T.C. AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ SOSYOLOJİ SEMİNERİ I KİTAP SUNUMU
MODERNİTE,KAPİTALİZM,SOSYALİZM Küresel Çağda Sosyal Eşitsizlik Betül Gülay KARACA 110113053 DANIŞMAN Öğr. Gör. OSMAN METİN Afyonkarahisar GÜZ 2013
1. Kitabın Künyesi
∗Kitabın Adı: Modernite,Kapitalizm,Sosyalizm(Küresel Çağda Sosyal Eşitsizlik) ∗Yazar: Zygmunt BAUMAN ∗Yayınevi: SAY YAYINLARI ∗Yılı: 2013 ∗Şehir: İSTANBUL ∗Sayfa: 228
2.Yazarın Biyografisi / Yazar Hakkında Bilgi ve diğer eserleri
∗
∗ ∗
∗
∗
∗
Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu. Sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır. Zygmunt Bauman, II. Dünya Savaşı patlak verene kadar, Polonya-Poznan'da yaşamını sürdürmüştür. Daha sonra Sovyetler Birliği'ne taşındı ve savaşın ardından Varşova Üniversitesi'nde doktorasını yaparak Doçentlik sınavını verdi. 1954'ten itibaren aynı üniversitede Sosyoloji dersleri verdi. 1968 yılında Polonya Komünist Partisi'nden ayrıldı. Aynı yıl, politik nedenlerden dolayı sosyoloji prefesörlük unvanını kaybetti. İsaril'e göç etmek zorunda kaldı. 1971 yılında Bauman, Büyük Britanya'nın çağrısı üzerine, Leeds Üniversitesi'nde yeniden sosyoloji kürsüsüne sahip oldu. 1990'lara kadar orada çalışmalarını sürdürdü. Zygmunt Bauman, 1980'li yıllardan itibaren, Modernizm ile Totaliterizmarasındaki bağlantılar üzerine hem kuramsal hem de sosyolojik incelemeleriyle öne çıktı. Özellikle Almanya'daki Nasyonalsosyalizm üzerinden Holocaust hakkındaki çözümlemeleri bu bağlamda önemli bir etki yaptı. Böylelikle, Modernizme içkin kavram ve kategorilerin Totaliterlikle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri derinlikli olarak ve disiplinlerarası bir yöntemle ortaya konulmuş olundu. Bauman, aynı zamanda postmodernizm hakkındaki çalışmalarıyla da önemli bir yer tutmaktadır. Siyasal, etik ya da genel olarak kuramsal düzlemde postmodernizmin değerlendirilmesini yapmış ve açık anlaşılır fakat derinlikli de olan metinleriyle postmodernizmin ne olup olmadığını, ne tür olanaklar sağladığını göstermeye ve netleştirmeye çalışmıştır. 1989 yılında Amalfi Ödülünü ve 1998 yılında Theodor Adorno Ödülünü almıştır.
Bauman'ın Türkçedeki kitapları
∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗
Sosyolojik Düşünmek, çeviren: Abdullah Yılmaz, Ayrıntı yayınları, 1999 Modernite ve Holocaust, Sarmal yayınları, çeviren: Süha Sertabiboğlu Yasa Koyucular ve Yorumcular, Metis yayınları, çeviren: Kemal Atakay Siyaset Arayışı, Metis yayınları, çeviren: Tuncay Birkan Postmodern Etik, Ayrıntı yayınları Parcalanmış Hayat, Postmodern Ahlak denemeleri,Ayrıntı yayınları Postmoderlik ve Hoşnutsuzlukları, Ayrıntı yayınları, çeviren: İsmail Türkmen Modernlik ve Müphemlik, Ayrıntı yayınları Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri, Ayrıntı yayınları, çeviren: Nurgül Demirdöven Bireyselleşmiş Toplum, Ayrıntı yayınları, çeviren: Yavuz Alagon Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal yayınları, çeviren: Ümit Öktem Özgürlük, Sarmal yayınları, çeviren: Vasıf Erenus. Küreselleşme, Ayrıntı yayınları, çeviren: Abdullah Yılmaz. Akışkan Aşk, Versus Yayınları, çeviren: Işık Ergüden
( http://tr.wikipedia.org/wiki/Zygmunt_Bauman ) 28.12.2013
3.Genel Hatları ile Kitabın İçindekileri GİRİŞ Eşitliğin artışı hemen hiçbir zaman ekonomik bir sorunun habercisinden öte bir durum olarak değerlendirilmez. Eşitsizliğin toplumun bütününe verebileceği zararların tartışıldığı görece nadir anlarda ise, vurgulanan çoğunlukla asayiş ve düzenin bundan ne yönde etkilenebileceğidir. Ancak bu sorunun toplumun refahı için önemi yadsınamaz unsurları, örneğin bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığını, günlük yaşam kalitesini, siyasal yaşama katılımın gidişatını ve toplumu birleştiren bağların gücünü ne boyutta tehdit ettiği görmezden gelinir. Hatta ve hatta toplumun refah seviyesinin, karşılaşılan engelleri aşabilmekteki dirayetinin ve bunu kollamakla mükellef yönetici kesiminin başarısının veya başarısızlığının yegane göstergesi, sıklıkla bireylerin ortalama geliri ve varlığı olarak kabul edilir;gelir dağılımındaki eşitsizliğin boyutu hesaba katılmaz. Bu tercihten çıkarılması gereken anlam, eşitsizliğin kendi içinde ne toplum için bir tehdit, ne de toplumun bütününü etkileyen sorunların kaynaklarından birisi olarak algılanmadığıdır.
3.Genel Hatları ile Kitabın İçindekileri
∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗ ∗
TOPLUMSAL EŞİTSİZLİĞİN İKİNCİL HASARI AGORA’DAN PAZAR MEYDANINA KOMÜNİZME AĞIT SIVI MODERN ZAMANLARDA TOPLUMSAL EŞİTSİZLİĞİN KADERİ YABANCILAR TEHLİKELİDİR…GERÇEKTEN ÖYLE MİDİR? TÜKETİCİLİK VE AHLAK GİZLİLİK,MAHREMİYET,SAMİMİYET,İNSAN BAĞLARI VE SIVI MODERNİTENİN DİĞER İKİNCİL HASARLARI ŞANS VE ÇARELERİN BİREYSELLEŞTİRİLMESİ MODERN ATİNA’DA ESKİ KUDÜS SORUNUNA YANIT ARAMAK KÖTÜLÜĞÜN DOĞAL BİR TARİHİ WİR ARME LEUT’…(BİZ SEFİL İNSANLAR) SOSYOLOJİ: NEREDEN NEREYE?
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ -«Alt-sınıf", toplumun içinde olabilir ama kesinlikle topluma ait değildir, "iç mülteciler", "içerideki yabancılar" konumundadırlar. Alt-sınıf, yoksulların, işsizlerin, görmezden gelinenlerin, küçük düşenlerin, onuru kırılanların, özgüvenlerini yitirenlerin bulunduğu, bireylerin asla topluluk oluşturmadığı, "görmezden gelinmeyoksulluk-hiçlikten" tiksinilen, sadece hınç, nefret ve intikamın olduğu alandır (en güçlü ülkelerden olan İngiltere'nin Bradford kentindeki çocukların bile %40'ı hiç kimsenin düzenli işi olmadığı ailelere aittir; %10 çocuğun ise adli sicil kaydı vardır).
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Bu sorun, şehirlerin ve ülkelerin sınırlarının çok ötesine taşar ve kâr güdümlü kontrolsüz küreselleşmenin zorunlu sonucudur. ∗ Böylesi eşitsizlikleri doğalmış gibi kabul edip, "yumurta kırılmadan omlet olmaz", "herkes için riskler vardır" diyenlere, "hangi yumurtanın kırılacağına karar verenlerin gücünün gasplardan geldiği ve daha zarlar atılmadan kaç kaç geleceği belli olan hileli zarlarla oyun oynandığı" gerçeği hatırlatılmalıdır. Böylesi bir toplumsal eşitsizlik, bu yüzyılda yüzleşilmesi gereken patlayıcı bir birleşim ve mevcut global sorunlar yumağının en tehlikelisidir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Sosyal devlet, üyelerini, acımasız ve ahlaki olarak harap edici ’’herkesin herkese karşı savaş’’n dan korumak adına bir araya getirmeye meyillidir. Sosyal sigorta sistemleri ise , susturma, dışlama ve küçük düşürme zehirlerinden korur ve toplum kavramını ortaktoplumsal bir değere dönüştüren dayanı şmanın bereketli bir kaynağı olur.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Ekonomik anlamda uçurumların oluştuğu dünya’da, sosyal-kamusal özelliklerini bir bir terk eden devletler, toplumları ellerinde tutabilmek için güvensiz bir dünya yaratmaya en büyük harcamaları yapıp, endişelenen-korkan insan üzerinden güvenlik oyunları oynamaktadır. zira güven-güvensizlik üzerine kurulan trajik oyunlar, pratikte tüm değerleri önemsizleştirip köşeye atar. Ekonomik anlamda toplum tarafından kurtarılmanın bitirildiği ve sosyal güvencelerin tasfiye edildiği günümüzde, devlet meşruiyetini kişisel beden-mülk güvenliği üzerinden geliştirilen tehditler temelinde sağlamaktadır. Bu çıldırtıcı güvensizlik ve geleceğin belirsizliği tükenmez ve tatmin edilemezdir; bir kere ortaya çıktıklarında, onları durdurmanın imkanı yoktur.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Parası olan herkes çitli-duvarlı "site içi" bir daire alarak, toplumsal-ruhsal olarak kentin dışına kaçmaktadır. Gönüllülerin gettoları, çaresizlerin gettolarından duvarlarla ayrılmakta ve küçük kalecikler oluşmaktadır;’’ ∗ Karışma fobisi’nin cisimleşmiş halleridir bunlar. Kendisi gibi olanlarla kalınmakta, başkalarını unuttukça yabancılarla yüz yüze olma hali giderek daha da endişe-korku verici olmaktadır.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Şehrin merkezi'ndeki karışık çeşitlilik hem bir korku kaynağı olmakta, hem de parlak ve ışıltılı, yeniliğin-sürprizin asla eksik olmadığı baştan çıkarıcı bir çekicilik taşımaktadır. ∗ California ve Glasgow üniversitelerinin bilimsel çalışmalarında, topluluk hissinin, korunaklı sitelerde daha az olduğu, saldırı-gasp ihtimalinin korunaklı olan olmayan yerler arasında fark göstermediğini ortaya koymuştur. ∗ Korkulardan kurtulmak için kendini bir siteye hapsetmek, çocuklara güvenli şekilde yüzme öğretmek için havuzdaki suyu boşaltmaya benzer. Yabancıların varlığı mucizevi bir şekilde insaniliğe dönüşür ve zihinsel-duygusal boşluğa battığımızda ortak insanlık, can simidimizdir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ 20.yy.da iş evden ayrılmış ve kente taşınmıştır (max weber), 21.yy.da ise iş ulustan ayrılmakta ve küreselleşmektedir. Artık iktidar küresel, siyaset acınacak derecede yereldir. Siyasetten bağımsız iktidar, iktidardan yoksun siyasetin var olduğu dünyada ulus devletler, küresel iktidarın polis karakolları ve çöp toplama-geri dönüştürme merkezleridir. ∗ Devletler arasındaki ekonomik mesafeler birbirlerine yaklaşırken, sahip olanlar ile sahip olmayanlar arasındaki mesafe sınırsız bir şekilde açılmaktadır. gezegendeki %90 zenginlik, %1 insanın eline geçmiştir. Artık sosyal devlet değil, Sosyal Gezegen hedeflenilmelidir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Uygulanan komünizm, sosyalizmin Lenin'e ait sürümü,kestirme yolların tatbikiydi: Bedelleri ne olursa olsun... bu bir serflik reçetesiydi (Rosa Luxemburg) ve sonucunda oluşacak şiddetin, zulmün, vahşetin ve çilenin boyutlarını Rosa bile tahmin edememişti. Yönetimin organları, topluma, bir bahçıvanın bahçeye baktığı gibi bakmıştı ve ihtiyaçlar üzerinde diktatörlük inşa edilmişti. ∗ Bu modernitenin "sıvı" aşamasına girişi'ydi. ∗ Sıvı aşamasındaki modernite, insan arzularının sonsuzluğuna oynamaya başladı; arzuların tatminine değil, daha fazla arzunun arzulanmasını sağlayan arzulara.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Sıvı modernite ise gelir eşitsizliğini akıl almaz boyutlara taşımış, ABD ve İngiltere'yi bu konunun liderleri arasına sokmuştur. gelir eşitsizliğiyle birlikte bazı sorunların arttığı bilimsel olarak ortaya konmuştur. ABD ve İngiltere'de, gelir eşitliği daha iyi olan Japonya-Almanya'ya göre, akıl-zihin hastalıkları 3 kat, aşırı şişmanlık 3 kat, cezaevi nüfusu 10 kat, 15-16 yaş hamilelikleri 16 kat fazladır. ∗ Bireyin her şeyi "kendi başına" yapabileceği üzerine kurulan sistem, ölümcül bir hatadır ve insanları hastalandırmaktadır.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Daha fazla bilginin erişilebilir olması için ödediğimiz bedel anlam içeriğinin daralmasıdır; bilginin erişilmeye hazır olmasının bedeli önem ve değerinde büyük azalma'dır. Artık sistemli bilginin yerini moda sözcükler almaktadır. Bilgi teknolojisi üzerinde sanal topluluk oluşturma şansı çok artarken, gerçek-mevcut toplulukların parçalanmasını da o kadar kolaylaştırmaktadır. ABD'de 20 yıl önce %60 aile birlikte akşam yemeği yerken, bugün oran %20'ye düşmüştür. ∗ Artık daimi geçicilik hali, sıvı modern yaşam ve akışkan ortam söz konusudur; daha çok bireysellik, daha çok güvensizlik ve kopukluk yaşanmaktadır.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Halbuki bireysel özgürlüğün hakiki kılınması, insanlar arası beraberlik bağlarının güçlenmesini gerektirir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Şans, kesinliğin tam zıddıdır ve cehalet ve güçsüzlüğün ortak mahsulüdür. Bilim cehaletin, teknoloji ise güçsüzlüğün rakibidir. Doğadaki tesadüfilik ise hayatın rengine işaret eder.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Doğa'nın korkutucu rast geleliği ve belirsizlik dehşeti üzerinden gelişen dinlerin, tek tanrı inanışına evrilmesiyle iyi insan olunca tanrının sevgisini kazanabilme olanağı ortaya çıkmıştır. doğanın-evrenin tanrı'ya dönüştüğü inanış şekli, aslında gücün dolaylı yoldan insana devredilmesiydi. ∗ Tek tanrı insana doğa karşısında böylesi bir hak sağlarken, çok tanrıcılık ile kıyaslandığında, çok tanrıcılıkta bulunan çok sesli diyaloğun yerini monolog'un aldığı; tek sesin meşrulaştığı; geriye kalanların ise kutsal değerlere saygısızlık/küfür olarak adlandırıldığı veya gereksizleştirildiği söylenebilir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗
∗ ∗
∗
Egemen, muafiyet gücüne sahip olandır. Kural koyma gücü, kuralları askıya alma yada onları geçersiz kılma gücünden kaynaklanır. Kural koyma ve istisna yaratma arasında çelişki yoktur; tersine olarak, kuraldan istisnalık olmasa, kuralı ayakta tutacak güç de olmaz (carl schmitt). Devlet egemenliği önce ayrıştırma, sonra da ayrıştırdıklarını bağdaştırdığına toplumu ikna etmesi üzerine kuruludur. Ayrıştırılacak siyasi düşman ahlaki olarak kötü veya görüntü olarak çirkin olmak zorunda değildir. iyasi düşman üzerinde yıkım yapılarak düzen kurulur ve bu egemenliğin belirleyici özelliğidir (carl schmitt). Devletlerin yaygın bir şekilde totaliter eğilim içinde olmalarının nedeni de budur (h.arendt). New York Times gibi liberal bir gazete, ABD gibi liberalizmin kalesi gibi bilinen ülkesi için, 2001'den beri hükümetin kanunsuz davranmaya başladığı, 2007'den bu yana ise toplumun demokratik olarak adlandırılamayacağı tespitinde bulunmuştur (gizli dinlemeler, süresiz alıkoymalar, işkenceler, gizli hapishaneler, hayalet mahkumlar). Egemenin her gün ne yapacağınızı söylemesi, sorumluluk yükünü ortadan kaldırarak rahatlık sağlar, durumu anlar, nasıl devam edeceğinizi bilir, güvende olur, yanlış anlamadan korunursunuz (l.wittgenstein).
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Egemenlikte sıkıntı baş gösterdiğinde, "suçla sert mücadele", "potansiyel terör tehlikesi" söylemleri ile cadı avı başlatılır; kişilerin yaptıkları ile çektikleri arasında paralellik olması gerekmez, develer tutuklanınca tavşanlar saklanır ve deve olmadıklarını kanıtlamaya çalışırlar (Stalin dönemi nüktesi). Bunlar yeterli olmazsa, diğer "istisnalar" hayata geçirilir: "olağanüstü hal", kuşatma hali" yada "sıkıyönetim". ∗ Devletlerin giderek totaliterleşmekte olan tavrı, umarız tarihin akışı içinde sınırlı bir süre için geçerli olur.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Çok sayıda birbirinden bağımsız etkenin toplamından oluşan her değişken, normal olarak dağılma (gauss eğrisi) eğilimindedir. eğrinin kanatlarında yer alanların bir ucundakiler çok abartılı tavır gösterirken, diğer ucundakiler olaya hiç katılmazlar. ortadaki tepe bölgesinde yer alan büyük çoğunluk ("normal") ise otoriteye itaat eden ve toplumun genel tavrına uyum gösterenler'dir. Yapılan bilimsel çalışmalarda, bu ortadaki "normal" diye adlandırılan grubun, emir verilmesi halinde, kendi rahatını bozmama güdüsüyle başkasına işkence yapabildiği gösterilmiştir. eğrinin sadece bir ucunda yer alanlar otoriteye direnmiştir. Zulüm, sadece belli insanlara özgü bir durum değildir; "normal" olan herkes otoritenin baskısı altında zalimleşebilir.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
∗ Çağımızın ahlaki felaketi, şehvetimizden, hainliğimizden, yalancılığımızdan, istismarımızdan değil, hayal gücündeki eksiklikten kaynaklanır; zira hayal gücü, ahlaki doğruyu ve gerçeği katbekat daha iyi kavrar (Günther Anders). ∗ Günümüzdeki en önemli ahlaki görev, insanların haklı-evrensel gerekçeler için telaşlanmalarını ve korkmalarını sağlamaktır.
4. Kitabın Anahatlarına Göre Anlatımı / Özeti
Sosyologların günümüzdeki görevi, aşinayı yabancılaştırmak, yabancıyı aşinalaştırmak olmalıdır. Bu konudaki geçerli sanat ise DİYALOG'dur.
5. Yazarın Yöntemi / Tekniği ve Kavramları ve açıklaması
Bauman, Siyasal, Etik ve genel olarak kuramsal düzlemde değerlendirme yapmış açık anlaşılır bir dil kullanmıştır. Teknik itibariyle,Kuramsal ve sosyolojik bir inceleme yapmıştır. KAVRAMLAR ∗Nasyonal sosyalizm (Ulusal sosyalizm) etnik milliyetçilik ile sosyalizmi birleştiren, ırkçı,antikapitalist,antisemitik ve anti-Marksist bir dünya görüşüdür. ∗Holocaust: Nazi, Yahudi Soykırımı, Nazi Almanya’sı döneminde işgal edilen sınırlar içerisindeki yaklaşık altı milyon yahudinin sistemli bir şekilde öldürüldükleri katliama verilen isim. ∗Getto: Bir kentin herhangi bir azınlıkça yerleşilen bölümüne denir. ∗Ulus devlet: Meşruiyetini bir ulusun belli bir coğrafi sınır içindeki egemenliğinden alan devlet şeklidir. ∗Totalitarizm: Tüm yetkilerin merkezileştirildiği, devlete mutlak itaat beklenen, diktatörlükvari yönetim. ∗Müphem: Belirsiz. ∗( http://tr.wikipedia.org/wiki) 28.12.2013
6.SONUÇ
∗ Zygmunt Bauman, bu kitabında bir Modernite Projesi olan ilerlemenin iki cephede iflas edişini ele alıyor ve Modernite’nin Sosyalizm sürümünün eşitlik vaadiyle yola çıkıp diktatörlükle son bulduğunu; Kapitalizm sürümünün ise sermayenin Uluslararası Hukukun yeterli yaptırım gücüne sahip olmadığı koşullarda ilkel sermaye birikiminin dönemindeki acımasız mantığına geri dönmeye çalıştığını anlatmıştır. ∗ Kısaca artmakta olan eşitsizlik ve ikincilik(marjinallik, dışsallık, harcanabilirlik, siyasi gündemin meşru parçası olamama) noktasına indirgenen insan çilesinin oluşturduğu patlayıcı bileşim insanlığın bu yüzyılda yüzleşmek, mücadele etmek ve çözmek zorunda kaldığı sorunlar yığını arasında en tehlikelisi olmanın anlatımını yapmaktadır.