Kendisi Olmayan İnsan, İnsanın Dört Zindanı - Ali Şeriati

Page 1

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

ALİ ŞERİATİ KENDİSİ OLMAYAN İNSAN MEHMET ÜNAL 26.05.2012


ALİ ŞERİATİ KENDİSİ OLMAYAN İNSAN İNSANIN DÖRT ZİNDANI DOĞU VE BATIDA HÜMANİZM SOSYAL AÇIDAN DİNLERİN TİPOLOJİSİ

1 Bilim –altı din veya taki ağanın dini 2 Bilim –üstü din veya insani din Bilim altı ve bilim üstü dini incelemek için bir toplumun sınıflarını kültürel olarak tahlil etmeniz gerekmektedir. Eğer bir toplumu konik olarak ele alırsak kişinin hacminin çoğunu avam ve kitlenin işgal ettiğini görürüz. Avam ve kitle genellikle bilinçsizdir ve dinleri ya kalıtımsaldır ya da dinlerini üst sınıftan alırlar. Üst sınıf entelektüel adında fikri bir zümredir. DİNİN TARİFİ Ali asgar hikmet beyin “dinler tarihi” kitabında din hakkında birkaç tane tarif belirtelim önce; din, itaat anlamındadır. Din ibadete layık olup insanüstü güçlere iman ve itaattir. Ali şeriatiye göre bu tariflerden hiçbiri olgun değildir bunun nedeni insanı tanımadan din hakkında bir tarifin yapılamayacağıdır. Onun için şeriati ’ye göre insanı betimleyelim. O insanın tarifini şu şekilde belirtmiştir; insan ütopist, mutaassıp, siyasal, isyan eden, yaratan, meşguliyet arayan, ve bekleyen bir hayvandır. Bu tarifte şeriatının en çok üstünde durduğu şey insanın ütopist bir yapıya sahip olmasıdır. Ona göre insan ütopyacıdır ve her zaman ütopyaya gidip erişme ve ütopyada yasama arzusuna sahiptir. İnşanın bu özelliğinden yola çıkarak din tarifi yapılabilir örneğin çünkü ilk dinsel aşamalarından itibaren insan iki dünyaya inanma eyleminde bulunmuştur. Sonra kendi ütopyasındaki cennet olgusunu oluşturmuş ve o cenneti kendi hayal gücü ve ihtiyaçlarına göre şekillendirmiştir. Şeraitinin üzerinde durduğu bir diğer konu ise dinsel olarak ele aldığı insanın “isyan eden” sıfatı. Ona göre bütün dinlerde ve yaratılış felsefelerinde isyan vardır. Buna dayanak olarak şunları


belirtmiştir; yunanda insan promete yardımıyla Tanrılara isyan ediyor, başkaldırıyor, Tevrat. İncil ve Kuran’da insan Tanrıya karşı isyan ediyor. İslam’da ise insan yasak ağaçtan yiyerek isyan sıfatını kazanıyor. Bu kanunun bilgisine sahip olan Tanrıda bu sıfatın insanda olduğunu reddetmiyor. Son olarak da Ali şeriati modern medeniyette insanın isyan eden rolünün özelliklerine değiniyor ve şu sonuca varıyor; modern medeniyet insanın isyan yeteneğini ufalıyor ve tüketim kölesi yapıyor. HÜMANİZM Ali şeriati din hakkındaki tarifini felsefi bir söz ve kalıp olarak ele almamış bilakis dinin kendisini ekol alarak bir sonuca götürmeye çalışmıştır. İşte o ekollerden biri de hümanizmdir. Hümanizm insanlığın en eski felsefi öğretilerinden biridir. Tarih onun yunanda çıktığını kabul eder. Şeriati’ye göre hümanizm hem tabiatın asaleti/tarikatçılık hem de Tanrının asaleti /Tanrıcılık karsısında insanın asaleti yanı insancılıktan ibarettir. Bu tarifi şöyle de somutlaştırabiliriz; materyalizm ve natüralizmden daha yüksek metafizik ve tanrının eserinden daha aşağı bir öğretidir. Hümanizm anlayışı üstünde dururken Ali şeriati’nin üstünde durduğu bazı kavramlar vardır. Bunlardan bir tanesi “egosantrizmdir”. Peki, nedir egosantrizm? Egosantrizm hakikati olan şey, insanın anladığı ve gördüğü gerçekliktir. Somutlaştırırsak hakikatin delili bizim dış alemden algıladığımız olgudur. Egosantrizme göre asıl olan insandır. İnsan idrak eden düşünen bir güçtür. Bütün dini, sosyal, ekonomik ve hukuki meseleler insan asaletine göre inceleniyor. Egosantrizmin bu özellikleri hümanizm anlayışının kendisinde bulunan özellikleridir.

Egzistansiyalizm Egzistansiyalizm anlayışına göre hümanizm olgusunun bireye bireye verdiği asalet bireyin kendisinde zaten mevcuttur. Yani Tanrı zatında verilmiş bir ekol değildir ekol insanın kendi asaletinde zaten bulunmaktadır. Bu konuya ilişkin şunu da belirtmiştir; egzistansiyalizm gereği dinsizlik değildir. Brahmanizm Brahman sözlükte mutlak anlamına gelir. Şeriatiye göre bütün meselelerde mutlak görecelidir, bireyseldir ama brahman genel mutlaktır. Birey ve topluluk üç türlüdür 1) hayvani insan 2) akli ilmi insan 3)brahmanı insan. Hayvani insan varlığında sadece hayvani ve güdüler hüküm sürmektedir. Akli ve ilmi insanda akıl hakimdir. Sorgulayıcı bir niteliği vardır. Rahmani insan ise akıl ötesidir. Rahmani insanda değişim söz konusu değildir. Camus ve Felsefesi İnsan daima aşkın olana ulaşma çabası içinde olmuştur. Albert Camus Lukresi en büyük üstadı olarak görmüştür. Fakat Camus ve Lukresin isyanının farkları vardır. Lukres Tanrıların var olduğunu ve insanın kaderine müdahale ettiklerine inanıp Tanrılara başkaldırıyor. Oysa Camus inanmadığı halde Tanrıyı suçlayıp isyan ediyor. Bir nevi Camus’un başkaldırısı hiçe karsı bir isyandır. Albert Camus şunu diyor “her halükarda kötülük vardır. Ben o kötülükle savaşıyorum ve kaderimi tabiata karsı kendim yaratıyorum.


Camus kendi isyanı ile hem masum insanı himaye ediyor hem de insanı hayatın birazcık kirli olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyor. Kant Ahlakının Tarifi Kant ahlakı sistemi kendinden menkul eylemlere dayalıdır, yani eylemler ister çirkin ister güzel ister kötü ister iyi olsun kendisinden başkasına yapılırsa muamele olur, aklın eylemi olur, değersiz olur. Bütün değerler fiiller hedeflerine göre nitelik kazanır. Mitoloji Mitoloji insanın ihtiyaç duyduğu ama gündelik hayatta gerçekleşmeyen isteklerin refleksidir. İnsanlar istekleri gerçekleşmediği zaman iki tür tepki gösterir 1)His ve ihtiyaçlarını anlamak 2)bu istek ve ihtiyaçlarından dolayı çektiği ıstırap..

İKİNCİ BÖLÜM İNSANIN İSYANI Mitolojide insanın isyanı Babil mitolojisinde insan isyankar ve mağlup bir tanrısal kandan yaratılmıştır. Bu kan Dionysus Tanrısının kanıdır. İnsanın yeniden yaratılışı Yunan mitolojisinde Zeus başka bir insan ırkı yaratmak için insan ırkını yok etme düşüncesindedir. İnsan ırkı yokuş aşağı yok olmaya doğru gitmektedir. Bu süreçte promete isyan ediyor ve insanı değerli ve bekaa yarışır bir duruma getirmek için ateşi çalıyor. Promete Yunan mitolojisinde Tanrılar yaratıcı değil; dünyanın hükümran ve hükümdarları ve tabiatın sembolleridirler. İnsanla rekabet halindedirler, insanı daima kendilerine ibadet ve teslimiyete çağırılar. İnsanın başkaldırı özelliği buradan kaynaklanıyor. Promete insanın isyan boyutunu temsil ediyor. Tanrılara başkaldırışı insan neslinin daha değerli bir boyuta taşıma isteğinden kaynaklanıyor. Birçok düşünür promete karakterini kendi isyan niteliklerine göre şekillendirmiş ve kendine göre uyarlamıştır. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İNSANIN DÖRT ZİNDANI (Abadan petrol Fakültesi Konferansı)


Ali şeriat’inin tezinin esası şunu belirtmeye çalışıyor. İnsanın dört zorunluluğu vardır. İnsan dört zindanının tutsağıdır. Doğal olarak bu dört zorunluluktan kurtulduğu zaman insan olabilir ve bu dört zindandan kendi özgürlüğünü elde ettiği zaman gerçek manasıyla insan olabilir. İlk zindan doğa zindanıdır. Beşer bir “imek” tir var olmak veya bulunmaktadır. İnsan bilinçli bir varlıktır. Bütün doğada yalnız, insan bilinç ve öz benliğe erişen bir varlıktır. Bilinçten kasıt şudur; kendisini nitelik ve yaratılışını, evrenin yapısının nitelik ve yaratılışını, kendisinin evren ile ilişkisinin nitelik ve tabiatını algılamadır. İnsanın diğer özelliği ise seçebilen bir varlık olmasıdır. Yanı insan; doğada ve doğaya karşı, üzerinde egemen olan düzene karşı hatta bedeni ve ruhi ihtiyaç ve zorunluluklarına, doğal ihtiyaçlarına güdüsel çabalara karşı başkaldırabilen ve ne doğanın onu zorladığı ne bedenin ve fizyolojisinin seçebildiği şeyi seçebilen tek varlıktır. Bu, insan olma sürecinin en üstün aşamasıdır. Sonuçsal olarak bireyın doğa zindanında kurtulabilmesi insansal özelliklerini doğa üzerinde kurgulaması ile gerçekleşir. Doğayı tanıyarak doğaüstünde hâkimiyet kurarak bu başkaldırı gerçekleşebilir. Birey şunun farkında olmalıdır doğanın bizde uyguladığı natüralizm zindanından kurtulmak demek tabiatın bizim üstümüzdeki belirleyicik ve zorlayıcılıklara alternatif oluşturmakla olur. İnsanın ikinci zindanı historizm zindanıdır. Historizm nedir? Historizm tarihselcilik anlamına gelmektedir. Peki bu zindandan insan nasıl kurtulur onun üstünde duralım. Eğer insan tarih adında büyük bir gücün gerçekten oyuncağı olduğunu bilip tanır ve hissedebilir, tarih bilimi ve tarih felsefesi ile tarihin hareketini, tarihin hareketine hakim olan yasaları keşfedebilir ve tarihin ne gibi etkenleri olduğunu ve bu etkenlerin insan “ben ”inin ve biz insanların fikri, iradi, hissi ve ahlaki yapısında ne gibi etkileri olduğunu anlayabilirse, ikinci zindan olan tarih zindanından kendi kurtuluş yolunu bulabilir. Günümüzde boy ve aşiret şeklinde yasayan ve kölelik anlayışını benimsemiş toplumlar tarih determinizmine karşı çıkarak bu yaşamlarını ötesine geçerek kendileri burjuvazi toplumunun içinde bulabilirler. Üçüncü zindan sosyoloji zindanıdır. Şu bir gerçektir ki geçmişte bireyin gelişimi toplumun gelişimine paraleldi. Ancak toplumsal bilince erişmiş günümüz toplumlarında bu durum farklıdır. Birey kendi seçimlerini yapmakta özgürdür. Bu seçimlerden bir tanesi din seçimidir. Birey dinini bilinçli bir şekilde seçebilir, aynı şekilde bilinçli olarak reddedebilir. Din, toplumun bireye sunduğu veya yüklediği etken ve güçlerden biridir. Ancak günümüz insanı kendisine sürekli egemen olmuş bulunan din ve toplumsal düzenler karşısında seçim yapabilir, iradesini kullanabilir.. üretim düzenleri, sınıfsal ilişkileri, aile ve topluluk imtiyazları günümüz insanında eskisi gibi yıkılmayan ebedi değişmeyen gerçeklikler arasında değiller. Çünkü birey inkâr ediyor reddediyor başka bir seçim yapıyor. Bu eylemler kişinin sosyoloji zindanından kurtulmak için yapması gereken düşünsel davranışlardır. Dördüncü zindan, en kötü zindandır ve insan bu zindan karşısında en aciz tutsaktır. Bu zindan “kendimdir”. Bireyin bu zindandan kurtulması zordur. Çünkü ilk üç zindanın varlığı


çevreleyen dört duvarı vardı ve kişi bu duvarlar içinde tutsaktı. Ondan önemlisi kişi tutsaklığı hakkında bir bilinçaltındaydı. Bu zindanda ise kişinin etrafında duvarlar yoktur. Birey bu zindanı kendisiyle taşıyor. Bundan dolayı bu zindana ait bilinç ve tanıma yapmak zordur. Burada tutsak olan birey ile zindan eşdeğerdir. İnsan, bilim ile tarih zindanından çıkabilir, tabiat zindanından kurtulabilir; yine bilim aracılığı ile toplumsal esaslara egemen düzenin zindanından çıkabilir. Fakat ne yazık kı kendi zindanından bilim ile kurtulamaz. Çünkü bilenin yanı alimin kendisi de tutsaktır. Bilimin kendisi tutsak olan bireyin bilimidir. Dördüncü zindan insanın kendi boyutlarını bir parçası olduğu için insan kendisine karşı başkaldıramıyor bundan önceki üç zindan, bilgin insanın kendi dışında olduğu için insan onlardan kurtulabiliyor. Bu zindandan kurtuluş aşk ile gerçekleşebilir. Aşktan kasıt irfanı, sufice , arifçe aşk değil ;muktedir bir güç , hesapçı ve oportünist akıldan daha üstün bir güç olan aşk.birayın bu süreçte bu aşk ,ile kendi içinde içsel bir devrim yapması şarttır. Çünkü dördüncü zindan kişinin içinin bir parçasıdır. İnsanın kendini feda ettiği zindan dördüncü zindandır. Birey “işar” aşamasına erişir bu noktada. Bu zindanda insan iki ölümden birini yani kendi ölümünü seçmiştir. Çok ağır, korkunç, deruni ve zor olan bu dördüncü zindandan insan işar aşamasındaki bir aşkla kurtulabilir. Aşk, akıl ve mantığın ötesinde, bir hedef için veya başkası uğruna fedakârlık yapmaya iter bireyi. Bu aşamada özgür insan meydana gelir. Bu yüce insan olma aşamasıdır. Arkadaşlarımın kitabım hakkındaki düşünceleri Yazar kitapta insanın dört zindanı olduğundan bahsetmiş. Bundan önce insan tanımıyla başlamış ve insanlı beser arasında ayrıma gıtmıstır. İnsanın dört zindanı vardır bunlardan ilk zindan olan doğa zindanından bılıncını, irade ve yaratıcılığını doğayı tanımakla blılımle kurtulabilir insan. ıkıncı zindan olan hıstorizm zindanından tarih bılımı ile kurtulabilir üçüncü zindan olan sosyolojizm zindanından ise bireyler bilim ve kendi toplumsal düzenlenin kurucusu olarak kurtulabilir. Ancak insanın dördüncü zindanı vardırkı bundan kurtulamaz bu zindan kendımdır. Bu zindandan kurtulmaktan acizdir insan. Bu dorduncu zindanın tutsağıdır insan. bu zindan nefsimizdir. Ve ondan ancak din ile kurtulabilir. Din ise kendiliğinden var olan bir şey değildir. Bu zindanın tek anahtarı asktır. İnsanın kendinden bir parça olan nefis zindanından kurtulmasının tek yolu kendi içsel devrimiyle mümkündür. ELİF MAMUR Ali şeriatı insanın dört zorlayıcının etkisi altında olduğunu söyler. Bu zorlayıcı gücün etkisinden kurtulunca özde insan olunabileceğini anlatmıştır. Gerçekte insan olmak demek bu dört zindandan kurtularak özgürlüğün elde edilmesi demektir. Bu dört zindana gelince bunlar: historizm, sosyolojizm, biyolojizm ve natüralizmdir. SELAMET AYDIN Ali şeraiti ilk üç zindan ile önyargılarımızı yanlış bilgilendirmeler ve şartlandırmaları anlatmak istemiştir. Böylelikle insanın üç tane değil genel olarak tek zindanı olduğunu


anlatmak istemiştir. Dördüncü zindanda ise şeraiti kendi zindanından kasıt olarak, insanın nefsinin zindanından bahsetmiştir. Allah'tan başkasına tapınma putÇululuktur. Okunması gereken bir eserdir. ASLIHAN KÜSDÜL


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.