KÜP iftiharla sunar...
üçüncü nüsha
oguzo@sabanciuniv.edu
bir öteki’ nin güncesinden
Sizler, benim bir yaşam biçimi olarak tehlike oluşturduğumu düşünebilirsiniz. Zira değer verdiğiniz herhangi bir kavramı silkelemeden, kendi hayat raflarıma koymuyorum.
Ancak sizler, düşüncelerinizde ve eylemlerinizde kendinize karşı yarattığınız riyadan vazgeçerseniz aslında sahip olduğunuz ve değer verdiğiniz şeylerin birer ezberden ibaret olduğunu görebilirsiniz. Çoğunluğun doğru olarak sunduğu herşeyi
sorgulamadan,
birer
buyruk
gibi
kabul
edip
sürdürdüğünüz
hayatlarınıza sizden daha fazla değer verdiğim için belki de bunları ifade ediyorum. Bana teşekkür yada küfür etmeniz arasında kendim için bir fark göremiyorum. Çünkü bu iki davranış biçimi de bugüne kadar özümsediğinize inandığınız şeyler çerçevesinde gelişecek ve yanılgılarınızı dillendirmekten başka bir şeye yaramayacaktır.
İki lafı bir araya getirebilen herkesi alkışlamak üzere eğitilmiş bir toplumun fertleri olarak aynaya baktığınızda alkışlayacak bir şey göremediğiniz için belki de bu kadar yalnız ve çaresizsiniz. Oysa gülümsemek için bir başkasına ihtiyaç duymayanlar, düşünmek, sorgulamak, kendisine sunulanı tartışıp yorumlamak için de çoğunluğun fikrine ihtiyaç duymazlar.
Size bir yol gösterecek değilim, ancak aynaya bakarak gülümsemeyi deneyin. Herhangi bir şey elde etmek için değil. İlk defa belki de bir çıkar sağlama endişesi yaşamadan bir eylemi gerçekleştirebilmeniz adına, aynaya bakarak gülümsemeyi deneyin. Öyle şık olduğunuzda falan da değil. Sizi en sevmedikleri haliyle belki, belki yeni uyanmışken, belki hüngür hüngür ağlamayı yeni bırakmışken bunu deneyin. Birken gülümseyebilmenin tadını aldığınızda, günlükleriniz daha okunabilir, söyledikleriniz daha dinlenebilir, dinledikleriniz daha tartışılabilir ve en önemlisi inandıklarınız daha inanılabilir olacaktır. Yaratılışınız nedeniyle sahip olup da sizden aldıkları yahut geride bıraktığınız ne varsa hatırlamanın insana getirdiği en önemli şeylerden biri kendi olma bilincidir. Kendi hikayenizi oluşturma yolunda bakıp gülümsemeniz gereken ayna işte o aynadır.
O aynaya bakmayı bir kenara bırakıp, bir olmadan birey, birey olmadan aile olmaya, aile olamadan toplum olmaya çalışan insanlar sadece istatistiklerde kendilerine yer bulurlar. Toplumların dünya genelinde sınıflandırılmasının altında yatan en önemli nedenlerden biri de budur. Kaçıncı sınıf olduğunuza karar vermek sizin elinizde değildir. Çünkü matematik her nesneye bir değer verebilir, ancak asıl değer matematiğe verebildiğiniz ifadededir.
O kadrajda bir nokta, bir boşluk, yahut bir değer olabilmek sizin elinizdedir. Bunu da bir olmadan birey olmaya, birey olmadan aile olmaya, aile olmadan toplum olmaya çalışarak başaramazsınız.
Zira bu formülde kendinizle birlikte yanınızda getirdiğiniz boşluk şüphesiz ki sizi de oluşturduğunuz her şeyi de içine alabilecek kadar büyüktür. Birileri aynı fotoğrafı gülümseyerek, onurla, gururla çerçeveletip yüreğine asarken sizin kaybolup gidişiniz de bu yüzdendir.
Dolayısıyla sizler, yüreğimdeki çivileri görüp onları niçin taşıdığımı bilmeden bir yaşam biçimi olarak sizin için tehlike oluşturduğumu düşünebilirsiniz. Ancak unutmayınız ki bazı tehlikeler silkinip kendinize gelmeniz için müjdeli bir haber içerir.
Ben de artık üzerime düşeni yapıp sizden müjdemi isterim.
O.O / kasım 20, 2011
bu sayfa toplumsal nedenlerden ötürü boş bırakılmıştır.
HIHI EVET!