Nisan/April 2010
OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ ‘UN KATKILARIYLA AZB - 8953 Dietikon 2
Papa Tutuklansın!
Katolik Kilisesi’ndeki çocuklara cinsel taciz skandalı her geçen gün yeni bir boyut kazanarak büyürken, Kardinal olduğu dönemde bu olaylardan bazılarını bildiği halde gerekli önlemleri almayan Papa 16. Benediktus’a yönelik tepkiler de artıyor. Devamı s.14
İsviçre’nin Başı Dertte
İsviçre Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü Raphael Saborit, İsviçre’nin Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararına ilişkin hoşnutsuzluğunu, ancak İnsan Hakları Komisyonu tarafından incelenmesinden sonra belirtebileceğini söyledi. Devamı s.8
Sigara Yasağı Başlıyor!
Hükümet, passif sigara içicilerini korumak makdasıyla 28 Ekim 2009 tarihinde,1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren tüm İsviçre genelinde yürürlüğe girecek olan kararnameyi çıkardı. Aynı zamanda kararname içeriğinde kantonal ceza yürütmeliğinde de değişiklikler yaptı. Devamı s.4
Boş Benzin Tankına 300 Frank Ceza
Aargau Yüksek Mahkemesi sürücüye tam bir yıl sonra “emniyetli olmayan bir aracı sürmek” nedeniyle 300 frank para cezası kararı aldı. Bu ka-
rarı Anayasa Mahkemesi de onayladı. Devamı s.4
TİSAB’tan İzmir Çıkarması
Yabancılar Politikasının Geleceği SVP’nin St. Gallen milletvekili Lukas Reimann sadece yeterli dil (İsvicre’nin resmi dillerinden birini) bilenlere Niederlassung (C) kimliği verilmesini talep ediyor.
Volkan Konak Basel’de Coşturdu... Seyircilerin büyük ilgi gösterdiği bu konser, 28 Mart Pazar günü, Basel’de düzenlendi. Gerçekleştirilen bu anlamlı organizasyona katılanlar, birbirinden güzel şarkılar dinlediler. İsviçre’nin her yerinden Basel’e akın eden Volkan Konak hayranları, gece yarısına kadar süren konserde tüm şarkıları birlikte söylerek sanatçıyı mest ettiler. Devamı s.34
PHOTO © BDMEDIA.CH
Devamı s.13
Türk İsviçre Seyahat Acentaları Birliği kendine üye olan seyehat acentalarıyla birlikte İzmir’e bir inceleme gezisi gerçekleştirdi. TİSAB üyeleri Çeşme, Alaçatı, Kuşadası ve İzmir‘de çeşitli görüşme ve incelemeler yaptılar. Gazetemiz çalışanları da düzenlenen bu geziye iştirak ederek programı yakından takip etti. Devamı s.24-25
2
EDİTÖR
Turgut Karaboyun (t.karaboyun@pusulaswiss.ch)
İSVİÇRE’DE NİTELİKLİ ORGANIZASYONLAR...
REKLAM VE İLANLARINIZ İÇİN: 076 342 90 91 veya 043 322 90 82 ABONE OLMAK İÇİN: 043 322 90 85 PUSULA IMPRESSUM / 2010 Geht an alle Pusula Mitglieder. Verlegeradresse : Pusula Zeitung Bernstrasse 88 / 8953 Dietikon ZH
Erscheinungweise: 12 Mal Jährlich Abonementpreis: CHF 50.- / Jahr Inhaber: Turgut Karaboyun QM: Uluç Vatansever Rechtsberater/in: Yetkin Geçer, Mehmet Akyol Gestaltung: DESCOM-M.COM / TK Autoren: Prof. Dr. Rıdvan Karalar Sunay Akın Gülter Locher
Fotoredaktion: Grafiker: Druckerei: Adressierung: Anzeigen :
Tamer Karaoğlu Mehmet Polater Sun Print Beorda 043 322 90 82 076 342 90 91
Freie Journalisten: Gülter Locher, Bülent Atalay, Atilla Alpullu, Hüseyin Türkkan, Müjgan Olguner, Nermin Dingiloğlu, Yeter Tanrıkulu, Gülay Zengin, Tamer Karaoglu, Nuray Uçar, Pervin Tekin, Mehmet Akyol, Kader Turgay.
Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi-manevi desteklerini bizlerden esirgemeyen, tüm firmalarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Pusula Gazetesi`nin tüm yayın hakları kendisine aittir. Yayınlanan reklamlarda ki sorumluluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan haberlerden ve yazılardan haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumludur. Pusula`da kullanılan tüm Haberlerin, Fotoğrafların ve bilgilerin her hakkı Pusula`ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır, aksi durumda cezai uygulamalar için hukuki işlemler başlatılır.
İsviçre’de düzenlenen organizasyonları düşündükçe mutluluğum bir kat daha artıyor. Sosyal yaşantıları çok sınırlı olan toplumumuzun televizyon dizileri izlemeye arada bir de olsa ara verip, düzenlenen farklı programlara katılmaları ve evlerinden dışarı çıkmaları çok sevindirici bir gelişme. Son iki yıla kadar yapılan organizasyonların belli kalıplar içinde gerçekleştirildiğini görüyoruz. Ağırlıklı olarak pop müzik sanatçılarının durmak bilmeyen konserlerine şahit oluyorduk. Artık organizasyonların bu kalıptan çıkarak daha farklılık gösterdiğini ve daha yoğun içerikli olduğunu görüyoruz. Vatandaşlarımız, derneklerin yapmış oldukları konferanslar, 23 Nisan için hazılanan daha büyük kutlamalar, klasik müzik konserleri, resim sergileri, tiyatro ve yardım konserlerinin yanısıra gazetemizin tertiplediği Edebiyat Akşamlarıyla İsviçre’de daha renkli, daha nitelikli etkinliklerde bir araya geliyorlar, daha düzeyli paylaşımlarla kendilerini çoğaltıyorlar... Geçtiğimiz haftalarda ziyaret ettiğim Zürich Başkonsolosu Hakan Kıvanç ile 2010 yılında gerçekleştirmeyi düşündükleri organizasyonlar üzerine bir sohbetimiz oldu. Kendisine, bu yıl yapılacak olan Türk Günü Kutlamaları’nın iptal edil-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
diğini duyduğumu ve bu haberin doğru olup olmadığını sordum. Hakan Kıvanç bu haberin doğru olduğunu, daha önceki yıllarda olduğu gibi klasik bir ‘’Türk Gün’’ gerçekleştirmek istemediklerini, düzenleyecekleri farklı program ve organizasyonlar ile kendi kültürümüzü tanıtmaya yönelik faaliyetlerin yapılacağını söyledi. Aynı görüş ve düşüncelere bizler de destek veriyoruz. Bu yıl yapılamayan Türk Günü organizasyonundan dolayı üzgünüz; fakat önümüzdeki yıllarda bu organizasyonun 1 gün değil 1 hafta süreceğini ve kültürel tanıtımlarımızı yapabileceğimiz programlarla dolu olmasını temenni ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde, 28 Mart tarihinde gerçekleştirilen başka bir organizasyona gelmek istiyorum: Basel’da lösemili çocuklar yararına düzenlenen konser oldukça başarılı geçti. Facebook’ta çalışmalar yapan İsviçre Türk Topluluğu grubunun destekleriyle hazırlanan bu güzel konserin tüm geliri lösemili çocuklar için çalışan hayır kurumlarına bağışlanacak. ‘Sosyal Sorumluluk Projesi’ dahilinde yapılan organizasyona emeği geçen herkese gazetemiz ve toplumumuz adına teşekkür ediyorum. Bu organizasyonun hangi zor koşullar altında gerçekleştirildiğini çok iyi biliyorum. Fatih Güler, Hülya Cengiz ve Sırma Yıldız adlarındaki üç arkadaşın bir araya gelerek gerçekleştirdikleri organizasyon için çok dedikodular yapıldı. Birçok kişi yapılan çalışmanın sonunda kazancın lösemili çocuklara harcanmayacağını hatta Volkan Konak’ın, konser teklifini dahi kabul etmediğini söylendi. Kendisiyle sürekli kontak halinde olduğum Fatih Güler çıkan bütün söylentilerin yalan olduğunu, herşeye rağmen organizasyonu gerçekleştirmek için
çalışacaklarını söyledi. Gazetemizin de medya partneri olarak destek verdiği organizasyon oldukça başarılı bir şekilde sona erdi. Önümüzdeki günlerde lösemili çocuklar için yapılacak olan yardım çalışmasıyla ilgili olarak organizasyon komitesiyle biraraya geleceğiz. Yapılan yardımın miktarı ve hangi kuruma yardım yapıldığına dair tüm detayları önümüzdeki sayımızda siz değerli okurlarımıza aktaracağız. Benim bu organizasyonun sonunda şöyle bir mesajım olacak. Yardım için yola çıkan, muhtaç birileri için uğraş ve çaba sarfeden kişilerden desteğimizi hiçbir zaman esirgemeyelim. Toplumumuzda bu tür çaışmalar için zaman harcayan çok fazla kişi yok. İçimizde yer alan bu değerli insanlara sahip çıkarak, onları daha güzel organizasyonlar yapabilmeleri için destekleyelim.
Sunay Akın bizlerle... Gazetemizin de yazarları arasında yer alan ve büyük bir hayran kitlesine sahip olan Sunay Akın, 17 Nisan tarihinde düzenleyeceğimiz yeni Edebiyat Akşamı’nda bizlerle olacak. Kendisi gündem yaratacak yepyeni konularla geliyor. Daha önceki yıllarda iki kez bizlerle birlikte olan Sunay Akın’ın bu yılki organizasyonunu Oerlikon’daki Swissotel’de gerçekleştiriyoruz. Yeni salonumuzun maliyetinin çok yüksek olmasından dolayı bu yılki organizasyon için 10 frank giriş ücreti alacağız. Pusula Gazetesi olarak şimdiye kadar düzenlemiş olduğumuz tüm organizasyonları ücretsiz yapmıştık. Bu konuyla ilgili olarak sizlerin anlayışına sığınıyoruz. Tüm okurlarımızı 17 Nisan Cumartesi akşamı Swissotel Oerlikon’a bekliyoruz. 1424
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
4
İSVİÇRE HABERLERİ
1 Mayıs’tan İtibaren Sigara Yasağı Başlıyor! Hükümet, passif sigara içicilerini korumak makdasıyla 28 Ekim 2009 tarihinde,1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren tüm İsviçre genelinde yürürlüğe girecek olan kararnameyi çıkardı. Aynı zamanda kararname içeriğinde kantonal ceza yürütmeliğinde de değişiklikler yaptı. Kanton Zürich’te sigara içilen işletmeler yasak! Yeni yasa bütün kantonlarda passif sigara içicilerini (yani sigara içmeyenleri) korumak için yeni kararnamenin uygulanmasını zorunlu kılıyor. Kanton Zürich 1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren uygulanması hükümet tarafından zorunlu kılınan anayasal değişiklikleri ret ediyor. Çünkü Federal Hükümet tarafından çıkarılan yeni yasada serbest olup, Zürich kantonunda yasaklanan çok daha sert hükümler var. 28 Eylül 2008 referandumlarında, Gastgewerbe (lokantacılık-konaklama) İşletmeciliği Yasasının 22. maddesinde yapılması teklif edilen değişik-
lik, Zürich halkı tarafından kabul edilmişti: Halk tarafından onaylanan bu yasaya göre Fumoirs’lara (sigara içilen kapalı odalar) izin verilmesine karşın, sigara içilen işletmeler yasaklandı. Bu yasak halen 14 kantonda uygulanmaktadır. Hükümet tarafından çıkarılan yeni kararnameye göre1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren tüm işletmelerin kapalı bölümlerinde sigara içilmesi yasak. Sigara içilmesi yasaklanan bu işletmeler, restoranlar, barlar, diskotekler, gece kulüpleri ve benzerleridir. Bu işletmelerde sigara içenler için “Fumoirs” adı verilen ayrı bir oda ayrılabilir. Bu odaların alanı tüm müşterilere hizmet verilen alanın 1/3’ünü geçemez. Yeni yasa işletmelere Fumoirs’ların hazırlanması için bir geçiş süreci tanımıyor. Çünkü Zürich Yönetimi 2009 şubat ayından beri pasif sigara içicilerinin korunması nedeniyle kapalı alan işletmecilerine “Fumoirs” şartını dile getirmişti.
Deutsche Zusammenfassung. Die wichtigsten Eckwerte des Rauchverbots im Kanton Zürich: • Ab dem 1. Mai 2010 gilt in Innenräumen von Gastwirtschaftsbetrieben ein Rauchverbot. • Es besteht die Möglichkeit, zum Rauchen abgetrennte Räumlichkeiten (Fumoirs) zur Verfügung zu stellen. • Diese Fumoirs dürfen maximal einen Drittel der Ausschankfläche umfassen. • Die Fumoirs dürfen durch Personal bedient werden, sofern das Personal die ausdrückliche Zustimmung dazu gibt. • Komplette Raucherbetriebe, wie sie das Bundesrecht für Betriebe unter 80 Quadratmeter vorsieht, sind im Kanton Zürich nicht zugelassen. • Übergangsfristen für die Einrichtung von Fumoirs sind keine vorgesehen. Das Rauchverbot gilt ab dem 1. Mai 2010. • Wer gegen das Rauchverbot verstösst, kann mit einer Ordnungsbusse belangt werden.
Hükümet, Kantonal Lokantacılık-Otelcilik İşletmeleri Yönetmeliğine uyarlanmış olan sigara içilmesine ilişkin düzenlemelere son vererek,1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren kendi kararnamesinin yürürlüğe konulmasına karar verdi. Sigara Yasağına ilişkin talep edilen değişiklikler, Zürich Gastronomi İşletmecilerine bildirildi. Tüm İsviçre genelinde 1 Mayıs 2010 tarihinden itibaren uygulanması hükümetçe talep edilen standart kararnameye, Zürich Kantonu’ndan tepki geldi. Gemeindeler yeni Gastgewerbe Yasası’nın uygulanmasından ve gözlemlenmesinden sorumlu tutulacaklar. Eğer bir gastronomi işletmesinde Fumoir için bir inşaata gereksinim varsa, bu işletmenin bağlı olduğu belediyeden yani Gemeindeden inşaat izni alması gerekecek. Restorant müşterileri ve restorant sahipleri sigara yasağını uygulamak zorundalar... Anayasa’daki sigara içmeyen ki-
şilerin korunması amacıyla getirilen bu yeni maddeye uymayan kişiler ile kararnameye uygun olmayan! “Fumoir” uygulaması yapan lokanta sahipleri 1000 frank ceza ödemek zorunda kalacaklar. Yasaya karşı daha hafif uyumsuzluklar gösteren kişiler ise 80 frank ceza ödeyecekler. İşletme sorumlusu ya da bina içinde kuralların uygulanmasından sorumlu kişi, sigara yasağına ilişkin yeni kararnamenin uygulanmasından sorumludur! Yeni
yasaya tekrar tekrar aykırı hareket eden bu sorumlu kişilerin patentlerinin ellerinden alınması mümkün olacak. Konuya ilişkin daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenlerin bakabileceği web sayfalar şunlardır: www.awa.zh.ch/rauchverbot veya; www.bag.admin.ch (“Passivrauchen” kelimesini yazarak arayın) 1403
Boş Benzin Tankına 300 Frank Ceza Anayasa Mahkemesi, otobanda benzini bittiği için otomobili duran bir sürücüye 300 frank ceza verdi. En yüksek hakimin vermiş olduğu karara göre, yetersiz benzini olan bir araç “güvensiz”dir.
Hangi otomobil kullanan kişinin başına gelmemiştir ki, otobanda otomobilini sürmekte iken, benzinin bitmek üzere olduğu sinyali veren küçük kırmızı benzin damacanası göstergesine endişeli endişeli göz atmak; aynı anda da otoban kenarlarındaki reklam tabelaları arasından en yakın benzin istasyonunun reklam tabelasını aramak? Otomobili ile yola çıkmış bir kişi için boşalmak üzere olan benzin deposu kadar can sıkıcı ne olabilir? Ama bundan böyle boş bir benzin deposu sadece sıkılan canımız için değil, cebimizdeki cüzdanımız için de pahalıya gelebilecek.
Bir sürücü, 2008 yılının kasım ayında Basel’dan Zürich istikametine doğru aracını sürerken Eiken (AG) mevkiinde, boşalan benzin deposu nedeniyle yol ortasında kaldı. Tam da kaldığı mevkiide yol inşaatı olması nedeniyle inşaat işaretleri bulunuyordu. Aargau Yüksek Mahkemesi sürücüye tam bir yıl sonra “emniyetli olmayan bir aracı sürmek” nedeniyle 300 frank para cezası kararı aldı. Bu kararı Anayasa Mahkemesi de onayladı. Mahkeme kararına göre bir aracın yakıtının olmaması sadece aracın gerektiği gibi işlemesini
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
engellemekle kalmıyor, aynı zamanda da kısa bir süre içinde aracın bütün fonsiyonlarını yitirmesine neden oluyor. Benzinsiz bir araçla trafik kurallarına uymak da mümkün değildir. Yeterli benzinle yola çıkmak uygulanması zorunlu bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi için sadece benzin du-
rumu göstergesine bir göz atmak da yeterlidir. Yetersiz benzinle yola çıkan sürücüler tehlikeye neden olmaktadırlar. Bu nedenle de bu sürücüler, bir trafik kuralını gercekten aksatıp aksatmadıklarına bakılmaksızın cezalandırılacaklardır. 1393
Deutsche Zusammenfassung. Das Bundesgericht hat die Busse von 300 Franken für einen Autofahrer bestätigt, der mit leerem Tank auf der Autobahn stehen geblieben war. Laut dem höchstrichterlichen Urteil muss ein ungenügend betanktes Fahrzeug als «nicht betriebssicher» gelten. Der Automobilist war mit seinem Wagen an einem Novemberabend 2008 auf der Autobahn von Basel Richtung Zürich gefahren. Bei Eiken AG blieb sein Fahrzeug mit leerem Tank auf der Fahrbahn stehen, da an dieser Stelle wegen Bauarbeiten kein Pannenstreifen vorhanden war. Das Aagauer Obergericht büsste den Autolenker ein Jahr später wegen «Führens eines nicht betriebssicheren Fahrzeugs» zu 300 Franken Busse. Das Bundesgericht hat diesen Entscheid nun bestätigt und die Beschwerde des Betroffenen abgewiesen.
5
İSVİÇRE HABERLERİ
IV Kararlarına Karşı Sert İthamlar İsviçre’de sakatlanarak ya da hastalanarak çalışamayacak duruma gelen kişiler, IV (Invalidenversicherung / Malullük Sigortası)’ya emeklilik istemi için müracaat ederler. Devlet Hukuku emekli Profesörü Jörg Paul Müller, bu kişilere yapılan muamelenin her zaman insan haklarına uygun olmadığını söylüyor: “IV’nın şu andaki malulen emeklilik müracaatında bulunan kimselere uyguladığı muamele şekli, kısa adı EMRK olan Avrupa İnsan Hakları Konvensiyonu’nun 6. Maddesine uygunluğu bakımından
yetersizdir.” Devlet Hukuk Profesörü Müller’in ithamları özellikle MEDAS’ın (Medizinishe Abklärungsstelle / Tıbbi Tanı Dairesi) 18 ‘’Tıbbi Tanı’’ şubesine yönelik; Prof. Müller: “Medas’ın bağımsızlığına ilişkin çok güçlü şüpheler var.” dedi. Daha açık bir ifadeyle MEDAS tıbbi tanı koyarken, kendisine sipariş verenin -burada kastedilen IV- isteğine uygun davranıyor. Gerçekten de Medas, siparişlerinin en büyük çoğunluğu-
Deutsche Zusammenfassung. Ein neues Rechtsgutachten übt scharfe Kritik zum Prozedere bei der Vergabe vom IV-Renten. Im Zentrum der Kritik stehen die Medizinischen Abklärungsstellen (MEDAS), welche Gutachten für die IV erstellen. Wer in der Schweiz eine IV-Rente beantrage, erhalte kein faires Verfahren, sagt der renommierte Staatsrechtsprofessor Jörg Paul Müller. «Die gegenwärtige Ausgestaltung des Verfahrens genügt dem Recht auf ein faires Verfahren (Art. 6 der Europäischen Menschenrechtskonvention EMRK) nicht.» Müller hat das brisante Rechtsgutachten mitverfasst, das der Sendung 10vor10 des Schweizer Fernsehens vorliegt.
nu Malullük Sigortasından alıyor: Tıbbi tanı raporları düzenleyen en büyük özel firma ABI (Basel), geçtiğimiz yıl siparişlerinin 5,4 milyon frank tutan %80’ini kantonal malullük sigortalarından almış. Orta İsviçre (Zentralschweiz) bölgesindeki MEDAS’ın ise %90’lık (3,4 milyon) siparişlerini aldığı IV’ya bağımlı olması çok normal görülüyor. Federal Sosyal Sigortalar Dairesi’nin (BSV) de ifadesine göre, IV’nın muamele şeklinden doğacak olaylarda Anayasa Mahkemesi, 10 olayın 9’unda IV’nın yararına karar alıyor. Anayasa Mahkemesi bu konuda konuşmak istemiyor. IV- muamele sürecinin en yüksek kontrol mekanizması olan BSV Müdürü Yves Rossier, SF1 televizyonunun ‘’10 vor 10’’ programına konu olan ithamları kabul etmiyor. MEDAS’ın muhasebe kayıtlarını incelemeğini söyleyen Rossier, MEDAS’ın IV’ya ekonomik bağımlılığının da kendisi için önem taşımadığını ifade ederek, “Bizim için
Yeni düzenlenen bir hukuki rapor, IV’nın, malullük emekliliği başvurusunda bulunanlar için karar alma sürecinde uyguladığı muamelelerin, İnsan Hakları Konvensiyonuna aykırı olduğunu iddia ediyor. raporların kalite kriterleri var ama içerikler konusundaki kalite kararları mahkemenin işidir.” dedi. MEDAS’in yetkilileri ise SF1’ın
‘’10 vor 10’’ programı tarafından kendilerine yönlendirilen sorulara yanıt olarak, kendilerinin ‘’son derece bağımsız’’ çalıştıklarını ifade ettiler. 1391
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
6
İSVİÇRE HABERLERİ
Referandum Sonuçları: Hayvanlara Avukat Yok!
Halk, kötü muamele gören hayvanları mahkemelerde savunmakla görevli avukatlar atanmasını reddetti.
Aslında İsviçre’de yaşayan hayvanlar çok şanslı. Hayvanlara karşı en koruyucu yasalar İsviçre’de. Bununla bile yetinmeyen İsviçre Hayvanları Koruma Derneği ateşli bir kampanya sonunda halk oylamasına gitti. Halk % 70,5 “hayır” oyu ile gereksiz bulduğu teklifi reddetti.
Halbuki İsviçre Hayvanları Koruma Derneği, İsviçre’deki bütün kantonlarda hayvanlar için bir avukatlık müessesesi kurulmasının zorunlu olmasını ve bunun yasalarla sabit kılınmasını isteniyordu. Şu anda bu zorunlu uygulama, (1992’den beri) sadece Zürih kantonunda yürürlükte bulunuyor.
“Evet”, “...hayvanların da avukatları olmalı!” diyenlerin oyu ise böyle bir yasanın çıkarılmasına yetmedi : % 29,5.
İsviçreliler, bu konuda hükümetin ve sağ partilerin tavsiyesine uydular. 2008’den beri İsviçre’de yürürlükte bulunan yasanın yeterli olduğu sonucu-
na vardılar. Bu yasaya göre, hayvan sahipleri, örneğin lepistes balıklarını canlı olarak tuvalete atamıyorlar. Hayvan Hakları Yasası, hamster ya da muhabbet kuşu gibi “sosyal” hayvanların bir partner ile birlikte yaşamalarının, bu hayvanların sahipleri tarafından sağlanmasını zorunlu kılıyor. Ayrıca yasaya göre, hayvanlara kötü muamele edildiğinde, kantonların ceza davası açmalarını da öngörüyor. 1388
Referandum Sonuçları: Emekli Aylıklarından Çalamadılar! 1985 yılından beri, pansiyon kasa olarak bilinen, normal emeklilik sigortasına ek sigorta uygulamasının dönüştürüm faizlerinin düşürülmesi, mecliste çoğunluğa sahip olan sağcı parlamenterlerin en büyük dileğiydi. Solcuların ve sendikalarin çok büyük kampanyayla halkı aydınlatıp ikaz etmeleri ise onların oyununu bozdu. katıldığı referandum sonuçları muhteşemdi:
Solcu partilerin ve işci sendikalarının “Emekli Hırsızlığına Hayır!” sloganı ile yaptıkları karşı kampanya hedefine ulaştı; hiçbir kanton halkı ek emeklilik sigortasından dönüşüm faizlerinin 2016 senesine kadar % 6,4’e düşürülmesi önerisini kabul etmedi. İsviçre genelinde seçmen halkın 45,6’sının (1,64 milyon seçmen)
Halk %72,7 oranla gençlikleri boyunca çalışıp yaşlandıklarında da ömürlerinin son dönemini huzur içinde geçirmeyi haketmiş yaşlı insanlarların en insani hakkı olan emekli aylıklarına uzanan ellere kesin bir “Hayır!” dedi. Referanduma katılan seçmenlerin sadece 617.299’u ikinci bacak emekliliğin azaltılması önerisini onayladı. En sert tepkiyi Fransızca konuşulan bölge halkı gösterdi; bu bölge kantonlarında “Hayır” oyu kul-
lananların oranı %77’ydi. En yüksek “Hayır oranı ise Jura kantonundan geldi: %84. Almanca konuşulan kantonlarda “Hayır” oranı -çok hafif-, daha azdı: Solothurnluların %77 si, Appenzeller Innerrhodenlıların %58’i ve Tessinlilerin %79’u emekli maaşlarının azaltılması sonucuna giden öneriyi reddetti. Hükümet, halka bu önerinin kabul edilmesini tavsiye etmişti. Sağ partiler SVP, FDP, CVP ve BDP ile işveren ve ekonomi birlikleri de önerinin kabul edilmesi için çeşitli kampanyalar yaptı-
lar. Ne var ki çok para harcadıkları bu pahalı kampanyalar hiç bir işe yaramadı. Halk, emeklinin ve emekli olunca alacağı maaşına dokundurtmadı. “Emekli Hırsızlığı” kampanyası ise çok başarılıydı... Tüm sağcı partilere, hükümete ve çeşitli işveren ve ekonomi birliklerine karşı, sendikaların ve tüketici medyasının desteğiyle karşı propaganda yapan SP (Sosyalist
Parti) ve Yeşiller partileri seçtikleri “Emekli Hırsızlığı” sloganı ile hedeflerine varmanın haklı sevincini ve coşkusunu yaşadılar. Mart 2010 tarihli referandum sonuçlarına göre dönüşüm faizlerindeki indirim %6,8’de kalacak. İsviçre halkının yaşamının uzaması nedeniyle 2005 senesinde indirilmiş bu faiz 2014 senesine kadar birkaç etap sonucunda %6,8 oranına oturtulmuş olacak. 1386
Deutsche Zusammenfassung. Die Senkung des Umwandlungssatzes in der beruflichen Vorsorge ist beim Schweizer Stimmvolk auf deutliche Ablehnung gestossen. Das Nein zur Vorlage liegt bei 72,7 Prozent, kein Kanton hat dem Vorhaben zugestimmt. Die Schweizerinnen und Schweizer wollen nichts wissen von tieferen Neurenten in der Zweiten Säule. Sie haben die Senkung des Umwandlungssatzes mit 72,7 Prozent Nein-Stimmen wuchtig abgelehnt. In keinem einzigen Kanton gab es ein Ja.
Sendikalar: ‘’Emeklilik Maaşları Artırılsın!’’ olarak verilmesini garanti ediyor. İsviçre Sendikalar Birliği (SGB) Başkanı Paul Steiner basına yaptığı açıklamasında, “...artık, günümüzde 5000 frank maaşlı birisi, emekli olduğunda alacağı 3000 frank emekli aylığıyla alışmış olduğu yaşam standartını sürdüremez!” dedi.
Sendikalalar muhteşem referandum başarılarından sonra, 7000 frank’ın altında aylık maaş alan kişilerin emekli aylıklarının yükseltilmesini istediler. Böylece bu çalışanlar, emekli olduklarında da alıştıkları hayat standartlarına göre yaşayabilecekler. Ne var ki sendikaların bu zamların nasıl finanse edileceği konusunda bir formülleri yok. Şu anda yasalar, çalışanların çalışırkenki alıştıkları yaşam standartlarını emekli oldukla-
rında da sürdürebilmeleri amacıyla, maaşlarının -yuvarlak hesapla- %60’ının emekli maaşı
Bu nedenle sendikalar, 7000 frank’ın altında maaş alan çalışanlara emekli olduklarında aylıklarının %80’inine denk olan miktarın emekli aylığı olarak verilmesini istiyorlar. 7000 frank aylıkla çalışan kişinin emekli maaşı ise aylığının %70’ine denk olarak hesaplanmalı. Daha yüksek aylık maaş alanların emekli maaşları ise %60 olarak hesaplanmaya devam edilmeli. Unia ve SGB sendikaları bunun yaşlılıkta da insan haysiye-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
tine uygun bir yaşam sürdürülmesi için gerekli olduğunu belirttiler. Ne var ki sendikalar bunun finansman olarak nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda bir çözüm önerisi getiremediler. Politik açıdan sendikaların bakışına göre herşeyden önce
hem ihtiyarlık sigortasından ve hem de ikinci direk emeklilik sigortasından kesinti yapılması mümkün değil. Sendikalar Birliği Başkanı Rechtsteiner, emeklilik, işsizlik ve kaza sigortalarının “Sosyal İndirgeme (Sozialabbau)” tasarılarının durdurulmalarını talep etti. 1385
Deutsche Zusammenfassung. Nach ihrem fulminanten Abstimmungserfolg fordern die Gewerkschaften höhere Renten für Leute mit Einkommen bis 7000 Franken im Monat. Damit solle die gewohnte Lebenshaltung auch tatsächlich gewährleistet werden. Zur Finanzierung schweigen sich die Gewerkschaften aber aus. Das Leistungsziel sieht derzeit vor, dass die berufliche Vorsorge zusammen mit der AHV rund 60 Prozent des letzten Einkommens sichert, um den gewohnten Lebensstandard in angemessener Weise zu gewährleisten, wie es die Verfassung festlegt. «Das ist überholt und nicht mehr haltbar», sagte Paul Rechsteiner, Präsident des Schweizerischen Gewerkschaftsbundes (SGB), am Montag vor den Medien in Bern. Wer 5000 Franken verdiene, könne später mit 3000 Franken Rente nicht anständig und in Würde leben.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
8
İSVİÇRE HABERLERİ
İsviçre’nin, Minare Yasağı Nedeniyle Birleşmiş Milletlerle Başı Dertte İsviçre Haber Ajansı SDA’nın sorusu üzerine İsviçre Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü Raphael Saborit, İsviçre’nin Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararına ilişkin hoşnutsuzluğunu, ancak İnsan Hakları Komisyonu tarafından incelenmesinden sonra belirtebileceğini söyledi. İsviçre’deki din özgürlüğü, her ferdin dinini özgürce yaşamasına izin vermektedir. “Minare Yasağı İslamafobinin ifadesidir!” İsviçre’deki “Minare Yasağı” kararını “İslamafobinin ifadesi” şeklinde adlandıran Fran-
sız Haber Ajansı AFP (Agence France-Presse) konuya ilişkin çok sert yorum yaptı: Haberinde bu yasağın Uluslararası İnsan Hakları’nın din özgürlüğüne karşı sorumluluklarının ihlal edilmesi olduğunu belirten AFP, minare yasağı kararını “ayrımcılık, radikalizm ve önyargıcılık” olarak suçladı. Yazının sonunda bu durumun tehlikeli sonuçlara götürecek tezatlara ve çatlaklara neden olacağını belirtti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu 26 Mart 2010 tarihindeki son oturumunda İsviçre’deki ‘Minare Yasağı’ konusunda bir oylama yapacak.
Deutsche Zusammenfassung. In einem Resolutionsentwurf, der am Mittwoch der Nachrichtenagentur AFP vorlag, verurteilt das Gremium das Minarett-Verbot als «Ausdruck der Islamophobie». Ausserdem wird das Verbot als Verstoss gegen «internationale Verpflichtungen im Bereich der Menschenrechte und Religionsfreiheit» bezeichnet. Die Massnahme nähre «Diskriminierung, Extremismus und Vorurteile, die zu Polarisierungen und Spaltungen mit gefährlichen Folgen führen», heisst es. Der UnoMenschenrechtsrat soll bis zum Ende seiner Sitzungsperiode am 26. März über den Text abstimmen. Hinter der Resolution stehen islamische Länder sowie die afrikanische Gruppe. Im Menschenrechtsrat nehmen die arabischen Länder eine wichtige Position ein.
İslam ülkeleri ve Afrikalı grupların arkasında olduğu minare yasağına ilişkin şikayetlere ilişkin alınacak karar merakla bekleniyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu’nda, Arap ülkeleri çok önemli pozisyonlara sahipler. “Referandum sonuçları geçersiz kabul edilsin...” İsviçreli seçmenlerin kasım 2009 sonunda yapılan referandumda yüzde 57,5 çogğunlukla kabul ettiği minare yasağı, öncelikle İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada çok tenkit edildi. İsviçre
Dış
İşleri
Bakanı
Die Schweiz werde ihren Unmut über eine Resolution zum Ausdruck bringen, allerdings erst, wenn der Vorstoss im Menschenrechtsrat behandelt werde, sagte EDA-Sprecher Raphaël Saborit auf Anfrage der Nachrichtenagentur SDA. In der Schweiz erlaubte die Religionsfreiheit jedem Bürger, seine Religion frei auszuüben. In einem Resolutionsentwurf, der am Mittwoch der Nachrichtenagentur AFP vorlag, verurteilt das Gremium das Minarett-Verbot als «Ausdruck der Islamophobie». Ausserdem wird das Verbot als Verstoss gegen «internationale Verpflichtungen im Bereich der Menschenrechte und Religionsfreiheit» bezeichnet. Die Massnahme nähre «Diskriminierung, Extremismus und Vorurteile, die zu Polarisierungen und Spaltungen mit gefährlichen Folgen führen», heisst es.
29 Kasım 2009 referandumlarında halkın %57,5’i tarafından kabul edilen minare yasağı kararı İsviçre’nin başına iyice bela olacak. Bu karar (aslında hükümetin halka kabul etmemelerini tavsiye etmesine rağmen halkın kabul ettiği), zaten özellikle dış ülkelerle ciddi sorunları olan İsviçre’nin başında, Demokles’in kılıcı gibi tehlikeli bir şekilde sallanıp duruyor. UNO İnsan Hakları Komisyonu’ndan İsviçre’ye karşı ciddi şekilde ikazlar bekleniyor. Calmy-Rey, 2 Mart tarihinde Cenevre’deİslam Oganizasyonu Konferansı (OCI) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile karşı karşıya geldi. İhsanoğlu İslam ülkelerinin, 29 Kasım
2009 referandum sonuçlarının geçersiz kabul edilmesi isteğini Dış İşleri Bakanı aracılığıyla İsviçre Hükümeti’ne bir kez daha iletti. 1394
İsviçreliler Giderek Şismanlıyorlar... çıkan yağlılık oranı, kadınlarda yüzde 4,9’dan 8,5’e çıktı. Araştırmacıların bulgularına göre İsviçrelilerin oralama BMI’si 2007 yılında erkeklerde 25,4, kadınlarda 23,7 idi. BMI (Body-Mass-Index / Beden Kitle Indeksi) kilogram cinsinden beden ağırlığının, metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır. BMI hesabı 30 üzerindeki kişiler şişman ya da yağlı kabul ediliyorlar. BMI’nin hesaplanmasina kolay bir örnek: Ağırlık: 82 kg , Boy: 1.70 m BMI:82/ (1.70)2=82/2.89=28.3kg/m2
Şişmanlık İsviçre’de son yıllarda iyice arttı. Fakir insanların arasındaki şişmanlama sorunu çok daha dikkat çekici. İsviçreliler 1992’den 2007 ‘ye kadar bir hayli kilo aldılar. Şişmanlık erkeklerde %40,4’den %49,5’e yükselirken, kadınlarda %22,3’den %31,3’e çıktı. Fakir insanların şişmanlık sorununun çok daha fazla oldu-
ğu da dikkat çekiyor. Lozan Üniversitesi araştırmacılarının “BMC Public Health” dergisine yaptığı açıklamalarda, özellikle son 15 yılda şişmanlık oranının çok yükseldiği belirtildi: Erkeklerde yüzde 6,3’den 9,4’de
Araştırmacılar yeni araştırma için, Devlet İstatistik Dairesi’nin Sağlık Soruları bölümünden aldıkları 1992 / 93, 1997, 2002 ve 2007 yıllarına dair istatistik bilgilerden yola çıktılar. Araştırmacılar 2002 ve 2007 yıllarındaki şişmanlama oranlarının azaldığını farkettiler. Bunu, soruna ilişkin önlemlerin sonuçla-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
rı şeklinde yorumladığlar. Diğer ülkelerdeki gözlemler ise mutlaka benzeri bir tablo sergilemiyor: Fakir ve az eğitimli tabakalardan insanların giderek şişmanladıkları açıklandı. Araştırmacı yazarlardan MarquesVidal bunu “Yağ en ucuz kalori” şeklinde yorumladı. Az eğitimli kadınların yağlılık oranları , aynı sosyal katmandaki erkeklerin yağlılık oranlarından çok daha fazla. Araştırmanın telefonla yapıl-
mış olması nedeniyle araştırmacılar bu rakamların gerçekte daha yüksek olduklarını tahmin ediyorlar, çünkü; araştırmacılardan Marques- Vidal’a göre özellikle kadınların kilolarını söylerken birkaç kilo az söyledikleri biliniyor (?) Araştırmacılar bu ihtimali göz önüne alarak düzeltmeler yaptılar: Düzeltilen rakamlarda da fakir halk tabakasında şişmanlığın daha fazla olduğu ortaya çıktı. 1390
Deutsche Zusammenfassung. Der Anteil Übergewichtiger und Fettleibiger hat in den letzten Jahren zugenommen. Die Schweizerinnen und Schweizer haben von 1992 bis 2007 an Pfunden zugelegt. Der Anteil Übergewichtiger oder Fettleibiger stieg bei den Männern von 40,4 auf 49,5 Prozent, bei den Frauen von 22,3 auf 31,3 Prozent. Arme Menschen sind am stärksten betroffen. Vor allem der Anteil Fettleibiger vergrösserte sich in den 15 Jahren stark, wie Forscher des Universitätsspitals Lausanne im Fachmagazin «BMC Public Health» berichten: Bei den Männern von 6,3 auf 9,4 Prozent, bei den Frauen gar von 4,9 auf 8,5 Prozent. Als fettleibig gelten Menschen mit einem so genannten Body-Mass-Index (BMI) von über 30.
9
İSVİÇRE HABERLERİ
Şili Depremi Dünyanın Dönüşünü Hızlandırdı deprem sonucu Dünya`nın ekseninin ne ölçüde kaymış olduğunu da ortaya koyuyor: Yapılan hesaplar sonucu Dünya`nın ekseninde 8 santimetrelik, bir başka deyişle 3 inçlik bir kayma olduğu belirlendi. Bu kayma bir gün süresindeki kısalmayı da beraberinde getirdi. Araştırmayı yürüten Richard Gross`a göre, aynı hesaplama modeli 2004`teki 9.1`lik Sumatra depremine uygulanacak olursa, o depremde de Dünya`nın bir gününün 6.8 mikrosaniye kısaldığı ortaya çıkıyor. Sumatra depreminin yol açtığı eksen kayması ise 7 santimetre yani 2.76 inçlik ölçüde.
depreminin 2004 Sumatra depremi kadar şiddetli olmamasına rağmen daha büyük bir eksen kaymasına sebep olmasını iki nedene dayandırıyor: Birincisi, Sumatra depremi Ekvator`a yakın bir noktada meydana gelirken, Şili depremi güney yarımkürenin orta enlemleri dolaylarında oluştu; bu da son depremin Dünya`nın ekseni üzerinde daha etkili olmasına neden oldu. Gross ikinci sebep olarak da, Şili depremini meydana getiren fayın, Sumatra depremine sebep olan faya nazaran Dünya`nın merkezine daha dik bir açıyla yöneliyor olmasını gösteriyor. 1378
Nasa araştırmacısı Gross, Şili
Deutsche Zusammenfassung. Şili’de meydana gelen 8.8 büyüklüğündeki deprem, Dünya`nın yörüngesini 8 cm. kaydırarak Dünya’nın, ekseni etrafındaki dönüş süresini 1.26 mikro saniye kısalttı. Dünyanın en şiddetli depremlerinden olan 8,8 Şili depremi Haiti depreminden 50 defa daha güçlü.
Nasa uzmanlarından Richard Gross’un yaptığı hesaplamalara göre, Dünya`nın bir günü 1.26 mikrosaniye kısaldı. (Saniyenin
milyonda biri mikrosaniye olarak adlandırılıyor.) Nasa`nın
araştırması,
Şili’deki
Das Erdbeben von Chile war so stark, dass die Erdachse verschoben wurde. Jetzt sind die Tage kürzer als zuvor. Es war einer der gewaltigsten je gemessenen Erdstosse, 8,8 auf der Richterskala, 50 Mal stärker als das Beben von Haiti. Die Erschütterung im Pazifik vor Chile hat über siebenhundert Menschen das Leben gekostet, ganze Landstriche zerstört und einen verheerenden Tsunami ausgelöst.
S ¸imdi kazançlı çıkın: yallo’dan yallo’ya ücretsiz konus¸un!* Üstelik 120.– CHF hediye!*
* Mayıs ayı sonuna kadar tek seferde en az 30.– CHF deg˘erinde yükleme yapan kontörlü hat sahipleri, 2010’un Ag˘ustos ayı . sonuna kadar Isviçre’de yallo’dan yallo’ya ücretsiz konus¸abilirler. 2010’un Mayıs ayı sonuna kadar abonelik sözles¸mesi yapmaları durumunda, yallo müs¸terilerinin faturadaki haberles¸me ücretlerinden 1 yıl süre ile aylık 10.– CHF deg˘erinde . indirim uygulanır ve bu müs¸teriler de 2010’un Ag˘ustos ayı sonuna kadar Isviçre’de yallo’dan yallo’ya ücretsiz konus¸abilirler. Dig˘er bilgileri ve tüm tarifeleri www.yallo.ch adresinde bulabilirsiniz
www.yallo.ch
SIM kartlar ve cep telefonları as¸ag˘ıdaki yallo is¸ ortaklarından temin edilebilir: center
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
10
İSVİÇRE HABERLERİ
‘’Yeşil Elektrik’’ Üretenlere Daha Fazla Para Ödenecek lenilmemiştir. Çünkü bu teknoloji Kantonlar Meclisinin (Ständerat) nazarında çok pahalı ve az etkili olduğundan şimdilik masraf kapakları olduğu gibi bırakılmalıdır.
Yenilenebilir enerjiden elde edilen elektrik için daha fazla teşvik parası verilecek.
Kantonlar Meclisi ayrıca Pankraz Freitag (FDP/GL)’in KEV’den, yenilenebilen enerji alanındaki araştırmalar için %10’luk ödemenin yapılması teklifini de reddetti. KEV’in teşvik ödemelerinin yükseltilmesi, elektrik fiyatlarının yükselmesini de beraberinde getireceği için ekonomik krizin ya-
şandığı şu dönemde pek olumlu karşılanmıyor. Küçük ve büyük meclisler su enerjisinden üretilen elektiriğe bağlantılı olarak su faizleri konusunda anlaşmaya vardılar: Bu günkü en yüksek sınır olan su faizleri 80 frank’tan 110 frank’a çıkacak. Su enerjisinden 1 kilowat/ saat elektrik üretimi 2015 yılından itibaren, 1,2 rappen’den 1,65 rappen’e çıkarılacak. Tasarı Millet Meclisi’ne gönderildi. 1384
Deutsche Zusammenfassung.
“Yeşil Elektrik” üretip kullanan kişiler, kullandıkları elektrik fazlasını devlet ağlarına gönderdiklerinde, devletten her kilowat/saat için 0,6 rappen alıyorlar. Bu ödemeye “kostendeckende Einspeisevergütung (kısa adı: KEV)” deniyor. Bakanlar Kurulu (Bundesrat) ve Kantonlar Kurulu (Ständerat), 2013 senesinden itibaren KEV’i kilowat/saat başına 0,6 rappen’den 0,9 rappen’e
çıkarmak istiyor. Çevre ve Enerji Komisyonu (UREK) adına konuşan Filippo Lombardi (CVP/ TI), “...ancak bu şekilde 2030 yılına kadar su, hava ve güneş enerjisinden üretilmiş 5,4 milyar kilowat/saat daha fazla elektriğe sahip olmak hedefimize ulaşabiliriz.” dedi. Ne var ki Millet Meclisi küçük meclislerden farklı düşünüyor; Millet Meclisi tek tek teknolojile-
rin masraflarının kapatılmasına ilişkin önlemlerin kalmasını istiyor. Bu gün tek tek her teknolojinin en fazla ne kadar masraf zammı kaldırabileceği belirlenmiştir. Özellikle de Photovoltaik (güneş enerjisini elektrik akımına dönüştürme teknolojisi) teknolojisi, para yetersizliğinden dolayı para istemiyle en fazla başvurunun yapıldığı sektör olmasına rağmen bu başvurularla ilgi-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Für Strom aus erneuerbaren Energien sollen mehr Fördergelder fliessen. Nach dem Nationalrat hat sich der Ständerat dafür ausgesprochen, die Zuschläge für die kostendeckende Einspeisevergütung zu erhöhen. Wer «grünen» Strom ins öffentliche Netz einspeist, erhält dafür eine kostendeckende Einspeisevergütung (KEV). Diese wird mit einem Strompreis-Zuschlag finanziert. Nach dem Willen der beiden Eidgenössischen Räte soll diese ab 2013 von höchstens 0,6 Rappen pro Kilowattstunde auf höchstens 0,9 Rappen erhöht werden. Nur so könne das Ziel von 5,4 Milliarden Kilowattstunden mehr Strom aus Wasser-, Wind- und Solarkraft bis im Jahr 2030 erreicht werden, sagte Filippo Lombardi (CVP/TI) namens der Umwelt- und Energiekommission (UREK).
11
İSVİÇRE HABERLERİ
Günter Verheugen: “İsviçre’de Yaşadıklarımdan Dolayı Şok Geçirdim...” “Isviçre’de Yaşadıklarımdan Dolayı Şok Geçirdim...” Bu sözler Avrupali ünlü politikacı Günter Verheugen’e ait. AB ile İsviçre arasındaki ilişkiler son zamalarda çok kötüleşti. Verheugen ise bunun nedenlerini bildiğini sanıyor.
pek çok İsviçreli’nin, İsviçre’nin haksız yere suçlanıyor olmasına olan inançları. İsviçrelilerin çoğunun duygularına göre, İsviçre’yi, Avrupa Birliği’ne katılmaya zorlamak için baskı altında tutuyorlar. Günter Verheugen ise bunun kesinlikle böyle olmadığını, AB’ye girme kararının İsviçre’nin tamamiyle bir iç problemi oldugunu söylüyor. İsviçre’nin EU’ya girmeye zorlanması Brüssel’in konusu dahi değil. “İsviçre’yi hiç kimse birşeylere zorlayamaz” diyen Verheugen, Avrupa Birliği’nin İsviçre’nin demokratik kararlarına
saygı duyduğunu, karşılıklı anlaşmaların giderek zorlaşmasının ise AB’nin politik bir isteği olmadığının ‘objektif bir gerçek’ olduğunu sözlerine ekledi. Esas sorunun vergi kaçırılması tartışmaları olduğunu tekrar hatırlatan Günter Verheugen, İsviçre’nin otomatik informasyon değiş-tokuşu konusunda AB ile anlaşmasını tavsiye etti. “Politik diyalogların yoğun bir şekilde yapılmasının zamanıdır.” diyerek, SF’in programında gergin ortamın tekrar yumuşayacağına ilişkin optimist bir görünüm sergiledi. 1383
Deutsche Zusammenfassung. «Ich bin erschrocken darüber, was ich in der Schweiz erlebt habe» Das Verhältnis der Schweiz zur EU habe sich in letzter Zeit stark verschlechtert, sagt der prominente Europapolitiker Günter Verheugen. SF1 televizyonunun mart ayı başındaki “Rundschau” programına, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı eski Yardımcısı Günter Verheugen davetli olarak katılmıştı. Programın konusu İsviçre ve Avrupa Birliği arasındaki karşılıklı anlaşmalarda giderek büyüyen sorunlar ve İsviçre - AB
arasındaki genel ilişkilerdi. Verheugen, program sunucusuna, “İki gün içinde İsviçre’de yaşadıklarımdan dolayı şoktayım, Avrupa Birliği’ne karşı İsviçre’deki havanın yoğun bir şekilde kötüleştiğini hissettim. Kafamı salladığım pek çok şey gördüm...” dedi.
‘’Buz Devri’nin nedeni banka sırları ve vergi suçları...’’ Verheugen’e göre bu “Buz Devri”’nin nedenleri vergi kaçırma tartışmaları ve banka sırları konusu. Yine Verheugen’in düşüncesine göre, bu kötü havanın kaynağı,
Er glaubt zu wissen, woran das liegt. Der eigentliche Knackpunkt sei der Steuerstreit, befand Verheugen. «Das ist ja in Wahrheit das Streitthema, das ist die Ursache für die Verkrampfung.» Er rät der Schweiz, sich auf den automatischen Informationsaustausch mit EU-Staaten einzustellen: «Es ist aufgrund des immensen Drucks nicht damit zu rechnen, dass die Schweiz dieser Forderung entgehen kann.» Für die Vergangenheit könne eine Abgeltungssteuer kombiniert mit einer Amnestie eine Lösung sein.
İsviçreliler İçin Aileleri Çok Değerli her gün televizyon izlediğini, %78’i her gün gazete okuduğunu, %74’ü ise her gün radyo dinlediğini söyledi.
İsviçreliler için en önem verdikleri değerleriyle, boş zamanlarını ne şekilde değerlendirmeyi tercih ettikleri araştırıldı... Araştırma sonucunda ailelerin en önemli değer olduğu ortaya çıktı.
En çok arzulanan ise aileyle daha çok beraber olabilmek... İsviçrelilere en çok arzuladıkları şeyler sorulduğunda, %64 oranındaki yanıtlar “ailemle daha çok beraber olabilmek” ve aynı anda da “daha çok misafir davet edebilmek” idi.
%52 kadarı her gün internete giriyor ve %53’ü bunu daha sık yapabilmek arzusunda. Shopping ve alış-veriş ancak %37’nin en önem verdiği tatil zamanı meşgalesi. İsviçreliler için uzun ve kısa seyahatler bir hayli önemli: %63 İsviçreli her ay en az bir kez seyahat ediyor ve %67’si bunu daha sık yapmayı arzuluyor. 1382
Deutsche Zusammenfassung.
Univox-Studir’in araştırması İsviçrelilerin hayatlarındaki en önemli değerlerinin aileleri olduğunu ortaya çıkardı. Aile sevgisini çok yakın bir mesafeden sağlık takip ediyor. Üçüncü sırada ise aynı çizgi üzerinde iş, meslek ve tatil zamanları geliyor. (Ankete
katılan)
İsviçrelilerin
%87’si için aile ve dostlar çok önemli, %84’ü için sağlık cok önemli. Sorulara yanıt verenlerin %58’i için tatil zamanları, %57 için ise iş ve meslek en üst sırada yer alıyor. Araştırmacılar, içinde bulunduğumuz kriz zamanlarında işin ve mesleğin öneminin artmış ol-
duğunu saptadıklarını belirttiler. Değer sıralamasını ortalarında kültür, eğitim ve spor gibi etkinliklere verilen önem yer alıyor. Spora olan ilgi son yıllarda yükselişe geçerken, ekonomik krize rağmen, eğitime ilgi azaldı. Soruları yanıtlayanların %86’sı
Eine neue Studie zeigt, welche Werte in der heutigen Krisenzeit besonders hoch geschätzt werden – und was die Menschen in ihrer Freizeit am liebsten tun. Familie und Freunde sind gemäss der neuen Univox-Studie für die weitaus meisten Schweizerinnen und Schweizer das wichtigste im Leben. Dicht dahinter folgt die Gesundheit. An dritter Stelle stehen praktisch gleichauf die Freizeit sowie Arbeit und Beruf. Geht es ums Wünschen, sieht die Sache hingegen anders aus: 64 Prozent der Befragten möchten sich mehr mit der Familie beschäftigen und 65 Prozent häufiger Gäste einladen. 58 Prozent möchten weniger Zeit vor dem Fernsehapparat verbringen, 51 Prozent weniger Radio hören und 44 Prozent weniger Zeitung lesen. Etwas mehr als die Hälfte der Befragten (52 Prozent) surft fast jeden Tag im Internet, 53 Prozent würden dies gerne weniger häufig tun. Shopping und Einkaufen gehört für 37 Prozent zum Freizeit- Alltag, 62 Prozent würden gerne weniger oft einkaufen.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
13
İSVİÇRE HABERLERİ
Yabancılar Politikasının Geleceği Ne Olacak? Büyük Meclis iltica, göc, ve entegrasyon ve serbest geçiş konularında yüzden fazla parlamenter teşebbüs üzerine çalışacak, tartışacak. Bu özel tartışma SVP (İsviçre Halk Partisi) tarafından talep edildi. SVP bu çok önem verdiği konuları “Iltica Pratiğindeki İhmalkarlık / Schlendrian in der Asylpraxis” veya “Laisser-faire im Asylvollzug” şeklinde prezente ediyor. Parlamentodaki SVP kanadı, Hükümetin “toplu(!) vatandaşlaştırmalar” konusunuda ne düşündüğünü bilmek istiyor. Yani büyük meclisin gündeminde her yönden ve pek çok talepler var.
En çok entegrasyon konusu tartışılacak; SVP’nin St. Gallen milletvekili Lukas Reimann sadece yeterli dil (İsvicre’nin resmi dillerinden birini) bilenlere Niederlassung (C) kimliği verilmesini talep ediyor. Robert Schmidt (CVP/VS) ise yeterli dil bilgisini İsviçre vatandaşlığına alınmanın ilk şartı
yapmak istiyor.
meslek eğitimi talep ediliyor.
FDP’li liberal kanat entegrasyon konusunun bir yasa çerçevesine alınmasını istiyor. André Daguet (SP/BE), göçmenlerin eğitimle entegrasyonlarınon teşvik edilmesini isteyenlerden. Kâgitsızlar / Kimliksizler (Sans-Papiers) için
AB ülkeleri vatandaşlarının ‘’Serbest-Geçis’’ hakkı için de her kafadan farklı sesler çıkıyor; SVP kanadı bu anlaşmanın tamamen iptal edilmesini talep ediyor. Paul Rechtschteiner (SP/SG) ise Lohndumping’e (maaşların
asgarinin altına indirilmesi) karşı etkili önlemlerin alınmasını istiyor. Sylvia Flückiger ise (SVP /AG) AB ülkelerinden gelecek iş gücü için tekrar kontenjan sistemine dönülmesini talep ediyor. 1376
Deutsche Zusammenfassung. Der Nationalrat hat eine Sonderdebatte über die Zuwanderung begonnen. Gefordert hatte sie die SVP. Die grosse Kammer will mehr als hundert parlamentarische Vorstösse zu den Themen Asyl, Migration, Integration und Personenfreizügigkeit behandeln. Gefordert hatte die Sonderdebatte die SVP. Sie präsentiert ihre Anliegen unter Titeln wie «Schlendrian in der Asylpraxis» oder «Laisserfaire im Asylvollzug». Vom Bundesrat will die SVPFraktion etwa wissen, was er gegen «Masseneinbürgerungen» zu tun gedenkt. Doch auch konkrete Forderungen stehen im Raum von allen Seiten. Etliche betreffen die Integration. So fordert Lukas Reimann (SVP/ SG) mit einer Motion, dass nur eine Niederlassungsbewilligung erhält, wer über ausreichende Sprachkenntnisse verfügt. Roberto Schmidt (CVP/VS) will die Sprachkenntnisse zur Voraussetzung für das Schweizer Bürgerrecht machen.
Öldürülen Lucie’nin Anne Solcuların Tehdidi İşe Yaradı: İşşizlik Sigortasından Sert Kararlar Geri Alındı ve Babası Adalete Karşı Ständerat, Sosyalist partinin (SP) ve sendikaların referanduma gitme tehditlerine karşılık, Millet Meclisi’nin İşsizlik Sigortası’nda yapılması beklenen revizyon tasarısındaki bazı sert kararları geri aldı.
Sağlık ve Sosyal Komisyon Başkanı (SGK) Alex Kuprecht (Schwyz, SVP)
En çok entegrasyon konusu tartışılacak; SVP’nin St. Gallen milletvekili Lukas Reimann sadece yeterli dil (İsvicre’nin resmi dillerinden birini) bilenlere Niederlassung (C) kimliği verilmesini talep ediyor. Robert Schmidt (CVP/VS) ise yeterli dil bilgisini İsviçre vatandaşlığına alınmanın ilk şartı yapmak istiyor. FDP’li liberal kanat entegrasyon konusunun bir yasa çerçe-
vesine alınmasını istiyor. André Daguet (SP/BE), göçmenlerin eğitimle entegrasyonlarınon teşvik edilmesini isteyenlerden. Kâgitsızlar / Kimliksizler (SansPapiers) için meslek eğitimi talep ediliyor.
AB ülkeleri vatandaşlarının ‘’Serbest-Geçis’’ hakkı için de her kafadan farklı sesler çıkıyor; SVP kanadı bu anlaşmanın tamamen iptal edilmesini talep ediyor. Paul Rechtschteiner (SP/SG) ise Lohndumping’e (maaşların asgarinin altına indirilmesi) karşı etkili önlemlerin alınmasını istiyor. Sylvia Flückiger ise (SVP /AG) AB ülkelerinden gelecek iş gücü için tekrar kontenjan sistemine dönülmesini talep ediyor. 1376
4 Mart 2009 tarihinde şiddet suçlarından sabıkalı Daniel H. 16 yaşındaki Lucie Trezzini’yi kandırarak Baden / Rieden’deki evine götürmüştü. 26 yaşındaki şiddet ve cinsel suçlardan sabıkalı Daniel, evine götürdüğü 16 yaşındaki çocuk bakıcısı Fribourg’lu Lucie’yi barbarca öldürmüştü. Uzmanlar Daniel’in tekrar suç işleyebileceğini biliyorlardı. Ne var ki olayın sorumluları kendilerini yasal olarak temize çıkar-
Öldürülen Lucie Trezzini
masını bildiler.
Deutsche Zusammenfassung. Der Ständerat hat die Beschlüsse des Nationalrates zur Arbeitslosenversicherung wieder etwas zurückgenommen. Der Rückzug erfolgte unter dem Druck eines drohenden Referendums. Als Schlüsselartikel gilt die Grenze der Bezugsdauer. Mit höheren Leistungen für Jugendliche und Langzeitarbeitslose will er das von Gewerkschaften und SP angedrohte Referendum abwenden. So beschloss der Rat stillschweigend, dass unter 30-Jährige Anspruch auf 400 Taggelder haben sollen, wenn sie mindestens 18 Monate in die ALV einbezahlt haben. Der Nationalrat wollte die Bezugsdauer für diese Altersgruppe auf 260 Tage beschränken.
Lucie’nin acılı anne ve babası Aargau Adaletinden sorumlu kişilerin hatalarının derinlemesine araştırılmasını ve bunların cezalandırılmalarını talep ediyor. Öldürülen talihsiz kızın ebeveynleri henüz ismi bilinmeyen olayın sorumlusu görevli kişiye karşı ceza davası açtılar. 1371
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
14
Papa Tutuklansın!
BM İnsan Hakları Konseyi Minare Yasağını Kınadı
Kilisede çocuklara cinsel tacizden haberdar olmasına rağmen olayları örtbas etmekle suçlanan Papa’nın tutuklanması, en azından adli soruşturmaya tabi tutulması isteniyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Pakistan’ın girişimiyle minare yasağını kınayan ve minare yasağını İslam düşmanlığı olarak niteleyen bir bildiriyi kabul etti. Karar 17’ye karşı 20 oyla kabul edilirken, 8 üye tarafsız kaldı.
Katolik Kilisesi’ndeki çocuklara cinsel taciz skandalı her geçen gün yeni bir boyut kazanarak büyürken, Kardinal olduğu dönemde bu olaylardan bazılarını bildiği halde gerekli önlemleri almayan Papa 16. Benediktus’a yönelik tepkiler de artıyor. Son olarak dünyaca ünlü gazeteci-yazar Christopher Hitchens, Papa’nın tutuklanmasını isterken, İrlandalı şarkıcı Sinead O’Connor da Papa’nın adli soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini söyledi.
Notlar:
• İslam ülkelerini Çin, Küba ve
Afrika ülkeleri destekleyerek tasarı lehine oy kullandılar.
Hitchens, Katolik Kilisesi’nin liderliğine gelmeden önce papazlara yönelik suçlamaları değerlendiren İnanç Doktrini Topluluğu’nun Başkanlığı’nı yapan Papa 16. Benediktus hakkında uluslararası tutuklama kararı çıkarılması gerektiğini savundu. Hitchens, Papa’nın yakında İngiltere’ye gitmesinin beklendiğini hatırlatarak, “Başka bir devlet lideri çocuklara tecavüz sorularıyla karşı karşıya olsaydı, yine havaalanında karşılanıp, Kraliçe’yle görüştürülür müydü? Ülkeden geri gitmesine izin verilir miydi?” dedi. Sinead O’Connor da, Papa’nın İrlanda’daki rahiplerin suçları için İrlanda halkından özür dilediği mektubunu “bir yalan söyleme sanatı çalışması” diye tanımladı. Los Angeles Times gazetesine konuşan O’Connor, bu konuyla ilgili kapsamlı bir adli suç soruşturması açılması gerektiğini söyledi. 11 yaşındayken bir rahibin cinsel tacizine uğrayan ve şu anda “Papaz Tacizi Kurbanları Grubu”nun direktörü olan Amerikalı David Clohessy de olanlardan Papa’nın sorumlu tutulması gerektiğini söyledi. Adı İrlanda’daki taciz skandallarına karışan ülkenin en üst düzey Katolik yetkilisi Kardinal Sean Brady de önceki gün bir açıklama yayımlayarak, kendisi hakkındaki suçlamaların “adil biçimde çözüme kavuşturulması için” yasal temsilcilerini görevlendirdiğini belirtti. 1975’te taciz kurbanlarına “sessizlik yemini” ettirdiği ortaya çıkan Brady’nin de istifası isteniyor. Papa’yı yalnızca Tanrı kovabilir Kilise Hukuku uzmanları, Papa’nın istifa etmesi gerektiğini savunanların muhtemelen umduklarını bulamayacağını belirtti. Vatikan’ın Washington elçi-
• Başta ABD olmak üzere bütün
Latin Amerika ülkeleri ve batılı üyeler tasarıyı desteklemeyerek karşı oy kullandılar.
• Bu yıl İsviçre, BM İnsan Hak-
liğinde görev yapmış olan Papaz Thomas Doyle, “Papa’yı yalnızca Tanrı kovabilir” dedi. Vatikan’ın İngiltere temsilcisi Robert Mickens da, “Bir papa asla istifaya zorlanamaz. Kendi isteğiyle istifa edebilir, ancak böyle bir durumda istifasını kime sunacak?” dedi. Ancak bugüne kadar istifa eden papaların sayısının 10’a yakın olduğu tahmin ediliyor. Tarikat lideri tacizci çıktı Katolik Kilisesi’ne bağlı güçlü tarikatlardan “İsa’nın Lejyonerleri”nin Meksikalı kurucusu Marcial Macial Degollado’nun onlarca çocuğu taciz ettiği, bir kadınla uzun yıllar süren bir ilişkisinin ve en az 3 çocuğunun olduğu ortaya çıktı. “İsa’nın Lejyonerleri”nden yapılan açıklamada, kurucunun öğrencileri taciz ettiği ve çok sayıda çocuğun da babası olduğu belirtilerek, “Kurucumuzun eylemleri yüzünden zarar gören herkes için derin üzüntü ve ızdırap duyuyoruz” denildi. 2008’de ölen karizmatik tarikat lideri Degollado, eski Papa 2. Jean Paul’ün “sevgili arkadaşı” diye tanınırdı. Bu arada, Fransa’da da ismi açıklanmayan bir papaz hakkında cinsel taciz soruşturması açıldı. 22 yaşındaki bir adamın şikâyeti üzerine harekete geçen polis, papazın evinde bir çocuğun pornografik fotoğraflarını buldu. 1405
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
ları Konseyi’nde gözlemci sıfatı ile bulunuyor o nedenle de oy hakkı bulunmuyor.
• Fransa Büyükelçisi, ‘’BM İnsan
Hakları Komisyonu birey haklarını desteklemeli, inanç sistemlerini desteklemek gibi bir işi olmamalı’’ dedi.
• Kınama
bildirgesinde İsviçre’nin adı geçmeden minare yasağından söz edildi ve bu durum kınandı.
• Bildiri İslam Konferansı Örgütü tarafından hazırlandı; minare ve cami yapımının yasaklanmasının İslam düşmanlığı olarak kınanması istendi. 1417
Uma’dan gişe rekoru: 1 İZLEYİCİ Hollywood’un gözde yıldızlarından Uma Thurman’ın son filmi “Motherhood” (Annelik), İngiltere’de ay başında gösterime girdiği ilk gün yalnızca 1 kişi tarafından izlenerek tarihin en büyük gişe fiyaskoları arasına girdi.
İngiltere’de 5 Mart’ta gösterime giren “Motherhood” (Annelik) isimli filmin ilk günkü gişe hasılatı 9 sterlin olarak açıklandı. İngiltere’de bir kişilik sinema bileti 9 sterline satılıyor. Film, gösterime girdiği ilk hafta sonunda da toplamda ancak 88 sterlinlik gelir elde etti. Jodie Foster ve Minnie Driver’ın da oyuncu kadrosunda bulunduğu filmin gişedeki başarısız performansı yapımcılarla filmin İngiltere’deki pazarlamasından sorumlu şirketi de birbirine düşürdü.
Yapımcılardan Jana Edelbaum, pazarlama şirketi Metronome’u suçlayarak, “Motherhood kötü bir film değil. Berbat filmlerin bile ne kadar başarılı olabildiğini görüyoruz” dedi. 5 milyon dolara mal olan film, ABD’de geçen yıl gösterime girmiş ve orada da yalnızca 60 bin dolarlık gişe hasılatı elde edebilmişti. 1406
Uygun fiyata kaliteli ürünler! Fındıklı baklava
inegöl köfte
300 gr.
dondurulmus¸¸, 500 gr. dondurulmus,
7.95
4.95
Argeta sürme ¸ccee¸sitleri
Gazi beyaz peynir
• ton balıg˘ı • tavuk eti 95 gr.
Tuzlu, % 55 yag˘ oranı, 500 gr.
1.85 500 gr.
Göral kavrulmu¸s kabak c¸ ekirdeg˘i
Jelen Pivo bira 50 cl.
400 gr.
1.40 yerine
4.35 Ürünler tüm Denner s¸ ubelerinde mevcut olmayabilir. Kampanya 24 Mart 2010´dan 29 Mart 2010´a kadar geçerlidir. www.denner.ch
3.95
1.20
% 14 tasarruf
˙I svic¸ re’nin Discount Marketi
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Vegeta baharat karı¸sımı
5.95
16
Entegrasyon İçin ‘’Teşvik’’ ve ‘’Talep’’ Fiyatı: Fr. 5.– pro Lektion Kursun tamamı Fr. 400.– (80 Lektion) Başlangıç tarihi: 19. Temmuz 2010 – 20. Ağustos 2010
Ayrıca, akrotea.ch’da da Alpha- betisierungskurse’ları verilmektedir. Bu çok özel kursların dışında normal Almanca dil kursları da Kantonale integrasyonfragen tarafından desteklenmektedir. Mesala AOZ, Ecap, Akrotea bunlardan sadece bazılarıdır.
Arkadaşımız Gülter Locher konuyla ilgili olarak vatandaşlarımızın görüşlerini aldı Değerli Okuyucularımız… Merhaba Sizlere bu sayfalarda bu sayımızdan itibaren Kantonale Fachstelle für Integrationsfragen’ dan çok değerli haberler ve bilgiler ileteceğiz. İlk yazımıza başlamadan önce İsviçre’de yaşayan göçmen topluluk için çok önemli çalışmalar yapan bu organizasyon hakkındaki vatandaşlarımızın bilgilerini ve düşüncelerini tartmak üzere sokağa çıktık; vatandaşlarımızla konuştuk, işyeri sahibi vatandaşlarımızın işyerlerini ziyaret ettik… Vatandaşlarımızdan konu üzerine aldığımız cevaplardan çıkardığımız sonuçlar maalesef pek de memnunluk verici olmadı. Pek çok vatandaşımız bu önemli kurumun adını duymalarına rağmen yaptıklarının detaylarından pek de haberdar değildi. Ama hepsinin ortak bildiği tek bir şey vardı: Yabancı dilli göçmenlerin dil öğrenimine çeşitli destekler verildiği. Bir diğer üzücü nokta da vatandaşlarımızın önemli bir çoğunluğu dil öğrenmeye gerek görmüyor ya da günlük ihtiyacını karşılayabilecek kadarı ile yetiniyor. Oysa dil bir topluma ya da çevreye entegrasyonun en önemli, olmazsa olmaz koşulu. Ancak çevremizle yeterince diyalog kurarak kendimizi tanıtabilir, saygı ve kabul görebiliriz. Yaşanılan ülkenin dilinde okur-yazar olmak o ülkedeki yaşam şeklini, o ülke insanlarının değerlerini, kültürünü, siyasetini ve sosyal yaşam ve şartlarını öğrenebilmenin tek şartıdır. Bu saydığımız değerleri tam ve doğru bir şekilde
bilmeden de yaşadığımız ülkeye entegre olabilmemiz, o ülke insanlarını anlayabilmemiz ve onların saygı ve kabulünü kazanabilmemiz imkansız. Kendi kültürümüzü saydırabilmemizin ve kültürümüzün yanlış anlaşılmamasını sağlamamızın da tek yolu onlara bunu öğretebilmemiz yoluyla olacaktır. Tüm bunlar bizi hep aynı sonuca götürüyor: Dil öğrenmek! Okumak! Konuşmak! Öğrenmek! Ve… öğretmek! Tamamen yabancı bir ülkeye gelip yaşamak, o ülkenin dilini, değerlerini öğrenmek ve o ülkedeki yaşamımızı kolaylaştıracak uyumu kısa sürede edinmek kolay değil. İşte tam da bu kolay olmayan konularda biz göçmenlere yardımcı olmak için İsviçre’de sayısız organizasyonlar var. Dallarında eğitimli, deneyimli ve profesyonel olan kişilerin oluşturduğu kadrolarıyla, yabancı kişilere onların çeşitli sorunlarında yardımcı olan bu organizasyonlardan birisi de, Kantonale Fachstelle für Integrationsfragen Neumühlequai 10 Postfach 8090 Zürich www.integration.zh.ch. Zürich kantonunda uyum soruları (Integrationsfragen) ile görevli olan uzman daire, kantona yeni gelen yabancıları hoş- karşılıyor, onları dinliyor, danışma-enformasyon etkinlikleri düzenliyor ve okuleğitim alışkanlıklarını kaybetmiş kişiler için Almanca kursları, Entegrasyon Yuvarlak Masası (tartışmalar ve düşünce-
ler masası) gibi projelerle; öğrenim - spor konularında ve aileler için çeşitli öneriler sunan danışmanlık hizmet yerlerini destekliyor; kamu işlerinde hizmet olanakları sağlıyor, yabancı dilli medya kurumlarıyla birlikte çalışmalar yapıyor. Tüm bunların yanında Zürich kantonu göçmenlere, çok geniş bir yelpazede dil ve gelişim kursları gibi çeşitli olanaklar sunuyor. Aşağıda sizlere bunlardan birkaçını tanıtıp, daha geniş bilgiler veriyoruz: 1.BÖLÜM Entegrasyon çalışmasının hedefi: “Şans (ya da fırsat) Eşitliği” Entegrasyon, göçmenlerin geldikleri ilk gün başlayan, toplumun bütününü içine alan ve hem yerli halkın hem de göçmenlerin birlikte aktif olarak şekillendirmelerini talep eden bir süreçtir. Toplumun her katmanındaki insanların sosyal, kültürel ve ekonomik bağlantısını gerçekleştirirken aynı zamanda da fırsat eşitliğini sağlamak, entegrasyonun en yüksek hedefidir. “Kantonale Integrationsförderung” ’un (Kantonal Entegrasyon/Teşvik) en yeni uygulaması, göç edenin kantondaki ilk gününden itibaren başlatılan “Bağlayıcı (zorunlu) Teşvik ve Talep Prensibi”dir. Entegrasyondan anlaşılması beklenen, yerel halkın da sorumluluk aldığı göçmenlerle karşılıklı bir çalışma sürecidir.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PHOTO © BDMEDIA.CH
Daha geniş bilgi için:
Eğitim / Dil Kantonale Fachstelle für Integrationsfragen dil bilmeyen göçmenler için geliştirilmiş çeşitli Almanca kurslarını desteklemektedir. Vatandaşlarımızın arasındaki zaten okuma yazma zorluğu olanların da varlığını biliyoruz, onların bir de yabanci dil öğrenmelerinin ne kadar zor olduğu anlaşılır bir şey... İşte tam da bu yabancılar için özel kurslar da var; Deutsch-Alphabetisierungskurse / Almanca Alfabe Kurslari Yazımızın ikinci bölümünde detaylı bir şekilde açıklayacağımız “Illetrismus” sorunu nedeniyle, çok az okur-yazar oldukları için normal Almanca kurslarına devam edemeyen yabanci dilli insanlar için ya da Almanca Alfabeyi temelden öğrenmeleri gereken kişiler için geliştirilmiştir. Bu kurslardan bazıları şunlar: machbar Affoltern c/o Katholisches Pfarreizentrum 8910 Affoltern a. A. Seewadelstrasse 13 8910 Affoltern am Albis Pazartesi - Cuma 9.00 – 11.00 arası Fiyatı: Fr. 5.– pro Lektion Kursun tamamı Fr. 400.– (80 Lektion) Başlangıç tarihi: 17. Temmuz 2010 – 21. Ağustos 2010 machbar Dietikon Freizeitanlage «Chrüzacher» Holzmattstrasse 6 8953 Dietikon Pazartesi - Cuma 9.00 – 11.00 arası
Fachstelle der Kantonalen Beauftragten für Integrationsfragen Neumühlequai 10 Postfach 8090 Zürich www.integration.zh.ch. 2. BÖLÜM Doğru Okumak & Yazmak (Richtig Lesen & Schreiben) Degerli Okurlar... konumuz acilmisken sizleri bu cok acikli olan sorun hakkinda bilgilendirmek istedik. Bu sorunla yasamak zorunda olanlar icin de yalniz ve caresiz olmadiklarini bilmeleri acisindan bir hizmetimiz olsun istedik... “Richtig Lesen und Schreiben” politik ve dini bakımdan bağımsız, kamu çıkarlarına uygun bir dernektir. Dernek, bütün dil bölgelerinin ortak organizasyonu ile kurulmuştur. Kurulma amacı, İsviçre’deki yetişkinlerin eğitimleri ve Illettrismusla efektif bir şekilde savaşmaktır. “Richtig Lesen und Schreiben” derneği, İsviçre’deki Illettrismus sorununun çatı derneğidir. Illettrismus, son 20 yıl içinde endüstri ülkelerinin giderek ağırlık kazanan, önemli bir sorunudur. Enformatik ve internetin günlük yaşamdaki ve iş dünyasındaki kullanımıyla, bu problemi olan kişilerin durumu daha da güçleşmiştir. Mesleki şansları iyice azaldığı gibi sosyal yaşamları da zorlaşmıştır. Bu yetişkin kişilerin savaşmak zorunda oldukları kişisel problemleri, sosyal bir problem olarak tüm toplum fertlerine yansımaktadır. Analphabetismus (Analfabetlik) ‘’Okula hiç gitmemiş kimselerin okuma - yazma öğrenememiş olmaları durumu’’ şeklinde açıklanıyor. Illettrismus Okula gittiği halde okuma, yaz-
17
ma ve hesaplamanın temel kurallarını yetersiz öğrenebilmiş kişilerin durumu. Bu kişiler, bu sorunları nedeniyle sosyal yaşamda, aile hayatında ve mesleki yaşamda aktif şekilde yer alıp, bir rol oynayamazlar. İsviçre’de yaşayan Illettrismus sorunlu kişiler normal olarak analfabet değillerdir. Bu sorunlarla yaşayan insanlar
Illettrismus sorununa sahip kişilerin yaşadıkları güçlükleri anlamak veya tasavvur edebilmek, bu sorunu olmayan kişiler için imkansızdır. Bir otobüsün üzerindeki yazıyı okumak, okula gidiyorsa okulda iletilen mesajları, mesaj tahtalarına asılan enformasyonları okumak, doktora gidince bir form doldurmak veya gelen mektupları
okumak... vs. bu kişiler için son derece zordur. Bu kişiler kendilerine güvenlerini kaybettikleri gibi durumlardan utanç da duyarlar. Durumları onların işsiz kalmalarına ya da son derece düşük ücretlerle, en zor ya da aşağı işlerde çalışmalarına neden olmaktadır. Anne baba olduklarında ebeveynlik görevlerini
tam hakkıyla yapamamaktadırlar. Kültürel olaylara katılmaları mümkün olamadığı gibi, vatandaşlık haklarını bile, mesela seçme ve seçilme, oy kullanma gibi haklarını bile kullanamamaktadırlar. Bu sorunla yaşayan insanların topluma etkileri Illettrismus toplumun da problemidir. Günümüz kontekstinin yüksek niveulu sosyoekonomik ve kültürel istek ve beklentileri Illetrismus sorunu ile yaşayan insanlarla, iyi okuma ve yazma yeteneğine sahip insanlar arasındaki uçurumu giderek derinleştirmiştir. Yükselen talepler, zaten sosyal ve mesleki alanda entegrasyon sorunu yaşayan bu insanların zor yaşamlarının dayanılmazlığını daha da artırmaktadır. Illettrismus sorunlu kişilerin zorunlu okul eğitimleri süresince okuma-yazma ve hesap yapmanın temel kurallarını kavrayamamaları, eğitim hakkı, eğitim sistemlerinden kaynaklanan sosyal eşitsizlik gibi sorunların sorgulanmasını da beraberinde getirmektedir. Illettrismus Sosyo- Ekonomik alanda yüksek masraflara da neden olmaktadır: • Üretim ve iş gücü kaybı,
Deutsche Zusammenfassung
• Lancierung von Pilotprojekten
Kantonale Beauftragte für Integrationsfragen • Bereitstellung von Material und Adressen zur besseren Vernetzung des Kantons Zürich Eine Umfrage unserer Leser/innen hat ergeben, • Sensibilisierung der einheimischen Bevölkerung über Integration durch Öffentlichkeitsardass es Türken/innen in der Schweiz aufgrund beit mangelnder Deutschkenntnisse nicht leicht fällt
einen geeigneten Sprachkurs zu finden. Sie ha- • Zusammenarbeit mit fremdsprachigen Medien ben zudem kaum gute Jobaussichten und sogar Illettrismus – Lese und Rechtschreibschwäche Schwierigkeiten ein Soziales Umfeld aufzubauEin grosses Manko stellt jedoch leider immer en. noch die Lese und Schreibschwäche dar (IllettUnsere Landsleute wünschen sich mehr Informarismus) tionen für das tägliche Leben im Umgang mit Behörden, Bildungsangeboten, Gesundheitswesen Der gemeinnützige Verein: Schweizer Dachverband Lesen und Schreiben, setzt sich für Aufund Rechtsfragen. klärung, Grundbildung für Erwachsene und BeAus diesem Grund hat die Stelle „Beauftragte kämpfung des Illettrismus ein. für Integrationsfragen“ des Kantons Zürich und die Pusula Swiss eine Zusammenarbeit gestar- Mehr als 400.000 Menschen in der Schweiz mit tet. Gemeinsam möchten wir unseren Leser/in- ausländischer Nationalität sind von einer schwenen nützliche Informationen liefern und Aufklä- ren Lese und Rechtschreibschwäche betroffen. Dazu kommen noch 4000 bis 5000 Schüler/inrung betreiben. nen die das 9. Obligatorische Schuljahr mit unDie Stelle „kantonale Beauftragte für Integratigenügendem Niveau die Schule beendet haonsfragen“ ist die erste Anlaufstelle für Migranben. Somit ist deren Chance an einer Berufslehten. Die Fachstelle unterstützt lokale Anbieter fire stark eingeschränkt. nanziell. Sie fördert Deutschkurse, Integrationsaktivitäten in diversen Projekten und stellt Adres- Der Kanton Zürich unterstützt sowohl Deutschund Alphabetısıerungskurse. sen und Informationen zur Verfügung. Zu den Weiteren Aufgaben der kantonalen Beauftragten für Integrationsfragen gehören: Wichtige Adressen • Organisation von Informationsveranstaltungen Kantonale Fachstelle für Integrationsfragen für Neuzuzüger , inklusive Beratung Neumühlequai 10 • Unterstützung von Integrationsbezogenen Postfach 8090 Zürich Projekten, z.B. Deutschkurse, Eltern-Kind Kur- www.integration.zh.ch se, ect.
• Beratung von Projektanbietern bei deren Ein- Alle wichtigen Integrationsangebote finden Sie
in der Angebotsdatenbank auf der Website der • Hilfestellung bei Integrationsbedürfnissen von Fachstelle für Integration: www.integration.zh.ch unter dem Menüpunkt: Institutionen und Gemeinden Integrationsangebote. gabe von Projektgesuchen
• Sosyal devlete büyüyen bağımlılık • Eksik sosyal entegrasyon ve ayrımcılık. Doğru okuyup yazamamak, hiç şüphesiz ki çok büyük boyutlarda bir fenomendir. Üstelik söz konusu sorun yeni değildir. • 16 ile 65 yaşları arasında 366.000 İsviçreli ağır Illettrismus sorunu ile yaşamaktadır. • 415.500 yabancı kimlikli kişi ağır Illettrismus sorunu ile yaşamaktadır. • Her yıl 4000 ile 5000 arasında kişi zorunlu eğitimini okuma-yazma ve hesap yapmayı kavrayamadan tamamlamaktadır. 9 yıllık zorunlu okul eğitimi süresince okuma - yazma ve hesap yapmanın temel kurallarını kavrayamayan bu kişilerin, başarılı bir şekilde mesleki çıraklık eğitimi yapabilmeleri konusundaki şansları çok azdır (her yaş grubundan %5 - 6 oranında sorunlu kişi çıraklık eğitimi yapabilmektedir.). Ekonomik ve kültürel taleplerin çok yükselmiş olması, toplumsal taleplerle bu kişilerin etkin kapasiteleri arasındaki uçurumu da çok derinleştirmiştir.
li gelişmesi, Illettrismuslu kişilerin, okur-yazar kişilerin giderek daha da gerisinde kalmalarına neden olmaktadır. İsviçre’nin Almanca konuşulan bölgelerinin çeşitli yerlerinde, 20 kurs yerinde okuma ve yazma öğretilmektedir. Bu kurslara tüm İsviçre genelinde 1900 kişi katılmaktadır. Okuma / Yazma Temel Kuralları ve Geliştirme Kursları, ana dili Almanca olan ya da Almanca konuşmayı çok iyi bilen yabancı yetişkinlerin kısıtlı okuma ve yazma yeteneklerini iyileştirmek amacına hizmet etmek içindir. 1398
Kurs Yerleri Aargau: www.lesenschreibenaargau.ch Telefon: 062 824 05 25 Basel-Stadt / Land: www.bhsbb.ch Telefon: 061 269 86 66 Bern: www.lesenschreiben-bern.ch Telefon: 031 318 07 07 Freiburg: www.lire-et-ecrire.ch Telefon: 026 422 32 62 Lichtenstein/ Rheintal: www.vib.li Telefon: 00423 230 17 20 Oberwallis: alice.mathieu@swissonline.ch Telefon: 079 365 76 33 Romandie: www.lire-et-ecrire.ch Telefon: 026 675 29 23 Schaffhausen: www.lesenschreiben-sh.ch Telefon: 052 620 15 15 Solothurn: www.vhs-so.ch Telefon: 032 622 97 33 St. Gallen / Wattwil: www.bwzt.ch Telefon: 071 987 70 80 Tessin: www.leggere-scrivere.ch Thurgau: www.bzww.ch Telefon: 071 626 86 10 Zürich: www.eb-zuerich.ch Telefon: 044 385 83 40 Luzern: www.weiterbildung.lu.ch Telefon: 041 228 44 88 Schweizer Dachverband Lesen und Schreiben Postfach 6052 Effingerstrasse 54 - 3001 Bern info@lesen-schreiben-schweiz.ch info@lire-ecrire-suisse.ch info@leggere-scrivere-svizzera.ch
Kontekstin son yıllardaki sürat-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
18
EKONOMİ
OECD: ‘’Sağlık Alanındaki Masraf Kısıtlamaları Çok Yavaş İlerliyor!’’ OECD’ye göre, Dünyadaki ekonomik kriz durumuna bağımlı olarak, endüstri ülkeleri yardımlarında adım adım geri gitmeliler. Ayrıca «Going for Growth» raporunda masrafların kısılması ve vergilerin yükseltilmesi zorunlu gösterildi. Yalnız bu önlemler gerçekleştirilirken sınırlı kalınması gerektiğine, aksi takdirde konjunktur üzerinde negatif etkileri olacağına da dikkat çekildi. OECD’nin önemle üzerine bastığı bir diğer konu da, ülkelerin yüksek borçlanmalarının tek nedeninin yalnızca dünya ekonomik krizi nedeniyle olmadığı, aynı zamanda strüktürel nedenlerden de kaynaklandığıydı. Bu nedenle 30 OECD üyesi ülke, uzun vadeli büyümeyi hızlandırma ve çalışmaya özendirme ve yaygınlaştırma amaçlı olarak, OECD reformlarını hedef edinmelidirler. Kamu açıklarının kapatılması, üretimi artırmaktan daha etkili olacaktır, buna bağımlı olarak da devlet bütçesinin yükü, işsizlik paralarından dolayı düşecektir. İsviçre’deki ilerlemelere övgü... OECD daha önce de yapmış olduğu olumlu yorumlarını «Going for Growth» raporunun tanıtılması sırasında da tekrarladı: OECD’nin tespitlerine göre İsviçre, OECD’nin daha önceki reform önerilerini uyguladı ve ilerleme kaydetti. Mesela zirai sübvensiyonlar azaltıldı. Diğer branşlarda ve rekabet haklarında iyileşmeler kaydedildi. Firmalar idari masraflarında yüksek tasarrufa gittiler. OECD’ye göre İsvicçre’de sağlık harcamalarındaki tasarruflar çok yavaş ilerliyor. Çocuk bakımı için alınan önlemler hala arzı karşılamıyor. Son olarak OECD İsviçre’deki iş üretimini hala önceden de olduğu gibi yetersiz buldu. İş üretimi -özellikle ziraat alanlarındayeterliliği ortalamanın da altında tespit edilirken, kamu idaresi bölümlerindeki iş üretimi de yetersiz bulundu. Raporun Türkiye’ye ayrılan bölümü... Türkiye’de ekonomik ve toplumsal göstergelere göre tespit edilen, ekonomik toparlanmayı hızlandıracak önlemlere yardımcı olabilecek acil öncelikler şunlar: “İstihdamı koruma mevzuatında reform yapın!’’
İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD’nin, üye ülke ekonomileri konusunda tavsiyeleri ile reformlar konusunda kaydedilen gelişmelere yer verdiği ve 2005’ten bu yana yayımlanan, “Going for Growth (Büyümeye Geçiş) 2010” raporu, Paris’te 10 Mart 2010 tarihinde tanıtıldı. Ekonomik düzelmenin en önemli önleminin tasarrufla olacağı belirtilerek, üye ülkelere çeşitli tavsiyelerde bulunuldu. İsviçre ise OECD’den bol bol övgü alırken, biraz da tenkit aldı. Tavsiyeler: ‘’Kayıtlı sektörde istihdamın korunmasını, hem kıdem tazminatlarında reforma giderek hem de geçici işçiliğin kolaylaştırılması suretiyle rahat hale getirin.’’ (2009’da işgücü ajansları geçici işçi hizmeti sunumu konusunda yetkilendirilmişlerdi.) ‘’Üretim piyasasıyla ilgili düzenlemeleri basitleştirin!’’ Tavsiyeler: ‘’Üretim piyasası düzenlemelerini, özellikle sektörel lisanslama kuralları alanında daha verimli ve etkin hale getirin. Ağ endüstrilerde (enerji, üretim, iletim, dağıtım gibi sektörler) daha büyük rekabeti teşvik edin.’’ (Rekabet Kurulu enerji sektöründeki rekabet koşullarına ilişkin 2008 yılında bir araştırma yaptı.) ‘’Kayıtlı sektör işçileri için erken emeklilik teşviklerini azaltın!’’ Tavsiyeler: ‘’Erken emeklilik için teşvikleri azaltın ve genç emekliler için bir sağlık sigortası getirin. Emekli işçilerin kıdem tazminatı haklarını kaldırın.’’
(OECD daha önceki raporlarında da Türkiye’deki kıdem tazminatı uygulamasının kaldırılması gerektiğini savunmuştu.) Eğitim piyasasına ilişkin... Raporda uzun yıllara yayılan ve aşamayla gerçekleştirilen reform önerileri de yer alıyor. Türkiye’de eğitimin iyileştirilmesi bölümünde, zorunlu eğitim kurallarının tamamen uygulatılması, müfredatın istihdam piyasası ihtiyaçlarına göre revize edilmesi, eğitimde düşük öncelikli bölgelerden yapılacak kesinti aracılığıyla eğitim harcamalarının artırılması, okullara öğrenci sayısı temeline göre fon ayrılması ve okullara daha fazla yönetimsel sorumluluk tanınma-
sı önerileri yapıldı. (2005’te daha çok kız öğrencinin okula gönderilmesi için bir kampanya başlatıldığı, 2006’da ilk ve orta öğretimde müfredatın önemli biçimde değiştiği de ‘’ilerlemeler bölümünde’’ sayıldı.) ‘’Ortalama ücret ile asgari ücret farkını yükseltin!’’ OECD özellikle düşük kazançlılardan kesinti yapılmasını önerirken,”Asgari ücretin, ortalama ücrete göre daha düşük tutulması” tavsiyesinde bulundu. Rapordaki diğer saptamalar:
bunun üst yarısıyla arasındaki gelir farkı 2000’lerde daralmaya başlamış, ancak yine de düşük emek verimliliği ve emek kullanım düzeyinin yansıması olarak bir hayli büyük kalmıştır. Anahtar öncelikli alanlarda özel girişimler bürokratik yüklerde azaltmaya gidilerek kolaylaştırılmıştır. Büyük ölçekli özelleştirmeler kamu mülkiyeti kapsamını daraltmış ve doğrudan yabancı yatırım teşvik edilmiştir. Ancak emek maliyetinin azaltılması ve emek piyasası esnekliğinin artırılmasına yönelik reformlar son derece sınırlı olmuştur.” 1395
‘’Türkiye’nin OECD ülkeler gru-
Deutsche Zusammenfassung.
die Arbeitsproduktivität in der Schweiz nach wie vor ungenügend sei. Unterdurchschnittlich ist die Für die Schweiz wiederholte die OECD frühere Arbeitsproduktivität insbesondere in der LandReformvorschläge und stellte einige Fortschritte wirtschaft sowie in der öffentlichen Verwaltung. fest. Nichttarifäre Handelshemnisse seien auf ein angemessenes Niveau reduziert worden. Forts- Die Verbesserung der Haushaltslage sei nach chritte gebe es auch bei der Senkung der Land- der Krise «eine Hauptherausforderung», erklärte wirtschaftssubventionen. Auch in anderen Branc- die OECD am Mittwoch in Paris. Abhängig von hen und im Wettbewerbsrecht habe sich die der Wirtschaftslage müssten die Industrieländer Schweiz verbessert. Die Verwaltungskosten von ihre Hilfen wegen der Krise nun «schrittweise» Unternehmen seien stark reduziert worden. Noch zurückfahren. Auch Kostensenkungen und Steuzu langsam voran gehen der OECD die Kosten- ererhöhungen seien nötig, erklärten die Pariser senkungen im Gesundheitswesen. Auch das An- Wirtschaftsexperten in ihrem Bericht «Going for gebot bei der Kinderbetreuung sei immer noch Growth». zu gering. Schliesslich hält die OECD fest, dass
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
20
Sunay AKIN Şair olmak için uyulması gereken kurallar var mıdır? Şair olmak için uyulması gereken kurallar var mıdır? İsmail Uyaroğlu “10 Derste Şairlik” adlı şiirinde “Her şeye şaşarak bakacaksın, doğaya tutkun olacaksın, insanları seveceksin” gibi yedi dizeyi alt alta sıralar ve şair olmanın son üç dersini şöyle sunar okura: 8. Acı çekeceksin 9. Acı çekeceksin 10. Ve acı çekeceksin Şiirin adındaki “şairlik” sözcüğü yerine “ressamlık” ya da “müzisyenlik” yazsak bir şey değişir mi? Şüphesiz hayır. Şaşırmak, doğaya tutkun olmak, insanları sevmek duyarlı her insanın yaşamında yer alır… Ve tabi, acı çekmek! İyi de, bunlar yeterli midir şiir yazmaya, resim yapmaya ya da heykel yontmaya?
Lorca, “İçiniz kor gibi yanarken susmak acıların en beteridir” der, “Kanlı Düğün” adlı eserinde. Öyleyse sanat eserleri, susan acılı insanların haykırışlarını dile getirirler.. Onları üretenler de, sessizliği bozanlar, yani sanatçılardır. Başkasının acısını yüreğinde hissetmek!.. Böyle olmasaydı, Nazım Hikmet, faşist Mussolini’nin çizmeleri altında ezilen bir Habeş gencinin diliyle “Taranta Babu’ya Mektuplar”ı yazar mıydı?
yanılmaz acıları.” Shaw’a göre, bir yaşam yaratmak ne denli güç ve acılı ise, başkalarının yarattığı yaşamı çalmak da o denli kolaydır. Acılar üstüstedir yaşantımızda. Daha büyük acıların korkusu hafifletir diğerlerinin ağırlığını. İnsana dayanma gücü veren de bu korkudur. Bir de şu var: Bize acı verenler, bunu önceden açık açık söyleselerdi, çektiğimiz acılar daha hafif olurdu.
Şair, İsmail Uyaroğlu’nun üç kez yinelediği “acı çekeceksin” maddesinin birini üzerine alınmalıdır. Geriye kalan, çektiği iki acı, başkalarının acılarıdır.
Öğrenilebilen bir şeydir acı. Bu yüzden okullara bir “Acı Dersi” konulmalıdır!.. Ve kitaptaki ilk konu, Nazilerin Toplama kampları olmalıdır.
Acıyı doğuran zevktir. Ben buna inanıyorum. Siz inanmazsanız Balzac’ın da benim safımda olduğunu bilin. Şüphesiz ki, bu düşünceyi paylaşan yalnız ikimiz değiliz. Bakın, Bernard Shaw’un da söyleyecekleri var bu konuda:”En aşırı zevklerin sürdürülmesi doğurur en da-
Acılar unutulmak için vardır. Yaşamın bu baharatını lezzete dönüştüren de, Mevlana’ya göre sevgilinin ta kendisidir. George Sand da, acıların en değerlisini, lezzetlisini sevmenin verdiği acı olarak tanımlamıştır. Ama unutulmayan, ıztıraba dönüşen acılar da yok değildir.
Sunay Akın’ın dizelerini anımsamanın sırasıdır:
Bu söz üzerine tüm başlar devrilir hüzünle… Bir görevli:”Çok üzüldük ama bize neden saldırdınız?”
Geçim parası için nice yaşlının eski İstanbul evlerinden
Kadın titreyen sesiyle:”Çünkü oğlum öldü, güvercin oldu…”
getirdiği eşyalar üstüne kar koyulup satılıyor antik acılar çarşısında Juan Gelman, Paris’de bir parkta otururken, üstlerine ağ atarak güvercinleri toplamakta olan görevlileri seyre dalar. Pislikleri binaların dış yüzeylerine ve heykellere zarar verdiği için Paris’de sevilmez güvercinler… Birden, yaşlı bir kadın şemsiyesiyle saldırır güvercin timine! Görevliler, bir hayvansever sandıkları kadını sakinleştirmek için banka oturturlar ve sorarlar:”Bayan bunu neden yaptınız?” Kadının
verdiği
nıt soğuk duş etkisi yaratır yüreklerde:”Oğlum öldü…”
Uzun süren sessizliği bir başka görevlinin çıkışı bozar:”Bakın hanımefendi güvercinler orada. Hangisi oğlunuzsa gidin alın, biz de işimize bakalım.” Kadın, yaşlı gözlerini güvercinlerden ayırmadan konuşur:”Hangisi oğlum bilmiyorum. Hem bilsem de, ayırırmıyım hiç onu arkadaşlarından!..” Evlat acısı… Budur işte acıların en büyüğü. Victor Hoga ne de güzel söylemiş:”Çocuğunu kaybeden anne için her gün ilk gündür. Bu acı hiç yaşlanmaz.”
1420
ya-
Müzede Dinozorlarla Gecelemek İster misiniz?! Araştırmacı olmak için hiç kimse çok küçük değildir...
• “Brachiosaurierler (en büyük dinazor cinslerinden biri) zamanında İsviçre’nin görünümü nasıldı?” • “Neden dünyanın her yerinde taşlaşmış dinozor kemikleri bulunuyor?” • “Bugün de yaşayan dinozorlar var mı?” Özellikle okula giden çocuklar ilk çağlarda yaşamış hayvanlara ilişkin, mesela; onların yaşamları, gelişimleri ve dünyanın değişimi gibi yaşam sorularıyla yoğun bir şekilde ilgilenirler. Sadece çocuklar değil, büyükler de dinozorlar müzesini gezerken, dinozorların dünya üzerindeki milyonlarca yıllık varlıklarına kıyasla insanların dünyada varoluş sürelerinin oldukça kısa olduğunun bilincine çoğunlukla ilk kez varırlar. Kemik çalışması ve çocuk doğum günleri...
Şansı olan müze ziyaretçileri fosil preparatçılarının laboratuvar çalışmalarını izlemek hatta kendi elleriyle de bu çalışmalara katılmak olanağına sa-
hip olabilirler: En fazla 10 kişilik olmak üzere çeşitli çalışma grupları reservasyonları yapılabilir. Hatta arzu edilirse, bu çalışma programları çocuk doğum günleri çerçevesi içerisinde de organize edilebilir. Bu çalışma programlarında fosillerden ışıklı dinozor figürleri, veya çeşitli takılar yapılabilir ya da pençelere alçı dökülebilir vs. Çocuklar bu çalışma programlarının sonunda meydana getirdikleri eserlerini evlerine götürebilirler.
Eski kemikler, taşlaşmış dişler, pençeler ve daha bir sürü hayvan ve bitki artıkları bizlere bizden çok zaman önceki yaşamları hatırlatıyorlar... Aathal Dinozorlar Müzesi’nin ziyaretçileri, türlü el işleri yapma olanaklarıyla fantazilerini kullanarak, içinde yaşadığımız modern dünyamızın artık tarihe karışmış çook uzun zamanlar önceki esrarlı derinliklerine büyük bir keyifle dalıyorlar...
!!Bu heyecanlı günün sonunda çocuklar bir türlü dinozorlardan ayrılmak istemiyorlarsa dinozorlarla sabahlamak olanağına da sahipler!! Müzede Gece... KORKU TURU!
‘’...Müzenin karanlığında sessizce sürünen Tyrannosaurusrex... ellerinde fenerler, korkudan ve meraktan koskocaman açılmış pasparlak gözleriyle, birbirlerine sinirli sinirli fısıldayan çocuklar müzenin bodrumuna iniyorlar... ‘’
si Aathal’daki geceleme programının zirvesi de bu KORKU TURU !
Aaltal Dinozor Müzesi’nin bu maceralı programları yeni değil. Müze, yaklaşık sekiz yıldır, özellikle tatilcileri ve okul sınıflarını bu çok özel “Hotel”de misafir ediyor. Ayrıca ebeveynlere de çocukları ile birlikte yılda iki kez bu olaPusula2 yaz, boşluk bırak museum yazıp 919`a gönder. nak sunuluyor. Böylece bü8 biletten birini kazanma şansı yakala! SMS fiyati 1.50 CHF yük dinozor hayranları preWAP üzerinden ücretsiz yarışma adresi: win.wap.919.ch/pusula2 historik çağları yaşamış bu hayvanların taşlaşmış keSon gün: 24 Nisan 2010 Bu ve benzeri senaryolar bazı yetişkinler için korku verici olurken, çocuklar için heyecan vericidirler: İşte Dinozor Müze-
Giriş bileti kazanın!
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
mikleriyle de olsa, onlarla maceralarla dolu bir gece geçir-
mek imkanına sahip oluyorlar. 1402
21
Vücut Yapınıza Göre Giyim Stilinizi Belirleyin Hazırlayan: Pervin Tekin
Armut modeli vücuda sahipseniz... Armut olarak tanımlanan vücut şekli, üstü ince ama basen ve poposu olan kadınları tarif etmekte kullanılıyor. Jennifer Lopez ve ünlü popçu Beyonce, armut modeli vücut tipine sahip olanlardan. Armut tipi vücut şekline sahipseniz, kabarık eteklerden ziyade, üzerinize oturan ve düz inen etekleri tercih edin. Çok yüksek topuklu çizme ve ayakkabılar kullanın. Göğsünüzü ortaya çıkartmak için korse tipi üstler, bele oturan ceketler veya önü açık bırakılmış bir bluz giyebilirsiniz. Ama fazla parıltılı kumaşlardan uzak durmanızda fayda var, zira bunlar ışığı yansıtarak kıvrımlarınıza fazladan dikkat çeker. Dolabınızda bulunması gerekenler: - Boru paça pantolonlar. - Göğüslerinizi kaldıran balkonet tarzı sutyenler. - Koyu renk bir etek. - Anvelop elbiseler (Her beden üst ve altlar için uygun). - Geniş kalçalarla dar üstleri dengelemek için çizgili üstler. - Sizi ince gösterecek ince çizgili bir klasik takım. Kıvrımlı vücutlu hatlarına sahipseniz... Toplu kadınlar, genellikle bol giysiler ve gösterişsiz renklerle vücutlarını saklamak eğilimindedir. Ancak bol giysiler toplu kadınları daha fazla kilolu gösterir. Bunun yerine üzerinize oturan, göğüs ve kalçalarınızı saran giysileri tercih etmenizde fayda var. Vücudunuzun beğendiğiniz yanlarını öne çı-
kartmak için aksesuarlardan da yararlanabilirsiniz. Mesela; dikkati ince belinize çekmek için, kontrast renklerde şık bir kemeri, gözden kaçmayacak parlak ayakkabılarla tamamlayabilirsiniz. Unutmayın, bol kesimli giysiler sizi daha da tombul gösterir. Üzerinize oturan tok kumaşlar, her zaman daha şık durur. Dolabınızda bulunması gerekenler: - Poponuzu kaldırıp, bacaklarınızı uzun gösterecek size uygun yapılmış bir pantolon. - Üzerinize oturan bir palto. - Korse şeklindeki üstler (Belinizi de ortaya çıkartmada birebirdir). - Yüksek topuklu bir ayakkabı. - 50′lerin seksi havasını yakalamak için V yaka ince bir kazak. - Vücudunuza oturan ve düz inen bir etek. Uzun ve ince vücut için... Bu vücut tipine sahip kadınlar, hemen hemen her şeyi giyebilirler. Üstte taşınması zor pek çok trend, bu vücut tipinde harika durur. Bu nedenle maceracı olup, değişik kombinasyonları rahatlıkla deneyebilirsiniz. Mesela; dar jeanler ve üste yapışan jarse elbiseleri tam size göre. Peki nelerden kaçınmanız gerekiyor? Eğer göğsünüz küçükse, düşük kesimli üstlerden uzak durun. Ayrıca baldır hizasında biten kısa paçalı pantolonlar ve dirseğin biraz altında biten kol da boya dikkat çeker. Bunlar, çok kısaymışsınız gibi bir etki yaratabilir. Dolabınızda bulunması gerekenler: - Dar pantolonlar. Bunları topuklular ya da babetlerle giyin.
- İnce ve üzerinize yapışan uzun elbiseler. - Uzun olan gövde boyunu daha kısa göstermek için yatay çizgili üstler.. - Yüksek topuklu çizmeler. - Jean veya şık pantolonlarla giyebileceğiniz jarse üstler. - Kemerli bir trençkot. Minyon bir tipe sahipseniz… Böyle bir vücuda sahip olanlar için en önemli şey, giysilerin üzerine oturmasıdır. Tek renk giyinmek ve koyu renkleri seçmek, modern bir bütünlük sağlar. Minyonlara en çok, kısa etek yakışır. Sade modeller, tepeden tırnağa tek bir renk, ihtiyacınız olan bütünlüğü sağlar. Dolabınızda bulunması gerekenler: - Diz üzeri etekler. - Üzerinize oturan kazaklar ve tişörtler. - Pantolonlarla giymek üzere az topuklu botlar. - Üzerinize uygun boru paça pantolonlar. Bunlar, daha uzun görünmenizi de sağlar. - Diz hizasında biten paltolar. - İnce bantlı ayakkabılar. Hamileyseniz... Hamileyseniz, bol tunik ve elbiselerin altına saklanmayın. İyice açılıp saçılın da demiyoruz; ama karnınızın şişkinliğini hafifçe belli eden giysiler şık duracaktır. Çapraz kesimler ve anvelop elbiseler gece giymek için uygundur. Ayrıca hamileliğin ileri safhalarında da giyilebilirler. Kısa üstlere fazla yanaşmayın. Bunun yerine karnınızı kapatacak; ama saklamayacak uzunca üstleri tercih edin. Vü-
Her kadının kendine özgü vücut tipi vardır. İster şişman ister minyon olun, size uygun bir giyim stili mutlaka mevcuttur. Yapmanız gereken şey, vücudunuzun şeklini iyi bilmek ve ona göre giyinmektir. Her gün dolabınızın önünde dakikalarca bekleyip, “Ne giyineceğim?” diye kara kara düşünmenize gerek yok. İşte vücut şekillerine göre giyim modelleri ve dolabınızda mutlaka bulunması gereken giysiler:
cudunuza oturan bir şeyler giydiğinizde de, açık yakalı üstleri sakın giymeyin. Dolabınızda bulunması gerekenler: -Esnek kumaştan kazak tarzı bir elbise. -Hamileler için hazırlanmış kotlar.
beli lastikli pantolonlar. -Robadan elbiseler. Bunları elbise olarak ya da tunik gibi pantolon üzerinde kullanabilirsiniz. - Babet ayakkabılar, hem rahatlık hem de şıklık için tercih edilebilir.
-Pijamayı andıran bol paçalı
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
22
KÜLTÜR VE SANAT
CONNY-LAND 2010 Sezonunu Büyük Yeniliklerle Açtı Bodensee’de Delphin-Lagune CONNY-LAND İsviçre’nin en büyük eğlence parkı çok büyük neşe ve sevinçle, sayısız heyecanlı yeniliklerle 2010 sezonuna tam gaz başladı! Son derece bakımlı ve düzenli olan CONY-LAND, her yıl olduğu gibi bu yıl da heyecanlı yeniliklerle, kaliteli bir eğlence parkı olarak ziyaretçilerini ağırlamaya hazır... CONY-LAND’dan sevgili gençlerin ve çocukların dikkatine! “Burada bu yıl da çok şey yaşayacak çok eğleneceksin! ‘Büyüklerinle birlikte gel, birkaç neşeli ve eğlenceli saat yaşa! Bir şeyden de kesinlikle emin ol: Bodensee- Freizeitpark CONNYLAND’da yaşadıkların kalıcı anılar olacak! CONNY-LAND’in her zaman tartışmasız starları olan akıllı yunusları da Bodensee’deki lagünlerinde ziyaret edilmekten dolayı çok mutlu oluyorlar. Akıllı Yunus balıklarının günlük gösterilerini izlemenin dışında onların terbiyecileriyle yaptıkları halka açık idmanlarını da izlemek mümkün. Ayrıca ‘Yunuslarla Yüzmek’ veya 1 gün boyunca yunusların idmanlarını yaptıran ‘Yunus Terbiyecisi’ olmak gibi özel program-
lara katılarak, hayallerini de gerçekleştirebilirsin. Akıllı yunuslara CONNY-LAND dışında nerede bu kadar yakın olabilirsin ki? Sadece denizlerin akıllı balığı yunuslar değil göreceklerin; şaklaban deniz aslanlarının maskaralıklarına kahkahalarla güleceğin gibi, zeki papağanlara da hayran kalacaksın. Yeni bir gösteri de Revue-Theater Château’daki USA’lı New York Brakers dans grubunun gösterisi ile göze ve kulağa hitap eden eğlencenin zirvesine çıkacaksın.
Bodensee’deki Eğlence Parkı Conny-Land, 2010 sezonuna pek çok yeni haberler ve etkinliklerle start verdi.
Eğlenceler sadece görsel ve duysal değil; geçen yıl VoodoIsland’a yapılan bot gezileri ailelerin hit listesinin başına geçmişti. Bu yıl ise yeni olarak sıcak günler için pek çok “Su Oyun Bahçesinde / Wasserspielplatz”da su oyunları seni bekliyor. Ama dikkat - you can wet! Elbette ki Autoscooter, Korsan Salıncağı veya Fil Karusseli gibi sevilen eğlence klasikleri de eksik değil. Eh bu kadar eğlencenin arasında susayıp acıkacaksın da doğal olarak... Ama zengin yiyecek ve içecek çeşitleri sunan restaurant ve imbissler herkesin damak zevkine hitap ediyorlar. Restaurantta Conny-Burger’den, köy meydanındaki pamuk helvaya veya Beach-Bar’daki buz gibi içecek-
lere kadar herşey var. Kısaca: CONNY-LAND’da geçireceğin bir gün sana gönlünün çektiği herşeyi sunacak: Oyun, eğlence, hareket, dinlence, ma-
Deutsche Zusammenfassung. Delphin-Lagune am Bodensee CONNY-LAND - da wirst Du was erleben! Voller Elan, mit viel Freude und zahlreichen spritzigen Neuigkeiten geht der grösste Freizeitpark der Schweiz mit Vollgas in die Saison 2010. Auch dieses Jahr überrascht der übersichtliche, gepflegte Park mit zahlreichen, tollen Neuigkeiten. Gönn Dir mit Deinen Begleitern ein paar Stunden voller Spass und Unterhaltung. Eins steht fest: Dein Ausflug in den Bodensee-Freizeitpark CONNY-LAND wird zum bleibenden Erlebnis!
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
cera... ve üstelik de bunların hepsi bir alanda toplanmış.’’ Evet... CONNY-LAND! Burada yaşanacak çok şey var! 1397
27 Mart’tan 24 Ekim 2010’a kadar, her gün saat 10-18 arası, her türlü hava şartlarında. Hauptstrasse’de Kreuzlingen/Konstanz und Frauenfeld arasinda, CH-8564 Lipperswil Telefon +41 52 762 72 72, www.connyland.ch info@connyland.ch
Connyland`da hafta sonu tatili kazanın 4 kişilik bir aile için geçerlidir. Pusula3 yaz, boşluk bırak connyland yazıp 919`a gönder. SMS fiyati 1.50 CHF WAP üzerinden ücretsiz yarışma adresi: win.wap.919.ch/pusula3 Son gün: 24 Nisan 2010
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
24
PUSULA » ÖZEL « HABER
PUSULA ÖZEL HABER
Çeşme bölgesinin ileri gelenleriyle birlikte yenen akşam yemeğinin ardından Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Cenger şunları söyledi: ‘’Çeşme, bölgemizin en cazip belediyesidir. Özellikle Termal suları, kuru havası ve bunaltıcı sıcakların olmaması bölgenmizin en önemli özellikleri arasında yer alıyor. Bölgemizde 10 yıla kadar, 50 bin yatak kapasitesine ulaşmak istiyoruz. Sizlerin desteğiyle turizm hedeflerimize kısa sürede ulaşabileceğimizi ve Çeşme’yi hakkettiği yere taşıyabileceğimizi düşünüyoruz.’’ Sisus Otel`in sahibi Bülent Tercan, samimi açıklamarıyla akşama damgasını vurdu. Bülent Tercan şunları söyledi: ‘’İsviçre`den bölgemize katılan Soner Kromer`in bölge turizmine katkısı gerçekten büyük oldu. Sizlerin bize vereceği destek gerçekten çok önemli. Bizim diğer bölgelere göre önceliklerimiz çok fazla: Temiz bir deniz, doğal bir klima, surf ve canlı bir yaşam
TISAB Genel Sekreteri Mehmet Göktaş da, kısa bir konuşma yaptı. Mehmet Göktaş, yapmış olduğu konuşmasında şunları söyledi: ‘’Bu samimiyeti biz başka bir yerde görmedik. Bizim göndereceğimiz kişilerin burada en iyi şekilde misafir olarak ağırlanacaklarından hiç şüphem yok. TISAB olarak İzmir bölgesinin turizm çalışmalarına elimizden gelen desteği verip, turizmine katkıda bulunacağız.’’ TISAB Başkanı Hüseyin Samsunlu konuşma sırası kendine geldiğinde bazı bilgiler verdi: ‘’Bu programın gerçekleşmesinde katkıda bulunan başta İzmir Destinasyonu olmak üzere uçuş sponsorumuz SunExpress yetkilisi Ender Turgut`a teşekkür ediyorum. TISAB, İsviçre fe-
Sisus Otel`de ilk gününü rahat bir şekilde ağırlanarak geçiren TISAB kafilesi ikinci gün Çeşme ve Alaçatı`da düzenlenen bir geziye katıldı. Bu geziye Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Cenger eşlik etti. Çeşme gezisinde kafilede bulunan seyahat acentaları temsilcileri, esnafı ziyaret ederek alışveriş yaptılar. Kafile, Osman Mersin tarafından 1945 yılında kurulan ve o tarihten beri Çeşme Çarsısında hizmet veren Rumeli Pastanesi’ne çok yoğun ilgi gösterdi. Kafiledekiler Rumeli Pastanesi’nden damla sakızı ve ev reçeli satın aldılar.
Sisus Otel’inde Akşam yemeği
TISAB üyeleri Çeşme gezisinde
Alaçatı’da yenilen öğle yemeği
Meryem Ana Evine ziyaret
Çeşme şehir turunun ardından ilçenin Turizm Müdürlüğü ziyaret edildi. Turizm Müdürü Osman Nuri Kabasakal TISAB üyelerine Çeşme ve bölge turizmi hakkında bilgiler verip büroşürler dağıttı. Çeşme gezisinin hemen ardından otobüsle Alaçatı`ya geçildi. Burada kafilede bulunan TISAB üyelerine surf
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Efes gezisi
PHOTO © BDMEDIA.CH
Kafileye dört gün boyunca hem İzmir destinasyonu hakkında bilgiler verip hem de rehberlik yapan Soner Kromer ise yemekteki konuşmasında şunları söyledi: “48 senedir İsviçre’de yaşıyorum ve yaklaşık kırk yıl boyunca İsviçre`nin Basel, Zürih ve Cenevre şehirlerinde turizm sektöründe başarılı çalışmalar yaptım. Şimdi İzmir Destinasyonu için çalışmalar yapmaktayım. Sizlere burada her türlü yardım ve danışmanlığı yapmaya hazırım. En ufak problemi olan bir kişi beni istediği zaman arayabilir. Sizlere gereken yardımı her zaman yapmaya hazırım.’’
deral makamları tarafından tanınmış olan tek resmi meslek örgütüdür. Biz ülkemizin turizmine hizmet etmek ve geliştirmek istiyoruz. Şu an İsviçre`den Türkiye`ye giden turist sayısına baktığımız zaman bu rakam % 5-6’ya tekabül etmektedir. Bu rakamı daha yukarılara çıkarmak için çalışıyoruz. İzmir Destinasyonu için biz elimizden geleni yapacağız. Burada çok samimi bir dostluk havası var. İsviçre`den buraya göndereceğimiz turistlerin en iyi şekilde ağırlanacağına inanıyoruz. Biz taşın altına elimizi koymaya hazırız ancak İzmir Destinasyonunun da gerekli olan tanıtım çalışmalarını yapmasını istiyoruz.’’
PHOTO © BDMEDIA.CH
Zürich havaalanında 17 Mart Çarsamba günü buluşan kafile, uçuş sponsorluğunu üstlenen SunExpress ile İzmir’e ulaştırıldı. Kafile, ilk gün Çesme’deki Sisus Otel’de konuk edildi. Otel çalışanlarının sıcak bir şekilde karşıladığı kafile; TISAB Yönetimi ve üyelerinin yanısıra, Sisus Otel’in sahibi Bülent Tercan, İzmir Destinasyonu Koordinatörü Soner Kromer, Çeşme Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Cenger ve bölgede bulunan diğer otellerin yetkilileri gibi bölgenin ileri gelenlerinin de katıldığı bir akşam yemeğine davet edildi.
Çeşme`nin en büyük avantajları arasında yer almaktadır. Biz İsviçre`den gelen tüm misafirlerimizi mutlu edebilmek, onları memnun bırakabilmek için elimizden geleni yapacağız. Bize inanın, güvenin ve İzmir turizmine destek verin.’’
PHOTO © BDMEDIA.CH
Haber:Turgut Karaboyun
PHOTO © BDMEDIA.CH
Türk İsviçre Seyahat Acentaları Birliği kendine üye olan seyehat acentalarıyla birlikte Izmir’e bir inceleme gezisi gerçekleştirdi. Gazetemiz çalışanları da düzenlenen bu geziye iştirak ederek programı yakından takip ettiler.
PHOTO © BDMEDIA.CH
TİSAB’tan İzmir Ç
Çıkarması
Gezinin ikinci gününü Çeşme ve Alaçatı gezileriyle sona erdiren TISAB kafilesi, akşama doğru Kuşadası`na hareket etti. Kuşadası`nda Korumar Otel`in ağırladığı kafile, akşam yemeğinde bir araya gelerek günün bir değerlendirmesini yaptı. Akşam yemeğine katılan Kuşadası Belediyesi Kültür ve Tanıtım Komisyonu Başkanı Murat Saraç, TISAB üyelerine Kuşadası hakkında bilgiler verip karşılıklı görüş alışverişinde bulundu. Geceyi Kuşadası Korumar Otel`de geçiren misafirler, sabah kahvaltısının hemen ardından otelden ayrılarak önce Meryem Ana Kilisesi’ni ve ardından Efes Antik Şehri’ni gezdiler. Yaklaşık üç saat süren bu keyifli geziler sırasında bol bol fotoğraf çeken ve çektiren TISAB üyeleri daha sonra programın son ayağı olan İzmir`e doğru yola çıktılar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kafileye hitaben yaptığı konuşmasında şunları söyledi: ‘’Hepinizin bildiği gibi İzmir Türkiye`nin en iyi fuar şehirlerinden biridir. Ancak İzmir şu ana kadar Turizm sektöründe istediğimiz hedeflere ulaşmış değil. Kent, merkezinde tarih barındıran, dünyanın en büyük çarşısı Kemeraltı`na sahip olan İzmir, bu zenginliklerini daha iyi kullanmalıdır. İleriye dönük kongre turizmi için çalışmalar yapıyoruz. Türkiye`nin en büyük sanat merkezlerini ve kültür parklarını kurarak İzmir şehrini bambaşka bir hale getirmeyi düşünüyoruz. Körfezde yapacağımız yeni çalışmalar ile herkesin oradan denize girmesini sağlayacağız. Yeni kanallar açıp o bölgedeki suyun temizlenmesini sağlayacağız. 2011 yılının ortalarında bu projeleri tamamlayarak yeni projelerimizi hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Tüm
bu çalışmalarımızı kendi kaynaklarımızla yapıyoruz. Şu an Türkiye`de en yüksek kredisi olan bir şehre sahibiz ve bunun avantajlarını en iyi şekilde kullanacağız. Büyükşehir Belediyesi Başkanı’yla yapılan görüşmeden sonra TISAB kafilesi, İzmir Konak`taki SunExpress Acentası’nı ziyaret etti. Burada SunExpress tarafından sunulan ikramlar eşliğinde çalışmalar hakkında bilgiler alındı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ziyareti
SunExpress ziyareti
Öğleden sonra Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ziyaret edildi. Hakan Tartan ve ekibi TISAB kafilesine, yapmış oldukları faaliyetlerle ilgili olarak bilgiler verdiler. Çok yakında gerçekleştirmeyi düşündükleri yeni projeleri dış basına tanıtmak için ekim ayında bir çalışma yapmayı düşündüklerini belirtti. Yeni projelerin tanıtımı yapıldıktan sonra Konak Belediyesi sınırlarında yer alan tarihi yerlerle, kazı çalışmalarının yapıldığı yerlere bir gezi düzenlendi, kafileye bilgiler verildi. Akşamı Ege Palas Oteli’nde geçiren TISAB kafilesinin birlikte yedikleri son akşam yemeklerine İzmir Vali yardımcısı da katıldı. Pusula gazetesi olarak davet edildiğimiz bu gezide TISAB üyeleriyle birlikte olmaktan ve onlarla vakit geçirmekten oldukça memnun kaldık. TISAB üyelerine 2010 yılında başarı dolu bir turizm sezonu geçirmelerini dilerken, gezi boyunca bizlerle ilgilenen ve yanımızdan hiç ayrılmayan SISUS otelin sahibi Bülent Tercan ve Soner Kromer’e ayrıca teşekkür ediyoruz. 1404
Kemer altı gezisi
PHOTO © BDMEDIA.CH
SunExpress ziyaretinin sonrasında Kemeraltı Çarşısı’nda iki saate yakın alışveriş için zaman ayırıldı. Tarihi Kemeraltı Çarşısı’ndan bol bol hediye alınırken, Türk mutfağının değişik lezzetlerinden yemeklerin de tadına bakıldı.
Konak Beledıye Başkanı Hakan Tartan ile Sohbet
PHOTO © BDMEDIA.CH
Alaçatı gezisinin sonunda geziye ev sahipliği yapan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Cenger ile kısa bir değerlendirme yaptık. Mustafa Cenger şunları söyledi: ‘’Umarım İsviçre`de yaşayan insanlara, siz misafirlerimiz aracılığıyla Çeşme`yi en iyi şekilde anlatabiliriz. Burası herkesin görmesi gereken harika bir turizm şehri. Biz Çeşme’ye gelecek olan herkesi ağırlamaktan çok mutluluk duyacağız. İsviçre`de yaşayan vatanadaşlarımızın ilgisini bekliyoruz.
Öğle saatlerinde İzmir`e ulaşıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu ziyaret edilerek bölge turizmi hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Kafilenin koordinasyonunu sağlayan Soner Kromer tarafından, TISAB`ın yapmış olduğu geziyle ilgili olarak Aziz Kocaoğlu`na ön bir bilgi verildi. TISAB Genel Sekreteri Mehmet Göktaş, Belediye Başkanı için getirmiş oldukları hediyeyi takdim etti. Daha sonra TISAB Başkanı Hüseyin Samsunlu, dernekleri ve çalışmaları hakkında Büyükşehir Belediye Başkanına bilgiler verdi. Hüseyin Samsunlu İsviçreli turistlerin ekstra harcamalarda Amerikalılardan sonra dünyada ikinci sırada olduklarını ve bu insanların İzmir turizmine kazandırılması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. SunExpress şirketinin İsviçre sorumlusu olan Ender Turgut ise amaçlarının İzmir turizmine büyük katkı sağlamak ve bu pazarda daha güçlü hale gelmek olduğunu söyledi.
Konak belediyesi Kazı çalışmaları incelemesi
PHOTO © BDMEDIA.CH
yerlerinin tanıtımı yapıldı ve Alaçatı hakkında bilgiler verildi. Gezinin ardından TISAB üyeleri, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mustafa Cenger`in ev sahipliğinde Rasim Restaurant`da bir öğle yemeği yedi. Klasik Ege mutfağından zengin çeşitler sunan Rasim Restaurant 1952 yılından bu yana damaklara hizmet veren bir mekan. Rasim Restaurant lezzetiyle kafilenin de beğenisini kazandı.
PHOTO © BDMEDIA.CH
PUSULA ÖZEL HABER
25
PHOTO © BDMEDIA.CH
PUSULA » ÖZEL « HABER
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
26
KÜLTÜR VE SANAT
Nevruz Bayramı’nda Azeri Kardeşlerimizin Davetlisiydik… Önce Türk Dünyası için çok önemli olan gün hakkında bilmeyenler için bilgi, bilenler için de bir hatırlatma olmasını umarak kısaca Nevruz Bayramı’nın ne olduğuna değineceğiz:
Nevruz (Yeni-Gün) Bayramı Orta Asya’dan Balkanlara kadar çok geniş bir coğrafyada kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı, baharın coşkuyla karşılandığı bir bayram günüdür. Yayıldığı geniş coğrafya alanında Nevruz Bayramı’nın, Anadolu’da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır. Nev (yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve yeni-gün anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarımkürede başta Türkler olmak üzere, bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır. Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart’ta güneş kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar. Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için ‘’uyanış, diriliş ve yaradılış’’ günü olarak kabul edilerek, Nevruz (yenigün) Bayramı adıyla kutlanır. Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır. Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır. Türkler Nevruz’u, bir kurtuluş günü olarak da kabul ederler; Nevruz Ergenekon’dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar coşkuyla kutlanagelmiştir. Orta Asya’daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır. En az 500 kişilik salona girdiğimizde, salondaki bayrağımızın kırmızı ve beyaz renklerinin hakim olduğu zarif dekorlarla, beyaz örtülü masalar ve altın renkli kumaş fularlarla süslenmiş gösterişli perdelerle gözlerimiz kamaştı… Sahnedeki, or-
Bu yıl 20 Mart 2010 tarihinde Azerbaycan Türk Kültür Derneği’nin düzenlediği gecede, Azerbeycanlı kardeşlerimizle Nevruz Bayramı’nı neşe, dostluk içinde tam da kardeşlere yaraşır bir şekilde kutladık. talarına İsviçre bayrağını almış iki kardeş ülke Azerbeycan ve Türkiye bayrakları yüreğimizin derinliklerinde sıcacık bir güven duygusunu ılık ılık hissettirdi. Kapıda misafirleri bizzat karşılayan İsviçre Azerbaycan Türk Kültür Derneği’nden Ekber Gence bizi de çok sıcak karşıladı. Hal hatır sorduktan sonra içtenliğini kaybetmeden ve hiç yorgunluk belirtisi göstermeden bütün gece boyunca aynı tempoda devam edecek olan ev sahipliği görevine devam etti. O akşam Ekber Gence pek çok görevi birden üstlenmişti; sahne sunuculuğunu, sanatçıların gösteriye hazırlanma aralarını birbirinden güzel şiirlerle doldurarak misafirlere hoş vakit geçirtmeyi, misafirlerle tek tek ilgilenmeyi, vs. Bütün gece adeta her tarafta gözü, kulağı olan Gence, herkese aynı mesafede kalarak ve hiç kimseyi ihmal etmeyerek muhteşem bir ev sahibi, organizatör, sunucu ve herşeyden önce içten, dost bir insan duygusu veriyor, ve böyle organizasyonlarda davetli kişilerin huzuru için ev sahipliği görevini yürüten kişinin ne kadar önemli olduğunu da gösteriyordu. Gecenin açılış konuşmasını ve sunuculuğunu yapan Ekber Gence, daha sonra sahneye konuşmacıları davet etti. İlk konuşmacı Türkiye’nin Bern Büyükelçisi’ni temsilen orada bulunan 1. Müsteşar Engin Aşula’ydı. Konuşmacılardan birisi de o akşamki organizasyona özellike fikirsel katkılarını esirgememiş olana ITT Başkanı Kahraman Tunaboylu idi. Tunaboylu davetlileri selamladıktan sonra günün önemini belirten kısa bir konuşma yaptı. Sahne programı çok zengindi… Birbirinden güzel Azeri türküleri söyleyen ses sanatçılarının ve Türk folk dansçılarının izlencesi yanısıra, program aralarında banttan Türkçe şarkılar dinletildi. Rengarenk çeşitli milli giysileri ile folklor ekipleri Azeri dansları yanısıra diğer Türk folk dans-
larından da örnekler verdiler. … ve coşan vatandaşlar avuçlarını patlatırcasına alkışlıyorlardı… Türk eğlence kültüründe çocuklar da hep ailelerinin yanındadırlar; bizim toplumumuzda salonlarda oradan oraya koşan kuvvetli oğlan çocukları, dansçıları taklit eden oynak küçük kızlar hatta bağıran bebekler eksik değildir ve hiç kimse de onlardan rahatsız olmazlar. Evet… Tipik bir sahnedir bu Türk eğlencelerinde. Ne var ki eğlencenin olduğu salonun önünde küçük bir bahçe vardı, çocuklar gecenin ilerleyen saatlerine kadar neşelerinden ve enerjilerinden hiçbirşey kaybetmeden kapı önünde çılgınlar gibi eğlenerek koşuştular… Onların bu neşeleri o akşamın görülmeye değer bir başka güzelliğiydi. Elbette yemeklerin de lafını etmezsek haksızlık etmiş oluruz bu lezzetleri sunan damak sanatçılarına… Misafirlere verilen akşam yemeğinin dışında, Azerbeycan ve Anadolu Türk mutfağından pasta ve çöreklerin olduğu, tatlıların bir anda tüketildiği zengin bir masa kurulmuştu salonun girişindeki koridora. Damak zevki sahipleri bu masanın önünde uzun kuyruklar oluşturuyorlardı. Bunların arasında yeni başkonsolosumuz Hakkı Kıvanç’da vardı… Başkonsolosumuz da davetliler arasındaydı. Samimi tavırlarıyla halkın büyük sevgisinin ve ilgisinin odağı olan Başkonsolos Hakkı Kıvanç o gece de çok neşeliydi. Gecenin ilerleyen saatlerinde salona girer girmez gözlerimizi kamaştıran o kır-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
mızı ve beyaz rengin ağırlıklı olduğu muhteşem dekorun sırrını da çözmüş olduk; O gecenin birinci sponsoru olarak lanse edilen Leyla Taştan’dı o gecenin göz kamaştıran rengine damgasını vuran kişi... Kendisi ile tanışmaktan mutlu olduğumuz ‘’Deco Leey’’’in sahibi başarılı iş kadını Leyla Taştan, o gün hastaneden çıkmış olmasına rağmen kardeşlerin kucaklaştığı bu önemli güne gelmeyi ihmal etmemişti. İnsanlık ve dostluğun, kardeşliğin herşeyden önce geldiğini her fırsatta vurgulayan Leyla Taştan, düğünlere ve önemli toplantılara masa ve sandalye dekorları yapıyor. Misafir defteri, düğün fotoğrafları gibi kreativ çalışmalara damgasını vuruyor. O akşamın göz kamaştıran dekorları Azerbeycanlı kardeşlerimizin Nevruz kutlamalarına hediye etmiş olan Leyla Hanım’ı kutluyor göz zevkimize sunduğu şölen için de teşekkür ediyoruz. Ayrıca Pusula Gazetesi olarak Azerbeycan Türk Kültür Derneği’ne, derneğin Merkez Yönetimi adına en az 500 kişilik davetli kalabalığını böylesine güzel ağırlamış olan Ekber Gence’ye ve bu geceye emek vermiş olan herkese teşekkürlerimizi ve saygılarımızı iletiyor ve onları kutluyoruz… Bayramlar bir araya gelmek için vesile olsunlar ama bizler her zaman bayramlardaki gibi el ele, kardeş kardeşe olalım…. Dostçakalalım… Gülter Locher
1421
1
Sideboard
790.- CHF
2
590.- CHF
Direk Fabrikadan Evinize!
2‘490.- CHF
3
4 3‘500.- CHF
2‘290.- CHF
1‘490.- CHF
5
fiyatını sorunuz!
fiyatını sorunuz!
6
Satın aldığınız ürünler en geç 1 ay içerisinde teslim edilir. www.moebel-thema.ch - info@moebel-thema.ch
Koltuk takımı 3+3+1 4‘900.- CHF
2‘290.- CHF
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Hem Kaliteli, Hem Ucuz!
28
KÜLTÜR VE SANAT
SON CENTİLMENLER SAVAŞI: ÇANAKKALE 1915 Haber: Gülter Locher / Zürich Özellikle belgeselleriyle çok başarılı yapıtlarla çoktan saygın bir isim sahibi olan, Türk sinemasının genç kuşak yönetmenlerinden Kürşat Kızbaz, Çanakkale 1915 Belgeselini, Zürich Başkonsolosu Hakan Kıvanç’ın himayesinde İsviçre’deki Türklere sundu. Başarılı belgesel dünyanın pek çok ülkesini gezdikten sonra Zürich’e de gelerek izleyenleri çok etkiledi, çok duygulandırdı... Orijinal arşivlere ulaşmanın hiç de kolay olmadığı ülkemizde T.C. Genelkurmay Başkanlığı’nın desteğini almayı başarıp orijinal arşiv görüntülerini kullanarak gerçekten de ölümsüz olmaya aday bir eser yaratmış. Yüzlerce kişinin de rol aldığı belgesel ünlü sanatçılar; Yıldız Kenter, Rutkay Aziz başta olmak üzere tiyatromuzun sevilen isimleri tarafından seslendirilmiş. Genç yönetmen Kızbaz, film gösterime girmeden önce tamamen dolu salondaki izleyicilere, Başkonsolos Hakan Kıvanç tarafından tanıtıldı. “Çanakkale Savaşı tarihin “Son Centilmenler Savaşı”dır...” Daha sonra kendisinin de çok duygulandığı gözden kaçmayan Başkonsolos,çok etkileyici bir konuşma yaptı, Konuşmasına salondaki genç izleyicilerin çokluğundan memnuniyetini belirterek başlayan Başkonsolos, “...yeni neslin bizlerle daha sık birlikte olması çok önemli” diyerek konuşmasına devam etti. Başkonsolos Hakan Kıvanç’ın konuşması özetle şöyle sürdü: “...Geleceğe doğru en sağlam adımlarla gitmek için tarih bilinci önemlidir. 18 Mart’lar yurt içinde ve dışında Şehitler Günü olarak anılacaktır. Bu tarih aynı zamanda da Çanakkale Deniz Savaşı’nın yıldönümüdür. Çanakkale Savaşları, vatanın özgürlüğü söz konusu olunca Türk milletinin önünde kimsenin duramayacağının en önemli kanıtıdır. Çanakkale, ülkemizin her kö-
şesinden olduğu gibi, pek çok ülkenin de şehitlerinin koyun koyuna yattığı bir yerdir. Çanakkale Savaşı tarihin “Son Centilmenler Savaşı”’dır. Şimdiki savaşlar böyle değildir. Bu nedenle Çanakkale Savaşı’ndan çıkarılacak çok şey vardır.” Konuşmasının devamında Başkonsolos Kıvanç, Atatürk’ün ünlü sözlerine yer verdi: “... Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar... Burada dost bir ülkenin toprağındasınız. Rahat ve huzurlu uyuyun. Sizler Mehmetçiklerle koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını gönderen analar, rahat ediniz, onlar bizim evlatlarımız olmuşlardır.” Başkonsolos Hakan Kıvanç, Atatürk’ün bu sözlerini şu şekilde değerlendirdi: “... Bu sözler milletimizin yurdunu savunmayı bildiği kadar, gerektiğinde ülkesine saldıranlara bile dost eli uzatmasını bildiğinin kanıtıdır. Bugün Şehitler Günü”dür. Hepsini saygıyla anıyoruz. Ayrıca 18 Mart hayatlarını yurt dışındaki görevleri esnasında kaybetmiş devlet mensuplarını da anma günüdür.” Başkonsolos, konuşmasını bu şekilde bitirdikten sonra herkesi şehitlerimiz için bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşundan sonra filmin izlenmesine geçildi.
Başkonsolos Hakan Kıvanç ve Gülter Locher birarada
52 ülkede gösterilmiş olan film heryerde beğeniyle ödüllendirildi... Film 15 yaşındaki bir şehitin mezar taşının görüntülenmesi ile başladı. Film boyunca gözyaşlarını tutamayanlar vardı... Filmde Türklerden çok bu savaşa oğul göndermiş ve onu şehit vermiş anaların, babaların, savaştan sağ olarak dönebilmiş askerlerin, savaşa katılmış yabancı komutanların sözlerine yer veriliyordu... Bu konuşanların arasında hiç tanımadığı bu insanların ülkelerine neden savaşmaya gitmiş olduğunu sorgulayanlar vardı... Oğlunu Çanakkale’de şehit vermiş olan anaların içinde, Mustafa Kemal’in ünlü ve
Gülter Locher ve Kürşat Kızbaz birarada dostluk içeren sıcak sözlerini duyarak teselli bulduklarını söyleyenler vardı... 52 ülkede gösterilmiş ve beğeniyle ödüllendirilmiş olan filminin izlenmesinden sonra Kürşat Kızbaz’a filmi hakkında sorular soruldu. Kızbaz’ın sorulan sorular arasından birine verdiği yanıt en akılda kalıcı olanıydı: “Biz...” diyordu, genç yönetmen, “bu-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
güne kadar hep kendi kendimizi övdük... Bu nedenle ben bu filmde başka bakışlardan ve başka düşüncelerden yararlanmak istedim. Anne dünyanın her yerinde annedir, evlat da evlattır.” Bu sözleriyle Kürsat Kızbaz filminin genel felsesini de açıklamış oluyordu.
1422
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
30
KÜLTÜR VE SANAT
Europa Park Sizleri Bekliyor Europa Park’ın 2010 sezonundaki ziyaretçileri bol bol sıçrayan sularda ıslanarak “Balinalarla Maceralı” bir İslanda seferine çıkacaklar. Ama ıslanmaktansa karada kalmayı tercih edenler için de keşfedilecek çok heyecanlar var. 27 Mart 2010 tarihinden beri heyecanlı bir su yolu ile volkan adası İsland’a sefere çıkan ziyaretçiler, bu yeni aile eğlencesiyle bol bol ıslanıyorlar. Ziyaretçiler bu maceralı yolculuğa renkli balıkçı tekneleriyle çıkıyorlar. Her balıkçı teknesi su püskürten silahlarla donatılmış, bu silahlarıyla diğer balıkçı teknelerine su püskürterek, onları su savaşına davet edebilirler. Bu heyecanlı su savaşlarını karadan izleyen meraklılara dikkatli olmaları tavsiye edilir, kendileri de ıslanabilirler. Dokunmak için enerji... Bir diğer heyecan kaynağı da Europa Park ile kooperatif olan dünyaca ünlü enerji firması GAZPROM ve GAZPROM’un heyecan dünyası... Bu heyecanlı enerji dünyası Katapultachterban “Blue Fire Megacoaster”in hemen yanında. Burada ziyaretçiler enerjinin nasıl üretildiğini, iletildiğini ve ondan nasıl yararlanıldığını görebilirler. Bu izlence, her yaştaki insan için enerji dünyasına heyecan ve bilgi verici fantastik bir yolculuk sunuyor. 13 Avrupa ülkesinin, bu ülkelerin özellik-
lerine uygun temalarla, tipik mimari yapılarıyla, mutfaklarıyla, kültürleriyle ziyaretçilere eğlenceli ve bilgilendirici eğlenceler sunmayı amaçlayan minyatürlerine yer ayrılmış. Mesala Yunanistan’ın olduğu kısımda Wasserachterbahn “Poseidon” ile yer ve gök arasında çok hızlı bir sefere çıkabilir, küçük çocuklarınıza ilk Achterbahn deneylerini YoungSTAR Coaster “Pegasus”’la yaptırabilirsiniz. Fransa ise saatte 130 km. hız yapan “Silver Star”’ı ile adrenalin hormonlarını tepe noktasına ulaştırmak için heyecan düşkünü ziyaretçileri bekliyor. Aman dikkat! bu heyecan ancak genç ve sağlıklı kalpler için. Ama bu vahşi eğlencelerden ziyade bir köşede rahat rahat oturarak hareket halindekileri seyretmeyi tercih edenler de düşünülmüş; onlar için birbirinden ilginç showlar var: Bir yanda İspanyol arenasında Kral Arthur’un kılıçlı gösterisi, bir yanda Yunanistan’ın bu yılın “Pure Ice” parolası ile Buz Stadyumu’ndaki gösterileri var. En genç ziyaretçiler ise Euromaus (Avrupa faresi) ile doğum günlerini kutlayabilirler. Maceracılar çok hareketli geçen günün yorgunluğunu kovboylarla ve Kızılderilierle kamp ateşi etrafında Camp Resort Ruhe’de geceleyerek atabilirler. Hakiki Kızılderili çadırlarında, o kültürlere ait at ara-
Europapark‘ta ailenizle eğlenin! Giriş Bileti, 4 kişilik bir aile için geçerlidir. Pusula4 yaz, boşluk bırak Europapark yazıp 919`a gönder. SMS fiyati 1.50 CHF WAP üzerinden ücretsiz yarışma adresi: win.wap.919.ch/pusula4 Son gün: 24 Nisan 2010 balarında ve klübelerde küçük kovboy ve Kızılderililer için de geceleme olanakları var. Yeni açılmış olan Vahşi Batı ‘’Western Saloon’’’ları yemek, içmek ve Vahşi Batı’ya özgü showları izlemek olanağı veriyor. Europa Park’ın 2010 yaz sezonu 27
Deutsche Zusammenfassung.
mit typischer Architektur, Vegetation und Kultur zur Verfügung. In Griechenland zum Beispiel erNeuen Attraktionen im Europa-Park ab wartet die
27.März 2010
Gäste in der Wasserachterbahn «Poseidon» die eine rasante Fahrt zwischen Himmel und Meer, während die jüngsten Besucher direkt nebenan Vulkaninsel Island begeben sich die Besucher auf im YoungSTAR Coaster «Pegasus» ihr vielleicht die «Whale Adventures – Splash Tours». erstes Achterbahnabenteuer erleben. Frankreich Die neue Familien-Wasserattraktion verspricht bietet mit dem «Silver Star» bei Geschwindigkespritzige Abenteuer für die ganze Familie. In bun- iten von bis zu 130 km/h einen ganz besonderen ten Fischerbooten geht es auf eine abenteuerlic- Adrenalin-Kick. he Reise, während der die Matrosen selbst aktiv All diejenigen, die es lieber etwas gemütlicher anwerden. gehen lassen wollen, sollten sich die neu inszeDenn jedes Boot ist mit acht Wasserkanonen aus- nierten Show-Programme nicht entgehen lassen: gestattet, die zur Wasserschlacht mit den anderen Während in der Spanischen Arena ein Expeditionsfahrzeugen einladen. Aber Vorsicht ist waghalsiger Kampf um «König Arthurs Schwert» geboten, denn auch die Zuschauer an Land kön- entbrennt, steht das Eisstadion in Griechenland nen in das spritzige Geschehen eingreifen! in diesem Jahr ganz unter dem Motto «Pure Ice». Ein weiteres Highlight in dieser Saison ist: «Blue Und die jüngsten Besucher können in Italien geFire Megacoaster» bei dem die Besucher mit allen meinsam mit der Euromaus Geburtstag feiern! Sinnen erleben, wie Energie produziert, transpor- Der Europa-Park ist in der Sommersaison 2010 tiert und auch genutzt wird. von 27. März bis 7. November täglich von 9 bis 18 Aber auch im übrigen Europa-Park wird einiges Uhr geöffnet (längere Öffnungszeiten in der Hageboten. Insgesamt stehen abenteuerlustigen Be- uptsaison). Weitere Informationen auch unter suchern 13 europäische Länderthemenbereiche www.europapark.ch. Auf eine spannende Gewässer rund um die
Expedition
durch
Mart’ta açıldı ve 7 Kasım’a kadar devam edecek. Açılış saatleri 9 - 18 arasındadır. (Yüksek sezonda açılış saatleri uzatılacak.) Daha çok bilgi almak için:
www.europapark.ch 1419
Hastalık Sigortası Primlerini Ödemeyenlerin Sigorta Hizmetleri Stop Ettirilecek Kantonlar hastalık kasası primlerini ödemeyen kişilerin listelerini tutup, bu kişilerin tıbbi ödeneklerinin karşılanmasını erteletebiliecekler...
kir olduğu için değil de, başka alış-verişlerine daha çok önem verdikleri için hastalık kasalarını ödeyemeyen kişilerin resmi makamlarla sorunu olacak.
Millet Meclisi ve Kantonlar Meclisi, kantonlara hastalık kasası primlerini ödemeyen kişilerin listelerini yapmaları ve bu kişilerin acil durumlar dışındaki tıbbi bakımları için yapılacak ödeneklerini erteletme yetkisine devam etmeleri kararı aldı. Meclislerin sol kanadı ile Sağlık Bakanı Didier Burkhalter’in bu kararın onaylanmaması için gösterdikleri çabaları işe yaramadı; Kantonlar Meclisi (Ständerat)’de teklifi 68’e karşı 107 oyla kabul etti.
150’00 kişinin hastalık kasası tarafınan yapılacak tıbbi ödenekleri stop ettirildi... Hastalık Sigortası kanununda yapılan değişiklikler, hastalık sigortası kasaları ve kantonlar arasında anlaşmazlıklara yol açtı. Kasalar 2006 yılından beri primlerini ödemeyen sigortalıların tıbbi bakım masraflarını karşılamıyorlar. Tıbbi bakım masrafları stop edilmiş kişilerin şu andaki sayısı 150.000’e çıkmış durumda. Hastanelerin durumu ise daha da vahim; ödenmemiş faturalar 80 milyon frank’ı buldu. 1374
Buna göre gerçekte sadece fa-
Pegasus 2011 Dış Hatlar Tarifesini Satışa Açtı... Uçmanın kolay yolu Pegasus, 31 Mart 2011 tarihine kadar geçerli olacak dış hatlar tarifesini satışa açtı. Tarife kapsamında 59.99 euro’dan başlayan fiyatlarla Türkiye’ye uçma imkânı sunuluyor. Pegasus Hava Yolları misafirlerine 2011 yılının ilk tati-
linin planını şimdiden yapma fırsatını sunuyor. 1 Nisan 2010 tarihinden itibaren satışta olan yeni tarife ile Pegasus misafirleri flypgs. com’dan alacakları biletlerle, 31 Mart 2011’e kadar Türkiye’ye yapacakları uçuşlarında her şey dahil sadece 59.99 euro’dan başlayan fiyatlarla seyahat etme imka-
nı buluyor. Pegasus’un avantajlı tarifesi Atina, Berlin, Brüksel, Basel, Düsseldorf, Frankfurt, Kopenhag, Köln, Krasnodar, Londra, Münih, Paris, Stuttgart, Amsterdam ve Zürih’den Türkiye’ye yapılan seyahatlerde geçerli oluyor.
1418
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
31
BİLİM-TEKNOLOJİ
Recognizr ! Çok Korkuttu ! Gelişen teknolojinin insan yaşamına rahatlık, konfor, mutluluk gibi olumlu getirileri yanında huzursuzluk ve korku veren yanları da çok; örneğin kişisel bilgilerin ve mahremiyetin kolayca ulaşılır olması belki de en rahatsızlık veren teknolojik gelişim sonuçlarından birisi.
lebilecek ve istenilen kişiye aktarılabilecek. Uygulamanın işlemesi için gerekli olan tek şey kişinin fotoğrafı; sokakta herhangi birinin fotoğrafı çekildikten birkaç saniye sonra fotoğraf, internetteki Facebook, Twitter ve Flickr gibi sosyal paylaşım platformlarında taranıyor.
Son olarak İsveç’te geliştirilen ve büyük tartışmalara yol açan yeni bir cep telefonu yazılımı piyasaya sürüldü: Recognizr !
Fotoğraftaki kişinin önce kim olduğu belirleniyor, sonrası ise çok kolay: Kayıt olunan internet sitelerinden telefon numarası, evişyeri adresi, elektronik posta adresi gibi kişisel bilgiler sorunsuzca elde edilebiliyor.
Recognizr adı verilen uygulama sayesinde artık istenilen herkesin kişisel bilgisi kolaylıkla elde edi-
Yeni Bir İnsansı
Sibirya’da bulunan bir fosilin DNA analizi, 40 bin yıl önce yaşamış bu insansı ‘torunu’nun ne Neandertal’e ne de modern insanın atalarına benzediğini gösterdi.
Orta Asya’daki bir mağarada bulunan bir serçe parmağından elde edilen DNA örneklerinin, şimdiye kadar bilinmeyen bir insan tipine ait olduğu açıklandı. Çeşitli uluslardan bilimcilerin Denisova Mağarası’nda yaptıkları kazıların bulguları, soyu tükenmiş bu insanların 48.000 ile 30.000 yılları arasında yaşamış olduklarını ortaya koyuyor. Parmak fosiliyle birlikte aynı toprak katmanında bir bilezik va başka süsü eşyalarına da rastlanmış. Araştırmacılarca X-Kadın diye adlandırılan bir dişiye ait serçe parmak fosilinden elde edilen mitokondriyel DNA örnekleri (yalnızca annelerden çocuklara aktarılan özel bir DNA türü), sözkonusu insanın bilinen insan türleri olan Homo Sapiens-
Sapiens (modern insan) ve Homo Sapiens-Neandertalis (Neandertal insan) farklı olduğunu gösteriyor. Geçtiğimiz yıllarda da bilimciler, modern insanın Asya’ya yayılmasından çok sonra, yaklaşık 12.000 yıl önce Endonezya’ya ait Flores adasında yaşamış cüce bir insan türüne rastlamışlardı. Araştırmayı yürütenlerden Almanya’daki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden Svante Paabo, “Bu mitokondriyel genomu 1 milyon yıl önce kim çıkardıysa, bu şimdiye kadar radar ekranlarımızda görünmeyen yeni bir yaratık” diyor. Neandertaller de, Modern insanın Afrika’dan Dünya’ya yayılmasının ardından, yaklaşık 28.000 yıl önce ortadan kalkmıştı. Neandertallerin modern insanlarla cinsel kaynaşmaya girip girmedikleri, antropologlar arasında tartışma konusu. Bulgular büyük ölçüde bir bölgeye, örneğin İber-
İsveç`te geliştirilen uygulama piyasaya çıktığı anda tartışmalara neden oldu. Bilim insanları ile güvenlik uzmanları uygulamanın derhal kaldırılmasını istediler. Harvard Üniversitesi İnternet Enstitüsü`nden Dr. Ian Brown, ‘Kişisel bilgiler elde edildikten sonra sapıkların eline büyük bir koz geçebilir` dedi. Uygulamanın gerçekleştirilebilmesi için, fotoğraf çekmek için kullanılacak cep telefonunun, en az 5 megapiksel çözünürlüğe sahip bir kamerasının olması gerekiyor. 1379
ya Yarımadası’na modern insanın gelmesinden kısa süre sonra Neandertallerin yok olduğunu gösteriyor. Buna karşılık Denisova Mağarası’ndaki bulgular, bu iki insan türüyle birlikte yeni insan tipinin de bir arada yaşadığının bir kanıtı. Buna rağmen keşfi yapan bilimciler, X-Kadın’ı yeni bir insan “türünün” temsilcisi olarak nitelemek konusunda ihtiyatlı davranıyorlar. Araştırmacılara göre, X-kadın ile modern insanlar ve Neandetlallerin ortak atası 1 milyon yıl önce yaşamış. Bu tarih, Denisova hominininin 2 milyon yıl önce Afrika’dan Asya’ya göç etmiş olan Homo Erectus’tan soy almış olmak için fazla genç. Buna karşılık, 650.000 yıl önce ortaya çıkmış olan Homo Heidelbergensis soyundan gelmek için de fazla yaşlı. Modern insan ile Neandertallerin ortak atadan farklılaşma tarihiyse 500.000 yıl öncesine gidiyor. 1414
Marslı Mikroplar
Amerikalı bilim insanları, lav kanallarında şimdiye dek sıradan mineraller olduğunu düşündükleri renkli mağara çökeltilerinin aslında bilinmeyen mikrop türleri olduğunu keşfetti. National Geographic’in haberine göre, keşiflerini Amerikan Jeoloji Vakfı’nın toplantısında açıklayan bilim adamları, Hawaii, New Mexico ve Atlas Okyanusu’ndaki volkanik Portekiz Azor adalarındaki lav kanallarının duvarlarında buldukları mikropların, Mars ve başka gezegenlerde yaşam arayışlarına örnek oluşturabileceğinin altını çizdiler.
New Mexico Üniversitesi’nden mikrobiyologlar, Hawaii’deki lav kanallarının duvarlarında maviyeşil, New Mexico’dakilerde altın ve Azor adalarındakilerde pembe renkli kalıntıların dışkı mikropları olduğunu belirterek, “Mars ve ötesinde yaşam izi arayan bilim adamlarının ne-
reye bakmaları gerektiğini bulduk” dediler. Araştırmacılar 1994’ten bu yana mağaralar ve lav kanallarındaki sıradışı kalıntı ve çökeltileri araştırıyor ve bunları mikroskop veya DNA testi yöntemi ile inceliyorlardı. 1414
SPOR HABER
Ofsayt Kuralı Kalkıyor mu? FIFA Başkanı Sepp Blatter, ofsayt kuralını kaldırmayı mı planlıyor? Ofsayt kuralı kalkıyor mu? Blatter’in, ofsayt uygulamasından vazgeçen Uluslararası Hokey Federasyonu Başkanı Leandro Negre ile yaptığı uzun görüşme, bu soruyu akıllara getirdi. Çıkan haberlere göre; Futbol kuralları, son 100 yılda çok az değişti. Futbol kitabının en önemli kuralı ise ofsayt. Kuralın uygulanması, sık sık tartışmaları da beraberinde getiriyor: “Gol mü değil mi?”, “Futbolcu ofsaytta mıydı değil miydi?” soruları birçok maçın ardından gündeme geliyor.
Peki ofsayt kuralı kalkarsa ne olur?
Kalelerini çok daha geniş bir
alanda korumak zorunda ka-
lacak takımlar zorlanır mı?
Futbol daha mı güzelleşir, yoksa çirkinleşir mi?
Bu sorulara yanıt vermek güç. Ancak FIFA Başkanı Sepp Blatter, futbol tarihinin en radikal kural değişikliğini gündeme almış görünüyor. Blatter, Zürih’te biraraya geldiği Uluslararası Hokey Federasyonu Başkanı Leandro Negre’ye, ofsayt kuralının kaldırılmasının yararını görüp görmedikleri sordu.
Negre, görüşme sonrası, “Hokeyde ofsayt kuralı 1998’de kalkmıştı. Blatter, bu durumla ilgili bana çok sayıda soru yöneltti. Bununla birlikte, futbolda da benzer bir değişikliğe gidip gitmeyeceği konusunda ipucu alamadım” diye konuştu. Ofsayt kuralının kaldırılması sonrası, hokey maçları çok daha zevkli hale gelmiş ve izleyici sayısı artmıştı. Ancak futbol sahasının, hokey pistinden çok daha geniş olması, ofsaytın kaldırılmasını güçleştiriyor. Blatter’in, ofsaytın kaldırılmasını gündeme getirip getirmeyeceği önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak... 1373
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
32
Çocuk Kaçırıldığında Ulusal Alarm Verilecek ca her 15 dakikada bir tekrarlayacak, 2 saat sonra da her yarım saatte bir tekrarlayacak. 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren de telekominikasyon firmaları Swiscom, Sunrise ve Orange, halkın cep telefonlarına mesaj yollayarak alarm hareketine katılacaklar. KKJPD’nin basına yaptığı açıklamada ilk koordinasyon testlerinin önümüzdeki yaz yapılacağı bildirildi.
Kantonlar Adalet ve Polis Konferansı Müdürleri (KKJPD), 1 Ocak 2010 tarihinde çocuk kaçırma olaylarının daha çabuk sonlandırılmasına yardımcı olması beklenen geniş kaplamlı bir alarm sistemi tesis ettiler. Çocuk kaçırma olaylarında otobanlarda, tren istasyonlarında, hava alanlarında bu sistem sayesinde halk bilgilendirilerek dikkati çekilecek ve herkesin yardım etmesi sağlanacak. Aynı anda İsviçre televizyonla-
rı ve radyoları da her 15 dakikada bir kez olmak üzere kaçırma olayına ilişkin bilgi vererek, yardım çağrısı yapacaklar. Haber Ajansı SDA ile radyo kanalları DRS 1 ve DRS 3, kaçırma olayı alarmını ilk 2 saat boyun-
KKJPD Genel Sekreteri Roger Schneeberger, “teknik olarak bir problemimiz yok, tedarik masrafları ise altı rakamlı sayıların altında kalacak. İşletme masrafları için yıllık olarak yuvarlak hesapla 30.000 frank hesaplıyoruz.” dedi. Devlet ve kantonlar ortaya çıkacak tüm masrafları karşılayacaklar. Alarm yayınlarında kurbanın bilgileri ve bir fotoğrafı ile -eğer mümkün ise- kaçıran kişi ile ilgili bilgiler ve fotoğraf da yer ala-
cak. Hükümet ayrıca, Bern’de, Federal Polis (Fedpol) için halktan gelecek bilgilerin toplanarak, arama ekiplerine iletileceği elektronik bir de çağrı merkezi (Callcenter) hazırlıyor. Alarm sistemi her kaçırma olayı için harekete geçirilmeyecek
Alarma geçilmesi için bazı şartlar da var, bunlar: Kaçırılan kişinin yaşı reşit olmayacak.Bunun dışında kaçırıldığına dair güçlü bir şüphe ya da kanıt ol-
ması, kurbanın tehlikede olması ve kurbanın en az bir yasal velisinin halkın alarm yoluyla bilgilendirilmesine izin vermesi gerekiyor. Fransa’da bu alarm sistemi (Alerte enlèvement) 2006’dan beri kullanılıyor. Kullanıma girdiğinden beri 8 kez alarm verildi, 7’si hedefine ulaştı. Polisin verdiği bilgiye göre İsviçre’de yılda ortalama 3 kaçırma olayı gerçekleşiyor. 1372
Deutsche Zusammenfassung. Der Ständerat hat die Beschlüsse des Nationalrates zur Arbeitslosenversicherung wieder etwas zurückgenommen. Der Rückzug erfolgte unter dem Druck eines drohenden Referendums. Als Schlüsselartikel gilt die Grenze der Bezugsdauer. Mit höheren Leistungen für Jugendliche und Langzeitarbeitslose will er das von Gewerkschaften und SP angedrohte Referendum abwenden. So beschloss der Rat stillschweigend, dass unter 30-Jährige Anspruch auf 400 Taggelder haben sollen, wenn sie mindestens 18 Monate in die ALV einbezahlt haben. Der Nationalrat wollte die Bezugsdauer für diese Altersgruppe auf 260 Tage beschränken.
Başarıya Açılan Kapı! Diplomalı Dil Kursları Almanca / İngilizce / İtalyanca Fransızca / İspanyolca Goethe Diploması ZD/ZMP/ZOP İngilizce First & Advanced Sertifikası Profesyonel / Business İngilizce BEC
Dil Öğreniminde Rahatlık Kurs zamanını siz belirleyin Temel eğitimden Diplomaya... Sabah, Öğleden sonra yada Akşam Ücretsiz deneme imkanı
HANDELSSCHULE Bürofach-/Handelsdiplom VSH Kaufmann/frau mit eidg. Fähigkeitszeugnis E-/B-Profil
Medizinisch-aesthetische Therapeutin (MAT)
Kader- Jahreskurs Höheres Wirtschaftsdiplom VSK Dipl. oek. Betriebsekonom/in BVS Dipl. Betriebswirtschafter/in VSK Bachelor of Business Administration Marketing-/Verkaufs-Assistent/in Marketingfachmann/frau eidg. FA Verkaufsfachmann/frau eidg. FA Personal-Assistentin m. Zertifikat HR-Fachmann/frau eindg. FA Sachbearbeiter/in RW VSK Techn. Kaufmann/frau eidg. FA Leadership SVF
www.benedict.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
St.Gallen
Bern
Dipl. Arzt- und Spitalsekretärin Dipl. Ernährungsberater/in Sprechstundenassistenz Dip. Wellness-/Fitnessberater/in Zert. Pharmaberater/in shqa Dipl. Gesundheitsmasseur/in
MEDIZIN / GESUNDHEIT
KADERSCHULE
Zürich
MEDIZIN / GESUNDHEIT
Luzern
INFORMATIKKURSE SIZ Informatik-Anwender SIZ l+ll ICT Power-User SIZ ICT Assistent / Proffessional SIZ PC-Networ – Web – Applications Informatiker/in mit eidg. FZ Akşam Cumartesi Pazartesi Yarım yada tam günlük okul Militärstr. 106, 8004 Zürich (Haupbahnhof yanı, ücretsiz park yeri mevcuttur)
Telefon: 044 242 12 60
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
34
KÜLTÜR VE SANAT
Volkan Konak Basel’de Coşturdu... Haber: Turgut Karaboyun
Seyircilerin büyük ilgi gösterdiği bu konser, 28 Mart Pazar günü, Basel’de düzenlendi.Gerçekleştirilen bu anlamlı organizasyona katılanlar, birbirinden güzel şarkılar dinlediler. İsviçre’nin her yerinden Basel’e akın eden Volkan Konak hayranları, gece yarısına kadar süren konserde tüm şarkıları birlikte söylerek sanatçıyı mest ettiler. Muhteşem bir ses akustiğine sahip olan salonda, sanatçıya eşlik eden seyircilerin şarkılarıyla adeta çınladı. Fatih Güler, Hülya Cengiz ve Sırma Yıldız isimli üç arkadaşın biraraya gelerek, lösemili çocuklar yararına düzenledikleri organizasyon, izleyiciler tarafından tam not aldı. İsviçre’de ilk kez böylesine büyük bir organizasyon lösemili çocuklar yararına düzenlendi. Katılımdan oldukça memnun kalan bu üç arkadaş, düzenledikleri yardım konserinden elde edilen tüm gelirin yapılan hesaplamaların ardından bağışlanacağını ve konuyla ilgili gelecek sayımızda bilgileri bizlerle paylaşacaklarını söylediler. Seyircilerin çoğunlukla Karadeniz Bölgesi’nden olduğu konserde sanatçı tüm yörelerden en güzel şarkıları seslendirerek herkesin beğenisini topladı. Yeni başlamış olduğu televizyon programından dolayı son zamanlarda çok fazla konser veremediğini belirten Volkan Konak, lösemili çocuklar yararına düzenlenen bir konserde olmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Konser salonunu çok beğenen ve seyircinin tüm şarkılara eşlik etmesine mest olan sanatçı, tüm şarkılarını ve şiirlerini içtenlikle okudu. Geçtiğimiz yıllarda “Galatasaray Spor Kulübü Derneği” tarafından organize edilen programa
Lösemili çocuklar yararına düzenlenen organizasyonda, sevilen sanatçı Volkan Konak, hayranlarına unutulmaz bir akşam yaşattı. Yaklaşık 1300 kişinin izlediği konser, Basel Stadt Casino’da gerçekleştirildi.
katılan ve orada konser veren Volkan Konak, Zürich’te geçirdiği günleri unutmadığını ve İsviçre’nin kendisinde çok ayrı bir yere sahip olduğunu dile getirdi. Medya Partner olarak başından sonuna kadar destek verdiğimiz bu konseri gerçekleştiren ve emek veren herkese teşekkür ediyor, bu tür organizasyonların devam etmesini diliyoruz. Gelecek sayımızda organizasyonu gerçekleştiren Fatih Güler ve Hülya Cengiz ile bir söyleşi yaparak, hangi derneğe ne kadar yardım yapıldığı konusunda tüm okurlarımızı bilgilendireceğiz.
Volkan Konak, Hülya Cengiz, Sırma Yıldız ve Fatih Güler
Konserin gerçekleşmesine katkı sağlayan Facebook İsviçre Türk topluluğu grubu üyeleriyle birlikte organizasyona büyük destek verdi. Facebook üzerinde yaklaşık 2’500 üyesi bulunan İsviçre Türk topluluğu, lösemili çocuklara yapılacak olan yardımı kendi üyelerine duyuracak. 1423
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
36
İSVİÇRE TARİHİ
Eugen Huber ve İsviçre Medeni Kanunu’nun 4. Bölümü Hazırlayan: Hüseyin Türkkan
Medeni Kanun, fertlere himayesini başka mevzuatın böyle bir himayeyi tanımadığı hallerde bile bahşeder. Bu suretle o eşlerden birine, diğer eşin aile vazifelerini ihmal etmesi, kendisini tehlikeye, hecalete (honte) veya zarara (madde 169, TMK 161 “a”) verir. Aynı suretle bir gayrimenkul malikinin haklarını tecavüz etmesinden zarar gören herkesin, mahkemeye başvurmasına da (madde 679, TMK 656) müsaade eder. Tesis, aile şirketi emvali, miras mukavelesi, müstakbel miras hissesi üzerinde mukavele, el yazısıyla vasiyetname, gayrimenkul malikinin kendi gayrimenkulu üzerinde rehin hakkı, devir kabiliyetini haiz rehin senetleri gibi diğer bütün kanunların hepsi tarafından tanınmayan ve bazı ihtiyaçlara tekabül eden hukuk müesseselerini de kabul eder. Medeni Kânun, istikra yolu ile bir hal çaresinin çıkarılması her zaman mümkün olan sarih, mufassal kaideler vazetmek iddiasında değildir. Zarurî olan bütün kaideleri formüle ettiğini de iddia etmemektedir. Bunun aksine, o herkesin doğru ve hakkaniyete uygun (equitable) bir hal çaresi bulmak için kendisinden mülhem olacağı geniş ve umumî bir hareket tarzı gösteren yolu çizmek ister. Bu Konsepsionu sayesindedir ki İsviçre hukuku, âlim bir hukuk değil (droit savant) ;lâkin hakkaniyete yakın bir hukuktur. Madalyonun ters tarafı da vardır. Bu da kanunun vuzuhsuzluğu (împrecision) ve aşırı derecede muhtasar oluşudur. Bu sistem, her vatandaşın kanunun çerçevesi dahilinde ittihaz etmesi lâzım gelen hareket tarzını tespit etmek hususunda kâfi derecede fark ve temyize sahip olduğunu (raisonnable) farz eder. Rom’and, İsviçre tatbikatçıları pek de sebepsiz olmayarak ne yapmaları lâzım geldiği hususunda çok defa kendilerini tereddütte bırakan kanundaki vuzuhsuzluklar ve boşluklardan şikâyet ederler. Bununla beraber bu metin azlığı (Sous - reglementation) belki de yargıcı dar metinler arasında hapseden, metin bolluğundan (sur - reglementation) daha iyidir. Kanun maddi menfaatleri olduğu kadar manevi menfaatleri de himaye eder. Bu hususta en şayanı dikkat madde insan şahsiyetini kanunun himayesi altında koyan 28’inci (TMK 24) maddedir. Şahsın haysiyetine (dignite)
şöhretine ve hürriyetine karşı her türlü haksız tecavüz (atteinte illegitime) memnudur. Bir milletin siyasi teşkilâtı ile (Constitution politique) Medeni hukuku arasında münasebetler vardır. Bir halk birliği olan ve halkın hürriyet ve haklarını teminat altına alan konfederasyon halk için yapılmış, halkın bütün meşru menfaatlerini ne kadar mütevazi veya büyük, manevi veya maddi olursa olsun himaye eden bir Medeni Kanuna da malik olmak mecburiyetindedir. İkinci prensip, hürriyet (liberte) prensibidir. Federal Anayasa Konfederasyonu’nun gayesinin konfederelerin (confedere) hürriyetini himaye etmek olduğunu beyan eder . “Medeni hürriyet, (Liberte civil) siyasi hürriyetin zaruri bir neticesi olacaktır.” Medeni Kanun, birçok kantonlarda evvelden mer’i olan mevzuattan daha liberal hükümler tesis etmeyi ve Medeni Kanun içinde daha büyük bir ferdi hürriyet vaz ve tayin etmeyi kendisine gaye edinmiştir.
Hukukta, hürriyetten bahsetmek belki de tuhaf görülebilir. Huber, “Her hak mükellefiyet tahmil eder, mükellefiyet altında bulunan hür değildir” demişti. Buradan da hukuk ile hürriyet arasında inkârı kabil olmayan ve her an hissedilen bir zıddiyet meydana çıkar. Hakikaten hukuk bir zorlama (contrainte) mekanizmasıdır. Hürriyyet - zorlama (liberte - contrainte) antitezi her kanun koyucu ve filozofun önüne çıkan en büyük meselelerden biridir. Kanun koyucu Huber, bunu zorlamayı en aşağı dereceye indirmek ve hukuki müesseselerin serbest inkişafını kolaylaştırmak suretiyle halletti. O, insanların hürriyeti, daima bir hayır (bien) olarak telâkki ettiklerini ve hattâ en kuvvetli mahşeri ihtiyaçların ve gayelerin bile hürriyete karşı olan bu temayülü hiçbir suretle söndüremiyeceğini biliyordu. Perd, mühim menfaatlerin veya yüksek manevi kıymetlerin (bien superieur) müdafaasını açık olarak haklı göstermediği her mükellefiyete karşı isyan eder. Bunun içindir ki şahsi melekelerinin dileği gibi istimalini talep eden fert, hamlesiyle onun hareketlerini tazyik eden nizamat yükü arasındaki ihtilâfı da kanun mümkün olduğu nisbette birinciye rüçhan vermek suretiyle halletmiştir. Kanun içindeki âmir hükümler asgarî bir derecededir. O fertlere aralarındaki münasebetleri bizzat kendilerinin tanzim etmesi vazifesini yükler ve onlara ekseri bir müessesenin birçok tipleri
arasından birini (meselâ birçok tip vasiyetname şekillerinden, evlenme malları rejimlerinden veya gayrimenkul rehinlerden birini) seçmek imkânını bahşeder. Medeni hukuk, dört sütuna istinadeder gibi dört esaslı hürriyet üzerine dayanır. Şahsî hürriyet, serbest mülkiye (libre popriete), vasiyet tarikiyle tasarruf hürriyeti (liberte de tester), akit serbestisi; lâkin bu hürriyetler birazdan da temas edeceğim gibi mutlak olmaktan uzaktır. Bir filozof olarak Huber, hürriyet ile zorlama arasındaki antitezi şu suretle halletmeye çalışmıştır O, esas itibariyle himaye edilmesi icap eden hürriyetin makul bir insanın hürriyeti olduğunu söyler. Makul bir kimsenin gücü üstünde olan veya yapılması maddeten mümkün olmayan bir şeyi yapamaması dolayısıyla hürriyetinin haleldar olamayacağı tabiidir. Çünkü makul olarak onun böyle bir şeyi zaten istememesi lâzım gelirdi. Onun hürriyeti, akıl tarafından reddedilen ve bu sebeple ahlâken gayri mümkün olan ve kendisi tarafından da istenilmemesi gereken bir şeyi yapamaması dolayısıyla da haleldar olmuş değildir. Makul bir insan bizzat kendi iradesiyle iyi hareketlerde bulunur. Hukukun zorlama tehdidi altında kendisini yapmaya icbar edeceği şeyi, o zaten bizzat kendiliginden yapacaktı. Şu halde onun hal ve hareket serbestisi tahdit edilmiş değildir. Zorlama, serkeşlerin hukuka riayetlerini temin için zaruridir. Lâkin bu hürriyete muhalif değildir. Çünkü bu zorlama ahlak hissinden mahrum olanlara veya fena maksat-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Eugen Huber
larla (mauvaise volonte) kamu vicdanının emirlerinden uzaklaşanlara, yani hakiki hürriyeti olmayanlara karşı kullanılacaktır. Lâkin akıl tarafından çizilmiş yola serbest iradesini yönelten biri için hukuk, camia (communaute) hakkındaki kendi vicdanının ifadesinden başka birşey değildir. Eğer hukuk onun hürriyetinden bir kısmını kaldırıyorsa, bunu cemiyete mal etmek ve onun cemiyeti teşkil eden diğer insanlarla olan rabıtasını tesis etmek için yapıyordur. Bu gibi kimseler için hukuk, hakiki bir hürriyetin esasıdır. Fert hürriyetinin haleldar edilmesinden; ancak idaresini tahdit eden kuvvetin makul bir iradeye uygun olmaması halinde azap duyar. Huber, ferdin hukuk şuurunun (Conscience juridique), müsbet hukukta ifade edilmiş şekli ile camianın hukuk şuuriyle ahenk halinde olmaması halinde ortaya çıkan meseleye de temas eder. Lâkin o, bu meseleyi derin bir surette incelemişe benzemiyor. Üçüncü prensip ahlâka uygunluk (moralite) prensibidir. Hukuk fikri akla dayanır. 1407
37
KİTAP KÖŞESİ
Kitapların Dünyasından Ayın Seçkileri Muz Sesleri Ece Temelkuran / Everest yayınları
Oxford, Paris, Beyrut üçgeninde bir aşk ve savaş romanı!
Her kitabıyla gündemi değiştiren ece temelkuran’dan güçlü bir ilk roman! Hep bir iç savaştır aşk! Bir neden arar kendine...
Muz sesleri “Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim. Muz seslerini dinleyecekti. Nasıl sevineceğini, hayret edeceğini düşündükçe…” Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor
hikâyesini; Ortadoğu’dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için… Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi… Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ortadoğulusun!
Bin Muhteşem Güneş Khalled Hosseini / Everest Yayınları Afgan yazar Halid Hüseyin’in ilk kitabı Uçurtma Avcısı kadar etkileyici bir kitap. Bir çırpıda okunabiliyor, çok etkileyici ve sürükleyici bir anlatıma sahip. Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o içinizde yaşar. Afganistan’ın Khaled Hosseini’de yaşadığı gibi… Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı’yla tüm
Aşk (pembe kapak) Elif Şafak
dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini’nin ikinci romanı. Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden…
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem.
Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar…
Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla “beklenen” bir roman…
/ Doğan Kitapçılık
Ella Rubinntain 40 yaşında Amerikalı bir ev kadınıdır. Tipik burjuva değerlerinin hâkim olduğu oldukça varlıklı bir ailesi, düzenli ve görünüşte “sorunsuz” bir evliliği vardır. Üç çocuğunu da büyüttükten sonra bir yayınevinde editör-asistanı olarak iş bulur; görevi A. Z. Zahara adlı tanınmamış bir yazarın tasavvuf felsefesini konu alan tarihi
romanını değerlendirmektir. Ancak hayatının kritik bir döneminde eline aldığı bu kitap, hiç beklemediği bir şekilde Ella’yı derinden sarsacak, dünyevi aşkı keşfetmek adına zorlu ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmasına neden olacaktır. Hayatlarımızın durgun gölünü dalgalandıran taş misali, yüzleşmek zorunda olduğumuz sıkıntılar, acılar… ve
Çirkinin Aşığı
Dorian Gray’in Portresi
Elizabeht Hoyt / Pegasus yayınları
Dorian Gray’in Portresi
Romantic Times’ın, ‘’2006 En İyi Tarihi Romans Ödülü!’’
Oscar Wilde / NTV Yayınları / Çizgi Roman Dizisi
Farklı dünyalara ait iki inatçı... Zengin ve hırslı bir kont ve kocası tarafından terk edilen genç, güzel ve kaprisli bir dul... Teslim olmayan bir kadın hislerine ne kadar ‘dur’ diyebilir? .. Tesadüflerin ördüğü ağlarda arzular mı gurur mu kazanacak?Çirkinin Aşığı heyecanı yüksek ve kışkırtıcı bir hikaye sunuyor. Bu kitabın bitmesini hiç istemeyeceksiniz.
Oscar Wilde hem iğneleyici zekası hem de ustaca gözleme dayalı toplumsal yorumlarıyla ünlüydü. Geç Viktorya döneminin en başarılı oyun yazarlarından biri olan Wilde, yetenekli bir klasikler uzmanıydı. Dublin, Trinity College’den Oxford Magdalen College için burs kazanan Wilde, çok geçmeden akademiden edebi dünyaya geçiş yaparak Londra’daki Estetik hareketin önde gelen şahsiyetlerinden biri oldu. Operet prodüktörü D’Oyly Carte’nin finanse ettiği başarılı bir Amerika turundan sonra üç ciltlik kısa öyküleri ve Dorian Gray’in Portresi ile ünlendi. Bu eser onun tek romanı oldu. Yazarın şöhreti son derece popüler toplumsal oyunlarıyla mühürlendi: Ciddi Olmanın Önemi, İdeal Bir Koca, Önemsiz Bir Kadın ve Leydi Windermere’in Hayranı.
Aklın Yolu da bir Değildir Alev Alatlı / Destek Yayınları Bir şey ya öyledir ya da değildir. Gökyüzü ya mavidir ya da mavi değildir. Hem mavi hem de mavi değil olamaz. Doğru düşünme sanatı, iki bin yıldır Hazreti’den soruluyor ama sahici dünya Aristo’nun tanımladığı gibi değil! Bir kere, hiçbir şey sabit değil. Her şey, her an değişiyor. İkincisi, dünya siyah-beyaz değil, gri. Kırçıl. Kesin olan hiçbir şey yok. Dünyanın atmosferini molekül molekül tanımlayabilseniz bile, atmosferi yeryüzünden ayıran kesin çizgiyi bulamıyorsunuz.
Oscar Wilde’ın bu çizgi romanla yeniden keşfedilen klasiği Dorian Gray’in Portresi, bugün de en ünlü eserlerinden biri olmayı sürdürüyor. Günümüzde Gotik korku janrının klasiği olarak kabul edilen
aşkın peşinde kat etmek zorunda olduğumuz zorlu yollar, ödediğimiz bedeller… Aşk… kitap içinde bir kitap, hayatın anlamı peşinde bir aşk macerası… Aşk… Elif Şafak’tan arayışa, gerçeğe ve keşfetmeye dair bir roman. “
roman, kendi güzelliğine kapılan ve sonsuz gençlik karşılığında ruhundan vazgeçen bir adamın öyküsünü anlatıyor. Dilek sihirli bir şekilde gerçekleşir ve Dorian’ın dostu Basil tarafından resmedilen portresi, kendi yerine yaşlanmaya başlar. Dorian’ın saflığı çok geçmeden narsisizme ve tehlikeli bir yaşlanmama durumuna dönüşür. Dekadan aristokrat Lord Henry’den etkilenen Dorian, yaşamını bencil bir hedonizme ve ahlaksızlığa adayarak bu süre içinde birkaç kişinin hayatını mahveder. Dorian insanın vicdanından kaçmaya çalışsa da sonunda yakalanacağını öğrenir. “Ah gençlik! Gençlik! Dünyada sahip olmaya değer başka hiçbir şey yok!” (Tanıtım Bülteninden) Uygulama: Ian Edginton Çizer: I. N. J. Culbard 1410
Şimdi... ‘Mantık’ denilen bilimin bir ‘Batılı’sı, bir de ‘Doğulu’su olduğunu öğrenseniz, üstüne üstlük Batı mantığında ısrar eden bilim adamlarının yanlış yaptıklarını öğrenseniz, siz ne yapardınız? Alev Alatlı, ‘Ben bayıldım!’ diyor. Çünkü, sahici dünyada ‘mantıklı düşünce’ diye bir şey varsa, ‘o’ mantık en iyi ihtimalle fuzzy, saçaklı mantık. Saçaklı mantık, Batılı mantığın bittiği yerde başlıyor. Düşünce dünyasında işler gerçekten değişti. Kolay değil, insanın bir ömür boyu doğru bellediği, hatta ‘biricik’ bellediği parametrelerin bir çırpıda ters dönebildiğini görmesi. Kim bilir belki bu defa, klasik Batı düşüncesinin siyahbeyaz kurallara boğulmuş dünyasında zorlandığımız gibi zorlanmaz, İkinci Aydınlanma Çağı’na birincisinden çok daha hızlı uyum sağlarız. Ağlanmayı kesip, baştan başlamanın zamanıdır. PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
38
PSİKOLOJİ
Suçlu Gençlik İncelemesi Şiddete Yönelimli Gençliğe İlişkin Yeni Bir Araştırma Yapıldı Cinayet, öldürme, yaralama, soygun, tecavüz veya kundaklama gibi ağır suçlar işleyen reşit yaşta olmayan gençler publike edildiğinde, kamuoyunun tepkisi çok sert ve anlayışsız oluyor ve kamuoyu haklı olarak yetkililerden bu kadar genç yaşlara inen kriminalitenin açıklanmasını talep ediyor. Zürich Çocuk ve Gençlik Forensik Uzmanlık Dairesi, gençlik şiddetinin bilimsel temellerine inen bir araştırma yaptı. Ağır baskı altındaki gençlik Cornelia Bessler’in yönetimindeki yedi kişilik Forensik Bilim insanından meydana gelen ekip, 2004 ve 2006 yılları arasında düzenlenmiş olan 106 raporu incelediler. Ekip Başkanı Cornelia Bessler’in açıklamasına göre, Gençlik Ceza Hukuku Psikiyatri raporlarının analizine dayanarak yapılan böyle bir araştırma, İsviçre’de ilk kez gerçekleştirildi. Yapılan araştırmalarda yaşı reşit olmayan gençlerin, kendilerini çok ağır suçlarla sabıkalı yaptıkları açıkça ortaya çıktı. Bu genç insanların çoğu ağır psikolojik sorunlarla acı çekiyorlar. Aile ilişkilerinde olduğu gibi sosyal çevre ilişkilerinde de zor durumda olmalarının yanısıra, özellikle de mesleki perspektiflerinin olmadığı dikkat çekiyor. Bu en yeni araştırma, kriminal gençlerin 10 ile 18 yaş arasında olduklarını, bunların %66’sının suç işledikleri esnada 15 ve 17 yaş arasında olduklarını saptadı. En şok edici sonuçlardan birisi de bu suçu işleyen gençlerin %26’nın üzerindeki bir kısmının 14 yaşın altındaki “early starters / erken start verenler” olmaları. Araştırmalara göre; • Bu gençlerin hemen hemen %80’i alt sosyal katmanlardan olup, babaları (yaklaşık %68) vasıfsız işçi ve anneleri de (%75) kalifiye bir meslek sahibi değil; • Bu gençlerin üçte birinden daha yüksek orandaki bir kısmının ailelerinde uyuşturucu ve alkol problemiyle birlikte masif şekilde şiddet var; • Suçlu gençlerin %63’ü çocukluklarında da davranışlarıyla dikkat çekiyormuş ve büluğ çağlarına da bu dikkat çeken davranışlarını taşımışlar; • Yabancı kökenli genç suçluların sayısı çok yüksek (%46,5);
hakkında hukuki rapor düzenlenmiş olan bu gençlerin 1/4’ü Balkan ülkelerinden; • Fakir ve perspektifi olmayan bu suçlu gençlerin %90’ından çoğu erkek. Uzmanları en çok düşündüren sorunlardan birisi de bu gençlerin yaklaşık %80’i suçlarını tekrar işlemeye eğilimli. Bunun nedeni de bu kriminal genç insanların çoğunun çok ağır psikolojik rahatsızlıklarının olmasının yanısıra perspektiflerinin olmaması ve çok zor bir sosyal çevrede yaşıyor olmaları. Uzman tavsiyeleri... Zürcher Fachstelle Kinder- und Jugendforensik (Zürich Cocuk ve Gençlik Forensik Uzmanlik Dairesi) Araştırma Ekibi bulgularını açıklamakla yetinmiyor, bulgularına dayanarak tavsiyelerde de bulunuyor. Mesela dikkat çekici davranışları olan çocuklar ve gençler için genellikle suç işledikleri zaman tedavi edici önlemler alınıyor: Adalet, -Cornelia Bessler’in ifade ettiği gibi- bu problemli ve reşit yaşta olmayan gençleri toplayan bir ağ hizmeti görüyor. Cornelia Besser bu agresif ve davranış bozukluğu olan gençlerin devlet okulları için taşınamaz olduğunu kabul ediyor. Ama bir yandan da bu gençlerin mutlaka birer meslek sahibi edilmeleri için herşeyin göze alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Ayrıca Forenstik Şef Doktoru (Adli Tıp Doktoru) Bessler, bu gençlerin mesleki olarak topluma adapte edilmelerinin herkesin güvenliği açısından da çok önemli olduğunu söyledi. Bu amaçla da standart bir kantonal gençlik politikasının şekillendirilmesini tavsiye ediyor. Ad-hoc-çözümler... Gençlik forensikçilerinin en önemli eksiği, çalışmış oldukları dairede reşit yaşta olmayan saldırgan, agresif ve psikolojik olarak dikkat çekici gençlerle ilgili uzmanlık bölümlerinin olmaması. Forensik (Adli) Bölümü’nü yöneten doktor, bu eksikliğin kendileri için çok zor bir durum olduğunu belirtiyor. Adliye doktorunun ifadesine göre reşit yaşta olmayan genç suçlular için Adhoc-çözümlerle (Lat. “altyapısız”, “tasarsız”) yetinmek zorundalar: Ya hapsederek gecegündüz gözetlenecekler, ya kapalı gençlik evlerine ya da psikiyatri kliniklerine götürülecekler. Bir başka sorun da gençlik ev-
lerinin ve psikiyatri kliniklerinin, genellikle bu zor zaptedilen gençleri almamak için direniyor olmaları. Araştırma ekibinden Cornelia Bessler’in açıklamasına göre araştırmanın dikkat çekici bir diğer sonucu da bu gençlerin ailelerinin daha fazla desteğe ihtiyaçlarının olması. Bessler, “Bu zor gençleri tekrar taşıyabilecek güçte önemli bir bacak olabilmeleri için, entegrasyon süreçlerinde ailelerin de dikkate alınması gerekiyor.” dedi. Güçlü aile bağları aynı zamanda daha çok korunma anlamına da gelmektedir. Araştırmada, kriminal gençlerin çoğunda kendilerine yol gösterecek güçlü bir baba figürüne olan büyük ihtiyaçları da ortaya çıkan sonuçlardan birisiydi.
Küçük yaşta suç işleyen gençlerin çoğu zor aile ilişkileri içerisinde yaşıyorlar, çoğunun mesleği yok, ruhsal sorunları var ve genellikle çocuk yaşlarında da dikkat çekici davranış bozuklukları olmuş.
Zürich Çocuk ve Gençlik Forensik* Araştırması, “Schweizerischen Zeitschrift für Krimonologie” dergisinin 2010 yılı 1. sayısında yayınlanmıştır. *Açıklama: Forensik bilim, işlenen bir suçla bağlantılı herşey hakkında bilimsel bilgi sunan bilim dalıdır. Bu bilim, kendi alanındaki araştırmalarda patoloji, diş tıp bilimi, psikoloji, kimya, antropoloji başta olmak üzere hemen her bilim dalından ve o daldaki gelişmeler-
den yararlanır. Özellikle günümüzde DNA’ya bağlı kimlik belirlemelerdeki ilerlemeler, elektromanyetik alandaki gelişmeler ve izler ve ipuçlarının üze-
rinde geliştirilen detaylı yakalama ve analiz teknikleri bu bilimi çok önemli ve mahkemelerce ciddi biçimde dikkate alınması gerekli boyutlara taşımıştır. 1399
Deutsche Zusammenfassung.
pektiven.
Minderjährige Kriminelle stammen oft aus sehr schwierigen Familienverhältnissen, haben keine abgeschlossene Schulausbildung, psychische Probleme und waren früh verhaltensauffällig: eine neue Studie über die Ursachen von Jugendgewalt.
Etwas konkreter ausgedrückt sehen die Befunde der jüngst publizierten Zürcher Studie so aus: Die jugendlichen Kriminellen sind zwischen 10 und 18 Jahre alt, knapp 66 Prozent von ihnen waren zum Tatzeitpunkt zwischen 15- und 17-jährig. Erschreckend hoch ist mit über 26 Prozent allerdings der Anteil der «early starters», das sind Straffällige, die unter 14-jährig sind. Fast 80 Prozent der Untersuchten stammen aus unteren sozialen Schichten, haben Väter, die un- oder angelernte Arbeiter sind (knapp 68 Prozent). Die Mütter weisen ebenfalls keine qualifizierte Berufsausbildung auf (über 75 Prozent). In über einem Drittel der Fälle gab es in den Familien Drogen- und Alkoholprobleme sowie massive Gewalt. Über 63 Prozent der Straffälligen waren schon im Kleinkindalter durch ihr Verhalten aufgefallen – und die Auffälligkeiten setzten sich in der Pubertät fort. Der Ausländeranteil unter den kriminellen Jugendlichen ist hoch (46,5 Prozent), über ein Viertel der Begutachteten stammt aus dem Balkan. Armut und Perspektivenlosigkeit sind omnipräsente Themen und die Täter hauptsächlich männlichen Geschlechts: mit einem Anteil von über 90 Prozent.
Mord, Tötung, Körperverletzung, Raub, Vergewaltigung oder Brandstiftung, verursacht durch minderjährige Täter: Werden solch gravierende Vorfälle publik, reagiert die Öffentlichkeit verständlicherweise mit Abscheu und Unverständnis und sucht nach Erklärungen – gerade auch wegen des jugendlichen Alters der Kriminellen. Die Zürcher Fachstelle für Kinder- und Jugendforensik unter der Leitung von Cornelia Bessler ist nun den Ursachen jugendlicher Gewalttaten wissenschaftlich auf den Grund gegangen. Schwer belastete Jugendliche Ein siebenköpfiges Forensiker-Team hat 106 Gutachten untersucht, die zwischen 2004 und 2006 von der Fachstelle erarbeitet worden waren. Es handle sich um die erste in der Schweiz durchgeführte Analyse von jugendstrafrechtlichen psychiatrischen Gutachten, sagt Cornelia Bessler. Die Untersuchung macht deutlich, dass es sich bei den Minderjährigen, die in den Fängen der Justiz hängenbleiben, um schwerbelastete Jugendliche handelt – die sich schwerer Straftaten schuldig gemacht haben. Viele leiden unter psychischen Störungen. Die familiären Verhältnisse sowie das soziale Umfeld sind schwierig, und den Jugendlichen fehlt es insbesondere an beruflichen Pers-
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Was besonders bedenklich ist: Die Rückfallgefahr wurde bei fast 80 Prozent der Begutachteten als mittel bis hoch eingestuft; Grund dafür sind unter anderem schwere psychische Störungen, an denen die meisten jugendlichen Kriminellen leiden, einmal abgesehen von den fehlenden Perspektiven und dem schwierigen sozialen Umfeld.
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Media Partner
www.canankredit.ch
41
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 90. Yıldönümü Büyük Millet Meclisi, Ankara’da toplanarak ulusun egemenliğini ilan etmişti. O heyecanlı günü yaşamış olan bir büyüğümüz şunları anlatıyor : ‘’O gün, şimdiki Ulus Meydanında bir tabur piyade sıralanmıştı. Askerlerin arkasında da Ankaralılar toplanmıştı. Saat on dörtte, birkaç yüz kişilik bir kafile, başlarında Mustafa Kemal olduğu halde Taşhan’a iniyordu. Bu bir avuç insan, yok edilmek istenen bir ulusu kurtarmak için birleşmişlerdi. Hepsinin ümidi de Mustafa Kemal’de idi. Büyük Millet Meclisi olarak kullanılacak taş binanın pencerelerine ufak bayraklar asılmıştı. Binada başka bir olağanüstü durum göze çarpmıyordu. Sağdaki küçük kapıdan, önce Mustafa Kemal, sonra mebuslar içeriye girdiler. Bir koridoru geçtikten sonra sağdaki salona girdiler. Salonda tahta bir kürsü tam kapının karşısına konmuştu. Oturmak için de okul sıraları dizilmişti. Salonu ısıtmak için bir soba kurulmuştu. Sobada eğri büğrü bir kaç boru yükseliyordu. Tavanda da bir gaz lambası sallanıyordu. Herkes yerine oturunca, Sinop mebusu olan yaşlı bir zat başkanlık kürsüsüne geldi. Meclisi açtı. Onun bu sırada yaptığı konuşma heyecanla dinlendi. Meclisin ertesi günkü toplantısında, Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesinden beri geçen olayları açıkladı. Bundan sonra Büyük Millet Meclisinin hak ve yetkilerini belirten bir teklifi Meclise sundu. Bunun kabul edilmesiyle Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kazandı. O günkü toplantıda Mustafa Kemal Birinci Başkan seçildi. Böylece Büyük Millet Meclisi açıldı.’’ 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayramıdır: “Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.“ diyen Atatürk, Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisanları çocuklara armağan etmiştir. “23 Nisan”, bugün sadece Türk çocuklarının bayramı olmaktan çıkmış, dünya çocuklarının da önemli bir günü haline gelmiştir.1979 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilân edilmesi üzerine, TRT Ankara Televizyonu Çocuk Programları Müdürü Tekin Özertem tarafından, bütün dünya çocuklarını kucaklamayı amaçlayan bir proje hazırlanmıştır. Bu proje, TRT Kurumunun üst yönetimi tarafından benimsenince organizasyon çalışmalarına başlan-
mış, böylece “TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’nin” birincisi 23 Nisan 1979’da, Türkiye’de 5 ülkenin katılımıyla kutlanmıştır. Bu ülkeler: SSCB, Irak, İtalya, Romanya ve Bulgaristan idi. TRT Uluslararası 23 Nisan Şenliği, artık her yıl yaklaşık 50 ülkenin katılımıyla kutlanmaktadır. Bayramlar, 1979’dan 2000’e kadar başkent Ankara’da düzenlenmiştir. Daha sonraki yıllardaTürkiye’nin çeşitli büyük şehirlerinde kutlanmaya devam etmiştir. 23 Nisan 2000 Şenliği’ne onur konuğu olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın eşi Nane Annan katılmıştır. Gala günü mikrofona davet edilen Bayan Annan, Türkiye’de bulunmaktan ve kutlamalara katılmaktan mutluluk duyduğunu belirtmiş, eşi Kofi Annan’ın selâmlarını iletmiştir. Bayan Annan ayrıca çocukların isteklerine, bütün dünyayı “Evet” demeye davet etmiştir. Bu konuşmadan sonra 18 Nisan’da düzenlenen Uluslararası Çocuk Kongresinde çocuklar tarafından onaylanan “40 Ülke Çocuklarının Ortak Deklârasyonu” İngilizce ve Türkçe okunmuş, bu deklârasyon BM Genel Sekreteri Kofi Annan’a iletilmek üzere Nane Annan’a sunulmuştur. Uluslararası şenliğe 8-14 yaşları arasındaki çocuklar katılmaktadır. Program yaklaşık 16 nisan’dan 26 nisana kadar olan süreci kapsamakta, çağrılan gruplar ortalama 20 çocuk ve 6 yönetici liderden oluşmaktadır. Konuk çocuklar, şenliğin yapılacağı kente 15 nisana kadar gelmiş olurlar. Grupların başlarına, TRT tarafından bir rehber görevlendirilir, rehberler grubun liderleriyle koordinasyonu sağlar. Her grup, şenliğin gerçekleştirileceği şehirdeki ilköğretim okulları aracılığı ile kendi yaşlarındaki bir Türk çocuğu ve ailesinin sıcak, sevgi dolu ortamında ağırlanır. Dünya çocukları böylece; Türk insanının güzel özelliklerini, ülkelerine döndüklerinde kendi ailelerine, çevrelerine ve toplumlarına anlatırlar. Atatürk’ün çocuklarla ilgili anıları TBMM’nin açılış günü olan 23 Nisan’ı Türk çocuklarına armağan eden Mustafa Kemal Atatürk’ün, çocuklara olan sevgisi ve çocuklara duyduğu güven ile ilgili en güzel anıları sizlerle paylaşmak istedik... Çankaya gezisi ve çocuklarla sohbet... Gazi bir sabah Çankaya sırtlarında arkadaşlarıyla gezmeye çıkmıştı... Yanına sokulan bir çocuğu yakaladı. Çelik bakışlarıyla alemi büyüleyen gözlerini co-
23 Nisan 1920, milletimizin iradesini temsil eden Büyük Millet Meclisinin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Aynı zamanda 23 Nisan, dünyada çocuklara armağan edilmiş ve çocukların kutladığı tek bayram olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Bizler, çocuklarımızın bayramını kutluyor, bu vesileyle bugünleri bize armağan eden Büyük Önderimizi saygı ile anıyoruz cuğun yüzüne dikip gülümseyerek sordu:
ğım ve gözüm arkada kalmayacak’ dedi.
Türkiye’ye sataşan İtalyan diktatörü Mussoloni için;
-Adın ne senin?
Şimdi çok huzurluyum…derken gözleri yaşardı.
• İmkân olsaydı da, Musolini şu
-Cemil -Çankaya’da mı oturuyorsun? -Yok. Ayrancı’da -Mektebe gidiyor musun? Çocuk başını öne doğru hızla eğdi. -E... ne okuyorsun mektepte? -Her birşey okuyoruz. -Peki ben kimim Cemil? Çocuk zeki bakışlarını Ata’nın üzerinde gezdirdi. -Sen Gazi Paşa’sın Ata gülümsedi; -Olmadı Cemil. Ben Gazi Paşa değilim. Beni benzettin sen. -Yok benzetmedim iyi biliyorum, sen Gazi Paşa’sın.
Atatürk ve Çobanlık Yapan Çocuk Atatürk, Antalya’ya giderken yolda verdiği bir mola esnasında bir çocuğun söylediği türkü sesini duyar. Türkü ilgisini çekince, türküyü söyleyen kişinin yanına getirilmesini emreder. Atatürk’ün yanındakiler türküyü söyleyen kişiyi bulur. Türküyü söyleyen çoban bir çocuktur. Atatürk:
• Türküyü sen mi söylüyorsun? diye sorduktan sonra
• Burada da söyle de dinleyelim, der.
Genç çoban türküyü bitirince, Atatürk çocuğu alkışlar ve
• Biis... biis! diye bağırır.
Çocuk kendinden emin bir tavırla:
Çoban çocuk ve yanındakiler anlamayınca, Atatürk Biis’ in ne olduğunu izah eder.
-Çünkü sana kimse benzemez...
• Biis demek, beğendim, tekrar
-Nereden biliyorsun?
Çelik gözler bulutlandı. O eşsiz kafanın içinde kim bilir ne düşünceler geçti o anda... Büyüdüğü zaman ne olacağını konuştular sonrasında. Sonra onu oyuna gönderip, yoluna devam ederken yanındakilere döndü: ‘Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakaca-
söyle, demektir.
Çoban bunun üzerine türküyü tekrarlar. Atatürk’de, cebinden elli lira çıkararak çobana verir. Çoban paraya bakar ve
• Biis... biis! diye bağırır. Atatürk, bu zeki cevaptan o kadar memnun olur ki, bir elli lira daha çıkarıp verir ve yanındakilere dönerek o dönemde sürekli
sahneyi görseydi ve cevabı işitseydi, hangi millete nutuk söylediğini anlardı... der.
Atatürk bir okula gitmişti.Her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı ve hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu. Yalnız küçük bir çocuk bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu, bu durum Atatürk’ün gözünden kaçmadı. Onu, yanına çağırdı:
• Çocuğum, neden durgunsun?
Bir derdin mi var? Hasta mısın? dedi.
Çocuk:
• Bir şeyim yok efendim, dedi. Arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi.
Atatürk:
• Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum, dedi.
Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk’e çevirdi:
• Atam, seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük, sevindik. Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman göreceğiz? Ona ağlıyorum.
Atatürk oradaki çocuklara baktı:
• Beni ne zaman görmek isterseniz, aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin, dedi. 1381
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
VİKZ İSVİÇRE BÖLGESİ DOSTLUK VE KARDEŞLİK kermes'İNE DAVET
NEUENHOF
Zeit / Saat: 10:00 Uhr bis 20:00 Uhr Datum / Tarih: (Samstag und Sonntag) 10. / 11.04.2010
Ort / Yer: Verband der Islamischen Kulturzentren Neuenhof Althofstrase 3 5432 Neuenhof
VIKZ - İsviçre İslam Kültür Merkezleri Birliği Bölge Merkezinin tertip etmiş olduğu dostluk ve kardeşlik Kermesine eş, dost, komşularınızla birlikte hepinizi Canı gönülden davet ediyor teşriflerinizi bekliyoruz.
Kontakt Telefon: Tel.: +41 56 410 01 05 Natel: +41 76 529 94 31 Çocuklarımız için eğlence yeri
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
KEBAB, TAVUK, DÖNER, GÖZLEME çeşitleri ve daha neler neler
43
KADIN VE AİLE YAŞAMI
Şair Kemal Yıldırım Söyleşi: Kader Turgay
Kirpi Yavrusu
Pusula: Kemal bey kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Kemal Yıldırım: Ben Kemal Yıldırım, 1955 yılında Kastamonu’nun şirin ilçesi Çatalzeytin’de doğdum. Bilahere Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe bölümünü,Türk Dili ve Edebiyatı lisans tamamlama eğitimini bitirdim.Türkiye’de kısa bir dönem görev yaptıktan sonra ailemin yaşadığı İsviçre’ye 1982 yılında geldim.Ve Olten’de yaşıyorum. Pusula: Sanıyorum Olten’de yaşamanız nedeniyle kitabınızın ismi Olten`den Esintiler. Kemal Yıldırım: Evet, aynen öyle. Bir tek yaşamak değil, yaşadığım şehri çok sevdiğim için. Pusula: Peki Kemal Bey, ilk şiiriniz? Duygularınızın mısralara döküldüğü o ilk şiiri anlatabilir misiniz? Kemal Yıldırım: Tabii... Okul yıllarımda yazdığım şiirler dışında, gerçek anlamda ilk şiirim kitabımda da ilk şiir oluyor zaten: ‘’Çatalzeytin`i anmak...’ 2004 yılında ilçe başkanlığı tarafından açılmış olan yarışmaya katıldım. Ve ilk şiirimi de böylece yazmış oldum. Pusula: Peki kitabınız ne zaman baskıya girdi? Talepler nasıl? Beklenilen ilgiyi gördünüz mü? Kemal Yıldırım: Kitabım ‘’Olten’den Esintiler’’ 3 Mayıs 2009 tarihinde basıldı. Ne yazık ki kitabıma olan ilgiyi göremedim. Bu anlamda desteklediğiniz için Pusula Gazetesi’ne ayrıca teşekkürler. Pusula: Bize biraz kitabınızdan bahsedebilir misiniz? Ve çıkarmaktaki amacınız neydi? Kemal Yıldırım: Kitabım Olten`den Esintiler’de numaralı bir şekilde elli şiir bulunmaktadır. Herkesin yaşamından kesitler
Olten’de yaşayan ve Olten’den Esintiler adında şiir kitabı yayınlanan Şair Kemal Yıldırım Türk Edebiyatı’nın İsviçre’de yaşamasına katkıda bulunan bir şair. Kemal Yıldırım’ı daha yakından tanımak için bir söyleyişi gerçekleştirdik. bulabileceği, özlemin, hasretliğin, aşkın, sevginin anlatıldığı, duygu yüklü şiirlerle dolu bir kitap... Şiirlerimi yayınlama nedenime gelince... ben 28 yıldır İsviçre’deyim. Mesleğimin paralelinde kitap ihracatı yapan bir firmada çalıştım, ve orada 4 milyona yakın kitap var. Orada İsviçrelilerin Türkler hakkında yazılar yazdıklarına da şahit oldum. Ve orada karar verdim: İsviçre’de okuyan ve yazan bir neslin oluşmasında rehberlik yapmak, Türk Edebiyatı’nın İsviçre kolunun oluşmasında katkıda bulunmak istedim... Duygularımı, düşüncelerimi, özlemlerimi, hayallerimi şiirlerle yansıtmaya çalıştım.
Pusula: Peki kitapta hikayesi olan, şiirleriniz var mı? Kemal Yıldırım: ‘Babanne’ şiirinin özellikle okunmasını tavsiye ederim. Örneğin Türkiye’de batan şirketler, holdingler ve burada mağdur olmuş binlerce insanımız için yazdığım ‘Hisse’ şiirimin okunmasını tavsiye ederim. Yine bir ‘Atatürk’ şiirim var. Ayrıca ‘Laleler’ şiirim, Almanya’da Gül Deste şiir grubu tarafından haftanın şiiri, ben de aynı zamanda ayın şairi seçildim. Pusula: Şiirlerinizi ve kitabınızı tek cümleyle özetleseydiniz nasıl tarif ederdiniz? Kemal Yıldırım: Okumayı ve şi-
Aarauerstrase`de küçük kirpi yavrusu, Belli ki, bu sıcaktan erken gelmiş uykusu. O mahzun bakışlarla, etrafını süzüyor, Belki de biraz sevgi, biraz şefkat bekliyor. Bu yoğun trafikte ezilir, kalır sandım, Gördüğüm manzaradan anladım ki, aldandım. Trafiği durdurup, kirpiyi aldırdılar, Küçük bir sedye kurup yerinden kaldırdılar. Bir an için kendimi kendi ülkemde sandım, Gönlümün ateşinden sanki kor olup yandım. Ülkemizde başı boş gezen kedi köpekler, Bizden biraz sevgi, biraz merhamet bekler. Aslında merhametin, şefkatin öncüsüydük. Asırlarca cihanın yegane gözcüsüydük. Kuşlar için terasta, yuvalar yapan bizdik, Güvercine, leyleğe adalar tahsis ettik. Sonra birden ne oldu? Şefkati hep unuttuk, Sonu meçhul caddede yeni bir yol tuttuk. Kimimiz hayvanların bacağını kırıyor, Kimimiz merhametsiz ateş edip vuruyor. Oysa dinimiz emir merhamet değil midir? İnsan tüm canlıları sevmeli değil midir? Unutulan değeri İsviçre’de görüyoruz, İbret ve hayret dolu, gelecek örüyoruz Ne olur, hayvanları merhametle sevelim, Onlar da can taşıyor; unutmayıp bilelim. Kemal Yıldırım iri, Türkçe’yi sevdirecek bir kitap.
12 fr’dır.
Pusula: Peki son olarak, insanlar kitabınızı nereden temin edebilirler?
Pusula: Sizden okuyucularımız için tadımlık bir şiir seçmenizi istesek...
Kemal Yıldırım: Kitabım Regensdorf’da Trend Kitabevi’nden edinebilir. Aynı zamanda yildirim_kemal_@hotmail.com email adresinden de ulaşabilirler. Kitabımın satış fiyatı;
Kemal Yıldırım: Tabi bir şiirimi seçmemi istiyorsunuz, bu oldukça zor, her şiirde ayrı bir duygu, ayrı bir emek var. Ama ‘Kirpi Yavrusu’ yayınlanırsa sevinirim. 1401
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
44
ÇOCUK KÖŞESİ Matematikte başarının anahtarı sesli düşünme!
BİLİYORMUDUNUZ?
Yüksek sesle düşünen ve problemi şekillere döken öğrencilerin matematikte daha başarılı olduğu ortaya çıktı. İtalyan Corriere della Sera gazetesinde yayımlanan habere göre, Venezuela’daki Ande ve İspanya’daki Granada Üniversitelerinde görev yapan bilim adamları, matematik bölümünün son sınıfında öğrenim gören bir grup öğrencinin, yönelttikleri problemleri çözme sürecini gözlemledi. Öğrencilerin problemleri çözme yöntemini ve süresini karşılaştıran bilim adamları, problemi şekillere döken ve sesli düşünenlerin, diğerlerinden daha başarılı olduğunu saptadı. Problemleri şekillerle ifade etmenin matematiksel kavramaya ve çözüme yönelik daha esnek bir düşünce tarzının geliştirilmesine yardımcı olduğunu belirten bilim adamları, yüksek sesle düşünmenin de konsantre olmada önemli rol
Sorular... Cevaplar...
oynadığını söyledi.
Neden ‘Çok Yaşa!’ Denir?
İnsanların kendilerini dinleyerek düşünmelerinin olası hatalarının farkına varmalarına da yardımcı olduğunu belirten bilim adamları, öğrencilere matematik ödevlerini şema ve grafikler kullanarak ve sesli düşünerek yapmaları tavsiyesinde bulundu.
İnsanlar asırlar boyu yaşamın sebebinin ruh olduğuna, ruhun ise insanın başı içinde olduğuna, hapşırmanın bu hayati güce zarar verebileceğine inandılar. Hapşırmanın soğuk algınlığı ile ilişkili olması bu inanışı güçlendirdi. İnsanlar hapşırıklarını tutabilmek için her yolu denediler.
Sonbaharda Ağaçlar Yapraklarını Neden Dökerler? Bütün yaz mevsimi boyunca küçük besin fabrikaları ağaca besin sağlamak için çalışırlar. Sonbaharda güneş ışığı azaldığından bu görevi yapamazlar. Zaten ağaç artık kendisine kış için gerekli olan besini depolamıştır. Orman hayvanlarının yaptığı gibi kış uykusuna rahatça yatabilir. Ama kış uykusuna yatmadan önce, yaprakların sapının dibinde su geçiren küçük delikleri kapaması gerekir. Buralarda sert ve su geçirmez küçük bir parça mantar oluşur ve bu mantar yaprağı iter. Böylece yapraklar düşer.
Yapraklar ağaca nereden besin sağlarlar?
ışığı besin sağlamak için yeterli değildir.
Hava, su, güneş ve topraktan aldıkları minerallerden.
Dansçı Olmak Kolay mı?
Ağaçlar nefes alırlar mı? Evet. Yapraklar üzerinde bulunan çok küçük deliklerden soluk alır verirler.
Ağaç yaprakları sonbaharda neden besin sağlama görevini yapamazlar? Çünkü sonbaharda güneş
Dansçılar düşüncelerini, hikayelerini, ritmlerini ve müziği vücutlarıyla şekillendirir. Bazı danslara bale adı verilir, diğerlerine ise modern dans denilir.Dansçılar müzikal gösterilerde, etnik, folk, jazz, rap tarzı dansederler. Operalar,komediler, televizyon, sinema, müzik kliplerinde de sık sık dansa yer verilir. Dansçıların çoğu iyi şarkı da söyleyebilir.
BOYAMA KÖŞESİ
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Milattan önce dördüncü yüzyılda Aristo ve tıbbın babası sayılan Hipokrat’ın öğretileriyle insanlar, hapşırmanın başın yabancı maddelere karşı bir savunma refleksi olduğunu öğrendiler. Hapşırma bir hastalığın başlangıcı olduğundan hastalığın sonunun kötü bitmemesi için hapşırana ‘uzun yaşa’, ‘sağlıklı yaşa’ gibi sözlerin söylenmesi adeti bu zamanlarda başladı. Yaklaşık yüz yıl sonra Romalılar hapşırmanın iyi bir şey olduğuna, insanı hastalıktan koruduğuna, hapşırığı tutmanın hastalığın kuluçkaya yatmasına belki de ilerde ölüme sebep olabileceğine inandılar. Artık hapşıranÇoğunlukla grup halinde dans gösterisi yapılır, bir kaç kişi de tek başına danseder.Dansçıların bir çoğu aynı zamanda öğretir ve koreografi yapar. Dans etmek sıkı bir çalışmayı gerektirir. Dansçıların çoğu 30 lu yaşlarının sonlarında dansı bırakır ve dans öğretmeni yada çalıştırıcı olurlar. Bir dansçı olmak için düzgün bir vücut, kıvraklık ve esneklik gerekir. Eğitime 5 ila 8 yaşlarında başlanır, genellikle bale
lara ‘tebrikler’ veya ‘iyi şanslar’ deniliyordu. Hapşırana ‘çok yaşa’ denilmesinin kökeni birçok kültürde bu şekilde olmasına rağmen bir Hıristiyanlık deyimi olan ‘God bless you’ (Tanrı seni takdis etsin) cümlesinin kökeni ayrıdır. Altıncı yüzyılda İtalya’da bulaşıcı ve öldürücü veba hastalığının tüm şiddeti ile başlaması ve bu hastalığın belirtisinin kronik hapşırma olması nedeniyle, hapşıranlara ‘God bless you’ denilmesi Papa tarafından yasa olarak yayınlanmış ve mecbur kılınmıştır. Bu yasa ile ayrıca hapşıranın çevresinde ‘God bless you’ diyecek kimse yoksa, o kişinin kendi kendisine ‘God help me’ (Tanrı yardımcım olsun) demesi de tavsiye edilmiştir. Genelde ‘çok yaşa’ diyene ‘sen de gör’ yani ‘sen de benim yaşamımı görecek kadar çok yaşa’ denilmesi de adettendir. Hapşırana ‘çok yaşa’ deyince hapşırmanın kesileceğine inananlar da vardır. okullarındaki özel öğretmenler ders verir. 17- 18 yaşlarında profesyonel bir dansçı olunur. Ne kadar iyi bir dansçı olursanız aldığınız ücret o kadar fazlalaşır. Profesyonel dansçı olmak isteyen birçok kişi olmalka birlikte yeterince iş yoktur. Ancak çok yetenekli olanlar iş bulabilmektedir. Bununla birlikte film sektöründe, televizyonda ve eğitim kurumlarında yeni iş alanları bulunabilmektedir.
45
GÜLELİM-EĞLENELİM
Çin Seddi hakkındaki yanlış bilgiler; 1. Çinliler’in Türkler’den korunmak için yaptıkları bir yapıdır. 2. Yekpare bir yapıdır 3. Uzaydan görülebilen insan eliyle yapılmış tek yapıdır. Çin Seddi hakkındaki doğru bilgiler; 1. Çin Seddi inşa edilirken, yalnızca Türkler’den korunmak değil, aynı zamanda da köylülerin set inşaatında çalıştırılarak, ayaklanmalarının engelleneceği de düşünülmüştür. 2. Çin Seddi deyince herkesin aklına tek bir sur gelse de, aslında Çin’in kuzeyi farklı farklı hanedanlarca inşa edilmiş pekçok farklı sur tarafından bölünmüştür. Ejderha kuyruğu gibi kıvrılarak uzanan Çin Seddi yekpare bir yapı değil, aksine birçok yapıdan oluşuyor. 3. 20. yüz yılın ilk on yılında, Batılı yazarlar ellerinde kesin hiçbir kanıt olmaksızın Çin Seddi’nin Ay’dan görülebildiğini ilan ettiler. Seddin uzunluğu da çoğu zaman abartıldı. Uzmanlar 2700 kilometre uzunluğunda olduğunu söylese de Çin’deki sınır surlarının uzunluğuna ilişkin kesin bir rakam yok, çünkü hâlâ ölçüm yapılmamış çok fazla bölüm var.
Engel Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacaktı?. Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın etrafından dolaşıp saraya girdiler. Pek çoğu kralı yüksek sesle eleştirdi. Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu. Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye başladı. Sonunda kan ter içinde kaldı ama, kayayı da yolun kenarına çekti. Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir kesenin durduğunu gördü. Açtı.. Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde.. “Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir” diyordu kral. Köylü, bu gün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı. “Her engel, yasam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır.
Yanlış: Beş duyumuz vardır! Doğrusu, klasik bilinen; görme, tat alma, işitme, koku alma ve dokunma duyularımızın haricinde, bilinen 4 duyumuz daha vardır: Isı duyusu, denge duyusu, ağrı duyusu, içalgı duyusu (Vücudumuza ait uzuvların nerede olduğunu, görmeden hissedebilme algısı.). Yanlış: Eskimolar buzdan evlerde yaşarlar. Doğrusu; sadece Kanada Eskimoları buzdan evlerde yaşarlar, diğer Eskimoların evleri taştan ya da hayvan derisinden yapılmıştır.
Aşk Ve Çılgınlık Uzun zaman önce,dünya yaratılmadan ve insanlar dünyaya ayak basmadan önce,iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış.Bir gün toplanmışlar ve her zamankinden daha sıkkın oturuyorlarken Saflık ortaya bir fikir atmış: “Neden saklambaç oynamıyoruz?” Ve hepsi bu fikri beğenmiş,ve hemen Çılgınlık bağırmış:”Ben ebe olmak istiyorum!!!”ve başka hiç kimse Çılgınlığı arayacak kadar çıldırmadığı için,Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış...1,2,3... Ve Çılgınlık saydıkça,iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.Şevkat Ay’ın boynuzuna asılmış,İhanet çöp yığınının içine girmiş,Sevgi bulutların arasına kıvrılmış,Yalan bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış. Tutku dünyanın merkezine gitmiş,Para Hırsı bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış... Ve Çılgınlık saymaya devam etmiş,79,80,81,82,83...Aşkın dışında,bütün iyi ve kötü huylar o ana kadar zaten saklanmış.Aşk kararsız
Yanlış: Suyun rengi yoktur. Doğrusu; su renksiz değildir. Çok soluk olsa da suyun rengi mavidir. Yanlış: Deve kuşları kafalarını kuma gömerler. Doğrusu; asla bir deve kuşu kafasını kuma gömerken görülmemiştir. Yanlış: Bukalemunlar ortama uyum sağlamak için renk değiştirirler. Doğrusu; Bukalemunlar renklerini ortama uyum sağlamak için değiştirmezler. Bukalemunların rengi kendi ruh hallerine göre değişir.
SUDOKU 5
Çengel Bulmacayı çözüp bize yollayan 1 okuyucumuz Rüya Halı’dan 160x230cm büyüklüğünde bir halı kazanacak. Pusula5 yazın boşluk bırakın Anahtar kelimeyi yazıp 919’a gönderin, 160x230 ebatlarında Halı kazanın! SMS 1.50 CHF.
9 7 9 6
win.wap.919.ch/pusula5 (ücretsiz katılım adresi) Kazanan kişiye SMS’le bildirilecektir.
GEÇEN AYIN
SUDOKU VE BULMACA ÇÖZÜMLERİ
8 5
9
9
2
3
1
5
6
5
4
5
7
8 4
4
Bir gün Cennet’in kapıları şiddetle vurulmuş: -Güm Güm Güm !! İçeriden seslenmişler: -Kim o? - Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: “ Biz İstanbul’u fetheden Fatih’in yiğitleriyiz! “ İçeriden hoş geldiniz diyerek kapılar ardına kadar açılmış ve yiğitleri içeriye buyur etmişler. Her şey çok güzel gidiyormuş. Ta ki, 40 yıl geçinceye kadar. Bir gün kapılar yine şiddetle çalınmış: -Güm Güm Güm !!! - İçeriden sormuşlar: “Kim o?” - Dışarıdan gök gürültüsü gibi bir ses: “Biz İstanbul’u fetheden Fatih’in yiğitleriyiz!” - İçeriden hemen cevaplamışlar: “Hadi len! Onlar 40 yıl önce geldi!” - Dışarıdan yine ses gelmiş: “ Biz mehter takımıyız ancak geldik!!!”
4
5
1
6
4
9
6 6
3
2
ANAHTAR KELİME: AKIL
FATİH’İN YİĞİTLERİ
6
8 7
FIKRA
6
1
03.2010
9
olduğu gibi,nereye saklanacağını da bilmiyormuş.Bu bizi şaşırtmamalı çünkü hepimiz Aşkı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz.Ve Çılgınlık 95,96,97.. ye gelmiş ve 100 e vardığı an Aşk sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.Ve Çılgınlık bağırmış”Sağım solum sobedir,geliyorum!” ve arkasına döndüğünde ilk önce Tembelliği görmüş,o ayaktaymış çünkü saklanacak enerjisi yokmuş.Sonra Şevkat’i ayın boynuzunda görmüş ve İhaneti çöplerin arasında,Sevgiyi bulutların arasında,Yalanı gölün dibinde ve Tutkuyu dünyanın merkezinde,hepsini birer birer bulmuş sadece biri hariç.Ve Çılgınlık umutsuzluğa kapılmış,en son saklı kişiyi bulamamış.Derken Haset,Aşkın bulunamamasından haset duyarak,Çılgınlığın kulağına fısıldamış:”Aşkı bulamıyorsun,o güllerin arasında..”Ve Çılgınlık çatal seklinde tahta bir sopa almış ve güllerin arasına çılgınca saplamış,ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar. Ve haykırıştan sonra Aşk elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış,ve parmaklarının arasından iki sicim kan akıyormuş,gözlerinden. Çılgınlık Aşkı bulmak için heyecandan Aşkın gözlerini kör etmiş.”Ne yaptım ben?Ne yaptım ben?”diye bağırmış.”Seni kör ettim.Nasıl onarabilirim?”Ve Aşk cevap vermiş”Gözlerimi geri veremezsin ama benim kılavuzum olabilirsin” VE O GÜNDEN BERİ, AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR VE ÇILGINLIK HER ZAMAN YANINDADIR!!!!
KOLAY
Adeta doğru olduğuna emin olduğumuz ama asla detayını bilmediğimiz birkaç madde bize aslında şunu ifade ediyor; bazı şeylere körü körüne inanıyoruz ve kendi doğrularımızdan ziyade duyduklarımızla yetiniyoruz... ya da bilgilerimiz yüzeysel ve eksik kalıyor.
KISSADAN HİSSE
Yanlış:1 köpek yılı 7 insan yılına eş değerdedir ve köpeklerin yaşını hesaplamak için 7 ile çarpmak gerekir. Doğrusu; kedi ve köpek yavrularının insana göre daha hızlı büyüdükleri doğrudur ama bu büyüme 2 yaşından sonra yavaşlar ve aynı ivmeyle devam etmez bu nedenle bir yılı 7 ile çarparak doğru ve kesin bir sonuç elde etmek mümkün değildir.
2
6
7
4
7
2
1 9
8
6 5
3 7
6
6
3
ZOR
DOĞRU BİLDİĞİMİZ YANLIŞLAR
8
7 4
2 1
1
İki sudoku bulmacamızdaki her satır, her sütun ve 3x3’lük her kutuya, 1’den 9’a kadar rakamlar yerleştirilecektir. Her satır, her sütun ve 3x3’lük kutu bölümlerinde 1’den 9’a kadar sayılar bir kez kullanılacaktır.
Bu sayfada yayınlanmasını istediğiniz Fıkra ve diğer yazılarınızı bize yollayabilirsiniz.
E-Mail: haber@pusulaswiss.ch PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
Dükkan kepengi
Kabul etmeme
4
Sıkıntılı, korkulu rüya
Ticaret malı
Rütbe
Yetkeli, sultalı
Duvarcıların çekül ipi
“İbrahim …” (Beşiktaşlı futbolcu)
Kavşak
Dost, arkadaş
Sigorta senedi
ANAHTAR KELİME
Üye
1
Avrupa Birliği (kısa)
Kart dişi hayvan
Yer fıstığı
Temel, esas
Yeniçeri kışlası
Yarışın her evresi
Yiğit
Bir hamur çorbası
AHMET VARDAR
1
Cetvel türü
Zengin, parası çok
Gizli düşmanlık
Kısa çorap
Kuzey Anadolu'da sıradağlar
Eşkenar dörtgen
Kabaca evet
Yaşlı, ihtiyar
Konuşulan dil
Rahmetli edebiyatçımız (altta)
Şimdiki durum
3
Bir ilimiz
2
Satrançta özel hareket
Göğe çıkma
Çengel Bulmaca
Lodos rüzgarının diğer adı
Kıtalardan biri
Kareli kumaş
Kaçak
Yası bir balık
3
Habeş soylusu
Beyaz
İlk Türk antibiyotiği
4
Rahmetli gazetecimiz (üstte)
Mantar üreme organı
Suriye başkenti
Gelir getiren mülkler
İsim
Portakal çeşidi
Övme
Valide
5
Şener Şen’in bir filmi
Uzak
Ekvator'da yetişen meyve
6
Polonya halkından olan
Yeşil abanoz
Tutuşturucu çam kabuğu
Manzume
Tarlayı sürerek dinlendirme
Keşif gemisi
Trabzon ilçesi
Lümenin simgesi
7
Evini, yurdunu özlemek
Bir soru takısı
Aksi, zıt
Norveç'in plaka işareti
Hayvan ölüsü
Bir ilimiz
Sarp geçit
Boyun eğme
Katman
Japon halk türküsü
Oruç ayı
Tez
Kararlılığı sürdürme
Renyumun simgesi
Merkep oturmalığı
Şaşma ünlemi
Berilyumun simgesi
Eski Mısır Tanrısı
Başlıca içeceğimiz Kısa yazı Ülkemizin Avrupa bölümü
Sanat
5
Molibdenin simgesi
Sene
En kalın erkek sesi
Üstün yetenekli
Yüce
Lahza
Fas plakası
Tarlada kalmış ekin sapı
Adalet
6
Mikroskop camı
SAFİYE EROL
Güzel sanatların bir kolu
Uzun boyunlu ördek
Rüzgar
Pusula5 yazın boşluk bırakın Anahtar kelimeyi yazıp 919’a gönderin, 160x230 ebatlarında Halı kazanın! SMS 1.-CHF. win.wap.919.ch/pusula5 (ücretsiz katılım adresi) Kazanan kişiye SMS’le bildirilecektir.
Alınan bir şeyi geri verme
Peru plakası
Balıkçı teknesi kaptanı
Tatlı su ıstakozu
Eko
Yetinme
Ayak direme Hamle
İnce deri Mezar
Yakılacak iri saman
Güç, kudret
Elçilik uzmanı
Birleşim
Antalya ilçesi
Kalıtımsal
İsviçre başkenti
Mesafe Sayı boncuğu
Seyrek olarak
Kısırlık, verimsizlik
Ülkemizin plakası
Uzaklık anlatır
Dini öğüt Ast karşıtı
Tamamlanmamış, kısa
Döşem
Osmanlılarda gece bekçisi
7
Yabancı İtalya'da (Sicilya) yanardağ
Vesika
Avrupa Yayın Birliği (simge)
Şart edatı
Yay silahı
Üstün nitelikli
Sodyumun simgesi
2
Türk müziği makamı
46
BULMACA
2
30.03.2010
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch
basel son_25x35.pdf
16:21
C
M
CM Y
MY
CY
CMY
K
PUSULA MEDIACOM DURMUS AG’ NİN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR - Nisan/April 2010 - www.pusulaswiss.ch