PL A S T İ K S A N AYİ C İ LERİ F ED ERASY ONU DER G İSİ
OCAK - MART 2013 / 2. SAYI
PLASTİK: HAYATIMIZA KATKISI ÖNYARGILARIMIZDAN DAHA
BÜYÜK
www.senmak.com
liderliğe
koşanlarn tercihi
İkitelli O.S.B Pik Dökümcüler San. Sit. A6 Blok No:10 3406 İkitelli - İstanbul / Türkiye Tel.:+90 212 485 33 30 Faks: +90 212 485 33 32 e-mail: senmak@senmak.com www.senmak.com
Türkiye’nin
Özel Plastik İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi Kırklareli - Vize’de Kuruluyor.
50
(Mahmutbey (Mah (Mahmu (Mahmut mutbey Gi Gişelerine işel şelerine şe şelerine ellerine erine rine ine ine e 140 114 40 4 0 km.) kkm km. m..)) m.)
%
Yatırım Teşvik Desteği*
* PAGDER & ASLAN OSB, Plastik İhtisas OSB olarak yapılandırıldığı için yeni teşvik yasası 2 B ekinde yer alan 1 no.’lu dipnota göre bölgesel destekler kapsamında değerlendirilecektir. Referans değer olarak verilen % 50 yatırım teşvik destek miktarı, yeni istihdam edilecek personel sayısı ve yatırım finansmanı olarak kullanılacak kredi miktarına göre değişiklik gösterir.
www.pagder.org pagder@pagder.org Tel: 0212 438 26 19
www.paosb.org paosb@paosb.org Tel: 0212 438 58 41
Mühendislik Plastikleri “Değerli her anın içinde”
TİSLAMID
TİSESTER
TİSARBON
TİSOPLEN
TİSAKRİL
TİSBLEND
TİSAKRİL
TİSLAMID 6 TİSLAMID 66
TİSLAMID 66
TİSOPLEN
TİSOPLEN
TİSESTER TİSOPLEN TİSLAMID 66 TİSLAMID 6 TİSESTER TİSLAMID 66
TİSLAMID 6
TİSOPLEN
TİSLAMID 66
TİSREN
TİSBLEND
TİSLAMID 6
Tisan, polimer mühendislik alt yapısını ve kimyasal tasarım bilgisini; üretim ve satış sonrası destek süreçleri ile organize eder. Teknolojik değişikleri, vida geometrilerine ve ekstruderlerine yansıtır, teknik malzeme bilgisi ile donatır, arzuladığınız farkındalığı, rekabeti kaliteli ürünleri ile size sunar.
TİSOPLEN (PPH) TİSESTER (PBT) TİSREN (PS)
TİSAKRİL (ABS) TİSLAMİD (PA6 / PA66) TİSOPLEN (PPC)
TİSETİLEN (PE) TİSARBON (PC) TİSBLEND
Tisan Mühendislik Plastikleri San. Tic. Ltd. Şti. Mühendislik Plastikleri
Ekşioğlu Mah. Yavuz Selim Cad. 86. Sk. No: 4, 34794, Alemdağ/Istanbul/TÜRKİYE Tel: 0216 429 36 65 Pbx Fax: 0216 312 14 78 www.tisan.com.tr E-mail:iletisim@tisan.com.tr
UL Certificate
REACH
BAŞKANIN MESAJI
PLASFEDDERGİ
PLASFED’den Merhaba Selçuk Aksoy
Başkan PLASFED Plastik Sanayicileri Federasyonu
Plastik sanayicileri olarak yüzümüzün akıyla zor bir yılı, 2012’yi tamamladık. Kısaca özetleyeyim: Sektörümüz 2012’de 7,2 milyon ton üretim, 30 milyar Dolar üretim değeri ve 12 milyar Dolar katma değere ulaştı. İhracatımızı artırdık, 4 milyar 38 milyon Dolara ulaştık. Sektörümüz, plastik mamullerde dış ticaret fazlası vermenin gururunu sürdürdü. Ancak, hammaddede yeterli yerli üretim olmaması nedeniyle büyük boyutlu ithalat ve hammadde dahil sektör verilerinde yüksek dış ticaret açığı 2012’de de sürdü. Plastik sanayicileri değer bazında geçen yıl ile hemen hemen aynı seviyede 9 milyar 928 milyon dolar hammadde ithalatı yaptı. Yeri gelmişken hemen belirteyim, sektörümüz açısından çok önemli olan Petkim’in STAR Rafinerisi yatırımını heyecanla izliyoruz. Camiamızdan birinin, Sayın Saadettin Korkut’un Petkim Genel Müdürlüğü görevine gelmiş olması 2012’nın çok sayıdaki kötü haberinin yanında iyi haberlerden biriydi. Sayın Korkut’a PLASFED ve Üye Derneklerimiz olarak hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk. Sayın Korkut’un başarılı olacağını biliyoruz, inanıyoruz. Sivil toplum örgütlerinin rolü nedir? Günlük yaşamın hızı içinde bildiğimiz, yaşamımızı çevreleyen kavramları –bazılarını çok sık kullanmamıza rağmen- pek düşünmeyiz. Bunlara en güzel örneklerden biri sivil toplum örgütleridir. Demokrasi bireysel özgürlüklerin (tercihlerin) hukuken koruma altında olduğu, devletin dahi bu özgürlükleri ihlal etmeme garantisi verdiği, yönetim gücünün hür iradeyle belirlendiği daha iyisi bulununcaya kadar en iyi ortak yaşam modeli. Bu modelin işleyebilmesi için örgütlenme-ifade özgürlüğü şart. Sivil toplum örgütlerinin rolü de işte bu. Belki de sivil toplum örgütleri şu anda demokrasi açısından medya ile aynı güçte. Başta Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş demokrasiler her türlü karar sürecinin sivil toplum örgütleri ile birlikte işletilmesini şart koşuyor. PLASFED’e ve Derneklerimize lütfen bir de bu gözle bakın. Bu kuruluşlar SİZLERİN çıkarlarını korumak üzere kurulmuştur ve bu örgütlerde görev almak insanlığın en üst düzey ortak yaşam modeli olan demokrasinin işlemesi için ŞARTTIR, ayrılmaz parçadır. PLASFEDDERGİ’nin bu sayısında, en önemli sorunlarımızdan biri olan sektörümüze yönelik bizce haksız saldırıları karşılamak üzere geniş bir analize yer verdik. Sektörümüz aleyhindeki bu algı sorununu tersine çevirmekte hepimize görev düşüyor. Bu görevi yaparken ihtiyaç duyduğumuz bilgileri de analizimiz içinde bulabilirsiniz. Sizlerden demokrasinin işleyebilmesi için sivil toplum örgütlerine katılmanızı, çalışmalarına destek vermenizi ve demokrasinin işlemesine, sektör çıkarlarımızın korunmasına yardım etmenizi bekliyoruz. Sizlere bol kazanç, sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Sağlıcakla Kalın.
3
PLASFEDDERGİ
İÇİNDEKİLER
GÜNDEM / KAPAK Plastik: Vazgeçmek mümkün değil, doğaya terk etmemek mümkün!
46 PLASFEDDERGİ
Plastik bilinenin aksine alternatiflerinden çok daha çevreci bir ürün ve hayatımız için vazgeçilmez.
20
Plastik Sanayicileri Federasyonu Dergisi e-dergi; www.plasfed.org.tr • PLASFED Adına İmtiyaz Sahibi Selçuk Aksoy • Yayın Kurulu Hüseyin Semerci - Şenmak Makina Reha Gür - Eurotec Yavuz Eroğlu - Sem Plastik Sibel Destereci Yılmaz - Tepsan Plastik Mevlüt Çetinkaya - Petkim Ahmet Yalçınkaya – Yalçınkaya Plastik Kurt Kuruç - Farmamak Erdoğan Çiçekçi – Çipitaş Sentetik Mehmet Turhan Onur – Ravago Group Yakup Ülçer - Enplast Murat Cansever - Eurotec Talha Apak – Apak YMM Adnan Akkurt – Gazi Üniversitesi Behçet Gülenç – Gazi Üniversitesi Hüseyin Yıldırım – Yalova Üniversitesi Kerem Cankoçak – İstanbul Üniversitesi Levent Kurnaz – Boğaziçi Üniversitesi Mehmet Emin Yurci – Yıldız Teknik Üniversitesi Mehmet Sankır – TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Mustafa Öksüz – Yalova Üniversitesi Nevzat Artık – Ankara Üniversitesi Nurseli Uyanık – İstanbul Teknik Üniversitesi Yusuf Menceloğlu – Sabancı Üniversitesi
Pano : PLASFED üyeleri Petkim Genel Müdürlüğüne atanan Sadettin Korkut ile biraraya geldi
36
• Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Barbaros Demirci
Pano:
• Editör Mehmet Pala
İzmir PLASTECH sanayicileri ikinci kez buluşturacak
• Yayın Sorumlusu Erol Türker • Editoryal Hazırlık Mediaetik İletişim Ajansı
72
• Grafik Tasarım Burak Çetiner – Pusula Basım Tel: 90 212 671 8303 • Reklam Koordinatörü Selçuk Bostancı • İletişim Barbaros Cad. İstanbul Ticaret Sarayı, No:294 Giyimkent – İSTANBUL Tel: 90 212 438 2619 Faks: 90 212 438 1593 www.plasfed.org.tr plasfed@plasfed.org.tr
Deneyim:
NAKSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı
• Baskı Ümit Matbaacılık Tel: 90 212 565 4269
Cahit Nakıboğlu: “Tozu da kalsa çalışmaktan vazgeçmiyoruz”
Dergi T.C. yasalarına uygun yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, fotoğraf ve tüm grafiklerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
4
24 Pano :
PAGDER Organize Sanayi Bölgesi hamlesi:
PAGDER ASLAN OSB’de 3. etap satışta, Osmaneli OSB’de 3.2 milyon metrekare ön talep toplandı
38
Pano : PAGDER: Plastik sanayicileri iş dünyası örgütlerinde daha fazla görev almalı
48 Pano :
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran
76 Atlas: Çin: Geleceği belirleyecek en önemli ülkelerden biri
PLASFEDDERGİ
10-18
10
12
Pano : PAGDER’den eğitime hızlı ve zamanında katkı: Kırklareli Vize MYO’na Plastik bölümü açılacak
16 PlaStk: Derneklerden Mesajlar
28
Pano : Menemen OSB’de üretime başlama heyecanı: İlk çarklar 2013 sonunda dönecek
Pano : PLASFEDDERGİ plastik sektörü teşviklerini analiz etti: Plastik yatırımı birinci bölgede yoğunlaştı
Pano : Avrupa Plastik Üreticileri Birliği gıdaları plastik ile korumak için harekete geçti
30
34
32
Pano : PLASFED: TOBB Plastik Sektör Meclisi açılmasının zamanı geldi
46
Pano:
64 Başarı Öyküsü:
2017 yılına kadar otomotivde plastik kullanımı yüzde 20 artacak
S. Reşit Ronabar: “Geleceği göremeyen imalatçılar yok olmaya mahkum”
82 Profil: Türkiye Plastik Sektörünün tarihinin tanıklarından
Hasan Manav: İşimize kindar olmalıyız, “Biz neden yapmayalım” demeliyiz
Plastik Sektörü PAGDER ile Dünya fuarlarında boy gösterecek
Plastiğe yönelik yanlış bilgiler kullanımı etkiliyor
Pano:
PLASFED’den otomotiv plastikleri raporu:
Pano:
PAGDER plastik kullanımı ve plastik algısını araştırdı
68 INNOVA / İnovasyon
Türkiye’nin ilk mühendislik plastikleri yatırımcısı
Türkiye özel sektörün ar-ge ve inovasyon yatırımının artırılmasını önceliğe aldı
Ar-Ge destekleri özel sektörü bekliyor
92
88
From the Industry(Eng): Turkish plastics sector has completed 2012 with growth
100
Endüstriden: Türkiye plastik sektörü 2012’yi büyüyerek tamamladı
Breaking News: News In English
5
PLASFEDDERGİ
PANO
PLASFED girişimde sektöre yönelik
Plastik ürünlerin kullanımına ve üretim faaliyetlerine yönelik kısıtlayıcı düzenlemelere karşı PLASFED girişimleri ilk sonuçlarını verdi. Geri dönüştürülmüş plastiklerin gıda ambalajının dış yüzeyinde kullanımı serbest bırakıldı ve dekabromodifenilethan ithali yasak maddeler listesinden çıktı. Plastik sektörüne yönelik sınırlayıcı yönde gerçekleştirilen mevzuat düzenlemelerine karşı girişimler yoğunlaştırıldı. Başta ambalaj olmak üzere plastik ürünlerin kullanım kısıtlamaları girişimleri, mevcut kısıtlamalar ve sektöre yönelik devam eden hammadde gümrük vergi yüklerinin artırılması düzenlemeleri devam etti. PLASFED, PAGDER ve sektörün önde gelen aktörleriyle birlikte bu süreci tersine çevirebilmek yaptığı girişimler ilk sonuçlarını da vermeye başladı. Girişimler, ilgili bakanlıklarına başvuruların yanında, hazırlanan raporlarla taleplerin içeriği hakkında bilgilendirici faaliyeti de içeriyor.
Geri dönüştürülmüş plastikler gıda ambalajında dış yüzeyde kullanılabileceği teyit edildi. Türkiye’nin rekabet avantajı bulunan ve güçlü olduğu alt sektörlerin önde gelenlerinden biri olan ambalaj sektöründeki kısıtlama, PAGDER’in ev sahipliğinde 40 dolayında sektör temsilcisinin katılımıyla tartışıldı. Toplantı sonunda, sektör temsilcilerinin görüşleri doğrultusunda hazırlanan rapor ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan geri dönüştürülmüş plastiklerin de gıda ambalajlarında kullanılmasının serbest bırakılması talep edildi. Şubat ayındaki toplantıda yapılan değerlendirmelerde, başta Avrupa Birliği olmak üzere, dönüştürülmüş plastiklerin gıda ve diğer alanlarda kullanımının yasaklanmak bir yana teşvik edildiğine dikkat çekildi. Toplantıda, PAGDER ve PLASFED’in süreci takip etmesi kararı alındı. Alınan kararlar doğrultusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sunulan raporda, EFSA (AB Gıda Güvenlik Ajansı) onayına sahip ve sertifika almış geri kazanım yöntemleriyle dönüştürülmüş malzemelerin kullanılmasına izin verilmesi; çok katmanlı plastik üretim yapılan malzemelerde, AB düzenlemeleriyle
uyumlu olarak şartlar yerine getirilerek gıda ile temas etmeyen bölümlerde geri dönüştürülmüş plastik malzeme kullanılması talep edildi. Çok katmanlı gıda ambalajlarında ilgili düzenleme nedeniyle sektörde cezalarla karşı karşıya kalınmıştı. Raporda, plastik sanayicilerinin kontrolsüz ve insan sağlığını tehlikeye sokacak malzeme kullanımına her zaman duyarlığı olduğu ve bu konudaki denetim faaliyetlerine katkı verdiği belirtildi. Raporda, “Gıda ile temas etmeyen ara katta geri dönüşüm malzemesi kullanan firmalarımıza, AB üye ülkelerinde tanınan serbestinin uygulanmasını, atıkların katma değeri daha yüksek ürünlerle çevre dostu ekonomiye kazandırılması ve bu şekilde dış ticaret açığının azaltılmasına katkıda bulunulması için plastik atıklarının tekrar kullanım yolu ile değerlendirilmesi gerekmektedir.” denildi. PLASFED’in girişimleri sonucu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, talepleri haklı görerek, gerekli şartların sağlanması halinde, geri dönüştürülmüş plastiğin fonksiyonel bariyerin ardında kullanılmasının serbest bırakıldığı teyit edildi. Talepler arasında bulunan geri dönüştürülmüş plastiğin doğrudan gıda ambalajlarında
6
kullanılabilmesine yönelik AB ile uyumlu düzenleme yapılması konusunda da uyum çalışmasının Bakanlık tarafından başlatıldığı resmi olarak bildirildi.
PLASFED girişimde bulundu “dekabromodifenilethan” yasak listesinden çıktı PLASFED’in girişimlerinin sonuç verdiği bir başka düzenleme ise plastiklerde alev geciktirici özellik sağlayan dekabromodifenilethan maddesinin ithali yasak kimyasallar listesinden çıkarılması oldu. Maddenin yasak listesine alınmasının ardından, Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Çevre ve Şehiricilik Bakanlığı ile TOBB ve İKMİB nezdinde girişimde bulunan PLASFED, “DECABROMODIPHENYL ETHANE” maddesinin plastikte yanmayı geciktirdiği, özellikle elektrik-elektronik (priz, fiş, elektrik kablosu, yanmaz elektronik donanım parçaları, beyaz eşya ve küçük ev aletleri, vb) sektöründe yoğunlukla kullanıldığını hatırlattı. PLASFED tarafından ilgililere gönderilen yazıda, “Avrupa’da ithalatı ve ihracatı gerçekleştirilen dekabromodifenilethan materyali ile ilgili hiçbir yasak sözkonusu değilken ve ülkemizde üretimi yapılmayan ve sadece ithalat yapılarak tedarik edilen bu materyale ilişkin yapılan
PANO
bulundu, düzenlemeler değişti müş PET’in gıda ile temas eden ürünlerde kullanılmasını yasakladığı hatırlatıldı. Yazıda, bu konuda çeşitli Avrupa ülkelerinde izin verildiği hatırlatılarak Türkiye’de de serbest bırakılması talep edildi.
PLASFED domates salça ve püresi ambalaj taslağı görüşü: Yenilikçi ürünler desteklenmeli
bu düzenleme, bu malzemenin ithalatını gerçekleştiren tüm üretici firmaların uluslararası pazardaki etkin rolünü kısıtlayarak Türk sanayicisine ve ülke ekonomisine zarar verecektir.” ifadesi kullanıldı. Ekonomi Bakanlığı’ndan PLASFED’e gönderilen cevabi yazıda, Çevrenin Korunması Yönünden Kontrol Altında Tutulan Kimyasalların İthalat Denetimi Tebliği“nin Ek – 2 sayılı “İthali Yasak Kimyasallar - polibromlanmış difeniller” listesinden dekabromodifenilethan kimyasalının çıkarıldığı belirtildi.
RPET kullanımı Türkiye’de yasak, yurtdışı ambalaj talebi karşılanamıyor PLASFED, benzer bir sorunun RPET (Geri dönüştürülmüş PET) ürünlerde de yaşandığını belirterek, bu üründe de kullanım izni verilmesini istedi. Bir firmanın çok uluslu kola üreticilerden kola şişesi siparişi aldığı, sipariş sahibinin bu RPET kullanımını şart koştuğu ancak Türk Gıda Kodeksi’nin geri dönüştürül-
Plastik sektöründe kısıtlayıcı yönde girişimlerden biri de domates salçası ve püresine yönelik ambalajlarına ilişkin taslakta gözlendi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından sektöre duyurulan “Türk Gıda Kodeksi Domates Salçası ve Domates Püresi Tebliği Taslağı”nda plastik ambalaj yasağı konulmak istenmesiyle ilgili girişimde bulundu. Sektör temsilcilerinin görüşleri alınarak hazırlanan bir rapor ile yasağın bilimsel olarak gerekli olmadığı ortaya konuldu ve yasaklama yerine yenilikçi ürünlerin desteklendiği bir yaklaşım belirlenmesi gerektiği vurgulandı. Bakanlık tarafından hazırlanan tebliğ taslağında; domates salçası ve püresinin sadece metal ve cam ambalajda sunulmasının zorunlu kılınması önerildi. PLASED tarafından hazırlanan raporda, gıda ambalajlarında plastik kullanımının başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere bütün dünyada arttığı, hatta bazı yönleriyle teşvik edildiği hatırlatıldı. Ayrıca, Avrupa Birliği’nde bazı eğilimlerin cam ve metal ambalajların kısıtlanması yönünde olduğu vurgulandı. Plastik ambalaj ürünlerinin muadillerine göre çok daha düşük karbon ayak izine sahip ve çevreci ürünler olduğu dile getirilen rapor-
PLASFEDDERGİ
da, düşük maliyet ve uygun lojistik avantajları sunmasıyla plastiklerin vazgeçilemez bir öneme sahip olduğu ifade edildi. Raporda, plastik ambalajların cam ve metal ambalajlara göre üstünlükleri ve gıdada kullanımına yönelik bilimsel veriler de sunuldu. Plastik ambalajların, cam ambalajdan çok düşük karbon ayak izi özelliklerine sahip olduğu, Avrupa Birliği’nde başta can güvenliği olmak üzere çeşitli nedenlerle incelemeye alındığı kaydedildi.
Olası yasaklama kararının sektörün rekabet, üretim ve ihracat gücünde azalmaya yol açacağı belirtilen raporda, plastik ambalajların alternatiflerine göre içinde bulunan malzemeyi raf ömrü, hijyen, karbon ayak izi yönünden daha iyi koruduğu, bu amaçlardan her biri için inovatif ambalajın üretilmesinin imkan dahilinde bulunduğu belirtildi. Plastik gıda ambalajlarına yönelik son dönemde atılan yenilikçi adımların göz ardı edilmemesi talep edilen raporda, pastörize işleme uygun 850 ° C’ye dayanan PET kapların, “Oksijen Bağlayıcı Katkılar” sayesinde, ambalaj içindeki oksijenin emilmesini sağlayarak ürünün raf ömrünü uzatan yeni malzeme ve teknolojiler örnek gösterildi. Raporda, PET şişelerin 10 yıldır, ketçapların ise çok uzun yıllardır oksijen geçişini engelleyen yenilikçi yöntemlerle üretildiği hatırlatıldı.
7
PLASFEDDERGİ
PANO ve ihracat yolunda büyük hedefler belirlenen sektörün “ellerinin ve ayaklarının bağlandığı” değerlendirmesini yaptı.
ÖTV Kanunu’ndan değişiklik istendi
Plastik sanayiinin tabi olduğu mevzuatta iyileştirme yapılması yönünde bir başka girişim de ÖTV Kanunu için yapıldı. PLASFED tarafından hazırlanan bir raporla Maliye Bakanlığı’na başvurarak, ÖTV (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların listeye dâhil olmayan malların imalinde kullanılması ile ortaya çıkan ek vergi yükünün etkisi anlatıldı. Bu kapsama giren en önemli ürünlerden olan “sıvı parafin” örneğiyle, düzenlemenin sanayiciye getirdiği yük ortaya konuldu.
PLASFED’den sektör ürün çeşidini genişletmeye yönelik talep PLASFED, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na başvurarak, alkollü içkilerde plastik ambalaj kullanılmasına yönelik kararın gözden geçirilmesini ve kapsamın genişletilmesini talep etti. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun alkollü içkilerin bira ve otel, motel ve tatil köylerinin odalarındaki mini barlarda tüketime sunulacak 5 cl’lik alkollü içkiler dışındaki bütün ürünlerin cam ambalajda sunulmasını şart koştuğu hatırlatıldı. Buna karşılık, dünyanın birçok ülkesinde alkollü içkilerin plastik ambalajlarda sunulabildiği ve plastik ambalaj kullanımının artma eğiliminde olduğu kaydedildi. Avrupa’da, kullanım ömrü 6 ay olan sofra şarabının PET’lerde sunulabildiği, İngiltere, İspanya, Rusya, İsveç, Güney Kore, Japonya, ABD gibi gelişmiş ülkelerde de şarapların PET ambalajda sunulmasına izin verildiği kaydedildi. ABD’de bunlara ek olarak votka ve viski şişeleri içinde PET şişe izni verildiği kaydedilerek, bu pazarda oranın yüzde 56’ya kadar çıktığı kaydedildi. PET şişelerin, cam şişelere göre ekonomik ve çevreci özelliklerinin bilindiği belirtilen yazıda, Türkiye’de de bu izinlerin verilmesi talep edildi.
Ekonomi Bakanlığı’na HIPS ve GPPS raporu: Plastik sanayii yanında inşaat, beyaz ve kahverengi eşya sektörleri de zarar görecek PLASFED, son dönemde yoğunlaşan hammadde gümrük vergilerini artırma yaklaşımının son örneklerinden biri olan ve inşaat, beyaz-kahverengi eşya ve tek kullanımlık poşetlerde yoğun olarak kullanılan HIPS (Yüksek Darbe Dayanımlı Polistiren) ve GPPS (Genel Amaçlı Polistiren) ürünlerine gelişme yolundaki ülkelerden ithalatta yüzde 3 güm-
rük vergisi getirilmesinin Türkiye’nin rekabet gücüne darbe vuracağını açıkladı. Ekonomi Bakanlığı’na bir rapor hazırlayarak kararın geri alınmasını talep eden PLASFED, Türkiye’deki tek üreticinin ihtiyacın ancak yüzde 13 - 15’ini karşılayabildiği, hemen hemen bütün üretiminin yerli piyasada tüketildiğini belirterek, karar sonrası AB menşeli üreticilerin tek kaynak olarak kalma riski bulunduğunu, fiyatların yüzde 8 - 10 aralığında artıracağını belirtti. Raporda, bu kararın AB menşeli üreticiler dışında kimseye iyilik sağlamayacağı ve geri alınması gerektiği vurgulandı. Kararın sadece plastik sanayini değil, bu hammaddeye dayalı plastik malzemeler kullanan inşaat sektörü ve beyaz/kahverengi eşya üreticilerinin de rekabet gücünde aşınma yaratacağı kaydedildi. Raporda, sadece gümrük vergisi artışından kaynaklı bir maliyet doğmayacağı, aynı zamanda AB menşeli üreticilerin Türkiye pazarında fiyat artışı yapma şansı bulacakları ve buna bağlı bir maliyet artışının da yaşanacağı kaydedildi. Kararın, dış ticaret açığının daha da büyümesi, GPPS ve HIPS ithalat maliyetinin artması ve dolayısıyla mamul malların fiyatların yükselmesi sürecine girileceği kaydedildi. AB menşeli hammadde üreticilerinin fiyatları yüzde 8-10 dolayında yükseltecekleri tahmininin yapıldığı raporda, GPPS ve HIPS ürünlerinde yıllık 290 bin ton tüketime karşılık yerli üretimin toplam miktarının 40 bin ton dolayında olduğu ve mecburen ithalat yapıldığı belirtildi. PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, 2012 Eylül ayında AYPE (Alçak Yoğunluk Polietilen) YYPE (Yüksek Yoğunluk Polietilen) ve PP (Polipropilen) ürünlerinde gelişme yolundaki ülkelerden yapılan ithalatta gümrük vergisi oranları yüzde 3’den yüzde 6.5’a çıkarılmasına da hazırladıkları raporla itiraz ettiklerini belirterek, her iki kararın ardından sektöre ek maliyetin yıllık 400 milyon Dolara doğru tırmandığı
8
Raporda, sıvı parafin için kg başına 1,0560 TL olarak uygulanan ÖTV 22 Eylül 2012 itibariyle yüzde 23,17 artırılarak 1,3007 TL’ye çıktığı ve ayrıca tecil-terkin işleminin de fiilen ortadan kalktığı vurgulandı. Yapılan hesaplamayla her bir kg kauçuk için ek maliyet artışının 0,143 TL’ye ulaştığı ortaya konuldu. Raporda, kauçuğun ÖTV kapsamında bir ürün olmamasına ve petrol dışı girdilerle üretilmesinin özendirilmek istenmesine rağmen sıvı parafin kullanılarak üretimin dolaylı olarak ÖTV’ye tabi hale geldiği anlatıldı. Maliye Bakanlığı’na sunulan raporda, ihraç edilen mallarda ÖTV’nin iade edileceği bir mekanizma oluşturulması, Kanuna ekli listelerde yer almayan malların üretiminde kullanılmak üzere ithal edilen (I) sayılı listede yer alan malların dâhilde işleme rejimi kapsamında istisna olarak işlem görmesi, imalatçı ve ithalatçıların kısa vadede ek yüklerinin ortadan kaldırılması amacıyla ihracat yapılması şartıyla vergi oranların düşürülmesi ve tecil terkin sisteminin devamı istendi.
PLASFED ayrıca, ürünlerin altında yer alan standartları gösteren numaraların değiştirilmesinin Üretim İzin Belgesi alma maliyetinin de çok yüksek olması, kalıp maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle üç yıl geçiş dönemi verilerek uygulanması için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na başvurdu.
PLASFEDDERGİ
PlaSTK
PANO
PAGDER’den Kırklareli Necmi ATALAY
Ankara Plastik Sanayicileri Derneği Başkanı
Plastik sektörü yenilik ve organize yatırımlarla büyümeli Plastik sektörünün dünü, bu günü yarının değerlendirmeye kalktığımızda 1970-1980 yılları Türkiye’de hammadde üretimi çeşitlenerek üretimler yapılmaya başlamış ve PE-PPPS ve PVC hammadde Yarımca’da üretilmeye başlanmış olup, sonra siyasi ve ekonomik politikalar neticesinde polistiren imalattan çıkarılmış ve bu arada yarımca petrokimya İzmir Aliağa’ya taşınmıştır. Teknolojide görülen baş döndürücü gelişmeler plastik sektörünü doğrudan etki yapmakta mühendislik plastiklerde çeşitlilik ve birçok yerde metalin yerini almaktadır. Ankara Plastik Sanayicileri Derneği olarak plastik sektöründe showroom site yönetiminden Ar&Ge derneğine dönüşmek yönünde hızlı adımlar atmaktadır. Sektörümüzdeki beş derneğin birleşerek federasyonlaşması, PLASFED’i kurması, kümelenme ve ur-ge projesinde adımların başlaması, analiz ve eğitim programları, fuar katılım vb. konularda çalışması bu birliğin faydalı olacağını ispatlamıştır. TÜYAP tarafından düzenlenen fuarda, 150 m2 stant ile 8-10 firmanın üretimlerinin tanıtılması sağlanmıştır.
PAGDER Aslan OSB ile “Plastik şehri” olmaya aday Kırklareli’nin Vize ilçesine eğitim yatırımı da PAGDER’in katkılarıyla geliyor. Kırklareli Vize Meslek Yüksek Okulu (MYO) Plastik Bölümü için geri sayım başladı. Bölümün, 2013-2014 döneminde ilk öğrencilerini alması hedeflendi. PAGDER’in desteğiyle, Kırklareli Üniversitesi Vize Meslek Yüksek Okulu bünyesinde plastik bölümü açılma kararı alındı. PAGDER& ASLAN Özel Organize Sanayi Bölgesi ile sanayi yatırımlarını çekerek “plastik şehri” olma yolunda ilerleyen Vize’de, sanayi - üniversite işbirliği için de önemli bir adım atıldı. Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü’nde bir araya gelen taraflar, Vize Meslek Yüksek Okulu Plastik Bölümü’nün açılması, 2013-2014 akademik yılında eğitime başlaması için de çalışmaların yapılması kararı alındı.
Plastik sanayimizin gelişmelerle birlikte Ankara’da teknik plastik (mühendislik plastikleri) konusunda savunma sanayinin ve elektronik sanayisinde üretim merkezi olarak seçilmiş ve onlarca firma yeterlilik belgesi alarak tedarikçi firma olarak imalatlarına devam etmektedir. Bu alanda Ankara’da başlatılan yatırımlarla sektörümüzün daha da gelişeceğini, üretiminin artacağını düşünmek için yeterli nedenimiz vardır. Ancak burada sektörümüze yönelik kamu desteğinin ön plana alınmasında fayda görmekteyiz. Ülkemiz, yeni bir kalkınma ve yatırım teşvik sistemini uygulamaya koydu. Bölgeler artık rekabet avantajlarını kendileri belirliyor ve genel bir ekonomik kalkınma yatırımı içinde uygulamaya konuluyor. Elbette planlanan ile uygulama arasındaki eşgüdümü sağlamak, hayata geçirmek için en az planlamanın kendisi kadar yoğun ve kararlı bir çaba gerekiyor. Elbette, burada görev sadece bizlere değil bizi yönetenlere de düşüyor. Yeni yatırımların yeni teknolojilerin desteklenmesinde sektörün önünü açmaya yönelik adımların atılması gerekiyor. Bunu sağlamak amacıyla yapılan girişimleri desteklemek, katkı vermek de hepimizin üstüne düşen sorumluluklar arasında. Elbirliğiyle, güç birliğiyle çalışmamız gerektiğini vurgulamaktaki amaçlarımdan biri de budur. Plastik sektörü basitçe göz ardı edilebilecek, görmezden gelinebilecek hele hele engel çıkarılabilecek bir sektör değildir. Ankara Plastik Sanayiciler Derneği olarak en fazla önem verdiği konuların başında çalışanların eğitimi gelmektedir. Bu yönde, yetişmiş eleman temini için Gazi Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi’ne bağlı olarak 2012 yılında plastik ve kauçuk dallarında bölümler açtırmak sureti ile 2013 sonunda yetişmiş, meslek yüksekokulu mezunu 30 gencimizi teknik eleman olarak sanayimize kazandırmış olacağız. Okumuş ile okumamış bir olmayacağına göre, yüksek öğrenim dahilinde ÖSYM puanları ile Türkiye’nin her yerinden öğrencilerin bu bölümlere yerleşmesi ve cazip bir bölüm olarak tanınması için çalışmalar yapılmakta, yetişen gençleri istihdam etmede başarılı sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Sektörümüzün her anlamdaki uygulamalarının vatanımıza milletimize hayırlı olmasını dilerim.
10
Vize MYO Plastik Bölümü için, Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Vize Belediye Başkanı Selçuk Yılmaz, Vize Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nihat Kamil Anıl, PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, PAGDER & ASLAN Özel OSB Başkanı Fidan Aslan, PAGDER Başkan Yardımcısı Reha Gür ve PAGDER Eğitim Komitesi Başkanı Ya-
PANO
PLASFEDDERGİ
eğitime hızlı ve zamanında katkı: Vize MYO’na Plastik bölümü açılacak lerimize teşekkür ediyorum. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki; sadece ön lisans seviyesinde değil, lisans ve meslek lisesi seviyesinde de eğitim yatırımları, hep gündemimizde oldu. Sivil toplum örgütü ve sektörün temsilcileri olarak bizlere düşen, samimiyetle eğitime gönül ve katkı veren sanayicilerimizin sundukları destekleri, bu heyecan ve isteğin keyfi kaçmadan, ciddiyetle, hızla çalışarak projeleri hayata geçirmek olmalıdır.” dedi. PAGDER&ASLAN Özel OSB Başkanı Fidan Aslan da, PAGDER&ASLAN Özel OSB’nin cazip imkanlarıyla plastik sanayicilerinin yüksek düzeyde ilgisini çektiğini, açılan bu bölüm ile nitelikli, ara personel açığının kapatılmasına katkı verileceğini belirtti. Aslan, Kırklareli Üniversitesi Vize Meslek Yüksek Okulu’nda açılacak olan Plastik Bölümünden mezun olacak gençlerin bölgede eğitimini aldıkları işle ilgili çalışma ve iş bulma olanağına sahip olacaklarını aktardı. kup Ülçer, kurumları adına eğitim projesine tam destek verdiklerini belirttiler. Varılan mutabakatın, plastik sanayicilerini mutlu ettiğini belirten PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, imalat sanayiindeki bütün işletmeler gibi plastik sanayicilerinin de kalifiye işgücüne ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Sektörün temsilcileri olarak bizlere düşen görev, sanayicilerimizin samimiyetle destek sundukları eğitim projelerini, bu heyecan ve isteğin keyfi kaçmadan, hızla ve ciddiyetle hayata geçirmek olmalıdır” görüşünü dile getirdi.
Hüseyin Semerci, Vize’nin, plastik yatırımlarının merkezlerinden biri olma yolunda hızla ilerlediğini belirterek, başta bu işletmeler olmak üzere genel olarak plastik sanayiinin yetişmiş işgücüne ihtiyacı bulunduğunu belirtti. Eğitime yönelik yatırımlara ve projelere plastik sanayicilerinin her zaman destek olduğunu vurgulayan Semerci, “Gençlerimizin hayata, endüstriye hazır olarak yetiştirilmesi önemli bir konu ve bilim insanlarımızın bu yöndeki desteklerini görmekten ayrıca memnuniyet duyuyoruz; Rektörümüze, Belediye Başkanımıza, Okul Müdürümüze ve sanayici-
PAGDER, “Kompaund Ekstrüzyonu” kitabını sektörün kullanımına sundu PAGDER, Türkçe çevirisini yaptırdığı rehber niteliğindeki “Kompaund Ekstrüzyonu” kitabını sektörün kullanımına sundu. PAGDER kitabı, sektörün ve kamu kuruluşlarının kullanımına sunma kararı aldı. Kitap, PLASFED üyelerinin tamamına ücretsiz olarak gönderilecek. Bunun yanında, eğitime katkı olmak amacıyla meslek liselerinin ilgili bölümlerine ücretsiz olarak kitap gönderilecek. Kitabın ilk baskısının 3 bin olarak planlandığı kaydedildi. Kitapta, kompaund üretiminde planlamanın ilk günlerinden başlayıp, sonra hatları etkin bir biçimde kurup çalıştırmak için göz önünde bulundurulması gereken girdiler sunuluyor. 11
Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Aykaç ise “Kırklareli Üniversitesi olarak her türlü destek için varız. Gerçek sanayi-üniversite işbirliği budur. Vize’de hayata geçecek olan PAGDER & ASLAN Özel OSB bölgesinin nitelikli elaman ihtiyacına karşılık oluşturmaktan memnun olacağız. Hedefimiz 2013 - 2014 akademik yılında Vize Meslek Yüksek Okulu’nda Plastik Bölümünü açmış olmak. Bütün Avrupa’da olduğu gibi ülkemizde de nitelikli ara eleman ihtiyacının yanı sıra gençlerin okul sonrası istihdamı önemli önceliklerden biri” görüşünü vurguladı. Toplantıya katılan Vize Belediye Başkanı Selçuk Yılmaz da, Vize’ye yapılacak sanayi yatırımlarıyla birlikte eğitim alanındaki büyümeden de son derece memnun olduklarını belirterek, “Girişimcilerimiz, yerel yönetimler, üniversitelerimiz hep birlikte refahımızın artması için çalışıyoruz” dedi. Vize Meslek Yüksek Okulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nihat Kamil Anıl da, “2013 – 2014 öğretim döneminde, 750 öğrencili kapasitemiz 3 bin öğrenci kapasitesine ulaşacak. Meslek Yüksek Okulumuzun yeni bina inşaatında belediyemizin, büyük desteğini aldık, büyüyen kapasitemiz içinde Plastik Bölümü’ne yer vermekten memnun olacağız.” dedi.
PLASFEDDERGİ
PlaSTK
PANO
Avrupa plastik İlker BİLİKTÜ
Bursa Plastik ve Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı
Plastik yaşamımızın ayrılmaz parçası Bir kişi tüm yaşamı boyunca plastik ürünlere dokunmakta, adeta plastikle yaşamaktadır. Plastik, sağlık ürünlerinden, taşıma araçlarına, diş fırçasında süt ambalajlarına ve plastik torbaya kadar günlük yaşamda hayatımızın ayrılmaz bir parçası durumundadır. Plastikler aynı zamanda, ekonomiye yön veren tüm önemli segmentlerde (ambalaj, inşaat ve yapı, tarım, sağlık ürünleri, tekstil ve tüketici ürünleri vb. ) büyüme için kritik rol oynamaktadır. Örnek vermek gerekirse plastiğin ambalajdaki payı yüzde 40, yapı ve inşaatta yüzde 20, otomotivde yüzde 7 ve elektrik-elektronikte yüzde 6 seviyesindedir. Türkiye plastik işlemede geçen yıl Avrupa’da 6. sıradan 3. sıraya yükselmeyi başarmıştır. Türkiye’de yaklaşık 6 bin plastik sektörü firması yer almaktadır. Firmaların bölgesel dağılımı incelendiğinde, Marmara Bölgesi yüzde 67,8 payla ilk sırada yer alırken, Bursa bu payda büyük öneme sahip durumdadır. Sektörümüzün 2012’de bir önceki yıla göre miktar bazında yüzde 8, değer bazında ise yüzde 4 büyüdüğünü görmekteyiz. Bu artışın sektörümüzün bütün iş kollarına hitap ettiğini baz alırsak (tekstil, otomotiv, inşaat, gıda, perakende sektörü vb) bu sektörlerde canlanma ve büyüme olduğunu fark edebiliriz. Global plastik ürün tüketimi sürekli artmaktadır ve 2015 yılında dünya genelinde 297,5 milyon ton seviyesine çıkması beklenmektedir. Ülkemizde de tüketim bu paralelde yükselmektedir. Sürekli büyüme içerisinde olan sektörümüzün ciddi anlamda yetişkin insan gücü ihtiyacı bulunmaktadır. Gençlerimizin bu alanda çalışmaya yönelmesi, başta Avrupa olmak üzere bütün ülkelerde ve ülkemizde devam eden genç işsizliği sorununa yönelik çözümlerden biri olacaktır. Sektörümüz mensupları bunun bilincinde olarak çok çeşitli faaliyetlerle eğitime yardım etmekte, meslek liseleri ve meslek yüksek okullarına katkı vermektedir. Pazar önemli ölçüde yeni nesil plastiklerin, yeni teknolojik uygulamaların ortaya çıkması, devlet otoritelerinin zorlaması ve çevre koşulları nedeniyle yeşil kimyaya odaklanmaktadır. Sektörün bu şekilde kendisini yenilemesi plastik ürünlere karşı faaliyetleri de boşa çıkartmaktadır. Tüm plastik firmaların kayıt altına olmaması, firmaları kayıt altına almak için yöntem yanlışlığı ve Bakanlıklar arası koordinasyon eksikliğinin olması sektör adına olumsuz bir durumdur. Bu durum, sektörde haksız rekabetin önüne geçilememesine neden olmaktadır. Bizler her alanda olduğu gibi kurallı bir ekonomik faaliyetin plastik sektörü için de elzem olduğuna inanıyoruz. KDV oranımız birçok ihracatçı ülkeden yüksektir. Gümrük vergi oranlarımız yüksektir. Plastik hammaddesini birçok ülkeye göre plastik mamullerin çoğu arasında fark oluşmadan sağlamamız gerekmektedir. Bu şekilde uluslararası ticari güveni sağlayabilir. Plastik tiplerinin toplam gümrük vergi oranlarında oluşan fark, uluslararası ticarette güveni zedelemektedir. Ülke genelinde PLASFED ve TOBB Plastik Sektör Meclisi, Bursa’da ise BTSO 21. Komite ve kısa adı BURPAS olan Bursa Plastik ve Ambalaj Sanayicileri Derneğimizin çalışmalarıyla bu meselelerin çözümüne yönelik yoğun çalışmalar sürdürülmektedir. Bu çabaların karşılık bulacağına inanıyoruz.
12
Dünyada 1 milyarı aşan kişinin açlık sınırında yaşadığı, bu olumsuz tabloya rağmen yetersiz koruma nedeniyle üretilen gıdanın üçte birinin tüketiciye ulaşamadan bozulduğu belirlendi. Avrupa Plastik Üreticileri Birliği-EUPC, “Gıdanı Koru” projesini geliştirerek bozulmaları asgariye indirmek için harekete geçti. Türkiye de bu yönde girişimleri başlattı. Avrupa ülkeleri, giderek kritik bir sonuca doğru giden gıda sorununun çözümü için yeni eylemler uygulamaya koydu. Avrupa Parlamentosu’nun 2025 yılına kadar gıda israfını yarı yarıya azaltma hedefini belirleyerek, 2014’ü “Avrupa Gıda İsrafına Karşı Aksiyon Yılı” ilan etmesinin ardından, Avrupa Plastik Üreticileri Birliği-EUPC de “Gıdanı Koru” kampanyasını başlattı. Kampanyanın yöneticiliğine ise EUPC adına PAGDER Başkan Yardımcısı ve EUPC İcra Kurulu Üyesi Yavuz Eroğlu getirildi.
PANO
PLASFEDDERGİ
Plastik Üreticileri Birliği gıdaları ile korumak için harekete geçti israfın da artma ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı.
EUPC Gıdanı Koru projesinden tavsiyeler EUPC proje kapsamında teknik düzenlemeler dışında, ilk olarak atılabilecek bazı idari düzenlemelere ilişkin öneriler geliştirdi. Buna göre, tüketiciler ihtiyaçlarından fazla gıda satın almama yönünde özendirilmeli. Bu amaçla, ambalaj kalitesi yükseltilmeli ve çok çeşitli ölçülerde ambalaj-paketlemelere imkan sağlanmalı. Gıdaların üzerine ‘son kullanma tarihi’ ile birlikte ‘son tüketim tarihi’ de yazılmalı ve çift etiket uygulaması getirilmeli. Son kullanma tarihi yakın olan gıdalar indirimli fiyatla satılmalı. Böylece israf önlenmesi yanında ihtiyaç sahiplerine ucuz gıda erişim imkanı da sağlanabilir. Proje kapsamında, gıda israfına yol açan süreçlerin belirlenmesi için teknik çalışmalar yapıldığı ve bu sonuçlara dayalı olarak çözümler üretileceği kaydedildi. Sağlıklı ambalajların ilk çözümlerden biri olarak ortaya çıktığı belirtilerek, EUPC ve plastik sanayiinin bu konuda oynayacağı rolün ve bilinçlendirme çalışmalarının planlandığı kaydedildi. Proje hakkında bilgi veren Yavuz Eroğlu, atılacak bazı adımlar sayesinde milyonlarca ton gıdanın korunması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşmasının mümkün göründüğünü vurguladı. Ambalajların gıdaları korumak ve ömürlerini uzatmakta başarısının bilindiğini belirten Eroğlu, “Gıda israfı konusunda ne yazık ki, ülkemizdeki tablo Avrupa’dakinden farklı değil. Son verilere göre 12 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı Türkiye’de, her yıl 3,6 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar liraya ulaşması ciddi ve çözülmesi gereken bir sorundur. Ambalaj sektörü, her yıl 1,5 milyon ton taze sebze ve meyvenin çöpe değil, sofralara gitmesini sağlayabilir. Ülkemizde her gün 10 milyon ekmek israf ediliyor. Ekmeğin ambalajlanması, daha uzun süre saklanmasını sağlar” dedi. Eroğlu, okul sütü projesi, aşevleri gibi büyük gıda programlarının artmasıyla Türkiye’de
dildi. Buna karşılık, Avrupa’da üretilen gıdanın tedarik zinciri, market ve restoran ve evlerde yarıya yakınının kullanılmadan bozulduğu-israf edildiği ortaya çıktı.
Gıda israfına ilişkin veriler Dünya ölçeğinde israf edilen gıda 1.3 milyar ton olarak tahmin ediliyor. En fakir bölge olan tüm Sahra-Altı Afrika Kıtası’nın gıda üretimi 230 milyon ton seviyesindeyken, gelişmiş ekonomilerdeki yıllık israf 222 milyon tonu geçiyor. Stutgart Üniversitesi’nin araştırmasına göre Almanya’da yılda 11 milyon ton gıda çöpe gidiyor. Çöpe giden bu miktarın yıllık değeri olan 235 Avro, 1,5 milyar insanın yıllık gelirinden daha fazla. Bir yıllık dünya tahıl ürününden –yaklaşık 2,3 milyar ton- daha fazla gıda kayıp ve israf ediliyor. Gıda kayıp ve israfı yalnızca gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde de yaşanıyor. Bu ülkelerde, değer zinciri içindeki başta altyapı yetersizlikleri nedeniyle üretimden tüketime kadar kayıp ve israf yaşanıyor. Orta ve yüksek gelir seviyesine sahip ülkelerde ise gıda genellikle tedarik zincirinin son halkalarında israf ediliyor.
Kamu yemek ihalelerinde yerel gıda üreten, kalan yemekleri ihtiyaç sahiplerine ve gıda bankalarına ulaştıran firmalara öncelik verilmeli.
Kritik ürün “gıda”da
vahim tablo
Dünya’da 7.1 milyarlık nüfusun beslenmesine yönelik sorunlar artarak devam ediyor. Yeterli beslenemeyen geniş kitle yanında 1 milyar insanın açlık sınırında yaşadığı hesaplanıyor. Bu vahim tabloya rağmen Dünyada üretilen gıdanın üçte birinin tüketiciye ulaşmadan bozulduğu hesaplandı. Dünyanın en gelişmiş ekonomik bölgesi olan Avrupa Birliği’nde de 79 milyon insanın fakirlik sınırında yetersiz beslenme ile karşı karşıya olduğu, 16 milyon kişinin gıda yardımına bağımlı olduğu kayde13
Gıda israfının yüzde 42’si evlerde gerçekleşiyor. Bunun yüzde 60’ı kolay yöntemlerle önlenebilir durumda. Gıda üreticilerinin ürün yönetimi eksiklikleri nedeniyle yüzde 39 kayıp gerçekleşiyor. Perakende sektöründe yüzde 5, catering sektöründe yüzde 14 kayıp-israf gerçekleşiyor.
PLASFEDDERGİ
PlaSTK
PANO
Erol PAKSU
Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği Başkanı
ENPLAST yeni seri tam vulkanize edilmiş termoplastik malzeme üretmeye başladı ENPLAST, tam vulkanize edilmiş termop-
Plastik Sektöründe Ege Bölgesi’nin Yeri Güçleniyor
lastik elastomer malzemelerden yeni serisini
Türkiye’nin hızlı gelişen sektörlerinden olan plastik sektöründe bölgemizin önemi oldukça fazladır, en büyük yerli üretici Petkim’in varlığı bunu daha da pekiştirmektedir. Sektördeki yaklaşık 6.000 firmanın 1.300’ü Ege Bölgesi’nde faaliyet göstermekte, bu firmaların 954’ü İzmir’de bulunmaktadır. Ege Bölgesi’nde faaliyet gösteren firmaların 2011 yılı toplam ihracatı yaklaşık 500 bin ton olarak gerçekleştirmiştir. Bölgemizden plastik hammadde ihracatında Yunanistan, İtalya ve Bulgaristan ilk üç sırada yer alırken İngiltere, Almanya ve Fransa plastik mamul ihracatında ilk üçte yer almaktadır. Toplam 4.5 milyar Dolarlık plastik hammadde ve mamul ürün ihracatımızın yaklaşık %25’i İzmir’den yapılmaktadır.
lerde üretim yapılabildiği ve ürünün kendisini
Yüzyılımızın materyali olan plastik, kolay kullanımın yanında, insan ihtiyaçlarına pratik çözümler suması nedeniyle ön plana çıkmakta, her sektördeki kullanım oranı hızla artmaktadır. Sorumluluk taşıyan endüstrimiz için tüm insanlara kaliteli bir yaşam sunarak, doğanın dengesini koruyarak, küresel rekabet ortamında sürdürülebilir başarı çok önemlidir. Dünya plastik pazarında ülke olarak daha fazla pay almak için bölgemizin de katkısını artırmak istiyoruz.
kullanıcılara sundu. Nem hassasiyeti olmayan ve kolaylıkla renklendirilebilen malzemelerin kolay işlenebilirliği ve estetik avantajlar sunduğu vurgulandı. Enplast’ın Türkiye’de üretmeye başladığı yeni seri EZPrene markası ile piyasaya sunuldu. Yeni seride farklı sertlikotomotiv, yapı ve beyaz eşya sektöründe ispatlamış olan bir önceki ürünün tamamlayıcısı niteliğinde bulunduğu kaydedildi. ENPLAST’tan yapılan açıklamada, yeni seri “sürekli termoplastik polyolefin matris -içerisinde dağılmış elastomer fazını dinamik olarak çapraz bağlayan özel bir kürlenme tek-
Sektörümüz hem iç pazarda, hem de dış pazarda zor bir dönemden geçiyor. Kar marjlarının düşüklüğü nedeniyle, finansmana erişim imkanlarından başlayarak, hammadde ve diğer girdi tedariği, üretim girdileri, iç ve dış pazarlara ulaştırma masraflarında çok ciddi arayışlar içinde olmak şart. Bu unsurların gerek sektörümüzle ilgili karar alıcılar tarafından, gerekse iş dünyası tarafından yeterince bilinmediğini düşünüyorum. Çünkü, bu unsurlar bilinse halen gündemimizde olan birçok sorunu bu denli büyük boyutta yaşayacağımızı zannetmiyorum. Sektörümüzle ilgili son gelen bilgiler özellikle ihracat pazarlarında gelecek dönemde işimizin daha da zor olacağı yönünde. Çünkü hammadde ihracatçısı durumundaki ülkelerin mamul mallara yönelik yatırımları desteklemeye başladığı, kendi sektörlerini geliştirmek istedikleri yönünde bilgiler geliyor. Plastik sanayicileri olarak bu ülkelerle dış pazarda rekabet etmek yanında, iç pazarda da rekabetle karşı karşıya kalabiliriz. Ege Bölgesi, plastik sektörümüz açısından ülkemizin hedef pazarlarına erişiminde ana noktalardan biridir. Gelecek dönemde de bu özelliğinin devam edeceğini düşünüyoruz. Sektörümüzün yatırımlarına devam etmek istediği aşikar ancak yeterince destek görmemek bir yana, teşvik kapsamı dışında bırakılmamız, yaklaşan sert rekabet ortamına hazırlanmamızda güçlükler yaratacak gibi görünüyor. Plastik sektöründe bazı ürün gruplarında yakaladığımız rekabet avantajını kaybetmemek için yatırım ve hammadde başta olmak üzere bütün süreçlerdeki iyileştirmeleri karar alıcılarla birlikte hızla hayata geçirmemiz gereken dönemdeyiz. Bölgemizdeki bu olumlu gidişatı gören EGEPLASDER, İZFAŞ işbirliği ile İzmir’de “PLASTECH“ Plastik ve Ambalaj Teknolojileri Fuarı” nı başlatmıştır. Nisan 2013 de 2. si gerçekleştirilecek olan “Plastech” fuarımız ve sektörümüzün ilk ihtisas Menemen organize sanayi bölgesinin kurulması gibi sektöre yönelik projelerle, bölgemizin ekonomimize olan katkısının artırılması hedeflenmektedir.
14
nolojisi ile üretilmektedir. Bu teknoloji yüksek performanslı ürünleri üreten ve tasarlayanlara işlenebilirlik kolaylığının yanısıra parlak ve düzgün yüzeylere sahip görsel ürünler elde etme imkanı sağlar” şeklinde tanımlandı. Yeni EZPrene serisinin, yapı sektörü için dış cephe contaları ve nihai tüketim malzemeleri gibi parlak ve düzgün yüzeylerin beklendiği uygulamalar için kullanılabileceği, otomotiv sektörü için de önerilebileceği belirtildi.
PLASFEDDERGİ
PlaSTK
PANO
PLASFEDDERGİ Plastik yatırımı Yusuf ÖZKAN
Kayseri Plastik İşletmeciler Derneği Başkanı
Sosyal paydaşlarla birlikte çalışmalıyız Saygıdeğer Meslektaşlarım, yeni bir yıla daha merhaba derken, bütün herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu ve bereketli bir yıl olmasını dilerim. Yeni yılda da sektörümüz açısından olumsuz gelişen olayların devam edeceğini tahmin ediyorum. Diğer taraftan, daha önceki yıllara göre sorunlarımızın kamuoyu tarafından geçmişe kıyasla daha fazla bilindiği, farkına varıldığı bir yıl oldu. Önümüzdeki dönemde bu yönde çalışmalarımızı artırmamız gerekebilir. Sektörümüze ilişkin olumsuz algıları kırmak için elbette yoğun çaba harcamamız gerekecek. Burada KAYPİDER olarak deneyimlerimizi paylaşmakta fayda görüyorum. Bildiğiniz gibi plastik kapak toplama kampanyası yanında, Kayseri’deki sosyal paydaşlarımızla çok yakın ilişkiler kurmaya gayret ettik. Eğitim faaliyetlerine katkı verdik, sosyal sorumluluk projeleri uyguladık. Bu türden çabaların ülke genelinde yaygınlaşması, sadece plastik sanayiinin doğrudan sosyal paydaşları değil, genel olarak imalat sanayi ve paydaşlarıyla çalışmalar yapılması gerektiği ortadır. Bu yönde fikirler üretmeli ve planlarımızı şimdiden yapmaya başlamamız gerekiyor. Dünya nüfusunun ve sanayileşmenin her geçen gün arttığı bir gerçek. Bu gerçek üretim ve tüketimin de artması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da atıkların yönetilmesi en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunlarla mücadele hepimizin sorumluluğunda. Tüketimi tamamen durdurarak atık sorununu çözemeyiz. Önemli olan hepimiz önce birey olarak, sonra da sivil toplum örgütleri, şirketlerimiz, kamu kurumlarımızla tüzel kişilikler olarak bu sorunla mücadele için çalışmamız gerekiyor. Önemli husus, artık hepimizin gerek bireysel gerekse tüzel kişilik olarak yeni bir kültüre geçiş yapmak, yeni davranış şekillerini benimsemek zorundayız. Elbette bu kültür ve davranış şekli Dünyamızı korumak için atıkları evde başlayarak ayrıştırmayla başlayan çevreci yaklaşımdır. Bunun yanında, yapacağımız çalışmalarla sektörümüze yönelik olumsuz yaklaşımların azalacağı, plastik sanayiinin daha sağduyulu, bilinçli ve önyargısız bir bakışla değerlendirileceği bir sürecin başlamasını sağlamaya çalışacağız. Çünkü her platformda bu yönde açıklamalarımız devam etmektedir, artarak sürecektir. Mutlulukla belirtmeliyim ki, Federasyonumuz bir yaşını doldurdu. Her yolculuk ilk adımla başlar denilir, sektörümüzün çatı örgütü olarak kurduğumuz PLASFED bir yaşını bitirdi. Bu ilk yılda sektörümüzün güçlenmesi için yoğun çabaların yapıldığı bir çalışma dönemi tamamlandı. Çalışma arkadaşlarımızla birlikte plastik sektörü olarak ayaklarımızı yere daha sağlam ve daha güvenli basmaktayız. İşbirliğinin, güç birliği getirdiğini bir kez daha açık olarak görmekteyiz. Herkesin de gördüğünü umut ediyorum. Bu gayret ve çalışmalarımızın devamında da sektörümüzü hakkettiği yere ve konuma getireceğimize inancım tamdır. Tabii ki bunu yerine getirirken de üye firmalarımızın şimdiye kadar devam eden desteklerini bundan sonra da daha fazla görmek istiyoruz. Bugüne kadar destek veren mensuplarımıza da teşekkür ediyoruz. Gönüllülük esasına dayanan bu hizmetleri yerine getirebilmemiz için üyelerimizin ilgisine, bilgisine ve katkılarına her zaman ihtiyacımız vardır.
16
Haziran 2012’de yürürlüğe giren yeni teşvik kararnamesinde, plastik sektörü yatırımları bölgesel teşvik yatırımları kapsamından çıkarılarak, sadece altıncı bölgede teşvik kapsamına alındı. PLASFED-PAGDER Genel Sekreteri Barbaros Demirci, PLASFEDDERGİ için yaptığı analizde, ilk uygulama döneminde yatırımların hammadde ve pazara yakın olan 1. Bölgede yoğunlaştığını tespit etti. Haziran 2012’de yürürlüğe giren yeni sektörel, bölgesel, stratejik yatırım teşvik sisteminin ilk uygulama dönemi sonrasında ortaya çıkan verilerde, yatırımların yine hammadde ve iç/dış pazarlara erişim imkanlarının iyi olduğu bölgelerde yatırımların yoğunlaştığı belirlendi. PLASFEDDERGİ için Ekonomi Bakanlığı tarafından kabul edilen yatırım teşvik belgeleri verilerini derleyen PLASFED-PAGDER Genel Sekreteri Barbaros Demirci, yeni teşvik sistemi kapsamında yapılan yatırımların adet bazında yüzde 51,9 oranında 1. Bölge için alındığını, tutar bazında da yüzde 36,4 ağırlıkla ilk sırada yine 1. Bölgenin bulunduğunu belirledi. Yeni teşvik sisteminde 6. Bölge dışında plastik sektörünün kapsam dışı bırakılması sektör tarafından eleştirilmişti. Yapılan değerlendirmelerde kar marjı çok düşük olan plastik sektöründe, maliyetler içinde navlun giderlerinin önemli bir ağırlık tuttuğu, bu nedenle hammadde ve mamul navlun giderlerini sınırlı tutmak için 1. Bölge içinde bulunan İstanbul ve İzmir ağırlıklı olmak üzere Marmara ve Ege bölgesinde yatırımların yoğunlaşacağı tahmini yapılmıştı. Bunlara ek olarak plastik tüketiminin yine bu bölgelerde yoğunlaştığı, ihracat
PANO
PLASFEDDERGİ
plastik sektörü teşviklerini analiz etti: birinci bölgede yoğunlaştı imkanlarının da yine bu bölgelerde güçlü olduğu değerlendirilmişti. Yapılan analizde, ilk uygulama dönemi olarak nitelenebilecek Haziran-Kasım 2012 döneminde yatırımların yine çok büyük oranda 1. Bölgede yoğunlaştığı tespit edildi. Tutar bazında 6. Bölgenin yüzde 22 ile ağırlık kazanmasının, ihracat imkânları nedeniyle Şanlıurfa’da yapılan tek büyük yatırımdan kaynaklandığı, gelecek dönemde benzeri yatırımlar olmaması halinde altıncı bölgenin tutar bazında da aşağıya düşebileceği kaydedildi.
Teşvik sistemi yeniden gözden geçirilmeli Bu arada, sektörün son dönemde yaşadığı en önemli sorunlardan biri haline gelen yeni teşvik kararnamesinde bölgesel teşvik dışında bırakılması kararında değişik yapılmasına yönelik girişimler de devam ediyor. Bu kapsamda,
Ekonomi Bakanlığı’na yapılan başvuruda, sektörün 14 firma ile faaliyet gösterdiği ve daha yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesine imkan verecek biçimde yatırıma ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Başvuruda, küresel ölçekte teknolojik yatırım yapan firma sayısının arttığı ve rekabetin zorlaştığı hatırlatılarak, Türkiye plastik sanayiinin de son 2 yılı 800 milyon Dolar dolayında olmak üzere geçen 5 yıl içinde yılda ortalama 650 milyon Dolarlık makine ve ekipman yatırımı yaptığı hatırlatıldı. Plastik sektörünün yatırım teşvik dışında bırakılmasının haksız rekabet doğurduğu belirtilen PLASFED yazısında, teknolojik ve AR - GE yatırımlarına teşvikin güçlendirilmesi, sektörün dış ticaret verilerine bakılmaksızın stratejik yatırımlar içine dâhil edilmesi ve asgari yatırım tutarının 5 milyon Dolar olarak uygulanması talep edildi. Bölgesel teşvik kapsamında sektörün, her bölgede en az bir ilde desteklenmesi, mevcut yatırımların bir alt bölgeye nakline de teşvik uygulanması istendi.
21 Haziran 2012 Tarihinden Bu yana Verilen Teşvik Belgelerinin Dağılımı (Adet ve Tutar Bazında) Şehir İstanbul İzmir Ankara Bursa Antalya Kocaeli Eskişehir 1 BÖLGE TOPLAM Tekirdağ
Adana Konya Sakarya Kayseri Aydın 2 BÖLGE TOPLAM Gaziantep Mersin Samsun Manisa Karaman 3 BÖLGE TOPLAM Malatya Amasya Sivas Hatay Elazığ Düzce 4 BÖLGE TOPLAM Çankırı Aksaray Kahramanmaraş Kilis 5 BÖLGE TOPLAM Şanlıurfa Batman Van 6 BÖLGE TOPLAM GENEL TOPLAM
Sabit Yatırım 1.000 TL 99.818 23.928 8.070 2.971 6.610 9.791 6.500 157.689 60.824
İthal Makine 1000 $ 37.130 9.983 1.337 1.196 1.232 1.138 3.065 55.081 19.282
İstihdam Kişi 455 136 49 3 29 85 30 787 259
5.305 14.600 2.640 1.475 1.326 86.170 8.787 14.240 3.840 4.230 18.500 49.597 12.500 550 9.306 2.500 6.200 2.530 33.586 3.936 2.000 1.300 1.235 8.471 94.541 2.064 730 97.335 432.847
2.532 4.714 481 601 570 28.180 3.209 5.622 387 1.232 6.624 17.074 3.096 259 2.916 1.204 1.855 1.983 11.313 0 413 63 0 476 34.151 132 0 34.283 146.407
23 72 45 6 8 413 50 45 37 18 50 200 50 10 40 26 8 70 204 20 10 26 7 63 191 18 9 218 1.885
Belge Sayısı Adet
33 8 4 1 3 4 1 54 6 3 5 2 1 1 18 3 4 2 3 1 13 1 1 1 1 1 2 7 1 1 2 1 5 4 2 1 7 104
21 Haziran 2012 Tarihinden Bu yana Verilen Teşvik Belgelerinin % Dağılımı Şehir İstanbul İzmir Ankara Bursa Antalya Kocaeli Eskişehir 1 BÖLGE TOPLAM Tekirdağ
Sabit Yatırım 1.000 TL 23,1 5,5 1,9 0,7 1,5 2,3 1,5 36,4 14,1
İthal Makine 1000 $ 25,4 6,8 0,9 0,8 0,8 0,8 2,1 37,6 13,2
İstihdam Kişi 24,1 7,2 2,6 0,2 1,5 4,5 1,6 41,8 13,7
1,2 3,4 0,6 0,3 0,3 19,9 2,0 3,3 0,9 1,0 4,3 11,5 2,9 0,1 2,1 0,6 1,4 0,6 7,8 0,9 0,5 0,3 0,3 2,0 21,8 0,5 0,2 22,5 100,0
1,7 3,2 0,3 0,4 0,4 19,2 2,2 3,8 0,3 0,8 4,5 11,7 2,1 0,2 2,0 0,8 1,3 1,4 7,7 0,0 0,3 0,0 0,0 0,3 23,3 0,1 0,0 23,4 100,0
1,2 3,8 2,4 0,3 0,4 21,9 2,7 2,4 2,0 1,0 2,7 10,6 2,7 0,5 2,1 1,4 0,4 3,7 10,8 1,1 0,5 1,4 0,4 3,3 10,1 1,0 0,5 11,6 100,0
Adana Konya Sakarya Kayseri Aydın 2 BÖLGE TOPLAM Gaziantep Mersin Samsun Manisa Karaman 3 BÖLGE TOPLAM Malatya Amasya Sivas Hatay Elazığ Düzce 4 BÖLGE TOPLAM Çankırı Aksaray Kahramanmaraş Kilis 5 BÖLGE TOPLAM Şanlıurfa Batman Van 6 BÖLGE TOPLAM GENEL TOPLAM
17
Belge Sayısı Adet
31,7 7,7 3,8 1,0 2,9 3,8 1,0 51,9 5,8 2,9 4,8 1,9 1,0 1,0 17,3 2,9 3,8 1,9 2,9 1,0 12,5 1,0 1,0 1,0 1,0 1,0 1,9 6,7 1,0 1,0 1,9 1,0 4,8 3,8 1,9 1,0 6,7 100,0
PLASFEDDERGİ
PlaSTK
PANO
Kaya gazı ve petrolü ABD polietilen şirketlerine rekabet avantajı sağlayacak Hüseyin SEMERCİ
Plastik Sanayicileri Derneği Başkanı
Plastik sanayicileri her alanda daha fazla boy göstermeli, gücümüzü birleştirmeliyiz ki sesimiz daha gür çıksın Türkiye plastik sektörü birçok bakımdan kıskanılacak seviyeye geldi. Avrupa’nı üçüncü büyük kapasitesini oluşturduk. 2012’yi 30 milyar Dolar sektör büyüklüğü ve 12 milyar Dolar katma değer ile tamamladık. Türkiye’de çok az sektör dış ticaret fazlası veriyor. Plastik sektörü mamul bazında 2012’yi yüzde 157 ihracatın ithalatı karşılama oranıyla 1.4 milyar Dolar dış ticaret fazlasıyla kapattı. Hammadde sorunu -ki Türkiye açısından stratejik olarak ele alınarak çözümü gerekmektedir, sadece sektörümüzün omuzlayabileceği bir yük değildirçözülürse hem toplam sektör dış ticaret açığı engellenecek hem de küresel rekabette çok avantajlı noktaya geleceğiz. Şunu söylemekte sakınca görmüyorum: Gerek iş dünyası örgütlerinde, gerekse kamuoyu önünde plastik sektörüne kıyasla dış ticarette ve katma değerde daha alt seviyelerdeki birçok sektörün sesi ve gücü bize kıyasla daha fazla hissediliyor. Bu durumun olumsuz sonuçlarını her geçen gün daha fazla hissettiğimiz ortadadır. Tek tek sıralamaya gerek yok ancak gerek ekonomik karar süreçlerinde, gerekse sektörümüze yönelik negatif algı oluşturabilecek ve ne yazık ki çoğu zaman temelsiz, yanlış yönlendirici hatta anlamsız kampanyalarda kendimizi yalnız bırakılmış hissediyoruz. Tek başına sorumlu aramak yerine, hepimiz kendimizi bu durumun sorumlusu olarak hissedip çözüme odaklanmak en iyi yol olarak görünüyor. Bu amaçla, sektör savunuculuğu için iletişim faaliyetlerine, eş zamanlı olarak da iş dünyası örgütlerde görev üstlenmeye başlamalıyız.
ABD’nin hızla üretimini artırdığı kaya (şeyl) gazı ve petrolünün polietilen sektörüne 2017’ye kadar sürecek bir rekabet avantajı sağlayabileceği belirtildi. IHS Chemical tarafından hazırlanan bir raporda, kaya gazı ve bu bölgelerde sıkışan petrolün elde edilmesine yönelik girişimlerin hızlandığı ve ucuz kaynak olarak PE üretimini de destekleyebileceği kaydedildi. ABD’nin son dönemde önem verdiği ve ucuz yerli kaynak olarak kullanıma sunduğu kaya gazı ve petrolüne yönelik umutlar artıyor. ABD’nin birçok sahasında üretilebilir gaz ve petrol bulunduğu belirtildi. ABD’de, IHS Chemical isimli kuruluşun hazırladığı raporda, verimli kaya gazı yataklarından elde edilen gaz ve petrolün polietilen (PE) sektörünü yeniden canlandıracak.
Hepimize görev düşüyor
PAGDER olarak bunun ilk adımını iletişim faaliyetleriyle başlattık, ardından da İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile İstanbul Sanayi Odası (İSO) meslek komitelerimizde elimizi taşın altına koymaya karar verdik. Hepimizin yakından tanıdığı Sayın Yavuz Eroğlu, Sayın Mehmet Aslan ve Sayın Selçuk Gülsün görev almaya talip oldu. İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nda temsilcilerimiz ile sektörümüzün iletişim içinde olduğu her alanda daha etkin, daha verimli, daha güçlü bir temsil hakkına sahip olmayı, sesimizi daha gür duyurmayı amaçlıyoruz. Hepimize düşen görevler var. Etkinliğimizi artırmak, sektörümüzü dolayısıyla her birimizi daha güçlü savunmak için çabalayanlara destek olmak da bu görevlerden biri. Elbette bütün bunları söylerken, şimdiye kadar sivil toplum örgütlerinde, iş dünyası örgütlerinde çaba harcayan meslektaşlarımızın, arkadaşlarımızın emeklerini görmezden gelmiyoruz. Biz, bayrağı daha ileri taşımamız gerektiğini, bunun için çaba harcamaya hazır olduğumuzu düşünüyoruz ve bu amaçla çalışıyoruz.
Karar süreçlerine etki etmek için çalışıyoruz
PAGDER olarak, son dönemde neredeyse dur-durak bilmeden koşturuyoruz. Sektörümüzün çatı örgütü PLASFED ile birlikte, plastik sanayiine ilişkin sürekli olarak raporlar ürettik, karar alıcılar nezdinde girişimlerde bulunduk. Bunları sizlerle paylaştık. Sadece son dönemde uygulamaya giren bizce yanlış kararların geri alınması için değil, sektörümüzü geliştirmek için de proaktif yaklaşımla öneriler geliştiriyoruz. Ekonomi, Gümrük ve Ticaret ile Maliye Bakanlığı’na sürekli raporlar gönderiyor, ikili temaslarda bulunuyoruz. Bütün çabamız ülkemize ve işimize olan saygımızla büyümek, büyütmek içindir.
18
Rapora göre, ABD’li PE reçine üreticileri ilk hesaplamalara göre küresel pazarda 20122017 arası dönemde rekabet avantajı sağlayabilecek. Küresel PE reçine talebinin 2012 sonu itibariyle 79 milyon ton dolayında olduğu belirtildi. PE reçine talebinin küresel krizle iki yıl üst üste düşüş göstermesinin ardından 2012’den başlayarak yükselme eğiliminde olduğu, 2017’ye kadar 99 milyon tona yükselebileceği bilgisi raporda yer aldı. Rapor, ABD’li PE reçine üreticilerinin gelecek dönemde özellikle Çin’e yönelik satışlarını artırma imkanı bulacakları tahminin yaptı.
BASF
PLASFEDDERGİ
PANO
PLASFED Yönetim Kurulu Petkim Genel Müdürlüğü’ne atanan Sadettin Korkut ile biraraya geldi
Türkiye’nin ve dünyanın sayılı sanayi kuruluşlarından Petkim genel müdürlüğüne, plastik sektörünün deneyimli ismi Sadettin Korkut atandı. PLASFED üyeleriyle biraraya gelen Sadettin Korkut, sektörü iyi tanıdığını ve gelecek dönemde müşteri odaklı bir yaklaşım izleyeceklerini belirti. Petkim, plastik sektörünün en önemli hammadde üreticisi konumunda bulunuyor. Petrokimya sektörünün en büyük şirketi
ile daha ileri bir aşamaya gidecğine inandığını
olması yanında, Türkiye’nin en büyük sanayi
belirten Aliyev, Petkim Yarımadası’nda çalış-
kuruluşlarından biri olan ve 5 milyar dolarlık
maları devam eden STAR Rafinerisi ile birlikte
bir yatırım paketiyle dünya ölçeğinde adından
rafineri-petrokimya entegrasyonu’nun sağ-
söz ettiren Petkim genel müdürlüğüne plastik
lanacağını ve Petkim’in hammaddede güve-
sektörünün deneyimli ismi Sadettin Korkut
nilir bir yapıya kavuşacağını sözlerine ekledi.
atandı. Korkut göreve gelmesinden kısa bir
Aliyev, SOCAR olarak STAR Rafinerisi, STEP
süre sonra PLASFED üyeleriyle biraraya ge-
Enerji Santrali, Petkim Konteyner Limanı ve
lerek, gelecek dönemde Petkim’in izleyeceği
Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP)
yeni stratejilerin ilk işaretlerini verdi.
projesi ile birlikte 2017 yılına kadar Türkiye’ye 17 Milyar Dolar yatırım yapacaklarını söyledi.
Sadettin Korkut’un göreve gelmesinin ardından değerlendirmelerde bulunan Petkim’in
SOCAR Türkiye Başkanı-CEO ve Pet-
sahibi SOCAR Grubu Uluslararası Yatırımlar
kim Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yavuz da,
Sorumlusu ve Petkim Yönetim Kurulu Başkanı
Petkim’in Türkiye ve Azerbaycan stratejik
Vagif Aliyev, SOCAR’ın Türkiye’deki büyüme-
ortaklığının atar damarı olduğunu belirterek,
sinin temeli ve başlangıç noktasının Petkim
“Sayın Sadettin Korkut’u sektör çok iyi tanıyor.
olduğunu belirtti. Bu sürecin Sadettin Korkut
Bugüne kadar aldığı görevlerde çok önemli 20
başarılara imza atmış bir profesyonel yönetici olan Sayın Sadettin Korkut’un aramıza katılması, Petkim ve Grubumuz için çok önemlidir ve gücümüze güç katmıştır. Heyecanımızı, şirketimize ve kendimize duyduğumuz güveni artırarak, daha büyük başarılara imza atmak var gücümüzle çalışacağız” dedi.
Sadettin Korkut: Sert rekabet olan bir sektör Petkim’in yeni Genel Müdürü Sadettin Korkut ise Petkim’in Türkiye açısından öneminin bilindiğini belirterek, petrokimya sektörünün acımasız ve sert rekabet koşulları taşıdığını hatırlattı. Korkut, “Dünya artık hevesli satıcılar ile acımasız alıcıların dünyası. Bu nedenle müşterilerimizi her zaman başımızın tacı olarak göreceğiz. Petkim çok şanslı bir şirket. Köklü kurumsal birikimi ve çok deneyimli bir insan kaynağına sahip. Bugünün dünyasının zor rekabet koşullarında; fiziki sermayeniz ve insan kaynağınız ile var olan talep arasında etkin bir koordinasyon sağlamak zorundasınız. Genel Müdürlük göre-
PANO
PLASFEDDERGİ
vimde, şirketimizin insan kaynağı birikimi ve kurumsal deneyimi en önemli güvencem olacaktır” dedi.
Selçuk Aksoy: Aşırı koruma yerine teşvik uygulanmalı Sadettin Korkut, göreve başlamasından kısa bir süre sonra PLASFED üyeleriyle biraraya geldi. Petkim Genel Merkezi’ne yapılan ziyarette, PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, Petkim ile birlikte devlet nezdinde sektörün sorunlarının ele alınması için girişimde bulunmayı önerdi. Aksoy, “Petkim, üretim maliyetlerini düşürmek için teşvik edilmeli, yüksek katma değerli ürünler üretmeli” dedi. PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy ve PLASFED Yönetim Kurulu, plastik sektörünün deneyimli isimlerinden biri olan Sadettin Korkut’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Sektörün sivil toplum örgütlerinde de görev almış, sektörde üst düzey yöneticilik deneyimlerine sahip Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı Sadettin
Korkut’un Petkim Genel Müdürlüğü görevine atanmasından memnuniyet duyduklarını belirten Aksoy, Petkim’in sektörün 1/6’sını tek başına oluşturduğunu hatırlattı. Petkim’in de yararlandığı koruma önleminin sektörün 84’lük kısmına ciddi zarar
21
verdiğini vurgulayarak, “Plastik hammaddepetrokimya tesislerine yönelik aşırı korumacı önlemler sektöre zarar veriyor. Bunun yerine başta Petkim olmak üzere üreticilerin girdi maliyetlerinin düşürülmesine yönelik teşviklere ağırlık verilmesi gerekiyor” dedi.
PLASFEDDERGİ
PANO
İşbirliği önerisi: “Sektörün bütün aktörleri olarak devlete sorunlarımızı birlikte anlatmalıyız” PLASFED’in, Türkiye’nin önde gelen 5 derneği ve 1000’e yakın üyesiyle Türkiye’nin en önemli petrokimya yatırımı olan Petkim ile ülke ekonomisi için çok büyük bir güç olan Türkiye plastik sektörünün gelişimine fayda sağlayacak, sorunlarını çözecek işbirliklerine açık olduklarını aktaran Aksoy, “Sektörün bütün aktörleri olarak devlete sorunlarımızı birlikte anlatmalıyız. Türkiye plastik sektörünün şemsiye kurumu olarak, Petkim ile devlete beraber gidip sektörü korumacı önlemler ile cezalandırmak yerine, Petkim’in nafta ithalatından ve yüksek enerji kullanımından kaynaklanan maliyet artışlarını sübvanse etmesini talep etmeye hazırız” dedi. PLASFED Yönetim Kurulu Üyeleri, Sadettin Korkut’un; sivil toplum örgütlerinde çalışmış ve plastik sanayii firmalarında deneyim sahibi bir kişi olarak Petkim’de sektörün tamamının gelişimini dikkate alan, müşteri odaklı bir çalışma dönemi başlatacağına; müşterilerinin rekabet gücünü azaltmak yerine artıracak girişimlerde bulunacağına dair beklentilerini paylaştılar.
nin de bir an önce üretilmesi gerektiği talebi de paylaşıldı.
Korkut’tan Petkim için yeni vizyon Petkim Genel Müdürü Sadettin Korkut ise, Petkim’in yeni teşvik sistemi kapsamında stratejik yatırımlar sınıfında ilk olma özelliği bulunan -5 milyar Doları rafineri olmak üzere17 milyar Dolarlık yatırım planladığını söyledi.
Rafineri yatırımı ile Petkim’in çehresinin değişeceğini, maliyetlerin düşeceğini ve Petkim bünyesindeki 22 fabrikada üretilen ürünlerin karışımından müşteriye ulaştırılmasına kadar bir dizi iyileşmenin görüleceğini kaydetti. Sadettin Korkut, masanın her iki tarafını bilen bir kişi olarak Genel Müdürlüğe getirilmesinin, Petkim’in yeni vizyonunun ne olacağı konusunda sektöre bir mesaj niteliği taşıdığını belirterek, müşterilere ve Petkim’e fayda sağlayacak bir çaba içinde olacağını vurguladı.
Sadettin Korkut Kimdir? Petkim Petrokimya Holding A.Ş.’nin yeni Genel Müdürü Sadettin Korkut, 1960 yılında İzmir’de doğdu. İzmir Atatürk Lisesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme-Pazarlama Bölümü mezunu olan Korkut, iş hayatına 1983 yılında başladı. 1988 yılına kadar Sultan Pazarlama A.Ş ve Eti Pazarlama A.Ş gibi gıda şirketlerinde Satış Müfettişi olarak görev aldı. 1988-1993 yılları arasında Ülker Gıda A.Ş.’de Bölge Satış Müdürlüğü sonrasında, 1993-2007 yılları arasında Polinas Plastik San. A.Ş.’de Satış ve Pazarlama Müdürlüğü’nden başlayarak, sırasıyla Genel Müdür Yardımcısı, Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. Ülker Grubu’nda toplam 19 yıl çalışan Korkut, 2007-2010 yılları arasında İmaj Ambalaj A.Ş.’nin Genel Müdürlük görevini yürüttü. 2010 yılından bu yana da Naksan Holding A.Ş iştiraki olan Naksan Plastik ve Enerji A.Ş. Genel Müdürlük görevini sürdüren Sadettin Korkut, iş yaşamı boyunca sektörel sivil toplum kuruluşlarında pek çok görevler üstlendi. Korkut, halen Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Yönetim Kurulu Başkanlığı, TOBB Ambalaj Meclisi Başkan Yardımcılığı ve Ambalaj Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (ASDF) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerine devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk babası olan Sadettin Korkut İngilizce biliyor.
PLASFED Yönetim Kurulu Üyeleri, Petkim’in imalatçı kimliğinin satıcı kimliğinden daha önemli olduğunu vurgulayarak, sektörün en önemli ihtiyacı olan yüksek katma değerli hammadde üretimini talep ettiklerini, ayrıca gümrüklerde haksız rekabete yol açan kalitesiz mamul ithalatının ve piyasa denetimlerinin sağlanması gereğini vurguladığı ziyarette, hammadde arzının da artırması talebinde bulunuldu. Piyasadaki mamullerde kalitesiz ve standart dışı hammadde kullanılarak yapılan haksız rekabetin önlenmesi gerektiği ve Petkim’in portföyünde olmayan PE türevleri-
ESEN Plastik EBSO’dan 6 ödül aldı Esen Plastik Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın 6 başarı ödülünü kazandı. EBSO tarafından verilen En Başarılı “Sanayi Kuruluşları” ödül töreninde Esen Plastik, “Başarılı Marka Yurtdışı Satış Ödülü” yanında, Diğer Plastik Ürünleri Sanayi Meslek Grubu’nda “En Yüksek İhracat Gerçekleştiren”, “En Yüksek Vergi Veren”, “Üretimde En Fazla İstihdam Sağlayan”, “Sektöründe En Yüksek Üretim Gerçekleştiren”, “Alanında En Yüksek Yatırım Gerçekleştiren” firma kategorilerinde ödüle değer bulundu. Esen Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Salih Esen, Esen Plastik olarak güçlü bir ivme ile büyümeyi sürdürdüklerini kaydederek, “Adana’daki fabrikamız kanalı ile zayıf olduğumuz Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde etkinliğimizi oldukça artırdık. İhracatımız gün geçtikçe yükseliyor. Geçtiğimiz yıl Vietnam ve Çin dahil 50’nin üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Her geçen gün yurtdışındaki güvenilir marka imajımız güçleniyor. Bu ihracat potansiyelimizi de olumlu yönde geliştiriyor” dedi.
22
ekonomiyi seven ekoloji BASF plastiklerinden yapılan otomobil parçaları araçların daha hafif olması ve böylelikle yakıt tasarrufu imkanı sunması için metal parçalar yerine kullanılabiliyor. Bu daha düşük emisyon, daha az yakıt ve daha fazla tasarruf demek. Artık hem çevreyi hem de cebinizi koruyabilirsiniz. Çünkü BASF’de biz kimya yaratıyoruz. www.basf.com.tr
PANO
PLASFEDDERGİ
PAGDER’den Organize Sanayi Bölgesi hamlesi:
PAGDER ASLAN OSB’de 3. etap satışta,
Osmaneli OSB’de 3.2 milyon metrekare ön talep toplandı PAGDER,
organize
yük başarı sağlandı. PAGDER, 3 milyon 252 bin metrekare ön talep alındığını açıkladı.
sanayi
bölgesi yatırımlarına hız verdi. Üçüncü etap parsellerin satışı devam eden PAGDER-ASLAN Özel OSB’de 2014’te ilk temellerin atılması hedefleniyor. Bilecik Osmaneli Organize Sanayi Bölgesi’nin genişleme alanının Plastik İhtisas OSB olarak ayrılması için de mutabakat sağlandı. Plastik yatırımlarının yoğunlaştığı Marmara bölgesindeki en önemli yatırım alanlarından biri olmaya aday Kırklareli’nin Vize ilçesindeki PAGDER & ASLAN Özel Organize Sanayi Bölgesi’nde üçüncü etap satışları devam ediyor. Türkiye’nin ilk “Özel Plastik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi” olarak faaliyete geçecek ve sanayi yapılaşmasına büyük katkı sağlayacak olan PAGDER & ASLAN Özel Organize Sanayi Bölgesi’nde parsellerin yarısı satıldı. Sanayicilere uygun ve nitelikli yatırım alanları sunmayı hedefleyen PAGDER-ASLAN OSB’de benzerlerinden çok daha hızlı bir yatırım sürecine girildi. Bölgenin yaklaşık 6 ayda organizasyonunu tamamlayarak inşaat takvimi ilan edilen OSB’de 2014 yılında parsel sahiplerinin temel atmasına imkân verecek aşamaya gelinmesi hedeflendi. Projede; altyapı çalışmalarına yönelik ön hazırlıklar, harita, zemin etüdü, jeolojik ve
jeoteknik çalışmaların ihalesi tamamlanarak, imar ve parselasyon çalışmalarına da başlandı. Projede, 2014 içinde altyapı çalışmaları tamamlanarak üstyapı inşaatlarının başlayabileceği, 2016 yılında da ilk tesislerin faaliyete geçebileceği belirtildi.
PAGDER Osmaneli ihtisas OSB için mutabakat sağladı PAGDER ikinci büyük OSB girişimini ise Bilecik Osmaneli Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyeti ve Yönetim Kurulu ile birlikte hayata geçiriyor. Bilecik Osmaneli Organize Sanayi Bölgesi’nin 1 milyon 620 bin metrekarelik genişleme alanının “Plastik İhtisas OSB” olarak örgütlenmesi konusunda mutabakat sağlandığı açıklandı. PAGDER’in OSB yönetim organları tarafından yetkilendirilmesiyle başlayan ön talep toplama çalışmasında da bü-
Vetaş Türkiye’de ilk yüzde 100 biyobozunur poşet sertifikasını aldı Türkiye’nin önde gelen plastik poşet üreticilerinden biri olan Vetaş Plastik, yüzde 100 biyobozunur poşetlerini piyasaya sürdü.
bozunur poşetler ile EN 13432 ve ASTM 6400 standartlarına göre sertifika almaya hak kazanan ilk Türk firması olduğu belirtildi.
Vetaş tarafından yapılan açıklamada poşetlerin, bakteriler tarafından metabolize edilip endüstriyel kompostlama koşulları altında su, karbondioksit ve biyokütleye dönüşerek yüzde 100 olarak doğada bozunduğu kaydedildi. Biyobozunur poşetlerin üretiminde BASF’nin geliştirdiği Ecovio hammaddesinin kullanıldığı belirtildi. Ürün, Alman DIN CERTCO tarafından da sertifikalandırıldı. Vetaş’ın, biyo-
BASF’in ürün yelpazesinde yer alan sertifikalı kompostlanabilir plastik hammaddesi Ecovio; suya, yırtılmaya, darbelere ve çekmeye karşı yüksek dayanım göstererek farklı sertlik ve esneklik profilleriyle alışveriş poşeti, organik atıkların toplanabilmesi için kullanılan çöp poşetleri ve malç film gibi zirai uygulamalarda kullanılıyor. Ecovio, aynı zamanda kullanıma hazır bir ürün olarak sektöre sunuluyor.
24
Teşvik sisteminde 3. Bölgede yer alan Bilecik’te, yatırım OSB’de gerçekleştiği için 4’ncü bölge yatırım indirim oranları uygulanacak ve “İhtisas OSB” olması nedeniyle “Bölgesel Teşvik Uygulamalarından” yararlanabilecek. Bilecik Osmaneli Organize Sanayi Bölgesi’nde yapılacak yatırımlara Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yatırım yeri desteği verdiği ve yüzde 50 yatırım yeri teşviğinin süresi Nisan 2013’te sona erecek. OSB yönetim organları ve PAGDER’in bu süreyi uzatmak için girişimde bulunmaya hazırlandığı kaydedildi. Bilecek Osmaneli Plastik İhtisas OSB’nin mevcut (yük ve yolcu) demiryoluna, duble yola ve yapımı devam eden “Yüksek Hızlı Tren” hattına sınır konumunda bulunduğu, Yenişehir Hava Limanına 70, Gemlik Limanına 90, Bilecik’e 25, Sakarya’ya 70, Yalova’ya 90, Karasu Limanı’na 120, Eskişehir’e 120, İstanbul’a ise 180 kilometre uzaklıkta bulunduğu kaydedildi.
2013
Uluslararası
Plastik Sanayicileri Derneği
Plastik ve Kauçuk Fuarı 20 - 23 Mayıs 2013,
Guangzhou GİDİŞ UÇUŞU
DÖNÜŞ UÇUŞU
19 Mayıs 2013, Pazar
23 Mayıs 2013, Perşembe
İstanbul Atatürk Havalimanı - Guangzhou İsta
Guangzhou - İstanbul Atatürk Havalimanı
Kalkış : 00:40 Ka Varış : 16:00 Va
Kalkış : 23:00 Varış : 05:25 (+1)
HILTON HOTEL TIANHE HILTO Konaklama, (19-23/05/2013, 4 gece / 5 gün Konak
%
50
Şehir merkezinde 2 yıllık yeni tesis, 545 oda (min. 43 m2 odalar), Ücretsiz wifi internet, fitness center, yüzme havuzu kullanımı, Fuar alanına kolay ulaşım,
İki Kiş Kişilik Oda Kişi Başı : € 1.690
Tek Kişilik Oda:
€ 1.990
ASIA INTERNATIONAL HOTEL
DESTEKLİ
Konaklama, (19-23/05/2013, 4 gece / 5 gün Konak Türk Restaurantlara yürüme mesafesinde, 442 oda, Ücretsiz wifi internet, fitness center, Fuar alanına 11 km mesafede.
İki Kişilik Oda Kişi Başı : € 1.545
Tek Kişilik Oda:
FİYATA DAHİL OLAN HİZMETLER
€ 1.690
FİYATA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER
THY ile economy class İstanbul – Guangzhou
Yurtdışı çıkış harç pulu (TL 15,-)
İstanbul gidiş/dönüş uçak bileti,
Seyahat sigortası (€ 10,-)
Belirtilen otelde 4 gece / 5 gün oda+kahvaltı konaklama,
Öğle ve akşam yemekleri,
Otel – Havalimanı – Otel transfer servisleri,
Oteldeki kişisel harcamalar,
Her gün Otel – Fuar – Otel transferleri,
Şahsi tercümanlık hizmetleri,
Fuar giriş bileti,
20 kg ‘ı aşan bagaj ücretleri.
Son gün Gala Yemeği, Çin Halk Cumhuriyeti vizesi, Vergiler.
PAGDER Plastik Sanayicileri Derneği Tel: +90 212 438 26 19 - Faks: +90 212 438 15 93 Detaylı Bilgi İçin: Selçuk Bostancı - selcuk.bostanci@pagder.org
PLASFEDDERGİ
PANO
Menemen OSB’de üretime başlama heyecanı:
İlk çarklar 2013 sonunda dönecek Menemen Plastik İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışmalar bütün hızıyla sürüyor. Hafriyat ve altyapı çalışmaları hızlandırılan OSB projesinde 2013 sonu itibariyle üretimin başlaması planlandığı bildirildi. OSB Yönetim Kurulu Başkanı Salih Esen, bazı kuruluşların temel atmaya hazırlandığını, bu kuruluşların yıl sonuna kadar imalata geçmeyi planladıklarını açıkladı. Bölgenin yaklaşık 850 bin metrekarelik bir arazi üzerinde kurulduğunu hatırlatan Salih Esen, ayrılan 45 parselden 37’sinin tahsisinin bittiğini, 40 dolayında firmanın faaliyet göstereceği bir bölge ortaya çıkacağını tahmin ettiklerini kaydetti. Esen, “Altyapı çalışmaları hızlı bir şekilde sürüyor. Elektrik ve su dahil altyapısını yıl sonunda tamamen bitirmeyi planlıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla 3-4 firma temel atmaya hazırlanıyor. Yaz aylarına doğru yükselen inşaatları göreceğiz. Hatta bu yıl içinde üretime başlayan firmalar olacağını düşünüyoruz” dedi.
Salih Esen, kısa süre içinde bütün parsel sahiplerinin yatırıma başlamasını beklediklerini, bütün firmalar faaliyete geçtiğinde 6 bin kişinin çalıştığı bir ihtisas OSB’sinin hayata geçmiş olacağını kaydetti. Salih Esen, plastiğin altıncı bölge hariç teşvik dışı bırakıldığını ancak organize sanayi bölgesinde yapılan yatırım olması halinde teşvikten yararlandığını hatırlatarak, bu aşamada Menemen OSB’nin ihtisas bölgesi olması nedeniyle plastik sanayiine avantaj sağlamış olacağını kaydetti. Esen, İzmir’e en yakın bölgelerden biri olması yanında PETKİM başta olmak üzere hammadde tedarik imkanlarına olan erişim imkanıyla da yatırımcıya avantaj sunduklarını belirtti.
Menemen Plastik İhtisas OSB
Yatırımları hızla devam eden OSB’de, toplamda 70 bin metrekarelik 8 parsel kaldı. Plastik sanayicilerinin ilgisiyle karşılanan Menemen Plastik İhtisas OSB, 2004 yılında tüzel kişilik kazandı. OSB yatırımına, EGEPLASDER, EBSO, Menemen Ticaret Odası, Menemen Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi kurumsal olarak yakın ilgi gösteriyor. Çevreye saygılı üretim faaliyeti yürütmek için OSB’de, yol, atıksu, yağmursuyu, temiz su, arıtma ve geri dönüşüm tesisleri, enerji kaynakları ve iletişim sistemi dahil tüm altyapı imkanları dikkatle planlandı.
Tisse Genel Müdürü Denizhan Obuz: Enerji tasarruflu makinelere yatırım yapılmalı Tisse Makine Genel Müdürü Denizhan Obuz, plastik sektörünün yıllık 9.6 milyar kW elektrik enerjisi tükettiğini ve sektörde hala yüksek enerji kullanan makinelerin yoğun olarak kullanıldığını söyledi. Yaptıkları hesaplamalara göre hidrolik makineler yerine enerji tasarruflu makinelerin kullanılması halinde yüzde 50-70 aralığında tasarruf imkanı doğduğunu belirten Oğuz, sektörün tamamının bu makineleri kullanması halinde de 1.5 milyar TL’lik bir toplam tasarrufun ortaya çıkabileceğini vurguladı.
28
TİSSE olarak, enerji tasarruflu plastik makineleri üretiminde güçlü bir konumda olduklarını ve kendi ar-ge birimleri tarafından geliştirilen makineler ürettiklerini belirten Denizhan Obuz, düşük elektrik tüketen makine teknolojilerinin Enerji Bakanlığı tarafından da desteklendiğini, eski teknoloji kullanan çoğu işletmenin yatırım maliyetlerini kısa sürelerde geri kazanmasının mümkün görüldüğünü vurguladı.
PLASFEDDERGİ
PANO
PAGDER plastik kullanımı ve plastik algısını araştırdı
Plastiğe yönelik yanlış bilgiler kullanımı etkiliyor PAGDER, plastik kullanımı ve plastik algısına yönelik ikinci araştırmasını tamamladı. GfK tarafından yapılan ve analiz çalışmaları devam eden araştırma sonucunda, plastiğe ilişkin yanlış bilgilerin kullanımı da doğrudan etkilediği gözlendi. Örneğin, kağıt bardak tercih eden tüketicilerin büyük kısmı, bu ürünlerin iç yüzeylerinin plastikle kaplı olduğunu ve geri dönüştürülemez olduğunu bilmiyor. PAGDER için GfK Türkiye tarafından yapılan plastiğe yönelik algı ve kullanım araştırmasının ikincisi tamamlandı. İlk olarak 2009’da yapılan araştırmanın ikincisinde, algı ve tutuma yönelik iyileşmeler gözlendi ancak yanlış hatta “şehir efsanesi” niteliğindeki çoğu bilginin tüketici davranışlarını etkilediği ortaya çıktı. Analiz çalışmaları süren araştırmada, tüketici ve kullanıcılardaki plastik algısına yönelik bilgilerin yeterince iletilmediği, tüketici tercihlerinin eksik ve çoğu zaman yanlış bilgilerle oluştuğu belirlendi. Bu konudaki en çarpıcı sonuçlardan biri de kağıt bardak kullanımına ilişkin sorularda ortaya konuldu.
Kağıt bardakların iç yüzeyinin plastik kaplı olduğu bilinmiyor!
Araştırma, Türkiye genelinde bin 252 kişi ile gerçekleştirildi. Plastik bardak, “plastik denilince ilk akla gelen ürünler (yüzde 16) arasında ön sıralarda ortaya çıktı. Tüketiciler sağlık ve çevre gerekçesiyle bardak seçiminde tercih yaptıklarını, yine aynı gerekçelerle alternatifi olması halinde ilk vazgeçilen ürünlerden birinin plastik bardak olduğunu ve yüzde 42’si kağıt bardağın plastiğe göre daha sağlıklı bulduklarını belirttiler. Tüketiciler, “kağıt bardakların iç kısmının plastik olduğunu biliyor musunuz?” sorusuna ise yüzde 56 oranında bilmedikleri yanıtını verdiler. Yüzde 22 oranında da “fikri yok” yanıtı alındı. Bu konuda tüketicilerin yüzde 78’inin bilgi sahibi olmadığı ya da eksik bilgi sahibi olduğu, doğru bilgiyi de fazla önemsemediği
ortaya çıktı. Tüketicilerin büyük bir kısmının, kağıt bardakların içlerinin plastik kaplı olması özelliğinden dolayı geri dönüştürülemez olduğunu bilmedikleri de belirlendi.
PAGDER Başkanı Semerci: Görevimiz bıkmadan usanmadan anlatmak
Sonuçları değerlendiren PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Bu sonuçlar, aslında bazı bilgilerin doğruluğu, yanlışlığı araştırılmadan, insanları etkilediğini ortaya koyuyor. Kağıt bardakların sıvıyla temas eden kısmı plastikle kaplıdır. Bu bakımdan, kağıt bardak ile plastik bardak arasında fark yoktur. Oysa tüketici, plastiğin çevreye ve sağlığa zarar verdiği yanlış algısıyla, önyargıyla hareket ediyor, kağıt bardak kullandığını zannediyor. Oysa ikisi de gerçeklerle uyuşmuyor. Açıkçası, üretici olarak ilgili bütün tarafların bu konuda bilgileri net ve doğru olarak verme yükümlülüğü var” dedi.
Plastik bardak daha “çevreci”
“Karbon Ayakizi” konusunda Türkiye’nin ilk firmalarından Karbon Danışma firması yönetici ortaklarından Selda Cabbar “Kağıt veya plastik bardak kullanma tercihini yaparken, sadece kelimenin çağrıştırdığı anlama göre kağıdı seçmenin yanlış bir karar olduğu örnekteki araştırmada da görülmektedir. Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi(LCA) gibi kapsamlı bilimsel çalışmalarla plastiğin kağıda göre daha avantajlı olduğu alanlar belirlenebilir” dedi.Kanadalı bilim insanı Martin Hocking’in araştırmasına göre ise kağıt bardak üretimi ile plastik bardak üretimi sırasında petrol ve do-
30
ğalgaz gibi fosil yakıt kullanımı aynı seviyede. Kağıt bardak üretimi sırasında, plastik bardak üretiminden 12 kat daha fazla hidrojen sülfür (zehirleyici gaz), 36 kat daha fazla elektrik, iki kat daha fazla soğutma suyu kullanılmaktadır.
Plastik bardakların ürün olarak güçlü yönleri:
Sıvıyla temas edecek kağıt bardakların iç yüzeyleri plastikle kaplanır. Bu bakımdan, plastik ile kağıt bardak arasında fark yoktur. Ancak, iç yüzeyi plastik kaplı bardak bu özelliğinden dolayı geri dönüştürülemez. Plastik bardak yapımı için ağaç kesilmez. 1 Ton kağıt üretmek için 10-17 ağaç kesilir. Karbon emisyonları konusunda uzman araştırma kuruluşu Global Carbon Clear firmasının yaptığı araştırmaya göre; plastik bardakların üretiminde kullanılan enerji, muadiline kıyasla yüzde 50 daha azdır. 75 adet bardak üretim ve kullanımı için gereken enerji 20 MUe (Milyon birim enerji) iken aynı miktarda kağıt bardak 30 MUe enerji tüketmektedir. Bu bakımdan plastik bardak “daha çevreci bir üründür”. Kağıt bardaklar, plastik bardakların üç katı daha fazla karbon salımına neden olmaktadır. Global Corbon Clear firması analizine göre, iki bin adet plastik ve iki bin adet kağıt bardak kullanımının kıyaslanması sonucunda, bu miktar kağıt bardağın üretim ve tüketimi sonucu, 1100 Kg karbon gazı salımı olduğu, plastik bardak için ise salınan karbonun 430 kg olduğu belirlendi. Plastikler, kağıt ve cam ürünlere kıyasla daha kolay ve daha az enerji kullanılarak geri dönüştürülebilmektedir
PLASFEDDERGİ
PANO
PLASFED: TOBB Plastik Sektör Meclisi açılmasının zamanı geldi Türkiye’nin en büyük sanayi sektörle-
PLASFED ve Kurucu Dernekleri, TOBB Kimya Sektör Meclisi bünye-
rinden biri olan plastik sanayiinin gelişimi için TOBB bünyesinde ayrı bir sektör meclisi olarak çalışması gerektiği belirtildi. PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, PLASFED ve kurucu dernekler
sinde bulunan plastik sektörünün ayrı bir meclis olarak kurulması amacıyla TOBB’a resmi bir yazı ile girişimleri yoğunlaştırdı.
olarak TOBB’a başvurduklarını ve süreci yakın-
daha geniş tabanlı ve sadece sektöre odakla-
dan takip ettiklerini açıkladı.
nılarak tartışılabileceği, sektörün tüm oyuncularının içinde yer bulabileceği ayrı bir Sektör
“Sektörümüzün sorunlarının ve strateji-
Meclisi oluşturulması ihtiyacı doğmuştur. Sek-
lerinin daha geniş tabanlı ve sadece sektöre
törümüzün şemsiye örgütü olarak, Türkiye
odaklanılarak tartışılabileceği, sektörün tüm
plastik sektörünün 2023 vizyonu hedefine
oyuncularının içinde yer bulabileceği ayrı bir
ulaşabilmesini sağlayacak stratejilerin belir-
Sektör Meclisi oluşturulması ihtiyacı doğmuş-
lenmesi ve bu stratejiler paralelinde sektö-
tur” diyen Selçuk Aksoy, plastik sanayiinin
rün sorunlarının çözümüne yönelik önerilerin
Türkiye için öneminin giderek daha arttığının
gerçekleştirilmesi amacıyla, TOBB bünyesinde
altını çizdi.
Plastik Sektör Meclisi kurulmasını talep ediyoruz.” dedi.
Başvuru yapıldı
2023 stratejik planlarına göre, kimya
PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy başvurunun ardından yaptığı değerlendirmede, “Tür-
si için çok büyük bir güç olan; başta ambalaj,
kiye plastik sektörü, AB ülkeleri içinde miktar
inşaat, tarım, beyaz eşya, otomotiv, elektro-
bazında 3’ncü büyük üretim kapasitesiyle, her
nik, tekstil ve medikal sektörleri olmak üzere
yıl yüzde 10 – 15 oranında büyüyerek Avrupa
birçok sektöre ara malı üreten Türkiye plastik
liginde ikinciliğe oynuyor. 14 bin firma ve 250
sektörü hızla büyürken, sorunları da artıyor.
bin çalışanı ile aslında ülkemiz ve ekonomi-
Sektörümüzün sorunlarının ve stratejilerinin
sektörü için planlanan 50 milyar Dolarlık ihracatın yüzde 51’inin plastik, kauçuk ve polimerik kompozit ürünlerden oluşması hedefi konuldu. Bu hedefe göre, halen 4,5 milyar dolar düzeyindeki plastik ürünleri ihracatının 17 – 18 milyar Dolara çıkması gerekiyor.
Polimerler denizleri petrol kirliliğinden kurtaracak Türkiye, başta İstanbul Boğazı ve bölge-
gili çalışmalarını sürdürüyor.
nin en önemli petrol ihraç noktalarından biri
Çevre kirliliğinin sonuçlarının en çarpıcı görüntülerini oluşturan deniz ve kıyılardaki hampetrol dökülmelerine yönelik Türkiye’de polimer teknolojisine dayalı bir çözüm geliştirildi. TÜBİTAK’ın desteklediği araştırma geliştirme projesi olarak ilerleyen çalışmalarda, bir çeşit özel sünger olarak nitelenebilecek ürünle denizlerdeki hampetrol kalıntıları çok hızlı bir şekilde temizlenebilecek.
olan Ceyhan olmak üzere, bütün kıyılarında
Prof. Dr. Okay, TÜBİTAK tarafından duyu-
petrol kirliliği riski bulunan ülkelerden biri.
rulan çalışmasıyla ilgili, “Bizim geliştirdiğimiz
stanbul, yerleşim yerlerinin tam içinden dev
sorbentten önce de deniz üzerindeki petrol
petrol tankerleri geçen tek şehir. Türkiye’de
çekilebiliyordu. Mesela talaşı koysanız talaş
sadece İstanbul ve Çanakkale boğazlarından
da petrolü tutabilir. Ama petrolü emme mik-
yılda yaklaşık 150 milyon ton petrol geçiyor.
tarı çok azdır ve tekrar kullanılamaz, kendisi
Dünyada ise her yıl 2 milyar ton petrol tanker-
de bir atık olur. Diğer yandan şu an piyasada
lerle taşınıyor. Hampetrol, hem denizde hem
olan ticari sorbentler de petrolü emebiliyor.
de karada temizlemesi en zor ve pahalı ürün-
Ancak sadece bir defa kullanılabiliyor ve kulla-
ler arasında. Dünyada bu kirliliğin temizlen-
nım sonrası bir atık oluyor. Biz TÜBİTAK, İTÜ ve
mesi için çalışan çok sayıda bilim insanından
Sabancı Üniversitesi ortak çalışmasıyla kauçuk
biri olan İTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bö-
esaslı emici bir sorbent de üretip uluslararası
lümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Okay, poli-
patentini aldık. Daha sonra 1 gramı 25 gram
mer tabanlı ‘süngerimsi madde’ olarak bilinen
petrolü 1 dakika içinde emen yeni sorbenti ge-
petrol sorbentini geliştirdi ve TÜBİTAK des-
liştirdik. Hızlı emişi ve tekrar kullanım özelliği
tekli “Petrol Döküntülerinin Deniz Ekosistemi
bulunan sorbent ile denizlere dökülen petrolü
ve Atık Sulardan Uzaklaştırılması için Yeni Bir
tamamen geri kazanabiliyoruz” sözleriyle an-
Sorbent Üretimi ve Uygulaması” projesiyle il-
lattı.
32
PLASFEDDERGİ
PANO
Plastik Sektörü PAGDER ile Dünya fuarlarında boy gösterecek Türkiye plastik sektörü, 2013 yılında da Dünya sektör fuarlarında faaliyetlerini sürdürüyor. Mayıs ayında Çin ve Brezilya, Ekim ayında ise dünyanın en büyük plastik fuarı K Almanya fuarları gerçekleşecek. Birleşik Arap Emirlikleri’nde Ocak 2013’te düzenlenen ArabPlast ise sektöre hareket getirdi.
PAGDER Plastik Sanayicileri Derneği, hedef pazarlara yönelik tanıtım faaliyetlerini yoğun olarak sürdürüyor. Bu alanda en önemli unsurlardan olan fuarlara milli katılım düzeyinde organizasyonlar düzenleyen PAGDER sektöre katkı vermeye devam ediyor.
Sektörün ikinci büyük fuarı Mayıs ayında CHINAPLAS 2013
K Fuarından sonra Dünyanın en büyük ikinci fuarı olan CHINAPLAS 2013 20-23 Mayıs tarihleri arasında Guangzhou’da gerçekleştirilecek. Dünyanın en büyük plastik ihracatçılarından olması yanında en büyük ithalatçılarından biri de olan Çin’de Türkiye plastik sektörü güçlü bir varlık göstermek istiyor. Fuarda PAGDER ve İKMİB tarafından B2B görüşmeler organize edilecek.
Ekim tarihlerinde Düsseldorf’ta gerçekleştirilecek. Türk katılımcıları için ayrılan alanın tamamen dolduğu fuar hazırlıkları son aşamaya geldi. Avrupa’nın üçüncü büyük üretim kapasitesine sahip Türkiye plastik sektörü, PAGDER ve İKMİB’in organizasyonuyla Dünya platformunda bir kez daha boy gösterecek. Bir önceki “K Show”en çok yabancı ziyaretçiyi Hindistan ve Türkiye’den almıştı. PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, Türkiye’nin bu fuarda hem
“FEIPLASTIC 2013” (BrasilPlast)
BrasilPlast olan marka ismi FEIPLASTIC 2013 ULUSLARARASI PLASTİK FUARI olarak değiştirilmesinin ardından 20-24 Mayıs’ta Sao Paolo’da gerçekleştirilecek fuarda Türkiye pavyonu tamamen doldu. PAGDER, ek yer tahsisi için fuar idaresiyle görüşmelerini sürdürüyor.
Dünyanın en büyüğü K 2013 Almanya’da yapılan ve dünyanın en büyük plastik fuarı olan K 2013 ULUSLARARASI PLASTİK VE KAUÇUK FUARI 16-23
katılımcı hem de ziyaretçi olarak öne çıkacağını vurgulayarak, “İnanıyorum ki Türkiye plastik sektörü, dünyanın en büyük ‘Plastik Şölenine’
34
damga vuracak. Milli katılım sayesinde sektörümüz açısından güçlü iş fırsatları doğacağını söyleyebilirim. Bütün meslektaşlarımı fuarda sektörümüzle onurlanmaya davet ediyorum” değerlendirmesini yaptı.
ARABPLAST 2013 sektörü hareketlendirdi Öteyandan, 7-10 Ocak’ta BAE Dubai’de gerçekleştirilen ArabPlast 2013 fuarı Türkiye plastik sektörü tarafından başarıyla tamamlandı. PAGDER ve İKMİB tarafından organize edilen katılımla Türkiye’den 16 milli, 11’i bireysel katılımcı olarak toplamda 27 firma fuarda ilgi gördü. Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin yoğun ilgi gösterdiği fuara, Türkiye’nin yanı sıra Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, Danimarka, Norveç, Hollanda, İsveç, İsviçre, İspanya, Belçika, Danimarka, Sırbistan, Polonya, Lüksemburg gibi Avrupa ülkelerinden de önemli sayıda katılımlar oldu. Fuar, 2022 FIFA World-Cup –Dünya Futbol Kupasını organize edecek Katar’ın yatırımları nedeniyle plastik talebinin yükseldiği bir ortamda gerçekleşti.
PLASFEDDERGİ
PANO
İzmir PLASTECH sanayicileri ikinci kez buluşturuyor EGEPLASDER’in de düzenleyicileri arasında bulunduğu plastik ve plastik işleme makineleri sektörünün buluşma noktalarından biri olma yolunda hızla ilerleyen İZMİR - PLASTECH PLASTİK, AMBALAJ VE TEKNOLOJİLERİ FUARI, 11-14 Nisan günleri arasında kapılarını ikinci kez açacak.
PLASFED’in kurucu derneklerinden olan EGEPLASDER Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği, İZFAŞ İzmir Fuarcılık A.Ş., İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Ege İhracatçı Birlikleri işbirliğinde düzenlenen fuar sektördeki son gelişmelerin paylaşıldığı bir iş ortamı sağlamayı hedefliyor. İzmir Uluslararası Fuar Alanı’nda düzenlenecek fuara, PLASFED’in de desteği artarak sürüyor. EGEPLASDER Başkanı Erol Paksu, yaptığı değerlendirmede Türkiye’nin fuar ve turizm merkezlerinden biri olan İzmir’de ikinci kez sektöre yönelik fuar düzenlemekten mutlu olduklarını belirterek, “Yerli ve yabancı sektör mensuplarını buluşturacak çok önemli bir tanıtım platformu sağlamak istiyoruz. Firmalarımızın satış ve ihracatlarının artmasını sağlayacak bir iş ortamı, potansiyeli harekete geçirecek güçlü bir tanıtım platformu sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz.
İlk fuarımızda sağlanan başarı, bize bu yönde büyük umut verdi. İkinci fuarımızın çok daha ileri bir noktaya gideceğini düşünüyorum” dedi. Paksu, başta PLASFED’e üye dernekler olmak üzere sektörün bütün firmalarını, plastik malzeme kullanan bütün diğer sektörlerdeki iş insanlarını katılımcı ya da ziyaretçi olarak ağırlamaktan mutlu olacaklarını vurguladı.
2012 fuarının başarısı geçilmeye çalışılacak İlk kez, 2012 yılında düzenlenen İZMİR PLASTECH PLASTİK, AMBALAJ VE TEKNOLOJİLERİ Fuarına, 22’si yabancı olmak üzere 156 firma katıldı. Fuara, 8 ilden (Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Manisa, Uşak) ve 10 ülkeden (ABD, Almanya, Azerbay-
can, Brezilya, Çin, Fransa, Hollanda, İspanya, Japonya, Tayvan) firmalar yer aldı. 15 bin metrekare alan üzerinde İzmir Uluslararası Fuar Alanı 2 ve 3 nolu hollerde düzenlenen PLASTECH Fuarı dört gün sürdü. İlk fuarda, ihracata yönelik olarak, Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Irak, Kosova, Makedonya, Mısır, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan’dan profesyonellere yönelik alıcı çalışması yapıldı. İZMİR - PLASTECH PLASTİK, AMBALAJ VE TEKNOLOJİLERİ Fuarına, KOSGEB ve İzmir Ticaret Odası tarafından finansal destek veriliyor. Fuar ana ürün grupları, plastik, ambalaj, kauçuk, polyester, PVC kapı pencere profilleri; boru üretim teknolojileri ve aksesuarları, geri dönüşüm sistemleri ve ekipmanları olarak belirlendi.
PET şişelerin ipliğe dönüşümü artarak sürüyor nın kullanıma uygun hale geldiği belirtiliyor. Bu durumun PET geri dönüşümünü verimli hale getirdiği, özellikle tekstilcilerin bu ürüne ilgisinin her geçen gün arttığı kaydedildi.
Geri dönüşümde en etkin ürünlerden biri olan PET malzemelerin sentetik ipliğe dönüştürülmesine ilişkin yatırımlar artarak sürüyor. PET geri dönüşümünde ilk kullanılan verimli yollardan biri olan iplik üretimi, son dönemde pamuk fiyatlarındaki artışla birlikte cazibesi arttı. PET malzemelerin yöntemine göre değişmekle birlikte 1.13-1.24 kg PET’in 1 kg hammaddeye dönüşebilir olmasıyla neredeyse tamamı-
Tekstil sözkonusu olduğunda geri dönüşüm oranı biraz daha düşüyor. Her 100 kilo PET şişe 75 kg ipliğe dönüştürülebiliyor. Elde edilen elyaf iplik olması yanında, elyaf dolguya da dönüşebiliyor. Aslında, PET geri dönüşümü için potansiyel büyük. Türkiye’de her gün yaklaşık 1506 ton PET şişe pet üretimi gerçekleşiyor. Sağlıklı bir istatistiki veri bulunmayan bu alanda, pet şişelerin ancak yüzde 10’unun geri dönüşüm için toplanabildiği, geriye kalanının ya depolamaya ya da bertaraf tesislerinde yakılmaya gittiği vurgulanıyor. 36
Tekstil, geri dönüştürülmüş PET ürünlerin en ekonomik kullanım alanlarından biri olduğu için hızla yaygınlaşıyor. Aslında, geri dönüştürülmüş PET sadece tekstilde kullanılmıyor. Kasa gibi çeşitli taşıma kapları, hortumlar bunlar arasında bulunuyor. Ancak, geri dönüştürülmüş PET’lerle ilgili yeni üretim alanları da geliştiriliyor. Mesela geri dönüştürme teknolojilerindeki ilerleme ve toplanan PET’in artmasına paralel birim maliyetlerdeki düşüşle, başka plastiklerle karıştırılarak bazı yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülebiliyor. Bunlar arasında araç tamponları, eğlence parklarındaki kaydırak vb. aletler, bilgisayar klavyeleri hatta suni çim üretimine girmiş durumda.
PANO
PLASFEDDERGİ
PAGDER, Makine Tanıtım Grubu Almanya Roadshow Programına katıldı Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği bünyesinde faaliyet gösteren ve Türkiye menşeli sanayi makinelerinin ihracatını artırmak amacıyla tanıtım faaliyetleri yürüten Makine Tanıtım Grubu (MTG) Almanya Roadshow çalışmasını tamamladı.
PAGDER’in de plastik makineleri ile destek verdiği tanıtım çalışmasında, ikili görüşmelerle Almanya sanayicilerine Türkiye’de üretilen plastik makineleri hakkında bilgi verildi. Burç Angan ve Ahmet Meriç’in yürüttüğü tanıtım çalışmasında, Türkiye’de üretilen plastik makinelerinin maliyet etkin özelliğine yönelik vurguya ağırlık verildi.
Baden-Württemberg Eyaletinde Stuttgart, Mannheim ve Ulm kentlerinde tanıtım etkinlikleri ve doğrudan firmalar ile görüşme çalışmaları yürütüldü. Görüşmeleri değerlendiren Burç Angan ve Ahmet Meriç, Almanya’nın makine üretimi konusunda Dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu
37
hatırlatarak, Türkiye’de üretilen plastik makinelerinin Alman sanayicileri tarafından ilgiyle karşılandığını, gelecek dönemde bu türden faaliyetlerin artması gerektiğini, makine imalatçıları için Almanya’ya ürün ihraç etmeye yönelik bir potansiyelin bulunduğu gözlemini yaptıklarını belirttiler.
PLASFEDDERGİ
PANO
PAGDER: Plastik sanayicileri iş dünyası örgütlerinde daha fazla görev almalı
PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, plastik sanayicilerinin iş dünya-
sı örgütlerinde daha fazla görev alması gerektiğini belirterek, oda ve borsa seçimlerinde plastik sanayicilerini sektör dernekleri ile birlikte hareket etmeye çağırdı.
PAGDER, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası ilgili meclislerinde kurumsal olarak adaylarını destekleme kararı aldı. Bu çerçevede PAGDER Başkan Yardımcılığı yanında EuPC Avrupa Plastik Üreticileri Birliği İcra Kurulu üyeliği ve çok sayıda görevleri bulunan Yavuz Eroğlu, yine çok sayıda sivil toplum örgütü üyeliğiyle çalışmalarını yürüten Mehmet Aslan ile PAGDER Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve İstanbul Mali Müşavirler Odası üyesi Selçuk Gülsün’ün adaylığı desteklenecek.
PAGDER, sektöre yönelik yaptığı duyuruda, “Sektörümüzün gelişimi, iş dünyasının sivil toplum örgütlerinde ve meslek kuruluşlarında temsilimizin daha da güçlendirilmesi, onlarla daha koordineli çalışmak amacıyla ITO ve ISO Plastik Meslek Komitelerinde de göreve talip olduk. Hepsi birbirinden değerli sektör mensuplarımızı, PAGDER temsilcilerini bu seçimlerde destekleyerek İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nın ilgili meslek komitelerinde görev almalarını sağlamalıyız. Bunun için ise gücümüzü birleştirmeye ihtiyacımız var. İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası’nın gücünü ve olanaklarını da güçlerimiz arasına katmak istiyoruz” görüşünü vurguladı. PLASFED ve üye derneklerin TOBB bünyesinde Plastik Sektör Meclisi oluşturulması
için girişimlerini yoğunlaştırdığını hatırlatan PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci, iş dünyasının üst örgütlerinde temsil gücünün artırılması gerektiğini belirterek, sektör mensuplarına seçimlerde derneklerin kararları doğrultusunda, kendi il ve bölgelerinde girişimlerini yoğunlaştırma ve hareket etme çağrısında bulundu. Semerci, “Sektörümüzün gelişimi için harcanan tüm emeklere sahip çıkıp sektörümüzü, çalışmalarımızı daha da ileri taşımak için iş dünyasının üst organlarıyla da koordineli olarak çalışmaya bir an önce başlamalıyız. Sorunlarımızın ivedilikle çözümü için güç birliği yaparak iş dünyasının sivil toplum örgütlerinde, meslek kuruluşlarında daha etkin, daha verimli, daha güçlü bir temsili oluşturmak zorundayız” diye konuştu.
KAYPLAS, EFQM 3 yıldız belgesi aldı Kayseri’de faaliyetlerini sürdüren KAYPLAS, EFQM mükemmellik modelinde 3 yıldız belgesi aldı. KALDER Türkiye Kalite Derneği tarafından verilen belge, 21. Kalite Kongresi’nde takdim edildi.
geribildirim ile iyileştirilir süreci işletilen yapıyı tanımlıyor. EFQM
Mükem-
mellik Modeli KALDER tarafından; “Yöneticilerin/liderlerin,
kuru-
luşlarının ne yaptığına EFQM, Avrupa Kalite ödüllerine temel
ve hangi sonuçları elde
teşkil eden yönetim sistemi olarak da bilini-
ettiğine ilişkin neden-
yor. EFQM, 9 kriterden oluşan ve zorunluluk
sonuç ilişkilerini anla-
içermeyen bir model olarak uygulanıyor. Bu
masını sağlar. RADAR
kriterlerin beşi “girdi” kriterlerini, dördü “so-
kullanılarak, herhangi
nuç” kriterlerini oluşturuyor. Girdi kriterleri bir
bir kuruluşun sahip olduğu kurumsal mükem-
da EFQM Mükemmellik Ödülü ve diğer tanıma
kuruluşun yaptığı faaliyetleri ve bunları nasıl
mellik derecesini sağlıklı bir biçimde değerlen-
veya değerlendirme süreçlerinde puanlama
yaptığını içerirken, sonuç kriterleri ise kurulu-
dirmek mümkündür” şeklinde tanımlanıyor.
yöntemi olarak da kullanılır. Ayrıca kuruluşta
şun neler gerçekleştirdiğini gösteriyor. Süreç
RADAR değerlendirme sistemi ise; “Bir ku-
gerçekleştirilecek değişimin yönlendirilmesi-
tanımında, “sonuçların” “girdiler”den kaynak-
ruluşun performansını yapısal bir yaklaşımla
ne ve iyileştirme projelerinin yönetilmesine
landığı ve “girdiler” “sonuçlar”dan elde edilen
sorgulama olanağı sağlar. RADAR aynı zaman-
yardımcı olur” diye tanımlanıyor.
38
HOŞGÖR PLASTİK AMBALAJ
Shrink Film Naylon Torba Hışır Poşet Hışır Torba El Geçme ( Takviyeli) Poşet Yumuşak Kulplu Poşetler Perdelik (PE - Siyah ) Film
Fabrika: Yalıntaş Cad. No:13 Tatkavaklı Mustafakemalpaşa – BURSA Tel. : 0224 618 04 24 – 0224 618 10 20 Faks : 0224 618 04 84 – 0224 613 24 50
HOŞGÖR PLASTİK ZIRAİ SULAMA Ziraai Sulama Boruları ve Ek Parçaları Kaytanlı Tip - Kelepçeli Tip - PVC Borular Mandallı ve Kelepçeli Politen Borular Yağmurlama Ekipmanları Karık Sulama Boruları Silaj Örtüsü ve Silaj Torbası Fide Torbası
Büro: Balıkesir Cd. No:13 Mustafakemalpaşa – BURSA Tel. : 0224 613 19 76 Faks : 0224 613 24 50
bilgi@hosgorplastik.com www.hosgorplastik.com
PLASFEDDERGİ
PANO
Kimya sektörü Afrika’ya 2.8 milyar Dolar ihracatla rekor kırdı Türkiye kimya sektörü, 2012’yi 17,6 milyar Dolar ihracat seviyesiyle, sektör bazında ikinci sırada bitirdi. Kimyacılar, Türkiye’nin hedef bölgesi olan Afrika’ya ise en fazla ihracat yapan sektör oldu. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçı Birliği, ihracatta AB ülkelerinin payının azalmaya 2012 yılında da devam ettiği kaydedildi. Buna karşılık, Türkiye’nin hedefinde bulunan Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin payı artmaya devam etti. İKMİB değerlendirmesinde, kimya sektörünün Afrika’ya en fazla ihracat yapan sektör olarak öne çıktığı, bir önceki yıla göre ihracatın yüzde 27 arttığı belirtilerek, “Afrika ile kimyasını tutturan ihracatçılar, 2012 yılında 2 milyar 889 milyon dolarlık ihracata imza attı” ifadesi kullanıldı. İKMİB, sektördeki ihracatın Afrika’nın hemen hemen bütün ülkelerine yayıldığını, Afrika’ya olan kimya ihracatında ilk 10 ülkenin Mısır, Libya, Togo, Cezayir, Tunus, Güney Afrika Cumhuriyeti, Fas, Nijerya, Gana ve Etiyopya olarak sıralandığını açıkladı. Kimya sektörünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın gezisiyle gündeme gelen Nijer, Gabon ve Senegal’e de ihracatını artırdığı, Nijer’e ihracatın 2012’de bir önceki yıla göre yüzde 613 artışla 9 milyon 148 bin dolara çıktığını kaydetti.
Kimya sektöründen Afrika ülkelerine en fazla mineral yakıtlar, inşaat plastikleri, boya, sabun ve kozmetik gibi kişisel temizlik ürünleri ihraç ediliyor. İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Afrika’nın sektör açısından öneminin her geçen gün arttığını belirterek, UR-GE faaliyetleri kapsamında Afrika’ya bir gezi hazırlığının sürdüğünü kaydetti. Akyüz, “Avrupa ülkeleri kimya sektörünün uzun yıllar bir numaralı pazarı oldu. Ancak küresel krizden çıkış amacıyla belirlediğimiz alternatif pazar rotası sayesinde Avrupa’daki durgunluktan en az etkilenen sektörlerden biri olduk. Kimya ihracatının bugün ulaştığı rakamlarda bu stratejiyi başarıyla uygulamamızın etkisi büyük. Hedefimiz Afrika ve Güney Amerika’daki ihracatımızı daha da artırmak. Kimya ihracatçılarımız bu ülkelerde öncü bir rol üstlendi. İnanıyorum ki, açtığımız yol Türkiye ihracatını da ileriye taşıyacaktır.” diye konuştu.
ÜLKE
OCAK – ARALIK 2012 (ABD Doları)
MISIR
1,817,076,577.63
LİBYA
209,407,213.48
TOGO
199,362,570.13
CEZAYİR
143,082,244.88
TUNUS
96,249,159.64
GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ
83,836,768.24
FAS
67,882,669.84
NİJERYA
40,782,219.14
GANA
38,790,447.65
ETİYOPYA
26,881,414.81
SUDAN
22,501,410.21
ANGOLA
15,786,262.34
SENEGAL
14,773,617.98
KONGO
10,935,886.73
KENYA
10,692,874.98
ENGEL verimlilik odaklı yeni teknoloji ürünlerini tanıtıyor Plastik işleme makinelerinde dünyanın en büyük firmalarından biri olan ENGEL, verimlilik ve hassas üretim tekniklerine odaklı yeni teknolojik gelişmeleri içeren makineleri tanıtıyor. ENGEL, sektörün büyük fuarlarında yeni teknolojilerini gösterecek. Plastik işleme makinelerinin tanınmış markalarından ENGEL, tamamı elektrikli yeni ENGEL e-mac plastik enjeksiyon makinesi ile e-motion packaging serisi ile gündeme çıkıyor. ENGEL tarafından yapılan açıklamada, yeni
e-mac plastik enjeksiyon makinesinin hassas teknik parçaların ve elektronik birleşenlerin üretiminde güçlü bir yer edineceği kaydedildi. Bu yıl içinde Chinaplas’ta ilk lansmanı yapılacak ENGEL e-mac 50/50, plastik enjeksiyon makinesiyle hassasiyet açısından zorlayıcı bir uygulama olan polieterimid ile üretilen yarı iletken çipler için tutucu üretimi gösterimi de yapılacak. ENGEL e-mac yeni seri enjeksiyon makinesinin, 20m/s2’nin üzerindeki hızlanmasıyla enjeksiyon ekseninin dünyada kendi tipi içinde en hızlı olduğu belirtildi. ENGEL açıklamasında e-mac serisiyle ilgili, “Yeni makine serisi, ENGEL’in tamamen elektrikli plastik enjeksiyon teknolojisi alanında her noktada pozisyonunu güçlendirdiğini göstermektedir. Denenmiş ve güvenilen ENGEL emotion makineleri kendilerine medikal teknolojilerinde ve ambalaj sektöründeki hızlı 40
çalışan uygulamalarda yer bulurken, ENGEL e-mac teknik kalıplama ve elektronik ürün sektöründeki uygulamalar için son derece ekonomik bir alternatiftir” denildi. ENGEL’in, packaging alanındaki iddialı ürünü ENGEL e-motion 440/160T hakkında da bilgi verilen açıklamada, makineye ilişkin, “Entegre kalıp içi etiketleme sayesinde birim maliyetler çok düşüktür. Yüksek kaliteli dekorasyonlara sahip doldurulmaya hazır gıda paketleri tek bir adımda imal edilmektedir” bilgisi verildi. Açıklamada, ENGEL’in Chinaplas’ta enjeksiyon alanındaki yeni teknolojik gelişmelerini içeren diğer bazı makinelerini de tanıtacağı vurgulandı. Sektörün en önemli makine imalatçılarından biri olan ENGEL, Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya’da toplam sekiz merkezde üretim tesisi sahibi ve 85 ülkede temsilciliği bulunuyor.
2006 yılından beri Özka ve Karmusan markalarıyla mobilyadan tekstile, plastikten kırtasiye sektörüne kadar farklı sektörlerde kullanılan karton roliklerin ve gri mukavvaların üretiminin yanı sıra 2011 yılı itibariyle ambalaj naylonu üretimine de başlamıştır. Rulo ve torba olarak baskılı-baskısız shrink, düz, balonlu ve sandeviç naylon üretimi yapan firmamız aylık 900 ton üretim kapasitesine sahiptir. Plastik atık ürünlerin doğaya karışmaları çok uzun zaman almaktadır. Bu sebeple plastik ürünlerin geri dönüşümünün hem ekonomi açısından hem de çevre duyarlılığı açısından ne kadar önemli olduğunu bilen Özka Ambalaj kendi geri dönüşüm tesisini de bünyesine katmıştır.
www.ozkaambalaj.com alaj.com j ÖZKA AMBALAJ KAĞIT PLASTİK SANAYİ LTD. ŞTİ Adres : 1. Organize Sanayi Bölgesi 14. Cadde No:44 38070 Kayseri/ Türkiye Telefon : +90 352 322 01 00 Fax : +90 352 322 08 51
www.ozkaambalaj.com info@ozkaambalaj.com
PLASFEDDERGİ
PANO
Ege Üniversitesi Ege MYO Plastik Bölümü’nde plastik teknikerleri sektörde yetişiyor İmalat sanayiinin en önemli sorunlarından olan yetişmiş insan gücüne yönelik ilgi her geçen gün artarken, plastik sektörü açısından Türkiye’nin en deneyimli eğitim kurumlarından biri olan Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksek Okulu (EMYO) Lastik ve Plastik Teknolojisi programı çalışmalarını sektör ile birlikte güçlendirdi.
natörü Doç. Dr. Sami SAYER, Türkiye’de de önemli sanayi kollarından biri olduğunu vurguladı.
EGE Meslek Yüksek Okulu (EMYO) Lastik ve Plastik Teknolojisi Program Koordinatörü Doç. Dr. Sami SAYER PLASFEDDERGİ için yaptığı değerlendirmede, mesleki eğitimde sektör kuruluşları ile işbirliğinin önemli olduğunu, EGEPLASDER gibi sektörde faaliyet gösteren sivil toplam örgütü ve şirketlerle işbirliği içinde faaliyetlerini geliştirdiklerini vurguladı. Plastik sektöründe mevcut durumda mesleki eğitim kurumlarının ihtiyaçlar doğrultusunda gelişmesinin tam olarak sağlanamadığını belirten Sayer, sektörde hala usta-çırak ilişkisi ile işgücünün yetiştirildiğini belirtti. EMYO’nun üniversite bünyesindeki yedi meslek yüksek okulundan biri olduğunu ve 1984 yılında eğitime başladığını belirten Sayer, 1989 yılında Dünya Bankasının II. Endüstriyel Eğitim Projesi kapsamına dâhil olmasıyla hızlı bir gelişim dönemine girdiğini ve Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının da desteğiyle altyapısını güçlendirdiğini ve 35 programda 7170 öğrenciye ulaştığını kaydetti.
Lastik ve Plastik Teknolojisi Programı Dünya ölçeğinde 700 milyar Avro katma değere ulaşan ve 60 milyon çalışanın bulunduğu plastik sektörünün, en önemli sanayi kollarından biri olduğunu hatırlatan EMYO Lastik ve Plastik Teknolojisi Program Koordi-
Sektörün yetişmiş eleman ihtiyacının sürdüğünü belirten Sayer, sektördeki gelişmeye paralel eğitim gelişmesinin sağlanamadığını, usta - çırak ilişkisi ile eğitimin hala ağırlıkta olduğunu vurguladı. Türkiye’de, 5 lise, 6 yüksek okul ve 3 üniversitede plastik-polimer sanayiine yönelik eğitim yürütüldüğünü kaydeden Sayer, bunlar arasında EMYO’nun 2004 yılında İzmir ve Manisa bölgesindeki 32 kuruluş ile birlikte kurdukları Danışma Kurulu’yla dikkat çektiğini vurgulayarak şunları kaydetti; “Bu kurul plastik programındaki ders içeriklerinin sektörün beklentilerine uygun olacak şekilde değiştirilmesine, bölümün alt yapısının güçlendirilmesine, teknik gezi ve seminer organizasyonları gerçekleşmesine destek vererek üniversite – sanayi işbirliğinin güçlenmesine katkı sağlamıştır. Bölgemizde EGEPLASDER gibi güçlü bir meslek örgütünün bulunması, Lastik ve Plastik Teknolojisi Programı’nda yaşadığımız birçok sorunu birlikte çözmemize katkı sağlamaktadır.” EMYO Plastik Teknolojisi Programında örgün ve ikinci öğretimde toplam 212 öğrencinin eğitimine devam edildiğini belirten Sayer, öğrencilerin çoğunluğunun meslek liselerinin plastik ve kimya bölümlerinden gelenlerden oluştuğunu belirtti. Sektörün desteğiyle oluşturulan makine ve ekipmanlarla temel uygulamaların eğitiminin verildiğini, bir adet laboratuvar tipi film ekstrüder ve bir adet enjeksiyon makinesi ile çalıştıklarını kaydeden Sayer, İzmir OSB tarafından hibe edilen numu42
ne kabı kalıbı ile üretim yaptıklarını ve Ege Üniversitesi Hastanesi’nde kullanıldığını anlattı. Sayer, ürün ve üretim çeşitliliğini artırmak için sektörün katkılarına açık olduklarını vurguladı. Bologna süreci kapsamında öğrencilere 120 AKTS (Avrupa Kredi Transfer Sistemi) kredilik eğitim verildiğini belirten Sayer, “Öğrencilerimiz almış oldukları iki yıllık eğitim sonrasında, standart plastik malzemeleri tanıma, malzemelerin yoğunluk tayini ve MFI testini yapabilme, enjeksiyon ve film üretimini devreye alma ve bunlarda oluşan üretim hatalarını yorumlama becerisini kazanmaktadır. Akademik olarak farklı termoplastiklerin sıcak plaka kaynağı ile ilgili araştırmalarımız ise devam etmektedir” bilgisini aktardı.
PLASFEDDERGİ
PANO
SOCAR PETKİM STAR Rafinerisi projesi stratejik yatırımlarda ilk teşvik belgesini alan yatırım oldu Türkiye’nin en büyük petrokimya yatırımlarından biri olan Petkim Star Rafinerisi yeni teşvik sistemi kapsamında Türkiye’nin ilk “Stratejik Yatırım” teşvik belgesini alan proje oldu. Temeli, 2011 yılında atılan SOCAR Türkiye Ege Rafinerisi (STAR) , yeni teşvik sistemindeki “Stratejik Yatırım” kapsamına alındı ve bu alandaki ilk teşvik belgesi STAR projesi için düzenlendi. STAR Rafinerisi yatırımının teşvik kapsamına alınması nedeniyle İstanbul’da yapılan törene Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve SOCAR Başkanı Rövnag Abdullayev katıldı. Törende konuşan Zafer Çağlayan, Petkim’in kendi hayatında da çok önemli bir rol oynadığını belirterek, 1965-1975 yılları arasında Petkim’de çalıştığını belirtti. Çağlayan, “Şimdi Petkim sahasında SOCAR tarafından inşa edilen STAR Rafinerisi için Türkiye’nin ilk Stratejik Yatırım Teşvik Belgesi’ni vermek bana nasip oldu. Siftah SOCAR’dan, bereketi Allah’tan diyoruz. Yeni teşvik sistemi sanayi envanterine ve kısa adı GİTES olan Girdi Tedarik Sistemi çalışmalarının altyapısına dayanıyor. Türkiye’nin dışa bağımlı olduğu sektörlerde yatırımı destekliyoruz. İşte STAR Rafinerisi bu-
nun en özgün örneği. Bugün 8.5 Milyar Dolar ödediğimiz motorin ithalatına STAR Rafinerisi üretime geçtiğinde 1.5 Milyar Dolar ödeyeceğiz. 1.6 milyon ton Nafta üretimi ile, bu üründe 1.4 Milyar Dolar daha az ithalat yapacağız. Hayallere değil, somut verilere dayanıyoruz. Yani geçmişte olduğu gibi ‘Kim olursan ol gel’ demiyoruz.” dedi. SOCAR Türkiye Başkanı (CEO) ve Petkim Yönetim Kurulu Üyesi Kenan Yavuz da, konuşmasında projenin Türkiye’nin en kapsamlı yerlileştirme projesi olduğunu belirterek, yatırımın, teşvik sistemi içinde tasarlanan stratejik yatırım kavramında amaçlanan üretim ve ihracat odaklı, yerli üretimi öncelleyen, yüksek katma değer yaratma kabiliyetine sahip, ara malı üretimini teşvik eden bakış açısı ile örtüştüğünü belirtti. Kenan Yavuz, Petkim yarımadasının Türkiye’nin Rafineri-Petrokimya-Enerji-Lojistik entegrasyonuna sahip örnek bir üretim
üssü haline geleceğini belirterek, STAR Rafinerisi ve bunun dışındaki, TANAP vb. projeler ile SOCAR’ın Türkiye yatırımının 2018’e kadar 17 milyar Dolarlık yatırım gerçekleştireceğini açıkladı. Yavuz, “Hedefimiz Petkim yarımadasında minimum 15 milyar dolar ciro, 5 bin çalışan, 5 milyar dolar ihracata ulaşmaktır. Böylece ‘’İki Devlet, Bir Millet’’ olan Azerbaycan ve Türkiye ekonomilerine, yani büyük Türk milletine hizmet etmenin gururunu yaşamış olacağız” diye konuştu. STAR Rafinerisi, yılda 10 milyon ton ham petrol işleyerek, Petkim ve sektörün diğer imalatçılarının akaryakıt dışındaki hammadde ihtiyacını karşılayacak. Rafineride üretilecek 10 milyon ton rafinaj ürünün 3 milyon tonu Petkim tarafından kullanılacak. Star Rafinerisine verilen teşvik belgesi 6.6 milyar TL yatırım tutarı ile son 30 yılda bir noktaya yapılan en büyük yatırım olma ünvanını elde etti.
Vücut zırhları ve bakterilerle savaş: Plastik Sınır Tanımıyor Bilim insanları plastiğin kullanım alanlarına ilişkin sürekli yenilikleri Dünya kamuoyu gündemine getirmeye devam ediyor. Güvenlik sektöründe uzun zamandır tanınan Kevlar ve kurşun geçirmez “cam”ın plastik olduğunun bilinmemesi bir yana, son dönemde mevcut askeri-sivil zırhların yüzde 10 daha hafif ve daha dayanıklıları plastik esaslı malzemelerle
geliştirildi. Bu alanda çalışan Auxetix firması, tescilli bir polyester çekirdeği, yüksek bir dayanımlı iple (tabii ki plastik) sardı. Auxetic ismi verilen yeni malzeme ile bu çekme işlemi sırasında malzemenin kalınlaşması sağlandı. Malzemenin bu davranışı daha hafif zırhların üretimine imkan sağladı. Çünkü darbe aldığında malzeme şiddeti bütün yüzeye yayma, tek noktadaki baskıyı azaltma eğilimi gösterdi. Bu malzeme ile üretilecek vücut zırhlarının mevcutlarından yüzde 10 daha hafif olacağı hesaplanıyor.
Bakterilerle savaşan plastikler!
IBM’de görevli bilim insanları, antibiyotiklere bağışıklık kazanmış bakterilere karşı kullanılabilecek yeni bir polimer üretti. Aslında 44
nano teknolojiye dayalı bir polimer nano-ilaç geliştirildi. Yüksek antibiyotik kullanımı bakterilerin bir süre sonra direnç geliştirmesini sağlıyor ve insanların mücadele edemediği bir süper bakteriler gelişebiliyor. MRSA’ya karşı yeni teknoloji kullanıldı. Singapur Biyomühendislik ve Nanoteknoloji Enstitüsü (IBN) ile çalışan IBM’de görevli bilim adamları, MRSA bakterilerine saldıran ve yok eden bir nano-ilaç oluşturmayı başardı.
PANO
PLASFEDDERGİ
Tüketicilerin çevre duyarlılığı artıyor Schneider Electric ve Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından yapılan 2. Türkiye Yeşil Tüketim Araştırmasında, tüketici davranışlarında
çevre
duyarlılığının
tüketim davranışlarına etkisinin arttığı tespit edildi. Değişen tüketim anlayışını ölçmeyi hedefleyen araştırmada, Türk tüketicisinin yeşil ürün satın alma oranının arttığı tespit edildi. Türkiye genelinde, 15 ilde, 15 yaş üstü 1.334 tüketiciyle yapılan araştırmada, tüketicilerin yarısının yeşil ve çevre dostu ürünü’ ‘geri dönüşüm’ ile tanımladıkları belirlendi. Bu nedenle, geri dönüşümlü poşet, beyaz eşya ve geri dönüşümlü ambalaj yeşil ürünler olarak tanımlandı. Enerji verimliliğinin tüketime etkisi yüzde 16 seviyesinde kalırken, tüketicilerin yüzde 13’ü, yeşil ürünleri her zaman kullandıklarını belirttiler. Araştırmayı değerlendiren Schneider Electric Orta Doğu Bölgesi Başkanı Turhan Turhangil, 2050 yıllarına ilişkin olarak,
dünyada enerji tüketiminin iki katına çıkacağı, buna karşılık karbon emisyonunun yarıya düşürülmesi gerektiği gibi iki önemli öngörü olduğuna vurgu yaparak, “Bu iki gerçek, bize sürdürülebilir yaşam için enerjiyi daha verimli kullanmak zorunda olduğumuzu gösteriyor” dedi.
Yeşil Tüketim Araştırması 2012’den bazı sonuçlar şöyle: • Tüketicilerin yarısı, yeşil ve çevre dostu ürünü ‘geri dönüşüm’le tanımlıyorlar… • Tüketiciler için en yeşil ürünler ‘geri dönüşümlü poşetler’ ve organik gıdalar… • Tüketici, yeşil ve çevre dostu üründe aradığı özelliklerin içinde enerji verimliliğine verdiği önem yüzde 16. • Tüketicilerin yüzde 13’ü her zaman yeşil ürün kullanıyor. • Yeşil ürün tüketimi, üniversite mezunlarında, kadınlarda ve üst gelir gruplarında artış gösteriyor. • Tüketicilerin en sık satın aldığı yeşil ürün, ‘organik gıda’ • Yeşil ve çevre dostu ürünlerin en büyük engeli, ‘fiyat yüksekliği’ • Tüketiciler, Cam sektörünü ‘En yeşil sektör’ olarak görüyor. • Tüketici gözüyle yeşil üründe sı-
45
nıfta kalan sektörler; Kimya, Lastik ve İnşaat sektörü… • Tüketicilerin yüzde 18’i evlerindeki enerjiyi verimli kullanmayı bilmediğini belirtiyor. • Enerjiyi verimli kullanmak için evde yapılanların başında aydınlatmayla ilgili tasarruf var. • Tüketicilerin yüzde 71’i yeşil ürün sayısını yetersiz buluyor. • Tüketicilerin yüzde 73’ü bütçelerini sarsmaması koşuluyla yeşil ürüne biraz fazla ödeyebileceğini söylüyor. • Tüketicilerin yüzde 90’ı çevre dostu markaları kendilerine daha yakın hissettiklerini söylüyor. • Enerji verimliliği ve tasarrufunun birbiriyle ilişkili olması konusunda net bir algı söz konusu değil! • Tüketicilerin yarısı çalışmaların geçen yıla göre daha iyiye gittiğini, beşte biri ise aynı kaldığını düşünüyor.
PLASFEDDERGİ
PANO
PLASFED’den otomotiv plastikleri raporu: 2017 yılına kadar otomotivde plastik kullanımı yüzde 20 artacak PLASFED raporunda, 2013-2017 dönemine yönelik analizlere de yer verildi. Buna göre, 2017 yılında 2012 yılına kıyasla toplam malzeme tüketimi içinde çeliğin payı yüzde 3, çelik dışı metallerin payı yüzde 1, tüm metallerin payı ise yüzde 4 oranında azalacak. 2017 yılında 2012’ye kıyasla otomotivde kullanılan plastik malzemenin payı yüzde 2, kauçuğun payı yüzde 1 oranında, toplam malzeme tüketimi içinde plastik ve kauçuğun payı yüzde 3,4 oranında artacak. 2012 yılında 272 bin ton olan otomotiv plastikleri miktarının 2017 yılında yüzde 20 artarak 324 bin tona çıkacak. Kauçukta ise artış, yüzde 27 olacak.
Selçuk Aksoy: Yatırıma ihtiyaç olduğu ortada
PLASFED, otomotiv plastiklerine ilişkin gelişmeleri ayrıntılı bir raporla değerlendirdi. “Türkiye Otomotiv Plastikleri Sektör Raporu”nda, gelecek 5 yıl içinde otomotiv sektöründe kullanılan plastik malzemelerin yüzde 20 oranında artacağı ancak yüksek katma değerli otomotiv plastik malzemelerin toplam plastik üretimi içindeki payının düşeceği belirlendi. PLASFED raporunda, Türkiye otomotiv sektörünün mevcut durumu ve gelecek projeksiyonuna ilişkin bilgiler ve buna bağlı olarak otomotivde kullanılan plastik malzemelere yönelik analizlere yer verildi. Otomotiv plastiklerinin taşıt araçları ve yan sanayi tüketim ve ihracatıyla çok yakın ilişki içinde olduğu belirtilen raporda, 2012 sonunda iç talep artış hızını düşürmeye yönelik girişimlerden taşıt araçları sektörünün de etkilendiği ve bir önceki yıla göre yüzde 10 gerilediği vurgulandı.
Taşıt araçları gelişimi ve otomotiv plastikleri Raporda, sektörün geleceğini ilgilendiren detaylara da yer verildi. Buna göre, son 7 yıl içinde, taşıt araçlarının ağırlığında yüzde 1 oranında arttı ancak kullanılan plastik malzeme miktarı yüzde 28, kauçuk miktarının ise yüzde 33 oranında fazlalaştı. Taşıt araçlarında verimlilik, çevreye duyarlılık, yakıt tüketimi gibi
unsurlar yeni tasarımların öncelikleri arasında olduğu için plastik malzeme kullanımı hızla artıyor. Bu eğilim gelecek dönemde de devam edecek. Küresel krize rağmen Türkiye otomotiv sektörünün büyümesinin devam edeceği belirtilen raporda, sektörün plastik malzeme kullanımındaki artışın da hem otomobil başına kullanılan plastik malzeme oranı olarak, hem de miktar olarak artmaya devam edeceği bilgisi verildi. Buna karşılık, toplam plastik üretimi içinde, otomotivde kullanılan plastiklerin üretiminin azalacağı olgusuna dikkat çekildi. PLASFED raporunda, taşıt araçları sektöründe 2005 yılında 212 bin ton plastik tüketilirken, miktarın 2012 yılında 272 bin tona yükseldiği belirtildi ve otomotiv plastiklerinin toplam plastik üretimi içindeki payının yüzde 4 - 5 aralığında gerçekleştiği kaydedildi. Türkiye plastik sektörü otomotive daha fazla katkı verebilir 46
Raporun bulgularını değerlendiren PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, yüksek katma değerli plastik ürünlerden biri olan otomotiv plastiklerinin hem plastik, hem de otomotiv sektörleri açısından önemli olduğunun altını çizdi. Bulguların, bu alanda yatırıma ihtiyaç duyulduğnu ortaya koyduğunu belirten Aksoy, “Sektörümüzde hammadde sorunumuz giderek büyüyor. Üstelik, yeni ve yüksek katma değerli ürünlere geçiş yapmamız şart. Bunların başında da otomotiv sektörünün talep ettiği plastik malzemeler geliyor. Bu alanlarda üretimimizi artırmak, otomotiv sektörümüze yerli katma değeri daha yüksek üretim imkanı sağlamak için potansiyelimiz var.” dedi.
Plastik ve otomotiv: Daha çevreci ve daha yüksek teknolojili taşıt araçları PLASFED Raporu’nda, taşıt araçlarında plastiklerin en fazla döşeme ve yolcu bölümlerinin diğer malzemelerinde, ışıklandırma ve tampon sistemlerinde, yakıt depo ve temin sistemlerinde, kanal ve çamurluklarda, dış karoser panellerinde, yeni teknoloji ürünlerle motor bölmesinde kaput altı diğer parçalarda kullanıldığı belirtildi. Yeni geliştirilen teknolojilerle cam elyaflı plastiklerin hava manifoltları için kullanılmaya başladığı, gürültü, ağırlık ve verimde büyük değişim görüldüğü saptaması yapılan raporda, ön taraf modüllerinde plastik-metal kombinasyonlarının yaygınlaştığı, bunun da gelecekte plastiğin ağırlığının daha da fazla artacağının görüldüğü kaydedildi.
PANO PLASFED raporunda, üretilen yeni otomobillerinin yüzde 90 oranında plastik yakıt deposuna geçtiği hatırlatıldı. Otomotiv ürünlerinde plastik kullanımının yeni ve sofistike malzemelerle birlikte teknolojik olarak tercih edilmeye başlandığı belirtilerek: • Daha hafif, daha güçlü • Güvenilir olması ve güvenlik sağlaması, Plas-
tik parçalar, güvenlik ile hafiflik arasındaki dengenin muhafaza edilmesini sağlamaktadır. Plastikler olmaksızın, bugünün otomobillerin en azından 200 kilo daha ağır olacağı ve bunun sonucunda yakıt tüketiminin artacağı bilinmektedir. • Araçta yüksek performans sağlaması ve araç üretim ve kullanım maliyetini azaltması, • Çok yönlü ve esnek kullanımı sayesinde teknolojik yenilik ile tasarım özgürlüğüne imkan tanıması,
Türk Otomotiv Sektöründe Kullanılan Plastik Parça Üretimi ( Montaj + Yenileme Talebi )
PLASFEDDERGİ
• Daha yüksek konfor taleplerine uyumlu olması, • Otomotiv sektörünün sofistike, estetik, güvenlik, konfor, yakıt verimi gibi mühendislik taleplerini kolayca karşılaması, • Elektronik performansa maliyeti azaltacak şekilde uyum sağlayabilmesi, • Geri dönüşümü kolay bir malzeme olması ve çevreye olumlu etkileri nedeniyle bu alandaki plastik kullanımının hızla artacağı tahminine yer verildi.
Türk Otomotiv Sektöründe Kullanılan Plastik Parça Üretimi ( Montaj + Yenileme Talebi )
(1000 Ton)
2005
2012
( 1000 Ton)
2013
2014
2015
2016
2017
İç Giydirme
40,4
51,7
İç Giydirme
53,6
55,5
57,5
59,6
61,7
Koltuk
26,3
33,6
Koltuk
34,8
36,1
37,4
38,7
40,1
Tampon
20,2
25,9
Tampon
26,8
27,8
28,8
29,8
30,9
Kaput Altı
18,2
23,3
Kaput Altı
24,1
25,0
25,9
26,8
27,8
Diğerleri
18,2
23,3
Diğerleri
24,1
25,0
25,9
26,8
27,8
Döşeme
16,2
20,7
Döşeme
21,4
22,2
23,0
23,8
24,7
Ön Konsol
14,1
18,1
Ön Konsol
18,8
19,4
20,1
20,9
21,6
Elektrik
14,1
18,1
Elektrik
18,8
19,4
20,1
20,9
21,6
Yakıt Sistemler
12,1
15,5
Yakıt Sistemler
16,1
16,7
17,3
17,9
18,5
Şasi
12,1
15,5
Şasi
16,1
16,7
17,3
17,9
18,5
Aydınlatma
10,1
12,9
Aydınlatma
13,4
13,9
14,4
14,9
15,4
Dış Aksam
8,1
10,3
Dış Aksam
10,7
11,1
11,5
11,9
12,3
Sıvı Tanklar
2,0
2,6
Sıvı Tanklar
2,7
2,8
2,9
3,0
3,1
Toplam Plastik Malzeme
212
272
Toplam Plastik Malzeme
281
292
302
313
324
1995 yılında Kayseri Organize Sanayi Bölgesinde kurulan ve plastik sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri olan Sümer Plastik, polikarbon üretiminde tecrübeleriyle büyük başarılara imza atarak üretim bandını genişletmeye devam etmektedir. Bu süre içerisinde hem yerli kullanıcılara hem de ihracat ağıyla yabancı müşterilere hizmet vermekte olup, yurt içi ve yurt dışı sürekli büyüyen bayilik ağıyla sektördeki açığı kapatarak plastik sektörüne yeni yatırımlarla yoluna devam etmektedir. 2007 tarihinde bünyesinde kurduğu Penta Plastik Kayseri’de ve Türkiye’de ilklerden olan solid ve akrilik üretim bandını açmıştır. Son teknoloji ürünü olan makinelerle sürekli güçlenen ve daha kaliteli hale gelen makine parkımızla, daima üstün ve kaliteli hizmet anlayışı ilkemizden yola çıkarak, sizlerle beraber olmanın ve hitap ettiği sektörlere uygun çözümler üreterek müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamanın mutluluğunu ve haklı gururunu yaşamaktayız.
Organize Sanayi Bölgesi 16. Cadde No:3 Kayseri/ TÜRKİYE
Tel : (0 352) 321 17 77 pbx Faks : (0 352) 321 22 42 47
bilgi@pentaambalaj.com.tr www.pentaambalaj.com.tr
PLASFEDDERGİ
PANO
Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran:
Plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörü rekabet sorunları yaşıyor Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörünün büyüdüğünü ancak rekabet
çıkabilen çok az. Bizce, önemli olan nitelikli ve kendini geliştirebilen firmalarımızın sayısını artırmamızdır. Sektörde mevcut olan sorunların çözümüne yönelik tedbir alınması halinde, kauçuk ve plastik işleme makineleri sektörü çok daha fazla büyüme potansiyeline sahip bir sektördür” dedi.
sorunları yaşadığını belirtti. Çok sayıda firmanın ihracatçı kaydı bulunmasına rağmen, kayda değer ihracat gerçekleştiren firma sayısının az olduğunu belirten Dalgakıran nitelikli ve kendini geliştiren firma sa-
Türkiye’nin yabancı imalatçıları çekmek açısından da uygun bir ortamı yakaladığını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, Avrupa’da orta ve orta üstü makine imalatı yapan şirketlerin, maliyetler nedeniyle üretimlerini başka ülkelere taşımak zorunda kalacağını, bu imalatçıları çekmek üzere bir program uygulanmasıyla Türkiye’nin cazip hale geleceğini kaydetti.
yısının artırılması gerektiğini belirtti.
Adnan Dalgakıran, ihracata yönelik tanıtım ve iş faaliyetlerinin sürdüğünü belirterek şu bilgileri verdi:
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan
Ar-Ge yatırımları artmalı
Dalgakıran, Türkiye plastik ve kauçuk makine-
“Makine Tanıtım Grubu olarak, 2012 yı-
leri sektörünün gelişimini sürdürdüğünü an-
lında Almanya’yı hedef pazar olarak belirledik
Sektörün bütün taraflarıyla yüksek kat-
cak mevcut sorunların da henüz çözümünün
ve Almanya’da birçok faaliyet gerçekleştirerek
ma değerli ürünler olmadan ihracatı artırma
gelişmediğini belirtti. PLASFED DERGİ’ye de-
Türk makinesinin adının bu önemli pazarda
imkanı bulunamayacağının anlaşıldığını belir-
ğerlendirmelerde bulunan Adnan Dalgakıran,
yer almasını sağlamaya çalıştık, hala da devam
ten Adnan Dalgakıran bunun sağlanması için-
Türkiye’de üretim yapan firmaların nitelikleri-
ediyoruz. Dolayısı ile bu artışları görmek bizleri
de Ar-Ge yatırımlarına ihtiyaç duyulduğunu
nin yükselmesi gerektiğini kaydetti.
mutlu ediyor. Ancak sektörün yönelmiş oldu-
kaydetti. “Kimse gelişen teknolojiye kayıtsız
ğu bu pazarların daha da genişlemesi gereki-
kalamıyor. Dünya ile rekabet edebilmek için
Adnan Dalgakıran, 2012 yılında da sektö-
yor. Türk firmalarının mühendislik konusunda
Ar-Ge yatırımlarına ağırlık verilmesi mecburi-
rün büyümesini sürdürdüğünü ancak, kauçuk,
gelişmiş olması, üretim esnekliği, ürün geliş-
yet halini almıştır” diyen Dalgakıran, bu unsura
plastik ve lastik işleme makineleri sektöründe
tirme, satış sonrası gibi faktörlere önem ver-
ek olarak gerek pratik, gerekse teorik açıdan
çok sayıda firma faaliyet göstermekle birlikte
mesi ile hem ihracat artış gösterecek hem de
iyi eğitilmiş elemanların katkısına ihtiyaç bu-
bu firmaların çoğunun üretim kapasitelerinin
yeni pazarlara giriş sağlanacaktır. Bu gelişme-
lunduğunu belirtti. Dalgakıran, Ar-Ge ve eği-
düşük olduğunu belirterek, “Girdi maliyetleri-
ler için hükümete ve sektörle ilgili kuruluşlara
tim konusunda kamunun da ciddi yatırımlara
nin yüksekliği nedeniyle sektörde yurt dışın-
önemli görevler düşüyor. Biz, Makine ve Ak-
hazırlandığını belirtti.
daki firmalarla rekabet sorunu yaşanmaktadır”
samları İhracatçıları Birliği ve Makine Tanıtım
değerlendirmesinde bulundu.
Grubu olarak, genel yerli makine kullanımını
İmalatçıların her iki konuda da kendileri
artırarak dış ticaret açığının azaltılmasına katkı
de adım atması gerektiğini belirten Dalgakı-
İhracatçı birliğine kayıtlı kauçuk-plastik
sağlamaya ve sektörün imajının geliştirilmesi-
ran, “Son dönemde yatırımlar artıyor. Böylece
işleme makineleri ihracatçı sayısının 532 oldu-
ne yönelik faaliyetlerde bulunduk ve çalışma-
küresel rekabet ortamında Türk makinecileri
ğunu belirten Dalgakıran, “Firmalarımızın sayı-
larımıza devam ediyoruz”
daha etkin yer almaya başladı. Ancak verilen teknolojik desteklerin daha fazla artması, teş-
sı fazla ama belirli bir ihracat rakamının üstüne 48
PANO
PLASFEDDERGİ
vik prosedürlerinin kolaylaştırılması gerekiyor.
çekleşen kauçuk ve plastik işleme makineleri
re ulaşmak için çalışmalar yapmasının büyük
Bu kolaylıklar olduğu takdirde, teknoloji oldu-
ürünleri ise sırası ile; kauçuk veya plastik eşya
hedeflere ulaşmak için etkili bir yol olduğunu
ğu seviyeden daha da ileri seviyelere gelmek-
imali için diğer makineler, kauçuk veya plastik
düşünüyorum. Kauçuk ve plastik işleme ma-
le beraber, rekabet gücümüzün de artması
için ekstrüzyon makinaları, kauçuk/plastik iş-
kineleri sektörünün de makine ihracatı içeri-
sağlanacaktır. Sektör oyuncularının bir arada
leyen mak.diğer maddelerden aksam ve par-
sindeki yüzde1 payını düşünerek, 2023 senesi
ve işbirliği içinde olmaları her birinin koyduğu
çaları, kauçuk veya plastiği ısıtarak şekil veren
için 1 milyar Dolar hedef oluşturarak her yıl
ihracat hedeflerini gerçekleştirmelerini dola-
diğer makinalar ve yarı iletkenlerin montajına
ihracatını yüzde 20 seviyelerde artırmak için
yısıyla 2023 makine sektörü ihracat hedefe
mahsus kapsülleme teçhizatı olmuştur” dedi.
çalışmalarda bulunması, söz konusu hedefe
ulaşılmasını sağlayacaktır” diye konuştu.
Sektör verileri
ulaşılacağı anlamına gelmektedir.
2023 hedeflerine giderken
2012 yılı kauçuk veya plastik işleme ma-
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan
Türkiye’nin 2023’te 500 milyar Dolarlık
kineleri ihracatında ise Türkiye’nin ihracat
Dalgakıran, 2010 yılında 71,3 milyon Dolar
ihracat hedefi içinde makinelerin önemli bir
gerçekleştirdiği ülke sıralamasında Rusya 17
olarak gerçekleşen kauçuk ve plastik işleme
pay aldığını belirten Dalgakıran, bu hedefe gi-
milyon Dolar ile birinci, İran 12 milyon Dolar
makineleri (GTİP 8477) ihracatının 2011 yılı
dişe yönelik şu değerlendirmeyi yaptı:
ile ikinci, Almanya 8 milyon Dolar ile 3. Sırada
sonunda yüzde 46 artarak 103 milyon Dolara, 2012 yılında ise yüzde 19’luk bir artışla 123 milyon Dolar’a yükseldiğini belirtti.
yer almaktadır. 2012 yılında İran’a gerçekleş“Bilindiği gibi Türk Makine Sektörünün
tirdiğimiz sektör ihracatımız yüzde 32 civa-
2023 yılı 500 milyar Dolar ihracat hedefi içeri-
rında azalmış gözüküyor, bu azalmayı Orta
sinde oldukça önemli bir payı var, 2023 yılında
Doğu’da yaşanan siyasi krizlere bağlamak
Genel makine ihracatının 2012 sonu iti-
100 milyar Dolar ihracat gerçekleştirilebilmesi
mümkün, bununla beraber, 2012 yılında kau-
bariyle 14 milyar Dolar olduğunu ve plastik
için yıllık olarak yüzde 20 civarında artış gös-
çuk veya plastik işleme makineleri ihracatında
makinelerinin bunun içinde yüzde 1 pay aldı-
termesi gerekiyor. Bu konuda her alt sektörün
Almanya’ya gerçekleşen ihracatta yüzde 120
ğını belirten Dalgakıran, “En fazla ihracatı ger-
kendine hedefler koymasının ve bu hedefle-
kadar bir artış görülmüştür.”
Allworld Arabia Zirvesinde plastik sektörü gururu Allworld tarafından hazırlanan, Arap
El Maktum’un yaptığı, ABD Başkanı Barack
ülkeleri, Pakistan ve Türkiye’nin, satış gelir-
Obama’nın da canlı bağlantı ile katıldığı 3. Yıllık
lerinde en hızlı artış sağlayan şirketlerin sıra-
Küresel Girişimcilik Zirvesi’nde verildi.
landığı Arabia 500+Turkey raporu açıklandı. Türkiye’den Türkiye Ekonomi Politikaları Araş-
Gelirlerini en hızlı artıran şirketlerin sıra-
tırma Vakfı TEPAV tarafından da desteklenen
landığı listede, PAGDER üyelerinden Pan Pen
yarışma bölümünde Türkiye plastik şirketleri-
Güloğlu Plastik, genel değerlendirmede 6’ncı
nin başarısı dikkat çekti. Yarışma bölümünün
sırayı elde ederek büyük bir başarıya imza attı.
ödülleri Dubai’de 11-12 Aralık günleri yapılan
Pan Pen Güloğlu, böylece son dönemin en hızlı
Açılışını Dubai Şeyhi Muhammed Bin Raşid
büyüyen şirketleri arasına girdi. Eurotec Mühendislik Plastikleri 27’nci, Sem Plastik 38’inci sırada yer aldı. Sektörün önde gelen diğer firmalarından Zirve Polimer 23’üncü, Credoy Polimer 28’inci sırada yer buldu.
Yavuz Eroğlu AllWorld Network Zirvesi Özel Ödülünü Türkiye’ye getirdi AllWorld Network Zirvesi Özel Ödülü ise bu yıl PAGDER Başkan Yardımcısı Yavuz Eroğlu’na verildi. Yavuz Eroğlu, Sem Plastik
başarısına ilave olarak, girişimcilik konusunda
ve Credoy Polimer olarak iki şirketle, iki yıl üst
yaptığı çalışmalar ve bir ilk olan Filistin’deki sa-
üste en fazla büyüyen şirketler listesine girme
nayi yatırımı nedeniyle ödüle değer bulundu.
49
PLASFEDDERGİ
GÜNDEM
Plastik:
Vazgeçmek doğaya terk
Ç
evre konusunda televizyon, internet sayfaları, dergi ya da gazetelerdeki fotoğraflarda, filmlerde en fazla kullanılan malzemeler ne yazık ki plastik. Kim tarafından, ne zaman yapıldığı bilinmeyen bir araştırmaya dayalı olarak plastiğin doğada “yüz yıldan, bin yıla kadar” sürelerle bozunmadan kaldığı yönündeki bilgi, sosyal medyada en fazla tekrarlanan unsurlar arasında. Oysa, plastik malzemeler güneş altında 40 gün içinde bozulmaya başlıyor ve bir çok plastik malzeme en fazla 10 yılda çözünüyor.
50
GÜNDEM
PLASFEDDERGİ
mümkün değil, etmemek mümkün!
P
lastikler hayatımıza sandığımızdan çok daha büyük katkı veriyor. Gıdaların ömrünü iki kattan fazla artırıyor. Avrupa Birliği gıda israfına karşı plastik esaslı ambalajları desteklemek için kampanya başlattı. Plastik yerine alternatif malzemeleri kullanmamız gerektiğinde Dünyanın kaynaklarının 7.4 milyar kişinin ihtiyacını karşılaması imkansız. Plastikler olmazsa, bugün ulaşılan ve refah olarak adlandırılan ulaşım, çeşitli cihaz ve aletler, beslenme imkanlarını yarıdan fazla oranda azaltmak gerekecek. Plastik olmadan dünya üzerinde bugün 7.4 milyar olan ve sayısı artmaya devam eden insanların yaşaması mümkün değil.
51
GÜNDEM
PLASFEDDERGİ
PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci: Hep birlikte kirletmeyelim! Yirminci yüzyılın son çeyreğinde boyutlanan çevreci anlayış içinde sanayiciler ve sanayi tamamen duyarsız, anlayışsız ve saldırgan olarak nitelendi, hatta karikatürize edildi. Belki de haklı tarafları vardı ama bugün için geçerliliğini yitirmiş bir yaklaşımdır. Çünkü her bir birey gibi sanayiciler, iş insanları Dünyamızın kaynaklarının sınırsız olmadığını, yarattığımız ortamla yaşam alanımızı öldürebileceğimizi, sonunu getirebileceğimizi biliyoruz. Bunun aksini söyleyen kesinlikle yok. Evet, sanayi yüksek oranlı kirlilik yaratmaktadır ama her bir birey de bu sürecin bir parçasıdır, kirleticidir. Demek ki önce hep birlikte kirletmemek, sonra da bugüne kadar yaptığımız kirliliği temizlemek zorundayız. Plastik malzemeler yüzbinlerce kirleticinin sadece bir parçasıdır. Ancak bizce bu süreçte en fazla haksızlığa uğrayan ürünlerin başında gelmektedir. Çünkü plastik malzemeler üretim süreçlerinin tamamı dikkate alındığında en az kirletici ürünlerden biridir. Hatta bir adım öteye giderek şunu da söyleyebiliriz ki, çevre duyarlılığı olan insanlar bizim en iyi ortaklarımızdır. Çünkü, gerek birey, gerek sanayici olarak kuralları ve yaşamımızı sürdürdüğümüz dünyayı kirletenlerle mücadele edebileceğimiz bu işe gönül vermiş kişilerle birlikte olmak elbette bizim görevimizdir. Bu nedenle, plastik sanayicileri olarak 3R yaşam biçimini yerleştirmekte, kuralları işler kılmakta ve bu kurallara aykırı davrananları ayıklamakta hiçbir sakınca görmüyoruz. Sorumlu bir sektörüz, çevreye, ülkeye,dünyamızın yarınlarına, insanlığa karşı sorumluyuz. Masumiyet karinesi ön yargılara kurban edilmiş bir sektörün mensupları olarak diğer tüm sektörlere kıyasla çok daha dikkatli çok daha duyarlı olmalıyız. Hep birlikte kirletmeyelim ve hep birlikte temizleyelim.
Çevreyi nasıl ve hangi aşamada kirletmek istersiniz? Çevreyi nasıl kirletmek istersiniz? Soru ilk bakışta anlamsız gelse de bugünün dünyasında yaşayan herkesin hergün yapmak zorunda kaldığı bir tercihi işaret ediyor. Zira, doğal malzemeler dahil bir sanayi üretim sürecinden geçmiş her ürün, belirli bir oranda çevre kirliliğine neden oluyor. Hergün kullandığımız ürün çeşitleri tercihleriyle çevreyi kirletme modelimizi seçiyoruz! Buna bağlı bir rahatsız edici soru daha: Peki, çevreyi sürecin hangi aşamasında kirletmek istersiniz? Kağıt kullanıldıktan sonra hızla doğada çözünüyor. Ancak, kullanım alanlarına göre plastiğin en az 4.8 katı ağırlıkta atık oluşturuyor. Kağıt poşet üretmek için harcanan su miktarı, plastik üretmek için harcanan suyun 17 katı. Ve nihayet, kağıt poşet üretirken doğaya bırakılan karbondioksit miktarı plastik poşet üretilirken bırakılandan iki kat fazla. Çevreyi, hangi aşamada kirletmek istersiniz? Üretim sırasında mı, kullanım sonrasında mı? Çünkü kullandığınız malzemeler türü ne olursa olsun bir aşamada çevreyi kirletici özelliğe sahip.
APSD Başkanı Necmi Atalay: Plastiği görmezden gelmek mümkün değil
Günümüz yaşam biçiminde sanayi ma-
Plastik, sanayi ürünü olarak üretilebilir hale gelmesinin ardından dünyayı değiştiren ürünlerden biri olmuştur. Yaşamımızda kullandığımız hemen hemen bütün malzemelerde şu veya bu şekilde plastik sanayii tarafından işlenmiş bir ürünü görürüz. Elbette bu alanda araştırmalar ve teknolojik katkılar sürdükçe yeni olgular ortaya çıkacak, yeni çözümler bulunacaktır. Ancak şu bir gerçektir ki plastik dediğimiz temelinde polimer teknolojileri olan malzemelere dayalı ürünler hiçbir zaman hayatımız dışına çıkmayacaktır.
Öyleyse, her açıdan bu ürüne sırt çevirmek, yok saymak hele hele zayıflatılmasıyla sonuçlanabilecek süreçleri gündeme getirmek mümkün değildir. Bir gerçek de vurgulanmalıdır ki gelişmiş ülkeler dahil herkes şu anda plastik sanayiine yönelik gelişmeleri teşvik gediyor. Gerek araştırma-geliştirme faaliyetlerini gerekse yatırımları. Kompozit teknoloji metallerin yerine geçebilir potansiyel malzeme olarak görülüyor, gıda korumada yeni ambalaj teknolojileri geliştirilerek israfın önüne geçilmeye çalışılıyor. Elbette demokratik bir ortamda bütün unsurlarıyla tartışma sürecektir ancak hem kendimizi, hem kamuoyunu bu ürüne ilişkin geniş kapsamlı olarak bilgilendirmek, ikna etmek için çalışmalıyız.
(%30 Geridönüşmüş Fiber)
Kompostıbıl Plastik
Toplam Enerji Kullanımı (MJ)
2622
2070
763
Fosil Yakıt Kullanımı(kg)
23.20
41.50
14.90
Belediye Katı Atığı (kg)
32.90
19.20
4,7
Sera Gazı Emülsiyonu (Tona eşdeğer CO2)
0.08
0.18
0.04
Su Tüketimi (Galon)
1004
1017
58
52
herkesin mutabakat sağladığı haliyle dünya nüfusunu oluşturan 7.4 milyar kişinin yaşam biçimine yeni unsurlar eklemesi de şart. İnsanların bu yönde tavır geliştirebilmesi için iki yaklaşım öne çıkmış durumda: Davranış biçimlerini yönlendirmek için 3R Azalt-Tekrar Kullan-Geri Dönüştür. (3R Reduce - Reuse – Recycle) Bireylerin ürün tercihlerinde ve sanayinin yönlendirilmesinde ise karbon ayak izi olarak adlandırılan döngü ve buna bağlı olarak üretiminden tamamen doğada bileşenlerine ayrıldığı ana kadarki süreçte doğaya bırakılan karbondioksit miktarına göre yapılan sınıflandırma ve karşılaştırmalar. Bu yönde atılan adımlar Birleşmiş Milletler Kyoto Protokolü ile insanlığın tamamının
Çeşitli Poşet Tiplerinin Etki Analizi (1000 Kağıt Poşete Eşdeğer Taşıma Kapasitesi ) Kağıt
mullerinden vazgeçmek mümkün değil. Ancak
Polietilen
–dolayısıyla plastik sanayicilerinin de- kararı haline gelmiş durumda. Bütün bu olgulara rağmen plastik çevre konulu bütün görsellerde ve bütün tartışmalarda ilk akla gelen sanayi ürünü konumunda. Çevre kirliliğine yönelik her duyarlılık geliştirilmesi çalışmasında ilk sırada. Elbette hiçbir
GÜNDEM
plastik sanayicisinin çevre duyarlılığına yö-
PLASFEDDERGİ
KAYPİDER Başkanı Yusuf Özkan: Rekabet amaçlı söylemler bulunuyor
nelik girişimlere itirazı yok. İtiraz, çevreye çok daha zararlı “alternatif ürünlere” yönlendiril-
Plastik malzemelere yönelik çoğu sav, bilimsel dayanaklar-
me yapılması ve negatif kampanyayla sanayinin zarar görmesi.
dan uzak, çoğu zaman da basit sayılabilecek gelir sağlama ama-
Sanayi devrimi sonrası en büyük buluşlardan biri
anlamda ne sağlık ne de çevre ne de geri dönüşümle ekonomiye
Teknoloji ve ekonomi tarihlerinde 19. Yüzyıldan itibaren üretimi, dolayısıyla refahı artırmada makineleşmenin önemi çok yoğun biçimde işlendi. Gözlerden kaçan ise refahın yayılmasında çok düşük maliyetli ve çok çeşitli ürünlerde kullanılabilen “polimerlerin” keşfi oldu. Sanayi açısından malzeme niteliği taşıyan polimerlerin keşfi 1910 ile 1956 arasında yapıldı. Bu kimyasal keşifler sonrasında da Dünyanın maden ya da bitkisel kökenli yenilenemez ya da çok zor yenilenecek kaynaklarının kullanımına çok güçlü bir alternatif bulundu. Üstelik bu alternatif oldukça ucuz bir maddeydi ve insanların hemen hemen kul-
cına yöneliktir. Bu yaklaşımda bulunanların birçoğu da gerçek katkı sağlama duyarlılığına sahip değildir. Bu davranışlar plastiğin kullanımını sınırlandırarak maliyetleri tüketicinin üzerine yıkmak ve kendi alanlarında haksız rekabet amaçlıdır ve elbette samimi olarak bu konuda faaliyet gösteren, duyarlılık geliştirmeye çalışan dernekleri etkilemeye çalışmaktadırlar. Plastiklerin kullanımı diğer malzemelere göre çok daha geniş olduğu için dikkat çekmektedir. Bugün sağlık konusunda plastikleri suçlayanlar, gıdanın kendi içeriğine ve sağlıklı olup olmadığına bakmazsızın dış ambalajıyla uğraşmaktadır. Plastikler doğada erimiyor söylemi yaygındır ancak bu ürünlerin yüzde 99 oranında geri dönüştürülebilir olduğunu vurgulamamak ne kadar doğru bir yaklaşımdır? Üretimdeki enerji tüketimi analizini yapmadan plastik malzemeleri suçlamak ne kadar akılcıdır? Her konuda plastiklerin daha avantajlı bir malzeme olduğuna dair bilimsel veriler uzun süredir bulunmaktadır. Ancak esas önemli olan insanların önyargılarını aşmasıdır. Kamuoyunun bu konuda sağduyulu ve bilinçli bir davranış biçimine geçeceğine inanıyorum ve bu konuda çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız gerektiğine inanıyorum.
landığı bütün ürünlere girmesiyle ürünlerin ucuzlamasını, erişilmesinin kolaylaşmasını ve dolayısıyla refah artışını getirdi.
Tek bir kıyafeti yıllarca giymek ya da aç kalmak! Dünyanın nüfusunun 2012 itibariyle 7.4 milyar kişiye ulaştığı tahmin ediliyor. Polimerlerden üretilen iplikler olmasa, gıda için ektiğimiz arazilerin üçte ikisini tekstil amaçlı pamuk, keten vb. ürünleri yetiştirmeye ayırmamız gerekecekti! Beslenme amaçlı hayvan yetiştiriciliği gibi, yün üretmek amaçlı yetiştiricilik de önem kazanacaktı. Üstelik bu hayvanların beslenmesi için de ayrıca bitki yetiştirmek gerekecekti. Bu denkleme, ekilebilir arazi, orman varlığı, tatlı su, gıda kıtlığı sorunlarını eklediğinizde, plastikler olmasa Dünya üzerindeki 7.4 milyar insanın beslenmesi ve giyinmesinin imkansız olduğu görülebilir. Bugün otomobillerin ağırlık bazında yüzde 16,5’i plastik ve kauçuk malzemelerden oluşuyor. Yeni gelişen teknolojilerle elektrikli araçların yakıt pillerinin plastikten olması, dolayısıyla klasik anlamda motorların bulunmayacak olduğu otomobillerde bu oranın çok daha büyük seviyelere ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünyanın ilk “plastik” uçağı olan Boeing
BURPAS Başkanı İlker Biliktü: Plastiğe karşı negatif algı ülkemizde daha fazla Günümüzde rekabet sadece kaliteli üretim, doğru pazarlama ile yapılmıyor. Çoğu zaman başarı, her bir üreticinin ya da sektörün kamu hatta kamuoyu desteğini arkasına alarak yapılıyor. Plastik sanayii bu alanda en şanssız sektörlerden biri. Sadece ülkemizde değil, Dünyanın genelinde bir negatif hava var. Ancak ülkemiz için bu negatif algının daha şiddetli olduğunu söyleyebilirim. Oysa yakın çevremiz, dünyanın gözünü çevirdiği bir bölge ve küresel krizden çıkış yolu arayan başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, ekonomik atılım için çaba harcayan ülkelerin tamamının gözü bu bölgeye dönmüş durumda. Plastik hayatımızın bir parçası. Daha da ileri giderek, bugünkü refah düzeyimizin oluşmasında, kullandığımız araçların erişilebilir olmasında en büyük pay sahiplerinden biri. 30-40 yıl öncesinin yanlışları bir yana, başta plastik sanayicileri olmak üzere bütün imalat sanayicileri çevre konusunda duyarlılığını geliştirmiştir. Herkes gibi biz de dünyamızın yaşanabilir bir yer olması için üstümüze düşen sorumlulukların bilincindeyiz. Özellikle atıklar söz konusu olduğunda, bu atıkların yönetilmesi, bertaraf edilmesi konusunda sorumlular belli. Bizlere düşen gerek bireysel, gerek kurumsal olarak bu sorumluluk paylaşımında üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getirmek. Sektörü daraltmak, rekabet gücümüzü kırmakla sonuçlanabilecek tavır ve kararlar çözüm olmayacaktır. Geçmişte çok kez başka sektörlerde gördüğümüz gibi bir de bakacağız ki dış pazarlarımızı ve elbette iç pazarımızı başkalarına kaptırmışız. Bu nedenle, enerjimizi doğru yollara ve doğru yöntemlerle harcayarak ürüne düşmanlık yerine, kötü sonuçlarını azaltmaya yönelik çaba harcamalıyız. Önyargılarımızdan sıyrılıp baktığımızda göreceğiz ki plastik çevreye çok az zarar veriyor.
53
PLASFEDDERGİ
GÜNDEM
Dreamliner göklerle buluştu bile. Kompozit
EGEPLASDER Yönetim Kurulu Üyesi Anıl Türksoy: Plastikler doğru kullanıldığında alternatiflerine kıyasla en çevreci ürün
plastik malzeme teknoloji ile üretilen uçak gövdesinin, ileride diğer taşıtlara da uyarlanabileceği belirtiliyor.
Plastikler doğru ve verimli kullanıldıkları takdirde, alternatiflerine göre en çevreci üründür ve standartlara uygun üretilmiş
Otomotiv fiyatlarının ucuzlamasını sağ-
plastikler insan sağlığı için bir tehdit oluşturmaz. Çevre kirliliğini,
layan unsurların başında (teknolojik gelişme-
plastik atıkları bilinçsizce doğaya bırakan insanlar ve etkin atık geri
ler dışında) plastik malzemeler geliyor. Çünkü
toplama sistemi oluşturmayan sorumlu kurumlar yaratıyor. Plastik
plastikler taşıt araçlarının bir çok parçasının
poşetleri, şişeleri ve diğer plastik ambalaj malzemelerini denize ya
ucuz olarak üretilmesi bir yana ağırlığını dü-
da doğaya atanlara dur demek yerine plastikleri günah keçisi ilan
şürdüğü için maliyetlerin düşürülmesi, üre-
etmek doğru değildir. Unutmayalım ki sorun plastik ya da başka bir malzeme sorunu değildir. Sorunu çözmek için elimizdeki malzeme-
timin artırılması ve ölçek ekonomisinin daha
yi maksimum fayda prensibiyle kullanmalı ve geri dönüşüm bilin-
etkin rol oynamasını sağlıyor.
cini tüm topluma yaygınlaştırmalıyız. Yasaklar ve vergiler gibi yetersiz ekonomik araçların uygulanması çöp sorununu çözemez. Yetkililer çıkarılan uygun çevre mevzuatlarına göre
Taşıt araçlarının tamamen metal, ahşap
anti-çöp politikaları geliştirmeli ve bu politikaların uygulanmasını takip etmelidir.
ve deriden üretilmesi halinde bugünkü fiyat ve miktarlarda üretilmesi imkansız. Üstelik,
Bu konuda bireylerin sorumluluk almaları, çevre bilincinin artırılması ve geri dönüşü-
metaller madenlerden yalnızca bir kez alına-
mün öneminin anlatılması son derece önemlidir. Ülkemizde bu alandaki en önemli sıkıntı
biliyor ve yeniden kullanımları madene dayalı
sorumlu kurumlarca etkin bir kaynağında ayrı toplama yapılmamasıdır. Çevre koruma ve
üretime yakın çaba gerektiriyor. Ahşap üret-
geri dönüşüm hakkında kılavuzlar hazırlanmalı, projeler yürütülmelidir. İlgili bakanlıklar, en-
mek için kesilen bir ağacın yeniden üretilmesi
düstri, ilgili sivil toplum örgütleri ve dağıtım zinciri bu konuda birlikte çalışmalıdır.
özel türlerde 7 yılı, genel olarak ise 20 yılı bu-
Plastikleri, verimli bir şekilde kullanıp, geri dönüştürmeliyiz. Plastik ürünleri üretmekte
luyor.
kullanılan petrol ödünç olarak değerlendirilebilir. Çünkü kullanılan petrol; enerji ya da yeni
Refah söz konusu olduğunda plastikler,
plastik ürünler olarak geri kazanılabilir. Plastiklerin üretim ve geri dönüşüm aşamalarında
yaşama katkısından çok daha fazla önyargıyla
en az enerji tüketen, bu yönleri ile en çevreci ürün oldukları konusunun altını önemle çiz-
saldırıya uğruyor. Plastiklerin olmadığı bugü-
mek gerekiyor. Pek çok açıdan büyük avantaj sağlayan plastikler, hafif malzemeler oldukları
nün dünyası -her ne kadar hayal dahi edilemez
için nakliyede harcanan enerjiden de önemli oranda tasarruf edilmesini sağlıyor. Bir ürü-
olsa da- düşünüldüğünde ya dünya nüfusu-
nün yaşam döngüsü düşünülürken
nun yarıya yakın azalması ya da şu anda insanların kullandığı bütün malzemelerin yüzde 90’ından vazgeçmesi söz konusu olacak.
İKMİB Başkanı Murat Akyüz: “Plastikler üretim ve geri dönüşümde en çevreci malzemedir”
Plastik ve yaşam
Çağımızın vazgeçilmez parçası olan plastikler, yeniliğe en açık ve teknolojiyle bütünleşik olarak gelişen sektörlerin başında
Plastik malzemelere yönelik buluşların
geliyor. Yeniliğe bu kadar açık bir sektörün günlük yaşantımızın
hemen hemen tamamı 60 yıl içindeki bilimsel
her anına ulaşması ve bize kolaylıklar sunması oldukça önemli bir
çalışmalara dayalı. Üstelik bu buluşlar devam
konu. Fakat ne yazık ki, sağladığı tüm avantajlara rağmen plastik-
ediyor. Polimer temelli araştırmalarla vücuda
lerin kamuoyunda negatif bir algısı var.
verildiğinde özel olarak belirlenmiş bakteri-
Gerek ekonomik, gerekse çevreye duyarlılığıyla hayatımızın
leri bulup yok eden nano polimer ilaçlardan,
her alanında yer alan plastikler, kamuoyuna sağlıksız ve çevreye
bina camlarına yapıştırıldığında enerji üreten
zarar veren ürünler olarak lanse ediliyor. Plastikler, sanılanın ak-
polimerlere kadar binlerce ürün insanlığın ya-
sine üretim ve geri dönüşüm aşamalarında en çevreci malzeme. Alternatif malzemelere
rarına sunuluyor. Plastik gövdeli uçakların ilki
kıyasla, üretim ve geri dönüşümde çok daha az su ve enerji harcıyor, kullanımları sırasında
gökyüzü ile buluştu, plastik gövdeli otomobil-
da pek çok sektörde önemli oranda enerjinin kazanılmasını sağlıyor. Uçaklardaki plastik kul-
ler gün sayıyor. Henüz deney aşamasında ama
lanımının artmasının hafiflemeyi beraberinde getirdiği için büyük miktarda yakıt tasarrufu
ama plastik yakıt hücreleri ile üretilen elektriği
getirdiğini vurgulamak lazım. Benzer pek çok örnek sıralamak mümkün. Plastiklerin üretim
kullanacak otomobil de çok uzak değil.
ve geri dönüşüm teknolojisindeki gelişmeler de nüfus artışıyla birlikte çoğalan katı atıkların azalmasında ve doğal kaynakların korunmasında öncü bir rol oynuyor.
Farklı bir açıdan bakılınca, hiçbir sektör bu kadar çok önyargı ile boğuşmak zorunda
Bilimsel sonuçlar ışığında da plastiklerin hayatımıza kattığı değerleri değerlendirecek
kalmadı. Günlük dile dahi giren ve çoğu zaman
olursak; yıllar önce yoğurt kabının ağırlığı 6.5 gramken bugün 3.5 grama indirildi. Bu veri
“yapay” anlamında kullanılan “plastik” dahi,
bize, plastiklerin günlük yaşantımızda kolaylıklar sunduğunu ve plastiklerin teknolojik ge-
gerçeklerle tam olarak örtüşmüyor. Çünkü sa-
lişmeler ile birlikte kendini sürekli yenilediğini gösteriyor. Günümüzde pek çok sektörde
nıldığının aksine plastik malzemelerin çok bü-
tüketicinin ihtiyaçlarına en iyi çözümleri sunan ve teknolojisi sürekli gelişen plastiklerin,
yük bir kısmı “organik” maddelere dayanıyor.
bilinçli tüketildiklerinde çevreyi koruduğu ve enerji tüketimini azalttığı göz ardı edilmemeli.
54
GÜNDEM
PLASFEDDERGİ
Plastik: Hayatımıza katkısı önyargılarımızdan daha büyük Başta Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş bütün ekonomiler küresel kriz sonrası enerji politikalarında yeni bir eksen açtı. Bu eksenin bir ayağında üretim-kullanım süreçlerinde yeni bir verimlilik hamlesi, diğer ayağında ise tasarruf sağlayacak yeni ürünler bulunuyor. Her iki ayakta da plastik teknolojileri önemli rol oynuyor.
İnsanlık, “doğayı fethetmek” yanılgısından
tı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ise dünyanın
manda hangi ürünün ne kadar çevreci olduğu
vazgeçeli 50 yıl oldu. Dünya tarihinde “bilim”
kaynaklarının sınırsız olmadığı, üstelik gelişme-
konusunda fikir vermek amacıyla kullanılıyor.
sürekli olarak felsefe temelli ve “doğa ile uyu-
nin Dünyanın sonunu getirebileceği bilimsel
Bu ölçüt kullanıldığında plastikler alternatifleri
mu, yaratıcı ile bütünleşmeyi” temel alan bir
olarak ortaya konuldu. Nihayet, küresel ölçekte
içinde en güçlü malzemelerden biri olarak dik-
eksende gelişirken, sanayi devrimi bu yaklaşı-
bu soruna çözüm üretmek için ülkeler bir araya
katçi çekiyor.
mı kökünden sarstı. Hatta din, ticaret, iktidar
geldi.
paylaşımı konusunda en büyük pay bilimsel
Örneğin, Avrupa Birliği’ne sunulan bir ba-
gelişmelere ait oldu. Sanayi devrimi ile birlikte
Sürdürülebilir çevre ve insanların ihtiyaç-
ğımsız inceleme raporunda, plastik kullanımı-
insanlar “doğayı yenmek, dönüştürmek, fet-
larını karşılayabilecek üretim için ölçütler geliş-
nın yaygınlaştırılması yönünde uygulanacak bir
hetmek” gibi savları ilk kez kullanmaya başladı.
tirilmeye çalışılıyor. Küresel ısınmanın bilimsel
program ile yılda 693.4 milyar kWh yani 46 mil-
olarak ortaya çıkmasıyla bu konuda ilk ölçüt
yon arabanın harcadığı enerjiden tasarruf et-
19. yüzyılın ikinci yarısından büyük şehir-
karbon salınımı ölçütü ile geliştirildi ve Birleş-
menin mümkün olduğu belirtildi. Ayrıca, plastik
lerde kitlesel ölümlere neden olan hastalıklar,
miş Milletler bünyesinde yapılan çalışmalarla
kullanımı ile Belçika’nın toplam karbon emisyo-
bu hastalıklara neden olan mikropların keşfi
bu unsur kullanılarak sürdürülebilir çevre şart-
nu kadar karbon salınımı azaltmanın mümkün
çevre yönetimini ve kirlilikle mücadeleyi başlat-
larına ulaşılmaya çalışılıyor. Bu ölçüt aynı za-
olabileceği belirtildi.
55
GÜNDEM
PLASFEDDERGİ
Avrupa Birliği’nde karbon salınımının
ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: Geri dönüşüm konusunda ÇEVKO deneyimi
azaltılması, alternatif kaynak kullanımı, çevre tahribatının azaltılmasına yönelik çalışmalar
ÇEVKO Vakfı olarak, 1991 yılında kurulduk ve yetkilendirildiğimiz 2005’ten bu yana bu yana yaklaşık 2,5 milyon ton ambalaj atığının geri kazanıldığını belgelendirerek sanayi yükümlülüğünü yerine getirdik. Ambalaj, çağdaş toplumların yaşamında önemli bir araçtır ve üretim, tüketim miktarında hızlı bir artış olduğunu görüyoruz. Bu durum, ambalaj atıklarının geri kazanımının önemini de günden güne daha önemli bir konu olarak karşımıza çıkarıyor. Kısaca, geri kazanıma uygun plastik malzemelerden bahsedecek olursak; su ve meşrubat şişelerinden bildiğimiz PET (polietilentetraflatat) geri dönüştürülerek sentetik elyaf ve dolgu malzemesi olabilmektedir. Sıvı deterjan ve kimyasal madde ambalajlarında gördüğümüz PVC (polivinilklorür) geri kazanımla pis su boruları ve marley üretiminde kullanılabilir. Su kapakları, plastik bardaklarda rastladığımız PP (polipropilen) plastik oyuncak vb. olabiliyor. Yoğurt, beyaz eşyalarda destek malzemesi olarak bildiğimiz PS (polistren) yalıtım malzemesi haline getirilebilir. Naylon poşet ve torbalar gibi PE (polietilen) ambalaj atıkları ise granül haline getirilip hammadde olarak tekrar kullanılabilmektedir. ÇEVKO Vakfı 2011 yılı çalışmaları sonucunda 108.500 ton plastik ambalaj atığı geri kazanıldı ve 1.74 milyon varil petrol ve 629 milyon kwh elektrik tasarrufu sağlandı. Tüm ambalaj türlerinde olduğu gibi plastik ambalaj atıklarının da geri kazanımının çevreye ve ekonomiye katkısı son derece büyüktür.
destekleniyor. Bu konudaki alternatif malzemelerden biri olarak da plastik öne çıkıyor. Rapora göre -bilinenlerin aksine- toplam yaşam döngüsü açısından plastiklerin yerine kağıt, metal vb. diğer malzemeler kullanılması halinde enerji tüketimi yüzde 57, sera gazı emisyonu yüzde 61 ve toplam malzeme kullanımının ise 3,7 kat artacak. Araştırma, 27 AB ülkesi ile Norveç ve İsviçre’de ambalaj, inşaat plastikleri, boru, elektrik ve elektronik, mobilya, medikal uygulamalar, ayakkabı ve diğer sektörlerde 173 tür plastik yerine alternatiflerinin kullanılması halinde ne olabileceğine dair analizler yapıldı. Bağımsız bilim insanlarınca laboratuvar testleri yapılarak ölçümler yapılarak bu sonuçlara ulaşıldı.
Çöplük olmadan bir yaşam Çevre korumada en önemli unsurlardan biri, kirletici unsurların üretimini azaltmak kadar atıkların yönetimi haline geldi. Almanya, bu konuda en iyi uygulamalara sahip ülkelerden biri olarak dikkati çekiyor. Geri dönüşüm konusunda neredeyse takıntılı bir politika izleyen Almanya, enerji konusunda geri dönüşüm unsurlarını da kullanarak ithalatını en aza indirmeyi, yeni ve yenilenebilir kaynak olarak tanımlanan güneş ve rüzgârı da kullanarak kendine yeter hale gelmeyi amaçlıyor. Almanya’nın en önemli yaklaşımlarından biri de “katı atıkların vahşi olarak atılmadığı bir ülke” olma yolunda ilerlemesi. Vahşi depolama, bu konudaki bilinci artırmak için üretilmiş bir kavram. Burada işaret edilen ne yazık ki ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan ve hatta zaman zaman patlamalarla dahi dünya gündemine giren çöplük sistemi. Almanya’da birçok bölgede vahşi depolama yani çöplüklere atık dökmek yasak. Bugün günlük iletişimde kullanılan ve atık yönetiminin temeli olarak bilinen 3R, Reduce (Azalt)- Reuse (Tekrar kullan) – Recycle (Geri dönüştür) yaklaşımı Almanya’da uygulanıyor. Almanya’nın en önemli ve ayrılan örneği ise kullanıcıların evde ayrıştırma konusunda istekli katılımları. Çok geniş bir kitle atıkları evde ayrıştırıyor ve bu da toplama merkezlerinde çok kolay ve verimli biçimde atıkları organize etme imkanını sağlıyor. Atık toplama merkezleri belediyeler ya da özel sektör tarafından yönetiliyor ve ekonomik değer oluşturuluyor. Teorik olarak bugün çöp olarak değerlendirilen her türlü atığın yüzde 98’inin geri dönüştürülebilir olduğu kabul ediliyor. Geri dönüşüm konusunda yapılan “maliyet” analizleri hala ürünün kendisini üretmekten daha pahalı olarak ölçülüyor ama vahşi depolama ve bunun için gerekli kamu kaynağı kullanımı ile birlikte yapılmış bir analiz yok. Almanya örneği ekonomik yapı ile birlikte bu konudaki en kapsamlı analizlere fırsat verecek gibi görünüyor.
56
GÜNDEM Plastik ve sağlık: İlaç ve tıbbi cihazda güvenli, gıdalarda güvensiz! Plastiğin en fazla tartışıldığı alanların başında gıdalarla temas eden malzemelerin kullanımında yaşanıyor. Peki, hemen hemen bütün ilaçlar plastik ambalajlarda sunulurken ve başta enjektörler olmak üzere, ameliyat iplikleri ve vücuda yerleştirilenler dahil tıbbi malzemelerin çok büyük kısmı plastikten üretilirken neden gıda ambalajlarında kullanılan plastikler tartışma konusu oluyor?
Burada karşımıza çıkan en önemli olgu ise rekabet, sağlık ve çevre konusunda yanlış odak seçmiş yargılar ve insan yanlış yönlendirilmiş algılar olarak sıralanıyor.
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Timur Erk: Plastikler her aşamada tasarruf sağlar
Plastik ambalajlar bugün kullanılan gıdaların ömrünü iki kattan fazla artırabiliyor. Üstelik Avrupa Birliği 2013’ten itibaren gıda israfını azaltmak için plastik sektörüyle birlikte çalışma kararı aldı. İlk eylem ise gıdaların raf ömrünü artırmak için yeni plastik teknolojileri geliştirmek.
PLASFEDDERGİ
Genel bir yaklaşımla, dünyada sadece faydası olup da yan etkileri olmayan bir ürüne rastlayamazsınız. En basit yaklaşımla
ekmek
besleyici özelliği yanında, obezite, alerji, içerdiği tuz nedeniyle yüksek tansiyon v.b. yan etkilere neden olabilmektedir. İlaçların prospektüsüne baktığımızda birçok da yan etkileri görülmektedir. Ekmek veya ilaçtan vazgeçemeyeceğimize göre her şeyde olduğu gibi bazı dengelerin korunması ve fayda-zarar analizinin yapılması gerekmektedir. Plastikler bizim hayat standardımıza sayısız yönlerden katkıda bulunmaktadır. Plastik olmasaydı birçok ürün daha pahalı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Atık Yönetimi Dairesi Başkanı Zeki Terzioğlu : Plastik atıkların geri kazanımında paydaşların rolü belli
hatta üretilemez olurdu. Öncelikle, plastik endüstrisi üretim sırasındaki çevre etkisinin azaltılmasına yönelik daha az enerji, su kullanımı ve daha az atık çıkarmak için sürekli
Bakanlığımızca plastik ambalaj ve ambalaj atık yönetim sistemini kontrol etmek, veri oluşturmak amacıyla ambalaj elektronik yazılım programı geliştirilmiştir. Plastik ambalaj üreticileri, ürünlerini plastik ambalajlı olarak piyasaya süren işletmeler programa veri girişi yapmaktadırlar. Sisteme kayıtlı olan ambalaj üreticilerinin 2012 yılı verilerine bakıldığında 4 milyon 577 bin ton plastik ambalaj üretildiği görülmektedir. Plastik tüketimi artarken plastik ambalaj atığı miktarı da artmaktadır. Belediyelerin depolama alanı bulmak için yer sıkıntısı çekmesi, doğal kaynakların hızla azalması, canlılara zarar vermesi, geri dönüştürülebilir malzemelerin atıl hale gelmesi sebebiyle Bakanlığımızca çözüm önerileri araştırılmış ve plastik ambalaj atıklarının toplanması için bir sistem kurulmuştur. Ambalajın tasarımından toplanmasına ve geri dönüşümüne kadar her bir paydaşın sorumlulukları tanımlanmıştır. Plastik sektöründe atık oluşumunun önlenmesiyle ilgili tedbirler alınmaya başlamıştır. Ayrıca, plastiklerin yoğun olarak kullanıldığı alışveriş sektöründe plastik poşet kullanımının azaltılmasına yönelik mevzuatta düzenlemeler yapılmıştır. Satış noktaları poşet kullanımını en aza indirecek tedbirleri almalıdır. Bununla birlikte; kaynağında ayrı toplanan ambalaj atıkları toplama ayırma tesislerinde cinslerine göre ayrılarak geri dönüşüm tesislerine gönderilmektedir. 2.5 lt.lik bir plastik şişe geri kazanılıp üretimde kullanılırsa 6 saatlik 60 watt’lık elektrik enerjisini tasarruf etmek mümkündür. 25 adet geri kazanılmış PET içecek şişesinden bir plastik mont elde etmek mümkündür. Biobozunur poşet kullanımı konusunda Bakanlığımızca çalışma başlatılmış olup, plastik kullanımına etkisi araştırılmaktadır.
57
arayış içindedir. İkincil olarak plastik ürünler yaşamları süresince enerji tasarrufu ve karbon emisyonunun azaltılmasına birçok alanda katkıda bulunmaktadır. Ayrıca işlevi bitmiş olan plastiklerin geri kazanılması, kalorifik değerleri yüksek olduğundan, yakma ile enerji sağlanması da mümkündür. Burada yapılması gereken fayda-zarar analizinde aşağıdaki mantık yürütülmelidir: 1- Plastiklerin üretim aşamasında hammadde, enerji, su kullanımı ve oluşan atıkların çevreye olan yükleri nelerdir? 2- Plastik ürün topluma yaşam ve ekonomi açısından önemli katkılar sağlamakta mıdır? 3- Ömrü bitmiş üründen sağlanacak faydaların ya da zararların önemi nedir? Bu analiz yapılmadan plastikleri toplum ve çevre düşmanı olarak duyurmak bilimsel temellere dayanmamaktadır. Oysa çağımız bilim çağı olduğundan salt yeşil düşünce ile yaklaşım topluma yarar yerine zarar verecektir.
PLASFEDDERGİ
GÜNDEM
TAYÇED Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Saraç: Atık Yönetiminde İşbirliğine Mecburuz
Elbette gıda ile temas etmemesi gereken plastik malzemeler var. Burada ise toplum bilinci, sanayicilerin kurallara uyması ve bunu
Biliyoruz ki, Türkiye’de atık yönetimi, 20 yıllık bir emekleme sürecinin ardından nihayet sektörleşmeye başladı. Dün, kimsenin görmek istemediği atıklar, bugün, çağın gereklerine göre yönetilmeye başlanarak ekonomiye büyük katkı sağlamaktadır. Atık sektörü bugün istihdam, enerji tasarrufu ve hammadde olmakta, çevrenin korunmasına büyük katkı vermektedir. Bu gelişmelerin yaşanmasında, mevzuatın oluşturulması ve sektör temsilcilerinin payı inkar edilemez.
temin etmek üzere denetim mekanizması ön plana çıkıyor. Türkiye, bu konuda oldukça kapsamlı bir mevzuatı uygulamaya koymuş durumda. Türk Gıda Kodeksi ve buna bağlı çıkarılan yönetmeliklerle ayrıntılı olarak hangi ambalajın hangi
Atık bertaraf süreçlerinde en faz-
gıdada kullanılabileceğine ve hangi nitelikleri
la karşımıza çıkan maddelerden olan
taşıması gerektiğine yönelik olarak Avrupa
plastiğin son 50 yıldaki yükselişi ve bir
Birliği ile uyumlu kurallar yürürlüğe girmiş du-
çok maddenin yerini almaya başlama-
rumda.
sıyla hayatımızda tuttuğu yer çok arttı. Bu nedenle geri kazanımının önemi de
“Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddeleri ile
arttı. Plastiklerin atık yönetimi şem-
Temasta Bulunan Plastik Madde ve Malze-
siyesindeki yeri sadece endüstriyel
meler Tebliği” bu alanda kullanılabilecek bü-
atıklarla sınırlı değildir. Evsel atıkların
tün madde ve malzemelere ilişkin kapsamlı
önemli bir bölümünü oluşturur. Bir
bir düzenlemeyi kapsıyor. Üstelik düzenleme
çöp kamyonu, depo sahamıza atığını
yönetmelik şeklinde olduğu için her yeni geliş-
boşalttığında da ilk gördüğümüz po-
meye anında reaksiyon verilerek bilimsel ola-
şetlerdir.
rak ortaya konulmuş gerçekler doğrultusunda güncelleniyor.
Artık her yerde okuduğumuz plastikler doğada şu kadar yıl bozulmadan kalabilmekte, canlılara ve çevreye etkisi gibi bilgiler yerine, kontrolsüz olarak atılmasını en başta engellemeye odaklanmalıyız. Geri kazanımı ve başka çare kalmadıysa da bertarafını yaparak plastik kirliliği kavramını rafa kaldırmalıyız.
Gıda ile temas eden malzemeler sözkonusu olduğunda ilk akla gelen plastik ambalajlar oluyor. Tamamı gıda ile temas etmese de Türkiye’nin en önemli sanayi kollarından biri
Atık yönetimi sektöründe olmamız nedeniyle bir şekilde yolumuzun kesiştiği plastik
olan plastik ambalajlar az sayıda dış ticaret
maddeler üzerinden, PLASFED ile çeşitli işbirliği süreçlerinin içinde olacağımızıve bunun ül-
fazlası verdiğimiz alt sektörlerden biri konu-
kemiz için hayırlı sonuçlar doğuracağına olan inancım her geçen gün artmaktadır.
munda. PLASFED raporlarına göre katma değerli üretimlerden biri olan ambalaj sanayiinde 2012 sonu itibariyle üretim 3 milyon tona yaklaşmış durumda. Bu üretimin parasal karşılığı da 11 milyar Doları geçti ve bu alanda Türkiye dış ticaret fazlası veriyor. Peki bu düzenlemeler ortadayken plastik ambalajlar nasıl tartışma konusu oluyor? Burada da karşımıza başta ekonomik gerekçelerle yürütülen rekabete yönelik girişimler ve algı sorunu çıkıyor. Plastiğe yönelik “en fazla göze çarpan atık” algısı bu konudaki yaklaşımı özetliyor. Ancak bu konudaki endişeler elbette bütünüyle göz ardı edilebilecek konumda değil. Herşeyden önce sadece ambalaj ve gıda ile temas eden malzemeler değil, oyuncaklar, giysiler gibi çok çeşitli alanlarda kullanılan plastik
58
GÜNDEM
PLASFEDDERGİ
İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Dizdar: Plastik endüstrisinin çıkış noktası sağlık ve sürdürülebilir çevre olmalıdır İlk plastik örneğinin Alexander Parkes tarafından 1862 Londra Büyük Uluslararası Fuarı’nda tanıtılmasından bu yana kimya alanındaki gelişmelere paralel olarak sayısız plastik ürünlerin geliştirilmesi yaklaşık 150 yıllık bir süreci kapsamaktadır. Bugün plastiklerin hemen hemen tamamı hammadde olarak ya petrol kaynaklıdır, ya da bütünüyle sentetiktir. Petrol kaynaklı olanlar bizim “fosil yakıtlar” kategorisine soktuğumuz organik kökenli kimyasallardan elde edilmektedir. Özellikle gıda ambalajında kullanılan malzemenin güvenliliği “inert olma” (etkileşime girmeme) özelliğine bağlıdır. Yine basit bir gözlem olarak, plastik saklama kaplarının kırılganlıkları bir süre sonra artar, kırılır ve atılırlar. Plastiklerin kırılgan olmasının nedeni içerdikleri çözücülerin zaman içerisinde uçmalarıdır. O halde, plastik kaplar inert olarak kabul edilemezmalzemelerde çeşitli kimyasallar kullanılarak sağlığa aykırı ürünler ortaya çıkarılabiliyor. Bu konuda örneklerden biri her yıl Gümrük ve Ti-
ler. Plastiklerin kullanımına ilişkin dünya çapında duyarlılık artmaktadır. Sıcak içecekler için plastik kaplardan tamamen vazgeçilmektedir. Plastik oyuncaklar artık yasaklanmaktadır.
Plastiklerin bilinen sağlık riskleri
caret Bakanlığı tarafından yapılan denetimler-
Plastiklerin insan sağlığı için riskine yönelik binlerce yayının
le ortaya çıkan sağlıksız ürünler. Bu ürünlerin
büyük bölümü özellikle üretim tesislerinde yapılan çalışan sağlığı
hemen hemen tamamının plastik malzeme-
verilerine dayanmaktadır ve plastik üretimi süreci kanser de dâhil
lerden değil boya ve diğer katkılardan dolayı
olmak üzere pek hastalıkla ilişkili bulunmuştur. Ancak bu veriler
sağlıksızlaştığı, üstelik yine hemen hemen
gerçek dünya koşullarının uzağındadır, burada önemli olan tüke-
tamamının ithal ürünlerden oluştuğu dikkate
tici aşamasında ne kadar maruz kalındığıdır. Örneğin gıda amba-
alındığında bu konudaki duyarlılık ve denetim-
lajında yaygın olarak kullanılan stiren bazlı materyallerin gıdalara
lerin önemini gözler önüne seriyor. Bu düzenlemelere aykırı plastik ambalaj ya da plastik malzeme üretiminde bulunulması ise hukuki, idari ve elbette adli bir sorun doğuruyor. Bu türden malzemelerin kullanımı plastiğin değil, insanların sorun olduğunu gösteriyor. Gıda malzemelerinde Türkiye’nin Avrupa Birliği ile uyumlu düzenlemelerine aykırı malzeme kullanımı konusunda, sektör üstüne düşen görevi yerine getiriyor. Denetimler konusunda ilgili kurumlarla yürütülen işbirlikleri yanında, eğitim faaliyetleri de uygulanıyor.
Plastikler ve önyargılar Plastikler ağır kirleticilerdir: Plastikler, başta pil olmak üzere diğer ağır metal ve toksik kimyasal maddelerle kıyas kabul edemeyecek kadar daha hafif atıklardır. En yaygın olarak kullanılan başta polietilen malzemeler olmak üzere birçok plastik malzeme çok az toksik kalıntıyla çözünebilir. Plastik malzemelerin doğada yüzlerce yıl kalabildiğine yönelik savlar bilimsel sonuçlara dayanmamaktadır.
bulaştığı bilinmektedir. The International Agency for Research on Cancer (IARC) bu bileşiği “olası kanserojen” olarak sınıflamıştır. Çok yaygın olarak kullanılan bir diğer plastik bileşeni bisfenol A için ise durum daha belirgindir. Bisfenol A polikarbon plastikler ve epoksi reçinelerin üretiminde çok miktarda kullanılmaktadır. Bisfenol A’nın östrojenik etkileri bulunduğu 1930’lardan bu yana bilinmektedir, buna karşılık giderek artan veri birikimi sonucunda ABD Gıda ve İlaç Dairesi (Food and Drug Administration, FDA) bisfenol A’nın biberonlarda ve gıda ambalajlamasında kullanılmasını ancak 2010’da tamamen yasaklamıştır.
Plastik endüstrisine öneriler Bugün kullanımda olan ve sayıları giderek artan plastik türevlerinin çok azının sağlık açısından risk analizi yapılmıştır. Bir tek ilaç molekülünün etki analizi bile ortalama on yıllık araştırmayı gerektirmekte, yüz milyonlarca dolara mal olmakta ve yine de sınırlı kalmaktadır. Dolayısıyla kabul etmek zorundayız ki, kimya bu kadar hızla gelişirken, insanlara kaçınılmaz olarak sunduğu kimyasal kirlenmeyi analiz edecek birikime sahip değildir, asla olamayacaktır. O halde bize düşen “temkinli olmak” ve doğanın bize sunduğu temel yaşam olanaklarının dışına çıkmamaktır. Bu durum plastik endüstrisinin alması gereken önlemlere de ışık tutmaktadır: (a) Gıda ambalajında kullanılan plastiklerin gıda ile etkileşmediğinden emin olunmalı, tüketicinin ambalajı açtıktan sonra gıdayı cam gibi etkileşmeyen bir saklama kabına alması özellikle vurgulanmalıdır. (b) Gıda endüstrisi hangi ürünün nasıl bir ambalaja konulabileceği konusunda bilgilendirilmelidir. (c) Geri dönüşüm konusundaki duyarlılık güçlendirilmelidir.
Çoğu plastik malzeme güneş altında en fazla
(d) Doğada tamamen çözülebilen plastik türlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konu-
10 yıl içinde çözünmekte ve doğaya sınırlı etki
sunda aktif çaba sarf edilmelidir.
bırakmaktadır. 59
PLASFEDDERGİ
GÜNDEM
Üstelik geri dönüşümleri çok daha kolay olmakta, çevreden temizlenmesi mümkün olmaktadır. Dolayısıyla plastikler “çöp” değil, atıktır ve son aşama olan yakılarak enerji edilmeye kadar birçok kez dönüştürülüp tekrar kullanılabilmektedir. Plastik atıklar kontrolsüz biçimde doğaya terk edilmektedir: Ülkemiz yasalarına göre plastik dahil katı atıkların toplanmasından ve geri dönüşümünden Belediyeler sorumludur. Bu yasal zorunluluk kadar elbette bireysel duyarlılık da önemlidir. Almanya örneğinde olduğu gibi katı atıkların çöpe atılmasının yasak olduğu bir düzenleme dahi mümkündür. Plastik poşetler daha az enerji kullanılarak üretilir ve atık olarak çok daha kolay yönetilir. Plastik Çevre Kanunu’nda atıklar iki sınıfta ta-
yapacağı yatırım, işletme, bakım, onarım ve
nımlanmıştır. Bunlardan ilki sanayi atığı olarak
ıslah harcamalarına katılmakla yükümlüdür.
ifade edilebilecek, “Katı atık” tanımıdır. Katı
Bu hizmetten yararlananlardan, belediye
atık, “Üreticisi tarafından atılmak istenen ve
meclisince belirlenecek tarifeye göre katı atık
toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korun-
toplama, taşıma ve bertaraf ücreti alınır. Bu
ması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf
fıkra uyarınca tahsil edilen ücretler, katı atıkla
edilmesi gereken katı atık maddeler” olarak
ilgili hizmetler dışında kullanılamaz” hükmü ile
tanımlandı. En fazla dikkatimizi çeken ve plas-
belediyelere verildi. Bu konuda, Çevre hukuku
tiğin de dahil olduğu tanım ise “evsel katı atık”
açısından, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönet-
altında, “Tehlikeli ve zararlı atık kapsamına gir-
meliği ve Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği
meyen konut, sanayi, işyeri, piknik alanları gibi
ile düzenlemeler yapıldı.
malzemeler için ağaç kesilmez. Plastik malzemeler daha hafiftir ve taşıma, lojistik vb. her türlü enerji tüketimine, karbon salınımına neden olan taşımacılık faaliyetlerinde alternatifleri ile neredeyse karşılaştırılamayacak miktarda avantaj sağlar. Plastikler alternatiflerine göre onlarca kez geri dönüştürülebilir ve sonuçta da enerji üretimi amaçlı yakıta, hatta yeni geliştirilen bazı teknolojilerle dizel yakıta dahi dönüştürülebilir.
yerlerden gelen katı atıklar” olarak tanımlandı. Bütün kanun düzenlemelerine rağmen,
Çevre konusunda plastiklerin dikkat çekici özelliği, hemen hemen yaşamımızın her alanında bu ürünlerin bulunması ve insanlar tarafından doğaya terk edilmesi nedeniyle dikkat çekmesidir. Piknik alanlarından otobüs duraklarına kadar etrafımızda görünmektedir.
Evset katı atıklar konusunda da Kanunda
başta insanlar olarak dikkatsizliğimiz, ülkemiz-
görev “Büyükşehir belediyeleri ve belediye-
de henüz dönüştürülebilir atıkları vahşi depo-
ler evsel katı atık bertaraf tesislerini kurmak,
lama dâhil doğaya terk etmekle nakit paramızı
kurdurmak, işletmek veya işlettirmekle yü-
terk ettiğimiz bilincine ulaşamamamız ve idari
kümlüdürler. Bu hizmetten yararlanan ve/
işleyiş sorunlarımız plastiği “çevre duyarlılığı-
veya yararlanacaklar, sorumlu yönetimlerin
nın günah keçisi” haline getirdi.
Prof. Dr. Hamdi Temel: Naylon poşet çözüm değil “Naylon Aşkı Öldürür” kitabının yazarı Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hamdi Temel, plastik materyallere dayalı poşet kullanımına yönelik itirazlara yer veriyor. Hamdi Temel kitabında plastik poşet kullanımına karşı şu görüşe yer veriyor: “Bu araştırmalar ve açıklamalar da gösteriyor ki naylon poşetlere karşı çözüm, adı doğa dostu da olsa naylon poşetlerde değil! Bu soruna kalıcı çözüm: File, bez veya kağıt torbalarda… Türkiye’de 5 kişiden biri naylon poşet yerine alışverişlerinde bez torba kullansa, bir nesil boyunca ülkemiz 31 milyar 46 milyon naylon 400 bin poşetten kurtulacak. Çünkü bez torba kullanmak, bir kişi için: haftada 6, ayda 24, yılda 288, yaşam boyunca ise 22 bin 176 naylon poşeti kullanmamızı engelliyor!”
60
PLASFEDDERGİ
GÖRÜŞ
Siyasetin kodları değişiyor Mahmut ÖVÜR Konuk Yazar
Türkiye geç kalmış bir değişimin sancılarını yaşıyor. Ekonomide küresel ve bölgesel krizlere rağmen pozisyonunu koruyan ve dünyanın 17. Büyük ekonomisi olan Türkiye’nin, ne yazık ki demokrasi, hukuk, insan hakları ve yaşanabilir şehirler sıralamasında durumu ve yeri pek parlak değil. Dökülmüyoruz ama iyi de değiliz. En son Economist Intelligence Unit 2013’te “Doğulacak Ülkeler” başlığı altında en iyi yaşam kalitesini sunan ülkelerin sıraladığı bir liste yayımladı. Bundan 25 yıl öncesiyle yapılan kıyaslamaya göre Türkiye 1988’de 41’nci sıradayken 2013’te 51’inci sırada yer aldı. Tabi sadece Türkiye gerilemedi, 1988’de 1. Olan ABD de bugün 11’inci sırada. Ama Türkiye’nin son 10 yıldaki inanılmaz değişimiyle sıralamadaki yeri arasında bir paradoks var. İşte sorun da burada… Türkiye derin bir değişim ve dönüşüm içinde ama yaşadığı bu değişimi henüz bir sisteme oturtmuş, kurallara bağlamış değil. Bu uzun yıllar boyunca resmi ideoloji dediğimiz “tek tipçi” devleti kuran “Vesayetçi sistem” tarafından engellendi. Engelleme yöntemi de hiç değişmedi. Türkiye toplumu, Komünizm, bölücülük ve şeriat tehlikesiyle sürekli korkutuldu. O korku aşıldığında ise devreye askeri darbeler girdi ve ortaya bugünkü Türkiye fotoğrafı çıktı. Zenginleşemeyen ve özgürleşemeyen bir Türkiye… Böyle olduğu için de bu ülke, son 10 yıldaki gelişmelere rağmen hala sivil bir anayasa yapamıyor. Hala darbe döneminde kalma Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu geçerli. Hala yargı sistemi “devleti koruma refleksi” üzerinden yürüyor. Onca değişikliğe rağmen düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü önünde ceza ve terör yasasında sayısız engel var. Bir anlamda hukuk sistemi düşman yaratma üzerine kurulu… Bu sistemin ayakta kalmasını sağlayan en önemli sorun ise Kürt meselesi… Nihayet Türkiye, 12 Eylül 2010 referandumuyla bu sıkışmışlığını aşarak yeni bir sürece girdi ve bu temel sorunlarıyla yüzleşmeye başladı. Şimdi darbelerin devreden çıktığı, vesayetçi kurumların gerilediği halk iradesinin öne çıktığı yeni bir dönem içindeyiz. Özellikle muhalefet partileri bunun farkında değil ama bu siyasetin kodlarını da değiştiriyor. Siyasetin kodları değiştiği için Kürt meselesi gibi neredeyse 100 yıllık bir mesele çözümün eşiğinde. Bunu aşan bir Türkiye, hukuktan, basın özgürlüğüne, örgütlenmeden yaşanabilir şehirlere, üretimden ihracata standartları hayata geçirmeye başlayacak. Enerjisini harcadığı gereksiz tartışma ve gerilimlerden kurtulacak, üretime, bilime ve çalışmaya yoğunlaşacak. Böylece ayağındaki yüzyıllık prangalardan kurtulacak, kısa sürede küresel çağla uyumlu, standartları olan bir ülkeye dönüşecek. İşte o zaman zenginleşen ve özgürleşen Türkiye’nin dünya yaşam standartları sırlamalarında gerçek yeri ortaya çıkacak. Bu kolay olmayacak ama başka şansı da yok.
62
PLASFEDDERGİ
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Türkiye’nin ilk mühendislik plastikleri yatırımcısı
S. Reşit Ronabar:“Geleceği göremeyen imalatçılar yok olmaya mahkum”
Türkiye, yabancı sermaye yatırımlarını çekmeye yönelik yoğun bir çaba harcarken, başta otomotiv olmak üzere bu türden yatırımlarda üretim süreçlerindeki yerli katma değeri artırmanın da yollarını arıyor. Özellikle otomotivde mühendislik plastikleri bunun araçlarından biri. Otomotiv ürünlerinde plastiğin payı her geçen gün artıyor. İnşaat, elektronik, beyaz eşya gibi yüksek katma değerli ürünlerin önemli bir kısmında mühendislik plastikleri doğrudan veya dolaylı olarak kullanılıyor. S. Reşit Ronabar mühendislik plastikleri konusunda Türkiye’nin ilk yatırımcılarından ve bugün iç pazardaki en büyük paya sahip iki şirketin, Eurotec ve İnterplast’ın yönetim kurulu başkanı. Ronabar’a göre, mühendislik plastiklerinde unutulmaması gereken husus, başta otomotiv olmak üzere, plastik kullanan sektörleri ve geleceklerini iyi okuyabilmek. Ronabar ayrımı net olarak söylüyor: Geleceği gören şirketler kalacak, bugünkü seviyesi ile yetinmeye çalışanlar gidecek. PLASFEDDERGİ olarak, sektörün en deneyimli isimlerinden biri olan S. Reşit Ronabar ile mühendislik plastikleri ve plastik imalatçılığını da içeren bir sohbet yaptık. -Sayın Ronabar, sektördeki herkes tarafından imalatçı olarak biliniyorsunuz ama aslında ilk adımı ticaretle attınız. Bugün gibi, o dönemde de uluslararası firmaların sert rekabeti vardı, biraz bahsedebilir misiniz? Evet, mühendislik plastiklerini ilk pazarlayan kuruluşuz. Mühendislik plastikleri Türkiye’de henüz bilinmezken, bizim plastik konusunda seçtiğimiz ana konulardan birisiydi. Dolayısıyla o tarihlerde Türkiye’de büyük pay sahibi olan kuruluşların hemen hemen hepsinin temsilcisi bizdik. Aynı çatı altında birbirine rakip firmanın temsilciliğini yapmak kolay değildi. Hiçbirini kırmadan, hepsinin pazar payını büyüttük. Bir süre sonra ithal ettiğimiz bu ürünlerin Türkiye’de üretilip üretilemeyeceğini düşündük. Üretime girişimiz böyle oldu. O tarihte mühendislik plastikleri diye tanımlanan yüzde 33 cam elyaf takviyeli polyamid 66
64
BAŞARI ÖYKÜSÜ
PLASFEDDERGİ
hedefleyerek ortaya çıkardığımız ve tecrübemizle şekillendirdiğimiz bir yapı olarak ortaya çıkmış oldu. -Yeni ürüne yönelik araştırma-geliştirme süreçlerine bakışınız nasıl? Sadece kendi ürününüzle ilgili değil, geniş kapsamlı düşünmeniz ve buna göre hareket etmeniz gereken bir olgu var. Örneğin, özellikle bizim ürettiğimiz ürünlerin kullanım sahası olan otomotivde kaputun altında ne tür değişiklik olduğunu ve olacağını göremeyen, otomotiv sanayii ile görüşmeyen kuruluşlar bugün başarılı olsalar bile gelecekte kaybolmaya mahkumlar.
malzemeleri vardı. Bunun da kullanıcısı olan 2
Ar-Ge olmadan, ne ürettiğinizi ve ne satın
müşterimiz vardı. Onların tüketimini karşıla-
aldığınızı bilmeden üretim yapmak bu döneme
mak açısından üretimi düşünmeye başladık.
uymayan bir tarz. Dolayısıyla kalitenin ana un-
Önemli husus, üretimde kullanacağımız ham-
surlarından biri aldığınız malzemede girişten,
maddede yüzde 100 dışa bağımlı olmamaktı.
üretime ve paketleme safhasına kadar bütün
Araştırmaya başladık ve Paşabahçe’ye ait te-
standartların yerine getirilip getirilmediğinin
sisin istediğimiz evsafta cam elyaf ürettiğini
kontrolüdür. Yani sürekli kontrol. İşin bu kıs-
tespit ettik. Bu tespitten sonra, ürünün ana
mını istediğiniz seviyede yapabilmek üretim
katkısını Paşabahçe’den, polyamidi de yurt-
kısmı kadar daha yatırım gerektirir. Biz bu ya-
dışından alarak üretime başladık. Paşabahçe
tırımları yüzde 100 oranda yaptık.
yordu. Türkiye’de kullanıcısı yoktu. Ülke içinde
Aslında, Ar-Ge ve kalite kontrol ile ilgili
sadece fiberglas tekne, kulübe gibi ürünlerde
sürecle ilk ihracata başladığımız 90 lı yıllar-
kullanılıyordu. Kırpılmış elyaf da yurtdışına gi-
da karşılaştık diyebilirim. İlk işe girdiğimizde
diyordu. Bunun Türkiye içinde ilk müşterisi biz
kurduğumuz kapasitenin Türkiye’nin ihtiya-
olduk. 1985 tarihinde bu süreç başladı.
cının ötesinde olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla
radığı nokta vardır. Sizin için bu ne oldu? Mühendislik plastiklerinin gelişimi, otomotiv sektörünün Türkiye gelişmesiyle paralellik arz eder. Otomotivde üzerinde çalışılan en önemli husus arabalardaki ağırlığı düşürmektir. Bunu sağlamaya yönelik en ideal ürün plastiktir. Düşük ağırlıktaki araba daha az karbondioksit emisyonu üretir ki çevre için çok önemlidir. O tarihten bu yana gelişme safhasında biz varız. Türkiye’de mühendislik plastiğine yönelik ilk işi biz kurduk. Daha sonra birkaç firma daha üretime girdi. Yine de rahatlıkla söyleyebilirim ki “biz bu işin duayeniyiz”. Yetişmiş eleman sayısı bu alanda çok azdır ve onların da en iyisi ekip olarak bizim kuruluşumuzdadır. -Mühendislik plastikleri üretimi içinde Ar-Ge’nin ağırlığının yüksek olduğunu biliyoruz. Siz ilk üretici olarak bunun önemini nasıl fark ettiniz?
lerin otomotivdeki kullanımı artmaya devam edecektir. Bu oranın yüzde 25-30 dolaylarına çıkması kuvvetle muhtemel görüyorum. -Sayın Ronabar, otomotivden bahsetmişken, Türkiye’deki üretim içinde yerli katma değeri artırmaya yönelik çabalardan, isteklerden söz ediliyor. Bu nasıl sağlanabilir, eksik olan unsur nedir?
kırpılmış cam elyafı büyük oranda ihraç edi-
-Her yatırımda olduğu gibi, işin bir sıç-
Orta halli kişinin alacağı otomobilin ağırlığının yüzde 11’i plastiklerdendir. Plastik ürün-
ürettiğimiz ürünlerin yurtdışında pazarlaması için epey gayret sarfettik. O tarihlerde Almanya’daki bir firma ile görüşmek istediğimizi belirttik, onlar da “Türkiye’den bir firma cesaretle Almanya’ya mühendislik plastiği satmak istiyor” diye, daha çok merak saikiyle bizimle görüştü. Almanya’daki bu görüşmenin ardından Türkiye’deki tesislerimizi, üretimimizi görmek istediler. Geldiler ve görüşmemizde kontrol süreçlerini ve laboratuvarımızı da sordular. Bu görüşmede, iyi niyetle o yıllardaki firmamızın laboratuvar imkanlarının yetersiz olduğunu, Avrupa’ya açılım için yeterli olmayacağını söylediler ve biz de derhal yatırıma başladık. Hedef ve stratejimizde ağırlımızı bu yöne verdik. O Alman’ın sözü sayesinde sanayideki kültür anlayışımızı yüzde 100 değiştirdik. Ar-Ge ve kalite kontrolü olmadan hiçbir yere varamayacağımızı anladık ve o tarihten bu güne, bu görüşümüzü değiştirmedik. Eurotec , o günlerdeki tecrübelerimizin ışığında, mükemmeli
65
Teşvik yasasındaki düzenlemelerle yerli katkının artırılmasına çalışılıyor. Bizim sektörümüz açısından ise en zor taraf şu: Türkiye’deki otomotiv sanayinin çoğunun esas sahibi İtalyan, Fransız gibi ülkelerin büyük üreticileri. Bu üreticilerde de açıkçası milliyetçi bir yaklaşım var. Yani, İtalyan otomotiv üreticisi, İtalyan tedarikçilerin ürünlerini tercih ediyor, Fransız Fransa’da üretilen ürünleri kullanmak istiyor.
PLASFEDDERGİ
BAŞARI ÖYKÜSÜ
Maliyet açısından üretimi burada yapıp, kar
rıya Avrupa ve Ortadoğu ülkeleri arasında pay-
satmak istiyorsanız maliyetinizin 1 TL’yi asla
açısından transferi kendi ülkelerine yapmak
laşılıyor. İç pazarın ise yaklaşık yüzde 30’unu
geçmemesi lazım. Üretim öncesinden, üreti-
istiyorlar.
tek başımıza karşılıyoruz diyebiliriz.
me ve sonrası lojistiğe kadar sürekli bir maliyet kontrol mekanizmasını kurmanız lazım.
İşte bizim burada devreye girmemiz
Yerel ihtiyacın yarısını Türkiye’deki üre-
Ana stratejilerden biri bu. Rekabetçi olmanız
lazım. Bu üreticilerin tedarik ettikleri kabul
ticiler karşılıyor, diğer yarısı da ithal ürünlerle
için sürekli bir maliyet iyileştirme çalışması
görmüş ürünlerinin yerine geçmek çok zor.
karşılanıyor. İthal ürünlerin yarı yarıya olma-
yapmanız lazım. Çünkü marjlar o kadar düşük,
Bugüne kadar, bizim ürettiğimiz ürünün em-
sının nedenine gelince; büyük üreticilerin be-
o kadar minimal rakamlarda rekabet oluyor ki,
sal ürünler kategorisinde onaylanması için,
lirttiğim nedenlerden kaynaklanan tavırlarıdır.
bir an bırakır ve “şartlar böyle, firma böyle ka-
onların bütün Ar-Ge süreçlerinde, test safha-
Bitmiş ürünün, yani parçanın hammadde açı-
rar verdi” derseniz batışınız fazla sürmez.
larında -ki bir iki ayda olan işler değildir, yıllar
sından tanımlanması süreci var. Hali hazırda
sürmektedir- onaylanması gerekiyor. TOFAŞ,
bu üreticilerde bir kapı kulpunun hammadde-
Bazen söyleniyor “6 Sigma çalışıyoruz, iş
RENAULT gibi kuruluşların tedarikçi listesinde
si bile firma ismi olarak kategorize edilmiştir.
yönetim sistemi kurduk, efendim yeni mühen-
onaylı görünmek zordur ve çok önemlidir. Bu
Oraya yerli üreticinin girmesi iki-üç yıllık ça-
dislik projesi geliştiriyoruz”... Ben de diyorum
onayları almış olmak demek, bir şekilde bey-
lışmadan geçiyor. Otomotiv üreticileri ve OEM
ki hiçbiri işe yaramaz. Bir şirketin performansı
nelmilel standartlara ulaştığınızın kanıtıdır.
üreticilerdeki onay prosesleri devam ediyor.
kısa ve uzun dönem karlılığıyla belli olur. Katma değer yaratmıyor, kar yapmıyorsa gerisi
-Bu süreçler nasıl başarılabilir, mese-
-Burada bir kamu desteği gerekli mi,
palavra. “Şirket cirosu 100 milyar Dolar” hiç
la kümelenme mi yoksa sert ve gerçekçi
mali ya da teşvik anlamında söylemiyo-
önemli veri değildir. Katma değer ve karlılığı
bir rekabet mi daha iyi bir yol olur?
rum, üreticilere baskı yapmak vb. gibi?
önemlidir. Bu iki unsur olmadan işe yarar bir
Herkesi aynı
Bence o dönemler bitti. Ben sanayiciliği
paralele getirmek zor. Bence rekabetçi bir or-
Gümrük Birliği öncesi ve Gümrük Birliği sonrası
tam daha iyi görünüyor. Ne olabileceğini, ne
diye iki döneme ayırıyorum. Gümrük Birliği ön-
olduğunu gören, vizyon sahibi firmalar ayakta
cesinde her sanayici bir kapasite raporu alırdı,
kalır, diğerleri gider. Bugünkü üretimiyle “ben
koruma vardı. Yazardınız, bu ürünü üretecek
Türkiye’nin bir numarası olarak kalma-
başarılıyım devam edeceğim” diyen kuruluşlar
kapasitem var dediğiniz anda ithalat yasakla-
sını arzu ederim. Bu bayrağı bırakmamak bir
faaliyetlerini terk ederler. İleriye dönük “daha
nır veya gümrük vergisi yükseltilir ve korunur-
hedef. Markamızın sadece Türkiye’de değil,
düşük karbondioksit üreten araçlarda neler
dunuz. Böyle bir ortamda yapılacak fazla bir
yurtdışında da tanınmış olmasını isterim. Bu
olabilir, ne yapılabilir” diye düşünen Ar-Ge
şey yoktu, her şey kolaydı. Gümrük Birliği son-
biraz zaman alacak, ama epey yol kaydettik.
yapan firmalar ileriye giderler ve pazarda bü-
rası işler değişti, rekabet oluştu. Kalite anlayı-
Yolu uzun farlarla görebilmeyi sağlamak ge-
yürler.
şı, ürün standardı gibi hususlarda artık devlet
rek. Yaratan bundan bizi yoksun kılmasın, en
yardımı almak mümkün değil. “Beni koruyun,
çok korktuğum şeylerden biri bu. Global bir şir-
şunu yapın, bunu yapın” demek mümkün değil.
ket olmak için bütün gayretimizi kullanıyoruz.
Kümelenme kolay değil.
Mühendislik plastikleri ürünleri de teknoloji geliştikçe gelişecektir, durması mümkün
Gümrük Birliği’ne
değil. Sadece otomotiv sektörüyle ilgili değil
üye
bu belirttiğim hususlar. Elektrik-elektronikte
(Bence aslında bir
de varız, yapı endüstrisinde de. Beyaz eşya
şekilde AB üyesi-
dediğimiz mutfakta, banyoda gördüğümüz
yiz) şartlar ne ise
eşyalarda varız. Mühendislik plastikleri bu
bizde de mevcut.
alanlarda da gelişecektir.
Bir üründe lojisti-
şey yoktur. -Peki, siz firmanızı gelecek dönemde nerede görmek istiyorsunuz?
ülkelerdeki
ğinden alımına ka-Şu anda Türkiye’de mühendislik
dar çok büyük fark
plastikleri sektörü hangi seviyede, kapa-
yaratmak
sitenin tamamı kullanılabiliyor mu?
kün değil.
İh-
müm-
racat ve iç pazar durumunu değerlendirir Hep
misiniz? Türkiye’deki bütün firmaların mühendis-
geliyorum,
şuraya Güm-
lik plastikleri açısından yüzde 90 kapasitesini
rük Birliği öncesi
kullandığını düşünüyorum. Kapasite kullanı-
fiyatlandırma ile Gümrük Birliği sonrası fiyat-
Bundan evvelki firmam, ilk mühendislik plasti-
mında bir düşüklük olduğunu sanmıyorum.
landırma farklı. Gümrük Birliği öncesi “erişilen
ği üreticisi Tekno Polimer’i Amerikalılar’a sat-
Eurotec bakacak olursak, iç Pazar gibi dış pa-
maliyet + istenilen kar = fiyat seviyesi” for-
mıştım. Onda sonra Eurotec’i kurdum. Teknik
zarda da durumumuz gayet iyi. Ağırlıklı olarak
mülüyle çalışılıyordu. Şimdi bu mantıkla satış
vasfımız ve insan kaynaklarımız yüksek. İstedi-
otomotive yönelik üretim yapıyoruz. Bugün
mümkün değil. Tam tersi, “fiyat – istenilen kar
ğimiz hedeflere ulaşmak için gerekli unsurlara
itibariyle üretimimizin yaklaşık yüzde 53’ünü
= hedef maliyet” formülü işliyor. Kontrol et-
sahip olduğumuzu düşünüyorum.
ihraç ediyoruz. Bu yüzde 53 ihracat da yarı ya-
meniz gereken hedef maliyettir. 1.25’e ürün
66
PLASFEDDERGİ
İNNOVASYON
Türkiye özel sektörün ar-ge ve inovasyon yatırımının artırılmasını önceliğe aldı:
Ar-Ge destekleri özel sektörü bekliyor
Son yıllarda çok yoğun gündeme gelen ar-ge ve inovasyon yatırımlarında Türkiye büyük bir sıçrama yaşadı. Hem kamu, hem de özel sektör bu alanda yatırımlarını artırdı. Pek çok iyileştirmeyi potansiyel olarak yapma fırsatı olmasına rağmen şirketlerin bu alana dikkatlerini yoğunlaştırmaması rekabet güçlerinde sıkıntılara yol açıyor. Oysa, şirketlerin vergi indirimleri dahil çok sayıda yararlanabileceği program uygulamaya girmiş durumda.
Dünya Bankası’nın Türkiye ile benzer ülkeler arasında KOBİ’lerin büyüme hızlarına ilişkin yaptığı bir analizde, Türkiye’deki kayıtdışılık nedeniyle finansmana erişimde sorun yaşadıkları, başta üretim ve kapasite artırmak olmak üzere ar-ge ve inovasyon yatırımlarını yapamamaları nedeniyle çok daha yavaş hızlarda büyüdükleri ortaya konuldu. Ar-Ge yatırımlarının inovasyon süreçlerini hızlandırdığı, bir ar-ge projesi yürütülürken
İnovasyon ve ar-ge iş dünyasında gele-
hale getirilmesi olarak tanımlanıyor. Bu çer-
ceğin başarılıları ile kaybedenlerini belirleyici
çevedeki üçüncü kavram yaratıcılık ise hayal
kavramları. Ayrım bu kadar basit ve gerçek.
edebilme, herkesten farklı yollarla yapabilme
İnovasyon, geleceği oluşturacak şartları ön-
ve yeni fikirler geliştirebilmeyi içeriyor. Bu üç
görerek buna uygun organizasyon, ürün ve
süreci yönlendiren ise bilim insanlarının ve
dolayısıyla sürdürülebilir karlılık için yenilik
teknisyenlerin araştırma ve geliştirmeye yö-
yapmayı içeriyor. Buluş ise henüz anlaşılama-
nelik her türlü emeğini, çalışmasını, girişimini
mış ya da fark edilememiş bir materyallerin ve
içeriyor.
sistemlerin anlaşılabilir ve göz önüne alınabilir 68
birden fazla alanda ya da sayıda inovsyonla sonuçlanabilecek katkılar sağlandığı biliniyor. Ar-ge ya da inovasyona ilişkin olarak çok sayıda örnek vermek mümkün. Hatta son yıllarda Apple şirketinin dünyanın en büyük şirketi olmasını sağlayan ürünlerin tamamının inovasyonla elde edilmesi, şirketin tek başına “buluş yapmamış” olması bir ölçüde şaşkınlıkla karşılansa da sonuç değişmiyor. Apple değer kay-
İNNOVASYON
PLASFEDDERGİ
betmesine rağmen hala dünyanın en büyük
yor” sözleriyle yorumluyor. Çözüm yolu önerisi
göre değişik bilgi ve beceride kalifiye insan
elektronik şirketi.
ise “Başkasının yaptığını değil, yapmadığını
gücü, esnek ve statüko dışı yeni kurumlar ve
Türkiye ise kendine benzer ülkelerle
yap. türkiye bilimden teknolojiye geçişte dün-
dengeli dağıtılmış finans kaynaklar” başlıkla-
kıyaslandığında dahi “yolun başında” bu-
yadaki açıkları bulup istifade etmeli. Atakan’a
rında toplanıyor.
lunan ülkelerden biri. Vaşington Devlet Üniversitesi’nden Dr. Atakan Peker tarafından
Ar-ge ve inovasyon teşvik kanunları
yazılan makalede, Türkiye’nin ar-ge, inovasyon süreçleri çeşitli kriterlerle ele alındı. Bu araştırmaya göre, Türkiye’de ürün korumak
Türkiye farklı program ve kanunlarla ar-ge ve inovasyon yatırımlarına destek veriyor. Bu kapsamda temel teşvik mekanizmaları şöyle:
için (inovasyon ve ar-ge ile elde edilmiş ürünler) alınan her 100 yabancı kökenli patente
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ve Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin
karşılık, Türk şirket ya da bilim insanları-ku-
Desteklenmesi Hakkında Kanun: Ayrı bir birim olarak teknoloji merkezi kuran şirket-
ruluşları tarafından ABD’de alınan patentler
ler harcamalarının tamamını Kurumlar Vergisi Kanunu ve Gelir Vergisi kanununun ilgili
sadece 3 adet.
maddelerinden indirebilecek. Bu harcamalar, Vergi Usul Kanununa göre aktifleştirilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilecek ve bir iktisadi kıymet oluşmaması halinde ise
Türkiye’deki toplam patent başvuru-
doğrudan gider yazılabiliyor.
larının 1/6’sı yerli patentlerden oluşurken, geri kalanı yabancı ürünleri korumak üzere Türkiye’de yapılan başvurular. Bilimsel çalışmaların kalitesine ya da sonuca dönüşmesine
Teknoloji merkezlerinde Ar-Ge ve destek personelinin; bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar için yüzde doksanı, diğerleri için yüzde sekseni gelir vergisinden müstesna tutuluyor.
ilişkin çarpıcı bir veri de bu yayında yer alıyor. Ülkelerin bilimsel yayın sayısına kaç patent başvurusu gerçekleştiği ölçülüyor. 2008 verilerine göre bu oran İsrail’de 506, Çin’de 37,
Ar-Ge ve destek personelinin sigorta prim işveren hisselerinin yarısı, her bir çalışan için beş yıl süreyle Maliye Bakanlığı tarafından ödeniyor. Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine ilişkin her türlü kağıt damga vergisinden muaf tutuluyor.
Japonya’da 1263 (patent sayısı bilimsel yayın sayısından fazla) Kore’de 799 düzeyinde. Türkiye’de ise her 1000 bilimsel yayına karşılık 5 patent düşüyor. Dr. Peker, bu durumu, “Bilimsel üretimde ve ar-ge harcamasında hızlı artışa rağmen Türkiye’nin teknoloji üretimi çok zayıf. Türkiye bilim üretimini teknoloji üretimine çeviremi-
Üniversitelerin son sınıf öğrencileri ile beş yıl içinde mezun olmuş ya da lisansüstüdoktora eğitimini tamamlamış kişilerin projelerinin teşebbüse dönüşmesi için 100 bin TL’ye kadar teknogirişim sermayesi hibe olarak verilebiliyor. Bakanlık verilerine göre kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana 163 işletme Ar-Ge Merkezi kurmak için başvurdu ve 134 işletmeye Ar-Ge Merkezi Belgesi verildi. Bu işletmelerde toplam Ar-Ge personel sayısı 14 bin 837’ye ulaştı ve toplam 4,8 milyar TL ar-ge yatırımı gerçekleştirildi.
KOSGEB kapsamında küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik olarak sağlanan destekler ve miktarları ise şöyle: AR-GE, İNOVASYON VE ENDÜSTRİYEL UYGULAMA DESTEK PROGRAMI PROGRAM
Destek Üst Limiti (TL)
DESTEK ORANI (%)
Ar-Ge ve İnovasyon Programı İşlik Desteği
İşliklerden bedel alınmaz
Kira Desteği
12.000
75
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği
100.000
75
Makine-Teçhizat, Donanım, Hammadde, Yazılım ve Hizmet Alımı Giderleri Desteği (Geri Ödemeli)
200.000
75
Personel Gideri Desteği
100.000
75
Başlangıç Sermayesi Desteği
20.000
100
Proje Danışmanlık Desteği
Proje Geliştirme Desteği
25.000
Eğitim Desteği
5.000
Sınai ve Fikri Mülkiyet Hakları Desteği
25.000
Proje Tanıtım Desteği
5.000
Yurtdışı Kongre/Konferans/Fuar Ziyareti/Teknolojik İşbirliği Ziyareti Desteği
15.000
Test, Analiz, Belgelendirme Desteği
25.000
75
Endüstriyel Uygulama Programı Kira Desteği
18.000
75
Personel Gideri Desteği
100.000
75
Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Gid. Desteği
150.000
75
Makine-Teçhizat, Donanım, Sarf Malzemesi, Yazılım ve Tasarım Giderleri Desteği (Geri Ödemeli)
200.000
75
69
PLASFEDDERGİ
İNNOVASYON
Ar-ge ve inovasyonun “kutsal bilgi” olması gerekmiyor
TÜBİTAK Destekleri TÜBİTAK, çok çeşitli programlarla ar-ge ve inovasyon süreçlerini destekliyor. Bu prog-
Bilimsel araştırmalar ile ürüne dönüşme
ramlardan, üniversiteler, şirketler, araştırma merkezleri ve bireysel girişimciler yararlanabi-
süreçlerine ilişkin bilim insanlarının rolü çok
liyor. Bunlardan bazıları şöyle:
uzun süredir tartışma konusu. Para ve bilim eksenli bu tartışma girişimcilerin bilim insan-
1501 - TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı
larıyla, bilim insanlarının da girişimcilerle ara-
Program, firma düzeyinde katma değer yaratan kuruluşların Araştırma-Geliştirme (Ar-
sında görünmez bariyer kuruyor. Oysa son yıl-
Ge) çalışmalarını teşvik etmek için “Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Tekno-
ların en büyük teknolojik atılımlarının temelleri
loji ve Yenilik Destek Programlarına İlişkin Yönetmelik” ve “Sanayi Araştırma Teknoloji Geliş-
1970’lerde bilim insanlarınca laboratuarlarda
tirme Ve Yenilik Projeleri Destekleme Programı Uygulama Esasları” uygun olarak yürütülen
üretilmiş bilginin yaratıcı ve bazıları üniversite
programda yüzde 60’a varan oranlarda hibe veriliyor.
eğitimi almamış girişimciler sayesinde olağanüstü boyutlarda üstünlük sağladı. Çok yük-
1507 - TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı
sek frekanslı radyo dalgalarının sayısal olarak
KOBİ’lerin, teknoloji ve yenilik kapasitelerinin geliştirilerek daha rekabetçi olmaları,
iletilmesi cep telefonları ve dijital yayınları,
sistematik proje yapabilmeleri, katma değeri yüksek ürün geliştirebilmeleri, kurumsal araş-
sıvı kristallerin ışık ve elektronlarla davranış-
tırma teknoloji geliştirme kültürüne sahip olmaları, ulusal ve uluslararası destek programla-
ları düz ekran televizyonları ve dokunmatik
rında daha etkin yer almaları için hibe ve teknik destek uygulanıyor.
taşınabilir telefon ve tabletlerin üretilmesiyle sonuçlandı.
1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Destek Programı
Aslında ürüne dönüşebilecek bir çok bilgi,
Özel sektöre yönelik programlardan en önemlilerinden biridir. Proje teklif çağrısı yön-
gerek üniversite-iş dünyası arasında yeter-
temiyle yürütülmektedir. Öncelikli alanlar olarak enerji, gıda, otomotiv, bilgi iletişim tek-
li iletişimin olmaması gerekse bu yönde bir
nolojileri ve makine imalat teknolojileri belirlenmiştir. Teklif çağrıları TÜBİTAK tarafından
zihniyetin bulunmaması, gerekse iletişim kur-
yayınlanmaktadır.
maktaki isteksizlik nedeniyle laboratuvarlarda 1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı
sıkışıp kalıyor.
Programın uygulama esaslarında; Müşteri Kuruluş olarak anılan özel sektör kuruluşu ve Yürütücü Kuruluş olarak anılan üniversite ya da kamu araştırma merkez ve enstitüsü bir
Her zaman “çok üst düzey bilgi” olmasa
İşbirliği Sözleşmesi imzalamasıyla başlıyor. Yeni bir ürün üretilmesi, mevcut bir ürünün
da iş dünyasının yararlanabileceği bir çok sü-
geliştirilmesi, iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya standardının yükseltilmesi veya maliyet
reç bulunuyor. Mesela, bir Türk kardiyolojik
düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi projesi TÜ-
tıbbi cihaz üreticisi, piyasadaki rakiplerinin
BİTAK ve Müşteri Kuruluş tarafından finanse ediliyor.
çoğunun ambalajlarının çok zor açıldığını fark ediyor. Doktorlardan da aldığı yardımla yaptığı
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme Programı
iyileştirmeyle ürüne zarar vermeden tek ham-
Üniversitelerdeki bilgi ve teknolojinin, uygulamaya dönüştürülerek ticarileştirilmesi,
leyle açılabilen ambalaj geliştiriyor. Ambalaj
üniversite ve özel sektör kuruluşları arasında işbirliği oluşturulması ve sanayinin ihtiyaç
önemli çünkü steril olarak cihazı muhafaza et-
duyduğu bilgi ve teknolojinin üniversitede üretilmesine yardımcı olunması amacıyla faali-
mek ve mümkün olan en uzun süre raf ömrünü
yet gösteren Teknoloji Transfer Ofislerine mali destek uygulanıyor.
korumak zorunda. Ürün doktorlar tarafından çok beğeniliyor çünkü kalp krizi sırasında (çün-
1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi Ar-Ge Projeleri Destekleme Programı
kü ürün çoğu zaman bu koşullar altında kul-
Avrupa Birliği Çerçeve Programları altında ortak proje çağrılarına çıkan programlar ve
lanılıyor) bir doktorun en son isteyeceği şey
benzeri uluslararası programlara sunulan uluslararası ortaklı araştırma geliştirme projeleri-
ambalajla boğuşmak!.. Şirket, mevcut ürünüy-
nin TÜBİTAK tarafından da desteklenmesi amaçlanıyor.
le rekabet gücüne bir artı puan ekleme şansı buldu.
Ar-ge’ye yönelik yatırım artıyor Türkiye son yıllarda ar-ge çalışmalarını hızlandırdı. Bu alandaki kamu yatırım ve ödeneklerinin artırılmasına, son dönemde ar-ge ve inovasyona yönelik özel sektör vergi indirimi yanında nakit destekler de sağlanmaya başlandı. Örneğin 2012 bütçesinde doğrudan 1,5 milyar TL’lik ödenek bu türden harcamalara ayrıldı. Özel sektör dahil Türkiye’nin toplam
ar-ge harcamaları GSYH’nin yüzde 0,86’sına
45,5’i üniversitelerde, yüzde 11,3’ü ise kamu
kadar yükseldi. TÜİK verilerine göre 2011 sonu
kurumlarında kullanıldı. Kamunun toplam 55.8
itibariyle harcama miktarı 11.1 milyar TL’ye
ağırlığı karşısında özel sektörün yüzde 44.2’lik
yükseldi.
ağırlığının büyük kısmı ise savunma sanayii
Ancak tek başına kamu yatırımlarının bir
sektörü tarafından gerçekleştirildi.
çözüm olmayacağı ortada. Çünkü bu harcamaların büyük kısmı doğrudan bütçede bu yönde
Kalkınma Bakanlığı’nın hazırlıkları süren
ayrılan kaynaklarla ve çoğu zaman bilinen üni-
10. Kalkınma planında ise hedefleri farklı bo-
versite-sanayi kopukluğu nedeniyle ürüne ve
yutlarda ifade edildi. Kalkınma Bakanı Cevdet
teknolojiye dönüşemeyen üniversite harca-
Yılmaz, basında yer alan söyleşilerinde bu
malarıyla oluşuyor. Yine TÜİK verilerine göre
alanda kamu yaklaşımını şu şekilde özetledi:
2011’deki 11.1 milyar TL’lik yatırımın yüzde
70
“AR-GE harcamalarında kritik başarı fak-
İNNOVASYON
PLASFEDDERGİ
TÜBİTAK’ın özel sektörün kullanabileceği çıktıları da içeren destek programlarının başlıkları şöyle: 1008 - Patent Başvurusu Teşvik ve Destekle-
AB 7. Çerçeve Programı
1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Prog-
me Programı
1509 - TÜBİTAK Uluslararası Sanayi Ar-Ge Pro-
ramı
1512 - Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek
jeleri Destekleme Programı
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme
Programı
AKADEMİK DESTEKLER
Programı
1301 - Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf.
1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Proje-
3501 - Ulusal Genç Araştırmacı Kariyer Geliştir-
Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP)
lerini Destekleme Pr.
me Programı (Kariyer Prg)
1501 - TÜBİTAK Sanayi Ar-Ge Projeleri Destek-
1002 - Hızlı Destek Programı
GİRİŞİMCİLİK DESTEKLERİ
leme Programı
1003 - Öncelikli Alanlar Ar-Ge Projeleri Destek-
1512 - Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek
1503 - Proje Pazarı Destekleme Programı
leme Programı
Programı
1507 - TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek
1007 - Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştir-
2238 - Girişimcilik ve Yenilikçilik Yarışmaları
Programı
me Projelerini D.P.
Programı
1511 - TÜBİTAK Öncelikli Alanlar Araştırma
1008 - Patent Başvurusu Teşvik ve Destekle-
2239 - Girişimcilik ve Yenilikçilik Eğit. ve Araş.
Teknoloji Geliştirme ve Yenilik Destek Progra-
me Programı
Faaliyetlerini Dest. P.
mı
1010 - Evrensel Araştırmacı (EVRENA) Prog-
BİLİM VE TOPLUM DESTEKLERİ
1505 - Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Prog-
ramı
4003 - Bilim Merkezi Kurulması Destek Prog-
ramı
1011 - Uluslararası Bilimsel Araştırma Projeleri-
ramı
1007 - Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştir-
ne Katılma Programı (UBAP)
4004 - Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları
me Projelerini Destek Programı
1301 - Bilimsel ve Tekn. İşblğ. Ağları ve Platf.
4005 - Bilim ve Toplum Yenilikçi Eğitim Uygu-
1513 - Teknoloji Transfer Ofisleri Destekleme
Kurma Girişimi Proj. (İŞBAP)
lamaları
Programı
törü özel sektörün payıdır. Dünyada, toplam
taslak aşamasında bulunan düzenlemeyle il-
da şirketlerin ar-ge harcamalarına yönelik ola-
AR-GE’de kritik eşik yüzde 1 (GSYH’ye oran)
gili bilim çevrelerinde tartışma yoğunlaşıyor.
rak vergi indirimi kararı oldu. Bu teşvikler daha sonra 2008 yılında çıkarılan Araştırma ve Ge-
olarak kabul edilir. Bunu aştığınız zaman, farklı bir platoya geçmiş oluyorsunuz. Türkiye bu-
Bu alanda atılan önemli bir adım ise mev-
liştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkın-
raya yaklaştı. 10 yıl önce yüzde 0,53’ü sevi-
cut bilgilerin yeniden ele alınarak ürün ya da
da Kanun oldu. Bu kanunla belirli şartları taşı-
yesindeydi, şu anda 0,86’ya kadar yükseldik,
patente dönüşebilecek olanların dikkate su-
yan ar-ge harcamalarının yüzde 100 oranında
1’e yaklaştık. Ancak bu toplam AR-GE harca-
nulmasını sağlamayı amaçlayan Bilim Sanayi
gider yazılabilmesine olanak sağlandı.
ması yetmiyor. Özel sektör payı da çok önemli.
ve Teknoloji Bakanlığı’nın projesi olan SANTEZ
Kamu çok fazla yatırım yapsa da o yeterince
oldu. “SANAYİ TEZLERİ PROGRAMI SAN-TEZ”
katma değere dönüşmüyor. Gerçek anlamda
ile kurumsal olarak üniversitelerde yürütülen
bilginin katma değere dönüşümü özel sektö-
bilimsel faaliyetler sonrası oluşan tezlerin özel
rün müdahil olmasıyla mümkün. Orada da esas
sektör tarafından ticarileştirilmesine imkan
kriter Avrupa’nın öngördüğü 2/3’tür. Toplam
sağlanması hedefleniyor. Bu araştırmalara da-
harcamaların içinde özel sektörün payı 2/3 ol-
yalı olarak ticari bir faaliyetin yürütülmesi için
duğu zaman çok daha verimli bir AR-GE yapısı
mali destek veriliyor. Bu yönde sonuca ulaşa-
olur. Türkiye’de 10 yıl önce yüzde 20 dolayın-
bilecek tez çalışmalarını yürütecek bilim in-
daymış, 1/5 düzeyindeymiş. Araştırmacı sayı-
sanlarına mali destek sağlanması da program
Hizmet sunumuna yönelik inovas-
sı da benzer oranda. Son geldiğimiz noktada
kapsamında yapılıyor.
yon: Yeni bir tasarım, ergonomi, pazar-
aslında iyi bir gelişme oldu. Harcamalarda özel sektör payı yüzde 40’ı aştı, araştırma sayıları ise yüzde 50’ye yaklaştı. Ama hala 2/3’e bir
Ar-ge ve inovasyona yönelik kamu yardımları
mesafemiz var.
Üniversiteye yeni yaklaşım
Türkiye, kamu kaynaklarının özel sektöre kullandırılarak ar-ge ve inovasyon çalışmalarını desteklemekte son 15 yılda adım atmaya
İnavasyon yaklaşımları Teknolojik
inovasyon:
Teknolojik
olarak ortaya yeni bir ürün çıkarmaya yarayacak sonuca ulaşmak. Fiziksel olarak yeni bir ürün ya da hizmetin elle dokunulabilir hale getirilmesi.
lama yöntemi vb. unsur geliştirilmesiyle oluşan farklılıkları ortaya koymak. Yapı ve işleyişe yönelik inovasyon: İşletmenin çalışma ya da işleyişini değiştirerek rekabet gücünü artırmaya yönelik yenilikler.
Genel Kamu destekleri yanında son dö-
başladı. Bunlardan ilki 2001 yılında çıkarılan ve
Ekonomik inovasyon: Yatırım fırsatla-
nemde yapısal olarak ar-ge ve inovasyon
üniversiteler ile sanayinin birlikte çalışmasını
rını yakalamak, finansal ya da diğer orga-
süreçlerine yönelik olarak bir dizi hamle de
amaçlayan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ka-
gündeme geldi. Bunlar arasında en önemli
nun olarak gündeme geldi. Bugün bazılarında
nizasyonel yöntemlerle karlılığı artırmak
olanlardan biri üniversitelerin kurumsal olarak
gerçek anlamda ar-ge ve inovasyon süreçleri
patent sahibi olabilmesine imkan sağlayan
işletilen ve hemen hemen tamamı üniversite-
yeni kanun taslağı. Bu yaklaşımla, üniversite-
lerin bünyesinde kurulan “Teknokent”ler bu
lerin gelirlerini de büyük oranda artıracak olan
kanun kapsamında bulunuyor.
meye yönelik yenilikler bulmayı kapsıyor. Yönetim inovasyonu: Karar süreçlerini iyileştirecek yöntemleri geliştirerek şirketleri güçlendirmek.
ürüne dönüşebilir patentler sağlamak üzere araştırmalarını yönlendirmek. Ancak halen
ve dolayısıyla rekabet gücünü yükselt-
İkinci ve daha önemli adım ise 2004 yılın71
PLASFEDDERGİ
DENEYİM
NAKSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu:
“Tozu da kalsa çalışmaktan vazgeçmiyoruz” satış yapmak. Yüzde bir kazanmışsın, yüzde iki kazanmışsın önemli değil, yeter ki satış olsun, faaliyet devam etsin. Bu anlayışla rekabetimizi sürdürüyoruz. Bir diğer özelliğimiz, biz hepimiz işimizin başındayız. Çoğu büyük şirket “uzaktan” yönetiliyor. Dolayısıyla tam işlere hakim olamıyorlar. Bizde öyle değil, kardeşlerim ve çocuklarımız hepimiz işin başındayız. Çok küçük rakamların dahi peşinde koşuyoruz, dikkat ediyoruz, gereksiz masrafların hassasiyetle üzerinde duruyoruz. Bu anlayış bizi bugünlere getirdi. Bunların yanında bütün makine parkımız çok kaliteli ürünlerden oluşuyor. Ucuz makinelerle iş yapmadık, hep iyiye ve kaliteye yatırım yaptık. Bizde bir söz vardır; “endaze işler
Türkiye’nin en zor dönemlerinde yapılan yatırımla, bölgenin en parlak başarılarından birini oluşturan Nakıboğlu ailesinin sahibi olduğu NAKSAN, yeni sektörlerle büyümesini sürdürüyor. Teknolojiden inşaata, lojistikten eğitime çok sayıda başarılı şirketin bünyesinde olduğu NAKSAN Holding’in temelini oluşturan NAKSAN Plastik, sektörün önde gelen firmalarından biri olarak ilgi görmeye devam ediyor. NAKSAN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cahit Nakıboğlu, üç kuşaktır iş dünyası içinde olduklarının altını çizerek, çok küçük kar marjlarında dahi çalışmalarını sürdürdüklerini, tüccar deyimi olan “tozu kalsa kar” sözüyle açıklıyor. Gaziantep’in gelişmesinde önemli rol oynayan bir şirket olması yanında, kurulan Organize Sanayi Bölgesinin Başkanlığını üstlenerek sanayicilere katkı veren Cahit Nakıboğlu, başta eğitim olmak üzere, yoğun bir sosyal katkı programına da desteğini sürdürüyor. Cahit Nakıboğlu, Gaziantep’i Türkiye gündemine taşıyan başarıların önde gelenlerinden biri olan NAKSAN deneyimini, PLASFED DERGİ’ye anlattı.
el övünür” diye. Aletleriniz iyi olmadığında ne kadar mahir olursanız olun iyi ürün elde edemezsiniz. Aletleriniz ve kaptanınız iyi ise orada kalite olur ve neticesinde de başarı gelir. Biz, Dünyanın hemen hemen her yerine ihracat yapıyoruz ama ağırlıklı ihracatımız kalite konusunda çok hassas olan AB ülkelerine gerçekleşiyor. Kaliteli ürün yaptığımız için satabiliyoruz. Ufak-tefek fiyat farkları olmasına rağmen bizim ürünlerimiz tercih ediliyor. NAKSAN’ın bir özelliğini daha vurgulayayım, çok büyük kapasitelerle üretim yapabiliyoruz. Bugün 100 tonluk bir siparişi ertesi gün hazır hale getirebilecek kapasitemiz var ve istenen zamanlarda teslimatı yerine getiriyoruz. Günlük 850 ton fiili kapasitemiz var. Bunun verdiği güçle pazarda büyük müşterilere hitap edebiliyoruz, istedikleri ürünü istediği zaman bizden alabiliyor. Bu unsurları bir araya getirdiğimizde ortaya başarı çıkıyor. Az kar ama yüksek miktar-
-Sayın Nakıboğlu, bir yanda küresel
Bizim, aslında hem bizim hem de Organi-
kriz, bir yanda ağır rekabet koşulları der-
ze Sanayi Bölgesinde faaliyette bulunan fir-
ken, başta plastik sanayii olmak üzere,
maların öne çıkan özelliği hepimizin tüccar kö-
bütün sektörlerde şirketler dikkatli bir yönetim sergiliyor. Siz bu dönemde nasıl bir yönetim anlayışı içindesiniz, neler tavsiye edebilirsiniz?
kenli olmasıdır. Biz üç kuşak tüccarız. 1979’da NAKSAN’ı kurduktan sonra da ticaretteki mantığımızı sürdürdük. Nedir ticaret mantığı: üçe beşe bakmadan, “tozu kalsa kar” diyerek
72
lar, sürekli faaliyet. NAKSAN’ın başarısında bu unsurlar önemli. -Plastik sektöründe kar marjlarının düşüklüğü “tozu kalsa kar” sözünü daha anlamlı kılıyor gibi görünüyor, siz düşük kar marjı ortamını nasıl yönetiyorsunuz?
DENEYİM
PLASFEDDERGİ
Evet, kar marjları düşük ve düşmeye de
Ancak bu durum sadece bize özgü değil,
ğer unsur, kalitesiz ürüne para verme dönemi
devam ediyor. Ne kadar mücadele ediyoruz
Avrupa’nın durumu ortada. Bizim sektörümüz-
sona eriyor. Çin’in bu alandaki sorunu hala de-
desek de ortada gerçekler var ve hareket alanı
de Avrupa ve ABD’de çok firma kapandı ya da
vam ediyor.
sınırlı. Hammadde, elektrik ve işçilik giderlerini
el değiştirdi.
kontrol etme imkanı az. Hammadde fiyatları
-Klasik pazarlarda sorun devam edi-
Dünya fiyatlarına bağlı, işçilik maliyetleri her
-Sizce bu bir fırsat değil mi?
yor, küresel kriz ortamında nasıl bir stra-
geçen gün artıyor ve kalifiye elaman bulama-
Evet, bir fırsat yarattı ve biz şu anda o
ma sorununu da buna eklemek lazım, elektrik
teji izlediniz?
ortamda çalışıyoruz. Onların piyasadan çekil-
maliyetleri de herkesin malumu. Bunlara son
Biz hızla yeni pazarlara girme yolunu seç-
mesi bir fırsat doğurdu ve gelecekte Çin’de de
yıllarda vadelerin uzaması da eklendi.
tik. Daha önce ürün satmadığımız başta Afrika
fiyatların yükselmesi sözkonusu olacak. Çünkü
olmak üzere yeni pazarlara yöneldik. Afrika’da
Çin her zaman bu seviyede gidemez, 30 dolar, Açıkçası, sektöre genel olarak baktığım-
hemen her ülkeye mal satıyoruz mesela. Böl-
50 dolar asgari ücretle devam etmeleri müm-
da, bugün olsa yeni bir NAKSAN kurar mıyım?..
gesel avantajları kullandık, başta Suriye bütün
kün değil. Refahları arttıkça orada da denge
Düşünürdüm diyebilirim.. Ancak geldiğimiz bu
Arap ülkelerine satış yapıyoruz. Burada belirt-
kurulacaktır.
meliyim, Suriye bizi etkiledi ama küçük şirket-
aşamada işin içindeyiz, elimiz mahkum. Çok şükür; az da olsa, tozu da kalsa çalışıyoruz, çalışmaktan vazgeçmiyoruz.
leri ve esnafı çok daha fazla olumsuz etkiledi. -Bu unsuru biraz açabilir misiniz, zira
Ayda 60 bin kişi girip-çıkıyordu. Oradan bize
Çin halen bütün imalat sanayiinde dış pa-
çay, şeker gibi ürünler geliyordu ama buradan
zarda en büyük rakip olarak görülüyor?
sanayi malları alıyordu. Vizeler kalktığı ortam-
Çin hala çok rekabetçi ve bu anlamda
da doğal olarak hangi ülkenin sanayisi daha
bütün dünyanın başının belası. Çin’e çeşitli
güçlü olursa onun yararına olur. Nazar değdi
zamanlarda gittim. Son gittiğimde hızlı değişi-
diyelim. Ancak, sonsuza kadar böyle gitmeye-
min sonuçlarını gördüm. Bütün ünlü markalar
cek. Suriye’de çok yıkım oldu. Bittikten sonra
gözünüze çarpıyor. Çin’in yeni gençliği, batıda,
başta inşaat olmak üzere yeni fırsatlar ortaya
bizde ne varsa onu giyiyor, kullanıyor. İlk gitti-
çıkacaktır.
ğimde neredeyse herkes aynı tek tip kıyafeti -Siz de bahsettiniz, kalifiye eleman
giyiyordu.
sorunu devam ediyor. NAKSAN ilgi gören Yakın gelecekte onlar da bizim gibi tüketim toplumu olduklarında mevcut durum değişecektir. Hatırlayın, bizim de evlerimizde buzdolabı, çamaşır makinesi yoktu. Şimdi her yerde herkesin evinde var. Kısa süre içinde onlarda da bu durum oluşacak, hızla bu yapıya geçiyorlar. Çin’de devlet desteği çok kritik bir konu ve sonsuza kadar devam etmeyeceği ortada. Dolayısıyla refah arttıkça dengeler oturacak, maliyetler yükselecek her sektörde herkesin karşısına çıkamaz olacaklardır. Bir di-
73
bir şirket olmasına rağmen bu sorunu yaşıyor mu? Evet, bu sadece bizim değil Türkiye’nin bir sorunu. Ancak aşmak için yoğun bir çaba içindeyiz. Ben aynı zamanda Gaziantep’teki 5 OSB’nin de başkanıyım. Meslek yüksek okulu yaptık ve faaliyete geçti. Atölyelerin kurulmasına yardım ettik, plastik çekme makineleri, çuval örme makineleri, halı makineleri verdik. Sanayicinin ihtiyacı doğrultusunda bölümler açılmasına katkı verdik. Kendi elemanımızı
PLASFEDDERGİ
DENEYİM
NAKSAN Holding NAKSAN Plastik ve Enerji Sanayi ve Ticaret A.Ş 1979 yılında kurulan NAKSAN Plastik, halen 300 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 400 bin metrekare tesislerinde üretimini sürdürüyor. Sanayi, tarım, hizmet kendimiz yetiştiriyoruz diyebiliriz. Yüksek okul için de bir altyapı sağlamak gerekiyordu, biz
rımlarımız sürüyor. Bunu yapmazsanız eskir, hantallaşırsınız.
de 1200 kapasiteli meslek lisesi kurma kararı -Halka açılma gibi yeni yönetim, fi-
aldık ve inşaatı tamamlanma aşamasında. Öğrenciler için özendirici olmasını teminen 440
nansman imkanlarını inceliyor musunuz?
yataklı bir de yurt yaptık. 2013-2014 eğitim Evet, bu konuda da yavaş yavaş çalışma-
öğretim yılında eğitime başlayacak.
ya başladık. Bazı hazırlıklarımız var diyebiliriz. -İmalat sanayiinin bütün gelişme-
Plastik dışındaki sektörlerde halka açılma im-
ye rağmen sıkıntıları öteden beri benzer
kanlarını değerlendiriyoruz. Ancak Aile ağırlığı
noktalarda dönüyor. Siz, ilk işe başladığı-
devam edecek.
nız dönem ile şimdiki olguları karşılaştırabilir misiniz? Biz ticaret ile başladığımızda plastik kullanımı çok yaygın değildi. İthal ürünleri alıpsatıyorduk. Sonra yavaş yavaş İstanbul’da üretim başladı ve biz de İstanbul’dan aldığımız ürünlerle ticaret yapıyorduk. Ancak, 1977-78 yıllarında bildiğiniz gibi yokluk dönemi yaşandı. İstanbul’dan da ürün alamaz olduk. Bunun üzerine yatırım yapma kararı aldık ve fabrikamız 1979’da faaliyete başladı. Para kazanmak eskiden de zordu ancak şimdi çok daha zor. Ekmek aslanın ağzında değil, midesinde, bağırsaklarında…
-Plastik sektöründe sürekli olarak bir çevre sorunu gündemde tutuluyor, siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdiye kadar ülkemiz maalesef yanlışlara yöneltildi. Bu da onlardan biri. Gelişmiş ülkeler, kendileri kömürden ısınırken, bize fuel-oil önermişler. Ne zaman termik santral yatırımına girdik bir baktık ki Avrupa’nın yüzde 70’i, ABD’nin yüzde 80’i termik santral ile enerji üretiyor. Rekabet istenmemiş sanırım!. Bize siz kara yoluyla ulaşım sağlayın demişler, kendileri demiryolu yatırımlarına devam etmişler. Yeni yeni bu unsurları kullanmaya başladık. Nükleer santrallerde de aynı durum.
-Aile olarak işin yürütülmesinde doğrudan çalışmanız sürüyor sanırım? Evet, işin başından beri öyle. Biz 4 kardeşiz. Bir kardeşimiz İstanbul’da hammadde işi ile
Plastik konusunda da bizi yanlışa yönlendiriyorlar. Biz orman zengini değiliz. Her kağıt, bir ağaç demektir. Batı ülkelerinde plastik kullanımı artmaya devam ediyor. Plastikte de
uğraşıyor. Diğer üç kardeş Gaziantep’te ve işin
bilinçli biçimde bir negatif yönlendirme sözko-
başında. Hepimizin çocukları da çalışıyor. Bili-
nusu.
yorsunuz, plastik dışında da birçok yeni sektörde büyük faaliyetlerimiz var. Yatırımlarımız da plastik dışındaki sektörlerde yoğunlaştı. Çünkü plastikte çok büyüme imkanı kalmadı. Plastikte piyasaya ayak uydurmak, kaliteyi sürdürmek, yeni teknolojiye uyum için yatı-
Bu kötü propaganda ile lobiler ile uğraşmak gerekiyor. Maalesef sahipsiziz, kendimiz de sahip çıkamıyoruz. Lobiler oluşturarak karşı çıkamıyoruz. Uzun soluklu bir çaba içine girmeliyiz.
74
sektörlerinin tamamına yönelik ürünleri ve yüksek kapasitesi ile çalışmalarını sürdüyor. NAKSAN, 1995 yılından bu yana, Türkiye’nin en büyük ilk 500 şirketi arasında yer alıyor ve bu listedeki 300 şirkete tedarikçi olarak çalışıyor. NAKSAN’ın, Üretim kapasitesi olarak Ortadoğu ve Doğu Avrupa’nın en büyük üreticisi özelliğini taşıyor. Avrupa genelinde ise üçüncü sırada bulunuyor. Kurulduğu yıldan bu yana, kendi geri dönüşümünü yapan çevre dostu şirket, 2006 yılında, doğada kısa sürede çözülen “Biodegradable” ürünleri ile “Altın Ambalaj” ödülüne layık görülmüştür. 2011 yılında Türk Standardları Enstitüsü’nün düzenlemiş olduğu Altın Ambalaj Yarışması’nda “Soil Fresh” isimli ürünü ile Altın Ambalaj ödülünü alan Naksan Plastik yine aynı yıl Ambalaj Sanayicileri Derneği tarından yetkinlik ödülüne layık görüldü. NAKSAN Holding bünyesindeki diğer şirketler şöyle: Nakpilsa Dokuma Sanayi ve Tic. A.Ş Verimli Plastik ROYAL Halı ATLAS Halı ROYAL BCF PIERRE CARDIN Halı NAKSANTEKNOLOJİ Elmacı Pazarı Elmasepeti.com RİNAK Lojistik Adularya Enerji Elektrik Üretimi ve Madencilik A.Ş
PLASFEDDERGİ
ATLAS
Tarihin en önemli kültürlerinden biri bu kez ekonomik gücüyle Dünya sahnesinde
Çin: Geleceği belirleyecek en önemli ülkelerden biri Dünyanın en önemli ve eski kültürlerinden birine sahip olan ve tarihin akışında önemli birçok bilimsel gelişmenin kökenlerinin dayandığı Çin, ekonomik olarak yüzyılları aşan bir suskunluğun ardından yirminci yüzyılın sonunda tekrar sahneye çıktı. 1949’da başlayan sosyalist yönetim, 1989’da bugünlerde Arap Baharı nedeniyle aşina olduğumuz Tiananmen Meydanı olaylarıyla ekonomi yönetimini değiştirdi ve geleceğin ekonomik olarak belirleyicisi ülke konumuna geldi. Şimdi herkes Çin’in yüksek büyüme sürecinin sürüp süremeyeceğini merak ediyor
milyar düzeyine ulaşan Çin, en büyük nüfusa
tim alışkanlıklarının değişmesiyle küresel eko-
sahip ülke özelliğini belki Hindistan’a kaptıra-
nomiye tüketim yönünden de katkı vereceği,
cak ancak Küresel ekonominin yönlendiricisi
işçilik maliyetlerinin küresel ekonomi ortaklığı
olacağına şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Şu
nedeniyle artacağı ve kamu destekli çok dü-
anda tek başına hammadde fiyatlarını belirle-
şük maliyetli üretim yapmaya imkan sağlayan
yen en büyük ülke konumunda. Sunduğu ola-
sistemin bir noktada kırılarak Çin’de üretim
ğanüstü düşük üretim maliyetleri nedeniyle
maliyetlerinin de diğer ülkelere yakınsayacağı
Tarih boyunca Dünya ölçeğinde etkili
şirketler ya kendileri yerel ortak ya da doğru-
yönünde.
devletlerden biri olan Çin, 20. Yüzyılda iki kez
dan fabrika kurarak ülkede üretim yapıyor ya
olağanüstü şartlarda dünya gündemine geldi.
da yerel fabrikalara kendi modellerini fason
İlk olarak 1949’da gerçekleşen sosyalist dev-
olarak ürettiriyor.
rim ile binlerce yıllık imparatorluk dönemi son
İkinci senaryo ise Çin’in sadece fason üretici değil, ekonominin hemen her dalında çok büyük küresel markalara sahip olduğu ve
buldu ve Ülke, 1971 yılında Çin Cumhuriyeti
Küresel ekonomik büyüme son 5 yıldır
gerek marka oluşturma, gerekse marka satın
(Bugün Tayvan olarak bilinen özel statülü dev-
Çin ile şekilleniyor. Mamul mal üretimindeki
almalarla Avrupa ve ABD’nin yanına üçüncü
let) yerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
olağanüstü maliyet düşüşleri nedeniyle kü-
güçlü ekonomik yapı olarak yerleşmesi.
üyeliği de onaylanarak küresel güçlerden biri
resel fiyatları çok önemli ölçüde etkiliyor. Ya-
oldu. Takip eden yıllarda ise 1989’da soğuk sa-
kın geçmişte sadece fason üretim tesislerine
Çin’de son dönem yaşanan üretim pat-
vaşın son bulduğu ve sosyalist ülkelerin rejim
sahip olan ülke, küresel markaları bir bir dün-
lamasında Çin menşeli ürünlerin her ne kadar
değişikliğine gittiği bir dönemde ünlü Tianan-
ya gündemine sokuyor. Elektronikte Lenovo
“kalitesinde sorunlu” olduğu belirtilse de ül-
men meydanı olaylarıyla sarsılan ülke şaşırtıcı
ve HTC ilk markalar olarak dünya pazarlarına
kenin bilgi birikiminin Dünyada var olan bütün
biçimde yönetim yapısını revize etti ve sosya-
girdi. Volvo artık bir Çin markası. Az gelişmiş
teknolojileri içermesi bu unsurun çok uzun
list iktidar çökmeden –bir çeşit- serbest piyasa
ve gelişmekte olan ülkelerin tamamı başta
sürmeyeceği yorumlarına neden oluyor. Zira
ekonomisi geliştirmeyi başardı. Yirminci yüzyı-
Cherry olmak üzere ismini henüz yaygın olarak
Çin, en üst düzey teknoloji kabul edilen uçak
lın sonu, yirmibirinci yüzyılın başında ise yeni
bilmediğimiz ama yakında öğreneceğimiz taşıt
dahil bütün askeri teknolojiler yanında, Dün-
ekonomik yapısıyla göz kamaştırıcı bir büyüme
araçlarıyla dolu.
yada uzaya insanlı uçuş gerçekleştirebilen üç
sürecine girdi.
ülkeden biri konumunda. Bilgi teknolojilerinin Çin’in yakın geleceğe yönelik iki baz se-
Çin yakın gelecekte Dünyanın her an-
naryo kabul edilmiş durumda. Bunlardan ilki
lamda en büyük ekonomisi olacak. Nüfusu 1.3
ekonomi geliştikçe yükselen orta sınıfın tüke-
76
de tamamında altyapı sistemleri dahil Çinli şirketler dünyaya açılmaya başladı.
ATLAS Türkiye-Çin Türkiye ile Çin arasında dış ticaret ağırlıklı olarak Çin lehine gelişiyor. 2011 verilerine göre Türkiye Çin’in en fazla ihracat yaptığı 25. ülke konumundayken, ithalat yaptığı ülkeler sırala-
PLASFEDDERGİ
Türkiye’nin Çin’e yaptığı plastik ihracatının yıllık bileşik büyüme hızı
(%) 2006-2011
Türkiye'nin ülkeye toplam ihracatı
28,9
Türkiye'nin ülkeye plastik mamul ihracatı
23,0
Türkiye'nin ülkeye plastik hammadde ihracatı
4,3
Türkiye'nin ülkeye plastik makineleri ihracatı
48,2
Dış ticaret açığı (fazlası)
231 milyar USD
masında 57. sırada bulunuyor. İki ülke arasındaki Türkiye aleyhine açık TÜİK verilerine göre
Türkiye-Çin dış ticareti (TÜİK 2012 yılı geçici) Seçilmiş ürün grupları ve toplam ihracat-ithalat.
18.4 milyar Dolar düzeyinde gerçekleşti.
İhracat Dolar
İthalat Dolar
Bitkisel ve Hayvansal Üretim ile Avcılık ve ilgili Hizmet Faaliyetleri
10.660.173
52.096.228
Metal Cevheri Madenciliği
887.377.459
10.237.452
Diğer Madencilik ve Taş Ocakçılığı
867.430.690
40.782.286
Gıda Ürünlerinin İmalatı
66.428.788
85.886.933
İçeceklerin İmalatı
805.687
798.697
Tütün Ürünleri İmalatı
713.995
16.916.990 1.133.572.608
Tekstil Ürünlerinin İmalatı
120.225.377
Giyim Eşyalarının İmalatı
38.141.861
861.706.824
Deri ve İlgili Ürünlerin İmalatı
40.804.569
729.693.960
572.880
60.176.710
409.034
192.265.961
Ağaç, Ağaç Ürünleri ve Mantar Ürünleri İmalatı (Mobilya Hariç); Saz, Saman Ve Benzeri Malzemelerden Örülerek Eşya İml. Kâğıt ve Kağıt Ürünlerinin İmalatı Kok Kömürü ve Rafine Edilmiş Petrol Ürünleri İmalatı
29.375.372
1.893.888
Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı
428.351.248
2.091.619.339
Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin İmalatı Kauçuk ve Plastik Ürünlerin İmalatı
238.740
135.825.562
35.326.042
627.578.929
Diğer Metalik Olmayan Mineral Ürünlerin İmalatı
20.139.946
509.997.225
Ana Metal Sanayii
31.912.520
705.323.783
şılık başta hammadde olmak üzere Dünyanın
Makine ve Teçhizat Hariç, Fabrikasyon Metal Ürünleri İmalatı
42.608.738
1.094.298.489
en büyük ithalatçılarından biri. Ekonomi Ba-
Bilgisayarların, Elektronik ve Optik Ürünlerin İmalatı
7.493.095
5.176.513.559
Çin, çok yüksek düzeyde ihracatına kar-
kanlığı analizlerine göre zenginleşen nüfusu ile hızlı bir tüketim toplumu olma yolunda ilerleyen Çin, ithal ürünler kullanımında da hızla
Elektrikli Teçhizat İmalatı
60.601.664
2.852.606.300
Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makine ve Teçhizat İmalatı
45.872.122
2.752.485.914
Motorlu Kara Taşıtı, Treyler (Römork) ve Yarı Treyler (Yarı Römork) İmalatı
9.960.369
397.678.013
937.929
350.013.688
Diğer Ulaşım Araçlarının İmalatı
büyüyen bir pazar. Plastik sektörü açısından
Mobilya İmalatı
348.537
244.788.752
ise endüstriyel ürünlerde en büyük tüketim
Diğer İmalatlar
15.394.681
1.098.920.109
Atığın Toplanması, Islahı ve Bertarafı Faaliyetleri; Maddelerin Geri Kazanımı
70.438.028
2.442.152
56.527
46.737.335
200
14.729.566
yapılan alanların başında elektronik eşya sektörü geliyor. Canlı bir otomotiv ve inşaat sektörü bulunuyor. Tüketimde ise ambalaj ve diğer plastik ürünler kapsamında potansiyel görünüyor. Ancak bütün bu sektörlerde Çin’de üretim yapan şirketlerin büyük bir güce sahip
Yayıncılık Faaliyetleri Sinema Filmi, Video ve Televizyon Programları Yapımcılığı, Ses Kaydı ve Müzik Yayımlama Faaliyetleri Yaratıcı Sanatlar, Gösteri Sanatları ve Eğlence Faaliyetleri
28.000
2.042.210
2.833.439.202
21.295.430.767
DIŞ TİCARET AÇIĞI
18.461.991.565
olduğu ortada.
Çin ve Kültür: 2013 Türkiye fırsatı
ÇİN TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELERİ (Kaynak: IMF Economic Outlook) 2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
GSYH Milyar USD
3.494
4.519
4.990
5.930
7.298
8.250
9.038
9.925
GSYH Büyümesi %
14.1
9.6
9.2
10.4
9.2
7.8
8.2
8.5
KİŞİ Başına GSYH (satınalma gücü paritesi) USD
5.547
6.185
6.781
7.553
8.386
9.146
9.983
10.935
Yılsonu tüketici fiyatları enflasyonu
6.5
1.2
1.9
4.6
4.1
2.8
3.1
3.0
rinde etnik topluluk bulunuyor ancak yine de
Mal ithalatı artış hızı %
12.9
3.3
2.5
22.2
9.7
8.8
8.8
11.3
Han etnik kökenli nüfus toplam nüfusun yüz-
Mal ihracatı artış hızı %
19.2
8.2
-10.7
28.3
9.4
5.0
7.2
10.8
İşsizlik oranı %
4.0
4.2
4.3
4.1
4.10
4.1
4.1
4.1
Nüfus
1.321
1.328
1.334
1.340
1.347
1.353
1.360
1.366
Cari işlemler açığı-fazlası / GSYH %
10.1
9.1
5.2
4.0
2.7
2.3
2.4
2.8
Çin, dünyanın en eski kültürlerinden biri olarak tanımlanıyor. Halen ülkede 50’nin üze-
de 90’ını geçiyor. Bugün dünyada endüstriyel sıçramaya yol açan birçok bilginin kökeni de Çin. Başta matbaa ve barut olmak üzere, pusula, kağıt, modern seramik ve işleme tekniğinin Çin’den çıkarak dünyaya yayıldığı biliniyor.
ÇİN DIŞ TİCARET VERİLERİ Ocak-Aralık 2012 (Kaynak: Çin Dış Ticaret Ofisi)
2012 Türkiye’de Çin Kültür Yılı olarak kutlandı. 2013 ise Çin’de Türk kültür yılı olarak etkinliklerle kutlanacak. Türkiye açısından başta turist sayısını artırmak olmak üzere bir fırsat olarak görülüyor. Çin’de Ejderha yılının
Değer
2011’e göre artış %
Dış ticaret hacmi
3 trilyon 866 milyar USD
6.2
İhracat
2 trilyon 048 milyar USD
7.9
İthalat
1 trilyon 817 milyar USD
4.3
231 milyar USD
85.886.933
Dış ticaret açığı (fazlası)
77
PLASFEDDERGİ
ATLAS sömürgesi döneminden sonra özerk yönetim olarak Çin’e katılan Machau’ya yakın. HongKong, Çin kültürü ile batı kültürünün tamamen birbirine karıştığı ve özgün bir görüntü veren şehirlerinin başında geliyor. Yaşam biçimi olarak da batılı kültürün hemen hemen bütün unsurları bulunuyor. Machau ise yine aynı şekilde ekonomik olarak çok gelişmiş olması yanında, Dünyanın kumar merkezlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Machau’daki kumarhane otelleri Dünyanın en lüks yapıları sıralamasında üst sıralarda bulunuyor. Çin’in özerk yönetimlerinden biri olan ve Uygur Türklerinin çoğunlukta olduğu zaman zaman siyasi gerginliklerle gündeme gelen Şincan Özerk Bölgesi ise Ülkenin kuzey batı-
bitip Yılan yılının başladığı 10 Şubat gece-
dan gelişmiş üretim sanayi merkezlerinden
si Türkiye’den Anadolu Ateşi grubu yaklaşık
biri olan Guangzhou, Shenzen, Dongguan ve
700 milyon kişiye ulaşan resmi devlet kana-
Tianjin olarak dikkat çekiyor.
lı CCTV’nin ana eğlence yayınında sahneye çıkan konuklardan biri oldu. Yıl içinde Çin’de
Guangzhou, turistik açıdan ismi çok bilin-
200 milyondan fazla kişiye ulaşması beklenen
mese de ilginç konumuyla dikkat çekiyor. Çin’in
etkinlikler planlanıyor. Etkinliklerin başarılı ol-
güney doğusunda bulunan 11 milyonluk bu
masıyla Çin’de Türkiye’ye yönelik olumlu imaj
şehri birçok sanayi tesisine sahip bölgelerin-
oluşturulmasına katkı sağlanacağı bunun da
den biri. Aynı zamanda İngiliz sömürge döne-
ekonomik ilişkilerde avantaj doğurabileceği
minin bitmesinin ardından özerk yönetim ola-
kaydediliyor.
rak Çin’e geçen Hong-Kong ve yine Portekiz
Çin Türk vatandaşlarına vize uygulayan
lunuyor. Çin’de en fazla yapılan turistik etkinlikler arasında Yangtze ve Li nehri seyahatleri, Weifang kenti Uluslararası Uçurtma Festivali, Heilongjiang’ın Harbin kentindeki Buz ve Kar Festivali ve Sichuan Fener Festivali geliyor. Çin geleneksel tiyatrosu ve akrobasi gösterileri de hangi şehirde olursa olsun seyredilmesi gereken etkinlikler arasında bulunuyor.
Çin plastikte de güçlü
ülkelerden biri. İki ülke arasında şu anda vizelerin kaldırılmasını amaçlayan bir görüşme bulunmuyor. Ancak karşılıklı olarak işlemlerin
sında Moğolistan ve Kazakistan sınırında bu-
PLASFED tarafından yapılan Çin analizinde, son beş yıl içinde, küresel kriz döneminde
kolaylaştırılması yönünde girişimler var.
daralan dünya ticaretine rağmen Çin’in dış ticareti hız kesmediğinin altı çizildi. Plastik mamul
Çin’de turizm
yılları arasında ihracatını yıllık bazda yaklaşık yüzde 14 arttırarak 17.9 milyar dolardan 34.8
Çin, çok büyük bir coğrafyaya yayıldığı için hemen her türlü doğa şartlarına uygun tu-
sektö dış ticaretinin de buna paralel yükselişini sürdürdüğü belirtilen raporda, 2006-2011 milyar dolara hacme ulaştığı kaydedildi. Çin’in aynı dönemde plastik mamul ithalatının yüzde 15 arttığı buna rağmen net ihracatçı konumunu devam ettirdiği belirtilen PLASFED raporunda, Türkiye’nin bu pazardaki yerine ilişkin şunlar kaydedildi:
rizm imkanları bulunuyor. Bunun dışında tarih boyunca devam eden bir devlet olmaları nedeniyle başta halen Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti olan Beijing-Pekin’de, 500 yıllık imparatorluk merkezi olan Yasak Şehir en fazla ilgiyi çeken müzelerden biri. Çin’in tarihi olarak en fazla ilgi gören mekanlarından biri de Çin Seddi’dir. Ülkenin Kuzey batısında M.Ö. 221 yılında inşasına başlanan ve çok çeşitli dönemlerde devam ederek birleştirilen seddin
“Türkiye ile Çin arasındaki plastik mamul ticareti incelendiğinde, ilk dikkat çeken nokta, son dönemlerdeki artışa rağmen, Türkiye’nin bu ülkeye plastik ihracatının toplam ihracat içindeki payının 1%’in de altında olmasıdır. Bununla paralel olarak, Türkiye’nin Çin’den plastik mamul ithalatı da yüksek olmayıp bu ülkeden yapılan toplam ithal içinde yüzde 2.5 seviyesinden daha az bir yüzdeye sahiptir. 2006-2011 arasında bu sektörde kaydedilen dış ticaret rakamlarında yüksek bir büyüme sağlanmasına rağmen, iki ülke ticaretinde plastik sektörü mevcut şartlarda önemli bir yer tutmamaktadır. Bu durum, Çin’e ihracatımızda plastik sektörünün kilit rol oynamadığı şeklinde yorumlanabileceği gibi, bu sektörde potansiyelin altında kalındığı ve sektörün dış ticaret kazanımlarına açık olduğu şeklinde de yorumlanabilir.
toplam uzunluğu 7 bin 300 kilometreyi geçiyor. Pekin’in 60 km kuzeyinde bulunan kısmı turistlerin en fazla gittiği bölümlerden biri ve dolayısıyla en fazla günlük tur düzenlenen bölümü. Çin’in başlıca şehirleri Pekin dışında en kalabalık şehri olan Şanghay, ekonomik açı-
Birim fiyat analizi sonuçları, Çin’e yapılan plastik mamul ihracatının birim fiyatının, Türkiye’nin bu sektörde diğer ülkelere yaptığı ihracatın birim fiyatından yüksek olduğunu göstermektedir. Özellikle 2006 yılıyla karşılaştırıldığında Çin’e yapılan ihracatın biri fiyatındaki artış dikkat çekicidir. Bununla beraber, Türkiye bu ülkeden diğer ithal ettiği ülkelere oranla yüksek kaliteli plastik mamul ithal etmemektedir. Son olarak, ihracat ve ithalat birim fiyatlarının birbirine yakın olması, bu iki ülke ticaretinin bu sektörde benzer kalitede mallar içerdiğini işaret etmektedir”
78
Yaşamınızın kalitesini artırmak için
üretiyoruz...
48 60
PLASFEDDERGİ
GÖRÜŞ
Galata, sadece bir kule değil! olunca Galatalı oluverdim! Nasıl aşık olmam ki, evim, yüz küsur yıllık büyükçe bir binada, önü asla kapanmayacak bir konumdaydı ve bir pencereden baktığımda Kız Kulesi’ni, diğer pencereden baktığımda Galata Kulesi’ni görebiliyordum, hele cumbada oturduğumda ikisini birden! Duvarlar kalın, tavanlar olağa-
Yazgülü ALDOĞAN Konuk Yazar
nüstü yüksekti. Tabii ki ne banyo vardı, ne de mutfak kullanılacak gibiydi, her yer dökülüyordu. Apartman dairesine arsa muamelesi çekip
Size tam 22 yıl önce başlayan ve her geçen gün artarak devam eden bir sevdamdan bahsedeceğim, üstelik de bir zamanlar sadece benimken, şimdi giderek artan kalabalıklarla paylaştığım! Söz konusu sevda, en uzun süreli aşkım: Galata! Galata, sadece İstanbul’da bir semt adı değil. Burası, kulesiyle, dar sokaklarıyla, tarihi geçmişiyle, okulları, dini mabetleri, kendine has mimarisiyle ve bu dokunun içine enjekte edilmiş yeni gelenlerin hoyratlığıyla karmakarışık bir dünya! Galata’yı ilk keşfetmem, Üsküdar’da yatılı okulda okuduğum yıllar. Galata Kulesi yeni restore edilmiş, pek de güzel ışıklandırılıyor, içinde bir lokanta ve Ceneviz Meyhanesi açılmış. Bir yandan üniversite sınavlarına hazırlanıyorum sabahlara kadar, bir yandan da sınavı kazanırsam kendime bu kulede bir ziyafet çekmeyi vadediyorum! Uzaktan, Boğaz’ın karşı kıyısından, sisler içinde ve tepesindeki adeta elmas bilezik gibi parıldayan ışıklarıyla o kadar güzel duruyor ki. Ben sınavları kazandım ama Galata’yı tanımak, buraya yerleşmek çok sonraları kıs-
herşeyi baştan yaptık, taşıyıcı duvarları ölçüp biçerek odaların arasını açtık. Şu bu derken altı ay sonra Boğaz manzaralı muhteşem bir dairem olmuştu, üstelik yaya, beş dakikada Karaköy, 7 dakikada İstiklal Caddesi, 6 dakikada Şişhane’deydim! Ne var ki apartman ve mahalle komşularım dümbelek çalan çocuklarıyla Roman vatandaşlar, kapısını aralamayan aksi bir ihtiyar, Mardin ve Siirtli, Arap kökenli göçmenler, semti terketmeye paraları yetmemiş yoksul yahudilerdi. Bir zamanlar zengin yahudi bankerlere ev sahipliği yapan, meyhaneleriyle ünlü Galata’da ola ola bir esnaf lokantası vardı, bir de tavanda çoraplarla sucukların birlikte asıldığı bir sinekli bakkal. Ekmek almaya bile İstiklal Caddesi’ne çıkmak gerekiyordu çünkü civardaki bütün dükkanlarda kereste satılıyordu! En acıklısı ise Galata Kule’sinin çevresiydi, kulenin hemen altı, civardaki mahallerden arabayla getirilen çöplerin toplandığı bir alandı! Akşam saat yediden sonra Galata’nın çılgın kalabalığını oluşturan elektrik kablosu üreticileri, avize yapımcıları, satıcıları mahalleyi terkediyor, etrafta benimkinin dışında bir tek park
de kullanarak semte ilgilerini sağladım. Kule-
etmiş araba kalmıyor, mahalle sessiz ve sakin
nin altındaki çöplüğün kaldırılması ve buranın
bir köye dönüşüyordu!
düzenlenmesi benim ricalarım sayesinde ol-
Dönüşüm yavaş oldu
Bir taraftan da buraya taşınmamı çılgınlık
met oldu, gazetelerin Cağaloğlu’nda olduğu ve trafik sıkıntısından o zamanlar oturduğum Ortaköy’e gidip gelmek bir cehennem azabına dönüştüğü için. Yeniköy’den taşınmıştım Ortaköy’e, ama bu da kesmemişti, başka bir köy’e taşınmak gerekiyordu, Karaköy’e! Demir Özlü’nün “Bir Beyoğlu Düşü” adlı öyküsünü ve Doğan Apartmanı’nda çekilen filmini de izleyince hiç gitmeden ve görmeden Kuledibi’nde oturmaya karar verdim! Gazete ilanlarından bulduğum ilk baktığım eve de ilk görüşte aşık
muştur!
Galata’nın dönüşümü için bel bağladığım
olarak değerlendiren eşimi dostumu mahalle-
en önemli proje Perşembe Pazarı’nın kültür ve
den konut almaya ikna etmek için savaş veri-
turizm merkezine dönüştürülmesiydi. Bunun
yordum. O zaman ikna edemediklerim şimdi
planları da hazırdı. Ama yaşadığım sürece ger-
kendilerine satılık ev bulmam için bana yal-
çekleşmedi, gerçekleştiğini göreceğim de şüp-
varıyorlar! Fahri belediye başkanlığı ve fahri
heli! Ama Galata’ya ilgi başladı. Bunda payım
komisyonculuk çalışmalarımın yanısıra otur-
olduğunu hiç tevazu göstermeden söyleyece-
duğum evi de toparlamaya çalışıyordum. Para
ğim. Galata hakkında yazıp çizmeye başladım.
girdikçe semt güzelleşiyordu, bir zamanlar li-
Dalan’dan Sözen’e, Topbaş’dan Demircan’a
mana yanaşan gemilere satmak için kurulmuş
belediye başkanlarıyla gazetecilik ilişkilerimi
keresteciler gidiyor, yerlerine turistik eşya
80
GÖRÜŞ
PLASFEDDERGİ
satan dükkanlar açılıyordu. Yine de yıllar sonra Galip Dede Caddesi’ndeki şapkacı kapanınca üzüldüm, ama iki filatelist hala direniyor! Boş zamanlarımda gezip durduğum Galata sokaklarında gördüklerim beni hayrete düşürüyordu. Galata’da Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, St Benoit Fransız Lisesi başta olmak üzere üç büyük yabancı okul ve irili ufaklı Türk okulları vardı. Üç dinin mabetlerinden cami, sinagog, kiliseler sayılamayacak kadar çoktu! Galip Dede Caddesi’nin Tünel’le buluştuğu yerde Mevlevihane bir kültür ve tarih merkeziydi. Daracık sokakları çevreleyen binalar 1800’lerin mimarisini yansıtıyor, taş cepheleri, her katı ayrı süslemeleriyle bir plan ve proje dahilinde ele alınıp baştan restore edilse Avrupa başkentleri gibi bir dokuya sahip olduğunu müjdeliyordu. Ne var ki Galata, yıllar içinde değerini yitirmiş, çamura düşmüş bir mücevher gibi kirlenmiş, bozulmuş, bakım ve ilgi bekliyordu. Doğan Apartmanı semtin en ünlü ve iyi durumdaki binasıydı, ancak onun hemen yanındaki Kamondo Han, yıkık dökük haliyle geleni geçeni korkutuyordu. Bugün yeniden yapılmış haliyle rezidans otel olarak kullanılan bina gerçek bir mücevher, içinde bulunduğu Serdar-ı Ekrem sokağı ise tasarımcı, modacı, sanatçıların mekanı oldu. Galata’ya en çok emeği geçenlerden biri, hakkını yemiyelim, şimdiki belediye başkanı Ahmet Misbah Demircan oldu. Kamuoyu onu ne yazık ki Galata Meydanı’ndan kaldırttığı masalarla tanıyor ama ben onun o meydanı o masaları oturulabilir hale getirmek için nasıl uğraştığını çok iyi biliyorum. Eskiden Galata’da meydan da yoktu ve kulenin önü hiç durma-
dan gidip gelen kargo kamyonlarıyla otopark
Tıpkı
Perşembe
Pazarı’na,
Galata
gibiydi. Başkan meydanı yayalaştırarak çok ko-
Kulesi’nin en güzel göründüğü Büyük Hendek
lay bir çözümle orasını turistik bir hale getirdi.
Caddesi’ndeki elektrik toptancılarına dokunu-
Meydana açılan esnaf lokantaları toparlanıp
lamadığı gibi. Ki bunlar semtte hem trafik sıkı-
gelişti, turistik oldu.
şıklığı, hem görüntü kirliliği yaratıyor. Tıpkı bir zamanlar Eminönü’deki kumaş toptancılarının
Kule’nin arka tarafına irili ufaklı onlarca otel ve lokanta açıldı. Galata’nın en hızlı gelişi-
kaldırıldığı gibi bunların kaldırılması için ne bekleniyor anlamak mümkün değil.
mi buraya tabii plansız projesiz paranın girmesiyle oldu. Özellikle kaçak ve denetimsiz turist
Hayalimdeki Galata’ya Salı Pazarı ve
pansiyonculuğu, önce boş binaların toparla-
Tophane’ye yapılması planlanan GalataPort’dan
nıp internet üzerinden pazarlanmasıyla daha
sonra kavuşabilecek miyim? Galata, Kuledibi;
sonra evlerin içinde apartman dairelerinin bile
turistik, tarihi bir semt, mesken yeri olacak
turistlere günlük kiralanmasıyla yaygınlaştı.
mı, tıpkı Paris’teki Le Marais gibi, La Cite gibi?
Bir taraftan Cihangir’den inen sanat galerileri
Ara sokaklarında küçük kafeleri, semt lokan-
Tophane tarafında konuşlanırken Galata’dan
taları, sanat galerileri, antikacıları olacak mı?
inen turist pansiyonlarıyla buluştu. Sokak-
O güzelim tarihi yapılarındaki atölyeler gidip
lar yenilendi ama daraltılınca yeni gelenle-
yerlerine konutlar gelecek mi? Sokaklarında
rin araçlarını koyacakları yer kalmadı. Bugün
giderek daha çok turist dolaşacak ve mal bo-
Galata’da en büyük sorun otopark. Kaldırımlar
şaltan kamyonetlerin arasında sıkışıp kalma-
işgal altında ve otopark olarak kullanılıyor çün-
dan gezebilecek mi? Kuledibinin hendekleri,
kü araç koyacak başka yer yok!
surları yeniden değerlendirilebilecek, Galata, yeniden ışıldayacak mı? “Bu bir soylulaştırmadır” diye değişime itiraz edenlere söyleyecek
Düzeltilemeyen çirkinlikler
bir tek sözüm var, iyi para kötü parayı kovar, her yerde. Benim karşı dairemde oturan kom-
Mahallemizin tam da göbeğinde Kulenin
şularım dairelerini hayal bile edemeyecekleri
önünde var olan kaçak ve çirkin yapı, yıkım
bir paraya satıp giderken çok mutluydu, çünkü
kararının kesinleşmesine rağmen, belediye
asla restore ettiremeyecekleri eski evlerinin
tarafından yıktırılamadı ve büyük bir market
yerine ellerine geçen parayla iki yeni daire al-
olarak ortada kaldı. Galata’nın ünlü genelevi
mışlardı, ama Kasımpaşa’da! Zaten Galata’da
Zürafa Sokak ise hala işliyor ve pazar günleri
otururken de bunun keyfini çıkarmadıklarını
semtin genç erkekler tarafından işgal edilme-
düşünürsek kayıp değil kazançlıydılar! Gala-
sine neden oluyor. Matild Manukyan’ın avukat
taPort projesinin hayata geçmesine yakın,
olan oğlu, kendisine ait evleri çalıştırmıyor
civarda el değiştirmeyen ve satılmayan bina
gerçi ama hala faal olan evler de var tabii ve ne
kalmayacağını düşünüyorum. Bunların hepsi
ilginçtir ki Fransız lisesi ve bir sinagoga bitişik
yenilenecek ve Galata parlayacak. Keşke bu
olan bu genelevi İstanbul’un göbeğinden kal-
değişim planlı programlı çok daha önce yapıla-
dırmak kimsenin ne aklına geliyor, ne de gücü
bilseydi. Çünkü Galata, konumuyla, varlıklarıy-
yetiyor!
la bunu hak ediyor!
81
PLASFEDDERGİ
PROFİL
Türkiye Plastik Sektörü tarihinin tanıklarından Hasan Manav:
İşimize kindar olmalıyız, “Biz neden yapmayalım” demeliyiz
-Sayın Manav, yılların deneyimine sahip olarak bugünden geleceğe baktığınızda kafanızda nasıl bir manzara oluşuyor? Biz sıfırdan sanayici olduk. Hile hurdayı karıştırmadık, çalıştığımız firmalar bizi bilir. Bugünden baktığımda ise geleceği olumlu görüyorum, iyiye gidiyoruz. Ben çok umutluyum. Türkiye eninde sonunda Avrupa gibi olacaktır, olmaması mümkündür. Bugün yaşanan toplumsal sorunlar çözülürse çok daha büyük atılımlar yapabiliriz. Bu sohbetle ilgili, “Hasan Manav ile konuştuk bize; Çalışmak, çalışmak, çalışmaktan başka çıkar yol yok” demeniz gerekir. Gençlere şunu söylüyorum. Türkiye’nin kalkınması şunla-bunla olmaz, çalışmakla olur. Başka yolu yok, çalışacaksın. Tabii ki bir de eğitim konusu var.
Türkiye’nin plastik sektörü, aynı zamanda plastik makine sanayiinin de gelişimini sağladı. Sektörün ilk tohumlarının atıldığı dönemlerde yetenekli ustalar ve girişimcilerle bu alanda da başarı öyküleri yazıldı. Sektörün kuruluş ve gelişme aşamalarının tamamında rol oynamış isimlerden biri olan Hasan Manav bu başarı öykülerinden birini oluşturan imalatçıların önde gelenlerinden. “Hepimiz insanız, Allah yaratmış, akıl-fikir vermiş. Sıfırdan gelen bir sanayici oldum” diyen Hasan Manav, bugün işlerini oğluna devretmiş olsa da sıklıkla hatırlanan bir isim. Türkiye’nin geleceğinden umutlu. Gençlere işlerini gerçek anlamda sevmeyi, “ibadetlerini iş başında yapacak kadar” çalışmayı ve her zaman başında durmalarını öğütlüyor. Türkiye’nin geleceğinden de umutlu olan Hasan Manav, “Türkiye Avrupa ülkeleri gibi olacak, olmalı. Başka yol yok” sözleriyle geleceğe bakarken, bütün iş insanlarının sadece işlerine “kin” duymaları gerektiğini belirterek, “İşimize kindar olmalıyız, biz neden yapmayalım demeliyiz” diyerek çalışmayı öneriyor. Sektörün duayen isimlerinden olan ve 1962’de makine ve ekipmanları üretimiyle sektöre adım atan Hasan Manav PLASFED DERGİ’nin sorularını yanıtladı. 82
-Evet, bu konu önemli hatta sektörde bugünlerde en fazla duyulan ifadelerden birisi bu.. Aslında plastik sanayicileri bu konuya ilk eğilen sektör mensupları olarak dikkat çekiyor. Evet, ben de bu çalışmaların içinde bulundum. Bir okul da yaptık. Maalesef hızlı davranamadık. Açıkça söylüyorum ben kendi çapıma göre bir şeyler yaptım, bütün sanayicilerimiz benim gibi kendi çaplarına uygun, cansiperane çalışmış olsaydı her sene bir okul yapardık. Yirmi yılda bir okul, ikincisi de sorunlu. Benim yönetimde olduğum dönemler oldu. Bu konuda başarılı olamadık. Kongrelerimizde de arkadaşlarımızı bu konuda eleştirmişliğim var. Şunu söyleyeyim, elimde yekti olsun iki kilometrede bir okul açar, kadınlarımızı eğitirdim. Kadınlarımız evde oturuyorlar. Bir vakit Almanya’ya gitmiştim, 18 yaşında çocuklar takım yapıyorlardı, hayran olmuştum. Çalışan insan, doğru insan neredeyse yanından ayrılmamak lazım.
PROFİL
PLASFEDDERGİ
Okullar için, başta Devlet olmak üzere herkes elbirliği ile çalışmak zorunda. Bir konu daha var, okulların donatımı konusunda İtalyanlar vs. destek veriyordu. Bizim buna gerek bırakmamamız lazım. Okul, eğitim vazgeçilemez bir konu haline geldi. -Biraz sizden söz edelim, sektörde ilk çalışmalarınız nasıl başladı? Çalışmanın ne olduğunu biliyorum. Çocukken, dericiler için pislik de topladım, simit de sattım. Sektörde ise ilk 1958 yılında çalışmaya başlamakla oldu. İlk firmamı da 1962 yılında kurdum. Plastik makine parçaları üretiyorduk. Vidalar, kovanlar, silindirler, hidrolik silindirler.. Aşama aşama geliştik. Daha sonra 1970 senesinde makine üretimine başladık. Piyasada kendimizi böyle kabul ettirdik. Biliyorsunuz ithalat o dönemlerde zordu. Ama bu bize büyük kolaylık sağlandığı anlamına gelmiyordu. Biz de zahmetler içinde işimizi büyüttük. İlk
ustalarımı,
öğretmenlerimin
beni
teşvik edişini hatırlıyorum. Umberto usta ile tanışmıştım. Ortak makine yapmaya karar verdik. Yarı yarıya ortaklık kararı aldık. Avrupa’ya gittik, inceledik makine üretmeye başladık. Bütün plastik sektörü Umberto ustayı bilir. Daha sonra mühendisler işe aldık, parça da üretiyorduk. Türkiye’de ilk hidrolik silindiri ben yaptım. Vehbi Koç ile tanıştım. O zamanlar ithalat izni alabilmek için Sanayi Odası’na kayıtlı üreticilerden belge alınırdı, “Türkiye’de üretilmiyor” diye. Sadece makine değil, çok sayıda aksesuar da yaptım. Makine imalatçılarının birçoğunda benim ürettiğim parçalar kullanılıyordu.
Daha sonra makine işine de girdik. Başarılı da olduk. İstanbul, Gaziantep, birçok yere
-Hasmak bugün imalat sanayiinde değil, bu süreç nasıl gelişti
makine sattık. Sanatımı sevdim ve Allah bana
İşimizi büyüttük ama hep zahmetler
ziyadesiyle yardım etti. Çok iş kazası atlattım,
içinde yürüttük. Serbest piyasaya geçiş, Özal
10-15 gün komada kaldım. Neredeyse, her
dönemi öncesi Avrupa’da işçilerden, işçi ha-
yerden ameliyat oldum. Doktor ve teknolojiyi
nımlarından döviz bularak yatırım yapmaya
seviyorum, güzel bir hemşire de varsa hemen
çalışıyorduk. Birçok şirket gibi 1994 krizi bizi
ameliyata ikna oluyorum.
çok fazla etkiledi. Türkiye olarak, çalkantılı dönemlerde, koalisyon dönemlerinde çok enerji
İşimizi büyüttüğümüz dönemde hep işimin başındaydım. İşçilerim için aileleriyle birlikte yıl başından önce her zaman yemek düzenlerdim, Uludağ’a geziler, ailecek rahat etsinler diye Tekirdağ’a denize gezi düzenlerdim. İşçilerimizin, eşlerinin bütün doğumlarında Eşim katkı verdi, hastaneye götürdü.
kaybettik. Ben 70’lerde sanayiciyim, pasaport alabilmek için kuyruk bekliyordum. Ben işinde hassas, seven, çalışan biriyim. Ekonomik kriz gelip, inişli çıkışlı süreç başladı ve tahammül edemeyeceğimiz şeyler de oldu. Ben de bıraktım. Zamanla oğlum (Muharrem Manav) yetişti ve o da iş kurdu. Bizim sanayii olarak polimer teknoloji bilgimiz zayıf. Oğlum İngiltere’de po-
Bu nedenle çalışmayı biliyorum ve çalışmayı seviyorum. Bugün de emekliyim ama Silivri’nin vergi rekortmeniyim. Geçenlerde bir villa yapıp sattım. Tapu değerini de tam gösterdim. Bana “deli misin” dediler ama doğrusunu yaptım.
limer üzerine eğitim gördü. Makine yapıyoruz, plastik mamul üretiyoruz ama polimer konusunda sıkıntılıyız. Yıllar önce Petkim vardı şimdi yine Petkim var. Başkası yok. Oğlum polimer üzerine eğitim gördü. Bu alanda dediğim gibi eğitim önemli.
HASMAK’tan bayrağı alan Hastek Plastik Teknolojileri ve Otomasyon Sistemleri 1998 yılında faaliyete başladı. Türk plastik sektöründe hizmet veren her türlü firmanın teknolojik anlamda ihtiyacı olan otomasyon sistemlerini sağlamak, bu alandaki gelişmeleri sektöre sunmayı amaçlayan Hastek, 36 yıllık Hasmak tecrübesini de bünyesinde barındırıyor. Hastek’in faaliyet anlayışı, “Plastik, elektronik, makine mühendisleri ve teknisyenleri ile dünya plastik teknolojisindeki gelişimleri sürekli takip ederek, müşterilerine hizmet ve değerli fikirler veren Hastek, kurulduğu günden bu yana istikrarlı gelişimini sürdürerek, kendi dizayn ettiği ürünlerinin yanısıra birçok büyük avrupa menşeli firmanın da Türkiye mümessiliği ve servis hizmetlerini vermek” olarak tanımlanıyor. Firma, satış ve servis konusunda da doğru çözümleri üretmek için çalışıyor.
83
PLASFEDDERGİ
PROFİL
-Sektörün gelişim aşamalarından biraz bahsedebilir misiniz, nasıl bir ortamda faaliyet gösteriyordunuz? İlk başta ve uzunca bir süre 5-6 firmayla çalıştık. Hepsi de bugünlerde duayen oldular ve arkadaşça çalıştık. Ben diğer arkadaşlardan farklı olarak diğer bütün üreticilere parça da yapıyordum. İlk başlarda sadece parça üretiyorduk, arkadaşlarımız makine üretimini geliştirmeye başladılar. İlk başta ben “ben yaparsam daha iyi yaparım” diye şaka yapıyordum ama sonra biz de başladık. İşimizi 12 metrekare bir atölyede başlatmıştık, 12 bin metrekareye kadar çıktım. Makine ihraç ettim, standart geliştirerek parça ürettim. İthal ürünler için bile standart geliştirip parça tedarik ettim. Sanayicimiz servis nedir, bakım nedir ilgi göstermez. Arabasını servise götürür ama makinesinin bakımını yapmaz, üreticiden bekler. Yapmazsanız kötü olursunuz. Ben akrep burcuyum, inat ettim, hırslandım ve ürettim, başarılı oldum. Bahsettiğim nedenle de ağlayarak işimi bıraktım. Ekonomik krize de bağlanarak zorlandık, istemediğim şeyler yaşadık. Ama o döneme ilişkin her ihtilafta haklı çıktım. -Bugün HASTEK bayrağı devralmış.. Evet şu anda işletmemiz makine ithal ediyor. Ben, 1995-96’da Çin ziyareti sonrası bakışımı değiştirdim ve Hastek’i kurduk ve oğullarım devam ediyor. İşleri de büyüttüler.
-İmalatçılıktan uzak kalma kararınızdan üzgün müsünüz? Evet, elbette çok üzgünüm. İşi erken bırakmasaydım keşke dediğim oluyor. Bir yönüyle, papaza kızıp orucu bozduk. Ama çocuklarıma da imalat yapın demeye dilim varmıyor. Çünkü ülke olarak, insan olarak bu konuda eğitimimizin yetersiz olduğuna inanıyorum. Geçmişte 14 mühendis çalıştırmaya kadar teknik olarak büyüdük. Bu sayı başka firmalarda yoktu. Ama şunu söyleyeyim, bu mühendislik işlerinde lisan, kendini geliştirmek çok önemli. İstediğin kadar mühendis ol, lisan bilmiyorsan literatürü takip edemiyorsan mühendisliğin işe yaramaz.
Ama şunu söyleyim, ben çalışmayı, işi seviyorum. Herkese de bunu söylüyorum. Sev-
-Makine imalat sanayiine yönelik bir
miyorsan yapmayacaksın, işinin hamallığını da
ilgi var. Sizce bu işin ana unsurları nedir,
yaparsan, zevkli bir patron olursun. Ben ibade-
imalat sanayiine girmek isteyen bir gence
timi işin başında yaptım diyorum. Çalışırken de
ne söylersiniz?
“bu makineleri nasip et” diye dua ediyordum.
Söyleyeceğim şu, hangi imalatı seçer-
lerse seçsinler öncelikle o işi iyi bilecekler, araştıracaklar. Geçmişe nazaran bunu yapmak çok daha kolay. Biz fuarlara gidip bilgi almaya çalışıyordum ama şimdi başta internet bilgi kaynağı çok fazla. Mutlaka ama mutlaka araştırma-geliştirme fonu ayıracak. Yüzde 10-15 diyelim. Avrupa bunu böyle yapıyor. Ortaklık da iyidir. Biz ortaklığı kahvehanelerde kuruyorduk ama ciddi bir yaklaşımla bu yolu kullanabilirler. İnsanoğlu azmederse onu engelleyebilecek bir şey yok. Bizim noksanımız ise birbirimizi çekemiyoruz. Makinecilerle ben kardeş gibiydim. Çin’de imalat yapmayı diğer makinecilere öneride bulundum. Çin’de müthiş altyapı vardı ve yarı yarıya ucuza imal ediyorduk. Almanlar, İngilizler Çin’den mal alıyorsa bir bildikleri var diye düşündüm ama olmadı. Çin çok hızlı bir gelişme içinde. Gençler şu hususu da unutmamalı, işlerinin başında olmalılar. İşçim benim kadar refahla yaşmalı. Benim 10’dan fazla ustam-kalfam kendine fabrika kurdu. İşi takip etmeyi benden öğrendiler. Eşimle akşam yemeğine çıkardık, dönüşte ben fabrikaya giderdim, bekçilerimle muhabbet ederdim. İşimin hep başında oldum. Türkiye’de sanayici doymasını bilecek, doyurmasını da bilecek. İşçisini doyuracak. Herşeyi üreten insan. Dünyada teknoloji dediğiniz daha 150 yıldır var. Vergi kaçırmak nedir benim kitabımda yazmaz. Sigortasız işçi çalıştırmam. Kaçak işçi çalıştıranlara “Boşuna namaza gitme” diyordum. İnsanları aldatmaya gelmez.
84
GÖRÜŞ
PLASFEDDERGİ
Ali İbrahim AYDIN
Elektronik fatura sizin için zorunlu
Yeminli Mali Müşavir aaydin@prosesdenetim.com.tr Bu yazımız çok sayıda vergi mükellefini doğrudan ilgilendirmesine rağmen, kamuoyunun yeterince farkında olmadığı elektronik fatura ve elektronik defter uygulamaları hakkında sizleri bilgilendirmeyi amaçlıyor. Her iki düzenlemenin de benim için özel bir önemi var. Zira bu uygulamalar Maliye Bakanlığı’nda görev yaptığım son yıllarda üze-
Ne var ki, yukarıda belirtilen düzenlemelerde mükelleflere bir hak olarak sunulan bu uygulamalar, 14.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 421 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bir kısım mükellefler için zorunlu haline getirildi. Buna göre, zorunluluk kapsamına alınan mükelleflerin elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına kısa bir süre zarfında adapte olmaları bekleniyor.
3. Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listedeki malları (tütün, alkol ve kolalı gazozlar) imal, inşa veya ithal edenler. 4. Üçüncü maddede yazılı olanlardan 2011 yılında mal alan mükelleflerden 2011 yılında asgari 10 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
Elektronik Defter ve Elektronik Fatura Zorunluluğu Getirilen Mükellefler Elektronik defter tutma ve elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükellefler şunlar.
lendiğinde, birinci ve üçüncü maddelerde belirtilen mükelleflerin kapsama alınmasının gerekçeleri makul görülebilir. Ancak, ikinci ve dördüncü maddede sayılı mükelleflerin belirlenmesinde kullanılan ölçütlerin, satış hasılatı ölçüsü haricinde, rasyonel olduğunu söylemek oldukça güç.
1. Petrol Piyasası Kanunu kapsamında madeni yağ lisansına sahip olanlar, 2. Madeni yağ lisansına sahip olan mükelleflerden 2011 yılında mal alan mükelleflerden 2011 yılında asgari 25 Milyon TL brüt satış hasılatına sahip olanlar.
Zira 2011 yılında birinci ve üçüncü maddelerde sayılan mükelleflerden hasbelkader alım yapmış olanlar, faaliyet konuları ne olursa olsun bu kapsamda değerlendirilecekler. Örneğin, madeni yağ kullanılmasını gerektirmeyen bir sektörde faaliyet gösteren bir
Yukarıda yazılı mükellef grupları irde-
rinde çalışma başlattığımız projelerdi. Bu projelerin ekonomik hayatta yerini alıyor olması bir gurur vesilesi. Ancak uygulamanın bir kısım sıkıntıları beraberinde getireceği hususunu belirtmekte fayda var.
Uygulamanın gelişim sürecini kısaca özetleyelim. • Elektronik fatura kullanımına ilişkin usul ve esaslar 05.03.2010 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 397 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlendi. Bu düzenleme ile anonim ve limited şirketlere elektronik fatura düzenleme izni verildi. • 28.06.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 416 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile elektronik fatura düzenleme izni verilen mükelleflerin kapsamı genişletildi ve fatura düzenleme zorunluluğu olan mükelleflere elektronik fatura uygulamasından yararlanma hakkı tanındı. • 13.12.2011 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 1 no’lu Elektronik Defter Genel Tebliği ile Vergi Usul Kanunu kapsamında tutulması zorunlu olan bazı defterlerin elektronik ortamda oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenerek elektronik defter kullanımına izin verildi.
86
GÖRÜŞ
PLASFEDDERGİ
ve elektronik defter olabilir! mükellefin madeni yağ lisansına sahip olan bir mükelleften 2011 yılında 100 TL değerinde mal aldığını varsayalım. Bu alımı yapan mükellefin 2011 yılı satış hasılatı 25 milyon TL’yi aşıyorsa bu mükellef artık zorunluluk kapsamında değerlendirilecek. Konu bu çerçevede değerlendirildiğinde bir kısım yanılsamalara yol açabilecek mahiyete. Zira kamuoyunda “bizim bu kapsamda değerlendirilecek bir faaliyetimiz yok” şeklinde bir algı oluşmuş durumda. Oysa faaliyet konusunun bu alanla ilgili olup olmamasının uygulamanın kapsamına girmek bakımından hiçbir önemi yok. Örneğin madeni yağ lisansına sahip olan bir firmanın işlettiği bir akaryakıt istasyonundan tesadüf eseri bir kez akaryakıt aldınız ve cironuz belirlenen rakamın üzerinde. Hayırlı olsun! Siz artık elektronik defter ve elektronik fatura kapsamındasınız.
Zorunluluğun Kapsamı
Elektronik fatura uygulamasından yararlanan mükelleflerin birbirlerine yapmış olduk-
ları mal teslimi veya hizmet ifaları için elektronik fatura düzenlemeleri zorunlu. Elektronik fatura uygulaması kapsamındaki kullanıcıların güncel listesi www.efatura. gov.tr internet adresinde yayımlanıyor. Elektronik fatura kapsamındaki mükellefler, fatura düzenlemeden önce alıcının elektronik fatura düzenleme zorunda olup olmadıklarını kontrol edecek ve alıcının kullanıcı listesinde kayıtlı olması halinde elektronik fatura, kayıtlı olmaması halinde ise kâğıt fatura düzenleyecekler. Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerin birbirlerinden aldıkları mallar ve sağladıkları hizmetler için 01.09.2013 tarihinden itibaren elektronik fatura göndermeleri ve almaları zorunlu. Elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan mükellefler elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olmayan mükelleflere yaptıkları mal teslimi ve hizmet ifası için genel hükümler çerçevesinde kâğıt fatura düzenlemeye devam edecekler.
Uygulamalara Geçiş Süreci ve Uyumsuzluğun Sonuçları
Zorunluluk kapsamındaki mükelleflerin, elektronik fatura uygulamasına 2013 yılı içinde geçmeleri gerekiyor. Bu konudaki başvurunun en geç 01.09.2013 tarihine kadar Gelir İdaresi Başkanlığı’na yapılması zorunlu.
Elektronik defter uygulamasına ise 2014 yılı içinde geçilmesi gerekiyor. Elektronik defter yazılımlarını kendi geliştiren mükelleflerin 01.09.2014 tarihine kadar elektronik defter test süreçlerini tamamlamaları bekleniyor. Elektronik fatura ve elektronik defter uygulamalarına ilişkin zorunluluklara uyulmamasının çok ağır cezai müeyyideleri söz konusu. Örneğin, elektronik fatura uygulamasına dâhil olma zorunluluğu getirilen mükelleflerin elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükelleflere kâğıt ortamında fatura düzenlemeleri halinde kâğıt ortamında düzenlenen bu faturalar hiç düzenlenmemiş sayılacak. Aynı şekilde, elektronik defter tutma zorunluluğu getirilen mükelleflerin kâğıt ortamında defter tutmaları halinde de kâğıt ortamında tutulan bu defterler hiç tutulmamış olarak değerlendirilecek. Yukarıda yazılı olumsuz sonuçlarla muhatap olmamaları bakımından mükelleflerin 2011 yılındaki alımlarını gözden geçirerek www.gib.gov.tr veya www.efatura.gov.tr internet adreslerinde listelenen mükelleflerden mal alımında bulunup bulunmadıklarını tespit etmelerini tavsiye ederiz. Zira gözden kaçırılabilecek küçük bir fatura bile işletmelerin ilerleyen zamanlarda zor bir süreçle karşı karşıya kalmalarına sebep olabilir.
87
PLASFEDDERGİ
ENDÜSTRİDEN
Türkiye plastik Barbaros DEMİRCİ PLASFED/PAGDER Genel Sekreter
sektörü 2012’yi büyüyerek tamamladı.
Türkiye plastik sektörü, küresel kriz nedeniyle yaşanan dış talepteki belirsizlikler ve Türkiye ekonomisinin büyüme hızının kontrol altına alınmasına yönelik politikalar yaşandığı 2012 yılını başarıyla tamamladı. 2012 sektör açısından önce yeni teşvik sistemi içinde plastik sektörüne 6. bölge hariç yer verilmemesi, ardından da yıl sonunda gelişme yolundaki ülkelerden ithal edilen hammaddeye ek gümrük vergisi uygulanması kararlarıyla karşı karşıya kaldı. Bu olumsuz şartlar altında sektör, 2012’yi 7,2 milyon ton üretim, 30 milyar Dolar üretim değeri ve 12 milyar Dolar katma değer ile tamamlayarak, mevcut ivedi sorunların çözülmesi halinde çok daha hızlı bir büyümeye erişebileceğini ispatlamış oldu.
Yönetici Özeti Türk plastik sektörü, AB ülkeleri içinde, Almanya ve İtalya’dan sonra 3.ncü sırada, dünyada ise % 2,5 payla 12.nci sırada yer almaktadır. Diğer taraftan, Türk plastik sektörünün 17,2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi dünya plastik dış ticaret hacmi içindeki payı % 1,2 düzeyindedir. Sektörün dünya toplam ithalatından % 2,2 ihracatından da % 0,8 pay aldığı görülmektedir. Türk plastik sektörü ihracatta kendisinden çok daha düşük üretim yapan ülkelerin altında performans göstermektedir. Nitekim Almanya ürettiği her kg plastik mamule karşılık 4,05 $, Fransa 3,45 dolar İtalya ise 2,55 dolar ihracat yaparken Türkiye sadece 0,64 dolarlık ihracat yapabilmektedir. Türk plastik sektöründe, çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 14.000 civarında firma faaliyet göstermekte olup, % 99’ u KOBİ düzeyindedir. Son yıllarda ISO sıralamasında ilk 1000 firma içine giren büyük firmaların toplam üretim ve ihracattaki payları gerilerken, KOBİ firmalarının payları artış göstermektedir. Türk plastik sektörü 2012 yılında 7,2 milyon ton ve 30 milyar dolarlık üretim değeri ile ekonomiye 12 milyar dolar katma değer sağlamış ve AB’de Almanya ve İtalya’dan sonra üçüncü büyük proses kapasitesine erişmiştir. Sektör 250.000 kişilik istihdam sağlamaktadır. Sektörde 207 firmanın yabancı sermaye ortaklığı mevcuttur. Plastik sektöründe teknoloji kullanımındaki artışa paralel olarak ihracat yapan ve dünya pazarlarında rekabet eden firma sayısı da giderek artmaktadır. Kimya Sektörü toplam ihracatı içinde % 25 - % 30 arasında değişen plastik sektörü 150’ye yaklaşan ihracat pazarı ile 5 milyar dolara yakın direk ihracat gerçekleştirirken, ihracatçı sektörler kanalı ile 5 milyar doların üzerinde dolaylı ihracat yapmakta ve ülke ekonomisine 10 milyar doların üzerinde döviz geliri sağlamaktadır. 2012 yılında plastik sektöründe üretim ton bazında % 6,2 değer bazında % 2,5 artmış, ithalat ton bazında % 1,7 artarken, değer bazında % 2,6 gerilemiş, ihracat ton bazında % 18,1 değer bazında da % 15,9 artmış, dolaylı İhracata giden dahil olmak üzere yurtiçi tüketim ton bazında % 3,5, değer bazında % 0,4 artmış, dış ticaret fazlası ton bazında % 30, değer bazında % 74 artmış, yerli üretimin ton bazında % 19’u, değer bazında % 14’ü ihraç edilmiş, dolaylı ihracata giden dahil olmak üzere toplam yurtiçi tüketimin ton bazında % 8’i, değer bazında % 9’u ithalatla karşılanmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı ise ton bazında % 278, değer bazında da % 157 olarak gerçekleşmiştir. Plastik sektörü, hızlı büyümesine paralel son 5 yıl içinde yılda ortalama 750 milyon dolarlık makine teçhizat yatırımı yapmıştır. Son iki yıldır makine teçhizat yatırımı 800 milyon doların üzerinde seyretmektedir. Türk plastik sektörünün plastik hammadde de ithalat bağımlılığı 2012 yılında % 87 olarak gerçekleşmiştir. Sektörün ekonomiye ve ihracatçı sektörlere bu düzeyde katkı vermesine karşılık, plastik sektör, yatırımları teşviklerden yeterince yararlanamamaktadır. Teşvikten yeterince yararlanamayan plastik sektörü yeni teşvik sisteminin katkılarıyla dış ticaret açığına pozitif katkı üretebilme şansını yitirmekte ve kronikleşmiş dış ticaret açığı oluşturan sektörler içine doğru itilmektedir. Sektörün, 2023 ihracat vizyonu, kimya sektörü için hedef alınan 50 Milyar dolarlık ihracat hedefinin en az 17 milyar dolarını gerçekleştirmektir. Bu düzeyde bir ihracatın gerçekleştirilmesi için sektörün büyümesine paralel olarak artan sorunlarının çözümünün dışında, yatırım teşviklerinden de azami ölçüde yararlanması gerekmektedir.
88
ENDÜSTRİDEN
PLASFEDDERGİ
1. DÜNYA PLASTİK SEKTÖRÜ : Dünya toplam plastik üretiminin % 28’i Çin, % 16’sı ABD, % 6’sı da Almanya tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu 3 ülke toplam dünya plastik üretiminin % 50’sini gerçekleştirmektedir. Türk plastik sektörünün plastik mamul üretimi, AB ülkeleri içinde, Almanya ve İtalya’dan sonra 3.ncü sırada, dünyada ise % 2,5 payla 12.nci sırada yer almaktadır. 2011 yılında dünya plastik dış ticaret hacmi 1,4 trilyon dolar olarak gerçekleşmiş olup, Türkiye 17,2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ile % 1,2 paya sahiptir. 2011 yılında dünya toplam plastik ithalatı 185 milyon ton ve 567 milyar dolar olarak gerçekleşmiş olup, ithalatın miktar bazında % 84 ve değer bazında % 54’ü plastik hammadde, miktar bazında % 16’sını ve değer bazında da % 46’sını plastik mamulleri oluşturmuştur. Dünya toplam plastik ithalatının % % 27’si Çin, ABD ve Almanya tarafından gerçekleştirilirken başlıca 10 ülke toplam ithalattan % 51 pay almaktadır. Türkiye toplam dünya plastik ithalatında % 2,2 payla 13 üncü sırada yer almaktadır. 2011 yılında 562 milyar dolar olarak gerçekleşen dünya toplam plastik ihracatından 10 ülke % 62 pay almıştır. Almanya 62 milyar dolarlık ihracatı ile toplam ihracattan % 11 payı alarak en büyük ihracatçı ülke ünvanını korurken ABD ve Çin %10 ve % 8 payla onu takip etmektedir. Türkiye dünya toplam plastik ihracatından % 0,8 pay almaktadır. Türkiye, 7,2 milyon ton plastik üretimiyle AB ülkeleri içinde Almanya ve İtalya’dan sonra 3. ncü sırada yer almasına karşılık, ihracatta, kendisinden çok daha düşük üretim yapan ülkelerin çok altındadır. Nitekim Almanya 15,3 milyon ton üretimi ile 62 milyar dolarlık, İtalya 8,3 milyon ton üretimi ile 21 milyar dolarlık plastik ihraç ederken Türkiye 7,2 milyon ton üretimi ile ancak 5 milyar dolarlık doğrudan ihracat yapabilmektedir. Diğer taraftan Belçika, Fransa ve Hollanda Türkiye’nin çok altında üretim yaptıkları halde 22 ile 34 milyar dolarlık ihracat yapabilmektedirler. Almanya ürettiği her kg plastik mamule karşılık 4,05 $, Fransa 3,45 dolar İtalya ise 2,55 dolar ihracat yaparken Türkiye sadece 64 cent ihracat yapabilmektedir. Bu durum, Türk plastik sektörünün yeterince katma değer sağlamayan mamullerin üretim ve ihracatına yoğunlaştığını göstermektedir.
2. TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ : 2.1. PLASTİK MAMUL : 2012 yılında, plastik sektörünün toplam mamul üretimi 7,2 milyon tona çıkarak 2011 yılına kıyasla % 6,4 artmıştır. 2011 yılında plastik mamul üretiminde kapasite kullanma oranı, genel imalat sanayii kapasite kullanımının 1 puan üstünde iken, 2012 yılında genel imalat sanayii kapasite kullanımının 2 puan altında ve % 72,1 olarak gerçekleşmiştir. % 72,1 düzeyindeki kapasite kullanım oranı ve 7,16 milyon tonluk üretim dikkate alındığında sektörde yaklaşık 9, 3 milyon ton civarında kurulu kapasitenin mevcut olduğu tahmin edilmektedir. 2012 yılında 2,85 milyon tonluk üretimle plastik ambalaj malzemelerinin üretimde başı çektiği, plastik inşaat malzemeleri üretiminin ise 1,57 milyon tonla ambalajı takip ettiği görülmektedir. Plastik sektörünün yoğun olarak üretildiği ilk 10 ilin toplam plastik mamul üretimi içindeki payı % 87 olup 2012 yılında bu 10 ilde toplam 6,2 milyon ton plastik mamul üretimi gerçekleşmiştir. 2012 yılında PLASFED’in kurucu derneklerinin bulunduğu illerin ( İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa ve Kayseri ) toplam plastik üretimleri 5,13 milyon ton olarak gerçekleşmiş olup, toplam üretimden % 72 pay almıştır. 2012 yılı itibariyle plastik sektöründe 207 firmanın yabancı sermaye ortalığı mevcut olup, bunların % 19’u Almanya, % 12’si İtalya, % 10’u Hollanda ve % 9’u da Fransa menşelidir.
Plastik sektörü, işleme kapasitesindeki artışa paralel olarak her yıl artan ölçüde makine ve teçhizat yatırımı yapmaktadır. Sektörün 2003 yılında 288 milyon dolar olan makine teçhizat yatırımı 2011 yılında 885 milyon dolarla en üst düzeyine çıkmıştır. Toplam makine teçhizat yatırımı 2012 yılında % 11 azalarak 785 milyon dolara gerilemiştir. Plastik sektörü, 2003 – 2012 yılları arasında toplam 5,7 milyar dolarlık makine ve teçhizat yatırımı yapmış olup son 3 yıldır ortalama yatırım tutarı 750 milyon doların üzerindedir. Bunun % 24’ü enjeksiyon, % 18’i ekstrüzyon, % 28’i kesme yarma ve biçim verme makinelerinden oluşmuştur.
2011 yılında 483 bin ton olan plastik mamul ithalatı, 2012 yılında 492 bin ton olarak gerçekleşmiş ve ithalat miktar bazında % 2 artmıştır. 2011 yılında 2,65 milyar dolar olan plastik mamul ithalatı, 2012 yılında 2,58 milyar dolar olarak gerçekleşmiş ve % 3 gerilemiştir. Son 2 yıldır 100’ün üzerinde ülkeden plastik mamul ithalatı yapılmıştır. 2012 yılında 10 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın miktar bazında % 72’ini değer bazında da % 76’sını oluşturmuştur. Almanya, Çin ve İtalya son 2 yıldır plastik mamul ithal ettiğimiz ilk 3 ülke konumunu korumuştur. Çin, miktar bazında değerlendirildiğinde en çok mamul ithal ettiğimiz ülke konumundadır.
89
ENDÜSTRİDEN
PLASFEDDERGİ
Türkiye’nin toplam plastik malzeme ihracatının hem miktar hem de değer bazında büyük kısmını mamul ihracatı oluşturmaktadır. 2011 yılında 1,16 milyon ton olan plastik mamul ihracatı 2012 yılında 1,37 milyon tona çıkarak % 18 artış göstermiştir. 2011 yılında 3,49 milyar dolar olan plastik mamul ihracatı 2012 yılında 4,04 milyar dolar olarak gerçekleşerek % 6 artış göstermiştir. Plastik sektörünün toplam kimya sektörü içindeki payı 2009 yılında % 35’lere kadar çıkmış ancak daha sonraki yıllarda gerilemiştir. İMMİB, Plastik ihracat kayıtlarına göre, plastik sektörü 2012 yılında toplam kimya sektör ihracat kayıtları içinde % 27 payla ikinci sırada yer almıştır.
Türkiye, yaklaşık 200 ülkeye plastik mamulleri ihraç etmektedir. 2012 yılında 10 ülke, toplam ihracattan miktar bazında % 54, değer bazında da % 53 pay almıştır. Bu durum, plastik ihracatçılarının daha değişik pazarlara yönelmekte olduğunu göstermektedir. Son iki yıldır, Irak, Rusya Fed. ve Almanya plastik mamul ihraç edilen ilk 3 ihraç pazarını oluşturmuştur.
2012 yılında plastik mamul ortalama ithal birim fiyatı 2011 yılına kıyasla % 4 azalarak 5.242 ABD $ / ton olarak gerçekleşmiştir. Ortalama ihraç birim fiyatı ise 2011’e kıyasla % 2 düşmüş ve 2.951 ABD $ / ton olarak gerçekleşmiştir. 2012 yılında ortalama ihraç birim fiyatı, ortalama ithal birim fiyatının % 56’sı düzeyindedir. Plastik mamullerde birim ithal fiyatları 2000 yılından bu yana birim ihraç fiyatlarının daima üzerinde seyretmiştir.
2007 yılında 5,0 milyon ton olan plastik mamuller iç pazar tüketimi 2012 yılında 6,3 milyon tona çıkmıştır. Ancak, 6,3 milyon tonluk plastik mamulün yaklaşık 1.300 tonu, otomotiv, ambalaj, inşaat ve elektronik gibi ihracatçı sektörler kanalı ile dolaylı olarak ihraç edilmektedir. Kalan 5,0 milyon tonluk kısım ise doğrudan tüketici tarafından kullanılmaktadır. Türkiye’de doğrudan tüketici tarafından kullanılan kişi başına plastik mamul tüketimi 2007 yılında 58 Kg iken 2008 ve 2009 yıllarında 51 ve 50 Kg’a gerilemiştir. 2009 yılından itibaren artan kişi başına tüketimi 2012 yılı sonunda 67 Kg’a çıkmıştır. Bu düzeydeki kişi başına tüketim seviyesi, gelişmiş batı toplumlarının % 60’I düzeyindedir. Bu durum, iç pazarın doyum noktasının çok altında olduğunu ve Türkiye’de plastik tüketimine yönelik potansiyel talebin çok büyük olduğunu göstermektedir.
2012 yılında plastik mamullerde ;
Üretim ton bazında % 6,2 değer bazında % 2,5 artmış,
İthalat ton bazında % 1,7 artarken, değer bazında % 2,6 gerilemiş,
İhracat ton bazında % 18,1 değer bazında da % 15,9 artmış,
Dolaylı İhracata giden dahil olmak üzere yurtiçi tüketim ton bazında % 3,5, değer bazında % 0,4 artmış
Dış ticaret fazlası ton bazında % 30, değer bazında % 74 artmış,
Yerli üretimin ton bazında % 19’u, değer bazında % 14’ü ihraç edilmiş,
Dolaylı ihracata giden dahil olmak üzere toplam yurtiçi tüketimin ton bazında % 8’i, değer bazında % 9’u ithalatla karşılanmış,
İhracatın ithalatı karşılama oranı ise ton bazında % 278, değer bazında da % 157 olarak gerçekleşmiştir.
Plastik Mamullerde Genel Arz ve Talep Dengesi 1000 TON
Milyon ABD $
2011
2012
% Artış
2011
2012
% Artış
Üretim
6.746
7.161
6,2
28.615
29.335
2,5
İthalat
483
492
1,7
2.646
2.576
-2,6
İhracat
1.158
1.368
18,1
3.485
4.038
15,9
Yurtiçi Tüketim
6.070
6.284
3,5
27.776
27.874
0,4
675
877
838
1.461
İhracat / Üretim ( % )
17
19
12
14
İthalat / Yurtiçi Tüketim ( % )
8
8
10
9
240
278
132
157
Dış Ticaret Fazlası
İhracat / İthalat ( % )
90
ENDÜSTRİDEN
PLASFEDDERGİ
2.2. PLASTİK HAMMADDE : Türk plastik sektörünün plastik hammadde tedariğinde ithalata bağımlılığı sürmekte olup, 2012 yılında % 87’ye yükselmiştir.
2012 yılında plastik hammaddede ;
Üretimin % 1,3 gerileyerek 842 bin tona ,
İthalatın % 7,4 artarak 5.6 milyon tona,
İhracatın % % 18 artarak 579 bin tona ,
Yurtiçi tüketimin % 5 artarak 5,9 milyon tona,
Dış ticaret açığının yükselerek 5,02 milyon tona çıktığı
İhracatın üretim içindeki payının % 69,
İthalatın yurtiçi tüketim içindeki payının % 96
İhracatın ithalatı karşılama oranının % 10’a çıktığı görülmektedir.
Plastik Hammaddelerde Arz ve Talep Dengesi (1000 Ton) 2011
2012
%Artış 2011/2012
Üretim
853
842
-1,3
İthalat
5.218
5.603
7,4
İhracat
492
579
17,6
Yurtiçi Tüketim
5.579
5.866
5,1
Dış Ticaret Açığı / Fazlası
-4.726
-5.024
İhracat / Üretim ( % )
58
69
İthalat / Yurtiçi Tüketim ( % )
94
96
9
10
İhracat / İthalat ( % )
3. SONUÇ : Türk plastik sektöründe, çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 14.000 civarında firma faaliyet göstermekte olup, % 99’ u KOBİ düzeyindedir. Son yıllarda ISO sıralamasında ilk 1000 firma içine giren büyük firmaların toplam üretim ve ihracattaki payları gerilerken, KOBİ firmalarının payları artış göstermektedir. Türk plastik sektörü 2012 yılında 7,2 milyon ton ve 30 milyar dolarlık üretim değeri ile ekonomiye 12 milyar dolar katma değer sağlamış ve AB’de Almanya ve İtalya’dan sonra üçüncü büyük proses kapasitesine erişmiştir. Sektör 250.000 kişilik istihdam sağlamaktadır. Plastik sektöründe teknoloji kullanımındaki artışa paralel olarak ihracat yapan ve dünya pazarlarında rekabet eden firma sayısı da giderek artmaktadır. Kimya Sektörü toplam ihracatı içinde % 25 - % 30 arasında değişen plastik sektörü 150’ye yaklaşan ihracat pazarı ile 5 milyar dolara yakın direk ihracat gerçekleştirirken, ihracatçı sektörler kanalı ile 5 milyar doların üzerinde dolaylı ihracat yapmakta ve ülke ekonomisine 10 milyar doların üzerinde döviz geliri sağlamaktadır.
Sektörün ekonomiye ve ihracatçı sektörlere bu düzeyde katkı vermesine karşılık, 19.06.2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “ Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” da plastik sektörü ekonomi içindeki önemi, yapısal özelliği ve ihracat vizyonu gibi faktörlerin yeterince göz önüne alınmaması nedeniyle, sektör yatırımları teşviklerden yeterince yararlanamamaktadır. Bu durum diğer birçok sektör gibi plastik sektörü için haksız rekabet doğurmaktadır. Teşvikten yeterince yararlanamayan plastik sektörü yeni teşvik sisteminin katkılarıyla dış ticaret açığına pozitif katkı üretebilme şansını yitirmekte ve kronikleşmiş dış ticaret açığı oluşturan sektörler içine doğru itilmektedir.
91
PLASFEDDERGİ
Barbaros DEMİRCİ PLASFED/PAGDER Secretary General
FROM THE INDUSTRY
Turkish plastics sector has completed 2012 with growth.
Turkish plastics sector successfully completed the year 2012, a year of uncertainty in foreign demand due to global crisis, and policies intended for taking the growth rate of Turkish economy under control. 2012 faced the decisions of not allowing any place to plastics other than the zone 6 within the new incentive system, and implementation of new customs duty to raw materials imported from developing countries. In the face of such adverse conditions, the sector completed 2012 with a production of 7,2 million tonnes, production value of 30 million dollars and an added-value of 12 billion dollars, proving that a more rapid growth would be reached when the urgent problems are solved.
PREAMBLE: The Turkish plastics industry is the third biggest industry amongst the EU countries following Germany and Italy and the 12th biggest industry in the world with a 2.5 % share. On the other hand, the 17.2 billion dollars foreign trade volume of the Turkish plastics industry has a share of 1.2 % within the world plastics foreign trade volume. It is observed that the industry has a share of 2.2 % in the world total imports and 0.8% in the exports. The Turkish plastics industry is displaying a performance that is below the countries which has a lower production rate than the Turkish industry. Hence, while Germany, France, Italy conducts exports of 4.05 $, 3.45 $ and 2.55 $ respectively against produced every kg of plastics products, Turkey conducts exports of only 0.64 $. Approximately 14,000 companies, most of which are small and medium sized enterprises, are active in the Turkish plastics industry and 99 % of these companies are at the SME level. The shares of SME companies seem to have risen in the past few years while the shares of major companies, which fall within the first 1000 companies in the Istanbul Chamber Of Industry ranking, in the terms of total production and exports. The Turkish plastics industry, with a production of 7.2 million tons and value of 30 billion dollars, provided 12 billion dollars value added to the economy and became the third biggest process capacity following Germany and Italy in the EU. The industry provides an employment of 250.000 individuals. The 207 of the companies within industry have foreign capital partnership. The number of companies which export and compete in the world market increases in parallel with the increase in the use of technology in the plastics industry. The plastics industry, which has a changing share of 25 % - 30 % in the total exports of Chemical Industry, executes direct exports of approximately 5 billion dollars with its 150 exporting markets while conducting indirect exports of approximately 5 billion dollars and provides an inflow of receipts over 10 billion dollars to the national economy. Production in the plastics industry, for the year 2012, increased by 6.2 % on the basis of tons and 2.5 % on the basis of value, imports increased by 1.7 % on the basis of tons and decreased by 2.6 % on the basis of value, exports increased by 18.1 % on the basis of tons and by 15.9 % on the basis value, domestic consumption increased by 3.5 % on the basis of tons and 0.4 % on the basis of value including products sent to indirect exports, foreign trade surplus increased by 30 % on the basis of tons and 74 % on the basis of value, 19 % of the domestic production exported on the basis of tons and 14 % on the basis of value, 8 % of the total domestic consumption including the products sent to indirect exports was compensated with imports on the basis of tons and 9 % on the basis of value and the coverage ratio of exports-imports is 278 % on the basis of tons and 157 % on the basis of value. The plastics industry, in parallel with its rapid growth, made an average of 750 million dollars of machinery & equipment investment in the last 5 years. The machine and equipment investment has been cruising over 800 million dollars for the last two years. The imports dependency of the Turkish plastics industry for the plastics raw material was 87 % in the year 2012. In exchange for the industry providing this level of contribution to the economy and exporting industries, plastics industry investments cannot sufficiently take advantage of the incentives. As not making sufficient benefit of the incentives, the plastics industry is losing its chance to 92
FROM THE INDUSTRY
PLASFEDDERGİ
produce positive contribution to its foreign trade deficit with the contributions of the new incentive system and is being pushed into industries which create chronic foreign trade deficit. 2023 exports vision of the industry is to realize at least 17 billion dollars of the 50 billion dollars exports goal set for the chemical industry. In order to carry out exports at such a level, the investment incentives must be taken advantage of apart from solving the problems of the industry which are on the rise in parallel with its growth.
1. WORLD PLASTICS INDUSTRY: China, USA and Germany manufacture the 28 %, 16 % and 6 % of the total world plastics, respectively. These 3 countries manufacture the 50 % of the total world plastics. The plastics product manufacture of the Turkish plastics industry is ranked 3rd amongst EU countries following Germany and Italy and 12th in the world with a share of 2.5 %. The world plastics foreign trade volume in 2011 was 1.4 trillion dollars and Turkey had a share of 1.2 % within that volume with a foreign trade volume of 17.2 billion dollars. The total world plastics imports for 2011 was 185 million tons and 567 billion dollars and was comprised of raw material with 84 % on the basis of amount and 54 % on the basis of value and of plastics products with 16 % on the basis of amount and 46 % on the basis of value. While the 27 % of the total world plastics imports is conducted by China, USA and Germany, the 10 major countries have a share of 51 % in the total imports. Turkey, with its share of 2.2 % in the total world plastics imports, takes the 13th rank. In 2011, 10 countries received a share of 62 % of the 562 billion dollars of total world plastics exports. While Germany preserved its biggest exporting country title by receiving a share of 11% from the total exports with its 62 billion dollars of exports, USA and China followed Germany with 10% and 8%, respectively. Turkey holds a share of 0.8% in the total plastics exports. Despite the fact that Turkey is ranked 3rd amongst EU countries following Germany and Italy with a plastics production of 7.2 million tons, it is far below countries which have lower production rate than Turkey in exporting. As a matter of fact, while Germany exports 62 billion dollars of plastics with a production of 15.3 million tons and Italy, 21 billion dollars of plastics with a production of 8.3 million tons, Turkey can only conduct direct export of 5 billion dollars with a production of 7.2 million tons. On the other hand, Belgium, France and Netherlands can export between the amount of 22 and 34 billion dollars even though their production is far lower than Turkey. While Germany, France, Italy conducts exports of 4.05$, 3.45$ and 2.55$ respectively for every kg plastics product produced, Turkey can conduct exports of only 64 cent. This circumstance shows that the Turkish plastics industry is concentrated on the production and exports of products which do not provide sufficient added value.
2. TURKISH PLASTICS INDUSTRY: 2.1.1. PLASTICS PRODUCT MANUFACTURE : The total product manufacture in 2012 rose up to 7.2 million tons and increased by 6.4 % when compared to 2011. While the capacity usage rate within the plastics product manufacture was 1 point higher than the general manufacturing industry capacity usage in 2011, this rate was 2 points lower than the general manufacturing industry capacity usage and was at the rate of 72.1 % in 2012. When the capacity usage rate of 72.1 % and 7.16 million tons of production are taken into consideration, it is estimated that there is an installed capacity of approximately 9.3 million tons. It can be observed that the plastics packaging materials leaded the way with a production of 2.85 million tons and that the plastics construction products followed packaging with a production of 1.57 million tons. The share of the first 10 provinces where manufacturing by the plastics industry is at a high level within the total plastics product manufacture is 87 % and a total of 6.2 million tons of plastics product was manufactured at the aforementioned 10 provinces in 2012. The total plastics manufacture of the provinces ( İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa and Kayseri ) where the founding associations of PLASFED are located was 5.13 million tons which received a share of 72 % in the total production. As of 2012, there are 207 companies which have foreign partnerships within PLASTİCS industry, 19 % of which are Germany-origin, 12 % Italy-origin, 10 % Netherlands-origin and 9 % are France-origin. The plastics industry makes investments in machine and equipment with an increasing trend every year in parallel with the increase in the processing capacity. The machine equipment investment of the industry which was 288 million dollars in 2003, reached its peak with 885 million
93
PLASFEDDERGİ
FROM THE INDUSTRY
dollars in 2011. Total machine equipment investment regressed to 785 million dollars, decreasing by 11 % in 2011. Internal sales of all machines apart from the extrusion machines, presses and shearing, splitting and forming machines considerably regressed in 2012. The machinery investment of the plastics industry in 2012 was comprised by injection machines with 23 %, extrusion machines with 19 %, other machines with 47 % and accessories and parts with 11 %. The plastics industry made an investment of 5.7 billion dollars in machine and equipment between the years 2003 – 2012 and the average annual amount of the investment made in the past 3 years is 750 million dollars. 24 % of the said amount was comprised of injection machines, 18 % of extrusion machines and 28 % of shearing, splitting and forming machines. The plastics product imports, which was 483 thousand tons in 2011, was 492 thousand tons in 2012 and imports increased by 2 % on the basis of amount. The plastics product imports, which was 2.65 billion dollars in 2011, was 2.58 billion dollars in 2012 and regressed by 3 %. In the last 2 years, plastics product imports was provided from over 100 countries. The imports made from 10 countries in 2012 formed the 72 % of the total imports on the basis of amount and 76 %, on the basis of value. Germany, China and Italy have been the leading 3 countries from which we have imported plastics product in the last 2 years. China, when evaluated on the basis of amount, is the country from which we import the most number of products. Product exports constitutes the large part of Turkey’s total plastics product exports bot on the basis of amount and value. The plastics product exports, which was 1.16 million tons in 2011, rose up to 1.37 million tons in 2012, increasing by 18 %. The plastics product exports, which was 3.49 billion dollars in 2011, rose up to 4.04 billion dollars in 2012, increasing by 6 %. According to the data of Istanbul Minerals and Metals Exporters’ Associations (İMMİB), Plastics and product ( including raw material ) exports records increased by 9 % in 2012, when compared to 2011 and reached to 4.7 billion dollars. The share of the plastics industry within the total chemical industry increased to 35 % in 2009 but regressed in the following years. According to the plastics exports records of İMMİB, plastics industry took the second ranking with a share of 27 % within the total chemical industry exports records in 2012. Turkey exports plastics products to approximately 200 countries. In 2012, 10 countries received a share of 54 % on the basis of amount and 53 % on the basis of value. This circumstance shows that plastics exporters are moving towards more different markets. In the last two years, Iraq, Russian Fed. and Germany have been the leading 3 export markets to which plastics products have been exported. Plastics product average import unit price of 2012 was 5.242 US $ / ton, decreasing by 4 % when compared to the unit price in 2011. Average export unit price, on the other hand, decreased by 2 %, when compared to 2011, and regressed to 2.951 US $ / ton. The average export unit price was at the level of 56 % of the average import unit price in 2012. Plastics product internal market consumption, which was 5 million tons in 2007, went up to 6.3 million tons in 2012. However, 1.300 tons of the 6.3 million tons of plastics product was indirectly exported through the exporter industries channel such as automotive, packaging, construction and electronics. The remaining 5 million tons of product was used directly by the consumer. Plastics product consumption per person, used directly by the consumer in Turkey, was 58 Kg in 2007; however this figure regressed to 51 and 50 Kg in 2008 and 2009, respectively. The consumption per person, which has been on the rise since 2009, went up to 67 Kg at the end of 2012. This level of consumption per person is around 60 % of the consumption recorded in the developed western societies. This circumstance shows that the internal market is far below the saturation point and that there is a huge potential demand towards the plastics consumption in Turkey.
In 2012 for the plastics products; Production increased by 6.2 % on the basis of ton and 2.5 % on the basis of value, Imports increased by 1.7 % on the basis, however decreased by 2.6 % on the basis of value, Exports increased by 18.1 % on the basis of ton and 15.9 % on the basis of value, Domestic consumption increased by 3.5 % on the basis of ton and 0.4 % on the basis of value including the products indirectly exported, Foreign trade surplus increased by 30 % on the basis of ton and 74 % on the basis value, 19 % of the domestic production was exported on the basis of ton and 14 % on the basis of value, 8 % of the total domestic consumption was covered with imports on the basis of ton and 9 % on the basis of value including the products indirectly exported, The export coverage of imports was 278 % on the basis of ton and 157 % on the basis of value. 94
FROM THE INDUSTRY
PLASFEDDERGÄ°
Supply and Demand Equilibrium in Plastics Products 1000 TONS
Million US $
2011
2012
% Increase
2011
2012
% Increase
6.746
7.161
6,2
28.615
29.335
2,5
Imports
483
492
1,7
2.646
2.576
-2,6
Exports
1.158
1.368
18,1
3.485
4.038
15,9
Domestic Consumption
6.070
6.284
3,5
27.776
27.874
0,4
675
877
838
1.461
Exports / Production ( % )
17
19
12
14
Imports / Domestic Consumption ( % )
8
8
10
9
240
278
132
157
Production
Foreign Trade Surplus
Exports / Imports ( % )
2.1. PLASTICS RAW MATERIAL: A total of 842.3 thousand tons of plastics raw material was produced in 2012 which is lower by 1.2 % when compared with the production in 2011. Plastics raw material total imports which was 5.22 million tons in 2011, increased by 7 % and went up to 5.6 million tons in 2012. Plastics raw material imports was around 9.93 billion dollars in 2011 and 2012. The dependency of Turkish plastics industry to imports for the supply of plastics raw material is still continuing and the said dependency was around 87 % in 2012. Turkey imported plastics raw material from over 100 countries in 2012 and the 63 % of the total imports on the basis of amount and 65 % on the basis of value was made from 10 countries. The leading 3 countries in total plastics raw material imports are Saudi Arabia, Germany and Belgium. These 3 countries comprise the 32 % of our total plastics raw material imports. 579 thousand tons of plastics raw materials were exported in 2012 and when compared to the export in 2011, the figure has increased by 18 % on the basis of amount. 978 million dollars of exports was made in 2012 and when compared to 2011, this figure has increased by 9 % on the basis of value. In the last 2 years, plastics raw material has been exported to over 100 countries however the leading 10 countries received a share of 52 % on the basis of amount and 57% on the basis of value from the total exports. ermany, Italy and Russian Federation were the leading 3 countries in Turkey’s plastics raw material exports in 2012. The average import unit price for 2012 was 1772$ / ton and it can be observed that the said figure regressed by 7 % when compared to the average unit price of 2011. In that same year, plastics raw material average export unit price was 1689 $ / ton and it can also be seen that the said figure regressed by 7 % when compared to the average unit price of 2011. Plastics raw material import prices of Turkey are about 5 % higher than export prices. In other words, Turkey is exporting raw materials with lower added values while importing plastics raw materials with higher added values. While the 69 % of the domestically produced plastics raw material was exported in 2012, the 96 % of the inland plastics raw material consumption was met with imports. With the increase in exports in 2012, the export coverageof imports rose up to 10%.
It has been observed that in 2012 concerning the plastics raw material;
Production decreased by 1.3 % to 842 thousand tons,
Imports increased by 7.4 % to 5.6 million tons,
Exports increased by % % 18 to 579 thousand tons,
Domestic consumption increased by 5 % to 5.9 million tons,
Foreign trade deficit increased to 5.02 million tons,
The share of exports within production is 69 %,
The share of imports within domestic consumption is 96 %,
Export coverage of imports increased to 10 %.
95
PLASFEDDERGÄ°
FROM THE INDUSTRY
Supply and Demand Equilibrium in Plastics Raw Material (1.000 Tons)
Production Imports Exports
2011
2012
% Increase 2011/2012
853
842
-1,3
5.218
5.603
7,4
492
579
17,6
Domestic Consumption
5.579
5.866
5,1
Foreign Trade Surplus
-4.726
-5.024
Exports / Production ( % )
58
69
Imports / Domestic Consumption ( % )
94
96
9
10
Exports / Imports ( % )
3. RESULT: Approximately 14,000 companies, most of which are small and medium sized companies are active in the Turkish plastics industry and 99 % of these companies are at the SME level. In recent years, while the share of companies which are within the first 1000 companies in Istanbul Chamber of Industry ranking in total production and exports decreased, the share of SME companies have risen. The Turkish plastics industry provided 12 billion dollars of added value to the economy with its production of 7.2 million tons and 30 billion dollars of production value in 2012 and became the third biggest process capacity in EU, following Germany and Italy. The industry provides employment for 250,000 people. The number of companies which carry out exports and compete in world markets in parallel with the increase usage of technology within the plastics industry is also rising. While the plastics industry, which has a share of 25-30 % within the total exports of Chemical Industry, direct exports of about 5 billion dollars with its approximately 150 exporting markets, it also carries out indirect exports of about 5 billion dollars with its exporter industries channel and provides an inflow of receipts of over 10 billion dollars to the national economy. The plastics industry, in parallel with its rapid growth in the last 5 years, made an average of machine equipment investment of 750 million dollars. This figure has been over 800 million dollars for the last two years. Despite this level of support provided by the industry to the economy and exporting industries the plastics industry cannot sufficiently take advantage of the industry investments due to the fact that factors such as its importance, structural feature and exports vision are not adequately taken into consideration as stated in the “Decision on Government Grants for Investments� published in the 19.06.2012 dated and 2012/3305 numbered Official Gazette. This situation creates an unfair competition, as it does for the other many industries. The plastics industry, which cannot sufficiently benefit from the incentive, is losing its chance to provide positive contribution to the foreign trade deficit with the support of the new incentive system and is pushed towards the industries which create chronic foreign trade deficits. As of 19 June 2013 , since the issue of Government Grants Law, 11 % of the investment incentives and only 20 % of the fixed investment amount provided to the plastics industry has been transferred to the 6th region which receives the most incentives. This circumstance is due to the structural characteristic of the plastics industry. Thus, it is found to be more rational by the companies to be active on a local basis in plastics product manufacturing. The 2023 exports vision of the industry is to at least carry out the 17 billion dollars of exports from the aimed 50 Billion dollars for the chemical industry. In order for this kind of exports to be executed, the investment incentives must be taken advantage of in maximum apart from solving the problems of the industry increasing in parallel with its growth. For that purpose; I.
Incentive opportunities must be increased as the plastics industry is in need of technological and R&D investments.
II.
Strategic investments must be incorporated into the industry regardless of its foreign trade data and the minimum investment amo-
unt must be set as 5 million US dollars. III.
Plastics industry must be supported at least by one province in every region as it is more rational to operate locally in plastics product
manufacturing. IV. As one of the basic aims of incentive application is to reduce the developmental differentials between regions, the transfer of current investments to sub-regions must also be supported.
96
PLASFEDDERGİ
97
PLASFEDDERGİ
GÖRÜŞ
Mario Maggiani ASSOCOMAPLAST Genel Müdürü
İhracat, İtalyan makineleri sektörü İtalya’da makine ve ekipman üreticilerinin son dönemde dikkat çekici iyi uygulamaları söz konusu. Bunlar şöyle özetlene-bilir:
Kırpılan kenarların geri kazanımı Tecnova, film ekstrüzyon tesislerinde ortaya çıkan kenar kalıntılarının geri kazanımı için Refil TTC sistemini ortaya çıkararak, malzemelerin hattan veya makaralardan hemen kazanımına olanak sağlayan, kompakt boyutlu eksiksiz bir sistemi kullanıma sundu.
İtalyan plastik işleme makineleri sektör derneği ASSOCOMAPLAST istatistiklerine göre Ocak-Eylül 2012 dönemi verileri 2012 yılının tamamına ilişkin tahminlerini mümkün kıldı ve yeni tahminler 4.2 milyar Avro üretim ve 2.6 milyar Avro’dan fazla ihracat ile tüm zamanların en iyi yılı olan 2007 yılının rakamlarına yakın sonuçlara ulaşılabileceğini gösteriyor. AS-SOCOMAPLAST analizi, sektörün ana dayanak noktası rolünü güçlendiren yurtdışı satışlarında gözle görülür istikrarı gözler önüne serdi. Aslında, ithalat da, iç pazardaki uzun süren kriz göz önünde bulundurulduğunda, etkileyici sayılabilecek miktarda, yüzde 2 oranında ortalama bir artışı yakaladı. Ocak-Eylül döneminde ihracat, önceki çeyreklerin sonuçları kadar parlak olmamasına karşın, sektördeki firmalar için cesaretlendirici bir işaret olan yaklaşık yüzde 9’luk bir artış gösterdi. Buna ek olarak, en son ASSOCOMAPLAST anketi, üye şirketlerin üçte
birinden fazlasının 2012 içinde yurt dışı satışlarını artırmak için yatırım yaptıklarını gösterdi. Anket katılımcıları, kârların yılın ikinci yarısında artacağını da belirtti.
Türkiye, İtalyan plastik makine ekipman ihraç pazarları içinde yüzde 3.8’lik ağırlığıyla 7. sırada bulunuyor. 2012 Ocak-Eylül döneminde İtalyan üreticilerin Türkiye’ye ihracatları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 70 milyon Avro’ya ulaştı. Son üç yıl içinde Türkiye’ye satışlar istikrarlı biçimde ortalama yüzde 10 artmış oldu. Her zamanki gibi, İtalya’nın Türkiye’deki plastik işleme sanayiine yaptığı satışların önemli bir kısmı (13 milyon Avro’dan fazlası) ekstrüder ve ekstrüzyon hatlarından oluşuyor. Buna ek olarak kalıplar da 9 aylık dönemde bir önceki yıl aynı dönemindeki 11 milyon seviyesinden 17 milyon Avro’ya yükseldi.
98
Kalıntılar, dakikada 100 metre kadar yüksek hızda çalışabilen ekstrüzyon hattı ile aynı hıza sahip geri kazanım tesisinin besleme haznesine gönderilir veya bir makaraya sarılmak üzere yandan verilebilir. Tanecikler daha sonra bir besleme pervanesiyle ekstrüzyon hattına gönderilir. Tesis saatte 40-45 kg üretim yapabilir ve PP, PE, LDPE, LLDPE, HDPE, MDPE ve EVA ile birlikte temel biyolojik parçalanabilir malze-
GÖRÜŞ
PLASFEDDERGİ
plastik ve kauçuk işleme için önemini sürdürüyor meleri işleyebilir. Bu sistem ile, film üretimi sonucunda ortaya çıkan kenar kalıntılarının anında geri kazanımı, sağladığı ekonomik avantajın yanı sıra, kalıntıların yönetimi ve yeniden kullanılmasına ilişkin ortaya çıkan sorunların çözülmesini mümkün kılmaktadır. www.tecnova-srl.it
İyi uygulamalar
Lombardiya Ticaret Odaları, Gefran’ın çevre, iş dünyası, toplum ve piyasa adına sosyal sorumluluk taşıyan 30’u aşkın uygulamayı yerine getirdiğini doğrulamıştır. İnsanları, toprağı ve halkı gözeterek faaliyet göstermek, Brescia merkezli şir-ketin etik kurallarının temelini oluşturur ve aynı zamanda şirket, günümüzde endüstriyel proses kontrol bileşenlerinin üre-timinde gerçekleştirdiği büyümeyi bu temeller üzerine kurmuştur. Gefran, tam olarak bu ilke doğrultusunda yaptığı çalışmalar sayesinde tanınırlığı olan 78 şirket arasında yer almaktadır. Lombardiya Ticaret Odalarının organize ettiği bu girişimin amacı, toplum ve çevre için olumlu getirileri olan faaliyetlerde gönüllü olarak bulunan şirketleri onurlandır-
mak ve bu şirketlerin profilini yükseltmektir. Çevre konusunda ise, şirket Provalgio d’Iseo’da (Brescia) bulunan yeni çalışmasında kurulu fotovoltaik bir sistemi devre-ye aldı. Bu sistem, toplamda üretim biriminin enerji ihtiyacının %100’ünü karşılamaya yeten 170 kW enerji üreterek, kar-bon dioksit salımını ortadan kaldırmıştır. Şirket aynı zamanda, endüstriyel makinelerin yaydığı enerjiyi geri kazanabilen ve böylece tüketim seviyelerini azaltarak, aynı zamanda CO2 salımını da düşüren rejeneratif invertör motoru geliştirilmesinde meyvelerini topladığı, çevreye uygun teknoloji araştırmalarına yatırım yapmıştır. Şirket yıllardır dolum sıvısı dolgu sıvısı olarak (birçok endüstriyel faaliyette ya-saklanan) cıva yerine sodyumpotasyum kullanan endüstriyel makinelerin enerji yükünü denetleyebilmek amacıyla, yüksek sıcaklıklar için dizi basınç sensörü geliştirdi. www.gefran.com
99
Geliştirilmiş karışım
Plas Mec’in ürünlerini mükemmelleştirmeye ve esnekliğini artırmaya yönelik çalışmalarının simgesi niteliğinde olan yeni Plasmec TRR Hattı, iç bileşenlerin ve karıştırma araçlarının performansını artırmak, İnsanMakine Arayüzünün (HMI) basitleştirilmesi sayesinde işletim sistemini daha kullanıcı dostu ve sezgisel bir hale getirmek ve temizleme işlemlerini daha basit bir hale getirmek adına teknolojik olarak geliştirilmiştir. Yüksek frekanslı motorlar ve en yeni nesil frekans dönüştürücüler gibi yeni karıştırıcı parçalarının eklenmesiyle, PVC karıştırıcılar da bu yönden önemli değişiklikler geçirmiş ve enerji tasarrufunun artmasını sağlamıştır. Şirketin gözünde, bir sistemin her bileşeni, üretimin optimize edilmesine eşit derecede katkı sağlar. Bu ifade, son performans verilerinde anlamlı hale gelmiştir: üretimde %20 artık, enerji tüketiminde %15 azalma, uygulama esnekliğinde %50 yükselme. www.plasmec.it
PLASFEDDERGİ
BREAKING NEWS
AGENDA (COVER)
easily as waste. Plastics do not require cutting down trees. Plastics are lighter and provide advantages that almost rule out any comparison with its alternatives in transportation activities that cause carbon emission. Plastics can be recycled tens of more times than their alternatives, and be converted to fuel for the purpose of generating energy and even to diesel through recently-developed technologies.
Plastics: Leaving them is not possible whereas not leaving them in nature is!
Unfortunately, the materials that are most commonly used on television, Internet sites, magazines, newspapers, and movies to draw attention to environmental issues is plastics. The information that plastics remains in nature from one hundred to a thousand years based on an anonymous study is one of the most recurring themes in social media. Nevertheless, plastics start deteriorating under the sun within 40 days and it takes not more than 10 years for most plastics to dissolve. Plastics contribute to our lives much more than we think. It prolongs the life of foods more than two times, and European Union has started a campaign in support of plastic-based packages in an effort to reduce waste of food. When we use alternatives of plastics, it would not be possible for Earth’s resources to satisfy the needs of 7.4 billion people. If it were not for plastics, we would have to reduce by more than half the facilities of transportation, devices, gadgets, and nourishment, which are referred to as welfare today.
Plastics: Their contribution to our life is greater than our prejudice. Plastics are heavy polluters: Plastics are incomparably lighter wastes than other waste metal and toxic chemicals, particularly batteries. Many plastics in common use, such as polyethylene in particular, can dissolve with very little toxic residue. The assumptions that plastics remain in nature for hundreds of years are not based on scientific results. Most plastics dissolve in 10 years under the sun and leave limited impact on nature. Furthermore, plastics are recycled more easily and can be removed from the environment. Therefore, plastics are not “litter” but waste, and they can be re-used after being recycled several times until the last step of incineration for generation of energy. Plastics are left in nature in an uncontrolled way: According to our laws, collection and recycling of solid wastes including plastics are under the responsibility of Municipalities. However, individual responsibility is just as important as this legal requirement. Even a ban on disposal of solid wastes in trash cans is possible, as is the case in Germany. Plastic bags are manufactured by spending less energy and managed much more
The reason for the significance of plastics in terms of environmental issues is that plastic products are present in every aspect of life and that such materials are left in the environment often. They are seen everywhere from recreational areas to bus stops.
As plastics industrialists, we have completed 2012, a difficult year successfully. Let us briefly summarize:
Our sector reached a production of 7,2 million tonnes, production value of 30 billion Dollars, and an added value of 12 billion Dollars. We increased our export to 4 billion and 38 million Dollars. Our sector kept its pride of having foreign trade surplus in plastic products. However, a large scale of import due Selçuk Aksoy to lack of sufficient doChairman / Turkish Plastics mestic production of raw Industrialists’ Federation materials and foreign Greetings from PLASFED trade deficit in sector data including raw material continued in 2012. Plastics industrialists imported raw material of 9 billion and 928 million dollars last year, almost equaling the previous year in value. Non-governmental organizations have the same power as the media in terms of democracy. Developed democracies such as European Union require all decision processes to be run with nongovernmental organizations. Please take a look at PLASFED and our Associations from this perspective. These organizations are established to protect YOUR interests and participating in such organizations is a MUST, an integral part of functioning of democracy, which is the highest level of co-habitation model of mankind.
Plastics industrialists must be present in every field. We must unite our force to have a higher voice
Turkish plastics sector has reached an enviable level in many respects. We have esHüseyin SEMERCİ Chairman /Turkish Plastics tablished the third maIndustrialists’ Assocation jor capacity of Europe. (PAGDER) 100
We have completed 2012 with a sector size of 30 billion Dollars and an added value of 12 billion Dollars. Few sectors in Turkey have foreign trade surplus. Plastics sector ended 2012 with a 157 per cent import coverage ratio of export and 1.4 billion Dollar foreign trade surplus. If the raw material problem - which requires a strategically handled solution for Turkey; not a burden to be shouldered by our sector alone - is resolved, we will both be able to prevent total sector foreign trade deficit and reach a very advantageous position in global competition. We, as PAGDER, we have lately been working ceaselessly. With PLASFED, the umbrella organization of our sector, we have always produced reports related to the plastics industry and made attempts before decision makers. We have shared them with you. We do not only give advices for revocation of decisions that we consider wrong, but we also develop proactive recommendations to improve our sector. We constantly submit new reports to and get in touch with the Ministries of Economy, Customs and Trade, and Finance. All our efforts are aimed to grow and provide growth with our respect for our country and profession.
Plastics sector must grow with innovations and organized investments
Stunning new technological developments have a direct effect on plastics sector with diverse of engineering plastics replace metal in many fields. As the Association of Ankara Plastics Industrialists, we take rapid steps toNecmi ATALAY wards assuming a status Chairman / Association of Ankara Plastics Industrial- of R&D association from a showroom site manists (APSD) agement association.
One of the issues that the Association of Ankara Plastics Industrialists places great importance on is employee training. To this end, we will have brought qualified vocational school graduates in our industry as technical employees by 2013 through launching new departments on the branches of plastics and rubber in affiliation with the Faculty of Technical Education of Gazi University in 2012. Considering that those who are and are not educated would not be equal, considerable effort has been put into placement of students nationwide in these departments through their ÖSYM examination grades and recognition of such departments as attractive departments, which I believe would yield successful results in employing the properly trained young individuals. I hope the practices of our sector brings happiness to our country and our nation.
BREAKING NEWS
Plastics are an indispensable part of our life
People are constantly in contact with plastic products and somewhat live with plastics throughout their life. From medical products to transportation vehicles, milk packages and plastic bags, plastics are an indispensable part of our life.
İlker BİLİKTÜ Chairman/Association of Bursa Plastics and Plastics also play a Packaging Industrialists critical role for growth in (BURPAS)
all important segments (packaging, construction, agriculture, medical products, textile and consumer’s products, etc.). Share of plastics, for instance, is 40 per cent in packaging, 20 per cent in construction materials, 7 per cent in automotive, and 6 per cent in electronics. Our VAT ratio is higher than many plasticexporting countries. Customs duty is also high. We have to provide raw material for plastics without much difference between most of plastic products in comparison with many countries. Intensive solution are worked out towards these issues through the efforts of PLASFED and TOBB Plastics Sector Council in national scale, as well as the efforts of BTSO Committee 21 and Association of Bursa Plastics and Packaging Industrialists (BURPAS) in Bursa. We believe that these efforts will yield expected results.
Aegean Region Secures its Place in Plastics Sector Our region has an important place in plastics sector, one of the most rapidly developing sectors of Turkey. Presence of Petkim, the top domestic manufacturer, enhances this status of the region. Of sector’s 6.000 companies, 1.300 operate in Aegean ReErol PAKSU Chairman/EGEPLASDER gion, and 954 are locatAegean Plastic Industrialists Solidarity Association ed in İzmir. Total export of companies operating in Aegean Region in 2011 was 500.000 tonnes. Approximately 25% of our 4.5-billion-Dollar plastic raw material and finished product export is made from İzmir. Aegean Region is one of the hubs for our plastics sector for reaching domestic target markets. We are in a period that we must rapidly implement with decision makers the improvements for all processes including investment and raw material primarily in order to retain the competition advantage we have achieved for some product groups. Having observed this positive state of affairs, EGEPLASDER has started the “PLASTECH” Plastics and Packaging Technologies Fair” in İzmir
in cooperation with İZFAŞ. Contribution of the region to our economy is aimed through the projects intended for the sector such as “Plastech” fair to be organized for the second time in April 2013 and the first specialized organized industrial zone of our sector in Menemen.
We have to cooperate with social stakeholders I anticipate that the negative developments will continue for our sector in the new year. On the other hand, it was a year which saw a better public awareness of our problems compared to previous years. We might need to show more effort for this purYusuf ÖZKAN C h a i r m a n / A s s o c i a - pose in coming years. tion of Kayseri Plastics Business Owners (KAYPİDER)
Of course, we will have to make great effort to break negative conceptions regarding our sector. I think it would be useful to share our experiences as KAYPİDER: As you know, we made a great effort to establish close relationship with our social stakeholders in Kayseri along with plastic bottle cap collecting campaign, contributed to educational activities, and implemented social responsibility projects. Spread of such efforts nationwide requires not only cooperation with direct social stakeholders of plastics industry but also with manufacturing industry and stakeholders. We have to generate new ideas in this respect and start executing our plans already. It is said that every journey starts with the first step. PLASFED, which we established as the umbrella organization of our sector, has completed its first year. This first year was completed with a working period with intensive efforts to enhance our sector. As the plastics sector, we stand more firm and get our feet on the ground more safely with our colleagues. We see clearly once more that collaboration brings union of our forces. I hope everyone has seen this as clearly.
PLASFED responded restriction tendencies towards the sector with reports and demands
PLASFED has focused its attempts on responding legislative regulations against use and manufacturing activities of plastics. Attempts have been started before the Ministries of Agriculture, Finance, and Customs and Commerce. Efforts against restrictive legislative regulations towards plastics sector have been intensified. Regulations for continuing restrictions on the sector including packaging and restrictions on the use of plastic products as well
101
PLASFEDDERGİ
as existing restrictions and increase of raw material customs duty loads continued. PLASFED has started a series of initiatives to reverse this process with leading actors of the sector. Beside applications to the ministries related to the regulations, the justifications for regulation requests have been presented in the reports prepared.
Fast and timely contribution to education from PAGDER: A department of plastics will open in Kırklareli Vize Vocational School It is resolved that a department of plastics be opened within Vize Vocational School of Kırklareli University. An important step has been taken in favour of the cooperation between industry and university in Vize, which is in the course of becoming a “city of plastics” by attracting industrial investments with PAGDER & ASLAN Organized Industrial Zone. Having been gathered in the President’s office of Kırklareli University, the parties have decided on opening a Department of Plastics in Vize Vocational School which is planned to be open for education in the academic year 2013-2014.
European Association of Plastic Manufacturers has taken action to protect food with plastics European countries have put into practice new actions to resolve the nutrition problem that keeps drifting to a critical result. Following the target of European Parliament to reduce wasted food by half until 2025 and declaration of 2014 as “Year of Action against Waste of Food in Europe”, European Plastics Coverters - EuPC started the campaign “Protect Your Food”. Yavuz Eroğlu, the Vice-President of PAGDER and the Member of EUPC Board of Execution, was appointed the director of the campaign on behalf of EUPC. Informing us about the project, Yavuz Eroğlu said “Unfortunately, the picture in our country is not any different from Europe in terms of waste of food. In a country like Turkey, where 12 million people live belong the poverty line according to the latest estimates, the packaging sector may help 1,5 million tons of fresh fruit and vegetable get to dining tables instead of garbage.
PLASFEDDERGİ
BREAKING NEWS
PLASFEDMAGAZINE analyzes the incentives of plastics sector: Investment on plastics focuses on the first region The data that has come out of the first application term of new sectorial, regional, strategic investment incentive system, it is seen that investments concentrate on the regions with sufficient access to raw materials and domestic/foreign markets. Collecting for PLASFEDMAGAZINE the data of investment incentive documents accepted by the Ministry of Economy, Barbaros Demirci, the Secretary General of PLASFED-PAGDER, states that, of the investments made within the scope of the new incentive system, 51,9 per cent in terms of amount and 36,4 per cent in terms of value was taken for the Region 1.
PLASFED members met Sadettin Korkut, the new General Manager of PLASFED
Sadettin Korkut is appointed to General Manager position of Petkim, one of the few industrial enterprises of its kind globally. Having met PLASFED members, Sadettin Korkut has stated that they know the sector well and that they would pursue a customer-oriented approach in the next term. Petkim is one of the top raw material manufacturers of plastics sector. Sadettin Korkut is appointed to General Manager position of Petkim, which is the largest company of petro-chemistry sector and renowned in global scale with an investment package of 5 billion dollars. Soon after his appointment, Korkut met PLASFED members and signalled the new strategies to be followed by Petkim in the upcoming term.
Move of PAGDER Organized Industrial Zone: Stage 3 is on sale in PAGDER ASLAN OSB, 3.2 million square meters are booked in Osmaneli OSB. PAGDER accelerates its organized industrial zone (OIZ) investments. First foundations are planned to be laid in 2012 for PAGDER-ASLAN Private OIZ, where stage 3 plots are on sale. An agreement is reached for assignment of Bilecik Osmaneli Organized Industrial Zone expansion area as Specialized Plastics Organized Industrial Zone. In the OIZ which will operate as the
first “Private Specialized Plastics Organized Industrial Zone”, it is aimed that plot owners will be able to lay foundations by 2013. The first plants are stated to start operation in 2016. PAGDER materializes its second largest OIZ enterprise with the Entrepreneurs Committee and Board of Directors of Bilecik Osmaneli Organized Industrial Zone. The book-building work started with authorization of PAGDER by OIZ managing bodies has been a great success. PAGDER has stated that 3 million 252 thousand square meters have been booked.
Excitement of Commencing production in Menemen OIZ: Wheels will start turning in the end of 2013 Wo r k s keep going at full speed in Menemen Specialized Plastics Organized Industrial Zone. With excavation and infrastructure works speeded up, the production is planned to take commence by the end of 2013. Salih Esen, the Chairman of the OIZ Board of Directors, has stated that some enterprises prepare for foundation works and that these enterprises are planning to start manufacturing until the end of this year. Reminding that the zone is established on a 850 thousand-square-meter area, Salih Esen stated that 37 of 45 plots have been assigned and it would turn into an industrial zone where about 40 companies would operate. Esen said “3 or 4 companies are preparing for laying foundation as far as we know. We will see the buildings rise near summer. We also think that there would be companies starting production within this year”.
PLASFED: It is time to open TOBB Plastics Sector Council
PLASFED and its Founding Associations have concentrated their attempts to establish a separate council for plastics sector which is affiliated with TOBB Council of Chemistry Sector, with an official letter to TOBB.
102
It is stated that a new sector council should be formed as a separate council in affiliation with TOBB for the purpose of improving plastics industry, which is one of the largest industrial sectors in Turkey. Selçuk Aksoy, the Chairman of PLASFED stated that they have applied to TOBB as PLASFED and its founding associations and they follow the process closely.
Plastics Sector to appear in Global fairs with PAGDER Turkish plastics sector still operates in Global sectorial fairs in 2013. Fairs in China and Brazil will be organized in May, and world’s largest plastics fair K Germany in October. PAGDER Association of Plastics Industrialists carries on its promotional activities towards target markets. Making organizations to fairs at a level of national participation, PAGDER keeps contributing to the sector. CHINAPLAS 2013, which is the second largest fair in Global scale, will be held in Guangzhou between May 20 and 23, 2013. The Turkish pavilion in FEIPLASTIC 2013 INTERNATIONAL PLASTICS FAIR, which will be held on May 20 to 24 in Sao Paolo after its previous name, BrasilPlast is changed. K 2013 INTERNATIONAL PLASTICS AND RUBBER FAIR that is held in Germany and is the largest plastics fair in the world.
İzmir PLASTECH industrialists to meet for the second time İZMİR - PLASTECH PLASTICS, PACKAGING AND TECHN O L O G Y FAIR, pressing forward to become one of the meeting points of the sectors of plastics and plastic processing machinery, which is co-organized by EGEPLASDER will open its gates for the second time from April 11 to 14. Organized as a cooperative effort of Aegean Plastic Industrialists Solidarity Association (EGEPLASDER), which is one of the co-founders of PLASFED, and İZFAŞ, İzmir Chamber of Commerce, Aegean Chamber of Industry, Aegean Exporter Unions targets to make a business medium where the last developments in fair sector are shared. Erol Paksu, the President of EGEPLASDER, has stated that they are happy to organize a sectorial fair for the second time in İzmir, one of Turkey’s centers for fairs and tourism.
BREAKING NEWS
PAGDER: Plastics Industrialists must participate in business organizations more
Stating that plastics industrialists must participate in business organizations more actively, Hüseyin Semerci, the Chairman of PAGDER, called the plastics industrialists to cooperate more with sectorial associations. PAGDER has resolved to support its candidates in a corporate manner in the relevant councils of İstanbul Chamber of Commerce and İstanbul Chamber of Industry. Within this framework, Candidacy of Yavuz Eroğlu, who is charged with several duties including Executive Board Membership of EuPC, European Plastics Coverters apart from Deputy Chairman of Pagder, as well as Mehmet Aslan, who works with many non-governmental organization memberships and Selçuk Gülsün, Accounting Member of Pagder Board of Directors and İstanbul Chamber of Public Accountants will be supported.
Chemistry sector set a record with 2.8 billion Dollar export to Africa
Turkish chemistry sector has finished 2012 in the second place in sectorial terms with 17,6 billionDollar export. The sector has been the top exporter to Africa, which is the target region of Turkey. İstanbul Association of Chemical Material and Product Exporters has recorded that the export share of EU countries kept shrinking in 2012. On the contrary, the share of Middle Eastern and African countries that are in the range of Turkey continued to grow. According to the assessment of İKMİB, the chemistry sector stands out as the biggest exporter to Africa with a 27 per cent increase in export, and it is stated that “Exporters who matched their chemistry with Africa achieved 2 billion and 889 million-dollar export in 2012”.
Automotive plastics report from PLASFED: Use of plastics in automotive will increase by 20 per cent until 2017
PLASFED assessed the developments regarding automotive plastics with a detailed report. In “Turkish Automotive Plastics Sector Report”, it is established that use of plastic materials in automotive sector will increase by 20 per cent in the next 5 years but the share of automotive plastics with high added value in total production of plastics will reduce. In the report which states that the growth of Turkish automotive sector will continue despite global crisis, it is noted that the increase in sector’s use of plastics
PLASFEDDERGİ
will continue both in terms of the ratio of plastic materials used per automobile and in terms of amount. However, it is also stated that the share of the production of plastics to be used in automotive within total production of plastics will decrease.
is the ability to read the present and future of sectors that use plastics such as automotive in particular. Ronabar states the distinction clearly: The companies that can foresee the future will prevail, and those which are content with their current status will vanish.
According to the PLASFED report, while 212 thousand tons of plastic was consumed in transportation vehicle sector in 2005, this amount increased to 272 thousand tons in 2012, and the share of automotive plastics in total production of plastics was 4 to 5 per cent.
INTERVIEW Cahit Nakıboğlu, Chairman of the Board of Directors of Naksan Holding: “We do not give up even what we get is but dust”
OAİB President of the Association of Machine Exporters and Machinery Promotion Group, Adnan Dalgakıran: Plastic and rubber processing machinery sector has competition problems Adnan Dalgakıran, the President of Machinery Exporters’ Association of Central Anatolian Exporter Unions, stated that plastics and rubber processing machinery sector has grown but still has competition problems. Stating that even though lots of companies are registered exporters, there are few companies with significant amount of export, Dalgakıran noted the necessity of increasing the number of companies that improve themselves. Adnan Dalgakıran said that the sector kept growing in 2012 but even though there are many companies in plastics and rubber processing machinery sector, most of such companies have low production capacities and noted that “The sector has difficulty competing with the companies abroad due to high input costs”.
INTERVIEW S. Reşit Ronabar, the first engineering plastics investor of Turkey: “Manufacturers without a vision are destined to be wiped out”
While Turkey shows considerable effort to attract foreign capital investments, it also looks for ways to increase domestic added value in manufacturing processes for such investments. Engineering plastics in automotive is one of its tools. The share of plastics in automotive products is increasing every day. Engineering plastics are used directly or indirectly in majority of products high added value such as construction, electronics, and white appliances. S. Reşit Ronabar is one of the first investors of engineering plastics in Turkey and the chairman of the board of directors of Eurotec and Interplast, which are two companies with the highest share in domestic market today. According to Ronabar, what should be kept in mind in engineering plastics
103
Making up one of the brightest achievements of the region with invesments made in the most difficult times of Turkey, NAKSAN, owned by Nakıboğlu family, keeps its growth with new sectors. Forming the foundation of NAKSAN Holding, which includes many successful companies from technology to construction, logistics to education, NAKSAN Plastik continues to draw attention as one of the leading companies of the sector. Cahit Nakıboğlu, the Chairman of the Board of Directors of NAKSAN Holding notes that they are in business for three generations, and describes their insistence on keeping up with their work even for very small profit margins with the tradesman motto “even its dust is ok”. Cahit Nakıboğlu, who, apart from being a company that has played a crucial role in development of Gaziantep, contributes to industrialists by assuming the Presidency of the Organized Industrial Zone keeps his support to an intensive social contribution program primarily with education.
INTERVIEW Hasan Manav, one of the witnesses of the history of Turkish Plastics Sector: We must be spiteful to our job and say, “why should not we?”
Turkish plastics sector has also enabled the development of the industry of plastics machinery. At the time when the first seeds of the sector were spread, success stories were written by skilled experts and entrepreneurs in this field. Hasan Manav, who is one of the people that played a role at establishment and development stages of the sector is one of the leaders of manufacturers, who write one of such success stories. Even though Hasan Manav assigned his work to his son today, he is still a well-remembered name. He is hopeful of the prospects of Turkey. He advises the youth to enjoy their job to the extent of “praying with their boots on”. Hopeful of Turkey’s futures, Hasan Manav looks to the future with following words: “Turkey will be like European countries. It must be; there is no option”.