Doğal Hayata Önem Verenlerin Dergisi
E k i m
2 0 1 4
S ay ı : 0 8
TÜRKİYE VE DÜNYADA ORGANİK GIDA PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ Hamile & bebeklerde
W hat I t Means t o
Be Organic
Cilt bakımı ORGANİK
TEKSTİL
NEREYE GİDİYOR?
Enerji
zamları yolda tasarruf için hazır olun
Organik
yumurta pazarı hızla büyüyor
KOR YUMURTA YÖNETİM KURULU BAŞKANI DR. İSMAİL KOR
“ORGANİK YUMURTAYI PAKETLİ VE KONTROLLÜ SATIN ALMANIZ GEREKİR”
Editör
EKİM 2014
MEHMET AKİF DİLMEN
Organik Dünya! Hayatınızda yapacağınız birkaç küçük değişiklik ve dikkat edeceğiniz bazı detaylarla kendinizi ve doğayı koruyabilirsiniz...
S
on yıllarda yaşanan kuraklık, artan hastalıklar, kötü beslenme biçimleri, iklim değişikliği, çevre kirliliği, doğanın dengesinin bozulması ve yok olan canlılar derken son yıllarda giderek organik yaşama olan eğilimi artırdı.
Doğayı ve kendinizi korumak adına bazı alışkanlıklarınızı tekrar gözden geçirmelisiniz... Unutmayın ki tarım ilaçları ve kimyasalların bilinçsizce kullanımı sağlığınızı tehdit ediyor. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları zamanla toprakta birikerek ekolojik dengeyi de bozuyor. Öte yandan plastiği hayatımızdan çıkarmak da doğaya yapacağımız iyilikler arasında. Evinizde veya alışverişinizde plastik yerine bez, geri dönüşümlü ahşap veya kağıt malzemeler kullanmak çevreye daha az zarar vermenizi sağlayacak. Evinizde bulunan elektronik aletlerinin ‘stand-by’ modundayken bile elektrik tüketmeye devam ettiğini unutmayın. Ayrıca televizyon ve bilgisayar ekranlarının da yaydığı ışınların vücudunuzun ritmini düzenleyen melatonin hormonunun salgılanmasını engellediğini de hatırlatmakta yarar var.
Binbir Basın Yayın Danışmanlık Reklam Organizasyon Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Akif Dilmen Genel Müdür Eda Zortul Yazı İşleri Müdürü Seda Arslan Yayın Koordinatörü Yusuf Çağlayan Kurumsal İlişkiler Direktörü Çağla Gök Reklam Yönetmeni Kübra Evcil Art Direktör Talha Feyyaz Duyar Bilimsel Danışman Burak Vardar Sosyal Medya Enderun Digital Web Teknolojileri Müdürü Sinan Soydan Katkıda Bulunanlar Fatma Taş Funda Göker Rahmi Aydın Murat Denizel Ayhan Sümerli Atila Ertem Dilek İnce Özenel Yusuf Aygüney Temsilciler New York John Flavin Londra Reza Motevalli Tokyo Yasuaki Higashi www.organikturkiye.com.tr e-iletişim: info@organikturkiye.com.tr Abone Sorumlusu Ayşe Yaman Kemal Akıncı info@1001ajans.com OFİS İnönü Cad. No:14 Akarpalas Kat:1 Gümüşsuyu – Taksim/İstanbul 0 212 297 25 63 YÖNETİM YERİ Çobanoğlu Sok. No:109 D/28 C Blok Osmanbey / İstanbul MATBAA TOR OFSET SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ Akçaburgaz Mahallesi 116. Sokak No:2 Esenyurt/İstanbul Tel: 0212 886 34 74 Faks: 0212 886 34 80 © OrganikTürkiye Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Dergide yayımlanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. izin alınıp, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. OrganikTürkiye basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Ayda bir yayınlanır.
PA R T N E R S H I P
Beyaz eşyalarınızın daha az enerji ve daha az su harcayan ürünler olmasına dikkat edin. Temizlik malzemelerinin de çoğunun sağlığımızı ve çevreyi tehdit ettiğini göz önünde bulundurarak, aldığınız ürünlerin içeriğini ve doğada ne kadarının çözülebildiğine dikkat edin; az miktarda kullanmaya da özen gösterin. En sağlıklısı size ve doğaya zararı olmayan organik ürünleri tercih etmeniz... Sonuç olarak, organik yaşam kirlenmeyi ve enerji israfını önlüyor. Bunları yaparak hem kendinizin, hemde gelecek nesillerin daha sağlıklı olması ve daha temiz bir dünyada yaşamalarını sağlayabilirsiniz.
Ma Dilmen
Bu derginin üretim aşamasından, elinize ulaşana kadar kullanılan kimyasallar için üzgünüz... Çabalarımız doğal hayata toplamda tükettiğimizden çok daha fazla yararlı olabilmek.
İÇİNDEKİLER Röportaj
EKİM 2014
10
24
Doğan Organik Ürünler Genel Müdürü Mehmet Bender Özokumuşoğlu:
“En büyük farkımız bölgesel organik üretime katkımız” Türkiye’nin Organik sütünün yüzde 75’inin üretimini sağlayan Doğan Organik Ürünler, firma olarak kendi üretiminin yanında bölgesel kalkınmaya da katkı sağlıyor.
30 “ORGANİK ÜRÜNÜN TADI KÖTÜDÜR” ÖNYARGISINI YIKIYORLAR
DOSYA ORGANİK YUMURTA
Organik’im markası ile sahip oldukları market ve restoranlarında tüketicileri yüzlerce organik ürünle tanıştıran Cem ve Burcu Öztürk çifti, organik ürünlerin lezzetsiz olduğu algısını ortadan kaldırıyor.
46
08
Yazarlar 23
RAHMİ AYDIN
Organik ürünlerle beslenerek fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz
38
27
GNC Pazarlama Yöneticisi Melis Toroslu
FUNDA göker
42
“ İNSAN SAĞLIĞINA DOKUNDUĞUMUZ İÇİN FAZLASIYLA SEÇİCİ DAVRANIYORUZ ”
Slow food devrimi
36 YUSUF AYGÜNEY Spor denince...
Türkiye pazarında satışa sundukları ürünleri seçerken büyük bir hassasiyet gösterdiklerinin altını çizen GNC Pazarlama Yöneticisi Melis Toroslu “İnsanların sağlığına dokunduğumuz için fazlasıyla seçici davranıyoruz” diyor.
37 DİLEK İNCE ÖZENEL
Maş fasulyeli samosa böreği
43 MURAT DENİZEL
Tekstil 28
Organik tekstil nereye gidiyor?
06
4
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Organik içerikli ürünleri kullanmaya başlamamız genellikle bebek sahibi olmamıza denk geliyor. En değerli varlıklarımızı daha iyi koşullarda yetiştirebilmek için ilk olarak beslenmeleri konusunda organik gıdalar ile tanışıyor, sonra kullandıkları eşya ve kıyafetleri kimyasallardan korumak için kişisel bakım ve temizlik malzemelerinde organik içerikli ürünleri kullanıyoruz.
En organik mi?
48
Türkiyenin En Büyük Organik Kozmetik Mağazası
organikozmetiksepeti.com
ÜRÜN TANITIMI
Organik
MARKET
6
Organik Fındık Ezmesi
ORGANİK YULAF EZMESİ
ORGANİK TRAŞ YAĞI
ORGANİK BEBEK YAĞI
Grünn
City Farm
Florame
Dalin
Organik tarım esaslarına göre üretilen pekmez ve fındığın geliştirilen tarif üzerine karıştırılarak üretilen ekmek üzeri sürülebilen yeni fındık kremasıdır. Dışarıdan şeker ve yağ ilavesi yok. Şeker pekmezden gelen glukoz ve fruktozdur. Yağ fındığın kendi yağıdır.
Bol miktarda nişasta içerir. Kalsiyum, magnezyum, potasyum, fosfor ve demir mineralleri bakımından da zengindir. Sağlıklı bir kahvaltı için City Farm Organik Yulaf Ezmesi.
Organik Sedir Esansiyel Yağı ve Argan Yağı’nın sinerjik bileşimi ile kolay ve keyifli bir tıraşın yanı sıra cildinizi arındırır ve yeniler. Florame Tıraş Yağı ile tıraş jiletiniz yüzünüz üzerinde kusursuz ve kolay bir şekilde kayar.
İçeriğinde organik Tatlı Badem Yağı, Zeytinyağı, Kuşburnu ve Jojoba Yağları bulunur. Cildi nemlendirir, yeniler, yumuşaklık kazandırır ve güçlendirerek korur. Hamilelikte karın bölgesine uygulanması tavsiye edilir. %100 doğaldır. ECOCERT tarafından onaylıdır.
ZÜMRÜT YEŞİL ÇAY
ORGANİK MEYVE PÜRESİ
SİYAH ÜZÜM SİRKESİ
ORGANİK YUMURTA
ÇAYKUR
Hipp
Ralila
Orvital
Organik çay havzası olan Hemşin yöresindeki Organik çay bahçelerinin itina ile seçilmiş çay filizlerinden üretilen, iri taneli olarak harmanlanıyor. Belki de bu çayı içtikten sonra daha önceki yeşil çayları sorgulamaya başlayacaksınız..
Çocukları düşünen HiPP atıştırmalık ürünleri arasına bir yenisini daha ekledi.. Organik Muzlu Elmalı Armutlu ile Organik Çilekli Muzlu Elmalı raflarda yerini alıyor.
Doğal yapım yöntemleri ile yapıldığından hiçbir katkı maddesi yoktur içilebilir niteliktedir. Yemeklerde, salatalarda, işkembe çorbası, kelle, paça gibi türlerde lezzet verici, turşularda uzun koruma yapar
Yumurta, besin değeri güçlü, fiyatı uygun, üretilmesi kolay, pişirilmesi pratik, birçok tarife eşlik eden en lezzetli gıdaların başında geliyor. Çocukların gelişiminde önemli bir yer tutan yumurta, mutlu Orvital Çitfliği’nin mutlu tavuklarından elde ediliyor.
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Türk balına dünya ikinciliği ödülü Dünya Arıcılar Birliği Federasyonu, Kiev’deki Apimondia Kongresinde, Erdemli ilçesinde üretilen balı dünya ikincisi seçti. Bal üreticisi Celal Çay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de gerçekleştirilen kongrede dünya arıcılığında son iki yıldaki bilimsel araştırma ve teknolojik gelişmelerin değerlendirildiğini söyledi. Kongrenin ardından dünyanın en iyi balını belirlemek için yarışma yapıldığını ifade eden Çay, “Her bal, ambalajı, tadı ve kalitesi bakımından dünyaca ünlü gurmeler tarafından değerlendirildi. Yapılan puanlamada Eğriçayır balı, dünyanın en iyi ikinci balı seçilerek gümüş madalya ile ödüllendirildi” dedi. Çay, ürettikleri balın, 2009’da Fransa’da bronz, 2011’de Slovenya ve İtalya’da da gümüş madalya kazandığını belirterek, “Toroslar’da üretilen organik balımızın yurt dışından aldığı madalya sayısı arttı. 2015’de Güney Kore’de toplanacak Dünya Arıcılar Birliği Kongresi’ndeki yarışmada altın madalya kazanmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
HİPP’ten BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE YENİ NESİL FORMÜL Anne sütü bebekler için en iyi besin kaynağıdır. Bebeğin bağışıklığı için gerekli olan, anne sütünden izole edilen yararlı bakteriler(probiyotikler), prebiyotikler ve uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri ve daha fazlasını kapsar. Hipp, bebek ve çocuk sağlığı için önemli bileşenler mevcut olan içeriğine, sindirim sistemine dost, canlı mikroorganizma olan probiyotikler ve bu bakterilerin besinleri prebiyotikleri ekledi. Combiotic adındaki bu yepyeni formülde, beyin, göz ve sinir sisteminin gelişiminde rolü büyük olan uzun zincirli çoklu doymamış omega 3 ve 6 yağ asitleriyle de bağışıklık ve sindirim sistemini güçlendiriyor. Bebeklerin bağışıklık sistemine destek oluşu, sindirim sistemi hareketlerini düzenleyişi, zararlı bakterilerin üreyip çoğalmasını engelleyişiyle, doktorların bebek ve çocuk sağlığında önem verdiği probiyotik ve prebiyotikler ilk kez bir formülde bir araya gelmiş oldu. İçerisindeki yararlı bakteriler sayesinde, bebeklerin hazmı kolaylaştırdığı gibi, gaz problemlerine de yol açmıyor. BIO sertifikalı, GDO’suz ve sanayi bölgelerinden uzak özel organik çiftliklerde yetiştirilen ürünleriyle HiPP E-Bebek, Gratis, Migros, Kipa, Carrefour yerel marketler ve eczanelerde satılıyor.
OLIVE FARM MASAJ YAĞLARI İLE CANLANIN
OSHadhı, aromaterapi ürünleri ile artık türkiye’de Bitkilerin iyileştirici gücü ve pozitif yaşama katkıları yüzyıllardır bilinen bir gerçektir. Özellikle saf bitki özleri ile gerçekleştirilen tedaviler, zinde bir beden ve pozitif yaşam gücü kaynağı olarak kullanılır. Türkiye’de de yeni yeni keşfedilen ve etkisinin tartışılmaz bir biçimde görüldüğü bitki özleriyle tedavi yani aromaterapi, şifa arayanların ve mutlu bir yaşam sürdürmek isteyenlerin vazgeçilmezleri arasına girdi bile. Aromaterapide dünya markası OSHADHI, aromaterapi ürünleri ile artık Türkiye’de. www.hemensaglik.com ve seçkin eczanelerde.
Datça’da, 350 bin metrekare alan üzerine kurulu, organik sertifikalı Olive Farm çiftliğinde yetiştirilen mahsullerden üretilen doğal bakım ürünleri ile doğanın nazik şefkatini bedeninizde duyacaksınız. Zararlı kimyasal içermeyen, doğal ve organik hammaddelerle üretilen bakım ürünlerine şimdi de masaj yağları eklendi. Binlerce yıldır Anadolu topraklarında yetiştirilen, Anadolu kültürünün bir parçası haline gelen ve sayısız derde şifa kaynağı olmasıyla bilinen zeytin ve badem yağlarından üretilen OliveFarm bakım ürünleri, birbirinden farklı kullanım ihtiyaçlarına cevap verebilmek amacıyla tasarlandı. Zengin ürün çeşitliliği sayesinde bütünsel bakım imkanı veren ürünlere Olive Farm mağazalarından veya www.olivefarm. com.tr adresinden ulaşılabilir.
KLAR–ALMAWİN ORGANİK TEMİZLİK ÜRÜNLERİ Klar – Almawin temizlik ürünleri insan ve doğaya uyumlu bulaşık, çamaşır ve ev temizlik ürünlerini kapsamaktadır.ECO GARANTİ-VEGAN-DAAB (Deutscsher Allergie - und Asthmabund e.V.) sertifikalarına sahip temizlik ürünleridir. Optik ağartıcılar, fosfat, klor ve renk verici içermez. Petrokimya maddelerinden muaftır. Hammadde olarak WASHNUSS kullanılmaktadır. Klar – Almawin temizlik ürünleri kuvvetli temizlik sağlar, aynı zamanda sağlığınızın ve çevrenizin dostudur. www.klar.org • www.almawin.de
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
7
ORGANİK KOZMETİK
Happy Moments tatlı badem yağı Hamilelik ve doğum çatlakları, kısa sürede kilo alma / verme kaynaklı oluşan cilt çatlakları gibi durumlar için son derece kullanışlıdır. Bu nedenle hamilelik dönemi boyunca güvenle kullanılabilir. Bebeklerin cilt bakımı için idealdir. Yeni doğan bebeklerin cilt kuruluğu probleminin giderilmesinde ya da genel bebek cilt bakımı olarak, banyo sonrası ya da istenildiği zaman masaj ile tüm cilde uygulanabilir. Göğüs ucu çatlaklarında güvenle kullanılabilir. Ürünümüzün % 100 saf tatlı badem yağı olması ve organik tarımdan elde edilmesi nedeniyle hem anne hem de bebek için güvenlidir.
Hamile & bebeklerde
cilt bakımı HAMİLELİK DÖNEMİ Hamilelik döneminde kadınların derileri kuru olmaya meyillidir. Bu nedenle yumuşak, nemlendirici katkılı ph’ı ayarlı temizleme ürünlerinin kullanılması gerekiyor. Ayrıca anne adaylarının banyo yaparken çok sıcak su yerine ılık su ile yıkanmaları daha uygundur. Aşırı kurumaya neden olmamak için günde 2 kereden fazla banyo yapılmaması gerekir. Akneye meyilli ciltlerde hamileliğin ilk 3 ayı akne sorununun artma ihtimali yüksektir. Hamilelik döneminde retinoid, salisilik asit gibi maddeler içeren akne ilaçlarının kullanımının risk oluşturup oluşturmadığı tam net olarak bilinmiyor. Fakat gerekmedikçe hamilelik döneminde bu tip ilaçları kesinlikle kullanılmamaları önerilmektedir. En ideal yapılacak bakım yüzün düzenli olarak uygun bir temizleyici ile günde 2 kez temizlenmesidir. Glikolik asitli ürünlerin hamilelik döneminde akşam kullanımında sakınca bulunmamaktadır.
Nemlendirme Hamile derisi için nemlendiriciler çok önemlidir. Çünkü hamilelik döneminde ve kimi zaman hamilelik sonrasında da deri kuruluğu devam edebiliyor. Anne adaylarının her banyo sonrası düzenli olarak uygun
www.happymoments.com.tr
n kleri Bebe imyasal k ri a ciltle eleri dah madd emer. Bu fazla e, organik nl nede ifikalı cilt i r e s t rünlerin ü iz. bakım etmelisin h i c ter
bir nemlendirici ile özellikle karın bölgesi başta olmak üzere tüm derinin nemlendirmesi gerekiyor.
Güneş Koruyucular Hamilelik döneminde hormonların etkisi ile deride koyulaşma oluyor. Bu değişim göğüs uçları, karın orta hat ve genital bölgede fizyolojik olarak gelişiyor. Fakat bunun yanında hamilelik maskesi olarak isimlendirilen ve yüzde kahverengi lekelerle seyreden renk değişimine de rastlayabiliyoruz. Bu renk değişiminde ana etkeni güneşle temas oluşturuyor. Bu sorunu yaşamamaları için hamilelere mümkün olduğunca güneşle temastan kaçınılmalarını ve güneş koruyuculardan organik olanlarını tercih etmelerini öneriyoruz. Anne adaylarının kullanacağı güneş koruma kremlerinin koruma faktörü en az 15 faktörlü olmasını ve öğle saatlerinde dışarıda olacaklar ise 30 veya üzeri koruma faktörlü güneş koruyucu ürünleri kullanmalarını tavsiye ediyoruz.
Kozmetik Ürünler Hamilelik döneminde organik maddelerden üretilen kozmetik ürünlerin kullanılması en uygun yaklaşım olur. Mümkün olduğunca az makyaj yapılması idealdir.
Toz formunda doğal maddelerden elde edilmiş kozmetik ürünler, hem makyaj ürünü olarak kullanılması yanında hem de doğal güneş koruyucu özellikleri nedeniyle aynı zamanda günlük güneş koruyucu ihtiyacınızı da azaltırlar.
Özel Bakım Ürünleri Günümüzde kozmetik ürünler olarak isimlendirilen birçok ürün yaşlanmayı engelleyici, renk düzenleyici, akne sorununu kontrol edici olarak günlük hayatımızda yaygın olarak kullanılır hale gelmiş durumda. Bu ürünlerde kullanılan aktif maddelerin birçoğu deriden emilerek etki ediyor. Bu nedenle hamilelik döneminde bu ürünlerin anne ve bebeğe zararlı yan etkilerinin olup olmadığı tam olarak bilinmemektedir. Hamilelik döneminde bu ürünlerin testleri yapılamadığından özetle hamile kaldığınızı öğrendiğiniz andan itibaren bu ürünlerin kullanımını kesmenizi öneriyoruz.
Bacak Bakımı Hamilelik döneminde bacaklar üzerine ekstra bir yük binmektedir. Çünkü hamilelerde deri kan akımı yüzde 30 artış gösteriyor. Artan bu akım sonucu bacaklarda özellikle 2-3. aydan itibaren belirgin bacak şişmeleri oluyor. Bu nedenle anne adaylarına gün içinde her fırsatta ayakları uzatarak dinlendirmek ve uygun yağlarla bacak masajı yapmalarını öneriyoruz.
Karın Bakımı Karın derisi hamileliğin 5. Ayından itibaren hızla büyüyen rahim nedeniyle sürekli gerilir. Çatlak oluşumuna en yatkın bölge halini alır. Uygun ürünlerle günlük bakım ve masaj uygulamaları karın derisinin elastikiyetini arttırarak, çatlama riskini azaltabilir.
BEBEK CİLT BAKIMI Bebek teninin ince ve hassas olması beraberinde birçok sorunu da getiriyor. Doğumdan sonra bebeğin cildinin yeni ortama alışması zaman alır. Çevrede, bebek cildinin daha duyarlı olabileceği birçok faktör bulunmaktadır. Bununla beraber, bebek cildinin çevresel faktörlere alışabilmesini sağlamak için bazı basit önlemler alabilirsiniz.
Fazla terletmeyin, kalın giydirmeyin Bebeklerin ter bezlerinin erişkinlere göre farklı bu sebeple “Bebeklerde ter kanalları daha az çalışır. Yoğun sıcaklık ve nem, bebeklerde isiliğe neden olur. İsilik, vücudun her yerinde olabilir. Küçük sivilce başı gibi kabarıklar şeklinde kendini gösterir. Tedavisinde, bebeklere sık duş aldırmak, kalın giydirmemek, terletmemek ve serin ortamlarda bulundurmak etkili olmaktadır. Çoğu kez gereken tek şey bebeğinizin
vücudunu ılık suyla yıkamaktır. Sabun cildin kurumasına neden olabilir. Bebeğin banyosuna az miktarda organik banyo yağı ilave edilmesi cildin yumuşaklığını koruyacaktır. Cildin doğal yağını aldığından, banyo köpüğü kullanmaktan kaçınınız. Antibakteriyel ya da parfümlü sabunlar gereksizdir ve kullanmaktan kaçınılması gerekir. Banyodan sonra koltuk altları, kasıklar, boyun ve kulak arkası gibi vücudun kıvrımlı yerlerini havluyu hafifçe değdirerek özenli bir şekilde kurulamak önemlidir.”
Egzaması varsa tırnaklarını kısa tutun Önemli bir deri hastalığı olan egzamanın ise yüz, boyun, eller ve uzuvların kat bölgelerinde görüldüğünü ve son derece kaşıntılı, kuru, pullu kırmızı döküntüler oluşturduğunu ve genellikle 2-3 aylık bebeklerde ya da katı gıdalara başlayan 4-5 aylık bebeklerde görülen egzamanın nedenleri arasında çoğunlukla yumurta, buğday, inek sütü gibi bazı besinler ve hayvan tüyleri, yün, deterjan gibi cildi tahriş eden maddeler yer almaktadır.
Bezin kapladığı alanın bakımı Çocuğun altını sık sık değiştirilmesi gerekmetedir. “Pişik 1 yaşına basana kadar sık görülen bir durumdur. Pişik tedavisinde bebeğin bezlerinin sık değiştirilmesi çok önemlidir. Derinin, idrar ve dışkıyla temas etmesine fırsat verilmemelidir. Bebeklerin bez bölgelerine, deriyi tahriş etmeyen malzemelerle bakım yapılmalıdır. Her bez değiştirme sonrası pişik önleyici kremler kullanılmalıdır. İçeriğinde çinko oksit bulunan bariyer kremler ise pişik önleme açısından önemlidir. Bebeklerin ciltleri kimyasal maddeleri daha fazla emer. Bu nedenle, organik sertifikalı cilt bakım ürünlerini tercih etmelisiniz.
Happy Moments tatlı badem ve melez lavanta yağı karışımı
Yatıştırıcı özelliğe sahip lavanta yağı, tatlı badem yağı ile karıştırılarak ( 2 pompa ölçüsünde avuca sıkılan tatlı badem yağı içine damlatılan 4-5 damla lavanta yağı ) bebeğin cildine masaj ile uygulanır. Bu karışım bebeğin cildini besler, bebeği yatıştırır ve huzuru hissetmesine yardımcı olur.
*Happy Moments Melez Lavanta yağı: Hoş kokulu, tonik, tazeleyici ve arındırıcıdır. Bir miktar sabit yağ (badem yağı gibi) içine 2-3 damla damlatılarak hazırlanan ürünü cilt üzerine hafifçe uygulayınız. Hassas ciltler için uygundur.
www.happymoments.com.tr
DOSYA ORGANİK YUMURTA
Organik
yumurta pazarı hızla büyüyor
10
Temmuz 2014
www.organikturkiye.com.tr
S
ağlıklı yaşamak için, bir canlıya hayat verecek kadar yüksek besleyici değere sahip, Temel besin maddeleri arasında sayabileceğimiz yumurta, son yıllarda üzerinde çokça tartışmanın yaşandığı gıda maddelerinden biri. Özellikle çocukların beslenmesinde yumurtanın sayısız faydası göz ardı edilmemeli. Organik yumurta son yıllarda üretimi yaygınlaşan bir ürün olarak başta ebeveynler olmak üzere, sağlıklı beslenmeyi benimsemiş her bireyin öncelikli tercihleri arasında. Yumurtanın elde edildiği tavukların yetişme ortamından, beslenmelerine kadar yumurtanın kalitesini değiştiren bir sürü unsurun yanında, organik yumurta konusunda da dikkat edilmesi gereken birçok faktör bulunuyor. Hızla gelişen teknolojiye paralel olarak, yapay ortamda sunni yumurta bile yapılabildiğini, organik yumurta ile köy yumurtası diye tabir edilen ürünlerin farkını, organik yumurtanın avantajlarını ve yumurta alırken dikkat edilmesi gerekenleri konunun muhattaplarıyla konuştuk.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
11
DOSYA ORGANİK YUMURTA
KOR YUMURTA YÖNETİM KURULU BAŞKANI DR. İSMAİL KOR
“ORGANİK YUMURTAYI PAKETLİ VE KONTROLLÜ SATIN ALMANIZ GEREKİR”
Teknolojiye paralel olarak günümüzde sunni yumurta üretiminin bile yapılabildiği uyarısında bulunan Kor Yumurta Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İsmail Kor, tüketicilerin, organik yumurta alırken paketine ve kontrollerine dikkat etmesi gerektiğinin altını çiziyor. KOR YUMURTA YÖN. KUR. BAŞKANI DR. İSMAİL KOR
T
emel besin maddeleri arasında sayabileceğimiz yumurta, son yıllarda üzerinde çokça tartışmanın yaşandığı gıda maddelerinden biri. Yumurtanın elde edildiği tavukların yetişme ortamından, beslenmelerine kadar yumurtanın kalitesini değiştiren bir sürü unsurun yanında, organik yumurta konusunda da dikkat edilmesi gereken birçok faktör bulunuyor. Hızla gelişen teknolojiye paralel olarak, yapay ortamda sunni yumurta bile yapılabildiğine dikkat çeken Kor Yumurta Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Ziraat Yüksek Mühendisi olan Dr. İsmail Kor ile organik yumurta ile köy yumurtası diye tabir edilen ürünlerin farkını, organik yumurtanın avantajlarını ve yumurta alırken dikkat edilmesi gerekenleri konuştuk. Sunni yumurta üretimlerinin insanları doğal ürünler ve organik ürünlere yönlendirdiğini belirten Dr. İsmail Kor, bu eğilimin ekonomik güce ve eğitim durumuna bağlı olarak değiştiğini, geniş halk kitlelerine yansımasının ise uzun zaman alacağını kaydediyor. Organik tarım ve hayvancılığın ülkemizde resmi yönetmeliklerle oluşturulmasının 5-6 yıl gibi bir geçmişi olduğunun altını çizen Kor, “Özellikle organik hayvancılık içinde organik yumurta ve et üretimi daha da yenidir. İşte bu nedenle ‘organik yumurta nedir? Ne değildir?’ tartışması ve tüketicilerin doğru bilgilendirilmesi çok önem arz etmektedir” diyor.
ORGANİK YUMURTANIN 5 ŞARTI 34 yıldır tavukçuluk yapan Dr. İsmail Kor’a belki de en önemli soruyu soruyoruz. “Organik yumurta nedir, olmazsa olmazları nelerdir?” Dr. İsmail Kor, organik yumurta üretiminin şartlarını şöyle sıralıyor: 1.ŞART; Yerde serbest gezinim ve yer kümeslerinde üretim. Bunun için 1 m2 ye 6 tavuk hesabı ile en fazla 3000 tavuk kapasiteli hayvan refahına uygun kümes olacak, ayrıca bu kümesin etrafında ki gezinti alanı en az 12 dönüm olacaktır. 2.ŞART; Organik yem ham maddelerinden (Org. mısır, org. soya, vs. ) oluşmuş sertifikalı yem ile besleme ve diğer yemlerde kullanılan katkı maddelerini kullanmamak.(sentetik amino asitler, sunni boyalar)
12
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
3.ŞART; Geçiş sürecini tamamlamak. En az 1 yıl kümes çevresinin dinlenmesi ve herhangi bir kimyasal kullanılmamasıdır. 4.ŞART; Bağımsız denetleme kuruluşlarından birisi ile anlaşarak, müteşebbis sertifikası çıkartmaktır. 5.ŞART; Üretimde kullanılacak tavuklar mutlaka dış ortamda gezmeye elverişli ve dayanaklı bir ırk olmalıdır. (BEYAZ TAVUK tercih edilmez.)”
“TÜKETİCİ KANDIRILIYOR” Organik yumurtanın yanında, köy yumurtası da son yıllarda eğilim gören ürünlerden. Bu ikisi arasında önemli farklar olduğunu biz biliyoruz ama bilmeyenler için Dr. İsmail Kor’dan bu konuda bilgilerini paylaşmasını rica ediyoruz. Köyde üretilen her yumurtanın organik olup olmadığını sorduğumuz Kor, “Bu sorunun cevabı sizin “organik” den ne anladığınıza bağlıdır” diyor ve şöyle devam ediyor: “Eğer ülkemizdeki köyler daha hala hayvanlarına organik yem hammaddesi (mısır, buğday, soya, vs.) verebiliyorsa sıkıntı yok. Ama ne yazık ki köylerimizde bile ürün rekoltesi yüksek diye hibrit tohumlar veya hazır fabrika yemleri tercih edilmektedir. Bu durumda sadece köyde olmasından dolayı maalesef bu yumurtalara organiktir, diyemeyiz. Kırsal alanlarda olsun veya gezintili serbest dolaşan tavukların yumurtaları eğer organik yemle beslenmiyorsa o yumurtalar da kimyasal katkılar veya GDO kalıntısına rastlayabilirsiniz. Buda o ürünün organik olmadığını gösterir. Organik yönetmeliğinde yer alan tüm şartlar hem tüketicileri hem de üreticileri ve hayvanları koruyan şartlardır. Bu nedenle tüketicilerin organik yumurta satın alırken devamlı olarak etiketli, ambalajlı markalı ürünleri tercih etmeleri organik ürünlerin güvenirliği açısından son derece önemlidir.” Semt pazarlarında satılan sepet içinde samanla, talaşla süslenen yumurtaların çoğunun; kafeste üretilen yumurtaların, ayıklama sonucu çıkan kirli, ıskarta diye tabir edilen çıkıntı yumurtalar olduğu uyarısında da bulunan Dr. İsmail Kor, “Bu yumurtalar işlem dışı olduklarından dolayı bunlara kabuk üzerine işletme kod numarası da basılmamaktadırlar. Satıcı bu ayıbını bile, tüketiciye satarken ‘işte bak kabukta çiftlik numarası yok bu hakiki köy yumurtası’ diyerek, kendini ve ürününü savunmakta ve tüketiciyi kandırarak haksız kazanç sağlamaktadır. Bu duruma bilinçli tüketici hemen ‘bunun geriye doğru izlenebilirliği yok’ diyerek, karşı çıkmalıdır” değerlendirmesinde bulunuyor.
Köylerimizde bile ürün rekoltesi yüksek diye hibrit tohumlar veya hazır fabrika yemleri tercih edilmektedir. Sadece köyde olmasından dolayı maalesef bu yumurtalara organiktir diyemeyiz.
ORGANİK YUMURTANIN FİYATI NEDEN KAFES YUMURTASINA GÖRE FARKLIDIR? 3 Nedenden dolayı fiyat farklılığı ortaya çıkmaktadır. 1.neden; organik yem hammaddeleri dekara verimleri sunni gübre ve ilaçlama kullanmadıklarından dolayı düşüktür. Bu nedenle üretim maliyetinin yüzde olarak 60/70 ini teşkil eden organik yem diğer konvensiyonel yemlere göre daha pahalıdır. Hem de tavuk gezdiğinden dolayı kafestekine göre daha fazla yem (135/145gr) yemektedir. bu değer kafeste (115/120gr)dır. 2. neden; kafes koşullarında barındırılan tavuklar yılda (kahve renkli ırklar)=315/320 yumurta, beyaz ırklarda =325/335 yumurta tavuk başına üretim de bulundukları halde yer koşullarına geçince, serbest dolaşınca sırası ile bu değerler kahve renklilerden 240/250 âdete düşmektedir. Zaten beyaz ırklar organikte tercih edilmezler. O nedenle onların üretimi bizi burada ilgilendirmiyor. 3.neden; her yıl bağımsız denetleme kuruluşlarına ödenen sertifikasyon ücretleri. Tüm bu farkları topladığınızda karşınıza hatırı sayılır bir maliyet farkı çıkmaktadır. Buda doğal olarak ürüne yansımaktadır. Bunu tüketicilerimizin asla pahalı olarak görmemeleri ve değerlendirmemeleri gerekmektedir. Çünkü bu ürünün fiyat oluşumu budur. Bunu bu şekilde kabul etmek gerekir. Eğer teknoloji bu kadar hızlı gelişmeseydi veya ülkemiz Afrika ülkeleri gibi çok geri kalmış olsaydı ve tavukçuluktaki ilerlemeleri saat farkı ile transfer etmeseydik bizde bu maliyetlere normal konvensiyonel yumurtayı üretim yapmış olacaktık ki, buda bize kapalı ekonomilerde normal gelecekti. Demek ki organik yumurta üretimindeki maliyet yüksekliğini pahalı diye görmeyip, bu üretimin normal fiyatı diye kabullenmemiz gerekiyor. Sonuç olarak; organik yumurtayı paketli ve kontrollü satın almamız gerekmektedir.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
13
DOSYA ORGANİK YUMURTA
“PAHALI ÜRÜNÜ ORGANİK HATIRINA ALMAYIN” Tüketicilerin bu konuda kafası elbette çok karışık. Birçok ürünün organik olması aynı zamanda pahalı olması anlamına da geliyor. Bu noktada Kor Yumurta Yönetim Kurulu Başkanı Dr. İsmail Kor, organik yumurta alınırken dikkat edilmesi gerekenleri belirterek, fiyat mukayesesinin önemine de dikkat çekiyor. Kor, “Organik yumurtayı ülkemizde çıplak olarak almayınız, çünkü istismara çok açık bir konudur. Mutlaka paketli ve etiketli ürün alınız. Alırken önce; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın organik logosuna sonra denetim şirketinin logosuna sonrada üretim ve son kullanım tarihlerine bakınız. En sonunda fiyatına bakınız. Pahalı ürünü organik hatırına almayınız. Rafta mukayese yapınız. Düşük fiyatlı olan organik yumurtaya şüpheli yaklaşınız. Muadillerinden çok yüksek ve düşük olanlarını tercih etmeyiniz” uyarılarında bulunuyor.
14
“Organik yumurta üretim yönetmeliği bu konuyu dikkate alarak, sunni renk vericilerin kullanımını yasaklamıştır. Biz bu olayları 1983/1990 döneminde çok dile getirdik, doğal renk vericilerden kadife çiçeği ve kırmızıbiber üretimi yaparak yemlerimize koymaya başladık. Geçen süreç içinde hiç kimsenin dikkatini çekmedi, yapılan şahsi uğraşılardan da öteye geçmedi. Hindistan ve Çin, uluslararası piyasada dünyanın en önde gelen marigold satıcısıdır. Bizde ise cenaze törenlerinde çelenkleri süslemede kullanımdan öteye geçememiş süs bitkisidir.
ÇİÇEK ÖZLÜ ORGANİK YUMURTALAR
Kadife çiçeğinde “Lutein” ve beraberinde A Vitaminin pro-vitamini olan “Karoten” bol miktarda bulunmaktadır. İnsan sağlığında karoten göz ve görme yeteneğinde ve bayanların yumurtlama ve cinsel hormonların yapımında ko-enzim olarak görev almaktadır. Ayrıca derinin uv ışınlarından korunmasında luteinden yaralanarak koruyucu dermal kremalar yapılmaktadır. Bu nedenle kadife çiçeğini tarla tarımına sokarak endüstriyel işleme alıp, sınıf atlamasını sağlamış olduk.
Tüketiciler için yumurta sarısının tonu da önemli bir etken. Bunun farkında olan gerek yem fabrikaları ve gerekse kendi yemini yapan kafeste yumurta üretimi yapan tavuk çiftliklerinin bu konudaki yöntemini açıklayan Dr. İsmail Kor, tüketicilerin arzu ettikleri portakal kabuğu rengi veya altın sarısı rengini yakalayabilmek için; yemlere sentetik boyalar denilen petrol türevlerinden elde edilen “ beta apo karoton ester” boyanın her ton yeme 3/5 kg katarak sağlamaya çalışıldığını belirtiyor.
Her yıl şubat ayında işletmemizde; kadife çiçeği tohumları çimlendirilerek fide üretimi yapılır, daha sonra bu fideler Nisan ayında da tarlalara dikilerek çiçek hasadı için üretim ortamları oluşturulur. Elde edilen çiçekler kurutularak öğütülür ve organik yem yapımında tüketicilerin arzu ettikleri renk tonuna uygun oranlarda kullanılırlar. Halen Lutein izole çalışmalarımız devam etmektedir. Organik yumurtalarımızın çiçek özlü olma hikâyesi bu şekilde özetlenebilir.”
“Göz zevki adına yapay renklendiricilerin gerek yem sanayinde gerek gıda sanayinde kullanımı ile vücudumuza ne denli faydalı veya zararlı olduğu konusu henüz netleşmiş değildir. AB ülkelerinde yapay boya maddelerinin kullanımı ya çok aza indirilmiş veya tamamen kaldırılmıştır” diyen Kor, organik yumurtaya rengini veren Kadife Çiçeğini ve çiçek özlü yumurtaların oluşumunu şöyle anlatıyor:
Düşük fiyatlı olan organik yumurtaya şüpheli yaklaşınız. Muadillerinden çok yüksek ve düşük olanlarını tercih etmeyiniz.
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
DOSYA ORGANİK YUMURTA
Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı Muharrem Doğan
“ALDIĞINIZ ÜRÜNÜN ÜRETİCİLERİNİ VE ÜRETİM TESİSLERİNİ KONTROL EDİN” Organik yumurta alırken tüketicilerin özellikle yumurtanın sarısının rengine aldanmaması gerektiğinin altını çizen Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı Muharrem Doğan, “Aldığınız ürünün üreticilerini ve üretim tesislerini kontrol edin” uyarısında bulunuyor.
Ö
zellikle çocukların beslenmesinde yumurtanın sayısız faydası göz ardı edilemez. Organik yumurta son yıllarda üretimi yaygınlaşan bir ürün olarak başta ebeveynler olmak üzere, sağlıklı beslenmeyi benimsemiş her bireyin öncelikli tercihleri arasında. Orvital Organik de organik yumurta üreticisi olarak, doğal ve tamamen güvenli gıdayı tüketicileriyle buluşturmaya devam ediyor. Türkiye’de toplam yumurta üretimi 16 milyar adet iken organik sertifikalı yumurta üretiminin yıllık 60 milyon adette kaldığına dikkat çeken Orvital Organik Gıda Kurucu Ortağı Muharrem Doğan, “Rakamlar son derece küçük ama organik beslenme bilinci her geçen gün artmaktadır. Ve konvansiyonelle fiyat farkı kuruşlar düzeyinde olan organik yumurta evlere
16
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
girerek organik bilincin oluşmasına katkı sağlayan çok kıymetli ve lokomotif üründür” diyor. Orvital’in GDO’suz, hormonsuz, zirai gübre kullanmaksızın, ilaçsız ve her şeyden önemlisi katkı maddesiz üretime odaklanarak sağlıklı olanın lezzetli olabileceğini de kanıtladığının altını çizen Doğan, “Bundan sonra organik yumurta pazarının büyümesi artan bilinçle doğru orantılı olacaktır ve bu konuda anne ve babalara çok önemli görevler düşmektedir. Bizim inandığımız bir şey var: Sağlıklı üretim mutlu hayvanlarla, sağlıklı beslenme mutlu ve bilinçli bir gençlikle mümkün. Lütfen günümüzün amansız birçok hastalığından uzak durmak için sağlıklı beslenmeden başlayarak geleceğimiz için sağlıklı bir adım atalım” çağrısında bulunuyor.
“2020’DE ÜRETİMİN YÜZDE 2’Sİ ORGANİK OLACAK” Organik beslenme bilinci arttıkça evlere giren organik ürünlerin ve organik yumurtanın daha hızlı bir yayılım sergileyeceğini de sözlerine ekleyen Muharrem Doğan, “2020 yılında ülkemizde üretilen yumurtanın %2’sinin organik olacağı öngörülmektedir” diyor. Doğan, organik sektörünün gelişmesi için atılması gereken adımları ise şöyle sıralıyor: “Genelde organik üretimde yaşanan fiyat farkını organik yumurtada görmediğimiz için burada çok önemli olan tek bir konu kalıyor o da tüketicinin doğru bilgilendirilmesidir. Doğal ve köy ürünleriyle kafamızı karıştırmaz, denetimli topraklarda, denetimli yemlerle sağlıklı ve mutlu hayvanlardan elde edilen ürünleri tüketirsek sağlıklı bir neslin de temellerini atmış olacağız. Yapmamız gereken çok basit: Lütfen aldığınız ürünün üreticilerini ve üretim tesislerini kontrol edin. Organik ürünlerin etiketlerinde olması gereken en önemli bilgiler: Gıda,Tarım Hayvancılık Bakanlığı Organik Tarım Logosu, Organik Sertifikasyon Kuruluşlarının logoları, Organik Üretim’e ait Sertifika Numarası’dır. Sertifikasyon numarası bulunmayan ürünlere dikkat edin.”
Yumurtanın sarısına bakıp kanmayın. Organik ya da köy yumurtasının sarısı, koyu sarı olur bilgisi yanlıştır. Bu yaygın yanlış inanıştan dolayı üreticiler birincisi kimyasal ikincisi bitkisel yolla yumurta sarılarını koyulaştırmak için tavuk yumurtalarına müdahale etmektedirler. Burada renk koyulaştırıcı kimyasal veya bitkisel maddeler tavukların yediği yeme karıştırılmaktadır. Yumurtanın sarısına bakıp kanmayın.”
Organik yumurta pazarının büyümesi artan bilinçle doğru orantılı olacaktır ve bu konuda anne ve babalara çok önemli görevler düşmektedir.
“YUMURTA HANGİ CİNS TAVUKTAN ÜRETİLİYORSA O RENK OLUR” Köy yumurtası ve köy tavuğunun organik üretime alternatif gösterildiğini ancak bunun son derece yanlış olduğunu da vurgulayan Muharrem Doğan, kontrollü açık alanda gezen, istediği zaman yem yiyen, yapay hiç bir ışığa maruz kalmadığı gibi dolaşım alanlarında serbestçe gezen Orvital tavuklarının, köy tavuğu doğallığında ancak sertifikalı topraklarda gözetim altında üretildiğini belirtiyor. “Biz şehirde yaşayanların, başına köy koyduğumuz her şey içini rahatlatıyor, yüzümüzü güldürüyor ama bence biraz da düşündürmeli” diyen Doğan, köy tavuğu ile organik tavuk arasındaki farkları şöyle açıklıyor: “Köy tavuklarının gezdiği yerleri, içtiği suları denetlemeniz mümkün değildir. Takip ve denetleme tavuğu besleyen ev halkının inisiyatifindedir. Organik tavuk çiftlikleri, Uluslararası Organik Sertifikasyon kuruluşları tarafından denetleniyor, yem ham maddeleri periyodik olarak analize gönderiliyor. Organik üretim anlayışımızın bir parçası olarak kümesler gibi kümes önü dolaşım alanlarımız da organik olarak sertifikalandırılıyor. En temel fark, organik tarımdaki insan sağlığını ciddiye alan üretim anlayışı ve onu koruyan denetleme politikasıdır.” Muharrem Doğan, yumurta tercihinde tüketicileri en fazla etkileyen unsur olan yumurta sarısının tonu konusunda ise şu önemli bilgileri veriyor: “Organik veya köy yumurtası “kahverengi” olur bilgisi yanlıştır. Yumurta hangi cins tavuktan elde ediliyorsa o renk yumurta verir. Beyaz veya kahverengi olarak ayrılan tavuk cinsleri hangi yöntemle üretilirse üretilsin kendi cinsine göre yumurta verir. Örneğin; beyaz tavuk organik beslenirse yumurtası da beyaz olur. Biz Orvital olarak kahverengi tavuk ürettiğimizden yumurtalarımız da kahverengi olmaktadır.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
17
DOSYA ORGANİK YUMURTA
Tardaş Egenin Genel Müdürü Dr. Recep Çöpten:
“ORGANİK VE KONVANSİYONEL YUMURTADA FİYAT FARKI DARALIYOR” Organik yumurta ile konvansiyonel yumurta arasındaki fiyat farkının giderek daraldığına işaret eden Tardaş Egenin Organik Mağazası Genel Müdürü Dr. Recep Çöpten, “köy ürünleri sağlıklı ürünlerdir” algısının yanlışlığına vurgu yapıyor.
T
ürkiye’de organik yumurta sektörünün bugünkü durumu ve geleceği ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Tardaş Egenin Organik Mağazası Genel Müdürü Dr. Recep Çöpten, halen üretimi yoğun bir şekilde devam eden kafes sistemi ile yumurta üretiminin uzun bir süre daha devam edeceğinin öngörüldüğünü belirtiyor. Ancak organik yumurta üretiminin de her geçen gün arttığının altını çizen Çöpten, “Birim alandan tamamen otomasyon sisteme bağlı olarak üretilen yumurta, ekonomik nedenlerle ilişkilidir” diyor. Çöpten, şunları kaydediyor:
sağlıklı ürün tüketmedeki hassasiyeti ve ihracata yönelik çalışmalar devam ettiği sürece gelecek vaat eden bir sektör olacağı kaçınılmaz bir tespittir” diyor.
KÖY YUMURTASI İKİLEMİ Tüketicilerin son dönemde yoğunlaştığı köy ürünleri ve köy yumurtası kavramına da dikkat çeken Dr. Recep Çöpten, tüketicinin bilinç altına yer eden “köy ürünleri sağlıklı ürünlerdir” anlayışının yanlış yönlendirmelere neden olabileceğini kaydederek, “Köy koşullarında üretilen yumurtanın köy yumurtası adı altında satılması sağlıklı üretildiği anlamına gelmemektedir. Çevre koşulları, kullandığı yem, çevredeki sanayi koşulları, yediği yemek artıklarının kalıntı değer düzeyleri önemli faktörlerdir” uyarısında bulunuyor. Çöpten, organik yumurta üretiminin farkını ise “Organik üretim ise tamamen kontrollü üretim demektir. Civciv üretiminden, serbest dolaştığı alanın mevcut koşulları ile toprak yapısından, yediği yeme kadar tamamen analizlerle desteklenen bir kontrol zinciri vardır. Son nihai ürün yumurta da analizlerden geçerek ancak rafa girebilmektedir” sözleriyle aktarıyor.
“Buradaki amaç minimum maliyetle maksimum üretim almaktır. Yeşil yemden uzak, fabrika üretimi yoğun yem ile beslenen yumurta tavuklarında, yumurtadaki renk ve aroma yumurta yemine karıştırılan katkı maddeleri ile sağlanmaktadır. Doğal aromasından uzaklaşmış yumurtanın yerine doğal aromasında sağlıklı üretilen yumurta arayışının artması organik yumurta üretimini zorunlu hale getirmiştir. Yaklaşık beş yıl önce küçük kapasitelerle yapılan organik yumurta üretimi son iki yılda hızla yükselen bir gelişme kaydetmiş, organik yumurta ihracatı yapabilecek düzeye gelmiştir. Hayvan refahını ve beslenmesi ile çevreye uyumlu üretim modeli olan Organik Yumurta üretimi ise; her geçen gün artmakta ve marketlerde yer aldığını görüyoruz.”
Sağlıklı üretimin, sağlıklı yaşam anlamına geldiğinin de altını çizen Dr. Recep Çöpten, her geçen gün artan Organik ürün gamının gelecek nesil için miras olacağına vurgu yapıyor ve organik yumurta sektörünün gelişimi için atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:
“TÜKETİCİ TERCİHLERİ DEĞİŞİYOR”
“Organik yumurta üretiminin gelişmesinin hızlanması için
Organik meyve ve zeytin yetiştiriciliği yanında kullanılmayan taban alanı da üretim modeline katılarak kurulan çiftlik sayısının hızla arttığına dikkat çeken Dr. Recep Çöpten, kullanılmayan alanlarından yararlanmak isteyen çiftçilerin doğru planlama ve nispeten düşük maliyetler ile yumurta tavuğu yetiştirmeye başladığını ifade ediyor. “Üretilen organik ve konvansiyel yumurta arasındaki fiyat farkı da iyice daralmaktadır” diyen Dr. Çöpten, tüketicinin tercihlerinin de her geçen gün organik ürünler lehine değişim gösterdiğini belirtiyor. Dr. Çöpten, “Organik tarım gelişmekte olan bir sektör olduğu gibi buna paralel olarak organik yumurta üreticiliği de her geçen gün hızla gelişmektedir. Tüketicinin
•
Gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının destekleme priminin özendirici düzeye çıkarılması
•
Düşük faizli ve faiz destekli kredilerin organik yumurta üreticilerini teşvik etmesi
•
Organik yem üretiminde destekleme primi verilmesi
•
Marketlerde organik yumurta satılması zorunluluğu getirilmesi
•
Tüketiciyi bilinçlendirici TV programlarına ve reklamlara seyredilebilir saatlerde yayın zorunluluğu getirilmesi gerekmektedir.”
18
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
ORGANİK MİRAS
Eto Başkanı Atila Ertem
“KONVANSİYONEL YUMURTA İLE ORGANİK YUMURTA MUKAYESE EDİLEMEZ” Organik yumurta ile konvansiyonel tavuktan üretilen yumurtanın asla mukayese edilemeyeceğini belirten ETO Başkanı Atila Ertem, organik gıdanın sadece insan sağlığı değil evrendeki tüm canlılar için bir güvence olduğunu belirtiyor.
E
kolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) Başkanı Atila Ertem, organik yumurta ile konvansiyonel üretim yumurtanın en temel farklılığının nerede değil, hangi koşullar altında üretildiği olduğunu belirtiyor. Bitkisel veya hayvansal, tüm tarım ürünlerinin köylerde ve üreticiler tarafından üretildiğini ifade eden Ertem, “Dolayısıyla tüm ürünler köy ürünüdür” ifadesini kullanıyor. Üretim koşullarının ürünün kalitesi ve insan sağlığına etkileri konusunda bilgiler veren Ertem, “Köyde ama GDO’lu yemler ve/veya antibiyotikler ile üretilen adı köy yumurtası olan ürünlere kesinlikle rağbet edilmemelidir. Hiçbir izlenebilirliği, güvencesi olmayan sadece satıcı beyanı ile “Köy” yumurtası, tavuğu olarak satılan ürünlere farklı fiyat ödeyerek ve satın alarak kendimizi iyi niyetli olarak kandırmaktan vazgeçmeliyiz. Organik yumurta civciv aşamasından yumurtaya gelinceye ve yumurtlama döneminde sürekli izlenen, hiçbir şekilde insan ve tavuk sağlığına zararlı bir yem ve girdinin kullanılmadığı, yaşamlarını tüm canlılar gibi özgür, temiz ve doğal ortamda sürdüren tavuklardan elde edilen yumurtaları biz organik yumurta olarak adlandırırız. İşte bunlar tüm insanların ama özellikle bebeklerin, çocukların güvenle tüketebilecekleri büyümeleri için gerekli olan gıdaları zararlı maddeler almadan içerirler” diyor.
“ORGANİK GIDA TÜM EVREN İÇİN BİR GÜVENCEDİR” Organik gıda tüketmenin sadece insan sağlığı için değil, evrendeki tüm canlılar için de bir güvence olduğunun altını çizen ETO Başkanı Ertem, organik gıda tüketmenin “kuşları öldürmeden seslerini duyarak, balıkları öldürmeden yüzdüklerini görerek, insanlara besin kaynağı olan hayvanlara köle, esir muamelesi etmeden hayvan haklarına saygılı olarak yaşamsal döngüyü sağlamak” olduğunun altını çiziyor. Yaşanacak bir dünyada yaşamak ve gelecek nesillere de yaşam hakkı vererek yaşamak için Organik Yaşam’ın tercih edilmesi gerektiğine vurgu yapan Ertem, organik yumurta sektörünün gelişimi için atılması gereken adımları ise şöyle sıralıyor: A. Organik sertifikalı yem katkı maddelerinin geliştirilmesi, B. Organik yem üreticilerinin artarak fiyatların ucuzlaması, C. Tüketimin artarak lojistik ve satış giderlerinin göreceli olarak düşmesi ile organik yumurta fiyatlarında satın alınabilme kapasitesinin artması, D. Bakanlık ve yerel yönetim teşvikleri sağlanması, E. Sektörün sağlıklı büyüyebilmesi için üreticiler için uygulamalı eğitim olanaklarının sağlanması”
“FİYATLAR DÜŞECEKTİR” Organik gıdaların üretim zorlukları nedeniyle konvansiyonel ürünlere göre daha pahalı olması, bu ürünlerin tercihini etkileyen en önemli unsur. ETO Başkanı Atila Ertem, bununla ilgili öngörüsünü ise şöyle paylaşıyor: “Rekabetçi koşullar ve büyüyen Pazar ile birlikte azalan lojistik ve pazarlama giderleri ile fiyatların göreceli olarak bir miktar düşecektir. Konvansiyonel yumurtalar ile olan fiyat farkı bu şekilde azalacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki bir nevi köle muamelesi yapılarak yaşam hakkı verilmeden sadece yumurta fabrikasına çevrilen konvansiyonel tavuk fabrikası yumurtaları ile hiçbir açıdan organik tavuk yumurtaları mukayese edilemez ve edilmemelidir. Sadece organik yumurta sektörü için değil tüm organik hayvansal ürünlere doğru bir tercihin akımın hızlanacağını düşünüyorum. GDO, antibiyotik ve benzeri içerikli yemler ile beslenen ve geleceğimize, sağlığımıza nasıl etki edeceğini bilemediğimiz hayvansal gıdalar, yerini hızla doğal ortamda beslenen, hayvan yaşam hakları uygulanan ve kapasiteleri zorlanmadan kendi istemleri ile temin edebildiğimiz organik gıdalara bırakacaktır.”
“Köy” yumurtası, tavuğu olarak satılan ürünlere farklı fiyat ödeyerek ve satın alarak kendimizi iyi niyetli olarak kandırmaktan vazgeçmeliyiz.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
19
Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Başkanı
CİRO (milyon TL)
SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ
90
YAŞ SEBZE ve MEYVE
61
YUMURTA
39
ZEYTİNYAĞ ve ZEYTİN
24
BEYAZ ET
23
UN
16
BAKLİYAT
11
BAL PEKMEZ
9
MEYVE SUYU
7
KIRMIZI ET
6
KURU MEYVE
6
Özellikle son beş yılda organik gıdaya talep istikrarlı bir şekilde artış gösteriyor. Organik gıda pazarı son yıllarda çift haneli büyüme göstermiştir. Avrupa’da yaklaşık 15 yıl önce meydana gelen bu büyüme ülkemizde de kendini yeni yeni hissettirmeye başlıyor. Bu büyümeye sosyal medyanın ve internetin etkisi yadsınamaz. Organik ürünler faydalarından dolayı tüketici tarafından tercih ediliyor.
O
rganik tarım Türkiye’nin tarımsal yapısına oldukça KURUYEMİŞ 4 uygundur. Organik tarımın SALÇALAR 4 her metrekaresi kayıtlı, sistemi oturmuş, ülke içi ve dışında adil DİĞER 15 ticareti özendiren, üreticiye daha çok TOPLAM 315 kazandıran, çevre bitki, hayvan ve insan sağlığını gözeten, sürdürebilir ve güvenilebilir bir tarımsal faaliyettir. Ülkemizin toprakları diğer ülkelerin topraklarına göre daha az kirlilik göstermektedir. Türkiye’de tarım işletmelerinin yapısal özelliklerinin başında küçük ve çok parçalı toprak yapısına sahip olmaları gelir. Toprak üzerindeki yoğun nüfusun etkisi ve eşit paylaşımı öngören miras hukukundan dolayı tarım işletmelerinin toprakları parçalanmaktadır. Bu yüzden Türkiye’de ekstansif tarım ( büyük ölçekli tarım) tam anlamıyla gerçekleştirilememektedir. İşte bu noktada bu noktada organik tarım daha da önem kazanmaktadır. Tabloda Organik Gıda gruplarına göre yıllık ciroları gösterilmiştir.
20
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Türkiye & dünyada
KATEGORİ
organik
AYHAN SÜMERLİ
gıda pazar büyüklüğü
RÖPORTAJ GÜNDEM
ÜLKE Almanya Fransa İngiltere İtalya İsviçre Avusturya İspanya İsveç Danimarka Hollanda Belçika Norveç İrlanda Finlandiya Hırvatistan Çek Cumh. Lüksemburg Rusya Polonya Yunanistan Romanya Sırbistan Slovenya Macaristan Portekiz Estonya Bulgaristan Slovakya Liechtenstein Ukrayna Kıbrıs Bosna Hersek Karadağ TOPLAM TÜRKİYE
Kişi Baş. TUTAR Nüfus Tüketim / Pay (%) (mil.€) (mil.) yıl ( €) 6.020 81,8 73,6 30,5% 3.516 63,6 55,3 17,8% 2.000 62,3 32,1 10,1% 1.550 60,8 25,5 7,9% 1.180 7,9 149,4 6,0% 986 8,5 116,0 5,0% 905 46,2 19,6 4,6% 804 9,5 84,6 4,1% 791 5,6 141,3 4,0% 657 16,7 39,3 3,3% 421 10,8 39,0 2,1% 113 5 22,6 0,6% 103 4,6 22,4 0,5% 80 5,4 14,8 0,4% 69 4,3 16,1 0,4% 68 10,5 6,5 0,3% 65 0,5 130,0 0,3% 65 143 0,5 0,3% 59 35,5 1,7 0,3% 58 10,8 5,4 0,3% 45 19 2,4 0,2% 40 7,1 5,6 0,2% 38 2,6 14,6 0,2% 25 10 2,5 0,1% 21 10,6 2,0 0,1% 12 1,3 9,1 0,1% 7 7,4 0,9 0,0% 4 5,4 0,7 0,0% 3 0,04 85,0 0,0% 2 45,6 0,1 0,0% 2 0,8 1,9 0,0% 1 3,8 0,3 0,0% 0,1 0,6 0,2 0,0% 19.710 100% 98
74,9
Küm. Pay(%) 30,5% 48,4% 58,5% 66,4% 72,4% 77,4% 82,0% 86,1% 90,1% 93,4% 95,5% 96,1% 96,6% 97,0% 97,4% 97,7% 98,1% 98,4% 98,7% 99,0% 99,2% 99,4% 99,6% 99,7% 99,8% 99,9% 99,9% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
1,3
Yukarıdaki tabloda 2012 yılı için Avrupa ülkeleri ve Türkiye için kişi başı yıllık organik gıda tüketim miktarları verilmiştir. Türkiye için kişi başı yıllık tüketim tutarı 1.3 Euro olarak belirlenmiştir. Pazar Avrupa ile kıyasladığımızda küçük görünmekle beraber önümüzdeki yıllarda elbette artış gösterecektir. Bu artış bilinç ve gelir düzeyinin artması ile doğru orantılıdır. Sonuç olarak, üzülerek belirtmek isteriz ki organik ürünlerin özellikle tarım ürünlerinin Pazar fiyatları yüksek. Bu durum ürünlere olan cazibeyi arttırmakta fakat belirli bir kesimin beslenmesinde kullanılmasından dolayı da sınırlar koymaktadır. Bunula beraber, boyutsuzluk ekonomisi, orta gelirli tüketicilerin dilediği gibi tüketim yapmasını engellemektedir.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
21
ORGANİK HABER
Quo Quo İzmir
Türkiye’de herşeyin en kalitelisini en güzelini bulmak mümkün. Hem de çok uzaklarda aramaya gerek yok. Bildiğiniz el işçiliği ile, tek tek üretilen, kaliteli, sağlam bir ayakkabıdan bahsediyorum. Hem ev ayakkabıları, hem ilk adım ayakkabıları ve hem de sipariş ile yetişkinlere bile yapılan ayakkabılar bunlar.
H
ikayeleri harika. Bir Alman bayan Bianca Türkiye’de ayakkabı üretmek istiyor. Bu arada kendisi de bu işe çocuklarından sonra merak salmış. Izmir’de üretici ararken Basmane’de İsmet Bey ile tanışıyor. İsmet Bey de çıraklıktan ayakkabıcı ve çok iyi bir usta. Zevkleri ve karakterleri uyuyor ve ortaya Quo Quo Izmir markası çıkyor. Liman kenti İzmir’de doğmuş bu ayakkabı markasının misyonu sadelik, zariflik, sağlık ve yüksek giyim konforu. Alman titizliği ve bir anne yaklaşımı ile geliştirilen Quo Quo koleksiyonu çok renk seçeneği ile özenle elde hazırlanıyor. Quo Quo ayakkabılarında sadece Avrupa standartlarına uygun, nefes alan, ekolojik tabaklama ile üretilen deri kullanılıyor. Yüksek kaliteli, yumuşak ve %100 natürel sığır derisi kullanılarak üretilen Quo Quo ayakkabılarda el işçiliğinin özeni ve kalitesi yaşanmaya değer bir tecrübe sunuyor herkese.
Quo Quo nasıl doğudu Quo Quo nın kurucuları Bianca Schmölders ve İsmet Pedük. Ben Bianca, ailem ile birlikte 2006 yılında Türkiye Izmir‘ de yaşamaya başladım. Oğlum için deriden yumuşak ve
komforlu ayakkabılar aradım ama istediğim gibi bulamadım. Kendim yapmaya karar verdim. Bir süre kendim tasarımlarımı hazırlıyordum. Sonra İsmet Pedük ile tanıştım. Küçük bir atöliyede o da kendi işlerini yapıyordu. Tanışınca anladık ki hedef aynı idi. Gerçek deriden kaliteli zarif tasarımlar yapmayı gönülden istiyorduk ve bir süre birlikte çalıştıktan sonra bu iş bizde bir tutku haline dönüştü. Yaptığmız işleri çevremizde ki insanlar çok beğendi ve sipariş verdiler. Bir kaç ay sonra birlikte Quo Quo yu kurma kararı aldik. 2011 yılından bu yana hedefe doğru yürüyoruz ve bizim gibi düşünen ustalar Muzafer Kuluroğlu ve Yurtsev Pintiler ile yolumuza devam ediyoruz. 2013‘ te Izmir Alsancakta bir mağaza açtık. Quo Quo internet sitesinden (www.quoquoizmir.com), diğer internet ve Kapbula mağazalarında Quo Quo ürünlerini satıyoruz.
Quo Quo ne anlama geliyor? Quo Quo latince ve nereye gidersen anlamı taşıyor. Bizim isteğimiz Türkiye’de ve dünyada ki çocukların ayaklarının sağlıklı büyümesi. Her gitikleri yerde Quo Quo ayakkabı ve patiklerle rahatça kosup oynamalarını istiyoruz.
TARDAŞ EGENİN ORGANİK DÜNYASI ONLINE MAĞAZASINI AÇTI Yıllardır şarküteri ve organik pazarlarda tüketiciye ulaşan “TARDAŞ EGENİN” markası 29 Eylül tarihinden itibaren “TARDAŞ EGENİN” ORGANİK DÜNYASI www.tardas.com.tr/ magaza ile daha geniş kitlelere ürünlerini ulaştırmayı hedefliyor. Tardaş Ege bölgesinde seçilmiş 280 organik sertifikalı çiftçi ile sözleşmeli çiftçi modeli ile çalıştı. “TARDAŞ EGENİN” markasını, yaklaşık 85 ürünle müşterilerinin hizmetine sunarken, hassasiyetle üretilip ambalajlanan organik ürün yelpazesini de genişletti. Çalışma alanına sadece Ege bölgesi olarak başlayan Tardaş, günümüzde ise tüm Türkiye’yi hedef üretim alanı olarak belirledi. Böylece çevreye duyarlı, bilinçli, sağlıklı, yaşam ve tüketimin tüm ülkeye yayılmasını sağlamayı amaçlıyor.
22
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Yörünge R A H M İ AY D I N
Organik Güvenilir Gıda Üreticileri Federasyonu Başkanı
Organik ürünlerle beslenerek fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz Organik ürünler yiyerek, içerek fazla kilolardan kurtulunur. Bu anlatacaklarım mucize değil sadece gerçektir çünkü mucize gibi gösterilmenin doğru olduğuna inanmam. Bazen obezlik, kilolu olma veya ne yesem yarıyor anlamında kilo alma. Bir başka deyiş kendisi ile barışık olma bunlar çeşitli şekillerde değerlendirmek mümkün.
erkes kendini daha iyi bilir. Belki memnun olanda vardır memnun olmayanda. Benim sizlere yeme içme noktasında bazı önerilerim olacak. Bunu da sektörün içinde olan biri olarak beklide bu söylediklerim sizin için istediğiniz bir forma girme imkânı oluşturacaktır diye düşünüyorum. Bu yazdıklarım kullanılan yada çeşitli çalışmaların yapıldığı ve yarar sağladığı bilinen olaylar. Çok eskiden beri kilo alıyorum diyenler, ya da bizim ebebeyinin de (Anne, Baba) kiloluydu diyenler. Yada bizim akrabalarımızda çok kilolu olanlar var diyenler veya bazı köyler var ki çoğu kilolu buda hepsi kilolu olunca kimse kendi kilosunu fark etmiyor. İlk yapılması gerekenlerin başında, beslenmede ne yeyilip ne içiliyor. Alışkanlığımız olan yiyecekler, yemek yeme öğünlerinin saatleri, gece kalkıp yemek yeme arzusu, midem kazınıyor diye yemeğe yönelmeler. Stres ile kilo alma, kilo almadan başka, alınan kiloların sebep olduğu ağrılı dönemler. Hareket noktalarımızın deforma olması elbiselerde hazır elbise dönemlerinin değil. Beden ölçüleri çoğu zaman üst uysa alt uymuyor, buda ayrı bir sorun. Birde siz istemeseniz bile obezleştiriliyorsunuz çünkü tüketim sektörü öyle olursa para kazanıyorlar. Katkıları bakımından tüketimi özendiren gıdalar, reklamlar çeşitli etkenle.
H
Fazla kilolardan kurtulmanız için bizim tavsiyemize gelince, öncelikle Organik ürün tüketimine ağırlık vermenizdir, tam buğday ekmeği tüketmeniz koruma maddesi ile işlenmiş ürün tüketmekten kaçmanızdır. Obezlik eskidende vardı ama bu kadar sıradan ve kabullenilmiş bir durum değildi. Besin değeri taşıyan ürünler kimyasallardan uzak ürünlerdir. Bu nedenle organik ürünleri tüketmenizi tavsiye diyorum. Kilo vermeye yardımcı olabilecek bir Organik üründen söz edeceğim Organik Ralila TALKIM Elma Sirkesi fazla kilolu kimselerde kilo vermeye yardımcı olan bir Organik üründür. Günde 3 defa aç karnına 2 çorba kaşığıyla sade olarak alındığında 4-5. inci günlerde idrarda, iyi bir iç temizlik, 9 ve 10. Günlerde sabah 8 – 10 arası mutlaka bağırsakların rahatlamasını sağladığı görülür, devam edildiğinde de kilolar ile ilgili sorunlarda yavaş yavaş düzen sağlandığı ve zindelik hissedilmeye başlandığı görülür. Elbette bunu çok kısa vadede beklemek doğru olmaz, Asıl olan yeme içme düzenini değiştirmek olacaktır. Aynı zamanda gıdalarımızın da organik olması, zaten beslenme şeklini değiştirmiş olacaktır. Sağlıklı yaşam beslendiğimiz gıdalara bağlıdır.
Organik Ürünlerle Beslenmek Vücuda Verilen Hürriyettir. www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
23
SÖYLEŞİ
Doğan Organik Ürünler Genel Müdürü Mehmet Bender Özokumuşoğlu:
“En büyük farkımız
bölgesel organik üretime katkımız”
Türkiye’nin Organik sütünün yüzde 75’inin üretimini sağlayan Doğan Organik Ürünler, firma olarak kendi üretiminin yanında bölgesel kalkınmaya da katkı sağlıyor. Genel Müdür Mehmet Özokumuşoğlu, Gümüşhane Kelkit’te 85 aile ile sözleşmeli üreticilik modeli üzerinden çalıştıklarını kaydediyor.
24
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
D
oğan Holding bünyesinde organik tarım ve hayvancılık hizmetleri veren Doğan Organik Ürünler, Gümüşhane’nin Kelkit yöresinde 2002’den beri faaliyetlerini sürdürüyor. Bugün hem bölgede organik hayvancılığın ve istihdamın geliştirilmesine ve kalkınmaya önemli katkılarda bulunuyor. Doğan Organik Ürünler Genel Müdürü Mehmet Özokumuşoğlu, bölgenin, organik üretim açısından çok elverişli olduğunu şu sözlerle aktarıyor: “Bölge endüstriyel tesislerden çok uzakta. O yüzden kirlenmemiş bir doğası ve su kaynakları var. Burada yapılabilecek en iyi şey tarım ve hayvancılık. Geleneksel olarak yıllardan beri yapılmış ama çok ataerkil yöntemlerle yapılmış. Bunu bilimsel metotlarla yapma arzusunda olduğunuz zaman inanılmaz bir potansiyeli var. Kirlenmemiş olması organik tarım ve hayvancılık yapmanız için bir motivasyon sağlayabiliyor. O kaynağı da bulmuş oluyorsunuz. O yüzden kurulduğu andan itibaren hem organik tarım hayvancılığa hizmet etmek, ülkede bu işin öncüsü olmak, ilklerinden bir tanesi olmak, bu bilinci yaygınlaştırmak hem de bölgenin kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla hayata geçmiş bir işletme bizim işletmemiz. 12 yıldır faaliyetteyiz. Türkiye’nin ilk organik hayvancılık tesisi. Türkiye’de paketli olarak tüketici ile buluşan ilk ürünün de ham madde tedarikçisi. Türkiye’de ilk olarak organik ürünü paketleyip pazara sunan Pınar Süt firması. Biz kurulduğumuz günden itibaren Pınar Süt’ün hammadde tedarikçisiyiz. Yani üreticisiyiz. Yani Türkiye’de organik süt dendiği zaman pazarda satılan tüm organik sütlerin yüzde 75’ini biz tedarik ediyoruz. Biz daha çok tüketiciye ulaşabilmek için fason mamul üretim yapma kararı da verdik 2012 yılında. 2012 yılından beri Migros’un Mlife markası adı altında, Metro içinde Fine-life markası adı altında organik süt ürünlerinin aynı zamanda üretimini gerçekleştiriyoruz. Yani bu gördüğünüz paket sütler, peynirler, yoğurtlar tamamen bizim tarafımızdan üretilmiş Migros mağazalarında ya da Metro mağazalarında satışa sunulan ürünler. Şu anda kendi reyon markamızı yaratmakla alakalı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Planımız bu yıl içerisinde lansman yapmak. Tüketiciye yıl sonuna kadar zincir mağazalarda kendi markamızla ürünlerimizi ulaştırmak
ORGANİK SÜTÜN BESLEYİCİLİĞİ DAHA YÜKSEK “Organik süt normal süte göre besin ögeleri açısından daha yararlıdır” diyen Mehmet Özokumuşoğlu, organik sütün üretimi ile ilgili ayrıntıları da aktarıyor. Özellikle hayvanların beslenme aşamalarında doğal ortamda endüstriyel olmayan kaba otlarla beslendiğini, bu nedenle de sütün besleyici değerlerinin normal süte oranla daha yüksek olduğunu kaydeden Özokumuşoğlu, “Sütümüzün omega 3’ten yana zengin olması en önemli farkımız. Yapılan çalışmalarda organik yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen sütün omega 3 içeriğinin çok daha yüksek olduğu kanıtlanmış durumda. Bu organik sütü konvansiyonel sütten tamamen ayrıştırıyor. Sonuçta hayvan da bir canlı ve hastalanabiliyor. Konvansiyonel üretimde antibiyotik veya bir takım ilaçlar uygulanabiliyor. Mesela biz organik hayvancılık işletmesinde koruyucu metotları benimsiyoruz. Yani öncelikle ana amacımız hayvanı hastalıklardan korumaktır. Ama yine de hastalanmadan mutlaka onlar için ayrlmış ayrı bir bölümümüz vardır, oraya alır ve tedavi ederiz. Orada sağılan süt hiçbir şekilde tüketiciye sunulmaz. Organik yönetmeliğe göre hayvan refahını sağlamak zorundasınız. Yani hayvanın doğasına uygun bir barınma şartı sağlamalısınız. Belli bir büyüklükte gezinti alanı olması yasal zorunluluk. Ama biz bunun çok daha ötesinde büyük gezinti alanları olan, açık meraları olan bir işletmeye sahibiz. İkincisi de hayvana verdiğiniz tüm yemler organik olmalı. Bu ikisi de bir aradaysa ortaya çıkan ürünün yüzde 100 organik oluyor.”diyor.
Yapılan çalışmalarda organik yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen sütün omega 3 içeriğinin çok daha yüksek olduğu kanıtlanmış durumda. “ÇOK PARA KAZANAYIM DİYEN BU İŞE GİRMEMELİ” Organik üretiminin düşük kar marjlarına sahip bir üretim modeli olduğunun da altını çizen Mehmet Özokumuşoğlu, “ Çok para kazanayım diye bu işe girecek olan girmesin” diyor. Organik üretimin, bilinçli şekilde, mevzuata ve uluslararası standartlara bağlı kalarak gerçekleştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Özokumuşoğlu, şöyle devam ediyor: “Organik işi gönül işi. Ben çok para kazanacağım diyen birisinin bu işe girmemesi lazım. Süreçler çok zor. Mesela zirai operasyon yaparken kimyasal gübre kullanmıyorsunuz. Diğer üretici 10 kilo ürün alırken siz 3 kiloya razı oluyorsunuz. Diğer üretici GDO’lu ürünlerle 10 litre süt sağarken siz 2 litre süte razı oluyorsunuz. Baktığınız zaman ikiniz de üretim yapıyorsunuz ama çok ciddi anlamda verim ve maliyet açısından çok ekstra yüke katlanıyorsunuz. Bunun tabii fiyata yansıması var ama iki katı üç katı değil. Bunu da minimize etme-
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
25
SÖYLEŞİ
Organik ürünü ulaşılabilir kılarsak, tüketici bunu tüketmeye başlarsa buna talep artarsa daha çok insan organik üretim yapma ihtiyacı hissedecek. Bu uzun vadede ülkenin geleceği ile alakalı çok ciddi anlamda bir fayda sağlayacak.
ye çalışıyorsunuz tüketim artsın diye. Bu işe sahiden gönül vermeniz ve yüksek kar beklentileri içinde olmamanız lazım. Bunu tamamen bir felsefe ile beraber harmanlayıp öyle bu işe girmeniz lazım.” “SOKAK SÜTÜ DAHA ZARARLI” Son dönemde köy sütü adı altında çiğ süt tüketiminin çok yaygınlaştığına da dikkat çeken Mehmet Özokumuşoğlu, bu sütlerin üretim aşaması hayvanın beslenmesinden hastalandığında kullanılan ilaçlara kadar birçok risk barındırıyor, ayrıca satın alınan sütler kaynatıldığında besin öğeleri kayboluyor. Bu haliyle sütün son derece zararlı olduğunu kaydeden Özokumuşoğlu, “Organik beslenmek bir hayat biçimi haline gelmeli. Organik ürün tüketmenin arkasında doğaya çevreye zarar vermeden, sürdürülebilirlik ve çocuklara yaşanabilir bir çevre bırakma motivasyonu var. Bu yüzden organik bilincin yaygınlaşması çok önemli. Birçok yanlış doğrulara karışmış durumda.”diyor. “ORGANİK, BİR FELSEFE” Doğan Organik Ürünler olarak, diğer üreticilerden en önemli farklarının bölgede yarattıkları sürdürülebilir tarım çalışmaları olduğunu kaydeden Mehmet Özokumuşoğlu, organik ürün tüketmenin sürdürülebilir tarımsal kalkınmaya da destek olması anlamında bir felsefe olduğunun altını çizerken, Türkiye’nin organikteki durumunu ise şöyle özetliyor: “Türkiye’de organik tüketimin artması bir zorunluluk. Çünkü biz doğal kaynaklarımızı kaybediyoruz. Özellikle tarımsal arazilerimizi tüketiyoruz. Yer altı kaynaklarımızı kirletiyoruz. Çok ciddi anlamda endüstriye doğru dönüyoruz. Yüksek verimli üretim teknikleri, konvansiyonel üretim teknikleri doğal kaynakların çok hızlı tükenmesine sebebiyet veriyor ve
toprağın verimliliğini azaltıyor. Çok yoğun gübreleme yapıyorsunuz, toprağı yoruyorsunuz. Bir noktadan sonra toprağı kıraç bir hal almasını hızlandırıyorsunuz. O yüzden organik bilincinin artması bizim şirket ana felsefemizden ve hedeflerimizden bir tanesi. Bu bilinç tüketicide artarsa yani organik ürünü ulaşılabilir kılarsak uygun fiyattan, tüketici bunu tüketmeye başlarsa buna talep artarsa daha çok insan organik üretim yapma ihtiyacı hissedecek. Bu uzun vadede ülkenin geleceği ile alakalı çok ciddi anlamda bir fayda sağlayacak herkese. O yüzden fiyat konumlamasında herkesin ulaşabileceği, içtiği zaman lezzet, iç huzur ve bugün faydalı bir şey yaptım duygusunu yaşatabileceğimiz bir felsefe ile pazara girmek istiyoruz. Ama Türkiye’de toplam tüketilen süt ürünleri kategorisinde organik ürünlerin payı binde 4. Bu AB ülkelerinde yüzde 10’larda. Türkiye’de firmalar birbirleriyle rekabet etmiyorlar aslında. Pazarı büyütmek için tüketici ile iletişim kurmaya çalışıyorlar. Organik ürün segmenti kıyasıya rekabet edebilecek noktaya Türkiye’de belki 20 yıl sonra gelir. Keşke gelse. O yüzden şu anda herkes bir şey anlatmaya çalışıyor. Biz birbirimizde rekabet etmekten ziyade bu işi tüketiciye anlatalım ve pazarı büyütelim noktasındayız.” “BÖLGEYE TEŞVİK SAĞLIYORUZ” Doğan Organik’in faaliyet gösterdiği bölgede organik tarımın artırılması için teşvikler sunduğunu da sözlerine ekleyen Özokumuşoğlu, bu teşvikleri şöyle aktarıyor: “Biz sadece kendi işletmemizde faaliyet göstermiyoruz. Bizim Kelkit’te 85 tane sözleşme ile bizimle beraber üretim yapan bir ağımız var. Sözleşmeli üreticilik modelini yaygınlaştırmış durumdayız. Bu insanların sürekli gelire kavuşabileceği bir altyapı kurmuş durumdayız. Devletin her yıl yayınladığı hayvancılık desteklerini almaya bölge olarak hak kazanmış oluyoruz. Biz devlet desteğinin yanında bölgenin kalkınması ve daha fazla insanın organik tarım ve hayvancılığa yönelmesi için ilave destek veriyoruz. İlk bu işe başladığımızda bölgede çok küçük aile hayvancılığı yapanlar vardı. Bizim ilk olarak orada bizim gibi işletmeler kurduk. Şu anda 85 ailemiz var. Hayvancılık yapmak isteyenlere ‘gel bu işi beraber yapalım’ dedik. Bu 85 ailenin ahır altyapıları, sağım sistemleri bizim tarafımızdan kuruldu. Hayvan teminine yardım ettik. Teknik ekiplerimiz sürekli zaten destek veriyorlar. Yem temin ediyoruz. Böylece sürdürülebilir bir ekonomik model oluştu. Orada yaşayan bu işe giren insanların çocukları da artık dışarıya gitmek yerine kendi işletmesinde çalışıp işletmeyi büyütmek arzusu duymaya başladı. Bu yöresel kalkınma için çok önemli. Türkiye’de bunun yapılması gerekiyor. Çünkü sizin bir şekilde insanları bulunduğu yerlerde tutup onlara istihdam yaratacak ve sürekli gelir kazanmalarını sağlayacak bir şey oturtmanız lazım. Biz aslında onu yapıyoruz. Organik üretimden ziyade onun motivasyonu ile bu bölgesel kalkınma ve sürdürülebilirliğe bir katkı sağlamak. O yüzden biz bölgeye çok ciddi anlamda destek veriyoruz.”
ELİMİZDEN GELDİĞİNCE BU DÜNYAYA HİZMET EDİYORUZ Doğan Organik Ürünler’in, organik sektörünün geliştirilmesi için sosyal etkinliklere de katıldığını belirten Mehmet Özokumuşuoğlu, “Ekimde Dünya Organik Kongresi var. Kurucu’muz Aydın Doğan’ın ve Doğan Holding’in Kelkit’in kalkınması ve organik hayvancılığın Türkiye’ye yerleşmesine verdikleri önemin bir işareti olarak Doğan, Kongre’nin altın sponsoru oldu. Her aşamasında varız. Hem maddi olarak destekliyoruz hem de iki sunum ve bildirimimiz olacak orada. Ayrıca stantlarımız olacak. Bu işin yaygınlaşması için her anlamda desteğimizi koymaya çalışıyoruz. Bu kongre çok önemli. Türkiye’de gerçekleşiyor ilk defa. Organik dünyaya yön veren insanlar var. O yüzden bunun başarılı bir şekilde gerçekleşmesi lazım. Onun haricinde buğday derneği ile çok yakın ilişkimiz var zaten. Her zaman irtibat halindeyiz. Orgüder’in üyesiyiz. Yaptıkları çalışmalara aktif olarak katılmaya çalışıyoruz. Elimizden geldiğince bu dünyaya hizmet ediyoruz” diyor.
26
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Rota
FUNDA GÖKER funda.goker@hotmail.com
Slow food devrimi Günümüzde artık sağlıklı beslenmek için ulaşabileceğimiz ürünlerin sayısı her geçen gün azalmakta. İnsanların çoğu özellikle et ve paketli gıdalar tüketiyor, meşrubat içiyor ve doğaya çok fazla zarar veriyorlar. Bu gruptakiler genellikle hipermarket müşterilerinden oluşuyor. Birde yeni oluşan orta sınıf var.
evreye zararları ise “Kabul edilebilir” seviyelerde. Genellikle yerel dükkânlardan alışveriş ediyorlar. Son olarak ise oldukça fazla yoksul insan var. Sınırlı imkanlar, aynı zamanda çevreye olan olumsuz etkininde az olmasını sağlıyor. Onların ne şekilde besleneceklerine ise karar verme şansları yok. Tüketicilerin kurban olmakla, bilinçli ve aktif vatandaş olmak arasında seçim yapabildiği bir dünyadan aşağıda belirteceğim bazı normlar bilim rehberimiz olmalıdır. • Organik yiyecekleri seçmek • Yerel olarak ekilmiş/yetiştirilmiş ürünleri satın almak • Ürünleri mevsiminde tüketmek • Ambalajsız ya da sadece gerektiği kadar ambalaj malzemesiyle satılan ürünleri tercih etmek • Aşırı şekilde tüketilen biyolojik türlerden elde edilmiş besinlerden uzak durmak • Beslenme düzenimizi genişleterek mümkün olduğunca farklı
Ç
ürünler tüketmeliyiz • Kullan at tipi poşetler yerine tekrar kullanılabilir kumaş çantalarla alışverişe çıkmak • Gıdaları ziyan etmemek Sonuç olarak geleneksel dükkanlara, lezzetlere bağlı kalarak ve yavaş pişen yavaş yenilen yemek kültürünü korumalı, kendimizi geliştirip alışkanlıklarımızı en doğru şekilde değiştirmeliyiz. Bunun için de slow food devrim hareketi bizlere yardımcı olacaktır. Slow food devrimi “temiz, adil, sağlıklı gıda” prensibiyle endüstriyel gıdalara ve beslenme biçimlerine karşı mücadele veren ve unutulmaya yüz tutan yeme içme geleneklerinin, tarım yöntemlerinin ve biyoçeşitliliğin korunması için çalışan bir harekettir. “Yemek yemek tarım kültürüne ait bir eylemdir. Yemek yiyerek tohum ekimi ve bitkilerin yetişmesiyle başlayan bir döngünün sonuna gelmiş oluruz. Maalesef toplumun büyük bir kısmı yemek yemeye devam etmesine rağmen bu gerçeğin farkında değil.”-Wendell Berry Çok daha iyi günlerde görüşmek dileğiyle.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
27
ORGANİK TEKSTİL
Organik tekstil nereye gidiyor? Organik içerikli ürünleri kullanmaya başlamamız genellikle bebek sahibi olmamıza denk geliyor. En değerli varlıklarımızı daha iyi koşullarda yetiştirebilmek için ilk olarak beslenmeleri konusunda organik gıdalar ile tanışıyor, sonra kullandıkları eşya ve kıyafetleri kimyasallardan korumak için kişisel bakım ve temizlik malzemelerinde organik içerikli ürünleri kullanıyoruz. Sonrasında da cildine temas eden kıyafet ve yatak gruplarında organik ürünler tercih ediyoruz.
S
on yıllarda çocuklarına çok düşkün yeni nesil anne babalar organik ürünlerin öneminin daha fazla farkına vardılar. Organik ürünlerin dağılımına baktığınızda en çok satılan organik ürün grubunun gıda daha sonra kozmetik ve temizlik ürünleri en sonda da tekstil ürünleri olduğunu gözlemliyoruz. Esas olan acaba organik üründen elde edilen faydanın ölçülmesinde mi sorun var yoksa henüz tekstil ürünlerinin organik olmasının gerekliliğine tam olarak ikna olmadı mı insanlar? Aslında genel olarak baktığınızda insanların tüketim alışkanlıkları hızlı bir değişim göstermiyor. Insanlar alışık oldukları tarzdaki şeylerin organik olanını tercih etmek istiyor. Örneğin organik raw food çok yararlı diyor uzmanlar ama organik raw food değil de organik patlıcan musakka yemek istiyor Türk tüketiciler. Aynı şey tekstil için de geçerli. O yüzden tüketicinin beğenisini dikkate alan organik markalar çoğaldıkça tüketicilerin organik tekstil tercihleri de artacaktır. Peki organik tekstil markalarında konvansiyonel gibi üretim yapan, onların ki kadar koleksiyon çıkartan var mı? Bunun etkisini görüyor mu bu markalar. Türkiye’de ve dünyada organik tekstil markaları neler yapıyor?
28
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Türkiye’de bu şekilde hızlı koleksiyon yapan, annelerin konvansiyonel ürünlerde bulmaya alışık olduğu gibi ürünleri yapan çok marka yok maalesef. Bugün organize perakendeye baktığınızda da bebek ve çocuk için çok az yerli marka ile karşılaşıyoruz. Sanırım bebek ve çocuk ürünlerinin bir modası olmadığı düşünüldüğünden bu zamana kadar çok az sayıda yerli marka bebek ve çocuk koleksiyonu yapmış. Bebek ve çocuk tekstilindeki sıkıntılar doğal olarak organik bebek ve çocuk tekstil ürünlerinin de üretiminde sıkıntılara yol açıyor. Organik üretmenin, sertifikalandırmanın zorlukları bir araya gelince organik tekstil markası da çıkarmak güç hale gelmiş. Sertifikasyon ve üretim süreçlerinin takip edilebilir olması, sürekli izlenmesi gibi sebeplerden dolayı maliyetleri yüksek olan ve dolayısıyla da kar yüzdeleri düşük olan organik üretim büyük markalar tarafından çok tercih edilmiyor. Bir kısım uluslararası firmanın üretimlerinde organik exchange yapmalarını çok önemsiyoruz. En azından çevre duyarlılığı ve organik tekstilin daha genele yayılması açısından oldukça önemli gelişmeler bunlar. %100 organik GOTS ürün
olarak satış yapan ise butik markalar daha çok Butik olarak organik tekstil üretmek isteyen firmaların önünde minimum üretim miktarları, kumaş renkleri gibi konularda ciddi engeller olduğu için ve tabi ki hızlı tüketilmediği için de çok hızlı gelişmeyen bir alan oldu sanırım Türkiye’de. 80’li yıllarda başlayan organik üretimde Türk firmaları organik pamuk üretiminde iplik ve kumaş satışında uzun yıllar dünya lideri oldular. Hammaddeler Türkiye’de olduğundan ve işçilik de kaliteli olduğundan birçok yabancı firma da organik markalarının üretimini Türkiye’de yaptırmaya başladı. Yabancı markalara üretim başladı ama bir türlü bir Türk markası çıkmadı bu alanda. 2000’li yıllarda iç piyasa için de üretimler başladı fakat oldukça sınırlı şekilde olan bu üretimlerde tek renk ekru kumaş ve bunun üzerine yapılan birkaç baskı ile çıktı ürünler. Bir anne olarak bu kadar organiğe meraklı olmama rağmen sürekli çocuğumu aynı kıyafetler ile görmek istemem. Bir ürün organik olduğu için tercih edilmiyor tekstilde. Ya da en azından tüketicilerin neredeyse %9095’i kıyafet alırken önce gözüne güzel görünen ürünü almak istiyor. Modası olsun istiyor, değişik renkleri olsun değişik modelleri olsun istiyor. Böyle olunca da Türkiye’de organik tekstil markası bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az diyebiliriz. Bunların başında gelen Kapbula Organik Şeyler bu işi hem perakende hem de üretim tarafında devam ettiriyor. Öncelikle iç pazara organik tekstil ürünü satmak için yola çıkan Kapbula Organik Şeylerin birincil amacı kaliteli, şık, rahat hem de organik ürün üretmek. GOTS product olarak ürettiği ürünleri kendi mağazalarında ve birkaç seçkin butikte tüketici ile buluşturan Kapbula Organik Şeyler markasının müşteri sadakati oldukça yüksek. Bir defa kullanan anneler mutlaka tekrar mağazalara geri geliyor. Özellikle Istanbul’da marka bilinirliği çok yüksek olan markanın farklı yaptığı şey hızlı koleksiyon çıkarmak. Hatta birçok konvansiyonel markanın bile yapamadığı şekilde her 45-50 günde bir yeni bir kumaş ile yeni bir tema koleksiyon mağazalarına giriyor. Böyle olunca da anneler her 2 ayda bir gelip mağazadan bebeğinin rahat ettiği, hem de şık olduğu kaliteli ve de %100 organik ürünlerden alabiliyor. Kapbula dışında bir de ev tekstili konusunda detaylı koleksiyon yapan ve birçok satış noktasında satılan Ecocotton markası var. Ecocotton da her yıl ciddi miktarlarda ev tekstili üretimi yapıyor. Dünyadaki organik tekstil markalarına baktığımızda daha çeşitli ürün üretmekte olduklarını ve renkli koleksiyonlarının tüm dünyada satıldığını görüyoruz. Bunlardan bazıları Mini Rodini, Indikidual, Serendipity, Frugi, Green Radicals, Green Babies. Bu listeyi uzatmak mümkün. Çoğunlukla marka ve tasarım alanında daha gelişmiş olan yabancı firmalardan ayrılıp da organik üretim yapmaya karar veren tasarımcıların markları ön plana çıkıyor. Yalnız genel satış rakamlarına bakıldığında dünyada da gıda, kozmetik ve temizlik ürünlerinin organik tüketim içindeki payı tekstile gore daha yüksek olduğu görülüyor. Yapılması gerekenin tüketicilere sağlıklı ürün alıyorsunuz diye diretmekten çok zevkine hitap eden ürünleri yapıp onları tercih etmesini sağlamak. Bu aldığı ürünlerin organik olması ise onun için sadece ek bir kazanç olmalı.
Oğlum büyüyor
Büyüyen çocuklarımıza organik ürün kullandırmaya nasıl devam edeceğiz? Çok hızla tüketilen bir dünyada yaşıyoruz. Çocuklarımızın hızına yetişmek zor. 10 yaşına gelen oğlum artık itiraz ediyor ve kendi beğenilerine göre alışveriş yapmak istiyor. Geçtiğimiz sene başladı postacı çantası istiyorum diye. Halbuki birinci sınıfa başlarken Danimarka’dan aldığımız çanta hala taş gibi. Üstelik de çok kaliteli bir ürün, recycle malzemelerden elde edilmiş falan filan. Ama sırt çantası şimdi moda değil mi acaba diye bakıyorum her yerde zebil sırt çantası var. Peki bizim oğlanın derdi ne diye düşünürken gördüm ki büyük sınıflardaki erkek çocuklarının çoğunun çantası postacı çantası. Yazın bir iki postacı çantası istiyorum diye bıdı bıdı yaptı dedim ki okula başlarken bakarız. Neyse bir hafta sırt çantası ile gitti derken aile büyüklerinden gelen okul harçlığını çantaya çevirmek konusunda ısrar etti. 1 yıl oyalamışım fark ettim ki eninde sonunda o postacı çantasını alacağım. En iyisi daha fazla kendisinin kafasını bununla meşgul etmeyeyim de dersleri ile ilgilenmeye başlasın diye cumartesi günü gidip postacı çantasını aldık. Fakat çanta kendisine büyük. Israrla o koca çantayı takıp okula gidiyor. Bu da onun tercihi. Markasını kendisi seçti, gösterdiğim bilimum ürüne ezik, çirkin, bu ne çakma mı şeklinde yaklaştı. Markaları çok bildiğinden değil bu arada enteresandır çok bilindik bir spor markasının ürününe ezik, yine bilindik bir markanın ürününe de çakma dedi. Aslında bunların hepsinin alt yazısı bunları beğenmedim, kalitesi kötü ben kendi bildiğimi, beğendiğimi istiyorum. Sonuç kendi gözüne bir yıl kadar önce kestirdiği çantayı aldı. Bana da eskimemiş çantayı yıkayıp paklayıp seyahat için kullanmaya hazırlamak düştü. Yeni nesil çocukların kendi tercihleri var, beğenileri var. Organik ürün üreticileri bu hikayeyi iyi okuyamazlarsa yıl boyu 3-5 organik meraklısına ürün satmaktan ileri gidemezler. Biz de organik ürün bulalım diye ortalıkta dolanıp dururuz.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
29
RÖPORTAJ
“ORGANİK ÜRÜNÜN TADI KÖTÜDÜR” ÖNYARGISINI YIKIYORLAR Organik’im markası ile sahip oldukları market ve restoranlarında tüketicileri yüzlerce organik ürünle tanıştıran Cem ve Burcu Öztürk çifti, organik ürünlerin lezzetsiz olduğu algısını ortadan kaldırıyor. Organik’im restoranlarında onlarca yemek sağlık ve lezzeti bir arada isteyenleri bekliyor. 30
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
O
rganik ürün satışı yapan firmaların ya da üreticilerin sayısı her geçen gün artmaya devam ediyor. Daha fazla tüketicinin sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi adına pazar giderek gelişirken, kurumsal firmaların da önemi daha çok ortaya çıkıyor. İşte pazardaki bu eksikliği görerek, organik gıda sektörüyle tanışan, sağlıklı ürünleri lezzetli tariflerle tüketicilere sunan Organik’im markası da sektörün kurumsal firmalarından biri. Markanın kurucuları Cem Öztürk ve eşi Burcu Öztürk. Her ikisi de hukukçu olan bu genç çiftin organikle tanışması birçok örnekte olduğu gibi çocuklarının doğumundan sonra olmuş. Bir yandan organik market diğer yandan restoran ile tüketicileri organik ürünlerle buluşturan Öztürk çifti, emin adımlarla ilerlemenin önemine inanıyor. Organik’im’in kuruluşunda isim ve logoyu Burcu Öztürk belirlemiş. Kuruluş hikayesini Burcu hanım şöyle anlatıyor: “Bizde satılan her ürünün organik sertifikası var. Yani ben organik’im, bende olan her şey organik manasında bu ismi verdik firmamıza. Logoda da zeytin ağacı kullandık. Zeytin ağacının uzun ömürlü olması, sağlıklı olması ve kutsallığı bakımından önemine vurgu yapmak istedik. Ben normalde de sağlıklı beslenmeye çok düşkünüm. Evde yoğurdu falan da kendim yapardım. Hayatımıza organiğin girmesi çocuklardan sonra oldu. Daha çok bilincimiz arttı tükettiğimiz ürünlere karşı. Git gide her şeyin bozulduğunu görüyorsunuz. Eski mutfak düzenini bulamıyorsunuz. Türkiye’de organik ürün satan firması sayısı çok ama kurumsal bir firma yok. Bir de en iyilerini getirmiyorlar. Ben evimde neyi kullanıyorsam onu müşteriye sunuyorum. Her ürünü satışa sunmadan önce evde kendimiz deneriz. Kendimizin denemediği beğenmediği ürünü müşteriye sunmuyoruz. Cilde sürülen bir kremi dahi ben kullanmadan burada satışa sunmuyorum. O yüzden her ürünün arkasındayım.”
nü aldığı firmanın yarın kapanıp gitmesi, ürünü değiştirme imkanının olmaması gibi sorunların yaşanmaması gerektiğine “Markanın sattığı ürünün arkasında durması müşteriye başka bir güven veriyor başka bir ayrıcalık yaşatıyor aslında. Biz de piyasada bu tarz kurumsal firmanın az olduğunu gördük. Kurumsal firma olarak o yüzden bu piyasaya gittik” sözleriyle vurgu yapıyor.
“LEZZETTEN HİJYENE KADAR HER KONUYA ÖNEM VERİYORUZ” Cem ve Burcu Öztürk çifti aslında 12 yıldır restoran işletiyor. Organik restoranın ise konvansiyonel ürün satan restoranlardan çok farklı olduğunun altını çizen Cem Öztürk, kullanılan ürünlerin sağlıklı olmasının yanında lezzetine ve mekanın hijyenine de ayrıca önem verdiklerini vurguluyor. Öztürk, Organik’im restoranının farkını şu sözlerle anlatıyor: “Organikte mesela patisserie ürünlerinde pizzalarda, pidelerde organik un kullanıyoruz. Bu unu kullanarak pizzayı oturtmak daha çok deneme gerektiriyor. Öncesinde daha çok pratik yapılmasını gerektiriyor. Ustalar bugüne kadar konvansiyonel ürünlerle çalıştıkları ve normal unla yapmaya, normal malzemelerle yapmaya alıştıkları için bu
ürünün tutturulması zaman alıyor. Bu konuda da EKS mutfaktan destek aldık. Ustalarımız bu denemeleri bizim inşaat aşamamızda EKS mutfakta yaptılar. Ondan sonra onlarla birlikte ürünleri geliştirdiler. Onların kendi yaptıkları formulasyonlar üzerinden gittiler. O yüzden o konuda bir sıkıntı yaşamadık. Bunların son kullanım tarihleri de çok kısa. İçinde katkı maddesi olmadığı için. Normal bir restoranda olan hemen her ürün var burada da. Bunların tek farkı bu ürünlerin artık organik olması. Normal restorantta usta gelir göbek salatayı, malzemeleri doğrar akşamüstü salata siparişi geldiğinde ustanın sabah kestiği göbek salatayı yersiniz. Ama bizde siz sipariş verdiğinizde göbek salatanız doğranmaya başlanır. Hem organik olması hem de size özel o anda hazırlanıyor olması özel bir durum. Müşteri hem tat olarak hem de tazelik olarak bunu hissediyor. Böylelikle müşteri bundan daha çok memnun kalıyor. Yediği şeyin sağlıklı olduğuna inancı da bu şekilde daha çok artıyor. Hijyen de bizde maksimum seviyede. Biz organik konusunun üzerine titriyoruz. Emek harcıyoruz. Hizmet kalitesi olarak da en iyisiyiz. Bakın mesela burada dolaplar var. Buraya gelen çocuklar insanlar dolaba erişebilir elle-
Cem Öztürk, organik sektöründe kurumsal bir firma olmanın çok önemli olduğunun altını çiziyor. Müşterinin ürü-
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
31
RÖPORTAJ
yebilir diye her birinin silme bezi bile ayrıdır. Hijyen en önemli unsurlardan bir tanesi.”
“GENÇ YAŞLI HERKESE HER DAMAK TADINA HİTAP EDİYORUZ” Burcu Öztürk, restoranın müşterilerinin ağırlıklı olarak çocuklu aileler olsa da hemen her kesimden insanlar olduğuna dikkat çekiyor. Sağlığına dikkat eden insanların organik ürün tercih ettiğini belirten Öztürk, “Burada gençleri de görebilirsiniz. Yani spor yapan veya yogasını yapan gençler de geliyor, yaşlılar da geliyor. Eski tatları bulduklarını söyleyen müşteriler var mesela. Ben gençken aynısını yemiştim eskisi gibi kokuyor aynı diyen çok oluyor. Çünkü konvansiyonelde bulamazsınız onu. Organik olduğunu bilmeyen normal müşteriler de geliyor. Sadece görselleri görüp, konsepti görüp gelip yemek yiyen müşteriler de oluyor” diyor. Müşterilerin en çok tercih ettiği ürünleri sıralayan Cem Öztürk, özellikle
32
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Hijyen de bizde maksimum seviyede. Biz organik konusunun üzerine titriyoruz. Emek harcıyoruz. Hizmet kalitesi olarak da en iyisiyiz. organik ekmek üretimlerine dikkat çekiyor. Müşterilerin organik ekmek bulmakta zorlandıklarının altını çizen Öztürk, “Genelde buldukları organik ekmekler sert ve uzun son kullanma tarihli ekmekler oluyor. 20 gün, bir ay son kullanma tarihi olan bayatlamayan sert ekmekler oluyor. Fakat biz müşteriye günlük yediği ekmeği de sağlıklı şekilde bulabileceği bir yer olmak istiyoruz. Gelsin bizden taze ekmeğini alsın taze ekmeğini iki gün içinde yesin. Müşterilerimizin en çok sevdiği şey şu anda satmadığımız isli lor. Onu çok beğeniyor müşterilerimiz onu paketleyip satışına başlayacağız. Ama organik bir ürün değil. Yine organik lordan yapıyorsunuz isliyorsunuz ama eski usulden yapılıyor. Organik zeytinyağı konuyor içine. Onun dışında ballı hardallı tavuk, pizzaları seviyorlar. Markette de kahvaltılık ürünler, bakliyat, et ve bebeklere
yönelik ürünler en çok tercih edilen ürünlerimiz” diyor.
“ORGANİK ÜRÜN DAHA LEZZETLİ” Öztürk çiftine Organik’im markasının diğer organik marketlerden farkını soruyoruz. Tüketicilerin neden Organik’im’i tercih etmeleri gerektiği konusunda kurumsal bir firma olmalarının önemine vurgu yapan Cem Öztürk, “Kurumsal firma olarak markamız da kurumsal bir marka. Biz bu markayı ileriye dönük büyütüp geliştirmek istiyoruz. O yüzden bizim hata yapma şansımız diğer firmalara göre daha az” ifadelerini kullanıyor. Tüketicileri bilinçlendirmek konusunda da önemli bir çaba sarf ettiklerini kaydeden Öztürk, şöyle devam ediyor: “Biz organik konusunda bilinçliyiz ve tü-
keticileri bilinçlendirmeye önem veriyoruz. Bilinçlendirirken de aslında sağlıklı olan organik olan şeyin tatsız olacağına dair önyargıyı yıkmaya çalışıyoruz. Çünkü daha lezzetli. Gelen insanlar yemeği yiyip memnun kaldıklarında bunun aynı zamanda sağlıklı bir ürün olduğunu duyduklarında mutlu oluyorlar ve bunu tekrarlamak istiyorlar. Biz organikten taviz vermiyoruz. Müşterilerimizi her zaman organiğe yönlendiriyoruz. Bunun dışında hijyene, müşteri memnuniyetine özen gösteriyoruz ve markamızın arkasında duruyoruz. Biz kurumsal bir marka olarak bunun arkasında yürümek istiyoruz.”
Biz bu markayı ileriye dönük büyütüp geliştirmek istiyoruz. O yüzden bizim hata yapma şansımız diğer firmalara göre daha az. “DAHA FAZLA TÜKETİCİYE ULAŞMAK İSTİYORUZ” Organik’im marketlerinin şube sayısını artırıp daha geniş bir müşteri kitlesine hitap etmek istediklerini dile getiren Cem Öztürk, hedeflerini ise şu şekilde sıralıyor: “800’den fazla organik ürün satıyoruz ve bunları daha da geliştirmek istiyoruz. Yurt içinde üreten üreticileri destekleyerek ve yurt dışında olup hala Türkiye’ye girememiş birçok
organik ürün var. Onların getirilmesini raflarımızda bu ürünlere yer vermeyi istiyoruz. Avrupa ve Amerika’da organik donuk ürün çok fazla ilerlemiş durumda ama Türkiye’de organik donuk ürün bulamıyorsunuz. Mesela organik mısır konserveleri göremiyorsunuz. Konserve ürün organikte şu anda Türkiye’de çok az. Yurt dışında ve Amerika’da organik konserveler çok fazla. Sadece bunun üzerine kurulmuş olan marketlerin metrekareleri bugün diğer gross marketlerin metrekareleri ile eşdeğer sayıda. Ama bunda müşterilerin de bilinçlenip organik ürünleri talep etmesi ve üreticinin de bu talebe karşı iyi ve
kaliteli organik ürün üretmesi gerekiyor. Müşteri ile üretici arasındaki bağız. Müşteriye kaliteli güzel ürünleri seçip onu müşteriye sunma noktasında biz varız. O noktada kaliteli ve iyi ürünü bulup müşterimize sunuyoruz. O yüzden o ürün gamını da genişletmek istiyoruz. Hem market bölümünü bu şekilde genişletmek istiyoruz hem de restoranda oturma kapasitemizi genişletip daha geniş kitlelere organik ürünleri tattırmak istiyoruz.”
TÜKETİCİLERE ALTIN ÖĞÜTLER Cem Öztürk, Organik Türkiye okuyucularına çok önemli tavsiyelerde bulunuyor: •
Ürünlerin son kullanma tarihlerine bakmadan kesinlikle ürün almasınlar.
•
Ürünün organik sertifikasını görmeden kesinlikle ürün almasınlar. Gerekirse dükkanlardaki görevli arkadaşlarımızdan bilgi alsınlar.
•
Memnuniyetsizliklerini kesinlikle dükkanlarla paylaşsınlar. Gittikleri bütün dükkanlarla. Çünkü hizmet karşılığında bir bedel ödüyorlar. Aldıkları hizmetten memnun değillerse bunu belirtsinler. Biz kurumsal firmalar bundan memnuniyet duyuyoruz çünkü ilerlememiz için paha biçilmez bir durum. Belki o yanlışımızın farkında değilizdir ve müşterimiz sayesinde bilgi sahibi olabiliyoruz.
•
Gittikleri ortamın temizliğine dikkat etsinler.
•
Organik konusunda bilinçlensinler. Bilinçlendikleri zaman bizi daha iyi yargılayabilir sorular sorabilir hale gelirler. Daha iyi hizmet vermek zorunda kalırız. Daha sağlıklı olurlar ve bizi de daha iyi hizmet vermeye zorlarlar. Bilinçlenmek en önemli unsur.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
33
ORGANİK SERTİFİKA
ETKO Genel Müdürü Dr. Mustafa AKYÜZ
“TÜKETİCİNİN ALDATILMASINA YÖNELİK İŞLEMLERE MAHAL VERMİYORUZ” Organik sektörünün önde gelen sertifikasyon kuruluşlarından Etko’nun Genel Müdürü Dr. Mustafa Akyüz, Etko logosunun bulunduğu ürünlerin sıkı bir kontrol aşamasından geçtiğinin altını çiziyor ve ekliyor; “Tüketicinin aldatılmasına yönelik işlemlere mahal vermiyoruz.”
O
rganik tarımı, iyi tarım uygulamalarından ayıran en önemli özellik şüphesiz ki sertifikalandırma işlemi. Bir ürünün üretimden müşteriye ulaşana kadar geçirildiği sıkı denetim aşamalarının bir kanıtı olan sertifika süreci, hem ürünü diğerlerinden ayırıyor hem de tüketicilere gönül rahatlığı ile alışveriş yapmaları imkanını tanıyor. Tüketicinin yanında üreticiyi de koruyan bu sistemin arkasında uzun yıllardır sertifikasyon hizmeti veren firmalardan biri de Etko. Türkiye’nin ilk yerli kontrol ve sertifikasyon şirketi olan Etko’nun bu alanda 18 yıllık bir tecrübesi bulunuyor. Hem Etko’yu hem de organik ürünlerde sertifikalandırma aşamalarını Etko Genel Müdürü Mustafa Akgün ile konuştuk. Etko’nun kendi alanında uluslararası piyasalarda akredite olmuş tek Türk firması olduğunun altını çizen adı Akyüz, bu anlamda diğer yerli firmaların da yolunu açtıklarını kaydediyor. Akyüz “Firmamızın temel hedeflerinden biri ülkemizi yurt dışından kontrol ve sertifikasyon işlemi satın alan bir ülke olmaktan çıkararak, bu konuda yurt dışına hizmet satan bir ülke haline getirmektir. Bununla ilgili azimli ve kararlı bir biçimde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz” diyor. Mustafa Akgün’e sertifikasyonun bir işletme için ne anlama geldiğini sorduğumuzda, şöyle devam ediyor: “Sertifikasyon, kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarının yapmış oldukları kontrol neticesinde kanun, yönetmelik ve özel standartlarda belirtilen üretim, işleme, depolama, paketleme ve pazarlanmasına yönelik maddeleri yerine getiren kişi, kurum ve kuruluşların yaptığı işleri bir tür kanıtlama işlemidir. Bir işletmenin sertifika alması, sertifika kapsamında belirtilen işlemleri (üretim, işleme, depolama, paketleme ve pazarlama) ilgili yönetmelik ve standartlara uygun olarak yaptığı anlamına gelmektedir. Sertifikaya sahip
34
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Firmamızın temel hedeflerinden biri ülkemizi yurt dışından kontrol ve sertifikasyon işlemi satın alan bir ülke olmaktan çıkararak, bu konuda yurt dışına hizmet satan bir ülke haline getirmektir.
olan üretici ya da işletmeler sertifika dâhilindeki ürünlerini sertifika kapsamına göre ulusal ve uluslararası piyasalarda pazarlama fırsatı bulur. Sertifikasyon sonrasındaki süreçte de sertifika sahibi üretici ya da firmaya haberli/habersiz denetimler yapılır. Bu işlem, denetimin sürekliliği ve denetlenmiş ürün olarak piyasaya arz edilen sertifikalı ürünlerin
takibi açısında önem taşır. Ayrıca alınan numunelerin tahlilleri yapılarak ürünlerin uygunluğu da takip edilmiş olur.”
SERTİFİKA KURULUŞLARI DA DENETLENİYOR Sertifikasyon süreçleriyle ilgili bilgi de aldığımız Mustafa Akgün, sertifikasyon firmalarının da denetimlerden geçtiği
bilgisinin altını çizerek, süreci şöyle anlatıyor: “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yetkilendirilen ilk kuruluşlardan biriyiz. Bakanlığın tarafımıza yapmış olduğu denetimler neticesinde çalışma iznimiz belirli periyodlarda yenilenmektedir. Ekolojik Tarım Kontrol Organizasyonu Ltd. Şti olarak TR-OT-004 kod numarasıyla yetkilendirilmiştir. Sertifikasyonla ilgili talebi olan kişiler ya da işletmeler tarafımıza başvuruda bulunurlar. Yapılan başvuru tarafımızca değerlendirilir. Yapacağımız işlemin maliyeti ortaya çıkararak fiyat teklifi hazırlarız. Sertifikasyon talebinde bulunan kişi ya da işletmelerin ilgili teklifi kabul etmeleri halinde tarafımızla sözleşme yaparlar. Sözleşme akabinde bir kontrol planı hazırlanır ve bu plana bağlı olarak uzman denetmenler kontrol işlemini gerçekleştirirler. Kontrol neticesinde bir risk değerlendirmesi yapılır. Sertifikalandırılacak ürün analiz için akredite olmuş laboratuvarlar da analiz ettirilir. Analiz sonucunda kalıntı bulunmaması halinde raporlama işlemi tamamlanır. Ürün yapılan raporlama işlemi neticesinde sertifikasyonu hak kazanır. Bunun yanında belirli zaman periyodlarında akredite olduğumuz akreditasyon kuruluşları ve standartlarına uygun sertifikasyon faaliyeti yürüttüğümüz ülkelerin yetkili mercileri tarafından biz de denetleniyoruz. Ayrıca her yıl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından da denetleniyoruz.” Etko logosunun bulunduğu ürünlerin sıkı bir kontrol aşamasından geçtiğine de vurgu yapan Akgün, “Bu kontrollerde ilgili yönetmelik ve standartlarda belirtilen maddelerin eksiksiz bir biçimde uygulanmasına özen gösteriyoruz. Yapmış olduğumuz kontroller de tüketicinin aldatılmasına yönelik işlemlere mahal vermiyoruz” ifadelerinin altını çiziyor.
“ORGANİK TARIM DOĞAL MÜCADELE YÖNTEMLERİNİ DİKKATE ALIR”
Organik tarım ile iyi tarım uygulamaları arasındaki farkları da sorduğumuz Mustafa Akgün, Organik tarımda kullanılacak olan girdilerin yönetmelikler tarafından belirlendiği ve listelendiğini belirterek, şöyle devam ediyor: “Bu liste dışına çıkılamaz ve özellikle kimyasal gübre ve ilaç kullanımı yasaktır. Organik tarım daha çok doğal mücadele yöntemlerini dikkate
alır. Örneğin biyolojik mücadele yönteminin kullanılması, daha dayanıklı türlerin kullanımı vs. amaç zorlayıcı yöntemlerle yüksek verim almak değildir. GDO Genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanımı yasaktır. İyi tarımda ise kontrollü koşullarda kimyasal ilaç ve gübreler kullanılabilir. Kullanılacak olan kimyasalın bakanlık tarafından söz konusu ürüne ruhsatlı olması gerekir. Hasat edilen üründeki kimyasal ilaç kalıntısı devletin belirlemiş olduğu MRL Maksimum Kalıntı Limitlerini aşmamalıdır. Kullanılan modern teknikler sayesinde yüksek verimler almak mümkündür.”
“ÖNEMLİ TİCARET ÜLKELERİNE AKREDİTASYONLARIMIZ VAR”
Etko’nun uluslararası piyasalardaki akreditasyonlarına da dikkat çeken Etko Genel Müdürü Dr. Mustafa Akgün, akreditasyonları sayesinde ulusal ve uluslararası alanda denetim ve sertifikasyon işlemleri yürüttüklerini belirtiyor. “Organik gıda konusunda AB, ABD, CANADA gibi önemli ticaret ülkelerine akreditasyonlarımız var” diyen Akgün, Etko’nun faaliyette olduğu bölgeleri şöyle sıralıyor: “Organik Tekstil için Uluslararası Organik Tekstil Standardı GOTS ve kozmetik alanında da COSMOS Kozmetik standartlarına akreditasyonlarımız mevcut. Her geçen gün gelişen piyasayla aynı oranda çalışma alanlarımızı genişletiyoruz. Çalışmalarımızı konusuna hâkim, uzman ve dinamik ekibimizle sürdürmekteyiz. Ülkemiz dışında faaliyet gösterdiğimiz diğer ülkeler ise: KKTC, Sırbistan, Ukrayna, Romanya, Lübnan, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Etiyopya, Tacikistan, Rusya, Gürcistan, Fildişi Sahili ve Güney Kore’dir. Organik Gıda konusunda belgelendirme işlemi sertifikasyon kuruluşunun sahip olduğu yetki kapsamına göre değişmektedir. Etko olarak sahip olduğumuz yetkilere dayanarak, Ülkemiz içerisinde, Avrupa Birliği, ABD, Kanada’ya ihraç edilecek ürünlere doğrudan sertifika düzenleyebiliyoruz. Ayrıca bu ülkeler dışında kalan diğer ülkelerde de karşılıklı tanınma anlaşmasına göre belgelendirme işlemleri yürütüyoruz. Örneğin İsviçre için geçerli olan BIOSUISSE, Danimarka için geçerli olan KRAV vs. gibi organik Tarım yönetmelikleri bulunan ülkelere de sertifika düzenlenebiliyor. Globalgap, Organik tekstil ve Kozmetikte ise düzenlenen belgeler bütün dünya ülkelerini kapsamaktadır.”
ETKO HANGİ SEKTÖRLERE SERTİFİKA VERİYOR? “Etko olarak sahip olduğumuz akreditasyonlar çerçevesinde bitkisel üretim, hayvansal üretim, tekstil ve kozmetik alanında çalışma yapan üreticiler, kurum ve kuruluşlara sertifikasyon hizmeti veriyoruz. Örnek verecek olursak; Bitkisel Üretimde tarla bitkileri, sebze, meyve, hayvancılıkta süt ve süt ürünleri, arıcılık ürünleri, et ve yumurta Tekstilde pamuk, kumaş, iplik, havlu ve hazır giyim. Kozmetikte ise şampuan, sabun ve krem vb. kişisel bakım ürünleri ile faaliyette bulunan sektörlerle çalışma içindeyiz. Ayrıca İTU İyi Tarım Uygulamaları, GLOBALGAP, organik tekstil ve kozmetik kimyasalları sertifikasyonu da yapılıyor.”
Etko olarak sahip olduğumuz yetkilere dayanarak, Ülkemiz içerisinde, Avrupa Birliği, ABD, Kanada’ya ihraç edilecek ürünlere doğrudan sertifika düzenleyebiliyoruz. www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
35
Fit Dünya Y U S U F AY G Ü N E Y
Personal Trainer • yusufayguney@gmail.com
Spor denince... Spor dediğimizde ilk akla gelen, bedensel aktivasyondur. Yaptığımız egzersizler ile kas gelişimimizi kas koordinasyonumuzu sağlıyor daha sağlıklı daha zinde bir yaşam için ter döküyoruz. Peki sporun bize ne tür bir faydası olabilir? Sporun Bedensel, Ruhsal ve Sosyolojik açıdan bir çok etkileri var, bir çoğumuz gündelik yaşam içerisinde bir türlü spor bilincini yerleştiremiyoruz bunun en başlıca nedenleri ise sosyal çevre, iş ortamı ve zamansal sıkıntılar.
evremizdeki insanların yapmış olduğu etkinlikler eğlence alışkanlıkları bizim spora olan bağlılığımızı da şekillendirmektedir. Bunun ile birlikte yoğun iş tempomuz mental olarak yorgunluğa sebep olmasından dolayı spordan uzaklaşma hatta başlamaya fırsat tanımamanıza bile neden olabilir. Aslında bakıldığında böyle bir sınırlama yok bu tamamen bizim hayal ürünümüz, gün içerisinde bir çok kez farkında olmadan egzersiz yapıyoruz. Oturup kalktığımızda, merdiven çıktığımızda, herhangi bir şeyi taşıdığımızda yada yerden kaldırdığımızda kısacası otobüste, evde, işte sürekli bir aktivasyon söz konusu madem bu kadar aktif bir düzen içerisindeyiz neden forma giremiyoruz yada neden fiziksel ve ruhsal sıkıntılar yaşıyoruz? diye soracaksınız. İş stresine bağlı sebeplerden, yanlış hareketten, duruş bozukluklarından tutun düzensiz beslenmeye kadar birçok etkenden dolayı fiziksel ve ruhsal sıkıntılar yaşıyor olabilirsiniz. Yapacağınız şey çok basit bir spor merkezine gitmek bambaşka bir dünyanın içerisine girerek hem formda kalmanın hem de kendinizi arınmış hissetmenin tam zamanı! Ülkemizde son zamanlarda spor kültürü iyiden iyiye yaygınlaşmaya başladı gerek spor merkezlerinin açılması gerekse açık alan egzersizleri ile daha çok kitlelerin spor ile tanışmış olması zaman ilerledikçe de spor yapan birey sayımızda iyiden iyiye artış olacağını düşünüyorum.
Ç
36
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Daha iyi bir yaşam için çalışmamız gerektiğini bildiğimiz gibi artık ruhsal ve bedensel sağlığımızın da yerinde olabilmesi için yavaş yavaş insanlar spor yapmaya başladı. Spor yapmak veya sporcu olmak belirli aşamaları sabırla azimle geçmek demektir, bir anda forma girmeyi istemek ve bunun için saatlerce egzersiz yapmakta doğru değil. Uyku düzeninden, beslenme düzenine ve egzersiz planlamasına kadar kapsamlı bir sorumluluk sizi bekliyor. Bu denklemi oluşturan her zaman kazanmıştır. Spor yaparken veya belirlenmiş hedefler doğrultusunda ilerlerken mutlaka kendinize bir motivasyon yöntemi seçin, dinlediğiniz müzik olabilir, kıyafet seçiminiz olabilir, spor yaptığınız alan olabilir vs. bunların dışında sizin yanlışlarınız ile doğrularınızı görebilecek sizi daima motive edecek siz bitti derken yapabilirsin diyecek bir antrenörünüz olsun. Antrenörünüzün sizi bilinçli şekilde yönlendirmesi sizin belki de üşenerek antrenmandan kaçacak olsanız bile sizi motive edip en verimli antrenmanınızı yapmanıza yardımcı olması gibi. Unutmayın bebekler bile emeklerken motivasyona ihtiyaç duyar… iyi bir motivasyon ile yapacağınız egzersizlerin daha verimli geçmesini sağlayabilirsiniz. Spor sizlere neler katacak? Sağlıklı fit bir beden, arınmış bir ruh, spor kültürünü benimsemiş arkadaş kitlesi, aynaya her baktığınızda mutlu bir tebessüm ile kendinizi karşılayacaksınız. Hedefler hiçbir zaman bitmez kendinizi sınırlamayın daima yeni hedefler mutlak sonuçlar için çalışın. Unutmayın ki acıdıkça geçecektir geliştikçe güç size kalacaktır.
Tarif
DİLEK İNCE ÖZENEL dilekozenel@hotmail.com
MAŞ FASULYELİ SAMOSA BÖREĞİ
Malzemeler: • 3 yufka • 2 yk organik zeytinyağı • 1 orta boy soğan • 1 su bardağı yeşil mercimek • 1 su bardağı maş fasulyesi • Toz biber , köri , kimyon, tuz, karabiber • sıcak su Sos için: • 3 yk süzme yoğurt • Taze nane, kimyon, toz kırmızı biber, • taze kişniş, toz zencefil, 1 diş sarımsak, tuz Yapılışı: Zeytinyağını tavada ısıtın. Soğanları minik minik küpler halinde doğrayıp kavurun. Bol suda iyice yıkanmış mercimek ve maş fasulyelerini ilave edip kavurmaya devam edin. Su ve baharatları ilave edip pişirin.Soğumaya bırakın.Yufkaları şeritler halinde kesin. Harçtan bir tatlı kaşığı alıp muska şeklini vererek sarın. Fırında ya da yağda kızartıp sos eşliğinde servis edin. Sos yapımı : Tüm malzemeleri blenderdan geçirip sıvı bir karışım elde edin.
SÖYLEŞİ
38
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
“ İNSAN SAĞLIĞINA DOKUNDUĞUMUZ İÇİN FAZLASIYLA SEÇİCİ DAVRANIYORUZ ” Organik ürün denilince çoğunlukla aklımıza gıda maddeleri gelse de günlük hayatta sıklıkla kullandığımız ve cildimize direkt nüfuz eden kozmetik ürünlerin de insan sağlığına zarar vermeyen bir üretim sürecinden geçmiş olması son derece önemli. Türkiye’de de organik gıdayı tercih eden tüketiciler artık giyimden kozmetiğe her alanda organik ürünleri tercih etmeye başladı. Bu ihtiyaçtan ve müşterilerinin taleplerinden yola çıkarak organik pazarına giren GNC, bir Alman markası olan Dr. Hauschka’nın ürünlerini Türk tüketicilerle buluşturdu.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
39
SÖYLEŞİ
G
NC’nin organik ürün pazarına girişinin hikayesini, Pazarlama Yöneticisi Melis Toroslu ile konuştuk. GNC markasının 1935 yılından itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde doğal vitamin, mineral ve bitkisel ürün üretim, pazarlama ve dağıtım firması olarak hizmet vermeye başladığını belirten Toroslu, “GNC’ nin, 60 ülkede franchise ağı ile 6 binin üzerinde satış noktası bulunuyor. Faaliyetlerine 1994 yılında başlayan GNC Türkiye ise, 1998 yılında Nişantaşı’nda açılan ilk mağazanın ardından 20 yıllık tecrübesiyle bugün toplam 72 satış noktası ve online satış mağazasıyla hizmet veriyor. GNC sağlığın korunmasına yardımcı, kişisel gereksinimler göz önüne alınarak hazırlanan vitamin, mineral karışımlarını, bitkisel ve sporcu destek ürünleri konusunda uzman danışmanlar eşliğinde kullanıcılarıyla buluşturuyor”diyor. Toroslu, GNC’nin organik pazara girmesine neden olan unsurun da müşterileri olduğunu şu sözlerle dile getiriyor:
Toroslu, ispatlanmış markaları daima yakın markaja aldıklarının da altını çizerek, şöyle devam ediyor:
“İSPATLANMIŞ MARKALAR DAİMA YAKIN MARKAJIMIZDA”
kendi bahçıvanlarının şirketin arka bahçesinde biyodinamik me“BDIH ve Natrue sertifikalı ürünlerimizin arasında todlar kullanarak bitki organik cilt temizleme yetiştirmesiyle başlıyor ve bakım ürünleri ile ve şu an 4,5 hektardan vücut bakım ürünleri “Sürekli olarak yerli ve bulunuyor. Çeşitlerimiz daha geniş bir alanda yabancı üretici firmaarasında çocuklara özel diş WALA ürünlerinin larla görüşüyoruz. Örmacunundan olgun cilt için üretiminde kullanılözel geliştirilmiş Regenerating neğin; Çaykur bilindiği mak üzere 150’den Serimize kadar geniş bir üzere çay segmentintüketici kitlesine hitap fazla farklı medikal bitki de kendini fazlasıyla eden ürünlerimiz bulunuyor. yetiştiriliyor. Özenle kanıtlamış, uzman ve Müşteri ihtiyaçlarını dikkate seçilmiş hammadde alarak ürün gamımızı güvenilir bir marka. kaynakları, organik ve belirli periyotlarda sürekli Mill Creek markası da genişletmeye çalışıyoruz.” biyodinamik tarımla uluslararası platformda üretilen bitkiler ve onaylı GNC Amerika’ markanın ‘Ritim Hayatı da var olan bir marka. Taşır’ felsefesiyle gelişen ritmik üretim Dr. Hauschka 50 yıldan bu yana prosesi, markanın en önemli farkını başarısı tüm dünyada kanıtlanmış, ortaya koyan unsurlarından.” cildin kendi kendini yenileme gücünü Melis Toroslu, Dr. Hauschka markasıdestekleyen ve organik bileşenlerden nın dünyada oldukça bilinen bir marka oluşmuş yüzde 100 doğal ve organik olduğuna da “Julia Roberts, Sienna kozmetik markasıdır. Alman şirkeMiller, Jennifer Aniston, Anna Hathati WALA tarafından geliştirilen ve way, Jennifer Lopez ve Obama Dr. Almanya’da üretilen Dr. Hauschka, Hauschka markasını kullanan ünlüler felsefesi ve üretim şekli ile ayrılıyor. arasında” sözleriyle vurgu yapıyor. Üretimi 1950’li yıllarda WALA’nın
Melis Toroslu, organik ürün pazarında olan distribütör firmaların, ürün seçimlerinde göstermeleri gereken hassasiyetlere de dikkat çekiyor. “İnsan sağlığına dokunduğumuz için fazlasıyla seçici davranıyoruz” diyen
Julia Roberts, Sienna Miller, Jennifer Aniston, Anna Hathaway, Jennifer Lopez ve Obama Dr. Hauschka markasını kullanan ünlüler arasında.
“GNC Türkiye’ nin organik ürün pazarına girmesinin sebebi bilinçli ve sorgulayan GNC müşterisi olmuştur. Artan genel bilinç sonucunda dünyada doğal ve organik olana yönelme eğilimin fark edilmesi ile birlikte 7 sene önce yeni ürün ve marka seçimlerimizde organik olanlara öncelik vermeye başladık. Hammaddesini Almanya’dan ithal ettiğimiz ve kendi markamız olan organik bitki çayı serimizi 2010 yılında piyasaya sürmüştük. 2013 yılının sonunda ise Organic Beste’n Tea markası altında ürün gamımızı Çaykur ile yapmış olduğumuz özel işbirliğimiz sonucunda Doğu Karadeniz’ de yetişen organik siyah ve yeşil çayımız ile genişletmiş bulunmaktayız. Kozmetik alanında ise 2009 yılında dünyada 40’ın üzerinde ülkede bulunan ve 1967 yılından bu yana başarısını ispatlamış Dr. Hauschka markasının Türkiye distribütörlüğünü aldık.”
40
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
DR. HAUSCHKA BÜNYESİNDE SUNULAN ÜRÜNLER
Dr. Hauschka markasının amacı cilde doğrudan etki etmekten ziyade, cildin kendi kendini düzeltme ve iyileştirme gücünü tekrardan kazandırması yönünde. MELİS TOROSLU İÇİN ORGANİK “Küçük bir organik bahçem olsun çok istiyordum ancak araştırınca ne kadar zor bir iş olduğunu gördüm. Fransa’da yaşarken Aquaponics sistemi ile marul yetiştirmiştim ama ürünler toprak yerine suda büyüdüğü için organik sayılmıyor. Şimdilik organik yerlerden besinlerimi temin ediyorum ve kozmetik ürünlerinde organik olanları tercih ediyorum. Yine de hem ülke olarak hem de bireysel olarak çok daha fazla organik ürünü hayatımıza sokmamız gerektiğine de inanıyorum. Pazarın büyümesi ile birlikte bulunabilirliğin artmasına da bağlı olarak tüm yaşam standardımızı organik bir temele oturtabileceğimize inanıyorum.” MELİS TOROSLU KİMDİR? İstanbul doğumlu olan Melis Toroslu, iletişim fakültesi mezunu. Pazarlama sektöründe 5 yıldır çalışıyor. Yaklaşık 1 senedir GNC Türkiye’ de Pazarlama Yöneticiliği görevini yürütüyor. Daha önce Fransız bir firmada Pazarlama departmanında çalışan Toroslu, Bordeaux Ecole De Management’ da International Business Management – Luxury Brand Management master programını bitirdi.
CİLDİN KENDİ KENDİNİ DÜZELTMESİNİ SAĞLIYOR Melis Toroslu’ya organik kozmetik ürünlerinin neden tercih edilmesi gerektiğini sorduğumuzda, “Vücudunuzun yaratılışında var olan doğallıkla uyumlu, siz doğaya yakın yaşamaya çalışırken size canlılık ve güzellik veren ve en önemlisi bunu yaparken size zarar vermeyen ürünlerdir” yanıtını veriyor. “Genel olarak organik ürünlerin etkisi konvansiyonel ürünlerden çok farklı olmadığını da sözlerine ekleyen Toroslu, “Burada organik kozmetik ürünlerinin tercih edilmesinde en önemli avantajlardan biri ürünlerin etki edeceği süre ve yoğunluktan ziyade organik olmayan ürünlerdeki gibi cildinize ve vücudunuza iyilik yapmak isterken uzun vadede olumsuz etki yaratmamasıdır. Dr. Hauschka markasının ürünlerin özelinde ise etki mekanizması biraz farklı işliyor zaten. Dr. “ORGANİK ÜRÜN GAMINI GENİŞLETMEK Hauschka markasının amacı cilde doğrudan etki etmekten ÖNCELİKLİ HEDEFLERİMİZ ARASINDA” ziyade, cildin kendi kendini düzeltme ve iyileştirme gücünü GNC markalı ürünlerin internet üzerinden satışının yanında tekrardan kazandırması yönündedir. Bu doğrultuda örn. anlaşmalı eczanelerden de temin edilebileceğini sözlerine “Benzerlik Yasası”ndan faydalanarak yağlı cilde yağ vermeyi ekleyen Toroslu, firmanın ileriye dönük hedeflerini ise şöyle öneriyor. Böylece cilt fazla yağ ürettiğini düşünerek aşırı yağ özetliyor: “Organik ürün gamını genişletmek öncelikli heüretimini frenlemeye çalışıyor” sözleriyle açıklıyor. Organik defler arasında. Her yerde bulunan ürünler değil, ihtiyaçlar ürünlerin raf ömrünün nasıl uzatıldığına ilişkin de bilgiler belirlenerek, erişilmesi zor ürünleri getirerek müşterileri veren Toroslu, “Tabii ki sentetik koruyucular kullanılmamemnun etmek istiyoruz. Dünyada bulunan ama Türkiye’ dığından biraz daha kısa bir süreden bahsedebiliriz. Ancak de bulunmayan çok fazla organik ürün var. Şu anda GNC doğal koruyucu yöntemleri kullanarak da raf ömrünüzü mağazalarında bulunan Dr. Hauschka organik diş macunu doğal yollarla arttırabilirsiniz. Dr. Hauschka ürünleri arasında gibi ürünleri müşterilerimize temin edebilmek bizi çok 3 yıl ömrü olan ürünlere rastlıyoruz. Örneğin kremlerin mutlu ediyor.” üzerinde shea yağı var, yani bizim aslında özellikle gıda ürünlerinde geleneksel olarak uyguladığımız ‘’organik ürün pazarında olan yağ ile bozulmayı önleme prensibi distribütör firmaların, ürün seçimlerinde gayet kozmetik ürünlerinde de kullanılabiliyor” diyor. hassasiyet göstermesi gerekiyor’’
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
41
ORGANİK BAHÇE
Organik bahçe
nasıl kurulur?
Organik bahçe nasıl kurulur? Evinizde uygun bir bahçeniz varsa, sizde organik bir sebze bahçesi oluşturabilirsiniz. Bundan iyi sonuçlar almak istiyorsanız, buna emek vermelisiniz. Günümüzde organik ürünlerin değerini hepimiz biliyoruz. Bunları kendi ellerinizle yetiştirmekten büyük keyif alabilirisiniz. Sebzeleri tüketirken gönlünüz rahat olur. Bunu yapabilmeniz için size bazı önerilerde bulunmak istiyoruz. Bol güneş ihtiyacı: Bahçenizin güneşten yeterince faydalanması gerekir. Bunun için bahçenizin en az 8 saat güneş alması gerekir. Ekim yapacağınız alanların bazı bölgelerinin daha az güneş alması halinde buralarda marul, maydanoz, dere otu gibi yeşillikler için ideal olur. Fakat çoğu sebze türlerinin fotosentez için bol ısı ve ışık ihtiyacı olacaktır. Bu nedenle bahçenizi bu şekilde konumlandırın. Küçük alanlarla başlayın: Ailenizin bireylerinin ihtiyaçlarına uygun büyüklükte bir bahçe hazırlamalısınız. Başlangıçta büyük alanlarla başlarsanız, sonuçta hüsran olabilirsiniz. Çünkü büyük yerle uğraşmak daha zordur. İki kişilik bir aileye 10 metrekarelik bir bahçe yeterli olacaktır. Bahçeyi hobi olarak kurmuş kişiler, eğer büyük alanlarda başlarsa, bununla ilgilenmekte zorlanabilir. Bahçenizde çeşitli domatesler ekmek yerine, sırıklarla desteklenmiş iyi bakabileceğiniz sırık tipten domatesiniz daha fazla ürün verecektir. Önemli olan iyi bakımdır. Toprağınızı iyi seçin: Toprağın iyi seçilmesi demek, daha iyi ürün almanız demektir. Bunu sağlamak için ilk birkaç santimetrelik tabakanın kaliteli bir kompostla karıştırılması gerekir. Bunun muhafazası için, saman ya da yaprak malcından 5-10 cm kadar bir tabaka koymanız gerekir. Bu şekilde toprağınızın iyi sulanmasıyla istediğiniz sebzeyi daha fazla miktarda alacaksınız. Fideleri hazırlamak: Bahçe hobisine yeni başlayanlara tohumla uğraşmak biraz zor gelecektir. Bu nedenle başlangıçta
42
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
tohumlarla uğraşmayın. Sebzeleri fide halinde alarak kullanın. Bunları hazır olarak satın alabilirsiniz. Eğer fidesini bulamadığınız ve ekmek istediğiniz sebze varsa, bunu daha sonra kendinizi yetiştirmeye başlayabilirsiniz. Çünkü tohumdan sebze yetiştirmekte çok keyiflidir. Gübreleme: Bahçeniz için iyi bir toprak hazırladınız. Ekeceğiniz sebzeler için fidelerinizi aldınız. Şimdi sebzelerinizin sağlıklı şekilde gelişmesini sağlamak için kaliteli ve organik tarımda kullanılabilecek gübreye ihtiyacınız var. Gübreyi mutlaka organik kullanın. Bu sayede bahçenizde yetiştirdiğiniz domates, salatalık, biber gibi tüm sebzelerin doğal aromalarıyla ve kokularıyla sağlıklı gelişmesini sağlayacak, alacağınız hasat oranı bol olacaktır. Yararlı bakteriler: İyi ve kaliteli bir toprak, organik gübre ve besinler dışında yararlı bakterilere ihtiyaç duyar. Bunlar toprağınızın canlılık kazanmasına yardımcı olur. Bu yetiştireceğiniz sebzelerden daha fazla ürün almanızda size destek olacaktır. Sulama: Sebze yetiştirmeyi düşünenler için sulamada önemli bir unsurdur. Herkes sebzelerin yetiştirilmesinde sulama yapılacağını bilir. Ancak önemli olan sulamayı doğru yapabilmektir. Tohum olarak ektiğiniz alanları her gün, fide olarak ektiğiniz alanları ise 2-3 günde bir sulamalısınız. Baharın sonuna geldiğinizde, sulamayı daha az sık yapmalısınız. Ancak ektiğiniz sebzelerin köklerinin daha derine inmesi için, sulamayı da derinlemesine yapın.
M U R AT D E N İ Z E L muratdenizel@gmail.com
En organik mi? Yemin etsek başımız ağrımaz değil mi? 15 yıl evvel bu ülkede organik ürünleri ilk organize perakende ve toptan zincirini kurmaya karar verdiğimde yaptırdığım pazar araştırmasına göre organik kelimesini kimyasal olarak algılamıştı insanlar... Demişti ki araştırma; girme bu işe. Girdim tam tersi. İkna edememişti
araştırmanın sonuç raporu. Azınlık hariç, çoğu insanların anlamını bile bilmedikleri, hayatlarında duymadıkları bir kelimeyi nasıl yorumladıklarını ciddiye bile almadım. nsanları bazen hiç dinlemem, bazense çok dinlerim. Hem de çok. O yıllardan bugüne organik sektörü iç pazarda yol aldı. Organik kelimesi geldi oturdu sokak diline bile. Öyle bir oturdu ki hem de, tam da bizlere yakışır biçimde. Ancak, merak etme, öğrenme ve anlamak özürlü olduğumuz ve gözümüzle düşünmeyi tercih ettiğimiz için yerli yersiz kullanır olduk organik kelimesini. Gıda ürünü satıp para kazanmak hayali kuruyorsan, yapıştır başına organik kelimesini, satarsın hayali. Organik ablaa bu domatesler, diye yırtıyor kendini pazarcı mesela. Gıda ürünleri satanların vitrinlerinde organik şu geldi bu geldi yazıyor. Doğal bile değil, en doğal yani. Ne demekse… Ne devlet dur diyor bu gidişe ne de konuyu bayrak edinmiş sivil toplum örgütleri, ne de hesap soruyorlar yerli yersiz ürünlerin başına organik kelimesini yapıştıranlara. Neye organik denir? Organik sektöründe almış başını gidenler arasında dahi tam olarak bilen var mı acaba? Hatta sadece organik yetmez, ekolojik nedir bilen kaç kişi var acaba? Organikle ekolojik arasında bir fark var mıdır diye de mesela… Kaptırmış gidiyor organik sektörü. Hedef ciro ve kar sadece. Hedef hemen para kazanmak. Şimdi hemen! Kar marjı yüksekmiş, öyle deniyor. Ve ben 15 yıl evvel katiyen dinlemediğim insanları dinliyorum şimdilerde. Neden mi? Organik ürün tüketmek için bilincin yüksek olduğu gerçeğiyle ve aklıyla sorgulayan ve sorgulama sonucu ortaya çıkan gerçekler doğrultusunda doğaya, insana, kısaca yaşama saygı sevgi duyan insanların bilinçli olarak sorduklarını ve sorguladıklarını iyi dinlemek, sorularına doğru ve bilimsel cevaplar vermek gerekir. Ve en önemlisi verdiğimiz cevaplarla onları ikna etmemiz gerekir. E edelim o zaman. Edelim de, biz ikna olacakmıyız acaba? Organik ürünler hakikaten organik mi diye önce takkemizi önümüze koyup, sonrada dönüp özümüze nasıl çalışıyoruz acaba diye şöyle bir bakıp, kendimizi masaya yatırmalı mıyız öncelikle? Yatırıp masaya, taa tarladan, tohumdan başlayıp, üretime, depolamaya, sevkiyata, daha da başa dönüp tohumdan topraktan sudan havadan gübreden başlayıp son tüketiciye kadar ki yolculuğu kanunlar ve evrensel boyutta, etik değerler çerçevesinde bir güzel gözden ve elden geçirmeli miyiz öncelikle?
İ
Ancak dürüstçe… Hatta daha da önce zihniyetleri. Daha da önce niyetleri. Daha da önce öncelikli olarak neyi hayal ettiğimizi aslında bu işlerin içinde çabalayıp giderken. Ve gerçek hedeflerimizi. Kendimiz için mi sadece bu hedefler acaba? Yoksa üstünde yaşadığımız gezegen ve yine bizler gibi üstünde yaşayan tüm canlılar, tüm yaşam için mi bütün bu çabalarımız acaba? Diye. Şimdi aklıma düştü birden. Soru şu; Organik sertifikaları veren denetim firmalarını kim denetliyor sahi bu ülkede? Kağıt üstünde değil sadece, bire bir sahada da. Kim? Ve bir soru daha, denetim firmalarını denetleyen varsa, nasıl denetlendiğini bileniniz var mı? Varda bu bilgiyi organik müşterilerine aktaran var mı sizce? Hatta bir soru daha, Organik sektöründe faaliyet gösteren her nevi üreticiye ve şirkete sertifika veren denetim firmalarının performansları ile ilgili düzenli olarak ve tam kapsamlı bir rapor alıyor muyuz? Bir yetkili kurumdan bırakın organik müşterilerini bir yana, öncelikle sektörün içinde çalışan bizler? Kaptırmış gidiyoruz. Daha da çok üretelim, daha da çok satalım diye. Gözümüzü dikmişken daha da çok üretmeye ve satmaya, acaba gözümüzden kaçanlar oluyor mu sizce bu arada? Sizler ne kadar dinliyorsunuz insanları bilemem, ben çok dinledim son yıllarda ve şimdilerde de dinliyorum ancak. 15 yıl önce dinlememem gerektiği için dinlemedim. Şimdilerde en çok onları dinlemem gerekiyor. Onlar güven duyarak tek tek aldıkları paketlerin doldurdukları poşetlerle geçindiriyor büyütüyorlar organik sektörünü. Onlar organik ürünlere güveniyorlar ama bizse o insanlara güvenmemeliyiz devamlılıkları ve bu sektörün yarınları adına. Önce ürettiğimiz, paketlediğimiz ve sattığımız ürünlere güvenmeliyiz. Çok güvenmeliyiz hem de. Kanunlar ve organik yaşamın kaynağı evrensel anlamda etik değerler çerçevesinde. Sektörü büyüten bizlere çok güvenen o insanlar adına, önce ürettiğimiz, paketlediğimiz ve sattığımız ürünlerin gerçekten organik olduğuna çok güvenmeliyiz hepimiz. Dediler ve sertifikası var diye değil. Haberimiz ola ki ve ciro ve kar hedeflerinden evvel üstünde mutlaka çalışmamız gereken en üstte yazan konuysa, sokaktaki insanlar neden eskisi kadar güvenmiyorlar artık organik ürünlere? Yani bizlere. Neden acaba?
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
43
ORGANİK YEŞİL
Enerji ve Isı Tasarrufu Derneği’nden (ETADER) önemli açıklama:
Enerji zamları yolda, tasarruf için hazır olun Enerji ve Isı Tasarrufu Derneği (ETADER) Başkanı Zafer Yavuztürk, önümüzdeki günlerde doğalgaz ve elektriğe zam yapılacağı yönündeki beklentilerin arttığını hatırlattı. Son olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da doğalgaz fiyatlarına zam konusunda “Bugüne kadar çok direndik, hesapları gözden geçireceğiz” dediğine işaret eden Yavuztürk, tüketicilerin daha yüksek enerji faturalarına hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. ETADER Başkanı Zafer Yavuztürk, gerek doğalgaz, gerekse elektrik faturalarının yükselmesini önlemek için çeşitli çözümler bulunduğunu vurguladı. Bunların başında özellikle konutlarda bina yalıtımı ile tasarruflu ampul ve ısı pay ölçer cihazı kullanımının geldiğini kaydeden Yavuztürk, tüketicileri uyardı: “Isı ve elektrik tasarrufu için yapılacak yatırımlar çok uzun sayılmayacak süreler-
de kendini amorti ediyor. Bu yatırımların amortisman süreleri hükümetin sağladığı bazı teşvik ve desteklerle daha da kısaldı. Tüketicileri için bugünlerde kısa vadede alabilecekleri en pratik önlem, ısı pay ölçer cihazlarının kullanımı. Bunu yanı sıra uzun vadede bina ısı yalıtımı da büyük önem taşıyor. Bugün ısı pay ölçer cihazları kullanımına yapılacak harcamalar uzun vadede de iş görmeye devam edecektir. Tavsiyem, bu konuda ilgili kuruluşlarla derhal temasa geçilmesidir” ETADER Başkanı Zafer Yavuztürk yaptığı açıklamada ayrıca şu önemli ayrıntıya da dikkat çekti: “Daha önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Kocaeli’de 361 binada bulunan toplam 11 bin konutta yaptığı araştırma bize, ısı paylaşım sistemlerine geçen binalarda ciddi bir enerji tasarrufu sağlandığını gösterdi. Araştırmaya göre ısı pay ölçüm sistemine geçilen binalarda ortalama yüzde 27.5 enerji tasarrufu sağlanabiliyor. Bu da yaklaşık 3,5 milyon metreküp daha az enerji tüketmek ve ulusal ekonomiye 3 milyon 650 bin lira katkı sağlamaktır” dedi.
Isı pay ölçerin avantajları…
Sistemin avantajları birkaç başlık altında şöyle sıralanabilir: Enerji tasarrufu; İhtiyacı kadar ısı kullanan daire sakinleri yakıt giderlerinden yüzde 40’a kadar tasarruf sağlayabiliyor. Ödemede adalet; Her bağımsız birim tükettiği kadar ödeme yapacağından, başkasının sorumsuzca kullandığı enerji eşit olarak pay edilmeyerek adil paylaştırma sağlanıyor. Sosyal barış; Ay sonundaki ısınma giderleri hesaplaşmasından çıkan sosyal gerilimler ve istenmeyen kavgalar ortadan kalkıyor. Kullanım kolaylığı; İlave radyatör takmak veya bir birimin devre dışı kalması diğerlerini etkilemiyor. Isınma konforu; Bazıları ısınamazken, diğerleri yakıt israfından söz etmiyor. Milli ekonomiye katkı; Çok pahalı ve az olan enerji kaynaklarımızdan ihtiyacımız kadarını tüketmek milli ekonomiye katkı sağlıyor. Çevreye katkı; Isınmak için kullandığımız doğal kaynakların tüketimini en aza indirerek çevrenin korunmasına katkıda bulunuyor.
Çamur, yenilenebilir enerji kaynağı olacak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, arıtma çamurundan yenilenebilir enerji üretimi konusunda bilgi verdi. Ergene Havzası’na önemli yatırımların yapıldığını belirten Öztürk, “Atık su artıma tesisleri bakımından ve atık suların bazılarının uzaklaştırılması, derin deşarjla uzaklaştırılması konusunda önemli çalışmalar yapılıyor.” diye konuştu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, atık
44
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
su arıtma tesislerinde ortaya çıkan ve önemli çevre kirliliğine neden olan arıtma çamurlarının geri kazanımı ve bertarafı amacıyla yurt genelinde kapsamlı bir çalışma yürüttüğünü bildiren Öztürk, arıtma çamurundan yenilenebilir enerji üretimi konusunda şunları kaydetti “Arıtma çamurlarını gübreye dönüştürme, ısıl işlemlerle stabilize etme veya yakma tesislerinin kurulması konusunda çalışmalar
yapılıyor. Arıtma çamurlarını bir biyokütle, yenilenebilir enerji kaynağı içerisine sokup, kaynaktan faydalandırma ile ilgili bir çözüm yolu planlıyoruz. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’yla (EPDK), Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’yla görüşmelerimiz devam ediyor. Çünkü öyle bir formül geliştirdiğimiz zaman, özellikle çamurların bertarafında, atıkların bertarafında önemli bir merhaleyi de aşmış olacağız.”
ORGANİK YEŞİL
SU SIKINTISINI ÇEVRECİ BİNALAR ÇÖZEBİLİR!
K
ALAN Mimarlık Rusya’da ilklere imza attı...
Rusya’yı Yeşil Bina Sertifikası ile Türk firması tanıştırdı
S
on yıllarda yaptığı “yeşil bina danışmanlığı” ile dikkatleri üzerine çeken ALAN Mimarlık ve Proje Yönetimi, Rusya Federasyonu’nun ticari binalarını “LEED sertifikası” ile tanıştıran ilk firma oldu. Yapıları, tasarım, inşaat ve işletim süreçlerinde çevre ve insan sağlığı açısından iyileştirmeyi hedefleyen LEED (Leadership in Energy and Environmental Design) sertifikasyonu, çevre ve enerji dostu yapıların artmasını sağlıyor ve dünyada LEED sertifikalı bina sayısı hızla yayılıyor.Rönesans Pravda İş Merkezi, ALAN Mimarlık danışmanlığı ile aldığı LEED GOLD sertifikası sayesinde Rusya Federasyonu’nun ve St. Petersburg şehrinin ‘ilk LEED GOLD sertifikalı ofis binası’ ünvanına da sahip oldu.
En yeşil rezidans ve ofis karma projesi Soyak Soho,
‘LEED Gold’ sertifikalı oldu
Y
eşil bina olarak tasarlanan Soyak Soho, USGBC (US Green Building Council-ABD Yeşil Binalar Konseyi) tarafından verilen LEED (Leadership in Energy and Efficiency Design-Enerji ve Çevre Dostu Tasarımda Liderlik) sertifikasını Gold seviyesinde almaya hak kazandı. Gayrettepe’de yer alan rezidans daireler ve ofisten oluşan karma proje Soyak Soho’nun inşa ve tasarım aşamalarında çevreyi ve doğal yaşamı korumak, enerji ve su tasarrufu sağlamak için pek çok uygulamaya yer verildi.
ış aylarında beklenen yağışların gerçekleşmemesi başta İstanbul olmak üzere birçok şehri yaz aylarını susuz geçirme korkusuyla yüz yüze bıraktı. Geçtiğimiz günlerde beklenmedik hava olaylarıyla gelen yoğun yağışın bir nebze de olsa barajlardaki su oranlarına olumlu yansıyacağı düşünülse de sonuç beklendiği gibi olmadı. Yağışların bu denli etkisiz kalma durumu su tasarrufu konusunda farklı çözüm arayışlarını da gündeme getirdi. Küresel ısınma ve çeşitli faktörler dolayısıyla kış aylarında meydana gelen yağış miktarı barajlardaki su seviyesini istenilen seviyelerde tutamayabiliyor. Bunun yanı sıra son günlerde beklenmedik hava olaylarıyla gelen yağışlar da beklentileri karşılamış değil. Ayrıca plansız ve yüksek yapılar nedeniyle yağmur oluşumunu sağlayan hava döngüsünün zarar görmesi de yağışların iyice azalmasına sebep olmaya başladı. Bu soruna çözüm olarak sunulan alternatiflerden birisi de yeşil binaların inşa edilmesi. Uzmanlara göre rüzgâr, güneş ve yağmur suyu gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak büyük oranda tasarruf sağlayan çevreci yapılar tercih edilirse barajlardaki su oranı %50’nin üzerinde seyredecek.
ENERJİYİ TASARRUFA ÇEVİRMENİN YOLU, LED AYDINLATMADAN GEÇİYOR
D
ünyanın en önemli sorunu haline gelen enerji tüketimine karşı oluşturulan tasarruf çalışmalarında ilk sırayı, aydınlatma aparatları ve uygulamaları alıyor. Kamuya açık alanlar veya mekan aydınlatmalarında doğru seçimin büyük önem taşıyor. Klasik lambalara göre daha dayanıklı olan LED sisteminin hem çevreye duyarlı olduğunu, hem de kullanılan enerjinin yüzde 95’ini ışığa çevirdiği için tasarruf sağlıyor. LED ürünlerinin yapısında çevreye zararlı sodyum, civa ve benzeri ağır metaller ile kimyasal maddeler bulunmuyor ve yalnızca 1 LED lamba kullanarak yılda 16 ağacı kurtarabilirsiniz.
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
45
ORGANIC ENGLISH
W hat I t M e a n s t o
Be Organic
It’s fairly simple. The organic seal indicates that food has been grown in ways that has passed nature’s own test for being A-OK. Organic farmers must work in sync with the environment. They also look out for the health of humans and animals by avoiding the use of harmful substances, like toxic pesticides. Unlike conventional farming, organic crops cannot be: • grown with help from toxic pesticides • grown with most synthetic fertilizers, or • grown with genetically engineered seeds The organic seal also guarantees that farmers: • meet animal health and welfare standards • refuse to use antibiotics and growth hormones, and • ensure animals have access to the outdoors Growing organic helps improve water quality, keeps carbon locked up in our soil, and reduces our exposure to dangerous pesticides. Although pesticides are designed to kill pests, many pesticides can also pose risks to people. Toxic pesticides have been associated with health problems including cancer and endocrine system disruption, which can lead to developmental or reproductive problems. What’s more, the overuse of antibiotics in conventional livestock production has caused the development of antibioticresistant strains of some dangerous microbes. Organic farmers help keep antibiotics working by using alternative methods to treat sick animals.
46
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Organik Türkiye Her Yerde! Dijital ortamda zengin bir dergi deneyimi yaşayın...
Organik Türkiye Dergisi iPad’te Apple AppStore’da Organik Türkiye adı ile aratabilirsiniz. Ayrıca iPhone ve Android cihazlardan da indirebilirsiniz
Ödülleri FİDAN DİKİN DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR ENERJİYE GEÇİN ORGANİK BESLENİN
Merkez Mh. Menekşe Sk No:17 34320 Avcılar/İstanbul (0212) 590 9290 www.organikmagazam.com
Ayazağa Mah.Mimar Sinan Sk. No:8/1 Şişli, İstanbul T: +90 212 332 0010 cityfarm@cityfarm.com.tr
ORGANİK MAĞAZAM 2010 yılında faaliyetlerine başlayan Organik Mağazam; gıda,sağlık ve kozmetik alanında Türkiye’de temin edilebilen sertifikalı organik ürün çeşitlerini en ekonomik şekilde siz değerli müşterilerimize sunmaktadır. Misyonumuz; Türkiye’de henüz olgunlaşmamış olan organik ürün tüketimini çevreye ve sağlığa duyarlı olan siz değerli müşterilerimizin de desteği ile yaygınlaştırmaktır. Bunun yanında; Organik Mağazam, daha sağlıklı bir yaşam arzulayan ve daha güvenilir gıdalarla beslenmek isteyen müşterilerimize en iyi ürünleri en uygun fiyatlara temin edebilmeyi prensip edinmiştir. Organik Mağazam olarak sizlere %100 müşteri memnnuniyeti sağlamak hedefimiz olup herhangi bir sorununuzda sizlere en iyi şekilde yardımcı olmayı taahhüt ederiz.
SADE PAZAR Sade Pazar, 2009 yılında, Sade Hayat üyeleri tarafından İstanbul, Aksaray’da mütevazı bir mağaza olarak başladı. Amacı, temiz, helal ve doğal ürünleri bir araya getirmek ve talep eden kişilere sunmaktı. 2009 yılında sadepazar.com açıldı ve internetten sipariş almaları da mümkün oldu. 2010 yılında şu anda Fatih’te bulunan mağazasına geçen Sade Pazar, sadece bir satış mağazası olarak değil, bir eğitim mekanı olarak da çalışmaya devam ediyor. GDO, Sade Mutfak Atölyeleri, Doğal Beslenme İpuçları gibi birçok seminer ile müşterileri ile temiz, yerli ve özel ürünlerin yanında Sade Hayat bakış açısı ile ilgili bilgilendirme faaliyetleri gerçekleştirmektedir. 2011 yılında İstanbul, Üsküdar’da, 2012 yılında da Ankara’da açılan yeni mağazalar ile müşterilerine daha kolay ulaşıyor.
Adres : Balipaşa Cad. No:17A Fatih / İstanbul 0212 533 28 58 www.sadepazar.com
48
Ekim 2014
www.organikturkiye.com.tr
Cıty farm City Farm, organik gıdaya inanmış genç ekibi tarafından yönetilen, Türkiye’nin ilk ve en büyük organik firmasıdır. Mağazaları, ulusal perakende zincirler ve internet üzerinden ulaşabileceğiniz City Farm ürünleri, sizler ve çocuklarınızın sağlığı için özenle paketlenmiş ve uluslararası sertifikasyon kuruluşu IMO ve T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmıştır. City Farm, yerli üretime inanır ve üreticileriyle kol kola pazara hizmet etmektedir. City Farm markalı tüm organik ürünler %100 Türk malıdır. Bu sayede, tedarik konusundaki hassasiyeti ve her gün piyasaya sürdüğü yeni ürünlerle Türkiye pazarındaki en geniş ürün çeşidine sahiptir. Türkiye genelinde toplam 10 tane mağazası bulanan City Farm franchise sistemi ile çalışılmamaktadır.
OLIVMARE organİk MARKET Biz İzmir’li iki kız kardeş olarak iki yıl önce sadece organik zeytin ve zeytinyağının bulunacağı olivmare (zeytin denizi) adı altında küçük butik bir dükkan açma isteği ile yola çıkmıştık. Ancak bu durum müşterilerimizin ihtiyaçları doğrultusunda gelişerek bizi “ organik market” olmaya yöneltti. Bu kapsamda marketimizde; taze sebze ve meyve, zeytin ve zeytinyağı, bakliyat, kuru yemiş, baharat, bitkisel çay, kahve, çikolata, reçel, bal,pekmez, sirke, et, süt, tavuk ürünleri, çamaşır, bulaşık, genel temizlik, kişisel bakım, kozmetik ve detoks ürünlerine yer vermekteyiz. Marketimizde müşterilerimizi ağırlayacağımız, onlara organik çay, kahve, meyve suyu, özel tostlar, atıştırmalık, kahvaltı ve öğle yemekleri için bir düzenleme de yaptık.
Halaskargazi Mah. Zafer Sok. Emek Apt. No:34/A Şişli / İstanbul-Türkiye +90 212 291 46 56 www.olivmare.com
? t edebilirim ü nasıl ayır n rü ü ir b ın ik ğ anlı ı Organ öyişleri Bak K ve m rı Ta a Firmasının Ambalajınd rtifikasyon e S ve l o tr n o re logosu ile K saslarına gö anik tarım e rg o e il su . o log malıdır yazısı bulun ? üretilmiştir ğlayabilirim nereden sa ri le n rü ü n larda , Organik tan dükkan sa n rü ü ik an bilirsiniz. en satın ala Doğal ve org rd e tl e rk a rm ipe market ve h ahalıdır? ler neden p n rü ü tarım ik n a Org olan organik in m ti re ü lı a rtifik ası iç Kontrol ve se a güvenliğinin sağlanm ıd ştirilen g ti e e d y özenle ürünlerin le iy n e d e n aflar yapılan masr nilir organik ürünlerde ur. ve ü g rkı mevcutt sağlıklı ve nde fiyat fa ri e y r e h ın n farkı Dünya’n l ürünlerde a ğ o d n ri le n Organik ürü ? l nedir tik kimyasa nlerde sente timden rü ü re ü ik n m a ru rg O bu du ve z a m ıl n a ll ol girdiler ku mada kontr dar her aşa a k alandırılır. a k y a ifi rt m şı se ta ilir yani ir d n le e lg e esasları ve edilerek b anik tarımın rg o r le n rü liğe uygun Organik ü in yönetme k iş il a ştirilir, n sı a na göre yeti rı uygulanm a sl sa e m önemli nik tarı k satılır. En ra olarak orga la o i tl e k ır ve eti ambalajlan r. fark budu
Bebeğinize organik giysiler için doğru adres
Online Organik Alışveriş Organik gıda için:
tazemasa.com Organik güzellik için:
Organikozmetiksepeti.com Organik giysiler için:
Atelieroflove.com
Kafe & Restoranlar Doğaya Dönüş Nişantaşı’nda sağlık dolu yemekler yiyebileceğin bir mekân. Günlük yemeklerin yanı sıra, ekolojik ürünler de satıyor. Yemeklerde kullandıkları tüm malzemeler organik. Çalı fasulyesi, kuru köftesi ve kiş çeşitleri çok seviliyor. Çeşit çeşit kek ve kurabiyeler de satın alabilirsin. Sıcak yaz günlerinde serinlemek için lezzetli limonatasını denemeni öneriyoruz. Hüsrev Gerede Caddesi Fırın Sokak, No:1/A Nişantaşı-İstanbul Tel: 0212 260 17 61
Rani Organik Restoran Buradaki her şey Rani Çiftliği’nde yetişiyor ve tamamıyla organik. Edam, Maasdam, Mozzarella ve Gouda peynir çeşitleri, keçi sütü, yoğurt, süt, et ve şarküteri ürünlerinin yanı sıra narenciyeler, patlıcan, domates, biber, kabak gibi sebzeler de tamamen organik olarak satışa sunuluyor. Bu ürünlerden oluşan nefis bir kahvaltı yapabilir ya da İtalyan lezzetlerini tadabilirsin. Süleyman Seba Caddesi No:60 Maçka, Beşiktaş-Tel: 0212 259 01 00
Kapbula Organik Özellikle bebek ve çocuklara yönelik giyim, aksesuar ve diğer tekstil ürünlerini bulmak mümkün. Ocak 2009’da açılan ilk mağazanın ardından farklı bölgelerde 6 zincir mağazaları bulunmaktadır. Organik kozmetik ve temizlik ürünleri konusunda da kaliteli organik markaların ürünlerini yetişkinlerin ve çocukların hizmetine sunan Kapbula, annelere organik giyim ve temizlik ile daha çok huzur, çocuklara ise organik oyuncak ve aksesuarlar ile birlikte daha fazla eğlence vadediyor. Evde el becerisi kuvvetli hanımların yaptıkları ürünleri mağazalarına koyarak girişimciliklerine destek oluyor. Ayrıca Vakıf ve dernekler ile çalışarak onlara sürdürülebilir katkı sağlamak amacında.Yıllık gelirlerinin, belli bir yüzdesini çocuklar için çalışan bir vakfa bağışlıyor.
Tepecik Yolu Taşlıçay Sokak Tepecik Konağı No:5 D:3 Etiler Istanbul Tel: 212 3517707 www.kapbula.com.tr
Organik’im Mutfak Dekorasyonundan yemeklerine kadar doğal ve organik ürünlerin tercih edildiği bu mutfağın menüsündeki seçenekler sınıflandırılmış ve hepsinin yanına özelliği not düşülmüş. Salata ve hamur işleri çok tercih ediliyor. Türk mutfağından organik malzemelerle hazırlanan yemekler çok lezzetli. Yemeklerin içindeki organik malzemeleri, dilersen restoranın market bölümünden satın alabiliyorsun. Akasya AVM Kat:1 Acıbadem, ÜsküdarTel: 0216 310 43 87
Saf Box Vegan, çiğ ve organik… Bunların hepsini bir arada bulman çok kolay değil. Saf Restoranlar kapandı fakat tamamen vegan ve çiğ beslenmek isteyenler için Saf Box var. Bu kutularla tüm gün boyunca yiyeceğin öğünleri satın alabiliyorsun. Ayrıca besin takviyeleri, enzimler ve probiyotikler de bulunuyor. Çiğ beslenme sisteminde pişmesi gereken yiyecekler 40 derecelik fırınlarda pişiriliyor. Hiçbir hayvansal ürün içermeyen Saf Box ürünleri gerçekten lezzetli. Sipariş: 0532 552 37 3
www.organikturkiye.com.tr
Ekim 2014
49
ORGANİK
Tarkan APARI
Vegan nedir? Veganlar et, tavuk, balık gibi hiçbir hayvanı yemedikleri gibi süt ve süt ürünleri, yumurta ve bal da tüketmez.Yün, ipek,deri gibi malzemelerle,hayvanlar üstünde denenmiş veya hayvansal ürünlerin kullanıldığı kozmetik ürünleri de asla kullanmaz. Vegan, her türlü köleliğe karşıdır, sirk,su parkları, petshop gibi hayvanların mal ya da eğlencelik malzeme olarak görüldüğü, işkence, esaret ve kötü muamele altında tutulduğu ortamlara da doğal olarak tavır alır.Bu sayılanlara ortak olmamak için elinden geleni yapmaya çalışan kişidir vegan.... Vegan-vejetaryen farklı mı? Veganlar hayvansal ürünleri tüketmeyi tamamen reddeder. Vejetaryenler ise süt ve süt ürünleri ile yumurta tüketir. Protein eksikliği Bu görüşün yani proteinin bitkisel beslenme veya vegan yaşam tarzıyla yeterince alınamadığı görüşü bilimsel olarak çoktan çürütülmüştür. Çok daha kaliteli proteini bitkisel beslenme ile sayılamayacak kadar çok kaynaktan almak mümkün. Başta bakliyat ürünleri olmak üzere, soya ve soya ürünleri, çeşitli kuruyemiş ve tohumlar, kinoa, avokado, brokoli, yer fısıtığı.... Bitkisel proteinin kaynakları saymakla bitmez...Uzun yıllar vegan beslenerek veya çiğ vegan ürünler tüketerek altın madalya kazanmış onlarca sporcu varken bu konunun hala tartışılıyor olması zaman kaybı gibi geliyor bana... “Vegan olmak için nedenler” •
Hayvanlar da acı ve korkuyu hisseder. Onlar da yaşama içgüdüsüyle doludur. Hayvanlar insanlara hizmet etmek için değil, kendi hayatlarını sürmek üzere dünyaya gelmiştir!
•
Et üretimi için tüketilen tahıl dünyadaki açlığa çözüm olabilecek orandadır.
•
Vegan yaşam tarzı farkındalık geliştirmenize yardımcı olur, hayata bakışınız değişir. Doğaya minimum zarar verdiğinizi bilmek size huzur verir, daha sakin, serinkanlı, şefkatli biri yapar.