Nr023 - 10.2009_PusulaGazete_web-final

Page 1

Ekim / Oktober 2009 - Gerçek haberin adresi - www.pusulaswiss.ch ‘UN KATKILARIYLA AZB - 8048 Zürich

Elektrik Fiyatlarına Zam

Gelecek senenin elektrik fiyatları ölçülü olacak: Sanayicilerin elektrik faturasına çok az oranda fiyat artışı yapılırken, evlerdeki elektrik fiyatları neredeyse sabit kalacak. Fiyat artışının bazı durumlarda %10’un altında gerçekleşeceği söyleniyor. Devamı s.6

Celal Bayar ile BITDEFE Üzerine…

Bu ayki konuğumuz BITDEFE (Batı İsviçre Türk Federasyonu) Başkanı Sayın Celal Bayar. Kendisiyle başkanı olduğu federasyonun çalışmalarıyla ilgili olarak güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Devamı s.31

Bern’de Prim Şoku!

Temel Sağlık Sigortaları’nda yapılacak olan prim ödemelerindeki artış Bern’i çok sarsacak gibi görünüyor.Yakında gerçekleşecek olan prim artışını öne süren yetkili makamların yaşattığı bu şoka yönelik açıklaması ise yetersiz görülüyor. Devamı s.24

SVP’nin Seçmen Kaybı Büyük

Mevcut yasama döneminin bitmesine çok az kala GFS Bern Araştırma Enstitüsü, ağustos ayında ülkenin her bölgesinden toplam 2000 kişiyle kamuya açık yaptığı bir ankette seçmenlerin vereceği oyları değerlendirdi. Devamı s.8

Merz’e Güven İyice Azaldı

Bir kamuoyu araştırmasının sonucunda Cumhurbaşkanı Hans-Rudolf Merz’in haziran ayından beri halkın güvenini daha da kaybettiği ortaya çıktı. En son yapılan siyaset barometresine katılanların neredeyse yarısı kadarı Libya olayından sonra çok hasar gören politikacının bundan sonra önemli bir rol almaması gerektiğini düşünüyor. Devamı s.8

Kaddafi Müdahele`den Korkuyor!

İsviçre’nin Libya’da rehine olarak tutulan iki vatandaşını Elçilik binasına almasının hemen ardından yaşanan gelişmeler çok ilginç. Kaddafi’ nin adamları iki İsviçreli rehineyi „emniyetli bir yere“ götürmüş, çünkü İsviçre’nin özel timlerle esirleri kurtarma operasyonu gerçekleştireceğinden korkuyormuş. Devamı s.10

Kiracılara Müjde: Ev Kiraları Gene Düşecek Birçok ev kirasının düşme ihtimali var. Devlet ikinci kez referans faiz oranını düşürdü. Bu yüzden ev sahipleri derneği, ev sahiplerine kira faizlerinde indirim talebinde bulunmalarını söylüyor, çünkü bir önceki kira indiriminde çoğu

ev sahibi suskun kalmıştı. Ev sahipleri ise çözüm bekliyor. İsviçre’nin ev sahipleri derneği HEV, bu kez konuyla ilgili açık konuştu. HEV’in yardımcı başkanı Monika Sommer, haber ajanslarının sorularına cevap verdi: “Büyük bir

kiracı sayısı kira indiriminden yararlanacak. Kiracılar Derneği ise yeni yapılan

indirimde özellikle bu kez bir tepki bekliyor, çünkü son indirimde ev sahipleri biraz çekimser davranarak eyleme geçmediler.“ Devamı s.20


2

EDİTÖR

İçindekiler

İsviçre Haberlerİ................................................................... 4-20 Ekonomi....................................................................................21 Isviçre Gezi Rehberi................................................................22 Spor Haberleri..........................................................................24 Spor Haberleri..........................................................................25 Hukuk köşesi............................................................................26 Kadın ve Aile yaşamı...............................................................28 Köşe Yazarları............................................................13 / 29 / 34 UNIA Haberleri.........................................................................30 Sağlıklı yaşam..........................................................................32 Yaşadığımız Dünya..................................................................35 Isviçre Sanat Rehberi..............................................................36 Kitap Köşesi.............................................................................37 İsviçre Tarihi.............................................................................38 Dernek Haberleri......................................................................39 Sinema Haberleri.....................................................................40 Bilim ve Teknoloji.....................................................................42 Cocuk köşesi............................................................................43 Ne Pişirelim?............................................................................44 Gülelim Eğlenelim....................................................................45 Bulmaca....................................................................................46

REKLAM VE İLANLARINIZ İÇİN: 076 342 90 91 veya 043 322 90 82 ABONE OLMAK İÇİN: 043 322 90 83 DÜŞÜNCELERİNİZ VE ELEŞTİRİLER: info@pusulaswiss.ch veya 043 322 90 82 PUSULA IMPRESSUM / 2009 Geht an alle Pusula Mitglieder. Verlegeradresse : Pusula Zeitung Bernstrasse 88 / 8953 Dietikon ZH

Erscheinungweise: 12 Mal Jährlich Abonementpreis: CHF 25.- / Jahr Inhaber: Turgut Karaboyun QM: Şendoğan Hoş Rechtsberater/in: Yetkin Geçer, Mehmet Akyol Gestaltung: DESCOM-M.COM / TK Autoren: Prof. Dr. Üstün Dökmen Sunay Akın Gülter Locher

Fotoredaktion: Druckerei: Adressierung: Anzeigen :

Tamer Karaoğlu Sun Print Beorda 043 322 90 82 076 342 90 91

Freie Journalisten: Gülter Locher, Ender Turgut, Bülent Atalay, Atilla Alpullu, Şendoğan Hoş, Sibel Arslan, Mehmet Turan, Hüseyin Dereli, Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Sinan Subaşı, Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gülay Zengin, Tamer Karaoglu, Hilal Albayrak, Nurcan Durmuş, Nuray Uçar, Memduha Tüfekçi. 02

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır.

www.pusulaswiss.ch

Pusula Zeitung Bernstrasse 88 CH - 8953 Dietikon / ZH Tel.: +41 43 322 90 82 Fax: +41 43 322 90 89 www.pusulaswiss.ch reklam@pusulaswiss.ch

Turgut Karaboyun (t.karaboyun@pusulaswiss.ch)

Vatandaşlık hakkı Sevgili okurlarımız daha önceki sayılarımızda da vatandaşlığa geçme konusunda farklı yazılarım yayınlanmıştı. Kendi haklarımızı daha iyi savunabilmek ve bu ülkedeki varlığımızı kabul ettirebilmek için İsviçre vatandaşlığına geçmenin önemi oldukça büyük. İsviçre`de yaşamını sürdüren her üç vatandaşımızdan birinin İsviçre vatandaşlığı bulunmaktadır. Buna göre, yaklaşık 40 bin vatandaşımız İsviçre vatandaşlığına sahip. Ancak sesimizi duyurmak ve haklarımızı arayabilmek için bu sayı yeterli değil. Bence İsviçre vatandaşlığına geçmiş olan vatandaşlarımızın en az 80 bine ulaşması gerekiyor. Böylelikle daha fazla vatandaşımız oy kullanma hakkına sahip olacak ve bizim de değişik parlamentolara temsilci gönderme şansımız olacak. Şu an Basel Kanton Parlamentosu’nda milletvekili olarak görevlerini sürdüren vatandaşlarımız birçok alanda yaşamımıza kolaylık sağlayacak çalışmaların içinde yer alıyorlar. Onlar sayesinde Basel`de yaşayan Türk toplumu geleceğe güvenle bakabilmektedirler. Zürich Kantonu’nda ise durum gerçekten çok vahim. En son yapılan seçimlerde Zürich Kanton Parlamentosu’na adaylığını koyan birçok Türk kökenli milletvekili adayımız seçimlerden başarısız sonuçlar almışlar ve en çok Türk`ün

yaşadığı Zürich Kantonu’na temsilci gönderememiştik. Gazetemizin okuyucu profili ve vatandaşlarımızın coğrafi dağılımına baktığımız zaman, Zürich Kantonu’nun bizim için ne kadar önemli olduğunu görebiliyoruz. Gelecek seçimlerde çalışmalara ve lobi faaliyetlerine seçimlerden önce ciddi bir biçimde hazırlanıp birkaç vatandaşımızı Zürich Parlamentosu’na milletvekili olarak göndermemiz gerekiyor. Biz bu konuları tartışa duralım, İsviçreli bazı milletvekilleri de vatandaşlığa alınmak istenen yabancılar için bir sınırlama getirilmesini istiyorlar. St. Gallen’dan SVP’li milletvekili Lukas Reinmann`a göre çok yakın bir zamanda vatandaşlığa alınan yabancıların sayısı yılda 100 bini geçecek. Sağcı SVP partili Reinmann icin bu durum oldukça endişe verici. Reinmann, vatandaşlığa geçişin böyle hızlı devam etmesi halinde İsviçre kendi kimliğini ve kültür yapısını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Allah`tan Reinman`ın bu endişelerine devletin bakanlar kurulu katılmıyor. Bakanlık, diğer Avrupa ülkelerinin hiçbirinde Reinmann’ın önerdiği vatandaşlığa alınmalara sınır getirilmesi şeklinde bir uygulamanın olmadığını, zaten sistem olarak da vatandaşlığa sınırlama getirilmesinin oldukça güç olduğunu belirtiyor. Değerli okurlarımız, sizin de bildiğiniz gibi İsviçre`de alınan kararların öncesinde birisi çıkar ortaya bir fikir atar, belli kişiler bu fikre karşı çıkarlar ama en sonunda halk bu fikri benimseyerek onay verir. İsviçre vatandaşlığının sınırlandırılması konusu bu şekilde gündeme sürekli olarak geliyorsa bizim elimizi biraz çabuk tutarak vatandaşlık hakkını almamız gerekiyor. Daha önceleri de yazdığım gibi ‘’Biz kendi hakkımızı aramazsak, kimse bu işi bizim için yapmayacaktır.’’ Minare

konusu

gündemi

meşgul eden ve bizi yakından ilgilendiren başka bir konu. 29 Kasım`da yapılacak oylama, minare konusunun geleceğini belirleyecek. İsviçre`de yaşayan Müslüman topluluk kendi ibadethanelerini güzel bir minare ile taçlandırmak istiyor. Bence herkesin her görüşe ve dine karşı saygılı olması en mantıklı yaklaşım. Bize göre minarelere izin verilmesi, İsviçre`de yaşayan müslüman toplumunun tanınması ve dini inanışlarına saygı gösterilmesi anlamına geliyor. Sonuçta bu minareler yapılmasa da biz gidip ibadetimizi yapmaya devam edeceğiz. Oylamanın sonucu Müslüman toplumun İsviçre`deki pozisyonunu da belirleyecek. Şimdiden bazı kişiler minare konusunda İsviçre`de felaket tellallığı yapmaya başladılar. Minareyle ilgili yapılan oylamanın sonucunda minare yapımına izin vermeyecek bir karar çıkarsa eğer, İsviçre`de yaşayan Müslüman halkın başkaldıracağından ve büyük sorunlar çıkaracağından endişe ediliyor. Aşırı sağcıların minare oylamasıyla ilgili yapacakları kampanyaları şimdiden gözümün önünü getirebiliyorum. Umudum, bu oylama sebebiyle İsviçre halkı ve göçmenler arasında büyük ayrılıklar yaşanmaz. Hepimiz son derece zor bir sınavdan geçeceğiz ama ben tüm okurlarımızı sağduyulu olmaya ve tahriklere kapılmamaya davet ediyorum. Bu konudaki tüm gelişmeleri gazetemizin bu sayısında ve gelecek sayılarında takip edebilirsiniz. Gazetemiz, geçen aydan itibaren okur listemize kayıtlanmış olan yeni okurlarına da ulaşmaya başladı. Gazetemizi ilk kez alan okurlarımız bizi arayarak bizimle düşüncelerini paylaşabilirler. Kendilerine yayınlarımız ve çalışmalarımız hakkında ayrıntılı bilgiler verebiliriz. Tüm okurlarımıza saygılarımızı sunuyoruz... 1010

Bize reklam verin kazançlı çıkın.. Tüketicilere kendinizi daha iyi tanıtmak İşletmenizin saygınlığını ve imajını artırmak

Pusula gazetesi, işletmecilerimiz ve okurlarımız arasında bir köprüdür.

Yeni ürünlerinizin tanıtımını yapmak ve tüketimini hızlandırmak

Siz reklama karar verin, A’dan Z’ye ütün çalışmaları biz yapalım.

Hizmetleriniz hakkında insanları bilgilendirmek

Siz de kazanmak istiyorsanız hemen bizi arayın.

Bütün bu konularda tüm işletmelerimize Profesyonel hizmet veriyoruz.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


Canan Kredit / Sıddık Canan • Walenbüchelstrasse 1-3 • 9000 St. Gallen

Telefon: +41 (0) 71 278 01 62 Mobile: +41 (0) 76 365 30 60 +41 (0) 79 350 69 99 Telefax: +41 (0) 71 278 01 64 E-Mail: info@canankredit.ch Web: www.canankredit.ch

Yeni Şubemiz: Hellgasse 42 • 6460 Altdorf • Tel.: 041 871 47 47 • Mobile: 076 578 61 61

Kararınızı verin gerisini bize bırakın! Tüm Kredi ihtiyaçlarınız için bizi aramanız yeterlidir!

Araç kredisi

24 Saat Ücretsiz Arayabileceğiniz Acil Kredi Hattı

Konut kredisi

0800 26 27 28

Kredi Miktarı, Faiz Oranları ve Aylık Ödemeler Kredi Miktarı

1 Yıllık Toplam Faiz

Aylık Ödeme

Gesetzeshinweis: Die Kreditvergabe ist unzulässig, falls sie zur Überschuldung des Konsumenten führt.. (Art. 3 UWG)

36 Aylık Toplam Faiz

Aylık Ödeme

60 Aylık Toplam Faiz

Aylık Ödeme

10000

521.00

876.75

1527.20

320.20

2594.00

209.90

20000

1041.40

1753.45

3056.20

640.45

5188.00

419.80

30000

1562.40

2630.20

4583.40

960.65

7782.00

629.70

40000

2082.80

3506.90

6112.40

1280.90

10379.00

839.65

50000

2603.80

4383.65

7639.60

1601.10

12973.00

1049.55

Dikkat: Kredi tabelasında verilen tüm rakamlar %9.9 faiz oranıyla hesaplanmı tır. Faiz oranları ki inin siciline ve durumuna göre de i kenlik göstermektedir.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Tatil kredisi


4

İSVİÇRE HABERLERİ 2 Dakika Kısa Kısa

Hamile Kalınca Öldürdü!

Güzel beden eğitimcisi sevdiği erkekten hamile kalınca çocuk istemeyen sevgilisi tarafından öldürüldü… Güzel, genç kadın çok mutluydu… çocukları çok seviyordu ve anne olmayı çok istiyordu. 39 yaşındaki genç beden eğitimcisi, sanal alemde tanıştığı 37 yaşındaki genç bir erkeği sevdi. Aralarında başlayan duygusal arkadaşlık derinleşti. Genç kadın hayatının erkeğini bulduğuna emindi. Ne var ki güvendiği, bağlandığı erkek sadece daha rahat bir yaşam istiyor bunu da yeni bulduğu sevgilisinin kendisine sağlayacağına inanıyordu. Beden eğitimcisi genç kadın, Zürich‘te lüks bir Fitness Center’de 120 Frank saat ücreti ile çalışıyordu. Fena bir gelir sayılmazdı… Ne var ki sevdiği erkek, Üniversite Hastanesi’nden bir doktor hanımla tanışınca, daha doğru bir ifadeyle, daha yağlı bir kapı bulunca beden eğitimcisi sevgili “eski sevgili“ oluverdi. Yeni doktor sevgili çok da cömertti; sık sık harçlık veriyor, hediyelerle şımartıyordu. Kadın parası ile geçimini sağlayan adam çok mutluydu, rahattı, çalışmak zorunda değildi. Ama bir problem vardı: Eski sevgili hamileydi… Hemen eski sevgilisinin kürtaj yaptırmasını istedi. Ama anne adayı kürtaj yaptırmayı hiç düşünmüyordu. Bu defa zorlamaya başladı. Terk edilen anne adayı tehditlere de aldırmadı; çocuğunu yalnız başına büyütecekti. Kadın parası ile geçimini temin eden eski sevgili bir gün hamile kadının Kreis 6’daki bir odalı evine bir kez daha konuşmaya gitti. Bu kez genç kadın tehdit ediyor; yeni kadın arkadaşına ve ailesine yakında baba olacağını bildireceğini söylüyordu. Adam çok sinirleniyor ve tartışma esnasında karnında kendi çocuğunu taşıyan eski sevgilisini öldürüyor. Genç kadının cesedi öldürüldükten iki gün sonra kapıcı tarafından bulundu. Katil, polise teslim oldu. Adam, öldürdüğü kadın hamile olduğu için çifte cinayetten yargılanacak. 919

Infina Dolandırıcılıktan Takip Altında St. Gallen – Infina Firması « Kartopu » sistemiyle binlerce kişinin milyonlarca parasını dolandırmakla suçlanıyor. St. Gallen Savcılığı Infina Fiması’na karşı dolandırıcılıktan dava açtı. 922

Bologna Reformu Öğretimin Başarısını Arttırdı Bologna sistemiyle okuyan İsviçre Yüksek Okulları’ndaki öğrenci sayısı git gide artıyor. Bu öğrencilerin çoğu lisansını tamamlayıp ardından yüksek lisans öğrenimine devam ediyorlar. Bu reformun eğitim sürecinde olumlu bir etki bıraktığı gözle görülür bir gerçek, çünkü git gide daha fazla öğrenci üniversiteye yönelip mezun olmayı hedefliyor.

Sömestr başlangıcından beş yıl sonra öğrencilerin %70’i ( Tıp öğrencileri hariç) ilk lisans eğitimini bitirmiş oldular. Bilindik ve geleneksel üniversite eğitimi ancak 10 sene sonra öğrencilerin bir diploma veya sertifika sahibi olmalarını sağlıyordu. Yalnız geçmişte alınan mezuniyetlerin bugünkü yüksek lisans mezuniyetinin denginde sayıldığı söyleniyor. İlk lisans mezunlarının %90’ı üniversite eğitimlerine devam ederek bir yüksek li-

sans derecesine ulaşmayı hedefliyorlar.

yılından önce bu oran ancak %7,3’te idi.

Öğrencilerin %28’si üniversite mezunu

Bahsi geçen başarılı BolognaSistemi aynı zamanda İsviçre’nin yüksek okullarında okumak isteyen yabancı öğrencilerin yaş oranını değiştirdi. Geçmiş bir kaç yıl yurt dışında eğitim alıp İsviçre’nin okullarına gelen öğrenciler bugün daha genç bir yaşta İsviçre üniversitelerine gelip Bachelor eğitimlerine başlıyorlar.

Yükselen üniversite başarı oranı, yüksek okullardan mezun olma oranında da etkili oldu. 2008 yılında 27000 kişiden yaklaşık %28’i erkek olmak, üzere üniversitelerin ilk lisans eğitimini ya da Meslek Yüksek Okul eğitimini tamamladı. Meslek Yüksek Okulları’ndan ve BolognaSisteminden önce yani 1990

İstatistik Bakanlığı’nın (BFS) yaptığı açıklamaya göre, bu olumlu sonuç en yeni “BolognaBarometresi“nin yanı sıra eğitimin ve bilimin açıkladığı oranlar sayesinde gün yüzüne çıktı. Bunun ardından geleneksel eğitim süreci sonucunda bir diploma veya sertifika alan üniversite öğrencilerinin sayısının 2005’ten 2008 senesine kadar üçte bir oranında azalarak 6100 kişiye kadar düştüğü belirtildi. Yine bu zaman dilimi içerisinde yeni Bologna Sistemi’ne göre “Bachelor“ denilen ilk lisans eğitimini tamamlayan üniversite öğrencilerinin sayısı üç katına, yani 2900 kişiden 8700 kişiye kadar çıktı. Bu yıl içerisinde yine yüksek lisans diploması için eğitim alan öğrencilerin sayısı dörde katlanarak 5400’e çıktı. Eğitim başarısı üzerinde olumlu bir etki bıraktı Bologna-Sistemi ile öğrenciler bir kaç sene sonra bile ilk lisans sürecini yani Bachelor eğitimini tamamlayabiliyorlar. “BolognaBarometresinin“ ortaya çıkardığı sonuca göre bu sistem eğitim başarısı üzerinde olumlu bir etki bıraktı.

Bologna Sistemi hakkında kısa bilgi: Bologna, 2010 yılına kadar Avrupa Yükseköğretim Alanı yaratmayı hedefleyen bir Avrupa reform sürecidir. Pek çok uluslararası kuruluşun işbirliği ile 46 üye ülke (Karabağ’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle üye ülke sayısı 45’ten 46’ya yükselmiştir) tarafından oluşturulan ve sürdürülen, alışılmışın dışında bir süreçtir. Sürece üyelik hükümetler/devletlerarası herhangi bir anlaşmaya dayanmamaktadır. Bologna Süreci kapsamında yayımlanan bildirilerin yasal bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Süreç tamamen her ülkenin özgür iradeleri ile katıldıkları bir oluşumdur ve ülkeler Bologna Süreci’nin öngördüğü hedefleri kabul edip etmeme hakkına sahiptirler. 925

Deutsche Zusammenfassung Immer mehr Studierende an Schweizer Hochschulen studieren nach dem Bologna-System: Sie absolvieren zuerst ein Bachelor-, und danach meist ein Master-Studium. Die Reform wirkt sich positiv auf den Studienerfolg aus: Mehr Studierende machen einen Uni-Erstabschluss. Mit dem Bologna-System können die Studierenden schon nach wenigen Jahren

einen Erstabschluss, den Bachelor, absolvieren. Dies habe sich positiv auf den Studienerfolg ausgewirkt, heisst es im «Bologna- Barometer». Allerdings entsprechen letztere Abschlüsse dem heutigen Master- Abschluss. 90 Prozent der «Bachelors» setzen denn auch ihr Studium fort - mit Ziel eines Master-Degrees. Das Bolgona-System hat auch die Alter-

struktur der ausländischen Studierenden an Schweizer Hochschulen verändert. Kamen Ausländer früher an eine Schweizer Hochschule, nachdem sie bereits einige Jahre im Ausland studiert hatten, kommen heute vermehrt jüngere Ausländer an Schweizer Unis, um hier ein (Bachelor-) Studium zu beginnen.

İsviçre, DNA Veri Bankası Kullanımına İzin Verdi İsviçre Avrupa çapında en büyük DNA ve parmak izi veri bankasının kullanımına izin verdi. Böylelikle hırsızların izine daha kolay ulaşmak mümkün olacak. Polis Federal Dairesi’nde görevli Eva Zwahlen, İsviçre Radyosu DRS’e yaptığı açıklamada, bu veriler sayesinde araştırmaların

daha hızlı ve daha etkili olacağını bildirdi. Avrupa DNA ve Parmak izi Veri Bankası’nda şimdiye kadar 14 ülkenin verilerinin kayıtlı olduğu belirtiliyor.

hıslar hakkında kişisel bilgilerin alınmasının mümkün olmadığını da söylemek gerekiyor; bu sistemle sadece DNA veya parmak izi alınan kişinin bu veri banka-

Bu veri bankasının düzenlendiği Brünn’ün anlaşmasının Schengen ortak çalışmasıyla da bağlantılı olduğu belirtildi. DNA ve Parmak izi Veri Bankası’ndan şa-

Deutsche Zusammenfassung

Die Schweiz soll Zugang zur grossen europäischen DNAund Fingerabdruck-Datenbank erhalten. So soll man Verbrechen schneller aufklären können. Mit Hilfe dieser Daten könnten Ermittlungen schneller und effizienter vorgenommen werden, weil man auf ein grösseres Angebot zurückgreifen kann. Der so genannte Vertrag von Brünn, in dem diese Datenbank

geregelt ist, gehe weiter als die Schengen-Zusammenarbeit. Bei einem Zugriff auf die DNAund Fingerabdruck-Datenbank könnten allerdings keine persönlichen Daten abgerufen werden. Das System zeige lediglich an, ob ein Treffer vorhanden sei. Danach müsse das betreffende Land offiziell um Mithilfe gebeten werden.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

sında olup olmadığı araştırılabilir. Bundan sonrasında kişinin bulunduğu ülkeyle bağlantıya geçmek ve yardımını istemek gerekiyor. 953


5

İSVİÇRE HABERLERİ

Sabıka Sicil Dosyaları Şimdi PDF Formatında! İlk kez İsviçre’de resmi bir makam bir sicil kopyasını dijital imzayla birlikte PDF dosyası olarak sunuyor. Adalet Bakanlığı ( BJ) bu yenilikle, daha fazla işletmenin personel dosyalarını elektronik ortamda da sürmelerini ve iş başvurularının elektronik ortamda iletilebilmesini sağlamayı amaçlıyor. Birçok şirket yüzlerce personelini sadece işe alım süresinde denetlemiyor. Belli periyotlarda da personelini kontrol etmeye devam ediyor. Bu amaca dayanarak bankalar, güvenlik şirketleri ve diğer hassas alanlarda hizmet veren şirketler, personelinin sabıka kayıtlarını sürekli kontrol ediyorlar. Kağıt evraklar kaldırılıyor Adalet Bakanlığı’nda düzenlenen İsviçre sabıka kaydı listesi son iki yılda özel şahısların da bir kopya alabilmesini sağlayacak bir modernleşme sürecine girdi. İlk olarak, internetten başvuruların yapılması şartıyla listelerin alınmasına imkân sağlandı ve ardından listenin kopyası postane vezne-

2 Dakika Kısa Kısa

300 Kilogramlık Kristale 6 Milyon Frank

lerinden alınabilecek hale getirildi. Bugün ise elektronik ortamda doldurulan formlar ile sabıka sicil kayıtlarının listesini sipariş etmek mümkün. Bu sayede eski kâğıt formlarla sipariş etme sistemi kaldırılmış oldu.

Bern – Franz von Arx ve Paul von Känel, bundan dört yıl önce Kanton Uri Planggenstock‘ta 300 kilogram ağırlığındaki kristali buldular. Buldukları bu taşı şimdi satmak isteyen Arx ve Känel, 6 milyona alıcı buldular. Alıcı kim mi? Bern Doğa Tarihi Müzesi. Resmi makamlar da bu milyonluk alış-verişi doğruladılar. 921

Adalet Bakanlığı’nın web sitesindeki (www.strafregister.admin. ch/validate) kopyanın geçerli ve güvenilir bir doküman olup olmadığı veya dokümanın altındaki dijital imza atıldıktan sonra değiştirildiği hemen anlaşılıyor. Adalet Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre, elektronik imzalar kâğıt üzerine elle atılan imzalara göre daha güvenli. 923

Sarhoş Bisiklet Sürücüsüne 1200 Frank Ceza

Deutsche Zusammenfassung Mit der Neuerung will das Bundesamt für Justiz (BJ) der Tatsache Rechnung tragen, dass immer mehr Unternehmen ihre Personaldossiers elektronisch führen und Stellenbewerbungen auch elektronisch eingereicht werden. Erstmals stellt in der Schweiz eine Behörde einen Registerauszug als PDF-

Dokument mit digitaler Signatur aus. Mehrere hundert Unternehmen überprüfen ihr Personal nicht nur bei der Anstellung, sondern in periodischen Abständen. Zu diesem Zweck bestellen Banken, Sicherheitsfirmen und andere in einem besonders sensiblen Umfeld tätige Unternehmen regelmä-

ssig Strafregister- Auszüge ihres Personals. Bei der Überprüfung des Auszugs auf der Website des BJ (www.strafregister.admin.ch/validate) wird sofort sichtbar, ob das Dokument gültig und vertrauenswürdig ist oder ob jemand das Dokument nach der digitalen Unterzeichnung verändert hat.

Ya Paranı Ya Cevabını! Ya para ya da cevap: 1 Eylül 2009’dan itibaren, devlet makamlarının telefon anketlerine cevap vermek yasal zorunluluk oldu. Devlet makamlarının telefon sorularına yanıt vermemekte direnenler 1000 Frank’a kadar cezayı göze almak zorundalar. Devlet, resmi istatistik anketleri-

nin yürütülebilmesi için yeni düzenlemeler yaptı; bu yeni düzenlemelere göre devletin anketlerine yanıt vermek zorunlu. Buna uymayanlar 1000 Frank kadar ceza ödemeyi göze almalılar. Hatta tüketici yayın organi K-Tipp, istatistiksel anketlerin uygulanması ile ilgili yeni düzenlemenin, ceza kanunları ile de desteklendiğinde, ödenecek ce-

zanın 10’000 Frank’a kadar yükselmesi ihtimalini de açıkladı. Devlet İstatistik Kurumu, anketlere katılım zorunluluğu getirilmesinin nedenini, istatistiklerden doğru sonuçlar almanın tek yolu olarak görüyor.

Aman! hemen bir kenara not edin... İlk zorunlu anket, İsviçre’deki iş gücü ile ilgili olacak. Rastgele seçilmiş 35‘000 İsviçreli ve yabancı, kendilerine sorulacak olan işyeri, iş yerindeki çalışma şartları, maaşı ve aile yaşamı ile ilgili sorulara cevap vermek zorunda bırakılacak. Soruların ve yanıtların süresi yaklaşık 20 dakika sürecek. Anket, özel bir düşünce araştırmaları enstitüsü tarafından yapılacak. Telefonla yapılacak anket hafta sonları da yürütüleceğinden pek çok kişinin öfkesi ile de karşılaşılabilmesi mümkün.

lerin özel alanlarına giriyor.“ diyen profesör, kişilerin özel alanlarının anayasa ile korunmakta olduğunu da sözlerine ilave etti. Buna rağmen devlet, eğer bir istatistiğin doğruluğu, aktüelitesi, kıyaslanabilirliği için gerekli ise halkı bir ankete katılmaya zorlayabilir. Ama, aynı anda da resmi makamlarca, zorunlu olan ankete katılacaklara önceden yazılı bir bilgi verilmesi gerekiyor. Bu yazılı bilgilerde anketin ne konuda olduğu ve kimler tarafından yürütüleceği açıkça görülmelidir. Önceden bilgilendirildiği halde ankete katılmayan kişiler cezalandırılabilirler.

918

Dierikon – Sarhoşken bisiklet sürmek çok pahalıya patlayabilir: 18 yaşındaki Luzernli gencin başına gelen bütün bisiklet sürücülerine örnek olmalı; Luzernli lise öğrencisi genç, bir partiden kendisi gibi bisikletli bir arkadaşı ile evine dönüyordu. Her iki bisiklet sürücüsü de geç vakit olmasına rağmen bisikletin ışıklarını yakmadıklarından polisin dikkatini çektiler. Kendilerini durduran polisler, gençlere alkol kontrolu yaptıklarında 1,1 promil alkollü çıkan18 yaşındaki öğrenciyi kan testine tabi tutmak üzere karakola götürdüler. Liseli genç, olaydan bir ay sonra posta kutusunda 30 gün zarfında ödenmek üzere 1200 Franklık ceza faturasını görünce “gözlerime inanamıyorum!“ diye çığlık attı. İlk şaşkınlığı geçtikten sonra faturayı inceleyen öğrenci, yalnızca cezanın 200 Frank, 850 Frank’ın da testler ve doktor masrafları olduğunu anlıyordu. Luzern Ceza Takip Memurluğu’ndan konuşmacı Simon Kopp, bisiklet sürücülerinde 1,1 promilden itibaren alkol tespit edildiğinde kan testi yapıldığını ve tüm masrafların da alkollü sürücünün kendisi tarafından ödendiğini söyledi. 920

et ak Etik

Yuvarl

m

95x95m

Özel alana taciz mi?

Deutsche Zusammenfassung

Geld oder Antwort: Wer sich weigert, bei Telefonumfragen der Bundesverwaltung mitzumachen, riskiert seit dem 1. September 2009 eine saftige Busse. Denn neu heisst es in der «Bundesverordnung über die

Durchführung von statistischen Erhebungen», dass die Teilnahme obligatorisch ist. Wer keine Auskunft gibt, könne mit maximal 1000 Franken gebüsst werden, sagte Alain Vuille vom Bundesamt für Statistik (BfS)

Yeni düzenleme ve şekli özel alana taciz yorumlanırken, aynı da kafalarda sorular yor:

uygulanış olarak da zamanda oluşturu-

Devlet halkı anket sorularını yanıtlamaya zorlayabilir mi? Tüketici yayın organı K-Tipp, Zürich Devlet Hukuku Profesörü Thomas Gächter’e kafalara takılan bu soruları yöneltti: “Anket soruları, sorulan kişi-

hildir.

creti da

osta ü ımı ve P

lı dayanık a y u S , t askı tike Şeffaf e ğında, 4 renk b lınlı 53 gr ka k tasar

da Grafi

Fiyatlar

in, şitleri iç tiket çe eterli. e r e iğ D maniz y bizi ara 2 90 81 043 32

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


6

İSVİÇRE HABERLERİ 2 Dakika Kısa Kısa

Sonucu pahalıya mậl olan hız testi Üç iş arkadaşına bir spor aracın hızını göstermek isteyen 23 yaşındaki sürücüye bu isteği pahalıya mậl oldu. Spor aracın sürücüsü hız testini bir pazar akşamı Schaffhausen tren garının arkasında gösterime sunmak istediği sırada, polis, aracın hızını hız ölçme cihazıyla kaydetti. Sonuç: Spor aracın yaklaşık 200 metre uzunluğundaki yolu, izin verilen 50 km. hız limitinin iki katından fazlasına çıkarak, saatte 104 kilometre hız ile geçtiği ortaya çıktı. Sürücünün ehliyeti anında elinden alındı.

Nihayet! Televizyonların Telefonlu Loto Oyunları Gözaltında! Zürich Yüksek Mahkemesi bir televizyon yarışmaları işletmecisine Loto Kanunları’nı ihlal ettiği için 7000 Frank ceza kesti. Temmuz ayında mahkemenin yazılı olarak bildirdiği son kararda, bahsi geçen yarışma şov programlarında yasak loto oyunlarının oynandığı bildirildi. Hâkimler verilen cezanın yanı sıra 311’000 Frank değerinde bir paraya el konulmasını sağladı. Bu paranın 200’000 Frank’ının kanuna aykırı yoldan elde edilen mal varlığı olduğu için, 111’000 Frank’a da mahkeme masrafları için el konuldu. Mahkemece verilen karar henüz kanunen geçerli değil. Yarışma programlarının 46 yaşındaki işletmecisi, Federal Devlet Mahkemesi’ne itirazını bildirdi. Zürich Zumikon’dan gelen 46 yaşındaki işletmeci «Viva Schweiz» ve «Sat.1 Schweiz» kanallarında, «WWT» ve «Swiss Quiz» yarışma programlarını işletmişti. Genç ve lafazan sunucuların işportacı ağzıyla, bazen de neredeyse yarı çıplak olarak bu programlarda cazip paralar vaad etmeleriyle, izleyicilerin para kazanma ümidine kapılıp, hiç de ucuz olmayan ücretli telefonlarla defalarca aramaları sağlanıyordu. Mahkeme delillerine göre program işletmecisinin, 2005 yılının temmuz ayı ve 2006 yılının ocak ayına kadar 4,6 milyon Frank kazanmayı başardığı açıklandı. 952

Çocukları Anaokuluna Göndermemenin Cezası 600 Fr. Zürich’in Meilen bölgesine ait mahkeme, beş yaşındaki bir kız çocuğunun anne ve babasını, çocuklarını izin almadan beş gün boyunca anaokuluna göndermedikleri için 300 Frank cezaya çarptırdı. Mahkeme temmuz ayı sonunda yayınladığı yönergesinde ebeveynlerin verilen bu cezanın yanı sıra 250 Frank’lık bir devlet vergisi ve 23 Frank değerinde bir yazı işleri vergisi ödemek zorunda kaldıklarını açıkladı. Yaklaşık 600 Frank’ı bulan ceza ve vergi ücretleri, ebeveynler bir mahkemeye başvurmadıkları ve bu mahkeme karar almadığı sürece yasal olarak geçerli sayılacak. Ebeveynler, ceza ücretini ödemezlerse üç gün süreli hapis cezasına çarptırılma riskiyle karşı karşıya kalabilecekler. Erlenbach‘ lı küçük kız, geçen nisan ayında yedi gün boyunca anaokuluna gitmemişti. Çünkü anne ve babası kendi inisiyatiflerini kullanarak, tatil sü-

relerini uzatmışlar ve kızlarıyla Guatemala’ya gitmişlerdi. Zürich Kantonu’nun kurallarına göre böyle bir sebebe dayalı olarak sadece iki gün izin kullanılmasına müsaade ediliyor. Erlenbach’ın eğitim görevlileri bu olayın üzerine mahkemeye haber verdiler ve hemen ardından ebeveynler polisin sorgusu altına alındılar. İzin alınmadan okula ve anaokuluna gitmeyen öğrenciler için Zürich Kantonu’ndaki cezalar zaman zaman 5000 Frank’a kadar çıkabiliyor. Bu uygulamanın, geçen yıl yürürlüğe giren kanton halk okulları kanununa dayandığı belirtildi. Diğer eyaletlerde, örneğin Bern’deki anaokullarında keyfi ve izin alınmadan gidilme-

yen günler için her hangi bir ceza

uygulaması bulunmuyor. 932

ben der Busse müssen die Eltern eine Staatsgebühr von 250 Franken und eine Schreibgebühr von 23 Franken bezahlen. Für unentschuldigte Absenzen in Kindergarten und Schule sind im Kanton Zürich Bussen

von bis zu 5000 Franken möglich. Das sieht das kantonale Volksschulgesetz vor, das seit letztem Jahr in Kraft ist. In anderen Kantonen, etwa in Bern, wird unbegründetes Fehlen im Kindergarten nicht bestraft.

Deutsche Zusammenfassung Das Statthalteramt des Bezirks Meilen (ZH) hat die Eltern eines fünfjährigen Mädchens mit einer Busse von 300 Franken bestraft, weil das Mädchen im Kindergarten fünf Tage unentschuldigt gefehlt hatte. Ne-

2010’da Elektrik Fiyatlarına İnsaflı Zamlar Evlere gelecek olan elektrik faturalarına neredeyse hiç zam yansımazken, sanayicilere çok az oranda elektrik zammı yapılacak. Gelecek senenin elektrik fiyatları ölçülü olacak: Sanayicilerin elektrik faturasına çok az oranda fiyat artışı yapılırken, evlerde kullanılan elektrik fiyatları neredeyse sabit kalacak. İsviçre Elektrik Şirketleri Birliği VSE, 2010 senesinde, elektrik dağıtım şirketlerinin neredeyse yarısının, fiyatlarda değişiklik yapmayacakları konusunda bilgi verdi: Bu şirketlerin %10’u daha düşük fiyatların uygulanacağını ve %40’lık oranı da elektrik fiyatlarına zam yapacaklarını bildirdi. Fiyat artışının bazı istisnai durumlarda %10’un altında gerçekleşeceği söyleniyor. Bu artış, kullanım ücretleri veya vergi yüzünden değil bilakis pahalı enerji fiyatlarından kaynaklanıyor.

Evlerde kullanılan elektrik fiyatında yaklaşık %1 artış olacak Ev ortamında kullanılacak elektriğin fiyat artışı, VSE’nin verdiği bilgiye göre ortalama olarak sadece %1 oranında yapılacak, yani zam çok hafif bir şekilde hissedilecek (bir aylık elektrik faturasına 1 Frank’tan daha az zam olacağı belirtiliyor). Endüst-

ri ve Sanayi alanındaki elektrik kullanıcıları ise yapılacak zamdan biraz etkilenecekler gibi görünüyor. Oysa, Elcom Başkanı Carlo Schmid daha önce yaptığı bir konuşmada zam oranlarının düşük olacağını belirtmişti. . Aynı zamanda fiyatların dentlenmesinden de sorumlu olan Federal Elektrik Komisyonu ELCOM, kendi web sitesinde kullanıcılara, bölgeler ve elektrik dağıtım şirketlerinin yeni tarifeleri hakkında bilgi veriyor ve tüketicilere tarifeleri karşılaştırma imkânı sunuyor. Bu şekilde, elektrik fiyatlarını karşılaştırma konusunda bir ilk gerçekleştirilmiş oluyor: Ağ kullanım tarifeleri, enerji iletimi veya vergileri karşılaştırmak artık söz konusu web sitesi kanalıyla mümkün oldu. Bu yıl için bildirilen zamlar sonrasında, tarifelerdeki indirimler, elektrik aktarım ağlarında tasarruf sağladı. 937

Deutsche Zusammenfassung Die Strompreise steigen im kommenden Jahr nur moderat. Zwar müssen Industrie und Gewerbe mit leicht teurerem Strom rechnen, für den großen Teil der privaten Haushalte hingegen bleiben die Preise praktisch stabil. Laut dem Verband Schweizerischer Elektrizitätsunternehmen (VSE) melden rund die Hälfte der Stromliefe-

ranten für 2010 gleich bleibende Preise. 10 Prozent kündigen tiefere Tarife an und 40 Prozent einen Preisaufschlag. Die Preiserhöhungen lägen mit wenigen Ausnahmen unter zehn Prozent und seien in der Regel durch teurere Energiepreise und nicht durch die Netznutzungsentgelte oder durch die Abgaben verursacht. Die privaten Haushalte

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

werden durch Preiserhöhungen nur schwach betroffen sein. Im Schnitt steigen die Preise dort laut VSE um ein Prozent, was bei einem durchschnittlichen Haushalt eine Erhöhung der monatlichen Stromrechnung um weniger als einen Franken ausmacht. Die Großkunden in Industrie und Gewerbe sind etwas stärker betroffen.


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


8

İSVİÇRE HABERLERİ 2 Dakika Kısa Kısa

Doğal gaz hattından mektup

Ne pul, ne damga; sadece gaz kokusu... Norveçli belediye başkanı, İngiltere’deki meslektaşına doğal gaz boru hattından mektup yolladı. Norveç’in batısındaki Aukra belediye başkanı, İngiltere’deki Easington belediye başkanına 19 Ağustosta mektup attı. “Pulsuz” mektup, dünyanın deniz altından geçen en uzun doğal gaz boru hattı Langelend’deki 1200 km’lik yolculuğunu 5 günde tamamladı. Norveç gaz şirketi sözcüsü, “Bu en hızlı haberleşme yöntemi sayılmaz elbet. Ucuz da değil üstelik, ama deniz altından gönderilen ilk mektup bu” dedi. Plastik kılıfıyla bir tür posta kutusuna konulduktan sonra boru hattından gönderilen mektup, törenle Easington belediye başkanına teslim edildi. 984

SVP’nin Seçmen Kaybı Büyük Eğer bugün seçim olsaydı SVP seçmen sayısında büyük sıkıntı yaşayacaktı. Bu kez kazananlar özellikle küçük partiler olurdu. Mevcut yasama döneminin bitmesine çok az kala GFS Bern Araştırma Enstitüsü, ağustos ayında ülkenin her bölgesinden toplam 2000 kişiyle kamuya açık yaptığı bir ankette seçmenlerin vereceği oyları değerlendirdi. Sonuca göre, güçlü partilerin sıralamasında neredeyse büyük bir değişim yaşanmadı. Anket sonucuna göre en güçlü parti SVP, 2007 yılında elde ettiği oy oranına göre %4,1 oranında oldukça büyük bir gerileme kaydederek, %24,8’e düşmüş olacak; SP ise %19,5 oranıyla biraz artarak %20,4’e çıkmış olacaktı. Liberallerle birleşen FDP’nin oy oranının %16,7’ye çıktığı belirtildi. 2007 seçimlerinde ise FDP %15,8 ve Liberaller %1,9 oranında oy almıştı. Yine anketin sonucuna göre CVP’nin oy oranı iki sene öncekine göre %0,8 oranında artarak %15,3’e çıkmış olacaktı. GDP ilk etapta %3,2 alacak Yeşiller yine oylarını arttırarak %0,5 ile %10,1 çıkmış olacaklardı. GFS Bern’in yaptığı anketin çıkardığı sonuca göre asıl kazananlar BDP ve Yeşil Liberaller Partisi olacaktı. SVP’den ayrılanların kurduğu BDP %3,4, Liberal Yeşiller %1,4’lük oy oranlarını %3,2 ile ikiye katlamış olacaklardı.

SVP’nin yaşadığı oy eksilmesi GFS Bern’nin yorumuna göre seçmenlerin başka partilere geçmesinden kaynaklanmıyor. SVP’nin, seçmenlerini partide yaşanan eksilme yüzünden kaybettiği tahmin ediliyor. Anketin analizlerine göre BDP’nin elde ettiği bu seçmen kazancının FDP seçmenlerinden gelen oylardan kaynakladığı söyleniyor. Ankete katılanların %30’u, şu an bir seçim olsaydı kesinlikle katılacaklarını belirttiler. Bu sonucun kesinlikle ortalamanın altında bir rakama tekabül ettiği ifade edildi. Kişilik, partiye olan aitlikten önce gelmeli Bakan Pascal Couchepin’in çekilmesi konusunda yapılan ankete katılanların %36’lık oranı, adayın hangi partiye ait olduğunun değil, daha çok kişiliğinin ön plana çıkması gerektiği fikrini sa-

vundu. %19’luk oran ise FDP’nin tekrar başa geçmesini savunurken, %11‘lik oran CVP’ye geçilmesi gerektiğini düşünüyor. GFS Bern’in yaptığı bu ankete göre seçmenlerdeki aritmetik uygunluk çoğunluğa uyarak ortaya çıkıyor. Ankete

katılan

seçmenlerin

%59’u Cumhurbaşkanlığı süresinin iki yıla çıkartılması gerektiğini onaylıyorlar. %28’lik oran ise bu reform önerisine karşı olduklarını belirttiler. Ankete katılanların yarısından fazlası SVP’nin öneri olarak sunduğu yönetim üyelerini direkt olarak halkın seçmesi düşüncesine karşı olduklarını belirttiler. 942

Deutsche Zusammenfassung

Kurz vor Halbzeit der laufenden Legislatur hat das Forschungsinstitut gfs.bern im August in einer repräsentativen Befragung von gut 2000 wahlberechtigten Personen in allen Landesteilen die Stimmung der Wähler erfragt. Demnach hat sich in der Reihenfolge der Parteistärken kaum etwas verändert. Die stärkste Partei, die SVP, hätte aber gegenüber den Wahlen 2007 einen markanten Einbruch von minus 4,1 auf 24,8 Prozent verzeich-

nen müssen. Die SP hätte von 19,5 leicht auf 20,4 Prozent zugelegt. Die mit den Liberalen fusionierte FDP käme neu auf 16,7 Prozent. Dies ist ein etwas kleinerer Wähleranteil als der von FDP (15,8) und Liberalen (1,9) bei den Wahlen 2007. Die CVP käme laut Befragung auf 15,3 Prozent der Stimmen, 0,8 Prozentpunkte mehr als vor zwei Jahren. Und die Grünen legten erneut um 0,5 Prozentpunkte auf 10,1 Prozent zu. Die eigentlichen Ge-

winner wären laut gfs.bern die BDP und die Grünliberalen. Die von der SVP abgespaltene BDP käme auf Anhieb auf 3,4 Prozent, die Grünliberalen würden ihren Wähleranteil von 1,4 auf 3,2 Prozent mehr als verdoppeln. Die Befragung ergab laut gfs.bern, dass bei den Wahlberechtigten eine inhaltliche Konkordanz durchaus mehrheitsfähig ist, die so genannte arithmetische Konkordanz hingegen die Wählenden teilt.

Cumhurbaşkanı Merz’e Ol(may)an Güven İyice Azaldı Bir kamuoyu araştırmasının sonucunda Cumhurbaşkanı Hans-Rudolf Merz’in haziran ayından beri halkın güvenini daha da kaybettiği ortaya çıktı. En son yapılan siyaset barometresine katılanların neredeyse yarısı kadarı Libya olayından sonra çok hasar gören politikacının bundan sonra önemli bir rol almaması gerektiğini düşünüyor. «SonntagsZeitung» ve «Le Matin Dimanche» gazetelerinin isteği üzerine yapılan Isopublic-

Anketi’nde, Cumhurbaşkanı Merz için ancak %47’lik bir güvenoyu çıktı. Bu yeni oranın, geçen haziran ayındaki orana göre 12 puan daha az olduğu kaydedildi. Yılbaşında yapılan aynı anketin sonucu ve şimdiki sonuç arasında 31 puanlık bir gerileme olduğu ise bir gerçek; Hem UBS olayından hem de Libya’da esir tutulan iki İsviçreli iş adamının yarattığı kriz yüzünden çok eleştirildi. Yeni siyaset barometresinde Merz, en iyi siyasetçi sıralamasında 4 numaradan 6 numaraya kadar düştü. Sıralamanın en üstlerine %72 oranının oluşturduğu 74 puan ile Doris Leuthard ve

Eveline Widmer-Schlumpf yerleştiler. Üçüncü sıra, yedi puanlık bir gerileme ile oldukça büyük bir puan mesafesi yaratan Dış işleri Bakanı Micheline CalmyRey’e (%56 oran) ait. Ueli Maurer ve Moritz Leuenberger 55 ve 50 puan ile listenin dördüncü ve beşinci sıralarındalar. Görevinden geri çekilen Pascal Couchepin, diğer tüm parti başkanlarından sonra 15. yani son sıraya yerleşebildi. Merz gibi o da son anketin sonuçlarına göre on iki puanlık bir gerileme yaşadı. Haziran ayında yapılan anketin sonucunda da olduğu gibi; 27 Ağustos ve 10 Eylül’de 1002

kişi ile yapılan ankette de, İsviçre’nin Almanca konuşulan bölgeleriyle, Romand bölgesinde yaşayan insanların meclise olan güvenler inin azaldığı ortaya çıktı. Sadece Leuthard ve Widmer-Schlumpf’in puanlarını arttırabildikleri göze çarpıyor. CVP, SP, FDP ve Grüne yani Yeşiller Partilerinin başkanlarının

puanlarının da daha yüksek olduğu açıklandı. Haziran ayında yapılan ankette olduğu gibi, bu ankette de, bu kişilerin siyasette önemli roller üstlenmemeleri gerektiği dile getirildi. 955

Deutsche Zusammenfassung

Die Isopublic-Umfrage im Auftrag von «SonntagsZeitung» und «Le Matin Dimanche» ergab für Merz noch einen Vertrauenswert von 47 Prozent. Das waren zwölf Prozentpunkte weniger als im Juni. Im Vergleich zum Jahresbeginn macht der Vertrauensverlust sogar 31

Punkte aus. Im jüngsten Politbarometer wünschten weniger als die Hälfte der Befragten, dass der durch die LibyenAffäre angeschlagene Politiker eine wichtige Rolle spielen soll. Im neuen Politbarometer fiel Merz in der Rangliste der Spitzenpolitiker von

Platz 4 auf 6 zurück. Die beiden Spitzenplätze behaupteten die Bundesrätinnen Doris Leuthard und Eveline Widmer-Schlumpf mit 74 beziehungsweise 72 Prozent. Auf Rang 3 folgt mit deutlichem Abstand Aussenministerin Micheline Calmy-Rey, die nach einem Verlust von sieben

Prozentpunkten noch auf 56 Prozent kam. Die Bundesräte Ueli Maurer und Moritz Leuenberger belegten mit 55 beziehungsweise 50 Prozent die Plätze 4 und 5. Der zurücktretende Pascal Couchepin liegt hinter allen Parteipräsidenten an 15. und letzter Stelle. Bes-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

ser sieht es hingegen für die Präsidenten der Parteien CVP, SP, FDP und Grüne aus. Ihnen wünschten durchwegs mehr Befragte als im Juni eine wichtige Rolle in der Politik. Sie belegen vor SVP-Präsident Toni Brunner in dieser Reihenfolge die Plätze 7 bis 10.


9

İSVİÇRE HABERLERİ

‘’POLİSİN FİYATI NE KADAR?’’ Özellikle politikacıların yukarıdakine benzer sorularından bıkan Aargauer Polisi en sonunda doldu ve taştı: Geçtiğimiz aylarda internet sitesinde, polisin vatandaşa ne kadara malolduğunu açıkladı: Aargaulılar polislerine yılda 255 Frank ödüyorlar. Diğer kantonlarla karşılaştırıldığında en ucuz polisin Aargau Kantonu‘nda olduğunu görüyoruz; lakin Aargau polisinin kriminal olaylarla -İsviçre geneline bakıldığında- başı pek de kalabalık

sayılmaz; Aargau Kantonu, kantonlararası polisiye suçların çokluğu listesinde ortalarda kalıyor. Kantonların masrafları suç işlenmesine orantılı olarak yükselmiyor; yani, polisin çok pahalı olduğu kantonlarda işlenen suç oranı mutlaka çok yüksek değil. İsviçre’de hiç bir kanton polise Basel Kantonu kadar yüksek para ödemiyor: Basellılar polis için yılda kafa başına 774 Frank ödüyorlar. Basel’da 189 kişiye bir

Kantonlara göre polis hizmetleri için kişi başına düşen miktar (miktarlar yllık olarak verilmiş.) Basel (BS)

774.- Frank

Thurgau (TG)

357.- Frank

Cenevre (GE)

756.- Frank

Vallis (VS)

355.- Frank

Zürich (ZH)

629.- Frank

Jura (JU)

346.- Frank

Uri (UR)

529.- Frank

Solothurn (SO)

337.- Frank

Graubünden (GR)

524.- Frank

Luzern (LU)

334.- Frank

Waadt (VD)

476.- Frank

Baselland (BL)

311.- Frank

Zug (ZG)

472.- Frank

Glarus (GL)

296.- Frank

Neuenburg (NG)

457.- Frank

App.Innerh. (AI)

293.- Frank

Tessin (TI)

429.- Frank

Freiburg (FR)

292.- Frank

Schwyz (SZ)

398.- Frank

St. Gallen (SG)

277.- Frank

Schaffhausen (SH)

394.- Frank

Obwalden (OW)

274.- Frank

Bern (BE)

379.- Frank

Aargau (AG)

255.- Frank

Niedwalden (NW)

370.- Frank

App.Ausserh. (AR)

253.- Frank

polis düşüyor. Basel Emniyet Müdürü Hanspeter Gass, bunun Basel için zorunlu olduğunu söylüyor: “Üç ülkenin kesiştiği bir şehir olan Basel’da gece gündüz, her an her şey beklenmeli.” Gerçekten de İsviçre’de en fazla cinayetin işlendiği kanton Basel’da 2000 yılından 2004 yılına kadar 80 kişi öldürüldü. İstatik olarak, 100‘000 vatandaşın içinden 42’si cinayet kurbanı oluyor. 2006 yılında 1703 uyuşuturucu taciri, kaçakçı ve uyuşturu kullanan kişi polis kayıtlarına düştü. En yüksek polis harcamalarına karşın en yüksek kriminalite Basel’da. Acaba Basel birşeyleri yanlış mı yapıyor? “Kat’iyen, tam tersine!” diyor Emniyet Müdürü derhal… ve devam ediyor: “Son üç yıldır, kriminal olayları yüzde yirmi oranına kadar düşürdük.” Basel’la birlikte Cenevre, Zürich ve Waadland kantonları da kriminal olaylarda ilk sıraları paylaştıkları gibi, yüksek polis masrafları konusunda da aynı yüksek sıraları paylaşıyorlar; Basel Emniyet Müdürü bu durumu, “sınır kantonları olmanın getirdigi yükü taşıyoruz” şeklinde yorumluyor. Oysa Schaffhausen’da bir sınır kantonu ve uyuşturucu krimina-

litesinde 5. sırada. Buna rağmen polis masrafları konusunda 11. sırada. Ya Kanton Uri? Dağ kantonu, büyük şehri yok, en düşük kriminaliteye sahip. Cinayet olaylarında tüm kantonların arasındaki listede arkadan dördüncü sırada. Polis masrafları ise listede dördüncü sırada olduğu gibi, en çok polise sahip olan kantonlar arasında üçüncü sırada. Kriminalitenin azlığı ile hesaplanacak olursa, halkına en pahalıya gelen polis Gotthard’da. St. Gallen Polis Müdürü Karin-

Keller, Suter’in kantonu kantonların içinde en hesaplılarından; polis harcamaları konusunda listenin en alt sıralarında (alttan dördüncü) yer alan St. Gallen, kiriminal olaylar konusunda ise listenin ortalarında yer alıyor. St. Gallen Polis Müdürü: “Uyuşturucu kriminalitesi kadar etkiye açık başka hiçbir şey yok: Bunlara karşı mücadelede ne kadar harcama yaparsak o kadar çok sonuç alıyoruz.” (En azından St. Gallen’in paraları doğru yerlere harcadığını öğrenmiş oluyoruz.) 947

İslam Dünyası İsviçre’ye Başkaldırırsa... ? Devlette, minare yapımına karşı alınan girişimin yurt dışında provokasyonlara yol açacağı endişesi başladı. Şimdiyse bir uzman grup, devleti yaşanabilecek bir kriz durumuna hazırlıyor.

Kontrolden çıkma olasılığı var

Eylemciler ortalık yerde İsviçre bayraklarını yakıyorlar, İsviçre kurum ve kuruluşlarını ateşe veriyorlar... Devlet, İsviçre’de minare yapımına karşı alınan halk girişiminin böyle kritik bir hal alacağına dair küçük tahminlerde bulunuyor. Buna rağmen 2006 yılında Danimarka’da Hz. Muhammedin karikatürleri için yapılan şiddetli

Şimdiki İsviçre PR-Organizasyonu’nun Başkanı Johannes Matyassy “Mittelland Zeitung“a verdiği demeçte: “Diğer oylamalara nazaran minare karşıtı olan girişimin dış politika açısından alacağı tepkilerin kontrolden çıkma olasılığını tahmin etmek oldukça zor.“ dedi. Matyassy meclis sözcüsü olan André Simonaz-

protestolar, uyarıcı bir etken sayılabilir. İsviçre Hükümeti, minare karşıtı girişime tepki gösterebilecek İslami Dünya’nın kontrolden çıkması ihtimaline karşı hazırlıklar yapıyor.

zi ile birlikte minare karşıtı girişime yönelik etüt grubunu koordine ediyor. Bu grup, Hukuk ve Polis Departmanı’ndan, Dış İşleri Departmanı’ndan ve de İsviçre Federal Makamı’ndan gelen temsilcilerden oluşuyor. Devlet, yurt dışında bulunan büyükelçiliklerine konuyla ilgili gerekli bilgilerin verilmesi için gayret gösteriyor. Bu bilgiler ile Müslüman ülkelerde minare karşıtı girişim konusunda ve İsviçre’deki siyasi sistem konusunda açıklamalar yapılmak isteniyor. “Burada asıl önemli olan konu, halk oylaması ile yapılan bu işlemle Müslüman karşıtı olmadığımızı

Deutsche Zusammenfassung Der Bund fürchtet, dass die Minarett-Initiative im Ausland Proteste provozieren könnte. Eine Expertengruppe bereitet die Regierung nun auf den Krisenfall vor. Demonstranten verbrennen öffentlich Schweizer Fahnen und stecken Schweizer Einrichtungen in Brand. Das Risiko, dass es wegen der Volksinitiative gegen den Bau von Minaretten in der Schweiz, so weit kommt, schätzt der Bund als gering ein. Dem Bund geht

es derzeit vor allem darum, den Schweizer Botschaften im Ausland Informationsunterlagen zur Verfügung zu stellen; und damit in muslimischen Ländern Aufklärungsarbeit über die Minarett-Initiative und das politische System in der Schweiz zu leisten. «Wichtig ist zu erklären, dass die Tatsache, dass wir abstimmen, sich nicht gegen die Muslime richtet.» Vielmehr sei es hierzulande normal, wenn Bürger eine Initiative zur Ab-

stimmung bringen würden. Soweit ist es freilich noch nicht. Bislang wurde die Minarett-Initiative, über die das Schweizer Stimmvolk am 29. November abstimmen wird, in der muslimischen Welt kaum registriert. Matyassy will deshalb die Volksinitiative auf keinen Fall zum Thema machen. Er betont: «Es wäre falsch jetzt in Aktivismus zu verfallen.»

açıklayabilmek.“ denildi. İsviçre ülkesinde bir girişim değerlendirilmek istendiğinde halk oylamasına sunulmasının gayet doğal olduğunu belirtmek gerektiği söyleniyor.

Şimdiye kadar eylem yapılmadı Şimdiye kadar bir eylem yaşanmamış olsa da İsviçre hükümeti yaşanabilecek olağan durumlar için tedbirlerini almak istiyor. Bunun için yurtdışında bulunan medya, bazı gruplar ve organizasyonlar ile bağlantı haline geçerek, yanlış bilgilere ve anlaşılmalara yol açılmadan müdahale edilebilineceği düşünülüyor. Bu duruma henüz gelinmedi. Minare karşıtı girişim, 29 Kasım’da halk tarafından oylamayla ret edilmişti ve şimdiye kadar Müslüman Dünyası bu sonuca tepkide bulunmadı. Bunun için Mat-

yassy bu halk oylamasını kesinlikle gündeme getirmek istemiyor: “Şuan bir hareketlilik yaratmak çok yanlış olur.“ dedi. 951

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


10

İSVİÇRE HABERLERİ >> SON DAKİKA <<

IV Emeklileri Rahat Nefes Alabilirler!

Sakatlık ya da hastalık nedeniyle çalışamadıklarından geçimlerini IV’dan aldıkları aylıklarla sağlayanların endişeyle bekledikleri referandum sonuçlarında, IV’ya ek finansman sağlanması için hazırlanan önerge halkın onayından geçti. Merakla beklenen referandum sonuçları gazetemizin son hazırlıkları bitmeden kısa süre önce geldi. Özellikle çok sert tartışmalara ve karşıt kampanyalara neden olan IV- yani sakatlık sigortasına ek finansman sağlanması için halk oylamasına sunulan önerge çok küçük bir farkla kabul edildi. Halkın 54,47’si katma değer vergilerinin geçici bir süre yükseltilerek, IV Sigortası’na ek finansman sağlanmasına “Evet” dedi. Bundan önceki sayımızda konu ile ilgili detayları yazmıştık. 1011

2 Dakika Kısa Kısa

HIV İlaçları Giderek Daha Etkili Hale Geliyorlar Terapilere cevap veren AIDS hastalarının sayısında gözle görülür şekilde artış kaydedildi. Bern – HIV hastalarının arasında tedavilere ve ilaçlara cevap vermeyen hastaların sayısı 1999 ile 2007 arasında bir hayli düşüş kaydetti. Üniversite Hastanesi‘nden Huldrych Günthard’ın yaptığı bir araştırmadan alınan sonuçlara göre, bilim adamlarının muayene ettiği HIV hastalarının % 50 – 57 arasındakilerde resistenz virüsler bulunmuştu; 2007 senesinde ise resistenz virüslü hastaların oranı % 37 – 45 arasına düştü. 1996’ya kadar genellikle hastalar bir ya da iki ilaçla tedavi ediliyorlardı. Daha sonraları doktorlar üç ilacın kombinasyonunu kullanmaya başladılar, bu da etkisini olumlu olarak gösterdi. Ürkütücü derecede uyum kabiliyeti olan bir virüs Araştırmacılar ikaz etmeye devam ediyorlar; yeni ilaçlar virüslerin yayılmalarını önlemiyor ama etkilerini biraz azaltabiliyor. İsviçre’de yuvarlak rakamlarla 16‘000 ile 20‘000 arasında kişiye HIV virüsü bulaşmış. Her yıl da en az 800 yeni kişiye AIDS hastalığına neden olan HIV virüsü bulaşıyor. Virüsün en korkulan yanı, çok çabuk değişime uğraması; yani uyum göstermesi. Bu şekilde de ilaçlar bu virüslere olan etkilerini kaybediyorlar. 960

Kaddafi Isvicre’nin Müdahelesinden Korkuyor! İsciçre’nin Libya’da rehine olarak tutulan iki vatandaşını Elçilik binasına almasının hemen ardından yaşanan gelişmeler çok ilginç. Kaddafi’ nin adamları iki İsviçreli rehineyi „emniyetli bir yere“ götürmüş, çünkü İsviçre’nin özel timlerle esirleri kurtarma operasyonu gerçekleştireceğinden korkuyormuş. Bu iddiayı Libya Dış İşleri Bakanlığı 23 Eylül tarihinde diplomatik bir mesajla doğruladı. Geçtigimiz hafta ABD’nin New York kentinde düzenlenen 64. Birleşmiş Milletler Genel Kurul Toplantısı’nda karşılaşıp bir araya gelen İsviçre Cumhurbaşkanı ve Kaddafi’nin 40 dakikalik görüşmeleri çok şaşırtıcı gerçekleri de ortaya çıkardı. Bilindiği gibi İsviçreli iki işadamı İsviçre’nin Libya’daki Büyükelçiligi’nde kalıyorlardı. Kaddafi’nin emriyle rehine işadamları sağlık muayenesinden geçirilmek bahanesiyle büyükelçilikten alınarak bilinmeyen bir yere götürüldüler. Rachid Hamdani ve Max Göldi isimli İsviçreli rehineler, 18 Eylül günü İsviçre’nin Libya’daki elçiliğinden sağlık kontrolundan geçirilecekleri bahanesiyle alındılar. Böylece Libya makamlarının eline geçen rehineler bilinmeyen „emin bir yere“ götürüldüler. Cumhurbaşkanı Hans Rudolf Merz’in Radio DRS kanalıondan duyurduğu bu haber İsviçreliler’i çok öfkelendirerek protestolara neden oldu EDA (Federal Dış İşleri Departmanı) 18 Eylül’de gözaltına alınan esirlerle ilgili olarak, sessizliğini ilk kez, UNO toplantısında iki ülke başkanlarının karşılaş-

masından sonra bozarak, olayın kabul edilemez olduğunu söyledi. Dış İşleri Bakanı Michelin CalmyRey, İsviçre Televizyonu’ndan yaptığı açıklamada, Kaddafi’nin emriyle kaçırılan iki rehinenin nereye götürüldüklerinin bilinmediğini söyledi.

Kafalardaki Sorular: Neden İsviçreli makamlar rehinelerin kaçırıldıklarını bu kadar geç açıkladılar? Neden protesto etmek için bu kadar beklendi? Neden İsviçre Elçiliği iki İsviçreli’yi Libyalılar’a verdi? Cumhurbaşkanı Merz iki İsviçreli’nin Libya Büyükelçiliği’n-de kaldığını ve burada emniyette olduklarını ve buradan çıkmayacakla-

rını, sağlıklarının da iyi olduğunu söylemişti. Kaddafi’nin rehinesi olan İsviçreliler mutlaka kurtarılmalı! EDA’dan bir delegasyaon Libyalı bir delegasyonla acil karşılaşacak, yani EDA İsviçreliler’i kurtarma çabalarına devam ediyor. Dış İşleri Bakanı Michelin Calmy Rey şokta olduğunu söyleyerek, Libya’nın rehin tutulan işadamlarını derhal serbest bırkamasını talep etti. Onların kaçmayacaklarını da sözlerine ekledi. İsviçre, iki işadamının bir yıldan fazla bir zamandan beri vizelerinin geçtiği bahanesiyle ülkede tutulmalarını, temmuz 2008‘deki, Kaddafi’nin oğlu Hannibal’ın Cenevre’deki tutuklanma olayına bağlıyor. Merz ve Kaddafi 23 Ey-

lül Çarşamba akşamı UNO konferansı nedeniyle gittikleri New York’taki Libya Büyükelçiliği’nde görüştüler. Görüşmede Libya Lideri İsviçre Cumhurbaşkanı’na esirlerin serbest bırakılması konusuyla bizzat meşgul olacağına söz verdi.

İnsan haklarına da aykırı Basel Üniversitesi Halkların Hakları Hukukçusu Anne Peters, Libya’nın iki İsviçreli’yi ülkesinde alıkoyarak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Anlaşmaları’na aykırı hareket ettiğini söyledi. Bir ülke ülkesindeki yabancıların hareket ve seyahat etme haklarını kısıtlamak için yeterli nedene sahip olmak zorundadır. Bu olaydaki nedenler ise kesinlikle yeterli değildir. 1008

Kanser Hastalığında Büyük Ümit My Handy Shop ikinci şubesini açtı En ümitsiz ve sık rastlanan dramatik hastalık kanserde tıp bilimcileri çok büyük adımlar attılar. Basel – İsviçreli Onkolog Thomas Cerny, 2010 senesinde kanserin çok daha tedavi edilebileceğini söyledi. Kanser hastalığı modern tıbbın yeni olanaklarıyla çok erken teşhis ediliyor. Erken teşhis tedaviyi kolaylaştırıyor ve artık giderek daha sık iyileşmeler sağlanıyor. Erkeklerde en sık karşılaşılan kanser türü prostat ve akciğer kanseri, kadınlarda ise göğüs kanseriyle kalın bağırsak kanseri. HIV hastaları da daha uzun yaşıyorlar Mesela 20 yaşında bir

genç HIV virüsü almışsa, modern tıbbın antiretroviraler tedavi sistemi ile 40 yaşını geçebiliyor. HIV Araştırmacısı Manuel Battegay, HIV virüsünün önemini yitirmediğini de üzerine basarak dile getirdi. 1005

Sundukları hizmetlerle her geçen gün müşterilerinin daha fazla takdirini kazanan My Handy Shop, ikinci şubesini Zürih’in Ruti bölgesinde açtı. 26 Eylül Cumartesi günü gerçekleştirilen açılışa uzaktan yakından birçok kişi katıldı. Önceliklerinin müşterilerinin güven ve memnuniyetini kazanmak olduğunu belirten işyeri sahiplerinden Ali Akgül, İsviçre’li ve Türk vatandaşların ilgisinden bir hayli memnun olduklarını ifade etti. Haftanın altı günü açık olan My Handy Shop, bir telefon dükkânından farklı olarak Türkçe ve Almanca dillerinde sınırsız danışmanlık hizmeti sunuyor. Vatandaşlarımız My Handy Shop’tan en son model cep te-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

lefonlarını satın alabilirler. Yeni abonelik yapmak isteyen kişiler de My handy Shop’a giderek her türlü konuda Türkçe bilgi alabilirler. Pusula ekibi olarak, yeni şubelerinde My Handy Shop ailesine bol kazançlı günler diliyoruz. 1012


11

İSVİÇRE HABERLERİ

Kantonlar Daha Tasarruflu Davranmak Zorunda! Credit Suisse (CS) Bankası’nın tahminlerine göre, kantonların gelecekteki finansal hareket alanı daralacak. Ekonomik krizin etkileri bu yılki vergilerde kendisini göstermeye başlayacak. Bazı kantonların kredi alma değerleri şimdiden düşürüldü bile. Credit Suisse’in yayını olan ‘kantonların kredi el kitabı’ndan alınan bilgilere göre, kantonların son üç yılda patlak veren ekonomik kriz ortamında, finansal rakamlarını bir nebze olsun düzelttikleri haberi yatırımcıların umutlarını arttırdı. Değerlendirme atılımı birçok kanton için gelecekte-

ki finansal hareket alanı anlamına geldiği için, ileriki senelerin sayılarını göstermeleri ve uzun süreli dinamik belirtisini göz önünde bulundurmaları gerekiyor.

nun finansal durumunun gidişatı zayıf.

Kantonların derecesi düşürüldü

Beklenilen veya çıkabilmesi tahmininde bulunulan zorluklar ve olası yüksek borç durumları nedeniyle iki kantonun değerlendirme atılım işlem derecesi azaltıldı ve yeni beş kanton arayışı içerisine girildi. Böylelikle ApenzellInnerhorden kantonunun değerlendirme süreci azaltıldı, çünkü gelecekte bu kantonun borç hizmetini vermekte zorlanacağı söyleniyor. Tessin’in değerlendirmesinin azaltılması da uygun görüldü, çünkü düzenli ve sağlam giden ekonomiye rağmen kanto-

Glarus, Jura ve Neuenburg kantonlarında sağlam olarak görülen değerlendirme olumsuz olarak değiştirildi. Çünkü şu anda kötü bir seyri olan piyasa durumunun, gelecekte rantabiliteyi kötü etkileyeceği düşünülüyor. Aynı şekilde vergi alımlarınn toplam on iki aylık bir gecikmeyle olumsuz bir şekilde etkileneceği ifade edildi. Kantonlar sağlamlılık rakamlarını az da olsa düzeltseler bile, derin para kaynakları delilleri ve canlıuzun süreli gösterge yüzünden aktüel değerlendirme sonuçların-

Deutsche Zusammenfassung Der finanzielle Spielraum der Kantone wird nach Einschätzung der Grossbank Credit Suisse (CS) in Zukunft enger. Die Wirtschaftskrise wird sich erstmals bei den Steuereinnahmen dieses Jahres bemerkbar machen. Die Kreditwürdigkeit einiger Kantone wurde bereits herabgesetzt. Die Tatsache, dass die Kantone in den letzten drei Jahren im Zuge der boomenden Wirtschaft ihre Finanzkennzahlen im Wesentlichen verbessert haben, könnte bei Investoren zur Erwartung führen, dass sich auch die Ra-

tings verbessert haben dürften. Vor allem auf Grund der bevorstehenden Schwierigkeiten und der erhöhten Eventualverbindlichkeiten wurden die Ratings von zwei Kantonen herabgestuft und der Ausblick für fünf andere angepasst. So wird das Rating des Kantons Appenzell-Innerrhoden tiefer eingestuft, weil es in Zukunft schwerer für den Kanton werden werde, seinen Schuldendienst zu leisten. Die beste Kreditwürdigkeit weisen im Kredithandbuch der CS die Kantone Appenzell-Ausserrhoden, Nid-

walden, Schwyz Zug und Zürich mit einem Rating AAA, Stabil, auf. Das schlechteste Rating der Kantone, ein Tiefes AA, Negativ, weisen Jura, Neuenburg und Tessin auf. . Unter Druck stehen werden die Ratings der Kantone AppenzellAusserrhoden, Freiburg, Obwalden und Zug, die einen starken Indexrückgang im Vergleich zu 2007 erlebt haben, der hauptsächlich auf die Verwendung der Golderlöse zurückgeht, wie es weiter heisst.

dan çıkıp yükselmek zor olacak. Bern ve Schaffhausen kantonlarındaki manzara ise pozitiften sabite geçti. Her iki kanton da sağlamlılık rakamlarını düzeltmeyi başaramadılar ve bu yüzden kısa bir süre sonra sıkıntıya girmeleri beklentisi var. Bunun yanı sıra emeklilik sigortalarında yüksek borçların altına girecekleri tahmini yapılıyor. Zürich’te ise negatif manzara sabit seviyeye geçirildi, çünkü son yılların bütçe gelişiminin gayet olumlu şekilde ilerlediği tespit edildi. Yani Zürich, ekonomik durgunluğun oluşturacağı fırtınaya girmeye hazırlıklı.

En iyi notu alan beş kanton CS’nin kredi el kitabında en iyi kredibilite, yani güvenirlik notunu

Appenzell-Ausserrhoden, Nidwalden, Schwyz, Zug ve Zürich kantonları AAA değerlendirmesiyle stabil yani sabit olarak aldı. En kötü değerlendirme notunu, yani AAA negatif değerlendirmesiyle Jura, Neuenburg ve Tessin aldı. CS’nin verdiği bilgiye göre, beklenen açıklar ve tek başına finanse etme dereceleri gelecek senelerde oldukça büyük bir baskı altına girecek. Baskı altına girecek kantonlar arasında AppenzellAusserrhoden, Freiburg, Obwalden ve Zug ön görülüyor. Bu kantonlar 2007 senesinden beri oldukça büyük bir endeks gerilemesi yaşadılar. CS, bu gerilemenin altın hasılatının kullanımına bağlı olduğunu belirtti. 924

İslam Birliği’ne Kanton Kilisesi Statüsü! Süren yasama dönemimde konuyla ilgili gerekli kanun taslağı sunulacak. Luzern, Kantonu’ndaki İslam Birliği’ne Kanton Kilisesi statüsü vermek istiyor. Böylelikle kilise vergisi almak yetkisine sahip olacak. Luzern’deki İslami Birliği’ne Kanton Kilisesi statüsü verme çabaları sürüyor. Böylelikle gerekli kanuni şartları yerine getirilirse kilise vergisi alabilecekler. Eğitim ve Kültür Departmanı “Neue Luzerner Zeitung” gazetesinin yayınladığı haberin içeriğini onaylandı. Departman sek-

reteri Hans-Rudolf Burri ise bu düşüncenin henüz bir başlangıç aşamasında olduğunu belirtti. Bu yüzden net bilgi verilmesinin mümkün olmadığını ifade etti. En azından İslami Birlik için bir çalışma grubunun eğitimine ilişkin çalışmaların yapıldığı belirtildi. Fakat grubun ne zaman devreye gireceği henüz net değil. “Neue Luzerner Zeitung” ( Neuen LZ) yazısında, Eğitim Müdürü Anton Schwingruber, bu kanun teklifinin üzerinde, yürüyen yasama döneminden 2011 yılına kadar çalışacağını belirtti. İslami Birlik daha fazla sorumluluk üstlenmek istiyor

Luzern İslami Birliği yani IGL, resmi olarak kabul edilme arzusunu dile getirdi. IGL bu değişim ile entegrasyon, yani İsviçre ülkesine olan uyumun daha kolay gerçekleştirileceğini ve bu şekilde daha fazla sorumluluk alacaklarını düşünüyor. Kilise vergileriyle de IGL, yapacağı çalışmaları daha profesyonel bir şekilde ilerleteceğini belirtti. Yeni Luzern’li Kanton Yasası, Hristiyan olmayan bir din birliğine Kanton Kilisesi statüsüne gelme imkânı veriyor. Buradaki şartların arasında demokratik bir organizasyon, şeffaf tutulan bir muhasebe ve bu organizasyonda yer alacak kadın ve erkek sayısının

Deutsche Zusammenfassung Die Islamische Gemeinde im Kanton Luzern soll den Status einer Landeskirche bekommen. Damit wäre sie berechtigt, Kirchensteuern einzuziehen. Im Bildungs- und Kulturdepartement bestätigte man einen Bericht der «Neuen Luzerner Zeitung» («Neue LZ»). Das Vorhaben sei allerdings noch

in einem sehr frühen Stadium, so Departementssekretär Hans-Rudolf Burri. Deshalb könne man noch nicht viel sagen. Die neue Luzerner Kantonsverfassung sieht die Möglichkeit vor, nichtchristliche Religionsgemeinschaften als Landeskirchen anzuerkennen. Bedingung ist, dass diese demok-

ratisch organisiert sind, eine transparente Buchhaltung führen und Männer und Frauen in der öffentlichrechtlichen Organisation gleichberechtigt sind. Die Anerkennung der Muslime muss vom Kantonsrat gebilligt werden.

eşit tutulması yer alıyor. Müslümanlar’ın kabulünün Kanton Meclisi tarafından onaylanması gerekiyor ama yine de bir referandum olacak ve yine halkın son sözü etkili olacak. Luzern’in bugün üç tane Kanton Kilisesi var: Roma- Katolik, Protestan ve Hıristiyan Katolik Kilisesi. Müslümanlar, Katolikler Ortodokslar’dan daha fazla

ve

Yapılan istatistik çalışmalarına göre Luzern’de 13’227 Müs-

lüman yaşıyor, yani toplumun %3,8’i Müslüman. Katolik Kanton Kilisesi’ne mensup kişiler ancak 471 kişi olup, %0,1’lik bir oran oluşturuyorlar. Kanton kilisesi olmayan Hıristiyan Ortodokslar’ın ise 7801 mensubu olup, bunlar %2,2’lik oranı oluşturuyorlar. En büyük çoğunluğu ise 248’545 mensubu ile (%70,9) RomaKatolikleri oluşturuyor. Hemen ardından ise Protestanlar 42’926 mensubu ile %12,2 oranı meydana getiriyorlar. 956

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


Memleket fiyatına memleket ürünleri. Hindi salamı

Gazi Ayran

dilimlenmis¸ , 100 gr.

330 ml

2.25

–.80

Argeta sürme ton balıg˘ı

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

95 gr.

1.85 Siyah zeytin

Çekirdekli, 400 gr.

4.75 Takovo Eurocrem Blok 100 gr.

1.10

Kore hazır hamur 500 gr.

2.65 Demet Ceylon siyah ¸cay 1 kg

6.95

Özel fiyat

Bütün ürünler tüm Denner s¸ubelerinde mevcut olmayabilir. Elimizdeki ürünler tükeninceye kadar. www.denner.ch

˙I svic¸ re’nin Discount Marketi


13

İSVİÇRE HABERLERİ

Geçen Yılın İsviçre’deki Yabancılar İstatistikleri Cenevre’de yabancı ülkelerden gelen insanların sayısı en yüksek oranda, Uri Kantonu’nda ise tam tersi az bir oran tespit edildi. Geçen yıl İsviçre’ye göç eden Almanlar’ın sayısında aşırı bir artış yaşandı.

İsviçre’de yabancı ülkelerden gelen toplam 1.638.949 erkek ve kadın olmak üzere yabancı insan yaşamakta. Bu oran, 2007 yılına göre %4,3 bir artışın yaşandığını gösteriyor.

kişiye kadar yükseldiğini bildirdi. Almanlar’ın hemen ardından Portekizliler, 13.844 göçmen ile ikinci sıradalar. Üçüncü sırada ise İsviçre’ye 2008 yılında yeni yerleşen 8163 Fransız var..

Almanlar’ın sayısı çok daha hızlı artıyor

İtalyanlar, Almanlar ve Portekizliler, 2008 senesinde İsviçre’de yabancı kökenli insanların oluşturduğu toplulukların arasında en büyük oranla yer aldılar.

BfM Göçmen Bürosu, 2008 yılının yabancı kökenli insanlara yönelik istatistikleri açıkladığında, İsviçre’ye yerleşen Almanlar’ın oluşturduğu topluluğun 31.844

İtalyanlar 5081 yeni yerleşen memleketlileriyle dördüncü sırada yer almalarına rağmen, İsviçre’nin bu güney komşusu %17,7 oranıyla (2007 yılında bu oran %18,4 idi) ülkedeki yabancıların arasında oldukça yüksek bir sayı oluşturuyorlar. İtalyanlar’ın

Deutsche Zusammenfassung Insgesamt lebten in der Schweiz 1’638’949 Ausländer und Ausländerinnen, das sind 4,3 Prozent mehr als im Vorjahr. Gewachsen ist vor allem die Gruppe der ständig in der Schweiz lebenden Deutschen und zwar um 31’463 Personen, wie der am Freitag ve-

röffentlichten Ausländerstatistik 2008 des Bundesamtes für Migration (BfM) zu entnehmen ist. Danach folgt mit 13’844 Personen Portugal. An dritter Stelle steht Frankreich mit 8163 neu Zugewanderten. Die meisten Ausländer leben im Kanton Genf (35,1 Prozent), die we-

nigsten im Kanton Uri (9,1 Prozent). Eingebürgert wurden im vergangenen Jahr insgesamt 45’305 Personen. Serben machten mit einem Fünftel den größten Anteil aus, gefolgt von Italienern (11,2 Prozent) und Deutschen (6,7 Prozent).

hemen ardından Almanlar %14,2 (2007’de 12,9) ve Portekizliler %12 ( 2007 de 11,6) ile sırayı takip ediyor.

Yabancıların üçte fazlası Cenevre’de

birden

Yabancıların çoğunluğu %35,1 ile Cenevre’de yaşıyor. En az oranın

ise %9,1 ile Uri Kantonu’nda yaşadıkları açıklandı. Bu yabancıların 45.305’i geçen sene İsviçre vatandaşlığına alındı. Beşte birlik oranıyla Sırplar, vatandaşlığa en fazla alınan topluluk oldu. İkinci sırada ise %11,2 ile İtalyanlar ve %6,7 oranıyla Almanlar sırayı takip etti. 715

İsviçreli Banka Bilgilerine İllegal Av

İsviçreli Gizli Servis, yurtdışından yapılan casuslukların sayısında artış tespit etti. Yabancı devletlerin, banka bilgilerini elde etmek için illegal yollar kullanmaya başladıkları söylendi. İsviçre Gizli Servisi, sadece geçen yıl 21 şüpheli diplomata İsviçre’ye girişi yasakladı.

Bu ülkelerin istekleri her şeyden önce çok gizli bir durum. Birçok ülke kendi vatandaşlarının İsviçre’deki hesapları konusunda bilgi istiyor. Bu bilgilerle vergiden kaçmak isteyen vatandaşlarını tespit etmek istiyorlar. Bu yüzden İsviçre, aylardır uluslararası bir baskı altına alındı. Buna bağlı olarak Meclis, OECD standartının vergi suçlarına yönelik devlet yardımını biraz daha genişletti.

Şimdiyse, bazı devletlerin sadece siyasi açıdan bu kavgaya girmekle kalmayıp aynı zamanda İsviçre’deki bankalardan bilgi koparabilmek için illegal yollara başvurdukları ortaya çıktı. DAP’ın yani İsviçre Bilgilendirme ve Prevensiyon Hizmeti’nin geçici Şefi Jürg Bühler: “İsviçre bankalarına yönelik casusluk durumunda artış tespit ettik.’’ diyerek konuyla ilgili açıklamasını dile getirdi. ‘‘Aslında yurtdışı haber ajanslarının işi banka bilgilerine ulaşmaktır. Banka bilgilerini elde etmek devletin işine yarıyor. Örneğin bu araştırmalarda, terör için yapılan yatırımlar tespit ediliyor. Aynı zamanda vergi kaçırmayı amaçlayan kişilerin de izine rastlanıyor.’’ şeklinde devam etti.

Daha çok diplomatlardan şüpheleniliyor DAP bu hafta İsviçre’nin iç güvenliği konusunda yayınladığı haber-

de, casusluk olaylarının artışı konusunda birçok kez uyarıldı. Gizli serviste çalışanlar, haber hizmetleri metotlarıyla yurtdışında bulunan bazı finans kurumlarının bilgilerinin alındığını bildirdi. Örneğin Almanya’nın, Liechtenstein’lı LGTBankası’na ait bilgileri bir kişiden satın aldığı söyleniyor. Haberin devamında, ‘‘Askeri ve siyasi casusluğun dışında yurt dışına bağlı haber ajansları, İsviçre’de birçok kez yasaklı ekonomi haber ajanslarını izlediler.’’ denildi. Yurtdışındaki haber ajansları, İsviçre’nin hammadde pazarı ve finans kurumları açısından önemli bir konumda yer aldığını söylüyorlar. Gizli servis şefi Bühler, banka casusluğunun artışına tepki gösterdi: “Bu sebebe bağlı olarak, kendimizi daha sıkı bir koruma altına almaya karar verdik. 2008 yılında 21 yabancı için yaptıkları casusluk suçları yüzünden, İsviçre’nin güven-

Deutsche Zusammenfassung Zur Beschaffung von Bankdaten setzten fremde Staaten illegale Mittel ein. Der Schweizer Geheimdienst verhängte allein letztes Jahr Einreiseverbote gegen 21 verdächtige Diplomaten. Zahlreiche Staaten möchten alle Angaben über allfällige Schweizer Bankkonten ihrer Bürger, um damit Steuersünder überführen zu können. Jetzt zeigt sich aber, dass es verschiedene ausländische Regierungen nicht bei der politischen Auseinandersetzung belassen – sie greifen auch zu illegalen Mitteln, um an Bankdaten aus der Schweiz zu kommen. Die Zunahme der Spionagetätigkeit gegen

Schweizer Banken wird im Bericht zur inneren Sicherheit der Schweiz für das Jahr 2008, den der DAP in dieser Woche veröffentlicht hat, mehrfach eher beiläufig erwähnt. Geheimdienstchef Bühler hat auf die Zunahme der Banken-Spionage reagiert: «Aus diesem Grund haben wir unsere Abwehranstrengungen intensiviert», sagt er: «Im Jahr 2008 wurde gegen 21 ausländische Personen, die über diplomatischen Status verfügten, zum Schutz vor verbotener Spionagetätigkeit eine Einreisesperre verhängt.» . Bühler kündet an, dass der DAP sein Vorwarnsystem neu ausrichten werde: «Wir sensibilisi-

eren Firmen und Unternehmen, die Gefahr laufen, ausspioniert zu werden», erklärt er. Bisher habe man sich dabei vor allem auf Hightech-Firmen und Forschungsinstitute konzentriert. Als besonders heikel gelten in der Branche telefonische Kontakte und E-Mail-Verkehr mit Kunden im Ausland, die abgehört beziehungsweise überwacht werden könnten. «Hier ist immer wieder zu sehen, dass nicht alle Mitarbeiter die nötige Sorgfalt walten lassen», sagt Peter Cosandey, langjähriger Zürcher Staatsanwalt im Bereich internationale Rechtshilfe und Geldwäscherei.

liğini korumak çin sınırdan geçirmeme kararı alındı.’’ Tespit edilen bu sayıda büyük bir artış görüldü, çünkü 2007 yılında sadece 8 kişiye İsviçre’ye giriş yasağı konulmuştu. Hatta 2006 yılında bu sayı sadece 2 kişiyle sınırlıydı. Bühler’in verdiği bilgiye göre tespit edilen bu kişiler daha çok Doğu ülkelerinden geliyor. Geriye kalan kişilerin hangi ülkelerden geldiğini Bühler, diplomatik sebepler yüzünden açıklamak istemiyor. Yurtdışı haber ajanslarının, İsviçre Banka bilgilerini nasıl elde ettikleri konusunda gizli servis şefi susuyor. Fakat DAP’ın bir süre önce uyarı sistemi kurduğunu açıkladı: “Casuslukla karşı karşıya kalabilecek şirketleri ve kuruluşları daha önceden uyarıyoruz.’’ Bu konuda, özellikle yüksek teknoloji ile uğraşan firmalar ve araştırma enstitüleri hedef alındı. Bühler: “Bu güvenlik uyarı sistemini, finans sektöründe de uygulamaya başlayacağız. Fakat bankalar, casusluklar konusunda kendi kendilerine güvenlik kalkanı kurmuşlar bile.’’ diye bilgi verdi.

Bankalar kendilerini güvenlik altına aldılar Bankalar, bu casusluk konusunda yorum yapmak istemiyorlar. UBS bu konuda sorulan sorulara, ‘‘Güvenlik konusunda dışarıya bilgi ve-

rilmez.’’ cevabını verdi. Sadece Credi Suisse, yüksek bir IT güvenlik standardına sahip olduklarını ve standardın sürekli denetlenip güncelleştirildiği konusunda bildi verdi. Bunun yanı sıra İsviçre Kanun’ları, banka bilgilerinin çalınması durumunda veya üçüncü şâhısa iletilmesi durumunda yüksek cezalar verileceğini belirledi. Özel bir Bankanın genel sekreteri Michel Dérobert, İsviçre Bankaları’na yapılan casuslukların arttığı konusunda spekülasyonlar duyduğunu söyledi, fakat bu konuda kesin bir bilgi almadığını açıkladı. Özellikle telefon veya elektronik postayla yurtdışı müşterileri ile yapılan çalışmaların dinlenme veya takip edilme durumları olduğu için bu alan çok hassas. Uluslararası Hukuk ve kara para konusunda uzmanlaşmış Zürichli Savcı Peter Consandey konuyla ilgili: “Bu alanlarda çalışanların her zaman hassas ve titiz çalışmadıklarını bir çok kez yaşadık.’’ dedi. ‘‘Yabancı kişilerin, Alman müşterinin otomobil numaralarını aldıkları çoğu kez kulağımıza geliyor.’’ Bir banka çalışanı, bankaların arasına sızan şüpheli kişilerin, müşterilerin fotoğraflarını çektikleri konusunda bilgi verdi. Bu tehlikeyi önlemek için de bazı yurt dışı görüşmelerinde kodlu konuştuklarını ve bazı isimleri telaffuz etmediklerini ifade etti. 714

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


14

İSVİÇRE HABERLERİ

İftar Yemeği Geçtiğimiz yıl ilkini gerçekleştirmiş olduğumuz iftar yemeğinin bu yıl ikincisini düzenledik. Gazetemizin organize etmiş olduğu iftar yemeğine, İsviçre`de faaliyet gösteren çeşitli firmaların sahipleri ve temsilcileri katıldılar. Zürich Albisriederplatz`da

bulunan New Point Restaurant`ta organize ettiğimiz iftar yemeğine katılan tüm misafirlerimize, bizleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ediyoruz. Aramızdaki birlik ve beraberliğin daha da perçinlendiği iftar yemekleri önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Yemeğe katılan esnaflara Pusula Gazetesi’nin yeni ça-

lışmaları hakkında bilgiler verilirken, mevcut piyasa ve ekonomi konusunda karşılıklı sohbetler yapıldı. Düzenlenen yemeğe Mediacom Firması’ndan Sedat Durmuş, Dereli Color`dan Hüseyin Dereli, Carsen Garage`dan Muhsin Şentürk, Vera Möbel`den İbrahim Kısa ve Murat Yurtman, Ansan GmbH`dan Süley-

man Cemalettin, Sıla AG’den Suat ve Murat Şahin, Smayli Şirketi’nden Sendogan Hos, Alstom Firması’ndan Engin Özcanlı, Merve Döner`den Atilla Alpullu, Dilmen Kiosk`tan Ramazan Dilmen, A+ B Consulting`ten Bülent Atalay ve Ahmet Gültekin, Show Reisen`den Yavuz Karagözoğlu, Güngör Garage`dan Mehmet

Güngör, Stargold Firması’ndan Durali Yılmaz, My Handy Shop`tan Ali Akgül ve Radyo Ata’dan Ali Osman Kösecioğulları gibi önemli isimler katıldılar. Bizi nefis yemekleriyle ve yaptığı güzel ikramlarla ağırlayan New Point Restaurant`ın işletmecisi Osman Ertürk`e ve ekibine teşekkür ediyoruz. 945

UNIS: Yabancı Araştırmacı Gençlerin Önü Açıldı İsviçreli genç araştırmacılar, yabancı kökenli genç araştırmacılara yol açtı. Yerli üniversitelerdeki birçok asistanın ve bilimcinin İsviçre pasaportu yok. İsviçre Üniversiteleri’nde araştırmalardan sorumlu çalışanlar İsviçre Üniversiteleri’nin namı için önemliler. Son zamanlarda bu durum alışagelmişim dışında bir hal aldı: Devlet İstatistik Kurumu’nun 1999’da yaptığı araştırmada, İsviçre için çalışan genç araştırmacıların %35,5’inin yabancı kökenli olduğu belirlendi. 2008 senesin yabancı kökenli genç araştırmacıların oranı arttı ve daha da artması bekleniyor. Asistan gruplarını yanında getiriyorlar ‘’Bu duruma hangi nedenle gelindi?’’ sorusuna, Zürich’li Öğrenci İşleri Başkanı, ‘’2008 yılından beri farklı ülkelerden İsviçre’ye

gelen yabancı profesörlerin, asistan gruplarını da yanlarında getirmeleri nedeniyle’’ şeklinde yanıt verdi. Bu şekilde İsviçre kökenli genç araştırmacıların önünün kapatıldığı ve yabancı genç asistanlara ise imkân sunulduğu dile getirildi. Doktora yapmak yerine para kazanmak istiyorlar Üniversitelerde yabancıların sayısında bir artış yaşanmasının nedeni sadece yabancı profesörlerin davranışına bağlanmıyor. Bu artışın diğer önemli sebebi, İsviçreli gençlerin bilime olan ilgisizliği. Birçok İsviçreli genç, teknik veya ekonomi alanındaki Üniversite eğitimlerini tamamladıktan sonra oldukça tatmin edici maaşları olan iş imkânlarıyla karşılaşıp onları tercih ediyorlar. Bunun yanı sıra üniversitede kalıp doktorasını yapan kişilerin düşük düzeyli maaş almaları çoğu kişiye itici geliyor.

Kariyer görüntüsü bulanık Gençlerin Üniversitelerde kalmama nedenlerinden bir diğeri ise genç araştırmacıların kariyer görüntüsünün bulanık olmasından kaynaklanıyor. İş anlaşmalarının süreleri çoğu zaman kısa tutuluyor. Yine de İsviçre dışındaki birçok üniversiteye göre İsviçreli Üniversiteler, araştırmacılarına verdikleri maaş konusunda çok daha iyi. Bu yüzden yurt dışından da öğrenciler buraya akın ediyor. İsviçre gerilerde kaldı İsviçre’nin üniversite alanının yurt dışından gelen personel ile ayakta kaldığı gerçeğine kimse karşı çıkmıyor, fakat yine de yerli genç araştırmacılara bu konuda destek çıkılması kaçınılmaz bir gerçek. İsviçreli gençlerin bilimsel alanda gerilemeye geçtiği ise yapılan bir araştırmayla ispatlandı. Doktora yapanların maaşları arttırıldı

Bu gerçeği değiştirmek için ilk önlemler alındı ve ulusal fon, üniversitelerde doktora yapanların maaşlarına zam yaptı. Sadece

bir zamla kalmaması için genç ve yetenekli akademisyenlere özel kariyer imkânları sunulması bekleniyor. 878

Sivrisinekler neden bazı insanları ısırmaz? Bilim adamları, kimi insanların sivrisineklerce neden daha az ısırıldığını buldular: “Bu insanların tatlı ter kokuları.” Bilim adamları, kimilerinin sivrisineklerce “tercih edilmesinin”, kimilerininse “tercih edilmemesinin” ardında yatan nedenin, vücut kokularındaki farkta yattığını, sivrisineklere dirençli olanların terlerindeki şekerimsi koku bileşiminin daha yüksek düzeyde olduğunu keşfettiler. “Ketonlar” olarak bilinen bu bi-

leşimlerin sivrisinekleri savdığını belirleyen bilim adamları, vücudunda bu maddenin çok olduğu insanların sivrisinek ısırıklarına daha az maruz kaldıklarını söylediler. Rothamsted araştırma kuruluşundan Dr. James Logan, sivrisineklerin insanları belirlemelerine yardım eden, farklı kimyasalları ve işaretleri ayırtetme yeteneğine sahip olduklarını bildirdi. Logan, bir kişide bu ketonların yüksek yoğunlukta bulunmasının, sivrisineklerin, hedeflerindekinin insana benzemediğini düşünmelerine yol açtığını ve

böylece bu kişileri sivrisinekler için daha az çekici kıldığını kaydetti. İskoçya Aberdeen Üniversitesi’nden meslektaşlarıyla birlikte çalışan Logan, sivrisineklere dirençli gönüllü deneklerin vücut kokularıyla sinekleri çeken insanların kokularını karşılaştırdı. Sivrisinekleri kovmada etkili 5 tür keton belirleyen Logan ve arkadaşları, bu maddeleri normalde sivrisineklere çekici gelen denekler üzerine sıktılar ve sivrisineklerin bu kişilere artık yaklaşmadıklarını gördüler.

Bilim adamları şimdi, bu bulgunun ışığında yeni bir sivrisinek kovucu geliştirmek için kolları sıvadılar. Yeryüzünde 3 bin 500’den fazla sivrisinek türü bulunuyor ancak bunlardan çok azı insan bedeninden besleniyor. Sivrisinekler nektardan beslenseler de dişiler, yumurta geliştirmeye yarayan protein ve

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

enerji sağlayan kandan da yararlanıyor. 989


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


16

İSVİÇRE HABERLERİ Dünyadan Kısa Kısa

İran Rejimi Başı Acık Vitrin Mankenlerinin Peşinde Tahran – Iran, vücut hatlari belli olan ve basörtüsü olmayan tas mankenlerin vitrinlere konulmasını yasakladi. Bu yasaga uymayanlar önce ikaz edilecekler, ayni sucu (?) islemeye devam etmeleri durumunda haklarinda yasal islem yapilacak. Ayrica papyon ve kravatlarin da vitrinde teshir edilmeleri yasak. Erkeklerin kadin ic camasirlari satin almalari ise kesinlikle yasak. Ahmedinejad’in secildigi 2005 yilindan beri Islama aykiri tüm davranislar takip altinda. 1004

Harac Vermeyenleri Timsaha Yediriyorlar Napoli – Napoli Polisi bir ihbari degerlendirerek yaptigi baskinda, Harac Mafia’sina ait bir evin balkonunda insan yiyen bir timsah buldu. Harac vermekte direnenleri cezalandirmak ve tehdit etmek icin balkonda beslenen dev timsahin Mafia’nin adamlarindan Antonio Cristofaro’ya ait oldugu belirlendi. 1003

Teleferikler Yükselmeye Devam Ediyor İsviçre’nin teleferik branşında patlama yaşanıyor. Ekim ayına kadar devam edecek olan yaz sezonundan elde edilecek ciro rekora koşuyor. Cironun bu seviyeye çıkmasını sağlayanlar ise İsviçreli turistler oldu.

İsviçre halkının Alp Dağlarını yeniden keşfetmeye çıktıklarını belirtti. Dağ teleferiklerinin işletmecileri şu an yaşanan bu patlamanın ekonomik krizin etkileriyle meydana geldiğini düşünüyorlar. Yani birçok İsviçreli, tatillerini yurt dışında yapmaktansa kendi ülkesinde kalarak yurt içi seyahat ve turlara çıkmayı tercih ettiler.

İsviçre Teleferik Birliği SBS’nin Müdürü Peter Vollmer medyaya,

Yurt dışından gelen ziyaretçiler-

Deutsche Zusammenfassung Die Schweizer Seilbahnbranche boomt. Für die noch bis Oktober dauernde Sommersaison zeichnet sich ein Rekordumsatz ab. Dafür verantwortlich sind in erster Linie einheimische Tagestouristen. Der Direktor des Verbandes Seilbahnen Schweiz (SBS) sagt, dass Schweizer die Alpen neu entdecken würden. Die Betreiber der Bergbahnen führen den Boom auf die Wirtschaftskri-

se zurück. Viele Leute würden auf Ferien im Ausland verzichten und stattdessen Ausflüge in der Heimat unternehmen. Zahlen legten die SBSVerantwortlichen allerdings keine vor. Bekannt ist, dass die Schweizer Bergbahnen 86 Prozent ihres Umsatzes im Winter erzielen. Insofern gebe es im Sommer noch viel Luft nach oben.

den elde edilen kazanç, yurtiçi ziyaretçilerin elde ettirdiği kazançla artık rekabet seviyesine çıktı. Vollmer: “Günlük seyahat veya turlara çıkan İsviçreli turistler sayesinde hiç görmediğimiz bir seviyeye ulaştık.” dedi. Bu branş, beş yıldan beri ilk kez bu kadar iyi geçen kış mevsimden sonra yaz sezonunda rekor ciro seviyesine çıkmayı başardı.

SBS sorumluları ise net rakamlar ortaya koymuyorlar. Tek bilinen, İsviçreli teleferikçilerin elde ettikleri yıllık cironun %86’sını kış aylarında elde ettikleri. Dolayısıyla yaz aylarında elde edilecek kazanç arttırılabilir. Vollmer gelecekte yaz aylarını daha iyi değerlendirmek gerektiğini belirtti. 968

Facebook’lardaki Sapıklara Dikkat!

Gençler ve çocuklar cinsel sapıkların vazgeçemediği hedefler olmaktan kurtulamayacaklar. Ama bu sapıkların hedeflerine ulaşmalarını engellemek mümkün.

Cinsel sapıklar daha yeni sayılan Facebook’larda da ağlarını çoktan kurdular bile. Çocuklarla ve gençlerle cinsel ilişki meraklısı sapık erkekler, teknolojinin de iş-

lerini kolaylaştırmasıyla daha da çoğalıyorlar. İnternet Kriminalitesi ile Savaş Koordinasyon Memurluğu (Kobik)`in açıklamasına göre bu sapıklar, internet platformundaki Facebook‘lar sayesinde aradıkları bilgilere ve resimlere çok kolay ulaşıyorlar. Zürich Kanton Polisi’nin saptaması ise şöyle: “Bu kişiler başlangıçta çok zararsız görünüyorlar; zararsız paylaşımlar, sohbet-

ler… Bir süre devam eden bu iletişim sonunda cinsel sapık çocukların güvenini kazanıyor ve onunla randevulaşmak üzere ikna ediyor.“ Çocuklar ve gençler asla böyle bir teklifi kabul etmemeliler. Hatta internet ortamında tanınan kişi çok para, foto modellik kariyeri gibi cazip tekliflerde bulunsa bile asla bu randevulara gidilmemelidir. Cinsel sapıkların

en çok kullandıkları ortamlar ise Chat ortamları. Swisscom, buralarda kurbanlarını bekleyen sapıklara daha fazla fırsat vermemek için, geçtiğimiz aylarda Bluewin Chat’leri kapattı. 1002

Kırmızı Araçların Kaza Rizikosu Yüksek (mi?) Araştırmacılara göre koyu renkli araçların kaza yapma rizikoları açık renkli araçlara göre daha yüksek. Ne var ki sigortacılar bunun üzerinde fazla durmuyorlar. Trafikte beyaz taşıtlar en emniyetli olanlar, siyahlar ise en tehlikeli olanlar. Özel sigorta şirketlerinin 2007 yılında yapmış oldukları bir araştırma sonucundan alınan bu bilgiler, özellikle koyu renkli otomobil meraklılarını endişelendirse de, yapılan istatistikler iddiayı doğruluyor: Beyaz otomobillere karşın siyah otomobillerin kaza rizikosu %12 daha yüksek. Gri ve gümüş renkli otomobillerin beyaz otomobillere kıyasla kaza rizikosu %10-11 daha yüksek. Kırmızı otomobiller ise beyazlara oranla %9 daha fazla kaza yapıyorlar. Car-Sharing firması Mobility’nin arabaları kırmızı;

bu araştırma sonucuna rağmen, Mobility‘nin basın sözcüsü Janine Marfiotta, “Böyle bir araştırmayı ciddiye almıyoruz.” şeklinde konuşuyor. Mobility otomobillerinin çoğu Allianz Suisse tarafından sigortalı. Allianz’in CEO’su Manfred Knof da endişesiz konuşuyor: “Kırmızı renkten dolayı bir problemimiz yok.” Mobility’nin diğer sigortacısı Axa Winterthur da bu araştırma sonuçlarını ciddiye almıyor: “Otomobil sigorta ederken, -renk dışında- önemli özelliklere bakıyoruz.“ Bir diğer büyük sigorta şirketi Bâlois da aynı düşüncede, Bâlois basın sözcüsü Amos Winteler: “Renk önemli değildi, şu anda da değil ve gelecekte de önemli olmayacak.” diyor Sürücülerin Trafikteki

Farklı

Davranışları Araştırmacılar 1987 ve 2004 yılları arasında Avusturalya ve Yeni Zelanda’daki kazaları incelerken, kazalar ve renk arasında bir ilişki olup olmadığını

da incelediler. Ama bu araştırmacılar da sonuçta kazaların nedeninin sürücülerin trafikteki davranışlarından kaynaklandığına karar verdiler; agresif sürücülerin genellikle koyu

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

renkli taşıtları tercih etmeleri bu düşüncenin oluşmasında bir faktör olmuş. Ayrıca seçilen otomobil rengi çevrenin de dikkatini olumsuz etkiliyor olabilir. 948


17

İSVİÇRE HABERLERİ

Domuz Gribini Ne Kadar Ciddiye Alıyorsunuz? Değerli okurlarımız... bildiğiniz gibi Domuz Gribi dünya gündeminin en önemli konusu olarak, yerini korumaya devam ediyor. Bu yüzden biz de, yapılan onca yayınlardan sonra İsviçre’de yaşayan çeşitli kesim ve milliyetteki insanların Domuz Gribi’ne bakışlarını merak ettik ve sizlere düşüncelerini aktarmak istedik. Anketimize katılan sorularımıza yanıt veren tüm okurlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. 949 Hazırlayan: Memduha Tüfekçi

Alexandra Elter Domuz gribinden normal bir gripten korktuğum kadar korkuyorum. İnsan kendisini, ellerini sık sık yıkayarak koruyabilir. Bu yüzden kendi ellerimi ve çocuklarımın ellerini sık sık yıkıyorum. Bunun yanında yanımda taşıdığım dezenfekte ilacım var. Genç ve sağlıklıyım, bu sebeple domuz gribi aşısının bana gerekli olduğunu düşünmüyorum.

Inken Schöner

Aline Ciocarelli

Haigin Dai-Chen

Nadine Sedik

Bahriye Öztürk

Domuz gribini ciddiye alıyorum, ama kanımca durumu medya abartıyor. Ben domuz gribinin çok fazla tehlikeli olduğuna inanmıyorum. Ellerimi sık sık yıkamanın dışında, domuz gribinden korunmak için çok özel bir önlem almıyorum. Gayet normal yaşıyorum. Risk grubunda olanlar, bağışıklık sistemi zayıf olanlar aşı olabilirler. Ben kendi adıma domuz gribi aşısını gerekli görmüyorum.

Domuz gribinden korkmuyorum. Gencim ve risk gurubunda değilim. Hamile olsaydım ya da bağışıklık sistemim zayıf olsaydı endişelenebilirdim. Buna rağmen önlemler alıyorum. Ellerimi eskisinden fazla yıkıyorum. Aynı zamanda ellerimi yüzüme sürmemeye çalışıyorum. Toplu taşıma araçlarından indikten sonra ellerimi yıkamaya çalışıyorum. Grip çok yayılırsa doktorumun fikrine göre aşı olurum ya da olmam.

Domuz gribinden önceleri korkuyordum. Şu anda domuz gribinin ortaya çıktığı Meksika ve Amerika’daki haberlerin abartılı olduğunu düşünüyorum. Hastalığa yakalanan insanlar normal gripte yaşanılan şeylere benzer şeyler yaşıyorlar. Buna rağmen ellerimi sık sık alkolle dezenfekte ediyorum. Grip çok tehlikeli bir boyuta gelirse aşı olmak isterim. Şu anki durumda domuz gribi aşısının kendim için gerekli olduğunu düşünmüyorum.

Domuz gribini çok ciddiye alıyorum. Küçük kızım için endişeliyim. Ufak çocuklar her yere ellerini değiyor ve her şeyi ağızlarına alıyorlar.Dolayısıyla onlar için risk artıyor. Eskiye göre ellerimi ve çocuğumun ellerini daha sık yıkıyorum. Eskiden ıslak bez kullanırken şimdi daha sık el yıkamayı tercih ediyorum. Bunların yanında gerekli olursa diye maske ve dezenfekte ilacı satın aldım. Bunun yanında kendim ve özellikle çocuğum için aşı olmayı düşünürüm.

Domuz gribinden korkuyorum. Özellikle hasta olduğumda, ateşim çıktığında ya da yakınımda birisinin domuz gribine yakalandığını duyarsam endişelenebiliceğimi düşünüyorum. Ama domuz gribine karşı özel bir önlem aldığımı söyleyemem. Ellerimi her zamanki gibi sık yıkıyorum. Eğer gerekirse domuz gribi aşısını önce çocuklarım sonra kendim için düşünebilirim.

Yeni Vergi Reformuyla Ailelerin Yükü Hafifleyecek Hükümet, çocuklarını dışarıya baktıran ailelerin vergi yükünü azaltacak. SVP bu karara çok öfkelendi: ‘‘Yeni vergi reformu, geleneksel İsviçreli ailelere karşı haksızlık!’’ Hükümet ise SVP‘nin suçlamalarına itiraz etti. SVP’ye göre herkes çocuğunu yuvaya bırakmak ya da bir yabancıya baktırmak yerine, evde kendisi bakmalı ve eğitmeli. Bu nedenle de çocukların dışarıda bakımları ile ilgili her türlü çözümü reddediyor. SVP sözcüsü Alain Hauert: ‘‘Çocuklarını dışarıda baktıran ailelerin yükünü azaltmaktan çok, geleneksel İsviçreli aileler dışlanmak isteniyor.“ şeklinde konuştu. Hükümet temsilcileri ise hiç kimseye bir haksızlık yapmak gibi bir tercihin söz konusu dahi olamayacağını söyleyerek, bu suçlamalara kesin şekilde itiraz etti. Hükümete göre, söz konusu vergi reformu bütün ebeveynlerin eşit hale getirilmesine hizmet edecek; aynı ekonomik tabakadan iki aile gözlemlendiğinde, her iki ebeveynin de çalıştığı ailelerin, çok yüksek olan ço-

cuk bakım masrafları ödemeleri nedeniyle, bir ebeveynin evde kalıp çocuklara baktığı, tek kişinin çalıştığı ailelerden çoğunlukla daha az para sahibi oldukları ortaya çıkıyor.

Orta halli aileler biraz nefes alacak Hükümet yukarıda açıklanan durumu biraz olsun değiştirebilmek için , çocuklarını dışarıya bakıma veren ailelere, en fazla 12 000 Frank (bakım masrafı) olmak şartıyla, gelirlerini düşük gösterme imkanı veriyor. Ayrıca vergi borçlarından -geliri ne olursa olsunçocuk başına 170 Frank düşebilecekler.

Yeni vergi reformu 2010’da yürürlüğe girebilecek mi? SVP dışında hükümetteki bütün siyasi partilerin sevinçle karşıladığı yeni uygulama, 2011 senesinde yürürlüğe girecek. CVP ve SP, her şeyden önce çocuk başına vergi borçlarından kesilecek olan 170 Frank’a çok memnun oldular. Pro Familia Yöneticisi ve CVP milletvekili Lucrezia Meier-Schatz: ‘‘Nihayet hükümet bu işe el attı. Artık orta hal-

li ailelerin de yükü hafifleyecek.“ şeklinde düşüncelerini belirtti. SP milletvekili Jaquelin Fehr ise ‘‘Böylece yeni vergi reformundan sadece zengin ailelerin yararlanmayacakları da garanti edilmiş oldu.“ dedi. Hatta CVP ve SP, reformun hemen gelecek yılın başında yürürlüğe girmesi için caba göstermeye başladılar. Eğer parlamento, tasarının hazırlanmasını çabuklaştırır ve bu yaz özel bir oturum yapılabilirse, bu mümkün olabilecek. Aksi takdirde tasarının hemen gelecek yıl uygulamaya konulması mümkün olamayacak. Ekonomi Bakanı Hans-Rudolf Merz, tasarının pahalılık nedeniyle yükselecek vergi kategorisine kaymasını da önlemek istiyor. FDP kesintiyi iki misline çıkarmak istiyor: 24 000 Frank

Bakanlar Kurulu, yeni vergi reformu ile ailelere verdiği eski bir sözünü de yerine getirmiş oluyor. Özellikle, Bakan Merz’in mutluluğuna diyecek yok. Yeni reform aslında FDP’li bakanın tasarılarına tam olarak cevap vermiyor; FDP‘liler SVP’lilerin dudakları-

nı uçuklatacak bir rakam üzerinde düşünüyorlardı: Çocuklarını dışarıda baktıran ailelerin gelirlerinin 24 000 Frank’ını vergiden muaf etmek. Ayrıca FDP, SVP’lilerin gözlerini yuvalarından fırlatacak olan bu rakamdan vazgeçmiş de değil. 704

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


18

İSVİÇRE HABERLERİ

Entlebuch’lu Kurt, Avcıların Elinden Kurtuldu Vuruş izni çıkan Entlebuch’lu kurt sonunda paçayı kurtardı. Vuruş izninin süre bitimiyle, hayvan bulunduğu bölgeden kayboldu. 60 gün süreli vuruş izni için belirlenen süre bitti. Zaten havyanın vuruş alanından çıktığı da söyleniyor. Luzern’lı Avcılık ve Balıkçılık Derneği’nin Başı Josef Muggli, vurulamamasına rağmen vahşi kurt için verilen vuruş iznini, bölgenin emniyeti için bir önlem olarak oldukça başarılı bulduğunu belirtti. Takibe alınma süresinden

sonra hayvan sadece bir koyunu parçaladı ve bir koyunu yaraladı. Kendisine karşı alınan önlemlere gayet dikkatli davranmış görünüyor gibiydi. Bürokratik ismi “M24“ olan erkek kurdun bir yıl öncesine kadar Wallis bölgesinden buraya göç ettiği belirtildi. İtalyanFransız kökenli olan kurt, PilatusGlaubenberg bölgesinde görünüyordu. Kendisinin leş sayısı 30 sınırına ulaşınca ağustos başında vuruş izni çıktı. Avcılar derneği başkanı: “Bu iş fotoğraf safarisine benzemez”

Muggli’nin verdiği bilgiye göre bir kurdu vurmanın o kadar kolay bir iş olmadığı öğrenildi. “Bu iş fotoğraf safarisine benzemez.” diye uyaran Muggli, bir yığın avcıyla bu işe girişmekle başarı elde edilemeyeceğini belirtti. Muggli ve timi bu cins kurtlara nasıl yaklaşılabileği konusunda yurtdışından bilgi aldılar. Kurdu avlayabilme şansı büyük olan avcılar ise Risse Bölgesi’ne yakın olanlar idi. Muggli ise Eyalet Parlamentosu’nda kurdun vurulmasıyla ilgili Entlebuch avcıları-

Deutsche Zusammenfassung Die während 60 Tagen gültige Abschussbewilligung läuft am Samstag aus, ohne dass das Tier hätte erlegt werden können. Es hat den Abschussperimeter ohnehin schon verlassen. Der Luzerner Jagd- und Fischereivorsteher Josef Muggli wertet die Abschussbemühungen trotz des Nichtabschusses aus präventiver Sicht als Erfolg. Ab Beginn der Nachstellun-

gen habe der Wolf nur noch ein Schaf gerissen und eines verletzt. Muggli war im Kantonsparlament dafür kritisiert worden, dass er nicht die Entlebucher Jäger mit dem Abschuss betraut habe. Der oberste kantonale Jagdaufseher weist dies zurück. Jäger seien für die jagdbaren Tiere in ihrem Revier zuständig. Der Abschuss von geschützten Tieren sei aber

nicht deren Aufgabe. Bis am Samstag, wenn die Abschussbewilligung ausläuft, wird der Entlebucher Wolf nicht mehr gejagt. Er hält sich nämlich nicht mehr im Abschussperimeter Fürstei-SchwändelifluhSchimbrig auf, sondern im Pilatusgebiet. Verlängert wird die Bewilligung nicht, weil am Eidgenössischen Bettag die Alpsömmerung der Schafe endet.

nı kanton kadar aydınlatmadığı için eleştirilmişti.Kantonun Avcı Birliği’ndeki en yüksek yetkilisi Muggli bunu kabul etmeyerek avcıların avlanabilecek hayvanların alanından sorumlu olduklarını belirtti. Koruma altında olan hayvanların vurulmasının ise onların görev alanına girmediğini ifade etti.

Başka denemeler yapılmayacak Vurma izni bittiğinden Entlebuch kurdu artık avlanmayacak.

Bunun yanı sıra kurdun zaten Schwändelifluh-Schimbrig bölgesinde bulunmadığı Pilatus bölgesine geçtiği açıklandı. Ayrıca federal iznin tekrar uzatılması beklenmiyor, çünkü koyunların Alp çayırlarındaki otlanma sezonu bitmek üzere. Sonuç itibari ile Muggli ve Avcı timi yaklaşık 270 saat pusuya yatmıştı. Pusuya yatanların kimlikleri ise çevrenin eleştirilerine hedef olmaması için açıklanmıyor. 964

‘’Mesleki Eğitim Geçmişe Göre Değer Kazandı’’ Devletin planlarına karşıt görüşler var ve sert eleştiriler yapılıyor. Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu İsviçre’deki meslek eğitim sistemini savunması altına aldı. Devletin planlarını sert bir şekilde eleştirirken, mesleki eğitiminin ilerlemesine yönelik finansal desteğin, bir sınava tabi tutulmasını doğru bulmuyor. SGV İsviçre Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu’nun Başkanı Hans-Ulrich Bigler, Zürich Medyası önünde Meslek Eğitimi ve Teknoloji Federal Dairesine Devletin, Eyaletlerin ve Ekonominin arasındaki ortaklıkla oluşan Meslek eğitiminde keyfi davranışlar sergilendiğini öne sürdü.

Kabul edilemez

BBT, Yüksek Meslek Okullarının yönetimini kantonlara yüklemek istiyor ve devletin ön hazırlık kursları, meslek ve yüksek uzmanlık sınavlarında tek sorumlu ve bilgi veren kişi olmasını istiyor. BBT ile bağlantı kurulmayan Ekonominin Yüksek Meslek Okullarını 26 kantona bağlayarak kurslarda ve sınavlarda söz hakkı vermek kabul edilemez denildi.

Haksızlık yapılıyor Bigler’e göre bir diğer büyük haksızlık, mesleki eğitimini devam ettirmek isteyenlerin devletten aldığı parayı ancak bir sınava girerek almalarıyla yapılıyor. Bigler verdiği bir örnekle yapılan haksızlığı açıklamaya çalıştı; O’na göre, Cenevre Üniversitesinde okuyan bir tıp öğrencisinin öğrenim kredisi veya ücreti 7300 Frank olurken ve üstüne üslük bursunu geri

ödemek zorunda kalmazken, neden bir marangoz ustası eğitimi için 70.000 ve 100.000 Frank arası ödemek zorunda olmasına rağmen, devlet yardımı albilmek için bir sınava girmek zorunda.

Anayasaya aykırı Planlar Bigler, BBT’nin planlarının anayasaya aykırı olduğunu belirtiyor. Federal anayasasındaki mesleki ve akademik eğitiminin eşdeğerliliği ve finansal eşitliğinin birbiriyle bağlantılı olduğunu söylerken, İsviçre’nin bu gerçekten oldukça uzak olduğuna dikkat çekti. Üniversiteler her yıl devletten ve kantonlardan yaklaşık 6 milyar Frank alırken, Yüksek Meslek eğitimi kurumlarının ancak 140 milyon Frank aldıkları gerçeğini göz önüne serdi.

Mesleki eğitim geçmişe göre daha geçerli

Deutsche Zusammenfassung Der Gewerbeverband verteidigt das System der Berufslehren in der Schweiz vehement. Er kritisierte die Pläne des Bundes scharf, unter anderem die finanzielle Unterstützung beruflicher Weiterbildung vom Bestehen einer Prüfung abhängig zu machen. Das BBT wolle die Höheren Fachschulen den Kantonen überlassen, der Bund solle bei Vorbereitungskursen, Berufs- und höheren Fachprüfungen alleiniger Ansprechpartner werden. Es sei nicht akzepta-

bel, dass sich die Wirtschaft – die vom BBT nicht kontaktiert worden sei – bei den höheren Fachschulen mit 26 Kantonslösungen herumzuschlagen hätte und ihr Mitspracherecht bei Kursen und Prüfungen verlöre. Hans-Ulrich Bigler, der Direktor des Schweizerischen Gewerbeverbandes (SGV), warf dem Bundesamt für Berufsbildung und Technologie (BBT) vor den Medien in Zürich Willkür vor, wenn es die bewährte Partnerschaft von Bund, Kantonen und

Wirtschaft in der Berufsbildung in Frage stelle. Besonders stossend ist es laut Bigler, dass nur noch jene Weiterbildungswilligen Geld vom Bund erhalten sollen, die eine Prüfung bestehen. Eine verstärkte Akademisierung der Bildung zielt laut Bigler aber an der Realität vorbei. Die Berufsbildung sei heute durchlässiger denn je, Berufsleute könnten jederzeit Akademiker werden

Aynı zamanda Bigler bu hafta başında bilim kurulları tarafından sunulan “İki parçalı eğitim sistemine saldırı“ sunumuna itiraz ettiğini açıkladı. Bu sunumun içeriği, gelecekte her eğitim yılındaki öğrencilerin, ancak üçte ikisinin bir yüksek okuldan mezun olması gerektiğini talep etti. Bigler ise eğitimdeki akademileşmenin kuvvetlenmesiyle ilgili amacın gerçekleşmeyeceğini savunuyor. Mesleki eğitimin geçmişe göre bugün daha geçerli olduğunu ve mesleki alanda eğitim görenlerin her zaman akademisyen olabile-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

ceklerini belirtti. SGV-Başkanı ve milletvekili Edi Engelberger (Nidwalden, FDP) üçüncü konjonktür programını kabul etmiyor. Meclisin bu güne kadar aldığı kararlarda doğru ve eşit davrandığını iddia ediyor. Ona göre verilen öneriler tam isabetli, iş piyasası güvensiz ve masrafların kullanımıyla ilgili bağlantı ise kötü. İşsizlik sigortalarının ekonomiye akıttığı paraların önceden yapılan konjonktür programlarına harcanan paralardan (yani 10 milyar Frank) daha fazla olduğunu belirtti. 962


NE ALIRSAN... BEDAVASI VAR!

Tekstil deri, 2 adet başlık, 2 adet Tabure VA BEDA

Baza

1990.-

Koltuk alana halı bedava!

990.- `dan

başlayan fiyatlarla VA BEDA

Çift kişilik baza alana Çeyiz sandığı bedava..!

Yatak odası

160 ya da180 x 200 Karyola 2,5 m Dolap genişliği 2 adet kommodiyen

2790.-

VA BEDA

Yatak odası alana Matratze bedava!

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Lorenzo köse koltuk


20

EKONOMİ

Kiracılara Müjde: Ev Kiraları Gene Düşecek Devlet ikinci kez referans faiz oranını düşürecek... Birçok ev kirasının düşme ihtimali var. Devlet ikinci kez referans faiz oranını düşürdü. Bu yüzden Ev Sahipleri Derneği, ev sahiplerine kira faiz indirim talebinde bulunmalarını söylüyor, çünkü bir önceki kira indiriminde çoğu ev sahibi sustu. Ev sahipleri ise çözüm bekliyor. İsviçre’deki kiraların referans faiz oranı %0,25 puanla ikinci kez indirgeniyor. Yani şimdiki duruma göre %3 oranında indirim yapıldı. İpoteklinin faizi düştü Konut ve kira dairesi (BWO) yeni referans faiz oranını açıkladı. En son Haziran ayında yapılan indirimde %0,25 puan düşürülmüştü. Yapılan bu indirim ise ekonomik kriz dolayısıyla İsviçre’deki ipotek

faizinde oldukça büyük bir düşüşün yaşanmasından kaynaklanıyor.

ler. Kiracılar Derneği, şimdiyse bu durumun gerçeğe dönüştüğünü söylüyor.

Bu yeni referans faiz oranının kira faiz indirimi %2,91 oranına tekabül ediyor. Aynı yüzdelik oranındaki bir indirim Haziran ayında yapılmıştı.

En yakın zamanda indirimin yapılması bekleniyor

Bir tepki bekleniyor Kiracılar Derneği için konu netleşmiş oldu. Yani “Kiralarda hemen indirim yapılacak.” Kiracılar Derneği yaptığı yazılı bir açıklamada: “Kiraya veren zaten uzun zamandır düşük faizlerden istifade ediyor ve şimdiyse kiracıların üzerinden bir yük alınmalı.“ dedi. Kiracılar Derneği yeni yapılan indirimde özellikle bu kez bir tepki bekliyor, çünkü son indirimde ev sahipleri biraz çekimser davranarak eyleme geçmediler. Eğer ki referans faiz oranı tekrardan indirgenecekse, kiraların indirilmesini yerinde bulduklarını belirtti-

Eğer kira faizlerinin referans faiz oranı hala 3,25 veya daha fazlasına dayanıyorsa, kiraya verenlerden en yakın zamanda kira faizlerinin indirilmesi bekleniyor. Eğer bunu yapmazlar ise kiracıların ev sahiplerini yazılı olarak uyarmaları gerekiyor. Fakat ülkenin farklı bölgelerine göre 2010 yılının Mart ve Nisan aylarına kadar kanunen bir müddet verildiği açıklandı.

Birçok kirada indirim yaşanacak İsviçre’nin ev sahipleri derneği HEV, bu kez konuyla ilgili açık konuştu. HEV’in yardımcı başkanı Monika Sommer, haber ajanslarının sorularına cevap verdi: “Bü-

Deutsche Zusammenfassung Die Mieten für etliche Wohnungen dürften sinken. Der Bund hat den Referenzzinssatz zum zweiten Mal gesenkt. Der Mieterverband fordert deshalb die Mieter auf, eine Mietzinsreduktion zu fordern, weil viele Vermieter bei der letzten Senkung noch zurückhaltend waren. Die Hauseigentümer geben sich offen. Das Bundesamt für Wohnungswesen (BWO) gab den neuen Referenzzinssatz bekannt. Letz-

tmals war der Referenzzinssatz im Juni um ebenfalls 0,25 Prozentpunkte gefallen. Der Grund für die Senkungen: Die Hypothekarzinsen in der Schweiz sind im Zuge der Finanzkrise deutlich gesunken. Die Vermieter seien aufgefordert, Mietzinse auf den nächstmöglichen Termin zu senken, wenn diese Mietzinse noch auf einem Referenzzinssatz von 3,25 oder höher beruhten. Tun sie dies nicht, müss-

ten die Mieterinnen und Mieter sie schriftlich dazu auffordern. Je nach Region kann es wegen der gesetzlichen Fristen aber bis nächsten März oder April dauern, bis die Mieten gesenkt werden. Der HEV habe die Senkung des Referenzzinssatzes erwartet, sagte Sommer weiter. Wie viele Mietverhältnisse von einer Senkung betroffen seien, könne nicht abgeschätzt werden.

yük bir kiracı sayısı kira indiriminden yararlanacak.“ Sommer, geçen aylardaki zamların çok yüksek olmadığını ve insanların geçim masraflarıyla ilgili çok sıkıntı çekmediklerini de konuşmasına ekledi. Böylelikle kiracıların kira faiz düzenlemesinde yapmak istedikleri indirimin beklenenden daha çok düşmüş olduğunu belirtti. Eğer ki toplamda bir indirim talebi bekleniyorsa bile zaten bir indirimin yapıldığını savundu. Tahmin yapmak zor! Bayan Sommer, zaten HEV’in referans faiz oranında indirim yapılmasını beklediğini belirtti. Bu in-

dirimden kaç kiracının yararlanabileceğine dair bir tahminin yapılmasını zor bulduğunu söyledi. BWO, 2008 yılının Eylül ayından itibaren, her üç ayda bir ipoteklinin referans faiz oranını açıklıyor. (Fakat buna karşın birçok kanton bankaları faiz oranlarını açıklamıyorlar.) Bu oran İsviçre’deki ipotek sahiplerinin taleplerinden oluşan faiz oranının ortalamasına dayanıyor. Bu ortalama 30 Haziran’dan önceki son üç aya göre %3,07’den %2,93’e düştü. Eğer bu ortalama öne doğru büyük bir atlayış yaparsa, BWO referans faiz oranını ona göre ayarlıyor. 928

İsviçreli Çiftçilerin Kazançları Artıyor Tarımdan elde edilen kazanç işletmelerin durumlarına göre büyük farklılıklar gösteriyor. Tarımdan elde edilen kazanç geçen seneden beri yeniden yükselişe geçti. Aynı zamanda tarım işletmelerinin kazancı artıyor. Çiftçiler ise bu durumdan memnun olmadıklarını belirterek üretici fiyatlarının düşüşünden şikayet ediyorlar. İsviçre’deki çiftçi işletmelerinin tarım gelirleri, 2007 yılındaki 61.000 Frank’tan, ge-

çen sene %4,9 artarak, 64.100 Frank’a kadar çıktı. ReckenholzTäniken’deki Araştırma Enstitüsü Agroscope’un açıkladığı rakamlara göre bu oran 2000 senesiyle birlikte tarım tarihinin en yüksek rakamlarını oluşturuyor. Buna rağmen bu rakamlar ortalama bir değere tekabül ediyorlar. Çiftçiler Derneği’nin verdiği bilgiye göre vadi, tepe ve dağlık alanlar arasında büyük farklılıklar var, yani dağlık alanda çalışan bir işletme bir vadi işletmesinin neredeyse yarı kazancını elde ediyor. Verimin zayıf geçtiği 2001 ve

2002 senelerinde işletme başı kazanç 50.000 Frank’ın biraz üzerinde iken, kişi başı elde edilen gelirlerin yaklaşık 30.000 Frank civarı olduğu açıklandı. 2006 senesinden beri ise elde edilen kazançların aralıksız artış göstermesi dikkat çekiyor.

Ciro rakamları masraf rakamlarından daha fazla Bu olumlu sonuç masraflardan biraz daha yüksekte olan ciro rakamları sayesinde elde edildi. İşletmeler 2008 senesinde orta dereceli bir ciro oranı ile 254.300 Frank elde etmeyi başardılar. Bu

Deutsche Zusammenfassung Die Einkommen in der Landwirtschaft sind letztes Jahr erneut gestiegen. Das landwirtschaftliche Einkommen je Betrieb legte zu. Die Bauern sehen aber keinen Grund zum Jubeln und verweisen auf die sinkenden Produzentenpreise. Das landwirtschaftliche Einkommen je Baubernetrieb in der Schweiz betrug 64’100 Fran-

ken gegenüber 61’100 Franken im Vorjahr (+ 4,9 Prozent). Zusammen mit dem Jahr 2000 ist dies das höchste Ergebnis der letzten zehn Jahre. Das positive Resultat wurde durch höhere Rohleistungen (Umsätze) erreicht, die leicht stärker stiegen als die Kosten. Die Betriebe erwirtschafteten im Jahr 2008 eine mittlere Rohleistung von

254’300 Franken. Dies entspricht einer Zunahme von 4,9 Prozent gegenüber dem Vorjahr. Die Direktzahlungen pro Betrieb sind mit 51’500 Franken gegenüber dem Vorjahr um 1,3 Prozent tiefer. Das liegt an verschiedenen Änderungen im Direktzahlungssystem.

rakamlar geçen seneki rakamlara göre %4,9’luk bir artışın yaşandığını gösteriyor. Yaşanan bu ciro artışı Agroscope’un yorumuna göre hayvancılıktan elde edilen olumlu sonuca bağlı. Domuz besisindeki ciro oranı geçen üç yıllık kötü fiyatlar sonrasında yine artışa geçti. Ekim 2008 yılına kadar süren yüksek süt fiyatları ve buna bağlı olarak süt oranının artışı olumlu ilerleyen bir eğilime yol açtı.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Peşin ödemelerde hafif bir düşüş yaşandı İşletme başına yapılan peşin ödemeler geçen yıla göre %1,3 oranında azalarak 51.500 Frank’a geriledi. Bunun sebebi ise peşin ödeme sistemindeki bazı değişikliklerden kaynaklanıyor. Tarımdan elde edilen kazançların kesin rakamları Agroscope’un Nisan ayında açıkladığı rakamların biraz altında yer alıyor. Buna rağmen yaşanan bu artışların doğruluğu konusunda onay veriliyor. 927


21

İSVİÇRE HABERLERİ

“Postauto” Ekonomik Krizden İstifade Ediyor Yurtiçi tatil trendi artınca, yılın ilk yarısındaki “Postauto” rağbeti canlandı Ekonomik kriz “Postauto” bilânçosuna değer kattı. İsviçreliler’in yurt içinde tatil yapma arzusu arttığı için İsviçre Postanesi’nin yan şirketi “Postauto“ yani “otobüsle yolcu servisi” nin bu yılın ilk altı ayki kazancı geçen yılki döneme göre neredeyse ikiye katlandı. İsviçre Postanesi’nin yan şirketi “Postauto”nun ortaya çıkardığı bu olumlu sonucun yanı sıra, yakıt miktarı oranında yaşadıkları gelişmeler İsviçre Postanesi tarafından bildirildi. Şirket, 13 milyon Frank değerindeki kazancını 24 milyon Frank’a çıkarmayı başardı. Bunun yanı sıra emeklilik sigortasına olan sorumluluğu, bütçe olarak ayrılan oranın altında kaldı. Buna bağlı olarak işletme giderleri, %2 lik bir artışla haziran ayında 290 milyon Frank’a çıktı. Postauto’nun cirosu 17 milyon Frank artarak 314 milyona Frank’a, yani %5,7 oranın-

da çıkmayı başardı. İsviçre Postanesi’nin yan şirketi, toplam yıllık sonucunun geçen yılın sonucunu geçeceğine dair tahminler yapıyor. Postauto geçen yıl 27 milyon Frank kazanmış idi.

Hızlı otobüs hatları rağbet görüyor Communiqué’nin yayınladığı haberin devamında Zürich’deki Üetliberg Tüneli’nden geçen hızlı otobüs için yolcu sayısındaki artışın hem olumlu, hem de beklenenden daha iyi geliştiği belirtiliyor. İnsanlardan rağbet gören bu hizmetin genişletilmesi ve akşam saatlerine ek sefer çalışmaları inceleniyor. 10 Ağustos’tan itibaren Aargau Kantonu’nda Wohlen–Villmergen–Dottikon–Dintikon seferi hizmete sunulmaya başladı. Buradan Unterengadin’den Ardez ve Schuls arasınd, Rhätische Bahn için tren ek sefer hizmetleri veriyor. Çok hizmet çok personel demek Bu ulaşım şirketi yeni hizmetleri için daha fazla personele ihtiyaç

duyacak. Yaklaşık 3277 Personel ile ( bunların 2810 tüm gün çalı-

Deutsche Zusammenfassung Die Wirtschaftskrise vergoldet die Bilanz von Postauto: Weil Schweizerinnen und Schweizer mehr Ferien im Inland machen, konnte die Post-Tochter ihren Gewinn im ersten Halbjahr gegenüber der Vorjahresperiode beinahe verdoppeln. Von 13 Millionen stieg der Gewinn neu auf 24 Millionen Franken. Weiter lagen die Verpflichtungen gegenüber der Pensionskasse unter den budgetier-

ten Werten. Dadurch legte der Betriebsaufwand lediglich um 2 Prozent zu und betrug per Ende Juni 290 Millionen Franken. Den Umsatz steigerte Postauto gleichzeitig um 17 Millionen auf 314 Millionen Franken. Das entspricht einer Zunahme von 5,7 Prozent. Die Post-Tochter geht davon aus, dass das Jahresergebnis «deutlich über dem letztjährigen» liegen wird. Im vergangenen Jahr verdiente

Postauto 27 Millionen Franken. Im Ausland beschäftigt Postauto 278 Personen (+12 Prozent) in rund 268 Vollzeitstellen (+13 Prozent). Postauto erwerbe bereits heute 10 Prozent seines Umsatzes im Ausland, schreibt die Post. In den nächsten drei Jahren will das Tochterunternehmen rund 100 Millionen Franken in die Busflotten im Ausland investieren.

şan) yurt içindeki personel sayısı %7 arttı. Tüm gün çalışanlardaki artış ise %6 oldu. Postauto şefi Daniel Landolf ağustos ayı başında “Sonntag” gazetesiyle yaptığı röportajda, şirketin 2012 yılına kadar 280 yeni personel almayı planladıklarını söylemişti. Cironun %10’u yurtdışından geliyor Postauto, yurtdışında 278 (%12 arttı) personele sahip. Bunların 286’sı (%13 arttı) tam zamanlı çalışıyor. Şirket, ilkbaharda Fransa’nın Mâcon, Dole, Agde, Departément Hérault ve Grenoble şehirlerinde iş ilanları yayınlamaya karar verdi. İsviçre Posta-

nesi şimdiden elde ettiği cironun %10’unu yurt dışından kazandığını belirtti. Önümüzdeki üç sene içerisinde de Postauto şirketi yurt dışına 100 milyon Frank değerinde otobüs hattı yatırımı yapmayı planlıyor.

Bilet fiyatları artıyor Yurtdışına yapılması planlanan yatırımların acısı yolculardan çıkartılıyor denilebilir: Landolf, “Sonntag” gazetesi ile yaptığı röportajda, 2010 senesinde bilet fiyatlarına yapılacak zamdan bahsetti. 944

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


22

EKONOMİ

SECO’dan Firmalara: Pandemi İçin Hemen Önlem Alın! Aslında SECO (Devlet Ekonomi/Isletmeler Sekreterligi) panik yaratmasıyla ünlü değil; ama önümüzdeki aylarda beklenen domuz gribi salgınının cok ciddiye alınması için açık açık ikaz ediyor: « Firmalar işletme içi pandemi planlarını derhal! yapmalılar ! » Yukarıdaki sözler devletin işletmecilikle ilgili en yüksek makamına ait. SECO’nun Pandemi (Salgın) Çalışma Grup Şefi Valentin Lagger « …hemen! » derken çok ciddi. Lagger, firmaların, çalışma yasalarına göre, çalışanlarının korunmasına ilişkin yasal sorumluluklarını yerine getirmek yükümlülüklerini de üzerine basarak hatırlattıktan sonra, firmaları yeni AG tüzüğüne karşı da uyarıyor : «Yeni AG Tüzüğü’ne göre, firmalar kriz durumlarına hazırlanmakla yükümlüdürler ! » Revizyon İşleri, firmaların kriz durumlarında önlem-hazırlık paketleri olup olmadığını denetlemek zorundadırlar. Böyle bir hazırlığı olmayan firmalar için *revizyon raporlarına gerekli not düşülecektir.

Çalışan çalışmayı ret ederse? - Firma kriz önlemi almamışsa maaş ödemek zorunda. Pandemi başladığında, firma ile çalışan arasındaki anlaşmazlık durumları ne şekilde çözülecek ? Örneğin bir çalışan hastalık bulaşmasından korkarak çalışmayı reddederse ne olacak ? Eğer firma kriz zamanlarında almakla yükümlü olduğu önlemleri almamış ise (*revizyon raporuna not düşülmüşse), çalışma yasalarına göre, hastalık bulaşmasından korkarak çalışmayı reddeden çalışanına tam maaşını ödemek zo-

rundadır. Esas itibariyle pandemi esnasındaki rizikolar veya gelirin düşmesi gibi durumlar firmaların kendi sorunlarıdır. Eğer devlet kriz zamanına özel bir önlem olarak, ilişkin yasalarda geçici bir dondurma kararı almamışsa, firmalar ödemelerini geciktiren müşterilerini icraya vermeye devam edebilecekler. Şirketler için H1N1 nedeniyle özel bir zarar sigortası yok. Sadece salgın nedeniyle firmanın resmi makamlar tarafından kapatılması durumunda, firma, çalışanlarının kısa çalışma zararlarını talep edebilir. Seco pandemi durumu ile ilgili her türlü hazırlık ve çeşitli zarar durumlarında yapılması gerekenler konusunda detaylı bilgiler veriyor. Ayrıca hastalık kasaları da, -mesela İsviçre’nin en büyük hastalık kasası Helsana- informasyon kampanyaları yapıyorlar. Helsana, 2008 yılında başladığı kampanyaları boyunca 54’000 firmanın 700’000 sigortalısına ulaştı ve 1 200 pandemi seti sattı. Helsana kendi 3 000 personeli için, personelini en az 12 hafta koruyacak önlemleri aldı. Büyük hastalık sigorta şirketleri, şirketlerin, -özellikle de küçük şirketlerin- bulaşma için yeterli önlem almadıklarından ve personelin çalışamama durumları için hazırlıksız olmalarından endişe ediyorlar. ‘’Personelin çalışamama durumları yeterince ciddiye alınmıyor…’’ Visana’nın kendi firması için hazırladığı önlem kataloğunda kapı tokmağının temizliğinden, seyahatlerdeki kısıtlamalara, toplantılardaki davranışlara kadar değinildi. Mutuel’in konuşmacısı Feldhausen ise firmaların pandemi hazırlığını çok yavaştan aldığı konusunda tenkitkar konuşuyor:

« Hala önlem almamış firmalar, salgının şiddetlenmesi durumunda zorunlu yaptırımlarla karşılaşabilirler. »

Sigortalar Şirketler salgına karşı kendilerini sigorta ettirebilirler, ama grip salgınına karşı değil. Sanayi Birliği, şirketelere aşıyı ve çok sıkı önlemler almalarını tavsiye ediyor. Cenevre’nin özel bankalarından birisi olan Bordie & Cie İsviçre’de domuz gribinin pandemik yayılmasının ülkeye ekonomik olarak vereceği zararın 5,85 milyar olacağını hesaplıyor. Normal bir grip salgınının 1,24 milyar zarar verdiği düşünülürse, domuz gribi salgınının ciddiyeti daha iyi görülüyor. Domuz gribinin şirketlere getireceği masraf 1.5 milyar olarak hesaplanıyor. ETH’nın Konjunktur Araşatırma Bölümü Kof’tan yapılan açıklamaya göre, pandemide personelin çalışamama nedeniyle çıkacak masraflar 2.6 milyar olacak. Eğer bir şirket devletin yetkili organları tarafından pandemi nedeniyle kapatılması ya da çalışmalarının yasaklanması durumlarında doğacak zararlar için, önceden Zürich, Bâlois ve Axa sigorta şirketlerine sigorta yaptırmaları mümkün. Sigortalardan zarar talebinde bulunmak için kapatılmaların ya da kısıtlamaların mutlaka resmi makamların kararı ile olması gerekiyor. Uyarı: Şirket sahiplerinin sigorta olmadan önce sigortaların hangi durumlarda ödeme yaptıkları ya da yapmadıkları konularında mutlaka detaylı bilgi almalarında yarar var. İşsizlik Sigortası (ALV) da maddi yükün altına girecek… Eğer kişinin çalıştığı şirket, devlet tarafından getirilen bir yasak veya kısıtlama nedeniyle kısa çalışma önlemi almak zorunda ka-

lırsa, işsizlik kasası kısa çalışma zararını çalışan kişilere ödemek zorunda kalacak. Bu nedenle işsizlik sigortasının maddi yükünün 650 milyon olabileceği hesaplanıyor. 2008 yılında 18 milyondu.

Sonuç olarak… İsviçre Sanayiciler Birliği (SGV) Müdürü Hans-Ulrich Bigler, şirket sahiplerine, şirketlerinin kapatılmasını önlemek için gereken tüm önlemleri almalarını tavsiye ediyor: « Hijyen kuralları, hastaların evlerine karantinaya gönderilmesi ve mümkün olduğunca çabuk aşı temin edilmesi ihmal edilmemeli. »

ta içinde kan yeterince koruyucu antikor üretecektir.

Bigler domuz gribinin çok fazla dramatize edilmesini de istemiyor.

H1N1 virüslerinin yaşam süreleri Cenevre Üniversite Hastanesi’nin yaptığı bir arastırmaya göre, H1N1 virusleri, mesela bir kağıt paranın üzerinde iki haftaya kadar yaşayabiliyorlar. Viruslerin yaşam sürelerini havadaki nem, hava ısısı ve bulundukları yüzey belirliyor.

Bir kez daha korunma önlemleri: Aşı masrafları 84 milyon Frank Devlet Sağlık Memurluğu (BAG), Pharma endüstrisinin devi Novartis’e ve GlaxoSmithKline’e 13 milyon aşı kutusu ısmarladı (İsviçre’de yaşayan herkese iki adet iğne düşüyor). Ne var ki İsviçre, henüz kime ve ne şartlarda aşı yapılacağına karar vermedi. Hastalık kasaları, kronik hastalıklılara, yaşlılara, evlerinde yaşayanlara, çocuklara ve 65 yaşın üzerindekilere Tamiflu grip ilacını ödeyecek.

Ne zaman aşı olacağız? Aşının güvenilirliği ? Eylül ayından itibaren toplu aşılar için kampanyalar ve uyarılar çoğalacak. Novartis mümkün olduğunca çabuk güvenli bir aşı geliştirmeye çalışıyor. Güvenilirlilik konusunda önem verilen sadece yan etkiler değil, hastalığın bulaşmasının ve yayılmasının önlenememesi durumu da söz konusu olan ve düşünülen sorunlar arasında. 933

Aşı koruması : Aşıdan gelecek zarardan sakınmak için iki aşı arasına en az iki hafta süre konulmalıdır. İki haf-

UBS Sayesinde Devletin Borcu Azalacak UBS hisse senedi satış tahvili ile elde edilen 1,2 milyar kazanç sayesinde, devletin borçları beklenenden daha kısa sürede ve daha yoğun bir şekilde azalacak. Buna bağlı olarak meclis 2010 bütçesini değiştirdi. 2010 yılı için tahmin edilen borç gelişimi, hisse senedi satış tahvi-

li ile 2011 yılında maliyetine satılacağı ile ilgiliydi. Satışta uygulanan diğer metotlar sayesinde bu yıl ve gelecek yıl içerisinde gerçekleşecek olan yeniden borçlanma döneminin yüksek oranda düşeceği söyleniyor. Güncellenen tahminlerde 2009 yılı için 117milyar Frank (eksi 2 milyar Frank) ve 2010 yılı için 120 milyar Frank (eksi 6 milyar Frank)

rakamları ortaya çıktı. 2013 yılına kadar devlet borçları beklenenden daha düşük bir oranda net hâsılat olarak 1,2 milyar Frank azalacak. UBS’in 20 Ağustos 2009’da hisse senedi satış tahvili, toplam 7,2 milyar Frank kazanç elde etmesini sağladı. 2010’da yapılan tahminlerde satış işlemi düzgün bir bütçeyi ortaya çıkarmıyordu. Gerçi büt-

çe dâhilindeki tahsilâtlardan 150 milyon Frank değerindeki tahviller çıkarıldı. Aynı zamanda geniş çaplı likit fonların faiz gelirleri yükselirken, faiz giderleri düşen borçlar yüzünden azalacak. Borçların yavaşlama eylemi 53 milyon Frank’ta sabit kalıyor. Olağanüstü bütçe 600 milyon Frank oranında kötüleşe-

cek, çünkü olağanüstü gelirler fondan düşmüş olacak. 966

Deutsche Zusammenfassung Der Schätzung der Schuldenentwicklung im Voranschlag 2010 lag noch die Annahme zugrunde, dass die Pflichtwandelanleihe im Jahr 2011 zum Einstandspreis veräussert wird. Durch die zusätzlichen Mit-

tel aus dem Verkauf kann nun jedoch die Neuverschuldung im laufenden und im nächsten Jahr deutlich gesenkt werden. Mit dem 1,2-MilliardenGewinn aus dem Verkauf der UBS-Pflichtwandelanleihe neh-

men die Bundesschulden früher und stärker ab als erwartet. Der Bundesrat hat das Budget 2010 geändert. Bis 2013 werden die Bundesschulden um 1,2 Milliarden Franken (Nettoerlös) tiefer liegen als bisher erwartet.

Der Verkauf der Pflichtwandelanleihe der UBS am 20. August 2009 generierte insgesamt einen Gesamterlös von 7,2 Milliarden Franken. Der Handlungsspielraum gemäss Schuldenbremse bleibt unverändert bei 53 Mil-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

lionen Franken. Der ausserordentliche Haushalt verschlechtert sich um rund 600 Millionen Franken, da die ausserordentlichen Einnahmen aus dem Coupon wegfallen.


23

EKONOMİ

Almanlar VBZ Otobüslerini de Ele Geçirdiler Ekip tamamlandı! VBZ yani Zürich Toplu Taşıma işletmesi şimdilik ne Almanya’da ne de Zürich’te yeni şoförler bulmak zorunda kalmayacaklar. Günümüzde otobüs şoförü olmak çok zor. VBZ’in 54 tane şoföre ihtiyacı varken hiç beklenmedik şekilde yaz döneminde başvuru dosyaları yığıldı. Oysa daha kısa bir süre önce yani 2007 yılının aralık ayında, personel eksikliği yüzünden sıkıntıya girilmiş, Doğu Almanya şehirlerinde otobüs şoförleri için arayışa geçilmişti. Son ilana 1200 erkek ve kadın şoför cevap verdi. Başvuruda bulunan yaklaşık üçte birlik kısmın

Almanya’dan olduğu açıklandı. Şimdiyse bütün açık pozisyonlar dolduruldu bile.

Her an göreve hazır 54 şoförün 12’si Alman vatandaşı ve işlerinde tecrübeli oldukları için her an göreve hazırlar. İşletme bu avantajı ile büyük masraflardan kurtuldu. VBZ, sadece İsviçre’den başvuranlara eğitim veriyor. Çünkü eğitim masrafları pahalı. 10’000 Frank ve üzeri bir masraf gerektiren eğitim üç ay sürüyor. 5200 ve 5700 Frank arasında ise bir miktarın başlangıç maaşı olarak olarak ödenmesi gerekiyor. Yeni başlayacak olan 54 kişiden 30’unun eğitim-

den geçerek otobüs ehliyeti alacakları bildirildi. Reklam yapmak ilan vermekten daha ucuz İlkbahar ayında İsviçre’deki işsizlik oranı artarken VBZ, Leipzig ve Dresden’de yeniden reklamını yaptı. Bu durum bazılarını umutsuzluğa sürüklerken medyada da büyük manşetlere yol açtı. VBZ içinse bu manşetler bedava reklam oldu; buna bağlı olarak Zürich bölgesinde otobüs şoförlüğüne büyük ilgi uyandı. Mayıs ve haziran ayında yapılan bilgilendirme toplantılarına yığınla insan katıldı. İşletmenin web

Deutsche Zusammenfassung Es haben sich auf die letzte Ausschreibung 1200 Kandidatinnen und Kandidaten gemeldet. Rund ein Drittel der Dossiers trafen aus Deutschland ein. 12 unter den 54 neuen Fahrern haben einen deutschen Pass.

Sie alle sind schon ausgebildet und sofort einsetzbar. Das hilft dem Betrieb, Kosten einzusparen. Derzeit sind von den rund 650 Busfahrern 35 Deutsche. Das entspricht etwa einer Quote von 5 Prozent. Bei der Crew

der Tramfahrer liegt der Anteil tiefer, im normalen VBZ-Schnitt von 3,2 Prozent. Mittlerweile haben die VBZ die Erläuterungen über die Stellenprofile von Busund Tramfahrern vom Netz genommen.

sitesine yapılan başvurular rekor seviyeye ulaşınca VBZ, otobüs ve tramvay şoförlüğü için koyduğu ilanları kaldırdı. Medyaya ilan vermek zorunda kalmadılar. Şu anda görev yapan 650 otobüs şoförünün 35’i Alman, yani Almanlar %5’lik oranı oluşturuyorlar. Tramvay şoförleri arasındaki Alman oranının ise daha düşük

olduğu açıklandı. Çünkü VBZ bu şoförlerini daha çok İsviçre’den almayı tercih ediyor. Sonuç itibari ile şirket artık reklam yapmayı düşünmüyor. Hatta farklı milletlerden olan ve beklemeye alınan şoförlerin sayısının 2010 senesine kadar yaşanabilecek acil şoför eksikliğini karşılayabilecek durumda oluğu açıklandı. 965

Novartis: Sevk Yasağı – Roche: Aynı Hızla Devam Bazı İsviçreli şirketler farklı oranlarda Libya krizinden oldukça etkilendiler: Esir alınan iki İsviçre’li iş adamı yüzünden Libya ile yaşanan diplomatik kriz hala devam ediyor. Bu krizin etkileri bazı İsviçreli şirketleri farklı oranlarda etkiledi. Roche ilaç şirketi işlerinin aynı şekilde devam ettiğini ve ABB’nin hala daha aktif olduğunu söylerken, Novartis ilaç şirketi satışlarındaki sınırlandırmaları sineye çekmek zorunda kaldı. Novartis sözcüsü Michael Schiendorfer’in Batı İsviçre gazetesi “Le Temps“da yayınlanan açıklamasında, şu an İsviçre’de üretilen ürünlere bir sevk yasağı konulduğunu onayladı. Novartis ülkede belirli bir satış bürosuna sahip değil. Ürünler bir

temsilci tarafından satılıyor. Novartis ilaç firmasının İsviçre’den yaptığı ihracatları temmuz ayına kadar neredeyse %44’den 28,4 milyon Frank’a kadar bir düşüş yaşadı ve belirtilen rakamın dörtte birinin Libya’ya yapılan ihracattan kaynaklandığı belirtildi. Fakat Novartis’in rakibi Roche, yaptığı ihracatta aynı sıkıntıyı yaşamıyor. Roche firması Libya ihracat işlerini Fas üzerinden gerçekleştiriyor. Şirketin basın sözcüsü Alexander Klauser SDA Haber ajansının güncel konuyla ilgili sorduğu sorusuna: «Business as usual» yani “ Her şey bilindiği gibi devam ediyor“ cevabını verdi. .

«Büyük bir dikkatle takip ediliyor» Dünya çapında bilinen ve çalışan gıda şirketi Nestlé, Novartis şirketinin yaşadığı yasaklarla henüz karşılaşmadı. Şirketin sözcüsü ise gelişmeleri “büyük bir dikkatle ta-

kip ettiklerini” ifade etti ve açıklamasında: “Nestlé, İsviçreli ve Libyalı mercilerle olan ilişkilere itina ile yaklaşıyor.“ dedi. Nestlé, Libya ile olan iş ilişkilerini Mısır üzerinden gerçekleştirdiği konusunda bilgi verdi; şirketin Libya’da bir bürosu olduğunu, bebek gıda ürünleri, süt tozu, Neskafe ve çikolata gibi ürünlerin dağıtımını buradan yaptıklarını belirtti.

ABB hala aktif Çalışanlarına aylardır ülkeden çıkma izni verilmeyen teknoloji şirketi ABB, işlerinde herhangi bir zarara uğramadıklarını belirttiler. Şirketin sözcüsü Thomas Schmidt, özellikle elektrik ağları için donanım ürünleri sevk ettiklerini belirterek, 10 milyonun üzerinde olan rakamlarla ciro kazançları elde ettiklerini açıkladı. Yaptıkları 35 milyar Dolar yıllık ciro ile Libya’nın onlar için ufak bir lokma

Deutsche Zusammenfassung Die diplomatische Krise mit Libyen um die zwei festgehaltenen Schweizer dauert an - und trifft Schweizer Unternehmen unterschiedlich. Während das Pharmaunternehmen Roche von gewöhnlichen Geschäften spricht und ABB immer noch aktiv ist, muss sich Novartis Handelsbeschränkungen beugen. Roche muss keinen vergleichbaren Rückgang der Ausfuhren hinnehmen. Roche betreibt das Libyen-Geschäft von Marokko aus. «Business as usual», sagt Konzernsprecher Alexander Klauser auf Anfrage der Nach-

richtenagentur SDA zur aktuellen Situation. Auch der weltgrösste Nahrungsmittelkonzern Nestlé ist bisher nicht von Beschränkungen betroffen. Das Unternehmen verfolge die Entwicklungen aber «mit grösster Aufmerksamkeit». Welche Unternehmen mit welchen Produkten warum von Boykotten betroffen sind, ist kaum auf einen Nenner zu bringen. Manches ist wohl Sache der Produktionsstruktur und der Firmenkonstrukte. Und bei Dritten wiederum bleiben die Bestellungen wie zufälligerweise aus. Eine deutlichere Sprache sprechen die Sta-

tistiken. Bis Ende Juli dieses Jahren hat die Schweiz für nur noch 97 Mio. Fr. nach Libyen exportiert. Im gesamten Geschäftsjahr 2008 waren es 282,3 Mio. Franken. Vergleicht man die ersten beiden Semester der Jahre 2008 und 2009, stellt man einen Einbruch fest von fast 50 Prozent. Am meisten geliefert wurden Maschinen. Die Schweiz setzt als Alternative beim Öl nun auf Kasachstan und Aserbeidschan. Zum ersten Mal seit 2005 ist Libyen nicht mehr wichtigster Lieferant.

olduğunu açıkladılar. . Buna rağmen 2008 yılının temmuz ayında başlayan bu olayların üzerine bazı uzmanlar, şirkete Libya pazarından uzaklaşmasını tavsiye ettiler. Bu önerilerin sebebiyle ilgili olarak ise ABB herhangi bir bilgi vermek istemiyor. Hangi şirketlerin, hangi ürünleriyle ve neden boykot edildikleri konusunda tam bir bilgiye veya sebebe varılamadı. Belki şirketin yapısı ve üretim yapısı nedenlere bir açıklama getirebilir. İlginç olan bir diğer nokta ise şirketlere yapılan siparişlerin de bitmesi oldu. Kısa bir süre önce Feldschlösschen bira üreticisi, alkolsüz bira ürününü düzensiz süreler ile bir Libyalı içecek satıcısına mal verirken birden siparişlerinin durduğunu açıkladı. Şirketin sözcüsü Markus Werner : “Siparişlerin durmasındaki asıl nedeni bilmiyoruz.“ dedi.

İhracatlar çöktü İstatistik araştırma uzmanları ise daha net bilgi verebiliyorlar. Temmuz ayının sonuna kadar İsviçre

Libya’ya ancak 97 milyon Frank değerinde ihracat yapabildi. 2008 ticaret yılında ise toplam ihracat rakamı 282,3 milyon Frank’a tekabül etmişti. 2008 ve 2009 yılının ilk altı ayını kıyaslarsak, bu yıl elde edilen rakamlarda %5’lik bir ihracat gerilemesi yaşandığını görmek mümkün. En çok ihraç edilen ürün ise makineler oldu. İsviçre özellikle akaryakıt ihraç ediyordu. Temmuz ayının sonuna kadar 325 milyon Frank enerji kaynaklarının hesabına gitti ve ithalatların toplam değeri yaklaşık 326 milyon Frank değerinde idi. Bu alanda da geçen yıla göre %85’lik bir azalmanın yaşandığı belirtiliyor. Şu an İsviçre devleti akaryakıt alımına yönelik alternatif ülkeler arasında Kazakistan ve Azerbaycan’ı düşünüyor. 2005 yılından beri yine ilk kez Libya, İsviçre’nin önemli alıcısı olarak görünmüyor. İsviçre toplam ticaret pazarında, temmuz ayının sonuna kadar %0,2Lik oranı Libya oluşturuyordu. 2008 yılında bu oran %0,87 idi. 963

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


24

EKONOMİ

Bern’de Prim Şoku! Bern Sağlık Sigortaları Zürich’dekilerine göre %20 daha pahalı. Temel Sağlık Sigortaları’nda yapılacak olan prim ödemelerindeki artış Bern’i çok sarsacak gibi görünüyor. Yakında gerçekleşecek olan prim artışını öne süren yetkili makamların yaşattığı bu şoka yönelik açıklaması ise yetersiz görülüyor.

ve Zürich’deki sigortalara göre %41oranında daha fazla karşılıyor. Bunun ana nedeni, Bern birçok özel hastanelere temel sağlık sigortalılar için hiç bir ödeme yapmıyor. Sağlık Bakanı Philippe Perrenoud, sigortaların bunun için tahminen 200 milyon Frank daha fazla ödeme yapması gerektiğini açıkladı. Başka bir deyimle bu rakam, primin %7 puanına tekabül ediyor.

Bern Kantonu’ndaki temel sağlık sigorta primleri, önümüzdeki yıl St. Gallen veya Wallis’den bile %25 daha fazla olacak. Hatta pahalı kanton olarak bilinen Zürich’te bile %20 daha yüksek primlerin ödeneceği söyleniyor. Böylelikle Bern’de her yıl her aile bütçesinden 1000 ve 2000 Frank arası daha fazla para gitmiş olacak. Yapılacak olan prim artışının başlıca nedenleri:

Aynı zamanda Bern sağlık sigortaları bakım evlerine St.Gallen’a göre kişi başına %52 ve Zürich’e göre %24 oranında fazladan para ödemek durumunda kalıyorlar. Spitex sağlık hizmetine ise kişi başı olarak bakarsak St.Gallen’daki sağlık sigortalarına göre iki katı ve yarısından fazlası Zürich’li sağlık sigortalarından daha fazla ödemek zorunda kalıyorlar.

İlk olarak Bern yönetimi ve parlamentosu, diğer kantonlara göre sağlık sigortalarını, hastane, bakım evleri ve Spitex masraflarından üstlendikleri payı yükseltmeleri için zorluyor. Bu şekilde Bern’in vergiden tasarruf edeceği belirtiliyor.

Cimri Eyalet

İkinci olarak Bern halkının daha sık ve daha uzun sürelerle hastanelerde kalmaları ve İsviçre genelinin ortalamasının üstünde sayılarda hastane doktoru tarafından daha detaylı bakılmaları ve daha sık ameliyat olmaları.

Ev bütçesi başına 11’000 Frank Bern’de yaşayan ortalama bir aile temel sağlık sigortası hizmetleri için yıllık olarak ortalama 11’000 Frank ödüyor. Kantondan verilen bazı bilgilere göre, sağlık sigortası için 1,8 milyar Frank vergi parası alınarak özellikle hastane, bakım evleri, Spitex, acil yardım hizmetleri ve prim indirimleri gibi sağlık hizmetlerinde kullanılıyor. Bu kadar yüksek vergi paralarına rağmen Bern’li sağlık sigortaları, temel sağlık masraflarının büyük bir bölümünü daha farklı yerlerde üstleniyorlar. Örneğin hastanede kalan bir kişinin masraflarını Bern’li sağlık sigortası St.Gallen’dekine göre %55

Perrenoud oldukça yüksek olan bu artışın sebebini Bern Kantonu’ndaki 65 yaş üzeri nüfusun oluşturduğu bölümün biraz fazla olmasına bağlayarak, yağlı insanlar için fazla masraf yapıldığını ifade etti. Bu artı masraflar için neden sağlık sigortasına yüklenildiği konusunda ise kendisi bir açıklama yapmadı. Hal böyle iken aynı durumda olan Basel-Land Kantonu, Bern Kantonu’nun uyguladığı sistemden farklı davranılabileceğini gösteriyor. Basel’da 65 yaş üzeri nüfus Bern’deki 65 yaş nüfustan bile fazla olmasına rağmen Basel-Land’daki sağlık sigortaları Spitex sağlık hizmeti ve hasta bakım evleri için dörtte bir daha az ödüyorlar. Hatta Bern’de yaşayanların kişi başına yapılan masrafın yarısı kadar ödeme yaptıkları söyleniyor. Temel sağlık bakımının masraflarını halk primleriyle, artı ödemeler, katılım payları ve de halktan alınan vergilerile karşılanıyor. Sosyal demokratlar ve Yeşiller bugünkü kişi başı prim uygulamasına karşı çıkıyorlar ve vergiler üzerinden daha güçlü bir finansman bekliyorlar. Fakat kırmızı yeşil yönetimi ile Bern Kan-

ŞOK Primler

tonu, hastaneler, bakım evleri ve Spitex sağlık hizmetleri için olan vergi paralarında cimri davranıyor. Diğer kantonlara nazaran Bern Kantonu masrafların büyük bir bölümünü prim ödemelerine yüklemek istiyor. Yönetim üyesi Perrenoud bu konuda büyük meclisin sorumlu olduğunu ve yine buradaki büyük çoğunluğun yönetimle aynı olmadıklarını söyledi. Aynı zamanda mevcut borçların durdurulması yüzünden artı masrafların farklı bir yerden telafi edilmesi gerektiğini açıkladı.

Tasarruf alıştırmaları yapılacak “Yüksek prim veya yüksek vergiler“ karmaşasından kaçmak için Bern’in sağlık hizmeti için harcanan masrafları azaltması gerekiyor. Bunun yanı sıra Bern, 2010 yılından itibaren kamu hastanelerine yapıldığı gibi özel hastanelere de finansal olarak eşit davranmakla yükümlü olunduğunu, daha da artacak masrafları önlemek amacıyla tasarruf alıştırmalarının yapılması gerektiğini bildirdi.

Deutsche Zusammenfassung Der Prämienschub in der Grundversicherung wird den Kanton Bern hart treffen. Besonderheiten, wie sie von den Behörden ins Feld geführt werden, erklären den Prämienschock nur ungenügend. Die Grundversicherungsprämien sind im Kanton Bern ab nächstem Jahr über 25 Prozent höher als in St. Gallen oder im Wallis – und fast 20 Prozent höher als im teuren Kanton Zürich. Berner Haushalte zahlen somit 1000 bis 2000 Franken mehr pro Haushalt und Jahr. Die

wichtigsten Gründe sind: Erstens zwingen Berns Regierung und Parlament die Kassen, höhere Anteile an den Spital-, Pflegeheim- und Spitexkosten zu übernehmen als in andern Kantonen. Damit spart Bern Steuergelder. Ob aber der Kanton für die Grundversorgung tatsächlich entsprechend weniger Steuergelder ausgibt als die Vergleichskantone, ist fraglich. Vergleiche seien nicht möglich. Zweitens liegen die Berner häufiger und länger im Spital und werden von überdurchs-

chnittlich vielen Spezialärzten aufwendiger behandelt und häufiger operiert. Um dem Dilemma «höhere Prämien oder höhere Steuern» zu entrinnen, müsste der Kanton Bern die Kosten der Gesundheitsversorgung senken. Weil der Kanton verpflichtet ist, Privatspitäler ab 2012 finanziell gleich zu behandeln wie öffentliche, und damit ein grosser Kostenschub droht, hat der Gesundheitsdirektor eine Sparübung angekündigt

Bir taraftan dile getirdiği tedbirlerin arasında, hastanelerdeki temel ödemelere bir kısıtlamadan bahsederken; diğer taraftan da Sağlık Bakanlığı temel sağlık hizmetini vermek için, bölgelerdeki hastaneleri sağlık merkezlerine dönüştürme çalışmalarına start verdi. Masrafları tavan yaptıran durumlardan ilk etapta biri küçük hastaneler, diğeri bazı uzman doktorların kurdukları özel muayenehaneler. Bu doktorların birçoğu hastanelerde yedek doktor olarak ameliyatlara giriyorlar. Belki bu gerçek Bern hastanelerinde yapılan tam müdahale bile sayılmayan yarı acil muayenelerin sayısı, İsviçre ortalamasının üzerinde olduğu için neden olarak gösterilebilir. Özel hastanelerin, her kantonda tarife ücreti belli olan devlet hastanelerine göre, bu tarz acil muayeneler sayesinde daha fazla kazanacakları ortada.

Gereksiz sayıda Rahim aldırma operasyonları gerçekleşti Bern halkı Merkez ve Batı İsviçre’ye göre daha sık hastaneye gittiği için her hastane bütçe kısıtlamalarını hatta hastanelerinin kapanmasını önlemek için bütçe düzeyindeki yararlanmayı ispatlama isteği içerisine girdi. Bir örnek ele alacak olursak: Bern’deki doktorlar, St.Gallen veya Wallis gibi diğer eyaletlere göre iki kat daha fazlalar. Bu doktorların %30 kadarı rahim alma operasyonu yaptı ve Bern yine İsviçre ortalamasının üzerine çıktı. Hal böyleyken Bern’li kadınların daha iyi bakıldığı söylenemez. Bilakis Jinekoloji ve Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyu üzerinde yaptığı bir araştırmada her yedi kadından birinin rahminin

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

yarardan çok risk oluşturduğu ortaya çıktı. İncelenen on rahim aldırma ameliyatlarından dördünün gereksiz olduğu tespit edildi. Gerçek şu ki: Ne kadar çok hastane o kadar çok uzman doktor ve buna bağlı olarak artan ameliyat sayıları! Bern’de yaşayan bir kişi başına St.Gallen Kantonu’na göre %21 ve Wallis’e göre %42 daha fazla Jinekolog uzman doktor düşüyor. Bern’deki –uzman doktor muayenehane- furyası FMH’nin verdiği bilgiye tam ortalama bir rakamda olmasına rağmen, yine de St.Gallen ve Almanca konuşulan diğer İsviçre kantonlarına göre %12 oranında daha fazla özel muayenehaneye sahip olduğu belirtildi. Yine İstatistik Dairesi’nin açıkladığı bilgiye göre, Bern’li vatandaşlar St.Gallen’lılara göre %28 ve Luzern’li vatandaşlara göre %35 oranında daha sıklıkla uzman doktorlara gidiyorlar. 2008 yılında Bilimsel Sağlık Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir analizde, “Uzman doktorların yoğunluğu masrafların artışına nedendir.” ifadesi kullanıldı. Bu yetmiyormuş gibi Bern’deki doktorlar İsviçre’nin bazı yerlerinde, örneğin St. Gallen, Thurgau veya Luzern hekimlerine göre verilen aynı hizmet için daha yüksek fiyat tarifeleri uygulamakta serbestler. Buradaki yaşama şartlarına bakılırsa aslında haklılar. Buna rağmen sağlık sigortaları doktorlar ile “Tarmed tarifeleri“ üzerinde anlaştılar. Kantonlar bu anlaşmayı onayladı. Sonuç itibari ile daha fazla uzman doktor ve daha fazla muayene sayısı, pahalı ilaçlar anlamına geliyor. Buna bağlı olarak pahalı ilaçlar, her dördüncü prim ödemesini yutuyor. 969


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


26

İSVİÇRE GEZİ REHBERİ

Doğu İsviçre ve Liechtenstein ...bol bol samanlı yollar, bol bol dağlar ve bol bol kültür: BATI SVİÇRE Doğu İsviçre, herkesin arzusuna göre imkânlar sunuyor: St. Gallen’da, Doğu İsviçre’nin dünya kültür mirası ve Thurgau Göl’ü kenarında karma meyve ağaç alanları... Schaffhausen’daki delice akan Ren Nehri ve Toggenburg’da “insanın nefesini kesen dağlar”... Heidi’nin memleketinde sağlık ve güzellik bakım kurları ve Glarnerland’da insana huzur katan Alp gölleri... Batı İsviçre’ye gelip bisiklet turuna çıkmak isteyenler, “Bisiklet Dünyası’na’’ girerek trafik işaretleriyle donatılmış bir bisiklet yolu ağıyla karşılaşabilirler. Bisiklet fanatikleri ya Bodensee Fischdorf’tan Fischerdorf’a kadar turlayabilir, dağ bisikletleriyle gerekli her türlü trafik işaretleriyle donatılmış bisiklet yolunda turlayabilirler ya da yedi günde yedi eyaleti rahat rahat gezebilirler. Bu tura bir çiftlikte samanların içinde gecelemek de dâhildir! Macera iştahlıları için kaslarını çalıştırarak, yani paten üzerinde bu turlara çıkmak için hiç bir engel yok.

Çocuklu aileler için bit tatil cenneti! Doğu İsviçre’de özellikle çocuklu aileler memnuniyetle karşılanıyorlar. İster Wildhaus’daki bebek tiyatrosu, ister insanın içini ürperten güzellikteki Toggenburg Sagen Yolu, Glarnerland’daki Kahverengi ormanda bulunan Baartlı cücenin oyun alanı, Bad Ragaz’ın üzerinde bulunan Heidi Gezi Yolu ya da yüksek bir alanda bulunan Flumserberg’deki “çılgın Mannli’nin Maceraları” ile karşılaşabilirsiniz. Bunun yanı sıra: Toggenburg’lu mekânlar Wildhaus, su altı ve Eski St Johann’ın yanı sıra Heidiland’daki Flumser Dağı “Aileler Memnuniyetle Karşılanıyor Damgası’’’yla ödüllendirildi.

Alp dağlarında süt banyosu ister misiniz? Dağ gezintilerinden ve “Wellness“ yani sağlıklı beslenme ve kişisel bakımdan hoşlananlar, Doğu İsviçre’de arzularına karşılık bulacaklar. Dağda geçirdiğiniz dinlendirici bir günden sonra, Bad Ragaz’daki 37 derece sıcaklıktaki bir termal banyoda ruhunuzu dinlendirebilirsiniz. St.Gallen’da bulunan Säntispark’daki sauna alanı size huzur verecek. Size sunulabilecek seçeneklerin arasında aynı zamanda Alp dağlarında kişisel bakım imkânlarından faydalanabilirsiniz. Glarnerland’da mükemmel bir akşam yemeği yedikten sonra bir süt banyosu yapıp, sonra hemen yatağınıza istirahat etmeye çekilebilirsiniz.

St.Gallen ve Schaffhausen’da kültürü hissedeceksiniz... Daha çok kültürün tadına varmak isteyenler, içinde dünya kültürünü barındıran St. Gallen’a gitmeli veya ünlü Rokoko Kütüphanesi’ ni zşyaert etmeli, yahut da roman havasını içinde barındıran tarihi Schaffhausen şehrini gezmeli. Burada sadece eski sanatlarla karşılaşmayacaksınız; aynı zamanda 2000 yılının şubat ayında vefat eden Avusturyalı sanatçı Hundertwasser’en inşa ettiği ve 2001 senesinin eylül ayında insanlara sunulan Altenrhein’daki “ Hunder t wasser- Mar k thalle“ eserini görebilirsiniz.

Lichtenstein Prensliği kendine göre çok farklı ve çok çeşitli bir dünya. Avusturya ve İsviçre arasında bulunan küçük şehir, Rhein Vadisi’nden 2500 metre yüksekliğe kadar dağlara uzanıyor. Lichtenstein’ın on bir tane köyü ve 35’000 nüfusu var. Daha da yukarıdan dağlar çağırıyor: Triesenberg’den bir tünel sonrasında güneşli Saminatal’a ulaşmak mümkün. Burada Malbun ve Steg gezicileri, dinlendirici bir gezintiye ya da kayak tatiline davet ediyor. Lichtenstein’dan manzarayı görmek için toplam dört yüz kilometre uzunluğunda gerekli işaretler konulan bir gezi yolu bulunuyor. Birçok gezgin örneğin kayalardan yol haline getirilmiş Fürstenweg denilen yoldan yukarı çıkıyor. Lichtensteiner Yolu “Üç Kız Kardeş“ zirvesine kadar çıkartıyor. Diğer yoldan ise insanın nefesini kesen Steger Gölü’ne gidiliyor. Bu alanda ailece dinlenmek mümkün. Çocuklar barajlar yaparak zaman geçirirken, anne ve babalar mangalda sosisler pişirebilir. Bu yol aynı zamanda dağ bisikletçilerinin nabızlarının daha hızlı atmasını sağlayacak. Vadileri gezip, Liechtenstein’ın her köşesini keşfetmek levhalarla donatılmış gezi yollarıyla mümkün. “Tarihi Yamaç Yol“ Eschnerberg’in yaşam ve ekonomi alanı hakkındaki manzarayı görmeyi sağlıyor. Bir diğer doğa harikası, Ruggeler Riet bölgesin-

deki nilüfer çiçeklerinin açmasıyla gerçekleşiyor. Doksan hektarlık, doğa koruması altına alınan alanda, inanılması güç olacak kadar çok bitki çeşidi ve koruma altına alınan hayvan türleri burada barındırılıyor. Buralara yapılan geziler, aileleri Schellenberg’de mangal sefasına davet ediyor. Steg ve Malbun’da mükemmel aile tatilleri – Aileler, özellikle Malbun ve Steg’de kendilerini hem yaz hem de kış aylarında çok iyi hissediyorlar. Kendilerini burada iyi hissetmelerinin sebebi buranın sessiz olması ve çocuklara özel hazırlanan ilgi çekici programlar. Malbunder-Otelleri kendilerini tamamen ailelere yönelik düzenliyorlar. Buralarda meraklı çocuk gözleri ve kahkahaları hoş karşılanıyor.

Kış aylarında kayak ve uzun

mesafeli kayak aktiviteleri Malibun’un koruma altına alınan kayak alanı, Kuzey Alp Dağlar’ındaki en güvenli alandır. Neredeyse 23 kilometrenin sadece 10 kilometresi karlarla kaplı alanı olan pistin durumu iyi olduğu için ebeveynlerin içi çocuklarının güvenliği konusunda rahat ediyor. Üç tane modern oturaklı lif, biri ısıtmalı ve tavan korumalı oturaklı bir lif, bir tane çift kişilik lif ve bir Liliput lifti otellere ve kayak alanına çok yakın olmasının yanı sıra, ziyaretçilerin kar eğlencesinin tadını çıkarmasını sağlıyor. Dört farklı mesafe tipi, acemiler ve profesyoneller için pistler düzenlenmiş. Uzun mesafeli kayak sporuna ilgi duyanlar için gerekli okullar sunulmakta. Gece vakti kaymak isteyenler için ise üç kilometrelik alanda aydınlatmalı pistler sunuluyor. 941

Ski ve Bord’lar üzerine kış eğlencesi Doğu İsviçre’nin kış ayları oldukça sportif ve hareketli geçiyor. Toggenburg, Heidiland ve Glarnerland kış bölgelerinde oldukça büyük ve 200 metreye yakın pistlere sahip muhteşem manzaralı kayak alanları bulunuyor.

Lichtenstein: Küçük, asil ve samimi bir ortam...

sic eos tos ts Pho cas Pod ras Ext s gs ting Son Set ffle Shu

Mu

Vid

NU

ME

4.Öðrenciye 5.Öðrenciye

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


27

SPOR HABERLERİ

İsviçre’de Bilardo Şampiyonu Bir Türk! Bilardo sporunda elde ettiği başarılarla, İsviçre’de bizi en iyi şekilde temsil eden Murat Hoş, katıldığı ilk turnuvadan ‘İsviçre Şampiyonu’ olarak ayrılmış. O günden itibaren sayısız başarılara imza atan Murat Hoş ile özel yaşantısı ve bilardo üzerine keyifli bir söyleşi yaptık. Sayın Murat Hoş sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? 1976’daTrabzon’un Çaykara kazasına bağlı Eğridere köyünde doğdum. İlkokula dördüncü sınıfa kadar Yozgat’ın Sorgun kazasında devam ettim. Daha sonra babamın işlerinden dolayı Bursa’ya taşındık ve ilkokulu Bursa İstiklal İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi de Süleyman Çelebi Lisesi’nde tamamladım. Ortaokul ve lise zamanlarında sürekli sosyal içerikli organizasyonlar içerisinde yer aldım. Lisanslı olarak futbol, atletizm ve bilardo sporuna devam ederek, farklı branşlarda birçok başarılara imza attım. Üniversite hayatım İşletme bölümünü kazandıktan sonra başladı. Aynı zamanda Bursa’nın büyük şirketlerinden birisi olan Sibena Turizm Şirketi’nde satış müdürü olarak iş hayatım devam etti. Bu şirkette yapmış olduğum çalışmalar kendimi geliştirmemde çok etkili olmuştur. 1998 yılında İsviçre’ye yerleştim. Basel’de eğitimci olan eşimle hayatımı birleştirdim. Eşim halen Wohlen’de eğitim-

ci olarak görev yapmaktadır. Havvanur Sena, İzzet Hamza ve Yusuf Emre adında üç çocuğumuz var. Murat Hoş’un İsviçre’deki aktif spor hayatı nasıl başladı? Bilardo oynamayı çok seven biri olduğum için sürekli olarak salonlara gidiyordum. Bir gün tanıdığım arkadaşlarımdan birisi İsviçre’de sadece Amerikan Bilardosu olmadığını aynı zamanda bazı salonlarda Karanbol bilardonun oynandığını ve bu dalda liglerin de olduğunu söyledi. Bunun üzerine araştırmalar yaparak Aarau’da bulunan bir kulüp ile görüşmeler yaptım. Görüşmenin hemen ardından bu kulüpte lisanslı olarakaktif bilardo oynamaya başladım. 2002 yılından bu yana bu kulüpte profesyonel olarak bilardo oynamaktayım. Lisanslı oynadığınız kulüpte ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz? Beni en çok zorlayan konu Aarau’daki takımımızda kendi seviyemde bir oyuncu olmaması. Bu da benim antrenman tempomu ve takım halinde turnuvalarda iyi dereceler almamı etkileyen sebebler arasında yer alıyor. Bu sebepten dolayı Zürich’te bulunan başka bir kulübün Joker Oyuncusu olarak spor hayatımı devam ettiriyorum. Zürich kulübüne Joker Oyuncu olarak vermiş olduğum destek ile onlar 2. Ligden 1. Lige çıkma başarısı gösterdiler. Vaktim olduğu sürece Zürich’e giderek bu kulüple antrenmanlar yapıyorum. İlerleyen zaman içinde bana ge-

len teklifleri değerlendirmeyi ve bilardo sporunu tamamen Zürich’teki kulüplerde sürdürmeyi düşünüyorum. Diğer taraftan tüm masrafları kendim karşılıyor kendi imkanlarımla bu sporu devam ettiriyorum. Maalesef İsviçre’deki kulüpler oyuncularını maddi anlamda yeterince destekleyemiyorlar. Bilardo sporuyla uğraşan kişilere tavsiyeleriniz nelerdir? Kendi vatandaşlarımız arasında bu spor daha çok hobi olarak sürdürülmekte. Tanıdığım birkaç kişi lisanslı olarak bilardo sporuyla uğraşıyor. Umarım gelecekte kendi vatandaşlarımız arasında bu sporla ilgilenen daha çok insan çıkacaktır. Ben de bu konuda üzerime düşeni yapmaya hazırım. Bilardo büyük özveri isteyen bir spordur. Bu sporla ilgilenen vatandaşlarımıza en büyük tavsiyem, kendilerine en yakın bilardo kulübüyle kontağa geçerek bu sporu lisanlı olarak yapmalarıdır. Hobi olarak yapılan sporlar amaçtan uzaktır. Kabiliyetlerine güvenen kişilerin aktif spor yaşamalarını kulüplerde devam ettirmeleri gelecekteki spor yaşantıları için oldukça önemlidir. Bu spora ilgi gösteren ve yardıma ihtiyaç duyan herkes benimle kontağa geçerek gerekli olan danışmanlığı benden alabilirler. Bundan sonraki süreçte ne gibi hedefleriniz var? İsviçre’de kendime ait bir salon açarak gençlere dersler vermek ve bilardo sporunu onlara daha çok sevdirmek istiyorum. İsviçre’de düzenlenen turnuvalarda tekrar eski başarıla-

ra ulaşarak Avrupa düzeyinde düzenlenecek olan turnuvalara katılıp şampiyonluklar elde etmek istiyorum. Bu konuda çalışmalarım olanca hızıyla devam ediyor. Murat Hoş bilardo sporu haricinde nelerle meşgul olmaktadır? 2004 yılında kuruculuğunu yaptığım Kardeş Eli Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin Fahri Başkanlığı’nı yürütmekteyim, merkezi İsviçre Basel’de bulunan IGEL (Zihinsel Özürlüleri Koruma ) derneği aktif üyeliğim, Almanya’nın Weil am Rhein kentinde bulunan Eğridere Köyü Yardımlaşma Derneği’nde yönetim kurulu üyeliğim, Brugg Türk Okulu’nda Okul Aile Birliği

Başkanlığı’m, merkezi Trabzon Of’da olan Kardeş Eli Derneği üyeliğim var ve bu derneğin Avrupa temsilciliğini yapmaktayım. Tüm bunların yani sıra farklı alanlarda sosyal organizasyonlar düzenleyerek İsviçre’deki Türk toplumuna hizmet etmekteyim. Bilardo sporunda almış olduğu başarılarla bizleri gururlandıran Murat Hoş’a aktif spor hayatında başarılar diliyoruz. Kendisini daha yakından tanımak ve irtibata geçmek isteyen okurlarımız sporcunun www.murathos.ch adlı internet sayfasını ziyaret edebilirler. Murat Hoş’un resmi internet sitesinde bilardo sporuyla ilgili detaylı bilgilere de yer verilmiş. 934

Murat Hoş’un bilardo sporunda aldığı dereceler: - 2002-2003 yılı İsviçre Şampiyonluğu - 2003-2004 yılı İsviçre Şampiyonluğu - 2004-2005 yılı İsviçre Şampiyonluğu - 2005-2006 yılı İsviçre İkinciliği - 2007-2008 yılı İsviçre İkinciliği - 2008-2009 yılı İsviçre Üçüncülüğü PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


28

HUKUK KÖŞESİ

PROBLEMLERİNİZİ BİZE YAZIN!

Pusula Gazetesi, Hukuk Kösesi,Bernstrasse 88, 8953 Dietikon Tel.: 043 322 90 80, E-Mail: hukuk@pusulaswiss.ch

Sorular ve Cevapları SORU 1: 12 yıldır İsviçre’de yaşıyorum. İkinci evliliğimi yaptım. Şimdi 3 senedir bir İsviçre’liyle evliyim. Fakat bana C Ausweis verilmiyor. İsviçreli makamlar daha evvelden sosyal yardım almış olduğum için hemen C Ausweis almamın mümkün olmadığını, ilerleyen zaman içinde almış olduğum sosyal yardımı geri ödersem C Ausweis sahibi olabileceğimi söylüyorlar. Bu durumda ne yapmam gerekiyor, C Ausweis almak için ne yapmalıyım.?

Halime Aktaş / Zürich Cevap: İsviçre Yabancılar Kanunu (AuG/LEtr) madde 34’de belirtildiği gibi oturum izni C, iki şart yerine getirildiğinde verilebilir. Biri en azından on sene bu ülkede bulunmak ve son beş senede B oturum iznine sahip olmak. Diğeri ise Mad. 62’deki belirtilmiş rücu sebeplerinin, yani cayma nedenlerinin mevcut olmaması. Kanun vericinin amacı İsviçre’de yaşayan bir yabancının şimdiye kadar göstermiş olduğu tavır ve davranışının yanı sıra uyum derecesini tespit etmektir. Mad. 62’nin e harfine göre, rücu sebeplerden biri yabancının şahsen veya bakıma mecbur olan birinin sos-

yal yardıma muhtaç kalmasıdır. Altını çizmek gerekir ki, her sosyal yardım alan yabancının oturma izini veya elde etmek istediği C oturumu bir cayma sebebi teşkil etmez. Yine orantılık ilkesine dayanarak bu maddeye göre süresiz ve daima sosyal yardıma muhtaç kalan yabancıların oturum izinleri rücu edilebilinir. Misal olarak yabancının kasten ve niyetli olarak sosyal yardıma muhtaç kalmasıdır. Sizin söz ettiğiniz hususta, yabancılar dairesinin sizden C oturum izni sosyal yardımını geri iade etme koşulunu öne sürmenin kanuna dayanan bir tavır olmadığı görülüyor. Sizin bu konuda yapabileceğiniz, yabancılar dairesinden yazılı ve itiraz edilebilir bir kararname talep edip, dosyanızı güvendiğiniz bir avukata vermeniz olabilir. SORU 2: Türkiye`den 3 haftalık yavru bir Kangal köpeği getirdik. Sivas`ta bulunan merkez, köpeğin 3 aylık olduktan sonra İsviçre`de aşılanması gerektiğini, şu an için hiçbir sağlık sorununun olmadığını söyledi. Biz de tüm evrakları hazırlatıp yavru Kangal köpeğini İsviçre`ye getirdik. Aradan 2 ay geçti ve biz artık 2 buçuk aylık olan köpeğimizi aşılatmak için bulunduğumuz böl-

gedeki yetkili kuruma götürdük. Kendileri köpeği alıp aşı yaptılar ve köpeğe Chip takıldı. Fakat daha sonra köpekte hastalık olduğunu ve bu sebepten dolayı karantinaya alınması gerektiğini söyleyerek bize köpeğimizi geri vermediler. Bir ara 4`500 Frank ödersek köpeği alabileceğimizi söylediler. Biz bu işlerle uğraşırken, bize son olarak hasta olan köpeğimizin iğne ile uyutulup öldürüldüğünü ve yakıldığını bildirdiler. Biz bu konuda ne yapabiliriz, hakkımızı nasıl arayacağız?

Nazmiye Kırıcı / Solothurn Cevap: İsviçre’deki hayvanları koruma kanunu (Tierschutzgesetz/Loi sur la protection des animaux) kantonların hayvan koruma kanunlarına genel bir çerçeve vermektedir. Bu kanunun amacı, omurgalı hayvanların sağlıklı ve haysiyetli, yani onurlu yaşamasını öngörür. Genel olarak yetkili kanton merciileri özel hallerde köpeğinizin çok ağır veya bulaşıcı bir hastalığa kapıldığı an, size sormadan bile köpeğinizi öldürmeye ve kadavrayı kanuni olarak imha yetkisine sahiptirler. Buna karşı hakkınızı, eğer elinize kararname verilmişse, kanton hukukuna

uygun bir biçimde itiraz ederek, şayet kararname mevcut değilse, itiraz edilebilir bir kararname talep etmekle arayacaksınız. SORU 3: Abonesi olduğum ve zevkle okuduğum Pusula Gazetesi’ne bir konuda danışmak istiyorum, Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Şimdiden teşekkür ederim. Bilindiği gibi 2008 sonunda İsviçre Schengen’e üye olunca, ülkede yaşayan yabancıların Schengen ülkelerine yolculuklarında vize alma zorunluluğu kalkmıştı. Ancak bu kara yoluyla yolculuklarda başlamıştı. Hava yoluyla yapılacak yolculuklarda bu kararın nisan ayından sonra geçerli olabileceği belirtilmişti. Biz de önümüzdeki ay Roma”ya uçak ile yolculuk yapacağız. Acaba bize Roma havaalanında vizemiz olmadığı gerekçesiyle herhangi bir zorluk çıkarırlar mı, diye ikileme düşüyoruz. Bu konuda sizin bir bilginiz ya da duyumunuz var mı?

Cengiz Aksüt/ Bern Cevap: Mehmet Akyol`un bu soruya cevabı: Nisan 2009’dan itibaren İsviçre bir Schengen ül-

Yurt dışında doğup büyümüş bir Türk olarak, haksızlığa ve dışlanmaya şahsen maruz kaldığımdan tahammül etmediğim için. İnsanların, haksızlığa uğramış ve dışlanmış bireylerle aynı duruma düşmelerini önlemek için ve insanlara daha çok faydalı olabilmek ve onların problemlerini çözebilmek için Avukatlık mesleğini seçtim. Yetkin Geçer kesi konumuna geldiğinden, İsviçre’de oturumu olan göçmenlerden herhangi bir vize talep edilmiyor. Bu durumda soruyu soran vatandaşımız herhangi bir vize almadan Roma havaalanı üzerinden İtalya’ya giriş yapabilir. 1007

Bir Soru Bir Cevap: Hastalık Sigortası Değiştirme

Soru: Kısa bir süre önce işsiz kaldığımdan, nereden tasarruf yapacağımı düşünmeye başladım. Bir tanıdığım bana, hastalık sigortasını değiştirmem durumunda epey bir tasarrufta bulanabileceğimi söyledi. 2010 yılı için hastalık sigortasını değiştirmem mümkün mü? Bunu nasıl yapabilirim? Cevap: Doğru, çoğu kez hastalık sigortasını değiştirerek belli bir tasarrufta bulunma imkanı vardır. Bunun için öncelikle bağlı olduğunuz hastalık sigortasında bir tasarruf yapma imkanı olup olmadığını araştırmak doğru olacaktır. Öncelikle sigortalı olma biçimini değiştirerek ödediğiniz primi azaltma imkanı vardır, HMO modeline

geçmek, ev doktoruna sahip olmak veya yıllık ödemeniz gereken katkı miktarını (Franchise) değiştirerek. Bunu yaptıktan sonra başka bir hastalık sigortası aramaya başlayabilirsiniz. Öncelikle bulduğunuz hastalık sigortasından bir öneride bulunmasını isteyin. Bunun için şu anki sigorta poliçesini bu kasaya vermek yararlı olur, böylece sizin mevcut sigortanıza denk düşen bir teklif yapabilirler ve bu da bir kıyaslama yapmanızı kolaylaştırır. Size getirilen teklifin bir tasarruf imkanı yarattığını görüp hastalık sigortanızı değiştirmeye karar verirseniz şunları yapmanız gereklidir: 1. Öncelikle yeni hastalık sigortasına müracaatınızı tamamlamanız gereklidir. Her kasa mecburi hastalık sigortası başvurusu-

nu yasa gereği kabul etmek zorundadır. Müracaatınızın bir hastalık veya yaş nedeni ile ret edilmesi yasa gereği mümkün değildir. Ayrıca sadece mecburi hastalık sigortası için müracaat ediyorsanız, size sağlığınızla ilgili soruların sorulmaması gerekir. Bu sadece mecburi hastalık sigorasına ek olarak yaptırmak istediğiniz şeyler varsa sorulabilir. 2. Bundan sonra mevcut sigortanıza çıkış vermeniz gereklidir. Çıkışlar ancak yıl sonu için yani 31 Aralık için mümkündür ve bu çıkış dilekçenizin kasım ayının son iş gününde hastalık sigortasına ulaşmış olması gereklidir. Çıkış vermeniz için sigorta primlerinin artması veya herhangi bir gerekçe gösterme zorunluluğu yoktur. Hastalık sigortası değiştirmek için

mevcut hastalık sigortası primlerinin hepsini ödemiş olmanız gereklidir. Başka bir deyişle prim borcunuz veya ödenmemiş hesaplarınız varsa sigorta değiştiremezsiniz. 3. Çıkış işlemlerinizin tamamlanması için mevcut hastalık sigortasının sizin çıkışınızı kabul ettiğini belirtmesi gerekir. Bu bildirim gelmezse hala mevcut hastalık sigortasında kalmaya devam edersiniz. Bu bildirim gecikirse, sigorta değiştirme bir sonraki çıkış tarihi için geçerli kabul edilir. Bu nedenle aynı anda iki hastalık sigortasına sahip olma durumunda kalablirsiniz, buna dikkat edilmesi gerekir. Ancak mevcut sigotanız size kasıtlı olarak geç bildirimde bulunduysa sorumluluk tamamen onlara ait olur. Hastalık sigortası değiştirme ile il-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

gili ayrıntılı bilgileri şu intenet sayfalarından da edinebilirsiniz: www.bag.admin.ch/themen/krankenversicherung ve www.comparis.ch

Dipnot: Ek sigortalara dikkat! Sizin yaşadığınız bölgede olan bütün hastalık sigortaları yasa gereği sizin sigortalanma talebinizi kabul etmek zorundadır. Ancak bu sadece zorunlu hastalık sigortası için geçerlidir. Bu hasta, hamile olunması durumları için de bu geçerlidir. Ancak bu durum ek sigortalar için geçerli değildir. Ayrıca bu ek sigortalar için çıkış süreleri farklıdır. Bu nedenle öncelikle yeni sigorta sizin müracaatınızı kabul ettikten sonra mevcut sigortanıza çıkış vermeniz daha uygun olur. 991


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


30

KÜLTÜR VE SANAT

Winterthur Foto Müzesi Şiddeti ve Gücü Sorguluyor Winterthur Fotoğraf Müzesi bir yıl önce “Darkside l“ başlığıyla fotoğraf sanatında cinselliği mercek altına almıştı. İnsan vücudu, şehvet ve erotizm açılarından incelenmiş, sergilenmişti. Sanatta erotizm, seks, şehvet sanatçı ve düşünce adamlarının zihinlerini en çok kurcalayan konulardan birisi olarak, ‘Darkside l’ ile iyice ortaya serilmişti; sempozyumlarla, görsellerle, fotoğraflarla... Gülter Locher

Şimdi de “Darkside ll“… İnsanın bir başka karanlık yanı:

ŞİDDET VE GÜÇ!

İnsan vücudunun fiziksel acıları, kırılganlığı, hastalıkları, yaşlanması, ölümü, çürüyüşü hatta kemikleri fotoğraflanmış; şiddet, sadizm, mazoizm, exzess ve güç, resim karelerinde izlence haline getirilmiş; Darkside ll’de de insan vücudu başrolde… Ama bu kez çok daha anlaşılmaz, çok daha karanlık, çok daha dehşete düşürücü, düşündürücü, şok üzerine şok bir yanıyla: Şiddetin, gücün, organize devlet gücünün, savaşların fotoğraflarıyla… Gövdesinden ayrılmış bir insan başını görüp dehşete düştükten hemen sonra, başına bir asker tarafından dayanan silahın, bir saniye sonra kafasında patlayacağını bilen genç bir insanın yüzündeki ölüme gidiş korkusunun resmi, izleyiciye de ölüm korkusunu iliklerine kadar yaşatıyor.

“tecavüzün olmadığı bir savaş olmamıştır“ Irak’ta Amerikan askerlerinin esirlere yaptıkları zulümleri göstermek için özel bir bölme ayrılmış; hem video görüntüleri, hem fotoğraflar izlenmeye sunuluyor… Hiç bir yerde yayınlanmamış kareler, filmler var orada. Basında gördüğümüz, bildiğimiz ne kadar azmış meğerse… Küçücük, traşlı kafasıyla oğlan çocuğuna benzeyen Amerikalı kadın askerin, güçlü kuvvetli büyük bir ihtimalle maço bir erkek olan Iraklı esirin boynuna taktığı köpek tasmasıyla onu aşağılayışı, esirlere cinsel tacizlerde bulunulması ve daha nice inanılmaz, anlaşılmaz

olaylar fotoğraf kareleriyle sonsuza kadar belgelenmiş. Son derece normal bir yaşam süren, aramızdan, her gün rastladığımız, selamlaştığımız mütevazi insanların bile savaşlarda nasıl böyle canavarlaşabildiklerini açıklayabilmek, anlayabilmek çok zor. Darkside ll Sempozyumu’na konuşmacı olarak katılan bilim adamlarından birisi “tecavüzün olmadığı bir savaş olmamıştır“ demişti.

dan: kıpkırmızı kanlı, sarı ve beyaz yağ öbekleri ile… Bir tiksinti duygusu beliriyor insanın içinde, insan kanlarının, vıcık vıcık insan yağlarının yayıldığı ameliyat masasının resmine bakarken, sanki burnunuza kan kokusu da geliyor. Masadaki kadının daha da güzelleşeceğine inanmak mümkün değil. İnsanların ameliyat masasındaki görüntülerini bilmemeleri ne kadar iyi diye düşünüyor insan…

Bu ‘’horror kabini“nden çıkınca Michael Jackson’in dev bir fotoğrafı ile karşılaşıyoruz: Kimbilir kaçıncı güzelleşme ameliyatından sonra harabeye dönmüş bir surat, özellikle de bu yüzün ortasındaki erimiş, küçülmüş eksilmiş yaralı, irinli burnu görünce hafif bir sızlama hissettiğiniz burnunuzu, elinizle gayri ihtiyari yokluyorsunuz…

Fotoğraf sanatçısı Sophie Ristelhuebers’in fotoğrafının önünde daha uzun kalıyoruz; bir kadının sırtı… kuyruk sokumundan ensesine kadar tırmanan dev bir tırtıla benzeyen ameliyat dikişlerini görünce irkilmemek mümkün değil. Kadının vücudu sırtından kesilerek açılmış, ameliyat edilmiş ve sayısız iğne delikleri ile sırt boyunca dikilmiş. Yaşamı boyunca, yaşadığı -büyük bir ihtimalle- cehennem acılarının, ameliyat anısının, ameliyat sonrasında değişen yaşamının, asla eskisi gibi olamayacak olan yaşamının belgesi olarak bu dev tırtılı ölünceye kadar sırtında taşıyacak. O çirkin, sırtına tırmanan dev tırtıl vücuduna hakim olmuş artık… Yaşam boyunca… vücut artık kendine hakimiyetini kaybedip tırtılın hakimiyetine girecek… Hareket ederken tırtılın canını acıtmaması, onun keyfini bozmaması gerekecek, vücut kendi istediğince özgürce değil, onun izin verdiğince yaşayacak.

Daha ileride bir başka fotoğraf önünde duruyoruz: Kaza yapmış bir otomobilin içindeki sarışın güzel yüzlü kadın... Yüzü hiç de ölmüş hissi vermiyor… daha öyle canlı, öyle güzel ki, kuaförü bile bozulmamış… İnsan, ölümüm gerçekliğini, yakınlığını yüreğine bıçak saplanırcasına hissediyor... sevdikleri, yakınları geliyor gözlerinin önüne ve elbette bu sevdiklerden yakınlardan ayrılmanın ne kadar yakın ve ani olabileceğini düşünüyor insan... Sarışın kadın bir kez daha insanın kırılganlığını, acizliğini sergiliyor. Asla ölüme gideceğini aklına getirmiyordu birkaç dakika önce: İtina ile yapıImış makyajı, kuaförden yeni çıkmış saçlar ve bakımlı elleri, ojeli tırnaklarıyla kimbilir ne heyecanlar yaşamak amacıyla ne sabırsız bir heyecanla gidiyordu... Fotoğraf o kadar güzel, kadının durumu öyle dramatik ki... bir yandan sarışın kadının hazin şekilde biten genç yaşamına kederlenirken, fotografın güzelliğine de hayran olmaktan kendimizi alamıyoruz. Keder, korku, ümitsizlik, acı... Ve tüm bu duyguları zalimce yaşatabilen muhteşem fotoğraf... Ve… estetik ameliyat anlarında çekilen fotoğraflar… Bir kasabın kasaplık hayvanların etlerini parçalara ayırması gibi ayırmış doktor kadın hastanın göğsünü gövdesinden… Büyük bir meme parçası sarkıyor gövdenin yan tarafın-

Fotoğraf sergisini gezerken fotoğraf ve ölüm, resim ve şiddet arasındaki ilişkilerin derinliği düşünceye hakim oluyor… Fotoğrafın gücü hissettiriyor kendisini. Avrupa’nın, fotoğraftan önceki resim zamanı da her türlü şiddeti temsil etmekteydi... olayları sonsuza kadar belgeselliyordu. Ressam ellerinden çıkma resimlerdenden daha belgesel, daha gerçekçi olarak yalnızca teşhir değil, aynı zamanda bir tehdit oluyor fotoğraf sanatı…

SEMPOZYUM: Zu brutal? Nur schön? / Çok vahşi? Sadece güzel? Serginin kuratörü tarih felsefecisi Urs Stahler’in konuşmasıyla açılan sempozyumda, İsviçre’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden katılan bilim adamları, felsefeciler, sa-

nat eleştirmenleri fotoğraf ve resim sanatındaki şiddeti ve gücü tartıştılar, sorguladılar, açıklamaya çalıştılar…

Luzern Üniversitesi’nden Tarih Profesörü Valentin Groebner fotoğrafı, bir tarihçi perspektifiyle açıkladı. Prof. Groebner’e göre fotoğraf sanatı dinsel ve sihirli içeriğini hiç değiştirmeden modernizm öncesinden günümüze kadar gelmiş bir medyumdur. Şiddet fotoğrafları çok özeldirler… Bunlar derin, güçlü, hareketli duyguların iletkenidirler. İzleyici gerçekten şiddete uğrayan, acı çeken, çürüyen vücut karşısında değil sadece onun fotoğrafı karşısındadır; görüntü ile arasında ince bir cam parçasının ardındadır, bu nedenle de bu simulakr ondan duyarlılık ve acısına ortaklık beklemek hakkına sahiptir. Bir başka deyişle, şiddet fotoğraflarını izleyen kişi yalnız değildir, bir kalabalık içindedir, sosyal bir ortamdadır; duygularının ifadesi, fotoğrafları izlerken başkaları tarafından izlenmektedir. Extrem şiddet ileten insan fotoğrafları bu nedenle bir bakıma duygusal dünyanın sosyal coğrafyasıdır. İkinci konuşmacı dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı İtalyan Oliviero Toscani, Chanel, Esprit, Elle, Vogue, United Colors of Benetton gibi moda evleri ve yayın organları için çalıştı. Şu anda Toscana’da yaşayan sanatçı şarap ve zentinyağı üreticiliği yapıyor, at terbiye ediyor. Toscani’ye göre tarih fotoğrafla birlikte başladı. Fotoğraf insanlığın tarihi hafızasıdır. Sanattan çok şey öğrendik. Hatta neyi görmek istediğimizi, güzelliği, güzelliğin bizi hastalık derecesinde çekme gücünü sanattan öğrendik. Klasik resim zamanlarının ressamlarından tarihteki çarmıha gerilişleri, soykırımları, katliamları, kafaların kesilişini, pervers cinselliği, canavarlığı, kanı,… onların muhteşem güzellikte tablolarında görerek insanin tarihini öğrendik. Şimdi çoğunlukla bu tablolarda gördüklerimizi fotoğraf resimlerinde izliyoruz; şiddet ve dayanılmaz dram içeriklerine rağmen fotoğrafın güzelliğine de hayranlık duyuyoruz. Zürich’te yaşayan kuratör, sanat

kritikçisi ve Doçent Martin Jaeggi, köpek tasmasıyla yerlerde Amerikalı kadın asker tarafından sürüklenen Irak’lı esiri konuşmasının ana teması yaptı. Bu fotoğraftaki gaddarlığı mercek altına alarak, medyanın bu fotoğrafı yaygınlaştırmasını sorguladı. Sempozyuma katılan diğer konuşmacılar Tel Aviv’den Ilan Üniversitesi felsefe eğitimcisi Arielle Azoulay, Milano’dan felsefeci ve edebiyatçı Luisa Lambri, Fransız Gazetesi Liberation’un sanat ve kültür redaktörü Elisabeth Lebovici, Avrupa Halk Edebiyatçısı ve Germanistikçi yazar Peter Pfrunder, sanat tarihçisi Martin Seidel’di. Dark ll Fotoğraf Sergisi Winterthur Fotoğraf Müzesi’nde 5 Eylül’de açıldı. 15 Kasım 2009 tarihine kadar sürecek olan sergiyi izlemek isteyenler için müzenin adresi şöyle:

Fotomuseum Winterthur Grüzenstrasse 44 + 45 CH-8400 Winterthur (Zürich) Telefon +41 52 234 10 60 Infoline +41 52 234 10 34 Fax + 41 52 233 60 97 E-Mail: fotomuseum@fotomuseum.ch Açık olduğu saatler: Salı – Pazar arası saat 11’den 18’e kadar Uhr, Çarşamba saat 11’den 20’ye kadar Pazartesi günleri kapalıdır. Giriş ücreti 7 Frank’tır. 1000

Winterthur’da Okul Hayatına Uyum Toplantısı 12 Eylül Cumartesi günü Winterthur BİZ ‘de (Berufsinformation Zentrum), Schweizerishes Rotes Kreuz’un organize ettiği ve konuşmacı olarak bayan Psikolog Sibilla Schuh’un katıldığı, Starke Eltern Sein (Güçlü Veliler Olmak) isimli bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Haber: Memduha Tüfekçi Ayrıca Zürich Entegrasyon Dairesi Proje Başkanı olan Raymond Keyn’de oradaydı. Konuşmanın

içeriği Türkçe, Hırvatça, Sırpça ve Boşnakça dillerine tercüme edildi. Toplantının konusu ise İsviçre’de yaşayan göçmen aileler olarak hepimizi yakından ilgilendiren, okula gidecek veya gitmekte olan çocuklarımıza yardım edebilmek ve destek sağlayabilmekti. Bunun nasıl yapılabileceği, 30 yıldır İsviçre’de yabancıların eğitimi ile ilgili çalışmalar yapan Psikolog Sibilla Schuh tarafından, aşağıdaki -kendimize de sık sık sorduğumuz- sorular ışığında katılımcı velilere aktarıldı:

- Çocuğunuzun okulda başarılı olması ve bu toplumda iyi yetişebilmesi için ana-baba olarak ona nasıl yardım edebilirsiniz?

nulmalıdır?

- Okulda mümkün olduğunca başarılı olabilmesi için çocuğunuza evde nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Ayrıca konuşmanın ardından on bir dile çevrilen ‘‘Köprüler kurmak. Çocukların dünyalarını birleştirmek.’’ adlı film gösterildi ve velilerin konu ile ilgili soruları cevaplandırıldı. 950

- Çocuğunuzun anaokul, okul ve aile arasındaki git-gellerini nasıl kolaylaştırabilirsiniz? - Çocuğunuzun özgüvenini ve onun öğrenme şevkini nasıl güçlendirebilirsiniz?

Kendi başlarına öğrenebilmeleri için nerelerde serbest bırakılmalıdır?

- Çocuklara nerelerde sınır ko-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


31

DERNEK HABERLERİ

İş Adamı Celal Bayar ile BITDEFE Üzerine Konuştuk… Gazetemizin dernek haberleri köşesinde size önemli çalışmalar yapan dernek ve federasyonların tanıtımlarını yapmaya devam ediyoruz. Bu ayki konuğumuz BITDEFE (Batı İsviçre Türk Federasyonu) Başkanı Sayın Celal Bayar. Kendisiyle başkanı olduğu federasyonun çalışmalarıyla ilgili olarak güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Söyleşi: Nuray Uçar

Celal Bayar Kimdir? 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra İsviçre’ye yerleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin III. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın torunudur. Evli ve iki çocuk babası olan Celal Bayar, 2 Mayıs 2009’de yapılan genel kurul toplantısında, 2007’de kurulan Batı İsviçre Türk Dernekleri Federasyonu’na başkan seçildi. 1985’te uluslararası alanda petrol ve petro-kimya ürünleri ticareti yapan kendi şirketi BayCorp SA’yı kurdu. Cenevre Üniversitesi’nde ve Webster University’de İşletme (Business Administration) okudu. İlk dernek faaliyetlerine başlaması üniversite yıllarına rastlar, o yıllarda İsviçre Türk Talebe Cemiyeti’ni kurdu ve üç yıl boyunca derneğin genel sekreterliğini yaptı. Bütün tahsillerini İsviçre’de yapan Bayar’ın, Turgut Özal’a karşı özel bir sempatisi vardı, tam da Türkiye’ye dönüp siyaset yapmaya karar verdiğinde Turgut Özal vefat etmişti, ve sonrasında da siyaset yapmak için herhangi bir istek duymadı.

Neden: Celal Bayar’la Batı İsviçre Türk Dernekleri Federasyonu’nun çalışmaları, hedefleri, projeleri ve amaçları üzerine konuştuk. NURAY UÇAR: Batı İsviçre Türk Dernekleri Federasyonu (BITDEFE), ne zaman ve nasıl kuruldu, biraz bahseder misiniz? CELAL BAYAR: BİTDEFE’yi bir kaç arkadaşla beraber 2007’de kurduk. Kuruluş amacı da enterasandır: Doğu Perinçek, sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir konferansa katılmıştı ve ondan dolayı da bir süre sonra, Lozan’da yargılandı. Özellikle o davadan sonraki dönemde, İsviçre basınındaki ırkçı saldırılarda gözle görülür bir yoğunlaşma olmuştu. O andan itibiren artık bu dava bir Doğu Perinçek davası olmaktan çıkmış, Türkiye’yi ilgilendiren bir dava halini almıştı. İşte biz de birkaç arkadaşla birlikte Türkiye’yi temsil etmek, Türkiye’nin imajını bir şekilde düzeltmek için bir araya geldik. BİTDEFE böyle kuruldu. BİTDEFE’nin kuruluşu aslında doğal bir süreç, İsviçre’de sürekli olarak, gerek medyada, gerekse bazı siyasi partiler tarafından Türkiye’yi karalama ve ırkçılık politikaları olmasaydı böyle

bir federasyona da ihtiyaç olmazdı zaten.

BITDEFE hangi derneklerin biraraya gelmesiyle oluşmuştur? Monthey Türk Birliğii, Moudon Türk Birliği ve Lozan Türk Birliği var (bu yaklaşık 1.500 kişiliik bir toplumdan oluşuyor), bu arada başka birkaç tane dernekle de temas halindeyiz, bazılarından cevap bekliyoruz. Association Suisse Turquie (Türk-İsviçre Derneği) var örneğin, Galatasaraylılar Derneği var, Amicale Juive de Turquie (Türkiye Musevi Dostluk Derneği) var, ki onlar çok iyi çalışıyorlar. Bizim davamızın savunmasında önder bir rol oynuyorlar, bu da aslında güzel bir teşebbüs. BITDEFE siyasi bir gelişim değil ancak siyasi bir yönü de var. Örneğin iki sene önce Lozan kantonunda yerel ve federal seçimler oldu, yaklaşık yedi, sekiz tane aday adayıyla konuştuk. Suisse Romande’da ciddi bir Türk diasporasının varlığından bahsettik, ve İsviçre çapında 30-35.000’i şu an çift vatandaşlığa geçmiş durumda. Dolayısıyla Türkler artık siyaseten de dikkate alınacak bir toplum . Ziyaret ettiğimiz, konuştuğumuz ve yemeğe davet ettiğimiz bu adayların hepsi seçildi. Çoğu böyle kalabalık bir Türk diasporasının olduğunu bilmediklerini söylediler. Bu da Türk toplumu olarak ne kadar entegre olduğumuzu gösteriyor, entegre olmak güzel birşeydir (asimilasyondan bahsetmiyorum) ama Almanya’daki kadar olmasa da bir nevi gettolaşma var buradaki Türkler’de, çok fazla dışarıya açılma heyecanı yok, kendi aralarında kalmayı tercih ediyorlar daha çok.

Suisse-Allemande kontonlarında daha fazla Türk olduğundan dolayı daha fazla aday görmek mümkün mü sizce? Belki de Suisse-Allemande (İsviçre’nin Alman kesimi) ve Suisse-Romande’daki (İsviçre’nin Fransız kesimi) Türkler’in de profili biraz değişik, bana öyle geliyor ki, Suisse-Allemande kantonlarındaki Türkler eskiden biraz daha ezik durumda oldukları için onlarda daha böyle bir yarışa heves var, ‘ben de varım!’ der gibi, varlıklarını korumak için böyle bir hamle yapıyorlar. Örneğin Basel’da belediye seçimlerine giren çok ciddi Türkler olduğunu görüyorum. Nitekim, 11 Ekim’de Cenevre kantonal seçimlerinde bir kaç Türk adayı da mevcuttu.

Suisse-Romande’da bir kopukluk var sanki Türkler arasında? Benim bildiğim kadarıyla İsviçre’de yaklaşık 130 Türk derneği var, doktorlar, mimarlar, Aleviler, vs. Çok güzel bir şey ama aralarında bir istişare, bir güç bir-

liği yok. Federasyonun bir amacı da biraz bu doğrultuda, bu kopukluğu düzeltmek ve aradaki birliği sağlamak. Sosyal ve maddi durumları çok iyi olan, kaliteli, duyarlı ve vatanperver Türkler olmasına rağmen -muhtemelen de Suisse-Allemande’da daha fazla olmalı -sayı olarak değil oran olarak-, siyasi ve sosyal hayata gereken önemi vermiyorlar. İşte biz bu ortamı canlandırmaya çalışıyoruz.

Derneği yaygınlaştırmak için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? Birincisi, BİDTEFE’nin web sayfasını oluşturma aşamasındayız, tahmin ediyorum ki 1-2 ay içerisinde hazır olur. İkincisi, konsoloslukla ve büyükelçilikle, Dünya Ticaret Örgütü, Birleşmiş Milletler, ve Bern’deki büyükelçilikle sürekli ilişki halindeyiz. Bu şekilde BİTDEFE dernekler arasında yavaş yavaş tanınmaya başlıyor. Bunların dışında İsviçre’deki siyasilerle de diyaloğumuz bulunmakta, ve İsviçre medayasıyla da sürekli yazışma halindeyiz.

Şimdiye kadar gerçekleştirmiş olduğunuz aktiviteler var mıdır? Son olarak, 6 Aralık 2008’de Prof. Dr. Ilber Ortaylı’yı bir konferans için Cenevre’ye getirdik. İsviçre halkı yaptığınız aktivitenin kalitesine bakıyor. Örneğin Ilber Ortaylı konferansı çok başarılı geçti bizim için, çünkü Ilber Ortaylı profili ve karizması yüksek olan bir yazar ve tarihçi, bu yüzden de çok fazla ilgiyle karşılaştık. Eğer buradaki vatandaşlara ve İsviçreliler’e uygunsa ve profili de yüksek bir kişiyse çok kalabalık bir ilgi görmek mümkün. Peki duyurularınızı ne şekilde yaygınlaştırıyorsunuz? Bizim bir databankımız var, 800 tane vatadaşımızın ve Türkiye’yle yakından ilgilenen İsviçreliler’in e-mail adresleri var, onlara newsletter şeklinde, iki ayda bir etkinlikler hakkinda bilgi gönderiliyor. Onun dışında konsoloslukta ve büyükelçilikte de duyurularımızı tanıtıyorlar. Ve bir de üye derneklerin bu bilgileri kendi üyelerine dağıtması şeklinde oluyor.

Gerçekleştirmekte olduğunuz etkinlikleri daha çok hangi alanda yoğunlaştırıyorsunuz? Medya bizim için çok önemli, genelde Türkiye hakkındaki güzel haberler örtbas ediliyor, insan hakları, bombalama, PKK sorunu denildiği zaman balıklama atlanıyor. İsviçre’de sansasyonel durumlar olmadığı için bu açığı uluslararası alanla kapatmaya çalışıyorlar. Bu tür sansasyonel haberleri de abartılı bir şekilde aktarıyorlar, bu nedenle de bizim amacımız farklı bir ses olusturmak ve buradaki medyaya doğru

bilgi sağlamak. Ayrıca İsviçre vatandaşlarına Türkiye’yi doğru anlatmak da önemli bizim için ; örneğin 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı önümüzdeki yıllarda Cenevre’de bir gelenek haline getirmek istiyoruz, zaten Moudon’da bu bayram çok basarili bir sekilde kutlanıyor biliyorsunuz. Üyelerimiz değişik İsviçre siyasi partilerine de üye olabiliryorlar, burada önemli olan o siyasilerle direk temas kurabilmek. Yani bir miting esnasında gidiyorsunuz kendinizi tanıtıyorsunuz, kartınızı veriyorsunuz, onun kartını alıyorsunuz, zaten ondan sonra da herhangi bir durumda ilişkiye geçmek kolay oluyor.

Yakın gelecekte belirlemiş olduğunuz projeleriniz var mı? Önümüzdeki 6 ay içerisinde bir takım etkinliklerimiz olacak tabi, bunlardan en önemlisi, bir zamanlar Paris’te büyükelçiyken II. Dünya Savaşı sırasında Museviler’e, Türk olsun ya da Türk vatandaşlığını kaybetmiş olsun, pasaport çıkarıp onları ölümden kurtaran diplomatımız Behiç Erkin’in torunu Emir Kıvırcık’ı Cenevre’ye getirmek ve dedesi için yazmış olduğu ‘Büyükelçi’ kitabının tanıtımını yapmak hem de II. Dünya Savaşındaki diplomatlığımızı ve hümanist yanımızı tanıtmak için bir teşebbüssümüz olacak. Ayrıca bir kaç kişi bulduk o ölüm kamplarından bizzat Türk diplomatları tarafında kurtarılmış, -şu anda bunlardan birisi İstanbul’da - onları da getirtip hem Musevi cemaatiyle işbirliği yapmak ve ileride onların desteğini almak üzere kapsamlı bir konferans düzenlemek istiyoruz. İkincisi, gelecek ay Cenevre’de yerel seçimler olacak, bu seçimlerde başarılı bir şekilde aday olabilecek olanlarla ilişkideyiz ve onlarla biraraya gelip buradaki Türkler’in entegrasyon problemlerini tartışacağız, buna 1915 olayları da dahil. Biliyorsunuz İsviçre’de ceza kanununda ‘261 bis’ diye bir madde var ırkçılığa

karşı oluşturulmuş, bu maddenin değiştirilmesi ve incelenmesi için de bir girişimimiz olacak. Çünkü İsviçre 1915 olaylarını buna dahil etmek istiyor, hatta UDC’nin (Union démocratique du centremerkez demokratik birliği) başkanı Christophe Blocher, Türkiye’yi ziyareti esnasında yasayı eleştirmişti, ancak ne yazık ki tekrar seçilemediğinden bu maddenin değiştirilmesi şimdilik rafa kaldırıldı. Eskiden böyle tanıtım ve lobi faaliyetlerine ihtiyaç yoktu, Türkiye’nin tek ihtiyacı, turizmi teşvik etmekti, İsviçre’de finans sektörünün desteğini Türkiye’ye kaydırmaktı, burdan bazı yatırımları, fonları, Türkiye’ye aktarmaktı. 80’li yıllarda PKK olayı çıktı, 1915 olaylarının yanlış bir sekilde tartışılması çıktı, ve artan işsizlikten dolayı burda Türkler’i çalışma alanlarını işgal eden bir unsur olarak gördüler. Ancak, Türkler’in ne kadar güçlü olabileceğini ne bizler ne de İsviçre’liler hiç tahmin edemiyorlar. Bir de Morges’da gelecek yıl katılacağımız bir Lale Festivali var, bunu federasyonumuzun üyeleri İstanbul ve Morges belediyeleriyle müşterek yapacağız. O festivalde Türkler’i ilgilendiren daha başka etkinlikleri de sıkıştırıp bunları ya bir hafta sonu ya da bir haftaya yaymayı düşünüyoruz. Son olarak, İsviçre vatandaşlığına geçme hakkının olduğunu bilmeyen vatandaşlarımızı bilinçlendirmek için gerekli materyali sağlamak, sosyal görev ve sorumluluklarını hissettirip, onları İsviçre vatandaşlığına geçmeleri için teşvik etmek de hedeflerimiz arasında.

İşviçre’deki türklere söylemek istediğiniz bir şey var mı? Daha önce de söylediğim gibi, bizim gibi duyarlı insanların İsviçreliler’le diyaloğa geçmesi gerekmektedir. Kendi dar sosyal alanımızdan çıkmanın ve ne kadar önemli bir güç haline geleceğimizi anlamanın zamanının geldiğini düşünüyorum. 1001

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


32

KÖŞE YAZARLARI

PİNOKYO’NUN KIZ KARDEŞİ!..

Sunay AKIN 1881 yılında, Selanik’te, Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Bey’in bir erkek çocukları gelir dünyaya… Ama biz daha Batı’ya, İtalya kralı Humbert’in aynı yıl Sicilya’ya yaptığı ziyarete çeviriyoruz gözlerimizi: Humbert, bu ziyaretinde Tunus’ta yerleşen İtalyanlar’dan oluşan bir heyeti kabul eder. Kral, konuşmasında Tunus’un eski Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olduğunu söyleyince, Fransa küplere biner… Kuzey Afrika üzerinde egemenlik kavgasında öne geçmek isteyen Fransa, bir bahaneyle Tunus’u işgal etmekten çekinmez. İtalya ve Osmanlı Devleti bu duruma itiraz ederler…

Gelgelelim, Selanik’te doğan çocuğa “hayırlı olsun” ziyaretinden sonra İtalya’ya geçmemizin nedeni, Tunus gerginliği de değildir!.. Yine İtalya’dayız ama bu sefer Roma’da bir gazete bayiinin önündeyiz. Aldığımız gazetenin çocuk sayfasında, elindeki odunu masasına bacak yapmak isteyen Antonio adlı marangozun öyküsü yayınlanmaktadır. Öykünün yazarı, soyadını bir köyden alan Carlo Collodi’dir. Yazarın asıl soyadı “Lorenzini” olsa da, yazılarında annesinin köyü olan Collodi’yi kullanmaktadır. Çocuklar, konuşan odunun öyküsünü öyle çok severler ki, ertesi günü iple çekerler. Öykünün devamında odun parçasının Gepetto adlı yaşlı adamın eline geçişi anlatılır. Üçüncü gün, öykünün ilk satırlarında, Gepetto Usta’nın bodrum katındaki küçük odası şöyle tasvir edilir: ”Eski bir iskemle, gıcırdayan bir yatak ve kırık bir masa… Odanın dibinde yanan bir şömüne vardı ama ateş boyayla yapılmıştı ve ateşin üzerine dumanlar çıkararak keyifle kaynayan bir çaydanlık resmi çizilmişti. Dumanları gerçek gibi görünüyordu.”

Gepetto Usta, odunu yontarak bir kukla yapar… Böylelikle, ünü dünyayı saracak olan “Pinokyo” adlı ünlü öykü doğmuş olur!.. Carlo Collodi’nin ölümsüz eseri Pinokyo “çam fıstığı” demektir. Yaramaz kukla Pinokyo’nun başından geçenler, kitap olarak çocukların eline ilk kez 1883 yılında sunulur. Bu da demektir ki, Pinokyo’nun kitap olarak yayınlanışının 125. yılındayız!.. Evet, bu haftaki yazımızda bir doğum günü pastasının üstündeki 125 mumu üflemeye davet ediyorum sizleri; ciğerlerinizde çocukluk günlerinizden kalma o temiz, kirlenmemiş, o saf nefesle… 1940 yılında, politikacılar, söyledikleri yalanlardan dolayı uzayan burunlarıyla büyük bir kavgaya tutuşmuş, II. Dünya Savaşı başlamıştır… Ama aynı yıl, Walt Disney, Pinokyo’nun çizgi filmini sunar dünyaya… İnsanların insan olmaktan çıkmaya başladıkları 1940, ne gariptir ki, insan olmaya çalışan Pinokyo’nun tüm dünya çocuklarının sevgilisi olduğu yıldır!!! Evet, Pinokyo Atatürk’ün doğduğu

ilk yıl

kez olan

1881’de, bir gazetenin çocuk sayfasında yayınlanmıştır… İnsan olmaya çalışan bir kukla ve milletini kukla olmuş bir yönetimden kurtaran Atatürk aynı yılda, 1881’de doğmuştur!.. Pinokyo konusunda İtalyan ve Türk kültürü arasında kuracağımız bağ sadece bu hoş bir tesadüf değildir: Çok eski bir masaldır sözünü edeceğimiz, Pinokyo öyküsünün çıkışından yüzyıllar öncesinde anlatılan bir masal… Bir marangoz ve karısının çocukları olmuyormuş. Adam, bir ağaç dalını yontarak, ondan bir kız çocuğu yapmış. Marangoz her akşam, pencerenin önüne koyduğu kukla kızın yüzünü görünce, kendisini evde çocuğunun beklediği duygusuyla avunuyormuş…

saraydan gelen arabaya korkuyla koymuşlar… Araba bir köprüden geçerken nehire düşmüş… Şehzadenin aşık olduğu kızın boğulduğunu sanan askerler sudan çok güzel bir kızın çıktığını görmüşler!.. Okuduğunuz çok eski bir Türk masalıdır!.. Hayır, “Pinokyo’nun kökeni Türk’tür” demek istemiyorum. İtalyanlar’ın ataları Etrüksler’in Türk kökenli oldukları bilim insanları tarafından tartışıladursun, benim iddiam her iki ülkenin kardeşliği adına yalnızca şudur:

Gel zaman, git zaman, evin önünden geçen şehzade, penceredeki kıza aşık olmuş ve sadrazamı göndererek onu istetmiş. Marangoz ve karısı şehzadenin gördüğünün bir kukla kız olduğunu söyleyememişler ve kızlarını

Pinokyo’nun kardeşi bir Türk kızıdır! 954

ÇOCUKLARIMIZ NEDEN ÖLDÜRÜYORLAR? Gençlik şiddeti dünyanın en önemli sorunu olarak giderek büyüyor, şiddet, öldürme, çeşitli silahlı soygun gibi suçlar işleyen gençlerin yaşları giderek gençleşiyor, hatta çocuk yaşlara kadar iniyor…

Gülter Locher Amerika genelinde her hafta silahlı olarak derslere girdiği için ortalama 88 çocuk okuldan atılıyor. 24 Nisan 2003 tarihinde 14 yaşındaki James Sheets Pennsylvania’daki Red Lion Area High School’un kantinine giriyor… Günlerden perşembe, sabah… Herşey, hergünkü gibi. James, kantinin ön taraflarında bir yere oturuyor… Çantasını açıyor ve… elinde bir tabanca beliriyor. Tabancayı okul müdürüne doğrultuyor… tetiğe basıyor; ardından namlunun ucunu kendisine çevirip bir kez daha tetiğe basıyor… Aradan dört ay geçiyor… 15 yaşındaki John McLaughin iki okul arkadaşını tabancayla vuruyor… iki genç öğrenci ölüyor. Zaten John’da onları öldürmek istiyordu. Çünkü öldürdüğü okul arkadaşları kendisinin sivilceleri ile alay ediyorlar, ufak-tefek yapısını küçümseyip dalga geçiyorlardi. John onları vücut geliştirme salonunun önünde kıstırıyor... vuruyor; Rolling hemen ölüyor… Bartellin ise yaşam mücadelesini iki hafta sonra kaybediyor… Anlamsız geliyor insana genç yaşamlarin böylesine nedenlerle sönmesi, mahvolması… Ne var ki bize anlamsız gelen bu nedenler onlar için yaşamı birkaç kurşuna düşürüyor. Dehşetli... dehşet verici… Ya 1999 nisanında Colombine Highscholl’dan atılan iki öğrencinin ortak yaptığı katliam hafızalardan çıkabilir mi? On iki öğrenci ve bir öğretmen

öldürmekle bu öğrenciler neyin öfkesini aldılar? Tatmin oldular mı, öfkeleri dindi mi? Bunu bilmemiz imkansız, bilançosu on iki öğrenci ve bir ögretmen olan katliam ortakları birer kurşun da kendilerine ayırmışlar, yok olmaya da birlikte gitmişlerdi. Yok olan insan yaşamları... Kahredici.

Tüm bu tabancalı genc, hatta çocuk katiller tüm dünyada çok sert tepki buldu… Tüm dünyada özellikle de Amerika’da genç şiddetinin nedenleri detaylı bir şekilde araştırılmaya başladı. Herşeyden önce okullarda çok sıkı silah kontrolları yapıldı… pek bir yararı olmadı. Amerika’dan Avrupa’ya gelelim… Burası da pek farklı değil, yine genç insanlar, yine büyüklerin çok anlamsız bulduğu, önemsemediği basit sorunları nedeniyle cinnet geçirerek öldüren çocuklar… Eminim Stuttgart’ın Winnenden kasabasında yaşanan okul katliamı hiç kimsenin hafızasından çıkmayacaktır. 16 yaşama malolan cinnet katliamı 17 yaşındaki bir genç tarafından gerçekleştirilmişti; genç mezun olduğu okula bir silah alıp 9 öğrenci, bir öğretmen ve kaçarken önüne çıkan 3 kişiyi vurduktan sonra kendisini de öldürmüştü. Olay yeri sakin ve mütevazi insanların yasadığı bir Alman kasabası, fail ise varlıklı bir ailenin sakin bir çocuğu, okulun da iyi bir öğrencisiydi... O’nu toplu katliama sürükleyen nedenler nelerdi? Kendisine sormak artık mümkün değil… Cinnet (Amok) katliamları tüm dünyada artarak yayılıyor. Faillerin çoğu genç yaştalar. Okula giden çocuklar silah bulmak için zorlanmıyor, çoğunluğu bunları evlerinden temin ediyorlar. Amerika’daki evlerin yaklaşık yarısında tabancalar dolu vaziyette ve çocukların ulaşabileceği yerlerde bulunduru-

luyor. Bir araştırma 1974 – 2000 arasındaki silahlı olaylardaki çocukların üçte ikisinin bu silahları evlerinden ya da bir akrabalarından aldıklarını ortaya çıkardı. Amerika’da yapılan bir ankette, gençlerin dörtte biri yanında tabanca, bıçak, veya silah olarak kullanılacak kesici - vurucu bir alet taşımış; %15 öğrenci (yaklaşık 2 milyon) okula giderken silahlıymış. Tüm endüstri ülkeleri arasında, Avrupa Birliği ülkelerinde de giderek çoğalan benzeri olaylara rağmen, ateşli silahlarla yaralama, intihar, kaza ve cinayet olaylarında Amerika en üst sırayı hiç bir ülkeye kaptırmıyor; 15 yaşından küçüklerin kahramanı olduğu ateşli silahlarla öldürme olaylarında, Amerika ortalaması diğer endüstri ülkelerine kıyasla 12 kez daha yüksek. Tüm dünya şaşkın: Sosyal bilimciler, adalet temsilcileri, politikacılar, okullar ve eğitimden sorumlu herkes. Anneler-babalar şaşkın... Alınan önlemler etkisiz. Çeşitli suçlamalar, suç ve suçlu aramalar tüm dünyada: Şiddet içerikli flimler, televizyonlar, extrem şiddet içerikli video oyunları, gençlerin müzik dünyasındaki bazı idolleri… Zaman zaman da düşünce adamlarının ateşli silahlarla güç, statü, zenginlik gibi ilişkileri suçladıklarına şahit oluyoruz. En sık da anneler ve babalar suçlu sandalyesinde yer alıyorlar. Silah karşıtları silah kullanımını boykot ediyorlar. Herkesin ortak düşüncesine göre çocukların ellerine silah geçirmeyerek bu işi can yakmadan çözmek… Silahları çocukların ellerine geçirmemek sorunları çözecek mi? Tüm dünyada şiddetin tırmanışı uykulari kaçırıyor. Ateşli silahlarla öldürme olaylarından ötürü tehlike sinyalleri yıllardır durmadan çalıyor.

ca 14 yaşındaki James Shetts, 15 yaşındaki John Jason veya 17 yaşındaki Winnenden’li çocuk gibi aslında çok sakin olan bu cocukları cinnet geçirerek öldürmeye kadar götüren nedenler neler? Bu sorunların yanıtlarını bulamadıkça bu sorunu da çözmek mümkün olmayacaktır. Ne müstekbel çocuk katillere, ne de onların müstakbel kurbanlarına yardımcı olabilmek mümkün olacaktır.

Yardım organizasyonları 639 milyon küçük ateşli silahın satıldığını, bunların 200 milyonunun Amerika’da özel kişilerin ellerinde olduğunu tahmin ediyorlar. Görevi öldürmek olanö namluları insana doğrultulu ateşli silahların artık yaşamımızın bir parçası olması inanılır gibi mi?

Gelişmekte olan ülkeler yılda 22 milyar Dolar’lık silah alıyorlar. 22 milyar Dolar’la bu ülkeler, ülkelerinde yaşayan ve okulun ne olduğunu bilmeyen çocukları için ilköğrenim sorunlarını çözseler daha iyi olmaz mı? Bu ülkelerde çok yüksek orandaki anne ve bebek ölümlerini engelleyebilseler, ki, silaha verdikleri para bu Australya (1996) her iki ana sorunun çözümüne de yetecek ka- ABD (2007) dar çok.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

35 32

ABD (1991)

Yine çocuklara dönersek, onların ateşli silahlara ulaşmasını önleyebiliriz. Ama kafasından öldürmek, şiddet, nefret gibi düşünceleri çıkaramazsak o kendisine öldürücü başka bir silah veya metot bulacaktır. Yasakların, zorlamaların, cezaların caydırıcılığı her zaman tartışılan konular arasındadır. Çocuklar neden öldürüyorlar? Çok zor bir soru, şimdiye kadar yanıtını hiç kimse veremedi. Belki de sorunun yanıtını bir başka sorunun yanıtında bulabiliriz: Neden çocuklar okula silahlı gitmek ihtiyacı duyuyorlar? Ayrı-

Tartışmasız olan, içimizde üreyen ve hiç de zor olmayan -belki de tek gerçek şey- sevgi... Bence bunun üzerinde düşünmek gerek. Belki de sorunun çözümü buradadır. 943

23

ABD (1984)

21

İskoçya (1996)

17

Almanya (2002)

17

İngiltere (1987)

16

ABD (1988)

17

Almanya (2009)

15

İsviçre (2001)

15

Kanada (1989)

14

ABD (1986)

14

Yeni Zelanda (1990)

14

ABD (1999)

12

Amerika genelinde her hafta silahlı olarak derslere girdiği için ortlama 88 çocuk okuldan atılıyor.

Finlandya (2008) 11 ABD (2009) ABD (2009) 0

5

10 9 10

15

20

25

30

35

40


Fırsatı kaçırmayın yepyeni bir Honda sahibi olun!

Benzinli Motor 2.4 L. 201 PS

%3.9 Leasing

l e d Mo

i

im r i d in e ‘d

3000.- CHF

n

yatla rla

5 Yıl Garanti bizden

V

CR-

s n I a ond H i Yen

CHF‘den başlaya . 0 0 9 ‘ n 8 2 t h ig

STOP

DİKKAT ! 1 Depo (42 lt.) Benzin ile ortalama 900km yol gidebilirsiniz Hybrid Motor 4.6 lt. Yakıt ortalaması

Diesel Motor 6.5 lt. Yakıt ortalaması

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Yeni Honda Accord Type S


34

UNİA HABERLERİ

Göçmenler ve Kriz

Eylül ayı başında yapılan Unia Göçmen Komisyonu toplantısında, ekonomik krizin göçmenler üzerindeki etkileri ve krize karşı yapılan etkinliklere göçmenlerin etkin bir şekilde katılmasının nasıl sağlanacağı tartışıldı. Komisyon üyesi Margarida Pereira’nın komisyondan ayrılması da toplantının önemli bir anını oluşturdu. Toplantının başında, Unia Sendikası göçmen bölümünde çalışmaya yeni başlayan Monica Ferreira ve Cristina Anliker Mansour komisyon üyelerine tanıtıldı. Uzun yıllar göçmen bölümünde çalışan Portekizli Margarida Pereira, veda konuşmasında çalışmalarının kısa bir analizini yaparak, “burada çalışmak beni insan ola-

rak çok değiştirdi, bundan sonrada İsviçre’de fırsat eşitliği ve adalet için mücadele vermeye devam etmem gerektirdiğini öğretti” dedi. Bu konuşma komisyon üyeleri tarafından çok içten alkışlandı. Komisyondan ayrılan başka bir üye gene uzun yıllar komisyon başkanlığı yapan Domenico Messioano oldu. Sağlık nedeniyle görevini yürütemeyeceğini belirten komisyon başkanının görevini, halen başkan yardımcısı olan Emine Sarıarslan geçici olarak devraldı.

Mitinge Hazırlık Göçmen Komisyonu toplantısı yapılmakta iken sendikaların krize karşı düzenlediği mitingin hazırlıkları sürmekteydi. Özellikle çeşitli dillerde dağıtılmaya başlanan mitinge çağrı bildirisinin amacına ulaştığı delegeler tarafından dile

getirildi ve göçmenlerin mitinge ilgisinin yüksek olduğu belirtildi. Bu nedenle özellikle göçmenlerin mitinge katılımının fazla olacağının beklenmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Polisin Yasal Dayanağı Olmayan Uyarılarına Tavır Alınmalı... Unia Yürütme Kurulu Üyesi Rita Schiavi ise, göçmen güvenliği konusunun, İsviçre Göçmen Komisyonu toplantısında gündeme getirildiği ve Unia Sendikası’nın bu konuyu takip etmeye kararlı olduğunu dile getirdi. Ekonomik kriz sonucu işini kaybeden göçmenlerin oturma izninin bu nedenle uzatılmak istenmemesine ilişkin örneklerin sendikaya bildirilmesi gerektiğini belirten R. Scchiavi, bu durumda sendikanın resmi ma-

kamlar nezdinde gerekli girişimleri yapacağını da sözlerine ekledi. Bu durumda olan göçmenlere, yabancılar polisi tarafından gönderilmeye başlanan uyarıların yasal bir dayanağının olmadığı ve buna karşı tavır alınması gerektiği bildirildi. Komisyon ayrıca, İsviçre’de oturum izni olmayan göçmenlerin (sans papier) evlenme başvurularının işleme konulmamasının yarattığı sorunları tartıştı. Bu konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülmesi gerektiğini ve bu konudaki girişimlere sendika olarak destek verileceğini kararlaştırdı.

Minare Yasağı Komisyonun gündeminde ayrıca, yerel yönetimler ve federal idarenin birlikte oluşturdukları ve TAK

olarak bilinen platform tarafından haziran sonrası yayınlanan göçmenler ve entegrasyon konulu rapor da bulunuyordu. Yerel yönetimlere, ayrımcı uygulamalara karşı alınması gereken önlemleri, tavsiye niteliğinde dile getiren rapor, ayrıca dil eğitimi ve göçmenlerin mesleki eğitimi konularında da somut tavsiyelerde bulunuyor. Son olarak komisyon, kasım ayı sonunda halkoylamasına sunulacak olan İsviçre’de minare yapılmasını yasaklamayı isteyen bir girişime karşı nasıl tavır alınması gerektiğini tartıştı. Bu girişimin amacı, minare yasaklamaktan çok göçmenlere karşı ırkçı bir propaganda başlatmak, Unia Sendikası da bu doğrultuda bir kampanya başlatma kararı aldı. Cristina Mansuor Anliker 977

19 Eylül Mitingi:’’İş, Ücret ve Emeklilik Hakkı’’ Krize karşı sendikaların ortaklaşa düzenledikleri 19 Eylül Bern Mitingi’ne katılımın beklenenin çok üstünde olması, İsviçre’de krizden etkilenen çalışanların hızla arttığını gösterdi. Hükümet ve parlementodan, krize karşı, beklemek yerine aktif bir politika talep eden göstericiler, bu konuda bir politika değişimin gerekli olduğunu açıkça dile getirdiler.

kalmaması için ek tedbirler alınması, anlamsız tasarruf önlemlerine son verilmesi, kısa çalışma süresinin 24 aya çıkarılması gibi somut talepler dile getirildi. Krize karşı en etkin önlem olarak görülen, çalışanların satın alma gücünün yükseltilmesi içinse bu yıl sonunda ücretlere en az 80 ila 120 Fr. arasında bir ücret zammı yapılması gerektiği sık sık dile getirildi. Benzer şekilde, ekonomik kriz devam ettiği sürece işsizlik parası süresinin uzatılması, hastalık sigortası primlerine yapılan zamların durdurulması, emekli ve maluliyet sigortasında yapılması planlanan kısıntıların durudurulması da konuşmacıların dikkat çeken diğer talepleri oldu.

’İş, Ücret ve Emeklilik Hakkı’ adı altında yapılan miting, son yılların en güçlü gösterisi haline dönüştü. Ekonomik krize karşı etkin bir program talebinin yenilendiği bu mitingte, işyeri kapanmalarına engel olunması için etkin önlemler alınması, gençlerin işsiz

Bu miting, İsviçre’de çalışanların hükümet ve parlementodan, krize karşı bugüne kadar yürütülen pasif politikanın değiştirilmesini istediklerini ortaya çıkardı. Miting öncesi parlemento tarafından kararlaştırlan üçüncü krize karşı önlemler paketi, gerekli görülen ön-

30’000 çalışan politikada değişim istedi!

lemlerin çok sınrrlı bir bölümünü oluşturmakta. Her gün bir işyerinin daha kapandığı günümüzde alınan tedbirler gerçekten komik boyutlarda kalıyor. İnsanlar hergün kendilerinin sebep olmadığı ekonomik krizin faturalarını daha ağır bir şekilde ödeme ile karşı karşıya bırakılıyorlar, bir yandan işlerini kaybediyorlar.Bunlara bağlı olarak da sosyal güvenlikleri sürekli kıstlanıyor. Buna karşın işverenlerin her türlü istekleridikleri hükümet tarafından hemen yerine getirilmektedir. Üst düzey yöneticlerin aldıkları inanılmaz primler, krize rağmen artmaya devam etmektedir. Tüm çalışanların bu gelişmelere karşı tepkilerinin ne kadar yüksek olduğu, mitinge katılmın beklenenden çok daha fazla olması ile bir kez daha ortaya çıktı. Sendikalar taleplerinde ne kadar haklı olduklarını göstererek güçlendiler. İşyerlerinin kazanç hırslarının, onları işsiz ve sosyal korumasız bırakmasına sessiz kalmayacakla-

rın gösterdiler. ’İş, Ücret ve Emeklilik Hakkı’ adı altında düznlenen miting İsviçre Sendikalar Birliği ve ona bağlı

sendikalar tarafından düzenlendi. Bunun dışında pek çok işçi kurumu ve ilerici parti ve kurumlar tarafından da desteklendi. 998

Unia’dan Parlamentoya: ‘’Oturma İznine Dokunma!’’

Parlementonun yaz öncesi yaptığı oturumunda gündeme gelen, sağcı SVP partisi tarafından Göçmen Yasası’na ’İsviçre toplumuna uyum göstermeyen göçmenlerin sınırdışı edilmesine’ ilişkin bir madde eklenmesine yönelik verilen önergenin kabul edilmesi üzerine, Unia Sendikası parlementerlere bir mektup göndererek, bu yanlıştan geri dönülmesi talebinde bulundu. SVP tarafından verilen yasa değişikliği önergesi‚ İsviçre’de yaşayan ancak İsviçre geleneklerine uymaya yanaşmayan (örneğin dil öğrenmeyen) göçmenlerin oturum izinlerinin iptalini istiyor. Unia Sendikası mektubunda, bu öneri-

nin oldukça belirsiz bir şekilde formule edildiğini ve bunun yabancılar polisinin keyfi uygulamalarını arttıracağını belirterek, yasal uygulamaların meşru olmaktan çıkaracağına dikkat çekti.

Bu önerinin topluma uyum sağlamaktan çok bir asimilasyonu amaçladığını belirten Unia Sendikası parlementerlere,’Eğer İsviçre düzenine uyma kastediliyorsa, bu zaten yasalar tarafından düzenlenmiştir, Göçmen Yasası bu konuda göçmenlerin nelere uyması gerektiğini ifade etmektedir, yasalara uymayanların oturum hakkı zaten iptal edilmektedir, bunun için ek bir maddeye neden ihityaç duyulsun?’ sorusunu yöneltti.

SVP tarafından getirilen öneri bu doğrultuda hükümet tarafından da gereksiz görülmüş ve ret edilmesi tavsiyesi ile parlementoya sunulmuştu. Ancak öneriyi verenlerin amacının, göçmelere bir gözdağı vermek, onlara kendi kültürlerini inkar ederek asimilasyonlarını sağlamak olduğu da son derece açıktır. Ayrıca yasa değişikliği önerisi, İsviçre’nin göçmenlere yönelik topluma uyum sağlama poltikasına da ters düşmektedir; bu politika zorla entegrasyondan çok bunun kollektif bir süreç olduğuna dikkat çekmektedir ve amacın ’göçmenlere bir fırsat eşitliği sağlama, toplumsal süreçlere katılma imkanları sağlama’ olduğunu tespit etmektedir.

Oturum Hakkına Saldırı

de unutulmamalıdır.

Bu öneri, son yıllarda sık sık gündeme gelen göçmenelerin oturum hakkına yönelik yeni bir saldırı olarak görülmelidir. Oysa göçmenlerin topluma uyum süreci için en başta gelen şartlardan biri de, onlara oturum hakkı güvenliği sağlanmasıdır. Sürekli olarak sınırdışı edilme korkusu altında tutulan bir göçmenin, toplumla uyum sağlamasının mümkün olamayacağı da son derece açıktır. Bu korkuyu yaşamak zorunda kalan bir kişinin kendini toplumun bir parçası olarak görmesi de mümkün değildir. Ayrıca bu durumun sürekli olarak göçmenlerin sağlıklarını tehdit eden bir hale geldiği

Gereksiz bir girişim

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Unia Sendikası ayrıca mektubunda, St. Gallen Kantonu’nda meydana gelen bir olayın bahane edilerek, böyle bir değişiklik önerisi getirildiğine dikkat çekti ve bu istisnai durumun genel bir durum gibi gösterilip yasal değişiklik istenmesinin de demokrasi ile bir ilgisinin olmadığını vurguladı. Bu tür girişimlerin, sürekli olarak kendilerini bir baskı altında gören göçmenler açısından yeni sıkıntılara yol açacağı ve resmi makamların keyfi uygulmalarını arttıracağı da bu mektupta ayrıca dile getirildi. 993


35

UNİA HABERLERİ

Devlet Yardımlarının Artırılması İçin Girişim

Hastalık Sigortası Primleri için yardım Hastalık Sigortası primlerinin önümüzdeki yıl en az %10 oranında artırılmasının beklenmesi üzerine sendikalar, ev bütçelerine önemli bir yük olan primlerin satın alma gücünü düşürmemesi için, devlet tarafından yapılan yardımların arttırılmasını sağlamak amacıyla girişimlerde bulunmaya karar verdi. Krizin etkilerinin giderek daha fazla kendini hissetmesinin yanısıra, çalışanların ceplerinden tek-

rar milyarlarca Frank’ın çıkmasına neden olacak hastalık sigortası primlerinin artması, çalışanları güç durumda bırakıyor. Yapılacak bu zamların ortalama bir aile bütçesine ek olarak 1500 Fr.’a mal olacağı hesaplanıyor.

Bunun sonucu olarak çalışanların satın alma gücü hissedilir bir şekilde düşecek ve ekonominin yeniden düzelmesi, tüketimin azalması nedeniyle daha da uzayacak. Tüketimin azalması sonucu zaten üretim fazlalığından kapanan işyerlerine yenileri eklenecek. Özellikle iç pazar bundan daha çok etkilenecek ve daha çok

işyerinin kapanması gündeme gelecek. Bu nedenle İsviçre Sendikalar Birliği, hükümetin UBS bankasını kurtarmak için aldığı hisse senetlerini satarak devlet kasasına geri dönen 1.2 milyar Frank’ın tümünün hastalık sigortası primleri için kullanılmasını hükümete önerdi. Buna ek olarak bu amaçla hükümet tarafından 200 milyon Frank’ın da yine aynı amaçla kullanılması gerektiğini belirten SGB yetkilileri, böylece krizin etkilerinin hafifleyeceği görüşündeler. Bir bankayı kurtarmak için 70 milyarı gözden çıkaran hükümetin, bu-

nun çok küçük bir bölümünü çalışanlar için kullanıp kullnamayacağı da çalışanlar tarafından merakla beklenen bir karar.

İsviçre’de hastalık sigortası primleri için yapılan yardımlar kantonal düzeyde belirlenmiştir. Bu oldukça değişik ve anlaşılması zor bir konudur. Prim yardımı almak için önkoşul olarak belli bir gelir düzeyinin altında olmak gereklidir. Ayrıca kişinin kaç çocuk sahibi olduğu ve ne kadar serveti olduğu da gözönüne alınır. Gene bu prim yardımının nasıl yapılacağı da farklı farklı düzen-

lenmiştir. Bu sınırların farklı farklı tespit edilmiş olması nedeniyle, bizzat prim yardımı almak isteyenlerin harekete geçmesi gereklidir. Bu konuda bulunduğunuz belediye’nin sağlıkla ilgli kurumlarından veya emekli sigortası bürolarından bilgi alabilirsiniz. Özellike gelir vergisi ödeyen göçmenlerin bu konuda daha duyarlı olması gerekir, çünkü vergi beyannamesi doldurmadıkları için gelir düzeyinin hesaplanması otomotik olarak yapılmamaktadır. Bu nedenle çoğu kez bu yardımı alma hakları olduğu halde yardım alamayan pek çok göçmen bulunmaktadır. 994

SGB Migration Konferansı

Ayrımcılığa, Eşitsizliğe Karşı ve Sağlıklı Güvenli Çalışmanın Sağlanması için Migration Konferansı Hayri Akkiz

İsviçrede yabancı işçlerin ortak sorunlarının tartışıldığı ve ortak mücadelinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen konferansın açılışını, SGB Başkanı Paul Rechsteiner yaptı . Aynı zamanda Rechsteiner parlamentoda milletvekili olduğu için, parlamentoda yabancılarla ilgili yasal çalışmaları da detaylı olarak sunmaya çalıştı. Paul Steiner, parlementoda yabancı düşmanı politikaları ile bilinen SVP’nin getirmek istediği ayrımcı ve daha çok yabancıların haklarının kısıtlanmasını, saldırı ve baskıların artırılmasını isteyen önergelerin artık fazla kabul görmediğini, SGB (İsviçre Sendikalar Birliği)’nin hem parlamentoda hem de kendi faaliyetleri ile mücadeleye devam edecegini söyledi. P.Rechtsteiner, Avrupa’daki sendikaların arasında, yabancıların en iyi temsil edildiği sendikaların SGB ve UNİA olduğunu, diğer ülkelerde yabancıların sendikalarda bu oranda temsil edildiği başka örneğin olmadığını belirtti.

Ayrımcı uygulamalar (Diskriminierung), yabancılar ve bunun iş hayatına etkileri Ardından

SGB

Migration

Komisyonu’ndan Doris Bianchi, Sendikalar Birliği’nin yaptığı araştırmayı sundu.Yabancıların, okuldan başlayarak iş bulmaya kadar hayatın her alanında ayrımcılığa uğradığını, bu araştırmanın istatistikleriyle belgeledi. Yabancı gençlerin meslek ve işyeri aramada, %59.5 gibi büyük bir kısmı ayrımcılığa uğruyor, yani meslek ve iş için firmalara başvuran her 100 gençten 60’ına ret cevabı veriliyor. Bu oran İsviçreli gençlerde %9.5’dir. Aynı şekilde yabancı işçiler ile yerli işçiler arasında aynı işi yapmalarına rağmen %35’e varan oranda daha düşük ücret ödeniyor. Bu oran örnekleri ilk işten çıkarılanlar ile işsizlerin sayısında da aynıdır. Araba ve benzeri sigortalarda da yine %40’a varan daha fazla prim yabancılardan alınıyor. Doris Bianchi, yapılması gereken çalışmaları başlıklar halinde sıraladı.Yasalarda ırkçı ve ayrımcı uygulamaları yasaklayan, engelleyen bir çok madde olmasına rağmen yalnız yasalarla bunun engellenemeyeceğinin anlaşıldığı ve daha etkin önlemlerin alınması gerektiği, bununla birlikte Toplu İş Sözleşmeleri’nin maddelerine daha etkin dahil edilmesi gerektiği aydınlatıcı yazılı broşür vb.materyallar ile verimli kursların yapılması, kurslara katılımın sağlanması, herkese eşit hakların tanınması, asgari ücret ile daha iyi bir GAV (toplu iş sözleşmesi) için mücadelenin gerekliliği vur-

gulandı.

Mesleki eğitim belgesi olan diploların tanınması (Diplom Anerkennungsistem) Uzun zamandan beri sendikaların mücadelesini verdikleri yurt dışında meslek eğitimi görmüş kalifiye işçilerin meslek eğitim belgelerinin İsviçre’de tanınmadığı için aynı meslek sahipleriyle daha düşük ücret katogorilerine tabi tutulup ucuz çalıştırılması ve gelinen yerde sorunu çözmeye yaklaştıklarını söyleyen sendikacılar, bununla bağlantılı olarak aynı işyerinde uzun yıllar çalışmış, branşında ustalaşmış ama meslek

okulu eğitim belgesi ile diploması olmadığı için düşük ücretle çalışanların, meslek statüsünde ücret almaları için meslek danışmanlarına (Berufsberatung) başvurmaları durumunda, gerekli belgeleri tamamlayarak elde edecekleri resmi bir meslek diploması ile daha iyi ücret ve iş imkanına sahip olabileceklerini belirttiler. İşçiler bağlı bulundukları bölge sendikalarından gerekli bilgileri alabilirler. İsviçre Sendikalar Birliği’nin (SGB) bünyesinde faaliyet gösteren sendikaların örgütlü olduğu alanlarda, yabancı kökenli iş-

çilerin sendikal faaliyete daha sıcak bakmalrını, mücadelenin içine etkin ve yoğun katılarak, bağlı bulundukları sendikalarla yabancı işçilerin işyerinin dışındaki sorunlarla mücadele etmelerini zorunlu hale getirmiştir. Sendikalar özel oluşumlarla işçilerin işyerinin dışında karşılaştıkları yığınlarca soruna, haksızlığa karşı mücadele etmek ve bu sorunları su yüzüne çıkarıp diğer ülkelerden gelen işçi kardeşleri ile ortak sorunlardan yola çıkarak ortak çalışmayı hedeflemektedir. (Değişik ülkelerden gelen işçilerin ortak mücadelesi için en önemli sorun dil engelidir.) 997

Sendikal Çalışmalar Nedeniyle Verilen Çıkışlar

Artık Yeter! Eylül ayı başında Bern’de yapılan bir seminerde, sendika temsilcisi ve sendika üyelerinin çalışmalarından dolayı işyerlerinden atılmalarına karşı sendikaların alması gereken önlemler tartışıldı ve çıkışlara karşı daha etkin yasal düzenlemeler gerektiği bir kez daha dile getirildi. Seminere katılanlar, “Artık yeter,

sendikal çalışmalar nedeniyle işten çıkarılmalar durdurulsun!“ adı altında bir kampanya başlatmayı kararlaştırdılar. Kampanya, artık bir skandal haline gelen bu durumu kamuoyuna taşımayı amaçlıyor. Bu çerçeve içinde işçiyeri temsilcileri tarafından imzalanan bir mektubun hükümete iletilmesi öngörüldü.

Kriz nedeniyle daha çok korunma İsviçre’de sendikal çalışmaların

yasalar düzeyinde yeterince korunmadığı biliniyor. Bu durum, işyerlerine çıkış verme hakkını kötüye kullanma imkanı vermekte, buna bağlı olarak işyeri kendisine karşı olduğunu düşündüğü işçilere en küçük bir fırsatta çıkış vermektedir. Kriz nedeniyle çalışanların haklarının, işçi temsilcileri tarafından daha çok savunulmak durumunda olması, böylesine bir girişimi gerekli kılıyor. Diğer Avrupa ülkelerinde bu durum İsviçre’ye göre daha iyi dü-

zenlenmiş. Bu haklı gerekçenin İsviçre’de bir an önce yeterince tanınması ve gerekli önlemlerin alınması gereklidir.

Uluslararası İş Kurumu’nda (ILO) dava açıldı İsviçre resmi makmalarının bu konuda pasif kalması uluslararası anlaşmalara da uymamaktadır. Bu nedenle İsviçre Sendikalar Birliği tarafından Uluslararası İş Kurumu nezdinde açılan davalar devam ediyor. Bu konuda daha önce

ILO, İsviçre’yi işçi temsilcilerinin yeterince korunmadığı gerekçesi ile mahkum etmişti. Sendikalar bu konuda ILO’da bir dizi yeni dava açmıştı. Gene bu çerçevede sendikalar, toplu iş sözleşmelerinde gerekli değişikliklerin yapılmasını da amaçlamaktadırlar. Hükümete işçi temsilcilerinin göndermeye başladığı mektubu, www.unia.ch sitesinde bulabilirsiniz. 992

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


36

DERNEK HABERLERİ

İsviçre Öğrenim Festivali’nde ITT

İsviçre’de 7’den 70’e bütün yaş kategorilerine eğitim ve öğretimin önemini ilgi çekici programlarla göstermek ve toplumun bütün bireylerinin bilgi ve eğitim seviyelerini daha üst seviyelere taşımak amacıyla her yıl düzenlenen Öğrenim Festivali (Lernfestival), bu sene 11/12 Eylül tarihlerinde İsviçre`nin çeşitli şehirlerinde, İsviçre’de yasayan çeşitli kültürlerin kuruluşlarının büyük katılımıyla gerçekleştirildi. Bu Kültür Festivali’ne geçtiğimiz yıl ilk defa katılan İsviçre Türk Toplumu (ITT), bu yıl da Bülach ve Aarau şehirlerinde 12 Eylül’de gerçekleştirdiği iki kültür ve tanıtım projesiyle katıldı. Dinimizi İsviçre toplumuna daha iyi tanıtmak ve kültürlerimiz arasındaki ortak noktaları belirterek sağlıklı bir diyalogun mümkün olduğunu hem İsviçreliler’e hem de Türk Toplumu’na göstermek, İTT’nin programlarında ağırlık noktalarından birini oluşturmaktadır. İTT`nin diğer önemli hedeflerinden birisi de gençlerimizin ve çocuklarımızın Eğitim ve Öğrenim sorunlarıyla ilgilenmektir. Bülah’ta İTT ve TDB (Bülach ve Çevresi İsviçre Türk Kültür Derneği) tarafından organize edilen programda; İslam ve Hıristiyanlık Dinlerindeki Ortak Noktalar Meslek Eğitimi ve Çıraklık Sorunları başlıklarıyla iki toplantı gerçekleştirildi. Birinci Podyum Toplantısında konuşmacı olarak Din Müşaviri ve İs-

viçre Türk Diyanet Vakfı Başkanı Dr. Şemsettin Ulusal, aynı zamanda İslam din bilimcisi.

Hiristiyan Din Bilimcisi Dr. Peter Wittwer ve Dr. Şemsettin Ulusal her iki dinin etik ve moral kurallarını anlatarak ortak noktaları gösterdiler. Podyum’a katılan ITT Başkanı Dr. Kahraman Tunaboylu, İslam Dini’nin özelliklerini kısaca tanıtarak, iki din arasındaki diyaloğu kolaylaştıracak ortak bir zeminin var olduğunu belirtti. Podyum toplantısını Bülach Protestan Kilisesi Bayan Papazı Ruth Wiesenberg yönetti. Bayan Wiesenberg, aynı zamanda bu programın Protestan Kilisesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilmesine büyük kolaylık göstererek destek verdi. Konuyla ilgili olarak TagesAnzeiger Zürcher Unterland Gazetesi’nin 12 Eylül sayısında bir röportaj yayınlandı. Öğrenci ve gençlerin meslek eğitimi ve çıraklık konusundaki sorunlarının ele alındığı ikinci toplantıda, Zürich Kantonu Meslek Eğitimi ve Danışmanlığı uzmanları bu konularda gençlerimize detaylı bilgiler sundular. Gençlerimizin ilgiyle izlediği seminer, yoğun soru-cevaplarla iki saatin üstünde devam etti. ITT Başkanı Kahraman Tunaboylu ve İTT Yönetim Kurulu üyeleri Esen Yılmaz, Dr. Hüseyin Yurtsever, Hürsen Yurtsever ve Zürih Başkonsolosluğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ataşesi Sn. Mustafa Haki Coşkun bu programda hazır bulundular. Bülach’ta yayınlanan Zürcher Unterländer Gazetesi muhabiri, toplantıya katılan gençlerimizle bir röportaj yaparak konuyu 16 Eylül sayısında İsviçreli okuyucuların bilgisine sundu.

Gençlerimizin hem iyi bir eğitim almalarını, hem de iyi bir işte çalışmalarını temin etmek, toplumumuzun en önemli hedeflerinden birini oluşturduğu için bu konu ITT`nin gelecekteki faaliyetleri arasında daha çok ele alınacaktır.

Her iki toplantıdan sonra İsviçreli ve Türk misafirlerin katıldığı müşterek iftar yemeğinde konular dostça konuşuldu. İftar yemeği ezanla açıldı. Hafif Sufi müziğinin eşliğinde Kültür ve Tanıtma Ataşemiz Sn. Fulya Durgut’ın getirmiş olduğu Türkiye’mizin tarihi yerlerini gösteren bir video izlendi. Diyanet Vakfı ve Turizm Ataşeliğimiz’in kurmuş oldukları stantlarda, dinimizi ve Türkiye’yi tanıtan kitap ve broşürler misafirlerin ilgisine sunuldu. Program, Uster Folklor Ekibi’nin folklor gösterileriyle sona erdi. Yine Lernfestival kapsamında Aarau’da İTT’nin yeni üyesi Turquisse tarafından eğitim ve öğrenimin İslam Dini’nde ve Hıristiyanlık’taki yerinin ve öneminin ele alındığı ikinci bir podyum daha gerçekleştirildi. Kanton Aargau Büyük Meclis Binası’nda (Grossratsgebäude) podyumda her iki dinin yetkili temsilcileri olan konuşmacılar konuya ilişkin görüşlerini belirttiler.

- Dr.Roland-Bernhard Trauffer (Basel Piskoposluğu Genel Sekreteri; Generalvikar von Bistum Basel) - Frau Claudia Bandixen (Aargau Protestan Kilisesi Temsilcisi) Podyum konuşmacıları, katılımcılarla konu hakkındaki sorular üzerinde müzakere ettiler. Bu müzakere ve fikir alış- verişi, podyumdan sonra verilen iftar yemeği sırasında da devam etti. İftar yemeğine ezan okunarak başlandı. Toplantıya Turquisse`in Yönetim Kurulu Üyeleri Satuk Bugra Han, Gökmen Çetin, Hatice Kılınçarslan, Doğuhan Özyurt, Serdar Gülşeker, Ahmet Yalın ve Aarau ve çevresinde yaşayan çok sayıda Türk ve İsviçreli misafir katıldı. Bülach ve Aarau’da gerçekleştirdiğimiz iki programın ortak amacı, dinimizin ve kültürümüzün, toplumumuzun İsviçreliler’le birlikte uyum içinde yaşaması için gereken ortak değerlere sahip olduğunu göstermek ve var olan bazı yanlış önyargıları önlemekti. Ayrıca dinimizin, ilimi ve öğrenmeyi önemle tavsiye eden, cehaleti reddeden bir din olduğunu İsviçre-

li dostlarımıza göstermekti. Lernfestival Ramazan’a rastladığı için, iftar yemeğini İsviçreli dostlarımızla birlikte yemek ve onlarla samimi bir havada sohbet etmek imkanına da sahip olduk. Böylelikle, vermek istediğimiz mesajların, konulara ilgi duyan kişilere (İsviçreli ve Türk) ulaştığını umuyoruz. Toplumumuzun bu konulara gelecekte de gereken önemi vereceğine ve bu yöndeki çalışmalarımızı daha çok katkı ve katılımla destekleyeceğine güveniyoruz. Her iki programın gerçekleşmesinde büyük katkıları olan Bülach Türk Kültür Derneği ve Turquisse Derneği’nin değerli üyelerine ve başta İsviçre Türk Diyanet Vakfı olmak üzere bizi destekleyen değerli sponsorlarımıza en içten teşekkürlerimizi sunarım. Tabii, medyada bizi destekleyen Pusula ve Post gazetelerimize de teşekkürü bir borç bilirim. Kahraman Tunaboylu İsviçre Türk Toplumu Başkanı 1006

Toplantıyı Turquisse Başkanı Burak Akyol, konuya verilen önemi belirten kısa bir konuşmayla açtı. Podyuma aşağıdaki kişiler konuşmacı olarak katıldı: - Dr. Ferhad Afşar (İsviçre İslam Organizasyonları Federasyonu KIOS Başkanı) - Dr. Halit Duran (Aargau Müslüman Dernekleri Federasyonu Başkanı)

Ücret ve Emekli Hakkı Unia Sendikası Mitingdeydi

Unia Sendikası 19 Eylül Mitingi’ne güçlü bir şekilde katılarak, sınırsız kâr hırsının neden olduğu ekonomik krize karşı güçlü bir şekilde sesini yükseltti ve krizin faturasını çalışanların ödemek istemediklerini gösterdi. Unia Sendikası’nın gerekçeleri ve talepleri şu şekilde oldu: İşsizlikle mücadele İsviçre’de işsiz sayısı hızla yükselerek 210’000’e ulaştı. Etkin önlemler alınmaması halinde işszilerin sayısının önümüzdeki yıl 300’000’i aşması bekleniyor. Bunun tek sorumlusu üst düzey yöneticilerin sınırsız kâr hırsı. İşyerlerinde çalışanlar bu nedenle işlerini kaybetmekte, meslek eğitimini tamamlayan gençler ise iş bulmamaktadırlar. Hükümet ve parlemento buna karşı ne yapıyor? Kocaman bir hiç! Daha da kötüsü, iş-

verenlerin krizi fırsat bilip işçi haklarına saldırmasına çanak tutuyorlar, örneğin işsizlik sigortasını çalışanlar aleyhine değiştirmeye kalkışıyorlar.

Unia’nın talepleri - Çıkış yerine kısa çalışma

- Genç işsizler için somut önlemler - Meslek eğitiminin desteklenmesi - Çevreyi koruyucu ekonomik önlemler

Göçmenlere ayrımcılığa son Ekomik kriz, banka ve finans sektöründen sonra endüstiriyi de etkilemeye başladı, işten çıkarmalardan en çok etkilenenlerin başında göçmenler gelmektedirler. İşsizlik göçmeler arasında hemen hemen üç misli daha yaygın ( göçmenler %6.6 diğerleri % 2.5). Meslek eğitimi olmayanlar arasında işsizlik

%30’ları da geçmiş durumdadır. Bu durum, çalışanların yaşamlarını etkilemekte ve sosyal izalasyona neden olmaktadır. Buna karşı mücadele için Unia Sendikası’nın amaçladıkları; - Göçmelere yönelik çalışma

hayatına yeniden katılmayı amaçlayan özel programlar ve göçmenler için özel meslek eğitim kursları

- Yabancı diplomaların tanınması - Kriz nedeni ile işlerini kaybedenlerin iş ve oturma hak-

larının garanti altına alınması, göçmen yasasında bu konuda yapılması gündeme gelen yasal değişikliklerin geri alınması.

bunun %15 düzeyinde olacağını gösteriyor. Bunun çalışanlara bir yıllık yükü 3 milyar Fr.’ı aşacaktır. Hastalık sigortası primleri için yapılan yardımların arttırılması konusunda parlemento bir adım atmaya yanaşmamaktadır. Buna karşın işverenler de ücret artışı konusunda adım atmak istememektedirler. Oysa son yıllarda artan üretkenlikten, çalışanlar paylarına düşeni alamadılar, bundan tek yararlanan üst düzey yöneticiler oldu. Şimdi işe krizi bir fırsat bilip ücretlerde de bir kısıntı yapmak istiyorlar.

le emekli haklarının kısıtlanması gündeme getiriliyor. Buna karşı Unia Sendikası ve diğer kurumlar 200’000 imza topladılar. Ancak parlementodaki çoğunluk daha da ileri gitmek istiyor. Kadınların emekli olma yaşı bir kez daha yükseltilmek isteniyor, işsizlik parası alma süresi azaltılmak isteniyor, hem de ekonomik krizin ortasında ve işsizlik artmaya devam ederken.

- Satın alma gücünün artması

- Emekli yaşının yükseltil-

için ücret zammı bir gerekliliktir.

- Hastalık sigortası artışlarına bir son verilmelidir.

Ücret ve satın alma gücü

Emeklilik ve sosyal güvenlik

Gelecek yıl özellikle hastalık sigortası primleri hızla artacak. Bugüne kadar yapılan açıklamalar

Özel sigorta şirketleri pansiyon kasa primlerinden kar etmeye devam etmek istiyorlar, bu neden-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

- Emekli haklarını çalma

girişimlerine

HAYIR!

mek istenmesine

HAYIR!

- İşsizlerin haklarının

kısılmasına

HAYIR! 999


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


38

İSVİÇRE TARİHİ

İsviçre Tarihi 17. Bölüm Sayın okuyucularımız, bugünkü sayımızda 1848 öncesi İsviçre`deki gelişmelere değinerek İsviçre tarihini incelemeye devam edeceğiz. Hazırlayan: Hüseyin Türkkan

Regenerasyon Dönemi (1830) Fransız İhtilali’nin arkasından çok yaygın bir liberal dalganın bölgeye hakim olduğunu gözlemlemekteyiz. Millet egemenliği ve eşitlik talep edilir duruma gelmiştir. 1831 yılına geldiğimizde 12 kanton anayasalarını değiştirdiler ve soylu ailelerin egemenliklerine resmen son verip, milletin egemenliğini anayasalarına aldılar. Bu anayasalar bireylerin vatandaşlık ve ekonomik haklarını iyileştirmişti. Basın üzerindeki sansürün kaldırılması, muhalif grupların da seslerini duyurmalarına olanak sağlıyordu ve çok seslilik gelişmeye başlamıştı. Uygulanan eğitim reformları eğitim sistemine büyük iyileştirmeler getirmişti. Özellikle kilisenin okullar üzerindeki etkileri azaltıldı. Zürih Üniversitesi`nin kuruluşu da bu döneme denk gelmektedir (1833). Bunun ardından Thurgau bir öğretmen okulu açarak bu akıma ayak uydurdu. Bern Üniversitesi ise yine bu akım çerçevesinde 1834 yılında kuruldu. Bu yeni açılan eğitim kurumlarından yetişen aydın öğretmenler, verdikleri ilerici eğitimle o güne kadar verilen bağnaz eğitime son verdiler ve insanların aydınlanmasını sağladılar. Bu yenilikler bazı yerlerde sorunların çıkmasına neden oldu. Örneğin Basel`da şehirliler köylülere de kendileriyle aynı hakların verilmesini kabul etmediler. Bunun ardından Basel çevresindeki köyler, birleşip yeni bir anayasayla yeni bir kanton kurduklarını ve Basel`dan ayrıldıklarını duyurdular. Her ne kadar Basel şehri bu durumdan hoşnut olmasa da, yapılan 2 askeri müdahalenin başarısızlıkla sonuçlanmasından dolayı, bu durumu sonunda kabul etmek zorunda kaldılar. Bu tarihten beri Basel, Basel Satdt ve Basel Land olmak üzere ikiye bölünmüş durumda. Schwyz kantonunda da aynı şekilde bölünme yaşandı. Ancak federal parlamento niteliğindeki Tagsatzung Schwyzliler`i anlaşmaya ve

tekrar birleşmeye ikna ederek kalıcı bir ayrılığın önüne geçmiş oldu. Yapılan yeni anayasa iki tarafa da eşit hakları garanti ediyordu. İlk defa 1833 yılında Amerika Birleşik Devletleri modeline uygun bir federal devletin İsviçre`de de uygulanabilirliği konusunda tartışılmaya başlandı. Bu tartışmaların ardından toplanan Tagsatzung, 44 kişilik temsilciden oluşan bir Tagsatzung ve 5 kişilik bir federal konseyi öngören bir liberal anayasanın hazırlanmasını kararlaştırdı. Bunun yanında federal bir yüksek mahkeme de ilk defa bu anayasada öngörülecekti. Alp bölgelerinin federal politika üzerindeki etkilerinin gelişmesi amacıyla Luzern`in başkent olması düşünülüyordu. Sonderbund savaşından beri Alp bölgelerindeki, nerdeyse tamamı Katolik olan bu kantonlar dışlanmaktan ve fırsat eşitsizliğinden şikayetçiydi. Ancak bu anayasa taslağı hem liberaller, hem de muhafazakarlar tarafından kabul edilmedi. Muhafazakarlar aşırı derece liberal bir anayasa taslağı olmasından şikayet ederken, liberaller yeteri kadar liberal olmadığını savunuyordu. Sadece ZH, GL, FR, SH, SG, GR, GE, SO, BL ve TG kantonları bu taslağı desteklediler. Ölçü birimleri konusundaki yenilikler Bu döneme kadar her kantonun kendi ölçü ve tartı birim-

leri olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. “Ayak “ (Fuss) adı altında 11 değişik boyda ölçü bulunurken, sıvı maddelerini ölçmek için 81 değişik sistem vardı. “yarım kilo” Aarau`da 483 grama tekabül ederken, Bern`de 520 grama tekabül etmekteydi. Ölçüler konusunda bir birliğin olmaması ticarette bazı zorluklarla karşılaşılmasına neden oluyordu. 1838 yılında bazı kantonlar bir araya gelerek ortak ölçü birimlerinin kullanılmasını kararlaştırdılar. Ancak bütün İsviçre`de bu sorunun çözülmesi ancak 1877 yılında çıkarılan bir kanunla mümkün oldu. Bu gibi yenilikler artık 1848 anayasasının habercileriydi ve bütün ülkede geçerli olan kanunlar yürürlüğe girmeye başlamıştı. 1848 Anayasası Sonderbund savaşından sonra ağzı yanan ve artık uzlaşma arayan her iki taraf da (liberaller ve muhafazakarlar) arada bazı hukuka aykırı davranışlar olsa da, yeni bir anayasanın gerekliliğinin farkına varmışlardı. Gümrük, posta ve para konusundaki bütün yetkiler federal devlete devredildi. Başkent olarak Bern belirlendi. 1857 yılında bu günkü meclis binasının birinci kanadı inşa edildi ve federal devletin hizmetine sunuldu. 1848 yılında anayasanın kabul edilmesi ve yeni devletin kurul-

masıyla birlikte kantonlar arasında bulunan 400’den fazla gümrük noktası iptal edildi ve bundan sonra İsviçre içerisinde yapılan ticarette gümrük uygulanması yasaklandı. O güne kadar kantonlar diğer kantondan gelen mallara gümrük uyguluyorlardı. 1850 yılında İsviçre Frankı resmi para birimi olarak belirlendi ve basımına başlandı. 1851 yılında telgraf kullanılmaya başlandı. 1856 yılında federal devletin ilk yüksel okulu o günkü adıyla Eidgenössisches Polytechnikum, bu günkü adıyla Eidgenössische Technische Hochschule Zürich ETH kuruldu. Bu noktada ilginc bir ayrıntıyı da sizinle paylaşmak istiyorum. İsviçre Federal Devleti’nin günümüzde bile sadece 2 tane yüksek okulu bulunmaktadır. Diğer yüksek okul ve üniversiteler kantonlara aittir. Bu iki okuldan birisi 1856 yılında kurulan ETH`dır, diğeri ise Lozan`daki teknik yüksek okuldur. Albert Einstein`ın da Zürih ETH`da okuduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Bu anayasa vatandaşlara kanun önünde eşitlik, oturum özgürlüğü, ticaret özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, haber edinme ve toplantı hakları gibi hakları sundu. Federal Kurumlar Milli Meclis ve Senato`nun bir araya gelmesinden Federal Parlamento (Bundesversammlung) oluşmaktadır ve en yük-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

sek yasama organıdır. Bu iki kamara belirli dönemlerde bir araya gelmektedirler. Normal durumda birbirinden bağımsız olarak çalışmaktadırlar. Milli Meclis (Nationalrat) halkı temsil etmektedir ve her kanton vatandaş sayısına göre değişik sayılarda parlamenter gönderir. En büyük kanton en fazla temsilciyi gönderiri, en küçük kanton en az temsilciyi gönderir. 1848 Anayasası’na göre Milli Meclis`te 111 sandalye bulunmaktaydı. Bir yasama organıdır. Senato (Ständerat) kantonları temsil eder ve kantonlar büyüklüklerinden bağımsız olarak ikişer temsilci gönderirler. Yarım kantonlar birer temsilci gönderme hakkına sahiplerdir. Senato da bir yasama organıdır. Yürütme organı federal konseydir (Bundesrat). Almanya`daki yasama organı olan Bundesrat ile karıştırmamak gerekmektedir. 7 üyeden oluşmaktadır ve her üye aynı ölçüde hakka ve yetkiye sahiptir. Bir devlet başkanı olmamasına karşın, konsey üyelerinden birisi temsili olarak devlet başkanı sıfatını taşır. Ayrıca Bundeskanzler`in de Almanya`daki hükümet başkanı olan Bundeskanzler ile karıştırılmaması gerekir. Lozan’da bulunan İsviçre`nin en yüksek mahkemesi olan Federal Mahkeme (Bundesgericht) bir yargı organıdır ve 1848 Anayasası ile kurulmuştur. 990


39

SAĞLIKLI YAŞAM

İsviçre Hastaneleri Zor Durum Sinyali Verdi Doktor ve uzman bakıcı sayısı git gide azalıyor. İsviçre hastaneleri git gide azalan doktor ve personel sayısındaki eksikliğin açacağı sorunlar karşısında uyarıyorlar. Bunun nedenle hastanelerdeki staj yerlerinin çoğaltılmasını talep ettiler. İsviçre Üniversite ve Ruh Sağlığı Hastaneleri’nde çalışanların %37’si yani üçte birinden fazlası yurt dışı kökenli kişiler. Hastaneler Birliği H+ şu an ülkede eğitim gören hekim adaylarının sayısının neredeyse iki katı kadar hekime ihtiyaç olduğuna dair tahminde bulundu. Doktorlar ve Bakıcılar H+‘un konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamasında İsviçre’de tıp alanında eksik görülen personelin yurt dışından toparlanıp getirildi-

ği belirtti. Aynı durumun bakıcılar için de geçerli olduğunu belirterek, mevcut personelin %40’ının yurt dışı kökenli olduğu açıklandı. Hastanelerdeki, Klinik ve Hasta Bakıcı kurumlarındaki sorumlu personel, günümüzdeki %16’lık açığı dolduramır. Hastaneler Birliği H+, Bern’de yaptığı basın toplantısında, medyaya, İsviçre sağlık sisteminde büyük bir personel sorunu yaşadıklarını açıkladı. Sağlık sektörünün farklı alanlarında çalışan personelin yaklaşık %30 ve % 40 arasındaki oranının, İsviçre vatandaşı olmadığı belirtildi. Ne yazık ki bu oran git gide artıyor. İsviçre sağlık sisteminde çalışan yaklaşık 70.000 yabancı kökenli insan sayısının, St. Gallen şehrinin nüfusuna denk olduğuna dair gerçeğe dikkat çekildi. Yılda bin tane doktor

eksiği yaşanıyor İsviçre’de 2006 ve 2008 yılları arasında yaklaşık her yıl 1170 hekim eksikliği yaşandı. Bu eksik yurtdışından getirilen hekimlerle kapatıldı. İsviçre’deki yedi tıp fakültesinin eğitim kapasitesinin uzun zamandır yeterli gelmediği açıklandı. Hastane Birliği en kısa zamanda bunun değişmesi gerektiğini ve daha fazla İsviçre vatandaşının hekim olarak eğitilmesini talep etti. Son üç yılın rakamları, İsviçre’nin son yıllarda mezun ettiği doktor sayısının iki katı kadar doktor ihtiyacı olduğunu ortaya çıkardı. Hastaneler Birliği Obsan Sağlık Bilimsel Araştırma Merkezi’nin kısa bir süre önce açıkladığı araştırma sonuçları, İsviçre’nin 2020 yılına kadar 25.000 sağlık çalışanına ihtiyacı olduğu gerçeğini saptadı. Aynı zamanda 2020 yılına ka-

dar 60.000 kişinin emekliye ayrılmasıyla ek personelin bulunması gerekiyor. Staj yerlerinin artırılması talep ediliyor Hastanelerin Klinik ve Hasta Bakım Enstitüleri’ndeki personel sorumluları, eksik personelin yerini dolduramamalarını büyük bir problem olarak görüyorlar. Bu problemden yaklaşık sağlık kurumlarının %70’i nasibini alıyor. H+ tarafından görevlendirilen GfS Enstitüsü, yaptığı araştırma sonucuna dayanarak, problemin çözümünü staj yerlerinin artırılmasında, daha önce sağlık sektöründe çalışanları tekrar işe geri almakta ve sağlık sektöründe çalışacak kişilere yönelik daha iyi tedbirlerin alınmasında buluyor. Genç insanlar motive edilmeli Personel eksikliğini ön plana çı-

karmak için Hastaneler Birliği, 19 Eylül’de yapılacak Ulusal Hastaneler Günü’nü yeni yetişecek kalifiye elemanların teşvik edilmesine vakfetti. Bu özel günde İsviçre’de bulunan yaklaşık 80 hastane, klinik ve bakım evi, genç insanlara sağlık sektöründeki cazip ve iddialı meslekler hakkında bilgi vermek istiyor. Tüm bu kurumlar yeni iş imkânları sunacaklar ve gençlere sağlık alanındaki mesleklerde nasıl başarılı olacaklarını ve yükseleceklerini açıklayacaklar. 926

Bilerek Yediklerimiz… Bilmeyerek Yediklerimiz… Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslüman bir ulus olarak, satın aldığımız yiyecekleri çok inceliyoruz; eh… haksız da değiliz. Yiyeceğimiz besinin içinde domuz ürünü olması ihtimali çok büyük: Eti katılmış olabilir, yağı katılmış olabilir, çeşitli yiyeceklerde domuz etinden ya da kanından üretilmiş bir madde olabilir. Bunlara elbette dikkat edeceğiz… Bir Müslüman olarak domuz etinden uzak durmamız gerekiyor. Pekiii... Ya sağlığımız? Sağlığımız için de bu kadar dikkat ediyor muyuz? Satın aldığımız ürünlerin ambalajında ya da üzerine yapıştırılı kağıtta yazanları inceliyor muyuz? Belki… Ama hepimiz bu birtakim numaraların ne anlama geldiğini ya da kimyasal birtakım tabirlerin ne olduklarını biliyor muyuz? Ya sağlığımız için ne gibi rizikolar taşıdıklarını? Ya da sağlık için hiçbir sakıncası olmadığı halde, bu katkı

maddelerinden endişelenip yediklerinin lezzetine varamadan korku içinde yiyenler yok mu aramızda? Olmaz mı? İşte tüm bunları düşünerek sizlere bu aydan itibaren birkaç ay sürecek bir yazı serisi hazırladık. Bu ayki giriş yazımıza gelecek aylarda vereceğimiz çeşitli katkı maddelerinin (E- Numaraları) detaylı açıklamalarını bulacağınız listeler sunacağız. Gıdalarda Katkı Maddeleri: E Numaraları Nedir? Katkı maddeleri -Almancası Lebensmisttel - Zusatzstoffe-, gıda maddelerinin dayanıklılığını arttırmak, içindeki şekeri telafi etmek ve gıda maddelerinin istenen tadı, kıvamı ve rengi alması için ilave edilen maddelere verilen terimdir. Gıda ürününün içine katılmış katkı maddeleri daima belirtilmek zorundadır. Bunlar bazen kendi adları, bazen de kendilerine verilmiş Avrupa Kodu ile belirtilir. Bu kodlar E-Numaralarıdır. Katkı maddeleri, koruyucular, antioksidanlar, kıvam vericiler ve renk

vericiler olmak üzere dört ana gruba ayrılmıştır. Koruyucu katkı maddeleri (E-numarası 200 - 299 arası) ve antioksidanlar (E 300 - 399), bakteri, mantar ve mayanın oluşmasını engelleyerek, yiyeceğin kısa zamanda bozulmasını önlerler. E-numarası 100 - 199 arası olan renk katkı maddeleri yiyeceğe istenen rengi verirler. Yiyeceklere kıvamını veren veya koyulaştırıcı katkı maddeleri ise E 400 - 499 arasında numaralanmışlardır. E-numarası 950 ve yukarısı olanlar ise diğer tatlandırıcı katkı maddelereridir. Bu katkı maddeleri hangi besinlerde bulunur? Meyve sularına ve reçellere koruyucu katkı maddeleri konur. Soslar, hazır çorbalar ve terbiyeler hem koruyucu hem de koyulaştırıcı katkı maddelerini içerirler. Özellikle şekerlemeler ve serinletici içecekler renk, koruyucu ve yapay tatlandırıcı katkı maddelerini içerirler. Yaygın olarak kullanılan katkı maddelerinin

bir çoğu doğada (örneğin çayüzümü, kırmızı yaban mersini ve mult benzoik asitlerini içerir) ve doğal olarak yiyeceklerde bulunur, örneğin pancar rengi, klorofil, arı balmumu, sitrik asit ve pektin. Ancak, doğal olarak bulunan maddeler de dahil olmak üzere, katkı maddelerinin bir çoğu fabrikalarda üretilmektedir. Katkı maddelerinin bitki veya kimyasal madde artıkları içermemesi şart koşulmaktadır. Sentetik ürünlerin doğal ürünlerden daha “tehlikeli” olduğu doğru değildir. Katkı maddesi içermeyen gıdalar Bazı gıda maddelerine yasal olarak katkı maddeleri koyulamaz. Bunlar: Taze tereyağlı süt (Buttermilch), crème fraîche, meyvesiz kefir, süt, meyvesiz molke, sade yoğurt, quark, meyvesiz ekşitilmiş süt, ekşi kaymak, yumurta, taze patates, taze sebze, tohumlar, taze meyve (limongiller ve muz dışında), taze mantar, taneli sebzeler, darılar, kuru makarnalar, pirinç (çabuk pişen pirinç dışında), fıstıklar, bitki-

sel yağlar, zeytin yağları (E Vitamini katılabilir), bal, kahve, doğal içme sularıdır. Gıda katkı maddelerine karşı aşırı hassasiyet… Aslında gıda katkı maddelerine tepki yaygın değildir, ancak bazı kişilerde bazı katkı maddelerine karşı hassasiyet görülmüştür. Tüketilen katkı maddelerinin miktarı bu kişiler için çok önemlidir. Kaşıntı, kurdeşen, astım nöbeti, özellikle ağız çevresinde kaşıntılı deri döküntüleri ve deride tahriş ya da mide / bağırsak şikayetleri gibi şikayetlere rastlanmaktadır. Diğer bazı tepkilerse, başağrısı, yüzde geçici kızarıklık ve sıcaklık hissi olabilir. 958

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


40

İSVİÇRE SANAT REHBERİ

İsviçre'deki Etkinlikler / Ekim 2009 Konser Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Amriswil

Pentorama

Rondo Veneziano Oda Orkestrasi

20:00

01.10.09

St. Gallen

Tonhalle

Liedern zum Anfassen - Rainhard Fendrich

20:00

04.10.09

Zürich

Volkshaus

Liedern zum Anfassen - Rainhard Fendrich

20:00

05.10.09

Basel

Musiksaal Stadtcasino

Liedern zum Anfassen - Rainhard Fendrich

20:00

06.10.09

Cenevre

Arena

SYLVIE VARTAN

20:30

07.10.09

Bern

Uptown

Eltern John up at the Gurten

22:00

09.10.09

Will

Stadtsaal

ABBA GOLD

20:00

24.10.09

Basel

Stadtcasino

AMG Sinfoniekonzerte

19:30

14.10.09

Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Lausanne

Théâtre de Beaulieu

Sefiller (Les Misérables)

19:30

01.10.09 - 03.10.09

Wohlen (AG)

Casino

Phantomscherz (Stand-Up)

20:00

17.10.09

Sion

Théâtre de Valère

L'envers du décor

20:15

07.10.09

Bern

Theater Szene

Der Räuber Hotzenplotz

14:30

17.10.09 - 31.10.09

Zürih

ComedyBühne Weisser Wind

Oxymoron oder Was wollen Frauen???

20:00

09.10.09

Bellinzona

Teatro Sociale

I dolori del giovane

19:30

12.10.09

Tiyatro

Müzikal / Gösteri Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Zürih

Hallenstadion

Riverdance

20:00

08.10.09 - 10.10.09

Basel

Musical Theater

West Side Story

19:30

27.10.09

Winterthur

Zeughauswiese

a-live - Still different

20:00

02.10.09

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih 01.10.09 - 03.10.09

Festival Nerede Zürih

City-Kirche "offener St. Jakob

SUFI FESTIVAL

19:00

Zürih

City-Kirche "offener St. Jakob

Qawal Najmuddin Saifuddin and Brothers

19:00

01.10.09

Zürih

City-Kirche "offener St. Jakob

Die drehenden Derwische von Konya

19:00

02.10.09

Zürih

City-Kirche "offener St. Jakob

Zar de Mazaher

19:00

03.10.09

Herisau

Casino

Irish Folk Festival

19:00

30.10.09

Sirk Gösterisi Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Basel

Rosentalanlage

Sirk Nock

15:00

01.10.09 - 14.10.09

Liestal

Gitterli

Sirk Nock

15:00

15.10.09 - 18.10.09

Sissach

Concoursplatz

Sirk Nock

15:00

20.10.09 - 21.10.09

Luzern

Allmend

Sirk Nock

15:00

23.10.09 - 31.10.09

Lausanne

Place Bellerive

Sirk Knie

20:15

01.10.09 -14.10.09

Vevey

Place du Marché

Sirk Knie

20:15

15.10.09 - 18.10.09

Brig

Rhonesandterrain

Sirk Knie

20:15

26.10.09 - 28.10.09

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Puls 5 Giessereihalle

Körperwelten - Vücut Dünyalari

09:00

01.10.09 - 31.10.09

Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Cenevre

Théâtre du Léman

BALE DE RUA

20:30

02.10.09

Sergi Nerede Zürih

Bale Eğlence / Parti Nerede

Yeri

Etkinlik Adı

Ne Zaman

Tarih

Bern

Festhalle Bea Expo

Jubiläumsparty 10 Jahre Partyguide.ch

20:00

10.10.09

Basel

St. Jakobshalle

Sonic 13

20:00

10.10.09

Solothurn

Kulturfabrik Kofmehl

Dance Ya Hall

21:00

10.10.09

Kappel

Sportcenter Kappel

Masters of Hardcore Switzerland

21:00

31.10.09

Solothurn

Kulturfabrik Kofmehl

Breakmasta

21:00

09.10.09

Zürih

ewz-Unterwerk Selnau

Bingo Show

20:00

02.10.09

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


İstanbul`u Keşfedin! www.istanbul.com Tarih, Kültür, Sanat, Lezzet, Moda ve Eğlence Sizleri Bekliyor

Fiyatlarımız yüksek sezon için geçerli değildir (25.06. ve 03.08.2009 arası). Ücretlere THY ucuşu, Havaalanı vergileri, Otel konaklama ve kahvaltı dahildir.

Golden Crown 3* 3 gece CHF

490.-

Santa Sophia 3* 3 gece CHF

490.-

goldencrownhotel.com

santasophia.com

Antea Hotel 3*

Arcadia Hotel 4*

3 gece CHF

490.-

3 gece CHF

610.-

anteahotel.com

hotelarcadiaistanbul.com

Richmonds Hotel 4*

Swiss Hotel 5*

3 gece CHF

619.-

richmondhotels.com.tr

THY yetkili satış acentası

3 gece CHF

1058.-

swisshotel.com.tr

Fiyatlarımız Çift kişilik Oda’da tek kişi için geçerlidir.

Lezzet noktası Küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve şefkat dolu günlerin en değerlilerinden olan Ramazan Bayramınız kutlu olsun. www.new-points.ch - info@new-points.ch

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Rezervasyon: Tel.: 044 454 81 81 - ZH Havalimanı Tel.: 043 816 50 85 - info@vatan.ch


42

BİLİM-TEKNOLOJİ Alzheimer Hastalığı: Üç Yeni Riziko Geni Bulundu

İlk Doğanlar Daha Zeki Oluyorlar

Alzheimer hastalığı %70 oranla genlerden kaynaklanan bir hastalık, ne var ki şimdiye kadar bu genlerin hangileri olduğu bilinmiyordu…

İlk doğan çocuklar kendilerinden sonra doğan kardeşlerinden daha akıllı ve başarılı oluyorlar. Bunun genetik biliminde bir açıklaması yok; araştırmacılar aileleri suçluyorlar.

Bilim adamları,yaşlılıkta bunamaya ve hafıza kaybına neden olan Alzheimer hastalığına yakalanma rizikosunun %70 oranında genlerden kaynaklandığını düşünüyorlar. Hatta bu güne kadar Alzheimer hastalığının sorumlusu olarak dört gen gösterebiliyorlardı; bu nedenle iki araştırmacı ekip bu önemli hastalığa neden olan riziko genlerinin peşine düştüler. Geçtiğimiz haftalarda basına yaptıkları açıklamaya göre 16‘000 denek kişi üzerinde yaptıkları gen analizlerinde üç yeni riziko geni keşfettiler. “Analiz bulgularımız Azheimer hastalığının tedavisinde yepyeni bir dönem açabilir!” Yukarıdaki umut verici sözler Michael Owens ile birlikte araştıma ekiplerinden birini yöneten CardiffÜniversitesi’nden Julie Williams’a ait. Michael Owens, hastalığı yapan daha fazla gen bulunduğunda, belki de genetik bir test ile hastalığın erken tanısını koymanın mümkün olabileceğini açıkladı. Aslında Alzheimer hastalarının hastalığın ilerlemesini bir iki yıl yavaşlatan ilaçları var ama hafıza kaybını önleyen ve tedavi edebilen tıbbi çare henüz yok. Tarihi bir adım… Münich Üniversite Kliniği’nden Harald Hampel, “Kendi metodlarımızla Alzheimer hastalığının riziko genlerini arayarak tarihi bir adım attık.“ diyor. Araştırma ekipleri önce büyük hasta ve kontrol gruplarında analizler yaptı-

lar. Hampel, “Alzheimer, asthma veya diyabet gibi kompleks hastalıkları genetik olarak incelemek ancak genomun çözümlenmesiyle mümkün oldu. Genom şifreleri (genlerin tümü) ilk kez sekiz yıl önce çözülmüştü. Yeni keşfedilen riziko genleri bu güne kadar bilinmeyen hastalığın ilerleme sürecini açıklayabilecek. Uzmanlar son yıllarda beynin zor mekanizmasını çok daha iyi anlamaya başladılar. Tıp bilimcileri, Alzheimer hastalığıyla ilgili önemli belirtileri bozuk genlerden de anlayabiliyorlar. Üç bilinen riziko geni, zararlı proteinlerin beyinde depolanmasına neden oluyorlar, bu da Beta-Amyloid’leri açığa çıkararak hastanın sinirlerinin ölmesine neden oluyor. Bu hasta genlerden birini taşıyan ailelerin fertlerinde unutkanlık rahatsızlıkları çok sık görülmektedir. Normalde 65 yaşından sonra görülen hastalık bazen alışılmadık bir yaşta da -30’lu yılların başında- görülebilir. Bu geç yaşlarda ve çok sık görülen hastalığın geni olan Apolipoprotein E (Apo E) 16 yıl önce keşfedildi. Her iki araştırma ekibi, Apo-E geninin rizikosunun yüksekliğini bir kez daha gördüler ve ona akraba bir başka gen daha buldular: Apolipoprotein J (Apo-J). “Apolipoproteine genlerinin kolesterol metabolizması ile bir ilişkisi var.” diyen Hampel’a göre, kolesterin düzeyi düşük insanlarda, Alzheimer hastalığına yakalanma rizikosunun neden daha az olduğu çok yakında açıklanabilecek. Bir ihtimale göre her iki Apo geni beyin için koruma görevine sahipler, Beta-Amyloid maddesini beyinden uzaklaştırıyorlar; Apo J iltihaplara yol

açıyor. Uzmanlar bu güne kadar beyindeki bu iltihaplara hastalığın neden olduğunu zannediyorlardı; oysa şimdi beyindeki iltihaplanmaların hastalığın ilk safhasının başlangıcı olduğunu düşünüyorlar. Ayrıca yapılan incelemelerde ve izlencelerde, uzun süreli iltihap tedavi ilaçları kullanan insanların çok nadir olarak Alzheimer hastalığına yakalandıkları belirtildi. Yeni keşfedilen ikinci gen CR1’in de zehirli Beta-Amyloid’leri zararsız hale getirmeye yaradığı düşünülüyor. Yeni bulunan üçüncü gen Picalm ise Synapsenler üzerinde etkili. Synapsenler, nöronların diğer nöronlara ya da kas veya salgı bezleri gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmesine olanak tanıyan, özelleşmiş bağlantı noktalarıdır. Nöronlar, yani sinirler bu kontak noktalarıyla yeterince ilişki kuramadıklarında hafıza kaybı oluşur. Yeni keşiflerinden dolayı çok mutlu ve gururlu olan araştırmacılar genlerin peşini bırakmaya niyetli değiller. Hampel’ın ifadesine göre, şimdi 60’ooo kişinin katılacağı çok daha kapsamlı araştırmalara başlayacaklar. 935

Yeni nesil bağımlılık: OYUN Gelişen teknoloji ve internet ağının hızla yaygınlaşması sonucunda insanlık artık yeni bir sosyal problemle karşı karşıya: Oyun bağımlılığı Uzmanlar, bu kişilerin yüzde 40’ının istese de oyun oynamayı bırakamadığını yani bir nevi madde bağımlısı gibi “oyun bağımlısı” olduğunu belirtiyor. Oyun bağımlılığı, sosyo - kültürel açıdan ele alındığında, kişinin oyun oynadığı süre içinde kendi yaşam koşullarından “yapay” olarak uzaklaştığı, oynadığı oyunun içine girdiği, hatta kendine yeni bir karakter oluşturma sırasında bambaşka bir kimlik kazandığı görülüyor. Bu sayede kişi kısa süre olsa da gerçek yaşam zorluklarından uzaklaşmakta, sorunlarını unutuyor. Bağımlı asosyal oluyor Yapılan araştırmalar bu oyunları “bağımlılık” derecesinde oynayan ve hatta her ne olursa olsun bırakamayan kişilerin “normal”e oranla daha utangaç, hayatlarının kontrolünü daha az elinde bulundurabildiklerine inanan, daha kaderci ve daha az inançlı olduklarını ortaya çıkarıyor. Ayrıca bu kişiler zamanlarının en büyük kısımlarını bilgisayar başında geçirdiklerinden sosyal ilişkileri azalıyor, okul/iş hayatları ve hatta temizlik ve kişisel bakımları bile ak-

sıyor. Yukarıda kısaca özetlenen bu gibi nedenler sürekli bilgisayar oyunu oynamayı öncelikle bir alışkanlık sonrasında ise bir bağımlılık haline dönüştürmekte. Operant (Edimsel) Şartlanma Teorisi’ne göre bağımlılık yapan maddenin kullanımı sonrası/sırasında sağladığı olumlu hisler kişinin o maddeyi kullanıma devam etmesi için bir sebep. Bağımlılık yapan madde bireyin üzerinde ya hoş hisler bırakır ya da olumsuz hislerinin kaybolmasını sağlar. Bu sebeple, kullanımdan hemen sonra gelen iyi his, bağımlılığın olumsuz sonuçlarından daha önemli görülür. Birey, oyunun sunduğu yeni dünya karşısında etkilenir ve oyuna yönelir. Yoksunluk hissediliyor Oyun oynama sırasında ve sonrasında da fizyolojik bir rahatlama hisseder. Oyun oynandıktan sonra hissedilen bu tip rahatlatıcı duygular ise oyun oynama davranışının tekrar tekrar yapılıp bir alışkanlık ve hatta bağımlılık haline gelmesine yol açar. Ayrıca tıpkı diğer bağımlılık yapan maddelerde olduğu gibi bağımlılığı yapan maddenin ortadan kaldırılması halinde kişi yoksun-

luk belirtileri gösterir.. Kurtulmak için durumun farkında olmak gerekir Tüm diğer bağımlılıklarda olduğu gibi oyun bağımlılığıyla başa çıkmak da önemli bir gayret gerektirir. Bu yönde atılacak ilk adım farkındalığı artırmaktır. Kişinin gerçeklikten bu oyunlarla koptuğu, hayatının fonksiyonelliğinin etkilendiği göz önüne konmalıdır. Oyun oynama alışkanlığı hakkında farkındalık sağlandıktan sonraki adım ise alternatif etkinliklere yönelmek olacaktır (sohbet, fiziksel aktivite, kitap okuma vb). Oyun bağımlısı olmamak ve çağımızın bu son derece yararlı teknoloji aygıtından verimli bir şekilde yararlanabilmek de mümkündür. Bunun en güzel yolu da “oyun oynamayı hayatın tek odak noktası halinde getirmeden” sadece zaman geçirme araçlarından biri olarak kabul etmektir. tka

Bundan 135 yıl önce, 1874‘de İngiliz doğa bilimleri araştırmacısı ve yazar Sir Francis Galton bu konu ile ilgili gözlemlerde bulundu. Galton, en önemli toplumsal pozisyonların çok büyük bir sıklıkla ilk doğanlar tarafından tutulduğunu tespit ederek, bu durumun tesadüflerden daha farklı nedenleri olduğunu iddia etmiş, böylece de konuyla ilgili olarak ilk taşı bilim dünyasına koymuştu. 100 yıldan beri doğum sırasının zeka ve yetenek gelişimi üzerindeki etkisi araştırılıyor. 70’li yıllarda Hollandalı genç erkekler arasında yapılan araştırmalarda, doğum sırasının, zekayı etkilediği sonucu ses getiren sert tepkilere neden olmuştu: Kendisinden büyük kardeş(ler)i olan çocuklar, ilk doğan çocuklardan veya tek çocuklara nazaran, zeka testleri ortalamalarında daha düşük sonuçlar vermişlerdi. Neden ilk doğanlar daha akıllılar? Bu sonuçlar toplumun tüm sosyal katmanlarında aynı… Sosyologlar, psikologlar ve demograflar bu fenomeni farklı modellerde araştırarak açıklamaya çalıştılar. Gözlemcilere göre eğitim düzeyi yüksek ve intelektüel aileler, eğitim düzeyi düşük ailelere nazaran daha az çocuk sahibi oluyorlar. Bu duruma göre daha az çocuk sahibi olan toplumsal katmanlarda doğan çocukların ilk çocuk olma şansı daha yüksek oluyor. Burada dikkat çekici nokta, ilk doğanlar diğer kardeşlerinden daha zeki oluyorlar ama sadece bu çocuklar diğer kardeşlerle birlikte büyük aile ilişkileri içinde

büyürlerse. Konuyla ilgili sorular tam olarak aydınlanmış değil. Acaba ilk çocukların zihinsel üstünlükleri genetik nedenlere mi dayanıyor? ‘’Büyük bir ihtimalle hayır“ diyor araştırmacılar; Oslo-Norveç Enstitüsü Çalışma Çevreleri Araştırmaları’ndan Petter Kristensen ve Tor Bjerkedal, ilk doğan büyük kardeşi ölen bir çocuğun IQ testlerinin ilk doğan çocuklardan farklı olmadığını tespit ettiler. Araştırma sonuçlarının bilim adamlarını getirdiği noktaya göre, pozitif avantajlı sosyal faktörler, ilk doğanların daha zeki olmalarını ve başarılarını etkiliyor. İlk doğan çocuk, yani en büyük çocuk ailesi tarafından öncelikli olarak ve çok özel olarak motive ediliyor, ailenin ilk çocuğa gösterdiği ilgi çok daha büyük oluyor. Böylece de ilk çocuklara daha çok şans verildiği gibi, bunların yeteneklerini geliştirmeleri şansı da daha büyük oluyor. Yani ilk çocuk daha akıllı ise, bu, ailenin ilk doğan çocuğu olmasından değil, aile içindeki özel ilgiden ve sosyal durumundan dolayıdır. Bilmekte yarar var… İlk zeka testi Fransa’nın isteği ile 1904 yılında Alfred Binet tarafından geliştirildi; amaç, okul çocuklarının arasından, normal zekadaki çocuklarla aynı seviyede eğitim alamayacak, zekaca zayıf çocukları tespit ederek ayıklamaktı. 916

Ne zaman öleceğim? ABD`de kurulan yeni bir internet sitesi insanların ne zaman öleceğini hesaplıyor. Riskler ortaya konuyor ve ortalama ömür veriliyor. Carnegie Mellon üniversitesi araştırmacıları tarafından kurulan DeathRiskRankings.com isimli internet sitesi, sağlık kayıtlarını baz alarak yaşa, cinsiyete, coğrafi konuma göre bir ölüm tahmininde bulunuyor. Sitede yapılan hesaplamalara göre 20 yaşındaki bir Amerikalı kadının ölme riski binde beş oranında. 40 yaşındaki bir insanın ise ölüm riski üç kat, 60 yaşındaki birinin ise 16 kat artıyor. 80 yaşı-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

na gelindiğinde ise ölüm riski tam 100 kat daha fazla. tka


43

ÇOCUK KÖŞESİ

1. Dikiş iğnesini güçlü bir mık-

PUSULA YAPMAK

natısa 100 kere sürtün (İğneyi ileri geri hareket ettirmeyin, hep aynı yönde sürtün ve elinize batırmamaya dikkat edin).

2. Bardağın yarıdan fazlasını suyla doldurun. 3. Mantarı suya koyun. 4. Dikkatli ve dengeli bir şekilde iğneyi mantarın üzerine yerleştirin.

5. Bardağı yavaşça hareket ettirin ve iğneyi izleyin. İğne kuzeyi gösterecektir.

ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU

BOYAMA KÖŞESİ

HİKAYE

Anne Ördek sabırla yumurtalarının kırılmasını bekliyordu. Vakit tamamlanınca ördek yavruları yumurtalarından çıkmaya başladılar. Fakat en son ve en büyük yumurta bir türlü kırılmıyordu. Sonunda yumurtanın beyaz kabuğu çatladı. Diğerlerinden daha gri ve farklı olan ördek yavrusunun küçük kafası göründü. Anne ördek yeni doğan yavruya bakarak ; “Umarım değişir..” dedi şefkatle. Zaman ilerliyordu ama ördek yavrusunun rengi hala griydi. Kümesin bütün hayvanları onunla alay ediyorlar, ona “çirkin ördek yavrusu” diye sesleniyorlardı. Zavallı yavru o kadar mutsuzdu ki sonunda uzaklara gitmeye karar verdi. Gün boyunca yürüdü gece olunca ise çok yorulmuştu. Mola verdi. Bir yanda açlık, bir yanda korku…Ama yapabileceği hiç bir şey olmadığından derin bir uykuya dalmakta gecikmedi. Ertesi sabah su sesleriyle gözlerini açtı. Geceyi yaban ördeklerinin çılgınca eğlendiği küçük bir göl kıyısında geçirdiğini anladı. Bu gürültücü arkadaşlarına kendini tanıtmaya hazırlanıyordu. Birden bir tüfek sesi ile irkildi. hiç zaman kaybetmeden oradan uzaklaştı. Çok geçmemişti ki küçük ördek kendini bir çiftlikte buldu. Çiftliğin sahibi yaşlı kadın onu doyurdu. Ateşin yanında uyumasına izin verdi. Fakat yavru ördek bir göl bulabilme umuduyla oradan da uzaklaştı. Günlerce bir göl bulabilmek için rasgele yoluna devam etti. Sonunda bir göl kıyısına ulaştı. Bu arada yalnız başına yaşamayı öğreniyordu. Bu göl kıyısında yavru ördek gün geçtikçe büyüyordu. Kendisi farkında olmadan görüntüsü değişiyordu. Geçen kuğuları gördükçe onların asil duruşları ve güzel görünüşlerinden dolayı iç çekiyordu. İlkbaharda bir kuğu sürüsü gölün kıyısına yuva yapmaya geldi. Çirkin ördek yavrusuyla tanışmak için yaklaştılar. Fakat kendisini bu zarif kuşlarla arkadaşlık etmek için çok çirkin ve kaba buluyordu.Birden bire suda aksini gördü. O da ne!… Kendisini güzel bir kuğuya dönüşmüş olduğunu fark etti. Kuğu sürüsüne katıldı ve ömür boyu mutlu oldu. 1009

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


09_0876_Pusula_250x350.indd 1

24.08.09 07:43

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


45

GÜLELİM-EĞLENELİM Adam olmak - Rudyard Kipling

“Bak Acımıyor“ Diyecek Bir Kadın

Çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse sen aklı başında kalabilirsen eğer herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır hem kendine güvenirsen eğer bekleyebilirsen usanmadan yalanla karşılık vermezsen yalana kendini evliya sanmadan kin tutmayabilirsen kin tutana.

Sonunda bu utanca dayanamayan karısı hiç kimseye bir şey söylemeden kapıyı açıp içeri girdi, masanın üstünde duran hançeri alıp kendi karnına sapladı, sonra çıkardığı hançeri kocasına uzattı :

Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak.

- Evet var - Neden yemedin Tilki sakince cevap verir ; - Kurt kendinden emin ; ‘Ben yiyeyim o zaman’

Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi…

Kurt buda uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz duman, kurt yaralı hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye baslar.

- Tilki ‘Buyur afiyet olsun’ der.

- ‘LAN HANİ ORUÇTUN’

- Burada bir but var

- ‘Biraz önce top patladı duymadın mı?

Bunun için önce şunu bilmemiz lazım. Filim kamerası ile fotoğraf makinesi arasında teknik açıdan büyük bir fark yoktur. Fotoğraf makinesinde her deklanşöre basışta film karesine bir görüntü kaydedilir, film kamerasında ise akan film üzerinde saniyede 24 görüntü karesi kaydedilir. Bunu aynı hızda perdeye yansıtırsanız gözümüz arka arkaya gelen karelerdeki küçük farkları algılayamaz, devamlı ve hareketli bir görüntü olarak görür. Şimdi gelelim filmlerdeki tekerlekler meselesine. Kovboy filmlerindeki at arabalarının veya trenlerin tekerlekleri aracın hareketi ile ileriye doğru dönmeye başlar. Aracın hızı arttıkça perdede görüntüdeki tekerleğin dönüş hızı git-

bekler... İşte bu canlının yaptığı en büyük”Angut”luk budur.. Ayrıca bu olay bütün Angut kuşları için geçerlidir, arada bir görülen birşey değildir.. Çok ürkek bir hayvan olmalarına rağmen eşinin ölüsünün başında bekleyen Angut kuşuna elini uzatsanız dahi oradan kaçmaz..

Yüreğine sinirine dayan diyecek direncinden başka şeyin kalmasa da herkesin bırakıp gittiği noktada sen dayanabilirsen tek.

- Tilki pişkin pişkin ;

tikçe yavaşlar, bir an durma noktasına gelir ve sonra araç ileri doğru gitmesine rağmen tekerlekler tersine dönmeye başlarlar, daha doğrusu gözümüze öyle görünürler. Tekerlekleri saniyede 24 defa dönen ve hızla giden bir at arabasını düşünelim. Bunu saniyede 24 kare çeken bir kamera ile görüntülersek her kare tekerleğin aynı pozisyonunu aynı noktada görüntüleyeceği için gözümüz tekerleği duruyormuş gibi algılar. Tekerleklerin dönüş hızına bağlı olarak filmin her karesi tekerleğin tam tur atmamış halini görüntülerse bu sefer de tekerlekler geri dönüyormuş gibi görünürler. Gerek at arabaları ve gerekse trenlerde tekerleğin merkezi ile çevresi arasında bağlayıcı elemanlar olduğundan bunların pozisyonları ve sayıları daha değişik dönüş hızlarında da benzer görüntüyü vererek gözü iyice yanıltır. Bu

Hani derler ya “Angut gibi bakmasana lan”.. keşke herkes Angut gibi bakabilse değer verdiklerine..

Herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken dost da düşman da incitemezse seni ne küçümser ne büyültürsen çevreni her saatin her dakikasına emeğini katarsan hakçasına her şeyi ile dünya önüne serilir üstelik oğlum adam oldun demektir...

Bunu gören kurt ;

Tilki cevap verir: ‘hiç… yatıyorum’

Filmlerde tekerlekler Niçin Ters Döner?

Angut’un aslında bir kuş olduğunu bilmeyen bir ton “Angut!” var ülkemizde.. Angut kuşu’nun eşi öldüğü zaman (yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi) gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar onun baş ucunda

Döküp ortaya varını yoğunu bir yazı turada yitirsen bile yitirdiklerini dolamaksızın dile baştan tutabilirsen yolunu.

‘BU GÜN ORUCUM’

Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.

Tilkiye sorar ‘ne yapıyorsun dostum’

Birisi bir salaklık yapınca, bi laftan anlamayınca, böle boş boş bakınca hemen “Angut’musun” der günümüzün insanı.. .

Düşlere kapılmadan düş kurabilir yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer ne kazandım diye sevinir ne yıkıldım diye yerinir ikisine de vermeyebilirsen değer söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz kandırabilir diye safları dert edinmezsen ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz koyulabilirsen işe yeniden.

- Pautus, bak acımıyor...

Tilki ve Oruç Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asılı bir geyik budu görür.

Herkesin (haksız bir şekilde) kullandığı bir ifadedir “Angut”.

tekerlekler düz daire şeklinde bir kapakla kapatılmış olsalar bu görüntü yanılgısı olmayabilir. Sinema konusunda en çok merak edilenlerden biri de sessiz sinema zamanındaki eski filmlerde insanların niçin hızlı hareket ettikleridir. Aslında bunun iki nedeni vardır. Birincisi ilk filmlerin saniyede 16 görüntü geçecek şekilde çekilmesidir. Bunlar gü-

SUDOKU 2

1

5

3

7 6

1 4

1

4

7 8

5

6

9

6 1

4 2

2 5

5

9

4 2 6

6

9

2 1

8

3 5 8

2

hızda çekilir, saniyede 16 görüntü hızıyla oynatılarak karakterlerin daha komik görüntü vermeleri sağlanırdı. Günümüzdeki filmlerde bile bazen karakterler hızlı hareket ettirilerek komedi, yavaş hareket ettirilerek romantizm veya daha fazla şiddet etkisi yaratma yollarına başvuruluyor.

3

2

4

1

4

nümüzün saniyede 24 görüntü veren makinelerinde oynatıldığı zaman hareketler neredeyse yüzde elli hızlanmaktadır. Diğer sebep ise eski filmlerin çoğunluğunu oluşturan komedilerin bu şekilde gösterilmesinin filmi daha gülünç kılmasıdır. Bu nedenle o zamanlarda, yani 1915 yılı civarında bile bazı komedi filmleri düşük

1

5

Bundan sonra bazılarına “Angut” demeden önce bir kere daha düşünün.. Bir “Angut” bile olamayan o kadar çok insan var ki artık günümüzde...

KOLAY

Annesi, babası, karısı, yakınları, dostları kapıda yere yıkılan vücudun düşüşünü duymak için kederle bekliyor ama kendini bıçaklayan Pautus ‘ un düşen vücudunun sesi yerine bir tür-

lü kendini öldüremeyen adamın ayak seslerini duyuyorlardı. Sessiz bir utanç hepsini sarmıştı.

5 1

7

7 6 9 5

3 4 7

3

9 6 ZOR

Romalı bir komutandı Pautus, bir ayaklanma düzenlendi. Yakalandı ve idama mahkum oldu. Soylu olduğu için Roma geleneklerine göre hayatını kendi elleriyle alma hakkı tanındı. Bir odaya sokup yanına bir hançer bıraktılar.

Angut Nedir?

(Çeviri: Bülent Ecevit )

8 3 9

5

İki sudoku bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3x3’lük her kutuya, 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3x3’lük kutu bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.

Bu sayfada yayınlanmasını istediğiniz Fıkra ve diğer yazılarınızı bize yollayabilirsiniz.

E-Mail: haber@pusulaswiss.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

Cetvel türü

Endonezya plakası

Alttaki sanatçı

İspanyolların sevişnç ünlemi

Karışık renkli

İnce softan hafif, dar bir üstlük

Bir besin maddesi

Din bilgini

Özen

Eski, ezeli

İlâve

Posta Telgraf Telefon (kısa)

Mutluluk

Elektrik dağıtım kutusu

Çakıl taşı atan top

Irak

Bir kimseyle eğlenme

Diş eti iltihabı

Paylama

Ekin biçme aracı

Ağırlık kaldırma makinesi

Peynir türü

Seyrek karşıtı

Uçma organı

Gürbüz kundak çocuğu

Bir nota

Baş, kafa

Senaryo yazısı

Kesimevi, mezbaha

Sağlama

Bağ

Parası çok, varlıklı kimse

Gökyüzü

Bir tür baykuş

Safir

Kâfi gelmeyen İlâç

At yavrusu

Kalsiyumun simgesi

Basit şekerlerin genel adı

Muğla ilçesi

Eski Yunanda toplantı yeri

Ata

Litre (kısa)

Gün

Hayvanda besililik

Anarşi, yıldırma

Ağırbaşlılık Komşu bir başkent

Göz rengi

Bir tür kebap

Yanardağ püskürtüsü

Sıkıntı, çarpıntı

Övme, övgü

Otsu bir bitki

Asitli su

Kanuni

Halk dilinde ağabey

Kıta (kısa)

Kırmızı renkli balık

Hanımların ziynet eşyası

Güneş saati

Egzama

Politik

İdrardaki azotlu madde

Çevik

Asıl, unsur, hipostaz

Sermaye

Gitar, mandolin mızrabı

Baryumun simgesi

Geniş, engin

Kırmızı

Taraftarı coşturan kimse

Ağacın kollarından her biri

Taban

Sanatta tutulan yol

Mersin'in bir ilçesi

Küçük kanal

Taneli meyve

Sıocak bir içecek

Bir halk oyunu

Oruç için yenen yemek

Kur'an'da bir sure

Yiğit

Su taşkını

Yıldırım

Asma kütüğü

Bir süs bitkisi

Elâzığ'ın eski adı

Hayvanı iğdiş etme

Kutur

Dökme demir

Yumuşak, yuvarlak, irice

Tatlı su balığı

Kendine güvenen okurlarımız için adresimiz: Pusula Gazetesi, Bulmaca Köşesi Bernstr. 88, 8953 Dietikon

“... Madrid” (spor kulübü)

Su

Demokrasi

“... Serezli” (tiyatrocu)

Yapıştırıcı bir madde

Voltamper (kısa)

Kanal dolaşan kanal

Afrika'da ırmak

ZEKAİ TUNCA

Pasaklı

Fotoğrafta duruş

Fren aleti

Padişahın giydiği kolsuz, yakalı kürk

Bulmacayı çözüp bize yollayan 1 okuyucumuz RAVİKA dan 75.- Frank değerinde hediye sepeti kazanacak.

Cengel Bulmaca

Güney Amerika hayvanı

Çirişli parlak bez

Tutya

Körpe ağaç

Dünyanın uydusu

Turistik bir gölümüz

Japonya para birimi

Rey

Sıcaklığıa ayarlayan aygıt

Bir meyve

Lokmanruhu

Ara bozma

Latife

Bir takımın gözde oyuncusu

Gelgit nedeniyle suların kabarması

fiÜKRİYE TUTKUN

İnsanın kendi varlığı, özü

Kirliliği gösteren iz

Üstteki sanatçı

Yapı

Hatıra

Kinci

46

BULMACA


Bilhan Market - Siegfriedstr. 6 D-79787 Lauchringen/Almanya Tel. 00 49 174 33 14 297 YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ - YENİ AÇILIŞ

Dost alışveriş geri döndü! ´a varan indirimler sizleri bekliyor

Sebze , Meyve ve Et ürünleri Her türlü kuru gıda ve Züccaciye ürünleri Günlük taze Döner ve Ekmek çeşitleri.

Döner 3.- EUR

Unutmayın ! Gıda çeşitlerinde % 7, Hediyelik eşyalarda % 19`luk Gümrük iadesi mevcuttur.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch

%40

Yeni adresimizde


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Eylül/September 2009 - www.pusulaswiss.ch


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.