Pharma Turkey January - February 2017

Page 1

FAMILYA_EN_20X20CM_190117.pdf

1

19/01/17

13:50

January / February 2017

Protect Your Family

with




Publisher Ferruh IŞIK on behalf of İSTMAG Magazin Gazetecilik İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. General Manager Mehmet SÖZTUTAN mehmet.soztutan@img.com.tr Editorial Consultants Simge GÜNDÜZ simge.gunduz@img.com.tr Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Graphic & Design Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR Yusuf OKÇU yusuf.okçu@img.com.tr Foreign Relations Manager İsmail ÇAKIR ismail.cakir@img.com.tr Bilgi Eşlem Emre YENER emre.yener@img.com.tr Sosyal Medya Emir YENER emir.yener@img.com.tr Corporate Communication Manager Ebru PEKEL ebru.pekel@img.com.tr MUHASEBE ve FİNANS MÜDÜRÜ Mustafa AKTAŞ mustafa.aktas@img.com.tr Subscription İsmail ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr Advertising Coordinator Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr Head Office Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat:4 Güneşli-Bağcılar / İstanbul Tel: +90 212 604 50 50 Faks: +90 212 604 50 51 Printing / CTP Baskı İhlas Gazetecilik A.Ş Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza NO: 11/A 41 Yenibosna / İstanbul / TURKEY Tel: 0 212 454 30 00

2

January - February ‘17

Sektörde “Biyoteknolojik İlaç” atağı “Biotechnology Drug” breakthrough in the sector

Dünyada yaşlı nüfusun artması, ortalama yaşam süresinin uzaması ve sosyoekonomik değişimler sonucunda sağlık hizmetleri 21. yüzyılın en önde gelen konuları arasında yer almaktadır. Ortalama yaşam süresinin uzaması ile ilerleyen yaşlarda karşılaşılacak sağlık sorunları ve kronik hastalıklara maruz kalma olasılığı da artmaktadır. Bu dinamikler göz önünde bulundurulduğunda yenilikçi ilaçlar hastalıkların önlenmesinde, tedavi masraflarının azalmasında yardımcı olacak, dolayısıyla ilaç sektöründe yenilikçi ilaç ve tedaviler daha fazla önem kazanacaktır. Dünya ilaç devlerinin gündeminde olan yenilikçi ilaç ve tedavilerin en trend konusu olan biyoteknolojik ilaçlar, ilaç sektörünün neredeyse %20’sini oluşturuyor. İlaç sektörü biyoteknolojik ürünlere doğru yönelirken, dünya üzerindeki ilaç üreticileri ve satıcıları Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya bölgelerindeki pazar payını her geçen gün arttırıyor. Bu bağlamda Türkiye’de de biyoteknolojik ilaç üretim alanında dev yatırımlar yapılıyor ve pazar her geçen gün gelişerek büyüyor. Biyoteknolojik ilaçların ülkemizde üretilmesi, Türkiye’nin özellikle bu kategoride yurtdışına bağımlı olan endüstrisi açısından da devrim niteliğinde bir gelişme. 2015 yılı verilerine göre Türkiye’de biyoteknolojik ilaçlarda yaklaşık 2,5 milyar liralık ithal ürün kullanımı mevcut. Türkiye’de yatırım yapılmasıyla birlikte hastaların bu ilaçlara erişimi de kolaylaşmış oluyor ve ilaç ithalatı azalıyor. 10. Kalkınma Planı’nda; “İlaç sanayinin daha fazla ihracat yapabilen, uluslararası standartlardaki yüksek teknolojisini Ar-Ge ile bütünleştirmiş, uzun vadede yeni molekül geliştirme yönünde gerekli adımları atan, başta biyoteknolojik ve biyobenzer ürünler olmak üzere daha yüksek katma değerli ilaçlar üreten rekabetçi bir yapıya kavuşması sağlanacaktır.” stratejisi yer alıyor. Bu bağlamda ülkemizde ilaç alanında güzel gelişmelerin yaşandığını ve yaşanmaya devam edeceğinin sinyalleri veriliyor. Bir sonraki sayımızda farklı konularda tekrar buluşmak dileğiyle.

FROM

THE

As a result of the increase of the elderly population in the world, the average life span and the socioeconomic changes, health services are among the most important subjects of the 21st century. The prolongation of the average life span also increases the likelihood of exposure to chronic illnesses and health problems to be encountered in later ages. Given these dynamics, innovative medicines will help prevent disease and reduce treatment costs, so innovative medicines and treatments will become more important in the pharmaceutical industry. Biotech drugs, which are the trendiest of innovative drugs and treatments that are on the agenda of world pharmaceutical giants, account for almost 20% of the pharmaceutical industry. While the pharmaceutical industry is heading towards biotechnological products, pharmaceutical manufacturers and sellers around the world are increasing their market share in the Middle East, North Africa, Central Asia and Caucasus regions day by day. In this context, huge investments are made in the field of biotechnological medicine production in Turkey and the market develops and grows day by day. The production of biotechnological drugs in our country is a revolutionary development in terms of the industry Turkey which is dependent on abroad especially in this category. According to data from the year 2015, approximately 2.5 billion liras of imported products are available in biotech medicines in Turkey. With the investment in Turkey, the access of patients to these drugs is becoming easier and imports of drugs are decreasing. “The pharmaceutical industry will have a competitive structure that is able to export more, integrate high technology in international standards with R & D, take the necessary steps to develop new molecules in the long-term and produce higher added value drugs, mainly biotechnological and bio-products.” is taking part in the 10th Development Plan. In this context, there are signals in our country that there are good developments in the field of medicine and that they will continue to live. Hope to see you with different subject again in new issues.

EDITOR

Simge GÜNDÜZ


10 34 16 36 46

54 60 64

İlaç endüstrisi, sanayi dönüşümünde kilit rol oynuyor

İbrahim Etem- Menarini Türkiye’de, üreterek büyümeyi hedefliyor Türk İlaç Sektörü CPhI İstanbul fuarı ile büyüyor!

Türkiye’ye ‘İlaç’ gibi yatırım

Santa Farma, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge merkezi belgesi aldı

Pfizer, ilaç sektöründeki ISO 14001:2015 belgeli ilk şirket oldu! Novartis’in yenilikçi AML ve sistemik mastositoz ilacı FDA’dan “öncelikli inceleme” statüsü aldı Yeni annelere altın öneriler...

3 January - February ‘17


2023 Vizyonu; ilaç gibi GELECEK! 2023 Vision is the right prescription! Türkiye’de ilaç endüstrisi, sanayi dönüşümünde kilit rol üslenmiş durumda. İlaç sektörüne yapılan yatırımlar; aynı zamanda Türkiye’nin 2023 vizyonuna uyum sağlar nitelikte. Özellikle yüksek teknolojili, Ar-Ge ile bütünleşmiş, uzun vadede yeni moleküller geliştirme yönünde adımları atabilen, biyoteknolojik ürünler üretiliyor olması, bunun ispatı durumunda. Ayrıca, Türkiye’de ilaç sektörüne yapılan yatırımlar; iç piyasada ilaçlara erişimin kolaylaşmasını sağlarken, dış pazarlarda yapılan ihracat atakları dış ticaret açığımızın kapanmasına katkı sağlıyor. Türk ilaç sektörünün, 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefine bilimsel, gerçekçi ve emin adımlarla ilerliyor olması oldukça memnuniyet verici. Pharma Turkey dergisi Ocak-Şubat sayısında; Türkiye’ye yatırım yapan büyük ilaç firmalarının yatırımlarının detaylarını kapsamlı bir şekilde anlatan haberleri okuduğunuzda, sektörün büyüklüğünü ve önemini çok daha iyi anlayabileceksiniz. Sektör temsilcilerinin, Türk ilaç sektörünün ihracat odaklı büyümesinde ve sektörün birçok sorununun aşılmasında yaptıkları atılımlar oldukça heyecan verici. AiFD (Araştırmacı İlaç Firmalar Derneği) yeni ve orijinal ilaçlara erişimi artırmaya ve Türkiye’de sağlık sektöründe yaşanan sorunlara etkin çözümler üretmeye odaklanması, ilk aklımıza gelen gelişme. Bunun yanı sıra yıllardır ihracatın artırılmasında çalışmalarıyla lokomotif görevi üslenmiş olan İKMİB çalışmalarını artırarak devam ettirecek. Ayrıca, İEİS (İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası) Ar-Ge yatırımlarında öncü, ileri teknolojili üretimin devam etmesi yönündeki çalışmalarına devam etmekte. Bu yıl 8-10 Mart 2017 tarihlerinde dördüncü kez gerçekleştirilecek olan CPhI İstanbul fuarı da ilaç üreticileri için gerekli olan teknoloji, hammadde ve ambalaj tedariklerinin yapılmasının yanı sıra ilaç sektörünün uluslararası boyutta buluşma noktası olacak. Pharma Turkey dergisi olarak biz de söz konusu buluşmanın paydaşlarından biriyiz. Ayrıca, 30 Ocak-02 Şubat 2017 tarihlerinde gerçekleşecek olan Arab Health fuarında sektörümüzü temsil edeceğiz. Mart-Nisan 2017 sayımızda buluşuncaya kadar esen kalın.

Genel Koordinatör Recep ARSLANTAŞ recep.arslantas@img.com.tr

4 January - February ‘17

Pharmaceutical industry plays a key role in industry transformation in Turkey. While taking important steps towards becoming a global R & D and production base, investments in the pharmaceutical sector also conforms to the vision of Turkey’s 2023 at the same time. Especially the high technology, invasive, integrated with R & D, biotechnological products are being produced which can take steps to develop new molecules in the long-term prove it. In addition, investments made in the Pharmaceutical sector in Turkey; While facilitating access to medicines in the domestic market, and contributing to the close the trade deficit with exports made to foreign markets. It is very pleasing that the Turkish pharmaceutical industry is moving towards a $ 500 billion export target in 2023 with scientific, realistic and confident steps. When you read the news that thoroughly explains the details of the investments of world pharmaceutical giants investing in January-February issue of Pharma Turkey magazine in Turkey, you will be able to understand the potential and importance of the sector better. The breakthroughs of the sector representatives in the exportoriented growth of the Turkish pharmaceutical industry and in overcoming many problems in the industry are exciting. AiFD’s focus is on increasing access to new and original medicines and developing effective solutions to problems in the healthcare sector in Turkey is the development that comes first. In addition to this, İKMİB, which has undertaken the role of locomotive for years of increasing exports, will continue to increase its activities this year as well. Another important development is that Pharmaceutical Manufacturers Association of Turkey (IEIS) is a pioneer in R & D investments and continues to produce advanced technology. The CPhI Istanbul Fair, which will be held for the fourth time this year on 8-10 March 2017, will be the meeting point of the pharmaceutical sector on the global scale as well as the supply of technology, raw materials and packages required for pharmaceutical producers. As Pharma Turkey magazine, we will be the stakeholders of the meeting. We will also be at the Arab Health fair, which will take place from 30 January to 02 February 2017. See you March - April 2017, good bye. Recep ARSLANTAŞ Genral Coordinator


AbdiBio’ya ODTÜ’den ödül Abdi İbrahim, 2017 yılında faaliyete geçecek olan biyoteknolojik ilaç üretim tesisi AbdiBio ile ODTÜ Genç Girişimciler Topluluğu tarafından Kristal Ağaç Ödülleri’nde ‘Ar-Ge alanında Girişimcilik’ ödülüne layık görüldü Abdi İbrahim tarafından temelleri atılan, 2017 yılında tamamlanması planlanan ve Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisi olan AbdiBio, Orta Doğu Teknik Üniversite Genç Girişimciler Topluluğu tarafından düzenlenen Kristal Ağaç Ödülleri’nde Ar-Ge alanında Girişimcilik Ödülü kazandı. ODTÜ Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen törende ödülü Abdi İbrahim adına Özel Uzmanlık ve Metabolik Bölüm Müdürü Levent Burnak aldı. Konuyla ilgili açıklama yapan Levent Burnak, ödüle layık görülmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek; “Geçtiğimiz yıl 100 milyon dolarlık yatırım ile temellerini attığımız; Türkiye’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretim tesisi AbdiBio’nun aldığı bu değerli ödül hepimizi çok gururlandırdı. 2017 yılında tamamlamayı planladığımız AbdiBio’da klasik kimyasal ilaçlarla tam olarak tedavi edilemeyen ve/ veya sıklıkla ağır yan etkiler gözlenen kanser, diyabet, romatizma, merkezi sinir sistemi, göz ve kan hastalıkları gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan biyoteknolojik ilaçları üreteceğiz. Biyoteknoloji sadece Türk ilaç sektörünün değil, dünya ilaç sektörünün de yükselen değeri. Her zaman cesur ve öncü girişimlerimizle sektöre yön vermeyi hedefleyen bir firma olarak, biyoteknoloji alanında da bu yatırımı gerçekleştiriyor olmaktan büyük heyecan duyuyoruz” dedi.

Award from METU to AbdiBio Abdi İbrahim was awarded the ‘Entrepreneurship in the field of R & D’ award at the Crystal Tree Awards for AbdiBio, a biotechnological pharmaceutical manufacturing facility, which will be operational in 2017, by METU Young Entrepreneurs Society AbdiBio, which is based on Abdi İbrahim and planned to be completed in 2017, is Turkey’s largest biotechnology drug production facility and won the Entrepreneurship Award in the R & D field at the Crystal Tree Awards organized by the Middle East Technical University Young Entrepreneurs Society. Levent Burnak, Director of Special Expertise and Metabolic Department, took the award at the ceremony held at METU Culture and Arts Center on behalf of Abdi İbrahim. Making a statement about the subject, Levent Burnak expressed his happiness about the award; “We invested over $ 100 million in investments last year; AbdiBio, Turkey’s largest biotechnology drug manufacturing fa-

cility, has given us a lot of pride. We will produce bio-

technological drugs used in the treatment of diseases such as cancer, diabetes, rheumatism, central nervous

system, eye and blood diseases, which we are planning

to complete in 2017, which can not be fully treated with conventional chemical drugs and / or have severe side effects. Biotechnology is not only the Turkish phar-

maceutical industry, but also the world pharmaceutical industry. We are always excited to be making this in-

vestment in the field of biotechnology as a company

that always aims to direct the sector with our brave and pioneering entrepreneurs.”

5 January - February ‘17


Kimya Sektörü 2017’de 15,5 milyar dolar ihracat hedefliyor Chemistry Sector aims to export $ 15.5 billion in 2017 Kimya sektörü; otomotiv ile hazır giyim, konfeksiyonun

Chemistry sector maintained the third position in exports

ardından en çok ihracat yapan üçüncü sektör konumu-

after automotive and ready-to-wear industries in 2016. The

nu 2016 yılında da korudu. Sektörün bu dönemde baş-

main export markets of the sector in this period are count-

lıca ihracat pazarları arasında; Almanya, Mısır, Irak, İran,

ries such as Germany, Egypt, Iraq, Iran, Italy, England, Net-

İtalya, İngiltere, Hollanda, ABD, Yunanistan ve Suudi

herlands, USA, Greece and Saudi Arabia. It is estimated

Arabistan gibi ülkeler öne çıktı. Kimya ihracatının yılı yak-

that chemical exports will cover the year with about $ 15

laşık 15 milyar dolarla kapatacağı tahmin ediliyor. 2017

billion. The year 2017 target is to realize an export of 15.5

yılı hedefi ise 15,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek.

billion dollars.

Kimya sektörünün 2008 krizinden önce alternatif pa-

Reminding that the chemical sector adopted the strategy

zarlara yönelme stratejisini benimsediğini ve AB’deki

of turning to alternative markets before the crisis of 2008

daralmanın olumsuz etkisini bu strateji ile dengelediğini

and balanced the negative effect of the shrinkage in the EU

hatırlatan Murat Akyüz, 2017 ve sonrasında da kimya

with this strategy, Murat Akyuz said that they plan to over-

ihracatının rotasını farklı bölgelere çevirerek mevcut sı-

come the existing problems by turning the route of chemical

kıntıları aşmayı planladıklarını söyledi. İKMİB Başkanı;

exports to different regions in 2017 and later. President of

“Petrol fiyatlarındaki düşüşten olumsuz etkilenen Rusya

IKMIB said; “The slowdown in the Russian economy, which

ekonomisindeki yavaşlama ve uçak krizi sonrası düzel-

has been negatively affected by oil prices, and the time it

melerin zaman alması bu bölgeye ihracat yapan firma-

takes to recover after the plane crisis have led to deviations

larımızın hedeflerinde sapmalara yol açtı. Diğer taraftan

in the targets of our exporting firms to this region. On the

Mısır, İran gibi ülkelerde ihracatı sekteye uğratacak tarife

other hand, we faced the registration obligations that we

dışı engel olarak da nitelendirebileceğimiz kayıt zorunlu-

can characterize as non-tariff barriers to export to count-

lukları ile karşı karşıya kaldık. Tüm evraklandırmalarını ta-

ries such as Egypt and Iran. Finished goods producers who

İKMİB,dünyanın dört bir yanında kozmetik sektörünün yanında.

mamlayan bitmiş mamül üreticisi ihracatçılarımız Mısır ve İran’dan halen satış ile ilgili izin alamamışlardır. Onay süreci neredeyse 6 ay geçmesine rağmen tarife

Beautyworld Middle Ea have completedTürkiye all their paperwork not been able MillihaveKatılım Organizas to obtain permission from our exporters from Egypt DUBAİ and Iran for sales. Although the approval process

dışı engellerle devam etmektedir. Kimya ihracatı-

is almost 6 months away, the tariffs continue to

nın 2017 ve sonrasında yeniden ivme kazanması

be hindered. We need an alternative market stra-

için alternatif pazar stratejisine ihtiyaç duyuyoruz. AB ile yaşanan gelişmeler ve bölge ülkelerdeki istikrarsızlık, ihracat yaptığımız ülkeleri çeşitlendirmenin ve riski azaltmanın önemini bir kez daha ortaya çıkarıyor.

Cosmoprof Bologna Türkiye Milli Katılım Organizas in the countries of the region once again İTALYA reveal the importance of diversifying and

tegy to accelerate chemical exports in 2017 and beyond. Developments with the EU and instability

mitigating the countries we export. This

Bu kez rotamızı uzak bölgelere çe-

time we will translate our route into re-

vireceğiz. ABD, Güney Amerika ve

mote areas. In the US, South America

Uzakdoğu’da Vietnam, Kamboçya gibi gelişen ve payımızın yetersiz olduğu pazarlara yönelmemiz gerekiyor. Keza ABD, 2017 ve son-

Cosmoprof Asia markets such as Vietnam, Cambodia Türkiye Milli Katılım Organizas that are developing and our share is HONG KONG insufficient. Likewise, the US is looand the Far East, we have to turn to

rasında ihracat açısından daha ak-

king at another market that we need

tif olmamız gereken bir diğer pazar

to be more active in terms of exports

görünümünde” dedi.

in 2017 and beyond. “

6

January - February ‘17


Abdi İbrahim 7 milyon diyabet hastasının yanında Abdi İbrahim, Türkiye Diyabet Vakfı’nın koordinatörlüğünde İstanbul Şile Doğancılar Köyü’nde kurulan Avrupa’nın en büyük diyabet bakım, tedavi ve eğitim köyünün Altın Sponsoru oldu 2003 yılından bu yana Türk ilaç sektöründe liderliğini koruyan Abdi İbrahim, İstanbul Şile Doğancılar Köyü’nde yaklaşık 10 bin metrekarelik kullanım alanıyla diyabet hastalarına yaşam desteği vermeyi hedefleyen, Avrupa’nın en büyük diyabet eğitim merkezine sponsor oldu. Merkez, 200 kişilik oditoryumu, 50-70 kişi kapasiteli toplantı odalarından oluşan eğitim kompleksi, diyabetlilere özel; sağlıklı beslenme kurallarına uygun yemekler hazırlayan restoranı, olimpik yüzme havuzu, tenis ve basketbol sahaları, açık hava tiyatrosu ve özel plajıyla hizmet verecek. Tatil köyü konseptine sahip merkezde uzman hekim, hemşire, psikolog ve fizyoterapistten oluşan sağlık ekibi bulunacak. Merkezin diyabetik beslenmeye uygun restoranında diyet uzmanları ile birlikte sağlıklı yemekler sunulacak. Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim Endokrinoloji Bölüm Müdürü Helin Erdoğan; “Türkiye’de yaklaşık 7 milyon kişinin diyabet hastalığı ile mücadele ettiğini biliyoruz. Türk ilaç sektörünün lider kuruluşu olarak diyabet hastalarının yaşamını iyileştirecek böylesine anlamlı bir yatırıma destek vermekten son derece mutluyuz. 105 yıldır iyileştirmek için tutkuyla çalışıyoruz, bu tutkumuz şimdi diyabet hastalarına da ışık olacak” dedi.

Abdi Ibrahim provides support for 7 million diabetics Abdi İbrahim was the gold sponsor of the biggest diabetes care, treatment and education village in Europe, which was established in Dogancilar Village, Sile, Istanbul under the coordination of the Turkish Diabetes Foundation

Abdi İbrahim, who has been the leader in the Turkish pharmaceutical sector since 2003, has been sponsored for the largest diabetes education center in Europe, aiming to provide life support to patients with diabetes for a usage area of ​​approximately 10 thousand square meters in Sile Dogancilar Village, Istanbul. The center will serve with the auditorium for 200 people, the education complex consisting of 50-70 person capacity meeting rooms, special for diabetics; A restaurant that prepares meals suitable for healthy eating rules, an olympic swimming pool, tennis and basketball courts, an outdoor theater and a private beach. The resort center will have a health team consisting of

specialist physicians, nurses, psychologists and physio-

therapists. Healthy meals will be presented along with dietary experts at the center’s diabetic restaurant.

Stating about the subject, Helin Erdogan, Abdi İbrahim Endocrinology Department Director, said, “We know that about 7 million people in Turkey are struggling

with diabetes. As the leading institution in the Turkish pharmaceutical sector, we are extremely happy to sup-

port such a meaningful investment that will improve

the lives of diabetic patients. We have been working passionately for 105 years to heal, and this passion will be a hope for diabetic patients as well.”

7 January - February ‘17


30 Yılı Aşkın Süredir “Sağlıklı Yarınlara”

Advertoarial

Berko İlaç, 1970’li yıllarda eczane eczacılığıyla meslek hayatına başlayan Ecz. Berat Beran tarafından önceleri Beran Laboratuvarı adı ile kurulmuş, daha sonra 1984’te Berko İlaç ve Kimya San. Ltd. Şti. kurularak ilaç sanayindeki bugünkü yerini almıştır. Berko İlaç, piyasada olmayan yenilikçi ürünleri sektöre ve Türk tıbbına kazandırmış; insan sağlığını geliştirmeye kendini adamış bir firmadır. 30 yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla insan sağlığına katkı sağlayan Berko İlaç, 60 ürünü, 550’ye yakın çalışanı ve toplamda 10 bin metrekare kapalı alana sahip 2 üretim tesisiyle son yılların en hızlı büyüyen firmasıdır. Dünya standartlarında kaliteli üretim gerçekleştirilen Berko İlaç Üretim Tesisleri’nde, 2 vardiyalı çalışma şekliyle yıllık üretim kapasitesi 62,3 milyon kutuyu bulmaktadır. Berko İlaç’ın yeni yatırımı olan ve 11 bin metrekare kapalı alana sahip olan 3. üretim tesisinin inşaatı devam etmektedir. Berko İlaç, 2015 yılından günümüze ihracat alanında büyük atılımlar yapmıştır ve bu alandaki çalışmaları aktif bir şekilde devam etmektedir. 2015 yılından bugüne toplam 33 ülkeyle ihracat yapan ve ihracat sözleşmesi imzalayan Berko İlaç’ın önümüzdeki dönem hedefleri arasında Kuzey Amerika, Güney Amerika, ABD, Rusya,

8 January - February ‘17

Bağımsız Devletler Topluluğu ve Afrika yer alıyor. Ayrıca ZincOmega Balık Yağları için FDA onayını alan Berko İlaç, ABD’ye ihracat yapmaya başlayacak. Sosyal sorumluluk konusuna çok önem veren Berko İlaç, bu konuya verdiği önemden yola çıkarak geliştirdiği projeleriyle hayata ve insana dokunmaktadır. Her geçen gün artan bir enerjiyle bu konuya odaklanan Berko İlaç, son yıllarda pek çok proje gerçekleştirmiştir. Bu projelerin başında; topluma ve sanata katkı sağlamak amacıyla kurulan “Berko Çocuk Tiyatrosu” ve eczacılık fakültesi öğrencilerinin kariyer gelişimine katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen “Eczacının Kariyer Yolu” ve yeni doğan ünitelerinin ziyaret edildiği “Hoş Geldin Bebek” projeleri gelmektedir. Aynı zamanda Berko İlaç çalışanlarının gönüllülük esasına dayanarak kurdukları Berko İlaç Sosyal Sorumluluk ve Çevre Kulübü pek çok etkinliğe imza atmıştır. Bu etkinlikler arasında, köy okullarına, onkoloji hastası çocuklara, engellilere, rehabilitasyon merkezilerine ve çocuk esirgeme yuvalarına sağlamış oldukları kıyafet, ayakkabı, oyuncak, kitap, okul araç gereçleri, hijyen malzemeleri vb gibi katkılar yer almaktadır. Berko İlaç, 10 İlköğretim ve 20 üniversite öğrencisi olmak üzere toplam 30 öğrenciye burs vermektedir.


Berko Pharmaceuticals was found as Beran Laboratory by Ph. Berat Beran who started his career as a pharmacist in 1970s. In 1984, Berko Pharmaceuticals was found and took place in the pharmaceutical industry. Berko Pharmaceuticals has contributed to the sector and to Turkish Medicine with innovative products that are not in the market. Berko Pharmaceuticals is a company that dedicated itself to improve human health. Berko Pharmaceuticals, have been aiming to contribute to human health with “For Healthy Tomorrows” vision for more than 30 years and is the fastest growing company with its more than 60 products, about 550 employees and 2 manufacturing plants which has 10 thousand square meters covered area. With its world standart high quality manufacturing facilities, Berko Pharmaceuticals can manufacture 62,3 million boxes with two-shift operation annually. The new investment of Berko Pharmaceuticals in the third manufacturing plant with 11 thousand square meter area is under construction. Berko Pharmaceuticals, breakthrough in the field of export and works in this area actively continues. Berko Pharmaceuticals, who is exporting and signed export agreements with total of 33 countries from 2015 until this day, aims to export to North America, South America, USA, Russia, Commonwealth of Independent States and Africa. Also, Berko Pharmaceuticals, has has FDA registration for their manufacturing plant as well as approval for ZincOmega Fish Oils which will begin to

export to USA soon. Berko Pharmaceuticals, put emphasis on importance to social responsibility projects, thus, touch life of people with developed projects. Berko Pharmaceuticals, focuses on this topic and completed many projects in recent years. At the beginning of these projects, there is “Berko Çocuk Tiyatrosu”, which was found to contribute society and art, and “Eczacının Kariyer Yolu”, which contributes to career development of students from pharmacy faculty. At the same time, Berko Pharmaceuticals Social Responsibility and Environment Fellowship, which found by Berko Pharmaceuticals’ employees with volunteering basis, realizes many projects as well. Among these projects, Berko Pharmaceuticals provided clothes, shoes, toys, books, school and hygiene materials and scholarships to rural schools, oncology patient children, people with disabilities, rehabilitation centers and to society for protection of children. Berko Pharmaceuticals, provides scholarship to 10 primary school students and 20 university students.

9 January - February ‘17

Advertoarial

For More Than 30 Years, “For Healthy Tomorrows”


İlaç endüstrisi, sanayi dönüşümünde kilit rol oynuyor İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) ve T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğiyle İstanbul’da ‘İlaçta Ar-Ge Teşvikleri’ toplantısında sektörün gelişimi için Ar-Ge’nin önemine dikkat çekildi lişimi için Ar-Ge’nin önemine dikkat çeken Barut, 2010 yılında Türkiye ilaç endüstrisinde 4 olan Ar-Ge merkezi sayısının 2016 itibarıyla 15’e yükseldiğini belirtti.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Nezih Barut, ilaç sektörünün ülke ekonomisi için vazgeçilmez olan sanayi dönüşümüne destek veren sektörlerin başında geldiğine vurgu yaptı. Gerekli koşullar oluştuğu takdirde, Türkiye’nin küresel bir ilaç üreticisi ve ihracatçısı konumuna gelmesi için önünde bir engel olmadığının altını çizen Barut; “Devletimizin de desteğiyle, Ar-Ge yetkinliğimizi artırarak özellikle biyoteknoloji alanında daha yüksek katma değerli ürünler üreterek bu hedefe ulaşmak için yoğun şekilde çalışıyoruz.” dedi. Sektörün ge-

10 January - February ‘17

Biyoteknoloji, dış ticaret açığını azaltarak ülke ekonomisine katkı sağlayacak Türkiye ilaç sektörünün, ileri teknolojiye dayanan bir endüstri olduğunu belirten Barut; “Endüstri olarak bilimi, teknolojiyi, yenilikleri yakından takip etmek, kazandığımızı tekrar endüstriye yatırmak zorundayız. Bu nedenle şirketlerimizin desteklenmesi, iç pazarda bazı avantajlar sunulması, esneklikler kazandırılması son derece önemli. Ar-Ge ve yatırım teşviklerimizi kurgularken mutlaka dünyada bu alanda yarıştığımız rakiplerimizin neler yaptığını da incelememiz gerekiyor. Bu alanda fark oluşturan ülkelerde, ilaç sektörüne sadece vergisel teşvik değil, doğrudan maddi katkı olarak teşvik verildiğini görüyoruz. Biyoteknolojik ilaçların ülkemizde geliştirilmesi ve üretilmesi sadece hastaların bu ilaçlara erişimini artırmayacak, aynı zamanda dış ticaret açığını azaltarak ülke ekonomisine de kayda değer bir katkı sağlayacak. Kamu, biz sanayicileri, biyoteknoloji alanında yerli üretim yapmamız için daha fazla desteklemeli.” dedi.


Drug industry plays a key role in industry transformation Attention was paid to the importance of R & D for the development of industry in ‘R & D Incentives for Drug’ meeting in Istanbul held with the cooperation of The Pharmaceutical Industry Employers’ Union (İEİS) and the T.C. Ministry of Science, Industry and Technology Nezih Barut, who made the opening speech of the meeting, emphasized that the pharmaceutical industry is at the forefront of sectors that support the transformation of industry, which is indispensable for the country’s economy. Underlining that Turkey is not an obstacle for Turkey to become a global drug maker and exporter if the necessary conditions arise, “With the support of our government, we are working intensively to achieve this goal by increasing our R & D competence, especially by producing higher added value products in the field of biotechnology.” Drawing attention to the importance of R & D for the development of the sector, Barut said that in 2010, the number of R & D centers in Turkey’s pharmaceutical industry increased to 15 by 2016.

dustry, we have to keep up with the science, techno-

Biotechnology will contribute to the country’s economy by reducing foreign trade deficit Barut said that the Turkish pharmaceutical industry is an industry based on advanced technology; “As in-

tion to the country’s economy by reducing foreign tra-

logy, innovations and invest in the industry again. For this reason, it is extremely important that our compa-

nies are supported, some advantages are offered in the internal market, and flexibility is gained. While we are

organizing our R & D and investment incentives, it is

absolutely necessary to examine what our competitors are doing in this field in the world. In the countries that make a difference in this area, we see that the phar-

maceutical sector is not only tax incentive but also incentive as direct financial contribution. The develop-

ment and production of biotechnological drugs in our

country will not only increase the access of patients to these drugs, but will also make a significant contribu-

de deficit. The public, we industrialists, should support more for domestic production in the field of biotechnology. “

11 January - February ‘17




2017 Biyoteknoloji’nin altın çağı olacak Deloitte, Sağlık ve İlaç Sektörü değerlendirmesine göre Türkiye, bölgedeki konumunu iyi değerlendirerek Bölgesel İlaç Üretim Üssü ve hatta Bölgesel Ar-Ge Merkezi olabilir üler ri G de Li

Hülya Yılmaz

Deloitte Türkiye Sağlık ve İlaç Sektörü Lideri Güler Hülya Yılmaz’ın hazırladığı 2016 değerlendirmesi 2017 öngörüleri çalışmasına göre 2016’da Türk ilaç sektörünün gelecekteki konumunda önemli rol oynayacak pek çok gelişme oldu. Özellikle, ithalat-ihracat dengesi itibariyle cari açığa olumsuz katkı yapan ilaç sektöründe ithalatı azaltmaya, yerli üretimi teşvik etmeye yönelik politikaların gündeme gelmesi ve buna yönelik çalışmalar öne çıktı.

lo De

S Türkiye ağlık ve İl aç itte

Se kt ör

ü

Türkiye’nin bölgedeki konumunu iyi değerlendirmeli İlaç sektöründe fiyat ve özellikle yüksek devalüasyondan kaynaklanan kur baskıları, 2016 yılında da olumsuz etki oluşturmaya devam etti. Bununla birlikte sektörde değer bazında büyüme yaklaşık %15, hacim bazında büyüme ise yaklaşık %6 civarlarında gerçekleşti. Dünyadaki eğilimlere paralel olarak, Türkiye’de de giderek yaşlanan nüfus ve kronik hastalıklarda yaşanan artış ise, ilaç piyasasının önemini artırmaya devam ediyor. Özellikle 2016 yılında, Türkiye’nin Avrasya’ya yönelme eğilimleri neticesinde, sadece Türkiye değil, tüm dünyadaki ilaç üretici ve satıcıları Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin pazar potansiyelini keşfetmeye başladı. Deloitte değerlendirmesine göre Türkiye bu düşünceyle, bölgedeki konumunu gelecek dönemde çok iyi değerlendirmeli. Türkiye’nin yeni Aziz Sancarlara ihtiyacı var Güler Hülya Yılmaz Türkiye’nin

14 January - February ‘17

akılcı politika ve teşviklerle Avrupa ve Asya arasındaki stratejik konumunun çok iyi değerlendirerek önemli bir cazibe merkezi; örneğin ‘Bölgesel İlaç Üretim Üssü’ ve hatta ‘Bölgesel Ar-Ge Merkezi’ olabileceğini, ancak bunun için yerli üretim ve Ar-Ge yatırımlarının daha etkili ve amaca hizmet eden teşvik tedbirleri ile desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Teşvik ve destek sağlamanın yanı sıra etkin, katma değerli Ar-Ge projeleri üretilebilmesi adına yakın zamanda Nobel Ödülü’ne layık görülen Bilim Adamı Aziz Sancar gibi iyi yetişmiş bilim insanı kaynağının büyük önem arz ettiğini belirten Yılmaz; “Bu nedenle, sadece arazi vermek, teşvik sağlamak, bina yapmak yetersiz kalıyor. Özgün Ar-Ge projesi üretebilecek ve insanlığa faydalı buluş yaparak bilimsel çalışmaları yürütüp başarıyla sonuçlandırabilecek, iyi eğitilmiş, yetkin insan kaynağı ve bunun için de özgün ve yaratıcı düşünceyi çalışmaları ile teşvik eden pozitif bilimlere dayalı, bilim ve teknolojiyi takip eden güçlü bir eğitim sistemi olması gerekiyor.” dedi. Geleceğin teknolojisi: Kişiye özel akıllı moleküller Deloitte değerlendirmesine göre, geleceğin ilaçları hücre ve gen tedavisi yapan ‘kişiye özel akıllı moleküller’ olacak. Bu bakımdan, 2017 ve sonrasında biyoteknoloji çok daha fazla önem kazanacak. Endüstri 4.0 devrimi, sağlık sektöründe de gerçekleştiği takdirde hastalar, ilaç şirketleri, hastaneler, sigorta kurumları ve tüm diğer ilgili paydaşlar birbiriyle etkin ve sürekli iletişim ve etkileşim halinde olabilecek. Bu da ilaçların tedavi etme etkinlik ve verimliliğini ölçmede önemli gelişmeler sağlayacak ve Ar-Ge projelerine daha fazla ilham verecek.


2017 will be the golden age of biotechnology According to Deloitte, the Health and Drug Sector evaluation, Turkey can be a Regional Drug Production Base and even a Regional R & D Center by evaluating its strategy in the region best

According to the 2016 evaluation and predictions for 2017 of Guler Hulya Yilmaz, The country leader of Life Science and Health Care Industry for Deloitte Turkey, there are many developments that will play an important role in the future status of the Turkish pharmaceutical industry in 2016. Particularly, in the pharmaceutical sector, which has a negative impact on the current account deficit in terms of import-export balance, policies aimed at reducing imports, encouraging domestic production, and work towards this have come to the forefront. Turkey should evaluate its position in the region well The price pressures in the pharmaceutical industry, especially from the high devaluation, continued to create negative effects in 2016 as well. However, value-based growth in the sector was about 15%, while volume-based growth was around 6%. Parallel to the trends in the world, the increasingly aging population in Turkey and the increase in chronic diseases continue to increase the importance of the pharmaceutical market. Especially in 2016, drug manufacturers and sellers all over the world, not just Turkey, have begun to explore the market potential of the Middle East, North Africa, Central Asia and Caucasus regions, as a result of Turkey’s tendency towards Eurasia. According to Deloitte’s assessment, Turkey should consider this position very well in the next period. Turkey needs new Aziz Sancars Declaring that Turkey has potential to be an important attraction center with its rational policies and incenti-

ves and its strategic position between Europe and Asia, for example Turkey can be ‘Regional Drug Production Base’ or even ‘Regional R & D Center’, but that local production and R & D investments should be supported by incentive measures that serve more effectively and purposefully. In addition to providing incentives and support, Yılmaz pointed out that a well-educated scientist such as the Scientist Aziz Sancar, who was awarded the Nobel Prize in the near future for producing effective, value-added R & D projects, Guler Hulya Yilmaz said “For this reason, just giving land, providing incentives, building is inadequate. It has to be a strong education system which can produce original R & D project and follow science and technology based on positive sciences which can produce scientific researches by making inventions beneficial to human beings and which can be successfully concluded, well trained, competent human resource and also positive and creative thinking work for this.” Future technology: Custom smart molecules According to Deloitte, the future drugs will be ‘person-specific smart molecules’ that treat cells and genes. In this regard, biotechnology will gain even more importance in 2017 and beyond. Industry 4.0 revolution will be able to communicate and interact effectively with patients, pharmaceutical companies, hospitals, insurance institutions and all other relevant stakeholders if they happen in the healthcare sector. This will provide significant improvements in measuring the efficacy and efficiency of treatment of medicines and will give more inspiration to R & D projects.

15

January - February ‘17


Türk İlaç Sektörü CPhI İstanbul fuarı ile büyüyor! CPhI İstanbul Marka Direktörü Mehmet Dükkancı; “CPhI İstanbul’u uluslararası anlamda bölgesel bir fuar haline getirmek istiyoruz.” Asya ve Kafkasya bölgesindeki ilaç sektörüne erişmeyi hedefleyen firmalara ikili görüşme imkânı sunacağız. CPhI İstanbul fuarını yalnızca Türk ilaç sektörüne hizmet etmesi için değil, coğrafi anlamda Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye’nin ilaç sektörüne hizmet etmesi amacıyla kurguluyor ve yapıyoruz.”

CPhI İstanbul Marka Direktörü Mehmet Dükkancı CPhI Worlwide sektördeki yatırım, iş fırsatları, yasal mevzuat ve politikalar, üretim, Ar-Ge, yeni teknolojiler, tedarik zinciri gibi ana konularıyla yeni pazarlara ulaşmak ve bölgenin iş potansiyelini yükseltmek için 4. kez İstanbul’a geliyor. Bu sene yurt dışından gelen yoğun talep üzerine, İstanbul Fuar Merkezi’nde 8-10 Mart tarihleri arasında düzenlenecek CPhI İstanbul fuarı, ilaç sektörünün lider isimlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Orta Doğu, Kuzey Afrika, Balkanlar, Orta Asya gibi geniş bir coğrafyaya hitap eden ve bu bölgeler içindeki ihracatın konuşulacağı fuarın 2017 içeriğini CPhI İstanbul Marka Direktörü Mehmet Dükkancı’dan öğreniyoruz. Öncelikle CPhI İstanbul’dan bahsedebilir misiniz? “Merkezi Londra’da bulunan UBM, başta Avrupa’da olmak üzere dünyanın birçok noktasında, her yıl farklı lokasyonlarda gezen ve CPhI Worlwide olarak bilinen bir merkez fuar düzenliyor. Dünyanın farklı bölgelerinde; Hindistan’da, Çin’de, Kuzey Amerika’da, Rusya’da ve Endonezya’da CPhI fuarları gerçekleşiyor. UBM EMEA İstanbul tarafından düzenlenen CPhI İstanbul ise dünyaca bilinen global bir ilaç fuarı. 3 yıldır gerçekleştirdiğimiz fuar ile dünya ilaç sektörünün önde gelen firmalarını bir araya getiriyoruz. Bu yıl dördüncü kez gerçekleştireceğimiz CPhI İstanbul’da Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta

16

January - February ‘17

Gezen fuar kavramından bahsettiniz. Bunu öğrenebilir miyiz? “CPhI Worldwide, her yıl sektörün tercihleri doğrultusunda farklı bir şehirde düzenleniyor. Avrupa’da gezen fuar konsepti yükselmiş durumda olduğu için, her yıl farklı bir ülkede düzenlenen fuar o ülkenin avantajlarını da bünyesine katarak ilerliyor. Örneğin; daha önce Paris’te ve Madrid’de düzenlenen CPhI Worldwide’a, en son Barcelona ev sahipliği yaptı. Önümüzdeki yıl da Frankfurt’ta düzenlenmesi yönünde çalışmalar devam ediyor. Son 4 senenin raporlarına da bakıldığında CPhI Worldwide, dünyadaki ilaç sektörünün gelişmesiyle doğru orantılı olarak gelişimini sürdürüyor.” CPhI fuarının İstanbul’da başlatılma kararı nasıl alındı? “Her yıl dünyanın farklı bir bölgesinde 16 yıldır düzenlenen merkez fuar sürekli olarak gelişimine devam ediyor. Türkiye’deki ilaç üretiminin ve tüketiminin son 5 yılda tüm dünya tarafından dikkat çekici boyutlara ulaşmasıyla birlikte UBM, CPhI fuarını İstanbul’da başlatma kararı aldı.” Diğer ülkelerdeki CPhI fuarları ve CPhI İstanbul fuarı karşılaştırıldığında ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor? “CPhI fuarının her bölgede farklı alt bileşenleri ön plana çıkıyor. Örneğin Hindistan’da düzenlediğimiz fuarda, ilaç pazarında makine mekanizasyon daha fazla ön plana çıkarken, Çin’de kimyasal bileşenler daha ön planda. Amerika ve Avrupa’da ise biopharma dediğimiz biyolojik ilaçlar gündemde. Fuarların gerçekleştirildiği bölgenin hangi özellikleri güçlüyse o taraf daha ön planda oluyor. Türkiye’de Bakanlığımız jenerik ilaçlara teşviki artırıyor.


Bu sebeple son yıllarda ülkemizde ilaç üretimi sektörü gelişiyor. İstanbul fuarımızda ihracat odaklı ilaç üreticileri yer alıyor. Onlara hizmet eden ilaç bileşenleri, etken maddeleri, paketleme sistemleri ve mekanizasyon sistemleri ön plana çıkıyor. Ayrıca Türk ilaç sanayii artık ihracat yapmaya başladı ve ihracat pazarlarını zorluyor.” Geçen sene fuardan elde edilen verilerle bu sene nasıl bir yol haritası izlemeyi düşünüyorsunuz? Fuardan beklentileriniz neler? “Geçen senenin verilerini incelediğimizde, CPhI İstanbul fuarının hızlı bir şekilde büyüdüğünü görüyoruz. Geçen yıl İstanbul Kongre merkezinde düzenlendi. Bu sene yurt dışından da gelen yoğun talep üzerine, fuarımızın içeriğini de genişleterek, ilaç sektörünün lider isimlerini İstanbul Fuar Merkezi’nde ağırlayacağız. Fuarda bu yıl bir ilki gerçekleştirerek dünya gündeminde yer alan biyoteknoloji konusuyla ilgili bir konferans düzenleyeceğiz. İlaç sektöründe İstanbul’u; Afrika, Orta Doğu, Balkanlar ve Türki Cumhuriyetleri’nin uluslararası bir buluşma merkezi yapmak istiyoruz ve bu vizyonla çalışıyoruz.” Fuara gelecek ziyaretçiler ve katılımcılara dair bilgi alabilir miyiz? “Geçen sene düzenlemiş olduğumuz CPhI İstanbul’dan çok daha büyük bir fuar gerçekleştireceğiz. Katılımcılarımızdan gelen yorumlara ve yaptığımız anket sonuçlarına dayanarak, kaliteli ziyaretçi ve doğru hedef kitlenin fuara gelmesi için daha hassas çalışmalar yapıyoruz.

İhracat yapma hedefinde olan İlaç üreticileri için İKMİB aracılığıyla Ekonomi Bakanlığı’ndan alım heyeti organizasyonu desteği aldık. Gelecek ihracat müşterileri için katılımcılarımızın da önerilerini dinliyoruz. Fuarımızda Türk ilaç sanayinde çalışan Ar-Ge yöneticilerini, uzmanlarını, üretim yöneticilerini, klinik araştırma uzmanlarını davet etmek için kendilerine yönelik etkinlikler planlıyoruz. Sektöre yön veren yöneticilere yönelik de çeşitli etkinlikler düzenliyoruz.” Tanıtım faaliyetleriniz nasıl gerçekleşiyor? “UBM EMEA İstanbul olarak devlet kurumlarının hepsiyle ekip olarak iyi ilişkiler içerisindeyiz. Özel projeler geliştiriyor ve hazırlıklar yapıyoruz. UBM’in dünyanın dört bir yanındaki ofislerinde fuarımızda yer almak isteyen sektör profesyonellerine stant satışını gerçekleştiren ekiplerimiz mevcut. Fuarlarımızın pazarlamasını, reklamını ve tanıtımını profesyonelce organize ediyoruz. Düzenli olarak 30 bin kişiye e-bültenler gönderiyor ve her hafta dünyadaki farma gündemine CPhI İstanbul fuarını duyuruyoruz. Sosyal medya kanallarımızdan fuarı düzenlemeye devam ettiğimizi, geliştiğimizi ve sektörün bölgemizde geliştiğini anlatıyoruz. İstanbul’daki fuara gelip gelmeme konusunda kafasında soru işarete olanlara işimizi iyi yaptığımızı anlatmaya gayret ediyoruz. Çalışmalarımız sayesinde Avrupa, Çin, Hindistan gibi 80’den fazla ülkeden ziyaretçiler bekliyoruz ve mesajımız net; ülkemizdeki ilaç sanayii gelişerek devam ediyor, biz İstanbul’dayız ve fuarımızın dördüncüsünü yapmaktan büyük onur duyuyoruz, sizleri de fuarımıza davet ediyoruz.”

17

January - February ‘17


mümkün. Gövdeye baktığımızda katılımcıların varlığı Türkiye’den görünse de Hollanda, ABD, Hindistan ve

Çin ofislerimizin tanıtım çalışmaları sayesinde dünyanın

dört bir tarafından fuarımıza katılmak isteyen firmalar oluyor. Dolayısıyla yabancı ağırlığı da hissedilen bir fuar olduğunu söyleyebiliriz. Türk ilaç üreticisi artık ihracata başlamış durumda ve ihracat pazarlarını zorluyor.”

CPhI İstanbul olarak fuarımızın, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Balkanlar, Orta Asya gibi geniş bir coğrafyaya hitap eden ve bu bölgeler içindeki ihracatın konuşulacağı, sektörün gelişmesi için ihtiyaç duyulan teknolojilerinin tanıtıldığı bölgenin güçlü bir fuarı olarak organize ediyoruz.

Yurt dışındaki temsilcilerinizden fuara dair ne tür geri dönüşler alıyorsunuz? “Ekibimizden çok değerli arkadaşlar, Özbekistan, Türkmenistan, Ukrayna, Balkanlar, Yunanistan, Bulgaristan, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki ticaret odalarıyla, Farma endüstrisinin çeşitli kurumlarından ilaç alan firmalarla ve yetkililerle iyi ilişki içerisindeler. Bu kurum ve yetkililere fuarımızı sıkça hatırlatıyoruz ve kendilerini davet ediyoruz. Hemen hemen her temasta olduğumuz kurumdan, siz bu fuarı dördüncü kez düzenliyorsunuz ve bu sene gelmeyi düşünüyoruz gibi olumlu tepkiler alıyoruz. Yorumlar doğrultusunda bu sene doğru hedef kitleden ziyaretçilerin geleceğini tahmin ediyoruz.”

CPhI İstanbul fuarı şehrin misyonu gibi Asya ve

Bu sene fuara yurt içi ve yurt dışından hangi alanda faaliyet gösteren grupların katılım göstermesini bekliyorsunuz? “Afrika, Orta Doğu, Balkanlar, Orta Asya gibi geniş bir coğrafyaya hitap eden ve bu bölgelere ihracat yapmak isteyen, Türkiye’de muadil ilaç üretimi yapan firmalar CPhI İstanbul 2017 fuarımıza katılıyorlar. Diğer yandan Türkiye’de gelişen ilaç sanayine, makine ekipman sağlayan, ilaç etken maddesi sağlayan, ilaç ambalajı konusunda çözümler sağlayan çoğunlukla yabancı şirketler katılıyor. Türkiye’deki yabancı firmaların temsilcileri; laboratuvar ekipmanı ve biyoteknoloji alanında fuara katılarak, ilaç endüstrisinde özel iş birliklerinin doğması için fırsatlar arıyorlar. Bu hizmet sağlayıcılar arasından hem yerli hem yabancı katılımcıları fuarımızda görmek

nevi desteği büyük. İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası

18

January - February ‘17

Avrupa’nın buluşma noktası olacak yani?

CPhI İstanbul, küçük başlayan fakat hızlı büyüyen bir fuar konumunda. Bu hızlı büyüme ile birlikte İlaç sektö-

ründe İstanbul’u; Afrika, Orta Doğu, Balkanlar ve Türki

Cumhuriyetleri’nin uluslararası bir buluşma merkezi

yapmak istiyoruz ve bu hevesle çalışıyoruz. Jeopolitik

olarak alt yapımız da buna müsait. CPhI İstanbul’un, UBM ağını kullanarak dünyadan herkesin geleceği glo-

bal bir buluşma yeri olması motivasyonuyla çalışıyoruz. Türkiye’deki kamu kuruluşlarıyla ve sektör temsilcileriyle iş birliklerinizi öğrenebilir miyiz?

“Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun fuarımıza ma-

fuarımızın resmi partneri. Fuarımızı dernek üyesi üretici firmalara duyurmak için çalışıyoruz. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçı birliği ile ilaç sektörü-

ne yönelik bir alım heyeti düzenliyoruz. Bunun yanı sıra İlaç sektöründeki çeşitli sektör dernekleri ve kurumları ile yakın işbirliğindeyiz. Bugüne kadar öncelikli amacımız fuarımızın bilinirliğini artırmaktı. Kurumlarla yap-

tığımız çalışmalar daha çok bu doğrultudaydı. Bundan

sonra bir adım daha ileriye giderek daha içeriği dolu projelerle yolumuza devam etmek istiyoruz. Devletimizin de sağlık politikaları çerçevesinde İstanbul’u, ulusla-

rarası ortak buluşma noktası haline getirmek için çeşitli projeler geliştiriyoruz ve geliştirmeye devam edeceğiz.”


Sponsor olmak isteyen firmalarda ne gibi özellikler arıyorsunuz ve firmalar fuardan ne tür kazanımlar elde ediyor? “Fuarımızın gelişmesi ve tutunması için sponsorlarımızın katkıları son derece önemlidir. Fuarımızda sponsor firmalara ön adalarda yer veriyoruz. Yaptığımız tanıtım çalışmalarında daha fazla görünürlük sağlıyoruz. 30 bin kişilik bir dataya e-bülten çalışması yaparken yaklaşık 3 bin kişiye de basılı davetiye gönderiyoruz. Bu davetiye ve e-bülten çalışmalarında sponsorlarımızın logolarına yer veriyoruz.” Bu yıl CPHI bünyesinde ne tür etkinlikler planlıyorsunuz? Bu yıl fuar alanımızda birçok etkinliğimiz olacak. Öncelikle ilaç sanayinin yakından takip ettiği bir alanda biyoteknoloji alanında Bioteknoloji Konferansımız var. Konferansımızda biyoteknoloji alanında faaliyet gösteren çeşitli kurum ve kuruluşlardan, sektör şirketlerinden uzmanları davet ettik. Bu uzmanlar sektöre biyoteknoloji alanındaki yenilikleri anlatacaklar. İlaç sanayiinde kimyasal ilaç bileşenleriyle yapılan ilaçların yanı sıra canlı hücreyi geliştirerek bir takım hastalıklara çözüm olabilecek ilaçların geliştirilmesi gündemde. Türkiye’de de, bu dünya trendini kaçırmak istemeyen belli başlı firmalar Bio ilaç konusunda çalışmalar yapıyor. Uluslararası konferans organizatörümüzün çalışmaları doğrultusunda Bioteknoloji Konferansı’nı fuarın paralelinde ayrı bir program olarak belirledik. Biyoteknoloji konusunda ortak bir platform olmayı hedeflediğimiz Bioteknoloji Konferansı’nda; İran, Cezayir, Suudi Arabistan, Etiyopya, Ürdün, Kanada, Kazakistan, Hindistan ve İs-

panya gibi ülkelerden birçok konuşmacıya ev sahipliği yapacağız. Bunun yanı sıra geçen sene ilaç sanayiinde iş kadınlarına yönelik bir etkinliğimiz olmuştu. Bu yıl tekrarını düzenliyoruz. Fuar alanında katılımcıların yakından izleyebileceği çeşitli konferansları da hazırlıyoruz. Program netleştikçe çalışmalarımızı web sitemizden, sosyal medya yayınlarımızdan, bültenlerimizden duyuracağız. Geçen yıl ilk defa fuarımızın ziyaretçilerinin katılımcı firmalardan randevu alabilecekleri bir sistem geliştirdik. Fuara kayıt olanlar bu hizmetten yararlanmak istediklerinde katılımcı firmalardan iş alanlarına uygun olan firmalara toplantı talebi gönderebiliyor. Fuar alanında daha önce ayarlanan toplantı sayesinde zaman kaybı yaşanmıyor.”

19 January - February ‘17


Turkish Pharmaceutical Sector grows with CPhI Istanbul fair! Mehmet Dukkanci, Brand Director of CPhI Istanbul: “We want to make CPhI Istanbul an international fair globally for the international sense.”

Mehmet Dukkanci, Brand Director of CPhI Istanbul CPhI Worldwide has been coming to Istanbul for the 4th time for investments in the sector, business opportunities, legislation and policies, production, R & D, new technologies, and reach new markets with major issues such as supply chain and to improve the business potential within the region. Getting ready to welcome the leading names of the pharmaceutical sector on the basis of intense demand from abroad, CPhI Istanbul 2017 will be held between 8 and 10 March at the Istanbul EXPO Center this year. Mehmet Dukkanci, Brand Director of CPhI Istanbul, informs about 2017 contents of the CPhI Istanbul which appealing to a wide geographic area such as Middle East, North Africa, the Balkans and Central Asia and export in these regions. First of all, can you inform us about CPhI Istanbul? “The UBM in central London is organizing a center fair, known as CPhI Worldwide, in many locations around the world, especially in Europe, each year, exploring different locations. In different regions of the world; CPhI fairs are taking place in India, China, North America, Russia and Indonesia. CPhI Istanbul, organized by UBM EMEA Istanbul, is a well known global pharmaceutical fair. We have brought together the leading companies of the world pharmaceutical industry with the fair that we have realized for 3 years. CPhI Istanbul, the fourth time this year, will offer bilateral consultations with companies aiming to reach the pharmaceutical sector in the Middle East,

20

January - February ‘17

North Africa, Central Asia and the Caucasus region. We are organizing and carrying out the CPhI Istanbul Fair not only to serve the Turkish pharmaceutical sector, but geographically to serve the pharmaceutical sector of the Middle East, North Africa and Turkey.” You mentioned the concept of traveling fair. Can we learn that? “CPhI Worldwide is organized every year in a different city in line with industry preferences. Since the concept of travelling fair in Europe is on the rise, the fair organized in a different country every year is advancing by adding the advantages of that country. For example; CPhI Worldwide, previously held in Paris, Madrid, and Barcelona for the last. Work continues to be organized in Frankfurt next year. When we look at the reports of the last 4 years, CPhI Worldwide continues to develop in line with the growth of the pharmaceutical industry in the world.” How was the decision to start the CPhI fair in Istanbul? “The center fair, which has been organized every year for 16 years in a different region of the world, is constantly improving. UBM has decided to launch the CPhI fairs in Istanbul, with the drug production and consumption in Turkey reaching remarkable dimensions in the last 5 years.” How is CPhI Istanbul fairs compared to CPhI fairs in other countries? “The different subcomponents in each region of the CPhI fair come to the forefront. For example, machine mechanization is more prominent in the pharmaceutical market we organize fair in India, while chemical components in China are more preliminary. In America and Europe, biopharmaceuticals, which we call biopharma, are on the agenda. Which features of the zone where the fairs are held is stronger on that front. In Turkey, our Ministry is increasing incentives for generic drugs. For this reason, in the last years the pharmaceutical production sector is developing in our country. Export-based pharmaceutical producers take part in CPhl Istanbul. Drug components, active ingredients, packaging systems and mechanization systems that serve them are at the forefront. In addition, the Turkish pharmaceutical industry is now starting to export and forcing export markets.”


What kind of road map do you plan to follow this year with the benefit obtained from the fair held last year? What are your expectations from the fair? “When consider the data of last year, we see that the CPhI Istanbul grew quickly. Last year it was organized at the Istanbul Congress Center. This year we will also welcome the leading names of the pharmaceutical sector at the Istanbul EXPO Center by expanding the content of our fairs upon the intense demand from abroad. This year the fair will organize a conference on biotechnology issues from a first performing on the world agenda. We want to make CPhI Istanbul internationally a regional fair. We want to make Istanbul a meeting point of the pharmaceutical sector in Africa, the Middle East, the Balkans and the Turkic Republics, and we work with this vision.” Could you inform us about attendance and the future of the fair? “We will have a bigger fair than CPhI Istanbul, which we organized last year. Based on the comments from our participants and the results of the surveys we have conducted, we are working more precisely to ensure that quality visitors and the right target group come to fruition. We have received support from the Ministry of Economy for the purchase delegation organization through the IKMIB for drug producers who are aiming to export. We listen to the suggestions of our participants for future export customers. We plan to organize technical events to invite R & D managers, experts, technical managers, production managers and clinical research experts working in the Turkish pharmaceutical industry. We also organize various events for sector-oriented managers.” How does your promotional activities take place? “As UBM EMEA Istanbul, we have good relations with all of the state institutions. We are developing special projects and making preparations. We have teams that make stand sales to those who want to be in our office in UBM offices around the world. We organize the marketing, advertising and promotion of our exhibitions professionally. We are making e-mailing to 30 thousand professionals regularly and we announce CPhI Istanbul fair headlights for pharma agenda in world every week. We share that we continue to organize fairs through our social media channels, that we have developed and that our industry has developed in our region. We are trying to tell those who are at work in Istanbul whether or not to fair we do our job well. Thanks to our work, we look forward to more than 80 countries such as Europe, China, India and we have clear message; The pharmaceutical industry in our country continues to develop, we are in Istanbul and we are honored to make the fourth of our fair, and we invite you to take part in CPhI Istanbul 2017. ”

What kind of returns do you get from your representatives abroad? “Our esteemed friends from our team have a good relationship with the companies and companies that have received medicines from various institutions of the pharmaceutical industry, with the trading rooms in Uzbekistan, Turkmenistan, Ukraine, Balkans, Greece, Bulgaria, Middle East and North Africa. We often remind people of these institutions and authorities and invite them. From the institution we are almost all in contact with, we are organizing this fair for the fourth time and we are receiving positive responses as we are thinking of coming this year. In line with the comments, we anticipate that this year will be a good and accurate target audience.”

In what area of domestic and international group you expect to participate in your fair this year? “Companies that appeal to a wide geographical area such as Africa, Middle East, Balkans, Central Asia and want to export to these regions and produce equivalent drugs in Turkey are participating in CPhI Istanbul 2017. On the other hand, mostly foreign companies are participating in the drug industry which is developing in Turkey, providing machine equipment, supplying drug substance and providing solutions on medicine packaging. Representatives of foreign companies in Turkey; Laboratory equipment and biotechnology, they are looking for opportunities for the birth of private partnerships in the pharmaceutical industry. It is possible to see both domestic and foreign participants among these service providers. When we look at the case, the presence of participants is seen in Turkey, but thanks to the publicity efforts of our offices in the Netherlands, USA, India and China, companies from all over the world are joining us. So we can say that it is a fair that gives feeling international side. The Turkish drug maker is now in the process of exporting and is pushing export markets.”

21

January - February ‘17


As CPhI Istanbul, we are organizing our fairs as a strong exhibition of the region that addresses the wide geography of the Middle East, North Africa, the Balkans, Central Asia and where the export of these regions is talked about and the technologies needed for sector development are introduced.

CPhI Istanbul will be the meeting point of Asia and Europe like the mission of the city of fine arts? “CPhI Istanbul is a small but fast growing exhibition. With this rapid growth. We want Istanbul to be the center of the pharmaceutical sector throughout Africa, the Middle East, the Balkans and the Turkic Republics as an international meeting place. It is also geopolitically available to the sub-producers. CPhI Istanbul is working with the motivation of using UBM network as a global gathering place for everyone in the world.” Can we learn your cooperation with the public institutions and sector representatives in Turkey? “Turkish Medicines and Medical Devices Agency (TMMDA) provides us great moral support. Pharmaceutical Manufacturers Association of Turkey is the official partner of our fair. We are working to announce our fair to the manufacturer of association. We are organizing Hosted Buyer Program for the pharmaceutical sector with the Istanbul Chemicals and Chemical Products Exporters Association. In addition, we are in close cooperation with various sector associations and institutions in the pharmaceutical sector. Up to now our primary goal has been to increase our awareness of our fellow. The work we did with institutions was more in line with this. After that we want to go one step further and continue our way with more projects. We will continue to develop and develop various projects in order to make Istanbul the international partner meeting point within the framework of health policy of our state.” What features are you looking for a company that wants to be a sponsor and what kind of benefits do companies gain from the company? “The contributions of our sponsors are crucial for the development and adherence of our fair. At our show, we place sponsors in the foreground of fair area. We provide more visibility into our promotional activities. We are sending e-mailing to 30 thousand people and invitations printed to about 3 thousand people. We place logos of our sponsors in this invitation and e-mailing work.”

22

January - February ‘17

What kind of events are you planning in CPhI this year? “This year we will have many events in our exhibition area. Firstly, we have Biotechnology Conference in the field of biotechnology, which is closely followed by the pharmaceutical industry. In our conference, we invited experts from industry companies from various institutions and organizations operating in the field of biotechnology. These experts will tell the innovations in the field of biotechnology. In the pharmaceutical industry, the development of drugs that can be used to solve a number of diseases by developing live cells as well as drugs made with chemical drug compounds is on the agenda. Also in Turkey, major companies who do not want to miss this world trend are working on biomedicine. Biotechnology Conference in the work of our international conference organizer ‘s in parallel with the exhibition we have identified as a separate program. In the Biotechnology Conference we aim to be a common platform for biotechnology; We will host many speakers from countries such as Iran, Algeria, Saudi Arabia, Ethiopia, Jordan, Canada, Kazakhstan, India and Spain. Besides, last year we had an activity for business women in the pharmaceutical industry. We’re organizing this year’s rehearsal. We are also preparing various conferences for the participants to follow closely. As the program becomes clear we will announce our work through our website, social media publications, and e-mail bulletins. For the first time in the past year, we have developed a system in which we can make appointments from participating companies. Those who register with the fairs can send meeting requests to companies that are suitable for their business areas from participating companies when they want to benefit from this service. There is no time loss thanks to the meeting which was arranged in the fair area.”


YENÄ°


Sergen Yalçın’lı cinsel farkındalık kampanyasına büyük ilgi Türkiye’deki 110 yılı aşan deneyimi ve İtalya’nın en büyük, Avrupa’nın en önemli ilaç şirketlerinden Me-

narini Group’un global bilgi birikimi ile Türkiye’de

önemli farkındalık projelerine imza atan İbrahim Etem-Menarini’nin erken boşalma konusuna dikkat

çekmek için hayata geçirdiği SenBittiDemedenBitmez adlı web sitesini 10 günde 60 bin kişi ziyaret etti. İb-

rahim Etem-Menarini’nin Türkiye’de her 5 erkekten 1’inin yaşadığı erken boşalmanın tedavisi olan bir durum olduğunu futbol üzerinden anlatan Cinsel Farkın-

dalık Kampanyası’nın reklam yüzü Türk futbolunun efsane isimlerinden Sergen Yalçın. Türkiye’de ürolojik

ve androlojik problemler yaşayan 11 milyon erkeğin yalnızca %10’unun hekime başvurduğuna dikkat çe-

ken İbrahim Etem - Menarini Pazarlama Müdürü Ecz.

Rana Şengil; “Erken boşalma merkezi sinir sistemi ile ilgili bir durum. Dolayısıyla bireylerin bunu kendi ken-

dilerine çözmesi mümkün değil. Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı tedaviler için mutlaka hekime veya eczacıya gitmeleri ve doğru yöntemlerle tedavi olmaları ge-

rekiyor. Evliliklerin bitmesine bile neden olan erken boşalma konusunu konuşulur bir hale getirerek, top-

lumu bilinçlendirmek bizim için ayrı bir önem taşıyor.

Bu yaklaşımla hayata geçirdiğimiz Cinsel Farkındalık Kampanyası ve bu kapsamda oluşturduğumuz web sitemizin büyük ilgi görmesinden memnuniyet duyuyoruz” dedi.

Eczanelere özel yeni Head & Shoulders Clinically Proven Solutions

Head & Shoulders, geliştirdiği selenyum sülfid içeren yeni teknolojiyle, kepeğe karşı klinik olarak kanıtlanmış yeni bir çözüm sunuyor: Clinically Proven Solutions. Pullanma, saç derisinde kuruluk ve kaşıntı gibi klasik kepek semptomlarını, düzenli kullanımla, ortadan kaldıran Head & Shoulders Clinically Proven Solutions serisi, anti-kepek ve saç derisini rahatlatıcı olmak üzere iki farklı şampuandan oluşuyor. Sadece eczanelerde satılan yeni Clinically Proven Solutions serisi şampuanları, ferah kokusu ve saçlara kazandırdığı yumuşaklıkla kozmetik olarak da fark oluşturuyor.

24 January - February ‘17



Gilead Türkiye Fellowship Programı ödülleri sahiplerini buldu! Fellowship Bilimsel ve Sosyal Destek Programı ile HIV-AIDS, Hepatit B ve C, İnvazivfungal Hastalıklar (IFD) ve Hematoloji Terapötik alanlarında yeni fikirlerin geliştirilmesi sağlanıyor

1987 yılında California’da kurulan Gilead, yıllar içinde hızla genişleyen ürün portföyü ve araştırma aşamasındaki ilaçlarıyla, 6 kıtaya yayılmış 8600 çalışanı ve 400 civarında devam eden klinik araştırmalarıyla dünyanın en büyük biyofarmasötik şirketlerinden biri. 2007 yılında İstanbul ofisi kurulan Gilead Sciences, HIV/AIDS, Kronik Hepatit B ve C, Hematolojik kanserler ve Sistemik Fungal enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ürünlerin Türkiye’de ruhsatlandırılmasından, ithalatından, pazarlanmasından, satışından ve dağıtımından sorumlu. Gilead’ın araştırma ve geliştirme çalışmaları bugün itibariyle HIV/AIDS, karaciğer hastalıkları, ciddi solunum ve kalp-damar rahatsızlıkları, kanser ve enflamasyon için bir sonraki nesil olabilme potansiyeline sahip yenilikçi tedavi seçeneklerinin incelendiği 200’ü aşkın klinik çalışma ile, kuruluşundan itibaren ulaştığı en kapsamlı noktada devam ediyor. Gilead, Nisan 2013’te ABD Patent ve Ticari Marka Bürosu (USPTO) tarafından dünya çapında yaşam kurtaran teknolojileri sunmanın yenilikçi yollarını geliştiren kuruluşlara verilen insanlık için patentler ödülünü alarak bu ödülü alan 10 kuruluştan biri olma özelliğini taşıyor.

26

January - February ‘17 January - February ‘17

Bunlara ek tüm Avrupa’yı kapsayan akademik ve sosyal

destek programları dışında her ülkenin kendi özelinde Gilead Fellowship Programı gibi ülkelerin akademik

sosyal ve eğitsel ihtiyaçlarına katkı amaçlı programları da organize ediyor.

Fellowship Bilimsel ve Sosyal Destek Programı’nın amacı; HIV-AIDS, Hepatit B ve C, İnvazivfungal

Hastalıklar (IFD) ve Hematoloji Terapötik alanlarında araştırma, eğitim, sağlık ve hasta bakımını iyileştirme amaçlarıyla en iyi uygulamayı oluşturan ve teşvik eden

yeni fikirlerin geliştirilmesi, keşfedilmesi ve yayılmasını sağlayacak

projelere

destek

vermek.

Projeler

Türkiye’nin önde gelen bilim insanlarından oluşan,

tamamen bağımsız jüriler tarafından değerlendiriliyor ve ödüle hak kazanıyor. Total bütçe olan 300.000TL, başarılı bulunan projeler arasında dağıtılıyor.

Programa 2015’te 42, 2016’da 49 proje başvurmuş, değerlendirme

komisyonu

tarafından

projelerden

2015’te 6’sı 2016’da 9’u, desteğe hak kazanmış. 2017 Gilead Fellowship programı ise 1 Şubat, 30 Haziran

2017 tarihleri arasında yeni projeler için başvuruları bekliyor.


2015, 2016 yıllarında ödül almaya hak kazanan projeler ise şöyle; Dr. Hande Berk Çam: C. Albicans’a bağlı kateter enfeksiyonlarında antifungal kullanımının oluşan biyofilm ve notch proteinlerinin ekspresyonu üzerine etkisinin doku düzeyinde araştırılması. Dr. Ege Can Şerefoğlu: ARV tedavi alan HIV pozitif bireylerde cinsel işlev bozuklukları. Doç. Dr. Bilgül Mete: Gerçek hayatta uzun dönem Hep B tedavisinde değişik tedavi yaklaşımlarının etkinlik ve güvenilirliğini uzun süreli olarak değerlendiren gözlem çalışması. Prof. Dr. Volkan Korten: HIV pozitif hastalarda dört farklı kardiyovasküler risk skorunun karşılaştırılması. Dr. Ekrem Ünal: Minimal rezidüel hastalığı tanımlamak ve izlemek için düşük maliyetli teknoloji geliştirilmesi. Dr. Güneş Esendağlı: Antiretroviral tedavi alan kişilerde T hücre yorulması ve vaskülit aktivasyonu. Prof. Dr. Sibel Aşçıoğlu: Hematolojik kanserli febrilnötropenik hastalarda emprik ve pre-emptiveantifungal tedavi yaklaşımlarının etkinlik ve maliyetlerinin karar analizi yöntemiyle karşılaştırılması. Dr. Metban Mestanzade & Prof. Dr. Sevgi Beşışık: Hematolojik Malignitelerde Allojenik kök hücre nakli sonrası B, T ve NK hücre kimerizmi değerlendirilmesi. Doç. Dr. Serdar Şıvgın: Allojenik Hematopoietik Kök Hücre Nakli (alloHKHN) yapılan ve aşırı demir birikimi olan hastalarda kök hücre nakli sonrası dönemde Labil Plazma Demir (LPD) düzeylerinin demir yükünü göstermedeki özgünlük ve hassasiyetinin değerlendirilmesi ve Demir Şelasyon Tedavisi sırasındaki değişimlerinin tespiti. Prof. Dr. Deniz Güney Duman: Kronik Viral Hepatit B ve C hastalarında Endoskopik Ultrasonografi ile hesaplanan Karaciğer Elastografi değerlerinin güvenilirliği. Doç. Dr. Murat Sayan & Doç. Dr. Alper Şener: Türkiye’de Kronik Hepatit C’li hemodiyaliz hastalarında HCVAntiviral (NS3/4, NS5A, NS5B) ilaç direnci ve sorumlu mutasyonların belirlenmesi. Yard. Doç. Dr. Umut Şahin & Prof. Dr. Fehmi Tabak: SUMO (Small Ubiquitin-likeModifier) ve PML (PromyelocyticLeukemia) proteinlerinin ekspresyonu ve hücre içi PML/SUMO modifikasyon sisteminin verimliliği HIV enfeksiyonun seyrini ve tedavi sürecini etkiler mi? Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu: HIV pozitif hastalarda aşı ile korunabilen hastalıklara karşı önerilen aşı programları yeterli mi? Pozitif Yaşam Derneği: Psiko Sosyal Destek ve HIV travması üzerindeki etkileri. Kırmızı Şemsiye Derneği: Ankara’da trans kadın seks işçilerinin cinsel sağlık durumunun iyileştirilmesi projesi. Şişli Belediyesi Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü: Comprehensive CommunityBased HIV/AIDS Voluntary Counseling, Testingand Outpatient CareIntegrated in Sisli Municipality Health Center; Center of Excellence.

27 January - February ‘17


Gilead Turkey Fellowship Program awards found their owners! With the Fellowship Scientific and Social Support Program, new ideas in HIV-AIDS, Hepatitis B and C, Invasive Fungal Diseases (IFD) and Hematology Therapeutic areas are being developed

Established in 1987 in California, Gilead is one of the world’s largest biopharmaceutical companies with 6,800 employees and nearly 400 ongoing clinical trials, with rapidly expanding product portfolio and researchgrade drugs over the years. Established in Istanbul in 2007, Gilead Sciences is responsible for the licensing, marketing, sales and distribution of products used in the treatment of HIV / AIDS, Chronic Hepatitis B and C, Hematological cancers and Systemic Fungal infections in Turkey. Gilead’s research and development work today includes more than 200 clinical trials of innovative treatment options that have the potential to become the next generation for HIV / AIDS, liver diseases, severe respiratory and cardiovascular disorders, cancer and inflammation, continues at a comprehensive point. In April 2013, Gilead is one of 10 companies receiving the award for patents for humanity granted by the US Patent and Trademark Office (USPTO) to organizations that develop innovative ways of delivering life-saving technologies around the world. In addition to these academic and social support

28

January - February ‘17 January - February ‘17

programs covering all of Europe, each country also organizes programs aimed at contributing to the academic social and educational needs of countries such as the Gilead Fellowship Program. The aim of the Fellowship Scientific and Social Support Program is to support projects that will lead to the development, exploration and dissemination of new ideas that constitute and encourage best practice in HIV-AIDS, Hepatitis B and C, Invasive Fungal Diseases (IFD) and Hematology Therapeutic areas for the purposes of improving research, education, health and patient care. The projects are evaluated and awarded by independent juries consisting of leading scientists in Turkey. The total budget of 300.000 TL is distributed among the successful projects. 42 projects were applied in the program in 2015, 49 projects were applied in 2016. 6 projects of them in 2015 and 9 of them in 2016 were granted support by the evaluation commission. The 2017 Gilead Fellowship program is awaiting applications for new projects between 1 February and 30 June 2017.


The projects that are eligible to receive the awards in 2015 and 2016 are as follows; Dr. Hande Berk Cam: Researching antifungal use in catheter infection of C. Albians at tissue level expression of biofilm and notch proteins effect Dr. Ege Can Serefoglu: Sexual dysfunction in HIV-positive individuals with ARV drugs Assoc. Dr. Bilgul Mete: Observational study to evaluate effectiveness and safety of different treatment approaches in the long-term B treatment in real life Prof. Dr. Volkan Korten: Comparison of four different cardiovascular risk score in HIV positive patients. Dr. Ekrem Unal: the development of low-cost technology to identify and monitor minimal residual disease. Dr. Gunes Esendagli: T-cell fatigue and vasculitis activation in people with antiretroviral therapy. Prof. Dr. Sibel Ascioglu: Comparison febrile neutropenic patients with hematologic cancer and empirical methods of decision analysis of pre-emptiveantifungal treatment effectiveness and cost. Dr. Metban Mestanzade & Prof. Dr. Sevgi Besisik: B, T and NK cell chimerism evaluation after allogeneic stem cell transplantation in hematologic malignancies. Assoc. Dr. Serdar Sivgin: Labile plasma iron (LPD) to evaluate in patients with Allogeneic Hematopoietic Stem Cell Transplant (allohkhn) After made and iron overload with stem cell transplantation period the level of iron specificity and sensitivity in showing the load and the detection of changes during the Iron Chelation Therapy. Prof. Dr. Deniz Guney Duman: Reliability of the Liver Elastography calculated value of endoscopic ultrasonography in patients with chronic viral hepatitis B and C patients. Assoc. Dr. Murat Sayan & Assoc. Dr. Alper Sener: Turkey hemodialysis hepatitis HCVAntiviral (NS3 / 4A, NS5A, NS5B) drug resistance mutations and identify those responsible patients with chronic hepatitis C hemodialysis in Turkey. Assoc. Dr. Umut Sahin & Prof. Dr. Fehmi Tabak: The expression of proteins SUMO (Small Ubiquitin-likeModifier) and the PML (promyelocyticleukemia) and does intracellular PML / SUMO modification system efficiency affect the course of HIV infection and treatment process? Prof. Dr. Husnu Pullukcu: Is recommended vaccination programs against diseases that can be protected by vaccination in HIV-positive patients enough? Positive Living Association: Psycho Social Support and its impact on HIV trauma. Red Umbrella Association: Project of improving sexual health of the trans women sex workers in Ankara. Sisli Municipality Directorate of Health Services: Comprehensive CommunityBased HIV / AIDS Voluntary Counseling, Testingand Outpatient CareIntegrated in Sisli Municipality Health Center; Center of Excellence.

29 January - February ‘17


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

|

(NEM ALMA CİHAZLARI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


C

M

Y

CM

MY

CY

MY

K

Nebulizatörler

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Saç dolgusu uygulaması artık Türkiye’de Dünyada 90 ülke ile aynı anda Türkiye’de de uygulanmaya başlayan saç dolgusu yöntemi, saç dökülmesi problemiyle başa çıkmanın yolunu arayan milyonlarca kişinin yüzünü güldürüyor

Medikal Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği’nden Dermatolog Uzm. Dr. Elif Ebru Güner

İster erkek olsun ister kadın, saçlar güzelliğin aynasıdır. Gür, bakımlı ve ışıl ışıl saçlarla her ortamda, her zaman tüm bakışları üzerinize kolayca çekebilirsiniz. Ancak güzelliğin bu en büyük silahı saçlar, ne yazık ki stres, hava koşulları, tiroid hastalığı, kronik rahatsızlıklar, demir eksikliği, yanlış beslenme gibi pek çok nedenle kolayca yıpranıyor, kısa sürede dökülmeye başlıyor. Yapılan istatistikler gösteriyor ki, Türkiye’de her 3 erkekten ve her 5 kadından 2’si saç dökülmesi sorunu yaşıyor. Erkeklerde daha çok genetik yatkınlık sebebiyle dökülen saçlar, kadınlarda ise sürekli fön çektirmek, saçlara sık aralıklarla kimyasal işlemler ile ortaya çıkıyor. Sebebi ne olursa olsun, saç dökülmesi problemi artık 2 ay gibi kısa bir sürede ortadan kalkıyor. Koreli bir firmanın 15 yıldır üzerinde çalıştığı saç dolgusu uygulaması, 90 ülke ile birlikte aynı anda Clinimed Dermatoloji, Medikal Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği’nde uygulanmaya başlandı. Tüm dünyada büyük yankı uyandıran ve şimdiden dünya starlarının kullanmaya başladığı saç dolgusu uygulamasıyla ilgili olarak Clinimed Dermatoloji, Medikal Estetik ve Plastik Cerrahi Kliniği’nden Dermatolog Uzm. Dr. Elif Ebru Güner; “Saç dökülmesi çoğaldığı zaman pek çok kişide psikolojik sorunlar da ortaya çıkıyor. Özgüven yüksekliğinde sağlıklı saçların rolü çok büyüktür. Biz de bu bilinçle hareket ederek, bu yıl Paris’te 18. düzenlenen IMCAS Dünya Yıllık Kongresi’nde özel bir lansmanla ilk kez görücüye çıkan saç dolgusu uygulamasını Türkiye’ye getirdik ve merkezimizde uygulamaya başladık. Saç ektirme işleminden çok daha kolay olan bu yöntemin en büyük özelliği, hem kadınlarda da uygulanabiliyor olması hem de kellik boyutlarına varmadan saç dökülmesini durdurabilmesi.” açıklamasında bulundu.

32

January - February ‘17

2 ayda saç dökülme problemi ortadan kalkıyor! Hem kadınlar hem de erkekler üzerinde son derece etkili olan saç dolgusu yönteminin tamamen acısız ve ağrısız olarak uygulandığını belirten Dermatolog Uzm. Dr. Elif Ebru Güner; “15 günde 1 uygulanan saç dolgusunun içerisinde hyaluronik asit, biomimetik peptidler, büyüme faktörleri ve kök hücreleri bileşiminden oluşan etkili bir karışım bulunuyor. Hücrelerdeki üretimi artıran bu karışım, radyo terapi yöntemi ve ince enjeksiyon yardımıyla 1’er cm aralıklarla saç derisi altına yerleştiriliyor. Karışım, deride 15 gün kalıyor. 4 seans (2 ay) sonrasında ise saç dökülme problemi tamamen ortadan kalkıyor. Saç dolgusu, saç hücrelerini canlandırarak saçların daha sağlıklı ve daha parlak çıkmasını sağlıyor.” diyor. Yöntemin diğer pek çok uygulamaya göre daha uzun süre etkili olduğunu ifade eden Güner, “Yılda 1 kez tekrarlatacağınız bu uygulama, ömür boyu hayalini kurduğunuz saçlarla yaşamanızı sağlayacak.” diyerek, saç dolgusunun artık günümüz insanı için şampuan, saç kremi kadar bir ihtiyaç olduğunun da altını çiziyor.



İbrahim Etem- Menarini

Türkiye’de, üreterek büyümeyi hedefliyor

(Soldan sağa): İtalya’nın Türkiye Büyükelçisi Luigi Mattiolo, İbrahim Etem - Menarini YKB Sonay Gürgen, İbrahim Etem - Menarini Genel Müdürü Uğur Bingöl

1903 senesinde kurulan ve Türkiye’nin ilk ilaç şirketi olan İbrahim Etem ve Menarini’nin yöneticileri İstanbul’da buluştu. 2016’da yüzde 25 büyüme kaydeden şirket, Türkiye’de üretime yatırım yaparak büyümeye devam edeceğini açıkladı. İtalya’nın en büyük ilaç şirketi olan 131 yaşındaki Menarini Group’un Başkanı Lucia Aleotti toplantıya Floransa’daki şirket merkezinden görüntülü bağlantıyla katıldı. Şirketin ikinci kuşak yöneticisi olan Lucia Aleotti; “Akdeniz kültürünü paylaşan ülkeler olmamız, ilaç sektöründeki köklü bağlılığımız ve uluslararası pazarlardaki büyüme stratejimize dayanarak hem Türkiye’deki şirketlerimizin hem de Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz” dedi. Toplantıya ev sahipliği yapan İbrahim Etem - Menarini’nin Yönetim Kurulu Başkanı Sonay Gürgen; ‘’Bu yıl 114 yaşına giren İbrahim Etem, Türkiye’nin tarihine tanıklık etmiş, sektörde ilklerin öncüsü olmuş, ülkemizin ilk ve en köklü ilaç firmasıdır. İlk antibiyotiği üreten şirkettir. Bugün 800’e yakın çalışanımız ve üretimimizle Türkiye’nin en büyüklerinden biriyiz. İbrahim Etem ile Menarini’nin bir araya gelmesinin tek amacı var; insan için değer üretmek’’ dedi.

aktardığı konuşmasında; “2016’da 75 milyon kutu ilaç

2016’da yüzde 25 büyüme İbrahim Etem - Menarini’nin Genel Müdürü Uğur Bingöl de şirketin 2016 performansını ve 2017 hedeflerini

üretim kalitesi, kapasite ve yetkinliklerimizin önemi

34

January - February ‘17

ürettik ve ithal ettiğimiz ürünlerle birlikte Türkiye’de sağlık sektörüne 100 milyon kutu ilaç sağladık. 400 milyon tablet ve 50 milyon ampul ürettik. 2015’i de

yüzde 19 büyümeyle kapatmıştık. Bugün Türkiye’de ilaç sektöründe kutu satış rakamlarına göre 6’ncı sıra-

dayız. Tüketici sağlığı pazarında yüzde 40 büyüme elde

ettik. Hayvan sağlığı ürünlerimiz ve ilaç ihracatımızla da attığımız her adımda bize duyulan güvenden güç alı-

yoruz. 2017’nin ilk haftasında, büyüme stratejimizin ilk adımını attık, Topkapı’da fabrika yerleşkemizin tamamı-

nı üretime bırakarak merkez ofisimizi Maslak’a taşıdık. Topkapı’daki alanımızın tamamını üretim için kullanacağız. Türkiye’nin üretim hacmi en yüksek 5 firmasın-

dan biri olarak yatırım ve büyüme hep gündemimizde. Menarini Group’un faaliyet gösterdiği ülkelerde Türkiye 6’ncı sırada ve büyüyen pazarlar içinde Türkiye için en az yüzde 10 büyüme bekleniyor. Türkiye’de nüfus ar-

tıyor, yaşam süresi uzuyor ve sağlık bilinci konusunda pozitif gelişmeler var, bütün bunlar ekonomik gelişme ile birleşirse orta ve uzun vadede beklentiler yönünde büyüme sağlayabiliriz. Bununla birlikte lokal üretim,

ortaya çıkıyor. Doğru strateji ve kararlı uygulamalarla yola devam ediyoruz.” dedi.


Ibrahim Etem Menarini aims to grow by producing in Turkey

Founded in 1903 and Turkey’s first pharmaceutical com-

2017 targets, Ugur Bingol, Ibrahim Etem - Menarini’s Ge-

bul. Noting to grow 25 percent in 2016, the company an-

medicines in 2016 and provided 100 million boxes of me-

pany, Ibrahim Etem and Menarini’s managers met in İstannounced that it would continue to grow by investing in

production in Turkey. Italy’s largest pharmaceutical company, 1-year-old President Lucia Aleotti of Menarini Group

131 years, was attended meeting by video link from the

head office in Florence. The second generation manager of the company, Lucia Aleotti said, “We believe on futu-

re of Turkey and our companies in Turkey, that’s why

we are countries that share the Mediterranean culture, our deep-rooted ties in the pharmaceutical industry and

our growth strategy of our company in the international market.” Hosting the meeting – M. Sonay Gurgen, Chairman of Ibrahim Etem – Menarini, said, “Entering the age of

114 this year, Ibrahim Etem is the first and most well-es-

tablished pharmaceutical company in the country which has witnessed in its history of Turkey, has been a pioneer in the industry. It is the first company producing antibiotics. Today we are one of Turkey’s largest companies with

about 800 employers and production. There is only one reason for Abraham Etem and Menarini to come together is to produce value for people.”

25 percent growth in 2016

Informing about the company’s 2016 performance and

neral Manager said, “We produced 75 million boxes of dicines to the health sector in Turkey together with the products we imported. We produce 400 million tablets

and 50 million pharmaceutical vials. We closed 2015 with

19 percent growth. Today in the pharmaceutical sector

in Turkey, we are in the 6th place according to box sales figures. We achieved 40 percent growth in the consumer

health market. We take the power of confidence in every step we take with our animal health products and drug exports. In the first week of 2017, we took the first step

of our growth strategy, we moved our headquarters office to Maslak leaving Topkapı’s factory settlement to production. We will use all of our space in Topkapi for produc-

tion. Investment and growth are always on our agenda as one of the five largest producers in Turkey. In the count-

ries where Menarini Group operates, Turkey ranks 6th and

at least 10% growth is expected for Turkey in the growing markets. There is population growth in Turkey, life span is

prolonged and there are positive developments in health

awareness, and if all of this is combined with economic development, we can achieve growth in expectation in me-

dium and long term. However, local production, quality of production, capacity and competencies are emerging. We continue with the right strategies and decisive practices.”

35

January - February ‘17


Türkiye’ye ‘İlaç’ gibi yatırım MENA Bölgesi’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üreticisi CinnaGen, yeni üretim ve ihracat üssü için Türkiye’yi seçti yüzde 17’si biyoteknolojik ilaçlardan oluşuyor ve bu ilaçların neredeyse tamamına yakını ithal ediliyor. 2015

yılı verilerine göre Türkiye’de biyoteknolojik ilaçlarda yaklaşık 2,5 milyar liralık ithal ürün kullanımı mevcut. Türkiye’de yatırım yapacak CinnaGen İlaç’ın üretim sü-

recine geçişiyle birlikte hastaların bu ilaçlara erişimi de kolaylaşmış ve ilaç ithalatı azalmış olacak.

Avrupa’ya ihracat, cari açığa etki edecek

Üretim sürecinin başlamasıyla birlikte Türkiye’de insan kaynağına ihtiyaç duyacak ve istihdam olanağı oluştu-

racak olan CinnaGen İlaç, farmasotik biyoteknolojik ilaç üretimindeki yüksek teknoloji ve inovasyon kabiliyetinin Türkiye’ye transfer edilmesinde de etkin bir rol üst-

lenecek. Avrupa başta olmak üzere diğer uluslar arası

pazarlara ihracat faaliyetlerini de Türkiye’den yapacak olan CinnaGen İlaç, böylece Türkiye’nin cari açığını

azaltarak ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlayacak. CinnaGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Dr. Ferhat Farşi

1994 yılında İran’da kurulan ve alanında MENA Bölgesi’nin en büyük biyoteknolojik ilaç firması olan CinnaGen, Türkiye pazarına ileri teknoloji ve yenilikçi bir yatırım ile adım atıyor. Merkezi İran’da olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde lokal üretim tesisleri bulunan biofarmasotik ilaç firması CinnaGen, 2017 yılında Tekirdağ Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde (ÇOSB) Cinnagen İlaç ile yeni fabrikasının temellerini atmaya hazırlanıyor. Biyoteknolojik ilaç üretimi yapacak fabrika yatırımıyla birlikte CinnaGen İlaç, Türk ekonomisi açısından Türk ortaklı bir ‘Greenfield Yatırım’a (yani yabancı yatırımcının sermaye kazandırdığı ülkeye sıfırdan bir üretim tesisi kurduğu yatırım tipine) imza atacak. Türk ilaç endüstrisinin dışa bağımlı yapısı değişecek Biyoteknolojik ilaçların ülkemizde üretilmesi, Türkiye’nin özellikle bu kategoride yurtdışına bağımlı olan endüstrisi açısından da devrim niteliğinde bir gelişme. Öte yandan dünyada biyoteknolojik ilaçların kullanım oranı yüzde 20’lere ulaşmış durumda ve benzer bir trend Türkiye için de geçerli. İlaç sektörünün yaklaşık

36

January - February ‘17

Türkiye ilaç endüstrisinin küresel çapta bir güce ulaş-

masına destek olacak CinnaGen İlaç, ülkenin üretim ve ihracat yeteneğini artırmasında da görev almış olacak. “Ülke ekonomisine katma değer sağlayacağız”

Türkiye’deki stratejik yol haritalarını açıklayan Cin-

naGen İlaç Kurucu Ortağı ve CEO’su Dr. Ferhat Farşi, yaptığı açıklamada: “CinnaGen İlaç olarak Türkiye’deki

fabrika ve Ar-Ge Merkezi yatırımımıza 2017 yılında başlıyoruz. Uluslar arası standartlarda yüksek teknoloji ve yenilikçi bir altyapıya sahip biyoteknolojik ilaç endüstrisinin öncü şirketi CinnaGen, Türkiye’deki yapılan-

masıyla ülke ekonomisine katma değer sağlayacaktır.

Türkiye’ye ileri teknoloji ve know-how transferi ile ilaca erişimi kolaylaştırma hedefi olan CinnaGen İlaç, ülke

için önemli bir istihdam kaynağı da yaratmış olacak. MENA Bölgesi’nin en büyük biyoteknolojik ilaç üretici-

si olan CinnaGen, Türkiye’de konumlanmasıyla Avrupa

başta olmak üzere diğer pazarlara ihracat faaliyetlerini

planlayacak. Türk ilaç endüstrisinin üretim kapasitesini ve ihracat payını artıracak olan bu gelişme, dış ticaret açığını azaltacak. CinnaGen İlaç olarak ülke ekonomisi-

ne katkı sağlayacak ‘Greenfield Yatırım’a imza atmaktan gurur duyuyoruz.” ifadelerini kullandı.


Biyoteknolojik ürünlerin ilaç sektöründeki önemine de değinen Dr. Ferhat Farşi; “Biyoteknolojik ilaçlar, konvansiyonel ilaçlar ile karşılaştırıldığında zorlu aşamaları içeren bir geliştirme sürecine sahip. Konvansiyonel ilaçlar ile tedavi edilemeyen birçok hastalık için tedavi imkanı vermektedir. Bu yönüyle de CinnaGen İlaç’ın biyoteknolojik ilaç üretimi, ilaç endüstrisi adına önem taşımaktadır” dedi. Türkiye’nin 2023 vizyonuna uyumlu olacak CinnaGen İlaç’ın yatırımı, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında yer almayı hedefleyen Türkiye’nin 2023 vizyonuna uyum sağlıyor. Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan 10. Kalkınma Planı’nda; “İlaç sanayinin daha fazla ihracat yapabilen, uluslar arası standartlardaki yüksek teknolojisini Ar-Ge ile bütünleştirmiş, uzun vadede yeni molekül geliştirme yönünde gerekli adımları atan, başta biyoteknolojik ve biyobenzer ürünler olmak üzere daha yüksek katma değerli ilaçlar üreten rekabetçi bir yapıya kavuşması sağlanacaktır…” stratejisi yer almakta. Bu strateji ile Sağlık Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın stratejik raporlarıyla da paralellik arz eden yüksek katma değerli ürün odaklı bir üretim yapısına vurgu yapılmaktadır. Bu doğrultuda CinnaGen İlaç’ın ülkemizde yapacağı yatırım, 2023 yılı Türk ilaç endüstrisinin hedefi baz alındığında da ayrıca önem taşımaktadır. Hastaların ilaca erişimi kolaylaşacak Canlı hücrelerden elde edilen biyolojik ürünleri içeren biyoteknolojik ilaçlar üreten CinnaGen’in ürün gamında; yüksek teknolojilerle hızlı ve aynı zamanda mevcut

tedavi maliyetini düşürecek ürünler yer alıyor. Biyoteknolojik ürün gamı, kanser ve kan hastalıkları başta olmak üzere ciddi bağışıklık sistemi hastalıkları, MS gibi spesifik merkezi sinir sistemi nadir hastalıkları için ve kısırlık tedavisinde kullanılan ilaçlardan oluşuyor. CinnaGen İlaç’ın Türkiye’de üretim sürecine geçişiyle birlikte başta kanser olmak üzere hastaların ilaçlara erişimleri, hem iç pazarda satışı hem de tedavi maliyeti açısından kolaylaşmış olacak.

37 January - February ‘17


Bayılma, kalpten kaynaklanan ve hayati riski olan ciddi bir hastalıktır! Kalpten, akciğere ciddi hastalıkların habercisi olabilen bayılmanın nedeni ‘Tilt Testi (Eğik Masa)’ ile saptanıyor ve idrar kaçırmaya yol açabildiğini belirten Dr. Utku Zor; “Bu durum epilepsi (sara) atakları ile karıştırılmasına yol açıyor. Oysa epilepsi başta olmak üzere bilinç kaybı ile seyreden çeşitli nörolojik rahatsızlıkların vazovagal senkoptan ayırt edilmesi çok önemlidir ve nörolojik değerlendirme bu açıdan önem taşımaktadır” diyor. Günümüzde hastanın EKG ve diğer kalp tetkikleri normal ise hastalara Tilt testi (eğik masa) uygulanıyor ve bayılmanın nedeni kolayca saptanabiliyor. Dr. Utku Zor; “Hastanın haberci belirtilerden (sıcak basması, terleme, fenalık hissi, bulantı, baş dönmesi, ani başlangıçlı, genel bir güçsüzlük hali) haberdar olması ve bunları hissettiğinde oturması veya yatması önemlidir. Bazı insanlarda atakları engellemek için ilaç kullanımı, daha nadir olarak kişiye kalp pili takılması gerekebilir” diyor.

Acıbadem Fulya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor

Bayılma durumunda pek çoğumuz kime başvuracağımızı bilmezken çoğu zaman da günlük hayatın yoğun koşuşturmacası içerisinde başka şikayetler ortaya çıkmadan hekime başvurmaktan kaçınıyoruz. Oysa bayılmanın nedenini günümüzde Tilt testi (eğik masa) ile saptayabilmek mümkün. Acıbadem Fulya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Zor, bayılmanın kalpten kaynaklanan ve hayati riske neden olabilen ciddi bir hastalıktan olabileceğini belirtirken ihmal edilmemesini ve gerekirse bir an önce tedaviye başlanması gerektiğini vurguluyor. Kolayca tespit edilebiliyor! Bayılma çocuklar ve gençlerde daha sık görülmekle beraber her yaşta ortaya çıkabilirken, genellikle ayaktayken oluyor; sıklıkla sıcaklık hissi, bulantı, baş dönmesi göz kararması gibi belirtileri takip ediyor. Bayılmanın süresi uzadığında vücutta kasılmaları tetikleyebildiğini

38

January - February ‘17

Tilt testi (eğik masa) nasıl yapılıyor? “Hasta, hidrolik olarak baş kısmı kaldırılabilen bir masaya yatırılıyor, emniyet kayışları ile güvenliği sağlandıktan sonra yatar pozisyonda kan basıncı ve kalp hızı ölçülüyor. Daha sonra masanın baş kısmı 60-70 dereceye kadar kaldırılarak kan basıncı ve kalp hızı ölçümleri 2035 dakika arasında değişen süreler boyunca periodik olarak tekrarlanıyor. Hasta bu test esnasında genelde kalp hızı ve/veya kan basınçlarının ani düşmesi sonucu bayılırken, masanın yeniden yatar pozisyona alınması ile beraber kan basıncı, kalp hızı ve bilinç hızla normale dönüyor. Tilt (eğik masa) testi yaklaşık 45 dakikada tamamlanıyor.”


Fainting is a serious illness that comes from the heart and has a life-threatening risk! Cause of the fainting can be detected by the ‘Tilt Test (Tilt Table)’, which can be a sign of severe diseases from the heart, to lung Acıbadem Fulya Hospital Cardiology Specialist Utku Zor informs about a tilt table test which is used to evaluate the cause of unexplained fainting (syncope). Your doctor may recommend a tilt table test if you’ve had repeated, unexplained episodes of fainting. A tilt table test may also be appropriate to investigate the cause of fainting if you’ve fainted only once, but another episode would put you at high risk of injury due to your work environment, medical history, age or other factors. What you can expect For a tilt table test, you begin by lying flat on a table. Straps are put around your body to hold you in place. After about 15 minutes of lying flat, the table is quickly tilted to raise your body to a head-up position — simulating a change in position from lying down to standing up. The table will then remain upright for up to 45 minutes, while your heart rate and blood pressure are monitored. This allows doctors to evaluate your body’s cardiovascular response to the change in position. Before you start the tilt table test, a member of your health care team will do the following to prepare you for the test: Place sticky patches (electrodes) on your chest, legs and arms. The electrodes are connected by wires to an electrocardiogram (ECG or EKG) machine that monitors your heart rate. Place a blood pressure monitor or cuff on your finger, on your arm or on both to check your blood pressure during the tilt table test. If needed, place an intravenous (IV) line into a vein in your arm for

delivering medication during the second part of the test. During a tilt table test For the test, you lie down on a table that can be moved from a horizontal to a vertical Acıbadem Fulya position. The table has a Hospital Cardiology footrest and safety belts. Specialist Utku Zor The belts are placed around your body during the test to help ensure that you don’t slip off the table. Once you’re positioned on the table, the test progresses this way: Your heart rate and blood pressure are monitored for about five minutes while you’re lying flat (horizontal). The bed is then moved to a vertical position (about a 60- to 90-degree angle) so that you are in a head-up position. Depending on the reason for the tilt table test, you may stay in the vertical position for about five to 10 minutes, or you may remain in the vertical position for up to 45 minutes. While you are in the vertical position, you remain as still as possible. During the test, if you feel signs and symptoms such as nausea, sweating, lightheadedness or irregular heartbeats, tell a member of your health care team. If you don’t faint or experience any other symptoms after 45 minutes, the medication isoproterenol (Isuprel) may be given through an IV line.

39 January - February ‘17


Türk ilaç sektöründe yenilikçi ürünler atılımı AİFD Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Oğuz Mülazımoğlu; “Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği olarak yeni ve orijinal ilaçlara erişimi artırmaya ve Türkiye’de sağlık sektöründe yaşanan sorunlara etkin çözümler üretmeye odaklanıyoruz.” 690 milyon kutudan 2.1 milyar kutuya yakın bir artış var. Yani Türkiye’de 2002’de 690 milyon kutu ilaç kullanırken, 2016’da 2.1 milyar kutuya gelmiş. 2002’den 2015’e enflasyon artışlarını hesaplamak kolay. Fakat 2002 rakamlarıyla ilaç sektördeki fiyat artışlarının enflasyon oranı %9. Dolayısıyla 3 katı kadar artış varken sadece fiyatların %9 oranında artması oldukça düşündürücü. 2002’de ilacınız 100 lirayken 2015’te 109 liraya oluyor. Eczanelerden aldığımız ilacın fiyatı 2016 Türkiye’sinde nominal olarak daha ucuz, reel olarak hiç konuşmuyoruz zaten. Nominal olarak yani o zaman 20 liraya aldığınız antibiyotiğin fiyatı bugün, 3 ya da 4 liraya düşmüş durumda. Dolayısıyla şuan ilaç sektörünün en zorlandığı kısım fiyat konusu.” dedi.

AİFD Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Oğuz Mülazımoğlu

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD), Türk insanının yeni ve orijinal ilaçlara erişimini sağlamak ve ülke-

mizde sağlık sorunlarına etkin çözümler bulunmasına katkıda bulunmak amacıyla 2003’te kuruldu. “Yenilikçi tedavi önerileri” sunarak, sağlık alanında yaşanan zorlukların aşılmasında ülkemiz sağlık sektörüne ve Hükümetimize “çözüm ortağı” vizyonuyla hareket eden kurumla Medikal Yayınlar bulaşmasında bir araya geldik.

AİFD Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Oğuz Mülazımoğlu

son bir senedir ilaç sektöründe Türkiye gündeminin yoğun geçtiğini, özellikle fiyat yönlü konularda prob-

lemler yaşandığını belirterek; “Türkiye’deki geri ödeme politikalarını yakın ve uzak çevremizden örneklerle kı-

yasladığımızda en iyilerinden bir tanesi. Geri ödemelere

bakıldığı zaman %95’i devlet tarafından güvence altına alınmış bir sistem görüyoruz. Ama buradaki esas nok-

ta 2002’de sağlıkta dönüşüm programı lanse edildiği zaman kullanılan kutu miktarıyla 2015’te kullanılan kutu miktarında %200’lük bir artış yaşanmış olması.

40

January - February ‘17

Yenilikçi ilaçların sektöre kazandırılması gerekiyor… Yenilikçi ilaçlar insanların yaşam kalitelerini yükseltirken, yaşam sürelerini de uzatıyor. Ancak topluma tek katkılarının bundan ibaret olduğu söylenemez. Bu ilaçların doğru ve yerinde kullanılması çalışanların işlerini yapmasına olanak sağlıyor; sakatlıkları, ameliyatları, hastanede yatarak tedavileri azaltıyor. Hastalığın tedavisi için yapılan harcamayı düşürüyor. Sağlık hizmetlerinin kalitesini yükseltirken, maliyetini düşürüyor. Bunun yanı sıra ilaç endüstrisinin gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunuyor, yatırımları artırıyor. Yenilikçi ilaçlar her bakımdan toplum için değer oluşturuyor. AİFD olarak fiyatın peşinde olmadıklarını, fakat ilaçta fiyatlandırma politikalarının önceliklerinin arasında en üst kısımlarda yer almakla beraber, yenilikçi ilacın Türk halkına ulaştırılması için çalıştıklarını belirten Mülazımoğlu; “Tüm Türkiye’de yenilikçi ve orijinal ilaçların toplam portföydeki oranı %3. İleriki yıllarda fiyat politikasının bu şekilde devam etmesi neticesinde Türkiye’ye gelen ilaç sayısının giderek azalması söz konusu olabilir. Türk halkının ortalama yaşam süresi 78’e gelmiş durumda. Hem sayıca artıyoruz hem de yaş olarak ilerliyoruz. Bu da kronik hastalıkların ilerlemesi anlamına geliyor. Kronik hastalıkların ilerlemesi durumda talep edilen ilaçların niteliği ve niceliği orijinal ilaçlara olan talep olarak görülüyor. Yakın coğrafyaya baktığımız zaman ilaç sektörünün en iyilerinden biri biziz,


fakat bu yenilikçi ilaçlara ulaşmak bizim için de kolay olmuyor. Çünkü pazara giriş ve fiyat engeli var. Eğer biz yenilikçi ilaçları hastalarımıza doğru bir şekilde ulaştırmayı başaramazsak ileride zor günlerle karşılaşabiliriz. Türkiye’nin geleceği ile ilgili olarak özellikle yenilikçi ilaçlara erişim konusunda pozitif ve yapıcı yaklaşımları olan bir hükümet görüyoruz. AİFD temsilcisi şirketlerin Türkiye’ye ciddi yatırımları var. Türkiye’den ciddi anlamda ihracat yapıyorlar. 60 seneden beri bu şirketler Türkiye’de. Bundan sonra da olmaya devam edecekler. Yatırım ortamının en iyi şekilde devam edebilmesi için bahsettiğimiz yapısal süreçlerin doğru bir şekilde yapılması gerekir.” dedi. Türk ilaç sektörünün bugünkü durumu Türkiye dünyanın önde gelen ilaç pazarlarından birine sahip. İlaç piyasası bugünkü durumu yaklaşık 7.5 milyar ABD doları seviyesinde. Ülkemizin artan nüfusunun sağlık ihtiyaçlarını ve toplumun daha geniş kesimlerinin ilaca erişiminin artması göz önüne alındığında sektörün önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edeceği görülüyor. Bu bağlamda Türkiye’nin son yıllardaki başarılı ekonomik performansı pek çok sektörü olduğu gibi ilaç sektörünün gelişimini de olumlu etkiliyor. Pazarın sunduğu fırsat ve potansiyeller pek çok uluslararası ilaç üreticisini Türk firmalarıyla ortaklıklar kurmaya teşvik ediyor. Özellikle jenerik ilaç firmalarında son birkaç yılda yoğun bir satın alma ve birleşme dönemi yaşanıyor. Bugün gelinen noktada ülkemiz ilaç sektörünün belli bir sanayi tabanı oluşturduğunu, iç pazardan çok daha fazlasına yetecek üretim kapasitesinin bulunduğunu ve ciddi bir büyüme hamlesinin eşiğinde olduğunu söyleyebiliriz.

İlaç sektöründeki harcamalar Türkiye’de toplam ilaç harcamalarının genel sağlık harcamalarına bilinen oranı OECD metodolojisine dayanarak yapılan Ulusal Sağlık Hesaplarına göre yüzde 25 civarında. Kamu sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamalarına göre son dört yılda yüzde 41,2 oranında artmasına karşın, Türkiye kişi başına düşen yıllık kamu sağlık harcamasında 232 dolarla OECD ülkeleri arasında en az sağlık harcamasıyla Meksika’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. OECD ülkeleri arasında kişi başına kamu sağlık harcaması en yüksek olan ülkeler ise 5360 dolar ile Lüksemburg ve 4 bin 512 dolarla Norveç. OECD ülkelerinin ortalama kamu sağlık harcaması ise 2 bin 23 dolar düzeyinde seyrediyor. 2016 yılında neler yaşandı… İlaç sektörünün 2016 yılında 22 milyar liralık satış rakamına ulaşıldı. Sektör 2016 yılında reel olarak büyümedi fakat yatay bir seyir izledi. Büyümenin yarısı talep genişlemesinden, diğer yarısı da fiyat artışlarından kaynaklandı. Ancak burada önemli bir husus, nominal büyümenin kur kaybı ve enflasyon nedeniyle erimiş olması. TÜİK’den alınan rakamlara göre 2016 yılında, yaşanan tüm zorluklara rağmen ihracat büyüdü ve Ekim sonu itibariyle 867 milyon dolara ulaştı. 2017’de ilaç sektörünü neler bekliyor? Türk İlaç sektöründe Reel büyümenin yatay bir seyir izlemesi ve 2017’de %17 nominal büyümesi bekleniyor. Türkiye’nin benzer şekilde talep ve kur artışı nedeniyle önceki yıllarla aynı oranlarda nominal olarak büyümesi, uluslararası pazar araştırma şirketlerinin de ilaç pazarının orta vadede nominal bileşik yıllık büyüme oranının %13 ila 16 olmasını öngörüyor.

41

January - February ‘17


Breakthrough of innovative products in the Turkish pharmaceutical sector Oguz Mulazimoglu, Supervisory Board Member of Association of Research-Based Pharmaceutical Companies (AİFD) said, “We are focusing on enabling Turkish people access new and original drugs and providing effective solutions to the health conditions in Turkey” AİFD was established in 2003, by research-based pharmaceutical companies operating in Turkey, with the objective of enabling Turkish people access new and original drugs and providing effective solutions to the health conditions in our country. In the Medical Publications meeting, we came together with AİFD which offers “innovative treatment recommendations” to overcome Dr. Oğuz Mülazımoğlu the difficulties in the health field by performing with the vision of “solution partner” to the healthcare sector in our country and to the government. Declaring that the agenda of the pharmaceutical sector in Turkey is intense in the last one year, pointing out problems especially in the issue of price, Mulazimoglu said, “The repayment policies in Turkey is one of the best when we compare to examples from the near and far places. When consider repayments, we see a system that is 95% guaranteed by the state. But the main point is that there was a 200% increase in the amount of boxes used in 2015 compared to 2002 when the health-care conversion program was launched. There is an increase of nearly 2.1 billion boxes from 690 million boxes. In other words, while using 690 million boxes of medicines in Turkey in 2002, 2.1 billion boxes used in 2016. It is easy to calculate inflation increases from 2002 to 2015. However, the 2002 inflation rate for the price increases in the pharmaceutical sector is by 9%. Therefore, while there is an increase of 3 times, only 9% increase of prices is very thought-provoking. In 2002, your medication was 100 liras, and it is 109 liras in 2015. The price of the drug we buy from pharmacies is nominally cheaper in Turkey in 2016, and we do not speak at all in real terms. Nominally, so

42 January - February ‘17

the price of antibiotics you bought for 20 liras today is down to 3 or 4 liras. So the most challenging part of the pharmaceutical industry is the price. “ Innovative drugs need to be brought in the sector ... While innovative medicines raise people’s quality of life, they also extend their life span. But it can not be said that this is the only contribution for the society. The right and on-site use of these drugs allows employees to do their jobs and decreases injuries, surgeries and hospitalization. Your disease It also reduces spending on your treatment. While increasing the quality of health services, it reduces the cost. Besides, it contributes to the development and strengthening of the pharmaceutical industry, and it is increasing investments. Innovative drugs are of value to society at all costs. Stating that as AİFD, they are not pursuing the price but they are working to reach the Turkish people with the innovative medicine along with taking the top part of the priorities of drug pricing policies, Mulazimoglu said, “The share of innovative and original drugs in total portfolio is 3% in Turkey. As the price policy continues this way in the following years, the number of medicines coming to Turkey may gradually decrease. The average life span of Turkish people is 78. We are both increasing in number and progressing in age. This means that chronic diseases are progressing. In the case of chronic diseases, the quality and quantity of drugs demanded are seen as the demand for original drugs. When consider the nearby geography, we are one of the best in the pharmaceutical industry, but it is not easy for us to reach these innovative drugs. That’s why there is obstacle to entering the market and in the price. If we fail to deliver innovative medicines correctly, we may face difficult days ahead . We see a government with a positive and constructive approach to accessing innovative drugs, especially regarding the future of Turkey. AİFD representative companies have serious investments in Turkey. They export from Turkey quite seriously.


Since 60 years these companies are in Turkey. They will continue to be thereafter. In order for the investment climate to continue at its best, the structural processes we are talking about need to be done in the right way.”

ghest public health expenditure per capita are Luxembourg at $ 5360 and Norway at $ 4,121. The average public health expenditure of the OECD countries is about 23 thousand dollars.

Current status of the Turkish pharmaceutical industry Turkey has one of the world’s leading pharmaceutical markets. The current situation of the pharmaceutical market is about 7.5 billion US dollars. When considering the increasing health needs of our country’s growing population and the increasing access of wider segments of the population, the industry will continue to grow in the coming years. In this context, Turkey’s successful economic performance in recent years has affected many sectors as well as the development of the pharmaceutical industry. The opportunities and potentials offered by the market encourage many international pharmaceutical manufacturers to partner with Turkish companies. Especially in generic drug companies, there has been a period of intensive purchasing and merger in the past few years. Today, we can say that our country has created a certain industrial base of the pharmaceutical industry, has a production capacity which is far more than the internal market, and is on the verge of a serious growth boom.

What happened in 2016 ... Drug industry in 2016 reached a sales figure of 22 billion pounds. The sector did not grow in real terms in 2016 but followed a horizontal course. Half of the growth came from demand expansion and the other half from price increases. However, an important point here is that the nominal growth has melted due to exchange rate loss and inflation. According to figures from TURKSTAT, in 2016, despite all the difficulties experienced, exports grew and reached 867 million USD as of the end of October.

Drug sector expenditures According to the National Health Accounts, which is based on the OECD methodology, the rate known to the general health expenditures of total drug expenditures in Turkey is around 25 percent. Although public health spending has risen by 41.2 percent over the past four years, according to total health spending, Turkey ranks second after Mexico with the least amount of health spending among OECD countries with 232 dollars per capita annual public health expenditure per capita. Among the OECD countries, countries with the hi-

What does the pharmaceutical industry expect in 2017? Real growth in the Turkish pharmaceutical sector is expected to follow a horizontal course and 17% nominal growth in 2017. Nominal growth of Turkey at the same rate as previous years due to similar demand and exchange rate increases also suggests that international market research companies will have 13% or 16% of the nominal compound annual growth rate in the median market of the pharmaceutical market.

43 January - February ‘17


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Uyku Laboratuvarı

|

Gün Işığı Lambaları

Kızılötesi Lamba

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Süt Pompaları

Bebek Telsizi

Beslenme

|

Ağırlık

Ateş Ölçerler

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Santa Farma, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge merkezi belgesi aldı Yıllık 150 milyon kutu üretim kapasitesi ile çalışan Santa Farma, GEBKİM OSB Üretim ve Ar-Ge Tesisi, Türk ve dünya ilaç sektörüne geniş bir vizyon sunmaya odaklanıyor

Türkiye’nin en köklü ilaç şirketleri arasında yer alan

Santa Farma’nın, Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 2015 yılında 150 milyon avroluk yatırımla faaliyete geçirdiği

üretim tesisi, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan Ar-Ge merkezi belgesi aldı. GEBKİM OSB’de 43 bin metrekare kapalı alana sahip üretim tesisi, yıllık 150 mil-

yon kutu üretim kapasitesi ile çalışıyor. Temelleri 2012 yılında atılan üretim tesisi, Haziran 2015’te Sağlık Ba-

kanlığı’ndan üretim izni ve İyi Üretim Koşulları (GMP)

onay belgesi almış, 2016 Kasım’da da Avrupa Birliği’nin

46 January - February ‘17

İyi Üretim Koşullarına Uygunluk (GMP) sertifikasına sahip olmuştu. Santa Farma, Ar-Ge çalışmaları sonucunda son üç yılda pazara 15 adet farklı farmasötik form ve terapötik alanda yeni ürün sunmayı başardı. GEBKİM OSB’deki Üretim ve Ar-Ge Merkezi tesisine geçtikten sonra 12 farklı patent çalışmasına imza atan ve deneyimli akademisyen kadrosuyla üzerinde çalıştığı birçok yeni ürün bulunduğunun altını çizen Santa Farma Yönetim Kurulu Başkanı Erol Kiresepi; “Ar-Ge merkezimiz, uluslararası alanda kabul görmüş ICH, EMA, WHO regulasyonlarını kendine rehber edinerek, modern, teknolojik altyapısı, yüksek performans ve katma değerli, tamamen bilim tabanlı bir kültür inşa etme temellerine dayalı bir anlayış benimsiyor. Tüm faaliyetlerimizin merkezinde yer alan insan ve verim odaklılık, üretim tesisimiz ve Ar-Ge merkezimizde de benimseniyor. Yenilikçi, değer katılmış ürün geliştirme ilkemizle, Türk ve dünya ilaç sektörü için bilimsel araştırmalarımızla ve kaliteli ürün geliştirme sorumluluğumuzla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ar-Ge merkezimizde halihazırda 33 bilim insanı istihdam ediliyor, önümüzdeki yıl bu sayıyı 40’a çıkarmayı planlıyoruz. Toplam çalışan sayımızı da yılsonuna kadar 950 kişiye çıkaracağız” diyor.


Santa Farma received the R&D center certificate from Ministry of Science, Industry and Technology Operating with a production capacity of 150 million boxes per year, Santa Farma, GEBKİM OSB Production and R & D Facility, focuses on providing a broad vision to the Turkish and world pharmaceutical industry

Santa Farma, one of the oldest pharmaceutical companies in Turkey, received R&D center certificate from the Ministry of Science and Technology and a production facility in Kocaeli, which was invested 150 million euros in 2015 in the district of Dilovası. The production facility with an indoor area of ​​43 thousand square meters in GEBKİM, the company works with a production capacity of 150 million boxes per year. The production facility, which was launched in 2012, received the Ministry of Health’s production permit and Good Manufacturing Practices (GMP) certificate in June 2015 and the European Union Good Manufacturing Practice (GMP) certificate in November 2016. In the last three years, Santa Farma offered 15 different pharmaceutical forms and therapeutic areas for the industry as a result of R & D studies. Highlighting that they found 12 new patent applications and many new products that he has worked on with his experienced academic staff after the went to the production and R & D center in GEBKİM OSB, Erol Kiresepi, CEO and Chairman of Santa Farma, said, “Our R & D center adopts an understanding based on modern, technological in-

frastructure, high performance and value-added, fully science-based culture building guidelines, guiding itself to internationally recognized ICH, EMA, WHO regulations. People and productivity-oriented in the center of all our activities are also adopted in our production facilities and R & D centers. We are continuing our activities with our scientific researches and quality product development for Turkish and world pharmaceutical sector with innovative, value added product development. Currently, 33 scientists are employed in our R & D center, and we plan to increase this number to 40 next year. We will increase our numbers of total employee up to 950 by the end of the year.”

47 January - February ‘17


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



Yeni Roche Gazyva Folliküler Lenfoma hastalarına umut oluyor

Dünyanın en büyük biyoteknoloji şirketlerinden Roche, folliküler lenfoma tedavisinde standart olarak kabul edilen, MabThera/Rituxan bazlı tedaviye kıyasla daha üstün performans gösteren ilk ve tek FAZ III çalışmasının verilerini açıkladı. Pivotal FAZ III GALLIUM çalışmasına göre, Gazyva, standart tedaviye kıyasla Folliküler Lenfomanın kötüleşme veya ölüm riskini yüzde 34 oranında azaltıyor. Araştırma hakkında konuşan Roche Medikal Direktörü ve Global Ürün Geliştirme Başkanı Dr. Sandra Horning; “Hodgkin dışı lenfomanın yavaş ilerleyen en yaygın formu olan Folliküler Lenfoma, remisyon ve hasta-

lık progresyonu döngüleri ile karakterize olan ve her nüksettiğinde tedavi edilmesi zorlaşan, tamamen kür sağlanamayan bir kan kanseridir. Gazyva bazlı tedaviye ilişkin yapılan bu çalışma, daha önce tedavi edilmemiş Folliküler Lenfomanın geçerli standart tedavisi olan MabThera/Rituxan bazlı tedaviye kıyasla daha üstün progresyonsuz sağ kalım gösteren, şimdiye kadarki ilk ve tek Faz III çalışmadır.” diye belirtti. GALLIUM çalışmasının sonuçları, 4 Aralık Pazar günü San Diego’daki Amerikan Hematoloji Derneği’nin (ASH) 58. Yıllık toplantısı kapsamında düzenlenen bilimsel oturumda bilim insanlarıyla paylaşıldı.

Roche’s New Gazyva (obinutuzumab) is hope for certain people with previously treated follicular lymphoma Roche announced data from the positive, pivotal Phase III GALLIUM study that compared Gazyva®/Gazyvaro® (obinutuzumab) plus chemotherapy followed by Gazyva/Gazyvaro alone head-to-head against MabThera®/ Rituxan® (rituximab) plus chemotherapy followed by MabThera/Rituxan alone for people with previously untreated follicular lymphoma. At a pre-planned interim analysis in May 2016, an independent data monitoring committee determined that the study met its primary endpoint early. The results showed Gazyva/ Gazyvaro-based treatment reduced the risk of disease worsening or death (progression-free survival; PFS, as assessed by investigator) by 34 percent compared to MabThera/Rituxan-based treatment. Median PFS was not yet reached. Adverse events with either Gazyva/ Gazyvaro or MabThera/Rituxan were consistent with

50

January - February ‘17

those seen in previous studies.

“Follicular lymphoma, the most common slow-growing

form of non-Hodgkin lymphoma, is an incurable blood cancer characterized by cycles of remission and disease

progression, and becomes harder to treat with every relapse,” said Sandra Horning, M.D., Roche’s Chief Me-

dical Officer and Head of Global Product Development. “This study of Gazyva/Gazyvaro-based treatment is the

first and only Phase III trial to date to show superior progression-free survival compared to MabThera/Ri-

tuxan-based treatment, the current standard of care, in previously untreated follicular lymphoma.”

Results were presented during the Plenary Scientific Session at 58th American Society of Hematology Annual Meeting on Sunday, December 4.



COSMED ile güzel bir cilt hayal değil

Beautiful skin is not an imagination with COSMED Sağlıklı bakım herkesin hakkı mottosuyla yola çıkan COSMED, Ultrasense Renk Düzenleyici CC Krem ile güzel bir cilt vadediyor. CC Krem, cildi nemlendirip UV koruması sağlarken içerdiği mineral renk pigmentleriyle cilt problemlerinin görünürlüğünün azaltılmasına da yardımcı oluyor. Hassas cilde sahip kişilerin rahatlıkla kullanabileceği CC krem, içerdiği etken maddeler sayesinde cilt bariyerini onarıyor, kılcal damar hassasiyetini önlüyor ve yatıştırıcı etkisiyle kızarıklıkları da gideriyor.

With a motto of “Everyone deserves to be well-groomed”, COSMED offers a beautiful skin with COSMED Ultrasense - Color Correcting CC Cream SPF20. CC Cream moisturizes the skin and provides UV protection while helping to reduce the visibility of skin problems with the mineral color pigments it contains. CC cream, which can be easily used by people with sensitive skin, restores the skin barrier with its active ingredients, prevents capillary sensitivity and relieves redness with a soothing effect.

Yeni Stem Cell Body Serum ile vücudunuza Anti-Aging etkisi... Mesoestetic stem cell body serum – Age Smart Beauty Genç ve sağlıklı bir cilt istiyorsanız yeni Stem Cell Body Serum tam size göre. Vücudun yaşlanmasını önlemek için üretilen Stem Cell Body Serum, içeriğindeki zengin bitkisel kök hücre sayesinde hücre onarımı sağlayarak, vücudun beslenmesine destek oluyor. Yeni nesil teknoloji ile üretilen serum içeriğinde bulunan krono smart peptidler sayesinde gençleştirmeden sorumlu genleri harekete geçiriyor, hücre yenilenme gücünü arttırıyor ve vücudu sıkılaştırıyor.

52 January - February ‘17

Rejuvenating facial and body modelling. It moisturizes, firms and progressively redefines the figure. stem cell body serum provides a complete antiaging treatment by increasing body metabolism, stimulating cell regeneration and toning tissues. It has a light texture which enable optimal hydration. Skin is softer, smoother and recovers firmness, elasticity and tone. Contains the innovative chronosmart peptide from Mesoestetic that detects and adapts to skin needs at all times by synchronising skin cell biorythmns producing an intelligent 24 hour action. It stimulates your skins own natural abilities increasing protection by day and repair and renewal by night.



Pfizer, ilaç sektöründeki ISO 14001:2015 belgeli ilk şirket oldu! Pfizer 2015 yılında yenilenen ve kapsamı değişen ISO 14001: 2015 Çevre Yönetim Sistemi Standardına geçiş yapmaya hak kazanarak, Türkiye ilaç sektöründe bu sertifikayı alan ilk şirket oldu vre, İş Sağlığı e Çe ve Gü kiy ür ve T r

iği nl

ü Gülçin Okçuo dür ğl

ISO 14001:2015 Çevre Yönetim Sistemi Standardı’na geçiş denetimlerini başarıyla tamamlayan Pfizer, Türkiye ilaç sektöründe İngiliz Standartları Enstitüsü’nden (BSI) bu belgeyi almaya hak kazanan ilk kuruluş oldu. Denetimler 100 yılı aşkın süredir yönetim sistemi standartları konusunda öncü olan ve ISO 9001, ISO 14001, OHSAS 18001 gibi en yaygın yönetim sistemi standartlarına şekil vermiş kar amacı gütmeyen, bağımsız ve tarafsız bir kuruluş olan BSI tarafından gerçekleştirildi. Bu standard ile Pfizer, kaynaklarını kullanırken enerji tasarrufu, iklimin korunması ve atıkların imha edilmesi konularında dünyamızı ve çevreyi ne kadar u

gözettiğini ve ne kadar çevre dostu bir şirket olduğunu da kanıtladı. Pfizer Türkiye Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürü Gülçin Okçuoğlu konuyla ilgili şunları söyledi; “İngiliz Standartları Enstitüsü (BSI) tarafından 2004 yılında yayınlanan ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Standardı’nı ilk defa 2007 yılında Pfizer olarak almaya hak kazanmıştık. Revize edilen ve kapsamı genişletilen ISO 14001:2015 standardına geçiş yapmaya da hak kazandık. Bu yeni standartla birlikte Pfizer’de çevre performansımız yaşam döngüsü bakış açısı ile de daha da ileri taşınmış olacak ve çevre yönetim sistemimiz, diğer iş süreçleriyle ve stratejilerle bütünleştirilecek. Bu yeni bütünsel yaklaşımın daha iyi bir çevre performansı, kaynak ve maliyet tasarrufu sağlamak için yeni fırsatlar oluşturacağına inanıyorum.” dedi.

Pf ize

Pfizer is the first company with ISO 14001: 2015 certification in the pharmaceutical sector! Pfizer was the first company to receive this certificate in the Turkish pharmaceutical sector, qualifying for the transition to the ISO 14001: 2015 Environmental Management System Standard, which was renewed and changed in 2015. Having successfully completed the transition audits to the ISO 14001: 2015 Environmental Management System Standard, Pfizer became the first company to receive this certificate from the British Standards Institute (BSI) in the Turkish pharmaceutical sector. The audits were carried out by BSI, a pioneer in over 100 years of advanced management system standards and a non-profit, independent and impartial organization that shaped the most common management system standards, such as ISO 9001, ISO 14001, and OHSAS 18001. With this standard, Pfizer has demonstrated how well it considers our earth and environment in terms of energy conservation, protection of the climate and waste disposal while using its resources, and how environmentally friendly it is.

54

January - February ‘17

Pfizer Turkey Environment, Occupational Health and Safety Manager Gulcin Okcuoglu Pfizer Turkey Environment, Occupational Health and Safety Expert Gulcin Okcuoglu said: “ As Pfizer, we were awarded the ISO 14001 Environmental Management System Standard, published by the British Standards Institute (BSI) in 2004, for the first time in 2007. We also qualify for the transition to the revised ISO 14001: 2015 standard. With this new standard, our environmental performance at Pfizer will be further enhanced with a life cycle perspective and our environmental management system will be integrated with other business processes and strategies. I believe this new holistic approach will create new opportunities for better environmental performance, resource and cost savings.”



(yağ, su, kas, kemik, kalori, BMI)

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

|

K

TÜRKİYE DİSTRİBÜTÖRÜ www.nabiztip.com


Sınıfının ilk Monoklonal Antikoru olan Daratumumab ikinci FDA onayını aldı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) daha önce en az bir tedavi almış olan multipl miyelom hastalarının tedavisi için, lenalidomid ve deksametazon ile bortezomib ve deksametazon ile kombinasyon halinde uygulanan Daratumumab’ı (Janssen Biotech, Inc.) onayladı Sınıfının ilk monoklonal antikoru olan Daratumumab için daha önce Kasım 2015’te, önceden bir proteazom inhibitörü (PI) ve bir immünomodülatör ajanı da içeren en az üç basamak tedavi almış veya hem proteazom inhibitörüne hem de immünomodülatör ajana refrakter olan (çift dirençli) multipl miyelom hastaları için monoterapi olarak hızlandırılmış onay verildi. Şimdiki onayda, standart tedavilere Daratumumab’ın eklendiği iki randomize, açık-etiketli çalışma esas alındı. Pollux çalışması (MMY3003 olarak da bilinir), tek başına lenalidomid ve deksametazon ile karşılaştırıldığında, Daratumumab eklenen lenalidomid ve deksametazon uygulamasında progresyonsuz sağkalımda (PFS) önemli artış ortaya koydu. Tahmini medyan PFS’ye Daratumumab kolunda ulaşılmazken, kontrol kolunda bu süre 18,4 ay oldu. (HR=0.37; %95 CI: 0.27, 0.52; p<0.0001); bu da Daratumumab ile tedavi edilen hastalarda hastalık progresyonu veya ölüm riskinde %63’lük bir azalmaya karşılık gelmekte.

58 January - February ‘17

Daratumumab orphan drug FDA tarafından çığır açıcı tedavi ve olarak onaylanmasının yanı sıra öncelikli inceleme onayı da aldı

Daratumumab, bortezomib ve deksametazon kombinasyonu ile bortezomib ile deksametazonun karşılaştırıldı-

ğı CASTOR çalışmasında (MMY3004 olarak da bilinir) POLLUX çalışmasındakine benzer sonuçlar gözlendi. Tahmini medyan PFS’ye Daratumumab kolunda ulaşıl-

mazken, kontrol kolunda bu süre 7,2 ay oldu. (HR=0.39;

%95 CI: 0.28, 0.53; p<0.0001); bu da Daratumumab ile tedavi edilen hastalarda hastalık progresyonu veya ölüm riskinde %61’lik bir azalmaya karşılık gelmekte.

Multipl Miyelom Araştırma Vakfı (MMRF) ve Yönetim Kurulu Başkanı Paul Giusti, “Daratumumab’ın onaylanmasının, multipl miyelom hastalarına acil tıbbi ihtiyaç-

larının karşılanmasında çok yönlü bir tedavi seçeneği daha sunduğunu” dile getirdi.


Daratumumab, the first Monoclonal Antibody in its class, received the second FDA approval The U.S. Food and Drug Administration approved daratumumab (DARZALEX, Janssen Biotech, Inc.) in combination with lenalidomide and dexamethasone, or bortezomib and dexamethasone, for the treatment of patients with multiple myeloma who have received at least one prior therapy Daratumumab was previously granted accelerated approval in November 2015 as monotherapy for patients with multiple myeloma who have received at least three prior lines of therapy, including a proteasome inhibitor (PI) and an immunomodulatory agent, or who are double refractory to a PI and an immunomodulatory agent. The current approval was based on two randomized, open-label trials in which daratumumab was added to standard therapies. The POLLUX trial (also known as MMY3003), demonstrated substantial improvement in progression-free survival (PFS) when daratumumab was added to lenalidomide and dexamethasone compared with lenalidomide and dexamethasone alone. The estimated median PFS had not been reached in the daratumumab arm and was 18.4 months in the control arm (HR=0.37; 95% CI: 0.27, 0.52; p<0.0001), representing a 63% reduction in the risk of disease progression or death in patients treated with daratumumab. Daratumumab has been approved by the FDA as a breakthrough treatment and orphan drug, as well as prior review approval

Similar results were observed in the CASTOR trial (also known as MMY3004), which compared the combination of daratumumab, bortezomib, and dexamethasone with

bortezomib and dexamethasone. The estimated median PFS was not reached in the daratumumab arm and was

7.2 months in the control arm (HR=0.39; 95% CI: 0.28, 0.53; p<0.0001), representing a 61% reduction in the risk of disease progression or death for patients treated with daratumumab. The most frequently reported adverse rea-

ctions (greater than or equal to 20%) in MMY3003 were infusion reactions, diarrhea, nausea, fatigue, pyrexia, up-

per respiratory tract infection, muscle spasm, cough and dyspnea. The most frequently reported adverse reactions (greater than or equal to 20%) in MMY3004 were infusion reactions, diarrhea, peripheral edema, upper respira-

tory tract infection, peripheral sensory Neutropenia and

thrombocytopenia have been added to the Warnings and Precautions of the DARZALEX label.

59 January - February ‘17


Novartis’in yenilikçi AML ve sistemik mastositoz ilacı FDA’dan “öncelikli inceleme” statüsü aldı

ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Novartis tarafından yeni teşhis edilen yetişkinlerdeki FMS benzeri tirozin kinaz-3 (FLT3) mutasyonlu akut miyeloid löseminin (AML) ve ileri evre sistemik mastositozun tedavisine yönelik PKC412 (midostaurin) ilacı için yapılan yeni ilaç başvurusunu öncelikli İnceleme statüsüne aldı. Ayrıca İnvivoscribe Technologies İnc. (IVS)* ile işbirliği içinde geliştirilen FLT3 eşlik tanılı PKC412’nin pazara sunulması öncesi onay başvurusu da, incelenmek üzere FDA tarafından kabul edildi. Amerika dışında ise, PKC412’nin bu endikasyonlara yönelik pazarlama yetkisi başvurusu hâlihazırda Avrupa Tıp Ajansı (EMA) tarafından onaylandı. Midostaurin için yapılan yeni ilaç başvurusunda, bahsi geçen iki hastalık için şimdiye kadar yapılan en kapsamlı klinik araştırmanın sonuçları sunuldu. Faz III RATIFY çalışmasında (CALGB 10603), FLT3 mutasyonu olan AML hastası 60 yaş altı yetişkin hastalarda PKC412 (midostaurin) ile birlikte standart kemoterapi tedavisinde elde edilen sonuçlarla ile, plasebo ile birlik-

60

January - February ‘17

te standart kemoterapi tedavisinde elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı. Plasebo uygulanan grupla karşılaştırıldığında, PKC412 (midostaurin) tedavisi gören hastaların genel sağ kalım oranlarında istatistiksel olarak anlamlı bir seviyede düzelme olduğu ve ölüm riskinin plasebo alanlara göre %23 daha düşük olduğu gözlendi (risk oranı [HR] = 0,77, P = 0,0074)[1]. Bu veriler temel alınarak bu yılın başında PKC412’ye (midostaurin) FDA tarafından, yeni teşhis edilen FLT3 mutasyonlu AML hastalarının tedavisinde Çığır Açan Tedavi unvanı verilmişti. Novartis Onkoloji CEO’su Bruno Strigini bu gelişmeyi şöyle değerlendirdi; “FLT3 mutasyonlu AML ve ileri evre sistemik mastositoz son derece nadir görülen ve yıkıcı hastalıklardır. Mevcut tedavi seçeneklerinin sınırlı olması nedeniyle bu hastalıklardaki karşılanmamış tedavi ihtiyacı çok yüksektir. Bu karar; midostaurinin potansiyel bir tedavi olarak, hedefe yönelik ilaçlardan henüz faydalanamamış olan hastalar için taşıdığı önemi gözler önüne sermektedir.”


Novartis drug PKC412 (midostaurin) granted FDA Priority Review for newly-diagnosed FLT3-mutated AML and advanced systemic mastocytosis

Novartis announced that the US Food and Drug Administration (FDA) granted Priority Review to the PKC412 (midostaurin) new drug application (NDA) for the treatment of acute myeloid leukemia (AML) in newly-diagnosed adults with an FMS-like tyrosine kinase-3 (FLT3) mutation, as well as for the treatment of advanced systemic mastocytosis (SM). The premarket approval application (PMA) for the PKC412 (midostaurin) FLT3 companion diagnostic, developed in collaboration with Invivoscribe Technologies, Inc. (IVS)* has also been accepted for review by the FDA. Outside the US, the marketing authorization application for PKC412 (midostaurin) in these indications has already been accepted by the European Medicines Agency (EMA). “FLT3-mutated AML and advanced SM are devastating and rare diseases, with significant unmet needs due to limited existing treatment options,” said Bruno Strigini, CEO, Novartis Oncology. “This regulatory designation signifies the importance of midostaurin as a potential therapy for these patients who haven’t had the benefit of targeted medicines.”

The NDA submission for PKC412 (midostaurin) includes data from the largest clinical trials conducted to date in each indication. In the Phase III RATIFY trial (CALGB 10603), which investigated PKC412 (midostaurin) plus standard chemotherapy versus placebo plus standard chemotherapy in adult patients less than 60 years of age with FLT3-mutated AML, those in the PKC412 (midostaurin) arm experienced a statistically significant improvement in overall survival (OS) with a 23% reduction in risk of death compared to the placebo arm (hazard ratio [HR] = 0.77, P = 0.0074)[1]. Based on these data, PKC412 (midostaurin) was also granted Breakthrough Therapy designation by the FDA earlier this year for newly-diagnosed FLT3-mutated AML. Investigators did not discover any differences in grade 3 or higher hematologic and non-hematologic adverse events. The most common adverse events were febrile neutropenia, nausea, exfoliative dermatitis, vomiting, headache, petechial, and pyrexia. They also did not report any differences in treatment-related deaths between both treatment groups.

61 January - February ‘17


Son dönemin tercih edilen takviye edici gıdası

“Kara Mürver”

Oro İlaçları A.Ş. Ticaret Direktörü Cenk TÜRKER Kara Mürver (Elderberry), güneşli bir yerde ıslak veya kuru topraklarda 30 fit yüksekliğe kadar büyüyen geniş bir çalı veya küçük bir ağaçtır. Avrupa, Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde olan bitki, son dönemde Amerika Birleşik Devletleri’nde de oldukça yaygınlaşmıştır. Çiçekleri beyazdır. Meyveleri önce yeşil sonra kırmızıya döner, daha sonra olgunlaştığında siyah olur. Meyve ve çiçekleri ilaç olarak kullanılır. Elderberry ayrıca antioksidan özelliklere sahip flavonoidler içerir ve vücudun hücrelerine hasar vermesini önlemeye yardımcı olur. Aslında, mürver mevyesi, toplam flavonol içeriği açısından yaban mersini, kızılcık, goji çilek ve böğürtlenin üstünde. Kurutulmuş olgun meyve genellikle en az %0.8 flavonoid standart hale getirilmiş. Kara Mürver (Elderberry), sıvı, şurup gibi formlarda piyasada bulunmakta. Kara Mürver (Elderberry) soğuk ve grip belirtilerini tedavi etmeye de yardımcı olur. Kara Mürver (Elderberry) ekstresi ile yapılan bir çalışma, kara mürver ekstersinin yanı sıra C vitamini ve çinko eklenmiş bir formülasyon kullanımı grip süresini yaklaşık 3 gün kısaltabildiğini öngörüyor. Bir başka ön araştırma, belirtiler başladıktan sonraki 24 saat içerisinde alındığında grip belirtilerinin azaltılmasına yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. 2017 Ocak ayında Kıbrıs’ta lansmanını yaptığımız firmamızın yeni ürünlerinden Samigra Plus ve Hot 2 adet formu, Kara Mürver (Elderberry) flavonoidler, yetişkinler için %38, Samigra KİDS çocuklar için %19 standardize edilmiştir. Samigra Plus ve Hot Karamürver Ekstresinin yanı sıra C vitamini ve Çinko içermektedir. Samigra Plus yetişkinlerde tek doz ve şurup formu ile kolay kullanım avantajı sağlar. Samigra Hot şase formu ile sıcak suda kullanılarak; soğuk havalarda sıcak destek sağlamaktadır. Çocuklar için keyifli lezzete sahip Samigra Kids ise çocukların genel bağışıklık sistemine destek olurken, grip ve soğuk algınlığı durumunda belirtilerin kısa zamanda ortadan kalkmasına destek olmaktadır. Samigra ailesi 7’den 77’ye her yaşa destek sağlamak için satışa sunulmuştur. Soğukların kendini gösterdiği ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde vücuda yapılacak en iyi destek olarak kullanılabilir.

62 January - February ‘17



Yeni annelere altın öneriler... Yalnızca doğum sırasında alınabilen kordon kanı günümüzde kan hastalıkları, anemi ve kanser başta olmak üzere 80’den fazla hastalığın tedavisinde kullanılabilen, mucizevi bir şifa kaynağı... hangi değişikliklerin ne zaman olacağını mı?” diyen Ertuğrul, yeni doğan bebeğin merak edilen 15 özelliğini sıraladı...

Doyana kadar emzirin

1-Bebeğimdeki kırmızı döküntüler normal mi? “Evet. Hayatın ilk günlerinde birçok bebeğin gövdesinde ve yüzünde kızarık alanlar ve bunların üzerinde hafif sarımsı renkte sivilceye benzeyen deri döküntüleri olur. 2-Bebeğimin göğüslerindeki şişlikler normal mi? “Özellikle anne karnında normalden uzun süre kalan bebeklerde meme dokusunun çok irileşmiş olduğu görülür. Hatta eğer biraz sıkılırsa meme ucundan süt bile gelebilir. (Ama siz sıkmayın!)”

Hamile Eğitmeni ve Emzirme Danışmanı Esra Ertuğrul

Doğum, insan yaşamındaki en büyük mucizelerden biri. Türkiye’de yeterli bilinç oluşmadığı için kordon kanı saklama oranı hala çok düşük seviyelerde. Bu durumu değiştirmeyi hedefleyen, Avrupa’nın en güçlü aile biyobankası FamiCord Group’un Türkiye’deki iş ortağı Yaşam Kordon Kanı Bankası, sadece 2016’da gerçekleştirdiği eğitimlerle 1.500’ün üzerinde aileyi bilgilendiriyor.

Uzmanlardan eğitim

Yaşam Bankası bir yandan kordon kanı ile ilgili bilinçlendirme çalışmalarını sürdürürken diğer yandan da kadınları en özel dönemleri olan gebeliğe hazırlamak adına doğru bilgiye ulaşmasında aracı oluyor. Anne adayları ve eşlerini, alanında uzman birçok doktorla, Hamile Eğitmeni ve Emzirme Danışmanı Esra Ertuğrul gibi önemli isimlerle buluşturan Yaşam Bankası, her ay İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında eğitimler düzenliyor. Esra Ertuğrul, eğitimlere katılma olanağı bulamayan yeni anneleri de unutmadı. “Yeni anne mi oldunuz? Bebeğinizdeki tepkilerin neden kaynakladığını mı merak ediyorsunuz? Ya da vücudunda

64

January - February ‘17

3- Bebeğimin sırtında ve kalçasındaki morluklar normal mi? “Bebeğinizin poposunda, kuyruk sokumunda ve bel bölgesinde mor renk değişiklikleri de normal cilt bulgularıdır. Bunlara ‘Mongol lekesi’ adı verilir.” 4-Bebeğimin sık sık irkilmesi normal mi? “Şimdi kendinizi düşünün, kanepede uzanmış şekerleme yapıyorsunuz. Tam içiniz geçmişken birden bacağınızda ya da kolunuzda bir irkilme ya da sıçrama olur, televizyonun kumandası ya da okuduğunuz gazete elinizden yere düşer. İşte bu duruma ‘Uyku miyoklonisi’ deniyor. Beynin uykuya geçtiği sırada vücut üzerindeki kontrolün kalkmasıyla oluşan fizyolojik bir durum… Bebeklerde ise zaten beyin vücut hareketleri üzerinde çok etkili olmadığı için, uyku miyoklonisi sık olur.” 5-Bebeğimin doyduğunu nasıl anlarım? “Bunun net bir ölçüsü yoktur. Bebeğiniz kendi dilinde emme tarzını ve gücünü değiştirerek “Ben doydum” mesajını size verir. Bebeğinizin beslenmesini saate bakarak düzenlemeye çalışmanız, beslenme sorunlarıyla karşılaşmanıza sebep olur. Annelik içgüdülerinize güvenin, bebeğinizi ‘acıkınca’ besleyin. Emzirme süreniz de ‘doyana kadar’ olsun. Kendinizi ve bebeğinizi ille de bir düzene uymaya zorunlu hissetmeyin, rahat ve biraz da gamsız olun.”



Gamsız olun

6-Kafası vücuduna göre büyük olur mu? “Anne karnındayken beyin büyümesi gövdeye göre çok daha hızlıdır, doğumdan sonra yavaşlar. Yani yeni doğanlarda beyin büyümesinin büyük kısmı tamamlanmıştır. Sağlıklı bebeklerde tüm vücudun dörtte biri baştır, erişkinlerde ise bu oran sekizde bire iner.” 7- Uyku düzeni nasıl oluşturulur? “Hayatın ilk haftalarında bebekler günün büyük kısmını uykuda geçirirler. Gece ve gündüzün farkında da olmazlar. Gündüz vakti uyanıkken bebeğinizle bol bol konuşun, minik oyunlar oynayın. Gece uyanıkken de sakin ve sessiz şekilde sadece besleyin, olabildiğince az çevresel uyaran verin. Gece uykuya düzenli ve rahat geçiş için de ‘uyku rutini’ oluşturun. Yani her gece hep aynı saatte, sadece o saate özel pijamalarını giydirin, sadece o saate özel bir ninni söyleyin ve sakin bir şekilde yatağına yatırıp sessizce yanından ayrılın.” 8- Göbek bağı temizliğini nasıl yapabilirim? “Aslında hiçbir özel bakım yapılmazsa bile rutin temizlik kurallarına uyulduğu sürece göbek kendiliğinden 7–10 gün içinde kurur ve düşer. Ama ille de bir bakım yapacaksanız, en iyisi etil alkol sürerek kurumasını hızlandırmanızdır.” Oda sıcaklığı 20­22 derece olmalı 9-Yeni doğan bebeğimin oda sıcaklığı nasıl olmalı? “Yeni doğanın bulunduğu oda serin ve ferah olmalı. Sıcaklığın 20 – 22 derece olması yeterli. Aşırı sıcak çevre ve aşırı giysiler bebekler için tehlikeli. Ani bebek ölümünde rol oynayan faktörlerden birisi de aşırı sıcak çevredir.” 10- İlk banyo ne zaman yaptırılmalı? “Doğum odasında banyo yaptırılması doğru değil. Bebeğin yıkanmadan en doğal hali ile annesi ile ten temasının sağlanması ve olabildiğince çabuk anne memesi-

66 January - February ‘17

ne tutturulması, anne sütünün bollaşması ve bebeğin kolostrum denen ve adeta ilk sağlık sigortası olan sütü alabilmesi açısından çok önemli. Doğumdan saatler sonra anne bebek iletişimi sağlandıktan sonra ilk banyo yaptırılabilir.” 11- Neden şaşı bakıyor? “Bebekler ilk aylarda hem çok net göremedikleri hem de göz kaslarını çalıştıran sinirler tam organize olmadığı için bazen şaşı bakabilirler. Bu durum normaldir. Ama üçüncü aydan itibaren şaşılık düzelmiyorsa bir göz doktorunun görmesi yerinde olur.” Bebeğinizle bol bol konuşun 12- Beni görüyor mu? “Bebekler ilk günlerinde kendilerine yakın nesneleri gölgeler halinde seçebilirler. Bazı fizyoloji çalışmalarında bebeklerin ilk günlerinde erişkinin 1/20’si kadar görebildikleri 3–4 aylık olunca da erişkinler kadar net görebildikleri hesaplanmıştır.” 13-Neden elleri sürekli yumruk biçiminde? “Ellerin yumruk biçiminde olması da bebeklerin farkında olmadan yaptıkları bir hareket… Birkaç ay içinde ellerini kullanmaya başlayınca bu durum sona erer. İlk aylarda yakalama refleksi ile avuç içine gelen her şeyi sıkıca kavrarlar.” 14-Beni ne zaman duymaya başlar? “Bebeklerin anne karnında bile işitebildikleri biliniyor. Bu nedenle hamileyken bebeğinizle bol bol konuşun. Konuşmanızı melodik tarzda yaparsanız sizi çok daha dikkatle dinlediğini göreceksiniz.” 15- Neden bacaklarını karnına çekip uyuyor? “Bebekler daima büzülerek kolları ve bacaklarını toplayarak yatma eğilimindedirler. Tıpkı anne karnındaki pozisyon gibi. Bu hareket de beynin olgunlaşması ile kaybolur.”



Emzirme problemleri için çözüm artık bir uzağınızda Piyon Emzirme Çözümleri yeni alışveriş sitesi ile annelerin tüm ihtiyacını karşılıyor 25 yıldır anne sütünün bebekler için en kıymetli ve en doğru tek gıda olduğu inancıyla sektörün dünya lideri Ameda Süt Pompaları ile işbirliği yapan Piyon Emzirme Çözümleri, annelerin bebekleri ve kendileri için her türlü ihtiyacı karşılayabilmeleri için anne/bebek marketi açtı. Ameda Hastane Tipi süt pompası kiralama hizmetini de web üzerinden yapılabilir kolaylığa getiren Piyon Emzirme Çözümleri emzirme konusunda yardıma ihtiyacı olan annelerin hayatını kolaylaştırıyor. Anne sütünü direkt olarak bebeğine veremeyen annelerin en büyük yardımcısı olan Piyon Emzirme Çözümleri; süt pompasından, süt taşıma çantasına, doğal ürünlerden biberona kadar geniş bir yelpazede her türlü ihtiyacı karşılıyor.

The solution for breastfeeding problems is now pretty close Ameda breastfeeding solutions meets all your mother’s needs with the new shopping site The Purely Yours Una Single Electric Breastpump has been designed using the same hospital grade technology as the Ameda Elite. Mums can therefore be rest assured that this product will deliver reliability, comfort and purity when pumping milk at home. Features: Electric breast pump. Custom Control - Vacuum and cycles can be adjusted to your personal preference offering optimal results every time - giving you increased milk supply and reduced pumping time. With Ameda Purely Yours Lactaline Double Electric Breast Pump, The

68 January - February ‘17

Ameda Lactaline purely yours offers single and double electric pumping. It uses the same hospital-grade technology as the Ameda Elite. The pump has dual suction and speed adjust feature that allows mums to choose from a total of 32 combinations, for the higher comfort and milk flow every time. The proven Air Lock Protection prevents the air from your pump coming in contact with your milk keeping it purely yours. There are seven funnel sizes available (sold separately) for the Lactaline purely yours, providing a ideal fit for mums.


14 Şubat’ta sevdiğinize sağlık hediye edin Bu hayatta sevdiklerimizle varız. Ailemiz, dostlarımız, eşimiz, sevgilimiz… Onlarla birlikte üzülüp, onlarla birlikte mutlu oluruz. İşte bu yüzdendir ki onların sağlığı da herşeyden önemlidir. Türkiye’nin ilk sağlıklı yaşam markası Zade Vital®’in, Türkiye’de ilk kez dört farklı doğal sağlık ürününü tek pakette toplayan Combo Serisi ile onların sağlığına doğal yolla destek olarak sevginizi gösterebilirsiniz. Kadınlara özel Combo Woman: Zade Vital® Combo Woman, kadın vücudunun günlük Omega 3-5-9, vitamin (A, D, E), mineral ve eser element ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla beslenmeye destek olarak kullanılıyor. Zade Vital® Combo Woman’ın içeriğinde; bağışıklık sitemine destek Cold Press Çörek Otu Yağı, Antiaging (yaşlanma etkilerini geciktirici), antiinflamatuvar (yangı giderici) özelliklerine sahip ve menopoz dönemi kadınlarda sıcak basması, terleme şikayetlerinde tedaviye yardımcı Cold Press Nar Çekirdeği Yağı, kemik sağlığının korunmasında, osteoporoz ve kronik kabızlık tedavisine destek Cold Press Keten Tohumu Yağı ve kardiyovasküler ve endokrinolojik hastalıkların tedavisine destek Yetişkinler için Omega 3 Balık Yağı bulunuyor. Cildine özen gösterenler için Combo Derma: Zade Vital® Combo Derma, vücudun günlük Omega 3-9, vitamin (A, D, E), mineral ve eser element ihtiyaçlarını karşılıyor, cildin güzelleşmesini sağlamak amacıyla besin desteği olarak kullanılıyor. Zade Vital® Combo Derma’nın içerisinde, özellikle sebore, kepek gibi saçlı cilt sorunlarına karşı kullanılabilen Cold Press Isırgan Tohumu Yağı, içeriğindeki timokinon ve esansiyel yağ asitlerinden ötürü ekzema, atopik dermatit, psoriazis (sedef ) ve vitiligo gibi cilt hastalıklarının tedavisine destek Cold Press Çörek Otu Yağı, antiaging (yaşlanma etkilerini geciktirici) ve antiinflamatuvar (yangı giderici) özellikleri ile Cold Press Nar Çekirdeği Yağı ve yaşlanma etkilerini geciktirmeye, bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı, saç dökülmesini önleme ve cilt sağlığına destek olma gibi faydaları olan Cold Press Rüşeym Yağı bulunuyor.

Erkeklere özel Combo Man: Zade Vital® Combo Man, erkek vücudunun günlük Omega 3-9, vitamin (A, D, E), mineral, eser element ihtiyaçlarını karşılamak ve kalp damar sağlığını güçlendirmek amacıyla beslenmeye destek olarak kullanılıyor. Zade Vital® Combo Man’in içeriğinde; doğal enerji kaynağı olup yüksek enerji gereksinimi olan kişilerin fiziksel peformansını artırmaya destek Cold Press Rüşeym Yağı, dolaşım problemlerine karşı destek Cold Press Üzüm Çekirdeği Yağı, prostat sorunlarının azaltılmasında yardımcı Cold Press Kabak Çekirdeği Yağı ve kardiyovasküler ve endokrinolojik hastalıkların tedavisine destek Yetişkinler için Omega 3 Balık Yağı bulunuyor. Yetişkinler için enerji kaynağı Combo Performance: Zade Vital® Combo Performance, insan vücudunun günlük Omega 3-9, vitamin (A, D, E), mineral, eser element ihtiyaçlarını karşılayarak enerji ve performansı artırmak amacıyla beslenmeye destek olarak kullanılıyor. Zade Vital® Combo Performance’ın içeriğinde; doğal enerji kaynağı olan ve erektil disfonksiyon (sertleşme sorunu) tedavisine yardımcı Cold Press Rüşeym Yağı, hem iyi bir enerji kaynağı hem de afrodizyak olarak da kullanılabilen Cold Press Ceviz Yağı, iyi bir antioksidan olan ve hem iyi bir enerji kaynağı hem de afrodizyak olarak da kullanılabilen Fındık Yağı ve kalp ve damar sistemi üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinen, ayrıca hem iyi bir enerji kaynağı hem de afrodizyak olarak da kullanılabilen Yer Fıstığı Yağı yer alıyor.

69 January - February ‘17


Sağlıklı embriyolar PGS yöntemi ile artık daha net!

Preimplantasyon Genetik Tarama (PGS) uygulaması ile hangi embriyonun en sağlıklı olduğunu daha net anlaşılırken, gebelik ve canlı doğum oranları artıyor ve düşük riski de belirgin oranda azalıyor sağlıksız yumurtalar nedeniyle gebe kalamama durumu ortaya çıkıyor ve düşük riski artıyor. Sırf deneme yanılma yoluyla, genetik ayıklama yapılmadan, özellikle ileri yaşlardaki kadınlarda, embriyonun sağlığını bilmeden körlemesine transferin hem gebe kalma süresini uzattığını hem istenmeyen düşük oranlarını artırdığını çok iyi biliyoruz.’’ dedi.

Anatolia Tüp Bebek Merkezi Klinik ve Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Hakan Yaralı

İlerleyen yaş, tekrarlayan gebelik kaybı veya tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı olan çiftlerde Preimplantasyon Genetik Tarama yöntemi (PGS) önemli bir yer tutuyor. Blastokist safhasında (yumurta toplama yapıldıktan 5-6 gün sonra) embriyolardan hücre alınarak kromozom yapılarının incelenmesi ve normal olan embriyonun rahime nakledilmesi PGS’nin temel amaçları arasında yer alıyor. Anatolia Tüp Bebek Merkezi Klinik ve Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Hakan Yaralı; ‘’Özellikle kadın yaşı ilerledikçe

70 January - February ‘17

Bu yöntemle gebe kalma süresini kısalıyor Prof. Yaralı ayrıca; “36-38 yaşında kadınların yumurtalarının %50’si, 40 yaşında %60-65’i, 42-43 yaşında %70-75’i, 45-46 yaşında da yumurtaların neredeyse %100’ü sağlıksız oluyor. Sağlıksız yumurtalar da sağlıklı yumurtalar gibi görünebiliyorlar. Bu yumurtalar da döllenebiliyor ve embriyoya dönüşebiliyor. Ama bu sağlıksız yumurtalar ve başarısız uygulamalar, düşük riski ve Down Sendromu gibi durumları da beraberinde getiriyor. Maliyet olarak düşünüldüğünde biraz daha yüksek olan PGS yönteminde sadece %1 ve %5 yanılma payı ile birlikte hangi embriyonun en sağlıklı olduğunu daha net anlayabilmek mümkün. PGS yapıldıktan sonra normal kromozom yapılı tek embriyonun nakledilmesi ile, 38-45 yaş aralığında, düşük riski %8-10’lara gerilemekte, canlı doğum oranları ise %60-65’lere yükselmektedir. Elde edilen biyopsi örneğini NGS adı verilen güvenilirliği en yüksek metot ile değerlendiriyoruz” dedi.


Nemlendirme Bakım Yumuşaklık Parlaklık Islak ve Kuru Tarama Kolaylığı Elektriklenmeyen Saçlar Kırık Saç Uçlarını Onarma

Tüm eczanelerde!


Tam bir ağız ve diş bakımı için “Misip”

Tüm dünyada kullanımı giderek yaygınlaşan, klasik kürdan ve diş ipini tek bir üründe birleştiren Misip artık Türkiye’de. Dişlerde çürüme ve diş eti hastalıkları riskini azaltmanın yolu tam bir diş ve ağız bakımından geçiyor. Araştırmalara göre tam bir ağız bakımı sadece ağız sağlığını değil, beyin de dâhil olmak üzere vücudun pek çok bölgesini olumlu etkiliyor. Diş çürümelerine, diş eti hastalıklarına ve kötü ağız kokusuna neden olan yemek artıkları ve bakteri plağını temizlemede Misip Kürdanlı

Diş İpi devreye giriyor ve tam bir ağız bakımı sağlıyor. Misip, düzenli kullanıldığında dişlerde çürüme ve diş eti hastalıkları riski de azaltıyor. Ergonomik tasarımı ve kaymayı engelleyen tutamacı ile kullanımı oldukça kolay olan Misip’in sağlam ve kaygan ipi, diş aralarındaki yemek artıklarını ve bakteri plağını etkin bir şekilde yok ederken, kürdanı ise dişlerin iç kısımlarını temizliyor. Klasik kürdan ve diş ipinin pozitif yönlerini birleştiren Misip, iç ve dış pazarda da büyük rağbet görüyor.

For a complete mouth and dental care “Misip” Floss Picks Combining the classical toothpicks and dental floss in a single product, Misip is now in Turkey, which is becoming increasingly popular all over the world. The way to reduce the risk of decay and gum disease in the teeth is through a complete tooth and mouth care. According to research, a full oral care positively affects many parts of the body, not just oral health, but also the brain. Cleansing of food residues and bacteria plaque causing dental decay, gum disease and bad mouth odor Misip toothpick enters the toothpick and provides full

72 January - February ‘17

oral care. When used regularly, Misip also reduces the

risk of tooth decay and gum disease. Misip’s rugged,

slippery rope, which is easy to use with its ergonomic design and handle that prevents slipping, effectively

removes food waste and bacteria plaque between the teeth while the toothpick cleans the inside of the teeth.

Misip, which combines the positive aspects of classical toothpicks and toothpicks, is also very popular in the interior and exterior markets.



Kırılarak dökülmelere karşı Zigavus Nar Ekstraktlı Şampuan Zigavus Shampoo with Pomegranate Extracts against breaking loss

Zigavus Narlı şampuan kırılarak dökülmelerin önlenmesine, saçların doğal ve hızlı uzamasına yardımcı oluyor. Nar ekstraktında bulunan punisik asit, saç hücreleri ve saç derisinin ihtiyaç duyduğu besin kaynağını sağlıyor. Narlı şampuan, saçlardaki kırıkların, boya nedeniyle yanmış saçların ve çevre kirliliğinin neden olduğu saç deformasyonlarının onarılmasına katkı sağlayarak boyalı saçların renginin korunmasına yardımcı oluyor. Saçların doğal ve parlak görünümü şampuanın içeriğinde bulunan nar çekirdeği yağının etkisiyle ortaya çıkıyor.

Zigavus Herbal Essnce Shampoo with Pomegranate extract is ideal for non-growing and broken hair. Hair contributes a lot to make an attractive outward appearance. Interestingly, whether you are a lady or guy, you do not need to use expensive hair growth products or go through complex hair treatments to grow hair faster. All you need to do, is to use some useful natural elements that can keep your hair healthy and make your hair grow faster naturally in a cost effective way. All you need is Pomegranate Extracted Shampoo. For non-growing and broken hair. It prevents hair breakage and helps your hair grow faster.

Saç dökülmesine karşı Zigavus Extra Plus Sarımsaklı Şampuan

Do not lose your hair, let get it stronger with Shampoo with Garlic Extract Zigavus Extra Plus, düzenli ve sürekli kullanıldığında etkisini göstererek saç derisinde biriken ölü hücreleri temizleyerek kepek oluşumunu engelliyor ve saç dökülmesinin önüne geçiyor. Betakaroten, çinko ve kalsiyumca zengin olan sarımsak ekstresi sayesinde saça sağlık, canlılık ve direnç kazandırıyor. Dermatolojik, alerjik, mikrobiyolojik testleri Quality Assurance & Control Systems QACS Laboratuvarları tarafından yapılan şampuanın saç dökülmesini engellediği ise kanıtlandı.

Zigavus New Extra Plus Shampoo with Garlic Extract is natural garlic extract, rich in beta caroten and zinc and calcium. Offered in exclusive sales points, Shampoo with Garlic Extract is conducted efficiency tests and dermatologist reviews approve the garlic shampoos effects and efficiencies. The active substances of this shampoo consisting of beta-carotene, zinc and calcium. These let your hair grow stronger and healthier. Without garlic smell! Odorless! This mixture reduces the risk of hair loss by creating strong and healthy hair cells.

Kepek problemine karşı Zigavus Biber ve At Kuyruğu Ekstraktlı Şampuan

Zigavus Shampoo with pepper & horsetail extracts

Zigavus Biber ve At Kuyruğu Ekstraktlı Şampuan düzenli ve sürekli kullanıldığında kepek sorununun önlenmesine yardımcı oluyor. Biber ekstresindeki C ve E vitaminleri saç köklerini besleyerek güçlenmesini sağlıyor. Saç hücrelerini besleyerek, saçın dolgun ve parlak görünüm kazanmasına yardımcı oluyor.

74 January - February ‘17

It helps to prevent dandruff problem when used regularly and continuously. It feeds hair roots and ensures strengthening with vitamins C and E in pepper extract. It repairs worn hair tips and deformation of hair structures caused by hair dying. It helps protecting the hair against negative effects of frequently washing, dust and environment. It also prevents hair loss by preparing the suitable environment for healthy hair growth. It ensures a voluminous and bright appearance by feeding hair cells. Its correct pH value means no irritation on your scalp or skin.


Acıbadem, is leader of Turkey in “ HealthCare Service Exportation” category

Acıbadem Health Group is in the first place in “Health Services Exportation” category of “500 Big Service Exporters of Turkey” research which Turkish Exporters Assembly(TEA)

organized for the first time. Turkey’s leader brand in health services; Acıbadem placed in 23rd rank by passing many companies in 500 Big Service Exporters of Turkey list. Acıbadem Health Group Board Chairman Mehmet Ali Aydınlar stated that he is proud of Acıbadem that celebrates silver year by leaving 25 years behind to be awarded as leader brand in health exportation.

Medical Park Hospital Group awarded with second prize in Health Service Category of 500 Big Service Exporter Company Research One of the biggest health groups of Turkey; Medical Park Hospitals Group that was established in 1993 and provides service with 25 hospitals in Turkey was awarded with second prize in Health Services Category in first research of this year. Board Chairman and CEO of Medical Park Hospitals Group Muharrem Usta said that Turkey is preferred by foreigner patients in respect to oncology, cardiovascular surgery, organ transplantation, eye health

and esthetic operations and

orthopedics in particular by stating that they are proud of having this award. Usta said;

“We generated 50 million dollars exportation income in 2015 as

Medical Park Hospitals Group.

Reaching 2 million international patients

and

generating

20

billion dollar income in health tourism are included in Turkey’s 2023 targets. We keep our attempts

to

contribute

target as group too.”

this

Anatolian Health Center became the biggest third institution of Turkish Service Exportation Health Sector Category

Anatolian Health Center that was established to provide world class health service on purpose of increasing life quality transfers needs of modern medicine to its patients with a new and comprehensive sense of health. Anatolian Health Center took 3rd place in the biggest 500 institutions of Turkey in health sector category with service exportation it carried out in 2015 in the direction of 2023 targets of Turkish Exporters Assembly. Minister of Finance Nihat Zeybekçi and Minister of Health Recep Akdağ presented third

prize to Anatolian Health Center in award ceremony organized with company of Prime Minister Bİnali Yıldırım. International Services Director Aslı Akyavaş received award on behalf of Anatolian Health Center.

75 January - February ‘17


Janssen Türkiye yeni Genel Müdürü Maria Fernanda Prado Maria Fernanda Prado, Janssen Türkiye Genel Müdürü olarak atandı. Maria Fernanda Prado, yeni görevinin yanı sıra EMEA Gelişen Pazarlar Operasyon Komitesi (EMOC) üyesi de olacak. Geçtiğimiz 3,5 yıl boyunca Janssen Brezilya’da Satış ve Pazarlama Direktörü rolünde Onkoloji, Hematoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Diyabet ve Merkezi Sinir Sistemi gibi birçok farklı terapötik alanda çalışan Maria Fernanda Prado, görev yaptığı dönem boyunca şirket büyümesi üzerinde kritik katkısı olan yeni iş modelinin hayata geçirilmesine başarılı bir liderlik sergiledi. İlaç sektöründe 17 yıllık geniş iş tecrübesi bulunan Maria Fernanda Prado, profesyonel çalışma hayatının başında perakende endüstrisinde 7 yıl boyunca çalıştı.

UCB Pharma Nöroloji Hasta Değer Birimi yeni Pazarlama Müdürü Aslı Elgün oldu Dünyadaki en yaygın nörolojik hastalıklardan biri olan epilepsi alanında hastaların hayatında değer oluşturma amacıyla çalışmalarına devam eden UCB Pharma’nın, Nöroloji Hasta Değer Birimi yeni Pazarlama Müdürü Aslı Elgün oldu. Ocak 2017 itibariyle görevine başlayan Elgün, epilepsi alanında gerçekleştirilecek çalışmalara yoğunlaşacak. Elgün, epilepsi hakkında toplum genelinde var olan ön yargıları ortadan kaldıracak, bu alanda farkındalık oluşturacak ve hastaların hayatına değer katacak projelere odaklanacak.

UCB Pharma’ya yeni İmmünoloji Pazarlama Müdürü UCB Pharma’da İmmünoloji Hasta Değer Birimi Ürün Müdürü olarak görev yapan Seda Levent Baykara, Pazarlama Müdürü görevine atandı. Baykara yeni görevinde; İmmünoloji kökenli ağır hastalıklar arasında yer alan Romatoid Artrit, Aksiyel Spondilartrit, Crohn Hastalığı ve Psoriatik Artrit’in tedavisinde UCB Pharma’nın sunduğu yenilikçi ve köklü çözümler üzerine yoğunlaşacak. Baykara, bu hastalıklar hakkında toplumsal bilinç yaratılmasını sağlayacak ve hastalıkların tanı süreçlerinin kolaylaştırılmasını destekleyecek projeleri hayata geçirmeye odaklanacak.

76 January - February ‘17



Lilly İlaç’ta üst düzey üç atama SAMETA Satış Yetkinlikleri ve Ticari İlişkiler Direktörü İnciser Akat: SAMETA Satış Yetkinlikleri ve Ticari İlişkiler Direktörü görevine getirilen İnciser Akat Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği’nden mezun olduktan sonra 1999 yılında Tıbbi Satış Mümessili olarak Lilly’ye katıldı. Sırasıyla Bölge Satış Müdürü ve Eğitim Uzmanı olarak çalıştıktan sonra Diyabet Ulusal Satış Müdürü olarak görev yaptı. Diyabet Ulusal Satış Müdürlüğü görevine ek olarak, Ağustos 2012 – Şubat 2013 tarihleri arasındaki 6 aylık ‘kısa süreli görevlendirme’ kapsamında, Diyabet ve Endokrinoloji Pazarlama Müdürü olarak görev aldı. 2014 yılında Satış Direktörlüğü’ne terfi etti. Daha sonra 6 aylık görevlendirme kapsamında Gelişmekte Olan Pazarlar İş Birimi’nde Satış Ekibi Yetkinliklerini geliştirmekten sorumlu olarak görev almış ve satış ekibi yetkinlikleri yönetimi acısından proses ve takip süreçlerini oluşturmuştur. SAMETA Onkoloji Medikal Lideri Sedat Altuğ : SAMETA Onkoloji Medikal Lideri görevine atanan Sedat Altuğ, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Gazi Üniversitesi’nde Klinik Farmokoloji üzerine ihtisas eğitimini tamamladı. Lilly’ye 2002 yılında Klinik Araştırma Doktoru olarak katıldı. 2004–2006 arasında Türkiye ve CEE (Orta ve Doğu Avrupa) bölgesinden sorumlu Onkoloji Danışmanı olarak görev yaptı. 2006’da Türkiye ve CEE bölgesinden sorumlu Kıdemli Klinik Araştırma Doktoru görevine getirildi. AMERASIA bölgesinde de bu görevi sürdürdü. 2010’da Gelişmekte Olan Pazarlar Onkoloji Kıdemli Medikal Danışmanı oldu. Lilly Hindistan Medikal ve Ruhsatlandırma Direktörü ve Gelişmekte Olan Pazarlar Kıdemli Medikal Danışmanı olarak görev aldı. 2013’te Medikal Fellow ünvanını aldı. Eylül 2013’te Lilly Türkiye’de Medikal Direktörlüğü’ne terfi etti. Türkiye Medikal Direktörü Levent Alev: Lilly Türkiye Medikal Direktörlüğü görevini üstlenen Levent Alev, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı üniversitenin Nöroloji Anabilim Dalı’nda ihtisas eğitimini tamamlayarak uzmanlığını aldı. 2003 yılında Lilly’ye Klinik Araştırma Doktoru olarak katıldı. Sırasıyla Kıdemli Klinik Araştırma Doktoru, Medikal Danışman ve Kıdemli Medikal Danışmanlık görevlerini üstlendi. Mayıs 2011’de kısa dönem görevlendirme ile Suudi Arabistan medikal ekibine destek verdi. Mart 2012’de Lilly Japonya’da Kıdemli Medikal Danışman olarak göreve başladı. Mayıs 2013’te Japonya Nöroloji/Psikiyatri Ekip Lideri görevine getirildi.

78 January - February ‘17

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


C

M

Y

CM

MY

CY

MY

K

Book your stand! Yerinizi Ay覺rtt覺n覺z m覺?


history




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.