mehmet ali
“Ben Büke kadar oturmadım yaşam yazıcılarıyla. Sait Faik’i göremedim, her sopa insanlığa inerken önüne atlayamadım. “Dışarda kar yağıyor” diye bağıramadım, mavi okyanuslar sınır dışı edilirken karar bozamadım, yani büyük adam olamadım.” diye içinden geçirirken anahtarın cıkırt sesi gözleri üzerine dikti. Ayakkabısını topuklarına basarak çıkar ı. İçeriye girdi, yerden bir selam verdi odadakilere. “Ne soğuk var dışarda yav…” deyip koltuğun kenarına oturdu. Bir ayağı yerde bir ayağı çapraz yukarıda duruyordu. Sağ dirseğini dizinin üzerine koydu, kulak kesti sohbete. Üç bacak Hakan Tayland anılarından bahsediyordu. Herkes kulak kesilmiş dinliyordu. Tam daha ne olduğunu bilmeden birden atıldı. - Eeee yani... Neyse sonra oldu, diye sohbeti provoke e i. - Dur anlatıyoruz işte olum, dedi üç bacak. Tekrardan suskunluğa büründü. Günü düşünüyordu zaten kendisini açmayan muhabbet dönüyordu içerde. - Çay tazeyse bir bardak alırım, deyip oturdu Cemil abi. - Ben yeni geldim de 38’de demlemişler, deyip yöneldi semavere. Yavaş yavaş gelmeye başladı beklenenler. Herkes tazeyse istiyordu çayı. Herkese verdi bir bir, masasına oturdu. Saçını düzel i, müziğin ritmine bıraktı kendisini. Ne diyordu Pir Sultan “cümlemizin yeltendiği murada
erilir, gam yeme divane gönül”. Sürekli tekrarlıyor sanki her şeyini bir ozan. Can sıkıntısından o küçücük alanda volta atıyor mırıldanıyordu ezgiyi. Parmaklarını çıtlatarak kendine de okkalı bir çay doldurdu. Güneş-bulut uyumu, gökkuşağı-tebessüm uyumu, et-tırnak, toprak-maya uyumu gibi bir şey bu çay sigara. Derin nefes sıska vücuda çöktü. İçindekilerle birlikte duman çıkarmak istiyordu ama içindekileri daha duman kadar tecrübe edinememişti. Sayfalara neler yazılabilir, yazılanlar ne kadar sayfa olabilir düşünüyordu. Dini, takvim yapraklarının arkasındaki hadisler kadardı. Üç bacak anlatıyor: - Sudan’da amcam çok zengin. Yer, yedirir. Bir hafta yanına gi im vizem girdi çıktı olsun diye. Krallar gibi yaşadım. Ama bir kötü yanı var, hata kabul etmez. Etmiyor abi, adamın hataya tahammülü yok. Birinci gün bana ‘Sana buradan birini bulalım evlen, üç bacak’ dedi. Çok hoşuna gitmiş belli, gülerek anlatıyor. Cevabı amcayı tatmin etmemiş. - Düştü gönlüm birine amca. Olursa o olur, demiş. - Ya olmazsa üç bacak? Koşullandırma kendini boşver… Hem aşk ne? Karın doyuruyor mu? Biz aşk evliliği yapmadık diye şimdi evli mi değiliz? Mutlu mu olmadık? Herkes gibi hayat yaşıyoruz olum. - Yürek sevmeyince göz de yabanileşir amca. Hani bir yazar diyor ya, siz emredenler sevgiyi sadakati bilmezsiniz. Ben gözümün
EkinSanatEdebiyat
77