antalya tarım

Page 1



D繹rt Mevsim Tar覺m

1


2

Dört Mevsim Tarım

Tarım sektörünün lokomotifi ANTALYA 2012 yılı ile birlikte gıda güvenliğinde yeni bir dönem başladı. Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte Eski Kanundaki gıda işyerlerini, gıda maddelerinin gıda mevzuatı şartlarına uygunluğundan sorumlu tutan, sorun ve sorumlu bulma yaklaşımını esas alan uygulama yerini gıdanın üretimi, işlenmesi veya dağıtımının herhangi bir aşamasında kontrol altındaki faaliyetlerden sorumluluk esasını getiren; sorunu ortaya çıkmadan engellemeyi, sorun tespiti halinde tehlike kaynağının bulunması ve ortadan kaldırılmasını amaçlayan yaklaşıma bıraktı. Artık bir uygunsuzluğun tespiti halinde yasal yaptırımın uygulanmasını takiben dosya kapanmayacak, yasal yaptırım uygulanmış olsa da uygunsuzluğun kaynağı bulunup ortadan kaldırılıncaya kadar araştırma devam edecek.

“11 Bin 496 Gıda Denetimi”

İlimizde gıda denetimleri ile ilgili 2011 yılı mart ayından itibaren denetimlerin yerinde ve daha etkin yürütülmesi amacıyla büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde bulunan beş ilçe müdürlüğüne satış ve toplu tüketim yerleri yetki devri yapılmış ve denetimler ilçe müdürlüklerimiz tarafından yapılmıştır. Bu yetki devri ile daha çok araçla daha fazla personelin denetimde olması sağlanmıştır. Alo Gıda şikâyetleri 2011 yılı denetimleri açısından da yoğun bir yıl olmuş, Alo Gıda 174 Hattına 1.963 adet şikâyet gelmiştir. Denetimler sonucu 323 işletmeye İdari Para Cezası uygulanmış, Gıda üretim yerleri ile toplu tüketim ve satış yerlerinde toplam 11.496 denetim yapılmıştır.

“İhracatta En Büyük Pay Tarım Sektörünün”

Tarımsal üretim değeri (8.773.975.630 TL) ile Türkiye birincisi olan ilimizde 2011 yılında yapılan toplam ihracat geçen yıla oranla %7 artış göstererek 1.073.551.945 dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu ihracat içinde en büyük pay tarım sektörünün olup, ihracat değeri 573 milyon dolardır. Antalya İhracatçılar Birliği’nden alınan ihracat verilerine göre tarım ihracatının %80’i yaş meyve sebze ihracatı olup, ihracat değeri459 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İlimizden 2011 yılında 48 ülkeye yaş meyve sebze ve turunçgil ihracatı yapılmıştır. Ülkemiz süs bitkileri ihracatına bakıldığında; 2010 yılında 56 milyon 189 bin Dolarolan süs bitkileri ihracatı 2011 yılında 76 milyon 323 bin dolar olmuştur. Türkiye Süs bitkileri ihracatının %41’i, kesme çiçek ihracatının ise 87’si ilimizden gerçekleşmiştir.

“EKÜY Yaygınlaşıyor”

Tarladan sofraya güvenilir gıda sunma amacıyla yürütülen Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi projesi ilimizde örtüaltı sebze yetiştiriciliğinde 7080 üretici ile 36.226 da alanda programlanmış olup çalışmalar devam etmektedir. Turunçgillerde EKÜY çalışmaları 2011 yılında 10 ilçede 98 köyde, 3 bin 21 üreticinin 3 bin 405 bahçesinde olmak üzere 62 bin 662 da alanda yürütülmüştür. Elma bahçelerinde 2011 Yılında EKÜY çalışmaları 3 ilçede 44 köyde, 2 bin 969 üreticinin 2 bin 991 bahçesinde 34 bin 612 da alanda yürütülmüştür. Armut bahçelerinde EKÜY çalışmaları

2 ilçede 18 köyde, 933 üreticinin 1.097 bahçesinde 11 bin 422 da alanda yürütülmüştür.

“Zirai İlaç Kalıntı Oranı %22’den %1’e Düşürüldü”

AB’de ve Türkiye’de 2002 yılında başlayan ve planlı bir şekilde devam eden zirai mücadele ilaçlarının kontrollü kullanımına ilişkin yapılan çalışmaların bir sonucu olarak ürünlerde aldığımız denetim numunelerinin laboratuarlarımızda analizi sonucunda ürünlerimizde 2002 yılında % 22 oranında kalıntı sorunu bulunurken 2011 yılı sonunda bu oran %1 oranına düşmüştür. Bakanlığımızın uyguladığı programlar ve ilimiz çiftçisinin gösterdiği hassasiyet kalıntı konusunda sorunun çözümü konusunda büyük mesafe almamızı sağlamıştır.

“Balıkçı Barınağı”

İl Balıkçılık ve Su Ürünleri Koordinasyon Kurulu, ilk toplantısından bu yana gündeminde olan Antalya Balıkçı Barınağı konusunda oldukça emek sarf etmiştir. Bu çalışmaların sonucunda 2011 yılında proje hazırlanmış ve ihalesi sonuçlanarak, inşaat çalışmaları başlamıştır.

“94 Ekonomik Yatırım, 21 Milyon TL Hibe”

Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı ürünün değerlendirilmesine ve katma değer kazandırılmasına katkı sağlayan aynı zamanda tarım sanayi entegrasyonunu gerçekleştiren ve kırsal kalkınmaya öncelik veren projelerdir. Kırsal alanda kurulan sanayi tesisleri o bölgenin ürünlerinin değerlendirilmesine katkı sağladığı gibi


Dört Mevsim Tarım

istihdam ve sinerji yaratmada faydalı yatırımlardır. Bu program kapsamında 2006-2010 dönemini ile 2011 yılında ekonomik yatırımlardan 94 adet projenin maliyeti 42 milyon 636 bin TL olup hibe tutarı 21 milyon 208 bin TL’dir. 2011 yılında KKYDP kapsamında 13 ekonomik ve 2 adet alt yapı sulama projesi Bakanlığımız tarafından onaylanmış Sayın Valimiz Dr. Ahmet ALTIPARMAK’ ın katıldığı bir törenle sözleşmeleri imzalanmış ve uygulaması devam etmektedir. Makine Ekipman Alımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında 2011 yılında 2 bin 685 adet Makine Ekipman verilmiş olup, proje tutarı 14 milyon 202 bin TL’dir.

“41 Milyon 721 bin TL Destekleme”

Üretimi ve ürünü kayıt altına almak ve izlenebilirliliği sağlamak tarım politikalarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında en önemli unsurdur. Bakanlığımızın çiftçilerimize ve üreticilere verdiği destek, teşvik, prim v.s. uygulamaları temel felsefesi maliyetlerin bir kısmını karşılamak arz açığı bulunan ve ihracat şansı olan ürünlerin üretimini arttırmayı hedeflemek amacıyla yapılmaktadır. Ülkemizde 2010 yılında uygulanan destekleme kalemlerinden 26 tanesi ilimizde uygulanmış ve toplamda 70 bin 708 çiftçiye 23 milyon 287 bin TL’si bitkisel üretim desteği, 18 milyon 434 bin TL’si hayvansal üretim desteği olmak üzere toplam 41 milyon 721 bin TL destekleme ödemesi yapılmıştır.

“Üreticilerin Yanındayız”

Bakanlığımızın görev ve sorumluluğunu tarımsal üretimi arttırmak, tarım

ürünlerinin gıda maddesi olarak izinlerini vermek, denetlemek, kırsal kalkınmayı sağlamak ve bu faaliyetlerle ilgili politikalar geliştirmek ve uygulamaya koymak olarak ifade edebiliriz. Yapılacak bu çalışmaların muhatap kitlesi kim olursa olsun ilk önce yapılması gereken faaliyet eğitim ve yayım çalışmalarıdır. Bakanlık olarak sadece il ve ilçe müdürlükleri aracılığı ile yaptığımız eğitim ve yayım çalışmalarına şimdi TARGEL personelimiz de iştirak ederek yayım ağımızı genişletmiş bulunuyoruz. TARGEL kapsamında 19 ilçede 153 çalışma bölgesinde görev yapan 128 mühendis ve 25 veteriner hekim ile bilgiyi 24 saat köye ve kırsal alana taşıdık. Bu personelimiz 354 belde ve köyden sorumlu olup Bakanlığımızın köy bazında teşkilatlanmasının en önemli ayağını oluşturmaktadır. İl Yayım Programı ve ilçe çiftçi toplantıları çerçevesinde 1365 toplantı düzenlenmiş ve 42 bin 498 çiftçiye ulaşılmıştır.

“2012 Yılı için 24 Hedef Belirledik”

Antalya tarihten gelen birikimlerini ve ekolojiden elde ettiği kazanımlarını üretime dönüştürebilen, bu tecrübelerini ülkemiz üreticileri ile paylaşarak tarıma rehberlik eden bir ilimizdir. İl Müdürlüğü olarak her yıl kendimize

3

yeni hedefler belirleyip bu hedeflere ulaşmak için üreticilerimizle, ihracatçılarımızla ve sektör paydaşlarıyla ortak bir çalışma içine giriyoruz. İl, ilçe ve köylerde faaliyet gösteren TARGEL personeli ile bu sektörü bir adım ileriye götürmek için 2012 yılında da yoğun bir gayret içerisinde olacağız. İl Müdürlüğü olarak Örtüaltı Üretim Atıklarının Değerlendirilmesinden, Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Geliştirilmesine, Değişik Tropik Meyve Türlerinin Antalya Koşullarına Adaptasyonu Üzerinde Araştırmalardan, Antalya Tarım Stratejik Planının hazırlanmasına kadar gıda, tarım ve hayvancılık başlıklarında 24 hedef belirledik. Hedeflerimizin hepimizin ortak dileği olması en büyük arzumuzdur. Bakanlığın yeniden yapılanması ve Expo organizasyonları ile yoğun geçen 2011 yılı sektör açısından diğer yıllara göre daha problemsiz olmuştur. Türk tarımının lokomotifi olan Antalya’nın dünya pazarlarında rekabet edebilirliğini artırmak ve sektörün daha ileri noktalara ulaşması için çalışmalarımıza etkin bir şekilde devam edeceğiz.

Bedrullah ERÇİN Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V.


4

Dört Mevsim Tarım

Antalya Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü adına İmtiyaz Sahibi Bedrullah ERÇİN İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Yayın Editörü Derya BİLGİN - Gürsel CİNGÖZ Basın ve Halkla İlişkiler Birimi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Mehmet YORAN YAYIN KURULU Ahmet UYMAZ İl Müdür Yardımcısı Ali Ulvi BÜYÜKSOY Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü

64

İzzet KAŞ Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Kadri BİLİCİ Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Mehmet ŞEN Bitkisel Üretim ve Sağlığı Şube Müdürü Remzi TÜLÜ İdari Mali İşler Şube Müdürü Salih TOROS Tarımsal Alt yapı ve Arazi Değerlendirme Şube Müdürü Veysel ÇELİK Gıda ve Yem Şube Müdürü DANIŞMA KURULU Prof.Dr.Osman KARAGÜZEL Akdeniz Üni.Ziraat Fak.Dekanı Doç.Dr. Yılmaz EMRE Akdeniz Su Ürünleri Arşt. Ürt. Eğt. Enst. Md. Dr.Abdullah ÜNLÜ Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitü Müdür V. Çetin Osman BUDAK Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali ÇANDIR Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı

YAPIM

Faruk KURNAZ İl Kontrol Laboratuvar Müdürü M.Uğur AKA Zirai Karantina Müdürü Mustafa SATICI Antalya İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Halil ORDU Ziraat Odası Başkanı YAYINA HAZIRLIK GRUBU Handan ÖZKAN Selma COŞGUN Reyhan ÇALIK Abdi TÜRKER Serpil KOZAN Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Vatan Bulvarı Sedir Mahallesi Tarım Kampüsü ANTALYA Tel : 0242 345 28 20 (3 Hat) Fax : 0242 346 67 80 www.antalya-tarim.gov.tr Dergimizde yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Yayınlanan makalelerin kaynaklarına İl Müdürlüğünden ulaşılabilir.

Ajans Başkanı Özer KESTANE Yayın Koordinatörü Sibel HEKİMOĞLU Grafik Tasarım Yeşim AYAN - Rahşan AKSOY Sibel KAŞIKÇI - Neslihan EDİZ Haber Merkezi Özgür ÖNDER (Antalya Temsilcisi) Derya ŞAHİN Süleyman DUMAN

REKLAM Reklam Direktörü Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü Derya ÇOLAK Müşteri Temsilcileri İrfan IŞIK - Hakan KÜL Dilem ŞANLI Muhasebe Dila Emral AYDIN Abone Sorumlusu Melda HİÇDURMAZ

Renkli Kalem Medya Grubu Antalya Temsilciliği Elmalı Mahallesi Hükümet Caddesi Sıdıka İş Merkezi Kat:2 No:18 Muratpaşa / ANTALYA 0242.242 03 05 www.renklikalem.com.tr e-posta:bilgi@renklikalem.com.tr Yayın Türü: Süreli Yerel Baskı Yeri: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San ve Tic.Ltd.Şti Baskı Tarihi:


Dört Mevsim Tarım

14

5

İÇİNDEKİLER

38

48

40

6 8 10 12 19 20 22 24 28 32 34 36 46 48 62 64 70 76 78 87 104

Tayland’da EXPO 2016 tanıtımı Antalya EXPO 2016 Gıda Güvenliği Eylem Kurulu Growtech Eurasia 11. kez kapılarını açtı 19. Uluslararası ANFAŞ Gıda İhtisas Fuarı Uluslararası Tarım Gıda ve Gastronomi Kongresi Avrupa’nın en büyük botanik alanı oluşturulacak Antalya’da Su Ürünleri Çalıştayı Türkiye’nin tek içecek fuarı BEVEKS Toprak ve sudaki nitrat kirliliği izlenecek Akdeniz’in Kalbinde YMS Pazarlama Projesi Organik tarım eğitimi SETBİR Sektör Buluşması Kesme çiçeğin merkezi: Kepez TARSİM çiftçinin yanında Bitkiler pasaportla gidecek Kesme Çiçeğin Dünü Bugünü Hal Yasası ümit verdi ‘’Antalya misyonunu yerine getiriyor’’ ‘Bilgi Alışverişi’ toplantısı Seracılıktan ihracatçılığa


6

Dört Mevsim Tarım

Tayland’da EXPO 2016 tanıtımı Royal Flora Ratcaphruek Expo’sunda, Antalya’da 2016’da düzenlenecek Botanik Expo’nun tanıtımı için Türkiye Bahçesi kuruldu

T

ayland’ın Chiang Mai şehrinde 14 Aralık 2011-14 Mart 2012 arasında organize edilen 2011 Royal Flora Ratchaphruek Expo’sunda, 2016 yılında Antalya’da düzenlenecek Botanik Expo’nun tanıtımı için Türkiye Bahçesi kuruldu. Expo’da Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun da desteğiyle Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, kurduğu 2 bin metrekarelik Türkiye Bahçesi ve düzenlediği Türk geceleriyle hem Türkiye’nin, hem de Expo 2016 Antalya’nın tanıtımını yaptı. Türkiye Bahçesi’nde organize edilen

Türk gecelerine, Ekonomi Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi temsilcileri katıldı. Ayrıca Expo İcra Kurulu, Antalya Vali Yardımcısı Ali Nazım Balcıoğlu, Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Osman Bağdatlıoğlu, Antalya Ticaret Odası Başkanı Çetin Osman Budak, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Abdullah Sevimçok ve Antalya Büyükşehir Belediyesi

Genel Sekreter Yardımcısı Cemal Öcal da tanıtım çalışmalarında yer aldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının koordinatörlüğünde Antalya’da düzenlenecek olan “Çiçek ve Çocuk” temalı EXPO 2016’nın bayrağı, Fransa’da düzenlenen törenle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker’e Kasım ayında teslim edilmişti. 900 dönüm alanda kurulacak ve 6 ay devam edecek Expo’ya 100 ülke katılacak. 5 milyon yabancı ve 3 milyon yerlinin geleceği Antalya 2016 Expo’nun ekonomiye 1 milyar euro katkı sağlaması bekleniyor.


D繹rt Mevsim Tar覺m

7


8

Dört Mevsim Tarım

Antalya

EXPO 2016 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, ‘’EXPO ile yeni yatırımlar kazanılacak, istihdam gelişecek, dünya Antalya’yı daha iyi tanıyacak’’ dedi.


Dört Mevsim Tarım

9

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, Antalya-Alanya karayolu üzerinde bulunan Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsüne (BATEM) ait 1100 dönümlük EXPO alanında incelemelerde bulundu. Bakan Eker’e bu gezisi sırasında Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Antalya Milletvekili Sadık Badak, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, ATSO Başkanı Çetin Osman Budak, Süs Bitkileri ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Osman Bağdatlıoğlu ve ATB Başkanı Ali Çandır eşlik etti. 23 Kasım 2011’in dünyada Antalya ve Türkiye için önemli bir gün olduğunu belirten Bakan Eker, Expo 2016’ya ilişkin çalışmaların resmen başlatıldığını hatırlattı. EXPO Alanı için 1100 dönümlük BATEM’e ait arazinin kullanılacağını belirten Bakan Eker, “EXPO dediğimiz uluslararası sergi faaliyeti dünyada 160 senedir yapılıyor. Türkiye’de ilk defa 2016 yılında Antalya’da düzenlenecek. Türkiye ilk defa bir EXPO’ya ev sahipliği yapacak. Hem Antalya hem de Türkiye için bir ilk. Paris’te düzenlenen ve iktidarı muhalefeti ile tüm milletvekilleri ile STK ve ilgili kurum müdürlerinin katıldığı toplantıda, coşkulu bir şekilde EXPO bayrağını aldık’’ dedi.

Her ülkenin bir bahçesi olacak EXPO’nun Antalya için çok önemli kazanımlar getireceğini ifade eden Eker, bayrağı aldıktan çok kısa bir süre içinde çalışmalara başlandığını belirtti. Eker, şunları söyledi: ‘’Tür-

kiye belki geç kaldı ama ‘Çiçek ve Çocuk’ temalı EXPO nasıl düzenlenirmiş, Antalya bunu tüm dünyaya gösterecek. Bununla Antalya yeni yatırımlar kazanacak, istihdam gelişecek, kalkınma gerçekleşecek. Antalya’nın tanıtımına büyük katkı sağlayacak, daha çok turist gelecek, daha çok üretim olacak, dünya Antalya’yı daha iyi tanıyacak. Burada ülkelerin kendi kültürlerinin bir numunesini, en önemli gördükleri neyse onu getirerek, bahçe olarak kuracaklar ve burada bırakacaklar. EXPO 2016 bittikten sonra da orası kalıcı bir sergi ve faaliyet alanı olarak kalacak. Hepimiz Antalya’nın bu coşku ve heyecanını paylaşıyoruz. Üzerimize düşen çabayı, gayreti göstereceğiz.’’

Açılış 23 Nisan 2016’da Alan içinde oluşturulacak ülke bahçelerinde ‘Çiçek ve Çocuk’ temasının

kullanılacağını belirten Bakan Eker, çocuğun masumiyetin ve geleceğin; çiçeğin ise estetiğin, şehir kültürünün simgesi olduğunu ifade etti. Eker, ‘’Bütün bu süre zarfında ortaya konacak tüm değerler, Antalya için kalıcı bir zenginlik oluşturacaktır. 23 Nisan’da büyük bir etkinlikle o gün Antalya’dan Türkiye’nin ilk EXPO’sunun nasıl düzenleneceğini tüm dünyaya göstermiş olacağız. O zamana kadar 5 yıllık süremiz var ve tüm hazırlıklarımızı o güne kadar tamamlayacağız” diye konuştu. Yönetim ve karar mekanizmalarına ilişkin Ankara-Antalya müşterek çalışmalarının yürütüleceğini söyleyen Eker, ihtiyaçların tamamının karşılanacağını kaydetti. Bakan Eker, ‘’Çünkü 160 yıllık EXPO tarihinde Türkiye’nin ilk defa ev sahipliği yapacak olması çok önemli. Gereken neyse yapılacaktır” dedi.


10 Dört Mevsim Tarım

Gıda Güvenliği Eylem Kurulu Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, ‘’Soframızdaki ürünün gıda güvenliği noktasında hala tereddütlerimiz de olsa kalıntı oranının % 1’e düşürülmesi çok büyük bir başarıdır’’ dedi.

A

ntalya İli Gıda Güvenliği Eylem Kurulu yılsonu değerlendirme toplantısı, geniş bir katılım ile İl Müdürlüğünde gerçekleştirildi.

Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, toplantıda yaptığı konuşmada, sofradaki ürünün gıda güvenliği noktasında hala tereddütler bulunsa da, kalıntı oranlarının % 22’den % 1’e düşürülmesinin çok büyük bir başarı olduğunu, bu oranın Avrupa’da % 3 civarında bulunduğunu kaydetti. Üreticileri ve ziraat odası ile tarım teşkilatını bu sonuç için kutlayan Vali Altıparmak, ‘’En ummadığınız yerde bile alkollü içki satışı yapılıyor. Onlar kar amacıyla nasıl böyle bir işi yapıyorlar anlamıyor um.

İnsan öldürmek ile zehirlemek arasında ne fark var? Vicdanlarımız kendi polisimiz olmalı. Okul kantinlerine denetimleri başlattık. Öğrencilerimize zararlı olan ürünlerin kaldırılması ve narenciye satışı yapılması noktasında önemli çalışmalar yaptık’’ dedi.

Beyaz Bayrak tescillenmeli Vali Dr. Altıparmak, Beyaz Bayrak projesini son derece önemsediğini de ifade ederek, 34 işletmenin bu ödülü almasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Vali Altıparmak, ‘’Ne kadar isabetli bir iş yaptığımızı görmüş oldum. Beyaz Bayrak, turizmdeki Mavi Bayrak gibi olmalı, tescillenmeli, tanıtımı çok iyi yapılmalı. Halkımıza (Beyaz Bayrak olan yere güvenle gidin, yiyin, için) dememiz lazım. Bu ödülü almak için işletmeler de gayret ve disiplin içinde olmalı” diye konuştu.


Dört Mevsim Tarım

Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ise gıda güvenliğinin Antalya için önemli bir konu olduğunu bildirdi. Bir hekim olması nedeniyle et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinin en kolay bozulabilen ürünler olduğunu bildiğini, bu ürünlerin yarattığı toksikasyonların da çok büyük önem arz ettiğini belirten Prof. Dr. Akaydın, belediye olarak kasaplar odasıyla birlikte özellikle et kesim denetimleri noktasında önemli görevler yerine getirdiklerini kaydetti.

Kurul bu yıl 27 karar aldı Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullan Erçin ise Antalya’nın gıda güvenliği konusundaki sorunlarını çözmek, tüketiciye güvenilir gıda arzını sağlamak, sektörü haksız rekabete karşı korumak amacıyla Antalya Valiliği başkanlığında paydaş bir çalışma yapıldığını ifade etti. Erçin, kurulun yılda 4 kez toplanarak, gıda güvenliğini masaya yatırdığını, bu yıl 27 karar alındığını bildirdi.Erçin, gıda zinciri boyunca etkin kontrollerle yüksek seviyede gıda güvenliğini sağlamayı, sektörde haksız rekabeti önlemeyi, Türkiye’de üretilen gıdaların dış pazarlarda rekabet şansını artırmayı hedeflediklerini vurguladı.

24 bin 306 adet sahte içki ele geçirildi Antalya’nın bölgesel değil global bir şehir olduğunu vurgulayan Erçin, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Sadece havaalanı yoluyla Antalya’ya 26 Aralık 2011 itibariyle10 milyon 865 turist gelmiştir. Antalya kötü örnek-

11

Antalya Valisi Dr. Ahmet Altıparmak beyaz bayrak ve berat ödülü almaya hak kazanan Antalya Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsüne ödül verdi.

lerle gündeme gelerek tanınan bir şehir değil, benzersiz özellikleri ve hizmet sektöründeki iyi örneklerle tanınan bir şehir olarak sürekli artı değer yaratacaktır. Bunun yolu da kötü örnekleri ortadan kaldıran bir yaklaşımdan geçer. Özellikle gıda sektöründeki olumsuzlukların önlenmesi büyük önem arz etmektedir. 2011 yılında 24 bin 306 adet sahte içki ve 11 bin 220 litre alkol ele geçirildi.’’ Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak ise gıda güvenliği denildiğinde 10 bin iş yerinden söz edildiğini, 11 milyona yakın turist ve 3 milyon yerli halk düşünüldüğünde bunun çok önemli bir konu olduğunu kaydetti.

Beyaz Bayrak bir marka simgesi Budak, şöyle devam etti: “Gıda güvenliğinin turizm için önemi büyük.

Turizmde yeme içme kalitesi ve güvenliği önemli bir husus. Bir ülkenin mutfağı ve yemek kalitesine bakarak, ülke seçimine karar verilmekte. Antalya turizmde bu noktaya geldiyse bu otellerimizin mutfak kalitesinden kaynaklanmaktadır. Tabii marka restoranlarımız da önemli. Beyaz bayrak ve berat uygulaması devreye girdi. Bu ödülü almak çok zor. Çok güzel bir uygulama, ancak ödül alan otel sayısı 11, restoran sayısı ise 7. Bu sayılar çok az. Beyaz Bayrak çok önemli bir marka simgesi, buna medyanın da çok daha fazla önem vermesi gerekiyor. Antalya’yı beyaz bayraklı şehir yapmalıyız.’’ TÜKODER Antalya Şube Başkanı Abdullah Özçulcu, gıda güvenliğinde sadece gıdayı üretenlerin sorumlu olmadığını, nakliye depolama, satış, hammadde üretenin de bu zincire eklendiğini bildirdi.


12 Dört Mevsim Tarım

Growtech Eurasia 11. kez kapılarını açtı Türkiye’nin en büyük uluslararası tarım fuarı olan Growtech Eurasia’nın açılışında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker ile KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu da bulundu.

G

rowtech Eurasia, kapılarını 11. kez ziyaretçilerine açtı. Türkiye’nin en büyük uluslararası tarım fuarı olarak nitelendirilen Growtech Eurasia’nın açılışına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu ve Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu katıldı. Açılış töreninde, Antalya Milletvekili Sadık Badak, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ile ATSO Başkanı Çetin Osman Budak da hazır bulundu. Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Ali Çetin Amcaoğlu, yaptığı konuşmada, bu tür organizasyonların çok olumlu sonuçlar verdiğini, teknoloji ve modernizasyonun sağlanabilmesi için ciddi öneminin bulunduğunu kaydetti. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.

Dr. Mustafa Akaydın ise EXPO zaferinin müjdesini Antalya halkı ile paylaşmaktan duyduğu mutluluğu ifade ederek, 2012 yılının başarı yılı olacağını söyledi. Akaydın, Antalya’nın turizm gibi, tarımda da önder olmaya devam edeceğini vurguladı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker de, Türkiye’nin, dünyada tarım konusunda artık söz sahibi bir ülke olduğunu belirterek, ‘’Tarım hasılamız 62 milyar dolara yükseldi. Türkiye 8 yıl önce tarım hasılası ile 190 ülke arasında 11. sıradayken 7’nciliğe yükseldi. Avrupa’da ise İspanya, Fransa, İtalya, Rusya gibi ülkeleri geride bırakarak, birinci oldu’’ dedi.


Dört Mevsim Tarım

13

Üç temel altyapı sorunu çözülecek Türkiye’nin tarımda üç temel altyapı sorunu bulunduğunu ifade eden Bakan Eker, tarım arazilerinin miras yoluyla parçalanması, parçalanan tarım arazilerinin toplulaştırılması ve sulanabilir tüm tarım arazilerinin sulanabilir hale getirilmesine ilişkin bu üç temel altyapı sorunun bu dönem içinde çözüleceğini anlattı. Eker, çiftçinin refahının artırılması ve mazot, gübre gibi tarımsal girdi maliyetlerinin düşürülmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine Maliye Bakanı ile çalışmalar başlattıklarını da kaydetti.4. Growtech Tarım Ödülleri kapsamında dereceye giren firmalara ödüllerini veren Bakan Eker, protokol üyeleri ile birlikte fuarın açılış kurdelesini kesti. Bakan Eker, açılış programının ardından fuar alanında stantları ziyaret ederek, bilgi aldı. Batı Akdeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nün (BATEM) yeni narenciye ürünlerinin tanıtımını yapan Bakan Eker, burada gazetecilere mandalina, kamkat ve domates reçeli ikram etti. ‘BATEM Fatihi’, ‘BATEM Şekeri’ ve ‘BATEM Baharı’ isimli üç portakal çeşidi hakkında bilgi veren Bakan Eker, BATEM Fatihi’nin Washington’dan daha büyük meyveli ve erkenci, BATEM Şekeri’nin çok tatlı, BATEM Baharı’nın ise sonbaharda değil, daha geç hasat edildiğini söyledi.

15 yıllık emeğin ürünleri BATEM Göral, BATEM İncisi ve BATEM Yıldızı mandalina türleri ile BATEM Sarısı ve BATEM Pınarı isimli yeni iki limon türünü de tanıtan Eker; ‘’Biz narenciye mümkün olduğunca geniş alanda hasat edilsin

diye çalışıyoruz. Çünkü tüm çeşitlerin hepsi aynı zamanda olgunlaşırsa aynı anda hasat edilir, aynı anda pazara gönderilir ve fiyat düşer. Bir kısmı daha önce, bir kısmı daha sonra olgunlaşırsa üreticinin lehine olur. Yılların emeğidir bu çeşitler. 8-10 yıl, 15 yıl süren bir emeğin sonucudur. Bunların isimleri de BATEM’le anılıyor. Türkiye’de narenciye üretimine çok büyük katkı sağlıyor buradaki uzman arkadaşlarımız’’ diye konuştu.

1 -4 Aralık tarihleri arasında açık kalan fuarda, İl Gıda, Tarım ve Havancılık Müdürlüğü yetkilileri de kurulan stant ile ziyaretçilerine teknik bilgiler verdi, soruları yanıtladı. Ziyaretçiler fuar alanında İl Müdürlüğü standı yanında kurulan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 3. Tarım ve İnsan temalı fotoğraf yarışmasına ait fotoğraf sergisini de izleme imkanı buldu.


14 Dört Mevsim Tarım

Gıda güvenliğinde

yeni dönem Bakan M. Mehdi Eker, “Hedefimiz vatandaşlarımızın daha sağlıklı, daha hijyenik, daha güvenilir gıdaya ulaşması” dedi.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, Türkiye’yi gıda konusunda AB standartlarına ulaştıracak, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu kapsamında uygulanacak ‘Gıda Güvenilirliği Sistemi’nin detaylarını, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Bakan Eker, ‘’Hedefimiz, vatandaşlarımızın daha sağlıklı, daha hijyenik, daha güvenilir gıdaya ulaşması. Biz bu mevzuatı bunun için yaptık” dedi. Basın mensuplarının yanı sıra çok sayıda sektör temsilcisinin katıldığı toplantıda konuşan Bakan Eker, Türkiye’de çağdaş bir toplumun ihtiyacı olan AB standartlarında bir gıda denetim sisteminin yeniden tesis edildiğini, 100’ün üzerinde düzenlemenin yürürlüğe girdiğini belirtti.

Tarım ve gıdanın, insanlığın kalıcı ihtiyaç alanı olduğunun altını çizen Bakan Eker, Türkiye’nin endemik bitkiler açısından, topraklarının zenginliğine dikkati çekerek, dünyada bilinen 12 bin endemik bitki türünün 4 bin çeşidinin Türkiye’de olduğunu, bütün bunların Türkiye’de gıda sektörünün özel bir muameleye tabi tutulması gerektiğini gösterdiğini anlattı. Cumhuriyetin 83’üncü yılında Türkiye’nin bir tarım kanununa kavuştuğunu vurgulayan Bakan Eker, “Bu, aslında kendi değerlerimizin çok da farkında olmadığımızın bir yansımasıdır. Çok zengin bir kaynak, çok zengin bir tarih, kültür, birikim ve biz bunu yeteri kadar değerlendirememişiz” dedi. Bakan Eker, sözlerine şöyle devam etti: “Bu kanunla birlikte, Türkiye’de her


Dört Mevsim Tarım

şey çok daha farklı bir mecrada seyretmeye başlayacak. Bugün burada sizlerle bir kısmını ancak paylaşacağım yeni düzenlemeler manzumesi, çünkü 102 yönetmelik çıktı. Biz, 2010 yılı 13 Haziran tarihinde 5996 Sayılı Kanunu çıkardık. Bu kanunla bizim hedefimiz, çağdaş bir toplumun, çağdaş bir bireyin sağlık, hijyen ve gıda güvenliği çerçevesinde ihtiyaçlarını gidermeye odaklanmış bir mevzuat. Bizim birinci hedefimiz bu. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları daha sağlıklı, daha hijyenik, daha güvenilir gıdaya ulaşsın. Bunun denetim mekanizmasını kuralım, bunun yasal mevzuatını oluşturalım. Çünkü gıda, tarım sektörünün tüketiciye, kentliye dönük yüzüdür aslında. O nedenle burada sadece üretici değil, herkes bu sektörün bir paydaşıdır. Biz gıdaya böyle baktık. Onun için bu kanun ve dü-

zenlemelerde birinci amacımızı bu şekilde oluşturduk.’’ Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerinin sürdüğüne de işaret eden Bakan Eker, bu konuda ülkenin yaşayabileceği en büyük problemin, gıda konusunda olacağını söyleyenlerin bulunduğunu hatırlattı. Eker, “Bu haksızlıktır. Doğru değildir. Ve bu gıda kanunuyla, bu mevzuatla aslında Türkiye’nin AB standartlarını çok rahat bir şekilde yakaladığını, yakalayabileceğini ve uygulama kabiliyetine sahip olduğunu göstermiş oluyoruz. Diğer birçok fasıl, henüz müzakereye açılmamışken, biz gıda faslını müzakereye açtık ve bu kanunla uygulamaya şimdi koyduğumuz 102 yönetmelik, aslında AB’yle uyumun ve entegrasyonun da gıda ve gıda sektörüyle ilişkili olarak daha kolay olacağını, Türkiye’nin bunu yerine getirdiğini göstermesi bakımından önemli” diye konuştu.

15

“Türkiye’nin marka alanını gıda oluşturuyor” Bakan Eker, ticari olarak da Türkiye’nin marka alanını gıdanın oluşturduğunu, Türkiye kelimesinin yurt dışında gıda ile olduğu kadar başka hiçbir endüstriyel ya da teknoloji ürünüyle anılmadığını vurgulayarak, çıkarılan mevzuatın bu açıdan da büyük önemi bulunduğunu kaydetti. 5996 Sayılı Kanunun ve bu kapsamda çıkarılan yeni mevzuatın ayrıntılarından da örnekler veren Bakan Eker, şöyle devam etti: “Bu kanun ile birlikte 95 yönetmelik yayınlandı, şu anda 7 yönetmelik de Başbakanlıkta yayınlanma aşamasında. Bu süreçte biz bir şey daha yaptık. Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, ‘Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ olarak yeniden organize ettik. Değişim ve dönüşümün önemli bir parçası. Köy hizmetleri faaliyetleri yerelleştirildi,


16 Dört Mevsim Tarım

valilikler bünyesinde kurulan birimlerle yürütülüyor ve tarım şehirle üretici arasındaki bağı kuran, ikisini birleştiren bir çatı sektör haline getirildi. Ve en azından 27-28 yıldır var olmayan bir Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü geliyor. Balıkçılık ve Su Ürünleri, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Hayvancılık Genel Müdürlüğü kuruldu. Daha toprağa atılan tohumdan, çatalınızın ucuna, tabağınıza gelinceye kadar bütün safhaları kontrol ediliyor. Onun için Gıda Kontrol Genel Müdürlüğü dedik. İster bitkisel ürün olsun, ister hayvansal ürün olsun, hangisi olursa olsun, ister işlenmiş gıda ürünü haline gelmiş olsun, ister yarı mamul veya hammadde formunda olsun, bunların her biri üretimde kullanılan bilgiler. Bitki için sebze için kullanılan gübre, bunların hepsi, ürün haline gelinceye, soframıza, tabağımıza gelinceye kadar bütün safhası artık

biliniyor. Tüm yönetmelikler böyle bir anlayışla hazırlandı. Bu nedenle, ‘Gıda alanında Türkiye’de yeni bir dönem başlıyor’ diyoruz. Son derece de kapsamlı, toplumun ihtiyaçlarını, çağdaş, modern bireyin ihtiyaçlarını dikkate alan bir yapı oluşturduk.”

“Gıda tarım ve hayvancılığı tek çatı altında birleştirdik” Bakan Eker, bakanlığın yeniden yapılanması konusuna da değinerek gıda tarım ve hayvancılığı tek çatı altında birleştirdiklerini, yetkilerinin de bazılarını devrettiklerini anlattı. Bakan Eker, iş yeri kapama, ürün toplatma, para cezası gibi müeyyideleri yapmaya artık il müdürlüklerinin yetkili olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: “Gıdayla ilgili bir denetim oldu, toplum sağlığına aykırı bir durum

tespit edildi. Daha önce mutlaka gidip mülki amirin onayıyla bunlar yapılmak mecburiyetindeyken, artık böyle bir şey olmayacak. 13 Ocak tarihinden itibaren bu şekilde il müdürlerine böyle bir yetki devredilmiş oldu. İşlemlerini kontrol ve denetim elemanları acil durumlarda, baktı ürün toplum sağlığına aykırı, orada derhal ürünü toplatmak ve faaliyetten men gibi bir yetkisi var.” Gıdanın standartlara uygunluğu yetkisinin de yapısı değişen kendi bakanlığı bünyesine verildiğini dile getiren Bakan Eker, bu çerçevede Risk Değerlendirme Daire Başkanlığının kurulduğunu, bu başkanlıkta gıdanın alanına giren birçok konuyla ilgili 10 ayrı bilimsel komisyon oluşturulacağını, gıda üretim zincirinin her aşamasında muhtemel risklerin halk sağlığı açısından bilimsel olarak değerlen-


Dört Mevsim Tarım

17

dirilip gerekli tedbirlerin alınacağını bildirdi.

“Ürün kaynağına kadar izlenebilecek” Gıda güvenliği için oluşturulan stratejik plan çerçevesinde 12 ayrı eylem planı hazırlandığını bildiren Eker, bir başka konunun da işletme kaydı ve onayı olduğunu söyledi. Eker, ‘’Daha önce sadece gıda üretim yerleri kayıt altına alınırken, bundan sonra toplu tüketim ve satış yerleri de kayıt altına alınacak. İzleme güvenliği olacak. Yumurta hangi çiftlikten, ilden geldi bileceğiz. Et ve et ürünleri nerede imal edilmiş, hangi bölge, hangi çiftlikte imal edilmiş, bunu geriye doğru izleyebileceğiz. Ancak, sebze ve meyvede zaman alacak bunun başlaması’’ dedi.

Hileli üretim kamuoyuna açıklanacak Bakan Eker, tüketici sağlığının korunması amacıyla taklit ve hileli ürün üreten firmaların artık Bakanlıkça kamuoyuna açıklanacağını, uygun ürün satan firmaların ise ödüllendirileceğini kaydetti. Böylece iyi ve kötünün birbirinden ayrılacağını ifade eden Bakan

Eker, yem fabrikaları ve çiftliklerin ürettikleri ve hayvanlara yedirdikleri yemlerin kaydını tutacaklarını, hayvanlara kötü muamelede bulunulmayacağını, 8 saatten fazla yolculuk yaptırılmayacağını anlattı. Evde hayvan satılan, üretilen yerlerde de hayvan haklarıyla ilgili standartların geliştirildiğini ifade eden Eker, kuş gribi, çekirge istilası gibi olabilecek olumsuzluklara karşı acil müdahale planlarının da hazırlandığını bildirdi. Eker, çiftlikte üretim yapanların, mandıra, kesimhane sahipleri ve piyasaya arz edenlerin, bakkal, market, toptancı ve depocuların ürettiğinden ve sattığından sorumlu olacaklarını kaydetti.

Okunamayan etiketler Yeni dönemde okunamayan

ürün etiketine son verilecek.Ürün ambalajlarında içeriklerine yönelik yazıların çok küçük olduğunu ve pek çok vatandaşın bunları okuyamadıklarından şikayet ettiğini de belirten Bakan Eker, şunları söyledi: “Etiketlerdeki bilgiler en az 12 punto olacak. Yani bilgiler okunabilecek. Tüketiciler tükettikleri gıdanın günlük ihtiyaçlarının ne kadarını karşıladığı bilgisini de etikette bulacaklar. Bu uygulama, obezitenin önlenmesinde rol oynayacak. Bazı alerjenler var. Bu uyarılar da olacak. Tohum, fide, fidan gibi pasaportu olmayan tohum, bir ilden bir başka ile nakledilemeyecek. Sertifikası olmayan kişinin zirai ilaçlama yapması mümkün olmayacak, yapan para cezasına tabi olacak. Yediğimiz içtiğimiz her şeyi, her aşamasıyla ilgili, diğer ürünleri, bunlarla ilgili çağdaş standartları belirlemek ve zincirin her aşamasında denetlemek gerekiyor, biz bu mevzuatı bunun için yaptık.”


18 Dört Mevsim Tarım

Gıda denetiminde politika ve stratejiler Antalya’da düzenlenen toplantıda, gıda güvenilirliği, denetim sistemi, hizmetlerin etkin ve verimli yürütülebilmesi için alınması gereken önlemler görüşüldü.

G

ıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Gıda Kontrol ve Laboratuvar Dairesi Başkanlığı tarafından ‘’Gıda Güvenilirliği’’ ile ilgili konularda 2011 ve daha önceki yıllarda yapılan çalışmaları değerlendirmek, denetim ve kontrol hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi için alınması gereken tedbirleri belirlemek, gıda denetim sistemine ilişkin politikalar ve stratejiler oluşturarak gelişmeleri takip etmek amacıyla toplantı düzenlendi. Türk halkının güvenilir gıda tüketiminin etkin ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için bir yol haritası niteliğinde olan bu çalışmanın çok önemli olduğunu ifade eden Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda ve Laboratuarlar Dairesi Başkanı Mehmet Beykaya, bu amaçla oluşturulacak ‘Gıda Denetim Sistemine Yönelik

Stratejik Planın son derece gerekli olduğunu vurguladı. Beş gün süren toplantıda, 20 ilin gıda yem şube müdürleri, gıda kontrol görevlileri, 10 il kontrol laboratuar müdürlüğünden konu uzmanları ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin ve diğer kamu kurumlarının temsilcilerinin katıldığı 15

çalışma grubu oluşturuldu. Stratejik planda ürün gruplarına yönelik giriş, mevcut durum analizi, sorunlar, stratejik amaç ve hedefler, stratejik amaç ve hedeflere yönelik eylem planları, sonuç ve genel değerlendirme ile yönetici özetleri ortaya konuldu. Yapılan bu çalışma “2012 yılı Gıda Denetim Sistemine Yönelik Stratejik Planı” oluşturulacak.


Dört Mevsim Tarım

19

19. Uluslararası ANFAŞ Gıda İhtisas Fuarı Vali Dr. Ahmet Altıparmak, ‘’ Çok satmanın ötesinde kaliteli ve güvenli gıdayı satarsak inanıyorum ki bize olan talep artacaktır’’

T

ürkiye’nin en büyük ve en kapsamlı gıda fuarı olan 19. Uluslararası ANFAŞ Food Product, sektördeki yerli ve yabancı toplam 400 firmanın katılımıyla 1518 Şubat 2012 tarihlerinde gerçekleştirildi. Antalya EXPO Center’da düzenlenen açılış törenine, Vali Dr. Ahmet Altıparmak, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, Ekonomi Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarlığı Fuar İzinleri ve Destekleri Daire Başkanı Ahmet Şevket Yurt ile ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalık katıldı. Vali Dr. Ahmet Altıparmak, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin tarım ve gıda alanında dinamik bir ülke olduğunu, her alanda olduğu gibi gıdada da başarıyı yakaladığını belirterek, ‘’23 milyar dolardaki tarım hâsılamız 10 yıl gibi kısa sürede 65 milyar dolara ulaştı, 2023 projeksiyonunda ise 150 milyar dolara ulaşması hedefleniyor. 15 milyar dolar olan tarım ihracatı da 2023 projeksiyonunda 40 milyar dolar olarak öngörülmektedir. Geçmişten

geleceğe ulaştığımız başarıyı gördüğümüz zaman bunu yakalamamak mümkün değil” diye konuştu. Gıda üreticilerine önerilerde bulunan Dr. Altıparmak, ailelerine yedirmeyecekleri gıdaları iç ve dış pazara sunmamalarını istedi. Vali Altıparmak, “Çok satmanın ötesinde kaliteli ve güvenli gıdayı satarsak inanıyorum ki, bize olan talep artacaktır’’ dedi.

Önemli sorunlarına rağmen Türkiye’nin en avantajlı sektörünün de gıda sanayi olduğunu dile getiren Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Yardımcısı Güray Parlak, Türkiye’nin, tarım zenginliği, mutfak kültürü, coğrafyası ile gıda sektöründe büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirterek, sektörde doğru politikalar üretildiği takdirde tarımdaki potansiyelin açığa çıkacağına inandığını kaydetti.


20 Dört Mevsim Tarım

Uluslararası Tarım

Gıda ve Gastronomi Kongresi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Türk tarımının dünyada yaşanan kuraklık, finansal ve gıda krizlerine rağmen 8 yıl üst üste büyüdüğünü bildirdi.

T

arım Federasyonu ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği tarafından düzenlenen Uluslararası Tarım, Gıda ve Gastronomi Kongresi 15-18 Şubat 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Gda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, açılışta yaptığı konuşmada, Türk tarımının dünyada yaşanan kuraklık, finansal ve gıda krizlerine rağmen 8 yıl üst üste büyüdüğünü bildirdi. Kongrenin sektör açısından çok önemli olduğunu belirten Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları; “Tarladan sofraya gıda güvenliği 7 milyar dünya insanını ilgilendiren çok önemli bir husus. Dünyada 1 milyar insan aç, 1,2 milyar insan ise yetersiz beslenmekte. Her geçen gün dünya nüfusu artmakta. Her türlü tedbiri alsanız da, gerekli kanunları çıkarsanız da

küçülme hızını azaltmaktan öteye geçemiyorsanız. Böyle bir ortamda yatay büyümek mümkün değil. Artık dikey büyümek şart. Bunun için de teknoloji ve Ar-Ge çok önemli” diye konuştu.

“Spekülatif artışlar bertaraf edilmeli” Vedat Mirmahmutoğulları

‘’7-8 yıl öncesine kadar 38 milyon ton yaş meyve sebze üretilirken 59 bin ton ilaç kullanılıyordu. Şimdi üretimi 6,4 milyon ton daha artırdığımız halde ilaç kullanımını 37 bin tona çektik.’’

Gıda krizinin yaşandığı dönemde uluslararası şeffaflığın olmadığını, spekülatörlerin bunu fırsat bildiğini ve bunun sonucunda da emtia fiyatlarında artışlar yaşandığını kaydeden Müsteşar Mirmahmutoğulları, spekülatif artışları bertaraf edecek uluslararası tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti. Mirmahmutoğulları şöyle devam etti; “Türkiye olarak biz neler yaptık? Sektörün derinlik analizini yaptık, sektörün beklentilerini değerlendirdik ve strateji planını hazırladık. Değişim ve dönüşümü üç sacayağı üzerine oturttuk. Bunlardan ilki kanunlardı,14 kanun çıkardık. Bitki Is-


Dört Mevsim Tarım

lahçı Hakları Kanununu çıkardık. Bu ar-ge faaliyetleri için çok önemli bir gelişmeydi. İkincisi desteklemelerdi. Üçüncüsü ise proje ve tedbirlerdi. Ve sonuç olarak Türkiye tarımsal hasıla bakımından dünyada 11. Sıradayken 7. Sıraya yükseldi. Bu tedbirler sayesinde bu krizlere rağmen 8 yıl üst üste büyüdü. İhracatı 4 milyar dolardan 15.3 milyar dolara taşıdık”. Gıda güvenliğiyle ilgili de devrim niteliğinde tedbirler aldıklarını ifade eden Mirmahmutoğulları, “5-6yıl öncesine kadar AB ve Rusya’dan geri dönen ürünler oluyordu ve bunlar basında çok yer alıyordu. Artık öyle bir şey duymuyorsunuz. Önce kendi insanımız sonra dünyadaki diğer insanlar için önemli tedbirler aldık” diye konuştu.

“12 bin gıda denetimi” Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu ise tarımla ilgili denetimleri sıklaştırdıklarını belirterek, özellikle kalıntı ile ilgili tohum toprağa düş-

tüğü andan itibaren denetimler yapıldığını, 2011 yılında 12 bin gıda denetimi gerçekleştirildiğini ve 800 işletmeye cezai işlem uygulandığını kaydetti. Alo Gıda 174 hattının sürekli olarak çalıştığını, yılda ortalama 2 bin kişinin sorun ve şikayetinin değerlendirildiğini bildiren Loğoğlu, gönüllü gıda denetçisi yetiştirilmesi çalışmalarının da sürdüğünü, Antalya Valiliği olarak asgarinin üzerinde gayret gösteren işletmelere ödül olarak Beyaz Bayrak verildiğini belirtti. Tarım Federasyonu Genel Başkanı Hakan Yüksel ise “Tarımsal üretimimiz ve ihracatımızın her geçen gün artmakta olduğuna, kırsalda yaşayan halkımızın refah seviyesinin yükseldiğine büyük mutlulukla tanık oluyoruz. 2023 vizyonu içinde dünyanın en büyük tarım üreticisi sıralamasında ilk 3’ün içinde olacağımıza gönülden inanıyoruz” diye konuştu. Tarım sektörünün hayati öneme sahip olduğunu ve

21

her dönem ekonominin temel taşını oluşturduğunu belirten Tarım Federasyonu Onur Kurulu Başkanı Ali Yüksel, planlı üretim ve maliyetlerin düşürülmesi ile uluslararası rekabet ortamında sürdürülebilirliğin sağlanmasının önemine dikkat çekti. Kongrenin açılışında Avrupa, Afrika ve Avustralya’dan gelen katılımcılar kendi kıtalarının tarımsal potansiyeli hakkında bilgi verdi. Yaklaşık 65 ülkeden 1500 katılımcının yer aldığı kongrede gıda, tarım ve hayvancılık konu başlıkları altında biyo-teknoloji, gıda güvenliği, gıda endüstrisinde paketleme ve işleme, kırsal kalkınma ve kırsal alt yapıda yerel yönetimlerin rolü, gıda politikaları, gıda endüstrisi, tarım politikasındaki düzenlemeler, gıda tüketimi ve insan sağlığı, krediler ve sendikalar, hayvancılık, su kültürü, tarımsal piyasalar, süt ürünleri, sulama, organize tarım modelleri, tarım ekonomisi konuları ele alındı.


22 Dört Mevsim Tarım

Avrupa’nın en büyük botanik alanı oluşturulacak Antalya Zeytinpark Tarım Ürünleri AŞ’nin kurulması için Bakanlar Kurulu onay verdi, şirketin hissedarları belirlendi.

A

ntalya Ticaret Borsası’nın (ATB) 4’üncü ihalesine girerek Vakıflar Bölge Müdürlüğünden 20 yıllığına kiralanan 2 bin 800 dönüme sahip Vakıf Zeytinliği’nin işletilmesi için Antalya Zeytinpark Tarım Ürünleri A.Ş.’ye Bakanlar Kurulu’ndan onay çıktı. ATB Başkanı Ali Çandır, düzenlediği basın toplantısında, destek veren kurumlara ve yönetim kurulu üyelerine teşekkür etti. Vakıf Zeytinliği’nin Antalya ile planlanacağını söyleyen Çandır, bölgeyi herkesin kullanabileceği sosyal ve çevreci yanı güçlü, Antalya’ya yakışır bir yer haline getireceklerini kaydetti.

DTO’ya onay çıkmadı

Ali Çandır

17 Ocak 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile şirketin kurulmasına onay verildiğini, bu bağlamda İl Özel İdaresi, Döşemealtı Belediyesi, Muratpaşa Belediyesi ve Konyaaltı Belediyesine de şirkete ortak olabileceklerine yönelik onayın da çıktığını anlatan Çandır, “Diğer oda ve borsaların kararları Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından çıktı. Ancak kurulan şirketin denizcilikle alakalı olmadığı gerekçesi ile Deniz Ticaret Odasının yüzde 2’lik hissesi kabul görmedi” dedi. Kuracakları Antalya Zeytinpark Tarım Ürünleri A.Ş.’ye ilişkin hiçbir sıkıntının kalmadığını ifade eden Çandır, şirketin 10 milyon TL sermayesi olduğunu söyledi.

ATB’nin hissesi yüzde 21.5 ATB’nin burada yüzde 21.5 hisseye sahip olduğunu, orta vadede bunu yüzde 10’a çekmeyi planladıklarını anlatan Çandır, bölgeyi Antalya ile birlikte projelendirmek istediklerini söyledi. Bunun için bir web sitesi açılacağını anlatan Çandır, ‘’Avrupa’nın en büyük botanik ve en işlevsel yeşil alanını yaratacağız diye düşünüyorum’’ dedi.


Dört Mevsim Tarım

23

Hedef zirai ilaç kalıntısız üretim Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Erçin, ürünlerdeki kalıntının yüzde 1 civarında olduğunu, numune değerlendirmesinin AB standartlarına göre yapıldığını kaydetti.

U

luslararası Tarım, Gıda ve Gastronomi Kongresi dolayısıyla Antalya’da bulunan 50 ülke temsilcisi, İl Müdürlüğünü ziyaret etti. Heyete, ilin tarımı ile ilgili sunum yapan Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, örtü altı arazisi 215 bin dekar olan Antalya’da, ülkedeki toplam örtü alanlarının % 38’inin bulunduğunu, toplam sebze üretiminin ise yarısından fazlasının burada gerçekleştiğini bildirdi. Erçin, Antalya’nın toplam tarımsal değerinin yaklaşık 8 milyar 773 milyon TL civarında olduğunu, bu gelirin yüzde 50’sinin örtü altı sebze, yüzde 11’inin ise açık tarla sebze üretiminden karşılandığını kaydetti. Sebze meyvede en büyük hedeflerinin zirai ilaç kalıntısı bulunmayan üretim olduğunu söyleyen Erçin, 2011 yılı içerisinde 12 bin 405

Antalya’ da örtü altında yetişen en önemli ürünlerden birisinin süs bitkisi olduğunu bildiren Erçin, yaklaşık 76 milyon dolarlık kesme çiçek ihracatının olduğunu kaydetti. Erçin, temel hedefin, tarladan sofraya gıda güvenlik sisteminin sağlanması olduğunu bildirdi.

numuneden 135 tanesinde olumsuzluğun tespit edildiğini, şu anda ürünlerdeki kalıntı oranının % 1 civarında olduğunu, numune değerlendirmesinin tamamen AB standartlarına göre yapıldığını kaydetti. Erçin, ürünlerde pestisit kalıntısı veya gıda kaynaklı bir risk tespit edildiğinde, ürün kayıt bilgilerine göre hareket ederek, sorunun kaynaklandığı sistemi belirleyebildiklerini söyledi.

Bakanlığın destekleri ile üretici ve tüketicinin daha iyi bir üretim yaptığını ifade eden Erçin, Antalya’da 2016 yılında düzenlenecek Botanik Expo‘dan da söz etti.


24 Dört Mevsim Tarım

Antalya’da

Su Ürünleri Çalıştayı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Durali Koçak, ‘’Sektörümüzün geleceği parlak ve önü açıktır’’

II. Su Ürünleri Çalıştayı, 9-12 Şubat 2012 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Çalıştayın açılışına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr.Durali Koçak, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr.Necati Tulgar, Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ile Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Başkanı Faruk Coşkun katıldı. Çalıştayda, Türkiye genelinden su ürünleri yetiştiricileri, birlikleri ve su ürünleri üretiminin yapıldığı il müdürlüklerinden konuyla ilgili teknik personel hazır bulundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Durali Koçak, açılışta

“Dünyada yaklaşık 150 milyon ton su ürünleri üretiliyor”

yaptığı konuşmada, dünyada yaklaşık 150 milyon ton su ürünleri üretildiğini, bilim insanlarına göre avcılıkla elde edilebilecek miktarın üst sınırına ulaşıldığını belirterek, yetiştiriciliğin bu nedenle önem kazandığını ifade etti. Koçak, FAO tahminlerine göre, 2020 yılına kadar yetiştiricilikten sağlanacak su ürünleri miktarının 120 milyon tonu bulacağını, artan protein ihtiyacının karşılanmasında iki sektörün ön plana çıktığını bildirdi. 2003 yılından itibaren su ürünlerinin destekleme kapsamına alındığını, bu yıldan beri verilen desteğin 556 milyon TL’yi bulduğunu ifade eden Koçak, 2002’de 61 milyon ton olan üretimin 180 bin tona ulaştığını söyledi. Koçak, ’’Su ürün-


Dört Mevsim Tarım

leri yetiştiriciliğimiz ise yılda 50 bin tondan 371 bin tona ulaşmıştır. Yine bu dönemde su ürünleri ihracatımız 450 milyon dolara yükselmiştir. Türkiye alabalık yetiştiriciliğinde Avrupa birinciliğine, çipura ve levrekte ise ikinciliğe yükselmiştir’’ diye konuştu.

anlattı. 2011 yılı itibariyle 2000 üzerinde araştırmacı ile araştırma faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade eden Tulgar, 137 projenin tamamlandığını, 47 projenin devam ettiğini, bu projelerin toplam bedelinin 22 milyon 600 bin TL olduğunu söyledi.

AR-GE harcamaları

Taşra yapılanması

AR-GE faaliyetlerinin sektör için önemine değinen Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdür Yardımcısı Dr.Necati Tulgar ise bu alandaki harcamaların GSYİH içindeki payının gelişmişlik ölçülerinden biri olduğunu, Türkiye’nin AR-GE harcamalarında 21. sırada bulunduğunu kaydetti. Son 7 yılda AR-GE harcamalarının önemli ölçüde arttığını belirten Tulgar, Türkiye’nin 10 milyar dolarlık harcama yaptığını, GSYİH içindeki payının ise % 1’in altında olduğunu, bu oranın AB’de %3’ü bulduğunu

Su Ürünleri Yetiştiricileri Üretici Merkez Birliği Başkanı Faruk Coşkun ise Bakanlığın yeniden yapılanması ile birlikte Su Ürünleri Genel Müdürlüğünün kurulmasının son derece önemli bir gelişme olduğunu, ancak taşra yapılanmasında yetersiz kalındığını söyledi. Sektörün ilerlemesi, bilgi ve tecrübelerin paylaşılması için birlikte hareket etmenin önemine değinen Coşkun, ‘’Birlikte hareket edersek pasta büyüyecek, pastadan alınan pay da büyüyecektir’’ dedi. Coşkun, şöyle devam etti: ‘’Sektörün sağlıklı büyümesi, sürdü-

25

rülebilirlik için mevzuatlara uygun hareket etmeli, yanlışlara göz yummamalıyız. Bizim işimiz doğa ile su ile. Çevreye zarar vermeden bu işi gerçekleştirmeliyiz. Aksi takdirde bindiğimiz dalı kesmiş oluruz.’’ Çalıştayda, “Üretim ve çevresel etkileşim”, “Girdiler ve Altyapılar”, Su Ürünleri sağlığı”, Destekleme Politikaları ve Teşvikler”,”Değerlendirme ve Pazarlama” alt çalışma grupları; geleceğe yönelik üretim projeksiyonları, çevresel etkileşim, yem, teknoloji, besleme, iskele, lojistik merkezler, tarım sigortası, mevzuat, biyogüvenlik, hastalık ve zararlılardan korunma tedbirleri, kırsal kalkınma ve doğrudan ürün destekleri, ARGE çalışmaları, pazarlama, işleme, değerlendirme, ihracat, ithalat, tüketim, üretici örgütlerinin güçlendirilmesi konularında çalıştı.


26 Dört Mevsim Tarım

Hedef 170 milyon

zeytin ağacı G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, göreve geldiğinde Türkiye’de 99 milyon zeytin ağacı bulunduğunu, aradan geçen kısa sürede 62 milyon zeytin ağacı dikildiğini ve rakamın 161 milyona çıkarıldığını belirterek, hedeflerinin 170 milyon olduğunu söyledi. TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İstanbul Milletvekili İbrahim Yiğit ile komisyon üyeleri, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker’i makamında ziyaret etti. Başkan ve üyelerin, bakanlığın yeni binası için hayırlı olsun dileklerini de ilettikleri görüşmede, vatandaşlar ve sivil toplum örgütlerinin, Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonuna ulaştırdıkları ürün taban fiyatları, desteklemelerle ilgili talepleri ve sorunları aktarıldı.

“Proteine göre alım” tarihi bir uygulamadır Gıda Tarım Hayvancılık Bakanı Eker, tarımın siyaset üstü ve toplumun tümünü ilgilendiren bir konu olduğunu vurguladı. Tarımın ve tarımla uğraşan vatandaşın, üreticinin daha iyi hale gelmesinin ortak gaye-

değinen Bakan Eker, bu uygulamanın proteini yüksek üretime ödül, proteini düşük üretime de daha iyi ürün için teşvik anlamına geldiğini söyledi. Kaliteyi artırmanın ilk adımının sertifikalı tohumu teşvik etmek, ikinci adımının da “proteine göre alım” olduğunun altını çizen Bakan Eker, Türkiye’de tarımın geldiği noktayı göstermesi bakımından bu uygulamanın tarihi önemi olduğunu vurguladı.

İspanya örnek alındı leri olduğunu belirten Bakan Eker, ürün alım fiyatlarının hesaplanmasında ortalama verimliliğin ve ürün ederinin dikkate alındığını ifade etti. Ayrıca, TMO’nun emanet alım sistemiyle ücretsiz olarak depolama imkanı sağladığını, üreticinin isterse ürününü çekip piyasaya satması durumunda ücret talep edilmediğini anlatan Bakan Eker, birliklerin, kooperatiflerin ve vatandaşın yaptığı soğuk hava deposu ve silolara yüzde 50 hibe verdiklerini hatırlattı. Komisyon üyelerince çok yerinde bir karar olarak değerlendirilen “proteine göre alım” konusuna da

Üreticinin zeytin ve zeytinyağı ile ilgili taleplerinin de konuşulduğu görüşmede Bakan Eker, AB ülkelerinde zeytin ağacı dikimine kota uygulandığını bu nedenle, Bakan olarak göreve geldiği günden itibaren zeytin ağacı sayısının artırılması için çalışmalar yaptıklarını anlattı. Bu konuda İspanya’yı örnek aldıklarını söyleyen Bakan Eker, göreve başladığında Türkiye’de 99 milyon zeytin ağacı bulunduğunu, 6,5 yıllık sürede 62 milyon zeytin ağacı dikerek bu rakamın 161 milyona çıkarıldığını dile getirdi. Hedeflerinin 170 milyon zeytin ağacı olduğunu belirten Bakan Eker, özellikle sertifikalı yağlık zeytini özendirdiklerini vurguladı.


D繹rt Mevsim Tar覺m

27


28 Dört Mevsim Tarım

Türkiye’nin tek içecek fuarı

BEVEKS

ANFAŞ 2. İçecek İhtisas Fuarı BEVEKS, Şubat ayı başında yapıldı. Fuarda, 103 firma bin 500’e yakın ürününü tanıttı.

T

ürkiye’nin tek içecek ihtisas fuarı olan Anfaş 2. İçecek İhtisas Fuarı -BEVEX 2-4 Şubat 2012 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Fuarın açılışına Antalya Vali Yardımcısı Recep Yüksel, Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çalık, Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği Başkanı Aydın Özdemir, ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Güray Parlak ve çok sayıda davetli katıldı. Antalya Expo Center’da düzenlenen fuarın açılışında konuşan Antalya Vali V.Recep Yüksel; “Kente gelen turist sayısı ve konaklama tesislerinin kapasitesini arttırmak zorundayız. Ama kapasite artırımı yanında kalitenin de yükseltilmesi şart” dedi. 2011 yılında yapılan alkollü içki denetimleri hakkında bilgi veren Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin; “Geçtiğimiz yıl 1198 denetim yapıldı ve 24 bin 306 adet sahte içkiye el konuldu. Antalya isminin kaçak içki ile anılması imajına çok büyük

zarar vermekte. Biz Müdürlük olarak kolluk kuvvetler ile birlikte sıkı bir denetim yapıyoruz” diye konuştu.

Alkollü içki semineri EXPO Center’da organize edilen BEVEX içecek fuarında, Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü tarafından alkollü içkilerle ilgili seminer düzenlendi. Tüm Gastronomi Yöneticileri Derneği Başkanı Aydın Özer ve ziyaretçilerin katıldığı seminerde, Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü Gıda Kontrol Görevlisi Mehmet

Özdöl tarafından katılımcılara bilgi verildi. Antalya’nın Türkiye turizmindeki yeri ve önemini vurgulayan Özdöl, ‘’Antalya kötü örneklerle gündeme gelerek tanınan bir şehir değil, hizmet sektöründeki iyi örneklerle tanınan bir şehir olarak sürekli artı değer yaratacak kapasitededir” dedi. Yaşanan bu olumsuzlukların tekrar olmaması için azami özen gösterdiklerini belirten Özdöl, turistik tesislere 2011 yılında 869 denetim gerçekleştirildiğini ve 42 idari para cezası uygulandığını söyledi.


Dört Mevsim Tarım

slı Marka a s E e t t e z z Le

Akdeniz Organize Sanayi Bölgesi Akdeniz Bulvarı No:2 Antalya Tel: +90 242 258 18 80 - Fax: +90 242 258 18 85 - www.esasligrup.com.tr

29


30 Dört Mevsim Tarım

Sera atıklarından biyogaz ve elektrik üretimi yatırım projesi Kumluca’da sera atıklarından biyogaz ve elektrik üretimi yatırımı projesine ilişkin protokol, Vali Dr. Ahmet Altıparmak’ın da katıldığı törenle imzalandı

A

ntalya Valiliği, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) ve Kumluca Belediyesi arasında sera atıklarını bertaraf edecek tesis kurulmasını içeren ‘’Kumluca Sera Atıklarından Biyogaz ve Elektrik Üretimi Yatırım Projesi’’ protokolünün imzalanması dolayısıyla tören düzenlendi. İmza törenine Antalya Valisi Dr.Ahmet Altıparmak, İl Genel Meclisi Başkanı Cavit Arı, Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin katıldı. Törende, Antalya Ziraat Odası Başkanı Halil Ordu, Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Genel Sekreteri Tuncay Engin ile projeyi hayata geçirecek Danimarka-Türk Ortaklığı firmasının yetkilileri de hazır bulundu. Törende konuşan Vali Dr. Ahmet Altıparmak, Türkiye’nin sera üretiminin üçte birinin Antalya’da yapıl-

dığını belirterek, özellikle Kumluca, Finike ve Demre bölgesinin yaklaşık 100 bin dekar sera alanı ve yılda 500 milyon liralık tarımsal üretim ile seracılıkta Antalya’nın göz bebeği olduğunu kaydetti. Bu bölgelerdeki sera atıklarının şimdiye kadar büyük sorun oluşturduğuna dikkat çeken Vali Altıparmak, yapılacak tesisle bu sorunun çözüleceğini dile getirdi.

Söz konusu yatırımla Türkiye’de ilk defa sera atıklarından çevreci bir yöntemle biyogaz üretileceğini belirten Vali Altıparmak, ‘’Elde edilecek biyogaz ile de elektrik enerjisi üretilecek. Arta kalan posa şeklindeki tarımsal hasat artıkları ise biyokömür haline getirilerek, organik gübre olarak seralarda değerlendirilecek. Proje ile sera atıklarından


Dört Mevsim Tarım

aynı zamanda sıvı gübre de üretilecek” dedi. Antalya’nın böylece birçok konuda olduğu gibi sera atıklarının değerlendirilmesinde de Türkiye’ye öncülük edeceğini vurgulayan Vali Altıparmak, kentin diğer bölgelerinden Aksu, Manavgat ve Alanya’da da benzer projelere büyük ihtiyaç bulunduğunu, bu ilçelerde sera atıklarını değerlendirmek isteyen yatırımcılara destek vereceklerini kaydetti.. Vali Altıparmak, bu yatırımın bölge ve ülke ekonomisine kazandırılmasında emeği geçen BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin’e, gayretli çalışmalarından dolayı Antalya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Alaattin Özyürek’e ve Kumluca’yı çevreci bir yatırıma açan, tüm süreçlerini destekleyen Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya’ya ile firma yetkililerine teşekkür etti. Dr. Altıparmak kendisinin de takipçisi olacağını söylediği tesisin başta Kumluca olmak üzere tüm Antalya’ya hayırlı uğurlu olmasını diledi.

Tesis son teknoloji ile kurulacak BAKA Genel Sekreteri Tuncay Engin ise, Kumluca ve etrafında yer alan seralarda üretim dönemi bittikten sonra sökümü yapılan fidelerin yaklaşık 400 bin ton atık oluşturduğunu ifade ederek, ‘’Sera atıkları karbon, azot ve fosfor içerdiğinden çevreye büyük zarar veriyor. Bu atıklar toplandıktan sonra ya çürümeye bırakılıyor ya da yakılıyor. Bu durum hava, su ve toprak açısından ciddi çevresel riskler doğuruyor’’ dedi. Tesisin son teknolojiyle kurulacağını aktaran Engin, inşaat aşamasında 100 kişi, işletme aşamasında ise 50

Yılda 400 bin tona yakın sera atığı oluşan Kumluca’da kurulacak biyogaz tesisleri, enerji üretiminin yanı sıra hem çevre kirliliğine son verecek hem de istihdama katkı sağlayacak. kişiye doğrudan istihdam sağlanacağını kaydetti. Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya da, Antalya’nın evsel atıklarının toplamının 260 bin, Kumluca’nın sera atıklarının toplamının ise 390 bin ton olduğunu belirterek, ‘’Bunun altından tek başımıza kalkmak zordu. Ancak devletin omuz vermesiyle çözülebilirdi. Bugün bu imza töreniyle hayalim gerçekleşti.

31

Artık sera atıkları çağdaş bir yöntemle çözüme kavuşuyor’’ dedi. Projeyi hayata geçirecek olan Danimarka-Türk Ortaklığı firmanın Genel Müdürü Özel Söğüt, Kumluca’da yapılacak tesisin Türkiye’de ilk yatırımları olacağını ifade ederek, ‘’Burada kurulacak büyüklükteki bir tesis, Türkiye dahil henüz Avrupa’da bile yok’’ ifadesini kullandı. Yılda 400 bin tona yakın sera atığı oluşan Kumluca’da kurulacak biyogaz tesisleri, enerji üretiminin yanı sıra hem çevre kirliliğine son verecek hem de istihdama katkı sağlayacak. 75 milyon TL’ye mal olacak tesisin iki yıl içinde faaliyete geçmesi planlanıyor. Tesis, yılda yaklaşık 160 bin ton atık bertaraf ederek, biyogaza dönüştürecek. Elde edilecek biyogazdan ise yıllık 40 milyon kilovatsaat elektrik enerjisi üretilecek. Yıllık 50 milyon kilovatsaat elektrik tüketen Kumluca, enerji ihtiyacının tamamına yakını bu tesisten karşılayacak. Türkiye’de ilk kez kurulacak tesiste, sera posasından yan ürün olarak biyokömür ve sıvı gübre elde edilecek. Böylece Kumluca ve çevresindeki ilçeler hem sera atıklarından maliyetsiz olarak kurtulacak, hem de bu biyogaz tesisi sayesinde yeni bir istihdam alanına kavuşacak.


32 Dört Mevsim Tarım

Toprak ve sudaki nitrat kirliliği izlenecek

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tarımsal sahalardaki yüzey ve yer altı sularında nitrat kirliliğinin izlenmesinin sağlanması amacıyla alınan 20 mobil laboratuarı, düzenlenen törenle hizmete girdi. Ülke geneline hizmet verecek olan laboratuarların açılışına ilişkin törende konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, laboratuarların içerisinde toprak ve su tahlili yapabilecek bütün aletler ile imkânların bulunduğunu bildirdi.

Her mobil laboratuarın 3-4 ili gezeceğini, dolayısıyla 81 ilin tamamında hizmetin sağlanacağını ifade eden Bakan Eker, topraktan, araziden, sudan numune alınacağını, aracın içerisinde inceleneceğini ve bilgisayar ortamında sonuçların anında Bakanlığa gönderileceğini bildirdi. Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde, tarımda kullanılan toprakta veya suda nitratla ilgili ciddi bir parametre değişikliğinin tespit edilmesi durumunda soruna anında müdahalede bulunulacağını, bu alandaki tedbirlerin geliştirileceğini anlatan Bakan Eker, ‘’İşte gıda


Dört Mevsim Tarım

güvenliğinin topraktan ve sudan, tarladan başladığı safhanın ilk halkası budur’’ dedi. Bakan Eker, bu kapsamda 102 yeni yönetmeliğin yayımlandığını, bunların hepsinin gıda güvenliği ile ilgili olduğunu söyledi. Türkiye’de insanların yedikleri ve içtiklerinden emin oldukları, tarladan sofraya bütün safhaların titizlikle izlendiği, denetlendiği ve kontrol edildiği bir sistemin kurulduğunu anlatan Eker, nitrat kirliliği için mobil laboratuarların hizmete girmesine ilişkin projenin de bu zincirin de ilk halkası olduğunu söyledi. Bakan Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Nedir ilk halka? Tarımın yapıldığı topraktır. Toprağın üretime hazırlanması, eğer üretim, bitkisel üretim, zirai üretim, sulama yoluyla yapıla-

caksa o suyun sağlıklı olması, suyla bitkiye dolayısıyla ürüne, dolayısıyla gıdaya herhangi bir zararlının bulaşmasını engellemek. Bugün sadece biz 20 mobil laboratuarı uygulamaya koyuyoruz. Bugün biz Türkiye’de gıda güvenliğinin topraktan ve sudan başlayan ilk halkasının, yerinde çağdaş yöntemlerle titizlikle incelendiği, irdeleneceği, araştırmanın yapılacağı bir sistemi hayata geçiriyoruz. Bu bakımdan önemli.’’ Gıda güvenliğine çok önem verdiklerini vurgulayan Bakan Eker, bunu uygulamaya, hayata geçirdikleri projelerle, destekleme politikalarıyla, çıkarttıkları mevzuatla ve yönetmeliklerle ortaya koyduklarını ifade etti. Eker, AB’ye göre Türkiye’nin topraklarının nitratla daha az bulaşık olduğunu belirterek, Türkiye’nin topraklarının, suyunun daha temiz

33

olduğunu, ancak kendilerinin gelecek için şimdiden tedbir aldıklarını kaydetti. Bakan Eker, gübre desteğini toprak tahlili, analiz şartına bağladıklarını ve çiftçiye toprak analizi için 2009’dan itibaren destek verdiklerini söyledi. Bu şekilde çiftçinin, toprağın neye ihtiyacı olduğunu tespit ettiğine ve toprağa fazla kimyasal madde yüklenmesinin engellendiğine işaret eden Bakan Eker, gıda güvenliğinde sadece bugün değil, önceki yıllarda da birçok projeyi hayata geçirdiklerini bildirdi. 2012 yılı itibarıyla yeni bir sistem başlattıklarını hatırlatan Eker, bu sistemin tarımın hayvancılığın bütün alanlarını, gıdanın bütün safhalarını bir zincir olarak ele aldığını belirtti. Eker, gıda zincirinin bütün halkalarını titizlikle izlediklerini, bunda da çok kararlı olduklarını söyledi.


34 Dört Mevsim Tarım

Akdeniz’in Kalbinde YMS Pazarlama Projesi Yaş sebze meyve pazarlama ile ilgili proje kapsamında üreticilere yönelik ilk eğitim Kumluca’da yapıldı.

A

kdeniz’in Kalbinde Yaş Meyve Sebze Pazarlama Projesi kapsamında üreticilere yönelik ilk eğitim, 24 Ocak 2012 tarihinde Kumluca İlçesi’nde organize edildi. Eğitim etkinliğinin açılışına Kumluca Kaymakamı Salih Işık, Belediye Başkanı Hüsamettin

Çetinkaya, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, AÜ Proje Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Cengiz Sayın, AÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Göçmen, AÜ Kumluca MYO Müdürü Doç. Dr. Sahriye

Sönmez ile çok sayıda üretici katıldı. Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya, yaptığı konuşmada, çağa ayak uydurmada en önemli değişim aracının eğitim ve eğitim faaliyeti olduğunu belirterek, Akdeniz’in Kalbinde Yaş Meyve Sebze Pazarlama konusunda bir


Dört Mevsim Tarım

AB projesi hazırladıklarını, proje kapsamında seracılığın başkenti Kumluca’da üretilen yaş meyve ve sebzenin Avrupa’ya pazarlanması için çalıştıklarını bildirdi. Projeye her türlü katkı ve desteği sağlamaya hazır olduklarını belirten AÜ Proje Geliştirme, Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Cengiz Sayın ise ‘’AB müzakere sürecinde başlıklardan birisi de tarımdır. Kumluca domatesi ve biberiyle AB’ye girmiş durumdadır. Bu ürünler AB’ye girmişse Kumluca da girmiş demektir. Yapılacak tek şey var; AB tüketicisinin talebine, kriterlerine uygun ürünü nasıl hazırlarız, en önemlisi sürdürebilirliği yani tarladan sofraya, çatala, AB tüketicisine domatesimizi nasıl göndeririz, bunun üzerinde durmak gerekir’’ dedi. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin ise değişim ve dönüşümün önemine dikkat çekerek, Bakanlığın kendi görev süresi içinde 14 adet kanun çıkardığını bildirdi. 9 yıl içinde ihracatın ithalatı ikiye katladığını belirten Erçin, bu gelişmeler kapsamında dünyanın ve Avrupa’nın beklentilerinin ne olduğunun sorgulanması gerektiğini kaydetti. Erçin, ‘’Bizden istenilen üç konu var: Gıda güvenilirliği, kayıt ve onay, sonuncusu ise tarladan sofraya izlenebilirliğin sağlanmasıdır’’ dedi. Bugüne kadar kaynak kullanımında çok sorun-

‘‘AB müzakere sürecinde başlıklardan birisi de tarımdır. Kumluca domatesi ve biberiyle AB’ye girmiş durumdadır.’’

35

lar yaşandığını, birçok toplantıların yapıldığını belirten Erçin, bu konuda son günlerde önemli gelişmelerin kaydedildiğini, ekonomik yatırımlar için Bakanlığın kırsal kalkınma yatırımları destekleme programı kapsamında % 50 hibe desteğinin bulunduğunu bildirdi. Erçin, ‘’Yine Bakanlığımızın AR-GE çalışmalarına 300 bin TL desteklemesi var. BAKA projesi için de buna benzer hibe destekler var. 3-5 yıl öncesine kadar bu tür toplantılarda nereden kaynak bulabiliriz sıkıntısı içerisinde iken, şimdi desteklemelerin ve kaynakların var olduğunu görüyoruz ve toplantıları profesyonel şekilde hocalarımızla yapıyoruz. Biz bir bütünün parçasıyız. Hedeflerimiz ortak olmalı’’ diye konuştu. Proje iştirakçilerinden AÜ Kumluca MYO’nun Müdürü Doç. Dr. Sahriye Sönmez de, hasattan pazarlamaya birçok bilginin paylaşılacağını, böylece daha ileri seviyelere ulaşılacağını kaydetti. Eğitime katılan üretici ve komisyonculara, Hasat ve Nakil Paketleme Tesisi, Kalite ve Standart, Muhafaza, YMS Üretici Defter Tutulması, Örtüaltı Kayıt Bilgisi, Etiket ve İzlenebilirlik, Gıda ve Hijyen Kontrolü, Entegre Mücadele, AB ve Ortak Tarım Politikası, Seracılık Sulama Suyu kalitesi ve İTU Kriterleri konusunda bilgiler verildi.


36 Dört Mevsim Tarım

Organik tarım eğitimi O

rganik Tarımın Yaygınlaştırılması Projesi ve Kontrolü Projesi kapsamında 19 ilde yapılacak eğitimlerin ilki, 23-27 Ocak 2012 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Antalya İl Gıda, Ta r ı m ve Hayvancılık Müd ü r V . Bedrullah Erçin, yaptığı konuşmada, üretim sistemini ikiye ayırdığını belirterek, şunları söyledi: ‘’Geleneksel üretim, birinci üretim sistemi. Atadan, babadan gördüklerimizle yaptıklarımız. Üretimimizin % 97’sini konvansiyonel üretim teknikleri oluşturmakta. İkincisi ise sertifikalı üretim. Bunlardan biri organik tarım, diğeri ise iyi tarım uygulamaları. Bu ikisi de dünya

ile entegre olabilmemiz için yaygınlaştırılması gereken sistemler. Erçin, kalıntısız ve sağlıklı beslenmenin ön planda olduğu günümüzde, pazarlarda organik ürün satışı yapılacak alanların oluşturulması ve geliştirilmesi gerektiğini bildirdi. Eğitim Koordinatörü Burhan Aksu ise son yıllarda yanlış ve aşırı bitki koruma ürünü kullanımı ve dengesiz gübrelemenin, bitkisel ve hayvansal ürünlerde kalıntı sorunu yarattığını belirterek, ‘’Tabii yanlış tarım tekniklerinin kullanımı da söz konusu. Bu durumlar nedeniyle organik tarım gündeme gelmiştir. Organik tarımdan, hiçbir kimyasal madde kullanılmadığı başlangıçtan tüketime kontrollü ve sertifikalı üretim anlaşılmalıdır’’ dedi.

“35 bin çiftçi 900 bin hektar alanda organik tarım yapıyor” Organik tarımın yaygınlaştırılması projesi kapsamında 2002 yılından bugüne 37 program ile 3 bin 166 personele eğitim verildiğini kaydeden Aksu, dünyada 32.2 milyon hektar alanda 1.2 milyon çiftçinin organik tarım yaptığını, Türkiye’de ise bu sayının 35 bin çiftçiye 900 bin hektar alan olduğunu söyledi.

Burhan Aksu

Pazarlarda organik ürün satışı yapılacak alanların oluşturulması gerektiği bildirildi.


D繹rt Mevsim Tar覺m

37


38 Dört Mevsim Tarım

Kuraklıktan en çok

tarım sektörü etkileniyor Tarımsal kuraklık il kriz merkez toplantısı, Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu başkanlığında yapıldı.

T

arımsal Kuraklık İl Kriz Merkezi Toplantısı, 25 Ocak 2012 tarihinde Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu başkanlığında İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, ‘’Devlet olmanın vasıflarından biri de geleceği planlamaktır. Basında bu gibi toplantıların genellikle kuraklık olduğu zaman yapıldığı gibi bir izlenim olsa da düzenli olarak yapılmaktadır’’ dedi. İl Müdür V. Bedrullah Erçin de,

kuraklıktan en çok etkilenecek sektörün tarım olduğunu kaydederek, nüfusun %25’inin kırsal alanda yaşadığını, tarımda 17.5 milyon kişinin istihdam edildiğini, sanayiye hammadde sağlaması nedeniyle son derece önemli bir sektör olan tarımda yaşanacak kuraklığın hem kırsal nüfusu hem de şehir nüfusunu etkileyeceğini belirtti. Erçin, sürdürülebilir kırsal kalkınma için toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve verimli kullanılması gerektiğini vurguladı. Modern sulama sistemlerine geçilmesinin önemine dikkat çeken Erçin,

Bakanlık olarak Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi programı kapsamında 2006-2011 yılları arasında Türkiye genelinde 6 bin 239 proje ile 412 bin dekar alanda, Antalya’da ise 442 proje ile 30 bin 500 dekar alanda modern sulamaya geçildiğini kaydetti.

“Su tek elden yönetilmeli” İl Özel İdaresi Tarımsal Kuraklık Eylem Planı 2011 Çalışmaları hakkında bilgi veren Murat Demir, suyun tek elden, havza bazında yönetilmesinin gerektiğini bildirdi.


Dört Mevsim Tarım

39

OECD

Tohum Sertifikasyon Sistemi eğitimi Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Erçin, ‘’Türkiye tohumculukta bir üs ve merkez olmalı’’

B

itkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Daire Başkanlığı tarafından organize edilen “OECD Tohum Sertifikasyon Sistemi ve ISTA Kurallarına Göre Numune Alma Hizmetiçi Eğitimi”, Ocak ayı sonunda Antalya’da gerçekleştirildi. Eğitime 30 ilden teknik personel katıldı.

Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, yaptığı konuşmada, tohumculuk sektörünün çok geniş bir sektör olduğunu, dünyada 40 milyar dolarlık bir tohum ticaretinin bulunduğunu bildirdi. Bunda Türkiye’nin payının 500 milyon dolar olduğunu, bu rakamın kapasitenin çok altında kaldığını ifade eden Erçin, ‘’Türkiye tohumculukta bir üs ve merkez olmalı. Hem doğu hem güney hem de batıya hitap edebilecek bir konumda bulunuyor. Türkiye öyle bir ekosisteme sahip ki, 7 iklimi barındıran 3

kıtanın toprak özelliklerini taşıyan bir ülke. Bu manada yapılacak bir seleksiyon çalışmasında, Avrupa ya da Asya’ya uyum sağlamada bir sıkıntı yaşanmayacağı kanaatindeyim’’ dedi.

Bakanlığın katkıları çok büyük Tohumculukta bir üs olması gereken Türkiye’nin henüz emekleme evresinde olduğunu kaydeden Erçin, önemli başarıların da kat edildiğini, ciddi anlamda ihracat yapıldığını bildirdi. Erçin, bu noktaya gelinmesinde özellikle Bakanlığın uygulamalarının ve Tohumculuk Kanunu’nun katkısının çok büyük olduğunu ifade ederek, üründen çok teknolojinin satılacağı günlerin de yakın olduğunu vurguladı. Eğitimde kalite güvence sistemi ve akreditasyon, tohum morfolojisi, fizyolojisi, tohumluk sınıf, döl ve kademeleri, OECD tarla kontrol

yöntemleri, ayçiçeği- mısır-sorgumtahıl-pamuk-pancarkolza-sebze sertifikasyon sistemleri, tohumluk partilerinin oluşturulması, OECD tohum sertifikasyon sisteminde etiketler, ISTA ve OECD sertifikasyon sisteminde kullanılan belgeler, ambalajlama ve etiketleme uygulamaları, rutubet tayini için numune alma, numuneleri laboratuara gönderme işlemleri ile numune alanların denetimi konuları ele alındı.


40 Dört Mevsim Tarım

Ne varsa doğada var Bitkilerin hastalıkların tedavisinde kullanımlarının nasıl başladığı bilinmese de, binlerce yıllık deneyimlerin giderek halk tıbbına dönüştüğü kesindir. Dr. Saadet Tuğrul Ay / Ziraat Mühendisi - Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü


Dört Mevsim Tarım

41

B

itkiler insanların hayatı için vazgeçilmez canlılardır. Bitkilerin, hastalıkların tedavisi amacıyla kullanımlarının nasıl başladığı tam olarak bilinmese de, binlerce yıl boyunca biriken deneyimlerin giderek bir halk tıbbına dönüşmüş olduğu kesindir. Besin ve enerji sağlama gibi yaşamsal değer taşımamakla beraber, başta ilaç sanayi olmak üzere; kimya, besin, kozmetik ve zirai mücadele sektörlerinde ekonomik açıdan çok önemli ve yeri doldurulamaz bazı kimyasallar da yine bitkilerden elde edilmektedir. Bu kimyasallara genel olarak “sekonder metabolitler” adı verilmekte ve genel anlamda bitkisel ürünler bu başlık altında değerlendirilmektedir. Sekonder metabolitler, diğer bir deyişle doğal ürünlerin, sayı ve yapı itibarı ile çok büyük çeşitlilikte üretilmeleri yüksek bitkilere has özelliklerden birisidir. Önceleri bu ürünler, bitkiler tarafından oluşturulan ve hiç bir işlevi olmayan atık maddeler olarak kabul edilmekteydi. Ancak daha sonra bu metabolitlerin; savunma, korunma, ortama uyum, hayatta kalma ve nesillerini sürdürmek için bitkiler tarafından geliştirilmiş oldukça karmaşık mekanizmaların ürünleri olduğu anlaşılmıştır. Tarihle ilgili erişilebilen yazılı kaynaklarda ilk insanların çeşitli hastalıkların tedavisi için bitkilerden yararlandıkları belirtilmektedir. Elbette bu kullanım biçimi etken madde olan sekonder üründen çok, bitkinin kendisine veya değişik yollarla elde edilen özütlerine dayanmaktadır. Bugün bile dünya nüfusunun çoğunluğu için

Günümüzde sentetik ilaçların sebep olabildiği kuvvetli reaksiyonlar ve ilaç sanayisinin neden olduğu kirlilik bir ölçüde bitkisel tedaviyi önemli hale getirmiştir.

bitkiler ilaçların hammaddesi olarak değerlendirilmektedir. Anadolu tıbbi bitkileri ile ilgili bilgilerimizin kaynakları ise çok eski tarihlere dayanmaktadır. Örneğin Hititler döneminde Anadolu’da haşhaş

başı, safran gibi bazı bitkisel drogların elde edilip dış ülkelere satıldığı bilinmektedir. Eski uygarlıkların deneyimlerinden köken alan çağımız eczacılığının temelleri yüzyıllar boyu olgunlaşmış ve modern bilim ve teknolojinin geliştirilmesi ile günümüzdeki şeklini almıştır. Fakat geçmişte olduğu gibi bugün de bu tür doğal kaynakların kullanımına devam edilmektedir. Doğanın sunduğu bu şifa kaynakları, insanoğlu onları yok etmediği sürece hizmet etmeye devam edecektir. Günümüzde sentetik ilaçların sebep olabildiği kuvvetli reaksiyonlar ve ilaç sanayisinin neden olduğu kirlilik bir ölçüde bitkisel tedaviyi önemli hale getirmiştir. Sentetik ilaçların gittikçe pahalılaşması ve halkın alım gücünün giderek bunu karşılayamaması, hayati önem taşıyan çoğu ilaçların istenilen anda bulunamaması, kullanımdan sonra istenmeyen yan tesirlerin ortaya çıkması ve zamanla bazı


42 Dört Mevsim Tarım

ilaçlara karşı alışkanlık kazanılması gibi olumsuz etkileri nedeniyle halkın bitkisel ilaçlara yönelimini artırmıştır. Bitkilerden elde edilen ilaçların yapısı ve dozları çok önemlidir. Kullanılacak bitkinin hangi yöntemle, hangi bitkilerden ve hangi oranlarda kullanılması gerektiği bilinmelidir. Aksi takdirde insanlar üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkabilir ve hatta ölümlere neden olabilirler. Bitkiler üzerinde yapılan araştırmalar, modern tıbbın ve sentetik ilaçların gelişmesine rağmen bugün dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunun, bitkisel ilaçla tedavi olmaya yönelmesi, bitkilerin dünyanın önemli ilaç kaynakları olduğunu göstermektedir. Bitkilerle tedavi biliminin temsilcileri lokal hastalıkların, bedensel ve ruhsal anlamda insanı tümüyle etkilediği tezini savunurlar. Tedaviler de bu teze uygun yöntemlerle uygulanır. Şifalı bitki çayları bünyeyi bütün olarak etkiler. Bitki yağları ve tentürleri ile, bedenin kendini iyileştirebilen güçlerine canlılık kazandı-

rılabilir ve akut rahatsızlıklara karşı lokal tedavi yöntemleri uygulanabilir.

Tıbbi ve aromatik bitkileri nasıl değerlendirmeliyiz? Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanılan kısımları; yaprak, çiçek, tohum, kök, kabuk vb. gibi organlardır ve bunların içlerindeki etkili bileşikler nedeniyle hastalıkları tedavi ettikleri ispatlanmıştır. Bu etkili bileşiklerin miktarları bitkilerin belirli devrelerinde en yüksek düzeye erişmektedir. Her bir bitkide içindeki etkin maddenin en yüksek olduğu bir dönem vardır ve araştırmalar bitkilerin özel bir toplanma zamanı bulunduğunu göstermektedir. Toplanan bitkilerin bozulmasını önlemek için uygun şartlarda kurutulması gereklidir. Kurutulmuş bitki kısımlarının tedavi etkisinin süresi genellikle bir yıl kadardır, uygun şartlarda saklanırsa bu süre uzayabilir.

Toplama Genelde elle toplama yapılmakla birlikte, tarımını yapan ülkelerde özel tarım ekipmanlarıyla toplama işlemi yapılmaktadır. Toplama zamanları bitkinin top-

lanacak kısmına göre değişmektedir. Buna göre; Yapraklar (bitki çiçek açtığı zaman), Çiçekler (tamamen açılmadan evvel yada tomurcuk halinde), Toprakaltı kısımlar (bitkinin toprak üstü kısımları kuruduktan sonra), Kabuklar (bitki yapraklarını döktükten sonra), Meyve ve tohumlar (özel kayıtlar yoksa olgunlaştıktan sonra) toplanmalıdır. Yaprak, çiçek ve otlar hiçbir zaman yağmurlu bir günde veya üzerinde çiğ veya nem varken toplanmamalıdır. Kabuklar ise yağmurlu günden sonra toplanmalıdır.

Kurutma Taze materyal çok kısa zamanda bozulur. Bu sebeple en kısa zamanda kurutma işlemi yapılmalıdır. Kurutma esnasında, materyal içeriğindeki nemin %75’ini kaybeder. Kurutma için seçilecek yol, kurutulacak materyalin cinsine ve taşıdığı etkin maddelerin durumuna göre belirlenir. Özellikle açık havada ve gölgede yapılan kurutma tercih edilmelidir.

Saklama Kurutulmuş olan materyalin özelliklerini kaybetmeden korunabilmesi için bazı şartlara uyulması zorunludur. Saklama sırasında bozulmaya neden olan faktörler rutubet, sıcaklık ve ışık’tır. Bunun için kuru materyalin serin, kuru ve karanlık bir yerde saklanmaları gerekir. Kese kağıdı, bez torba, karton kutu, teneke kutu veya cam kavanozlarda saklanabilir.


Dört Mevsim Tarım

43

Plastik kap, torba materyal saklamak için uygun değildir.

Uçucu ve Sabit Yağlar Uçucu yağ, bitkilerin yaprak, meyve, kabuk veya kök kısımlarından elde edilen, oda sıcaklığında sıvı halde olan, kolaylıkla kristalleşebilen genellikle renksiz veya açık sarı renkli, uçucu, kuvvetli kokulu, doğal bir üründür. Güzel kokulu olmasından dolayı esans ya da eterik yağda denilmektedir. Su ile karışmadıkları için yağ olarak tanımlansalar da sabit yağlardan farklıdırlar. Sabit yağlar; taşıyıcı yağlar olarak da bilinirler. Sıvı veya katı formda olabilirler. Sabit yağlar suda çözünemez ancak organik bir çözücüde çözünebilirler. Sabit yağlar özellikle meyve ve tohumlarda bulunurlar.

Kullanım Alanları: •Yağların tümü veya koku veren özellikteki bileşenler tek başına veya karışım halinde kozmetik ürünlerinde ve temizlik kimyasallarında, •İlaç sanayinde; bir çok eczacılık ürünü bitkilerin aktif bileşenleri ile üretilmektedir •Soslarda, ketçaplarda, sosis ve salam benzeri ürünlerde tat verici bileşenler olarak kullanılmaktadırlar. Ayrıca bu uçucu yağlar, doğal esanslar doğal koruyucu maddeler olarak da (Kekik yağı ketçaplarda doğal koruyucu olarak) kullanılmaktadır. •Aromaterapide: Doğal tedavilerin öneminin giderek arttığı şu günlerde uçucu yağlar ve sabit yağlar (taşıyıcı meyve yağları) doğal kür olarak uygulanan aromaterapik karışımlar hazırlanmaktadır.

Hititler döneminde Anadolu’da haşhaş başı, safran gibi bazı bitkisel drogların elde edilip dış ülkelere satıldığı bilinmektedir.

Türkiye tıbbi bitki dışsatımı yapan ülkeler arasında %5’lik pay ile 12. sırada yer almaktadır. Türkiye’nin ihracatında önemli olan 16 bitkinin ihracat değeri, 2001 yılında 52 milyon dolar civarında iken, 2008 yılında 90.6 milyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Bitki çeşidi bakımından zengin bir floraya sahip ülkemiz-

de sevindirici gelişmeler olmuştur. Tıbbi aromatik bitki ticaretinin ülke ekonomisine daha etkili bir biçimde katılımını sağlamak ve tıbbi ve aromatik bitki araştırmalarını belirli bir merkezden yönlendirmek amacıyla bu tip bitkilerin üretiminde önemli bir yere sahip olan başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere, tüm ülkemize bu alanda hizmet edecek Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi (Antalya Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Aksu Merkez Birimi’nde) kurulmuştur. Bitkisel ürün üzerinde yapılacak olan her işlem tıbbi bitki değerinin artmasına ve katma değerin ülkemizde kalmasına yol açacaktır. Ancak yabani bitki toplanırken doğanın tahrip edilmemesi ve ekolojik dengelerin bozulmaması için özen gösterilmelidir. Talebi artan bitkilerin tarımına geçilmeli ve doğal kaynaklardan kültür bitkilerinin üretiminde gen kaynağı olarak yararlanılmalıdır.


44 Dört Mevsim Tarım

Antalya’nın hayvancılığı masaya yatırıldı Antalya’da hayvancılığın gelişmesi için düzenlenen toplantıya, STK temsilcileri de katıldı.

A

ntalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından ilçe müdürlükleri ve veterinerlerin katılımıyla rutin olarak yapılan hayvancılık toplantısı, bu kez geniş katılımlı olarak organize edildi. Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Kadri Bilici, Antalya’da 152 veteriner hekimle hayvan hastalıkları, hayvan hareketleri ve karantina işlemlerini yürüttüklerini kaydetti.

Küçük işletmelere kolaylık sağlansın Veteriner Hekimler Odası Başkanı Muammer Saygılı ise imar kanunda yapılan değişiklik ile işletme ruhsatlarının İl Özel İdarelerine verildiğini hatırlatarak, “Ruhsatlar ticari statüde değerlendiriliyor ve işlemler çok uzun sürüyor. Ankara’da uygulandığı gibi 1000 metrekarenin altındaki işletmelere kolaylık sağlanmalı. Konuyu valiliğe ilettik. Destek istiyoruz” dedi. Gen kaynaklarının tükenmekte olduğuna dikkat çeken Saygılı, kıl keçisi gibi sayıları azalan türlere teşvik verilmesi, pasaport ve işletme numaralarının düzene sokulması ya da bunların dijital ortama taşınması önerilerinde bulundu.

Sistemler birleşsin Damızlık Koyu Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk ise kıl keçisinde Antalya’nın marka olabileceğini, bu çerçevede Honamlı ve Kıl Keçisi’nin koruma altına alındığını belirtti. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Metin Yaraşçı ise ihale sistemi, kayıt sistemi, aşılama, projelendirme, desteklemeler ile ilgili sıkıntılarını dile getirdi.

Yemde standardizasyon Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Müdürü Musa Toros da, bölge koşullarına uygun damızlık boğa seçimi, sperma dağıtımının düzenlenmesi, hayvan işletmelerinin

ruhsatlandırılması, kaba yem teminindeki sorunların giderilmesi konularına değindi. Toros, yemde standardizasyon, teknik mesleki eğitim ile ara çalışan eğitiminin önemini de dile getirdi. Haykoop Antalya Bölge Birliği Başkanı Hüseyin Simav, bulaşıcı hastalıklar ile mücadelede işletmeye girişte tek kullanımlık giysi giyilmesini önerdi. Simav, “Büyük işletmelerde sıkıntı yaşanmıyor ancak bu konuda küçük işletmelerde sorun var. Yemdeki KDV de indirilmeli. Kesif yemlere standart gelmeli. Küçük işletmeleri bir araya getiren toplu sağım ve besleme alanları oluşturulmalı” dedi.


D繹rt Mevsim Tar覺m

45


46 Dört Mevsim Tarım

SETBİR

Sektör Buluşması Bakan Eker, ‘’Türkiye sütü sütçü, eti etçi ırktan almak zorunda. Bu alanda mutlaka sınıf atlanmalı’’

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Süt Et Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Sektör Buluşması toplantısında, Türkiye’nin sütü sütçü, eti etçi ırktan almak zorunda olduğunu söyledi.

İzmir’de organize edilen toplantıda konuşan Bakan Eker, “Hayvancılıkta atılım yapmamız lazım. Bu yönde büyük hamleler yapıyoruz. Muhalefet tenkit ediyor. Ancak tarih ‘kırmızı ette şu tarihte atılım başladı’ diyecek. Ben bu misyona talibim” dedi. Türkiye’de bozkır yapısıyla hububat üretiminin ve beslenme alışkanlıklarıyla küçükbaş hayvancılığın yoğun olduğunun altını çizen Bakan Eker, Anadolu deyişlerinden ‘Buğday ile koyun, gerisi oyun’ sözünün,

bu kültürel yapının göstergesi olduğunu belirtti.

Kültür ırkı oranı %40’a çıktı Şehirdeki insanın beslenme ihtiyacının karşılanması için büyükbaş hayvan ihtiyacının giderilmesi gerektiğini kaydeden Bakan Eker, üretimin artırılması amacıyla hamleleri sürdürdüklerini bildirdi. Hayvancılığın gelişmesi için göreve geldiklerinde ciddi bir strateji değişikliği yaptıklarını, destekleme ödemelerini ciddi ölçüde artırdıklarını anlatan Bakan Eker, süt üretiminin 8 milyon tondan 13.5 milyon tona, büyükbaş hayvan sayısının 9.8 milyondan 11.5 milyona çıktığını söyledi. Bakan Eker, hayvancılıkta saf kültür ırkının yetişmesinin önem taşıdığını, 2002’de yüzde 19 olan kültür ırkı oranının yüzde 40’a çıktığını ifade etti.


Dört Mevsim Tarım

47

Koyun ve keçicilik geliştirilmeli Türkiye’de süt hayvanı ile et alınan hayvanın birbirinden ayrılması gerektiğini, bu yöndeki yatırımlar ve üretimlere bakanlık olarak önemli destek sağladıklarını belirten Eker, şunları söyledi: ‘’Türkiye’de kaba yem üretimi 25 milyon tondu, şu an 30 milyon ton. Yem ekim alanı 1 milyon hektardan 2 milyon hektara çıktı. Kültür ırkına dönüşme oranında yüzde 100 artış var. Sütçü hayvandan et verimi elde etmek fakir ülkelerin işi. Türkiye bu alanda mutlaka sınıf atlamalı. Sütünü yüksek kaliteli sütçü ırklardan, et ihtiyacını da kaliteli etçi ırklardan almalı. Başka hiçbir yolu yok. Etçi hayvancılıklarla ırkların değiştirilmesini benimsedik. Uygun ekolojik bölgelerde daha profesyonel işletmelere dönüştürüp destekleme politikalarının sağlamlaştırılmasını planlıyoruz. Her etçi ırkta damızlık tesislerinin kurulması, yavaş yavaş oraya kaydırılması hedefimizdir. Muhakkak koyun ve keçiciliğin geliştirilmesi, sahip çıkılması lazım. Ben sahip çıkıyorum ve ömrüm var oldukça buna da sahip çıkacağım.”

Meralar özel sektöre açılmalı Türkiye’nin kayıtlı 23 milyon anaç koyun varlığına sahip olduğunu, erkek hayvanlarla birlikte sayının 3334 milyona ulaştığını bildiren Bakan Eker, koyun varlığını daha da geliştirmek için meralarda değişiklik yaptıklarını ifade etti. Meraların daha verimli hale getirilmesi için özel sektörün kullanımına da açılması gerektiğini belirten Bakan Eker, “Ortak kullanımda herkes kullanı-

yor ama kimse sahiplenmiyor. Dekar başına meralardaki ot verimi 80 kilogram civarında. Bununla bir yere götüremeyiz. Hükümetimiz döneminde 4 milyon dönümün üzerinde ıslah çalışması yaptık. Islah devam edecek.”diye konuştu.

tırım tutarı olan projelerin yüzde 50’sine hibe desteği veriyoruz. Sermayenin yarısına ortağız. Sadece hayvancılık alanında 754 yeni tesis kazandırdık. Makine ve ekipmanlar dahil 22 bin 701 projeye destek verdik’’ dedi.

Türkiye’de tarımsal destekleme politikasını stratejiye dayandırdıklarını ifade eden Bakan Eker, “İftiharla söylüyorum; bakanlığı devraldığımda tarım hasılamız 23 milyar dolardı, bugün 62 milyar dolar. Dünyanın en büyük tarım ekonomisine sahip 7’nci ülkesi olduk. Dünya Bankası, OECD raporu ve BM Gıda Örgütü bunu söylüyor. Bu, strateji değişikliğiyle oldu. 2011’de tarım sektörüne 7 milyar lira nakit desteği ödedik. 754 tesis yaptırıldı. 600 bin lira ya-

Organize bölgeler kurulacak Konuşmasında Et ve Balık Kurumu’nun da yapısının değiştirileceğini kaydeden Bakan Eker, üretici ve tüketiciyi hayvansal ürünlerin fiyat dalgalanmalarından, şoklarından korumayı amaçladıklarını anlattı. Tarıma dayalı organize sanayi çalışmalarına da değinen Bakan Eker, belirlenecek bölgelerde desteklemeyi de yüksek oranda artırarak, Türkiye’de bölgesel hayvancılık, tarımsal üretimle ilgili organize bölgeler kurulacağını dile getirdi.


48 Dört Mevsim Tarım

Kesme çiçeğin merkezi:

Kepez

İlçede ekolojik koşulların kesme çiçek üretimine uygun ve bunun neticesinde ısıtma giderlerinin düşük olması, bol ışıklanma sayesinde kalitenin yüksekliği bu sektöre büyük bir ivme vererek Kepez’in, Antalya ve Türkiye üretiminde söz sahibi olmasını sağlamıştır. Mehmet Ali Özyiğit / Kepez Kaymakamı


Dört Mevsim Tarım

İ

lçemizin toplam yüzölçümü 397.869 dekar olup, 86.211 dekarında tarım yapılmaktadır. Bu miktar, toplam yüzölçümünün yaklaşık % 22’sini oluşturmaktadır. İlçemizde 1 Merkez İlçe ve 6 köy bulunmaktadır. “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi” sonuçlarına göre, 2011 yıl sonu itibariyle ilçe nüfusumuz 419.997’dir. Tarımla uğraşan nüfusumuz 39.582 kişidir. 9.126 adet çiftçi ailesi mevcuttur. Tarımsal nüfus, toplam nüfusun yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. İlçemizdeki arazi dağılımı 37.515 dekar tarla bitkileri olmak üzere, 20.100 dekar zeytincilik alanı, 11.690 dekar örtü altı sebzecilik alanı, 7.128 dekar açık tarla sebzeci-

liği, 5.875 dekar meyvecilik alanı ve 3.203 dekar süs bitkileri alanından oluşmaktadır. Tarla bitkilerinde buğday, arpa ve yulaf üretimde ilk sırayı almaktadır. Örtü altı sebze yetiştiriciliğinde domates, hıyar, biber ve patlıcan ilk sırayı alan ürünlerdir. Açıkta tarla sebze yetiştiriciliğinde karpuz, biber, kavun ve lahana önde gelmektedir. Meyvecilik yapılan alanlarda

Ülkemizdeki kesme çiçek üretim alanlarının dörtte biri Kepez’de bulunur.

49

son yıllarda yurdumuzda ve bölgemizde üretim alanları hızla artan nar üretimi başta olmak üzere; Kepez Kaymakamlığı İlçe Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğümüzün kuruluş aşamasından sonraki 3 yıl içerisinde yaklaşık 1.000 dekarlık bir artış gösteren badem üretim alanı ikinci sırayı almıştır. Süs bitkileri üretiminde ülkemiz ve Antalya’da ilçemiz önemli bir yere sahiptir. Kesme çiçek üretiminde karanfil başta olmak üzere gerbera, gypsophilla, solidago ve gül ilk sırayı almaktadır. İlçemizdeki ekolojik koşulların kesme çiçek üretimine uygun ve bunun neticesinde ısıtma giderlerinin düşük olması, bol ışıklanma sayesinde kalitenin yüksekliği bu sektöre büyük bir


50 Dört Mevsim Tarım

lilium, lisiantus gibi süs bitkileri “Çiçek ve Çocuk” temasıyla 2016 yılında Antalya’da yapılacak olan dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Dünya Botanik Expo’suna büyük katkı sağlayacaktır. Kepez’de kesme çiçek üretimi gerek ilçemiz kalkınmasına, gerekse ülkemizin sosyo ekonomik anlamda gelişmesine büyük katkı sağlamaktadır. Kepez İlçesi’nde kesme çiçek sektörü özellikle işsizliğin azaltılması ve istihdama katkısı yönünde de çok önem arz etmektedir. 2011 sonu itibariyle ilçemizdeki kesme çiçek sektörü 325.647.000 adet dal üretimle ekonomimize 48.338.000-TL katma değer kazandırmıştır. 2011 sonu itibariyle örtü altı sebze yetiştiriciliğinden 175.431 ton ürün elde edilmiş, ilçe ekonomisine 216.960.100 -TL katma değer sağlanmıştır.

Badem fidanları İlçemizde 2009, 2010, 2011 yıllarında Bakanlığımız destekleriyle Nonpareil, Texas, Ferragnes ve Ferraduel çeşitlerinden sertifikalı badem fidanları kullanılarak, yaklaşık 1.000 dekar kapama badem bahçesi tesis edilmiştir.

ivme vererek ilçemizin, Antalya ve Türkiye üretiminde söz sahibi olmasını sağlamıştır. Antalya’daki toplam kesme çiçek üretim alanını dikkate alırsak Kepez İlçesi, kesme çiçek üretiminde 3.087 dekar alanla Antalya ilinin %75’ini oluşturmaktadır. Ülkemizdeki kesme çiçek üretim alanlarının yaklaşık % 25’i Kepez’dedir. İlçemizde üretilen kesme çiçekler iç

piyasada ve ihracatta değerlendirilmektedir. Kesme çiçek ihracatımızı yaptığımız ülkeler İngiltere, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Romanya, Hollanda, Birleşik Krallık, Almanya, Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleridir. İlçemizde yetiştiriciliği yapılarak üretilen başta karanfil olmak üzere gerbera, gypsophilla, solidago, gül, frezya, krizantem, anemon, gladiol,

İlçemizde, ilimiz ve Türkiye üretimine fide üretimi yaparak katkıda bulunan 8 adet kuruluş ve tohum üretimi yapan 3 kuruluş vardır. Domates fidesi ağırlıklı olmak üzere yaklaşık 104.395.000 adet/yıl sebze fide üretimi gerçekleştirilmektedir. “Bitkisel Üretimde Kullanılan Kimyasalların Kayıt Altına Alınması ve İzlenmesi” hakkındaki yönetmelik kapsamındaki çalışmalara 2008,


Dört Mevsim Tarım

2009, 2010 ve 2011 yıllarında devam edilmiştir. Bitkisel ürünlerin üretiminden pazarlama aşamasına kadar geçen süreçte kullanılan kimyasalların teknik tavsiyelerine uygun olarak uygulandığı bitkisel ürün arzı, tüketici sağlığı ve çevrenin korunması ile üründe izlenebilirliğinin sağlanması amaçlanarak, İlçe Müdürlüğümüz tarafından üretici eğitimlerine önem verilmiş, bu çalışmalar kapsamında Üretici Kayıt Defterleri üreticilere dağıtılmıştır. Bakanlığımız tarafından ilçemizde örtüaltı tarımında polinasyonu sağlamak amacı ile bombus arısı satın alarak kullanan üreticilere koloni başına destekleme ödemesi yapılmaktadır. Bombus arıcılığı ve seralarda tarım-

sal üretimin geliştirilmesi, sağlıklı ve güvenilir ürünler elde edilmesi, insan ve çevre sağlığı ile yerli hayvan gen kaynaklarının korunması amaçlanmaktadır. Bu amaçla İlçe Müdürlüğümüz tarafından üreticilerin bombus arısı kullanması teşvik edilerek, gerekli eğitim ve destekler yapılmaktadır. İlçemizde Kırsal Kalkınma Projesi kapsamında tarımsal faaliyetler için geliştirilen yeni teknolojilerin üreticiler tarafından kullanımını yaygınlaştırmak; daha kaliteli ve pazar isteklerine uygun üretim yapılmasını sağlamak, makine ve ekipman alımının desteklenmesi için üreticilerimize ve muhtarlarımıza yönelik eğitim çalışmaları yapılmış ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüze müracaatları neticesinde 2009, 2010

51

ve 2011 yıllarında desteklemeler gerçekleştirilmiştir. İlçemizde Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında 4 adet ekonomik yatırım 2010 yılında gerçekleşerek 699.000-TL hibe desteği sağlanmıştır. İyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla üreticilerimize yönelik eğitim faaliyetlerimiz de devam etmektedir. İlçemizde yaklaşık 6.000 büyükbaş, 6.000 küçükbaş, 40.000 kanatlı hayvan, her biri 6 ton/yıl kapasiteli iki adet su ürünleri çiftliği, 50.000 adet/ yıl kapasiteli keklik çiftliği ve 50.000 adet/yıl kapasiteli bıldırcın çiftliğimiz mevcuttur. Ayrıca ilçemizde bir adet hayvan barınağı ve hayvanat bahçesi de bulunmaktadır.


52 Dört Mevsim Tarım

Keklik çiftliği Özellikle keklik çiftliğimiz Türkiye’de örnek çiftliklerden biridir. Keklik üretiminde 2.200 m2 alan içerisinde 800 m2 kapalı alanda faaliyet sürdürülmektedir. Genel bakım ve temizlik açısından çiftliğimiz son teknolojiyi uygulamakta ve takip etmektedir. Ayrıca çiftlikte 2011 yılı itibariyle bahçe hayvanlarından tavus kuşu, süs tavukları, sülün üretimi de başlanmıştır. Amatör yetiştiricilerin taleplerine keklik dışındaki diğer kanatlılarla da cevap verilmektedir. Son dönemlerde Arap ülkelerine de ihracat ile ekonomimize katkıda bulunan keklik çiftliğinden, özellikle Suriye, Bahreyn Krallığı ve Suudi Arabistan’a keklik ihracatı yapılmaktadır. İlçemizde turizme yönelik olarak faaliyet gösteren ve devecilik kültürümüzün devam etmesinde önem arz eden 32 adet deveye de koruyucu sağlık uygulamaları yapılmaktadır.

Hayvancılığın geliştirilmesi maksadıyla Bakanlığımız kalkınma program ve bütçesi kapsamında çiğ süt, damızlık sığır, suni tohumlamadan doğan buzağı, damızlık koyun keçi, arılı kovan, kasaplık besili hayvan, su ürünleri, korucu aşılama teşvik desteklerinden ilçemiz üreticilerinin yararlanmaları sağlanmaktadır. Kaymakamlığımız tarafından yürütülen kırsal kalkınmaya yönelik sosyal içerikli “Süt Sığırcılığı Geliştirme Projesi” kapsamında; 14 Kasım 2011 tarihinde Kepez İlçesi Odabaşı Köyü’nde 5 üreticiye 4’er adet süt sığırı dağıtılmak suretiyle hayvan teslimatları yapılmıştır. Bu proje kapsamında yetiştiricilerimizin bir yıllık yem giderleri de karşılanmıştır. İlçemiz bölge arıcılığı açısından da iklimi itibariyle çok önemli konuma

sahiptir. İlçemizde 56 arıcı ve 6.000 kovan varlığı bulunmaktadır. Her yıl Türkiye’nin değişik illerinden 100150 kadar gezginci arıcımız kovanlarını konaklama için ilçemize getirmektedir. Kaymakamlığımız tarafından yürütülen sosyal içerikli diğer projemiz, ‘Arıcılığı Geliştirme Projesi’dir. Kepez İlçesi üreticilerine arılı kovan ile birlikte işletme giderlerini karşılamak üzere işletme sermayesi verilmiştir. Proje kapsamında arı kolonisinin bir yıllık işletme giderleri de karşılanmıştır. 2011 yıl sonu itibariyle tarımsal üretim Kepez İlçesi ekonomisine 331.434.255-TL katma değer kazandırmıştır. Bu ürünlerden elde edilen net gelir ise 198.330.453-TL olup, tarımdan elde edilen kişi başına gelir 5.010-TL/yıldır.


D繹rt Mevsim Tar覺m

53


54 Dört Mevsim Tarım

Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Çalıştayı Köymer, Targel ve Tarımsal Yayım ve Danışmanlık sürecinin, bir dönüşüm ve değişim sürecini gösterdiği bildirildi

E

ğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Çalıştayı, 13-17 Şubat 2012 tarihileri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Açılışta konuşan Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, ‘’Bu çalıştay sonucunda ortaya konulacaklar ile özellikle yeni teşkilatlanmayla birlikte yeni şubelerde oluşan karışıklıklar da giderilecek diye düşünüyorum’’ dedi. Erçin, şöyle devam etti: ‘’Bizler bu sektörün temsilcileriyiz ve bu manada önemli bir vebali ve sorumluluğu üstlenmiş durumdayız. En büyük sorumluluğumuz üretimin artırılma-

sı noktasında. Bu noktada Bakanlık olarak bitkisel, hayvansal üretim ve su ürünleri üretiminde desteklemeler yapıyoruz. İkinci sorumluluğumuz ürünlerin güvenilir olarak tüketiciye ulaştırılması. Bu noktada tarımsal yatırımlar için % 50 devlet desteği veriyoruz ve gıda-tarım-sanayi entegrasyonunu sağlıyoruz. Üçüncü sorumluluğumuz kırsalın kalkınması. Diğer bakanlıklardan en önemli farkımız, kırsaldaki halkla en çok birlikte olan bir kurum olmamız.’’

’Eğitim ve yayımın koordinasyonu Yeni yapılanma ile oluşturulan şubelerin her birinin kendi konuları ile ilgili eğitim ve yayım sorumluluğunun

bulunduğunu ifade eden Erçin, ancak bunun tek bir noktadan yönlendirilmesi noktasında koordinasyon ve tarımsal veriler şube müdürlüklerinin sorumlu olacağını kaydetti. Erçin, ‘’Bu şekilde koordinasyon sağlanmış ve en çok zorlandığımız husus olan planlama, koordinasyon ve organizasyon tek bir noktadan yapılmış olacak. Diğer şubelerin görevleri somut olarak bellidir, ancak koordinasyon denilince daha soyuttur. Bu haftaki çalışma ile koordinasyon ve tarımsal veriler şube müdürlüklerinin yol haritasının da belirlenmesi noktasında önemli çalışmalar yapılacağı kanaatindeyim’’ diye konuştu. Antalya ili Döşemealtı ilçesinde üreticilik yapan Ramazan Aşar da, Genç Çiftçi Eğitim Projesi kapsamında Aydın’ın Söke ilçesinde üç aylık eğitim aldığını, eğitimde tarımın ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi anladığını bildirdi.

Bir hibrit yapı ile çalışmalara devam edilmeli Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş ise bakanlığın yayım konusundaki somut politikaları ve


Dört Mevsim Tarım

Tarım Kanununun çıkması ile yeni bir ufuk açıldığını belirterek, şunları söyledi: “Bakanlığın yayım faaliyetlerini ele aldığımızda üç konu ortaya çıkmakta. KÖYMER süreci ardından TARGEL süreci ve üçüncüsü tarımsal yayım ve danışmalık süreci. Bunların tamamı bir dönüşüm ve değişim sürecini göstermektedir.” Çatalbaş eğitim ve yayımla ilgili olarak özel sektör ve resmi kurumların bir hibrit yapı oluşturması gerektiğini kaydetti.

başlaması sonrasında 2 milyon giriş yapıldığını ve 22 bin CD’yi kapsayan görüntü indirildiğini kaydetti. WEB Tarım TV’nin bu model ile dünyaya örnek olduğunu belirten Tezgel, “Avrupa komisyonu bilişim portalı bizi örnek proje olarak gösterdi. Beş gün süren çalıştayda, farklı gruplarda bir araya gelen çalışma grupları

Yol haritası belirlenecek Çiftçi Eğitim ve Yayım Dairesi Başkanı Selman Eren ise “Eğitim ve yayım faaliyetlerinin daha etkin ve verimli olabilmesi için yeniden yapılanma ile birlikte müstakil bir daire başkanlığı kurulmuştur. Bu, Bakanlığımızın eğitim ve yayıma verdiği önemi ortaya koymaktadır. Ulusal düzeyde yapılan bu çalıştay ile bir yol haritası belirlenecektir’’ diye konuştu. Çalıştayın çok önemli olduğunu belirten Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Recep Tezgel de, Teşkilat Yasası ile birlikte yeniden yapılandıklarını, eğitim, yayın, yayım ve hizmet içi eğitimin tek çatı altında toplandığını kaydetti.

Orhan Özçatalbaş

WEB Tarım TV örnek proje oldu Üreticilerin bilinçlendiğine dikkat çeken Tezgel, WEB Tarım TV’nin yayın hayatına

Recep Tezgel

55

hazırladıkları sunumlarını diğer çalışma grupları ile paylaştı. Yayım Hizmetleri çalışma grubu adına Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş, Araştırma Yayım Çiftçi Bağının Güçlendirilmesi çalışma grubu adına Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsünden Sevinç Karabak, TARGEL çalışma grubu adına Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden TARGEL Personeli Ziraat Mühendisi Sezai Yiğitbaşı, Hizmetiçi Eğitim çalışma grubu adına Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, Tarımsal Danışmanlık Hizmetleri ve Tarımsal Üretimdeki Yeri çalışma grubu adına Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.Cennet Oğuz, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Destekleri grubu adına Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr.Çoşkun Ceylan, Tarımsal Yayıncılık grubu adına Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Boyacı ve Veri Tabanı ve Taşra Çalışma Yönergesi çalışma grubu adına Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığından Zir. Müh. Osman Hakan Yenice sunum yaparak, sorunları ve çözüm önerilerini aktardı. Farklı çalışma grupları tarafından hazırlanan raporlar bir araya getirilerek, eğitim yayım ve yayın stratejisinin hazırlanmasına katkı sağlayacak.


56 Dört Mevsim Tarım

yeniden yapılandırma çalışmasını da gerçekleştireceğiz. Her işin bir eksiği olduğu gibi bunun da bazı eksiklikleri var. Her geçen gün hem kendi şartları hem de donanımlar iyiye gitmektedir.’’

Vedat Mirmahmutoğulları Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı

“Yayım Kamunun Tekelinde Değildir.” Uluslararası Tarım ve Gıda kongresinin açılışı için Antalya’da bulunan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları, Tarımsal Yayım ve Danışmanlık çalıştayının 16 Şubat 2012 tarihinde gerçekleştirilen oturumunda katılımcılarla bir araya geldi. Çalıştaydaki katılımcılara hitaben konuşan Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları, Bakanlığın asli görevlerinden birinin çiftçinin eğitimi, diğerinin ise güvenilir gıdayla insanları buluşturmak olduğunu kaydetti. Burada yayımın özel kuruluşlarca yapılması ile ilgili de konuşulması gerektiğini ifade eden Müsteşar Mirmahmutoğulları, şöyle devam etti; “TARGEL projesini hayata geçirdik ki, çiftçiyle kafasındaki bilgiyi paylaşsın. Bunu yaparken de sadece mesai saatleri içinde olmasın. O nedenle sahada 7500 arkadaşı çiftçi ile buluşturduk, 2500 kişi daha alacağız. Bu proje ile ilgili

Asıl konunun çiftçiye teknoloji ve bilgiyi ulaştırmak olduğunu vurgulayan Mirmahmutoğulları, ‘’Yayıma ne kadar önem verdiğimizi çıkardığımızı kanunda belirttik. Ancak yayım kamumun tekelinde değildir, özel kuruluşlarca da yapılabilir. Devlet yayımın özelleştirilebileceği yerde yayımdan çekilmelidir. Devlet, özel sektörün gidemediği yere gitmelidir’’ dedi. Gıda denetiminin özelleştirilmesi ile ilgili hususu da kanuna koyduklarını kaydeden Müsteşar Mirmahmutoğulları, ‘’Gıda denetimi özelleştirilemez deniliyor? Neden özelleştirilmesin? Bu ülkede devlette çalışanın mesuliyeti var da özel çalışan mühendisin, veteriner hekimin bu sorumluk duygusu yok mu?’’ diye sordu. Her türlü konuda hizmet alımı gerçekleştirilmesi ve bu hizmetlerin devlet tarafından denetlenmesi gerektiğini ifade eden Müsteşar Mirmahmutoğulları, yayımın mesai saatlerinde değil, gece gündüz yapılacağını söyledi. Mirmahmutoğulları, eğitim ve yayımın son derece hayati bir konu olduğunu, ‘ayak bağı’ mevzuatları sırasıyla değiştirdiklerini bildirdi.

Kendimizle yarıştık Mirmahmutoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizlerle bu ülkede birlikte çok güzel şeyler yaptık. Kendi-

mizle yarıştık. Sektörün sistematik derinlik analizini yaptık. 55 bin kişi ile anket yaptık. Bir stratejik plan hazırladık. Ne yapacağımız bilerek yapıyoruz. Sizler de bunu bulunduğunuz yerlerde uygulamalısınız. Bir değişim ve dönüşüm programı hazırladık. Mevzuatları çıkardık. 14 kanun çıkardık. Tarımın kanunu yoktu. İkinci olarak destekleri yenden yapılandırdık. Üçüncü olarak proje ve tedbirleri ortaya koyduk. Değişim ve dönüşüm programının altında bir aksiyon planı hazırladık. Projeleri hazırladık. Tarımsal hasılayı 23 milyar dolardan 73 milyar dolara çıkardık. İhracatımızı hep birlikte 4 milyar dolardan 15.3 milyar dolara çıkardık. Tarımsal hasıla bakımından Avrupa 1.’si, Dünya 7.’si olduk. Demek ki, adımınızı planlı attığınız zaman bunlar olabiliyormuş.’’ Türkiye’nin potansiyeli ile karşılaştırıldığında yapacak daha çok şeyin bulunduğunu bildiren Mirmahmutoğulları, 2023 hedefini koyduklarını, 150 milyarlık tarımsal hasıla, 40 milyar dolarlık ihracat, 13 milyon hektar sulanabilir alana ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Mirmahmutoğulları, ‘’Ülkemizin potansiyelini biliyoruz. Bu ülke doğal bir sera.30 havza belirledik ve 30 politika uygulayacak imkana kavuştuk. Havzalarda uygulamalar yayımcıya düşmekte. Bunu sizinle entegre edebilirsek bir gıda ambarı olabilmemiz için hiçbir sebep yok. Sizin öneminiz çok büyük, müsteşardan da önemlisiniz. Çünkü uç beyin sizsiniz’’ dedi.


Dört Mevsim Tarım

57

Bitki Sağlığı ve Karantina Bölge Toplantısı Ege ve Akdeniz’in, Türkiye tarımının kalbinin attığı bölgeler olduğu bildirildi.

A

kdeniz-Ege Bölgesi Bitki Sağlığı ve Karantina Bölge Toplantısı, Antalya’nın Manavgat ilçesinde yapıldı. Dördüncüsü düzenlenen eğitim toplantısına, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki illerden gelen Müdür Yardımcıları, Şube Müdürleri, endüstri ve bakanlık temsilcileri katıldı. Eğitimin açılışında konuşan Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Türkiye’deki gayrisafi milli hasıla değerlerine, bitkisel üretime ve ihracata bakıldığında, Ege ve Akdeniz’deki illerin bitkisel üretim ile ihracattaki yeri ve öneminin çok daha fazla olduğunu kaydetti. Erçin, ‘’Türkiye’nin ihracatının ve gayri safi milli hasılanın %50’si Akdeniz ve Ege bölgelerinden yapılmaktadır. Ege ve Akdeniz, Türkiye tarımının kalbinin attığı bölgedir. Bu iki bölgeyi, sorunların da en fazla yaşandığı, çözüm önerilerinin de en fazla çıkacağı bölgeler olarak değerlendiriyorum’’ dedi.

2012’ Ocak ayında devreye giren Hal Yasası ile Türkiye’de yeni bir dönemin başladığını ifade eden Erçin, ‘’İller arasında uygulanabilirliği sağlamak bakımından yasa yeni bir bakış açısı kazandıracak. İllerimizdeki üretim yeri kontrolü açısından da faydalı olacak’’ dedi. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Daire Başkan Vekili Dr. Nevzat Birişik ‘’Bugün Avrupa kültürü ya da Kuzey Amerika kültürü dediğimiz medeniyetin merkezi her gün yeni bir sıkıntıyla, yeni bir krizle boğuşurken, biz bu krizleri fırsata çevirmiş ve tarihi bir şans yakalamış du-

rumdayız’’ diye konuştu. Eğitimde katılımcılara, Entegre Mücadele – EKÜY, Meyve, Bağ KalıntıBKÜ Kayıt, Endüstri-Süs Bitkileri, Sebze-Örtüaltı Biyolojik Mücadele ve Desteklemesi, Hububatla Mücadele Çalışması-Genel Zararlılar, EğitimDestek ve Karantina, Bitki Pasaportu konularında detaylı bilgi verildi.


58 Dört Mevsim Tarım

Tarım arazilerinin bölünmesine son Türkiye’de tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesini önlemek için çalışma başlatıldı. Bu kapsamda ‘Tarım Arazilerinin Bölünmesinin Önlenmesi’ konulu bir çalıştay düzenlendi.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından ‘’Tarım Arazilerinin Bölünmesinin Önlenmesi’’ konulu çalıştay düzenlendi. Çalıştayın açış konuşmasını yapan Gıda Tarım ve Hayvancılık Ba-

kanı M. Mehdi Eker, toplantının, Türkiye’de tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesine son verecek çözüm önerileri konusunda fikir alışverişinde bulunmak üzere düzenlendiğini ifade etti. Çok parselli yapıların sınır kayıpları ve toprağın küçülmesine neden olduğuna vurgu yapan Bakan Eker,

“Çok basit bir hesapla 10 dönümlük bir buğday tarlasında parsel küçüklüğünden ötürü, gelir kaybı 150 lira. Parsellerden, ulaşımdan meydana gelen kayıp 100 lira, parsellerde makine kullanımı kaybı ise 80 lira. Yani 10 dönümlük bir arazide yılda 330 lira kayıp meydana geliyor.” dedi. Türkiye’de 24 milyon hektar tarla olduğunu hatırlatan Bakan Eker, bu-


Dört Mevsim Tarım

59

nun yaklaşık 8 milyar lira kayıp anlamına geldiğini bildirdi. Her yıl arazi bölünmesinden, parsel küçülmesinden dolayı yaklaşık 8 milyar liralık kaybın büyüklüğüne dikkat çeken Bakan Eker, “Hükümet olarak destek bütçemiz 7,3 milyar lira. Yani bizim bir yılda çiftçiye verdiğimiz nakit desteği kadar bizim kaybımız var. Onun için bizim bu sorunu çözmemiz lazım. Eğer bugün tedbir almazsak, bu 10 dekarlık parsel 3 kardeşe bölünürse, o zaman kayıp 2 katına çıkıyor. Yani kaybımız katlanarak artıyor” diye konuştu. Türkiye genelinde köylerde çalışan 7 bin 500 bakanlık personeli bulunduğunu belirten Bakan Eker, bu personel aracılığıyla toplumun çeşitli kesimlerinden görüş alacaklarını ifade etti.

6 hektar alan bile 7’ye bölünüyor 2001 yılındaki tarım sayımına göre, Türkiye’de 3 milyon 100 bin tarım işletmesi bulunduğunu belirten Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, ortalama işletme büyüklüğünün 6 hektar (60 dekar) civarında olduğunu söyledi. Bu 6 hektar alanın ortalama 7 parsel olduğuna ve bunun da yaklaşık 22 milyon parsel yaptığına dikkati çeken Bakan Eker, şunları kaydetti: ‘’Yani bir kardeşimizin 6 hektarlık bir çiftliği var. 7 parçadan oluşuyor. Bir parça diyelim ki burada, diğer parça 2 kilometre ötede, diğeri 1 kilometre ötede. Bunlar işlenecek, makine kullanacak, traktör dolaştırılacak. Bunlar mazot yakıyor, mekanizasyon, maliyet, enerji, işçilik. Bu

durum verimliliği etkiliyor. Şimdi bu yapı bir ekonomik maliyet ortaya çıkarıyor. Bunlar her yıl daha fazla bölünüyor. 1952’de işletme sayısı 2 milyon 500 bin. Şimdi ise 3 milyon 100 bin. 600 bin işletme daha ortaya çıkmış. O zaman parsel sayısı 15 milyon iken, şimdi 22 milyon. Bu, arazilerin bölündüğünü gösteriyor. Bu yapı sürdürülebilir bir yapı değil. Küçük parselle yatırım yapılamıyor, üretim takip edilemiyor, izlenemiyor bu da kalite ve standardı düşürüyor. Maliyetleri artırıyor. Pazara yönelik bir standart üretim yapılamıyor. Ortaya bir de ilave işsizlik sorununu çıkarıyor.”

Cesur adımları takdirle karşılıyoruz Çalıştaya katılan Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar ise tarım arazilerinin bölünmesini önlemeye yönelik çalışmaların cesaret gerektirdiğinin farkında olduklarını söyledi. Birlik olarak atılacak cesur adımları takdirle karşıladıklarının altını çizen Bayraktar, çalışmalara kararlılıkla destek olacaklarını vurguladı. Konuşmaların ardından sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, muhtarlar ve özel sektörden temsilcilerinin de katıldığı çalıştay gerçekleştirildi.


60 Dört Mevsim Tarım

Her yıl 1 milyon hektar arazi toplulaştırılacak

T

arım Reformu Genel Müdürlüğü Arazi Toplulaştırma ve TİGH Daire Başkanlığı, Antalya’da kurum personeline arazi toplulaştırması konulu bir eğitim düzenledi. Toplantıya 32 ilin Tarımsal Altyapı ve Arazi Değerlendirme Şube Müdürleri ile teknik personel katıldı. Daire Başkanı Hacı Veli Deveci, çalışmaların başladığı günden bugüne kadar 1 milyon 741 bin hektar alanda arazi toplulaştırıldığını açıkladı. Halen 2 milyon 840 bin hektar alanda toplulaştırma çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Deveci, hedeflerinin her yıl 1 milyon arazinin toplulaştırılması olduğunu açıkladı. Bu yıl 32 ilde toplulaştırma projesi başlatmayı hedeflediklerini kaydeden Deveci, “Önceleri sadece bölge bazında yürütülen çalışmalar yeniden yapılanma ile birlikte il bazında gerçekleştirilecek. 81 ilin 45’inde faaliyetlerimiz devam etmektedir. Bu iş bakanlığımızın politikası ve bu bizim ana projelerimizden biridir. Her yıl 1 milyon hektar alanı toplulaştırmayı hedefliyoruz. 2023’e kadar sulanabilen tüm arazileri toplulaştırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar 1 milyon 741 bin hektar alan toplulaştırıldı. 2

Hacı Veli Deveci

milyon 840 bin hektar alanda toplulaştırma çalışmaları devam ediyor” dedi.

Tarım çiftçilik olarak algılanıyor Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin ise tarımın en önemli iki sorunundan birinin arazilerin dağınık ve parçalı, ikincisinin ise işletme ölçeği ile tarım yapılamaması olduğunu kaydetti. Erçin, “Tarım bizde çiftçilik olarak algılanıyor. Bir işletme mantığı ile yapılmıyor. Serası, tarlası, bahçesi olan, bunları işletme olarak görmüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin 2023 vizyonunda arazi toplulaştırma meselesinin en önemli mesele olduğunu, bu işi bakanlığın yapacağını belirten Erçin, “DSİ, İl Özel İdaresi arazinin içinde çalışma yapmaz. Arazi ile ilgili konu bizim işimiz. On gün süren eğitimde arazi toplulaştırmasının tarihi, arazi toplulaştırmanın önemi ve faydaları, 3083 sayılı kanun ve yönetmeliği, arazi toplulaştırmasında kullanılan iş kalemleri ve tarifleri, tarım dışı tahsis, arazi toplulaştırmada parselasyon planlaması, derecelendirme, blok planlaması, aplikasyon konuları ele alındı.


D繹rt Mevsim Tar覺m

61


62 Dört Mevsim Tarım

TARSİM

çiftçinin yanında Antalya’da 2011 yılında doğal riskler sonucu ürün ve hayvanları zarar gören üreticilere çekleri törenle verildi.

D

evlet Destekli Tarım Sigortası yaptıran üreticilerden 2011 yılında hasar alarak ürün ve hayvanları zarara uğradıkları için ödemeleri yapılanlara, Tarım Sigortaları Havuzu TARSİM tarafından temsili çekleri törenle verildi. Antalya’da bu amaçla Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünde düzenlenen törene, Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu da katıldı. TARSİM’ in çalışmaları hakkında bilgi veren Genel Müdür Bülent Bora ‘’Tüm sigorta primleri bu havuzda birikiyor. Devlet de aynı oranda parayı bu havuza yatırıyor. Tek kaynak bu primler. Havuz hasarlar nedeniyle boşaldığında reassurance adı verilen bir sigortalama sistemi ile dolduruyoruz. Yani havuz boşalsa da ödeme gücü mevcut’’ dedi. Bora, çalışmalarda 5.5 yılın geride bırakıldığını, 2007 yılında 218 bin 938 olan poliçe sayısının 2011 yılında 580 bin

225’e ulaştığını, bu artışın çiftçinin TARSİM’i anlamasından kaynaklandığını söyledi. TARSİM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ramazan Kadak da, ilk poliçeyi 1 Haziran 2006 tarihinde

kestiklerini belirterek, ‘’Her yıl düzenli artış yaşandığı bir gerçek. İyi bir algılamanın olduğu ortada ama yeterli değil. 2 milyon 700 bin kayıtlı çiftçi var, bu kadar parselimiz var, hayvanımız var derken, bu rakam yeterli değil” diye konuştu.


Dört Mevsim Tarım

63

Tarım Eksperleri Antalya’da toplandı Tarsim Yönetim Kurulu Başkanı Kadak, ‘’Tarsim Kanunu hem devletin desteği hem de çiftçilerin elini taşın altına koyduğu bir sistemdir’’

T

arım Sigortaları Havuz Eksperleri buluşmasının ilk ayağı, 4 Şubat 2012 tarihinde Antalya’ya bağlı Beldibi beldesinde gerçekleşti. Tarsim Yönetim Kurulu Başkanı Kadak, yaptığı konuşmada, Tarsim ailesinin her yıl giderek büyüdüğünü ifade etti. Şu an 1529 eğitilmiş eksperin bulunduğunu bildiren Kadak, tarımda göz ardı edilemeyecek en önemli konunun, tarımın doğal risklere açıklığı olduğunu söyledi. Kadak, şöyle devam etti: “Sigorta konusu hep gündemde ve arayış içerisinde olmuştur. 21 Kasım 2005 yılında yürürlüğe giren Tarsim Kanunu, hem devletin desteği hem de çiftçilerin elini taşın altına koyduğu bir sistemdir.’’ Bugüne ilişkin durumu da değerlendiren Kadak, sigortalanan süt hayvanlarının, kayıtlı süt hayvanlarının onda 1’ini geçtiğini, bitkisel ürünlerde ise yüzde 6 - 7’ye ulaşıldığını kaydetti. Kadak, ‘’ 2005 – 2006 yıllarında yüzde 1 seviyesine ulaşamamıştık. Bu sebeple iyi bir seviyeye geldiğimizi söylüyoruz ama bu bizim

için yeterli değil. Çünkü daha işin başındayız. Ancak geldiğimiz seviye küçümsenmeyecek kadar önemli bir seviye. Özellikle istikrarlı bir artış göstermesi ile 5,5 yıllık bir uygulamanın sonucunda İspanya, Fransa ve Almanya’dan sonra Avrupa’da tarım sigortaları kapsamında dördüncü sıraya yerleştik’’ dedi.

Sistemin uzun yaşaması size bağlı Kanunun çıkmasından bugüne kadar gelinen süreçte alt yapı ve teknoloji yatırımları yapıldığını ifade eden Kadak, elde edilen bütün verilerin bilgi işlem sisteminde depolandığını bildirdi. Kadak, sistemin en önemli ayağı olduğu-

nu belirttiği eksperlere şöyle seslendi: ‘’Sizlerin yaptığı hatalar, bizimde de hata yapmamıza yol açıyor. Sigortacılıkta bir yanlış üç doğruyu götürür. Sizden istediğimiz tek şey, doğruyu yapmanız. İşinizi doğru yapabilmeniz için de kendinizi geliştirmeniz gerekir. Sistemin uzun yaşaması buna bağlı. Sistem uzun yaşarsa bütün paydaşlar da daha çok faydalanmış olur.” Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Dr. Ahmet Genç ise sigortanın hem kişisel hem de ticari anlamda çok önemli bir araç olduğunu ve hayatın her alanında gerektiğini belirterek, Tarsim’in istikrarlı bir biçimde büyüdüğünü kaydetti.


64 Dört Mevsim Tarım

Bitkiler pasaportla gidecek Mart ayından itibaren yeni bir uygulama başladı. Buna göre, yönetmelikte listelenen bitki, bitkisel ürün ve diğer maddeler ancak ‘’bitki pasaportu’’ ile satılabilecek ve sevk edilebilecek. Ahmet ÖZDEMİR/ Ziraat Mühendisi – Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü

B

itkilerde zararlı organizmaların yayılmalarını önlemeye yönelik ‘’bitki pasaportu’’ uygulaması, 1 Mart 2012’de başladı. Bu tarihten itibaren, ilgili yönetmeliğin; Ek-1’inde listelenmiş olan bitki, bitkisel ürün ve diğer maddeler, ancak ‘’bitki pasaportu’’ ile satılabilecek ve sevk edilebilecek.

yayımlanan Bitki Pasaportu Sistemi ve Operatörlerin Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik ile zararlı organizma taşıyıcısı olabilecek bitki, bitkisel ürün ve diğer maddeler ile bunları üreten, ithalatını ve ticaretini yapan ve depolayanların kayıt altına alınmasına ilişkin sistem kurulması öngörüldü.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının hazırladığı ve 12 Ocak 2011 tarih ve 27813 Sayılı Resmi Gazete’de

Kayıt sisteminin oluşturulması ile bu materyallerin hareketleri izlenerek, herhangi bir zararlı organizmaya

rastlanması durumunda kaynağa kısa sürede ulaşılması ve gerekli tedbirlerin alınması hedefleniyor. Yönetmelik ile başta ‘’şarka virüsü’’ olmak üzere kayısının hastalık ve zararlılardan korunması için Malatya, Elazığ, Şanlıurfa illeri sınırları içerisindeki alanlar, taş çekirdekli bitkisel üretim materyalleri sevkiyatı ve hareketi açısından ‘’korunmuş bölgeler’’ ilan edildi. Taş çekirdekli meyveler (kayısı, şeftali, vişne, kiraz, erik,) fi-


Dört Mevsim Tarım

danları ile yumuşak çekirdekli Malus Mill. (elma), Pyrus L. (armut) fidanı üreticileri için yönetmelik hükümlerinin, yayın tarihinden itibaren 3 ay sonra (12 Nisan 2011 de) uygulanması hükmü de getirildi. Sistemden kaynaklanan sıkıntılar sebebiyle, 1 Mart 2012’den itibaren yumuşak ve taş çekirdekliler de dâhil olmak üzere tüm bitki ve bitkisel üretim materyallerinin sevkiyatı, bitki pasaportu ile bu tarihten itibaren yapılabilecek. Bakanlıkça, şimdiye kadar ülkemizde bitki ve bitkisel üretim materyallerinin sevkiyatı konusunda karantina tedbiri uygulanıyordu, bu tedbirler, bitki pasaportu sistemine entegre ediliyor. AB’ye uyum amacıyla çıkarılan yönetmelik kapsamında kurulacak kayıt sistemine, projenin yazılım altyapısı ise bir Türk firması olan NetcadUlusal CAD & GIS Çözümleri A.Ş tarafından gerçekleştirildi. Yönetmeliğin kayısı, şeftali, vişne, kiraz, erik, gibi taş çekirdekliler ile armut ve elma gibi yumuşak çekirdekli meyvelerinin üretim ve çoğaltım materyalleri ile ilgili hükümleri 12 Nisan’dan itibaren uygulanırken, diğer hükümleri, 1 Aralık 2011’den itibaren yürürlüğe girdi. Daha önce ruhsat alan bitki yetiştirme ruhsatına sahip fidan, fide, süs bitkisi ve çiçek soğanı üreticileri, yönetmeliğe, yürürlüğe girdiği 1 Aralık 2011 tarihinden itibaren üç ay içerisinde yani 1 Mart 2012 tarihine kadar uyum sağlayacak.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje kapsamında, “operatör” olarak adlandırılan bitki üreticileri, ticaretini yapanlar ve ithalatçılar kayıt altına alınacak. Kayıt öncesinde üretim yerlerinde veya sahalarda bitki sağlığı kontrolleri gerçekleştirilecek. Üretim yerlerinde veya yakınlarında makroskobik kontroller yapılacak. Toprakta yaşayan karantinaya tabi zararlı organizmaların tespiti amacıyla talimatlara uygun olarak üre-

65

tim yerinden toprak ve/veya üretim harcı örneği alınacak. Operatörün ofis şartları incelenecek ve sorumlu bir kişinin olup olmadığı kontrol edilecek. Herhangi bir eksikliğe rastlanılmaması ve analiz sonuçlarının temiz çıkması durumunda, kayıt işlemi gerçekleştirilerek, operatöre bir kayıt numarası ve neticesinde de kayıt sertifikası düzenlenecek.

Pasaport düzenleme yetkisi Bitki ve bitkisel üretim materyalle-


66 Dört Mevsim Tarım

rinin, zararlı ve hastalıkları içermediğini, belli standartları taşıdığını garanti eden bitki pasaportu, bakanlık veya bakanlıkça yetkilendirilenler tarafından düzenlenecek. Bitki pasaportu basma işlemi, operatörün belirli şartları sağlaması ve müdürlüklere başvurusu üzerine gerçekleştirilecek. Yönetmelikçe şartları uygun olana bitki pasaportu basma yetkisi verilecek. Yönetmelik kapsamında, bitki üreticileri, ticaretini yapanlar ve ithalatçılardan oluşan “operatör” ve bitki hareketleri kayıt altına alınacak. Sistem, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne entegre biçimde çalışacak. Tüm bu süreçler, yazılım programı sayesinde internet üzerinden hızlı ve etkin bir şekilde yürütülecek. Bitki Pasaportu Sistemine internetten giriş için ;http://212.175.143.30/PPS linkine tıklamanız yeterli olacak. Bitki pasaportunda, “ülke kodu (TR), sorumlu resmi kurum, kayıt numarası, seri numarası, botanik adı, ürün miktarı (bitkisel ürün), korunmuş bölge kodu (korunmuş bölgeye sevk ediliyorsa), yeniden düzenlenmiş pasaport: üreticinin numarası (Yenileme pasaport ise), orijin (ithal ise ithalat menşei ülke)” gibi bilgiler yer alacak. Bitki Pasaportu Sistemi, bitkisel ürünlerin üretimini, ticaretini ve ithalatını yapanların kayıt altına alınmasına dayanan AB Ortak Pazarı için ön koşullardan birisi durumunda. Bitki pasaportu, ticareti yapılan bitkilerin karantinaya tabi hastalık ve zararlıları içermediğini göstererek, Türkiye’den AB üyesi ülkelere ihraç edilecek olan bitki ve bitkisel ürünlerin rekabet gücünü artıracak. Yönetmelik kap-

1-Bitki pasaportu ibaresi 2-Üye ülkenin kodu

3-Sorumlu resmi kuruluşun ismi veya kodu 4-Kayıt numarası

5-Seri numarası veya lot numarası 6-Botanik isim 7-Miktar

8-Orijin (ithal edilmiş ise)

9-Korunmuş bölge kodu (zp) (Bitkiler veya bitkisel ürünler korunan bölgeye gönderilecekse)

(Ek-7/B’de belirlenmiş olan korunmuş bölgenin kodu 7/B1 ola-

rak belirlenmiştir. Bitki pasaportu üzerindeki korunmuş bölge kodu 7/B1 olarak belirtilecektir)

10-İkame pasaport (rp) (Orijinalinden düzenlenmiş ise menşei kayıt numarası)

samında bitki pasaportu ile hareket edecek bitki, bitkisel ürün ve diğer maddeler, yönetmelik eki olarak yayımlandı. 12.01.2011 tarih ve 27813

Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ‘’Bitki Pasaportu Sistemi ve Operatörlerin Kayıt Altına Alınması Yönetmeliği’’ kapsamında işlem uygulanacak. Yönetmelikte belirlenen bitki sağlığı standartlarını ve özel şartların karşılandığını gösteren bitki ve bitkisel ürünler için bitki pasaportu düzenlenecek. 01.03.2012 tarihinden itibaren yönetmeliğin Ek-1’ inde belirtilen bitki, bitkisel ürünler ve diğer maddeler ancak ‘’Bitki Pasaportu’’ ile satılabilecek, sevk edilebilecek. Bu yönetmelik Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 15, 17, 31, 32 ve 38 inci maddelerine dayanılarak hazırlandı. Yönetmeliğin hükümlerine aykırı davrananlar hakkında yönetmeliğin 38.maddesinin bentlerinde belirtilen idari yaptırımlar uygulanacak. Operatörler konu ile ilgili detaylı bilgiyi bulunduğu yerdeki Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü veya


Dört Mevsim Tarım

İl Müdürlüğü Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü’nden alacaklar. İlimizde yılda 2.412.870 adet sertifikalı fidan, 1.038.562.478 adet sebze fidesi, 22.654.680 adet süs bitkisi, 61.361 (kg) çiçek soğanı üretiliyor. Operatör bitki pasaportu sistemine kaydını nasıl yapacak? 1. Operatör http://212.175.143.30/ PPS/ Bitki Pasaportu Kayıt Sistemi/ Yeni Kullanıcı linklerini tıklayacak. Firması adına kullanıcı adı ve şifre oluşturacak. 2. Kullanıcı adı ve şifresini kullanarak sisteme girecek. Sistemde yeni başvuru linkini tıklayacak. Elektronik ortamda başvuru formunu dolduracak. (Aynı form Yönetmeliğin Ek-2 sinde yazılı olarak mevcuttur.) 3. Operatör, başvurusunu yaptıktan sonra bulunduğu yerin ilçe gıda tarım ve hayvancılık müdürlüğüne, ithalatçı ise Zirai Karantina Müdürlüğüne aşağıdaki evrakları götürecek: a) Başvuru formu ekinde üretim yeri ile ilgili ÇKS kaydı veya b) ÇKS kaydı yok ise; kendine ait

tapu veya kira sözleşmesi ile birlikte kiraladığı yerin tapu fotokopisi veya c) Ecrimisil belgesi veya d) Maliki ölmüş arazilerle ilgili olarak tapu fotokopisi ve e) Maliki ölmüş arazilerle ilgili olarak mirasçıları tarafından kullanıldığını gösterir muhtardan alınan belge. f ) Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği gereğince faaliyet alanları ile ilgili Üretici Belgesi/ Bayilik Belgesi. (Yemeklik patateste aranmaz) g) İthalatçılar, depolayanlar ve ticaretini yapanlar, ürünlerini bulundurdukları satış yeri, depo, sera gibi yerlerle ilgili bilgiler. 4. Müdürlükçe operatöre ait belgeler kontrol edilecek, tamam olması halinde alanın ve ofis şartlarının denetlenmesi için operatöre randevu verilecek. 5. Müdürlük elamanları randevu tarihinde operatöre ait üretim yerlerinde veya sahalarında bitki sağlığı kontrolleri gerçekleştirecek. Üretim yerlerinde veya yakınlarında makroskobik kontroller yapa-

Bitki pasaportu etiketi aşağıdaki şekildedir. 1 AB – Bitki Pasaportu 2 TR Türkiye (Model)

67

cak. Gerekirse toprakta yaşayan zararlı organizmaların tespiti amacıyla üretim yerinden toprak veya üretim harcı örneği, bitki örnekleri alınacak. Örnekler etiketlenerek, analiz için laboratuara gönderilecek. Ofis şartları incelenecek. Herhangi bir eksikliğe rastlanmaması, analiz sonuçlarının temiz çıkması halinde kayıt işlemi gerçekleştirilecek ve operatöre kayıt numarası verilecek. Operatöre yönetmeliğin Ek-3 ünde bulunan taahhütname imzalatılarak, Ek-4 örneğe uygun olan Kayıt Sertifikası verilecek. 6. Operatör faaliyet yeri, üretim yeri, şekli, deseninde değişiklik yapacaksa, ilgili müdürlüğe bildirecek. İlgili müdürlük elamanı yeni duruma ilişkin gerekli kontrolleri yapacak.

3 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü

4 Kayıt numarası: TR 07 IB AG 02

5 Seri numarası: 03112009

6 Botanik ismi: Malus spp.

7 Adet: 100 bitki

9 ZP: xxxxx

10 RP: xxxxx

8 Menşei: xxxxxx

Uygulama: xxxxx

Varyete: Golden Delicious

Hasat yılı: 2009


68 Dört Mevsim Tarım

Önce fidan dikti

sonra fabrika kurdu Gazipaşa’da zeytin üretiminin arttığını gören Uysal ailesi, bölgede zeytinyağı fabrikasına olan ihtiyacı tespit etti. Kırsal kalkınma desteklerinin açıklanmasıyla birlikte harekete geçen Uysal ailesi, 500 bin lira destek alarak Zeytinada Zeytinyağı Fabrikası’nı kurdu.

G

azipaşa Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, ilçede zeytin yetiştirmek isteyen vatandaşlara fidan desteğinde bulundu. Gazipaşalının zeytin fidanı desteğini başarıyla uygulaması sonucu ilçede yetişen zeytin miktarı hızla artmaya baş-

ladı. İlçedeki üreticilerin zeytin ağacı sayısı hızla artarken, Uysal ailesi, zeytin ağacı sayılarının 5 misli arttığını gördü. Uysal ailesi, ilçede kısa süre sonra zeytinlerden yağ elde edecek bir tesise ihtiyaç duyulacağı tespitini yaptı. Bu değerlendirmenin yapıldığı dönem-

de, kırsal kalkınma için destek programı açıklandı.

500 bin lira hibe aldılar Zeytin ağacı sayısının artması üzerine zeytinyağı fabrikası kurma kararı alan Uysal ailesi, ilçe ve il müdürlükleri nezdinde girişimlerde bulun-


Dört Mevsim Tarım

du. Başvurularının olumlu karşılanmasının ardından 2010 yılı Nisan ayında hibe sözleşmesi imzalayan Uysal ailesi, Mayıs ayında ihaleye gitti ve Haziran ayında Zeytinada Zeytinyağı Fabrikası’nın inşaat çalışmalarına başladı. 1 milyon 203 bin 100 lira tutan yatırımın yüzde 50’sine hibe desteği sağlandı. Proje çerçevesinde 500 bin lira destek alındı. Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğünün yol göstermesi, eğitici ilgi ve desteği ile fabrika, zeytin sezonunun başladığı Ekim ayında üretime hazır hale geldi.

Asit oranı düşük yağ üretimi Yatırım miktarının yüzde 25’lik kısmının geri dönüşümü sağlanırken, 2-3 yıl içinde geri kalan kısmının da amorti edilmesi planlanıyor. Zey-

tinada Zeytinyağı Fabrikası, saatte 40 ila 60 ton arası zeytini işleyerek, zeytinyağı üretebilme kapasitesine sahip. Ancak yörede üreticiliğin küçül ölçekli olması nedeniyle organizasyonda sıkıntı yaşanıyor ve 3 vardiya çalışılması halinde bile kapasite kadar üretim yapılamıyor. Bu nedenle Uysal ailesi ikinci bir hattı kurmayı planlıyor. Öte yandan Uysal ailesi, fabrikanın hizmete girmesiyle birlikte üreticileri hasat konusunda bilinçlendirdi. Dip zeytini ile daldaki zeytinin birbirine karıştırılmaması yönünde telkinde bulunuldu ve önemli ölçüde sonuç alındı. Bu nedenle Gazipaşa’da her yıl asit oranı daha düşük zeytinyağı üretimi yapılmaya başlandı. Asit oranı düşük zeytinyağının yüksek olana oranla piyasada daha fazla paraya satıldığının altı çizildi.

69


70 Dört Mevsim Tarım

Kesme Çiçeğin

Dünü Bugünü Dünyada 145 ülkede 50 milyar dolar ticaret hacmine sahip olan süs bitkileri içinde yüzde 50 pay alan sektör olan kesme çiçek, ülkemizde de hızla ticari sektör konumuna ulaşmaktadır. Sevcan ÜNAL / Ziraat Mühendisi – Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü

K

esme çiçek; süs bitkileri sektörü içinde tüm dünyada hem üretim hacmi, hem de ekonomik değer olarak en geniş paya sahip olan faaliyet alanıdır. Küreselleşme ve bunun gelire olan etkisine bağlı olarak birçok ülkede kişi başına düşen kesme çiçek tüketimi artış göstermiştir. Dolayısıyla dünya kesme çiçek üretimindeki rekabet de artmıştır. Dünyada 145 ülkede 1.338.369 hektar alan ve 50 milyar dolar ticaret hacmine sahip olan süs bitkileri sektörü içerisinde kesme çiçek, %50 pay alan bir sektördür. İklim özellikleri açısından büyük avantajlara sahip olan ülkemizde ticari anlamda kesme çiçek üretimi, 1940’lı yıllarda İstan-

bul ve Yalova çevresinde başlamış ve daha sonra Ege ve Akdeniz bölgelerine yayılmıştır. 1985 yılında ilimizde kesme çiçek ihracatının başlaması ile kesme çiçek üretim alanında ve miktarında önemli artışlar olmuş ve hızla ticari bir sektör konumuna gelmiştir. 12.125 dekar kesme çiçek üretim alanına sahip olan ülkemizde, 28 ilde üretim yapılmakta ve en fazla üretim yapılan iller İzmir, Antalya ve Yalova olarak sıralanmaktadır. İzmir ilinde yapılan kesme çiçek üretimi genellikle iç piyasaya yöneliktir. Antalya ise, Türkiye kesme çiçek üretim alanlarının %34’üne sahip olup, yetiştiricilikde ihracat amaçlanmaktadır. İlde en fazla üretilen kesme çiçek türleri karanfil (sprey ve standart), gerbera,


Dört Mevsim Tarım

gül, gypsophilla, solidago, lisianthus ve krizantemdir. Ayrıca son yıllarda küçük alanlarda daha çok frezia, lilium, anemon, ranunculus, statice, şebboy gibi türler de üretilmektedir. Bununla birlikte büyük firmalar, ana çeşitlerin yanında arajmanlarda kullanılmak üzere kesme amaçlı okalip-

tus, asparagus, ruscus, casuarina, pitosporum gibi türler de yetiştirmeye başlamışlardır.

Dal başı sistemi İhracatçı firmaların ilk yıllarda üretimi; sözleşmeli üretici modeli ile başlamış, sonra üreticilerle sabit fiyat

71

anlaşmaları yapılmış, 2000 yılından itibaren sektördeki karlılığın ve verimliliğin düşmesinden dolayı, daha verimli bir model olan dal başı sistemine geçilmiştir. Dal başı sistemine göre, ihracatçı firmalar tüm girdileri karşılamakta ve işçi ailesi kaliteli ürettiği dal başına ücret almaktadır.

Antalya’da En fazla Üretimi Yapılan Kesme Çiçek Alanları (da) Kesme Çiçekler Karanfil Gerbera Gül Gypsophilla Solidago Lisianthus Krizantem Diğerleri TOPLAM

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2.809,87 2.737,62 2.477,71 2.574,85 2.726,50 2706,5 997,7 979,7 988,03 1.023,05 847,5 846,5 107,31 94,31 95,65 96,75 97,5 162,0 152,19 140,19 165,8 189,5 159 157,0 65,71 65,21 107,07 112,32 94 94,0 21,46 21,46 32,75 47,63 42 42,0 11,5 12,25 28,95 28,2 24 24,0 162,44 190,69 285,57 292,6 247 133 4.328,18 4.241,43 4.181,50 4.364,90 4.120,00 4.165,00


72 Dört Mevsim Tarım

Bu sistem ile kalite ve verimlilik artarak birim alandan ihracata giden dal sayısı yükselmiştir. Halen firmalar bu sistem ile üretime devam etmektedirler. Kesme çiçek üreten küçük işletmelerde işçilik aile bireyleri tarafından yapılmakta ve çiçekler paketlenerek ihraç edilmek üzere ihracatçı firmalara verilmektedir. Ayrıca bu işletmeler özellikle iç piyasaya yönelik üretimin de temelini oluşturmaktadırlar. İç piyasada değerlendirilecek ürünler, çiçekçilik kooperatifleri üzerinden pazarlanmaktadır. İlimizde 2011 yılı sonu itibariyle kesme çiçek üretimi yapan 50 firma ve yaklaşık 600 süs bitkisi üreticisi bulunmaktadır. Kesme çiçek üretimi esasen sadece çiçek üretimi ve ihracatı ile sınırlı değildir. Dünyada doku kültürü ve çeşit ıslahından, sera konstrüksiyonu, çiçek paketleme ve ambalaj malzemeleri imalatına kadar birçok konu çiçek endüstrisinin bir yan dalı haline gelmiştir. Hollanda, İsrail, ABD gibi çiçekçilikte en ileri teknolojiye sahip ülkeler bu sektördeki gelirlerinin ve istihdamın önemli bir bölümünü çiçek yetiştiriciliğinden değil, çiçek üretimi ile doğrudan ilişkili yan sanayi üzerinden sağlamaktadır. Kesme çiçek sektörünün ilimiz için de ekonomik önemi büyüktür. İşçilik yoğun olup, az yatırımla çok istihdam yaratan bir sektördür. Dekara yıl boyunca 1,5 işçi istihdam edilmekte ve yan sanayi kollarıyla beraber ortalama 10.000 işçi çalışmaktadır. 25 yıllık mazisi olan kesme çiçek sektörü başlangıçta dönemin en ileri tarım

tekniklerini kullanan ve diğer tarım kollarının da gelişmesine yardımcı olan sektör konumundaydı. Özellikle damlama, yağmurlama ve sisleme teknikleri, sıvı gübre ve yaprak gübre uygulamaları, toprak dezenfeksiyonu (buhar ile sterilisazyon gibi), toprak - yaprak tahlilleri, volkanik tüf ortamında yetiştiricilik ve sözleşmeli üretim modeli gibi birçok modern tarım tekniklerine öncülük etmiştir. Ayrıca sera konstrüksiyonu, örtü malzemeleri ile imalat ve montaj sanayi, otomasyon sistemli köklendirme ortamları, iklim sistemleri, bilgisayar, elektrik, makine yan sanayi (hidrofor, dalgıç pompa, soğutucular, jeneratör, sulama, ilaçlama, gübreleme makinaları, v.s) ambalajlama, paketleme ve nakliye sektörünün de gelişmesine katkıda bulunmuştur. İhracat 27 milyon dolara ulaştı Ülkemizin 1985 yılında 6,5 milyon dal ve 106 bin dolar ile başlayan kesme çiçek ihracatı, bugün 27 mil-

yon dolara ulaşmıştır. İhracatın 23,5 milyon doları ilimizden gerçekleşmiştir. Ancak tablodaki son iki yıllık verilere göre, miktarda % 21’lik gerileme, değerde ise % 36’lık artış görülmektedir. Kesme çiçek ihracat miktarındaki % 30’luk azalma, süs bitkileri ihracatını da olumsuz etkilemiştir. Sıcaklıkların mevsim normallerinin altında seyretmesi, gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farklarının yüksek olması, çiçeklerin kesime gelmemesine neden olmuştur. Başlangıçta ülkemizden kesme çiçek ihracatı yaptığımız tek ülke Birleşik Krallık idi. Ancak bugün Birleşik Krallık başta olmak üzere Hollanda, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Romanya, Bulgaristan, Almanya, Yunanistan, Macaristan ve Japonya’ya ihracat yapılmaktadır. İhracattaki ana kalem karanfil ve gerbera olup, çok az miktarda da diğer çeşitler ihraç edilmektedir. Gül ve orkide en fazla ithal edilen türlerdir. Son yıllarda büyük otel-


Dört Mevsim Tarım

73

Çiçek gibi sektör Antalya’da kesme çiçek üretimi 1980’li yıllarda Beldibi’nde küçük bir üretim sahasında başladı. Beldibi’nde kesme çiçek üretiminin başarıya ulaşması sonucu Serik’in Kadriye beldesinde de üretime geçildi. Kesme çiçek üretimi 1990’lı yılların başında teşviklerin de etkisiyle hızla çoğaldı. O dönemde küçük üreticilerin ihracatçılar için sözleşmeli üretim yaptığı sektör, asıl patlamayı ihracatçıların üretime geçmesiyle yaşadı. Antalya’da aktif olarak 70’ye yakın ihracatçının aynı zamanda üretim de yapması nedeniyle bugün kentte 5 bin dönüm arazide kesme çiçek yetiştiriliyor. Kesme çiçek üretim ve ihracat sezonunun yaz aylarında yapılmıyor olması nedeniyle başlayan arayışlar da kısa sürede meyvesini verdi. Antalya’da üretimin sona erdiği aylarda yayla tabir edilen alanlarda da 600 dekar alanda kesme çiçek yetiştiriliyor. Yayla üretimi ile 8.5 ay olan kesme çiçek üretim ve ihracat sezonu 10.5 aya yükseldi. Kesme çiçeğin tamamına yakını ihraç

ediliyor. Üretimi ve ihracatı yapılan kesme çiçek türlerinin başında karanfil geliyor. Karanfili gerbela takip ederken, son yıllarda ronankulus da yetiştirilmeye başlandı. Sektör, ihracatçıların ifadelerine göre çeşitliliğin az olması nedeniyle sıkıntı çekerken, karanfil taleplerini de karşılamakta zorluk çekiyor. Antalya’da üretim alanının daha fazla artmamasına gerekçe olarak ise arazi sıkıntısı gösteriliyor. İhracatçıların ihtiyaç duyduğu büyüklükte arazilerin olmaması ve

Antalya’nın turistik özelliği nedeniyle arazilerin pahalı olması, sektörün önünü tıkıyor. Arazi sıkıntısı nedeniyle sektörün daha fazla gelişmesinin zor olduğu kaydediliyor. Başka bir deyişle Antalya’da kesme çiçek sektörü gelebileceği en üst noktaya gelmiş durumda. Antalya’da birliğe kayıtlı 200’in üzerinde ihracatçı bulunurken, aktif ihracatçı sayısının 70 civarında olduğu biliniyor. Kesme çiçek seralarında ve sektörün destek aldığı diğer sektörlerde 20-25 bin kişinin istihdam ediliyor.

Ürün Grubuna Göre Türkiye Süs Bitkileri İhracat Miktarı ve Değeri Ürün Grubu

2010 Miktar Değer (Adet) (ABD $)

2011 Değişim (%) Miktar Değer Miktar (Adet) (ABD $)

Değer

Kesme Çiçek

421.181.584

26.664.023

294.597.187

27.275.764

-30

2

Canlı Bitkiler

57.129.500

21.773.957

70.240.439

40.317.500

23

85

4.807.109

5.938.057

5.476.562

6.441.405

14

8

20.854.884

1.813.337

28.767.093

2.287.778

38

26

Yosun ve Ağaç Dalları Çiçek Soğanları TOPLAM

503.973.076

56.189.374 399.081.280 76.322.447

-21 36


74 Dört Mevsim Tarım

lerin açılması ve iç dekorasyonda kesme çiçeklerin de kullanılması, taze kesme çiçeklerin ithalatını artırmıştır. Ne yazık ki, ülkemizde istenen zamanda, istenen miktarda ve kalitede taze kesme çiçek bulunamamaktadır. Bu nedenle talepler ithal yolu ile karşılanmaktadır. Bunun dışında üretimde kullanılan fidelerin büyük bölümü de ithal edilmektedir. Bu durum sektörün dışa bağımlılığını artırmakta ve birim alana düşen maliyeti de yükseltmektedir. Türkiye, dünya kesme çiçek ticaretinde söz sahibi birçok ülkeye göre henüz gelişme aşamasındadır. Ekonomik anlamda kesme çiçek yetiştiriciliği, küçümsenmeyecek düzeyde olmasına karşın; arzu edilen üretim miktarı-

na ve kalite düzeyine henüz ulaşılamamıştır.

ve dünya pazarından pay alabilmesi için;

Durgunluk dönemi yaşanıyor İlimizde kesme çiçek üretiminin geleceği parlak olmasına rağmen şu an durgunluk dönemi yaşanmaktadır. Bu durum yeni yatırımların yapılmamasından, yeni pazarlara yönelik yeni çeşitler üretilmemesinden ve üretimin uluslararası standartlara yönelik olmamasından kaynaklanmaktadır.

• Üniversite, araştırma enstitüleri ve özel sektör birlikte hareket ederek AR-GE çalışmaları yürütülmeli, • Sektör yeni yatırımlarla zenginleştirilmeli, • Uluslararası standartlara uygun, kaliteli üretim yapılmalı, • Sektörde ihracata yönelik çeşitlilik artırılmalı, • İç pazardaki satış kanalları yeniden düzenlenmeli, • İç tüketim canlandırılmalı, • Yatırımlara teşvik verilmeli, • Üretim maliyetlerinin diğer ülkelerle rekabet edebilir düzeye indirilmesi gibi birçok önlem alınmalıdır.

Sonuç olarak; kesme çiçek sektörü, gelişmekte olan ülkelerde umut vaat eden bir sektör olarak gelişimini hızla sürdürecektir. Ülkemizde de bu sektörünün gelişebilmesi


D繹rt Mevsim Tar覺m

75


76 Dört Mevsim Tarım

Hal Yasası

ümit verdi

Yeni yılla birlikte yürürlüğe giren Hal Yasası sektör

temsilcileri tarafından olumlu karşılandı. Yasanın sektöre çağ atlatacağı görüşü öne çıkarken, otomasyon sistemi hal müdürlüğünü ve komisyoncuları sıkıntıya sokuyor.

A

ntalya Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Şube Müdürü Rıza Uysal, 2012 yılı itibariyle yürürlüğe giren yeni hal yasasını değerlendirdi. Uysal, dünyanın ekonomik şartları göz önüne alındığında 1950’li yıllarda çıkan yasa ile 2010’lu yıllarda daha fazla hizmet verilemeyeceğine dikkat çekti. Tarımsal ekonominin kayıt altına alınması, tarladan sofraya ürünün izlenmesi ve istatistik elde etme açısından yasanın son dereye yararlı olduğunu kaydeden Uysal, rüsum bedelinin azalması ve verimli çalışmayan otomasyon sisteminin ise olumsuzluklar arasında olduğunu kaydetti.

Gelecek yüzyılın yasası Uysal, “Dünyada ekonomi değişiyor. 1950’li yıllarda çıkan hal yasasının 2010’lı yıllara uyması mümkün değil-

di. Bu nedenle 2000’li yılların ortasında değişiklik için çalışmalar başladı ve kısa süre önce yasa çıkarak yürürlüğe yeni yıl itibariyle girdi. Yasa ile boşluklar doldurulmak istenirken, sektörün

günümüzün ekonomik koşullarına, küreselleşme ve doktrinine uygun olması hedeflendi. Yasa güzel ama bazı eksiklikler var. Her yasada bu tarz olumsuzluklar oluyor ama uygulama ile bun-


Dört Mevsim Tarım

ların aşılacağını umut ediyorum” dedi. Hallerde yaş sebze meyvenin yanı sıra et ve süt ürünlerinin de işlenmesinin önünün bu yasa ile açıldığını kaydeden Uysal, “Avrupa’da hallerde et ve süt ürünleri de işlenir. Ama ülkemizdeki hallerin mevcut durumu bu ürünlerin işlenmesi için yeterli değil. Bu yönde çalışmalar ile bu olabilir. Bu nedenle bu yöndeki maddeyi olumlu buluyorum. Yasanın en önemli yönlerinden birisi tarımsal ekonominin kayıt altına alınması. Bu çok önemli ve takdire şayan. Eğer bu sağlanırsa ülkemiz, dünya ülkeleriyle ekonomik anlamda rekabet etmede daha da güçlenir. Bu sayede kısa, uzun ve orta vade planları daha sağlıklı yapabiliriz” diye konuştu.

Ürünler tarladan sofraya izlenecek Sektörün kayıt altına alınması ile tarımın daha da güçleneceğini kaydeden Uysal, yasanın bir diğer güzel yanının künye sistemi olduğunu söyledi. Uysal, “Künyede amaç, ürünlerin tohumdan sofraya kadarki aşamasının kayıt altına alınması yani izlenmesi. Bu uygulama ile ürüne bir kod verilecek. Bilgisayardan bu kod girildiğinde ürünü kimin ürettiğini, hangi ilaçları kullandığı görülebilecek. Bizim insanımız çok değerli. Ürünün her aşamasını görmeye hakları var. Diğer bir önemli konu ise semt pazarlarının modernizasyonu” dedi.

Pazarlar çağdaşlaşacak Uysal, yasa ile semt pazarlarının modernizasyonu, hijyenin sağlanması ve çağdaş hale gelmesinin istendiğini, bu nedenle ilgili kurum ve kuruluşlara süre verildiğini belirterek, bu sürede çağın ekonomik koşullarına uygun

77

diye veriyor. Her türlü alt yapıyı biz sağlıyoruz, hizmeti biz veriyoruz ama en az payı alıyoruz” dedi. Büyük marketlerin ürünlerini direkt üretim alanından alabiliyor olmasını da eleştiren Uysal, otomasyon sisteminde de sıkıntı yaşandığını bildirdi. Uysal, “Ancak eski yasadan kat kat daha iyi bir yasa var ve bu yasayı uygulamak zorundayız” dedi.

Sistem oturursa herkes kazanacak

pazarların oluşacağını söyledi. Uysal, ‘’Bu yapılabilirse harika olacak. Bir diğer konu ise çiftçi kayıt sistemi. Bakanlıklar, kurum kuruluşlar arası münasebetler, elektronik ortamda olacak. Çiftçi kayıt sistemi, bakanlık verileri, ihracata giden ürünler elektronik ortamda olacak. Bakanlıklar arası koordinasyon sağlanacak. Gelecekte ülke için planların üretilmesini sağlayacak bu” değerlendirmesinde bulundu. Yasanın olumsuzluklarına da değinen Uysal, müdürlüğü de etkileyen rüsum paylaşımına dikkat çekti. Uysal, “Yasadan önce belediyeye yüzde 1 oranında rüsum kalıyordu. Yasa ile bu 0.25’e düştü. Ürünün yetiştiği, işlendiği bölgedeki belediyeye 0.25 oranında rüsum düşerken, ürünün satıldığı bölgedeki belediyeye 0.75 rüsum kalıyor. Bu doğru değil. Sonuçta her türlü hizmeti ürünün yetiştiği bölgedeki bele-

Antalya Büyükşehir Belediyesi Toptancı Hal Şube Müdürü Rıza Uysal’dan sonra komisyoncuların yasa ile ilgili düşüncelerini öğrendik. Yasayı değerlendiren İsmail Erten, “Hal yasası yıllardır beklenen, devrim niteliğinde olan tüketici, üretici, ihracatçı için gerekli bir sistemdir. Tüketicinin temiz, sağlığa uygun, kalıntısız ürün tüketmesi için bu sistem uygulanmalı. Sistem, ürünün ambalajındaki barkottan tüketicinin tarladan sofraya izleyeceği sistemdir. Kayıt dışı ekonomi sebze meyvede yüzde 50’dir. Yasa ile sektörün yüzde 100’ü kayıt altına alınıyor” dedi. Erten, “Bir ürün her satışa sunulduğunda yüzde 2 oranında rüsum alınıyordu. Ürün 5 kez el değiştirdiğinde fiyatı yüzde 10 artıyordu. Şimdi 1 kez rüsum alınacak ve tüketici daha ucuza ürün alacak. Belediyeye yüzde 1 yerine yüzde 0.25 oranında rüsum kalacak. Belediye ekonomik kayba uğrayacak ama önemli olan vatandaştır. Hal kayıt sistemi uygulanır hale gelirse ihracatımızda büyük artış olur. Kimse zirai ilaç kalıntılı ürün yetiştirme riskini almaz. Hem ihracat gelişir hem de halkımız kalıntısız ürün tüketir” diye konuştu.


78 Dört Mevsim Tarım

ATSO Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı’ya göre, Antalya ülkenin sebze meyve ihracatını tek başına omuzluyor. Yakın zamanda kentten bu alandaki ihracat 1 milyar dolarla ifade edilecek.

‘’Antalya misyonunu yerine getiriyor’’


Dört Mevsim Tarım

A

ntalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Meclis Başkanı Ali Rıza Akıncı ile Antalya tarımı üzerine keyifli bir röportaj yaptık. ATSO Meclis Başkanlığının yanında ziraat mühendisi olan Akıncı, hibrit sebze tohumu ıslahı üzerinde çalışıyor. Akıncı, röportajımızda ağırlıklı olarak seracılığa değindi. Seracılıkta gelinen noktayı ve hedefleri açıkladı. Sebze ihracatının artması için modern seraların önemine değindi. Antalya tarımını genel olarak değerlendirebilir misiniz? AKINCI: Antalya tarımını değerlendirmeye seracılıktan başlamak lazım. Çünkü Antalya’da seracılık, birim alana en yüksek sermaye gerektiren ve en çok katma değer yaratan alandır. Türkiye’de 500 bin dekara yakın sera var. Bu seraların yüzde 50’si, yani 250 bin dekarı Antalya’da. Cam seraların ise yüzde 75’i Antalya’da. Seralarda kaç kişi istihdam ediliyor? AKINCI: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı istatistiğine göre, Antalya bölgesinde 80 bin aile geçimini seracılıkta sağlıyor. Bir aileyi 4-5 kişi kabul edersek, 300 bin kişinin üzerinde insan seralarda istihdam ediliyor. Turizmden bile fazla insan seralarda istihdam ediliyor. Elde edilen gelir ne kadar? AKINCI: Türkiye’de üretilen sebzenin yalnızca yüzde 5’i ihraç ediliyor. Ancak Antalya’da bu oran yüzde 25’e varır. Antalya, Türkiye’nin sebze meyve ihracatını tek başına omuzlamakta. Yakın zamanda Antalya’nın sebze meyve ihracatı 1 milyar dolarlara ulaşacaktır.

Bu rakam yeterli mi? AKINCI: 1 milyar dolar ihracat hedefi mütevazidir. 5-6 milyar dolar olmalıdır. Antalya, bu alandaki misyonunu yerine getirmektedir. İspanya ve Hollanda’nın bu alandaki ihracatı 10 milyar dolar üzerindedir. Bizim bunu yapmamamız için hiçbir sebep yok. Modern sera yatırımlarının durumu nedir? AKINCI: Son dönemde seraların niteliği değişmeye başladı. Yüksek çatılı, çatıda havalandırma olan, girişleri kontrollü, ısıtılabilen modern sera yatırımları oldu. Bu, inşaat firmalarının ve tarım dışı sektörde faaliyet gösterenlerin sektörümüze yatırımıyla başladı. Ama Demre, Kumluca ve Antalya merkezde klasik serası olanlar da modern sera yapmaya başladı. Antalya’da 3 bin dekar modern sera oluştu ve her yıl artıyor. Türkiye’de 6 bin dekar modern sera bulunuyor. Yine Antalya’nın bu alandaki oranı yüzde 50. Kalite kadar önemli olan bir diğer unsur nedir? AKINCI: Ürün çeşitliliğidir. Eskiden Türk tipi biber, hıyar ve domates üretirdik. Ama bugün tane domates yerine ciddi oranda salkım domates, kokteyl domates, çeri domates, kaplan türü, zebra tipi domates üretiliyor. Pazarın talebine göre ihtiyaç karşılanıyor. Demre, Kumluca’da bu tür domates üretimi yükseldi. Bu domateslerin yüzde 50’si ihraç ediliyor. İhracat amaçlı biber çeşitleri üretilmeye başlandı. Dikenli hıyar Rusya’dan yoğun ilgi görüyor. Gazipaşa bu ürürün üretim merkezi. Ürün çeşitliliği ile ihracatta artıyor.

79

Meyvecilikte durum nedir? AKINCI: Yayla kesiminde başlayan meyvecilik, sahildeki ilçelerde de hızla artıyor. Meyvecilikte de çeşitlilik artıyor. Eskiden Korkuteli ve Elmalı’da sadece golden, starking türü elma olurdu. Şimdi bodur elma, armut, kiraz türleri de üretilmeye başlandı. Sahilde meyvecilik olmaz bilinirdi ama erik, incir, şeftali ve tropik meyveler üretilmeye başlandı. Ama meyvecilikte gideceğimiz uzun yol var. Fidancılığa, tohumdaki gibi erken girilemedi. Sebzeciliğe göre geç kalındı. Ama iyi yolda ilerleniyor. Arazi toplulaştırması ile ilgili ne düşünüyorsunuz? AKINCI: Arazi toplulaştırılması tarım kesimi için tarımın daha da gelişmesi için olumlu bir projedir. Tarımın en büyük rakibi, kurumsallaşmanın önündeki engel miras nedeniyle arazinin parçalanmasıdır, küçülmesidir. Özellikle sahilde arazi küçüktür. Kumluca’da 10 dönüm arazisi olan büyük üretici kabul edilir ama dünyada bu büyüklük karlı değildir. Arazi toplulaştırması bu olumsuzluğa son vermek için önemlidir. Antalya’daki seraların yüzölçümü ne durumda? AKINCI: Dünyada seranın rantabıl olması için 40-50 dekardan başlaması gerekiyor ki, çağın gerekleri yapılsın. Maalesef bizde bu mümkün değil. Antalya’da sera büyüklüğü, sera başına 3 dönüm civarındadır. Bu çağın büyüklüğü değildir bu. Ama kurulan modern seralar 30-40 dekardır. Ama 500 dönüm serası olan üreticiler de var.


80 Dört Mevsim Tarım

Antalya’da bir ara organize tarım bölgesi için yer arayışı vardı, ne oldu? AKINCI: Organize tarım bölgesi 7 yıl önce gündemdeydi. Sayın Ali Coşkun’un Sanayi ve Ticaret Bakanı olduğu dönemde. Ancak o dönemde uygun arazi bulunamadı. Bölgede 20 yatırımcı olacaktı ve her yatırımcıya 50-100 dönüm parsel olmalıydı. Toplamda 2 bin dönüm araziye ihtiyaç vardı. Ama bulamadık, yetkililer, bürokratlar konunun üzerine gitti. Ama yer bulunamadı. Dolayısıyla bu iş arazi bulunamadığı için neticelenemedi. Benim artık yer bulunması için ümidim de yok.

Antalya’da tarım deyince akla başka ne geliyor? AKINCI: Akla sadece meyve ve seralarda sebze üretimi gelmemeli. Antalya tüm Türkiye’nin ihtiyacını karşılayan özel üretimler yapıyor. Antalya tohumda Türkiye’nin üretim merkezi. Antalya’da kurulmuş hibrit sebze tohumu ıslahı üretimi yapan firma sayısı artmaya başladı. Eskiden tohumu ithal ederdik. Bu iş son 15 yılda iyi ivme kazandı.

Türkiye’nin 120 milyon dolar tohum ithalatı var. Bu sebze tohumları için geçerli. 60 milyon dolar tutarında tohum Türkiye’de üretiliyor.

Tohumculukta istatistikler ne diyor? AKINCI: Türkiye’de üretilen tohumlar iyi netice vermeye başladı. Üretici Türk tohumu kullanmaya başladı. Tohum ihraç etmeye de başladık. Elimde bir istatistik yok ama

Antalya’da yüksek teknoloji kullanılan tesis sayısı 50’yi buldu. Bu tesisler merkezde ve Kumluca’da yoğunlaştı. Türkiye’de ise 85 fide firması var. Fide tesislerinde 4-5 bin kişiden fazla istihdam var.

Tohumculuk kadar gelişen diğer bir sektör nedir? AKINCI: Antalya bölgesinde Türkiye’nin ihtiyacını karşılayan diğer bir sektör de fidecilik oldu. Antalya’da son dönemde modern fide firmaları oluştu.


D繹rt Mevsim Tar覺m

81


82 Dört Mevsim Tarım

Dünya değirmercilik sektörüne

dinamizm katıyor Birçok ülkeye un, irmik ve yem üretimi yapan fabrikalar kuran Ana Milling, pazar payını ve satış ağını Uzakdoğu, Güney ve Orta Afrika ile Amerika’ya taşıyarak artırıyor.

A

na Milling, 20 yılı aşkın süredir anahtar teslimi un, irmik ve yem üretimi yapan tam otomasyonlu fabrikalar kuruyor. Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde hizmet veren firma, gelişen teknolojileri yakından izleyerek, özellikle Orta Asya, Kuzey Afrika, Doğu ve Orta Avrupa’da başarılı tesisler kurdu ve pazar payı ile satış ağını Uzakdoğu, Güney ve Orta Afrika ile Amerika’ya taşıyarak artırdı. Ana Milling Genel Müdürü Mustafa Kemal Korkmaz, firmanın modern bir un, irmik fabrikasının gerektirdiği temizleme sistemleri, öğütme sistemleri, PLC otomasyon, otomatik paketleme sistemleri, pnömatik nakil sistemleri ve atık öğütme sistemleriyle modern teknolojinin gerektirdiği tüm ihtiyaçlara cevap verebilecek özelliklerde anahtar teslimi çözümler sunduğunu bildirdi. Sürekli gelişen teknolojiyi yakından

takip ederek, sektörün ihtiyacına cevap verebilecek uygulamaları geliştirdiklerini ifade eden Korkmaz, verimliliği yüksek makine ve ekipmanlar üretip, kaliteli çözümler sunmanın temel hedefleri olduğunu söyledi. Korkmaz, ‘’Yeni fabrikamızı Antalya Organize Sanayi Bölgesinde 10.000 metrekare kapalı alan içerisine modern üretimin gerektirdiği donanımda, ful otomatik CNC, lazer, yatay ve dikey işleme tezgâhlarımızla birlikte her türlü işlemeyi kendimiz yapabilecek kabiliyette kurduk. Hammadde kalite kontrolünden nihai ürün sevkiyat öncesi kalite kontrol sistemlerimizle müşteri memnuniyetine önem veren bir kalite anlayışına sahibiz. Etkin ve deneyimli üretim, kalite kontrol, ARGE ve pazarlama bölümlerimizle sektöre değer katmaya devam edeceğiz’’ dedi. Ana Değirmen olarak kalitenin yanı sıra estetiğe de önem verdiklerini ifade eden

Korkmaz, Antalya’yı hem yaşamak için güzel bir şehir olması hem de ulaşım kolaylığı ve limana yakınlığının verdiği lojistik pozisyonu ile 3 yıl önce aldıkları bir kararla yatırım yeri olarak belirlediklerini kaydetti. Yeni fabrika ve deneyimli ekiple daha kaliteli müşterilere, kalitesi üstün hizmet verecek bir standardı yakalayacaklarını ümit ettiklerini bildiren Korkmaz, ‘’Bir dünya şirketi olacak yeterli bilgi, beceri, eleman ve tecrübeye sahibiz’’ dedi. Korkmaz, Antalya’daki grup şirketlerinden Agrikem için organik zirai ilaç üretim tesisinin yatırımına başladıklarını, 2012 yılı içinde bu tesisi de faaliyete geçireceklerini söyledi.


Dört Mevsim Tarım

83

Zootekni bölümü kendi işletmesini kurdu Yerleşkede faaliyete geçen işletmede ahır, kanatlı kümesi, bombus arı laboratuarı ve yem ünitesi bulunuyor.

A

kdeniz Üniversitesi (AÜ) Zootekni Bölümü, yerleşke içerisine öğrencilerin pratik eğitiminin yanı sıra gelir elde edilen bir de işletme kurdu. İşletmede süt sığırcılığı için ahır; bıldırcın, keklik ve tavuk üretilen kanatlı kümesi, bombus arı laboratuarı ve yem ünitesi bulunuyor. Halka açık olan işletme, faaliyet alanları çerçevesinde imkânları dâhilinde vatandaşın taleplerine de cevap veriyor. İşletmeden elde edilen süt,

üniversitenin sosyal tesislerinde değerlendiriliyor. Kanatlı kümesi ise gelen talepler doğrultusunda et, damızlık ve yumurta ihtiyacını karşılıyor. Bombus arı laboratuarı dışarıya yönelik ihtiyaçları karşılamaktan ziyade öğrencilerin eğitimi için katkı sağlıyor. Yem ünitesinde ise silaj işlenerek süt sığırlarının gıda ihtiyacı karşılanıyor. İşletme ve bölüm hakkında bilgi veren Zootekni Bölüm Başkanı Prof.

Dr. İbrahim Zafer Arık, “Bölümümüz 3 ana bilim dalından oluşuyor. Bunlar Hayvan Yetiştirme Anabilim Dalı, Yemler ve Hayvan Beslenmesi Anabilim Dalı, Biyometri Genetik Anabilim Dalı. Hayvan Yetiştirme Anabilim Dalı, yetiştiricilik ve ıslah, Yemler ve Hayvan Beslenmesi Anabilim Dalı besleme ve kullanılan yemler, Biometri Genetik Anabilim Dalı ise istatistik ve popülasyon genetiği alanında eğitim verir. Bölümümüzde 100’ün üzerinde öğrenci var” dedi.


84 Dört Mevsim Tarım

İlaçlara dayalı mücadele, neden olduğu sorunlar ve çözüm yolları Zararlı ve hastalık probleminin yalnızca ilaç kullanmak suretiyle çözülebileceği anlayışının ne kadar hatalı olduğu ve bunun mücadeleyi nasıl içinden çıkılmaz bir duruma soktuğu geçmişte tecrübe edilmiştir. Yrd. Doç. Dr. Fatih Dağlı - Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü

G

ünümüzde zararlı ve hastalıklarda direnç gelişimi nedeniyle yalnızca ilaçlara dayalı bir mücadele yönteminin çoğu zaman yeterli olamadığı anlaşılmıştır. Ayrıca kimyasal kullanımı ile birlikte ortaya çıkan pestisit kalıntı sorununun ekonomik, ekolojik, çevre ve insan sağlığı bakımından yol açtığı kötü sonuçlar hala üzerinde en fazla tartışılan ve çözümü için ciddi düzeylerde çaba sarf edilen konudur.

Zararlı ve hastalık probleminin yalnızca ilaç kullanmak suretiyle çözülebileceği anlayışının ne kadar hatalı olduğu ve bunun mücadeleyi nasıl içinden çıkılmaz bir duruma soktuğu geçmişte Orta Amerika’da yoğun ilaç kullanımı ve sonuçlarıyla tecrübe edilmiştir. Bu örnek vakayı kısaca hatırlamakta fayda var. DDT ve benzeri ilaçlar mucizevî bir mücadele aracı olarak görüldü ve 1950’li yıllarda Orta Amerika’da pamukta yoğun şekilde kullanıldı. Başlangıçta bölgede 2 tür

zararlı görülüyordu ve 5 defadan daha az ilaç uygulaması, mücadele için yeterli geliyordu. Fakat 10 yıl sonra ilaçlara aşırı bağımlılık sekonder zararlı salgınlarına yol açtı. Daha önce zararlı olarak bilinmeyen böcekler, önemli zararlılar durumuna geldi. 1960’da ilaç uygulama sayısı 28 defaya kadar çıkarılmak zorunda kalındı. Bu durumda zararlılarla mücadele, üretim maliyetlerinin % 50’sini oluşturuyordu. Ayrıca kontrolsüz ilaç kullanımı ciddi çevre felaketlerine yol açmıştı. Sonuç


Dört Mevsim Tarım

olarak sadece ilaca dayalı sistem, ekonomik olarak tarımı yapılamaz duruma getirmişti ve 1970’lerin başlarında popülasyon düzeylerinin izlenmesi, kültürel mücadele, doğal düşmanlar ve ilaç kullanımının azaltılmasına dayalı entegre mücadele programları geliştirilmeye başlandı. Birkaç yıl içinde ilaç kullanımı %30-40 azaldı ve pamuk üretimi normal durumuna dönme yoluna girdi. Kimyasala dayalı mücadele bir süre sonra direnç problemine yol açmakta ve zararlılarla neredeyse baş edilemez duruma gelinmektedir. Pestisitlere dirençli zararlılar sorunu son yıllarda hayli yaygınlaşmıştır. Direncin oldukça yoğun bulunduğu önemli zararlıları kapsayan en az 447 böcek ve akar türünün bir veya daha fazla kimyasal gruptan ilaca direnç geliştirdiği bildirilmiştir. Zararlılarda direnç gelişimine 1950’lerin başlarında ender rastlandığı, buna karşı tam duyarlı popülâsyonların 1980’lerin başlarında nadiren bulunduğu bildirilmiştir. Kimyasala dayalı mücadele ve yol açtığı sonuçlara ilişkin yukarıdaki bilgiler ışığında ülkemizde ve bölgemizde durum nedir, kısaca bunu irdelemek yerinde olacaktır. Bilindiği üzere Antalya ve ilçelerinde genellikle örtü altı üretim yapılmaktadır ve neredeyse yıl boyunca zararlı ve hastalık sorunuyla mücadele edilmek durumunda kalınmaktadır. Kamu ve özel sektör tarafından çeşitli entegre mücadele seçenekleri yaygınlaştırılmaya çalışılsa da, bitki koruma alanında halen büyük oranda kimyasala dayalı bir mücadelenin hakim olduğu gözlenmektedir. Son yıllarda reçeteli ilaç satışı, ihracata giden ürünlerde kullanılan kimyasalların kayıtlarının istenmesi, Avrupa Birliği uyum sürecinde çok sayıda ilacın yasaklanması, üretilen ürünlerde ilaç kalıntı düzeylerinin denetlenmesi gibi pek çok yasal önlem

Günümüzde fiziksel, kültürel, biyolojik, biyoteknik mücadele gibi seçenekleri kapsayan entegre mücadele programlarıyla zararlı ve hastalıklara karşı daha güvenli ve sürdürülebilir şekilde mücadele yapılabilmektedir sayesinde kalıntı sorununun azaltılması yönünde epeyce yol alınmıştır. Zararlı ve hastalıklara karşı mücadelede kullanılacak ilaçların ruhsat verilen ürünlerde ve önerilen dozunda kullanılması ve bekleme sürelerine uyulması en önemli husustur ve bu kurallara mutlaka uyulması gereklidir. Ne var ki, bölgemizde bazı önemli zararlıların ilaçlara karşı direnci üzerinde yapılan çalışmalar gelinen noktada ilaç kullanımı konusunda kurallara harfiyen uyulsa bile kimyasal mücadeleye dayalı sistemin, üreticinin karşı karşıya kaldığı çiçek thripsi Frankliniella occidentalis, beyazsinek Bemisia tabaci, kırmızı örümcek Tetranychus cinnabarinus gibi önemli zararlılarla başa çıkmaya yetmeyebileceğini göstermiştir. Antalya bölgesinden toplanan söz konusu zararlı popülâsyonlarında çok sayıda ilaca karşı önemli düzeyde direnç geliştiği tespit edilmiştir. Avrupa Birliğine uyum sürecinde çok sayıda etkili maddenin yasaklanmasıyla birlikte bazı önemli zararlılara karşı az sayıda ruhsatlı ilaç kalmıştır.

85

Bu durum bu ilaçların zorunlu olarak daha sık veya sürekli kullanılmasına yol açmaktadır ve bu yüzden direnç gelişimi için kaçınılmaz bir ortam ortaya çıkmaktadır. Sonuçta elde kalan az sayıdaki ilaçlara da direnç geliştiği veya gelişebileceği düşünüldüğünde durumun ne kadar vahim olduğu ortadadır. Bu noktada zararlı ve hastalıklara karşı kalıcı ve sürdürülebilir bir mücadele anlayışı ne olmalıdır sorusuna cevap aranmalıdır. Sorunun çözümü, yalnız başına ilaca dayalı mücadelenin yeterli olamayacağının yeterince anlaşılmış olması ve zararlı ve hastalıklara karşı diğer mücadele seçeneklerinin zorunlu olarak devreye sokulması gerektiğinin bilincine varılmasındadır. Günümüzde fiziksel, kültürel, biyolojik, biyoteknik mücadele gibi seçenekleri kapsayan entegre mücadele programlarıyla zararlı ve hastalıklara karşı daha güvenli ve sürdürülebilir şekilde mücadele yapılabilmektedir. Bu sayede ilaç uygulama sayısı ciddi oranda azaltılmaktadır ve neticede direnç ve kalıntı sorunu en az düzeye indirilebilmektedir. Bitki koruma alanında geldiğimiz nokta ilaç kullanımını en aza indirecek diğer mücadele yöntemlerinin zorunlu olarak kullanılması gerektiğine işaret etmektedir. Bu bakış açısının üreticiler, tüketiciler, komisyoncular, ihracatçılar, danışmanlar, ilaç bayileri ve resmi yetkililer tarafından benimsenmesi ve hızla uygulamaya aktarılması gereklidir. Entegre mücadele konusu, ülkemizde de tarımla uğraşan pek çok kesim tarafından az veya çok bilinmekte ve yıllardır dile getirilmektedir. Fakat belki de sorgulanması ve araştırılması gereken en önemli husus bunca bilgiye rağmen bugün neden hala kimyasala dayalı mücadelenin yerini sözü edilen diğer entegre mücadele seçeneklerinin alamadığı konusu olsa gerek.


86 Dört Mevsim Tarım

Tarımsal öğretim

166 yaşında

Türkiye’nin devamlı pozitif bir büyüme gerçekleştirmesinde bu mesleğin büyük katkısı olduğu belirtildi.

T

arımsal öğretimin 166. Yılı, Akdeniz Üniversitesinde düzenlenen törenle kutlandı. Törenin açılışında konuşan Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Karagüzel, son 14 yılda ülkedeki lisans programları arasında en fazla değişikliğin tarımsal konularda olduğunu belirterek, ‘’Yapılan tüm değişiklikler içerisinde her zaman bilinen zor bir husus, dünyadaki gelişmelerin gözetilmesi olmuştur. 2010 yılı hem ülkemizin üniversite eğitim sistemi hem de tarımsal üretim için zoru başardığımız bir yıl olmuştur” dedi. Ziraat Odası Antalya Şube Başkanı Vahap Tuncer de, tarımsal öğretimin sorunlarını gözden geçirmek için sahaya bakmanın gerektiğini ifade ederek, ‘’Bugün sahaya baktığımızda sektörde yeterince ziraat mühendisi bulunmadığı görülmektedir. Sektör temsilerinin yeterli donanıma sahip ziraat mühendisi bulamama konusu bizi bu konuda bir kez daha düşündürmektedir. Bunun için daha bilgili

ve daha donanımlı mühendisler yetiştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum’’ dedi. Tarımsal üretimdeki ana başlıklara değinen Tuncer, tarımsal alanların ve su kaynaklarının mutlaka korunması, destekleme politikalarının gözden geçirilmesi, üretici örgütsüzlüğünün ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti. İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ise 1846 yılında başlayan bir eğitim ve öğretimde gelinen noktanın teşekkür edilmesi gereken durum olduğunu belirterek, kuraklık dışında Türkiye’nin devamlı pozitif bir büyüme gerçekleştirmesinde bu mesleğin büyük katkısı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Osman Karagüzel

Tarımın insan hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe de, 2011 yılında dünya kriz içinde boğuşurken, Türkiye’nin büyüme rekorları kırmasının herkesin dikkatini çektiğini bildirdi.


Dört Mevsim Tarım

87

‘Bilgi Alışverişi’ toplantısı Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, şube ve ilçe müdürlerinden proje hazırlamalarını istedi.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Antalya teşkilatları, Ocak ayının ilk günlerinde düzenlenen Bilgi Alışverişi başlıklı toplantıda bir araya geldi. Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin’in başkanlığındaki toplantıya, şube müdürleri ve ilçe müdürleri katıldı. Geçen yılın değerlendirildiği, bu yılın yatırım programının masaya yatırıldığı toplantıda, İl Müdür V. Erçin, tüm teşkilatların proje üretmesini istedi. Diğer kamu kurum kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları ile yeni görevlerde önlerine hedefler koyduklarını kaydeden İl Müdür V. Erçin, “Siz istediğiniz kadar işinizi dört dörtlük yapın, diğer kurumlarla ortaklaşa çalışmadığınız sürece, oda, borsa ya da üniversite gibi kurumlarla paylaşmadığınız sürece çok fazla faaliyet yapıyor olmadığınız gibi kurum olarak da doğru algılanmanız mümkün değil. O nedenle kamuoyunda doğru algılanmak için birlikte çalışmanız gerek” dedi.

Hedefleri takip edin İl Müdürlüğünün 2012 yılı hedeflerinin titizlikle takip edilmesini isteyen Erçin, “Biz her yıl o yıl yapılabileceklerimiz ile ilgili hedeflerimizi

ortaya koyuyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl stratejik planı, proje olarak hazırlayıp, BAKA’ya sunduk. Proje kabul edildi. Bu yıl içinde hedeflerimizi ortaya koyduk ve web sayfamızda yayınladık. Siz de 2012 yılı hedeflerini buradan takip edin. Çünkü içlerinde sizlerin de dahil olacağı projeler, çalışmalar ya da ilçeniz için ilham alabileceğiniz konular olabilir. Sizlerin de ilçeniz için 2012 hedeflerinizi oluşturmanızı ve rutin çalışmalarınızın dışına çıkmanızı istiyorum’’ diye konuştu. Bundan önceki yıllarda her köyde bir

çiftçi toplantısı yapmaya gayret edildiğini kaydeden Erçin, bundan sonraki süreçte her köyde en az bir çiftçi toplantısı organize edilmesine ağırlık verilmesini, köyün potansiyeli, tarım takvimi de göz önünde bulundurularak TARGEL personeli ile birlikte hareket edilmesini istedi. TARGEL personelinin BAKA-ABKOSGEB projeleri hazırlamalarının faydalı olacağını belirten Erçin, şunları kaydetti: “Siz bunu onlardan isteyin ki, onlar da gayret göstersin, bu işe yönelsinler.


88 Dört Mevsim Tarım

Antalya’da

arıcılık kursu A

zize Kahraman Halk Eğitim Merkezi ile Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su ürünleri Şube Müdürlüğü tarafından arıcılık kursu düzenlendi. 27 arıcının katıldığı kursun açılışında konuşan Şube Müdürü Kadri Bilici, Antalya’nın arı kovanı varlığı ve bal üretimi bakımından iyi bir konumda bulunduğunu, Türkiye’nin de zengin florası ile arıcılık yapmaya en uygun ülkelerden biri olduğunu vurguladı. Balın çok değerli bir besin maddesi olduğunu ifade eden Bilici, günümüzün en iyi mesleklerinden biri haline gelen arıcılığa, erken yaşlarda başlanılmasını önerdi. Kursiyerlerin sorularını da yanıtlayan

Bilici, Hidro Elektrik Santrallerin arıcılığa olası etkileri ile ilgili soru üzerine, arının da canlı bir varlık olması sebebiyle HES’in kurulu olduğu bölgelerde etkilenebileceğini, bu alanların dışında kovanların bulundurulmasının uygun olacağını belirtti. Bilici, bir başka soruyu yanıtlarken, şüpheli görülen gıda maddelerinden Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü tarafından numune alınarak analizlerin yapıldığını, mevzuata aykırı hareket edenlere gerekli işlemlerin uygulandığını söyledi. 3 hafta süren eğitimde, Zooteknist Selma Çoşgun ve Tekniker Abdullah Kaya tarafından arı ailesi, arı ırkları, arıcılıkta mevsimsel bakım, arı hasta-

lık v e zararlıları, arıcılık malzemeleri, ballı bitkiler, arı ürünleri (balpolen-propolis) konularında bilgiler verildi. Kursiyerler, eğitimin son haftasında düzenlenen teknik gezi ile öğrendiklerini uygulamalı olarak görme fırsatı buldu.


Dört Mevsim Tarım

89

Yufka üreticilerinin sorunları tartışıldı Yufka satışının adet, gramaj ve fiyat olarak standarda bağlanması amacıyla Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonunun tebliğ yayınlamasına yönelik çalışmalar yapılması karara bağlandı.

Y

ufka üreticilerinin sorunları, Antalya Börekçiler Yufkacılar Kadayıfçılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığının talebi ile Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde yapılan toplantıda tartışıldı. Gıda ve Yem Şube Müdürü Veysel Çelik başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya, Antalya Börekçiler Yufkacılar Kadayıfçılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı ve üyeleri ile Büyükşehir, Muratpaşa, Kepez ve Döşemealtı Belediye başkanlıkları,

AESOB ile Tüketiciler Birliğinden yetkilileri ve sektör temsilcileri katıldı.Toplantıda, ilde faaliyet gösteren yufka imalathanelerinin sorunları, pazarda açık, ambalajsız ve etiketsiz yufka satışına ilişkin yaşanan problemler, kayıt dışı faaliyet gösteren yufka imalathaneleri ile tüketici alışkanlıkları ve tercihleri ile piyasada satışa sunulan yufkaların standart gramaj ve fiyatlara sahip olması gerekliliği konuları ele alındı. Toplantı sonucunda; Yufka satışının adet, gramaj ve fiyat olarak standarda bağlanması

amacıyla Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanlığının tebliğ yayınlanmasına yönelik çalışmalar yapılması, Pazar yerlerinde, hijyenik olmayan koşullarda etiketsiz ve ambalajsız yufka satışına yönelik çalışmaların kararlı bir şekilde devam ettirilmesi, Tüketici tercihleri ve davranışlarının gıda güvenli eğilimli olması konusunda, Tüketiciler Birliği tarafından çalışmalar yapılması, Antalya Börekçiler Yufkacılar Kadayıfçılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı ve üyelerinin asgari teknik ve hijyenik şartlarının muhafazasının sağlanması, odanın belirleyeceği gramaj uygulamasına uyulması ve sektörün ihtiyaçları konusunda AR-GE çalışmaları yapılması amacıyla bünyesinde Gıda Mühendisi istihdam etmesi kararları alındı.


90 Dört Mevsim Tarım

“Herşeye rağmen

mazeret yok” Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Kızıldağ, Kişisel Gelişim ve Motivasyon’ eğitiminde, ‘yarın değil bugün, tepki değil yaklaşım’ın önemini vurguladı.

A

ntalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından “Kişisel Gelişim ve Motivasyon” konulu eğitim düzenlendi. İki bölüm halinde gerçekleştirilen organizasyonun öğleden önceki bölümüne, Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, İl Müdür V. Bedrullah Erçin, İl Müdür yardımcıları Ahmet Uymaz ve Mehmet Yoran, İl Müdürlüğü personeli, Şube Müdürleri, BAV toplantısı nedeniyle İl Müdürlüğüne gelen İlçe Müdürleri ve personeli ile TARGEL görevlileri katıldı. Eğitimin ikinci bölümünde Zirai Karantina Müdürü Uğur Aka, AKSAM Müdürü Doç. Dr. Yılmaz Emre ile İl Kontrol Laboratuar Müdürü Faruk Kurnaz da yer aldı. Antalya İl Müdür V. Bedrullah Er-

çin, Aralık ayında kentte bakanlık üst düzey yöneticilerine verilen eğitimi, personelin de almasının yararlı olacağına inandıklarını kaydetti. Eğitim üslubu, konuşma tarzı ve anlattığı yaşanmış olaylar ile katılımcılara keyifli saatler yaşatan Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaban Kızıldağ, insan unsurunun önemine işaret etti. Doç. Dr. Kızıldağ, Türkiye’nin de dahil olduğu 57 Müslüman ülke arasında yürüttükleri bir çalışmadan söz ederken, 1.6 milyar nüfusu oluşturan bu ülkelerin, Almanya’nın yarısının ürettiği milli geliri üretemediğini kaydetti. Kızıldağ bunun ardında siyasi, jeopolitik vb. birçok neden

bulunduğunu, ancak asıl konunun insan odaklı olduğunu belirtti. İnsan karakterinin 0-11 yaş arasında oluştuğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kızıldağ; “İyi çevre, iyi aile, iyi eğitim, iyi bir devlet olmazsa iyi insan olunmaz’’ dedi. Kızıldağ, eğitim yıllarında sınıfta söz verildikçe konuşan, beden dili kullandırılmadan yetiştirilen bireyler olarak toplumun % 80 inin ölümden sonra en çok topluluk önünde konuşmaktan korktuğuna dikkat çekti.

‘’Mazeret yok’’ Hz. Ali’nin “Mazeret insanın kendisine söylediği en büyük yalandır” sözünü hatırlatan Doç. Dr. Kızıldağ, katılımcılara ‘’Her şeye rağmen mazeret yok’’ sözünü yüksek sesle söyletti. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya


Dört Mevsim Tarım

göre, insanların %72’sinin yaptığı işi sevmediğine işaret eden Kızıldağ, “Kime sorarsanız sorun, işi ile ilgili bir şeyden yakınıyor, mazeretler buluyor. Sağlıklı bir ruh halimiz yok. Hepimiz içimizdeki çocuğu öldürdük. Serum takılmış insanlar gibi yaşıyoruz. Sağlıklı ruh hali için insan kendisini sevecek, başkasını sevecek, yaptığı işi sevecek, ait olmayı sevecek, sağlam inancı olacak, sağlam umut ve hayalleri olacak. Hayallerimizi yok ettik. En çok laf, dedikodu ve mazeret üretiyoruz” dedi. Hayalleri çok geniş tutmanın önemine değinen Doç. Dr. Kızıldağ, katılımcılara Alis Harikalar Diyarında, Küçük Prens, Mamo, Robinson Crusoe hikayelerini okumalarını tavsiye etti.

91

‘’Ne iş yaparsan sistemli yap’’ Kızıldağ, toplam kalite yönteminin temellerini atan Williams Edward Deming’in, bütünün nasıl kaliteli yönetileceği hakkındaki temel kurallarını, “gönüllülük esastır, ne işi yaparsan yap sistemli yap, zorlaştırmayın kolaylaştırın, tarağın dişleri gibi eşit olunacak, istişare edin, liderlik, önce müşteri, sürekli gelişim içinde olun” şeklinde sıraladı. İletişimde göz teması, beden dili ve sözcüklerin önemine dikkat çeken Kızıldağ, katılımcılardan beyaz bir kâğıt üzerine çizdiği 4 şekilden birini

seçmelerini istedi. Üçgen, kare, daire ve ip olmak üzere 4 farklı şekle ilişkin tercihte bulunanların karakterleri ile ilgili yorumda bulunan Doç. Dr. Kızıldağ, tüm katılımcıları ayağa kaldırıp “Yarın değil bugün, tepki değil yaklaşım, her şeye rağmen mazeret yok’’ sözlerini söyleterek, sunumuna son verdi. Katılımcılar, böyle bir eğitimin düzenlenmesinden duydukları mutluğu ifade etti.


92 Dört Mevsim Tarım

Bir bardak çayda

Türk kültürü Amerikalı yazar Katherine Branning’in sosyal paylaşım sitelerinde izlenme rekoru kıran kitabında Türk çayı, ‘’Sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi; Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi’’ sözleriyle anlatılıyor. Reyhan ÇALIK - Ekonomist Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü

S

osyal paylaşım sitelerinde izlenme rekorları kıran Amerikalı yazar Katherine Branning’in, “ Yes, I Would Love Another Glass of Tea” adlı kitabı, “ Evet, Bir Bardak Daha Çay İstiyorum” ismiyle Türkçeye çevrildi. Branning’ in Türkleri ve çayı anlatan videosunun rekor kırmasının sebebi, bizim bilmediğimiz özelliklerimizi vurgulamış olmasından değil, sahip olduğumuz insani de-

ğerlerimizin, geleneğimizin, yaşadığımız güzelliklerin bir yabancı tarafından farkındalığının en güzel şekliyle hissedilip, bunun bir bardak çay ile özdeşleştirilmesinden kaynaklanıyor. Yüzyıllardır Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle vb. aynı duyguyu kültür mozaği şeklinde paylaşarak güzel bir motifte tek yürek

olmayı başaran Türk insanının hikayesini anlatan yazarın başarısının sebebi, bu coğrafyada, bu duygunun bir parçası olarak yaşamış olmasından geliyor. Zengini ile fakiri ile yıllardır mutfaklarımızın vazgeçilmezi ve baş tacı olan çayı, insanımızın duygusu, geleneği ve vatan sevgisi ile özdeşleştirerek bize hediye eden Katheri-


Dört Mevsim Tarım

ne Branning’in kitabından hoşuma giden ve çay gibi içimi ısıtan birkaç paragrafı sizinle paylaşmak isterim. *Türkiye’de çay içmek, İngiltere’de 5 çayından ya da Japonya’da özenle hazırlanan çay ikramından daha farklı, daha az karmaşık ve sade: ‘’Tıpkı Türk İnsanı Gibi’’ *Türk Çayına ‘’Tavşan Kanı’’ derler. Siyah ya da yeşil değildir, kırmızıdır. Tıpkı her vatansever Türk’ün damarlarında dolaşan kan gibi.. Göklerde gururla dalgalanan bayrakları gibi. Eşsiz güzellikte olan halılarındaki kırmızı yün gibi. Tıpkı ilkbaharda açan ateş kırmızısı laleler gibi, kendisine çok benzeyen bu çay bardağına yansır. *Türk çayı sıcaktır; Anadolu topraklarını ısıtan güneş gibi. İçinizi ısıtan coşkulu Türk müzikleri gibi. Yemekleri şehirleri, spor takımları, Türklerin hayatlarının her anındaki yaşama sevinci gibi. *Türk çayı demlenir, bir Türk sallama çayı, çay saymaz. Çay Türkiye’nin her yerinde sürekli demlenir, her zaman servise hazırdır.Türkiye’de ‘’Kahvaltı hazır’’ demezsiniz, ‘’Çay kaynadı’’ dersiniz. Çay aynı Türkiye gibi bir mozaiktir. Miras, kültür, tarih, gelenek ve birçok etnik grubun bir araya gelerek kaynaşması gibi. *Türk çayı sadedir. Sütle beraber içilmez. Berraktır, tıpkı bir Türkün yüzü gibi. Her zaman anlaşılabilir, bir şey saklamaz, Türklerin komşularına gösterdikleri kalpleri gibi. *Türk çayı, müzik gibidir. Pop mü-

zikten folk müziğe kadar geniş müzik stilleri vardır. Çayı karıştırırken duyduğunuz melodi, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir melodidir. Sanıyorum Türkiye’nin her köşesinde, evlerdeki, ofislerdeki, marketlerdeki, feribotlardaki bu sesler bir araya gelse, ülkenin en güzel harmonik melodisini oluşturur. *Türk çayı arkadaş canlısıdır. O hiçbir zaman yalnız içilmez, illaki yanınızda biri olmalıdır. Eğer bir Türk sizinle arkadaş olmak istiyorsa ilk teklif edeceği şey çaydır. *Türk Çayı barışçıldır. Bir bardak çay nereye giderseniz gidin size ikram edilir. Evlerde, işyerlerinde ikram edildiğinde, bir barış mesajını size taşır.13. yüzyılın büyük sufi şairi Rumi’yi (Mevlana) hatırlatır. Gel tanış olalım, yavaş yavaş bu çayı içer gibi. Gel şu günün hay huyunu bir kenara koyalım, birbirimizi tanıyalım. Gel bir bardak çay paylaşalım. Gel hayatı ısıtalım.

93

Yazar, Türkiye hakkındaki ümidini Amerikalı kardeşleri ile paylaşmak ve Türkiye’nin bölgenin yükselen değeri olarak bölgenin, rasyonel, entelektüel ve barışçıl yüzünü gösterebileceği ve daha iyi bir geleceğin inşasında taşıyıcı bir rol üstlenebileceği inancını da eklemektedir. Bu güzel motifin bir parçası olmanın verdiği gururla; ‘’Evet. Bir Bardak Daha Çay İstiyorum.’’ Dostça ve Hoşçakalın.


94 Dört Mevsim Tarım

Gıda üreticisi ile

güvenli gıdanın kardeşliği Gıda kaynaklı hastalıkları önlemenin en önemli yolu, kişisel hijyen ve temizlik kurallarına sıkı şekilde uymaktan geçer. Kişisel hijyen ve temizlik kurullarına uyulması, sadece kişinin kendisini değil, işini, firmasını ve gıda sanayiinin saygınlığını ve halk sağlığını korur. Abdi TÜRKER - Veteriner Hekim - Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü

İ

nsanlarda hastalık yapan bulaşanlar; gıdalarda yanlış depolama, hazırlama ve işleme, gıda hazırlayan ve sunan insanların h i j -

yeninin yetersiz olması nedeniyle bulaşma sonucu oluşmaktadır. Gıda güvenliğini tehlikeye atan bulaşanlar her yerde: kullanılan araç-gereçte, suda, toprakta, hayvanların üzerinde ya da insanlarda bulunabilirler. Bu nedenle çiğ et, tavuk ve sebzeler bu bulaşanları doğal olarak üzerlerinde bulundururlar.Toplu tüketim yerlerinde, mutfaklarda, gıda üreten işletmelerde, gıda ürünleri satılan dükkanlarda, yiyecek hazırlayıp


Dört Mevsim Tarım

95

kurullarına uyulması, sadece kişinin kendisini değil, işini, firmasını ve gıda sanayiinin saygınlığını ve halk sağlığını korur.

satan yerlerde çalışanların (evde yemek yapanlar dahil); gıdaların hastalık yapıcı etkenlerle bulaşmasını, dolayısıyla gıda kaynaklı hastalıkların oluşmasını ve yayılmasını önlemede halka karşı çok önemli sorumlulukları vardır. Gıdanın üretildiği veya toplu tüketime sunulduğu iş yerlerinde güvenli gıdanın üretilmesi ve sunulmasında en önemli faktör; işçilerin sağlığı ve hijyeni olup, işçilerin sağlık kontrolleri, temizlikleri, eğitimleri, kişisel hijyen uygulamaları ile bunun işverence denetiminin sistematik kontrolüdür. Kişisel hijyenin sağlanması, gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesi ve dolayısıyla toplumsal sorumluluk anlayışı açısından önemlidir. Müşteriler hijyen kurallarına titizlikle uyan işçileri olan firmaların, güvenli gıda üretim teknikleriyle ürettikleri ürünleri tercih etmektedirler. Üreticiler/Firmalar ve çalışanlar, kendilerinin ve ailelerinin yemek istemeyeceği gıdaları üretme-

melidir. Gıda işletmelerinin iyi üretim tekniği uygulaması ve sürekliliğinde dolayısı ile verimliliğin sağlanmasında temel unsur işyeri çalışanlarıdır. Bu nedenle: Gıda kaynaklı hastalıkları önlemenin en önemli yolu, kişisel hijyen ve temizlik kurallarına sıkı şekilde uymaktan geçer. Kişisel hijyen ve temizlik

İşçi bilinci üretilen gıdanın güvenliği üzerinde doğrudan etkilidir. İşçide bu bilinci oluşturmak özellikle üretim sürecine uygun kişisel temizlik ve dezenfeksiyon uygulaması ve bunu üretimle bağdaştırması yönünde eğitimle donatılması ve bunu bir zorunluluk olarak değil, içten ve samimi yaklaşımının sağlanması gerekir. Bununla birlikte bu davranışı yöneticinin de benimsemiş olması lazım. Çünkü işçiler yöneticileri ve onların kişisel temizlik alışkanlıklarını da örnek alırlar. İşçi, üretimin önemli bir parçası olduğunu bilmelidir. Yöneticilerin, temizlik ve dezenfeksiyon konusundaki önderliği, işçilerin ve işçiler arasındaki işbirliğini arttırabileceği gibi gıda güvenliği sistemlerinin de doğru uygulanmasını geliştirecektir.


96 Dört Mevsim Tarım

Turizmde yiyecek içecek uygulamaları Sektördeki yatırımlar ve turist sayısındaki artışların genelde herkesi mutlu ettiği belirtilen panelde, gelişme süreçlerinde kendini sorgulayan bir mekanizma kurulmasının geleceğe sağlam adımlarla yürüme noktasında önemli olduğu vurgulandı.

T

üm Gastronomi Yöneticileri Derneği ve Akdeniz Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu işbirliğiyle turizm sektörünün hassas konularından yiyecek-içecek uygulamaları, düzenlenen panelde masaya yatırıldı. ‘’Türk Turizminde Yiyecek İçecek Uygulamalarındaki Sorunlar ve Çözüm Önerileri’’ konulu panelde, turizm sektöründe yapılan yatırımlar ve turist sayısındaki artışların genelde herkesi mutlu ettiği, ancak gelişme süreçlerinde kendini sorgulayan bir mekanizmanın kurulmasının hem güncel sorunları ortadan kaldırma hem de geleceğe daha sağlam adımlarla yürüme noktasında önemli olduğu vurgulandı.. Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, sunumun-

da, kötü bir hammaddeden iyi bir gıda elde edilemeyeceğini, gıda zinciri yaklaşımında risk analizi, izlenebilirlik ve uyumlaştırılmış gıda güvenliği standartlarının ön plana çıkarılması gerektiğini vurguladı.


Dört Mevsim Tarım

97

Hobisi işi oldu Keklik beslemeye hobi amaçlı başladıktan sonra doğal ortama kamu kurumları tarafından keklik bırakıldığını öğrenen Bilal Aydın, şimdi ihracat yapıyor

H

obi amaçlı keklik yetiştiren Bilal Aydın, akademisyen bir arkadaşının anlattıklarından etkilenince yaban hayatını desteklemek için doğaya bırakılan keklikleri üretmeye başladı. Kepez ilçesine bağlı Kirişçiler Köyü’nde bir çiftlik kuran Bilal Aydın, şimdi yılda 50 bin keklik ve 5 bin sülün yetiştiriyor. Kekliklerin tamamına yakını devlet tarafından satın alınarak doğal hayata bırakılırken, Bilal Aydın Suriye, Bahreyn, Suudi Arabistan gibi ülkelere de keklik ihraç ediyor. Bilal Aydın,

“Keklik yetiştirmeye yıllar önce hobi amaçlı başladım. Profesör bir arkadaşım doğal hayata bırakılması için kekliğe ihtiyaç olduğunu söyleyip, bu alanda yetiştiricilik yapacak firmalara ihtiyaç olduğunu söyledi. Kekliği sevdiğim için düşünmeden bu alana yatırım yaptım. Kepez’in Kirişçiler Köyü’ne 800 metrekaresi kapalı, 2 bin 200 metrekare büyüklüğünde çiftlik kurdum. Burada keklik, sülün, süs tavuğu yetiştiriyorum” diye konuştu. Tesisin

yılda 50 bin keklik ve 5 bin sülün yetiştirme kapasitesinde olduğunu ifade eden Bilal Aydın, ‘’Ekolojik dengenin sağlanması için kekliklerin büyük bölümü kamu kurumları tarafından alınıyor. Ayrıca hobi amaçlı besleyenler de keklik almak için bize başvuruyor. Ayrıca Suriye, Bahreyn, Suudi Arabistan gibi ülkelere de keklik ihraç ediyoruz. Meraklıları sürü lideri keklik alıyor. Bu kekliğin özelliği tehlikeyi gördüğünde sürüyü çıkardığı sesle uyarması” dedi.


98 Dört Mevsim Tarım

Yarışmada dereceye giren 4 fotoğraf anma pulu oldu Bakan Eker, ‘’Tarım, sanatın bütün alanlarını besleyen bir sektördür’’

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve PTT Genel Müdürlüğünün işbirliğiyle bu yıl üçüncüsü organize edilen ‘’Tarım ve İnsan’’ temalı fotoğraf yarışmasında dereceye giren 4 fotoğraf, ‘anma pulu’ olarak basıldı. Pullar, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker ve PTT Genel Müdürü Osman Tural’ın da katıldığı törenle tanıtıldı. Genel Kategori birincisi Ahmet Fatih Sönmez, Genel Kategori ikincileri Melih Sular ve Ufuk Kıray ile Bakanlık Personel Özel Ödülü sahibi İsmet Danyeli’ye ait pullardan toplam 1 milyon adet basıldı. Seçilen 4 fotoğraftan iki tanesi 50 kuruşluk, iki tanesi de 1 liralık pullarda yer aldı. Törende konuşan Gıda, Tarım ve

Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker, yarışmanın tarım ve insan ilişkisini ebedileştirmek için yapıldığını ve gelenekselleştiğini söyle-

di. Latincede ‘cultura’ kelimesinin, ekip biçmek anlamına geldiğini ifade eden Bakan Eker, kendilerinin bu kelimeyi kültür olarak kullan-


Dört Mevsim Tarım

dıklarını söyledi. Kültürün tarımla adlandırılmasının tarifi gereği olduğunu, insanların ekip biçtiklerini yiyip içtiğini, hatta giyindiğini anlatan Bakan Eker, bunların hepsi bir araya toplandığında insan yaşantısının çok büyük alanını kapsadığını ve ‘kültür’ olarak adlandırıldığını kaydetti. ‘’Tarım, tarımsal üretim, bizim kültürümüzü tayin ediyor’’ diyen Bakan Eker, tarımı belirleyici unsurun da üzerinde yaşanılan coğrafya olduğunu söyledi. Türkiye’nin biyoçeşitlilik imkânı çok yüksek ve endemik bitki türleri açısından çok zengin bir coğrafyada bulunduğunu belirten Bakan Eker, şöyle devam etti: ‘’Tarım kültürse, kültürün önemli bir formunu oluşturan, aynı zamanda insanının en soylu davranışını ifadelendiren kabiliyet de sanat ise o zaman kültürün sanatla, tarımın sanatla bir iliş-

kisi olması lazım. Biz bu gerçekten yola çıkarak fotoğrafçılık sanatını, tarımın insanla ilişkisi çerçevesinde edebileştirmek; rengi, deseni, çizgiyi, estetiği fotoğraf karesinde dondurmak istedik. Tarım ve insan konulu bir yarışma düzenledik ve bunu gelenekselleştirdik. Şu ana kadar 3 yarışma düzenledik. Tarım, sanatı özellikle fotoğraf sanatını besliyor. Şiiri, edebiyatı, resmi besliyor. Örnek vermek gerekirse dünyanın en büyük ressamlardan biri Van Gogh. Renklerinin, desenlerinin büyük bir kısmı tarımla ilgilidir. Yani tarım aynı zamanda sanatın bütün alanlarını besleyen bir faaliyettir, bir sektördür. Bu nedenle bu yarışmada fotoğrafçılıkla modern araçlarla bunu dondurup, edebileştirmek istedik.’’ Bakan Eker, çekilen fotoğraflarda insan ve gıda ilişkisi, hayvancılık, endüstriyel tarım, seracılık gibi ko-

99

nuların işlendiğini söyledi. PTT Genel Müdürü Osman Tural da Bakanlığın fotoğraf yarışması ödül töreninde bazı fotoğrafların pul olarak basılması kararı aldıklarını belirtirken, ‘’Bu fotoğraflar tarihe damgasını düşmüşlerdi, PTT Genel Müdürlüğü olarak tarihlerinde yerlerini alması anlamında bir çalışma yapmanın doğru olacağını değerlendirdik ve bu çalışmayı kısa sürede tamamladık’’’ dedi. Malzeme güzelse pulun da güzel olduğuna işaret eden Tural, tarımın güzel bir alan olduğunu ve içerisinde yer alan malzemelerin de güzel olduğunu söyledi. Bunun bir seferlik bir çalışma olmayacağını anlatan Tural, ‘’Biz artık tarım ve insan konulu portföyümüzü, alanımızı belirledik. Bundan sonra her yıl basacak olduğumuz 15 pul temasından bir tanesi Tarım ve Hayvancılık olacak. Her sene dört adet pul basacağız’’ diye konuştu.


100 Dört Mevsim Tarım

3.

kadın çiftçi eğitimi

Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürü Dr. Masum Burak, ‘’Türkiye tarımda da dünyanın yıldızı oluyor’’

B

irleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı FAO ile Antalya İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Antalya pilot uygulaması kapsamında üçüncüsü düzenlenen kadın çiftçi eğitimi, 30 Kasım - 2 Aralık 2011 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Eğitime; Antalya’nın Kumluca, Finike, Serik, Aksu, Gazipaşa ve Manavgat ilçelerinden 66 kadın çiftçi katıldı.

Eğitimin açılışında, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürü Dr. Masum Burak, Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, AÜ Rektör

‘’O zaman üretmeye devam. Üretimde bizlerin de sizlerin yanında olmamız lazım”

Danışmanı Prof. Dr. Cengiz Sayın, Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin ile Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya da yer aldı. Genel Müdür Dr. Masum Burak, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin birçok konuda olduğu gibi tarımda da dünyanın yıldızı olmaya başladığını belirterek, bu sizlerin sayesinde oldu’’ dedi. Halen dünyada açlığın birinci gündemde olduğunu, FAO’nun kalkınma hedefinde aç insan sayısını yarıya indir-


Dört Mevsim Tarım

101

meyi hedeflediğini ifade eden Dr. Burak, şunları kaydetti:

Üretimin birinci aktörü kadın çiftçilerimizdir “O zaman üretmeye devam. Üretimde bizlerin de sizlerin yanında olmamız lazım. Bakanlık olarak geçtiğimiz yıl 6.9 milyar TL destek verdik. Peki yeter mi? Hayır yetmez, sektörümüzün daha fazla desteklenmesi lazım. Türk tarım sektörü 74 milyon insanla birlikte 30 milyon turisti de besliyor. 13 milyon dolar tarımsal ihracat yapıyoruz. 2023 yılında hedefimiz 50 milyon dolara çıkarmak. Üretimin birinci aktörü de kadın çiftçilerimizdir. Bakanlığımız kadınlara yönelik daha çok destek vermek istiyor. Her gün yeni bir şey öğrenmek durumundayız. Eğitimin sonu olmaz, her yaşta eğitim gerekli.” Antalya Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu da, Antalya’nın tarımda bir numarada bulunduğunu, ancak zirvede kalmanın çok zor olduğunu, bunun için işin daha iyi, daha kaliteli ve daha fazla yapılması gerektiğini ifade etti. Loğoğlu, ‘’Bunu da ancak eğitim, destek ve birikimle başarabiliriz. Antalya’nın bir farkı var, Antalya kadınları öğrenmeye çok hevesliler’’ diye konuştu. Kumluca Hızırkahya Köyü üreticilerinden Birgül Sarı ise yıllardır il ve ilçe tarım müdürlükleri ile çok güzel çalışmalar yaptıklarını, eğitim isteyen kadın sayısının giderek arttığını bildirdi. İyi Tarım Uygulamaları, Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi, tarımsal işletmecilik konularında eğitimler

aldıklarını bildiren Sarı, ‘’Bilgisayar nasıl kullanılır, e-posta nasıl alınır, nasıl mail atılır, öğrendik. Biz artık eski kadın çiftçiler değiliz. Çevre ve doğaya zarar vermeyen güvenilir gıda üreteceğimize şerefimiz üzerine söz veririz’’ diye konuştu. Tören sonunda Vali Yardımcısı Hakkı Loğoğlu, kadın çiftçilere

yönelik düzenlenen eğitimlerde verdikleri katkılardan dolayı Kumluca Belediye Başkanı Hüsamettin Çetinkaya’ya, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürü Dr. Masum Burak Kumluca Ziraat Odası Başkanı Süleyman Kayhan’a, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Cengiz Sayın ise Hızırkahya Muhtarı Hüseyin Ergün’e plaket verdi.


102 Dört Mevsim Tarım

Örnek çiftçi Özel Ağaçlandırma Yasası’ndan yararlanan örnek çiftçi Mustafa Emirli, 72 dekar kayalık, makilik alana badem dikerek can verdi.

A

ntalya’nın Kepez ilçesine bağlı Başköy Mahallesi’nde yaşayan ve tarımla uğraşan Mustafa Emirli, yaptıklarıyla kendisine ‘İşte örnek çiftçi’ dedirtti. 2008 yılında ‘Özel Ağaçlandırma Yasası’nı duyan ve araştırarak detaylar hakkında bilgi sahibi olan Emirli, ilgili müdürlüklere giderek, yasadan faydalanmak istediğini bildirdi. Başköy Mahallesi’nde belirlediği 72 dönüm arazide badem ağacı yetiştirmek istediğini kaydeden Emirli, arazide yapılan inceleme sonucu başvurusunun kabul edilmesi üzerine işlemlere başladı. Hazırladığı proje kabul edilen Emirli, 2009 yılında 72 dekar alanın tahsisini aldı ve araziye Teksas ve Nonpariel cinsi 2 bin 700 kök badem ağacı dikti. Emirli, badem ağaçlarının çevresine de hem gelir elde etmek hem de arazisine farklı bir görüntü kazandırmak için defne dikti. Emirli’den önce binlerce yıldır makilik ve kayalık olarak atıl halde bekleyen arazi, bugün badem fidanları ile hayat bulduğu gibi ülke ekonomisine katkı sağlamaya başladı. Emirli, fidanları diktikten bir yıl sonra çok az da olsa ağaçlarından badem almaya başladı. Örnek çiftçi


Dört Mevsim Tarım

Emirli, bu yıl hatırı sayılır miktarda ürün almayı planlıyor. Emirli, ağaç başına 200 kilo iç badem alacağı 2015 yılını dört gözle bekliyor. Yaşadıklarını dergimiz aracılığıyla üreticilere aktaran Emirli, şunları kaydetti: “Mahallemdeki bu arazinin Hazine’ye ait olduğunu biliyordum. Özel Ağaçlandırma Yasası’ndan haberdar olunca ne yapabileceğimi araştırmaya başladım. Bademin yasa kapsamında olduğunu ve Türkiye’nin iç badem ithal ettiğini öğrenince burada badem yetiştirmeye karar verdim. İlgili müdürlüklere gerekli başvurularımı yaptım. Bulduğum arazide yapılan incelemenin ardından başvurum kabul edildi ve işlemlere başladım. Arazi şimdiki gibi

değildi. Kayalık ve makilikti. Sahaya iş makinesi sokarak, büyük kayaların tamamını temizlettim. Makilik bitki örtüsünü badem dikimi için uygun hale getirttim. Ardından sertifikalı Teksas ve Nonpariel cinsi badem fidanlarımızı diktik. Teksas tozlayıcı badem türü, Nonpariel ise ana çeşit. Bu bahçenin dışında bir bahçem daha var. Orada da Feragnes ve Feredunel cinsi badem diktim. Bir nevi üretim planlaması yaptım. Bir bahçede sıkıntı yaşarsam, diğer taraftan zararımı karşılayayım diye.”

Devlet desteğini esirgemedi Arazisine sertifikalı fidan diktiği için Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünden destek verildiğini ifade eden Emirli, fide için ödediği para-

103

nın tamamına yakınını geri aldığını, ayrıca Kırsal Kalkınmayı Destekleme Projesi çerçevesinde damlama sulama sisteminin maliyetinin yarısını devletin ödediğini, dekarda 8.5 lira gübre desteği aldığını bildirdi. Emirli, ‘’Mahallemde ve Antalya’da yaşayan tüm üreticilere buradan çağrı yapıyorum. Atıl durumdaki boş arazileri hem bu şekilde değerlendirirler hem kendilerine iş sahası oluşturabilirler’’ dedi. Fidanları diktiğinin ertesi yılında ağaçlardan tek tük badem çağla alan ve satan Emirli, bu yıl ağaçlarından 4 ton çağla almayı hedefliyor. Emirli, 2015 yılında dekardan 200 kilo iç badem almayı hedefliyor. 1 kilo iç bademin 10 liradan alıcı bulması, 72 dekar araziden 144 bin lira gelir elde edilmesi anlamına geliyor.


104 Dört Mevsim Tarım

Seracılıktan

ihracatçılığa

Antalya’da tarım alanında faaliyet gösteren Hamdi Güneş, seracılıkla başlayan iş yaşamında uluslararası havayollarına hazır gıda üreterek tam bir başarı hikâyesi yazdı.

A

ntalya’nın Kemer İlçesi’nde 1960’larda seracılıkla uğraşan Güneş ailesi, 1970’li yıllarda Antalya’ya taşınarak sebze meyve komisyonculuğu yapmaya başladı. Bu dönemde seracılık faaliyetlerini de devam ettiren Güneş ailesi, kısa sürede önemli başarılar kaydetti. Hamdi Güneş’in, babasının 1984 yılında vefat etmesinin ardından işleri devralmasıyla birlikte ticari alandaki başarı grafiği daha da yükseldi. Antalya’da 1990’lı yıllarda turizmin hızla gelişmesi üzerine yeni arayışlara giren Hamdi Güneş, otellerin sebze ve meyve ihtiyacını karşılamaya başladı. Bu alanda büyük başarıya imza atan Hamdi Güneş, Antalya’nın yanı sıra çevre illerdeki turistik tesislerin de ihti-

yaçlarını karşıladı. 3–4 yıl önce bu alanda sıkıntıların baş göstermesi üzerine turistik tesislerin ihtiyaçlarını karşılamaktan vazgeçti.

Hamdi Güneş, “Otellere sebze meyve tedarik etmede sıkıntı yaşamaya başladık. Bu nedenle bu işten vazgeçtik. Ama ulusal süper ve hi-


Dört Mevsim Tarım

per marketlerle, catering firmalarına sebze tedarik etmeye başladık. Onlarca ilde bulunan firmaya ürün temin ediyoruz. 2004 yılına geldiğimizde farklı iş yapmaya karar verdik ve merkez Gaziler Köyü’nde 60 dekar alana modern sera kurduk” dedi. Seracılığa başlamalarının gerekçesini ihracatta yaşanan kaliteli ürün sıkıntısı olarak gösteren Hamdi Güneş, “Biz aslında üretici değiliz. İşimiz pazarlama ve paketleme. Türkiye’de 43 milyon ton sebze meyve üretimi yapılıyor. Ancak üretimin yüzde 10’u ihraç ediliyor. Üretimimiz büyük ama ihracatımız küçük. Bunun nedeni de ihracata gidebilecek kaliteli ürünün yeterli miktarda bulunamaması” diye konuştu.

Modern seracılık Bu nedenle modern sera kurarak sebze üretimine başladığını ifade eden Hamdi Güneş, kaliteli ürün için modern seracılığa ihtiyaç bulunduğunu belirtti. Güneş, ‘’Tüm sektör modern seraya geçemez ama seraların modernize edilmesi lazım ki, ihracat artsın” dedi. Hamdi Güneş, dış ticaret açığının giderilmesi için tarımsal ürün ihracatının önemine de değdindi. Yılda 30 bin ton ürün işleme kapasitelerinin olduğunu kaydeden Hamdi Güneş, ağırlıklı olarak domates, biber ve salatalık çeşitleri üzerine çalıştıklarını bildirdi ve 30 milyon lira gibi bir işlem hacmine sahip olduklarını belirtti. Güneş, paketleme ve pazarlamanın ana iş kolları olması nedeniyle kapasitelerinin yüzde 20

105

oranında da Rusya, Ukrayna, Almanya, Polonya, Azerbaycan, Bulgaristan gibi ülkelere ihracat yapıldığını söyledi

Lufthansa ile ortak oldu Hamdi Güneş’in Türkiye genelinde ses getiren son ticari atılımı ise Lufthansa Havayolları ile Antalya Organize Sanayi Bölgesine kurdukları fabrika oldu. 3 milyon Euro’ya mal olan fabrikada, havayolu firmasının uçaklarına hazır gıda üretiliyor. Salata ve sandviç üreten fabrikanın ürünleri, Lufthansa’nın yanı sıra Türkiye’nin 8 havalimanından kalkan uçaklarda yolcular tarafından tüketiliyor. Bu ürünler havayolu firmalarının yanı sıra önümüzdeki dönemde market zincirlerinde de satışa sunulacak. Hamdi Güneş’in işletmelerinde 180’e yakın işçi çalışıyor.


106 Dört Mevsim Tarım

Tropik meyve deposu Akla gelen her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği Gazipaşa’da Türkiye’nin avokado üretiminin yüzde 81’i, muz üretiminin ise yüzde 29’u gerçekleşmektedir


Dört Mevsim Tarım

‘’Türkiye’de tropik meyve nerede yetişir?’’ sorusunun yanıtı Gazipaşa’dır. Antalya’nın bu şirin ilçesi, muz, avokado ve kivi gibi tropik meyvelerin yanı sıra akla gelen her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği topraklara sahiptir. Gazipaşa’nın tarımsal anlamdaki en büyük dezavantajı, arazi yapısının engebeli olmasıdır. Bu nedenle 921 bin dekar yüzölçümü olan Gazipaşa’nın sadece yüzde 18’ine denk gelen 165 bin 150 dekar alanı tarımsal faaliyette kullanılabiliyor. Antalya Valiliği tarafından hazırlanan ‘Tarım Master Planı’nda da ifade edildiği gibi ilçenin 69 bin dekarı ekilen alandır. Tarıma elverişli olmasına rağmen 11 bin 200 dekar alan kullanılmazken, 9 bin 50 dekar alan açıkta sebze yetiştirilen tarladır. Tarım alanlarının geriye kalan 25 bin 500 dekarında seralar, 39 bin 150 dekarında meyve bahçeleri, 3 dekarında ise süs bitkileri yetiştirilir. Gazipaşa’da Ziraat Odası’na üye 11 bin 12 üretici bulunurken, 36 köyde toplam 4 bin hane geçimini seracılıkla sağlıyor. İlçede tarımdan yılda 500 milyon liraya yakın bir gelir elde ediliyor.

Avokadonun yeni vatanı Türkiye’nin avokado üretiminin yüzde 81’i, muz üretiminin de yüzde 29’u Gazipaşa’da gerçekleşir. Gazipaşa’da avokado üretiminin geçmişi 1970’li yıllara dayanır. O dönemde Amerika Kaliforniya’dan deneme amacıyla ‘Fuerte’, ‘Hass’, ‘Bacon’ ve ‘Zutano’ cinsi avokado fidanları Türkiye’ye getirildi ve dikimi yapıldı. Bu

fidanların Gazipaşa’ya uyum sağlaması ve meyve vermeye başlamasıyla birlikte daha geniş alanlarda üretime geçildi. Türkiye’de 2004 yılında 700 dekar alanda 400 ton avokado yetiştirilirken, bu üretimin 590 dekarda 252 tonu Antalya’da gerçekleşti. TÜİK tarafından derlenen son verilere bakıldığında 2008 yılında Türkiye’de bin 208 dekar alanda 958 ton avokado üretildi. Bu üretimin bin 50 dekarda 761 tonu Antalya’da oldu. Üretimin yüzde 85’i ise Alanya ve Gazipaşa’da gerçekleşti. Gazipaşa’nın avokado üretimine bakıldığında 178.50 ton avokado yetiştirildi. İlçede meyve veren yaşta 5 bin 100 avo-

Gazipaşa’nın önemli tarımsal üretimleri arasında muz yetiştiriciliği de bulunuyor.

107

kado ağacı bulunurken, dikimi yapılan ancak meyve vermeye başlamayan 4 bin 200 ağaç bulunuyor. Türkiye’de avokado tüketimi kişi başına 15 ila 20 gram arasında değişirken, tüketime bağlı olarak gelişmeye uygun bir pazar bulunuyor. Avokadonun kilosu 1,3 ila 1,5 dolar arasında değişirken, yerli üretimin az olduğu MayısEkim ayları arasında fiyatlar kiloda 4 ila 6 dolar arasında değişiyor.

Üretim miktarı artıyor Gazipaşa’nın önemli tarımsal üretimleri arasında muz yetiştiriciliği de bulunuyor. Antalya’da Gazipaşa’nın yanı sıra Alanya, Kumluca, Manavgat ve Serik’te de muz yetiştiriliyor. Gazipaşa’yı bu alanda özel kılan ise diğer ilçelerde muz üretimi önemli ölçüde azalırken, Gazipaşa’da üretim miktarı her geçen gün artıyor. Antalya Tarım Master Planı verilerine göre Gazipaşa’da muz üretimi 2004 yılına oranla 2008 yılında iki kata yakın arttı. 2004 yılında 24 bin 600 ton olan muz üretimi, 42 bin 350 tona yükseldi. Antalya’nın en doğusunda bulunan ve Mersin sınırını oluşturan Gazipaşa, avokado ve muz kadar çilek üretimiyle de adından söz ettirmeyi başardı. Gazipaşa, Antalya’da en fazla çilek üretilen ilçe ve üretim sahası ile miktarı da en fala artan bölge. Antalya’da Gazipaşa’nın yanı sıra Aksu ve Serik’te de çilek üretiliyor ancak üretim miktarı Gazipaşa’nın üretim miktarının yanında oldukça düşük kalıyor. Gazipaşa’da


108 Dört Mevsim Tarım

2004 yılında 18 bin 200 ton olan çilek üretimi, 2008 yılında 24 bin 500 tona ulaşmış durumda. Diğer üretim alanlarına bakıldığında merkez ilçelerde bin 400 ton olan üretim miktarı Manavgat’ta 70 ton, Serik’te ise 50 ton olarak kayıtlara geçmiş durumda. Türkiye’nin erkenci çilek yetiştiriciliği açısından önemli bir avantaja sahip olduğu ifade ediliyor. Bu nedenle Türkiye’nin dünya pazarına girme ve söz sahibi olma olasılığının oldukça

yüksek olduğu kaydedildi. Bunda da Gazipaşa’nın büyük rol alması bekleniyor.

Marka oldu Gazipaşa’nın üretimde lider olduğu ürünlerin arasında hıyar da geliyor. İlçede 14 bin dekar alanda 192 bin ton hıyar üretiliyor. Antalya il genelinde Gazipaşa’dan başka hiçbir ilçede yüz bin tonun üzerinde hıyar üreten ilçe bulunmu-

yor. Antalya’nın örtü altı tarımda dünyaca bilinen Demre, Kumluca Alanya gibi ilçelerin bile hıyar üretimi Gazipaşa’ya ulaşamıyor. İhracatçıların Bulgaristan’a gönderdiği langa cinsi hıyar, ihracatçılar tarafından Gazipaşalı üreticilere sözleşmeli olarak ürettiriliyor. Gazipaşa’da son dönemde dikenli hıyar da yetiştirilmeye başlandı. Bu ürün de Rusya ve Balkan ülkelerine ihraç ediliyor.

Rakamlarla Gazipaşa tarımı Gazipaşa’da yetişen sebze ve meyvelere bakıldığında muz, avokado, kivi, kiraz, çilek, portakal, badem, elma, üzüm, nar, yenidünya, domates, hıyar, biber gibi çok sayıda ürün çeşitliliği bulunur. Toplam 16 bin 430 hektar seranın bulunduğu Gazipaşa’da 318 bin ton üretim gerçekleşir. Bu seraların 10 bin 620 dekarında 107 bin 40 ton domates yetişir. 640 dekar serada ise 640 ton biber, 877 dekar sera ve tarlalarda

5 bin 352 ton patlıcan, 14 bin dekar serada 192 bin ton hıyar üretilir. Meyvelere bakıldığında ise Gazipaşa’da 2 bin 100 dekarda 2 bin 48 ton portakal, 90 dekarda 111 ton mandarin, 180 dekarda 470 ton limon, 10 bin dekarda 4 bin 240 ton zeytin yetişir. Ayrıca 320 dekarda 209 ton yenidünya, bin dekarda 833 ton nar üretimi vardır. Cevizin de yetiştiği ilçede, 410 dekar alandan 390 ton ürün alınıyor. Gazipaşa, aynı zamanda

Antalya’nın badem deposudur. Antalya’daki badem ağaçlarının yarısı ilçededir ve 3 bin 900 dekar alanda bin 631 ton badem yetişir. Badem gibi pazarda yüksek rakamlara alıcı bulan ve Gazipaşa’da yetişen bir diğer ürün ise erik. Gazipaşa’da bin 230 dekar alanda 958,80 ton erik yetişiyor. Yaz mevsiminin vazgeçilmez meyvesi olan kiraz ise Gazipaşa’da bin 700 dekar alanda üretiliyor ve 822 ton ürün alınıyor.


Dört Mevsim Tarım

109

Ekmekte yeni dönem

Bundan sonra kasapta, manavda, pazarda ekmek satılamayacak. Ekmeğin içindeki tuz miktarı düşürülecek, kepek miktarı artırılacak.

G

ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği’, Resmi Gazete’de yayınlandı. Antalya İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, Antalya’nın Aksu ilçesinde bulunan Halk Ekmek Fabrikası’nda TRT tarafından hazırlanan programda, yeni ekmek yönetmeliği ile ilgili bilgi verdi. Müdür V. Erçin, yeni standartlar ile halkın daha sağlıklı beslenmesinin ve israfın önlenmesinin amaçlandığını kaydetti.

Ekmekteki yenilikler Erçin, “Ekmek, kepekli ekmek, tam buğday unlu ekmek, tam buğday ekmeği ve ekşi hamur ekmekleri 300 gram yerine en az 250 gram ağırlıkta olacak. Ve bu ağırlıktan başlayarak 50’şer gram artırılmak suretiyle piyasaya arz edilecek. Bu,

israfı önleme noktasında önemli katkı sağlayacak. Yeni düzenleme ile ekmekteki tuz oranı % 1.75’ten % 1.5’e düşürüldü. Ayrıca tip 550 un yerine, tip 650 un kullanılacak ve ekmekteki kepek miktarı artırılacak. Piyasaya arz edilen yeni ekmekler daha sağlıklı olacak ve bu obezitenin önlenmesi noktasında yarar sağlayacak’’ dedi.

Tebliğ kapsamında tüketime sunulan ekmek ve ekmek çeşitlerinin uygun ve hijyenik şekilde üretilip muhafaza edilmesi, taşınması ve pazarlanması için gerekli konular da belirlendi. Bu konuda bilgi veren Erçin, “Tebliğ ile ekmek, kepekli ekmek, tam buğday unlu ekmek, tam buğday ekmeği ve ekşi hamur ekmekleri, ambalajsız olarak piyasaya arz edilebilir. Ekmek tebliği ile ambalajsız olarak piyasaya sürülen ürünlerin üretim, depolama, dağıtım ve satış aşamalarında gerekli kurallar da belirlendi. Ambalajsız arz edilen ürünler, kasap, manav gibi yerlerde satılamayacak. Ambalajsız olarak piyasaya arz edilen ürünler, satış yerlerinde alıcının el değmesini engelleyecek şekilde ekmek dolabında veya tezgâhta muhafaza edilecek” diye konuştu.


110 Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

HABER

Kepez’de arıcılığı teşvik Kepez’de arıcılığı teşvik etmek için üreticilere 80 adet arılı kovan ile 400 adet çıta verildi. Üreticilere, arıcılıkla ilgili her türlü destek sağlanırken, işletmenin bir yıllık tüm giderleri de karşılanacak. Kepez İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ve Kepez Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı, ‘Sosyal İçerikli Arıcılığı Geliştirme Projesi’ başlattı. Bu çerçevede üreticilere 80 adet arılı kovan ile 400 adet çıta verildi. Proje kapsamında arı kolonisinin bir yıllık işletme giderleri de karşılandı. Proje ile işsizliğin azaltılması, Kepez’de arıcılığın özendirilmesi, üretimde çeşitliliğin artırılması ile istihdam yaratılması, ilçe

ve ülke ekonomisine katkı sağlanması amaçlanıyor. Arılı kovanların teslimi İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mehmet Taşgın ile Kepez Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Mehmet Kemal Çakan, Uzman Veteriner Hekim Ramazan Uludağ ve vakıf personeli tarafın-

dan gerçekleştirildi. İlçe Müdürü Taşgın, üreticiye arıcılıkla ilgili her türlü eğitimin ve teknik desteğin de sağlanacağını açıklayarak, “Arıcılık çeşitli tarım kolları ile uyumlu bir şekilde yürütülebilen ve toprağa bağlı kalınmaksızın yapılabilen bir yetiştiricilik koludur” dedi.

Gıda denetim sisteminde mevzuat toplantısı Gıda denetim sistemine yönelik mevzuat toplantısı, 27 Şubat-2 Mart 2012 tarihleri arasında yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Gıda Kontrol Hizmetleri Daire Başkanı Mehmet Beykaya, insanların yaşamını ve neslini sürdürmesinin mutlak surette beslenme ihtiyacına dayalı olduğunu belirterek, ‘’İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığında öncelikle gıdanın varlığı üzerine yoğunlaştı, hayatta kalma mücadelesi verirken, gıdanın var olması için gayret gösterdi. Sonraki aşamada gıdanın niteliğine yöneldi. Gıdayı üretenler kadar tüketenler de olduğu için çeşitli sorumluluklar oluşurken, insanlara ulaştırılmasını sağlayan bir kamu otoritesi varlığı ortaya çıktı’’ dedi. Beykaya, mevzuatların iyi veya harika olarak değerlendirilmesinden çok doğru anlaşılıp doğru şekilde uygulanmasının önemine işaret ederek, ‘’Aksi

takdirde mevzuatların iyi olması, Avrupa

ile uyumlu olması, kaliteli olması hiçbir şey ifade etmez’’ diye konuştu. Katılımcılara güçlü olunması ve sahada sektörle çok iyi diyalog içerisinde bulunulması gerektiğini bildiren Beykaya her çalışmanın tüketicilerle birlikte yapılmasının önemini vurguladı. 5 gün süren toplantıda,

Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlerine Dair Yönetmelik, Gıda Hijyeni Yönetmeliği, Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları, GGBS Girişleri Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine Dair Yönetmelik, Resmi Numune Alma Prosedürü, Bitkisel Ürünlerin İthalat ve İhracat Mevzuatı ile Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği konuları ele alındı.


Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

111

HABER

Gübre Eğitim Toplantısı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Bitki Besleme ve Teknolojileri Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından ‘’Kimyevi ve Organik Gübre Denetim Uygulamaları Değerlendirme’’ başlıklı eğitim toplantısı, 9 Şubat 2012 tarihinde yapıldı. Toplantıya Bitki Besleme ve Teknolojileri Geliştirme Dairesi Başkan V. Mehmet Ali Olgun, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin ile 81 Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürleri ve ilgili personel katıldı. Toplantı açılışında konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, çiftçinin standardına uygun gübre kullan-

ması yönünde denetçilere görev düştüğünü belirterek, piyasada satılan sahte gübrelerle ilgili mevzuatta değişiklik yapılarak, olumsuzlukların önlenmesi için cezaların ağırlaştırılması konusuna dikkat çekti.

Eğitimde, gübre denetçilerinin illerinde karşılaştıkları problemler ve çözüm önerileri üzerine genel görüşmeler yapıldı, gübre ile ilgili mevzuatlar ve bu mevzuatların yeterliliği tartışıldı.

Hayvan Hastalık ve Zararlıları Mücadele Programı değerlendirildi Hayvan Hastalık ve Zararlıları ile Mücadele Programı kapsamında düzenli olarak her yıl organize edilen değerlendirme toplantısı, Antalya’da yapıldı. Toplantıya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Cevdet Akdeniz, Hayvan Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Dr. Nahit Yazıcıoğlu, Hayvan ve Hayvansal Ürünler Sınır Kontrol Daire Başkanı Bayram Sertkaya, Antalya İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü Müdürleri, Gıda ve

Kontrol Genel Müdürlüğü personeli ile 81 il Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürleri katıldı. Toplantının açılışında yaptığı konuşmada, hayvan ve bitki sağlığına

yönelik hareketleri yönetmekle mükellef olduklarını belirten Müsteşar Yardımcısı ve Kontrol Genel Müdür Vekili Dr. Pakdil, geçen sene yaşanan olumsuzluklara değinerek, katılımcıların sorunlarını dinledi. Toplantıda şap, koyun-keçi vebası, kuduz, brucellos, tüberküloz, mavidil ve diğer ihbarı mecburi hastalıklar ile hayvan kayıt sistemleri (Türkvet, KKKS ), hayvan ve hayvansal ürünlerin ithalat ve ihracatı, veteriner hizmetleri konularında eğitim ve değerlendirmeler yapıldı.


112 Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

HABER

Rusya’ya ihracat değerlendirmesi Rusya Federasyonu’na ihracatta numune analiz yetkisi olan Proanaliz, A. Laben, MSA, Sanilab, İnterlab ve İl Kontrol Laboratuvar Müdürlüğüne bağlı yetkilileri ile yaş sebze ve meyve ihracatında görev yapan teknik personelin katılımı ile 20 Şubat 2012 tarihinde toplantı düzenlendi. Gıda ve Yem Şube Müdürü Veysel Çelik başkanlığında Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, Rusya Federasyonu’na ihracatla ilgili prosedür, numune alımı, numunelerin laboratuarlara dağılımı ile ulaştırılması-teslimi, raporlama süresi ve sonuç raporların müdürlüğe ulaştırılması konuları ele alınırken, ihracatın hızlandırılması için yapılması gerekenler değerlendirildi.

Tarımspor kahvaltıda bir araya geldi Tarımspor Yönetim Kurulu ve futbolcular, kahvaltılı toplantıda bir araya geldi. Bereket Fide sponsorluğunda düzenlenen etkinliğe İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdür V. Bedrullah Erçin, sponsor firmanın sahibi Mümin Şahin, Tarımspor Yönetim Kurulu Üyeleri, Antrenör Hakan Bodur ve futbolcular katıldı. Erçin, ‘’Bir maçın önemli olabilmesi için bir hedefiniz olmalı. Eğer birinci amatör kümeden süper amatör kümeye çıkmak istiyorsanız o zaman yaptığınız maçlar önem kazanır. İnsanın hayatında hedefleri olmalı. İş hayatında, aile hayatında. Hedefiniz şampiyon olmaksa gereğini yapacaksınız’’ dedi. Her insanın spor yaparken veya maç sırasında gücünün tükendiğini düşündüğü bir anın bulunduğunu

belirten Erçin, futbolculara, ‘’İşte o an, kırılma anıdır. O noktayı her sporcu yaşar. Siz bunu yaşıyorsanız, rakibiniz de bunu yaşıyor demektir. O noktada siz kendinizi biraz daha zorlar ve o kırılma noktasında ileriye taşırsanız, devam ederseniz, motivasyonunuzu yüksek tutarsanız işte o noktada galibiyet gelir. Gücünüzü en üst noktada tutun. Kırılma noktanızı 90. dakikanın

sonrasına taşıyın. Yaptığınız işe odaklanın. Bir bütün olun” telkinlerinde bulundu. Erçin, daha sonra Bereket Fide’nin sahibi Mümin Şahin’e katkıları nedeniyle plaket verdi. Bu tür organizasyonlara her zaman destek olacaklarını belirten Şahin, süper amatör kümeye çıkılması halinde yemek düzenleyeceğini bildirdi.


Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

Hayvancılık eğitimi Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün 2012 yılı hedefleri arasında bulunan hayvancılık hizmet elemanlarının eğitimi kapsamında 28 Şubat 2012 tarihinde Korkuteli ilçesi Yelten beldesinde toplantı düzenlendi. Eğitim toplantısına 36 çiftçi katıldı. Yelten’de Tar-gel personeli Veteriner Hekim Raci Özkan’ın organize ettiği eğitimde, Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Kadri Bilici, Mühendis Selma Coşgun, Veteriner Hekim Ercan Karabay ve Tekniker Abdullah Kaya, üreticilere hayvan bakım ve besleme ile beslemeye bağlı hastalıklar ile ilgili bilgi verdi. Şube Müdürü Kadri Bilici, 2012 hedefi kapsamında hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı 17 belde ve köyde hayvan bakım besleme ve beslemeye bağlı hastalıklar, hayvan hastalıkları ve koruyucu aşılamalar ve süt sağım hijyeni ve teknikleri konularında eğitimlerin yapılmasına devam edileceğini kaydetti.

Küresel Organik Tarım ve Türkiye paneli Growtech Tarım Fuarı toplantı etkinlikleri kapsamında Küresel Organik Tarım ve Türkiye başlıklı panel düzenlendi. Panelde; Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu Başkanı (IFOAM) Markus Arbenz, Uluslararası Doğu ve Ortadoğu Avrupa Organik Tarım Merkezi Başkanı (ECOCONNECT) Bernhard Jansen, ETO Derneği Genel Başkanı Atila Ertem, Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Uluslararası İspanya Biyolojik Kontrol Derneği Başkanı Igancio Horche ve Green Universe Genel Müdürü Türk Organik Tarım Sektörü üreticileri ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından Ziraat Mühendisi Osman Arslan sunum yaptı. Türkiye Organik Tarımının Mevcut Durumu, Gelişmesi, Uluslararası Açıdan Değerlendirilmesi, Diğer Ülkelerin Örnek Çalışmaları hakkında katılımcılara bilgi verilen panelde, Türk organik tarım sektörü üreticileri tecrübelerini aktardı.

HABER

HABER

113


114 Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

Tarım Reformu Genel Müdür V. Dr. Küsek’in ziyareti Arazi Toplulaştırma Projeleri Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı nedeniyle Antalya’ya gelen Tarım Reformu Genel Müdür V. Dr. Gürsel Küsek, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünü ziyaret etti. İl Müdürü V. Bedrullah Erçin, İl Müdür Yardımcıları ve Şube Müdürleri ile bir araya gelen Küsek, kamulaştırmaya karşı toplulaştırma hakkında bilgiler verdi. Toplantının açılışında Antalya’nın tarımsal yapısını anlatan İl Müdür V. Bedrullah Erçin, Kalıntı İzleme Programına değinerek, 2002 yılından bugüne kadar yaş meyve sebzede zirai ilaç kalıntısında önemli azalmalar yaşandığını belirtti. Toplantıda, Şube Müdürleri, hayvancılık, toplulaştırma, kadın çiftçi eğitimi ile ilgili yaptıkları çalışmaları, sorunları ve taleplerini Tarım Reformu Genel Müdür V. Dr. Gürsel Küsek’e ilettiler.

Süt Ürünleri Hijyen Kontrolü Eğitimi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hizmet içi eğitim programı kapsamında Antalya İl Müdürlüğü koordinatörlüğünde düzenlenen Süt Ürünleri Hijyen Kontrolü Eğitimi, 21-23 Şubat 2012 tarihlerinde gerçekleştirildi. Eğitime çeşitli illerden ve Antalya İlçe Müdürlüklerinden 30 kişi katıldı. İl Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü kontrol görevlilerince verilen eğitimde ‘’5996 Sayılı Kanun, Süt Ürünlerinde hijyen kontrolü ile ilgili yasal düzenlemeler, Süt Ürünlerinde AB Yaklaşımı, Çiğ Süt ve İçme Sütleri, Mikrobiyolojik Kriterler ve Ürün Tebliğleri, denetim ve kontroller ile süt ürünlerinde taklit-tağşiş, HACCP’’ konuları hakkında bilgi verildi. Mevzuat değerlendirmeleri ve uygulama yöntemlerinin de tartışıldığı eğitimin son gününde Yörükoğlu Süt ve Ürünleri San. Tic. A.Ş’ye ait süt işleme tesisinde HACCP tetkiki uygulaması yapıldı.

HABER


Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

115

HABER

Yem Yönetmelikleri Çalıştayı Yem Yönetmelikleri Çalıştayı, 21-24 Şubat 2012 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. 33 ilden Gıda ve Yem Şube Müdürleri, konusunda uzman elemanlar, sektör ve bakanlık temsilcilerinin katılımıyla yapılan çalıştayın açılışına, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Yem Daire Başkan V. Gökalp Aydın ile Antalya İl Müdür V. Bedrullah Erçin de katıldı. İl Müdür V. Bedrullah Erçin, yaptığı konuşmada, 5996 Sayılı Kanuna istinaden yönetmeliklerin yayınlanmasının tamamlandığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Artık bize düşen, görevlerimiz için yol haritamızı çizmek ve harekete geçmektir. Ancak başarıda temel unsurun kişi, birey olduğu unutulmamalıdır. Siz ne kadar üst düzey proje ve başarı da hedefleseniz, o hedefe sizi ulaştıracak olanlar çalışanlarınızdır. O sebeple idareci, sadece kendine yetecek enerjiye değil, çalışanları aktive edecek enerjiye de sahip olmalıdır. Her

ne kadar talimatlar sizleri yönlendirse de uygulamada standardı yakalamak için zaten aranızda var olduğunu bildiğim iletişimi artırarak devam ediniz.’’ Yönetmeliklerin tamamının 27 Aralık 2011 tarihi itibariyle yayınlandığını kaydeden Yem

Kantin işletenlere gıda güvenliği eğitimi Sağlıklı beslenme ile okul kantinlerinin denetimlerinde aranan teknik ve hijyenik koşullarla ilgili olarak 30 Ocak 2012 tarihinde Toros Koleji’nde eğitim düzenlendi. Eğitime, Muratpaşa ilçesinde bulunan 154 kantin işletmecisi ve çalışanı katıldı. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü ile Muratpaşa Sağlık Grup Başkanlığı koordinatörlüğünde düzenlenen eğitimde, Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Gıda ve Yem Şube Müdürlüğünde görevli Mühendis Hakan Ayaz, katılımcılara MEB’nın yayınladığı 21.07.2011 tarih ve 2011/41 sayılı genelgenin 26. maddesindeki “Satışı Yasaklanan Gıda Maddeleri” konulu mevzuat hakkında bilgi verdi.

Daire Başkanı Gökalp Aydın ise sıranın uygulama talimatına geldiğini, çalıştayda mevzuatın tekrar gözden geçirileceğini, uygulama talimatı hazırlık çalışmalarının yapılacağını bildirdi.


116 Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

HABER

İhracat ve ihracatta yaşanan olumsuzluklar tartışıldı İhracat ve ihracatta yaşanan olumsuzluklar başlığı altında organize edilen toplantı, Antalya İhracatçılar Birliği Başkanlığında yapıldı. Toplantıya, Gıda Kontrol ve Laboratuar Daire Başkanı Mehmet Beykaya, Antalya İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı ile Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin katıldı. Toplantıda, Antalya Zirai Karantina Müdürü Mehmet Uğur Aka, Antalya İl Kontrol Laboratuar Müdürü Faruk Kurnaz, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Gıda ve Yem Kontrol Şube Müdürü Veysel Çelik ile çok sayıda ihracatçı firma ile gümrük komisyoncusu da yer aldı. Antalya İhracatçılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Satıcı, 2004 yılından bu yana çok önemli bir mesafe kat ettiklerini belirterek, ‘’Avrupa Birliği meyve sebze ihracatında tarım ürünlerinde % 10, sera ürünlerinde % 20 analiz sıklığı uygulaması

var. Analizlerde izlenebilirlik sağlamak ve Avrupa Birliği ihracatında hem giriş kapılarında hem de geri bildirim sayısının azaltılması anlamında bakanlığın yaklaşık 6 ay önce başlatmış olduğu bir uygulamadır” dedi. İhracatçıların sektörün lokomotifi olduğunu vurgulayan Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür V. Bedrullah Erçin ise ihracat-

la ilgili yaşanan süreci değerlendirerek, ‘’Geriye dönüp baktığımızda çok büyük zorluklar atlatarak iyi bir noktaya geldik. 4-5 sene önceki toplantılarda izlenebilirlik nedir, bunun eğitimini verirken şimdi izlenebilirlik sistemi Türkiye’de uygulanıyor. Eğer bu sistem hayata geçmişse ihracatçıların sayesinde olmuştur. Hepimiz zincirin birer halkasıyız ve birbirimize ihtiyacımız var’’ diye konuştu.

Süs bitkileri yetiştiriciliği eğitim programı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Antalya İl Müdürlüğü işbirliğiyle organize edilen Süs Bitkileri Yetiştirme Eğitim Programı başladı. FAO Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Ayşegül Akın, Divan Talya Otel’de düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Süs Bitkileri Yetiştirme Eğitimi Programı ile yeni istihdam olanaklarının sağlanması ve kadınların iş gücüne katılımının hedeflendiğini kaydetti. Programın çeşitli araştırmalar ve incelemeler sonucu oluşturulduğunu be-

lirten Akın, kursiyerlere süs bitkilerin yetiştirilmesi, paketlenmesi, tohum ve fidan yetiştiriciliği ile ilaç ve gübreleme konularında eğitim verileceğini söyledi. Bu eğitimlerin, tarımsal istihdamın artırılmasına katkı sağlayacağını belirten Akın, çalışmalara işbirliği içinde devam edilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. İŞKUR Antalya Müdür Yardımcısı Selma Fokurcan da, geçen yıl yaklaşık 5 bin 200 kişinin iş gücü eğitim kurslarından yararlandığını anlattı. Fokurcan, Süs Bitkileri Yetiştirme Eğitim Programı’na

katılan kursiyerlere günlük 15 lira harçlık ve r i l e c e ğ i ni ve genel sağlık sigortası primlerinin ödeneceğini söyledi. Tarımsal Uygulamalı Eğitim Merkezi’nde 6 ay boyunca devam edecek Süs Bitkileri Yetiştirme Eğitim Programı’na ilk etapta 25 kursiyerin alınacağı, bu sayının ilerleyen günlerde 100’e çıkmasının hedeflendiği bildirildi.


Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

117

HABER

Türkiye’nin mera varlığı İki dönem halinde yapılan 9. Mera Yaz Okulunun 1. Dönemi 21-30 Kasım, 2. Dönemi ise 01-10 Aralık 2011 tarihlerinde gerçekleştirildi. Eğitime, tüm illerde mera uygulamaları konusunda çalışacak ziraat mühendisleri ile Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürleri katıldı. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Çayır Mera ve Yem Bitkileri Daire Başkan Vekili Mesut Akdamar, burada yaptığı konuşmada, bütün dünya ülkelerinin doğal kaynaklarını korumak ve güçlendirme konusunda çalışmalarda bulunduklarını belirterek, Türkiye’de de tarımın özel bir öneme sahip olduğunu söyledi. Akdamar, ‘’Bunun başlıca 2 temel nedeni vardır. İstihdamın önemli bir kısmını teşkil etmesi, bunun yanında ülke ekonomisine ve gayrisafi milli hasılaya önemli katkı

sağlaması açısından tarımın, ülkemizdeki önemi giderek artırmaktadır. Tarımda karlı bir üretim, ancak girdi maliyetlerini azaltmakla mümkündür. Çayır meralar 1998 yılında yürürlüğe giren mera kanundan önce korunmamış ve çeşitli nedenlerle azalmalar meydana gelmiştir. Ülke mera varlığımızın 1940’lı yıllarda 44 milyon hektar iken 1991 tarım sayı-

mına göre 12.3 milyon hektara düştüğü gözlemlenmiştir’’ dedi.

ile ilgili teknik personel de hazır bulundu.

yetiştiricilere eğitim ve teknik destek verilmesi konuları üzerinde durulan toplantıda, 2004 yılında başlatılan süt toplama merkezlerinin daha aktif hale getirilmesi için yapılması gerekenler tartışıldı. Özel İdare Müdürlükleri ile işbirliği yapılarak süt toplama tanklarının kurulması için süt üreticileri birliğinden destek sağlanmasının ele alındığı toplantıda, piyasadan korsan veya kaçak süt toplanmasının yasaklanması için önlem alınması gerektiği bildirildi. Toplantıda, hayvancılığın yoğun olduğu yerlerde eğitimler yapılması karara bağlandı.

Eğitimde katılımcılara mera kanunu uygulamaları, tespit, tahdit, tahsis çalışmaları, mera yaylak ve kışlalarının korunması, çayır mera ıslahı ve amenajmanı ve il otlatma planı konularında detaylı bilgi verildi.

Kaliteli süt üretimi toplantısı Antalya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün 2012 yılı hedeflerinden olan kaliteli süt üretimi konusu, düzenlenen toplantı ile masaya yatırıldı. İl Müdür Yardımcısı Mehmet Yoran başkanlığındaki toplantıya, Hayvan Sağlığı Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Kadri Bilici, ADSY Birliği Başkanı Metin Yaraşçı ve Birlik Müdürü Musa Toros katıldı. Toplantıda, Korkuteli Süt Üreticiler Birliği Başkanı Hakkı Öner, Korkuteli Süt Üretici Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Şahin, Serik Süt Üreticiler Birlik Başkan Yardımcısı Veteriner Hekim Niyazi Yıldırım ve konu

Kentte kaliteli süt üretimi için üretimin kayıt altına alınması, süt sağım tekniği ve hijyeni konusunda


118 Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

HABER

Odabaşılı köylülere süt sığırı dağıtımı Kepez İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile Kepez İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, kırsal kalkınmayı geliştirmek için ortak proje geliştirdi. Bu çerçevede hazırlanan ‘Süt Sığırcılığı Geliştirme Projesi’ kapsamında Odabaşı Köyü’nde 5 üreticiye 4’er adet süt sığırı dağıtıldı. Damızlık gebe düve dağıtımına, İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Mehmet Taşgın, İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Mehmet Kemal Çakal, Odabaşı Köyü Muhtarı Ahmet Batu, İlçe Müdürlüğü teknik personeli ve üreticiler katıldı. Proje kapsamında yetiştiricilerin bir yıllık yem giderlerinin de karşılandığını belirten İlçe Müdürü Mehmet Taşgın, pro-

jenin amacının işsizliğin azaltılmasının yanında, Odabaşı Köyü’nde yaşayan çiftçi ailelerine verimli ve bilinçli olarak süt sığırı yetiştiriciliğinin öğretilmesi ve süt sığırı kazandırılması olduğunu bildirdi.

Taşgın, istihdam sağlanarak ekonomiye katkıda bulunulurken, sağlıklı gıda için sağlıklı hayvan yetiştirileceğini ve hayvan refahıyla birlikte çiftçi refahının sağlanacağını kaydetti.

EKÜY sertifikaları sahiplerine teslim edildi Kepez İlçe Müdürlüğü tarafından Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi uygulanan üreticilere EKÜY sertifikaları teslim edildi.

Kepez İlçe Müdürü Mehmet Taşgın, Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi EKÜY Projesi kapsamında, üretim yerlerinden analiz yapılmak üzere alınan sebze numunelerinin analiz raporunun değerlendirildiğini ve zirai ilaç kalıntısı yönünden ürün numunesi uygun bulunan üreticilere EKÜY sertifikası düzenlendiğini söyledi. İlçe Müdürlüğü teknik personeli tarafından başarılı olan üreticilere

entegre mücadelede biyoteknik yöntem olarak kullanılan sarı yapışkan tuzaklarla ilgili olarak demonstrasyon çalışması ya-

pıldı. Demonstrasyon çalışmasına katılan üreticilere, birer paket sarı yapışkan tuzak bedelsiz olarak verildi.


Dört Mevsim Tarım

HABER

HABER

HABER

119

HABER

Fırıncılar yeni ekmek tebliği hakkında bilgilendirildi Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü, Türk Gıda Kodeksi Ekmek ve Ekmek Çeşitleri Tebliği hakkında 30 Ocak 2012 tarihinde ekmek üreten işletme yetkililerini bilgilendirmek üzere toplantı düzenledi. Antalya Fırıncılar Oda Başkanı Musa Kazım Buhurcu, toplantının üyeleri ve tüketiciler adına çok faydalı olduğunu ve bu tür toplantıların devam etmesini gerektiğini belirtti. Gıda ve Yem Şube Müdürü Veysel Çelik ise “5996 Sayılı kanun ile ilgili çok önemli değişiklik yapıldı. Yeni düzenleme ile işyeri sorumluluğu, izlenebilirlik, riskin önlenmesi, iyi hijyen uygulamaları ve tüketicinin korunması çok daha önemli hale geldi. Ambalajsız olarak satışa sunulan ekmek ve ekmek çeşitlerinin kasap, manav ve pazar gibi yer-

lerde satışının yapılmayacağını ifade eden Çelik; “ Ekmek dağıtımı ve satış aşamalarında ekmeklere yalnızca koruyucu eldiven giyilerek dokuna-

caklardır. Müşterilerin ekmeklere el sürmeleri engellenecek ve ekmek dolapları kapalı ortamlarda tutulacaktır” diye konuştu.

Mobil Laboratuar Antalya’da hizmete başladı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tarımsal sahalardaki yüzey ve yeraltı sularında nitrat kirliliğinin izlenmesi amacıyla alınan 20 mobil laboratuar, faaliyete geçti. Avrupa Birliği finansmanı ile tedarik edilen ve farklı bölgelere gönderilen mobil laboratuarlardan biri de Antalya’da hizmete geçti. Toprak ve sudaki nitrat kirliliğini yerinde tespit edecek olan mobil laboratuarların kullanımıyla ilgili uzmanlar tarafından İl Müdürlüğü personeline eği-

tim verildi. Araç içinde gerçekleştirilen eğitim, Proje Koordinatörü Ali Kosacı

ile Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Arazi Islahı ve Sulama Sistemleri Daire Başkanlığı Tarımsal Çevre ve Su Kalitesi Yönetim Biriminde görevli Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Basri Evci tarafından verildi. 81 ilde hizmet edecek şekilde 20 bölgede konumlandırılan mobil laboratuarlar, sahada aktif olarak kullanılabilecek. Antalya’da hizmete başlayan araç, Isparta ve Burdur illerindeki çalışmalara da katılacak.


120 D繹rt Mevsim Tar覺m

Bas覺nda biz...




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.