KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ CULTURE & TOURISM MAGAZINE MAYIS - HAZİRAN 2010 MAY - JUNE 2010 YIL / YEAR: 1 SAYI / EDITION: 5 ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY
ÇEŞME Yeryüzü cenneti Paradise on earth Asklepion’a ölüm giremez! Death cannot enter Asclepeion! Sinagoglarda ibadet 500 yıldır sürüyor Worship at synagogues has been practiced for 500 Years
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
1
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
1
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
1
AKDENİZ MEDITERRANEAN SEA TAV İzmir Terminal İşletmeciliği A.Ş. Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali Gaziemir / İzmir / Türkiye Tel : +90 232 455 00 00
İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan Yurtdışına Direkt Uçuşlar / International Direct Flights from İzmir Adnan Menderes Airport
2 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
3
İçindek iler /
Contents
İmtiyaz Sahibi / Publisher on Behalf İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü adına Abdülaziz EDİZ İl Kültür ve Turizm Müdürü Director of Culture and Tourism Genel Yayın Yönetmeni / Publishing Director Cengiz KESKİNER İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Provincial Directorate of Culture and Tourism Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Responsible Manager of Editorial Department M. Kaan ERGE İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Provincial Directorate of Culture and Tourism Yayın Kurulu Başkanı / Head of Editorial Board Haluk TUNÇSU Vali Yardımcısı / Lieutenant Governor Yayın Kurulu / Editorial Board Prof. Dr. Füsun BAYKAL Doç. Dr. Gözde EMEKLİ Talat AYDİLEK Hamdi TÜRKMEN Selehattin SERT İsmail GÖÇMEN Güzfent DİLEMRE H. Sinan METE Nalân MELEK Serpil ATAM Danışma Kurulu / Consultative Board Başkan: Güman KIZILTAN Prof. Dr. Öcal USTA Prof. Dr. Alp TİMUR Prof. Dr. İge PIRNAR Necmi ÇALIŞKAN Alex BALTAZZI Haluk NİŞLİOĞLU Yalçın ULUKAYA Veysi ÖNCEL Özer MUMCU İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tel: +90 232 483 51 17 Faks: +90 232 483 42 70 E-Posta: iktm35@kulturturizm.gov.tr www.izmirkulturturizm.gov.tr Yayın Türü: Yerel, iki aylık Baskı Yeri / Printing: Neşa Ofset Amb. San. Tic. A.Ş. Baskı Tarihi / Printing Date:
16 İzmir’e Cumhurbaşkanı övgüsü!
Praise for İzmir from the President!
20 Turizmin nabzı Berlin’de attı
The heart of tourism beat in Berlin
22 Berlin’deki Bergama
Bergama in Berlin
26 “Yeryüzünün en güzel iklimi”
“The world’s most beautiful climate”
34 Turizm ödülleri sahiplerini buldu
Tourism awards found their owners
50 Tarih, heykellerde yaşam buluyor
History regains life in the sculptures
54 Sinagoglarda ibadet 500 yıldır sürüyor
Worship at synagogues has been practiced for 500 Years
60 Kruvaziyer turizminde İzmir ana liman olabilir
İzmir could be a main port in cruise tourism
64 Sakin Kent’in renkli pazarı
The colourful market of the Cittaslow
66 Yeni Sanat’ın Pasaport’taki temsilcisi
The Representative of New Art at Pasaport
YAPIM / PRODUCTION
RK Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri
Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE
Grafik Tasarım / Graphic Design Yeşim AYAN TOPAL
İzmir Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.izmir.gov.tr ve www.izmirkulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz.
Yayın Koordinatörü / Editorial Coordinator Sabriye MERCAN BOLULU
You can have İzmir Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.izmir.gov.tr and www.izmirkulturturizm.gov.tr.
Muhabir / Interviewer Ceyda ADAR Çiğdem ASKERİ
Fotoğraflar / Photos Ceyda ADAR Erdinç EREEŞ Öykü BOLULU İ.B.B. Basın Arşivi Çeşme Belediyesi Arşivi Seferihisar Belediyesi Arşivi Mordoğan Belediyesi Arşivi Kuşadası Belediyesi Arşivi Aydın Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.
4 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
İngilizce Editörü / English Editor M. Kaan ERGE Çeviri / Translation Yakamoz Çeviri Hizmetleri
REKLAM / ADVERTISING Reklam Direktörü / Advertising Director Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü / Advertising Coordinator İrfan IŞIK Müşteri Temsilcileri / Customer Represantatives Can SUSUZ Hakan KÜL Abone Sorumlusu / Subscribe Director Reyhan KESTANE Çeşme Temsilcisi / Çeşme Represantative Fulya OMAÇ
RK Medya Yapım ve Tanıtım Hizmetleri 1464 Sokak No: 2 Park İşhanı 3/302 Alsancak-İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.rktanitim.com e-posta: bilgi@rktanitim.com
Fotoğraf/ Photo Ceyda ADAR
Mayıs - Haziran / May - June 2010 • Yıl / Year:1 Sayı / Edition: 5
70 Otların rüzgarlı öyküsü
The windy story of herbs
74 Rengarenk, kocaman bir bahçe!
A multicoloured, enormous garden!
82 Cennetten bir köşe: Karagöl
A corner of paradise
86 Sağlıklı dişlerin yeni adresi: İzmir
İzmir: the new address for healthy teeth
90 Hıdrellez coşkusu
Hıdrellez enthusiasm
94 Dans eden fotoğraflar
Dancing photographs
96 İZDSO, klasik müziği köylere yayıyor
IZDSO is spreading classical music to villages
38 Yeryüzü cenneti: Çeşme
Paradise on earth: Çeşme
76 Asklepion’a ölüm giremez!
Death cannot enter Asclepeion!
100 Yaz ayları festivallerle şenlenecek
The summer months will be livened up with festivals
104 24. Uluslararası İzmir Festivali
24th International İzmir Festival
108 Sualtı tutkunlarına yeni bir dünya
A new world for underwater enthusiasts
114 Emektar yel değirmenleri
The old windmills
118 Doğa, tarih ve eğlencenin buluşması
The magnificent meeting of nature, history, and entertainment
54
108
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
5
Hello to the 2010 tourism season Program of the 34th “Tourism Week,” held this year in order to develop the tourism awareness in our society, liven up domestic tourism, and motivate our people into participating in tourism movements, started with participations from representatives of the sector and people at Selçuk, a charming district of İzmir, where is a very important destination in our country in terms of both culture and tourism with its worldly known Ephesus ancient site and the House of the Virgin Mary, considered to be a holy place for the Christianity, on Thursday, 15th April. Various events took place during the week, the “2nd İzmir Tourism Award Ceremony” was held in the garden of the İzmir Archaeology Museum on Wednesday, 21st April organized with the participation of all parties that have contributed to tourism with capital and effort, non-governmental organizations, chamber chairmen, and district mayors, the program of the week was completed with the fact that Cahit Kıraç, our honorable Governor, and Aziz Kocaoğlu, Mayor of Metropolitan Municipality, presented the awards and the open buffet provided by hoteliers was offered and the new tourism season was welcomed with a warm “Hello” With its natural and historical beauties, its climate conditions suitable for tourism,
6 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
its accommodation facilities, and its transportation infrastructure, İzmir is one of our provinces that has a wide range of tourism potential. With its unique cultural values, typical Aegean cuisine, handicrafts, festivals, fetes and other local cultural features in addition to the sun, sea, and sand trio it caters for culture tourism and with its sacred areas it caters for belief tourism. Congress and Convention tourism is a promising sort of tourism for İzmir waiting to be developed. Thermal waters are an important source for tourism in İzmir and İzmir has a capacity to be the centre of health tourism in Turkey. With museums in Central İzmir, Bergama, Çeşme, Ödemiş, Tire, and Selçuk, and ruins of Ephesus and Pergamon, it is the first city in Turkey to offer cultural tourism opportunities. Smyrna (Tepekule), maintaining its existence since the ancient times in the city centre, Kadifekale, Smyrna Agora located in the city centre which is known to be one of the largest agoras in the world, Kemeraltı Bazaar, mosques, churches, synagogues, and caravanserais are allimportant attractions in terms of tourism. The Museum of Aegean Civilizations, to be established at international standards in İzmir, will allow this cultural heritage to be presented to all humanity.
İzmir has been known for coastal tourism, and its cultural values such as Ephesus, The House of the Virgin Mary and Pergamon up until now however, only use a part of the local cultural richness it holds with alternative tourism potentials particularly cruise tourism throughout the province and many different places are waiting for the opportunity to be utilized. A social mission falls on all public institutions and organizations, local administrations, the tourism sector, nongovernmental organizations, the media, and all citizens in order for our province to claim its deserved share from tourism, to reach its foreseen tourism objectives, to reveal its diversity and benefits, to promote our province overseas, and to preserve its natural environment and historical texture. Herewith, we would like to take this opportunity to wish our country and our province success in the 2010 tourism season and sincerely thank everybody contributing to the tourism sector. Abdülaziz Ediz Deputy Director Provincial Directorate of Culture and Tourism
2010 turizm sezonuna merhaba
Toplumumuzda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak ve halkımızın turizm hareketlerine katılımını sağlamak amacıyla, bu yıl 34.’sü düzenlenen “Turizm Haftası programı, 15 Nisan Perşembe günü İzmir’in şirin ilçesi ve tarihi geçmişiyle dünyaya mal olan, Efes ören yeri ve Hıristiyan aleminin kutsal mekanı olarak görülen Meryem Ana evi ile ülkemiz kültür ve turizminin çok önemli bir destinasyonu olan Selçuk’ta, halkın ve sektör temsilcilerinin katılımıyla başlamıştır. Hafta içerisinde çeşitli etkinliklerle devam edip 21 Nisan Çarşamba günü de İzmir Arkeoloji Müzesi bahçesinde düzenlenen “2. İzmir Turizm Ödül Töreni”, turizme emeği ve sermayesiyle katılan tüm tarafların, sivil toplum kuruluşlarının, oda başkanlarının, ilçe belediye başkanlarının katılımıyla düzenlenmiş, Sayın Valimiz Cahit Kıraç ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu’nun ödülleri
takdimleri ve otelcilerimizin ikramlarıyla hafta programı tamamlanarak turizm sezonuna “merhaba” denilmiştir.
oluşturulacak Ege Medeniyetleri Müzesi ile de bu kültürel mirasın tüm insanlığa sunulması sağlanacaktır.
Turizm sezonuna giren İzmir; doğal ve tarihi güzellikleri, turizme uygun iklim koşulları, konaklama tesisleri ve ulaşım altyapısı ile turizm potansiyeli en yüksek illerimizden biridir. Deniz, güneş, kum üçlüsünün yanı sıra eşsiz kültürel değerleri, tipik Ege mutfağı, el sanatları, festivalleri ve diğer yerel kültürel özellikleriyle kültür turizmine, kutsal yerleriyle inanç turizmine hizmet vermektedir. Kongre turizmi ise İzmir’de gelecek vaat eden bir turizm türü olarak geliştirilmeyi beklemektedir. Termal sular, İzmir turizminde çok önemli bir potansiyeldir ve sağlık turizminde İzmir, Türkiye’de merkez olabilecek bir kapasiteye sahiptir.
İzmir, bugüne kadar sahil turizmi ve Bergama, Efes ve Meryem Ana Evi gibi kültürel değerleriyle tanınan ancak İl genelinde başta kurvaziyer turizmi olmak üzere alternatif turizm potansiyelleriyle sahip olduğu yerel kültürel zenginliklerinin henüz bir bölümünü kullanmakta, çok değişik mekânlar değerlendirilme fırsatını beklemektedir.
İzmir - Merkez, Bergama, Çeşme, Ödemiş, Tire, Selçuk Müzeleri, Efes ve Bergama ören yerleri ile kültürel turizm olanaklarını Türkiye’de ilk sunan ildir. Şehir merkezinde antik dönemden beri varlığını korumuş olan Smyrna (Tepekule), Kadifekale ve dünyanın en büyük agoralarından biri olan kent merkezindeki Smyrna Agorası, Kemeraltı Çarşısı, camileri, kiliseleri, sinagogları ve hanları turizm yönünden önemli çekim merkezleridir. İzmir’de uluslararası standartlarda
İlimizin turizmden hak ettiği payı alabilmesi, öngörülen turizm hedeflerine ulaşması, İzmir’in farklılığını ve artı değerlerini ortaya çıkarması, yurtdışında tanıtılması ve doğal çevre ve tarihi dokunun korunması için tüm kamu kurum ve kuruluşlarımıza, yerel yönetimlerimize, turizm sektörümüze, sivil toplum kuruluşlarımıza, basınımıza ve tüm vatandaşlarımıza toplumsal görev düşmektedir. Bu vesile ile 2010 yılı turizm sezonunun ülkemiz ve ilimiz açısından başarılı geçmesini diliyor, turizm sektörüne katkı sağlayan herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Abdülaziz Ediz İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
7
Güncel / Actual Japanese winds blew in İzmir
İzmir’de Japon rüzgarı esti Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), “Türkiye’de Japonya yılı” etkinlikleri çerçevesinde önemli bir gösteriye ev sahipliği yaptı. Salonu dolduran İzmirliler, uluslararası üne sahip Japon sanatçıların kaligrafi, keman ve piyano performanslarıyla adeta büyülendi. Dünyaca ünlü keman sanatçısı Ikuko Kawai’nin piyona eşliğindeki konseri, Rieko Kawabe’nin kaligrafi gösterisi ve sergisi, yurtdışında başarılarıyla tanınan Nanae Mimura’nın Marimba (bir tür ksilofon) ve sayısız ödül sahibi, Soprano Satomi Ogawa’nın sahne aldığı gösteri, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni hınca hınç dolduran İzmirliler tarafından büyük alkış aldı. Gösteriyi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Japonya Büyükelçisi Nabuaki Tanaka ile birlikte izledi.
Ahmed Adnan Saygun Art Centre (Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi - AASSM) hosted a very important show within the framework of “The Japanese Year in Turkey” activities. The people of İzmir, who filled the hall, were mesmerised by the calligraphy, violin, and piano performances of the Japanese artists, all internationally famous. A piano accompanied concert from the world famous Violinist Ikuko Kawai, a calligraphy show and exhibition by Rieko Kawabe, a Marimba (a type of xylophone) concert from Nanae Mimura, known worldwide for her achievements, and a concert from award winning soprano Satomi Ogawa were applauded by the people of İzmir put fannies in the seats of the Ahmed Adnan Saygun Art Centre. Aziz Kocaoğlu, Mayor of İzmir Metropolitan Municipality watched the performance with Nabuaki Tanaka, Japanese Ambassador.
Bergama, UNESCO yolunda ilerliyor Tarihi ve kültürel değerleriyle öne çıkan Bergama’nın UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’ne girebilmesi için çalışmalar başlatan Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, İstanbul’a gelen UNESCO’nun Bilgi Teknolojileri Bölümü’nde Kürsüsü bulunan, şehircilik ve planlama uzmanı ve aynı zamanda İsviçre’nin Ecol Politeknik Lozan Üniversitesi Profesörü JeanClaude Bolay ile görüştü. Yetkililere Bergama’yı anlatan Gönenç, Bergama’nın Asklepion’u ve Akropol’ü başta olmak üzere, pek çok tarihi yapısıyla UNESCO’nun kültürel miras listesine girmeyi hak ettiğini anlattı. UNESCO’dan danışmanlık alacaklarını anlatan Başkan Gönenç, “Bergama’nın ülkemizde ve dünyada daha da tanınması için var gücümüzle çalışıyoruz.” dedi.
Bergama is on its way to UNESCO Mehmet Gönenç, Mayor of Bergama, has started studies to ensure Bergama, which stands out with its historical and cultural values, to enter for UNESCO’s (United Nations Educational, Scientific, and Cultural Organisation) World Cultural Heritage List and met up with Jean-Claude Bolay, urbanism and planning expert who has a lec-
8 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Çocukların Nevruz coşkusu İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü bahar bayramı Nevruz’u çocukların da katıldığı çeşitli etkinliklerle kutladı. İzmir Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen etkinliklerde Nevruz ruhuna çocukların gözünden bakıldı. Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Abdülaziz Ediz ve çok sayıda davetlinin katıldığı törende Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca düzenlenen Nevruz konulu resim, şiir, kompozisyon, yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri ve hediyeleri verildi. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Halk Kültürü Araştırmacısı İzzet Kocadağ’ın “İzmir Güzellemesi” isimli sinevizyon gösterisinin de izlendiği etkinliklerde, Nevruz konulu resim yarışmasında dereceye giren öğrencilerin sergilenmeye değer eserlerinin sergisi büyük beğeni topladı.
The Children’s Nawruz excitement
tern at the department of Information Technologies at UNESCO and is a professor at the Ecole Polytechnique Lausanne University in Switzerland, when he came to İstanbul. Gönenç described Bergama to the authorities and spoke about how Bergama deserves to be in UNESCO’s cultural heritage list because of its many historical structures including Asclepeion and Acropolis. Mayor Gönenç explained that they will take consultancy from UNESCO and went on to say, “We are working with all our power in order to advertise Bergama better in both our country and the world”.
İzmir Provincial Directorate of Culture and Tourism celebrated Nawruz, the spring festival, with various events in which the children also took part. At the events held at the İzmir Archaeology Museum, the spirit of Nawruz was seen through the eyes of the children. At the ceremony, attended by Haluk Tunçsu, Deputy Governor, Abdülaziz Ediz, Deputy Director of Provincial Directorate of Culture and Tourism, and a great number of guests, the children that managed to get a degree in the Nawruz themed painting, poetry, and essay competition, organised by the Ministry of Culture and Tourism, received their awards and presents. In the activities a cinevision called “A Happy Folk Song in Praise of İzmir,” prepared by İzzet Kocadağ, Researcher of Folk Culture from Provincial Directorate of Culture and Tourism, was projected and the exhibition displaying the student’s award winning works of art from the Nevruz themed painting competition gained great appreciation.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
9
Güncel / Actual Construction of a new facility for surfers at Alaçatı
Alaçatı’da sörfçüler için yeni tesis yapılacak
In Alaçatı, one of the seven pilot regions chosen by the Sports Tourism Platform, a small workshop was carried out. Issues as to what should be done within the context of the “Turkey: The Destination for World Sports Tourism” project were discussed at the meeting, which officers of the Ministry of Youth and Sports, local administration and tourism representatives attended. At the meeting, an advisory jurisdiction was taken to hand over the Youth Camp at Alaçatı to the municipality and for it to be used for surfers. Luxury accommodation areas for sportsmen will be created by rearranging the facilities at the camp.
Spor Turizm Platformu tarafından seçilen yedi pilot bölgeden biri olan Alaçatı’da mini bir çalıştay gerçekleştirildi. Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkilileri ile yerel yönetim ve turizm temsilcilerinin katıldığı toplantıda, “Dünya Spor Turizmi Destinasyonu: Türkiye” projesi kapsamında neler yapılması gerektiği konusu ele alındı. Toplantıda, Alaçatı’daki Gençlik Kampı’nın belediyeye devredilerek sörf sporcularının kullanımına açılması tavsiye kararı alındı. Kamptaki tesislerin yeniden düzenlenmesiyle sporcular için lüks konaklama alanları meydana gelecek.
Alaçatı’da teknelere sürat yasağı Ocak ayında New York Times tarafından “2010’da Dünya’da Gidilmesi Gereken 31 Yer” listesinde sekizinci sırada gösterilen Çeşme maddesinde adından dünya sörf şampiyonalarına ev sahipliği yapmakla söz ettiren Alaçatı Sörf Merkezi bu yıldan itibaren eskiye göre çok daha güvenli olacak. Üç yıl önce hizmet vermeye başlayan Alaçatı Marina’nın yüzde 100 doluluk oranına ulaşmasıyla birlikte artan yat trafiği de göz önünde bulundurularak alınan radikal kararlar titizlikle uygulanacak. Yeni uygulamayla güvenlik kamera sistemleri 24 saat kayıt yapacak. Teknelerin süratleri bu kamera kayıtlarından kolaylıkla saptanabilecek. Koya giriş içerisinde şamandıralamanın olduğu alanda teknelerin hız sınırlaması 8 knots, sörfçülerin tekneye yaklaşma mesafesi ise 50 metre olarak belirlendi.
Modern bir köy Bütün yıl boyunca esen rüzgarı, dalgasız ve derin olmayan denizi nedeniyle dünyanın sayılı windsurf merkezlerinden biri olan Alaçatı koyunun tam ortasında yer alan Alaçatı Beach Resort, hem su sporları hem de konaklama açısından bölgeye katkı sağlıyor. Odaların mimarisi ve dekorasyonu otel sahibi Engin Kalafatoğlu’nun eşi Nilgün Kalafatoğlu’na ait olan Alaçatı Beach Resort’un mimarisinde elit yaşam tarzı ile eski Osmanlı / Ege kasabası olan Alaçatı’nın çekiciliği başarılı birleşimi dikkat çekiyor. Su sporları, koşu, tenis, futbol, plaj voleybolu gibi spora ve eğlenceye yönelik düzenlemelerin de bulunduğu tatil köyünde “Alaçatı Beach Resort Bora Kozanoglu Windsurf Center” da sporculara profesyonel eğitim veriyor.
Speed ban for boats in Alaçatı
A modern village Alaçatı Beach Resort which is located in the centre of the bay of Alaçatı, one of the world’s limited windsurf centre with its wind blowing all year round, its smooth and shallow sea, contributes to the region in terms of water sports and accommodation. The decoration and architecture of the rooms belong to Nilgün Kalafatoğlu, wife of Engin Kalafatoğlu, the hotel owner and the successful combination of elite lifestyle and
10 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
traditional Ottoman with the charisma of Alaçatı, a town in the Aegean, draws great attention in the architecture of the Alaçatı Beach Resort. In the holiday village having many layouts devoted to sports like water sports, running, tennis, football, beach volleyball, and entertainment, “Alaçatı Beach Resort Bora Kozanoğlu Windsurf Centre” also provides sportsmen with professional training.
Alaçatı Windsurf Center, mentioned in the article about Çeşme that ranked eighth in the New York Times “The 31 Places to Go in 2010” list as the host of World Windsurfing Championships, is expected to be a lot safer than in the past. The radical decisions taken, keeping in mind the increased yacht traffic due to Alaçatı Marina, which opened for business three years ago, reaching an occupancy rate of 100%, will be applied meticulously. Security camera systems will be recording 24 hours of the day with the new application. The speed of the boats will be easily determined using these camera recordings. A speed limit of 8 knots for boats and a distance of 50 metres between surfers and boats has been determined within the region where there is buoying at the entrance of the bay.
Güncel / Actual İstanbul fotoğrafları Abacıoğlu Hanı’nda
Fotoğraf sanatçısı Kayıhan Bölükbaş’ın İstanbul fotoğraflarından oluşan sergisi tarihi Kemeraltı Çarşısı Abacıoğlu Hanı’nda sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Kayhan Bölükbaşı, İstanbul fotoğraflarından oluşan sergiyi 30 ülkeye taşımanın gururunu yaşadığını söyledi. Serginin açılışına Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan’ın yanı sıra şairler Sunay Akın, Ahmet Telli ve Nevzat Çelik de katıldı. Başkan Tartan açılışta yaptığı konuşmada, “Biz tarihi Kemeraltı Çarşısı’na kültürü getiriyoruz, sanatı getiriyoruz. Entelektüel birikimin her alanındaki çalışmaları burada yansıtmaya çalışıyoruz.” dedi.
İzmir’in son avluları Proje danışmanlığını Yusuf Tuvi’nin üstlendiği, İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği (İFOD) ve
İstanbul photos are exhibited in Abacıoğlu Inn. The exhibition consisting of İstanbul photos of photograph artist Kayıhan Bölükbaş has been presented for the taste of art-lovers in Abacıoğlu Inn, at historical Kemeraltı Bazaar. Kayhan Bölükbaşı expressed to be taking pride in carrying the exhibition composed of his İstanbul photos to 30 countries. Besides Mayor of Konak Hakan Tartan, poets Sunay Akın, Ahmet Telli and Nevzat Çelik attended the opening ceremony of the exhibition. In his opening speech, Mayor Hakan Tartan stated that “We are bringing culture and art to historical Kemeraltı Bazaar. We are trying to reflect the works in all areas of intellectual background here.”
Simurgphotos üyesi Birol Üzmez’in objektifine yansıyan, gerçek yoksulluk hikayelerini anlatan Kortejo-Aile Evleri konulu fotoğraf sergisi Schneidertempel Sanat Merkezi desteği ile İstanbul’da sergilendi. 8 Nisan - 2 Mayıs tarihleri arasında açık kalan sergide 60 adet renkli fotoğraf yer aldı. 500 yıllık bir tarihe tanıklık eden, Musevi aile evleri (Yahudihane) Birol Üzmez’in objektifinde hayat buldu. 1948 yılında bu mekanları tamamen terk eden Musevilerin geride bıraktığı binalar bugün yoksul aileler tarafından kullanılıyor.
The last courtyards of İzmir The Kortejo-Family Houses themed photograph exhibition, which reflects true poverty stories, from the lens of Birol Üzmez, member of Simurgphotos and İzmir Photograph Art Association (IFOD), under the project consultancy of Yusuf Tuvi, was displayed at Istanbul in association with Scheidertempel Art Centre. Sixty coloured photographs took part in the exhibition, which took place between 8th April and 2nd May. The Jewish family houses (Yahudihane) that witnessed 500 years of history found life in the lens of Birol Üzmez. Poor families use the buildings remaining, after the Jews deserted these places in the year 1948, today.
Fazla Mesai İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM), global krizle birlikte daha da öne çıkmaya başlayan zorlu çalışma koşullarının konu edildiği sergiye ev sahipliği yaptı. Güncel sanatın yenilikçi anlayışına dair örneklerinin yer aldığı “Fazla Mesai” başlıklı sergiye Mark Brogan (Belgrad / Londra), Köken Ergun (Berlin), Gökçe Erhan (İstanbul), Pilvi Takala (Amsterdam / Helsinki), Esra Okyay (İzmir), Mahmoud Khaled (İskenderiye) ve Alp İlyas Klanten (İstanbul) eserleriyle katıldı. “Fazla Mesai” sergisi, uluslararası boyutta hissedilen ekonomik krizin yarattığı gündemden yola çıkarak “çalışma” olgusunu konu ediyor ve zorlu çalışma koşullarının ortaya çıkardığı sorunların bir ironisini sunuyor. Ağırlıklı olarak video, çağdaş sanat ve fotoğraf gibi medya unsurlarının kullanıldığı sergide “çalışma” teması üzerine çeşitlemeler ortaya koyan eserler, konuyu doğrudan göstermekten ziyade, dolaylı yollardan temaya bağlanıyorlar. Sergi 30 Nisan’da sona erdi.
Overtime İzmir Metropolitan Municipality Ahmed Adnan Saygun Art Centre (Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi-AASSM) hosted an exhibition whose theme was hard working conditions that have become more prominent together with the global crisis. Mark Brogan (Belgrade / London), Köken Ergun (Berlin), Gökçe Erhan (İstanbul), Pilvi Takala (Amsterdam / Helsinki), Esra Okyay (İzmir), Mahmoud Khaled (Alexandria) and Alp Ilyas Klanten (İstanbul) participated with their works of art to the exhibition titled “Overtime”, in which examples in relation to the innovative understanding of contemporary art took part. The exhibition “Overtime” started out with the agenda created by the economical crisis felt internationally, based it’s subject on the “work” fact and presented the irony of the hard working conditions it presented. In exhibition whose majority was made up of media elements such as videos, contemporary art and photographs, the works of art that put forward variations of the “work” theme were indirect rather than showing the subject directly. The exhibition ended on the 30th April. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
11
Güncel / Actual Çamlaraltı’ndan iki başarı
Two successes from Çamlaraltı
İzmir Özel Çamlaraltı Koleji spor ve bilim dalında iki önemli başarı elde etti. Çamlaraltı Koleji öğrencisi, Karşıyaka Yelken Kulübü sporcusu Mehmet Haliloğlu Türkiye Yelken Federasyonu’nun 2010 yılı faaliyet programında yer alan Laser Europa Cup Şampiyonası’nda genel klasmanda 6. ve 17 yaş gençler klasmanında 1. olarak Avrupa Gençler Şampiyonu oldu. Aylin Akkaya ile Efe Can’ın Fen Bilimleri Bölüm Başkanı Can Arat danışmanlığında hazırladıkları proje ise ABD Texas Houston’da düzenlenen Çevre Olimpiyatları’nda dünya üçüncüsü oldu.
İzmir Private Çamlaraltı College won two important successes in the branches of science and sports. Mehmet Haliloğlu, a student of Çamlaraltı College and a sportsman of Karşıyaka Sailing Club, was crowned the European Youth Champion by coming the first in the 6 to 17 age group in general ranking of the Laser Europa Cup Championships, a category within the 2010 Turkish Sailing Federation events programme. With their project, prepared under the consultancy of Can Arat, Chief of the Department of Science, Aylin Akkaya and Efe Can ranked third in the world at the Environment Olympiads held in Texas Houston at the United States of America.
İzmir livened up with children
Çocuklarla şenlendi İzmir TRT 32. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği, 43 ülkeden yaklaşık 850 çocuğu İzmir’de buluşturdu. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında TRT’nin iki yıldır İzmir’de düzenlediği şenlik, kenti renklendirdi. Şenlik etkinliklerini başlatan kortej yürüyüşü Kordonboyu’nda coşkulu bir tablo yarattı. Alsancak Vapur İskelesi’nde toplanan ev sahibi okulların öğrencileri ve konuk ülke grupları İzmirlilerin yoğun ilgisi eşliğinde renkli kıyafetlerle hünerlerini sergiledi. İzmir’de gönüllü ailelerin evlerinde misafir olan yabancı çocuklar Cumhuriyet Meydanı’ndaki törende kendi ülkelerinden getirdikleri malzemelerle yapılan Türk lezzeti aşureyi de tattı.
12 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
The TRT (The Turkish Radio and Television Corporation) 32nd International April 23 Children’s Festival brought together approximately 850 children from 43 countries in İzmir. The festival, held in İzmir for the second time by TRT, coloured the city within the scope of April 23 National Sovereignty and Children’s Day. The 90th anniversary of the Grand National Assembly of Turkey (TBMM) and the festival gifted to the children of the world by Atatürk was celebrated with enthusiasm. The procession along the Kordon (promenade) that started the festival events created an excited atmosphere. Students of the host schools and the groups from the guest countries gathered at Alsancak Pier and displayed their skills, in their colourful costumes, accompanied by the overwhelming attention of the people of İzmir. The foreign children, guests at the houses of volunteer families in İzmir, tasted the “aşure” (Noah’s pudding – wheat pudding with dried nuts and fruit) made from the ingredients they had brought from their countries, at the ceremony in Republic Square (Cumhuriyet Meydanı). The festival at which famous artists gave concerts created enthusiasm of April 23 in various districts of İzmir.
Asya’nın el kuklaları Asya’nın en büyük kukla müzelerinden biri olan Lin Liu-Hsin Puppet Theatre Museum’dan gelen sergi Konak Belediyesi’nin desteğiyle İzmir Resim Heykel Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. IV. İzmir Uluslararası Kukla Günleri kapsamında açılan “Asya Avuçlarınızda” isimli sergi Tayvan’dan geldi. Sergi açılışında, Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Festival Direktörü Selçuk Dinçer ve ünlü sanatçı Ali Poyrazoğlu birlikte perde arkasına geçerek kukla gösterisi yaptılar.
The hand puppets of Asia The exhibition from Lin Liu-Hsin Puppet Theatre Museum, one of the biggest puppet museums in Asia, was displayed for art lovers at İzmir Art and Sculpture Museum with the support of Konak Municipality. The exhibition called “Asia is in the Palm of Your Hands”, opened in the context of the 4th İzmir International Puppet Days, came from Taiwan. At the exhibition opening, Hakan Tartan (the Mayor of Konak), Selçuk Dinçer (Festival Director), and Ali Poyrazoğlu (famous actor) went behind the curtains and performed a puppet show.
Güncel / Actual tarafına inşa ediliyor, park alanları diğer tarafta olacak. Ro-Ro iskelesi tamamlandıktan sonra şu anda kullanılan mevcut iskele 335 metreye çıkarılacak ve kruvaziyer ile yolcu gemilerine hizmet edecek. Yakında kruvaziyer seferlerinin de başlamasıyla Çeşme ayrı bir değer kazanacak.” dedi.
This summer cruises will be able to come into the port of Çeşme
Yazın Çeşme Limanı’na kruvaziyer yanaşabilecek Çeşme Limanı’na kruvaziyer gemilerinin yanaşabilmesi için bir gereklilik daha yerine getiriliyor. Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu, Deniz Turizmi Yönetmeliği’ne göre yapılması zorunlu olan otopark için gerekli izinlerin alınarak yaklaşık 3 bin 750 metrekarelik dolgu alan üzerinde otopark yapımı çalışmalarının başlatıldığını açıkladı. Ulusoy Liman İşletmeleri Ege Bölge Müdürü Can Özgen de limanı devraldıkları 2003 tarihinde başlattıkları kruvaziyer turizmi çalışmalarının son aşamaya geldiğinin altını çizerek, “Bu alana sadece binek otolar ve otobüsler park edecek. İtalya hattında çalışan Ro-Ro gemilerinin taşıdığı TIR’ların park etmesi söz konusu değil. Onların iskelesi limanın sol
Another necessity is being put into place in order for cruise ships to come into port at the Port of Çeşme. Faik Tütüncüoğlu, Mayor of Çeşme, explained that having obtained the necessary permissions for the mandatory parking area required in accordance with Sea Tourism Regulations, work has started to build the car park on a 3750 square metre fill area. Can Özgen, Aegean Regional Manager of Ulusoy Port Management, underlined that the last level in their cruise tourism projects, which they started when they took it over in 2003, was where they were at and continued by saying, “Only passenger cars and buses will be able to park in this area. The parking of lorries, carried by the Ro-Ro ships on the Italy line, is out of the question. Their pier is being built on the left side of the port and their parking area will be on the other side. Once the Ro-Ro pier is completed, the current pier will increase to 335 metres and serve cruise and passenger ships. With the start of cruise navigations Çeşme will gain an additional value.”
Kitleye özel çözümler İlaç sektörüne yönelik catering hizmetleri sunan firmalardan Cici Catering, Türkiye’nin ilk ve tek NACE (National Association of Catering Executives) üyesi olarak yurt dışı yenilikleri yakından takip ediyor. Cici Catering IT ve İnovasyon Direktörü Buğrahan Akçay, medikal odaklı bir şirket yapısıyla, sağlık sektörü gruplarına her türlü ikramı, kalite ve gıda güvenliği kriterleri dikkate alınarak sağladıklarını söyledi.
Turistleri limanda da Dergimiz karşılıyor İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yayınlanan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi, yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi, Adnan Menderes Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin yanı sıra İzmir Limanı’na yanaşan kruvaziyer gemilerinin yolcularına da dağıtılıyor. MSC Kruvaziyer Turizm’e ait MSC Magnifica gemisiyle gelen turistlere derginin Mart – Nisan sayısı dağıtıldı. Yaklaşık 5 bin yolcusuyla 2005 yılından bu yana Ege-Adriyatik seferleri düzenleyen MSC Magnifica Kruvaziyer gemisinin farklı ülkelerden yolcuları dergiye büyük ilgi gösterdi. Dergiyi inceleyen turistler, İzmir’i bu kadar iyi anlatan bir derginin İngilizce de yayınlanmasının çok güzel olduğunu dile getirdiler.
Our magazine greets tourists at the port
Solutions specific to crowds Cici Catering, one of firms that provide catering services for the pharmaceutical industry, follows developments overseas closely as Turkey’s first and only NACE (National Association of Catering Executives) member. Buğrahan Akçay, IT and Innovation Director of Cici Catering, stated that with their medical focused corporate structure they are able to provide all kinds of catering to health sector groups taking into account the quality and food safety criteria.
İzmir Culture and Tourism Magazine, published by the İzmir Provincial Directorate of Culture and Tourism, is drawing the attention of foreign tourists. İzmir Culture and Tourism Magazine, published in both English and Turkish, is available at the international terminal of Adnan Menderes Airport and distributed to the passengers of cruise ships that come to the port of İzmir. The March-April issue of the magazine was given to tourists on the MSC Magnifica ship, owned by MSC Cruise Tourism. Passengers, from all over the world, of the MSC Magnifica Cruise ship, which has been travelling between Aegean and Adriatic since 2005 carrying over five thousand passenger, showed a huge interest in the magazine. After examining the magazine, tourists expressed how great it was that a magazine describing İzmir so well was available in English. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
13
Güncel / Actual mir Valisi ve İzmir Kalkınma Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı M. Cahit Kıraç, “İzmir için gurur verici bir sonuç elde ettik. İZKA olarak İzmir’in yatırım olanaklarının tanıtımına çok önem veriyoruz.” dedi. Cannes Film Festivali’nin yapıldığı alanda gerçekleştirilen ve bu yıl 80 civarında ülkeden yaklaşık 18 bin ziyaretçinin katıldığı fuarda İzmir’i Büyükşehir Belediyesi temsil etti.
A big award for İzmir
İzmir’e büyük ödül Avrupa kıtasında yatırım tanıtımı konusunda faaliyet gösteren şehir ve bölgelerin katıldığı, iki yılda bir tekrar eden Financial Times grubu tarafından organize edilen “2010/11 Avrupa’nın Gelecek Şehirleri ve Bölgeleri” yarışmasına İzmir adına İzmir Kalkınma Ajansı başvurdu. Yarışmada 99 Avrupa bölgesi ve şehrinin yatırım tanıtımı stratejileri bağımsız bir jüri tarafından değerlendirildi. Yarışma sonucunda İzmir, Avrupa’nın kuzey, güney, doğu ve batı olarak dört bölgeye ayrılması ile oluşturulan gruplar içinde yer alan “Güney Avrupa şehirleri” sıralamasında, Barselona ve Roma gibi çok önemli ve marka olmuş Güney Avrupa şehirleri ile birlikte ilk onda yer aldı. İZKA’nın yürüttüğü yatırım tanıtım stratejisi de yine Güney Avrupa kategorisinde 4. oldu. İz-
İzmir Development Agency (İzmir Kalkınma Ajansı – İZKA) applied for the “2010/11 Europe’s Future Cities and Regions” competition, organised every two years by the Financial Times group for cities and regions that are active in investment promotions in the continent of Europe, on behalf of İzmir. An independent jury at the competition assessed investment promotion strategies of 99 European regions and cities. At the end of the competition having four groups made up by dividing Europe into four regions: north, south, east and west, İzmir ranked in the top ten of the “Southern European Cities” category alongside important and branded Southern European cities such as Barcelona and Rome. The investment promotion strategy led by İZKA came fourth in the Southern Europe category. M. Cahit Kıraç, Governor of İzmir and Chairman of the Board of İZKA said, “The result is sublime for İzmir. As İZKA we place great importance on promoting investment opportunities of İzmir.” The Metropolitan Municipality represented İzmir at the exhibition, held at the same place as the Cannes Film Festival and attended by approximately 18000 visitors from around 80 countries.
Pınarbaşı Hamamı yeniden can bulacak İzmir Büyükşehir Belediyesi, metruk durumdaki tarihi Pınarbaşı Hamamı’nı Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden 30 yıllığına kiralayarak restorasyon hazırlıklarına başladı. Pınarbaşı’nda 443 metrekarelik arazi içinde yer alan tarihi hamam, restore edildikten sonra eski işlevine uygun olarak İzmirlilere yeniden hizmet vermeye başlayacak. Pınarbaşı Hamamı, Anadolu’da bulunan Osmanlı hamamları içinde değerlendirildiğinde, tek mekanlı hamamlar grubunda yer alıyor. Tarihi hamamda yapılan sondaj çalışmalarında, o dönemde uygulanan özel yapı malzemelerine rastlanırken, 3 bölümden oluşan hamamın bir bölümünün yıllar içinde yok olduğu tespit edildi.
Pınarbaşı Turkish Bath to revive again İzmir Metropolitan Municipality has started renovation preparations for the abandoned historical Pınarbaşı Turkish bath by leasing it from the Regional Directorate of Foundations for thirty years. Once the historical Turkish bath, which co-
14 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Homeros Vadisi genişliyor Batı edebiyatının en önemli isimlerinden Homeros adına Bornova’da hayata geçirilen Homeros Vadisi Projesi, kısa sürede doğayla iç içe huzur bulmak ve piknik yapmak isteyen İzmirlilerin gözde mekanı oldu. Bornova Deresi üzerindeki Kayadibi göletleri ile Vadi ve Veterinerlik arkası olmak üzere üç bölgeden oluşan Homeros Vadisi’nde daha önceden oluşturulan 8 gölete ilave olarak 10 yeni gölet daha yapılarak rekreasyon alanı genişletilecek. Çalışmalar tamamlandığında, İzmirliler daha geniş bir alanda doğayla kucaklaşacak. Yürüyüş yapmak, dinlenmek ve ailesiyle farklı bir hafta sonu geçirmek isteyenler için Homeros Vadisi cazibe merkezi olmaya devam edecek. İZSU Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü çalışmalar 6 ayda tamamlanacak.
The Valley of Homer is expanding
vers a land of 443 square metres in Pınarbaşı, is renovated, it will serve the people of İzmir in accordance with its old function. When Pınarbaşı Turkish Bath is evaluated among Ottoman Turkish baths in Anatolia, it is included in the group of Turkish baths with a single room. During drilling works at the historical Turkish bath, special building materials applied in that period were found and it was uncovered that one of the three sections has disappeared over the years.
The Valley of Homer (Homeros Vadisi) Project, implemented in Bornova in the name of one of the most important names in Western Literature, Homer, has become a favourite place for people of İzmir who wish to have a picnic and find serenity intertwined with nature in a short time. The recreation area will be expanded by adding ten new ponds to the existing eight ponds at the Valley of Homer, made up of three regions including the Kayadibi ponds on Bornova stream and the ones behind Valley (Vadi) and Veterinary (Veterinerlik). Once works are completed, the people of İzmir will embrace nature in a wider area. The Valley of Homer will continue to be an attraction centre for those who wish to hike, rest and spend a different type of weekend with their family. Works carried out by General Directorate of İZSU (İzmir Water and Sewerage Authority) will be completed in six months.
Güncel / Actual
İzmir’e arkeopark kurulacak Konak Belediyesi, Altınpark’ta yeniden başlayan kazıların tamamlanmasının ardından bölgeyi arkeoparka dönüştürecek.
An archaeopark will be established in İzmir
The remains found during the construction of the Konak Municipal Police Directorate Basmane Service Building are becoming uncovered. In excavations that were interrupted for a while, the team under the leadership of Akın Ersoy, Assistant Professor and Lecturer at Dokuz Eylül University, is continuing works.
Konak Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Basmane Hizmet Binası inşaatı sırasında rastlanan kalıntılar gün yüzüne çıkıyor. Bir süre ara verilen kazılarda Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Akın Ersoy öncülüğündeki ekip çalışmalarını sürdürüyor. İzmir tarihine ışık tutacak bir müzeyi oluşturacaklarını dile getiren Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, önemli bulguların Altınpark’ta yer aldığını belirtti. Kazıların sonunda önemli bir mimari yapıyla kalıntıları koruyacaklarını ve İzmirlilere önemli bir arkeopark kazandıracaklarının altını çizen Tartan, sözlerine şöyle devam etti: “Agora kazılarını da sürdüren deneyimli arkeolog Yrd. Doç. Akın Ersoy önderliğindeki arkeologlar İzmir tarihi için önemli kalıntıları gün yüzüne çıkarıyorlar. İzmir’in yaşına ışık tutacak kalıntılar Altınpark’ta yer alıyor. Böylesine önemli kalıntıları modern bir dizaynla hazırlayacağımız arkeoparkla yerli yabancı turistlere hem de İzmirlilere sunacağız. Tarihsel bir kültür alanı, bir tarih mekanı yaratmış olacağız. Kalıntıların üzerinde kurulacak cam zemin üzerinden Antik dönem, Roma dönemi, Bizans dönemi ve yakın tarihimize ışık tutacak eserler izlenebilecek. Ayrıca kurulacak amfi tiyatro ile İzmir yeni bir açık hava kültür merkezine kavuşacak. Düzenlenecek şeffaf zeminle sergilenecek alanın dışında kurulacak amfi tiyatroyla 500’ü aşkın izleyici müzik dinletilerini katılacak”
After completing excavations that have restarted at Altınpark, Konak Municipality will convert the area into an archaeopark.
Hakan Tartan, Mayor of Konak, expressed that they will establish a museum, which will enlighten the history of İzmir, and stated that important discoveries are included at Altınpark. Tartan underlined that they will preserve the remains, uncovered by excavations, with an important architectural structure and create a significant archaeopark for people of İzmir and went on to say: “Archaeologists under the leadership of Asst. Prof. Akın Ersoy, an experienced archaeologist also continuing the Agora excavations, are uncovering significant remains for the history of İzmir. Remains that will shed light on İzmir’s age are at Altınpark. We are going to present these significant remains with an archaeopark created with a modern design to both domestic- foreign tourists and people of İzmir. We will have created a historical culture area and a historical site. The artefacts, which will shed light on the Ancient period, the Roman period, the Byzantine period, and recent history, will be able to be observed through the glass floor to be constructed over the remains. İzmir will also have a new open-air culture centre with the amphitheatre to be established. With the amphitheatre to be established out of the area to be on display thanks to the clear floor to be installed, over 500 audiences will participate in music performances.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
15
Güncel / Actual
İzmir’e Cumhurbaşkanı övgüsü! İzmir’in tarihi ve turistik yerlerini gezen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilk kez gördüğü yerlerden çok etkilendiğini belirterek, “Buralar mücevher taşı gibi!” dedi.
Celcius Kütüphanesi
16 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Praise for İzmir from the President! Abdullah Gül, President of the Republic of Turkey, visited the historical and touristic places of İzmir and stated how impressed he was with the places he had seen for the first time and went on to say, “These are like jewel stones!”
Bir dizi temas için İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) meclis toplantısında iş dünyası ile bir araya gelmeden önce, akşam saatlerine kadar İzmir’in tarihi ve turistik yerlerini gezdi. Meryemana, Efes, Şirince, Kemeraltı ve Agora’yı eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte gezen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geziden çok etkilendiğini belirterek, Şirince ve Agora’nın kendisini çok şaşırttığını söyledi. Meryemana’yı ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı olmasına da çok şaşırdığını anlatan Gül, “Dışarı bunları tanıtmakta eksiğimiz var. Buralar mücevher taşı gibi.” diyerek, izlenimlerini şöyle anlattı: “Şirince’yi bilmiyordum. Burası gerçekten çok güzel. Avrupa’daki hayran kaldığımız yerlerden daha güzel. Her yer çok güzel düzenlenmiş ve herkes çok güzel destekliyor. Kızlarağası Hanı’nı biliyordum ama hiç oturmamıştım. Orası da çok değişik, sanatçıların buluşma yeri olmuş. Agora’ya gittik. Agora’yı biliyordum. Çocukluğumda akrabamız vardı, oraya giderdik. Ama hep birkaç sütun var biliyordum. Programda görünce ‘Burayı görmeye gerek var mı’ diye düşündüm. Agora’yı görünce çok şaşırdım. Kapalı Çarşı gibi, Yerebatan Sarnıcı gibi hatta daha büyük muhteşem bir yer. Burasının tanıtılması lazım. Kentsel dönüşüm çerçevesinde Kadifekale ile birleşse orası muhteşem bir yer olur. Artık bunlar süratle yapılabilir. İzmir’in o küllenmiş cevherleri ortaya çıkarılabilir.”
İzmir yatırımcı için çok cazip İzmir’e her gelişinde heyecan duyduğunu, çocukluğunun burada geçmiş olmasının etkisi olabileceğini anlatan Gül, kentin de bu heyecanı yaşaması gerektiğinin altını çizdi. “Büyük bir yatırımcı firma gelse Türkiye’yi şöyle bir dolaşsa, biz ona beş yer göstersek İzmir’e gelip de İzmir’in cazibesine kapılmamak mümkün mü? Onun için İzmir’in kendini yeniden keşfetmesi gerekiyor.”diyen Gül, şöyle devam etti: “Her şeyden önce bu bir kültür meselesi… Büyüklük açısından sanayi kültürü olacak, ticaret kültürü olacak, dışarıyla ilişkiler kültürü olacak, çeşitlilik kültürü olacak. Bunlar zengin ediyor şehirleri. Bunların hepsi İzmir’de var. İzmir kadar dışa açık neresi var ki? İzmir kadar sanayisi Osmanlı döneminde, Cumhuriyet döneminde olan neresi var ki? Demokrasinin en canlı, en temel yaşandığı kent İzmir. Demokrasinin sesi olmuş, mikrofonu olmuş hangi şehir var İzmir kadar? Dört beş sene içinde İzmir’in çok büyük bir hamle yapacağına, çok büyük bir cazibe merkezi olacağına inanıyorum. Tarım, sanayi, ticaret, turizm: Bunun dördünü nerede bulacaksınız? Hangi ilimizde bu? Hiçbir yerde yok.”
Efes Antik Kenti
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
17
Meryemana Evi
Sarnıcı) but bigger and more magnificent place. It is required to promote this place. If it unites with Kadifekale within the framework of urban transformation, it will become a magnificent place. Now these can be done quickly and the gems, currently covered with ash, of İzmir can be uncovered.”
İzmir is very attractive for investors Gül described that spending his childhood in İzmir could be the reason for the excitement he feels every time he comes to İzmir and underlined that the city must feel the same excitement. Gül said, “If a major investment company come to Turkey and just walk around, even if we show them five places do you think it would be possible for them to come to İzmir and not be drawn in by its attraction? This is why İzmir needs to rediscover itself.” He continued: Efes Antik Tiyatrosu
Before coming together with the business world at the Aegean Region Chamber of Industry council meeting Abdullah Gül, President of Turkey, coming İzmir for a series of contacts, visited the historical and touristic sites of İzmir until the evening hours.
Agora
Tanıtım konusunda İzmir’e tam destek vereceğini de söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “İzmir’in hikayeye ihtiyacı yok. İzmir’in tanıtıma ihtiyacı var. İzmir’in motivasyona ihtiyacı var. Otobandan bakıyorum böyle bir şehir yok. Havadan bakıyorum böyle bir şehir yok. Hindistan ziyaretinde dolar milyarderleri, dünyanın en büyük otel zincirinin sahipleri geldi. Türkiye’ye yatırım yapmak istediklerini söylediler. Onlara ‘Git İzmir’e otel yap arkadaş’ dedim. Böyle bir şehirde otel yapmak için herkes elini çabuk tutsun. Kim daha evvel otel yaparsa o kazanacaktır.” dedi.
18 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
President Abdullah Gül visited House of Virgin Mary, Ephesus, Şirince, Kemeraltı and Agora with his wife Hayrünnisa Gül and stated how impressed he was from the trip and how Şirince and Agora amazed him. He expressed his amazement at being the first president to visit The Virgin Mary and said, “We have deficiencies in promoting these to overseas. These are like jewel stones.” He went on to describe his impressions as: “I do not know Şirince well. It is very nice here. It is more beautiful than the cities we admire in Europe. Everywhere is well organised and everyone’s support is nice. I knew about the Kızlarağası Inn but had never sat down there. It is very different there; it has become a meeting place for artists. We went to Agora. I knew Agora well. We used to visit our relatives there in my childhood. I always thought there were just a couple of columns. When I saw it on the itinerary, I thought ‘is it really necessary to go there’. When I saw Agora, I was very amazed. It is like the Grand Bazaar (Kapalı Çarşı) and the Basilica Cistern (Yerebatan
“Before anything else this is a cultural issue...In terms of being a metropolitan city, there needs to be industrial culture, trading culture, foreign relations culture and variety culture. These make cities enriched. İzmir has all of these. Where else is more open to the outside world than İzmir? Where else has the industry that İzmir had during the Ottoman and the Republic era? İzmir is the city where democracy is the most vibrant and most basic. Which other city has become the voice or the microphone of democracy like İzmir? I believe that within four or five years İzmir will take a huge step and become a very large attraction centre. Agriculture, industry, trading, and tourism: where else can you find these four? In which of our cities? Nowhere.” President Gül expressed he would give his full support to İzmir on the subject of promoting the city and went on to say, “İzmir doesn’t need a story. İzmir needs promoting. İzmir needs motivation. I look out from the highway and there is not another city like it. I look at it from the sky and there is not another city like it. On my visit to India, dollar billionaires and owners of the world’s largest hotel chains came. They told me that they wanted to invest in Turkey. I told them to go and build a hotel in İzmir. Everyone, who wants to build a hotel in such a city, needs to hurry up. Whoever builds the hotel first will be the winner.”
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
19
Güncel / Actual
Turizmin nabzı Berlin’de attı Turizm uzmanlarınca dünyanın en büyük Uluslararası Turizm Borsası olarak tanımlanan ITB Berlin Turizm Fuarı’nda İzmir ve ilçelerinin tanıtıldığı stant ilgi gördü.
The heart of tourism beat in Berlin The stand promoting İzmir and its districts at the ITB Berlin Tourism Exhibition, described by tourism experts as the world’s biggest International Tourism Exchange, attracted interest.
20 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
10-14 Mart tarihleri arasında düzenlenen ve ilk iki gün sadece turizm profesyonellerinin ziyaret edebildiği dünyanın en önemli turizm organizasyonlarından biri olan Berlin Uluslararası Turizm Borsası’nda (Internationale Turismus Börse - ITB) İzmir tanıtıldı.
İzmir was promoted at the Berlin International Tourism Exchange (Internationale Turismus Börse - ITB), one of the world’s most important tourism organisations, held between the 10th and 14th March, which only tourism professionals are allowed to visit during the first two days.
Bu yıl 44'üncüsü düzenlenen ve Türkiye’nin onur konuğu olarak katıldığı ITB Berlin Turizm Fuarı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca kiralanan 3 bin metrekarelik alanda İzmir ve ilçelerinin de kapsamlı bir şekilde tanıtımı yapıldı. İzmir Valiliği'ne ayrılan alanda tarihi ve kültürel değerleriyle öne çıkan İzmir, turizmcilere ve yatırımcılara anlatıldı.
İzmir and its districts were promoted comprehensively within area of three thousand square metre, rented by the Ministry of Culture and Tourism, at the 44th ITB Berlin Tourism Exhibition held this year for which Turkey was the honorary guest. In the area devoted to İzmir, which stood out with its historical and cultural values, was explained to tourism professionals and investors.
Dünyanın en önemli turizm etkinliklerinden sayılan fuarda Bergama, Karşıyaka ve Seferihisar Belediyeleri İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile birlikte tanıtım çalışmaları gerçekleştirdi. Müdürlük yetkilileri, yerel yönetimler ve ÇEŞTOB, TUREVS, İzmir CVB gibi sektörel örgütlerle İzmir'e
Bergama, Karşıyaka, and Seferhisar Municipalities carried out promotional events together with the Provincial Directorate of Culture and Tourism at the exhibition, considered one of the world’s most important tourism events. While directorate officials, local authorities, and sectoral organisations such as ÇEŞTOB, TUREVS, and İzmir CVB carried out meetings to increase the demand for İzmir, publications promoting the city were also distributed to visitors during the exhibition. İzmir Culture and Tourism Magazine that was distributed at the colourful İzmir stand, which Ertuğrul Günay, Minister of Culture and Tourism and Tülin Şahin, the model chosen as Turkey’s tourism face, also visited, to promote the city in an international arena, received great interest from participants of the exhibition.
olan talebi arttırmak için görüşmeler yaparken, fuar süresince kenti tanıtıcı yayınlar da ziyaretçilere dağıtıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Türkiye’nin turizm yüzü seçilen Manken Tülin Şahin’in de ziyaret ettiği renkli İzmir standında kenti uluslararası arenada tanıtmak amacıyla dağıtılan İzmir Kültür ve Turizm Dergisi de fuar katılımcılarından yoğun ilgi gördü.
Bergama’ya ilgi İzmir Valiliği'ne ayrılan alanda tarihi ve kültürel değerleriyle öne çıkan Bergama da, turizmcilere ve yatırımcılara anlatıldı. Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Süslü ile birlikte, İzmir ve Bergama standına gelen turizmcilere Bergama'yı anlattı. Bergama'nın pek çok turizmci tarafından bilindiğini söyleyen Gönenç, bu yıl edindikleri deneyimle önümüzdeki yıllarda Berlin’de daha iyi ve etkin bir tanıtım yapmayı hedeflediklerini söyledi. Amaçlarının Bergama'ya daha fazla turist gelmesini sağlamak olduğuna da değinen Başkan Gönenç, Bergama'nın kalkınmasında en büyük ayağı turizmin oluşturacağını vurguladı.
Tülin Şahin, Pırıl Öncel, Veysi Öncel, Ertuğrul Günay, Özlem Başdoğan
Çeşme umutlu döndü
Interest for Bergama
Berlin Uluslararası Turizm Borsası (Internationale Turismus Börse - ITB) Çeşme açısından verimli geçti. Çeşme Turistik Otelciler Birliği (ÇEŞTOB) Başkanı Veysi Öncel, New York Times’ta ‘Dünya’da 2010’da Gidilecek 31 Yer’ listesinde sekizinci sırada yer alan Çeşme standının beklenilenin de üzerinde yoğun ilgi gördüğünü söyledi. ITB Berlin’in yaz sezonu öncesi katıldıkları son önemli fuar olduğunu ifade eden Öncel, “Tüm bu tanıtım çalışmalarından sonra bu sezonun Çeşme açısından çok iyi geçeceğini söyleyebilirim. Özellikle İngiltere’den gelen rezervasyonlarda yüzde 35-40 artış var. Almanya’dan gelen rezervasyonlar ise geçen yıla göre yüzde 15-20 daha fazla. İç piyasada ise erken rezervasyonlarda gözle görülür artış yaşıyoruz. Tüm bunlar umudumuzu daha da yükseltti” dedi.
Bergama, which stood out with its historical and cultural values in the area designated to İzmir Governorship, was also explained to tourism professionals and investors. Mehmet Gönenç, Mayor of Bergama, talked about Bergama to tourism professionals visiting the İzmir and Bergama stand with Haluk Tunçsu, İzmir Deputy Governor and Murat Süslü, Provincial Director of Culture and Tourism. Having stated many tourism professionals already knew Bergama, Gönenç said that they aim to carry out a better and more effective presentation in coming years at Berlin with the experience they had gained this year. Mayor Gönenç touched upon the fact that their aim was to enable more tourists to come to Bergama and emphasised that tourism is the biggest pillar in developing Bergama.
Çeşme returned with hope Berlin International Tourism Exchange (Internationale Turismus Börse - ITB) was productive for Çeşme. Veysi Öncel, Chairman of Çeşme Touristic Hoteliers Association (ÇEŞTOB), stated that the interest in the stand for Çeşme, ranked eighth in the New York Times “31 places to go in the world in 2010”, was more than expected. Öncel expressed that ITB Berlin was the last exhibition which they were participating in before the summer season and went onto say, “I can say that after all these promotional activities this season will be a good one for Çeşme. There is a 35-40% increase in reservations, especially from England. Reservations from Germany are 15-20% more than last year. In the domestic market, we are experiencing a significant increase in early bookings. All these have increased our hopes.” Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
21
Güncel / Actual
Berlin’deki Bergama ITB Fuarı için Berlin’e giden Bergama heyeti, Bergama’da yapılıp Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergilenen Zeus Sunağı ve Athena Tapınağı’nı gezdi.
Bergama in Berlin The Bergama committee paid a visit to the Altar of Zeus and the Temple of Athena, built in Bergama and on display at the Pergamon Museum at Berlin, when they went to Berlin for the ITB Exhibition.
22 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Uluslararası ITB Berlin Turizm Fuarı'na katılarak, Bergama'nın tanıtımı için çalışmalar yapan Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ve beraberindeki meclis üyeleri, 19'ncu yüzyılda Bergama Akropol'ünden sökülerek, Almanya'ya götürülen Zeus Sunağı'nın sergilendiği, Bergama Müzesi'ni (Pergamon Museum) gezdiler. Müze Müdürü Prof. Andreas Scholl tarafından karşılanan Bergama grubu, Zeus Sunağı ve müzede sergilenen diğer eserleri gezdi. Tüm görkemiyle Bergama Müzesi'ni süsleyen Zeus Sunağı ve yine Bergama Akropolü’nden götürülen Athena Tapınağı'nın giriş kapısı, Bergama grubunu büyüledi. Bergama'nın, Berlin için önemli bir kent olduğunu vurgulayan Belediye Başkanı Mehmet Gönenç; “Bergama, Almanya'da adına müze kurulan bir kent. Bergama topraklarında yapılan çok sayıda antik eser burada sergileniyor.” dedi.
londa, bir yıl boyunca sergileneceğini ve daha sonra getirildikleri yerlere iade edileceğini söylediler. Bergama Sergisi'nin, Ekim 2011'de gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Almanya Asisi Visual Culture'nin sahibi Yadegar Asisi de, Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç'le görüşerek, Bergama'nın üç boyutlu, 360 derece panoramasını yapmak istediklerini söyledi. Çalışmayı Ekim 2011'de yapılacak Bergama Sergisi’ne yetiştirmeyi hedeflediklerini belirten Asisi, Bergama'da yapacakları çekim çalışmaları için Başkan Mehmet Gönenç'ten destek istedi.
Mehmet Gönenç, Mayor of Bergama, and council members, who carried out studies to promote Bergama by participating in the international ITB Berlin Tourism Exhibition, visited the Bergama Museum (Pergamon Museum) where the Altar of Zeus which was removed from Acropolis in Bergama in 19th century and taken to Germany is on display. The Bergama group greeted by Professor Andreas Scholl, the museum director, toured the Altar of Zeus and other works in the museum. The Bergama group was fascinated by the Altar of Zeus, decorating the Bergama Museum with all its glory, and the entrance door of the Temple of Athena, also brought from
Bergama Sergisi açılacak Müze yetkilileri, başta İstanbul olmak üzere, Türkiye'deki müzelerde parça parça bulunan Bergama'ya ait eserleri bir bütün olarak sergilemek istediklerini, konuyla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yardım istediklerini açıkladılar. Konuyu Berlin Turizm Fuarı'na katılan Bakan Ertuğrul Günay'la da konuştuklarını belirten yetkililer, toplanacak eserlerin Berlin'deki Bergama Müzesi'nde oluşturulacak özel bir saAcropolis in Bergama. Mayor Mehmet Gönenç emphasised the importance of Bergama as a city for Berlin and went on to say, “Bergama is a city that has a museum founded in its name in Berlin. Numerous ancient artefacts made on Bergama territory are on display here.”
Bergama Exhibition to open Museum officials expressed how they wanted to display artefacts belonging to Bergama, spread across museums in Turkey, especially in İstanbul, in bits and pieces as a whole and how they requested the assistance of the Minister of Culture and Tourism in relation to the subject. Officials stated that they had spoken to Minister Ertuğrul Günay, who attended the Tourism Exhibition in Berlin, in regards to the subject, and said that all gathered artefacts would be displayed in a special hall built in the Bergama Museum in Berlin for a year and then returned to the places they were taken from. The Bergama Exhibition is expected to be held in October 2011. Yadegar Asisi, owner of German Asisi Visual Culture, met with Mehmet Gönenç, Mayor of Bergama, and expressed how they wanted to create a three dimensional, 360-degree panorama of Bergama. Asisi stated that they were aiming to complete the study for the Bergama Exhibition to be held in October 2011 and requested support from Mayor Mehmet Gönenç for the shooting to be done in Bergama. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
23
Güncel / Actual
Soğuk şehir Moskova’da İzmir sıcaklığı The heat of İzmir
at the cold city Moscow
17-20 Mart tarihleri arasında Rusya’nın başkenti Moskova’da düzenlenen MITT 2010 Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda İzmir de görücüye çıktı. 120 ülkeden 2 bin 500’ü aşkın firmanın yer aldığı fuarda, Türkiye iki salonda tanıtıldı. Rusya, Avrupa, Asya, Afrika, Güney Amerika, Avustralya’yı temsil eden konaklama, tesis ve tur operatörlerinin yer aldığı fuarda, İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün standı yoğun ilgi ile karşılandı. İzmir standında kente özgü hediyelik eşyalar, nazar boncuklu bilezikler, CD, tanıtıcı yayınlar, poster ve takvimler Rus ve yabancı fuar ziyaretçilerine dağıtıldı. Fuarın resmi açılış günün-
24 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve beraberindeki TBMM milletvekilleri İzmir standının da yer aldığı Türkiye standını gezerek, fuara olan ilgilerini gösterdi. İzmir standında görev yapan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinin, görsel materyallerle yaptığı İzmir ve kıyılarının sunumu, tatil destinasyonu tercihi yapan Rus turistlerin büyük beğenisini kazandı. Fuarda açılan stantta ayrıca İzmir’i görmek isteyen ziyaretçilere önemli bilgiler verilip, profesyonel acentelerle çeşitli iş bağlantıları yapılmasının yanı sıra, Ege kıyılarının özellikle çocuk kampları olarak değerlendirilmesi için yoğun talepler geldiği gözlendi.
İzmir made its debut at the 2010 MITT (Moscow International Travel and Tourism) exhibition in Moscow, the capital city of Russia, between the 17th and 20th March. Turkey was presented in two halls at the exhibition in which over 2500 companies from 120 countries participated. At the exhibition in which accommodation, facilities and tour operators representing Russia, Europe, Asia, Africa, South America and Australia took part, the stand of İzmir Governorship Provincial Directorate of Culture and Tourism drew a lot of attention. At the İzmir stand souvenirs unique to the city, bracelets with the evil eye, CDs, informative literature, posters and calendars were given to Russians and foreigners visiting the exhibition. On the formal opening day of the exhibition Ertuğrul Günay, Minister of Culture and Tourism, and MPs of the Grand National Assembly of Turkey (TBMM) showed their interest in the exhibition by walking around the Turkey stand, which included the İzmir booth. Officials of the Provincial Culture and Tourism Directorate who took part in the İzmir stand won the admiration of Russian tourists deciding on their holiday destinations thanks to their İzmir and coasts presentation, which was made up of visual materials. At the stand, information was given to visitors interested in visiting İzmir and various business contacts were made with professional agencies as well as it was observed that there was a demand for children’s camps on the Aegean coasts.
Avrupa ve ötesinde en prestijli araç kiralama firması. (100 ülke, 3500 istasyon)
Rezervasyon: 444 00 76 www.sixt.com.tr / 4440076@sixt.com.tr
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
25
Röportaj / Interview
“Yeryüzünün en güzel iklimi” marka şehir olma yolunda… Tarihçi Herodot’a göre “Dünyanın en güzel iklimi”, Fransız Şair Victor Hugo’ya göre “bir prenses”… İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, İzmir’i bu tasvirlerle anlatmayı seviyor.
“The world’s most beautiful climate” is on its way to becoming a brand city... Mustafa Cahit Kıraç, Governor of İzmir, likes talking about İzmir using descriptions from Historian Herodotus who describes it as “The world’s most beautiful climate” and French poet Victor Hugo, who describes it as “a princess.”
26 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç, kentin turizm vizyonuna dair bakış açısını anlattı. Ülke bazında “2023 yılında en fazla turizm geliri elde eden beş ülke arasında yer alma” hedefinin İzmir’e de paralel getirileri olacağını söyleyen Vali Kıraç, İzmir için “çeşitlendirilebilir turizme” vurgu yapıyor. Kentin en tepesindeki yönetici olarak İzmir’in hedefini nasıl çizersiniz? KIRAÇ: İzmir dinamik yapısı, gelişen ekonomisi, yenilenebilir enerji kaynakları, nitelikli işgücü, turizm arz kaynaklarıyla gelecek için büyük bir potansiyel vaat etmektedir. Bu potansiyeli harekete geçirmek amacıyla faaliyetlerimize yoğun bir biçimde devam ediyoruz. Bunun için öncelikli hedefimiz; ileri teknolojiye dayalı sanayi, yenilenebilir enerji, lojistik, tarım ve tarıma dayalı sanayi ve turizm sektörlerinde ilerleme ve gelişme sağlamaktır. İzmir’in kültür ve turizmde hedeflediği nokta nedir? Bugüne kadar bu konuda hangi adımlar atıldı, beklentiler neler? KIRAÇ: Bilindiği gibi turizm, dünyada hızlı gelişen ve büyüyen sektörlerin başında yer almakta ve büyük bir ekonomik güç teşkil etmektedir. Geniş kitlelere iş imkânı sağlamasıyla istihdamın en yoğun olduğu sektörlerden biri olma avantajına sahip olmaktadır. Bununla birlikte turizmin ekonomik bir faaliyet olmasının ötesinde fonksiyonları da bulunmaktadır. Turizm, aynı zamanda bakış açılarını genişleten, farklı toplumlar ve ülkeler arasında anlayışı geliştiren bir olgu olarak da bilinmektedir. Bu nedenle ülke olarak, 2023 yılında en çok turist çeken ve en fazla turizm geliri elde eden beş ülkeden biri olma hedefini ortaya koyduk. Biz de İzmir olarak, Türkiye’nin bu hedefine paralel olarak turizm pastasından daha fazla pay almak istiyoruz. Faaliyetlerimizde turizmi, ilimizin gelişmesini, kalkınmasını sağlayacak beş öncelikli sektörden biri olarak değerlendiriyoruz. Bunun için kamu kesimi, meslek örgütleri ve sektör temsilcileri olarak artılarımızı, eksilerimizi göz önünde bulundurarak çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz. Valilik olarak kültürel varlıklarımızın korunmasına büyük önem veriyoruz. Tanıtıma ağırlık veriyoruz. Yatırımcıların ilimizde yatırım yapmalarına yönelik gayret sarf ediyoruz. Özellikle İzmir Kalkınma Ajansı vasıtasıyla bir tanıtım stratejisini belirlemeye yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bununla birlikte İzmir’in sahip olduğu zengin tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini yurtiçi ve yurt dışında tanıtmak amacıyla; İzmir Valiliği çatısı altında sektör temsilcilerinin yanı sıra tüm sivil toplum kuruluşlarının desteği alınarak yurtiçi ve yurt dışı turizm fuarlarına katılıyoruz. Diğer yandan İl Özel İdare imkânlarıyla bölgesel ve noktasal basılı ve görsel araçlarla İzmir’in eşsiz değerlere sahip kültür ve turizm varlıklarının
Mustafa Cahit - Berrin Kıraç
ülkemizde ve dünyada tanıtılmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Yürüttüğümüz önemli çalışmalardan biri de İzmir’in var olan güzelliklerinin internet ve CD ortamında interaktif olarak tanıtılmasını sağlayan 360 Derece İnteraktif Kent Rehberi Projesi… İnternette e-dergi olarak da yayınlanan İzmir Kültür ve Turizm Dergimiz de kentimizi dünyaya tanıtıyor. Turizmde bir başka öncelikli konumuz kruvaziyer turizminin geliştirilmesidir. Son yıllarda yapılan girişimler neticesinde kruvaziyer turizminde belirli bir noktaya gelindi. Bunu daha da geliştirecek yatırım ve tanıtım çalışmalarına ağırlık veriyoruz.
Mustafa Cahit Kıraç, Governor of İzmir, explained his point of view in regards to the tourism vision of the city. Governor Kıraç stated that İzmir is due a revenue share parallel to the nationwide aim to be “one of the top five countries ranked according to tourism revenue in 2023,” and emphasized the “variety of tourism” for İzmir. How do you outline the objective of İzmir as the executive, who is at the very top of the city? KIRAÇ: With its dynamic structure, its developing economy, its renewable energy resources, its qualified labor force, and its resources for tourism supply, İzmir promises immense potential for the future. We are continuing our activities
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
27
exhibitions under the umbrella of the Governorship of İzmir, with the support of sector representatives and all non-governmental organizations, in order to promote the rich historical, cultural, and natural values of İzmir both nationwide and abroad. On the other hand, we also have studies underway to promote the unique cultural and tourism assets that İzmir has to the world and within our country, using regional and point specific printed and visual materials, with the opportunities offered by the Special Provincial Administration. One of the most important studies underway is the 360 Degrees Interactive City Guide Project, which interactively promotes İzmir’s existing beauties through the Internet and CDs. The İzmir Culture and Tourism Magazine, published as an e-magazine on the internet as well, promotes our city worldwide.
Ayrıca, turizmin çeşitlendirilmesiyle turizmde rekabet edebilirliğinin artırılmasına ve çevresel kalitenin iyileştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla İzmir Kalkınma Ajansı tarafından Turizm ve Çevre Mali Destek Programı’nı başlattık. Bu program kapsamında 12 milyon 644 bin 196 TL’lik bir kaynağın başvuru sahiplerine kullandırılmasını planlıyoruz. Bütün bu gayretlerin İzmir turizmine ivme kazandıracağına, ili hak ettiği, arzuladığı konuma getireceğine yürekten inanıyorum.
12 ay turizm Turizm değeri olarak nelerin ön plana çıkarılmasını hedefliyorsunuz? KIRAÇ: İzmir; Akdeniz ikliminin bütün özellikleriyle ve 600 kilometreyi aşan kıyı bandıyla kıyı turizminin en iyi olanaklarını sunmaktadır. Deniz, güneş, kum üçlüsünün yanı sıra, Efes ve Bergama ören yerleri, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, çok sayıda müzeleri ile kültürel turizm için zengin bir yapı sergilemektedir. Meryemana Evi, Aziz John Bazilikası ve İncil’de yer alan Yedi Kilise’den üçünün İzmir’de (Bergama, İzmir ve Efes) bulunması nedeniyle inanç turizm açısından da çok önemli bir merkez konumundadır. Kent merkezi de; antik devirden beri varlığını korumuş olan Tepekule, Büyük İskender tarafından yaptırılmış Kadifekale ve Agora ile kendine has dokuya sahip Kemeraltı Çarşısı, camileri, havraları ve hanları turizm yönünden çekim merkezleri olarak bilinmektedir. Bütün bunlara ilave olarak son yıllarda büyük bir artış gösteren kruvaziyer turizmi ile de Akdeniz çanağında öne çıkmaktadır. Kısaca; İzmir’in kongre, sağlık, deniz, kent, kültür ve inanç turizm türleri açısından potansiyel taşıdığını biliyor ve bu turizm türlerine önem vererek kentte turizmi 12 aya yaymaya yönelik çalışmalara ağırlık veriyoruz.
28 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
intensively in order to bring this potential into action. Our specific aim is to progress and develop in advanced technology based industry, renewable energy, logistics, agriculture and agricultural industries, and the tourism sector. What point is İzmir aiming for in culture and tourism? What have been the steps taken up until now? What are the expectations? KIRAÇ: As you know, tourism is among the fast developing and growing sectors in the world and constitutes huge economic power. It has the advantage of being one of the sectors that has the highest rate of employment, as there are employment opportunities for large masses. In addition, tourism is not just an economic activity, at the same time it has functions. Tourism is also known as a fact to broaden points of views, and develop understanding between different societies and countries. As a result, we, as a country, have initiated the objective to become a country, ranked in the top five worldwide, which draws the most tourists and gains the most revenue from tourism in 2023. We, as İzmir, wish to obtain a bigger share of the tourism cake parallel to this objective set for Turkey. Within our activities, we evaluate tourism as one of five primary sectors, which will enable our province to improve and develop. In order to achieve this, we are carrying out various activities keeping in mind the pros and cons of the public sector, occupation associations, and representatives of the sector. As the governorship, we give immense importance in preserving our cultural assets. We are concentrating on promotion. We are trying hard to get investors to invest in our province. Our studies are currently underway through İzmir Development Agency in order to determine a promotion strategy. In addition to this, we are participating in domestic and overseas tourism
Another primary subject in tourism is developing cruise tourism. Cruise tourism has reached a certain point as a result of several ventures carried out in recent years. In order to develop this further we are concentrating on investment and promotional studies. We have also started a Tourism and Environmental Financial Support Programme with İzmir Development Agency in order to contribute towards improving the environmental quality and increasing competitiveness within tourism by creating various forms of tourism. We plan to allow applicants to use the resource, worth TRY 12, 644,196, within the context of the programme. I sincerely believe that with all this hard work the tourism in İzmir will gain momentum and carry the province to the position it desires and deserves.
12-month tourism What do you intend to highlight as the value of tourism? KIRAÇ: With all the characteristics of the Mediterranean climate and its coastal strip exceeding 600 kilometres, İzmir offers the best facilities for coastal tourism. With its historical sites in Ephesus and Pergamon, the Temple of Artemis, one the Seven Wonders of the Ancient World, its numerous museums in addition to its sun, sea, and sand trio it displays a very rich structure in terms of cultural tourism. The fact that the House of the Virgin Mary, the Basilica of Saint John, and three (Pergamon, İzmir, ancient Smyrna, and Ephesus) of the Seven Churches mentioned in the Bible, located in İzmir makes it a very important location in terms of faith tourism. Tepekule, which has preserved its existence since ancient times, Kadifekale, which was built by Alexander the Great, Kemeraltı Bazaar, which has its own texture with its Agora, its mosques, synagogues, and inns, are all located at the city centre and known to be the attraction points in terms of tourism. Together with them, cruise tourism, which has risen in recent years, stands out within the Mediterranean basin. In short, we know that
İzmir turizm açısından hak ettiği konumda mı? KIRAÇ: İzmir ve yöresi, uygun iklim koşulları, sahilleri, termal kaynakları, tarihi ve doğal zenginlikleriyle hem turizm merkezi olarak cazibesini arttırmakta hem de turizm çeşitliliğinin arttırılmasına uygun bir ortam sunmaktadır. Ancak, İzmir olarak bu potansiyeli yeterince değerlendiremediğimiz de bilinmektedir. Bir-iki örnek vermek gerekirse; Atina’nın bir yılda çektiği turist sayısının nüfusunu aştığını; Barselona’nın, nüfusunun 4 katından fazla turist çektiğini; Muğla’nın, nüfusunun yaklaşık 3,5 katı, Antalya’nın ise 4 katı kadar turist ağırladığını biliyoruz. İzmir’e ise bir yılda gelen yabancı turist sayısı, maalesef nüfusunun yaklaşık dörtte biri kadardır. Tabii ki bunun çeşitli nedenleri var. Bu nedenlerin başında da İzmir’in yeterince tanınmıyor olması gelmektedir. Bunun için, tanıtıma önem vererek İzmir’in hem yurt içinde hem de yurt dışında daha iyi bilinen bir destinasyon olması için çalışıyoruz. İzmir’in ‘marka şehir’ olmasında nasıl bir çalışma yürütülüyor? KIRAÇ: İzmir’i marka kent haline getirecek olan bir proje halihazırda kentteki tüm kurumların desteği ile uluslararası firmaların da katılımıyla İZKA tarafından yürütülmektedir. İzmir’in turizm gelirlerini artırması ve marka kent olması birbirine paralel konulardır. Bu projenin strateji dokümanını Ağustos ayında kamuoyuyla paylaşacağız. İzmir’in turizm tanıtımında hangi öğelerin ön plana çıkarılacağı titiz bir çalışma sonucunda kısa bir sürede belirlenecektir.
Dünyanın en güzel ikliminde vali olmak İzmir kişisel olarak size ne ifade ediyor? KIRAÇ: İzmir; 8 bin 500 yıldan beri yaşamın kesintisiz devam ettiği bir kenttir. Bu kenti, ünlü tarihçi Herodot “En yüce gök kubbenin altında ve dünyanın en güzel ikliminde” diye tasvir etmiş, ünlü Fransız şair Victor Hugo bir prensese benzetmiştir. Günümüzde de İzmir için; Ege’nin İncisi, Akdeniz’in Yıldızı, Homeros’un yurdu, ilkler şehri, Türkiye’nin batıya açılan kapısı gibi uzayıp giden güzel ve gerçekten İzmir’i tasvir eden sıfatlar, tespitler yapılmaktadır. Bütün bunlara katılmamak mümkün değil. İzmir’in bütün bu tanımlamalardan daha fazlasını hak ettiğine inanıyorum. Ben bunlardan en çok Heredot’un betimlemesini seviyorum ve her fırsatta kullanmak istiyorum. Bugün İzmir; sosyo-ekonomik bakımdan da ülkemizin en gelişmiş kentlerinden biridir. Bu sosyo-ekonomik gelişmişliğin yanında İzmir aynı zamanda; farklı kültür ve dinlere mensup insanların hoşgörü ve barış içinde yüz yıllardır
İzmir has potential in convention, health, marine, city, culture, and faith tourism and we are concentrating on studies that will spread tourism in the city over a 12-month period by giving importance on these tourism types. Is İzmir where it deserves to be in terms of tourism? KIRAÇ: Its eligible climate conditions, its shores, it thermal resources, its historical and natural riches present an environment suitable to increase the attraction towards İzmir and its region as a tourism centre as well as increasing the variety of tourism on offer. However, we are also aware, as İzmir that the potential available is not
utilized enough. If I had to give a couple of examples, one would be the fact that the number of tourists Athens attracts in a year exceeds its population. Another is Barcelona, who attracts four times its population in tourists. We know that Muğla hosts tourists 3, 5 times its population, and Antalya, four times its population. Unfortunately, the number of tourists that visit İzmir from abroad is only a quarter of its population. There are various reasons as to why this is the case. Top of the list is that İzmir is not well known enough. For this reason, by giving importance on promotion, we are working towards making İzmir a better-known destination both nationwide and overseas.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
29
Fotoğraf / Photo : Erdinç Ereeş
yan yana yaşadığı bir kenttir. Bu tablo, İzmir’e özgü bir kent dokusudur. Bu yapısıyla İzmir; barışın, demokrasi kültürünün ve hoşgörü ortamının güzel bir örneğini teşkil etmektedir. Bu kentin en çok hangi özelliğini seviyorsunuz? KIRAÇ: İzmir ve çevresi eşsiz doğal güzelliklere sahiptir. Lokal olarak baktığımızda her yerin kendine özgü ayrı bir özelliği ve güzelliği bulunmaktadır. Fırsat buldukça ben de bunlardan yararlanmak istiyorum. Bununla birlikte İzmirliler; demokrasi kültürleriyle ve engin hoşgörüleriyle de bilinmektedirler. Bu ilin valisi olarak bu durumdan son derece memnunum. Bir birey olarak da böylesine bir ortamda yaşamaktan büyük bir zevk alıyorum.
30 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
What type of studies are underway to make İzmir a “brand city”? KIRAÇ: A project is already underway by İzmir Development Agency (IZKA), with the support of all institutions and the participation of international companies, to make İzmir a brand city. Increasing tourism revenue in İzmir and making it a brand city are parallel subjects. We will be disclosing the strategy document of this project to the public in August. In the near future, elements considered as priority in promoting tourism in İzmir will be determined as a result of a meticulous study.
Being a governor in the world’s most beautiful climate What does İzmir mean to you personally? KIRAÇ: İzmir is a city where life has continued non-stop for 8500 years. This city was described by Historian Herodotus as “Under the most almighty heavens and in the world’s most beautiful climate,” and Victor Hugo, the famous French poet compared it to a princess. Nowadays, there are observations carried out and many adjectives used to really describe İzmir such as The Pearl of the Aegean, The Star of the Mediterra-
nean, the land of Homer, the city of firsts, Turkey’s gate that opens to the west, and so forth. It is impossible not to agree with all of these. I believe that İzmir deserves a lot more than these definitions. Among these, I love Herodotus’ description the most and want to use it wherever possible. Today, İzmir is one of the most developed cities in our country socio-economically. In addition to developing socio-economically, İzmir is also a city where people belonging to different cultures and religions have lived, side by side, in peace and tolerance for centuries. This portrait is specific to the urban texture of İzmir. With its structure, İzmir sets a good example for peace, democracy culture and tolerance. What is your most favorite feature of this city? KIRAÇ: İzmir and its surroundings have unique natural beauties. When we look locally, we see that every location has a unique feature and beauty in their own right. I want to benefit from these whenever I get the opportunity. The people of İzmir are also known for their democratic culture and their profound tolerance. As the Governor of this province, I am extremely happy with the situation. As an individual, I take great pleasure in living in such an environment.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
31
Güncel / Actual
Yeni Smyrna’nın surları bulundu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü Kadifekale kazılarında, yeni Smyrna’nın ilk kuruluş aşamasında yapılmış olan surlar ortaya çıkarıldı.
The walls of new Smyrna were uncovered The walls, built during the early settlement of new Smyrna, were uncovered during excavations carried by İzmir Metropolitan Municipality at Kadifekale.
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen Kadifekale sur duvarları restorasyon çalışmalarına destek kapsamında yürütülen kazılarda, 30 metrelik sur duvarları ortaya çıkarıldı. Surların içinde ve dışında 5’er metrelik alanlarda yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan surların, Kadifekale ile Kemeraltı arasında uzanan yeni Smyrna’nın ilk kuruluş aşamasında yapılmış surlar olduğu belirlendi. Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Yrd. Doç. Akın Ersoy, “Hem Helenistik hem de Roma Dönemi’ne ait sur parçasını ele geçirmiş olduk. Şimdi ortaya çıkardıklarımız nasıl değerlendirilebilir onu göreceğiz, bu surları ortaya çıkarmak önemliydi.” diye konuştu.
32 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Agora Kent Meclisi Kent tarihinin gün yüzüne çıkarılması için önemli projelere imza atan İzmir Büyükşehir Belediyesi; Agora ve çevresini “Arkeoloji ve Tarih Parkı” olarak düzenlemeye hazırlanırken, bölgede Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Bölümü tarafından devam ettirilen çalışmalardan elde edilen arkeolojik bulgular da, İzmir için giderek daha büyük bir önem taşımaya başladı, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırması yapılarak yıkımları devam eden alanda, son olarak Roma dönemine ait olan Kent Meclisi ortaya çıkarılıyor. Çalışmalarla ilgili bilgi veren Kazı Başkanı Yrd. Doç. Akın Ersoy, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin son yıkımlarıy-
ings as a “Archaeology and History Park,” and archaeological findings uncovered by the ongoing excavations carried out by Dokuz Eylül University Archaeology Department in the region also gain noteworthy importance for İzmir by the day.
Thirty meters fortification wall of Kadifekale were uncovered during the excavations carried out within the scope of renovation works conducted by İzmir Metropolitan Municipality.
la birlikte Agora’nın üç katı büyüklüğünde bir alana kavuştuklarını ve kazı alanını da yıkımlar doğrultusunda genişlettiklerini söyledi. Roma Dönemi’ne ait önemli buluntular elde ettiklerini belirten Ersoy, “Son kazılarla birlikte Kent Meclisi’ne ilişkin bir model yapma olanağımız oluştu. Yerinde korunmuş olan bir basamak ortaya çıkardık. Ve bu basamak podyum üzerinde olduğu için Kent Meclisi’nin orkestrasının opus sectile* şeklinde mermer döşeme yapıldığını tespit ettik. Bunlar bizim için büyük şans oldu. Çünkü yerinde korunmuş olarak bu eserleri bulmak İzmir arkeolojisi ve tarihi açısından çok önemliydi.” diye konuştu.
The walls uncovered during excavations carried out in the 5-metre areas inside and outside the walls, have been identified as the walls built during the early establishment of new Smyrna located between Kadifekale and Kemeraltı. Assistant Professor Akın Ersoy, Lecturer at Dokuz Eylül University Archaeology Department and Chairman of Excavations said, “We have captured a piece of wall belonging to both the Hellenistic and Roman Periods. Now we are trying to figure out what to do with what we have uncovered. Uncovering these walls was important.”
Agora City Council While İzmir Metropolitan Municipality, who has initiated important projects to shed light on the city’s history, is preparing Agora and its surround-
The City Council belonging to the Roman era is the most recent structure uncovered at the destruction site, expropriated by İzmir Metropolitan Municipality. Assistant Professor Akın Ersoy, Chairman of Excavations gave details in regards to the studies underway and explained that they now have an area three times the size of Agora with the last demolitions carried out by İzmir Metropolitan Municipality and expanded the excavation site in direction of demolitions. Ersoy stated that they had uncovered important findings dating back to the Roman Era and went on to say, “We have an opportunity to produce a model in relation to the City Council together with the recent excavations. We have uncovered a step preserved in its original place. Since this step is situated on the podium, we have established that the orchestra of the City Council was designed with marble flooring as opus sectile*. These are a great chance for us because finding these artefacts preserved in their original location was very important in terms of the archaeology and history of İzmir.” Assistant Professor Dr. Akın Ersoy gave details that conservation works in regards to the mosaic floors and graffitis uncovered last year are still ongoing. The number of buildings demolished in the biggest historical region, known as Agora, in city centre reached 105 with the recent demolitions carried out by the Metropolitan Municipality. * opus sectile: the term refers to a flooring technique made up of large pieces in architecture. It was frequently used especially during the Roman era and was made of an arrangement of geometrically shaped stones, generally in circular form, of different sizes.
Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy, geçtiğimiz yıl gün yüzüne çıkarılan mozaik yer döşemeleri ile grafitilerin de konservasyon çalışmalarının devam ettirildiği bilgisini verdi. Büyükşehir Belediyesi’nin son yaptığı yıkımlarla kent merkezindeki en büyük tarihi Agora olarak adlandırılan bölgede yıkılan bina sayısı 105’e yükselmişti. *opus sectile: Mimari anlamda büyük parçalı yer döşemesi tekniğine verilen isim. Özellikle Roma döneminde oldukça sık kullanılan, çeşitli büyüklerde ve genellikle dairesel formda olan geometrik biçimli taşların düzenlenmesiyle oluşturulmaktadır.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
33
Güncel / Actual
Turizm ödülleri sahiplerini buldu İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Turizm Haftası’nı zengin içerikli bir programla kutladı. Efes Antik Kenti’ndeki renkli gösterilerle başlayan hafta, ödül töreniyle sona erdi.
Tourism awards found their owners İzmir Provincial Directorate of Culture and Tourism celebrated Tourism Week with a rich-content program. The week, which started with colourful performances at the ancient city of Ephesus, ended with the award ceremony.
34 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Her yıl 15 - 22 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilen “Turizm Haftası”nın açılış törenleri Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Selçuk’ta düzenlenen törene ise İzmir Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, Selçuk Kaymakamı Aziz İnci, İzmir Kültür ve Turizm Müdür Vekili Abdülaziz Ediz, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Zekeriya Mutlu, Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı
Haluk Nişlioğlu ve sektör temsilcileri katıldı. Selçuk Belediyespor Halk Oyunları Ekibi’nin folklor gösterisi ve Türk Hava Kurumu uçaklarının seyircileri havadan selamlaması törene renk kattı. Açılış günü etkinliklerinin son adresi katılımcılara tarihi bir doku yaşatan Efes Örenyeri’ndeki Celsus Kütüphanesi oldu. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın müzik dinletisi ve İzmir Sanat Tiyatrosu’nun Antik Dönem tiyatro gösterisi katılımcılara tarih yolculuğu yaşattı.
The opening ceremony of “Tourism Week,” held every year between the 15th and 22nd April, started with placing a wreath at the Monument of Atatürk in Republic Square. Haluk Tunçsu (Deputy Governor of İzmir), Aziz İnci (District Governor of Selçuk), Abdülaziz Ediz (Deputy Director of Provincial Directorate of Culture and Tourism), Zekeriya Mutlu (Chairman of the İzmir Chamber of Tradesmen and Craftsman), Haluk Nişlioğlu (Chairman of Aegean Touristic Businesses and Accommodation Association – ETİK), and representatives of the sector attended the ceremony held at Selçuk. The folk dancing performances of Selçuk Belediyespor Folk Dancing Group and THK planes greeting visitors from the sky livened up the ceremony. As the last stop of the activities of opening day, Celsus Library, situated at the ancient site of Ephesus, created a magnificent historical atmosphere for the participants. The music concert performed by İzmir State Symphony Orchestra and the ancient era theatre performance performed by İzmir Arts Theatre took participants on a journey back in history. Primary school students visited the Atatürk Museum, the Archaeology Museum, the Ethnography Museum, and the Toy Museum, within the context of events organised for Tourism Week and sectoral conferences and panel discussions in regards to the city’s tourism issues, concerts, and cinevision projections were also organized. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
35
Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında ilköğretim öğrencileri Atatürk, Arkeoloji, Etnografya ve Oyuncak Müzelerine götürüldü, kentin turizm sorunları sektörel konferans ve panellerde tartışıldı, konserler, sinevizyon gösterileri düzenlendi.
Turizm ödülleri Haftanın kapanış etkinliğinde ise bu yıl ikincisi düzenlenen İzmir Turizm Ödülleri verildi. İzmir Arkeoloji Müzesi bahçesinde düzenlenen törende, jüri değerlendirmesi sonucu, turizme katkı sağlayan 23 sektör temsilcisine ödülleri verildi. İl Kültür ve Turizm Müdür Vekili Abdülaziz Ediz, ETİK Başkanı Haluk Nişlioğlu, İZRO Başkanı Ayten Şenipek, ÇEŞTOB Yönetim Kurulu Üyesi Halil Yeni, TÜRSAB Bölge Yürütme Kurulu Başkanı Rıza Gençay, Yeni Asır Gazetesi Halkla İlişkiler Sorumlusu Burçay Güngüler, Ege Turizm Derneği Genel Sekreteri Özer Mumcu’dan oluşan jürinin değerlendirmesine göre ödül alan isimler şöyle sıralandı: Konaklama ve İşletmeler Dalında: Yılın Turizm Yatırımcısı: Butik Su Perisi Otel Yılın Turizm Profesyoneli: Karavan Turizm Yılın Turizm İşletmesi: TAV İzmir Yılın Yeme-İçme ve Eğlence Tesisi: İzmir Konağı Restaurant Yılın Şef Aşçısı: Hayrettin Meydan - Deniz Restaurant Ulaşım Dalında: Yılın Havayolu Şirketi: Sun Express Yılın Karayolu Şirketi: Albaş Turizm Yılın Denizyolu Şirketi: Ertürk Turizm-Çeşme Seyahat Acentesi Dalında: İç Turizm: Ebruli Turizm Dış Turizm: İzmir Turizm Kruvaziyer: ALDO Turizm Turizm Medyası Dalında: Yayın Organı: TRT Belgesel Turizm Kanalı Turizm Yazarlığı: İlker Çoban-Yeni Asır Gazetesi Turist Rehberliği Dalında: Sara Pardo Çevre ve Kültürel Değerler Dalında Kültürel Değerleri Koruma ve Yaşatma: Yrd. Doç. Akın Ersoy-Agora Kazısı Çevreyi ve Doğayı Koruma: Sasalı Doğal Yaşam Parkı Otantik Ürün: Kızlarağası Hanı Jüri Özel Ödülü: Aziz Kocaoğlu - Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Demirtaş - İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Ulusoy - TÜRSAB Başkanı Tunç Soyer - Seferihisar Belediye Başkanı Nevvar - Salih İşgören Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi Hakan Tartan - Konak Belediye Başkanı
36 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Tourism awards The Second İzmir Tourism Awards were organised and presented at the closing ceremony of the week. At the award ceremony, held in the garden of İzmir Archaeology Museum, 23 sector representatives were presented awards, as a result of a jury evaluation, for their contributions to the tourism. The categories and award winners determined by the jury, consisting of Abdülaziz Ediz (Deputy Director of Culture and Tourism), Haluk Nişlioğlu (Chairman of ETİK Aegean Touristic Businesses and Accommodation Association), Ayten Şenipek (Chairman of IZRO – Chamber of İzmir Tourist Guides), Halil Yeni (Member of the Executive Board of ÇEŞTOB –Çeşme Touristic Hoteliers Association), Rıza Gençay (Chairman of Regional Execution Board of TÜRSAB - Association of Turkish Travel Agencies), Burçay Güngüler (Public Relations Officer for Yeni Asır Newspaper), and Özer Mumcu (General Secretary of Aegean Tourism Association), are as stated below. In the Category of Accommodation and Businesses Tourism Investor of the Year: Butik Su Perisi Otel (Su Perisi Boutique Hotel) Tourism Professional of the Year: Karavan Tourism Tourism Business of the Year: TAV İzmir Food, Beverage and Entertainment Facility of the Year: İzmir Konağı Restaurant Chef of the Year: Hayrettin Meydan - Deniz Restaurant In the Category of Transportation Airline Company of the Year: Sun Express
Road Transportation Company of the Year: Albaş Tourism Maritime Company of the Year: Ertürk Tourism -Çeşme In the Category of Travel Agencies Domestic Tourism: Ebruli Tourism International Tourism: İzmir Tourism Cruise: ALDO Tourism In the Category for Tourism Media Media Organ: TRT Documentary Tourism Channel Tourism Journalist: İlker Çoban-Yeni Asır Gazetesi (Yeni Asır Newspaper) In the Category for Professional Tourist Guides: Sara Pardo In the Category for Environmental and Cultural Values Protecting and Keeping Cultural Values Alive: Assistant Professor Akın Ersoy - Agora Excavations Environment and Nature Conservation: Sasalı Natural Life Park Authentic Product: Kızlarağası Inn Jury’s Special Award Aziz Kocaoğlu – Mayor of İzmir Metropolitan Municipality Ekrem Demirtaş – Chairman of the Board of İzmir Chamber of Commerce Başaran Ulusoy – Chairman of the Association of Turkish Travel Agencies (TÜRSAB) Tunç Soyer – Mayor of Seferhisar Nevvar - Salih İşgören Anatolian Hotel Management and Tourism Vocational High School Hakan Tartan – Mayor of Konak
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
37
Gezi / Trip
Yeryüzü cenneti:
Çeşme İzmir’in şirin ilçesi Çeşme, bembeyaz ince kumlu uzun sahilleri, berrak denizi, termal kaynakları ve ekstrem sporların ilk akla gelen adresi olması sayesinde dünyanın dört bir tarafından gelen turistleri ağırlıyor.
Paradise on earth Thanks to being the first address that comes to mind by virtue of its long shores with snow white fine sand, its clear sea, its thermal springs, and extreme sports, Çeşme, a charming district of İzmir, is embracing tourists coming from four corners of the world.
38 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Çeşme is a charming coastal town where with its healing hot waters its sand, thought to be of exceptional quality, embraces with sun and serenity. All through history, sailors have referred to Çeşme, situated to the west of İzmir at the point of the peninsula carrying its own name, as the Small Port (Küçük Liman). The name of the district derives from fountain meaning Çeşme in Turkish which increased in number over time, with flowing ice water. The ancient city of Erythrae, uncovered at the village of Ildırı in Çeşme, and the Castle, Caravanserai, numerous fountains, and various civil architectural examples with the historical city texture, left to the city of Çeşme from the Ottoman Empire are the eye catching structures that embody the district’s archaeological and historical resources. When you bring this entire historical heritage together with features like the sea that draws people in, sun, sand, entertainment, sports, and health, Çeşme becomes an earthly paradise. Çeşme, which exists entwined with the remains of Erythrae (Ildırı), one of the twelve Ionian cities in ancient time, crowned its success by ranking 8th in the New York Times, a newspaper that has the highest circulation in the world, list of places to go in 2010.
Immaculate beaches, A clear sea Çeşme made a name for itself with its immaculate gold-sanded coasts. Its countless bays, clear sea, sun, fine sand, and boiling sulphurous waters in the sea stretches along the peninsula’s approximate 29-kilometre shore. Approximately 20 beaches together with Şifne, Küçük Liman (the Small Port), Pırlanta Plajı (Diamond Beach), Boyalık Koyu (Boyalık Bay), Paşa Limanı (Pasha Port), Ilıca Plajı (Ilıca Beach), Çiftlik (Farm), Altınkum, Çatalazmak, Sakızlı Koyu (Bay of Sakız), Tekke Plajı (Lodge Beach), and Ayayorgi in Çeşme entertains its guests throughout the summer and winter months...
Şifalı sıcak sularıyla, olağanüstü sayılabilecek kalitede kumun, güneş ve dinginlikle kucaklaştığı şirin bir tatil beldesidir Çeşme. İzmir'in batısında, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulan Çeşme, gemiciler tarafından Küçük Liman diye adlandırılmıştır tarih boyunca. Zamanla çoğalan ve buz gibi suların aktığı çeşmelerinden dolayı da yöreye Çeşme denilmiştir. Çeşme-Ildırı köyünde ortaya çıkarılan Erythrai Antik Kenti ile Çeşme kentinde Osmanlı Dönemi’nden kalan Kale, Kervansaray, çok sayıda çeşme ve tarihi kent dokusundaki sivil
mimarlık örnekleri yörenin arkeolojik ve tarihi kaynaklarını oluşturan yapıtlar olarak göze çarpıyor. Tüm bu tarih mirası, insanı içine çeken deniz, güneş, kum, eğlence, spor, sağlık gibi özelliklerle birleşince ortaya tatil cenneti Çeşme çıkıyor. Antik çağda 12 Ion birliğinden olan Erythrai’nin (Ildırı) kalıntıları ile iç içe yaşayan Çeşme, dünyanın en tirajlı gazetelerinden New York Times’ın 2010’da görülmesi gereken yerler listesinde sekizinci sırada yer alarak başarısını da taçlandırdı.
Ilıca: With its near 2-kilometre long, wide and white-sanded beaches, its quality accommodation facilities, and its thermal opportunities, it is the biggest and most popular tourism centre in Çeşme. The hot thermal waters in the sea turn Ilıca Beach and other beaches in the region into large thermal pools. The large and small accommodation facilities in Ilıca are in a position to meet the needs of the high tourist capacity. Even the small hotels and the guest houses offer water from the thermal springs. The most important feature of the beaches in Çeşme, especially Ilıca Beach, is that the sea within a hundred-metre strip from the shore into the sea does not exceed the height of a human. With scientific finding, it is proved that the ultraviolet rays in shallow wa-
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
39
Denizcilerin uğrak yeri Ilıca
Tertemiz plajlar berrak bir deniz Çeşme, adını tertemiz, altın kumlu sahilleri ile duyurdu. Sayısız koyları, berrak denizi, güneşi, ince kumu, deniz içinde kaynayan kükürtlü suları, yarımadanın 29 kilometreyi bulan kıyıları boyunca dağılmıştır. Çeşme’de Şifne, Küçük Liman, Pırlanta Plajı, Boyalık Koyu, Paşa Limanı, Ilıca Plajı, Çiftlik, Altınkum, Çatalazmak, Sakızlı Koyu, Tekke Plajı, Ayayorgi’yle birlikte 20’ye yakın kumsal yaz ve kış ayları boyunca ağırlar misafirlerini… Ilıca: 2 kilometreye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisIldırı
ters which are especially fed by thermal springs are beneficial for human health. Additionally, the opportunities for children to benefit from these beaches are very convenient in terms of health and safety. Boyalık Koyu (Boyalık Bay): It is a bay that is approximately 5 kilometres long and has very beautiful beaches. As well as having the same features as Ilıca Beach, this bay is also, the fastest developing tourism destination in Çeşme. Its calmest beach, closed off to the north winds, is Sakin Deniz (Ayayorgi) Beach. Şifne-Büyük Liman-Paşa Limanı (Şifne-the Great Port-Pasha Port): Accepting Ilıca Beach
Antik çağda Kyssus adıyla anılan Çeşme’nin bugünkü adını denizcilerin su temin ettikleri “çeşme”lerden aldığı sanılmaktadır. Son derece korunaklı bir limana sahip Erythrai’nin Mısır, Kıbrıs ve Batı ülkeleri ile ilişki kurduğu ve ticaretini geliştirdiği bilinmektedir. Ülkemizin başlıca turizm merkezlerinden biri olan, uluslararası bir üne sahip Çeşme ve yöresinde halk, antik çağda 12 İon birliğinden olan Erythrai’nin (Ildırı) kalıntıları ile iç içe yaşamaktadır. Çeşme, Lydia, Pers, Pergamon (Bergama) Krallığı, Roma ve Bizans egemenliklerini yaşamıştır. Çeşme Limanı’nın ön plana çıkmasındaki en önemli faktörlerden biri de Sakız Adası’ndan Anadolu kıyılarına en yakın ve güvenilir nokta olmasıdır. Bu nedenle liman, yüzyıllar boyunca ticari alışverişi canlı halde sürdürebilmiştir.
A popular place for sailors It is believed that Çeşme, known during ancient times as Kyssus, got its name, used today, from the “fountains” that provided sailors with water. It is a known fact that Erythrae, having an extremely protected port, has formed relations and developed trade with Egypt, Cyprus, and Western countries. People of Çeşme, a leading tourism centres in Turkey with international fame, and its region live entwined with the remains of Erythrae (Ildırı), one of the 12 Ionian cities in ancient times. Çeşme has experienced the realm of Lydia, Persia, Pergamon (Bergama), and the reign of the Romans and Byzantines. Being the nearest and safest point on the Anatolian shores from the Island of Chios is one of the most important factors as to why Çeşme Port stands out. This is the reason why port has been able to kept commercial exchange alive continuously for centuries.
40 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
as being central, it is the shore strip that stretches north east until Şifne. With its beautiful beaches and thermal springs, it is an enchanting location. Büyük Liman (the Great Port) and Paşa Liman (Pasha Port) Bays are the places where touristic facilities, camping areas, and summer cottages come together. There are plenty of clean and tidy guest house facilities available at Şifne, which is famous for its thermal springs. Transportation to this important tourism centre, located approximately 5 kilometres from central Ilıca is accessible via Ilıca.
Ayayorgi
Altınkum
leri ve termal olanaklarıyla Çeşme’nin en büyük ve popüler turizm merkezi durumundadır. Denizin içinde kaynayan sıcak termal suları, Ilıca Plajı’nı ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir. Ilıca’daki büyük, küçük konaklama tesisleri, yoğun bir turist kapasitesinin ihtiyacını karşılayabilecek durumda. Birçok küçük otel ve pansiyonlarda bile kaplıca suyu bulunuyor. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca Plajı’nın en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olması. Sığ sularda, özellikle termal kaynaklarla beslenen sularda ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiş durumda. Bunların yanı sıra, bu plajlardan çocukların yararlanma olanakları, sağlık ve can güvenliği bakımından da çok elverişli. Boyalık Koyu: Yaklaşık 5 kilometre uzunluğunda ve çok güzel plajlara sahip bir koydur. Ilıca Plajı’nın özelliklerini taşıyan bu koy ayrıca bugün Çeşme’nin en hızlı gelişen turizm alanlarından birisidir. Bu koyun kuzey rüzgarlarına kapalı en sakin plajı ise Sakin Deniz (Ayayorgi) Plajı’dır. Şifne-Büyük Liman-Paşa Limanı: Ilıca Plajı merkez olmak üzere kuzeydoğu yönünde Şifne’ye kadar uzanan kıyı bandı, güzel plajları ve kaplıcalarıyla büyüleyici bir merkezdir. Büyük Liman, Paşa Limanı koyları, turistik tesislerin, kamp alanlarının ve toplu yazlık konutların toplandığı bir yer konumundadır. Kaplıcalarıyla ünlü Şifne’de çok sayıda temiz ve düzenli pansiyon hizmet veriyor. Ilıca merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki bu önemli turizm merkezine ulaşım ise Ilıca’dan sağlanıyor.
Ildırı: In terms of its natural beaches and camping areas Ildırı and its region, where the ancient city of Erythrae is located, is an interesting locality for campers. Transportation to this historically and naturally rich locality, located 22 kilometres from Çeşme district centre and 15 kilometres away from Ilıca, is provided by an asphalt road after Şifne Dalyan and Sakızlı Bay: These touristic centres, located on the north shores of the Çeşme Peninsula, are localities where the Aegean lifestyle and natural beauties come together with its typical fishermen neighbourhoods, its houses, its ports, its beaches, and its people. There are plenty of quality hotels and guest houses at Dalyan Village, located 4 kilometres from Çeşme district centre.
Ildırı: Antik Erythrai kentinin bulunduğu Ildırı ve yöresi, doğal plajları ve kamp alanları bakımından kampçılar için ilginç bir yöre. Çeşme ilçe merkezine 22 kilometre, Ilıca`ya 15 kilometre uzaklıktaki bu tarihi ve doğal zenginliklere sahip yöreye ulaşım Şifne’den sonra asfalt bir yolla yapılıyor. Dalyan ve Sakızlı Koy: Çeşme Yarımadası’nın kuzey kıyılarında yer alan bu turistik merkezler, tipik balıkçı mahalleleri, evleri, limanı, plajları ve insanlarıyla Ege yaşantısının ve doğal güzelliklerinin toplandığı bir yöre. Çeşme ilçe merkezine 4 kilometre uzaklıktaki Dalyan Köyü’nde çok sayıda kaliteli otel ve pansiyon bulunuyor.
Çiftlikköy and Pırlanta Beach: This beach is located to the south and southwest of Çeşme. The most important beaches of the locality are Pırlanta, Tursite, and Altınkum. There are suitable areas for camping at the beaches. Çatalazmak Beach: Çatalazmak Beach that is accessible from Çeşme district centre is also among beaches worth seeing in Çeşme.
Historical richness Çeşme Castle: With its six towers and moats on three sides the rectangular castle, built in 1508 by Bayezid II, presents a magnificent image. Nowadays, the castle, once built on the seafront, is further inland due to the filling of the sea over time. A variety of cultural art events, festivals, and concerts are organised at the historical Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
41
Nasıl gidilir? İzmir’e 80 kilometrelik otoyol ve eski yol diye bilinen 77 kilometrelik dar bir asfalt olmak üzere iki yolla bağlanan Çeşme’nin ulaşım merkezi İzmir’dir. Kara, hava ve deniz yoluyla İzmir’e gelen turistler Çeşme ve tüm beldelere otobüslerle geçiş yapabiliyor. Kışın 07.00-19.00 saatleri arası her 45 dakikada bir, yazın 06.00-21.30 arası her 20 dakikada bir yapılan otobüs seferleri turizm mevsiminin en kalabalık günlerinde bile ihtiyacı rahatlıkla karşılar. Bunun yanı sıra Çeşme’de bulunan otobüs şirketleri sayesinde direk olarak şehirlerarası seyahat etmek de mümkündür. Turizmin yoğun olduğu yaz aylarında sabah ve akşam saatlerinde günde iki kez olmak üzere İstanbul ve Ankara’ya düzenli otobüs seferleri vardır. Yunanistan’dan Çeşme’ye deniz yoluyla giriş yapan turistler Sakız Adası (Chios) - Çeşme arasında çalışan Türk ve Yunan feribotlarıyla taşınır. Ada ile Çeşme arası bir saattir. Ayrıca Türkiye`den çıkış yapacak turistler Çeşme’den İtalya’nın Bari ve Brindisi limanlarına gemi ile seyahat edebiliyor.
How to get there? The access point for Çeşme is İzmir connected via two roads; the 80-kilometre highway and the 77-kilometre narrow asphalt road known as the old road. Those tourists arriving at İzmir by road, air, and sea, can transfer to Çeşme and all of its towns by bus. The bus schedules, every 45 minutes between the hours of 07.00 and 19.00 in winter, and every 20 minutes between the hours of 06.00 and 21.30 in summer, are more than adequate to cater for the busiest days during the tourism season. Thanks to the bus companies in Çeşme, it is possible to make inter-city travel directly. Buses to İstanbul and Ankara leave regularly twice a day, one in the morning, and one in the evening, during the summer months when tourism is at its peak. Tourists, who enter Çeşme by sea from Greece, travel using the Turkish and Greek ferry services between the Island of Chios and Çeşme. The distance between the island and Çeşme is one hour. Tourists departing from Turkey can travel to the ports of Bari and Brindisi, in Italy, from Çeşme.
42 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Çeşme Kalesi
Çiftlikköy ve Pırlanta Plajı: Bu plaj Çeşme'nin güney ve güneybatısında yer alıyor. Bu yörenin en önemli plajları Pırlanta-Tursite ve Altınkum plajlarıdır. Plajlarda kamp yapmak için de uygun alanlar bulunuyor. Çatalazmak Plajı: Çeşme ilçe merkezinden ulaşımın sağlandığı Çatalazmak Plajı da Çeşme'nin görülmeye değer plajlarındandır.
Tarihi zenginlikler Çeşme Kalesi: 2. Beyazıt tarafından 1508 yılında dikdörtgen biçiminde yaptırılan kale, 6 kulesi ve üç yanındaki hendeklerle muhteşem bir görüntü oluşturur. İlk yapıldığı zamanlarda denize sıfır olarak inşa edilen kale, zaman içerisinden denizin doldurulmasıyla daha içte kaldı. Tarihi kalede çeşitli kültür sanat etkinlikleri, festival ve konserler düzenlenir. Kaleyi ziyaret ettiğinizde, büyük Türk komutanı Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa'nın yanında aslanı bulunan heykelini de görebilirsiniz. Kervansaray: 1528 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan Kervansaray Çeşme’ye ayrı bir özellik katar. Tarih içinde özellikle yabancı tüccarların konaklaması için kullanılan Kervansaray günümüzde 45 odalı bir otel olarak hizmet veriyor. Kervansaray'da ayrıca eğlence mekanları ve alış-veriş merkezleri de bulunuyor. Çeşme Müzesi: Daha çok Erythrai, Çeşme ilçe merkezi, Alaçatı ve Kalemburnu yöresinden çıkan eserlerin sergilendiği tarihi Çeşme Kalesi’nde bulunan Çeşme Arkeoloji Müzesi’nde 320 arkeolojik, 126 etnografik eser ve 31 adet sikke ile birlikte, toplam 477 adet eser bulunuyor. Müze pazartesi hariç her gün ziyaret edilebiliyor.
Erythrai
castle. When you visit the castle, you can see the sculpture of Algerian Kaptan-ı Derya (Captain of Sea) Hasan Pasha, a great Turkish commander, with his lion at his side. Caravanserai: The Caravanserai, built by Suleiman the Magnificent in 1528, adds a different character to Çeşme. Nowadays, the Caravanserai, used as accommodation to cater for especially foreign merchants in history, offers service as a 45-room hotel. The Caravanserai also has entertainment venues and shopping centres. Museum of Çeşme: At Çeşme Archaeology Museum which is located inside the historical Çeşme Castle and in which most of the artefacts on display are those uncovered in the regions of
Erythrae, Çeşme district centre, Alaçatı, and Kalemburnu a total of 477 works of art together with 320 archaeological and 126 ethnographic works of art and 31 coins are on display. The museum is open to visit every day of the week except Mondays. Erythrae (Ildırı): The name for the village of Ildırı during ancient times was Erythrae. The word Erythrae is derived from the word Erythros, meaning red in Greek. It is thought that the name Erythrae means “Red City” (“Kızıl Kent”) because of the red land in the city. According to another assumption, the city got its name from Erythros, son of the city’s founder Cretan Rhadamanthes. Findings uncovered in the city prove that settlement dates back to the first Bronze Age. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
43
Erythrai (Ildırı): Ildırı köyünün antik dönemdeki adı Erythrai’dir. Erythrai sözcüğünün Yunancada “kırmızı” anlamına gelen Erythros’tan türediği, kent toprağının kırmızı renginden dolayı Erythrai’nin “Kızıl Kent” anlamında kullanıldığı sanılmaktadır. Bir başka varsayıma göre ise kent adını, ilk kurucu Giritli Rhadamanthes’in oğlu Erythros’tan almıştır. Kentte ele geçen bulgular, bu yörede ilk Tunç Çağı’ndan bu yana yerleşimin olduğunu göstermiştir.
Şifa kaynağı kaplıcalar İzmir - Çeşme yolu üzerinde, Çeşme'ye 5 kilometre uzaklıkta deniz kıyısında bulunan Çeşme Ilıcaları, plajı ve ılıcası aynı yerde olan dünyanın en ilginç ve zor bulunur ılıcalarından biridir. Suların sıcaklığı 58°C dolayındadır. Romatizmanın kronik her şekli, gut şişmanlık gibi metabolizma bozuklukları ile raşitizm, kadın, deri hastalıkları, karaciğer ve idrar yollarının
Neden Çeşme? Cafer Sarılı / Çeşme Kaymakamı 2 kilometreye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşme popüler bir turizm merkezidir. İlçemiz tüm Akdeniz ülkeleri ile aynı çanaktan pay almaktadır. Coğrafi konumu ve iklimi ile tercih sebebidir. Akdeniz Bölgesi’nde sahil turizmi dışında alternatif turizm olanağına sahip yörelerden biridir. İlçemizde deniz sezonu bitiminde termal sezonu başlar. Deniz, kum, şifalı ılıca suyu, şifalı ve ilçeye özgü aromalı bitki, sebze ve meyveler ilçemizi cazip hale getirmektedir. 6 bin yıl önce ilk kez Çeşme’de bulunan sakız ağaçları görülmeye değerdir. İlçemizin doğal yapısı, eğlenmeye, dinlenmeye, şifa bulmaya, spor yapmaya gelen tüm turistlere hitap etmektedir. Bu yüzden İzmir’de bir cennettir Çeşme…
Why Çeşme? Cafer Sarılı / Çeşme District Governor With its near 2-kilometre long, wide and white-sanded beaches, quality accommodation facilities and thermal opportunities Çeşme is a popular tourism centre. Our district takes its share from the same pot as other Mediterranean countries. Its geographical location and climate is the reason why it is preferred. It is one of the localities in the Mediterranean Region that offers alternative tourism opportunities as well as coastal tourism. At the end of the sea season, the thermal season opens in our district. Sea, sand, healing thermal spring waters, aromatic plants, vegetables and fruits that are healing and specific to the district, make our district attractive. The gumwood, first found in Çeşme 6000 years ago, is worth seeing. Our district’s natural structure appeals to all tourists that come to have a good time, to heal, or to do sports. This is why Çeşme is the paradise in İzmir...
44 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Tatil cenneti Çeşme, New York Times’ın 2010 yılında görülmesi gereken yerler listesinde sekizinci sırada yer aldı. Çeşme, a holiday paradise, ranked eighth in the New York Times “Places to go in 2010” list.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
45
ağrılı hastalıklarında yararlı olmaktadır. Kaplıca civarında modern konaklama tesisleri bulunmaktadır. Ayrıca bu konaklama tesislerinde termal özellikte havuz ve banyolar da vardır. Şifne (Reisdere) Kaplıca ve Çamuru, Çeşme Ilıcalarının 5 km kuzey doğusunda Şifne Körfezi’nde küçük bir yarımada üzerinde bulunur. Etrafında çeşitli konaklama ve yeme- içme tesislerinin yer aldığı kaplıca romatizma, raşitizm, kadın hastalıkları ve idrar yolları, mide, bağırsak, egzama, kan çıbanı gibi deri hastalıklarının tedavisine yardımcı oluyor.
Sportif aktiviteler Rüzgar sörfü: Doğal cennet Çeşme, birçok sportif faaliyete de ev sahipliği yapacak altyapıya sahip. En önemli spor dallarından birisi adrenalin tutkusu yaratan rüzgar sörfü. Çeşme denince Alaçatı, Alaçatı denilince de akla rüzgar sörfü gelmemesi düşünülemez. Meraklıları Alaçatı’yı gördükten sonra sörf yapmak için başka bir yer aramıyor. Avrupa'nın sörf bölgeleri arasında en ilginç ve çeşitlilik sunan bölgesi Alaçatı, bozulmamış örtüye sahip, sörf merkezi V biçiminde, berrak suyu olan bir koy. Çeşitli rüzgar koşulları ve ideal sörf alanı ile Avrupa'daki en önemli sörf merkezlerinden birisi. Deniz suyunun oldukça sığ olduğu bu bölgede rüzgar da kuzeyden esiyor.
Pırlanta Koyu
parlayan kumundan alıyor. Denizin 250 metre boyunca sığ ve sadece pırıl pırıl kum olmasıyla da dünyanın dört bir yanından sörfçüler bu bölgeye akın ediyor. En yeni ekstrem sporlardan kitesurf, Nisan’dan Kasım ayına kadar hizmet veriyor. Dalış: Sualtı dalış tutkunları için vazgeçilmez bir destinasyon olan Çeşme’de amatöründen profesyoneline kadar sualtı meraklıları için de eşsiz bölgeler bulunuyor. Doğanın son derece cömert davrandığı ilçede Fener Adası, Yatak Adası, Eşek Adası, Ildırı Körfezi sualtı dalışı için ilk akla gelen yerler… Avcılık: Çeşme kara avcılığından hoşlanalar için de zengin bir yer. En ilginç ve heyecan verici av, kuşkusuz domuz avı… Yetkili makamlardan gerekli izinler alındıktan sonra Çeşme’de herkes domuz avına çıkabiliyor. Keklik ve tavşan avcıları da Çeşme’nin konukları arasında. Kampçılık: Büyük Liman ve Paşa Limanı koylarında bulunan kamp alanları keyifli ve eğlenceli kamp olanakları sunuyor. Ayrıca Antik Erythrai kentinin bulunduğu Ildırı yöresindeki doğal plajlar da kamp alanları kullanıma son derece uygun. Her yıl yüzlerce kampçı bu bölgeleri tercih ediyor.
Alaçatı
Kitesurf: Çiftlikköy’de bulunan Pırlanta Plajı hiç kesilmeden ve sabit esen kuvvetli rüzgarı ve dalgalarıyla Çeşme’yi “Avrupa’nın rüzgar başkenti” olmaya götürüyor. Çeşme’nin en batısında bulunan Pırlanta Plajı adını pırlanta gibi
46 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Yatçılık: Türkiye’nin turizm başkentlerinden Çeşme, yatçılık turizmi için de tercih edilen bir adres. Türkiye'nin belli başlı yat güzergahlarından Yat Limanı, Alaçatı İskelesi ve ÇeşmeAltınyunus Yat Limanı her yıl yüzlerce yatı ve küçük tonajlı gemileri ağırlayabilecek kapasitede.
The healing source, the hot springs With its beach and hot springs in the same place Çeşme Ilıcaları (Çeşme Hot Springs), located on the seashore 5 kilometres away from Çeşme on the İzmir-Çeşme road, are the most interesting and hard to find hot springs in the world. The temperature of the water is around 58°C. They help in treating all forms of chronic rheumatism, gout, metabolic disorders such as obesity, rachitism, gynaecological diseases, skin diseases, liver diseases, and painful urinary tract disorders. There are modern accommodation facilities within the vicinity of the hot springs. These accommodation facilities also have thermal pools and baths. Şifne (Reisdere) Hot Springs and Mud are located on a small peninsula at the Gulf of Şifne, situated 5 kilometres northeast of the Çeşme Hot Springs. The hot springs surrounded with various accommodation and food-beverage facilities, help in the treatment of rheumatism, rachitism, gynaecological diseases, urinary tract disorders, stomach, intestine, and skin disorders such as eczema and inflamed sores.
Sporting activities Windsurfing: Çeşme, a natural paradise, has the necessary infrastructure to host many sporting activities. One of the most important sports branches is windsurfing that creates adrenaline junkies. When you think of Çeşme Alaçatı comes to mind, when you think of Alaçatı not to think of windsurfing is unimaginable. Once windsurfing enthusiasts see Alaçatı they never look for anywhere else to go surfing. With its untouched
“Çeşme Tanrı’dan bir ödül gibi”
Faik Tütüncüoğlu Çeşme Belediye Başkanı
Eşek Adası
Eşek Adası’nda ilginç karşılama Bir ada düşünün ki sizi karşılayanlar konuksever eşekler olsun… Eski adıyla "Goni" olarak bilinen günümüzün Eşek Adası, Çeşme’den yatlarla bir saat uzaklıkta, temiz koyları ve konuksever eşekleriyle günübirlik yat gezintileri için ideal bir yer. Doğal konumu itibariyle kuzey rüzgarlarına kapalı olan koyları sualtı ve su üstü sporları yapmaya çok elverişli. Neredeyse tamamının maki ile kaplı olduğu adada eşeklerin yaşayabilmesi için rüzgarla çalışan bir tatlı su kuyusu bulunuyor. Ada tamamen turistik amaçlara hizmet ediyor ve Milli Parklar kapsamında olduğundan gece konaklamasına izin verilmiyor.
Efsaneler diyarı Çeşme'nin çağlar ötesinden günümüze uzanan serüveninde efsanelerin de ayrı bir yeri vardır. İşte bunlardan ikisi: Erythrai Efsanesi: Efsaneye göre Tanrı Herakles’i betimleyen bir heykel, Fenike'deki Tyros kentinden bir sal üzerine bırakılır. Sal denizleri aşarak lona kıyılarına kadar gelir ve Chios (Sakız) adası ile Erythrai arasındaki Mesate Burnu'nda karaya vurur. Chioslular ve Erythraililer heykeli kentlerine taşıyabilmek için her türlü çareyi denerler ama başarılı olmazlar. Heykel bir türlü yerinden kıpırdamaz. Erythraili bir kör balıkçı kadınların saçlarını kesmelerini, bu saçlardan erkeklerin yapacağı bir halatla heykelin çıkarılabileceğini söyler. Ancak başta soylu kadınlar olmak üzere kimse ona inanmaz. Sonunda Thrak asıllı bir köle, balıkçının dediğini yapar, kadınların saçlarından yapılan halatla heykeli çıkarır. Birden kör balıkçının gözleri de açılır. Herakles heykeli için kentte kutsal bir yer yapılır ve Thrak kadınları dışındakilerin girmesi yasaklanır. Çeşme Müzesi'nde Erythrai'den çıkarılan sikkelerdeki tapınak ve heykel tasvirle-
rine dikkatlice bakarsanız, bu efsanenin doğruluğuna inanabilirsiniz. Cbyl Efsanesi: Erythraili kadın kahin Cbyl'e ait efsane de eski çağlardan günümüze değin söylenir durur. Cbyl'in Korykos Dağı'nda doğduğu ve kendisine Tanrılar tarafından ilham ve kehanet gücü bağışlanmıştır. Babası bir ölümlü, annesi ise dağlarda, kırlarda, ormanlarda, çeşmelerin kaynakların başında, nehirlerde yaşadıkları sanılan peri kızları yani Nympha'lardan biriymiş. Nympha doğar doğmaz onu kahinliğe başlatmış. Cbyl'in ağzından dökülen sözcükler hep dizeler halindeymiş. Efsaneye göre Cbyl her biri 110 yıl süren dokuz insan ömrü yaşamış. Cbyl'i bu kadar uzun yaşatan neydi acaba? Cybl’in bu kadar uzun yaşamasının sırrını öğrenmek için yolunuz bir gün mutlaka Çeşme’ye düşmeli.
Tarihi eserleri, doğa güzellikleri, jeotermal kaynakları ile mükemmel bir coğrafi konuma sahip, Batı’ya açılan bir kapı olan Çeşme’yi, bizlere Tanrı tarafından verilmiş bir ödül olarak görmekteyiz. Sahip olduğu tüm bu avantajlar Çeşme’yi Türkiye’nin ve dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri yapmaktadır. Jeotermal enerjisi, barajı, üniversitesi, altyapısı, yat limanları, feribot iskelesi, plajları ile Çeşme’yi Türkiye’de ve dünyada layık olduğu yere getirme arzusundayız. Çeşme Belediyesi olarak; bu eşsiz ilçemizin tüm tarihi ve doğal güzelliklerini korumanın yanı sıra, çağın gerektirdiği teknolojik yenilikleri takip ederek, yöre halkının ve ziyaretçilerimizin ihtiyaçlarını mümkün olan en iyi şekilde karşılamak hedefimizdir.
“Çeşme is like an award from God” Faik Tütüncüoğlu Mayor of Çeşme With its historical artefacts, natural beauties, geothermal resources and its magnificent geographical location Çeşme is the opening door to the West. We believe that Çeşme is a gift from God to us. The advantages it has, makes Çeşme one of the most important tourism centres in both Turkey and the world. Our desire is place Çeşme, with its geothermal energy, its dam, its university, its infrastructure, its yacht ports, its ferry piers, and its beaches, where it deserves to be in Turkey and the world. As Çeşme Municipality, our aim is to preserve all the historical and natural beauties of our unique district as well as following technological innovations the era requires in order to cater, in the best way possible, for the needs of our people and visitors.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
47
cover, its V shaped surf centre and its clear water Alaçatı is a bay, which is the most interesting region that offers the most variety among the surf regions in Europe. With its various wind conditions and ideal surf area, it is one of the most important surf centres in Europe. The sea level is relatively shallow and the wind blows from the north in this region.
Ne yenir?
Kite Surfing: With its non-stop and constant blowing wind and waves, Pırlanta Beach in Çiftlikköy is making Çeşme “The Wind Capital of Europe.” Pırlanta Beach (Diamond Beach), located at the very west of Çeşme, gets its name from its sand that glistens like diamonds. Surfers from four corners of the world run to this region because of its 250-metre long shallow sea with its crystal-clear sand. Kite Surfing, the new extreme surf, is open for service between April and November.
Kumru
Çeşme’de deniz ürünleri ilk sırada gelir. Özellikle de çipura, levrek, ahtapot ve midye... İlçenin bir başka simgesi olan ‘kumru’ ise hoş bir ayaküstü ziyafeti yaşatır mideye. Farklı beldelerde sıralanan, ünü Çeşme’yi aşan kumrucular yaz aylarında kuyruklara sahne olur. Meşhur Alaçatı köftesi, sakız reçeli ve sakız dondurması da Çeşme’de tatmadan dönülmeyecek lezzetlerden… Dünyaya ihraç edilen Çeşme’nin tatlı kavunları ve zeytinyağlı sofraların vazgeçilmezi enginar da Çeşme tatilini tamamlayacak unsurlardan…
What to eat? Seafood is at the top of the list in Çeşme. Especially sea bream, sea bass, octopus, and mussel... Kumru (a special toasted sandwich made from sesame seed bread), another symbol of the district, is a nice fast-food feast for the stomach. During the summer months, Kumru cafeterias, lined up in different towns, whose fame has exceeded Çeşme, are stage to queues. The famous Alaçatı meatball, gum jam, and gum ice cream must be tasted before returning from Çeşme...The sweet melons of Çeşme, exported to the world, and artichoke, the essential for tables filled with dishes cooked in olive oil, are elements that will complete a holiday in Çeşme...
48 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Diving: In Çeşme being an indispensable destination for scuba diving enthusiasts, there are unique regions for all underwater enthusiasts, from amateurs to professionals. In the district, where nature has been extremely generous, Fener Adası (Torch Island), Yatak Adası (Bed Island), Eşek Adası (Donkey Island) and Ildırı Körfezi (The Gulf of Ildırı) are the first places that come to mind for scuba diving. Hunting: Çeşme is a rich location for those who enjoy land hunting. The most interesting and exciting type of hunting is without a doubt boar hunting. Everybody can go boar hunting in Çeşme after obtaining all necessary permissions for the official authorities. Partridge and rabbit hunters are also among the guests of Çeşme. Camping: The camping areas in the bays of Büyük Liman (The Great Port) and Paşa Limanı (Pasha Port) offer pleasant and entertaining opportunities. The natural beaches in the Ildırı locality, where the ancient city of Erythrae is, are also suitable for camping. Hundreds of campers prefer this region every year. Yachting: Çeşme, one of the capital cities of tourism in Turkey, is also the preferred address for yacht tourism. Yat Limanı (Yacht Port), Alaçatı İskelesi (Alaçatı Pier), and Çeşme Altınyunus Yat Limanı (Çeşme Altınyunus Yacht Port), the fundamental yacht routes of Turkey, have the capacity to host hundreds of yachts and small tonnage ships every year.
Strange meeting in Eşek Adası Think of an island where those greeting you are hospitable donkeys... With its clean bays and hospitable donkeys Eşek Adası (Donkey Island), known previously as “Goni,” is the ideal location for day trip yacht tours and located an hour away from Çeşme by yacht. Its bays, which are closed off to north winds because of its natural
Ildırı
location, are ideal for both underwater and water sports. At the island, which is almost totally covered by scrub, there is a wind-operated water well in order for the donkeys to survive. The island totally services for touristic purposes and because it is within the scope of National Parks overnight stay is not permitted.
Land of legends Legends have a separate place in the adventure of Çeşme, which stretches from beyond the ages to date. Below are two of these legends: Legend of Erythrae: According to legend, a sculpture portraying the god Heracles was left on a raft at the city of Tyros in Fenike. The raft sails through seas and reaches the Ionian shores. It washed up on shore at Mesate Cape between the island of Chios and Erythrae. The people of Chios and Erythrae tried every way possible to carry the sculpture to their cities. However, the sculpture never moved. A blind fisherman of Erythrae told the women to cut their hair and give it to the men to make a rope in order to pull the sculpture out. Nobody, especially the aristocrat women, believed him. In the end, a Thracian slave did what the fisherman suggested and pulled out the sculpture with a rope made out of the women’s hair. The blind man started to see immediately. A holy place was built for the sculpture of Heracles and everyone, except Thracian women, were forbidden from entering. If you look closely at the coins, uncovered in Erythrae, on display at the Museum of Çeşme you will see the temple and sculpture portrayed, which somewhat makes the legend believable. Legend of Cbyl: A legend belonging to Cbyl, a seeress from Erythrae has been told many times since the ancient times to date. Cbyl, born in the Korykos Mountain, was blessed by the gods with the power of inspiration and clairvoyance. Her father was a mortal and her mother was a Nympha, a nixie thought to live in the mountains, the wilderness, the forests, at the springs of the fountains, and in the rivers. Nympha started her to make a prophecy at the minute she was born. The words from Cbyl’s were constantly in the form of verses. According to legend, Cbyl lived the life of nine people, every life being 110 years. What could possibly be the reason behind Cbyl’s long life? In order to find out the secret behind Cbyl’s long life you must come to Çeşme.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
49
Müze / Museum
Tarih, heykellerde yaşam buluyor Denizler Tanrısı Poseidon, Bereket Tanrıçası Demeter, İzmirli Homeros, gladyatörler, Nehir Tanrısı Kaistros heykelleri… İzmir Tarih ve Sanat Müzesi Taş Eserler Bölümü, görülmeye değer birçok eseri bünyesinde barındırıyor.
History regains life in the sculptures Sculptures of Poseidon, the God of Sea, Demeter, the Goddess of Harvest, Homer of İzmir, gladiators, and Kaistros, the God of the River... The Stone Works Department of İzmir History and Art Museum has a great number of artefacts worth seeing.
50 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
MEHMET TUNA İzmir Arkeoloji Müzesi Müdürü Director of İzmir Archaeology Museum Kültürpark'ta, toplam 13 bin 320 metrekare alan içinde yer alan İzmir Tarih ve Sanat Müzesi’nin en çok ilgi çeken bölümlerinden biri kuşkusuz Taş Eserler Bölümü. İki kattan oluşan Taş Eserler bölümünde Arkaik, Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait heykeltıraşlık eserleri ile mimariye bağlı plastik eserler sergileniyor. Arkaik Dönem (M.Ö. 900 - 700) Bölümün sağ tarafındaki teşhirde ilk olarak Arkaik Dönem (M.Ö. 900-700) taş eserleri sizi karşılar. Bu dönemde Batı Anadolu heykel sanatı, özellikle Mısır’la ilişkiler sonucunda büyük boyutlu heykellerle tanışmıştır. Bu etkileşim sonucunda M.Ö. 7. yüzyılın ortalarından itibaren daha büyük boyutta heykellerin yapımına başlanmıştır. Dönemin heykel örnekleri, genellikle kutsal alanlara sunu olarak ya da mezar taşı olarak dikilen büyük boyutlu mermer heykeller şeklinde ayakta, donuk bir şekilde, elleri iki yanda çoğu zaman bedene yapışık, sol ayak öne atılmış bir durumda gösterilir. Ağızda hafif bir gülümseme vardır. Kuros (genç erkek) heykelleri, bir bacak önde, kollar aşağı doğru sertçe uzanmış ve eller yumruk şeklinde tasvir edilir. Vücuda yapışık olan kollar, dönem içerisinde vücuttan ayrılmaya başlar ve hareket kazanır. Heykellerin esin kaynağı Mısır olsa da, bunlarda
Mısır örneklerinde görüldüğü gibi bir dayanak sütun parçası yoktur ve erkek heykelleri eteklik giymemiştir. Kuros heykellerinin aksine, Arkaik Dönem boyunca görülen Kore (genç kız) heykellerinin hepsi giyimli olarak betimlenmiştir. Erken dönemlerde giysi, bedene yapışık ve düzdür fakat zamanla vücut ile uyum sağlamıştır. Batı Anadolu'daki Arkaik Dönem heykel sanatının önemli merkezleri arasında Klaros (Ahmetbeyli) ve Erythrai (Ildırı-Çeşme) sayılabilir.
The Stone Works Department of İzmir History and Art Museum, located on an area of 13,320-metre square inside Kültürpark (Culture Park), is without a doubt the department that awakens the most interest. Sculptures and architecturally plastic artefacts belonging to the Archaic, Classic, Hellenistic, and Roman eras are on display at the two-storey Stone Works Department. The Archaic Period (900 B.C. – 700 B.C.) The stone artefacts from the Archaic Period (900 B.C. – 700 B.C.) are the first to greet you on the display at the right hand side of the section. Large-scale sculptures entered Western Anatolian sculpture art during this period especially because of relations with Egypt. Under this influence, large-scale sculptures started to be built as of the middle of the 7th Century B.C. Sculpture samples of the period generally displayed as dull, freestanding large-scale marble sculptures, with the left foot in front; arms open to the side and usually attached to the body, are erected as stele or votive offering in sacred areas. They have a slight smile on their mouths. Kouros (young man) sculptures are usually described as one leg in front, arms hanging down in a shrewd way, and their fists clenched. Arms stuck to the body, separate from the body and gain movement throughout the time. Even though the Egyptians were the source of inspiration for the sculptures, these sculptures have no support columns and the male sculptures have no skirts as in the Egyptian examples.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
51
The Classical Period (490 B.C. – 330 B.C.) During this period, the Kouros and Kore sculptures of the Archaic Era were replaced by sculptures of victorious sportsmen and portraits gods and goddesses. Sculptures during this period gained three-dimensional appearance. Sculptors started to make their sculptures from bronze during the Classic Period. Unfortunately, a vast majority of the sculptures from the period has not survived to date because bronze was a reusable material. Marble copies made during the Roman Period provide information in regards to what these sculptures looked like. The only sculpture representing this period in the museum is the Statue of Homer found in Claros. The Hellenistic Period (330 B.C. – 30 B.C.) Sculptures from the Hellenistic Period welcome you after the sculpture of the Archaic Period, on display at the right corridor of the Stone Artefacts Department. Character portraits developed Klasik Dönem (M.Ö. 490 - 330) Arkaik Dönem'de görülen Kuros ve Kore heykelleri bu dönemde yerlerini, galibiyet kazanan sporcu heykellerine, tanrı ve tanrıça betimlemelerine bırakmıştır. Bu dönem heykelleri üç boyutlu bir görünüm kazanmıştır. Klasik Dönem heykeltıraşları, heykellerini bronzdan da yapmaya başlamışlardır. Bronzun yeniden kullanılabilir bir malzeme olmasından dolayı, bu dönem heykellerinin büyük bölümü ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır. Bu heykellerin nasıl göründüğü hakkındaki bilgi, Roma Dönemi'ndeki mermer kopyalarından elde edilmektedir. Müzede bu döneme tarihlenen tek heykeltıraşlık eseri Klaros'ta bulunan Homeros Heykeli’dir. Helenistik Dönem (M.Ö. 330 - 30) Taş Eserler Bölümü’ndeki sağ koridorda sergilenen Arkaik Dönem heykellerinden sonra bizi Helenistik Dönem heykeltıraşlık eserleri karşılar. Helenistik Dönem'de karakter portreleri gelişmiştir. Dönemin en ünlü sanatçısı Lysippos'tur. Sanatçı, yaptığı bronz heykellerde insanları oldukları gibi değil; kendisine göründükleri gibi betimlemiştir. Dönemin en önemli özelliği olan taşkın hareket ile acı, üzüntü gibi yüz ifadeleri eserlerde görülebilir. Bu dönem heykeltıraşlığında Pergamon (Bergama) Ekolü önemli bir yer tutar. Bergama'daki Zeus Sunağı'nın frizinde ise tanrılar ile devlerin savaşı sahnelenmiştir. Şiddet, aşırı hareket ve yüzde patetik ifadenin görüldüğü bu kabartmalarda bir dram havası sezilir.
52 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Unliked the sculptures of Kouros, the Kore (young women) sculptures seen throughout the Archaic era are all portrayed in clothing. In the early era, the clothing was straight and wrapped around the body however; they gradually harmonized with the body as time went on. Claros (Ahmetbeyli) and Erythrai (Ildırı-Çeşme) are among the important locations representing sculpture art of the Archaic period in Western Anatolia.
in the Hellenistic Period. The most famous artist of the period is Lysippos. The artist portrayed people in his bronze sculptures not in the way as they were but as in the way they appeared to him. Facial expressions such as exaggerated behaviour, sorrow and grief, which were the most important features of the period, can be seen on the works. The Pergamon School of Sculpture plays an important role in sculptures of this period. The war between the gods and the giants are described on the frieze of the Altar of Zeus in Bergama. A dramatic atmosphere is observed on the reliefs where violence, exaggerated behaviour and pathetic expressions on the face are seen.
Roman Period (30 B.C. –395 A.D.) It cannot be said that the sculpture art of the Romans is as creative as the Greeks. The Romans gathered Greek structures produced before them, took them back to their country, and increased them with replicates. These replicates give us information about original structures that have not survived up to now.
Roma Dönemi (M.Ö. 30 - M.S. 395) Romalıların heykel sanatında Yunanlılar kadar yaratıcı oldukları söylenemez. Romalılar, kendilerinden önce gelen Yunan yapıtlarını toplayarak ülkelerine getirmiş ve bunları kopya ederek çoğaltmışlardır. Bu kopyalar, günümüze ulaşamayan orijinal heykeller hakkında bilgi vermektedir. Romalılar, plastik sanatların portre ve kabartma dallarında ise orijinal yapıtlar ortaya koymuşlar ve Yunan portrelerindeki idealizmin yerine gerçekçi bir üslup uygulamışlardır. Roma Sanatı'nın tüm dallarında eyaletlerin etkisi açıkça görülmektedir. Bu eyaletlerin en önemlisi ve zengini Asya Eyaleti (Anadolu) idi. Anadolu'daki Roma heykel sanatının başlıca merkezleri Smyrna, Ephesos, Pergamon ve Aphrodisias olarak gösterilebilir.
The Romans created original works in the branches of portrait and relief in plastic arts and they applied a realistic style instead of idealism in the Greek portraits. The influence of the provinces is observed clearly on all branches of the Roman Art. The most important and the richest one is the Province of Asia (Anatolia). Smyrna, Ephesos, Pergamon and Aphrodisias can be regarded as the main centers of the Roman art of sculpture in Anatolia. The sculpture group of Demeter, Poseidon, and Artemis, uncovered at Agora, are rare works of art worth seeing.
tombs belonging to the Hellenistic and Roman periods are on display. The majority of the works of art displayed belong to the Roman Period. Gladiators Section A hall in the Stone Works Department is dedicated to gravestones belonging to gladiators, heroes of the exciting games of period of the Roman Empire. Most of the seven steles (gravestones) belonging to the Roman Period were uncovered in and around İzmir. The steles, belonging to gladiators that live between 264 B.C. and 1 A.D., allow visitors to relive that moment with the pictures portraying the games.
Burial Hall In the Stone Works department, there is a “U” shaped burial hall where various steles (gravestone) with reliefs and two
Agora'da gün ışığına çıkartılan Demeter, Poseidon ve Artemis heykel grubu ise görülmeye değer nadir eserlerden. Gömü Anıtları Salonu Taş Eserler bölümünde, Helenistik ve Roma dönemlerinden çeşitli kabartmalı stellerin (mezar taşı) iki adet lahdin (mezar) sergilendiği “U” şeklindeki gömü anıtları salonu yer almaktadır. Sergilenmekte olan eserlerin çoğu Roma Dönemi'nde yapılmış eserlerdir. Gladyatörler Bölümü Taş Eserler Bölümü’nün bir salonu da Roma İmparatorluğu döneminin heyecanlı oyunlarının başkahramanı olan gladyatörlerin mezar taşlarına ayrılmıştır. Roma Dönemi’ne ait yedi tane mezar taşının (stel) birçoğu İzmir ve çevresinde bulunmuştur. MÖ 264 ile MS 1 arasında yaşayan gladyatörlere ait steller, oyunları anlatan resimlerle ziyaretçilere o anı yaşatmaktadır.
Müzenin duvarını süsleyen çıplak adamlı taban mozaiği A floor mosaic of naked man decorating the wall of the Museum.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
53
İnanç Turizmi / Belief Tourism
Sinagoglarda ibadet 500 yıldır sürüyor Yaklaşık 500 yıl önce İzmir’e yerleşen Museviler, kentin adeta doğasında bulunan saygı ve hoşgörü içinde yaşamlarına devam ediyorlar. Sinagoglardaki hazan sesleri, minarelerden yükselen ezan seslerine karışıyor…
Worship at synagogues has been practiced for 500 Years The Jews, who settled down in İzmir nearly 500 years ago, have been living in respect and tolerance which is a part of city’s nature. Hazan from the synagogues mingles with sounds of prayer call rising from the minarets...
54 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Farklı köken ve dinden insanların huzurla yaşamasının yanı sıra, her türlü dini ve kültürel gelenek de rahat uygulandığından İzmir’in her köşesi, tarihin izlerini yansıtan özel yapılarla bezenmiştir. Bu yapılar içerisinde Musevilerin kutsal ibadethaneleri olan sinagoglar bir başka deyişle havralar da yer alır. Büyük bir çoğunluğu Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın sonundaki Havra Sokağı'nda yer alan sinagogların bir kısmı restore edilerek inanç turizmine katkı sağlıyor. Amaçlarının kentte var olan tüm sinagogların restore edilmesi olduğunu söyleyen İzmir Musevi Cemaati Başkanı Jak Kaya, Agora – Kemeraltı - Havra Sokağı üçgeninde yer alan kutsal mekanların değerlendirilmesinin İzmir turizmine canlılık getireceğini savunuyor.
Because every religious and cultural tradition is easily practiced besides people from different origins and religions can live in peacefulness, special buildings reflecting traces of history decorate every corner of İzmir. Among these structures are synagogues, the blessed house of prayer for Jews. The vast majority of these synagogues, located on Havra Sokak (Street of Synagogues), at the end of the historical Kemeraltı Bazaar, contribute to faith tourism after undergoing renovation. Jak Kaya, Chairman of the İzmir Jewish Community expressed that their goal was to renovate all of the synagogues in the city and argued that utilising sacred places within the Agora-Kemeraltı-Havra Sokak triangle will liven up tourism in İzmir.
İzmir’deki Musevi varlığı nereye uzanıyor? KAYA: İzmir’de Musevi varlığı 500 yıl geriye gider. 1492’de İspanya’dan sürülen Museviler 2. Beyazıt döneminde çeşitli yollardan Ege Bölgesi’ne gelip yerleşmişler. Hatta bazı kaynaklara göre 2. Beyazıt, kovulan Musevilere İspanya’dan gelmeleri için gemi göndermiş. Bu göçten sonra tabiî ki Musevilerin ilk yaptıkları ibadethanelerini kurmak olmuş. O zamanki Yahudi yerleşim bölgesi Havra Sokağı ve civarındaki bölgeler olduğu için sinagoglar orada yoğunlaşmış. 19. yüzyılda 20 - 25 bin kişilik kalabalık bir Musevi cemaatten söz ediliyor. Bu cemaatin inanç ihtiyacına göre o bölgede 10-12 tane havra inşa ediliyor. Zaten Havra Sokağı denmesi de o bölgede çok sayıda havra olmasından ileri geliyor.
How far back does the Jewish presence in İzmir go? KAYA: The presence of Jews in İzmir dates back 500 years. Jews exiled from Spain in 1492, settled down in the Aegean region from various ways during period of the Bayezid II. In fact, according to some sources, Bayezid II sent ships for the expelled Jews from Spain in order to bring them. After this migration, the first thing the Jews did was to build their houses of prayer. The reason why most of the synagogues were built in the Havra Sokak area is that settlement area of Jews in those times was the Havra Sokak and its surrounding quarters. It is said that in the 19th century there was a Jewish community of 20,00025,000 people. According to the religious needs of this community, 10 to 12 synagogues were built in the area. Hence, the reason behind the name Havra Sokak (Streets of Synagogue) is the number of synagogues in the region.
Bugün İzmir’deki Musevi cemaati kaç kişiden oluşuyor? KAYA: Birçoğu iş veya okul nedeniyle şehir dışına gittiği için Musevilerin sayısında büyük azalma var. Bugün Musevi cemaatinin İzmir’deki varlığı bin 500 kişi civarında.
Jak Kaya
Bölgelere göre sinagogların dağılımı nasıl? KAYA: İzmir’deki sinagogların yerleşimlerini Havra Sokağı, Alsancak ve Asansör bölgesi diye üçe ayırabiliriz. Bikur Holim, Algaze, Şalom ve Sinyora Giveret sinagogları Havra Sokağı’ndaki ibadete açık mabetlerimiz. Bunun dışında Havra Sokağı’nda restorasyon
Algaze Sinagogu
İzmir’de kaç sinagog var? KAYA: Bir kısmı yıkık veya harap, restorasyona muhtaç 13 sinagog var. Çeşitli yollardan kaynak yaratarak bu milli mirası kurtarmaya gayret ediyoruz. Bunlardan 4’ü tam anlamıyla ibadete açık.
bekleyen Ets Hayim, Hevra, Portekiz ve Beth İlel Sinagogları ile Hahambaşı evi var. O bölge dışında yer alan iki önemli sinagogumuzdan Mithatpaşa Caddesi’ndeki Büyük Sinagog 1907 yılında yapılmış İzmir’in en büyük sinagogu. İtalyan bir mimar tarafından yapıldığı için daha modern, kiliseyi andıran bir havası
How many people are there in the Jewish community in İzmir today? KAYA: There is a huge decrease in the number of Jews, as they have moved elsewhere due to work or education. Today, the Jewish community in İzmir comprises of approximately 1500 people. How many synagogues are there in İzmir? KAYA: There are thirteen synagogues, some of which are demolished or ruined, in need of
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
55
var. Havra Sokağı’ndakiler ise tipik kare şeklinde, minberi ortada yer alıyor. Törenler, düğünler ve büyük bayram kutlamaları burada yapılıyor. Alsancak 1390 sokaktaki sabah-akşam kesintisiz ibadet edilebilen sinagog ise Shaar Ashamayan Sinagogu. 1964 yılında yapılması sebebiyle kentin en yeni sinagogu. Bunlarla ilgili nasıl bir çalışma yapılıyor? KAYA: İsrail’de faaliyetlerini yürüten bir vakıf, Musevi uygarlıklarının ibadet yerlerini gün yüzüne çıkarmak ve kullanılır hale getirmek için çalışmalar yapıyor. Vakfın kurucularıyla İzmir’de ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bir kısmının tapusu İzmir Musevi Cemaati Derneği’ne ait olsa da bazılarındaki hukuki problemler aşıldıktan sonra başlayacağız. Hepsini aynı vakfın şemsiyesi altına sokmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemlerde Konak ve Büyükşehir Belediyeleri ile ortak çalışmalar içine girmeyi düşünüyoruz. İstiyoruz ki sinagoglarımızı inanç turizmine kazandıralım. Yurtdışından gelen, Musevi olan ya da olmayan turistler İzmir’de böyle bir tarihi miras olduğunu da görsünler. Kemeraltı’nda canlı bir ticaret merkezi olan Havra Sokağı, adını bölgedeki çok sayıdaki Musevi ibadethanesinden alıyor. Havra Sokak (Street of Synagogues), a lively trading centre in Kemeraltı, which gets its name from many a synagogue in the area.
Sinagogların değerlendirilmesiyle nasıl bir turizm rotası çizilebilir? KAYA: Agora’nın ön cephesinin açılması ve Havra Sokağı ile sinagogların da tam karşısında yer alması büyük bir avantaj. Orası öyle bir
İbadete açık sinagoglar Bikur Holim: İkiçeşmelik Caddesi’nde bulunan Bikur Holim Sinagogu 1724 yılında İzmir’de yaşayan Hollanda asıllı Salomon de Ciaves tarafından yaptırılmış. 1772’de çıkan büyük yangında yok olan bu ilk sinagogun yerine yenisi 1800 yılında Manuel de Ciaves tarafından yaptırılmış. Bugün İzmir’in en güzel sinagogu olan Bikur Holim o günlerdeki görüntüsünü günümüzde de koruyor. Şalom (Aydınlı) Sinagogu: Aydın civarından gelen Musevilerin 1800’lü yıllarda inşa ettikleri, Aydınlı Sinagogu olarak da anılan havrada öğlen duaları ediliyor. Algaze Sinagogu: Kentin en eski sinagogu olan Algaze, sinagog mimarisini en iyi yansıtan ibadethanelerden biri. Musevi cemaati cumartesi günleri ve bayramlarda bu sinagogu kullanıyor. Sinyora Giveret Sinagogu: İbadet fonksiyonu pek fazla olmayan bu sinagogda sadece bazı toplantılar gerçekleştiriliyor. 2006 yılında tadilat gören sinagog, 25 yıl sonra ilk defa geçtiğimiz yıl bir düğüne ev sahipliği yapmış. Ferah yapısı nedeniyle yaz aylarında öğlen duaları için bu sinagogun açılması planlanıyor. Beth İsrael Sinagogu: Karataş semtinde 1905 yılında Sultan 2. Abdülhamit fermanıyla inşasına başlanan ve 1907 yılında hizmete açılan, Beth Israel Sinagogu bugün düğün törenlerine sahne olmaktadır. Sinagogda zaman zaman konserler de düzenleniyor.
56 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Mezuza
renovation. We give great effort to find resources through numerous ways in order to rescue this national heritage. Four of these are exactly open for worship. Which regions are the synagogues located? KAYA: It is possible to separate the synagogue locations in İzmir into three; Havra Sokak, Alsancak, and the Asansör Region. Bikur Holim, Algaze, Shalom, and Sinyora Giveret synagogues, located on Havra Sokak, are our houses of prayer open to worship. Apart from these, Ets Hayim, Hevra, Portekiz( Portuguese), and Beth Ilel Synagogues and the Chief Rabbi’s House await renovation on Havra Sokak. Outside of this region, the Great Synagogue, known as Bet Israel, located on Mithatpaşa Street is the largest one in İzmir and was built in 1907. Built by an Italian architect it has a more modern ambiance similar to that of a church. The ones in Havra Sokak are typically square shaped with the pulpit in the middle. This is where ceremonies, weddings, and large religious celebrations take place. The Shaar Ashamayan Synagogue, located in Alsancak at Street 1390, is where non-stop worship takes place, morning and night. Built in 1964, it is the city’s newest synagogue. What projects related to them are underway? KAYA: A charitable foundation, which carries out
bölge haline gelmeli ki; turist Agora’yı gezdikten sonra, sinagogları görmeli, oradan Kemeraltı’ndaki camileri görmeli. Sinagogların hemen yanı başında Şadırvanaltı, Salepçioğlu camileri var. Hatta Hilton’un karşısında kilise bulunuyor. Bir kilometre çapındaki bir alanda bütün dinlerin yaşadığı mabetler var. Kent için çok büyük bir potansiyel bu.
Synagogues open for worship Bikur Holim: Built by Salomon de Ciaves, a Dutch born İzmir resident, in 1724, the Bikur Holim Synagogue is located on İkiçeşmelik Street. Manuel de Ciaves built a new synagogue, to replace the first synagogue destroyed in the great fire in 1772, in 1800. Today, Bikur Holim, the most beautiful synagogue in İzmir, keeps its appearance in those days. Shalom (Aydınlı) Synagogue: Midday prayers are held in the synagogue, known as Aydınlı Synagogue, built by Jews coming from surrounding areas of Aydın in the 1800’s. Algaze Synagogue: Algaze, the oldest synagogue in the city, is one of the houses of prayer that reflect the architecture of synagogues best. The Jewish community uses this synagogue on Saturdays and religious days. Sinyora Giveret Synagogue: Numerous meetings are held in this synagogue, which has not too much worship function. The synagogue that underwent repairs in the year 2006, hosted a wedding for the first time in 25 years last year. The plan is to open this synagogue for midday prayers during summer months because of its spacious structure. Beth Israel Synagogue: The Beth Israel Synagogue which started to be constructed with the decree of Sultan Abdülhamit II in Karataş locality in 1905 and was opened for service in 1907 today is used for wedding ceremonies. From time to time, concerts are also held at the synagogue.
Hoşgörü diyarı İzmir’deki Museviler inançlarını nasıl yaşarlar? KAYA: İzmir’deki Museviler liberal görüşlüdür. Yani koyu dindar değillerdir. Siyah pardösü giyen, siyah şapkalı favorili aşırı sağcı Museviler gibi değiliz. Sadece İzmir değil, genel olarak Türkiye Musevileri inançlarına bağlı ama daha çok geleneklerine bağlı bir topluluktur. Bayramlarda kalabalık oluruz, gün içinde yapılan dualara ise daha küçük gruplar gelir. Havra Sokağı’nda yıllardır Müslüman ve Museviler birlikte yaşıyor. İki topluluk arasında nasıl bir ilişki var? KAYA: Her iki taraf da o bölgenin geçmişini çok iyi bildiği için komşuluk ilişkileri çok gelişmiştir. Esnafla sürekli iletişim halindeyiz. İzmir’in bu konuda çok büyük bir hoşgörüsü var. Gerek Havra çevresinde oturan insanlar, gerekse esnaf büyük bir yakınlık gösterir. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
57
İbadet ritüelleri Sinagog içinde erkekler başlarını Kipa adı verilen ufak takkeler ile örterken, evli kadınlar da başlarını örterler. Ancak reformistlerde bu tür uygulamalara rastlanmayabilir. Sinagogda dini töreni Hazan (Kantor) adı verilen din görevlisi yönetir, hahamlar ise daha çok ayinin bir bölümünde Tevrat’ın o haftaki bölümü olan peraşanın açıklamasını yerel dilde yaparlar. Günlük tören sidur adı verilen ayin kitabından sabah, öğlen veya akşam bölümlerinden uygun olanının okunması şeklindedir, halk da ellerindeki kitaplardan bunu takip eder. Dualar ezberden bilinse dahi kitaba bakma ve kitaptan okuma mecburiyeti vardır. Sinagogda ayin dili çoğunlukla İbranice bazı bölümler ise Aramice’dir. its activities in Israel, is working to renew and shed light on houses of prayer belonging to Jewish civilizations. We are carrying out joint works in collaboration with the founders of the charitable foundation in İzmir. Even though some of the deeds belong to the İzmir Jewish Community Association, we will start to work once legal issues in some are resolved. We want to gather them all under the umbrella of the same charitable foundation. We are thinking of entering into joint projects with Konak Municipality and Metropolitan Municipality in the coming periods. We want to make our synagogues a part of faith tourism. We want foreign tourists, whether they are Jewish or not, to experience that İzmir has such a historical heritage. How is a tourism route be drawn by utilising the synagogues? KAYA: The opening of Agora’s front facade which is opposite to Havra Sokak and the synagogues is a big advantage. The area must come to such a region that tourists should see the synagogues after they visit Agora and then the mosques in Kemeraltı. Şadırvanaltı and Salepçioğlu mosques are right next to the synagogues. In fact, there is a church right opposite the Hilton. Within a one-kilometer diameter there are shrines belonging to all religions. This is a great potential for the city.
Land of tolerance How do the Jews in İzmir live their beliefs? KAYA: The Jews in İzmir are liberal. In other words, they are not extreme religionists. We are not like the extreme right-winger Jews that wear black raincoats, black hats, and have sideburns. Jews, not just in İzmir but also throughout Turkey, are a community that is religious but more Hebraist (Jews that are devoted to their traditions). We form a crowd on religious festivals
58 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Worship rituals
however; smaller congregations come at prayers during the day. Muslims and Jews have been living together for years in Havra Sokak. What type of relationship do they have? KAYA: As both parties know the history of the region well, neighbour relations are very developed. We are in constant communication with tradesman. İzmir has a great tolerance in regards to this subject. Both people sitting around the synagogue and the tradesmen are extremely friendly.
Inside the synagogue, men are required to cover their heads with a small cap called a Kippah, while married women are also required to cover their heads. However, you might not come across such requirements in reformists. The religious ceremony in the synagogue is conducted by the Hazzan (cantor), a religious professional. Rabbis usually explain the weekly sections (parsha), chosen from the Torah for that week, in local languages in a certain part of the religious ceremony. Daily ceremony is such a way that suitable parts of the Siddur (prayer book) are read in the morning, at midday, or in the evening, where the congregation follows the parts read from their own books. Even if the prayers are known by heart, it is mandatory to look and read from the book. Hebrew is the main language used during ceremonies in synagogues but there are also parts in Aramaic.
Bostanlı Vapur İskelesi üstünde, gözünüzün Körfezi gördüğü en güzel noktada hizmet veren Altınbalık işletmeleri İzmir’de balık keyfinin ilk akla gelen adresi...
ALTINBALIK
İŞLETMELERİ
Bostanlı Vapur İskelesi Üstü 0232.362 01 75 - 330 45 14 www.altinbalik.net Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
59
Röportaj / Interview
Kruvaziyer turizminde İzmir ana liman olabilir İklimi, kültürel ve tarihsel değerleri ile kruvaziyer turizmi için artı değer taşıyan kentlerden olan İzmir, Alsancak Limanı’nda karşıladığı turist sayısını son yıllarda artırdı.
Gèza Dologh
İzmir could be a main port In cruise tourism The port of Alsancak in İzmir, a city that bears additional values in regards to cruise tourism with its climate, cultural and historical values, has increased the number of tourists greeted in recent years.
60 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Türkiye’nin en büyük konteyner limanı olan Alsancak Limanı, kruvaziyer turizminde de atağa geçti. Kruvaziyer turizminde hacmi genişletmenin, kentte görülecek yerler sayısının artırılması ile ilgili olduğunu vurgulayan Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Gèza Dologh, gemilerin kalış sürelerinin artırılmasının da kent turizmine katkısı olacağını düşünüyor.
The port of Alsancak, the biggest container port in Turkey, proceeds to attack in cruise tourism. Emphasising that increasing the volume of cruise tourism is regarding that the number of places available for sightseeing in the city is increased, Gèza Dologh, Chairman of the Executive Board at the Chamber of Maritime Trade İzmir Branch, also thinks that increasing the length of time the ships stay will contribute to the city’s tourism.
Kruvaziyer turizminde hangi noktadayız? DOLOGH: İzmir, yüzyıllardır sadece Anadolu’nun değil, Uzak ve Ortadoğu’nun batıya açılan önemli uluslararası kapısı, Ege Bölgesi’nin merkezi olarak tanımlandı. Pergamon, Efes, Teos, Milet, Priene, Aspendos, Olympos gibi antik dönemin dünyaca ünlü liman
What point are we at in cruise tourism? DOLOGH: For centuries, İzmir has been identified as the centre of the Aegean region and an important international door that opens to the west for not only Anatolia but the Far and Middle East as well. While the world famous port cities of the ancient period such as Pergamon, Ep-
‘Ben’ değil, ‘biz’ olmalı Başkanlığını Gèza Dologh’un yürüttüğü İzmir Kongre Turizm Tanıtım AŞ, kentin tanıtımı için yurtdışı fuarlarını hedef seçti. İzmir Destination Grubu ile CVB şemsiyesi altında iki ayrı hedef belirlediklerini anlatan Dologh, “Birincisi denizkum-güneş turizmini planlayan Destination İzmir grubu, diğeri de kongre ve ziyaretçi sayısını artırmak için çalışan CVB Grubu. Onlar önümüzdeki turizm sezonunu planlıyorlar, biz ise daha uzun vadeli dönemi. Çünkü büyük kongreler en az beş yıl öncesinden planlanır. Şu anda daha küçük boyutlu 300-500 kişilik organizasyonları düzenliyoruz.” dedi.
It should be ‘us’ not ‘me’
kentleri çeşitli nedenlerle yok olurken İzmir bu özelliğini hiç kaybetmedi. Ayrıca, çevresindeki yörelerde mevcut Bergama, Efes gibi antik kentleri de muhafaza etmiş olmasıyla günümüzde de çekiciliğini sürdürmesini sağlıyor. İzmir, aynı zamanda coğrafik kıyı şeridinin yüzde 60’ı deniz kıyısında bulunan ve Anadolu Türklerinin denizle buluştuğu önemli bir şehir olma özelliğini de her zaman korudu. Tüm bu özelliklere rağmen kruvaziyer turizminde emeklemekten yeni çıktık. Bundan beş yıl önce hiç gemimiz yokken, bugün haftada en az iki gemiyi ağırlıyoruz. Kruvaziyer gemilerinin sahiplerine ziyaretler yapmamız ve İzmir Ticaret Odası’nın gemi yolcularından alınan ayakbastı ücretini ödemesinin karşılığıydı tüm bunlar.
İzmir Kongre Turizm Tanıtım A.Ş. (İzmir Convention Tourism Promotion), conducted by Gèza Dologh as Chairman, has chosen overseas exhibitions as the target to promote the city. Dologh explained that they had determined two different targets under the İzmir Destination Group (İzmir Destination Grubu) and CVB and went on to say, “The first is the sea-sand-sun tourism planned by Destination İzmir Group and the other is the CVB Group trying to increase the number of conventions and visitors. They are planning the upcoming tourism season while we are planning the long-term because large conventions are planned at least five years in advance. At the moment, we are holding smaller organisations for 300 to 500 people.”
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
61
Geçtiğimiz yıla göre kruvaziyer turistlerinin sayısı ne kadar arttı? DOLOGH: 2009’da 400 bine yakın turist geldi gemiyle. Ben bu yıl rakamın 500 bin olacağını tahmin ediyorum. Şu anda haftada iki gemi İzmir Limanı’na yanaşıyor; salı günleri MSC, çarşamba günleri ise Costa gemisi. İki geminin toplam yolcu kapasitesi yaklaşık 10 bin yolcu. Rutinler dışında ağırladığımız gemiler de oluyor. Bu yolcuların yaklaşık yüzde 40’ı İzmir’de kalıyor, diğer kısmı ise Bergama ve Efes’i tercih ediyor. Kruvaziyerle gelen turistler için neler yapılıyor? DOLOGH: Bu noktada yerel yöneticiler olarak yapmamız gereken, İzmir’in gezilecek yerlerini artırmak ve turistlere gösterebilmek. Büyükşehir Belediyesi, Kemeraltı’na bir ring otobüsü koydu, fayton gezileri düzenleniyor, taksiciler Esnaf Odası ile ortak çalışma sonucu organize oldu, turistlerin yoğun olduğu bölgelerdeki taksicilerin daha özenli giyinmesi ve yabancı dil öğrenmeleri sağlandı. Başka neler yapılabilir? DOLOGH: Bunlar güzel adımlar ancak yine de gezilecek yerleri artırmalıyız. Kemeraltı yeterli değil, Agora’daki çalışmalar hız kazanmalı, Ege Medeniyetler Müzesi’ni faaliyete geçirmeliyiz. İzmir Alsancak Limanı’na gelen kruvaziyer gemileri sabah gelip akşam dönüyor, bu durumun değiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Gelen gemilerin konaklamasıyla hem İzmir’in tanıtımı artar, hem de İzmir ekonomisi daha fazla kazanır. İzmir’i gelen turiste daha çok tanıtmış oluruz. Örneğin, turistlere Türk gecesi düzenleyebiliriz, Türk mutfağını ve güzel bir İzmir akşamında onlara Kordon’u tanıtabiliriz. Bunlar yapılamayacak şeyler değil. Önümüzdeki yıllarda ben bunların gerçekleşeceğine inanıyorum. Sahip olduğu potansiyele rağmen İzmir turizm hareketlerinden hak ettiği payı alabiliyor mu? DOLOGH: İzmir halen ülkemizin toplam turizm gelirinin ancak yüzde 3,7’sini alabiliyor. Bu payın büyütülmesi ve ülke turizminde İzmir’in hak ettiği yeri alabilmesi için, Akdeniz’in incisi İzmir’i Efes, Meryemana, Bergama ve Agora ile birlikte bir tarih hazinesi olarak görüp, üzerine binlerce yıldır dini kavramların yeşerdiği ve geliştiği inanç merkezi olma özelliğini koyarak ve tüm bunları günümüzdeki termal ve sağlık turizmi imkânları ile birleştirmemiz lazım. Böylelikle ortaya çıkacak asıl İzmir, dünyanın ilgi odağı olacağı gibi, kruvaziyer turizmin de Akdeniz’deki vazgeçilmez ana limanlarından biri olabilir. ÇİĞDEM ASKERİ
62 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
hesus, Teos, Miletus, Priene, Aspendos and Olympos no longer exist because of various reasons İzmir has never lost this feature. The fact that it has maintained ancient cities, in its surrounding regions, such as Bergama and Ephesus allows it to maintain its charm today. At the same time İzmir has always protected the characteristic of being an important city where Anatolian Turks meet the sea, and that sixty percent of its geographic costal strip is on the seashore. Despite all of these features, it has only just stopped crawling in cruise tourism. While we had no ships five years ago, nowadays we welcome at least two ships a week. All these are in return for us visiting the owners of the cruise ships and İzmir Chamber of Commerce collecting city toll from passengers on the ship. How much has the number of cruise tourists increased in comparison to last year? DOLOGH: In 2009 approximately 400,000 tourists came by ship. My estimate is that this year the figure will be 500,000. At present two ships a week come into the port of İzmir, the MSC ship on Tuesdays and the Costa ship on Wednesdays. The total passenger capacity of both ships is approximately 10,000 passengers. There are also ships we welcome that are unscheduled. Nearly forty percent of these passengers stay in İzmir while the others prefer Bergama and Ephesus. What is being done for tourists that come on cruises? DOLOGH: At this point, the thing that we as local administrators need to do is to increase the number of places of İzmir to visit and show them to tourists. Metropolitan Municipality has put a ring bus on at Kemeraltı, is organising horse drawn carriage tours, taxi drivers are working together with the Chamber of Artisans and being
organised, taxi drivers are learning foreign languages and dressing appropriately to accommodate tourists in areas where tourists are more. What else can be done? DOLOGH: These are great steps but we still need to increase the number of places to visit. Kemeraltı is not enough, the works at Agora must speed up, and we must open the Museum of Aegean Civilizations. The cruise ships that come into Alsancak port at İzmir arrive in the morning and return in the evening, I believe that this situation must change. If the ships stay overnight İzmir’s promotion will increase, and İzmir’s economy will gain more. This will give us more opportunity to promote İzmir to the visiting tourists. For example, we could organise a Turkish night for them, and promote the Kordon on a beautiful İzmir night and Turkish cuisine. These things are not impossible to do. I believe that these will realize in coming years. Do you think that İzmir has the share it deserves in tourism activities considering the potential it has? DOLOGH: İzmir still only gets 3.7% of the total tourism revenue in our country. In order for İzmir to increase its share and take its deserved place in the country’s tourism: We need to see İzmir, the pearl of the Mediterranean, as a historical treasure together with Ephesus, the House of the Virgin Mary, Bergama, and Agora and İzmir as a place where religious concepts have flourished and developed for thousands of years making it a belief centre and combine these with the thermal and health tourism opportunities today. Thus, the real İzmir that will emerge will become one of the indispensable main ports of the Mediterranean in cruise tourism as well as being the world’s centre of attention.
63
RK Tanıtım 463 75 40
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
Güncel / Actual
Sakin Kent’in renkli pazarı Bir yanda sıcacık poğaçalar, kekler, bir yanda mis kokulu mandalinalar, hormonsuz domatesler… Bir de güler yüzlü satıcıları eklediğinizde Sığacık Kaleiçi Pazarı’nda buluyorsunuz kendinizi…
The colourful market of the Cittaslow With toasty pastries, cakes on one side and fragrant tangerines, hormone-free tomatoes on the other... and with the addition of cheerful sellers you find yourself in Sığacık Kaleiçi market...
64 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Türkiye’nin ilk Cittaslow (Sakin) kenti Seferihisar’ın Sığacık Mahallesi’nde kurulan Kaleiçi Organik Pazarı, çiftçiler ve ev hanımlarına yeni bir iş kapısı oluştururken, Cittaslow’un Yerel Üretici ve Ürünleri Destekleme kriterinde de önemli bir adım atılmasını sağladı. Seferihisar Belediyesi’nin “Seferihisar’ın Renkli Pazarı” sloganıyla geçtiğimiz yıl Aralık ayında başlattığı Sığacık Kaleiçi Pazarı’nda yüzün üzerinde çiftçi ve iki yüz ev hanımı kendi ürettikleri ürünleri satıyor. Seferihisar Köy Pazarı’nın ardından yerel üretimi destekleyen ikinci paza-
nı gerçekleştirirken, ev hanımları da evlerinde yaptıkları pasta, poğaça, kek, börek, çörekleri satıyor, hatta eşleri de çay satışıyla kendilerine destek veriyor. Pazar sayesinde şimdiden yüzlerce kişiyi ağırlayan Sığacıklılar, Seferihisar Belediyesi’nin desteğiyle Sığacık Pazarı’nı İzmir’in en gözde pazarı haline getirmeyi hedefliyor. Her pazar günü kurulan pazaryerinin, Cittaslow kriterleri arasında yer alan Yerel Üretici ve Ürünleri Destekleme maddesi için de çok önemli bir adım olduğunu söyleyen Seferihi-
While Kaleiçi Organic Market, set up in the Sığacık neighbourhood of Seferihisar, the first Cittaslow (Slow City) of Turkey, provides new business doors for farmers and housewives, it has also led to a significant step in the criteria of Cittaslow Local Producer and Products Support. At Sığacık Kaleiçi Market, launched last December under Seferihisar Municipality’s slogan of “The Colourful Market of Seferihisar”, there are more than a hundred farmers and two hundred housewives selling their own products. Goods from the wholesale market hall to market are not permitted by Seferihisar Municipality, who opened the second market to support local production after Seferihisar village market. Farmers sell the products grown in their gardens while women sell the foods and craftworks they have made. At the market where nylon bags are not used, shopping is done with nets and brown paper bags. In addition to different varieties of vegetables grown in the villages of Seferihisar, satsuma tangerines are sold at reasonable prices at the district, which has the best tangerines in Turkey.
At Sığacık Kaleiçi Market, opened with colourful Seferihisar Belediyesi’nin “Seferihisar’ın Renkli Pazarı” At Sığacık Kaleiçi Market, launched last December under scenes, farmers sell their orsloganıyla geçtiğimiz yıl Aralık ayında başlattığı Sığacık Seferihisar Municipality’s slogan of “The Colourful Market of ganic products while houseKaleiçi Pazarı’nda yüzün üzerinde çiftçi ve iki yüz ev hanımı Seferihisar”, there are more than a hundred farmers and two wives sell their homemade kendi ürettikleri ürünleri satıyor. hundred housewives selling their own products. cream cakes, pastries, cakes, pies and cookies, some of rını açan Seferihisar Belediyesi, pazara halden sar Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Ev hanımla- their husbands even give support them by selling mal girişine izin vermiyor. Çiftçiler bahçelerin- rımıza, ekonomik krizle boğuşan çiftçilerimi- tea. With the support of Seferihisar Municipality de ürettikleri ürünleri, kadınlar ise el işleri ve ze böylece bir kapı daha açmış olduk. Burada the people of Sığacık, who have already hosted hazırladıkları yiyecekleri satıyor. Naylon poşet anne, baba, çocuk hep birlikte tezgahlarında hundreds of people thanks to the market, aim kullanımının da yapılmadığı pazarda alışveriş- bir şeyler satıyor. Biz yerel tatlarımızı, lezzetle- Sığacık market to become İzmir’s most favourite ler file ve kese kâğıdıyla gerçekleşiyor. rimizi tüm dünyaya açmayı planlıyoruz. Sığacık market. Pazarı’nda da bunun bir adımını atmış olduk. Pazarda Seferihisar’ın köylerinde yetişen de- Sığacık Kaleiçi dünyada kale içi hayatın devam Tunç Soyer, Mayor of Seferihisar, explained that ğişik sebze çeşitleri satılırken, Türkiye’nin en ettiği nadir yerlerden bir tanesidir. Bahar ay- the market place set up every Sunday is also güzel mandalinasına sahip olan ilçede, satsu- larından itibaren bu pazarla birlikte Sığacık’ın very important for the article of Local Producer ma mandalinalar uygun fiyata satılıyor. Renk- İzmir’in cazibe merkezi olacağını ve hafta son- and Products Support among criteria of the Citli görüntülerle açılışı yapılan Sığacık Kalei- ları binlerce misafiri ağırlayacağını düşünüyo- taslow and went on to say, “We have opened çi Pazarı’nda çiftçiler organik ürünlerin satışı- rum.” dedi. another door for housewives and farmers struggling with the economic crisis. Mother, father and child can all sell something together at the stalls here. We are planning to open up our local tastes and flavours to the world. Sığacık Kaleiçi (inside the castle) is one of the rare places in the world in which the life within a castle continues. I believe that as from the spring months, together with this market Sığacık will become the attraction centre of İzmir and host thousands of visitors at weekends.”
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
65
Mimari / Architecture
Yeni Sanat’ın Pasaport’taki temsilcisi İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Binası 1922 yılındaki yangından geriye kalan ender binalardan birisi olan ve bugün İl Kültür ve turizm Müdürlüğü binası olarak kullanılan yapı, "romantik süsleme akımı" olarak anılan "Art Nouveau" stilinin yansımalarını taşır.
The Representative of New Art at Pasaport: Building of Provincial Directorate of Culture and Tourism The rare structure that was among the few that managed to escape the destruction of the great fire of 1922 and today is used as the Provincial Directorate of Culture and Tourism reflects the characteristics of “Art Nouveau,” known as the “romantic decoration movement.”
66 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
KAAN ERGE İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü İzmir Provincial Directorate of Culture and Tourism İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşundan dört gün sonra 13 Eylül 1922 günü Basmane semtinde başlayan yangın, güneyden sahile doğru esen rüzgârın da etkisiyle hızla yayılıp kentin dörtte üçünü tahrip eder. Ermeni Mahallesi tamamen yanarken, Rum ve Levanten mahallelerinin büyük bir kısmı da yok olur; Frenk mahallesinden yalnızca Belle Vue (Kordon) üzerindeki yapılardan bazıları ayakta kalır. Kordon’da faaliyet gösteren Avcılar Kulübü, Sporting Club ve Tiyatrosu, İzmir’in ilk sineması olan Pathe Sineması, Kraemer Tiyatrosu, İzmir’in en ünlü otellerinden Hotel Huck, Kraemer Palas ve Hotel Smyrna Palas, Club de Paris ve Club de Jardin gibi kentin sosyal ve kültürel yaşamında önemli yer tutan yapılar da çaresizce alevlere teslim olur.
Birinci kata, ahşap bir merdivenle çıkılmakta ve merdiven korkuluklarında hoş yaprak motifleri göze çarpmaktadır.
Kıyı boyunca yaklaşık iki buçuk kilometre uzunluğunda ve bir kilometre enindeki bir bölgeyi etkisi altına alan yangın, geriye 2,5 milyon metrekarelik simsiyah ve korkunç bir harabelik bırakır.
The charming leaf motifs on the banisters of the wooden stairs that take you up to the first floor are eye catching.
“Körfezin gelini”ni “Ateşin gelini”ne çeviren yangın hiç kuşkusuz İzmir kentinin mekânsal görünümünde onulmaz yaralar açar. Kentin zenginliğini sağlayan ticaretin kalbinin attığı Gümrük ile Pasaport arasındaki alanda bulunan birçok bina da yangında kül olur. Bu bölgede ayakta kalan ve günümüze kadar gelen ender yapılardan biri de günümüzde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak hizmet veren binadır. 1891’den 1919’a kadar İzmir Ticaret Borsası olarak etkinliğini sürdüren, işgal yıllarında Yunan Milli Bankası olarak kullanılan ve işgalin sona ermesinden sonra çok uzun yıllar İzmir Merkez Postanesi ve Paket Postanesi olarak hizmet veren iki katlı yapı 1890 - 1910 yılları arasında tüm Avrupa'yı etkisi altına alan ve "romantik süsleme akımı" olarak anılan Art Nouveau (*) stilinin yansımalarını taşır. Binanın dış cephesinde, dövme demir parmaklık elemanları, çarpıcı kapı saçağı ve söveleri çevreleyen bezemeler de Art Nouveau stilinin tipik ve çarpıcı örneklerindendir. Giriş katında duvarlara gömülü büyük demir kasalar binanın borsa ve banka olarak kullanıldığı dönemlerin adeta tanığıdır. Binanın giriş katında görülen, dokuz adet koçboynuzunu anımsatan İon tarzı başlıklı ve yivli gövdeli dökme çelik sütunlar sadece üst kata destek sağlamayıp aynı zamanda mekâna ta-
The fire that started in the quarter of Basmane four days after İzmir liberated from invasion on 13th September 1922, rapidly spread with the effect of the wind blowing from the south towards the coast, destroying three fourths of the city. rihsel bir hava da vermektedir. Giriş katının yüksek tavanları dikkat çekici yoğun alçı süslemelerle bezenmiştir. Süslemelerde yumurta-ok silmelerinin, meander motiflerinin -ki adını Ege Denizi’ne kıvrıla kıvrıla akan ve eski adı Meandros olan Menderes Nehri’nin kıvrımlarından alan bir çeşit dik açılı ya da yuvarlak kıvrımlı süslemelerdir- ve palmetlerin cömertçe kullanıldığı görülmektedir. Ferforje avizelerin sarktığı alçı bezemeli tavan göbekleri iç mekânı zenginleştiren diğer unsurlardır. Birinci kata, ahşap bir merdivenle çıkılmakta ve merdiven korkuluklarında hoş yaprak motifleri göze çarpmaktadır. Ulaşılan camekânlı
While the Armenian quarter burnt down completely, a vast majority of the Greek and Levantine quarter was also destroyed; only some structures on the Belle Vue (Kordon) survived in the Franc quarter. Prestigious buildings of the city’s social and cultural life such as Avcılar Kulübü (Hunters Club), Sporting Club and its theatre, İzmir’s first cinema Pathe (Pathe Sineması), Kraemer Theatre, some of İzmir’s most famous hotels like Hotel Huck, Kraemer Palace, and Hotel Smyrna Palace, Club de Paris and Club de Jardin, located on the Kordon had all been captured by the flames. A black, horrible, 2,5 million-metre squared ruin was left from the fire that destroyed an area along the coast measuring approximately 2,5 kilometres in length and 1 kilometre in width. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
67
Throughout history, the two-storey building served as İzmir Mercantile Exchange during the years between 1891 and 1919, the Greek National bank during the years of invasion, and as İzmir Central Post Office and Package Post Office for many years after liberation from invasion carries reflections of style of “Art Nouveau,” known as the “romantic decoration movement.” which influenced the whole of Europe between the years 1890 and 1910. The wrought iron railing elements, striking door eaves, and decorations around the door and window frames on the facade of the building are typical and striking examples of the Art Nouveau style. The large iron safes inserted in the walls of the ground floor are merely a witness to the period in which the building was a stock exchange and bank. The nine Ionic order and fluted cast steel columns seen in the ground floor of the building not only provide support for the upper floor but also give the building a historical atmosphere. The high ceilings of the ground floor are decorated with attention-grabbing intense plaster decorations. In the decorations it is seen that egg and arrow mouldings, meander patterns (a type of right-angled or round meandering patterns that derives its name from the meanders of the Menderes River, known in the past as Meandros that flows to the Aegean Sea), and palmets are generously used. Another element that enriches the interior is the wrought iron chandeliers that hang from ceiling with plaster decorations.
giriş kapısında ise geometrik formlar mevcuttur. Binanın birinci katının tavanlarında yine alçı süslemeler ve pencerelerdeki dövme demir parmaklıklar dikkat çekicidir.
The charming leaf motifs on the banisters of the wooden stairs that take you up to the first floor are eye catching. There are geometric shapes on the glass entrance you reach. The plaster decorations on the ceiling and the wrought iron railings on the windows of the first floor of the building attract attention. After serving as a Package Post Office for long years, with efforts of Işılay Saygın, Former Minister of Tourism, the building was handed over to the Ministry of Tourism in 1996. After a two-year renovation period, the building opened as the Provincial Tourism Directorate in July 1998.
Uzun yıllar Paket Postanesi olarak kullanılan bina, 1996 yılında dönemin Turizm Bakanı Işılay Saygın’ın girişimleriyle Turizm Bakanlığı’na kazandırılmış ve iki yıllık bir restorasyon işlemi sonucunda 1998 yılının Temmuz ayında İl Turizm Müdürlüğü olarak hizmete girmiştir. İkinci derece sit kapsamında olan binanın restorasyonu Turizm Bakanlığı’na mensup teknik elemanlar tarafından özveriyle gerçekleştirilmiş ve onarım çalışmaları sırasında taban döşemelerinden tavan süslemelerine kadar her şeyin aslına uygun yenilenmesine dikkat edilmiştir. Binaya İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından esaslı onarım dalında “Tarihe Saygı / Yerel Koruma Ödülü – 2004” verilmiştir. * Art Nouveau: 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında, Avrupa’da “Herkes için sanat, her yerde sanat” sloganı ile ortaya çıkan Art Nouveau (Ar nuvo olarak okunur ve Fransızca “Yeni Sanat” anlamına gelir) dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların, çiçek ve bitki desen-
68 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
The fire that converted “The Bride of the Gulf” into “The Bride of Fire” caused, without a doubt, irreparable trauma in the appearance of the city of İzmir. Many building situated between Gümrük and Pasaport, the heart of city’s commercial activities turned to ash. One of the rare buildings that did survive in the area and have come up to these days is the building that serves today as the Provincial Directorate of Culture and Tourism.
All renovations of the building within the scope of the second-degree protected building were carried out with the utmost devotion by technical staff of the Ministry of Tourism. During repair works, great attention was paid in making sure that all flooring and ceiling decorations were renewed in accordance with the originals. İzmir Metropolitan Municipality awarded the building with the “2004 Respect for History / Local Protection Award” in the essential repair category.
lerinin, vitrayların sık sık kullanıldığı bir mimarlık akımıdır. Klasizme sırtını dönen Art Nouveau sanatçıları ilhamı öncelikle doğada aramışlar, bitkisel motifleri, kadın figürlerini, kıvrılan bükülen çizgileri akımın etkilediği her alanda kullanmışlar, bitkileri ve hayvanları düzenli kompozisyonlarda statik bir formda kullanan eskilerin aksine doğanın dinamik kuvvetlerini dile getirilmeye çalışmışlardır. Demirin yapı malzemesi olarak kullanılması (1889 Paris Fuarı için yaptırılan Eiffel Kulesi) mimari için önemli bir devrim hareketi olmuştur. Demir; metro girişlerinde, yapıların değişik bölümlerinde, günlük yaşam araç ve objelerinde hem fonksiyonel hem de süs olarak (ferforje) değerlendirilmiştir.
KAYNAKÇA / REFERENCES
Serçe, E., Yılmaz, F., Yetkin, F., Küllerinden Doğan Şehir, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, İzmir, 2003 Aksoy, Y., Smyrna İzmir Efsaneden Geleceğe, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayını, İzmir, 2002 Gökdemir, O., İzmir Kent Tarihi, Cumhuriyet İzmir’i, İzmir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayını, İzmir, 2009 İzmir Mimarlık Rehberi 2005, Mimarlar Odası İzmir Şubesi, İzmir, 2005 Turani, A., Sanat Terimleri Sözlüğü, Toplum Yayınevi, Ankara, 1980 İzmir Tarih ve Toplum Dergisi, Sayı: 1, Şenocak Yayınları, İzmir, 2008 Saltuk, S., Arkeoloji Sözlüğü, İnkılap Kitapevi, İstanbul, 2003 WowTurkey
* Art Nouveau: Art Nouveau (pronounced Ar nuvo and means “New Art” in French) appeared with the slogan “Art for everyone, art everywhere” in Europe at the end of the 19th century and the beginning of the 20th century. It is an architectural movement, in which decorative motifs are at the forefront, and meanders, floral and plant patterns, and stained glass is frequently used. Art Nouveau artists who turned their backs on Classicism firstly looked for inspiration in nature and used plant motifs, women figures, meandering, and bending lines in every field the trend had influenced. They tried to express the dynamic forces of nature as opposed to the static formations of plants and animals with arranged compositions used in the past. The fact that iron was used as building material (Eiffel Tower, built in 1889 for the Paris Exhibition) was an important revelation movement in architecture. Iron was utilised in underground entrances, different parts of various structures, both functionally and decoratively (wrought iron) in everyday life vehicles and objects.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
69
Mutfak Kültürü / Cuisine Culture
Otların rüzgarlı öyküsü Alaçatı’nın dinmek bilmez rüzgarına “otların öyküsü” eşlik etti. Yeşile bürünen meydanda boy gösterisi vardı birbirinden lezzetli ve şifalı Ege otlarının…
The windy story of herbs “The story of herbs” accompanied the non-stop wind of Alaçatı. Aegean herbs, all tastier and more healing than each other, put on a show at the green clad square...
Fotoğraflar / Photos Ceyda Adar
70 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Esen yellerin denizle öpüştüğü, yel değirmenlerinin rüzgarla büyüleyici dansına tanıklık eden taş evleri ve tarihi dokusu ile İzmir’in en gözde tatil beldelerindendir rüzgarın oğlu Alaçatı. Kış aylarında sakinliğin hakim olduğu Alaçatı, yazın ziyaretçi akınına uğrasa da, modern tatil anlayışının bozamadığı kimliğini hala yaşatır dar sokaklarında… Yaz günleri denizi süsleyen sörf yelkenleri, rüzgar gülleri, ülkemizde yalnız Alaçatı’da yetişen sakız ağaçlarından yapılan sakız reçelleri, dondurmaları ve rakısı ününe ün katar Çeşme’nin bu şirin beldesinin.
Alaçatı halkının yanı sıra dışarıdan gelen konuklar ile kalabalık bir ziyaretçi grubuna ev sahipliği yapan festivalde, jüri üyeleri Gurme - Müzisyen - TV yapımcısı Ayhan Sicimoğlu, Yunanlı Gazeteci Elena Mavridi, Gurme - Yazar Gökçen Adar, Alaçatı’nın yerli Lokantacısı Hakkı Akbaykal ve Trilye Restoran Sahibi – Gurme Süreyya Üzemez festivale renk kattı.
Alaçatı, son of the wind, is one of İzmir’s most favourite holiday destinations with its historical structure and stone houses that witness the magical dance between the windmills and the wind and where the blowing winds kiss the sea. Even though Alaçatı, dominated by tranquility during the winter months, is inundated with visitors during the summer, it still manages to keep its identity alive in its narrow streets without being spoilt by modern holiday understanding. .. During the summer days, the windsurfs that decorate the sea, its wind rose, the gum jam made from the gumwood grown in only Alaçatı in our country, its ice cream, and its rakı adds fame to the charming town of Çeşme.
Tatilcilerin uğrak yeri Alaçatı, kendine has tüm bu güzelliklerine ünlü otlarına sahip çıkarak düzenlediği festivali de ekleNowadays, Alaçatı, a yerek, dünyaya dupopular destination for yurduğu Ege’nin yevacationers, is making şil dünyası ile yepyea name for itself with a ni bir gündemle anınew agenda together lıyor şimdilerde… with the green world of Her birinin devası the Aegean, which it has Her birinin devası ayrı şifalı otları, evlerde sofraların, lokantalarda mezelerin vazgeçilmezi ayrı şifalı otları, evintroduced to the world, olarak Ege mutfak kültürünün de ayrılmaz bir parçası. lerde sofraların, loby stating a claim for kantalarda mezeleits famous herds and The herbs, all more healing than each other, which are indispensable for home made dishes and rin vazgeçilmezi olaorganizing a festival for appetizers at restaurants, are an integral part of Aegean cuisine culture. rak Ege mutfak külthem in addition to its türünün de ayrılmaz other specific beauties... bir parçası. 11 Nisan günü gerçekleşen “OtlaThe herbs, all more healing than each other, rın Rüzgârlı Öyküsü” isimli festival, Ege’nin birwhich are indispensable for home made dishes birinden lezzetli otlarının toprak anadan evleand appetizers at restaurants, are an integral rin mutfaklarına yolculuğunu Alaçatı’nın Cami part of Aegean Cuisine Culture. At the “Windy Meydanı’na taşıdı ve yeşile bürünen meydanStory of Herbs” festival, held on the 11th April, da boy gösterisi vardı Ege otlarının… the journey of Aegean herbs, all tastier than each other, from mother earth to kitchens of houses Sabah saatlerinde hummalı bir hazırlık başladı was carried to the green clad square, Mosque festival alanında. Arapsaçı, şevketi bostan, raSquare (Cami Meydanı) in Alaçatı, where Aegean dika, cibez, ısırgan otu, deniz börülcesi, turp herbs put on a show... otu, ebegümeci, kedirgen… Alaçatı’da yetişen bin bir çeşit ot yerini aldı tezgahlarda. DiFiery preparations for the festival start in the ğer yandan da stantlar kurulmaya başlandı, otearly hours of the morning at the festival areların ve bitkilerden yapılan ürünlerin sergilenna. Fennel (Arapsaçı), Golden Thistle (Şevketi diği. Ve artık Alaçatı hazırdı “Otların Rüzgarlı Bostan), Radicchio (Radika), Oxheart Cabbage Öyküsü”nü dinlemeye… (Cibez), Stinging Nettles (Isırgan Otu), Glasswort (Deniz Börülcesi), Wild Radish (Turp Otu), MalMeydanın bir yanında bitkilerden yapılan relow (Ebegümeci), Meadow Foxtail (Kedirgen)... çellerden kozmetik ürünlerine, ot çeşitleri ve The thousand and one species of herbs grown in otlu yiyeceklerden sakız ağacına kadar birçok Alaçatı take their places on the stalls. On the othürün satışa sunulurken diğer yanda otların kıer side, stands are set up for the products made yasıya yarışı vardı. İki ayrı kategoride düzenfrom herbs and plants. Finally, Alaçatı is ready to lenen yarışmaların “Bin Bir Çeşit” kategorisinlisten to the “Windy Story of Herbs.” de doğadan en fazla ot çeşidini toplayan kişi olmak için kıyasıya bir rekabet varken, “Ot Aşı” While many products such as jams and cosmetkategorisinde Alaçatılı kadınların hünerli elleics made from plants, herbs and herb dishes, and ri en iyi otlu yemeği yaratabilmek için çalıştı. gumwood, are on sale on one side of the square,
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
71
Sağlık iksiri Ege otları Ege’nin mutfak kültürünün ayrılmaz parçası olan otlar, aynı zamanda sağlık iksiri. Ege’nin bin bir çeşit otundan bazılarının, hekime danışmadan kullanmamak şartıyla, sağlığa fayları da şöyle: Isırgan otu: Akciğeri güçlendiriyor, kanseri önlüyor. Salata, kavurma ya da ıspanak gibi pişirilerek ya da çiğ yenebiliyor. Şevketi bostan: Balgam söktürüyor, bronşite iyi geliyor. Terbiyeli, etli ya da pirinçli pişiriliyor. Arapsaçı: Kandaki üreyi düşürüyor, burun tıkanıklığını açıyor ve cildi koruyor. Haşlanarak, kavrularak ya da etle terbiyeli pişirilerek yenilebiliyor. Radika: Kas romatizması, kas uyuşması, vücut ısısının ve kan şekerinin düşürülmesine yarıyor. Çiğ ya da haşlanıp salata olarak tüketiliyor. Ebegümeci: Nefes darlığına iyi geliyor, böbrekleri temizliyor, kanın pıhtılaşmasını sağlıyor, dalak hastalıklarını ortadan kaldırıyor.
Aegean herbs are elixir for health As well as being an integral part of Aegean cuisine culture, the herbs are also health potions. The goods some of the thousand and one species of herbs of the Aegean without use before consulting a doctor of course provide are as stated below: Stinging Nettles: Strengthen the lungs and has anti-cancer properties. Eaten in salads, roasted, cooked like spinach, or raw. Gün boyu yemekler tadıldı ve jüri üyeleri için zor bir karar anıydı en iyi hangisi diyebilmek. Ve sonunda kolay olmasa da 55 kişinin katıldığı “Ot Aşı” yarışmasının galibi, 40 çeşit ottan yaptığı salata ile Aysen Kadıbeşegil oldu. Yarışmada ikinciliği “Güveçte kuzu etli şevketi bostan” ile Şehnaz Uludağ alırken, “Enginar çanağında turp otu salatası” ile Özlem Koç üçüncü oldu. “Bin Bir Çeşit” yarışmasında da 101 çeşit ot toplayan Semra Aktaş Erden birinci olurken, ikinciliği Azime Tınaz, üçüncülüğü Recep Subaşı kazandı. Meydanın bir yanında yarışmalar sürerken, stantların bulunduğu alanda ilgi çekici görüntüler vardı. Festival alanında kucaktan kucağa gezen sevimli köpek yavruları da birbirleriyle
72 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
on the other side a cutthroat race is underway between the herbs. In contests which were organized in two categories, while there was extreme competition to be the person that gathered the most types of herbs from nature in the “A Thousand and One Species” (“Binbir Çeşit”) category, women of Alaçatı worked towards creating the best herb dish with their skilled hands in the category “Herb Dish” (“Ot Aşı”). At the festival hosting a crowded visitor group including outsiders as well as people of Alaçatı, jury members Ayhan Sicimoğlu (gourmet-musician-television producer), Elena Mavridi (Greek Journalist), Gökçen Adar (gourmet-author), Hakkı Akbaykal (Alaçatı local restauranteur), and Süreyya Üzemez (gourmet-owner of Trilye Restaurant) added colour to the festival.
Golden Thistle: Expectorant, good for bronchitis. Cooked in sauce with meat or rice. Fennel: Used as a diuretic, decongestive nasal application and to protect skin. Eaten boiled, roasted, or with sauced meat. Radicchio: Treats muscle rheumatism, and muscle numbness. Decreases body temperature and blood sugar levels. Boiled and eaten as a salad or eaten raw. Mallow: Helps respiratory disorders, cleans the kidneys, enables thrombosis, and kills spleen diseases.
yarıştı sıcak bir yuva bulabilmek için. Çocukların boyama ve resim etkinlikleri de festivalin diğer renkli görüntüleriydi. Güzel bir bahar gününü keyif katan festival ile uğurladı Alaçatı. Beldede yaşayan dört kadının hayali olan ve Belediye ile paylaştıkları fikirlerinin olumlu karşılanmasıyla doğan “Otların Rüzgarlı Öyküsü” önümüzdeki yıl tekrar okunmak için rafa kaldırıldı ama yıl boyunca tencerelerde kaynamaya devam edecek Ege’nin lezzetli otları. Bir de müjde geldi Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç’tan. İlerleyen günlerde Ot Festivali’ni renklendiren otlar ve yemeklerden oluşan bir kitap çıkaracaklar. Artık “Otların Rüzgarlı Öyküsü” her evde okunacak…
The dishes tasted all day long made it hard for the jury members to choose the best one. Even though it was not an easy decision, after hard deliberation Aysen Kadıbeşegil became the winner of the “Herb Dish” (“Ot Aşı”) contest, out of 55 contestants, with her 40-herb salad. Şehnaz Uludağ was ranked second with her “Lamb Golden Thistle Casserole” and Özlem Koç came third with her “Wild Radish Salad in an Artichoke Dish.” Semra Aktaş Erden came first in the “A Thousand and One Species” contest with the 101 herb species she gathered, while Azime Tınaz came second, and Recep Subaşı came third. While contests continued on one side of the square, there were attention-grabbing scenes at the stand area. The cute puppies, cuddled by everyone, also raced
with each other to find a warm home. Other colourful scenes of the festival were the children’s colouring and painting activities. Alaçatı bid farewell to a beautiful spring day with an enjoyable festival. Dreams of four women, living in the town, came true when the Municipality responded positively to their “Windy Story of Herbs” idea. The “Windy Story of Herbs” might be back on the shelf until next year, but the tasty herbs of the Aegean will continue to boil in saucepans all year round. Muhittin Dalgıç, Mayor of Alaçatı, also delivered some good news. A book comprised of herbs and dishes, which livened up the Herb Festival, will be published in the coming days. From now on, the “Windy Story of Herbs” will be read in every household.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
73
Güncel / Actual
Rengarenk,
kocaman bir bahçe!
Osmanlı döneminden bugüne çiçek üretimini sürdüren Bayındır’da çiçekçilik, her yıl düzenlenen festivalle turistik bir boyut da kazandı.
A multicoloured, enormous garden! In Bayındır where flower production has been continued since the Ottoman period, the horticulture has won touristic dimension with the festival organised every year.
74 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Osmanlı döneminde saray, medrese ve hastanelere gül fidanı gönderilmesi nedeniyle eskiden “Gülbahçe” olan adı sonradan Bayındır olarak değişse de ilçede çiçekçilik üretimi geliştirilerek sürdürülüyor. İlçede birkaç yıl öncesine kadar ev bahçelerinde yapılan çiçek üretimi adeta bacasız sanayi haline dönüştü. Bayındır’da bugün 600 çeşidin üzerinde çiçek ve süs bitkisi yetiştiriliyor. Çiçek üretimi, 2 bin 500 kişiye iş kapısı olmuş durumda. İlçede 8 bin dekarlık alanda çiçek üreti-
mi yapılırken, bunun 3 bin dekarlık alanı kapalı seradan oluşuyor. Seralarda yılda 35 milyon 170 bin çiçek üretiliyor. Bayındır’da en büyük geçim kaynağı olan çiçekçilik, 250’ye yakın işletmede, açık ve kapalı alanlarda sürdürülüyor. İç ve dış mekân süs bitkilerinin Bayındır’a kazandırdığı canlı ve dinamik hava, çiçekçiliği hem ekonomik hayatın hem de sosyal hayatın merkezi konumuna getiriyor.
Şenlikten uluslararası festivale Bayındır çiçeğini tanıtmak için 11 yıl boyunca “Bölgesel Şenlik” havasında düzenlenen çalışmalar, Türkiye genelinden birçok özel ve resmi kurum ile çiçek üreticilerinin buluşmasını sağlamak amacıyla festivale dönüştürüldü. Bayındır’da yetişen çiçekleri tanıtmak ve turizme yeni boyut kazandırmak amacıyla düzenlenen “Uluslararası Bayındır Çiçek Festivali” ilçede renkli görüntüler yarattı. 30 Nisan-2 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen festivale yurt içinden ve yurt dışından birçok firma katıldı. Bu yıl 13. defa düzenlenen Çiçek Festivali ile Bayındırlı çiçek üreticileri, birçok firmayla anlaşmalar yaparak çiçek satışında büyük bir hamle yapma fırsatı buldu.
Even though the name of the district changed to Bayındır, known in the past as “Rose Garden” (Gülbahçe) because of the rose seedlings sent to the palace, the madrasah and hospitals during the Ottoman period, horticulture continues while developing. Flower production in the district, carried out in the home gardens a couple of years ago, has virtually turned into a service industry. Over 600 types of flowers and ornamental plants are produced in Bayındır today. Flower production has opened employment doors for 2500 people. Three thousand decares of the 8000 decare area, where flowers are produced in the district is made up of indoor greenhouses. 35 million 170 thousand flowers are produced per year at the greenhouses. Horticulture, which is the main source of livelihood in Bayındır, is carried out in nearly 250 enterprises, both indoors and outdoors. The lively and dynamic air the indoor and outdoor ornamental plants add to Bayındır makes horticulture the centre of both economical and social life.
From fete to an international festival The works organised in the form of a “Regional Fete” for eleven years in order to promote Bayındır’s flower has been transformed into a festival to enable flower producers to meet up with many private and public institutions in Turkey. The “International Bayındır Flower Festival”, organised to promote flowers grown in Bayındır and to provide a new dimension for tourism, created colourful scenes in the district. A great deal of firms, both domestic and foreign, participated in the festival that took place between 30th April and 2nd May. Flower producers from Bayındır obtained the opportunity to make a big move in flower sales with the agreements they made with many companies at this year’s Flower Festival, which was the thirteenth one held.
Duyguların renkli ifadesi Nergis: Şehla bakışlı bir nergis, Divan Edebiyatı’nın baş tacı, Lale: Sarayların sultanı, adına bir devir açılıp kapanan, yaslanacak bir dayanak çınar, umut gibi, merhamet gibi kadim, Papatya: Kırların otantik müdavimi, sarılı beyazlı toprağın en güzel elbiselerinden biri, Erguvan: Bahar müjdecisi, Leylak: Gördü mü insanı içine alan ve bir daha bırakmayan, Gül: Tüm zamanların aşk sembolü, bülbülün uğruna canını verdiği güzeller güzeli…
The colourful expression of emotions Daffodil: A skew-eyed daffodil, the crown of Divan Literature, Tulip: Queen of palaces, an era opened and closed in its name, a support sycamore to lean on, like hope, ancient like mercy, Daisy: Authentic habitue of the prairie, one of earth’s the most beautiful dresses of the yellow and white, Judas tree: The herald of spring, Syringa: Once it sees you it will pull you in and never let you go, Rose: All time symbol of love, the nightingale will give its life for this beauty of all beauties...
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
75
Ören Yeri / Ruins
Asklepion’a ölüm giremez! Günümüzde doğal tedavi yöntemlerine rağbet artarken dünyanın bilinen ilk hastaneleri olan Asklepieionlarda da benzer yöntemler kullanılıyordu. Antik dönemin ünlü kutsal tedavi merkezi Bergama Asklepionu’nun kapısında da “Buraya ölüm giremez” yazdığı rivayet edilir.
Death cannot enter Asclepeion!
Although nowadays demand for natural treatment methods is on the rise, similar methods were used in Asclepeions, the first ever hospitals of the world. It is believed that “Death cannot enter here” is inscribed on the gate of Asclepeion in Bergama, a famous sacred treatment centre belonging to ancient times.
Fotoğraflar / Photos Erdinç Ereeş
76 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
M. ADNAN SARIOĞLU Müze Müdürü - Arkeolog Museum Director - Archaeologist NİLGÜN USTURA Sanat Tarihçi Art Historian Bergama Asklepeion’u Eskiçağ’da Epidaurus ve Kos’taki örneklerine eşdeğer önemde bir sağlık tedavi merkezi idi. Pausanias’a göre Bergama’da ilk Asklepios Tapınağı M.Ö 4.yy’ın ilk yarısında kurulmuştu. Sağlık tanrısı Asklepios adına M.Ö IV. yy.ın ortalarında kentin oldukça dışında Geyikli Dağı’nın yamaçlarında, kuytu bir vadi içersinde, şifa verdiğine inanılan su kaynaklarının bulunduğu düzlükte kurulmuştur. Kuruluş efsanesine göre, saygın bir kişi ve aynı zamanda Pergamon’un ilk Prytan’ı olan Arkhias, Yunanistan’da avlandığı sırada ayağından yaralanır. Tedavisi Yunanistan’ın en ünlü Epidauros Asklepieion’unda yapılır. Tedavi sonucu iyileşen Arkhias, sağlık tanrısına şükranlarını sunmak için Epidauros Asklepios kültünün Bergama’da da kurulmasını sağlar.
Bergama Asclepeion was a medical treatment centre equally important as its examples in Epidaurus and Kos during the Prehistoric Period. According to Pausanias, the first Temple of Asclepius in Bergama was established in the first half of the 4th century BC. The sanctuary built in the mid 4th century BC in the name of Asclepius, the god of medicine, was established on the plane, where springs thought to be healing were located, in a snug valley on the slope of Mount Geyikli, which was considerably far from the city. According to the legend, Archias, Pergamon’s first Prytan and a respectable person, was injured in the foot while hunting in Greece. He was treated at Epidaurus, the most famous Asclepeion in Greece. To express gratitude towards god of medicine Archias, fully recovered thanks to his treatment, initiated the establishment of the Epidaurus Asclepius cult in Bergama. Prehistoric findings uncovered from excavations carried out in the area where Asclepeion was established prove that usage of this area dates back before the 4th century BC however, the area gained importance after the 4th century BC. The Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
77
Olumsuz hava şartlarına karşı hastaları, ikinci yuvarlak yapının alt katı ile kutsal alandaki uyku odalarına ulaşımı üstü tonozla örtülü, 70 m uzunluğundaki yeraltı geçidi ile sağlamaktaydı. The 70-metre long vaulted underground path allowed patients access to the sleeping rooms located at the second lower ground circular building and holy area in adverse weather conditions.
Asklepieion’un kurulduğu alanda yapılan kazılarda ele geçen prehistorik buluntular, bu alanın kullanımının M.Ö IV. yy’dan daha erkene gittiğini göstermektedir; ancak bu alanın önem kazanması M.Ö IV. yy.da başlar. Planıyla İmparator Hadrianus (M.S 117-138) zamanında son şeklini alan kutsal alan uygulanan tedavi yöntemleri, Galenos gibi hekimleriyle özellikle Roma döneminde oldukça ünlenmiştir. Roma Çağı’nda kutsal alanın Pergamon şehri ile bağlantısı Via Tecta denilen üzeri tonozla örtülü yol ile sağlanmaktaydı. Yaklaşık 1 km. uzunluğunda olan yolun başlangıcı, aşağı kentin, Roma tiyatrosunun güney kanadında açılan ve halk arasında “Viran Kapı” olarak adlandırılan büyük kemerli kapıdan yapılmaktaydı. Hastalar burada rahip hekimlerce (Asklepiades) muayene edilir, ölümcül hastalar ile hamileler içeriye kabul edilmezdi. Rivayete göre bu giriş kapısı üzerinde “Bütün Tanrıların kutsiyeti için Asklepieion’a ölüm girmesi yasaktır” yazısı yer almaktaydı. Kutsal Yol (Via Tecta), kutsal alanın giriş kapısına (propylon) kadar devam etmekte ve hastaları havanın olumsuz koşullarından korumaktaydı. Yolun son bölümü Roma İmparatoru Hadrianus zamanında sütunlu yol şeklinde düzenlenmişti. Sütunlu
78 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
treatments carried out in the sacred areas, which took its last form during the reign of Emperor Hadrian (117 A.D. – 138 A.D.), became relatively popular during the Roman period with doctors like Galenus. A vaulted road, known as Via Tecta, allowed access to the sacred areas from the city of Pergamon during the Roman era. Entry to the road, which was approximately 1 kilometre long, was from a large arched gate, known among locals as the “Ruined Gate” (“Viran Kapı”) and located at the south wing opening of the Roman theatre in down city. Priest doctors (Asclepiads) examined their patients here. Terminal patients and pregnant women were not allowed to enter. According to rumours, the inscription above the gate stated “For the holiness of all gods death is not allowed to enter Asclepeion.” The Holy Road (Via Tecta) extended until the entrance gate (propylon) of the holy areas and protected patients from adverse weather conditions. The last part of the road was laid out as a column road during the reign of Roman Emperor Hadrian. All types of votive and items were sold on both sides of the column road, in order to help patients to heal. A monumental grave, dating back to the reign of Emperor Augustus (27 B.C. – 14 A.D.),
yolun her iki tarafında hastaların, şifa bulmasına yardımcı olacak her türlü adak ve eşya satılmaktaydı. Sütunlu yolun güney bölümünde saygın bir kişi ya da bir kahramana ait olması muhtemel ve İmparator Augustus zamanına (M.Ö 27-M.S. 14) tarihlenen bir anıt mezar yer almaktadır. Kutsal Yol, Propylon avlusunda son bulur. Propylon avlusunun üç yanı korint tarzında sütunlu galerilerle çevrilidir. Avlunun batısında korint tarzında dört sütunun taşıdığı bir propylon bulunuyordu. Propylon M.S II. yy’da bir tarihçi olan Konsül Claudius Charax tarafından yaptırılmıştı. Asklepieion kutsal alanının 110 x 130 m ölçülerinde büyük avlusu kuzey, güney ve batı olmak üzere üç yönden galeriler ile çevrelenmektedir. Avludan üç basamakla çıkılan galerilerden, kuzey galerisi diğerlerine oranla daha iyi korunmuş durumdadır ve sütunları restorasyon çalışmaları ile tekrara ayağa kaldırılmıştır. Buranın zemini topraktır. (Hastaların toprakta yalın ayakla gezdirilmesi tedavi yöntemlerinden biri idi.)
adak yazıtlarından ismi belirlenemeyen ancak soylu bir Pergamonlu tarafından yaptırıldığı anlaşılan tiyatro, yaklaşık 3 bin 500 seyirci kapasiteli ve yarım daire şeklindedir. Seyirci bölümü yatay geçit (diazoma) ile iki bölüme ayrılmış olup en üst kısmı sütunlu galeri şeklinde düzenlenmişti. Işınsal yayılan ara merdivenlerle “cavea” denilen oturma yerleri dikey olarak beş bölüme ayrılmıştır. Oturma basamakları mermer olan tiyatronun alt bölümünün ortasında saygın kişiler için yapılmış şeref locası yer alır. Sahne binası (scenae frons) üç katlı olup Anadolu’da yapılan ilk üç katlı sahne binasıdır. Yarım daire şeklindeki orkestra kısmı-
possibly belonging to a hero or a respectable person, is situated in the south part of the column road.
nın tabanı ile sahne podyumunun (Pulpitum) alçak ön duvarı ve beş nişi yer yer renkli mermerle döşenmiştir. Sahne binasındaki nişlerin kemerleri ise cam mozaiklerle bezenmiştir.
galleries, accessed from the courtyard via three steps, the north gallery is more protected and its columns have been re-erected with renovation works. The floor is soil (One of the treatment methods was for patients to walk barefoot on soil).
The Holy Road ends in courtyard of Propylon. Three sides of courtyard of Propylon are surrounded with column galleries in Corinthian style. There was a propylon supported by four columns in Corinthian style in west part of the courtyard. The Propylon was built by Historian Consul Claudius Charax in the 2nd century AD. Galleries in three directions, north, south, and west surround the 110 x 130 metre courtyard of the sacred area of the Asclepeion. Of the three
Kuzey galerisinin kuzey batı ucunda kayalığın oyulması sureti ile yapılmış, yarım daire formunda bir tiyatro yer alır. Kazılarda bulunan
Kuzey galerisinin doğusunda yer alan kare yapı, imparator salonu idi ve aynı zaman da kütüphane olarak kullanılıyordu. Salonun kuzey doğu ve güney duvarlarında görülen nişlerde yazıtların muhafaza edildiği ahşap raflar bulunmakta idi. Doğu duvarının orta nişinde bugün Bergama Müzesi’nde teşhir edilen İmparator Hadrinaus’un heykeli yer alıyordu. Güney galerisi ise, arazinin güneye doğru eğimli olmasından dolayı iki nefli ve tonozlu bir bodrum kat ve üzerinde yükselen sütunlu galerisi ile iki katlıdır. Batı galerisi, kuzey galerisi gibi İon düzenindedir. Galerinin orta ve iç kısmında yer alan kapıdan, doğu batı istikametinde uzanan, arkasında mekânların bulunduğu bir diğer galeriye ulaşılmaktadır. Dor düzeninde inşa edilmiş olan galerinin güney kısmında dikdörtgen şeklinde ve duvarları resimlerle süslü bir exedrası vardır. Galeri, II. Eumenes zamanında (MÖ II. yy) Asklepieion kutsal alanının batıya doğru genişletilmesi sırasında inşa edilmiştir. Alanın
There is a semi-circular theatre, located at the northwest point of the north gallery formed from a hollow rock. It is obvious from the votive inscriptions uncovered during excavations that the semi circular theatre was built by a respectable person from Pergamon whose name is unknown and its capacity was 3500. The upper part of the audience section, divided into two parts by a horizontal passageway (diasoma), is laid out a column gallery. By means of the sub-stairs, spread radially, the seats known as “cavea” are divided vertically into five parts. In the centre of the lower part of the theatre, with marble seating steps, are the honour chambers for respectable persons. The three- storey stage building (scenae frons) is the first three-storey stage building built in Anatolia. In places, coloured marble decorates the semi circular floor of the orchestra section and the lower front wall of the stage podium (Pulpitum) with its five niches. Glass mo-
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
79
saics decorate the arches of niches of the stage building. The emperor hall, used also as a library, was located at the square building at the east of the north gallery. The wooden shelves with their inscriptions maintained were located at the niches on the northeast and south walls of the hall. Nowadays, the sculpture of Emperor Hadrian on display at the Museum of Bergama was located on the centre niche of the east wall. As slanted towards the south of the land, the south gallery is a two-storey building with a two-nave and vaulted basement and a rising column gallery on top. Like the north gallery, the west gallery is in the Ionic order. The door in the centre and interior part of the gallery, stretching east west allows access to another gallery with buildings located at the back of it. There is a rectangular exedra decorated with pictures in the south part of the Doric order gallery. The gallery was built tamamının kazılmamış olmasına karşılık galerinin büyük olasılıkla bir gymnasion veya hasta ziyaretçilerinin konaklama yerine ait olduğu tahmin edilmektedir. Batı galerisinin güney ucunda (Roma döneminde inşa edilen tuvaletlerin bulunduğu alanda) büyük bir salonu vardır. Duvarları ve zemini mermer kaplı salon, muhtemelen bir ziyafet salonu idi.
Suyla tedavi Kutsal alanın, en erken evresinde üç su kaynağın etrafında havuz ve çeşme yapıları yer alır. Daha sonra günümüze ulaşamamış Asklepios Soter (Kurtarıcı Asklepios) kızı Hygieia, Asklepios’un babası Apollo adına tapınaklar inşa edilmiştir. Günümüze sadece temelleri ulaşan uyku odaları Helenistik döneme tarihlenir. Asklepieion, Roma Dönemi’nde mevcut yapı kalıntıları ile son şeklini almıştır. Roma Dönemi büyük meydanın planlanması esnasında Helenistik dönemde yapılmış üç küçük tapınak, uyku odaları, kutsal kaynak ve havuzlar yerlerinde bırakılmıştır. Uyku Odaları: Kutsal su kaynaklarının güneyinde yer alan uyku odalarının etrafı güney ve doğu yönlerinden galeriler, batı ve kuzey yönlerinden ise duvarlarla çevrelenmiştir. Özel uyku odalarında (abaton) hastalar, telkin edilerek uykuya yatırılır ve uyandıklarında gördükleri rüyalar asklepiadlarca (rahip hekimler) yorumlanarak tedavi şekilleri belirlenirdi. Kryptoporticus: Olumsuz hava şartlarına karşı hastaları, ikinci yuvarlak yapının alt katı ile kutsal alandaki uyku odalarına ulaşımı üstü tonozla örtülü, 70 m uzunluğundaki yeraltı geçidi ile sağlamaktaydı. Kutsal su kaynağından gelen ve tünel basamaklarından aşağı doğru akan su sesinin tünelde yarattığı mistik ortam sebebi ile tünelin tedaviye yardımcı bir mekân olarak kullanıldığı rivayetler arasındadır.
80 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Yuvarlak Tedavi Yapısı: Roma döneminde artan hasta sayısı nedeniyle kutsal alanın güneydoğu köşesine inşa edilen bu yapı tedavi amaçlıdır. Halka tonozla örtülü ve kubbe ile kaplı ancak günümüze ulaşmayan üst yapısı ile birlikte iki katlıydı. Zeus Asklepios Tapınağı’nda olduğu gibi büyük bir çatı aydınlığına sahipti. Günümüze ulaşan alt katın ortasında dairesel formda taşıyıcı özellikli çekirdek bir yapı yer almakta olup çapı 18 metredir. Çekirdek yapısının çevresinde aynı merkezden halka tonozlu ve iki nefli bir galeri dolaşmaktadır. Yapının güneybatı dış kısmında dışa açılan kapısı ile bir güneşlenme terasına ulaşılır. Ayrıca güneybatı yönündeki taşıyıcı destek payelerine sonradan niş şeklinde açılan küçük çeşmeli havuzları tedavi için kullanılmıştır. Bu yuvarlak tedavi yapısının hemen kuzeyinde yine yuvarlak bir plana sahip Asklepios Tapınağı yer alır. Bu tapınak Roma’daki Pantheon örnek alınarak M.S 150 yıllarında Konsül L.C Rufinus tarafından yaptırılmıştır. Ancak onun yarısı büyüklüğündedir. Sütunlu bir girişi bulunmaktadır. Tapınağın içinde dönüşümlü olarak yedi tane niş sıralanmaktadır. Girişin karşısındaki nişte tanrı Asklepios’un kült heykeli bulunmaktaydı.
during the expansion of the Asclepeion holy area to west during the reign of Eumenes II (2nd century B.C.). Even though the entire area has yet to be uncovered, it is thought that the gallery was probably used as a gymnasium or an accommodation area for visitors of patients. There is a large hall located at the south end of the west gallery (the area where the toilets were built during the Roman era). The marbled-walled and marble-floored hall was most probably a banquet hall.
Treatment with water There were a pool and fountain surrounding three springs present in the earliest stage of the holy area. Later, Temples of Apollo (Asclepius’s father) and Hygieia (daughter of Asclepius the Savior) were built but did not stay standing until today. Nowadays, only the foundation of the sleeping rooms, dated back to the Hellenistic era, exist. Asclepeion took its last form with the existing structural remains in the Roman period. The three small temples, sleeping rooms, holy spring, and pools built in the Hellenistic period were left untouched during the planning of the large square in the Roman period. The Sleeping (Incubation) Rooms: Located to the south of the holy springs the sleeping rooms were surrounded with walls on the west and north direction, and with galleries on the south and east side. The patients in the special sleeping rooms (abaton) were inspired to sleep and asked to describe their dreams to the asclepiads (priest doctors) after waking up in order for a treatment method to be determined accordingly.
Cryptoporticus: The 70-meter long vaulted underground path allowed patients access to the sleeping rooms located at the second lower ground circular building and holy area in adverse weather conditions. Among rumours, is that the tunnel was used to help treat patients because of the mystical environment the sound of the water flowing down from the holy spring over the tunnel steps created. The Circular Treatment Structure: Built during the Roman period because of the increase of patients, it is located in the southeast corner of the holy area and used for treating patients. Together with its upper structure covered by chain vaults and a dome, but not standing today, the building was formed of two storeys. Like the Zeus Asclepius Temple, it has large roof light. The circular core-like structure, with carrier properties, located in the centre of the lower floor, is still standing today and has a diameter of 18 metres. A chain-vaulted gallery with two naves surrounds the core-like structure with the same centre. There is a terrace for sunbathing through the gate opening outside the southwest of the building. The small pools with fountains in the form of niche supported by pillars located in the southwest direction were used to treat patients. The Sanctuary of Asclepius, which also has a circular lay out, is located directly north of this circular treatment building. This sanctuary was built by Consul L.C Rufinus in 150 A.D., by taking Pantheon as an example in Rome. However, it is half the size. It has a portico. There are seven niches within the sanctuary. There was a cult sculpture of God Asclepius on the niche opposite the entrance. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
81
Ekoturizm / Ecotourism
Cennetten bir köşe
Karagöl
İzmir’in oksijen deposudur Karagöl. Doğanın tüm cömertliği ve muhteşem İzmir Körfezi eşliğinde yaptığınız yolculuğun sonunda yeşilin her tonunu yansıtan bir resim gibi Karagöl karşılar sizi.
A corner of paradise Fotoğraflar / Photos Öykü Bolulu
82 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Karagöl (Lake Tantalus) is the oxygen tank of İzmir. At the end of your journey, accompanied by the magnificent panoramic view of Gulf of İzmir with all of nature’s generosity, Karagöl greets you just like a painting reflecting all shades of green.
İzmir’in kent merkezine çok yakın olmasına rağmen zorlu bir yolculuktur Karagöl’e tırmanış. Ama daha önce gittiyseniz hiç gocunmaz, Yamanlar Dağı’na tırmanırken İzmir Körfezi’nin en güzel göründüğü noktadan manzaranın keyfini çıkartır, sizi bekleyen muhteşem sona doğru sabırsızlıkla yolculuk edersiniz.
Dağın tepesine geldiğinizde birden yemyeşil ağaçların arasında Karagöl belirecek. Karagöl 35 bin metrekarelik küçük bir krater gölü. Gölün çevresi söğüt ve çınar ağaçlarıyla çevrili… Onların bitiminde kızılçamlar ve yer yer karaçamlar başlıyor. Ağaçların çoğunun gövdesini saran sarmaşıklar, yeşilden başka bir renk görmenizi engelliyor.
Zeus’un öfkesi Karagöl’ü yarattı Efsaneye göre; İzmirli olan Frigya Kralı Tantalos, Smyrna’dan (İzmir) Magnesia’ya (Manisa) doğru uzanan Sipylus’da (Spil Dağı), Dağı’nda, Frigya halkı ile birlikte yaşar ve Batı Anadolu’ya yayılmış devletini yönetirmiş. Sipylus Dağı çok verimli topraklara ve zengin maden yataklarına sahip bir yermiş. Tanrıların sofrasına oturabilen tek insan olan Tantalos gün gelmiş Olympos Dağı tanrılarının hışmına uğramış. Anadolu tanrıçası Kibele’ye inandığı için Helen tanrılarını küçük gören ve onların güçlerini sınamaya kalkan Tantalos büyük bir cezaya çarptırılmış. Sipylus Dağı’nın bir yarığından atılarak ölüm tanrısı Hades’e gönderilen Tantalos, burada Zeus tarafından ebedi açlık ve susuzluğa mahkum edilmiş ve bu ceza dünyanın her köşesinde Tantalos İşkencesi olarak anılmış. Hatta İzmirli ozan Homeros da Odysseia’da hemşerisi Tantalos’un çektiği acıları etkileyici biçimde anlatmış. Tantalos’un atıldığı yarık daha sonra göl haline gelmiş ve bu göle Tantalos Gölü adı verilmiş. Yamanlar Dağı’ndaki bu gölün adı sonradan Karagöl olmuş.
Zeus’s anger created Karagöl
Örnekköy tarafından yola çıktıysanız 12 km sonra Yamanlar Köyü’ne ulaşırsınız. Manzara buradan sonra çok daha renkli olsa da araçla gidenler için yol oldukça zorlu. Yürüyüşçüler için ise orta zorluk derecesinde. Doğanın bin bir renginin eşlik ettiği yolculuğunuz yaklaşık 10 km sürecek. Belli bir mesafeden sonra bir tarafınızda İzmir Körfezi, diğer tarafınızda Menemen Ovası’nı göreceksiniz. Hele sisli bir İzmir günü değilse çektiğiniz sıkıntıyı hissetmeyeceksiniz bile. Güzel İzmir manzarasına yol kenarındaki çeşit çeşit çiçek ve ağaçlarla bezenmiş doğa eşlik edecek.
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Karagöl, piknik yapmak için son derece uygun. Gölün çevresinde tahta piknik masaları bulunuyor, mangal yerleri de hazır. Küçük bir lokanta ve büfe olmasına karşın hazırlıklı gitmenizde fayda var. İhtiyacınız olmayan tek şey su: Çeşmelerden buz gibi doğal kaynak suyu akıyor. Havanın merkeze göre daha serin olduğunu unutmayıp, hazırlıklı olun. Yemeğinizi keyifle yerken göldeki ördekleri unutmayın. Verdiğiniz ekmek parçalarıyla karınlarını doyurduktan
According to legend, Tantalus, the King of Phrygia, born in İzmir, lived with the Phrygians on Mount Sipylus (Spil Mount), which stretches from Smyrna (İzmir) to Magnesia (Manisa) and used to rule the state spreading towards Western Anatolia. Mount Sipylus was a place with fertile soil and rich mineral deposits. A day came when Tantalus, the only person who could sit at the table of the gods, suffered the rage of the gods from Mount Olympus. Tantalus was prosecuted for belittling and questioning the powers of Hellenic gods because he believed in Cybele, the Anatolian Goddess. Tantalus was thrown into a crack, in Mount Sipylus, and sent to Hades, the god of the underworld. Here, Zeus convicted him to eternal starvation and thirst and this form of punishment was named as “The Torture of Tantalus” in every corner of the world. In fact, Homer, the İzmirian poet, described the pain that Tantalus, their fellow compatriot, suffered from dramatically in Odyssey. The crack Tantalus was thrown in, later became a lake, and was named Lake Tantalus. The name of this lake, located in Mount Yamanlar, later became Karagöl.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
83
low and sycamore trees surround the lake area. At the point where they end, calabrian pines and partly black larches start. The ivy wrapped around the body of most of the trees stops you from seeing any colour but green. Karagöl, which belongs to the National Park General Directorate, is extremely suitable for having a picnic. Wooden picnic benches are located around the lake, the barbeque places are ready. Even though there is a small restaurant and snack bar, its best to go prepared. The only thing you do not need is water, as there is icecold natural spring water running from the taps. Do not forget that the air cools as you move towards the centre, so be prepared.
sonra size gölde nefis bir görsel şölen sunacaklardır. Ördeklere ağaç diplerinde kolaylıkla görebileceğiniz kurbağalar eşlik ediyor. Gölün kenarında balık avlayanların oltalarına da nadir de olsa sazan balıkları takılıyor. Doğanın bu kadar cömert davrandığı, böyle bir görsel şölen içinde gölün kenarında keyifli bir yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin. Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız birbirinden güzel ve yeşil kareler yakalayacaksınız.
Nerede kalınır? Karagöl’e günübirlik gidebileceğiniz gibi dört mevsim çadırınızı alıp çıkabilirsiniz. Karagöl içinde kalınacak herhangi bir tesis bulunmuyor ancak isteyen çadır kurabilir. Çadır için günlük ücret alınıyor. Elektrik var ancak çadırlara verilemiyor. Pazar günleri biraz yoğun olsa da diğer günler keyfinize sadece doğanın sesleri eşlik eder. İçinizi huzurla, ciğerlerinizi oksijenle doldurup yepyeni bir enerjiyle kente dönersiniz.
84 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Even though it is near to the city centre of İzmir, climbing up to Karagöl is a challenging journey. However, if you have been there before you will not be offended, you will travel impatiently towards the end awaiting, having witnessed the pleasure of the view from the point where the Gulf of İzmir is at its most beautiful, while climbing Mount Yamanlar. If you leave from Örnekköy, you will reach Yamanlar Village 12 kilometres later. Even though the view is a lot more colourful from there on, for those travelling by car the journey is extremely challenging. For those walking, it is moderately challenging. Your journey, accompanied by a thousand colours of nature, will take approximately 10 kilometres. After a certain distance, you will see the Gulf of İzmir on one side, and Menemen Plain on the other. If it is a day with no fog in İzmir, you will not even feel the anxiety. The various flowers and trees that decorate nature on the roadside will accompany the beautiful İzmir view. Once you reach the top of the mountain, Karagöl appears among the luscious green trees. Karagöl is a small 35,000 metre squared crater lake. Wil-
While eating with enjoy do not forget the ducks in the lake. Once they have feed themselves with the pieces of bread you have given them, they present you a wonderful visual show. The frogs, easily seen at the bottom of the trees, accompany the ducks. Carps are occasionally caught on the hooks of the anglers’ fishing rods located around the lake. Do not neglect to go for a pleasurable walk on the lakeside amongst this visual feast, in which nature has acted so generously. If you like taking photographs, you will have the chance to capture frames that are more beautiful and greener than each other.
Where to stay? As well as going on a daytrip to Karagöl, you can also take your tent up in all four seasons. There are no accommodation facilities in Karagöl, however, those who wish to do so can put up a tent. A daily fee is payable for the tent. There is electricity however, it is not provided in the tents. Even though it is quite crowded on Sundays, on other days of the week the only thing accompanying your pleasure is the sound of nature. You will return to the city with a quite energy, inner peace, and your lungs filled with oxygen.
Nasıl gidilir? Karagöl’e gitmek için Karşıyaka’dan Örnekköy yoluna girin ve asfaltı bırakmadan devam edin. 27 kilometre sonra Karagöl’e ulaşacaksınız. Yol asfalt ancak hayli bozuk. Binek otomobille gidilebilir ancak kendinizi de aracınızı da epey zorlamış olursunuz. 4 x 4 aracınız yoksa en iyisi Sabuncubeli’nden (İzmir-Manisa yolundan) 13 kilometrelik orman yolundan veya Menemen-Muradiye Karayolu’nun Emiralem Mevkii’nden 13 kilometrelik orman yolundan yürüyerek ya da bisikletle ulaşmak. Giriş için ücret ödemeniz gerekiyor.
How to get there? In order to get to Karagöl, turn into the road for Örnekköy from Karşıyaka and stay on the motorway. 27 kilometres later, you will arrive in Karagöl. However, the asphalt road is bad. You can go by private car, but this will be extremely challenging for both the car and yourself. If you do not have a 4X4 vehicle, the best thing to do is either go via the 13-kilometre forest road from Sabuncubeli (on the İzmir-Manisa road), or go by bicycle or on foot, via the 13-kilometre forest road from Emiralem (on the Menemen-Muradiye highway). You will need to pay an entrance fee.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
85
Sağlık Turizmi / Health Tourism
Sağlıklı dişlerin yeni adresi: İzmir Sağlık turizmi hedefinde yeni pencerelerin açıldığı İzmir, uluslararası standartlarda altyapı ve hekim kalitesiyle diş tedavisi hizmetlerinde de öne çıkıyor.
İzmir: the new address for healthy teeth With its infrastructure at international standards and its quality of doctors İzmir, in which new windows are being opened in the field of health tourism, is taking the forefront in dental treatments. İzmir in which works are underway to ensure the city is not just known as the “Pearl of the Aegean” but Turkey’s “Pearl of Tourism” is an advantageous city with its diversified tourism potential. Sun-sea-sand, belief, convention, and health tourism are just a couple of titles that will increase the volume of foreign currency enlivening the city... Among these titles, health tourism branches out even further. A tourist that visits a country for health tourism leaves ten times the currency than in any other sort of tourism. Inclination to benefit from both touristic events and health tourism opportunities also gives İzmir great promises. Dental treatment is another area that confronts us as a field that can attract tourists to İzmir. Turgan Ülker, Chairman of İzmir Chamber of Dentists, said that there was no reason why İzmir should not open out abroad in dental treatment and went onto explain that the number of mouth and dental health centres, both private and state, and their quality in İzmir is above the average in Turkey. Ülker thinks that in order for dental treatment to gain momentum in health
86 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Sadece “Ege’nin İncisi” değil, Türkiye’nin “Turizm İncisi” olarak anılmak için çalışmaların yürütüldüğü İzmir, çeşitlendirilebilir turizm potansiyeline sahip olmasıyla da avantajlı bir kent. Deniz-kum-güneş, inanç, kongre ve sağlık turizmi kenti canlandıran, döviz hacmini artıran başlıklardan sadece birkaçı… Bu başlıklar arasında sağlık turizmi farklı dallara da ayrılıyor. Sağlık turizmi için bir ülkeye giden turist, diğer turizm çeşitlerinden 10 kat daha fazla döviz bırakıyor kente. Hem turistik aktivitelerden hem de sağlık turizmi olanaklarından yararlanma eğilimi İzmir için de büyük umutlar vaat ediyor. Diş tedavisi de İzmir’in turist çekebileceği bir başka alan olarak karşımıza çıkıyor. İzmir’in diş tedavisinde yurtdışına açılmaması için hiçbir sebep olmadığını söyleyen İzmir Diş Hekimleri Odası Başkanı Turgan Ülker, özel sektör ve kamuda hizmet veren ağız ve diş sağlığı merkezlerinin kalitesi ve sayısının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu söylüyor. Diş tedavisinde sağlık turizmini hızlandırmak adına özel sektörün yolunun açılması gerektiğini düşünen Ülker, tanıtım ayağında yasalara getirilecek düzenlemenin, muayenehane ve fiyat tarifelerine standartlar getirmenin başarılı adımlar olacağını düşünüyor. Dünyanın her yerinden turist ağırlayabilecek tarihi değerlere sahip olduğumuzu vurgulayan Ülker, “Kaliteli bir diş tedavisi hizmeti ve turizm değerlerimizi harmanlayıp paket olarak sunarsak, diş tedavisi için tercih edilen bir kent olabiliriz.” diyor. Ülker, İzmir Diş Hekimleri Odası olarak turizm faaliyetlerinin denetim ayağını üstlenmeye hazır olduklarını dile getiriyor.
acentesi olarak sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren tek firma olduklarını söyleyen CTG Yabancı Hasta Departmanı Sorumlusu Çağdaş Sönmez, öncelikleri diş tedavisi olsa da estetik cerrahi, obezite tedavileri, ortopedi dallarında da yurtdışından İzmir’e hasta getirmeye çalıştıklarını belirtiyor. Kitle turizminden çok, kişi odaklı turizme eğilen CTG, diş tedavisi turizmi sayesinde yıllık 1-1,5 milyon dolarlık döviz hacmi yaratıyor. Yurtdışındaki sağlık müşterisine çeşitli portallar aracılığıyla ulaşan CTG, hastanın evinden alıp, ön tedavisi ve konsültasyonunun gerçekleştirilmesinden, ulaşım, konaklama, sağlık hizmeti ve hastanın yurtdışına döndükten sonra da post-op takibi yapılmasına kadar bütün süreçlerde yer alıyor.
tourism, a path for the private sector must open and also believes that reorganising laws in regards to promoting, and bringing a standard for doctors’ offices and fees will be successful steps to take in making this happen. Ülker emphasised that we have the necessary historical values to host tourists from everywhere around the world and went on to say, “İzmir can be the preferred city for dental treatment, if we can blend a quality dental treatment service with our tourism values and present this blend as a package.” Ülker stated that as İzmir Chamber of Dentists they are prepared to take on the inspection leg of tourism activities. İzmir Mouth and Dental Treatment Centre (İzmir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi), a company that is drawing tourists from overseas to İzmir for den-
İzmir’de diş tedavisi için yurtdışından turist çeken firmalardan biri olan İzmir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi, kurumsallaşan markası Cosmetic Travel Group (CTG Sağlık Grubu) aracılığıyla sektörde hizmet veriyor. A grubu seyahat Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
87
service than in their own country for a cheaper price. There is a long waiting list for dental treatment abroad and private insurance does not cover their treatments. Treatment fees in İzmir are 50% cheaper compared to the prices overseas. The approach towards patients, the quality of service, and the doctor’s qualifications are factors important in their preference. In addition, İzmir is an attractive city that is home to holy locations of various religions and remains of many civilizations. CTG has chosen United Kingdom as its target market. Apart from the UK, they also host patients from the United States of America and other European countries. Sönmez said that the majority of patients visiting their clinics for treatment are in İzmir for the very first time and thinks that İzmir has as much potential as Antalya and İstanbul. Sönmez stated that the city’s route needs to be directed at health tourism and went on to say, “If we can move forward in the health sector we can double what we earn from sunsea-sand tourism. Turkish doctors are very successful in their fields as well as our infrastructure and technological opportunities are very strong.”
Bir hastanın, operasyonun zorluğuna bağlı olarak en az bir hafta İzmir’de kaldığını söyleyen Sönmez, bıraktığı döviz miktarının ise 10 bin pound’a kadar çıktığını belirtiyor. Sönmez, yabancı bir hastanın İzmir’i tercih etme nedenini şöyle açıklıyor: “Kendi ülkesinden daha üstün hizmeti daha düşük fiyata alabiliyor. Yurtdışında diş tedavisinde daha çok sıra bekliyorsunuz, özel sigortaları tedavilerini karşılayamayabiliyor. İzmir’de tedavi fiyatları yurtdışına göre yüzde 50 daha ucuz. Hastaya yaklaşım, kaliteli hizmet, doktorların niteliği gibi faktörler de tercihte çok önemli. Ayrıca İzmir dinlerin kutsal mekanlarına, medeniyetlerin kalıntılarına ev sahipliği yapan cazibeli bir şehir.” CTG hedef pazar olarak kendisine Büyük Britanya’yı seçmiş. Bunun dışında ABD ve Avrupa’nın bazı ülkelerinden de hasta ağırlıyorlar. Kliniklerine tedavi amacıyla gelen hastaların çoğunun İzmir’e ilk defa geldiğini söyleyen Sönmez, İzmir’in Antalya ve İstanbul kadar potansiyeli olduğunu düşünüyor. Kentin rotasının sağlık turizmine yönlendirilmesi gerektiğini belirten Sönmez, “Sağlık sektöründe ilerleyebilirsek, deniz-kum-güneş turizminden kazandığımız geliri ikiye katlayabiliriz. Türk doktorları alanlarında çok başarılı, altyapımız ve teknolojik olanaklarımız çok sağlam.” dedi.
88 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
tal treatment, is providing its services within the sector via Cosmetic Travel Group (CTG Sağlık Grubu), a corporate brand. Çağdaş Sönmez, CTG Foreign Patients Department Representative, stated that they were the only company active in the health tourism field as an A group travel agency and went on to explain that their priority lies in dental treatment however, they are also working on bringing foreign patients to İzmir for aesthetic surgery, obesity treatment, and orthopaedics. CTG, inclined towards people orientated tourism as opposed to mass tourism, create a currency volume of 1 – 1,5 billion US Dollars per annum thanks to dental treatment tourism. CTG which reaches health customers overseas via various portals picks up patients from their homes and takes part in all processes from carrying out their pre treatment and consultations, enabling transportation, arranging their accommodation, providing health services to executing their post-op follow ups once the patient returns back overseas. Sönmez stated that depending on the difficulty level of the operation, a patient spends at least a week in İzmir and leaves around 10,000 pounds in currency. Sönmez explains why a foreign patient prefers İzmir by saying, “They can get better
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
89
Halk Kültürü / Folk Culture
Hıdrellez coşkusu Hıdrellez, bütün dileklerin kabul edildiğine inanılan eğlenceli bir mevsim karşılamasıdır. İzmir’de Hıdrellez bir başka kutlanır.
Hıdrellez enthusiasm Hıdrellez is an amusing season greeting in which all wishes supposedly come true. Hıdrellez is celebrated somewhat differently in İzmir.
90 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
İZZET KOCADAĞ Halk Kültürü Araştırmacısı Researcher of Folk Culture Türk kültürünün hakim olduğu bölgelerde mevsimlik bayramların en yaygını şüphesiz hıdrellezdir. Halk arasında 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece soğuk ve sıkıntılı kış döneminin sona erip baharın, yazın bereketiyle beraber geleceği inancıyla büyük bir katılım ve coşku içinde kutlanan Hıdrellez, milli birlik ve beraberliğimizin ortak paydalarından bir tanesidir. Hıdrellez kelimesi üzerine en yaygın görüş, Hızır (Hıdır) ve İlyas (Elyasa) adlarının birleştirilmesinden meydana geldiğidir. Halk inancına göre Hızır ve İlyas âb-ı hayat denilen ölümsüzlük suyu içmiş iki peygamber veya ulu kişidir. Ölümsüzlüğe erişen bu iki kişi, kara ve sudan oluşan dünyayı kendi aralarında pay edip buralarda başı zora düşen insanlara yardım etmek için sözleşirler. Hızır karada, İlyas denizler-
Hıdrellez manisi Martıfalım mar olsun Koynu dolu yâr olsun Martıfal kime çıkarsa Devlet ona yâr olsun (Bergama / Merkez)
A mani for Hıdrellez Hıdrellez is, without a doubt, the most common seasonal festivity in regions where Turkish culture is dominant. Hıdrellez is one of the common grounds of national unity and togetherness, celebrated with huge participation and enthusiasm because the belief among people is that the night connecting the 5th May to the 6th May is when the cold and dreary winter period ends and spring, summer starts together with its fruitfulness. The most common opinion over the word Hıdrellez is that the two names Hızır (AlKhidr) and Ilyas (Elijah) come together to form it. According to the people’s belief, Hızır and Ilyas are two prophets or nobles who drank water of immortality named as “âb-ı hayat (water of life)”. After reaching immortality, these two people divide the world, made up of land and water, among themselves and promise to help those who are in need in these areas. Hızır starts to help those in need on land while Ilyas helps those at sea. Hızır and Ilyas come together once a year on the night connecting the 5th May to the 6th May, watch what people wish for, and then try to fulfil their wishes.
Let my fortune be my mark Let my love’s arms be full Who every the fortune come out for Let the government be its love (Bergama / Central)
People prepare for the night of the 5th May beforehand within the framework of this general belief. Even though activities differ according to regions and various cultural environments, the wishes and desires are along the same lines. Besides general desires such as prosperity, plentifulness, and health and personal wishes such as houses, cars and furniture, expectations that are totally individual can also be found. The most common activity seen within the Hıdrellez tradition is jumping over a fire, it cleans you of your sins and heals you of your diseases. Everyone, big or small, jumps over a hıdrellez fire, lit in squares and alleyways, and wishes for health and redemption. At the picnic organised for hıdrellez celebrations people roll around on the grass for the same wish, thinking that Hızır past over it. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
91
kızlar arasında yapılan kısmet açma veya kısmetine kim çıkacağına dair merakın getirdiği uygulamadır. 5 Mayıs günü bir küp içine su doldurulup, genç kızlar içine kendilerine ait olan yüzük, küpe, toka gibi eşyasını koyup suya bırakır. Herkesin eşyası bırakıldıktan sonra küpün ağzı tülbentle bağlanıp akşamüzeri eğlence eşliğinde bir gül fidanının dibine gömülür. Ertesi gün genç kızlar tarafından gömüldüğü yerden çıkarılan küp, maniler eşliğinde açılır. Küpün içinden takılar tek tek çıkarılırken birer mani söylenir. Çıkan takı kiminse mani ona yorulur.
de sıkıntıya düşmüş insanlara yardımcı olmaya başlar. Senede bir gün 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece bir araya gelen Hızır ve İlyas, dilekte bulunan insanları izleyip isteklerini yerine getirmeye çalışırlar. Bu genel inanç çerçevesinde insanlar, 5 Mayıs akşamı için önceden hazırlık yaparlar. Yörelere ve çeşitli kültür çevrelerine göre farklı uygulamalar görülse de dilek ve temenniler aynı yöndedir. Bolluk, bereket, sağlık gibi genel istekler; ev, araba, ev eşyası gibi daha özel dileklerin yanında tamamen kişisel beklentiler de bulunmaktadır. Hıdrellez geleneği içinde en çok görülen uygulama hastalıkların sağaltılması ve günahlardan arınmaya yönelik ateşten atlamadır. Sokak araları ve meydanlıklarda yakılan hıdrellez ateşi üzerinden büyük küçük herkes en az bir kere atlayıp sağlık ve günahlarından arınma dileğinde bulunur. Aynı dilek için hıdrellez kutlaması için gidilen piknikte, üzerinden Hızır geçmiş olabileceği düşüncesiyle yeşil çimenler üzerinde yuvarlanılır. 5 Mayıs akşamı sıklıkla görülen diğer uygulama da ev, araba, bağ, bahçe gibi kolay edinilemeyen dileklerin kabulüne yöneliktir. Tuğla, taş, kiremit gibi malzemelerden ev isteyen ev, araba isteyen araba maketi yaparak sabaha kadar bekletir. Bu malzemeleri bulamayanlar toprak üzerine çizerek veya bir kâğıda resmini yaparak genellikle gül dalına veya dibine bırakırlar. Anlatılarda ve yazılı kaynaklarda sıkça bahsedilse de uygulamada artık nadir görülen “Martıval Çömleği” veya “Bahtiyar Çömleği” genç
92 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
nother frequently seen activity on the night of the 5th May are acceptance of wishes devoted to things such as houses, cars, vineyards and garden that are not so easy to access. Using materials such as brick, stone, and tiles those who want a house build a mock-up of the house, those who want a car build a mock up of the car and leave it until the morning. Those who cannot find these materials usually draw picture of them on soil or on paper, which they generally either hang on a rose branch or leave it at its bottom. The “Martıval Çömleği” or “Bahtiyar Çömleği” (Happiness Pot), an activity done between single girls to satisfy their curiosity in regards to their destiny or to open their fortune, is spoken of frequently and is in written sources though it is rarely seen in practice. Young girls place their belongings such as rings, earrings, and buckle in a pot full of water on the day of the 5th May. Once everybody has placed their belongings in the pot, its mouth is covered with a kerchief and buried at the bottom of a rose bush during the entertainment in the evening. The young girls removed the pot, from where they buried it, accompanied with mani (*), the next day. A mani is read for every single piece of ornament taken out of the pot. Mani is attributed to the owner of the ornament taken out from the pot. (*) Mani (Turkish folk-music forms): They are quatrains sang according to the syllabic meter of generally whose teller are not known. The rhyme order is a-a-b-a.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
93
Sanat / Arts
Dans eden fotoğraflar Sahnede başka hayatlar, o hayatlara bürünen oyuncular, renkler ve ışıklar… Sahnedeki bu enerjiyi doğru zamanlama ile yıllardır fotoğraf karelerine taşıyor Erdinç Ereeş.
Dancing photographs
Different lives on stage, the actors and actresses that take on those lives, the colours and lights...with the right timing Erdinç Ereeş has carried the energy on stage to photo frames for years.
94 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
1980’li yıllarda bir fotoğraf stüdyosunun karanlık odasında fotoğrafçılıkla tanışan İzmirli Fotoğrafçı Erdinç Ereeş’in, 30 yıldır farklı alanlarda sürdürdüğü fotoğrafçılık yaşamında kültür-sanat fotoğraflarının ayrı bir yeri var.
Culture-art photographs of Erdinç Ereeş, an İzmirian photographer who met photography in a dark room of a studio in the 1980’s, have a special place in his photography career in different areas for 30 years.
1990-1995 yılları arasında İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin fotoğrafçılığını yürüten Ereeş, kültür-sanat fotoğrafçılığının ayrı bir keyfi olduğunu düşünüyor. Zamanın belli bir diliminde oluşturulan bir kareye birçok şeyin sığdırıldığını ifade eden Ereeş, farkında olmadan yıllar önce kendisine bir üslup geliştirmiş. Ereeş, “Ben leke bırakmayı seviyorum sanat fotoğrafında” diyor. Herhangi bir balerinin ya da baletin yaptığı hareketin sahnede bıraktığı izi karelerine yansıtmayı seven Ereeş, bu sayede hem sanatçının hareketini hem de söylemek istediklerini vurguluyor fotoğrafında.
Ereeş, who was the photographer of İzmir State Opera and Ballet between the years 1990 and 1995, thinks that culture-art photography is a completely different type of pleasure. Ereeş, who expressed how many things could be captured in a photograph frame created in a certain period of time, developed his own style years ago unconsciously. Ereeş says, “I love leaving a mark on an art photograph.” Ereeş, who loves reflecting the motion of any ballerina or ballet dancer on stage in his photograph frames, emphasises the movements of actors and actresses as well as what they are trying to say in his photograph.
“Her fotoğraf yeni insanları, yeni olayları, yeni birikimleri beraberinde getirir” diyen İzmirli fotoğrafçı, gelişen teknolojinin fotoğrafla görüntüyü birbirine karıştırdığını da düşünüyor.
The İzmirian photographer thinks that developing technology blends photographs and images together and says, “Every photograph brings new people, new events, and new accumulations with it.”
Elde edilen görüntünün fotoğraf olması için oran, ritim duygusu gibi bazı kuralların kullanılması gerektiğini belirten Ereeş, yıllarca iz bırakacak bir fotoğrafın ancak bu şekilde çekilebileceğini söylüyor.
Ereeş indicates that a couple of rules such as correlation and a sense of rhythm are required in order to turn an image into a photograph. Only then a photograph that leaves a mark for years can be taken.
Erdinç Ereeş Oyuncuların figürleri fotoğraf karelerinde ölümsüzleşiyor. The figures of the actors and actresses have become immortalised in photograph frames.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
95
Sanat / Arts
İZDSO, klasik müziği köylere yayıyor 1975 yılında küçük bir oda müziği grubu olarak kurulan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İZDSO) hem yurtdışında başarılı konserler veriyor hem de klasik müziği köylere kadar taşıyor.
IZDSO is spreading classical music to villages İzmir State Symphony Orchestra (İzmir Devlet Senfoni Orkestrası - IZDSO), formed in 1975 as a small chamber music group, has given successful concerts abroad as well as taking classical music to villages.
96 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Özellikle 1995’lerden itibaren kentin sanatsal yaşantısında hızlı adımlarla ilerleyen İZDSO, İzmir’in ve ülkemizin adını yurtdışında başarıyla temsil etmesinin yanı sıra çoksesli müziği geniş kitlelere yayan sosyal projeleriyle de dikkat çekiyor. Köy-konser projeleriyle ilk etapta Ege Bölgesi’nin, uzun vadede tüm Türkiye’nin köylerine klasik müziği götürmeyi hedefleyen İZDSO, açılışı ile İzmir’in sanat hayatına yadsınamaz bir katkı sağlayan Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi ile sanat çıtasını da yükseltti. Güney Kore’den başlayıp Japonya, Malezya ve İtalya, Belçika, Almanya gibi birçok Avrupa ülkesine turneler düzenlediklerini söyleyen İZDSO Müdürü Akgün Çavuş, uluslararası düzeyde bir orkestra olduklarını son yıllardaki atılımlarıyla kanıtladıklarını söylüyor. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’na konuk olan çok ünlü şefler ve solistlerin bu başarılarını teyit eder nitelikte konuştuğunu belirten Çavuş, Avrupa’nın en iyi orkestraları arasında gösterildiklerine dikkat çekiyor.
Köylerde konser “Hedefimiz Batı ülkelerinin düzeyine erişmek olsa da çok önemli bir noktayı uzun yıllar gözden kaçırmışız” diyen Çavuş, birkaç yıl önce başlattıkları köy-konser projelerini şöyle anlatıyor: “Biz önce Batı’ya gitmişiz, memleketimizi biraz unutmuşuz. Yurtdışında dolu salonlara çok başarılı konserler verirken, ülkenize döndüğünüzde bir bakıyorsunuz ki salonlar boş, sizi tanımıyorlar ya da yanlış tanıyorlar. Gerçi işin bu yönü için rahmetli Hikmet Şimşek Hocamız çok çaba harcadı, bir nefer gibi çalıştı. Radyoda her pazar günü yayınlanan konserlerle klasik müziği insanlara sevdirdi. Ve biz de bu misyonu sürdürmek için köylerden yola çıkmaya karar verdik. Çünkü müziğin dini, dili, ırkı, sosyal statüsü olmaz. 30 Köy Bir Konser, 18 Köy Bir Konser projeleri adı altında getirip konserler verdik. Onların yaşam şartlarına uyarak, mesela traktörü, römorku sahne yaparak, gaz lambası ışığında konserler verdik. Pet şişelere pi-
Güzel sanatları köylerle buluşturmayı amaçlayan konserlerin kimi gaz lambası ışığında gerçekleştiriliyor, kiminde römorklar sahne olarak kullanılıyor.
IZDSO, moving forward in fast steps in the city’s artistic life especially since 1995, has represented our country and İzmir abroad with success and has drawn attention with its social projects to spread polyphonic music to wide audiences. IZDSO, which aims to take classical music to villages in the Aegean Region first and then to all villages in Turkey in the long-term with their village-concert projects, has raised the art bar with Ahmed Adnan Saygun Art Centre, whose contribution to the art life of İzmir since its opening is undeniable. Akgün Çavuş, Director of IZDSO, stated that they had organised tours starting in South Korea to Japan, Malaysia and a number of European countries such as Italy, Belgium, and Germany and also expressed that with their progress in recent years they had proved that they were an orchestra at international level. Çavuş indicated that comments of very famous conductors and soloists that have been guests of the İzmir State Symphony Orchestra have confirmed these successes and drew attention
Some of concerts, aimed to bring fine arts and village together, take place in the light of oil lamps while others use trailers as their stage.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
97
Hikmet Şimşek, our late master, spent a lot of effort on this aspect of the issue, he worked like a soldier. He influenced people to love classical music by broadcasting concert on the radio every Sunday. And we have decided to continue this mission by starting with the villages because music does not have a religion, language, race, or social status. We have performed concerts under the project names “A concert in Thirty Villages” and “A Concert in Eighteen Villages.” We gave concerts, for example, using tractors and trailers as stages or under the light of oil lamps by adjusting their living conditions, We filled plastic bottles with rice and gave them to the audience to play as percussion and accompany the rhythm. We wanted to destroy the image they had of us in their heads due to the type of music we make.
Akgün Çavuş İZDSO Müdürü Director of IZDSO
rinçler doldurup izleyicilere perküsyon çaldırdık, ritim tutturduk. İstedik ki kafalarında yarattıkları, yaptığımız müzikten kaynaklı imajı yıkalım. Köy konserlerinde klasik Batı Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Latin müziğinden ezgiler sunuyoruz, bir yandan Devlet Opera ve Balesi’nden dansçılar gösteri yapıyor, bir yandan ressamımız o anı resmediyor. Güzel sanatların bütün dallarını sergiliyoruz. Köyde bağlama çalan genci de sahneye alıp, birlikte çalıyoruz. Ege Orman Vakfı ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Menderes’e bağlı Çatalca Köyü'ndeki son konserimize katılan Sayın Bakanımız Ertuğrul Günay, ‘25 aylık bakanlığımın en güzel gecesini yaşadım’ sözleriyle beğenisini dile getirdi. Bu da bizim ne kadar doğru bir iş yaptığımızı destekledi. Köy konserleriyle Türkiye’nin her köyüne ulaşmayı düşünüyoruz.”
Gezici Sanat Otobüsü İZDSO’nun içinde yer aldığı bir diğer proje Türkiye’yi dolaşacak Gezici Sanat Otobüsü. Kendi bünyesinde oluşturacağı sanatçı gruplarıyla klasik müziği geniş kitlelere yaymayı hedefleyen İZDSO, bale, tiyatro gibi diğer güzel sanat dalları ekipleriyle birlikte gezerek kültürel faaliyetlerini oralara taşıyacak. 2010 yılında hız kazandırdıkları ‘hastane konserleri’ni de anlatan İZDSO Müdürü Çavuş, “Hastaneler çok stresli ortamlar. Biz de özellikle onkoloji gibi daha stresli hastaların tedavi gördüğü servisleri tercih ediyoruz. Küçük oda müziği grupları kurarak talep gelen hastanelere gidip, mini konserler veriyoruz. Konserler hastaları kısa bir süreliğine de olsa streslerinden uzaklaştırıyor, çalışanlara motivasyon sağlıyor, bizleri de mutlu ediyor.” diyor.
98 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
to the fact that they are listed among the best orchestras in Europe.
Concerts at villages Çavuş said, “Even though our goal is to reach the level of western countries we have overlooked a very important point for many years” and went on to explain the village-concert project, started a couple of years ago, as: “ We forgot our country a little and went to the West first. After giving very successful concerts to full halls abroad, we returned to our country to see that the halls are empty and nobody knows you or they think wrong about you. Although
During our village concerts while we present melodies songs from Classical Music, Turkish Folk Music, Turkish Classical Music and Latin Music, dancers from the State Opera and Ballet perform and our painter also draws the moment. We exhibit all branches of fine arts. We invite the teenager, who plays the instrument with three double strings in the village, onto the stage and play with him. At our last concert in Çatalca Village, connected to Menderes district, organised in association with Aegean Forest Foundation, Minister Ertuğrul Günay came to watch and expressed his admiration by using the words ‘it was the best night of our twenty five months ministry’. This supported what a great job we were doing. We are thinking of reaching every village in Turkey with our village concerts.”
Mobile Art Bus Another project, which IZDSO is taking part in, is the Mobile Art Bus that will travel all over Turkey. IZDSO, which aims to spread classical music to
Seyirci sayısı yüzde 50 arttı 1993’ten beri İZDSO’da vurmalı çalgı sanatçısı olarak görev yapan Akgün Çavuş, İzmirli sanatseverin bugüne kadar yaşadığı en büyük eksikliğin konser dinleyebilecekleri iyi bir salonlarının bulunmaması olduğunu düşünüyor. Müziğin sadece duyusal değil, görsel bir yönü olduğunu da söyleyen Çavuş, “Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin açılması herkes için bir hayalin hayata geçmesi oldu. Seyirci sayısı yarı yarıya arttı. Salonun albenisi, konser amaçlı yapılmış tek salon olması, sanatçılar için düzenlenen soyunma odaları, dinlenme alanları, teknik altyapısıyla 5 yıldızlı bir mekan kalitesinde. Böyle olunca orkestranın performansı yükseliyor, seyirci katılımı artıyor, eserlerinizin kalite çıtası yükseliyor. İstediğimiz her sanatçıyı ve programı İzmir’le buluşturabilecek bir salona sahibiz.” diye anlatıyor.
broader audiences with the artist groups to be formed within its body, will travel together with other fine arts groups such as ballet and theatre and carry their cultural activities there. Çavuş, Director of IZDSO, talked about the ‘hospital concerts’ that have been accelerated in the year 2010 and went on to say, “Hospitals are stressful environments. We particularly prefer services, such as oncology, where the more stressful patients are treated. We form small
increased by half. With its charm, the fact that it is the only hall made to stage concerts, the dressing rooms organised for the artists, the recreation areas, and its technical infrastructure the hall is of five star quality. Under these circumstances the performance of the orchestra increases, the number of audience attending increases and the quality bar of works performed rises. We have a hall where we can bring any artist and programme together with İzmir.”
chamber music groups, go to hospitals upon request, and give mini concerts. The concerts allow patients to distance themselves from their stress even if it is for a short period, motivate staff and make us happy.”
IZDSO wants to fill the halls
İZDSO salonları doldurmak istiyor Bu kültürü sunmadan “Klasik müzik herkesin tercihi değildir” gibi bir önyargıda bulunulamayacağını düşünen Çavuş, İZDSO olarak hedeflerini şöyle anlatıyor: “İlk hedefimiz İZDSO’nun konserlerinde bir kişilik bile boş yer kalmamasını sağlamak, ikinci hedefimiz ise Türkiye’de klasik müzik girmemiş köy bırakmamak. Bu amaçla İZDSO sanatçılarından kurulu en az 6-7 oda müziği grubumuz var. Bakanlığımız bu konuda sonsuz destek veriyor bize. İnanıyorum ki bu projeler sanatsal ve kültürel anlamdaki gelişimimize büyük katkı sağlayacaktır. Yurtdışında gerçekleştirdiğimiz konserler sayesinde de Avrupa’da, Uzakdoğu’da İZDSO’nun ve İzmir’in adını duyurmak bir diğer vizyon hedefimiz.” ÇİĞDEM ASKERİ
Number of audience have increased by fifty percent Akgün Çavuş, who has been a percussion artist at IZDSO since 1993, thinks that the biggest drawbacks experienced by art lovers of İzmir to date is the lack of a good hall in which they can listen to concerts. Çavuş commented that music is not just sensory but has a visual aspect as well and went onto explain, “The opening of Ahmet Adnan Saygun Art Centre was a dream come true for everybody. The number of audience has
Çavuş thinks that until this culture is presented, no one will be prejudice and think, “Classical music is not everybody’s preference” and continues to explain the aims of IZDSO as: “Our first aim is to make sure that not even one seat is unoccupied in any of IZDSO concerts and the second is to make sure that there is not a village left in Turkey where classical music has not been. We have established at least six-seven chamber music groups from IZDSO artists for this purpose. Our ministry is giving us endless support on this subject. I believe that these projects will make a great contribution to our artistic and cultural developments. Making a name for IZDSO and İzmir in Europe and the Far East with our concerts abroad is another vision goal.”
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
99
Güncel / Actual
Yaz ayları festivallerle şenlenecek İzmir ve çevresinde yaz boyunca birbirinden renkli ve eğlenceli şenlik ve festivaller gerçekleştirilecek.
The summer months will be livened up with festivals Colourful and entertaining fetes and festivals will take place around and in İzmir during the summer.
100 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Narlıdere Gençlik ve Çiçek Festivali (18-20 Mayıs 2010): Gençleri Narlıdere buluşturan Gençlik ve Çiçek Festivali, tiyatro gösterileri, halk oyunları gibi çeşitli etkinliklerle renklenecek. Vinolive 2010 7. Şarap, Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı - Kültürpark (27-30 Mayıs 2010): Damak tadı tutkunları bu fuarda buluşuyor. Kültürpark Fuar Alanı kapılarını bu defa zeytin, zeytinyağı ve şarap meraklıları için açıyor. Fuar, üzümün ve zeytinin anavatanı Anadolu'nun ürün çeşitliliğini sergilemek ve Türk firmalarının global pazardaki rekabet güçlerini artırmasına destek olmak amacıyla düzenleniyor. Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali – Kemalpaşa (3-6 Haziran 2010): 40 yıldır geleneksel olarak düzenlenen Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali, renkli etkinliklerin yanı sıra Kiraz Güzellik Yarışması’yla da dikkat çekiyor. Yarımada Oyunları - Urla (28 Mayıs - 2 Haziran 2010): Yaklaşık 20 yıldır sportif ve kültürel etkinlikleri bir araya getiren Yarımada Oyunları, uluslararası katılımcılarıyla Urla’ya hareketli günler yaşatacak. Kınık Eğitim Bilim ve Kültür Şenliği (15 - 18 Haziran 2010): Üç gün süren şenlikte ilköğretim öğrencileri sundukları projelerle yaratıcılıklarını yarıştırıyor. Şenlik kapsamında çeşitli konserler de düzenleniyor. Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali – Çeşme (28 Haziran - 3 Temmuz 2010): Her yıl dü-
zenlenen çocuk ve gençlik tiyatroları eğlencelerine farklı uluslardan gruplar katılıyor. 2. Ayakkabı, Çanta ve Aksesuarları Fuarı – Kültürpark (1 - 4 Temmuz 2010): Yılda iki defa düzenlenen Ayakkabı, Çanta ve Aksesuarları Fuarı’nın Temmuz ayında düzenlenen ayağında kış modelleri sergileniyor. Profesyonel katılımcılara ve ziyaretçilere açık olan, ünlü mankenlerin katılımıyla gerçekleştirilen defilelerle zenginleşen fuarda 2011 kış kreasyonları beğeniye sunuluyor. Uluslararası Çandarlı Kültür ve Sanat Festivali – Dikili (30 Temmuz - 1 Ağustos 2010): Barış ve kardeşlik olguları temelinde, sanatsal ve kültürel faaliyetlere ev sahipliği yapan Çandarlı Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, konserler, sportif faaliyetler, çocuk etkinlikleri, paneller, şiir dinletileri, yöresel halk oyunları gösterileri düzenlenecek. 7. Karaburun Şenliği (14 - 15 Ağustos 2010): Bir halk şenliği havasında düzenlenen Karaburun Şenliği’nde paneller, karikatür sergileri, “En İyi Üzüm Yarışması”, ünlü sanatçıların konserleri gibi etkinlikler düzenleniyor. Geleneksel Bağbozumu Şenliği – Urla (12 14 Ağustos 2010): 2 bin 600 yıllık geçmişe sahip olan Urla Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri, 12-14 Ağustos 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Her yıl 14 Ağustos'ta kutlanan ve üzümün hasat günü olan bağbozumu, üzüme balın, zeytine de yağın düştüğü gün olarak kabul ediliyor. Şenlik kapsamında yelken yarışlarından şiir dinletilerine kadar farklı etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Narlıdere Youth and Flower Festival (18th – 20th May 2010): The Youth and Flower Festival, which brings youngsters together at Narlıdere, will be enlivened with various activities such as theatre performances and folk dances. Vinolive 2010, 7th Wine, Olive, Olive Oil and Technologies Exhibition – Kültürpark (Culture park) (27th – 30th May 2010): Tasting enthusiasts come together at this exhibition. This time the doors of the Culture Park Fair Arena (Kültürpark Fuar Alanı) open for olive, olive oil and wine enthusiasts. The exhibition is being held in order to display the product variety of Anatolian, the homeland of grapes and olives and provide Turkish companies with support in increasing their competitiveness in the global market. Golden Cherry Culture and Art Festival (Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali) – Kemalpaşa (3rd – 6th June 2010): Golden Cherry Culture and Art Festival, held traditionally for forty years, draws attention with its Cherry Beauty Contest as well as other colourful events. Peninsula Games (Yarımada Oyunları) – Urla (28th May – 2nd June 2010): Peninsula Games, which has brought together sporting and cultural events for nearly 20 years, will enable Urla to experience lively days with its international participants. Kınık Education Science and Culture Fete (15th – 18th June 2010): At the fete, which lasts three days, primary school students race their creativity with their projects. Various concerts are held within the context of the fete.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
101
Children and Youth Theatres Festival – Çeşme (28th June – 3rd July 2010): Groups from different nations participate in the children and youth theatres, held every year. 5. Yenişakran Zeytin ve Deniz Festivali - Aliağa (24 - 26 Ağustos 2010): Aliağa’nın zeytini ile ünlü balıkçı ve tatil kasabası Yenişakran’da düzenlenen festival bir karnaval havasında gerçekleşiyor. Amatör plaj voleybolu turnuvaları, konserler, sektörel paneller, sirk gösterileri, şiir ve müzik dinletileri festivalde görülebilecek etkinlikler arasında… Tire El Sanatları Üretimi Kültür ve Turizm Festivali (25 Ağustos - 5 Eylül 2010): Kenti Ege ile İç Anadolu'nun buluşma noktası haline getirmeyi amaçlayan Tire Geleneksel El Sanatları Kültür ve Turizm Festivali’nde el sanatları ürünleri sergilenecek, çeşitli etkinlikler festivali renklendirecek. Dikili Barış Demokrasi ve Emek Şenlikleri (26 Ağustos- 1 Eylül 2010): İzmir'in Dikili ilçesinde 26 Ağustos-1 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri’nde, konserler, tiyatro ve dans gösterileri, sergiler, film gösterimleri ve güncel konu başlıklarında düzenlenecek paneller yer alacak. Yedi gün boyunca devam edecek etkinliklerin büyük çoğunluğu Atatürk Meydanı'nda yapılacak. İzmir Enternasyonal Fuarı – Kültürpark (27 Ağustos – 5 Eylül 2010): Türkiye’nin uluslararası nitelikteki ilk fuar organizasyonu ve İzmir’in simgesi olan İzmir Enternasyonal Fuarı, 79. defa kapılarını açacak. Coşkusu tüm kente yayılan İzmir Fuarı, İZFAŞ organizatörlüğünde birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak.
102 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
2nd Shoes, Bags, and Accessories Exhibition – Kültürpark (Culture Park) (1st – 4th July 2010): Winter models will be displayed at the leg of the Shoes, Bags, and Accessories Exhibition, held twice a year, in July. 2011 winter creations will be presented at the exhibition, open to professional participants and visitors and enriched with fashion shows held with participation of famous models. International Çandarlı Culture and Art Festival – Dikili (30th July – 1st August 2010): Concerts, sporting events, children activities, panels, poem performance, and local folk dancing performances will be held within the scope of Çandarlı Culture and Art Festival, host of artistic and cultural events based on the facts of peace and brotherhood.
olives. With the context of the fete, various activities such as sailing races and poem performances are held. 5th Yenişakran Olive and Sea Festival – Aliağa (24th – 26th August 2010): The festival, held at the fishing and holiday village of Yenişakran famous for its olives in Aliağa, takes place in the mood of a carnival. Amateur beach volleyball tournaments, concerts, sectoral panels, circus performances, poem readings, and music concerts are among the events seen at the festival. Tire Handicraft Production Culture and Tourism Festival (25th August – 5th September 2010): Handicraft products will be displayed at Tire Traditional Handicraft Culture and Tourism Festival, which aims to make the city a meeting point for Aegean and Central Anatolia. Various events will also liven up the festival.
7th Karaburun Festival (14th – 15th August 2010): Activities such as panels, caricature exhibitions, “Best Grape Contest,” and concerts from famous artists are organised at the Karaburun Festival, held in the mood of a folk festival.
Dikili Peace Democracy and Labour Festivals (26th August – 1st September 2010): Concerts, theatre and dance performances, exhibitions, film screenings and panels on current subjects will be make up the Peace, Democracy and Labour Festivals held in Dikili, a district of İzmir, between the dates 26th August and 1st September. Most of the events during the seven days will be held at Atatürk Square.
Traditional Grape Harvest Fete – Urla (12th – 14th August 2010): Urla Traditional Grape Harvest Fete, which has a 2600 - year history, will be held between the dates 12th and 14th August 2010. Grape harvest, celebrated on the 14th August and the harvest day of grapes, is accepted as the day honey falls on grapes and oil falls on
İzmir International Fair – Kültürpark (Culture Park ) (27th August – 5th September 2010): İzmir International Fair, Turkey’s first international fair organisation and İzmir’s symbol, will open its doors for the 79th time. İzmir Fair, whose enthusiasm spreads throughout the city, will host many events under the organisation of İZFAŞ.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
103
Sanat / Arts
24. Uluslararası İzmir Festivali 16 Haziran – 19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan 24. Uluslararası İzmir Festivali efsane isimleri kente taşıyacak.
24th International İzmir Festival The 24th International İzmir Festival, to be held between the 16th June and 19th July, is bringing legendary names to the city.
Krzysztof Jablonski
104 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
The 24th International İzmir Festival, organised by İzmir Foundation for Culture Arts, and Education (İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı-IKSEV) in this year, will be held between the 16th June and 19 July 2010. The program of festival to be organised with contributions from Promotion Fund of the Turkish Prime Ministry, Ministry of Culture and Tourism, İzmir Metropolitan Municipality, Eczacıbaşı Holding, and İzmir Development Agency will comprise of eleven events. 24th International İzmir Festival including Seferihisar, Turkey’s first “citta slow (slow city)” into festival locations will take place in Ahmed Adnan Saygun Arts Centre, Celsus Library, Çeşme Castle, Bergama Asclepeion Theatre, and Ephesus Odeon The festival will start on Wednesday, 16th June at the Ahmed Adnan Saygun Arts Centre with the “Four Pianos, One Conductor” concert. Four pianists, at the peak of their careers, will take stage at the same time under the lead of one conductor and play the most popular works in piano literature in its adapted form for four pianos. Michele Campanella, the best ever Liszt performer, will perform his recital at Ephesus Celsus Library at Saturday night, 19th June 2010. There will be an opera, yet again, at this year’s festival. The opera “The Flying Dutchman” will be a guest at the festival on Monday, 21st June 2010 at the Ahmed Adnan Saygun Arts Centre. İzmir State Opera and Ballet will stage the three-act opera directed by Mehmet Ergüven.
Uçan Hollandalı Operası
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) tarafından bu yıl 24.sü düzenlenen Uluslararası İzmir Festivali 16 Haziran – 19 Temmuz 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Eczacıbaşı Holding ve İzmir Kalkınma Ajansı’nın katkılarıyla düzenlenecek festivalin programında on bir etkinlik yer alacak. Türkiye’nin ilk “yavaş şehri” Seferihisar’ı da festival mekânları arasına alan 24. Uluslararası İzmir Festivali, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, Celsus Kütüphanesi, Çeşme Kalesi, Bergama Asklepion Tiyatrosu ve Efes Odeon’da yapılacak. Festival, 16 Haziran Çarşamba günü Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilecek “Dört Piyano, Bir Şef” konseri ile açılacak. Kariyerlerinin doruğundaki dört piyanist bir şef yönetiminde aynı anda sahne alacak ve piyano literatürünün en sevilen eserlerini dört piyano için uyarlanmış haliyle seslendirecek. 19 Haziran 2010 Cumartesi gecesi Efes Celsus Kütüphanesi’nde, gelmiş geçmiş en iyi Liszt yorumcularından Michele Campanella bir resital verecek. Bu yıl festivalde yine bir opera yer alacak. “Uçan Hollandalı” Operası, 21 Haziran 2010 Pazartesi günü AASSM’de festivale konuk olacak. Üç perdelik operayı Mehmet Ergüven’in rejisiyle İzmir Devlet Opera ve Balesi sahneleyecek.
İzmir Festivali’nin en gözde mekânlarından biri olan Celsus Kütüphanesi, 24 Haziran 2010 Perşembe günü “The Philharmonics” topluluğuna sahne olacak. Efsaneler arasında sayılan Viyana Filarmoni Orkestrası’nın hepsi ödüllü solist ve sanatçılarından oluşan “The Philharmonics” çok özel bir programla İzmir Festivali’ne katılacak.
24. Uluslararası İzmir Festivali, 22 Haziran 2010 Salı günü Türkiye’nin ilk “Yavaş Şehri” Seferihisar’a taşınacak. Sığacık Kalesi, Avrupa’nın en iyi ‘a capella’ topluluklarından biri olan “Ensemble Amarcord”u ağırlayacak. İzmir Goethe Enstitüsü işbirliği ile yapılacak konserde Seferihisar – Sığacık Kalesi ilk kez festival mekânı olarak kullanılacak.
Festivalde, Avusturyalı Gustav Mahler’in 150. doğum yılı, İtalyan şef Daniele Gatti yönetimindeki Kraliyet Concertgebouw Orkestrası’nın konseri ile kutlanacak. 2 Temmuz 2010 Cuma günü AASSM’deki konserde orkestra, Wagner’in “Siegfried-Idyll” ve Mahler’in “Symphony No. 5” adlı eserlerini seslendirecek.
Isabelle Cals
The 24th International İzmir Festival will meet Seferihisar, Turkey’s first “citta slow,” on Tuesday, 22nd June 2010. Sığacık Castle will host “Ensemble Amarcord,” one of Europe’s best ‘a cappella’ groups. With the concert, staged in collaboration with İzmir Goethe Institute, Seferihisar – Sığacık Castle will make its debut as a festival location. Celsus Library, one of the most popular locations of the İzmir Festival, will be stage to “The Philharmonics” group on Thursday, 24th June 2010. “The Philharmonics,” formed of award-winning soloists and artists from the Vienna Philharmonic Orchestra, thought to be among legends, will participate in the İzmir Festival with a very special programme. At the festival, Australian Gustav Mahler’s 150th birth year will be celebrated with a concert from the Royal Concertgebouw Orchestra, conducted by the Italian conductor Daniele Gatti. The orchestra will perform Wagner’s “Siegfried-Idyll” and Mahler’s “Symphony No. 5” at the concert on Friday, 2nd July 2010 at Ahmed Adnan Saygun Arts Centre. Muvaffak Falay, one of the most important artists given by İzmir to the international jazz stages, will celebrate his 80th birthday on Sunday, 2nd July 2010 at Çeşme Castle. The quintet, Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
105
formed of Maffy Falay, his name known by the world, and young artists will commemorate the biggest names of jazz with their “A present to Charlie Parker & Dizzy Gillespie” concert. This year, the 10th Turkish – Greek Art Meeting, a traditional event of the İzmir Festival, will be held at Bergama Asclepeion Theatre on Wednesday, 7th July 2010. Pire Municipality Theatre will perform “Prometheus Bound,” by Aeschylus (Eshilos), the most important tragedy playwright of ancient times. Mario Frangoulis, one of Greece’s most famous names, will play the role of Prometheus. Kraliyet Concertgebouw Orkestrası
Cuma günü sopranolar Isabelle Cals, Sylvie Valayre ile tenor Nicolas Schukoff’u ağırlayacak. Frederic Chopin, 200. doğum yılında Efes Odeon’da, Polonya Büyükelçiliği’nin katkılarıyla gerçekleştirilecek özel bir resitalle anılacak. 13 Temmuz 2010 Salı günü Chopin yarışması ödülü sahibi Polonyalı virtüöz Krzysztof Jabłoński, bestecinin ölümsüz eserlerini Polonyalı tanınmış ressam Jerzy Duda-Gracz’ın Chopin’in eserlerinden ilham alarak yaptığı ve ona adadığı resim koleksiyonu eşliğinde çalacak. 24. Uluslararası İzmir Festivali, 19 Temmuz 2010 Pazartesi günü tüm dünyada hatırı sayılır bir hayran kitlesine sahip olan, “Ateşin kızı, aşkın sesi” olarak tanınan Concha Buika’nın Çeşme Kalesi’ndeki konseriyle sona erecek. Son albümü “El Ultimo Trago - The Final Drink” ile kariyerinin en dokunaklı işine imza atan Buika, İzmir’de ilk kez sahneye çıkacak. Sylvie Valayre
İzmir’in uluslararası caz sahnelerine kazandırdığı en önemli sanatçılardan Muvaffak Falay, 2 Temmuz 2010 Pazar günü Çeşme Kalesi’nde 80. yaşını kutlayacak. Dünyanın tanıdığı ismiyle Maffy Falay ve genç sanatçılardan oluşan beşlisi “Charlie Parker & Dizzy Gillespie’ye Armağan” adlı konserle cazın dev isimlerini anacak. İzmir Festivali’nin geleneksel etkinliği Türk – Yunan Sanat Buluşması’nın onuncusu bu yıl 7 Temmuz 2010 Çarşamba günü Bergama Asklepion Tiyatrosu’nda gerçekleşecek. Antik çağın en büyük tragedya ustası Aiskhylos’un (Eshilos) “Zincire Vurulmuş Prometheus” adlı eserini Pire Belediye Tiyatrosu sahneleyecek. Prometheus rolünü Yunanistan’ın en ünlü isimlerinden Mario Frangoulis canlandıracak. Bergama Asklepion Tiyatrosu 9 Temmuz 2010
106 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
The Philharmonics
On Friday, 9th July Bergama Asclepeion Theatre will host sopranos Isabelle Cals, Sylvie Valayre and tenor Nicolas Schukoff. On his 200th birth year, Frederic Chopin’s 200th will be commemorated with a special recital at Ephesus Odeon with the contributions of the Embassy of Poland. On Tuesday, 13th July 2010 Polish virtuoso Krzysztof Jabłoński, award-winning of Chopin competition will perform the composer’s immortal works accompanied by a painting collection, inspired by and in commemoration of Chopin’s work, prepared by Jerzy Duda-Gracz, a well-known Polish painter. The 24th International İzmir Festival will end with a Concha Buika, known as “The Daughter of Fire, The Voice of Love” with a considerable fans worldwide, concert at Çeşme Castle on Monday, 19th July 2010. Buika bringing in the most emotional work of her career with her last album “El Ultimo Trago – The Final Drink,” will make her debut in İzmir.
Çağdaş yaşam seçenekleri sunar... Proje ve şantiye deneyimli mühendis ve mimarlarımız tarafından, inşaat sektöründeki birikimlerimizi sizin için uygulamaya dönüştürüyoruz. Deneyimli kadromuzla birçok projeye imza atmış olan firmamız siz ve sevdikleriniz için çağdaş yaşam seçenekleri sunmaya devam ediyor...
İstasyonaltı Mah. 8220 Sk. No.16 K.1 D.2 Çiğli - İZMİR Tel: 0232. 386 50 37 - 386 50 38 Fax: 0232.386 50-39 Mayıs - Haziran / May June 2010 İZMİR
107
Spor / Sports
Sualtı tutkunlarına yeni bir dünya Mordoğan’da hayata geçirilmeye hazırlanılan Sualtı Arkeopark Projesi, dalış meraklılarına yeni bir dünyanın kapılarını açacak.
An archaeopark will be established in İzmir After completing excavations that have restarted at Altınpark, Konak Municipality will convert the area into an archaeopark.
108 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Mordoğan Belediyesi, Ankara Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı Su Altı Arkeolojisi Kürsüsü, İzmir Su Altı Derneği (İZSAD) ve 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği tarafından projelendirilen Sualtı Arkeopark Projesi, alternatif turizme artı bir değer kazandıracak. Mali bütçesi Mordoğan Belediyesi tarafından karşılanan projede; M.Ö. 600 yıllarına ait bir kargo gemisi ve bir savaş gemisinin burun kısmının replikası batırıldı, aynı dönemlerde Ege’de kullanılan ve Klazomenai kazı alanından çıkartılan amforaların benzerleri özel imalatla yaptırılarak yarım parçalı geminin içine yerleştirildi. Ayrıca her iki gemi batığının orta alanına bir kazı alanı modellenerek; amforalar ve kırık parça seramikler bu kazı alanının karolajlarının içine yerleştirildi. Alternatif turizmi destekleyecek projenin amaçları arasında şu başlıklar yer alıyor: • Deniz tarihi ve sualtı arkeolojisi üzerine ulusal ve uluslararası çapta düzenlenmesi düşünülen sempozyum ve atölye çalışmalarını organize etmek ve bölgeyi bu anlamda bir bilim merkezi haline getirmek, • Deniz ve sualtı arkeolojisi konusunda bilimsel çalışmaların başlatılması ve bu çalışmaların kalıcılığının sağlanması adına zemin oluşturmak, • Sualtında yapay bir batık kazı alanı oluşturulması, sualtı kazı eğitimlerinin yapılmasını sağlamak, • Bölgede sportif amaçlı yapılacak olan sualtı dalışlarında görsel zenginlik oluşturacak sualtı dalış noktaları yaratmak, • Sualtı dalışları konusunda dünya merkezleri arasına Mordoğan’ı yerleştirmek. Sualtı dalış etkinliklerinin büyütülebilmesi ve bilimsel planların harekete geçirilebilmesi bölgedeki batık noktalarının ve çeşitliliğinin arttırılması ile mümkün olacak. Sualtı Arkeopark Projesi kapsamında Sahil Güvenlik Komutanlığı’ndan “piket bot” ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan “uçak” istenmesi de planlanıyor.
Arkeopark tamamlandığında Mordoğan, dalış merkezleri arasında önemli bir yer edinecek. Mordoğan will have an important place among diving destinations once the Archaeopark is completed.
The Underwater Archaeopark Project, designed by Mordoğan Municipality, Chair of Underwater Archaeology in the Department of Archaeology at Ankara University, İzmir Underwater Association (İzmir Su Altı Derneği-IZSAD), and 360 Degrees Historical Research Association, will add value to alternative tourism. Within the project, financed by Mordoğan Municipality, replicates were made of the forepart of a cargo vessel and a man of war from 600 BC and sunk, and custom produced amphora equivalents, used in the Aegean region during the same period and found at the Klazomenai excavation were placed in the half-shaped ship. Besides an excavation site has been modelled in the middle of the both sunken ships and amphoras and ceramic fragments were placed in the gridded excavation site. Some of the main objectives of the project, to support alternative tourism, are as follows: • Organising national and international workshops and symposiums in relation to naval history and underwater archaeology and in this sense, transforming the region into a science centre, • Starting scientific studies in relation to naval and underwater archaeology and creating the required basis for the stability of these studies, • Creating an artificial submerged excavation site underwater and enable underwater excavation trainings, Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
109
Arkeopark projesi sayesinde yeni sualtı dalış noktaları yaratılacak. New scuba diving locations will be created thanks to the Archaeopark project.
Arkeoparkı karadan destekleyecek proje
• Creating underwater diving points to add visual richness to the scuba diving in the region.
Sualtı çalışmalarına paralel olarak gerçekleştirilmesi düşünülen Tunç Çağ Limanı Projesi’nde ise ana hedef, Sualtı Arkeopark Projesi’ni karadan desteklemek ve Mordoğan turizmine karasal bir ayak oluşturmak. Bu projede, günümüzden 3 bin 300 yıl öncesine ait antik dönem liman örneğinin dönemin tüm özellikleri ile oluşturulup bir açık hava müzesi haline getirilmesi ve oluşturulacak açık hava müzesinin önüne de bilinen dünyanın en eski ticaret gemisi replikası olan Uluburun II Gemisi’nin bağlanarak ziyarete açılması hedefleniyor. Modellemenin içerisinde küçük dükkânların oluşturulması, Mordoğan’ın alışveriş çarşısı kazanmasına, kurulacak olan sahne de hem sempozyumlara hem de çeşitli aktivitelere mekan sağlamaya yarayacak. Oluşturulacak pazarda ayrıca Tunç Çağı’nda kullanılan malzemelerin örnekleri imal edilerek satışa sunulacak; böylelikle alan aynı zamanda bir açık hava müzesi şeklinde de kullanılacak.
• Placing Mordoğan among the world’s scuba diving centres.
110 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Increasing the number and the variety of submerged locations in the region will expand scuba diving activities and bring scientific plans to life. Requests for a “picket boat” from Coast Guard Command and a “plane” from Air Force Command are among plans within the context of the Underwater Archaeopark Project.
The project that will support the Archaeopark from land In the Bronze Age Port Project which is thought to be carried out parallel to the underwater studies, the main aim of this project is to support the Underwater Archaeopark Project from land and create a leg on land for tourism in Mordoğan. It is aimed that a port example from the ancient times, dating back 3300 years will be converted
into an open air museum, with all original features from its time in this project and will open to visitors with a replicate of Uluburun II, known as the oldest commercial ship in the world, robed to the front of the museum. The small shops anticipated within the modelling will allow Mordoğan to gain a shopping centre and the constructed stage will provide a space for symposiums and various activities. Manufactured examples of materials used in the Bronze Age will be on sale at the established bazaar thus, at the same time the area will be used as an open-air museum.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
111
Spor / Sports
Zıpkıncılar Avrupa Şampiyonası’na hazırlanıyor Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu tarafından Haziran ayında gerçekleştirilecek ‘Türkiye Zıpkınla Balık Avı Şampiyonası’ öncesinde dört bölgede yapılacak ön eleme niteliğindeki bölge şampiyonalarının ilki Çeşme’de yapıldı.
Spear fishermen are preparing for the European Championships The first of the regional championships, to be held in four regions as qualifying legs, for the “Turkish Spear Fishing Championships,” to be held in June by the Turkish Underwater Sports Federation, was held in Çeşme.
112 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
trict Governor, and Dr. Şahin Özen, Vice-Chairman of the Turkish Underwater Sports Federation presented the winners with their cups and medals at the award ceremony held at Çeşme Cumhuriyet Meydanı (Çeşme Republic Square).
Ege Bölgesi’nden 13 spor kulübünün katıldığı yarışma Dalyanköy kıyılarında gerçekleştirilirken bireysel kategoride Ege SAD Kulübü’nden Sabri Kılıç 15.810 puanla birinci, Söke Gençlik’ten Recep Aslan 12.660 puanla ikinci, Ege SAD Kulübü’nden Gökhan Çetin 9.975 puanla üçüncü oldu. Takımlar kategorisinde ise Ege SAD Kulubü 33.655 puanla yarışmayı ilk sırada tamamlarken, Söke Gençlik 19.990 puanla ikinciliği, Bodrum Belediyespor da 13.740 puanla üçüncülüğü elde etti. Çeşme Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen ödül töreninde dereceye girenlere kupa ve madalyaları Çeşme Kaymakamı Cafer Sarılı ile Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı Dr. Şahin Özen tarafından verildi. 8 Mayıs’ta Tuzla’da Marmara Bölgesi, 15 Mayıs’ta Giresun’da Karadeniz Bölgesi, yine 15 Mayıs’ta Hatay’da Akdeniz Bölgesi şampiyonalarının tamamlanmasının ardından bu bölge şampiyonalarında dereceye girecek takımların yarışacağı Türkiye Şampiyonası 12 - 13 Haziran tarihlerinde Gökçeada’da düzenlenecek. Burada bireysel ve takımlar kategorilerinde şampiyon olanlar ise Hırvatistan’daki 14 - 19 Eylül tarihleri arasındaki Avrupa Zıpkınla Balık Avı Şampiyonası’na katılmaya hak kazanacaklar ve Türkiye’yi temsil edecekler.
Balıklar kimsesiz çocuklara
The Turkish Championships, in which award winning teams from the Aegean Region, Marmara Region (to be held on the 8th May in Tuzla), Black Sea Region (to be held on 15th May in Giresun), and Mediterranean Region (held on the 15th May in Hatay) will compete, will be held in Gökçeada between the 12th and 13th June. Those who come first in the individual’s and group categories will be entitled to participate into the European Spear Fishing Championships to be held in Croatia between the 14th and 19th September and represent Turkey in this competition.
Fishes donated to the orphan children
Thirteen sports clubs from the Aegean Region participated in the competition held at the coasts of Dalyanköy. In the individual’s category, Sabri Kılıç (Aegean Underwater Hunting Sports Club Association - Ege SAD Kulübü) was ranked first with 15,810 points, Recep Aslan (Söke Youth Club -Söke Gençlik)) came second with 12,660, and Gökhan Çetin (Aegean Underwater Hunting Sports Club Association - Ege SAD Kulübü) came third. In the group category, Aegean Underwater Hunting Sports Club Association (Ege SAD Kulübü) came first with 33,665 points, Söke Youth Club (Söke Gençlik) was ranked second with 19,990 points, and Bodrum Belediyespor came third with 13,740. Cafer Sarılı, Çeşme Dis-
Dr. Şahin Özen, Vice-Chairman of the Turkish Underwater Sports Federation emphasised that spear fishing is a water sport activity that requires a high level of discipline, courage, organisation, preparation, planning abilities, and outstanding performance together with background information on underwater life, sea, and seafaring and went on to say, “Every spear fisherman is a friend of nature and an environmentalist. Spear fishing, is a real challenge for sportsmen who show hunting ability by giving fish, who are already at an advantage, the chance to escape deeper and the advantage to hide, without benefiting from another air source, just holding their breath. The sportsmen in Turkey need to know all 415 fish species and distinguish those eligible for hunting because a forbidden species can result in a point penalty in competitions. The fish caught in competitions are donated free of charge to the Child Protection Institution in the region.”
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Başkan Yardımcısı Dr. Şahin Özen, zıpkınla balık avcılığının yüksek disiplin, cesaret, organizasyon, ön hazırlık, planlama yeteneği, üstün performansla birlikte sualtı yaşamı, deniz ve denizcilik hakkında bilgi birikimi gerektiren bir su sporları aktivitesi olduğunu vurgulayarak, “Her zıpkıncı doğa dostu ve çevre koruyucusudur. Zıpkınla balık avı, nefesini tutarak ve başka bir hava kaynağından yararlanmadan kendisinden çok daha avantajlı konumdaki balığı, ona derinlere kaçma ve saklanma avantajı da vererek avlama becerisi gösteren sporcular için gerçek bir mücadeledir. Sporcu Türkiye’deki 415 balık türünün hepsinin bilmesi, avlanılabilecek olanları ayırt etmesi gerekir. Çünkü avlanılması yasak olan bir tür, yarışmalarda eksi puanlamaya neden olur. Yarışmalarda avlanılan balıklar ise bölgedeki Çocuk Esirgeme Kurumu’na bedelsiz olarak bağışlanmaktadır.” dedi. Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
113
Güncel / Actual
Emektar yel değirmenleri yine rüzgarla dans edecek Çeşme’nin rüzgârını kanatlarına doldurup yüzyıllarca insanlığa hizmet etmiş olan yel değirmenleri yerini modern rüzgâr tribünlerine bırakmış olsa da yeniden anımsanıyor.
The Old windmills will dance with the wind again The windmills that have been serving mankind for centuries by filling its sails with the winds of Çeşme are being remembered once again even though they have been replaced with modern wind turbines.
114 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
“Tarihini rüzgârla birlikte yazan yörelerin başında Çeşme gelir” diyor Çeşme İlçe Turizm Müdürü Osman Kabasakal. Bir kısmı restore edilen ama daha pek çoklarının yeniden kanatlarına rüzgâr doldurmayı bekleyen yel değirmenlerinin eskisi gibi döneceğinden umutlu. Osman Kabasakal konuştukça, Çeşme’nin rüzgârla nasıl bir kader birliği olduğu, bir beldenin rüzgâr sayesinde nasıl bir dünya markası olma yolunda hızla ilerlediğini hissedebiliyorsunuz. Çeşme’nin yanı başındaki sevimli belde Alaçatı, rüzgâr sayesinde dünyanın en iyi ilk üç windsurf merkezi arasında yer alıyor. Ilıca Koyu 2004 Dünya Mistral Şampiyona-
sı ile 2008’de Dünya Optimist Şampiyonası’na ev sahipliği yapmış, yelken sporu için çok elverişli. Çiftlikköy Pırlanta Plajı, uçurtma sörfü (kitesurf ) için Türkiye’nin en ideal parkuru. Rüzgârın Çeşme’yle dansı; ne geçmiş zamanların un fabrikaları işlevini gören değirmenleri, ne de günümüzde dünya markası olma yolunda sportif aktiviteleriyle sınırlı. Türkiye’nin rüzgârdan elektrik üreten ilk türbini Altın Yunus Otel’de 1984 yılında kurulmuş ve 2000 yılına kadar 16 yıl boyunca hizmet vermiş. Günümüzde İzmir otoyolundan Çeşme’ye gelirken, hele bir de hava kararmışsa, önce Karaköy sırtlarında, sonra Alaçatı çıkışından hemen önce sağ tarafta yanıp sönen ve halkın
Osman Kabasakal, Director of Çeşme Tourist Bureau, stated, “Amongst regions that write their history in unison with the wind Çeşme is the leader”. He is hopeful that windmills will turn as good as in past even though some of them have already been renovated and many still wait to fill their sails with wind. As Osman Kabasakal continued to speak, you can feel that the common fate of Çeşme and the wind became apparent and how influential the wind was in making the town a world brand. Situated right next to Çeşme is a charming town called Alaçatı, the third best windsurfing area in the world thanks to its wind. As Ilıca Bay has the ideal conditions for sailing it hosted 2004 World Mistral Championships and 2008 World Optimist Championships. The best course in Turkey for kite surfing is located at Çiftlikköy Pırlanta Beach. The dance of Çeşme with the wind is not limited by the mills that functioned as flour mills in the past times or by the sports activities seems to be the world brand today. The first power generating wind turbine in Turkey was built in 1984 at Altın Yunus Hotel and served for 16 years until 2000. Nowadays the flashing red lights, nicknamed by the locals as glow worms, can be seen in the dark while approaching Çeşme from İzmir highway, first on the outskirts of Karaköy and then on the right just before the Alaçatı exit. Those are today’s most valuable power generating turbines known for renewable energy.
The history of Windmills Up till now ten windmills have been registered as a result of inventory studies carried out in regards to windmills by the Çeşme Museum Directorate and handled by the Turkish Cultural Assets and Museums General Directorate within the scope of the Conservation Inventory of Natural and Cultural Assets of European Council. The total number of windmills in Çeşme is known to be about 20. Unfortunately the rest of them have succumbed in time. All ten windmills inventoried were deemed Monumental Second Degree Conservation. Their year of establishment and architectural era was indexed under the 18th – 19th Century. Apart from a few exceptions these windmills were built as masonry buildings made from rubble tuff stone and lime mortar, many parts of the buildings have been demolished. In fact in some of them have only foundation stones today. Except one windmill located in the centre of Çeşme, of which only the ground stone remains of the original mechanism system, none of the others has traces left of its original mechanism system. The doors of windmills are low and flat arched; this is to reduce the wind circulation in a windmill that works in high winds to a minimum, in order Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
115
Taşları Erythrai’den gelmiş Çeşme sevdalısı Emin Özdemir’e göre Ege Bölgesi’nde yel değirmenlerinin yoğun olarak kullanıldığına dikkat çekerek, “Alaçatı ve Çeşme’de yel değirmenleri rüzgâr alan tepelere sıralanmış. Değirmenlerde kullanılan taşlar genelde Erythrai bölgesindeki (günümüzde Ildırı) meşhur taş ocaklarından çıkarılmıştır.” diyor. Özdemir’e göre Çeşme’nin rüzgârı yel değirmenleri için çok uygun: “Yel değirmeninin çalışması rüzgâr alan kanatların yüksekliğine, rüzgârın yönüne ve hızına bağlı olarak değişiklik gösterir. Rüzgârın hızı ortalama 30-40 km/s olan yerler idealdir. Rüzgâr hızı 8 km/s’ten düşük olursa yel değirmeni çalışamazken, güçlü rüzgârlar da değirmenin sistemine zarar vereceğinden bu tür havalarda da değirmen çalıştırılmaz. Çeşme bu özellikler itibariyle de yel değirmenleri için oldukça uygundur”.
ateş böcekleri adını taktığı kırmızı ışıklar göreceksiniz. İşte onlar yenilenebilir enerji olarak bilinen günümüzün en değerli elektrik üretim türbinleridir.
Yel değirmenlerinin tarihçesi Avrupa Konseyi Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Envanteri kapsamında Türkiye Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen ve Çeşme Müze Müdürlüğü’nce yel değirmenleri ile ilgili olarak yapılan envanter çalışması sonucunda bugüne kadar 10 yel değirmeni kayıt altına alındı. Çeşme’de toplam sayıları 20 civarında olduğu bilinen yel değirmenlerinin geri kalanları zamana yenik düşmüş. Envanteri yapılan 10 yel değirmeninin tamamı Anıtsal 2. Koruma Derecesi’nde olup yapım tarihleri ve mimari çağı olarak 18-19. yüzyıla endekslenmiştir. Bu yel değirmenleri birkaç istisna dışında moloz tüf taşı ve kireç harcı ile yığma bina olarak inşa edilmiş, bina gövdelerinin çoğu kısmı yıkılmış, kimisinden günümüze sadece temel taşları kalmıştır. Çeşme merkezde bulunan biri dışında hiçbirinde orijinal mekanizmalar mevcut değildir. O değirmende ise orijinal mekanizmadan geriye sadece ana öğütücü taş kalmıştır. Yel değirmenleri kapıları alçak, basık kemerlidir. Bunun nedeni ise rüzgârlı havalarda çalışan değirmen içindeki rüzgâr sirkülâsyonunun minimuma indirilerek öğütülen tahılın uçuşmasını, dağılmasını önlemektir. Gövde binası ayakta kalan birinde kapıya olan baskıyı azaltmak için kapı üzerine ahşap bir hatıl yerleştirilmiştir. Aynı yel değirmeninin yapı içinde yukarıya çıkan merdivenlerin bir kısmı günümüze kadar gelebilmiş durumdadır. Yel değirmenlerinin alt çapı, üst çaplarından daha geniştir.
Restorasyon bekliyorlar Çeşme’de İzmir otoyolu çıkışından sonra Dalyanköy ve Ilıca istikametine giden şehir içi çevre yolunun sağ tarafında, yeni şehir kabristanıyla, Çakabey Anıtı’na giden yolun başlangıcının sol tarafında Değirmen Tepesi mevkii iyi rüzgâr aldığından değirmenlerin kurulduğu yer olmuş. Ayrıca Alaçatı, Çiftlikköy, Dalyanköy, Aya Yorgi mevkii, Germiyan, Reisdere ve Ildırı’da da böl-
116 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Their stones come from Erythrai Emin Özdemir, a lover of Çeşme, draws attention to the fact that windmills are used to a high degree in the Aegean Region and explain, “Windmills are lined up on the wind capturing hills of Alaçatı and Çeşme. The stones used at the mills are generally from the famous quarry situated in the Erythrai region (commonly known nowadays as Ildırı)”. According to Özdemir the wind in Çeşme is very suitable for windmills: “The performance of the windmill depends on the height of the sails that capture the wind, the direction and speed of the wind. Ideal locations are where wind speeds are on average 30 – 40 km/s. While at speeds below 8km/s the windmill will not operate, in conditions where there are forceful winds the windmill is not operated, as they will damage the mill’s mechanism system. Çeşme is also highly suitable for windmills with these characteristics.”
to prevent the grounded grain from scattering and blowing everywhere. In one of the surviving buildings a bonding timber above the door was placed to reduce the amount of pressure applied to the door. Within the same windmill it is possible to see the staircase that has survived to date. The diameter of the lower part of a windmill is wider than the diameter of the upper part.
They are awaiting renovation
genin hâkim rüzgârları poyraz, yıldız ve karayeli alacak şekilde yüksek bölgelerde kuzeye bakan değirmenler yapılmıştır. Osman Kabasakal yel değirmenlerinin işlevini şöyle anlatıyor: “Büyüklerimizin anlattığına göre Çeşme’de un öğüten son faal değirmen Aya Yorgi Koyu’nun güney kısmında, Çeşme’ye hâkim bir tepe üzerindeki değirmenmiş. Hala kalıntıları mevcut. II. Dünya Savaşı yıllarında un öğütürmüş. Alaçatı’da 1950’li yılların başına kadar iki değirmen faalmiş. Çeşme ve Alaçatı’da rüzgârın durumuna göre bir haftaya kadar sıra beklemek zorunda kalındığından, yolu olmayan
Ildırı’daki yan yana iki değirmene eşeklere yüklenen köfünlerdeki buğdaylar 3-4 saatte götürülür, genellikle orada bir gece geçirildikten sonra Çeşme’ye dönülürmüş.” Çeşme’yi seven herkese çağrıda bulunan Osman Kabasakal, “Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları bir araya gelelim, Çeşme Değirmen Tepesi ve Alaçatı’da Dört Değirmenler Tepesi’ndeki mevcut değirmenleri sponsorlar bularak restore edelim. Gelen turistlere gösterilecek bu tarihi eserlerle turizmi de çeşitlendirmiş olalım.” diyor. FULYA OMAÇ / ÇEŞME
After exiting the İzmir highway at Çeşme, on the left side at the start of the road going to Yeni Şehir cemetery and Çakabey monument situated on the right side of the inner city ring road towards Dalyanköy and Ilıca is the Mill Hill (Değirmen Tepesi) where the windmills were established because of the suitable winds. North facing windmills have also been built in high areas of Alaçatı, Çiftlikköy, Dalyanköy, Aya Yorgi, Germiyan, Reisdere and Ildırı where they are exposed to North Eastern, North and North Western winds that are dominant in these areas. Osman Kabasakal explains the function of windmills as: “According to what elderly people told the last flour mill in working active was the one situated on the hill dominating Çeşme in the south of Aya Yorgi Bay. Its ruins still exist. It was used to ground grain during years of the Second World War. Two windmills were in working active in the early 1950s in Alaçatı. When people had to wait for up to a week at Çeşme and Alaçatı in situations where the wind conditions were feeble, people would load their wheat onto their donkeys, travel for 3 – 4 hours for going to the two windmills situated at Ildırı, usually spend the night and then return to Çeşme the next day.” Osman Kabasakal appealed to all Çeşme lovers by saying, “Local administrations and nongovernmental organisations let us unite and find sponsors in order to renovate the windmills at Çeşme Değirmen Tepesi (Çeşme Mill Hill) and Alaçatı Dört Değirmenler Tepesi (The four mills hill in Alaçatı). By doing so we will be able to show these historical works to tourists and diversify tourism.” Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
117
Günübirlik / Daily Trip
Doğa, tarih ve eğlencenin muhteşem buluşması Kıvrılarak uzanan dingin bir yol, sabırlı bir bekleyişin ardından muhteşem bir manzara vaat eder Kuşadası’nda. Güneşin ilk ışıklarıyla oynaşan masmavi deniz karşılarken, adını ilçeye veren Güvercin Adası selamlar konuklarını…
The magnificent meeting of nature, history, and entertainment A serene winding road, promises a magnificent view after a patient wait, in Kuşadası. While a deep blue sea that plays with the first rays of the sun welcomes, Güvercin Ada (Pigeon Island), which the district is named after, greets its visitors...
118 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Ege Bölgesi’nin en güzel tatil duraklarından Kuşadası, İzmir’e gelip de günübirlik gidilebilecek adresler arasında ilk sıralarda yer alır. Deniz-kum-güneş seçenekleri, ören yerleri, kalesi, birbirinden güzel dört koya ev sahipliği yapan Milli Park’ı, dünya tarih mirası listesine aday Efes Antik Kenti’ne yakınlığı Aydın’ın şirin ilçesi Kuşadası’nı günübirlik gezi seçenekleri arasına taşıyor.
lardan gelecek saldırılara karşı bir ileri karakol görevi gören ada, halk arasında “Korsan Kalesi” olarak da anılıyor. Bir su sarnıcı da bulunan kalenin çevresi, 1999 yılında restore edilerek yeniden düzenlendi ve sit alanının tarihi dokusuna uygun olarak kamuya açık bir mekan haline getirildi.
Kuşadası, one of the most beautiful holiday destinations of the Aegean Region, tops the list of daytrip visits for those visiting İzmir. Among the day trip options for Kuşadası, an adorable district of Aydın, are its sun-sea-sand alternatives, its ruins, its castle, its National Park that is home to four beautiful bays and its closeness to the An-
Milli Park’ta doğa turu
cient City of Ephesus that is a candidate for the world heritage list.
İzmirliyseniz veya İzmir’e tatile geldiyseniz güneşli bir günde Kuşadası’na giderek renklendirebilirsiniz tatilinizi. Görülecek çok şey, yapılacak çok aktivite vardır meşhur Ada’da. Tepeden Kuşadası’na girerken gözünüze hemen çalınır Güvercin Adası. Limanın inşaatı sırasında bir mendirekle karaya bağlanan Güvercin Adası, sarp kayalar üzerine inşa edilmiş bir Bizans kalesini de içinde barındırıyor. Osmanlı İmparatorluğu zamanında, Mora isyanı sırasında ada-
11 bin hektar alan üzerine yayılan ilçenin en güzel alanlarından Dilek Yarımadası Milli Parkı, ilginç jeomorfolojik yapısının yanı sıra, Akdeniz bölgesinde ender görülen bitki türlerine ev sahipliği yapmasıyla da tanınıyor. Soyu tükenmekte olan Anadolu Parsı’nın son birkaç örneğine rastlayabileceğiniz Milli Park’ın sakinleri arasında çok sayıda sürüngen, memeli hayvan ve kuş türü, birçok balık çeşidi ve Akdeniz foku yer alıyor. Milli Park’ın mutlaka görülmesinin nedenleri arasında birbirinden güzel dört koy da yer alıyor. İçmeler, Aydınlık Koy, Kavaklı ve Kalamaki koyları plaj ve piknik alanı olarak Nisan- Ekim döneminde yerli ve yabancı turistleri ağırlıyor. Dilek Yarımadası’nı denizden dolaşmak isterseniz de Tavşan Adası, Su Adası ve Sandal Adası’na uğrayabilirsiniz.
Doğa harikası koylar Kuşadası’nın plajları size bütün su sporlarını yapabilme olanağını sunuyor. Kuştur Plajı’nda su kayağı, rüzgar sörfü ve parasailing yapabilirsiniz. Eğer sessiz sakin bir plajda yüzmek istiyorsanız Güvercin Adası’nın yani Kale'nin ol-
If you are from İzmir or on holiday in İzmir, you can liven up your holiday by visiting Kuşadası on a sunny day. There is a lot to see and a lot to do on the famous Island. Güvercin Ada (Pigeon Island) catches your eye as you enter Kuşadası from a height. Güvercin Ada, tied to land with a pier during the construction of the port, has a Byzantine castle constructed on cliffs inside it. The island is known more commonly as “Korsan Kalesi” (“Pirate’s Castle”) among people because it was used as an advanced outpost to protect the island against islands attacks during the Mora revolt during the Ottoman Empire. The surroundings of the castle, which also has a cistern, was renovated in 1999, rearranged and transformed into a locality open to the public in accordance with the historical texture of the protected area.
A nature tour at the National Park With its interesting geomorphologic structure Dilek Yarımadası Milli Park (Dilek Peninsula National Park), situated in one of the most beauti-
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
119
bays, all more beautiful than each other, inside are another reason why the National Park must be visited. İçmeler, Aydınlık Bay, Kavaklı Bay, and Kalamaki Bay welcome domestic and foreign tourists during April and October as a beach and picnic area. If you wish to travel around Dilek Peninsula via sea, you can stop off at Tavşan Adası (Rabbit Island), Su Adası (Water Island), and Sandal Adası (Shallop Island).
duğu noktadaki plajında denizin ve doğanın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Şehir Plajı, Yalçınburnu Plajı, Tusan Plajı, Uzun Plaj, Altın Sahil, Gümüş Plajı, Cennet Plajı, Aşk Sahili, Kadınlar Denizi ve daha pek çok plajda Ege’nin berrak denizinde yüzebilir ve bütün su sporlarını yapabilirsiniz.
Kuşadası’nın süsü kervansaray 17. yüzyılda Sadrazam Öküz Mehmet Paşa tarafından yaptırılan külliyenin en önemli eserlerinden olan Kervansaray, kayıkçılar başta olmak üzere çeşitli esnafın tamircilik yaptığı bir mekan olarak kullanılıyordu. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek ve birinci derecede anıtsal yapı olarak tescillenen bina bugün turistlere yönelik Türk gecelerinin düzenlendiği bir mekan olarak göze çarpıyor. Kervansaray ile birlikte inşa edilen bir diğer görülmeye değer eser ise ilçenin en eski camisi sıfatını da elinde bulunduran Kaleiçi Camisi.
Natural wonder bays The beaches of Kuşadası allow you the opportunity to carry out all water sports. You can perform water-ski, windsurf, and parasailing at Kuştur Beach. If you want to swim in a quiet and calm beach, you can enjoy the sea and nature at the beach located at Pigeon Island, in other words the Castle, until your heart is content. You can swim in the clear Aegean Sea and play water sports at Şehir Plajı (City Beach), Yalçınburnu Plajı (Yalçınburnu Beach), Tusan Plajı (Tusan Beach), Uzun Plaj (Long Beach), Altın Sahil (Gold Coast), Gümüş Plajı (Silver Beach), Cennet Plajı (Heaven Beach), Aşk Sahili (Love Coast), Kadınlar Denizi (Ladies Beach), and many more.
Alışveriş ve eğlence unutulmamalı Günübirlik bir gezide yapılması gerekenler listesinin başında tabiî ki alışveriş de geliyor. Eski Kuşadası evlerinin de yer aldığı Kaleiçi Mahallesi restoran, bar ve hediyelik eşya dükkanlarına ev sahipliği yapıyor. Kuşadası anılarını somutlaştırmak için Kaleiçi Mahallesi’ne mutlaka uğramalısınız. Sağlık Caddesi'nden yukarı doğru çıkarken, kale kapısını geçtikten sonra sol tarafta bulunan dünyaca ünlü Barlar Sokağı ise, eğlenceyi sevenlerin uğramak isteyeceği bir sokak.
120 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Caravanserai, the ornament of Kuşadası ful areas of the district and spread across 11,000 hectares of land, is also known for being home to plant species rarely seen in the Mediterranean region. A great number of reptiles, mammals, bird species, fish species and a Mediterranean seal are among the residents of the National Park, where you come across the last few examples of the near extinct Anatolian Leopard. The four
Kervansaray (Caravanserai), one of the most important works of the social complex built by Grand Vizier Öküz Mehmet Pasha in the 17th century, was used as a location for tinkering by various tradesmen, especially boatmen. Today the structure, renovated and officially registered as a monumental building of the first degree by the General Directorate of Foundations, is an
Kendinizi Dublin veya Londra’da hissedebileceğiniz birçok bar-diskonun bulunduğu sokak günübirlik tatilinizi eğlenceyle noktalamanızı sağlar. Kuşadası, bu saydıklarımızın yanı sıra zevkinize göre pek çok seçeneği de bulabileceğiniz bir tatil mekanı. Çıban (Yavansu), Venüs, Güzelçamlı ve Davutlar kaplıcaları, Aslanlı ve Zeus mağaraları listenize eklemeniz gereken yerlerden. Milli Park’ın kuzeydoğusundaki Dilek Tepesi’nin eteğindeki Venediklilerden kalma kaleyi ve hemen bu kalenin 2 kilometre güneydoğusundaki Anaia antik kentini de gezebilirsiniz.
eye catching location where Turkish nights are organised for tourists. Another artefact worth seeing, also built together with the Caravanserai, is Kaleiçi Camii (Inside Castle Mosque), which is labelled as the district’s oldest mosque.
walking up from Sağlık (Health) Street, is a place to stop by for those who enjoy a good time. The street, which has a great number of bars and discos that will make you feel like you are in Dublin or London, allows you to end your daytrip with fun.
Shopping and entertainment must not be forgotten
Other than the options we have listed, Kuşadası is a holiday destination where you can find a great number of alternatives in accordance with your taste. Çıban (Yavansu), Venüs (Venus), Güzelçamlı (Beautiful Pine), and Davutlar Thermal Springs, and Aslanlı and Zeus caves should definitely be places added to your list. You can also visit the castle, left from the Venetians and located on the skirts of Dilek Tepe (Dilek Hill) northeast of the National Park, and the Ancient City of Anaia, located 2-kilometres southeast of this castle.
Shopping is of course at the top of the list of things to do on the daytrip. Kaleiçi Neighbourhood, where old Kuşadası houses are also located, host restaurants, bars, and souvenir shops. You absolutely visit Kaleiçi Neighbourhood in order to embody your memories of Kuşadası. The world famous Barlar Sokağı (Street of Bars), located on the left after the castle gate while
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
121
İnfo ACİL TELEFONLAR / EMERGENCY TELEPHONE NUMBERS İtfaiye / Fire Department
AKS / Emergency Rescue (AKS) Hızır Acil / Medical Emergency Service
110
110
Pasaport
484 22 56
Göztepe
224 20 22
Üçkuyular
259 40 13
112
Polis İmdat / Police Department
155
Cenaze Hizmetleri / Funeral Services
188
Sahil Güvenlik / Coast Guard
158
Orman Yangınları / Forest Fires
177
Arıza / Breakdown
121
Hava Ambulans / Air Ambulance
463 33 22
Bilinmeyen Numara / Unknown Numbers
11811
Danışma / Information Service
161
Uyandırma / Wake Up Service
135
Fono Tel / Fono Phone
141
HASTANELER / HOSPITALS
TÜRK TELEKOM
Üniversite Hastaneleri / University Hospitals Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi / Ege University Medical Faculty Hospital
343 43 43
TİYATROLAR / THEATRES
9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi / 9 Eylul University Medical Faculty Hospital
412 22 22 Devlet Tiyatroları / State Theatres
Dokuz Eylül. Ü. İlaç ve Zehir Danışma /
Konak Sahnesi / Konak Stage
483 50 35
Karşıyaka Sahnesi / Karşıyaka Stage
369 64 87
369 30 40
Bornova Sahnesi / Bornova Stage
343 04 33
Ege Doğumevi / Ege Maternity Hospital
449 49 49
Özel Tiyatrolar / Private Theatres
Ege Ü. Kadın Doğum / Ege U. Maternity Hospital
388 19 63
Konak Belediye Tiyatrosu / Konak Municipality Theatre
246 63 93
Ege Sanat Merkezi / Ege Art Centre
381 64 06
Kan Merkezleri / Blood Centers
Hamle Tiyatrosu / Hamle Theatre
446 70 18
Türk Kızılayı / The Turkish Red Crescent
421 47 89
Tansaş Çocuk Tiyatrosu / Tansaş Children’s Theatre
483 48 28
Çocuk Has. Kan Bankası / Children’s Hospital Blood Bank
483 61 33
Pınar Çocuk Tiyatrosu / Pınar Children’s Theatre
463 15 15
Ege Ü. Has. Kan Bankası / Ege U. Hos. Blood Bank
388 28 61
Tepecik / Tepecik Blood Center
433 38 74
9 Eylul U. Drug and Poison Information Center
412 39 39
Dokuz Eylül Üniversitesi Karşıyaka Polikliniği / 9 Eylul University Karsiyaka Polyclinic Doğumevleri / Maternity Hospitals
SANAT GALERİLERİ / ART GALLERIES ULAŞIM / TRANSPORTATION
İzmir Sanat Merkezi / İzmir Art Centre
483 63 34
İZFAŞ Sanat Galerisi / IZFAŞ Art Gallery
482 12 70 445 20 34
Denizyolları / Maritime Lines
464 88 64
Çetin Emeç Sanat Galerisi / Cetin Emec Art Gallery
THY Rezervasyon / Turkish Airlines Reservation
444 08 49
Akbank Sanat Galerisi / Akbank Art Gallery
484 16 66
Basmane Rezervasyon / Basmane Reservation
484 86 38
Aphrodite Sanat Galerisi / Aphrodite Art Gallery
482 33 02
TCDD Santral / Turkish State Railways Central
464 31 31
Adnan Franko Sanat Galerisi / Adnan Franko Art Gallery
464 41 86
Alsancak Gar / Alsancak Railway Station
464 77 95
TCDD Sanat Galerisi / TCDD Art Gallery
433 58 97
Otogar / Bus Station
472 10 10
Yapı Kredi Sanat Galerisi / Yapı Kredi Art Gallery
463 56 28
Selçuk Yaşar Sanat Galerisi / Selcuk Yasar Art Gallery
422 65 32
İskeleler / Piers
Rotary Sanat Galerisi / Rotary Art Gallery
421 56 61
Konak
484 98 56
Leonardo Sanat Galerisi / Leonardo Art Gallery
422 13 95
Karşıyaka
368 00 42
Vakıfbank Sanat Galerisi / Vakifbank Art Gallery
441 59 00
Alsancak
464 78 31
İzmir Resim Heykel Müzesi /
Bostanlı
330 50 71
İzmir Art and Sculpture Museum
441 41 92
345 77 53
GF Sanat Galerisi / GF Art Gallery
421 29 95
Bayraklı
122 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
KÜLTÜR MERKEZLERİ / CULTURAL CENTRES
TURİZM SEKTÖR TEMSİLCİLİKLERİ / REPRESENTATIVES OF TOURISM SECTOR
Atatürk Kültür Merkezi / Atatürk Cultural Centre Konak
483 85 20
Sabancı Kültür Merkezi / Sabancı Cultural Centre Konak
441 90 09
İzmir Tanıtma Vakfı
Alman Kültür Merkezi / German Cultural Centre
489 56 87
TURSAB İzmir Bölgesel Yürütme Kurulu /
465 28 90
İZFAŞ Sanat Galerisi Kültürpark / İZFAŞ Art Gallery Kulturpark 482 12 70
TURSAB İzmir Regional Executive Committee
464 03 47
Amerikan Kültür Merkezi / American Cultural Centre
464 20 95
ESAD (Ege Seyahat Acenteleri Derneği)
484 87 02
İngiliz Kültür Merkezi / British Cultural Centre
446 01 31
ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği)
489 47 77
İtalyan Kültür Merkezi / Italian Cultural Centre
421 52 42
Ege Turizm Derneği / Aegean Tourism Association
441 46 12
Fransız Kültür Merkezi / French Cultural Centre
463 61 42
TUREVS (Turistik Ev Pansiyoncular Birliği)
425 72 73
TURING
421 71 49
Rehberler Odası / Chamber of Guides
463 21 53
Otelciler Derneği / Hotels Associations
425 45 85
Kıbrıs Türk Kültür Derneği / Cyprus Turkish Cultural Association
421 13 40
TURİZM BÜROLARI / TOURISM OFFICES İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü / Provincial Directorate of Culture and Tourism
483 62 16
Turizm Danışma / Tourism Information
445 73 90
Adnan Menderes Havalimanı Turizm Dan. / Adnan Menderes Airport Tourism Inf.
274 22 14
Bergama Turizm Danışma / Bergama Tourism Information
633 18 62
Çeşme Turizm Danışma / Çeşme Tourism Information
712 66 53
Foça Turizm Danışma / Foça Tourism Information
812 12 22
Selçuk Turizm Danışma / Selçuk Tourism Information
892 63 28
Tire Turizm İrtibat Bürosu / Tire Tourism Contact Office
512 66 14
İZMİR’DE HAVA DURUMU Akdeniz iklim kuşağında kalan İzmir’de yazları sıcak ve kurak kışları ılık ve yağışlı geçmektedir. Dağların denize dik uzanması ve ovaların İç Batı Anadolu eşiğine kadar sokulması, denizel etkilerin iç kesimlere kadar yayılmasına olanak vermektedir. Ancak, İl bütününde yükseklik, batı ve kıyıdan uzaklık gibi fiziksel coğrafya farklılıkları, yağış, sıcaklık ve güneş açısından önemli sayılabilecek iklim farklılıklarına da yol açmaktadır. Yıllık ortalama sıcaklık, kıyı kesimlerde 14-18 ºC arasında değişmektedir. En sıcak aylar Temmuz (27.3 ºC ) ve Ağustos (27.6 ºC ), en soğuk aylar ise Ocak (8.6 ºC) ve Şubat (9.6 ºC)’tır. Yazın kıyı kesiminde sıcaklık, deniz melteminin (İmbat) etkisiyle iç kesimlere göre 1-2 ºC daha düşük olmaktadır. Kış mevsiminde ortalama 7 ºC olan sıcaklık zaman zaman kuzey ve kuzeybatıdan sokulan denizel hava kütlesi nedeniyle düşmektedir. İzmir’de yağışın aylara ve mevsimlere göre dağılımında önemli farklar vardır. İzmir’de yıllık ortalama yağış miktarı 700 mm. olup yıllık yağışın yüzde 50’den fazlası kış mevsiminde yüzde 40- 45’i ilkbahar ve sonbaharda, yüzde 2-4’ü ise yaz aylarında düşmektedir. Kar yağışlı günler sayısı, alçak kesimlerde yok denecek kadar azdır. Yüksek kesimlerde gerek kar yağışlı günler sayısı, gerekse karın yerde kalma süresi artmaktadır.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
123
İnfo BAŞKONSOLOSLAR / CONSULATE GENERALS
Lüksemburg / Luxembourg
421 48 82
Macaristan / Hungary
421 28 61 422 31 38
Almanya / Germany
488 88 88
Malta
Romanya / Romania
465 04 63
Meksika / Mexico
327 32 63
421 69 92
Moğolistan / Mongolia
478 50 15
Moldova
472 18 13
Norveç / Norway
421 92 80
Pakistan
459 16 16 483 80 31
Yunanistan / Greece
FAHRİ BAŞKONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATE GENERALS Bangladeş / Bangladesh
421 23 32
Portekiz / Portugal
Endonezya / Indonesia
421 81 77
Rusya Federasyonu / Russian Fed.
461 51 86
Güney Afrika / South Africa
376 84 45
Sırbistan / Serbia & Montenegra Rep
441 91 81
Hindistan / India
46146 60
Slovakya / Slovak Rep.
486 11 75
Makedonya / F.Y.R.O.M.
421 41 92
Slovenya / Slovenia Rep.
425 99 83
Malezya / Malaysia
445 05 46
Şili / Chile
446 93 01
Türkmenistan / Turkmenistan
484 77 75
Ukrayna / Ukranie
421 21 41
Ürdün / Jordan
482 24 45
KONSOLOSLAR / CONSULATES Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
489 77 89
İngiltere / United Kingdom
463 51 51
İtalya / Italy
463 66 76
FAHRİ KONSOLOSLAR / HONORARY CONSULATES WEATHER CONDITION in İZMİR ABD / U.S. Of America
464 87 55
Arnavutluk / Albania
483 33 76
Avusturya / Austria
347 66 76
Belarus
482 31 82
Belçika / Belgium
463 47 69
Bosna Hersek / Bosnia&Herzogovina
328 18 90
Brezilya / Brazil
463 86 07
Çek Cumhuriyeti / Czech Rep.
422 10 80
Danimarka / Denmark
489 54 01
Estonya / Estonia Rep.
469 79 69
Etiyopya / Ethiyopia
388 25 57
Fas / Morocco
421 23 32
Fildişi Sahili Cumhuriyeti / Ivory Coast
479 07 09
Filipinler / Philippines Rep.
472 13 75
Finlandiya / Finland
877 02 35
Fransa / France
421 42 34
Gürcistan / Georgia
425 93 53
Hırvatistan / Croatia Rep.
446 28 70
Hollanda / Netherlands
464 02 01
İspanya / Spain
441 66 99
İsveç / Sweden
422 01 38
İsviçre / Switzerland
421 42 39
İzlanda / Iceland
446 57 00
Kazakistan / Kazakhstan
482 22 11
Kore / Korea Rep.
479 04 04
Litvanya / Lithuania
371 51 50
124 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
In İzmir, while summers are hot and dry, winters are mild and rainy due to its location in Mediterranean climatic zone. The fact that mountains run perpendicular to the sea and plains edge in with threshold of the Inland Western Anatolia allows marine effects spread through inner regions. However, physical geography differences such as altitude throughout the Province, or distance from the west and the coast cause climate differences that can be assumed as important in terms of rainfall, temperature and sun. On the basis of the Province, annual average temperature changes between 14-18 ºC in coastal regions. While the hottest months are July (27.3 ºC) and August (27.6 ºC), the coldest months are January (8.6 ºC) and February (9.6 ºC). In summer, temperature at the coastal regions is approximately 1-2 ºC lower in comparison with inner regions by the effect of sea breeze. Temperature which is average 7 ºC in winter season decreases occasionally due to maritime air mass coming from the north and the northwest. In İzmir, significant differences are seen in rainfall distribution according to the months and seasons. Annual average rainfall amount in İzmir is 700 mm ; while more than 50 % of the annual rain falls in winter season and the 40-45 percentage falls in spring and autumn, as for 2-4 %, it falls in summer months. While number of snowy days is not almost existed in lower regions, both number of snowy days and snow’s residence time on the ground increase in higher regions.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
125
İZMİR GUIDE
SWISSOTEL GRAND EFES ) İZMİR ( Gaziosmanpaşa Bulvarı No: 1 35210 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 414 00 00 Faks: +90 232 414 10 10 www.swissotel.com.tr izmir@swissotel.com.tr
RİCHMOND EPHESUS RESORT ) ( Pamucak Selçuk 35920 / İZMİR Tel: +90 232 893 10 60 Faks: +90 232 893 10 54-55 www.richmondhotels.com.tr ephesus@richmondhotels.com.tr
CROWNE PLAZA ( ) İnciraltı Caddesi No: 67 35340 Balçova - / İZMİR Tel: +90 232 292 13 00 Faks: + 90 232 292 13 13 www.crowneplaza.com www.cpizmir.com info@cpizmir.com
MÖVENPİCK HOTEL ) İZMİR ( Cumhuriyet Cad. No: 138 35210 Pasaport / İZMİR Tel: +90 232 488 14 14 Faks: +90 232 484 80 70 www.moevenpick-hotels.com hotel.izmir@moevenpick.com
HİLTON İZMİR ( ) Gaziosmanpaşa Bulvarı No:7 35210 / İZMİR Tel: +90 232 497 60 60 Faks: +90 232 497 60 00 www.izmir.hilton.com sales.izmir@hilton.com
SOLTO ALAÇATI HOTEL 2.Çark Plajı Liman Mevkii 35950 Alaçatı Çeşme / İZMİR Tel:+90 232 716 06 61 Faks:+90 232 716 06 69 info@soltohotel.com www.soltohotel.com
BALÇOVA TERMAL OTEL 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 259 01 02 Faks: +90 232 259 08 29 www.balcovatermal.com info@balcovatermal.com
OTEL MARLA İZMİR ) ( Kazım Dirik Cad. No: 7 Pasaport / İZMİR Tel: +90 232 441 40 00 Faks: +90 232 441 11 50 www.otelmarla.com info@otelmarla.com
EGE PALAS ) ( Cumhuriyet Bulvarı No:210 35220 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 90 90 Faks: +90 232 463 81 00 www.egepalas.com.tr
İZMİR PALAS OTEL ) ( Atatürk Bulvarı 35210 / İZMİR Tel: +90 232 465 00 30 Faks: +90 232 422 68 70 www.izmirpalas.com.tr info@izmirpalas.com.tr
KİLİM OTEL ) ( Atatürk Bulvarı 35210 / İZMİR Tel: +90 232 484 53 40 Faks: +90 232 489 50 70 www.kilimotel.com.tr info@kilimotel.com.tr
OTEL KÂYA ) ( Gaziosmanpasa Bulvarı No: 45 35230 Çankaya / İZMİR Tel: +90 232 483 97 71 Faks: +90 232 483 97 73 www.otelkaya.com info@otelkaya.com
BLUE BOUTIQUE HOTEL Mürselpaşa Bulvarı 1265 Sok. No:13 Basmane / İZMİR Tel: +90 232 484 25 25 Faks:+90 232 484 25 50 www.bluehotelizmir.com info@bluehotelizmir.com
ALTINPARK CITY Çilek Çam Dağı Orman Alanı Örnekköy - Karşıyaka / İZMİR Tel: +90 530 927 10 56 - 59 www.altinpark.net info@altinpark.net
ALTIN BALIK Bostanlı Vapur İskelesi Üstü Bostanlı / İZMİR Tel: +90 232 362 01 75 +90 232 330 45 14 www.altinbalik.net
İZMİR KONAĞI Sakarya Caddesi No:131, 35330 Balçova / İZMİR Tel: +90 232 278 66 88 Faks: +90 232 278 47 57 www.firuzcatering.com
126 İZMİR
R
Mayıs - Haziran / May - June 2010
SUSUZLU OTEL Fevzipaşa Bul. No: 160 Çankaya / İZMİR Tel: +90 232 483 05 21 Faks: +90 232 484 29 07 www.susuzlu.com
KIRÇİÇEĞİ Alsancak (Merkez) Kıbrıs Şehitleri Cad. 1443 Sk. No: 83 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 30 90 Faks: +90 232 465 32 71 merkez@kircicegi.com.tr
RESIDENCE HOTEL Mürselpaşa Bul. No: 28 Kahramanlar / İZMİR Tel: +90 232 441 90 90 Faks: +90 232 441 60 40 www.residencehotel.com.tr info@residencehotel.com.tr
ALTIN KAPI 1444 Sok.No:9/A Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 422 27 09 Faks: +90 232 421 21 47 www.altınkapi.com altınkapi@superonline.com
Telephone: International code for Turkey: +90 İzmir area code: 232
İZMİR GUIDE
RED DRAGON DENİZ RESTAURANT İzmir Palas Oteli Zemin Kat Atatürk Cad. No: 188/B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 44 99 – 422 06 01 Faks: +90 232 463 00 86 www.denizrestaurant.com.tr
LA CIGALE Cumhuriyet Bulvarı No: 152 Fransız Kültür Merkezi Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 421 47 80 Faks: +90 232 464 79 86 lacigalealsancak@hotmail.com
SU RESTAURANT Atatürk Cad. No: 314 / A 1.Kordon / İZMİR Tel: +90 232 464 57 57 Faks: +90 232 464 84 54 www.surestoran.com info@surestoran.com
SİFA HASTANELER GRUBU
RED DRAGON İZMİR CHINESE RESTORAN 1379 sok. No:57/6 Hilton Otel Yanı Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 483 00 79 Faks:+90 232 441 64 69 reddragonchinese@hotmail.com www.reddragon.com.tr
VELİ USTA Atatürk Caddesi no:212/A Alsancak/İZMİR Tel:+90 232 464 27 05 10 sokak no:179/A İnciraltı/İZMİR Tel:+90 232 277 77 66 www.izmirbalikpisiricisi.com
3 Aylıktan 14 yaşına kadar çocuklar için ingilizce
ORION
İZMİR ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 232 444 44 04 BORNOVA ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 232 444 74 32 ERZURUM ŞİFA HASTANESİ Tel: +90 442 329 00 00 www.sifatip.com.tr
REMAX ORİON GAYRİMENKUL & DANIŞMANLIK
ÇİTTUR SEYAHAT ACENTASI Gaziosmanpaşa Bulvarı No:10/1B Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 446 44 00 Faks: +90 232 484 67 14 www.cittur.com info@cittur.com
İZAİR Adnan Menderes Havalimanı Girişi 35410 Gaziemir / İZMİR Tel: +90 232 298 35 00 Faks: +90 232 298 35 54 www.izair.com s.atli@izair.com.tr
ENGLISH LIFE İNG. DİL OKULLARI
853 S. No 29 Kat 2 Daire 234-205 Konak İZMİR Tel:+90 232 441 04 36 Faks:+90 232 441 04 37 www.dilokulum.com info@dilokulum.com
Mithatpaşa Cad. No:1133/Z-1 Üçkuyular / İZMİR Tel:+90 232 247 31 32 Faks:+90 232 247 92 71 info@remax-orion.com www.remax-orion.com
SUNUCU İNŞAAT TURİZM SAN.TIC.A.Ş. Fatih Cad. No:90/3 Çamdibi/İZMİR Tel:+ 90 232 435 34 33 Faks: +90 232 435 34 61 sunucuinsaat@hotmail.com
FAAL ÖZEL EĞİTİM HİZ. LTD. ŞTİ. Talatpaşa Bul. No:3 D: 1 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 464 54 60 Faks: +90 232 464 54 61 izmir@helendoron.com www.helendoron.com
EGE ÖZEL GRUP 10041 Sk. No.13 A.O.S.B. Tel: +90 232 328 35 00 Faks: +90 232 328 35 15 www.egeozelgrup.com info@egeozelgrup.com
ZUVAL İNŞ. TUR.TEKS. GIDA GEMI BAKIM ONARIM SAN.TIC.LTD.ŞTI.
İZAİR A.O.S.B 10001 Sokak NO:22 / İZMİR Tel: +90 232 328 2410 Faks: +90 232 328 2411 www.vindo.com.tr info@vindo.com.tr
İstasyonaltı Mah. 8220 Sokak No.16 K.1 D.2 Çiğli - İZMİR Tel:+ 90 232 386 50 37 Faks: +90 232 386 50 39 zuvalinsaat@hotmail.com
İZMİR KÜLTÜR VE TURİZM DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !
1 YILLIK ABONELİK 60 TL Tarih:
/
/ 20..........
AD,I SOYADI
ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ
KURUMU
GÖREVİ
ADRESİ ŞEHİR
ÜLKE
POSTA KODU
TELEFON
VERGİ DAİRESİ
FAX VERGİ NO
Yıllık abonelik bedeli olan 60 TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 09000473 nolu RK Tanıtım Hizmetleri hesabına havale ettim. Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz. ABONE TELEFON
(0232) 463 75 40
ABONE FAX
(0232) 421 92 24
bilgi@rktanitim.com Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
127
Fulya OMAÇ / e-mail: medyapuzzle@yahoo.com
128 İZMİR
Mayıs - Haziran / May - June 2010
Bulmacanın çözümü 123. sayfadadır.
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
1
Mayıs - Haziran / May - June 2010 İZMİR
1