temade çınar
Kimler bu alacaklılar? Herkesin kendini alacaklı hisse iği, küçük bir azınlığın kendini borçlu hisse iği bu dönemde alacaklılar üzerine düşünmenin, egzersiz yapmanın vakti geldi. Basit alacaklılar; Kapıyı güm güm vurarak bizi tehdit edip alacağını bir an önce tahsil etmeye çalışanlar... Genellikle alacakları maddi bir şeydir. Ev sahibi kirasını ister, icra memuru işini bitirip gitmek ister, düne kadar borç isteyebileceğiniz son kişi verdiğini geri ister... Borç yazdırılan bakkalın hesabı kabardıkça yol değiştirilir, ödenemez duruma gelen borçlar alacaklıyla karşılaşma anksiyetesine, bunalımlarına dönüşür. Elektrik, varsa doğalgaz, telefon kesilir. Onlar, büyük şirketler, kapıya dayanmaz, halini hatırını sormaz, bardağı taşıran son damla olup olmadığını bile bilmez, keser. Hiç yokmuşsunuz, hiç yaşamıyorsunuz gibi... Her şeyin bir alışveriş olduğu, paran kadar yaşama hakkın olduğu bu sistemde alacaklı da çoktur, borçlu da... Saymakla bitmez. Ama konumuz bu değil. Duygusal alacaklılar; Hayatları boyunca yaşadıkları her kötü şey başkalarının sorumluluğudur. Hep haksızlığa uğramış, sömürülmüş, aldatılmış ya da zarar görmüştür. Bütün bu yaşadıklarında asla onun sorumluluğu yoktur. O 10
EkinSanatEdebiyat
da her alacaklı gibi alacaklarını tahsil etmek ister. Bazen bu alacaklının yörüngesi şaşar. Anneler, babalar çocuklarından “kaybe ikleri” hayatlarına karşılık onların hayatlarını ister. Kadın yıllarca kendisini ezmiş olan adamın yaşlanmasından faydalanmak ister. Ö esine hâkim olamayanın zaten birçok geçerli sebebi vardır, ö esinin yöneldiği kişiden o an biriken tüm hıncını çıkarmak ister. Onun hayatı başkalarınkinden her zaman daha ağır, acıklıdır ve onun tüm bu çektiklerinden dolayı herkese istediğini yapma hakkı vardır. Caniler, tecavüzcüler, dolandırıcılar, zalimler... Koşullar onu böyle yapar, o, koşulları kendi gibilerle birlikte besler... Bu hikâye böyle gider. Koşullar değişinceye kadar. Zıtların birliği burada bizi balyozla döver. Ama konumuz, alacaklı mı borçlu mu olduğu konusunda uzun tartışmalara yol açabilecek bu kesim de değil. Politik alacaklılar; Sızım sızım sızlarlar. İçimizi dağlarlar. Hayatları boyunca emek vermiş, birçok varlıktan mahrum kalmış, türlü eziyetler çekmiş, bedeller ödemiştir ve bu toplumdan alacaklarını tahsil etmek isterler. Alamayınca da ağız dolusu sayarlar. “Bu toplumdan bir şey olmaz!” Kendisi olmuş olandır. Artık ne değişime ayak uydurması, ne fikirlerini gözden geçirmesi ne de okuyup araştırma-