Sağlık Dergisi 5. sayı

Page 1

Sayı 5 | 2017

Türkçe Sağlık Dergisi | Türkisches Gesundheitsmagazin

ÇOCUK SAĞLIĞI Savaşın Çocuk Psikolojisi Üzerindeki Etkileri

Çocuğum Daha Küçük Ama Öfkesi Büyük Diyorsanız İki Yaş Altı Çocuklara Televizyonu Yasaklayın

Ideal kiloya ulaşmanın 24 kolay yolu

Yaşınız 30’u geçti ve anne olmak istiyorsanız



Kış dönemini yarıladığımız bu günlerde grip ve soğuk algınlığından muzdarip olanların sayısı giderek artıyor. Bulaşma ihtimali çok kolay olan gribi hafife almamak gerekir. Çocuklarda ve yaşlılarda özellikle dikkat etmek gerekir. Halk arasında da grip ile soğuk algınlığı genelde birbirine karıştırılır. Her ikisi de birbirine çok benzer. Ancak grip zatürre gibi daha da ileri bir hastalığa yol açabilir. Soğuk algınlığı genelde burun tıkanıklığı, hapşırma, boğaz ağrısı olarak kendini gösterir. Gripte ise bu belirtilerin yanısıra yüksek ateş, baş ağrısı, vücudun genelinde bir halsizlik, ağrı ve yorgunluk hissi oluşur. Bulaşması oldukça kolaydır. Virüs hapşırma yoluyla rahatlıkla diğer insanlara geçebilir. Hastaya iyi bakıldığı zaman 1-2 hafta içinde hastalığı yenmeyi başarır.

Künye / Impressium

Editörden

Platform- Sağlık

Değerli Okuyucular,

Dergisi

Werrastr. 36 12059 Berlin +49 30 589 106 98 www.platform-saglik.com info@platform-saglik.com

Redaktion:

Hakan Yazanel Erdem Nedim Enes Çıtak Ayşe Altuğ

Reklam: Hakan Yazanel

Küçük çocuklarda yüksek ateş en dikkat edilmesi gereken durumlardan biridir. Çocuklar özellikle geceleri uyku halindeyken ateşin düzenli olarak kontrol edilmesi gerekir. Ateşlenen çocuklara aspirin kesinlikle ağrı kesici olarak verilmemelidir. Bu reye sendromu olarak bilinen ölümcül bir hastalığa yol açabilir. Çocuğunuz için doktorun yazdığı ateş düşürücüdür kullanmanız gerekir. Öte yandan bol sıvı, düzenli beslenme ve vitamini bol meyveler tercih edilmelidir.

reklam@platform-saglik.com Danışman: Dr. Mehmet Altuğ, Lokman Hekim Hastaneleri, Memorial Sağlık Grubu, Tasarım ve düzenleme: Ajans B Baskı:

Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle...

Concept Medienhaus GmbH Bülowstraße 56 - 57

foto

Impressium

10783 Berlin Kapak Shutterstock.com, Syda Productions| sayfa 4 üst sol, Shutterstock.com, Serhio Lee| sayfa 4 üst sol basagrisi, Shutterstock.com, PhotoMediaGroup | sayfa 4 üst sag kis, Shutterstock.com, FamVeld | sayfa 4 sol TV, Shutterstock. com, Haywire Media | sayfa 4 sag menisküs, Shutterstock.com, Monika Wisniewska | sayfa 4 sol Bilgisayar, Shutterstock.com, Chinnapong | sayfa 4 sag Bel agrisi, Shutterstock.com, Anetlanda | sayfa 4 sag hamile, Shutterstock. com, 10 FACE | sayfa 6, Shutterstock.com, Gts | sayfa 8 Shutterstock. com, Yakobchuk Viacheslav | sayfa 10 Shutterstock.com, Rui Elena | sayfa 12 sag Shutterstock.com, Sergiy Bykhunenko | sayfa 13 Shutterstock.com, Sea Wave | sayfa 15 Shutterstock.com, pathdoc | sayfa 18 Shutterstock.com, wavebreakmedia | sayfa 20 Shutterstock.com, narikan | sayfa 21 Shutterstock. com, Ilike | sayfa 23 sol üst, Shutterstock.com, Olesia Bilkei | sayfa 23 sol alt, Shutterstock.com, antos777 | sayfa 23 sag, Shutterstock.com, KaliAntye | sayfa 32 Shutterstock.com, Romrodphoto | sayfa 38 üst Fotolia, sudok1 | sayfa 39 sol Shutterstock.com, Simon Dannhauer | | Hakan Yazanel | pixabay.com

www.conceptmedienhaus.de Platform- Sağlık Dergisi Berlin‘de 10.000 Adet basılmıştır. PlatformDergisi bir Ajans B yayın organıdır Dergide çıkan yazıların ve içerikleri, sorumluluğu ve doğruluğu yazara aittir.

www.reehber.de

Gelecek Sayıda Multipl Skleroz hastalığı

Beyin Yorgunluğunu Önlemenin Yolları

Kemik Sağlığınızı Korumak İçin Bu Faktörlere Dikkat!

Takıntılarınız Sizi Yalnızlaştırmasın

Daha Mutlu Bir Yaşam İçin 11 Adım

Süper Baba Olmak Hiç de Zor Değil!


6 İÇİNDEKİLER

12 14 20 16 18

ÇOCUK SAĞLIĞI

Çocuğunuzun Boğazı Ağrıyorsa

İdeal kiloya ulaşmanın 24 kolay yolu

Kış Aylarında Çocuklar Nasıl Giyinmeli? Çocuğum Daha Küçük Ama Öfkesi Büyük Diyorsanız… Savaşın Çocuk Psikolojisi Üzerindeki Etkileri İki Yaş Altı Çocuklara Televizyonu Yasaklayın

Mevsimsel Hastalıklara ve Tedavi Yöntemlerine Dikkat!

Basit Bir Soğuk Alginliği Sinüzite Dönüşebilir

8

10

22

TELEVIZYON Dost mu Düşman mı?

Menisküs Yırtıkları Hareket Kabiliyetinizi Kısıtlamasın İNTERNET BAĞIMLILIĞI SIZI HAYATTAN SOYUTLAMASIN

26

Bademcik ve Geniz Eti Rahatsızlıkları

30

28

Bel Ağrınız Dinlenme İle Geçmiyorsa YAŞINIZ 30’U GEÇTİ VE ANNE OLMAK İSTİYORSANIZ

34

24


ACİL UN KAMPANYASI SURİYELİ MÜLTECİLER EKMEK BEKLİYOR Sen de bağışlarınla ekmek bekleyen kardeşine destek olabilirsin.

:: WEFA Almanya Franz-Geuer-Str. 2, 50823 Köln Tel: +49 (0) 221 880 64 80

ÇUVAL 20€ BİR UN BEDELİ

:: Berlin Şubesi Prinzenstr. 12, 10969 Berlin Tel: +49 (0) 30 616 717 17

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 5

Banka bilgileri: WEFA e.V. | BIC: GENODED1CGN | IBAN: DE30 3716 0087 0252 5250 25


İDEAL KİLOYA ULAŞMANIN 24 KOLAY YOLU

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 6

Birçok pazarlama reklâmında yer aldığı gibi “1 günde 6 kilo vermek”, “2 günde 4 kilo vermek” gibi ulaşıldığında sağlık sorunlarına yol açan diyet hedefleri yerine “SAĞLIKLI” ve “GERÇEKÇİ” bir diyet hedefiniz olsun… Diyet hedefiniz bilimselliğe ne kadar yakın olursa, kilo verme kadar kilo korumadaki başarınızda bir o kadar artacaktır. Siz en iyisi 1 ayda 4 ila 6 kilo ya da haftada 1 ila 1,5 kilo kaybetmeyi hedefleyin… Kendinizi teşvik edin Eski araştırmalar, bir alışkanlığın yerleşmesinin 21 gün sürdüğünü belirlemişlerdi. Fakat son yapılan araştırmalar, bir alışkanlığın yerleştirilmesinde ilk beş günün alışkanlıkları değiştirmede temel oluşturduğunu gösterdi… Yani diyetinizi uygulamada en çok ilk beş gün zorluk çekeceksiniz… Bir iki ay sonra ulaşacağınız sağlık ve güzel görüntü için beş gün kendinizi zorlamaya değmez mi? Her başarıdan sonra kendinizi ödüllendirin Diyetisyeninizle beraber kat ettiğiniz her başarı sonrasında, kendinizi ödüllendirin. Tabi bu ödül bol kalorili bir yiyecek olmasın. Basamakları bir anda çıkmayı

almak istemiyorsanız… Kilo koruma programınız, zayıflama diyetinizden daha rahat olacaktır ama unutmayın ki sağlıklı beslenme emek isteyen bir iştir ve başardığınızda etkileri bir ömür boyu sürecektir. Resimlere aldanmayın Süpermarkette gezerken, ürünlerin resimleri yerine etiketlerine bakmalısınız. Çok lezzetli görünen bir ürün, aynı derecede besleyici olmayabilir. Unutmayın, piyasadaki çok az ürün, kapağında yer alan resime benzer…

düşünmekten vazgeçin Evinizin merdivenlerinden çıkarken, altı basamağı bir seferde çıkmaya çalışmazsınız… Zayıflama olgusunu da evinizin basamakları gibi düşünün, ağır ve “GÜVENİLİR” adımlar ile ilerleyin. Zayıflama diyeti bittiğinde, diyet hayatımdan çıkacak ifadesini uzak bir dolaba kaldırın Kilo kaybetme süreciniz bittiğinde, kilo koruma programına başlamanız gerekir. Tabi, verdiğiniz kiloları geri

Kahvaltıdan vazgeçmeyin Öğle yemeğinde normalde yiyeceğinizden iki kat fazlasını tüketmek istemiyorsanız, kahvaltı yapmayı alışkanlık haline getirmelisiniz… Büyük bir başlangıç yapın ve kahvaltıda meyve tüketmeye çalışın… Uykunuza dikkat edin Çok geç yatmak, diyetinize uymanızı zorlaştırabilir. Bu yüzden diyette olduğunuz müddet boyunca, uyku saatlerinize dikkat etmelisiniz. Eğer çok geç saatlere kadar çalışıyorsanız, diyetisyeninizle bunu paylaşarak ara öğünlerinizden birini buna göre ayarlayabilirsiniz.


Yeşil çay için Yeşil çay, bildiğimiz siyah çay ve kahveye göre daha yararlıdır. İçerdiği antioksidanlar, sizi yaşlanmaya yol açan serbest radikallerden korur. Ayrıca, bazal metabolizmanızı hızlandırarak, günlük enerji harcamanızı arttırır.

Bırakın tabakları bulaşık makineniz temizlesin Artan her yemeği tüketmek zorunda olmadığınız gibi, tabağınızı da ekmeğinizle temizlemek zorunda değilsiniz… Bırakın, fazladan tüketeceğiniz yağ tabakta kalsın… Tatlı ara öğünlere ne dersiniz? Tatlı kriziniz tuttuğunda ufak bir hile yapabilirsiniz Düşük kalorili bir fincan sıcak çikolata içerek hem tatlı isteğinizi

Ağır akşam yemeklerine son verin Neden bu akşam yağsız bir salata, birkaç ızgara köfte, yoğurt, kepek ekmeği ve meyveden oluşan bir menü denemiyorsunuz? Ara sıra kaçamaklar olabilir ama yüksek yağ içeren menüleri her gün tüketmemelisiniz. Radikal bir karar alın Bu ay hiç kızartma tüketmeyin. Kızartmalar yerine az soslu ve değişik sebzeler içeren salatalar, ızgara ve ya haşlanmış etleri tercih edin… Bir ay sonra fark edeceksiniz ki, kızartmaları düşündüğünüz kadar özlemiyorsunuz… Restoranda masanın soslardan uzak kısmına oturun Böylece bir tatlı kaşığı sos yüzünden alacağınız en az 45 kilokaloriden de kurtulmuş olacaksınız… Çıtırlardan uzak durun En azından zayıflayana kadar, yerken çok fazla çıtırdayan hazır ürünlerden uzak durun… Bunların birçoğu fazla miktarda yağ içermektedir. Ürünün içeriğinden emin değilseniz, etiketini kontrol edin…

enerji alımınızı kısıtlamakta size yardımcı olacaktır. Tatmaktan vazgeçin Çocuğunuzun çikolatasını, arkadaşınızın dondurmasını ve eşinizin cipsini tatmaktan vazgeçin. Yapılan araştırmalar, başkalarının tükettiği şeylerden tadarak aldığımız kalorilerin günlük enerjimizin %10’ u olduğunu gösteriyor. Çiğnemekten vazgeçmeyin Yavaş yemek yemek, hem yemekten zevk almanızı sağlar hem de çok fazla miktarda yiyecek tüketmenizi önler… Her lokmanızı iyice çiğnediğinizden emin olmalısınız.

Çantanızda meyve taşıyın Çantanızda taşıyacağınız herhangi bir meyve öğün aralarında bastırabilirsiniz hem de sadece karşılaşacağınız açlık krizlerini 50- 60 kilokalori almış olursunuz. sıyrıksız atlatmanızı sağlar. Tam tahıllarla gelen tokluk duygusuna “EVET” diyin Rafine tahıl ürünlerine olan bağlılığınızı bir kenara bırakın ve doğal kepekli ürünlere yönelin… Tam rafine edilmemiş doğal ekmeği, makarnayı ve pirinci seçin…

Sevgili günlüğüm Gün boyu tükettiğiniz besinleri ve yaptığınız fiziksel aktiviteleri yazdığınız bir günlük, hem menü planlama da diyetisyeninize yardımcı olacaktır hem de yaptığınız diyet hatalarını daha kolay saptamanızı sağlayacaktır.

Salata tabaklarıyla yemek saati nasıl olurdu? Kullandığınız o kocaman tabakları şimdilik rafa kaldırın ve küçük salata tabaklarınızı kullanın. Porsiyon kontrolü yapabilmenin ve psikolojik olarak menünüzü büyük görmenin en kolay yolu budur.

Küçük not kâğıtlarının getirdiği değişiklerden yararlanın Buzdolabınıza, arabanıza asacağınız bir küçük not ya da telefonunuzun açılış mesajına yazacağınız birkaç kelime davranış değişikliği yaratmanıza yardımcı olacaktır… Yazacağınız cümleyi amacınıza göre seçmelisiniz. “Daha fazla Su iç”, “Diyetime uymak, sağlıklı bir bedenle tanışmamı sağlayacak” gibi.

Genlerim, kaderim değil deyin Anneniz ve babanız kilolu ise, sizde sırf genlerinizden ötürü onlar gibi olmak zorunda değilsiniz… Sağlıklı bir diyet ve düzenli fiziksel aktivite ile bu tabuyu yıkabilirsiniz. Sebzeli atıştırmalar Akşamları televizyon seyrederken tükettiğiniz yüksek yağ içeren abur cuburlar yerine dilimlenmiş havuç ve salatalık tüketmeniz,


Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 8


BASİT BİR SOĞUK ALGINLIĞI SİNÜZİTE DÖNÜŞEBİLİR Uzm. Dr. Özgür DEMİRHAN

Soğuk havalara dikkat edin Viral üst solunum yolu enfeksiyonları sinüzitin en önemli sebeplerinden biridir. Çok fazla önemsenmeyen bir soğuk algınlığı sinüzitle sonuçlanabilmektedir. Dolayısıyla bu konuda çok dikkatli olmak ve hastalığın bulaşmaması için tedbir almak veya bulaşmışsa tedavi olmak çok önemlidir. Özellikle alerjik rinit sorunu olan kişilerin mutlaka tedavi olmaları gerekmektedir. Ayrıca burun içinde anatomik bozukluğu

bulunanlar, sigara ve alkol gibi alışkanlıkları olanlar da sinüzite daha sık yakalanmaktadır. Vakit kaybetmeden uzmana başvurulmalıdır Ayrıntılı bir hasta öyküsü ve fiziki muayene sinüzit tanısı için çok önemlidir. Uygun antibiyotik kullanımı önerilebilir. Antibiyotiklerin yanında destek tedavisi de faydalı olmaktadır. Akut vakalarda tedavi süresi genellikle 2 haftayı bulmaktadır. Kronik vakalarda ise alta yatan hastalığın tedavisinin yanında ilaç tedavisi yaklaşık 1 ay sürmektedir. Cerrahi yöntemle başarı oranı çok yüksek Hastalığın kronikleştiği durumlarda uygun ilaç tedavisine yanıt alınamadığında cerrahi tedavi gündeme gelmektedir. Bunun yanında eğer enfeksiyon göze, beyine ve çevre kemik yapılara yayılmışsa yani komplikasyon gelişmişse yine cerrahi tedavi devreye girmektedir. Cerrahi tedavide yaygın olarak ‘endoskopik sinüs cerrahisi’ kullanılmaktadır. Kronik bakteriyel sinüzitlerde cerrahi tedavinin başarı şansı oldukça yüksektir. Sinüzitte doğru bilinen yanlışlara dikkat Sinüzitten korunmak için genel direnci düşürebilecek yorgunluk, uykusuzluk ve dengesiz beslenmeden uzak durulması,

ıslak saçlarla soğuk havaya çıkılmaması, klima kullanımına dikkat edilmesi, yaşam alanındaki havanın neminin çok düşük olmamasına özen gösterilmesi çok önemlidir. Sinüzitle ilgili yanlış bilinenler ise şöyle sıralanabilir: “Baş ağrısı genellikle sinüzit belirtisidir” Yanlış! Baş ağrılarının yaklaşık yüzde 85’inin kaynağı gerilim tipi baş ağrıları, yüzde 10’u migren, sadece yüzde 5’i ise sinüzit benzeri sorunlardır. “Geniz akıntısı sadece sinüzitte ortaya çıkar” Yanlış! Geniz akıntısı birçok nedene bağlı olarak gelişen bir belirtidir. Reflü ve alerjik rinit benzeri pek çok hastalık ve hava kirliği ile sigara alışkanlığına bağlı olarak görülebilir. “Sinüzit bir enfeksiyon hastalığıdır” Yanlış! Enfeksiyon sinüzit hastalığının sadece bir formudur. Geniş bir hastalık grubu olan sinüzitin nazal polip formu, gerek sebebi gerekse tedavisi tamamen farklı bir hastalıktır. “Sinüzit ameliyatından sonra hastalık genellikle nükseder” Yanlış! Uygun tanı ve uygun yapılan cerrahinin başarısı yüzde 90’ın üzerinde seyretmektedir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 9

Zonklayıcı baş ağrısı, burun akıntısı ve tıkanıklık şikayetleri ile kendini gösterebilen sinüzit, yaşam kalitesini düşüren önemli rahatsızlıkların başında geliyor. Sinüs enfeksiyonu yayılım gösterdiği takdirde yüz kemiklerinde iltihaplanmalara, körlüğe hatta menenjitten beyin apsesine kadar birçok ciddi tabloya neden olabiliyor. Memorial Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Fikret İleri, sinüzit ve tedavisi hakkında bilgi verdi.


Mevsimsel Hastalıklara ve Tedavi Yöntemlerine Dikkat!

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 10

Salgınlardan dolayı kontrolsüz olarak kullanılan antibiyotikler zararlı olabilir, doğal bitkiler ise sıvı kaybının önlenmesi ve vücut direncinin arttırılması noktasında bir cok doktor tarafından önerilmekte Özellikle ilkbahar ile sonbahar mevsimlerinde sıkça karşılaşılan hastalıklar olduğunu ifade ederek, "İlkbahar ve sonbahar aylarında çok sık karşılaştığımız mevsim geçişleri dediğimiz zamanlara bağlı olan hastalıklar vardır. Soğuk algınlığı, grip dediğimiz ancak ayrı ayrı olan hastalıklardır. Bir de alerji dönemleri dediğimiz hastalık dönemleri vardır. Bunlarda genellikle şikâyetler benzerdir. Burun akıntısı, hapşırma, ateş, halsizlik, kırgınlık, üşüme ve titreme gibi ortak belirtileri olduğundan, bu hastalıklar birbirlerine karıştırılır. Herkes bunun soğuk algınlığı olduğunu düşünür. Grip olduğunu düşünür. Bu şikâyetlerle bizlere gelir. Ama bunlar farklı hasatlıklardır. Soğuk algınlığı ya da nezle dediğimiz durumda burun akıntısı ile seyreden ve ciddi ateşin olmadığı bir hastalıktır. Bu da yine bir viral enfeksiyonudur ve genellikle hiçbir ilaç tedavisi gerektirmeyen hastalıklardır. Ama gribal enfeksiyonlar bazı hastalarda ölümcül bile olabilir. Özellikle kronik hastalığı olanlar veya ciddi akciğer hastalığı olanlarda ölümcül bile seyredebilen enfeksiyonlardır" dedi.

antibiyotikler ise bakterilere karşı verdiğimiz ilaçlardır ve o yüzden de bir işe yaramıyor. Bezen hastanın kendi florasında bulunan bazı bakterileri de yok etmiş oluyoruz. Böyle olunca da hastanın daha da kötü olmasına yol açabiliyor. O yüzden de ilaç kullanımı kararını biz verelim istiyoruz" şeklinde konuştu. "BAZI HASTALARDA ANTİBİYOTİKLERİN ZARARI BİLE VAR"

DOĞAL BİTKİLER HANGİ DURUMDA KULLANILMALI?

Grip, nezle ve alerji durumlarında hastaların doktorlara başvurmadan ilaçlı tedavisine yönelebildiğine dikkat çeken Dr. Tuna, "Bunlar eczanelere giderek soğuk algınlığı ilacı adı altında kendileri ilaç alıp kullanabiliyorlar. Bazı ilaçlar için belki sorun yok, ama antibiyotik kullanımını kesinlikle doktora danışılmadan verilmesini önermiyoruz. Eczanelerin de bu konuda duyarlı olmaları gerekiyor. Bunun aslında doktor kaşesi olmadan verilmesi yasaktır. Bizler niye bunu önemli görüyoruz. Bazı hastalarda antibiyotiklerin hiçbir faydası yoktur, hatta zararı bile oluyor. Çünkü var olan viral enfeksiyondur,

İlaç kullanmak istemeyen hastaların olduğunu ifade eden Dr. Tuna, "Bizlerin zaten ilaç kullandırttığımız hasta grupları gerçekten de ihtiyacı olan hastalar oluyor. Onun dışında gribal nezle dediğimiz soğuk algınlıklarında önerilerimiz genelde sıvı tedavisi oluyor. Yani hastanın bol bol yemesi içmesini söylüyoruz. Mevsimsel olarak tüketilen meyveler, turunçgiller gibi mevsimsel gıdaları öneriyoruz. Doğal bitkilerin ise tedavi amaçlı değil de daha çok sıvı alımı, vücut direncinin arttırılması ve beslenme düzeni gibi amaçlarla önerebiliyoruz" ifadelerini kullandı.


Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 11

BeoVıta GmbH & Co Kg

Tel.: +49 (0) 30 614 34 80

www.paradontcreme.de


Kış Aylarında Çocuklar Nasıl Giyinmeli? Soğuk havaların gelmesi ile birlikte bir dizi sorunla geldiği için anneler kış aylarını pek sevmezler.Kar çocuklar için oyun aracı demek olsa da, anneler “hasta olur” endişesi ile kardan hoşlanmazlar. Uzm. Dr. Binod Kumar ŞAH Lokman Hekim Hastaneleri

Özellikle sokağa çıkarken anne ile çocuk arasında küçük çapta giysi savaşları yaşanır. Çocuğunuzu soğuktan koruyup, olası hastalıkları mümkün olduğunca önlemek ve aynı zamanda giyim sorunlarını oyuna dönüştürebilmek için birkaç önemli ayrıntıya dikkat etmeniz gerekiyor. Çocuğunuzu kat kat giydirin

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 12

Tek kat çok kalın bir giysi yerine daha ince bir yapıda birkaç kat giysi soğuk havaya karşı daha iyi bir yalıtkanlık sağlarken, gerektiğinde de çıkarılarak çocuğun vücut ısısının aşırı artması engellenir. Kat kat sistemiyle giydirdiğinizde çocuğunuz hem soğuktan etkilenmez hem de normal vücut aktivitelerini yerine getirirken terlemez.

Örnek bir giydirme biçimi olarak şu önerilebilir; en alta uzun termal bir iç çamaşır, ardından boğazlı veya dik yakalı bir kazak, bunun üstüne bir süeter, kalın bir pantolon ve palto. Özellikle karda oynamayı seven çocuklar için ideal bir formül. Burada dikkat edilmesi gereken bazı çocukların yün ve benzeri maddelere karşı aşırı hassas olduğudur. Yün ısıtıcıdır ama hassas ciltleri tahriş edebilir. Bunun için çocuğun cildine doğrudan temas eden kıyafetlerin %100 pamuklu olmasına özen gösterin. Çocuğunuzun Başını Sıcak Tutun Çocuğunuz için gerekli olan kıyafetlerin başında bir şapka gelmelidir. Çünkü vücut ısısının çok büyük bir bölümü çıplak baş yoluyla kaybedilir. Ayrıca boyun bölgesi de önemli bir ısı yitirme alanıdır. Soğuk hava ve sert rüzgara maruz kalan çocukların yanakları, burunları, kulakları ilk üşüyen ve donma tehlikesine karşı en duyarlı olan bölgeler arasındadır. Bu yüzden bir şapka çocuğu soğuğa karşı koruyacak önemli bir giysidir. Çok rüzgarlı havalarda çocuğunuzu fazla dışarıda bırakmamaya ve rüzgarın

doğrudan yüzüne çarpmamasına dikkat etmelisiniz. Ayaklarını sıcak tutun Soğuk ve ıslanmış ayaklar sadece çocuğu rahatsız etmekle kalmaz, kolaylıkla donma tehlikesi de yaratabilir. Özellikle karda yürüyen ve oynayan çocuklar için. Bu yüzden ayakkabı ve çorap seçimine dikkat edin. Yalıtkan botlar soğuk havalar için en uygun olanlarıdır. Su geçirmeyen, dikişsiz ve ayağa tam oturan ayakkabıları seçin. Ayrıca çocuğun ayağını botun içinde rahatsız edecek şekilde çok ağır ve kalın çoraplardan kaçının. Ellere ve parmaklara dikkat! Minik bir el soğuk havada donmaya en açık alanların başında gelir. Özellikle bebekler için. Bu yüzden tek parmaklı veya normal bir eldiven, hatta kaybolmalara karşı birkaç çift


Bebeklere daha dikkat etmek gerekir Bebeklerde yağ tabakası henüz oluşmadığından vücut sıcaklıklarını tam dengeleyemezler. Kısa süreli de olsa soğukta kaldıklarında vücut sıcaklıkları hemen düşer. özellikle düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerde durum daha da önemlidir. Bu yüzden onların

Koruyucu ürün kullanın Soğuk yanığı ve döküntü kış aylarında bebek ve çocuklarda sıkça görülür. Pullanma, çatlama, kızarma, kaşıntı en belirgin bulgulardır. Bunları en aza indirmek için, mümkün olduğunca soğukta kalmayın ve soğukta iseniz koruyucu ürünler kullanın.

Soğuk çarpması nedir? Küçük çocukların özellikle parmak uçları, burun ve yanak dokuları soğuk çarpmasına duyarlıdır. Bu dokuların soğukluğu dokunmakla hemen anlaşılır. Ten beyaz, sarı, gri arası bir renk alır. Zaman zaman beyaz lekeler oluşur. Bu gibi durumlarda acil müdahalede bulunmak gerekir. Böyle bir durumda derhal bir doktorunuza başvurun.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 13

eldiven çocuğunuzun kışlık gardrobunda mutlaka yer almalı. Daha büyük çocuklar için su geçirmeyen, yalıtkan eldivenler tercih edilmelidir.

vücut ısılarını sık sık kontrol etmek gerekir. Genel olarak yetişkinlerin giyiminin bir kat fazlası olarak belirtilen bebek giyiminde gerekirse bir battaniye de kullanılabilir. Bebeğin vücut ısısının yeterli olup olmadığından emin olmak için en iyi yöntem ateşini ölçmektir. 35 derecenin altında ise problem var demektir. Hemen sıcak bir ortamda besleyerek ısıtmalısınız. Odanın sıcaklığını artırmak, giyimini kalınlaştırmak veya sizin teninizin sıcaklığını hissetmesini sağlamak yapılabilecekler arasındadır.


Çocuğum Daha Küçük Ama Öfkesi Büyük Diyorsanız Anne babaların en çaresiz kaldıkları dönemlerden biri de çocuklarının öfkeleri ile başa çıkamadıkları zamanlardır. İstediği yapılmayan her çocuk, bağırma, ısırma, vurma ve kendini yere atma yöntemlerine başvurabilir. Çünkü hiçbir çocuk “hayır” cevabını sevmez. Hatta bu onun öfkesini daha da artırabilmektedir. Bu durumda “çivi çiviyi söker” deyip aynı ölçüde çocuğa tepki göstermek ise yapılan en büyük yanlıştır. Uzm. Psi. Özge Merve TÜRK Psikoloji

Üzüntü, korku, şaşırma, sevinme gibi temel bir duygu olan öfke, spontan ve doğal olarak yüzde kızarma, kalbin çarpması ve küçük çocuklarda ağlama krizlerine varan tepkiler olarak ortaya çıkabilmektedir. Bebek, doğumundan sonraki dönemde ihtiyaçlarının ağlama ile giderildiğini ve çevreyi harekete geçirebildiğini yavaş yavaş öğrenir. İhtiyaçları

giderilmediğinde hayal kırıklığı ile tanışır ve tek çaresinin ağlamak olduğunun farkına varmaktadır. Bir yaşından itibaren çocuklar büyüdükçe öfkelenme ve bunu gösterme davranışına başlamaktadır. Öfkeli davranışlar genellikle yapmak istediğini yapamama, istemediği bir şeyi yapma, çok yorulma, acıkma, kendini ifade edememe ve ebeveynlerin dikkatini çekmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Krizin başladığı nokta Çocuklarda davranışlar bu dönemde ben merkezli ve dürtüsel olmaktadır. Çocuklar davranışlarını engellemek istemezler ve bunun karşısında da onu yönlendirmeye çalışan ebeveynler ile zıtlaşmaktadırlar. İşte tam da bu noktada kriz başlamaktadır. Bu noktada çocuk


2 yaş en kritik dönem İki yaş dönemi çoğunlukla “korkunç iki yaş (terrible two)” olarak adlandırılmaktadır. Çocuk bu yaşta yürümeye ve konuşmaya başlar, çevre üzerinde hâkimiyeti artar. Kendini dünyanın merkezindeymiş gibi hisseden çocuk, yapmak istediğinin engellenmesinden hoşlanmaz ve ‘hayır’lar başlamaktadır. Karşılıklı gerginlik arttıkça çocukta tutturmalar, negatif tavırlar öfke krizlerine dönüşebilmektedir.

Resim yapmak ve sportif etkinliklerde bulunmak da öfkenin kontrol edilmesinde yararlı faaliyetlerdir. Aynı ölçüde tepki vermeyin Çocuğun öfkeli tutumlarına karşılıklı tepki vermek onun gerginliğini daha da artırmaktadır. Sakin kalmalı ve kriz anı geçince çocukla konuşarak durumu değerlendirerek duyguların dışa vurulmasını sağlamak her iki tarafı da rahatlatacaktır. Herhangi bir vurma davranışında çocuğu sadece tutmak ve onunla göz kontağı kurarak bunu bir daha yapmaması söylemek doğru olacaktır.

Krizi önlemek için doğru cümleler seçin İstediğini yaptırmak için öfkelenen çocuğun bu davranışlarına son vermek isteyen ebeveynler çocukların isteğini anında yerine getirme davranışını seçebiliyorlar. Hızlı bir çözümmüş gibi görünse de aslında bu durum çocuğun öfkelenmek ve istediğinin olması arasında ilişki kurmasını ve bu davranışını pekiştirmesini sağlamaktadır. Yapılması gereken davranışlarda net olmaktır. Örneğin yatma saati gelmiş ise ‘Yatağa gitmek ister misin?’ gibi açık uçlu bir soru yerine “Yatağa gitme saati’ demek ve krizleri önlemekte daha faydalı olacaktır. Oyun terapisi ile öfkesine çözüm bulun Sorun çözülmez ise ilerleyen yaşlarda dikkat eksikliği, hiperaktivite, kaygı, depresyon gibi psikiyatrik tabloların da eşlik ettiği öfke kontrol sorunları yaşanabilmektedir. Bu tür durumlarda ailelerin danışmanlık hizmeti alması yararı olacaktır. Oyun terapisi teknikleri ile uygulanan psikoterapi süreci bu konuda faydalı yöntemler arasında yer almaktadır.

Öfke anında çocuğa bağırıp çağırmak veya ceza vermek, öfkenin dinmesinde yarar sağlamaz.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 15

bağırabilir, ısırabilir, vurabilir ve kendini yere atabilmektedir.

Çocuğunuza vurmak yerine göz kontağı sağlamayı deneyin Çocuğa vurmanın bir sınırsızlık göstergesi olduğu düşünüldüğünde anne-baba-çocuk çerçevesinde ebeveynin konumu vurgulanarak sınırların çizilmesi gerekmektedir. Çocuğu odaya kapatarak cezalandırmak gibi öfkeyi artırıcı ve anlamsız davranışlardan uzak durmak gerekir. Çünkü çocuğa öfkeli şekilde davranmak onun da aynı şekilde davranmasına model oluşturmaktadır.


SAVAŞIN ÇOCUK PSİKOLOJİSİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 16

Uzm. Psikolog Meltem ÖZCÜLER

Çocuklar kendilerini sıkıntıya sokan durumları bazen direk konuşarak size söyleyebilirler. ‚Savaş nedir, çocuklara ne oluyor, siz de ölecek misiniz, ben nolurum....‘ gibi sorular soruluyor, veya savaş/terör içerikli oyunlar daha sıklıkla oynanıyorsa, konuşma zamanı gelmiş diyebiliriz.

çekilme, şiddete başvurma, öfke patlamaları...

Daha küçük yaşta olan çocuklar, içe kapanık veya kendini ifade edemeyen çocuklar, bazı ergenler ise daha dolaylı yoldan sıkıntıda olduklarını ortaya koyarlar. Burada dikkat edilmesi gereken noktaları şöyle özetleyebiliriz: gerginlik, yorgunluk, ağlama, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri, irkilme ve tedirginlik hali, huzursuz ve güvende olmama duygusu, alt ıslatma, ders başarısında bozulma, sosyal ilişkilerde geri

Neler hissettiğini, nelerden korktuğunu ve neleri merak ettiğini öğrenmek için fırsat yaratın, dinleyin, paylaşın.

Nasıl Yardım Edebiliriz? Sabırlı ve hoşgörülü olun. Yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla oyunlar oynaması ve konuşması için teşvik edin. Rutin sorumluluklarını sürdürmesi için destekleyin, ama baskı kurmayın.

Sorduğu soruları sakin bir şekilde sonuna kadar dinleyin, anladığınızı, benzer tedirginlikleri başka çocukların da yaşadığını söyleyin. Güvenlik tedbirleri alıyorsanız, beraber karar verin, prova yapın. Televizyon, gazete ve savaşın/


Nasıl Anlatabiliriz? Öncelikle çocuğunuzun yaşı, algısı, bulunduğu şehir ve şimdiye kadar maruz kaldığı travmalar(şiddet, terör, ölüm, hastalık...) nasıl anlatacağınızı belirler. Bunları da göz önünde bulundurarak, belirtilen genel önerileri uygulayabilirsiniz. Sakin olun, sorduğu anda veya hazır olmadığınız bir anda konuşmak durumunda değilsiniz. Biraz hazırlanmak ve konuşacaklarınızı toparlamak için, çocuğunuza ‚akşam yemekten sonra sorduklarını hep beraber konuşalım‘ diyebilirsiniz. Küçük çocuklarda resim, hikaye, anı ve oyun yöntemleriyle paylaşım da bulunabilirsiniz. Sonu iyi biten masallar, renkli resimler, önceden de yaşamıştık ama sonra herşey düzeldi temalı anılar kullanılabilir. Başbaşa kaldığınız, güvenli ve rahat bir ortamda önce siz ona sorun ve dinleyin. ‚Peki bu konuda sen ne biliyorsun, neler

duydun, arkadaşların neler diyor?‘ gibi sorular sorarak, çocuğunuzun neler bildiğini, nelerden korktuğunu öğrenebilirsiniz. Yaş grubuna uygun şekilde kısa ve öz olarak durumu anlatın. Durumun geçici olduğu, çeşitli zorluklar yaşanabileceği, ailece ve güvenilir diğer kişilerle beraberce atlatılacağı gibi konulara değinebilirsiniz. Onun yanında olduğunuzu, her zaman sizinle konuşabileceğini söyleyerek güven uyandırın. Ne Zaman Uzmana Danışmalıyız? Yaptığınız yardımlar yetersiz geliyorsa, uyku ve iştah bozuklukları devam ediyor, içe kapanma veya tam tersi şiddet ve öfke davranışları artarak sürüyorsa, okula ve arkadaşlarına olan ilgisi azalmış veya şekil değiştirmişse, alt ıslatma, mızmızlanma, ağlama gibi davranışlar varsa geç kalmadan bir uzmandan yardım alabilirsiniz.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 17

terörün konuşulduğu ortamlardan uzak tutun.


İki Yaş Altı Çocuklara Televizyonu Yasaklayın Çocukların uzun süre televizyon izlemesinin zihinsel, ruhsal ve fiziksel gelişimleri açısından birçok olumsuz etkileri bulunmaktadır. İki yaşına kadar çocuğun büyüme ve gelişmesi ne kadar önemliyse beyin gelişimi de o derece önemlidir.

çalışmalarla çürütülmüştür. Aksine yeme bozuklukları, aşırı kilo alımı (obezite), kalp rahatsızlığı, şiddete eğilim, uyku bozuklukları ve hatta konuşma geriliklerine neden olduğu gösterilmiştir. Bebek dahi olsa onunla konuşun

Çocuklar, diğer insanlarla iletişim kurarak öğrenmeye programlanmışlardır. Çocukların zihinsel gelişimleri için erişkinler ve diğer çocuklar ile pozitif iletişime ve interaktif oyunlara ihtiyaçları olduğunu söyleyen Memorial Diyarbakır Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü Uzmanları televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri hakkında bilgi verdi. Erken yaşlarda televizyon izlemek çocuğun beyin gelişimine katkı sağlamıyor Çocukların beyinleri yaşamlarının ilk yıllarında hızla gelişir ve sadece ilk yılın sonunda doğduğu

anınkinden üç katına ulaşır. Çocukların bu dönemde maruz kaldıkları uyaranların, pozitif veya negatif olarak beyin gelişimi üzerinde büyük bir etkisi vardır. Çocuklara, (özellikle beyin gelişimi sürecindeyken) uzun süre televizyon izletilmesi, her çocuk için olmasa da bazı çocukların dil becerilerini, kelime dağarcıklarını, çevreleri ile olan sözel, görsel ve sosyal iletişimlerini ve motor becerilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Birçok anne ve babanın inanışına göre erken yaşlarda televizyon izlemenin çocuğun beyin gelişimine katkı sağladığı tezi, yapılan kontrollü

Çocukların uzun süre televizyon izlemesinin; astım, alerjik hastalığının yanı sıra hipertansiyon gibi kronik hastalıklara da eğilimi artırdığı ayrıca ruh sağlıklarını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir. Bu nedenle aileler çocuklarıyla bebek dahi olsa sık sık konuşmalı, göz teması kurmalı, ev ortamında mümkünse renkli giysiler giyerek bebeğin dikkatini daha çok toplamaya çalışmalıdırlar. Bebekleri, kucağa alarak sevgi gösterisinde bulunulmalı, huysuzluk yapmasın diye kendi başlarına televizyon karşısında saatlerce vakit geçirmelerine izin verilmemelidir. Duygusal ve sosyal iletişimin daha sağlıklı gelişmesi için çocukları aile ortamında mümkün olduğu kadar açık bir şekilde ve geleneksel


Çocuğunuzu şiddet içeren filmlerden uzak tutun

olduğunu göstermiştir. Ayni zamanda Bu durum çocuğun okul performansını ve eğitim başarısını da olumsuz yönde etkilemektedir.

Düzenli uyku sağlıklı yaşamın bir parçasıdır. Yapılan araştırmalarda, korku ve şiddet içeren çizgi film, sinema filmi ve dizi izleyen çocuklarda; kabus görme, uyku

Diğer bir yandan Annenin çocuğunu televizyona alıştırma şekilleridir ki bu daha farklıdır. Anne kendi ihtiyaçları için çocuğu televizyona alıştırır. İşini yapmak,

problemi, yalnız kalmaktan korkma gibi sorunların geliştiği belirlenmiştir. Bu nedenle televizyon izlenecekse, çocuğun yaşına, kişilik özelliklerine uygun programlar seçilmeli ve mümkünse ebeveynler çocuklarıyla birlikte kısa sureli televizyon izlemelidirler.

misafir ağırlamak, çocuğa yemek yedirmek gibi. Özellikle çocuğa yemek yedirirken televizyon izleten anneler doğru olduğunu sanırken aslında yanlış yapıyorlar. Çünkü çocuk yemekten çok televizyona konsantre olacaktır ne yediğini ve ne kadar yediğini bilemeyecektir. Doyup doymadığını anlamayan çocuk ya çok yediğini sanıp sürekli yemek yemeyi reddedecektir. Yada farkında olmadan çok yiyip obez olacaktır. Aslında nasıl çocuk yetiştirdiğiniz bunun için size bağlı. Aksine yemek saatleri belli olan ve bunu televizyon karşısında değil de anne ile iletişim halinde iken yiyen çocuk daha sağlıklı olacaktır.

2 saatten fazla televizyon izleyen çocuklar daha göbekli oluyor Çocukların şiddet içerikli olmasa bile televizyon, video, bilgisayar oyunları karşısında geçirdikleri sürenin günde 1-2 saatten fazla olmamasına ebeveynler ve bakıcılar tarafından dikkat edilmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmalar; aşırı televizyon izleyen çocukların daha göbekli, kanda trigliserit (doğal yağ) seviyelerinin daha yüksek olduğu ve kalp hastalıkları ile birlikte diyabet (şeker hastalığı) risklerinin daha fazla

Eğer yemek yerken televizyona bağımlı çocuklar yetiştirseniz, yada kendi rahatınız için çocuğu televizyona alıştırırsanız oluşa bilecek sorunlarla daha çok zaman harcarsınız.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 19

yöntemlerle yetiştirilmesi önerilmektedir.


ÇOCUĞUNUZUN BOĞAZI AĞRIYORSA… Özellikle okul öncesi dönemde çocuklar yılda 5-8 kez üst solunum yolu enfeksiyonu geçirebilmektedir. Çoğu kez virüslerin yol açtığı bu enfeksiyonlar burun akıntısı, hapşırık, öksürük gibi şikayetlere yol açar ve genellikle hiç bir ilaç kullanmadan bir hafta içinde iyileşme görülmektedir. Prof. Dr. Fazilet KARAKOÇ Çocuk Göğüs Hastalıkları

gerekmektedir. Bademcik iltihabı olan çocukların bol sıvı almaları ve dinlenmeleri gerekmektedir. Hastanın yemek sırasında boğaz ağrısı olabileceği için çorba, püre gibi yumuşak gıdalar verilmelidir. Boğaz ağrısı için parasetamol ve ibuprofen içeren ağrı kesiciler verilir. Viral enfeksiyonlar sırasında verilen aspirin Reye sendromu denilen ağır bir duruma yol açabileceği için aspirin ya da aspirin içeren ağrı kesicilerin verilmemesi gerekir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 20

Çocuklarımızı boğaz enfeksiyonundan koruyabilir miyiz? Eğer hastalık bademciklerde yerleşmiş ise durum biraz daha farklı olabilmektedir. Boğaz ağrısı, ateş, bademciklerde şişme, yutma zorluğu, boyundaki bezelerde şişme ortaya çıkmaktadır. Boğaz enfeksiyonlarına bazen virüsler, bazen de A grubu beta hemolitik streptokoklar (Beta) mikrobu yol açmaktadır. Bademciklerin iltihaplanmasında tedavi, enfeksiyona hangi mikrobun yol açtığına bağlıdır. Sadece muayene ile viral enfeksiyonu Beta’dan ayırmak her zaman mümkün olmayabilir. Bu nedenle boğaz kültürü ya da

streptokok testlerinin yapılması gerekmektedir. Boğaz enfeksiyonu olan çocukların tedavisi nasıl olmalıdır? Eğer boğaz enfeksiyonuna virüslerin yol açtığı düşünülüyorsa çocuğa antibiyotik verilmez; çünkü bağışıklık sistemi enfeksiyon ile başa çıkabilmektedir. Ama boğaz enfeksiyonuna yol açan mikrop (beta) streptokoklar ise; hastanın mutlaka 10 gün süre ile antibiyotik kullanması

Boğaz enfeksiyonları bulaşıcıdır. Hasta bir çocuktan diğerine ağız burun akıntısı ile bulaşmaktadır. Çocuklar boğaz enfeksiyonu ya da boğaz ağrısı olan kişilerden uzak tutulmalıdır. El yıkama alışkanlığı, enfeksiyonların aile içinde yayılmaması için çok önemlidir. Evde hasta olan bir çocuk var ise bardağını, çatalı ayrılmalı ve sıcak sabunlu su ile yıkanmalıdır. Eğer çocuğunuz streptokokların yol açtığı bir boğaz enfeksiyonu nedeni ile antibiyotik kullanıyor ise; diş fırçasını atılmalı ve yeni bir fırça alınmalıdır.


Beta enfeksiyonunu takiben ortaya çıkabilecek sorunlar nelerdir? Uygun şekilde tedavi edilmeyen streptokokların yol açtığı boğaz enfeksiyonlarını takiben, bazı komplikasyonlar oluşabilir. Enfeksiyonu takiben erken dönemde antibiyotik tedavisine başlanır ise bu komplikasyonlar önlenebilir. Komplikasyonlar streptokok enfeksiyonuna bağlı olabildiği gibi bağışıklık sisteminin aşırı cevabı ile de ilişkili olabilir. Az da olsa boğaz enfeksiyonu vücudun başka bölümlerine yayılarak orta kulak iltihabı, sinüzit, boyundaki bezelerin iltihabı, bademcikler etrafında apse oluşumu, toksik şok gibi durumlara yol açabilmektedir. Bazen Streptokok enfeksiyonuna cevap olarak bağışıklık sistemi sağlıklı dokulara zarar verir ve romatizmal ateş, böbrek iltihabı ya da PANDAS’a; yani streptokok enfeksiyonları ile birlikte olan nöropsikiyatrik sendroma yol açabilmektedirler. Bu durum tikleri ya da obsesif kompulsif bozukluğu olan bazı hastalarda streptokok enfeksiyonlarını takiben bu hastalıklar ile ilgili semptomlar kötüleşebilir. Hangi hastalarda bademciklerin alınması gerekir? Bademcikler ya da geniz etinin büyüklüğü nedeni ile üst solunum yollarında gece uyku apnesine yol açan bir tıkanıklık var ise bademciklerin alınması gerekebilir. Hasta olmadığı zamanlarda da devamlı horlaması olan çocuklarda ameliyata ihtiyacının belirlenebilmesi için en güvenilir test uyku çalışmasının yapılmasıdır. Bademcik büyümesinin çene yapısını bozduğu durumlarda ya da bademcik etrafında apse oluşuyor ise ameliyat gerekir. Son bir yılda 7 defa, son iki yılda yıl başına 5´şer defa, son üç yılda yıl

başına 3´er defa ya da daha sık ateşli bademcik iltihaplanması geçiren çocuklarda bademciklerin alınması gerekebilir. Bu enfeksiyonların sadece aile tarafından tanımlanması yeterli olmaz doktor tanılı olması gerekmektedir.

Bademcikler alındıktan sonra tekrar büyür mü? Bademcik operasyonu sırasında bademcik dokusunun önemli bir kısmı alınmaktadır. Bununla birlikte bir miktar bademcik dokusu kalmakta ve bu da zamanla büyüyebilmektedir; ama bu büyüme genellikle eskisi kadar bir büyüme olmaz Bademciklerin alınmasından sonra enfeksiyonlara daha hassas hale gelir mi? Bademcikler, boğazın her iki tarafında yer alan lenfoid dokulardır. Enfeksiyon etkenlerini durdurur ve boğazdan daha aşağılara inmelerini engeller. Bununla birlikte bademcikleri alınan çocukların daha sık enfeksiyon geçirmezler, onların bu görevini vücudun başka dokuları almaktadır.


TELEVİZYON Dost mu Düşman mı? Çocuklarımıza küçüklükten itibaren yabancılarla konuşmaması gerektiğini öğretiyoruz, ama onu evimizdeki çılgın yabancıya-televizyona- saatlerce emanet edebiliyoruz. Son zamanlarda yapılan araştırmalar çocukların televizyon başında harcadıkları zamanın, uyku hariç diğer tüm etkinliklerden daha fazla olduğunu gösteriyor.

Televizyonun yararı ve zararı üzerine sürekli tartışılsa da elimizde hangisinin doğru olduğuna dair çok net araştırma sonuçları bulunmamaktadır. Önce olası zararlı etkilerine değinip, sonra acaba yararı da olabilir mi diye düşünelim, ve sonuçta en doğru televizyon kullanımı nasıl olur konusuyla noktalayalım. Şiddet Televizyonla aşırı zaman geçiren ve bu süreçte denetimi sağlanmayan programlara maruz kalan çocuklar ve gençler gördüklerini model alma riskiyle karşı karşıyadırlar. Kahraman ne kadar al benisi yüksek, örneğin zengin, yakışıklı, güçlü ise o kadar

örnek alınacak biri haline gelir. Burda ki temel sorun ise çocuğun bu kahramanın iyi ya da kötü işler yapıp yapmadığına karar verecek yetide genelde olmamasıdır. Çoğu görüntü de iyi adamlar/ kahramanlar kötüyü her şekilde cezalandırmaya hakkı olan kişilerdir, bunun için de genelde ödüllendirilirler. Şiddetin, hırsızlığın veya kültürel olarak onaylanmayan davranışların ödüllendirildiği görüntüler çocukta benzer davranışları pekiştirebilir. Obezite Diğer bir sorun televizyonun hipnotize eden etkisinin çocuklarda obezite riskiyle yakın ilişkisinin olmasıdır. Çocukları hedef alan bir yığın abur cubur, tüketimi artırırken hareketi azaltmaktadır. Ebeveyn çocuğu televizyon başına bırakıp uzaklaşır, çocuk yer,


Uygunsuz davranışlar Yaşlarına uygun olmayan davranışları sürekli seyretmek çocukta -normal davranış- bilgisi oluşturabilir. Havalı kahramanlar sigara içer, akşam evden kaçar ve ailesi izin vermese de bazı davranışları yapma hakkına sahiptir.

içer ve sadece oturur. Televizyonun bahsettiğimiz olumsuz yanlarının yanı sıra acaba bazı olumlu etkileri var mıdır?

İşe örnek olmakla başlamak için ebeveyn olarak televizyon kullanma süremizi kısaltmak önemli bir adım olacaktır.

kontrolü gibi hassas konulara dikkat etmek gerekmektedir.

Cinsel eylemlerin daha küçük yaşlarda yaygınlaşması, alkol almanın normal görülmesi, kültüre uygun olmayan davranış kalıplarının kabul görülmesi de diğer risk alanlarıdır.

Aile ilişkileri İlk olarak, televizyonun yarattığı ortam gereği aile bir arada olup, ortak konuları izleme, tartışma ve sohbet imkanı bulabilmektedir. Dikkat edilmesi gereken nokta ise ebeveynlerin de televizyon karşısında hipnotize olmadan, sohbet kurabilen ve örnek kişiler olmasıdır. Eğitim Çocuklara yönelik olarak hazırlanan eğitici programlar, beyin dalgalarının değişimini sürekli görüntü değişimi ve ilgili materyallerle sağlamaktadır.

Televizyon doğru kullanımı sonucunda çocuklar için yararlı da olabilir. Ama izlenme süresi, uygun program ve yetişkin

Doğru programlar izlenirse çocuklar için oldukça eğitici ve öğretici olabilmektedir. Erken dönemde sayı, renk, kavram ve günlük kuralları öğrenebilir. Ayrıca arkadaşları da benzer programları izlediği için öğrendiği bilgilerle gruba dahil olur, ortak merak ve ilgi paylaşımı sağlanır.

Sonuç olarak, psikologların çocuklar için önerdiği ve daha yararlı olduğunu düşündüğü etkinlikler ise grup oyunları, oyun parkları, oyuncak kullanımı, kitap okuma, araştırma yapma, düşünce etkinlikleri ve kaliteli aile zamanlarıdır. Çocuğumuz için en iyisini istiyorsak daha az televizyon ve daha çok önerilen etkinlikleri hayatımıza yerleştirmeliyiz. İşe örnek olmakla başlamak için ebeveyn olarak televizyon kullanma süremizi kısaltmak önemli bir adım olacaktır.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 23

Örnek olmak


Menisküs Yırtıkları Hareket Kabiliyetinizi Kısıtlamasın Doç. Dr. Hakan Özsoy

Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü

Spor yaparken, çömelip kalkarken, merdiven inip çıkarken, hızlı yürüyüş ya da koşu sırasında dizde oluşan ağrı ile kendini belli eden menisküs yırtıkları, kan dolaşımı iyi olmayan yapılar olduklarından tedavi edilmezlerse kendi kendilerine iyileşemezler. Bu yırtıkların neden olduğu ağrı şikayetinin yanı sıra; eklemde şişme, dizde takılma veya kilitlenme, hareket kısıtlılığı gibi şikayetler de görülebilir. Ayrıca menisküs yırtığı ile birlikte çapraz bağ yırtığı da varsa dizde dönme ya da boşa gelme şikayetleri ortaya çıkabilir. Hareket kabiliyetini kısıtlayarak yaşam kalitesini azaltan menisküs yırtıkları geç kalınmadan tedavi edilmelidir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 24

Spor yaparken ve çömelirken dikkat! Diz eklemi vücudun en geniş ve yaralanmalara en sık maruz kalan eklemidir. Her sağlıklı dizde biri içi diğeri dış olmak üzere iki adet menisküs bulunmaktadır. Menisküslerin görevi diz eklemini oluşturan uyluk kemiği ve kaval kemiği arasındaki yükü azaltmaktır. Menisküler, kemikler arasında bir yastık ya da arabanın

amortisörü görevi görerek yükü yumuşatmakta ve dağıtmaktadır. Menisküs yırtıkları, spor yaparken dizin burkulmasıyla ya da çömelme sırasında dizin zorlanması sonucu oluşabilmektedir. Spor yaralanmaları sonucu oluşan menisküs yırtıklarına çapraz bağlar gibi dizdeki diğer yapıların yırtıkları da eşlik edebilir. Diğer yandan yaş ilerledikçe menisküsler de direncini yitirmekte ve günlük aktiviteler sırasında çok zorlanma olmadan da yırtılabilmektedir. Artroskopi sayesinde kısa sürede iyileşme sağlanıyor Menisküs yırtıklarının tanısını koyarken en değerli bilgiler hasta öyküsünün dinlenmesiyle elde edilmektedir. Muayene sonucunda büyük oranda doğru tanı konulabilmektedir. Bunun yanında MR görüntülemede yırtığın şekli, tam yeri ve eklemdeki ek başka yaralanmalar olup olmadığı konusunda bilgi edinilmektedir. Tanı sonrası tedavi yöntemine, hastanın yaşına ve yaralanma şekline göre karar verilmektedir. Eğer hasta gençse ve spor yaralanması veya

ciddi bir diz travması sonrası yırtık oluşmuşsa, öncelikli olarak cerrahi yönteme başvurulmaktadır. Cerrahideki temel hedef, menisküs dokusunu mümkün olabildiğince koruyarak onarmaktır. Eğer onarılamayacak kadar kötü bir yırtık varsa yırtık parçalar temizlenerek de hastanın şikayetleri geçirilebilmektedir. Cerrahi tedavi kapalı yöntemlerle (artroskopik) olarak yapılmaktadır. Büyük kesiler yapılmadığı için hasta ameliyat sonrasında kısa sürede ayağa kalkmakta ve işine geri dönebilmektedir. İleri yaş vakalarda ameliyatsız tedavi ağrıları geçirebiliyor Daha ileri yaştaki hastalarda ise birkaç haftalık istirahat, zorlamama ve ağrı kesiciler ile öncelikle ameliyatsız tedavi denenebilir. Ek olarak ekleme yapılan enjeksiyonlar (örneğin hastanın kendi kanından hazırlanan plazma-PRP) şikayetlerin hafiflemesinde yardımcı olabilmektedir. Bu yöntemlerle ağrıları geçen hastalar cerrahi işleme gerek kalmadan takip edilebilmektedir. Ağrıları geçmeyen hastalar ise artroskopik cerrahi ile sağlıklarına kavuşturulabilmektedir. Bunların yanı sıra menisküs yırtığı ile birlikte eklemde kıkırdak aşınması ve kireçlenme var ise farklı cerrahi seçenekler ile hastanın tedavisi sağlanabilmektedir.



İnternet Bağımlılığı Sizi Hayattan Soyutlamasın Günlük yaşamda her yaştan insan için internet, akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi sürekli değişen bilgi ve eğlence kaynaklarından uzak durmak pek mümkün olamıyor. Evde, iş yerinde sık sık uyarı almaya başladıysanız, başka işleriniz olmasına rağmen eliniz hala durmadan sosyal medya sayfalarına gidiyorsa, işleriniz hiç bitmiyor ve hep ertesi güne sarkıyorsa bu durum “internet bağımlığının” habercisi olabilir.

Doç. Dr. Levent SÜTÇİGİL Psikiyatri

Bilgisayar, işleri kolaylaştırıp üretkenliği artırmasının yanı sıra, günlük yaşantının farklı alanlarına tamamen girmiş durumdadır. Hayatımızın vazgeçilmezi teknoloji, bilgi alma ve paylaşma gibi faydalarının dışında birçok sorunu da yaşamımıza dahil etmiş durumdadır. İnternet bağımlılığı ya da teknoloji bağımlılığı, bilgisayarın kişinin kendisine, çevresine ve ilişkilerine zarar

vermeye başladığı durumlar için kullanılan bir terimdir. Resmi bir tanımlama olmamakla birlikte uzmanlar bilgisayar bağımlılığını uyuşturucu madde bağımlılığına benzetmişlerdir. Uzun süreli bilgisayar kullananlarda uyarıcı ya da uyuşturucu madde bağımlılarına benzer bir tablo oluşmaktadır. Bilgisayar bağımlıları uzun süre internete ulaşamadıklarında “yoksunluk” denilen gerginlik hissi, sinirlilik,

yerinde duramama, ne yapacağını bilememe gibi davranışlar sergileyebilirler. Zaman içinde hep daha uzun süre bilgisayar başında kalmak isterler, internete bakamadıkları sürece akılları hep internettedir, gördükleri zarara rağmen bu durumu bırakamazlar. Uzun süre bilgisayar ile meşgul olduklarını genellikle inkar ederler. Geçici bir rahatlama hissi verse de kalıcı sonuçları olumsuz olabilir Birçok insan günlük sıkıntılarını unutmak, yalnızlığını azaltmak, kaygı ve depresif duygularını biraz olsun bastırmak isteği ile internete yönelmektedir. İnternette gezinmeye başlandığında dikkat başka bir alana çekildiğinden sıkıntı veren düşünceler azalır ve bir rahatlama hissedilir. Oysa bir süre sonra rahatlamak için kullanılan diğer aktiviteler unutulur. Ayrıca biriken problemlerle yüzleşmemek için internet daha fazla kullanılmaya başlanır.


Bazı kişiler internet bağımlılığı için daha fazla risk taşımaktadır. İnternette gezinmenin sıkıntı veren düşüncelerden uzaklaştırıcı etkisi anksiyete yani kaygı bozukluğu olan kişilerin internet bağımlılığı geliştirme riskini artırır. Depresif yakınmaları olan kişiler de kolayca internet bağımlısı olacak gruptandır. Depresyonun verdiği sıkıntılı düşünceler bir süre ertelense de, internetin yarattığı sosyal izolasyon, yalnızlık ve problemlerin gittikçe ertelenmesi depresyonun şiddetini daha da artıracaktır. İlaç, alkol, kumar ve cinsellik konusunda takıntılı ya da bağımlı davranışlar gösteren kişilerde de kolaylıkla internet bağımlılığı gelişebilir. İnternet bağımlılığının belirtileri şu şekilde sıralanabilir: •Düşünülenden daha uzun süre internette kalmak. •İşlerin düzenli olarak geç saatlere ya da ertesi güne sarkması. Yemeklerin pratik şekilde geçiştirilmesi. •Yakınlarının şikayetlerine rağmen uzun süre internet kullanımını kabul etmemek. •Online görüşmelerin süresinin, gerçek konuşmaların önüne geçmesi.

•Ufak bir sıkıntı ve yalnızlık hissinde cep telefonuna sarılmak. •Kendine süre sınırı koyamamak. •Öncelikle geç yatma ve sabah kalkamama gibi uyku bozuklukları, cinsel problemler, göz kuruluğu, belirgin kilo artışı, el, bilek ve boyun sırt ağrılarının başlaması. İnternet bağımlılığını engellemek için öneriler: •Kişiyi internetin başına götüren neden tespit edilmelidir. •Belli işlerinin bitirdikten sonra bir ödül olarak kısıtlı bir süre bilgisayarın başına geçilebilir. •Her akşam aynı saatte bilgisayar

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 27

Kaygılı ve depresif kişilerde gelişme riski daha fazla

ya da cep telefonunu elden bırakılmalıdır. •Yalnızlığı ve can sıkıntısını gidermek için internette vakit geçirmek yerine, kitap okumak gibi başka aktiviteler tercih edilmelidir. •Bilgisayar ile yapılan iletişim her zaman için duygudan yoksun olacağından, arkadaşlar ve aile üyeleriyle ev dışında organizasyonlar yapılmalıdır. •Bilgisayar başındayken neler kaçırıldığı düşünülmelidir. Kişinin çocuğuyla birlikte parkta yapacağı yarım saatlik yürüyüş, eşiyle kahve içip sohbet etmesi çok daha değerlidir. •Bilgisayarın salon gibi ortak kullanım alanlarında olması sağlanmalıdır. •Bir saatlik bilgisayar kullanımının arasında 10 dakikalık aralar verilmelidir. •Kişi bilgisayar ya da telefonu bu kadar uzun süre kullanmaya başlamadan önce nelerden keyif aldığını düşünebilir. Bunlar tekrar canlandırılabilir. •Zamanın çok kıymetli olduğu ve ne kadar hızlı geçtiği unutulmamalıdır. •Psikiyatrik bozukluklar bu tür bağımlılığın oluşmasına neden olabileceğinden, eş zamanlı olabilecek hastalıklar için bir psikiyatristten yardım alınmalıdır.


BEL AĞRINIZ DİNLENME İLE GEÇMİYORSA Toplumda en sık görülen rahatsızlıklardan biri olan bel fıtığı, dayanılmaz ağrılar ve hareket kabiliyetine getirdiği sınırlamalar nedeniyle kişiyi günlük yaşamın içine hapsedebiliyor.

Op. Dr. Mehmet Tönge

Memorial Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü

Bel fıtığı günümüzde modern yöntemlerle tedavi edilebilirken, kulaktan dolma bilgiler ciddi sağlık sorunlarının kapısını aralıyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Mehmet Tönge, bel fıtığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 28

Omurgadaki her ağrı bel fıtığı değildir Kişilerin genetik yapısı, kilosu, mesleği, yaşam tarzı, alışkanlıkları ve kazalar omurga rahatsızlıklarında önemli rol oynar. Ayrıca aşırı kilo, ağır yük kaldırma, ani ve ters hareketler diskin yer değiştirmesine ve sinirlere baskı yaparak fıtıklaşmaya neden olabilir. Omurgadaki diskler de, yaşla birlikte zaman içinde yıpranabilir. Belde ve ayaklarda ağrı ve uyuşma ile birlikte ağrılı bölgede kuvvet kaybı gelişebilir. Omurga eklemlerinde meydana gelen her ağrı ya da uyuşma bel fıtığı değildir.

Zaman kaybı ve yanlış tedavi felç edebilir Hastanın öyküsü ve fizik muayenenin önemi çok büyük olsa da doğru teşhis ve tedavi için hekim gerekli gördüğü takdirde MR çektirilmesi gerekir. MR, fıtık ile aynı şikayetleri oluşturabilecek kist, kireçlenme, kemik erimesine bağlı omurga kırıkları, omurilik ve kemik tümörü gibi hastalıklar hakkında da bilgi verir. Bir an önce tanı konmalıdır, çünkü ağrı ve kuvvet kaybı uzun sürerse sıkışan sinir görevini yapamaz hale gelir, ilgili adalelerde felç başlayarak, yürüme güçlüğü ve dengesizlik oluşabilir. Ağrı önemsenmez ya da yanlış tedavilerle vakit kaybedilirse önce ağrının olduğu adale grubunda kuvvette azalma, sonrasında tam felç gelişebilir.

Bunlara dikkat edin! •Fazla kilolar verilmeli, sigaradan uzak durulmalı,


•Ağır yük kaldırmaktan kaçınmalı •Sert veya tahta zemine yatılmamalı, ortopedik yataklar tercih edilmeli •Bel çektirmek, kupa çekmek gibi yetkisiz kişilerce yapılan bilinçsiz uygulamalardan kaçınmalı •Ağrı, uyuşma ve kuvvet kaybı var ve yatak istirahati ile de geçmiyorsa zaman kaybetmeden beyin cerrahına başvurmalı

Mikrocerrahi tekniğiyle hastalar ameliyattan 1 gün sonra evinde Bel fıtığında sinir hasarı yokken yatak istirahati, ağrı kesiciler ve fizik tedavi önerilirken, ileri vakalarda yani sinir tahribatının fazla olduğu durumlarda cerrahi işlem tercih edilir. Bel fıtığı tedavisinde “mikrocerrahi

tekniği” uygulanır. Mikrocerrahi yönteminde, doğal doku planlarına verilen zarar asgariye indirgenerek disk mesafesine girilir; omurilik ve sinir dokuları rahatlatılır. Omurganın yük taşıyabilme ve hareket edebilme gücü bozulmadığı için hasta ameliyattan 12 saat sonra yürütülmeye başlanabilir ve genellikle ertesi gün hastaneden taburcu edilebilir. Kişiler kısa sürede eski yaşantısına kavuşabilmektedir, hatta ameliyat olduğu gün uçakla, ameliyattan bir gün sonra arabayla ya da otobüsle uzun yolculuğa çıkabilmektedir. Bir hafta sonrasında günlük yaşama kısmen dönüş sağlanabilmekte, hatta iki hafta sonra işine dönebilmekte ve araba kullanılabilmektedir. Ameliyat sonrası hastaların doktor kontrolünde spor yapmaları, ağır yük kaldırmaktan, sürekli oturmaktan ve sürekli egzersiz

yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Her işlemin bir riski var Bel fıtığı ameliyatları günümüzde gelişen teknolojinin de etkisiyle yüksek konfor ile hastalara fayda sağlasa da, tıpta her tedavide olduğu gibi bu ameliyatta da bazı riskler olabilmektedir. Başarılı bir ameliyata rağmen hastaların çok küçük bir kısmında fıtık nüksedebilir ya da fıtık tekrar etmediği halde ağrılar, bacakta uyuşukluk veya güç kayıpları düzelmeyebilir. Ayrıca her ameliyatta olduğu gibi çok düşük ihtimal de olsa enfeksiyon kapma, anesteziye bağlı ilave riskler ve kanama gibi riskler mevcuttur. Ameliyattan sonra bacaklarda felç oluşma riski çok çok düşüktür. Toplamda bu ameliyatın günümüzdeki başarı oranı mikrocerrahi teknikler sayesinde %80’lerden %95’lere çıkmıştır.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 29

düzenli ve bilinçli egzersiz yapılmalı


BADEMCİK VE GENİZ ETİ RAHATSIZLIKLARI Op. Dr. Erkan OKAY

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 30

Lokman Hekim Hastaneleri

Bademcikler (tonsil) ve geniz eti (adenoid), lenfoid doku denilen ve vücudun bağışıklık sisteminde rol oynayan organlardır. Tonsiller yutak girişinde, dil kökünün iki yanında yerleşmişlerdir. Adenoid ise nazofarinks adı verilen ve yutağın üst kısmında yani burun boşluğunun arka tarafında bulunurlar. Görevleri Nedir: Tonsil ve adenoid lenfoid dokunun bir parçasıdır ve lenfositler içerirler. Bu lenfositler, vücudun bağışıklık sistemine yardımcı olan antikorları üretirler. Ancak tonsil ve adenoidlerin bağışıklık sistemindeki rolleri 3 yaşından sonra önemli oranda değildir. Bademcik ve geniz eti alınan kişilerde bağışıklıkla ilgili hiç bir olumsuz durumun olmaması da bunu göstermektedir. Ne Gibi Sorunlara Yol Açarlar: Tonsil ve adenoid hem infeksiyonlara hemde büyüklüklerine bağlı olarak bazı sorunlara yol açabilirler. Adenoid daha çok çocukluk çağının problemi olmasına rağmen tonsil hem çocuklarda hem de erişkinlerde hastalık yapabilmektedir. Sık geçirilen

infeksiyonlar, hem hastanın günlük yaşamını etkiler, hemde sık sık ilaç kullanımına neden olur. Ancak geçirilen infeksiyonların (iltihapların) en önemli sonuçları, kalp kapakçıkları, eklem ve böbreklerin risk altında olmasıdır. İnfeksiyonları dışında tonsil ve adenoidin büyüklükleri de önemli

sonuçlara yol açar. Tonsillerin büyük olması; yutma, beslenme ve konuşma sorunları yapar. Ayrıca tonsil üzerinde biriken yiyecek ve doku artıkları ağız kokusu ve hijyen bozukluğuna neden olur. Adenoid dokusunun büyük olması herşeyden önce burun tıkanıklığına yol açar. Bu hastalarda ağzı açık uyuma ve horlamaya neden olur. Burun, solunan havanın ısısını ve nemini ayarlar ve bazı zararlı partikülleri tutar. Bu nedenle ağız solunumu yapan hastalarda bazı solunum

yolu problemlerine yol açar. Geniz eti ayrıca şu problemleri oluşturur: -Orta kulakta havalanma bozukluğu ve buna bağlı kulak zorunda çökme, işitme kaybı ve iletişim bozukluğu. İşitme kaybı bazen anne-babanın farkedemeyeceği seviyede olur ancak sıklıkla da hastayı doktora götüren ilk sebeptir. -Çene ve yüz kemiklerinde gelişim bozukluğu -Geniz akıntısı nedeniyle boğaz iltihabı (farenjit), öksürük ve alt solunum yolu problemleri -Baş ağrısı -Sinüzit -Büyüme ve gelişme geriliği Nasıl Tedavi Edilir: Bademcik ve geniz etinin akut iltihaplarında tedavi genellikle ilaçlardır. İlaç olarak en sık antibiyotikler, ağrı kesiciler ve eğer alerjik faktörlerde düşünülüyorsa antihistaminiklerdir. Ciddi problemlere yol açmayan ve sık infeksiyona yol açmayan bademcik ve geniz eti ilaçlarla tedavi edilmesine rağmen, bazen bademcik ve geniz etinin alınması gerekir.


BADEMCİKLER VE GENİZ ETİ NE ZAMAN ALINMALIDIR?

Kesin ameliyatı gerektiren durumlar: - Üst solunum yolunun bademcik ve geniz eti büyüklüğüne bağlı olarak tıkanması - Bademcik etrafında apse (Peritonsiller apse) - Kötü huylu tümör şüphesi - Çene yapısını bozan geniz eti ve bademcik büyümeleri. Göreceli kriterlerin en başında sık tekrar eden bademcik enfeksiyonları gelmektedir. Bademcik ameliyatlarının %40‘ı bu nedenle yapılmaktadır. - Son bir yılda 7 defa veya son iki yılda yıl başına 5’er defa veya son üç yılda yıl başına 3‘er defa yada daha sık ateşli bademcik iltihaplanması geçirilmesi - Difteri (Kuş palazı) mikrobu taşıyıcıları - Kalp kapak bozukluğu olan kişiler. - Bademcik ve geniz eti iltihaplanmasına bağlı olarak sık orta kulak iltihabı geçirilmesi. Bu gibi durumlar kronik bademcik iltihaplanması olarak adlandırılır. Çözümünde cerrahi tedavisi önerilir, planlanır. Ameliyat Hangi Yaşta Yapılmalıdır: Ameliyat için kesin bir yaş yoktur. Hastaya verdiği zarara göre karar verilir. Sık kabul edilen durum tonsil ameliyatı için hastanın 3 yaşını doldurmasıdır. Adenoid alınması ise 1 yaşında dahi yapılabilir. Birçok kez çocuk büyüsün diye beklemek hastaya zararlı

olabilmekte ve tedavi başarısını düşürmektedir. Bademcik ve Geniz Eti Ameliyatı Nasıl Yapılır: Tonsil için bazen lokal anestezi yapılmasına rağmen adenoid dokusunun alınması genel anesteziyi gerektirir. Tonsil‘in alınması uygun kesi ile etrafındaki kapsül ile birlikte çıkarılması şeklinde olur. Adenoid ameliyatı ise büyümüş dokunun kazınması şeklindedir. Ameliyat süresi genellikle kısadır ve 30-60 dk arasında değişir. Ameliyat sonrası genellikle hastanede yatmak gerekmez. Bazen özellikle kanama riski açısından 1 gece hastanede kalınması gerekebilir. Ameliyatın Riski ve Komplikasyonları Nelerdir: Her ameliyat gibi bademcik ve geniz eti ameliyatlarının da risk ve komplikasyonları olabilmektedir. Lokal veya genel anestezi her zaman için bazı riskler taşır. Ancak anestezi teknik ve ilaçlarındaki gelişmeler her geçen gün bu riski azaltmaktadır. Bunun dışında en sık görülen komplikasyon kanamadır. Bazen ciddi boyutlara ulaşabilmesine rağmen, dikkatli ve titiz bir çalışma ve hastanın uygun takibi ile bu problem nadir görülmektedir.Özellikle erişkin hastalarda olmak üzere ağrı hastayı en çok rahatsız

eden durumdur. Ameliyat sonrası farenjit oluştuğuna dair inanış vardır. Bu yanlış bir düşüncedir. Hastalar bademcik alındıktan sonra hiç boğaz ağrısı olmayacağı beklentisine girerlerse yanılabilirler. Mevcut farenjitin bademciklerin alınmasıyla bir ilgisi yoktur. Hatta bazen infeksiyonlu tonsiller farenjiti arttırırlar. Ameliyattan Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir: En çok uyulması gereken kurallar beslenme ile ilgilidir. Özellikle ilk 3 günde kanama olasılığı daha çok olduğu için soğuk ve sıvı gıdalar seçilmelidir. Bu nedenle soğuk süt, çorba, meyve suyu, muhallebi, dondurma gibi besinler idealdir. 4. günden itibaren yavaş yavaş normal gıdaya geçilir. Hastanın ağrı nedeniyle birşey yemek istememesi ağrının devamına neden olur. Mutlaka bol miktarda sıvı alınmalıdır. Ameliyattan sonra hafif ateş olması beklenen bir durumdur. Yeterli sıvı alınması ve ateş düşürücü ilaçlarla genellikle normale döner. Bazen hastalar ameliyattan birkaç gün sonra doktora başvurarak bademcik bölgesinde iltihap geliştiğinden yakınırlar. Bu genellikle bademcikler alındıktan sonra o bölgede beyaz bir örtü oluşturan iyileşme dokusunun hastayı yanıltmasıdır.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 31

Bademcik ve geniz eti ameliyatları KBB kliniklerinde sık uygulanmaktadır. İlaç tedavisinden fayda görülmediğinde cerrahi olarak bunların çıkartılmasına baş vurulmaktadır. Bu ameliyata karar vermek için kullanılan iki kriter vardır.


Karlı Havada Hastalanmamak İçin Doğru Beslenin Kar yağışı ve soğuk hava, pek çok hastalığa da zemin hazırlıyor. Bu dönemde sağlıklı kalmak için bağışıklık sistemini güçlendirecek bir beslenme planı uygulamak önem kazanıyor. Uzm. Dyt. Merve YÜKSEK Beslenme ve Diyet

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 32

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklardan korunmada önemli rol sahibi olan C vitamini, vücuttan zararlı maddelerin atılmasında da etkili bir antioksidandır. Bu vitamin; yeşilbiber, maydanoz, tere, roka, karnabahar, ıspanak, portakal, limon, mandalina, kuşburnu gibi besinlerde bol miktarda bulunmaktadır. Bir diğer önemli antioksidan olan E vitamininin en zengin kaynakları; fındık, ceviz, badem gibi yağlı tohumlar, sıvı yağlar, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ile tahin gibi besinlerdir. Enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliği ile bilinen A vitaminin alımı da çok önemlidir. Yumurta, süt, balık, ıspanak, portakal, havuç, yeşilbiber, kayısı gibi sarı, turuncu ve yeşil sebze meyvelerde bulunur.

Tabaklarınızda kiviye yer açın Kivi dünyada yoğun olarak tüketilen 26 meyve içerisinde besin maddesi yönünden en zengin meyvedir. Kivi meyvesinin 100 gramında ortalama 100400mg C vitamini bulunur. Ayrıca magnezyum içeriği bakımından da en zengin, yüksek potasyum miktarı ve düşük sodyum ile yine meyveler içerisinde ön sıralarda yer almaktadır. E vitamini, bakır, fosfor, B2 vitamini ve A vitamini bakımından da iyi bir içeriğe sahiptir. Meyve salataları ile birlikte ya da tek başına kivinin düzenli tüketilmesi hastalıklara karşı koruyucudur. Yoğurt ve kefir hastalıkların düşmanı Yoğurt prebiyotik, kefir ise probiyotik olarak tanımlanmaktadır. Probiyotik ve prebiyotikler bağırsak florasını güçlendirerek mide bağırsak enfeksiyonlarına karşı direnç oluşturulmasını sağlar. Yoğurt ise içerdiği laktik asit ile mikroplara karşı koruma sağlar. Öğünlerde mutlaka düzenli olarak yoğurt, ayran veya kefir olması

karşı ve soğuk havalarda kişiyi hastalıklardan uzak tutacaktır. Balık, zeytinyağı ve ceviz bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor

Omega 3 yağ asitlerini içeren balık, balık yağı, fındık ve ceviz ile omega 9 içerikli zeytinyağı, fındık yağı gibi sıvı yağlar bağışıklık sistemini olumlu etkilerler. Haftada 2-3 kez balık, 6-7 fındık, 2-3 ceviz tüketilmesi, zeytinyağlı salata ve sebze yemeklerinin her gün düzenli yenmesi bu faydalı yağ asitleri ile antioksidan vitaminlerden yararlanmanızı sağlayacaktır. Kırmızı et ve kurubaklagiller enfeksiyonlardan koruyor Çinko eksikliği enfeksiyonlara karşı zayıflığı da beraberinde getirmektedir. Çinko kaynakları kırmızı et ve kabuklu deniz ürünleri ile karaciğer gibi hayvansal kaynaklı besinler, fındık, ceviz, fıstık gibi kuruyemişler, süt,


tüketilmelidir. Karda susamasanız da su içmeyi ihmal etmeyin

peynir ve kuru baklagillerdir. Haftada 2-3 kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi kuru baklagillerin sofralarda bulundurulmasında fayda vardır. Bal sofralarınıza sağlık ve tat katıyor

Kış aylarında özellikle karlı havalarda genellikle su tüketimi azalmaktadır. Ancak sıvı tüketimi vücudumuz için çok önemlidir. Sıvı eksikliğinde tüm metabolizmada dengesizlikler ortaya çıkmakta, hastalık halinde iyileşme gecikmektedir. Günde 10 - 12 bardak su içilmeli, daha yüksek sıvı kayıplarında (ateş, ishal gibi) bu kayıplar karşılanarak, sıvı dengesi sağlanmalıdır. Kendinizi hasta hissediyorsanız C vitaminini yüksek miktarda içerenler başta olmak üzere, her öğünde düzenli olarak

Bal soğuğa ve soğuk algınlığına karşı, ağız, boğaz ve bronşlardaki rahatsızlıklarda ve enfeksiyonlarında doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Doğru ölçülerde tek başına ya da bitki çayları ile birlikte tüketilmesi, hastalıklardan korunma ve çabuk iyileşme için önemlidir.

Sarımsak kokulu bir besin olduğu ve etkisi uzun süre geçmediği için bazen uzak durulan bir besindir ancak bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek pek çok hastalığa karşı koruyucu etki yapmaktadır. Sarımsağın yapısında bol miktarda su, fruktoz içeren karbonhidratlar, kükürt bileşikleri, protein, lif ve serbest amino asitler bulunur. Sarımsak ayrıca yüksek miktarda saponin, fosfor, potasyum, kükürt, çinko, orta miktarda selenyum, A ve C vitaminleri ile az miktarda da kalsiyum, magnezyum, sodyum, demir, manganez ve B kompleks vitaminlerini içerir. Bu nedenle kokusundan çok faydası göz önünde bulundurularak mutlaka

sebze ve meyve tüketilmelidir. Çorba gibi sıvı ağırlıklı besinler tercih edilerek, vücuttan toksik maddelerin uzaklaştırılması için sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Ölçülü olmak üzere çay ve kahvenin dışında kuşburnu, ıhlamur, adaçayı gibi bitki çayları tüketilebilir. Bunların vücutta etkilerini tam olarak gösterebilmesi için, tüketilecek bitkilerin mutlaka doğal kurutulmuş olmasına ve çay haline getirilirken de demlenme sürelerine özen gösterilmesi gerekmektedir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 33

Sarımsağın faydası kokusundan ağır basmalı


YAŞINIZ 30’U GEÇTİ VE ANNE OLMAK İSTİYORSANIZ

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 34

Anne olma yaşı giderek yükseliyor. Kadınların iş hayatında daha aktif konuma gelmesi, kariyer yapma isteği, ekonomik özgürlüğün sağlanması evlilik ve bebek planlarının daha ileri tarihe ertelemesinde önemli rol oynuyor.


Gebelik için en ideal dönem 20-30 yaş aralığı kabul ediliyor Gebelik için en uygun dönem olarak bilinen 2030 yaş arası kadınlar için psikolojik ve fizyolojik olarak en uygun zamandır. 35 yaşın üzerindeki adaylara “ileri anne yaşı” tanımlaması kullanılmaktadır ve bu yaş hamilelikleri riskli gebelik gruba girmektedir. Kronik hastalıklar hem ileri yaş hamileler hem bebekler

Annelik yaşı sınır olarak kabul edilen bir dönem vardır. Eğer bu sınır aşıldıysa hem anneyi hem de bebeği bazı riskler beklemektedir. Ancak süreç doktor kontrolünde ve bilinçli bir şekilde yönetilirse hamilelik dönemini rahat geçirmek ve sağlıklı bebekler dünyaya getirmek mümkün. İleri yaş hamileleri ve bebeklerini bekleyen riskler: • Dış gebelik • Erken doğum, düşük • Anomalili bebek • Düşük doğum ağırlıklı bebek • Bebekte gelişme geriliği ve iri bebek • Annede gebelik sırasında hipertansiyon ve gebeliğe bağlı şeker hastalığı • Anne ölüm riski, kanama, plasenta yerleşim anomalileri, plasenta yetmezliği ve sezaryenle doğum

Yaş ileri olsa da sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için… Günümüzde tıp hızla ilerlemekte ve çığır açan yeni gelişmeler yaşanmaktadır. Bütün bunlara ek olarak anne adaylarının eğitimli ve bilinçli olması, düzenli doktor kontrollerini ihmal etmemesi ile sağlıklı bir bebek sahibi olmaları mümkündür. Ayrıca; • Gebeliklerin planlı olması, • Gebelik öncesi dönemde gerekli kontrollerin, testlerin ve ilaç takviyelerinin yapılması, • Zararlı alışkanlıkların bırakılması, • Beslenme ve egzersiz programlarının yapılması ile mutlu ve sağlıklı bir gebeliğin başlaması sağlanabilir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 35

Anne olma yaşı giderek yükseliyor. Kadınların iş hayatında daha aktif konuma gelmesi, kariyer yapma isteği, ekonomik özgürlüğün sağlanması evlilik ve bebek planlarının daha ileri tarihe ertelemesinde önemli rol oynuyor. Bu nedenle 30 yaş ve sonrası planlanan hamileliklerde doğru değerlendirme ve düzenli takipler, anne bebek sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Memorial Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Nesrin Fener, 30 yaş ve üzerinde sağlıklı bir gebelik süreci için dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

için riskli Gebelik süresi boyunca vücuttaki tüm sistemler etkilenir ve pek çok değişiklik meydana gelir. Sağlıklı bir insanda bu değişiklikler kolayca tolere edilebilir. Ancak anne adayında gebelikten önce hipertansiyon, kalp hastalığı, şeker hastalığı gibi hastalıklar olduğu takdirde riskler artar. Anne yaşı yükseldikçe hem anne hem de bebek açısından riskler ortaya çıkmaktadır.

Çoğul gebelikler daha çok özen istiyor Sosyo-ekonomik nedenlere ek olarak üreme sağlığı alanındaki yeni gelişmeler de gebelik yaşının ertelenmesine sebep olmaktadır. Yaşla birlikte doğal yollarla gebe kalma oranı azaldığı için yardımcı üreme yöntemlerine başvurulmaktadır. Bu yöntemler de bazı durumlarda çoğul gebelik oranını artırmaktadır. Buna bağlı olarak erken bebek doğumları, bebeğin yenidoğana yatma ihtimali, bebek kayıpları ve hastalıkları artmaktadır. Ayrıca doğum ve gebelik sürecinin ekonomik yükü de fazla olmaktadır.


Gün içerisinde birçok kez hapşırıyorum. Bu bir hastalık belirtisi olabilir mi?

SORU | CEVAP

Gün içerisinde sürekli hapşırma problemi yaşıyor ve çevrenden “çok yaşa” cümlesini sık işitiyorsan, bu durumun sebebi alerjik rinit olabilir. Alerjik rinit, ortamda bulunan alerjenin nefes alma esnasında burun iç yüzeyine yapışması sonucu duyarlılığı olan kişilerde hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve damakta kaşıntıya neden olan bir hastalıktır. Halıdan, evcil hayvana pek çok etken alerjik rinit nedeni olabilir.

Çok sık bacak kramplarım oluyor. Nedeni nedir? Oturma, uyku ya da yüzme gibi birçok durumda, bacakların ağrılı bir durumla, geçici süreli hareket ettirilememesi halinde, bacak kramplarından söz edilmektedir. Kramplar, tüketilen besinler, sıcaklık, kasların aşırı gerilme durumu gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Krampları önlemek için, asitli ve gazlı içeceklerin tüketimi azaltılmalıdır.

Erkeklerde meme kanseri görülür mü? Erkeklerin meme uçlarının alt bölümünde az miktarda doku bulunur. Bu dokular kadınlarda olduğu gibi fazla değildir ama bu bölgede meme kanseri görülebilir. Erkeklerin çoğunluğu bu hastalığı fark etmez. Hastalık farkına varılmadığı için tanısı da konulamaz. Erkeklerde meme kanseri tanısı geç konduğu içi hastalık ilerlemiş durumda olur.

Böbrek taşı ağrısı çekiyorum. Böbrek taşı nasıl düşer? 7 mm’den büyük taşların kendiliğinden düşürülmesi zordur. 10 mm’den büyük olanlar nadiren düşer. Ağrının olmaması taşın düştüğü anlamına gelmez. Düşebilecek boyuttaki küçük taşların kolay düşmesini sağlayan en önemli üç faktör hareket, sıvı alımı ve sıcak uygulamalardır. Bazı medikal tedaviler destekleyici olarak verilebilir.


Dişe yapılan implant garantili bir tedavi midir? Güvenle yaptırabilir miyim?

SORU | CEVAP

İmplant öncesi hastanın genel sağlık durumu, kemik yapısı ve ağız içi durumu klinik ve radyolojik olarak değerlendirilerek tedaviye uygunluğuna karar veriliyor. Sağlıkla ilgili hiçbir tedavide garanti vermek doğru olmaz; ancak uygulanan operasyon tekniğine, kemiğin uygunluğuna ve tedavi sonrası ağız hijyeninin sağlanmasına bağlı olarak implant uygulamasında yüzde 90-95 başarı sağlanabiliyor.

Ciltteki benleri aldırmanın bir zararı var mıdır? Ciltteki benleri almanın hiç bir zararı yoktur. Zararlı olduğu evhamının sebebi, bu benlerin bazılarının patolojik incelenmesi sonucunda cilt kanseri olduğunun anlaşılmasından kaynaklanıyor. Ama kanserin sebebi bu benleri almak değildir. Almak ile sadece var olan kanseri öğrenmiş oluyoruz. Bu tür benleri almamak kanserin ilerlemesine sebep olur ve kişiye zarar verir.

Sezaryen doğumdan sonra normal doğum yapılabilir mi? Sezaryen sonrası normal doğum yapılamaz inancı yanlıştır. Eskiden bir kere sezaryen yapıldı mı daima sezaryen yapılacak diye düşünülürdü. Artık bu görüş değişti. Kadında normal doğum yapmasını engelleyecek bir sorun yoksa, önceki sezaryen indikasyonu kalıcı değilse sonraki doğumda vajinal doğum denenmelidir.

Skolyoz, gebeliğe engel teşkil eder mi? Skolyoz genellikle, ergenlik dönemindeki kızlarda görülen ve omurgada eğriliğe sebep olan bir rahatsızlıktır. Skolyoz hastaları, gebelik dönemi ile ilgili, zaman zaman endişe duyabilmektedirler. Skolyoz durumu, gebeliğe engel değildir. Skolyoz hastalarının gebelik süreçleri, normal kişilerin gebelik dönemleriyle aynıdır. Skolyoz hastaları, normal kadınlar gibi, birden fazla sayıda gebelik geçirebilirler.


Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 38

ERKEK KISIRLIĞINDA MODERN YÖNTEMLER TEDAVİ BAŞARISINI ARTIRIYOR İnfertilite vakalarının önemli bir kısmı erkek faktöründen kaynaklanıyor. Erkek kısırlığında kullanılan yeni teşhis ve tedavi yöntemleri birçok çiftin bebek sahibi olma hayallerini gerçekleştiriyor. Prof. Dr. Aygül Demirol

Memorial Ankara Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Başkanı

Erkek faktörü değerlendirilirken temel analiz, sperm örneğinin incelenmesidir. Sperm sayısı, hareket kabiliyeti, spermin dölleme yeteneği

ve gerekli vakalarda genetik analizinin(sperm FISH ve genetik hasar testleri) yapılması önemlidir. Sayısal düşüklük, hareket oranı düşüklüğü ya

da tam hareketsizlik, şekil bozuklukları ve sperm örneğinde genetik olarak DNA kırıklarının yoğun olması, erkek kısırlığının başlıca nedenleridir. Günümüzde


Şiddetli erkek kısırlığı vakaları hormon tedavisi gerektirebiliyor Tedavi öncesi erkek iyi analiz edilmelidir. Bazı vakalara özel antioksidan ve vitamin tedavisi gerekli olabilir. Bazı daha ciddi vakalarda ise; hormon tedavisi ve sperm yapımının uyarılması gerekebilir. Tedavi edilmesi en zor olan grup; sperm sayısı çok düşük ve kalitesiz olan vakalar ve hiç sperm olmayan azospermi vakalarıdır. Şiddetli erkek kısırlığında kullanılan tüp bebek tedavi teknikleri içinde ICSI yani mikroenjeksiyon yöntemi birçok vakaya büyük oranda çözüm olabilmektedir. Azosperm vakalarında Mikrotese(mikroskop altında detaylı testis biyopsisi) yöntemleri ve sonrası testis dokusundan spermin ayrıştırılması deneyim ve altyapı gerektiren ve hızla ilerleyen teknolojilerdir. Son aşamada mikroenjeksiyon tekniği ile her bir yumurta içerisine bir sperm enjekte edilmektedir. Bu nedenle seçilen sperm kalitesi, tedavi sonucunu önemli ölçüde etkilemektedir.

En iyi spermin seçilmesi sağlanıyor IMSI yani büyük büyütmeli mikroenjeksiyon, şiddetli erkek faktörü olan infertil çiftlerde kullanılan son derece etkin bir yöntemdir. Yöntem, mikroenjeksiyon işleminde kullanılacak spermin ileri teknolojik imkanlar ile binlerce kat büyütülerek incelenmesini ve böylelikle en iyi spermin seçilmesini sağlamaktadır. Bu işlem için özellikli bir mikroskop kullanılmaktadır. Döllenme oranını artırırken gebelik kaybı oranını düşürüyor Mikroenjeksiyon işleminde her bir olgun kadın yumurtası bir

Sperm seçiminde diğer ek teknolojiler Genetik hasarlı spermler ayrıştırılarak sağlıklı sperm seçilmesinde “mikroçip yöntemi” seçilmiş vakalarda yüksek döllenme ve kaliteli embriyo gelişimi sağlamaktadır. Benzer şekilde PICSI sistemi de sperm seçimi için özel olarak hazırlanmış bir yöntemdir. Bunların dışında, lazer asiste mikroenjeksiyon ise hareketsiz sperm olgularında sperm seçim ve mikroenjeksiyon aşamasında başarıyı artıran özel bir teknolojidir.

Platform-Sağlık | Oçak 2017 | Sayfa 39

çevresel faktörler, çalışma şartlarında maruz kalınan birçok toksik madde, sigara ve erkek yaşının ilerlemesi sperm kalitesini düşürmektedir.

adet sperm ile döllenmektedir. Embriyo kalitesini belirleyen yumurta ve sperm kalitesidir. Döllemede kullanılacak spermin seçimi de hayati önemlidir. Eğer dölleme kapasitesi en iyi ve genetik olarak en kaliteli sperm seçilirse işlemde döllenme oranı, embriyo kalitesi, gebelik oranı yüksek ve gebelik kaybı oranı düşük olmaktadır. Normal mikroenjeksiyon sisteminde sperm, 100 -400 kat büyütülerek seçilmektedir. Büyük büyütmeli mikroenjeksiyon yani IMSI’de ise spermler 1600- 7000 kata kadar büyütülerek son derece titiz ve sperm başındaki bazı özellikler detayla incelenerek seçilmekte ve mikroenjeksiyon uygulanmaktadır.


Ihr Partner fĂźr Versicherungen, Vorsorge und VermĂśgensplanung Bedarfsgerechte Vorsorge braucht fachkundige Beratung. Bei uns erhalten Sie beides!

LVM-Versicherungsagentur

Fikret Odag Buschkrugallee 94 12359 Berlin Telefon (030) 66 86 94 36 www.odag.lvm.de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.