınızı bile riske atarsınız. Belki kısa sürede zayıflarsınız fakat vücudunuz ilk bulduğu fırsatta sizden daha fazlasını depolayarak intikamını alacaktır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre sağlıklı kilo kaybı hızı 500 gr ila 1 kg arası olmalıdır. Daha hızlı kilo vermek birçok sağlık sorununa yol açabilir. Hızlı kilo kaybı vadeden diyetlerden kaçınmak gerekiyor çünkü vücutta kas kaybı ve su kaybı yaşanır ve yağ kaybı olmadığı gibi metabolizmanız yavaşlar ve ileride kilo vermek veya korumak zorlaşır. Çok düşük kalorili diyetlerle zayıflayan kişilerde baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu oluşabilir. Benim en çok gözlemlediğim Dukan ve Karatay gibi protein ağırlıklı diyetlerde oluşan kolesterol yükselmesi, böbrek taşlarının oluşması, aşırı üşüme, cilt kuruluğu, saç dökülmesi ve aşırı halsizlik şikayetleri görülüyor.
için fazla oluşu kimileri için de az oluşu hem beden hem de ruh sağlığı açısından zararlı etkiler doğurur. Ama hiç birimiz sağlığımızı görünüşümüzden daha fazla önemsemeyiz maalesef. Vücudumuzun şekilli olması, erkekler için genelde kaslı oluşu, kadınlar için fit oluşu en çok önemsediğimiz şeylerdendir. Biz bu şekilleri bu kadar önemserken sağlığımıza ne kadar zarar veriyoruz kimse dikkat etmiyor. Kiloların fazla ya da az olması kadar zararlı olan bir şey varsa o da bu kilolardan kurtulmak ya da kilo kazanmak için yapılan uygulamalardır. Biz genelde sağlıklı beslenmeyi bir oturuşta bol bol yemek zannediyoruz. Her çeşit yağlı, şekerli gıdaları tüketmeyi vücudumuzu güçlendirmek ve sağlığımıza kavuşmak sanıyoruz. Tam tersi durumlar da yok değil.
Houston Üniversitesi’nde Human Nutririon ve Food üzerine Bachelor of Science eğitiminin ardından Phoenix Üniversitesi’nde üst lisans çalışmamı yaptım. Amerika’nın en prestijli tıp fakültelerinden biri olan Baylor College of Medicine’da stajın ardından aynı üniversitede kadiyovasküler hastalıkları önleme merkezinde 15 sene araştırma diyetisyenliği yaptım. 2010 yılında Türkiye’ye dönerek, çeşitli kurumlarda çalıştım ve sonunda hayalim olan diyet/ yemek paketleri işine girdim. Mesleki olarak karşılaştırdığım zaman 26 sene Amerika’da yaşamış ve orada okuyup, çalışmış bir diyetisyen olarak Türkiye’de gördüğüm, duyduğum bazı şeyler beni hala şaşırtmaya devam ediyor. Amerika obezitenin salgın olduğu fakat aynı zamanda da zayıflamak için en çok para harcanan ülke
80 intown
bildiğiniz gibi... Nerdeyse her gün değişik bir diyet şekli veya diyet ilacı çıkıyor ve buna rağmen insanlar obez. Bu demektir ki bu yöntemler işe yaramıyor. Bu yüzden artık orada da işe yarayan tek yöntemin sağlıklı ve dengeli beslenmek, bunu bir yaşam tarzı haline getirmek ve aktif olmak olduğu vurgulanıyor. Dolayısıyla Türkiye’de de zayıflamak/sıfır beden olmak için yapılanlar bana çok yanlış geliyor.
Diyetisyenlik eğitimini almamış bazı kişilerin insanların sağlığı pahasına 800 kalorilik diyetlerle piyasada itibar görmesi düşündürücü gerçekten. Bu arada Amerika’da 1200 kalorinin altında diyet vermek yasaktır! Çünkü sağlığa zararlıdır. Kilo çoğu insan için sorundur. Kimileri
Ne kadar az yersek o kadar iyi diyenler, yağsız, şekersiz ve çok az yiyerek sağlıklı beslendiğini düşünenler de var. Bu konularda fazlasıyla bilgi eksiğimiz var. Emin olun bu düşüncelerle hareket ettiğimiz için şeker, tansiyon gibi birçok hastalığa yakalanıp sağlığımızın berbat olmasına sebep oluyoruz.
www.nulightmenu.com nühappymutfak İstanbul Cad. Gökofis İş Merkezi No.20/12 Göktürk-İstanbul 0212 322 23 71 / 0212 322 63 76
NELER VAR?
Nü Happy Mutfak’ta menüleri, kilo verme sürecinin keyifli ve sağlıklı bir şekilde yapıldığında kalıcı sonuçlar vereceği inancıyla hazırlıyoruz. Danışanlarımız için hem lezzetli hem de kalorisi ve besin değerleri dengeli menüleri belirliyoruz. Her kişinin bünyesinin ve damak zevkinin farklı olduğunun farkındalığıyla hareket edip, kişiye özel daha butik bir servis veriyoruz. Danışanlarımızı ilk görüşmeyi ben yapıyorum. Nü Day Spa’daki Tanita aletinde vücut analizi yaparak kişinin yağ, kas, sıvı miktarı ve metabolizmasını belirlendikten sonra medikal durumu, kullanılan ilaçlar ve daha sonra yemek tercihlerini de öğrenerek menülerini ve kalori ihtiyaçlarını planlıyorum. Bizzat tüm gün mutfaktayım. Menü planlamasından yemeklerin yapımına, tadımına ve daha sonra paketleme aşamasına kadar her şey gözetimim altında. Gerçekten çok titizleniyorum. Bu sanırım Amerika’dan kalma bir alışkanlık… Ayrıca telefonum 24 saat danışanlarımıza açık. Yemeklerimiz hakkında müşterilerimizin kafalarında hiçbir soru işareti kalmaması ve %100 memnuniyeti bizim için çok önemli. Nü Happy Mutfak olarak farklı ihtiyaçlara cevap verecek paketler hazırladık. Vejetaryen, hamile menüsü, emziren anne menüsü, sporcu menüsü, şeker hastaları ve insülin direnci olan danışanlarımız için düşük glisemiks indeks menüsü ile çocuk menüsü vb. Kısaca Nü Happy Mutfak olarak sağlıkla zayıflamak isteyen herkese kapımız her zaman açık…
intown 81
SOKAK RÖPORTAJI ERDINÇ KUTAL
ŞİMDİ
SAĞDUYU ZAMANI! İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ GÜNLER HEPİMİZ İÇİN ACI VERİCİYKEN GÖKTÜRK SAKİNLERİNE SORMAK İSTEDİK: “YAŞANAN TERÖR OLAYLARINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? BİREY OLARAK BİZ NE YAPABİLİRİZ?” DİYE... ALDIĞIMIZ YANITLAR, HEM 1 KASIM’DA OY VERMEK İÇİN SANDIĞA HEM DE SAĞDUYULU OLMAYA DAVETİ İÇERİYOR
CIA, MI6, eski KGB ilişkilerine alan eski soğuk savaş dönemi roman ve araştırma yazılarını okumayı severim. Onlardan öğrendiğim bir şey var. Ulusal veya uluslararası büyük hadiselerde, gerçek sorumluyu bulmak için şu soru sorulur; “Bundan en büyük çıkar sağlayan kim?” Bizim durumumuzda da sormamız gereken soru bu bence. Birilerinin çıkarlarından vazgeçmeme arzusu, birilerinin koltuk ve güç sevdası, birilerinin ifşa olma ve yargılanma korkusu var. Bunların olmaması için uğraşıyorlar. Demokrasiyi, kardeşliği, uyumlu yaşamayı yücelteceklerine kin, öfke, nefret ve kan dökülmesini körüklüyorlar. Bu durumda öncelik herkes için sağduyudur. Üzüntü diz boyu fakat paniklemeyeceğiz, her birey birilerini ışığa götürmek için bireysel çaba sarf edecek, vurdumduymaz olmayacağız, oy vereceğiz. hep sahnelediği provokasyona gelmeyeceğiz çünkü terörün en korktuğu şey insanları korkutamamaktır.
ASLIHAN GEDIK BILGIN
Cumhuriyetimizin geçirdiği en zor dönemlerden birini yaşıyoruz. Terörün bu kadar artması hem sosyal yaşamı hem ekonomiyi hem de insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Bence Atatürk’ün ilkelerinden ve politikalarının hiçbir zaman dışına çıkılmamalıydı. “Yurt da sulh cihan da sulh” felsefesinin değerini şimdi daha iyi anlıyoruz. Hepimizin sağ duyuyla dil, din, ırk gözetmeden bir arada yaşamayı öğrenmesi lazım. Birey olarak yapabileceğimiz en güzel eylem demokrasinin elden gitmemesi için 1 Kasım seçimlerinde eksiksiz oy vermesidir.
Hazırlayan: Sim Yener
GIZEM VAN WIJK
IŞIK ELÇI
Herkes bir şey söyleyecektir. Ben tüm olanların sorumluluğunun bize ait olduğunu düşünüyorum. Duygusal ama duyarlı bir toplum değiliz. Son dönemde gördük ki “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” deyimi artık geçersiz, geçerli olansa “Sustukça sıranın bize geleceği”… Korkular düşünmenin, aklın, vicdanın önüne geçti mi, o toplum için son yakındır. Umarım herkes yapabildiğinin ne olduğuna bakar ve kendi payına düşen sorumluluğu alır.
İPEK TOPRAK
İçinde bulunduğumuz durum çok ciddi. Ülkemizde iç savaşa doğru sürükleniyoruz. Çözüm süreci boyunca toplum sessiz kaldı ama ardı ardına gelen şehit haberleri halkı tetikler oldu. PKK sorunu nasıl çözülür bilemiyorum ama toprak, vatan bölünmeden, medenice, insanca yaşama hakkı tanınmalı, bize tanındığı gibi; ne fazlası ne eksiği… En iyi cevap 1 Kasım seçimlerinde verilecek diye düşünüyorum.
FERIDUN ÇERÇI
Ülkemiz çok zorlu bir süreçten geçmektedir. Yaşı genç seçmen arkadaşlarımız, koalisyon süreçlerinde babalarımızın, bizim neler çektiğimizi pek bilmezler. Bu seçim süreci yetmezmiş gibi terör yeniden can almaya başladı. Maalesef kardeş kavgası başlatılmak isteniyor. Her şeyden önce zaman birlik zamanıdır. Etle tırnak ayrılmaz ve başta söylediğim gibi koalisyon ülkemizin dokusuna uymaz.
Durum kötü... Halk olarak çok şey yaparız yaptık da. Hep beraber olup, sesimizi duyurmalıyız..
82 intown
intown 83
SOKAK RÖPORTAJI
DOĞRU NEFES ALARAK HAYATINIZI DEĞİŞTİRMENİZ MÜMKÜN!
ÖZLEM AKKAYALI
Zor ve karanlık günlerden geçiyoruz. Onlarca ailenin umutları, hayalleri, yaşamları bitiyor. Diğer taraftan her gün artan nefret ve linç girişimlerini çok tehlikeli görüyorum. Bizden olmayanı yakıp yıkma, yok etme isteğinin yakın tarihimizdeki acı sonuçlarını hatırlıyoruz. Bugünkü kaos ortamını yaratan koşulları, kişileri, ayrılıkçı söylemlerin sahiplerini artık hepimiz biliyoruz. Seçimlerdeki tavrımızla gelinen durumu destekleyip desteklemediğimizi, barıştan yana mı yoksa savaştan yana mı olduğumuzu çok net göstermemiz gerektiğine inanıyorum. Tek yolun barış olduğuna inanıyorum. Hiçbir şey bir insanın hayatından daha değerli değildir. Tüm partiler kendi seçmenlerini sağduyulu olmaya davet etmeli, kin ve nefreti körükleyen açıklamalardan kaçınmalıdır. Sağduyulu olmayı, bizden olmayanı anlamayı, onun yaşamına saygı duymayı ve en önemlisi bir arada barış içinde yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
NEVRA AYA
SADI KABACI
Tarih gerçekten tekerrürden ibaret. 1800’lü yıllardan beri terör farklı isimlerle karşımıza çıkmakta. Bu sebepten tarihten ders alarak sakin bir şekilde ve akıllıca şu anki durumu değerlendirmek gerekir. Öncelikle şu bilinmeli ki, her Kürt PKK’lı değildir, her PKK’lı da Kürt değildir. Bugün en yakın arkadaşlarımız arasında Kürt kökenli arkadaşlarımız da olabilir. Kürt halkının da haklarını savunmayan PKK terör örgütüne gerekli tepki ve yaptırım uygulanmalıdır. Mücadelemiz ve savaşımız Türk-Kürt halkı arasında değil, teröre karşı olmalıdır.
KENAN YILMAZ
Savaşı organize edenler her zaman kapitalistler olmuştur. Onlar aynı zamanda silah tüccarlarıdır. Böylelikle silahlarını satarlar. Onlar paralarını sayarken bizde durum nasıl olacak; insanımız ölecek diye düşünürüz. İşin ekonomik boyutunu hiç önemsiyorum bile… Yarın değil şu an vicdanımızın sesini dinleyip, aklımızı kullanıp, biraz empati ve sevgi duymalıyız. Sevginin açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Öte yandan ihtimallerden biri olarak diyelim ki sevmedik birbirimizi, unutamadık 50 yıla yakın geçmişimizi. O zaman aklımızı kullanalım! Bu vatan hepimizin… Ve hepimiz bu şansı aynı topraklar üzerinde yaşayan halklar olarak hak ediyoruz. Ne dersiniz ?
Millet olarak sanırım şaşkınlık ve kızgınlık içindeyiz. Olan olayları anlamlandırıp, çözümün nerede olduğunu, kimi desteklemek gerektiğini bilemiyoruz. Politikacıların söylemleri bizi daha da şaşırtıyor, kızdırıyor. Ben şahsen tüm partilere kızgınım. Halkın öfkesini dindirecek değil, artıracak söylemlerde bulunuyorlar. Benim asıl merak ettiğim 1 Kasım’da seçim sonuçları değişmezse, ne yapacağız? Artık bizim gibi insanların korkuyu ve “adam sendeciliği” bırakıp politikaya girmesi lazım. En azından STK’lara girerek halkın eğitimine, gelişimine katkıda bulunmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara ve bu düzeni korumak için canını verenlere bunu borçluyuz.
GÖKTÜRK’TE NEFES ATÖLYESI’NIN KURUCUSU TUBA KAYTAŞ, KALITELI VE SAĞLIKLI BIR YAŞAMIN ANAHTARININ “NEFES”TEN GEÇTIĞINI SÖYLÜYOR. SIZ DE NEFESLE HAYATINIZI YENIDEN YAPILANDIRABILIR, DAHA SAĞLIKLI VE HUZURLU YAŞAYABILIRSINIZ.
DOĞRU NEFESLE KİLO KONTROLÜNÜ SAĞLAYABİLİRSİNİZ… Diyafram kasının etkin kullanılması, yaşam enerjimizi harekete geçiriyor. Aldığınız doğru nefeslerle sindirim ve boşaltım sistemine katkıda bulunduğumuz için bu kilo vermenize vesile oluyor.
DOĞRU NEFESLE KANSERI ÖNLEYEBİLİRSİNİZ… Nobel Ödüllü Dr. Otto Warburg’un dediği gibi; “Kanser vücutta oksijen seviyesinin çok düşük olduğu bir durumdur. Sadece oksidasyon mekanizmasının orijinal düzeye gelmesi ile hassasiyet giderilebilir.”
DOĞRU NEFESLE STRESİN ÖNÜNE GEÇEBİLİRSİNİZ… Çoğu kişi diyafram kasını kullanmıyor. Oysaki doğru nefesle birlikte diyafram kasını kullanmak, karnımızdaki tüm organlara masaj yapıyor ve sinir sistemini çok olumlu yönde etkiliyor. Böylece normal hayatta alınan doğru nefesler, öfke, heyecan ve stres durumlarının içinden kolayca geçmemize yardımcı oluyor.
DOĞRU NEFESLE SAĞLIKLI İLİŞKİLER KURABİLİRSİNİZ… Aşkı engelleyen tek şey yaşanılan deneyimlere yüklenen anlamlardır. Bedene alınan doğal ve akıcı nefesler bedendeki blokajları, eski kayıtları, korkuları ve blokajları çözerek yeniden yapılanmamızı sağlıyor.
NEFESİ DENEYİMLEMEK İÇİN DÜZENLİ OLARAK YAPILAN NEFES DENEYiM ÇALIŞMALARINA KATILABİLİRSİNİZ… Göktürk Merkez Mah. 2. Kartal Sokak No:10 Kemercity 2. Etap A 18 (0533) 708 47 55 / (0212) 322 88 10
84 intown
intown 85
ALIŞVERİŞ
Poppy Galeri
SONBAHAR MODASI
Eldivenler, 53 TL Yastıklar, 85- 220 TL arası.
e l y t S G N
Palto, 719 TL
YAPRAKLAR SARININ TÜM TONLARINA BÜRÜNDÜ BİLE! SONBAHARIN EN KEYİFLİ YANLARINDAN Palto, 1.290 TL
BİRİ, YAĞMURDA YÜRÜMEK OLSA GEREK... BU YÜRÜYÜŞLERDE MODADAN VAZGEÇMEYENLER İÇİN PARDÖSÜDEN ŞEMSİYEYE UZANAN BİR SONBAHAR MODASI SEÇKİSİ HAZIRLADIK. Fotoğraflar: Ersoy Doğru
Koton Kulaklık, 17,99 TL
Palto, 179,99 TL
Next Palto, 2325 TL.
Eldiven, 29,99 TL.
Eldiven, 79 TL
Palto, 1.757 TL
Sixty Five Palto, 299 TL.
Şapka, 29 TL
Adidas
Şal, 29,99 TL
Mont, 306 TL
Şapka, 29,99 TL
86 intown
Twist
Şemşiye, 39 TL
Pardesü, 1874 TL Şemsiye, 89 TL Şapka, 99 TL
intown 87
KADIN ELİ
KİTAP
MÜDAVİM OLUNACAK BİR ADRES:
READ&REST BAZI MEKANLARIN RUHU VARDIR VE ORALARA GİTTİĞİNİZ ZAMAN KENDİNİZİ EVİNİZDE HİSSETMENİZ İŞTEN BİLE DEĞİLDİR. READ&REST DE BİZİM İÇİN ÖYLE BİR YER… 12 YIL ÖNCE KAPISINI AÇAN READ&REST’İN ÖYKÜSÜNÜ SAHİBİ KAREN BURLA’DAN DİNLEDİK
Soldan sırasıyla: İpek Ebru Yıldız, Mine Alpar, Seda Welsh, Meltem İnanç, Nurhayat Baysal, Işıl Yaman Kanyılmaz, Bige Baykoca Süslü ve proje grubu danışmanı Fazıl Yıldırım (arkada)
7 KADIN İSTANBUL “7 KADIN İSTANBUL” EKİBİ, 1969 YILINDA ÇETİN ALTAN İLE ARA GÜLER’İN İSTANBUL’U SOKAK SOKAK DOLAŞIP, HAYATA GEÇİRDİKLERİ “AL İŞTE İSTANBUL” PROJESİNDEN İLHAM ALARAK ÖNCE “7 KADIN İSTANBUL” İSİMLİ SERGİYE, ARDINDAN DA AYNI İSİMLİ KİTABA İMZA ATTI
İstanbul’u keşfetmeye niyetlenmiş, ortak tutkusu fotoğraf olan ve farklı meslek sahibi 7 kadın, kentsel dönüşüm, değişim ve başkalaşım sürecinde İstanbul’daki rutinleri ve yaşam mücadelelerini yorumlamak üzere yola çıkar. İstanbul’un sokaklarında birlikte dolaşırken farklı hayatlara, tatlara, renklere, dinlere tanık olurlar. Fotoğraflamak ana motivasyonumuzdur ancak işin içine girdikçe, sokakları arşınlandıkça hikayeler de görüntülerin devamı olur. Bir hafta fotoğraflanan mahalleliye bir sonraki hafta fotoğrafları götürürken dostluklarımız pekişir, hikayeler derinleşir. Ziyaretlerin bazılarında neşe bazılarında ise hüzün yaşanır. Çoğu zaman kendilerini göç hikayelerinin içinde bulurlar. Bir hafta öncesinde gidilen çay ocağına uğrayıp, çekilen fotoğraflar göstermek isterken, ocağının kentsel dönüşüme yenik düşüp yıkıldığını görürler. Dama oynayarak günlerini geçiren emeklilerin buluştuğu kahve ise iki hafta sonra kasap dükkanı oluverir. Geçmişte büyük ustaların yaptıklarına öykünerek başlanılan proje, gün gelir kendi içinde bir belgesel olmaya başlar. Projenin hikayesi özetle böyle… Mart 2014’te Fototrek’te gerçekleşen ilk sergiden sonra yedi tepeli şehrin fotoğraflayan yedi kadın, çalışmasını “7 Kadın İstanbul” olarak adlandırmış. Serginin ardından bu kez Anadolu yakasında yollara düşen ekip, şehrin ön planda olmayan ara sokaklarını ortaya çıkarmak, unutulmaya yüz tutmuş zanaatları, esnafları hatırlamak, hatırlatmak, tanıtmak amacıyla fotoğraflamaya devam etmiş ve kentsel dönüşüm adı altında süregelen değişime tanıklık ederek bu kitabı imza atmışlar.
88 intown
Göktürk’ün en eski işletmelerinden Read&Rest’in sahibesini tanıyabilir miyiz? 1980 yılında Özel Yıldız Lisesi’nden mezun olduktan sonra iki sene kadar İngiltere’de yaşadım. Bir yaz tatilinde ailemi ziyaret etmek üzere geldiğim İstanbul’da eşimle tanışıp, Türkiye’de kalma kararı aldım. 1982’de evlendim. 32 ve 26 yaşlarında iki çocuk sahibiyim. 1985’te rahmetli annem ve babamın desteğiyle ablamla birlikte bir davet ve organizasyon şirketi kurduk. Böylece profesyonel iş hayatına ilk adımı atmış oldum. 10 yıllık deneyim sonrası iki yıl iş hayatına ara verdim. 2000 yılında Göktürk’e taşınmaya karar verdik. Sonra bir süre düşünceler uçuşmaya başladı. Büyük oğlumun kitap ve kırtasiye dükkanı aç demesine sıcak baktım ve kararımı verdiğim andan itibaren eşimin de beni pozitif yönde desteklemesiyle araştırmalara başlayarak 2003’te üçüncü çocuğum olarak gördüğüm, en ufak detayıyla bizzat ilgilendiğim Read&Rest’i yarattım. 12 senedir Göktürk’te hizmet veren sayılı dükkanlardan ve ilklerden biriyiz. Çok şubeli bir sürü ünlü marka varken sizin bunca yıldır istikrarla ayakta kalmanızın sırrı nedir? Disiplin, dürüstlük ve azim başarının anahtarı bence. İşimi çok severek ve keyif alarak yapıyorum. Yeni doğmuş bir çocuğu büyütür gibi… Her sabah yüzümde gülümsemeyle geliyorum dükkanıma. 12 sene önce başlangıçtaki enerjimden daha da fazla enerjim var şimdi. Bundan da önemlisi güzel dostluklar, sohbetler, paylaşımlar yaşıyorum dükkanımda. Göktürklüler’in Read&Rest’i sevdiğini hissediyorum. Benim için de en büyük zenginlik zaten bu! Butik bir kitapevi ve kafe olduğumuz için diğer markalardan daha farklı algılandığımızı düşünüyorum. Markayı yaratırken konumlandırmamızı da tamamen bunun üzerine düşünüp gerçekleştirmiştik.
Yeni konsepti çok beğeniyorum. Bir soluklanma noktası oldu. Kafede neler var? Neler olacak? Dükkanda kitap ve kahve konsepti yanı sıra yiyecek çeşitleri de yer alıyor. Özellikle tuzlu çatallarımızı, tatlı elmalı kurabiyelerimizi, cheese cake çeşitlerimizi, muhteşem patlıcanlı böreğimizi ve tiramisuyu denemelerini tavsiye ederim. Bu yaz kahve konusunda yatırımlar yaptık. Bu konuda eşimin desteği büyük. %100 katkısız çekirdekte her türlü kahve çeşidini müşterilerimizin damak zevkine uygun servis ediyoruz. Yaklaşık 4 aydır hafta sonları 09:30-13:30 arası şefimiz Gülbin Hanım’ın desteğiyle Türk ve dünya konseptlerinden farklı kahvaltı tabaklarını servis etmeye başlattık. Geçen sene olduğu gibi bu sene de değişik çorba çeşitleriyle devam edeceğiz. Yeni sezonda amacımız yeni aktivitelerle müşterilerimizi buluşturmak. Sık aralıklarla imza günleri, çocuklara kitap okuma etkinliği, kadınlara hafta arası farklı konularda workshoplar düzenlemeyi planlıyoruz. Yeni konseptimizde ayrıca seramik, ahşap vs hediyelik çeşitlerimiz bulunuyor. Kırtasiye ürünlerimize yeni ve eğlenceli birçok ürün kattık. Çocuklar ve büyükler için keyifli ve butik birçok ürün alternatifi sunuyoruz. Hedefleriniz neler? Eklemek istedikleriniz… Bundan sonrası için amacımız etrafımızdakilere en iyi hizmeti verebilmek ve mümkün olduğunca insanlara keyifli ortam yaratabilmek. Geleceğe yönelik bazı projeler üzerinde çalışmalarımız var. Kısmet olursa onları da gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız. Bugüne kadar bize destek olan sevgili müşterilerimize, komşularımıza, arkadaşlarımıza buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Göktürklü olmaktan, hizmet etmekten çok mutluyum. Sağlığım el verdiği müddetçe de sizinleyim. Göktürk’ü, Göktürlüler’i ve üçüncü çocuğum Read&Rest’i çok seviyorum. Ayrıca Intown’da bize yer verdiğiniz için de sonsuz teşekkürler...
DEKORASYON
Mimar Gül Bozantı
90 intown
Fotoğraflar: Ersoy Doğru
EV-OFİS DÜZENİNE
GEÇMEK İSTEYENLER İÇİN…
SON YILLARDA GİTTİKÇE YAYGINLAŞAN EV-OFİS ÇALIŞMA DÜZENİYLE ARTIK ZAMANIMIZI VE KAZANCIMIZI ÇOK DAHA VERİMLİ KULLANMAYA BAŞLADIK. BEN DE BU DÜZENE TAM BİR YIL ÖNCE GEÇMİŞ VE DAHA MUTLU ÇALIŞANLAR KERVANINA KATILANLAR ARASINDAYIM…
Geçen Ağustos ayında her zamanki gibi yoğun bir şekilde çalışırken ve şantiyeler arasında koştururken fark ettim ki son 10 gündür ofise uğrayamıyorum ve asistanımla şantiyelerde, kafelerde buluşuyorum. Eve gelmem trafik nedeniyle geç saatleri buluyor ve ondan sonra da canım bir şey yapmak istemiyor. Evimin keyfini de fazla çıkaramıyorum. Böylece ani bir kararla evin alt katında yaptığım küçük bir tadilatla, Gül Bozantı Mimarlık ofisimi yaşadığım yere taşıdım. Benimle beraber eşim de ofisini eve taşıdı, ona da evimizin bir odasını çalışma alanı olarak organize ettik. Geçen zaman şunu gösterdi ki, hayatımızdaki en doğru kararlardan birini almışız.Tabii ki hala işlerim için şehir merkezine gidiyorum, trafiğe de girdiğim oluyor. Ancak böyle günlerde bile ofiseme sabah ve akşam mutlaka uğruyorum. Ev-ofis düzenine geçmek isteyenlere tavsiyem, mutlaka kullanım öncesinde mekanı kendi iş ve zevkleri doğrultusunda hazırlamaları… Sadece bir bilgisayar alıp, yemek masasının ya da sehpanın üzerine koyup bu düzene başlarlarsa hem verimleri hem de işe kendilerini tam olarak vermeleri çok kolay olmayabilir. İster evinizin odalarından birinin bir köşesi ister de tamamen bir odasını ya da bir bölümünü olsun… Mutlaka rahat çalışacağınız bağımsız bir masa ve çalışırken kullanacağınız malzemeleri koyacak bir raf ya da dolap olmalı. Tabii ki ruhunuza iyi gelecek küçük ayrıntılar da unutulmamalı. Size de ilham vereceğini düşündüğüm, kendi ofisim ve eşimin çalışma alanından bazı ayrıntıları paylaşmak istiyorum:
intown 91
DEKORASYON Benim gibi ayrı bir bölümde ofis oluşturabiliyorsanız ve mekan çok geniş değilse, girişte kullanacağınız güzel ve büyük bir ayna, hem mekanı daha geniş ve aydınlık gösterecek hem de gelenlere sıcak bir “hoş geldin” diyecektir.
Aksesuar ve tabloların yanı sıra sevdiğiniz ve enerji veren renkler de her zaman çalışma ortamını canlı tutar.
TELSIZ ORTODONTI DIŞHEKIMI CAN ERGENE ILE SON YILLARDA ÖZELLIKLE YETIŞKIN HASTALARDA SIKLIKLA UYGULANAN “TELSIZ ORTODONTI” TEDAVISI KONUSUNDA SOHBET ETTIK. “…Dişlerdeki sıralanma ve şekil bozuklukları bir dişhekimliği uzmanlık alanı olan ortodonti tedavisi ile düzeltilmektedir. Ortodonti tedavilerinde son yıllarda yaşanan en önemli gelişme ”telsiz ortodonti” olarak adlandırılabilecek tedavi şeklidir. Özellikle yetişkin yaştaki hastalar tarafından sıklıkla tercih edilen bu yöntemde, dişlerdeki orta ve hafif çapraşıklıklar, kişiye özel üretilen ve takıp çıkartılan şeffaf plaklar kullanılarak düzeltilebilmektedir. Ortodonti tedavisinde, ideal yaklaşım, çocukların 6-8 yaşları arasında ilk kez ortodontik açıdan muayene edilmeleri ve düzenli aralıklarla izlenerek 11-13 yaşları civarında tedavilerinin yapılmasıdır. Eğer bu tedavi ihmal edilir ve dişler çarpık kalırsa, yetişkin yaşlarda hem estetik hem de sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir. Örneğin alt ve üst dişlerde kapanış bozukluğu varsa, çiğneme işlemi yeterli şekilde yapılamadığı için sindirim sorunları ortaya çıkabilir. Çene eklemine aşırı yük binmesiyle kalıcı eklem Çalışma masasının büyük ve rahat olması, çalışırken ihtiyaç duyduğunuz her şeyin elinizin altında olmasını sağlar.
Duvarlara size keyif veren tablolar asmak, küçük objeler kullanmak verimliliğinizi arttıracaktır.
92 intown
problemleri oluşabilir, diş gıcırdatma, konuşma bozukluğu, dişeti çekilmesi ve çene kemiğinde erime görülebilir. Ayrıca doğuştan oluşan yüz ve çene anomalileri estetik görünümü bozabilir sosyal hayatı olumsuz yönde etkileyebilir. Yetişkin yaşlarda, ortodonti tedavisi yaptırmak gerektiği takdirde tel takma ile ilgili estetik kaygılar ortaya çıkmaktadır. Telsiz ortodonti, orta ve hafif çarpıklıklarda, bu kaygıları gideren bir tedavi şekli olarak geliştirilmiştir. Bu tedavide, dişler, kişiye özel, takıp çıkartılan şeffaf plaklar kullanılarak istenen pozisyona göre hareket ettirilmektedir. Çok yakından incelenmedikçe bu şeffaf plaklar ağızda belli olmamaktadır. Böylece diş teli takmanın getirdiği estetik kaygılar ortadan kalkmaktadır. Gelişen 3 boyutlu bilgisayar teknolojisi sayesinde tedavi planı sanal ortamda oluşturulur ve tedavi sonucu önceden görüntülenebilir. Sonuç olarak, unutmayalım ki, doğal görünümlü ve düzgün sıralanmış dişlerle ahenkli bir gülümseme, sosyal hayatta, “olumlu ilk izlenim” yaratmanın temel unsurlarından biridir. Biz de Prodent Ağız ve Diş Sağlığı olarak Göktürk ve Nişantaşı’ndaki kliniklerimizde, gelişen dişhekimliği teknolojisini kullanarak hastalarımızın doğal ve sağlıklı dişlere sahip olmaları için çalışıyor ve bu sayede hayat kalitelerini yükseltmeyi hedefliyoruz…”
PRODENT/Özel ERGENE Ağız ve Diş Sağlığı Göktürk Polikliniği Belediye Caddesi Işıldar Sokak Göktürk İş Merkezi K: 1 D: 1 Göktürk -Eyüp / İSTANBUL
0 212 322 69 98 - 99 www.prodentgokturk.com
DEKORASYON
YENİLENEN YÜZÜ İLE
GÜZELLİK RÜZGARI
GÖKTÜRK’TE ESMEYE DEVAM EDİYOR!
Benim gibi mimari ofislerde gerekli olan çizim makinaları, malzemeler ve dosyalar için küçük de olsa bir arşiv bölümü oluşturmak son derece kullanışlı olacaktır.
Size kalan zamanlarda evinizin keyfini cıkarabilirsiniz…
94 intown
“Estethica Göktürk Sağlıklı Yaşam Merkezi’mizde, ihtiyaçlarımız ve alışkanlıklarımız doğrultusunda, değişimin bizden beklentileriyle hareket ederek farklı ihtiyaçlarınıza cevap verecek yepyeni konseptimizle karşınızdayız. Bu yenilenme kapsamında Anti-Aging uygulamalarımıza eklediğimiz Collagen Banyosu uygulamasıyla ilgili bilgi vermek istiyorum. Haftada iki kere collagen kabinine girilerek uygulanan bu işlem, tüm vücudun collagen üretimini sağlayarak cildin metabolizmasının canlanmasını sağlar. Böylece taze ve ışık saçan bir görünüm elde etmemize yardımcı olur. Bunun yanı sıra sizlere ESTETHICA GÖKTÜRK bünyesine yeni katılan “ANATOMİC” stüdyo dan da bahsetmek isterim. ANATOMİC Stüdyo, bireyleri, birer proje olarak ele alır. Öncelikle belirli ölçümler, testler ve değerlendirmeler sonucunda kişinin beslenmesinden yola çıkılarak, sportif aktivite ve psikolojik açıdan nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine karar verilir. Diyetisyenimiz Büşra Düzyol ile başlayan proje, sağlıklı bir yaşam için en önemli faktör olan “beslenme” kontrol altına alındıktan sonra bir diğer adım için Psikolojik Danışman Sedef Satır’a ve sonrası için ise Personal Trainer Burkan Satır’a aktarılıyor. Spor akademisi mezunu olan ve spor salonu konseptlerinin birçoğunda eğitmenlik-yöneticilik, çeşitli branşlarda antrenörlük-yöneticilik ve çeşitli spor organizasyonlarına görev yapıp tecrübe etmiş olan Burkan Satır beden sağlığının; anatomik, fizyolojik, ruhsal sağlık olarak bir bütün halinde ele alınması gerektiğinin önemini vurgulayarak ancak bu şekilde kesin sonucun alınabileceğini savunuyor.
Burkan Hoca ile ‘’bire bir’’ uygulanacak olan egzersiz rutinleri öncesinde “Postür analizi” ile kişinin duruş bozuklukları değerlendirilerek, kişinin yapabileceği veya uzak durması gereken egzersizler belirleniyor. Kişiye en uygun egzersiz programı hazırlandıktan sonra zaman zaman açık alanda da yapılmak üzere gerek serbest ağırlıklarla gerek kendi vücut ağırlığıyla gerekse “XBODY” ile birçok farklı antrenman metotlarından faydalanarak bireylere alışılmışın dışında bir egzersiz keyfi sunuluyor. Siz de projelerimiz hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak istiyorsanız; ESTETHICA GÖKTÜRK ANATOMİC STÜDYO ‘ya bekliyoruz...
Bu bir advertorialdır.
GÖKTÜRK’TE BİRİNCİ YILINI DOLDURAN ESTETHICA, KENDİNİ YENİLEYEREK HİZMET VERMEYE DEVAM EDİYOR. ESTETHICA GÖKTÜRK SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZİ KOORDİNATÖRÜ ECE KARABULUT, MERKEZDE YAPILAN BAZI UYGULAMALARI ANLATIYOR
Evin bir bölümünde eşim için oluşturduğumuz çalışma köşesi... Masayı pencere önüne yerleştirerek, hem evin diğer bölümlerinden soyutlamış, hem alanı daraltmamış hem de ferah ve aydınlık bir yere bakmasını sağlamış olduk. Oluşturulan dolaplar da her türlü malzeme için depolama alanı sağlıyor.
BAHÇE
SAKSILAR BAHÇELERİN TAKILARI GİBİDİR…
Dijital Baskı Merkezi 0212 322 37 02
0530 963 13 55
18 Adet Dijital Baskı Makine Parkurumuzla Hizmetinizdeyiz. Göktürk’ün baskı merkezi Tellioğlu Copy Center’da son teknoloji makineler ve güler yüzlü personellerimizle hizmet vermeye devam ediyoruz.
C
M
Y
CM
Begüm Eryılmaz Mimar, Peyzaj Danışmanı
BENJAMIN SAKSI 275 TL
FORGE SAKSI 245 TL
325 TL 79.95 TL
JARVIS ANTIQUE SAKSI 745 TL
96 intown
Her tasarımcının olmazsa olmazı olan bazı bitkileri vardır. Benim favori bitkilerim; servi, zeytin, lavanta, yağlı kartopu ve yasemin… Toscana ruhunu seviyorum. Bu doğal dokuya, heykel formunda serviler, zeytinler ekliyorum. Bir de ışık ve saksılara çok önem veriyorum tasarlarken... Bir anda bahçenin vurgusu değişiyor bu iki eleman girince. Gizli bir dokunuş, her bahçeyi daha rafine göstermeye yetiyor. Her bahçenin, kendine ait bir saksı tipi vardır. Yarattığınız atmosfer sizin, onun tadını çıkarış biçiminizi belirler. Kullandığınız saksı tipi bahçenizi modern de gösterebilir, klasik de... Bir anda sizi country atmosferine götürebilir ya da köyden çıkıp şehre ulaştırabilir. Seçimlerdir bahçeyi farklı kılan... Bir kadın için takıysa giysiye karakter katan, bahçe için de saksılar ve mobilyalardır. Saklı temininde geçmişte çok zorluk çekerdik. Şimdi ise daha çok seçenek bulabiliyoruz. Bu da bize inanılmaz kolaylık sağlıyor. Bahçenize tarz katabilecek bazı saksıları sizinle paylaşmak istedim. Acaba sizin tarzınız hangisi?
MY
CY
CMY
K
Renkli Baskı ve Fotokopi - AO Plan Kopya ( Renkli-S/B) Doğum Günü - Özel Günler İç - Dış Mekan Poster Baskı Folyo Kesim - Flex Kesim - Fotoblok - Forex Ciltleme - PVC - Kaşe - Laminasyon Tez İçin İstenilen Amerikan Cilt Broşür - Katalog - Kartvizit Grafik Tasarım ve Matbaa Hizmetleri Reklam ve Display Ürünleri /TelliogluCopyCenter
/tellioglu_copy
/TelliogluCopy
Belediye Cd. No: 4/B 0212 322 37 02 Göktürk - Eyüp / İSTANBUL www.tellioglucopycenter.com - www.gokturkcopy.com - info@gokturkcopy.com
İŞ DÜNYASI
“KADINLARIN İŞ HAYATINA DAHA FAZLA GİRMESİ GEREKİYOR” SUPERSLOW ZONE’UN SAHİBİ ALEV URÇAR İLE GÖKTÜRK’TEKİ YAŞAMI VE İŞ HAYATINDA KADIN OLMAKTAN HAFTADA İKİ KEZ 20 DAKİKALIK SEANSLARDA UYGULANAN SUPERSLOW EGZERSİZ YÖNETİMİNE UZANAN BİR SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRDİK.
Sizi tanıyabilir miyiz? İstanbul’da doğdum. Okul hayatım boyunca lisanslı olarak basketbol ve hentbol oynadım. Üniversiteyi bitirdikten sonra bilgi teknolojileri sektöründe 14 yıl boyunca çeşitli şirketlerde satış ve pazarlama konularında yöneticilik yaptım. İlk kızımız Zeynep’e hamile kaldığımda iş hayatına bir süre ara vermeye karar verdim. Zeynep 2,5 yaşındayken eşimin işi sebebiyle Dubai’ye taşındık ve bir süre orada yaşadık. İkinci kızımız Yasemin’in doğması ve biraz büyümesi derken iş hayatına 9 yıl ara vermiş oldum. 2013 Nisan ayında SuperSlow Zone® Göktürk şubesini açarak çalışma hayatına geri döndüm. Göktürk’te işletme sahibi olarak deneyimlerinizi ve gözlemlerinizi alabilir miyiz? Göktürk, küçük ve derli toplu yapısıyla İstanbul’daki karmaşık yaşamı nispeten kolaylaştıran bir bölge. Her geçen gün büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. İşletme sahibi olarak büyümenin getirdiği avantajlar yanında trafik düzensizliğinden kaynaklı yoğunluk günlük hayatı biraz tatsızlaştırıyor. Genel itibariyle eğitim ve gelir düzeyi ortalamanın üzerinde olan insanların yoğunlukla bu bölgede yaşaması birçok işletme için ciddi fırsatları beraberinde getiriyor. Neden Göktürk? Göktürk’te işyeri açmış olmaktan memnun musunuz? 2008 yılından beri Göktürk’te yaşıyorum. Profesyonel olarak çalıştığım yıllarda hep Anadolu yakasında oturup Avrupa yakasında çalıştım; trafik hayatımda ciddi bir zaman kaybı ve stres yaratıyordu. Kendi işimi açmaya karar verince öncelikli olarak Göktürk’te yapabileceğim ve yapmaktan keyif alacağım bir işi araştırmaya başladım ve şansım yaver gitti. Kadın işletmeci olarak işletme sahibi olmak nasıl bir duygu? Çok güzel ve tatmin edici bir duygu. Erkek egemen toplumumuzda kadınların iş gücüne katılımının beklentilerin çok altında olduğu ve maalesef iyiye gitmediği bir dönemdeyiz. Bunun değişmesi, kadınların iş hayatına daha fazla girmesi gerekiyor. Bu anlamda benim de dahil olduğum SuperSlow Zone® ailesinin üzerine düşeni yapmaya çalıştığını söyleyebilirim. Genel itibariyle SuperSlow Zone® zincirinde kadın eğitmenlerin oranının % 70 olmasından büyük memnuniyet duyuyorum.
98 intown
BUNDAN SONRASI IÇIN HEDEFLERINIZ NELER?
Göktürk bölgesindeki hedef kitlemizin büyük bir kısmını SuperSlow Zone® ile tanıştırmak ve yaşam kalitelerinin artmasına fayda sağlamak. Çalışan bir anne olarak ise iş yaşam dengemi koruyarak hedeflerimi gerçekleştirmeyi istiyorum.
Hem anne hem iş kadını olarak zor olmuyor mu ikisini yürütebilmek? Kendinize zaman ayırabiliyor musunuz? Hem anne hem de işkadını olmak gerçekten zor ve sorumluluklarınızın çok fazla olduğu bir durum. Ancak burada yaşarken en azından ölçek ve yakınlık avantajı işimi birazcık olsun kolaylaştırıyor. İş hayatına tekrar atılmak için küçük kızımın okula başlamasını bekledim. Göktürk’te ev, işyeri, okul üçgenin birbirine yakın olması bana özellikle çocuklarıma ayırdığım zaman açısından ciddi bir esneklik sağlıyor. Anne, eş ve işkadını şapkalarını bir arada taşımaya çalışan her kadın gibi benim de zaman zaman bunaldığım oluyor. Bu zamanlarda kendime zaman ayırmak için Göktürk dışına çıkıp arkadaşlarımla veya tek başıma vakit geçirmeye ya da eşimle seyahate çıkmayı tercih ediyorum. Kaç yıl oldu? SuperSlow Zone® nasıl gidiyor? 2013 Nisan ayında SuperSlow Zone® Göktürk şubesini açtık. Üçüncü yılımızdayız. Gayet keyifli bir şekilde büyüyoruz. Üyelerimize yaklaşık 15.000 seans yaptırmışız. Yeni üyelerimizin %80 ‘e yakınını hali hazırdaki üyelerimiz getiriyor. Dolayısıyla memnuniyet oranı yüksek bir işletmeyiz ve bununla gurur duyuyoruz. İlk başta slow (yavaş) konsepti insanlara farklı geldi. Bu hız çağında yavaş spor yapmaya insanlar alıştı mı? SuperSlow® tekniği 30 yıldır Amerika’da, yaklaşık 8 yıldır da Türkiye’de uygulanıyor. Evet, hız çağında yaşıyoruz ama insanlar bireysel sağlıklarına, yaşam kalitelerine hiç olmadığı kadar önem veriyor. Dolayısıyla egzersizin hızlı ve eğlenceli olmasından çok, aldıkları sonuca ve etkisine bakıyorlar. Tabii ki değişik spor merkezlerinde hızlı ve çoklu tekrarlar esasına dayanarak çalışmaya alışmış kişiler başlarda bu çalışma türünü garipsediler ve etkisini sorguladılar. Ancak yaklaşık 15-20 seans devam ettikten sonra yaşam kalitelerindeki farkı gördüler ve hızlı bir şekilde aile fertlerine ve arkadaşlarına önermeye başladılar. Daha çok tercih eden kitle hangisi? Ünlülerden kimler var? Bizim üye profilimiz genellikle 30 yaş üstü, hızlı ve yoğun bir tempoda yaşayan, egzersiz yapmak için saatlerce
spor salonlarında kan ter içinde kalmadan, günlük kıyafetlerini bile değiştirmeden en güvenli ve en etkili yöntem ile sonuca ulaşmak isteyen kadın ve erkeklerden oluşuyor. Ayrıca omurgasında çeşitli rahatsızlıklar olan, bel fıtığı, boyun fıtığı, duruş bozuklukları, kifoz, skolyoz, diz problemleri gibi sıkıntılara sahip kişiler de bizde yaptıkları egzersizlerle kaslarını güçlendirerek hayat kalitelerini arttırıyor. 12-90 yaş aralığında herkese egzersiz yaptırabiliyoruz. Bir üyemizin 87 yaşındaki babası, bir başka üyemizin 15 yaşındaki kızı sadık üyelerimizden. Şubelerimizde ünlü birçok üyemiz var. Arzum Onan, Timur Selçuk, Metin Uca, Tuba Ünsal, Gül Onat, Mirgün Cabas bunlardan bazıları... Diğer sporlardan farkı nedir? Bilimsel bir temele dayanan, güvenli bir yöntemle sakatlanma riskini minimuma indiren, en kısa sürede ve en etkili sonuca ulaşması diğerleri ile aramızdaki en önemli fark. Günümüzde 20-25 dakikalık, bilimsel temele dayanmayan birçok egzersiz yöntemi var ancak SuperSlow Zone® Sistemi dayandığı bilimsel temel ve uygulanış prensipleri ile diğerlerinden ayrılıyor. SuperSlow Zone® uluslararası akreditasyon kuruluşu IACET tarafından akredite edilmiş bir kas güçlendirme yöntemi ve sadece haftada iki kere 20 dakikalık seanslarda neredeyse vücudumuzda bulunan tüm kas guruplarının yavaş ve kontrollü egzersizlerle güçlendirme özelliğine sahip tek yöntemdir. Vücutta ne tür değişimler gözlemliyorsunuz ve ne kadar sürede? Düzenli bir şekilde egzersizlerine devam eden üyelerimizin yaklaşık 20-30 seans sonra vücutlarında sıkılaşma, incelme, güçlenme ve en önemlisi duruşlarında gözle görülür biçimde değişiklik gözlemliyoruz. Eğer çeşitli omurga sorunlarına sahip iseler iyileşme sürecine giriyorlar, hatta doktorları uyguladıkları egzersiz metoduna devam etmelerini tavsiye ediyorlar. Birçok üyemiz check-up sonuçlarındaki olumlu trendi bizimle paylaşıyorlar. Kayak, bisiklet, windsurf, koşu, golf, tenis gibi sporları aktif olarak yapan üyelerimiz çok ciddi biçimde güçlendiklerini ve bu sporlardaki performanslarının kayda değer biçimde arttığını belirtiyor.
intown 99
ürünlerde sadece bizde olan ürün demek biraz iddialı olur ama kalite/fiyat oranına ve çeşide baktığımızda Göktürk’ün en büyük çocuk mağazası biziz demek doğru olur. Fiyat skalanız nedir? Fiyat skalamız oldukça geniş ve her bütçeye uygun ürünler var. Tişörtler mesela 4.90TL’den başlayıp 39.90TL’ye kadar çıkabiliyor. “Sahiplenilecek hayvan” oyuncağını hikayesini anlatır mısınız? “Perfect Petzzz” Türkiye Distribütörü olduğumuz ve çok satan bir ürünümüz. Perfect Petzzz bir Amerikan markası ve Amerika’da evcil hayvan ticareti olmadığı için Amerika’daki konsepti “adopt me” üzerine kurulu. Gerçeği ile birebir aynı, nefes alan, uyuyan bu kedi ve köpekleri gerçeği yerine satıyoruz. Evcil hayvanları alıp, sonradan sıkılıp sokağa bırakmak yerine gerçek gibi olan oyuncaklarını alın diyoruz. Bazı anneler taşıma çantası da alıyor ve çocuklarına sabahakşam gezdirmelerinin sorumluluğunu veriyor. Üç günde bu durumdan yorulan çocuk gerçek hayvan beslemenin zorluğunu da görmüş oluyor.
EN FAZLA ÇEŞİDİ OLAN ÇOCUK MAĞAZASIYIZ”
“İNSANLAR İHTİYAÇLARINI GÖKTÜRK’TE HALLEDEBİLDİKÇE DIŞARIYA DAHA AZ GİDECEKTİR VE YEREL EKONOMİ DAHA DA GELİŞECEKTİR” DİYEN MİNİ MİDİ MODA’NIN YARATICISI PINAR GÜLEÇYÜZ İŞÇİ’DEN, MARKA HİKAYESİNİ DİNLEDİK
Kendinizi tanıtır mısınız? Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım mezunuyum. Aynı üniversitenin İletişim Fakültesi’nde Reklamcılık üzerine yüksek lisans yaptım ve 20 yıla yakın bir süre reklam sektöründe çalıştım. 2009 yılında kendi butik ajansımı, 2011 yılında da Hepsi Enteresan’ı kurdum. Hepsi Enteresan hediyelik eşya tasarımı, üretimi ve ithalatı yapan, birkaç markanın da distribütörü olan dinamik bir firma. Bu sene Mayıs ayında da Mini Midi Moda isimli çocuk mağazam faaliyete geçti. Evli ve iki çocuk annesiyim. Markanın hikayesi nedir? Mini Midi Moda çocuklarımın ihtiyaçlarından doğan bir marka oldu aslında. Göktürk’te oturuyoruz. Aradıklarımı bulamamaktan ve AVM’lere taşınmaktan yorulmam, Mini Midi Moda’nın zeminini hazırladı. 0-14 yaş arası her çocuğun farklı zevklerine hitap eden, ayakkabı dahil her çeşit ürünün bulunacağı, modayı takip eden, annelerin keyifli ve ekonomik alışveriş yapacakları bir mağazam olsun istedim. Derken mekanı bulduk. Şu an Göktürk’ün en büyük, en fazla çeşidi olan çocuk mağazasıyız. Mağazayı açarken neyi hedeflediniz? Öncelikli hedefim kaliteli ürünleri uygun fiyatlara satmak ve bol çeşit bulundurmak oldu. Ayakkabıda Vicco markasının bayiliğini aldık ve yanına garson ayakkabı olarak MP markasını da ekledik. Her türlü ihtiyacı
100 intown
çözebiliyoruz. Firmaların koleksiyonunda olup da mağazamızda olmayan ürünleri de birkaç gün içerisinde getirtebiliyoruz. Çocuk giyimi özellikle tercih etmenizin sebebi nedir? Çocukları giydirmek çok keyifli ve sorunsuz. Pazar senenin 12 ayı canlı ve kendi çocuklarımdan biliyorum, ihtiyaçlar hiçbir zaman bitmiyor. Hangi markalı ürünler var? Mağazamızda mümkün olduğunca farklı fiyat skalalarında birçok markayı bulundurmaya çalışıyoruz. Çoğu AVM markası olmayan ama sektörde bilinen iyi markalarımız var. Ayakkabıda Vicco ve MP, giyimde Cichlid, Mackays, Sobe, Mini Damla, Bebepan ve popüler markaların ihraç fazlaları var. Şapkada Bay Şapkacı, mayo da Bonesta, iç çamaşırında Tutku, Seher Yıldızı ve Melani, pijamada Erdem ve Elsima, abiyede Marions gibi markalar ve Hepsi Enteresan’ın tüm ürünleri var. Hediyelik almak isteyenler de mağazamızda farklı bir koleksiyon bulabilir. En çok tercih edilen ürünler hangileri? Ayakkabı ve bebek ürünlerinde oldukça çeşidimiz var. Bunların her gün satışı yapılıyor. Sadece sizde olan ürün var mı? Göktürk’te Vicco ürünlerini sadece biz satıyoruz. Diğer
İlginç anınız var mı paylaşmak istediğiniz? İlginç değil ama bizi çok etkileyen anılarımız var. Mağaza açılana kadar Göktürk’te bu kadar çok yoksul aile ve bir o kadar da hayırseverin olduğunun farkında değildim. Çok ihtiyacı olan aileler (özellikle babaları terk etmiş veya vefat etmiş çocuklar), hiç ayakkabısı olmamış çocuklar var. Hayırseverler mağazamıza gelip bu çocukları giydirdiklerinde çocukların tepkilerini görmeniz gerek, duygu yoğunluğunu ve yaşanan güzellikleri anlatmam mümkün değil. Bu arada bizde müessese olarak üstümüze düşen bir şey olursa geri kalmıyoruz. Şimdiki çocuklar ile kendi çocukluğunuz arasında sizce ne gibi farklar var? Çok fark var tabii ki. Şimdi ki çocuklar her türlü imkâna sahip, çok seçenekleri var ve her istedikleri gerçekleşiyor. Bu da çocukları tatminsiz ve mutsuz yapıyor diye düşünüyorum. Biz oyuncaksız ama mutlu çocuklardık. Tablet bağımlığı, bunun getirdiği sorunlar ve obezite diğer sıkıntılar. Bundan sonrası için hedefiniz? Bundan sonraki hedefim çizgiyi bozmadan şubeleşebilmek. Eklemek istedikleriniz… Gelen çoğu müşterimiz mağazamızı çok başarılı buluyor ve inşallah kapanmazsınız diyor. Göktürk’lü olarak daha çok mağazanın açılmasını ve hayatta kalmasını istiyorsak daha çok destek olmalı, mümkün olabildiğince Göktürk’ten alışveriş yapmalıyız. Bu arada şunu da eklemek isterim ki başka çocuk mağazalarının da açılmasını ve başarılı olmalarını istiyoruz. Çünkü insanlar ihtiyaçlarını Göktürk’te halledebildikçe dışarıya daha az gidecektir ve yerel ekonomi daha da gelişecektir.
intown 101
Bu bir advertorialdır.
“GÖKTÜRK’ÜN EN BÜYÜK,
INCITY
EN ÇOK YAKIŞAN MEKANLAR Hazırlayan: Leyla Asena Arıca
HEPİMİZİ ETKİLEYEN BU ZORLAYICI GÜNLERDE NEREDE, NE YENMELİ, NE İÇİLMELİ DERDİNDE OLMAKTAN DEĞİL, EN AZINDAN İŞ VEYA ARKADAŞ TOPLANTILARI YAPMANIZ GEREKTİĞİNDE AKLINIZDA BULUNSUN DİYE ÇAY SOHBETİ İÇİN AVRUPA YAKASI’NDAKİ EN İYİ MEKANLARINI PAYLAŞALIM İSTEDİK…
İlk başta biraz çaydan söz etmek istiyorum. Çayın geçmişi çok çok eskilere dayanıyor. Kaynaklara göre ilk çay, MÖ 2737 yılında Çin İmparatorluğu döneminde içilmiş. Çay bitkisinin yapraklarını yanlışlıkla suya düşüren imparator Shen Yung, çayın tadına bayılır ve keşfettiği bu lezzeti sürekli içerken bulur kendini… Fakat çayın dünyaya yayılması biraz daha geç tarihlerde olur. Avrupa’yla ilk 1606 yılında tanışır, daha sonraki yıllarda da hikaye aynı, Amerika ile tanışma ve sanayileşmeden payını alma... Bana kalırsa kahve gibi çay da bir kültür meselesi; hangi medeniyetin toprakları daha elverişliyse, nerede daha çok yağmur yağıyorsa, kim daha çok tiryakisi olmuşsa çay içmenin, orada gelişmiş çay kültürü. Uzakdoğu ve İngiltere’den sonra en çok çay içenler arasında Türkler de var tabii ki. 1900’lü yıllara kadar kahve tutkunu olan ülkemizde son asırda durum değişmiş ve şimdilerde sudan sonraki ilk tercih çay içmekmiş. Biz de İstanbul’daki en çeşitli, en aromatik çayları servis eden mekanları size sunuyor ve yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ediyoruz.
102 intown
Yıllardır hayatımızda olan bu kafeyi gerçekten çok seviyoruz. 2002 yılından beri hizmet veren ve giderek büyüyen The House Cafè, her şeyiyle kusursuz bir yer. Bunda mimari alanda Autoban’la çalışmalarının da sebebi büyük tabii ki. The House Café’nin yemekleri şahane ama çay konusunda çok iyi olduklarını da söylemeden geçemem. Yıllar önce ilk kış çayını burada içmiştim ve sevenler iyi bilir, karabiberli bitki çayı diye bir gerçek var. Bitki çayına ayrıca limon, portakal, bal ve elma dilimleri koyarak içiyorsunuz, tam bir hastalıksavar. Ayrıca mevsimine göre taze zencefilli ıhlamur çayı da çok iyi. Acımsı aromaları ve güzel kokulu çaylarıyla The House Café, her noktada bulabileceğiniz bir mekan ama ben en eskisi olan Atiye’dekini seviyorum. Teşvikiye Mah. Atiye Sokak No:10-1 Nişantaşı
LADURÉE
ÇAY FİSKOSUNA
THE HOUSE CAFÉ
Ladurée, İstanbullular’ı 2010 yılında Bebek’te makaronla tanıştırdı. İnanılmaz bir tadı olan bu Fransız kurabiyesi sayesinde Ladurée hayatımıza girdi ve bugün, 2013 yılında açılan İstinye Park şubesi ile yola devam ediyor. Burası, anavatanı Fransa olan makaronun yanı sıra çay salonu kültürüyle bilinen bir kuruluş aynı zamanda. Üstelik makarondan ziyade çay çeşidi konusunda daha zengin bir menüye sahipler. Ancak buradaki durum biraz farklı. Ladurée’de çayları bitki yağları, meyve özleri ve gül yapraklarıyla tatlandırılmış çay miksajlarıyla sunuyorlar. Karışım konusunda ise oldukça uzmanlar. Mesela Marie Antoinette diye bir çayları var; içeriğinde tatlı turunçgiller, gül ve yasemin çiçeği yağı özleri olan, ara ara kuru meyve ve balla tatlandırılmış bir Çin çayı. Yani burası çay gurmesi bir yer! Ayrıca çayınızın yanına sıcak veya soğuk süt isteyebiliyorsunuz. Parizyen bir çay-makaron seansı için Ladurée, kusursuz bir seçim. İstinye Bayırı Cad. İstinyepark Alışveriş Merkezi No:11 D:L435, Sarıyer
intown 103
INCITY
MUMS CAFE
YENİ
İstanbul Caddesi, Larus Palas No: 2D-2E Göktürk/İstanbul 444 76 39 info@geziistanbul.com
Fransız Geçidi’nin tam ihtiyacı olan şeydi Mums Cafe ve Paps (Paps, mekanın karşısındaki kardeş işletmesi olan İtalyan restoranı). Açıldıkları günden beri severek gidiyorum. Dinlendirici ve yeşil bir yer Mums Cafe. Güzel dekorasyonundan sonra en çok dikkat çekici özelliği ise çay menüsü benim için. Aromatik çaylarda zirve yapmış bir menüleri var. Roybos Bourbon Vanilya çaylarını kesinlikle öneriyorum. Vanilya çaya en çok yakışan aromalardan biri. Ayrıca menülerinde Pu’erh adında yıllanmış çayları bile var ve adı bile çok merak uyandırıcı. Ben tam bir soğuk çaycı olduğum için ev yapımı soğuk çaylarından şeftalili olanını çok seviyorum, sıcak havalarda çok iyi gidiyor, aklınızda olsun. Bu arada hatırlatmadan geçmeyelim, “Mums” İsveç dilinde “lezzet” demek; biz de öyle tahmin etmiştik! Kemankeş Mah. Fransız Geçidi Sok. No:1/16 Karaköy
Çay mekanlarından söz ettiğimizde Dem’den bahsetmemek olamazdı herhalde. Karaköy’de sıcacık ve samimi bir mekana sahipler. Genellikle yer bulabilmek için sıra beklemeniz gerekiyor. 2013’te bizi çayın en değişikleriyle tanıştıran Dem’in diğerlerinden farkı, uzmanlık alanının yalnızca çay olması. 60 tane çay seçeneği var. Yanında ise küçük tatlılar, kahvaltı ve atıştırmalıklardan ibaret bir menüye sahipler. Çay seçenekleri çok fazla olduğu için burada biraz damak zevkleri konuşuyor. Ben en çok Get the Power ve Lemon Twist ile portakallı vanilyalı çayı beğendim. Ayrıca meraklısıysanız çay gruplarının ortaya çıkış hikayeleri hakkında bilgi edinmeden gitmeyin, daha çok zevk alırsınız. Salt çaycı bir yer ve başka bir şey aramıyorsanız, Dem diyorum. Kemankeş Karamustafa Paşa Mah. Hoca Tahsin Sok. No:17, Karaköy
104 intown
DEM KARAKÖY
GEZİ İSTANBUL
“Eskiden buralar dutluktu” demiyorum belki ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim, eskiden Göktürk’te sosyalleşelim dediğimizde gidebileceğimiz birkaç mekandan biriydi Gezi İstanbul. Sonra kalabalıklaştık ancak ilk dostluklar hiç unutulmaz ya hani, onun gibi Gezi İstanbul müdavimliğim devam etti. Gezi İstanbul’u, yenilenen konsept-dekorasyon çalışmasının ardından yeni evi Larus Palas’ta ziyaret ettik. Mekanın 12 yıldır işletmeciliğini yürüten Aynur Kıran, yeni konseptle hedeflenenin günün her saatinde lezzetli ürün gamı ve en iyi servisle müşteri memnuniyetini yüzde 100 artırmak olduğunu söylüyor. Yemeklerin lezzeti düşünüldüğünde bunun zor olmayacağını söyleyebiliriz. Mutlaka bir sabahınızı Gezi İstanbul’da mükellef bir kahvaltıya ayırın ama lütfen aceleniz olmasın, tadını çıkarmanız gerekiyor. Fırından seçme lezzetlerle sunulan kahvaltı mönüsü muazzam! Çünkü tüm malzemeler Türkiye’nin çeşitli yerlerinden getiriliyor, ekmeklerde katkı maddesi kullanılmıyor ve sebzeler dahi kendi bahçelerinde yetiştiriliyor. Bunun yanı sıra benim gibi İtalyan mutfağı tutkunuysanız, taş fırın pizzaları ve makarnaları, bir de atom karidesini mutlaka denemelisiniz. Pazartesi günün hariç hafta içi 10:00-23:00, hafta sonu ise 09:00-23:00 arası Gezi İstanbul’un kapısı herkese açık!
NEDEN GITMELI? Kahvaltıya henüz gitmediyseniz, mutlaka denemelisiniz. Kısa süreli uğrayacaklara ise baristaların özenle hazırladığı özel harman kahveleri denemelerini öneririz.
Z KUŞAĞI
SOĞUKTA
HAREKET ŞART!
KICKBOX Vücut kondisyonunu artıran ve nefes kapasitesini geliştiren kickbox, kasları güçlendirmek için idealdir. Ayrıca çevikliliği artırır. Tabii bu arada çocukları, bir dövüş sporu olan kickbox’ın saldırı değil savunma amacıyla kullanılması konusunda teşvik etmek de çok önemli. Fitbox 212 322 90 89 - 322 23 71
AIKIDO Kickbox’un aksine, aikido agresif olmayan bir spordur. Çocuklara sakin olmayı öğretir. Sakinliği öğrenerek, odaklanma konusunda kendilerini eğitebilirler. Aikidonun amacı saldırmak değil kendini korumaktır. Kişiye pozitif bir bakış açısı kazandırır. Atletik bir beden gerektirmeyen aikidoyu herkes yapabilir. Fitbox 212 322 90 89 - 322 23 71
BALE Her nedense çoğunlukla kız çocukları için düşünülse de, erkek çocuklar arasından da son derece yetenekli baletler çıkmaktadır. Bale eğitimine genellikle 4 yaşından itibaren başlanır. Kas gelişimi küçük yaşlarda başladığı için 10 yaş ve sonrasında başlamak daha zor olacaktır. Çocukların kendilerini ifade etme becerilerini geliştiren ve özgüvenlerini artıran bale, çalışkan ve disiplinli bireylerin yetişmesinde de önemli bir rol oynar. Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22
YAZ BITTI DIYE ÇOCUKLARIN HAYATINDA AKTIVITE DE BITTİ SANILMASIN. YETER KI ONLARIN ILGI VE IHTİYAÇLARINA UYGUN SEÇIMLER YAPILSIN. ÇOCUKLARIN EN SEVDIĞI AKTIVITELERDEN BAZILARINI VE GÖKTÜRK’TE BU AKTIVITELERI PROGRAMLARINA ALAN BAZI MEKANLARI SIZIN IÇIN DERLEDIK. MADEM ÖYLE, BU KIŞ HERKES IÇIN GÜZEL GEÇSIN.
106 intown
intown 107
Z KUŞAĞI DANS İşte stres atmanın en güzel yollarından biri. Hem eğlenip hem vücudu zinde tutmak gibisi yok. Büyüme çağındaki çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini doğrudan etkileyen dans, düzenli yapıldığında kişiyi esnek, sağlıklı, zarif bir bedene kavuşturur. Çocukların beden dili değişir; özgüvenleri, yaratıcılıkları artar. Müzik kulağı ve zevki gelişir. Ve en güzeli; dans ederken çok mutlu olurlar! Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22 Ragıp Savaş Sanat Akademisi 0212 322 80 80
YOGA Sadece büyüklerin değil, çocukların da rahatlamaya ihtiyacı var. Hele de bu kadar yoğun okul temposunda… Günümüzde stres yaşı oldukça düşmüşken, yogaya sığınmak faydalı olabilir. Evde aileleriyle, okulda öğretmenleri ve arkadaşlarıyla sorunlar yaşayan çocukların özellikle sınav kaygıları ve rekabet ortamı nedeniyle gerginleştikleri biliniyor. Hiperaktif çocuklar için ise farklı yoga programları uygulanıyor. Tan Sağtürk Akademi 0212 322 03 22
JUDO Konsantrasyonu artırmak ve vücut koordinasyonunu geliştirmek için ideal sporlardan biri de judo. Hem fiziksel hem ruhsal anlamda destekleyici bir egzersiz olan judo sayesinde çocuklar vücutlarını ve güçlerini keşfederler. Gözle görülür şekilde refleksleri gelişir, dengeleri ve metabolizmaları güçlenir. Uyum ve saygı kavramlarını öğrenirler, mücadele yeteneği kazanırlar. V3 0212 363 04 80
BASKETBOL Bir takım sporu olan ve bu sebeple sosyalleşmeye büyük katkı sağlayan basketbol, özellikle ergenlik çağında enerji akışını doğru yönlendirmek için idealdir. Basketbola yeni başlayacak çocukları doğru yönlendirmek ve doğru çalışma programlarıyla çalışmak, onları basketbola kazandırmak için şarttır. Aksi takdirde; aşırı zorlayıcı ve yaşına uygun olmayan bir çalışma temposu çocuğu hem basketboldan hem genel olarak spordan soğutabilir. Kemer Country Club 0212 239 86 14
HISAR AKADEMI
Hisar Akademi’de dört yaş üstü her çocuğun katılabileceği spor, müzik, performans sanatları, görsel sanatlar ve çeşitli atölye çalışmaları yer alıyor. Bu yıl yedinci kez açılan akademideki 25 farklı program, hafta sonları uygulanıyor. Ekim’in ilk haftası başlayan akademide bu sezonunun yenilikleri ise bisiklet atölyesi, çocuklar için dans ve programı değişen jimnastik atölyesi. Bunların yanı sıra basketbol, voleybol, bale, aikido, sanat ve seramik atölyeleri, yaratıcı drama dersleri programları da devam ediyor. www.hisarakademi.com
108 intown
TENIS Aletli spor dalları içinde en revaçta olanı tenistir. Bireysel bir spor olan tenis, çocuklara hırsını kontrol etmeyi öğretir. Çocuğun tenise yeteneği olup olmadığını anlamak için, rakete ve toplara ne kadar ilgi duyduğu gözlemlenmelidir. Uzun ve zor bir eğitim isteyen bu spor, çok fazla efor harcamayı gerektirir. Aşırı hareketli ve sabırsız çocukların konsantrasyon sağlaması zor olabilir ama başarırlarsa sonuç son derece verimli olur. Kemer Country Club 0212 239 86 14
OKULA DÖNÜŞ
ÇOCUKLAR NEDEN SİHİRLİ SÖZ: “YAPABİLECEĞİNİ BİLİYORUM”. Hazırlayan: Işıl Tabağ ÖDEV SAATİ GELDİ. AMA TELEVİZYON HALA AÇIK. SİZ EN AZ ÜÇ KEZ SAKİN SAKİN ÖDEV ZAMANININ GELDİĞİNİ HATIRLATTINIZ. ANCAK SÜREKLİ “TAMAM BİRAZDAN BAŞLIYORUM” YANITINI ALIYORSUNUZ. ÖDEV YETİŞMEYECEĞİ İÇİN TELAŞLISINIZ AMA NE YAZIK Kİ SADECE SİZ TELAŞLISINIZ. HATTA ÇOCUĞUNUZ BU TELAŞIN SEBEBİNİ BİLE ANLAMIYOR. SONUÇTA BİRAZ KIZGINLIK BİRAZ OTORİTE (HALA KALDIYSA) KULLANARAK ÖDEVE OTURUYORSUNUZ. SİZ ZAMAN KALMADIĞI İÇİN YARDIM ETME GEREĞİ HİSSEDİYORSUNUZ. AMA SİZ SÖYLÜYORSUNUZ O YAZIYOR. HATTA “BİR DAKİKA KELİME, KELİME SÖYLE” DİYOR. ÖDEV KAVGA DÖVÜŞ BİTİYOR ÇANTAYA KONUYOR. YARIN TEKRAR ÖDEV SAATİNE KADAR RAHATSINIZ. PEKİ, YA SONRA?
Çocuklarımız bu ödev olayının neyini anlamıyor? Daha doğrusu biz anne baba olarak hala bu ödevin bize ait olmadığının neresini anlamıyoruz? Konuşmalar bile takım çalışması niteliğinde: “Babası ödevimiz bitti. Çarşamba sınavımız var. Yarın biraz da ek kitaptan soru çözeceğiz”. Oxford University’den Ros Clubb ve Georgia Mason’un bir araştırmasından bahsedeceğim. Clubb ve Mason’un araştırması fillerin yaşamına dayanıyor. Bu filler de nereden çıktı demeyin lütfen. Aslında pek çok noktayı birleştirecek. Uzun yıllar filleri doğal ortamında ve hayvanat bahçesinde gözlemliyorlar. Hayvanat bahçesi gayet konforlu, gerekli yiyecekler, gerekli, şartlar sağlanmış. Uygun saatlerde yiyecekler fillerin önlerine geliyor. Yorulmuyorlar. Vitamin takviyeleri, yıkanmaları vb. Fakat ne yazık ki, hayvanat bahçesinde bu kadar iyi bakılan fillerin ömrü doğal hayatta yaşayanlara göre yaklaşık 40 yıl daha az. Sizce neden? Tamamıyla kendi kontrollerini ellerinde tutamadıkları için. Yaşayan her varlık hayatının kontrolünü elinde tuttuğunda daha başarılı, daha mutlu. Bizse çocuklarımızın kontrolünü elimize almış şekilde onları başarıya ve mutluluğa sevk etmeye çalışıyoruz. Kendi başına çözdüğü bir problem, kendi başına odasını toplaması, kendi başına ayakkabısını bağlaması tahminimizden çok daha önemli. Küçük başarılar büyük başarıları ve BEN YAPABİLİRİM’i oluşturuyor.
110 intown
Bir kısmımız bu konuda bilinçlendik. Çocuğumuzun hata yapmasına izin vermeye çalışıyoruz. Ama kaşımız, gözümüz, vücudumuz “Dur bakalım yapabilecek mi?” diyor. Halbuki sözümüz, sazımız şunu demeli “Yapabileceğini biliyorum”. Öğrenmeden keyif almak da büyük ölçüde buna bağlı. İç ve dış motivasyondan bahsederler. Bizi ilgilendirecek olan “İç motivasyon”. Oysaki biz annebabalar dış motivasyonu her zaman doldurmaya çalışırız: “Dersini yaparsan TV izleyebilirsin, ödevini bitir sana şeker vereceğim, sınavdan yüksek not alırsan bisiklet…” İç motivasyonu anne baba olarak arttırmaya yardımcı olabiliyoruz. Ünlü psikolog Edward Deci ve Richard Ryan iki tane yöntem söylüyor: 1- Okulda öğrendiklerini size anlatması için fırsat verin (Anlatırken hem daha iyi öğreniyor hem de “Yapabilirim” duygusu gelişiyor). Yapmanız gereken vazgeçmeden size anlatmasının sizin için ne kadar önemli olduğunu vurgulamak. Bravo, aferin yerine gerekiyorsa bir öncekinden daha iyi olduğunu söylemek. 2- Ödev kontrolünün onda olduğunu hissettirmeye çalışın (Küçük sınıflarda yani henüz ödev nasıl yapılır bilmedikleri dönemlerde masa düzeni, çalışma sistemi beraberce kurulmalı). İlköğretim yıllarında ödev konusunun tüm kontrolünü çocuğumuza bırakmaktan bahsetmiyorum. Hangi saat ödev yapacağına karar vermek, ne kadar dinlenme süresi ayıracağını belirlemek bile çocukta kontrolün kendinde olduğunu hissettiriyor. Okul bitirileli hepimiz için yıllar oldu. Şimdi karar vermemiz gereken hala ödev yapıp sınava mı hazırlanacağız, yoksa çocuklarımızın otokontrolü benimsemelerini mi sağlayacağız? Ben otokontrolü seçtim. Ya siz?
intown 111
TAVAN ARASI
Yazı: Doç. Dr. İhsan Hanson
7 İSTANBUL ŞEHRI ÜZERINDE SAYISIZ KURULUŞ EFSANESI YAZILMIŞ SÖYLENMIŞ VE ANLATILMIŞTIR. İŞTE SIZE BELKI DE BU GÜNE KADAR DUYMADIĞINIZ DINLEMEDIĞINIZ BIR ÖYKÜNÜN ÖYKÜSÜ DAHA…
TEPELİ ŞEHRİN
EFSANELERİ
Hani şu altı yüz yıl yaşamış olduğu söylenen Davut oğlu İbrahim canının sıkıldığı günlerden birinde cinlerini, perilerini, kurtlarını, kuşlarını, veziri ukalasını çağırıp sorar: Bu dünyada bana biat etmeyen kaldı mı? Bir bakın… İzin isteyen yaratıklar hemen dört bir yana dağılıp araştırmalarına başlar. Bir zaman sonra bakarlar ki, Ancor Adaları’nın Kralı, Ancor Süleyman’ı tanımadığı gibi ona biat etmeyi de hiç aklından geçirmez. Bunun üzerine Süleyman tüm ordusu ile Ancor Adası’na çıkartma yapar. Savaşın
ardından Kral Ancor yenilir ve esir alındıktan sonra herkesin gözü önünde kafası kızgın bir kılıç darbesi ile gövdesinden ayrılır. Her öyküde olduğu gibi burada da kralın dünyalar güzeli bir kızı vardır: Şemsiye… Süleyman, Şemsiye’yi yanına alıp geri döner. Bir müddet sonra da kendisine eş yapar. Ama Şemsiye bir türlü mutlu olmaz, olamaz. Süleyman’ın kendisini mutlu etmek için ne yapması gerektiğini sorduğunda ise kendisine üç tarafı sularla çevrili bir yerde saray yaptırmasını ve o sarayda mutlu olabileceğini söyler. Bunun üzerine Süleyman yine cinleri perileri kurtları kuşları görevlendirerek dünya üzerinde üç tarafı sularla kaplı yeşillikler arasında bir yer bulmalarını ister. Uzun araştırmalardan sonra cinler ve periler geri dönerek, böyle bir yer bulduklarını ve buraya sarayı inşa edebileceklerini söylerler. Bulunan yer bu gün Sarayburnu olarak adlandırdığımız İstanbul’un tarihi tepelerinden birinden başkası değildir. Süleyman buraya hemen bir saray inşa eder ve Şemsiye ile birlikte buraya yerleşip yaşamaya başlarlar. Gel zaman, git zaman Şemsiye burada da yaşamaktan mutlu olamaz. Nasıl olsun ki, babasının katili kocası… Bir zamanlar mutlu ve bahtiyar ailesiyle birlikte yaşadığı yerleri ve babasını hayal edip ondan kalan eşyalara bakarak sürekli ağlama nöbetleri geçirir. Geçen zaman içinde Süleyman zaten Saba Melikesi Belkıs’a aşık olmuştur. Bir gece Şemsiye’yi Süleyman’ın emriyle putlara tapıp ağladığını gerekçe göstererek uykusunda boğarlar. Sarayburnu’nda yapılmış olan sarayın bahçesine gömülüverir Şemsiye… Başına da mezarı kaybolmasın diye bir servi ağacı dikerler. İşte İstanbul mezarlıklarında salınıp duran serviler de buradan gelmektedir. Aradan uzun ama çok uzun yıllar geçer. Süleyman’ın dördüncü kuşak torunu Yanko bin Madyan büyük dedesinin cinlerle, perilerle, kurtlarla, kuşlarla konuştuğu asasının peşine düşer. Niyeti büyük dedesi gibi
112 intown
intown 113
TAVAN ARASI olmaktır. Yanına veziri Kanzuk ve müneccimlerini de alarak gemileri ile birlikte düşer yola.
Müslüman inancına göre bir leylek, Hıristiyan inancına göre ise bir kartal görünür; ağzında bir yılan taşıyarak…
Maceralı bir yolculuktan sonra yolları Sarayburnu’na varır. Sarayın kalıntılarını bulur ve emir vererek buraya bir kent inşa etmelerini ister. Aylar boyunca gemiler başka diyarlardan buraya keresteler taşlar ve inşaat malzemeleri taşır. Yanko bin Madyan şehrin temellerinin ne zaman atılmasının uygun olacağını yanına çağırttığı Müneccimbaşı’na sorar.
İplerin üzerine doğru süzülür ve tam iplerin üzerine yılanı bırakır. Yılanın üzerine düştüğü ipler gerilir direkler devrilmeye çanlar çalmaya başlayınca, ustalar da vaktin geldiğini zannederek harçları karıştırarak temel atmaya başlarlar. “Durun durun, vakit daha gelmedi” diye bağırmalar o gürültü esnasında duyulmaz bile…
Müneccimbaşı usturlap adı verilen aletle gökyüzünü tarar hesaplamalar yapar. Ve sonunda şehrin yedinci ayının yedinci gününde temelinin atılmasının uygun olacağını söyler. Bunun üzerine sur temellerin aynı anda atılabilmesi için belirli aralıklarla direkler dikilir aralarına ipler bağlanır ve iplerin ortasına birer çan asarlar. Emir geldiğinde direklerden bir tanesini devirecekler iplerle bağlı direkler domino taşları gibi birbirlerini çekerek devrilecekler ve çanlar çalmaya başlayınca da ustalar temel atmaya başlayacaklardır. Ama bu yaradanın hoşuna gitmez, kendi izni olmadan yapılmasına izin vermez. Temel atma zamanına bir gün kala, gökyüzünde
114 intown
Böylece zamanından önce inşa edilen kentten hayır gelmez. Yakılıp yıkılır. İşgallere uğrar. Taş üstünde taş kalmamacasına… Nice ejderhalar, akrepler, yılanlar sokaklarında dolaşır. Nice prenslerin gözlerine miller çekilir. Nice prensesler karnında bebeleriyle çuval içinde Marmara’nın serin sularında can verir. Nice hükümdarlar zehirlenip öldürülür. Depremler, yangınlar eksik olmaz. Yedi kez batıp, yedi kez Anka Kuşu gibi küllerinden tekrar doğar. Yedi tepeli şehir… Merak edenler için… Yanko bin Madyan büyük dedesinin asasını bulur. Süleyman gibi o da cinlere perilere kurtlara kuşlara hükmetmeye başlar. Dedesinin sarayı üzerine yaptırdığı muazzam sarayında üç yüzyıl yaşar. (Yıllar sonra aynı soydan gelen Parga’lı İbrahim’in yine temelleri üzerine yaptırdığı günümüze kadar ulaşan ve halen Türk İslam Eserleri Müzesi’ne ait yerdir burası.) Sonrası… Sonrası da başka bir yazımıza konu olsun…
KEŞİF Yazı: Başak Duru PAZAR GÜNLERİ GÜZELDİR. İSTANBUL’UN TRAFİĞİNDEN KAÇIP KENDİNİZİ BİR BALIKÇI SIĞINAĞINA ATABİLİYORSANIZ DAHA DA GÜZELDİR DİYEREK, BİR PAZAR GÜNÜ KARŞI YAKANIN GÜZELİ ANADOLU KAVAĞI’NDA ALIN SOLUĞU… MİDYE VE WAFFLE KOKULARIYLA DENİZ KENARINA SIRA SIRA DİZİLİ ESKİ EVLER KARŞILASIN SİZİ. HAFTANIN TÜM YORGUNLUĞUNU VAPURDA BIRAKIP, ANADOLU KAVAĞI’NIN ARA SOKAKLARINDA KAYBOLUN, GİTSİN…
Sarıyer’den ver elini Anadolu Kavağı! Üstelik sadece 10 dakikalık, tadı damağınızda kalan masmavi bir yolculukla… Yerliyabancı turistlerinin hafta sonu adreslerinden biri olan Anadolu Kavağı benim için çocukluğumun pazar günlerine karşılık gelir. Akraba ziyaretleri listemde ilk sıradaydı. Yokuşlarında kızakla kaydığımız, kaplumbağa ailelerinin gezdiği bahçelerinde tüm gün oynadığımız, günde iki dondurma yememe izin verilen, ekmek arası midye tavayı ilk keşfettiğim zamanlar… Henüz araç trafiğine kapalı olduğu zamanlardan bahsediyorum aslında. Ulaşım sadece deniz yoluyla sağlanırdı. Hem araç trafiğine açılması hem de İstanbul nüfusunun artması, Anadolu Kavağı’nın ziyaretçi sayısını en az beşle çarptı. Neyse ki hala tarihi dokusunu koruyabilen İstanbul yerleşimlerinden biri… Bu yüzden ne zaman gelsem çocukluğuma dönerim. Daha vapur yanaşmadan waffle ve midye tava kokuları sayesinde “Önce bir yemek mi yesek?” dedirtir Anadolu Kavağı. Meydandaki
KARŞI YAKANIN GÖZCÜSÜ
ANADOLU KAVAĞI 116 intown
intown 117
KEŞİF
NASIL GIDILIR?
Sarıyer’e kadar özel aracınızla gelip buradan kalkan vapurlarla Anadolu Kavağı’na ulaşabilirsiniz. Sefer saatlerine gitmeden önce bakmayı unutmayın. www.sehirhatlari.com.tr si
le Yoros Ka
118 intown
balık lokantaları doludur, tezgahların önünde ise hızlı ilerleyen küçük sıralar görürsünüz. Tezgah sahipleri her zaman çok neşelidir. Sizi yolunuzdan çevirmenin illa bir yolunu bulurlar. Hani oldu da, “Dönüşte uğrayacağım” dediniz birine; bu sözü yazarlar bir yere ve dönüşte misafir etmeden şuradan şuraya bırakmazlar. İyi de yaparlar. Çünkü burada deniz mahsullerinin tadı bir başkadır. Balık-ekmek ya da midye tavanın tadına baktıktan sonra denizden gördüğünüz Yoros Kalesi’ne doğru tırmanmaya başlayabilirsiniz. Kavak’ın dar sokaklarındaki kısa evler, eski İstanbul fotoğraflarını anımsatır. Tepeye yaklaştıkça her adımda manzaranın daha da muhteşemleştiğini görürsünüz. Bu yüzden adım atarken arada sırada arkaya dönüp bu manzaranın keyfini çıkarmayı ve fotoğraf çekmeyi unutmayın. Dilerseniz yol boyu sizi takip eden restoran ve çay bahçelerinde dinlenebilirsiniz. Bu keyifli bir yolculuk sonrası kaleye ulaştığınızda gördüğünüz manzara, tabiri caizse az öncekileri solda sıfır bırakır. Kale denildiğinde Cenevizliler akla gelir. Yoros Kalesi de tahmin ettiğiniz üzere Ceneviz yapımı… Geçmişte pek çok saldırıya maruz kalan Anadolu Kavağı’na Cenevizliler tarafından 1190 yılında inşa ettirilen kaledeki armalar dikkat çeker. Bizans ve ardından 14. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine geçen kalenin içinde bir Türk mahallesinin bulunduğu anlatılır. Çevreye hakim bir tepede yer alan Yoros Kalesi’nden İstanbul’a giriş yapan gemileri izlemek çok keyiflidir. Buraya gelenlerin kimi surlarda kimi de yeşil alanlarda oturmayı tercih eder. Hatta kalenin arka tarafında piknikçileri görmeniz işten bile değildir. Anadolu Kavağı’nın en güzel armağanı Boğaz manzarasını geride bırakıp meydana döndüğünüzde tatlı saati gelmiş demektir. Dilerseniz dondurma ya da waffle dilerseniz lokma, sıkı bir tatlıcıysanız ise ortaya karışık. Anadolu Kavağı’nı tatlı sonla bitirmek adettendir. Kalabalık da yavaş yavaş vapurlara doluşmaya başlamıştır bu saatlerde. Martı sesleri eşliğinde Kavak’a veda edersiniz, deniz kokusunu içinize çekerek…
intown 119
YOLLARDA
Bolu dağlarının eşsiz florasından süzülen Taşkesti, pH değeri 8 olan, kalsiyum ve magnezyumun yanısıra içinde bir çok faydalı mineral barındıran, doğal mineralli sudur.
GÖZE ÇARPAN BİR TASARIM:
YENİ RENAULT MEGANE DÜNYADA 6,5 MİLYON ADETTEN FAZLA SATILAN RENAULT MEGANE’IN LANSMANINDAN 20 YIL SONRA RENAULT, ÜRÜN GAMININ KALBİNİ YENİLİYOR VE 4. NESİL YENİ MEGANE’I GÜN YÜZÜNE ÇIKARIYOR
Yeni Megane, kaslı yapısı ve büyük dikey logo ile vurgulanan ön yüzü sayesinde markanın tasarım genlerini alıyor. Arka kısımda, gece ve gündüz görülebilen ışıklı imza, aracın genişlik algısını artırıyor. Megane 3’e göre 25 mm daha alçak, önde 47 mm, arkada 39 daha fazla genişlik ile Yeni Megane yola mükemmel oturuyor. 28 mm daha uzun dingil mesafesi ve daha kısa arka dingil çıkıntısı ile sportif bir siluet çiziyor. Ön yüzünde sportifliği yansıtan Yeni Megane GT’de, geniş hava giriş kanalı ve ızgaralar arı kovanı şeklinde yer alıyor. F1 dünyasından alınan, arkada krom iki egzoz çıkışı ise tasarımını güçlendiriyor. Bu sportif versiyona özel “Iron Mavi” renk seçeneği önde ve yan aynalarda “Dark Metal” dokunuşu Yeni Megane’ın GT dünyasına aidiyetini güçlendiriyor ve Renault Sport tarafından özel olarak geliştirilmiş 18 elmas kesimli alüminyum jantlar ile sunuluyor.
444 4 007
Sudan fazlası
0531 635 85 34 / 0212 322 10 52
15 l cam şişe için
CAM POMPA pH8
pH8 120 intown
Oksijen bakımından zengindir. Güçlü antidoksan yapısıyla olağan üstü hücresel nemlendirme sağlar. Vücudun pH dengesinin korunmasına ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkıda bulunur. Elliden fazla dejeneratif hastalığa yol açan serbest radikal nötralize eder. Vücuttaki asidik atıkları temizler. Vücudun enerjisini ve zindeliğini artırır. Taşkesti,zengin mineral içeriği nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından da “Sodyum diyetine uygun doğal mineralli su “ olarak tescil edilmiştir.Doğal mineralli sular kaynatıldığında kap içerisinde bir miktar çökelti bırakır. Taşkesti su’nun kullanımında doğabilecek olan çökelti suyun yüksek kalsiyum içeriğinin bir göstergesidir. Taşkesti’nin içerdiği kalsiyum ve magnezyum gibi mineraller özellikle çocuklarda,kadınlarda ve tüm yaş gruplarında kemik gelişimi ve sağlığı açısından çok faydalıdır.
MİNİK DOSTLAR
EN BÜYÜK DİLEĞİMİZ, DESTEKÇİLERİMİZİN SAYISININ ARTMASI MİNİK DOSTLARIMIZ İÇİN KURULAN DERNEĞİN FAALİYETLERİNİ GÖKTÜRK HAYVAN SEVENLER DERNEĞİ KURUCU ÜYESİ VE GEÇİCİ GENEL BAŞKANI GÖZDE ÇAĞLAR’DAN DİNLEDİK
Sizi tanıyabilir miyiz? Göktürk Hayvan Sevenler Derneği Kurucu Üyesi ve Geçici Genel Başkanıyım. Bundan 3,5 yıl evvel ailemle birlikte Dubai’den Türkiye’ye gelip Göktürk’e yerleştik. Bir kız çocuğu, iki köpek ve bir kedi annesiyim. Doğuştan bir hayvan sever olarak Göktürk’te dikkatimi ilk çeken şey buradaki sokak köpeklerinin fazlalılığı ve yeni revize edilen
Hasdal yolundaki köpek ölümleri oldu. Hemen bu konuda ne yapabilirim diye araştırdım. İlk olarak en yakınımdaki barınak gönüllüleri iletişime geçtim ve sonradan dernek adı olarak da kullanacağımız Göktürk Hayvan Sevenler Facebook sayfasına üye oldum. Ve akabinde bu grubun kurucularından sevgili Nilgül Sayar ile aktif bir şekilde sokak hayvanları ile ilgilenmeye başladık. Derneğin kuruluş amacı nedir? Ülkemizde doğa ve hayvanlar ile ilgili büyük problemler olduğu su götürmez bir gerçek. Betonlaşma uğruna yapılan doğa katliamları, ağaçların ve yeşilin şehirlerde kapladığı alanların giderek daralması, ne insanların ne de hayvanların artık nefes alacak bir parça doğal alanının kalmamış olması… Petshop’larda oyuncak gibi satılan ve hiç bir denetime tabii olmayan hayvanlar, bilinçsizce hayvan satın alan sonra bakamayıp sokağa atan insanlar, barınaklara yeterli bütçe ve personel sağlayamayan belediyeler, hayvan dövüştürenler ve eziyet edenler karşısında
Bizi takip etmek isteyenler en güncel bilgileri Göktürk Hayvan Sevenler Facebook sayfasında ve www.gokturkhaysev.org adresinden alabilir.
122 intown
neler yapabilirdik? Öncesinde kendi imkanlarımız, gönüllülerin ve İBB’nin desteği ile yaptığımız kısırlaştırma operasyonları, orman beslemeleri, klinik tedavileri, geçici yuvalık ve sahiplendirmelerimizi daha geniş kitleye ulaşarak yasal yollardan ve resmi bir şekilde yürütmek amacı ile geçtiğimiz Haziran ayında derneğimizi kurduk. Üstelik bu dokunuşlarımızın denizde bir damla kadar az etkisi olduğunu bildiğimizden, 5199 Hayvan Hakları Kanun hükmünü uygulama ve uygulatmada problem yaşayan herkese yardımcı olmak, bu kanuna yapılacak eklemeler gündeme geldiğinde fikirlerimizle orada bulunmak istedik. Derneğimizin en büyük amacı insanları aydınlatarak birliğimizi güçlendirmektir. İlgi nasıl? Neler yapıyorsunuz? Derneğimizin resmileşmesi ile üye kabulüne başladık. Şu anda 40 üyemiz var. Bir o kadar da destekçimiz. Grup sayfamızda ise 1500 takipçimiz var. Yaz aylarının rehavetinin bitmesi ile kısa sürede bu sayının çok daha fazlasına çıkacağımızı düşünüyoruz. Önümüzdeki günlerde birçok etkinlik ile karşınızda olacağız. Bu etkinliklerin sonunda elde edeceğimiz gelirin büyük bir bölümü kliniklereldeki tedavi masraflarına ve orman beslemelerine gidecek. Ancak hedef projemiz Eyüp ilçesinin eksiklerinden biri olan “geçici hayvan bakımevi” için gerekli girişimleri sağlamaktır. Sorunlarınız ve ihtiyaçlarınız neler? Sorun Göktürk’ümüzün sorunu gibi görünsede sorun Türkiye’nin sorunudur ve büyüktür. Birçok konuları içinde barındırır. Biz dernek olarak piramidin altından başlayarak üstlere doğru tırmanmak istiyoruz. Sokaklarımızda küpesiz hayvan kalmasın diyoruz, aç hayvan kalmasın diyoruz. Aç olmayan bir köpek daha sakin olur, bölgesinden ayrılmaz, daha az havlar ve şikayetlerde azalma olur. Mahallenizin köpeğine sahip çıkarsanız o sizi, siz onu tanırsınız ve çok daha sağlıklı bir birliktelik olur. Ancak onu bilinmeyene gönderirseniz, yerine hiç tanımadığınız
yeni köpek ve köpekler gelecektir. Bu siteler de kendine yaşam alanı sağlamaya çalışan kediler için de geçerlidir. Her site bünyesindeki 3-4 kediyi sahiplenip, kısırlaştırıp, aşılatsa,mini de bir barınak yapsa kısa sürede sorun ortadan kalkacaktır. Bir başka açıklığa kavuşturmak istediğimiz konu ise ülkemizdeki “BARINAK” algısıdır. Bunun tamamıyla yanlış anlaşıldığını ve birçok sorunun kaynağının bu algı olduğunu görüyoruz. Eğitim programları ile bunu bir an önce duyurmayı istiyoruz. Dernek olarak en büyük dileğimiz, destekçilerimizin sayısının artması ve bu uzun, zorlu yolda birlikte olmaktır. Bizi takip etmek isteyenler en güncel bilgileri Göktürk Hayvan Sevenler Facebook sayfasında ve www.gokturkhaysev.org adresinden alabilir.
DEĞİŞİM
DEPRESYON TESTİ
Bahadır Geliş, Psikolog
Aşağıdaki kısa depresyon testini depresyon semptomlarınız olup olmadığını ve profesyonel destek almaya ihtiyacınız olup olmadığını görmek için yapın. Aşağıdaki testi saklayabilir, duygudurumunuzu takip etmek için haftalık olarak yenileyebilirsiniz. Hatta doktorunuza seanslar arasında depresif semptomların nasıl değiştiğini de göstermenize yardımcı olur. Toplamda beş ve daha fazla puanlık değişikliklerin hatırı sayılır bir etkisi vardır. Bu test depresyon tanısı koymak ya da bir profesyonel teşhiş yerine geçmek için düzenlenmemiştir. Depresif hissediyorsanız lütfen bir an önce profesyonel bir destek alın. Aşağıdaki 18 soruyu; son bir haftada nasıl hissettiğinizi ve nasıl davrandığınızı dikkate alarak cevaplandırın. Her soru için size en uygun dereceyi yansıtan 0 ve 5 arası şıkkı işaretleyin. Her soru için işaretlediğiniz seçeneğe karşılık gelen sayıları toplayın ve depresyon değerinizi bulun.
1- Her şeyi daha yavaş
6- Benim için önemli olan yaşam
11- Ceza görmeyi hak eden suçlu
15- Kendimi nasıl öldürmeliyim
yapıyorum.
olaylarına ilgimi kaybettim.
biri olduğumu hissediyorum.
diye düşünürken kendimi
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla
1 q Çok az
buluyorum.
2 q Biraz
3 q Orta
2- Geleceğim ümitsiz görünüyor
7- Üzgün, karamsar ve mutsuzum.
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
3- Okurken konsantre olmak
8- Endişeli hissediyorum ve
benim için zor.
ortada gezinip duruyorum.
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4- Keyif ve neşe hayatımdan çekip gitti.
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla 12- Kaybeden biri (başarısız biri) olduğumu düşünüyorum.
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla 16- Kapana kıstırılmış hissediyorum.
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
13- Kendimi cansız hissediyorum.
17- Herhangi bir diyet
Canlıdan ziyade ölü gibi...
denemeden, kilo kaybettim ya da
0 q Asla
1 q Çok az
kilo aldım.
9- Yorgun hissediyorum.
2 q Biraz
3 q Orta
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
10- Basit şeyleri bile yapabilmek 5- Karar vermekte zorlanıyorum
için çok fazla efor harcar oldum.
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla 1 q Çok az 2 q Biraz 3 q Orta 4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
14- Uykum düzensizleşti... (Çok az uyuyorum ya da çok fazla uyku ya da bölünen uyku)
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla 18- İyi şeyler başıma geldiğinde bile kendimi depresif hissediyorum.
0 q Asla
1 q Çok az
2 q Biraz
3 q Orta
4 q Hayli fazla 5 q Çok fazla
Değerlendirme 54 ve üstü ağır depresyon için yüksek eğilim 36-53 orta dereceli ve ağır depresyon arası 22-35 hafif ve orta arası depresyon 18-21 depresyon eşiğinde 10-17 hafif depresyon ihtimali 0-9 depresyon yok
124 intown
Yandaki depresyon skorunuz, major depresyon ve bipolar bozukluğu içeren değişik depresyon türlerinden biriyle ilgili depresyon semptomları gösterip göstermediğinize işaret eder. Bu semptomlar günlük hayatta değişik problemlere sebep olur. Depresyon için terapi ve ilaç desteği almak mümkündür. Lütfen semptomların şiddetine göre bir profesyonele başvurun.
BRİÇ OYUN 5 KARO Atak As ve Dam Pik
K54 KJ109 J4 J652 AQJ83 8652 73 K9
10972
K
B G
A74
D
982 873
Zengin balık çeşitleriyle ister toptan, ister perakende, ister pişmiş.
6 Q3 AKQ1065 AQ104 GEÇEN SAYIDAKI PROBLEMIN CEVABI: İkinci turda batının dörtlüğü dam pike rua koymak gereksiz çünkü elden ne atacağımızı bilmiyoruz (kör mü veya trefli mi?). Kozları çektikten sonra dam körü oynayıp yerden ruayı koyuyoruz. Doğu alırsa yerdeki 2 büyük körle ve rua pike elden 3 trefl kaçıyoruz. Eğer batı veya doğu as körü alamazsa rua pike kör atıp, trefl empası yapıyoruz; bir as pik ve rua trefl vererek kontratı yapıyoruz.
KUZEY – GÜNEY ZONDA
Kumkapıyı Göktürk Çeşmebaşı Caddesine getirdik .
AJ104
Dağıtan Batı
A K764 10652 KQ983 7 A103 Q984
K B G
7652
D
1054 J95 KJ3
KQJ98632 Q82 A7 Turnuvaya katılmak, briç öğrenmek ya da briçlerini geliştirmek için ders almak isteyenler Mehmet Sırıklıoğlu ile iletişime geçebilir. (0535) 431 05 82
126 intown
Pik Rua atağından sonra güneyden 6 kör oyununu planlayın.
Alo Paket
0212 322 05 78 / 0532 570 95 29
TOPRAK KOKUSU
ŞİMDİ FİLİZLENME!
zamanı
MARKANIN SLOGANI, ADINI ÇAĞRIŞTIRIYOR: “İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ…” DOĞAÇLAMA MARKASI ÇATISI ALTINDA SAĞLIKLI BESLENMENİN ALTINI ÇİZEN GÖKÇE AYÇA GÜNDÜZ’ÜN “MİKRO HERKÜLLER”İNİN, YANİ ORGANİK BAKLİYAT VE TAHIL FİLİZLERİNİN BESİN DEĞERLERİ, KURU BAKLİYAT VE TAHIL HALLERİNE ORANLA %800 DAHA YÜKSEK! “İÇİNDEN SAĞLIK FIŞKIRAN BU FİLİZLER ÇILDIRMIŞ OLMALI” DİYEREK, BİZ DE GÜNDÜZ’DEN MARKANIN HİKAYESİNİ VE MİKRO HERKÜLLER’İN FAYDALARINI DİNLEYELİM İSTEDİK Sizi tanıyabilir miyiz? Sahip olduğum birçok farklı yön var ama beni en iyi tanımlayan kelime sanırım “meraklı” olmam. Bu sayede hayatta kendimle, hayatla, insanlarla ilgili birçok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Bunun dışında ikinci kelimem de “fikir bulma aşığı” olmam. Bu herhalde eski mesleğimden kaynaklanıyor. Uzun yıllar reklam sektöründe reklam yazarı olarak çalıştım, bir dönem dizilerde senaristlik yaptım. Sonrasında reklam ajansım Kafadengi’ni kurdum. 16 yıl boyunca paramı sadece kafamın içindeki fikirlerden kazandım. Türkiye’deki birçok ulusal ve uluslararası markanın büyümesinde, değer kazanmasında benim bulduğum konseptlerin de katkısı olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Şimdilerde ise tüm reklamcılık birikimimi ve fikirlerimi kendi markam Doğaçlama için üretiyorum ve bu beni çok heyecanlandırıyor. Eşim Şafak ve ailem en büyük destekçilerim, onlara da teşekkür ediyorum. Doğaçlama ismi nereden geliyor? Markamın isminin Türkçe olması birinci önceliğimdi. Bu ismi hem doğanın sunduğu sağlıklı besinlerden bambaşka lezzetler ve şifalar yaratmak istediğim hem de içimden gelene kucak açarak yaşamayı seçtiğim için koydum. Katı kurallara göre yaşamak yerine spontane yaşamayı, esnek olmayı; ne yapıyorsak zorunluluktan değil sezgimize güvenerek, iç sesimize kulak vererek yapmayı kıymetli buluyorum. Sloganım da bu nedenle “İçinden geldiği gibi…” Doğaçlama’nın her iki
anlamda da “doğamıza” uygun yaşamamıza katkıda bulunan; yükümüzü, ağırlıklarımızı bıraktırıp hayatımıza spontanlık, oyun ve sürpriz katan bir marka olması en büyük niyetim… Yaptığınız işi anlatır mısınız? Doğaçlama’nın ilk ürünleri Mikro Herküller, organik bakliyat ve tahıl filizleri… Filizleri üretip Göktürk ve Kemerburgaz ağırlıklı olmak üzere İstanbul çapında evlere ve iş yerlerine gönderiyorum. Şu anda yedi ürünüm var: Organik nohut, yeşil mercimek, karabuğday, buğday, maş fasulyesi, bezelye ve barbunya filizi. İşe bu filizlerle başladım. Hem araştırdıkça hem de yetiştirmeye başlayınca filizlere olan sevgim ve hayranlığım daha da arttı. Onlara “Mikro Herküller” diyorum, çünkü gerçekten ufacıklar ve çok güçlüler. Çok kısa bahsetmem gerekirse filizler, yüksek alkali besinlerden. Canlı olduklarından besin, vitamin, antioksidan ve enzim değerleri, kuru bakliyat ve tahıl hallerine göre %800’e kadar artıyor. Kendi kendilerini sindiren enzimlere sahip olduklarından kolay hazmediliyorlar, tabir-i caizse gaz yapmıyorlar, çünkü tohumdan filize dönüştüklerinde aslında sebzeye dönüşmüş oluyorlar. Ete yakın miktarda yüksek protein içeriyorlar. Mesela spor yapıyorsanız beslenmenize mutlaka ekleyin, farkı göreceksiniz. Lif içerikleri de yoğun. Uzun süre tok tutuyorlar. Glisemik indeksleri ve kalorileri çok düşük. Dolayısıyla diyet yapanlar, kilosuna dikkat edenler için de ideal. Tabii şifalı olmalarının yanında çok da lezzetliler.
“SENI SEVIYORUM. SANA TEŞEKKÜR EDERIM!” “Kelimelerin üzerimizdeki gücüne inanıyorum. Mikro Herkülleri yetiştirirken Dr. Masaru Emoto’nun pirinçlerle yaptığı deneyden de ilham aldım. Çalışmanın videosunu www.dogaclama.com’da izleyebilirsiniz. Her bir tohumun şifasını daha da arttırması için filizlendirme yaptığım her kabın üzerine ‘Seni seviyorum. Sana teşekkür ederim!’ yazdım. Günde iki kere sularını değiştirirken de bu sözleri tekrarlıyoruz. Filizlerin bu şekilde vücudumuza ekstra pozitif etki kazandıracağına güveniyorum hem de filizlere şükranlarımı sunmuş oluyorum. Paketlerin üzerindeki kalp içindeki ‘Seni seviyorum. Sana teşekkür ederim!’ yazısı da bu anlama geliyor.”
128 intown
Neden böyle bir işe girdiniz? 16 senelik çalışma hayatımın sonunda sabahları şevkle kalkmak yerine karnımda bir ağrı ile uyanmaya başlamıştım. İşin içinde bir akış, kendiliğindenlik yok, hep bir şeyleri zorluyordum. Ben de kendime “ne yapmak istiyorum, neye ihtiyacım var?” diye sordum. Aldığım cevap, “insanların hayatına değer katan markalar için çalışmak zevkli evet ama insanların yaşamına değen ben olmak istiyorum! İnsanlara faydalı olacak, güzel ürünler üretmek istiyorum” oldu. Bu bilgi ile düşünmeye başladım. Gıda markaları için çalışmayı her zaman çok sevmiştim. Bu yoldan gitmeye karar verdim. Zaten sağlıklı yaşamaya ve beslenmeye “doğal” bir merakım da vardı. Seyrettiğim programlar, okuduğum kitaplar, takip ettiğim bloglar, denediğim tariflerle yıllar içinde fark etmeden bu konuda kendimi geliştirmiştim. Gıda endüstrisini de yakından bildiğimden mümkün olduğunca işlenmemiş, katkısız, organik yiyecekler yiyordum. Faydalı olduğunu düşündüğüm ne varsa almış, pişirmiş, tatmıştım. Spor yapmayı sevdiğim için düzgün beslenmek benim için önemliydi. Protein, karbonhidrat, yağ dengesi; Omega 3, D vitamini, probiyotik takviyeleri... Tabii bir de babam Hataylı, annem de Yugoslav göçmeni, evde iki farklı mutfaktan değişik lezzetlere aşinayım. Ve ailemizde yemeğe bir düşkünlüğün de olduğunu yadsıyamam çünkü ne zaman bir araya gelsek yemekte de sonrasında da sürekli yemek konuşuyoruz. Dolayısıyla yapacağım işte lezzet de önemli bir faktör olacaktı. Durum böyleyken ben de insanlara kendilerini iyi hissettirecek, sağlıklarına katkı sağlayacak, gönül rahatlığı ile yiyebilecekleri, tadı da şahane olacak ne sunabilirim diye araştırmaya başladım ve karşıma “filizlendirme” çıktı. Ve tamam dedim işte bu! İlgi nasıl? Doğaçlama çok yeni bir marka olmasına rağmen hızla duyuluyor ve talep görüyor. Bunun altında insanların artık daha bilinçli bir tüketici haline gelmelerinin ve daha yüksek bir farkındalığa sahip olmalarının yattığını düşünüyorum. Hem kendilerinin hem de ailelerinin sağlığına özen gösteriyorlar, ne yediklerine önem veriyorlar. Bir de filizler çok lezzetliler!
ÜCRETSİZ MERHABA PAKETİ
“Mikro Herküller’in tadına bakmak, onlarla tanışmak isteyenler için ‘Ücretsiz Merhaba Paketi’ de hazırladım. Denemek istediğiniz 5 filizi seçip gokce@dogaclama.com’a adresinizi ve telefon numaranızı belirterek gönderirseniz paketinizi evinize gönderiyorum.” Mikro Herkülleri, çiğ olarak salatalarına katmayı sevenler var; buharda haşlayıp biraz zeytinyağı ve limonla ara öğün gibi yiyen de; et, sebze yemeklerine ya da smoothie’lerinin içine katan da. Ben de zaman buldukça sitede değişik tariflerimi paylaşıyorum. Bundan sonrası için hedefleriniz? Doğal ve sağlıklı beslenmek isteyen birçok insan var, hatta bu insanlar çoğunlukla benim gibi kadınlar. Onların da hayatlarında üstlendikleri birçok sorumluluk var, çocuk, eş, iş, ev gibi. Zamanları çok kıymetli. O nedenle istedikleri besleyici, lezzetli ve doğal gıdaları hazırlamak için emek ve zaman harcamaya gönüllü oldum. Mikro Herküller dışında sunmak istediğim daha birçok ürün ve güzel projelerim var. Biraz da bu yolculuk insanlarla birlikte yoğrulacak diye düşünüyorum, o yüzden herkesten gelecek her türlü geri bildirim, destek ve öneri benim için çok kıymetli... İlk etapta şu andaki mevcut 7 ürün dışında 3 yeni Mikro Herkül’ün hazırlığı içindeyim. Bunlar organik kinoa, börülce ve kırmızı mercimek filizleri olacak. Filizlerden
çok şaşırtıcı ve lezzetli başka ürünler de yapacağım bunlar şimdilik sürpriz olsun. Ama dayanamayıp küçük bir bilgi verebilirim çok yakında filizlerin dışında suçluluk duymadan yiyebileceğimiz, şekersiz, unsuz, son derece lezzetli ve sağlıklı tatlılar da yapacağız. Tüm bunların yanı sıra filizler hem tat hem de görsel olarak da şık ve etkileyici oldukları için yenilikçi ve farklı yemekler sunan restoranlarla da görüşme halindeyiz. Yakında Mikro Herkülleri menülerde daha sık göreceksiniz… Ürünleri almak isteyenler size nasıl ulaşabilir? Mikro Herküllerinizin taze taze kapınıza kadar gelmesi için gokce@dogaclama. com adresine e-posta göndermeniz yeterli. Ben size güncel listemi iletiyorum. Sonra siz bana hangi filizden ne kadar istediğinizi, adresinizi ve telefon numaranızı da ekleyip gönderiyorsunuz. Paketleriniz sipariş verdiğiniz tarihe göre Pazartesi ya da Perşembe günleri evinize teslim ediliyor. Göktürk ve Kemerburgaz için ücretsiz gönderim yapıyoruz.
İÇIMDEN GELDIĞI GIBI SALATASI Malzemeler: Organik buğday filizi, Semizotu, Roka, Nane Fesleğen, Deniz tuzu Zeytinyağı, Limon
Hazırlanışı: Bu tarifte bıçak kullanmıyorum ki salata malzemelerinin vitaminleri ve antioksidan özellikleri azalmasın. Roka, semizotu, nane ve fesleğeni elinizle koparıp yiyebileceğiniz boyuta getirebilirsiniz. Hepsini karıştırıp üstüne bir tutam organik buğday filizi ya da istediğiniz filizden ekleyin. En son zeytinyağı, deniz tuzu ve limon koyun. Limon yerine nar ekşisi ya da balzamik sos da çok yakışır. Bu salatayı evinizde hangi salata malzemeleri varsa yaratıcılığınızı kullanarak yapabilirsiniz. Filiz olarak da salataya organik maş fasulyesi, mercimek, buğday ya da karabuğday filizini ekleyebilirsiniz.
GENÇ KALEM
KAPLUMBAĞA TERBİYECİLERİ Yazı: Zeynep Şen NEREDEYSE İKİ YÜZ YIL ÖNCE HAYATA GELEN OSMAN HAMDİ BEY, TAM ANLAMIYLA BİR AYDINDI. HEM DE OSMANLI’NIN EN ÇAĞDAŞ AYDINLARINDAN BİRİ. YALNIZCA BİR RESSAM DEĞİLDİ O. AYNI ZAMANDA ÖNEMLİ BİR DEVLET ADAMIYDI…
“Modern Sanat” dendiğinde pek çok farklı imge canlanır akıllarda. Bir tarafta performans sanatçıları ve modern dansçılar çıkar, diğer tarafta bir tabloda birbirine geçmiş çizgi ve renk cümbüşü içinde bir şekil bulmaya çalıştığımız zamanlar canlanır. Ancak bu iki kelime ortaya atıldığında hiç kimsenin aklına Türkiye’nin geleceğini zannetmem. Kabul edelim ki modern sanat günümüz Türkiye’sinde yeni yeni anlam kazanan, köklenen bir oluşumdur. Beni yanlış anlamayın. Ülkemizde pek çok yetenekli sanatçı olmuştur. Hâlâ da vardır ve olmaya devam edecektir. Lakin sanatçılarımız, diğer milletlerinkilerle karşılaştırıldığında iç burkucu bir azınlıktadır. Bu üzücü görüntünün sebebi sanatın, tüm dallarıyla toplumun içine işlemesinin gereğinden uzun bir zaman almış olmasıdır. Osmanlı Devleti’ne baktığımızda, hat sanatı gibi dallar son derece gelişmişken resim ve heykelcilik gibi dallar değil dallanıp budaklanmak, toplumun içine neredeyse sızamamıştır. Neden mi? Çünkü o zamanlar bir kişinin portresini ya da büstünü yapmak, yani suretini sanatta yakalamak günah kabul ediliyordu. Bu düşünce sistemi nedeniyle hiç kimse sanatın gizemli dünyasını tam olarak keşfetmeye cesaret edemiyordu. Belki de hiçbir zaman keşfedemeyeceklerdi... Tabii biri kalabalığın arasından sıyrılıp, isyanını haykırmasaydı. Kim bilir, Osman Hamdi Bey olmasaydı, tek bildiğimiz sanat hat sanatı olacaktı!
PEKİ, KİMDİ OSMAN HAMDİ BEY? Bu soruyu bana iki hafta kadar önce sorsaydınız size düzgün cevap veremezdim. “Bir ressamdı, işte” der, geçerdim. Osman Hamdi Bey hakkındaki bilgisizliğimden kurtuluşumu bir rastlantı eseri bulduğum ve okuduğum bir kitaba, yani Emre Caner’in “Kaplumbağa Terbiyecisi”ne borçluyum. Kitap bu önemli zatın biyografik romanıydı. Romanın o kadar sürükleyiciydi ki, kitabı bir günde bitirmem işten bile değildi. Elbette bu sürükleyicilikte Osman Hamdi Bey’in savaşımlarla dolu, çalkantılı bir hayat sürdürmüş olması çok etkiliydi. Zaten hangi aydın vardı ki deli dolu bir hayat yaşamamış olsun? 1842’de, yani neredeyse iki yüz yıl önce hayata gelen Osman Hamdi Bey, tam anlamıyla bir aydındı. Hem
130 intown
de Osmanlı’nın en çağdaş aydınlarından biri… Yalnızca bir ressam değildi o. Aynı zamanda önemli bir devlet adamıydı. Osmanlı’nın ilk arkeoloğuydu. Değerli bir müzeciydi. Ne ilginçti ki Osman Hamdi Bey’in kariyeri bir sanatçı olarak değil de, vali olarak başlamıştı. Babasını zoruyla olan bu gelişmeyi Osman Hamdi Bey tam bir facia olarak görmüştü. Onun tek istediği resim yapmak, eserlerini sergilemek, fırçasıyla nam salmaktı. Ama Osmanlı’da bunu başarmak? Osman Hamdi Bey, eğitim gördüğü Paris’te kız öğrencilerle yan yana çalışmaya, insan modeller, hatta nü figürler çizmeye alışmıştı. O, insan bedeninin ve suretinin güzelliğini tuvale aktarmakta yanlış bir şey görmüyordu. Bunda ne gibi bir günah olabilirdi ki? İhtimal, Bağdat’a gönderilmiş olması, Osman Hamdi’ye kara baht gibi görünmüştü. Ama bana sorarsanız, bu yolculuk onun başına gelen en iyi şeydi. Zira Osman Hamdi Bey, Bağdat’a düşmeseydi onun için önemli akıl hocası ve bulunmaz bir dost haline gelecek olan Midhat Paşa ile tanışamazdı. Osmanlı’nın yüz yıllar boyu pek çok sadrazamı olmuştur. Belki de hiçbirinin tarihte edindiği yer, Midhat Paşa’nınki kadar büyük olamaz. Dilerim diğer sadrazam beylere haksızlık etmiyorumdur. Ama aralarından kaç tanesi Osmanlı’nın ilk ve tek anayasası olan Kanun-i Esasi’yi hazırlamıştır? Bu anayasanın yürürlüğe girip, padişahı dahi bağlaması için kim çabalamıştır? Bundan sonra sadrazamlığa getirilip, anayasaya uyulup uyulmadığını kim tetkik etmiştir? Tabii Osman Hamdi Bey ve Midhat Paşa tanıştıklarında bu olayların hiçbiri henüz gerçekleşmemişti. O zamanlar, Midhat Paşa yalnızca Bağdat’ta valiliğe atanmış bir devlet adamıydı. İşte bu devlet adamı, Bağdat günlerinde Osman Hamdi’nin en candan dostlarından biri haline geldi. Midhat Paşa, onu yalnızca resme devam etmeye teşvik etmekle kalmadı. Ayrıca, her akşam masa başında fikir yarıştırdığı bir bilgi pınarı oldu.
ÖNCE AKADEMİ, ARDINDAN MÜZE Osman Hamdi Bey’in kariyeri Bağdat’ta sonlanmadı. Burada edindiği deneyim ve teşvikle İstanbul’a döndüğünde, Osmanlı’nın ilk Güzel Sanatlar Akademisi’ni açmaya baş koydu. Gerçi bu akademi, Paris’te gördüğü örneklerle
karşılaştırıldığında çok zayıf kalıyordu. Ama bu yine de bir başlangıçtı. Bundan sonra Osman Hamdi, Osmanlı’nın ilk sanat ve tarih müzesini de kurmuştu. Gerçi bu müzeyi dolduracak eser neredeyse hiç yoktu elinde. Zira Osmanlı Devleti, tarihi eserlerin kıymetini henüz anlayamamıştı. Bu sebeple de topraklarımızda yatan eserler devamlı yabancı arkeologlar tarafından kazılıyor ve yurt dışına kaçırılıyordu. Aslında buna “kaçırılmak” bile denemezdi. Osmanlı’nın bu eserlerle ilgili kanunları o kadar gevşekti ki yabancılar, koltuklarının altında heykeller ve levhalarla, ellerini kollarını sallaya sallaya sınır dışına çıkabiliyorlardı. Tarihi eserlerin değerini o dönemde anlayan Osman Hamdi, müzesinin başına geçtiğinde ilk iş olarak bu yasalara el attı. Ve onları öyle bir düzenledi ki değil bir heykeli, tarihi bir çakıl taşını bile yurt dışına çıkarmak imkânsız hale geldi. Yabancı devletler bu yeni düzenlemeye öfke püskürdüler. Ama yapabilecekleri bir şey yoktu. Şimdi, eserlerin, topraklarımızda kalması sağlanmasına sağlanmıştı. Ama onları gömüldükleri derinliklerden, zedelemeden çıkartacak adam yoktu. Gene iş başa düşmüştü. Osman Hamdi kollarını sıvadı ve bürokrasinin içine daldı. Kazı izinlerini kopardığında kendini doğruca Anadolu’ya attı. Yıllarca devam etti bu. Osman Bey bir yandan akademisinin müdürlüğünü yapıyordu, bir yandan müzesini çekip çeviriyordu, bir yandan da kazılara koşuyordu. Müze koleksiyonu da bu sayede büyüdükçe büyüyordu. Bu arada da resim yapmayı ihmal etmiyordu. İşte, meşhur “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosunu bu yoğun atmosferde yaptı. 1907’de tamamladığı tablo Osman Hamdi’nin başyapıtı olarak reva görmektedir. Eserde kırmızı kaftanlı, sakallı bir adam görülmektedir. Yüzünde bitkin ama kararlı, huzurlu bir ifade vardır. Gözleri kapalıdır. Sırtını bize yarı dönmüş, arasında bir ney tuttuğu ellerini arkasında kavuşturmuştur. Ayaklarının dibindeyse beş kaplumbağa vardır. Bu hayvancıklardan ikisi ondan uzaklaşırken, kalan ikisi beklenti yahut alayla ona bakmaktadırlar. Ulvi görünümlü bu bey bir kaplumbağa terbiyecisidir ve neyini bu emel için kullanmaktadır. Resim, günümüzde bile tartışmalara yol açmaktadır. Kimdi bu kaplumbağa terbiyecisi? Amacı
neydi? Neden eğitmek istiyordu bu hantal varlıkları? Bence Osman Hamdi’nin kendisiydi kaplumbağa terbiyecisi. O sabırlı, savaşımcı ve artık yaşlanmış adam... Kaplumbağalar ise karşısına aldığı, etrafını saran herkes. Dinlemek istemeyen padişahlar, önüne engel üstüne engel koyan bürokratlar, palalarla bir okula saldıran vahşiler, bir tabloda insan yüzü görünce utanarak, hatta öfkelenerek başını çevirenler... Bazısı öğrenmeye aç, bazısıysa bütünüyle karşı tüm bireyler... Bir toplum… Emre Caner’in anlamı günümüze kadar işlemiş bu tablo ve onun yaratıcısı hakkında yazdıklarını okuduğumda, sanatla ilgilenen biri olarak Osman Hamdi Bey hakkındaki bilgisizliğim, “kaplumbağalığım” yüzünden kendime kızıyordum. Ancak bu kızgınlığım uzun sürmedi. Zira bir öğretmenimin bana küçükken söylediği gibi bilmemek değil, öğrenmemek ayıptı. Aynı zamanda garip bir helecana kapılmıştım. Osman Bey’in tablolarını, bilhassa Kaplumbağa Terbiyecisi’ni görmeli, renklerine, fırça darbelerine gözlerimle dokunmalıydım. Hemen araştırmaya koyuldum. Şans benim yanımdaydı. Osman Hamdi Bey’in tabloları Pera Müzesi’nin ikinci katında sergileniyordu. Ve Kaplumbağa Terbiyecisi sergilenen parçaların arasındaydı. Osman Hamdi 1910’da hayata gözlerini yumdu. Hayatı boyunca o zamanlar kimsenin hayal bile edemeyeceği şeyler başarmış, ancak ölümünde istediklerinin yarısını bile gerçekleştiremediğini hissetmişti. Lakin ardında onun izinden devam edecek, mirasını devam ettirecek gençler ve kabuklarından çıkıp, kendilerini eğitecek, geliştirecek kaplumbağalar bırakmıştı. Okulu, müzesi, ailesi, öğrencileri... Hepsi bu gerçeğin birer kanıtıydı. Osman Hamdi Bey’in vefatının üzerinden bir yüzyıldan fazla zaman geçti. Ve mirası hâlâ ayakta. Artık öğrencilerinin hayatta olmadıklarını farz edersek, zira olsalardı Guinness Rekorlar Kitabı’na girerlerdi, bu mirası sürdürmek yeni nesle, yani biz gençlere düşüyor diye düşünüyorum. Hem geçmişin hem de geleceğin birer parçası olan bizler kaplumbağa olduğumuz yerlerde kendimizi eğitmeli, kaplumbağa gördüğümüz yerlerde de neyimizi elimize almalıyız. Sizce kabuklarımızdan çıkmaya hazır mıyız?
intown 131
BEYAZPERDE THE MARTIAN Mars’ta hayat var mı? Keşke olsa diyen bilim kurgu tutkunları buraya! Yönetmen koltuğunda Ridley Scott, başrollerde ise Matt Damon, Sean Bean, Kate Mara, Sebastian Stan ile Jeff Daniels’i izliyoruz The Martian’da. Bir görev sırasında Mars’ta çıkan bir fırtına sebebiyle ekipten ayrı kalan ve geride kalanlar tarafından bulunamayınca da ölmüş olarak kabul edilen bir astronotun hikayesini anlatan film, özetle bir hayatta kalma mücadelesi...
ALİ BABA VE 7 CÜCELER Cem Yılmaz ne yapsa izlerim diyenler Kasım ayı için şimdiden heyecanlanabilir. Cem Yılmaz’ın hem senaristliğini yaptığı hem de yönettiği “Ali Baba ve 7 Cüceler”in başrolünde de yine Yılmaz’ı izliyoruz. Oyuncu kadrosundaki diğer isimler ise şöyle: Zafer Algöz, Çetin Altay, Bahtiyar Engin ve Yosi Mizrahi. Bulgaristan’da başlayan çekimlerde 140 kişilik bir kadronun olduğu dışında filmin konusu sır gibi saklanıyor. esi...
GÖKTÜRK CINEPORT SINEMASI İstanbul Cad. Telekom Sok. Sinasos İş Merkezi No:2/1 Göktürk (0212) 322 3104
THE LAST WITCH HUNTER Yönetmen koltuğunda “The Brood” filminden hatırlayabileceğiniz Breck Eisner, oyuncu kadrosunda ise Vin Diesel, Elijah Wood, Michael Caine, Rose Leslie, Dawn Olivieri. Fantastik aksiyon türü sevenlerin ilgisini çekecek olan film, insanlığı yok oluştan kurtarış hikayesini anlatıyor. Ölümsüz bir cadı avcısı, aynı zamanda düşmanı olan dişi bir cadı ile güç birliğine giriyor insanlığı kurtarabilmek için… O halde cadı avı başlasın!
HOTEL TRANSILVANYA 2 İlki 2012 yılında vizyona giren bu keyifli animasyonun senaryosu Adam Sandler ve Robert Smigel’e ait. Eskiden yalnızca canavar misafirleri kabul eden Otel Transilvanya yeni gelişmelerin ardından kapılarını insanlara da açar. Ancak Drakula’nın büyük bir sorunu vardır. Yarı vampir yarı insan olan sevgili torunu Dennis vampir özellikleri göstermiyordur. Çare olarak Dennis, eğitim kampına alınır. Bu eğitim sırasında Drakula’nın eski kafalı babası Vlad otele gelir. Ancak Vlad’in küçük torununun saf kan vampir olmadığı ve otele insanların da kabul edildiği gerçekleriyle yüzleşmesi işleri içinden çıkılmaz bir noktaya sürükler.
132 intown
Etiler’den sonra Göktürk şubemizle hizmetinizdeyiz... ET‹LER MERKEZ Zeytinoğlu Cad. Hitit Apt. A Blok D2 Akatalar - ‹stanbul
GÖKTÜRK ŞUBE ‹stanbul cad. Gökofis iş merkezi no:11 Göktürk - ‹stanbul
0 212 352 29 29
0212 322 53 59
0532 335 94 58 info@studiopilatescagrigenc.com
0532 335 94 58
info@studiopilatescagrigenc.com
KISA KISA CASA INTERNATIONAL’IN İLK KOLEKSİYONU ITALIA, NEW YORK’TA Casa Mobilya, İtalyan mimar MauroLipparini tarafından tasarlanan, Casa International–Italia koleksiyonunun ön gösterim buluşmasını özel davetlilerin de katılımıyla geçtiğimiz haftalarda New York Design Center’daki mağazasında gerçekleştirdi. Yalın hatları ve zengin detayları, modern modüler sistemleri, ergonomik tasarımı, ayırt edici formları ile davetlilerin büyük beğenisini toplayan Casa International, Italia koleksiyonuyla New York’ta tasarım profesyonellerinin uğrak noktası olacak. www.casaintl.com
AYDINLATMADA PROFESYONELLİĞİN ADRESİ HIGHLIGHT Dünyanın önde gelen kristal markası SCHONBEK’in en yeni koleksiyonu ile dekorasyon severleri buluşturan Highlight; Voltolina, ArteDiMurano, AnticaMurrina, Artemide,AxoLight, De Majo, Lampadari, Metallux, MintalluxIcone, Slamp,Zava. Swarovski, Panzeri, MKIlumination, Carlesso, RobertoCavalli, Philips, Schonbek gibi markaların da Türkiye temsilcisi… Kişiye özel tasarımları da bulunan markanın ürünlerini İstanbul’da Bahçeşehir, Etiler Nispetiye ve Büyükçekmece’deki showroom’larında görebilirsiniz. www.highlight.com.tr
AVRUPA BİRLİĞİ NORMLARINA UYGUN BİR DİL EĞİTİMİ İÇİN
CROCS , GÖKTÜRK’TE AÇILDI!
Türkiye’nin eğitim sektöründeki en büyük ve en yaygın kuruluşlarından biri olan Amerikan Kültür Okul Öncesi Eğitim Kurumları, Göktürk’te hizmet veriyor. 2011 Yılı Avrupa Birliği Kalite Ödülü’nün yanı sıra, 20102011-2012 yıllarında üç yıl üst üste, Tüketici Kalite Ödülleri’ni almaya hak kazanmış ilk ve tek okul öncesi eğitim kurumu olma özelliğini taşıyan anaokulunda, Avrupa Birliği normlarına uygun İngilizce dil eğitimi veriyor. Okulda ayrıca drama, satranç, mental aritmetik, binicilik, yüzme gibi çocukların gelişimini destekleyen aktivitelere yer veriliyor. www.amerikankulturkidsgokturk.com(0212) 322 60 05
ORTAK KULLANILAN BANYOLAR İÇİN MÜKEMMEL FİKİRLER
BODRUM MANTI’NIN MÖNÜSÜNE DİKKAT! Alışılagelmiş lezzetleri kendine özgü yeniliklerle sofrasına taşıyan Bodrum Mantı, Göktürk şubesini açtı. 20 kadının elinden çıkan ürünler Bodrum Mantı’nın mönülerinde müşterilerin beğenisine sunuluyor. Yeni mantı çeşidiyle “Aşk-ı Memnu” dizisindeki Bihter karakterinin adını da mönüsüne taşıyan Bodrum Mantı, başta Arap turistler olmak üzere yerli ve yabancı misafirlerinin ilgisini üzerine toplamayı da başardı. (0212) 322 61 39 - (0212) 322 17 46
134 intown
Yediden yetmişe herkes tarafından tercih edilen CROCS, Göktürk mağazasını hizmete açtı. CROCS, onu benzersiz kılan tasarımının ve renk seçeneklerinin yanında sağlıklı ayaklar için harika bir alt yapı hazırlayan onlarca özelliğe sahip. CROCS’un üzerindeki özel delikler, rahatlatıcı bir hava akımı sağlıyor. Böylece ayakkabı hiç bir zaman nem yapmıyor; ayaklar asla terlemiyor. “Ortopedik” olması ise CROCS’u benzersiz yapan bir diğer özelliği… (0212) 322 66 84
Sade ve işlevsel bir banyo, aynı ortak yaşam alanını paylaşanlar tarafından oldukça önemlidir. Buradan yola çıkan Duravit, sadece genç tasarımıyla etkilemekle kalmıyor, DuraStyle ve Darling New serilerindeki fiyatlarıyla da şaşırtıyor. Duravit’in kapsamlı banyo serisi DuraStyle, meşe veya Amerikan ceviz ağacı ve uyumlu seramiklerden oluşan mobilya aksesuarlarıyla akıllı bir dolap kombinasyonu sunuyor. Duravit’in Darling New serisi, yaratıcı olasılıklarla dolu… www.duravit.com.tr
intown 135
KISA KISA “OTURUP BİR ÇAY İÇELİM” KARAFIRIN’DA... Birbirinden lezzetli tatlıları, nefis turtaları, tadına doyulmaz kurabiyeleri ve çeşit çeşit ürünleriyle Göktürklüler’in uğrak yeri olan Karafırın, yenilen konsepti ile misafirlerini daha şık ve daha sıcak bir ortamda ağırlıyor. Kahvaltıdan akşama dek günün her saati için özenle hazırlanan lezzetli ve özgün yemekleri , tatlıları, kurabiyeleri, börekleri ve bir dolu lezzeti ile Karafırın misafirlerini bekliyor. (0212) 322 43 34 – 42
TASARIM PERDE’NİN YENİ KOLEKSİYONUYLA TANIŞIN Tasarım Perde; Fabricut, Vervain, Trend, Nobilis, S.Harris, Stroheim, Guell Lamadrid, Misha Handmade wallpaper, Duralee, Missoni Home, Highland Court, VeraSeta, Kanchi ve Christian Fischbacher gibi seçkin markalarının yanında perdelik ve döşemelik kumaştan duvar kağıdına ve her türlü ev/bahçe aksesuarlarına kadar dekorasyonla ilgili tüm detayları bulabileceğiniz bir adres… Dünyaca ünlü bu kumaş üreticileri ile buluşmak ve sezonun en yeni ürünlerini görmek istiyorsanız Tasarım Perde’nin Levent ve Kemerburgaz mağazalarına uğrayabilirsiniz. www.tasarimperde.com
ÇOCUKLARIN FAVORİ MEKANI: WESTSIDE GÖKTÜRK Westside Göktürk, Göktürk’ün eski markalarından biri olarak gastronomi deneyimi yaşatmaya devam ederken özellikle çocukların favori mekanı olmayı sürdürüyor. Kaliforniya mutfağı ile Türk damak tadını birleştiren mekanın gurme burgerleri ve özel soslu pizzaları denemeye değer… (0545) 328 93 78
GELENEKSEL TATLAR KAŞIBEYAZ FOOD POINT’TE Geleneksel lezzetleri, sağlıklı fast-food anlayışıyla misafirlerinin beğenisine sunan Göktürk’teki Kaşıbeyaz Food Point’te; çiğ köfte, içli köfte, lahmacun, baklava, künefe, katmer, döner ve kebap dürüm çeşitleri gibi Güneydoğu mutfağının en önemli lezzetleri fast-food olarak sunuluyor. Günün her saatinde misafirlerine adeta bir yemek şöleni sunan Kaşıbeyaz Food Point, vakit kaybetmeden yemek yemek isteyenleri, sağlıklı ve geleneksel fast-food anlayışına davet ediyor.
“BARIŞ VE HÜZÜN”, POPPY GALLERY’DE
BEBEKLER İÇİN EN İYİ HEDİYELER CARTER’S MAĞAZALARINDA Carter’s, hazırladığı çok şık hediye kutuları ile özellikle Baby Shower ve doğum günü partilerinin vazgeçilmezi olmaya aday. Bu çok özel projede Gift For You firmasıyla birlikte çalışan Carter’s, annelere en iyisini sunmak için birbirinden şık hediye kutuları hazırladı. Kız bebekler için toz pembe renginde, erkek bebekler için ise dışı bej içi mavi renkte hazırlanan kutular, özenle süslenerek istenilen adrese özel koliler içinde gönderiliyor. www.carters.com.tr
136 intown
“BARYA AKADEMİ” Yakup Öztürk Sinema Kulübü’nün kültür ve sanat etkinlikleri kapsamında gerçekleştirdiği “BARIŞ VE HÜZÜN” konulu karma resim sergisi 10 Ekim 2015 tarihinde Poppy Gallery’de. Küratörlüğünü ressam Sedat ÖZER’in yaptığı sergi, çağdaş Türk resim sanatının öncüleri; Alp BARTU, Basri ERDEM, Bahattin ODABAŞI, Selahattin GANİZ ile günümüz genç sanatçılarından Ressam Ayşe TUNCAY ÖZER’in eserlerinden oluşuyor. Sergi, 20 gün boyunca Poppy Gallery Göktürk şubesinde sanat severleri bekliyor.
HAYAL ÜRÜNLERİ’NİN SONBAHAR ŞENLİĞİNE DAVETLİSİNİZ! Hayal Ürünleri-Kişiye Özel Doğum Günü Süsleri, Birberber Çocuk’ta hizmet vermeye başladı. Açılışa özel yapılacak sonbahar şenliğinde Göktürk’ün alanında öncü markaları da halihazırda çocuklarla olacak. Muzipo Craft Aktivitesi, Torte kurabiye aktivitesi ve Birberber Çocuk’tan saç maşa aktivitesi de bu şenlikte! 25 Ekim Pazar, saat 14:00-17:00 arasında Birberber Çocuk’ta gerçekleşecek etkinlik, 50 kişiyle sınırlı…
intown 137
KISA KISA MONDOCONCEPT GÖKTÜRK’TE HİZMETE GİRDİ 2005 yılından bu yana sektörde var olan MondoConcept, ithal ettiği ürünleri toptan ve perakende olarak müşterileriyle buluşturuyor. Mutfak ürünleri, bambu ürünler, ev dekorasyon, ev düzenleme ve hediyelik ürünlerin yanı sıra yerli markaların ürünlerini de MondoConcept çatısı altında uygun fiyatla bulabilirsiniz. Göktürk Cad.No:52/B
www.drozyesil.com ZONE’DAN TÜRKİYE’DE BİR İLK: HYBRID TRAINING CLUB TEMPUR YATAKLARINI HAYATINIZA SOKMANIN TAM VAKTI! TEMPUR yatağınızın sert ya da yumuşak olması gerekmediğini ve her ikisinin de aynı anda olabileceğini kanıtladı. TEMPUR, ağrılı basınç noktalarını ortadan kaldırıp, vücudun ihtiyacı olan rahat ve ağrısız uyku pozisyonu arayışını sona erdiriyor. Tempur Original’in 21 yatağında kısa süreli indirim kampanyası başladı, kaçırmayın… www.yatsan.com www.tempur.com.tr
“Hybrid Training Club” daha fit ve sağlıklı bir yaşam arayışında olup, başarı için yeterli desteği klasik fitness merkezlerinden alamayan kişiler için özel olarak oluşturulmuş ve henüz Türkiye’de uygulanmamış bir sistem. ZONE CLUB’daki her şey üyelerin sonuç alması üzerine kurgulu. Kulüp kültürü, fiyatlandırma, üyelik yapısı ve antrenman programı hep bu amaca hizmet ediyor. “Hybrid Training Club” konsepti, sporseverlerin ihtiyaçlarına cevap veren doğru ve yenilikçi bir sistem olarak ilgi görmeye başladı bile! (0212) 777 66 00
Diş Hekimi Doç.Dr. Atilla Gökhan Özyeşil Protetik Diş Tedavisi Uzmanı
Tel: 0 212 322 2400 Gsm: 0 532 251 0508
PENTİ SOKAKLARI RENKLENDİRİYOR Bu sezon ‘dış giyim’ kategorisiyle de karşımıza çıkan Penti, sonbahar-kış ruhuyla buluşan tasarımlarla sokaklara sesleniyor. Sadece bacak ve iç giyimle sınırlı kalmayan marka, baştan aşağı şıklık sunuyor. Sabahın ilk ışıklarında sporcu ruhlara aktif serisiyle eşlik eden marka, günün diğer yarısında rahat şıklık sunan tasarımlar sunuyor. Birbirinden farklı ve rahat pantolon seçenekleri, tunikler, bluzlar, sweatshirt’ler, taytlar ile dikkat çeken Penti, aksesuarları da unutmuyor. Rahatlığından ödün vermeyenlere sırt çantası seçenekleri sunan marka, simli tozluklarıyla göz kamaştırıyor. www.penti.com
FORMENTI’DEN ŞIK VE YENİLİKÇİ SONBAHAR-KIŞ KOLEKSİYONU Her sezonda mevsimin renklerini moda ile buluşturan Formenti, 2015– 2016 Sonbahar/Kış Koleksiyonu’nda sonbaharı yaşatan neftiler, tabalar, kızıllar, kahveler, bordo ve vişne tonları ile doğanın tüm renklerini modaya taşıyor, şehrin gri tonlarının ortaya koyduğu gölge oyunlarından da yararlanıyor. Sadece kıyafetleri ile değil, yaşam tarzıyla da fark yaratan Formenti erkeğinin dünyasında kendinize yer açın.
FITBOX’TA YENİ DÖNEM 5 EKİM’DE BAŞLIYOR! Çocuklara ve yetişkinlere yönelik grup dersleri (kick box, tae bo, zumba) ile bireysel derslerin (kick box, aikido, aletli pilates, personel trainer, poweplate) yoğun ilgi gördüğü Fitbox’ta yeni dönem, 5 Ekim’de başlıyor. Yeni dönemde Nü Happy ile işbirliği yapan Fitbox’ta, beslenme uzmanı ve eve teslim diyet yemekleri ile birlikte fitness koçluğu ile kısa zamanda forma girmeniz de mümkün. Kayıt için vakit kaybetmeyin… (0541) 360 33 24
138 intown
agozyesil@drozyesil.com
Adres: Göktürk Merkez mah. Göktürk Cd Su.Venue Sitesi No:2 A Blok D: 16 34077 Göktürk / Eyüp / İstanbul
GÖKTÜRK REHBERİ Göktürk’e dair her şey
GÖKTÜRK POLİS KARAKOLU
VETERİNER
Yogaia Tel:212 3222242
Küçük Şeyler Anaokulu Tel:212 3600204
Boutique74 Tel:2122627147
Göktürk Dekorasyon Tel:2123228594
Tel:212 3603075-212 3603636
Animal Life Tel:212 322 68 81
Zone Tel:212 7776600
Mavi Göktürk Tel:212 3226687
Carnevale Tel:212 3226017
Karaca Home Tel:2123228729
Berilyum Tel:212 3222093
Mutlu Adımlar Anaokulu Tel:212 3600066
Carter’s OshKosh Tel: 212 3222969
Levent Antik Mobilya 0212 3228705
JANDARMA KEMERBURGAZ
Countryvet Tel:212 3224888
PERSONEL TRAINING
Nobel Bridges School Tel:212 2895005
Çiğdem Genç GSM:5325949611
MDA Art Tel:2123 221220
Tel:212 3601303
Çizmeli Kedi Veteriner Kliniği Tel:212 3223627
Ersoy Doğru Tel:2123222371
Okyanus Koleji Tel:4441098
Famili collection Tel:212 3226793
Mukaza (timeless home) Tel:212 3222740
Dingo Tel:212 2396019
Kemal Uysal Tel:212 6277044
Sınav Lisesi Tel:212 3227474
Gen by Figen Özdenak Tel:212 3228955
Starkuş Otomatik Panjur ve Kepenk Sistemleri
Uçan Balon Anaokulu Tel:05306010005
İpekyol Tel:212 3680101/1122
Tel:212 3221322
Katia Tel:212 3221504
Ufuk Perde Tel:212 3226030
İTFAİYE Tel:212 3221800
Göktürk Veteriner Kliniği Tel:212 3227822 Luna Veteriner Kliniği Tel: 0212 3225808
GÖKTÜRK BELEDİYESİ Tel:212 322112
GELİŞİM&HOBİ&DANS& OYUN ATÖLYELERİ Bahadır Geliş GSM: 531 257 38 76
OKUL SONRASI &DİL &MÜZİK OKULLARI
Kedico Tel:212 3228070
HAYVAN BARINAKLARI
Dimensional Danışmanlık Tel:212 3224742
Amerikan Kültür Dil Okulu Tel:212 3228283
Kikimomo Tel:212 3223870
ÇİÇEK-PEYZAJ
Hasdal Rehabilitasyon Merkezi
Esen Fakıoglu GSM:533 2840205
Beatnik Müzik Akademisi GSM:05335644452
Koton Tel:212 3228855
Arelia by Hüseyin Avni Özkan
Tel:212 3602919
Flow Training Studio GSM:5327742310
Jüpiter Eğitim Tel:212 3222009
Mini Midi Moda Tel:0850 677 84 71
Flowers &Events Tel: 0 212 322 1880
Gymboree Tel:212 3224459
Figür Akıl Akademisi Tel:212 2941662
Mavi Jeans Tel:212 3227670
Gsm: 0532 215 48 39
PET OTEL
İsmek Göktürk Tel:212 3221222
Mega Aritmetik Tel:212 3220657
HUKUK BÜROSU
Nar Shop Tel:212 3226089
Belgras Çiçek Evi Tel:212 3600891
Duygu Pet Otel Tel:212 3222311
Just Kidding Tel: 212 322 69 70
Sonay Akçen GSM:5416502195
Av. Savaş Yener & Av. Battal Yörük
NG Style Tel:212 3228772
Çiçekçe Tel: 212 3228515
Pet Otel Tel.212322 8011
Kidsville Tel:2122397010
Utku Ünal Müzik Atölyesi GSM:532 6447337
Peros Tel:212 3225321
Esosh Butik Çiçek Tel:212 3220200
Rose Tel:212 3222881
Piante Peyzaj Mimarlık
GÖKTÜRK ZABITA Tel:212 3221113 GÖKTÜRK NOTER Tel:212 3222356
Tel:212 2782444 GÖKTÜRK MUHTARLIĞI Tel:212 3223350 KEMERBURGAZ MUHTARLIĞI Tel:212 3600333-212 3601330 HASTANE-POLİKLİNİK &LABORATUAR Acıbadem Göktürk Tıp Merkezi Tel:212 3225660 Biruni Laboratuarı Tel:212 3226822 Florence Nightingale Tıp Merkezi Tel:212 3226322 Kemerburgaz Sağlık Ocağı Tel:212 3601311 İntermed Tel:444 1 633 Göktürk Sağlık Ocağı Tel:212 3220016 Özel Begüm Sağlık Kabini Tel:212 3224825 AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI Acıbadem Göktürk Tıp Merkezi Dr.Avi Karako Tel:212 3225660
Krem Karamel Tel:212 3224434 PET MARKET
Rapıp Savaş Sanat Akademisi Tel:212 3228080
ORGANİK MARKET
Stylish Tel:212 3226111
Tel:212 3693656
PetZone Tel:212 3227080
Muzipo Tel: 212 322 8281
City Farm Tel:212 3224122
Tchibo Tel:212 3222524
Woods Tel:212 3220055
My Gym Tel:212 3229024
Organicasa Tel:212 3228228
Verde Bordo:Gsm:5322478153
ECZANELER
Small Foot Tel:212 4380727
Arcadium Eczanesi Tel:212 3220087
Yedi Kültür Sanat
SÜT ÜRÜNLERİ
Banu Eczanesi Tel:212 3227952
Gsm:5324635987-532 4118689
Sütçü Tel: 4445788
Çamlık Eczanesi Tel:212 3227211
Sütist Tel:212 4943141
Yest Tel:2123224859
HAVUZ SİSTEMLERİ
Zeyyn Gsm: 0532 2821483
World havuz Tel:212 3227991 Çağdaş Havuzculuk
SPOR GİYİM
Tel: 212 322 75 45
Dinç Eczanesi Tel:212 3225651
PARTİ& OZALİT&OYUNCAK
Deniz Eczanesi Tel:212 3225651
Alex Tel:212 3222579
KUAFÖRLER
Golf store Tel:212 3226320
RESTAURANT-BAR&CAFE
Derya Eczanesi Tel:212 3223223
Balon evi Tel:212 3228864
Bayan
Run Up Tel:212 3222013
Balıkçı Tel:212 3224909
Flora Eczanesi Tel:212 3222276
Joker Tel:0850 2001297
Before&After Tel:212 7777000
Meltem Eczanesi Tel:212 3220489
Nanu Bed GSM:5324789748
Ebil Saç Tasarım Tel:212 3223722
TAKI&GÖZLÜK-KOZMETİK
Tel:0212 3226744
Müge Eczanesi Tel:212 3227740
Parti Dünyası Tel: 212 3222623
Ekip by Erdem Kıramer Tel:212 3225596-212 2397144
Altuğ Optik Tel:212 3225630
Big Chefs Tel:212 3226800
Narçiçeği Eczanesi Tel:212 3228668
Parti Sanatı Tel:2123228449
Kaizen Tel:212 3226201
Atasay Tel: 212 3226296
Biz Pub Tel:212 3224822
Sedef Eczanesi Tel:212 3225922
Tellioğlu Ozalit Tel:212 3223702
Makas Tel:212 3228074
Simurg Gümüş Tel:212 3223576
Cundalı Cemil Tel:212 3220462
Sibel Eczanesi Tel:212 3221159
Toyland Tel:212 3228547
Murat Güldemir Tel:212 3222455
Takıntı Gümüş Tel:212 3224616
Carré Tel:2122396309
Şifa Eczanesi Tel:212 3222100
Adidas Tel:212 3227670
Benzin Big Yellow Taxi&Gasoline
Pretty Women Tel:212 3223665
Cool Bar Tel:212 3227535
GÖKTÜRK VE KEMERBURGAZ
Toni&Guy Tel:212 3222902
FOTOĞRAF STÜDYOSU
Dardenia Tel:2125001438
Doç .Dr.Atilla Gökhan Özyeşil Tel:212 3222400
SPA VE ESTETİK MERKEZİ
OKULLARI
Saloon Reti Mari Tel: 212 3226755
Deniz Soydemir Tel:212 3225746
Eaters İstanbul Tel:212 3224244
Cosmodent Tel:212 3224004
Nü Day Spa Gsm: 541 360 33 24
Açı Tel:212 3494550
Erkek
İnci Fotoğrafçılık Tel:212 3221886
Gezi İstanbul Tel:212 3224540
Dr Ercüment Sucu Gsm:539 9561010
Tel: 212 322 23 71 - 322 63 76
Ada Ana Okulu Tel:212 3226342
Adres Mümin Aşık Tel:212 3221845
Photoxi Hüseyin Kerem Yılmaz Tel:212 3223600
K-Brasserie Tel:212 3226900
Amerikan Kültür Kids Tel:212 3226005
Bir Berber Tel:212 3225048
SPOR
Ark Ana Okulu Tel:212 3602643
İbrahim Acunman Tel:212 3227495
SİNEMA
Lokanta 18 Tel:2123228041
Fitbox Dövüş Sporları Merkezi
Bilgi Kozası Anaokulu Tel:212 3601538
Ekip by Erdem Kıramer
Cineport Tel:212 3223104
Mado Tel: 212 3228880
DOKTORLAR
Tel:212 3229089-3222371
Doğa Koleji Tel:212 3221500
Tel:212 3225596-212 2397144
Uzm. Dr.A Müge Kardaş Tel:212 3222921
Fit in Time Tel:212 3221002
Düşler Şatosu Tel:212 2026550
Çocuk
DEKORASYON
Meydan Restaurant Tel:212 2397010
Uzm. Dr.Demet Elvan Tel:212 3229178
Kemer Golf&Country Club Tel:212 2397010
Evin Oyun Evi Tel:212 3226342
Bir Berber Tel:212 3223313
Başboğa Çadır & Branda Tel:4442642
Motto Tel: 212 3225052
Uzm. Dr.Mürsel İnanç Tel:212 3227983
Pilates with Gerda Tel:212 3227493
Eyüboğlu Kemerburgaz Tel:216 5221278
Bretz Tel.212 3602131
Pizzaria Tel:212 3221220
Uzm. Dr.Tülay Çağlar Tel:212 3221808
Private Powerplate Studio
Helen Doron Tel:212 3600878
GİYİM
Butik Art Tel:212 3220888
Olivo Ristorante Tel:212 3223212
Dr. Faid Hasan Tel:212 3600312
Tel:212 3229089-212322371
Hisar Okulları Tel:212 3640000
Alp Kids GSM:5336611879
City Döşeme Tel:212 3227112
Onur Et Tel:212 3224001
Superslowe Zone Tel:212 3227301
Joyfull House-Kemerburgaz
BG Store:Tel:2123224017
Çağdaş Yapı Tel: 2123226290
Pierre Antakya Cuisine Tel:212 322 3433
DİYETİSYEN
Unique Tel:212 3222325
Neşe Erberk Anaokulu Tel:212 3602472
Beyliss Tel:212 3227134
Designof Tel:212 2027557
Saludos Tel: 08507338238
Göknel Dumanlı Tel:212 3222371
Xbody Tel:212 3226008
Karma Çocuk Gsm:530 1161141
Burgundy Tel:212 3225820
Elba İnşaat Dekorasyon Tel:212 3221068
Suda Kebap Tel:212 3221733
Sezen Çetinkaya Tel: 2123226376
V3 Fitness Tel:212 3630480
Kids Country Tel:212 2276425
Bob Tel:212 3227599
Elite Mobilya Tel:212 3223978
Sushico Tel:212 3223181
Prodent Tel:212 3226999 Dr.Tolga Karaköse Tel:212 3223828
140 intown
Westside Göktürk çocuklar için özel ‘kendi pizzanı kendin yap’ aktiviteli yaşgünleri ile 2015-2016 eğitim döneminde hizmetinizde...
westsidecafebistro
eatwestside
İstanbul Caddesi, Telekom Sokak Arcadium Çarşısı No:3/7 Göktürk Tel : 0545
Kaşıbeyaz Tel: 4441040
Meat inn Tel:212 3228917
westsidecafebistro
eatwestside
westsidecafebistro.com İstanbul Caddesi, Telekom Sokak, Arcadium Çarşısı No:3/7 Göktürk Tel: 0545 - EAT - WEST / 0545 - 328 - 9378
Bafra KRFRN Tel:212 3224242 Benzin Big Yellow Taxi&Gasoline Tel:0212 3226744
Meşhur Çiğköfteci Tel:212 3225617
Big Chefs Tel:212 3226800 Veranda cafe Tel:212 3227373
Kemer Gurme Kasap Tel: 2123220091-92
Titiz Kuru Temizleme Tel:212 3223345
OTO YIKAMA
Vincotto La Cucina Tel:212 3222762
İskender et&tavuk Tel:212 3220950
White Center Tel:212 3220834
Kışlalı oto yıkama Tel:536 3540509
Burger house WagamamaTel:212 3221587 Tel:212 3223442 Zinde Cafe Tel:212 3226650 DİYETCarluccio’s YEMEKLERİ
Tel:2123221192
Nü happy mutfak Tel:212 3222371
Mc donald’s Tel:4446262
Oto dünyası Tel:212 3222523
Mahallenin Kasabı Tel:2123220741-42 Padok Migros Tel:212 3228427 Tel:538 5019372
İLAÇLAMA
Makro Tel:212 3229127
Mega İlaçlama 0212 3227414
Papa Johns pizza Tel:212 3222258
Zen Cars Oto Yıkama Tel:212 3222546 SU İSTASYONLARI
Night day 7/24 Tel:212 3226655 Gourmet Garage Tel:212 3223100
TEMİZLİK HİZMETLERİ
Başpınar su Tel:212 2397879
Pınarbaşı kebap lahmacun Tel:212 3220125 AKTAR-KURUYEMİŞ
Zela Temizlik Tel:212 3695650
Buzdağı Tel:2123228058
Boğaziçi Kuruyemiş Tel:212 3228197
BEYAZ EŞYA&KLİMA &ELEKTRONİK
Erikli Tel:212 322 3674
Delicious Tel:212 3226901
Güven Kuruyemiş Tel:212 3221217
Kabiller Tel:212 3228620
Güvenpınar Tel:212 3220565
KemerDardenia Catering Tel:212 2906250
Salkım Söğüt Tel:212 3220337
Oktay DTM - Hotpoint Tel:212 3220083
Saka su Tel:212 3221662
Subway Tel:212 3226660 ORGANİK MARKET
Teknosa Tel:212 3225760
Sırma su Tel:212 322 5756
City Farm Tel:212 3224122
ELEKTRİK
Cool Bar
CATERING Tet:212 3227535 Alkanat Tel:212 3603056
Cundalı Cemil Chez Bruno Tel: 212 3228023 Tel:212 3220462
Salt&Pepper Tel:212 3228060 Tel:2125001438 Tezgah Tel:212 9249985
Dükkan Steak house Westside Cafe&Bistro Gsm: 0545 3289378 Tel:212 3228917 FASTGezi FOODİstanbul
Bizim Tel:212 Lahmacun3224540 Tel:212 322 8400 Burger King Tel:212 322 4823
K-Brasserie Cafe Elera Tel:212 322 8994-95 Tel:212 3226900
Domino’s Pizza Tel:212 322 2535
S ampi Pide Tel:212 3227787
Sultanahmet köftecisi Organicasa Tel:212 3228228 Tel:212 3223424
Çobanpınar: Tel:2123222151
Tas testi Tel: 212 3221052 Dağdelen Tel:212 3224523
As elektrik Tel:212 3229161 Değişim elektrik Tel:212 3222244
BANKALAR
Göknur elektrik Tel:212 3225247
Akbank Tel:212 3223692
3227575 Tel:212 Sütçü Tel: 4445788
Göl elektrik Tel:212 3222545
Denizbank Tel:212 3484030
Sütist Tel:212 4943141
Kanaat elektronik Tel:212 3222864
Finansbank Tel:212 3223191
Özcan elektromarket Tel:212 3223430
Garanti bankası Tel:212 3223172
Eti elektromarket Tel:212 322 8031
HSBC bankası Tel:212 3227295
SÜT ÜRÜNLERİ Şampiyon kokoreç
Tike Tel:212 3223244
Dürümlife Tel:212 322 5334 Lavazza
BUTİK PASTA
Etiler Marmaris büfe Tel:212 322 1798
Tel:212 3220463 La bakery Tel:212 3225516
BEYAZ EŞYA KLİMA KOMBİ SERVİSİ
Teb 212 7774000
Le fırın Tel:212 3223080
Servis point Tel:212 3228999
Türkiye iş bankası Tel:212 3223258
Egg&burger Tel:212 322 2200 Tel:212 3225030
Le Köfte Select Hamaset Salonu Tel:212 322 4507 Tel:212 3222744
Wrapper Tel:212 3227020
Mulino bakery Tel:212 3224136
İşkembahçe:Tel:212 3601209 Mado
Torte Tel:0850 6445498
Konyalım Etli Ekmek Tel:212 3223477
Abant Çiftliği PASTANE-DONDURMA
Meydan Köefteque Tel:212Restaurant 3224048 Tel:212 2397010
Köfteci Şaban Usta Tel:212 322 1611
Ing bank Tel:212 3222710
Annas bakery Tel:212 3227832 Uzunlar Kebap
Heybe Tel:212 2945056
İzmir Pide Lahmacun Tel:212 3224049 Tel:212 3228880
MARKET&ŞARKÜTERİ&KASAP
Tel:212 3224848 Aslı Börek Tel:212 3220202
Vakıfbank Tel:212 3225283 BİLGİSAYAR
Yapı kredi bankası Tel:212 3222396
Çözüm bilgisayar Tel:212 3220404
Ziraat Bankası Tel:212 3224756
Göktürk bilgisayar Tel:212 3225555 Netem bilgisayar Tel:212 3226690
DÖVİZ BÜROSU
Bolulu Hasan usta Tel:212 3222288
Reinabi Apple Servis Tel:212 322 5951
Döviz Bürosu Tel:212 3228242 KARGO
Mado Tel:2123225272 Pizzaria
Beeftek Kasap Ceviz Tel:212 3222664 Tel:2123970476
Dondurmaccı Tel.212 3228180
ÇİLİNGİR
Meşhur Çiğköfteci Tel:212 3225617
Carrefoursa Fırın İstanbul Tel:212 3225405
By demir GSM:536 6352800
Padok Tel:538 5019372
Girendola Tel: 0212 322 4774
LOSTRA
Papa Johns Tel:212 3222258 Sudapizza Kebap
Jean Pierre Patisserie Tel:212 3221363 Tel:212 3225071
Kemer lostra Tel:212 3224102
Sampi Pide Tel:212 3227787
DryTel:850 Steak2003059 Komşufırın
TESİSAT
Marmaris büfe Tel:212 3227411-25-32 Tel:212 3221220
OlivoTel:4446262 Ristorante Mc donald’s
Tel:212 3223212
Pınarbaşı kebap lahmacun Tel:212 3221733Tel:212 3220125
Sushico Tel:212 3223181
Tel:212 Gezi İstanbul Tel:2123223207 3224540 Çamlık Market
Karafırın Tel:212 3224334
Tel:212 2999952 Özsüt Tel:212 3227343
Sultanahmet Köftecisi Tel:212 3223424
Pelit pastanesi Tel:212 322 5610
Şampiyon kokoreç Tel:212 3227575 Tamirane
Venüs pastanesi 3220555 Tel:212Tel:212 3220950
TERZİ
Yasemin Tuncel Tel:2123224264
Değişim terzi Tel:212 3224344
Mahallenin Beylerbeyi Profiterol Tel:Kasabı 212 3221918
İmaj terzi Tel:212 3224070
Uzunlar Kebap Tel:212 3220463
Tiba Cafe Wrapper Tel:212 3227020 Tel:212 3228826
İskender et&tavuk
Tel:2123220741-42
HALI YIKAMA
Aras Tel:212 3223349 MNG Tel:212 3226675 Sürat Tel:212 3601033 Yurtiçi Kargo Tel:212 3226675 SÜRÜCÜ KURSU
Subway Tel:212 3226660
Tike Tel:212 3223244 Tel:212 3224812
Göktürk Sürücü kursu Tel:212 3226244
Mete Tesisat Tel:212 3227008 SERVİS
Terzi Hikmet Tel:212 3225848
Aktaş Turizm GSM:5072422475-5357761035 TAKSİ Göktürk Merkez Taxi: 212 3221007 GSM:532 7998249
Migros Kernek Tel:212 3603844 Tel:212 3228427
Terzi Hilal Tel:212 3220217
Makro Ma KURU TEMİZLEME
Berklass Lastik Tel:212 3601695
MARKET-ŞARKÜTERİ&KASAP
Değişim Kuru Temizleme Tel:212 3225210
OTOMOBİL GALERİSİ
TURİZM ACENTA
Abant Çiftliği Tel:212 3224848
Dry Center Tel:212 7777464
Diomonds Motors
Aida Turizm Tel: 212 3224390
Carrefoursa 3223207 DİYETTel:212 YEMEKLERİ
Lavita Tel:212 3220035 Tel:212 3226655
GSM:0544 547 69 43 0544 298 36 70
B2B Travel Tel:2123229211
SPORCU GIDALARI Vincotto La Cucina
Tel:212Tel:212 3222762 Besin Takviyem 3228402 Zinde Cafe Tel:212 3226650
142 intown
FASTFOOD Hamaset Köfte Tel:212 3224507
lightTel:212 menü ÇamlıkNü Market 3225071 Tel:212 3222371
Tel:212 3229127 Night day 7/24
Mevsim Kuru Temizleme Tel:212 3225812
Onur Et Galerisi Tel:212 3222790
LASTİK HİZMETLERİ
VİP TAKSİ Tuaş Tel.:212 2128827
MOBİLYA CİLA VE LAKE BOYA İŞLERİ 1950'li yıllarda mobilya'nın Cila-lake boya işinde Babam Zanaatkar Ermeni ustalarla birlikte çalıştı. Biz iki kardeş babamızla 15 sene birlikte çalıştığımızda, babamız her zaman işimizin hakkını vererek,titiz çalışarak işleri zamanında gününde teslim etmemizi öğretmiştir. Dekorasyon işleri yapıyoruz. Siz değerli müşterilerimize bir telefon kadar yakınız. Mobilyalarınızın fotoğrafını çekip whatsapptan 0539-508-89-93 no'lu telefona gönderirseniz, bizde değerlendirip size dönüş yaparız. Saygılarımla Ali KIZILKAYA Not: Arkalıkların arkası,çekmecelerin altı ve arkası,masa tablasının altı,dolap üstü ve altları, kısaca görünmeyen yerlerde dolap içi gibi temiz boyuyoruz.
EVDEN ALI
EVİNİZE, İŞYERİNİZE TESLİM
ile bir adım
önde...
%10
O RG
0
ANİ K
LA VITA KURU TEMİZLEME Göktürk Merkez Mahalesi Belediye Caddesi No:16/A Tel - 0212 322 00 35 / 0212 322 00 36 www.lavitakurutemizleme.com
EDİYORUZ
Teknoloji
P