Nr026 - 01.2010 Pusula Gazetesi

Page 1

Ocak/Januar 2010 - Gerçek haberin adresi - www.pusulaswiss.ch ‘UN KATKILARIYLA AZB - 8953 Dietikon 2

Doris Leuthard’ın 2010 Mesajı

Cumhurbaşkanı Doris Leuthard zor günlere rağmen yeni yılda ümit verdi. Cumhurbaşkanı Doris Leuthard, yeni yıl konuşmasında herkesi birlik olmaya çağırdı. Birlik olmanın gücüyle İsviçre’nin kimliğinin güçlendirileceğini söyledi Devamı s.6

Mithat Bereket Konferans Verdi Kültürel organizasyonlarımızın beşincisi, 19 Aralık Cumartesi günü Zürich Volkshaus’ta gerçekleşti. Televizyon haberciliğinin önemli isimlerinden biri olan Mithat Bereket, Atatürk için hazırlamış olduğu “Devrimcinin Güncesi” adlı belgesel film ile katıldı. Devamı s.20

Oğuzhan Can Ödülünü Aldı

Neuchâtel Kantonu’nda ilki 1994 yılında düzenlenmiş olan Neuchâtoi Festivali’nin Neuchâtoi 2009 Gençlik Özel (Spécial Jeunes) adı altındaki bu yılki organizasyonu gençlere yönelikti.. Devamı s.25

Saç Dökülmesinin Nedenleri

Sağlıklı ve gür saçlara sahip olmak güzel; ama birgün gelir istemeden o güzelim saçlarınıza veda etmek zorunda kalırsanız paniğe kapılmayın! Çünkü günümüzde artık doğal yöntemlerle tekrar eskisi gibi sağlıklı saçlara kavuşmak mümkün... Devamı s.28

İsviçre Tarihindeki Dini Yasaklar

İsviçre halkının verdiği kararla, 29 Ekim Pazar günü Müslümanlara minare yapımı yasaklandı. Verilen bu karar, demokrasi sayfalarına ikinci bir kara leke olarak geçti. İsviçre tarihinde 1893 yılında kabul edilen ilk referandum Yahudi Cemaati’nin şoksuz hayvan kesimini yasaklamak oldu. Devamı s.14

Pusula Minare Konusunu TRT Ekranlarına Taşıdı! 2010`dan İtibaren Neler Değişecek?

Bu yıl da her yıl olduğu gibi yeni yasalar, yeni kurallar, yenilikler bizleri bekliyor. Bazı şeyler pahalı olacak, bazı yeni kurallar yaşamımızı kolaylaştırırken, kolay olanlar zorlaşacak vs. Peki neler değişecek, nelerin değişmesine kendimizi alıştırmaya çalışacağız? Devamı s.5

Gazetemizin davetlisi olarak İsviçre’ye gelen Mithat Bereket, TRT’de yayınlanan Pusula adlı programında “Minare” konusunu ele aldı. 24 Aralık 2009 tarihinde, saat 22:15’te yayınlanan program bir hayli ses getirdi. Gazetemizin belirlediği önemli kişilerle röportajlar yapan

Mithat Bereket, programında Avrupa’da ortaya çıkan İslam korkusuna dikkat çekti. TRT’de yayınlanan programda Zürih Entegrasyon Dairesi Müdürü Christopf Meier, Die Welt Woche dergisinin siyasi haber editörü Philipp Gut, İsviçre’de ilk minaresi yapılan Mahmud

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN 2007 yılından buyana hizmet verdiğimiz tüm okuyucularımızın yeni yılını kutlar, sağlık, mutluluk ve başarı dolu yeni bir yıl geçirmenizi dileriz.

Cami’sinin imamı Sadakat Ahmed ve gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Turgut Karaboyun’un minare konusuyla ilgili görüşlerine yer verildi. Programın ikinci bölümünde ise Hollanda’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde ortaya çıkan İslam korkusu işlendi. Devamı s.12


2

EDİTÖR ki tartışmalar ve diğer ülkelerin İsviçre’ye olan baskıları halen devam ediyor.

İçindekiler

İsviçre Haberlerİ..........................................4-21 Hukuk köşesi..................................................22 Köşe Yazarları...........................................24, 27 Kültür ve Sanat..........................................25-26 Kadın ve Aile Yaşamı...................................... 28 Bilim-Teknoloji................................................ 30 Sinema Haberleri............................................ 31 İsviçre Tarihi.................................................... 32 Sağlıklı Yaşam................................................. 39 Ne Pişirelim.....................................................34 Cocuk köşesi.................................................. 36 Gülelim Eğlenelim.......................................... 37 Bulmaca........................................................... 38 REKLAM VE İLANLARINIZ İÇİN: 076 342 90 91 veya 043 322 90 82

DÜŞÜNCELERİNİZ VE ELEŞTİRİLER: info@pusulaswiss.ch veya 043 322 90 82

Geht an alle Pusula Mitglieder. Verlegeradresse : Pusula Zeitung Bernstrasse 88 / 8953 Dietikon ZH

Erscheinungweise: 12 Mal Jährlich Abonementpreis: CHF 25.- / Jahr Inhaber: Turgut Karaboyun QM: Şendoğan Hoş Rechtsberater/in: Yetkin Geçer, Mehmet Akyol Gestaltung: DESCOM-M.COM / TK Autoren: Prof. Dr. Rıdvan Karalar Sunay Akın Gülter Locher

Fotoredaktion: Grafiker: Druckerei: Adressierung: Anzeigen :

Tamer Karaoğlu Mehmet Polater Sun Print Beorda 043 322 90 82 076 342 90 91

Freie Journalisten: Gülter Locher, Bülent Atalay, Atilla Alpullu, Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gülay Zengin, Tamer Karaoglu, Nuray Uçar, Pervin Tekin, Mehmet Akyol.

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır.

www.pusulaswiss.ch

Pusula Zeitung Bernstrasse 88 CH - 8953 Dietikon / ZH Tel.: +41 43 322 90 82 Fax: +41 43 322 90 89 www.pusulaswiss.ch reklam@pusulaswiss.ch

İçinde bulunduğumuz 2010 yılının sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini temenni ederek sizleri selamlıyorum. Geçtiğimiz 2009 yılını biraz değerlendirecek olursak özellikle ekonomik krizin ön plana çıktığını göreceğiz. Tüm dünyada kendini gösteren ekonomik kriz sebebiyle büyük firmalar kapanırken, on binlerce insan işsiz kaldı. İsviçre’de yaşayan Türk toplumu da ekonomik krizden nasibini aldı. 2009 yılında vatandaşlarımızın büyük bir bölümü yıllık tatillerini İsviçre’de geçirmek zorunda kaldılar. 2009 yılında İsviçre’nin gündemi oldukça yoğundu. İlk olarak Aarau’da 8 Mart tarihinde yapılan seçimleri hatırlatmak istiyorum. Hepimizin yakından tanıdığı Halil Sütlü, kendi kurduğu UNS isimli partiyle Aarau Parlamentosu seçimlerine katılan ilk Türk oldu. Sürekli mücadele ettiği SVP partisinin karşısına ‘BİZ ‘isimli partiyle çıkan Halil Sütlü, yapılan seçimde başarılı olamasa da hepimize örnek olacak bir cesaret gösterip önemli bir çalışmaya imza attı.

ABONE OLMAK İÇİN: 043 322 90 85

PUSULA IMPRESSUM / 2010

Turgut Karaboyun (t.karaboyun@pusulaswiss.ch)

Nisan aylarında ise ülkenin gündemi banka sırları ve yabancıların bankalardaki paralarıydı. Banka sırlarının yavaş yavaş açıklandığını öğrenen yatırımcılar paralarını geri çekmeye ve başka ülkelere yatırmaya karar vermişlerdi. Yaklaşık 2 trilyon euro olduğu tahmin edilen yatırımların geri çekilmeye başlanması ve ‘kara para’ konusu ülkenin gündeminden aylarca düşmedi. Bu konuda-

Mayıs ayına geldiğimizde Türk Günü Festivali’ni hatırlıyorum. Bu yıl Cenevre’de düzenlenen 3. Türk Günü Şenliklerine yaklaşık 6 bin dolayında vatandaşımızın yanı sıra İsviçreliler de büyük ilgi gösterdi. Organizasyon, katılımcılar tarafından beğenilirken, gün boyunca yapılan etkinlikler ve program yeteri kadar beğeni kazanmadı. Bu yıl ise Türk Günü’nün Zürih’te yapılacağı söyleniyor. Yaz tatilinin hemen ardından İsviçre gündeminin en çok konuşulan konusu Libya devlet başkanı Kaddafi’nin oğlunun yaptıklarıydı . Kaddafi’nin oğlu, İsviçre’nin lüks otellerinin birinde, hizmetçisine kötü muamele etmekten dolayı İsviçre yasalarınca yargılanmıştı. O günden beri baba Kaddafi’nin İsviçre’ye olan öfkesi dinmedi. Geçtiğimiz aylarda İsviçre Cumhurbaşkanı Merz, Libya’da yapılan görüşmede Kaddafi’den özür dileyerek büyük bir skandala imza atmıştı. Birçok kişi Merz’in hemen istifa etmesini isteyerek konuya büyük tepki göstermişti. 2009 yılının finali ise minare oylamasıydı. 27 Haziran’da Wangen kasabasında montajı yapılan minare tüm sağcı partilerin hemen dikkatini çekmiş ve bir kampanya düzenlenerek, 118 bin imza toplanıp minarelerin yasaklanması referanduma taşınmıştı. 27 Kasım tarihinde sonuçları açıklanan referanduma, İsviçre’de yaşayan Müslüman toplumun tepkisi sert oldu. İsviçre tarihinde daha önce 1891 yılında yapılan başka bir referandumda halk, şok kulanmadan yapılan hayvan kesimlerini yasaklayarak Musevilerden büyük tepki toplamıştı. Yaklaşık 120 yıl sonra yapılan yeni bir oylama ile bu sefer halk, Müslümanların tepkisini toplayan bir kararı vermiş oldu. Umudumuz

bundan sonraki yıllarda dini konuların oylama konusu olmaması ve tüm insanların karşılıklı hoşgörü ve anlayış çerçevesinde uyumlu bir biçimde yaşamaları olacaktır. 2009 yılında İsviçre’de önemli gelişmeler yaşanırken gazeteniz Pusula da kendi çalışmalarında büyük değişikliklere imza attı. Gazetemiz nisan ayında merkez ofisine taşınırken, eylül ayında trajını ikiye katlayarak, 20 bine ulaştırdı. Kültürel organizasyonlar, 2009 yılında 3 kez gerçekleştirildi. Şubat ayında Sunay Akın, mayıs ayında Prof. Dr. Üstün Dökmen ve geçtiğimiz aralık ayında TRT televizyonundan Mithat Bereket ücretsiz düzenlediğimiz organizasyonlarda okuyucularımızla buluştu. En son gerçekleştirmiş olduğumuz Mithat Bereket konferansı ve minare konusu 24 Aralık’ta TRT’de yayınlanan Pusula isimli programda tüm dünyaya yayınlandı. Pusula programı dahilinde özel bir bölüm ayrılarak gazetemizin tanıtımı yapıldı. Gazetemizin kültürel organizasyonları ve yeni projeleri 2010 yılında da devam edecek. Amacımız yeni yılda en az 4 farklı organizasyona imza atmak ve yeni isimlere konferans düzenlemek. Diğer yandan gazetemiz yeni yılda yapacağı çalışmayla sadece abone olan vatandaşlarımıza ulaştırılacak. Yapacağımız çalışmayla okurlarımız hem daha kaliteli bir gazete okuyacaklar hem de vereceğimiz Pusula kart ile birçok yerde indirimli alışveriş yapacaklar. 2010 yılında hedeflerimize sizlerin vereceği destek ile kısa sürede ulaşacağımızı düşünüyoruz. Tüm okurlarımıza gönüllerince yaşayacakları bir yıl diliyoruz. 1211

Bize reklam verin kazançlı çıkın.. Tüketicilere kendinizi daha iyi tanıtmak İşletmenizin saygınlığını ve imajını artırmak

Pusula gazetesi, işletmecilerimiz ve okurlarımız arasında bir köprüdür.

Yeni ürünlerinizin tanıtımını yapmak ve tüketimini hızlandırmak

Siz reklama karar verin, A’dan Z’ye ütün çalışmaları biz yapalım.

Hizmetleriniz hakkında insanları bilgilendirmek

Siz de kazanmak istiyorsanız hemen bizi arayın.

Bütün bu konularda tüm işletmelerimize Profesyonel hizmet veriyoruz.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


4

İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçre’de 2009 Yılının Önemli Olaylar Kronolojisi OCAK 09 4.1 22 yaşındaki Bündnerli kayakçı Dario Cologna, üçüncü kez Tour de Ski yarışmalarını kazandı. Norveçli Petter Northug ile Alman Axel Teichmann Dario’nun arkasında kaldılar. 23.1 Jelmoli, bir buçuk yıllıkk tartışmalar sonucunda mağazacılıkla birlikte, emlakçılık ve yatırımcılık da yapmaya karar verdi. 25.1 İsviçreli kayakçılar Didier Défago ve Dominique Gisin Kitzbühel Dünya Kupası’nı kazandılar. 25.1 UBS Bankası büyük zararına rağmen 2008’de de son derece cömert bonus hesaplaması nedeniyle çok sert eleştirilere neden oldu. Hükümetin UBS Bankası’nı kurtarma önlemleri almasına rağmen 2 milyar tutarında bonus hesaplaması yaygın ve çok sert eleştirilere yol açtı.

ŞUBAT 09 5.2 De Swiss Re sigorta şirketi 2008 yılı için net 1 milyar frank zarar gösterdi. 6.2 26 yaşındaki bir Brezilyalı kadın Stettbach tren istasyonunda üç erkeğin saldırısına uğradığını, bunlar tarafından bıçakla vücuduna çeşitli işaretler kazıldığını, işkenceye uğradığını ve bu olaylar esnasında karnındaki ikiz bebeklerini kaybettiğini iddia ederek büyük bir skandal yaratmıştı. Olay, özellikle Brezilya medyasının ve hükümetinin İsviçre’ye çok ağır suçlamalarda bulunmasına neden olmuştu. Olaydan sonra yapılan sorgulamalar ve araştırmalar bu olayların yaşanmadığını, tamamen hayal malzemesi olduğunu ortaya koydu. Bir hafta sonra da Brezilyalı kadın olayın kendisi tarafından uydurulduğunu itiraf etti. 10.2 UBS, 2008 yılında gösterdiği 19,7 milyar franklık zararını kanıtlamak zorunda bırakılıyor. Tüm sert eleştirilere rağmen banka, hesaplanan yüksek bonus ödemelerini yapmaya kararlı. 11.2 İsviçre’nin bir diğer büyük bankası Credit Suisse’de 8,2 milyon frank gibi çok büyük bir zarar gösteriyor. Zararına rağmen CS devlet yardımını reddediyor. 25.2 André Blattmann Genel

Kurmay Başkanı olarak atandı. Genel Kurmay eski Başkanı Roland Nef’in cinsel tacizden dolayı skandallı bir şekilde görevinden ayrılmak zorunda kalmasının ardından, Savunma Bakanı Ueli Mauerer Blattmann‘ı desteklemişti.

MART 09 3.3 Zürichli medya firması Tamedia- Verlag, Batı İsviçre Yayınevi Edipress’i satın alacağını bildirdi. Edipress’in Tamedia’ya katılımı etaplar halinde olacak ve 2013 yılına kadar tamamı Tamedia tarafından alınmış olacak. 3.3 Amerika dünyanın vergi cenneti ülkelerine karşı savaş açtı. Özellikle de İsviçre banka sırlarına ve İsviçre’ye karşı büyük suçlamalar yapıldı. 4.3 Baden’daki Rieden’de (Aarau) 16 yaşındaki Fribourglu çocuk bakıcısı Lucie Trezzini, 25 yaşındaki bir İsviçreli tarafından hunharca öldürüldü. Sabıkalı genç adam 16 yaşındaki genç kızı fotomodel yapmak vaadiyle kandırarak evine götürdü. Olay tüm İsviçre’de büyük bir üzüntüye yol açtı. Katil hapishaneye geri dönmek maksadıyla cinayeti işlediğini söyledi. 6.3 G-20’nin İsviçre’yi kara listeye alacağı şeklinde açıkça tehdit etmesi üzerine İsviçre, yabancı vergi kaçakçılarına karşı diğer ülkelerle işbirliğine hazır olduğu sinyalini verdi. 11.3 21 milyar franklık zarara rağmen UBS yönetim kurulu, yönetim kademelerine 15,1 milyonluk bonus ödeme izni verdi. Devlet yardımına muhtaç olan banka, işinden ayrılmak zorunda kalmış olan eski menejeri Ospel’e bile 2,3 milyon franklık bir ödeme yapabildi. 15.3 İsviçre Milli Kayak Takımı 1996’dan beri en iyi sonuçlarla dünya şampiyonalarını kapattı. Avusturya’nın ardından ikinci olan İsviçre takımı, 6 dünya şampiyonluğu madalyası ve 12 dünya kupası birinciliği kazandı.

2009

yaptığı bu davranışından ötürü şiddetle eleştirdi. 15.4 UBS tasarruf amacıyla tüm dünyadaki 76.200 çalışanından 8700’ini işten çıkardı. Bunların 2500’ü İsviçre’de.

MAYIS 09 1.5 1 Mayıs gösterilende 83 kişi tutuklandı. Tutuklananların çoğu çok gençlerdi. 1.5 Obwalden kanton yönetimi sadece zenginlere açık olan özel bir mahalle yapmaya kalkışınca çok şiddetli reaksiyonlarla karşılaştı. 4.5 Yıllarca süren inşaatlardan sonra Zürich Uetliberg tüneli ve Westumfahrung trafiğe açıldı.

HAZİRAN 09 7.6 Tenisçi Roger Federer ilk kez French-Open turnuvalarında kazandı. 12.6 İçişleri Bakanı Pascal Couschepin ekim ayından itibaren görevinden çekileceğini bildirdi. 30.6 85 yaşındaki Fransız şarkıcı Charles Aznavour İsviçre’ye Ermeni Elçisi olarak atandı. Fransa’nın vatanı olduğunu söyleyen Aznavour, köklerinin ise Ermenistan’da olduğunu belirtti.

19.3 Alman marketi Lidl İsviçre’de 13 şube açtı.

TEMMUZ 09

NİSAN 09

1.7 Amerika’nın giderek artan baskısı nedeniyle İsviçre bankaları Amerikan müşterilerinin hesaplarını kapatmaya ve yeni Amerikalı müşteri almamaya başladılar.

2.4 İsviçre G-20 Londra toplantılarında vergi cenneti ülkeler arasında gösterilerek gri listeye alndı. İsviçre OECD’yi İsviçre’nin haberi olmadan

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

1.7 Üç Zürichli öğrenci Münich’te birkaç kişiye saldırarak dövdüler ve yaraladılar. Saldırıya uğrayanlardan bir işadamı çok ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Öğrenciler adam öldürmeye teşebbüsten tutuklandılar. 7.7 İsviçre, Almanya ve Avusturya Türkiye’nin Ilısu projesinden çekildi. 23.7 İsviçre 12 ülke ile OECD standartlarına uygun olarak çifte vergilendirme anlaşması imzaladı. (Yine de gri listede kalmaya devam ediyor.)

AĞUSTOS 09 19.8 Hükümet UBS’e yardımını kesmeye karar verdiğini bildirdi. 20.8 Cumhurbaşkanı Merz Libya’ya gidip Libya ile ilişkilerin tekrar normalleştirilmesi için anlaşma imzaladı. Anlaşmada İsviçre’nin Libya Lideri’nin oğlu Hannibal Kaddafi’nin Temmuz 2008‘deki gereksiz tutuklanmasına ilişkin özür dilemeye hazır olduğu da yazılıydı. Merz iki rehinenin gönderilmesi amacıyla uçağını Libya’da bırakarak İsviçre’ye döndü. Cumhurbaşkanının davranışları hükümetin diğer temsilcileri tarafından çok eleştirildi. 28.8 Cumhurbaşkanının uçağı, içinde iki rehine olmadan boş bir şekilde geri geldi.

EYLÜL 09 2.9 Yapılan anlaşmaya uymaya niyetli görünmeyen Kaddafi, Londra’daki Birleşmiş Milletler toplantısında İsviçre’nin

komşu ülkelerine paylaştırılması teklifini getirdi. 16.9 49 yaşındaki Neuenburglu Ständerat Didier Burkhalter (FDP), Pascale Couschepin’in yerine İçişleri Bakanı seçildi. 24.9 İsviçre OECD’nin gri listesinden çıkarıldı. 26.9 Roman Polanski Zürich havaalanında tutuklandı. Polanski 1977 yılında 13 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmişti.

EKİM 09 10.10 Zürich’te İsviçre’nin arabuluculuğuyla ve Amerika’nın baskısıyla Türkiye ve Ermenistan başbakanları buluşup ilişkilerin normalizasyonu anlaşması imzaladılar. 20.10 İsviçre ve Libya arasında ilişkilerin normale döndürülmesi için imzalanan anlaşmadaki 60 günlük süre doldu. Libya, Merz ile imzaladığı anlaşmaya uymaya hala niyetli görünmüyor.

KASIM 09 15.11 İsviçre’nin U-17 futbol takımı Nijerya’da yapılan Dünya Kupası maçlarında dünya şampiyonu oldu. 23.11 Aargau kantonundan Pascale Bruderer (SP), Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi. 29.11 İsviçreli seçmenler hiç beklenmedik bir çoğunlukla minare yasağına “evet“ dediler. 1223


5

İSVİÇRE HABERLERİ

2010`dan İtibaren Neler Değişecek? Bu yıl da her yıl olduğu gibi yeni yasalar, yeni kurallar, yenilikler bizleri bekliyor. Bazı şeyler pahalı olacak, bazı yeni kurallar yaşamımızı kolaylaştırırken, kolay olanlar zorlaşacak vs. Peki neler değişecek, nelerin değişmesine kendimizi alıştırmaya çalışacağız? İşte bunlardan en önemli olanlarını sizler için seçtik…

garasını kendisi saranlarla, çeşitli boylarda ve kalınlıklarda puro içen tiryakiler çok iyi hissedecek. Yaprak tütün ya da puro satın almak için cüzdanlarından daha büyük rakamlı banknot yaprakları çıkarmaları gerekecek. Artık sigarasını kendisi saranlar da hiç zahmet etmesinler, bundan sonra kendi sardıkları sigara hazır sigaradan daha ucuza gelmeyecek.

Co2 vergileri yükselirken, buna paralel olarak yakıt ihtiyacımız için cüzdanlarımız bir hayli hafifleyecek. 2010 yılında yakıta üç misli daha fazla ödeyeceğiz: Benzinin fiyatı her 100 litre başına 9 frank olarak belirlendi. Yani eski fiyatının en az üç katı olacak.

Askeri mensuplar, tekrarlama kurslarından muaf kalmak isterlerse artık daha fazla para ödeyecekler. Normal askerlik görevini yapmak yerine, askerlik hizmeti yerine sayılan herhangi bir görevi yapmak durumunda olanlar en az 400 frank ödemek zorunda kalacak.

Sağlık ve çevreye zarar veren her şeyle savaşa giren dünya, bu savaşın giderek pahalılaşmasına çare olarak en doğal yolu seçti: Çevre ve sağlığa zarar vericileri kullananlara fatura kesecek. Bu faturaya sigara tiryakilerinin yanı sıra şimdi de puro tiryakileri, çevre ve sağlıkla savaşın faturasına ortak olacak: Kesilmiş tütün vergileri pahalılaşacak, bunu da si-

Askeri mensuplar da pahalılıktan nasiplerini alacaklar…

Askerlik hizmetini bitirenler silahlarını teslim etmek istemezlerse, yeni yasaya göre bir silah ruhsatı almak zorundalar. Vergi kaçıranlara bir defalık pişmanlık affı… Hükümet 2010 yılında vergi kaçakçılarından da gelir elde etmeyi

umuyor; şimdiye kadar küçük ya da büyük devletten vergi kaçırmış olanlar pişmanlık yasasından yararlanarak kendilerini ihbar edebilirler. Bir sefere mahsus olmak üzere kendilerini ihbar eden vergi kaçakçıları hiçbir ceza almadan ödemek zorunda oldukları vergilerini ödeyebilecekler. Normalde kendisini de ihbar etse vergi kaçıranlar belirli bir para cezasına çarptırılıyor. Mirasçıları, ölenin kaçırdığı vergileri ihbar ederlerse sadece son üç vergi periyodunu ödemek zorunda kalacaklar. Normalde ölmüş bir vergi kaçakçısının mirasçılarına son on yılın vergi periyodları ödettiriliyor. Pahalı SMS’lere karşı devlet koruması Yapılan yeniliklerin çoğu vatandaşın cebinden biraz daha fazla para almak için değil. Mesela artık erotik ya da fal gibi SMS hizmetlerine, astronomik faturalar ödenmeyecek.İnternette dolaşırken farkında olmadan ya da düşünmeden faremizle sadece bir tık yüzünden herhangi bir hizmete abone olmamız artık mümkün

olmayacak. Ayrıca abonesi olduğumuz mobil telefon şirketi sattıkları konuşma ürünlerininin fiyatını ve yurt dışı SMS’leri bildirmek zorunda kalacak. Kadınların iki yılda bir kez olmak üzere kanser muayeneleri hastalık kasaları tarafından ödenecek... Mammographie, göğüs kanserinin erken teşhis edilmesini sağladığından, kadınların bu hastalıktan korunmalarında çok önemli fonksiyona sahip. Bu yıldan itibaren hastalık kasaları, Mammographie masrafını da üstlenmek zorundalar. Artık 50 yaşından itibaren kadınlar, her iki yılda bir hastalık kasaları tarafından ödenecek olan kanser muayenelerini yaptırma hakkına sahip olacak... Temizlikçi kadınlar, ajanlar ve holliganlar Devletin temizlik personeli geçtiğimiz yaz boyunca daha iyi çalışma şartları için çetin bir savaş verdiler. Artık bu çetin savaşın meyvelerini toplama zamanı geldi: Bu yıldan itibaren daha fazla maaş alabilecekleri gibi sınırsız iş anlaşmasına da sahip olacaklar.

Bir yenilik de iç ve dış gizli haber alma hizmetlerinde çalışanlar için: Artık bu kategoride çalışanlar, Markus Seiler’in şefliğindeki devletin haber hizmetleri servisine dahil edilecekler. …ve Holliganslar: Bunlara karşı alınan önlemler de değişikliğe uğruyor. Bundan böyle Holligansların sorumluluğunu kantonlar taşıyacak. Şimdiye kadar geçici olarak hükümetin üstlendiği bu problemle artık kantonlar meşgul olacak… Yani her kanton kendi Holliganslarından sorumlu. Yeni bağımlılık yapan maddeler kanunu, bu konuya politik yaklaşımın devamını mümkün kılıyor, yenilik ise artık eroin de yasal eller tarafından bağımlılara verilecek. 1200

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


6

İSVİÇRE HABERLERİ

Doris Leuthard’ın 2010 Mesajı Cumhurbaşkanı Doris Leuthard zor günlere rağmen yeni yılda ümit verdi. İsviçre’nin 2010 senesinde zorlukların üstesinden gelecek koşullara sahip olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Doris Leuthard, yeni yıl konuşmasında herkesi birlik olmaya çağırdı. Birlik olmanın gücüyle İsviçre’nin kimliğinin güçlendirileceğini söyledi. Radyosundan konuşan Cumhurbaşkanı, “tüm dünya güç, etki ve kaynak için savaş verilen bir dönemin içindedir. İsviçre de bu dönem içindeki kendi rolünü ve başkalarının karşısın-

daki durumunu bulmak zorundadır.” dedi. Luethard’ın ifadelerine göre İsviçre, bir ülke olarak, global güçler karşısında gücünün zayıflatılmasına izin vermemeli, kendine güvenerek çözümler ortaya koyabilmeli ve bunları iletebilmelidir. Ve İsviçre bir ülke olarak rolünü bulmalı, haklar için çaba göstermeli, demokrasiden, sadece çoğunluğun hakkını ve gücünü değil, aynı zamanda da azınlıkların haklarının da korunmasını anladığını göstermelidir. “İradeli Halk...” “Hükümet bu yıl bu konulardaki tartışmalarını derinleştirecektir.

Deutsche Zusammenfassung Bundespräsidentin Doris Leuthard verbreitet trotz schwieriger Zeiten Zuversicht fürs neue Jahr. Die Schweiz habe gute Voraussetzungen für die Aufgaben, die sie 2010 anpacken werde.Bundespräsidentin Doris Leuthard hat in ihrer Neujahrsansprache zu gesellschaftlichem Engagement aufgerufen. Mit vereinten Kräften werde es gelingen, die Identität der Schweiz zu stärken. Eine Welt im Umbruch; «Die Welt befindet sich im Umbruch, rund um den Globus ringen Staaten um Macht, Einfluss und Ressourcen», sagte Leuthard in ihrer Radio- und TVAnsprache. «Auch die Schweiz muss ihre Rolle sich selbst und anderen gegenüber finden.»

Ben ülkemin ne büyük bir gücü olduğunu bildiğim için ümitliyim.” diyen Leuthard, “İradeli Halk/Willensnation” sözünün boş olmadığını da belirtti. Demokratik ülkeler toplumsal birlik ve halkın angajmanı ile yaşarlar. İsviçre’nin kimliğinin ölçüsü her bir bireyinin huzurudur. Eğer her birimiz omuz verip yüklenirsek, kimliğimizi de güçlendiririz, bu şekilde herkes kendi üzerine düşeni yapabilecektir.” “2010 pek çokları için hiç de kolay olmayacak...” Leuthard, fırtınalı geçen 2009 yılına da dikkat çekerek, sözlerine, “Asıl olanı gözden kaçırmamalıyız. Bunun için uyanık olmak, sorumluluklarımızı bilmek gerekmektedir.” şeklinde devam etti. Pek çok insanın işini kaybettiğini veya işyeri için korku içinde olduğunu söylerken, hasta ve yaşlı insanları da düşündügünü belirtti. 2010 yılının pek çok kişi için hiç de kolay bir yıl olmayacağını söyleyerek, halkın ümitlerini kaybetmemesini, güçlü ol-

masını istedi. “Ben beklentiliyim, çünkü toplumumuzu (tekrar) inşa edebileciğimize inanıyorum.” dedi.

sağlam bir finans politikasına sahiptir. “Biz (bu konuda) yarışta dünyanın en iyi şartlarına sahip olan ülkeyiz.”

“İsviçre, dünyadaki en iyi şartlara sahip ülkedir...”

Cumhurbaşkanı Doris Luethard sözlerini mutluluk, sağlık ve Allah’tan refah dilekleriyle bitirdi. 1220

İsviçre’deki birbirine bağlılık boş bir formül değildir. Ayrıca İsviçre güçlü bir ekonomiye ve

21 Yıl Sonra Ulaşan Posta Kartları! Yunanistan’dan 21 yıl sonra alıcısına ulaşan posta kartları şaşırttı... 87 yaşındaki emekli Hanna Bussman, 28 Kasım tarihinde rutin olarak baktığı posta kutusunda mektupların ve reklam broşürlerinin arasında Yunanistan’dan gönderilen iki posta kartını görüyor. ‘’Bu havada kim Yunanistan’a gitmiş ki?’’ şeklinde söylenerek incelediği kartların postaya veriliş tarihini gördüğünde şaşkınlıktan küçük dilini yutacak duruma geliyor. Çünkü kartın gönderiliş tarihi 14 Temmuz 1988.

21 sene geciken teşekkür Kartları gönderen arkadaşlarından biriyle hala görüşen Bussman, hemen arkadaşını arayarak gönderdiği kart için teşekkür ediyor. Bu olaya inanmakta zorluk çeken arkadaşı ise Hanna’nın kendisine şaka yaptığını düşünüyor. Daha sonra iki arkadaş 1988’de Yunanistan’ın Andros kentinde bir arkadaşları ile yaptıkları unutulmaz tatili ve göndermiş oldukları kartları hatırlıyorlar. Her ikisinin de ortak arkadaşı olan bu dostlarıyla yıllardır iletişimi kaybettiklerinden dolayı Hanna Bussman ona teşekkür edemiyor.

İsviçre posta kurumunun hatası değil Kartların Yunanistan’da bir şekilde takıldığını belirten İsviçre Posta Kurumu basın sözcüsü Nahthalie Salamin, ‘’Sihlpost Postahanesi 2007’den beri kapalı, Zürih’e gelen mektuplar da Schlieren’deki Mülligen Posta Merkezi’nden dağıtılıyor. Bu nedenle, kartların 19 sene Sihlpost’da takılıp, ardından da 2 yıl Mülligen Posta Merkezi’nde kalmasının mümkün olabileceğine ihtimal vermiyoruz’’ dedi. Salamin, bu olayın çok nadir olarak yaşandığını, eğer Yunanistan’dan 1988 tarihli daha

çok sayıda mektup veya kart gelmiş olsaydı bunu fark edebileceklerini ve alıcılara bu postaları ek bir özür mektubuyla iletileceklerini ifade etti. Salamin, geçtiğimiz yıl yurt dışından gelen postaların %92,6’sının zamanında alıcılara ulaştırıldığını da sözlerine ekledi. 1185

Deutsche Zusammenfassung Postkarten brauchten 21 Jahre von Griechenland nach Zürich 1988 schickten zwei Frauen Karten aus ihren Ferien. Aber erst vor zwei Wochen kamen sie in Höngg bei der Adressatin an.

Kantonlar Trafik Kaosundan Bıktı Ständerat (küçük meclis), İsviçre’nin her tarafına yayılan inşaatlar nedeniyle yaşanan trafik sorununa çare arıyor. Ständerat bu doğrultuda, bu alanlara dört şeritli geçiş açılmasını, çalışma saatlerinin arttırılarak inşaatların çabuk bitmesini Bakanlar Kurulundan talep edecek. Bakanlığa sunulması beklenen öneri, yapılan oylamada 10’a karşı 19 oyla kabul edildi. This Jenny (SVP/GL) başkanlı-

ğında hazırlanan öneride, İsviçreli sürücülerin trafikte yılda 33 milyon saat kaybettikleri belirtildi. Yollardan sorumlu kurumun (Bundesamt für Strassen) açıklamasına göre, sürücülerin yollarda kaybettikleri zamanın, ülke ekonomisine 1,2 milyar frank’a mal olduğunu; bu masrafın büyük kısmının ise ulusal cadde inşaatları nedeniyle, caddelerin kullanılamayacak durumda olmasından kaynaklandığını belirtti. Bakan Luenberger iddiaları reddediyor...

İnşaatlar nedeniyle sadece 7 saatlik bir yavaşlamanın olduğunu belirten Trafik Bakanı Moritz Leuenberger ise bu iddialara itiraz ediyor. Bakan Luerberger, trafikteki yavaşlamanın kazalardan kaynaklandığını ve bu nedenle yolların mümkün olduğunca dört şerite çıkarılması gerektiğini söylüyor. Ne var ki bu konuda sorumluluk almak istemediğini de belirten Luerberger, her yerde bu önlemin mümkün olamayacağını açıkladı. Ständerat öneriyi Millet Meclisine gönderdi. 1188

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


8

İSVİÇRE HABERLERİ

Metadon Bağımlısının Evinde, 71’i Ölü 176 Yılan 33 yaşındaki metadon bağımlısı İsviçrelinin evindeki yılanlara izinsiz olarak el konuldu. Metadon bağımlısının Veteriner Memurluğu tarafından aranan evinde 75’i ölü 105’i canlı toplam 176 yılan bulundu. 33 yaşındaki bağımlının, evinde izin belgesi olmadan yılan beslediği ve daha önce iki kez yılanlar tarafından ısırıldığı bildirildi.

Zürichli metadon bağımlısı, evinde baktığı yılanlar tarafından iki kez ısırılınca, acil servise kaldırılmış, bu durum Veteriner Memurluğu’nun dikkatini çekmişti. Bunun üzerine memurluk, yılanların sahibinin evine baskın yaparak çok sayıda yılanı ele geçirdi. Yılanların arasında beş adet engerek yılanının da olduğu belirtildi. Bu operasyondan sonra sorumlu memurluk, bu kişin hayvan barındırma ve bakma ruhsatına el koydu.

Deutsche Zusammenfassung Einem 33-Jährigen sind 105 Schlangen weggenommen worden. Nachdem der Methadonabhängige zweimal gebissen worden ist, besuchte ihn das Veterinäramt – und fand nebenbei 71 Schlangen in der Tiefkühltruhe. Ohne Bewilligung gehalten: Fünf Todesottern, deren Biss zu Atemlähmung und dem Tod führen kann. Zweimal ist der Schlangenhalter aus dem Kanton Zürich im vergangenen Jahr gebissen worden. Danach musste er jeweils

Bez torbadaki zehirli yılanlar 33 yaşındaki yılanların sahibi, ruhsatının elinden alınmasına itiraz ederek, daha yüksek mahkemeye müracaat etti. Hakim, itirazcının hayvanlara gerektiği gibi bakmadığını ve hayvanları koruma yasalarını ihlal ettiğini karara bağladı. Ayrıca bu kişinin ruhsatı iptal edilmesine rağmen, Malaysiya’dan bir bez torbası içerisinde bambu engerek yılanlarını İsviçre’ye tekrar sokmaya çalışması ve gümrük

notfallmässig hospitalisiert werden – und machte damit das Veterinäramt auf sich aufmerksam. Man hatte den Verdacht, der 33-Jährige halte die Schlangen nicht korrekt. Daraufhin führten Beamte beim Schlangenhalter einen unangemeldeten Hausbesuch durch und fanden 105 lebende Tiere in der Wohnung und einem Kellerraum. Zudem befanden sich in 71 tote Schlangen in einer Kühltruhe. Die lebenden Tiere wurden daraufhin beschlagnahmt. Dem Mann wurde die Bewilligung zur Wildtierhaltung entzogen.

memurlarını yılanlar tarafından ısırılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakması da mahkeme kayıtlarına geçti. Hakimin verdiği kararda, bu kişinin yabani hayvanların evde beslenmesi için belirlenmiş kurallara uymadığı, izin belgesi olmadan evinde yılan beslediği, yılanların

bulunduğu bodrum katının penceresinin emniyetinin sağlanmadığı belirtildi. Ölüme yol açan bu tehlikeli yılanlar, söz konusu uyuşturucu müptelası tarafından ruhsatsız olarak, yeterli güvenlik önlemleri alınmadan barındırılıyordu. 1161

Denner Sattelit Holderbank Hizmete Girdi Ali Ceren ve ailesi, Möriken’de bulunan Denner Şubesi’ni devrederek, Holderbank’ta yeni bir Denner Satellit Şubesi’nin açılışını yaptı. Haber: Turgut Karaboyun 3 yıl boyunca Möriken’de bulunan, Denner Satellit Şubesi’yle büyük başarılara imza atan Ceren ailesi, 25 Kasım 2009 tarihinde yeni şubelerinin açılışını yaptı. Ali Ceren, yeni açtıkları bu şubede, daha önceden yakaladıkları başarıyı ileriye götürmek istediklerini belirtti. 1990 yılından itibaren tam 15 yıl boyunca Finlandiya’da yaşayan

ve Gastronomi sektöründe çalışan Ali Ceren ve ailesi, 2005 yılından bu yana İsviçre’de yaşıyor. Finlandiya’da yalnızlık çeken aile, İsviçre’de bulunan akrabalarının yanına geliyor. İsviçre’ye gelmelerinin ardından Möriken’de ilk çalışmalarını yapan aile, başarılı çalışmalarıyla Denner yöneticilerinin oldukça dikkatini çekmiş. Kendilerine daha büyük bir şube önerisi yapılan aile, yeni yapılan binada daha güzel bir şube sahibi olmanın mutluluk verici olduğunu söylüyor. 368 metrekarelik bir alana kurulan yeni şube hemen ana yol üzerinde bulunuyor. Etrafında 25 araçlık park yerine sahip olan yeni şubede, Türkiye ve Bal-

kan ülkelerinden gelen ürünlerin oldukça fazla olması dikkat çekiyor. Yeni açılan şubenin içinde bir gezinti yaparak, personelden çalışmalar ve ürünler hakkında bilgiler aldık. Temiz bir ortamda özenle hazırlanan raflar ve satışa sürülen ürünlerin kalitesi oldukça dikkat çekiciydi.

Ali Ceren ve ailesine yeni açtıkları şubede başarı dolu günler ve bol kazançlar diliyoruz. Diğer yandan İsviçre’de bulunan göçmenlere yönelik ürün satışları yapan, ana yurdumuzda tükettiğimiz ürünleri bizlere sunan Denner yönetimine bu çalışmalarından dolayı okurlarımız adına teşekkür ediyoruz. 1157

Aradığınız her çeşit takılar bulunur veya istediğiniz model 10 gün içinde getirilir. Bijouterie

14, 18, 22 ayar bilezik, takım, yüzük, küpe, kolye, künye, çeyrek, yarım veya tam altın bulunur. Hediyelik, nişan, düğün ve sünnet için zengin takı çeşitlerimiz her zaman mevcuttur. Eski altınlarınız uygun fiyata alınır. Telefonla bilgi alabilirsiniz.

Elmas GmbH / İbrahim Şahin - Langstr. 211 / 8005 Zürich - Tel.: 044 272 18 56 Fax: 044 272 18 57- www.elmasgold.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


9

İSVİÇRE HABERLERİ

ALV’de Revizyon: İşsizlik Paralarından Kesinti Borçları patlama noktasına gelen işsizlik sigortasında (ALV) revizyon yapılması beklenirken, Millet Meclisi işsizlere yapılan çeşitli ödeneklerden ve işsizlik paralarından kesinti yapma kararı aldı. Uzun süre işsiz kalanlar ve çocuksuz genç işsizler, alınan yeni önlemlere göre daha az para alacaklar. FDP’nin önerisi olan yeni önlemler paketi 88 oya karşı 93 oyla Mecliste kabul edildi. İşsizlere bir sinyal vermek gerektiğini belirten, FDP’li Johann Schne-

ider Amman, “İşsizlere iş gerekli, işi aramak lazım, iş insanın ayağına kendi kendine gelmez” dedi. 2010 yılı için cumhurbaşkanı seçilen Ekonomi Bakanı Doris Leuthard’in ikazları da işe yaramadı: Yanlış yerden tasarruf edildiğini, yanlış kişilerin cezalandırıldığını söyleyen Leuthard, işsizlerin sosyal yardıma doğru giderek, bu kez de sosyal yardım kurumlarına yüklenileceğini ifade etti. 30 yaşındaki çocuksuz genç işsizler, en fazla 260 gün işsizlik parası alacaklar. Artık 400 günlük işsizlik parası alabilmek için

18 ay boyunca prim ödemek gerekiyor. CVP’li Pirmin Bishof, bu şekilde sigorta prensiplerinin güçlendirileceğinin altını çizdi. Kim daha az öderse, daha az işsizlik parasına hak kazanacak. Bekleme süresi ise çocuksuz genç işsizlerde, 10 günden 20 güne çıkarılacak. Diğer işsizlerin

bekleme süreleri 5 gün olarak kalacak. Solcuların primleri yükseltme şeklindeki tasarruf önerisi ise Mecliste çoğunluğu bulamadı. Ekonomi Bakanı Doris Leuthard, işsizlik sigortasının revizyonunu kastederek, “ALV tam kasko sigortası değildir!” şeklinde ikazda bulundu. 1179

Deutsche Zusammenfassung. Zur Sanierung der Arbeitslosenversicherung hat der Nationalrat verschiedene Leistungskürzungen beschlossen. So sollen Langzeitarbeitslose künftig weniger Taggeld erhalten. Für junge Arbeitslose ohne Kinder wurde zudem die maximale Zahl der Taggelder reduziert.

AB’li İşçi İşsiz Kalsa da İsviçre’den Çıkarılmıyor

Avrupa Birliği vatandaşları işsiz kaldıkları takdirde, İsviçre’de sorunsuz bir şekide yaşayabilecek.

Aslında Avrupa Birliği ülkelerindeki serbest dolaşım hakkının amacı bellidir. Bir AB vatandaşı, AB içinde hangi ülkede iş bulursa bulsun o ülkeye taşınma ve o ülkede yaşama hakkına sahip olacak. Ama gerçek yaşamda bir fark oluştu: AB ülkesi vatandaşları taşındıkları o ülkede işlerini kaybetmeleri durumunda da orada yaşamaya devam edebilecek. İki büyük kanton olan Zürich ve Bern’de şimdiye kadar işsiz kalmış hiçbir AB vatandaşından yasal olarak, ülkeyi terk etmesi istenmedi. 12 ay boyunca işsiz kalan yabancı bir kişi, ilk beş sene İsviçre’de kalabilir, daha sonra oturduğu kanton oturma iznini azaltabilir, bu süre içinde hala iş bulamamışsa ülkesine gönderilir. Bern Kantonu Göçmen Dairesi’nden, Claudia Ransberger’in açıklamasına göre, oturma izninin uzatılması sadece bir yılla sınırlı kalması çok nadir görülen bir olay olduğunu belirtti. Zürich Göçmen Dairesi’nden, Yves Rickenbacher ise, bir kişinin

işsizlik nedeniyle göndermenin teorik olarak zor olduğunu; kişinin söz konusu süre içersinde çalıştığına dair bir belge gösterebilmesinin çok kolay olduğunu söyledi. Bu kişinin çalıştığını belirttiği firmada gerçekten çalışıp çalışmadığının belirlenmesi genellikle çok zor: Bir kimsenin AHV/IV primlerini ödeyip ödemediğini inceleyebilmek, evrakların gizliliği yasası nedeniyle engelleniyor. Ulusal Meclis bu konuda bir teklif verdi: Göçmen dairelerinin daha iyi bilgi alabilmelerinin sağlanması için bu durumlarda evrak gizliliğini iptal etmek mümkün olabilmeli. FEP’li milletvekili Philipp Müller, göçmen dairelerini çok sert dille suçladı: “Bunlar yabancıların oturum izinlerini beş yıllığına yenilemekten başka bir şey yapmıyor! Oysa ellerinde her türlü araçları var; ama kullanmıyorlar!” dedi. Göçmen daireleri ise personel azlığından şikayet ediyor. Kısa sürede binlerce iş kontratı ve müracaatları incelemek zorunda kalan bürolar, tüm bu kontrolleri yapacak kapasiteleri olmamasından yakındı. Bir AB vatandaşı, bir kantonda oturumunu uzatma olanağı bul-

duysa, bu onun için İsviçre’de uzun süre kalabileceği anlamına geliyor. Çünkü bir AB vatandaşı İsviçre’de kesintisiz olarak beş yıl kaldıysa ona Niederlassung (C) kimliği veriliyor, bundan sonra ise işi daha kolay oluyor. Philipp Müller’in ifadesine göre, C-kimlikli bir AB’li ömür boyu İsviçre’de sosyal yardım alarak yaşayabileceğini söyledi. AB vatandaşlarının tıpkı bir İsviçreli gibi İsviçre’de garantili sosyal yardım alma hakkına sahip. Ayrıca kimin beş yıllık oturma izni varsa, bu süre içerisinde sosyal yardım alabilme hakkı da var. İsviçre’de çalışan AB/EFTA ülkesi vatandaşlarının sosyal yardım almak durumuna düşmeleri ülkeden çıkarılmaları için bir neden değil. Yves Rickenbacher’in ifadesine göre, bir kişi sosyal yardım almayı başardıysa (!), İsviçre’de kalmayı da garantilemiş demektir. Aynı zamanda ailesinin de İsviçre’de kalma hakkının olduğu anlamına gelmektedir.Böylece partneri, çocukları ve hatta anne ve babası için de aynı haklar doğmuş oluyor. Göçmen dairesinden bir memur, “İşte bu Freizügigkeit’dir” diye özetliyor. Memurun açıklamasına göre, AB ülkelerinin dışında bir ül-

Deutsche Zusammenfassung EU-Bürger ohne Arbeit können problemlos in der Schweiz bleiben Die Kantone könnten arbeitslose EU-Bürger in ihren Heimatstaat zurückschicken. Doch das geschieht nicht. Und Fürsorgeabhängigkeit ist explizit kein Grund, das Aufenthaltsrecht zu widerrufen.. kenin vatandaşı olan yabancı işçi, sosyal yardıma muhtaç olursa oturma izni geri alınabiliyor. Memurun açıklamasına göre, “ Gerçekte bu hiç uygulanmıyor “ şeklinde de gayri resmi olarak konuşuyor. 2007’de yapılan son istatistiklere göre sosyal yardım alanla-

rın %44’ü yabancı. Sosyal yardıma muhtaç olma rizikosunun en yüksek olduğu yabancı grupların Afrikalı, Latin Amerikalı ve Asyalılar olduğu belirtiliyor. AB/EFTA vatandaşları ise sosyal yardım alanların sadece %27’sini oluşturuyor. 1182

Zengin Yabancılar Artık Daha Çok Vergi Ödeyecek Yabancılara uygulanan özel götürü vergi sistemine daha keskin kurallar getirilecek. Uzun süredir bu konuyu tartışan kantonlar, artık uygulamaya geçiyor. Zürich halkının götürü vergilendirme paketine kesin olarak “hayır” demesi tüm ülkenin finans müdürlüklerini telaşa soktu. Zürich halkı, açık ve seçik bir şekilde bu özel(!)

vergilendirme paketinin kabul edilemeyeceğini gösterdi; zengin yabancılara uygulanan ve onlara ayrıcalıklar sunan götürü vergi uygulaması, toplumun en yukarıdan en aşağıya kadar olan tüm kesimini öfkelendirdi. Halkın duygularını tek bir cümleyle FDP’li milletvekili Ruedi Noser şu şekilde dile getirdi: “Bir İsviçreli olarak bu özel vergilendirmeyi haksızlık olarak algılıyorum!” dedi.

Deutsche Zusammenfassung Lange haben die Kantone nur diskutiert. Jetzt handeln die ersten und verschärfen ihre Bedingungen für die Pauschalbesteuerung.

Ama en büyük baskı sol kesimden geldi: SP ve Yeşiller Partisi, özel götürü vergi sistemini tamamen yürürlükten kaldırılmasını lanse etti ve bunun için halk insiyatifine gitme kararı aldı. Bu sert tepkilerin başarılı sonuçları alınmaya başlandı: Thurgau kantonu, zengin yabancılardan daha fazla vergi almaya karar verdi. Şimdiye kadar -pek çok diğer kantonda da olduğu gibi- zengin yabancılardan sahip oldukları konutlardan sadece beş kira bedeli tutarını vergilendiriyorlardı. Artık bu tutar on kira bedeline çıkarılacak. Götürü usulde vergilendirilen en az 100 gelir ya da varlık aynı

şekilde kalacak. Finanz Müdürü Bernhard Koch, kendilerine gösterilen güveni ve inancı sarsmak istemediklerini belirtti. Zug kantonu ise bu yıldan itibaren götürü vergilendirmelerine yeni kurallar getiriyor: En az 420.000 franklık bir yıllık gelir ile en az 8,4 milyon frank değerinde bir varlık bu özel vergilendirmeye tabi tutulacak. Zug kantonunun finanz uzmanları bu şekilde her yabancı zenginden en az 120.000 franklık vergi almayı hesaplıyor. Bundan üç yıl önce bunun yarısına razı olmak zorunda kalıyorlardı.

FDP vergi harmonizasyonu istiyor...

Markus Stadler’in yönetimindeki bir çalışma grubu, Ocak ayı sonunda sunmak üzere bir tasarı hazırlamakla meşgul. 1183

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


10

İSVİÇRE HABERLERİ

İşsizlik Kasası Ne Kadara Mal Olacak? Son günlerde işsizlik kasasının revizyonu için ateşli tartışmaların yapıldığı Büyük Millet Meclisinde, işsizlik sigortasının (ALV) dördüncü revizyonu ele alındı. Prim ve diğer ödenekler konusunda önlem alınması için öneriler getiren hükümet temsilcileri, maaş ödeneklerinin %2’den %2,2’ye yükseltilmesini istiyor.

Sınırlı bir süre için, yıllık 125 000 ile 315 000 arasındaki maaşlardan alınacak prim ödemelerinin % 0,1’e yükseltilmesi yanında %1 de dayanışma primi alınması öngörülüyor. Öneriye göre, işsizlik parası alma süreleri de değişecek; buna göre, 18 ay işsizlik primi ödeyenler 400 gün, 12 ay ödeyenler ise 260 gün işsizlik maaşı alacak.

Deutsche Zusammenfassung In Bern wird zurzeit heftig über die Revision der Arbeitslosenkasse gestritten. Der Nationalrat hat die vierte Revision der defizitären Arbeitslosenversicherung (ALV) in Angriff genommen. Der Bundesrat schlägt Massnahmen auf der Beitrags- und der Leistungsseite vor. Die Lohnabgaben sollen von 2 auf 2,2 Prozent erhöht werden. Hinzu kommen eine zeitlich bef-

İşsizlik maaşı ödemeleri ise, solcuların itirazlarına rağmen kısaltılacak. Bu durum kalifiye durumları ve tecrübeleri göz önüne alınmadan her türlü işi almak mecburiyetinde kalan 30 yaşın altındaki genç işsizlerin durumunu zorlaştıracak. Bugünkü yasaya göre işsizlik sigortası 100 000 işsiz kapasitesine sahip, oysa şu anda 160 000’in üzerinde işsizin olduğu, işsizlik sigortasının da 10 mil-

ristete Beitragserhöhung um 0,1 Prozent und ein Solidaritätsbeitrag von 1 Prozent auf Einkommen zwischen 125’000 und 315’000 Franken. Auf der Leistungsseite soll die Taggeld-Bezugsdauer enger an die Beitragszeit gekoppelt werden. Nur wer 18 Monaten am Stück in die ALV einbezahlt, soll künftig 400 Taggelder erhalten. Wer 12 Monate einbezahlt hat, soll neu nur noch 260 Taggelder beziehen können.

yar frank’a yakın açık verdiği söyleniyor. İşsizlik Sigortası (ALV) endişe verici şekilde açık vermeye devam ediyor. Buna neden olarak ekonomik kriz nedeniyle birçok işyeri-

nin kapanması ve buna bağlı olarak da işsizliğin çığ gibi yükselmesi gösteriliyor. İşsizlik patlamasının yaşanmaya başladığı 2007 ve 2008 yıllarından itibaren düzelmeyen durum, işsizlik sigortasının da kasasını boşaltmaya başladı. 1174

Anlaşmalardaki Küçük Yazılara Dikkat Hastalık sigortası grubu Helsana, ek hizmet sigortası yaptıran müşterilerine, bir yıl süreyle hukuk sigortası ‘hediye’ ediyor. ‘Aman çok iyi! ‘ demeden önce mutlaka aşağıdaki yazıyı okuyun... Sigorta kimliklerinde talep edilmeyen ek sigortalar!

Helsana Hastalık Sigortalarına ait bir şirket, ek sigorta yaptıran müşterilerine bir yıl süreyle hukuk sigortası ‘hediye’ ediyor.Ancak bu hediyeyi kabul edenler yani bu sigorta hizmetini iptal ettirmeyenler, bir yıl sonra otomatikman ayda 10 frank ödemek zorunda kalacak. Başka bir ifadeyle, sigortalılar istemedikleri bir hizmet için yılda 120 frank ödeyecek.

Deutsche Zusammenfassung Nicht verlangte Zusatzversicherung auf dem Ausweis von Helsana-Versicherten Versicherte müssen ihre Police genau prüfen Wer bei einer Krankenkasse der Helsana-Gruppe Zusatzversicherungen abgeschlossen hat, muss seine Police genau ansehen. Die Helsana “schenkt“ diesen Versicherten eine Rechtsschutzversicherung für ein Jahr. Wer sie nicht kündigt, zahlt ab nächstem Jahr pro Monat 10 Franken für eine nicht verlangte Leistung. Die Stiftung für Konsumentenschutz

Tüketiciyi Koruma Vakfı (SKS), Helesana’dan bu tarz kontrat değişikliklerinden vazgeçmesini talep etti. SKS yöneticisi Sara Stalder, tüketicilerin anlaşmaları imzalamadan önce, poliçelerin üzerindeki, özellikle küçük yazıları çok dikkatli okumalarına, istemedikleri hizmetlere karşı kararlı bir şekilde kendilerini korumalarına dikkati çekti. Stalder, SKS olarak,

hat die Helsana aufgefordert, auf solche stillschweigenden Vertragsänderungen zu verzichten. Auf den ersten Blick kann man sich als Versicherter der Helsana-Gruppe freuen: Wer bestimmte Zusatzversicherungen abgeschlossen hat, erhält die Rechtsschutz-Versicherung kostenlos für ein Jahr. Der Haken daran: Wer diese Versicherung nicht will - sie wird einfach auf die Police gesetzt - wird ab 2011 pro Monat 10 Fr., beziehungsweise im Jahr 120 Fr. für eine Leistung bezahlen, die nicht verlangt und nicht erwünscht ist.

birkaç yıldır çeşitli firmaların müşterilerine talep etmedikleri hizmetleri benzer şekilde sattıklarını, poliçeleri, kontratları ya da yazılı anlaşmaları değiştirmeye başladıklarını belirtti. Sigorta yaptıranların poliçelerini çok iyi incelemelerini belirten Sara Stalder, müşterilerin poliçe üzerinde talep etmedikleri bir hizmetin ya da yaptıkları anlaşmada kendi iradeleri dışın-

da değişikliklerin yapılabileceğine ilişkin yazılar olup olmadığına dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı. Konuyla ilgili daha çok bilgi sahibi olmak isteyenler, SKS (Stiftung für Konusmentenschurz), Monbjoustrasse 6i, Postfach, 3000 Bern 23 adresine müracaat edebilirler. Bilgi ya da broşür için telefon numarası: 031 370 24 34 1168

RÖPORTAJ / SÖYLEŞİ

Aracınızın Kışlık Bakımına Özen Gösterin!

Kış mevsiminde, aracın soğuk hava şartlarında karşılaşabileceği problemlere karşı direncini artırmak için bakım yapılması büyük önem taşıyor. Uzmanlar, kışlık bakımın yapılmamasının telafisi güç problemlere ve ekonomik kayıplara yol açtığına dikkat çekiyor.

Bu konuda görüşlerini aldığımız Güngör Garage‘ın sahibi Mehmet Güngör, motorun soğuk havada çalışmasının güçleştiğini belirterek, bunun bazı tedbirlerle aşılabileceğini ifade ediyor. Güngör, ba-

kım masrafından kaçan birçok sürücünün cebinden, kış boyunca ortaya çıkan arızalar sebebiyle daha fazla para çıktığı uyarısında bulunuyor.

Aracın marka ve modeline göre değişmekle birlikte, otomobiller için kış kontrollerinin maliyeti farklılık gösteriyor. Bakımın yanı sıra kış şartlarında araçların verimli şekilde kullanılabilmesi için fren ve debriyaj balatalarının kontrol edilmesi ve lastik havalarının mevsime göre ayarlanması gerekiyor. Masraftan kaçınarak aracın bakımının yapılmamasının birçok riski beraberinde getirdiğini vurgulayan

Mehmet Güngör, “Araçların kışlık bakımının maliyetinden kaçmak, güvenli sürüşü engeller ve yakıt tüketimini ve kaza riskini artırır. Her şeyden önce sabah araç çalışmayacaktır. Zorlukla çalıştırılsa bile verimli çalışmayacak ve yakıt tüketimi artacaktır.” diyor. Güngör’ün verdiği bilgiye göre, bakımsız motor düzensiz çalıştığı için yıpranma fazla olur ve aracın ömrü kısalır. Aracın diğer ekipmanları da görevlerini tam olarak yerine getiremeyeceği için kaza riski artar. Bakım masrafından kaçan araç sahipleri, 2-3 ayda bu paranın birkaç kat fazlasını tükettikleri yakıta ödemek zorunda kalır. 1219

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


12

İSVİÇRE HABERLERİ

Minare Sorunu TRT Ekranlarına da Yansıdı! Gazetemizin davetlisi olarak İsviçre’ye gelen Mithat Bereket, TRT’de yayınlanan Pusula adlı programında “Minare” konusunu ele aldı. 24 Aralık 2009 tarihinde, saat 22:15’te yayınlanan program bir hayli ses getirdi. Gazetemizin belirlediği önemli kişilerle röportajlar yapan Mithat Bereket, programında Avrupa’da ortaya çıkan İslam korkusuna dikkat çekti. TRT’de yayınlanan programda Zürih Entegrasyon Dairesi Müdürü Christopf Meier, Die Welt Woche dergisinin siyasi haber editörü Philipp Gut, İsviçre’de ilk minaresi yapılan Mahmud Cami’sinin imamı Sadakat Ahmed ve gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Turgut Karaboyun’un minare konusuyla ilgili görüşlerine yer verildi. Programın ikinci bölümünde ise Hollanda’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde ortaya çıkan İslam korkusu işlendi. 17 Aralık Perşembe günü, kameraman arkadaşı Hakan Hocaoğlu’yla İsviçre’ye gelen Mithat Bereket, düzenlemiş olduğumuz konferansa katılarak konuşmasını gerçekleştirdi. Aynı zamanda ünlü gazeteci, son ayların önemli konularından biri olan minare yasağını Pusula adlı

programında ele aldı. Geldiği ilk günden itibaren kendisiyle önemli röportajlar gerçekleştirdik. İlk olarak gazetemizi ziyaret eden ünlü gazeteci, Pusula gazetesinden minare konusuyla ilgili önemli bilgiler alarak, araştırmalarına başladı. Aynı gün akşam saatlerinde randevu yaptığımız Zürih Entegrasyon Dairesi Başkanı Christoph Meier ile de bir röportaj gerçekleştirdi. Biz de Mithat Bereket ile birlikte hem gazetemize haber yapmak hem de TRT`de yayınlanacak olan Pusula programına destek vermek amacıyla röportajlarda kendisini yalnız bırakmadık. Mithat Bereket, yaptığı röportajlarda İslam’ın Avrupa ülkeleri içindeki yeri ve İslam korkusu üzerinde durdu. Yaptığımız röportajda önemli açıklamalarda bulunan Zürih Entegrasyon Dairesi Müdürü Christoph Meier’in görüşleri şu şekildeydi: “Bizim sistemizde halkın kararı her şeyden önemlidir. Bu nedenle referandumun ardından yeni bir anayasa değişikliği yapılacak. İlerleyen zaman içinde konu İnsan Hakları Mahkemesi’nden de dönebilir. Hem bir vatandaş hem de bir yetkili olarak sonuçlardan kesinlikle memnun değilim. Entegrasyondan sorumlu biri olarak şehrimizde ayrımcılığın hiçbirini istemiyorum; ama referandum da somut bir gerçek, şehirdeki herkesin birbirleriyle uyum içinde ya-

şamalarını sağlamak zorundayız, belki şu an bu konuda zorlanabiliriz; ama isteğimiz bu“ dedi. İsviçre’nin haftalık sağcı dergilerinden biri olan Die Welt Woche’nin siyasi haber editörü Philipp Gut ise minare yasağı hakkında şunları söyledi: “Bu doğrudan demokrasidir, halk ne derse o olur. Halkın istediği bir şey devlete ters gelse de İsviçre’de halkın istediği olur. Bu olaya eleştirel bakmayı da iyi bulmuyorum. Biz camilere bir yasak getirmedik, sadece minarelere yasak getirdik. Herkes dinini yaşamakta özgürdür. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiir de bütün sağcı kesimin dikkatini çekmişti. Tayyip Erdoğan’ın “ Minareler süngümüz, camiler kışlamız“ dizelerini okuması ve bu sebebten dolayı hapse girmesi, İsviçre’deki sağcı kesim tarafından iyi kullanıldı ve sonuç olarak halk minare yasağını kabul etti “ dedi.

Mithat Bereket, İsviçre’de ilk minaresi yapılan Mahmud Cami’sinin imamı Sadakat Ahmed ile TRT için bir Röportaj gerçekleştirdi. lışması gerekiyor. Yapılan büyük kampanyalara karşı, Müslüman toplumun sessiz kalması ve örgütlenmekte geç kalmamız böyle bir sonucu ortaya çıkardı. Sonuçları analiz edecek olursak minare yapılmasına karşı olan kişilerin oy kullandığı, yasağa karşı olanların ise oy kullanmadıklarını düşünüyorum. İslam’ı kötü bir din olarak gösteren aşırı sağcı partiler amaçlarına ulaştılar“ dedi.

İsviçre’de bulunan 150 camiden sadece 4 tanesinde minare bulunuyor. Minaresi yapılan ilk cami olan ve 1963 yılında inşa edilen Mahmud Camisi’nin imamı Sadakat Ahmed ile bir röportaj yapıldı. Minare yasağının farklı nedenlerinin olduğunu düşünen Sadakat Ahmed’e göre, “ Öncelikle bu sonuç İsviçrelilerin Müslümanlara karşı önyargılı olduğunu ve İslam’dan korktuklarını ortaya koyuyor. Müslüman topluluğun ise kendi dinlerinin nasıl olduğunu göstermesi için daha çok ça-

TRT’ de yayınlanan Pusula adlı programı izlemek isteyen okurlarımız, vermiş olduğumuz link adresi üzerinden programın tekrarını görebilirler.

Mahmud Cami’sinin imamıyla yapmış olduğumuz röportajın ardından, cami içindeki çekimlerimize devam ederken Müslümanlığı seçmiş ve Müslüman ismi almış olan Ata Ül-hak adında bir İsviçreliyle karşılaştık. Kendisinin minare yasağı konusundaki görüşleri ise şöyleydi: “İsviçreliyim ve Ahmedi Cemaati’nin üyesiyim.

Uzun araştırmalar sonucunda Müslüman oldum. İsviçre’de asıl sorunun minare olduğuna inanmıyorum. İslam’ı tanımayan halkın yanlış yönlendirilmesi ve bilgilendirilmesi sonucunda İslam’a karşı bir korku ortaya çıktı. Yapılan kampanyalar sayesinde minare yasağı kabul edildi”dedi. Programın ikinci bölümünü Hollanda`ya ayıran Mithat Bereket, bu ülkedeki islam korkusu ile 2004 yılında yasanmış olan dini olayları ele aldı. Hollandalı film yapımcısı Theo van Gogh`un islam karşıtı açıklamaları ve ardından öldürülmesinin yanısıra Hollanda`da ortaya çıkan dini çatışmalar programın ikinci bölümünü oluşturdu. 1205

http://trt.pusulaswiss.ch

Protesto: İsviçreli İş Adamı İşyerine Minare Taktı Waadtlı İş adamı Guillaume Morand, minare yasağını protesto etmek amacıyla izin almadan İsviçre’nin beşinci minaresini iş yerinin tavanına takınca dünya medyasının ilgi odağı oldu.

aldı ve bunlardan bir minare yaparak iş yerinin deposunun tavanına monte etti. Bu gelişme üzerine, Wall Street Journal”, “BBC” ve “Radio Montreal”, Lozan yakınlarındaki Waadt kantonuna bağlı dorf Bussigni’ye muhabirlerini gönderdi.

Şu anda tüm dünya medyasının en çok ilgi gösterdiği kişilerden birisi olan ‘’Pomp İt Up’’ ayakkabı firmasının sahibi iş adamı Morand, son halk oylamasında minarelerin yasaklanmasının kabul edilmesini protesto etmek için bir boru, tahta ve altın rengi satın

Guillaume Morand, Müslüman olmamasına rağmen kendisini ziyarete gelen muhabirleri , ‘’ Esselamü Aleyküm’’ diyerek selamlıyor. Le Matin muhabirine, minarelerinin çok güzel olduğunu, kendilerinin SVP’nin afişlerindeki gibi raket yapmadıklarını belirten iş adamı,

Deutsche Zusammenfassung Der Geschäftsmann Guillaume Morand hat in der Waadt das fünfte Minarett der Schweiz errichtet – ohne Bewilligung. Das macht in ihn jetzt zu einem weltweit bekannten Mann. Guillaume Morand, Besitzer der Schuhladenkette Pomp it up, ist ein gefragter Mann: «Wall Street Journal», «BBC», «Radio Montreal» haben be-

“Biz minaremizle kimseyi tahrik etmeye çalışmıyoruz, tam tersine barış elçiliği yapıyoruz. İsviçre’de Müslümanlarla hiç kimsenin problemi yok” dedi.

‘’Faşist Partiler’’ bıktırdı! Kendini bir vatansever olarak tanımlayan, ülkesini seven ve İsviçreli olmaktan dolayı utanmadığını ifade eden Vallisli Morand, “Avrupanın bütün faşist partilerinin, çıkarları uğruna ortaya koydukları bu saçmalıklardan bıktık. Birlikte yaşamak demek tolerans demektir” açıklamasında bulundu. Altın renkli minare Noel bayramı bo-

reits Reporter ins waadtländische Dorf Bussigny bei Lausanne geschickt, um über sein Minarett – das fünfte in der Schweiz – zu berichten. Nach der verlorenen Abstimmung wollte Morand ein Zeichen setzen und trug einem Mitarbeiter auf, ein Kunststoffrohr, Holz und Goldfarbe zu kaufen. Daraus fertigten sie ein kleines Türmchen, dass sie auf den alten Kamin des Pomp-it-upLagerhauses setzten.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

yunca deponun tavanını süsleyecek.

O bir “Anti-Freysinger” Medyanın ilgisi Guillauma Morand için önemli, böylece yabancı medyada görünen sadece SVP milletvekili Oscar Freysinger olmayacak. Morand, Freysinger yüzünden Wallisli olmaktan biraz utanı-

yor. Wall Street Journal gazetesi muhabiri Deborah Ball Wallisli iş adamının cesaretini övüyor: “Morand İsviçre’nin dünyadan görünümünü kendi kişiliğinde temsil ediyor.” Fransız Le Matin gazetesi ise “Biz İsviçre’yi açık ve toleranslı bir ülke olarak düşünüyorduk. Referandum sonuçları bizi çok şaşırttı “ şeklinde yazdı. 1184


13

İSVİÇRE HABERLERİ

SF1’de Düzeysiz Bir Minare Tartışması İsviçre Televizyonu SF’de yayınlanan “Club” isimli tartışma programına katılan konuklar arasında şiddetli, bir tartışma yaşandı. Programda birbirlerine hakaret eden, sık sık bağırışan konuklardan, özellikle SVP milletvekili Dr. Chrisoph Mörgeli ve Rejisör Samir’in, tamamen kontrollerini kaybettikleri görüldü. Haber: Gülter Locher Bilindiği gibi minare inisiyatifinin kabul edilmesi İsviçre’yi şaşkına çevirmişti. Bu yüzden özellikle entelektüeller, bu inisiyatifin iptal edilmesi için çareler aramaya başladı. İşte bu programda da inisiyatifi halka kabul ettiren sağcılar ile iptali için çare arayan entelektüel taraf-

ların temsilcileri karşılaştı. Entelektüellerin temsilcileri olarak, film yapımcısı Samir, Yeşillerin milletvekili Av. Daniel Vischer ve Tarihçi Georg Kreis katıldı. Tarih Bilim Adamı Kreis, daha program başlamadan, “Elbette ki minarelerin yasaklanmasına engel olunmalıdır, bunun için elimizde bulunan bütün politik ve hukuki olanaklarımızı kullanmalıyız.” dedi. Ne var ki tartışma süresince bu kararlı duruşu kırılmıştı. Tarihçi, tartışmanın en sıcak (!) anında SVP’lilerin inisyatifini, 30’lu yıllarda yaapılması mümkün olabilecek bir anti-seminist inisyatiftle özdeşleştirince, Christoph Mörgeli adeta şuurunu kaybederek, “Utanın profesörlüğünüzden! Pislik bu, iğrenç!” şeklinde bağırdı. Bunlar aslında en kibar sözlerdi. Rejisör Samir’in tartışma boyunca en çok kullandığı söz ‘’halkı al-

Deutsche Zusammenfassung.

Programı yöneten moderatör, tartışmacıları sık sık ikaz etmek zorunda kaldı; ama bayan moderatörün sesi kızgın ve en yüksek perdeden hep birlikte bağıran erkek seslerinin arasında çok hafif bir fon müziği gibi kalıyordu. Film yapımcısı Samir, sık sık karşıt düşüncedekileri sert tonlarda azarlıyor, her biri karşıtı olan konuşanın sözlerini boğuntuya getirmek için sesini yükseltiyor, basit yüz hareketleriyle, alaylı bakışlarla, kaş göz hareketleriyle konuşanın moralini bozmaya çalışıyordu. Neticede hep bir ağızdan bağırışan entelektüel (?) topluluktaki kişilerin ne dediğini anlamak mümkün olmadı.

te Monat kreuzten sie im «Club» mit den Siegern der Initiative die Klingen – zumindest lautete so die SF-Ankündigung. Bloss: Richtige Intellektuelle hatte man offenbar nicht auftreiben können, die Garde der Initiativ-Gegner bestand aus dem Filmemacher Samir, Grünen-Nationalrat und Anwalt Daniel Vischer und dem Historiker Georg Kreis.

Her iki taraf da kendilerinin özgürlük savunucusu, demokrasi bekçisi olduklarını iddia ediyordu. Christopf Mörgeli “Halk her zaman haklı olmasa da, son söz hakkı yine de halkındır.” deyince, avukat milletvekili Vischer “Din özgürlüğü, yüksek bir haktır. Halkın her zaman son sözü söylemek hakkı yoktur. Halkın da üzerinde düzenlenmiş haklar ve yasalar vardır, inisiyatiflerin kabul edilebilirlik kriterleri bunlara uymalıdır.” şeklinde gürledi. Minare karşıtı inisiyatif komitesinin başkanı Walter Wobmann, halk çoğunluğunun kabul ettiği minare yasağı bazı elitlerin hoşuna gitmediği için engellenmeye çalışılmasının bir

Webspecials

Beleidigungen, Grimassen und Geschrei: Der «Club» zur Minarett-Abstimmung geriet zum Tohuwabohu-Talk. Christoph Mörgeli und Samir verloren gar die Fassung. Nachdem das Minarettverbot vom Volk angenommen wurde, wollen Intellektuelle das Verbot wieder aufheben. Letz-

datmak anlamında kullandığı ‘halkı bokladınız’ (beschissen)!’’ ifadesiydi.

‘’skandal’’ olduğunu bağırdı. Samir’e göre ise, “halkın oyladığı asla minareler değildi!” Evet, aslında oylanan neydi gerçekte? Politik İslam? Bilinmeyene karşı korku? Yükselen göçmen sayısı? Aslında bu sorunların yanıtları aranmalıydı. Hatta tartışmacıların arasındaki Gazeteci Somm bir ara konuyu bu halkın korkuları yönüne çekmeye çalıştı; ama suratları kıpkırmızı, gözleri çakmak çakmak ve ağızlarından tükürükler sıçrayarak bağrışan elitlerin (!) hiçbirisi onun sesini bile duyamadı. 1178

Size özel tarife, Daha fazla yarışma, Daha fazla eğlence – Şimdi yalnızca credit-now.ch’de

Ya şimdi ya hiç: CREDIT-now ile hayalleriniz çabucak gerçek oluyor. 0800 40 40 42 no’lu ücretsiz telefon hattını arayın ya da www.credit-now.ch internet adresinden doğrudan sözleşme yapın. CHF 10’000.– tutarındaki bir kredi % 9.9 ile % 13.9 arasındaki bir efektif faizle 12 ay için CHF 521.– ile CHF 723.20 arasında toplam masraf yükü oluşturmaktadır. Yasal uyarı: Aşırı borçlanmaya neden olacağı durumlarda kredi verilmesi yasaktır (Haksız Rekabet Yasası UWG 3. md.) CREDIT-now, BANK-now AG, Horgen şirketine ait bir ürün markasıdır.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch Pusula_250x190_tuerk_TV.indd 1

24.11.09 15:21


14

İSVİÇRE HABERLERİ

2009’da Halk Sekiz Kere Sandığa Gitti! 2009 yılında İsviçre’nin doğrudan demokrasi sistemi bol bol kullanıldı. Yıl boyunca tam sekiz kez halk inisiyatifine başvuruldu. Beş tanesi de hükümete sunulmuş durumda. Bu inisiyatiflerin içinde halk tarafından onaylanan minare yasağı hiç şüphesiz ki en çok ses getireni. Hatta öylesine bir tartışmaya yol açtı ki, halk inisiyatiflerinin sınırlandırıl-

ması, doğruluğu, uygulanmasındaki sakıncalar tartışma programlarının en ateşli konuları arasına girdi. 2009 yılındaki inisiyatifler bir önceki yıla nazaran iki kez daha fazlaydı. Son on yılın rekor yılı ise 19 inisiyatifle 1998 yılıydı. 2009 yılının,”Herkes İçin Altı Hafta Tatil”, “Silahlı Şiddete Karşı Karşı Koruma”, “Yaşlılıkta Konut Emniyeti”, “Dış Politikada Halkın Haklarını Güçlendirme” başlıklı

Deutsche Zusammenfassung. Die Lust auf direktdemokratische Einmischung hat in der Schweiz offenbar wieder zugenommen. 2009 wurden acht nationale Volksinitiativen lanciert und fünf weitere eingereicht. Die Diskussion über Volksrechte und ihre Grenzen wurde aber durch das völlig unerwartete und klare Ja zum Bauverbot für Minarette dominiert.

inisiyatifleri ilk akla gelenler.

Halk tarafından onaylanan bazıları ise çok şiddetli tartışmalara yol açtı. Hatta bunlardan “Minare Yasağı”’nın çıkardığı ses ülke sınırlarını aşıp, tüm dünyaya yayıldı. Adeta ülkede politik bir depreme yol açtı. Minare yasağının halk tarafından hiç beklenmeyen kabulü uluslararası reaksiyonlara da neden oldu. İnsan haklarının ihlal edildiği görüşlerinin tartışılmasına neden olan bu sonuç, doğrudan demokrasinin sınırlarının ve halk inisiyatifinin geçerliliğinin sorglanmasına yol açtı. Hatta Minare Yasağı inisiyatifinin karşıtları Anayasadaki toleranz maddesini söz konusu edip, bu inisiyatif sonucunun geçersiz sayılması gerektiğini bile ileri sürdüler.

Bu tartışmalar esnasında Ständerat tarafından, SVP’nin bir başka isteği olan kriminal yabancıların sınır dışı edilmelerine ilişkin inisiyatif teklifi, bir kez daha

incelenmek ve geçerliliği konusunda karar verilmek, gerekirse bir karşı teklifle halka prezente edilmek üzere komisyona gönderildi. 1199

İsviçre Tarihindeki Dini Yasaklar Nasıl Başladı! İsviçre halkının verdiği kararla, 29 Ekim Pazar günü Müslümanlara minare yapımı yasaklandı.Verilen bu karar, demokrasi sayfalarına ikinci bir kara leke olarak geçti. İsviçre tarihinde 1893 yılında kabul edilen ilk referandum Yahudi Cemaati’nin şoksuz hayvan kesimini yasaklamak oldu. Çıkarılan kanun 2000 yılına kadar İsviçre anayasasında yerini korudu. İsviçre genelinde ilk defa halk inisiyatifi sonucunda referanduma gitme meselesi, 1891 yılında anayasaya girdi.1891 ve 1900 yılları arasında 5 ayrı halk inisiyatifini karara bağlamak için sandık başına giden İsviçre halkı bu referandumlardan sadece bir tanesini kabul etti. O da 1893 yılında Yahudi Cemaati’nin bayıltmadan hayvan kesmesini yasaklamak oldu. Tıpkı bugün minare yasağı kanununda olduğu gibi Hükümet, Parlamento ve dönemin birçok gazetesi yasağın oylanmasına karşı çıkmıştı. Siyasi iradenin karşı çıkmasına rağmen hayvan severler, aşırı sağ ve antisemit çevreler tarafından şiddet yanlısı afişler ve korkularla manipüle edildi. Oylama için sandık başına giden halkın %61,5’i yasağın anayasaya kaydedilmesini onayladı. Karar 1893 yılında Federal Anayasanın 25. Maddesi ‘’Kasaplık hayvanları, bayıltmadan kesmek kesinlikle yasaktır ‘’ şeklinde yürürlüğe girmişti. O günden beri İsviçreli Yahudiler ve sonradan gelen Müslümanlar kosher ve helal etlerini Fransa ve Almanya’dan ithal etmek zorunda bırakıldı. 1800’lü yılların sonunda halk

inisiyatifini anayasasına koyan bir ülke olarak İsviçre dünyada parmak ile gösteriliyordu. Dönemin önde gelen gazetelerinde olan La Gazette de Lausanne ‘’Bir taraftan ihtiraslar, kin ve önyargılar; diğer taraftan, gevşeklik ve vurdumduymazlık halk inisiyatifi için parlak bir başlangıç olmadı ‘’ şeklinde seçim sonuçlarını yorumladı. Gazete hatayı ‘’ayak takımı’’ olarak ifade ettiği ‘’tefeci Yahudi tüccarlara’’ biçti.

leri yaşamak için kosher eti tedarik edebilen kasaplar isteyen sonraki iki belediyeye Aarau izin vermedi. Kısıtlamalarla karşılaşan Aaraulu dört belediye artı Bernli bir belediye sınırlamaları Federal Konseye kadar götür-

Minare olayında her şeyin başladığı yer olarak Wangen bei Olten Türk Kültür Ocağı’nın minare yapmak istemesiyle başladığı ifade edildi. Peki, kosher referandumunda orkestra nerede çalmaya başladı? Her şey Aargau Kantonuna ait Baden ve Bremgarten belediyesinin Musevi Cemaati inançlarına göre hayvan kesmeleri için 1854 kanton kanununa göre imtiyaz istemesiyle başladı. Birer Yahudi belediyeleri olan Endingen ve Lengnau İsviçre’de bu imtiyazdan faydalanan bir yerleşim yerleriydi. Bu şehirler Alman Pogromundan kaçan Yahudilerin başlıca yerleşim alanıydı. Hıristiyanlar ve Yahudiler aynı çatı altında yaşayamayacağı için evlerin birçoğunun iki giriş kapısının olması dönemi anlatmada oldukça ilginç bir örnek teşkil ediyor. Nihayetinde din-

dü. Kosher, kesimin dini yaşantıları için kutsal bir mesele olduğunu beyan eden Museviler Federal Konsey’den din özgürlüğünün korunmasını istediler. Durumu inceleyen dönemin Adalet Bakanı Vaud Asıllı Louis Ruchonnet, kantonların kasaplık hayvan kesimi ile ilgili kısıtlamalar getirebileceğini, 1890 yılında

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

aldığı kararla onaylıyor; ancak farklı uygulamaların yasaklanmasının ‘’tamamen’’ mümkün olmadığını beyan ediyor. Tabi, İsviçre Hayvanları Koruma Derneği (SPA) Yahudi hayvan kesme ritüelinin halkı tedirgin ettiğini öne sürerek konunun yasaklanmasında ısrar ediyor. Durumu uzmanlara inceleten Hükümet, Musevilerin bayıltmadan hayvan kesmelerinin herhangi bir sakıncası olmadığına tekrar açıklık getiriyor. Hükümet, hatta Almanya, Fransa, ABD ve İtalya’dan kosher kesim hakkında yapılan uygulamalar hakkında bilgi talep ediyor. Uygulamalar çarpıcı. Bu ülkelerin tamamında Musevi tarzı kesim tamamen serbest. Yine bu dönemlerde İngiltere de yasaklanmasını isteyenlerin talebini mahkemeler dikkate almadı. Cenevreli Museviler, kesim esnasında kasaplık hayvanların şartlarına daha fazla dikkat edeceklerini beyan ederek, SPA Cenevre Şubesi ile iyi niyet dileklerini Hükümete iletiyor. Ancak İsviçre Hayvanları Koruma Derneği Merkez Kurulu bu diyaloğu bir kapan olarak değerlendiriyor: ‘’İsviçre’de tek bir hayvan kesme şekli olacak o da bayıltarak olacak’’ dayatmasında ısrar ediyor. Federal Konsey, yasakçı refe-

randumun geçmemesi için mücadele etti. Fakat Yahudi korkusuyla manipüle edilen halk sandıkta ‘hayır’ cevabı verdi. ‘’Yahudi kasapları’’ istila edecek korkusunun arkasına itilen Zürih, Bern, Aargau ve Thurgau kantonları kosher kesimin yasaklanmasını onaylarken Uri, Appenzell ve dört Fransız kantonu ayrımcılığa ‘hayır’ dedi. Dönemin seçim propagandalarına göz attığımızda referandumun hayvanları koruma endişesinden öte halkta oluşturulan Yahudi karşıtı duyguların bir baş ağrısı olduğunu ortaya koyuyor. Hiç şüphe yok ki, 20. asra girerken İsviçre’de yaşayan Yahudiler için yapılanlar bugün antiminare oylaması etrafında Müslümanlar ve yabancılara karşı yapılanlarla büyük benzerlik taşıyor. Son olarak, 1893 yılında anayasaya girerek kosher kesimi yasaklayan kanun bugün ne durumda? 107 yıllık yasak 2000 yılında kabul edilen yeni Federal Anayasanın içerisinden çıkarıldı ve hayvanları koruma kanunları içine alındı. İsviçre Hayvanları Koruma Derneği, 2002 yılında kosher ve helal et ithalatını yasaklamak, hem de hayvanları bayıltmadan kesme yasağını tekrar anayasa koymak istedi. Ancak yasa teklifini inanç özgürlüğünü tehlikeye soktuğu için Federal Konsey ve özellikle de Pascal Couchepin tasarının tekrar geçmesine izin vermedi. Yürürlükte olan hayvanları koruma kanunlarında bir dizi değişikler yapılarak referandum taraftarlarının isteklerine bir nevi cevap verilmiş oldu. 1209


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Her ay saðlýk sigortanýza ne kadar ödüyorsunuz? 2010 yýlýnda sigorta priminiz ne kadar olacak? Sigortanýz yeterli mi, gereksiz mi, abartýlý mý? Saðlýk sigortanýzýn hizmetlerini biliyor musunuz?


16

İSVİÇRE HABERLERİ

Minare Yasağına Avrupa’dan Tepkiler Yağdı! İsviçre’de minare yapımına yasak getirililmesine Alman medyası ve çeşitli partiler eleştiri getirdiler. Berliner Kurier gazetesi, “İsviçre, Minarelere Karşı Oy Kullandı.” başlığıyla verdiği haberde, “Alp ülkesinin yüzde 57,5’i ülkenin itibarını yıktı.” yorumunda bulundu. Haberde, Bern hükümetinin, İsviçre parlamentosunun, kiliselerin ve ekonomi birliklerinin 2007 yılında başlatılan minareleri yasaklama inisiyatifine karşı çktıkları, ancak başarılı olamadıkları belirtildi. Ekonomi ve turizm birliklerinin, bu referandum sonucunun ülkenin imajına zarar vereceği yönünde endişe duydukları ifade edilen haberde, birliklerin İsviçre’nin çoğulculuk ve din özgürlüğü gibi değerlere sahip çıkması ve ülkenin nefret ve yabancı düşmanlığıyla bağlantılı hale getirilmemesi yönünde uyarılarda bulundukları kaydedildi. B.Z gazetesi de “Minare Yasağı Dünyayı Öfkelendirdi.” başlığını kullanarak, Vatikan’ın da bu sonucu eleştirdiğine dikkati çekti. Frankfurter Rundschau gazetesi de, “İsviçre Sağa Kaydı” başlığıyla duyurduğu haberde, İsviçre halkının Müslümanları şoke ettiği belirtildi. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Federal Meclis Üyesi Wolfgang Bosbach, Berliner Zeitung adlı gazeteye yaptığı açıklamada, İsviçre’deki bu sonucun ciddiye alınması gerektiğini, sonucun Almanya’da geniş çevrelerde bulunan “toplumun İslamlaşma korkusunun” bir ifadesi olduğunu kaydetti. Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Üyesi Sebastian Edaty, aynı gazeteye yaptığı açıklamada, İsviçre’deki sonucun problemli olduğunu, din özgürlüğünün garanti altına alınması için çeşitli dinlere mensup insanlar için ibadethanelerin yapılmasına olanak sağlanması gerektiğini, İsviçre’deki gibi bir sonucun Alman Anayasası’na uygun olmadığını kaydetti. Berlin Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Parti üyesi Bilkay Öney de, İsviçre’de yaklaşık 400 bin Müslümanın yaşadığına ve sadece 4 tane minareli caminin bulunduğuna dikkati çekerek, “Kendini tarafsız olarak kabul eden bir ülkede, 4 tane minare sorun oluyorsa, o zaman Allah oradaki Müslümanlara yardım etsin.” dedi. Buradaki asıl sorunun ne minare ne de camiler olduğunu ifade eden Öney, burada yaşanan asıl sorunun Müslümanlara karşı ön yargı ve Müslümanları radikalleştirmeye iten Müslüman

düşmanlığı olduğunu, camileri ve minareleri yasaklayarak kökten dinciliğin önlenemeyeceğini, bunu İsviçre halkının bilmesi gerektiğini belirtti.

AB Dönem Başkanı İsveç, İsviçre’nin yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi konusunda referandum düzenlemesine tepki gösterdi.

Federal Meclis Başkanvekili, Yeşiller Partili Katrin GöringEckardt da, Alman İkinci Televizyon Kanalı ZDF’ye yaptığı açıklamada, İsviçre’deki sonuçtan dolayı sarsıldığını belirterek, “Din özgürlüğü konusunda oylama yapılmaz.” dedi.

AB adalet ve iç işleri bakanları toplantısına katılan İsveç Göçmen Bakanı Tobias Billstrom, “İsviçre’nin referandumuna epey şaşırdım. Bence bu tür konuları referanduma götürmek biraz garip.” dedi.

Oylamanın minarelerle ilgili bir konu olduğunu söylendiğini, ancak din özgürlüğünün oylandığını ifade eden Göring-Eckardt, ilk önce bu sonucun Müslümanların İsviçre’ye hoş gelmedikleri anlamına geldiğini kaydetti. Göring-Eckardt, Bosbach’ın sonucun ciddiye alınması yönündeki açıklamasını da eleştirerek, Bosbach’ın ne dediğini düşünmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Fransa, İsviçre halkının minare kararına tepkili Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, İsviçre’de yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmeyeceğine karar vermek amacıyla düzenlenen referandumda, seçmenin yasağa destek verme yönündeki kararının “bir hoşgörüsüzlük ifadesi” olduğunu belirtti. Bernard Kouchner, RTL radyosuna yaptığı açıklamada, “Bu karardan ötürü biraz kızgın olduğunu, çünkü minare yapılamamasının dine baskı yapma anlamına geldiğini.” söyledi. İsviçrelilerin en kısa zamanda bu karardan geri döneceğini ümit ettiğini belirten bakan, “Bunun bir hoşgörüsüzlük ifadesi olduğunu ve kendisinin de hoşgörüsüzlükten nefret ettiğini” ifade etti. Referandumda, seçmenin yüzde 57,5’i yasağa destek vermişti. Öte yandan Kouchner, Le Figaro gazetesine verdiği demeçte de, İran’ın uranyum zenginleştirme çabalarına değindi ve sorunun diplomasi yoluyla çözümünde Tahran yönetimine “son bir şans tanınması” gerektiğini söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı, daha sert AB yaptırımı getirilmesinin ne derece caydırıcı olacağının sorulması üzerine, “Diyaloğa son bir şans tanıyalım.” diye konuştu. İran’ın, yakıtın kullanılacağı sadece bir nükleer tesisi olmasına rağmen, 10 yeni uranyum zenginleştirme tesisi inşa edeceğine yönelik açıklamasını sorgulayan Kouchner, Tahran yönetiminin, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun taleplerini reddetmesinin büyük bir tehlike arz ettiğini kaydetti. AB Dönem Başkanı İsveç’ten, İsviçre’ye tepki

Billstrom, “İsveç’te biz bu tür konuları şehir planlaması kapsamında ele alıyoruz. Yapıların ne kadar yüksek olabileceğine ve inşa edilip edilemeyeceğine bizde şehir planlamacıları karar veriyor.” diye konuştu. Bakan Billstrom, dini özgürlükler nedeniyle İsveç’te benzer bir referandum düzenlenmesinin çok zor olduğunu vurguladı. İsviçre’de dün yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 57’den fazlası, yeni minare inşaatının yasaklanmasına destek vermişti. İtalya ve Vatikan’da da kaygı yarattı İsviçre’de yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesine ilişkin referandumda seçmenlerin yüzde 57,5’inin yasağa destek vermesi, İtalya ve Vatikan’da da kaygı yarattı. İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini, bugün Roma’da yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği’nin “Tüm dinlere özgürlük” ilkesini benimsediğini anımsatarak, İsviçre’deki referandum sonucunu endişeyle karşıladıklarını belirtti. Frattini, “İtalya, okullarda çarmıha gerilmiş İsa figürünün asılabilmesinden yana olan bir ülkedir. Bu görüşün savunucusu bir ülke olarak, bir başka dine yönelik güvensizlik ve yasakçılık göstergelerini kaygıyla karşılıyoruz.” dedi. Merkez sağ koalisyonun ortaklarından Kuzey Birliği Partisi’ne (KBP) mensup bazı kabine üyelerinin İsviçre’deki referandum sonucunu sevinçle karşılayıp İtalyan bayrağına haç simgesi yerleştirme önerileriyle ilgili bir soru üzerine Frattini, “AB’de dokuz ülkenin bayrağında haç var. Dolayısıyla KBP’nin önerisi son derece normal” diye konuştu. Vatikan’a bağlı kurumlardan Papalık Göçmenlik Kurulu Başkanı Antonio Maria Veglio da İtalyan haber ajansı Ansa’ya yaptığı açıklamada, İsviçre’de yeni minare yapımının yasaklanmasını, “Din özgürlüğüne ve göçmenlerin bütünleşme sürecine ciddi bir darbe” olarak nitelelendirdi. Kardinal Veglio, “Vatikan da, İsviçre’deki Katolik piskoposlarla aynı doğrultuda bu gelişmeyi kaygıyla karşılamaktadır.” ifade-

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

sini kullandı. İtalya ve Vatikan’daki yetkililer, İsviçre’de referandumla getirilen yasağın, Avrupa’daki başka ülkelere de sıçramasından, bu tür gelişmelerin İslam ülkelerindeki Hristiyan azınlıkların dini hak ve özgürlüklerinde de benzer kısıtlamalara yol açacağından endişe ediliyor. İKT Genel Sekreteri İhsanoğlu: Talihsiz bir gelişme İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İsviçre’de yeni minare yapımına yasak getirilip getirilmemesi konusunda yapılan referandumda seçmenin yüzde 57,5’inin yasağa destek vermesini “talihsiz bir gelişme” olarak nitelendirdi. İhsanoğlu, yaptığı açıklamada, bu gelişme İsviçre’nin imajını zedeleyeceğini belirterek, minare yasaklamanın din özgürlüğü ve insan haklarına aykırı olduğunu ifade etti. BM İnsan Hakları Komitesini de bu konuda görüş bildirmeye çağıran İhsanoğlu, bu gelişmenin, İslam dünyasının radikal gruplara karşı mücadele ettiği bir döneme rastlaması açısından son derece üzücü olduğunu vurguladı. Genel Sekreter İhsanoğlu, İsviçre’de bu konuda duyarsız kalmayan politikacılara ve dini liderlere de teşekkür etti.

İhsanoğlu, İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy ile yaptığı telefon görüşmesinde de, İsviçre halkının her türlü demokratik haklarına ve özgürlüklerine saygı duyduğunu ifade etti ve son gelişmenin İsviçre’nin imajına zarar vereceğini de hatırlattı. İslam dünyasına da gelişmeleri barışçı ve demokratik yollardan izleme ve görüşlerini bildirme çağrısında bulunan İhsanoğlu, kendisinin de konuyu yakından takip etmeye devam edeceğini bildirdi. Bundan sonra ne olacak? Halk oylaması sonucunun nasıl uygulanacağı henüz açıklık kazanmadı. İsviçre Anayasası din ve inanç özgürlüğünü teminat altına alıyor. Bu maddenin yanına şimdi de ‘Minare yapmak yasaktır.’ maddesi eklenecektir. Konunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yansıması, İsviçre hükümetinin başını derde sokabilir. İsviçre, Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’ni imzalamıştı. Strazburg’daki mahkemenin İsviçre’de yaşayan Müslümanlara ayrımcılık yapılmasını tasvip etmeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. İsviçreli hukukçular Anayasa Mahkemesi’nin minare yasağını kaldırmaması durumunda İsviçre’nin Avrupa Konseyi’nden


17

İSVİÇRE HABERLERİ

Schröder: İslam Barışçıldır, Küstahlık Etmemeliyiz ayrılması gibi bir durumla karşılaşılabileceğini belirtiyorlar. Minare yasağına destek geldi İsviçre’de yapılan referandumda seçmenler, ülkede yeni minare inşasına yasak getirilmesi yönündeki teklifi onayladı. Referandumda, seçmenin yüzde 57’si yasağa destek verdi. Katılım oranı yüzde 54 gibi yüksek bir değer olarak kayda geçen referandumun kesin sonuçlarına göre, konfederasyonu oluşturan 26 kantondan sadece 4’ü bu yasağa karşı çıktı. Yorumcuların, bu sonucu “büyük sürpriz” olarak değerlendirdikleri belirtildi. Aşırı sağcı İsvicre Halk Partisi’nin (SVP) girişimiyle, bir referandum için gereken 100 bin imzanın hayli üzerinde, 114 bin 900 imza toplanmasının ardından düzenlenen oylama öncesinde yapılan anketler, halkın yüzde 53’ünün yeni minarelerin yasaklanmasına karşı olduğunu ortaya koymuştu. İsviçre hükümeti ve parlamentosu da, İsviçre anayasasına, dini özgürlüklere ve ülkenin hoşgörü geleneğine aykırı olduğunu bildirdiği girişimi reddettiğini bildirmişti. BM insan hakları izleme organı da kaygılarını dile getirmişti. Referandumun minare yasağının lehine sonuçlanmasıyla bir düzenleme yapılarak Anayasa’ya federal düzeyde “Ülkede minare yapmak yasaktır” ifadesi eklenecek. Nüfusu 7 milyonu geçen İsviçre’de 300 binden fazla Müslüman yaşıyor. Müslümanların çoğu Bosna, Kosova ve Türkiye’den gelenler. İsviçre’de içlerinde Cenevre ve Zürih’in bulunduğu kentlerde minareleri olan 4 cami bulunuyor. Ülkedeki toplam cami sayısı ise 150. Minare karşıtı kampanya İsviçre’nin doğusundaki Wangen kasabasındaki Türk Kültür Merkezi, çatısına 6 metre yüksekliğinde bir minare inşa etmeye başlayınca, muhit sakinleri minarenin manzaralarını bozduğu gerekçesiyle girişime karşı çıktı. Kültür Merkezine komşu olan İsviçrelilerin yerel kampanyası, aşırı sağcıların devreye girmesiyle bir anda federal bir minare karşıtı kampanyaya dönüştü. Referandum teklifi, yıllardır göçmen karşıtı politikalarını sürdüren ve minarelerin ülkenin İslamlaşmasının işareti olduğunu savunan sağcı İsviçre Halk Partisi tarafından gündeme getirildi. Teklife karşı çıkanlar, minare yasağının ayrımcılık anlamına geleceğini, kin ve nefret kışkırtıcılığına neden olacağını savundu. 1154

Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder, “İslamiyet siyasi bir ideoloji değil, barışçı bir dindir. Kuran bunu öğretir” dedi. Schröder, haftalık Alman gazetesi ‘Die Zeit’ için yazdığı makalede, minare yasağı gibi önlemlere başvuranların, Müslümanların dini vecibelerini, binaların arka avlularında yerine getirmesini isteyen insanlar olduğunu ifade ederek, ‘minare yasağı’nın

Müslümanları dışlama çabası olduğunu belirtti. Müslümanlara ve İslamiyet’e olumsuz bakılmaması gerektiğini, bu tarz önyargların Almanya’da da yaygın olduğunu söyleyen Schöder, “İslamiyet siyasi bir ideoloji değil, barışçı bir dindir. Kuran bunu öğretir” dedi. Özellikle Almanların, İslamiyet’in bir şiddet dini olduğuna ilişkin açıklamalarına aldanmamaları gerektiğini belirten Schröder, “Geçen yüzyılda iki dünya savaşına neden olanlar Müslüman

Deutsche Zusammenfassung Ex-Kanzler Gerhard Schröder kritisiert in der deutschen Wochenzeitung «Zeit» das äusserst umstrittene Votum der Schweizer für ein Bauverbot von Minaretten. Wer zu solchen Massnahmen greife, so äussert Schröder in dem Blatt,

devletler değildi. Başkalarına karşı küstahlık etmeye hiç hakkımız yok” açıklamasında bulundu. Müslüman ülkelerde Hristiyanların takibata uğradığı ve kilise yapımının yasak olduğu şeklinde ortaya atılan tezleri de kabul etmeyen eski başbakan, “Bazı Müslüman ülkelerdeki din özgürlüğü üzerine eksiklikler tartışılmaz, ancak bu kendi ülkemizde hakların kısıtlanması konusundaki tutumumuz için bizi de haklı çıkarmaz. Biz kendimizi aydınlanmış bir toplum olarak görüyoruz ve diğer ülkelerin kifayetsiz-

der wolle, dass Menschen mit islamischem Glauben ihre Religion weiterhin in Hinterhäusern ausüben müssten. «Dieses Verdrängen an den sprichwörtlichen Rand der Gesellschaft ist der Versuch einer Ausgrenzung”, so der ehemalige Kanzler weiter.

liklerini bizim de tekrarlamamız, bizim aydınlamış toplumlar olmamıza ters düşer. Din özgürlüğü, haklı gerekçelerle anayasamızla koruduğumuz yüksek bir haktır” dedi. 1175

Fransız Sağcılar da Minare Yasağı İstiyor İslama karşı Fransa’da atağa geçen Milliyetçi Cephe, Marsilya’da belediye tarafından yapımına izin verilen bir cami inşaatını protesto gösterisi düzenledi.

Liberal Fransız gazetesi Le Monde’nin, İsviçre’yi iki sayfada analiz ettiği yazıda, İsviçre ‘nin başarı hikayeleri örnek gösterildi. ‘’Örnekte (İsviçre) yırtıklar var’’ başlığını atan gazete, minare yasağından, Polanski olayından, UBS’den, banka sırlarından, Libya olayından söz ederek, İsviçre’nin kendisini giderek daha çok izole ettiğini, kendisine olan güvenini yitirdiğini, olmayan (önceden görülmeyen) şeylerle uğraştığını belirtti. Benzeri eleştrilerde bulunan gazetede, tiyatro Rejisörü Luc Bondy, eski Cenevreli Savcı Bernard Bertossa, Cenevre Üniversitesi Politolog Profesörü Hasni Abidi, Lozan Üniversitesi Politika Bilimleri Araştırma Müdürü Oscar gibi dört önemli kişinin düşüncelerine de yer verildi. Bugüne kadar minare yasağının gündeme bile gelmedi-

ği Fransa’da konuyu milliyetçilerin en sağ kanadı bile populize etmemişti. Fransa’nın eski sömürgelerinden gelen ve büyük bir azınlık olarak yaşayan Müslümanların, Fransa’da altı tane minaresi var. Bununla birlikte dört minarenin daha yapılması planlanmakta. Liman şehri Marsilya’nın Belediye Başkanı da kısa süre önce minaresi 25 metre yüksekliğinde planlanan bir cami-

Deutsche Zusammenfassung Eine Debatte über die nationale Identität wird zur Polemik über den Islam – auch wegen der Schweiz. In Frankreich war ein Bauverbot für Minarette bisher kein Thema. Nicht einmal der rechtsextreme Front national, der sonst kein populistisches Schlachtfeld unbeackert lässt, hat es je aufgebracht. Mit gutem Grund: Die Türme – sechs insgesamt und vier in Planung – stellten in Frankreich, einem Land mit einer grossen muslimischen Minderheit aus den früheren Kolonien, nie ein Problem dar. Andere Fragen schon – der Schleier etwa, die Minarette aber nicht. Deren Höhe und Positionierung werden in der Regel von den Stadtverwaltungen bestimmt und

nin inşasına izin verdi. Yükseklik ve yerleştirme pozisyonları ile ilgili saptanmış resmi kurallara ve manzaraya uyulması dışında minare yasağının sorun edilmediği Fransa’da zaman zaman estetikle ilgili tartışmalar çıkabiliyordu. Aynı zamanda, kadınların baş örtüleri de sorun edilmişti. Halkçı günlük gazetesi Le Figaro ise, minare yasağı sebebiyle olu-

müssen ins Landschaftsbild passen. Nun hat die bürgerliche Tageszeitung «Le Figaro» nach dem viel kommentierten Volksentscheid in der Schweiz ein Umfrageinstitut beauftragt, den Puls des Volkes zu fühlen, und siehe da: 46 Prozent der befragten Franzosen sind ebenfalls für ein Minarettverbot, nur 40 Prozent dagegen. Der Front national ist erstaunt und hocherfreut. Im Frühling finden in Frankreich Regionalwahlen statt. Man hätte sich im Vorfeld über die Wirtschaftspolitik streiten können, über die soziale Krise, über Arbeitslosigkeit und über die Nöte der kleinen Unternehmen. Doch nichts beliebt der Rechten mehr als eine deftige Debatte über Immigration und Sicherheit, über Islam und die Banlieues.

şan yüksek nabızlı tartışmalardan sonra Fransız halkının nabzını yokladı. Ankete katılan Fransızların %46’sı minare yasağı isterken, %40’ı ise böyle bir yasağa karşı çıktı. Çıkan bu sonuçtan memnun kalan sağcı kesimin, bu fırsattan yararlanması ve başlıca tartışma konuları olan göçmenler, güvenlik, banliyöler ve İslam konularında tartışmalar başlatması beklenmekte. İsviçre tüm Avrupa ülkelerinde ‘’milli kimlik’’ düşüncesini de uyandırdı. Bu konuyla ilgili yazılı ve görsel medyada çeşitli tartışma programları, anketler yapıldı. Bunun yanı sıra komedyenler de konu ile ilgili gösteriler, monologlar yaptı. Gidişatın tehlikesini şimdiden görebilen Fransız Solcular durumdan oldukça rahatsız. Solcular, endişelerini dile getirirken tehlikeli gidişin kontrol altına alınmasını, aksi takdirde olayların çok çabuk kontrolden çıkmasının yakın bir gelecekte olduğunu belirtti. 1177

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


18

İSVİÇRE HABERLERİ

Widmer-Schlumpf Müslümanları Kabul Etti! Minare yasağının halk oylamasında onaylanmasından sonra, Adalet Bakanı Eveline Widmer- Schlumpf, İslam organizasyonlarının temsilcilerini konuya ilişkin, son durumu belirlemesi amacıyla kabul etti.

Adalet ve Polis Departmanı’ndan (EJDP) bildirildiğine göre, Widmer Schlumpf Müslüman temsilcilerle karşılaşmasında minare yasağının Müslümanların inançlarını dışa karşı özgürce göstermelerinin kısıtlandığını, lakin dinlerini uygulama özgürlüklerine dokunulamayacağını söyledi.

Bakan konuşmasının devamında halk kararının problemlere dikkat çektiğini aynı zamanda da bu problemlerle ilgili geniş bir tartışma şansı yarattığını belirtti. Toplantıda alınacak kesin önlemlerden söz edilmedi; EJDP, yapılacaklarla ilgili detaylı açıklamaların, daha geniş çevrelerin katılımının gerçekleştirileceği bir sonraki

Deutsche Zusammenfassung

von Minaretten zu bekunden. Die Freiheit, die Religion zu praktizieren, werde jedoch nicht berührt. Für eine Standortbestimmung nach dem Ja zur Weiter sagte die Justizministerin, der VolksentsMinarett-Initiative hat Bundesrätin Eveline Widmer- cheid sei Ausdruck von Problemen, biete aber gleSchlumpf Vertreter islamischer Organisationen zu ichzeitig die Chance, eine breite Debatte über dieinem Gespräch empfangen. ese zu führen. Konkrete Massnahmen wurden Laut dem Justiz- und Polizeidepartement (EJPD) beim Treffen nicht erörtert. Dies sei für die nächste sagte Widmer- Schlumpf bei dem Treffen, der Volk- Gesprächsrunde mit erweitertem Teilnehmerkreis sentscheid schränke zwar die Freiheit ein, den mus- geplant, schreibt das EJPD. limischen Glauben nach Aussen mit der Errichtung

konuşmada yapılacağını belirtti. Hükümet, ülke sınırları içinde din özgürlüğünün korunmasından sorumludur! Adalet Bakanı Evelyne WidmerSchlumpf ‘un kabulüne Müslümanlar tarafından katılan organizasyonlar şunlardı: die Föderations Islamischer Dachorganisationen Schweiz, die Koordination Islamischer Organisationen Schweiz ve die Fondation de l’EntreConnisance. Gerçekleştirilen konuşma toplantısı minare Inisiyatifinin yapılacağı kesinleştikten sonra yapılmış olan bir toplantının devamı niteliğindeydi. EJDP, bu karşılaşmanın gerçekleştirilmiş olmasının nedenini devletin ülke sınırları için-

de din özgürlüklerinin korunmasından ve çeşitli kültürlerin birlikte, rahatsız edilmeden yaşamalarından sorumlu olduğunu vurgulamak olduğunu belirtti. 1197

Öğretmenlere Ucuz Rakip: Ev Kadınları İsviçre okullarında iyi eğitimi olan ev kadınları ile işsizler öğretmenlerin üzerindeki yükü hafifletecekler. Çeşitli kantonlar halen “sınıf asistanı” projesi üzerinde pilot projelere başlamak üzereler.

tirdiler bile. Ne var ki bu çözüme İsviçre’de gidilebilmesinin önündeki tek engel para değil, aynı zamanda yeterince diplomalı pedagog da yok.

Öğretmenlerin heterojen sınıfları, hep daha da çoğalan veli ilişkileri, bürokratif baskılar ve daha pek çok nedenlerle yükleri neredeyse taşıyamayacakları kadar arttı. Öğretmenler yılda üç hafta fazla mesai yapıyorlar ve bu mesailer ücretlerine dahil değil. Tüm bu sıkıntıları çok yük olarak modern zaman hastalığı “Burnout” takip ediyor. Öğretmenlik mesleği cazibesini çoktan yitirmiş durumda.

Saat ücreti ile serbest çalışan öğretmenler, öğretmenliğe akraba mesleklerin sahipleri ve hatta eğitmenlik yeteneği olan kişiler asistan olarak öğretmenlere destek olacaklar. Bu yardımcı öğretmenler bu işi gönüllüler olarak değil, ücretli olarak yapacaklar.

Eğitimden sorumlu kurumlar ve yetkililer bu durumun bu şekilde devam edemeyeceğinin farkınlalar; yetkililerin farkında oldukları bir diğer durum da öğretmeneğitmen kapasitesinin %200 artırılmasının bu branş için çok rahatlatıcı olacağı. İskandinav ülkeleri bu çözümü çoktan gerçekleş-

Kantonlar başka bir çözüm modeli buldular: Sınıf Asistanı

Ev kadınlarından öğretmen yardımcıları... Pilot proje Bern kantonunda Ağustos ayından beri yürürlükte. Pilot proje şu şekilde işliyor: Bir öğretmen üzerine yüklenen yükün altından kalkamayacak duruma geldiğinde derhal alarm veriyor ve kendisine resmi makamlar tarafından beş gün içerisinde bir asistan organize ediyorlar. Bu yardımcı öğretmen birkaç hafta öğretmene yardımcı oluyor. Halk Okulu Şefi

Max Suter, “Şimdiye kadar birçok iyi eğitimli kişi öğretmen yardımcısı olarak kazanıldı” diyor. Çocukların okul ihtiyaçları hakkında çok isabetli görüşleri ve deneyimleri olan velilerin özellikle ev kadınlarının da çok yararlı olduklarını belirten Suter, örnek olarak bir sınıfla birlikte kayak kampına giden ve çocukları çok iyi tanıdığından çok iyi refakatçi olan bir ev kadını-anneden söz ediyor. Suter’in bir diğer görüşüne göre de en ideal olanı, öğretmen yardımcısı olacak ev kadınının sosyal bir meslek branşında eğitim almış olması, böyle bir kişi ders konularını derinleştirebilir. Zürich kantonunda ise proje henüz plan aşamasında. Kanton Zürich’teki okullarda kesin olan sınıfların yönetimi öğretmende kalacak ve öğretmen yardımcıları da alanlarına ve uzmanlık seviyelerine göre yerleştirilecekler. Mesela ana dili İngilizce olan bir yardımcı başlangıç İngilizce dersleri için önemli bir kazanç olabilecek.

Yardımcı öğretmenler kurslarda yetiştirilecekler

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Zürich’te sınıf asistanları kurstan geçirilmeden işe alınmayacaklar. Eğitim Müdürlüğü bu asistanların öncelikle Yüksek Pedagoji okullarında eğitimden geçirilmelerini ve bu eğitimin öyle çabuk ve basit bir eğitim olmamasını öngörüyor. Ücretleri de bir öğretmen maaşının yarısı kadar olabilecek.

Benzer planlar Thurgau ve Aargau kantonlarında da yapılıyor.

Öğretmenler Çatı Derneği Başkanı Anton Strittmatter ise okullardaki ders kalitesinin düşebileceğinden endişe etmesine rağmen, böyle bir projenin gerçekleştirilebilmesinin öğretmenlerin yükünü hafifletmesini umuyor. Schrittmatter, “Bakım evlerindeki problemlerin aynısı ile biz de okullarda karşılaşabiliriz, bu nedenle hızlı kurslarla “kalifiye” olan ucuz öğretmenleri reddediyoruz.” diyor. 1187


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

TZ E RE E II E TM ZEG EGR


20

İSVİÇRE HABERLERİ

Mithat Bereket`in Penceresinden Atatürk

Pusula gazetesinin iki yıldır düzenlediği, kültürel organizasyonların beşincisi, 19 Aralık Cumartesi günü Zürich Volkshaus’ta gerçekleşti. Televizyon haberciliğinin önemli isimlerinden biri olan Mithat Bereket , Atatürk için hazırlamış olduğu “Devrimcinin Güncesi” adlı belgesel film ile organizasyona katıldı. Olumsuz hava şartlarından dolayı katılımın istenilen düzeyde gerçekleşemediği organizasyona Başkonsolos Hakan Kıvanç, ITT Başkanı Kahraman Tunaboylu, Mediacom Şirketinden Suat Durmuş, THY Zürih Müdürü Levent Selvili, Vatan Reisen’den Aydın Canbek’in yanı sıra iş

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

dünyasının önemli isimleri de katıldı. “Devrimin Güncesi” adlı belgesel film gösterime girmeden önce, Fikret Kızılok’la belgeseli nasıl yaptıklarını anlatan Mithat Bereket, belgeselin 1996 yılında hazırlandığını ve büyük araştırmalar yapılarak önemli detaylara ula-


21

İSVİÇRE HABERLERİ

k Belgeseli şıldığını söyledi. Bereket, Atatürk hakkında bilinmeyen konulara yer verildiğini ve belgesel filmin o günden bu yana farklı yerlerde gösterime girdiğini belirtti. Ünlü gazeteci, belgesel filmin seslendirmesini ve müziklerini de Fikret Kızılok’un yaptığını sözlerine ekledi. Mithat Bereket’in vermiş olduğu kısa bilgilerin ardından “Devrimcinin Güncesi” adlı belgesel film 20.30’da gösterime girdi. Yaklaşık 1 saat süren belgesel izleyicilerin büyük beğenisini kazandı. Gösterimin ardından programın ikinci bölümüne, Mithat Bereket’in sohbetiyle devam edildi. En çok merak edilen konu ise belgesel filmin bir yenisinin yapılıp yapılmayacağıydı. Bereket, Türkiye’de belgesel film hazırlamanın oldukça zor olduğunu, bu tür çalışmalar için ciddi sponsor desteğinin olması gerektiğini vurguladı. Diğer taraftan ülkemizde arşivleme alışkanlığının yetersiz olduğuna da değinen ünlü gazeteci, belgesel çalışmalarında kaynak elde etmenin, belge ve yazılı dökümanlara ulaşmanın en büyük sorunlardan biri olduğunu belirtti.

Türkiye ve dünya politikası başta olmak üzere, güncel konularda seyircilerin sorularını cevaplayan Bereket, sohbet boyunca kendi yaşadıklarına ve anılarına da değindi. Programın sonunda gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Turgut Karaboyun, Mithat Bereket’e vermiş olduğu katkılardan dolayı, üzerinde dünya haritasi olan küçük bir biblo hediye etti. Hediyeyi büyük bir memnuniyetle kabul eden Bereket, izleyicilerden Pusula gazetesine destek vermelerini isteyerek, özellikle yurt dışında yazılı ve görsel medyanın Türk toplumu açısından çok önemli olduğunun üzerinde durdu. Gazetemizin yanı sıra sponsor firmalardan birisi olan Stargold da ünlü gazeteciye bir saat hediye etti.

Programın kapanış konuşmasını yapan Genel Yayın Yönetmenimiz Turgut Karaboyun, olumsuz hava şartlarına rağmen kendilerini yalnız bırakmayan izleyicilere ve programa destek veren tüm sponsorlara teşekkür etti. Bu tür programların 2010 yılında da devam edeceğininin müjdesini verdi. 1193

THY Zürih Müdürü Levent Selvili, Turgut Karaboyun ve Başkonsolos Hakan Kıvanç birarada...

Gazetemiz Editörü Turgut Karaboyun, Mithat Bereket’e konferansın anısına bir hediye taktim etti...

Başkonsolos Hakan Kıvanç, Mithat Bereket’le birlikte...

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


22

HUKUK KÖŞESİ

PROBLEMLERİNİZİ BİZE YAZIN!

Sorularınız ve Yanıtları SORU 1:

Mustafa C. / Zürih Üç ay önce 15 bin frank ödeyerek bir araba aldım . Arabam 1 yıl garantiliydi. Fakat çok fazla arıza yapmasından dolayı sürekli garaja gidip arabamla ilgilenmek zorunda kaldım. Satın aldığım garaja geri vermek istediğimi söyledim; ama geri almayı kabul etmediler. Ne yapmam gerekiyor? Yol gösterirseniz memnun olurum.

Cevap 1:

Arabanızı satın aldığınızda bir menkul satış sözleşmesi akdedildi. Kanunen ve temel olarak alıcı mebiin, yani satım konusu şeyin, fiyatını ödemekle yükümlü olur. İsviçre Borçlar Kanunu’nun (OR/CO) mad. 197’ye göre bir satıcı müşterisine karşı mebiin zikir ve vaat ettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir suretle tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Başka bir deyimle arabayı satın aldığınız yer, size arabayı maddi ve hukuki kusuru olmadan ve size vaat ettiği gibi teslim etmekle yükümlüdür. Aksi takdirde sizin maldaki ayıbı yani kusuru, ihbar etmeniz gerekiyor. İhbarla beraber sizin kanunen (mad. 205) ya satımın feshedilmesini, yani arabanın iade edilmesini, ya da semenin tenzilini yani satış fiyatının indirilmesini talep etme hakkına sahipsiniz. Kanunen öngörülmemesine rağmen İs-

viçre Federal Mahkemesi bir kararında (4C.57/2005) satıcıya arabadaki kusuru ıslah etme, yani düzeltme, hakkı tanımıştır. Bu düzeltme hakkını ancak iki defayla kısıtlamıştır. Dediğiniz gibi defalarca kusurların düzeltilmemesinden sonra sizin satımın feshedilmesini istemenize karşı haklı bir gerekçeyle itiraz etmek zor gibi görünüyor. Sizin bu durumda bayiinin bulunduğu bölgedeki yetkili mahkemeye başvurmanız ve davacı olmanız olası oluyor. Ancak dikkat etmeniz gereken mad. 208’e göre satıcı her ne kadar sizden almış olduğu semeni faiziyle artı vaki olan diğer masraflarınızı ve hatta muhakeme masraflarını ödemesi gerekiyor ise, siz bayiye arabayla beraber istihsal ettiğiniz menfaatleri iade etmekle mükellefsiniz. Yani arabanızı kullanmaktan kaynaklanan zaman ve değer kayıbını iade etmeniz gerekiyor. Ancak durumuna göre bunun istisnaları uygulanabilinir. Bu durumu göze alarak dava açmadan evvel bilirkişiye danışmanızda fayda olur düşüncesindeyim.

SORU 2:

Hakan K. / Zug Son 1 yıldır maddi anlamda büyük zorluklar yaşıyoruz. Ev kirasını, hastalık sigortasını ve telefon faturalarını zamanında ödeyemiyoruz. Böyle bir durumda icralık olmamak için neler yapmamız gerekiyor? Maddi problemlerimizi karşı tarafa nasıl anlatabiliriz?

Cevap 2:

Borçlarınız ve maddi sıkıntılarınız büyüdüğü zaman yapmanız gereken sorusunun cevabı bireysel bir sorun olduğu için çok zor. İpucu olarak size Pusula’nın haziran ayındaki cevabını tekrarlamak isterim. İlk adımda sizin ve ailenizin temel ihtiyaçlarınızı ve buna karşılık gelirinizi tespit etmek gerekiyor. Temel ihtiyaçların (Betreibungsrechtliches Existenzminimum / Budget selon l’Office des poursuites avec extension) tam olarak nasıl tespit edildiğini sizin ikamet ettiğiniz icra dairesine danışabilirsiniz. Gelirinizden temel ihtiyaçları düşürdüğünüz zaman alacaklıların borcunu kapatmak için kalan aylık bir meblağ elde etmiş olursunuz. İkinci bir adımda açık olan tüm borçlarınızı ve hangi alacaklının borcu öncelik taşıdığını tespit etmektir. Yüzeysel olarak vergi borçların birinci sırada, sosyal sigorta borçları ikinci sırada olmak üzere diğer borçlardan önemli olduğu denilebilir. Üçüncü bir adımda öncelik olan alacaklılarla, akabinde diğer alacaklılarla gelirinizden temel ihtiyaçları düşürdüğünüz hesabı sunarak borçların kapatılması için size kalan aidatlara takside bağlanmasını veya borcun bir kısmında indirim yapılmasını rica edeceksiniz.Ancak altını çizmek gerekiyor ki, burada takdim edilen üçüncü adım yüksek ve orta oranlı maaşlara geçerli olan bir yöntem. Düşük ve çok düşük gelirlere İsviçre İcra İflas Kanunu’nun (SchKG/LP)

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Mad. 191 öngördüğü özel iflas etme imkânı söz konusu olabilir. Bu yöntem borçlarınızın kapatılmasında her ne kadar yardımcı olursa da, mahkemeye ödenmesi gereken masrafların yanı sıra iflas edenlerin güvenilirlik kayıbı gibi diğer dezavantajlarda getirmekte. Her halükarda bu konuda uzman borç danışmanlığı veren ve kamuoyuna açık olan kuruluşlara müracaat etmenizi tavsiye edebilirim. Bu tür kuruşların adresleri ve konuyla ilgili daha kapsamlı bilgileri www. schulden.ch / www.dettes.ch ve benzeri İnternet sayfalarda mevcuttur.

SORU 3:

Ümmü G. / Solothurn 2 yıl önce Leasing yoluyla bir araba aldım. Son 5-6 aydır primleri düzenli olarak ödemekte zorluk çekiyorum. Leasing firması ödemelerin bu şekilde devam etmesi durumunda arabayı elimden alabileceklerini söyledi. Böyle bir hakları var mı? Şimdiye kadar yatırdığım primlerin hiç önemi yok mu?

Cevap 3:

Leasing sözleşmeleri kanunda öngörülmeyen hukuki muameleden birisidir. Leasing işletmelerin kuruluş veya büyüme dönemine geçtiklerinde, yatırımlarını gerçekleştirmek için ihtiyaç duydukları orta vadeli finansman yöntemlerinden birisidir. Leasing, mülkiyetin içerdiği kullanma ve yarar-

lanma haklarının ekonomik olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu varsayıma göre, leasing belirli bir süre için kiralayan (leasing firması) ile kiracı arasında düzenlenen ve satıcıdan/üreticiden kiracı tarafından seçilip, kiralayan tarafından satın alınan bir malın mülkiyetini kiralayanda, kullanma hakkını ise kiracıda bırakan bir sözleşmedir. Kiracı gereksinim duyduğu arabayı kendi olanakları ile satın almak yerine, leasing şirketine satın aldırarak, bu mallara ilişkin finansman sağlamış olur. Kiralanan malın kullanma hakkı belirli bir kira karşılığında, belirli bir süre için kiracıya bırakılmaktadır. Bu malların mülkiyeti leasing şirketine ait olup, sözleşme süresi boyunca kullanım hakkı kiracıya aittir. Başka bir değimle siz hukuken leasing sürdükçe arabanızın sahibi değilsiniz. Kiracı leasing ile almış olduğu malı kullanır. Kullanım süresi boyunca gerekli bakım ve onarımları yaptırarak, mal bedelini nakit akışına uygun taksitler halinde leasing şirketine öder. Leasing taksitlerinde aksama olduğunda leasing firması sizden arabayı geri isteyebilir. Nitekim kira ve kredi sözleşmesinin karışımı bir muamele olduğu için şimdiye kadar ödediğiniz taksitler ana kredi borcunu kapatmıştır. Ekonomik krizden dolayı sizin leasing firması ile temel ihtiyaçlarınızı ve gelirinizi hesaplayarak müzakere içinde bulunmanızı tavsiye ederim. 1208


+

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

+


24

KÖŞE YAZARLARI

İsviçre Politikasında Kadının Yeri Gülter Locher Görevinden istifa eden Cumhurbaşkanı HansRudolf Merz’in yerine seçilen Ekonomi Bakanı Doris Leuthard (CVP/AG), doğum yeri olan Meerenschwand’da (AG) 450 davetlinin katıldığı muhteşem bir kutlama yaptı. Cumhurbaşkanı Merz’in konuşmasıyla açılan davetin şeref konukları, yeni seçilen Büyük Millet Meclisi kadın Başkanı Pascale Bruderer (SP/AG) ve yine bir kadın olan Ständerat yani Kanton Temsilciler Meclisi Başkanı Erika Forster’di (FDP/SG). İsviçre devlet yönetiminin en yüksek noktalarına üç kadının aynı anda yerleşmesi ilk kez oluyor. Son yıllarda İsviçre politika çevrelerinde sert rekabetler, karşıt düşüncelere tolerans eksikliği, hakaretler günlük olaylar haline gelmiş; İsviçre’nin tüm siyasi meclisleri öfkeli partililer tarafından çetin tartışmaların yaşandığı gergin ve çözümsüz kalan sorunlarla dolu savaş arenalarına dönmüştü. Bu arada birbirlerini tehdit edecek kadar ileri gidenler bile olmuştu. İsviçre’nin 1959’dan beri devam eden efsanevi “Sihirli Formülü”, Ekim 2003’de itibaren SVP’nin önlenemez güçlenmesiyle yerle bir olmuş ve toleranslı, siyasetçilerin dayanışmacı, anlaşmacı ünlü arkadaşlık birliği tarih olmuştu. Artık itişme, arkadan vurma, hatta parti arkadaşlarının bile kuyusunu kazma, komplo ile bakan düşürme, parti içi ihanet, hakaret gibi davranış ve olaylar benimsenir ve bazen de bu tarz davranışlar alkışlanır bile olmuştu bu çevrelerde. Bu küçük fakat her yönüyle başarılı ülkeye özgü zarif ve barışçı, halkına saygılı, onların sorunlarına duyarlı hükümet yöneticileri, diğer pek çok sorunlu ve daha büyük ülkenin, daha büyük hükümet-

lerinin politikacılarına parmak ısırtacak bir değişim sürecine girmişlerdi artık. Sonu görülmeyen karanlık bir tünele girilmişti... Politikacıların iktidar hırsının her yönden esen nereye sürüklediği belirsiz rüzgarına tutulmuş, nereye tutunacağını artık göremeyen, şaşkınlaştırılmış halk, bu siyasi düzeye yabancı olan ve hala alışamamış İsviçre halkı... Birbirini kovalayan ülke içi ve dışı sorunlar, bir saat içinde yerini daha zoruna terkederek önemini yitiriyor, sorunları çözme sorumluları, çözüm yerine suçlu arama ve genellile de bulduklarını zannettikleri suçluyu cezalandırma gibi uğraşlarla göz boyama yolunu seçiyorlar ... Özellikle geçtiğimiz iki yıl (2008 ve 2009) iç ve dış politikada çok olumsuz olaylar yaşandı ve bu olayların yarattığı sorunlar hala da bitmiş değil. Devlet yönetimini üstlenen bu üç kadının işleri hiç de kolay olmayacak. Ama biz göçmenler de dahil tüm İsviçre halkı heyecanlı ve umutlu.

İsviçre politikasında kadının yeri Sırası gelmişken İsviçre politika tarihinde kadının yerine bir göz atalım: Kadınlar İsviçre’de ilk kez 1971 yılında politik haklarına kavuştular. Haklarının bu kadar geç verilmesine karşın, bugün İsviçre‘de kadınların en yüksek politik kariyeri yapmaları son derece doğal karşılanıyor. Ne var ki devlet yönetiminde hala erkekler sayıca önde bulunuyor. İlk kez 2007 senesinde Christoph Blocher’ın yerine Evelyn Widmer Schlumpf’un seçilmesiyle, devlet yönetimindeki kadınların oranı %42,9’a yükseldi. (Yedi kişilik bakanlar kabinesindeki bu durum çok çabuk değişebilir.) Kadınlar, kanton yönetimlerinde de azınlıkta kalıyorlar; İsviçre geneline bakıldığında belediye yönetimlerinin % 24.9’unu, kanton yönetimlerinin ise % 21,8’ini kadınlar teşkil ediyor.

Bu gözle görülür derecedeki kadın siyasi temsilci azlığı o kadar da önemli mi diye soracak olursak, sorunun cevabını vermeden önce nedenlerin önemine bakmak gerek: Her şeyden önce kadınların sayısı, partilerin ideolojik yapılarına göre farklılıklar gösteriyor; SP ve Yeşiller gibi sol çizgideki partilerin temsilcileri arasındaki kadın sayısı sağcı partilerin kadın temsilci sayısına karşı oldukça yüksek. SP’nin meclisteki milletvekillerinin %41.9’u, Yesiller’in %50’si kadın. Buna karşılık CVP’nin meclise soktuğu milletvekillerinin %38,7’si, FDP’nin %19,4’ü ve pederşahi parti SVP’nin ise sadece %12,9’u kadınlardan oluşuyor. Kadının siyasi aktivitesini belirleyen etkenler yalnızca partilerin renginden kaynaklanmıyor; siyasetle ilgilenmek isteyen kadınların karşısında bir de yerel etkenler bulunuyor: 2007 senesinde sekiz kanton hala sadece erkek milletvekili seçiyordu. Bunlar büyük meclisteki sandalye sayısı beşin altında olan küçük kantonlardı. Genellikle sandalye sayısı az olan küçük kantonlarda kadınların milletvekili seçilmesi hala çok zor. (Bu küçük kantonların arasında sadece Appenzell-Ausserrhoden ve Uri kantonlarının milletvekilleri kadın.) Tessin kantonu ile Batı İsviçre bölgelerindeki kantonların da çok az kadın milletvekili çıkarmaları ayrıca dikkat çekiyor. Kadın milletvekili adaylarına sadece partileri tarafından değil, seçmenler tarafından da daha az şans tanınıyor. Ayrıca erkek aday sayısı ezici bir üstünlüğe sahip: 2007 senesinde kadın milletvekili adayları sadece %12’yi teşkil ediyorlardı. İsviçre’nin durumu bu konuda koyu Katolik olan Güney Avrupa ülkeleriyle Doğu Avrupa ülkelerinin durumuna benziyor. İsviçre’nin yakın komşularında ise, kadınların siyasette bu dere-

ce şanssız olduğu bir başka ülke yok. Kadınlara siyasette az şans tanınması bir ülkenin kadına genel bakışı konusunda önemli ipuçları verir. Siyasi alanda şanslarının düşük olması, kadınların ülke yönetiminde az söz sahibi olması kadına olan güvenin hala yeterince büyümediğini götermez mi? İsviçre’nin kadın çalışanları aynı tahsili yapmış ve aynı işi yapıyor olsa bile hala erkek çalışanlardan daha az para kazanıyor. Bir iş yeri işçi sayısında tasarruf yapmak zorunda kalsa kadın çalışanlar azaltılıyor. Kadınlar sıklıkla, çocuk sahibi olduklarında çocukları olması nedeniyle işşizlik ve fakirlik tehlikesine maruz kalıyorlar. İsviçre’de kadın hala cinsel ve fiziksel erkek şiddetine karşı yeterince korunmuş değil. Kadın günlük yaşamında cinsiyeti nedeniyle pek çok sorunla savaşmak zorunda. İsviçre gibi gelişmiş bir ülke halkı için cinsiyet ve cinsiyet nedeniyle ayrımcılık gibi bir tartışmanın dahi olmaması gerekir. Kadının bu durumlarının değişmesi ise kadının siyasette daha aktif, daha kararlı ve daha güvenli dolayısı ile güvenilir olması gerekiyor. Kadının ülke yönetiminde var olması çok önemlidir.

Yukarıda sorduğumuz sorunun yanıtına gelince; - Evet! Devlet yönetiminde temsilcisi olmayan ya da yeterli temsilcisi olmayan azınlık ve grupların sorunları çoğunlukla ciddiye alınmıyor, görmezden geliniyor. Haksızlıklara uğramaları kaçınılmaz oluyor. Bazı durumlarda bazı grupların çıkarları için beyaz koyunlar tekmelesin diye ‘’karakoyun!’’ bile yapılırlar. 1171

Manga Gurubu Coşturdu 2.albümünü 2009’un nisan ayında çıkaran Manga gurubu, geçtiğimiz haftalarda Regensdorf’ta bulunan Cub Dilaila‘da sevenleriyle buluştu.

19 Aralık’ta gerçekleştirilen konserle Manga grubu havaların çok soğuk olmasına rağmen müthiş bir kalabalıkla karşılanıp inadına sıcak bir atmosferle sevenlerini coşturdu. Başlangıcından bu yana Manga, rock, rap, elektronik, sufi ve geleneksel Türk müziğini bir araya getirdi. Vokalisti Ferman Akgül başta olmak üzere toplam 5 kişiden oluşan Manga gurubu, 2009’un kasım ayında, Berlin’de yapılan Mtv Avrupa Müzik Ödülleri yarışmasında, Avrupa`nın en iyi gurubu

seçilerek en önemli ödüllerden birine sahip oldu. Yine çok başarılı olan son albümleri Şehr-i Hüzün’ün, çıkış parçaları olan (dünyanın sonuna doğmuşum, beni benimle bırak ve cevapsız

sorular) ve en az ilk albümlerindeki (bir kadın çizeceksin, bitti rüya ve dursun zaman ) kadar beğenilip büyük ilgi gördü. Şarkılara herkesin eşlik ettiği konserde, Manga grubu

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

yaklaşık 900 kişinin bulunduğu Dilaila’da, 2 saat boyunca müziksevenlerle birlikte oldu. Konserin ardından Dj`lerin eşliğinde parti herkesin gönlünce eğlenip coştuğu bir şe-

kilde gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam etti. Konseri düzenleyen organizatör Atilla Arslan başta olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyoruz. 1214


25

KÜLTÜR VE SANAT

‘Merhaba Yabancı’ Ödülü Uğuzhan Can`a Verildi Neuchâtel Kantonu’nda ilki 1994 yılında düzenlenmiş olan Neuchâtoi Festivali’nin Neuchâtoi 2009 Gençlik Özel (Spécial Jeunes) adı altındaki bu yılki organizasyonu gençlere yönelikti. Haber : Nuray Ucar I Neuchâtel Özellikle bu kantonda yaşayan gençlerin Neuchâtel toplumuna entegrasyonunu konu alan festival 5 Aralık 2009’da saat 18:00’de kapandı. La Chauxde-Fonds’daki Théâtre L’heure Bleue’da düzenlenen festivalin organizatörlüğünü yapan Communauté de Travail Pour les Etrangers (Yabancılar için İş Topluluğu)’nin başkanı Claude Bernoulli ve Service de la Cohésion Multiculturelle’den Thomas Facchinetti ve Amina Benkais’nin de katıldığı festivalde ayrıca federal, kantonal ve belediyeler düzeyinde birçok politikacı, Büyük Konsey Başkanı (Grand Conseil), milli konsey-

ler ve milletvekilleri de hazır bulundu. Festivalin önemli etaplarından biri olarak kabul edilen « le prix Salut l’Etranger – Merhaba Yabancı Ödülü’ne bu yıl layık görülenler arasında Oğuzhan Can isimli bir Türk genci de bulunmaktaydı. Hat sanatından eserlerinin sergilendiği festivalde ödüle layık görülen Can’ın çizmiş olduğu cami ve kilise resimlerinin, toplumlar ve dinler arası diyaloğu geliştirmeye katkısı nedeniyle bu ödüle hak kazandığı vurgulandı. Neuchâtel Üniversitesi’nde hukuk okuyan 21 yaşındaki Oğuzhan Can yaşamına siyaseti, sanatı ve hukuku birlikte sığdırabilmeyi başarmış çok faal bir genç. Can, ödülünü aldıktan sonra yaptığı kısa konuşmasında kendisi için değerli olan iki kültüre bağlı olduğu için çok şanslı olduğunu belirtti.

Oğuzhan Can’ın, öğrencilik ve sanatın dışındaki faali-

yetleri şunlar: * ELSA (The Eureappean Law Students - Avrupalı Hukuk Öğrencileri Derneği) Neuchâtel başkan yardımcılığı, * ANED (Association Neuchâteloise des Etudiants en Droit – Neuchâtelli Hukuk Öğrencileri) başkanı, * SAD Diyalog Grubu (Swiss Academy for Developement) üyeliği, * JSN (Jeunes Socialistes Neuchâtelois – Neuchâtelli Genç Sosyalistler) üyeliği, * La Chaux-de-Fonds Öğrenci Komisyonunda görevi vardır. Siyasetle yaklaşık üç yıldır aktif olarak ilgilendiğini belirten Can, şu anda Neuchâtel kantonunda sosyalist partinin sekreterliğini yapıyor. Bu sergilerin kendisinin ilk sergileri olduğunu, derneksel ve siyasi faaliyetlerinin yoğunluğundan dolayı şimdiye kadar

böyle bir sergi düzenlemeye vaktinin olmadığını da ayrıca sözlerine ekledi.

Dipnot: İlki 20 Mart 1995’te verilen ödülün bu yılki toplam miktarı 6.300 frank. Bu tarihten itibaren kırk iki tane ödülün 371 aday arasında dağıtıldığı yarışmanın kazanan-

larını ise, Devlet Konseyi tarafından atanan 7 kişilik bir jüri belirliyor. ‘Le prix Salut L’Etranger’, yabancı popülasyonun Neuchâtel Kantonu’na entegrasyonunun sağlanmasında, kanton politikasının en önemli halkalarından birini oluşturuyor. 1181

Say, Fransa’daki ‘Türk Mevsimi’ne’ Katılmayacak Say, gerekçe olarak Bakanlığın Frankfurt’ta Nazım Oratoryosu konserini iptal etmesi ve Bakan Ertuğrul Günay’ın kendisini “Nazım’ın sırtından para kazanmakla suçlaması” olduğunu açıkladı. Say: “Bu kurumların Fransa ve Avusturya’daki Türk festivallerine ve yapacakları hiçbir etkinliğe katılmama kararı aldım ve bu sözümü de tutmak isterim” dedi. Fazıl Say, Fransa’nın ünlü magazin Qobuz dergisine yazdığı mektupta Türkiye’de şu anda iktidarda olan tutucu İslami hükümet AKP tarafından politik nedenlerle eserlerinin sansürlendiğini, konserlerinin iptal edildiğini belirterek, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın kendisinden haksız ve yaralayıcı şekilde söz ettiğini söyledi. Fransız Qobuz’a yaptığı açıklamalarda, politik nedenlerden dolayı sanatın sansürlenmesinin, sanatın ruhuna ters olduğunu ve 21. yüzyıla uymadığını da belirtti. Fazıl Say’ın Fransa’da ‘Türk Mevsimi’ etkinliklerine katılmama kararı almasına neden olan sürecin gelişmesini, kendisi tarafından Kültür Bakanına yapılan eleştirilerden alabiliriz. Fazıl Say, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı kastederek, “Bizim Nazım ile ilgili yaklaşımımız onun sırtından para kazanma gayretinde olanlarınkinden daha önemlidir” şeklindeki sözlerine şöyle yanıt vermişti:

“Sanatımı para için yapmadığımı beni tanıyan herkes bilir. Bu, bana yapılabilecek en haksız, en yanlış suçlamadır. Nazım’ın sırtından kazanan ben değilim.” Say, konuşmasının devamında, Nazım Oratoryosu’nun Frankfurt Kitap Fuarı’ında sahnelenmesinin iptal edildiğini, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın, bir tv kanalının canlı programına bağlanarak “Bizim Nazım ile ilgili yaklaşımımız onun sırtından para kazanma gayretinde olanlarınkinden daha önemlidir “ dediğini hatırlattıktan sonra, Bakan Günay’ın tutumunu eleştirerek, “Kültür Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, Frankfurt’ta Nazım Oratoryosu’nu iptal ederek, sanatçılara haksız bir davranışta bulunmuştur. Bu tarihi belirlenmiş, broşürlerde basılmış, fuar kitapçığında ve basın toplantılarında anons edilmiş bir konserdir ve iptali karşılıklı anlaşmalara varmadan yasa dışıdır. Bizler, Bakanlığa dava açabiliriz ve muhtemelen de kazanırız. Nasıl bir müzisyen konser günü konsere gitmediğinde ağır cezalar almaktaysa, organizatör de, sanatçıyla anlaşmaya varmadan konseri iptal ettiğinde suçludur” dedi. “ Parayı Beethoven’dan kazandım. “ Say, açıklamasında şunları dedi: “Nazım’ın sırtından para kazananlar derken Sayın Bakan, tam olarak kimi kastetti burası biraz karanlıkta kaldı. Genco Erkal ve benim katıldığım programa telefonla katılıp bu lafı ettiğine göre, bizi kastetmiş olması büyük ola-

Fransa’da Türk Mevsimi “Année de la Turquie en France” etkinlik programında yer alan Piyanist Fazıl Say, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na (İKSV) tepki olarak festivale katılmayacağını açıkladı. sılıktır. Kendisinden bu sözünü düzeltmesini bekliyorum. Sanatımı para için yapmadığımı beni tanıyan herkes bilir. Bu, bana yapılabilecek en haksız, en yanlış suçlamadır. Her yıl yaklaşık 100 konser vermekteyim. Bunun 80’i yurt dışındadır. Nazım Oratoryosu’nu ise yılda en fazla iki veya üç kere performe etmekteyiz. Nazım Oratoryosu benim gelir elde ettiğim bir proje değildir. Hiçbir zaman da olmadı. Eser, bugüne dek sadece bir kere yurt dışında, (Moskova’da) seslendirilmiştir. Eğer konu “Birisinin sırtından para kazanmaksa; Beethoven’ın sırtından 40 katını kazandığımı söyleyebilirim” dedi.

Say, “Nazım’ı performe ederken eşsiz anılar, eşsiz güzellikler yaşadım, benim için mühim olan budur. Eser, çok geniş bir kadroya sahip ve pahalı bir prodüksiyon olduğundan, hepimiz yıllar boyu asıl kaşelerimizden büyük indirimler yaptık. Genco Erkal, 50 yıllık sanat yaşamında, hepimize Nazım’ı tanıtmış bir ustadır. Bunu para karşılığında yapmamıştır. Bakana sormalı, “Genco Erkal zengin midir?” demişti. Say, açıklamasının devamında, “Frankfurt konseri konusunda ise menajerimizin verdiği rakam, hiç bir alternatif bütçe önerisi getirilmeden iptal edildiğine göre, oradaki asıl sorunun maddi olmadığını ben biliyorum. So-

run ideolojiktir. (Bakan Günay’ın ilk açıklaması da zaten öyleydi : ‘Nazım Rusya’ya yakışır ama Almanya’ya yakışmaz’ diyen kendisidir.) Kültür Bakanı, Türkiye’nin gerçek sanatçılarına çok ayıp etmiştir. Özür dilemelidir. Ayrıca birilerinin, Nazım sırtından para kazanması bir kenara, kendisinin Nazım sırtından politik çıkar sağlamaya çalıştığı ve karanlıklara karşı direnç göstermeye çalışan bizleri ezmeye çalıştığı, bu konunun asıl odak noktasıdır” şeklinde Bakan Günay’a çok ağır eleştiriler yapmıştı. 1160

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


26

KÜLTÜR VE SANAT

Vücut Dünyası Sergisi Büyük İlgi Görüyor! “Kimiz biz? Nasıl düşünüyoruz ve hissediyoruz? Nasıl doğuyoruz, yaşlanıyoruz ve ölüyoruz? Ben bunları göstermek istiyorum. Ve plastik vücutlar bana sorularımın yanıtları için hizmet ediyorlar.” Böyle söylüyor “Körperwelten” sergileriyle tüm dünyada büyük ün kazanmış olan Tıp Bilim adamı Dr. Gunther von Hagens, Zürich’teki Puls 5 sergisinde yaptığı bir söyleşide.

Ziyaretçilere şaşkınlık, hayranlık, heyecan gibi bilumum duyguları çok yoğun olarak yaşatan sergide 200 adet anatomik preparat var, bunların arasında; tam vücut, vücut parçaları, tek tek organlar ve vücut fonksiyonlarının anlaşılır şekilde görülebildiği saydam vücut kesitleri var. Gerçekten de dünyada bir eşi daha olmayan bu plastinatlar izleyenleri düşünmeye, yaşamı sorgulamaya ve geçici olarak sahip olduğumuz bedenimize ve görevlerine farklı bir bakış geliştirmeye yönlendiriyor. Bu şaskınlık ve hayranlığı bir arada tek bir duyguya çeviren insan vücudunun gerçek görüntüleri yalnızca tıp bilimcilerinin değil, tıpla ilgisi olmayan insanların da insan vücudunun fonksiyonları hakkında ger-

çek bilgi sahibi olmalarına hizmet ediyor. Başarılı sergiyi bugüne kadar 29 milyonun üzerinde kişi izledi. 1999 yılında Basel’da sergilendiğinde, sadece burada 600.000 ziyaretçi sayılmıştı. Sergiyi izleyenlerin çoğu şimdiye kadarki yaşamlarında köklü değişiklikler yaptıklarını söylediler: %10’u sigarayı azalttı ya da tamamen bıraktı, %25’i daha çok spor yapmaya başladı ve %50’si sağlığına ve beslenmesine çok daha iyi bakmaya başladı. Plastinasyon tekniği ile konserve etme, 1977 yılında Dr. Gunther von Hagens tarafından Heidelberg’de bulundu. Bilimde çığır açan bu konserve etme metodu ile ölü insan vücutlarının çürümesi durduruluyor ve uzun süre bekletilebilen bu anatomik preparatlarla bilime ve tıp eğitimine çok etkin bir hizmet sağlanıyor. Müzede izlenebilen ölü insan vücutlarının (plastinatlar) pozları değişik anatomik özellikleri mesela spor esnasındaki kas sistemini sergileyecek şekilde hazırlanmış. Zürich’teki sergide en çok dikkat çeken preparatlar, sigara tiryakilerinin ciğerleri ve

kanserli sidik torbaları oldu. Tam vücutlardan, kafasından ayaklarına kadar organları incelenebilen, yazı yazan bir kişinin preparati ise nefes kesiciydi. En değişik görsellerden birisi de insanın üreme safhalarını gösteren preparatlarlardı; kan damarlarının ve tüm vücut kaslarının oluşumu ilgiyle izlendi. İlginç olan bir başka durum da tüm bu izlencelerin gerçek insan ölülerinden hazırlanmış ve detayları göstermesine rağmen tiksinti verici olmaması, estetik anlamda rahatsızlık vermeden izlenebilmesi. Hatta cinsel ilişki halindeki “Oturan Çift” preparatlari bile hayranlıkla izlenebiliyor. Şu ana kadar, ‘’Institut für Plastintion’’’a 100.000’in üzerinde kişi vücudunu bağışladı.Vücut bağışçılarının amacı, öldükten sonra bilime, doktor eğitimine ve insanların bilimsel aydınlatılmalarına hizmet etmek. Vücut bağışı ile ilgili daha çok bilgi almak isteyenler www. koerperspende.de adresine bakabilirler. Herkesin görmesi tavsiye edilen sergi, Puls 5, Giessereistrasse 18 adresinde 28 Şubat 2010 tarihine kadar ziyarete açık. 1192

Deutsche Zusammenfassung Der Zyklus des Lebens Zitat: „Ich will aufzeigen, wer wir sind, wie wir denken und fühlen, wie wir geboren werden, altern und sterben. Und der plastische Körper dient mir dabei als Refektionspunkt“ so Dr. Gunther von Hagens, Mediziner und Wissenschaftler, in einem Interwiev im Puls 5 in Zürich.

İyi Günde Kötü Günde Ali Poyrazoğlu-Nilgün Belgün muhteşem bir aşk oyunu olan “İyi Günde Kötü Günde” ile 19 Aralık Cumartesi akşamı Zürich Walliselen’de izleyicilerine muhteşem bir tiyatro akşamı yaşattılar. “İyi Günde Kötü Günde”, Pierre Palmade ve Michel Larogue ikilisinin yazdığı müzikli bir güldürü oyunu. Sahne dekorunu Ali Zenel’in üstlendiği, yönetmenliğini Özdemir Çiftçioğlu’nun yaptığı, Ali Poyrazoğlu’nun uyarlaması olan oyun, Şebnem Kazancı ve Burhan Karabacak’ın ortak organizasyonunda İsviçre’de yaşayan Türk seyircilere muhteşem bir tiyatro akşamı yaşattı.

‘Seven Ne Yapmaz’ şarkısıyla oyunlarına başlayan ikili, güldürürken düşündüren, düşündürürken güldüren muhteşem performansları ile izleyicilerden tam not aldılar. Birbirini çok seven evli bir çifti canlandıran ikili ayrılmaya karar verir ve ayrılırkenki eşya paylaşımını komik bir dille anlatırlar. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen birbirlerini unutamazlar ve yanlış yaptıklarını anlarlar. Ve bir araya geldiklerinde birbirlerine yine ‘Seni Seviyorum’ demekten kendilerini alamazlar. Ve ne yazık ki son yolculuklarına birlikte giderler ve bir trafik kazasında hayatları sonra erer. Ve öldükten sonra Türkiye’nin son durumunu üstü kapa-

lı ince espirilerle eleştirmeyi unutmayan ikili, seyircilerine tadına doyulmaz bir tiyatro şöleni sundular. Nilgün Belgün’ün 40 derece ateşle sahne aldığı oyunda, izleyicilerine bunu hissettirmeden oyununu başarıyla sunması, konuklar tarafından ayakta alkışlamasına neden oldu. Ayrılan, barışan, seven, sevilen, kavgalı, küs, herkesin hayatından kesitler bulduğu ve herkesin yaşamını tiyatroyu izlerken oturdukları koltuklarda yeniden yokladığı oyunda kahkaha sesleri, müzikle de birleşince, ortaya izlenmesi gereken bir tiyatro çıktı. 1221

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Nilgün Belgün, Şebnem Çabuk ve Ali Poyrazoğlu...


27

KÖŞE YAZARLARI

Taşa Çivili Aşk Sunay AKIN Ne zaman Taşlıtarla’dan geçsem bir yerlere sıkışıp kalmış tarla kokusunu almaya çalışırım... Ama boşuna!.. Yolum Tarlabaşı’na düşünce de burun deliklerini aynı hüsranı yaşar. Başına kadar taş yığınlarına gömülen İstanbul’da ağaçlar gibi tarlalara da otobüs duraklarının tabelalarında rastlıyoruz. Beşiktaş’ta bulunan ve Rum Ortodoks Kilisesi’nin tapulu yeri olan Fulya tarlasına doğru Orhan Veli’nin dizelerinden kısa bir yürüyüşe çıkalım: Elinde Bursa çakısı Boynunda kırmızı yazma; Değnek soyarsın akşamlara kadar Fulya tarlasında. Tarlalar gibi “yazma” geleneği de yok olup gitmek üzere. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun güzel olanı yararlı kılma anlayışıyla renklenen yazmacılığın alın yazısını reisin oğlu Mehmet Eyüboğlu değiştirmek için emek harcıyor. Bedros’un adının geçtiği bir yazıda onun şiirine yer vermemek olur mu? Elbette olmaz: Bir martı gelir konar direğe Atılan kolyosu havada yutar Bir başkasını beklemez gider Balıkçı gülümser tatlı tatlı

Adı Marika’dır bu martının der Her zaman böyle gelir böyle gider Evet, sevgili okur... Seni Orhan Veli’nin Fulya tarlasından Bedri Reis’in Marika adlı martısına getirdim, ikisinin arasını ise “yazma” ile bağladım!.. Ve yazımızın asıl konusuna başlıyoruz: İstanbul’da Kadıköy’de Fulya tarlasında öptüm Marika’yı Ağzı acıbadem kokuyor Yaşım on yedi Kolan vurdu yüreğim Salıncak bulutlara girdi çıktı Şairimiz on yedi yaşındadır ve bir kıza ilk randevusunu vermiştir. Adı Marika’dır kızın. Güzel mi güzel bir Rum kızı... Marika, şairimiz ile buluşmaya gelirken bir kese kavrulmuş, tuzlu badem getirir... Ve nergis çiçekleri arasında ilk kez öpüşen şairimizi yalnızca deniz kaçkını bir martı görür. Büyük olasılıkla şairimizin ilk öpüşmesidir bu. “Kolan vurdu yüreğim” ve “salıncak bulutlara girdi çıktı” dizelerinden böylesi bir yargıya varabiliriz. Üstelik, şairimiz yıllar sonra öpüştüğü yeri yeniden anacaktır: Fulya tarlasında mıyım Karlı kayın ormanında mı? İstanbul’un Anadolu yakasındaki Fulya tarlasında ilk kez öpüşen şairimiz Nâzım Hikmet’ten başkası değildir. Nâzım Hikmet’in yaşantısını dizi olarak yayınlayan

bir televizyon kanalı şaire “kadınlara düşkün” bir insan damgasını vurmak için epeyce çaba harcar. Ama Abidin Dino’nun eşi Güzin Hanım’ın şu sözleri, Nâzım Hikmet’e paparazzi gözlükleriyle bakmak isteyenlerin oyununu bozar: “Nâzım’ın kadınlara düşkün olduğu söylenir. Oysa, bütün kadınlar Nâzım’a düşkündü!..” 1951’de, yani Nâzım Hikmet’in çok sevdiği memleketinden ayrılmak zorunda kaldığı yılda, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Eski Şark Bölümü’nde Amerikalı bir profesör araştırmalar yapmaktadır. Dünyanın ilk Sümerologlarından biri olan Samuel Noah Kramer 2461 no’lu kil tableti eline alınca heyecanlanır... Çivi yazısı ile yazılmış bir şiir ile karşı karşıyadır. Bulunan tabletlerin en eskilerinden birini elinde tutan Kramer, şiirin Kral Şusin’e yazılmış bir aşk şiiri olduğunu anlar. Davetkar bir şiirdir bu: “Tanrı Enlil’in kalbini memnun eden Şusin’im / Lütfen bana okşayışlarını...” Kadından şair olamayacağını iddia edenler ilk aşk şiirinin bir kadın tarafından yazıldığını elbette bilemezler. Çünkü ucuz polemiklerle, sataşmalarla kendilerinden söz ettirmeye çalışan küçük şairlerin çapını zaman çok iyi ölçmektedir!.. Sümer inancına göre toprağın bereketini ve dölyatağının verimli olmasını sağlamak için kral, yılda bir kere aşk ve bereket tanrıçası İnanna yerine bir rahibe ile evlenir. Sümerolog Kramer’in üstünde çalıştığı tablet yeni yılın başlangıcında yapılan tören

için seçilmiş rahibe tarafından kaleme, daha doğrusu, çiviye alınmıştı. Aşk şiirinden o dönemin kadın erkek ilişkileri hakkında da bilgi sahibi oluyoruz: Güvey benden zevk aldın Anneme söyle, sana güzel şeyler verecektir. Babama söyle, sana hediyeler verecektir. Yazıyı Sümerler bulduğuna göre, yazılı ilk aşk şiiri de İstanbul’dadır. Tevrat’taki “Şarkılar Şarkısı”ndaki şiirleri anımsatan rahibenin yazdığı şiir, Arkeoloji Müzeleri bünyesindeki Eski Şark Eserleri Bölümü’nde sergileniyor, insanlığın gerçek yasalarını şairler koymuşlardır. Evet, sözü Şiir Cumhuriyeti’ne getiriyorum. Yazımızın sonuna geldiğimi de biliyorum. 1992’nin Mayıs ayında, Kız Kulesi’ni kürsü yaparak başladığım konuşmalar, yazılar sırasında karşı gelmeye çalışan birkaç ses, martı çığlıkları arasında kaybolup gitti. Şairler dünyanın halinden sorumludurlar. Bu sorumluluktan kaçmaya çalışanların yüzlerine Süreyya Berfe’nin dizelerini bir fener gibi çakıyorum, nice aşkların tanığı Kız Kulesi’nden: Sümerlerden bu yana şiir yazılıyormuş. Bakıyorum dünyanın haline yazılmasa da olurmuş.

1212

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


28

KADIN VE AİLE YAŞAMI

Saç Dökülmesinin Nedenleri ve Doğal Formüller Sağlıklı ve gür saçlara sahip olmak güzel; ama birgün gelir istemeden o güzelim saçlarınıza veda etmek zorunda kalırsanız paniğe kapılmayın!... Çünkü günümüzde artık doğal yöntemlerle tekrar eskisi gibi sağlıklı saçlara kavuşmak mümkün... Hazırlayan: Pervin Tekin Sağlıklı bir insanda saçların yaklaşık yüzde 90’ı sürekli uzama halindedir. Bu büyüme evresi 2-6 yıl kadar sürebilir. Geriye kalan yüzde 10’luk kısım ise 2-3 ay kadar süren dinlenme evresinde bekler. Bu dinlenme evresi sonucunda saçlar dökülür, dökülen saç köklerinden yeni saçlar büyümeye başlar ve döngü bu şekilde devam eder. Saç dökülmelerinin çoğu da işte bu normal saç büyüme döngüsünden kaynaklanır. Uzmanlar, kadınların yüzde 40’ının, erkeklerin ise yaklaşık yüzde 50’sinin yaşamlarının bir bölümünde saç dökülmesi sorunu yaşadığını, 40-50 yaşları arasında her 10 erkekten 4’ünde belirgin saç kaybı bulunduğunu, yaş ve genetik özellikler sonucu ortaya çıkan saç dökülmesinin 10, 20 ya da 30’lu yaşlarda da başlayabildiğini belirtiyor. Kadınlarda ve erkeklerde saç kaybının farklı şekillerde ortaya çıkabileceğini belirten uzmanlar, erkeklerde alın köşeleri ve tepe bölgelerinde saç dökülmesi görülürken, kadınlarda tepe bölgesinde kısmi bir saç dökülmesi ile karşılaşıldığını anlatıyor. Erkeklerde saç dökülmesi daha çok hormanal sorunlardan kaynaklanıyor. Çok daha hızlı seyrettiği için tedavide çabuk davranmak önemlidir.Çünkü saç dökülmesine sebep olan enzimler, normalde 3-4 yıl olan saçın yaşam süresi 1- 2 yıla indiriyor. Bu yüzden yeni saçların oluşum süreleri kısalıyor ve onlar da sağlıklı olmuyor.Bu sürecin sonucunda saç dokusu giderek güçsüzleşiyor ve sonunda ölüyor. Kadınlardaki erkek tipi saç dökülmesi çoğunlukla 18-44 yaşları arasında görülüyor. Dökülmeyi başlatan nedenin temelinde genelikle büyük stres ya da gerginlik yatıyor. İlk belirtiler, saçların güçsüzleşmesi, incelmesi ve tepeden yavaş yavaş başlayan dökülmelerdir. Ancak kadınlarda erkeklerdeki gibi tam bir kellik çok nadir görülür. Saç dökülmesinin yanı sıra deride yağ bezlerinin çalışmasını bozan bir hastalık oluşabilir. Bu durumda bir hormon ölçümü yaptırmak gerekir. Günde 50-100 adet saç telinin dökülmesi ise normal sınırlar

içerisinde kabul edilir. Saç dökülmesinin nedenlerini bilmek, hem bilinçli davranarak baştan bazı tedbirler almanızı sağlayacak, hem de bir sorun yaşadığınızda doğru tedavi şekli konusunda sizi yönlendirecektir. İşte sizi bu önemli sorundan kurtaracak saç dökülmesinin başlıca nedenlerini sizler için araştırdık.

Ailesel saç kaybı (kalıtsal): Saç dökülmelerinin en sık rastlanan sebebinin kalıtsal özellik olduğunu bildiren uzmanlar, bu kalıtıma sahip olan kadınlarda saçlarda azalma görüldüğünü, ancak kellik oluşmadığını belirtiyor. Bu duruma ‘’erkek tipi kellik’’ deniyor ve 10-20-30’lu yaşlarda başlayabiliyor. Son zamanlarda yeni tıbbi tedavi seçenekleri sunulmasına rağmen kalıcı bir düzelme sağlamanın saç transplantasyonu dışında henüz mümkün olmadığını ifade eden uzmanlar, hasta için uygun olacak yöntemin doktor tarafından seçilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Mevsimsel şartlar: Sonbaharda saçlarda görülen günde 100150 tel dökülme normaldir. Bu dönemde iyi beslenemiyoruz. Sebze ve meyvenin azalmasından dolayı yeterince vitamin alamıyoruz. Sonbaharda dökülen saçların yerine, kış aylarında vücut soğuğa adapte olduğu için yenileri çıkmaya başlayacaktır. Çıkan yeni saçlar da ilkbaharda canlanarak, belirgin hale gelecektir. Eğer kış geldiğinde saç hâlâ çok fazla dökülüyorsa o zaman bir cildiye doktoruna gitmekte fayda vardır. Bu durumda da kişilere besleyici ve vitaminli şampuanlar öneriliyor. Sonbahar aylarında da havaların soğumaya başlamasıyla birlikte saç soğanı da daralır ve büzüşür. Saç soğanı eski ölçüsüne göre daha küçük olunca içindeki saçı besleyen damarlar da küçülür. Bu nedenle saç daha az beslenmiş olur. Bir süre sonra bu beslenme yeterli gelmeyecek, saçlar dökülmeye başlayacaktır. Saçın kısa ya da uzun olması fark etmez. Ama bazı kişilerde dökülme daha az olabileceği için fark etmeyebilirler. Özellikle şişman yani yağlı kişiler bu durumdan daha az etkilenir. Vücut soğuğa alışıncaya kadar dökülme olur. Özellikle kış aylarında saçı soğuktan korumak gerekir, bu yüzden ıslak saçla dışarı çıkılmamalıdır. Uygunsuz saç bakımı ve kozmetik ürün kullanımı: Uzmanlara göre; boya, renk açma, düzleştirme veya perma gibi yöntemler, uygun koşullarda yapılmazsa saça zarar verebiliyor. Bu yöntemlerin sık sık veya aynı anda uygulanması da saçı zayıflatıp kırılmasına neden olabiliyor. Saçı çeken atkuyruğu, örgü, sıkı lastiklerle toplama gibi saç şekillerinin de sıklıkla uygulanmama-

sı gerekiyor. Çünkü saç diplerine etki eden sabit çekme kuvveti saç kaybına neden olabiliyor. Sık sık yıkamak, taramak ve fırçalamak ise saçı kırabiliyor. Uzmanlar, fırça yerine geniş ağızlı ve düz uçlu tarakların tercih edilmesi gerektiğini bildiriyor. Şampuandan sonra krem kullanmak saç taranmasını kolaylaştırıyor. Islakken daha kırılgan olduğu için, saçı havlu ile ovalayarak kurutmaya çalışmaktan kaçınmak gerekiyor.

Eksik protein içerikli beslenme: Proteinden fakir diyetler yapan veya anormal beslenme alışkanlığına sahip kimselerde protein eksikliği oluşuyor ve vücut proteini muhafaza etmek için saçları dinlenme evresine sokuyor. Bundan 2-3 ay sonra da yoğun bir saç kaybı oluşuyor. Uzmanlar, bu durumun yeterli miktarda protein alınımıyla düzelebileceğini belirtiyor. Demir eksikliği: Demir eksikliğinin de saç dökülmesine neden olduğuna işaret eden uzmanlar, bazı kişilerin demiri besinsel olarak eksik aldıklarını, bazılarında ise demirin bağırsaklardan emiliminin yetersiz olduğunu belirtiyor. Bayanlarda adet kanamaları nedeniyle demir eksikliğinin daha sık görüldüğünü bildiren uzmanlar, bu durumun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirtiyor. Alopesi areata: Bu tip saç kayıplarında düzgün yüzeyli, para büyüklüğünde veya daha geniş yuvarlak yama tarzı alanlar oluşuyor. Nadiren tüm saç ve vücut kıllarında kayıp oluşabiliyor. Her yaşta görülebilen bu tip saç dökülmesini yapan neden bilinmemekle birlikte, birçok hastada saçlar daha sonra kendiliğinden büyüyor. Doğum kontrol hapları: Doğum kontrol hapı kullanan bir bayanda saç dökülmesinin ancak kalıtsal yatkınlıkla oluşabileceğine işaret eden uzmanlar, dökülme gerçekleşirse hapların doktor kontrolünde değiştirilmeleri gerektiğini belirtiyor. Doğum sonrası: Gebe bayanlarda saçların büyük bir kısmının büyüme halinde olduğunu ifade eden uzmanlar, doğum sonrasında saçların, saç büyüme döngüsünün dinlenme fazına geçtiklerini, 2-3 ay içerisinde aşırı miktarda döküldüklerini, bu sürecin 1-6 ay kadar sürebildiğini ve çoğunlukla yeniden büyüyerek eski miktarlarına ulaştıklarını bildiriyor. İlaçlar: Uzmanlara göre, bazı ilaçlar geçici bir süre saç dökülmesine neden olabiliyor. Kanser tedavileri: Bazı kanser tedavilerinin saç hücrelerinin bölünmesini durdurabildiğini belirten uzmanlar, hastaların

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

saçlarının yüzde 90’ını kaybedebileceklerini, ancak terapi sona erdikten sonra saçların tekrar büyüme göstereceklerini ve eski hallerine döneceklerini bildiriyor . Yüksek ateş, ağır enfeksiyon ve soğuk algınlığı: Hastalıkların, saçların dinlenme evresine girmesine neden olabildiğini belirten uzmanlar, yüksek ateş ve ağır bir hastalıktan 4 hafta ila 3 ay sonra yoğun bir saç kaybı gelişebileceğini, ancak zamanla saçların eski halini alacağını bildiriyor. Tiroid hastalıkları: Fazla veya az çalışan tiroid bezinin saç kaybına neden olabildiğini belirten uzmanlar, hastalığın tedavisiyle saç kayıplarının da giderilebileceğini bildiriyor. Büyük cerrahi girişimler ve kronik hastalıklar: Büyük cerrahi operasyon geçiren hastaların 1-3 ay içinde aşırı bir saç dökülmesi fark edebileceklerini belirten uzmanlar, bu durumun birkaç ay içinde geçebileceğini, ağır kronik hastalığı olan kişilerde ise saç kaybının ömür boyu devam edeceğini bildiriyor. Mantar hastalıkları: Küçük yamalar halinde kabuklanmalarla başlayıp yayılabilen, saçlarda kırılma, saçlı deride kızarıklık ve şişlik, hatta sızıntıya neden olabilen mantar hastalığının çocuklarda daha sık görüldüğünü belirten uzmanlar, hastalığın

mutlaka ilaçla tedavi edilmesi gerektiğini bildiriyor. Uzmanlar tarafından önerilmiş saç dökülmesi ve kelliği önlemek amacıyla müthiş bir doğal formül Öncelikle kullanılacak malzemeler: 5 gram sarımsak yağı (Taşköprü sarımsağı yağını kullanırsanız saçlarınız kokmayacaktır.), 5 gram ısırgan yağı, 5 gram çam yağı, 5 gram biberiye yağı, 5 gram badem yağı, 5 gram zeytinyağı. Hazırlanış işlemi:Yağların tamamı bir şişe içinde karıştırılır. Elde edilen bu karışım ilk haftada, her gece, ikinci haftada iki gecede bir, üçüncü haftada üç gecede bir kez saçların diplerine kadar sürülür ve saç diplerine friksiyon yapılır. Üçüncü haftadan sonra her üç gecede bir kez uygulamaya devam etmek sizin yararınıza olacaktır. Durulama işlemi:Saçınızı zeytinyağlı sabun ile yıkayıp daha sonra aşağıdaki şekilde durulamanız gerekmektedir: (Şampuanı kesinlikle kullanmamanızda fayda vardır.) Yaklaşık 2 veya 3 litre suyun içine bir bardak üzüm sirkesi koyarak bu su ile saçlarınızı durulayın. Bu işlemi 45 gün yapmanız yeterli olacaktır. 20 gün sonra saç dökülmeniz duracak ve 45 gün sonra da yeni saçlarınızın çıkmaya başladığını göreceksiniz. 1159


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

GAZETESİNDEN


30

BİLİM-TEKNOLOJİ

Predator’ler Hacklendi

Bu bitki tam 13.000 yaşında!

Iraklı direnişçiler, Amerikan Ordusu’nun insansız hava araçlarının (Predator) keşif uçuşlarında kayıt ettikleri videoları ele geçirdiler. Amerikan askerlerinin ele geçirdikleri dizüstü sistemlerinde, keşif için kullanılan ve üsse görüntüler yollayan Predator uçaklarının video kayıtlarına rastlandı. Iraklı direnişçiler, Rus yazılımı olan SkyGrabber yardımıyla, Predator uçaklarının video kayıtlarını uydudan gelen veri akışlarını yakalayıp kayıt etmeyi başardı. Dizüstü sistemlerdeki görüntüler 2008 yılının aralık ayı kayıtlarına kadar uzanıyor. Bu da direnişçilerinin uzun zamandır bu bilgilere ulaşabildiğini gösteriyor. İşin ilginç tarafı ise, Amerikan Hükümeti’nin bu tür güvenlik açıklarından ha-

berdar olması. Hatta yeni insansız uçaklar olan ve Predator’un yerini alacak olan Reaper modellerde de benzer bir durum söz konusu. Video verileri, üsse herhan-

gi bir şifreleme işlemine tabi tutulmadan yollanıyor. Bu da teknolojiyi bilen kişilerin bu verilere rahatlıkla ulaşılmasını sağlıyor.

Bu listede en iyiler yok! En çok satan ilk 10 cep elefonu listelerini unutun. Bu liste çok farklı bir “TOP 10” listesi... Yeni bir cep telefonu aldığınızda bu telefonu çok uzun süre kullanacağınızı düşünürsünüz ama ne yazık ki genellikle başta tahmin ettiğinizden daha kısa süre içinde bu telefonlar emekliye ayrılırlar. Ya daha iyisini çıktığı ya da artık eskisi gibi çalışmadığı için elden çıkartılan cep telefonlarının büyük kısmı geri dönüşüme uygun üretiliyor. İşte bu konudaki uzman firmalardan biri olan ReCellular açıkladığı rakamlarla 2009’un en çok geri dönüştürülen cep telefonları...

Birinci sırada, 2008’de aynı listede 2. sırada yer alan Motorola RAZR V3 var. Ardından 2008’te 4. sırada olan diğer bir Motorola RAZR V3M geliyor. Üçüncü sırada bir önceki yılın lideri Nokia 6010 bulunuyor. Dördüncülükte LG VX5200, bir önceki yıldan 5 basamak daha yukarıda. Listedeki 3. Motorola geçen yıl da beşinci sırada olan C139. 6. sırada geçen yıl listede olmayan Motorola E815 var. 7. sıranın sahibi ise geçen yılın altıncısı LG VX3200. Ardından LG 8300 geliyor. 9. sıranın sahibi Samsung A650, 10. sıradaki LG VX6100 gibi 2008’de ilk 10’a girememişti. 2009’un en çok dönüştürülen telefonlarından en yaşlısı 2003’de

piyasaya sürülen Samsun A650 olarak dikkat çekiyor. En gençleri ise 2006’da üretilen Motorola RAZR V3M, Motorola C139 ve LG VX6100.

Cep’ler için gizli kod yayınlandı! Bir Alman bilgisayar mühendisi, dört milyar cep telefonu kullanıcısının konuşmalarını korumak için geliştirilen gizli kodu yayınladı. Mühendis Karsten Nohl, Mobil İletişim İçin Küresel Sistem (GSM) teknolojisi ile yapılan çağrıları şifrelemek için kullanılan algoritmayı çözmek için başka uzmanlarla birlikte beş ay çalışma yürüttü. Bu çalışmayla birlikte, herkesin, başkalarının özel telefon konuşmalarını dinlemesi mümkün olabilecek. GSM dünyada mobil iletişim için en çok kullanılan sistem.

Buz Devri’nde filizlenen ve şu anda yaklaşık 13.000 yaşında olan bir bitki keşfedildi! Bilimadamlarının yaptığı açıklamaya göre, bugün California’da son Buz Çağı döneminde filizlendiği tahmin edilen meşe türevi bir bitki keşfedildi. Araştırmacılar 13.000 yaşında olduğunu tahmin ettikleri Jurupa Meşesi’nin, dünyanın canlı en yaşlı bitkisi olduğunu açıkladılar. Bilimadamlarının açıklamasına göre meşe, eşeysiz üremeyle bir çalı topluluğu haline gelerek bu şekilde zorlu iklim koşullarından geçerek bugüne kadar dayanabilmiş. Quercus palmeri ya da Haç Meşesi olarak adlandırılan tür-

den bir bitki olan Jurupa Meşesi, ismini üzerinde yaşadığı Jurupa tepelerinden almış.Bu tür bitkiler genellikle soğuk ve ıslak bölgelerde yaşıyor. Bulunan bitkinin California’da yaşıyor olması, araştırmacıların dikkatlerini üzerine çekmesini sağlamış. Araştırmanın başındaki isim olan Jeffrey RosIbarra, bu bitkinin normalde çok daha yüksek, soğuk ve ıslak iklimlerde yaşadığını, ancak keşfettiklerinin tam tersi bir durumda, sıcak bir ortamda, granit kayaların arasında, yüksek hızda esen rüzgarlara karşı koyarak küçük bir tepede yaşadığını söylüyor. Ekip aynı zamanda meşenin hiç doğurgan meşe palamutları üretmediğini de farketmiş. Bu da alışılmadık bir büyüme, üreme durumu anlamına geliyor.

İşte yeni nesil dokunmatik konsept:Synaptics Fuse. Synaptics ile sektörün önde gelen isimlerinin iş ortaklığı neticesinde ortaya çıkan gelecek nesil dokunmatik cep telefonu konseptine dair öncül bilgiler yayımlandı.

sistemin taşıdığı güvenlik sorunları konusunda uyarmaya çalıştıklarını belirtti. Bilgisayar mühendisi Nohl, çalışmalarının, cep telefonu kullanıcılarını daha iyi bir güvenlik için harekete geçmeye itmesini umuyor. ‘Yasadışı sayılacak’

Nohl, Berlin’de düzenlenen Kaos İletişim Kongresi’nde yaptığı sunumda, çalışmasının, GSM güvenliğinin yetersiz olduğunu gösterdiğini söyledi.

Algoritmayı geliştiren Dünya GSM Birliği (GSMA) adlı kuruluş, Nohl’un çalışmasının İngiltere ve başka birçok ülkede yasadışı sayılacağını duyurdu.

Çalışması konusunda BBC’ye bir açıklama yapan Nohl, insanları

Kuruluşun bir sözcüsü, “Bu hafife alabileceğimiz bir olay değil.”

dedi. Nohl ise, bu çalışmasını yayınlamadan önce avukatlara danıştığını ve yasal sınırları aşmadığına inandığını söylüyor. GSM şifrelemesi 1987 yılında yürürlüğe girmişti. Nohl, 22 yıldır kullanılan algoritmayı kırmak için onlarca kişiyle birlikte çalışmış. Alman bilgisayar mühendisi, yayınladığı bilgilerle birçok cep telefonu şebekesinin kullandığı A5/1 algoritmasının kırılabileceğini söylüyor.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Synaptics’in yanısıra Texas Instruments, Immersion, TheAlloy ve The Astonishing Tribe firmalarının yer aldığı proje dahilinde ortaya çıkan model Fuse olarak isimlendirilirken kilit özellikleri ise şöyle şekillendi: * Çoklu-Dokunma, titreşimli geri besleme, 3B grafikler, yakınlık algılayıcısı vb. gibi çok sayıda arayüz teknolojisinin birbirleri ile entegrasyonu * Ekran kenarlarında yer alan kapasitif dokunmatik algılayıcılar (bu sayede kaydırma, büyütme ve benzeri işlemler direkt olarak kotarılabilecek) * Arkada yer alan dokunmatik

panel sayesinde 2B navigasyon imkanı * Texas Instruments’ın OMAP 3630 işlemcisi * 2 parmak üzerinden girdide bulunabilme Synaptics’in Fuse’un öncül tanıtımını 07-10 Ocak tarihlerinde düzenlenecek CES 2010 etkinliği dahilinde gerçekleştirmesi bekleniyor. Tahminimizce bundan bir ay sonra düzenlenecek Dünya Mobil Kongresi’nde de aletin detayları iyiden iyiye oturmuş olur. O zamana kadar bunlarla idare etmek düşüyor bize de.


31

SİNEMA HABERLERİ

Recep İvedik 3 geliyor! İlk iki filmi gişede iyi bir başarı elde ettikten sonra 3. film de çok geçmeden geldi.Serinin 3’üncüde bu kez Recep İvedik’in içine cin giriyor ve buna rağmen iyi insan olabilmek için mücadele veriyor.

Law Abiding Citizen

Clyde Shelton evine yapılan bir soygun girişimi sırasında eşini ve kızını kaybeden dürüst bir aile babasıdır. Katiller yakalandığında, davaya Philadelphia’da başarılı bir savcı olan Nick Rice atanır. Nick, zanlılardan birine, suç ortağının aleyhinde ifade vermesine karşılık hafif bir ceza önerir. Aradan on yıl geçer. Hafif cezayla kurtulmuş olan katil ölü bulunur ve Clyde Shelton soğukkanlılıkla suçu işlediğini itiraf eder. Sonra Nick’e bir ültimatom verir: Nick kusurlu adalet sistemini düzeltmediği takdirde, Shelton’ın eşinin ve karısının cinayet davasında yer alan kilit isimler ölecektir.

Faruk Aksoy’un yapımcılığını üstlendiği “Recep İvedik 3”ün çekimleri önümüzdeki hafta başlıyor. 12 Şubat 2010’da vizyona girecek olan “Recep İvedik 3” ün yönetmenliğini yine Togan Gökbakar üstlenecek.

Yahşi Batı Aziz Bey, ile Lemi Bey, 19. yüzyılın sonlarında padişah tarafından görevlendirilerek Amerika’ya giderler. Yanlarına da hediye olarak verilmek üzere çok değerli bir elmas taş ve yüksek miktarda para vardır. İkili Amerika’ya varınca, gidecekleri menzil için bir posta arabasına binerler. Lemi Bey ile Aziz Bey bu yolculuk esnasında soyulurlar. Önce ellerinden elmas taş gider, sonra da paralarını kaptırırlar. İki Osmanlı, kaptırdıkları parayı tekrar toparlamak için ödül avcılığı yaparlar. Gördükleri ‘Wanted’ ilanlarını kendilerine uyarlayıp, sırasıyla aranan haydutların yerine geçer ve ödül

Adalet Peşinde

avcılığıyla para kazanmaya çalışırlar. Biri haydut olur, diğeri onu yakalar ve başlarına her defasında binbir olay gelir. Tam canlarından olacakken Aziz Bey aslında ödül avcısı olmadıklarını, Lemi Bey’in haydut olmadığını, ikisinin de Osmanlı olduğunu anlatmaya çalışır.

Çok geçmeden, Shelton tehditlerini yerine getirmeye başlar ve hapisteki hücresinden ne öngörülmesi ne de önlenmesi mümkün olan görkemli ve acımasız bir dizi suikast organize eder. Philadelphia’nın önde gelen isimleri Shelton tarafından birer birer öldürülürken, yetkililer bu terör dalgasına son veremedikleri için şehirde korku hüküm sürmeye başlar. Cina-

yetleri durdurabilecek tek kişi Nick’tir. Bunu başarabilmek için de, en ufak bir yanlış adımın bile ölüm anlamına geldiği yırtıcı bir oyunda bu dahi psikopatı zekaca alt etmek zorundadır. Ailesi de Shelton’ın hedefi olan Nick, kendini ölümcül bir rakiple zamana karşı yarışır bulur, ama görünüşe göre rakibi her zaman bir adım öndedir.

Arızalı Çiftler Couples Retreat

Birlikte geçirdikleri mutlu görünen sekiz yıldan sonra, Jason ve Cynthia yol ayrımına gelir. Bir zamanlar mutlu olan çift, boşanmayı düşündüklerini söylediklerinde yakın arkadaşlarını çok şaşırtırlar. Jason ve Cynthia, yoğun çiftler terapisinde uzmanlaşmış Güney Pasifik’teki tropik ada cenneti Eden Resort’u keşfederler. Ancak oraya gidebilmelerinin tek yolu Eden Resort’un grup indirimli “Pelikan Paketi”dir. Herkes kazanacaktır. Onlar ihtiyaçları olan danışmanlığı alırken, arkadaşları da beyaz kumlu plajların tadını çıkarabilir, spa’da rahatlayabilir, jet skilere binebilir ve hoşça vakit geçirebilirler. Kulağa çok hoş geldiğinden, hep birlikte gitmemeleri için bir neden yoktur…tabii Dave ve Ronnie git-

meyi kabul ederse. Dört çift cennete doğru yola çıkmıştır ve tropiklerde oyun başlamıştır. Ancak ufak bir bit yeniği vardır… PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


32

İSVİÇRE TARİHİ

İsviçre Tarihi 20. Bölüm Değerli okurlarımız, geçen sayımızda anavatanımızı da çok etkileyen İsviçre Medeni Yasası’ndan kısaca bahsetmiştik. Bu sayımızdan itibaren önümüzdeki sayılarda bu yasayı, yürürlüğe girme sürecini ve yürürlüğe girdikten sonraki süreci detaylı bir şekilde siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. Bu çok önemli yasayla ilgili yazı dizimize başlamadan önce bu yasanın hazırlayıcısı olan Eugen Huber, hakkında sizlere kısa bilgi vermek istiyorum. Eugen HUBER (Zürich 1849 – Bern 1923) Zürich Üniversitesi’nde hukuk okudu. 1871′ de Berlin Üniversitesi’nden doktoraya başlayarak Basel Müzik Akademisi’nde besteleme dersleri verdi. 1976′da W. Fortner’in ardılı olarak Freiburg Yüksek Müzik Okulu’nun yöneticiliğine getirildi. Başta oratoryolar olmak üzere çoğunlukla dinsel eserler besteleyen Huber, çeşitli uluslararası beste ödülleri aldı. Tenebrae (1968) adlı orkestra eseri 1970′te Frankfurt kentinin Beethoven Ödülü’ne layık görüldü. Başlıca eserleri: Oratio Mechthildis (1958), Oratorium Soliloquia I, II, III (1962), flüt, konuşmacı ve teyp bandı için Askese (metin G. Grass’ın) 1966; arp, korno ve oda orkestrası için James Joyce Chamber Muslc (1969), Tempoca (1970), Keman Konçertosu (1970), Jot operası (1973). Eugen Huber ve İsviçre Medeni Kanunu’nun Ruhu Yazı Dizisi 1. Bölüm 10 Aralık 1907’de, Federal Meclisler, İsviçre Medeni Kanunu’nu kabul ettiler. Bu muamelenin ehemmiyeti nazarı itibara alınarak bu kabulün mucip olduğu merasimi yerine getirmek maksadıyle reyler her iki mecliste de milletvekillerinin adları okunmak (appel nominal) suretiyle toplandı. Gerek Millî Meclis’te (Conseil National) ve gerekse Devletler Meclisi’nde (Conseil des Etats) mevcut her milletvekili kendi isminin okunmasına “evet” ile mukabele etti. Halk ve kanton mümessilleri, radikaller gibi Katolikler de, şehirliler gibi köylüler, Romand memleketi ahalisi gibi dağ memleketleri ve ormanlık kantonları da müttefiken

yeni medeni kanun metnini İsviçre’nin hususi hukuk gartı olarak (Charte de vie privee) kabul ettiklerini beyan ettiler. Bu kabul birçok fedakârlıklara mucip olacaktı. Çok eski âdetlerin terk edilmesi ve gelişleri şüphe ile karşılanan birtakım yeni müesseselerin alınması ve tatbiki icap ediyordu. Vesayet tarikiyle tasarrufta bulunma hürriyet (Liberte de tester) ve el yazısı ile vasiyetname bazı bölge halkları için meçhuldü. Diğer bazı mmtakalarda gayrimenkul kredisi veya evlenme malları rejimi hakkındaki kaideler altüst olacaktı. Romand İsviçre kendi bakımından babalık dâvasının serbestçe ikâmesinin, irat senedinin veya gayrimenkul mükellefiyetinin, miras mukavelesinin ve mal birliği rejiminin gelişine korkudan âri bir nazarla bakamıyordu. Buna rağmen Medeni Kanun oybirliği ile kabul olundu ve referenduma arz edilmesi talep olunmadı. Bu ittifak hiç şüphesiz ki geniş bir mikyasta Medenî Kanunu’nun içinde hazırlanmış olduğu müsait şartların bir neticesi idi. 1892 ile 1907 seneleri arasında geçen müddet İlk Cihan Harbi’nden evvel ki mesut ve sakin bir devredir. İsviçre kantonları birliklerini altmış seneden beridir ki kat’i olarak Federal Devletin teşekkülü ile teyid etmişlerdi. Uzun bir siyasi sükûn ve iktisadî refah devri cereyan etmekte devam eylediği gibi yakında sona ereceğini gösteren emmareler de yoktu. Bu gibi devrelerde müesseselerde ve zihinlerde (esprit) kanunların hazırlanmasını kolaylaştıran bir berraklık ve istikrara tesadüf edilir. İstikbalin meşkûk olduğu karışık devrelerde ittifaklar (alliance) aktedilir. Zaruretin ilham ettiği muvakkat nizamlar vaz olunur. Lâkin bir kod (code) ancak insanın, önünde gelecek uzun içtimai bir istikrar devresinin mevcudiyetine inandığı zaman yapılır. Müstakbel içtimaî karışıklıklar tarafından tahrip edilmek tehlikesinin mevcut olduğu bir zamanda bir kod (code) yapılmaz. 1907’de İsviçre dahilî ve haricî bir sükûn içindedir. Uzun senelerden beri ahlâkî veya siyasî büyük sademelere

Hazırlayan: Hüseyin Türkkan

maruz kalmamıştır. O devreden sonra birbirini takip eden krizler, Gothard konvansionu (Convetion de Gothard) meselesi, 1914 harbinin tesirleri, iktisadî buhran, henüz ufukta kendisini göstermemiştir. İsviçre kendi müesseselerini merkezileştirmekte, tüneller açmakta,demiryolları inşa etmekte ve filoksera ile mücadele etmektedir. Şu halde zaman halkın hukuki vicdanını dinleyerek cevherini teşkil eden hususları ifade eylemek, istikbali hazırlamak maksadıyle maziyi gözden geçirmek için müsaittir. Her şey Medeni Hukuk’un birleştirilmesinin faydasını hattâ zaruretini gösteriyordu. İsviçre nüfusu bir yüzyıldan beri hissedilir derecede artmıştı. Sanayinin, tekniğinin ve ulaştırma vasıtalarının inkişafına inzimam eden nüfus kesafetinin artışı, kantonlar arasındaki münasebetleri ve konfedereler (Confedere) arasındaki birleşmeleri arttırdığı gibi, yek diğerinden farklı ve içlerinden birçoğunun eski kıymetini kaybetmiş yirmi ilâ otuz hukukî rejimin bir arada bulunmasından çıkan mahzurlan da sonsuz bir derecede hissedilir hale sokmuştu. Medenî Hukuk’un kanunlaştırılması (Codifıcation) İsviçre’nin birliğini kuvvetlendireceği gibi memleketin iktisadî inkişafını da kolaylaştıracaktı. Bu sebepler merkezî İsviçre ile Romand kantonların federalist aleyhdarlığını kuvvetten, düşürecek bir mahiyette idi. Bununla beraber 1907’de hasıl olan ittifakın bir diğer sebebi de kanunun bizzatihi kendisinin haiz olduğu kıymettir. Kanun, bu kıymetini ilk olarak kendisini hazırlayanın şahsiyetine borçludur. Medeni Kanunu’nun hazırlanmasında Hugene Huber değerinde geniş ve etraflı görmesini bilen, bütün küçüklüklerden, fanatizmden uzak bir insana malik olmak, İsviçre için paha biçilmez bir talih eseri olmuştur. Vatandaşlarının ruhunu o derecede tecessüm ettirmeye muvaffak olmuş bir adam ki, memleketin her köşesinin içinde kendisini bulabileceği bir Medeni Kanunu’nu onlara vermek istemiş ve bunda da

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

muvaffak olmuştur. 1849’da Zürich yakınlarında Stammheim’de doğmuştur, o mahallin doktorunun oğludur. Biografisini yazanlar bize onun bir muharrir veya bir devlet adamı olarak vatanına hizmet etmek hususunda gençliğinden beri çok ateşli bir arzu ile mücehhez olduğunu söylerler. Lâkin o ne biri ne de ötekisi olmadı. Hukukî çalışmaları ve şahsi zevkleri onu eski İsviçre ve Cerman Hukuku üzerinde tarihi araştırmalara şevketti ve bu araştırmalar da onu akademik mesleğe götürdü. O, gazetecilik ve hâkimlikte kısa bir duraklamadan sonra bu mesleğe sülük etti. Kendisini hukuk öğretimine hasretti. Evvelâ Bale’de 1880’den 1888’e kadar, sonra Halle’de 1888’den 1892’ye kadar ve son olarak da Berne’de 1892’den 1923’e vukubulan ölümünden pek az bir zaman evveline kadar öğretime devam etti. Eugene Huber 3 büyük eser bıraktı: 1 — Hukuk tarihi hakkında muhtelif yazılar, 2 — Teşriî eseri, yani Medeni Kanunun ilk projesi, gerekçesi ve milli meclise (Conseil verdiği raporlar,

national)

3 — Felsefeye müteallik bir eser. 1892 de federal meclis ilk projesinin tanzimini Eugene Huber’e tevdi etmekle İsviçre

Hukukçular Cemiyeti’nin (Societe suisse des juristes) sekiz sene önce yapmış olduğu intihabı tasvip etmiş oluyordu. Filhakika bu cemiyet 1884’te, kantonlarda mer’i olan Medeni Hukuk’un sistematik ve mukayeseli bir tetkikinin yapılması fikrini ortaya atan bir karar almıştı. Bu etüdün gayesi Medeni Hukuk’un muhtelif kısımlarının ne nispet dahilinde birleştirilmesinin mümkün veya şayanı temenni olduğunu tayin etmek ve bu suretle müstakbel bir tedvin hareketinin temelini atmak için sağlam bir zemin hazırlamaktı. Bu vazifenin yerine getirilmesine Bâle’i Paul Speiser riyasetinde bulunan cemiyet komitesi o zaman Bale’de profesör bulunan Eğene Huber’i tayin etti. O, bunu sekiz senede başardı ve dört kitaptan müteşekkil İsviçre hususi hukuk sistemi ve tarih (System und Geschite des schweizerischen Privatrechts) adlı abidevî eserini neşretti. Bu eser İsviçre hukuk tarihini de içine alan kantonlar hususi hukukunun hakiki bir külliyatıydı. Eski hukukun bu sentezini hazırlayan muharrir müstakbel hukukun bir mimarı olmaya her bakımdan lâyıktı. Bunun içindir ki federal meclis (Conseil federal) bir tereddüt devresinden sonra 1892’de Ceza Kanunu’ndan evvel İsviçre Medeni Kanunu’nun hazırlanmasını kararlaştırdığı zaman tabiî olarak Eugene Huber’i hatırladı. 1215


ek

r Tu

stil

k Te

em aY

n.

Sa

Þti.

r-

üfe

Nil

rsa

Bu

T

m

barý l müdür

rni

gene

barýþ zeytingöz genel müdür

Garni

Teks til Tu Tel: (0 rizm G ýda Ye 224) m 482 45 17 ek San. Tic. Lt - Faks Garni Tekstil Turizm : (022 Gýda d.Yemek Þti. Ça San. Tic. Ltd. Þti. Çalý Sanayii Bölgesi Karaali Mah. 15.Sk. No:3 16235 Nilüfer - Bursa 4) 4845 17 lý Sa(0224) 482 45 18 e-mail: info@garniturk.com web:www.garniturk.com Tel: (0224) 482 2 45 - Faks: 18 e- nayii Bö mail: lg info@ esi Karaa li garn iturk. Mah. 15.S com k. web No:3 16 :ww w.gar 235 Nilüfe niturk r.com Bursa

z ingö zeyt barýþl müdür gene

Garni Tekstil Turizm Gýda Yemek San.Tic.Ltd.Þti. Çalý Sanayii Bölgesi Karaali Mah. 15.Sk. Garn No:3 16235 Nilüfer / BURSA i Te Tel: (0224) 482 Çalý kst il u45 17 - Faks: (0224) 482 45 18 San97 T75 rizm Gsm : 0532 212 : baris@garniturk.com ayii e-mail Gýd Tel: Gsm (0 No:3 Bölge a Yem 162 si K : 053 224) ek 2 212 482 4 35 Nil araali San.T 97 75 5 17 - üfer / Mah ic.Ltd e-m Faks: BURS . 15.Sk .Þti. (0 A . ail : bari 224) 4 8 s@ garn 2 45 18 iturk .co m

Ga

17

we

Tic

Gýd

uriz il T

ek

em

aY

Gýd

Sa

n

ic. .T

ti.

Ltd

r-

üfe

Nil

Te rsa

82

)4

24

02

l: (

z ingö þ zeyt

45

45

17

m

.co

urk

rnit

.ga

ww

:w

b we

Bu

st

k Te

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

rni

Ga

izm

d. . Lt

82

)4

24

02

( el:

m

.co

urk

rnit

.ga

ww

w b:


34

NE PİŞİRELİM

FARKLI TARİFLER

ÇERKEZ TAVUĞU

YUVARLAMA

Malzemeler:

Yapılışı:

Malzemeler:

Yapılışı:

1 tavuk

Tavuğun içi temizlenip yıkanır ve haşlanır. Haşlanmış etler soğuyunca elle küçük küçük parçalara ayrılır, bir servis tabağına alınır, tuzu ve karabiberi serpilir. Ceviz içleri, rondodan geçirildikten sonra ıslatılıp sıkılmış ekmek içi, kırmızı biber ve tuzla karıştırılıp yoğurulur. Ceviz yağı bir kaseye alınır. Ekmekli cevize tavuk suyu karıştırılarak, yoğurt kıvamına getirilir. Karışım tavuk etinin üzerine dökülür, karıştırılır ve bir bıçağın sırtıyla düzeltilir; üzerine ceviz yağı dökülür, maydonoz yaprakları ile süslenir. (İstenirse ceviz karışımına 1-2 diş dövülmüş sarımsak da konabilir.) Tip: Tavuğu pişirmeden önce 15-20 dakika sirkeli suda bekletip sonra yıkayıp haşlarsanız, etler yumuşacık ve çok lezzetli olacaktır. Afiyet olsun

500 gr parça kuzu eti

Pirinci ıslatıp yıkadıktan sonra robottan geçirin. Ardindan pirinci çig köftelik et, tuz ve karabiberle iyice yoğurun. Yuvarlanabilecek bir hamur elde ettikten sonra, ellerinizi sıvı yağ ile yağlayın. Hamurdan küçük parçalar kopararak nohut iriliğinde yuvarlayın. Yuvarlama işlemi bittikten sonra kaynayan tuzlu suda 1-2 taşım kaynatıp süzgece boşaltın. Eti, ara ara köpüğünü alarak haşlayın ve haşlanmış nohutu ekleyin. Et yumuşayınca, yuvarlamaları ekleyin. Yoğurdu mikserde bir yumurtayla çırpın. Yavaş yavaş karıştırarak yemeğe yedirin. Üzerine kızdırılmış tereyağı ve nane dökerek servis yapın.

3su bardagi ceviz içi 3 dilim bayat ekmek içi 2 - 3 çay kaşığı kırmızı pul biber 1 çay kaşığı karabiber, tuz 1-2 çorba kaşığı zeytinyağı 1 demet maydonoz.

250 gr çig köftelik kiyma 2 su bardagi pirinç 1 su bardagi nohut (Geceden islatilip pisirilmis) 1 kg süzme yogurt 1 çay kasigi karabiber 1 çay kasigi tuz 1 adet yumurta 1 çorba kasigi tereyagi ½ çay kasigi nane

BOLU ORMAN KEBABI Malzemeler:

Yapılışı:

1 kg kemiksiz kuzu eti 1 çorba kaşığı yağ 1 tatlı kaşığı kekik 1 baş soğan 1 bardak su 1 tatlı kaşığı tuz

Yağı hafifçe eritip, ince doğranmış soğanı 2-3 dakika çevirin. Sonra etleri ilave edin, önce hızlı ateşte çevirin sonra altını kısın. 1 bardak ılık suyu da ekleyin ve etler suyunu çekince tuz, kekik ve karabiber ekleyin. Pişen etleri bir tepsiye yada borcama alın. Aşağıdaki tarife göre hazırlanmış mantarları etlerin üzerine dökün. İnce kıyılmış maydanoz serpin. Sıcakkek servis yapın. Mantarın hazırlanışı: Mantarların saplarını kesin, bol suda yıkayıp, süzün. Daha sonra kaynayan tuzlu ve içine limon sıkılmış suya atıp beş dakika kadar haşladıktan sonra yine süzün. Mantarları dörde bölüp,bir tencerede haifçe kızdırdığınız tereyağına katın. Bir dakika sote edip, tuz ve biberi ilave edin ve 5-6 dakika kanştırarak kavurun. Afiyet olsun

Mantar malzemesi : 1 kg Kanlıca mantarı 1 çorba kaşığı tereyağ 1 adet küçük soğan 1/2 demet maydanoz karabiber,tuz 1/2 adet limon

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Afiyet olsun.


www.istanbul2010.org

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

VATA N


36

ÇOCUK KÖŞESİ Eğitimde İlginç Uygulamalar İngiltere’deki Monkseaton Community Ortaokulunda başlatılan pilot uygulamada, ders süreleri 8 dakikaya indirildi. Okul yöneticileri, ‘Beynin öğrendiklerini kalıcı hafızaya kaydedebilmesi için kısa süreli ve aralıklarla eğitim verilmesi gerekiyor’ dedi. Okulda, günde 30 ders yapılıyor. Yapılan bir başka araştırmaya göre de, okulda verilen ev

BUNLARI

Biliyor musunuz?

Tekerlemeler

Ayı beni korkuttu Kulağını sarkıttı Elma verdim yemedi Sakız verdim çiğnedi Hap hup kırmızı turp

Ay dede, ay dede Evin barkın nerede? İnce belde İnce belin neresinde? İki dağın arasında Keklik getir, yağa batır Sen yiyemezsen Bana getir ay dede

ödevleri çocuklara bir şey katmıyor. Almanya’da Dresden Üniversitesi`nin yaptığı araştırmaya göre, konuyu anlayan çocuklar bildiklerini tekrar ediyorlar, anlamayanlar ise aynı hataları tekrarlayıp duruyorlar. Bin 300 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada uzmanlar, çocukların okulda yapılan örneklerle daha iyi öğrendiğini söylediler.

Bir, iki, üç Söylemesi çok güç Sana verdim bir elma Adını koydum Fatma Hop, hop, hop Bir büyük altı top Ağzım minnacık Burnum hokkacık Yanaklarım elmacık Gözlerim boncuk Benim adım çocuk

BOYAMA KÖŞESİ

BİRAZDA GÜLELİM

Sokrates...

Filozof Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Birgün eşi Sokrates’e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor, bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates: “Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum” demiş.

TRAFIK FIKRALARI

Sinyal Temel arabasıyla kavşakta dönüp duruyormuş. Uzaktan durumu merak eden polis yanına gelip Temel’ i durdurarak sormuş: -Kardeşim yarım saatten beri kavşakta ne diye dönüp duruyorsun? Temel utana sıkıla cevaplamış:

Vitamin Zengini Besinler En sağlıklı beslenme şekli dengeli beslenmek. Ama bunu yaparken zengin vitaminli yiyecekleri almayı da atlamayalım. İşte karşınızda vitaminlerin efendisi 11 yiyecek: 1.Pancar 2.Nar 3.Kabak çekirdeği 4.Lahana 5.Pazı 6.Tarçın 7.Erik kurusu 8. Sardalye 9. Zerdeçal 10.Yaban mersini 11.Balkabağı PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

-Haçan sol sinyal takili kaldi da...

Plakasını aldım Temel birgün kahvede otururken, Dursun koşa koşa yanına gelmiş: -Temel arabanı çaliylar. Temel hemen dışarıya fırlamış. Döndüğünde Dursun sormuş: - Ne oldi? Yakalayabildun mi? Temel: -Yakalayamadum ama plakasini aldim.

Kayserili Taksinin yokuşta frenleri patlamış, müthiş bir hızla aşağı iniyor. Kayserili müşteri bağırmış: -Durdur şu arabayı. Şoför panik içinde haykırmış: -Durduramıyorum!.. -O zaman taksimetreyi durdur hiç değilse.


37

GÜLELİM-EĞLENELİM

Adamın biri, papağan almak ister. Gittiği dükkândaki papağanları sırayla inceler.1.kafeste rengarenk, pırıl pırıl tüyleri olan papağanı beğenir. Etiketinde 5.000 dolar yazılıdır. - Dükkan sahibine sorar. “Bu kuş niye bu kadar pahalı?” - Dükkan sahibi “Bu papağan tam 7 dil biliyor, onun için”. Adam başka bir kafeste bembeyaz şahane bir kuş daha görür. Hem de 10.000 dolarlık. Yine sorar. Meğer bu kuş anayasayı ezbere okurmuş da ondan. Adam bir bakar en köşede ki kafeste, tüyleri dökülmüş ve kararmış yaşlıca bir kuş var. Ama o da ne tam 50.000 dolar. Peki der bu perişan haldeki kuşun nesi var. - Dükkan sahibi “ Vallahi birader, bu kuşun nesi var biz de bilmiyoruz. Ama öteki papağanlar sabahları buna günaydın üstat diyorlar.”

Hitler ve Stalin

Hitler ve Stalin bir barda oturmaktadırlar. Bir adam içeri girer ve barmene bunlar Hitler ve Stalin değil mi diye sorar. Barmen “Evet, onlar” der. Sonra adam onlara doğru yürür ve sorar: - “Selam, ne yapıyorsunuz?” - Hitler cevaplar: “3. Dünya savaşını planlıyoruz.” - Adam sorar. “Gerçekten mi? Neler olacak?” - Hitler:”Bu sefer 14 milyon Yahudi yi ve bir bisiklet tamircisini öldüreceğiz” der. - Adam sorar: “Bir bisiklet tamircisi mi???!” - Hitler Stalin’e döner ve der ki: “Gördün mü, sana kimsenin 14 milyon Yahudi yi takmayacağını söylemiştim!”

Bahse girerim

Barda uzun süre tek başına içki içen adam bir süre sonra barmene “Biliyor musun, ben sol gözümü ısırabilirim” demiş Doğal olarak barmen buna inanmamış. 1,000,000 Lirasına iddiaya girmişler. Adam, takma olan sol gözünü çıkarmış; ısırmış ve barmenin hayret dolu bakışları

arasında parayı cebine atmış. Bir kaç kadeh daha içtikten sonra adam gene barmene dönmüş ve “Biliyor musun” demiş; “ben sağ gözümü de ısırırım!” Adamın tavırlarından kör olmadığını; dolayısıyla öbür gözünün de takma olamayacağını düşünen barmen, parasını kurtarabilmek umuduyla hemen 1,000,000 sına iddiaya girmiş. Adam sakin sakin takma dişlerini çıkarıp sağlam olan sağ gözünü de ısırmış. Aradan bir kaç saat geçince, müşteri barmene “İki milyonunu kurtarmak için sana bir fırsat vermek istiyorum” demiş. “İki milyonuna iddiaya girerim ki bu oturduğum yerden taaa öbür köşeye yerleştireceğin bir bira şişesinin içine, bir damla bile etrafa sıçratmadan işeyebilirim.” Barmen uzun uzun bu işin altında nasıl bir üç kağıt olabileceğini düşünmüş; bulamamış ve iddiayı kabul etmiş. Salonun en uzak köşesine bir şişe yerleştirmişler ve adam işemeye başlamış. Değil etrafa bir damla damlatmamak; ortalığı tam anlamıyla berbat etmiş. Barmen paralını kurtarmanın sevinciyle olduğu yerde zıplamaya başlamış. Biraz sakinleşince adama dönüp “Kesinlikle kaybedeceğini bile bile neden böyle bir iddiaya girdin?” diye sormuş. “Kaybettiğimi de nerden çıkardınız?” demiş adam; “Şu karşı masada oturan iki asık suratlı adamı görüyor musunuz? İşte onlarla “”barın orta yerine işerim, barmen de sevinçten zıplar”” diye 5’er milyon lirasına iddiaya girdim”.

HİKAYE

Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen’in portresini yapmak için görevlendirilmişti. Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı. Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen’e yeterince benzediği görüşündeydi. Ancak, Kelen aynı fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti. Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu,” Portreyi size benzemediği için reddettiğiniz be-

lirten bir mektup yazabilir misiniz?” Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı. Kelen’in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy’nin yaptığı portresinin, üzerinde “Bir Hırsızın Portresi “ etiketiyle teşhir edildiğini gördü. Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti. Bunun üzerine Müdür, Kelen’in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı. Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı. Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, aynı zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüştürmüştü; çünkü milyoner resmi almağa kalktığında fiyatın eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü.

Maymun Avı Asya’da maymun yakalamak icin kullanilan bir çesit tuzak vardır. Bir Hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistancevizinin

SUDOKU VE BULMACA ÇÖZÜMLERİ 12.2009

2

5

1

4

7

4 5

8

4

3

9

6

4

3

7

2

9

9 4 6

5

3

6 5

2

3

2

8

9

1

8

2 6

7 5

4

5

1

8

1 8

7

9 7

1

6

9

9 5

Not: Her yatay veya çapraz sıranın içerdiği daire sayısı farklı (3,4,5) olabilir, fakat yine de dairelerdeki sayıların toplamı eşit olmalı.

1 9

ZOR

Pusula Gazetesi Bulmaca Köşesi Bernstrasse 88 8953 Dietikon

Aşağıdaki şekilde 19 daire var. Bu daireleri 1,2,3,...,19 sayıları ile öyle doldurun ki yatay veya çapraz her sıranın içerdiği sayıların toplamı eşit olsun.

- Eski Mısır’da kediler kutsal hayvan sayılıyordu ve öldükleri zaman insanlar saygılarını göstermek için kaşlarını kazırlardı. - Kutup ayıları solaktır. - Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur. - Sadece dişi sivrisinekler ısırır. - Marilyn Monroe’nun altı ayak parmağı vardı. - Rodin’in ünlü ‘Düşünen Adam’ heykeli aslında İtalyan şair Dante’nin portresidir. - Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.

4

2

Soru

İlginç Bilgiler

SUDOKU

Bulmacaları çözüp bize yollayan 1 okuyucumuz Rüya Halı’dan 160x230cm büyüklüğünde bir halı kazanacak. Kendine güvenen okurlarımız için adresimiz:

altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde, maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu, tutsak eden hiçbirşey yoktur. Onu sadece onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimizi ve bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak ve dolayısıyla özgür olmaktır. Joseph Goldstein

KOLAY

En Pahalı Papağan

9

6 3

İki sudoku bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3x3’lük her kutuya, 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3x3’lük kutu bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.

Bu sayfada yayınlanmasını istediğiniz Fıkra ve diğer yazılarınızı bize yollayabilirsiniz.

E-Mail: haber@pusulaswiss.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

Cüsseli, büyük

Tropikal iklim meyvesi

Bayındır, mamur

Hane

Müzikte durak işareti

Buhran

“Sertab...”

Ülkemizin Asya'da ki bölümü

Litre (kısa)

Ünlü sanatçı

İrmik tatlısı

Bir ağda çıkan balık miktarı

Hava basıncı birimi

Futbolda sayı

Öz varlık, lişilik

Mavi kantaron

Ocunu sert ve siyah renkli ağaç

FİNK (Bjk)

Zengin, varlıklı

Yağlanmaya başlayan uskumru

Kiradan gelir getiren mülk

Bir tür gelincik balığı

Bakla ezmesi

Fiyat, paha

Şart edatı

Bitkiye yeşilliği veren madde

Kısa palto

İri bir yılan türü

Müsadere

Üstteki futbolcu

Zarara girme tehlikesi

Adana'nın bir ilçesi

Göz değmesi

Doğuda ırmak

“Erdal ...” (aktör)

Yabancı

Mide özsuyu

Cengel Bulmaca

Dişi geyik

Yazılı kâğıt

Keçi tüyü

Tedavi etme

Saç kepeği

Uzaklık anlatır

Bir üst giysisi

Hayvanlara vurulan damga

Büyük olta

Bilgisiz

Acıbadem ağacı Numara (kısa)

İlâve

Büyük demir yolu durağı

Bir besin maddesi

İri kemik

Yeşil abanoz

Vasıta

Havada bulunan bir gaz

Uçak ya da gemi yolu

Büyüme, gelişme

Alttaki futbolcu

Güçlük, sıkıntı

Üzerinde birçok fındık bulunan dal

Uyarı

Parlak kırmızı

Ezgi, makam

Karşıtlık

Avrupa'da küçük bir ülke

Binek hayvanı

Gürbüz bebek

Aşırı tutku ile bağlı olan

Değerinden ucuza alınan

Bir tür klâsör

Telli balıkçıl

Dürülmüş kâğıt tomar

Bir kan grubu

Açı ölçme cetveli

Evin bir bölümü

Batı Anadolu köy yiğidi

Hörgüçlü bir hayvan

Trabzonsporlu bir futbolcu

İspanyol sevinç ünlemi

Mitoloji

Kanuni

Taneli meyve

İsviçre’de bir göl

Tecrübe

Süslü çardak

Sersem (halk ağzı)

Futbolda bir mevki

Şenlik kemeri

Dişi deve

Karşıt

Güzel kokulu kavun çeşidi

Recep ayında kesilen kurban

Karakter bilimi

Teyze (halk ağzı)

Erkin, hür

TV renk sistemlerinden biri

El ayası ile toplama

Müzik ses işareti

Cambazlık

Kiloamper (kısa)

Son, en son

Polonya plâkası

Koca

Parçalanıp çoğalma

Altınkökü bitkisinin diğer adı

Bir atıcılık dalı

Bir nota

Kıymetli maden değeri

Hamur açma değneği

Gemi onarım havuzu

Lâle bahçesi

Etkili

Allah (cc) katı

Dağ servisi

Aklama, temize çıkarma

Geminin rüzgâr alan yanı

Meslek

Anadolu Ajansı (kısa)

Siirt'in ilçesi

Demokrasi

Tesir

Para çekme makinesi

ERNST (Bjk)

Tabur (kısa)

Bir bağlaç

Suriye'nin başkenti

Ülkemizin plâkası

Mesafe

Yanağın ağız boşluğu bölümü

Barbunya cinsinden bir balık

Görevi yerine getirme

Boyun eğme

İlenç, beddua

38

BULMACA


PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch


Ag˘zının tadını bilenler ic¸ in. Sucuk*

Kore strudel hamuru*

2 x 240 gr.

500 gr.

2.65

4.95 Podravka ¸sehriye ¸corbası Demet Ceylon • tavuklu, 4 x 62 gr. siyah ¸cay • sıg ˘ ır etli, 4 x 65 gr.

PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Ocak/Januar 2010 - www.pusulaswiss.ch

1 kg

3.95 6.95 Bambi lane bisküvi 300 gr.

2.75 *Bu ürünler sadece «taze ürün reyonu» bulunan Denner �s¸ ubelerinde satılır. www.denner.ch

˙Indirimli fiyata cep telefonunuza kontör! Konus¸ma kontörü

Denner fiyatı

10.–* 30.– 50.– 100.–

9.90 29.50 49.– 97.50

* sadece Swisscom, Sunrise ve Yallo ic¸in gec¸erlidir.

Sadece Denner s¸ubelerinde satılır. Denner Sattelit s¸ubelerinde bulunmaz.

˙I svic¸ re’nin Discount Marketi


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.