puffmizah.com zah.com
11 MAYIS 2015 PAZARTESİ SAYI: 18
Erdoğan, mitingleri devlet parasıyla yaptığını ve bunun hakkı olduğunu savundu.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, lüks makam aracını “ibret-i alem” için iade edeceğini açıkladı.
patavat EVRENSEL DEĞERLER: Youtube’da daha dünyanın yuvarlak olduğuna inanmayan adam varken (şu laz va a) ne evrenseli ne değeri! r YAA Bİ FİLM VARDI HANİ NEYDİ O: Lan oolum zihin okuma gücüm olsaydı seninkini mi okurdum, sorduğun sorunun şekline bi bak Allaaşkına.
Dinî değerler siyasete alet ediliyor... UN?: EVRİME İNANIYOR MUS ndan la as Maymundan değil dedi Darwin, geldiğimizi söyleseyçok olurdu inan, inanan daha liyomuşuz sanki. “Aslandan geedi bizim” hacı la, fenci söyl
Türkiye’de müteahhit sayısı bakkal ve fırıncı sayısından çok.
KARPUZ: Peynirin kalite testi. ÖKÜZ ÖLDÜ ORTAKLIK BOZULDU: Üçüncü ortağınız öküzmüş işte sığırlar. CENAZE MARŞI: Lan adam öldü öldü. Üç gulhu bi elham, bitti gitti la!
TAŞRA OTOBÜSÜ MUAVİNİ: İlk yarım saat beyfendi hanfendi; sonra, abi, dayı, apla, yenge… O kravatı kanepeye rastgele atsan daha düzgün durur bi de. ZENCİ STAND-UPÇI: Dublajı yapılsa birbuçuk saat biiip sesinden başka bir şey duymazdık. Zırıl zırıl küfür! Hey dostumdan giriyor madafakadan çıkıyo!
HİP-HOP BENİM YAŞA TARZIM: İyi, ne diyek, AlM işini gücünü rasgetirsin lah Öbür tarafta bu cevap pede… anlaşılmayabilir bro. k DOMİNO: Latin Amerika’da ihtiyarların oynadığı bu oyunu, bizim bebelere versen hemen okey taşı yaparlar. Kültür farkı, yapacak bişii yok! LAY LAY LOM: Lay Lay okey de… Lom? Bu ne?! DURAN URUÇ
Patates fiyatları el yakıyor.
Hâkim ve savcıların da tutuklanmasıyla Erdoğan döneminde tutuklanmadık kamu görevlisi kalmadı neredeyse.
Yandaş medya ve iktidar, vatandaşı koalisyonun zararları ile korkutuyor. Melih Gökçek, Ankara’ya yaklaşık 9 milyon liralık dinazor heykelleri koydurttu.
2015’in ilk dört ayında 482 işçi, iş kazalarında hayatını kaybetti.
Terörle mücadelede uzman polisler, opera, bale ve tarım gibi kamu görevlerine sürgün edildi.
Manisa’da Kimse Yok Mu Derneği’ne terör soruşturması denilerek baskın.
ÇİZİNTİ
ALİ GÜRSEL
BEN BİLİYORUM DA MI YAZIYORUM
ORTALAMA BİR ZEKÂ
*GEÇENLERDE bir internet sitesinde IQ testi denk geldi. Sonucundan korktuğum için daha önce hiç bulaşmamıştım. Çok soru yoktu, gözüm kesti bi deneyeyim bakalım dedim. Demez olaydım. “Ortalama bir zekâ”ya sahipmişim. Evet, tanım aynen bu. “Ortalama Zekâ!” Test sonunda çıkan yazıda, IQ’yu kafama takmamam gerektiği, IQ’nun her şey demek olmadığı ve bazılarının da duygusal zekâsının yüksek olduğu gibi şeyler yazıyordu. Bildiğin teselli ediyor adamlar beni. Her ne kadar dâhi olmadığımın farkında olsam da en azından ortalamanın üstündeyimdir diye düşünüyordum. Sonuçta Anadolu Lisesi’nin Anadolu Lisesi olduğu dönemlerde Anadolu Lisesi kazanmış adamım ben. Ne demek “Ortalama Zekâ” yani? *TESTTEN sonra kendi gözümde iyice sıradanlaştım. Elini sallasan sokakta benim zekâdan insana çarparmışım gibi gelmeye başladı. “Zekadaşlarımdan kaçı acaba bu durumun farkında? Ya da kaçı benim gibi IQ’sunu ölçtürmediği için kendini özel sanıyor?” gibi düşüncelere daldım. *MUHABBETİ açılınca ben hiç ölçmedim, bilmiyorum diyordum. Hani “Ölçsem neler çıkar da…” der gibi. Artık muhabbeti açılınca bi burukluk yaşayacağım. IQ’mun yettiği kadarıyla konuyu değiştirmeye falan çalışırım. *BENİ yıllardır tanıyan ev arkadaşıma bahsettim durumdan. “Olur mu abi? Sen ortalamanın çok üstündesindir. Bi yanlışlık olmalı.” gibi şaşırdığını gösteren tepkiler vermesini bekledim ama vermedi. Yıllardır zaten benim IQ’mun farkında olduğunu belli eden surat ifadesiyle cümleleri yuvarladı. Sonra testi kendi çözdü ortalama üstü çıktı. *ACABA etrafımda onun gibi durumumun farkında olup da çaktırmayan kaç kişi var? Benim olmadığım ortamlarda “Ya bu Eray da amma Ortalama Zekâlı” falan diye arkamdan konuşuyorlar mıdır? *BAŞTA keşke bakmasaydım dediysem de sonraları alışmaya başladım bu IQ’ya. Bana bu kadarı nasip olmuş dedim. Hatta kafamda bazı parçaları birleştirmeye başladım. Mesela yüzyıllardır devam eden okulumu bitirememe sebebim bu olabilir. Belki okulu bitirebilmek için yeterli IQ’ya sahip değilimdir ve bütün okul bu durumu benden gizliyordur. *4 SENELİK üniversiteyi 10 senedir bitiremeyen şahsımı başarısız bulanların aksine bu IQ’yla iyi bile gelmişim diyorum bazen. Şakadan da olsa köşe yazarı bile oldum.
ERAY ZENGİN
CUMBURLOP
NİKİ
EVDEKİ BÖCEKLERLE İYİ GEÇİNMENİN 5 YOLU 1. Böceklerin de bizler gibi bir dünyası olduğunu kabullenmek. Evdeki böceğe orayı bir emlakçı böceğin satıp satmadığını bilmiyoruz mesela. 2. Her bir böcekle empati yapmak. Zaten şurda üç beş gün ömrünüz var ve bunu dolu dolu yaşamak istiyorsunuz ama nereye gitseniz bir insan size hayatı dar ediyor… Bi düşünün! 3. “Böceksiz ev” çok modern bir kavram. Çok değil bundan yüz yıl önce evler toprakla içli dışlıydı ve böcekler o evlerde cirit atıyordu. Haliyle böcekli evin “cool” bir tarafı var. 4. Evde gezinen böcekleri, bir belgeselci hassasiyetiyle takip edip onlardan hayat dersleri çıkarmak. “Şekerim ben kendimi örümceklere benzetiyorum. Sabırla, küçük küçük kurarım ağımı. Kimselerin ruhu duymaz!” 5. Böceklerle iletişim kurmaya çalışmak. Belki de size söylemek istedikleri bir şeyler vardır. Ha? “Rıfat Abi bu senin mutfakta belli belirsiz bi koku var, istersen bi detaylı temizlik yapıver.”
sana özel
KIRMIZI ŞAPKALI KURT
Yazan: Aya Çizen: Serhat Albamya
Dağıstan Çetinkaya
NAZAR ETME NE OLUR, UYDUR BİR MAZERET SENİN DE OLUR
M
azeret, hocanın pek hoşlanmadığı bir durumda size kızmasını ya da kanaat notunuzun düşmesini engelleyecek savunma teknolojilerine verilen genel ad. Caydırıcı etkisi olmalı. Aynen modern bir ordunun sahip olması gerektiği gibi… Saldırı amaçlı kullanılamaz. Mazeret bir füze gibidir, ağız yoluyla hedefe doğru fırlatıldığında geri dönüşü yoktur. Mazeret kelimesinin kökünün ”mazer” etmekten gelmesi ve bu kelimenin “mezar” ile fonetik yakınlığı boşa değildir. Geç kaldınız, kapıyı açtınız, dikiliyorsunuz. O anda sizin zekâ kapasitenizi ölçmek isteyen koca bir sınıf ve daha meraklı bir hoca var karşınızda. İşte o zaman göstereceğiniz mazeret performansı önemlidir. İşin güzel yanı, kapıyı fütursuzca açmadan önce düşünecek zamanınız olmuştur. Yine de sınırsız bir rahatlığınız olmamalıdır. Zaman aleyhinize tik-taklıyor. Keza derse geç kalma ile dersi kaçırma (artık girmesen de olur) arasındaki çizgi oldukça incedir. Bu ince kırmızıçizgi, derse göre, hocasına göre değişkenlikler içerir. Hızlıca karar vermelisiniz. Kapıyı açtınız. Herkes sizden bir mazeret bekliyor. Sık yapılan hata şu: “Hocam geç kaldım”. Bir kere bu mazeret değil. Herkes zaten biliyor. Madem füzeyi fırlattınız, arkasından hemen özür dilemelisiniz. Kuru kuru da olmaz. “Hocam geç kaldım, özür dilerim. Dersi de böldüm. İzniniz olursa dersi kaçırmak istemiyorum, girebilir miyim?” Evet, güzel toparlama. Buna sert tepki verecek hoca tanımıyoruz. Yine de ses tonu ve mimikler önemli. “Evet, geç kalmış olabilirim ancak nedir bu kuralcılık canım. Ver dersini işte. Ne bu sorgular bakışlar? Şimdiii ben
nereye oturuyorum yerimi açın, yer gösterin bakayım!” türü bir yaklaşımdan kaçınınız. Tamam, mazereti kuralına uygun şekilde ateşlediniz. Fakat cephanenin ve mühimmatın sınırlı olduğunu unutmayın. Bu mazereti bir kere, en fazla (pişkinliğinize göre) iki kere kullanabilirsiniz. Üçüncü de daha fena tepkilere gebedir. Kapı açılır bir öğrenci görülür, mazereti ateşler. Hoca tamam dersi böldün artık gir sınıfa der ve arkasından kapının ardına saklanan 4-5 kişi daha sınıfa girer. Buna mazeret yancıları denir, bir nevi mazeretten otlananlar yani. Mazeret uydururken suçu üçüncü şahıs ya da objelere atmak sık başvurulan bir yoldur. Ödevi yapmayan biri için artık harcanmış bir mazeret olan elektriklerin kesilmesini trafoya giren kediye bağlıyor ve bunu da başarıyla yapıyorsanız bu çocuk yakında bakan olur dedirtirsiniz. Üçüncü şahsa suç atmayan ama kendini üçüncü şahıs gibi gösterenler de vardır. Şu sıralar genç neslin başvurduğu mazeret tipi şöyledir. Kusurlu olan sanki başka biriymiş de suratını “ne yapalım bu da böyle” dermiş gibi ekşiterek zaman da kazanır, hocayı şaşırtır. Örnek: -Yavrucum neden geç kaldın? +Yaa evet hep böyle oluyor, hep geç kalınıyor. Olmaz ama haklısınız olmamalı. -Eeeee? +İşte öyle, kalmamak lazım. -İyi de sen kaldın derse geç. Ben kalmadım ki. +Evet hocam siz hiç kalır mısınız, ben kaldım da. İşte kalmasaydım iyiydi. -Geç yerine, geç… Belki tutar diye deneniyor. Peki, daha başarılı örnekler yok mudur? Vardır elbette. Hatırı sayılır bir süre geç kalmış bir öğrenci “Aaa niye hepiniz erken geldiniz ki?” diyerek yerine oturmuştur mesela…
AHMET TURAN KÖKSAL
İmtiyaz Sa hi bi: FEZA GAZETECİLİK A.Ş.
puffmizah.com
puff@zaman.com.tr
Genel Yayın Müdür Yardımcısı: MEHMET KAMIŞ Yayın Editörü: ABDULLAH YAVUZ ALTUN Görsel Yönetmen: FEVZİ YAZICI Tasarım: A. BABÜR BOYSAL Sorumlu Müdür ve Yayın Sahibi Temsilcisi: HARUN ÇÜMEN
Ge nel Ya yın Mü dü rü: EK REM DU MAN LI Zaman Gazetesi 34194 Yenibosna, İstanbul TEL: 0212 454 1 454 Sayı: 18