manisa dergisi

Page 1

ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY

Yıl / Year: 1 Sayı / Issue: 4

KÜLTÜR ve TURİZM DERGİSİ / CULTURE & TOURISM MAGAZINE Mayıs - Haziran / May - June 2012

34

AKHİSAR Thyateria Antik Kenti Thyateria Ancient City

22

Eller yine şifaya kalktı Hands raised for healing again

88

Akhisar’da şampiyonluk coşkusu Akhisar celebrates the championship



1 Manisa Turizm MayÄąs - Haziran‘ 12


10

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

2

Mayıs - Haziran / May - June 2012

T.C. Manisa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Adına İmtiyaz Sahibi / Publisher Erdinç KARAKÖSE İl Kültür ve Turizm Müdürü Provincial Director of Culture and Tourism Genel Yayın Müdürü / Executive Editor Seyfettin ONAT Sorumlu Yazı İşleri Müdürü / Managing Editor Neşe ÖZER

10 Manisa Berlin’de mesir saçtı

Manisa served out mesir paste in Berlin

16 Topyekûn seferberlik

Campaign Alltogether

22 Eller yine şifaya kalktı

Hands raised for healing again

28 “Manisa’da turizm için düğmeye basıldı”

Danışma Kurulu / Consultative Board Başkan: Yüksel Ayhan (Vali Yardımcısı Lieutenant Governor) Prof. Ersin Doğer Prof. Füsun Baykal Doç. Dr. Engin Akdeniz Ali Haydar Aksakal Halil Kocaman

Yayın Kurulu / Editorial Board Başkan: Erdinç Karaköse Erşen Akar Ali Arı Murat Umut Doğan Altan Türe Emin Avşar

“We have pushed the button for tourism in Manisa”

34 Ege’nin zeytin dalı Akhisar

Aegean’s olive spray, Akhisar

46 Antik Çağ’dan yarım kalmış bir mimarlık öyküsü Artemis Tapınağı Unfinished architect story from the Ancient Era

52 650 yıldır huzura açılan kapı:Manisa Mevlevihanesi

A 650 year old gateway to serenity:Manisa Dervish Lodge

Manisa Kültür ve Turizm Müdürlüğü Tel: +90 (236) 231 36 85 Fax: +90 (236) 231 03 30 E-posta: manisakulturturizm@hotmail.com www.manisakulturturizm.gov.tr Yayın Türü: Yerel, iki aylık Baskı Yeri / Printing: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. ve Tic. Ltd. Şti Tel: 0 232 433 33 55 Baskı Tarihi / Printing Date: Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’ne internette www.manisa.gov.tr ve www.manisakulturturizm.gov.tr adresinden e-dergi olarak ulaşabilirsiniz. You can have Manisa Culture and Tourism Magazine as an e-magazine from www.manisa.gov.tr and www.manisakulturturizm.gov.tr. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in ful lor summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher.

Ajans Başkanı / Chairman Özer KESTANE

Çeviri / Translation Roxanne YURCHAK

Yayın Koordinatörü Editorial Coordinator Sibel HEKİMOĞLU

Grafik Tasarım / Graphic Design Müşteri Temsilcileri / Customer Represantatives Yeşim AYAN Hakan KÜL Rahşan AKSOY Dilem ŞANLI Sibel KAŞIKÇI Neslihan EDİZ

Haber Merkezi / News Center Süleyman DUMAN Derya ŞAHİN

REKLAM / ADVERTISING Reklam Koordinatörü / Advertising Coordinator İrfan IŞIK

Muhasebe Finans Dila Emral AYDIN

RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti. 1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 (pbx) Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr bilgi@renklikalem.com.tr


22

34

46

56 İnsanlığın ayak izleri yurduna dönüyor

Human Beings’ foot prints are returning back to their homeland

A three thousand year old sanctuary: Akhisar Ulu Mosque

Tradition which challenges time

70 Kültürlerin kavşak noktası Bergama

Intersection point of the cultures

80 Binlerce yıldır şifa dağıtıyor

Hands out health for thousands of years

82 Doğaya atılan adımlar: Trekking

Steps towards nature: Trekking

Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

66 Zamana meydan okuyan gelenek

3

60 Üç bin yıllık mabet: Akhisar Ulu Cami

88 Akhisar’da şampiyonluk coşkusu

Akhisar celebrates the championship

52

56

82


4 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Manisa must discover its brand value The history of Manisa dates back to 5000 years before our time and the city has been home to many civilizations. The city, which carries traces from civilizations such as the Hittite, Phrygia, Lydia, Macedonia, Rome, Byzantine and Ottomans, has been the intersection point of culture, art and trade throughout history. On the other hand, Manisa is a city that has presented the world with the first coin, the first fossil footprints, Artemis, Sardes- the shining capital of its era, the King Tombs at Bintepeler and the first planned highway in history. It should also be noted that we harbor at least a thousand year old unique history and accumulation on these lands. The top of the list is reserved by the ottoman culture and civilization. Unfortunately, there isn’t a city besides Istanbul, Edirne and Bursa where tourists can discover our culture. The only place where you can discover our unique culture along the Aegean and the Mediterranean is Manisa. With all its aspects, Manisa has a huge potential to become a valuable brand. We wish to introduce this potential to the tourism market and also to our own citizens because in order to become a brand, you need to act like a brand. That is why we are constructing our brand infrastructure and also establishing a cultural structure in social organization.

Our Manisa Culture and Tourism Magazine, which is being published with this understanding, has opened its pages to the branding project of the city in its 4th issue. Our magazine, which features the 472nd Mesir International Festival, has written about the efforts to build Turkey’s first geo-park with the article titled “The footprints of humanity return to its homeland” The Temple of Artemis- an amazing architectural story, the hot springs of Emir, the 3000 year old Akhisar Ulu Mosque and the Manisa Worship house which has been the gateway to serenity for the past 650 years have all been featured in our magazine. The magazine, which includes a dossier about local poet Halil Yıldız, gave detailed information about the borough of Akhisar in an article titled “The olive branch of the Aegean” While we are introducing the cultural and touristic potential of our city to the world, we are working relentlessly to increase the success in the tourism sector. I would like to thank our contributors and wish everyone a fruitful tourism season.

Erdinç KARAKÖSE Manisa City Culture and Tourism Director


5

Tarihi 5 bin yıl öncesine dayanan Manisa, birçok uygarlığın ev sahibidir. Hitit, Frig, Lidya, Makedon, Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı uygarlıklarına ait izler taşıyan Manisa, tarihi boyunca kültür ve sanatın, ticaret yollarının kesişme noktasıdır. Öte yandan Manisa, dünya tarihine, devlet güvencesindeki ilk parayı, fosil ayak izlerini, Artemis’i, kendi döneminin ışıltılı başkenti Sardes’i, tam olarak kıymeti bilinememiş ve üstündeki gizem perdesi hala kalkmamış olan Bintepeler Kral Mezarlarını ve tarihteki planlanmış ilk karayolunu hediye etmiş bir şehirdir. Bu topraklarda en az bin yıllık özgün bir tarihimiz ve birikimimiz bulunduğu da unutulmamalıdır. Bunun en zirvesinde de Osmanlı kültür ve medeniyeti yer alır. Bizim kültürümüzü merak edenlerin ziyaret edebileceği İstanbul, Edirne ve Bursa’nın haricinde bir şehir maalesef yoktur. Bu nedenle Osmanlı kültürel mirasının Akdeniz ve kıyı Ege boyunca gelen tüm ziyaretçilere gösterileceği yegâne yer Manisa’dır. Bütün bu değerleri ile Manisa, bir marka değerler potansiyeli taşımaktadır. Biz bu potansiyeli turizm pazarına sunmak istiyoruz. Bir yandan da bu marka değerini insanlarımıza da taşımak gerekiyor. Çünkü marka olabilmek, marka yaşamakla mümkün olabilir. Bu süreçte bir yandan markalaşma altyapısı inşa edilirken, diğer yandan da sosyal organizasyonun bilinçlenme yoluyla kültürel dokusunun örülmesi sağlanmalıdır.

Bu anlayış ve yaklaşıma katkı sağlayan Manisa Kültür ve Turizm Dergimiz, elinizde tuttuğunuz 4. sayısında Valimiz Halil İbrahim Daşöz önderliğinde kentimizde başlatılan turizm seferberliği ve markalaşma projesine sayfalarını açtı. Manisa’nın marka değerlerinden olan mesirin 472. kez yerine getirilen uluslararası festivaline yer veren dergimiz, Kula ve Salihli’deki Türkiye’nin ilk jeoparkı kurulması çalışmalarını, ‘’İnsanlığın ayak izleri yurduna dönüyor’’ başlığıyla ele aldı. Antik Çağ’dan yarım kalmış olağanüstü bir mimarlık öyküsü olan ‘’Artemis Tapınağı’’, suyun getirdiği sağlığın adresi olan Emir Kaplıcaları, ‘’Üç bin yıllık mabet’’ Akhisar Ulu Cami ile 650 yıldır huzura açılan kapı Manisa Mevlevihanesi, yine bu sayının dosyaları arasında yer aldı. Manisa’nın yaşayan kültür hazinesi Halk Ozanı Halil Yıldız’ı sayfalarına taşıyan Manisa Kültür ve Turizm Dergisi, Akhisar’ı ‘’Ege’nin zeytin dalı’’ başlığıyla anlattı. Kentimizin kültür ve turizm potansiyelini dünya kamuoyuna tanıtırken, turizm sektörünün başarılarını daha yüksek seviyelere çıkarmak için çalışmalarımızı bütün gücümüzle sürdürüyoruz. Bu anlamda katkı sağlayan tüm kişi ve kuruluşlara içtenlikle teşekkür ederken, 2012 turizm sezonunun verimli, iyi geçmesini diliyorum. Erdinç KARAKÖSE Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü

Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa marka değerini keşfetmeli


6 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Bakan Günay’dan Vali Daşöz’e kutlama mesajı Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bank Asya 1. Lig 2011-2012 sezonunda şampiyon olarak Spor Toto Süper Lige yükselen Akhisar Belediyespor’un başarısı nedeniyle Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz’e kutlama mesajı gönderdi. Bakan Günay, mesajında şu ifadelere yer verdi: “Ege Bölgemizin başarılı takımlarından Akhisar Belediyespor’un Spor Toto Süper Lige yükseldiğini büyük bir memnuniyetle öğrendim. Azimli ve mücadeleci ruhuyla Manisa’nın gururu olan kulübünüzün başarılarının Birinci Ligde de devam edeceğine yürekten inanıyorum. Akhisar’ın ismini ülkemize duyuran ve ileride tüm dünyaya duyurmasını arzu ettiğim kulübünüzü bu başarısından dolayı kutluyor, size ve şahsınızda futbolcularınız ile teknik ekibinize ve tüm Manisalılara en içten selam ve sevgilerimi sunuyorum.”

Minister Günay congratulates Governor Daşöz The Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay sent Governor Halil İbrahim Daşöz a message, congratulating the football club of Akhisar Municipality from Manisa, which will be playing in the Turkish Super League next season. Here is what Minister Günay said in his message: “I was happy to find out that Akhisar Municipality Football Club will be playing in the Super League next year. I believe that this team from Manisa will continue to be successful in the future. I would like to congratulate you, the members of the team and all those involved and send my best regards to the people of Manisa.”

’’Müze yeri kararı bir dönüm noktası’’ Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, İl Genel Meclisinin, İl Özel İdaresi’ne ait 32 dönümlük arazinin 10 dönümünün müze alanı olarak ayrılması kararının, Manisa’nın tarım ve sanayi yanında, kültür ve turizm şehri olması için bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Daşöz, yaptığı açıklamada, ‘’Burada Etnografya ve Arkeoloji Müzesi kurulacak. Mevcut yerlerin ve Muradiye Cami’nin içindeki arkeoloji ve etnografya müzesinin boşaltılmasıyla bu 4 müze anlamına geliyor. Onlardan boşalacak yerlerin Şehzadeler ve El Yazması Eserler müzeleri olarak değerlendirilebileceğini düşünüyoruz’’ dedi. Daşöz, müzenin projelendirmesinin birkaç ay içinde yapılacağını, 2013 yılı sonuna kadar da işin tamamlanabileceğini belirtti.

’’The decision to build a museum is a turning point’’ Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz said that the decision by the City Council to allocate a part of the land owned by the council for the construction of a museum was a turning point for the city so that it can be a culture and tourism city. Daşöz, said, ‘’An ethnography and archeology museum will be built here. After the museums in Muradiye Mosque are emptied, we will have a total of 4 museums. The emptied spaces will be turned into new museums.’’ Daşöz added that the plans for the museum would be drawn up in the next couple of months and the project would be concluded by the end of 2013.


Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, 251 Bin Dev Öğrenci Projesi kapsamında Akhisarlı öğrenciler tarafından yaptırılacak planetaryum yerini tespit amacıyla Akhisar’da incelemelerde bulundu. Vali Daşöz, göletin planetaryum için çok uygun olduğunu belirterek, ‘’Bu projenin sonucundan ziyade süreci çok önemlidir. Buradaki öğrenciler yarın üniversiteyi kazanıp gittiklerinde arkalarında bir dolu başarı hikâyeleri olan bir hayat bırakıp öyle gidecekler. Akhisar planetaryum bakımından çok uygun bir yer, çevre il ve ilçelerden de öğrencilerin gelebileceği bir yer’’ dedi. Bu arada 251 Bin Dev Öğrenci Projesi kapsamında uyuşturucunun zararlarının anlatıldığı ‘’Pembe Aslında Siyahtır’’ adlı oyun sahnelendi. Bu arada Manisalı 251 Bin Dev Öğrenci, Adıyaman’da öğrenim gören 48 bin dev öğrencinin geleceğine ışık olması amacıyla başlatılan “Kitap Gelecek, Rafta Kalmasın” kampanyasına 5 bin kitap ile katıldı.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde organize edilen uluslararası öneme sahip FLL (First Lego League) Robot yarışması proje kategorisinde Türkiye birincisi olan Manisa Bilim ve Sanat Merkezi Robot Takımı öğrencileri, Vali Halil İbrahim Daşöz tarafından ödüllendirildi. Vali Daşöz, takımı kutlayarak, ‘’Bizim bu tür çalışmalara çok ihtiyacımız var. Çocuklarımızın proje üretme kabiliyetleri, ülkemiz ekonomisine ve geleceğine değer katma becerilerine büyük saygı duyuyoruz. Bu tür çalışmaların her kademede yaygınlaşarak devam etmesini diliyorum’’ dedi. Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Özgür Nişancı ise yarışmanın bu senenin teması olan gıda etkeni üzerine meyvelerin daha uzun süre bozulmadan tazeliğini koruması için detaylı bir araştırma ve uygulama sonucunda hazırlanan projenin herkesin beğenisini topladığını bildirdi. 60 ülkeden 220 bin çocuğun katıldığı yarışmanın Türkiye ayağında 22 ilden 80 takım bulundu.

Students in Akhisar excited about the planetarium Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz conducted an investigation in Akhisar to determine the location of the planetarium that will be built by the students in Akhisar within the context of the 251 Thousand Giant Students Project. Governor Daşöz, who pointed out that the lake was an ideal place for the planetarium, said, ‘’the process of the project is crucial. When students go off to college, they will be leaving great achievements behind. Akhisar is an ideal place for a planetarium. Students from surrounding cities and boroughs will also be able to visit.’’ In the meantime, within the context of the same project, a play called “Pink is actually black” about the damages of drugs was staged. In addition, 5 thousand books were collected by the initiative to be given to students in the city of Adıyaman.

Manisa places first in the robotics championship The students from Team Manisa Robotics, who placed first in the FLL (First Lego League) championship organized at the Middle Eastern University, were given awards by Manisa Governor Halil İbrahim Daşöz. Governor Daşöz, who congratulated the team, said ‘’ we need these kinds of works. We respect the skills of our students. I hope that these kinds of achievements will continue.’’ The director of the team Özgür Nişancı added that the project that was prepared after extensive work on the theme food preservation was a big hit with everyone. 80 teams from 22 different cities competed at the Turkish stage of the championship.

Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

Robot yarışmasında Manisa’ya birincilik

7

Akhisarlı dev öğrencilerin planetaryum heyecanı


8 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Vali Daşöz, Mimar Sinan’ın hiperrealist heykelini inceledi Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü Usta Öğretici Güngör Çınar, Vali Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret etti. Ziyarete Heykeltıraş Emre Özdal, Ercan Kahveci ve Organizatör Osman Nuri Yazıcı da katıldı. Çınar, Vali Daşöz’e, “Manisa’da yapılmasını düşündüğünüz müzede sergilenecek olan eserler için katkı sağlamak istiyoruz. Örnek olarak ekip çalışması sonucu Mimar Sinan’ın hiperrealist heykelini yaptık. Osmanlı dönemine ait kostümleri tasarlayan profesyonel bir ekip çalışması sonucu Osmanlı dokusunu yaşatıyoruz” dedi. Heykeli inceleyen Vali Daşöz, ‘’Manisa’da Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi’’ başlattıklarını belirterek, kentin çok önemli tarihi, kültürel, doğal ve beşeri zenginliklere sahip olduğunu kaydetti. Proje kapsamında Manisa’ya müzeler kazandırmak istediklerini ifade eden Daşöz, ‘’Bu müzelerde o zamanın dokusuna uygun eserleri sergilemek istiyoruz’’ dedi.

Akhisar Kadrajları Fotoğraf Sergisi ‘’Renkler, Dokular, Yaşanmışlıklar Perspektifinde Akhisar Kadrajları’’ konulu fotoğraf sergisi, İstanbul Taksim Metro Sergi Salonu’nda törenle açıldı. Törene, Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, Manisa Ak Parti Milletvekili Recai Berber, İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, Başkan yardımcıları Ömer İşçi ve Latif Çakmak ile İstanbul Akhisarlılar Derneği üyeleri de katıldı. Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı, ilçenin geçmişi boyunca toprakları üzerinde hüküm sürmüş her medeniyetten izler taşımasının yanı sıra Hıristiyanlığın yayıldığı ve İncil’de adı geçen ilk yedi kiliseden birine de ev sahipliği yapması sebebiyle “dinler tarihi” açısından çok önemli bir merkez konumunda olduğunu bildirdi.

Governor Daşöz inspected Mimar Sinan’s hyperrealist sculpture

Frames of Akhisar Photography Exhibition

Expert student Güngör Çınar from Samsun 19 Mayıs University’s Art Department visited Governor Halil İbrahim Daşöz. The meeting was also attended by sculptor Emre Özdal, Ercan Kahveci and manager Osman Nuri Yazıcı. Çınar said, “We want to provide pieces for the museum that you are planning to build in Manisa. As an example, we did a hyperrealist sculpture of Mimar Sinan. We are keeping alive the structure of the Ottoman era with the help of a team that designs clothes from the Ottoman period.” Governor Daşöz, who inspected the sculpture and stated that they have initiated the Manisa Branding and Tourism Project, said that the city had very important historical, cultural and natural riches. Daşöz, who pointed out that they wanted to build museums in accordance with the project, said ‘’we want to exhibit pieces that fit the structure of that period in those museums.’’

A photograph exhibition called ‘’Colors, Structures and the Frames of Akhisar from the Perspective of Experiences” is now open at the Istanbul Taksim Metro Exhibition Gallery. The opening ceremony of the exhibition was attended by Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz, Manisa Ak Party MP Recai Berber, İETT Genel Manager Hayri Baraçlı, Akhisar Chief Magistrate Salih Hızlı, his aides Ömer İşçi and Latif Çakmak and the members of the Istanbul Akhisarlılar Foundation. Akhisar Chief Magistrate Salih Hızlı said that the borough was an important religious center as it carried traces from various civilizations and that it housed one of the seven churches mentioned in the Bible.


9 Manisa Turizm MayÄąs - Haziran‘ 12


Manisa

Berlin’de mesir saçtı Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

10

Dünyanın en büyük turizm fuarı ITB Berlin, bu yıl 46. kez düzenlendi. Fuara ilk kez katılan Manisa, şehzadeler şehri olma özelliğiyle, mesir festivali ve sanal müzesiyle ön plana çıktı. Bakan Günay, mesir saçtı.

Manisa served out mesir paste in Berlin Worlds biggest tourism fair ITB Berlin, arranged for the 46th time. Manisa, the city of the sultans sons, participated for the first time to the fair, and came in front with its mesir festival and virtual museum. Minister Gunay served out mesir paste.


11 Manisa Turizm

Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz önderliğindeki Manisa heyetinde, İl Genel Meclisi Başkanı Hayrullah Solmaz, İl Genel Meclis üyeleri İbrahim Onaylı, Kefaettin Öz, Mustafa Hoşafçı, Sevil Şekercioğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Erdinç Karaköse, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Hasan Geriter, Manisa’yı Mesir’i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık ve diğer ilgililer

yer aldı. Heyet fuara kente özgü ürünlerden üzüm, zeytin, mesir macunu, hediyelik eşyalar, lale desenli halılar ve Manisa bezinin yanı sıra broşür ve CD’ler götürdü. Manisa

Manisa standı, Almanya ulusal TV kuruluşları ve uluslararası turizm organizasyonları tarafından ilgi gördü. Manisa stand took attention of the German national TV companies and international tourism organizations.

I

TB Berlin, International Tourism Stock Market , known as the most prestigious and biggest tourism fair opened for the 46th time. Ten thousand firms from 187 different countries attended this fair between 7-11 March 2012, Türkiye made presentation on a 3079 square meter area. Manisa known as the sultans’ sons city, attended the fair for the first time and came in front with its mesir paste festival ans virtual museum. Under the leadership of Manisa Governor Halil Ibrahim Daşöz , President of Provincial Council Hayrullah Solmaz, provincial council members Ibrahim Onaylı, Kefaettin Öz, Mustafa Hoşafçı, Sevil Şekercioğlu, proviancial Culture & tourism manager Erdinç Karaköse, Labour association president Hasan Geriter, President of Tourism

Mayıs - Haziran‘ 12

E

n prestijli ve büyük turizm fuarı olarak kabul edilen Uluslararası Turizm Borsası ITB Berlin, bu yıl 46. kez kapılarını açtı. 7-11 Mart 2012 tarihlerinde 187 ülkeden 10 binin üzerinde firmanın katılımı ile gerçekleşen fuarda Türkiye, 3 bin 79 metrekarelik alanda tanıtım yaptı. Fuara ilk kez katılan Manisa ise şehzadeler şehri olma özelliği, mesir festivali ve sanal müzesiyle ön plana çıktı.


12 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

standı, Almanya ulusal TV kuruluşları ve uluslararası turizm organizasyonları tarafından ilgi gördü. Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Hafsa Sultan ve Merkez Efendi gibi büyük tarihi kişiliklerin canlandırıldığı Manisa standını ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ziyaretçilere mesir saçtı. Fuarda Manisa’da çekilen bini aşkın 360 derece görüntülerin yansıtıldığı ManisaFx portalı ve tanıtım teknolojisi, turizmcilerin değerlendirilmesine sunuldu.

Fuara katılan Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, ITB Berlin’de Manisa ve Türkiye’nin büyük ilgi gördüğünü belirterek, İzmir, Aydın ve Manisa olarak turizm alanında çalışma grupları oluşturulacağını bildirdi.

Manisa’da 20 mekandan çekilen sanal görüntüler simülasyon tekniğiyle ziyaretçilere izlettirildi. Fuarda 20 bin tanıtım materyali dağıtıldı.

Halil Ibrahim Daşöz, the governor of Manisa participated to the ITB Berlin fair and told us that Manisa and Turkiye were the point of interest, so he also added that there are going to be work groups in tourism field with Izmir, Aydın, Manisa.

Uluslararası Turizm Borsası’nda Türkiye standı, ‘’Erlebe mehr’’ (Daha fazlasını yaşa) sloganı ile fuara damgasını vurdu. Fuara 7 bin gazeteci, 113 bin ziyaretçi katıldı. Bu yılki toplam işlem hacminin 6 milyar doların üzerinde

Association of Manisa and Mesir Ufuk Tanık and other authorities take place in the Manisa committee. The committee has taken grapes

of Manisa, olives, mesir paste, souvenirs, carpets with tulip design and Manisa fabric, also brochures , CDs with them. Manisa stand took attention of the German national TV companies and international tourism organizations. Culture & Tourism Minister Ertuğrul Günay visited the Manisa stand where great history men like Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman,Hafta Sultan and Merkez Efendi animated , served our mesir paste to the visitors. In the fair, ManisaFx portal and its promotional technology is evaluated to travel agencies with over 1000 slide shows in 360 degrees, taken in Manisa . Visitors watched the simulation of the virtual tour of Manisa taken from 20 different places.20,000 promotional material served out in the fair. Turkey stand made its mark on the interntaional tourism stock market with the slogan “Erlebe Mehr”


13 Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

olması beklenen fuarda, toplantı ve seminerlere katılanların sayısı 17 bine ulaştı. Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, ITB Berlin’deki faaliyetleriyle ilgili yaptığı açıklamada, Manisa ve Türkiye’nin fuarda büyük ilgi gördüğünü bildirdi. Vali Daşöz, ‘’Manisa açısından fuar çok yararlı oldu. Standımız oldukça ilgi çekti. Gelen herkes fotoğraf çektirdi. Özellikle otantik kıyafetli Hafsa Sultan, Merkez Efendi, mesir ve sanal müze olayı büyük ilgi gördü’’ dedi. Vali Daşöz ayrıca İzmir, Aydın ve Manisa’nın gelecek günlerde turizm alanında çalışma grupları oluşturarak, birlikte hareket edeceğini, üç kentin birbirinin özelliklerinden yararlanarak, turizmde bölgesel kalkınma sağlanacağını bildirdi. Bu çalışmaya Manisa’nın önderlik edeceğini belirten Daşöz, söz konusu kentlerin turizm gelirlerini artıracağını söyledi.

(live more of it). 7000 journalists, 113,000 visitors attended the fair. This year’s expected trading volume is to be over 6 billion dollars , 17thousand people attended to the meetings and seminars. Governor of Manisa Halil Ibrahim Daşöz, in his briefing about the

activities that are made in ITB Berlin told that Manisa and Türkiye has taken very big attention. Governor Daşöz told as,”The fair was a success for Manisa. Our stand dres all the attention. All the visitors has taken photos. Especially, in their authentic suits Hafsa Sultan, Merkez


14 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Halil İbrahim Daşöz, ‘’Her üç kentin kendine has tarihi, coğrafi özellikleri, turistik değerleri var. Birbirine çok yakın olan üç şehir olarak bu avantajlarımızı birleştirip sinerji yaratacağız. Üç kentin en önemli değerlerinden oluşan, güçlü tur paketleri oluşturacağız. Efes’te bir uygarlığı gören turist, Salihli Sardes’de Lidya uygarlığını görecek. Karşılıklı avantajlarımızı kullanarak turizm gelirlerini arttıracağız” diye konuştu.

İntermarketing Fuarında Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında ‘’Ortak Eylem Planı’’ imzalandı. A joint action plan was signed between Turkey and the Russian Federation in the Intermarketing Fair

Rusya ile “Ortak Eylem Planı” 17-20 Mart tarihleri arasında Moskova’da gerçekleştirilen İntermarketing Fuarına Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Müsteşar Özgür Özaslan da katıldı. Daha sonra Türkiye ile Rusya Federasyonu arasında ‘’Ortak Eylem Planı’’ imzalandı. Törene katılan Bakan Günay, Türkiye’nin dünya turizminde hızla gelişen ülkelerden birisi olduğunu, turist sayısı ve turizm geliri itibariyle ilk 10 ülkesi arasında yer aldığını

Efendi and mesir paste , virtual museum have taken great interest.” Also Governor Daşöz mentioned that there are going to be working groups in tourism field between İzmir, Aydın, Manisa in the coming days, will move together to improve locally in tourism by sharing each others specialities.

Daşöz added that Manisa will lead this work group, and told that the mentioned cities’ tourism incomes will rise accordingly. Halil Ibrahim Daşöz told as,”All three cities have their own unique history, geography, touristic values. We are going to make a synergy by getting together all the advantages of all these cities. We are going to make irresistible tour packages include their most valuable items. A tourist who sees Ephesus will also visit Lycian civilization in Sardes. By using out mutual advantages we will increase tourism incomes.”

A joint action plan with Russian The Intermarketing Fair that took place on March 17-20 in Moscow was attended by the Minister of Culture and Tourism Ertuğrul Günay, Undersecretary Özgür Özaslan. Later on, a joint action


15 Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

RK Renkli Kalem Medya Grubu tarafından hazırlanan Manisa Kültür Turizm Dergisi Moskova Fuarı’nda tanıtıldı. Manisa Culture and Tourism Magazine, published by RK Renkli Kalem Media Group, was advertised at the Moscow Fair bildirdi. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Bakan Günay’ı telefonla arayıp, “Hoşgeldiniz” dedi. Putin, Başbakan Erdoğan’a da selam göndererek, Türkiye’ye verdiği önemi dile getirdi. Dünyanın 7. büyük turizm fuarı olan MITT 2012 Moskova Turizm Fuarı’na da 21-24 Mart günlerinde 19. kez kapılarını ziyaretçilere açtı. Türkiye’nin ikinci büyük pazarı olan Rusya’da 189 ülkeden 3 bini aşkın firmanın katıldığı fuarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı bin 254 metrekarelik alanla temsil edildi. Moskova’nın EXPO Center Fuarcılık Merkezi’nde düzenlenen fuarda, Türkiye bu yıl Berlin’de olduğu gibi destinasyon odaklı çalıştı.

plan was signed between Turkey and the Russian Federation. The minister of Culture and Tourism Günay, who attended the signing, said that Turkey was one of the fastest growing countries in the tourism sector and that it was one of the top ten countries in terms of tourist numbers and revenues. Russian President Vladimir Putin called Minister Günay and welcomed him to his country in Turkish. He also sent his regards to the Turkish Prime Minister. The world’s 7th largest tourism fair MITT 2012 Moscow welcomed its

guests for the 19th time on March 21, 2012. During the fair in Russia, which is Turkey’s second biggest market in the tourism sector, the Ministry of Culture and Tourism was represented at a 1254 square meter stand. Over 3000 companies from 189 countries attended the fair. Turkey, just like in Berlin, worked on highlighting destinations at MITT Moscow, which was organized at the EXPO Center.


Topyekûn seferberlik Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

16

Vali Halil İbrahim Daşöz önderliğinde Manisa’da başlatılan turizm seferberliği ve markalaşma projesi tam yol devam ediyor. ‘’Birlikte inanırsak, çalışırsak başarabiliriz’’ sloganı ile sahaya çıkan Manisa, sahip olduğu büyük potansiyeli açığa çıkaracak.


Campaign Alltogether The campaign for tourism and to be a trade mark project that has started in Manisa continue with full speed with the leadership of Governor Halil İbrahim Daşöz. Manisa will reveal all its huge potential with the slogan “If we believe, if we work altogether, we can do it.”

17 Manisa Turizm

D

oğal, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle büyük bir turizm potansiyeline sahip olan, ancak bugüne kadar bu potansiyelini değerlendiremeyen Manisa’da topyekûn bir seferberlik başladı. Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz önderliğinde yürütülen ‘’Manisa’nın Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi’’ tam yol devam ediyor. ‘’Birlikte inanırsak, çalışırsak, başarabiliriz’’ sloganı ile sahaya çıkan Manisa, büyük turizm potansiyelini açığa çıkaracak. Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, çeşitli platformlarda projenin tanıtımına devam ediyor. Kentin sahip olduğu zenginlikleri ve özellikleri nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 15 marka kentten biri ilan edildiğini bildiren Daşöz, ancak ilin bunu hak ettiği şekilde kullanamadığını, bir turizm kenti olarak algılanamadığını söyledi. Daşöz, ‘’Ancak

inanıyorum ki, bilinçli, kararlı, koordineli ve hedefe yönelik çalışmalarla Manisa, yakın gelecekte turizmde gerçek bir marka il konumuna gelecektir’’ dedi. Bu amaçla, valilik olarak ‘Turizm Seferberliği ve Markalaşma Projesi’ başlattıklarını dile getiren Daşöz, bu projenin, bütün Manisa’nın ve Manisalıların olması ve topyekun bir seferberlik anlayışıyla uygulanması gerektiğini kaydetti. Vali Daşöz, ‘’Turizm halka mal olduğunda, sokaktaki insanın yaşamında bir yer aldığında, işte o zaman gerçek anlamda anlaşılmış demektir. Ayakkabı boyacısından lokantacısına, berberinden sanayicisine, öğrencisinden öğretmenine toplumun bütün kesimlerini içine alan bir proje olabilirse gerçekten başarıya ulaşır ve kalıcı sonuçlar ortaya çıkarır. Bunu vurgulamak adına bu proje başlatıldı’’ dedi.

M

anisa has a great tourism potential with all its natural, historical, cultural beauties , yet it couldn’t benefit from it until now. Everyone participates in the campaign to do so. The Project of Manisa’s becoming a trade mark and tourism campaign goes in full speed with the leadership of Manisa Governor Halil İbrahim Daşöz. Manisa will reveal all its huge potential with the slogan “If we believe, if we work altogether, we can do it.” Governor of Manisa Halil İbrahim Daşöz, continues to present the project at different kinds of platforms. Daşöz told that because of the beauties that Manisa has, Culture and Tourism Ministry announced Manisa as one of the 15 brand mark cities, yet added it is not used as a tourism city and that nobody see Manisa as a touristic city. Daşöz said that , “Although I believe

Mayıs - Haziran‘ 12

Yazı ve Fotoğraflar-Article and Photographs: Süleyman Duman


“Ege bölgesinde şehzadeler kenti olarak anılmak, hem gelecek nesiller için hem de tarihe saygımız açısından önemlidir.”

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

18

”It is quite important to be known as the city of sultans’ sons in Aegean region either for future generations and also for our respect to history.”

Proje kapsamında turizme alt yapı olacak eserlerin kazandırılacağını, tarihi yapılara turizm fonksiyonu getirileceğini ifade eden Vali Daşöz, el sanatları ve hediyelik ürün sektörünün geliştirileceğini kaydetti. Daşöz, bireyler, öğrenciler ve kurumlarda ‘’turizm elçisi’’ anlayışının geliştirileceğini, turizmi destekleyecek bazı önemli stratejik faaliyetlerin gerçekleştirileceğini belirterek, etkili bir tanıtımın yapılacağını, destinasyonların oluşturulacağını ve turizm için temel stratejik envanter ve metinlerin hazırlanacağını anlattı. Daşöz, bu yolda atılan her adımın, gelecek nesiller için bir arşiv ve aynı zamanda tazelenecek bellek niteliği taşıyacağını söyledi. Tarih ve vicdanımız karşısında sorumlu oluruz Vali Daşöz, bir an önce şehzadeler müzesi, Saray-ı Amire, arkeoloji, etnografya, kent, el yazması eserler, doğa ve orman, bilim ve para müzesinin kente kazandırılması gerektiğini ifade ederek, bu alanda özel sektör ve kurumların ortak çalışması ve kültürel varlık niteliği taşıyan birçok yerin restore edilmesinin, aynı zamanda devlet-özel sektör yakınlaşmasını da güçlendireceğini söyledi. Halil İbrahim Daşöz, ‘’Elimizde bulunan bütün envanterleri kullanamazsak tarih ve vicdan karşısında sorumlu oluruz’’ dedi. Ege Bölgesi’nde şehzadeler kenti olarak anılmanın ve

with the coordinate, certain, and target aimed works Manisa will become a brand name in tourism in recent future.” Daşöz mentioned that just for this cause they have started “Tourism campaign & Trade mark project” as governorship, and added all Manisa should contribute it. Governor Daşöz, “As tourism arises from public, when it finds a place in ordinary people’s life, then we can say that it is understood. If it will be a project that include from all sectors of the society such as shoe polisher, restaurant owners, barbers,

industrialist, students, teachers, then it will be a success and reveals permanent results. As to highlight this, project has started.” As to be succeeded at the project we will add more artworks to tourism as a base, and bring tourism function to historical buildings told Governor Daşöz, also added that souvenir and hand work sectors are to be improved. Daşöz told that, they will develop “tourism ambassador” mentality among individuals, students, and sectors, and continued that important strategic facilities will be in process as


to support tourism, destinations will be made, and added that strategic inventory and texts will be published for tourism. Daşöz said that all the steps which are taken for this path will be an asset for future generations.

rak Türkiye’de kültür ve doğa turizmine adayız.’’ Vali Daşöz, ayrıca İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün imtiyaz sahibi olduğu, kentin tarihi ve turistik değerlerinin tanıtımına katkı sağlayan Manisa Kültür ve Turizm Dergisi’ni incelediğini ve çok beğendiğini kaydetti.

Governor Daşöz, also told that he examined Manisa Culture and Tourism Magazine (City Culture and Tourism Management Grantee it also) which participates to the presentation of Manisa’s historical and touristic values and liked it very much.

Mayıs - Haziran‘ 12

bunun verdiği tarihsel sorumluluğu üstlenmenin hem gelecek nesiller için hem de tarihe saygı açısından önemine işaret eden Daşöz, şunları kaydetti: ‘’Manisa’nın coğrafi konumu, turizm çeşitliliği açısından değerlendirilebilir özellikler taşımaktadır. Önemli karayolu güzergâhı üzerinde olmamız, turizm hareketliliğini olumlu yönde etkileyecektir. Bu yol güzergâhları üzerinde Efes, Bergama, Kuşadası gibi önemli duraklar mevcut iken bu turların içerisinde Manisa kendine yer edinebilir. Bu olanaklar içerisinde gerek doğası, gerek tarihi ile Manisa cennetten bir köşe gibidir. Bu bakımdan Manisa ola-

Daşöz pointed to the importance to be known as the city of sultans’ sons in Aegean region either for future generations and also for our respect to history, announced that, “Manisa’s geographical location makes it an important value for tourism. As to be on the important highway, will effect the tourism rush in a good way. Significant values like Ephesus, Pergamon, Kusadasi are stops on the same highway, so Manisa can has a place for it among them. Within these resources, with its nature, and with its history Manisa is a heaven on earth. Accordingly we are a candidate for culture and nature tourism as Manisa in Turkiye.”

19 Manisa Turizm

We will be responsible for the history and for our conscious Governor Daşöz, we should give sultans’ sons museum, Saray-ı Amire, archeology museum, ethnographically museum, hand written arts museum, nature and forest museum, science and money museum at once to Manisa, and mentioned that for this private sectors and facilities should work together to restore all the buildings which has the values of culture. He also said that he will strength the bound between government and private sector. Halil İbrahim Daşöz,”If we do not use all the inventory in all hands then we will be responsible of it in front of history and conscious.”


Manisa mirasıyla buluşuyor

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

20

bir turizm hareketinin ana merkezleri olmaya aday ilin doğal turizm değerlerindendir.

Erdinç KARAKÖSE Manisa İl Kültür ve Turizm Müdürü

Manisa eşsiz güzellikteki kültür ve tabiat varlıkları, doğal güzellikleri, tarihi misyonundan bugüne uzanan köklü gelenekleriyle beraber ekonomik gücü ve geleceğin potansiyel turizm kenti olmaya aday değerleriyle önemli kentlerimizden biri durumundadır. Tarihi efsanelerle ve göz kamaştırıcı zenginliklerle örülü, antik zamanların şaşalı yaşantısını geride kalan yapılarıyla günümüze taşıyan, devlet güvencesinde basılan ilk parayı bularak yarattığı devrim ile tarih sayfalarına ismini altın harflerle yazdıran Lydia medeniyeti ve onun görkemli başkenti Sardes, bu toprakların en büyük kültürel miraslarından biridir. Diğer yandan, ilin ilk çağlardan başlayan tarihi içinde inşa edilen ve bugün birçoğu ayakta bulunan çok sayıda antik kent, anıt eser, mimari yapı turizm için değerli kaynaklardır. Sardes Antik Kenti’nin yanı sıra Aigai, Sidas, Gordos vb. antik kentleri, Osmanlı döneminin mimari şaheserleri, tarihi Kula evleri, turizmin ilgi odakları olabilecek özelliklere sahiptir. Spil Dağı ve Bozdağlar, gelecekte büyük

Manisa kendi döneminde dünya siyasetine yön vermiş, dengeleri değiştirmiş, Fatih ve Kanuni gibi dünya çapında tanınmış ve dirayetli Osmanlı hükümdarlarının çocukluğuna, gençliğine ve eğitimine tanıklık etmiş ve geleceğin hükümdarlarının yetişmesi için Osmanlı yönetimi Manisa’ya döneminin en önemli siyaset, musiki, edebiyat hocalarını ve talebelerini yönlendirerek, kentin kültürel ve sosyal alandaki kalitesini yükseltmiştir. Salihli-Kurşunlu, Demirci-Saraycık ve Hisar, Kula-Emir, Turgutlu-Urganlı, Alaşehir-Sarıkız ve Soma-Menteşe kaplıcaları, ilimizin termal turizm kaynakları olup; “Termal Turizm Merkezi“ kapsamına alınmışlardır. Bu kaplıca merkezlerinde harita planlama çalışmaları hazırlanmış, imar planı safhasına gelinmiştir. Buralarda bulunan eski tesislere ek olarak yeni tesislerin yapımı ile Manisa; Ege Bölgesinin termal tedavi ve turizm merkezi durumuna gelebilecek kapasiteye sahiptir. Ülkemizde turizm sektörü son on yıl içinde çok büyük gelişme kaydetmiş, dünyada ilk on ülke arasına girme başarısını göstermiştir. Buna paralel olarak, birçok turizm türüne ev sahipliği yapabilecek potansiyele sahip ilimizi ziyaret eden turist sayısı; 2000 yılı başlarında 100 binlerle ifade edilirken, 2011 yılı sonunda bu sayı 300 bine ulaşmakla beraber, hedeflenen sayı milyonlardır.

Markalaşma Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan 2023 Türkiye Turizm Stratejisi kapsamında, kültür turizmi canlandırılarak, marka kültür kentleri haline getirilecek olan; Adıyaman,

Amasya, Bursa, Edirne, Gaziantep, Hatay, Konya, Kütahya, Nevşehir, Kars, Mardin, Sivas, Şanlıurfa ve Trabzon gibi on beş ilin arasında “Şehzadeler Kenti” kimliği ile Manisa da yer almaktadır. Turizmin bir adı da markalaşmadır. Manisa’yı turizm pazarına sunmak ve marka haline getirmek istiyoruz. Manisa bir marka değerler potansiyeli taşımaktadır. Ama Manisa’nın bu marka değerini insanlarımıza da benimsetmek gerekiyor. Çünkü marka olabilmek, marka yaşamakla mümkün olabilir. Bu süreçte, bir yandan markalaşma altyapısı inşa edilirken, diğer yandan da sosyal organizasyonun bilinçlenme yoluyla kültürel dokusunun örülmesi sağlanmalıdır. Buradan hareketle ilimizin kültürel mirasını yeniden gün ışığına çıkarmak ve doğal zenginliklerimizi turizmin hizmetine kazandırmak amacıyla, yeni düzenlemeler ve kaynak tahsisleriyle turizm sektöründe hızlı gelişme süreçleri başlatıldı. İlimizde 2000’li yıllara kadar nerdeyse hiç dokunulmamış, hatta kaderine terk edilmiş tarihi ve kültürel yapılarımızdan çoğunun son on yıl içerisinde onarımları ve restorasyonları gerçekleştirildi. Son altı yılda İlimizde 200’e yakın özel mülkiyete ait sivil mimarlık örneği yapının restorasyonuna sağlanan yardımlarla, onarım ve restorasyonlarının gerçekleşmesi sağlandı. Hedefimiz yakın zaman içerisinde ilimizde, onarılmamış ve restore edilmemiş tarihi kültürel hiçbir yapı bırakmamaktır. Daha kapsamlı olarak amacımız tarihi ve kültürel mekânların yanında, doğal ve kırsal zenginlik taşıyan alanlarımızın da alt yapı organizasyonlarını gerçekleştirmek suretiyle, Manisa’yı geleceğin marka değeri olarak turizmde cazibe noktası yapmaktır.


Manisa meets with its legacy. Erdinç KARAKÖSE Manisa City Culture & Tourism Manager

Manisa with its unique cultural and natural values and with its rooted traditions, with its economical power and as to be a candidate to be a city of tourism in future is among our essential cities.

Salihli-Kurşunlu, Demirci-Saraycık and Hisar, Kula-Emir, Turgutlu-Urganlı, Alaşehir-Sarıkız and Soma-Menteşe hot springs are the thermal sources of our city; and count as “Thermal Tourism Center.” Map plans are ready for these hot springs , and has come to building stage. New facilities

To be a trade mark Culture and Tourism Ministry has announced that the cities that will become as trade marks of culture within the project 2023 Türkiye Tourism Strategy; Within these 15 cities as Adıyaman, Amasya, Bursa, Edirne, Gaziantep, Hatay, Konya, Kütahya, Nevşehir, Kars, Mardin, Sivas, Şanlıurfa and Trabzon, Manisa is also taking place with its identity of “Sultans’ sons city.” Tourism’s nickname is to be a trade mark. We

Beginning from here we will carry our city’s cultural inheritance to sunlight and to give our natural beauties in the service of tourism, we had started processes with new setouts. We have restored many buildings which were not touched until the 2000 years in the last 10 years. Our target is to leave no hictorical building which is not restored in recent future. Our wide aim is to make the base organizations of natural and countryside areas along with the cultural and historical areas , and to make Manisa as a future trade mark of the charming point of tourism.

Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa at its own period gave direction to world politics, changed the equilibrium, witnessed the childhood, youth and education of worldwide sultans like Fatih and Kanuni and arised Manisa’s quality in cultural and social areas.

Tourism sector has improved very much within then years in our country, and succeeded to become one one the tenth countries in the world. Parallel to this, visitor numbers of our city was mentioned as hundred thousands at the beginning of 2000 years , but at the end of year 2011 this number reached to 300 thousand and the aimed numbers are millions.

want to present this mark to tourism market and make it a trade mark. Manisa has that potential. But we also need to pass this mark’s value tour people. To be a trade mark is possible if you live as a mark. Within this process, on one hand we will built the base for becoming a trade mark, on the other hand social organization should be aware of the cultural structure.

21 Manisa Turizm

Lycian civilization with its magnificent capital city Sardes, which is surrounded by historical myths and astonishing richness, buildings that are remained from the luxurious of ancient times, also invented the first coin and printed its name with golden letters on history’s pages, is the most huge cultural inheritance of this land. On the other hand, the buildings such as too many ancient cities, mausoleums, that were built at the first centuries are essential sources for tourism. Except Sardes ancient city, we have Aigai, Sidas, Gordos, etc ancient cities , masterpieces of the Ottoman period architecture, historical Kula houses that can be the attention center of tourism. Spil Mountain and Bozdağ are the natural values of a big city which will be a great center for tourism.

will be built additionally to the old facilities and with that Manisa; has the potential to become Aegean region’s thermal treatment and tourism center .


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

22


Eller yine şifaya kalktı Hands raised for healing again 23 Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa, dünyada eşi az bulunur bir geleneği bu yıl 472. kez yerine getirdi. Şifanın adı olan mesir, yine Sultan Cami ve Külliyesi’nden ışıldayarak saçıldı. Manisa fulfilled a tradition which is unique in worldwide for the 472 time. Mesir that is name of healing, again served out gleaming from Sultan mosque.

D

ünyada eşine az rastlanır bir geleneği 472 yıldır sürdüren Manisa, bugün artık uluslararası platformda kutlanan şenliğin yine adresiydi. Yurt dışından konukların yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da hazır bulunduğu 472. Uluslararası Manisa Mesir Festivali’nde, şifanın adı olan mesir, Sultan Cami ve Külliyesi’nden yine ışıldayarak saçıldı. Festival kapsamında Şehitler İlköğretim Okulu’nun bahçesindeki Atatürk Anıtı’nın önünde tören düzenlendi.

Törene, Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkanı Cengiz Ergün ve diğer protokol üyeleri katıldı. Şenliklerin yurt dışından gelen konukları arasında KKTC Başbakanı İrsen Küçük, Çin’in Yiwu Belediye Başkan Yardımcısı Cheng Yong, Bosna Hersek’in Prijedor Belediye Meclisi Başkanı Azra Paşaliç ve meclis üyeleri ile Bulgaristan, Yunanistan, Fildişi ve Çin’den halk oyunu ekipleri de yer aldı. Uluslararası Manisa Mesir Festivali, Sultan Camisi’nin avlusunda mesir

M

anisa still assimilates a unique tradition for 472 years, was again the address of the the festival which is celebrated now on international platform. Guests from abroad were present, as well as our Culture and tourism minister Ertuğrul Günay at the festival, mesir paste that is name of healing were served out from Sultan mosque. Within the festival there was a ceremony in front of the Ataturk bust in the garden of Şehitler Highschool.


Manisa Governor Halil İbrahim Daşöz, Mayor Cengiz Ergün and other protocol members attended the ceremony. Among the abroad visitors there were KKTC president İrsen Küçük, Yiwu of China’s vice president Cheng Yong, Bosinia Hersek ‘s Prijedor parliament mayor Azra Paşaliç and congressmen , and folkloric teams from Bulgaria, Greece, Ivory Coasti and China. International Manisa Mesir festival began with the stirring of mesir at the yard of Sultan Mosque.

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

24

First nevruz is celebrated in the mosque’s yard before the ceremony of mesir stirring. Governor of Manisa, Halil İbrahim Daşöz mentioned that mesir and nevruz are very important from cultural side in his speech at the ceremony. Daşöz told that Nevruz was a symbol of uniting ,”Manisa has very important historical, natural, cultural values, and this will help it to become a trademark in tourism, so i wish nevruz will be a new start, a new journey for it. We should aim to present our values like mesir and nevruz.”

karılmasıyla başladı. Bu törenden önce nevruz kutlaması da yapıldı. Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, törende yaptığı konuşmada, mesir ve nevruzun kültürel açıdan büyük anlamlar ifade ettiğini belirtti. Nevruzun birliğin ve beraberliğin simgesi olduğunu bildiren Daşöz, ‘’Çok önemli tarihi, doğal ve kültürel değerlere sahip Manisa’mızın turizmde de markalaşması, gelişmesi adına nevruzun ismine uygun şekilde yeni bir başlangıç, yeni bir yolculuk olmasını diliyorum. Mesir ve nevruz gibi tüm marka değerlerimizi hem marka hem turizm kenti olma yolunda en iyi şekilde değerlendirmek hepimizin

ortak hedefi olmalıdır’’ dedi. Festivalin finali olan mesir saçım günü yapılan kortej yürüyüşü, en renkli görüntülerinden birini oluşturdu. Mehter takımı eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüşte Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da yer aldı. Rengarenk kostümleriyle temsili Merkez Efendi, Hafsa Sultan, padişahlar, sultanlar ve şehzadeler, izleyenleri geçmişe götürdü. Kortej yürüyüşünün son durağı Sultan Camisi oldu.

Ünlü oyuncular tarihi kişiliklere hayat verdi Festivalin son günü sıra mesir saçım törenindeydi. Sultan Cami, kalaba-

The walking parade which is made on the same day, was one of the colourful views of the festival. Culture and Tourism Minister Ertuğrul Günay was among the walking parade with the Mehter team. With the colourful costumes, animated Merkez Efendi, Hafsa Sultan, sultans and their sons took the audience to past. Walking parade’s last stop was the Sultan Mosque.

Famous actors animated historical persons. Next was the serving out of the mesir paste on the last day of the festival. Sultan Mosque hosting this crowd for the 472 time, the actors who animated Fatih Sultan Mehmet and Kanuni Sultan Süleyman told the stories’ of those great sultans. Hülya Koçyiğit who animated Yavuz


lığı 472. kez ağırlarken, şehzadelik dönemlerini Manisa’da geçiren Fatih Sultan Mehmet ve Kanun Sultan Süleyman’ı canlandıran oyuncular, temsil ettikleri padişahlar olarak yaşamlarını anlattılar. Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan’ı canlandıran oyuncu Hülya Koçyiğit, Kenan Işık’ın canlandırdığı mesir macununun mucidi Merkez Efendi’yi huzuruna kabul etti ve kendisine şifa kaynağı olan mesirin beratını verdi.

25 Manisa Turizm

Geleneksel mesir saçımı, Hafsa Sultan’ın kendisine şifa olan mesir macununun Sultan Camisi kubbe ve minarelerinden her yıl baharın gelişiyle halka saçılmasını buyurduğu, “İsterim ki dünya var oldukça, her senenin nevruz gününde bu hastalara şifa, dertlere çare olması için macundan bolca karıla ve ahaliye saçıla” sözleriyle başladı. Kenan Işık’ın canlandırdığı Merkez Efendi, platformdan ilk mesir macunlarını bu sözlerin ardından protokol üyeleriyle birlikte saçtı.

Mayıs - Haziran‘ 12

Törende, daha önce dualarla karılan ve paketlenen 4 ton mesir macunu, Hafsa Sultan’ın buyruğu üzerine 472. kez Sultan Camisi’nin kubbe ve minareleri ile Sultan Meydanı’na bakan evlerin çatı ve balkonlarından halka saçıldı. Ve ‘Eller havaya, eller şifaya’ kalktı.

Yüzyıllardır Sultan Camisi ve kubbelerinden ışıldayarak saçılan mesir macununun tarihçesi şöyle:

nun verilmesini ister. Halk, her yılın nevruzun kutlandığı 21 Mart’ta Sultan Camisi’nin önünde toplanır ve böylece Manisa Mesir Festivali doğar.

“Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan, Manisa’da hastalanır. Sultan’ın yaptırdığı Sultan Camisi Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi, bitki ve baharat karışımından oluşan macun hazırlar. Baharatın 41 çeşidi karıştırılarak hazırlanan bu macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan, diğer hastalara da macu-

Mesir macununun yapımında, zencefil, zulumba, kremtartar, kişniş, kebabiye, havlican, Hindistan cevizi, anason, yeni bahar, hıyarşembe, çam sakızı, zafiran, tarçın, udülkahır, çöpçini, hardal, eskir, karanfil, çivit, meyan balı, tiryak, sarıhelile, raziyane, kimyon, zerdeçal, tarçın çiçeği, karabiber, çörek otu, darıfülfül, ravent, limon tuzu, kakule, şamlı, vanilya, şeker, günbalı,

Mesir

Sultan Selim’s wife, Kanuni Sultan Süleyman’s mother Hafsa Sultan , received Kenan Işık who animated the inventor of mesir paste Merkez Efendi in audience and gave the certificate of mesir, the source of healing. Traditional serving out of mesir paste from Sultan Mosqueat every beginning of spring began with the words of Hafsa Sultan who has healed with it,”I wish until the world exists this paste should be stirred and served out to public every year on nevruz”. Kenan Işık who animated Merkez Efendi served out the first pastes with other protocol members.


26 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Hindistan çiçeği, limon kabuğu, galanda, tekemercini tohumu, portakal kabuğu kullanılıyor. Mesir macununun en ağır hastalıklara şifa verdiğine, bu macundan tüketenleri o yıl yılan sokmayacağına, mesir macunu yiyen genç kızların evleneceğine, çocuğu olmayanların ise doğum yapacağına inanılıyor.

At the ceremony, 4 tons of mesir paste which were stirred with prayers and packed, on the order of Hafsa Sultan served out for the 472 time from the minarets of Sultan Mosque.

Mesir The history of mesir which is served out for centuries from the minarets of

Sultan Mosque is like this : “Ottoman Empire’s Sultan Yavuz Sultan Selim’s wife , Kanuni Sultan Süleyman’s mother Hafsa Sultan gets ill in Manisa. Merkez Efendi who was the head of the Sultan Mosque madrasah, prepares a paste which is made of 41 different

Bakan Günay, mesir törenlerindeydi Festival kortej yürüyüşü ve geleneksel mesir saçım töreninden önce Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz’ü ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Uluslararası Manisa Mesir Festivali’nin bu yıl 472. kez gerçekleştirildiğini, Kırkpınar güreşleriyle birlikte Türkiye’nin en köklü organizasyonlarından olan festivali dünyaya tanıtma yönünde çalışma yapıldığını belirtti. Bu kapsamda Manisa Mesir Festivali’nin UNES-

CO Somut Olmayan Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilmesi için çalışma yürütüldüğünü kaydeden Günay, “Bu yıl ya da gelecek yıl bu şenliğin adını UNESCO Somut Olmayan Dünya Mirası Listesi’ne yazdırmış olacağız” dedi. Bakan Günay, turizmde Akdeniz’de elde edilen başarıları Ege’ye yaymaya çalıştıklarını, Manisa ve ilçelerindeki müze zenginliğini artırmayı planladıklarını, bu kapsamda

Manisa’ya da yeni bir müze kazandırmayı hedeflediklerini ifade etti. Sultan Camisi’nde mesir saçımı öncesi düzenlenen törende Bakan Günay da yer aldı. Vatandaşlara hitap eden Bakan Günay, Manisa halkının bu geleneğe sahip çıkmasının önemine dikkati çekerek, Manisa toprağından gelerek padişahlık ve şehzadelik yapmış tüm ecdadın ruhunun şad olduğunu ifade etti.


27 Manisa Turizm

kremtartar, coriander, kebabiye, havlican, coconut, anason, yeni bahar, hıyarşembe, çam sakızı, zafiran, cinnamon, udülkahır, çöpçini, hardal, eskir, cloves, çivit, meyan honey, tiryak, sarıhelile, kimyon, zerdeçal, tarçın çiçeği, karabiber, çörek otu, darıfülfül, ravent, limon tuzu, kakule, şamlı,

vanilya, şeker, günbalı, Hindistan çiçeği, limon kabuğu, galanda, tekemercini tohumu, orange peel. It is believed that mesir paste can cure fatal diseases, snakes do not bite the ones who eat from that every year, teenagers will marry, and ones who do not have children will give birth.

Minister Günay was at the mesir ceremony Before the traditional serving out of mesir and walking ceremony, Culture and Tourism minister Ertugrul Günay visited Manisa Governor Halil İbrahim Daşöz and told that International manisa Mesir Festival was held for the 472 time this year , and added that along with Kırkpınar Wrestling it is one of the rooted traditional organizations, and works continue as to present the festival to world. Accordingly, Günay

added that they are working to enlist Manisa Mesir Festival to UNESCO’s Not Concrete World Cultural Legacy list , “This year or the next we will enlist this festival to UNESCO’s Not Concrete World Cultural Legacy list. Minister Günay, told that they are trying to spread the success in tourism from Mediterranean to Aegean, to increase the richness of museums in Manisa and at its

districts, accordingly they aim to give Manisa a new museum. Minister Günay attended the ceremony before the mesir serving out at the Sultan Mosque. Minister Günay addressed the citizens, and draw the attention that it is so important that they value this tradition, and prayed for all the sultans who passed from the lands of Manisa.

Mayıs - Haziran‘ 12

plant and spices. This paste cures Hafsa Sultan, so she wants it to be served out to other patients. Public gathers in front of the Sultan Mosque at every 21 March which Nevruz is celebrating and here becomes Manisa Mesir festival. In the ingredients of mesir paste these herbals are used ; ginger, zulumba,


28 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Manisa Valisi Daşöz:

Manisa’da turizm için

düğmeye basıldı Manisa’nın bölge turizminde yeni bir aktör olarak değerlendirildiğine işaret eden Vali Daşöz, bugüne kadar daha çok tarım ve sanayisiyle öne çıkan kentin artık turizm potansiyeliyle de bilinilirliğinin artmasını istediklerini kaydediyor. Röportaj / Interview: Saadet Erciyas / Berlin

D

ünyanın en önemli ve en büyük turizm fuarı olan ITB Berlin, Turizm Borsası bu yıl 46. kez dünyanın turizm profesyonellerini ağırladı. Ülkelerin, kentlerin kültürlerini, arkeolojik değerlerini ve doğal güzelliklerini tanıtma yarışı içinde olduğu fuarda, Türkiye bu yıl 3 bin 79 metrekare standıyla yoğun ilgi gören ülkeler arasında yerini aldı. Türkiye’nin 1968 yılından bu yana katıldığı fuarda, bu yıl İzmir ilk defa 130 metrekalik bağımsız bir alanda ana destinasyon olarak tanıtıldı. İzmir için ayrılan bölümde Kuşadası, Pamucak, Didim, Bergama, İzmir Ticaret Odası, Karaburun, Çeşme, Datça, Bodrum ve Marmaris’in yanında Manisa da stantlarında binlerce ziya-

retçiyi ağırladı. Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz’le, dünyanın en büyük turizm fuarı ITB Berlin’de ziyaretler arasında bir söyleşi gerçekleştirdik. Fuara ilişkin görüşlerini, Manisa’nın turizm potansiyelini sorduk. Manisa da tıpkı İzmir gibi bu fuara ilk defa katılıyor. Fuara ilişkin izlenimlerinizi sormadan önce, bize biraz Manisa’daki turizm potansiyelinden söz eder misiniz? VALİ DAŞÖZ: Manisa’da turizm deyince ağırlıkla kültür, doğa ve inanç turizminden söz edebiliriz. Manisa bölge turizminde yeni bir aktör olarak değerlendiriliyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının 15 marka kenti arasında yer alan Manisa, sahip olduğu

W

orld’s biggest and most important tourism fair ITB Berlin Tourism stock market has hosted worlds tourism professionals for the 46th time. Countries try to present their cultures, archaeological values, and natural beauties as they are in a race, Türkiye became one of the most liked countries with its 3079 square meter stand. In this fair which Türkiye is participating since the year 1968 , for the first time Izmir is presented on 130 square meter independent area as a main destination. At the part separated for Izmir, Kuşadası, Pamucak, Didim, Bergama, Izmir Chamber of Trades, Çeşme, Datça, Bodrum and Marmaris as well as Manisa hosted thousand visitors .


Governor of Manisa Daşöz : We have pushed the button for tourism in Manisa Governor Daşöz pointed out that Manisa is now acting a big role in the region’s tourism Manisa is known with its agriculture and industry until now, and they want its tourism potential will come ahead of these.

Manisa’da turizm daha çok iç turizm ağırlıklı. Yatak sayınız, tesis durumlarınız nasıl? VALİ DAŞÖZ: Manisa’da yatak sayımız yeterli değil. Yaklaşık 2000 kişi civarında. Bunun mutlaka artırılması, alt yapı yatırımlarının güçlendirilmesi ve daha çok tanıtım yapılması gerekiyor. İç turizm belirttiğiniz gibi daha yoğun Manisa’da. Özellikle doğa turizminin ana çekim noktası olan Spil Dağı günübirlik turizmciler için vazgeçilmez bir destinasyon. Yabancılar açısından Manisa’nın bilinirliği nasıl? VALİ DAŞÖZ: Manisa’ya hangi yabancı ülkelerden ziyaretçi var derseniz, daha çok Batı Avrupa, Japonya ve Kanada’dan gelen turistleri ağırlıyoruz. Daha çok kültür turizmi ağırlıklı yapılıyor ziyaretler. Öte yandan inanç turizmi açısından da önemli bir merkez Manisa. İncil’de sayılan Ege

We made an interview with the Governor of Manisa, Halil İbrahim Daşöz in the worlds biggest tourism fair ITB Berlin between the visits. We have asked for his views of the fair, and Manisa’s tourism potential.

Mainly domestic tourism is taking place in Manisa. How about your facilities, accommodation numbers? GOVERNOR DAŞÖZ: We do not have enough beds, accommodations in Manisa. We can accommodate approximately around 2000 people. It should be increased, basic structure investments should be more strong, and more presentation should be done. As you have mentioned domestic tourism is more in Manisa. Especially the

Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa is attending to this fair for the first time as Izmir. Before asking your views about the fair, can you tell us about the tourism potential in Manisa? GOVERNOR DAŞÖZ: We can talk mainly about the culture, nature and religious tourism when we say tourism in Manisa. Manisa is a new actor in the region’s tourism. Manisa is one of the 15 brand cities declared by the Culture & Tourism ministry , it has an important tourism potential with its values. Manisa, with the closeness to Izmir, and its thermal potential and with its great cultural inheritance like Lidya, sardes, Bintepeler sightseeing areas has a an enormous potential for tourism. Until now out city came in front with its agriculture and industry, but from now on we want its tourism potential to be known also. That is why we have attended to this fair.

29 Manisa Turizm

değerleriyle önemli bir turizm potansiyeli taşıyor. İzmir’e yakın konumu, termal potansiyeliyle dikkat çeken ilimiz, Lidya, Sardes, Bintepeler gibi ören yerleriyle de büyük bir kültürel mirasa sahip. Ancak bugüne kadar daha çok tarım ve sanayisiyle öne çıkan kentimizin artık bu çok değerli turizm potansiyeliyle de bilinirliğinin artmasını istiyoruz. Bu amaçla bu fuara katıldık.


Manisa inanç turizmi açısından da önemli bir merkez. İncil’de sayılan Ege Bölgesi’ndeki 7 kutsal kiliseden 3’ü Manisa’da bulunuyor.

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

30

Manisa is an important center for the religious tourism. Among the holy seven churches which are stated in the Bible, three of them are in Manisa.

Bölgesi’ndeki 7 kutsal kiliseden 3’ü Manisa’da bulunuyor. Sardes Artemis, Alaşehir St. John (Philadelphia) ve Akhisar Thyateria. Din turizmi buralarda oldukça hareketli. Hafsa Sultan Merkez Efendi’yle mesir dağıttı. Bu fuarda nasıl bir tanıtım yaptınız? VALİ DAŞÖZ: ITB Berlin’e yaklaşık 15 kişilik bir ekiple katıldık. Esnaf teşkilatımız, turizmciler, işadamları var ekibimizde. Otantik kıyafetiyle dolaşan Hafsa Sultan, Merkez Efendi fuar boyunca gelen konuklara güler yüzleriyle mesir dağıttılar. Herkes otantik kıyafetler içindeki arkadaşlarımızla fotoğraf çektirmek için yarıştı. Mesir ise özellikle yabancılardan büyük ilgi gördü. Standımızı ilk gün ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay da konuklara mesir saçtı. Standımızda yer alan sanal müze de oldukça ilgi gördü. Komşu illerden bile gelip izleyenler, Manisa’yı tanımıyormuşuz diyenler oldu. Ziyaretçilerimize üzüm, zeytin, lokum da dağıttık. Fuara ilişkin gözlemlerinizi anlatır mısınız? VALİ DAŞÖZ: Burası dünyanın en önemli turizm fuarı. Çok farklı bir fuar ortamı var ITB Berlin’de. Turizm çeşitliliği çok fazla. Türkiye standına

mountain Spil is a must destination for daily tourists. How is Manisa known from foreigners’ point of view? GOVERNOR DAŞÖZ: If you ask that from where we welcome tourists more, I can say mainly from west Europe, Japan and Canada. Visits are for cultural tourism mostly. On the other hand Manisa is an important center for the religious tourism. Among the holy seven churches which are stated in the Bible, three of them are in Manisa. Sardes Artemis, Alasehir St. John (Philadelphia) and Akhisar Thyateria. Religious tourism is very common here. Hafsa Sultan served our mesir paste together with Merkez Efendi. What kind of a presentation you have done in this fair? GOVERNOR DAŞÖZ: We participated to ITB Berlin with a committee of 15 people. We have our tradesman organization , travel agencies, businessmen in our team. Hafsa Sultan , Merkez Efendi in their authentic suits served out mesir paste along the fair with their smiling faces. Everybody nearly raced each other in order to take photos with them. Foreigners showed so much interest to mesir paste. Our culture & Tourism Minister Ertugrul Gunay visited our stand in the first day of the fair and

served out mesir paste. The virtual museum which took place in our stand has taken attention also. Ones from the neighbour cities also said that they did not have known Manisa after watching it. We also gave grapes, olives, turkish delight to our visitors. Can you tell us about your observations of the fair? GOVERNOR DAŞÖZ : This place is the worlds most important fair. ITB Berlin has its own way. There are various kinds of tourism. Attention to Türkiye stand is amazing. We are excited to have our stand in this beautiful environment. When we seize the attention we see that Türkiye comes in front rather than Egypt , although it is the partner country in the fair. In a year 20-22 millions of tourists come to Berlin. There are nearly 200 museums in the city. Thanks to the fair, we could see how things done for the sake of tourism in Berlin. On the other hand, we also had meetings with tour operators . We told them about Manisa, presented its cultural and archaeological values. We talked about possible cooperations. Our country’s relationship with Germany is very strong. Most of the tourists come from Germany to Türkiye. We will have new projects in order to get Manisa’s share from this market.


Marka kent Manisa Nasıl bir tanıtım planınız var Manisa için, neleri öne çıkarmayı hedeflediniz? VALİ DAŞÖZ: Öncelikle marka şehir Manisa’da 5-6 destinasyon konsepti geliştirdik. Manisa bir kere şehzadeler kenti. Bir tarihi değere sahip. Bu kültür turizmi için değerlendireceğimiz önemli bir konu. Spil doğa turizmi için önemli bir destinasyon. Salihli, Bintepeler arkelojik cazibe merkezlerimiz. Kula jeopark, peri bacalarıyla dikkat çekiyor. Termal destinasyonumuz Salihli’de. Yunt Dağı’nda eko-köy projemiz var. El sanatlarımız çok iyi durumda. Bu destinasyonlar doğrultusunda turizm seferberliği başlattık Manisa’da. Peki bütün bu hareketlilik içinde Manisalılarda istediğiniz turizm algısını oluşturabildiniz mi? Turizm, Manisalıların yaşamına dokundu mu? VALİ DAŞÖZ: Henüz istediğimiz noktada değiliz. Daha çok geliştirmeye ihtiyaç var. Halkı ve öğrencileri bilinçlendirmek için sürekli eğitimler veriyoruz, çalışmalar yapıyoruz. Bu bir süreç işi, kısa sürede hemen geri dönüş almak zor. İnsanlar, turizmin

In the fair they pointed out Izmir’s candidate for EXPO 2020. How did you find the works? GOVERNOR DAŞÖZ: It is a happy step for Izmir to attend this fair. We are pretty sure that they will get EXPO. We do wish they win. We also support as Manisa for Izmir to get EXPO. This is not only Izmir’s project, it is the project of Türkiye. Theme of health is our concern also. I highly find Izmir lucky with the theme they have choosen.

Brand city Manisa What kind of a presentation do you have for Manisa, what will come in front? GOVERNOR DAŞÖZ: Firstly we have developed 5-6 destination concepts in the brand city Manisa. It is the city of Sultans Sons. It has a historical value. It is an important item for cultural tourism. Spil is a very important destination for nature tourism. Salihli, Bintepeler are our archeological centers. Kula Jeopark takes attention with its fairy chimneys. Our thermal destination is in Salihli. We have eco-village project in the mountain Yunt Our handcrafts are in very good shape. In the spot of these destinations we started tourism campaign in Manisa. Well, among all these rush did you happen to develop the tourism perception in Manisa public?Has tourism touched people’s life in

Mayıs - Haziran‘ 12

Fuarda İzmir’in EXPO 2020 adaylığı konusu öne çıkartıldı. Nasıl buldunuz çalışmaları? VALİ DAŞÖZ: İzmir adına sevindirici bir adım bu fuara katılmak. Kentin EXPO’yu alacağı yönünde oldukça umutluyuz. Kazanmasını diliyoruz elbette. Manisa olarak İzmir’in EXPO’yu kazanması için biz de destek veriyoruz. Bu proje sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin projesi durumunda. Sağlık teması sahip olduğumuz değerler açısından bizi de ilgilendiren

bir tema. İzmir’in seçtiği bu temasıyla şansını yüksek görüyorum.

31 Manisa Turizm

da ilgi çok yoğun. Böyle güzel bir ortamda kendi standımızın da bulunması bizi heyecanlandırdı. Fuarda Mısır’ın partner ülke olmasına karşın, Türkiye’nin daha önde olduğunu görüyoruz gösterilen ilgi bakımından. Berlin’e yılda 20 ile 22 milyon arasında turist geliyor. Kentte 200’ye yakın müze var. Fuar sayesinde Berlin’de turizm alanında neler yapılıyor, nasıl öne çıkılıyor bunu görme olanağımız oldu. Öte yandan fuarda tur operatörleriyle görüşmelerimiz oldu. Manisa’yı onlara anlattık, kültürel ve arkeolojik değerlerini tanıttık. Nasıl işbirliği yapabiliriz, konuştuk. Almanya ile ilişkileri çok yoğun olan bir ülkeyiz. Türkiye’ye en çok turist bugün Almanya’dan geliyor. Bu pazardan Manisa’nın da pay alması için yeni projelerimiz olacak.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

32


Ege’deki mevcut turizme ilave değer olarak katkı sağlamak istiyoruz. We want to add more to the existed tourism in Aegean.

33 Manisa Turizm

Organize Sanayi Bölgesi, Manisa’nın markası. Manisa’da sanayi de çok önemli bir konu. Organize Sanayi Bölgesi ekonomiye sağladığı katma değer, yarattığı istihdam olanaklarıyla önemli bir konuma sahip. VALİ DAŞÖZ: Organize Sanayi Bölgesi, Manisa’nın önemli bir markası. Bu değerli markanın daha fazla tanınırlılığı için Türkiye’nin önemli kentlerinde tanıtım günleri düzenlemeyi düşünüyoruz. Bu amaçla bölgeyle işbirliği yaparak çalışma başlatacağız. Ancak sanayi ile turizm konusunu dengelemek durumundayız. Manisa’da bugüne kadar daha çok sanayi ve tarım öne çıkmış. Turizm hak ettiği ilgiyi görememiş, payı alamamış, geri kalmış. Şimdi bu eksikliği giderecek projelerle Marka Kent Manisa’nın adını dünyaya duyuracağız. Berlin de önemli bir deneyim oldu hepimiz için. Türkiye’de Travel Turkey ve EMITT Fuarları’na katılarak, tanıtım çalışmalarına hız veriyoruz. Bu çalışmaları sürdüreceğiz.

Mayıs - Haziran‘ 12

kendilerine getirdiği artı değerleri gördükçe daha çok ilgi duyacaklar, farkındalık artacak. Turizm için Manisa’da düğmeye basıldı. Ege’deki mevcut turizme ilave değer olarak katkı sağlamak istiyoruz.

Manisa? GOVERNOR DAŞÖZ: We are not still at the point that we seek for. We need to be more improved. We are giving seminars, trainings in order to make our students and public aware of what’s happening. This needs time, it is hard to gain success in a short time. People when noticed that tourism is a plus in their life, will be more interested. We pushed the button for tourism in Manisa. We want to add more to the existed tourism in Aegean. Industrial zone. It is Manisa’s trade mark. Industry is also a very important subject in Manisa. Industrial zone has an important position as to create many job opportunities and as it supplied more

added value to the economy. GOVERNOR DAŞÖZ : Industrial zone is Manisa’s important trade mark. We are thinking of to make presentation days of this mark at Türkiye’s important cities. According to this target we will start to work in cooperation with the terratory. Yet we need to balance the industry with tourism. Until today industry has taken the lead in Manisa. Tourism has never taken the attention it deserved, never taken its share, stayed back all the time. Now we will announce the brand name Manisa to all the world with the new projects. Berlin was an important experience for us. We are going to attend Travel Turkey and EMITT fairs in Türkiye, and we hasten to presentations. We will continue to do so.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

34


Ege’nin zeytin dalı

Akhisar

Aegean’s olive spray, Akhisar

One of the centres that worship Anatolian Goddess Kybele, carrying the first traces of passing to settlement life, witnessed the invention of the money and houses one of the churches that Bible points out is Akhisar, it is like the immortal tree which roots go too deep.

D

A

Stratejik konumu ile tarih boyu önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Akhisar, günümüzde de önemini ve

Akhisar, which was an important trade and culture center throughout history thanks to its strategic location, is still an important center today. The first two things that come to mind

ostluğun, kardeşliğin ve barışın simgesi zeytin dallarının gölgesinde, tarihi, kültürü ve hoşgörüyü 9 bin yıldır yaşatan, Ege’nin ve Türkiye’nin en eski ilçelerinden birisi Akhisar. Yerleşik hayata geçişin ilk izlerini taşıyan, paranın keşfine tanıklık eden, Anadolu Tanrıçası Kybele’nin en büyük tapınım merkezlerinden ve İncil’de adı geçen 7 kiliseden birine ev sahipliği yapan bu topraklarda, Avrupa’dan önce kentleşmenin temelleri atılmış. Ağırladığı her medeniyet Akhisar’ın kültür mozaiğini oluşturan önemli eserler bırakmış. Köklü tarihinden miras aldıklarını doğallığından ve samimiyetinden hiçbir şey kaybetmeden gelecek kuşaklara taşıyan Akhisar, aldığı yoğun göçe rağmen farklı coğrafyalardan taşınan göreneklerden eşsiz bir mozaik yaratmayı başarmış.

khisar, built under the shadow of olive branches that symbolize friendship, brotherhood and peace, is one of the oldest boroughs in the Aegean and Turkey which has been keeping history, culture and tolerance alive for the past 9000 years. Urbanization began way before Europe on these lands that witnessed first permanent settlements, the discovery of coins, the temple of Cybele and one of the seven churches mentioned in the Bible. Each civilization left important monuments in Akhisar, which established the borough’s cultural mosaic. Akhisar, which has kept alive all these cultural heritages, has managed to establish a unique mosaic despite receiving too many migrations.

Mayıs - Haziran‘ 12

Yerleşik hayata geçişin ilk izlerini taşıyan, paranın keşfine tanıklık eden, Anadolu Tanrıçası Kybele’nin en büyük tapınım merkezlerinden ve İncil’de adı geçen 7 kiliseden birine ev sahipliği yapan Akhisar, bağrından yeşerttiği ve kökleri çok derinlere inen ölmez ağacına benziyor.

35 Manisa Turizm

Yazı-Article:Süleyman Duman Fotoğraflar-Photographs: Süleyman Duman-Akhisar Belediye Arşivi


36 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

canlılığını sürdürüyor. Türkiye’nin ve Batı Anadolu’nun ekonomi ve nüfus açısından en büyük ilçelerinden biri olan Akhisar denilince ilk önce zeytin ve köfte akla geliyor. 25 milyon zeytin ağacının bulunduğu ilçe, ülkemizin sofralık zeytininin üçte ikisini üretiyor. Avrupa’ya ihraç edilen sofralık zeytinin önemli bölümü Akhisar’dan çıkıyor. Bölgedeki 75 adet zeytinyağı üretim tesisinde üretilen zeytinyağı da dünya standartlarına göre “mükemmel” olarak kabul ediliyor. Tütün, pamuk, üzüm ve meyve çeşitleri ilçede yetiştirilen diğer tarım ürünleri arasında yer alıyor. Ayrıca gelişmiş bir organize bölgesine sahip olan Akhisar’da seramik, Türkiye’nin en büyük broiler ve yumurta üreten tesisleri bulunuyor.

Yerleşik hayatın izinde Arkeolojik araştırmalar, Akhisar yöresindeki kültürlerin insanoğlunun yerleşik yaşama geçtiği Neolitik (Yenitaş) Çağı’nın sonlarına kadar indiğini

göstermektedir. Bu da günümüzden yaklaşık 7000 yıl öncesi demektir. Akhisar’da ilk kentleşme İ.Ö. 2200 yıllarında başlamıştır. Öyle ki, insanoğlu Akhisar’da kent kültürünü oluşturmaya başladığında, Avrupa’da günümüzün kültürünü temsil eden medeni ülkelerin başkentlerinin

are meatballs and olives when one mentions Akhisar, one of the biggest boroughs in Anatolia in terms of population and economy. There are 25 million olive trees in the district which produce of our country’s olive. Akhisar is the main exporter of


Akhisar aldığı yoğun göçe rağmen farklı coğrafyalardan taşınan göreneklerden eşsiz bir mozaik yaratmayı başarıyor. Akhisar although received too many migrations manages to create an unique mosaic from different geographical traditions.

37 Manisa Turizm

In the tracks of settled life Archeological research states that permanent settlements in the Akhisar region date all the way back to the end of the Neolithic Age and this means 7000 years before our time. Urbanization first began in Akhisar in 2200 B.C. Such so, that when people started urbanization in Akhisar, the capital of European countries were a world away from being built. Because Akhisar was on the passing route of many clans in the antique age, it became the mosaic of cultures and civilizations.

Mayıs - Haziran‘ 12

olives in Turkey. Olive oil, which is produced at 75 olive oil production facilities, is accepted as “perfect” by world standards. Tobacco, cotton, grapes and fruits are other elements that are grown in the borough. Additionally, Akhisar has an improved industrial zone which includes ceramics, Turkey’s biggest broiler and facilities that produce eggs.


38 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

kurulmasına çok uzun yüzyıllar vardı. Eskiçağ’da yaşamış olan birçok kavimlerin geçiş güzergâhında bulunmasından dolayı Akhisar, kültür ve medeniyetlerin mozaiği olmuştur. Sikke ve yazıtlarda Thyateira, Pelopeia, Euppia, Aspro, Kastro, Köklice gibi isimlerle anılan Akhisar, binlerce yıllık tarihinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Sırasıyla Luwiler, Etrüksler, Pelasglar, Hititler, Lidyalılar, Frigler, Helenler, Persler, Makedonlar, Bergama Krallığı, Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar ve Türkler, bölgede hüküm sürmüştür.

Paranın keşfinin tanığı Akhisar’ın da içinde bulunduğu bölgenin tarihinde Lidya egemenliğinin ayrı bir önemi vardır. Öyle ki, dünyanın en yüksek medeniyetlerinden biri olan Lidyalılar, insanlık tarihini derinden etkileyen keşfi burada yapmış; parayı icat ederek ilk defa alışverişler para ölçü birimine dayandırılmış ve evren-

selleşmiştir. Mesleki örgütlenmenin ileri aşamada bulunması, Akhisar’ın bir metropolis olmasında ve para basmasında etkili olmuştur. Thyateira’da basılan en eski sikkeler bronzdan yapılmış olup, Bergama Krallığı dönemine aittir. Thyateira sikkelerinde genellikle bir yanda Tanrı Apollon ve Tanrıça Artemis’in büstlerine diğer yanında çift yüzlü

On the coins and tablets Akhisar is called as Thyatira, Pelopidas, Euppia, Aspro, Kastro, Köklice and it hosted too many civilizations with its thousands years of history. In turn, Luwians, Etruks, Pelasg, Hittites, Lydians, Phrygians, Hellenes, Persians, Macedonians, Bergama Kingdom, Seleucus, Romans, Byzantines, and Turks ruled in the region. Witness to the invention of money Rule of the Lydians has more importance in Akhisar’s history. One of the world’s highest civilization, Lydians, invented money here, which deeply affected human history. With the invention they made their shopping with it and became a global commodity. The fact that professional organization was highly developed in Akhisar, led to the city to become a metropolis and mint coins. The oldest coins that were minted in Akhisar were made of bronze and belonged to Bergama Kingdom period. On the Thyatira coins you


39 Manisa Turizm

İncil’deki 7 kiliseden biri Akhisar’da Bugün bölgede bulunan antik çağ kalıntılarında, heykellerde, sikkelerde, lahit ve mezar taşlarında görülen tanrı ve tanrıça figürlerinin öyküleri bize Akhisar’ın geçmişi hakkında çeşitli bilgiler vermektedir. Anadolu tanrıçası Kybele’nin en büyük tapınım merkezleri Akhisar’ın içinde bulunduğu coğrafyadadır. Spil (Spylos) Dağı’nda da Hititlerden kalma Kybele kabartmaları vardır. Ana tanrıça ile birlikte tasvir edilen çift yüzlü balta (Labris) antik çağ paralarının hemen hepsinde görülmektedir. Kutsal bir alet olan

Worshiping centers of Anatolian Goddess Kybele are mostly in region where Akhisar is in.

can see Apollo and the Goddess Artemis’ busts on one side, and on the other side there is double faced axe. According to the portraits on the coins we can assume that there were sport activities in Thyatira. Handicrafts which supply the needs of human beings since the ancient era are still made in Akhisar. Wool and felting, handwork of copper bowls, tinning, production of horse carriage, harness making, producing packsaddle are the crafts that are still practiced.

One of the churches mentioned in the Bible is located in Akhisar We receive information about Akhisar’s past from the remains that are found in the region, on the coins, on sarcophagus and on tombstones. Worshiping centers of Anatolian Goddess Kybele are mostly in the same region. There are screw prints of Kybele from Hittites on the mountain of Spil (Sipylos). Double faced axe (Labrys) is seen in the portraits with Mother Goddess and they both are seen on the coins of the ancient era. Labrys which is a holy tool can be observed in Mesopotamia to Crete. Labrys became the axe of war & sacrifice in time. In mythology, it is known that the daughters of Ares and Aphrodite, the amazons, were using Labrys along with arc & arrow. Moreover, the name Thyatira was the name of an Amazon leader and it is said that Akhisar was built by this tribe.

Mayıs - Haziran‘ 12

baltaya rastlanmaktadır. Bu dönemde sikkelerin üzerlerindeki kimi tasvirlerden Thyateira’da bazı spor müsabakalarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Akhisar’da antik çağdan beri insanların ihtiyaçlarını karşılayan el sanatlarının bir kısmı halen yapılmaktadır. Yün ve keçecilik, bakır kap işleme ve kalaylama, at arabası üretimi, saraççılık ve semercilik yüzyıllar öncesinden bu yana yaşayan zanaatlardır.

Anadolu tanrıçası Kybele’nin en büyük tapınım merkezleri Akhisar’ın içinde bulunduğu coğrafyadadır.


mesi ile Akhisar, Saruhan Beyliğinin parçası ve önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Saruhan Bey, İshak Bey ve Hızır Bey tarafından yönetilen bölge, ardından Osmanlı Devleti’nin egemenliğine girmiştir. Fatih Sultan Mehmet ve Kanuni Sultan Süleyman’ın da aralarında bulunduğu 7 Osmanlı padişahının şehzadelik yaptığı Manisa bölgesinde bulunan Akhisar, bu dönemde de coğrafi, stratejik ve ekonomik öneminden dolayı canlılığını korumuştur.

Tarihi ve kültürel değerler

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

40

Ulu Cami: Milattan önceleri Paganlara ait bir tapınak olduğu düşünülen yapı Roma döneminde onarılarak bedesten olarak hizmet vermiştir. Hıristiyanlığın yayılmaya başlamasının ardından kiliseye çevrilmiştir. Saruhan Beyliği zamanında camiye çevrilen yapının doğu tarafında apsis izleri mevcuttur. 7 metrelik bir temel üzerine oturan yapının kuzey ve güney duvarları 3.68 metredir ve mabet ilk yapıldığından beri sağlamdır. İçerisinde yer alan mermer kolonlar, caminin mihrabı, mihrabın sütunları, üst kısmında yer alan figür, tezyin, varak, yazı ve işlemeleri spesifiktir ve tamamen 18. yüzyıl mimari süslemesinin özelliklerini taşımaktadır. Caminin bahçesinde yer alan mezar taşları Türk taş işçiliğinin önemli örneklerindendir.

Ulu Cami

Labris, Mezopotamya’dan Girit’e kadar geniş bir coğrafyada gözlemlenmiştir. Labris zaman içerisinde giderek savaş ve kurban baltasına dönüşmüştür. Mitolojide Savaş Tanrısı Ares ve Aphrodite’in kızları amazonların, ok ve yayın yanı sıra Labris’i de (çift taraflı balta) kullandıkları bilinmektedir. Aynı zamanda mitolojide amazon komutanının adı olduğu bilinen Thyateria’nın, yani Akhisar’ın bu

kavim tarafından kurulduğu anlatılır. Akhisar tarih boyu sadece ticari açıdan değil, dini açıdan da önemli bir merkez olmuştur. İ.S. 42- 48 yıllarında Anadolu’da Hıristiyanlığın yayılmaya başlanması ile İncil’de adı geçen yedi kiliseden biri Akhisar’da kurulmuştur. 1071 Malazgirt Savaşı’nın ardından Anadolu’nun Türklerin eline geç-

Thyateria Antik Kenti: Şehir merkezinde bulunan ve günümüze kadar gelebilmiş, meclis binası, sütunlu yol ve değişik kemerli yapılardan oluşan mimari kalıntılar görülmektedir. İlk kuruluş tarihi İ.Ö. 3000 yıllarına dayanmaktadır. Kent üzerinde yapılan kazılar neticesinde geniş bir alana yayıldığı gözlemlenmektedir. Zamanında metropolis olan Thyateira’nın kuzey tarafındaki sütunlu yol devam ederek yaklaşık 300 metre uzaklıktaki höyüğe ulaşmaktadır. Günümüzde binaların yer aldığı hastane höyüğü alanında arkeolojik sondajlar sonucunda elde edilen verilere göre, üst kısımda Roma dönemi nekropolü (mezarlık) bulunmakta, daha alt kısmı da neolitik


Akhisar was also an important religious center throughout history. After Christianity began to spread in Anatolia in the years AD 42-48, one of the churches mentioned in the Bible was built in Akhisar.

Yeni Hamam

Historical and cultural assets

Thyatira antique city: The parliament building, the road with columns and different kinds of buildings are located in the center of the city and their remains have survived to this date. It was founded back in 3000 B.C. According to the excavations that are made in the city, the city was built on an extremely wide area. Thyatira

Mayıs - Haziran‘ 12

Ulu Mosque: The structure, which was thought to have been a pagan temple before Christianity, was renovated during the Roman era and used as a covered bazaar. It was turned into a church after Christianity spread. There are apses traces in the eastern part of the structure which was turned into a mosque during the Saruhan Seigniory. The north and south walls of the structure that stand on a 7 meter foundation are 3, 68 meters thick and they still stand. The marble columns, the altar, altar columns and the decorations and writings inside the mosque are original and decorations reflect 18th century style architecture. Tombs stones in the garden are important examples of Turkish stone workmanship.

41 Manisa Turizm

After the Malazgirt war in 1071, Anatolia was passed to Turks and Akhisar became a part of Saruhan domain, and one of its important settlement areas. After it was ruled by Saruhan Bey, Ishak Bey, and Hızır Bey, Akhisar was taken by the Ottoman State. It kept its aliveness because of its strategic, economic and geographical importance as 7 Ottoman Sultans, which includes Fatih Sultan Mehmet and Kanuni Sultan Süleyman, were educated in Akhisar when they were princes.

Şeyh İsa Cami ve Türbesi

Paşa Cami ve Hamamı


42 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

döneme tarihlenmektedir. Metropoliste Athena Tapınağı’nın bulunduğu da söylenmektedir. Köfünlü Cami: İ.S. 1316 yılında Saruhan Beyliği tarafından yaptırılan caminin dış duvarları antik sütunlar kullanılarak desteklenmiştir. Paşa Cami ve Paşa Hamamı: İ.S. 1469 yılında yaptırılan cami, Osmanlı döneminin önemli eserlerindendir. Külliye içerisinde yer alan caminin yanında imaret (aş evi), hamam, dükkânlar, taş medrese ve kervansaray vardır. Giriş kısmı revaklı, Osmanlı sanatını yaşatan bir mimariye sahiptir. Caminin sağında ve solunda iki tane namazgâh bulunmaktadır. Kemerler üzerine oturmuş tek bir kubbe vardır. Yapıda 18.yüzyıl sanatına uygun ince ve zarif süslemeler göze çarpmaktadır. Külliye, hamam ve imaret kullanılır durumdadır. Beş yüz yıldır aş evinde her gün yemek ihtiyacı karşılanmaktadır.

ones was a metropolis and the northern columned road reaches to the tumulus which is located 300 meters away. Today buildings are present on the hospital tumulus, and according to the excavations there is a necropolis which belongs to the Roman period and layers below point to the Neolithic

period. It is said that the Athena Temple existed in the metropolis. Köfünlü Mosque: This mosque was built in 1316 A.D. by the Saruhan Domain and its outer walls were supported with ancient columns. Paşa Mosque and Paşa Baths: The


Kamil Köten Akhisar Kaymakamı / The Prefect of Akhisar

“Sosyal barışın zirvesinde Akhisar” mının sağlanması için büyük firmalar tarafından destekleniyor. Manisa büyük şehir kapsamına alındıktan sonra kentin ikinci üniversitesinin talibi olmaya hazırız. En önemli değerlerimizden biri de 554 yıldır devam eden ve Türkiye’nin en eski festivallerden biri olan Çağlak Festivali’dir.

“At the peak point of social peace, Akhisar” Being the one of the most biggest districts of Aegean and Türkiye , carried along the city culture that it inherited from the past until today. And this has made great supplement to the region. Elite people who would pass Turkish Islamic culture to others were located in this region in Ottoman period. These people made extra values to Akhisar, accordingly a systematic change in economy has risen and the city could stand on its own. We receive mass migration but migrated people match with Akhisar with positive additions. Social peace is at the highest point in this city, whereas along with these beauties economical and social richness come in front. We are the first in the row as to have the most Olive trees in Türkiye. We produce 40 percent of olives. We have nearly 200 olive oil factories. We are working together with Akhisar Municipality and Akhisar Commercial

Bureau to make our olives a trade mark. We have a wide industrial area. Our football sports club is the third of Bank Asya football league. Our team also became a mark of our city. Akhisar is not only famous for its olives but also with its meatballs. We are open to big investments and our future is bright. Akhisar has tobacco expertise department at its college and this department is highly supported by Türkiye’s biggest companies. After Manisa became the metropolitan city, we are ready to become the candidate fort he second university in the city. One of our important values is Türkiye’s one of oldest festivals, the Çağlak Festival which continues for 554 years. I feel myself very luck as to come to work for a valuable city like Akhisar. We are determined to carry Akhisar to higher values, places building a synergy with our civilian social

organizations and citizens. We will gather our cities’ dynamics together as to form the synergy and make Akhisar a trade mark.

Mayıs - Haziran‘ 12

Akhisar gibi çok nitelikli bir yere gelip görev yaptığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Akhisar’a katkıda bulunmak üzere tüm sivil toplum örgütlerimizle ve hemşerilerimizle bir sinerji oluşturarak Akhisarlılık çıtasını daha da yükseltmeye kararlıyız. Manisa Valiliğinin başlattığı turizm seferberliği çerçevesinde Akhisar’ın da marka kent olması için bir sinerji yaratmak üzere ilçemizin dinamiklerini bir araya getireceğiz.”

43 Manisa Turizm

“Ege’nin ve Türkiye’nin en büyük müstakil ilçelerinden biri olan Akhisar, köklü geçmişinden miras aldığı kent kültürü ve kentlilik bilincini, günümüze kadar taşımayı başarmıştır. Bu da bölgeye çok önemli değerler kazandırmıştır. Osmanlı döneminde Türk İslam kültürünü aktaracak elit insanlar, bu bölgelere yerleştirilmiştir. Bu insanlar Akhisar’a artı değerler katmış, bundan dolayı da ilçede ekonomik anlamda sistemli bir gelişme, kendi ayakları üzerinde durma konsepti oluşmuştur. Yoğun göç alan bir ilçeyiz, ancak göç ile gelenler Akhisar’a pozitif bir katkı

ile uyum sağlamaktadır. Sosyal barışın zirvede olduğu ilçede, bu güzellikler bir araya geldikçe ekonomik ve sosyal zenginlikler de ortaya çıkmaktadır. Zeytin ağacı sayısı bakımından Türkiye’de birinci sıradayız. Sofralık zeytinlerin yüzde 40’ı ilçemizde üretiliyor. 200’e yakın zeytinyağı işletmemiz var. Zeytinimizi marka haline getirmek için Akhisar Belediyesi ve Akhisar Ticaret Odası ile birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Yelpazesi geniş bir organize sanayi bölgemiz var. Akhisarspor Bank Asya liginde 3. Sırasında yer alıyor. Takımımız da ilçemizin markalarından biri haline geldi. Akhisar, zeytininin yanı sıra köftesiyle de ünlü bir ilçe. Geleceği parlak olan büyük yatırımlara açık olan bir ilçeyiz. Tütün eksperliği yüksek okulunu bünyesinde barındıran Akhisar, bu bölümün deva-


44 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Akhisar Musevi Mezarlığı

are two outdoor prayer areas situated on the right and left sides of the mosque. There is a single dome on arches. On the building we can see the paintings which belong to 18th century. Buildings that are adjacent to the mosque, baths, and soup kitchen are in good shape. Food has been served daily for the past five centuries. In his notes, Evliya Çelebi talks about the great plane trees located in front of Paşa mosque and the bath. The shadows of these trees hosted 500 people, and people here drank coffee, played backgammon, chess.

Evliya Çelebi notlarında Paşa Cami ve hamamı önündeki geniş meydanda bulunan ulu çınar ağaçlarından bahseder. Gölgesinde 500 kişiyi ağırlayan bu çınarların altında kahve içildiğini, tavla ve satranç oynandığını aktarır. Yeni Gülruh Cami ve Yeni Hamam: Şehzade Alemşah’ın (2. Beyazıt’ın oğlu, Fatih Sultan Mehmet’in torunu) annesi Gülruh Sultan tarafından yaptırılmıştır. Hamam, medrese, imaret ve bedestenin bulunduğu bir külliyenin içerisinde bulunan cami, tek kubbeli, tek minarelidir. Yahudi Mezarlığı: Akhisar’ın güneydoğu kısmında Reşat Bey mezarlığına yakın Musevi mezarlığı vardır. Mezartaşları korunmakta ve bakımları yapılmaktadır.

mosque was built in 1469 A.D, and is one of the important artworks of the Ottoman period. There are soup kitchens, bath, stores, a stone madrasah and caravansaries next to the building. The entrance is arches and is built in Ottoman style. There

New Gülruh Mosque and New Bath: This building was built by Prince Alemşah’s (son of Beyazıt II, grandson of Fatih Sultan Mehmet) mother Gülruh Sultan. The mosque has one minaret and one dome. Jewish cemetery: There is a Jewish cemetery next to Reşay Bey’s graveyard on the southeast of Akhisar. Tomb stones are protected.


“Modern yüzlü bilge kent”

Salih Hızlı Akhisar Belediye Başkanı/Akhisar Mayor

gidilip gezilecek, tarih turizminden zevk alan tüm dostlara tavsiye edilecek, beş yüz elli üç yıllık geçmişiyle “Çağlak Festivali”nin coşkusuna ortak olunacak, çarşısında pazarında alışveriş yapılacak “keşfedilmesi gereken bir yer” olur. Tarihi ve kültürel dokusunun yanı sıra “zeytini ve köftesi” gibi farklı lezzetlerini de tatma fırsatı bulabileceğiniz, inanç turizminin yeni trendlerinden biri olan Akhisar’da sizleri ağırlamaktan memnuniyet duyacağız. Farklılıkların, kentlilik bilinciyle ortak akla ve katılımcı bir yönetim anlayışına dönüştüğü modern yüzlü bilge bir kentte, tarih ve yaşamın tüm renklerini keşfedebilmeniz dileğiyle…”

of the mentioned civilizations. Besides carrying important traces from all these civilizations, it is an important center in religious tourism, housing one of the seven churches mentioned in the Bible. Our borough, which was once famous for its tobacco production, has concentrated on olive and olive oil production, keeping up with the rising trend of healthy living. It is still an important agricultural industry center, just like it was in the past. I hope that after reading this publication, Akhisar will be a place to see on

purpose, not just a borough you pass by, recommended to all friends who are fond of historical tourism, willing to participate in the “Çağlak Festival” that has a 553 year old history, shopping at its bazaar and hopefully it will be a place to be discovered. We will be more than pleased to host you in Akhisar where you can taste its olives, meatballs whereas you may be a part of religious tourism. We wish you to discover all the colors of the history and life at a wise city with a modern face...”

Mayıs - Haziran‘ 12

Akhisar, ülkemizin en yoğun kullanılan ana yol güzergâhlarından biri olan İstanbul- İzmir karayolunun üzerinde yer alması sebebiyle isim olarak bilinse de, sahip olduğu değerler, tarihi ve kültürel zenginlikler açısından ne yazık ki, yeteri kadar tanınmamaktadır. Tarihi boyunca Hititler, Akadlar, Lidyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanlılar ve Osmanlılar tarafından yönetilmiş ve söz konusu medeniyetlerin önemli kentlerinden biri olmuştur. Toprakları üzerinde hüküm sürmüş her medeniyetten, her biri birbirinden değerli ve önemli izler taşımasının yanı sıra “inanç turizmi” açısından da çok

“Wise city with modern face” You may or may not have heard of the names Thyatira, Pelopidas, Semiramis, and Köklüce. Did you know that these names belonged to Akhisar which has 9000 years of history and 5000 years of “city culture”? Akhisar is mostly known because it is situated on the busy highway of IstanbulIzmir, but not mainly for its cultural values. Throughout its history it was ruled by the Hittites, Akads, Lycians, Romans, Byzantines, Saruhan Seigniory and the Ottomans and was an important city

45 Manisa Turizm

“Thyateira, Pelopeia, Semiramis, Köklüce isimlerinin bazılarını daha önce duymuş, bazılarını ise hiç duymamış olabilirsiniz. Bu isimlerin, 9 bin yıllık bir geçmişe ve 5 bin yıllık bir “ kentlilik bilincine” sahip Akhisar’a ait olduğunu biliyor muydunuz?

önemli bir merkez olarak, Bergama (Pergamon), Salihli (Sardes), Akhisar (Thyateira) üçgeninde; Hıristiyanlığın yayıldığı ve İncil’de adı geçen ilk yedi kiliseden birine de ev sahipliği yapmaktadır. Tüm bunların yanı sıra; bir zamanlar ürettiği tütünün kalitesiyle oldukça talep gören ilçemiz; “sağlıklı yaşam trendinin” yükselişe geçmesiyle değişime hızla uyum sağlayarak, “zeytin ve çeşitli zeytin ürünleri” üretimine ve sanayileşmeye yönelmiştir. Böylelikle, geçmişte olduğu gibi günümüzde de önemli bir “tarımsal sanayi merkezi” olma özelliğini devam ettirmektedir. Umarım, elinizde tuttuğunuz bu çalışmanın ardından Akhisar; sizin için “yol üstü” bir yer olmaktan çıkıp özellikle


Antik Çağ’dan yarım kalmış bir mimarlık öyküsü

Artemis Tapınağı Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

46

Sardes’in en ihtişamlı yapılarından olan Artemis, dünyanın Ion düzeninde yapılan dördüncü büyük tapınağıdır. Büyük İskender döneminde inşasına başlanan tapınak, hiçbir zaman tam olarak bitirilemez.

Unfinished architect story from the Ancient Era

Artemis Temple

One of the magnificent buildings of Sardes is Artemis, it is the fourth biggest temple in the Ion style of the world. Building the temple starts at the Great Alexander period, but it is never finished totally.


Yazı/Article: M. Umut DOĞAN Arkeolog-Archaeologist Fotoğraflar-Photographs: Manisa Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi

MÖ. 300’lerde, Büyük İskender Sardes kentini alıp yeni baştan düzenlemeye başladığında, ilk yaptığı işlerden biri Artemis Sunağı’nın yanında büyük bir tapınak yapmak olmuştur. Tümü mermerden yapılacak olan bu anıt, Anadolu’nun en görkemli tapınaklarından biri olmaya adaydı. O dönemdeki birçok tapınağın aksine Artemis Tapınağı, tıpkı yanındaki sunak gibi yönü batıya çevriliydi. Bu, Anadolu’da sadece Efes Artemis ve Magnesia Artemis tapınaklarında olduğu gibi

The first altar which was built on the same area with the temple is dated BC 5. This altar which is made of red sand stones with the dimensions 21x11 meters was built for Goddess Artemis who was the oldest belief of Mother Goddess culture of the city, it is still seen at the west side of the temple. You can climb to the altar after few steps, it was the place that people were praying and sacrificing for the Goddess. At the years BC 300, when Great Alexander invaded Sardes and started to build it again, the first thing he has done was to built a big temple next to Artemis Altar. This building which was going to be built only with marble was to be the candidate of best Anatolian temples of all times . Opposite to the temples of that period, Artemis Temple was directed west like the altar next to it. This speciality was only unique to Anatolian temples like Ephesus Artemis and Magnesia Artemis as their roots belong to the belief of Mother Goddess.

Mayıs - Haziran‘ 12

Tapınağın bulunduğu alanda yapılan ilk sunak, MÖ. 5. yüzyıla tarihlenir. Kentin en eski inancı olan Ana Tanrıça kültünün bir devamı olarak tapınılan Tanrıça Artemis için inşa edilen 21 x 11 metre ölçülerindeki kırmızı kumtaşından bu sunak, tapınağın batı yanında günümüzde de görülebilmektedir. Birkaç basamakla çıkılan bu sunakta Tanrıça için adaklar adanıp, kurbanlar kesilerek dualar ediliyordu.

A

rtemis Temple is one of Sardes’ magnificent buildings and yet today there is not much of its glory remained , it is situated Sardes’ acropol’s west wings. It has the speciality to be the fourth biggest temple in Ion style of the world.

47 Manisa Turizm

A

rtemis Tapınağı, Sardes’in en ihtişamlı yapılarından biridir ve tarihi görkeminden bugüne ne yazık ki fazla bir iz kalmamış olan Sardes’in akropolünün batı eteklerinde kuruludur. Dünyanın Ion düzeninde yapılmış dördüncü büyük tapınağı olma özelliğine sahiptir.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

48


Artemis Tapınağı’nın ikinci yapım evresi, MÖ. 175-150 yılları arasın-

Roma İmparatorluğu’nun hâkimiyet yıllarında, MS. 150 yılında Artemis Tapınağı’nın inşaatının tamamlanması çabalarına son bir kez hız verildiği anlaşılmaktadır. Bu evrede, bir önceki evrede temelleri hazırlanan, ancak tamamıyla ayağa kaldırılmamış olan sütun sırasının büyük bir bölümü tamamlandı. Ayrıca, tapınağın Naos denilen ana mekânı, bir duvar ile tam ortadan ikiye bölündü, pronaostan (arka hol) ikinci bir giriş açılarak tapınak çift tapınıma uygun hale getirildi. Bu uygulama, Roma İmparatorluğu’nun ilk yüzyıllarında birçok kentte karşımıza çıkan “İmparator Kültü” inancının bir karşılığıdır. Çünkü burada tapınağın ana odası ikiye ayrılıp

Second building stage of Artemis Temple captures the years between BC 175-150. In this stage, it is started with building one row columns that are situated 8 to the short sides and 20 to the long sides as to surround the temple. According to the system which is called pseudo-dipteros , all the bases and pedestals were prepared, but only the east side columns rised on foot. Also in this stage changes were made at opistodomos and pronaos but nothing was changed at the main part. During the reign of Roman Empire

Mayıs - Haziran‘ 12

Büyük İskender döneminde inşasına başlanılan Artemis Tapınağı, hiçbir zaman tam olarak bitirilemedi. Tapınakla ilgili çalışan arkeolog ve mimarlar, yapının üç yapım evresi olduğunu kanıtladı. MÖ. 4. yüzyılın sonu, 3. yüzyılın başına tarihlenen ilk evrede tapınağın cella adı verilen ana mekânı inşa edildi. Bu evrede derin bir pronaos (ön oda), ince uzun bir naos (ana oda) ve dar bir opistodomosdan (arka oda) oluşan ince-uzun bir cella (iki yandan duvarlarla sınırlı olan üç odalı mekân) yapıldı. Cella içindeki odalarda çatıyı taşıyan çift sıra sütun dizisi bulunmaktaydı. Bu evrede henüz cellanın etrafına herhangi bir sütun sırası konulmamıştı.

Artemis Temple which was started to be built at Great Alexander period, is never finished. Archaeologists and architects who worked on the temple proved that the building had three stages of building. The main part which was called Cella dated end of BC 4th century ,beginning of third century was built. Within this stage a thin-long cella (three rooms that are limited with side walls) which was made of a deep pronaos (front room) ,a thin long naos (main room), and a narrow opistodomos (back room) was built. There were two lined columns that were holding the roof of the rooms in the cella. In this stage no columns were put around the cella.

49 Manisa Turizm

kökeni Ana Tanrıça inancına dayanan tapınaklarda karşımıza çıkan bir özellikti.

daki bir dönemi kapsar. Bu evrede tapınağın etrafı, 8’er adet kısa kenarlara ve 20’şer adet de uzun kenara olmak üzere tek sıra sütunla çevrilmek üzere çalışmalara başlandı. Pseudo-dipteros adı verilen sisteme göre dizilen sütun sıralarından tümünün temeli ve kaideleri hazırlandı, ancak sadece doğu uçtakilerde tüm sütunlar ayağa kaldırılabildi. Bu evrede ayrıca opistodomos ve pronaos denilen arka ve ön holdeki sutunlarda da kısmi değişiklik yapıldı, ana mekânda herhangi bir değişikliğe gidilmedi.


Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

50

doğu tarafta Artemis’e, batı tarafta ise İmparator Antonius Pius’un karısı I. Faustina’ya tapılması sağlandı. Artemis Tapınağı’nın bugüne de ulaşan Roma Dönemi evresine ait sütunlarının yüksekliği yaklaşık 18. metre, alt kenarlarındaki çapı ise 2 metredir. Sütunlar yeknesak bloklar şeklinde değil, parçalar halinde yükselmektedir. Artemis Tapınağı’nın MÖ. 300’de başlayan yapım süreci, Roma Dönemi içlerine kadar kesintiler halinde sürer. Anlaşılan o ki, MS. 2. yüzyıl ortalarında yapılan son esaslı inşa çalışmalarından sonra tapınak tam olarak bitirilmeden kullanılmaya birkaç yüzyıl daha devam eder. Hıristiyanlığın hâkim olmaya başladığı MS. 4. yüzyıldan sonra da yavaş yavaş kendi kaderine terk edilir. Bugün ziyaretçilerin gördüğü kalıntılar, doğal koşullar, deprem ve istilalar sonucunda yıkılmış ve büyük

, at AD 150 it is understood that the finishing of the Artemis temple was fastened . In this stage,most of the columns were not raised at the previous stage were put up. Additionally, the main part which was called Naos has separated in two by opening a second entrance from pronaos (back corridor) , and the temple became appropriate for couples to worship together. This appliance , shows the belief “Emperor Cult” which we can come across at most of the cities in Roman Emperor period’s first centuries. As at this point temple’s main room was separated in two so on the east side of the room they could worship Artemis, and on the west side of the room they could worship Emperor Antonius’ wife I. Faustina .The columns that belonged to Roman period could come till today have the height of 18 meters, and their dimensions at the below corners were 2 meters. Columns were rising not as one but piece by piece.

The building of Artemis Temple starts at BC 300 and continues till the middle of Roman period with stages. It is understood that after the last real constructions that were made in the middle of the BC second century, the temple was used unfinished for another few centuries. After the AD 4th century when Christianity was beginning to rule it was left to its own faith slowly. Today visitors see the restored parts of the temple that are exposed after the natural circumstances, earthquakes, invasions. The first excavation in the temple’s remain which was attracted all the travellers’ attention since the 25th century, was made between the years 1900-1914 by Prof. Howard Crosby Butler from the Princeton University. The excavations and repair at the temple were continued between the years 1960-1970.


51 Manisa Turizm

15. yüzyıldan beri gezginlerin dikkatini çeken tapınak kalıntılarında ilk kazı, 190-1914 yılları arasında, Princeton Üniversitesi’nden Prof. Howard Crosby Butler tarafından yapılır. 1960-1970 yılları arasında da tapınaktaki kazı ve onarım çalışmalarına devam edilir. Hıristiyan kültürünün, Sardes’teki Artemis inancından güçlü bir kitleye sahip olmaya başladığı dönemde, MS. 4. yüzyılda Tanrıça Artemisle “dost” olunduğunun bir nişanesi olsun ve yeni inanç daha kolay yayılabilsin diye tapınağın yanı başına küçük bir kilise inşa edilir. Bugüne kalan apsisli ön cephesi ve tonozlarıyla kendi döneminde kaliteli bir mimarlık gösterdiği anlaşılan bu küçük ve zarif kilise yapısı; Sardes şehrinin, İncil’in övgüyle söz ettiği ‘Batı Anadolu’nun yedi önemli Hıris-

Construction period of Artemis Temple starts in BC 300, and continues on and off till to the middle of Roman period.

tiyanlık merkezi’nden biri olduğunun nişanesidir adeta… Kaynak: Makale, yazarın baskıya hazırlanan “Altın Ülke Lydia’nın Başkenti: Sardes- Tarih, Doğa ve Kültür Gezisi” isimli kitabından alınmıştır.

At the period when Christianity gained power against Artemis belief in Sardes , they built a small church next to the temple as to show the sign of friendship with Goddess Artemis, and as the new belief could spread more easily in the AD 4th century. This small and naive church structure that stayed until today shows a quality architecture of its period with its apsis front side and arches ; it is almost a sign which proves it is one of the seven churches of the Apocalypse which was told fondly in the Bible. Source : Article is taken from the book which is getting ready to publish by the writer , “Golden city Lydia’s capital : Sardes- History, Nature and Culture Travel”.

Mayıs - Haziran‘ 12

ölçüde toprak altında kalmış olan tapınağın kazılar sonucunda açığa çıkarılıp restore edilen halidir.

Artemis Tapınağı’nın MÖ. 300’de başlayan yapım süreci, Roma Dönemi içlerine kadar kesintiler halinde sürer.


52 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

A 650 year old gateway to serenity: Manisa Dervish Lodge Mevlana says “Come, no matter who you are. Our door is a gateway to hope’ come as you are.” The philosophy of Mevlana is hidden in the sound of the reed flute. That sound is the love, joy and hardship of the dervish and the hope of the fallen. The Manisa Dervish Lodge, where this sound resonates for the past 650 years, is a gateway to serenity.


Manisa Mevlevihanesi 650 yıldır huzura açılan kapı

Ne olursan ol yine gel. Bizim kapımız ümit kapısıdır, nasılsan öyle gel” der Mevlana Celaleddin Rum-i. Ney’in sesinde saklıdır Mevlana’nın felsefesi. O ses ki semazenlerin aşkı, neşesi, dervişlerin çilesi, düşenlerin umudu olur. 650 yılı aşkın süredir bu sesin yankılandığı Manisa Mevlevihanesi, huzura açılan bir kapıdır adeta. Dönemin önemli dergâhlarından biri olan Manisa Mevlevihanesi,

Saruhan Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından Saruhanoğulları’nın başşehri Manisa’nın en eski yerleşim merkezlerinden Spil Dağı eteğinde, Evliya Çelebi’nin kaydettiği, cümle kapısı üzerindeki kitabeye göre 770’de (1368-69) inşa ettirilir. İshak Çelebi’nin 1366-1379 yılları arasında yaptırdığı Ulucami Külliyesi’ne dâhil olmakla birlikte külliyenin uzağında bulunan Mevlevîhâne, Saruhanoğulları’na ait en eski eserlerden biridir. Eski Manisa Mevlevîhânesi olarak bilinen yapı, günümüzde Manisa il merkezinin güneydoğusunda Yukarı Tabakhane Mahallesi’nde, tenha bir yamacın sırtında, eskiden Mevlevîhâne bağı denilen mesirenin yanında olup, bugün Millî Park içerisinde yer alır. Nice derviş, dede, semazen, hattat ve şairin yetiştiği Manisa Mevlevihanesi, orijinalliğini koruyabilen en eski Mevlevî âsitânesidir. Aslı kaybolan ve Fâtih Sultan Mehmed döneminde yeniden yazılan İshak Çelebi vakfiyesinde, Saruhanoğulları Beyi İshak Çelebi’nin

D

ervish lodges were established by the son of Mevlana to carry out the traditions of the order and pass them onto future generations. These lodges, which are popular with people from all geographies, teach the importance of love and wisdom to people from all races and religions. The lodges are places of education and in a way, cultural ambassadors. The philosophy of Mevlana, based on tolerance, has made it to this day, thanks to these lodges. Mevlana says “Come, no matter who you are. Our door is a gateway to hope’ come as you are.” The philosophy of Mevlana is hidden in the sound of the reed flute. That sound is the love, joy and hardship of the dervish and the hope of the fallen. The Manisa Dervish Lodge, where this sound resonates for the past 650 years, is a gateway to serenity. The Manisa Dervish Lodge was commissioned by Ishak Çelebi, the grandson of Saruhan Bey, on the slope of Spil Mountain in 1368, according

Mayıs - Haziran‘ 12

M

evlevihaneler, Sultan Veled tarafından babası Mevlana’nın gelenek ve göreneğinin devamının sağlanması, aşk ve sevgiyi içinde bulunduran Mevlevilik öğretilerinin gelecek nesillere aktarılması amacıyla kurulur. Hemen her coğrafyada halkın beğenisini kazanan bu dergâhlar, dili, dini, ırkı, cinsi, mezhebi ne olursa olsun milyonlarca insanın gönüllerine birlik ve beraberliği, hoşgörüyü aşılayıp filizlendirir. Mevlevihaneler bu yönüyle hem birer eğitim yuvası hem de kültür elçisidir. Mevlana’nın çağları aşan hoşgörüsü ve öğretileri, bu mekânlar sayesinde günümüze ulaşmıştır.

53 Manisa Turizm

“Ne olursan ol yine gel. Bizim kapımız ümit kapısıdır, nasılsan öyle gel” der Mevlana. Ney’in sesinde saklıdır Mevlana’nın felsefesi. O ses ki semazenlerin aşkı, neşesi, dervişlerin çilesi, düşenlerin umudu olur. 650 yılı aşkın süredir bu sesin yankılandığı Manisa Mevlevihanesi, huzura açılan bir kapıdır adeta.


54 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Manisa’nın en yüksek yerine bir ulu cami ve medrese ile camiye eş mevkide, Mevlevîliği Batı Anadolu’da yaymak ve yaşatmak amacıyla bir mevlevîhâne yaptırdığı kaydedilir. Vakfiyede belirtildiğine göre, kuruluşunda mevlevîhânede bir şeyh, bir imam ve müezzin, bir nazır, bir kayyım, bir kâtip, bir mesnevîhan, âyini okuyacak güzel sesli iki hanende görevlendirilecek, yemek işi için bir vekil harç ve bir aşçı görev yapacaktır. Manisa merkez nahiyelerinden Karaoğlanlı köyü ile Akcahavlı, Çatalkilise gibi köyleri ve tımarları ile iki hamamın geliri Ulucami, medrese ve mevlevîhâneye tahsis edilir. Mevlevîhâne, Saruhanoğulları devrinde olduğu gibi Osmanlı döneminde de faaliyetini devam ettirir. Manisa’nın II. Selim’den itibaren şehzadelerin gönderildiği yegâne sancak merkezi olma geleneği Mevlevîlerce de benimsenir, Konya’daki çelebinin yerine geçecek olan çelebi önce Manisa’ya şeyh tayin edilir. XVI. yüzyılın sonunda Mevlevîhâne Vakfı’nın maddî gücünün arttığı ve mütevellîlik, şeyhlik gibi birçok görevin Mevlânâ ailesine mensup kişilerin elinde toplandığı görülür. Evliya Çelebi’nin kaydettiği kitabeye göre, Mevlevîhâne’nin mimarı

Emetullahoğlu Hacı Osman’dır. Bazı yazarlar ve özellikle Çağatay Uluçay, İshak Bey’in yaptırdığı medresenin kitabesinde “Mimar Emed b. Osman” yazıldığı için medresenin de, Mevlevîhâne’nin de Emed b. Osman adlı mimar tarafından yapıldığını, Evliya Çelebi’nin mimarın adını yanlış yazdığı söylenir. 18. yüzyılda sık sık onarım geçirdiği anlaşılan Mevlevîhâne’de bir mescid, kubbeli, orta sofalı, ahşap döşemeli, kalem işleriyle süslenmiş bir semahane, bir mutrip yeri, alt katta bir şeyh odası, altı derviş hücresi, güneydoğusunda ocaklı bir mutfak, doğusunda bir kiler, ayrıca dışarıda kiremit örtülü bir terasın yer aldığı ve dam üzerine tuz serpilmesi sebebiyle kubbe etrafındaki mekânların üst örtüsünün düz toprak dam olması gerektiği anlaşılmaktadır. Mevlevîliğin Batı Anadolu’daki en güçlü merkezi olan Manisa Mevlevîhânesi 1870’ten önce kendi haline terk edilmiş ve şehir merkezine yakın yeni bir mevlevîhâne inşa edilmiştir. Çok harap bir durumda olan eski mevlevîhâne ancak 19611962’de Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyona alınmış, çeşitli aralıklarla sürdürülen ve 1982’de tamamlanan çalışmalarda,

Mevlevîliğin Batı Anadolu’daki en güçlü merkezi olan Manisa Mevlevihanesi’nde nice derviş, dede, semazen, hattat ve şair yetişmiştir. Many dervish, wise men, poets and calligraphers have been educated at the lodge, which was the most important center of the order in Western Anatolia.

to its epigraph. The lodge, which is actually a part of the Ulu Cami Complex built by İshak Çelebi, but far from the complex, is one of the oldest buildings of the Saruhanoğulları Seigniory. Today, the lodge is located within the National Park, to the southeast of the Manisa city center. Many dervish, wise men, poets and calligraphers have been educated at the lodge and the lodge at Manisa is the oldest lodge that has preserved its original state. In the endowment of İshak Çelebi, it is stated that Saruhanoğulları Bey


Bazı yazarlara göre İshak Bey’in yaptırdığı medresenin kitabesinde “Mimar Emed b. Osman” yazıldığı için Mevlevîhâne de bu mimar tarafından yapılmıştır. Some writers suggest that the actual architect of the lodge is Emed b. Osman because the mosque and complex was built by him.

1983-1992 yılları arasında Manisa Müzesi İslâmî Mezar Taşları ve Kitabeler Seksiyonu olarak kullanılan Mevlevihane, 1995 yılında Vakıflar Müdürlüğünce Celal Bayar Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir. Üniversite tarafından 1999-2001 yıllarında restorasyonu tamamlanarak son şeklini almıştır. Halen Celal Bayar Üniversitesi Manisa Yöresi Türk Tarih ve Kültürünü Araştırma ve Uygulama Merkezi bünyesinde Mevlevi Kültürü’nün tanıtıldığı bir etnografya müzesi olmanın yanında bilimsel ve kültürel faaliyetlerin sürdürüldüğü bir mekan olarak da hizmet vermeye devam etmektedir. Manisa Mevlevihanesi, şehre gelen yerli ve yabancı turistlerin en çok ziyaret ettikleri tarihi mekanlar arasındadır.

and a tile covered terrace in the lodge which was extensively renovated during the 18th century.

The lodge continues its activities during the ottoman period. The sons of sultans are sent to the center to be educated. At the end of the 16th century, the foundation that controls the lodge becomes more powerful and rich.

The lodge was built with cut rubble stones and horizontal bricks. The places for religious worship were built around the courtyard. The east and southern exteriors of the lodge overlook the city and the windows are rectangular with angular arches. The lodge, which was used as a museum that housed Islamic Tomb Stones and Epigraphs between the years 1983 and 1992, later on served as the library and historical research center of the Celal Bayar University. Today, the lodge is a museum where wax statues are on display. The lodge where various religious and cultural activities take place hosts the memorial service for Mevlana every December. The lodge carries the 650 year old torch to future generations with the efforts of the Manisa Semazenleri Foundation.

According to the epigraph recorded by Evliya Çelebi, the architect of the lodge is Emetullahoğlu Hacı Osman. Some writers suggest that the actual architect of the lodge is Emed b. Osman because the mosque and complex was built by him and that Evliya Çelebi has made a mistake. There is a prayer room, the domed, wooden floored and decorated sema performance room, a room for the sheik on the ground floor, 6 dervish cells, a kitchen with stove, a pantry

The important lodge was left to its devices before 1870 and a new lodge closer to the city center was built. The old lodge was renovated in 1961-1962 by the Foundations General Directorate and the torn down walls, the middle dome, the ceiling and the covering of the last congregation area was fixed.

Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa Mevlevihanesi küçük bir tepe üzerine kesme moloz taşlar ve yatay tuğlalardan yararlanılarak inşa edilmiş olup, avlu etrafında semahane, türbe, matbah-ı şerif ile harem ve selamlıktan meydana gelmiştir. Mevlevihane’nin doğu ve güney cepheleri şehre bakarken, pencereleri ise dikdörtgen ve sivri kemerlidir.

İshak Çelebi has commissioned the establishment of a lodge as magnificent as the mosque and its complex on the highest part of Manisa to keep the order alive in Western Anatolia. According to the endowment, a sheik, an imam, a governor, a secretary, two people to perform religious services and a cook was appointed to work at the lodge. The revenues from neighboring villages were to be allocated to the mosque, complex and lodge.

55 Manisa Turizm

yıkılmış olan beden duvarları, orta kubbe, diğer tavan kısımları ile son cemaat yerinin örtüsü ve direkleri yapılmıştır.


Human Beings’ foot prints are returning back to their homeland

İnsanlığın ayak izleri Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

56

yurduna dönüyor

Ünlü coğrafyacı Strabon tarafından “Yanık Ülke” olarak adlandırılan Kula ve Salihli ilçelerini kapsayan bölgenin Türkiye’nin ilk jeoparkı olması için çalışmalar sürerken, 12 bin yıllık el ve ayak izlerine ev sahipliği yapan Salihli Adala yöresi ön plana çıkıyor. The region which is called as “Burned Country” by the famous geographer Strabon , captures Kula and Salihli districts. Working still continues for the first Geology Park of Türkiye to be built here, meanwhile Salihli Adala area comes front with its hosting to 12000 years hand and foot prints.

A

W

Avrupa Birliği ve Türkiye arasında Sivil Toplum Diyalogunun Geliştirilmesi: Kentler ve Belediyeler Hibe Programı” kapsamında 2008 yılında kabul edilen Katakekaumene-Yanık Ülke Projesi ile Kula ve Salihli ilçelerinde bulunan ve dünya ölçeğinde son derece önemli tarihi, jeolojik ve kültürel mirasın Türkiye’nin ilk jeoparkı olarak

To develop the Civilian Social Dialogue between European Union and Türkiye : Under the Gift Aid program with the KatakekaumeneBurned Country project which is approved in 2008, significant geological and cultural inheritance in Kula and Salihli districts are to be protected as the first geologic park of Türkiye .

dala’da bulunan 12 bin yıllık ayak izlerinin yeniden ait olduğu yere dönmesi için çalışmalar sürüyor. Kula ve Salihli ilçelerinde bulunan jeolojik alanları kapsayan Yanık Ülke Jeopark Projesi kapsamında “ilk insanın ayak izleri” olarak adlandırılan fosil ayak izleri ile son olarak “Kanlı Kaya” üzerinde bulunan el izlerinin ve insan figürlerinin Adala’nın turistik potansiyelini artırması bekleniyor.

Fotoğraflar / Photographs: Süleyman Duman

orking still continues for to return the foot prints that have 12000 past found in Adala, to its homeland. After finding the hand prints on “Bleeding Rock” and fossil foot prints which are called “ first human’s foot prinrs” within the Burned Country geology park project, it is expected to increase Adala’s touristic potential.


57 Manisa Turizm Mayıs - Haziran‘ 12

koruma altına alınması hedefleniyor. Ünlü coğrafyacı Strabon tarafından bundan 2 bin yıl önce “Yanık Ülke” anlamına gelen “Katakekaumene” olarak adlandırılan Kula ve Salihli ilçelerini içine alan bölge, sahip olduğu prehistorik insan ayak izleri ile jeolojik ve jeomorfolojik volkanik oluşumlarıyla eğitimsel ve bilimsel açıdan önemli bir değer taşıyor. Katakekaumene Yanık Ülke Jeopark Projesi ile bölgenin sahip olduğu jeolojik, tarihi ve kültürel zenginliğin tek bir çatı altında toplanması, Türkiye’nin ilk jeopark örgütlenmesinin kurulması ve UNESCO’nun Avrupa Geopark Ağı ve Global Geopark ağına katılımı amaçlanıyor.

Ayak izleri Adala’ya dönmeli Bu proje kapsamında Salihli ilçesine bağlı Adala beldesi ayrı bir önem

taşıyor. Adala, 1969 yılında tüfler üzerinde bulunan 12 bin yıllık ayak izleri ile dünyanın en önemli prehistorik kalıntılarından birisine ev sahipliği yapıyor. Öte yandan son dönemde “Kanlı Kaya” olarak adlandırılan volkanik oluşumun üzerinde bulunan el izleri ve insan figürünü andıran şekiller, yanardağın püskürmeye başladığı yıllarda bölgenin sulak alan olduğunu ve buralarda insanların yaşadığını gösteriyor. Bilim adamları tarafından yapılan çalışmalar, bu izlerin 12-10 bin yıl öncesine dayandığını gösteriyor. İnsanlık tarihi açısından çok önemli izlere ev sahipliği yapan Adala’nın, jeopark projesi içerisinde hak ettiği yere kavuşması için, Ankara MTA Müzesi’nde muhafaza edilen ayak izlerinin ait olduğu yere getirilmesi hedefleniyor.

By the famous geographer Strabon called the region that includes Kula and Salihli districts as “Burned Country” (Katakekaumene) with 2000 years past. This region carries educational and scientific values with prehistoric foot prints, geomorphology volcanic happenings. With the help of Katakekaumene Burned Country Geologic park project , all the historical, cultural values meant to be united under one roof. It is also aimed to organize the Türkiye’s first geology park, and participate to UNESCO’s European Geology park, and its net.

Foot prints should be back to Adala Within this project Adala which is a small town of Salihli district carries a different importance. Adala is hosting one of worlds most important


Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

58

Çok önemli volkanik şekiller Adala beldesi, Gediz Nehri tarafından iki yakaya bölünmüş tarihi, turistik ve coğrafi güzellikleri ile dikkat çeken şirin bir belde. Üşümen Tepesi ile Dibek Dağı’nın arasından geçen Gediz Nehri’nin Salihli Ovası’na açıldığı düzlükte Lidyalılar tarafından kurulan Adala, yanardağ etkinlikleri sonucu oluşan lav akıntılarının son bulduğu düzlükte volkanik taşlar üzerinde yükseliyor. Manisa’nın en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Adala civarında bulunan volkanik yığılmalar, Türkiye’nin en önemli volkanik şekilleri arasında yer alıyor. Yörede genişliği 15, uzunluğu ise 50 kilometreye ulaşan bir alanda 68 civarında genç volkan konileri bulunuyor. Bu konilerin çapları 15 kilometreye, yükseklikleri ise 150-200 metreye kadar ulaşabiliyor.

Mavi ile yeşil iç içe Geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan ve antik çağdaki adının Satala olduğu sanılan Adala’nın kuruluşu ile ilgili olarak anlatılan mitolojik bir efsane, bölgenin varlığının yanardağ lavlarının son bulması ile ilintili olduğuna vurgu yapıyor. Efsaneye göre, yanardağ lavlarının günlerce sürüp batıya doğru akarak vadi önünde bulunan yerleşim alanına doğru gelmesinden ürperen halk, silahlanıp ayaklanır ve din adamlarına koşar. O dönemde Satala olarak adlandırılan kentin din adamları tanrılarına yalvararak, büyük bir inançla lavlara “Satetkitala” yani “Dur ya Zavallı” diyerek bağırırlar ve bu içten yakarış üzerine lav akmayı durdurur. Ege Bölgesi’nin su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan ve Gediz Nehri üzerinde kurulu bulunan Demirköprü Barajı’nı barındıran Adala, volkanik yapısı nedeniyle sahip olduğu coğrafi güzelliğini ikiye katlıyor. Binlerce yıldır bereketli ovaları sulayan ve eski ismi Hermos olan Gediz Nehri’nin iki yakasında kurulmuş olan belde, çevresini saran dağ ve tepelerin eteklerini kaplayan bitki örtüsü ile mavi ve yeşilin dayanılmaz uyumunu sergiliyor.

1969 yılında tüfler üzerinde bulunan 12 bin yıllık ayak izleri ile dünyanın en önemli prehistorik kalıntılarından birisine ev sahipliği yapıyor. Adala is hosting one of worlds most important prehistorical remain like 12000 aged foot prints that are found in 1969 on turfs.


prehistorical remain like 12000 aged foot prints that are found in 1969 on turfs. On the other hand the hand prints and figures like human beings on the volcanic formation lately called “Bleeding Rock” , shows that this region once was wetland and people were living here when the volcano activating. According to the researches done by the science men , these traces were from 12-10 thousand years ago. As Adala hosts very important traces of humanity , and as it deserves the right place at the

project Geologic park, the footprints which are kept at Ankara MTA museum have to come back where they belong.

Very important volcanic figures Adala town that is separated in half by the river Gediz is a very pretty town with is historical, touristic, and geographical beauties. Adala rises over the volcanic stones of the lava streams. The volcanic formations around Adala where is Manisa’s

According to the myth about Adala that once called as Satala at the ancient times, it was believed that region’s end was because of the end of the volcanic lava. Due to the myth, people were frustrated because of the lava which was coming to the settlement area, and they ran directly to religious men. Religious men of Satala begs to gods , and with a deep belief they shout at the lava saying “Satetkitala” meaning “Stop you miserable” and after this shouting lava stops running. Adala also has the Demirköprü barrage which was built over the river Gediz, and it supplies the importance portion of Aegean region’s water supply. With this it doubles the geographical beauty. This town exhibits the overwhelming match of blue and green.

Mayıs - Haziran‘ 12

Blue unites with blue

59 Manisa Turizm

oldest settlement areas , are one of the best volcanic formations of Türkiye. In the area with a 15 kms width and 50 kms length, there are 68 young volcanic cones . These cones’ diameters reach 15 kms, and their length reach 150-200 meters.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

60


Yazı-Article: Kefaeddin Öz Fotoğraflar-Photographs: Süleyman Duman, Mehmet Okutan

Üç bin yıllık mabet:

Farklı dinlerin buluşma noktası olan Ulu Cami, yaşadığı topraklar kadar köklü bir geçmişe sahip. İlk zamanlarda Pagan tapınağı olan mabet, Saruhan Beyliğinin Akhisar’ı fethinin ardından cami olarak kullanılmaya başlamış. Ulu Mosque, the intersection point of different religions, is as old as the lands it was built on. The sanctuary, which was once a pagan temple, began to be used as a mosque after the Saruhan Seigniory took control of Akhisar.

A

khisar’da, antik Thyateira kentinin akropolünü oluşturan tepenin yamacında yükselen Ulu Camii, mimari planı ve duvarlarındaki taş işçiliği ile bizleri tarihin tozlu sayfalarında uzun bir yolculuğa davet eder. Saruhan Bey’in 1313 yılında bölgedeki Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu egemenliğini kırıp Türk hakimiyetinin sağlamasının ardından görkemli bir camiye dönüştürülen yapının, tarihi epey eskilere giden bir mimari geleneğin devamı olduğu daha ilk bakışta kolayca anlaşılır. Cami mimarisinde çok karşılaşılmayan bazilikal planı, Akhisar Ulu Cami’nin Bizans Devri’nin önemli kiliselerinden birinden camiye dönüştürüldüğünü anlatır. Bu gözlem bizi inanç tarihinde çok önemli bir bilgiye taşır: İncil, Batı Anadolu’da olduğu anlatılan yedi

U

lu Mosque, which is situated on the slope of the hill that makes up the acropolis of Thyatira, invites us to a long journey throughout history with its architectural plan and stone workmanship on its walls. It is easily visible that the structure, which was turned into a magnificent mosque after Saruhan Bey conquered the region in 1313 and ended the rule of the Byzantines, is a continuance of a very long architectural tradition. The basilica plan, unusual for a mosque, clearly proves that the structure was an important church before it was turned into a mosque. This observation gives us an important data for religious history; the Bible says that one of the seven most important churches in Western Anatolia was in the ancient city of Thyatira Undoubtedly, the churches mentioned here are not structures but actually

Mayıs - Haziran‘ 12

A three thousand year old sanctuary: Akhisar Ulu Mosque

61 Manisa Turizm

Akhisar Ulu Cami


Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

62

Zamanın ustalarının kıble tarafındaki duvarı oluşturan taşların üzerine işledikleri işaretler, yapının yaşının belirlenmesinde önem taşır. Bu şekillerin M.Ö 900’lü yıllarda dünyanın çeşitli yerlerinde yapılmış olan mabetlerin üzerinde bulunan işaretlere benzerliği, Ulu Cami’nin inanç yapıları içerisindeki önemini de vurgular.

The markings done by the foremen of that time on the southern wall of the structure give us clues about the age of the temple. These markings resemble other markings that were done on all temples around the world in 900 B.C. and this proves the religious importance of Ulu Mosque.

önemli kiliseden birinin Thyateira şehrinde bulunduğundan bahseder. Kuşkusuz ki, burada sözü edilen ‘kilise’ler, birer yapı değil, birer topluluk anlamındadır. Yani Erken Hıristiyanlık tarihinde, dinin Batı’ya doğru taşınmasında çok büyük yararlılıklar gösteren yedi cemaat merkezinden biri Thyateira, yani bugünkü Akhisar’dı… Belli ki, Thyateira’nın akropolü yakınında yer alan ve oldukça önemli olan bir kilise, Türklerin bölgeyi ele geçirdiği yıllarda yıkılmamış, neredeyse tüm planı korunarak yine bir mabede, Ulu Cami’ye dönüştürülmüştü.

Caminin 3,68 m kalınlığa sahip, harçsız duvarları yapıda bir antik mimarlık geçmişi aranması gerektiğini koyar ortaya. Kıble yönündeki anıtsal duvar üzerine zamanın taş ustaları tarafından konulmuş olan işaretler bu arayışın ne kadar isabetli olduğunun bir başka kanıtıdır. Tonozlu magazin sırasından oluşan bu duvardaki taşçı işaretlerinin Antik Çağ’da yapılmış birçok yapıda karşımıza çıkıyor olması, günümüzde cami olarak önem kazanmış olan bu yapının tarihsel geçmişteki köklerini anlatır adeta… İşte tam da bu noktada şu soru gelir akla: Bizans Dönemi’nde kilise olduğu anlaşılan Ulu Cami’nin bulunduğu yerde acaba antik devirlerde de

communities. So, in early Christianity, Thyatira- today’s Akhisar- was an important center in spreading the religion to the West. It is obvious that this important church near the acropolis of the ancient city was not torn down after Turkish invasion and turned into Ulu Mosque without changing its original plan. The unplastered, 3, 68 meter thick walls of the mosque require the search for an antique architectural style. Signs that were carved on the monumental wall in the south by foremen is another reason for this research. These markings resemble other markings that were done on all temples around the


Mayıs - Haziran‘ 12

Akhisar’ın, MÖ. 3000’lü yıllara kadar inen bir tarihi mirasın üzerinde kurulu olması Ulu Cami’nin bulunduğu alanda bir antik tapınak olduğu düşüncesini çok daha olasılıklı kılmaktadır. Kalıntıları modern Akhisar yerleşiminin altında kalmış olan antik Thyateira şehrinde geçtiğimiz yıl başlayan bilimsel kazılar, birçok soruya olduğu gibi Ulu Cami’nin bulunduğu alandaki yapıların tarihi hakkındaki sorulara da net cevaplar verecektir.Dikdörtgen şeklindeki yapının, batı tarafında iki adet kare şeklinde taştan inşa edilmiş büyük ayaklar bulunur. Batı cephesinde ise bir adet büyük taş fil ayağı ve kırmızı bir mermer ayağı vardır. Ayakların üzerinde tonoz kemerler ve onların üzerinde sekizgen bir kubbe yer alır. Kubbenin etrafında ise kabartma gül, çiçek ve sarmaşık işleme varaklar göze çarpar. Zarif ve bezemeli olan mihrabın iki kenarında ikişer adet yan yana sütunlar bulunur. Mihrap kubbesinin kavis yaptığı yerdeki sütunlar, dor tipi başlıklar taşır. Yine mihrabın üst kısmı kabartma gül, çiçekler ve sarmaşıklarla bezelidir. Kubbesi, mihrabı, kubbe çerçevesindeki işleme ve tezyinler Sultan Abdülaziz dönemi sanat anlayışını taşıdığı için o dönemde yapıldığı söylenir. Caminin sağ tarafına geç dönemde taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minare eklenmiştir. Caminin kuzeyinde iki giriş kapısı vardır. İçeri girildiğinde mahfili

63 Manisa Turizm

bir pagan tapınağı mı vardı? Kuşkusuz ki bu sorunun sağlıklı cevabına ancak arkeoloji biliminin teknikleri ile varılabilir. Bilim insanları, kültürlerinin birbiri üstünde geliştiği bu topraklarda nice pagan tapınağının kiliseye ve sonrasında da camiye dönüştürüldüğünü keşfetmiştir. Yaratıcı güce ibadet edilen yerin tüm tarihsel toplumlarda saygın kabul edilmesi, dinsel kimlikli yapıların yeniden organize edilerek ya da aynı yerde yeni baştan kurularak sürmesi geleneğini oluşturmuştur. Bir antik tapınak planının, çok küçük değişiklikler yapılarak Bazilika planlı bir kiliseye çevrilmesi çok kolaydır. Bir kilisenin aynı plan üzerinde küçük değişiklikler yapılarak camiye dönüştürülmesi veya eski yapının kalıntıları kullanılarak aynı alanda yepyeni bir planla cami yapılması da son derece mümkündür.

world in 900 B.C. and this proves the religious importance of Ulu Mosque… Right at this point, we are faced with a question: Was there a pagan temple in the antique ages where the mosque was built? Undoubtedly, the answer can only come from archeological research. Scientists have discovered that many pagan temples were first turned into churches and then mosques in this region. Regarding religious structures with respect has led to the reorganizing and rebuilding of these structures, thus keeping intact the integrity of the holy space. It is

very easy to turn an ancient pagan temple into a church with a basilica plan. It is also possible to turn a church into a mosque by altering a few details on the same plan. The fact that Akhisar was built on a historical heritage that dates back to 3000 B.C. makes the idea that the mosque was a former pagan temple all the more plausible. Excavations that started a year ago in the ancient city of Thyatira will answer many questions, including the history of the area where Ulu Mosque stands today. In the western side of the rectangular structure, there are large bases


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

64


65 Manisa Turizm

built from square stones. In the western front, there is a large elephant’s foot with a red marble base. There are vaulted arches and an octagonal dome on top of the bases. Flower decorations around the dome attract attention. There are two columns on each side of the gracefully decorated altar. The columns on the dome of the altar have Dorian style heads. The upper part of the altar is also decorated with roses, flowers and ivy. A round bodied minaret was built on the right side of the mosque. There are two entrances on the northern part of the mosque. There are four columns in the hall that were built with different architectural styles. These columns are made from a single slab of marble. The columns start off as

round and after 70 centimeters; the part that resembles a lotus flower begins. On top of that, there is a section that looks like two hands joined at the wrist. According to art historians, similar columns can be found in churches in Greece and Bulgaria. The Ottoman era tomb stones found in the mosque are unique works of Turkish art. Each of them presents the specific style of the age they were built in. The markings and writings on the stones are exquisite. Watch the past and dream about the future in this sanctuary which welcomes people from all religions.

Mayıs - Haziran‘ 12

(cami içerisinde yer alan sütunlu yüksek bölme) taşıyan farklı sanat anlayışı içerisinde yapılmış olan dört sütun bulunur. Sütunlar tek parça mermerden oluşur. Alt tarafı yuvarlak olarak başlayan ve 70 santimetre kadar sonrasında Kengel ya da Lotus çiçeği yaprağını andıran bölüm başlar. Onun üstünde ise iki insanın ellerini bileklerine birleştirmesine benzeyen bölüm bulunur. Bu sütunların benzerleri sanat tarihçilerine göre Tarhala (Yunanistan), Ohri (Makedonya) ve Bulgaristan’daki bir kilisede vardır. Caminin haziresinde bulunan Osmanlı dönemi mezar taşları, Türk mezar taşı sanatının paha biçilmez örneklerindendir. Mezar taşlarının her biri kendi döneminin ince işçiliğini taşır. Mermerin özelliği ve mezarda yatan kişinin vasfının taşa işlenmesi, kullanılan yazı stili ve kişiyi anlatan veciz yazısı açısından görenleri kendine hayran bırakır. Akhisar’a geldiğinizde binlerce yıldan beri insanların inancını ve sevgisini işlediği bu kutsal binada hem geçmişi seyredin hem de geleceği hayal edin.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

66


Zamana meydan okuyan gelenek Kula, sabrın, zarafetin ve inceliğin eseri bakırcılık mesleğinin devamını sağlayan nadir yerlerden biri. Bakırın yüzyıllara meydan okuyan öyküsü, Kulalı ustaların elinde bazen bir cezve, bazen bir sahan bazen de bir tepside vücut bulup yok olmaya yüz tutan bir kültürü geleceğe taşıyor.

Kula is a unique place where copper working which needs grace, patience, and delicacy still continues.Copper’s story of its challenge with centuries, sometimes being a coffee pot , sometimes being a pan, sometimes being a tray in the skillful hands of Kulalı experts.Accordingly, it carries a fading tradition to the future.

Yazı - Article: Süleyman Duman Fotoğraflar / Photographs: Emrah Uzun, RK Arşivi

C

Even though copper is an easily operated metal , the skill is definitely at the hands that shapes it. Copper operating needs very hard work and patience. It is seen that according to periodical and cultural changes the forms and designs operated differently. One of them is engraving technique with a pen. Another technique is to make the designs with relief. The improvement at

Mayıs - Haziran‘ 12

Her ne kadar kolay işlenebilen bir metal olsa da maharet bakıra şekil veren eldedir kuşkusuz. Öyle ki, bakır işlemeciliği son derece meşakkatli bir iştir ve sabır gerektirir. Dönemsel ve kültürel değişimlere bağlı olarak desen ve form arayışlarında farklı yöntemlerin uygulandığı görülmektedir. Bunlardan biri olan kazıma yönteminde kalem ile oyularak bakırın yüzeyine şekil verilir. Bir diğerinde ise kabartma yöntemi ile desen yapılır.

Tradition which challenges time

opper is known as the oldest metal which is used by human beings. Because of the reasons such as to be found in nature widely, can be operated easily, has conductance to electricity and to heat, answering to daily needs , it is the most common used metal. Along the history human beings solved that the copper was operated more easily than the other metals, produced their war tools from copper and from the mixture of copper and bronze. During Hitite, Frig, Helenistic, Roman, Byzantine periods it is known that there were a lot of workshops where copper gems are melted to make nuggets, and these nuggets were operated by various stills.

67 Manisa Turizm

B

akır insanoğlunun kullandığı en eski metal olarak bilinir. Doğada yaygın olarak bulunması, kolay işlenmesi, elektrik ve ısı iletkenliğinin fazla olması ve günlük kullanım ihtiyaçlarına cevap vermesi gibi nedenlerle en çok kullanılan madenlerden biridir. Tarihsel süreçte bakırın diğer madenlere kıyasla kolay şekillendiğini çözümleyen insanoğlu, savaş aletlerini bakır ve bakır kalay karışımı tunçla imal etmiştir. Hitit, Urartu, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde Anadolu’da bakır cevherlerini eriterek külçe haline getiren ve bu külçeleri çeşitli yöntemlerle işleyen birçok atölyenin varlığı bilinmektedir.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

68


copper operating goes parallel with metallurgy ,so it made also changes in the oldest technique which is wrought. As the tools which are made of metal are used commonly in Anatolia , there has been great improvement at Seljuks and Islam metal art. Most of the copper works of Ottoman Government have the delicacy and dedication.

Anadolu’da bakırcılık mesleğinin devamını sağlayan nadir yerlerden birisi de Manisa’nın şirin ilçesi Kula’dır. Kula’da bakırcılık, babadan oğula geçen bir gelenektir. Ancak teknolojiye yenik düşen diğer geleneksel meslek erbapları gibi bakır ustaları da teker teker kepenklerini indiriyor. Bakırcılığa adeta ömürlerini adayan Kulalı ustalar bu hazin sonu, hem yetiştirecek çırak bulamamalarına hem

Professionals of this job are operating copper just because for the tourists who come to visit rather than operating for daily life.

de müşterilerin artık hızlı tüketilebilen sanayi ürünlerini tercih etmesine bağlıyor. Usta işçiliğin gerektirdiği, uzun uğraşıların sonucunda ürettiklerinin hak ettiği değeri görmemesinden dolayı da kırgınlar. Kula merkezde Bakırcılar Sokağı olarak bilinen ince uzun sokakta eskiden sayısı yirmileri bulan ustalardan sadece bir kaçı direniyor teknolojiye ve zamana. Zamanında sokağı inleten çekiç seslerinin esamesi okunmuyor şimdilerde. Mesleğin emektarları günlük kullanımdan çok yöreyi ziyarete gelen turistler için bakır işlemesi yapıyor. Ve bakırın yüzyıllara meydan okuyan öyküsü, Kulalı ustaların elinde bazen bir cezve, bazen bir sahan bazen de bir tepside vücut bulup bir kültürü geleceğe taşıyor.

One of the rare places which has copper working in Anatolia, is Manisa’s pretty district Kula. In Kula copper working is a tradition that passes from father to son. Due to technology , copper working experts are also shutting up their workshops as the traditional works. Experts of Kula blame this tragedy to customers who now prefer the industrial products, and they cannot find apprentices to educate. They are also quite upset that noone shows the deserved value to their work which demands high quality of work. Only few of the 20 copper experts who challenge technology and time, remain at the Bakırcılar sytreet at the center of Kula. You cannot hear a sound of hammer anymore on this street. The experts now do their work for only to tourists who come to see the region. And the story about the challenge of copper and time become a coffee pot, a pan ,a tray in the hands of the experts of Kula and carry this tradition to future.

Mayıs - Haziran‘ 12

Bakır üzerindeki zengin içerik, özgün bezemeler, kullanılan figürler ve malzemenin çeşitliliği çok geniş bir coğrafyanın kültürel yelpazesini sunar. Bakır ürünleri eskiden mutfaklarımızda ve gündelik ihtiyaçlarımız için kullanılırken günümüzde vitrinleri süsler. Dolayısıyla geleneksel mesleklerden olan bakırcılık, sayıları bir elin parmağını geçmeyen ustalar sayesinde varlığını sürdürür.

Mesleğin emektarları günlük kullanımdan çok yöreyi ziyarete gelen turistler için bakır işlemesi yapıyor.

69 Manisa Turizm

Bakırcılığa paralel olarak metalürjinin gelişmesiyle en eski yöntem olan dövme tekniğinde de değişiklikler olmuştur. Anadolu’da maden ve madencilikten elde edilen aletler yaygın olarak kullanıldığı için Selçuklu ve İslam maden sanatında çok büyük gelişmeler gözlemlenmiştir. Osmanlı Devleti’nde yapılan bakır eserlerin hemen hepsinde ince işçilik ve özveri göze çarpmaktadır.

The rich content, unique ornaments, figures that are used on copper and the variability of the material lay a very wide cultural geography. Copper products which we used to use at our daily work, now garnish our glass cases. Accordingly being one of the traditional professions copper working keeps its existence because of the experts not more than a hand’s fingers.


MayÄąs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

70


Bergama Kültürlerin kavşak noktası

Bergama (Pergamon) is one of the oldest settled area of the history of civilization. Remainings point out to the Prehistoric Era at the zone. Bergama (Pergamon) which was the capital city of the Kingdom Pergamon , is the witness of the gorgeous culture and artworks.

A

B

Pergamon tepesindeki Akropol, şehrin ilk yerleşim alanıdır. Burada yerleşimin izlerini sürerken, M.Ö. 7. yüzyıla kadar inilir. Antik metinlerde Pergamon adı ilk defa Ksenophon’un ‘’Onbinlerin Dönüşü’’ adlı eserinde geçer. Doğu seferine M.Ö. 334 yılında çıkan ve Perslerin Anadolu’daki saltanatını sona erdiren Büyük

Acropol situated at the top of the Pergamon hill is the city’s first settlement zone. While tracing the settlement marks, we go back till seventh century BC. In the ancient manuscripts we first see the name Pergamon in the work of Ksenophon,”Return of the tenthousands” . Pergamon enters

ntik çağda Pergamon olarak anılan Bergama, uygarlık tarihinin en eski yerleşim birimlerinden birisi olarak dikkat çeker. İzmir’in kuzeyindeki bu ilçesindeki buluntular, Prehistorik Çağa kadar iner. Tarih öncesinden itibaren birçok döneme tanıklık eden Bergama, Helenistik dönemin en önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri olur.

Fotoğraflar / Photographs: Süleyman Duman

ergama known as Pergamon in the ancient times, attracts the attention as one of the oldest settlement area. The reamainings of this north located district of Izmir go back to Prehistoric era. Bergama which has witnessed many periods begening with the prehistoric era, becomes the most important culture and art centers of the Helenistic era.

Mayıs - Haziran‘ 12

Uygarlıklar tarihinin en eski yerleşim birimlerindendir Bergama. Buluntular, yörede Prehistorik Çağ’a işaret eder. Pergamon Krallığı’na başkentlik yapan Bergama, görkemli kültür ve sanat eserlerinin tanığıdır.

71 Manisa Turizm

Intersection point of the cultures


72 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

İskender döneminde Pergamon da Makedon Krallığının hâkimiyetine girer. İskender’in ölümünden sonra Philetairos, 150 yıl sürecek Bergama Krallığı’nın temellerini atar. Kültür ve sanata önem veren Pergamon kralları, mimari ve heykeltıraşlık sanatlarında önemli eserlerin ortaya çıkmasına neden olur. III. Attalos’un vasiyetnamesiyle Pergamon Krallığı’nın Roma İmparatorluğu’na bırakılmasının (M.Ö.133) ardından kent, Roma’nın Asya Eyaleti’nin başkentidir. M.S.395 yılında Roma İmparatorluğu’nun Batı ve Doğu Roma olarak ikiye ayrılmasıyla Bizans egemenliğinde kalan Bergama, Hristiyanlık aleminin önemli bir piskoposluk merkezine dönüşür. Bergama, Osmanlı döneminde ise büyük bir gelişim gösterir ve önemli yapıların inşasına sahne olur. Bergama’da Yukarı Kent anlamına gelen ve son derece dik bir tepe üzerine kurulan Akropol’de 1874 yılında başlayan kazılar, görkemli bir şehri ve birçok eseri gün ışığıyla buluşturdu. Kentin en yüksek yerinde kral ailesi ve ileri gelenlerinin yaşadığı saray ve ta-

the sway of Macedonian Kingdom at the era of the Great Alexander who went for his east wartime in the year of 334 BC and ended the reign of persians in Anatolia. After the death of the Alexander Philetairos starts the roots of the Pergamon Kingdom which will last for 150 years. Because of the Pergamon’s kings of interest to culture & art , there occurred many significant artworks in the architecture and sculpture. After the will of the III. Attalos, Pergamon Kingdom is left to Roman Kingdom (BC 133), Pergamon becomes the capital of Rome’s asian state. When the Empire of Rome was divided as west and east in the year 395 AD, Bergama stays under the sway of Byzantine and becomes the very important patriarchate of the Christian kingdom.Bergama shows an extraordinary improvement at the Ottoman period and becomes the centre of the very importatnt buildings. The excavations that began in the year 1874 in the Acropol named as Upper City in Bergama , is situated at a very steep hill , has made an astonish city


73 Manisa Turizm

Antik adıyla Pergamon şehrinin ilk yerleşim alanı Akropol’de yerleşim izleri M.Ö. 7. Yüzyıla kadar iner. With the ancient name Pergamon city’s first settled zone Akropol’s settlement traces go back till seventh century BC.

Binaların alt bölgesinde Athena Tapınağı yer alır. 6x10 metre sütunlu Dor düzeninde bir yapıyı oluşturan tapınağın temellerinden yalnız bazı parçalar kalmış olmakla birlikte batı kanat kısmen 1.20 metre yüksekliğe değin korunmuştur. Tapınağın sütun ve arşitrav parçaları halen Berlin Müzesi’ndedir. Kentin en önemli tapınağının Tanrıça Athena’ ya ait olması, İzmir, Milet, Eriythrai, Foça ve Assos’ta da görüldüğü gibi Batı Anadolu’nun yerleşmiş bir geleneğidir. En altındaki terasta ise Akropol’ün en görkemli eseri, Pergamon Kralı II.

and too many artworks meet with the daylight. The palaces and temples where king’s family and notables lived, were found at the peak of the city. Bergama Kingdom Palaces take place on the settlement of the hill from the first eras. 5 cisterns and the depot are located at the top of the hill. Trajan Temple meets its fans at the highest point of Acropol. Dionysos Temple is built with a special thinking of the Pergamons , as to overlook all the sightseeing area. Athena Temple lies at the lower part of the buildings. Only some remainings stayed from the Dor style 6x10 meters columned temple, altoughh the west wing was preserved until the height to 1.20 meters. Temple’s column and architrave pieces are still at the Berlin Museum. We can see the West Anatolian culture as city’s most important temple belongs to Goddess Athena as it is seen also in Izmir, Milet, Eriythrai, Foca ans Assos.There lies the most amazing artwork of Acropol , Zeus Altar which was made by the

Pergamon King II. Eumenes to defeat the Galatians , at the lowest terrace. As Zeus Altar is taken to Germany, we only have the pedestals in Acropol. Upper Agora takes place at the south of the Zeus altar. It belongs to the Helenistic period. It is made in the Agora Dor style which belongs to Hermes, God of the merchants. The Gymnasion, once the magnificent, is situated on the three terraces of the Bergama city.We understand from the tablets that lowest terrace belonged to children, the middle belonged to youth, and the upper terrace belonged to the elders. Also in Acropol there is the worlds steepest 15,000 seated theatre remainings , the famous Bergama library of the ancient era with its 200.000 books. It is known that the holy area Asklepion exists from the fourth century BC and improved in the Helenistic period. Asklepion is known as Apollon’s

Mayıs - Haziran‘ 12

pınaklar bulundu. İlk çağlardan beri iskân yeri olan tepenin üzerinde Bergama Kral Sarayları yer alır. Beş adet sarnıç ile cephanelik de tepe üzerindedir. Trajan Tapınağı, Akropol’un en yüksek yerinde meraklılarını karşılar. Dionysos Tapınağı ise Bergamalılar tarafından özel bir düşünce ile bütün gezi yerine egemen olacak şekilde inşa edilmiştir.


Kentin en yüksek yerinde kral ailesinin ve ileri gelenlerinin yaşadığı saraylar ve tapınaklar bulunur. Akropol’ün en önemli eseri olan Zeus Sunağı, Almanya’ya götürülmesi nedeniyle sadece kaideleriyle yer alır.

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

74

There are temples and palaces where the king’s family and notables lived, situated at the peak of the city.The most important art of the Acropol, the Zeus Altar was taken to Germany so the pedestals remain only now.

son who was the God of Health & medicine Asklepios’ place, was also the Bergama’s important health center in the first eras. Great physicians as Satyros, Galenos lived and lectured in Asklepion. In the treatment styles medicinal spring, mud bath, sports, theatre, psychotherapy take place. The most important building of Asklepion is the temple of Asklepion where there are three pools to bath and a fountain to drink. It is made with the granting on behalf of the God of Health in the years of 150 AD, it is covered with a dome and has 3 meters thickened walls. Here with the help of the sound of the water and instilling patients were cured. The existence of the Kleopatra Beauty Spa since the ancient times and that we can still use this healing waters makes Bergama unique. Eumenes tarafından Galatlara karşı yapılan savaşın kazanılmasının anısına inşa edilen Zeus Sunağı yer alır. Almanya’ya kaçırılan Zeus Sunağı’nın bugün Akropol’de sadece kaideleri bulunur.

yer alan bir zamanların görkemli Gymnasion’u bulunur. Ele geçen yazıtlardan alttaki terasların çocuklara, ortadaki terasın delikanlılara üstteki terasın büyüklere ait olduğu anlaşılmıştır.

Zeus Sunağı’nın güneyinde yukarı Agora yer alır. Helenistik döneme aittir. Tüccarların tanrısı Hermes’e ait Agora Dor üslubunda yapılmıştır. Bergama kentinin üst üste üç ayrı terasta

Akropol’de ayrıca, bugün dünyanın en dik tiyatrosu özelliğindeki 15 bin kişilik bir tiyatro, antik çağın ünlü 200 bin ciltlik Bergama Kütüphanesi’nin kalıntıları yer alır.

The biggest building of the old Bergama is the Serapis Temple which is dedicated to Egyptian Gods and the public knew it as the red court as it is built with the red bricks. The marble tiles which were made at the period of the Roman Empire Hadrian are still exists. In the Byzantine period, the main building has changed a lot especially the part in apsis, and converted to a church.


da ana yapı, özellikle apsis kısmında büyük değişikliklerle kiliseye çevrilmiştir.

Kalın dış duvarları, iç sofalı planları, yığma yapı gereklerine bağlı pencere boyutları ve doluluk boşluk oranları ile Bergama evleri ısı kontrolü açısından belli bir üstünlüğe sahiptir. Dokumacılığın oldukça geliştiği ilçe, kilimleri ile ünlüdür. Bergama mutfağı da son derece zengin ve çeşitlidir.

In Bergama Museum , the remains which were found from the excavations in Acropol, Asklepion, red court, of the periods Bronze Age,Arcaic,Helenistic, Roman, and Byzantine are exhibited, together with the tablets, statues, sarcophagus, reliefs. It is possible to see Turkish-Islamic artworks in the ethnography part of the museum. Bergama houses have a right advantage of the heating system as they have thick outside walls, plans with inner halls, window dimensions bound with the pile structure and occupancy rate. The district is famous with its rugs as textile industry has improved a lot. Bergama cuisine have rich , delicious choices.

Mayıs - Haziran‘ 12

Osmanlı döneminden miras camiler, minareler, hanlar ve köprülere de sahip olan Bergama’nın kaplıca ve ılıcaları da şifa kaynağıdır. Selçuk Minaresi, Ulu Cami, Kurşunlu Cami, Laleli Cami, Ansarlı Cami ve mescitler ibadete ilişkin eserler arasındadır. Bergama Müzesi’nde, Akropol, Asklepion ve Kızılavlu’daki kazılardan elde edilen Bronz, Arkaik, Helenistik Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıların yanı sıra bahçede lahitler, yazıtlar, kabartma ve heykeller sergilenir. Müzenin Etnografya Salonu’nda Türkİslam sanatına ait eserler görmek de mümkündür.

Bergama inherited mosques, minarets, inns and bridges from the Ottoman period and is the source of the healing spa. There are artworks relates with the worship such as Selcuklu Minaret, Ulu Mosque, Kursunlu Mosque, Laleli mosque, Ansarlı Mosque, and small mosques.

75 Manisa Turizm

Asklepion kutsal alanının ise M.Ö. 4. yüzyıldan beri var olduğu ve Helenistik dönemde geliştiği bilinir. Apollon’un oğullarından olan Sağlık ve Hekimlik Tanrısı olarak bilinen Asklepios’un yeri anlamına gelen Aesklepion, ilk çağlarda Bergama’da önemli sağlık merkezidir. Asklepion’da Satyros, Galenos gibi büyük hekimler yaşamış ve ders vermişlerdir. Buradaki tedavi şekilleri arasında şifalı su, çamur kürü, spor, tiyatro, psikoterapi yer almaktadır. Yıkanmaya ilişkin üç havuz ve içmek için bir çeşmenin bulunduğu Asklepeion’un en önemli yapısı Asklepeion Tapınağı’dır. Sağlık tanrısı adına M.S. 150 yıllarında bağışlarla yapılan tapınak, bir kubbe ile örtülü ve duvarları 3 metre kalınlığındadır. Burada su sesi ve telkinlerden faydalanarak hastaların iyileşmesi sağlanırdı. Antik dönemden bugüne ulaşan Kleopatra Güzellik Ilıcası’nın varlığı ve halen bu şifalı suların kullanılabilmesi Bergama’yı benzerlerinden ayırır. Eski Bergama’nın en büyük yapısı, halkın kızıl avlu olarak adlandırdığı kırmızı tuğla ile inşa edilmiş ve Mısır tanrılarına adanmış olan Serapis Tapınağı’dır. Roma İmparatoru Hadrian zamanında inşa edilen yapının üst kısımlarındaki mermer kuşaklar bugün de yerlerindedir. Bizans çağın-


76 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Manisa’nın yaşayan kültür hazinesi

Halk Ozanı Halil Yıldız Kula’nın Kenger köyünde dünyaya gelen Halil Yıldız, Manisa’da ozanlık geleneğinin son temsilcilerinden. Yörük bir aileden geldiğinden, tarzı ve sesi farklı. Bu yüzden Karacaoğlan kalıtımının kendisinde devam ettiğini söyleyenler bile olmuş.

K

H

1933 yılında Kula’nın Kenger köyünde dünyaya gelen Halil Yıldız, Manisa’da ozanlık geleneğinin son temsilcilerinden. Halil Yıldız’ın atalarının geldiği yer Çukurova yöresine kadar uzanıyor. Yörük bir aileden

He finished elementary school in his village. He wanted to continue but couldn’t so he became a herdsman. Here is how Yıldız remembers those days: “I always had a bag with me when I went out to the fields with the animals. I had nothing then. Even though I had no food in my

aracaoğlan’ın, Yunus’un, Veysel’in sesi gelir Anadolu’dan. Dilden dile geçerek, ozanların sazında devam eder yolculuğuna. Hayat bulur Yunus’un aşkı, Karacaoğlan’ın sevdası, Veysel’in kara toprağı yeşerir yeniden. Âşıklık ve ozanlık geleneği asırlardır yaşamaya devam eder bu topraklarda. Sevdalar, kahramanlar, öyküler, destanlar her dost muhabbetinde tekrar canlanır.

alil Yıldız, who was born in the village of Kenger in Kula in 1933, is the last representative of troubadours in Manisa. His ancestors have come all the way from Çukurova. His style and voice is a little different, probably because he comes from a nomad family. That is why some people believe he continues the tradition of famous Turkish troubadour.


Yazı/Article - Fotoğraflar/Photographs: Süleyman Duman

Manisa’s living cultural heritage Poet Halil Yıldız

Halil Yıldız, who was born in the village of Kenger in Kula, is the last representative of troubadours in Manisa. His style and voice is a little different, probably because he comes from a nomad family. That is why some people believe he continues the tradition of famous Turkish troubadour.

“Hayvanları otlatmaya çıkarırken her zaman yanımda bir çantam olurdu. Kıtlık yılları o zamanlar. Çantamda yiyecek bir şey olmasa da mutlaka bir kitap olurdu. Yunus’un, Karacaoğlan’ın, Kerem’in kitaplarını yanımdan hiç eksik etmezdim. O kitaplarla büyüdüm, o kitaplarla geliştim. Ardından ben de şiir yazmaya başladım, daha sonra da saza merak sardım” Uzun yıllar ustaların sözlerini okuyup söyledikten sonra kendisi yazmaya başlamış.Ona göre ‘’Saz sözün destekçisi.’’ Bu sevdaya çıkış hikâyesini ise şöyle özetliyor: ‘’İlk önce yazmaya, sonra çalmaya başladım. O dönemlerde param olmadığı için bir ustaya keman yaptırdım. Askere gidene kadar keman çaldım. Askerdeyken bana gönderi-

“Even though I had no food in my bag, I carried the books of Yunus, Karacaoğlan and Kerem”

len harçlıkları biriktirip kendime bir saz aldım. Askerde saz ustaları vardı. Onları takip ettim, nasıl çaldıklarını izledim ve kendimi geliştirmeye çalıştım. Subay gazinosuna saz çalmayı bilenleri çağırdılar. Ben de yeni yeni öğreniyordum ama cesaretlendim ve gittim. Sınava tabi tuttular. Birinci Ankaralı Recai oldu, ikinci İzmirli Osman Nuri, üçüncü olarak da ben seçildim. Ders alıp danıştığım kişinin kazanamaması beni çok üzmüştü. Benim saz çalmaya başlamam böyle gelişti.’’

After singing the songs of previous masters, he starts writing his own lyrics. Here is how he describes his love for the instrument: ‘’First I started writing, then playing the reed. Because I didn’t have a lot of money, I commissioned someone to make me a fiddle. I played it until I went to do my military service. I saved the money to buy myself a reed. There were master musicians at the military. I followed them and improved my art. They were looking for musicians to play at the Officer’s Club, so I went. They tested us and I passed. That’s how I started playing.’’

Meeting Avni Dilligil Halil Yıldız was now a popular troubadour. He says he doesn’t steer far from his village but goes to neighboring villages if there’s demand. He says he owes it all to his people and remembers a time when he was on the road for a long time: “In 1969, Avni Dilligil had come to

Mayıs - Haziran‘ 12

İlkokulu köyünde tamamlamış Yıldız. Çok istediği eğitimine devam edememiş ve çobanlık yapmaya başlamış. Yıldız, o günlerini şöyle anlatıyor:

“Çantamda yiyecek bir şey olmasa da Yunus’un, Karacaoğlan’ın Kerem’in kitaplarını yanımdan hiç eksik etmezdim”

bag, I carried the books of Yunus, Karacaoğlan and Kerem. I grew up with those books. Then I started writing my own poems and later on I became interested in playing the reed”

77 Manisa Turizm

geldiğinden tarzı ve sesinin farklılığı dolayısıyla Halil Yıldız için Karacaoğlan kalıtımının kendisinde devam ettiğini söyleyenler bile olmuş.


“Önce seveceksin sonra sevileceksin”

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

78

“First you will love, and then you will be loved.”

Avni Dilligil ile tanışma Uzun bir süre oturak muhabbetlerinin, eğlencelerin aranan sesi olmuş halk ozanı Halil Yıldız. Köyünden çok fazla uzaklaşmadığını, ancak istek olduğu zamanlarda civar köylere gittiğini söylüyor. ‘’Beni halkım sevdi, bu günlere getirdi’’ diyor Halil Yıldız, en uzun gezdiği zamanları ise şöyle anlatıyor: “1969 yılında bir temsil oyununu sergilemek için tiyatro sanatçısı Avni Dilligil Salihli’ye gelmiş. O zamanlar çok meraklıydım, bende gittim. Fakat gittiğimde temsil bitmişti, izleyemedim. Sonra Avni Dilligil’i buldum, kendimi tanıttım. Bir müddet sonra denemek için çağırdılar beni, dinlediler, beğendiler. Böylelikle temsil çalışmalarına başladım. Oyunun ismi Hacı Bektaş-ı Veli Temsil Heyeti idi. O zamanlar âşık rolünde Ali İzzet vardı. Ben de âşık rolünü ilk defa Balıkesir’in Şan Sineması’nda oynadım. Benim ilk sahne tecrübemdi, hayatımda hiç mikrofon görmemiş, o kadar insanın karşısında hiç durmamıştım. Temsilin başlamasıyla doğal olarak bende de heyecan başladı. Sıra bana geldiğinde ne söyleyeceğimi bilemedim. Elimde değil, ağzımdan bir şey çıkmıyor o anda. Ali İzzet beni kulisten uyarıyor fakat ben o atmosferin içerisinde her şeyi unuttum. Tam “her şey bitti” dedim, aklıma Tokatlı Nuri’nin bir dizesi geldi

‘’Uzak durma bizden ey kemal-i ebru, öyle hakikatsiz yolsuz değiliz. Bize de bulunur bir saç-ı Leyla bizde halimizce yarsız değiliz. Kimsenin hakkında kem söylemeyiz, ehli hal olanı zem eylemeyiz. Olur, bir güzele gönül vermeyiz, kanaat ehliyiz, arsız değiliz. Bari insaf eyle ey ruh-i hamra neden anlamazsın böyle bir perva. Bir buse ihsanın dileriz cana, uyurken almayız hırsız değiliz. Ey Nuri sen eyle hakka itaat, ol hakka yetenler bulur şefaat, Hacı Bektaş gibi sahip keramet, erkânımız vardır yoksul değiliz’

Salihli to perform in a play. I was into theatre so I went to see it. When I got there, the play was already over. Then I found Avni Dilligil and introduced myself. Afterwards, they called me for an audition and I got in. That’s how I started in the theatre. The name of the play was Hacı Bektaş-ı Veli Temsil Heyeti. The troubadour was Ali İzzet. I played my first major role in Balıkesir. It was my first real experience; the first time I had seen a microphone. I was very excited. I froze when it was my time. I couldn’t say a word. They were trying to help me from the wings but I had forgotten everything. When I thought that everything was over, I remembered the lines of a poem from Tokatlı Nuri.

Tokatlı Nuri’nin bu dizelerinden sonra heyecanını şu sözlerle dile getiriyor halk ozanı:

“After reciting the lines, I swore I’d never go on stage again. My biggest fear was that I thought no one would like me. But the audience started clapping and cheering. I can still hear them today. We went on to perform in Bursa and Izmir. The troop was heading to Adana but I decided not to go. Ali İzzet looked at my notebook in İzmir Alsancak and said that I wrote great lyrics and played the reed brilliantly. He told me to quit acting and I’m glad for that advice.’’ Halil Yıldız, who then started playing in the region, applied for the test opened

“Bunu söyledikten sonra hemen indim sahneden. “Bir daha çıkmam” dedim. Korkmamın en büyük sebebi ise insanların beni beğenmeyeceğini düşünmemdi.Ama bir alkış tufanı koptu salondan, tekrar isteriz sesleri kulağımda çınlıyor halen. Ardından Bursa Tayyare Sineması ve İzmir Site Sineması’nda temsil yaptık. Temsil heyeti Adana’ya gidecekti, “benden bu kadar” dedim.İstemedim artık temsillere çıkmayı. Daha öncesinde


Ali İzzet İzmir Alsancak’ta bir yerde otururken kendi kitabı ile benim şiir defterimi yan yana koyup karşılaştırma yapmış. “Halil, senin hem sazın hem sözün benden kuvvetli. Bu yolda ilerle, temsili bırak” dedi. Bana baba nasihati verdi, mekânı cennet olsun. Temsili bıraktığım için de pişman değilim.’’

Her halk ozanı gibi doğaya aşık olan Halil Yıldız, ilhamın çoğunlukla doğa ile beraberken geldiğini ve dörtlüklerini bu güzellikler üzerine yazdığını söylüyor:

Giyinmiş kuşanmış gelin misali Bahar gelip mihman olalı dağlar Bulunmaz menendi yoktur emsali Reyhanlı sümbüllü laleli dağlar Çoban ak sürüsünü yayar düşünde Kolu helkeliler gezer peşinde Kimi on beş kimi yirmi yaşında Güzelleri başı bağlı dağlar. Türünün halk ozanlığı olduğunu, atışma türünde eserleri çok sevmediğini söylüyor Halil Yıldız. Kendini kimi zaman Muharrem Ertaş’a, kimi zaman Veysel’e, kimi zaman da Hacı Taşan’a ve Neşet Ertaş’a benzetenler olsa da ‘’Bu isimler benim için yerleri doldurulamayacak kişiler’’ diyor. Ona göre ‘’Bu aşk sevmekten geliyor, yazmak için çalmak için sevgi lazım’’. En çok korktuğu şey ise sevilmemek.

Doğup büyüdüğü toprakları da unutmamış. Manisa sevgisini şu mısralarla özetlemiş:

Sipil dağı eteğinde Manisa mağruriyetiyle yaslanır durur Çalışmayıp miskin olmaktansa anemonuyla süslenir durur. Yaylalarda yılkıları eğliyor. Besleyip de yaşamını sağlıyor Kayaları Tarzanına ağlıyor Tarzan Tarzan diye seslenir durur. Gediz nehri Manisa’ya gıdadır. Güzellerinin yaptığı edadır. Mesir macunu dertlilere devadır Halil de bundan beslenir durur. Bu yıl UNESCO’nun yaşayan insan hazinelerine aday olan Halil Yıldız, artık ozan yetişmediğini, bu kültürün yaşamasının ve yaşatılmasının kültürümüz için çok önemli bir etken olduğunu söylüyor. En büyük isteği, Türk kültürüne önem verilmesi, yaşatılması ve bu eşsiz mirasa sahip çıkılması. Yunus, Mevlana, Veysel’in mutlaka okunması ve kültürümüzün mimarları olan bu isimlerin unutulmaması gerektiğini söyleyerek, bu konudaki hassasiyetini dile getiriyor Ozan.

by the TRT Izmir Radio and started to be heard all around the country. He sometimes goes on air and continues his show. He adds that he is tired and complains that he is not demanded. He has also written a song that is played frequently on the radio. Just like many troubadours, Halil Yıldız says his main inspiration is the nature and its beauties. Halil Yıldız says that he is compared to famous Turkish musicians such as Muharrem Ertaş, Veysel, Hacı Taşan or Neşet Ertaş, which he states are ‘irreplaceable’. He says that love is needed to write or play songs and that he is most scared of not being loved. He says “first you need to love and then be loved.’’ He hasn’t forgotten about the lands he was born on and even written a song about his love for Manisa. Halil Yıldız, who is nominated for UNESCO’s living human heritages, says that not many troubadours are left and that keeping this culture alive is very important for our country. His biggest wish is for people to put importance on Turkish culture and keep it alive. He also says that people need to read the works of Yunus, Mevlana and Veysel and remember these people who are the architects of our culture.

Mayıs - Haziran‘ 12

Şimdilerde koronun seslendirmesini yaptığı, ‘’…İrfan meclisinde oturmak için engin olup engin varmak hoş olur. Hizmetleri tekmil yetirmek için gönül alıp gönül vermek hoş olur…’’ adlı eseri radyoya kazandırmış.

Diyor ki, ‘’Önce seveceksin sonra sevileceksin.’’

79 Manisa Turizm

Sonra kendi yaşadığı yerlerde çalıp söylemeyen başlayan Halil Yıldız, TRT İzmir Radyosu’nun açtığı sınavı kazanarak Türkiye çapında dinlenmeye başlamış. 1982 yılından beri kaynak kişi olarak zaman zaman radyo programına devam ediyor. Artık yorulduğunu söylese de eskisi kadar sık çağırılmamasından dolayı sitemini dile getiriyor.


Binlerce yıldır şifa dağıtıyor Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

80

Tarihi evleri, çeşmeleri ve volkanik yapısıyla dikkat çeken Kula, suyun getirdiği sağlığın adresi Emir Kaplıcaları ile de ilgi görüyor

M

anisa’nın coğrafi ve kültürel yapısı ile dikkat çeken ilçesi Kula, tarihi evleri, çeşmeleri, volkanik yapısı ve maden suyu kadar Emir Kaplıcaları ile de ilgi görüyor. Tapduk Emre ve Yunus Emre türbelerine ev sahipliği yapan Kula, bir yandan kültür ve inanç turizminin bir adresi olarak ön plana çıkarken bir yandan da binlerce yıllık Emir Kaplıcaları ile sağlık ve termal turizmin önemli bir merkezi olarak önemini koruyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kökleri ılıcalara dayanan termal suyun tedavi için kullanımı giderek artıyor. Yapılan arkeolojik çalışmalara

göre, termal su yani kaplıcalar, 10 bin yıldan fazla bir süredir çeşitli topluluklar tarafından sağlık ve tedavi amacıyla kullanılıyor. Günümüzde de suyun getireceği sağlığa ve güzelliğe inanan yüz binlerce insan, termal turizm merkezlerine akın ediyor.

Roma kalıntıları Türkiye’nin en önemli kaplıca tesislerinden birisi olan Emir Kaplıcaları, kükürtlü suyu nedeniyle pek çok hastalığın tedavisinde etkili oluyor. Kula’ya 20 kilometre uzaklıkta bir yamaçta yer alan Emir Kaplıcaları, Romalılardan kalma harabe ve kaya resimleri ile binlerce yıldır sağlık ve şifa kaynağı olarak

M

anisa’s district Kula draws attention with its geographical and cultural structure , also with ts historical houses, fountains, volcanic structure, mineral water and Emir hot springs. Kula hosts Tapduk Emre and Yunus Emre tombs , from another hand it comes front with its culture and religious tourism potential, and this is multiplied by Emir hot springs which puts in mind health and thermal tourism. Türkiye recently copes with the world by using the thermal water as treatment. According to the archaeological researches , thermal waters meaning


Hands out health for thousands of years Kula gets attraction with its historical houses, fountains, and volcanic structure , and also with Emir hot springs which is the address of health brought by the waters.

hot springs, are used for treatment and for health over 10 thousand years by various societies. In our present time, thousands of people run to thermal tourism centers as they believed that water brings health and beauty.

Roman remain

Mayıs - Haziran‘ 12

Emir hot springs being one of the most important spa facilities, cure a lot of illness because of its sulfurous waters. Emir hot springs located at a hill which is 20 kms away to Kula, and it is understood from the remain and stoned pictures from Romans it was used as source of health and treatment for thousands of years. Hot springs area has many natural water sources coming from the base , and at the man source flow is measured 1.8 liters per second. With the big bath located right below the main source’s vent Emir hot springs cures hundreds of people everyday.

Emir hot springs is located in the village of Kula Şehitlioğlu , next to Ilıcaklı Hamam stream which is close to Gediz river’s lever Geren stream. The facility runs by Kula municipality, 36 rooms are situated in a row and all of them have baths and people can stay daily or for longer periods. Hot springs as to be on a protected area because of the archaeological remains,and lay a mystic atmosphere with the thousand years remains. Hot springs are 350 meters above the sea level, according to the Ministry of Health if it is used as bath cure it helps the treatment of bone&muscle diseases. Also the hot springs used as to help the treatments of mobilization, rehabilitation, stress disorders, sports injuries. On the other hand it is also said that by drinking the hot spring water you can cure upper gastrointestinal system function diseases, and urinal system problems.

81 Manisa Turizm

kullanıldığını ispatlıyor. Zeminden çıkan birçok doğal sıcak su kaynağı bulunan kaplıca bölgesinde, ana kaynakta debi saniyede 1,8 litre olarak ölçülüyor. Ana kaynağın çıkış noktasının hemen altında bulunan büyük hamamla Emir Kaplıcaları, hem tarihi ve fiziksel özellikleri hem de Kula’nın doğal ve kültürel özellikleri ile birleşerek her gün yüzlerce kişiye şifa veriyor. Emir Kaplıcaları, Kula Şehitlioğlu Köyü içerisinde, Gediz nehri kolu Geren Çayı yakınında bulunan Ilıcaklı Hamam Deresi kenarında yer alıyor. Kula Belediyesi tarafından işletilen tesis, sıra odalar şeklinde ve tamamı banyolu olmak üzere toplam 36 oda kapasitesi ile konaklamalı ve günübirlik olarak her gün yüzlerce kişiyi ağırlıyor. Kaplıcalar, bulunduğu bölgenin arkeolojik sit alanı olmasından dolayı sahip olduğu binlerce yıllık tarihi kalıntılar ile mistik bir atmosfer sunuyor. Deniz seviyesinden yüksekliği 350 metre olan kaplıcalar Sağlık Bakanlığı raporlarına göre, banyo uygulaması olarak yapıldığında kronik dönemdeki kas iskelet hastalıklarının tedavisinde yardımcı ve tamamlayıcı tedavi unsuru olarak değerlendiriliyor. Kaplıcalar ayrıca, ortopedik operasyonların ardından uzun süreli hareketsiz kalma durumlarında mobilizasyon çalışmalarında, cerebral palsi gibi hastalıkların tedavisinde rehabilitasyon amacıyla, nörovejetatif distani gibi genel stres bozukluklarında, spor yaralanmalarında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılıyor. Öte yandan kaplıca suyunun, içme kürü olarak üst gastrointestinal sistem fonksiyonel rahatsızlıklarında, seçilmiş üriner taş hastalığı olgularında tamamlayıcı tedavi unsuru olarak kullanılabileceği belirtiliyor.


82 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Doğaya atılan adımlar:

Trekking

Manisa, kent yaşamının stres ve yorgunluğundan uzaklaşıp doğa ile iç içe spor yapma olanağı sunan trekking parkurları ile her gün yüzlerce doğa ve spor tutkununu ağırlıyor.

Steps towards nature: Trekking Manisa hosts hundreds of nature enthusiasts every day with its trekking courses which provides peaceful physical activities telescoped with nature.

T

rekking, nüfusun büyük bir çoğunluğunun kentlerde yaşadığı ve hava kirliliği, stres, hareketsizlik gibi olumsuzlukların etkisinin giderek daha çok hissedildiği günümüzde temiz hava soluyarak, spor yapmanın en iyi yollarından birisi olarak dikkat çekiyor. Doğa sporlarının en hafif kollarından biri olan ve uzun, yorucu

yürüyüş anlamına gelen trekking, aynı zamanda doğayı herhangi bir araç olmaksızın yürüyerek aşmak anlamını da taşıyor. Doğada zaman geçirmek, doğal güzellikleri yerinde yaşamak ve deneyimleri paylaşmak, trekking yapmanın tercih nedenleri arasında gösteriliyor. Yürüyüş parkurunun zorluk seviyesine göre tamamlama zamanı

T

rekking is considered one of the most popular sports today where the majority of the population lives in cities and is faced with the negative effects of the polluted. Trekking, which means long and hard walking and is one of the easiest nature sports, also means cruising through nature without a vehicle.


Tarihi ve kültürel alanda sahip olduğu güzellikler ile dikkat çeken Manisa, trekking parkuru konusunda da tam anlamıyla bir cennet niteliği gösteriyor. Tarihi ve doğayı bir arada yürüyüş rotaları, her performansı ve beklentiyi karşılayabilecek bir çeşitlilik sunuyor. Manisa’nın en çok tercih edilen trekking parkurlarının başında Turgutalp Sabuncubeli, Hermos Kanyonu (Adala), Spil Dağı ve Zirvesi, Köseler Aigai Antik Kenti, Türkmen Şelalesi, Demir Köprü Barajı- Çakallar Tepesi- ilk insana ait ayak izleri ve kaya resimleri mevkii, Kula Evleri-Peri Bacaları, Sart Harabeleri-Artemis Tapınağı ve Akropol geliyor.

New routes provide new experiences and excitement in Manisa which already has many trekking courses in Hermos Canton, Spil Mountain and the Aigai antique city.

People also engage in trekking to relive the beauties of nature and share their experiences. The duration and mode of the sport depends on the level of the course. Although it may be difficult at times, the joy of the sport is indescribable. Each new route brings about a new experience and excitement. Humanity has always lived within nature but has also battled it. Walking in nature- which has always been kind to humanity- is becoming popular with each day because it reminds us that we are a part of nature. Nature walks, which result in new discoveries and experiences, are important activities for long weekends and short vacations. Manisa, which attracts attention with its historical and cultural assets, is an ideal place for trekking. Routes within historical and natural

sites are ideal for all sportsmen. Turgutalp Sabuncubeli, Hermos Canyon (Adala), Spil Mountain, Köseler Aigai antique city, Türkmen Waterfall, Demir Köprü Dam- Çakallar Hill- Kula Houses-Hoodoos, Sart Ruins-the Temple of Artemis and Acropolis are the main routes in Manisa for trekking. The Anemon Trekking Group has been walking for the past 17 years Anemon Trekking Group, which has been trekking in Manisa, provides great experiences for those who want to walk among nature. The group, which continues its activities within the structure of Celal Bayar University’s Culture and Sports Club, has been continuing its activities for the past 17 years. The club unites nature enthusiasts with nature through trekking activities it organizes every weekend. The group puts great importance on the environment and the historical structure of the city. The group, which informs the local authorities about the damages to antique sites and the environment, reports all negative issues to the media to raise awareness. The leader of the group Mehmet Güllüpunar, who has been trekking for many years, says that they trek all over Turkey and that they are one of the top 5 trekking groups in the country. Here is how Güllüpunar describes

Mayıs - Haziran‘ 12

İnsanoğlu, var olduğu andan itibaren doğayla iç içe ancak onunla mücadele halinde yaşamıştır. Her zaman cömert davranarak insanoğlunun yaşam kaynağı olan doğada yürümek, insana kent yaşamının içerisinde, uzak kaldığı doğanın bir parçası olduğunu hatırlattığı için tutkulu bir aktivite olarak her geçen gün önem kazanıyor. Her adımda yeni keşifleri ve heyecanları beraberinde getiren doğa yürüyüşleri, hafta sonlarının ve kısa tatillerin vazgeçilmez spor aktivitesi haline geliyor.

Hermos Kanyonu, Spil Dağı, Aigai Antik Kenti gibi pek çok trekking parkuruna sahip olan Manisa’da belirlenecek her rota yeni deneyimler ve heyecanlar vaat ediyor.

83 Manisa Turizm

ve şartları değişiklik gösteriyor. Bazen maceralı bazen zor şartlar olsa da yerini tarifi imkânsız bir keyfe bırakıyor. Her yürünen rota, yeni deneyimleri ve yeni heyecanları peşinde getiriyor.


Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

84

Anemon Trekking Grubu 17 yıldır doğayı adımlıyor Manisa’da trekking deneyiminin yaşayan ve yaşatan Anemon Treking Grubu, her hafta düzenlediği doğa yürüyüşleri ile doğa tutkunlarına unutamayacakları hafta sonları yaşatıyor. Celal Bayar Üniversitesi Kültür ve Spor Kulübü Derneği bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Anemon Treking grubu, 17 yıldır etkinliklerine aralıksız devam ediyor. Dernek, hemen her hafta düzenlediği doğa yürüyüşleri ile katılımcıları doğa ile buluşturuyor. Çevreye duyarlı bir yapıya sahip olan trekking grubu, kültüre ve tarihe de sahip çıkmanın bilinci ile yürüyüşlerine devam ediyor. Grup, gittiği yerlerdeki olumsuzluklar konusunda ilgili kurumları bilgilendirmenin yanı sıra antik kentlere verilen zararlardan, orman tahribatlarına kadar pek çok olumsuz durumu medyaya taşıyarak kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Uzun yıllardır trekking yapmakta olan grup lideri Mehmet Güllüpunar, sadece Manisa’da değil tüm Türkiye’de yürüyüş yaptıklarını ve

trekking grupları arasında ilk beşte yer aldıklarını belirtiyor. Güllüpunar, trekking yapmanın önemine ve faydalarına şöyle dikkat çekiyor: “İnsanın doğa ile serüveni en başından beri süre gelir. İnsanın doğaya karşı kendini koruma uğraşı, giderek doğaya egemen olma arzusuna dönüşür. ‘Doğa insana ait değildir, insan doğaya aittir’ gerçeğini unutmadan herkes

the importance of trekking: “The relationship between humanity and nature has always existed. Humanity’s need to protect itself from nature later in turned into humanity’s desire to control it. Everyone deserves to live in a clean, unpolluted environment without keeping in mind that we belong in nature. We should take walks in nature for a sound body and mind. The best way to get rid of the

Kendinize en uygun parkur seçin Yürüyüşe ilk defa katılacaksanız kendinize en uygun parkuru seçin. Doğa yürüyüşü kendi arasında zorluk derecelerine göre çeşitlenir. Birinci grup 10 kilometreye kadar hafif tempolu,

molası fazla olan, zorlu olmayan parkurları kapsar. Diğer bir grup ise 10 ila 20 kilometre arası değişen uzunluğa sahip, daha önceden hazırlıklı ve alışkın sporcuların katıldığı çok fazla zorlu olmayan parkur çeşidi arasında yer alır. 20 kilometre ve üstü olan parkurlar ise daha zor-

lu, mola sayısı diğerlerine nazaran çok az ve performans gerektiren bir türdür. Genelde sporcuların katılabileceği parkur çeşididir. İlk kez katılmayı düşünüyorsanız sizin için 10 kilometre ve altı parkurlar önerilir. Diğer üst parkurlara katılmanız için onay almanız gerekebilir.

Pick the best course for you If this is your first time, pick the best course for you. There are various difficulty levels. The first group consists of easy courses up to 10 kilometers with plenty of stops. Another

group has courses that range from 10 to 20 kilometers and is ideal for experienced sportsmen. The courses that run for 20 or more kilometers are harder; there are less stops and

you need to be experienced. If you are a first times, we recommend the 10 kilometers of less courses. You may need to get approval for the others.


stress of daily life is walking in nature and reuniting with nature. The courses in Manisa vary according to their flora and difficulty level. We usually have a lot of participants. We are also approached by people from neighboring cities. The routes in Manisa also attract attention with their historical and cultural characteristics. We also establish walks with overnight stays. We also walk all around Turkey. Lately, we walked along the Lycia Road and we plan on doing that again.”

Yürüyüş ayakkabısı ve çantayı unutmayın Yürüyüşe çıkarken yanınızda mutlaka bulundurmanız gereken eşyalar, doğal yaşamın içerisindeki olumsuzlukları en aza indiriyor. Olmazsa olmaz olan yürüyüş ayakkabınızı ve çantanızı unutmayın. Çantanıza su, yağmurluk, yedek çorap ve giysi koymayı ihmal

etmeyin. Doğal ortamda ola ki yağmur yağdığında veya bir dere geçişinde çok fazla ıslanabilirsiniz. Üzerinize mutlaka rahat bir şeyler giyinin, aksi takdirde yürüyüş size bir işkenceden farklı olmaz. Yazın mutlaka şapka alın. Gruptan kopmamaya özen gösterin. Yavaş

ve emin adımlarla yürümek, her zaman önerilen bir durumdur. Fotoğraf makinelerinizi koruyucu kılıfı ile almayı unutmayın. Bu deneyimi başka insanlarla paylaşmak ve ölümsüz kılmak, doğada yürümenin yanında artı bir anlam da katacaktır.

Don’t forget your walking shoes and bag The items you must bring with you to the activity minimizes the negativities you might encounter during your walk. First on the list are walking shoes and a bag. Don’t forget

to pack water, raincoat, extra socks and clothes. Wear comfortable clothes. During the summer, be sure to bring a hat. Try to keep up with the group. Try taking slow and sure

steps. If you are carrying a camera, don’t forget to bring its case. Sharing this experience with others and making it immortal will be an added joy.

Mayıs - Haziran‘ 12

Manisa’da bulunan parkurlar sahip olduğu bitki örtüsü ve zorluk derecesi açısından çeşitlilik gösteriyor. Katılımcı sayımız genellikle çok

fazla oluyor. Sadece Manisa’dan değil, İzmir ve çevre ilçelerden de yürüyüşlerimize katılım talebi geliyor. Manisa’da bulunan rotalar sadece doğal güzellikleri ile değil, aynı zamanda kültür ve tarihi özellikleri ile de dikkat çekiyor. Günübirlik rotaların yanında konaklamalı yürüyüşler de gerçekleştiriyoruz. Sadece Manisa değil, tüm Türkiye’de yürüyüşler yapıyoruz. En son olarak Likya yolunda bir yürüyüş gerçekleştirdik ve buraya tekrar gitmeyi planlıyoruz.”

85 Manisa Turizm

sağlıklı, dengeli ve temiz bir doğal çevrede yaşama hakkına sahip olmalıdır. Ruh ve beden sağlığımız için doğada yürüyüşler yapalım. Kent yaşamının bedenimizde ve ruhumuzda oluşturduğu gerginliği atmanın en iyi yolu, uzaklaştığımız doğa ile tekrar buluşmaktan geçmektedir.


Akhisar’a özgü geleneksel lezzet:

SURA Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

86

Tarifleri bulundukları coğrafyanın havasında, suyunda, ateşinde saklı lezzetler vardır. Sura da bunlardan biridir.

A traditional delicacy that can only be found in Akhisar There are recipes that harbor the geographical characteristics of the land they have originated from and Sura is one of them.

B

azı lezzetler vardır ki, tadını hayat bulduğu coğrafyadan alır. Tarifleri havasında suyunda ve ateşinde saklıdır. Yöre ile iç içe geçerek sade bir yemek olmaktan çıkıp, bayramlarda, özel gün ve davetlerde hazırlanışı ile bir ritüele dönüşür. İşte bu lezzetlerden biridir sura. Akhisar’da ekmek fırınları Ramazan ve Kurban bayramları öncesi ocaklarını sura için yakar. Sonrasında bayram sabahlarının vazgeçilmez tadına dönüşür. Her ne kadar lokantalarda kaburga dolması olarak bilinse de Akhisarlılar buna karşı çıkar. Onlara göre suranın yapımında kullanılan kuzu etinde, kaburgası, ön kolu ve yarım boynu ile bir bütünlük olmalı. Yöresel lezzetleri seviyorsanız ve yolunuz Akhisar’a düşmüşse suranın tadına bakmadan geçmeyin. Pişirme süresi uzun olsa da beklediğinize değecek türden bir lezzet sizi bekliyor olacak.


Küçük parçalar halinde hazırlanmış olan et kavrulmuş yağın içine ekle-

Açık olan bölgeler iğne iplik yardımı ile dikilir. Kazanın içerisine yerleştirilen kuzu etine üzerini kaplayacak şekilde su ilave edilir. Ardından alüminyum folyo ile üzeri kapatılır. Yaklaşık altı saat pişmesi için fırına verilir. Bu süre kuzu etinin tazeliğine göre değişiklik gösterir. Süt kuzu kullanıldığında bu süre üç ila dört saat aralığına kadar düşer. Hazırlanan suranın sunum şekli ise değişiklik gösterebilir. Bazen yanına bumbar ve işkembe ayrı olarak eklenip birlikte yenebilir. Aynı zamanda suranın suyundan tarhana yapılıp yemek öncesi afiyetle içilir. Yanında turşu, ayran ve salata ile eşsiz bir lezzete dönüşür.

T

here are some dishes that derive their tastes from the geography they originated from. Their recipes are hidden in the air, water and fire of that region. They are not ordinary dishes and their preparation turns into a ritual during special days. Sura is one of these dishes. Bakeries in Akhisar turn on their ovens just to make sura on special holidays. The dish is served at various restaurants as filled ribs but the people of Akhisar object to that. According to them, when making the dish, the ribs, front leg and half neck of the lamb must be used. If you like regional dishes and you are in Akhisar, don’t forget to taste sura. Even though it takes a while to cook, you won’t be sorry you waited. Here are the ingredients: For 4,5-5 kg of lamb ribs 10 grams of salt • 500 grams of uncooked rice • 750 grams of small cut lamb meat

• 750 grams of fat from the meat • 10 grams of black pepper • 2,5 liters of water Recipe: First, the places where the ribs and meat of the lamb connect are severed. Salt and pepper is rubbed into the meat. Then the preparation for the filling begins. The meat is cut into little pieces along with the fat in the meat. The fat is cooked until it turns pink. The cut meat is added to the fat and cooked for a while. After that, rice is added and cooked. This mixture is cooled for 10 minutes. The mixture is then added inside the meat and the open spaces are sown. The lamb is put into a large pan and covered with water. The pan is sealed with aluminum foil. It is then transferred to the oven and cooked for 6 hours. Cooking time varies according to the freshness of the meat. The liquid used to cook the meat can be used afterwards to make soup. Serve with pickles and a salad.

Mayıs - Haziran‘ 12

Hazırlanışı: Öncelikle kuzunun kaburga ile etin birleştiği yerin arası açılır. İki etin arasına tuz ve karabiber sürülür. Sonrasında içine dolma olarak kullanılacak malzemelerin hazırlığına başlanır. Kuzu eti ince bıçak ile kuşbaşından daha küçük olacak şekilde doğranır. Etin yağı yine aynı şekilde küçük parçalar haline getirilir. Burada kullanılan yağın kuyruk yağı değil, etin kendi yağı olması önemli. Yağ pembeleşinceye kadar kavrulur.

nerek bir müddet pişirilir. Sonrasında pirinç ilave edilerek, hepsi kavrulur. Bu karışım etin bozulması ihtimaline karşılık 10 dakika soğuması için bekletilir. Sonrasında arası açılmış olan kuzu etinin içerisine eklenir.

87 Manisa Turizm

Etin miktarına göre değişiklik gösterecek olan malzemeler şöyle: 4,5-5 kg kadar hazırlanan kuzu kaburgası için •10 gr tuz • 500 gr pirinç • 750 gr kuzunun küçük parçalar halinde hazırlanmış eti • 750 gr etin kendi yağı • 10 gr karabiber • 2,5 lt su


88 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

Akhisar’da

şampiyonluk coşkusu Akhisar celebrates the championship


89 Manisa Turizm

B

ank Asya 1.Lig’in lideri Akhisar Belediyespor Spor Toto Süper Lig’e yükselmenin heyecanı ve mutluluğunu yaşıyor. Spor Toto Süper Lig’de Ege’nin tek temsilcisi olma hakkını elde eden 160 bin nüfuslu Akhisar’da 7’den 70’ye herkes bu coşkuyu doyasıya yaşıyor. 42 yılık tarihinde ilk kez Süper Lig’e çıkan takım, 5 sezon gibi kısa bir sürede elde ettiği bu başarıyla adeta destan yazdı. Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı’ya göre Akhisar’ın Spor Toto Süper Lig’e yükselmesi tesadüf değil. Akhisar Belediyespor’un bu başarısının Türk Futbolu adına bir tez çalışması olabileceğini söyleyen Başkan Hızlı “Şampiyonluk coşkusunu hep birlikte yaşıyoruz. Bu başarı aynı zamanda omzumuza ciddi sorumluluklar yükledi. Hedefimiz bunları

T

he leader of Bank Asya 1st Division Akhisar Belediyespor is celebrating its move to the Turkish Super League. Everyone in Akhisar, a borough where only 160 thousand people live, is celebrating the team’s big achievement and the fact that the football team is the only Aegean region team who will compete in the Super League next season. The team, which will be playing in the Super League for the first time in its 42 year history, has made history by getting to the big league in just 5 years. According to Akhisar Chief Magistrate Salih Hızlı, the team’s success is not a coincidence. Hızlı, who said that this success story could be a thesis for Turkish football, said “We are celebrating our championship all

Mayıs - Haziran‘ 12

Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı


90 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

layıkıyla yerine getirmek. Süper Lig’de kalıcı olmak istiyoruz. Futbolda elde etiğimiz bu başarıya diğer spor dalarına da yayıp, Akhisar’ı bir spor kenti haline getirmek istiyoruz. Akhisar çok köklü ve spor kültürü olan bir kent. Dolayısıyla bu başarıyı yadsımamak lazım. Öyle zannediyorum ki Süper Lig’e yükselmemiz mevcut birikimin eseri. Bu birikimin farkına varınca başarı da kendiliğinden geldi. Şampiyonluğumuz önce Akhisarımıza sonra da Ege bölgemize ve ülkemize hayırlısı olsun” dedi. Akhisar Belediye Başkan Yardımcısı Latif Çakmak da Akhisar Belediyespor’un başarısının arkasında Akhisar halkının olduğunu belirterek, “Süper Lig’e çıkmak bizim açımızdan büyük bir başarı. Bu sadece spor kulübünün değil kentin de Süper Lig’e çıkması anlamına geliyor. Geçmişte Türkiye’nin değişik yerlerinde ilçe takımları Süper Lig’e çıktı ancak bizim başarı öykümüz hepsinden çok farklı. Herkes kendi üzerine düşen görevi

together. This success has also given us serious responsibilities. Our goal is to fulfill all these responsibilities to the best of our abilities. We want to stay in the Super League. We want to extend this success to other sports and make Akhisar a sports city. Akhisar is a city with a deep rooted sports culture and I believe our entry into the Super League is the result of this accumulation. Success came naturally after we acknowledged this accumulation.” Akhisar Assistant Chief Magistrate Latif Çakmak, who said that the success came from the support of the locals,

added “Our move to the Super League is a very big success for us. This means that not only our team but our entire town is now in the Super League. In the past, other boroughs from all over Turkey moved up to the Super Leagues but our success story is different from all of them. Everyone did their part and everyone supported the team.”

Hamzaoğlu: Stability is key for success Coach Hamza Hamzaoğlu, who was a big factor in the team’s success, said that they aimed to keep the team intact for the new season. Hamzaoğlu,

Süper Lig Yolculuğu 2007-08..... 3. Lig 2. Grup’ta ikinci olarak 2. Lig’e çıktı 2008-09..... 2. Lig 2. Klasman Grubu’nda beşinci oldu 2009-10..... 2. Lig Yükselme Grubu’nda ikinci olarak 1. Lig’e çıktı 2010-11..... 1. Lig’i 14. sırada bitirdi 2011-12..... 1. Lig’de şampiyon oldu


Hamzaoğlu: Başarı için kadroda istikrar şart Akhisar Belediyespor’un başarısında en büyük paya sahip isimlerden biri olan teknik direktör Hamza Hamzaoğlu, yeni sezonda kadro istikrarını korumayı amaçladıklarını söyledi. Elde edilen başarının tümüyle bir ekip işi olduğunu dile getiren Hamzaoğlu, “Yöneticisi, futbolcusu, teknik heyeti ve taraftarıyla bütünleşerek bu noktaya geldik. Ancak asıl zorluk bundan sonra başlıyor. Ligde kalıcı olmak için çok dikkatli hareket edeceğiz.

Kadroda çok fazla değişiklik yapmak niyetinde değiliz. Kilit noktalara yapılacak takviyelerle güçlü bir ekip oluşturacağımıza inanıyorum” dedi.

Süper Lig’e süper gelir Bank Asya 1. Ligi’ni şampiyon olarak bitirerek Süper Lig’e yükselen Akhisar Belediyespor’un kasasına yeni sezonda yaklaşık 30-35 milyon TL girecek. Naklen yayın geliri, isim hakkı, forma reklamı ve hâsılat girdiklerinden oluşan söz konusu rakam, bu sezon harcamalar konusunda son derece titiz davranan yönetimin de eline büyük ölçüde rahatlatacak.

Super income in the Super League Akhisar Belediyespor, who qualified for the Super League as champions, will receive 30-35 million TL in the new season. This number, which includes live broadcast fees, advertisements on team uniforms and ticket sales, will greatly help the management which is careful about expenditures.

Mayıs - Haziran‘ 12

yaptı. Akhisar’ın arkasında tüm Akhisarlıların desteği var” diye konuştu.

who spoke about the importance of teamwork, added “We got to this point because our players, managers and supporters united. But the real hardship comes now. We will act very carefully to be able to remain in the Super League. We don’t intend to many any big changes in the roster. I believe that we will build a strong team by transferring players to key positions.”

91 Manisa Turizm

Belediye Başkanı Salih Hızlı Akhisarspor Başkanı Hüseyin Eryuksel


OTELLER / HOTELS

SPİLOS HOTEL Keçiliköy Mahallesi Mimar Sinan Bulvarı No: 288/A MANİSA Tel: +90 236 233 25 65

EGAYİD APART OTEL Yunus Kızılkan Cad. No:18 Adala/Salihli MANİSA Tel: +90 236 732 28 56

BERRAK OTEL Zafer Mahallesi Belediye Caddesi : 59 Salihli MANİSA Tel: +90 236 713 14 52

Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

92

GRAND MİRANDA HOTEL Demirci Yolu 2. km No :156 Taytan-Salihli MANİSA Tel: +90 236 739 21 80

TE-KAP URGANLI KAPLICALARI Turan Mah. 7 Eylül Yolu No:23 Kat:7 Belediye binası 7.Katı Turgutlu MANİSA Tel: +90 236 313 70 17

OREKO OTEL Mimar Sinan Bulvarı 1. Cadde No:51/A Kuşlubahçe- MANİSA Tel: +90 236 502 11 11

BÜYÜK SARUHAN HOTEL Nusret Köklü Cad. No:1 Laleli - MANİSA Tel: +90 236 233 02 72

ARMA HOTEL Yarhasanlar Mah. 8 Eylül Caddesi No:14 MANİSA Tel: +90 236 231 19 80

ANEMON HOTEL Mimar Sinan Blv Kuvai Milliye Anıt Mevkii No:284/A 45030 MANİSA Tel: +90 236 233 41 41

PALM CİTY HOTEL Ulucamii Mah.374 Sk.NO:82 TÜRKİYE/MANİSA/AKHİSAR Tel: +90 236 412 12 20

BSS BORAY İNŞ. ELEK. TURİZM MAK. TİC A.Ş. Mustafa Çapra Cad.No:11 MOSB Merkez - MANİSA Tel: + 90 236 213 00 84

ÇİMBETON PREFABRİK YAPI ELEMANLARI A.Ş. OSB 2. Kısım Gaziler Cad. D:4 Merkez - MANİSA Tel: +90 236 233 20 74

İNCİ AKÜ SAN. A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi 2. Kısım Gaziler Caddesi No:6 MANİSA Tel:+ 90 236 233 25 10

İNDESİT COMPANY BEYAZ EŞYA A.Ş. OSB II. Kısım MUSTAFA KEMAL BLV. NO.4-6 MANİSA Tel: + 90 236 226 15 00

KLİMASAN KLİMA SAN. A.Ş. Manisa Org. San. Bölgesi, Cumhuriyet Cad. No.1 –45030 MANİSATel: +90 236 236 22 33

POLİNAS PLASTİK SA. TİC. A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi Cumhuriyet Cad. No: 2-26 MANİSA Tel:+90 236 226 22 00

TEX MEX BOSTANLI Cengiz Topel Cad. No:32/B Bostanlı / İZMİR Tel: +90 232 362 80 02 www.texmex.com.tr

SİPİL İNŞAAT PLASTİK SA. TİC. A.Ş. M.O.S.B. 4.KISIM O.S.B. 405. CD. NO:1 MANİSA Tel: +90 236 444 77 45

TELESET ELEKTRİK SAN. TİC. A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi, Cumhuriyet Bulvarı, 45030 MANİSA

Tel: +90 236 233 53 13

YONCA GIDA SAN. TİC. A.Ş. Organize Sanayi Bölgesi 45030 MANİSA

Tel: +90 236 233 25 20 RESTAURANTLAR / RESTAURANTS

DOV BOUTİQUE OTEL

MY CADDE DÖNER RESTAURANT

75. Yıl Mahallesi 5375 Sokak (Bankalar Cadddesi) No:11/A

1. Anafartalar Mh., Mustafa Kemal Paşa Caddesi 26, 45010

MANİSA Tel: +90 236 302 02 52

MANİSA Tel : +90 236 234 8090

OSB FİRMALARI

BIANCHI BİSİKLET SAN. A.Ş. OSB III. Kısım AHMET TÜTÜNCÜOĞLU CD. NO:1 MANİSA Tel : +90 236 213 00 45

TAŞLIGERE RESTAURANT Badınca Köyü Taşlıkahve Mevki ALAŞEHİR / MANİSA Tel: + 90 236 654 80 30


93 Manisa Turizm MayÄąs - Haziran‘ 12


94 Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

FOUR SEASON RESTAURANT

ÇİÇEKÇİLİK/ FLORICULTURE

Kenan Evren Sanayi Sitesi Bankalar Caddesi Esnaf Sanatlar

EKER ÇİÇEK SALONU

Kooparatifi MANİSA Tel: +90 236 233 80 88

Tevfikiye mh. Doğu cd. 101/A MANİSA

KULA NAMLI RESTAURANT

Tel :+90 236 239 58 90

4 Eylül Mah. Yunus Emre Cad. No :113/1 KULA - MANİSA

LALEZAR ÇİÇEKÇİLİK

Tel:+ 90 236 816 22 33

Belediye Cad. No:115 SALİHLİ-MANİSA

ARMA RESTAURANT

Tel: +90 236 713 76 22

Nusret Köklü Cad. 1 MANİSA

ÖZDEMİR ÇİÇEKÇİLİK

Tel: + 90 236 233 0272

Utku Mahallesi İzmir Caddesi No:30 MANİSA

ULUPARK RESTAURANT

Tel: + 90 236 232 31 71

Mimarsinan Mah. Alçıtepe Cad. Manisa

ÖZENDİ ÇİÇEKÇİLİK

Tel: +90 236 231 4224

Yeni Mah. 6.Jandarma Karakolluğu Yolu Üzeri No:133

ÖZEL VE DEVLET HASTANELERİ / PRIVATE HOSPITALS

Kırkağaç Tel : +90 236 588 13 48

ÖZEL GRANDMEDICAL HOSPITAL

ÜLKÜ ÇİÇEKÇİLİK

Güzelyurt Mahallesi 19 Mayıs Caddesi No:4 MANİSA

Mimar Sinan Mah. Akkuş Sokk. No:1/D MANİSA

Tel:+90 236 302 02 02

Tel: +90 236 239 55 53

ÖZEL SEKİZ EYLÜL HASTANESİ

AÇELYA ÇİÇEK EVİ

Sakarya Mah. 1115 sk. No: 4 MANİSA

Manisa Merkez, İbrahim Gökçen Bulv. 70/B MANİSA

Tel: +900 236 231 4611

Tel : +90 236 238 5456

MANİSA ÇOCUK VE DOĞUM HASTANESİ

YASEMEN ÇİÇEKÇİLİK

Sakarya Mh., 45020 MANİSA

Atatürk Cad. No:24 SALİHLİ-MANİSA

Tel: +90 236 444 6774

Tel: + 90 236 714 18 95

UNİVERSAL HOSPITAL MANİSA

EMRE ÇİÇEKÇİLİK

Merkez Efendi Mah. 3917 Sok. No: 11/A MANİSA

Manisa Merkez, İbrahim Gökçen Bulv. 70/B, MANİSA

Tel: +90 236 237 40 16

Tel: + 90 236 238 5456

PASTANELER / PATISSERIES

HEDİYELİK EŞYA VE HATIRA / COMMERATIVE AND GIFT

HİLAL PASTANELERİ

AKSAKAL KUYUMCULUK

Ayni Ali Mh., 45020 MANİSA

Uzunçarşı Dr. Sadık Ahmet C. 26 MANİSA

Tel:+90 236 238 5872

Tel: + 90 236 231 35 87

VENEV PASTANESİ

ALTINBAĞ KUYUMCULUK

Ayni Ali Mh. 45020 MANİSA

Havuzluçarşı G.O. Paşa C. 41/B MANİSA

Tel : +90 236 233 77 22

Tel: + 90 236 237 54 90

HALE PASTANELERİ

ALTINMAR KUYUMCULUK

Cumhuriyet Mah. Atatürk Cad. SALİHLİ - MANİSA

Utku M. 8 Eylül C. 4/A MANİSA

Tel: +90 236 714 56 66

Tel: + 90 236 238 38 86

CEREN KUYUMCULUK Anafartalar M.Kemalpaşa C 19 MANİSA Tel: + 90 236 231 02 34


MİNİ HOTEL MİNİ HOTEL

DÖRTTEPE ŞARAPLARI

1397 Sok. No:10 Kahramanlar/İZMİR Tel: +90 232 441 58 84 +90 232 441 58 71 Faks: +90 232 441 58 85

Koldere Kasabası Saruhanlı / MANİSA Tel: +90 236 366 16 66 Fax: +90 236 366 17 47 www.yucelvineyards.com

SNS FUARCILIK LTD. ŞTİŞair Eşref Bulvarı No:81 K:4 D:5 Alsancak / İZMİR Tel:+90 232 465 08 89 Manisa Belediyesi Fuar Merkezi 2. Anafartalar Mh. Halil Erdoğan cd. MANİSA Tel:+90 236 237 27 72 info@dekorstand.com info@snsfuarcilik.com.tr www.dekorstand.com www.snsfuarcilik.com.tr

YAVAŞLAR KUYUMCULUK

MANİSA ZAFER DERSHANESİ

Manisa Pelin Kuyumculuk - Yurt Kuyumculuk Saruhanlı / MANİSA Tel: +90 236 232 28 28 Tel: +90 212 603 06 06 www.yavaslar.com

Dumlupınar Cad. Utku Mah. No: 8 (Postahane Sokağı) MANİSA Tel: 0 236 232 12 26 0 236 232 12 27 Faks: 0 236 232 25 65 www.zaferdershaneleri.com.tr

1 YILLIK ABONELİK 60 TL

ADIMA FATURA EDİNİZ

Tarih:

ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ

/

/ 20..........

GÖREVİ

ADRESİ

ŞEHİR

ÜLKE

POSTA KODU

TELEFON VERGİ NO

....... Yıllık abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım hesabına havale ettim. Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz. ABONE TELEFON

(0232) 463 75 40

ABONE FAX

(0232) 421 92 24

E-MAİL

bilgi@renklikalem.com.tr

HAVA DURUMU

WEATHER CONDITION

Manisa; makroklima Akdeniz iklim şartları altındadır. İlin kuzeydoğusu Akdeniz iklimi ile karasal iklimin geçiş noktasında yer alır. Yıllık sıcaklık ortalaması 16.8 °C olup en sıcak ay olan temmuz ortalaması 34.4 °C ve en soğuk ay olan ocak ayı ortalaması 3.0 °C’dir. Yıllık yağış ortalaması 740 milimetre ile yarı kurak bir karakter taşımaktadır.

Manisa is under macroclimate Mediterranean climate conditions. Northern-east part of the province is on transition point of Mediterranean climate and continental climate. Annual temperature average is 16.8 °C and temperature average of the hottest month, July, is 34.4 °C and temperature average of the coldest month, January, is 3.0 °C. Annual precipitation average is 740 millimetres and the province has a semi-arid climate character.

Mayıs - Haziran‘ 12

VERGİ DAİRESİ

E-MAIL

FAX

95 Manisa Turizm

KURUMU

AD,I SOYADI


Mayıs - Haziran‘ 12 Manisa Turizm

96

BULMACA




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.