puffmizah.com zah.com
4 MAYIS 2015 PAZARTESİ SAYI: 17
Akaryakıt zamları, cep yakma aşamasını geçti.
Cumhurbaşkanı: “Ya devlete biat edersin ya da yok olursun.”
patavat ENERCİ DRİK: Akşam Mü t dayımgil iddaalaşmışlarsfe kim tane enerci drik içecek diy on Halil emmim kazanmış işt e, rağmetli, nur içinde yatasıce a. ÖZÜNDE İYİ BİRİ: Haa! Yoksa aslında tam bi #%&£!!
LUM’: ‘LAN SALAK MISIN OOişte, Adam nişanlanmışm’ ‘gözün aydın goçu lafa bahale. diyeceene, ettiğin “NE DEMİŞ ŞAİR”: Benden alıntı yapmadan önce “ne demiş şair” girizgahını yapan olursa ağzını burnunu kırın mı demiş? Ne demiş?
“OYUM BOŞA GİTMESİN”: Yok ben bunu daha anlayabilmiş deelim. Annamak falan da istemiyom zaten. SÜPER SEÇMEN: Tamam başgan doğrusun da. Hani kime vereceek?
VUR PATLASIN ÇAL OYNASIN: Siyasete girersem birgün sloganım bu olacak. Kibariye aplama da söyledirik... Bu saatten sonra... Bi kısa kemıl alabilir miyim? MEMURA AMİRİM DİYE HİTAP ETME: Haklısınız, bu kurnazlığımız yüzünden kaybediyoruz işte biz sayın başkanım! Çay veriym mi? ZENGİN KALKIŞI: Gene iyiymiş, hiç oturmayanı da var. (Keşke ‘da’ ile ‘var’ı birleşik yazsaymışım)
SOSYAL TESİS AÇILI COŞKUYLA KUTLANDI: ŞILa bi gidin, coşkuyla kutla n yapan tek yaratık bu ül ma düğünde zeroş olan enkede ve arkadaşları. Başka işte da kimse deel! GOYGOYCU: Şakşakçının mürekkep yalamışı. DURAN URUÇ
1 Mayıs Polis Bayramı bütün yurtta coşkuyla kutlandı.
Erdoğan: “Karşı karşıya oturulan bir masa yok.”
Bilal Erdoğan il il gezip vali eşliğinde imam hatip müdürleriyle görüşüyor.
HSYK, Erdoğan’ın “gecikmiş bir karar” dediği kararı verirken özür diledi.
Prof. Osman Özsoy, TV’de söyledikleri sebebiyle gözaltına alındı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ortadoğu’ya barış getirip Suriyelileri evlerine göndereceğini vaat etti.
ABD’nin Baltimore şehrinde ayaklanmalar sürüyor.
Yavru Vatan’la da aramız bozuldu...
Partiler seçim beyannamelerini açıkladı. Aşağı yukarı şöyle bi şey...
ÇİZİNTİ
ALİ GÜRSEL
KÜRK MANTOLU MÜBERRAA
Bahar geldi, normal değiliz hiçbirimiz
Ş
ekerim, geldi bahar ayları... Ee geldi de ne oldu? Türk kızının bahar gelince başka dertleri var. O da annesinin aylar öncesinden sübliminal mesajlarla beyin kortekslerine yerleştirdiği bahar temizliği… Bahar gelince ülke genelinde tüm anneler, sanırım kriptolu bir mesaj sistemiyle haberleşip bir anda ayaklanıyor… Balkonlara rengârenk halı ve yorganlar asıp birbirlerine gizli mesajlar veriyorlar. Sonra hemen her evin içinde günlerce süren bir psikopatlık alıp başını gidiyor. “Evi çekip çevirmek kolay mı?” cümlesinin en yoğun kullanıldığı günlerden geçeriz. Evin kızları için de zorlu bir dönemin başlangıcıdır bu ay. Zira anne, bu süreçte en kutsal görevi evin kızına verir. Hayır, bir de yaptığımız iş beğenilse gam yemeyiz. Bedava çalışan işçiler güruhu olarak, her türlü yeme-içme servisini de biz yaparız. Her an gelebilecek komutlara karşı hazırda bulunmaksa birinci vazifendir. “Müberra kız, sandalyeden inmeyeyim de, sen şu kovanın suyunu bi değiştiriver. İyi yoruldum, bi çay suyu koyuver. Bezi ver, havluyu ver, sabunu ver…” derken evin etrafında hacı yatmaz gibi kalkar durursun. Ama ne hikmettir yorulan da sen olmazsın! Perdeler ütülenir, takılır. Camlar pırıl pırıl olur. Hani o ev ahalisinin girmesinin yasak olduğu sadece misafirlerin görebildiği oda var ya, işte oraya girme şerefine de o zaman nail olursun. Ama tabi ki terliksiz! Her zaman giydiğiniz terliğe, altında olması muhtemel kirler yüzünden makul şüpheyle yaklaşılır. Temizlik yapıldı ama kurtuldun mu sanıyorsun? Sonraki haftalar, tüm aile için tam bir eziyettir. Eve her girişinizde detektörle üzerinizdeki kirler aranır, arındırılmak için banyoda gözaltına alınırsınız. Silinmiş camları kirletmemek için pencereye yaklaşmaz, yaklaşınca sniper’la vurulacak gibi bir ruh haline girersin. Silinmiş yerlere basmamak için koridordan yengeç dansı yaparak geçer, evin her yerine sinmiş deterjan ve perdelerdeki yumuşatıcı kokusuyla ailecek kafayı bulursunuz. Ay en fenası da evin dış kapısından toz girmesin diye kapı eşiğine serilen ıslak havlulardır. Söyler misiniz hangi ülkede vardır bu manyaklık? Sonra “Bu ülkeye ne oldu?” diyorsunuz. Bir şey olduğu yok ayol, bahar geldi… Normal değiliz hiçbirimiz!
TEKLİFİM BİÇİM BİÇİM...
S
izin de başınıza geliyordur, sanıyorum çok da insanî bir duygudur ‘başkasının adına utanmak’. Bünyemde mi bir hasar var bilemiyorum, son zamanlarda sık yaşamaya başladım bu hissi. Alınız mesela şu ‘enteresan evlilik teklifi’ haberleri. Ülkenin gündemi karışık, haliyle insan haber sitelerini filan yakından takip ediyor ve neredeyse üç güne bir bu türden haber düşüyor önüme. Görür görmez de tüylerimi ürperten o ‘başkası adına utanma’ hali sarmalayıveriyor gövdemi. Bir örneği geçenlerde yine haber sitelerindeki bir video-haberde taj vardı yine. Oğlanın biri TV kanalıyla röportaj sırasında nişanlısına evlenme teklif etmiş. Evlilik teklifinin ‘özelliğinde-güzelliğinde’ gözümüz yok, Allah tamamına erdirsin de, nedir bu alafrangalık kardeşim, iş ne ara buraya geldi? Görüntüde oğlan kızın karşısında diz çökmüş, yüzük kutusunu açmış evlilik teklif ediyor. Yani tam bir ‘Hollywood effect’. Hani fonda bir tek ‘Love Story’, uçuşan gül yaprakları eksik, a canım... Genç çifte bakıyorum, kızımız başörtülü, oğlan ‘standart muhafazakar’, o yönden de ayrı bir sakil duruyor olay. Herhalde hadiseden sonra “Aşkım kerahat vakti yaklaşıyor, ileride bildiğim iyi bir mescid var, ikindi namazını orada eda edelim.” filan da demiştir oğlan kıza… İnsan sevdiğinin karşısında gerekirse baş da eğer, diz de kırar, mesele o değil de bulup bulabildiğiniz yöntem bu mudur yahu? Tamam, toplum alarak ithalat merakımız aldı yürüdü eyvallah, ama hiç olmayacak mı kendinize has keşfiniz birader? ‘Özel’ olayım derken nasıl beter bir sıradanlığa düştüğünüzün farkında mısınız? Beybalar gibi “Ah efendim, zamanımızda böyle miydi, bizim hanımı ben kapı deliğinden gördüm de beğendim…” tonunda söylenmek istemem tabii ama bu devşirme gösterilerden de gına geldi artık! Peki değerli kardeşim ve böyle alayişlere gönül
indiren eş namzedi, bir sonraki ‘level’ nedir, onu da söyle o vakit? Kilisede düğün mü? Babasının, gelini koluna takıp getirmesi ve sana teslim etmesi mi? İmam efendinin dini nikah kıydıktan sonra “küller küllere, toprak toprağa…” -sorry, o cenazede deniyordu di mi?- “gelini öpebilirsin” demesi mi? Ah tabii unuttum, öncesinde bekarlığa veda partisi var, Las Vegas’a gidilecek filan… Hayır, böyle “biz çok sıradışı bi çiftiz, deliler gibi seviyoruz birbirimizi” tripleriyle olmadık soytarılıklar falan yapıyorsunuz, beklentiler karşılıklı iyice yükseliyor, sonra da en ufak bir ‘özel gün’ ihmalinden iş kavga kavga-dövüşe kadar gidiyor ve -Allah ırak eyl eylesin- boşanmaya kadar bağlanabiliyor. G Görüyoruz, işitiyoruz bunları.... Yazıyı yazarken bir de Google hazretlerinden ‘evlilik teklifi’ yazarak soruşturayım dedim, bakalım neler var d diye... Amanın! Meğer bu iş sektöre d dönmüş! Onlarca organizasyon şirketi, ‘ ‘sıradışı’ evlilik teklifleri düzenliyor başvuran damat adayına (muhabir arkadaşlar dikkat, haber konusu!). Bastırıyorsun parayı ‘unutulmaz’ bir evlilik teklifin oluyor! Sistem öyle saldırgan ki, iş daha evliliğe bile gelmeden cepteki paraya göz dikip bundan sektör üretmesini bilmiş, pes vallahi! Bu arada, akademiden zerre hazzetsem “maskülenlikten feminenliğe evrilen türk toplumunun değişen hayatının tüketim eğilimleri bağlamında incelenmesi” konulu bir sosyoloji doktora tezi attırırdım ama profesör kapısı aşındıracak hiç enerjim yok valla, uğraşamam… Efenim? Tez konusu çok mu dandik? Olabilir, zaten üniversitede de sosyoloji dersini ancak tek ders sınavında verip güç bela mezun olabilmiştim, o kadarını mazur görün… *** Yeah azizim, ahir zamana kaldık!
FİKRİ İKİRCİKLİ
İmtiyaz Sa hi bi: FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
puffmizah.com
puff@zaman.com.tr
Genel Yayın Müdür Yardımcısı: MEHMET KAMIŞ Yayın Editörü: ABDULLAH YAVUZ ALTUN Görsel Yönetmen: FEVZİ YAZICI Tasarım: A. BABÜR BOYSAL Sorumlu Müdür ve Yayın Sahibi Temsilcisi: HARUN ÇÜMEN
Ge nel Ya yın Mü dü rü: EK REM DU MAN LI Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, İstanbul TEL: 0212 454 1 454 Sayı: 17
ONUR UYSAL
yan karakter
HOBİ...
Yazan: Aya Çizen: Ali Gürsel
Yazan-Çizen: FATİH ÇELEBİ