Kasım/November 2009 - Gerçek haberin adresi - www.pusulaswiss.ch ‘UN KATKILARIYLA AZB - 8953 Dietikon 2
Pegasus Basel Uçuşlarına Başladı
Pegasus’un, pazartesi, çarşamba, perşembe ve cuma günleri olmak üzere, haftada dört gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Basel’a uçuşları başladı; ayrıca 22 Kasım’dan itibaren pazar uçuşları da başlayacak. Devamı s.12
Iğdırlı Azeriler Bir Araya Geldiler! 23 Ekim Cuma akşamı Schlieren’de düzenlenen birinci Iğdırlılar Gecesi’yle İsviçre’de yaşayan Azeri topluluğu, çevre ülkelerden gelen Azeriler ve Türkiye*den gelen önemli davetliler bir araya geldiler. Devamı s.8
Sıla AG’yi Ziyaret Ettik!
Geçtiğimiz günlerde davet edildiğimiz Sıla Et Fabrikası’nı okurlarımız için gezdik. Gazeteniz Pusula’da yer alan Sıla AG’nin reklamında, isteyen herkesin pazartesi ve perşembe günleri yapılan kesimleri kendi gözleriyle görebileceği yazıyordu. Devamı s.22
Yabancılara Böcek Benzetmesi
Meclis ortamında yapılan gensoruyla SVP’li Bakanlar Kurul Temsilcisi Dominique Baettig, ‘‘Bölgeye istila eden yabancı türlerin’’ oluşturduğu masraflara dikkat çekti. Burada ‘‘Bölgeyi istila eden yabancı türlerden’’ kastı ‘‘İnsanlar!’’ Devamı s.23
Zürih’te İşadamları Toplantısı
Başta Hollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGIAF) yönetim kurulu olmak üzere, İsviçre`de ticari hayatlarını sürdüren çeşitli sektörlerden işadamları ve farklı kuruluşlardan gelen davetli grubunun New Point Restaurant`a gelmesiyle başlayan program, akşam yemeğiyle devam etti. Devamı s.17
PUSULA » ÖZEL « HABER
Minare Oylamasında Sona Yaklaşıldı! Dünya ne kadar insanı kaldırir?
Teorik olarak dünya nüfusu olan 6,75 milyar insan için, sadece Avrupa’da bile yeterli yaşam alanı var. Eğer insanların daha az gıdaya ihtiyacı olsa, mesela tüm dünya insanları Hindistanlılar kadar yese, 10 milyar insan rahatlıkla doyabilecek. Devamı s.37
İsviçre halkı 29 Kasım 2009 tarihinde önemli bir konuda karar verecek. Yabancı düşman-lığıyla tanınan bazı çevrelerin yaptığı çalışmalar sonucunda minare oylaması gündeme gelmişti. Eğer oylamaya katılan halkın çoğunluğu “Evet“
oyu kullanırsa bundan sonra İsviçre’de minare yapımına izin verilmeyecek. Gazeteniz Pusula bu konuyla ilgili olarak tüm gelişmeleri günü gününe takip ederek sizin için özel bir dosya hazırladı. Minare konusuyla ilgili olarak kimler ne di-
yor? Farklı siyasi çevrelerin bu konudaki çalışmaları nelerdir? Oylamanın sonuçları İsviçre dış politikasını nasıl etkiler? Bunun gibi önemli soruların cevaplarını ve daha fazlasını hazırladığımız bu dosyada bulacaksınız.Devamı s.24
2
EDİTÖR bile ettiler. Düzenlenen basın toplantılasrında insiyatife karşı olan parti temsilcileri, minare yasağının kabul edilemez olduğunu, böyle bir isteğin ırkçı ve İsviçre’de yaşayan Müslüman halka haksızlık olduğunu söylediler. Yedi ayrı partinin bir araya gelerek açıkça minare yasağının kabullenemez olduğunu belirtmeleri oylamanın sonuçlarına direk etki edecektir.
İçindekiler
İsviçre Haberlerİ..........................................4-23 Ekonomi.................................................... 18, 20 Pusula Özel Haber.....................................24-26 Hukuk köşesi..................................................28 Köşe Yazarları........................................... 30, 32 Kitap Köşesi.................................................... 31 UNIA Haberleri.......................................... 34-35 Kültür ve Sanat............................................... 36 Yaşadığımz Dünya.......................................... 37 İsviçre Tarihi....................................................38 Sağlıklı Yaşam................................................. 39 Isviçre Sanat Rehberi.....................................40 Sinema Haberleri............................................ 42 Cocuk köşesi..................................................43 Gülelim Eğlenelim..........................................45 Bulmaca...........................................................46 REKLAM VE İLANLARINIZ İÇİN: 076 342 90 91 veya 043 322 90 82 ABONE OLMAK İÇİN: 043 322 90 83 DÜŞÜNCELERİNİZ VE ELEŞTİRİLER: info@pusulaswiss.ch veya 043 322 90 82
PUSULA IMPRESSUM / 2009 Geht an alle Pusula Mitglieder. Verlegeradresse : Pusula Zeitung Bernstrasse 88 / 8953 Dietikon ZH
Erscheinungweise: 12 Mal Jährlich Abonementpreis: CHF 25.- / Jahr Inhaber: Turgut Karaboyun QM: Şendoğan Hoş Rechtsberater/in: Yetkin Geçer, Mehmet Akyol Gestaltung: DESCOM-M.COM / TK Autoren: Prof. Dr. Rıdvan Karalar Sunay Akın Gülter Locher
Fotoredaktion: Grafiker: Druckerei: Adressierung: Anzeigen :
Tamer Karaoğlu Mehmet Polater Sun Print Beorda 043 322 90 82 076 342 90 91
Freie Journalisten: Gülter Locher, Bülent Atalay, Atilla Alpullu, Sibel Uygun, Mehmet Turan, Hüseyin Dereli, Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Sinan Subaşı, Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gülay Zengin, Tamer Karaoglu, Hilal Albayrak, Nurcan Durmuş, Nuray Uçar, Memduha Tüfekçi, Pervin Tekin.
Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır.
Turgut Karaboyun (t.karaboyun@pusulaswiss.ch)
Minare karşıtlarının kazanma şansı iyice azaldı Bu başlığı atarken oldukça keyiflendim, birkaç aydır gündemi oldukça meşgul eden ve oylanmasına az bir zaman kala tartışmaların daha da kızıştığı minare konusuyla ilgili olarak, oldukça güzel gelişmeler yaşanıyor. Öncelikle İsviçre’nin en ciddi gazetelerinden birisi olan Tagesanzeiger’da yayınlanan minare anketinden bahsetmek istiyorum. Tagesanzeiger Gazetesi’nin özel bir şirkete yaptırmış olduğu anketin sonuçları bizim adımıza oldukça sevindirici gözüküyor; ankete katılan yaklaşık 1250 kişinin %53’ü kanunlaştırılmak istenilen minare yasağına karşı çıkarken, %34’lük bir kesim minarelerin yasaklanmasından yana oy kullanacaklarını belirtmişler. Kararsız olanlar ise şimdilik %13’lük bir orana sahipler. Ankette yanılma ihtimallerinin yaklaşık %3 olduğunu hesaplayacak olursak, 29 Kasım tarihinde yapılacak olan minare oylamasında halkın çoğunluğu yasağı reddedecek. Tagesanzeiger Gazetesi’nin yayınlamış olduğu bu anketin sonuçları tartışıladursun, bir araya gelerek minare yasağına karşı gelen yedi ayrı partinin yaptıkları açıklama oldukça anlam ve önem taşımaktaydı. FDP ve CVP partilerinden tutun da Yeşiller partisine varıncaya kadar çoğunluğu solcu ve sola yakın en büyük partiler Bern`de bir araya gelerek minare yasağına karşı ‘’Hayır’’ oyu verilmesi gerektiğini vurguladılar. Hatta bazı politikacı ve aydınlar ‘’Hayır!’’ diyecek vatandaşlarına şimdiden teşekkür
Halk oylaması sonucunda minare yasağı getirilirse neler olacak? İnanın bana, yasağın getirilmesi bize hiçbir şey kaybettirmez. Bana göre minareler günümüzde camilerin ihtişamını gösteren bir yapı olarak kullanılmaktadır ve çok da önemli bir konu değildir. Önemli olan camilerde yapılan ibadetin kendisidir. İsviçre`de yapılacak olan bu oylamanın sonucu her ne olursa olsun, bizim en güzel şekilde dinimizi yaşamamız ve hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor. Tabi ki İsviçre halkının minareyi kabul etmesi bize ve dinimize gösterilen bir saygının göstergesi olacaktır. Yasağın kabul edilmesi özellikle dış politikada Müslüman ülkelerle olan ilişkilere büyük zarar verecektir. İsviçre’nin Müslüman ülkelerle olan ticari ve siyasi ilişkileri yıpranacak, İsviçre’de yaşayan Müslüman toplum kendini dışlanmış hissedecek ve entegrasyon çalışmaları önemli derecede aksayacaktır. Karşılıklı cepheleşmeler ve din ayrımcılığı körüklenmiş olacak, bu da İsviçre halkı ve göçmenler arasındaki ilişkiyi zedeleyecektir. Hepimizin bildiği gibi yüce kitabımız Kuran`da, camilere minare yapılacak şeklinde herhangi bir ayet geçmemektedir. İlk minare ise Mısır`ın başkenti Kahire`de Emeviler tarafından 678 yılında yaptırılmıştır. Teknolojinin olmadığı zamanlarda, uzaktaki insanlara duyurmak amacıyla ezan camilerde minare`nin şerefesinden okunmuş, bu durum 20 yy. ortalarına kadar devam etmiştir. Çok uzun zamandır ise kurulan mikrofon sistemleri sayesinde, Müslüman halk rahat bir şekilde ezan sesini duyabilmektedir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki, eskiden tüm camiler için gerekli olan minareler günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle kullanılmamaktadır. 29 Kasım’da yapılacak olan oylamanın sonuçları herkes tarafından merak ediliyor. Önümüzdeki sayıda oylama
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
sonuçlarıyla ilgili tüm detayları gazetemizden takip edebilirsiniz. Minare konusu gündemi meşgul ederken, başka bir konu daha gündeme bomba gibi düştü. Dominique Baettig adındaki SVP`li parlamenter, İsviçre`de yaşayan yabancılara zararlı böcek benzetmesi yaptı. Zararlı böceklerin ve çürümüş bitkilerin temizlenmesi gerektiğini söyleyen bu şahıs, Çevre Bakanlığı’na bir gensoru göndererek bu konuyla ilgilenilmesi gerektiğini yazdı. Gazetecilerin Dominique Baettig`e neden böyle bir şey yaptığını sorması üzerine aldıkları cevap da çok ilginç oldu. Kendisi bu çalışmayı sadece provokasyon için yaptığını ve bir şaka olduğunu söylerken, yine de konuyla ilgili olarak meclisten bir cevap beklediğini söylemiş. Bir kaç hafta önce bir pazar günüydü ve Unia Sendikası’ndan Mehmet Akyol NZZ Gazetesi’nde çıkan ve yabancıların böceğe benzetildiği bir haberin olduğunu söyledi. Hemen internete girerek haberi okudum ve şok oldum. Siz değerli okurlarımıza sadece şunu yazmak istiyorum, eğer biz bu ülkede kendi hakkımızı savunacak etkin lobi faaliyetlerini biran evvel başlatamazsak, eğitimi göz ardı edip olduğumuz yerde saymaya devam edecek olursak bizi daha nelere benzetecekler daha gerisini siz düşünün (gerçi insanın haşarat, böcek ya da sinek gibi parazitlere benzetilmesinden daha düzeysiz ne gibi benzetmeler yapılabilir? biz bunları düşünemiyoruz). Bu tarz benzetmeleri yapabilen kişilerin lugatlarının olduça geniş olduğunu yıllardan beri izliyoruz. Bize düşen ve yakışan ise provokasyonlara kapılmadan kendimizi geliştirmemiz, politikaya yabancı kalmamamız, bizi yönetenlerin, yaşamımıza yön vermeye çalışanların neler yaptıklarını dikkatle izlememiz, çocuklarımızı güçlü, aydın ve bilinçli kişiler olarak yetiştirerek daha çağdaş, daha sorumluk sahibi bir gelecek nesil oluşturmamız gerekmektedir. Böylece bu ülkedeki varlığımızın kabul edilmesi de kendiliğinden gerçekleşecektir zaten. Pusula Gazetesi olarak bizler vatandaşlarımızın hep yanındayız, üzerimize düşenleri yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Saygılar sunuyorum.1083
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
4
İSVİÇRE HABERLERİ
Mesleğe Girişte Erkekler Bayanlardan Daha Şanslı 2004 yılının mayıs ayında, gençler arasında mesleğe giriş konusuyla ilgili yapılan araştırma verileri açıklandı. Sonuçlara göre genç erkekler genç bayanlara nazaran daha kolay staj yeri buluyorlar. Bu sonuçlar, 2004 yılının mayıs ayında mesleğe giriş yapmak isteyen gençler arasında yapılan bir araştırmada ortaya çıktı. İsviçre’nin gençleri arasında yapılan araştırmanın yazarları ve temsilcileri, 2004 yılı araştırma dönemindeki, yaklaşık 47.000 acemi işci, İsviçreli kadınlar ve yabancılar arasındaki genç işsizlerin sayısının, bugünkü sayıyla
Deutsch: Junge Männer finden offenbar etwas leichter eine Lehrstelle als junge Frauen. Dies legt jedenfalls die Zahl der Bewerbungen nahe, die in der Jugenderhebung 2004/05 zum Berufseinstieg ermittelt wurde. Die Studie zeigt ausserdem, dass den Jugendlichen Familie und Freunde wichtiger sind als die Arbeit. Rund ein Drittel der Männer und Frauen, die eine Lehre machen wollten, hatten damals kaum Probleme bei der Stellensuche. Sieben Prozent der Männer und 14 Prozent der Frauen mussten sich nach
karşılaştırılabilecek bir durumda olduğunu söylediler. Araştırmanın çıkardığı sonuca göre, 2005 yılının nisan ayındaki 20–24 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranı %6,1 iken ortalama değer %3,8 idi.
Yorum yapılmadı O dönemdeki staj yapmak isteyen erkeklerin ve bayanların yaklaşık üçte biri staj yeri bulmakta sıkıntı yaşamıyorlardı. Hatta erkeklerin %7’si ve kadınların %14’ü hiç bir yere başvurmadan bir staj yeri bulduklarını söylemişlerdi. Erkeklerin diğer dörtte bir ve kadınların diğer beşte bir kısmı ise ilk staj başvurularında kabul edildiklerini ifade etmişler; geriye kalan üçte ikisi ise bu konuda zorluk eigenen Angaben gar nicht bewerben. Einem weiteren Viertel der Männer und einem Fünftel der Frauen genügte eine einzige Bewerbung. Auch bei den restlichen zwei Dritteln hielten sich die Schwierigkeiten für die Mehrheit in Grenzen. Erfragt haben sie zudem den Stellenwert des Lebensbereichs «Beruf, Bildung und Arbeit». Dabei kam dieser Bereich sowohl bei den Männern wie den Frauen auf den dritten Platz hinter «Familie, Partner, Kinder» und «Freunde, Bekannte». Einzig die Ausländer gewichteten die
çekmediklerini söylemişlerdi. Bu gruptaki erkelerin %71 ve kadınların %56’sı bir staj yeri bulmak için on başvuru yaptıklarını belirttiler. Araştırmada belirtilen bir diğer gerçek ise %3 oranındaki erkekler ve %4 oranındaki kadınlar, 81 veya daha fazla başvuru yaparak bir staj yeri bulabildiklerini açıkladılar. Araştırmanın temsilcileri, ortaya çıkan rakamlar incelendiğinde kadınlara nazaran erkeklerin işinin daha kolay olduğunu tespit ettiler. Fakat araştırmanın yazarları, tespit ettikleri bu sonuca yönelik bir açıklama veya yorum getirmediler. Aynı zamanda yapılan araştırmada, gençlerin ‘‘meslek, eğitim ve iş’’ konularındaki sıralama ölçütü
Arbeit stärker als die Freunde und Bekannten. Die Autoren bemerken dazu, dass die generell hohe Wertschätzung von Familie und Freundschaften Laufbahnspezialisten und -gestalter zu umfassenden Überlegungen anregen sollte. Die Ergebnisse der Studie sollen demnächst in einem Bericht veröffentlicht werden. Ziel der Erhebung ist es laut den Autoren, den Puls der 18- bis 21-jährigen Jugendlichen in der Schweiz bezüglich ihrer beruflichen Situation zu erfassen.
merak edildi ve soruldu. Baz alınan bu konu hem erkeklerde hem de kadınlarda üçüncü sıraya konuldu. Sorgulamada, aile, partner, çocuk ve arkadaşlar ve tanıdıklar veya yakın kişiler sıralamanın üst basamaklarına çıktılar. Sadece yabancı kökenli gençler iş veya mesleklerini arkadaşlar ve tanıdıklardan daha önemli bulduklarını ifade ettiler. Araştırmanın temsilcileri, araştırma sonucunda ortaya çıkan gençlerin aileye ve arkadaşlara verdikleri önemin, eğitimciler tarafından dikkate alınmasını önerdiler. Hatta 19 ve 20 yaş arasındaki gençler, aile ve arkadaşlar konusuna değinmeden sadece iş ve meslek planları hakkında konuşmadıklarını ifade ettiler. Araştır-
maya katılan hem erkeklerin hem de kadınların, iş ortamındaki güvenirlilik ve serbest çalışma konusundan ziyade, daha çok arkadaşlıklardan alınan motivasyona önem verdikleri ortaya çıktı. İyi bir maaş ve bulunduğu konumda yükselme olanaklarına olan arzuları düşük olmalı ki, gençler bunları da alt sıralara yerleştirdiler.
Araştırmanın raporu açıklanacak Araştırmanın sonuçları en kısa zamanda bir rapor halinde sunulacak. Araştırma temsilcilerinin ve yazarlarının açıklamasına göre, araştırmanın amacı İsviçre’deki 18 -21 yaş arasındaki gençlerin mesleki düşünlerini ortaya koyabilmek. 1030
SVP’ye Göre Devletin Anaokulu Finansmanı Yasadışı Ailelerin çocuk bakımı için yatırım yardım programının 31 Ocak 2015’e kadar uzatılması FDP, SP ve Yeşiller Partisi tarafından kabul gördü. Sadece SVP bu durumu, ‘‘yasadışı bir olaydır’’ diye değerlendirdi. Geçtiğimiz ay biten yasalaşma süresinde SP partisi programı ve programın süresinin uzatılmasını onaylıyor. Fakat parti finansal desteğin temel anlamda yükseltilmesini talep ediyor. Kanton Temsilciler Meclisi’nin yaptığı öneri üzerine üçüncü kredinin sadece140 milyon Frank’ta kalmayıp 200 milyon Frank talep edilDeutsch: Die Verlängerung bis zum 31. Januar 2015 des Programmes über Finanzhilfen für familienergänzende Kinderbetreuung stösst bei der FDP, der SP und den Grünen auf Zustimmung. Die SVP dagegen beurteilt die Angelegenheit als «schlicht illegal». Familienpolitik sei Sache der Kantone, schreibt die Partei. Der Bundesrat versuche, eine achtjährige Anschub-
mesi gerektiğini açıkladı. FDP Partisi öneriyi koşulsuz kabul ediyor ve kredi miktarını uygun bulduğunu belirtiyor. Hıristiyan Demokrat Partisi, 2015 ocak ayında teklifin ve talebin uygunluğunu ve programın uzatılmasının gerekli olup olmadığını değerlendirmek gerektiğini düşünüyor. Yeşiller ise şimdiden 2017 yılına kadar sürenin uzatılması gerektiğini dile getirdiler. SP partisi gibi onlar da 200 milyon Frank talep ediyorlar. Belediyelerin de bu programın devam ettirilmesindeki önemine dikkat çekiyorlar. Fakat yönergenin belirlenmesinde bir hafifletme istediklerini dile getirdiler. finanzierung ohne Verfassungsgrundlage zu ändern. Dies ist nach Ansicht der SVP «schlicht illegal». Der Gewerkschaftsdachverband schliesst sich in seiner Haltung der SP und den Grünen an und fordert eine Erhöhung der Mittel auf 200 Millionen Franken. Der Gewerbeverband ist gegen eine Verlängerung. Dazu fehlten dem Bund die Mittel. Der Bund solle sich
Bu şekilde yeni düzenlemelerin yanı sıra mevcut anaokulları en az on çocuk için yer açtıklarında, finansal yardımdan istifade edecekler. Bu tarz bir hafifletmenin gerekli olduğunu düşünüyorlar, çünkü on çocukluk yer açamayan anaokulları da dikkate alınmış olacak.
SVP bu durumu ‘‘yasadışı’’ olarak görüyor SVP partisi ise çok farklı bir telden çalıyor: ‘‘Aile politika meselesi kantonların işidir.’’ şeklinde görüş bildirdiler. Ayrıca meclisin yasal dayanağı olmayan, söz konusu sekiz yıllık finansmanı sağlamasını da yasadışı buluyor.
zudem nicht in die Angelegenheiten der Kantone einmischen, deren Sache die Familienpolitik sei. Das Impulsprogramm war ursprünglich auf acht Jahre befristet: von 2003 bis 2011. Mit seiner Hilfe konnten bisher 24 000 neue Krippenplätze geschaffen werden. Bis 2011 rechnet der Bund mit 33 000 neuen Plätzen für die Tagesbetreuung von Kindern.
Sendikalar Birliği SP ve Yeşiller Partisi’nin tavrına katılıyor. Aynı şekilde Sendikalar Birliği de yatırımın 200 milyon Frank’a çıkarılmasını uygun görüyor. İşveren kurumu ise tam tersini düşünerek kredinin 70 milyon Frank’a düşürülmesini ve sürenin iki seneye indirgenmesini talep ediyor. Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu ise sürenin uzatılmasına karşı olduklarını, çünkü devletin buna müsait olmadığını savundular. Aynı zamanda devletin aile politikası konusuna karışmamasını, bunun kantonların işi olduğunu belirttiler. Bir şeyleri harekete geçirmek için düzenlenen bu program normalde 2003’den 2011’e kadar sekiz senelik bir süreyle belirlenmişti. Bu çalışma sayesinde ana okullarında 24.000 çocuk için yeni kontenjanlar açıldı.
1058
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
5
İSVİÇRE HABERLERİ
Zürich Göçmen Bürosu Dikkatsiz Çalışıyor Göçmen Hizmet Bürosu’nun yabancı uyruklu bir kişinin kimliğini iki kez düzenlemesi, yanlış veya hiç düzenlememesi durumu ilk kez yaşanmıyor. Bu gerçek, kendi bünyesinde hazırlanan bir haberle de onaylanmış durumda. Zürich Kantonu Göçmen Bürosu düzensiz ve dikkatsiz çalışıyor. Göçmen Bürosu’nun kendisinin görev vererek hazırlattığı bir haber, bu gerçekleri tasdikliyor. Göçmen Bürosu’nun sözcüsü Bettina Dangel, İsviçre Radyosu DRS’in Zürich-Schaffhausen Bölge Gazetesi’ne yaptığı açıkDeutsch: Ein jetzt vorliegender Bericht, den das Amt selber in Auftrag gegeben hat, bestätigt das. Wie Bettina Dangel, Sprecherin des Migrationsamtes, am Freitag gegenüber dem Regionaljournal ZürichSchaffhausen von Schweizer Radio DRS erklärte, seien öfters Geburtsdaten falsch eingegeben, Namen falsch geschrieben und Unterschriften am falschen Ort eingetragen worden. Schuld an der Fehler-
lamada, zaman zaman bazı doğum tarihlerinin yanlış girildiğini, isimlerin ve bazen de imzaların yanlış bölümlere atıldığını belirtti. Hataların bir diğer kaynak noktası, kimlik üretimi yapan ve bunları tüm İsviçre’ye dağıtan Aarau’lu firmadan geldiği açıklandı. Hatalı bilgilerin burada göz ardı edildiği de söz konusu haberde belirtildi. Kimlik talebinde bulunan kişilerin ise olması gerekenden daha fazla bekledikleri veya kimliklerini hiç alamadıkları belirtildi.
Schengen girişiyle yeni sistem uygulanıyor Dangel, yaptığı açıklamanın devamında hataların kaynaklarının bulunduğunu ve yanlış kimliklerin sayısında bir düşüş yaşandığını söyledi. Göçmen bürosunun düşüncesine göre kimliklerde yapılan yanlışları tetikleyen unsur, 2008’in aralık ayında Schengen’e yapılan giriş ile başladı. Bu sistem tüm kantonlarda merkezileştirilip, kimlik kartı üretimi Aargau’da bulunan tek bir firmaya verildi.
anfälligkeit ist laut Migrationsamt das neue System, das im Dezember 2008 aufgrund des Schengen-Beitritts eingeführt worden ist. Das Vorgehen wurde in allen Kantonen zentralisiert und die Ausweisproduktion einer einzigen Firma mit Sitz in Aarau übertragen. Dieses System sei leider etwas störungsanfällig, hatte das Migrationsamt im Juli erklärt und eine interne Untersuchung in Auftrag gegeben.
Kantonlar, tarayıcıdan geçirilen fotoğraflı ve imzalı belgeleri postane yolu ile Aargau’ya gönderi-
yor. Merkezi göçmen bürosunun bilgi akışını sağlayan sistem üzerinden de bilgisayar yoluyla kişilerin adres ve doğum tarihi bilgileri gönderiliyor. Kimliklerin üretimi ile ilgilenen firma, hazırlanan kimlikleri posta yoluyla gerekli kişilere gönderiyor. Göçmen Bürosu, temmuz ayında bu sistemin hatalar meydana getirmeye müsait olduğunu ve bu yüzden sistem içerisinde bazı incelemelerin yapılması için gerekli kurumları görevlendirdiklerini belirttiler. 1026
Winterthur’un Ortasında Bir Mülteci Kampı… Médecins Sans Frontières ya da Almanca adıyla Aerzte Ohne Grenzen (Sınır Tanımayan Doktorlar) Kurumu tarafından, Winterthur’da, mültecilerin hangi koşullarda yaşadıklarını göstermeyi amaçlayan bir mülteci kampı örneği, halkın izlencesine sunuldu.
2 Dakika Kısa Kısa
BAG-Müdürü 100 Hastanenin Kapatılmasını İstiyor
Sağlık Bakanlığı Müdürü Thomas Zeltner, İsviçre’de bulunan 350 hastanenin 100 tanesini kapatmayı önerdi. Batı İsviçre Televizyonu TSR’nin “Infrarouge” programında yaptığı açıklamasında, geriye kalacak olan 250 hastanenin kendi bünyelerinde uzmanlaşmaları gerektiğini belirtti. 18 yıl sonra bakanlığın zirvesinden geri çekilecek olan Zeltner, önümüzdeki sene yapılacak olan Sağlık Sigorta Primleri’nin artışıyla ilgili endişe duyduğunu açıkladı. Sağlık Sigortası Kurumu Santésuisse, zaten 18 hastanenin primlerinin yaz ayında önceden daha da artacağını bildirdi. 1017
Uluslararası Beyaz Bastonlular Günü
Haber: Memduha Tüfekçi 1981 yılında kurulan Médecins Sans Frontières, savaş, doğal felaket gibi acil yardım gerektiren konularda etnik ve politik ayrım gözetmeksizin insanlara yardım etmeyi amaçlayan bağımsız bir yardım kuruluşudur. Merkezi Cenevre’de olmakla beraber Zürich’de de bir bürosu bulunmaktadır. Sergi yetkililerinin verdiği bilgiye göre kuruluş, 1999 yılında Marmara depremi sonrası Türkiye’de de yardım çalışmalarında görev aldı. Aynı yıl Nobel
Deutsch: Vom 14. September bis 3. Oktober zeigt die Organisation Médecins Sans Frontières/ Ärzte ohne Grenzen (MSF) im Stadtpark Winterthur ein nachgebautes Flüchtlingslager unter freiem Himmel. Besucher sehen in der Ausstellung, wie typische Unterkünfte für Flüchtlinge aussehen, wie die Wasserversorgung funktioniert, wie mange-
Barış Ödülü’nü de aldı. Sergide yetişkin ve çocuk mültecilerin dünyanın farklı ülkelerinde yaşadıkları koşullar göslernährte Kinder versorgt oder wie Impfungen durchgeführt werden. Erfahrene Mitarbeiter von MSF bieten Führungen an und berichten von eigenen Erfahrungen. Fotos, Videos und Informationsstände geben zusätzlich Einblick in die Arbeit der Organisation, die 1999 mit dem Friedensnobelpreis ausgezeichnet worden ist.
terilmeye çalışıldı. Kurumun asıl amacının, dünyanın çeşitli yerlerindeki insani konularda batılı insanları bilinçlendirmek olduğu vurgulandı. Sergide görev alan rehberler, kısa turlarla konu hakkında ziyaretçilere Almanca ve Fransızca olarak bilgiler verdi. Sergi alanında kurulan 10 çadırın her birinde, ziyaretçiler, mültecilerin yemek ve içmek gibi gereksinmelerinin nasıl yerine getirildiği, barınma ve sağlık ihtiyaçlarının nasıl karşılandığı gibi konularda bilgilendirildi. Sergi yetkililerinin verdiği bilgiye göre mülteci kamplarında su çok kritik bir öneme sahip. Yardım kuruluşla-
rı mültecilere günde maksimum 20 litre, kriz durumlarında 5 litre su tedarik edebiliyor. Verilen bu 20 litre su ile mülteciler içme, yemek pişirme, kişisel temizlik, çamaşır yıkama gibi gereksinmelerini yerine getirmek zorundalar. Avrupa’da ise istatistiklere göre bir insan günde bütün bu ihtiyaçlar için150 litre su tüketiyor. Bunların yanında yetkililerin verdiği bilgiye göre başka ülkelere mülteci olarak sığınmış 16 milyon civarında insan ve kendi ülkelerinde göç etmek zorunda kalmış 26 milyon civarında insan bulunmaktadır. 1036
Bu yıl 15 Ekim’de 40.’sı düzenlenen Uluslararası Beyaz Bastonlular Günü (Internationale Tag des Weissen Stockes); Zentralverein für das Blindenwesen (İsviçre Ulusal Körler Derneği), Schweizerischer Blindenbund (İsviçre Görme Engelliler Federasyonu) ve Schweizerischer Blinden und Sehbehindertenverband (İsviçre Görme Engelliler Derneği) dernekleri tarafından düzenlenen etkinliklerle, Zürih’teki Pestalozzi Meydanı’nda gerçekleştirildi. Bu etkinlikler vasıtasıyla halka bütün kamusal alanların tüm insanlar için kullanışlı olması gerektiği mesajı verilmeye çalışıldı. Ayrıca halk, görme engellilerin endişe ve ihtiyaçları konusunda bilgilendirildi. Etkinlik çerçevesinde etkinliğe katılan kişilerden görme engellileri daha iyi anlayabilmeleri için gözleri kapatılarak, ellerine beyaz bir baston verildi ve özel olarak hazırlanan parkurlarda yürümeleri istendi. 1037
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
6
İSVİÇRE HABERLERİ 2 Dakika Kısa Kısa
Çiftçiler düşük süt fiyatlarını protesto ettiler
Cenevre – Geçtiğimiz ay 70 traktörle Cenevre’nin PlainpalaisPlatz alanında düşük süt fiyatlarını protesto ettiler. Cenevre’de üçüncü kez gerçekleşen bu protesto hareketleri, İsviçre’de ve Avrupa’daki ‘’Süt’’ konulu ayaklanmalar ile ilgili. Çiftçiler, süt ve ekinleri için hakkettikleri adil bir ücret beklediklerini vurguladılar. Adil ve hakettikleri ücreti alamadıklarını simgelemek için bir yığın ekin yaktılar. Süt ve ekin fiyatları yıl içerisinde %18 oranında düştü. Çiftçiler bu eylemde ekinleri böyle fiyatlarda satmaktansa yakmayı tercih ettiklerini dile getirmek istediler. Sadece çiftçilere nasip olan fiyat düşüşünün tüketicilere yansıtılmadığı söyleniyor. Eylemciler, bu uygulamadan ancak toptancıların kazanıyor olmasını eleştiriyorlar. 1024
İsviçreliler sıfır otomobile artık daha az ödüyorl Zürich – İsviçre toplumu sıfır otomobillere git gide daha az para ödemeye başladı. Zürich Araçlar Bilgi Bankası AUTO-i DAT’ın yaptığı bir araştırma sonuçları, İsviçre halkının bu yıl içerisinde sıfır araçlara ortalama olarak sadece 39.091 Frank ödediklerini ortaya çıkardı. İsviçre’de 2009 yılının ilk sekiz ayında, sıfır otomobiller için toplam olarak yaklaşık 161.000 Frank ödendiği belirlendi. Yani bu yıl alınan yeni bir otomobilin ortalama fiyatı, 2005 yılının fiyat seviyesinin çok az üzerinde. 2005 yılının ortalama araç fiyatları 38.279 Frank olurken 162’000 adet sıfır araç 6,3 milyar Frank’a satılmıştı. 2008 yılının aynı zaman dilimi içerisinde 181.000 araç satılıp 7 milyar Frank kazanç elde edilmişti. 2007 yılının ilk sekiz ayında ise 178’000 yeni otomobil satılmış ve bu satıştan 7,4 milyar Frank elde edilmişti. 1025
İsviçreli Sapıklara Dünyanın Her Yerinde Takip! Bern – Pek çok İsviçreli pedofil, çocuklarla cinsel ilişki kurabilmek amacıyla yurt dışına seyahat ediyorlar. Ama bundan böyle bu sapıkların İsviçreli makamlar tarafından oralarda da yakalanmaları mümkün olacak. Cesur ve sorumluluk sahibi İsviçreliler, yabancı ülkelere çocuklarla seks amacıyla giden hemşerilerini ihbar ediyorlar. Bir yıldır
İsviçreli pedofillerin yabancı ülkelerde de yakalanma rizikoları çok yükseldi. Fedpol yaklaşık bir yıldır ECPAT ile (Çocuk Koruma Vakfı İsviçre) çocuk seks turizmine karşı birlikte çalışıyor. İsviçreli turistler, tatile gittikleri ülkelerde farkettikleri pedofil vatandaşlarını Federal Polis’in (Fedpol) açtığı web sayfası kanalıyla (www.stop-childsextourism.ch) ihbar etmek olanağına sahipler.
Deutsch: Bern - Vor rund einem Jahr ist in Zusammenarbeit zwischen dem Bundesamt für Polizei (fedpol) und der Stiftung Kinderschutz Schweiz (Fachstelle ECPAT Switzerland) das Meldeformular „Kindersextourismus“ entstanden. Bis jetzt gingen unter www. stop-childsextourism.ch rund ein Dutzend Meldungen ein.
Das Meldeformular „Kindersextourismus“ richtet sich an Personen, welche Schweizer Strafverfolgungsbehörden ihre Beobachtungen im Zusammenhang mit sexueller Ausbeutung von Kindern im Ausland melden wollen. Insbesondere werden aber Mitarbeitende von Reiseagenturen und deren Kunden angesprochen.
Sie nahmen grossmehrheitlich Bezug zu Kambodscha, Thailand, Belgien, Indonesien und Ägypten. Die Erfahrungen mit dem Meldeformular, welches im September 2008 aufgeschaltet wurde, können als positiv bezeichnet werden: Die Melderinnen und Melder geben klare und inhaltlich qualitative Informationen weiter.
Eingehende Meldungen werden bei fedpol gesichtet, sortiert und einer ersten Auswertung unterzogen. Fundierte und sachdienliche Informationen werden anschliessend von der Bundeskriminalpolizei (BKP) an die zuständigen städtischen, kantonalen und internationalen Polizeistellen weitergeleitet.
Fedpol bu amaç için kullanılmak üzere web sayfasına bir de ihbar formu koydu.
ettikleri biliniyor. İsviçre Çocukları Koruma Vakfi (ECPAT Switzerland) hukukçularının ifadelerine göre pek çok İsviçreli pedofil, dış ülkelere giderek çocuklara sorunsuzca cinsel amaçlı yanaşabileceklerini düşünüyorlardı. Bu nedenle şüpheli durumların mutlaka bildirilmesi gerektiğini belirtildi.
İhbarların çoğu Kamboçya, Tayland, Endonezya, Mısır gibi ülkelerin yanısıra Belçika’dan da geliyor. 2008 yılının eylül ayından beri işlemekte olan web sayfası üzerinden formla ihbar sistemi çok iyi işliyor: ;İhbarı yapanlar detaylı bilgiler verebiliyorlar. İhbarlar sayesinde bir dava açıldı, dört olay da tahkik ediliyor. Dominik Cumhuriyeti’nde yaşlı bir İsviçreli erkek, sahilde küçük bir kız çocuğunu öperken gözlemlendi.
M-Travel Schweiz’da çocuk seks turizmine savaş açanlardan; M-Travel Schweiz’in konuşmacısı Prisca Huguenin: ‘’Seyahat danışmanlarının çocuk seks turizmi amacıyla seyahat eden kişileri farkederek ihbar ettiklerine tanık olduk.’’ şeklinde konuştu.
Dış ülkelerde yaşayan İsviçreliler’in ihbarlarından, İsviçreli erkeklerin küçük çocuklarla denize girip onlara sarkıntılık
Kaynak: Medienmitteilungen, fedpol, 29.09.2009 1032
Elbise ve Ayakkabılar Ucuzladı Ağustos ayındaki perakendecilik cirosu geçen yılki ağustos ayı rakamlarına göre %1 düştü. İstatistik Bakanlığı, genel anlamda bakılırsa perakendeciliğin meydana getirdiği toplam ciroda %1,2 oranında bir düşüşün yaşandığını açıkladı. Yıl boyunca ise perakendecilik sektöründe bir durgunluk görüldü. 2009 yılının ilk sekiz aylık rakamları toplandığında, geçen yılın rakamlarına nazaran bu yılın rakamları %0,4 olarak belirlendi (nominal: %0,7). Perakendecilik sektörünün en büyük kazanç gerilemesini ayakkabı ve giyim eşyası satan tüccarlar yaşadı. 2008 yılının rakamlarına karşın bu yılki fiyatların %10,7 düşütüğü açıklandı. İstatistik Bakanlığı’ndan Luu Nguyen, SDA Haber Ajansı’na, bu gerilemede krizin etkisi de olsa, uzun zamandır sürdüğünü ve durumu bir fenomen olarak gördüğünü açıkladı. Şunu da belirtmek lazım: İsviçre’nin yaşadığı ciro gerilemesi daha az kıyafet ve ayakkabının satıldığı anlamına gelmiyor. Bu durumun fiyatların düşük olmasından kaynaklandığı söyleniyor.
Elektronik sektörü istisnai bir durum
Tütün ve sigara ürünlerinin cirosunda da %5,6 düşüş yaşandı (nominal: +%0,7 ). Aynı zamanda ev eşyaları adı altında satılan ürünlerden elde edilen kazançta da %4,5 gerileme görüldü (nominal: %-3,6 ). Yaşanan bu düşüşlere karşın eğlence ve büro malzemelerine büyük bir rağbet olmuş olmalı ki, ürünlerden elde edilen ciro oranında %10 ile en büyük artış (nominal: -%3,7 ) gerçekleşti. Nguyen yaptığı açıklamanın devamında elektronik sektörünü istisnai bir durum olarak gördüğünü, çünkü bu ürünlerin çok hızlı değer kaybettiklerini belirtti. Eğer cep telefonları gibi ürünlerin ciro rakamlarının sabit durması isteniyorsa, sürekli satış yapılması gerektiğini ekledi.
Deutsch: Nominal nahmen die Detailhandelsumsätze um 1,2 Prozent ab, wie das Bundesamt für Statistik (BfS) mitteilte. Über das Jahr betrachtet, stagniert der Detailhandel. Werden die ersten acht Monate des Jahres 2009 zusammengerechnet, stiegen die Umsätze nach Verkaufstagen im Vorjahresvergleich um 0,4 Prozent (nominal: 0,7 Prozent). Die Elektronikbranche sei ein Spezialfall, da die Verkaufsgegenstände sehr schnell an Wert verlieren. Wenn
Aldi’nin etkisi var mı? Aynı zamanda sağlık, vücut bakımı ve güzellik ürünleri gibi ürünlerin cirosunda %5,9 artış yaşandı (nominal: %+5,9 ). Gıda ürünlerinin kar oranında %0,3 düşüş yaşandığı söylenirken, parmaklar Aldi ve Lidl alışveriş zincir marketlerini gösteriyor, lakin Nguyen: “Gıda sektöründeki bu gerilemeyi sadece bu faktörlere bağlamak için henüz erken.” diyor. Bu yılki değerleri sektörlere ayı-
racak olursak, şimdiye kadar en hızlı artış gösteren kazanç kapıları olarak farma, ilaç ve kozmetik ürünlerini (%8,4 oranında ar-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
man die Umsatzzahlen für einen Artikel wie beispielsweise Mobiltelefone behalten wolle, müsse man folglich immer mehr davon verkaufen. Nach Wirtschaftszweigen aufgeteilt, wuchs der Umsatz insbesondere im Handel mit pharmazeutischen, medizinischen und kosmetischen Artikeln mit einem Plus von 8,4 Prozent (nur Nominalwerte). Am stärksten abgenommen hat der Umsatz mit Antiquitäten und Gebrauchtwerten (-4,6 Prozent).
tış) gösterebiliriz. En büyük düşüşün ise (-%4,6) antika ve kullanılmış eşyaların satışında yaşandığı açıklandı. 1053
Der einfache Weg zu Ihrem Eco Wohnraum Traumhaus Lassen Sie sich von einem Eco Wohnraum Bauberater Informieren Wahlen Sie aus dem umfangreichen Eco Wohnraum -Angebot ihr Traumhaus Gestallten Sie mit den Sonderausstattungen Ihr Haus ganz nach Ihren Wünschen. Zur Auswahl stehen z.B. Garage, Wintergarten oder Eingangsüberdachung.
*ab 0 0 0 ‘ 0 9 6 CHF
Besprechen Sie mit Ihrer Bank und dem Eco Wohnraum -Bauberater die Finanzierung Unterschreiben Sie den Kaufvertrag für Ihr Haus
*Richtpreis inkl. Bauland gültig für Kanton Aargau, für Bau in anderen Kantonen, bitte kontaktieren Sie unseren Bauberater.
Tel. 043 411 55 70 Fax 056 246 05 86
Mobil: 079 422 00 57 info@eco-wohnraum.ch
www.eco-wohnraum.ch
Ihr Generalunternehmen für Decke, Wand und Boden Beratung
Plannung
Ausführung
Abbrucharbeiten Innenausbau Dachausbau Spez. Gipserarbeiten Malerarbeiten Fassadendämmungen Bodenbeläge
www.eco-wohnraum.ch
Badenerstr. 808 CH-8048 Zürich
Tel. 043 411 55 70 Fax 056 246 05 86
Mobil: 079 422 00 57 info@eco-wohnraum.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Badenerstr. 808 CH-8048 Zürich
8
İSVİÇRE HABERLERİ
Iğdırlı Azeriler Bir Araya Geldiler! 23 Ekim Cuma akşamı Schlieren’de düzenlenen birinci Iğdırlılar Gecesi’yle İsviçre’de yaşayan Azeri topluluğu, çevre ülkelerden gelen Azeriler ve Türkiye*den gelen önemli davetliler bir araya geldiler. Zürich`te bulunan Nextshop Firması’nın sahibi Murat Akaras tarafından çok kısa bir süre içerisinde organize edilen geceye, Iğdır Valisi Saffet Karahisarlı ve yazar eşi Fatma Karahisarlı başta olmak üzere, Iğdır Milli Eğitim Müdürü Selahattin Şimşek, Iğdır Üniversitesi Rektörü İbrahim Hakkı Yılmaz vilayeti temsilen katıldılar. Diğer yandan Kurtlar Vadisi`nin iki önemli oyuncusu Gürkan Uygun (Memati) ve Kazım Carman (Kazım) organizeyi yapan Murat Akaras`ın ricası üzerine gecede hazır bulundular. Gecenin sanatçısı olarak sahne alan Cavit Tebrizli ise verdiği muhteşem konserle programı izleyen herkesi şarkılarıyla büyüledi. Gecenin sunuculuğunu gazetemizin Editörü Turgut Karaboyun yaparken, teknik işlerini Türk Sound Firması’ndan Erol Aşma gerçekleştirdi. İlk kez düzenlenmesinden dolayı kısa sürede büyük ilgi gören bu gecenin tüm gelirleri, Iğdır`da
Kanser Ligası devletten şikayetçi Zürich – “Pasiv sigara içicilerini korumak“ insiyatifinin Zürich halkı tarafından olumlu oylanmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, alınması gereken önlemlerin çok yavaş gerçekleştirildiğine dikkat çeken Kanser Ligası, Zürich resmi makamlarını eleştirdi. Kanser Ligası restoran, bar ve diğer lokallerde sigara içilmesinin ne zaman yasaklanacağını bilmek istiyor. Bu yasanın gerektirdiği önlemelerin en geç 2010 Ocak ayından itibaren uygulamaya geçmesi gerekiyor. Ayrıca önlem paketinin içeriğini de eleştiren Kanser Ligası, “Zürich Rejimi lokal sahiplerinin önlemlere uygun değişiklikleri yapmaları için altı aylık zaman tanıyor; oysa bu kadar uzun süre tanımayan diğer kantonlar bu sürenin gereksiz olduğunu göstermişlerdir.’’ şeklinde görüş bildirdi. Liga, gastronomi çalışanlarının, hala zorunlu havalandırma sistemi olmayan sağlıksız ortamlarda çalışmak zorunda olduklarına da dikkat çekti. 1014/4
yaşayan engelli çocuklar için kullanılacak. Gece`de toplanan yaklaşık 10 bin franklık yardım, Iğdır valiliğince zor durumda olan engelli çocuklar için kullanılacak. Gecede yardımda bulunan katılımcıların isimleri Iğdır valiliğinin internet sayfasında yayınlanacak. Gecenin açılış konuşmasını yapan Murat Akaras, basta Iğdır`dan gelerek geceye katkıda bulunan Vali Saffet Karahisarlı olmak üzere, üniversite rektörü, milli eğitim müdürü, sanatçılar ve Kurtlar Vadisi`nin oyuncuları olmak üzere, tüm sponsorlara teşekkür etti. İlkini gerçekleştirdikleri bu gecenin bundan sonraki yıllarda da devam edeceğini belirten Murat Akaras, bu konuda kendi üzerlerine düşen görevi her zaman yapmaya hazır olduklarını belirtti. Iğdır`ı tanıtan sinevizyon gösterisinin ardından sahnede konuşma yapan Vali Saffet Karahisarlı bu gecede olmaktan dolayı çok memnun olduğunu, gecede elde edilecek olan tüm gelirlerin Iğdır`da yaşayan engelli çocuklar için harcanacak olmasının ayrıca memnuniyet verici olduğunu belirtti. Iğdır hakkında da bilgiler veren vali, yatırımcı iş adamlarına bir çağrıda bulunarak, Iğdır’daki ticari ve sana-
yi şartlarının çok iyi olduğunu ve gelen tüm iş adamlarına büyük avantajlar sunulduğunu belirterek iş adamlarına yatırım çağrısında bulundu. Konuşmaların ardından sahne alan Azerbaycan halk sanatçısı Cavit Tebrizli`nin konseriyle gece son buldu. Cavit Tebrizli söylediği şarkılarla insanları eğlendirirken, geceye katılan misafirler Iğdır Valisi Saffet Karahisarlı ile birlikte Azerbaycan kültürüne has danslar ettiler. Valinin Azeri danslarını yapması herkes tarafından büyük beğeni ile izlendi. Düzenlenen bu geceye katılan vatandaşların başka ülkelerden de gelmesi çok dikkat çekiciydi. Kısa süre içinde gecenin yapılacağını haber alan Iğdır`lı vatandaşlar destek olmak amacıyla Avrupa`nın farklı ülkelerinden Schlieren`e geldiler. Herkesin ortak düşüncesi böylesine gecelerin birlik ve beraberlik duygusunu oldukça artırdığı ve her yıl organize edilmesi şeklindeydi. Pusula Gazetesi olarak, geceyi düzenleyen Nextshop Firması sahibi Murat Akaras ve çalışma arkadaşlarını kutlar, ilk kez düzenlenen bu gecenin önümüzdeki yıllarda da devam etmesini temenni ederiz. 1079
Adnan Şahin, Cavit Tebrizli, Murat Akaras ve kızı
Vali Saffet Karahisar`lı misafirlerle birlikte dans etti
Son Süre de Doldu: Rehineler Hala Libya Çöllerinde Son olarak 20 Ekim’de iadeleri beklenen İsviçreli iki rehine hala Libya’da, Kaddafi tarafından bilinmeyen bir yerde esir tutuluyorlar. İsviçre Cumhurbaşkanı Hans Rudolf Merz’in yaklaşık iki ay önceki kendi başına aldığı bir kararla gidip Kaddafi’den İsviçre adına özür dilemesinden sonra, Libya Lideri Kaddafi milletlerarası ilişkilere, politikalara, protokollere hiç uymayan, bir ülke liderine kesinlikle yakışmayan davranışlarıyla adeta İsviçre ile dalga geçiyor. Kaddafi ve oğlunun sarfettiği inanılmaz ifadeler, kabul edilemez sözler; Kaddafi’nin rehineleri İsviçre’ye göndereceği ile ilgili verdiği boş sözler, taahhütler, tarihler hepsi yalan çıktı. Son olarak da artık akibetlerinin ne olacağı bilinmeyen rehinelerin sağlık muayenesinden geçirilecekleri yalanıyla İsviçre konsolosluğundan alınarak bilinmeyen bir yere kaçırıldılar ve bu bilinmeyen yerde bir aydır esir tutuluyorlar. Merz‘in kendi kendine aldığı bir kararla (rehineleri almak ümidiyle) Libya’ya gidip, İsviçre adına diktatörün önünde diz çökmesi, af dilemesi de yetmedi, diktatör İsviçre’nin, oğlunun İsviçre basınında çıkan, poliste çekil-
miş fotoğrafı için de özür dilemesini istedi.
Yani iş adamakıllı cıvık bir hal aldı! Libya çöllerinde, sağı solu hiç belli olmayan Kaddafi sülalesinin elindeki rehinelerin ne halde oldukları, nerede tutuldukları akibetleri hakkında hiç kimse bir şey bilmiyor ve bir tahminde bulunmak da çok zor. İsviçre makamlarının da, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nin de çabaları boşuna: Rehinelerle ilgili bilgi alabilmek mümkün değil. Bir aydır kendileri ile ilgili her türlü kontağın kesildiği rehinelerin durumlarının çok kötü olmasından endişe ediliyor. İsviçre Dış Politika Komisyonu Başkanı Geri Müller de bir aydır her türlü kontağın kesildiği rehinelerin durumuna ilişkin endişeleri olduğunu itiraf etti. Bakanlar Kurulu bundan sonraki adımlarının ne olacağı konusunda oturumlara başladılar; Dış İş-
leri Bakanı Michelin Calmy Rey sert bir yol izlemek gerektiğini düşünüyor ve her uzatılan mikrofona konuyla ilgili demeç verilmemesini istiyor. Calmy Rey başarılı bir diplomatik çözümün, gerçekleştirilecek olan aktivitelerin sessizce halledilmesiyle mümkün olacağı görüşünde. Yani özellikle de Merz’in daha fazla konuşmamasını söylemek istiyor. Merz‘in, Kaddafi’den şok edici özür dilemesinden sonra söylediği her şey boş çıkmıştı, örneğin,
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
rehinelerin en geç 1 Eylül’de serbest bırakılacakları konusunda söz aldığını söylemişti: Rehineler hala çölde, hapis… 24 Eylül’de NY’ta karşılaştığı Kaddafi’den rehinelerin serbest bırakılmaları için bizzat meşgul olacağı sözünü aldığını söylemişti: Rehineler hala çölde, hapis… Yine ayni tarihte Kaddafi ile aradaki buzları kırdığını söylemişti: Kaddafi NY’dan Libya’ya dönünce, bir de oğlunun fotoğrafı için özür dilenmesini istedi, rehineler ise hala çölde, hapis… 1051
9
İSVİÇRE HABERLERİ
YABANCI KÖKENLİLERİN KİMLİKLERİ Biometrik sistemi fazla ses getirmedi Yabancı kökenli kişilerin kimliklerine uygulanacak olan “şahsı elektronik ortamda tanıtma sistemi” veya başka bir değişle “ biometrik sistem” fazla ses getirmemiş gibi görünüyor. Partilerin arasında sadece SVP kimliklerin biometrik tanıma sistemine geçilmesini durdurmak istiyor. Schengen’e üye olan ülkelerin üçüncü dünya ülkeleri vatandaşDeutsch: Die Einführung biometrischer Daten in Ausländerausweisen hat die Gemüter wenig bewegt. Von den Parteien äusserte sich einzig die SVP dagegen. Sie fordert einen «Marschhalt» bei der «Biometrisierung» der Ausweise. Die Frist für das Vernehmlassungsverfahren läuft heute Mittwoch ab. Die Ausweise sollen einen Datenchip enthalten, auf dem ein Foto und zwei Fingerabdrücke gespeichert sind. Vorgesehen ist, die erhobenen biomet-
ları için belirledikleri oturma izni belgelerinde kullanılması gereken yeni güvenlik elementleri ve biometrik tanıma özellikleri, yeni yönergede belirlendi. Burada asıl bahsi geçen belgeler İsviçre’de yaşayanlar için düzenlenen süresiz oturma izni (C), belirli bir süreyle verilen oturma izinleri (B) ve kısa süreli oturma izini (L). Bu kimliklerin içerisine kimlik sahibinin fotoğrafının ve iki parmağının izinin bulunduğu bir veri çipsi yerleştirileceği söyleniyor. Kişiyi tanıtan bilgiler, yani biometrischen Daten im bereits bestehenden Zentralen Migrationsinformationssystem (ZEMIS) zu speichern. Die SVP fordert einen «Marschhalt» bei der «Biometrisierung der Ausweise». Unabhängig davon, ob es sich um Schweizerpässe oder Ausländerausweise handle, müssten zuerst die Sicherheitsprobleme bei der Biometrietechnik behoben werden. Das knappe Ja zur Volksabstimmung über die Einführung des biometrischen Passes vom ver-
rik bilgilerin ise Göçmen Federal Daire’nin merkezi bilgi sistemi ZEMIS’te kaydedilmesi planlanıyor.
Merkezi sistemde kayıtlar istenmiyor SP Partisi, kanun oluşturma sürecinde bu konudaki endişelerini dile getirdi. Parti, yabancıların kimliklerinde yapılması planlanan bilgilerin ZEMIS’e kaydedilmesini gereksiz buluyor. SP Partisi, bu sistemden nasibini alacak olan kişilerin bilgilerinin merkegangenen Mai sei Ausdruck einer «grossen Verunsicherung», schreibt die SVP. Dem müsse durch den «Marschhalt» Rechnung getragen werden.Die CVP und die Grünen haben sich zur Verordnung nicht geäussert. Auch Amnesty International, die Beobachtungsstelle für Asylund Ausländerrecht (ODAE) sowie die Schweizerische Flüchtlingshilfe (SFH) nahmen keine Stellung
zi bir sisteme kaydedilmesi durumunda gereksiz huzursuzluklardan ve vergilerden korunması fikrini takdir etti. Fakat diğer taraftan da bir yabancı kökenli şahıs, kimliğini yenilerken eski kimliğini teslim etmek zorunda kalacak. Eski kimliğindeki kişisel bilgiler ise zaten kaydedildiği için sadece yeni kimliğe bilgilerin aktarılacağı açıklaması yapıldı. FDP Partisi ise bu konuda endişe duymuyor. Partililer, verilerin korunmasıyla ilgili kesin ve katı kurallar konulduğu takdirde, kişilerin şahsi bilgilerini içinde barındıran bir veri bankasına karşı olmadıklarını ifade ettiler. FDP’liler, planlanan kanun değişikliğini Schengen ile ilgili yapılacak bir gelişim adımı olarak gördüklerini de ilave ettiler.
SVP: “Daha ileriye gidilmemesi gerekiyor” SVP ise “biometrik kimliklerde” daha da ileriye gidilmemesini talep ediyor. Partililer, ister İsviçre vatandaşlarının kimlikleri, isterse yabancı kökenli insanların kimlikleri olsun, ilk önce biometrik tanıma tekniğindeki güvenlik proble-
minin kaldırılması gerektiğini düşünüyorlar. SVP’nin yaptığı açıklamada: ‘‘Mayıs ayında halk oylamasına sunulan biometrik kimliklerin kullanılma konusu aslında büyük bir çoğunlukla ‘evet’ cevabını alamamıştı. Ve bu durum oylamaya katılanların içindeki endişeyi açıkça yansıtıyor.” denildi. SVP, bu yüzden daha da ileriye gidilmemesi gerektiğini ekledi. CVP ve Yeşiller Partisi bu yönergeyle ilgili bir açıklama yapmadı. Aynı şekilde: Amnesty International, İltica ve Yabancı Hakları’na yönelik bir gözlem yeri (ODAE) ve İsviçre’nin sığınma hakkına yönelik yardım organizasyonu SFH için de hiçbir açıklamada bulunmadılar. 1029
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
10
İSVİÇRE HABERLERİ
Rüya Halı Hem Göze, Hem Hijyene Odaklandı İsviçre’de bir ilke imza atan Rüya Halı, bütün dünyada trend haline gelen antibakteriyel halıları tüketiciyle buluşturuyor! Kim kirlenmeyen bir halıya sahip olmak istemez ki? Yaşam alanlarımızın değişmez parçası olan halılar, belki de evimizin en önemli detayı, dolayısıyla halı alırken kaliteli ve hijyenik olmasına dikkat etmek gerekiyor. Rüya Halı, İsviçre’deki ev hanımlarının bu hayalini gerçekleştirdi. Doğal halı adını verdikleri halılar uzun süre temiz kaldıkları gibi anti-bakteriyel özelliğe de sahipler. Bir halının anti-bakteriyel olması o halının tüylerinin arasında bakterilerin yaşayamayacağı anlamına geliyor. Rüya Halı’nın sahibi Bülent Dağlı, yaptıkları uzun araştırmalar sonucunda İsviçre’de antibakteriyel halı satmaya karar verdiklerini söyledi. Araştırma sonuçlarına göre, halının fiyatı, ünlü bir tasarımcı tarafından tasarlan-
mış olması, klasik veya modern desenlerde olması vs. tüketiciler için çok da önemli değil. Tüketicilerin halı alırken öncelikli kriteri, halının hijyenik olması, kir tutmaması, yıkanabilir olması ve kolay temizlenmesi. Kendi sektöründe, ‘’yenilikçi ve ilklerin öncüsü’’ sıfatıyla trendlere yön veren, en güzel tasarımlara imzasını atan Rüya Halı, Lenzburg’da bulunan Güneş Einkaufspark’ın 1. katında, konsept halı mağazasını açtı. Rüya Halı konsept mağazası, anti-bakteriyel halıların dışında, onlarca değişik kalite, yüzlerce değişik halı modelleriyle İsviçre’deki bütün halkımızın hizmetine girmiş bulunmaktadır. Ayrıca Rüya Halı halıları, İsviçre’nin her köşesine yayılmış yirmiye yakın Rüya Halı bayilerinde tüketicinin beğenisine sunuluyor. Rüya Halı’ ya ait tüm kampanyaları okurlarımız Pusula Gazetesi’nden takip edebilirler. 1044
Rüya Halı sahibi Bülent Dağlı
Avrupa’dan Gelen Göç Yavaşladı Yeni göç politikası yüzünden yeni eğilimler yapıldı İsviçre’nin şu an yaklaşık 7,7 milyon nüfusunun 1,7 milyonunu yabancılar oluşturuyor, yani yabancılar İsviçre nüfusunun yaklaşık %22’sini oluşturuyor denilebilir. Avrupa ülkelerinden gelen göç sayısı hafif artarken, Balkan ülkelerinden gelen göç oranında azalma görülüyor. İsviçre’deki yabancı uyruklu vatandaş sayısında bu yıl yaşanan azalmaya muhtemel sebep olarak ekonomik kriz gösteriliyor. Göçmenlerden sorumlu Federal Daire’nin yaptığı açıklamada, ağustosa kadar İsviçre’de Deutsch: Die Zunahme der ausländischen Wohnbevölkerung in der Schweiz hat sich in Jahresfrist abgeschwächt, vermutlich wegen der Wirtschaftskrise. Insgesamt lebten Ende August 1›666›935 Ausländer im Land. In der Schweiz kommen derzeit knapp 1,7 Millionen Ausländer auf gut 7,7 Millionen Einwohner; das entspricht etwa 22 Prozent. Die Zahl der Einwanderer aus EULändern nimmt leicht zu; die Zahl der Ausländer aus Balkan-Ländern sinkt. Das BFM führt das geringere Wachstum primär auf die Konjunk-
1.666.935 yabancının yaşadığı belirtildi. Avrupa Birliği ile yapılan serbest dolaşım hakkı sebebiyle, İsviçre’deki Avrupalı ve Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi’nden gelen yabancıların sayısı artmıştı. 2008 senesinden 2009 senesinin ağustos ayına kadar yabancıların sayısı %4,6 artarak 1.053.084 kişiye çıktı. O yıllar ve önceki yıllardaki yabancı nüfus artış yıllık ortalama %7,9 idi. BFM’nin düşüncesine göre bu azalma, geçen senenin sonbahar döneminde iyice gerilemeye başlayan ekonomik duruma bağlı. Anzeige
AlAAlmanlar’ın sayısı arttı En yüksek göç oranını yeniden 20’900 kişiyle Almanlar gertur zurück, die sich seit vergangenem Herbst deutlich abgeschwächt hat. Den stärksten Anstieg verzeichneten die Deutschen mit einem Plus von rund 20›900 Einwohnern. Hinter ihnen folgen die Portugiesen mit rund 10›500 und die Franzosen mit gut 5500 zusätzlichen Einwohnern. Vor allem die Zahl der Einwohner aus Balkan-Ländern ist weiter rückläufig, entsprechend dem Trend der letzten Jahre. Die Zahl der serbischen Staatsangehörigen in der Schweiz ging um rund 21›600 zurück.
çekleştirdi. Almanlardan sonra 10’500 kişiyle Portekizliler ve yaklaşık 5’500 kişiyle Fransızlar İsviçre’ye göç etti. Üçüncü Dünya Ülkeleri’nden gelen göç sayısı sadece %0,3 artarak ağustos ayının sonunda 600’000 kişi olarak tespit edildi. BFM’ye göre ortaya çıkan bu tablonun sebebi meclisin uyguladığı göçmen politikası ve yeni göçmen kanunu. Yeni göçmen yasasına göre Avrupa Birliği’ne üye olmayan ülkelerin vatandaşları, sadece kalifiye elemen olmaları durumunda İsviçre’ye göç ede-
bilirler.
Sırbistan uyruklu kişilerin sayısı aşırı derecede azaldı Özellikle son yıllarda Balkan ülkelerinden göç eden yüksek orandaki sayıda git gide bir azalma yaşanıyor. İsviçre’deki Sırp vatandaşların sayısı 21’600’e düştü. Azalan bu yüksek sayı, BFM sözcüsünün açıklamasına göre Sırp vatandaşlarının uyruk değiştirmesinden kaynaklanıyor. Sırp’ların çoğu Kosova vatandaşlığına geçtiler. Aynı zamanda uyruk değiştirmelerinin yanı sıra bazı Sırp’ların kendi ülkele-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
rine döndükleri de belirlendi. Bunun yanı sıra İsviçre’de yaşayan Bosnalılar’ın sayısı 1’500 kişi ve Hırvatlar’ın sayısı 1’500 kişi azaldı. Aynı şekilde Türk ve Sri Lanka vatandaşlarının sayısının da geçen yıllara göre azaldığı açıklandı. BFM açıkladığı bu istatistik bilgilerinde İsviçre’de en az bir yıllık oturma izni olan, süresiz veya sadece on iki aylık kısa süreli oturma izni olan yabancı uyruklu vatandaşları baz aldı. Mülteciler ve diplomatlar değerlendirmeye alınmadı. 1019
11
İSVİÇRE HABERLERİ
Postane Birçok Hizmet Yerini Kapatıyor Postane, İsviçre’nin büyük şehirlerindeki kurye hizmet yerlerini mevcut dağıtım yerleriyle birleştiriyor. Bunun sebebini ekspres işlerinden aldıkları ceza ücretlerine bağlıyorlar.
ça gerilediği bildirilmişti. Mevcut ekonomik durumun bu gerilemeyi daha da hızlandırdığı açıklandı. Postane bu yüzden duruma müdahale ederek dağıtım merkezleri ve kurye merkezleri arasında daha sıkı bir bağlantı kurmak istediğini belirtti.
1 Kasım’dan itibaren, postane kurye merkezleri Cenevre, Lausanne, Bern, Basel, Zürich ve kurye şubeleri Winterthur, Aarau ve Olten bu şehirlerin dağıtım merkezleri ile birleştirilecek. Bu durum İsviçre’nin diğer bölgelerinde daha önceden yapılmıştı.
Şubat 2010’da netlik kazanacak
Postanenin kurye ve ekspres hizmetindeki miktarlarının, yapılan bir basın açıklamasında oldukDeutsch: Auf den 1. November werden die Kurierzentren Genf, Lausanne, Bern, Basel, Zürich sowie die Kurierfilialen Winterthur, Aarau und Olten mit den Distributionsbasen dieser Standorte zusammengeführt. Dies ist in den übrigen Regionen der Schweiz bereits heute der Fall.Die Mengen im Kurier- und Expressgeschäft bei der Post sind gemäss einer Medienmitteilung vom Freitag in den letzten Jahren deutlich zurückgegangen. Die schlechte Konjunkturlage habe diesen Trend noch beschleunigt. Die Post reagiert darauf und will Synergien zwischen den Distributionsbasen und den Kurierzentren künftig besser nutzen. Ziel sei es, Entlassungen möglichst zu vermeiden. Falls es dennoch dazu kommen sollte, gehe die Post ver-
Postane, 2010 şubat ayına kadar her şehirdeki işletme organizasyonunu belirleyecek. Bununla birlikte hizmet yerlerinin sayısında azalma olacağı söyleniyor. Postane bu yüzden sendikalar ile en kısa zamanda bir sosyal durum planı düzenlemek istiyor. antwortungsvoll vor, versichert sie im Communiqué. Sie unterstütze die betroffenen Mitarbeitenden bei einer Neuorientierung. Heute arbeiten in den Kurierzentren und -filialen über 300 Mitarbeitende, mehrheitlich in Teilzeitpensen. Die Gewerkschaften reagierten am Freitag umgehend. Es dürfe nicht sein, dass das Personal für die krassen Managementfehler der Post zahlen müsse, schrieb die Gewerkschaft Kommunikation. Der Personalverband transfair fordert einen guten Sozialplan für die von der Schliessung der Kurierzentren der Post betroffenen Mitarbeitenden. Diese Personen litten schon mehrfach unter Restrukturierungen, heisst es in einer Medienmitteilung. Deshalb werde transfair keine Kündigungen akzeptieren.
Buradaki amaç, işçi çıkarmayı engellemek olacak. Eğer postane yine işçi çıkarmak zorunda kalırsa, çıkardığı işçilere karşı sorumlu davranacağına dair Communiqué’ye garanti verdi. Kurye merkezlerinde ve şubelerinde ağırlıklı olarak yarım gün çalışan 300 personel bulunuyor. Postane, yaptığı açıklamanın devamında, atılacak yeni adımla verecekleri hizmette herhangi bir azalma olmayacağını belirttiler. Yani yeni organizasyondan müşterilerin etkilenmeyecekleri ve her türlü ürünü ve hizmeti aynı kalitede almaya devam edecekleri söylendi.
Sendikalar protesto ediyor Sendikalar bu açıklamaya hemen tepkilerini gösterdiler; Kommunikation Sendikası yaptığı açıklamasında, işçilerin postane yöne-
timinin yaptığı hataların cezasını çekmemeleri gerektiğini ifade etti. Kurye merkezlerindeki yüksek sayılı işçi çıkarımlarını sonuna kadar engellemeye çalışacaklarını belirttiler. Kommunikation Sendikası’nın sözcüsü, ekonomik krizin ortasında ve sürekli artan işsiz sayısında bir devlet işletmesinin uzun yıllar çalışan postane personelini kapı dışarı etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Personel Birliği Transfair, kapatılacak olan kurye merkez çalışanları için makul bir sosyal durum planı talep ediyor. Burada çalışan insanların birçok kez yeniden yapılandırmalar yüzünden sorun çektiklerini ifade ettiler. Bu yüzden Transfair herhangi bir işçi çıkarımını kabul etmeyeceğini yineledi. 1055
Sorunlu Gençlerde Alkol ve Uyuşturucu Kullanımı Psikolojik problemleri olan gençlerde alkol ve esrar kullanımı daha sık görülüyor. Psikolojik sorunları olan gençlerde alkol alımı, sigara ve esrar kullanımı ruh sağlığı daha düzgün olan gençlere göre daha sık görülüyor. Bu gerçek, İsviçre’nin alkol ve uyuşturucu maddeleriyle ilgilenen uzman çalışma dairesinin 8600 genç insanın üzerinde yaptığı bir araştırmayla ortaya çıktı. 2006 yılında 11-15 yaş arasındaki gençlere hayatla ilgiDeutsch: Jugendliche mit psychischen Problemen trinken, rauchen oder kiffen häufiger als jene mit einem besseren Allgemeinbefinden. Dies zeigt eine Umfrage bei über 8600 Jugendlichen. der schweizerischen Fachstelle für Alkoholund andere Drogenprobleme (SFA). Die 11- bis 15-Jäh-
li memnuniyetleri, üzüntü, öfke, uyuma sorunları, yorgunluklarıyla ilgili bir psikolojik durum araştırması yapıldı. Öğrencilerin %13’ü hayatla ilgili memnuniyetlerinin düşük veya orta seviyede olduğunu belirttiler. Ankete katılanların neredeyse dörtte biri son altı aylarında günlerce veya haftalarca psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirmişler. Yaşanan en sık rahatsızlık ise yorgunluk hissi. SFA’nın yaptığı araştırmada kendini psikolojik olarak iyi hisseden gençlere nazaran, psikolojik sorunlu gençler daha sık alrigen wurden 2006 nach ihrer Lebenszufriedenheit und nach dem Auftreten psychischer Beschwerden wie Traurigkeit, Gereiztheit, Einschlafprobleme und Müdigkeit befragt. Weitere Analysen zeigen, dass Jugendliche mit vergleichsweise schlechterem Befinden auch häufiger aggressiv sind.
kol alıyorlar, sigara ve esrar kullanıyorlar. Sıkıntı yaşayan gençlerin yoğun sigara içtiği de belirlendi. Araştırmanın sonucuna göre 11 ve 15 yaş arasındaki gençlerin sıkıntıları diğerlerine göre iki
2 Dakika Kısa Kısa
Çocuk tecavüzcüsü hapisten çıkamayacak… Nyon (VD) – Şu anda 68 yaşında olan cinsel sapık, birlikte olduğu kadının 11 ve 16 yaşlarındaki kızlarına tekrar tekrar tecavüz etmekten, 1998 yılında çıkarıldığı mahkemece 11 yıl hapse mahkum edilmişti. Çocuk tecavüzcüsü, hapiste kaldığı yıllar içinde güçten düşmüş ve hasta olmasına rağmen, aynı suçu tekrarlama tehlikesi olduğuna karar verildi ve hapis cezası müebbete çevrildi. Mahkeme, başka kurbanların da ortaya çıkma rizikosunun yüksek olması nedeniyle, toplumun güvenliği açısından çok sert olan bu kararı aldı. Böylece 2007 senesinden beri yürürlükte olan müebbet hapis cezası yasası ilk kez Waadt Kantonu’nda uygulandı. 1014/1
Fakir hastalar daha kötü muamele görüyorlar… Cenevre – Cenevre’de yaşayan, prostat kanserine yakalanmış fakir erkeklerin sayısı zengin olanlara kıyasla iki kat daha fazla. Fakir erkek hastaların prostat kanseri oldukları daha geç farkediliyor ve daha kötü tedavi görüyorlar. Cenevre Üniversitesi Sosyal ve Önleyici Tıp Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı araştırma sonuçlarından dolayı, kendileri de şaşıran araştırmacılar, ‘’böylesine farklı bir sonuç bulmayı beklemiyorduk.’’ dediler. Tıptaki hastalar arasında sınıf ayrımını ortaya çıkaran araştırma, Christine Bouchardy başkanlığındaki ekip tarafından, 1995 ile 2005 yılları arasında prostat kanseri görülen 2738 denek üzerinde yapıldı. Tıpta, hastaların sınıflarına göre farklı muamele gördüğü ülke olarak, Kuzey Amerika biliniyordu. Cenevreli araştırmacıların bu araştırmayı yapmaktaki amaçları, dünyanın en iyi sağlık sistemlerini geliştirmiş ülkelerden birisi olan İsviçre’de de hastalar arasında sınıf ayrımcılığı yapılıp yapılmadığını açığa çıkarmaktı. 1014/2
bucuk kat daha fazla olduğu için, her gün sigara içmeye yöneliyorlar. Ortaya çıkan diğer analizlere göre, yaşam şartları çok iyi olmayan gençlerin daha agresif oldukları belirlendi. 1064
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
12
İSVİÇRE HABERLERİ
PEGASUS BASEL UÇUŞLARINA BAŞLADI Pegasus Havayolları, 26 Ekim’de İsviçre’nin modern mimarisi, müzeleri, tarihi çeşmeleri ile ünlü ilaç ve kimya sanayisinin en gelişmiş kenti olan Basel’a uçuşlarını başlattı. Pegasus’un, pazartesi, çarşamba, perşembe ve cuma günleri olmak üzere, haftada dört gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Basel’a uçuşları başladı; ayrıca 22 Kasım’dan itibaren pazar uçuşları da başlayacak. Pegasus, haftanın beş günü İstanbul’dan Basel’e 10:50 ve Basel’den İstanbul’a
13:50 saatlerinde uçuyor. Ayrıca Pegasus Havayolları’nın cuma günleri direk İzmir’den Basel uçuşları da bulunuyor. Hava yolculuğunda hayata geçirdiği “low cost modeli” uygulamalarla, Türkiye’de bir ilke imza atan Pegasus, İstanbul’dan Basel’a 41,99 İsviçre Frankı’ndan, Basel’den İstanbul’a ise 49,99 İsviçre Frankı’ndan başlayan fiyatlarla bilet alma imkanı sunuyor. 26 Ekim’de İstanbul’dan Basel’a gelen ilk Pegasus uçağında bulunan yolcularla birlikte, Pegasus Havayolları Genel Müdürü Sertaç Haybat’la gelen heyet,
alanda Basel Havalimanı Müdürü Vincent Devauchelle, Havalimanı Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Vivienne Gaskell, Fransız, Alman ve Türk basın mensupları tarafından törenle karşılandı. §Karşılamadan sonra yapılan basın toplantısında Sertaç Haybat Pegasus’un uçuş noktaları ve politikaları, büyüme hızı ve oranları hakkında bilgiler verdi. Haybat sözlerine ‘’Basel uçuşumuz da diğer Avrupa uçuşlarımız gibi yoğun ilgi gördü’’ diye başladı. ‘‘Yoğun ilgi gören Avrupa seferlerimiz için hat ve frekans sayımızı gün geçtikçe artı-
rarak daha çok misafire hizmet vermeyi hedefliyoruz, 26 Ekim 2009 itibariyle tarifeli uçuşlarımıza Basel-Mulhouse’u da ekleyerek Avrupa’da büyümeye devam ediyoruz.’’ diyerek sözlerine devam etti. Haybat, Pegasus Havayolları’nın 2009 yılında iç hatlarda yüzde 10, dış hatlarda yüzde 46 büyüdüğünü, bugün itibariyle iç hatlarda 18, dış hatlarda 16 uçuş noktasına ulaştıklarını bellirtti. Ayrıca Zürih başta olmak üzere İsviçre’den Türkiye’ye ilk 9 ayda 40.000’e yakın yolcu taşıdıklarını belirterek, 28 Mart 2010 tarihinden itibaren Basel-İstanbul uçuşları-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
nı günlük yapacakları müjdesini verdi. Neden Basel sorusuna verdiği yanıtta, Basel-Mulhouse Havalimanı’nın aynı zamanda dünyada üç ayrı ülkeye hizmet veren (İsviçre, Fransa, Almanya) tek havalimanı olma özelliğine sahip olmasının yanında, çok sayıda Türk vatandaşının yaşadığı ve ziyaret ettiği bir havalimanı özelliği taşıması yönüyle Pegasus’un dış hat uçuş noktalarına eklendiğini vurguladı. Biz de Pusula Gazetesi olarak Pegasus Havayolları’nın Basel uçuşlarını kutlar ve başarılarının devamını dileriz. 1082
13
İSVİÇRE HABERLERİ
12’500 Malul, Emeklilikten Men Edilecek 2018 yılına kadar, malulen emekli 12.500 kişinin emeklilikten çıkarılma olasılığı, solcuları, belediyeleri ve Engelliler Birliği’ni öfkelendirdi. Buna karşın Malullük Sigortası’nın 6. Revizyonu, ekonomi çevreleri tarafından destek görüyor. Reformun kanunlaşma süresinin ilk bölümü, şu anda sayıları 250.000 olan malulen emekli kişilerin sayısını %5 oranında azaltmayı amaçlıyor. Dolayısıyla 2012 ve 2018 yılları arasında 12.500 emekli, emeklilikten men edilecek. Devletin bu şekilde her yıl 230 milyon Frank tasarruf etmesi amaçlanıyor. Reform projesi, mevcut emekliliklerin sistematik şekilde denetlenmesini ön görüyor. Bu denetlemede malullük sigortasından emekli olan kişinin tekrar iş piyasasına alınmasına yönelik olanaklar aranacak.
Deutsch: Die Aussicht, dass bis 2018 rund 12 500 IV-Renten gestrichen werden, erzürnt die Linke, Städte und Behindertenorganisationen. Unterstützung erhält die 6. Revision der Invalidenversicherung dafür aus Wirtschaftskreisen. Das Reformprojekt sieht eine systematische Überprüfung der Renten vor. Für jeden IV-Rentner muss getestet werden, ob eine Wiedereingliederung in den Arbeitsmarkt möglich ist.Als «unanwendbar» weist der Schwei-
İsviçre Sendikalar Birliği SGB, Malullük Sigortası Reformu’nu uygulamaya uygun görmediğini belirtti. Ancak işverenler emeklilikten men edilen kişilerin tamamını işe alırsa Malullük Sigortası’ndan emekli olanların sayısında %5’lik bir azaltma kabul edebileceklerini ifade ettiler.
Solcular reformu eleştiriyor SP ve Yeşiller Partisi bu revizyonu şiddetle eleştirirken, CVP Partisi 12.500 kişinin elinden emeklilik hakkının alınmasını ‘‘büyük bir hırs’’ olarak değerlendirdi. Aynı zamanda bu konudaki amacın gerçekleşemeyeceği konusunda uyarıda bulundu. Belediyeler, Waadt Eyaleti ve Engelliler Organizasyonu, masrafların İşsizlik Sigortası’na ve Sosyal Yardım Kurumu’na kaymasından korktuklarını dile getirdiler. Malullük Sigortası Revizyonu’na göre, vücudun yumuşak kısımlarında romatizması olan insanlar, bundan sonra malullük sigorzerische Gewerkschaftsbund (SGB) die IV-Reform zurück. Eine Reduktion der IV-Renten um 5 Prozent sei nur möglich, wenn sich die Arbeitgeber im Gegenzug verpflichteten, gleich viele Menschen wieder in den Arbeitsprozess einzugliedern. Während die SP und die Grünen die Revision geisseln, beurteilt die CVP die Streichung von 12›500 Renten als «sehr ambitioniert» und warnt vor unrealistischen Zielen. Für den Schweizerischen Arbeitgeber-
tasından yararlanamayacaklar. Revizyondaki bu yeni uygulamaya istinaden 4500 kişi emekliliğinden olacak. Belediyelere göre bu durum oldukça büyük sosyal problemlere yol açacak.
«Suiistimaller ortadan kaldırılacak» SVP’nin 6. Malullük Sigorta Revizyonu bir adım daha ileri giderek, yılda 4000 kişinin emekliliğine son verileceği açıklandı. SVP Partisi aynı zamanda emeklilik durumunu suiistimal edenlerin peşine düşüp bu iş için yatırım yapacağını bildirdi. SVP’nin hedef olarak,‘‘psikolojik rahatsız’’ ve Avrupa’nın güney bölgesinden gelen insanları gördüğü iddia ediliyor. İsviçre İşveren Kurumu ve FDP Partisi’ne göre bu reform doğru yönde ilerliyor. FDP Partisi tasarruf baskılarını sağlamlaştırmak ve daha fazla tasarruf azaltmalarına gitmek istiyor. İşverenler, emeklilerin tekrar işe alınmasınverband und die FDP geht die Reform in die richtige Richtung. Die FDP will den Spardruck aufrecht erhalten und eine zweite Tranche mit weiteren Kostenreduktionen. Die Arbeitgeber fordern bei der Wiedereingliederung der Rentner einfachere administrative Lösungen. Zu wenig weit geht die 6. IV-Revision der SVP: Die Partei will pro Jahr 4000 Renten streichen. Sie fordert auch, die Jagd nach Missbräuchen zu intensivieren.
dan daha kolay çözümler bulunmasını talep ediyorlar. Bir çok organizasyon için ise bu revizyon erken uygulanmaya başladı; 5. Reform’un başlamasının üzerinden sadece iki sene geçti.
Engelliler birbirine düşecek 6. Malullük Sigorta Revizyonu engellilere günlük hayatta kendilerine bir yardımcı tutmaları için yardımcı olacak. Bu şekilde bir bakım evinde yaşamaktansa kendi ev ortamında yaşama imkânları olacak. Pro İnfirmis ise 20 yıldır talep edilen bu öneriyi olumlu bulurken engel sorunu büyük olan
insanlara dikkat çekti. Bu insanlar için yeni uygulamanın dezavantajlı olacağını belirttiler. Bu şekilde devlet, masrafları tarafsız tutmaya çalışırken, diğer yandan da yardım ücretlerinde tasarruf etmiş olacak. Zihinsel Engelliler Organizasyonu Insieme, bu uygulamayla bakım evlerinde yaşayan insanların yardım ücretlerinin yarıya düşecek olmasını eleştiriyor. Zihinsel engelli insanların, uygulanacak olan bu desteklten istifade edemeyeceklerine dikkat çektiler. Yardımlaşma Organizasyonu Procap da aynı fikirleri savunduğu açıkladı. 1052
Sosyal Yardım Dolandırıcılarıyla Savaş Kızışıyor Zürich – Zürich Meclisi, sosyal yardım bürolarından haksız yere yardım alanları tespit etmek amacıyla, sosyal yardım bürolarıyla diğer kurumlar arasındaki bilgi alış-verişini kolaylaştırmak istiyor. Kantonların iyileştirilmiş sosyal yardım yasalarına dahil olan, kurumlar arasında daha iyi bilgi değiş-tokuşu sayesinde, sosyal yardıma muhtaç olmadığı halde, sosyal kasaları kandırarak yardım alanların daha kolay tespit edilebilmeleri sağlanırken, diğer yandan da geçici olarak İsviçre’de oturum verilen yabancılara sosyal yardımın iyileştirilmesi de gerçekleştirildi. Kanton, CVP’li Güvenlik Müdürü Hans Hollenstein’in, kanton meclisinden Winterthur’lu Karl Stengel’in desteğiyle bireysel olarak gerçekleştirdiği insiyatife ve tartışmalara ilgi gösterdi. Çoğunluğu kabul gören, yuvarlak
sayıyla 150 ihmal edilmiş fikir ortaya çıktı. Hollenstein’in ifadesine göre kurumlarda çalışan memurlar, özellikle de kişiler ile ilgili bilgilerin verilmesi konusundan kararsızlar; ne kadar bilgi ve ne zaman, kime verilmesi konusunda emin değiller. Değiştirilmiş sosyal yardım yasası, memurların karşılıklı bilgi edinmelerini sağlayarak, işlerini çok kolaylaştıracak. Sosyal yardım memurları, şüphelendikleri durumlarda, sosyal yardım alan kişi hakkında kimsenin iznine gerek olmadan bir üçüncü kişiden bilgi alabilecekler; mesela işvereninden ya da çevresindeki özel kişilerden. Bunun dışında, mahkemeler ve diğer kamu kuruluşları sosyal kurumların istismar edildiklerini farkettiklerinde, ilgili sosyal kurumu ve memuru bilgilendirebilecekler. Yeni olan diğer bir nokta da, sosyal yardım kurumları yabancı ülkelerin ilgili memurluklarını sosyal yardım alan kişi hakkında -ne zaman ve ne kadar yardım aldığı
konusunda- bilgilendirmekle yükümlüler. Özel durumlarda gerekirse sosyal yardım kurumları RAV (Bölgesek işsizlik sigortaları), IV(malullük sigortaları), meslek danışmanlığı gibi bazı hizmet kurumlarıyla da bilgi alış-verişinde bulunmak yetkisine sahipler. Bu kurumlarla iletişim kurulmasının nedeni ise yardıma muhtaç kişinin çalışma yaşamına tekrar ve daha iyi integre olabilmesini sağlamak. Geçici olarak İsviçre’de kalmasına izin verilen yabancılar da bundan böyle İsviçreliler‘le ya da İsviçre’de yaşayan diğer topluluklarla aynı sosyal yardım haklarına sahip olacaklar. Kanton Sosyal Yardım Memurlukları Şefi Ruedi Hofstetter, halen, 4500 ile 5000 arasındaki kişinin bu yeni düzenlemelerden yararlandıklarını söyledi. 1027
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
14
İSVİÇRE HABERLERİ
İsviçre Ordusu’nun Askerleri Boş Boş Oturuyorlar Ueli Maurer’in düşüncesine göre İsviçre Ordusu’nun 500 Milyon Frank’a daha ihtiyacı var. Maurer, Savunma Bakanı’nı şu sözlerle uyardı: “Bu para verilmezse yerine getirmemiz gereken görevleri gerçekleştiremeyeceğiz.” Asıl bütçesi 3,9 milyar Frank olan ordunun, Ueli Maurer’ın 2011 yılı için yaptığı tahminlerle artı 500 milyon Frank’a ihtiyacı var. Tribune de Genève ve 24 Heures ile yaptığı röportajda üzüntüsünü dile getirdi: “Bugünkü rakamlara bakılırsa, ordu bütçsinin ancak 800 ve 900 milyon arası olduğunu görüyoruz, yani gerekenin yarısı. Maurer’in düşüncesine göre eskiyen herşezin yenilenmesi artık şart oldu: “Binaların yenilenmesi gerekiyor ve bazı araçların değiştirilmesinin planlanandan daha
erken gerçekleştirilmesi gerekiyor.” Tahmin edilenden daha da pahalı olduğunu belirttiği değişecek unsurların arasında bilgi işlem sisteminin de unutulmaması gerektiğini söyledi.
Meşguliyet yok SVP’li bakan, 270 kişiden oluşan bazı bölüklerin ancak 140 tane askeri araç ve gerece sahip olduklarını dile getirdi. Bu gerçeğe bağlı olarak askerlerin hepsinin aynı anda çalıştırılamadığını ve yarısından fazlasının boş boş oturduğunu ifade etti. Ueli Maurer bu yüzden bütçenin azaltılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Asıl tam tersi ordunun kasasının doldurulması gerekiyor. Meclis Temsilcisi ve bakan Ueli Maurer, parlamentonun bu problemin çözülmesi için harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi. 1016
Deutsch: Die Armee braucht laut Ueli Maurer zusätzlich 500 Millionen. «Ohne dieses Geld werden wir nicht in der Lage sein, unseren verfassungsmässigen Auftrag zu erfüllen», warnt der Verteidigungsminister. In seinen Augen ist es unbedingt nötig, altes Material zu ersetzen. «Gebäude sind sanie-
rungsbedürftig und eine Vielzahl von Fahrzeugen müssen früher ausgetauscht werden als geplant.» Nicht zu vergessen sei zudem das Informatiksystem, das teurer sei als vorgesehen. Es gebe Kompanien, bestehend aus 270 Personen, die lediglich über Material für 140 verfügten, sagt der SVP-Bun-
desrat. Als Folge davon könnten die Soldaten nicht gleichzeitig beschäftigt werden und «die Hälfte der Leute hat nichts zu tun».Für Ueli Maurer sind daher Einschnitte beim Budget nicht akzeptabel. Im Gegenteil müsse die Kasse der Armee aufgestockt werden.
Kitaplarımız, Eğitim ve Biz
Mehmet Turan Eğitimde kitapların önemi büyüktür. Toplumlar çok sevdiği çocuklarının ve geleceği için en kalıcı yatırımın eğitim olduğu bilincine vardığında, tüm diğer sorunlarının kolayca çözümlendiğini görecektir. Bu nedenle göçmenlerin anadilde eğitim talebi yabana atılmayacak, olmazsa olmaz bir talep olarak gündemde olmalıdır. Eğitim, hakim kültürün gelecekte görmek istediği insan tipini yaratma sanatıdır. Çok paradigmalı bir bilim dalı olan eğitim tarihinin bu niteliğini pekiştiren diğer bir unsur da değişik ulusların değişik zamanlarda eğitim kurumları tesis etmiş olmaları ve kendi kültürel eğitim sistemlerini farklı şekillerde geliştirmeleridir. Dolayısıyla eğitim tarihini bir bütün olarak görmekle birlikte ulusların veya bölgelerin eğitim tarihlerini gözönünde bulundurmak gerekmektedir. M.Ö. 3500 yılında başlangıcını bildiğimiz, tahminen M.Ö. 3200‘lerde tüm insan toplulukları içinde yazıyı ilk geliştiren, kurumsal ve sistemli eğitim gele-
neğini ilk oluşturan insan topluluğu Sümerler’i görmekteyiz. Bu kurumsal yapıları örnek alan ve daha iyisini yapmayı beceren toplulukların tarih sahnesinde ne kadar önemli rol oynadıklarını bilmekteyiz. Yazının icadı, arkasından takvim, matematik ve buna bağlı diğer bilim dallarında gelişmler, toplumlardan toplumlara geçmiştir. Sümerler, matematik ve geometrinin temellerini dairenin alanını hesaplama sonucu dört işlemi bulmuşlar, çarpma ve bölme cetvelleri hazırlamışlar, ayı 30 güne yılı 12 aya taksim etmişlerdir. 60’lık birim kullanarak gece ve gündüzü 12’şer saate uyarlamışlardır. Eşlerin çocuk sahibi olmadan önce hazır olup olmadıklarından emin olmalarının önemi büyüktür. Kendilerini hazır hissetmeleri halinde bir sonraki adım bebeği tanımak için gerekli hazırlığın yapılmasıdır. Her çocuk bir dünya, her dünya apayrı bir kişiliktir. Farklı kişiliği ve uyum biçimi olmakla beraber her yaşa ait belli başlı özellikler mevcuttur ve bu özellikleri bebek dünyaya gelmeden öğrenmek gerekmektedir. 6/ 7 yaşa kadar olan dönem insan yaşamının temel taşıdır, 7 yaşa kadar olan süreçte öğrenme süreci daha da gelişir, gelişim ve kişiliğin oluşumunun alt yapısı bu dönemde nerdeyse tamamlanır. Kültürel aidiyet bu devrenin ürünüdür bakım ve koruma kadar, sevgi ağırlıklı olarak çocuğun psikolojik, fiziksel ve zihinsel ihtiyaçlarını tanımak ve karşılamak önem taşımaktadır. Konuşabilmek için en az 300 kelimenin beyinlerimize
kazıldığı evredir. Bu dönemde uygun şekilde çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılamak, onu sağlıklı yetişkin olarak hayata hazırlamak birinci derecede annebabanın görev ve sorumluluğu altındadır. Çocuk psikolojisi, doğum öncesi dönemden ergenliğe kadar süren dönemi içine alır. Doğum sonrası dönem itibariyle ele alındığında, çocuğun gelişim evreleri aylara ve yıllara göre ayrılarak tanımlandığında; a) 0–2 yaş arası bebeklik b) 2–6 yaş arası okul öncesi ilk çocukluk dönemi c) 6–11 yaş arası ise son çocukluk dönemi olarak adlandırılabilir. 1) Piaget’ye göre 6 yaşın altında çocukların kuralları yoktur. 2) 2 yaş civarı çocukların kurallar olmadan sadece oynadıkları görülmüştür. 3) 2-6 yaş arasındaki çocuklar kuralların farkındadırlar, ancak kuralların ne amaçla konduğunu ve onları neden izlemek gerktiğini anlayamazlar. Çocukların zihinsel ve kişilik gelişiminin büyük bölümünün tamamlandığı evre 0-6 yaş arasıdır. Bu evrede duygularını anlama, kontrol etme becerisini edinirler, kazanılan davranış biçimleri, tüm yaşam boyunca devam etmektedir. El becerileri, el-göz koordinasyonuna yönelik becerileri içine alan küçük kas motor gelişimiyle bedensel gelişimi, hareketlerini içine alan büyük kas motor gelişim psikomotor gelişimi evresidir. Neden sorusu, sebep ve sonuçlar arasında ilişki kurmayı, nesneler arasında eşleştirme, farklılıklarla
benzerlikleri ayırt edebilme, kıyaslama onlar arasındaki farkı tanıma, ifade etme algılama, kavram ve dil gelişimlerine yönelik bilgi ve becerileri içine alan gelişim dönemdir. Uygun şekilde ifade etme, öz güven kazanımı, benlik gelişimi ve insan ilişkileri, çevresine uyum da bu evrenin ürünleridir. 0–2 yaş evresinde bebeğin davranışları reflekslerle ilişkilidir. Çevreden gelen uyarcılara yönelik yanıt verme biçiminde refleks hareketlerde bulunur, çevresini tanımaya, anlamaya ve tepki vermeye çalışırken, temel ihtiyaçlarını yani beslenme, uyku ve temizlik gereksinimlerinin karşılanmasıyla kendini güvende hissederken kendine bakan kişi yani anneye karşı bir bağımlılık gösterir. Onu taklit eder hatta o kadar ileri gider ki ipleri eline alarak anne ve babayla, çevreyle bazen rol değişimi yapar. (2–6 yaş) motorik gelişmesi hızlıdır. Aile içerisinde en tehlikeli evre olarak da adlandırılır. Çocuk artık yerinde duramaz, hareket halinde her yere gitmeye, her seyi karıştırmaya başlar. Parmak uçlarında durabilir, tırmanır, sıçrar, atlar, takla atma gibi bedensel etkinlikleri gerçekleştiririr. 6–11 yaş kız / 6–13 yaş erkeklerde okul çağı ve ön ergenlik dönemidir. Bu dönemde çocuk duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimi çevresiyle ilköğretim süreciyle desteklenerek karşılaştığı durumlara yönelik düşünce sistemleri, tepki ve ürettiği çözüm-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
lerle farklılıklar gösterir. Problem ve sorunların çözümünde neden-sonuç ilişkisi kurabilmekte, kendini ifade etme gibi zihinsel ve dil gelişimine yönelik becerileri bu evrede belirginleşerek yaşama geçmeye başlar, ben merkezcilik yerini sosyalliğe bırakır. Okul öncesi eğitim, tüm dünyada ve Avrupa ülkelerinde, hükümet programları ve yatırımların temel hedeflerini ve odak noktalarını oluşturmaktadır. Rakam vermek gerekirse, okul öncesi eğitim örneğin, Fransa ve İsveç’te % 100’lere varmaktadır. Siyasi otoriteler, okul çağı çocuklarımızın sayısal değerini verirken bütçe içerisinde okul öncesi çağı çocukları için ayrılan payın, okul öncesi çocuk nüfusu oranında arttırmaları halinde bu evrenin yani okul öncesi eğitimin öneminin kavrandığı belli olacaktır. Çağdaşlığa giden yolun ve ulus devletlerde yurttaşlık bilincinin kimlik ve aidiyet duygularının beyinlere kazdırılması bunun yanında gelişen bilişim çağı insanının daha donanımlı ve eğitimli olması uluslar arası rekabeti de artırmaktadır. Tüm bunların başarılması ancak çocukların eğitimi ile sağlanabilecektir. Yatırım hedefleri belirlenirken, çocukların eğitim gereksiniminin, doğumdan başlayarak karşılanması gereksinimi öncelikle ele alınmakta, hedefe ulaşmak için bir an önce okul öncesi eğitimin önemine ilişkin kampanyalarla, kamuyu bilgilendirilmekte ve oluşan kamuoyuyla siyasi kararlar alınmaktadır. 1085
Industriestrasse 5 5604 Hendschiken
Kurban Siparişi
TZ E RE E II E TM ZEG EGR Merve Dönerproduktion AG güvencesi
Regensdorferstr. 14 8108 Dällikon / Zürich Tel. : Mobile: E-Mail:
044 401 01 77 076 362 06 10 info@safametzgerei.ch
İsviçre’nin her yerinden kurban siparişi verebilirsiniz!
Bütçenize uygun, taze ve güvenli alışverişin adresi
Yarım veya Tam Kuzu 1 kg
12,50 CHF Avrupa ülkelerinden ithal ettiğimiz etler, tamamen islami usullere göre kesilmiş olup İsviçre devleti tarafından ‚Helal‘ tescili verilmiştir.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Tel: 062 891 01 60 / 61 Fax: 062 891 01 62 Web: www.merve.ch E-Mail: info@merve.ch
16 Siyaset
İSVİÇRE HABERLERİ
29 Kasım Halk Oylamaları İsviçre halkı 29 Kasım’da üç yeni yasa değişikliği konusunda karar verecek. Bunlardan birisi Müslümanlar’ı, dolayısı ile bizleri de yakından ilgilendiriyor: “Camilere minare takılsın mı takılmasın mı?!” Bakalım bu pek çok tartışmaya ve uluslararası alanda da eleştirilere neden olmuş soruya İsviçre halkı ne cevap verecek? Değerli okurlarımız, önümüzdeki referandumlarda halk oyuna sunulacak olan insiyatifleri detayları ile sizler için hazırladık...
1 – Minare İnşaatlarının Yasaklanması Son yıllarda İsviçre’de yaşayan Müslümanlar’ın giderek çoğalması, İsviçre’de daha fazla camiye ihtiyaç duyulmasını da beraberinde getirdi. Müslümanlar camilerine minare de istiyorlar ama Müslümanlar’ın bu isteklerine karşı olanlar var; mesela SVP’li politikacılar, bir diğer sağ parti EDU ile birlikte İsviçre’de minare inşaatının yasaklanması için halk inisyatifi başlattılar. Anayasa’da bu madde ile ilgili değişikliğin yapılabilmesi için halkın onayı gerekiyor.
Ne değişecek? Halkın çoğunluğu minare yapılmasının yasaklanması önerisine “EVET!“ derse, tüm İsviçre’de camilere minare takılması yasaklanacak. Ne zamandan itibaren yasaklanacağı ise henüz halka sunulan yasa teklifinde belirli değil. Şu anda İsviçre’de dört adet minareli cami var, bunlar: Cenevre’de, Winterthur’da, Zürich’te ve OltenWangen’da hala Müslümanlar’ın ibadet ihtiyacına hizmet etmekteler. Şu andaki yasaya göre bir minare inşa edilebilmesi için kantonların izni gerekiyor; bu izni alabilmek için kantonun inşaatlarla ilgili yasal düzenlemelerine uygunluğunun yanısıra, inşa edileceği bölgeye görsel uyumu da gerekiyor. Ayrımcılık yasak olduğundan, dini nedenlerle minarenin inşaa edilmesi reddedilemiyor. Reddedilebilmesi için, mesela eski, tarihi bir yerin manzarasına tezat teşkil edeceği veya uymayacağı gibi nedenler ileri sürülerek minare/cami yapımına izin verilmeyebilir. Halkın önümüzdeki referandumlarda “EVET!“ cevabı vermesi durumunda tüm İsviçre’de minare inşaatları kanunen yasaklanacak. Bundan önce yapılmış olan dört minare ise bu yasaktan etkilenmeyecek.
Ayrıca hükümet yöneticileri genel bir minare yasağının din özgürlüğünü ve ayrımcılık yasağını yaralayacağı görüşündeler. Bu yasa tasarısının kabul edilmesi halinde İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yargılanabilir.
Minare karşıtlarının argümanları Minare karşıtları, minareleri İslam’ın dini-politik güç sembolü olarak görüyorlar. Bu nedenle minareler Müslümanlar’ın iktidar ve güç duygularını kamçılıyor. Minare karşıtları bu durumu İsviçre demokrasisi ve din özgürlüğü için tehlikeli buluyorlar. Ayrıca minarelerin müezzinin Müslümanlar’ı ibadete çağırması amacına hizmet ettiğini, minarelerin yapımına izin verilmesi durumunda minareden ezan okunmasına da izin verilmesi gerektiğini de özellikle belirtiyorlar. Minare yasağının din özgürlüğüne bir zararı olmayacağı gibi minarenin Müslümanlar’ın ibadet etmeleri için de şart olmadığı düşüncesinde olan minare karşıtları, şu anda İsviçre’de bulunan 160 caminin sadece dördünde minare olduğuna dikkat çekiyorlar.
Minare yasağına karşı olanların argümanları Yasağa karşı olanlar, böyle bir insiyatifin başlatılmasını bile din özgürlüğüne haksız bir saldırı olarak görüyorlar. Zaten şu andaki yasalara göre inşaat düzenlemeleri ve alan planlamaları nedeniyle çok kısıtlanan minare inşaatlarının ayrıca bir yasağa ihtiyacı yok. Minare yasaklayarak gizli radikal dinci gruplara karşı savaşmak mümkün değil. Gizli radikal dinci gruplar, legal ve açıkça ortada olan camilerden ve minarelerden çok daha tehlikeliler. Yasağa karşı olanların bir başka endişesi de, İsviçre’deki Müslümanlar’ın genel bir minare yasağı ile kendilerini itilmiş hissetmeleri ve buna bağlı olarak da İsviçre’ye integrasyonlarının sağlanmasının zorlaşması, hatta dinsel barışa zarar vermesi. İsviçre’nin uluslararası alandaki özellikle de İslam Dünyası’ndaki imajı çok zarar alacağı gibi, böyle bir yasak uluslararası anlaşmalara da uymuyor. Tüm bunların ekonomik faturası da İsviçre’ye çok pahalıya malolabilir; dış ticaret, bankacılık, turizm gibi alanlarda büyük zararlara uğranabilir. Ayrıca İsviçre diğer ülkelerdeki ayrımcılık gibi olaylara karşı bir tepki vermeye kalkışırsa inanırlılığını kaybedeceğinden kimse ciddiye almayacak.
2- Savaş araçları ve gereçleri ihracatının yasaklanması Yasanın kabulü ne gibi sonuçlara neden olabilir?
Yasanın halk tarafından kabul edilmesi durumunda, Avrupa İnsan Hakları Konvensiyonu (EMRK) ile yapılan uluslararası bir anlaşmaya ters düşülecek.
Hazırlayan: Gülter Locher
‘’Askersiz bir İsviçre“ adlı antimilitarist ve savaş karşıtı bir grup olan GSoA (Gruppe für eine Schweiz ohne Armee)‘nın başlatmış olduğu insiyatif, önümüzdeki referandurmlarda halkın oyuna
sunulacak olan ikinci konu.
Neler değişecek? Şimdiki durumda savaş araç ve gereçlerinin imal edilmesi, ticareti ve ihracatı için devletten izin belgesine sahip olmak gerekiyor. Bu izin belgelerine sahip olabilmek için, Federal Hükümet’in, yapılan ticaretin halkların hakları ve İsviçre’nin dış politikasi için sakınca teşkil etmediğine karar vermesi gerekiyor. İnsiyatifin sahibi GSoA ise her türlü savaş ve askeriye araç ve gereçlerinin, ihracatının, ithalatının yasaklanmasını istiyor. Bu ithalatihracat yasakları, özellikle askeri silahları ve bu silahların kurşunlarını, savaş uçaklarını, askeri silahların askı noktalarını ve tüm bu askeri savaş araç ve gereçlerinin teknolojilerini (üretimi için gerekli yapım planları) içeriyor. Bu yasanın gerçekleşmesiyle artık İsviçre silahları yabancı ülkelerdeki çatışma ve savaşlarda kullanılamayacak. Sadece spor ve avcılık amacıyla kullanılan ateşli silahlar ve ateşsiz silah ya da aletler, değiştirilmesi istenen yasadan etkilenmeyecek. Ayrıca GSoA, İsviçre Federal Devleti’nin uluslararası silahsızlanma hareketlerine de motive edici bir politika edinmesini istiyor. Son olarak savaş karşıtları, bu yasağın gerçekleşmesi sonucundan etkilenecek olan bölgelere ve işçilere devletin 10 yıl boyunca yardım etmesini istiyorlar.
Sonuçları İnsiyatif halk tarafindan olumlu oylanırsa, İsviçreli firmalar savaş araç ve gereçleri ihraç edemeyecekler. Resmi makamların tahminlerine göre yasak kabul edilirse, toplam ülke ihracatından, İsviçre ihracatının %5’ni teşkil eden yaklaşık bir rakamla 485 milyon Frank azalma olacak. Yine yaklaşık bir rakamla 5100 kişi işsiz kalacak. Başta işsizlik kasası olmak üzere, kantonlar ve belediye-
ler için tazminatlar, devlet bütçesine yuvarlak hesapla 380 milyon Frank yük getirecek. Tüm bunlardan dışında devletin vergi geliri 149 milyon düşecek.
için (mesela havadan güvenlik ve çevre koruma görevleri için) kullanmak istiyor. Bu değişikliğin yapılabilmesi için yasa değişikliğine ihtiyaç var.
İnsiyatif taraftarlarının argümanları
Ne değişecek?
İsviçre silahlarıyla, yabancı ülkelerdeki çatışmalarda suçsuz insanlar ölüyorlar. Sadece ihracat yasağı ile bu durum engellenebilir. İsviçre silah endüstrisi Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın ancak (Bip / bruttoinlandprodukt) %0,1’ini teşkil ettiğinden, bundan vazgeçilmesi çok büyük bir zarar getirmez. Silah üretici firmalar başka ürünlere yönelebilirler, böylece çalışanlar da işyerlerini kaybetmezler. Ayrıca yeni yasadan etkilenecek bölgeler ve işçiler devletten yardım alacaklar. İsviçre‘nin, savaş araç ve gereçleri ihracatını yasaklayan bir ülke olarak uluslararası areneda güvenilirliği yükselecek.
İnsiyatif karşıtlarının argümanları İnsiyatif karşıtları böyle bir yasağın en az 10‘000 kişiyi işsiz bırakacağını iddia ediyorlar. Yasak, silah üretimi yapılan bölgeleri çok sert şekilde etkileyecek. Etkilenen bölge ve işçilere yardım zorunluluğu devlet bütçesine 530 milyon Frank’a malolacak. Bunun yanısıra İsviçre’nin güvenliği tehlikeye düşecek, çünkü İsviçre Askeriyesi’nin ihraç edilen ve bağımlı olduğu silah ürünleri hammaddeleri çok önemli. Bir de insiyatif karşıtlarına göre, İsviçre’nin halen yürürlükteki silah ihracat kontrolleri, uluslararası kıyaslama yapılacak olursa, zaten çok sert ve çok iyi.
3 - Hava Trafiğinin Görevleri İçin Özel Finansman Bakanlar Kurulu hava trafiği yakıtlarından aldığı vergiyi artık cadde trafiği için değil, yine hava trafiği
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Cadde ve hava trafiğinde harcanan yakıtlardan vergi alınıyor. Alınan bu vergilerin %30’u hava trafiğinden, %70’i de cadde trafiğinden elde ediliyor. Yapılacak değişiklikte yakıt vergilerinden elde edilen gelirin %70’i hava trafiği için kullanılacak, kalan %30 ise yine devlet kasalarına girecek. Bu nedenle vergilerin yükseltilmesi planlanmıyor. Yakıt vergisi gelirlerinin şu şekilde kullanılması planlanıyor: - Hava trafiği için yüksek teknoloji desteği sağlanacak (hava trafiğini gözlemleme, kazalar, uçuş yönetimleri, vs.). - Hava trafiği nedeniyle gereken çevre koruma önlemleri alınacak. - Güvenlik önlemleri (mesela terör saldırılarıyla uçak kaçırmalarına karşı) güçlendirilecek. Hangi kesin önlemler için vergi paralarının kullanılacağını Bakanlar Kurulu ve Millet Meclisi birlikte belirleyecekler. Şimdilik kesin olan özel bütçeye ayrılacak konular şunlar: Bölgesel hava alanlarındaki uçuş güvenliği (teknik güvenlik önlemlerine destek), yolcu ve bagaj kontrolleri (terörist saldırılara karşı güvenlik), hava trafiği gürültüsüne maruz kalan binaların korunması için ses geçirmez camların inşası. Şimdilik yakıt vergilerinden elde edilen gelirle, üç konuda bütçe ayrılması öngörülüyor: Paraların %50’si teknik güvenlik için, %25’i terör saldırılarına karşı, %25’i de çevre koruma için harcanacak.
Sonuçlar İlişkin yasada, değişikliğin gerçekleştirilebilmesi durumunda:
Ekonomik sonuçlar Hava trafiğinde kullanılan yakıtlar-
17
İSVİÇRE HABERLERİ dan alınan vergilerden yılda ortalama 60 milyon Frank gelir elde ediliyor. Bu gelirin %20’si devlet kasasına giriyor. Kalan 40 milyon Frank ise bundan böyle sadece hava trafiği için harcanacak, cadde trafiğine ise artık bu paralardan harcama yapılmayacak. Cadde trafiğinin özel finansman fonunun oldukça yüksek geliri var (2006 yılına kadar 4,2 milyar Frank gelir elde edildi). Hükümet yetkililerinin açıklamasına göre, yeni önlemler için ayrılacak bütçenin devlete getireceği yük 20 milyon Frank olacak. Parlamentoda konu sert tartışmalara neden oldu.
Güvenliğe etkileri Aslında alınacak önlemlerle güvenlik bugün olduğundan daha yüksek olmayacak, ne var ki hü-
Siyaset
kümet yetkilileri insiyatifin reddedilmesi durumunda hava trafiği güvenlik niveusunun düşeceğinden endişe ediyorlar. Çünkü şimdilik ülke hava alanları (Zürich, Basel, Cenevre), bölgesel hava alanlarının (Bern, Lugano, Altenrhein,Grenchen, Les Eplatures ve Sitten) güvenliğinin bir kısmını finanse ediyorlar ama yeni uluslararası kurallara göre bu artık mümkün olmayacak. Bölgesel hava alanları ticari, turistik ve iş uçuşları için önemli olduğu gibi, uçuş eğitimi için de gerekiyor.
İnsiyatifi destekleyenlerin argümanları Tasarının kabulü durumunda hava trafiği ile cadde trafiği arasındaki eşit olmayan bütçelendirilme durumu düzelecek. Ayrıca hava trafiği ihracat endüstrisi-
nin daha merkezi ve daha önemli bir faktörü olduğundan özel bütçe ile desteklenmesi çok isabetli olacak. Eğer tasarı kabul edilmezse bölgesel hava alanlarının yaşaması zorlaşacak, İsviçre hava traDeutsch: Volksabstimmung vom 29. November 2009 Spezialfinanzierung Luftverkehr Die Erträge aus der Besteuerung von Flugtreibstoffen fliessen heute zum einen in die allgemeine Bundeskasse, zum andern in den Strassenverkehr. Mit der Änderung von Artikel 86 der Bundesverfassung wollen Bundesrat und Parlament die Voraussetzung dafür schaffen,
fiğinin güvenlik niveusu düşecek.
İnsiyatif karşıtlarının argümanları Hava trafiği çevre koruma nedenlerinden dolayı ayrıca desteklen-
memeli. Şimdiye kadar hava yollarını kullananların finanse ettiği masraflar şimdi hükümetin görevleri için ayrılan paradan karşılanacak. Bu da devlet bütçesini sarsacak. 1028
dass diese Steuereinnahmen desrat und Parlament lehnen künftig der allgemeinen Bun- die Initiative ohne Gegenvordeskasse und dem Luftverkehr schlag ab. zugutekommen. Volksinitiative «Gegen den Bau von Minaretten» Volksinitiative «Für ein Verbot von KriegsmaterialDie Initiative will den Bau von Exporten» Minaretten in der Schweiz verDie Initiative fordert ein Verbot bieten. Bundesrat und Parlader Ausfuhr von Rüstungs - gü- ment lehnen die Initiative ohne tern und will, dass der Bund in- Gegenvorschlag ab, weil sie ternationale Bestrebungen im Grundrechte verletzt und keiBereich der Abrüstung und der ne Probleme löst, sondern neue Rüstungskontrolle fördert. Bun- schafft. Quelle: Webseite des Bundesrates
Zürih’te İşadamları Toplantısı Yapıldı. Sera Vakfı tarafından organize edilen yemekte işadamları, hem karşılıklı görüş alışverişi yaptılar hem de son günlerde gelişen ekonomik olayları değerlendirdiler. Başta Hollanda Genç İşadamları Federasyonu (HOGIAF) yönetim kurulu olmak üzere, İsviçre`de ticari hayatlarını sürdüren çeşitli sektörlerden işadamları ve farklı kuruluşlardan gelen davetli grubunun New Point Restaurant`a gelmesiyle başlayan program, akşam yemeğiyle devam etti. Akşam yemeğinin hemen ardından programı koordine eden Yalçın Esmek bir hoş geldin konuşması yaptı. Yalçın Esmek, İsviçre`de işadamları arasında acilen bir Network sisteminin oluşturulması gerektiğini, birlik ve beraberliğin iş yaşamına büyük katkısı olacağını belirtti. Yalçın Esmek`in hemen ardından söz alan Hasan Hatipoğlu ise salonda bulunan işadamlarına İsviçre’nin yapısı hakkında bilgiler verdi. Hollanda`dan programa davet edilen Hollanda Genç İşadamları Federasyonu başkanı Mehmet Kabakyer, kendi çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Hollanda`da 100`ün üzerinde büyük Türk şirketinin yıllık cirolarının 100 milyon Euro üzerinde olduğunu söyleyen Kabakyer, Hollanda`da ticaretle uğraşan toplamda 18 bin Türk girişimcinin olduğunu ve bu şirketlerin ülkede bulunan 400 bin Türk`ün yarısını istihdam ettiğini söyledi. HOGIAF (Hollanda Genç İşadamları Federasyonu ) genel sekreteri Ahmet Taşkan ise Hollanda hükümetinin işadamlarına vermiş olduğu destekler üzerine bir konuşma yaptı. Hollanda`da bulunan Türk işadamlarına hükümet tarafından büyük kolaylıklar sağlandığını dile getiren Taşkan, işadamları derneklerinin ve Network çalışma sisteminin iyi işletilmesi du-
rumunda yetkili makamlardan her zaman destek göreceğini söyledi. Hollanda`daki siyasi yaşam üzerine de konuşan Taşkan, şu anda 180 Türk vatandaşının milletvekilliği, belediye meclisi üyeliği gibi önemli yerlerde olduğunu, bu sayede Hollanda`da yaşayan Türklerin istediği haklara daha kısa sürede ulaşabildiğini belirtti. Hogiaf sekreteri Ahmet Taşkan`ın hemen ardından toplantıya katılan gazetemiz Editörü Turgut Karaboyun kısa bir konuşma yaptı. Turgut Karaboyun yaptığı konuşmada, davetlilere İsviçre`deki iş ve ticari yapıyla ilgili bilgiler verdi. İsviçre`de iş yapan kişilerin büyük bir kısmının Almanca`yı yeterince bilmediğini, ülkedeki iş yapısını ve yöneticiliği yeterince tanımadıklarını belirten Karaboyun, işadamlarımızın genellikle üçüncü bir kişiye bağlı kalarak hayatlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını ve bu konuda kısa süre içinde acil önlemler alınması gerektiği üzerinde durdu. Yapılan bu toplantının ve bundan sonraki aşamada kurulacak olan işadamları derneğinin büyük önem taşıdığını, sorunların çözülmesi açısından biran önce harekete geçmek gerektiğini söyledi. Programın düzenlemesinde sponsorluk yapan şirketlere birer teşekkür hediyesi takdim edildi. Stargold firmasından Durali Yılmaz, Merve Döner Produksiyon`dan Ahmet Örge ve New Point işletmecisi Osman Ertürk`e organizasyona vermiş oldukları destekten dolayı hediyeleri, Hollanda`dan gelen misafir işadamları tarafından takdim edildi. Konuşmaların ardından yapılan tatlı servisiyle yemeğe katılan iş adamaları arasındaki sohbet daha da derinleşti. Aynı branşta çalışmalar yapan iş adamları bir araya gelerek çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunurken, ileriye dönük orta çalışmalar için kararlar aldılar. Programı koordine eden Yalçın Esmek, ku-
Toplantıya katılan işadamları birlikte yemek yiyip sohbet ettiler
Toplantıya destek veren işadamlarına çiçek takdim edildi rulacak yeni Network sistemi için yakın bir zamanda yeni bir toplantı daha organize edileceğini belirtti. Düzenlenen program gece saat 00:30 gibi sona erdi.
HOGIAF hakkında kısa bilgiler: Hollanda’da göçmenler tarafından kurulan en büyük iş adamları federasyonu olan HOGİAF; Hollanda Genç İşadamları Federasyonu, 30 Mayıs 2006 tarihinde Hollanda başbakanı sayın Jan Peter Balkanende ve TBMM Başkanvekili sayın Nevzat Pakdil’in de ha-
zır bulunduğu geniş katılımlı bir toplantıyla hizmetlerine başlamış ve şu an itibariyle toplam 650 üyeye ulaşmıştır. Üyelerinin % 90’ı Türk kökenli girişimcilerden oluşan HOGIAF’ın diğer % 10’luk bölümünü özellikle Hollanda kökenli girişimciler oluşturmaktadır. 1090
HOGIAF başkanı Mehmet Kabakyer
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
18
EKONOMİ
İsviçre Krizde de Ayakta Kalmayı Başardı Diğer ülkelere göre İsviçre’nin işsizlik oranı küçük adımlarla ilerliyor.. Ekonomik gerileme İsviçre’nin iş ortamında gözle görülür izler bıraktı. Yıl içerisindeki %3,4’lük işsizlik oranı %4,1’e çıktı. Fakat diğer ülkelerin durumuna bakılınca, İsviçre ekonomik kriz ortamına rağmen diğer ülkelere oranla daha sağlam ayakta kalabilmiş. Mevcut ekonomik kriz şimdi iş piyasasını vurdu. Konjonktür önümüzdeki aylarda bir nebze olsun nefes almaya başlasa bile iş piyasasının durumu hala kötü görünüyor. Konuyla ilgili uzman kişiler, 2011 yılından önce iş piyasasından bir rahatlama beklemediklerini söylüyorlar. İsviçre’nin şimdiki işsiz sayısı yıllardır bu kadar yüksek bir seviyeye gelmemişti. Buna rağmen dünya çapında yaşanan krizin etkileri İsviçre’yi diğer ülkeleri sarstığı gibi sarsamadı. İstatistik Bakanlığı’nın işgücünü uluslararası karşılaştırma araşturnasının sonuçlarına göre, İsviçre’nin geçen yılın başındaki %3,4’lük işsizlik oranının %4,1’e çıktığı açıklandı. Yani başka bir deyimle 2009 yılının ortalarında 182’000 kişi işsizdi. Deutsch: Die Rezession hinterlässt auf dem Schweizer Arbeitsmarkt markante Spuren. Innert Jahresfrist stieg die Erwerbslosenquote von 3,4 auf hohe 4,1 Prozent. Der Blick über die Grenze zeigt jedoch, dass die Schweiz auch in der Krise vergleichsweise gut dasteht. Experten erwarten keine Erholung vor dem Jahr 2011. Die Arbeitslosigkeit in der Schweiz ist momentan so hoch ist wie seit mehreren Jahren nicht mehr. Trotzdem sind die Folgen der Krise weit weniger
Gençlerdeki işsizlik oranı çok yüksek Her şey bir yana gençlerdeki işsizlik oldukça büyük bir oranda yükseldi; 15 ve 24 yaş arasındaki gençlerin işsizlik oranı %1,2 oranında artarak %8,2’ye çıkmış oldu. Böylelikle gençlerin oluşturduğu işsizlik oranının ortalama işsizlik oranının iki katını oluşturduğu gerçeği de gözler önüne serilmiş oldu. 25 ve 39 yaş arasındaki kişilerdeki işsizlik sayısı ise daha kötü durumda. Git gide artış gösteren oranlar %1,6 artarak, %4,7’e çıkmayı başardı. İyi bir okul eğitimi alamayan kişilerdeki işsizlik oranında yine %1,3 artış yaşanarak, %7,4’lük seviyeye gelindiği belirtildi. Yaşanan işsizlik sorunu aynı zamanda İsviçre’nin bölgelerine göre farklılık gösteriyor; ağırlıklı olarak Batı İsviçre ve Tessin’de işsizlik oranları daha yüksek. Romandie ve ağırlıklı İtalyanca konuşulan bilgede ise %0,9’luk bir artışla işsizlik oranı %5,6’ya çıktı. Ağırlıklı Almanca konuşulan bilgelerde ise oran %0,7 artarak %3,5’e kadar arttı. İşsizlik oranının ortalamasının üzerine az oranda çıkan tek çalışan grubu ise yabancı, yani İsviçre kökenli olmayan kişiler. Onların işsizlik oranı ancak %0,9 artarak %7,2’ye çıktı. gravierend als in andern Ländern. Die Erwerbslosenquote in der Schweiz im zweiten Quartal gegenüber dem Vorjahr von 3,4 auf 4,1 Prozent geklettert. Insgesamt waren Mitte 2009 insgesamt 182›000 Personen erwerbslos. Dabei ist die Jugendarbeitslosigkeit überproportional angestiegen. So erhöhte sich die Erwerbslosenquote bei den 15- bis 24 Jährigen um 1,2 Prozentpunkte auf 8,2 Prozent. Regional stärker von der Arbeitslosigkeit betroffen sind die Westschweiz und das Tessin. In
Az veya yarım gün çalışanların işsiz kalmaları diğer çalışanların işsiz kalma sayısına göre çok hızlı artmadı. İstatistik Dairesi’nin verdiği bilgide, yılın ortalarında 294’000 kişi iş saatlerinin veya görevlerinin artırılmasını istediklerini söyledi. Yarım veya az çalışanların işsizliler gurubunda oluşturdukları oran %6,6. Geçen sene ise oluşturdukları oran %6,3’lerde idi. %10,7 veya sayı olarak 476’000 işsiz kişinin hiç işinin olmadığı veya yetersiz bir meşguliyeti olduğu açıklandı. Geçen sene ise der Romandie und in der italienischen Schweiz nahm die Erwerbslosigkeit um 0,9 Prozentpunkte auf 5,6 Prozent zu. Obwohl die Arbeitslosigkeit auch in der Schweiz zum gravierenden Problem wird, ist der Schweizer Arbeitsmarkt doch vergleichsweise robust geblieben. In der EU ist die durchschnittliche Erwerbslosenquote innert Jahresfrist um genau 2 Prozentpunkte auf 8,8 Prozent geklettert. Sie liegt damit mehr als das Doppelte über dem Schweizer Niveau.
bu oran %9,6 olarak tespit edilmişti. Yetersiz bulunan iş veya meşguliyet durumu 238’000 tam zamanlı çalışanda belirlendi. Geçen sene ise bu sayının 192’000 kişiyle tespit edildiği açıklandı.
İsviçre’nin işsizlik sorunu dayanıklı çıktı İsviçre’deki işsizlik sorunu oldukça büyük bir problem olarak görülse de, İsviçre iş piyasası diğer ülkelere nazaran dayanıklı çıktı. Avrupa Birliği’ndeki ortalama işsizlik oranı yıl içerisinde tamı tamına %2 oranında artarak %8,8’e çıktı ve İsviçre’nin işsizlik seviyesini iki kat kadar geçti. En büyük artış Baltık ülkelerinde yaşandı. Letonya +%10,3, Lituanya +%9,8 ve Estonya +%9,5 oranında işsizlik oranlarını arttırdı. Aynı zamanda krizden aşırı derecede etkilenen ülkelerin arasında İspanya ve İrlanda var. İspanya işsizlik oranını %7,5 ve İrlanda %6,6 artırdı. Sıralanan bu ülkelerin tamamında işsizlik seviyesi %12 ve %18’lere kadar çıkmayı başardı. Aynı şekilde Macaristan ve Slovakya’nın işsizlik oranı %10 seviyelerinde tespit edildi. Ekonomik krizin asıl başladığı ve start verdiği Amerika Birle-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
şik Devletleri’nin bir yıl içerisinde %3,9 artan işsizlik oranı %9 seviyelerine kadar çıktı.
Almanya’nın durumu iyi Bu kadar kötümser rakama rağmen İsviçre dışında krizden etkilendiği halde, iş piyasasının gidişi çok kötü olmayan ülkeler de var. Örneğin Almanya’nın yıl içerisindeki işsizlik oranı sadece %0,1 arttı. Aynı şekilde Hırvatistan’ın yıl içerisindeki işsizlik oranı sadece %0,4, Hollanda’nın %0,5 ve Norveç’in %0,7 artış gösterdi. Genel anlamda bakılır ise İsviçre’nin işsizlik değeri %4,1 ile Avrupa Ülkeleri’nin oluşturduğu listesinin üçüncü sırasına yerleşmeyi başardı. Hollanda ve Norveç’in oranının ise daha düşük seviyelerde olduğu belirtiliyor. Avrupa Birliği Ülkeleri’nin genç işsiz sayısı İsviçre’nin oluşturdu sayıdan daha da kötü durumda. AB’nin genç işsizlik oranı %19,6’ya çıkmış durumda, yani İsviçre’nin oluşturduğu sayının iki katı kadar bir seviyeye ulaşmış. İsviçre’nin yanı sıra Hollanda, Avusturya ve Norveç’deki genç işsizlik oranı %10’luk seviyesinde kalabildi. 1022
M a r k a l a r ý
Y e t k i l i
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
S a t ý c ý s ý
20
EKONOMİ
On Yıl Sonra Malullük Sigortasının Borcu Bitecek SVP, tüm karşı propagandalarına rağmen çok az bir farkla da olsa yenildikleri oylamadan iki gün sonra, Malullük Sigortası’nın yenileme çalışması için bir konsept sundu. Bu konsept ile zarar görmüş ve yıpranmış sosyal kurumların 2020 yılında borçlarının bitmesi amaçlanıyor. Bu yüzden SVP parti-
si, özellikle 6. Malullük Sigorta Revizyonu’nun başlatılmasını ve Malullük Sigortası’ndan emekli olanların sayısından 4000 kişi azaltılmasını istiyor. Zürich’li Bakanlar Kurulu Temsilcisi Jürg Stahl, ortaya çıkan sonucun SVP’nin içinde bulunduğu savaşı güçlendirmeye yarayacağını ve parti olarak, gerçekten bir sosyal kurumdan yararlanması gereken kişilerin haklarını savunmaya
devam edeceklerini açıkladı. Yani bu sözlerle sosyal kurumdan haksız yere yararlananların tespit edilmesi gerektiğini vurguladı. SVP şu anda incelenmekte olan 6. Malullük Sigorta Revizyonu’nun parlamentoda acilen onaylanmasını istiyor, çünkü bu şekilde 2011 yılında yürürlüğe girmiş olacak. Stahl bu işlemin ilk yenileme adımı olduğunu belirterek Kanton Temsilciler Meclisi’nin sunduğu kanun tasarısının yılda 45 milyon Frank tasarruf sağlamasını eleştirdi.
Deutsch: Zwei Tage nach ihrer ausgabenseitige 6. IV-Revision, der Kinderrenten festsetzen soknappen Abstimmungsniederlage hat die SVP ein Konzept zur Sanierung der IV vorgelegt. Bis 2020 soll das angeschlagene Sozialwerk dadurch schuldenfrei werden. Die Partei fordert unter anderem, die 6. IV-Revision so rasch wie möglich anzugehen und die Zahl der IV-Renten um 4000 zu reduzieren. Die SVP verlangt, dass die
die momentan in der Vernehmlas- wie Beiträge an Organisationen sung ist, rasch zuhanden des Par- auf Wirkung und Höhe der Taggellaments verabschiedet wird, da- der überprüfen lassen. Dabei stemit sie 2011 in Kraft gesetzt wer- hen für die SVP missbrauchsanden kann. Die Vorlage sei ein ers- fällige Rentengruppen und unklater Sanierungsschritt. Die SVP hält re IV-Kausalitäten wie Schleuderdeshalb weitergehende Massnah- traumata, nicht definierbare Rümen für nötig. Sie will beispielswei- ckenleiden und psychische IV-Fälse Fehlanreize bei den Hilfsmitteln le im Vordergrund. beseitigen, die Gleichbehandlung
Bu yüzden SVP, daha başka önlemlerin alınmasını gerekli bulduğunu dile getirdi. Örneğin sosyal yardımlarda yapılan hataların kaldırılmasını, çocuk emekliliklerinde eşitliğin sağlanmasını, organizasyonlara yapılan katılım paralarının ne işe yaradığını ve yüksekliğinin denetlenmesini stiyor. Belirtilen bu noktaların yanı sıra, malullük sigortasından emekli kişilerin toplam sayısından 4000 kişilik bir azalmanın sağlanmasını ve riskli emeklilikte bir düzenlemenin yapılmasını amaçlıyor. SVP’ye göre ilk etapta travmatik hastalıklar, teşhisi konulamayan bel ağrıları ve psikolojik rahatsızlıkları öne sürerek emekli olan emeklilerin durumunun incelenmesi gerekiyor. 6. Revizyon gibi 2011 yılında yürürlüğe geçmesi için hemen ardından zaman kaybetmeden 7. bir revizyonun ele alınması gerektiği ifade edildi. Stahl: “Meclis konjonktürün
düzelmesi için önemli tedbirler alıyorsa, KVG’nin primiyle ilgili gelişmeler yapıyor, UBS’in kredi desteği için bir şeyler yapıyor ve banka sırrına el atabiliyorsa mutlaka malullük sigortasının yenilenmesi sürecini de hızlandırabilir.“ diye bir açıklama yaptı. 1023
İsviçre’nin 119 Milyar Frank Daha Borcu Var İsviçre, uluslararası ekonomik gelişime nazaran kriz zamanında da borçlarını azaltabiliyor. Federal Finans Departmanı EFD’nın yaptığı açıklamaya göre bu yıl kamu kesiminin borç oranı yaklaşık olarak %40 oranında azalacak. Bu oranın G-20 zirveDeutsch: Im Unterschied zur internationalen Entwicklung kann die Schweiz ihre Schulden auch in der Krise senken. Die Schuldenquote der öffentlichen Hand wird dieses Jahr auf rund 40 Prozent sinken, wie das Eidgenössische Finanzdepartement (EFD) am Dienstag mitteilte. Im Mittel der G-20 sei die Quote zweieinhalb Mal so hoch. Die Schulden des Bunds sind
sindeki borç oranından yaklaşık iki bucuk kat daha yüksek olduğu söyleniyor. EFD’nin verdiği devlet borcu bilgisine göre yılın ikinci yarısının sonunda borç oranı 119 milyar Frank’a düştü. Yılsonu için yapılan tahminlerde ise UBS’nin hisse senedi devrinden sonra toplam devlet borcundan tekrar iki laut EFD am Ende des zweiten Quartals auf 119 Milliarden Franken gesunken. Bis Ende Jahr werde ein weiterer Rückgang um rund zwei Milliarden Franken durch die Veräusserung der UBS-Pflichtwandelanleihe möglich. Damit werden Schätzungen des Bundes vom vergangenen 18. September bestätigt, die zum Jahresende von einer Bundesschuld von
Milyar Frank düşeceği söyleniyor. Bu şekilde 18 Eylül’de yapılan yılsonu borcun 117 Milyar Frank’a düşeceği tahmini tasdiktenmiş oldu. 2005 yılında 130,4 Milyar Frank olarak belirlenen borcun beş yıl içerisinde 13 Milyar düştüğü söyleniyor.
Borç başarılı şekilde fren117 Milliarden Franken ausgingen. Der Rückgang sei auf die finanzpolitische Disziplin seit Einführung der Schuldenbremse zurückzuführen. Die Schuldenquote, die die Bruttoschulden in Prozent des Bruttoinlandprodukts (BIP) ausdrückt, sei damit in den G-20-Ländern etwa 2,5 Mal so hoch wie jene der Schweiz.
lendi Bakan Merz, borçların azalmasını borçlara frenlenme sisteminin başlatılmasıyla, finansal ve siyası disipline bağlı olduğunu yazdı. 2008 yılına kadar devam eden olumlu ekonomik durum ile devlet, 2006 ve 2008 yılları arasında oldukça iyi kazançlar elde etmeyi başardı. Bu yılın devamında EFD, ekonomik durgunluğa rağmen tekrardan artı bir kazanç bekliyor. Bunun yanı sıra UBS’ye yapılan yardım angajmanı kazancı arttırdı. Devletin borç gelişiminin yanı sıra kantonların ve belediyelerin borç azalması, Finans Departmanı’na göre İsviçreli aile
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
bütçelerinin bu yılki borç oranını %40’lara düşürdüğünü ifade etti. Bu şekilde 2005 yılındaki rakamın beşte bir kadar altında olduğu söylendi. G-20’nin Endüstriyel Devletleri’nin bu zaman dilimi içerisinde borç oranlarında yüzde yüz artış yaşadıklarını ifade ettiler. G-20 Ülkeleri’nin gayri safi milli hasılanın yüzdelik oranda brüt borçları ifade eden borç oranı İsviçre’ye göre 2,5 kat daha fazla olduğu açıklandı. 1020
21
İSVİÇRE HABERLERİ
Miss-Turkey Of Switzerland Büyük bir merakla beklenen güzellik yarışmasının tarihi 21 Kasım 2009 olarak belirlendi. 21 Kasım 2009 tarihinde GrandBaden Casino’da gerçekleştirilecek olan “Miss-Turkey Of Switzerland” yarışması için hazırlıklar devam ediyor. Bu yıldan itibaren, her sene düzenli olarak gerçekleştirilecek olan güzellik yarışmasına ilginin oldukça yüksek olması bekleniyor. Gazetemiz Pusula’nın da sponsorları arasında bulunduğu yarışmanın ana sponsorluğunu Pegasus Firması üstleniyor. Yarışmanın diğer önemli sposnsorları ise şöyle; Grand Baden Casino, Dilaila, Bentour, Swarovski, Sisus Otel (Çesme) Yarışmada ilk üçe girecek olan “Miss Turkey Of Switzerland” güzellerini, sekiz kişiden oluşacak olan jüri üyelerinin verdiği puanlar belirleyecek. Miss- Turkey Of Switzerland Yarışması; 22:00-23:30 saatleri arasında, Grand Baden Casino’da olacak. Bay ve bayan iki sunucu-
nun sunumu ile gerçekleştirilecek olan yarışmada, güzellere farklı konularda sorular da sorulacak. İki kere sahneye çıkacak olan güzeller, özel koreografi eşliğinde kendilerini gösterecekler. Yarışmanın sonuçlanmasının ardından 23:3004:00 saatleri arasında İsviçre’nin ünlü DJ leri DJ Son Prens, DJ Tay, DJ MR Hamdi ile sabaha kadar eğlence devam edecek. Diğer taraftan güzel- Organizasyon komitesi basın toplantısında lik yarışmasının yapılacağı gün Dilaila’da ra, ilk üç güzelimiz ve Murat BaMurat Başaran konseri gerçek- şaran Limuzin’le Dilaila’ya götüleştirilecek. Murat Başaran kon- rülecekler. serden önce yarışmaya gelerek jüri koltuğunda oturacak. Grand Dilaila’da da Miss- Turkey Of Baden Casino`da sekiz kişilik jüri Switzerland güzelleri takdim edipuanları hesaplanacak ve en faz- lecekler ve güzellerimize Dilaila la oyu alan ilk üç güzelimiz belir- tarafından Member Card’ları verilecek. Aynı zamanda Dilaila’da lenecek. yapılacak olan çekilişle bir kişi Güzellerimizin seçilmesi sona er- Member Card sahibi olacak ve dikten sonra, sahnede güzelleri- bütün sene Dilaila’ya bedava gimize hediyeleri verilecek. Hedi- rebilecek. yelerin sunumu yapıldıktan son-
biraraya geldi Swarovski tarafından yarışma için özel olarak hazırlanan taçlar, ilk üç arasına girecek güzellere takılacak. Oldukça değerli olan bu taçlara kimlerin sahip olacağı şimdilik merak konusu.. Yarışmada birinci olan güzel tatil paketi kazanacak. Birinci güzel, bunun yanında dizi oyunculuğu için yapım şirketi ile anlaşma imzalamış olacak. Miss- Turkey Of Switzerland’ın ikinci güzeli de tatil paketi alacak. Üçüncü gü-
zele ise Baden Casino tarafından sürpriz bir hediye verilecek. Hediye töreninin ardından Dilaila’da Murat Başaran konseri ile eğlence sabaha kadar devam edecek. Güzellik yarışmasına katılan seyirciler aynı biletle Dilaila’da düzenlenecek olan Murat Başaran konserine de katılabilecekler. Pusula Gazetesi de çalışanlarıyla birlikte bu organizasyonu yakından takip edecek. 1072
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
22
İSVİÇRE HABERLERİ
Sıla AG Emin Adımlarla İlerliyor! Geçtiğimiz günlerde davet edildiğimiz Sıla Et Fabrikası’nı okurlarımız için gezdik. Gazeteniz Pusula’da yer alan Sıla AG’nin reklamında, isteyen herkesin pazartesi ve perşembe günleri yapılan kesimleri kendi gözleriyle görebileceği yazıyordu. . Sıla Yöneticisi Suat Şahin ile sabah 08:30’da bir araya geldik. Kendisi kesimlerin bitmek üzere olduğunu ve hemen kesimhaneye geçmemiz gerektiğini söyledi. Sıla Et Fabrikası’nın kesimhanesine normal giysilerle girilmiyor; özel steril giysiler giyilip, sokak ayakkabılarına galoş takılması zorunlu. Fabrikanın hemen arka kısmında yer alan kesimhaneye geçtik. Burada kesimi yapılacak olan koyunlar var. Belli aralıklarla kesimi yapılacak hayvanlara, kesimden önce hafif şok verilip bayıltılıyor. Kesim yerinin çok temiz ve hijyenik oluşu gözümüzden hiç kaçmadı. Sıla Et Fabrikası’nda helal kesimin yapıldığını kendi gözlerimizle gördük. Kesimi sona eren hayvanların kontrolleri uzman hekimler tarafından yapılıyor. Hekimlerin onayı olmadan kesilen hayvan fabrika dışına çıkarılmıyor. Suat Şahin ile fabrikanın diğer bölümlerini gezme şansımız da oldu. Sıla firmasının kendi üretimi olan döner, sucuk, salam, köfte ve pastırma ürünlerinin nasıl bir ortamda hazırlandığını gördük. Gördüklerimiz bizi oldukça memnun etti. Hijyen ve kaliteye çok önem veren fabrikanın tüm ürünleri özenle hazırlanıp paketleniyor. Fabrika gezimizin hemen ardından Suat Bey’in ofisine geçerek
çalışmalar hakkında küçük bir söyleşi gerçekleştirdik:
Sayın Suat Şahin, Sıla AG çalışmalarına tam olarak ne zaman başladı, başladığınız günden bu yana neler değişti? 30 Haziran 2009 tarihinde çalışmalarımıza start verdik. Çok kısa sürede karar verip başlamamızdan dolayı bazı sıkıntılarla karşılaştık. Özellikle bizimle çalışacak uzman personeli bulmak oldukça zor oldu. Şu an 20 kişilik bir ekiple çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu arada İsviçre piyasasında helal et üretimi yapan tek fabrika olduğumuzu düşünürken, diğer ülkelerden İsviçre`ye kalitesi düşük olan etlerin getirildiğini gördük. Hem kalitesi düşük et getiriliyor, hem de bu etlerin satışları yüksek fiyatlardan yapılıyor. Bizim vatandaşlarımıza en büyük tavsiyemiz, et alışverişi yaptıkları yerlere birkaç defa ısrarla etin nereden geldiğini sormaları. Bazı kasapların müşterilere verdikleri bilgiler de tartışmaya açık. Onlar kesimleri kendilerinin yaptığını, bir İsviçre mezbahanesinde bu işi gerçekleştirdiklerini söylüyorlar. Peki buralardan alışveriş yapan insanlar hiç düşünüyorlar mı, bu tarz yerlerde aynı zamanda domuz kesiminin de yapıldığını? Domuz kesimi yapılan ya da et işlenen yerlerin helal olmadığını vatandaşlarımıza hatırlatmak istiyorum. Çok yakın bir zamanda kuracağımız yeni internet sayfası ile fabrikamızda yapılan tüm işleri video görüntüleri ile vatandaşlarımıza aktaracağız. İsteyen her kişi internet üzerinden yaptığımız tüm çalışmaları görme şansına sahip olacak.
Sıla Firması’nın şu anda kaç tane satış noktası var?
Sıla Firması`nın et ürünleri tüm İsviçre genelinde bulunan yaklaşık 22 market ve kasapta satılmaktadır. İlk başladığımız haftalarda bazı satış noktalarının bizden birkaç tane kuzu ısmarladıklarını fakat kalan ürünleri başka helal olmayan yerlerden aldıklarını anladık. Birlikte çalıştığımız satış noktalarına çok dikkat ediyoruz. Bu tür yerlerden uzak duruyoruz. Bizim vatandaşlarımıza tavsiyelerimiz sadece bizim reklamlarımızda yayınladığımız market ve kasaplara giderek Sıla Ürünleri’ni satın almaları olacaktır.
Sıla AG sahibi Suat Şahin
Vatandaşlarımız Sıla AG`yi arayarak kurban siparişi verebilirler mi ? Her vatandaşımız fabrikamıza gelerek kendi kurbanını seçip kesim yaptırabilir. Bunun için önceden bizi aramaları ve isimlerini listeye yazdırmaları gerekiyor. Listede bulunan isimlere öncelik verilecek ve zamanında kurbanları kendilerine teslim edilecek. Listeye ismini yazdırmayan vatandaşlarımız da fabrikamıza gelerek kurban siparişleri verebilirler. Halkımızı kurban konusuyla ilgili olarak uyarmak istiyorum. Bazı kasaplar daha bayram gelmeden kesim yapıp Kurban Bayramı’nda teslimat yapmaktadır. Vatandaşlarımız kendi gözleriyle görmeden, tanımadıkları yerlerde kurban kesimi yapmasınlar.
Sıla AG`de daha ne gibi yenilikler yapmayı düşünüyorsunuz ? Şu an üretimini yaptığımız tüm ürünlere ilaveten pastırma üretimi, Adana köfte, cevapcici, hazır pişirilmiş döner gibi yeni ürünlerin üretimine başlayacağız. Yeni
Kesimden sonra yapılan Veteriner kontrolü üretimlerimizle birlikte yeni paketleme sistemi satın alıyoruz. Böylelikle daha güzel ambalajlarda Sıla Ürünleri’ni vatandaşlarımıza ulaştırmış olacağız.
Suat Bey son olarak neler söylemek istiyorsunuz ? Vatandaşlarımızı özellikle uyarmak istiyorum. Et alırken, döner yerken nereden geldiğini, kim tarafından hazırlandığını kesinlikle sorsunlar. Piyasada kalitesi düşük et ve döner çeşitleri satılmaktadır. Bazı esnaflar için insan sağlığından daha çok işin kazanç kısmı önemli. Piyasa oldukça ka-
rışık, bu sebepten dolayı vatandaşlarımız bilmedikleri, güvenmedikleri yerlerden alışveriş yapmasınlar. Biz üretimini yaptığımız her üründe önce insan sağlığını ve hijyeni göz önünde tutuyoruz. Tüm ürünlerimiz Helal Et çeşitlerinden üretilmektedir. Bizi fabrikada ağırlayan başta Suat Şahin olma§k üzere tüm Sıla çalışanlarına teşekkür ediyoruz. Sıla AG`nin bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyoruz. 1086
Geleneksel Kültür Aşı Şenliği Uster`de Yapıldı Uster’de 24 Ekim 2009 tarihinde Geleneksel Kültür Aşı Şenliği’nin 2.’si düzenlendi. Şenlikte ülkemizin farklı yörelerine ait yemekler ikram edildi ve tanıtıldı. Şenlik organizasyonundan Uster Camii Kadın Kolları’ndan Beril Melek ve Emine Balkaya, şenliğin amacının İsviçre’de yaşayan Türk halkına, özellikle gençlere, yemekler vasıtasıyla kültürümüzü hatırlatmak ve genç neslin Türk mutfağını öğrenip, bu yemekleri kendilerinden sonra gelen kuşaklara aktarmalarını sağlamak olduğunu ifade etti. Haber: Memduha Tüfekçi
Yoğun ilginin gözlendiği şenlikte Türk ziyaretçilerin yanısıra, İsviçreli konuklara da rastlandı. Bu da şenliğin kuşaklararası köprü kurma misyonunun yanında, kültür elçiliği misyonunu da üstlendiğini gösterdi. Şenlikte sergilenen bazı önemli yemekler ve bölgeleri ise şunlardı:
İÇ ANADOLU BÖLGESİ Ülkemizin tahıl ambarı olması itibariyle daha çok tahıl ağırlıklı yemeklerle tanınan bölgenin öne çıkan şehirleri Kuzu Tandırı ve Talaş Böreği’yle Ankara, Çiğ Böreği’yle Eskişehir, Dıvıl yemeğiyle Nevşehir ve Mantısı’yla Kayseri’ydi.
DOĞU ve GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ Daha çok kurutulmuş sebzeler-
den yapılan Doğu Anadolu mutfağında, İmir Köftesi’yle Erzurum, kebaplarıyla ve tatlılarıyla tanınan Güneydoğu Anadolu Mutfağından Kebap ve Baklava’nın yanısıra İncir Tatlısı’yla ünlü Gaziantep mutfağı ilgi çekti.
EGE BÖLGESİ Ege Bölgesi’nde, bölgeye özgü zeytinyağlı yemeklerin yanında Afyon’un Padişah Lokumu ve Mercimekli Bükme’si tanıtıldı.
MARMARA BÖLGESİ Marmara Bölgesinde Adapazarı ilinin Simit’leri, Lokma’ları ve Kabak Tatlısı öne çıkan tatlar arasındaydı. Şenlikte ayrıca Katmer, Gözleme ve Afyon yöresine ait Mercimekli Bükme Yarışması yapıldı ve birinci yarışmacı Uster Camii tara-
fından bir kupa ile ödüllendirildi. Pusula Gazetesi olarak bu güzel organizasyonu düzenleyenleri tebrik ediyor ve şenliğe olan ilginin her yıl büyüyerek devam etmesini temenni ediyoruz. 1076
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
23
İSVİÇRE HABERLERİ
SVP’liden Yabancılara Böcek Benzetmesi
VERA MÖBEL’DEN DEV KAMPANYA ÍDDÍA EDÍYORUZ TÜM EVLERÍ YENÍLEYECEĞÍZ!!!
Yatak odası Yemek odası Koltuk takımı
HEPSÍ BÍR ARADA
Ne İsviçre’nin eyalet hükümet meclisi ne de Moritz Leuenberg’in Çevre Bakanlığı’nda mecliste sorulan bu gensorunun hayvan veya bitkilere değil de insanlara yönelik sorulduğu kimsenin aklına gelmemişti. Yine de İsviçre’nin eyalet hükümet meclisi hukukçu ve SVP partili Bakanlar Kurul Temsilcisi Dominique Baettig’in, ‘‘Bölgeyi istila eden yabancı türler’’ başlıklı atılımını Eylül ayında Çevre Bakanlığı’na gönderdi. Bakanlık bu gensoruyu zararsız varsaydı ve diğer gerekli makamlara iletti. Bu evreden sonra Baettig’in ‘‘bölgeye ait olmayan türlerle’’ yabancıları kastettiği ortaya çıktı. Şuan bu konunun Adliyenin Göçmen Federal daireye iletildiği ve incelendiği konusunda bilgi verildi. Başlığın Fransızcası: «Coûts engendrés par les espèces invasives.» Psikiyatrist Baettig bir araştırmaya dayanarak sunduğu metinde, Avrupa’daki en önemli havyan ve bitki türlerinin istilasından bahsetmekteydi. Bu istilacılar ait olmadıkları bölgeye geçen sene Avrupa Birliği tarafından belirlenmişler idi. Baetting, metninin devamında Avrupa Birliği’ni bu konuda Milyar Euro’lar değerinde masraf beklediğini yazmış. Masrafların oluşunu ise metninde kendi üslubuyla açıklayarak, ‘‘Bazı böceklerin meydaDeutsch: In einer Interpellation fragt SVP-Nationalrat Dominique Baettig nach den Folgekosten, die durch «das Eindringen gebietsfremder Arten» entstehen. Gemeint sind Menschen. Auf Anfrage sagt Baettig zu seinem Vorstoss: «Das war eine Provokation, ein Gag.» Ist seine Interpellation also nicht ernst zu nehmen? «Zur Hälfte», wehrt er sich. Die Frage nach den Folgen der Migration stelle sich durchaus. Er habe dies einfach «in provokativer Weise» getan. «Es gibt Arten, die Probleme machen, aber auch andere, die nützlich sind.»
na getirdiği zararlar’’ veya ‘‘Çürümüş bitkilerin elenmesi’’ olarak betimlemiş. Baetting bunun devamında yayını yabancılara doğru gerdi: “Eyalet Temsilciler Meclisi, Hayvanlar ve Bitki çeşitlerinde yaptığı ekolojik, ekonomik ve sosyal masraf hesaplamasını son on yılda gelen göçmenler üzerinde de yapabilir mi?’’ Görevli bir kişi Baetting’i arayıp burada gerçekten insanlardan mı bahsettiğini öğrenmek istedi ve evet cevabını aldı. Basın, Baettig’e ağzından çıkan bu sözlerle ilgili bir açıklama istediğinde kendisi: “Söylediklerim sadece bir provokasyondu, yani bir şaka.’’ dedi. Bu sözlerden sonra gen sorusunu ciddiye almamak mı lazım? Fakat göçmenlerin ve yabancıların ortaya çıkardığı sonuçlar ise kafada soru işareti bıraktı. Baetting bu konuyu sadece tahrik edici bir tarzla yaptığını söyledi: “Bazı türler problem yaratır. Bazıları da işe yarayan türdendir.’’ Yine de her şekilde Meclis’ten ciddi bir cevap beklediğini belirtti. Baettig, Batı İsviçre’de Temmuz ayında bir polemiğe yol açmıştı. O zamanlar bu hafta sonu güney Fransa’nın Orange şehrinde gerçekleşecek olan «Bloc Identitaire» Fransız toplantısına katılacağı söyleniyordu. «Bloc Identitaire» radikal sağcı bir hareket olarak kabul ediliyor ve ‘‘Toplumun Müslümanlaşmasına’’ karşı bir düşünce güdüyor. Baetting «Le Temps» gazetesine kendisinin toplantı yerine gidip neler olup bittiğini görme hakkı olduğunu söylemişti. ‘‘Her ne kadar bu insanlar provokatör olsalar da bu beni oraya gitmeyi engellemeyecektir.’’ diye ekledi. 1061 Natürlich erwarte er vom Bundesrat eine seriöse Antwort. Baettig hatte in der Westschweiz bereits im Juli eine Polemik ausgelöst. Damals wurde bekannt, dass er an einem Treffen der französischen Bewegung «Bloc Identitaire» teilnehmen wird, das an diesem Wochenende im südfranzösischen Orange stattfindet. Der «Bloc Identitaire» gilt als extrem rechte Bewegung. Er verteidigt laut seiner Website «unsere Identitäten» und wehrt sich gegen «die Islamisierung unserer Gesellschaft».
2999.-
Yatak odası: 5 Kapı dolap + 160x200 Karyola + 2 Komidin. (Sifonyer, ayna ve yatak içi hariçtir)
Yemek odası: Yemek Masası + 4 Sandalye + TV dolabı + Vitrin, yada konsol + ayna
Koltuk takımı: 3 + 2 + 1
VERA Möbel Lerzenstr 20 8953 Dietikon 043 322 53 84 www.veramoebel.ch Öffnugszeiten: Mo. - Fr. 10.00 - 20.00 Uhr Samstag 09.00 - 18.00 Uhr
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Kampanyada sunulan ürünler sınırlı sayıdadır. Renk ve kumaşlarda değişiklik olabilir!
Meclis ortamında yapılan gensoruyla SVP’li Bakanlar Kurul Temsilcisi Dominique Baettig, ‘‘Bölgeye istila eden yabancı türlerin’’ oluşturduğu masraflara dikkat çekti. Burada ‘‘Bölgeyi istila eden yabancı türlerden’’ kastı ‘‘İnsanlar!’’
24
PUSULA » ÖZEL « HABER
PUSULA ÖZEL HABER
Minare Oylamasında Sona Yaklaşıldı! İsviçre halkı 29 Kasım 2009 tarihinde önemli bir konuda karar verecek. Yabancı düşman-lığıyla tanınan bazı çevrelerin yaptığı çalışmalar sonucunda minare oylaması gündeme gelmişti. Eğer oylamaya katılan halkın çoğunluğu “Evet“ oyu kullanırsa bundan son-
ra İsviçre’de minare yapımına izin verilmeyecek. Gazeteniz Pusula bu konuyla ilgili olarak tüm gelişmeleri günü gününe takip ederek sizin için özel bir dosya hazırladı. Minare konusuyla ilgili olarak kimler ne diyor? Farklı siyasi çevrelerin bu konudaki çalışmala-
rı nelerdir? Oylamanın sonuçları İsviçre dış politikasını nasıl etkiler? Bunun gibi önemli soruların cevaplarını ve daha fazlasını hazırladığımız bu dosyada bulacaksınız. 1089
Minare Tartışmasındaki Çember Artık Daraldı Minare girişimine karşı çıkanlar harekete geçti ve oylama savaşına maddi destek vermeye başladılar. Bern’e İslam dünyasından ise ilk uyarılar gelmeye başladı. FDP ve SP partileriyle Müslümanlar, minare karşıtlığını konu alan girişime maddi destek vermeye başladılar. ‘‘Anti Minare’’ girişimiyle ilgili afişler, görüş ayrılığınaki bazı kişilerin de strateji değiştirmesine yol açtı. Bazı partiler ve Müslüman dernekleri 29. Kasım’da yapılacak olan girişimi engellemek için maddi destek sağlamak istiyorlar. FDP Genel Sekreteri SonntagsZeitung’a: “Aslında minare karşıtlığı için yapılan girişim için maddi destek sağlanmadan da bir oylama savaşına girmeyi planlıyorduk.’’ açıklamasını yaptı. Fakat ‘‘medyadaki girişimcilerin bedava reklam yapma polemiği’’nin, İsviçre’nin yurt dışındaki imajını zedelediği ve aynı zamanda turizm ve ihracat işleriyle uğraşan kişilerin iş imkanlarını tehlikeye soktuğu savunuldu. Stefan Brupbacher, FDP’nin oylama kampanyası için maddi destek veremeyecek durumda olduğunu belirterek, gereken paraları üyelerden, sempatizanlardan ve bazı şirketlerden topladıklarını açıkladı. 100.000 Frank toplamayı amaçladıklarını ve bu parayla liberal komitenin küçük ama etkili bir kampanya yapacağını belirttiler. SP Partisi Genel Sekreteri Thomas Christen ise parti bütçesin-
Deutsch: FDP, SP und Muslime unterstützen Kampf gegen Anti-Minarett-Initiative jetzt auch finanziell. Die Kontroverse um die Plakate für die Anti-Minarett-Initiative führt bei den Initiativgegnern zu einem Strategiewechsel: Parteien und Muslimverbände wollen Gelder bereitstellen, um eine Annahme der Initiative am 29. November zu verhindern. Am Freitag Nachmittag hat die interdepartementale Arbeitsgruppe «Kommunikation Minarett-Initiative» auf das Plakat der Befürworter erste beunruhigende Reaktionen aus dem Ausland erhalten. Es sei möglich, dass die Stimmung in der Türkei gegen die Schweiz kippe, meldete der Schweizer Botschafter in Ankara nach Bern. Das bestätigt
den 50.000 ve 100.000 Frank arasında bir rakam ile kendi bünyelerindeki bir kampanyaya finansal destek vermek istediklerini açıkladı. Bunun masraflarını ise partinin kendisi karşılamak istiyor. Müslümanlar arasında ufaktan bir huzursuzluk başladı bile İsviçre’nin İslami Çatı Örgütü Başkanı Hisham Maizar: ‘‘Stratejimizi şimdi değiştirmeliyiz.’’ dedi. Şimdiye kadar Müslüman dernekler ve organizasyonlardan ne bir bağış çağırısı ne de afişlerle yapılan duyurular oldu. Özellikle geri planda durmayı tercih ettikleri belirtildi. Maizar: “Karşı tarafın artık sınırları aştığını görüyoruz.’’ dedi. Kendisinin şu anda bazı organizasyonlarla atılacak adımları görüştüğünü söyledi. Amaçlarının ise oylama savaşına aktif bir şekilde girmek olduğunu belirtti. EDU- afiş skandalı Federal Demokratik Birliği’nin (EDU) hazırladığı minare karşıtlığını simgeleyen bir afiş üzerindeki eski ve sürgü kapılı ev görüntüsünün İsviçre’de bile bulunmadığı söyleniyor. Bu ev aslında bir doğu Almanya şehri olan Quedlinburg’da duran bir otel. NZZ am Sonntag Gazetesi’nin yayınladığı bir haberde, otelin sahiplerinin yabancı düşmanlığına karşı bir aile oldukları, EDU Partisi’ne dava açmak için uğraştıkları açıklandı. Aynı zamanda aile, sürgülü evin görüntüsü olan afişlerin hemen ortadan kaldırılmasını talep ediyor. EDU Başkanı Hans Moser, NZZ am Sonntag Gazetesi’ne:
Johannes Matyassy, Chef von «Präsenz Schweiz» und Mitglied der Arbeitsgruppe, gegenüber der Zeitung «Sonntag». Jetzt beginnt sich auch das einflussreichste Medium der muslimischen Welt, der TV-Sender Al-Jazeera, für die Schweizer Minarett-Initiative zu interessieren. Sie sei eine «Schande». Riz Khan (47) ist das bekannteste Gesicht von Al-Jazeera. Dass Islamisten Terroranschläge auf die Schweiz verüben, halt Khan für unwahrscheinlich, aber nicht für ausgeschlossen. Gefährlich werde es, wenn die Debatte über ein Minarettverbot «übertrieben wird und zu einer Plattform für weitere politische Vorstösse werde, die rassistisch oder fremdenfeindlich sind». Am Samstag hat das Ko-
“Bu görüntüyü internette bulduk ve kullanıma açık bir resimdi. Dolayısıyla bu resimle kim ne isterse yapabilir.’’ dedi. Türkiye’deki İsviçre Büyükelçisi Bern’i uyardı ‘‘Minare girişimi’’ için çalışan etüt grubu, bahsi geçen afiş yüzünden ilk rahatsızlık verici tepkileri almaya başladı. İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi Bern’e gönderdiği haberde, Türkler’in İsviçre’ye olan bakışında değişiklikler olmaya başladığını bildirdi. «Präsenz Schweiz»’ın şefi ve etüt gurubunun üyesi Johannes Matyassy, Sonntag Gazetesi’ne yaptığı açıklamada söylenenleri onayladı. Afişlerin konsolosluğa tepkilerin gelmesine neden olduğu belirtildi. Matyassy: ‘‘Bunu duyunca hemen harekete geçtik ve elçileri daha fazla doküman ile donatmaya çalıştık.’’ şeklinde açıklama yaptı. Konuyla ilgilenen etüt gurubu, özellikle Arap Dünyası olmak üzere iki senedir dur durak bilmeden minare girişimi ile ilgili tepkileri takip ediyor. Tartışma konusu olan SVP afişine gelen ilk tepkide İsviçre büyük elçileri rahat görünüyorlardı. Diplomatlar bu afişin Müslüman Dünyası’nda provokasyon olarak görüldüğünü fakat şiddetli tartışmalara yol açmadığını bildirmişlerdi. Matyassy durumu hala pür dikkat izlediklerini ve herhangi bir değişiklikte harekete geçeceklerini bildirdi.
sözü geçen medyası yani ElCezire televizyon kanalı, İsviçre’nin minare girişimi ile ilgilenmeye başladı. El-Cezire’nin en tanınmış yüzü 47 yaşındaki Riz Khan, bu girişimi bir rezalet olarak tanımladı. Yemen kökenli haberci, BBC ve CNN için çalışıyor. Khan, Arap Dünyası’nı iyi tanıyor ve bu yüzden minare girişimi ile ilgili tahminler yapmak ona cazip geliyor. Khan, Sonntag Gazetesi’ne: ‘‘Eğer İsviçre bu girişimi kabul edecek olursa Müslüman Dünyası’ndan büyük tepkiler gelebilir.’’ şeklinde bir açıklama yaptı. Örneğin günümüzde oldukça tanıdık olan İsviçre markalı ürünler, mesela saat ve çikolatalar boykot edilebilir. ‘‘Ben eminim ki bu girişim kabul edildiğinde bazı Arap turistler İsviçre’ye gelmeden önce buraya seyahat etmek için iki kez düşünecekler.’’ Yine çoğu Arap turist iyi bir eğitim aldığı için genel anlamda toleranslı İsviçre kültürünü tanıyor olacaklar diye ekledi. Khan İsviçre’ye Müslümanlar’ın
El-Cezire-Habercisi: «Afiş ırkçılık yansıtıyor!» Şimdi de Müslüman Dünyası’nın
mitee der Anti-Minarett-Initiative an einer Sitzung beschlossen, gegen die Städte, die ein Aushangverbot für die Plakate verfügt haben, Beschwerde einzureichen. Die als Basler Integrationsbeauftragte Elisa Streuli, die das Verbot verfügt hat und damit einen für andere Städte wegweisenden Entscheid gefällt hat sagte: «Ich weiss nichts von einer Strafanzeige», sagt Streuli gegenüber «Sonntag». Sie verteidigt das Plakatverbot, das sie noch vor der Beurteilung durch die Eidgenössische Kommission für Rassismus (ERK) in Absprache mit Experten gefällt hat: «Das Verbot ist richtig, ich würde wieder so handeln.»
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
terör saldırısı yapacağına dair düşük bir ihtimal verirken yine de kesin konuşamayacağını belirtti. Eğer ki minare yasağından sonra daha abartılı durumlar gerçekleşir ve siyasi anlamda ırkçılık ve yabancılara olan düşmanlık durumları artar ise İsviçre’nin tehlike altına girebileceğini ifade etti. Tartışma konusu olan afişi ise Khan ‘‘ırkçılık yansıtıyor’’ diye yorumladı. ‘‘Afişte çarşaflı bir kadın görülmekte ve Müslümanlar’ın büyük bir bölümünün bu şekilde giyinmediği atlanmış oluyor. Örneğin Müslümanlar’ın büyük bir çoğunluk oluşturduğu Endonezya’daki duruma bakılırsa bu resim gerçeği yansıtmıyor.’’ diye yorumuna devam etti. Ayrıca afişte bulunan minarenin kırımızı İsviçre bayrağı üzerinde durduğunu ve bayrağın bir haç olduğuna dikkat çekti. Bu görüntü Khan’a göre, İslamiyet’in Hıristiyan dünyasını ezip geçmek istediğini simgeliyor. Minareli afişlere yasak geldi: Girişimciler şikâyette bulunuyor Anti-Minare girişimi komitesi yaptığı bir toplantıda afişleri asma yasağı alan şehirlere kar-
PUSULA » ÖZEL « HABER
PUSULA ÖZEL HABER şı şikâyette bulunacaklarına dair karar aldı. SVP Bakanlar Kurulu Temsilcisi ve girişimcilerin Komite Başkanı Walter Wobmann, Sonntag Gazetesi’ne verdiği demeçte: “Afişlere konulan yasak düşünce özgürlüğünü kısıtlıyor. Bunu kabul edemeyiz.’’ dedi. Şikayet özellikle ilk yasağı koyan Basel Kantonu’na yapılacak. Wobmann: “Aynı zamanda bu yasağı imzasıyla destekleyen tüm kişiler hakkında şikâyette bulunacağız.’’ diye ekledi. Wobmann’ın bu konuda ilk görüş alanına girecek olan girişimci Elisa Streuli olacak, çünkü kendisi Basel’ın entegrasyon görevlisi olarak yasağı koyan ve diğer şehirlerde bu konuda yardımcı olan kişidir. Streuli Sonntag Gazetesi’ne bu tarz bir şikâyetten haberdar olmadığını bildirdi. Streuli, Federal Irkçılık Komisyonu’nun (ERK) kararından önce bazı uzmanlarla yaptığı görüşmeler sonucunda belirlediği afiş yasağını hala savunuyor. “Yasak isabetli. Başka bir zamanda yine aynı kararı verirdim.’’ Afişlerin İsviçre’de bulunan Müslüman azınlığın da bir tehlikeye maruz kalacağını düşünüyor. Streuli: “Böyle karalayıcı bir mesajla devlet kamuoyunu tehlikeye atamaz.’’ dedi ve düşüncesini ifade etmeye devam etti, ‘‘Ben buna düşünce özgürlüğü demem. Biz girişimlerin düşüncelerini değil sadece afişlerin asılmasını yasaklıyoruz.’’ dedi. Streuli 2008 mart ayından beri Basel şehrinde yürürlükte olan ve ‘‘ırkçı ve cinsiyetçi içeriği’’ olan afişlerin yasağını belirten paragraf 7 altında yeni afiş düzenlemesinden söz etti. Bu düzenlemeye göre afişleri asmak isteyen kurumlar, afiş asmak istediklerinde yetkili makamlara başvurmalı. Minare karşıtlığını konu alan afişlerde ise APG’nin, afişi medyada yayınlandıktan sonra yetkili makamlara başvurduğu belirtildi. 1033
25
İsviçre Halkından Minare Karşıtlarına ‘’Hayır!’’ Oylamaya tam beş hafta kala seçime katılanların büyük çoğunluğu minare girişimini ret edecek gibi görünüyor. Savaş aletlerinin ihracatı ile ilgili yasak için yapılacak oylamanın sonucu ise daha belirgin gözüküyor. Bu sonuçlar 13–17 Ekim arasında İsviçre’de oy hakkına sahip olan herkese GFS Bern Araştırma Enstitüsü’nün yaptığı SRG SSR Idée Suisse başlığı altında yaptığı anketle ortaya çıktı. Toplam istatiksel hata oranı % (+ veya -) 2,9 olarak belirlendi. SRG anketinin ortaya çıkardığı sonuca göre, katılımcıların %53’ü minare yasağına ‘hayır’ diyecek. %34 oran ise evet derken %13’lük oran ise halen kararsız. Savaş aletlerinin ihraç edilmesi konusundaki yasak için yapılacak halk oylamasının sonuçlarının ise daha net göründüğü belirtildi; Halkın %41’i ‘’evet’’ derken, %44’ü ‘’hayır’’ dedi ve %15’lik oran kararsız olduklarını belirttiler. Hava dolaşımı için yapılacak özel yatırım konusunu içeren üçüncü oylama temasına %42’lik oran ‘’evet’’ dedi. Ankete katılanların %26’sı bu girişime ‘’hayır’’ derken %32’lik bir oran ‘’kararsız’’ olduklarını belirttiler. Afişler etkili oldu GFS, Bernli Siyaset Bilimcileri’nin yorumuna göre halk oylamasıyla karar verilecek minare yapım yasağıyla ilgili düşünceler, afişlerin oluşturduğu görüş ayrılığı sayesinde erken sabitlendi. %13 kararsızlık oy oranı ile ileriye dönük büyük bir adım atıldğı belirtildi. Özellikle SVP yandaşları donanımlı bir şekilde harekete geçtiler. Kırsal alandaki oylama sonucunun ortaya çıkardığı %40’lık ‘’evet’’ ve %46’lık ‘’hayır’’ oranı ortalamanın üzerine çıkıldığını gösteriyor. Şehirsel alanlarda yaşayan insanların ‘’hayır’’ oranı %58 iken ‘’evet’’ diyenlerin oranı %29 olarak tespit edildi. Dil farklılığı gösteren İsviçre bölgelerinin arasında özellikle İtalyanca konuşulan bölgenin or-
taya çıkardığı sonuç dikkat çekti. Bu bölgedeki insanların %53’lük oranı, yani çoğunluk minare yasağı girişimine ‘’evet’’ dedi ve %40’lık oran ‘’hayır’’ oyunu verdi. Tam tersi Almanca konuşulan ve İsviçre’nin Batı bölgesindeki seçmenler ağırlıklı ‘’hayır’’ cevabını verdiler. Almanca konuşulan İsviçre bölgesindekilerin %54’ü ‘’hayır’’ ve %34’ü ‘’evet’’ derken, Romandi bölgesinde yaşayan seçmelerin %52’si ‘’hayır’’ dedi ve %35’i ‘’evet’’ oyunu kullandı. Görüşler henüz netleşmedi Minare yasağı ile ilgili yapılan giriş hakkındaki görüşlerde bir hayli yol kat edilmişken, GFS Bern’in yorumuna göre, savaş aletlerinin ihraç edilme yasağı ile ilgili girişim konusunda insanların görüşleri hanüz netleşmedi. Solcu kesimin öne sürdüğü çeşitli girişimlerde olduğu gibi bu konuda da gayet iyi bir başlangıç yaptığı söyleniyor. Fakat kampanya esnasında ‘’hayır’’ oranı artmış olsa da diğer taraftan ‘’evet’’ oranında bir eksilme görünüyor. İhracat yasağı girişiminin anketinde seçmelerin
Deutsch: Gut fünf Wochen vor der Abstimmung hätte eine absolute Mehrheit der Stimmenden die Minarett-Initiative verworfen. Offener ist die Ausgangslage bei dem Verbot von Kriegsmaterial-Exporten.Dies sind die Ergebnisse der neusten Umfrage der SRG SSR idée suisse, die das Forschungsinstitut gfs.bern zwischen dem 13. und 17. Oktober 2009 bei 1207 stimmberechtigten Personen in allen Landesteilen durchgeführt hat. Der statistische Fehlerbereich bei der gesamten Stichprobe beträgt +/- 2,9 Prozent. Die Meinungsbildung über die Volksinitiative gegen den Bau von Minaretten hat laut den Politikwissenschaftlern von gfs.bern aufgrund der Plakat-Kontroverse sehr früh eingesetzt. Mit 13 Prozent Unentschlossenen ist sie bereits weit fortgeschritten. Während die Meinungsbildung bei der Minarett-Initiative schon weit
yaş ve cinsiyetinin karar verme aşamasında büyük farklılıklar oluşturduğu tespit edildi. Yaş oranı düştükçe ‘’evet’’ oylarının arttığı görüldü. 18– 39 yaş arasındaki seçmenlerin %47’si bu girişime ‘’evet’’ derken %22’si ret cevabı verdiler. 65 yaş üstü seçmenlerin %54’ü bu girişime olumsuz cevap verip, %31’i girişimi onayladıklarını belirttiler. Kadınların düşüncesinin ise daha olumlu olduğu ortaya çıktı: %49’u ‘’evet’’ ve %31’i ‘’hayır’’ cevabını verdi. Erkeklere bakıldığında %59’u ‘’hayır’’ derken %32’si kesinlikle ‘’evet’’ dediler. Üçüncü tasarı hakkında fazla bilgi sahibi yok GFS Bern’in verdiği bilgiye göre hava dolaşımına yapılması planlanan özel yatırım için yapılacak oylama hakkında insanlar fazla bilgi sahibi değiller. %32 kararsızlık oyu ile ortalamanın oldukça üzerine çıkıldığı tespit edildi. Oylamaya katılanların %42’si ‘’evet’’ cevabını verseler de %26’sı karşı çıktı. Bu oranların oluşturduğu sonuca bakılırsa konuyla ilgili düşüncelerin henüz netleşmediği ortaya çıkıyor. 1081
fortgeschritten scheint, ist dies laut gfs.bern bei der Initiative für ein Ausfuhrverbot von Kriegsmaterial zurzeit noch nicht der Fall. Die Befragung zur Exportverbots-Initiative brachte markante Unterschiede in Bezug auf Alter und Geschlecht zutage. Je jünger die Stimmenden, desto höher die Zustimmung. Bei den 18- bis 39jährigen befürworten 47 Prozent die Initiative, 22 Prozent sind dagegen. Die dritte Vorlage, die Schaffung einer Spezialfinanzierung für den Luftverkehr, ist laut gfs.bern noch wenig bekannt. Mit 32 Prozent liegt die Zahl der Unentschlossenen weit über dem Durchschnitt. Obwohl zurzeit 42 Prozent für die Vorlage votieren und 26 Prozent dagegen, sei noch keine mögliche Entwicklung der Meinungsbildung abschätzbar.
İsviçre Solu Minare Yasağına Karşı Tek Yumruk Yedi sol ve halk partisi bir oylama kampanyası başlatıyor. FDP’den tutun Yeşiller’e kadar yedi siyasi sol parti minare yasağı için kurulan girişime ‘‘Hayır’’ cevabı verdi. FDP, SP, CVP ve Yeşillerin temsilcileri bu tarz bir talebi ırkçı, haksız ve problem çözücü bulmadıklarını dile getirdiler.
Waadland’lı CVP Bakanlar Kurulu Temsilcisi Jacques Neirynck, Bern’de medya önünde İsviçre’nin daha ciddi sorunlarla uğraşması gerektiğini ifade etti. ‘‘Minare yapımının yasaklanması girişimini’’ ise bu önemli problemler arasında görmediğini açıkladı. Bu problemlerin arasında yer almamasıyla birlikte kendi başına yeniden bir problem oluşturduğunu savundu. Neiryneck, SVP’nin bu giriş ile bir şey kazanmayacağını dile getirdi. Ekonomik açıdan misillemeler yapılacak
Müslüman toplumun ellerinden din özgürlüklerinin alınıyor olması konusunda da fikir birliğine sahipler. Zürich’li SP milletveili Daniel Jositsch, İsviçre’deki Müslümanların büyük çoğunluğunun kanunlara uyum sağladıklarını ve İslami fundamentalizime karşı olduklarını belirtti. Yeşiller Partisi’nin Bern’li meclis temsilcisi Alec von Graffenried, bu girişimin geçersiz sayılmamasına duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bu minare yasağı talebinin din özgürlüğünün kısıtlanması ve milletlerin haklarına baskı uygulanması mantığını içerdiği için, ilgili kanun maddelerine ters düştüğü düşünülerek, kabul edilmemesi gerektiği açıklamasını yaptı. Siyasi hayal kavgası Bakanlar Kurul Temsilcisi Doris Fiala, FDP’nin anti minare girişimini, ‘‘Siyasi açıdan bir hayal kavgası’’ olarak gördüğü için istemediğini açıkladı. Onun düşüncesine göre bir yasak yerine halkın endişelerini değerlendirecek bir tartışma
Bu girişim ile bazı Müslüman ülkelerinde kabul gören çarşaf ve insan taşlamalarına karşı bir şey yapılamayacağını ifade etti. Neyrinck, özellikle İsviçre’nin miDeutsch: Sieben Parteien von der nareleri yasaklamasından sonra heFDP bis zu den Grünen haben am def tahtasına alınacağına karşı uyaDienstag gemeinsam zu einem Nein rıyor. Aynı zamanda Müslüman ülzur Minarett-Initiative aufgerufen. kelerin bu yasağa yönelik bir misilleDas Begehren sei diskriminierend, me yapacaklarını ve bu misillemenin rechtswidrig und löse keine Probekonomiye etkisi olabileceğini söyleme, erklärten Vertreter von FDP, ledi. SP, CVP und Grünen. Die Redner waren sich einig, dass die InitiatiYedi partinin sözcüleri, bu girişimin ve nichts zur Integration von Musİsviçre’deki yabancıların uyum sağlimen in der Schweiz beiträgt, sonlamasında etkili olmayacağından, dern sie vielmehr ausgrenzt und datam tersi onları daha çok uzaklaştımit den religiösen Frieden gefährracağından endişe eden sol kanat,
platformu yapılmalı. Fiala: “Paralel toplumları ret ediyoruz. Şeriat hiç bir noktada heves konusu olamaz, bilakis Müslümanlar İsviçre’ye uyum sağlamalı ve de kadınların eşitliğini kabul etmeli.’’ açıklamasını yaptı. CVP, SP, Yeşiller, FDP ve de BDP, GLP ve EVP bile minare yasağı için oluşturulan girişimin reddi için sesleniyorlar. Karşılıklı etkileşim ve yaklaşım saygısı sağlanmalı Aynı zamanda on tane İsviçreli misyon ve yardım kuruluşu ve de bazı din organizasyonları bu insiyatife hayır cevabını verdiler. Bu organizasyonlar ülke çapındaki minare yasağının birçok yerdeki mevcut yardımlaşmayı yok edeceğini ve uyum sağlamaya giden yolun etkileşimi ve karşılıklı saygıyı ortadan kaldıracağını ifade ediyorlar. Bu düşünceyi savunanlar aynı zamanda din, inanış ve ruh özgürlüğü gibi temel haklarını değiştirmek isteyenlerin ülkeye zarar verdiklerini ortaya koydular. 1073
det. Die überwiegende Mehrheit der Musliminnen und Muslime in der Schweiz verhalte sich absolut gesetzeskonform und verurteile jede Form von islamischem Fundamentalismus und Machtanspruch, sagte der Zürcher SP-Nationalrat Daniel Jositsch. Statt eines Minarett-Verbots brauche es eine Wertediskussion, um den Sorgen in der Bevölkerung Rechnung zu tragen. Auch zehn Schweizer Missions- und Hilfswerke sowie Entwicklungs- und in-
terreligiöse Organisationen riefen am Dienstag zu einem Nein auf. Ein generelles Minarettverbot würde die vielerorts vorhandene Bereitschaft untergraben, den Weg der Integration im gemeinsamen Dialog und gegenseitigen Respekt zu gehen, teilten die Organisationen mit. Wer zentrale Grundrechte wie die Religions- und die Glaubens- und Gewissensfreiheit antaste, schade unserer Heimat.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
26
PUSULA » ÖZEL « HABER
PUSULA ÖZEL HABER
Minare yasağı Dış Politikaya büyük zarar veriyor Eğer İsviçre halkı minare yasağına ‘evet’ derse, İsviçre yurtdışında zarar görecek. Dış İşleri Bakanı Micheline Calmy-Rey, olabilecek durumlar karşısında uyardı: İsviçre’nin Dünya Bankası’na ve Uluslararası Para Fonu IWF’ye olan etkisi azalacak. Dışişleri Bakanı “Basler Zeitung” Gazetesi ile yaptığı bir röportajda: “Oy hakkını kullanacak olan grubun yeni düzenlendiği bir dönemde partnerlerimin bir minare yasağını öne sürmesini akılsızca buluyorum.” dedi.
Deutsch: Stimmen die Schweizer und Schweizerinnen für ein Verbot von Minaretten, wird dies der Schweiz im Ausland schaden. Die Schweiz hätte beispielsweise schlechte Karten, ihren Einfluss bei der Weltbank und beim Internationalen Währungsfonds (IWF) zu halten, warnt Bundesrätin Micheline Calmy-Rey. Sie betont, dass es unklug ist, gerade in dem Moment, da über die Neuord-
İsviçre şu dönemde Uluslararası Para Fonu IWF ve Dünya Bankası’nda Merkez Asya devletlerinden oluşan bir oylama grubunu yönetiyor. Calmy Rey “Bu söz hakkı bize IWF ve Dünya Bankası’nın kurulunda oturabilmemizi sağlıyor. Yalnız bizim gurubumuzda 50 milyon Müslüman bulunuyor.’’ diye dikkat çekti. İsviçre’nin oy kullanan gurubu içerisinde Azerbaycan, Kırgızistan, Polonya, Sırbistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan yer alıyor. Aynı zamanda Calmy-Rey, ihracat ülkesi İsviçre’nin minare yasağından sonra ekonomik sıkınnung der Stimmrechtsgruppen verhandelt wird, unsere Partner mit einem Minarett-Verbot vor den Kopf zu stossen. Die Schweiz führe derzeit bei IWF und Weltbank eine Stimmrechtsgruppe mit zentralasiatischen Staaten an. «Dies erlaubt uns, in den Exekutivräten von IWF und Weltbank zu sitzen. Nur leben in den Ländern unserer Gruppe 50 Millionen Muslime», sagte Calmy-
tıya girebileceğinin üstüne bastı: “Müslüman ülkeler de bizim müşterilerimizin arasında yer alıyorlar.” 1047 Rey.Zu der von der Schweiz geleiteten Stimmrechtsgruppe gehören Aserbaidschan, Kirgisistan, Polen, Serbien, Tadschikistan, Turkmenistan und Usbekistan. Auch wirtschaftlich könnte das Exportland Schweiz in Schwierigkeiten geraten, betont die Bundesrätin: «Die muslimischen Länder gehören ebenfalls zu unseren Kunden.»
İsviçre’nin Minareleri.... İsviçre’de minaresi olan dört cami bulunuyor. Bunlar: Zürich’deki 18 metre yüksekliğindeki minaresiyle Mahmud Camisi, Cenevre’deki 22 metre yüksekliğindeki minaresiyle Petit-Saconnez Camisi, Olten / Wangen’daki 6 metre yüksekliğindeki minareli cami ve 4 metre yüksekliğindeki minaresiyle Winterthur’daki cami. Bern’deki Langenthal ve St.Gallen’daki Will şehirlerindeki camilere minare yapma projeleri askıya alındı. Batı İsviçreli Magazin «L’Hebdo» minarelerle ilgili: ‘‘İsviçre’deki bu dört minare bulundukları çevreye uygun şekilde inşa edildi.’’ dedi. Aynı zamanda İsviçre genelinde 130 İslami merkez yerleri ve 50 Müslüman derneği faaliyetlerini aktif şekilde sürdürüyorlar. İsviçre’de kaç tane Müslüman yaşıyor? Religioscope ve Fids Enstitüleri, İsviçre’nin 400.000 kişisi yani %5’lik oranının Müslümanlar’dan oluştuğunu tahmin ediyorlar. Bunların arasındaki 50.000 kişi İsviçre pasaportuna sahip. Son 30 yılda ise bu oran büyük miktarda arttı (1970 yılının rakamlarına göre İsviçre’de ancak 16.200 Müslüman yaşıyordu). Federal Yabancı Komisyonu’nun açıkladığı bir raporda, Cenevre ve St.Gallen’da yaşayan Müslümanlar’ın neredeyse yarısının 25 yaşından küçük oldukları belirtilmişti. İsviçre’de yaşayan Müslümanlar’ın %56’lık büyük çoğunluğu eski Yugoslavya’dan ge-
Deutsch: In der Schweiz gibt es vier Moscheen mit Minarett: Die Mahmud-Moschee in Zürich (18 Meter hoch), die Genfer Moschee in Petit-Saconnez (22 Meter hoch), sowie eine in Wangen bei Olten (6 Meter hoch) sowie eine in Winterthur (4 Meter hoch). Im bernischen Langenthal und dem st. gallischen Wil sind Minarett-Projekte hängig. Das Institut Religioscope sowie der Fids gehen von 400›000 Muslimen in der Schweiz aus, also etwa 5 Prozent der Bevölkerung. Rund 50›000 haben einen Schweizer Pass. Laut einen Bericht der Eidgenössischen Ausländerkommission ist rund die Hälfte der Muslime zwischen Genf und St. Gallen unter 25 Jahre alt. Die meisten Muslime stammen aus dem ehemaligen Jugoslawien (56 Prozent), aus der Türkei (20 Prozent) sowie aus Schwarzafrika und Asien (15 Prozent). len göçmenler, %20’lik oranı Türkler ve %15’lik oranı Siyah Afrika’yla Asya’dan gelen kişiler. Kosova ve Bosna’dan gelen diğer büyük çoğunluğun ise dinlerini aktif bir şekilde yaşamadıkları açıklandı. Bu Müslüman toplumundan ancak %8 ve %14 arasındaki oranı Müslümanlığı uygulayan kişiler olarak görülüyor. 1062
Anti Minare Afişleri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Değerli okurlarımız, bildiğiniz gibi 29 Kasım’da yapılacak olan oylama ile yeni yapılacak minarelere yasaklama getirilmek isteniyor. Bu yüzden biz de sokaktaki İsviçre vatandaşlarının bu konuya bakışlarını merak ettik ve sizlere düşüncelerini aktarmak istedik. Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre bu teklifin kabul edilmeyeceği gözüküyor. Ama yine de biz İsviçre vatandaşlığına geçmiş olan bü-
Malvin Hort Din özgürlüğüne inanıyorum. Hangi dinden olursak olalım, diğer dinlere ve dinlerin ibadet yerlerine karşı hoşgörülü olmalıyız. Minare karşıtı afişler için aşırı kışkırtıcı demek en doğrusu galiba. Afişler İslam’ı çok korkulacak birşey gibi gösteriyor. Ben İslam karşıtlığı ve minare yasağı konusunun abartıldığını düşünüyorum.
tün vatandaşlarımızdan mutlaka bu oylamaya katılmalarını bekliyoruz ve bu teklifin kabul edilmemesi için herbir oyun önemli olduğunu tekrar hatırlatıyoruz. Röportajımıza katılan herkese bir kez daha teşekkür ediyoruz. 1035 Hazırlayan: Memduha Tüfekçi
Christe Feddern
Thommy Brüschweiler
Sandra Fitze
Adelheid Hoffmann
Ben bu konuyu tartışmayı aptalca ve çirkin buluyorum. Minarelere niye karşı olunduğunu anlayamıyorum. Zürich’te minare var ve göze çok güzel görünüyor. Almanya’da, Hamburg’da da var ve kimseyi rahatsız etmiyor. Her Müslüman terörist değil ama bu afişlerde ve bu konunun tartışıldığı her yerde öyle gösterilmeye çalışılıyor. Bence prensip olarak bu yasak SVP’nin reklamından başka bir şey değil.
Dünyanın her tarafında İslam’a ya da Hıristiyanlık’a karşı olan insanlar var. İslam’a ve minareye karşı olan insanlar olduğu gibi, kiliselere karşı olan Müslümanlar da var. Bununla beraber son zamanlarda her tarafta konuşulan anti-minare kampanyasının kimseyi heyecanlandırmasına gerek olduğunu düşünmüyorum, çünkü bu kampanya ve afişler sadece bir provokasyondan ibaret.
İsviçre din ve ifade özgürlüğü olan bir ülke. Herkes kendi dinini istediği gibi yaşar, düşüncesini istediği gibi dile getirebilir. Ama minare konusuna her belediye kendi içinde karar vermelidir. Eğer İsviçre bu ülkede minarelere izin veremeyiz derse bu karar antidemokratik bir nitelik taşır. Afişler, SVP’nin propagandasından başka birşey değil.
Bu ülkede göçmenlerle beraber yaşıyoruz. Herkes birbirinin dinine saygılı olmalı, bununla beraber aşırı İslamcılar hepimizi korkutuyor. Afişler çoğumuzda korku yaratıyor. Afişleri gördüğümüzde aklımıza Taliban ve intihar bombacıları geliyor.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
İstanbul`u Keşfedin! www.istanbul.com Tarih, Kültür, Sanat, Lezzet, Moda ve Eğlence Sizleri Bekliyor
Fiyatlarımız yüksek sezon için geçerli değildir (25.06. ve 03.08.2009 arası). Ücretlere THY ucuşu, Havaalanı vergileri, Otel konaklama ve kahvaltı dahildir.
Golden Crown 3* 3 gece CHF
490.-
Santa Sophia 3* 3 gece CHF
490.-
goldencrownhotel.com
santasophia.com
Antea Hotel 3*
Arcadia Hotel 4*
3 gece CHF
490.-
3 gece CHF
610.-
anteahotel.com
hotelarcadiaistanbul.com
Richmonds Hotel 4*
Swiss Hotel 5*
3 gece CHF
619.-
richmondhotels.com.tr
THY yetkili satış acentası
3 gece CHF
1058.-
swisshotel.com.tr
Fiyatlarımız Çift kişilik Oda’da tek kişi için geçerlidir.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Rezervasyon: Tel.: 044 454 81 81 - ZH Havalimanı Tel.: 043 816 50 85 - info@vatan.ch
28
HUKUK KÖŞESİ
PROBLEMLERİNİZİ BİZE YAZIN!
Pusula Gazetesi, Hukuk Kösesi,Bernstrasse 88, 8953 Dietikon Tel.: 043 322 90 80, E-Mail: hukuk@pusulaswiss.ch
Sorular ve Cevapları SORU 1:
M. Günbatan / BE Ben karımla 3 sene önce evlendim, yaklaşık 4 ay boyunca birlikte yaşadık, sonra aramızda çıkan sorunlardan dolayı kendi evimizde değil akrabalarımda ve arkadaşlarımda kaldım. İsviçre’ye geldiğim günden itibaren hiç Ausweisim olmadı. Bir süre sonra farkında olmadan kaçak duruma düşmüşüm. 2 sene sonra karımla yeniden barıştık, şu anda da 1 senelik bir beraberliğimiz var. Eşimin kimliği C. Acaba şu anda evliliğimin hepsi sayılıyor mu yoksa barıştığım günden itibaren mi? Yaklaşık 4 senedir İsviçre’den başka hiçbir ülkede bulunmadım? İsviçre Yabancılar Kanunu’na (AuG/LEtr) göre meşru oturum iznine sahip olan yabancılarla evli eşlerin oturma hakları, oturm iznine sahip eşleri ile beraber yaşamaları şartı altında veriliyor. Nesnel bir gerekçe gösterilmedikçe, İsviçre Federal Mahkemesi’nin içtihatlarına dayanarak beraber yaşamak aynı evde veya apartmanda kalma manasına gelir. Ayrı yaşamak sadece mecburi sebeplerde, yani meslek, askerlik veya hastalık gibi gerekçelerde kabul edilir. Ailevi geçimsizlik yabancılar hukukuna göre ayrı yaşamak için nesnel bir gerek-
çe değildir. Bahsedilen bu oturma hakkı eşlerin boşanmadan evvel ayrıldığı an ortadan kalkar. Yani mevcut oturma izni eşlerin fiili ayrıldıktan sonra uzatılamaz hale geliyor. Başka bir deyimle evliliğinizin 5. ayından sonra sizin oturum izniniz kanunen bitmiştir. Ancak eşinizle bir seneden beri barışmış olmanızdan dolayı evlilikten kaynaklanan oturma izninize yeniden hak kazanmış oluyorsunuz. Dolayısıyla sizin yabancılar hukukuna göre eşinizle barışma tarihinden itibaren süreniz yeniden başlamıştır.
SORU 2:
D. Kaynarca / SG Eşimle yaşamış olduğumuz büyük sorunların ardından ayrılmak zorunda kaldık. Her şeyi biran önce bitirmek ve yaşantımıza dönmek istiyorduk. Bu sebepten dolayı aklımıza Türkiye’de boşanmak geldi. Tüm işlemlerimizi Türkiye’de bitirdikten sonra boşanma kararını İsviçre makamlarında onaylattık. Fakat eşimin çocuklarımız için verdiği nafakanın İsviçre koşullarına göre çok az olduğunu öğrendim. Türkiye’deki boşanmada hakim 400 Türk lirası nafaka bağlamıştı. Yetersiz olan bu nafaka için yeni bir dava açabilir miyim? Ne yapmam gerekiyor?
Avukat Yetkin Geçer
1080
Türkiye’de alınmış mahkeme kararlarının, İsviçre’deki makamlar tarafından çeşitli şartlar altında kabul edilmesi mümkündür. İlke olarak eksik veya değiştirilmesi gereken boşanma kararları İsviçre Milletlerarası Özel Hukuk Kanununu (IPRG/ LDIP) Mad. 64’e göre, İsviçre mahkemeleri tarafından, davalı taraf İsviçre’de ikamet ediyorsa yetkili kılınır. Davacı İsviçre’de bir seneden fazla ikamet ettiğinde veya İsviçre vatandaşıysa, belirtilmiş aynı maddeye göre buradaki mahkemeler yine yetkili olabilir. Çocuk nafaka ödemelerinde 2 Ekim 1973 tarihli ve Türkiye ile İsviçre arasında 1 Kasım 1983 tarihinde yürürlüğe giren Lahey Çocuk Nafakalarında Uygulanması Gereken Hukuk Antlaşması’na göre, çocukların bulunduğu mutat ikametgâhın, yani olağan yaşadıkları yerin, nafaka hukuku uygulanır. Çocuklar İsviçre’de yaşadıkça İsviçre Medeni Kanununu (ZGB/CC) Mad. 285’e göre çocuk nafakaları velilerin eda kabiliyetleri, yani ödeme güçleri, ve çocukların ihtiyaçları göz önüne getirilerek belirlenir. Türkiye’deki mahkeme yukarıdaki belirtilmiş Lahey antlaşmasını uygulamaya getirmemiş veya hatalı uyguladıysa siz ilk önce Türkiye’de temyiz hakkınızı kullanarak düzeltebilirsiniz. Ancak temyiz hakkınız mümkün değilse Türk kararını İsviçre’nin resmi dillerinden birine tercüme
ettirip, beraberinde sizin ve eski eşinizin bütün gider ve gelirlerinizi beyan eden vesikaları ile güvendiğiniz bir avukata danışmanız en sağlıklı işlem olarak görünmekte.
SORU 3:
H. Akçay / AG 2 yıl boyunca bir şirkette makine ustası olarak çalıştım. Romatizma ağrılarımdan dolayı uzun süre çalışamadım ve bunun sonucunda firmam bana çıkış verdi. 3 aylık çıkış süresi içinde doktorumun da bilgisi doğrultusunda Türkiye’ye giderek kaplıca tesislerinde tedavi oldum. Fakat işyerim Türkiye’ye gitmemi tatil sayarak bana bir aylık maaşımı ödemedi. İşyerime doktor raporumun olduğunu hatırlatmama rağmen maaşımı yine de alamadım. Ne yapmam gerekiyor? İsviçre Borçlar Kanununa (OR/ CO) dayanarak, ilkesel olarak bütün iş sözleşmeleri için kanuni feshi ihbar müddetleri (Kündigungsfrist / Délai de congé) geçerlidir. Bunlar, Mad. 335b’ye göre tecrübe müddeti (Probezeit / Le temps d’essai) esnasında yedi gün, tecrübe müddetinden sonra (Mad. 335c) ilk senesinde ay sonuna bir ay, 2 ile 9 seneleri arasında ay sonu-
na iki ay, 10. senesinden sonra ay sonuna üç aydır. Sizin işyeriniz iki senelik süreci içinde üç aylık bir feshi ihbar süresi vermesi kanunun Mad. 335b ikinci fıkrasında ön görülen şartlara uygun gibi görüldüyse de, işverenin ihbarın münasip olmayan zamanda icra etmemesiyle yükümlüdür. Borçlar Kanunun Mad. 336c’ye göre ihbarın icrası erkeklerde askerlikte, kadınlarda gebelik esnasında ve doğumdan 16 hafta sonra veya kusursuz olarak hastalanmış veya kazaya uğramış işçilerin ilk senesinde 30 gün, 2 ile 5 seneleri arasında 90 gün ve 6. senesinden sonra 180 gün boyunca münasip olamayan zamanlar olarak kanunen tespit edilmiştir. Münasip olmayan zamanlarda melfuz edilmiş ihbarlar bâtıl, yani hukuken geçersiz, sayılır. Bun konuda size tavsiyem, ikamet ettiğiniz yetkili İş Mahkemesi’ne şahsen gidip işvereninize karşı davacı olmanız. Yine Borçlar Kanununa (Mad. 343) dayanarak, 30’000 Fr.’ı aşmayan iş hukuku davaları taraflar için ücretsizdir. Ancak elinizdeki evrakları düzenli bir şekilde güvendiğiniz bir avukata veya mahkemelerin ücretsiz iş hukuk danışmanlık hizmetine göstermek şüphesiz faydalı olacaktır.
Aradığınız her çeşit takılar bulunur veya istediğiniz model 10 gün içinde getirilir. Bijouterie
14, 18, 22 ayar bilezik, takım, yüzük, küpe, kolye, künye, çeyrek, yarım veya tam altın bulunur. Hediyelik, nişan, düğün ve sünnet için zengin takı çeşitlerimiz her zaman mevcuttur. Eski altınlarınız uygun fiyata alınır. Telefonla bilgi alabilirsiniz.
Elmas GmbH / İbrahim Şahin - Langstr. 211 / 8005 Zürich - Tel.: 044 272 18 56 Fax: 044 272 18 57- www.elmasgold.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
+ +
30
KÖŞE YAZARLARI
Kunduzlar ve Roman Jakobson zı sözcüksüz anlatamadığımızdan, daha baştan kendimizi aldattığımızın da farkına varıyoruz. Bizimle alay edenlerin aralarındaki fısıldamaları da aynı yoldan, sözcüksüz işitiriz.
Yılmaz AKAN Dil olanaksızlığı ve/ya da dilsel eylemeye zorunda kalma/k üstüne alegorik anlatı parçaları.. Kuyruğum kopalı acı çekme alışkanlığım kayboldu. Sözcüklerimiz yok, olsa anlatırdım biz kunduzların öyküsünü. Biz kunduzlar sözcüksüz öykü anlatmacılığı sanatında başarılıyız sanıyoruz; ama başarılarımı-
Ha bakın, bir tek susma isteğimiz doğdu mu sözcükleri hatırlarız ve susmaya hazırlık olsun diye sözcük alıştırmaları yaparız; ama bu demek olmasın ki sözcükleri normal bir insanın kullandığı gibi kullanıyoruz. Hayır. Bugün sadece susuyoruz; ama sözcükleri hep hatırda tutarak susuyoruz. Başka türlü davranmak çok güç. Cumartesi en küçüklerimizden biri 'nefret' sözcüğü ile oynarken sırtından çok kötü bir yara aldı, öleceğe benziyor; ama sadece 'ölme' sözcüğündeki anlamıyla. Karnaval mevsimindeyiz. 'Eğlenmek nedir' bilmeyenlerimiz bile hazırlıklara başladı. Şölen zamanlarında giyilenlerden elbi-
selerimiz yok, tümümüz kendini şık gösterecek ulumaya benzer seslerini temizlemeye başladı. En uzun uluyacak olanımız bu senenin en şık kunduzu seçilecek. Geçen karnavaldaki gibi şarkı söyleyeceklerin çıkmasını önlemek için büyüklerden bir kurul oluşturduk ve bu kurulun sözlü şarkı'yı yasaklama kararı aldığını duyuruyoruz şimdi. Yeni bir duvar inşa etmek istiyoruz. 'Korunma' ve 'güvenlik' sözcüklerini uzak ülkelere gidip şimdi dönen bir yolcu kunduz öğretti bize, duvarın inşası için gereken mimari bilgiden yoksunuz; ama Çin'e gönderdiğimiz keşif grubunun dönmesiyle bu bilgiye de kısa süre içinde sahip olacağız. O zaman duvarı inşa etmeye başlayabileceğiz. Duvarı hangi tehlikelerden korunmak amacıyla yapacağımız bilgisine ne yazık ki şimdilik sahip değiliz. 'Düşman' sözcüğünün anlamını bilmediğimiz için düşmanlarımız var mı bunu bile bilmiyoruz. Duvar örü-
lüp bitirilince düşman yaratmalıyız kendimize, ancak böyle korunabiliriz. 'Büyük Uyku' gününe çok az kaldı. Uykuda kalacağımız süre boyunca üşümemek için derilerimize pislik sürmeye şimdiden başladık. Geçmişte yaptığımız hataları tekrarlamamak için çok önceden pislik topladık bu sene, böylece pislik bulma zahmetini günlere bölerek başka işlerimizi yapmak için bolca vaktimiz kaldı. Durmadan yeni sözcükler öğreniyoruz. Şimdiden bir sözlüğün ilk bir kaç sayfasını dolduracak kadar sözcüğümüz oldu. 'Büyük Uyku' zamanlarında öğrendiğimiz sözcükleri unutmasak sözlük çoktan tamamlanmış olurdu. 'Pislik' sözcüğünü 'kir' sözcüğü ile değiştirmem için bir uyarı aldım. 'Uyarı' sözcüğünün anlamını öğreninceye kadar değiştirmeyi düşünmüyorum. Uyarıda bulunandan özür diliyorum. Uluslararası bir sağlık örgütü-
nün klanımıza gönderdiği baytar hepimizi kontrolden geçirecek. 'Kunduzluk' ruhunu taşımayanları klandan alacak ve 'kunduzluk' eğitimi verilen uzak bir ülkeye gönderecek. Eğitimin önceden belirlenmiş aşamalarından geçenler tekrar buraya yurdumuza yollanacak. . Baytarın anlattıklarına bakılırsa eğitimin geçilmesi en zor aşamasını 'dilbilim' oluşturuyor. Buradan şu sonuca varılabilir; klandan koparılıp alınan kunduz kardeşlerimizi bir daha göremeyeceğiz. Diyelek nedir? Hepimiz aylardır bu sorunun cevabını arıyoruz. Klandan küçük bir kunduz felsefe eğitimi almak için Prag-siS/z* şehrine gitti. Diyelek nedir bilmediği için felsefe eğitimini yarıda bırakıp Dilbilim okuluna yazıldı. Mektubunu geçenlerde aldık, Roman okumayı ve Jakopson kahve içmeyi öğrenmiş. Umudu kestik ondan! 1075
Domuz Gribi: Bir Dayanışma Hareketi Olarak Aşı Aylardan beri süren domuz gribi salgınına ilişkin tartışmaların sonuna gelmiş bulunuyoruz. Artık domuz gribi ile ilgili bir hayli bilgi sahibi edildik. Kimi sağlık bilimcileri tehlikenin büyük olduğuna dikkat çekerken, bir kısmı da tehlikenin abartıldığı kanısındalar. Hatta kimi muhalif siyasi çevrelere göre, buradaki saklı amacın, domuz gribine dikkat çekerek çok daha önemli sorunların kamu oyunun dikkatinden kaçmasını ya da arka planlara kaymasını sağlamak. DOMUZ GRİBİNDE SON DURUM: NİHAYET AŞILANACAĞIZ! Bern Üniversitesi’nden Immunologe Beda Stadler de toplumda “gereksiz korku’’ yayanlara öfke püskürenlerden; Immunolog Stadler diyor ki, “domuz gribi salgını ilk defa olmuyor, yeni değil; on binlerce yaşlı insan bu hastalık virüsüne karşı immun, yaşlılar riziko grubuna girmiyorlar. Bu durum bu hastalığın yeni olmadığını açıklıyor. “Bern Üniversitesi’nden Immunolog Beda Stadler’in bu sürpriz açıklamasına göre açık ve kesin olarak denilebilir ki: On binlerce yaşlı insan domuz gribine yakalanamaz, çünkü bu insanlar geçmişte domuz gribi geçirmişler ve hastalık virüsüne karşı bağışıklık kazanmışlar. Preventif Tıp’dan (önleyici tıp), aynı
zamanda da FDP’li senatör Felix Gutzwiller’de Stadler’in tezlerine katılıyor ve aşı karşıtlarına karşı bu tezleri kanıt olarak gösteriyor. Gutzweiler, “yaşlıların bağışıklık kazanmış olmaları, aşının yıllarca domuz gribine karşı koruyacağının en açık kanıtıdır.” diyor. Zürich Aşı Enstitüsü Müdürü Profesör Christopf Hatz da, tıp biliminin domuz gribine yabancı olmadığı görüşüne katılanlardan: “Bu virüs bilim çevreleri tarafından tanınıyor.” Stadler, yetkililerden şimdiye kadar hastalıkla ilgili tahminlerini gözden geçirmelerini ve kamuya açıkladıkları rakamları aşağıya çekmelerini talep ediyor: “Pek çok yaşlı insanın domuz gribine karşı bağışıklık kazanmış durumda olduğunu biliyoruz, bu nedenle bir - iki milyon İsviçreli’nin domuz gribine yakalanacağı yanlış bir tahmindir.’’ Gerçi inanmak istediğimiz de, tehlikenin gerçekten abartılıyor olması. Ne de olsa can tatlı! Ne var ki ekim ayının son günlerinde USA Başkanı Barack Obama’nın da domuz gribine karşı ülkesini alarm durumuna geçirmesi, bizim de tatlı canımız için alarm durumunda olmamız gerektiğine dikkat çekti. Okuyucularımızın belki de büyük kısmı, gazetemizi ellerine alıp okurlarken aşılarını birkaç gün önce yaptırmış durumda olacaklar. Biz şu anda okuduğunuz haberimizi ha-
zırlarken, bir hafta sonra aşılar İsviçre’ye ulaşmış ve halk aşılanmaya başlamış olacaktı. Yani İsviçre’de yaşayan herkes kasım başından itibaren aşıcıların karşısında gömlek ve kazak kollarını sıvamaya başlayabilirler. Domuz gribine karşı 13 milyon Turbo Aşı ile iki milyon sezonal grip aşıları hazır. Lakin İsviçreliler bu aşılara tam olarak güvenmiyorlar, aylardan beri her kafadan çıkan sesler, çeşitli görüş ayrılıkları, aşı karşıtları, aşı taraftarları ve daha pek çok neden İsviçreliler’in kafalarını adamakıllı karıştırdı. Halkın aşı kampanyasına ilgi göstermesi için Sağlık Bakanlığı halkı ikna etmekte biraz zorlanacak gibi görünüyor. Halk şaşkın olmakta haksız da değil: Sağlıktan sorumlu kurumlar önce domuz gribini kanımıza girmeye çalışan bir Şeytan ya da Azrail gibi prezente ettiler: Çok korktuk! İnsanlık tarihindeki veba gibi, cüzzam gibi önü alınamayan ama milyonlarca insanın canını alan hastalıklar geldi aklımıza. Daha sonra ‘‘Yok canım… Domuz gribi o kadar da tehlikeli değil.’’ dediler. Daha sonra çeşitli tartışmalar… Üç haftalık arayla iki aşı yapılması gerektiği söylendi, ama kısa süre sonra bu da değişti. Şimdi ise tek bir Turbo Aşı’nın yeterli olduğu söyleniyor. Turbo Aşı’nın içine etkiyi artırıcı bir madde katıldığından etkisi daha güçlü ama kızarıklık, baş ağrısı, uykusuzluk ve ateş gibi bazı yan etkiler de bekleniyor. Riziko gruplarına
giren hamileler ve bebekler gibi kişiler için, Turbo Aşının etkisi zayıf olduğundan bu gruptakilere çift aşı yapılması öneriliyor. Sağlık Bakanlığı domuz gribi ve normal sezonal grip aşısının aynı anda yapılmasını öneriyor, üç haftalık bekleme süresine de artık gerek görülmüyor. Ayrıca mümkün olduğunca erken aşılanmak öneriliyor, çünkü domuz gribi için çok fazla serum kullanılacağından, normal sezonal aşının yetmeme ihtimali var. Eğer iki milyon aşı kutusu biterse arkadan yenisi gelmeyecek. Çünkü tüm üre-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
tim domuz gribine karşı yoğunlaşmış durumda. Preventif Tıp Bilimcisi ve FDP Senatörü Felix Gutzweiler (61), ‘‘Bir kez aşı olmakla ömür boyu bağışıklık kazanılıyor.’’ dedi. Hatta Sağlık Bakanlığı’nı domuz gribini ölçüsüz abartarak panik yaratmakla suçlayan Immunolog Beda Stadler de her iki aşının da olunmasını tavsiye ediyor. Ve şöyle söylüyor: “Aşı olmak, başkalarına hastalık bulaştırmamak için bir dayanışma hareketidir!” 1078
31
KİTAP KÖŞESİ
Kültür Bakanlığı’ndan “Dağlarca” Kitabı Çıktı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın ölümünün 1. yılı nedeniyle, ünlü şairimizi tüm yönleriyle tanıtan bir kitap yayınladıklarını bildirdi. Ölümünün Üzerinden Bir Yıl Geçti... Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, 15 Ekim 2008’de vefat eden Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın 1. ölüm yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Türk Edebiyatı’nın insan sevgisi ile dolu, memleketine sev-
dalı şairi” şeklinde tanımladığı Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı kaybedeli bir yıl geçtiğini hatırlattı. İnsan, doğa ve evren sevgisiyle kaleme aldığı eserleriyle, yaşamının sonuna kadar üretmekten hiç vazgeçmedi Dağlarca...
‘’Türk Edebiyatı’nda bıraktığı boşluğun doldurulması çok zor’’ dedi Bakan Günay ve “Şiirlerinin bıraktığı tat bütün şiir severlerin dilinde ve zihninde canlılığını korumaktadır” şeklinde devam etti. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirleri ülkemizin tarihini, toplumunu ve sorunlarını konu
edinirken aynı anda da insanoğlunun doğa, zaman, sonsuzluk, ölüm gibi olgular karşısındaki tutumunu belirlemeye çalışır. Kitapla ilgili yapılan açıklamalara göre, kitap Konur Ertop ve Özgen Kılıçarslan tarafından hazırlandı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nce yayımlandı. “Fazıl Hüsnü Dağlarca’’ adıyla çıkan kitapta şairin yaşam öyküsü, sanatı ve yapıtlarıyla ilgili açıklamaları, incelemeler, ve ‘’Ölümsüzler’in Kaleminden Fazıl Hüsnü Dağlarca’’, başlıklı bir bölüm yer alıyor. 1056
28. İstanbul Kitap Fuarı
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından Beylikdüzü’ndeki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan fuar, 31 Ekim Cumartesi günü açılacak. Açılış Töreni’ne, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Başkanı Herman P. Sprujit’in katılması ve uluslararası kitap fuarları ve yayıncılık sektörü konulu bir konuşma yapması için bir panel planlanıyor. Yurt içi ve dışından 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun bır araya geleceği fuarda, uluslararası etkinliklerin yanı sıra söyleşiler, paneller, şiir dinletileri, atölye ve çocuk aktivitelerinin olacaği 297 etkinlik gerçekleştirilecek. Ana teması ’’Kültürler Arası Diyalogda Çeviri’’ olarak belirlenen fuara ’’onur yazarı’’ olarak, şair, tiyatro eleştirmeni ve çevirmen Cevat Çapan katılacak. Giriş ücreti 5 Lira olarak belirlenen fuara öğrenci, öğretmen ve emekliler ücretsiz girebilecekler. Bu yıl ilk kez açılan ’’Uluslararası Salon’’ fuarın en önemli sürprizi olacak; 27 ülkeden yayıncıların, editörlerin ve Yayıncılar Birliği temsilcilerinin yer alacağı ’’Uluslararası Salon’’, fuarın ilk 4 günü 11.00 -18.00 saatleri arasında ziyaretçilere açık bulundurulacak.
Türkiye üzerine yaptığı araştırmalar ve haberleriyle tanınan gazeteci-yazar Marc Semo ise Fransız Kültür Merkezi’nin davetlisi olarak 31 Ekim’de Ahmet İnsel ile bir panele katılacak. Fransa’dan fuara katılan diğer konuklar şair Michel Cassir ve Gerard Augustin, Türk şairlerle şiir dinletisine katılacaklar. Latin Amerika üzerine incelemeleriyle tanınan yazar Richard Gott ve Türkçe’de Avrupa tarihi üzerine yazdığı araştırmalarıyla tanınan Hollandalı yazar Geert Mark 1 Kasım’da okurlarının karşısında olacaklar. Kübalı yazar, şair ve aktivist Nancy Morejon, Afrika ve İspanyol kültürlerinin Küba kimliği üzerine etkileri konusunda bir söyleşiye katılacak. Romen yazarlar Gabriella Chifu ve Dan Cristea Modern, Romanya Edebiyatı üzerine düzenlenen panelde konuşmacı olarak yer alacak. Bu sene ana teması ’’Kültürler Arası Diyalogda Çeviri’’ olarak belirlenen kitap fuarına çok sayıda çevirmenin de katılması bekleniyor. 1057
28. İstanbul Kitap Fuarı’nda, yurt dışından da çok sayıda yazar, şair, eleştirmen ve çevirmen konuk olacak. Ayrıca yurt dışından söyleşi ve imza günlerine katılmak üzere 47 yazar gelecek. Bu yazarlar arasından, kitapları uzun zaman çok satanlar listesinde yer alan Adam Fawer’in söyleşi ve imza günü 31 Ekim’de. Türkçe’de özellikle harem ve padişah eşleri üzerine yazdığı romanıyla tanınan Amerikalı yazar Anne Chamberlin 7 Kasım’da okurlarıyla buluşacak. Fuarın Amerikalı bir diğer konuğu ise yazarsenarist Richard Price. Senarist Richard Price, 7 Kasım’daki bir panelde konuşacak. Mısır’da kadın hareketiyle ilgili önemli çalışmalar yapan ve muhalif kişiliğiyle tanınan Naw-al El Saadawi 1 Kasım’da fuar ziyaretçilerine hitap edecek. Fransa’da yaşayan yazar Olivier Rolin ise 31 Ekim’de okurlarıyla buluşacak. PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
32
KÖŞE YAZARLARI
MEZAR TAŞINDAKİ KARİKATÜR len Abdülhak Molla’nın oğludur. Hayrullah Efendi’yle evlenen çoban kızı, 1852 yılının 2 Ocak günü bir erkek çocuk getirir dünyaya. O çocuk, bir şiirinde şöyle anlatacaktır anne ve babasını:
de olduğu bir devirde onun proleter şairi olmasını nasıl bekleyebilirdik?”… Sonra da, şu yorumu yapar Nazım:”Adam büyük şair. Kendi ufuklarından çıkmış, dünya konularıyla ilgilenmiş.”
Oğulun kuşağı pek parlak ve süslü,
Ama, Nazım Hikmet, onun tiyatro oyunlarına ısınamaz bir türlü. Hatta, baklayı ağzından çıkarır bir gün:”Bugün Hamit Bey’’n bir piyesini Paris’’e oynasalar, seyirciler Şekspir, Korney, Rasin’n karikatürleştirildiğini, yahut da aktörlerin rollerini unutup tuluatçılığa kaçtıklerını zannederler.”
Ufku çok uzakta bir yangın. Kızın ataları toprak ve kül, Karlar altında gömülü bir gece.
Sunay AKIN Bir Çerkes çobanın kızı olan Münteha Nasib, insan tüccarları tarafından kaçırıldığında beş yaşındadır. Çamlıca’da bir konağa satılan zavallı kız, anne ve babasının özlemiyle gözyaşı döker her gece. Konağın sahibi olan Kazasker Ferit Efendi bu duygulu ve güzel kızı evlat edinmeye karar verir. Münteha Nasib’in yüzü gülmeye başlar o günden sonra… Ama, ne zaman Çamlıca eteklerinde sürüsünü otlatan bir çoban görse, iki gözü iki çeşme!.. Çamlıca’da güzelliği dillerden düşmeyen Münteha Nasib’e, komşuları Hayrullah Efendi abayı yakar. Bu muhterem, hekimbaşılık, Meclis-i Maarif başkanlığı da yapmış olan ve de “eris-i ülema” yani, bilginler başı ünvanına layık görü-
O oğul babam, o kız da annemdir. Birinin kökü geniş bir geçmiş, Birinin kökü büyük bir unutuluş. Şairimiz bir yandan şiirler, tiyatro oyunları yazarken, öbür yandan elçiliklerde çalışmaktadır. 1880’de Berlin Elçiliği Katipliği’ne atandığını öğrenince yola koyulur. Gemiyle Odesa’ya gidecek, oradan da Berlin’e geçecektir. Ama, gemide gördüğü bir Alman kızı onu geri döndürür. Neden mi? Şairimiz versin bu sorunun yanıtını:”Ben bu kadar iri ayaklı kadınlar yetiştiren bir memlekette yaşıyamam.” Nazım Hikmet, özeleştiri yaptığı bir yazısında, onun şiirlerine proleter şair olmadığı için sırt çevirdiklerini açıkladıktan sonra şu soruyu sorar:”Saltanat devrinde, proleteryanın daha doğum halin-
Büyükbabasının adını ve Nazım Hikmet’in yazısını okuduktan sonra şairimizi tanıdığınızı sanıyorum: Abdülhak Molla’nın “Hamit” adlı torunu Abdülhak Hamit’tir elbette. Şair, 1 Ocak 1935 ‘de yürülüğe giren kanunla aldığı “Tarhan” soyadını iki yıl taşıyacak ve 13 Nisan 1937’de, Maçka Palas Oteli’nde gözlerini dünyaya kapayacaktır. bdülhak Hamit Tarhan, Zincirlikuyu Mezarlığı’na gömülüdür. 1885’de ölen karısı Fatma Hanım’ın anısına yazdığı “Makber” adlı şiiriyle tanınan şairin Zincirlikuyu Mezarlığı’nda yatması son derece anlamlıdır. Çünkü burası, harf devriminden sonra yapıldığı için tüm mezartaşları Türk-
çe olan ilk mezarlıktır. Mezarlığın adına da dikkat: Zincirlikuyu!.. Ölüm bundan daha güzel anlatılabilir mi? Nazım Hikmet’in, tiyatro oyunlarının ünlü eserlerin karikatürleştirilmesi olarak yorumladığı Abdülhak Hamit’in mezarının biraz ilerisinde, taşında bir karikatür bulunan ve bu özelliğiyle ülkemizde bir ilk (belki de tek!) olan bir mezar göze çarpar. Burada yatan, ünlü karikatürist Cemal Nadir Güler’dir. Zincirlikuyu’ya Abdülhak Hamit’ten on yıl sonra yerleşen Cemal Nadir’in mezartaşındaki karikatür, sanatçının ünlü tiplemesi olan “Amca Bey”den başkası değildir. 17 Ağustos 1929 tarihli Akşam gazetesini okuyanlar, tiryakisi olacakları bir karikatür kahramanıyla karşılaşırlar, gazetenin 3. Sayfasında. Cemal Nadir’in Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ömer Seyfettin’in hikayelerindeki karakterlerden ilham alarak çizidiği Amca Bey öylesine sevilir ki, şişman adamlar göbeğiyle övünerek “Amca Bey” diye tanıtmaktan alıkoymazlar kendilerini. Halkın ilgisi tiyatro sahnesine taşır Amca Bey’i. Çocuk esirgeme Kurumu’nun düzenlediği ilk oyun 1938’de, Şehir Tiyatrosu oyuncu-
Kimler Halkla İlişkiler Uzmanı Olabilir? şanslı olduğu gözden kaçmaz. Şirkete gelenleri karşılayan, onları buyur edip ağırlayan, gerektiğinde kahvesini ikram eden, sıcak teması bırakmayan bayanlar acaba geerçekten halkla ilişkiler uzmanı sayılabilir mi?
Gerçeklere baktığıımızda, halkla ilişkiler görevlilerinin sahip olması gereken pek çok özelliğin bulunduğunu görürüz. Halkla ilişkiler görevlilerinin sahip olması gereken nitelikleri genelde iki ana başlıkta toplarız: Teknik anlamdaki nitelikler ve kişilikle ilgili nitelikler.
Prof. Dr. Rıdvan Karalar Kimler yeterli bir halkla ilişkiler profesyoneli olabilir sorusunun yanıtı kolaylıkla verilemez. Bu konuda, karşılaşılan kişiliklerle olması gereken kişilikler arasında önemli farklar görülebilir. Güzellik, davranışlarda ağırbaşlılık, herkesle ilgilenme, yapay sözcüklerle konuşma, keskin bakışlar, sürekli gülümseyen bir yüz, çokbilmişlik, aşırı ilgi gösterme… Bu ve bunun gibi davranış ve görünümler, halkla ilişkiler sorumlularının nitelikleri olabilir mi? Halkla ilişkiler uzmanı çalıştıran şirketlere baktığımızda, halkla ilişkiler görevlilerinin genelde bayanlardan oluştuğunu; güzel giyimli, bakımlı, günün ölçülerine uygun, genç ve gösterişli olanların bu konuda daha
Teknik niteliklere kısaca göz atalım: 1. Yaygın Bir Bilgi ve Kültür Birikimi: Tarih, felsefe ve sosyal psikoloji gibi halkla ilişkilerin bağlantılı konularında bilgili olmak ve her konuda sürekli bir kültür birikimi oluşturmak gerekir. Yalnızca gazete, TV kültürüyle hiç bir meslek gereğince yapılamayacağı gibi halkla ilişkiler mesleği hiç yapılamaz. 2. İletişim Bilgisi: İletişim araçlarını ve işleyişlerini kavramak, iletişim araştırmasını bilmek ve yazı yazma becerisine sahip olmak gerekir. Halkla ilişkilerde çalışanların eli, gözü, kulağı iletişim araçlarıdır. Bu araçların işleyişini bilmek, kullanımını bilmek yeterli değildir. Ayrıca yeni kullanım olanaklarındaki gelişmeleri izlemek, kendini sürekli
yenilemek kaçınılmazdır.
3. İşletme Bilgisi: Görevli olduğu işletmenin ve ilişkide bulunduğu öbür işletmelerin nasıl çalıştığının bilmek ve işletme ile endüstri bağlantısını kurabilmek gerekir. Her halkla iliişkiler görevlisi bir şirkette çalışır. İşletmelerin nasıl işlediğini, mal ya da hizmetleri nasıl ürettiğini bilmeden o işletmeeyle ilgiili hiç bir etkinlik başarılı olmaz. Üstelik her işletme aynı değildir. Büyük, küçük, orta boylu işletmeler; çok farklı malla üreten işletmeler; hizmet alanında çalışan işletmeler; çok ortaklı işletmeler; aile işletmeleri; özel işletmeler, kamu işletmeleri gibi çok geniş bir yelpaze söz konusudur. Bir halkla ilişkiler görevlisi bu farklılıkları özümsemiş olmalı. Görevlinin yalnızca kendi işletmesini bilmesi yetmez, ilişkide bulunacağı yüzlerce işletmenin temel özelliklerini de bilmesi kaçınılmazdır. 4. Bürokrasi Bilgisi: Kamu kuruluşu ya da özel nitelikli bürokratik bir örgütte, işlerin nasıl yürüdüğünü bilmek; gücün nasıl elde olunacağını ve kullanılacağını öğrenmek; siyasal bir çevredeki geçerli davranış biçimlerini ayırt etmek gerekir. Ayrıca, kamusal politikaların belirlenme biçimi ve bunlar üzerinde baskı ve etki yaratma yollarının bilinmesi de önem kazanır. Bir halkla ilişkiler yetkilisi lobiciliğin ne olduğunu bilmek ve bu yolla işletmesini be-
lirli hedeflere ulaştırma çalışmaları yapmak zorundadır. Bir halkla ilişkiler ilgilisinin sahip olması gereken kişilikle ilgili özellikler ise şunlardır: 1. İletişime Önem Verme: Bilgiyi elde tutma yerine yaymak gerekir. Halkla ilişkiler ilgilileri halkla iletişim kurmak isterler. “Halk bilme hakkına sahiptir” inanışına uygun hareket etmeleri gerekir. İşletmenin hedef kitlesine doğru iletiyi ulaştırması, iletişimin önemini kavrayan ve bunun için çabalayan görevlilerce gerçekleştirilebilir. 2. Doğruluk: Halkla ilişkilerde yalan söylemeden, gerçekleri gizlemeden davranmak, “yalnızca doğruyu “ söylemet temel felsefe olmalıdır. Öte yandan örgüt çıkarlarının gerektirdiği durumlarda belli konuları üçüncü kişilere açıklamamak ve örgüt sırlarını korumak da önemli bir nitelik olarak ele alınır. Öte yandan, İşverenlerine karşı güven duyup, onların kendilerini savunduğuna inanmak da, bu güvenin başka bir yönü olmaktadır. Halkla ilişkiler görevlileri birlikte çalıştıkları işverenlerine karşı güven duymuyorlarsa, işletmede birçok konuda iletişimsizlik ve çelişkiler doğacaktır. 3. Danışmanlıkta Tutarlılık: Yöneticilere danışmanlık halkla ilişkilerde önemli bir yer tutar. Bu danışmanlıkta daha çok kanılar, iletişim araçlarının etkileri, iletiler gibi soyut ko-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
ları tarafından sahneye konur. Tiyatroda Amca Bey’i canlandıran ilk sanatçı da Behzat Butak’tır. Amca Bey, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında bir mizah dergisi olarak yayınlanır. Sayfalarında savaşın mizah diliyle anlatıldığı haftalık dergi son sayısını 25 Mart 1944’de çıkararak veda eder yayın hayatına. Boğaz Köprüsü’nün, Avrupa yakasındaki ayaklarından başlayan viyadüğün, Ortaköy’ün sırtlarında sona erdiği yerde bir sokak tabelasında da adını okuruz ünlü karikatür kahramanının:”Amca Bey Sokağı”… Sokak sakinlerine Cemal Nadir’in Amca Bey’ini göstererek tanıyıp tanımadıklarını sordum; bir bilen çıkmadı karşıma!n. 1068
nularda bilgiler verilir. Üst yöneticilerin, bilanço, kâr zarar cetveli, maliyetler, nakit akışı gibi somut konulara daha çok ilgi göstermesi, halkla ilişkiler uzmanlarının işini güçleştirir. Çeşitli konularda, doğruları savunmak ve gerektiğinde karşı koymak halkla ilişkiler açısından gereklidir. Halkla ilişkiler görevlileri yöneticilerini hoş tutma görevinde olan kişiler olarak algılanmamalı. İşletmenin çıkarları açısından yapılması gerekenleri açıkça savunmak, yanlışa giden yolda yöneticileri uyarmak temel görevlerden biridir. Halkla ilişkiler görevlileri “evet efendimci” bir yapıda olmamalıdırlar. 4. Özgüven Duygusuna Sahip Olma: Güçlü bir ahlak ve içtenlik, riskleri alma isteği, hoşgörülü olma halkla ilişkiler görevlilerinin temel özellikleridir. Bir halkla ilişkiler görevlisi, kendine güvenmeli ve herhangi bir örgütte doğruları savunma gücüne sahip olmalı. Bu konuda kendine güvenmeli ve bu güveni güçlendirmeli. Özetle, halkla ilişkiler alanında çalışacak kişiler, özellikle iletişime özgü teknik bilgilerle donanmış olmalı. Bunun yanında sağlam karakterli, kendine güvenen, kişililikli ve sözüne güvenilen bir kişiliğe de sahip olmalı. Diyeceksiniz ki, hangi meslek bu özellikleri taşımayanları kabul eder? 1049
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
34
UNİA HABERLERİ
Göçmenlere Biyometrik Kimlik Yaz öncesi İsviçre hükemetinin, göçmen kimliklerinin biyometrik olarak düzenlemek için bir kararname çıkarmak istediğini açıklamasını takiben çeşitli kurumlardan bu konuda görüş beldirilmesi istendi. İsviçre Sendikalar Birliği ve göçmen derneklerinin çatı kurumu FIMM, bu konuda hükümete görüşlerini bildirerek, böylesine hassas bir konuda acele edilmemesi ve bu girişimden vazgeçilmesi gerektiğini belirttiler. İsviçre Hükümeti, Avrupa Birliği ile İsviçre arasındaki ikili anlaşmalar çerçevesinde, Schengen Anlaşması’na girdiklerini ve bu anlaşma gereği göçmenlere biyometrik kimlik verilmesinin gerekli olduğunu ileri sürüyor. Oysa
Avrupa Birliği bu konuda ekim 2009’da ilk denemelerin yapılacağını, 2010 yılında bu denemelerin sonuçlarının değerlendirilmesinin ertesinde bu tür uygulamalara başlanıp başlanmayacağına karar vereceklerini daha önce açıklamıştı. Bunun nedeni ise biyometrik kimlik konusunda geniş bir muhalefetin bulunması.
Biyometrik kimlik esas olarak, kimlik sahibi kişiye ait, parmak izi, göz özellikleri gibi bilgilerin elektronik olarak kimliklere bir cips ile yüklenmesi anlamına gelmekte. Bir kimlik kontrolu sırasında bu bilgiler elektronik olarak okunmakta ve bunlar merkezi olarak kayıt edilen bilgilerle karşılaştırılmaktadır. Bu tür kimliklerin gerekli olduğunu öne süren çevreler, böylece kimlik kontrollerinin daha hızlı ve güvenlikli olacağını, bunun da, örneğin terörizimle daha etkin mücadele edilebileceğini
belirtiyorlar. Buna karşı çıkanlar ise, 500 milyon insana ait bu bilgilerin bir merkezde toplanmasının teknik olarak mümkün olmadığını ve bir karşılaştırma yapılması halinde yanılgı payının yüksek olduğuna dikkat çekiyorlar. Buna rağmen İsviçre Hükümeti’nin, bu konudaki denemeleri beklemeden, üstelik İsviçre’de yaşayan tüm insanlar için değil, öncelikle göçmeler için böylesine tartışmalı biyometrik kimlikleri uygulmaya koymak istemesi oldukça düşündürücü. Bu, herşeyden önce hükümetin göçmenleri birer potansiyel suçlu olarak görmesi anlamına da gelmekte. Özellikle göçmen kurumları bunun göçmenlere yönelik ayrımcı politikaların bir göstergesi olduğunu dile getirmekteler. Bu tür bilgilerin merkezi olarak toplanmasının uluslarası hukuk
kurallarına göre kişilere ait bilgilerin açıklanmaması ilkelerine ters düşüp düşmediği de ayrıca tartışma konusu. Avrupa Birliği hala bu konuda kesin bağlayıcı bir tavır almış değil. Bu nedenle sadece kolaylık olsun diye bu tür uygulamlara girişmek, hele hele bunu öncelikle göçmenler üzerinden denemek, gerçekten bir ayrımcılık olarak kabul edilmelidir.
İsviçre Hükümeti’nden bu uygulamaya başlama kararını yeniden gözden geçirmesini talep ettiler. M. Akyol 1038
İsviçre Sendikalar Birliği, Avrupa Birliği’nin henüz uygulamasına geçmek istemediği biyometrik kimlik uygulamasının, alelacele sadece göçmenler için uygulamaya konulmak istenmesinin, amacını aşan bir durum yarattığına dikkat çekerek,
DUYURU: Göçmenlerin Sağlık Konuları Tartışılacak!
Hastalık Sigortası Primleri
Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan‚ Göçmenler ve Sağlık Bölümü, esas olarak göçmenlerin sağlık durumlarını daha iyi hale getirmeyi ve göçmenlere sağlık konusunda eşit haklar sağlamayı amaçlamaktadır.
En son açıklanan rakamlara göre önümüzdeki yıl hastalık sigortası primlerinin ortalama %12 kadar artması bekleniyor. Ekonomik krizin sürdüğü sırada, bu zam, çalışanların satın alma gücünü iyice azaltacak, ekonomik gelişmeleri daha kötü etkileyecek. Buna rağmen sağlık bakanı bu konuda hala bir karar almış değil.
Bu elbette olumlu karşılanacak bir gelişme, ancak bu süreçte bizzat göçmenler, gerek sağlıklı yaşamın teşviki gerekse de alınması gereken önlemler konusunda nasıl bir rol üstleneceklerdir? Göçmenlerin bu sürece katılmala-
rı nasıl mümkün olacaktır? Göçmenler için belli kotalar sağlanması gerekli midir? soruları sorulmaya başlanmalıdır. Bu sorulara bir cevap aramak ve geleceğe yönelik çalışmaların yönünü tayin etmek amacı ile FIMM tarafından 24 Kasım 2009 tarihinde bir konferans yapılacaktır. Bu konferansa, göçmen kurumlarının temsilcilerinin yanısıra bu konuda çalışma yapan kurumların uzmanları da katılacak ve yapıcı bir diyalog kurulmaya çalışılacaktır. Böylece İsviçre’de yaşayan göçmenlere kendi sorunlarını doğru-
dan dile getirme ve bu sorunlara çözüm bulunmasına katkıda bulunma imkanı yaratılacaktır.
Konferans Göçmenelerin Sağlık Sorunları Hastalar bu sürece nasıl katılabilirler?
24 Kasım 2009, Saat 14.00 18.00 arası Weltpoststrasse 20, 3000 Bern (Saal der Gewerkschaft Unia) Giriş ücretsizdir. 1039
Kaza Sigortası, Hangi Zaman İçin Geçerli? Kısa bir süre önce, başka bir işyerinde iş bularak 1 Ağustos 2009 tarihinden itibaren başlamak üzere yeni bir iş sözleşmesi imzaladım. Ancak bu Federal bayram gününde adet olduğu üzere havai fişekleri ateşlerken yaralandım ve hastanede tedavi oldum. Ertesi günü işe başladım ve işyerine bir kaza bildiriminde bulundum. İşyerinin kaza sigortası ise benim bu tarihte sigortalı olmadığımı ve kaza masraflarını karşılıyamayacaklarını bildirerek hastane masraflarını ödemediler. Bu doğru mudur? Bu karara itiraz hakkım var mı?
Malesef bu karara itiraz hakkı bulunmamaktadır. Bütün çalışanlar gerek işyerindeki kazalara karşı gerekse de işyeri dışındaki kazalara karşı işverenler tarafından sigortalanmak zorundadırlar. Bu sigorta işe başladığınız günden veya başlamanız gereken günden itibaren geçerlidir. İş sözleşmenizde işe başlama tarihi olarak 1 Ağustos 2009 belirtilmesine karşın işe başlama tarihiniz 3 Ağustos Pazartesi tarihidir, çünkü federal yasalara göre 1 Ağustos resmi bayram tatilidir. Kaza ise bu tarihten önce meydana gelmiştir. Bu nedenle işyerinin kaza sigortasının bu kazadan dolayı ortaya çıkan masrafları ödeme zorunluluğu yoktur. Buna karşın daha önce çalıştığınız işyerinin kaza sigortası, işyerinden ayrıldıktan sonraki
30 gün içinde, işyeri dışında meydana gelecek kazalarla ilgili sigortası yasalara göre devam etmektedir. Sorunuzda belirttiğiniz gibi, daha önceki işyerinde 15 Temmuz 2009 tarihine kadar çalıştığınıza göre bu tarihten sonraki 30 gün içinde meydana gelecek kazalara karşı daha önceki işyerinin kaza sigortasının sigortası devam etmek durumundadır. Bu nedenle bu işyerinin kaza sigortası, kaza ile ilgili hastane masraflarını ödemek zorundadır.
Dikkat : İşyerinden ücretsiz bir
izin nedeniyle ayrılanlar veya iş sözleşmelerine son verildiği için işsiz kalanlar için de bu hak geçerlidir ve istenirse bu sigorta altı ay kadar, yani 180 gün daha uzatılabilir. 1040
‘Prim şokuna karşı prim çeki’ Ekim ayı ortasında hastalık sigortası konusunda bir basın toplnatısı düzenleyen Sağlık Bakanı Couchepin, primlerin gelecek yıl‚ sadece %8.7 oranında artacağını ileri sürdü. Yıl sonu itibarı ile görevinden ayrılacak olan sağlık bakanı, sağlık giderleri konusunda her zaman olduğu gibi, ufak bir hesap hatası yapıyor; bakanın açıkladığı rakamın içinde gençler için yapılması öngörülen ve %13.7 gibi yüksek oranda olan prim artışı ve 500 milyon Fr. kadar olduğu tahmin edilen katkı paylarındaki artış bulunmuyor! Bunlar dikkate alındığında hastalık sigortası primlerinde artışı %12’ye kadar çıkıyor.
Politikanın sonuçları Bütün bunlar dikkate alındığında önümüzdeki yıl iki çocuklu bir ailenin, hastalık sigortası yıllık primlerinin ortalama 1200 Fr. artması söz konusu olacak. Bunun dışında her sekiz sigortalıdan birinin hastalık sigorta priminin %20 ’den fazla artması bekleniyor. Katkı payı yüksek olanların primlerindeki artış ise %25’lere kadar varacak. Giderek artan işsizlik dikkate
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
alınırsa pek çok aile için bu bir yıkım anlamına gelecek. Önümüzdeki yıl yapılacak sigorta primleri zamları, İşviçre’de yaşayanlara 2 milyar Fr.’a mal olacak.
Sigorta primlerine yardım İsviçre’de yaşayan, gelir düzeyi belli bir limitin altında olanlara yapılan yardımların arttırlması için başta Unia Sendikası olmak üzere pek çok kuruluşun yaptığı çağrılara hükümet bu güne kadar kulaklarını tıkadı. Sağlık bakanı basın toplantısı yaparken hükümet binası önünde bir gösteri yapan sendikalar, ‘prim şokuna karşı prim çeki’ şeklinde sloganlar atarak, taleplerini bir kez daha dile getirdiler. Mevcut prim yardımlarının yetersiz olduğu ve özellikle çocuklu aileler için yardımların arttırılmasını isteyen sendikalar, UBS’in hisse senetlerinin satışından Merkez Bankası’nın yaptığı 1.2 milyar Fr.’lık gelirin bu amaç için kullanulmasını talep ettiler.
Kişi başı primi kaldırılsın Bu gösteri sırasında sendikalar ayrıca, hastalık sigortası primlerinin kişi başına hesap edilmesi prensibinin sosyal bir anlayış olmadığını, bu durumun özellikle az gelirliler için bir yük oluşturduğunu, primlerin gelire göre hesap edilmesini istediler. Yeni hastalık sigortası yürürlüğe girereken, hükümet tarafından hedef olarak kabul edilen, hastalık sigortasının, vergilendirilen gelirin %8’ini aşmaması prensibi hükümet tarafından artık hayata geçirilmeli. 1042
35
UNİA HABERLERİ
Ayrımcılık... Ama Neden?
İsviçre bir kez daha bir halkoylaması bahane edilerek, göçmenleri ama özellikle Müslüman göçmenleri hedef alan afişlerle donatılıyor. Konu bu sefer minarelerin yasaklanması. Her kafadan bir ses çıkıyor, herkes kendine göre bir yorum yapıyor. Göçmenler bu duruma elbette üzülüyorlar, ama artık bunları kanıksamış durumdalar, ‘bu ülke ve insanı zaten ırkçı’ deyip geçiyorlar. Doğru mu yapıyoruz acaba? Bir sendikacı olarak kısa bir süre önce yaşadığım olayı aktararak buna bir cevap vermeye çalışmak istiyorum. Bir işyerinin temizliğini yapan iki yaşlı ve başörtülü kadın, önce şefleri tarafından başörtülü oldukları için azarlanıyorlar, ‘’Ne var bunda işimizi kötü mü yapıyoruz?’’ demeleri üzerine, hemen işyerinden kovuluyorlar. Bu haksızlık karşısında sendikaya müracaat eden iki kadın, sendikanın desteği ile İş Mahkemesi’ne dava açıyorlar. Bu arada çalışan kadınlar, son iki yılda sürekli olarak fazla mesai yaptıklarını ama bunu defalarca işyerine söyledikleri halde mesai paralarını alamadıklarını belirtiyorlar ve bunları da almak istediklerini söylüyorlar. İş Mahkemesi dava için işyerine ve işçilere da-
vetiye gönderiyor ve sendika eşliğinde mahkemeye gidiliyor.
Mahkemenin hakimi önce işçilere neden dava açtıklarını soruyor, onların durumu anlatması üzerine işverene bu konuda ne diyeceği soruluyor. İşveren kıpkırmızı bir yüzle, kadın işçilerin işyerinde başörtüsü ile çalıştıklarını ve işyerine bir ‘terörist saldırı’ yapmalarından korktuğu için işçilere çıkış verdiğini söylüyor. Yaşlı mahkeme hakimi bir başörtülü yaşlı kadınlara bakıyor, bir de işverene. Usul icabı işverene soruyor, bu konuda elinizde bir delil var mı diye. İşveren adeta hiç beklemediği bir soruyla karşılaşmış gibi bir an duraklıyor ve gene kızgın bir ifade ile hakime, ‘Görmüyor musunuz, ikisi de başörtülü.’ diyor. Hakim, ‘’ya sabır!’’ dercesine sormaya devam ediyor; ‘’kaç yıldır işyerinde çalışıyor bu kadınlar, ne zamandan beri başörtüsü takıyorlar?’’ diyerek. İşveren daha da şaşkın cevaplıyor, ‘On iki senedir bu başörtüleri ile çalışıyorlar.’’ Hakimin çaresi yok, sormaya devam ediyor: ‘’Peki fazla mesai yaptıkları ve bunların ödenmediği doğru mu?’’ İşveren o zaman adeta çileden çıkıyor, başlıyor atıp, tutmaya, ‘Siz İsviçreli bir hakimsiniz, nasıl bu teröristlerin tarafını tutarsınız?’
rarı dinle’’ diyor. Hakimin, ‘’Önce normal çıkış süresi bitene kadar şu kadar ücret ödeyeceksin. Sonra bu kadınların belirttiği fazla mesaileri, buna ek olarak, fazla mesailerini istemek zorunda kaldıkları için ve onları kasıtlı işten çıkardığın için onlara iki aylık da tazminat ödeyeceksin. Son olarak bu kadınlara yetkili mahkemede, onlara karşı ırkçılık yaptığın için ayrı bir dava açmalarını tavsiye ediyorum.’’ sözlerini işveren şaşkınlıkla dinliyor. Olay bu. İşveren hakkını istediği için iki yaşlı kadına çıkış veriyor, onları yıldırmak için de bir ‘terörist’ yaftası yapıştırmayı deniyor. Bence bütün bu afişlerin, ırkçı propagandanın temelindeki neden bu, çalışanların, göçmenlerin haklarını almalarının önünü kesmek. Sizi bu toplum istemiyor, bir de bizden hak mı talep edeceksin demenin başka bir yolu bu. Çok basit, ama her yerde her zaman neden bu. Kanıksamak mı? Evet, bu da haklarından vazgeçmenin bir işareti olmuyor mu? Zaten bu anlattığım olay her gün her yerde bir başka şekilde yaşanıyor, ama kaç göçmen bu başörtülü yaşlı kadınlar gibi, cesaret edip mahkemeye gidiyor? M. Akyol, Unia Sendikası Sekreteri. 1041
Hakim’in artık sabrı tükenmiştir: ‘’Otur yerine, şimdi vereceğim ka-
Coop Çalışanlarına Ücret Zammı
Ekonomik kriz nedeniyle çıkmaza giren, fırmalarla ücret zammı görüşmeleri, Unia Sendikası ve Coop işyeri arasında varılan bir anlaşma ile ilk defa olumlu bir sonuca ulaştı. Sendika ve Coop arasında varılan anlaşmaya göre, asgari ücretlerin 100 Fr. arttırılması ve 4500 Fr.’ın altındaki ücretlere ise en az 40 Fr. ücret zammı yapılması kararlaştırıldı. Coop işyerinde çalışanlar, Unia Sendikası’nın bu olumlu haberi ile az da olsa rahat bir nefes aldılar. Anlaşma kapsamında çalışanların yüzde doksanının ücretlerinin artması sözkonusu olacak. Coop işçileri için varılan bu anlaşma bütün İsviçre’de çalışanlar arasında olumlu bir hava yarattı.
Anlaşma ne getiriyor? · Asgari ücretler, vasıfsız çalışanlar için ayda 3700 Fr.’ tan 3800 Fr.’a çıkarılacak; bu zam yaklaşık %2.6 ila %2.8 arasında bir ücret artışı anlamına geliyor. · Asgari saat ücreleri ise saatte 22.30 Fr.’ tan 22.80 Fr.’a çıkarılacak. · Bunların dışında aylık ücreti
4500 Fr.’ın altında olan tüm çalışanlara ayda 40.- Fr. ücret zammı yapılacak
· Tek tek kişiler için yapılacak ücret zammı ise, 5999 Fr.’tan az ücret alan çalışanlar için, ortalama zam %0.75 olacak ve bu ücret zammından, ücretleri 4501 Fr. ile 5999 Fr. arasında olan çalışanların en az %90’ı yararlanacak. Yönetici konumunda olanlar ise ücret zammı dışında kalacaklar.
Önemli bir anlaşma Ekonomik krizin sürdüğü ve bunu öne sürerek ücret zammı taleplerini elinin tersi ile iten işverenlerin arttığı bir ortamda, Coop işyerinde varılan anlaşma aynı zamanda diğer ücret zammı görüşmelerine örnek olacak. Tüketim malı satışı yapan bir işyerinin, çalışanların satın alma gücünü arttıracak, dolayısıyle tüketimi artıracak bir etki yapacak böyle bir anlaşmayı kabul etmesi, ekonomik gelişme açısından oldukça olumlu olarak kabul edildi. Diğer işyerlerinin de bu örneği dikkkate alarak, çalışanların alım gücünü arttıracak ücret zamlarını kabul etmeleri bu anlamda önem kazanırken, aynı zamanda işverenlere topluma karşı olan sorumluluklarını da hatırlatmaktadır. 1043
Tepkilere Karşın Sunrise Satılmayacak Sunrise’ın sahibi TDC’nin görüşüne göre İsviçre Telekominikasyon pazarı yabancı yatırımcılara cazip gelmiyor. Rekabet işleyişi olması gerektiği gibi ilerlemiyor ve masraflar oldukça yüksek. Her yeni anten üç sene ön çalışma süresi anlamına geliyor. Büyük yatırımlar yapılması gerektiği için giriş bariyerleri oldukça yüksek görünüyor. TDC’nin kardeşi Sunrise’ın satılması için herhangi bir neden görünmüyor. TDC Yönetim Kurulu Başkanı Vagn Sörensen, Biel’de yapılan İletişim Günleri’nin sekizincisinde, İsviçre mobil hizmet ağındaki temel alt yapılarda gereksiz bir kopyalama işleminin gerçekleştiği yönünde bir açıklama yaptı. Her şirketin kendi cep telefonu ağını kurması gerektiğini ekledi. Sörensen: ‘‘Buradaki ana problem bir rekabet ortamı oluşturmayan antenlerin yerleştirildiği alana yapılan ilk yüksek yatırımlar.’’ dedi ve ekledi: “Herkes mobil yayın hizmetini istiyor ama anteni istemiyor.’’ Antenlere olan direniş oldukça yüksek, çünkü her yeni anten üç yıl ön deneme süresi anlamına geliyor.
Paralar yapılara gidiyor Sörensen’a göre cep telefonu hizmeti için yapılan yatırımların büyük çoğunluğu, kazanç getirecek olan yeni yerlere; direkler, beton binalar ve yüksek masraflı yönetim yerlerine yapılıyor. Onun düşüncesine göre elektronik ve hizmete yatırım yapmak daha akıllıca. Şu andaki mevcut durum rekabete yol açmıyor. Bilakis, bu pazarda bir yeni rekabet ortamı oluşturmanın başlangıç basamağının oldukça yüksek olduğu ifade edildi. Alternatif mobil hizmet şirketleri için bu yüksek yatırımlar fazla geliyor.
Yeni şirketlerin şansı kalmadı ‘‘İsviçre, Avrupa’da özel bir durum’’, çünkü Çekoslovakya hariç İsviçre’nin dışında hiçbir yerde pazarın liberalleşmesinden sonra eski tekelciler bu kadar sabit yerinde kalamadı. Sunrise ve Orange firmaları piyasaya atılmadan önce bile Swisscom’un 2 milyondan fazla cep telefonu müşterisi var idi. Swisscom, pazarın %60’ını elde etmişken, Sunrise ve Orange ancak %20’sini kapabildiler. “Bu farkı kapatmak mümkün değil.’’ diyen Sörensen sözlerine,
‘‘Aynı fiyatlarda birbirine benzeyen telefon ağlarında Sunrise ve Orange’ın Swisscom’a göre müşteri başına %300 daha fazla giderleri olabilir.’’ şeklinde devam etti.
Büyük yatırımlar Geniş bant ihtiyacının sürekli artışı yüzünden, Sunrise, sadece ağ yapımı için önümüzdeki üç yılda 500 milyar yatırım yapacak. Bu yatırım 2009 yılının ilk altı ayındaki ön vergi kazancının %35’ine denk geliyor. Sörensen, ‘’bu yüksek orana sürekli dayanılmaz. Bugünkü koşullarda bir yeni mobil hizmet jenerasyonu (LTE) kurmak çok zor.’’ dedi. Sunrise Şefi Christoph Brand, AWP ile yaptığı röportajda: “Üç mobil hizmet ağı ortak direklere alınırsa ve her şirket kendi elektronik sistemine devam ederse antenlerin sayısı azaltılabilir.’’ diye bir açıklama yaptı.
Yatırım arzusu daha da şişiriliyor! Sörensen, cep telefonu ağındaki sorunun aynısının sabit hatlarda da yaşandığına dikkat çekti. Burada da bahsi geçen temel alt yapının pahalı çiftleştirme işlemi için yüksek ölçekli yatırımların yapılması gerekiyor. Yine cep telefo-
nu ağında olduğu gibi burada yapılacak yenilikler bir rekabet ortamı oluşturmayacak. Cam elyaf kablo ağının yatırımında kablo ve çukurlara %80 oranında para harcanıyor. Bu alanda sadece ağırlıklı olarak devletin mülkiyetinde olan Swisscom ve elektrik santralleri yatırım yapıyor. Sörensen bu konuyla ilgili düşüncesini dile getirerek: “İsviçre’de takip edilen çeşitli tel modelleri ile yatırım arzusu daha da şişiriliyor.’’
dedi. Piyasa şartlarına bakılırsa genel anlamda Sunrise işini iyi yapıyor. Sörensen: “Sahipleri olarak memnun olduğumuzu ve gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz.’’ dedi. Sunrise’ın son aylarda verdikleri hizmetlerin tamamında piyasadan payını aldığı söyleniyor. TDC Başkanı AWP ile yaptığı röportajda son olarak ekledi: “Bu sebeplere bağlı olarak Sunrise’ı bırakmayı düşünmüyoruz.’’ 1066
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
36
BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR
Mustafa Kemal Atatürk`ü Saygıyla Anıyoruz… Pusula Gazetesi olarak 10 Kasım 1938 yılında aramızdan ayrılan Milli kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk`ü ölümünün 71. yılında saygıyla anıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ü sözlerle, yazılara anlatamayız. Biz Atatürk’ü kalbimizle, yüreğimizle anlatırız. Atatürk’ü görebiliyoruz hala... Çünkü biz Atatürk’ün yolunda ilerliyoruz ve ilerlemekten asla vazgeçmeyeceğiz.
O’nun, o üstün ve ileri görüşlülüğü olmasaydı biz bugünlere gelemezdik. Bu yeniliklere, bu özgürlüklere ve bu demokratik düzene sahip olamazdık. Bütün bunları O’na borçluyuz. Bu borcu da en iyi şekilde çalışarak, onun istediği gibi toplumumuzu çağdaş uygarlık seviyesine yükselterek ödeyebiliriz. Onun mezarında rahat yatmasını sağlayabilmek için yeni yetişen gençliği, bilgi, kültür ve Atatürk İlkeleri ışığında en iyi şekilde yetiştirmeliyiz. Her yıl saygıyla andığımız Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk`ün son günlerini sizler için araştırdık. Herhalde son gününe kadar ülkesini bu kadar çok düşünen başka bir lider dünyaya gelmemiştir.
Atatürk’ün son günleri ve ölümü... Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı.1938 başlarında Atatürk’ün genel halinde başlayan iştahsızlık ve halsizliğe bir de burun kanamaları ve kaşıntılar eklendi. Vücudunun çeşitli yerlerinde durduk yerde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önleniyordu.Bu kaşıntıların Çankaya Köşkü’ndeki karıncalardan meydana geldiği öne sürüldü ve köşk ilaçlamaya alındı, Atatürk de özel bir kür tedavisi için Yalova Termal’e gönderildi. Termal Otel’de, 22 Ocak 1938 günü Atatürk’ü muayene eden Dr.Nihat Reşat Belger, karaciğerden kuşkulandı ve Atatürk’e siroz teşhisi koydu. Doktor Belger, Atatürk’e mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye etti. Atatürk, Termal Otel’deki tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938’de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa’ya hareket etti. Atatürk’ün sağlık durumunun ciddiyet göstermesi hükümeti de telaşlandırdı. Başbakan Celal Bayar, Avrupa’dan iki hekim getirilmesini önerse de Atatürk o günlerdeki Hatay meselesi yüzünden hastalığının dışarıda duyulmasının iyi olmayacağını düşündüğünü belirtti ve bunu reddetti. Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. Nihayet 6 Mart 1938 günü beş doktor Çankaya Köşkü’nde Atatürk’e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalı-
ğı teşhisini yinelediler. Atatürk’ün kesinlikle alkolü kesmesi gerektiğini ve yoğun çalışma temposunu biraz düşürmesini istediler. Atatürk bu önerilere olumlu yanıt verdi. Bu muayeneden bir süre sonra Başbakan Celal Bayar’ın tavsiyesi üzerine Paris Tıp Fakültesi’nden Prof.Dr.Noel Fissenger Ankara’ya davet edildi. Fransız doktor Atatürk’ü muayene etti ve diğer doktorların teşhis ve tavsiyeleriyle örtüşen bir tanı-tedavi ortaya koydu. Atatürk’ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa’dan doktor getirilmesi, dünyada geniş bir yankı buldu. Atatürk’ün ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını kime bırakacağı yönündeki haberler üzerine Atatürk tüm dünyaya sağlıklı olduğunu göstermek istercesine 19 Mayıs 1938 günü Ankara Stadyumu’nda halkın karşısına çıktı. O gün son defa Ankaralılar’ın karşısındaydı, kutlamalar çok parlak geçti hatta o günün anısına Ankara Stadyumu’nun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi. Atatürk hemen aynı gün törenden sonra Mersin’e hareket etti. Daha sonra Adana’ya geçti. Askeri geçit törenleri yaptırdı ve ordunun başında olduğunu herkese gösterdi. Yaptıkları işe yaramıştı, dış basında hastalık hatta “ölüyor” tarzı haberler kesildi. Fransızlar Hatay konusunda tüm şartları kabul ettiklerini bildirdiler. Ancak bu seyahat Atatürk’ün hastalığını iyiden iyiye arttırmıştı. Atatürk, 26 Mayıs 1938 günü son defa Ankara’dan ayrıldı, İstanbul’a hareket etti.
Atatürk, İstanbul’da 1 Haziran 1938’den 25 Temmuz 1938’e kadar Savarona Yatı’nda kaldı. Yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayı’na döndü. Bu arada Hatay sorunu da çözüldü ve Türk Ordusu temmuz ayı başlarında Hatay’a girdi. Atatürk’ün karaciğerindeki rahatsızlık iyiden iyiye artmıştı, doktor Fissenger ve Türk doktorlarının tekrar yaptıkları muayeneler, karında su toplanmaya başladığını gösteriyordu. 5 Eylül 1938 günü Atatürk vasiyetini yazdı ve bütün mal varlığını belirli şartlarla, genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne bıraktı. Kız kardeşine ve manevi çocuklarına, İsmet İnönü’nün çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti. Ayrıca Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na da belirli miktarlarda yardım yapılmasını istedi. 6 Eylül 1938’de Fransız doktor Fissenger üçüncü defa İstanbul’a geldi. Atatürk’ün karnında biriken su iyice artmıştı. O gün yapılan su alma işlemi ile Atatürk’ün karnından tam 12 litre su alındı.18 Eylül 1938’de Başbakan Celal Bayar, Dolmabahçe Sarayı’na geldi ve dört yıllık ekonomik plan dosyasını Atatürk’e sundu. Atatürk ülke ekonomisi için çok önem taşıyan projelerin gerçekleştirilme-
si için Türkiye’nin önünde en fazla üç yıl olduğunu, bir dünya savaşı çıkacağını ve bir an önce bu projelerin hayata geçirilmesini istedi.
Hastalık gitgide ilerlemekteydi. Atatürk’ün karnında yeniden su toplanmıştı. Ekim ayında yapılan bir işlemle bu su da alındı. İşlemin ardından 16 Ekim1938 günü öğleden sonra Atatürk ağır bir komaya girdi. Hükümet, ulusu Atatürk’ün sağlık durumundan haberdar etmek için 17 Ekim 1938’den itibaren Anadolu Ajansı aracılığı ile resmi tebliğler yayınlamaya başladı. Atatürk girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı. Büyük Önder çok istemesine rağmen sağlık durumu elvermediği için 29 Ekim1938 günü Ankara’da cumhuriyetin on beşinci yıldönümü kutlamalarına katılamadı. Bayram nedeniyle Ankara’da düzenlenen törenlerde Türk Ordusu’na hitaben yazdığı bayram konuşmasını Başbakan Celal Bayar okudu. Atatürk’ün hastalığı ve Dolmabahçe Sarayı’ndan çıkamayışı bayrama hüzün düşürdü. 29 Ekim akşamı Ankara’dan dönen Kuleli Askeri Lisesi öğrencileri Dolmabahçe Sarayı önünden geçerken Atatürk’e büyük sevgi gösterilerinde bulundular. Atatürk’ün TBMM Beşinci Dönem Dördüncü Yasama Yılın’nın açış konuşmasını da 1 Kasım1938’de Başbakan Celal Bayar okudu. 7 Kasım1938 günü üçüncü ve son defa Atatürk’ün karnından su alınması işlemi yapıldı. 8 Kasım1938 akşamı saat 19.00’da Atatürk doktoru Neşet Ömer İrdelp’e bakarak “Aleykümesselam” dedi ve son büyük komaya girdi. 9 Kasım günü ve gecesi bu ağır koma devam etti. Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9’u 5 geçe, İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu. Atatürk’ün ölümü Türkiye’yi yasa boğarken hemen ertesi gün toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk’ün silah arkadaşı ve 1937’ye kadar başbakanı olan Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekili İsmet İnönü’yü 348 milletvekilinin oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci cumhurbaşkanlığına seçti. Atatürk’ün naaşı 16 Kasım1938 günü Dolmabahçe Sarayı tören salonunda katafalka konuldu. İstanbul halkı Büyük Önder’in önünden saygıyla geçti. Atatürk’ün cenaze namazı 19 Kasım1938 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr.Şerafettin Yaltkaya tarafından Türkçe dualarla kıldırıldı. Aynı gün çok büyük
bir kalabalıkla cenaze Yavuz Zırhlısı ile İzmit’e oradan da aynı günün akşamı 20.30’da Ankara’ya uğurlandı. Ertesi gün (20 Kasım1938) Ankara’da başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere devlet erkanı tarafından karşılanan cenaze, TBMM önünde hazırlanan katafalka konuldu. Ankara halkı Atatürk’ün önünden saygı geçişlerini yaptı. 21 Kasım 1938 günü yabancı devletlerden gelenlerin de katıldığı çok büyük bir cenaze töreni ile Atatürk’ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine konuldu. Aynı günün akşamı Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Atatürk üzerine oldukça etkileyici bir radyo konuşması yaptı. Atatürk’ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir’in yapımına 1944 yılında başlandı. İnşaat aşaması oldukça uzun sürdü ve 1953 yılında tamamlanabildi. Ölümünden 15 yıl sonra 10 Kasım 1953’te Atatürk’ün cenazesi Ankara Etnografya Müzesi’nden alınarak törenle Anıtkabir’e getirildi ve toprağa verildi. Ama aslında O bütün hayatını uğruna feda ettiği sevgili Türk milletinin kalbinde yaşamaya devam ediyor ve edecektir. 20. yüzyılda yaşayan bütün liderler bugün artık unutulmuştur. Ulusu tarafından unutulmayan yegane lider ve devlet adamı Büyük ATATÜRK’tür. Bunun böyle olduğunu, sadece O’nu seven bizler değil, bütün dünya kabul etmiştir. Bunu, 2000 yılında yaptığı Milleni-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
um Mesajı’nda Amerikan halkına ve dünyaya hitap eden ABD Cumhurbaşkanı Bill Clinton şu sözleriyle ifade etmiştir: “Millenyumun hiç şüphe yoktur ki tek Devlet Adamı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK`TÜR. Çünkü O sadece yılın değil, asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.’’ Atatürk’ün getirmiş olduğu prensipler yaşadığı dönemde olduğu kadar, bugün de geçerlidir. Bunun için, O’nun gösterdiği hedeflere ulaşmak için hep birlikte hareket etmemiz ve çocuklarımıza da öğretmemiz gerekir. Bunu da 2005 yılında ABD`nin en ünlü ekonomistlerinden olan Mr. Johns şöyle ifade etmiştir: “Türkiye ekonomiyle savaşta, bir tek ATATÜRK`ü örnek alsın yeter.’’ Türk milletinin en kritik döneminde (1. Cihan Harbi ve İstiklal Savaşı’nda), milleti karanlıktan aydınlığa çıkaran Büyük ATATÜRK ile ne kadar iftihar etsek azdır. Cumhuriyetimizin 86. Yıldönümü’nde ve Türk Milleti’nin Milli Mücadele’ye girişinin 90. Yıldönümü’nde ATATÜRK`ü, O’nun Silah Arkadaşlarını ve bizim için canlarını ve kanlarını feda eden, şehit ve gazilerimizi Rahmet, saygı ve sevgiyle anıyoruz. 1088
37
YAŞADIĞIMIZ DÜNYA
Merak Ettiklerimiz Dünya daha ne kadar insanı kaldırabilir? Teorik olarak dünya nüfusu olan 6,75 milyar insan için, sadece Avrupa’da bile yeterli yaşam alanı var. Eğer insanların daha az gıdaya ihtiyacı olsa, mesela tüm dünya insanları Hindistanlılar kadar yese, 10 milyar insan rahatlıkla doyabilecek. Ne var ki endüstri ülkelerindeki bir kişinin beslenmesi, üçüncü dünya ülkelerinden bir kişiye kıyasla, 32 defa daha yüksek masraf ve ürün gerektiriyor. Tüm dünya tüketim ve yoketme şampiyonu USA gibi yaşasa, sahip olduğumuz dünya gibi üç dünyaya daha ihtiyacımız olacaktı. En yeni araştırmalara göre dünya nüfusu, 2200 yılına kadar 11 milyara ulaşacak.
Dünyanın en kirli yeri neresi ? Çin’in bazı bölgelerinde hava kirliliğinden oluşan, insanın kendi elini dahi göremeyeceği kadar kalın sisli bölgeler olmasına rağmen, dünyanın en kirli yeri Amerika’da: Başkent Washington’un Hanford Site bölgesinde depolanan çöpler ölümcül. Burada, 50 yıldır atom silahları için plutonuim üretildi. Yeraltındaki tanklardan hala radyoaktif çöpler sızıyor. Şu anda tüm zamanların en zor ve en büyük temizlik çalışmaları Hanford Site’da yapılıyor: Şimdiden boşaltılmış olan ölüm saçan sıvıların miktarı 4 milyon litreye ulaştı.
Dünyanın en genç nüfusu hangi ülkede? Dünyanın en fazla genç nüfusa sahip olan ülkesi, nüfus ortalaması 15 yaş olan Yemen. Japonya 42 yaş ortalamasıyla dünyanın en yaşlı nüfusunu oluşturuyor ve iki ülke arasındaki bu aralık yıldan yıla artıyor. Gerçi dünyadaki genç in-
san sayısı da artıyor ama yaşlıların sayısı daha da çok artıyor: Dünya nüfusunun her 10 kişisinden birisi 60 yaş üzerinde, 2020 senesine kadar her sekiz kişiden birisi 60 yaş üzerinde olacak. Şu anda dünya nüfusunun yaklaşık yarısı 25 yaşın altında. Genç nüfusun çok büyük bir bölümü Afrika‘daki İslam ülkelerinde ve Sahara’nın güneyinde yaşıyor. Buralarda yaşayan yaklaşık 2 milyar insanın 300 milyonu 15 ve 30 yaş arasındaki genç erkekler. Bunların en az dörtte biri geleceksiz. Halk bilimcileri “youth bulge’’ olarak adlandırdıkları bu “gençlik fazlalığı”nı potansiyel bir tehlike olarak görüyorlar: Bilim adamlarına göre nüfusunun yüzde 20’den fazlasını 15 ile 24 yaş arasındakilerin oluşturduğu ülkelerde savaş çıkma olasılıkları çok daha yüksek. Yemen’de bir kadın ortalama yedi çocuk dünyaya getiriyor. Bu böyle devam ederse şu anda 18,3 milyon nüfusa sahip olan Yemen, 2050 yılında 158,6 milyona ulaşacak. Yemen susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalan çöl ülkelerinden birisi olarak, nüfus patlaması durdurulamazsa, ekonomik gelişmesi imkansız olacak. Gelişmekte olan ülkelerin çoğu Yemen benzeri manzaraya sahip. Buralarda yaşayan 350 milyon çiftin doğum kontrol ürünlerine ulaşabilmesinin mümkün olmaması nüfus patlamasının nedenlerinden birisi; bir diğer neden de anne babaların çocuklarını yaşlılıkları için bir sigorta olarak görmeleri.
Geç hamilelik tehlikeli mi? Modern dünyamızda giderek daha çok kadın önce kariyer sahibi olarak ayaklarını sağlam basmak, sonra da çocuk sahibi olmak istiyor. Kariyer sahibi
www.pusulaswiss.ch
Pusula Zeitung Bernstrasse 88 CH - 8953 Dietikon / ZH Tel.: +41 43 322 90 82 Fax: +41 43 322 90 89 www.pusulaswiss.ch reklam@pusulaswiss.ch
olmak ise insanın yıllarını alıyor, 40’lı yaşlara kadar sürebiliyor. Kadınların 40’lı yaşlarda hatta 50 yaşında anne olmaları artık seyrek rastlanan bir durum değil. Almanya’da 64 yaşındaki bir Türk kadını yumurtalık bağışı yöntemiyle anne olmuştu. Ünlüler dünyasında da “yaşlı” anneleri sayabiliriz: Madonna ilk çocuğunu 38 yaşında kucağına aldı. Jane Seymour‘in 44 yaşında, hem de ikizleri oldu. Tony Blair’in eşi dördüncü çocuğuna 45 yaşında sahip oldu. Ursula Andress 44 yaşında bir oğlan annesi oldu. Ve daha niceleri geç yaşlarda annelik modasına uymaya devam ediyor. 2003 yılında yapılan bir istatistik 50’000 hamilenin 35 yaşın üzerinde olduğunu, bu anne adaylarının 10’000’den fazlasının 40 yaş üzerinde olduğunu ortaya çıkarmıştı. 70’li yıllarda ilk çocuğunu dünyaya getiren annelerin yaş ortalaması 24,3’tü. 1998’de bu ortalama 28,7’ye çıkmıştı. 1998’de sadece Almanya’da dünyaya gelen çocukların 708’inin anneleri 45 yaş ve üzerindeydi. Bir kadın normal şartlarda 45 ile 52 yaş arasında menapoza giriyor, ama daha 35 yaşlarında kadının hamile kalabilme sıklığı azalmaya başlıyor. ‘’Yaşlı’’ anne olmanın sağlık açısından getireceği rizikolardan en önemlisi çocukta olabilecek Down-Syndromu’dur. Artık pek de genç olmayan anneye getireceği yükün dışında hamilelik diyabeti ve yüksek tansiyon çok
önemli rizikolardır. 64 yaşında anne olan Tük kadını örneğinden yola çıkarsak; 60’lı yaşlarda anne olmak zaten oldukça sakıncalı. Annenin sağlığı açısından sakıncalar olarak, yaşa bağlı damar sertliği, yüksek tansiyon, diyabet, kalp ve böbrek hastalığı gibi bir çok hastalığın gelişebilirliği ve tüm bu hastalıkların üzerine gebeliğin olmasını ciddi bir yük olarak sayabiliriz. Çocuk açısından da çok ciddi riskler var: Rahime giden damarlardaki sertlik nedeniyle çocukta gelişme geriliği olabilir, annede yüksek tansiyon olunca bebek de buna bağlı olarak yavas gelişir ve bu yavaş gelilşen çocuklarda ciddi beyin hasarı olabilir. Yaşlı annelerin çocukları çoğunlukla düşük kilolu olurlar çünkü annenin rahmi bunları tam besleyemez ve ço-
cuğun ayına göre gelişmesinde gerilik olur. Tüm bunların dışında düşük tehlikesi de çok yüksektir. Bunların olmadığını varsaysak bile önemli bir riziko da da annenin sütünün gelmemesidir. Anne bebeğe süt veremezse, yani çocuk anne sütüyle beslenemezse birçok sağlık problemi olabilir. Anne sütüyle beslenemeyen çocuk doğum sonrasında ciddi sorunlarla karşılaşabilir, çocuğun hayata adaptasyonu zorlaşır. Bütün bunlar çocuğun doğumdan sonraki hastalanma ve ölüm riskini artırır. Ayrıca 64 yaşında anne olan bir kadının çocuğu 6 yaşına geldiğinde, annesi 70 yaşında olacak, daha ileriki yıllarda çocuğun annesiz büyüme ihtimali ise çok çok yüksek. 1013
Bize reklam verin kazançlı çıkın.. Tüketicilere kendinizi daha iyi tanıtmak İşletmenizin saygınlığını ve imajını artırmak
Pusula gazetesi, işletmecilerimiz ve okurlarımız arasında bir köprüdür.
Yeni ürünlerinizin tanıtımını yapmak ve tüketimini hızlandırmak
Siz reklama karar verin, A’dan Z’ye ütün çalışmaları biz yapalım.
Hizmetleriniz hakkında insanları bilgilendirmek
Siz de kazanmak istiyorsanız hemen bizi arayın.
Bütün bu konularda tüm işletmelerimize Profesyonel hizmet veriyoruz. PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
38
İSVİÇRE TARİHİ
İsviçre Tarihi 18. Bölüm 1848 Anayasası yürürlüğe girmiş, yargıtay, senato vb. kurumlar oluşturulmuş, devlet çalışmaya başlamıştı; ancak bütün sorunlar bitmemişti. Getirilen yenilikler toplumun her kesimi tarafından kabul görmüyordu. Yenilikçi demokrat çevrelerin genel anlamda memnun olduklarından bahsedebilmek mümkündü, ancak muhafazakar kesim, hiç memnun değildi bu yeni durumdan. Özellikle devletin daha önce kilise tarafından üstlenilen ve dini kaygılarla yönetilen kurumları eline geçirmesi büyük bir sorun olarak görülüyordu. Eğitim bu alanların en başında geliyordu. Zaman içerisinde de görüldü ki, muhafazakar kesimlerin bu kaygıları boşuna değildi. Muhafazakar olarak kilise tarafından eğitilen ve yetiştirilen insanlar, ileride de kiliseye sadık kalıyorlardı. Hem kiliseye vergilerini veriyorlar, hem de kilisenin otoritesine destek sunup, günlük yaşamda kilisenin etkisinin devam etmesini sağlıyorlardı. Ancak bugüne geldiğimizde tarih de gösterdi ki, kilise otoritesini kaybetti. Her ne kadar günlük yaşamda kilisenin etkisi hissediliyor olsa da, 1848 öncesiyle kıyaslarsak, bugün kilisenin otoritesini kaybettiğini söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise ilk anayasanın ilan edilmesiyle başlayan devletleşme akımı ve devletin eğitim işlerini kendi sorumluluk alanına alması. Papa ve kardinallerin bu yeniklere karşı girişimleri olmuş, ancak başarılı olamamışlardı. Ve bu girişimler ters etki yaratıp o dönemlerde gelişmekte olan liberallerin ellerine koz veriyordu. Liberal Akım Yapılan ilk seçimlerde liberaller ezici bir çoğunluk sağladı. Milli meclisin 11 sandalyesinin 87’si liberallerin eline geçti. Buna karşı muhafazakarlar kesin bir güç gösteremedi. Bu seçimlerde öne çı-
kan ilginç noktalardan bir tanesi ise Sonderbundkrieg döneminde muhafazakarların tarafında olan merkez İsviçre kantonlarından da liberallere oy çıkması ve bu kantonlardan da liberal millet vekilleri çıkmasıydı. Bunun yanında diğer ilginç nokta ise Sonderbundcu kantonların başını çeken Fribourg’ta bile 1856 yılında kanton hükümetinin liberallerin eline geçmesidir. Artık liberallere dur demek mümkün değildi. Her yeni dönemde daha güçlü olarak ortaya çıkıyorlardı ve bugün yaşadığımız İsviçre’nin ekonomik ve siyasi sisteminin üzerinde çok belirgin izler bıraktılar. Neuenburg Kantonu
Neuenburg (Neuchatel) Kantonu birlik içerisinde değişik konumu olan bir kantondu. Restorasyon döneminde yeni bir kanton olarak birliğe alınmıştı, ancak Neuenburg’un esas sahibi Prusya Kralı’ydı. Uzun yıllar boyunca çift konumlu durum devam etti. 1848 yılında Neuenburg’ta cumhuriyetçiler darbe yapıp yönetimi ellerine aldılar ve Prusya’dan bağımsızlıklarını ilan ettiler. Birlik de cumhuriyetçileri destekledi. Keza anayasaya göre soylular tarafından yönetilen kantonların birlik üyesi olmaları mümkün değildi. Prusya bu durumdan çok hoşnut olmasa da, kendi iç sorunlarından dolayı buraya müdahale edemedi. Birliğin Neuenburg’u desteklemesi üzerine 8 Mayıs 1852 yılında Londra’da imzalanan bir protokol ile Prusya, Neuenburg üzerindeki bütün haklarından vazgeçtiğini onaylamış oldu. Sardinya Savaşı ve Kızılhaç Bu dönemde Avrupa’da cereyan eden en önemli olay Avusturya, Sardinya ve Fransa arasında gerçekleşen savaştı. Salferino yakınlarında 160’000 kişilik Avusturya Ordusu ve 150’000 kişilik Fransa ve Sardinya Ordusu karşı
karşıya geldiler. Çıkan muharebe sonunda binlerce yaralı vardı. Kızılhaç’ın kurucusu olan Henri Dunant muharebeyi gözlemlemişti ve yaralıların içler acısı durumları hakkında İsviçre’yi bilgilendiriyordu. Daha sonrasında bu gözlemlerini bir kitapta topladı. İsviçreli General Dufour ve üç kişiyle birlikte Kızılhaç Uluslararası Komitesi’ni kurdu. Bu adım, İsviçre Hükümeti’nin de adım atmasını sağladı ve uluslararası bir konferans düzenlendi. Bu konferansın sonunda 12 ülke bir anlaşma imzaladı. Bu çalışmalarından dolayı 1901 yılında ilk Nobel ödülü Henri Dunant’a verildi. O dönemlerde beş kişi ile başlayan bu girişim şu anda bütün Avrupa ülkelerinin ve dünya ülkelerinin de çoğunluğunun katıldığı Cenevre Konvansiyonu’nun ilk adımıydı. Bu anlaşma şunları ön görüyor: Yaralılara yardıma giden siviller, ambulanslar, sağlık personeli tarafsız olarak değerlendirilecektir ve bunlara saldırılmayacaktır. Bunun karşılığında bu kişi ve araçların silah taşıması yasaktır. Yaralı ve hasta askerler uyruklarına bakılmaksızın tedavi edilecekler. Yardıma giden kişiler işaret olarak beyaz bayrak üzerine kızıl haç, İslam ülkelerinde kızıl hilal ve İsrail’de kızıl yıldız taşıyacaklar. Bankalar ve Sigortalar Zürih Milletvekili Alfred Escher, 1858 yılında Zürih’te Schweizerische Kreditanstalt’ ve “Schweizerische Lebensversicherungsund Rentenanstalt” adlarındaki bankayı ve sigortayı kurdu. Bir tren yolu piyoneri olan Escher, kurduğu bu finans kuruluşlarıyla tren yolu projelerini desteklemek istiyordu. Ayrıca Zürih Teknik Yüksek Okulu’nun da (ETH) kurulmasında önemli rol oynadı. Bundan sonra İsviçre’de bankacılık ve sigortacılık hızlı bir şekilde gelişti. 1048
Pusula gazetesinde görmek istediğiniz konuları veya eleştirilerinizi bize yazabilirsiniz! info@pusulaswiss.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
39
SAĞLIKLI YAŞAM
Genç Sigortalıların İşi Zorlaştı
Sağlık sigortalarının primleri önümüzdeki sene ortalama %8,7 artacak Sağlık sigorta primlerinin önümüzdeki sene ortalama %8,7 oranında artması bekleniyor. Uygulanacak olan bu artış kantonlar ve bölgeler arasında farklılık gösterecek. Kantonlar ve bölgeler arasındaki zam oranının %3,6 ve %14,6 arasında değişeceği belirtilirken, bu kez yapılan zamdan en çok genç sigortalıların etkileneceği açıklandı.
26 yaşın üzerindeki sigortalıların temel sağlık sigortası primlerine ortalama %8,7 zam yapılacak. Kantonlar arasındaki prim farkları neredeyse bir uçurum kadar. Kantonlar yapılacak olan bu zam uygulamasında %10,2 ve %14,6 arasında değişen bir artış yapabilecekler.
Obwalden ve Neuenburg arasında Bu senenin en yüksek artışını %14,6 ile yapan Obwalden Kantonu, 2010 senesinde de aynısını yapmaya hazırlanıyor. En düşük artıştan yararlanabilecek olan sigortalılar Neuenburg’lular olacak. Çünkü onların prim ödemeleri ancak %3,6 oranında artacak. Toplam 14 kantonun zam oranlarına bakılırsa yapılan artışların ortalamanın üstünde olduğu görülür. En yüksek artışı yapan 14
kanton şunlar: Aargau, Appenzell Innerrhoden, Appenzell Ausserrhoden, Bern, Basel- Landschaft, Graubünden, Luzern, Nidwalden, Obwalden, St. Gallen, Solothurn, Schwyz, Uri und Zug. Basel-Stadt, Genf, Jura, Neuenburg, Tessin ve Waadt kantonlarında yaşayan sigortalıların primlerine %3,6 ile %7,7 arasında az oranda bir artış yapılacak. Freiburg, Glarus, Schaffhausen, Thurgau, Wallis ve Zürich kantonlarında yaşayan sigortalılar ise ne çok ne de az oranda bir artışla karşılaşacaklar. Onların primlerine %8,5 ve %10 arasında bir prim zammının yapılması bekleniyor. 2003 senesinden beri yine ilk kez bu kadar yüksek zam yapıldı Önümüzdeki sene için ön görülen bu zam oranı, 2003 senesinden beri ilk kez bu kadar yüksek olacak. Çocukların sağlık sigortasına ödenen primlere sadece %10 ile hafif bir artış uygulanırken, 19 ve 25 yaş arasındaki genç sigortalılar prim ödemelerine %13,7 oranında bir zammı kabullenmek zorunda kalacaklar. BAG’ın verdiği bilgiye göre bu yaş gurubundaki sigortalılara sigorta şirketleri, yaptıkları indirimleri düşürdüklerini açıkladı. Genel anlamda yapılan bu zamların yüksek yüzdelik artışına rağmen diğerlerine göre Obwalden’lılar ayda 282,93 Frank ile düşük bir sağlık sigorta primi ödeyecekler. Aylık sağ-
lık sigorta primi için yapacakları ödemelerde Basel’lı sigortalıların cüzdanları hafiflemiş olacak. Rheinknie’de aylık primler 452,42 Frank olacak. En düşük primi ise 255,77 Frank ile Nidwalden’lı sigortalılar ödeyecek. Yanlış tahminler yapıldı
Kanton Temsilciler Meclisi’nin mantığına göre bu radikal prim zamlarının yapılması gerekli çünkü Sağlık Sigorta Şirketleri’nin 2008 ve 2009 yılları için belirledikleri masrafları düşüktü; buna bağlı olarak prim ödemeleri de düşük belirlenmişti. En yüksek imtiyaz bedeline (Franchise) %26 uygulanacak Sigortalılar artık aynı zamanda imtiyaz bedelinde fiyat değişikliğiyle karşılaşacaklar. Kanton Temsilciler Meclisi, imtiyazın daha doğrusu ön ödemenin Deutsch: Die Krankenkassenprämien für die Grundversicherung steigen im nächsten Jahr für Erwachsene ab 26 Jahren um durchschnittlich 8,7 Prozent. Die Unterschiede zwischen den Kantonen sind sehr gross, und 14 Kantone müssen überdurchschnittlich Erhöhungen zwischen 10,2 und 14,6 Prozent in Kauf nehmen. Am stärksten ist der Anstieg 2010 wie schon dieses Jahr im Kanton Obwalden: 14,6 Prozent. Die kleinste Erhöhung erfah-
%80’lık indirimini %70’e çekti. Bu şekilde yüksek imtiyaz bedellerindeki prim oranları düşük imtiyaz bedellerine göre artıyor. BAG’ın yaptığı hesaplama örneğinde, 2500 Frank’a kadar çıkan bir imtiyaz yani ön ödeme bedeli (Franchise) sigortaya ödenecek oranı %26’ya kadar çıkarabilir. Baharda yapılan tahminlerde prim zammı ortalama %8,7 olarak öngörülüyordu. BAG ise ilkbaharda ortalama %15 oranında bir zam tahmini yapmıştı. Kıyaslama hizmeti veren Comparis ve Bonus.ch’nın açıkladığı tahminlerde ise %11 ila %14,7 arasında ren die Versicherten im Kanton Neuenburg mit 3,6 Prozent. In 14 Kantonen steigen die Prämien überdurchschnittlich. Damit erhöhen sich die Prämien im nächsten Jahr so stark wie seit 2003 nicht mehr. Während die Kinderprämien mit 10 Prozent nur leicht stärker steigen als die Erwachsenenprämien, müssen die jungen Erwachsenen zwischen 19 und 25 Jahren einen überdurchschnittlichen Anstieg von 13,7 Prozent in Kauf nehmen. Die massiven Prämiener-
bir artıştan bahsediliyor. BAG’ın yaptığı açıklamaya göre yapılan zam daha düşük çıktı, çünkü meclis masrafları düşürmek için önlemler almaya karar verdi. Aynı zamanda piyasanın durumunun beklenenden daha iyi bir hal almasından dolayı prim artışı, yapılan tahminler kadar yüksek olmadı. 1018 höhungen werden laut Bundesrat unter anderem deshalb nötig, weil die Krankenversicherer für die Jahre 2008 und 2009 die Kostensteigerung zu gering eingeschätzt und entsprechend die Prämien zu tief angesetzt haben. Zur Kasse gebeten werden die Versicherten jetzt auch über die Wahlfranchisen. Der Bundesrat hat deren Rabatt von 80 auf 70 Prozent gesenkt. Dadurch steigen die Prämien in höheren Franchisestufen stärker als in tieferen.
«Sağlık Sigortaları, Müşterilerini Yanılttı! » Sağlık Bakanı Pascal Couchepin’in düşüncesine göre, önümüzdeki sene için yeteri kadar paraları olmadığından prim ücretlerini yükselteceklerini bildiren 18 sağlık sigortası, “müşterilerini yanılttılar”. Sağlık Bakanı Pascal Couche-
pin, Batı İsviçre’nin bölge gazetelerinden birine verdiği söyleşide, sağlık sigortalarının, 2010 yılı için belirledikleri ücret tarifelerini yıl boyunca aynı tutacaklarını garanti ettiklerini söyledi. Ekim sonunda görevinden ayrılacak olan bakan, söz vermelerine rağmen sigortaların bazılarının prim ücretlerini yükseltebileceklerini dile
getirmelerinin kabul edilemez olduğunu sözlerine ekledi. Couchepin, Sağlık Sigortalar Birliği Santesuisse’nin bu konuyla ilgili yaptığı açıklamayı oldukça garip ve tuhaf bulduğunu da belirtti: Santesuisse, ekim ayı başında sadece prim ücretlerini baştan düşük gösteren sigortaların sonradan primlerini yükselte-
ceklerini bildirmişti. Santésuisse bu konuda Pascal Couchepin’in departmanını sorumlu tuttuğunu bildirdi, çünkü Sağlık Bakanlığı 18 tane sağlık sigortasının durumundan haberdar edildiklerini ifade ederek, departmanın işini takip etmediklerini söyledi. 1045
Sivrisinekler neden bazı insanları ısırmaz? Bilim adamları, kimi insanların sivrisineklerce neden daha az ısırıldığını buldular: “Bu insanların tatlı ter kokuları.” Bilim adamları, kimilerinin sivrisineklerce “tercih edilmesinin”, kimilerininse “tercih edilmemesinin” ardında yatan nedenin, vücut kokularındaki farkta yattığını, sivrisineklere dirençli olanların terlerindeki şekerimsi koku bileşiminin daha yüksek düzeyde olduğunu keşfettiler. “Ketonlar” olarak bilinen bu bi-
leşimlerin sivrisinekleri savdığını belirleyen bilim adamları, vücudunda bu maddenin çok olduğu insanların sivrisinek ısırıklarına daha az maruz kaldıklarını söylediler. Rothamsted araştırma kuruluşundan Dr. James Logan, sivrisineklerin insanları belirlemelerine yardım eden, farklı kimyasalları ve işaretleri ayırtetme yeteneğine sahip olduklarını bildirdi. Logan, bir kişide bu ketonların yüksek yoğunlukta bulunmasının, sivrisineklerin, hedeflerindekinin insana benzemediğini düşünmelerine yol açtığını ve
böylece bu kişileri sivrisinekler için daha az çekici kıldığını kaydetti. İskoçya Aberdeen Üniversitesi’nden meslektaşlarıyla birlikte çalışan Logan, sivrisineklere dirençli gönüllü deneklerin vücut kokularıyla sinekleri çeken insanların kokularını karşılaştırdı. Sivrisinekleri kovmada etkili 5 tür keton belirleyen Logan ve arkadaşları, bu maddeleri normalde sivrisineklere çekici gelen denekler üzerine sıktılar ve sivrisineklerin bu kişilere artık yaklaşmadıklarını gördüler.
Bilim adamları şimdi, bu bulgunun ışığında yeni bir sivrisinek kovucu geliştirmek için kolları sıvadılar. Yeryüzünde 3 bin 500’den fazla sivrisinek türü bulunuyor ancak bunlardan çok azı insan bedeninden besleniyor. Sivrisinekler nektardan beslenseler de dişiler, yumurta geliştirmeye yarayan protein ve
enerji sağlayan kandan da yararlanıyor. 989
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
40
İSVİÇRE SANAT REHBERİ
İsviçre'deki Etkinlikler / Kasım 2009 Konser Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Zürih
X-TRA
Bebel Gilberto (BRA)
18:30
01.11.09
Zürih
Moods
Alexandra Prusa & Quinteto Argentino "La Strapata"
19:00
01.11.09
Bern
Bierhübeli
Skye - The Voice of Morcheeba
19:30
04.11.09
Zürih
Moods
Mariano Martin
19:00
08.11.09
Cenevre
Salle centrale Madeleine
5. Oriental & Flamenco Gypsy Festival 2009
20:00
11.11.09
Zürih
Kirche St. Peter
Dechen Shak-Dagsay
19:30
12.11.09
Winterthur
Salzhaus
Tule Tanssimaan - Live: Uusikuu
19:15
19.11.09
Wettingen
Zentrum Tägerhard
Die Amigos - Die Amigos
16:00
01.11.09
Bellinzona
Teatro Sociale
DRUM&VOICE
20:45
09.11.09
Basel
Stadtcasino Basel
AMG Sinfoniekonzerte
19:30
18.11.09
Luzern
Südpol
Lura (Kapverden)
20:00
26.11.09
Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Luzern
Hotel Schweizerhof
"Lozärn lacht": Swiss Comedy Gala
20:30
04.11.09
Zürih
ComedyBühne Weisser Wind
Swiss Caveman - mit Pit-Arne Pietz
20:00
05.11.09
Zürih
ComedyBühne Weisser Wind
Best of Spence
20:00
09.11.09-10.09.09
Pfäffikon SZ
EventDome
DivertiMento - "Plan B"
20:00
12.11.09
Ballwil
Gemeindesaal
Stermann & Grissemann
20:00
22.11.09
Zürih
ComedyBühne Weisser Wind
Hi Dad! - mit Pit Arne Pietz
18:00
22.11.09
Tiyatro
Müzikal / Gösteri Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Luzern
SwissLifeArena
Imperial Circus of China on Ice
20:00
28.11.09
Bern
Dampfzentrale Kesselhaus
Singular Sensation
20:00
28.10.09
Zürich
ewz-Unterwerk Selnau
Musical für Chind
14:00
28.11.09
Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Baden
TRAFO
The Irish Folk Festival 2009
18:30
01.11.09
Lausanne
Salle Métropole
FESTIVAL METROPOP 2009
19:30
12.11.09 - 14.11.09
Winterthur
Gaswerk
Dawn of Doom 3
18:00
14.11.09
Bern
Dampfzentrale
Festivalpass Saint Ghetto
19:00
27-11.09 - 29.11.09
Zürich
Moods
Bandfestival JSZ
19:35
28.11.09
Festival
Sirk Gösterisi Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Luzern
SwissLifeArena
Imperial Circus of China on Ice
20:00
28.11.09
Locarno
Palazzetto Fevi
Circo Imperiale Cinese sul ghiaccio
16:00
29.11.09
Brunnen
Gemeindeparkplatz
Circus Knie 2009
15:00
12.11.09-13.11.09
Zug
Stierenmarktplatz
Circus Knie 2009
15:00
10.11.09
Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Zürich
Puls 5
KÖRPERWELTEN
09:00
01.11.09 - 30.11.09
Zürich
Messezentrum
Auto Zürich 09
19:00
04.11.09 - 05.11.09
Sergi
Eğlence / Parti Nerede
Yeri
Etkinlik Adı
Ne Zaman
Tarih
Zürich
Moods
Real Funk for Real People
23:59
06.11.09
Bern
Bierhübeli
Pearls of the 80ies
22:00
07.11.09
Zürih
Westend
No Limit @Westend
22:00
07.11.09
Aarau
Kettenbrücke
DRS 3 Hitparaden-Party
22:00
07.11.09
Olten
Metro Club
Ü32 - Der Event
22:00
21.11.09
Zürich
Moods
Balkankaravan
23:59
21.11.09
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
42
SİNEMA HABERLERİ
Vizyondaki Yeni Filmler!
1077
Nefes Yönetmen: Levent Semerci Tür: Dram, Gerilim, Savaş Senaryo: Levent Semerci, Hakan Evrensel, M. İlker Altınay Oyuncular: Engin Hepileri, İlker Kızmaz, Mete Horozoğlu, Banu Çiçek, Barış Bağcı, Doğukan Polat, Engin Baykal, Okan Avcı, Muharrem Bayrak, Ozan Tekcan, Özgür Eren Koç, Barış Aydın, Cem Bilgin, Göktay Tosun, Hakan Bulut, İbrahim Aköz, Koray Kaya, Rıza Sönmez, Utku Duman Yapım: 2008, 2009 – Türkiye “Nefes : Vatan Sağolsun”, 2365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu’nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki kırk askerin hikayesidir. Büyük çaplı bir sınır ötesi operasyonun başlamasıyla, telsiz röle istasyonunun bulunduğu Karabal Jandarma Karakolu’nun önemi daha da artmıştır. Çünkü operasyona katılan birliklerin haberleşmesi artık bu röle istasyonu ile sağlanacaktır. Güneydoğu’da Irak sınırına yakın bir ilçedeki Komando Tugayı’nda görevli Yüzbaşı ve emrindeki askerler, tipi ve karla mücadele ederek iki gün süren intikalin ardından karakola ulaşırlar. Karakol’da bulunan Jandarma askerleri ile birlikte geçirdikleri günlerde acıyı, sevinci ve hasreti paylaşırlar; son güne kadar karakolu ve telsizi koruma görevlerini yerine getirmek için mücadele ederler.
Kana Susadım / Jennifer’s Body Tür : Bilim Kurgu / Korku / Komedi / Gençlik Yönetmen : Karyn Kusama Senaryo : Diablo Cody Görüntü Yönetmeni : M. David Mullen Müzik : Theodore Shapiro Yapım : 2009, ABD , 102 dk. Oyuncular: Megan Fox (Jennifer Check), Amanda Seyfried (Needy Lesnicky) , Johnny Simmons (Chip Dove) , Adam Brody (Nikolai Wolf) Minnesota’da küçük bir tarım kasabasında lise öğrencisi Jennifer amigo kaptanıdır. Jennifer, mükemmel bir hayat için kötü bir ruhla dostluk kurar. Şeytani bir ruh taşımakta olan Jennifer, okulundaki erkekleri vahşice katletmektedir. Yakın arkadaşı Needy, Jennifer’ın içinde bir şeytan taşıdığını öğrendiğinde arkadaşını ve çevresini kurtarmaya çalışır. Needy bununla uğraşırken Jennifer’ın kurbanlarının sadece erkekler mi olduğu sorusu da kafasını meşgul edecektir. “Juno” ile en iyi senaryo Oscar’ını alan Diablo Cody bu sefer farklı bir öyküyle karşımızda. “Juno”nun aksine şirinlikten hayli uzak olan “Kana Susadım”, absürd korku filmi öğeleri barındıran bir gençlik filmi.
İKİ DİL BİR BAVUL Tür : Belgesel / Dram Yönetmen : Orhan Eskiköy Özgür Doğan Senaryo : Orhan Eskiköy Görüntü Yönetmeni : Orhan Eskiköy Yapım : 2008, Türkiye , 81 dk. Oyuncular : Emre Aydın , Zülküf Yıldırım , Rojda Huz , Vehip Huz Türk öğretmenin, uzak bir Kürt köyündeki bir yılı. Öğretmen Kürtçe bilmez, çocuklar Türkçe. Öğretmen ilk kez gördüğü bu coğrafyada, bir yılını çocuklara Türkçe öğretmekle geçirir. Bir yılın sonunda çocuklar Türkçe öğrenebilecekler mi? Üniversiteden yeni mezun olmuş Türk öğretmen uzak bir Kürt köyüne atanır. Bir yıl boyunca öğretmenin farklı bir topluluk ve kültür içindeki yalnızlığına, çocuklar ve köylülerle yaşadığı iletişim problemine, çocuklardaki değişime tanık oluruz. Bu süreç boyunca öğretmen ve çocuklar birbirlerini yavaş yavaş tanımaya ve anlamaya başlarlar.
Kanal-İ-Zasyon Tür : Komedi Yönetmen : Alper Mestçi Yapım : 2009, Türkiye Oyuncular: Okan Bayülgen, Hakan Yılmaz, Erol Günaydın, Rasim Öztekin, Serhat Özcan Bir Televizyon kanalı olan Kanal-İ’de geçen olayların ve komik televizyon programlarının yer aldığı komedi filmi her kesimden insanı güldürme iddiasını taşıyor. Filmde saf Anadolu çocuğu İmdat’ın cam siliciliğinden Televizyon Kanalı Genel Müdürlüğü’ne ve Türkiye’nin rating rekortmeni bir yapımcıya dönüşmesini rating rekorları kıran birbirinden ilginç ve absürd televizyon şov ve programları anlatılıyor.
46. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde bu yıl ilk kez verilen En İyi İlk Film Ödülü’ne layık görülen İki Dil Bir Bavul, aynı gece Uluslararası Ortadoğu Filmleri Festivali’nde En İyi Ortadoğu Belgeseli Ödülü’nü kazandı. 16. Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin ödül töreni esnasında Nuri Bilge Ceylan’ın Türk izleyicisine izlemesini şiddetle tavsiye ettiği film, SİYAD Ödülü ve Jüri Yılmaz Güney Özel Ödülü’nün de sahibi oldu. Film başka festivallerden de ödüllerle dönmüştü; ZagrebDocs Film Festivali’nde En İyi Genç Yönetmen, Saraybosna Film Festivali’nde de EDN Talent Ödülü’nü aldı.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
43
ÇOCUK KÖŞESİ
BUNLARI
Biliyor musunuz?
Mezuniyet Giysisinin Anlamı Üniversite ve kolejlerde mezuniyet törenlerinde diploma alan öğrenciler normal kıyafetlerinin üstüne özel bir giysi giyer ve bir çeşit kep takarlar. Bu törenlerde öğretim üyeleri de şeklen benzer ama renkleri farklı giysiler giyerler. Aslında bu giysiler yıllar önce sadece mezuniyet törenlerinde değil öğrenim sırasında da giyilmek üzere tasarlanmışlardı.
Mezunların giydikleri bu akademik giysiler 12. ve 13. yüzyıllarda ilk üniversitelerin oluşmalarıyla ortaya çıktılar. Öğrenci ve öğretim üyelerinin standart giysileri bir çeşit papaz cüppesiydi. Ortaçağ Öğrencileri eğitimlerine başlamadan önce kiliseden uymaları gereken bazı emirler alıyorlar, bu emirlere uyacaklarına dair yemin ediyorlar ve cüppelerini giyerek eğitimlerine başlayabiliyorlardı. 14. yüzyılın ikinci yarısından sonra öğrencilerin cüppelerin üstündeki işle-
me ve süsleri takmaları yasaklandı. İlk olarak Kral VIII. Henry zamanında İngiltere’de Oxford ve Cambridge öğrencileri için özel standart akademik giysiler oluşturuldu. 1800’lü yılların sonlarına kadar Avrupa’da akademik giysilerde çalışma alanlarını belirten bir renk ayrımı yoktu. Renk ayrımının ilk yapıldığı ve standart hale getirildiği yer ABD’dir.
ÇİVİ VARMI? BİRAZDA GÜLELİM
- Ekmek var mı? - Eğer bir daha sorarsan seni duvara çivilerim... - Çivi var mı? - Yok... - Ekmek var mı?
BİLMECELER
Ben giderim o gider Üstümde gölge eder
(Şemsiye)
Ben varmadan o varır Her şeyden çok yol alır
(Işık)
Bir ağacı oymuşlar İçine sesleri koymuşlar Yanlış yalan söylemiş Kulağını burmuşlar (Saz)
Gökte gördüm bir köprü Rengi var yedi türlü (Gökkuşağı)
Kapıyı açar, kapamadan kaçar
(Rüzgar)
Küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk
(Limon)
Mavi atlas, iğne batmaz Makas kesmez, terzi biçmez
(Gökyüzü)
Bir kızım var, yeşil mantolu Kırmızı elbiseli, siyah düğmeli
(Karpuz)
Dereler tepeler, şık şık küpeler (Kiraz)
BOYAMA KÖŞESİ
Ördek eczaneye girer ve eczacıya sorar: - Ekmek var mı? - Yok... - Ekmek var mı? - Yok dedik ya!...
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Ürünleriniz, fiyatlarınız, Denner’iniz. Tavuk salamı
Pınar Kashkaval Peynir
400 gr.
400 gr.
3.75 Argeta tavuk eti sürmesi
1.65
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
95 gr.
4.95 Böreklik peynir
kutuda, % 45 yag˘ oranı, 800 gr.
Kampanya fiyatı
6.95
Vitaminka Ajvar sebze karımı • acısız • acılı 690 gr.
2.95
Munchmallow Classic 105 gr.
–.95
Podravka Tavuk ¸Corbası s¸ ehriyeli, 4 x 62 gr.
3.95
Kampanya fiyatı
Bütün ürünler tüm Denner s¸ubelerinde mevcut olmayabilir. Elimizdeki ürünler tükeninceye kadar. www.denner.ch
˙I svic¸ re’nin Discount Marketi
45
GÜLELİM-EĞLENELİM İki Keşiş
Meksika Sınırı
Sonuç trajikomikti.
İki keşiş yolda giderlerken, bir su birikintisinden karşıya geçmek için bekleyen genç bir kadını gördüler.
Amerika’da, Meksika sınırında bisikletli bir genç gümrük kontrolünde kum torbasıyla sınırı geçer. Güvenlikçi şüphelenir ama bir şey demez. Bu 1-2-3 birkaç kez tekrarlanır. Güvenlikçi kum torbasının içine bakmasına rağmen bir şey bulamaz. Yıllar sonra emekli olan gümrük görevlisi bu gençle karşılaşır ve sen yıllar önce hep kum torbasıyla sınırdan geçiyordun. Sınır dışına bir şeyler kaçırıyordun ama bir türlü bulamadım. Artık emekliyim bana sınırdan ne kaçırdığını söyle der ve cevabını alır.
Cuma sabahı saat 6’da odaları temizleyen temizlikçi kadının, hastanın bağlı bulunduğu solunum cihazının fişini çekerek kendi elektrik süpürgesinin fişini taktığı ve işini bitirdikten sonra solunum cihazının fişini tekrar yerine takıp gittiği görüldü.
“Böyle bir şeyi nasıl yapabildin? Biz keşişiz, bırak bir kadını kucaklayıp karşıya geçirmek, onlara bakmamız bile yasaktır.” Öteki keşiş, arkadaşına yanıt verdi: “Ben o genç kadını bir kilometre geride bıraktım, Sen ise onu hala taşıyorsun.”
Çin Banbu Ağacı Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir. Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir: Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır. Akla gelen ilk soru şudur : Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı Yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Bu sorunun cevabı tabii ki beş yıldır. Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir miydik ?... Bir başarının şartları her zaman çok basittir. Bir süre için çalışın, bir süre tahammül edin. Her zaman inanın ve hiçbir zaman geri dönmeyin.
Soru: Bu genç sınır dışına ne kaçırıyordu?
Sınıf öğretmeni, çocukların uykuları üzerine bir araştırma yapıyordu. Rüya görmenin insan ruhunu ne kadar rahatlattığını ve onlar için ne kadar gerekli olduğunu belirttikten sonra: – Söyleyin bakalım!. dedi. Bu gece ne gördünüz?
Uyanık Gazeteci Kaza yerinin etrafını polis kordonu ve meraklı bir kalabalık çevirmiştir. Gazetesine iyi bir haber yetiştirmek isteyen muhabir, çemberleri aşamayınca bir kurnazlık düşünerek seslenir: -Yol verin! Yol verin! Ben kaza kurbanının oğluyum! Yol verirler, muhabir yaklaşır. Bir de bakar ki; arabanın önünde bir eşek cansız yatmaktadır.
Çocuklar, tek tek el kaldırarak rüyalarını anlatmaya başladılar. O haftaki rüyaların bir çoğu, üç gün önce meydana gelen bir uçak kazası ile ilgiliydi. Bir de, cinnet geçiren bir emeklinin, karısı ve çocuklarını yol ortasında bıçaklaması ile...
Öğretmen, araştırmasını biraz derinleştirdiğinde, çocuğun diğer kardeşlerinin de aynı türde rüyalar gördüğünü öğrendi. Hatta dedesi bile, onlar gibiydi. Sonunda merak edip: – Hep bu türden rüyaları görmeniz çok harika!. dedi. Sanki birer film gibi her biri. Yoksa bunun için bir formül mü var? Küçük çocuk: – Bilmiyorum öğretmenim!. diye gülümsedi. Televizyon alamayacak kadar fakir olduğumuz için, Allah bize bu filmleri gösteriyor olmalı.
Zor Soru 3 kişi düşünün... Para birleştirip radyo almaya gidiyorlar. Radyo 30 YTL hepsi onar YTL koyup radyoyu alıp gidiyor. Fakat sonra tezgahtar, rodyonun indirime girdiğini ve 25 YTL ye düştüğünü hatırlıyor. Çırağına 5 YTL verip gidip para üstünü iade etmesini istiyor. Çırak 5 YTL yi 3 kişiye bölüştüremeyeceğini düşünüp 2 YTL yi cebine atıyor ve 3 YTL yi 3 kişi arasında bölüştürüyor. Böylece radyoyu 9 liraya almış oluyorlar.
– Hayrola arkadaş! diye sordu. Yoksa sen hiç rüya görmüyor musun? Küçük çocuk, yanakları pembeleşirken:
311 Numaralı Oda Güney Afrika’nın Cape Town şehrindeki bir hastanede devamlı esrarengiz ölümler oluyordu. Hemşireler haftalardır üst üste her Cuma günü 311 numaralı yoğun bakım odasına yatırılan hastaları ölü bulmaktaydılar. Bu sırlı ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Herkes meselenin çözülmesi için seferber oldu. Uzmanlar odanın havasını bakteriyolojik bakımdan kontrol ettiler. Güney Afrika’nın önde gelen bilim adamları ölenlerin aileleriyle üç hafta boyunca görüşmeler yaptılar. Hatta işin içine polis girdi ve akla gelen her ihtimal tek tek değerlendirildi, ancak onların araştırmaları da sonuçsuz kaldı. Ve tabi bu arada 311 numaralı odadaki hastalar sebepsiz ölmeye devam ediyorlardı. Son çare olarak hastaların kaldığı 311 numaralı yoğun bakım odası devamlı gözetim altına alındı ve sonunda odadaki ölümlerin sebebi ortaya çıktı.
– Elbette görüyorum!. diye gülümsedi. Ama benim rüyalarım çok farklı. – O zaman, gördüğünü anlat!. dedi öğretmen. Aynı şeyleri görmen gerekmiyor. Küçük çocuk: – Ben, dedemle birlikte gittiğim balık avını gördüm!. dedi. Köyümüze yakın olan derede idik. Ve koca bir balık tutarak eve götürdük. Öğretmen, yaptığı çalışmayı, bir sonraki dersinde de sürdürdü. O hafta görülen rüyaların büyük bir çoğunluğunda, petrol zengini bir ülkenin bombalanması sırasında ölen yüzlerce çocuk vardı. Diğer rüyalar ise, meşhur bir şarkıcının ayağından vurulması ve iş adamlarından birinin kaçırılması ile ilgiliydi. Öğretmen, arka sıradaki öğrencinin bu sefer de el kaldırmadığını görerek yanına gitti ve ona ne rüya gördüğünü sordu.
SUDOKU 5
Bulmacaları çözüp bize yollayan 1 okuyucumuz Rüya Halı’dan 160x230cm büyüklüğünde bir halı kazanacak. Kendine güvenen okurlarımız için adresimiz: Pusula Gazetesi Bulmaca Köşesi Bernstrasse 88 8953 Dietikon
– Geçen hafta bir çok kuzumuz doğdu!. dedi. Rüyamda onları, dağın yamacındaki pınara götürmüştüm. Bu arada çiçeklerle konuşup, gökyüzündeki kuşlarla yarıştım. Onlar gibi uçuyordum havada.
Öğretmen, arka sıralarda oturan bir öğrencinin el kaldırmadığını görünce, ona doğru yaklaşıp:
9
4 3
6
3
5
6 2
7
1970 - Saçı makyajı bozulmadan duş almak isteyen kadınlar için üretilen ve “o zamanlar kaç günde bir duş alıyorlarmış acaba” sorusunu sorduran nefes daraltıcı icat.
9
8
2
5
6
1
6
1 3
8
4
2
8
9
Duş başlığı
4
4
9
Peki geriye kalan bir YTL ye ne oldu.
8
4
3
Şimdi: 9x3=27 çırakta cebine 2 YTL attı 27+2=29
5
9
2
8
KOLAY
Yaklaşık bir kilometre sonra kendini daha fazla tutamadı, arkadaşına bu davranışının yanlış olduğunu anlatmak istedi:
Çalınan rüyalar
2
8 9
4
5 4 5
4
5
1
1 7
4
6
7
1
3
ZOR
Keşişlerden biri, genç kadını kucakladı ve suyun öteki karşısına geçirdi. Öteki keşiş arkadaşının bu davranışını başka bir biçimde yorumladı ve bu nedenle hiç de hoş karşılamadı.
Küçük çocuk, dışarıdaki karlı dağlara bakıp:
3
8
2 5
İki sudoku bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3x3’lük her kutuya, 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3x3’lük kutu bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.
Bu sayfada yayınlanmasını istediğiniz Fıkra ve diğer yazılarınızı bize yollayabilirsiniz.
E-Mail: haber@pusulaswiss.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Başlıca içeceğimiz
Fren yapma aleti
Batı Anadolu köy yiğidi
Belli, açık
Büyük ve süslü kayık
Mitoloji
Maddenin temel birimi
Bir kıta adı
En kısa zaman süresi
Kesintilerden sonra kalan miktar
Aynı ahır yarış atları
Romanya'nın plaka işareti
Kahramanlık
Soğurma, emme
Deniz ordusu generali
Bir nota
Bir nota Müspet ilimlerin genel adı
Sınırları belli olan
Bitkinin toprak içindeki bölümü
Normal olmayan
Konuğu ağırlama
Bilginlere yakışır biçimde
Havadaki su buharı
Göz rengi
İlâç
Güzel, hoş
Tutya
Bebek arabası
Kıvılcım
Bir taşıt aracı
Proje
Düzgün, uygun
Baryumun simgesi
Lüferin küçüğü
Sıvı
Peynir türü
İpek eşarp
Koşut, Muvazi
İki avuç dolusu
Toprak Mahsulleri Ofisi (kısa)
Alttaki ses sanatçımız
Destan
Vasıta
Vilâyet
Kötü
Pazar
Gözleri görmeyen
Boyun eğme
Ufuklar
İhtiyarlamak
Vilâyet
Mecra
Tahsisat
Zamklı cilâ
Eğrilmeye hazır pamuk çilesi
Besili kesimlik hayvan
Muğla'nın bir ilçesi
Güreşte bir oyun
Bir et yemeği
Suudi Arabistan plakası
Yakanın göğüsteki kıvrık bölümü
Kutulu telefon
Parazit
Samanla karışık tahıl
Katmak, eklemek
Paramızın simgesi
Kan grubu
Karşıyaka Spor Kulübü (kısa)
Sazın en ince teli
Ortadoğu'da bir göl
Rahatsızlık, tedirginlik
Plastik işçi şapkası
Havai, ciddi olmayan
Edim, fiil
Jimnastik ayakkabısı
Küçük bitki
Anadolu Ajansı (kısa)
Çin satrancı
Süsleme
Su yosunu
Anlamlı işaret, parola
Rüzgâr
İspanyolların Tırnak sevinç yöresindeki ünlemi ağrılı şifl İnce dantel
NİHAT NİKEREL
Bağlama mızrabı
Dolaşma, devir
Üstteki Rahmetli aktör
Kalite
Cengel Bulmaca
Rastlantı sonucu
Final fotoğrafı
Eskimiş giyecek
Bir tarikatın ilk kurucusu
Çılgın Roma imparatoru
İtalya'da ırmak
Tavlada bir sayı
Toplumdaki ani dehşet duygusu
Gümüş
Müstahkem mevki
Ülkemizin güneyinde ırmak
Küçük doğranmış et yemeği
Binek hayvanı
Bir sayı
Eserler
Bir tarafa yatırma, eğme Erzak dolabı
Bir nota
Giysi yapılan pamuklu kumaş
Derslik
Gözü açık, uyanık
Saman yığını
Eski dilde ayak
Sermaye, anamal
PINAR ALTINOK
Judoda derecelere verilen san
Yarış kayığı
Tuzla ürünü satılan yer
Allah'a (cc) inanış yolu
Çiçek adı Sinir ucu iltihabı
Ölçü Kalın sicim
Bir nota
Kan bilimi
Mesaj
Ayrılma, ayrılık
Bir soru sözü
Antalya'nın bir ilçesi
Hisse, üleş
46
BULMACA
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Kasım/November 2009 - www.pusulaswiss.ch
Yetkili Satýþ Noktasý