DEMOKR
ASİ İÇİN
K I L N A BAŞK BAŞKANLIK SİSTEMİ nedir? Türkiye’deki siyasi sorunları çözmek için başkanlık sisteminin çözüm olabileceği yönünde söylemler var. ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu olarak bu sistemin sorunların çözümü olmayacağı gibi daha derin siyasi sıkıntılara yol açacağını düşünüyoruz. Peki başkanlık sistemi nedir? Kemalizm başkanlık sistemine nasıl bakar?
Parlamenter sisteme bir alternatif olarak görülen başkanlık sisteminde, yürütmenin başında bulunan devlet başkanının ve yasamanın belli bir süre için doğrudan doğruya veya ona benzer bir şekilde halk tarafından seçildiğini görmekteyiz. Yürütmenin yasamadan doğduğu ve ona karşı sorumlu olduğu parlamenter sistemin aksine başkanlık sisteminde yürütme ve yasama organlarının ikisi de demokratik bir meşruiyete sahip olduklarından birbirlerine karşı sorumlu değildirler. Bu sistemde yasama, başkanı görevden alamaz, başkan da yasamayı feshedemez.
Yasama ve yürütme görev süreleri bitene kadar işbaşında kalırlar. Hem yürütmenin hem de devletin başı olan başkan devletteki bütün atamaları yapar ve kabinesini kendisi oluşturur. Kabine ise sadece danışma konumundadır. Yani son söz, konumu sembolik olmanın çok ötesinde olan başkana aittir. Kısaca toparlamak gerekirse, Sartori’nin de ifade ettiği gibi “Bir siyasal sistem, ancak ve ancak devlet başkanı (başkan), halkoyundan çıktığı, önceden belirlenmiş görev süresi içinde parlamentonun oyuyla görevden uzaklaştırılmadığı ve atadığı hükümetlere başkanlık ettiği veya onları başka şekilde yönlendirdiği takdirde başkanlık sistemidir.”
SİSTEM
İNE
BAŞKANLIK SİSTEMİ ne getirecek? • Başkanlık sistemi partiler arası ideolojik farklılıkların keskin olmadığı ve parti içi disiplinin çok sıkı olmadığı partilerle birlikte yürütüldüğü takdirde demokratik bir hal alabilmektedir. Ancak Türkiye gibi partiler arası ideolojik ayrımların fazla olduğu bir ülkede bu sistemin uygulanması kazanan partinin tam anlamıyla hüküm sürmesine yol açacaktır. Dolayısıyla da sistem demokratikleşmeyecek aksine dikta yönetimine dönüşecektir.
HAYIR
• Seçim barajının yüksek olması sebebiyle temsilde sorunlar yaşanırken bir de başkanlık sistemi gibi kazananın tek olduğu bir sisteme geçilmesi temsil sorununu daha da artıracaktır.
!
• Günümüzdeki parlamenter sistemde parti liderleri birbirleri hakkında konuşurken hakarete varacak kadar sert söylemler kullanmaktadırlar. Başkanlık sistemine geçilmesi halinde başkan rakipleri önünde büyük bir zafer kazanmış olacağı için çok daha sert söylemlerde bulunabilir ve siyasi kutuplaşma daha da artabilir. Bu durum da başkanın muhalefete ve muhaliflere karşı çok daha sert önlemler almasına sebep olabilir. Başkan diktatörleşerek diğer partilerin propaganda yapmalarını engelleyecek yaptırımlarda bulunarak kendisinin ve partisinin iktidarını sağlamlaştırabilir.
İ N SA N H AK L A R I İÇİN
K I L N A BAŞK • Başkanlık sisteminin dünyada düzgün olarak işlediği ve demokratik sonuçlarının alındığı tek ülke olan ABD’de bulunmayan fakat Latin Amerika ülkelerinde bulunan başkanlık kararnamesi getirilmek istenen sistemin bir başka problemidir.
• Başkanlık kararnamesi ile ilgili sınırlamalar sadece “yasa dahilinde” diye belirtildiği için verilen kararname çıkarma hakkı, başkanı istediği her şeyi yapacak kadar geniş yetkilerle donatmaktadır. İstediği yasa üzerine çıkaracağı kararname ile başkan muhalefete, yargıya ya da toplumun belirli bir kesimine kolayca baskı kurabilecektir. • Ayrıca bakanlar kurulundan alınarak başkana verilen sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilan etme yetkisi yine baskı kurma amacıyla kullanılabilir. Bir bölgede güvenlik önlemlerinin aşırı artırılması orada yaşayan halk üzerinde bir suçluluk hissi yaratabilir. Üzerinde bu şekilde baskı kurulan toplum da günümüzde medyanın çok büyük bir kesiminin otosansür uygulaması gibi herhangi bir tepki vermeye çekinecek ya da hiç vermeyecektir. Bu şekilde başkan muhalifleri susturarak sindirmeye çalışacaktır.
• Bunun bir sonucu olarak muhalefetin de olmadığı bir ortamda başkan kolaylıkla tek adam yönetimini sağlayabilecektir. Bu da Burhan Kuzu’nun: “Evet doğrudur, ABD’de Başkan’ın kararname çıkarma yetkisi yok. Modelimiz ABD sistemindeki tıkanıklıklara karşı önerdiğimiz model. Öyle ya parlamento görevini yapmaz, yasa çıkarmazsa Başkan’ın oturup ağlayacak hali yok.” ifadesinden de anlaşılacağı gibi bu sistemin gelişiyle tek adam sistemine geçişi sağlamak amaçlanmaktadır.
SİSTEM
İNE
• Oysaki kuvvetler ayrılığı demokrasinin olmazsa olmazı ve diktatörleşme yolundaki en büyük engeldir. Bunun ortadan kaldırılması başkanlık sistemindeki fren-denge mekanizmasının oluşmasını engeleyecek ve başkan istediği her şeyi kararnameleri ile yaparken donanmış olduğu yetkileri sayesinde hem meclisin hem de yargının kendisine karışmasını tehditle engelleyebilecektir. Bunun sonucunda elde edeceği kontrolsüz güç ile istediği gibi bir tek adam yönetimini kurabilecektir.
!
• Başkan zaten kararnamelerle tek adamlaşabilecekken bir de başkana yüksek yargıyı kontrol edebilecek böyle yetkilerin verilmesi yargının kontrol altına alınmasını daha da kolaylaştıracaktır. Bunun yanında meclisi feshetme yetkisinin de verilmesi başkanın yasamayı da kontrol altına almasını sağlayacaktır. Yürütmeye verilen bu yetkiler kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracak niteliktedir.
HAYIR
• Başkana, Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını, Danıştay üyelerinin yarısını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yarısını seçme ve Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin ortada hiçbir gerekçe yokken yenilenmesine karar verme yetkilerinin verilmesi Başbakan’ın kuvvetler ayrılığına karşı söylediklerini destekler niteliktedir.
CU M H U R
İ YE T İ Ç İ N
K I L N A BAŞK KEMALİZM VE BAŞKANLIK SİSTEMİ Ülkemizin kendi koşullarından doğmuş, özgün bir ideoloji olan Kemalizm, bu toprakların sorunlarına çözüm bulmak için akıl ve bilimin rehberliğinde birçok konuyu ele almıştır. Bu bağlamda, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana çeşitli dönemlerde başkanlık sisteminin Türkiye’ye uygun olup olmadığı da tartışılmıştır. Başta Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ve bu ideolojiye inanmış Ahmet Taner KIŞLALI ve Uğur MUMCU gibi yazarların da bu konuya dair çeşitli yaklaşımları mevcuttur. Kemalizm’in başkanlık sistemine nasıl baktığını Atatürk’ün şu sözlerinden çıkarım yapmaya başlayarak anlayabiliriz.
“Amerika sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim; sistemsiz ve kanunsuz tarzda, Reisicumhurlukla, Başvekâleti birleştirmeyi düşünmedim ve düşünecek adam olmadığım bütün milletçe malûmdur, zannederim.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Başkanlık sisteminin tanımında değindiğimiz gibi başkanlık modelinin Türkiye’nin siyasi yapısına uygun olmayan bir sistem olduğunu Atatürk geçmişte gayet açık bir şekilde ifade etmiştir. Ayrıca parlamenter sistemin Türkiye için en uygun sistem olduğunu da sık sık dile getirdiğini biliyoruz.
SİSTEM
İNE
HAYIR
Fikirlerimizi geliştirme noktasında çok faydalandığımız ve Kemalizm’i modern bir şekilde yorumlayan büyük ideolog Ahmet Taner KIŞLALI, başkanlık modeli hakkındaki görüşlerini ise “Siyasal Sistemler” kitabında gayet net bir şekilde açıklamıştır.
“Başkanlık sisteminin yürütmeye istikrar kazandırma şansının daha büyük olmasına karşılık, ülkedeki siyasal çatışmayı sertleştirme ve dikta eğilimlerini arttırma gibi bir etkisi olduğu da yadsınamaz.” AHMET TANER KIŞLALI
! Yine Kemalizm’in geliştirilmesine çok büyük katkısı olan Uğur MUMCU ise “başkancı sistem” olarak tanımladığı başkanlık sistemine karşı eleştirilerde bulunmuştur.
“Neredeyse ulus egemenliğini bir tek kişiye devredecek ölçüde “tek adam yönetimi” getirmektedir.” UĞUR MUMCU
Kemalizm, başkanlık sistemini, ülkenin kültürüne, siyasi yapısına ve geleneğine uygunluğunu göz önünde bulundu tartışmış ve belirli çözümlemeler getirmiştir.
A DA L E T
İÇİN
K I L N A BAŞK LIK N A K Ş A B E D R E L E T GAZE SİSTEMİ
yönden risk krasisi açısından iki mo de rk Tü i, tem sis n bulunmadığı Başkanlık eler mekanizmalarını ng de ve ol ntr ko ili bilir. Türk toplutaşıyor. Etk la diktatörlüğe kaya lık lay ko i tem sis lık egemen olduğu bir başkan r eğilimlerin ne denli rite oto e nd eti as siy kanizmalarının munda ve kontrol ve denge me , rsa olu k ca ula tut temini ortaya göz önünde . AKP’nin başkanlık sis ek ks yü ğı sılı ola ı as kanizmaları etkisiz kalm temdeki denetim me sis ut vc me ni, de ne inancı. O zaman, atmasının lışmadığı yolundaki ça ili etk in tem sis , nizmalarını nasıl yüzünden ha sert denetim meka da k ço i ek ind jim re başkanlık 30.05.2010) kabul edecek? uygun mu?, Milliyet, e
nlık sistemi Türkiye’y
(Rıza Türmen, Başka
nluğunun ığı gibi, iktidar çoğu nd ula rg vu ca ar fal de Sakatlık, daha önce dayalı otoriterlik ile din tirmek ve tek kişiye ğiş de i jim en re ind ğil es de i sistem t düzeni istem bağdaştıran bir devle şanan sel muhafazakârlığı ddeleri dolayısıyla ya ma a as ay an ” ez em iril işt el felsefesi kaynaklanıyor. “Değ dı, Cumhuriyetin tem ay as olm le Öy i. rd i. tartışmalar bunu göste ikliği gerçekleştirilird uygun bir sistem değiş .12.2012) e fey se fel o ve r tili göze yet, 08 uri
tez ve Havan, Cumh
(Mümtaz Soysal, Paran
ksallığı da , meşruiyeti de huku an ay ıtm ns ya yi de ira rucu on yükleBaşkanlık sistemi, ku ası” için üzerine misy as ay an i) en (y n ’ni k, k “AKP zarlık masası yapaca tartışmalı olan, anca onu’nu bir yandan pa sy mi rlü Ko Tü r. ma ktı laş ca Uz a ola nen Anayas anmasına neden on çalışmalarının tık Böylece diğer yandan Komisy misyon dağılacaktır. Ko ise ez ilm ed e eld mayan enilen luluğu kendisiyle uzlaş pazarlık kozlarıyla ist rum so P, AK ak lac rtu en ku ğişiklik” girişimlerini yeni anayasa yükünd denediği “parçacı de ce ön ha da , ak ac lması kolaylaşacaktır. partilere yık , yanına ortak parti bu re gö a rum Du r. kti ) deneyece temi, Sol, 13.12.2012 (Ali Rıza Aydın, AKP
ve başkanlık sis
SİSTEM
İNE
temi, Milliyet, 15.12.20
12)
HAYIR
AK Parti’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu’n a sunduğu “Türk usulü başkanlık sistemi ön ” erisi, anayasa tartışma larına yeni bir boyut kattı ve zaten baştan beri ümit vermeyen Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını tam bir çıkmaza soktu. Öted en beri ne zaman “Tü usulü” ya da “Türkiye rk ’nin özel şartlarına uy gun” sözlerini duysam huzursuzluk hissederim ; çünkü murad edile nin, hiçbir bilinen sis benzemeyen, evrens teme el standartlardan uz ak, kendimize özgü bir garabet olması ihtim (Ergun Özbudun - Tür ali çok büyüktür. k usulüne göre başka nlık sis
!
Getirilen modeldeki temel sorun, başkan ın bu yetkileri karşısın fren ve denge meka daki nizmalarının son dere ce cılız kalmasıdır. Örne başkanlık kararname ğin, lerinin nasıl denetlene ceği taslakta belirsizd (Sedat Ergin, Başkanlı ir. k Sistemi Alla Turca, Hürriyet, 19.12
.2012)
İktidar partisinin öner isi kabul edilirse bunu n adı başkanlık sistem olmaz. Başkanlık öte i falan si bi şey olur. Türk us ulü demeleri bundan Getirilmek istenen po he rha lde. stmodern başkanlık. Veya Türk tipi başkan Adına ne derseniz de lık. yin sonuç; tek kişilik karışamayacağı, de iktidardır.. Meclis’in bile netlemeyeceği, yürüt menin tek kişide top bir sistem öneriliyor.. lanacağı İktidar sözcülerinin idd ia ettiği gibi kuvvetler falan da getirilmiyor. ayrılığı Tam tersi tek kişinin mu tlak hakimiyetini getiri (Mehmet Tezkan, Po yor. stmodern Başka nlık!, Milliyet, 23.12.20
12)
AKP’nin, Türkiye Büyü k Millet Meclisi (TBMM ) Uzlaşma Komisyon “Türk Tipi Başkanlık Mo u’na sunduğu deli” teklifiyle yeniden sistemlerin faydalı ya alevlendi. Modelin “fa nlarının” bir araya ge rklı lmesiyle oluşturulduğu de Amerika başkan söylense lık sisteminin devlet başkanına tanıdığı ye daha fazlasını öneren tkilerden çok model, gerçekte Ürdü n Haşimi Krallığı’na ait Kralı, meclisi feshetm . Ürdün ekten yasama faaliy etlerine kadar pek ço k yetkiye sahip. (Filiz Yavuz - Âle min kra lı!, Birgün, 03.12.2012
)
K İÇİN
"
ÖZG Ü R L Ü
K I L N A BAŞK
BAŞKANLIK SİSTEMİ TÜRKİYE'Yİ BİLİNMEYENE SÜRÜKLEYECEK! "
ODTÜ ADT: Başkanlık sistemi tartışmalarında bizim de konuştuğumuz gibi akla ilk Amerika’daki örnek geliyor. Amerika’da her şeyin çok iyi işlediği söyleniyor ama bahsettiğiniz gibi orada Türkiye’ye göre çok daha farklı bir yönetim anlayışı var. Amerika’daki iki partili sistem bugün Türkiye’de yok, daha doğrusu böyle bir siyasi kültür Türkiye’de yok. Siyasi partiler açısından ele alacak olursak, birçok partinin dışlanacağı bu sistemin Türkiye’de işlemesi mümkün mü?
Ozan ERGÜL: Bizim şu anda bir sosyal demokrat olduğunu iddia eden partimiz var, bir milliyetçi partimiz var, bir tane merkez sağ muhafazakâr partimiz var, bir tane de etnik azınlığı temsil eden partimiz var. Bugün için bu yapının azalacağını söylemek mümkün mü? Bence değil. Yani bu böyle devam eder. Peki, bunu azaltabilir miyiz? Azaltabiliriz şüphesiz. Ne yapacağız? Baraj koyarız. Nasıl koyacağız barajı? %10 baraj var zaten, o bile eleştirilirken %15 baraj mı koyacağız yani? O zaman yaptığınız zaten demokrasi olmaktan çıkar. Dolayısıyla bu şu an çok mümkün bir şey değil Türkiye’de.
ODTÜ ADT: İki ülkeyi karşılaştırdığımız zaman göze çarpan başka önemli noktalar da var. Amerika’daki sistemin kendi içerisinde bir fren denge mekanizmasına sahip olması ya da Türkiye’nin aksine orada özgür bir basının var olması gibi.
Ozan ERGÜL: Evet, özgür bir basın var, çok güçlü bir yargı var. Bizde de güçlü bir yargı vardı, Türkiye’deki koşullardan dolayı çok eleştirilen bir yargıydı ve 2010 Anayasa değişikliğiyle birlikte dönüştürüldü. Bugün artık o güçlü yargı yerine, yine güçlü bir yargı var ama artık uyan bir yargı var. Artık aktivist değil, ama sınırlı bir yargı var . Yani yönetenin, siyasal kurumların, parlamentonun, hükümetin isteklerine karşı çıkmayan, ona uyan bir yargı. Bunun da bir sürü mahzurunu yaşayacağız işte, bugün yaşamaya başladık bile. *Bu röportaj topluluğumuz tarafından 31 Ocak 2013 tarihinde TOBB ETÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ozan ERGÜL ile gerçekleştirilmiştir.
SİSTEM
İNE
Ozan ERGÜL: Türk usulü başkanlık sistemi zaten baştan aşağı karmaşık bir şey. Yarı başkanlığın başkanı güçlendiren, cumhurbaşkanını güçlendiren taraflarıyla, başkanlık sisteminin bazı taraflarını bir araya getirmiş. Hakikaten kendine özgü, Türk usulü denmeyi hak eden bir başkanlık sistemi, ama iyi bir sistem değil.
HAYIR
ODTÜ ADT: AKP getirilen eleştirilere göğüs germek için yeni sistemin “Türk usulü” olacağına dair açıklamalarda bulundu. Hatta yeni anayasa çalışmalarında yer alan Ergun Özbudun da eleştirilerde bulunmuştu. “Her ülkenin kendi topraklarına yönelik sistemlerin olması güzel bir şey ama bu Türkiye’de yürüyecek bir sistem değil” diyordu. Bu “Türk usulü” başkanlık sisteminin içeriğine baktığımızda ise başkana gerçekten çok fazla yetki verildiğini görüyoruz, mesela meclisi feshetme yetkisine sahip olabiliyor başkan. Siz “Türk usulü” başkanlık sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?
!
ODTÜ ADT: Bugün demokrasi adına uygulanan sistemde sizin de dediğiniz gibi yasama-yürütme-yargının tek elde toplandığını görüyoruz. 4+4+4 yasasının çıkarılmasında yaşananlar ya da Başbakan’ın “yargıya emir verdim” gibi açıklamaları bunun örnekleri. Gelecek bir başkanlık sistemiyle bu anti-demokratik uygulamaların çoğalacağını söyleyebilir miyiz?
Ozan ERGÜL: Evet, o fren denge sistemini bir kenara bırakırsanız, kontrolsüz bir güçle karşı karşıya kalabilirsiniz. Çünkü yasama tamamen uyacaktır, yargı zaten kendine göre bir pozisyon almaktadır. Öyle olunca ne frenleyecek, ne dengeleyecek? Yok öyle bir şey. Sürekli olarak siyaset yönetir anlayışını hissettirmişsiniz, yerleştirmişsiniz. Siyasal kültür de buna müsait. Sonuçta amaç, iyi bir yönetime kavuşmak. Ancak basın korkuyor eleştirmekten, halk korkuyor eleştirmekten, dolayısıyla buradan iyi bir yönetim çıkma ihtimalini ben göremiyorum. ODTÜ ADT: Sonuç olarak yeni anayasanın bir kurtuluş olmaktan ziyade aslında içindeki başkanlık sistemiyle de Türkiye’yi iyice bir çıkmaza, bilinmeyene doğru sürüklediğini söyleyebilir miyiz? Ozan ERGÜL: Aynen öyle. Gelinen nokta ne yazık ki, iyimser olmayı engelliyor. ODTÜ ADT: Değerli görüşlerinizi bizlerle paylaştığınız için tekrar teşekkür ederiz.