Yıl : 1 Sayı : 2 Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa’nın Kırmızı Altını
SALİHLİ KİRAZI
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
1
2
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
3
İl Tarım Müdürlüğü Dergisi
40 Tarım-Turizm-Ticaret kenti: Salihli 14 Manisa’nın kırmızı altını:Kiraz
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2011 Yıl:1 Sayı:2 İmtiyaz Sahibi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü Adına; Ömer ÇELİK Tarım İl Müdürü
Danışma Kurulu Prof. Dr. Ali ÜNAL Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ Prof. Dr. Rıza AVCIOĞLU Prof. Dr. Ferit TURHANLI
Yazı İşleri Müdürü Mehmet AYDIN Çiftçi Eğt. ve Yay. Şb. Müd.
Yayın Kurulu Şener UYSAL Mustafa ÇELİK Engin KURT Salim ARI Osman KALPAK Halil AYKIR Erkan MUTLU
Yayın Koordinatörü Nedim ZURNACI Ziraat Mühendisi Enformasyon Levent TEKDEMİR Rıfat AYDIN Niyazi SOYKAN
Yazışma Adresi II. Anafartalar Mh. 1513 Sk. No:16 MANİSA Tel: 0 236 231 46 05 Fax:0 236 231 46 42 www.manisatarim.gov.tr manisatarim@gmail.com
4
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
46 Salihli kirazı tescillendi
18
Ziraat Odası’ndan danışmanlık hizmeti
30
Manisa’da kiraz yetiştiriciliği
50
Her yönüyle kiraz
62
Salihli’de Kırsal Kalkınma Yatırımları
64
Poyrazdamları: Modern tarım ve hayvancılığa örnek
70
Kiraz sineği
76
Kuru üzüm cenneti
78
Domates güvesi
İÇİNDEKİLER
90 Bu köyde her şey ogranik! Tekelioğlu Köyü Bağ küllemesi 88
Ajans Başkanı Özer KESTANE
72 Çilek yetiştiricilği
84
Bağ mildiyösü
86
Pestisitler ve etkin kullanımı
102
Yüksek verimli süt keçilerinin beslenmesi
108
Çiğ sütte hijyen kalitesinin arttırılması
110
Yayın Koordinatörü Sibel HEKİMOĞLU Haber Merkezi Ceyda ADAR Çiğdem ASKERİ COŞKUN Ferzan YAPKUÖZ Grafik Tasarım Yeşim AYAN Rahşan AKSOY Sırma AYDIN Reklam Direktörü Güliz İLGEN Reklam Koordinatörü Rasim MUTLU Abone Sorumlusu Melda HİÇDURMAZ
Monilya hastalığı
112
Zeytin güvesi
114
Tarla faresi mücadelesi eğitim ve uygulamaları
116
Tarım Bakanlığından çiftçilere desteklemeler
RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti. 1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr bilgi@renklikalem.com.tr
Yayın Türü: Yerel, Baskı Yeri: Gülermat Matbaacılık Ltd. Şti. Meriç Mah. 5619 sokak No:6 Çamdibi Bornova-İZMİR 0 (232) 433 61 33 Baskı Tarihi:
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
5
Ömer ÇELİK Tarım İl Müdürü
Merhaba değerli dostlar. Bu sayımızda sizlere ilimizin genel tarımsal yapısı hakkında bilgiler, kiraz üretimi konusunda yaptığımız çalışmalar ve Manisa’nın ülkemizin kiraz üretiminde geldiği nokta hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.
ken günümüzde kiraz da Manisa ile özdeşleşmiştir. Kiraz üretimi son yıllarda ilimizde üretimi yapılan önemli tarımsal faaliyetler arasındadır. İlimizde, Müdürlüğümüz kayıtlarına göre 6.245 çiftçimiz kiraz üretimi yapmaktadır.
İlimizin yüzölçümü 13 milyon 485 bin dekar olup, işlenebilir tarım arazisi varlığı 5 milyon 152 bin dekardır. Toplam tarımsal alanların % 39,2’si sulanabilir durumdadır. İl genelinde Müdürlüğümüze kayıtlı 71 bin 600 tarım işletmesi bulunmakta olup, bu işletmeler genel olarak Türkiye genelinde olduğu gibi parçalı arazi yapısına sahiptir. Tarım işletmelerinin kullandıkları arazilerin yaklaşık % 68’i 20 dekar ve daha küçük parsel büyüklüğüne sahip olup, ancak % 2,4’ü 100 dekardan büyük parsele sahiptir.
Yapılan teknik çalışmalar, dağıtılan fidanlar sonucunda 2002 yılında 2 bin 700 hektar olan kiraz alanı, 9 bin 500 hektara ulaşmış ve bu rakamlarla Manisa, kiraz alanları açısından Türkiye’de 1.sıraya yükselmiştir.
Manisa bir sanayi ili olmasının yanında, geniş bitkisel ve hayvansal ürün yelpazesi ile Türkiye tarımında çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de üretimi yapılan önemli kültür bitkilerinden kuru ve yaş üzüm, zeytin, pamuk, tütün, kiraz ve hububatlar en önemli ürünlerdir. İlimizde 1 milyon 240 bin dekar ekim alanı ile en fazla ekimi yapılan ürün olan buğdayın üretim değeri 168 milyon 700 bin TL olmasına rağmen 944 milyon TL üretim değeri ile sultani çekirdeksiz üzüm 1. sırayı almaktadır. Önceleri Manisa ile özdeşleşmiş bazı ürünlerin başında çekirdeksiz kuru üzüm, tütün ve zeytin gelir-
6
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
2002 yılında ilimizde 750 bin 300 adet meyve veren kiraz ağacı mevcudu bulunurken bugün 1 milyon 750 bin meyve veren yaşta kiraz ağacımız vardır. Ayrıca 1 milyon 375 bin henüz meyve vermeye başlamamış yaşta kiraz ağacı mevcudumuzun bulunduğunu da belirtmek gerekmektedir. 2002 yılından bugüne kadar uygulanan İl Özel İdare ve Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakfı kaynaklı projeler ile ilimizde yaklaşık 1 milyon adet kiraz fidanı toprakla buluşturulmuştur. Uygulanan projeler neticesinde Gördes, Demirci, Selendi ilçelerimizde kiraz yetiştiriciliği oldukça yaygınlaşmıştır.
Salihli Kirazı Başka yörelerde çapı 26–28 mm. olan “0900 Ziraat” çeşidi kirazlar, Salihli İlçemizde Allahdiyen Köyü’nün kendine özgü havası ve toprak yapısı nedeniyle Salihli Kirazı’nın çapı 32 mm.yi geçmektedir. Bu irilik özelliğine dolgun ve etli, parlak kırmızı rengi ve uzun süre dayanıklı olması eklenince iç ve dış
pazarda “marka” olarak Salihli Kirazı haklı olarak ün yapmıştır. Gerek literatürde ve gerekse halk arasında uzun yıllardan bu yana “Salihli Kirazı” olarak bilinmesi ve böyle tanınması sebebiyle adı ‘Salihli’ ilçemiz ile özdeşleşmiştir. Ayrıca ilimiz kiraz için uygun olan iklimi ile ülkemizde en erken kiraz üretiminin gerçekleşmesine olanak sağlamaktadır. Mevsimin ilk kirazı ilimizden sofralara ulaşmaktadır.
mizden yapılan 40 bin ton kiraz ihracatı, ülkemiz kiraz ihracatının % 66’sına tekabül etmektedir.
Merkez ilçede Sancaklıbozköy yöresi; Turgutlu’da Dağmarmara; Salihli’de Allahdiyen; Alaşehir’de Uluderbent; Selendi’de Pınarlar; Gördes’te Kabakoz, Efendili; Demirci’de Minnetler, Yarbasan bölgelerinde kiraz üretimi yoğunlaştığından, hasat döneminde kurulan alım merkezleri ile kirazlar yüksek fiyatlarla satılmaktadır. Bu üretim merkezlerinin topoğrafik ve ekolojik özellikleri nedeniyle, hasat nisan ayından başlayıp temmuz ayının sonuna kadar devam etmektedir. Bu ilk üretimin getirdiği avantaj kiraz ticareti yapan firmaların çiftçimizin ayağına kadar gelmesini sağlamıştır. Bu ilgi ve pazar neticesinde Merkezde Sancaklı Bozköy beldemizde ilk kiraz borsası kurulması için çalışmalar başlatılmıştır.
Önümüzdeki yıllarda bu artışın daha da hızlanacağı öngörülmekte, bu amaçla Müdürlüğümüz çiftçilerimizin eğitimine öncelik vermektedir. 2002 yılından bugüne kadar çeşitli ilçelerimiz ve köylerimizde kiraz yetiştiriciliği vb tarımsal konularda 5 gün ya da daha uzun süreli olarak açılan 344 adet çiftçi kursuna 13 bin150 çiftçimiz katılmış ve sertifika almaya hak kazanmıştır. Yine bu eğitim çalışmalarının bir parçası olarak “Manisa Tarım ve Gıda” Dergisi 2011 yılı itibarı ile yayınlanmaya başlamıştır. Dergimizin dağıtımı Müdürlüğümüz aracılığıyla tüm ilçe, kasaba ve köylerimize, Tarım Bakanlığı başta olmak üzere 80 ilin Tarım İl Müdürlüklerine, Ticaret ve Sanayi Odalarına, Ziraat Odalarına, Ticaret Borsalarına ücretsiz olarak yapılmaktadır. Ayrıca dergimiz Müdürlüğümüzün resmi internet sitesinde e-dergi olarak ta yayınlanmaktadır.
İlimizden yapılan kiraz ihracatı da önemli miktarda artış göstermiştir. 2002 yılında 15 bin 570 ton olan ilimizden yapılan kiraz ihracatı 2010 yılında 40 bin 700 tona yükselmiştir. Ülkemizden 2010 yılında 60 bin ton kiraz ihraç edilmiştir. İli-
İhracatımızın bu kadar artmasının ana sebebi olarak ilimizde özellikle Alaşehir ilçemizde yaş meyve ve sebze işleyen sanayi tesisleri sayısının artması, Manisa’da gümrükleme işlemlerinin olması ve ihracata yönelik kiraz üretiminin yapılması gösterilebilir.
Üreticilerimizin, tarımla uğraşan tüm çalışanların bereketli bir üretim sezon geçirmesini dilerim. Hoşça kalın.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
7
MANİSA’DA TARIM
2003’ ten bugüne
Manisa tarımında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ
büyük değişim yaşandı Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ, Manisa tarımında 2003 yılından günümüze kadar meydana gelen değişimler, atılımlar ve sektöre yönelik yapılan yatırımlarla ilgili “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi”ne özel demeç vererek önemli değerlendirmelerde bulundu. Yayın hayatına 2011’de başlayan “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi”ne başarılar diledi. Devletin, gerek Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı yatırımlarıyla, gerekse Valilik İl Özel İdaresi ve Sosyal Yardımlaşma kaynaklarıyla her zaman çiftçinin ve üreticilerin yanında olduğunu ifade eden ARINÇ, yapılan çalışmalar hakkında şu bilgileri verdi; “Manisa’da 2003 - 2010 döneminde, Sosyal yardımlaşma ve Dayanışma fonu kaynakları ile Özel İdare bütçesi kaynakları kullanılarak yaklaşık 10 milyon adet, başta zeytin fidanı olmak üzere çeşitli meyve fidanlarının dağıtımı yapılarak dikimi sağlanmıştır. Manisa İli genelinde bugün itibariyle zeytin ve kiraz alanları iki katından fazla artmış, sofralık zeytin ve kiraz üretiminde Türkiye’nin 1. sırasına yükselmiştir. İl Özel İdaresi kaynaklarından uygulanan projeler için 6,7 milyon TL, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu kaynaklarından uygulanan projeler için ise 15,9 milyon TL harcama yapılmıştır. 2003 – 2010 yıllarında İlimizde tüm hayvansal üretim ve yem bitkileri ekilişlerine, prim ödemeleri ile üretilen tarımsal ürünlere ve çiftçimizin üretimde kullandığı mazot ve gübreler ile gerek toprak analizi, gerekse her geçen gün önemi artan organik üretimlere 700 milyon TL. karşılıksız destekleme ödemesi yapılmış-
8
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
tır. Manisa’da 2003 - 2010 dönemi içerisinde Kooperatif desteklemeleri ile 47 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifimize üye olan 3523 çiftçimize, 7660 adet damızlık özellikte gebe düve dağıtılmış ve hayvanların barınacağı modern ahırların da yapımı sağlanmış olup, diğer taraftan bu kooperatiflerimizin işletme binaları ile süt toplama merkezlerinin inşaatları da tamamlanmıştır. İnşaatlar ve hayvan bedelleri olarak bu kooperatiflerimize 39 milyon TL. kredi desteği sağlanmıştır. 2004 yılında 100 ton/yıl kapasiteli salamura zeytin tesisi, 2007 yılında da 40 ton/gün kapasiteli zeytinyağı fabrikası, 875.535 TL. kredi desteğiyle üreticilerin hizmetine kazandırılmıştır. Devletimizin verdiği bu kredi destekleri sayesinde bugün Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerimiz çalışmalarını modern tarım tekniklerine göre daha yüksek verim alarak sürdürmektedirler. Tarım Ve Köyişleri Bakanlığının son yıllarda üreticilere sağladığı önemli bir destek de “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı”yla yapılan desteklemelerdir. Manisa’da “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı” kapsamında ekonomik yatırımlarda 95 adet tesis projesi tamamlanmıştır. Yatırım tutarları toplamı 33.215.000 TL. olan bu projelere toplam 17.250.000 TL. hibe ödemesi yapılmıştır. Makine ve ekipman alımlarının desteklenmesi ile 1.182 Makine ve ekipman için 7.250.000 TL. hibenin üreticilerimize ödemesi yapılmıştır. Bugün Manisa’mızda bu desteklemelerle açılan, tarıma dayalı tesislerde hem istihdam alanı sağlanmış, hem de tarımsal üretimin sağladığı hammadde daha modern makinelerle işlenir hale gelerek tarımsal ihracata
önemli katkı sağlamaktadır. Makine ve ekipman desteklemeleri ile de çitçilerimiz, günümüzün modern yetiştiricilik tekniklerine uygun, temiz ve kalıntısız tarımsal üretim yapabilmektedirler. 2003 yılından bugüne kadar Tarım İl Müdürlüğümüzce uygulanan projelerle, yapılan yatırımlar ve karşılıksız desteklemeler ile 786,1 milyon TL. destekleme tutarı Manisa tarımının hizmetine sunulmuştur. Öte yandan Manisa İl Özel İdaresi tarafından 2003–2010 döneminde 31 adet hayvan içme suyu göleti yapılmış ve bu göletler için 223.200 TL. kaynak kullanılmıştır. Yapılan 13 adet sulama göleti ve damla sulama tesisi için ise 1.550.000 TL. kaynak kullanılmış ve 11.500 dekar tarımsal alanda damla sulamaya geçilmiştir. İl Özel İdaresi ve DSİ tarafından gerçekleştirilen çalışmalar ile uygulanan sulama projeleri için yapılan harcama miktarı 2,09 Milyon TL dir. DSİ tarafından 2003-2010 yılları arasında yapımı tamamlanan gölet çalışmalarıyla, 1.420 dekar alan damla sulamaya ve 3.070 dekar alan sulamaya geçmiştir. 11.500 dekar alanda taşkınlardan korunmak için çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların toplam maliyeti ise 314.180.000 TL dır. Akhisar –Gördes Projesi Gördes Barajı İnşaatı İlimize yapılan büyük bir yatırım olup, 14.806 hektar arazinin sulanması ve İzmir İline yılda 59 hm3 içme suyu temini sağlanacaktır. Baraj inşaatı tamamlanmış ancak enjeksiyon çalışmaları 2011 yılında devam edecektir. Tamamlanan diğer projeler Manisa Kula Göleti, Manisa Merkez Yuntdağı Köseler Göleti ve Sulaması, Aşağı Gediz Projesi Gediz Yandereleri Islah çalışması, Manisa Kırkağaç Bakır Göleti ve Sulaması İnşaatı, Aşağı Gediz 2. Merhale Projesi-Alaşehir Sulaması Şebeke Yenilenmesi projeleridir. DSİ tarafından 2011 yılında da planlama ve proje yapım işleri devam etmektedir. 2. Bölge Gölsu Manisa İli Projeleri Planlama
Mühendislik Hizmetleri 1. Kısım, Manisa Akhisar Gürdük Barajı ve Sulaması Planlama Mühendislik Hizmetleri, Manisa Merkez Sarma Barajı ve Sulaması Planlama Mühendislik Hizmetleri, Manisa Akhisar-Gördes Sağ Sahil Sulaması Proje Yapımı, Güneşli Sulaması Proje Yapımı, Manisa Gördes Çiçekli Göleti Sulaması Proje Yapımı, Manisa Yeşilkavak Barajı Proje Yapımı planlanmış ve toplam 9.550.000 TL. keşif bedeli belirlenmiştir.
hekim, çiftçilerimize tarımın yeni tekniklerini öğretmekte, birim alandan daha yüksek ve kaliteli ama aynı zamanda kalıntısız tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde üreticilere yol göstermektedirler. Bunlara ek olarak bu yıl Mayıs ayında Manisa’mızda 65 personelin daha görev yerleri olan köylerde görevlerine başlamasıyla birlikte Manisa ve ilçelerine bağlı köylerden tarımsal konularda hizmet alamayan bir köy bile kalmayacaktır.
Sulama projeleri ile ürün deseninde değişiklikler olmaktadır. Örneğin Merkez Yuntdağı yöresi gibi buğday, arpa, tütün tarımı yapılan yerlerde meyvecilik artmış, çilek yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır. Damla sulama projeleri ile su tasarrufu sağlanmış ve kullanılan su miktarı yarıdan daha aza düşmüştür. Çilek yetiştiriciliğinde Merkez Osmancalı’da 220 dekar, Ortaköy’de 16 dekar, Karaahmetli’de 15 dekar, Sarıalan’da 5 dekar, Bağyolu’nda 40 dekar, Üçpınar’da 20 dekar olmak üzere toplam 316 dekar alanda üretim yapılır hale gelmiştir. Bu sayede Yuntdağı bölgesi köylerine alternatif üretim olarak çilek üretimi benimsetilmiş olup çiftçilere büyük girdi sağlamaktadır” dedi.
İlimizde ziraat mühendisi ve veteriner hekimlerin istihdam edildiği kasaba ve köylerde somut bir şekilde tarımsal ürünlerde artış gözlemlenmiş, yeni alternatif ürün çeşitleri, yerleşim yerinin sosyal sorunlarının çözümlenmesi, tarımsal üretim kooperatiflerinin sayıca artması, bitki hastalık ve zararlılarıyla daha etkin ve bilinçli mücadele, toprak analizine dayalı gübreleme ve bahçe tesisi, hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelerin uygulanması, kadın çiftçilerin yetiştirilmesi ve daha birçok konuda etkin çalışmalar yürütülmüştür. Manisa tarımını daha ileriye götürecek bu çalışmalarda emeği geçen herkesi kutluyorum. Bu olumlu sonuçlar tabiî ki tesadüfî değildir. Özellikle Manisa çiftçisinin yeniliğe açık olması ve çalışkanlığı, yürütülen tarımsal proje ve programlara olan talebi ve bu talebin karşılanmasında Hükümetimizin yeterli kaynağı ayırması, bu tarımsal proje ve programların gerçekleşmesinde ve başarıya ulaşmasında önemli rol oynamıştır” dedi.
Tarımla ilgi tüm bu çalışmalarda en önemli faktörün, çiftçi ve üreticilerin modern tarım tekniklerini doğru olarak öğrenmeleri olduğunu ifade eden Bülent ARINÇ, “Başbakanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ın gönülden desteklediği, Tarım Ve Köyişleri Bakanlığımızın da 2007 yılında başlattığı “Tarımsal Yayımı Geliştirme Projesi” kapsamında 2500 köye 2500 ziraat mühendisi ve veteriner hekim görevlendirilerek çalışmalar başlatılmış ve Manisa’da 66 teknik personel köylerde görevlendirilmişti. 2011 yılına geldiğimizde ise bu rakam Manisa’da 127’yi, Türkiye toplamında 5000 leri bulmuştur ve yılsonunda bu rakamın 7500 olmasını hedeflemekteyiz. Bugün itibariyle Manisa’mızın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabalarında görev yapan 127 ziraat mühendisi ve veteriner
Bizler de “Manisa Tarım ve Gıda Dergisi” olarak, demeç talebimizi kabul ederek dergimizin bu sayısına verdiği güzel bilgilerden dolayı Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent ARINÇ’a teşekkür ediyor, Manisa tarımının gelişmesinde bugüne kadar gösterdiği ilgi ve çabalarından dolayı kendilerine minnettar olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
9
HABER
15 TARGEL personeli törenle köylerdeki görevlerine başladı
Manisa’nın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabalarında görev yapmak üzere 10 ziraat mühendisi ve 4 veteriner hekimle merkezde çalışacak 1 sosyolog, Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda yapılan imza töreniyle sözleşmelerini imzalayarak görevlerine başladılar. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, “Bakanlığımızın 2007 yılında başlattığı TARGEL (Tarımsal Yayımı Geliştirme) Projesi kapsamında 2500 köye 2500 ziraat mühendisi görevlendirilerek çalışmalar başlatılmış ve Manisa’da 66 teknik personel köylerde görevlendirilmişti. 2011 yılında ise bu rakam 127’yi buldu. Bugün itibariyle Manisa’mızın merkez ve ilçelerine bağlı köy ve kasabalarında görev yapan 127 ziraat mühendisi ve veteriner hekim, çiftçilerimize tarımın yeni tekniklerini öğretmekte, birim alandan daha yüksek ve kaliteli ama aynı 10
Manisa Tarım ve Gıda
zamanda kalıntısız tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde üreticilere yol göstermektedirler. İlimizde TARGEL personelinin istihdam edildiği kasaba ve köylerde somut bir şekilde tarımsal ürünlerde artış gözlemlenmiştir. Yeni alternatif ürün çeşitleri, yerleşim yerinin sosyal sorunlarının çözümlenmesi, tarımsal üretim kooperatiflerinin sayıca artması, bitki hastalık ve zararlılarıyla daha etkin ve bilinçli mücadele, toprak analizine dayalı gübreleme ve bahçe tesisi, hayvancılığın geliştirilmesine yönelik projelerin uygulanması, kadın çiftçilerin yetiştirilmesi ve daha birçok konuda etkin çalışmalar yürütülmüştür” diye konuştu.
Köylerdeki elimiz, gözümüzsünüz
Düzenlenen imza töreninde sözleşme imzalayacak personele de hitabeden Ömer Çelik, “Sizler, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimizin köylerdeki
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
elisiniz, gözüsünüz. Gerek bitkisel gerekse hayvansal konulardaki modern ve teknolojik gelişmeleri çiftçilerimize, üreticilerimize öğretecek, benimsetecek ve gerekirse ikna edecek sizlersiniz. 2011 yılının hem size hem de üreticilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Göreve yeni başlayan TARGEL personeline verilen eğitimlerden de bahseden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü; “Göreve yeni başlayan personelimizi, İl Müdürlüğümüzün yürüttüğü çalışmalara çabuk ve kolay intibak sağlamaları açısından 5 günlük eğitime aldık. Bu eğitimle şube müdürlüklerimizde yürütülen çalışmalar ve idari konular hakkında bilgi sahibi olmalarının yanı sıra görev yeri olan köylerde çiftçilerle kolay diyalog kurma, modern tarımsal teknikleri benimsetme adına şube müdürlerinin tecrübe ve deneyimlerini de öğrenmeleri sağlanmıştır.”
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
11
HABER
Torba Yasa’da kooperatifler de var Bakanlığımızca kredi kullandırılan tarımsal amaçlı kooperatiflerin muaccel hale gelen kooperatif ve ortakların borçlarının yeniden yapılandırılarak beş yıl süre ile taksitlendirilmesine dair 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı (1.Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 6111 sayılı Kanunun 17. Maddesi’nin 21. Fıkrası aşağıdaki açıklamalar doğrultusunda uygulanacaktır. • Taksitlendirmeden yararlanmak için borçlular ve/veya borçla ilgililer; 30.06.2011 tarihine kadar bağlı oldukları Tarım İl Müdürlüklerine müracaat ederek, taksitlendirme sözleşmesi düzenleyeceklerdir. Bu süre uzatılmayacaktır. Borcun hesaplanması, sözleşmelerin düzenlenmesi gibi Tarım İl Müdürlükleri ve banka şubesince yapılması gereken işlemlerden kaynaklanan gecikmeler zamanında müracaat eden borçluların haklarını ortadan kaldırmaz. İl müdürlüklerine müracaat kooperatifin ortağı tarafından veya ortaklar adına kooperatif tarafından yapılır. • Taksitlendirmeye esas borç miktarının hesaplanması ve tahsil şekli: Tarımsal Kooperatiflerin Yatırım Faaliyetlerine Yapılacak Devlet Yardımı Yönetmeliği ve Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmeliği’ne göre kullandırılan krediler için yapılacak hesaplama aşağıda belirtildiği şekil12
Manisa Tarım ve Gıda
de yapılacaktır. Bakanlığımızca 25.02.2011 tarihi itibariyle kredilere uygulanan faiz oranı %3’tür. Toplam bakiye anaparaya ödenmeyen ilk taksitin vadesinin başlangıç tarihinden 25.02.2011 tarihine kadar %3 faiz oranına göre hesaplanacak tutarın TEFE/ÜFE aylık değişim oranlarının yıllık toplamı dikkate alınarak hesaplanacak tutardan daha düşük olacağından faiz oranı %3 olarak uygulanacaktır. Bakanlıkça muacceliyet oluru (tahsil oluru) alınmış toplam bakiye anaparaya kredinin ödenmeyen ilk taksitin vadesinin başlangıç tarihinden 25.02.2011 tarihine kadar basit usulde yıllık %3 faiz uygulanır. Alacağa muaccel olduğu tarihten sonra ödeme yapılmış ise bu ödemeler düşülür ve yapılandırmaya esas toplam borç tutarı belirlenir. Belirlenen tutar 1,25 katsayı ile çarpılır ve bulunan tutar beşe bölünmek suretiyle yıllık ödenecek taksit tutarı hesaplanır. Taksitlendirmeye esas toplam borç tutarı = ((muaccel olan bakiye anapara + ödenmeyen ilk taksitin vadesinin başlangıç tarihinden 25.02.2011 tarihine kadar %3 faiz) – muaccel olduktan sonra yapılan ödemeler )) x 1,25 katsayı Tarımsal Amaçlı Kooperatiflere Kullandırılacak Kredilere İlişkin Yönetmeliğin değişikliği ile eklenen geçici maddeler ile yapılan taksitlendirmelerde hesaplama yapılırken düşülen muaccel olan anaparaya ilişkin tahsil edilmiş faizler bu kanun uyarınca yapılan hesaplamada
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
herhangi bir işlem görmeyecektir. Bu hesaplamada sadece muaccel olduktan sonra bir ödeme var ise bu ödemeler düşülecektir. Muacceliyet sebebi proje kapsamında elde edilen ürünleri kooperatife teslim etmemek veya canlı demirbaşları satmak gibi taahhüt ihlali gibi durumlarda muacceliyet tarihi ilk uyarının yapıldığı tarihtir. Taksitlendirme için yapılacak olan hesaplamada sözleşme faizinin uygulanması bu tarihten önceki ilk taksitin vade tarihi itibariyle yapılacaktır. Yapılan hesaplamalar sonucunda alacağa ilişkin yapılan ödemeler nedeni ile kooperatif veya ortakların ödemesi gereken tutar bulunmaması halinde ilgililerden herhangi bir ödeme talebinde bulunulmayacaktır. Kooperatif ve ortakların kanunun yayımı tarihinden önce yaptığı ödemelerin, yapılan hesaplamaya göre tespit edilen borç tutarından fazla olması halinde herhangi bir ret ve iade yapılmayacaktır. Peşin ödeme: Alacağın 30 Eylül 2011 tarihine kadar yapılandırmaya esas toplam borç tutarının tamamen ödenmesi halinde 1,25 katsayı uygulanmaz. İlimizde faaliyet gösteren, Bakanlığımızca kredilendirilen Tarımsal Amaçlı Kooperatifler, İl Müdürlüğümüze davet edilerek 01.04.2011 tarihinde saat 13:30 da toplantı düzenlenmiş ve ilgili kanunun uygulanması konusunda bilgilendirilmiştir.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
13
KAPAK KONUSU
Manisa’nın Kırmızı Altını
‘’KİRAZ’’ Anavatanı Anadolu ve Kafkaslar olan kiraz, ABD’den sonra en çok ülkemizde üretiliyor.
14
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
ÇINAR AYDOĞAN Ziraat Mühendisi Anavatanı Anadolu ve Kafkaslar olan kiraz, dünyada geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Ticari olarak yetiştiriciliğinin yapıldığı ülkeler sırasıyla ABD, Türkiye, Fransa, İtalya ve Almanya’dır. Türkiye, ABD’den sonra dünyanın en çok kiraz üreten ülkesidir. Dünyada kiraz üretimi yaklaşık 2 milyon ton-
dur. Ülkemiz yıllık 215 bin ton olan üretimin ancak % 20’una yakın bir kısmını ihraç edebilmektedir. Bunun da sebebi, üretimin büyük bir bölümü dış pazarın istediği standart ve kalitede olmaması ve döllenme biyolojisi açısından yaşanan sorunlar nedeniyle 0900 Ziraat çeşidinin veriminin düşük kalmasından dolayıdır.
Tablo 1.’de Ege İhracatçılar Birliği’nin Kiraz İhracat Raporu yer almaktadır. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Kiraz İhracat Raporu (01/01/2010-31/12/2010) Ülke Adı
Miktar (Kg)
Tutar (Dolar)
Moldovya
96.800,00
134.034,93
Almanya
5.681.555,00
19.168.849,58
Yunanistan
94.845,00
345.285,43
Bulgaristan
5.460.806,00
9.670.513,13
Finlandiya
37.200,00
117.637,74
İtalya
2.265.520,00
7.158.760,96
Hırvatistan
27.720,00
64.795,63
Rusya Federasyonu
1.100.276,00
1.277.081,86
Belçika
19.800,00
90.401,20
İsveç
510.360,00
1.795.403,74
Beyaz Rusya
18.600,00
42.246,50
Avusturya
314.260,00
949.862,87
Estonya
18.600,00
25.747,02
Hollanda
310.416,00
987.484,84
Romanya
13.365,00
19.591,73
Birleşik Krallık
266.419,00
836.718,63
Letonya
12.000,00
25.109,58
Irak
135.670,00
147.950,00
Ukrayna
2.522,00
2.017,60
Polonya
114.190,00
285.147,60
Sırbistan
1.790,00
955,68
Norveç
104.040,00
239.998,29
Genel Toplam
16.606.754,00
43.385.594,54
Tablo 1. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2010 yılı Kiraz İhracat Raparu Türkiye’de kiraz tarımının en yoğun yapıldığı iller sırasıyla; Manisa, İzmir, Bursa, Isparta, Afyon ve Çanakkale’dir.
Tablo 2.’den de anlaşılacağı gibi ülkemiz yıllık üretim miktarının % 20’si Manisa ilimize aittir. İlçe
Kapladığı Alan (da)
Üretim Miktarı (ton)
İlçe
Ahmetli
500
238
Merkez
Akhisar
2.200
622
Salihli
Alaşehir
3.000
1.185
Demirci
32.518
14.558
30
3
Gördes
5.000
893
Soma
Kırkağaç
200
117
Köprübaşı
105
22
3.300
240
Gölmarmara
Kula
Kapladığı Alan (da)
Üretim Miktarı (ton)
17.890
13.742
2.300
966
Sarıgöl
450
225
Saruhanlı
600
105
13.173
3.923
1.000
174
Turgutlu
12.500
6.000
TOPLAM
94.766
43.013
Selendi
Tablo 2. Manisa İli Kiraz Üretim Miktarı (2010) Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
15
Kuzey Yarım Küre Arz Takvimi
Mayıs
Haziran
Temmuz
Ağustos
ABD
İtalya
Türkiye Çizelge1. Kuzey yarım küre arz takvimi (tüm kiraz çeşitleri için)
Güney Yarım Küre Arz Takvimi
Ekim
Kasım
Aralık
Ocak
Arjantin
Şili
Güney Afrika
Yeni Zelanda
Avusturalya
Çizelge 2. Güney yarım küre arz takvimi (tüm kiraz çeşitleri için)
Anadolu birçok meyvenin olduğu gibi kirazın da kültürünün yapıldığı en eski yerdir. Bu yüzden Kuzey Anadolu Dağları ve Doğu Toroslar’da bol miktarda yabani kiraz türleri bulunmaktadır. 0900 Ziraat çeşidi; iri, sert ve tatlı meyve eti, çatlamaya dayanıklı meyvesi, uzun-yeşil sapı, yola ve muhafazaya dayanıklılığı ile dünyanın en önemli kiraz çeşitleri arasında yer almaktadır. Avrupa ülkelerinde Türk Kirazı imajı yaratan 0900 Ziraat çeşidimiz değişik ekolojilerde yetiştirildiği için derim süresi yaklaşık iki ay sürmektedir. Türkiye’de ilk önce Nisan ayının üçüncü haftası içinde Manisa Sancaklıbozköy’de başlayan hasat daha sonra İzmir Kemalpaşa, Denizli Honaz, Çanakkale Lapseki-Bayramiç, Sultandağı, Dereçine, Akşehir, Uluborlu, Senirkent, Niğde; K.Maraş (Andırın)’da devam etmekte ve Konya Hadim’de son bulmaktadır. Bu iki aylık hasat süresi dış pazarlarda ülkemize büyük bir avantaj sağlamaktadır. Dünya pazarında özellikleriyle haklı bir üne sahip kiraz çeşidimizin yetiştiriciliği açısından ekolojik isteklerine uygun olarak ülkemizde geniş bir coğrafya bulunmaktadır. Kaliteli ürün yetiştirildiği takdirde, ihracatı en kolay ürünlerin başında gelen kiraz yetiştiriciliğinin önemi ülkemizde iyi kavranmaya başlanmıştır. Bu bağlamda ülkemizin değişik akademik kuruluşlarında çalışmalar yapılmaktadır. Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından; bazı kiraz klon anaçlarının 6 değişik ekolojide performansları altı yıldan beri araştırılmaktadır. Gisela A 5, MaxMa 14, Weiroot 158, Mahalep SL 64, Mazzard F 12/1 ve Tabel (Edabriz) anaçları bu denemelerin kapsamında bulunmaktadır. Dölleme biyolojisi ve uygun çeşit seçimi sorunlarına ışık tutacak olan bu çalışmaların, dünya pazarındaki ihracat yüzdemizi arttıracağı şüphesizdir. 16
Manisa Tarım ve Gıda
Ülkemizde ilk hasat Manisa’nın merkeze bağlı Sancaklıbozköy Beldesi’nde yapıldığı için ihracatçı firmalarının sezona ilk başlangıç yeridir. Dolayısıyla erkencilik söz konusu olduğu için müstahsillerin kirazları diğer bölgelere nazaran daha fazla değer kazanmaktadır. Erkenciliğin bir diğer avantajı da Kiraz Sineği (Rhagoletis cerasi) yönündendir. Bilindiği gibi bu zararlı kiraz üreticisinin büyük korkusudur ve kesinlikle kontrol edilmesi gerekir. Çünkü zararlının bulaştığı meyvelerin pazarlanma şansı yoktur. Kışı toprakta pupa halinde geçiren zararlı, ilkbaharda pupalardan çıkış yaparlar. Kiraz ağaçlarındaki ergin yoğunluğu hava sıcaklığının 15 derecenin üzerine çıktığı dönemde (Mayıs sonları) başlar. Erginler bir süre beslendikten sonra çiftleşir ve dişi sinekler yumurtalarını, ben (kırmızı leke) düşmüş meyvelerin kabukları altına koyarlar, yumurtalardan çıkan larvalar meyve etinde beslenirler. Bu şekilde tüketici ifadesi ile kurtlu kiraz oluşur. Tedbiri alınmadığı takdirde zararı %80’lere ulaşabilir. Bulaşık meyvelerin pazarlama aşamasında fark edilmesi zordur. Biyolojik döngüsünde yılda 1 nesil veren kiraz sineği Sancaklıbozköy’ün erkencilik özelliğinden dolayı sıkıntı yaratmamaktadır. Bu da üreticinin ilaç, mazot ve işgücü masraflarının artmamasına, ihracatçı firmalarında gönül rahatlığıyla zararlıdan ari ürün almasına sebep olmaktadır. Beldeye has bir diğer stratejik konu toprak özelliğidir. Toprakların büyük çoğunluğu kireçli toprak olup, pH’ı 7.00 ve üzerindedir. Bu sebepten dolayı genellikle bahçe tesislerinde anaçlar İdris (Prunus mahaleb,L.)’dir. Şunu önemle belirtmek gerekir ki; taban ve su tutan arazilerde kiraz çeşitlerine bu anaç (idris) kullanıldığı zaman, 7-8 yaşlarından sonra kesinlikle kuruma ve ölümler meydana gelir. Onun için, taban suyu yüksek
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
olan arazilerde kuş kirazı (Prunus avium) anacı seçilmelidir.Kiraz bahçelerinin tesisi aşamasında en fazla dikkat edilmesi gereken konuların başında çeşit seçimi gelmektedir. Çünkü kiraz türlerinin çoğu morfolojik özellikleri nedeniyle kendine kısır olduğu gibi aynı zamanda grup kısırlığı da göstermektedir. Yani her çeşit birbirini dölleyememektedir. Tüm meyve ağaçlarında olduğu gibi kiraz ağaçlarının da belli bir soğuklanma zamanına ihtiyacı vardır. Kirazlar kış dinlenme döneminden çıkabilmeleri için 7,2 ºC’nin altında 1100-1700 saatlik soğuklanma süresine ihtiyaç duyarlar. Soğuklanma ihtiyaçlarını tamamlayamamış kirazların çiçeklenmelerinde gecikme ve düzensizlikler görülmektedir. 0900 Ziraat, Lambert, Napolyon ve Bing gibi yüksek soğuklanma ihtiyacı gösteren kiraz çeşitlerinde bu durum daha da belirgindir. Kiraz ağaçlarının kış dinlenme isteklerini yeterince karşılayamaması döllenme yönünden de sorun yaratmaktadır. Çünkü ılık geçen kışlardan sonra düşük soğuklanma ihtiyacı gösteren dölleyici çeşit, yüksek soğuklanma ihtiyacı gösteren çeşitten daha erken çiçeklendiğinden bu iki çeşit birbirini tozlayıp dölleyemezler. Üreticiler bu sorunu Bitki Gelişim Düzenleyicisi kullanarak çözüm yoluna gitmektedirler. Bu nedenle bahçe tesisi yapılırken her üretici temel seçimi olan ana çeşidin özelliklerinin yanı sıra, kirazın döllenme biyolojisini ve çeşitlerin soğuklanma ihtiyaçlarını iyi bilmeli, buna göre çeşit tercihi yapmalı, birbirine uygun en az 4-5 çeşit ile bahçe kurmalıdır. Yetiştiricilikteki önemli hususlardan birisi de bitki beslemedir. Toprak analiz sonucuna göre yapılacak olan gübreleme ve yaprak analiz sonucuna göre yapılacak olan takviye gübreleme en doğru yöntem olacaktır.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
17
RÖPORTAJ
Salihli Ziraat Odası’ndan
danışmanlık hizmeti Çalışmalar ile Salihli çiftçisinin kalkınmasına destek veren Salihli Ziraat Odası yeni başlatılan danışmanlık hizmetiyle de çiftçinin sorunlarını çözmeyi hedefliyor. Kayıtlı 22 bin, aktif olarak çalışan yaklaşık 11 bin üreticisiyle Salihli Ziraat Odası, Salihli’deki tarım sektörünün gelişmesine katkı sağlıyor. Gerçekleştirdiği çalışmalar ile Salihli çiftçisinin kalkınmasına destek veren Salihli Ziraat Odası uygulamaya yeni başladıkları danışmanlık hizmetiyle de karşılaşılan sorunları kısa sürede çözüp çiftçinin yüzünü güldürmeyi hedefliyor. Manisa genelinde pek yaygın olmayan danışmanlık sistemini Salihli’de uygulamaya başladıklarını belirten Salihli Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Toprak, Ankara’dan Danışmanlık Yetki Belgesi’ni beklediklerini söyleyerek, ilerleyen dönemlerde artacak danışman sayısıyla köylerde hizmet vermeyi planladıklarını dile getiriyor. Üreticilerin en çok bilgi eksiklerini giderme konusunda kendilerine danıştıklarını anlatan Hü18
Manisa Tarım ve Gıda
seyin Toprak, her hafta farklı konularda gerçekleştirdikleri bilgilendirme toplantıları ile çiftçiye destek verdiklerini söylüyor. Pazarlama konusundaki sıkıntılara da değinen Toprak ilçede en büyük eksiklerinin soğuk hava deposu olmayışı olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Vatandaşın ürettiği ürünü bir saklayamama sorunu var. Zorunlu olarak hemen pazara sunuyorlar. Soğuk hava deposu olmadığından ihracatçılar da Salihli’ye gelmiyor.” l Salihli’nin tarım potansiyeli hakkında bilgi verebilir misiniz? TOPRAK: İlçemizde 2010 verilerine göre yaklaşık 103 bin dekar civarında üzüm, 70 bin dekar civarında da zeytinimiz 30 bin dekar dane mısır, 11 bin dekar pamuk, mevcut.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Toprak
l Salihli Ziraat Odası’nın çiftçilere yönelik çalışmaları neler? TOPRAK: Ziraat Odası’nın şu anda kayıtlı 22 bin üreticisi var. Yaklaşık 11 bin üretici aktif olarak çalışmakta. Oda olarak şu anda uygulamaya başladığımız yeni bir danışmanlık projemiz var. Devletin uyguladığı tarımsal danışmanlık sistemi ilimizde pek yaygın olmadığından bunu Salihli’de başlattık. Bugünlerde Ankara’dan Danışmanlık Yetki Belgesi’ni bekliyoruz. Bir tane danışmanızı göreve başlattık. İlerleyen dönemde 3-4-5 danışman çalıştırıp, köylerde hizmet vermeyi planlıyoruz. Süreç içerisinde üreticilerle sözleşme yapmaya başlayacağız. l Danışmanlar nasıl çalışıyor? TOPRAK: Bir danışman 60 tane üreticiye bakıyor. Yılda en az 12 defa arazi sahibini, işletmeyi ziyaret etme zorunluluğu var. Danışmanlar, işletmeyle ilgili her şeyden sorumlu. İşletmelerin her türlü sorununa cevap bulmada yardımcı olacaklar.
Örneğin domates tuta zararlısı, damla sulama, pamuk ve dane mısırla ile ilgili toplantılar yaptık. Çiftçinin en büyük sıkıntısı bilgi. Onun dışında da evrak hazırlama ve maddi sıkıntıları var. Genelde bize krediler, hibe projeleriyle ilgili sıkıntılar geliyor. Pazarlama konusunda sıkıntılar var mı? TOPRAK: Salihli’de en büyük eksiklerimizden bir tanesi, soğuk hava deposunun olmaması. Bir tane soğuk hava depomuz var. İkincisi de özel bir şirketin. Fakat o da Salihli merkezine uzak. Yani şirket kendine çalışıyor. Salihli ve köylerinde yok. Şu anda Organize Sanayi’de bir tane kurulması için bir çalışma var. Vatandaşın ürettiği ürünü saklayamama sorunu var. Zorunlu olarak hemen pazara sunuyorlar. Soğuk hava deposu olmadığından ihracatçılar da Salihli’ye gelmiyor. Soğuk hava deposu en yakın Alaşehir’de var. Alaşehir’den üzüm alamayan, sıkıntılı olan ihracatçılar geliyor Salihli’ye.
l
l Süt
Başka projeler var mı gündemde? TOPRAK: Önümüzdeki günlerde “Okul Sütü” projemiz var. Salihli’de şu anda piyasa araştırmalarını yapıyoruz. Bir defaya mahsus, Salihli’deki yaklaşık 18 bin ilköğretim öğrencisinin hepsine 200 mililitrelik süt dağıtacağız. Buna ek olarak öğrencileri süt içmeye teşvik etmek amacıyla yayın çalışmalarımız var. Bir de 21 Mayıs Süt Günü’nde bir program hazırlamayı düşünüyoruz.
l
l Çiftçilerin
üretimle ilgili yaşadıkları sorunlar neler? TOPRAK: Üretimle ilgili genelde bilgi ihtiyacı var üreticimizin. Onunla ilgili her hafta Odamızda bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Değişik kurum ve kuruluşların temsilcilerini davet ediyoruz.
piyasası ne durumda? TOPRAK: 2006 yılından önce Salihli’de süt piyasası üç firmanın elindeydi. Genelde süt piyasasını bunlar belirliyorlardı. 2006 yılından sonra Poyraz Damları Tarımsal Kalkınma Kooperatifi süt toplamaya başladı. Süt toplamaya başladıktan sonra dengeler biraz değişmeye başladı. Yani hem yem fiyatları hem de süt fiyatlarında pazar şansı oldu. Daha önceleri bölgede özel firmalar sütü istediği fiyattan alıyorlar, istedikleri gibi dışarıya satıyorlardı. Büyük bir rant vardı. Aslında Salihli hatta Manisa bölgesi süt piyasasında serbest bölge olarak geçer. Örgütleşmenin az olmasından dolayı pazarlık şansınız yoktur. Poyraz Damları Kooperatifi devreye girdikten sonra Bursa’da bir firmayla anlaştı. Bölgede süt fiyatlarının biraz daha yüksek fiyata satılabileceğini gösterdi. Peşinden diğer kooperatifler de kurulup devreye girince
Salihli’de süt piyasası biraz hareketlendi. l Örgütlenme ya da kooperatifleşme adına atılan başka adımlar var mı? TOPRAK: Aynı zamanda Poyraz Damları Kooperatifi Başkanıyım. Poyraz Damları Kooperatifi olarak 2007 yılında fidancılığa girdik. Şu anda sultani çekirdeksizde sertifikalı tatlı fidan üreticisi olarak sektörde tek biz varız. Manisa genelinde yıllık 2 milyon civarında sertifikalı tatlı fidan üretiyoruz. l Çiftçiler
sizde en çok ne talep ediyorlar? TOPRAK: Benden en çok talep ettikleri finansal bilgi. Yani bankalarla, tarım kredileriyle, hibe projeleriyle, değişik projelerle ilgili bilgi talep ediyorlar. Çiftçilerin kendilerini geliştirmeleri adına sizin önerileriniz var mı? TOPRAK: Üreticilerin gezmelerini, fuarları ziyaret etmelerini çok istiyorum. Ben şahsen Türkiye’de çoğu bölgeye gittim, gezdim. Fuarlara genelde katılırım. Yani en ufak bir yenilik görseniz dahi kafanızda farklı şekilde canlandırıp, uygulayabiliyorsunuz.
l
l Ziraat Odası tarafından düzenlenen Tarım Fuarı devam edecek mi? TOPRAK: Geçen yıl yoktu ama bu yıl tekrar devam etmeyi düşünüyoruz. Geçmiş yıllarda üst üste altı yıl Tarım Fuarı yapılmış. 2010 yılında yapılmadı. Biz bu fuarları devam ettireceğiz. Önceden Ziraat Odası tek başına yapıyordu ama biz tüm kuruluşları içerisine katıp, daha kapsamlı bir fuar düşünüyoruz eylül ayında.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
19
HABER
Tarım İl Müdürlüğü hayvancılık projeleriyle çiftçileri kalkındırmaya devam ediyor
Bir proje de Sarıgöl’e Manisa’nın Sarıgöl İlçesi Yeniköy’de Tarımsal Kalkınma Kooperatifi üyesi 38 aileye 4’er baş olmak üzere toplam 152 baş gebe düve, törenle dağıtıldı.
Törene AK Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, Sarıgöl Kaymakamı Adem Uslu, Sarıgöl Belediye Başkanı Ömer Karcı, Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, İl Genel Meclisi Başkanı Dursun Ali Yıldız, İlçe Tarım Müdürü Mehmet Toy, Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali Kaya, Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda üretici katıldı. Açılış konuşmasını yapan Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, “Tarımsal kalkınma kooperatiflerine uygulanan projeler ve fayda sahiplerine kullandırılan krediler bakımından Manisa son sekiz yılda en parlak dönemini yaşamaktadır. Keza 1999-2002 yıllarına ait dönemde sadece iki kooperatife proje uygulanmış 600 bin TL kaynak aktarılmışken 2003-2010 yıllarını kapsayan, son sekiz yıllık dönemde 76 adet kooperatife 39 milyon TL.’nin üzerinde kaynak aktarılmış ve yaklaşık olarak 5 bin çiftçi ailesi faydalanmıştır. Bu kapsamda Sarıgöl İlçemizin 70 ortaklı Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi için 2009 yılında KASDP’ten Süt Sığırcılığı Projesi Yatırım Programı’na alınmış, 2010 yılında uygulamaya başlanmış ve bugün burada proje kapsamında kooperatif ortaklarına (38 Aile x 4 Baş) toplam 152 baş gebe düve verilecektir. Projeye tahsis edilen toplam kredi miktarı ise 1 milyon.452 bin 235 TL’dir” diye konuştu. Sarıgöl Kaymakamı Adem Uslu konuşmasında hak sahiplerine hitap ederek “Bugün itibariyle 20
Manisa Tarım ve Gıda
sizlere vereceğimiz 4 gebe düvenin asli sahibi değilsiniz, onlar borçlarınızı ödeyeceğiniz 2018 yılına kadar 73 milyonun size olan bir emanetidir. Bu gebe düvelere iyi bakın, iyi bakıldığı sürede en kısa zamanda kendisini amorti eder. İki yıl itibariyle herhangi bir ödemesi yok, ödemeler iki yıldan sonra başlıyor ve altı eşit taksitler halinde, 2013 yılından itibaren 2018 yılına kadar devam eden bir taksitlendirme içersinde bu borcunuzu ödeyeceksiniz.” dedi. AK Parti Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi ise KÖYDES ile bir tarih yazıldığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Şehirlerimiz gelişmektedir, kalkınma önemli oranda artmış, kırsal alanlarımız geri kalmamıştır. Köylerimizin ihmal edildiğini gördükten sonra daha fazla ilgi göstermek zorundayız.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
KÖYDES ile bir tarih yazılmıştır. Biz iktidara geldiğimizde sadece Manisa’da 190 köy susuz iken şimdi susuz köyümüz kalmadı. Köylerimiz böylesi hizmetleri alırken, köydeki insanlarımızın da çağdaş medeniyet seviyesini yakalamaları için yenilikler yapmaya devam ediyoruz. Köylümüzün kalkınmasını temin etmek için, kırsal alanların gelişmesini temin için tarımsal ve hayvansal kalkınmalara destek verilmektedir. Manisa’mız tarımsal ve hayvansal alanda önemli destek almıştır. Bundan sonra da almaya devam edecektir”. Konuşmaların ardından kura çekimiyle gebe düveler sahiplerine teslim edildi. Törenin ardından Yeniköy halkı misafirlere yemek ikramında bulundu.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
21
ÇİFTÇİ EĞİTİMİ
Bağlarda
don zararı Köksal AKSU Ziraat Mühendisi Manisa Meteoroloji Müdürlüğü’nden 11 Nisan’ı 12 Nisan’a bağlayan gece ‘don’ olacağı ihbarını alan ve değerlendiren Manisa Tarım İl Müdürlüğü, bu ihbarı üzüm, kiraz ve meyve üreticilerinin cep telefonlarına 22 bin.242 adet SMS göndererek duyurmuştur.12 Nisan Salı sabahı özellikle saat 03:00-09:00 saatleri arasında ‘don’ olayına karşı tedbir alınması gerektiği üreticilere bildirilmiştir. Son yıllarda üst üste nisan ayında yaşanan ‘don’ olayından daha önceleri büyük zarar gören çiftçilerimiz resim 1-2 de görüldüğü üzere mini spring diye tabir edilen yağmurlama şeklinde sulama yapan bir sulama sistemini bağ-
12 Nisan Salı sabahı saat 04:00 ten itibaren sıcaklık -1,2 C’ye düşmüş ve bu sıcaklıkta sa at 07:30’a kadar devam etmiştir. Bunun sonucunda; Manisa-Merkez, Saruhanlı, Turgutlu, Gölmarmara ilçelerinde % 5’den %80’e varan oranlarında bağ alanlarında soğuk zararı oluşmuştur.(Resim 3-4) İl merkezinde ise en fazla Güzelköy ve Muradiye bağ alanlarında zarar oluşmuştur. Özellikle Gediz nehri kenarındaki bağlarda % 80’e veren oranlarda zarar meydana gelmiştir. (Resim 5-6)
Ancak resim 1 ve 2’de görülen sistemler vasıtasıyla üstten sulama yapılan bağ alanlarında don zararının biraz daha az olduğu yapılan arazi kontrollerinde görülmüştür. Yine bu kontrollerde bazı üreticilerin bir sıra atlayarak sistemi tesis ettikleri ancak bu şekilde yapılan sistemlerin tam koruma sağlamadığı da tespit edilmiştir. Don zararından tam koruma sağlamak için bu sistemin tüm sıralara kurulmuş olması gerekmektedir. Su miktarı, basınç gibi nedenlerle tüm sıralara sistem kurulmazsa, sistemden beklenen tam koruma da sağlanamaz. Ayrıca sistem donun başladığı sıcaklığın 0 C’ye düştüğü andan itibaren çalıştırılmalı ve sıcaklık 0 C’yi geçinceye kadar kesintisiz devam ettirilmelidir.
Resim 1
Resim 2
Resim 3
Resim 4
Resim 5
Resim 6
22
Manisa Tarım ve Gıda
larına tesis etmişlerdi. Bu üreticilerimiz ‘don’ olayının olacağı gece bu sistemi çalıştırmak şeklinde tedbir almışlardır.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
23
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Anızla birlikte
geleceğimizi de
yakmayalım Anız yakılması olayı ülkemiz genelinde olduğu gibi ilimizde de uzun yıllardır sorun yaratmaya devam etmektedir. Çiftçiler hasat sonrası tarlada kalan bitki artıklarından yani anızdan farklı yöntemlerle kurtulmak yerine yakmayı tercih etmektedirler.
MEHMET YURTSEVEN Ziraat Mühendisi Anızın yakılmasında iki tahıl grubu bitki karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki buğday ve arpa anızlarıdır. Hasatlar genel olarak rakıma bağlı olarak haziran başı ile temmuz başı arasında yapılmaktadır. Hububat sonrası en çok ekilen bitki mısırdır. Bunun yanında az da olsa pamuk, sebze v.b ürünler ekilmektedir. Buğday ve arpa sonrası kalan anızlarla baş etmek mısır anızlarına göre daha kolaydır. Genelde hasat sonrası gölge tavında yapılan bir sürümle anızlar toprağa karıştırılarak tarla ekime hazırlanabilmektedir. Bu nedenle ilimizde buğday ve arpa anızlarının yakılması olayları gerçekleştirilen eğitim ve cezai uygulamalarla oldukça azalmıştır. Ancak esas sorunlar mısır hasadı sonrası tarlada kalan anızlarda yaşanmakta ve bu anızların yakılması yönünde büyük bir eğilim olmaktadır. Bunun nedeni ise mısır sonrası tarlada kalan anız miktarı oldukça fazla olmasıdır. Yapılan eğitimlere rağmen özellikle mısır anızlarının yakılmaya devam edilmesi sıkı takibi ve cezai işlemi beraberinde getirmiştir. Bu nedenle her yıl anızların yakılmasının yasaklığı ile ilgili Valilik Tebliği hazırlanarak yayınlanmaktadır. Tüm eğitimlerimize rağmen gerçekleşen anız yangınlarında 2872 sayılı çevre kanuna muhalefet suçundan para cezaları verilmektedir. 2010 Yılında 56 yakma olayı için toplamda 42 bin TL para cezası kesilmiştir. Amaç çiftçilerimize ceza 24
Manisa Tarım ve Gıda
kesmek değil anızların yakılmasının önlenmesini sağlamaktır.
Toprak verimliliğini kaybeder
Anız yakılmasının en büyük zararı organik madde kaybıdır. Zaten topraklarımızda organik madde
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
azlığı önemli bir sorun iken anız yakılması bu sorunu daha da arttırmaktadır. Daneyi alıp geri kalan bitki artıklarını her yıl yakmak, organik madde miktarının her yıl azalmasına neden olmaktadır. Biz biliyoruz ki bir toprakta organik madde düşük ise sağlıklı bir bitki yetiştirmek mümkün değildir.
İstenilen kadar kimyasal gübre verilse bile yine de karşılığı alınamaz. Zaten çiftçi dostlarımızla yaptığımız sohbetlerde çiftçilerimiz; “Toprak yoruldu, çok gübre veriyorum ancak mısır verimleri giderek düşüyor” diye şikayet ederler. İşte anızların her yıl yakılması bu sonucun ortaya çıkmasına ve sorunun derinleşmesine sebep olmaktadır. Organik madde azlığı sağlıklı toprak ortamının bozulmasını doğurur. Toprağımız çok sıkışır, geç ısınır, su tutma kabiliyeti bozulur ve dolayısıyla sağlıklı ürün yetiştirme imkanı kalmaz. Anız yakılmasının zararı sadece organik maddenin azalmasına sebep olmaz. Bunun yanında aşağıdaki zararlara da yol açar. • Organik madde miktarı azalır, • Mikrobiyolojik aktivite geriler, • Omurgasızlar yok olur, • Toprağın su tutma kapasitesi azalır, • Toprak verimliliği düşer, • Erozyon riski yükselir, • Biyolojik denge bozulur, • Fiziksel ve kimyasal yapı zarar görür, • Çevre kirliliği artar, • Orman vb. yangınlar artar, • Telefon ve enerji iletim hatları zarar görür, • Trafik kazası ihtimali yükselir.
gerekli makine alt yapısı oluşturulmasıyla toprak işlemeden, yani anız bozulmadan tarım yapılabileceği unutulmamalıdır. Bilinmelidir ki kışı çıplak geçiren araziler anızlı arazilere göre erozyondan daha fazla etkilenirler. Mısır anızlarında fazla materyalin hayvan beslenmesi amacıyla balya haline getirilerek ticaretinin yapılması yakılmasına göre daha faydalı bir alternatif olacaktır. Böyle bir faaliyetin başlaması sevindiricidir. Sonuç: Anız kendi tarlamızda oluşan bir organik maddedir. Bunları yakmak tarlamızın geleceği açısından bir felakettir. Bu nedenle anızları yakmayalım, geleceğimizi karartmayalım. Anız yakmanın yasak olduğunu ve 2011 yılında da yasağın kontrolünün ilgili kurumlarca sıkı bir şekilde yapılacağını ve aksine davranışta bulunan çiftçilerimizin 2872 sayılı çevre kanuna muhalefet suçundan cezalandırılacağı da unutulmamalıdır.
Buradan da görülmektedir ki bir kibrit çakıp ‘anızdan kurtuluyorum’ demek son derece büyük zararlara yol açmak demektir. Bu nedenle anızları kendi geleceğimiz için kesinlikle yakmamalıyız. Anız idaresi için neler yapmalıyız? ‘Yakmayalım ama ne yapalım’ gibi sorularla hep karşı karşıya geliyoruz. Bu nedenle bazı pratik tavsiyelerimiz olacaktır. Buğday sonrası ikinci ürün mısır veya pamuk ekilecekse anızı hiç bozmadan anıza direkt ekim makineleri ile ekim yapabiliriz. Böylece anız bozmak için harcayacağımız para ve zamandan tasarruf eder aynı zamanda bizim için kıymetli olan bu organik maddenin yanarak yok olmasını önleriz. Yalnız bu şekilde anıza direkt ekimin şartlarını yerine getirmeliyiz. Bu da doğru makine, yani anıza direkt ekim yapabilen mibzerlerle bu işi yapmalıyız. Bu makinelerin Makine Ekipman desteğiyle alınabileceğini de göz önünde bulundurmalıyız. Direkt anıza ekim yaptığımız sahaların sulamada göllenmeyi engelleyecek şekilde tesviyeli olmasına ya da yağmurlama veya pivot sulama kullanmaya özen göstermeliyiz. Anıza yapılan direkt ekim bize en az 15 gün zaman kazandıracak olup, bunun karşılığını da yüksek verim alınması olarak sağlayacaktır. Direkt anıza ekim makinesinin olmadığı durumlarda anız gölge tavında sürülerek toprak hazırlığı yapılmalıdır. Sap parçalayıcıların kullanılması anız idaresinde büyük avantaj sağlayacaktır.Mısır hasadı sonrası buğday ekilecekse fazla saplar tarladan uzaklaştırıldıktan sonra 4 kg/da saf azot uygulamasıyla tarla işlenerek buğday ekimine kadar sapların parçalanması hızlandırılabilir. Toprak işlemesiz tarım alternatifleri değerlendirilerek
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
25
HABER
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı-Denizbank işbirliğiyle üreticiye eğitim desteği sürüyor Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Denizbank işbirliğiyle 2009 yılında Tarım Seferberliği kapsamında hayata geçirilen “1000 Köye 100.000 Kitap” projesi büyüyerek devam ediyor. Son olarak 10 Şubat tarihinde “2500 Köye 250.000 Kitap” projesiyle kitap teslimleri Manisa Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda düzenlenen törenle yapıldı. Kitaplar, TARGEL Projesi kapsamında çalışan Ziraat mühendislerine verilerek, çiftçinin tarımdaki son teknolojiler ile tanışması amaçlanıyor. Üreticiyi bilgilendirme ve bilinçlendirmeye yönelik hizmetleriyle Türk tarımına katkı sağlamayı amaçlayan Denizbank, yeni hizmetlerle üreticiye destek olmaya devam ediyor. Türkiye’de bir ilk olma özelliğini taşıyan “1000 Köye 100.000 Kitap” projesinin üreticilerden büyük ilgi görmesi sonucunda proje kapsamını genişleterek “1500 Köye 150.000 Kitap” daha götürme kararı alan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Denizbank, toplam “2500 Köye 250.000 Kitap” ulaştırarak, yayınlanan 100 ayrı çeşitteki tarımsal içerikli kitapla üreticilerin daha bilinçli üretim yapmalarına ve daha yüksek verim almalarına katkı sağlamış olacak. Kitapların Denizbank Batı Anadolu Bölge Müdürü Hasan Özer Orhan tarafından teslim edildiği törende, Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, Çiftçi Eğitim ve Yayım Şube Müdürü Mehmet Aydın, Denizbank İşletme ve Tarım Bankacılığı Batı Anadolu Bölge Satış Müdürü Asuman Köseoğlu, Denizbank Manisa Cumhuriyet Bulvarı Şube Müdürü Erdem Karacaoğlu, Denizbank Tarım Bankacılığı Batı Anadolu Bölge Temsilcisi Uğur Kerem Akçıl, Denizbank diğer ilçe şube müdürleri, İlçe Tarım Müdürleri, kitap dağıtımı yapılacak köylerin TARGEL personeli ziraat mühendisleri, veteriner hekimleri ve köy muhtarları hazır bulundu.
Çiftçinin bilinçlenmesi ve gelişmesine katkı
Üreticinin üretimini yaparken finansal destek sağlamanın yanında eğitimini de düşündüklerini belirten Batı Anadolu Bölge Müdürü Hasan Özer Orhan, “Tarım sektörünün gelişmesi yönünde sürdürdüğümüz yoğun faaliyetler, yenilikçi ürünlerimiz ve sosyal sorumluluk projelerimiz ile Türk çiftçisinin gelişmesine, bilinçlenmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Şubelerimizdeki çoğunluğu ziraat mühendislerinden oluşan müşteri temsilcilerimiz ile yatırımcılara ve üreticilere Denizbank farkıyla kaliteli hizmeti götürmek de hedeflerimiz arasında yer alıyor.”dedi. Kitap kampanyasının üretici için faydalı bir uygulama olduğunu belirten Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, projenin çiftçiye ha-
26
Manisa Tarım ve Gıda
yırlı olmasını dileyerek, “Tarım ve Köyişleri Bakanlığı son zamanlarda esas asli görevi olan çiftçinin eğitimine, yeni teknolojilerin çiftçiye ulaştırılması konusunda yoğun bir çaba gösteriyor. Bu projelerinden bir tanesi de bu. Köylerde 5 bin adet ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşımız görevlendirildi ve bu sayının 2011 yılında 7500’e çıkarılması hedeflenmektedir. Dağıtılan bu kitaplar, gerek köylerde görev yapan ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşlarımıza, gerekse çiftçimi-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
zin eğitiminde faydalı olacaktır. Biz arkadaşlarımız için hizmet içi eğitimler, televizyon programları ve fuar organizasyonları ile yeni teknolojileri, tarımdaki son gelişmeleri takip etmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Projeye katkılarından dolayı Denizbank’a teşekkür ediyoruz. Bu çalışmanın Manisa’mız çiftçisine hayırlı olmasını diliyorum”diye konuştu. Konuşmaların ardından kitaplar köylerde görevli TARGEL personeli ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlere teslim edildi.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
27
HABER
Tarım İl Müdürü Ömer Çelik’ten
Salihli Ziraat Odası’na ziyaret
Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, Salihli Ziraat Odası Başkanlığı görevini devralan Hüseyin Toprak’ı makamında ziyaret etti. Hüseyin Toprak’a yeni görevinde başarılar dileyen Ömer Çelik, “Günümüzde sivil toplum örgütlerinin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu örgütlerin kamu kurum ve kuruluşları ile ortak çalışması, her alanda olduğu gibi tarım sektöründe de paydaşlarına yani çiftçilerimize azami yararlar sağlayacaktır. Bakanlığımızın bazı yetkilerinin ileride ziraat odalarına aktarılması gündemdedir. Bu da ziraat odalarının çiftçilerimize daha geniş kapsamlı hizmet vereceği anlamına gelmektedir. Salihli ilçemiz tarım potansiyeli bakımından çok önemli bir yere sahiptir ve Manisa’nın gözbebeğidir. Yeni başkanımız Hüseyin Toprak, bölgeyi
28
Manisa Tarım ve Gıda
çok iyi bilen, 4/B kapsamında TARGEL personeli ziraat mühendisi olarak görev yapmış, tarımsal çalışmalarını yeni görevinde de başarıyla yerine getirerek, en iyi hizmeti verme gayreti içersinde olacaktır. Salihli’nin Poyrazdamları Kasabası’nda birçok alanda, özellikle kooperatif faaliyetleri konusunda başarılı çalışmalar yapmış, görev alanındaki çiftçilere önemli hizmetlerde bulunmuş olan Hüseyin Toprak’ın, Salihli Ziraat Odası Başkanı olarak da güzel çalışmalara imza atacağına olan inancımız tamdır” dedi. Çelik, Salihli Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Toprak’a yeni görevinde başarılar dilediğini de ifade etti. Yapılan ziyaret dolayısıyla memnuniyetini dile getiren Hüseyin Toprak ise yaptığı konuşmada,
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
“İl Müdürümüz Sayın Ömer Çelik’in ziyareti bizi fazlasıyla memnun etmiştir. Kendilerini, tüm yönetim kurulu üyelerimizle birlikte odamızda ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduk. İl Müdürümüz Ömer Çelik’in, İl Müdürlüğümüzün başında Tarım İl Müdürü olarak görev yaptığı süre içinde bugüne kadar Manisa tarımına yaptığı katkılar tüm çiftçilerimiz tarafından bilinmekte ve takdir edilmektedir. İl Müdürümüzün Manisa çiftçisine daha iyi hizmet vermek için ziraat odalarının çalışmalarına da destek verdiğini hepimiz yakinen biliyoruz. İl Müdürümüzün bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Ziraat Odamıza, Salihli tarımına ve çiftçisine katkılarını bekliyoruz ve bu nazik ziyaretlerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
29
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Manisa’da
kiraz yetiştiriciliği
OSMAN SARI Ziraat Yüksek Mühendisi Kirazda kültürün yapıldığı en eski yer Anadolu’dur. Dünyada 2000 civarında kiraz çeşidi bulunmaktadır. Kirazlar meyveye 3-7 yıl sonra tam verime ise 10-12 yaşında yatarlar. Ekonomik ömürleri 20-25 yıldır. Ülkemizde 10 milyon civarında kiraz ağacı bulunmaktadır. Türkiye’nin yıllık üretimi 200– 250 bin ton olup; bu üretimin %10’u ihraç edilmektedir. Ülkemiz koşullarında verim ağaç 30
Manisa Tarım ve Gıda
başına 25-30 kg’dır. Manisa’da kiraz uzun yıllardır yetiştirilmektedir. 2010 yılı itibariyle 94.766 dekar alanda 43.013 kg kiraz üretimi gerçekleştirilmiştir.
lenme ve hasat dönemini sever. 1000 saatin üstünde soğuklama ister. Bu ihtiyacı karşılanmaz ise düzensiz çiçeklenme ve çiçek silkmeleri görülür. Yaklaşık 1000 m rakım yetiştiricilik için idealdir.
İklim
Manisa’da mikroklimal özellikler dolayısıyla Merkez ve 15 ilçesinde de yetiştiricilik yapılmaktadır. Merkez Şirinköy’de 70 m ve Selendi Pınarlar
Kiraz ağaçları sıcak bir büyüme sezonu, kış mevsiminde belli bir dinlenme, yağmursuz bir çiçek-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Köyü’nde 1050 m rakım arasında yetiştiricilik yapılmaktadır. Bu nedenle 15 Nisan – 15 Temmuz arası hasat devam etmektedir. Kış soğukları -20 ºC’ nin altında uzun süre seyreden bölgeler ve çiçeklenme dönemi sıcaklıklarının -2 ºC’nin altına düştüğü yerlerde kiraz yetiştiriciliği yapılmamalıdır. Aşırı yaz sıcakları çift pistil oluşumunu, dolayısıyla ikiz meyveyi teşvik ettiği için istenmemektedir. Çünkü böyle meyvelerin pazar değeri düşüktür.
Toprak
Kiraz kireç oranı düşük, drenajı iyi, derin ve hafif topraklardan hoşlanmaktadır. Taban suyu seviyesi 1,5 m’nin altında olmalıdır.
Döllenme Biyolojisi
Birkaç çeşit hariç tüm kiraz çeşitleri kendine kısırdır. Tesis edilecek bahçelerde en az 1/9 oranında tozlayıcı bulunmalı ve ana çeşidi tozladığı bildirilen en az 3 tozlayıcı çeşitle bahçe kurulmalıdır. Döllenme döneminde bahçede mutlaka arı bulundurulmalıdır. Döllenme %95 arı ile olur. İhraç ettiğimiz en önemli çeşit olan Ziraat 900 çeşidinin tozlayıcıları Starks Gold, Lambert, Metron Late, B. Gaucher, Larian, Noble, Vista, Jübilee’dir.
Anaç seçimi
Anaç seçimi toprak analizine göre yapılmalıdır. Kuş Kirazı: Organik maddece zengin geçirgen toprakları sever. Kirece toleransı azdır. 5x6, 6x6 m aralık ve mesafe ile dikilebilir. Tam verime 5-6 yılda yatar. İdris: (Prunus mahalep):Kireçli, kumlu topraklara adaptasyonu iyidir. Aşı uyuşmazlığı gösterebilir. Taç küçüktür, kuş kirazının %75 – 80 i kadardır. 5x5 m aralık mesafe ile dikilebilir.
turulmalıdır. Modifiye lider sistem oluşturulmalı, yaz dönemlerinde mutlaka mandalla dal açma işlemi yapılmalıdır. 4-5 kat oluşturulmalı, 17-21 yan dal meydana getirilmelidir. Bu sistemle 3 yılda meyve almak mümkündür. Ayrıca ağacımızı istediğimiz yükseklikte kontrol altına alabiliriz. Kiraz ve vişnenin meyve türleri içinde en az budamaya ihtiyaç duyan türler olduğu unutulmamalıdır. Dikimden sonraki üç yıl içersinde ana dallar iyice oluşturulduktan sonra yapılacak budamalar; kuruyan, tacın iç kısmını sıkıştıran, çok zayıf büyüyen ve ana dallarla rekabet edebilecek obur dalları kesmekten ibarettir.
uygulaması ise hasattan sonra yapılmalıdır. Bitki besin elementi noksanlıklarında yaprak gübreleri kullanılmalıdır.
Toprak işleme
Hasat
Arazi meyline ve toprak yapısına göre sonbahar ve ilkbaharda 8-10 cm derinlikte toprak işlemesi yapılabilir. Derin sürümden mutlaka kaçınılmalıdır.
Gübreleme
Toprak ve yaprak analizlerine göre, konu uzmanlarınca yapılacak tavsiyelere göre gübreleme yapılmalıdır. Gübrelemede önerilecek zamanlara mutlaka riayet edilmelidir. Gübreleme ağaç izdüşümü bölgesine yapılmalıdır.
Sulama
Mutlaka modern sulama sistemleri kullanılmalı, yüzeysel sulama sistemlerinden kaçınılmalıdır. Ağaç gövde ve kök boğazının ıslanmamasına ve toprakta göllenme olmamasına riayet edilmelidir.
Hastalık ve zararlılarla mücadele
İlimizde erken uyarı sistemi mevcuttur, üreticiler erken uyarı mesajlarına göre ilaçlama yapmalıdır. Hasat, meyveler çeşide özgü renk, tad, irilik ve aromaya ulaştığında yapılmalıdır. Sıcak olmayan saatlerde yapılmalıdır. Meyve nazik olduğundan sapıyla beraber toplanmalı, hasat esnasında meyveler gölge ve serin yerde muhafaza edilmelidir. İlimizde hasat 15 Nisan-15 temmuz arası yapılmaktadır.
Verimdeki bir ağaca ortalama 2-3 kg amonyom sülfat, 1 kg triple süper fosfat, 1 kg potasyum uygulanmalıdır. Fosforlu ve potasyumlu gübreler sonbaharda uygulanmalı, Azotlu gübrelerin birinci uygulaması ilkbaharda, ikinci uygulaması çiçek dökümü sonrası, son
Çeşit seçimi
İhracat ve pazarlama durumu göz önünde bulundurulmalıdır. Başlıca çeşitler Ziraat 900, Starks Gold, Lambert, Metron Late, B. Gaucher, Larian, Noble, Vista, Jübile, S.H.Giant, Gılli, Starks Gold, Metron Late, Sapıkısa, Stella, Early Burlat, ve Karabodur’dur.
Bahçe tesisi
Kirazda bahçe tesisi öncesi Temmuz-Ağustos aylarında dipkazanla toprak mutlaka patlatılmalı ve dikim ekim-kasım aylarında yapılmalıdır. Dikim esnasında fidanın söküm yeri dikimde toprak ile aynı seviyede olmalı, dikim tuvaleti (budaması) mutlaka yapılmalı ve can suyu verilmelidir.
Budama ve dal terbiyesi
Dikimden sonra ilk üç yıl kış ve yaz budaması birlikte uygulanmalı, 60-70 cm’de ilk kat ve sonra her 60-70 cm yeni kat olmak üzere katlar oluşManisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
31
HABER
Verimli ve kaliteli hizmet İç Kontrol Sistemi’ni kuran Manisa Tarım İl Müdürlüğü, üreticilere hizmet vermede çalışma verimliliğini ve kalitesini artırıyor.
Manisa Tarım İl Müdürlüğünde “İç Kontrol Sistemi” çalışmalarının başlatılmasıyla birlikte tüm personel, “İç Kontrol Uyum Eylem Planı” çerçevesinde eğitime alındı. 2 Mart tarihinden itibaren Tarım İl Müdürlüğü eğitim toplantı salonunda düzenlenen eğitim seminerleriyle 267 personel iç kontrol sisteminin esasları ve yürütülmesi konularında bilgi sahibi oldular. Çalışan sayısının yüksek olmasından dolayı şubeler bazında verilen eğitimlerden ilki 02.03.2011 günü Bitki Koruma Şubesi ile Kontrol Şubesi çalışanlarına, 03.03.2011 günü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesi ile Destekleme Şubesi çalışanlarına, 04.03.2011 günü ise Proje ve İstatistik Şubesi, Hayvan Sağlığı Şubesi ile İdari ve Mali İşler Şubesi çalışanlarına verildi. İl Müdürü Ömer Çelik ile İl Müdür Yardımcıları ve şube müdürlerinin de katıldığı eğitim programlarıyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Ömer Çelik, “İl Müdürlüğümüzden hizmet alan üreticilerimize, çiftçilerimize, tüm firma ve işletmelere daha verimli ve kaliteli bir hizmet
anlayışıyla İç Kontrol Sistemini İl Müdürlüğümüz bünyesinde kurmuş bulunuyoruz. Saydamlığın, şeffaflığın, en iyi hizmeti verme anlayışının yaygınlaştığı günümüzde, bizler de Tarım İl Müdürlüğü olarak hizmet verdiğimiz kitleye bu anlayışla daha iyi hizmet vermeyi amaçladık. Bu doğrultu-
da “İç Kontrol Uyum Eylem Planı” çerçevesinde tüm personelimizi eğitime aldık” diye konuştu.
Temmuz’a kadar devam edecek
Şirketleriyle eşgüdümlü olarak yürütülen eğitim çalışmaları konusunda bilgiler veren SD Danışmanlık Proje Koordinatörü Seda KIZILOK, “Proje ile Manisa Tarım İl Müdürlüğü ve çalışanlarından aldığımız doğru ve güncel bilgileri düzenleyip, değerlendirip, bilimsel yöntemlerle yorumlayarak, bilgi birikimimiz ve deneyimlerimizle harmanlayıp, kurumsal işbirliğinin gereği olarak Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nde “İç kontrol Sistemi”nin oluşturulmasını amaçlıyoruz” dedi. Verdikleri eğitimlerde; kontrol ortamının oluşturulması, kamusal etiğin amaç ve sonuçları, kamu hizmeti anlayışında değişim, sorumluluk anlayışında değişim ve etik değerleri oluşturan temel ilkeler konuları üzerinde durduklarını belirten KIZILOK, 30.06.2011 tarihine kadar Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde İç Kontrol Sistemi”nin kurulmasının tamamlanacağını ve bu konudaki çalışmaların hızla devam ettiğini ifade etti.
32
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
33
İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ
Salihli İlçe Tarım Müdürlüğünden
çiftçiye destek Salihli ilçesi, verimli Gediz ovası topraklarında tarımsal ürün çeşitliliğine sahip bir bölgedir.Toplam arazi varlığı 607.100 dekar olup, 316.725 dekar arazi sulanmaktadır.Tarla bitkileri tarımı yapılan arazi miktarı 345.864 dekar,meyve alanı 188.272 dekar,sebze alanı 46.073 dekardır. Bağlarında genellikle sultani üzüm yetiştirilen Salihli’nin 106.424 dekar bağ alanı mevcuttur.. Son 10 yıl içerisinde ise tütün ve buğday alanları ile tarıma açılan arazilerde toplam zeytin alanı 69.000 dekara ulaşmıştır. Salihli ile özdeşleşmiş ürünlerin başında sultani çekirdeksiz kuru üzüm ve Salihli kirazı olarak tescillenen 0900 ziraat çeşidi gelmektedir. Tarımsal potansiyeli büyük olan ilçemizin organize sanayi bölgesinde gıda sanayii’ de hızla gelişmektedir. Meyve işleme tesisleri, konseve, süt mamulleri ile değişik çeşitlerde gıda üretimi yapılmaktadır. İlçemizde özellikle ova kesimlerinde son yıllarda entansif yapıda süt sığırı işletmeleri kurulumu artmaktadır İşletme başına hayvan sayısı da entansif işletmelerin sayılarının artmasına paralel olarak artış göstermektedir. İlçemizde 42.628 adet sığır, 67.943 adet koyun ve keçi, 5.166.936 tavuk, 1200 adet arı kovanı mevcudu bulunmaktadır. 2010 yılında 7.017 çiftçinin, Çiftçi Kayıt Sistemine kaydı yapılmıştır. Mazot ve gübreye, toprak analizi desteklemeleri kapsamında 3.364.042 TL ödenmiştir. 2010 yılında organik tarım desteğinden 75 üreticimiz yararlanmıştır. Sertifikalı fidan, havza bazlı destekleme modeline göre, yağlı tohumlu bitkiler, hububat, baklagil fark ödemeleri işlemleri yapılmış olup, Ziraat Bankası tarafından ödemeleri gerçekleştirilmektedir. Yem bitkileri desteklemeleri kapsamında başvuruda bulunan üreticilerimizin işlemleri tamamlanarak, ödemeleri yapılmıştır. İlçe Müdürlüğümüze tarımsal amaçlı elektrik kullanımı için başvuruda bulunan üreticilerimizin arazileri kontrol edilerek, müdürlüğümüze bağlı teknik elemanlarınca düzenlenen rapor sonucunda tarımsal sulamada elektrik kullanmaları sağlanmaktadır.Özel İdare 34
Manisa Tarım ve Gıda
tarafından müdürlüğümüze tahsis edilen fidanlar üreticilerimize dağıtılarak, özellikle gelir düzeyi düşük üreticilerimiz desteklenmektedir. 2010 yılı makine ekipman başvurusunda bulunup, istekleri değerlendirilen 97 kişiye makine ve ekipman desteği sağlanmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na başvuruda bulunan gelir düzeyi düşük vatandaşlarımıza, ilçe müdürlüğümüzce seracılık, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, arıcılık konusunda projeler hazırlanmaktadır. İlçemizde 2010 yılında tane kaybını önlemek maksadıyla 72 köy ve merkez dahil 9 belediyede biçerdöver kontrolü yapılmasına devem edilmektedir.. Ayrıca anız yakılmasının zararları konusunda üreticilerimiz bilinçlendirilmektedir.. Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi kapsamında muhtelif köylerimizde süt ve süt ürünlerinin değerlendirilmesi, ahır ve sağımda hijyen, sağım tekniği ve arılarda bal hasadı ile kışlık bakım ve
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
beslenme konularında, kadın çiftçimize eğitim verilmektedir. Kadın çiftçilerimiz, gıdaların çeşitli yöntemlerle muhafazası, ev ekonomisi, beslenme eğitimi ve iyotlu tuz kullanımı konularında da eğitilmektedir.. Tarımsal ürünlerde zirai ilaç kalıntısı konusunda çiftçi toplantıları yapılarak, üreticilerimiz kalıntı konusunda bilinçlendirilmektedir. Üreticilerimize, iyi tarım uygulamaları, kimyasalların kayıt altına alınması, sözleşmeli üretim, pestisit kalıntısı, meyve hastalık ve zararlıları, bağ hastalık ve zararlıları, toprak analiz, fidan dikimi, ceviz, badem, nar ve kiraz yetiştiriciliği konularında eğitimler verilmektedir. Zeytin, yetiştiriciliği konusunda kurs açılarak, üreticilerimizin bu alanda bilgilendirilmeleri sağlanmaktadır. Toplam 20 çiftçiye kısa süreli kurs düzenlenmiştir. İlçe Müdürlüğümüzce, bağcılıkta
kullanılan erken uyarı sistemi verileri, bilgisayar ortamında değerlendirilerek, 110.000 dekar alanda mildiyö ve salkım güvesi mücadelesi alanında çiftçilerimiz yönlendirilmiştir. Bağda ilaç kalıntısı ile ilgili afişler ve duyurular yayınlanarak, çeşitli yerlere asılmış ve ilanlar yapılmıştır. Pestisit kalıntısı, Aflatoksin-A konusunda köylere gidilerek, gerekli uyarılarda bulunulmuştur. Zirai mücadele ilaçlarının zamanında ve dozunda kullanılması konusunda bilgiler verilmiştir. İlçe Müdürlüğümüzce hububat ekili alanlarda survey çalışmaları yapılarak, süne zararlısının sürekli takip altında tutulması sağlanmaktadır. İlçemizden 2010 yılında taze domates, taze biber, kiraz, çekirdeksiz kuru üzüm, leblebi, kuru domates, palamut hülasası, turşu, yaprak salamura, erik, vişne, greyfurt, portakal ve kiraz konservesi ve diğer ürünler, tüm dünya ülkelerine ihraç edilmiştir. 2010 yılında ilçemizde faaliyet gösteren 11 adet firmadan 9.488 tonu çekirdeksiz kuru üzüm olmak üzere toplam 16,837 ton ihracat gerçekleşmiştir. Dış karantina Yönetmeliği gereğince çeşitli ürünler kontrol edilerek, müdürlüğümüzdeki inspektörlerce 2010 yılında 780 adet bitki sağlık sertifikası düzenlenmiştir. İlçemizde faaliyet gösteren 25 adet özel ilaç bayisi, 11 adet kamu kurumu niteliğinde kuruluşun zirai mücadele ilaç bayiliği kontrolleri ve denetimleri her ay düzenli olarak yıl boyunca yapılmıştır. İç karantina tedbirleri doğrultusunda hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla fidan ve fidelikler kontrol edilmektedir. . 2010 yılı içerisinde iç tüketim ve ihracat aşamalarında, pestisit kalıntısı olmayan sebze üretimine yönelik olarak kimyasalların kayıt altına alınması yönetmeliği kapsamında üreticilere, 3,100 adet üretici kayıt defteri dağıtımı yapılmıştır. 2010 yılındaki ilaçların
reçeteli satış yönetmeliği kapsamında ilçemiz çiftçilerine, 12 adet teknik eleman tarafından reçete yazımı yapılmaktadır. Hayvancılıkta, anaç koyun keçi desteklemesi, Brucella Rev-1 aşılaması, anaç manda desteklemesi, süt desteklemesi, anaç sığır desteklemesi, buzağı desteklemesi S-19 Brucella aşı desteklemesi, arıcılık desteklemesi kapsamında toplam olarak 5626 üreticimize, 5.037.105 TL ödeme yapılmıştır.
tarafından tarıma uygun olmayan yaklaşık 500 dekar alanda sera kurularak, topraksız tarım yapılmaya başlanmış, özellikle domates üretilerek yurt dışına ihracat yapılmaktadırlar. İlçemizde meyve fidanı yetiştiriciliği alanında kooperatifler ve özel kuruluşlar faaliyet göstermekte olup, bu firmalar arasında ülke çapında fidan yetiştiriciliği yapan tüm ülkeye dağıtım yapan firmalar bulunmaktadır.
2010 yılının ilk altı ayında toplam 23 adet amatör balıkçı belgesi verilmiştir. İlçemiz Demirköprü Barajı’nda bulunan 5 adet işletme tarafından alabalık ve aynalı sazan üretimi yapılmaktadır. 2010 yılının ilk altı ayında 17 adet balık satış yeri denetimi yapılmıştır. 29 adet su ürünleri menşei belgesi düzenlenmiştir
Salihli kadro ve personel durumu
İlçe Müdürlüğümüz gıda üretim ve satışı yapan işletmeleri yıl boyunca denetlenmekte olup, Alo 174 Gıda Hattı’na yapılan şikayetler, müdürlüğümüz birim elemanlarınca değerlendirilerek, gerekli işlemlere gidilmektedir. İlçemiz köy ve beldelerinde, 19 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 9 adet Tarım Sulama Kooperatifi ve l adet Su Ürünleri Kooperatifi faaliyet göstermekte olup, özellikle genel kurul toplantıları olmak üzere faaliyet alanları ile ilgili konularda teknik destek verilmektedir. Son yıllarda tarım kesimi firmalarının, tarımsal üretime yatırım yapmaya yönelmeleri ile birlikte ilçemiz bu konuda önemli bir yatırım merkezine dönüşmektedir. İlçemiz sınırları içersinde büyük plantasyonlar kurulurken, bu plantasyonlarda ceviz, nar, kiraz, badem, ayva, armut, zeytin gibi meyveler yetiştirilmeye başlanmıştır. Bu işletmeler, paketleme tesislerini de meyve plantasyonlarının yakınına kurarak üretim, işleme ve paketleme konusunda istihdam yaratmaya başlamışlardır. İki firma
İlçe Tarım Müdürlüğünün hizmetlerini yürüttüğü ana bina ve toprak tahlil laboratuarının hizmet verdiği binalar, kurumun kendi malıdır.
Mühendis
11
Veteriner
4
Tütün eksperi
5
Mühendis 4/B
14
Ziraat Teknikeri
4
Ziraat Teknisyeni
5
Ev Ekonomisi Teknisyeni
3
Veteriner Sağlık Teknikeri
1
Veteriner Sağlık Teknisyeni
2
Çevre Sağlık Memuru
1
Bilgisayar İşletmeni
3
Teknisyen Yardımcısı
1
Şoför
1
VHKİ
1
Tarım İşçisi
2
Geçici İşçi 4/C
1
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
35
HABER
Manisalı kadın çiftçiler il finali için yarıştı 2011 yılı “Kadın Çiftçiler Yarışıyor” bilgi ve proje yarışmasının Manisa İli Final Yarışması, Manisa Pazarcılar Odası toplantı salonunda gerçekleştirildi. İl Müdürü Ömer Çelik, yarışma sonucunda dereceye giren kadın çiftçileri altın ve çeşitli hediyelerle ödüllendirdi. Bu yıl iki aşamada gerçekleşen yarışmanın ilki ön eleme yarışması olarak 1 Mart’ta Tarım İl Müdürlüğü toplantı salonunda yapıldı. Ön elemeye 14 ilçeden 14 kadın yarışmacı katıldı. Bu yarışma sonucunda Akhisar’dan Hafize BAŞER, Alaşehir’den Raşide KUSKUN, Kırkağaç’tan Sevim KARAGÖZ, Köprübaşı’ndan Nazik ZENGİN, Salihli’den Canan BÜTÜN ve Saruhanlı’dan Ayla ÖZ, gösterdikleri başarıdan dolayı finalist olarak İl Final Yarışması’na katılmaya hak kazandılar. Final Yarışması ise 8 Mart günü yapıldı. İl Müdürü Ömer Çelik’ in gözetiminde yapılan yarışmaya finale kalan 6 ilçeden 6 kadın yarışmacı, Tarım İlçe Müdürleri, İlçe Yayım Mühendisleri, yarışmacı yakınları ve çok sayıda izleyici katıldı. Yarışma öncesinde izleyicilere hitaben konuşma yapan Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, “Toplumumuzda kadının yeri gün geçtikçe artıyor. Sosyal hayatta, siyasette ve ekonomide kadınlarımız önemli aktif roller alıyorlar. Bununla birlikte kadınlarımıza yönelik bazı olumsuzluklara da za36
Manisa Tarım ve Gıda
man zaman rastlıyoruz. Bütün temennimiz bu olumsuzlukların yaşanmamasıdır. Kadın istihdamının en fazla yapıldığı sektörlerden biri olan tarım sektöründe kadınlarımız, gerek bitkisel üretimde, gerekse hayvansal üretimde aktif olarak yer alıyorlar. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’mız da bunun bilincinde ve sırf kadınlara yönelik olarak, “Kadın Çiftçiler Daire Başkanlığı”nı kurdu. Bugün burada düzenlediğimiz Kadın Çiftçiler Yarışması da Daire Başkanlığımızın etkinliklerinden bir tanesidir. Yarışmanın amacı kırsalda kadın çiftçilerimize götürdüğümüz eğitim ve yayım çalışmalarının sonuçlarını görmek, tarımsal konulardaki bilgi ve becerilerini ölçmek, performanslarını değerlendirmek, bu yarışma vesilesiyle kadın çiftçilerimizin kaynaşmasını sağlamak ve girişimcilik ruhlarını geliştirmektir’’ dedi. 2004 yılından beri düzenlenen yarışmanın, 2005 yılında Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Fair Play ödülüne layık görüldüğünü hatırlatan Çelik, ‘’Bu yarışma 2000’e yakın sosyal faaliyet arasından birinci seçilmiştir. Bildiğiniz gibi bu yarışmayı üç aşamada düzenliyoruz. Önce İl birincileri seçiliyor. Sonra il birincileri bölge yarışmasında yarışıyor ve bölge birincileri seçiliyor. Son aşamada ise bölge birincileri Türkiye finalinde yarışarak birinci, ikinci ve üçüncüler seçiliyor. Bakanlığımız bu yıl yarışmanın formatında değişiklik yaparak projeleri de yarışmaya koydu ve yarışmada
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
parasal ödüllerin yanında Türkiye birincisinin projesine yaklaşık 40 bin TL tutarında nakdi kaynakla destekleme yapılacak. Biz bugün burada, 5 Nisan’da İzmir’de yapılacak bölge yarışmasında ilimizi en iyi temsil edecek olan kadın yarışmacımızı seçeceğiz. Bugünün “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” olması hasebiyle de tüm kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyor ve yarışmacılara başarılar diliyorum” diye konuştu. İl Müdürü Ömer Çelik’in konuşmasının ardından yarışmaya katılan kadın çiftçiler kendilerini tanıtarak yarışmaya nasıl hazırlandıklarını anlattılar. Tarım İl Müdürlüğünün hazırladığı tanıtım filmi ve slayt gösterisinin izlenmesinden sonra Ziraat Mühendisi Ece COŞKUN’un sunumuyla yarışma başladı. Yarışmada sorulan sorulara en çok doğru cevap veren Akhisar İlçesi’nden Hafize BAŞER birinci olurken, Saruhanlı İlçesi’nden Ayla ÖZ ikinci ve Kırkağaç İlçesi’nden Sevim KARAGÖZ ile Alaşehir İlçesi’nden Raşide KUSKUN üçüncü oldular. Birinci olan Akhisar’dan Hafize BAŞER, 5 Nisan’da İzmir’de yapılacak olan bölge yarışmasında Manisa’yı temsil etti. Yarışmaya katılan tüm yarışmacılara çeşitli hediyeler veren Ömer Çelik, birinci olan Hafize BAŞER’e ayrıca çeyrek altın taktı ve yarışmaya katılarak gösterdikleri performanstan dolayı yarışmacılara teşekkür etti.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
37
HABER
Zeytin yetiştiricileri
sertifikalarını aldı
Tarım İl Müdürlüğü’nün 21-25 Mart 2011 tarihlerinde düzenlediği 5 günlük “Zeytin Yetiştiriciliği ve Budama” kursuna katılan 25 zeytin yetiştiricisi kursu başarıyla tamamlayarak sertifika almaya hak kazandı. 25.03.2011 Cuma günü Manisa Tarım İl Müdürlüğü’nde yapılan törende Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, çiftçilere hitaben yaptığı konuşmasında “Ülkemizde ve İlimizde zeytin alanları hızla artmaktadır. Buna bağlı olarak çiftçilerimizin zeytin yetiştiriciliği ve budama konularındaki bilgi ve beceri eksikliklerini gidermek ve verimli bir üretim gerçekleştirebilmelerini sağlamak için İl Müdürlüğümüz, Halk Eğitim Müdürlüğü ile işbirliği yaparak bu kursları düzenlemektedir. Artan tüketici talepleriyle birlikte, tüketiciler satın aldıkları zeytin ve zeytinyağında ilaç kalıntısı istememekte ve üretim aşamasında kullanılan ilaç ve gübrelerin talimatlara uygun olarak uygulandığından 38
Manisa Tarım ve Gıda
emin olmak istemektedirler. Hatta bu ürünlerin çevreye de zarar verilmeden üretilen ürünler olmasına özen göstermektedirler. Tüketicilerin istedikleri bu özelliklerde zeytin üretimi ancak İl Müdürlüğümüzün düzenlediği bu kurslarda zeytin yetiştiriciliğiyle uğraşan üreticilerimizin bilinç düzeyinin yükseltilmesi ve tekniğine uygun üretim yapmaları ile mümkündür’’ dedi.
Usta budayıcı oluyorlar
Kursta uygulamalı eğitim verildiğini vurgulayan Çelik, ‘’İl Müdürlüğümüz uzun yıllardır bu amaçla, üreticilerden gelen talepler doğrultusunda, merkez ve ilçelerde beşer günlük budama kursları düzenlemekte, bu kurslar sonunda başarılı olan üreticilerimize sertifika verilmektedir. Bu kurslarda zeytincilik bir bütün olarak değerlendirilmektedir. Kurslarımızda ilk 3 gün; zeytinciliğin genel durumu, usulüne uygun fidan seçimi ve dikimi, toprak işleme, gübreleme, hastalık ve zararlılar
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
ile mücadele, toprak ve yaprak tahlili, budama ve zeytin yetiştiriciliğinde yapılan hatalar konularında bilgi verilmektedir. Kalan 2 günde de konu uzmanı teknik elemanlarca daha önce teorik olarak anlatılmış olan konular uygulamalı olarak gösterilmektedir. Bu kursumuzda da merkez Halıtlı ve Yayla köyleriyle, Saruhanlı İlçemizin Gökçeköy Kasabası zeytin bahçelerinde uygulamalı eğitim verilmiştir. Beş gün süren kursumuz sonunda başarılı olan üreticilerimiz zeytin yetiştirme tekniklerini tam olarak öğrenmekte ve zeytin budamasında usta budayıcı aşamasına gelmektedirler” diye konuştu. Çiftçilerin talebi halinde kursların devam edeceğini de ifade eden Ömer Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Halk Eğitim Müdürlüğüyle işbirliği halinde, üreticilerimizden gelen talepler doğrultusunda 2011 yılı üretim sezonunda il merkezi ve ilçelerimizde kurslarımıza devam edilecektir”.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
39
İLÇELERİMİZ
Tarım, sanayi ve turizm kenti
SALİHLİ
Geçmişten günümüze mirasını özenle taşıyan Salihli, turistik değerleri gibi verimli topraklarında yetişen tarım ürünleriyle de adından söz ettiriyor.
Ünlü Sardes Antik Kenti’nin yanı sıra Kurşunlu Kaplıcaları ve doğal güzellikleriyle de Manisa’nın uğrak ilçelerinden biri olan Salihli, geçmişten günümüze özenle taşıdığı mirasını konuklarıyla paylaşıyor. Verimli topraklarında yetişen tarım ürünleriyle ülkemizin önemli tarım kentleri arasında da anılan Salihli, büyük şehirlere ulaşan yolların kesiştiği noktada kurulmasından dolayı gelişmekte olan bir ticaret ve sanayi kenti konumunda.
Coğrafi Yapı
Salihli Gediz Havzası’nın orta bölümünde 28 10’ doğu, 38 10’ kuzey konumu ve etrafı batıdan Turgutlu, kuzeybatıdan Akhisar, kuzeyden Gör40
Manisa Tarım ve Gıda
des, kuzey doğusundan Demirci, doğudan Kula, güneydoğudan Alaşehir ve güneyde İzmir’in İlçesi Ödemiş tarafından çevrilmiştir. Boz dağların kuzey yamacının eteklerinde Gediz nehri kenarında bulunan Salihli İzmir-Ankara karayolu ile İzmir-Afyon demiryolunun da kenarında bulunmaktadır. Ülkemizde Kuzey ve Kuzeydoğuya bakan yamaçların daha fazla nemli olması yer seçimi ve gelişiminde etkili rol oynamıştır. Yine dünyada akarsu boylarındaki kentlerin gelişmişliğine paralel olarak Gediz, Alaşehir Çayı, Tabak Dere ve Sart Dere, Gümüş Dere, Kurşunlu derelerinden
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
azami ölçüde faydalanılmaktadır. Bunun yanında Demir köprü Barajı ve sulama kanalları da adeta hayat damarı niteliğindedir. Salihli ovası Gediz tektonik çukurluğunun içinde ve Gediz nehrinin ovaya girdiği yerde de Salihli ilçesi kurulmuştur. Yer yer 90-100 metreyi bulan alüvyonlar Gediz ve Bozdağ’ın etkisiyle heterojen bir yapı gösterirler. Ancak toprak verimliliğinde önemli avantajlar sağlar. Salihli ovası Kuzey ve Güney tarafından faylarla (kırık) sınırlandırılmıştır. Gediz tektonik çukurluğunun oluşumunda rol oynayan faylar ovanın çöküntü olduğunun bir kanıtı gibidir. Salihli ovasının Güney kesimlerin-
deki sıcak ve su kaynakları da bu fay hattının bir eseridir. Ovanın neojen sonlarında çöktüğü Bozdağ’ların yükseldiği ve bu durumun 1500 metrelere vardığı kabul edilmektedir. Ovada zaman zaman fayların oynaması temel de çökmeler meydana gelmesinin bir göstergesi olarak kabul görmektedir. Bu açıdan bakıldığında Salihli ovasının 1. derecede deprem kuşağının kenarında bulunmakta olduğu görülür. Bozdağların eğilim yamaçları Kurşunlu, Çakallar, Gümüş dere gibi suların etkisiyle parçalanmış ayrıca gevşek yapıda olan toprak zaman zaman kuzeyden akışa geçmiştir. Bu durum Bozdağların Salihli’ye bakan yamaçlarında doğa dengesinin bozulmasına yol açmaktadır. Bozdağ metaformik kütlesi farklı formasyonlarla birlikte kentin güneyinde 2159 metreye kadar çıkmakta ve heybetli bir görüntü yelpazesinde kurulmuş durumdadır.
Sanayi ve ekonomi
Salihli ekonomisini tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörü oluşturmaktadır. Başlıca yetiştirilen tarımsal ürünler çekirdeksiz üzüm, buğday, arpa, pamuk, tütün ve mısırdır. Bağcılığın yoğun olarak yapıldığı bölgede son yıllarda zeytin üretimi ve meyve yetiştiriciliği de gelişmiştir. Organize Sanayi Bölgesi alanı toplam 664.253 metrekare olup, yüzde 90 doluluk oranına sahiptir. 27 tesisin faaliyette olduğu bölgede, 17 tesisin de yapımı devam etmektedir. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nda 1509, Ticaret Borsası’nda 166, Esnaf ve Sanatkarlar Odası’nda 6435 işletme kayıtlıdır.
Tarihçe
Antik çağlardan bu yana uygarlıklara sahne olmuş Ege Bölgesi’nin en eski yerleşimlerinden birisi Salihli ve çevresidir. Adala ve Gökeyüp Beldeleri arasında Çakallar Mevkii’nde fosil olarak bulunan ilk insanların ayak izleri üzerinde yapılan araştırmalar
sonucunda, bölgenin 26 bin yıldır yerleşim alanı olduğu kanıtlanmıştır.
(Keyhüsrev), Sardes’i 14 günlük kuşatma sonunda ele geçirdi.
Bölge hakkındaki ilk tarihi belgeler Hitit tabletleridir; Hitit imparatoru Tudhaliya VI, Assuwa (Asya) birliğine karşı çıkan Sardes ile savaşıldığı ve İ.Ö. 1250 yılı civarında Sardes’in yakıldığı anlatılmaktadır. Ancak Sardes’in hangi devlete ait olduğu anlaşılamamaktadır.
İ.Ö. 334’de Sardes, Satrap (Vali) Mithrines tarafından Büyük İskender’e teslim etti. İskender’in erken ölümü ile İ.Ö. 283 tarihinden sonra bölgede Bergama egemenliği başlamış oluyordu. Sardes-Gymnasium İ.Ö. 133’de Bergama Kralı III. Attalos’un vasiyeti üzerine Romalılara verildi ve Roma eyaleti oldu. İ.S. 17 yılında depremle yıkılan şehri Tiberius ve Cladius kısa zamanda onardılar. Ancak Sardes için düşüş devam ediyordu. İ.S.395’de Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılması ile Sardes, Bizantion’lılara (Bizans) geçti. Tüm bu olumsuzluklara İ.Ö. 44, İ.S. 17, 34, 238, 244, 262 ve 747 tarihlerinde meydana gelen şiddetli deprem ve sel felaketleri de eklenince Sardes’in çöküşü hızlandı. Tepede bulunan saray, kuzeyde bulunan akropol ve şehrin üzerine heyelan şeklinde çöktü ve asıl kentin büyük bir bölümünü yuttu.
Herodotos, Heraklesoğulları’nın İ.Ö. 1185 yıllarında Sardes’de bir hanedan kurduklarını yazmaktadır. İ.Ö. 685 yılı civarında, Lidya devletinin başkenti Sardes’de yaşayan Gyges (Giges) Heraklesoğulları hanedanlığına son vererek ülkeyi tarihin en görkemli ve zengin krallığına dönüştürecek Mermenandlar Hanedanlığı dönemini başlatır. Parayı icat eden Kral da Gyges’tir. İ.Ö.650–550 yılları arasında başkent Sardes, bir kültür ve sanat merkezi olarak gelişmiştir. Kutsal sayılan ormanlarla kaplı Tmolos (Bozdağ) dağı yamaçlarından birinde zapt edilmesi zor surlarla kaplı Akropol ve saray inşa edilmiştir. Sardes’in içinden geçen Paktolos (Sart çayı) çayında bulunan altın parçacıklarından yola çıkarak altın madenini buldular. Bu olay kentin ve devletin yaşam düzeyini geliştirmiştir. Zenginlik içinde yüzen Lidyalılar, parayı icat ederek altın olarak bastılar, o güne kadar takas şeklinde yürütülen ticareti, ağırlığı ve ayarının doğruluğu devlet tarafından onaylanarak garanti edilmiş, kolayca taşınabilir, devlet sınırları içinde ve dışında geçerli paralı sisteme dönüştürdüler. Son Kral Kroisos (Krezüs=Karun) döneminde altın sikkelerin birim tespiti ve düzenlemeleri sonucu ticarette kesin ödeme biçimi olarak para kullanılmaya başlanmıştır. Lidya ve Sardes tarihte en görkemli dönemini bu yıllarda yaşamıştır. Para Lidya devletini refaha ve zenginliğe hızla kavuşturduğu gibi yine aynı hızla çökmesine neden olmuştur. Paralı askerlerin savaşı terk etmeleri üzerine İ.Ö. 546’da Pers Kralı Ky a k s a r e s
Doğudan Anadolu’ya girmeye başlayan Türk akıncılarını durdurmak için harekete geçen Romanus Diogenis (Romen Diyojen), 1071 yılında Malazgirt savaşında Alpaslan’a yenilince Anadolu tamamen Türklere açılmış oluyordu. 1075 yılında Philadelphia (Alaşehir) ve Sardes Aydınoğulları’nın topraklarına katıldı. 1426 yılında, Anadolu’ya egemen olma yolundaki Osmanoğulları, Aydınoğlu Beyliği ile Sardes civarında yaptığı savaşı kazanarak kendi topraklarına katmıştır. Bu savaş sırasında Akropol ve surlar yıkıldı, bu enkaz üzerine yeni binalar inşa edildi. Artık ünlü Sardes şehri üzerinde Sart köyü bulunmaktadır. Camiü’d Düvel adlı tarih kitabına göre 1400’lü yıllarda, Sart kasabası yakınlarında bir Veled-i Salih = Salihoğlu Köyü bulunmaktadır. Salihoğlu Köyü’nün kurucuları daha önceleri Hazar güneyi ve Kayseri ile Sivas yörelerinde devlet kuran Oğuz boylarından Üçoklar’a bağlı Salur veya Salgurlardır. 1381
Sardes Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
41
yılında Selçuklu egemenliğini kabul etmeyen Salur Han (Saruhan) Bey yönetiminde bir kısım aşiretler batıya göç ederler beğendikleri topraklara yerleşip yurt edinirler. Salihoğlu aşireti de Salihli’nin ilk kurucuları olarak bugünkü İstasyon civarına yerleşirler. Salihli adının geçtiği ilk resmi belgeler, Başbakanlık Arşiv Dairesi’nde ve 1518 tarihini taşımaktadır. Aynı dairenin 165 No.da kayıtlı, 1530 tarihli Tahrir defterinde; “Saruhan nahiyesine bağlı bir Salihli Köyü olduğu ve bu köyün Çarhoca ve Ömerli adlarında iki karyesi (Yerleşimi) olduğu” yazmaktadır. Bugünkü İstasyon civarında kurulu mahalle pek fazla gelişmezken, 1870 yılları civarında Kırım Harbi nedeniyle başlayan göçler nedeniyle ikinci yerleşim hızla gelişir. 1876 yılında açılan demiryolu sonrası araları 1 kilometre olan bu iki mahalleyi Mithat Paşa’nın açtığı yol birleştirir. Demiryolu’nun açılması ile aldığı göç hızlanan Salihli, 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Yaklaşık iki buçuk yıl işgal altında kalan ve 5 Eylül 1922 tarihinde özgürlüğüne kavuşurken işgalciler tarafından yakılmıştır. 6 Eylül 1922 günü Salihli’ye gelen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları 9 Eylül 1922 sabahına kadar Salihli’de kalmıştır.
Kurşunlu Kaplıcaları
İdari durum ve nüfus
Manisa’nın en büyük ilçelerinden biri olan Salihli, 155 bin nüfusa sahip. İlçede toplam 72 köy, 8 belde ve 25 mahalle muhtarlığı bulunuyor.
Tarım
Alüvyonlu toprak, Akdeniz iklimi ve sulama imkânı, dünyada bundan daha güzel tarıma elverişli yer az bulunur. Akdeniz ikliminin görüldüğü Salihli’de yaz kuraklığı bariz bir şekilde hissedilir. Demir Köprü Barajı’nın sağladığı sulama imkânı ovada hem çeşitli hem de verimli yüksek bir tarım hayatı ortaya çıkarmıştır. Salihli’nin birçok yerinde ensontif tarım yapılmaktadır. İlçede yetişen başlıca tarım ürünleri, pamuk, üzüm, tütün, zeytin, sebze ve meyve çeşitleridir. Türkiye’nin çekirdeksiz üzüm merkezlerinden biri olan Salihli ovası (Manisa ili Türkiye Birincisi) kuru üzüm ihracatı ve pekmez üretimiyle ön sıralarda yer almaktadır. Şeftali, kayısı, kiraz, kavun, karpuz, zeytin ovanın diğer önemli ihraç malları arasında yer almaktadır. Sebze üretiminde Salihli kendine özgü bir yer edinmiş bulunmaktadır. Sebze ve meyve daha çok Ankara-İstanbul ve Bursa’ya pazarlanmaktadır. Pamuğun liflerinin uzunluğu dolayısıyla kalite açısından rahat ve sulamalı bir tarım yöntemi uygulanmaktadır. Buna bağlı olarak da ilçede altı tane çırçır fabrikası bulunmaktadır. Zeytincilik çok yaygın olmamakla birlikte yine de bir zeytinyağı fabrikası kurulacak kadar gelişmiştir.
Kültür ve turizm Kurşunlu Kaplıcaları
Manisa’ya 65, Salihli’ye 5 kilometre uzaklıkta bulunan Kurşunlu Kaplıcaları’na, Salihli’ye varmadan, İzmir-Ankara yolundan güneye doğru dönen 2 kilometrelik bir yolla ulaşılmaktadır. Kurşunlu Çayı Vadisi içinde yer alan tesisler konumu, yeşil dokusu ve manzarası nedeniyle, kaplıca özelliğinin 42
Manisa Tarım ve Gıda
Kurşunlu Kaplıcaları
yanı sıra piknik ve günübirlik kullanım amacıyla da rağbet görmektedir. Ülkemizin birinci derecede önemli ve öncelikli termal sularından olan Kurşunlu Kaplıcaları’nın romatizma, cilt ve kadın hastalıkları, solunum yolu hastalıkları, sinirsel hastalıklar ile ameliyat sonrası, eklem ve kireçlenme rahatsızlıklarına olumlu etkileri vardır. Banyo ve içme kürü olarak yararlanılan kalsiyum sülfatlı, bikarbonatlı, sülfatlı ve hidrojen sülfürlü suların ph değeri 5.8, çıkış sıcaklıkları ise 52- 96 º C dir. Salihli Belediyesi’nce işletilmekte olan, iki, üç ve beş yataklı olmak üzere üç tip ev seçeneği bulunan tesis, toplam 86 ev 270 yatak kapasiteli olup, restoran, kafeterya, çay bahçesi, fırın, bakkal, kasap ve manav gibi imkanları mevcuttur. Görevli doktor, fizyoterapist ve sağlık memurunun da bulunduğu tesiste, konaklama imkanı olmayanların da yararlanabileceği iki kapalı havuz, 8 jakuzili banyo ve iki sauna yer almaktadır.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Sart Kaplıcaları Bozdağ eteklerinde, Salihli ilçesi’ne bağlı Çamurhamamı Köyü sınırları içinde yeralan Sart Kaplıcaları ya da halk arasındaki adıyla “Çamur Hamamları”, Salihli’ye 11 km, Manisa’ya ise 68 km uzaklıktadır. Kalsiyum, sodyum bikarbonat ve sülfür içeren suyun sıcaklığı 52 ºC, debisi ise3 lt/ sn dir. Romatizma, nevralji, cilt ve kadın hastalıklarında yararlanılan kaplıcada, toplam 150 yatak kapasiteli, 75 banyolu oda bulunmaktadır.
Sardes (Sard)
Lidya Krallığı’nın merkezi olan Sardes kenti, ihtişamını koruyarak Salihli sınırlarında kalıntılarıyla günümüze ulaşıyor. İzmir çevresinin en önemli antik yerleşimlerinden olan Sardes harabelerine İzmir’den Uşak yoluyla ulaşabilirsiniz (88 kilometre). Ören yeri Salihli’ye 7 kilometre kala karayolu üzerinde solunuzda.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
43
ÇİFTÇİ EĞİTİM
İlk hasat buradan çıkar Kirazda erkenciliğiyle ün yapan Manisa Sancaklıbozköy’de artık bir tarım merkezi de var. Manisa ilimiz tarım sektöründe hem Türkiye, hem de il için çok büyük bir öneme sahiptir. İlimizin önemli ürün kalemlerinden birisi de şüphesiz ki kirazdır. Ülkemizde ilk kiraz hasadı Sancaklıbozköy Beldesi’nde yapılmaktadır. Kirazda erkencilik yönüyle nam salmış Beldede 2010 yılı itibari ile Sancaklıbozköy Tarım Merkezi açılmış olup; tarımsal yayım faaliyetlerini etkinleştirmek ve bilginin doğrudan çiftçiye ulaşabilmesini sağlamak amaçlanmıştır. Türkiye’nin birçok iline ve yurt dışına kiraz gönderen beldedeki üreticilerin büyük çoğunluğu son yıllarda bilinçli ilaçlama ve gübreleme yapmaktadırlar. İl Müdürlüğümüze bağlı Tarım Merkezinin beldede faaliyete geçmesi itibariyle; çiftçi toplantıları, çiftçi kursları, çiftçi ziyaretleri, ÇKS işlemleri, reçete yazımı, arazi kontrolleri, çiftçi örgütlenmesi, bitkisel üretim ile ilgili desteklemeler, sertifikalı fidan dağıtımı, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi ve özel sektördeki firmaların müstahsillerle olan ilişkilerini arttırıcı faaliyetler yürütülmektedir. Meyvecilikte döllenme safhasında önemli rol oynayan arıcılık konusunda çevre köy ve beldelerden arıcıların da katılımıyla arıcılık kursu düzenlenmiş ve 35 kişi arıcılık sertifikalarını almışlardır. Dünyada; ülkelerin vazgeçilmezi tarım, tarımın vazgeçilmezi de zirai mücadeledir. Dolayısıyla tarımsal üretimde, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de üretimin olmazsa olmaz bileşenleri arasında zirai mücadele (bitki sağlığı/bitki koruma) çalışmaları ön planda yer almaktadır. Beldedeki üreticiler Bakanlığımızın ‘’Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi’’ projesine ilgi göstermekte ve tüm mücadele metotlarını sırasıyla uygulamaya, kimyasal mücadelede ruhsatlı ilaç kullanımına ve kalıntı değerlerine dikkat etmeye özen göstermektedirler. Üretimde kullanılan kimyasalların kayıt altına alınması ve izlenmesi kapsamında üretici kayıt defterleri büyük önem taşımaktadır. Bunun bilincinde olan üreticiler kayıt defterlerine Sancaklıbozköy Tarım Merkezi’nden yazılan reçeteye göre aldıkları pestisitleri kayıt etmektedirler. Erkenciliğin getirdiği büyük avantajı ürünlerini satarken aldıkları bedelle pekiştiren bu önemli beldenin ne yazık ki hal, kiraz boylama ve paketleme tesisi yüzünden eksiklikleri vardır. Komşu beldelerden (Sancaklıiğdecik, Karaoğlanlı) ve çevre 44
Manisa Tarım ve Gıda
köylerden (Sancaklıuzunçınar, Kayadibi, Çeşmebaşı) de kirazlarını ihracatçı firmalara satmak için Sancaklıbozköy meydanında oluşan pazara gelen üreticiler küçük bir alanda yoğun bir trafik işkencesine maruz kalmakta, bu trafiğe ihracatçı firmaların TIR’ları da eklenince hal eksikliği her defasında zihinlerde pekişmektedir. Neyse ki; 2011 Şubat ayında Sancaklıbozköy’de çiftçilerin örgütlenmesi sağlanmış ve ‘’Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği’’ kurulmuştur. Bu sıkıntılara tek yumruk olarak eğilmek için kurulan birliğin yapılan genel kurul toplantısına çevre beldelerden ve köylerden katılım sağlanmış olup, yönetim kurulu üyeleri ve denetleme kurulu üyeleri toplantıya katılan ve görev almak isteyen kişiler arasından açık oylama sistemi ile seçilmiştir. Seçilen yönetim kurulu üyeleri arasından Mustafa Kabasakal tam kabul oy sayısıyla Birlik Başkanı olmuştur. Yüksekokul mezunu ve yabancı dil bilen genç müstahsil Mustafa KABASAKAL ve yönetim kurulu üyeleri Sancaklıbozköy Tarım Merkezi Ziraat Mühendisi eşliğinde Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik’i makamında ziyaret ederek, Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği’nin kurulduğunu bildirmişler ve birliğin hedefleri doğrultusunda çalışmaları sırasında kendilerinden manevi destek beklediklerini belirtmişlerdir. İl Müdürümüz Ömer Çelik; örgütlü üretim modelinin
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
tarım sektöründe üreticiye güç verdiğini hatırlatıp, üye üretici sayısının artması gerektiğini söyleyerek her zaman Manisa çiftçisinin ve çiftçi örgütlerinin yanında olduklarını belirtmiştir. ‘’Ekolojik dengeyi dikkate alarak rekabet gücünü arttıran, katma değer üreten, kontrol temelli tarımı ile kalkınma sürecini hızlandıran, gelişen ve öğrenen bir bölge olmak’’ vizyonunu benimseyen birlik; kiraz üreticilerinin tek çatı altında toplanarak, üreticinin sesini duyuracağının, bireysel olarak ihracatçıya boğulmasını engelleyeceğinin farkındalığıyla üye sayısının artması yönündeki çalışmalarına devam etmektedir. Birliğin hedefi ise; uygun görülen bir arazide Kiraz Üreticileri Birliği bünyesinde oluşturulacak kiraz boylama ve paketleme ünitelerinin kurulması ile birlikte üreticilerin bu alanda ürünlerini ihracatçı firmaların bulunduğu düzenli bir pazarlama tesisine rahatça getirebilmesini sağlamaktır. Belde ekonomisine yönelik tehdit ve risklerin önlenmesinde tedbirlerin alınmasına, Sancaklıbozköy ve Sancaklıiğdecik’in yenilikçilik, girişimcilik kapasitesini geliştirmeye yönelik stratejik eylemlerin gerçekleştirilmesine katkı sağlayan meslektaşlarıma teşekkür eder ve tüm kiraz üreticilerine bereketli sezonlar dilerim.
İlçelerimizde kiraz yetiştiriciliği Salihli Kirazı aranan marka Salihli İlçesi Allahdiyen Köyü’nde 1950’lerde üretilmeye başlanan kiraz başta Allahdiyen Gökköy ve Bahçecik olmak üzere Bozdağlar’ın kuzey yamaçlarına kurulu köylerin en büyük geçim kaynağıdır. Meyveleri yuvarlakça kalp şeklinde, meyve kabuğu parlak çok koyu kırmızı; meyve eti sert, sulu, tatlı ve çok yüksek kaliteli, özellikle taşımaya dayanıklı bir çeşit olduğu için ihracatçılar tarafından büyük ilgi gören ve yurtdışında özellikle Avrupa ülkelerinde Türk Kirazı veya Salihli Kirazı diye adlandırılan 0900 Ziraat kiraz çeşidi, Salihli’nin Allahdiyen Köyü’nden diğer yerlere dağıldığı için Allahdiyen Kirazı olarak da bilinmektedir. 0900 Ziraat çeşidi Salihli Kirazı olarak Türk Patent Enstitüsü’nden Coğrafi İşaret Tescil Belgesi almıştır. Daha önceleri iç piyasaya yönelik üretim yapılmaktayken 1980’li yıllarda yurtdışına ihracatın başlamasıyla önemi giderek
artmıştır. Son yıllarda Allahdiyen, Gökköy ve Bahçecik gibi kiraz üretiminin yoğun olarak yapıldığı köylerde ihracat yapan firmalar tarafından alım merkezleri kurulmaktadır. İlçemizin Bozdağların kuzey yamaçlarına kurulu Allahdiyen, Gökköy, Bahçecik, Çamurhamamı, Burhan, Şirinköy, Damatlı ve Çelikli köylerinde yaklaşık 800 dekar alanda yaklaşık 1000 ton ihracata uygun yüksek kaliteli 0900 Ziraat çeşidi kiraz üretimi gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra İlçemiz Akören, İğdecik, Mevlütlü, Adala, Kırdamları ve Dombaylı köylerinde de son yıllarda 2000 dekara yakın alanda modern kiraz bahçesi tesisleri kurulmuştur. Bu bahçelerin de üretime geçmesiyle ilçe kiraz üretim üssü haline gelecektir.
Üretimi gerçekleşen kirazın büyük çoğunluğu komşu ilçe Alaşehir’den ve ilçede yeni kurulan modern kiraz işleme tesislerinden yurtdışına ihraç edilmektedir. 2010 yılında ilçeden 5 firma 800 ton civarında kiraz ihracatı yapmıştır.
• Toplam kiraz üretimi : 892 ton • İlçede üretilen kirazın toplam üretim değeri 2010 yılı piyasa şartlarına göre ortalama 1 milyon 500 bin TL olup, bu tutarın 2/3 miktarı ihraç değeri olan kirazdan oluşmaktadır. Başta Börez Köyü olmak üzere diğer kiraz üretimi yapılan köylerde ihracata dönük ana kiraz çeşidi Ziraat-900 çeşididir. Bu çeşit Dalbastı, Akşehir Napolyonu, Uluborlu, Salihli, Allah diyen gibi
isimlerle de anılmaktadır. İlçede ise halk arasında bu çeşit “Uzunsap Napolyon” olarak adlandırılmaktadır. Geç olgunlaşan bir çeşit olup, yola dayanıklı, meyve eti sert, gevrek, sulu, meyve ağırlığı ortalama 8-9 gramdır. Çatlama yapmayan, koyu kırmızı renkli, dış pazarlarda aranan bir çeşittir ve kaliteli üretim yapılmaktadır. Bu çeşit dışında Lambert, Van, Beyaz kiraz, Bing ve diğer yerli bazı çeşitlerin de üretimi yapılmaktadır.
dır. Yapılan projeler içerisinde, İlçe halkına en büyük geliri sağlayan ürünlerin başında kiraz gelmektedir. Selendi’de kirazcılığın en yaygın olduğu ve en nitelikli kirazların yetiştiği yer Pınarlar Köyü’dür. Pınarlar Köyü’nün dışında Eskin, Tepeeynihan, Terziler ve Rahmanhacılar Köyleri de kirazcılığın yaygın ol-
duğu bölgelerdir. İlçede meyve veren ağaç sayısı 155 bin adet, yıllık üretim 3 bin 875 tondur. Meyveliklerin kapladığı alan 13 bin 175 dekar, ağaç başına ortalama verim 25 kilogramdır. Toplam 445 bin adet de verim çağında olmayan kiraz mevcuttur. Tüm kiraz varlığı 600 bin adettir.
zikredilmeyen birçok köyümüzde de münferit olarak kiraz yetiştiriciliği yapılmaktadır. 12.500 dekarlık alanda kiraz yetiştirilmekte olup, ekonomik olarak bölge halkının önemli bir gelir kalemini oluşturmaktadır. Kiraz yetiştirilen alanlar değişik rakımlara yayıldığı için,
hasat sürecide uzun zaman dilimine yayılmaktadır. Bu durumda ürünün ihracatı ve pazarlanmasında avantaj oluşturmaktadır. 2011 yılı kirazların çiçeklenme dönemi yağışlı ve serin geçmesine rağmen meyve tutumunun normal olduğu gözlenmektedir.
Gördes’te kiraz üretimi • İlçe kiraz üretiminin yaklaşık 1/3 miktarı Börez Köyü’nde, diğer 1/3 miktarı Kabakoz ve Beğel Köylerindedir. Kalan miktar ise Efendili, Dağönü, Oğulduruk Köyleri’nde üretilmektedir. Az miktarda Kayacık, Çiçekli, Karayağcı ve merkezde üretim yapılmaktadır. • Toplam kiraz alanı: 5 bin Dekar • Toplam kiraz sayısı : 110 bin Adet (Kapama bahçe olarak)
Selendi’de kiraz üretimi Selendi İlçesi ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarım ürünleri içerisinde de en büyük gelir tütünden elde edilmektedir. Fakat son yıllarda tütüne uygulanan kotalardan dolayı alternatif gelir kaynakları arayışına girilmiştir. İlçe Müdürlüğümüz ve Kaymakamlığımız yıllardır bu konuda projeler yapmışlar-
Turgutlu’da kiraz üretimi İlçemizde Kabaçınar, Kuşlar, Karaköy, Ören, Yunusdere, Hacıisalar, Ayvacık, Dağyeniköy, Güney, Kayrak, Gökgedik, Çatalköprü, Sivrice, Yakuplar, Temrek köylerinde yoğun olarak kiraz yetiştiriciliği yapılmaktadır. Yukarıda adı geçen köylerde yoğun olmakla birlikte adı
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
45
RÖPORTAJ
Salihli kirazı
tescillendi Tarıma dayalı gıda sanayinde son altı yılda hızlı bir gelişme gösteren Salihli, günümüzde Organize Sanayi Bölgesi’ndeki başarılı firmalarıyla ihracatın önemli isimleri arasında.
Röportaj CEYDA ADAR Yıllardan beri verimli topraklarında yetişen ürünleriyle bölgenin önemli tarım ilçelerinden biri olan Salihli, son dönemlerde tarıma dayalı gıda sanayinin de gelişmesiyle tarım ürünleri ihracatının önde gelen isimleri arasında anılıyor. Özellikle son altı yıldır Organize Sanayi Bölgesi ve dışında tarıma dayalı gıda sanayinde faaliyet gösteren firmaların artışına dikkat çeken Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı, “Organize Sanayi Bölgesi’nde 2005 yılına kadar 46
Manisa Tarım ve Gıda
faaliyet gösteren firma sayısı bir ya da ikiydi. Ama bugün itibariyle Organize Sanayi Bölgemizde 46 parsel var. 46 parselin 41 parseli dolu ve 30’a yakın firma faaliyette.” diyor. İhracat potansiyelinin de son altı yılda sekiz kat arttığını belirten Zurnacı, “Kaynaklara çok yakın, istihdam edilecek olan işçiye ulaşım çok kolay, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) vasıtasıyla krediye erişim de artık çok kolaylaştı.” şeklinde konuşuyor.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Salihli Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Talat Zurnacı
“Salihli tarımda ve tarıma dayalı gıda sanayinde çok önemli bir kent.”
İlçede tarım sektörünün istihdam oranlarıyla ilgili neler söylersiniz? ZURNACI: Türkiye hatırlarsanız bundan 20 yıl öncesine kadar bir tarım ülkesi diye geçerdi. Yani ihracatı tarım ağırlıklıydı. Kalkınması da daha ziyade tarıma dayalıydı. İstihdam oranlarına baktığımızda halkın yüzde 60-65’i kırsal kesimde yaşar, tarımla iştigal ederdi. Diğer kısmı hizmet sektöründe, sanayi sektöründe çalışırdı. Ama son yıllarda bu oran çok ciddi miktarda değişti. Örneğin TÜİK verilerine göre Türkiye’de şu an tarımsal istihdam oranı yüzde 26. Yani yüzde 65’lerden yüzde 26’lara geldi. Avrupa Birliği’nde bu oran yüzde 5, Amerika Birleşik Devleti’nde bu yüzde 3’lerde. Sonuçta sanayileştikçe, otomasyon ve mekanizasyon arttıkça tarımdaki istihdam oranı giderek düşecek. Yani yüzde 25-26’larda olan bu oran giderek yüzde 10-20’lere, belki de Avrupa Birliği’nde yüzde 5’lere kadar inecektir. Bu çok uzun bir zaman değil, önümüzdeki 20-25 yıl içerisinde olabilecek bir durum. Burada tabii önemli olan, gerek kırsal kesimden kentlere göçen bu insanlara gerek otomasyon ve mekanizasyonla oluşacak olan bu işgücü fazlalığına istihdam yaratmak. Dönüp Manisa’ya baktığınız zaman bu
l
l Salihli’nin önemli gelir kaynaklarından birisi tarım. İlçede tarıma dayalı sanayide gelinen son nokta nedir? ZURNACI: Manisa tarım ağırlıklı bir ilimiz. Salihli de yıllardan beri üzümle, pamukla, daha önceleri de tütünle tarım ağırlıklı bir kent olarak kendini göstermiş. Özellikle son 6 yıldır Organize Sanayi Bölgesi ve Organize Sanayi Bölgesi dışında tarıma dayalı gıda sanayi alanında faaliyet gösteren, tarım ürünlerini toplayıp, bunlara katma değer veren, işleyen, paketleyen, daha sonra da yurtiçi ve yurtdışına pazarlayan endüstri firmaları artmaya başladı.. Diğer firmalar da, inşaatlarını, projelerini tamamlamak üzereler. Onlar da tahmin ediyorum bu yıl içerisinde üretime geçerler. Dolayısıyla Birinci Organize Sanayi Bölgemiz şu anda dolmuş durumda. İkinci Organize Sanayi Bölgemizle ilgili olarak bin 500 dönümlük bir müracaatımız var. Bunlarla ilgili altyapı proje çalışmaları tamamlandı, kamulaştırma aşamasına gelindi. İkinci Organize Sanayi Bölgemiz birincisinin iki katı kadar büyüklükte. Bu Organize Sanayi Bölgemiz de yine tarıma dayalı gıda sanayi konusunda faaliyet gösterecek firmalarla dolacak diye düşünüyoruz. Dolayısıyla, Salihli tarımda ve tarıma dayalı gıda sanayinde çok önemli bir kent. Burada şunu da söylemekte fayda var. Yine 2005 yılına kadar Salihli’de ihracat yapan firma sayısı iki iken, şu anda 30’lara yaklaştı. İhracat potansiyeli de son altı yıl içerisinde yaklaşık sekiz
kat arttı. Yani Türkiye’nin çok daha önünde bir büyümeyle gerçekleşiyor bütün bunlar. Burada tabii tarımın ve tarıma dayalı gıda sanayinin çok büyük önemi var.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
47
oran yüzde 25’lerde değil belki, yüzde 35’ler civarında bu tarımsal nüfus. Tarımsal kesimde iş arayanlar buna dahil değil. Yoksa bu oran çok daha yüksek. Manisa için teşvikte üçüncü bölge kapsamına alınması çok büyük bir şans. Dolayısıyla gerek tarıma dayalı gıda sanayinde gerek doğrudan sanayi ürünlerindeki bu işletmelerin artışının, tarımsal istihdamdan boşalacak bu istihdamı yönlendirilecek şekilde olması lazım. l Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) kredilerinden en çok yararlanan ilçelerden birisi Salihli. Tarım sektörüne yatırım yapmak isteyenlere ne gibi önerileriniz olur? ZURNACI: Manisa merkezden sonra KOSGEB kredilerinden en fazla yararlanan Salihli oldu. Burada tabii Salihli Ticaret ve Sanayi Odası’nı da kurmuş olan KOSGEB’in tecrübesi de çok önemli. Çünkü 2006 yılından beri faaliyette. Yani Türkiye’de birçok yerde KOSGEB’in adı bile duyulmamışken Salihli’de KOSGEB Sinerji Odağı kuruldu. Tahmin ediyorum bu konuda ilk ilçelerden biridir Salihli KOSGEB Sinerji Odağı. Onun vasıtasıyla veri tabanı çok arttı. Dolayısıyla biz KOSGEB kredileri ortaya çıktığında çok kolay bir şekilde kredi almak isteyenlere ulaştık. Ve bu
sayı o vesileyle çok yüksek çıktı. KOSGEB kredilerinden yararlanıp, girişimci olmak isteyenlere bizim önceden beri bir tavsiyemiz var. Özellikle Salihli’de tarıma dayalı gıda sanayinde yatırım yapmak isteyenler için çok iyi fırsatlar var. Kaynaklara çok yakın, istihdam edilecek olan işçiye ulaşım çok kolay, KOSGEB vasıtasıyla krediye erişim de artık çok kolaylaştı. Yani gerekli olan sermaye kolay bir şekilde elde edilebiliyor. Geriye bir tek girişimcilik kalıyor. O girişimciliği de kendi kendilerine motive ederlerse bizlerin de desteği ile çok iyi tesisler ortaya çıkar diye düşünüyorum. Tarıma dayalı gıda sanayinde özelikle kaliteli ürünlerde, organik tarımda ve organik tarım ürünlerinde çok ciddi bir açık var. Dolayısıyla bu tür yatırımlara yönelecek olan kişilerin ihracata yönelik çalışmaları çok büyük destek bulur diye düşünüyorum.
Salihli kirazına patent l Yabancı
yatırımcıların bölgeye ilgisi nasıl? ZURNACI: Şu anda Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde iki tane yabancı yatırımcı var. Biri Alman, biri Fransız. Ama onun haricinde yabancıların daha ziyade ürün almak üzere çok yoğun bir şekilde Salihli’ye geldiklerini şahit oluyoruz. l Geçtiğimiz dönemlerde Salihli Kirazı’na patent alınmıştı. Üreticiye etkileri neler oldu? ZURNACI: Salihli Kirazı, yurtiçi ve yurtdışında gerçekten çok tanınan ve özelliği olan bir kiraz. Sertliği, aroması, tadı, lezzeti, dayanıklılığı sebebiyle Avrupa’da birçok yerde ‘Salihli Kirazı’ adıyla satılıyor olasından son derece mutlu olduk. Beni rahatsız eden, 2005 yılı mayıs ayında İstanbul’da Bebek’te Salihli Kirazı adı altında Salihli kirazına bir miktar benzeyen bir kirazın çok yüksek, fahiş bir fiyata satılıyor olmasıydı. Salihli’de kiraz haziran ayında çıkıyor olmasına rağmen mayıs ayında Salihli Kirazı adı altında satılıyor. Bu durumda Salihlili üreticilerin bir mağduriyeti var diye düşündüm. Yani Salihli’den gitmeyen kiraz, Salihli adı altında pazarlanıyor. Salihli Kirazı çıktığında bu fiyatlar düşmüş oluyor. O zaman üreticimizi ve tüketiciyi de korumak adına böyle bir girişimde bulunduk. Çünkü Salihli Kirazı diye almış olduğu kiraz, Salihli Kirazı değilse bu tüketiciyi aldatmaya yönelik bir girişimdir. Bunu da önlemek adına patent başvurusunda bulunduk. 100 Nolu coğrafi işaretle bunu tescil ettirdik. İki yıldan beri de üreticilerimizin satmış olduğu kirazlarının kutularının üzerinde Ticaret ve Sanayi Odası’nın ücretsiz olarak verdiği hologramlı işaretler bulunuyor. Dolayısıyla başka bir yerde Salihli Kirazı diye talep edildiğinde bu hologramlı işaret olmayanlar tercih edilmedi ve üretici kısmen daha önceki senelere göre ürünlerini daha değeri olarak satabildiler. Bu önümüzdeki senelerde daha da önemli olacak diye düşünüyoruz. Çünkü sınırlı miktarda üretiliyor ve sezon çok uzun değil. Bu kısa sezonda elde edilmiş olan ürünlerin değerli olarak satılıp, üreticilerini hakkını korumayı amaçladık. Bunda da başarılı olduk diye düşünüyorum.
48
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
49
GIDA
Her yönüyle
KİRAZ Yaz mevsiminin en tercih edilen meyvesi kiraz her türlü yemek ve aperatif gıdalarla servis edilebiliyor.
Doç. Dr. ÖZLEM TOKUŞOĞLU Celal Bayar Üniversitesi Gülgiller ailesinden olan ve latince ismi ‘Prunus: Cerasus avium’ olan kirazın anayurdu Kuzey Anadolu ve Güney Kafkasya olarak bilinmektedir. Antik dönemde (M.Ö 64 yılında) Yunanistan’a götürülmüş ve oradan da Avrupa’ya yayılmıştır. Yine antik dönemde (M.Ö. 71 yılında) Romalı komutan ‘Lucullus‘ tarafından Roma’ya götürüldüğü ve oradan da dünyaya yayıldığı bildirilmektedir. Kiraz, ilkbahar sonu ile yaz mevsiminin en tercih edilen meyvesidir. Ağacın yetiştiği bölgeye ve çeşidine göre nisan sonu ile temmuz başı arasında olgunlaşan kiraz meyvesinin rengi siyah, kırmızı, sarı ya da beyazımsı olup, 1-3 santimetre çapında, yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, lezzetli ve hoş aromalıdır. Yabani kiraz ağaçları 10 metreye kadar boylanabilirken, bahçe kirazı 4-5 metre ve (Prunus: Avi-
um L.) daha kısa boyludur. Düz ve dik gövdeleri grimsi siyah ya da donuk siyah renkli ve enine çizgilidir. “Sweet cherry” adı verilen ve dalları düzgün olan kiraz ağacının yaprakları, sour cherry yani vişneninkinden daha iri, oval biçimli, yaprak ayası buruşuk, alt yüzü tüylü, ucu sivri ve kenarları testere gibi dişlidir. Çiçekleri tek tek olmayıp altıya kadar değişen sayılarda ve pembe-beyaz renkte olabilmekte ve ilkbaharda ağacın yeşil renkli yapraklarından daha önce açmaktadır. Kiraz meyveleri bu çiceklerden oluşan tek tohumlu yani sert çekirdekli meyvelerdir.
Kiraz nasıl değerlendiriliyor?
Taze meyve olarak sıklıkla tüketilmekte olup; • Pastacılık sanayiinde,
Tablo 1. Kiraz meyvesinin temel bileşenleri
• Şekerlemecilikte, • Meyve suyu ve meyveli içecek yapımında, • İçki yapımında, • Reçel yapımında, • Kurutulmuş meyve, konserve ve dondurulmuş gıda olarak değerlendirilebilmektedir. Kiraz ağacı kökünden kaliteli pipo, kiraz kerestesinden kaliteli mobilya ve çeşitli araçların yapımı söz konusudur. Kiraz zamkı, şapka, kumaş endüstrisinde ve tıbbi amaçla kullanılır. Kirazın ağaç kabuğu, yaprakları, çiçekleri, meyve sapı ve çekirdekleri tedavi amaçlı kullanılmaktadır.
Temel Bileşim
Tablo 1. 100 gram taze kiraz meyvesinin temel bileşenlerini 100 gram vişne ile karşılaştırmalı olarak göstermektedir.
Tablo 2. Kirazda mineraller ve vitaminler
Kiraz (Bileşenler)
Vişne (Bileşenler)
Mineraller
Miktar
Vitaminler
Miktar
Su (%)
80
84
Fosfor (P)
19,0 mg
A vitamini
110 IU
Kalori (cal)
70
58
Kalsiyum
22,0mg
B1 vitamini
0,05 mg
Protein (%)
1,3
1,2
Sodyum (Na)
2,0 mg
B2 vitamini
0,06mg
Yağ (%)
0,3
0,3
Potasyum (K)
191,0 mg
B3 vitamini
0,04mg
Karbonhidrat (%)
17,5
14
Demir (Fe)
0,4 mg
B6 vitamini
0,03mg
Ham Lif (%)
0,40-1,0
0,40-1,0
C vitamini
10,0mg
50
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
korbik asit) ve liflerin (fiber) iyi bir kaynağıdır. Yağ oranı son derece düşük olan (yağsız meyve olarak nitelendirilebilen kiraz, doymuş yağ içeriğine sahiptir ancak kolesterol içermez. Sodyum tuzu da içermeyen bir meyve olan ve kalori değeri yüksek olmayan (100 gramı yaklaşık 70 kalori veren) kiraz, her türlü yemek ve aperatif gıdalarla kombine edilerek servis yapılabilen meyvedir. Sağlıklı beslenmeye katkıda bulunmaktadır.
Meyve ağırlığının meyve başına 8,8-14,5 gram olduğu 12 kiraz varyetesinde,13,5- 24,5 derecede Brix’den SSC (Çözünebilir katıların konsantrasyonu), çözünebilir katıların konsantrasyonu / titre edilebilir asitlik (SSC /TA) oranı 18,3-29,0 olarak saptanmıştır. Uçucu olmayan başlıca bileşikler olarak glukoz [5,2-8,8 g/100 g of yaş ağırlık (FW)], fruktoz (4,4-6,4 g/100 g FW), sorbitol ve mannitol (2,2-8,0 g/100 g FW), ve malik asid (502,7-948,3 mg/100 g FW) olarak belirlenmiştir. Taze, olgun kirazlar; su, karbonhidratlar (şekerler), proteinler, pektin bileşikleri, ham lif, Antosiyaninler, diğer fenolik maddeler (flavonoller, fenolik asitler), terpenler, melatonin, diğer bileşenler (fitosteroller, inorganik bileşikler, organik asidler) içermektedir. Potasyumca zengin gıdalar yüksek tansiyon riskini indirgeyici kalpdamar sağlığı açısından sağlıklı ve böbrek sağlığı açısından son derece risksizdir. Kiraz özellikle potasyum açısından oldukça zengindir (Tablo 2).
Biyoaktif gıda bileşenlerinin yoğunluğu, sağlık iyileştirme ile doğru orantılıdır. Nutrient yoğunluğu yüksek olan kirazın kalorisinin düşük olması da son derece sağlıklı bir gıda olduğunu göstermektedir.
Kirazda Fitonutrient Maddeler
Kirazda özellikle fitonutrient maddelerin varlığı, kirazı son derece sağlıklı hale getiren yegane unsurlardır. Her meyve tipi, varyetesi ve yetiştirilme bölgesi, spesifik bir meyvenin fitonutrient profiline etki eden etmenlerdir. Özellikle Türk kirazlarında bu hususta nitelikli bir araştırma yapılmamışsa da, yararlı fenolik maddelerin ve diğer antioksidan kapasiteli fitonutrientlerin kirazda önemli düzeylerde bulunduğuna ilişkin veriler mevcuttur. Gıdalarda antioksidan kapasitenin bir ölçüsü, onun Oksijen Radikal Absorbans
Kiraz meyvesinin bileşimi, meyvenin olgunluk derecesine, varyeteye, çevresel etmenlere ve yetiştirilme şartlarına göre değişim göstermektedir. Son derece lezzetli bir yaz meyvesi olan kiraz, antioksidan bir vitamin olan vitamin C’nin (as-
Kapasitesi (ORAC) skorudur. Kirazlar, USDA Agricultural Research Service (ARS) tarafından yapılan testlerde rapor edilen en yüksek 10 ORAC meyve arasındadır. Böğürtlen grubuna göre ORAC skoru daha düşük olan kirazlar, antioksidan kapasite açısından turunçgil meyveleri ile aynı skalada olup yüksek ORAC skorunda görülmektedir. ARS raporlarına göre; kirazların genel ORAC skoru 670’dir. ARS araştırmalarına göre; yüksekORAC gıdalardan çoklukla tüketilmesi kanın antioksidan gücünü yüzde10-25 oranında arttırabilmektedir. Taze kirazlar, anahtar antioksidanların birkaç tipi ile yüklüdür. Hayati önem arzeden antioksidanlar, kanser ile ilişkilendirilen ve kardiyovasküler rahatsızlıklar, artritler ve alzheimer gibi yaşla ilgili hastalıklarla ilişkilendirilen serbest radikallerin hücre tahrip edici etkilerini önleyen maddelerdir.
Kirazda Rengi Veren Antosiyaninler
Kirazda rengi veren maddelerdir. Kiraz meyvesinde özellikle pelargonidin, siyanidin ve peonidin antosiyaninler başlıca antosiyaninleri teşkil eder. Antosiyaninler, antosiyanidinlerin glukozidleri, 2-fenil-benzoprilyum yapısının polihidroksi türevleridir.
Tablo 3.de ülkemizde kiraz sezonunda iller ve haftalar görülmektedir.
Manisa İzmir Bursa Sakarya Yalova Gaziantep Mardin Çanakkale Aydın Deenizli Burdur Amasya Balıkesir Tekirdağ Tokat Isparta
Mayıs Hafta 1-2-3-4
• • •
Haziran Hafta 1-2-3-4
Temmuz Hafta 1-2-3-4
• • • • •
•
• • •• •• •• •• •• •• •• •• •• •• •• •• • •
• • •
• • • • • • • • •
Şekil 2. Antosiyanidinin biyosentez basamakları Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
51
Pigmentler arasında kirazların zengin kırmızı hue’sinin yani renk tonunun antosiyaninlerden dolayı olduğu rapor edilmiştir. Antosiyaninler, meyve-sebzelerin, meyve sularının, çiceklerin kendilerine özgü renklerini veren pembe, koyu pembe,kırmızı, bordo, kızıl, leylak, mavi, menekşe mor ve diğer ara renklerinden sorumlu olan bileşiklerdir. Kirazlar, yüksek ORAC skoruna sahiptir ve yüksek antosiyanin içerikleri ile ilişkilendirilmektedirler. Kirazın renginin koyuluğu yüksek antosiyanin içeriğine sahip olduğunu belirtmektedir. 3.5 ounces yani 100 g lık koyu renkli kirazdaki antosiyaninlerin düzeyi yaklaşık 80-300 mg aralığında değişmekte iken açık renkli kirazların aynı miktar ve porsiyonundaki antosiyaninlerin 2-40 mg düzeyinde olduğu bildirilmektedir. Çeşitli kültürlere ait olan, çeşitli şartlarda yetiştirilen ve kiraz meyvelerinde renklerdeki ton çeşitliliği, antosiyanin konsantrasyonlarındaki farklılıkların göstergesidir. Renk bileşikleri, antioksidan, antimikrobiyal etkili olup sağlığa olumlu katkılar sağlar. Şekil 2.de antosiyanidinin biyosentez basamakları görülmektedir (Şekil 2). Meyve eti rengindeki değişimler, glukoz ve fruktoz oluşumu ve yumuşama prosesi , meyvenin erken gelişme basamaklarında başlamaktadır. Kiraz meyvesinin ışık alımı, antosiyanin bileşiklerinin konsantrasyonunun artmasını tetiklemektedir. Bir kap (100 g), taze kiraz 80,2 mg antosiyanin içermektedir. Diğer bazı meyveler göre kıyaslama aşağıdaki gibidir. Kiraz (80,2 mg) > kırmızı üzüm (44,9 mg) > böğürtlen (38,7 mg) > erik (12 mg). A.B.D.’de Bing varyetesinde oldukça yüksek oranda antosiyanin bulunmaktadır. Antosiyaninin düzeyi kirazda meyve olgunlaşmasına paralel olarak artmaktadır. Kim ve ark. tarafından yapılan bir araştırmada, kiraz ve vişnede gallik asidin sırasıyla 92.1-146.8 mg/100g ve 146.1-312.4 mg/100 g olduğu belirlenmiştir. Söz konusu çalışmada toplam antosiyaninler siyanidin 3-glukozid eşdeğeri olarak kirazda 30.2-76.6 mg/100g ve vişnede
49.1-109.2 mg olarak saptanmıştır. HPLC analizleri ile antosiyaninlerin siyanidin ve peonidin türevleri belirlenmiştir. Araştırmalar, işlemenin kirazlardaki antosiyanin içeriğini degrede ettiğini göstertmektedir ve 6 ay süreyle soğukta depolama ile (dondurarak saklama ile) kirazlardaki antosiyaninlerin içeriğinin %50’sinden fazlasının kayba uğradığını bildirmektedir. HPLC analizlerinde belirlenen bireysel antosiyanin piklerinin saptanmasıyla ile ele geçen ölçümler ve toplam antosiyaninlerin pH differansiyel metod ile ölçümlenmesi arasında positif bir korelasyon saptanmıştır (R2= 0.985).
Kirazda Fenoliklerin Etkileri
Meyve ve sebzelerdeki fenolik maddeler, antioksidan aktivitelerinden dolayı ilgi odağı durumundadırlar. Flavonoidleri de içine alan fenoller, vücut hücrelerini, enerji metabolizmasından yan ürün olarak salınan oksijen tarafından meydana getirilen hasara (oksidasyona) karşı korurlar ve anti maddeler olarak isimlendirilirler. Antioksidanlar, sahip oldukları bir elektronlarını vermek suretiyle koruma yaparak serbest radikalleri nötralize ederler; vücut hücrelerine ve dokularına olan kümülatif hasarları önlemeye yardım ederler. Araştırma sonuçları birçok flavonoidin Vitamin C ve E’den daha potansiyel antioksidanlar olduğu rapor edilmektedir. Kirazın fenoliklerinden dolayı özellikle, içerdiği antosiyaninlerden dolayı, doza bağlı hücre tahrip edici oksidatif stresten nöron hücrelerini (sinir hücrelerini) (PC12) korumakta olduğu bulgulanmıştır. Fenoliklerce özellikle antosiyaninlerce zengin kirazlarla yapılan araştırmalar göstermiştir ki; güçlü antinörodejeneratif aktivite sözkonusudur. Ancak kirazın antioksidatif etkileri bir dizi diğer fenolik maddeden de kaynaklanmaktadır ve kirazlar beslenmemizde biyofonksiyonel fitokimyasalların iyi bir kaynağı olarak yer tutmaktadırlar.
Kirazda Kuersetin Fenolik
Elmalar gibi, kirazlar da kuersetin olarak isimlendirilen flavonoidi relatif olarak yüksek düzeylerde içermektedirler. İşlenmiş kirazların bir servis ölçüsü, bir elmayla aynı miktarda kuersetin içermektedir. İşleme, kuersetini konsantre etmektedir; işlenmiş kirazlar taze kirazlara oranla yaklaşık 2 kat daha fazla kuersetin içermektedirler. (Ortalama bir elma 36 mg kuersetin/kg içermektedir; bir kg işlenmiş kiraz da yaklaşık 32 mg kuersetin içermektedir). Farklı kiraz varyeteleri arasında bu flavonoidlerin profili; “kuersitrin” ve “izokuersitrin” olarak değişebilmektedir. Kirazda yalnızca kuersetinin değil, diğer flavonoller olan kamferol ve isorhamnetinin glukozidleri de bulunmaktadır. Kuersetin sıklıkla tüketilen flavoniddir ve güçlü bir antioksidan kapasiteye sahip olduğu bildirilmektedir. Potansiyel sağlık etkileri ile özellikle damar tıkanıklığı, kalp krizi ve inme riskinin azalması ile ilişkilendirilmektedir.
Kirazda Ellagik Asit
Kirazlar, diğer bir fenolik bileşik olan ellagik asidi içermektedir. Birçok meyvede bulunan ellagik asit;
52
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
büyüyen bitkide mikrobiyal enfeksiyonlara karşı savaşmaya yardımcı olabilen bir maddedir. Ayrıca, kanser-önleyici ilaçların bileşeni olarak da kullanılmaktadır. Kirazda toplam fenolik asidler (aglikonları olarak) 28 miligram/100 gram olarak bildirilmektedir.
Kirazda Perillil Alkol
Fitonutrientlerin diğer bir sınıfı olan terpenler de güçlü antioksidanlardır. Monoterpenler, meyvelerin esansiyel yağlarında bulunmaktadır. Kirazların, monoterpen perilil alkolün önemli bir kaynağı olduğu bildirilmektedir. Bazı diyetle alınan monoterpenlerin antitümör aktivite gösterdiği rapor edilmektedir.
Kirazda Melatonin
Melatonin, suplement raflarında satılan melatonin tabletlerinin (genellikle 500 mg) kiraz aromalı tabletler olduğu görülür. Melatonin, gıdada doğal olarak bulunmaktadır. Kirazlar, melatoninin önemli bir kaynağıdırlar özellikle vişneler kirazlardan daha fazla içermektedir. 100 gram (yaklaşık 3.5 ounce) kurutulmuş kirazlar, vişneler (Montmorency) 27 miligram melatonin içerirken, taze kirazlar 7 miligram içerir. Melatonin, potansiyel bir uyku tetikleyici yani uyku arttırıcı olarak bilinmekedir. Melatoninin aynı zamanda yüksek antioksidan aktiviteye sahip olduğu bildirilmektedir ve serbest radikallerin bir tipi olan peroksil radikallerini yakalamada vitamin E’den daha etkin olduğu rapor edilmiştir. Antioksidan vitaminlerin aksine, melatonin hem suda hem de yağda çözünmektedir ve bir antioksidan olarak kapasitesini arttırmaktadır.
Kirazda Vakslar ve Kutinler
Kirazda (sweet cherry) (Prunus avium) vakslar ve kutinlerin saptandığı bir çalışmada; olgun kirazlarda toplam vaks bileşimini oluşturan triterpenler yüzde 75.6, alkanlar yüzde19.1 alkoller yüzde1.2 yer tutmaktadır. Çok yoğun olarak bulunan meyve triterpenleri; triterpene ursolik asid (yüzde 60.0) ve oleanolik asid (yüzde 7.5), alkanlar olarak nonakosan (yüzde13.0), heptakosan (yüzde 3.0), ve sekonder alkol nonakosan-10-ol (yüzde 1.1) mevcut olduğu belirlenmiştir.
Kirazda Beta-Sterol
Kirazlar; avakado, muz, elma, kantulop kavun, üzüm ve erik gibi meyvelerde de bulunan ve bir fitosterol ya da bitki siterolü olan beta-siterolü içermektedir. Yüksek fitositerol alımının düşük kan kolesterol düzeyleri ile ilişkilendirildiği belirtilmektedir.
Kirazda Fiber (Lif)
Sindirilemeyen karbonhidrat olan fiber, fonksiyonel sağlık etkileri sağlar. Diğer meyveler gibi kirazlar da fiber kaynağıdır: 10 ortaboy kiraz yaklaşık 1,6 gram fiber içerir (1,1 gram çözünmeyen fiber ve 0,5 gram çözülebilen fiber).Sağlıklı yetişkinler için, günde 20-35 gram fiber tavsiye edilmektedir. (RDA; Recommended Dietary Allowances). Yüksek-fiber içerikli bir diyetin birçok sağlık problemleri riskini sınırladığı bildirilmekte olup, bazı kanser türleri ve kalp raharsızlıkları riskini de azalttığı rapor edilmektedir.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
53
KİRAZ VE SAĞLIK
Kirazın genel sağlık etkileri
Akdeniz diyetinde önemli yer tutmakta olan meyvelerin içerdiği antioksidan etkilerinden dolayı koroner kalp rahatsızlıklarını önleyici, kanser oluşturucu risk faktörleri olan serbest radikalleri indirgeyici etkileri bildirilmektedir. Meyvelerde antioksidan etkileri sağlayan fitonutrient bileşikler ve antioksidan vitaminler son derece önemlidir. Dengeli meyve tüketimi bundan dolayı son derece önem arzetmektedir. A.B.D. AICR’ye göre günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketiminin olası kanser riskini yüzde 20’den fazla azalttığı bildirilmektedir. • Kiraz, vücudu ve kanı zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır. Dolayısıyla vücutta biriken üre, ürik asidi ve ürat tuzlarının düzeyini düşürür, atılımını sağlar. Dolayısıyla gut hastalarına yararlıdır. Bunun için kiraz serbestçe ve istendiği miktarda tüketilebilir. • Romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıkların önlenmesinde etkin olduğu bildirilmektedir. • Gut ve mafsal iltihabından kaynaklanan ağrıları gidermede etkinliği bildirilmektedir. • Kiraz meyvesinin sapları kaynatılarak suyu içildiğinde idrar söktürücüdür. İçerdiği mineral ve öteki maddelerle bedenin su dengesini düzenler ve pekliği (kabızlığı) giderir. Ayrıca bedeni güçlendirici tonik etkileri bulunmaktadır. • Kirazda bulunan fenolik asitler, böbreklerin kum ve taş yapmasını önleyici etkilidir. Safra taşını da düşürücü etkisi olduğu bildirilmektedir. • Kiraz diş çürümelerini önleyebilen bazı bileşenleri içerir. • Cildi temizleyici etkilidir, sivilce benzeri cilt bozukluklarını azaltıcı yönde etkisi olduğu bildirilmektedir. • Sağlıklı karaciğer için olumlu etkileri bulunmaktadır, karaciğeri iyileştirici yönde etkilidir. Kiraz Sapı Suyu Formül: Taze ya da kurutulmuş kiraz saplarından 2-3 tatlı kaşığı dolusu miktar bir bardak suda kaynama noktasına değin ısıtılır. Daha sonra ateş kısılıp 10-15 dakika ısıtma işlemine devam edilir. Ele geçen ve süzülen solüsyondan günde 2 bardak içilir. 54
Manisa Tarım ve Gıda
Kirazın ağrıların dindirilmesinde aspirinden daha etkin olduğu rapor edilmektedir. Michigan Eyalet Üniversitesi’nden Muraleedharan Nair ve ekibi tarafından yapılan araştırmalarla kirazda bulunan ‘’antosiyanin’’ olarak bilinen kırmızı renkteki kimyasalların bu etkiyi yaratabileceği bildirilmektedir. 20 kirazda 12-25 miligram arasında antosiyanin bulunduğu ve bu maddenin ağrı kesici etkisinin aspirinden on kat daha yüksek olduğu bildirilmiştir. In vivo araştırmalarla kirazda bulunan antosiyanin maddesinin E ve C vitaminleri gibi antioksidan etkili olduğu belirlenmiştir. Nair’e göre günde 20 kiraz tüketilmesi, bir aspirin kullanımı ile özdeş etki sağlamaktadır. Nair ve ekibi kirazdaki antosiyaninin tablete dönüştürülmesi çalışmalarını sürdürmektedir. A.B.D. Kaliforniya Davis Üniversitesi’nde Jacob ve arkadaşları tarafından yaşları 22-40 arasında olan 10 sağlıklı kadın üzerinde yapılan bir araştırmada, bir gece için 2 porsiyon (280 gram) kiraz tükettirilerek, plazma ürat değerlerine bakılmıştır. Kiraz dozundan önce analizlenen kan ve üre değerleri ile 1,5; 3; 5 sa postdozdan sonra analizlenen plazma ve ürat değerleri karşılaştırılmıştır. Plasma ürat değerlerinin başlangıca göre (ort. +/- SEM = 214 +/- 13 micro mol/L), 5 sa postdose sonrası (ort. +/- SEM= 183 +/15 micro mol/L) kayda değer ölçüde azaldığı bulgulanmıştır.
Fitonutrientlerin Sağlık Etkileri Kalp sağlığını arttırmak
Kirazdaki flavonoidler, antioksidan aktiviteye katkıda bulunmasıyla, kalp rahatsızlıkları ve inmeye karşı koruyucu olmada yardımcıdır. Antioksidanların LDL (kötü) kolesterolün oksidasyonunu inhibe ettiği düşünülmektedir. LDL’nin oksidasyonu, atherosiklerozisi tetikleyebilmektedir. Kirazlar, kırmızı şarapta olduğu gibi siyanidin-3- glukozid (C3G) olarak isimlendirilen antosiyanin pigmentinin yüksek miktarlarını içermektedir.
Kansere karşı koruyucu olma
Birçok fenolik bileşik arasında, antosiyaninler en potansiyel antioksidanlardır.Epidemiyolojik çalışmalara göre; kuersetince zengin gıdaların tüketimiyle azalan akciğer kanseri riski ilişkilendirilmektedir. Hayvan çalışmaları ile kirazda bulunan ellagik asid ve perilil alkolün antikanser etkili oldukları bildirilmektedir. Kirazlarda bulunan çözünmeyen liflerin göğüs ve kolon kanseri gibi
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
belirli kanser türleri riskini sınırlamaya yardımcı olabildiği rapor bildirilmektedir.
Heterosiklik aromatik aminlerin (HCAAs) oluşumunu azaltıcı etki; Kirazlarda henüz yeterli bir araştırma kanıtı olmamasına rağmen vişneler ile yapılan araştırmalar önermektedir ki vişnelerde heterosiklik aromatik aminlerin (HCAAs) oluşumunu dereceli olarak azalttığı belirlenen maddeler de bulunmaktadır.
Uykuyu arttırıcı etki Potansiyel antioksidan yararlarına ilaveten, kirazlardaki melatoninin uyku moduna geçmeye yardımcı olabildiği belirlenmiştir. Vişnelerdeki (Montmorency) kadar değilse de kirazlar, melatoninin önemli bir miktarını ihtiva etmektedir.
Yaşlanmayı yavaşlatıcı etki Hayvan denemeleri ile alınan sonuçlara göre; yüksek ORAC skoruna sahip meyve sebzelerin yoğun olarak yenmesinin vücut ve beynin yaşlanmasının yavaşlamasına yardımcı olduğu rapor edilmiştir.
Kirazlarda mevcut olan fitonutrientlerin araştırılan diğer potansiyel sağlık etkileri Kirazlarda mevcut olabilen ağrı dindirici etki yaratan bileşikler (Cox inhibitörler: Cox-1 and Cox-2 inhibitörler vb.) bulunmakta olup, özellikle vişnelerde söz konusu maddelerin kanser ağrılarını hafiflettiği rapor edilmektedir.Belirli antosiyaninlerin ve diğer flavonoidlerin antienflammatuar etkili yani yangıyı önleyici özellikleri, artrit semptomlarını rahatlatabilmektedir. Kiraz ve vişnede söz konusu maddelerin bu özelliklerine ilişkin araştırmalar devam etmektedir. Ağız yoluyla (oral olarak) kullanımıyla antosiyaninlerin diabet (şeker hastalığı) ve ülser üzerinde tedavi etmeye yardımcı olma etkinliği söz konusudur. Gözde maküler dejenerasyonu önlemede antioksidanların potansiyel rolü araştırılmaktadır. Kirazlarda fitonutrientlere ilişkin perspektiv irdelenecek olursa: Kirazda antioksidanlarla diğer fitonutrientlere ilişkin veriler görüldüğü gibi sınırlı olarak aydınlatılmış olup antioksidan aktiviteye katkıda bulunan olası maddelerle ilişkili çalışmalar devam etmektedir. Biyoyararlığa, çeşitliliğe ve gıdalarla ve ilaçlarla olan olası interaksiyonlara ilişkin ziyade araştırmalara ihtiyaç vardır. Yakın bir gelecekte kirazın fitonutrient içeriğine ilişkin geniş bilgiler tam olarak ortaya konulacaktır.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
55
KALİTE
Kiraz ve kalite Kiraz, taze kiraz ve salamura sanayi kirazı olmak üzere iki tip olarak gıda sanayiinde yerini almaktadır. Kirazda aranan kalite özellikleri; yetiştirme kalitesi, son ürün kalitesi ve görünüm özellikleri olarak sınıflandırılabilmektedir. Yetiştirme kalitesi açısından farklı rakımlara ve iklimlere adaptasyon önemlidir; son ürün kalitesi açısından raf ömrü önem kazanır. Görünüm özellikleri açısından ise irilik kalitesi (24-26 milimetre), sululuk, tatlı lezzet, bordo renk, kendine has aroma, uzun ve kalın sap aranan kalite kriterleridir.
Bahçeden süpermarket rafına değin kalite kontrolde basamaklar
Kirazın kalitesinin sağlanmasında bahçeden süpermarket rafına değin kalitenin izlenmesi son derece önemli olmaktadır. Bu bağlamda, yetiştirme bölgesinde yapılan hasat sonrası, hidrosoğutuculardan geçirilerek soğutulan kirazlar, paketlenmeden önce kalite analizlerine tabii tutulmaktadır ve sonrasında paketlenen kirazların tüm zincir boyunca ideal sıcaklığının (2 °C) korunmasına özen gösterilir.
Kirazda Kalite Stratejisi
Kirazda ağaçtan sofraya her kalite basamağındaki genel kontroller olarak, ürünün sıcaklığının tayini, her sıcaklıktaki süre , PH (Asitlik), oksijen konsantrasyonu, su aktivitesinin belirlenmesi son derece önemlidir. Her basamaktaki potansiyel riskin belirlenmesi açısından, tüketici güvenliği analizleri (Haşere, yabancı materyal vs. kontro-
lü, mikrobiyolojik gelişimin kontrolü, mikolojik kontrol, mikotoksinlerin kontrolü), tarım ilacı (pestisid) kalıntı kontrolü, kimyasal bulaşıların (Ağır metal vb. kontrolü) kontrolü oldukça önemli yer tutar. Kalitenin tescillenmesi, tekrar edilebilirliği yüksek, duyarlı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve/veya Gıda İlaç Dairesi (FDA) onaylı yöntemlerle kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri gerektirmektedir Meyve kalitesi ile ilişkili parametreler olarak: Kalibrasyon kalitesi (boyut belirleme), temel bileşen analizi, renk tayini, tekstür (doku) belirleme, mineral tayini, şekerler, organik asidler, toplam antioksidan aktivite, toplam fenolik bileşikler, antosiyaninler, askorbik Asid (Vitamin C) konsantrasyonlarının belirlenmesi kiraz profilini oluşturur. (Şekil 5)
Kirazda olası kalite sorunları
Kirazda halk sağlığı açısından sorun teşkil edebilen ve rahatsızlık yaratabilen sorunlar söz konusu olabilmektedir ve kalite bazıda incelenmesi gereklidir. Kirazda pestisitler, gıda boyaları doğal toksik maddeler, mikotoksinler, toksik ağır metaller (Pb, Cd), bulaşı maddeleri (hijyen ve sanitasyon kimyasalları kalıntıları, asbest vs.), mikrobiyal kaynaklı kontaminasyon, elle hasatta darbelerden dolayı meyvede kayıplar, mikrobiyal bulaşılar veya ambalaj bulaşı maddeleri bulunabilmektedir. Tüm meyvelerde olduğu gibi kirazın da sağlıklı olabilmesi ve risk oluşturan unsurları taşımaması gerekmektedir. Zira, tüketimle vücuda alınan
Şekil 3. Kiraz bandları
ürünleri oluşturan bileşim unsurları, sindirilerek bünyesinin bir parçası haline getirilir. Bu nedenle olası toksik maddelerin sınırları ve üründeki maksimum bulunma seviyelerinin bilinmesi son derece önemlidir. (Şekil 6) Kirazda olası ağır metaller ve maksimum bulunma limitlerini göstertmektedir. Özellikle kurşun birikmesi son derece önemlidir. Kurşun, sindirim, solunum ve deri yoluyla vücuda absorbe olur. Günde vücuda bu yollarla gıdayla alınan toplam kurşun miktarı 0.3-0.5 miligram arasındadır. Bu değer 0.6 miligramı aşarsa vücut bu değeri tolere edemez, dışarı atamaz ve kurşun birikmeye başlar. FDA’ya göre tüm gıdalardan olmak üzere kurşunun günlük alım düzeyi ≤0.02 miligram/l olmalıdır.
Kirazların yetiştirilme bölgesinden kalite spesifikasyonlarına göre toplanması Hasat sonrası kirazların, soğutma amaçlı olarak hidro-soğutuculardan geçirilmesi Kirazların paketlenme öncesi kalite kontrol analizlerinin yapılması Kirazların paketleme ünitesine gelmesi HACCP ve GAP ‘ye uygun paketlenmiş kirazlar
Tüm zincir boyunca kirazların ideal sıcaklığı korunur. 8 dk hidrosoğutma işlemi ile kirazların tarla sıcaklığından 2 C ya düşmesi sağlanır
Şekil 4. Kiraz İşleme Tesisinden Görüntü
Kirazda olası ağır metaryaller (Toksit elementler) Kirazın meyve etinde toplam olarak metalik maddelerden; Kurşun (Pb) en çok ................... 1mg/kg Kalay (Sn) en çok ......................250 mg/kg Bakır (CU) en çok ......................5,0 mg/kg olmalıdır. FDA’ya göre günlük alım düzeyi (Recommended Dietary Allowances (RDA’ ya göre Pb ve Cd için 0,02 mg/l olmalıdır. Şekil 5. Kirazda kalibrasyon (boyutlara ayırma) 56
Manisa Tarım ve Gıda
Şekil 6. Kirazda olası ağır metaller ve max.limitleri Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Bulaşı sebebi: PbAsO4 içerikli tarım ilaçları vasıtasıyla; Çevre kirliliği ile; Kurşunlu benzinlerin çıkardığı zerreciklerin ürüne geçişi ile
Kirazda olası mikotoksinlerin önlenebilmesi için ise; yüzde 70 den fazla nemli ortam ve 12-47 °C arasındaki sıcaklık mikotoksin üretimi çin uygun koşulları sağladığı için bu nem ve sıcaklık aralığında ortam oluşturulmamaya özen gösterilmelidir. Ürünün hasatı, depolaması ve gıda işleme prosesleri sırasında uygun analitik ve mikrobiyolojik tekniklerin kontrolünün gerekliliği önemlidir.
Üreticilerce alınan fiyatlar diğer meyve ürünlerinden yüksektir.
Kirazda Ambalajlama
Türkiye, taze kirazda ve salamura sanayi kirazında Avrupa’nın en önemli tedarikçisi konumundadır.2006’da 35.000 ton üretim ile ihracat gelirimiz 100 milyon dolar iken, 2009’da kiraz üretimimizin 60 bin tonlara, ihracat gelirinin de 135 milyon dolara çıktığı görülmektedir. Ülkemiz dünya ülkeleri arasında şu anda kirazın hem üretiminde hem de ihracatında bazen birinci bazen de ikinci konumda yer almaktadır. Türkiye Ulusal Kiraz-Vişne Çalışma Grubumuzda da ifade edildiği üzere, 2005 yılından beri İhracatçılar Birliği ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın desteğiyle yürütülmekte olan Ar-Ge çalışmaları neticesinde, yaklaşık 1 yıl içinde kirazın tanesinin 1 dolar olduğu Japonya ve Uzakdoğu ülkelerine ihracat yapmaya başlayacak ve ülke ekonomimize katkı sağlayacak. Zira Uzakdoğu’ya ABD dışında hiçbir ülke ihracat yapamamaktadır. Uzakdoğu coğrafyasındaki ülkelerin çok sert katı karantina kuralları söz konusudur. İthal edecekleri ürünler hakkında önce araştırma, sonra uygulama yapılmakta ve ilgili karantina kurallarını yerine getirmemiş olan ülkeden ürün alınmamaktadır.İlaç ve toplama masrafı dışında bir maliyeti bulunmayan kiraz yetiştiriciliğinde, işçiliğin dünya ülkelerine göre ucuz ve iklimimizin son derece elverişli olması, bölgemizin en büyük avantajlarından biridir. Erkenci ve geççi çeşitlere önem vererek, bodur ve yarı bodur fidanlarla uygun bölgelerde kiraz bahçelerini arttırmalı ve kiraz üretim sezonunu uzatmalıyız. HACCP (Hazard Analysis Critical Control Points: Tehlike Analizleri ve Kritik Kontrol Noktaları) sistemi, hammadde temininden tüketim aşamasına kadar olan ürün üretim zincirinde gıda ve mamul ürün kalite-kontrolünün sağlanmasını garanti altına alan bir sistemdir. Kiraz tüketicilerinin gıda güvenliği ile ilgili taleplerinin tamamının karşılanması, üretim veriminin arttırılması, kar veriminin yükseltilmesi, ürün geri toplama riskinin azaltılması gibi pozitif yönde katkılar ürün kalite-kontrol ve toplam kalite yönetimini benimsemiş ürün sektörü ile sağlanabilecektir.
Kirazda ambalajlama modifiye atmosfer ortamda yapılarak torbalama ya da şeffaf kutu ambalajlama şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Tüketim usülleri olarak kiraz
Kiraz, taze meyve olarak tüketilebildiği gibi, kiraz salatası, kirazlı limonata, kirazlı martini, kirazlı milföy, kirazlı pay, kirazlı krep, kirazlı krepli katmer, kirazlı kurabiye, kirazlı pişi, kirazlı hindi eti, kirazlı tavuk olarak da çeşitli gıda kombinasyonlarında yerini almaktadır. Antosiyaninler için önerilen günlük alım düzeyi bulunmamakla birlikte ABD’de halkın günlük olarak yaklaşık 200 miligram antosiyanin tükettiği rapor edilmektedir. Kirazların salatalarda, aperatif yemeklerde, tatlılarda ve paylarda bulunmasıyla da, antosiyaninlerin günlük alımına önemli düzeyde katkısı söz konusudur. Fonksiyonel gıda pazarında yerini alan kiraz ekstreleri de önemli bir tüketim yönünü oluşturmaktadır. Özellikle ABD’de fonsiyonel gıda firmaları tarafından yeni geliştirilen ürünler tüketim yelpazesinde yerini almaktadır.
Yetiştirici ülkeler
7.450.000 kiraz ağacı ve yılda yaklaşık 230.000 ton ürün ile Türkiye, dünyanın en büyük kiraz üretici ülkesidir. Diğer kiraz üretici ülkeler olarak yılda 175.000 ton ürün ile ABD ve 115.000 ton ürün ile İran gelmektedir. Kiraz yetiştiriciliğinde dünya liderlerinden biri olan A.B.D.’de Washinton, Oregon, Idaho, Michigan ve Utah kiraz yetiştirme bölgeleridir. Kiraz ticari olarak 65 ülkede toplam 363600 dönüm alanda yılda 1.896.522 Metrik Ton (kilogram) olarak üretilmektedir. Dünya bazında ürün averajları 3999.6kilogram/ dönüm=3999.6 kilogram/hektar üzerindedir.
Türk Varyeteleri
Türkiye’de 100’ün üzerinde çeşitte, yılda 250.000 ton kiraz üretilmektedir. Napolyon, dalbastı gibi isimlerle anılan ve gerçek adı ‘0900 Ziraat’ olan önemli grubun dışında İzmir’den, Afyon, Konya, Isparta ve Niğde’ye kadar ulaşan bölgede, Allahdiyen, lambert, nöble, star gold, gılli, karaballı, akçıllı, merton late varyeteleri üretilmektedir. Özellikle Manisa bölgesinde Salihli ve civarında Allahdiyen türü önemli ölçüde üretilmektedir.
ABD’de kiraz
Kiraz ABD’de yılda 253.854 Metrik Ton (564 milyon pounds) olarak üretilmektedir. Dünya bazında ürün averajları 4500 lbs/acre üzerindedir ve endüstriyel değer 436 milyon dolardır.
Kiraz (Sweet cherry) (ABD Bölgesel üretimi) Washington ( %47) California (%26) Oregon (%15)
Türk kirazımız hakkında
tilmeye başlanmış. Köylünün geçim kaynağı meyvecilik olduğu için herkes kiraz üretimine büyük önem vermiş. Bir yıl boyunca bakımını ve sulamasını yaptıkları ağaçlardan haziran ayı boyunca ürün almaktalar. 250 hanelik köyde tüm köy nüfusu ‘Kırmızı Altın’ olarak adlandırdıkları kirazın toplanmasına, alım merkezine ulaştırılmasına yardım etmektedir. Köylü, bahçesinden topladığı kırmızı altınları sepetli motorlara doldurup, köy meydanındaki alım merkezlerine ulaştırmaktadır. Burada büyüklüğüne göre ayrılan kirazlara farklı fiyatlar uygulanmaktadır. 26 milimetrenin üstündekiler ihraç edilirken, 24 milimetre ve altındakiler iç piyasaya verilmektedir. Salihli Kirazı olarak da bilinen iri boylu, dolgun etli, parlak koyu kırmızı renkli ve dayanıklı kiraz ihracatçılar tarafından büyük rağbet görmektedir. Haziran boyunca kiraz hakimiyetinin sürdüğü alım merkezlerinde, takip eden aylarda ise vişne ve şeftali gibi diğer meyveler kasalara boşaltılmaktadır. Eylül sonuna kadar meyvelerin birinin saltanatı biterken, bir diğerininki başlamaktadır. Salihli Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Sn.Talat Zurnacı’nın daveti üzerine 2007 Temmuz’da Salihli TSO’da gerçekleştirmiş olduğum bir konferansta da kirazın gıda olarak önemini ve ticari olarak kalite kontrolü açısından izlenecek basamakları vurguladım. Bileşimi itibariyle güçlü bir antioksidan olduğunu, antosiyanin maddelerini yoğun ölçüde içerdiğini de belirterek Salihli 0900 Ziraat cinsi ile gerçekleştirmiş olduğum çalışmamı izah ettim.
Salihli Kirazı ile Çalışma Ülkemiz açısından iyi bir üretim alanı olan Manisa Salihli’de yetişmekte olan, görünüm özellikleri açısından irilik (24-26 milimetre), sululuk, tatlı lezzet, canlı koyu bordo renk, kendine has aroma, uzun ve kalın sap özelliklerine haiz olan ve coğrafi işaret almış patentli kirazımız için yapılan araştırmada (Tokuşoğlu,2007) antosiyanin antioksidanının nicelikleri belirlenmiştir. İki periyod hasaddan (2006-2007) alınan 24-26 milimetre boyutlu Salihli kirazlarında ort. 26.72 ± 1.56 miligram/100 gram arasında antosiyanin bulunmaktadır ve HPLC ile yapılan çalışmalarda da syanidin-3-rutinozid, syanidin-3-glukozid ve pelargonidin-3-rutinozid bileşenleri belirlenmiştir.
Salihli ve kiraz hakkında
Manisa’nın güzide ilçesi Salihli, kirazla kalkınmaktadır. Salihli İlçesi’nin dağ köyleri olan Allahdiyen, Bahçecik ve Gökköy kirazla geçinmektedir. İhracata yönelik 0900 Ziraat cinsi kirazın kilosu boyutuna göre yaklaşık 4 TL’den üreticiden alınmakta ve yıllık yaklaşık 1000 ton üretim alınmaktadır. Haziran ayı başında başlayan kiraz toplama sezonu temmuzun ilk haftasına kadar devam ediyor. Allahdiyen, Salihli’ye yarım saatlik mesafede bir dağ köyü ve rakım 600 metredir. Köylünün geçim kaynağı ise başta kiraz olmak üzere meyve üretimidir. Kiraz burada ilk olarak 1940’larda üreManisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
57
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Mısır ekiminde önemli uygulamalar Dr. MEHMET ÖZÜSTÜN Ziraat Mühendisi Değerli üreticilerimiz nisan ayında havaların ısınmaya başlaması ile birlikte tarla hazırlıkları da hızlandı ve bazı çiftçilerimiz gübrelerini atmaya başladılar. Özellikle gübre atmadan önce her zaman öncelikli olarak söylediğimiz toprak analizini mutlaka yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Toprak analiz sonuçlarına göre toprağımıza vereceğimiz gübrenin miktarı ve çeşidi de farklı olacaktır. Özellikle bölgemizde toprak pH derecesinin genellikle yüksek olduğunu biliyoruz ve yüksek pH derecelerinde (pH ≥ 7) bitkiler topraktaki besin elementlerini yeterince alamazlar. Özellikle pH derecesi 7’nin üzerine çıktığında Demir (Fe), Mangan (Mn), Bor (B), Bakır (Cu) ve Çinko (Zn) gibi besin elementlerinin alınımı azalmaya başlar ve pH derecesi 8 ve daha fazla olduğunda da Azot (N) ve Fosfor (P2O5) alınımı da azalmaya başlar. Bu nedenle toprağımızın pH derecesini mutlaka öğrenmemiz ve dengeli gübreleme yapmamız mısır bitkisin-
den optimum verimi almamız için gerekli olan işlemlerden birisidir. Mısır bitkisinin verim potansiyeli çeşidin genetik kapasitesine, çevre şartlarına ve sezon boyunca yapılan bakım şartlarına bağlıdır. Biz genel olarak çevre şartlarına müdahale edemeyiz ve sıcaklık, yağış , rutubet gibi bizim kontrolümüzde olmayan hava şartları verim üzerine direkt etkili faktörlerden birisidir. Bakım şartları tamamen bizim kontrolümüzdedir ve tam uygulandığında en yüksek verimi almamızda çok önemlidir. Verim üzerine etkili olan ve bizim tercihimize bağlı olan diğer en önemli faktör de toprağımıza ve bölgemize en uygun çeşit seçimidir. Çeşit seçimi en yüksek verime ulaşmak için mutlak gerekli anahtarlardan birisidir. Çeşit seçiminde marka bağımlılığı ya da fiyat seçenekleri yerine yaptığımız işçilik ve masraflarımızla bize en yüksek ve kârlı verimi verebilen çeşitleri seçmeliyiz.
Ekim zamanı tespiti
Mısır ekim zamanımızı etkileyen pek çok faktör vardır. Alışılagelmiş klasik tarihlerden ziyade toprak şartları bu konuda en doğru karar vermemize yardımcı olur. En uygun karar verme kriteri toprağın rutubetini ve sıcaklığını takip etmektir. Mısır ekimi için en ideal ekim zamanı toprak sıcaklığının 10 0C olduğu (toprağın ilk 10 cm
58
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Çevre Şartları - Sıcaklık - Yağış - Rutubet - Rüzgar vs...
VERİM Bakım Şartları
Çeşit (Tohum)
- Tarla Hazırlığı - Ekim - Yabancı ot ilaçlama - Çapalama - Gübreleme - Sulama - Hastalık ve zararları ile mücadele
derinliğinde) ve rutubetin en uygun olduğu zamandır. Toprak sıcaklığının 10 0C olması ekime başlanabileceğini gösterir ama burada en önemli kriter toprağın rutubeti olmalıdır. Bu sıcaklığa ulaşıldığı tarihte toprak çok yaş veya çok kuru ise ekim işlemi toprağımız uygun rutubet şartlarına kadar ertelenmelidir. Özellikle bazı üreticilerimizin yaptığı gibi ala tav dediğimiz toprakta rutubet miktarı yeterli olmadığı durumlarda ekim yapıldığı takdirde çimlenen bitkiler yeterli rutubeti bulamazlarsa kurumaya başlarlar. Ya da tam tersine toprağı yaş iken yani rutubeti çok yüksek iken sürmeye başlayıp ekim yapmaya çalışırlar ise bu durumda da toprak yaş işlemeden dolayı istemediğimiz bir yapıya dönüşecek ve hasat zamanına kadar yerel bir tabirle toprağımızı hastalandırmış olacağız. Bu durumda ne yaparsak yapalım toprağımızdan istediğimiz performansı alamayız. Bu konuda karar vermek için en pratik yöntem; toprağın değişik yerlerinden elimiz
ile numuneler alıp avucumuzda sıkmamız yeterli olacaktır. Avucumuzdaki toprak topak şeklinde kalıp hiç dağılmıyorsa bizim rutubetimiz yüksek demektir ve tarlaya traktör girebiliyor ise hafif işleyip havalandırmamız gerekmektedir. Eğer toprak avucumuzun içerisinde yine topak olarak duruyor ve bir kısmı küçük parçacıklar halinde dağılmaya başlıyor ise tavımız çok uygun demektir ve toprağımızı işlemeye ve hazır olduğunda da ekime başlayabiliriz demektir.
Ekim derinliği ve çimlenme
Ekim derinliğini belirleyen en önemli kriter toprak ve hava şartlarıdır. Normal şartlarda en uygun ekim derinliği 5.5 – 6 cm.dir. Özellikle toprak sıcaklığının 10 0C ve biraz altında olduğu dönemlerde en ideal ekim derinliği 5 – 5.5 cm. olmalıdır. Şartlar ne olursa olsun ekim derinliği 3.5 cm den az olmamalıdır. Toprak rutubetinin düşük olduğu veya ekimin geciktiği dönemlerde ekim derinliği 6–7 cm olarak ayarlanmalıdır. Bu şekilde ideal bitki sıklığı ve iyi bir kök gelişimi elde edilmiş olur. Normal şartlara göre ideal ekim derinliği olan 6 - 7 cm. civarında ekim yapıldığı takdirde kök gelişimi de ideal olacaktır. Zorunlu haller dışında yüzeye yakın yapılan ekimlerde kök gelişimi de zayıf olmakta ve daha derinlerde bulunan besin maddelerinden yeterince faydalanamamaktadır. Bu da bitkinin sap ve kök gelişimini olumsuz etkilemektedir.
bancı bir cisim tohumların plakalara ulaşmalarını engelliyor olabilir. • Plaka yüzeyindeki deliklere çift olarak tutunan tohumları tekleyen süpürge ayarları düzenli değilse tohumların eşit aralıklar ile toprağa atılmasını engelleyebilir. • Tohum yatağında ya da tarlanın yüzeyinde taş veya sert cisimler var ise bunlar mibzere atlama yaptırarak tohumların eşit aralıklar ile atılmalarını engellerler. • Tohumlar tohum yatağına eşit olarak düşse bile bazen tohumun çimlenme kabiliyetinin düşük olması nedeniylede çıkışlarda noksanlıklar görülebilir. • Toprağa düzenli olarak ekilen tohumlara toprakta bulunan hastalık etmenleri bulaştığında tohumlar çimlense bile yüzeye çıkamazlar ve bu da eksikliklere sebep olur. • Özellikle toprak yüzeyi kuru olduğunda ve tohumlar eşit derinliğe ekilmemişler ise bazı tohumlar geç çıkarlar ya da hiç çıkamazlar. Tohumların eşit seviyede çıkış yapmaları ekim derinliğinin aynı olmasına ve toprak rutubetinin yeterince homojen olmasına bağlıdır. • Tohuma zarar veren ve yaygın olan etmenlerin arasında böcekler ve kurtlar önemli bir yere sahiptir.
mısır bitkisi ekilmesi karar verileceği zaman ön bitkide tarla hazırlığı esnasında ya da gelişme dönemi süresince kullanılmış olan herbisit ve kimyasalların bilinmesi çok önemlidir. Bazı ilaçların toprakta kalıntıları ( rezüdü ) uzun süre kalacağından kendilerinden sonra gelen bitkide olumsuz etkiler görülmesine sebep olabilirler. Özellikle pamuk için hazırlanan tarlalarda ekim öncesi kullanılan trifluralin grubu herbisitlere dikkat edilmesi gerekir. Pamuk ekildikten sonra yeterli çıkışlar olmadığı ya da bir hastalık veya zararlıdan dolayı bozulan tarlaların yerine mısır ekmeye karar verdiğimizde tarladaki ilaç kalıntılarının mısır bitkisine zarar vereceğide hesaba katılarak tarla iyice havalandırılmalıdır. Özellikle pamuk için hazırlanan tarlalarda ekim öncesi kullanılan trifluralin grubu herbisitlere dikkat edilmesi gerekir. Yeterince havalandırılmadan ekim yapılan yerlerde trifluralin kalıntılarından dolayı mısır köklerinde saçaklanmalar ve körelmeler görülür. Bitkiler yeterince gelişemezler ya da geç gelişirler. Bazende kalıntı fazla ise ekilen mısır bitkileri daha ciddi zarar görerek tamamen zayıf kalırlar ve gelişmezler. Bu zararları dikkate alarak ön bitkide kullanılan ilaçlara ve bu ilaçların toprakta kalıcılık sürelerinde dikkat edilmelidir.
Bir ön bitkiden sonra mısır ekilmesi
Optimum bitki sıklığı çeşidin genetik yapısına, sulama suyunun miktarı ile ve sulama sıklığına, toprağın verimlilik durumuna (kullanılan gübre miktarı burada önemlidir) ve hedeflediğimiz
Mısır ekiminden önce tarlada mevcut olan bitkiler kaldırıldıktan sonra ya da herhangi bir şekilde büyüyüp gelişemediği zaman bozulup yerine
Bitki sıklığı
Tohum toprağa girdikten sonra genel olarak ağırlığının % 30’u kadar suyu emerek içerisindeki enzimler aktif hale geçer ve çimlenme faaliyeti başlamış olur. İlk olarak kökçük çıkmaya başlar ve daha sonra koleoptil uzamaya başlar. Çimlenmeden itibaren yüzeye çıkışlar 4 gün ila 21 gün arasında olur. Çimlenme ve çıkış zamanını etkileyen en önemli faktörler toprağın sıcaklığı , topraktaki rutubet durumu ve ekim derinliğidir. Toprak sıcaklığı düşük ise çimlenme daha geç olur ve bu durumda tohum toprakta uzun süre bekleyeceğinden dolayı topraktaki böceklerin ve hastalık etmenlerinin istilasına uğrayabilir. Toprakta çıkışlar başladığında eğer bitki sayısında azalmalar görülüyor ise bunun nedenleri araştırılmalıdır. Çıkışların eksik olduğu yerlerde tohum yatağı bir uygun bir alet ile açılarak çıkış eksikliğinin sebepleri ortaya çıkarılarak yeniden ekmeyi gerektirecek boyutta bir eksikliğin olup olmadığına bakılmalıdır. Bu sebeplerden bazıları ; • Tohum yatağında tohum yok ise muhtemelen mibzerin tohum kovasına dışarıdan giren yaManisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
59
verim potansiyeline bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Birim alanda istenen bitki sayısı yani dolayısıyla sıra üzeri ekim mesafesi bu kriterler göz önüne alınarak ayarlanırsa maksimum verim almak için gerekli olan işlemlerden birisi uygulanmış olur. Bu nedenle bazen arazisi büyük olan bir çiftlikte farklı tarlalarda farklı ekim sıklığı uygulanması gayet doğaldır.
Özellikle bölgemiz toprakları genel olarak yüksek pH derecesine sahip olduğundan özellikle Çinko ( Zn ) alınımı çok zayıf olmakta ve bazen de hiç alınamamaktadır. Bu nedenle mısır ekmeden önce Çinko Sülfat gübresi verilmesi bu eksikliği gidermede çok önemlidir.
Bütün şartların en ideal seviyelerde olduğunu düşündüğümüzde ekim sıklığı 7.000 – 8.000 bitki / da olarak hesaplanmalıdır. Bu durumda sıra arasını 70 cm. kabul ettiğimizde sıra üzeri mesafeler çeşidin isteğine göre 18 cm – 20 cm olarak ayarlanabilir.
Uygulama kolaylığı açısından granül formadaki çinko sülfat gübresinden 4 – 5 kg/da oranında verilmesi yeterli olacaktır. Çinko sülfat gübresi içeriğinde % 18 – 22 oranında çinko içermektedir. Mısır gübrelemesinde en pratik yöntem dekardan 1ton mısır verimi alınması durumunda verilmesi gereken gübre miktarını içermektedir. En uygun gübreleme tavsiyesi toprak analizi yapıldıktan sonra verilebilir.
Bizim amacımız mısır silajı yapmak ise genel kaide olarak yıl boyu beslediğimizi hesaba katarak her bir inek için 4 – 5 dekar mısır silajı yeterli olmaktadır. Mısır silajında da dane için tavsiye edilen gübre miktarları kullanılmalıdır. Ekim sıklığı silaj amaçlı ekimlerde dane amaçlı ekimlerden ortalama % 10 fazla sıklık uygulamak yeterli olacaktır. İyi bir silajında içeriğinde dane istendiği için daha sık yapılan ekimlerde koçan küçük olur ve dolayısıyla dane içeriği de az olacağından silajın enerji ve protein değeri de düşük olur. Tarla da eşit çıkışlar olmadığı zaman daha sonraki yapılacak olan tüm işlemlerden bitkiler eşit olarak faydalanamazlar. Çıkışların eşit olabilmesi için tohum yatağını iyi hazırlanmalı ve ekim işlemi uygun hızda yapılmalıdır. Mibzer hızlı ekim yaparsa tohumlar tohum yatağına eşit olarak düşmezler ve çıkışlarda dolayısıyla eşit olmaz.
Burada verilen değerler 1 ton / da mısır verimi alacak şekilde saf madde üzerinden hesaplanarak tavsiye edilmektedir. Azot ( N ) : 30 kg / da saf azot olarak Fosfor(P) : 12 kg / da saf fosfor olarak Potasyum (K) : 10 kg / da saf potasyum olarak verilmesi uygundur Ekim yapılmadan önce ya da ekim esnasında başlangıç gübresi verilmesi verim açısından çok önemlidir. Bu gübre mısır bitkisinin kök gelişimini teşvik ederek daha çabuk büyümesini sağlamaktadır. Başlangıç gübresi olarak dekara 10 – 15 kg üre gübresi verilmesi uygun olur. Eğer Çinko Sülfat da verilmek isteniyorsa bu iki gübrenin yoğunluklarının farklı olmasından dolayı karışamayacağı için ayrı verilmesi daha uygun olacaktır.
Gübreleme
Tohum ve genç bitkilerde görülen zararlar
Mısır verimi doğrudan gübrelemeye bağlıdır. Gübreleme yapılmadığı ya da eksik yapıldığı takdirde mısır verimi de aynı oranda azalma gösterir.
Tohumun toprağa girmesinden itibaren toprakta bulunan zararlılar aktif olarak zarar yapmaya başlarlar. Tohuma en fazla zarar veren böcek
Tel Kurdu olarak bilinen Agriotes spp. dir. Yaygın olduğu yerlerde çok ciddi zararlar vermektedir. Tel Kurdu tarlanızda herhangi bir yılda görülmüş ise tohumu ilaçlamadan ekmek çok büyük bir risktir. Bu zararlı ile mücadele etmenin en kolay ve geçerli yolu sadece tohum ilaçlamasıdır. Bu zararlı toprakta 5 – 8 yıl ve bazen de 10 yıl yaşayabilmektedir. Toprak sıcaklığı arttıkça daha derinlere inerek dinlenmeye geçer. Toprak içerisindeki hareketi sadece yukarı ve aşağı yöndedir ve yanlara olan hareketi çok sınırlıdır. Tohum ilaçlanmadan ekilirse ve bu zararlar ortaya çıkarsa bazen yeniden ekmek zorunda kalınabilmektedir. Diğer bir zararlı da özellikle tohum çimlenmesinden sonra fide döneminde zarar yapmaktadır ve Tel Kurdu’na göre mücadelesi daha kolay olduğundan ilaçlaması mısır çıktıktan sonra mümkündür. Bu zararlının adı Bozkurt – Agrotis ipsilon dur. Bu kurt gri renkli olup mısır bitkisinin kökleri dibinde toprağın hemen altında yaşamını sürdürmektedir. Zararı fidelerin köklerini keserek veya fideleri toprak seviyesinden kesmek suretiyle bitkilerin ölümüne neden olmaktadır. Tarlada gezerken üst yaprakları solmaya başlayan bitkiler bunun en tipik belirtileridir. Bu zararlı genellikle geceleri zarar yaptığından ilaçlamanın gece yapılması başarı şansını yükseltecektir.
Bitki Sıklığı Tablosu Bir dekardaki (1000 M2) bitki sayısı
Sıra Üzeri Mesafe (cm)
Sıra Arası Mesafe (cm)
Sıra Üzeri Mesafe (cm)
Sıra Arası Mesafe (cm)
65
70
75
65
70
14
10,989
10,204
9,524
20.5
7,505
6,969
6,504
15
10,256
9,524
8,889
21
7,326
6,803
6,349
16
9,615
8,929
8,333
21.5
7,156
6,645
6,202
16.5
9,324
8,658
8,081
22
6,993
6,494
6,061
17
9,050
8,403
7,843
22.5
6,838
6,349
5,926
17.5
8,791
8,163
7,619
23
6,689
6,211
5,797
18
8,547
7,937
7,407
23.5
6,547
6,079
5,674
18.5
8,316
7,722
7,207
24
6,410
5,952
5,556
19
8,097
7,519
7,018
24.5
6,279
5,831
5,442
19.5
7,890
7,326
6,838
25
6,154
5,714
5,333
20
7,692
7,143
6,667
60
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
75
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
61
DESTEKLEME
Salihli’de
Kırsal Kalkınma Yatırımları Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (K.K.Y.D.P) Bakanlar Kurulunca alınan ve 15/2/2006 tarihli ve 26081 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2006/10016 sayılı “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Hakkında Karar doğrultusunda 2006-2010 yılları arasında uygulanmıştır. Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent ARINÇ ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi EKER’ in katıldığı ve İlimizde gerçekleştirilen tanıtım toplantısı ile 2011-2015 yılları arasında
62
Manisa Tarım ve Gıda
da uygulanacağı ülkemiz kamuoyuna duyurulan K.K.Y.D.P’ na ilişkin 2011/1409 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 19 Şubat 2011 tarih ve 27851 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. KKYDP ekonomik yatırımlar kapsamında 2010 yılı sonu itibarı ile İlimizde tamamlanan 95 adet projeden 17 tanesi Salihli İlçemizde uygulanmıştır. Tamamlanan 17 adet tesisin yatırım tutarı 6.143.084,70 TL olup 3.104.040,32 TL hibe ödemesi gerçekleştirilmiştir.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Ekonomik Yatırımlar kapsamında; 2006 yılında
I. Etap 2 proje tamamlanmıştır
II. Etap 8 proje tamamlanmıştır
2007 yılında
III. Etap 3 proje tamamlanmıştır
2008 yılında
IV. Etap 2 proje tamamlanmıştır
2009 yılında
V. Etap 2 proje tamamlanmıştır
Salihli ilçesi ekonomik yatırımlar konu bazlı dağılım
Ürün grup Toplam Yatırım Tutarı
Hibe Tutarı
AROMATİK BİTKİ İŞLEME
1
340.200,00
170.100,00
MISIR KURUTMA TESİSİ
1
348.185,00
174.092,50
SEBZE İŞLEME
1
278.225,00
139.112,00
SOĞUK HAVA DEPOSU
2
680.026,00
340.013,00
TOPLU BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ 1
130.004,00
97.503,00
SÜT İŞLEME
3
1.189.856,00
594.927,00
ÜZÜM İŞLEME
1
499.648,00
249.824,00
YAPRAK SALAMURA
4
1.505.791,00
752.894,82
ZEYTİN İŞLEME
1
349.149,70
174.574,00
ZEYTİN YAĞI ÜRETİM
2
822.000,00
411.000,00
Genel Toplam
17
6.143.084,7
3.104.040,32
Makine ekipman destekleri Makine Ekipman Alımları kapsamında İlimiz’de toplam 1182 adet makine ekipman çiftçilerimize teslim edilmiştir. Bu makine ekipmanlardan 194 tane ile en fazla Salihli İlçemiz çiftçileri faydalanmıştır. Çiftçilerimize teslimatı yapılan makine ekipmanların yatırım tutarı 1.564.133,44 TL olup, ödenen hibe tutarı 716.062,17 TL olarak gerçekleşmiştir.
Makine ekipman dağılımı Yatırım konusu
Sayısı
Tutarı
Hibe Tutarı
Arıcılık Makine Ve Ekipmanı
2
1.750,00
875,00
Balya Makinesi
9
335.497,00
166.823,50
Basınçlı Sulama Sistemi
9
495.715,00
247.218,50
Makine Ekipman Alımları kapsamında
Çayır Biçme Makinesi
2
4.352,00
2.176,00
2007 yılında
9 makine ödemesi yapılmıştır
Diskaro-Goble
10
34.800,00
17.400,00
2008 yılında
11 makine ödemesi yapılmıştır
El Traktörü
10
25.186,00
12.593,00
2009 yılında
30 makine ödemesi yapılmıştır
2010 yılında
76 makine ödemesi yapılmıştır
File Sistemi Kurulması
1
99.147,00
49.573,50
Gübre Dağıtma Makinesi
2
26.700,00
13.350,00
Lazerli Tesviye Aleti
3
89.043,00
43.771,50
Mibzer
19
270.835,00
135.417,50
Motorlu Tırpan
1
788,00
394,00
Pulverizatör
84
617.931,87
308.966,94
Sap Parçalama Makinesi
10
44.494,00
22.247,00
Silaj Makinesi
9
137.551,00
64.495,50
Soğuk Hava Taşıma Aracı
1
115.000,00
50.000,00
Süt Sağım Ünitesi Ve Soğutma Tankı
7
264.620,00
117.085,00
Toprak Frezesi
6
49.969,00
24.984,50
Yem Hazırlama Araçları
9
227.500,00
113.750,00
Genel Toplam
194
2.840.878,87 1.391.121,44
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
63
BİR KASABA; POYRAZDAMLARI...
Poyrazdamları modern tarım ve hayvancılığa örnek Belde halkının geçim kaynağı fidancılık, tarım ve hayvancılıktır. Bunlardan bağcılık geniş kitlelerce yapılmaktadır. Damızlık süt hayvan çiftliği sayısında ciddi artış ve yatırımlar vardır. Poyrazdamları Kasabası Salihli İlçesi’nin 17 km kuzeyinde olup, il merkezine 87 km uzaklıktadır. Beldenin içinden Salihli-Gördes yolu geçmektedir. Kasaba Poyraz Köyü’nün bağlarının ve arazilerinin bulunduğu alanda, 1876 yıllarında Poyrazdamları Köyü olarak Poyraz Köyü’nden ayrılmasıyla oluşmuştur. Poyraz Köyü, Poyrazdamları Kasabası’nın 11 km kuzeyinde Dibek 64
Manisa Tarım ve Gıda
Dağ’ı eteğindedir. Dibek Dağ’ı ve çevresi Osmanlı döneminde şehzade kenti Manisa’nın avlanma merkezidir. Bölgede halen tarihi av köşkü kalıntıları vardır. Poyraz Köyü ile Poyrazdamları Köyü Osmanlı Devleti’nin kurucusu Kayı Boyunun Karakeçili Aşireti’ne mensuptur. Poyrazdamları Köyü’nün
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
bilinen en eski muhtarı Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra 1928-1930 yıllarında görev yapan Yavaşzade Mehmet Kurtduman’dır. Şu anki muhtarı ise Harun Yaşa’dır Poyrazdamları ve Poyraz Köyü, Kurtuluş Savaş’ında İzzet Çavuş ve Poyraz Çetesi ile düşmana karşı büyük direniş göstermiş, tarihe kayıt düşmüşlerdir. Köy 1958 yıllarında Demirköprü Barajı’nın su tutul-
maya başlanmasından sonra baraj altında kalan köylerden ve Kütahya Gediz, Simav depremlerinden sonra Simav Karacahisar Köyü’nden ve Kütahya’nın değişik yerleşim merkezlerinden; bunun yanı sıra Demirci ve Selendi’nin köylerinden yoğun göç almıştır.
Fidanları ve üzümü meşhur
Ekonomik ve nüfus yönünden gelişen köy muhtarlık teşkilatı ile sorunlarını çözemez olmuş 11 Aralık 1991 tarihinde belediye kurulmuştur. 7 Haziran 1992 yılında yapılan ara seçimler sonucunda Merhum Yaşar Mut, belediye başkanı olarak göreve başlamıştır. 1994 – 2004 tarihleri arasında iki dönem Eşref Turgut, belediye başkanlığı görevinde bulunmuştur. 2004 yılından bugüne ise belediye başkanlığı görevini İbrahim Çelikkaya yürütmektedir. Poyrazdamları Kasabası kurulduğu yıllarda 2 bin 400 nüfusa sahipken son sayımda nüfusu 2 bin 98’e düşmüştür. Beldede halkın katkıları ve desteğiyle iyi donanımlı
sağlık ocağı, ilköğretim okulu atıcılar kulübü ve tarım danışmanlığı bürosu faaliyet göstermektedir. Kasaba halkının geçim kaynağı fidancılık, tarım ve hayvancılıktır. Bunlardan bağcılık geniş kitlelerce yapılmaktadır. Damızlık süt hayvan çiftliği sayısında ciddi artış ve yatırımlar vardır. Beldenin önemli geçim kaynaklarından biride çekirdeksiz sultaniye üzüm fidanı yetiştiriciliğidir. Fidanlar, Manisa ve Denizli’de en çok talep edilen fidan durumundadır. Kasabada genel anlamda erkenci üzüm, sultaniye üzüm, kavun karpuz, zeytin tütün, pamuk, domates, hububat, mısır, çilek ve hayvancılığa yönelik yem bitkileri ziraatı yapılmaktadır. Anavatanı kasaba olan çekirdeksiz sultaniye üzümü, üzüm borsasında ve kuru üzüm işletmelerinde adıyla talep edilen ve pazarlanan ürün durumundadır.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
65
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Arıcılıkta başarılı olmayı etkileyen etmenler BAYRAM ALİ GÜLEŞ Ziraat Mühendisi
A- Kovan Kartı Arı üreticisi bir mevsimde birden çok arı ürünleri üretmelidir. Arıcılıkta bal üretimi o mevsim üretilecek ürünlerin sonuncusudur. Ülkemizdeki arıcılar genellikle bal üretimi yapmaktadırlar. Bu, ürünlerin en son üretimidir. Arıcı, bir mevsimde polen, propolis, arı sütü, oğul arı, arı mumu üreterek para kazanabilir. Arıcılıkta istenilen düzeyde başarılı olabilmek için; Arılıktaki kovanlarda çok iyi gözlem yaparak kovanlara ait bilgiler kovan kartına işlenmelidir. Larva transferi yapmadan doğrudan suni bölmelerle ana arı üretilecekse, kovan kartındaki bilgilere göre performansı iyi olan kovanlar suni bölmelerde kullanılmalıdır. Performansı en üst seviyede olan kovanlar damızlık koloni olarak kullanılmalıdır. Irklar arasında ve aynı ırka ait kovanlar arasında polen ve propolis toplama, bal ve arı sütü üretimleri arasında farklılıklar vardır. Bir yıl önceki bal üretimi sonunda diğer yıl üreteceği üretimle ilgili planlama yapmalıdır. Planlamada kovan kartındaki bilgilere ve kovanların üretim performansına göre üreteceği arı ürününün (polen, propolis, arı sütü, bal ) nerede, nasıl, hangi aylarda, ne kadar ( miktarı ) 66
Manisa Tarım ve Gıda
üretilecek ve nereye pazarlanacak, bunlarla ilgili planlama yapmalıdır. Tablo1: (Kovan Kartı)
B-Irk Seçimi ve Ana Arının Kalitesi
Arıcılıkta başarılı olmayı etkileyen etmenlerin başında ırk seçimi gelmektedir. Arı üreticisi hangi ırkla, ekotiple çalışacağına karar vermelidir. Çalışılan canlı materyal (arı ırkı) bulunduğu bölgeye, çevre şartlarına ve iklimine uygun olmalıdır. Bulundukları bölgeye binlerce yıldan beri uyum sağlamış, bölgelerinde ki “eko-tip” arılarla çalışılması arıcılıkta başarıyı önemli ölçüde arttıracaktır. Arı üreticileri Ana Arı yetiştirilmesinde ve Suni Oğul üretimlerinde, Tabii Oğul’a hazırlanmış oğul memelerini kullanmamalıdır. Tabii Oğul’a yönelmiş memelerin 1–2 tanesi kalitelidir. Hangi memelerin kaliteli olduğunu belirlemek güçtür. Tabii oğul memeleri ile üretilen koloniler sürekli Tabii Oğul verme eğiliminde olacağından istenilen verime ve hedeflenen üretim miktarına ulaşılamaz. Teknik arıcılıkta arıların Tabii Oğul vermesi kesinlikle istenmez. Arılıkta Tabii Oğul’a meyilli kovanların anaları suni
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
yoldan üretilen Ana arılarla değiştirmelidir. Arılık da ki koloniler sürekli izlenmelidir. Bal verimi yüksek, petek örme, gözleri temizleme, yavru geliştirme işlemleri iyi, oğla meyli az, sakin ve sokma eğilimi az kovanlar belirlenmeli, tutulan kayıtlara göre sınıflandırma yapılmalı, sınıflandırmada en az 3–4 yıl izlenmeli, değerlendirmede en üst seviyede olan kovanlar Ana Arı üretiminde damızlık kovan olarak seçilmelidir. Bir mevsimde birden çok arı ürünleri üretimine göre planlama yapılmalıdır. Farklı ırklar arasında, hatta aynı ırkın farklı ekotipleri arasında polen toplama, propolis, arı sütü ve bal üretimleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Üretim şekline göre çalışılacak ekotipler belirlenmelidir. Arılıkta bulunduğu bölgeye uyum sağlamış fakat amaçlanan üretimi en üst seviyede sürdürecek arı aileleri ile çalışılmalıdır. Arılıkta aynı bölgeye ait birden çok farklı ekotiplerin bulunması arıcılıkta akrabalı yetiştiriciliği ortadan kaldıracaktır. Arıların performansının en üst seviyeye çıkması üretim sistemindeki başarıyı olumlu yönde etkileyecektir.
Tablo1: (Kovan Kartı)
Bu Yıl Ortalama Bal Üretimi
Ana Renk
Bu Yıl Bal Üretimi
Yetiştirici
Ortak Anaların No.su
Genel Kondisyon
Genel Davranış Özellikleri
Propolis
Has. İçin Uygu. İlaç
Zar. İçin Uygun İlaç
Şurup Kek Kg.
Ballı Çerçeve
Yavrulu Çerçeve
Arılı Çerçeve
Kabar. Petek
Temel Petek
Bal
Erkek Arı Yavru
Erkek Arı Ergin
Yavru Düzeni
Kapalı
Açık
Yumurta
Arılı Çerçeve
Tarih
Kovan No
Verilenler (+) Alınanlar (-)
Hastalık Belirtileri
Ana No
Sokma Hırçınlık
Önceki Yıl Bal Üretimi
Petek de Davranış
İşletmenin Bulunduğu Yer
Oğul Verme
Önceki Yıl Bal Ortalaması
Erken Uçuş
Irk/Cins
Yağma
İşletme Yılı
Ana Gözü Yapma
Arıcı
özel not
İşletmede Ana Arıyı Değiştirme ve Suni Bölmede Kullanılan Kovanların Kartı
4= Çok Fazla İyi 3= Çok (Orta) 2= Az 1= Çok Az
İşletmede Ana Arı’yı değiştirecek ve suni bölmede kullanılacak kovanlarında kartı olmalı, karttaki bilgilere göre suni bölmede kullanılacak kovanlar belirlenmelidir.” Arılıktaki aynı eko tipe sahip kovanlar izlenmeli, bunlarla ilgili kayıtlar tutulmalıdır. Tuttuğu kayıtlara göre arılı kovanlar sınıflandırılmalıdır. Kovanların, bal, polen, propolis toplama eğilimleri farklılık göstermektedir. Bazı kovanlar poleni çok toplarken bazı kovanlar daha az polen toplarlar. Ya da propolisi bazı kovanlar çok toplarken bazı kovanlar daha az toplarlar. Hangi arı ürünleri üretimini planlamışsa, kayıt sistemi ile belirlenmiş kovanlar suni bölme ile Ana Arı üretiminde kullanılmalıdır. 100 arı kovanlı bir işletmede en az 20 adet 3 veya 4 bölmeli ruşet kovan, 50 adet 5 çıtalı oğul üretim kovanları olmalıdır. Damızlık kovanlardan larva transferi ile üreteceği Ana Arı memelerini ruşet kovanlarda yapılacak suni bölmelere veya
Resim 1: Anadolu Arısı (Bölge Ekotipi)
Ana Arı çiftleştirme kutusuna( kiviki ) vermelidir. Ana Arı çiftleştikten ve performansı izlendikten sonra 5 çıtalı oğul üretim kovanlarına alınmalıdır. Mevcut kovanların analarının yarısı ilkbaharda, yarısı da sonbaharda bal üretim dönemi sonunda değiştirilecek şekilde program yapılmalıdır. Kaliteli verimli ve bulunduğu çevre şartlarına uygun ana arılarla arıcılık yapılmalı ve her yıl, mümkün değilse mutlaka 1,5 yılda bir Ana Arı değiştirilmelidir. Yaşlı, kalitesiz, genetik yönden verimsiz ana arılı kovanlardan istenilen düzeyde ürün elde edilemez
C – Arıların Konakladığı (Arılık) Yer
Arılık yeri seçimi; Gezginci arıcılık üretim amaçlı olduğu için üretim dönemindeki arılık yeri seçimi daha çok önem kazanmaktadır. Arılar taşınmadan önce bölge gezilerek bir araştırma yapılmalı, bölgenin aldığı yağış, bölgede bulunan bitkileri özellikleri, gelişimi ve bal verimliliği incelenmelidir. Burada nektar kaynaklarının ne durumda
olduğunun bilinmesi kadar kaynak çeşitliliği de önem kazanmaktadır. Az çeşitten oluşan kaynaklar yerine farklı iklim özellikleri dikkate alınarak çok sayıda nektar kaynağı bulunabilecek bölgeler seçilmelidir. Ayrıca üretim bölgesi olarak seçilen yerin arazi yapısı da önemlidir. Zira rakım ve yön farkı, bölgede bulunan bitkilerin çiçeklenme zamanı ve süresinde rol oynar. Kırık arazi yapısına sahip bir uçuş alanı içerisinde arılar daha uzun süre nektar ve polen kaynağı bulabileceklerdir. Arılık yeri; Rüzgâr almayan, insan ve hayvan etkisinden uzak yerler olmalıdır. Arıcıların mağdur olmamaları ve bitki kaynaklarından azami ölçüde faydalanılabilmesi için 2 arılık yeri arasında en az 1-1,5 km mesafe olmalıdır. Arı konaklama yerleri meskûn mahallerden en az 1 km, ana yollardan ise en az 500 m uzağa konulmalı, doğal meralara 100’erli üniteler şeklinde, nektar kaynağının bol olduğu kültür bitkileri ve meyve bahçelerinin olduğu yerlere 150’erli üniteler şeklinde konulabilir ve bu üniteler arasında en az 500m
Resim 2: Arılık
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
67
Resim:3 Nektar Kaynakları
mesafe olması yeterlidir. Arı kovanları mümkün olduğu kadar nektar kaynaklarına yakın konulmalı, Bakanlığın gezginci arıcılıkla ilgili yayınladığı arıcılık yönetmeliğine uyulmalıdır. Arıların kışlatıldığı, sonbahardan bahar aylarına kadar tutulduğu arılıkların önü açık, kuzeyi, doğu ve batısı kapalı sundurma şeklinde olabileceği gibi açık alanlarda da arılar kışlatılabilir. Kışlatma yerinde dikkat edilecek özellikler; kuzeyin kapalı olması, havadar olması ve tabanı geçirgen, su tutmayan yapıda olmasıdır. Dere yataklarını, yol refüjlerine, su alacak ve su basacak yerlere arılar konulmamalı, yerden 15-20cm yukarıda olacak şekilde yerleştirilmelidir. Yine bu arılıkların rüzgârlara kapalı, özellikle kuzeye kapalı, araç, insan trafiği ve fabrika, sanayi artıkları, gürültüden uzak, temiz su kaynağının bulunan yerlerin seçilmesine özen gösterilmelidir.
D- Nektar ve Polen Akışının İzlenmesi (Flora Takibi)
Nektar ve polen kaynağı alanlar belirlenerek bu alanların nektar ve polen akış dönemlerinin belirlenmesi, takip edilmesi gerekir. Bazı yıllarda hava şartlarına bağlı olarak değişiklik gösterir. 68
Manisa Tarım ve Gıda
Akış çok az veya hiç olmaya bilir. Sürekli rüzgârın estiği yerlerde nektar kuruduğu için arılar bal toplayamaz. Arı kovanlarını mümkün olduğu kadar nektar ve polen kaynaklarına yakın yerlere yerleştirilmelidir. Kaynak azalınca arılar oradan kaldırılmalı, polen ve nektar kaynağının olduğu yerlere taşınmalıdır. Kovan içindeki arı yiyeceğinin az olduğu ve dışarıdan nektarın gelmediği durumlarda 1/1 oranında şurupla arılar beslenmelidir. İki nektar akımı arasında da 1/1 oranında şurupla besleme yapılır. Bir koloni yılda 300-600kg arasında bal tüketir. Bunun yaklaşık 1/3’ünü ilkbaharda ilk üç aylık dönemde tüketir. Kovan içerisinde stokta bal olmalı ve 15-20kg’dan aşağıya düşmemelidir. Stoktaki balın bitmemesi ve ana arının yumurtlamaya devam etmesi için nektar kaynağının kesildiği durumlarda derhal şurupla besleme yapılır. Polen ve nektar akışının sekteye uğradığı veya azaldığı durumlarda arılar strese girer. Çevrelerine saldırır. Arıcılar tarafından yapılacak basit bir hata arılarda yağmacılığa sebebiyet verir. Yağmalamadan dolayı arılıktaki bütün kovanların sönmesine neden olabilir. Nektar akışı
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
ve buna bağlı olarak çerçeve sayısı, kuluçka miktarı, kuluçka miktarına göre kovandaki bal stoku sürekli izlenmelidir. Ancak bu şekilde kovanların performansı en üst seviyede tutulabilir.
E- Güçlü Kolonilerle Çalışılması
Güçlü ve katlı kolonilerle çalışılmalıdır. 5–6 çıta arı mevcudu olan kovandan bal alınamaz. Katlı kovanlarla çalışılmalıdır. Ana Arı genç ve kaliteli, bölge şartlarına uygun ve oğul verme eğilimi olmamalıdır. Tabloda da görüldüğü gibi kovandaki işçi arı miktarı ile üretilen bal miktarı doğrudan ilişkilidir. İşçi arı miktarı arttıkça üretilen bal miktarı artmaktadır. Bir çerçevenin üzerinde ortalama 2500 adet işçi arı bulunur. 10 çerçeveli bir kovanda 25 bin, 20 çerçeveli kovanda ise 50 bin işçi arı bulunur. Teknik arıcılıkta kovan içindeki mevcut işçi arının 1/3’ü tarlacı arı olarak kabul edilir. Bir tarlacı işçi arı midesine ortalama 70 mg kadar nektar kor ve bunun yarısını 35mg’mını kovana taşıyabilir. Nektar kaynağının yakınlık veya uzaklığına göre tarlacı arının sefer sayısı günlük 10–30 arasında değişir. Unutulmaması gereken kovana taşınacak nektar miktarını ve günlük sefer sayısını arttırmak
Kovandaki Arı Mevcuduna Göre Üretilen Bal Miktarı İşçi Arı Sayısı (Adet)
Kovan başına Bal verimi Arı Başına Düşen Üretim (Kg) (g)
10.000
4
0,40
20.000
4
0.70
30.000
23
0,77
40.000
32
0,70
50.000
41
0,82
60.000
50
0,83
80.000
80
1
Tablo:2 Arı sayısı ile üretilen bal miktarı arasındaki ilişki
için kovanlar mümkün olduğu kadar nektar kaynağına yakın konulmalıdır. 30 bin tarlacı arısı olan bir kovan, bir seferde kovana 1kg kadar bal taşıyabilir. Tarlacı arılar ortalama Katlı ve ballıklı kovanlarla çalışılmalıdır. Bal üretimi ballıklarda yapılmalıdır. Bizim arıcılarımız genellikle tek katlı kovanlarla çalıştıkları için, kovan başına 18 -20 kg bal üretilebilmektedir.
F - Hastalık ve Zararlılarla Yapılan Mücadele
Arı Hastalık ve zararlıları ile zamanında yeterli düzeyde mücadele edilmelidir. Mücadelede mutlaka Tarım Bakanlığın ruhsat verdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Arılar hastalandığında bir veterinere danı-
şılmalıdır. Gerekmedikçe ilaç kullanılmamalıdır. Kullanılacak ilaçlar veteriner hekim tarafından Arı Sağlık Karnesi’ne işlenmelidir. Arı hastalık ve zararlılarından korunmanın 1. yolunun güçlü koloni, iyi havalandırma, yeterli yiyecek, ilaç ve hastalık kalıntısından arî temel petek kullanılmasının olduğu unutulmamalıdır. Ülkemizdeki bütün kovanlar Varroa Zararlısı ile bulaşıktır. Bu zararlı delici ve emici özellikte ağız yapısına sahiptir. Emdiği yerlerden diğer hastalık etmenleri bulaşmaktadır. Ergin dişi varroa zararlıları göz içine inmeden arıların üzerinde iken mücadele edilmelidir. Göz içinde hiçbir ilacın etkili olmadığı unutulmamalıdır. Bu zararlı ile yeterince mücadele edilmediği takdirde arıcılıkta istenilen başarı sağlanamaz.
Varroa Zararlısı ile etkin olarak mücadele edilebilmesi için bir bölgedeki bütün kovanlar aynı zamanda ilaçlanmalıdır. Birbirine yakın olan ve aynı zamanda ilaçlanmayan arılıklar da istenilen düzeyde Varroa Zararlısı ile mücadele edilemez. En doğru mücadele şekli organik kökenli ilaçların kullanılması, kovan tabanına çok ince gres yağı sürülmüş kâğıtların konulması ve arıların üzerine pudra şekeri serpilmesi ve bunun ayda bir sefer tekrarlanması, erkek arı gözlü çerçeve oluşturarak imha edilmesi, ana ızgaralı tuzak çerçevelerin kullanılmasıdır. Kısacası arıların kendi kendilerine Varroa Zararlısı ile nasıl mücadele edebileceklerinin öğretilmesidir. Kuluçka altlıkları seyyar ve sinek telli olmalıdır.
Resim 4: Güçlü ve katlı koloniler
Resim 5: Sağlıklı koloni
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
69
BİTKİ KORUMA
Kiraz Sineği (Rhagoletis cerasi) NACİ AYDEMİR Ziraat Mühendisi Tanımı ve Yaşayışı: Kiraz Sineği ergini 4-5 mm boyundadır. Kışı toprakta pupa halinde geçirir. Sıcaklık, nem, yağış ve yere bağlı olarak mayıs ayının ilk haftasından itibaren erginler çıkış yapar. Erginler çıkıştan yaklaşık bir hafta sonra meyvelere yumurta bırakmaya başlar. Larva meyve etinde beslenerek gelişir. Olgunlaşan larva pupa olmak üzere toprağa geçer. Zarar şekli: Larvaların meyve içinde beslenmesi sonucu meyve eti rengi kahverengileşerek çürür ve meyve dökümleri meydana gelir. Ayrıca hasat edilen meyveler kurtlu olduğu için pazar değeri düşük olur. Kiraz Sineği’nin zararı en fazla orta ve geççi çeşitlerde görülür. Zararlı Olduğu Bitkiler: Kiraz, vişne bazı hanımeli türleri ve yabani kiraz.
Mücadele Yöntemleri
Kültürel önlemler: Hasatta ağaç üzerinde meyve bırakılmamalı, yere dökülen kurtlu kirazlar toplanıp derin çukurlara gömülmeli, sonbaharda toprak işlemesi yapılmalı, turfandacılık ve dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi, yabani kiraz ve Lonicera türlerinin kiraz üretim bölgelerine dikilmemesi gibi önlemler kültürel mücadele yöntemidir. Biyoteknolojik Mücadele: Biyoteknolojik Mücadele, Kiraz Sineği’nin düşük ve orta popülasyonlarında yapılır. Bahçede bulunan en erkenci çeşidin ben düşme döneminden bir hafta önce izleme amaçlı, dekara 2 adet sarı yapışkan tuzak, ağacın güneydoğu yönüne asılır. Bahçede 15-20 metrede bir olmak üzere, ağaç
başına 4 adet sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü yerden 1,5-2,0 m yüksekliğe ağacın 4 farklı yönüne asılarak kitlesel tuzaklama yöntemi uygulanabilir. Kimyasal Mücadele: Farklı çeşitlerin bulunduğu bahçelerde sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü kullanılarak ilk erginin yakalanması mücadele zamanının tespit edilmesi yönünden gerekli ve önemlidir. Bunun yanında fenolojik gözlemlerde önemlidir. İlk ergin uçuşu başladığı zaman erkenci kiraz çeşitleri genel olarak sarımsı pembe (Ben düşme) orta mevsim çeşitleri pembemsi sarı ve sarı renkte; geççi çeşitlerde ise çok az bir kısmı sarımsı yeşil, diğerleri yeşil renkte olmaktadır. Bölgelere göre değişmekle birlikte nisan –mayıs aylarında “Görsel sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü “ 2 adet dekar olacak şekilde kiraz bahçelerine ağaçların güney doğu yönüne asılır. İlaçlama tuzaklarda ilk ergin görüldükten sonra en geç bir hafta içinde yapılır. Genellikle bir ilaçlama yeterli olmaktadır. Ancak birinci ilaçlamadan sonra tuzaktaki sinek yakalamaları devam ediyorsa, ilacın etki süresi ve hasat tarihi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılabilir.
Değerli üreticilerimiz;
Bitkisel üretimi yaparken diğer canlıları, toprağı, havayı ve suyu kısacası çevreyi korumak daima birinci görevimizdir. Aksi takdirde yaşamak için temiz bir çevre, üretim yapmak için temiz bir toprak bulmak hayal olur. Gelecek nesillere temiz bir çevre, yaşam ve üretim ortamı bırakmak için bilinçli ve kontrollü üretim yapmalıyız. Hastalıkların, zararlıların ve yabancı otların, ürünlerde meydana
Etkili Madde Formülasyon Doz 100 lt suya MRL
Hasat arası süre MRL
Azadiractin 10 g/l
EC 500 ml
3
1
1 --
Deltamethrin 25 g/l
EC 25 ml
3
0,2
0,2 0,05
Cypermethrin 250 g/l
EC 30 ml
7
2
1 0,1
Malathion 190 g/l
EC 300 ml
7
0,5
0,02
0,5
Malathion 650 g/l
EC 100 ml
7
0,5
0,02
0,5
Methomyl 200 g/l
SL 300 ml
7
0,1
0,1 0,2
Thiacloprid 240 g/l
OD 40 ml
14 0,3
0,3 0,3
70
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
TR MRL
getirdiği kayıpları önlemek amacıyla öncelikle Entegre mücadele mantığı ile Kültürel önlemler, Mekanik, Biyolojik, Biyoteknik yöntemlerden uygun olanı ile tedbir alınız. Eğer bu yöntemler yetersiz ise son çare olarak kimyasal mücadele yapınız.
Bitkisel Üretim Yaparken;
• Hangi tarım ilacını ya da gübreyi kullanacağınızı tarım teşkilatından öğreniniz. • Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca ruhsatlandırılmış tarımsal girdileri kullanınız. • İlaç etiketini mutlaka okuyarak etikette belirtilen ürün adı, kullanma zamanı ve dozuna uygun ilaçlama yapınız. • İlaç etiketinde yazan son ilaçlama ile hasat arasındaki bekleme süresine mutlaka uyunuz. Yukarıda belirtilen hususlara uyulmaması durumunda bitkisel ürünlerinizde kalıntı sorununa neden olabilir.
Kimyasal Mücadele Yaparken;
Uygun zamanda, uygun ilacı, uygun aletle, uygun dozda kullan. İlaç Kalıntısı Bulunmayan Sağlıklı Mahsül Üret. Unutmamalıyız ki. Tavsiye dışı tarımsal girdi kullanmak çevre ve insan sağlığını tehlikeye atmaktır. Kalıntısız bol ürün ve sağlıklı bir gelecek için; Tarım teşkilatınızın tavsiyelerine uyunuz. Mutlaka teknik uyarıları dikkate alarak kimyasal uygulama yapınız. Kimyasal mücadele en son başvuralacak yöntemdir. Kimyasal uygulamalarınızı “Üretici Kayıt Defterine” kayıt ediniz, geleceğinize kayıtsız kalmayınız. AB
Rusya
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
71
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Çilek yetiştiriciliği HALİL İBRAHİM ÖNCELER Ziraat Mühendisi Üzümsü meyveler içerisinde en önemli yeri tutan çilek (Fragaria sp.) dünyanın birçok yerinde yetiştirilmektedir. Çok yıllık, otsu, her dem yeşil bir bitki olan çilek lezzetli, vitamin ve mineral maddece zengin, taze tüketimi yanında işlenerek ya da dondurularak kullanılması, ilkbaharda hiçbir meyvenin bulunmadığı bir zamanda olgunlaşması ve gün geçtikçe aranılan bir meyve olması nedeniyle, tüketiciler tarafından oldukça arzu edilen bir meyve olmuştur. Bu nedenle diğer meyveler pazara gelinceye kadar yüksek fiyatla alıcı bulabilmektedir. Ayrıca kanser riskini ve kalp hastalıklarını azalttığı, kanı seyrelttiği, iştahı açtığı ve teskin edici özelliği olduğu bildirilmektedir. Çilek bitkisinin diğer bir önemi de ilk yıldan itibaren meyve vermesi ve uzun vadeli yatırımlara gerek duyulmamasıdır. Bu nedenle küçük ve orta bütçeli çiftçiler için önemli bir ziraat ürünüdür. Ayrıca yeni kurulan meyve bahçeleri içerisinde ara ziraat olarak yetiştirildiği gibi, diğer ürünlerin sınırlı yetiştiği yamaç ve dağ köylerindeki arazilerde de üretilebilmektedir. 72
Manisa Tarım ve Gıda
Değişik iklim ve toprak karakterleri yönünden ülkemiz çilek yetiştiriciliğinde önemli bir potansiyele sahiptir. Türkiye’nin büyük bir kısmında çilek yetiştirilmektedir. Ancak Türkiye’deki çilek üretiminin büyük bir kısmını Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin üretimi oluşturmaktadır. Manisa İlinde 2010 yılı itibariyle 3514 dekar alanda, 12.422 ton çilek üretimi yapılmaktadır.
İklim isteği
Çilek bitkisi iklimin başlıca iki faktöründen etkilenmektedir, bunlar sıcaklık ve ışıktır. Çilek -10 oC’ye kadar özel bir önlem almadan yetiştirilebilir. Daha soğuk bölgelerde bitkilerin saman, kuru yaprak vs gibi materyalle örtülerek dondan korunması gerekmektedir. Çileklerde ilkbahar donları, diğer meyvelerde olduğu kadar büyük zararlara yol açmaz. İlkbahar donları, çiçeklenmenin özelliği dolayısıyla sadece o anda açan çiçeklere zarar vermektedir. Minimum sıcaklık değerlerinin yüksek olması ve ışığın bol olması bitkiler için ideal koşullar sayılır.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Çiçeklenme zamanı oransal nemin fazla olduğu ve yağışlı geçen bölgelerde hastalık sorunu artar. Özellikle meyvede çürüklük yapan Botrytis Hastalığı meyvede büyük zararlara neden olabilmektedir. Çilek birçok meyve türünün tersine gün uzunluğuna duyarlı bir meyve türüdür. Çilek kısa günde çiçek gözleri, uzun günde kol gelişimi olur. Ayrıca çilek bitkisi 400500 saat soğuklamaya ihtiyaç duyar. Soğuklama verim ve kalite üzerine olumlu bir etkiye sahiptir.
Toprak isteği
Çilekler saçak köklü bitkiler olup, çok çeşitli toprak tiplerinde yetiştirilebilinir. Ancak bu meyvenin en iyi biçimde yetiştirebilmesi için; toprak derinliğinin 50 cm’den fazla, toprağın hafif veya orta derece ağırlıkta, iyi drene edilmiş, optimum toprak ph’sının 5,7 - 6, aktif kireç oranının % 6’nın altında ve tuz oranının 2 mS/cm’den düşük olması gerekmektedir. Arka arkaya yapılan değişik dikimler ciddi bitki sağlık sorunlarına neden olabilir. Çilek dikimi yapılacak alanda önceden domates,
biber, patates, patlıcan türünden bitkiler yetiştirilmemelidir. Bu bitkilerin köklerinde phytophtora, verticilium türünden hastalıklar bulunmaktadır ve bunlar çileklere de bulaşabilir. Yorgun toprakların nadasa bırakılıp dinlendirilmesinde, tahıl ya da kolza ekilmesinde, toprak içinde bulunabilecek nematodlar ve mantarları yok etmek için değişik toprak sterilizasyonun yapılmasında yarar vardır.
Çeşit seçimi
Çilek yetiştiriciliğinde bölge, iklim şartları ve üretim amacına uygun çeşitlerin seçimi oldukça önemlidir. Bulunduğu bölgeye uygun, verimli ve hastalıklara dayanıklı, pazarın aradığı, yola ve taşımaya dayanıklı, bitkisi kuvvetli gelişen ve kloroza dayanıklı çeşitler seçilmelidir. Bölgelere göre değişmekle birlikte yaygın olarak kullanılan çeşitler; Pajaro: Sofralık ve derin dondurulmaya uygun olan bu çeşit konik şekilli, meyve eti sert, aroması iyidir. Orta erkenci, yüksek verimli olan bu çeşit Akdeniz ve Ege bölgeleri için uygundur. Kloroza duyarlı ancak Botrytise dayanıklıdır. Chandler: Sofralık olan bu çeşit konik şekilli, meyve eti sert, aroması iyidir. Orta erkenci, yüksek verimli olan bu çeşit Akdeniz ve Ege bölgeleri için uygundur. Kloroza duyarlı ancak Botrytise dayanıklıdır. Sweet Charlie: Ticari olarak üretimi yapılan çilek çeşitleri içerisinde en erkenci çeşitlerdendir. Orta irilikte meyve, meyve rengi parlak açık kırmızı, meyve eti rengi açık turuncu, tat çok iyi, meyve kalitesi yüksek. Selva: Gün-nötr özelliğe sahip olan bu çeşit, konik şekilli, meyve eti sert, aroması orta ve sofralık bir çeşittir. Yüksek verimli olan bu çeşit Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara Bölgeleri için önerilmektedir. Kloroza duyarlılık orta, Botrytise dayanıklıdır. Seascape: Gün-nötr özelliğe sahip olan bu çeşit yuvarlak konik şekilli, meyve eti sert, aromalı, verimli ve oldukça erkencidir. Akdeniz Bölgesi’nde erkenci çilek yetiştiriciliğinde yaygınlaştırılması gereken bir çeşittir. Yaprak Leke Hastalığı’na duyarlıdır. Oso Grande: Sofralık yetiştiriciliğe uygun olan bu çeşidin bitkileri kuvvetli büyür. Yüksek verimli olup, kaliteli meyvelere sahiptir.
Kloroza dayanıklıdır. Akdeniz ve Ege Bölgeleri için uygundur. Camarosa: Sofralık yetiştiriciliğe uygun olan bu çeşit oldukça yüksek verimli olup kaliteli meyvelere sahiptir. Meyve eti sert, çok iri ve aromalıdır. Bitkileri çok kuvvetli büyür. Akdeniz Bölgesi çilek yetiştiriciliğine uygundur. Festival: Kısa gün çeşididir. Konik şekle sahip meyvenin içi açık kırmızı, dışı ise koyu ve parlak kırmızıdır. Meyvelerin aroması Sweet Charlie kadar yüksek olmasa da Camarosa’dan yüksektir. Bu çeşidin meyve kalitesi ve verimi Camarosa’ya benzer, ilk meyvelerde şekil bozukluğu Camarosa’dan çok düktür. Külleme’ye hassas, Antraknoza dayanıklı bir çeşittir. Camorosa’dan daha erkenci bir şeşittir. Kabarla: İri, sert, tatlı ve parlak kırmızı meyveler veren nötr gün bir çilek çeşididir. Diğer nötr gün çeşitlerinden çok az bir gecikme ile meyve vermeye başlar ve uzun süre devam eder. Yayla bölgelerde yaz boyunca meyve verir. Amiga: Kısa gün özelliğine sahip olan yeni bir çeşittir. Olgunlaşma zamanı Camarosa’dan geçtir. Festival kadar verimlidir. Sert ve iyi görünümlü meyveleri, uzun şekilli ve kırmızı renklidir. İhracata uygundur.
Frigo Fide
Yaz dikiminde Frigo fideler kullanılmaktadır. Aralık-Ocak aylarında fidelikten sökülüp –2 C°’de soğuk hava depolarında muhafaza edilmiş olan fidelerle 15 Temmuz - 15 Eylül arası dikim yapılır. Yetiştirme bölgesi ve bakım şartlarına bağlı olarak bu dikim sisteminde bir dekarlık alandan 4-6 ton ürün alınabilen bu teknikte, en iyi husus bitkilerin kışın yüksek ısı istememesi ve çiçeklenme döneminde sadece dondan korunmasının yeterli olmasıdır. Bitkiler çok kardeş yapıp fazla büyüdüğünden seyrek dikim yapılır. Bu dikim sisteminde dekara 6 bin adet fide kullanılmaktadır. Meyve kalitesi iyidir. Frigo fidelerde ilk dikimde sulamaya çok dikkat edilmesi gerekir.
Fresh Fide
Kışları çok ılık geçen ve yazları aşırı sıcak olmayan bölgelerimiz için uygun olan bir tekniktir. Fidelikte aldığı soğuklamaya ilaveten soğuk hava deposunda uygun teknikle bekletilen fideler kullanılarak 20 Eylül – 15 Kasım tarihleri arasında
dikim yapılır. Dekara 6000-8000 adet fide dikilir ve 3 – 5 ton verim alınır. Meyve kalitesi çok yüksek olup ihracatta öncelikle tercih edilmektedir. Yaz dikimine nazaran daha erken ürün alınır. Serin havalarda dikim yapıldığından fide kaybı azdır. Yetiştirme süresi kısa olduğundan masrafı azdır. Özellikle A.B.D ve İspanya’da son yıllarda en çok kullanılan tekniktir. Pot Plant Fide Soğuklamasını almış fidelerin potlarda yetiştirilerek dikime hazırlandığı tekniktir. İstenildiği zaman dikilebileceği için soğuk hava depolarında dikim yapılacağı zamana kadar bekletilebilir. Ürünün sürekliliği için dikim tarihi ve çeşitler iyi belirlenmelidir. Meyve kalitesi yüksektir. Her dönemde meyve elde etmek mümkündür, dikim tarihi buna göre ayarlanabilir. Dikimde fide kaybı yoktur. Dikimden iki ay sonra hasat edilebilir. Ülkemizde fide dikim zamanları bölgelere ve kullanılan fide niteliğine göre değişmektedir. Çilekte genelde sonbaharda yapılıyorsa da ülkemizde son yıllarda “frigo fide” kullanılarak yazın dikim yapılmaktadır.
Dikim
Çilek üretimi yapılan alanlarda en çok kullanılan sistem masuralarda çift sıra oluşumudur. Bu çeşit bir yetiştirme sistemi ile yüksek miktarda üretim sağlanmakta ve bitki yoğunluğu 6000/da olmaktadır. Çilek üretimi yapılan masuraların genişliğinin 50-60 cm, iki masura arasındaki mesafenin 30-40 cm ve masuraların yüksekliğinin ise 25-30 cm olması istenir. Bitkilerin dikim aralığında; sıra üzeri mesafenin 25-35 cm, sıra arası mesafenin 30 cm ve azami masura uzunluğunun da 50 m olması gerekir. Fidelerin dikim derinliğine dikkat edilmesi gerekir. Derin ve yüzlek dikimden kaçınılmalıdır. Dikim sonrası fideler kontrol edilmeli ve hatalı dikimler düzeltilmedir. Dikimden sonra mutlaka can suyu verilmelidir.
Bakım İşlemleri
Özellikle yaz dikimlerinde dikimden sonra çiçekler açar. Bu çiçekler, iyi bir kök gelişimini teşvik etmek için hemen koparılmalıdır. Frigo fidelerde dikimden 30-40 gün sonra bitkiler kol (stolon) atar. Bu kollarında kısa sürede temizlenmesi gerekir. Aksi takdirde verimde önemli düzeyde azalma olabilir. Bitkilerin aktif büyümesinden önce, eski yapraklar yok edilmeli, yalnızca yeni oluşmak-
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
73
damlama sulama yapılabilir. En etkili sulama, hem gübrelerin etkili şekilde verilmesi hem de suyun ekonomik kullanılmasını sağlayan damlama sulama sistemidir. Sulamanın meyve iriliği ve kalitesine ve verime olumlu etkisi vardır. Ayrıca mevcut sulama suyundan bir numune alınıp analiz edilmelidir. Böylece su iyonlarının miktarı, tuz oranı ve elektrik iletkenliği öğrenebilinir.
Gübreleme
Çilek yetiştiriciliğinde gübreleme verimi önemli derecede etkileyen etkenlerden birisidir. Birim alandan fazla ürün alındığı için topraktan çok miktarda besin kaldırır. Bol ve kaliteli ürün almak için çiftlik gübresi ve buna ilave olarak kimyasal gübrelerin verilmesi gerekir. Organik gübrelerin verilmesi çilek bitkisi için oldukça önemlidir. Bu işlem toprağın yapısını, elementlerin uygunluğunu güçlendirmektedir. Çiftlik gübresi bitkilerin şaşırtılmasından birkaç ay önce, dekara 3-4 ton verilmelidir Etkili bir gübrelemenin yapılabilmesi için toprağın ve yaprağın mutlaka analiz edilmesi gerekmektedir. Çilek üretimi dekar başına 3000 kg olarak öngörüldüğü zaman dekar başına önerilen P2O5 miktarları, 9-12 kg arasında değişmektedir. Bu işlem kök gelişimini olumlu etkilediğinden dolayı, bitkiler dikilmeden önce veya bitkinin ilk evrelerinde gübreleme-sulama işlemiyle yapılmalıdır. Potasyum bitki dikiminden önce, 1/3 ve ya yarı yarıya uygulanmalıdır. Geriye kalan kısımda meyveler büyümeye başladığı zaman uygulanmalıdır. Yine dekar başına 3000 kg üretim için öngörülen K2O miktarı 25-30 kg arasındadır. Azot bölünerek verilmesi gereken bir elementtir. Önerilen doz dekar başına 10-20 kg’dır. Bu miktar dekar başına 3000 kg’lık bir üretimde giden miktarlara (dekar başına 6-8 kg) ve sulama ile giden miktarlara (yıllık dekar başına 3-6 kg) göre hesaplanmıştır.
ta olan yapraklar bırakılmalıdır. Bu işlem hastalık ve zararlıların bitkiden uzaklaştırılması açısından oldukça önemlidir.
Malçlama
Kalınlığı 0,05-0,07 mm arasında olan siyah polietilen (güneş ışınlarına dayanıklı UV katkılı), saman, kuru ot v.s. ile çilek üretimi yapılan alanın örtülmesidir. Yabancı otların gelişmesini yavaşlatmak, meyvelerin temiz kalmasını sağlamak, sulama aralığını arttırmak ve meyve çürüme oranını azaltmak için yapılması gereken bir işlemdir. Yaz dikimlerinde dikimden sonraki aylarda (eylül, ekim), kış dikimlerinde ise dikimden önce yapılması uygundur.
74
Manisa Tarım ve Gıda
Sulama
Çilek bir serin iklim bitkisi olması nedeniyle gelişmesinin önemli bir kısmını ilkbahar ve sonbaharda gerçekleştirir. Gelişme sıcak ve kurak aylarda geriler. Çileğin geliştiği dönemlerde haftada bir defa sulama yapmak vejetatif ve çiçek tomurcuğu gelişimini arttırır. Hasat döneminde ise 3-5 günde bir sulama yapmak meyve iriliği ve verimi arttırmada etkilidir. Uzun aralıklarla aşırı miktarda sulama yapmak yerine kısa aralıklarla az miktarda sulama yapılması daha faydalı olmaktadır. Çilek aşırı sulamaya karşı oldukça hassas olan bir bitkidir. Aşırı sulamalar bitkide fungal hastalıklara ve kloroza sebep olabilir. Bu yüzden dengeli bir sulama yapılmalıdır. Karık, yağmurlama ve
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
İlkbahardaki aktif büyümeden sonra, çiçek açma evresinden meyve verme evresine kadar özellikle emilen ara elementler olan kalsiyum ve magnezyum sulama-gübreleme işlemiyle uygulanmalıdır. Demir mikro elementler içerisinde en önemli olan elementtir ve uygulanmasında EDDHA tipi tercih edilmelidir. Bitkilerin canlanmasından döllenmelerine kadar olan dönemde uygulanabilir. Bor tüm evrede uygulanabilir. Özellikle kök gelişimi süresince ve döllenme öncesinde yaprak yoluyla da uygulanabilir. Çinko, bakır, manganez, molibden ve kobalt gibi mikro elementlerde uygulanabilir.Humus ve bitki gelişim düzenleyici maddelerin son yıllarda kullanımı artmaktadır. Bu ürünler suni gübrelere eklendiklerinde, bitki besin maddelerinin köklerde taşınmasını kolaylaştırmakta, bitkilerin yaşamsal fonksiyonlarının canlanmasında, çiçek açma, meyve verim ve kalitesini arttırmakta etkili olmaktadır.
Hasat ve Depolama
Çilek meyve türleri içerisinde meyvesi en hassas olanlardan biridir. Bu nedenle kısa zamanda bozulabilen ve hızlı tüketilmesi gereken bir meyvedir. Bu nedenle çileğin hasadı, ambalajı ve ta-
şınmasında çok titiz davranmak gerekmektedir. Toplamada gecikme meyvenin yumuşamasına, meyvenin normal rengini kaybederek daha koyu renk almasına neden olur. Uzak pazarlar için hasat meyvenin dörtte üçü kızardığı zaman yapılır. Derin dondurma ve gıda sanayi için çilekler tipik rengini aldıktan sonra hasat edilmelidir. Çilek hasadı için günün serin saatleri tercih edilmelidir. Genellikle sabah 8-10 arası en uygun saatlerdir. Hasat edilen meyveler en kısa zamanda serin, gölge bir yere taşınmalı, mümkünse hemen soğuk depoya konulmalıdır. Çileklerin ambalajında yarım kilodan daha büyük ambalaj kabı kullanılmamalıdır. Ambalaj kaplarının altı ezilen meyve suyunun akabilmesi için mutlaka delikli olmalıdır. Aksi halde alt taraftaki meyveler hemen çürürler. Çilek 0 oC ve % 90-95 nem olan depolama şartlarında 5-7 gün depolanabilmektedir.
Hastalık ve zararlılarla mücadele
Çilekte hastalıklar kökte, meyvede ve yaprakta görülür. Kök Çürüklüğü (Fusarium oxysporum, Rhizoctania solani, Pythium sp., Alternaria alternata v.s.) ile sağlıklı üretim materyali kullanarak, hastalıklı bitkileri üretim alanından uzaklaştırarak, yetiştiricilik uygulamalarına dikkat ederek, taban suyu yüksek olan yerlerde yetiştiricilik yapmayarak ve damla sulama sistemini tercih ederek mücadele edilebilir. Kök hastalıkları topraktan bulaştığı için toprak fumigasyonu ve ya sterilizasyonu da gerekebilir. Ayrıca toprak solarizasyonu ve fidelerin dikimden önce kimyasallarla ilaçlanması ile kök hastalıkları önlenebilir. Çilekte görülen bir diğer önemli hastalık Kurşuni Küf (Botrytis cinerea) Hastalığı’dır. Hastalık çiçek, yaprak, yaprak sapı ve meyvede belirtiler oluştur. Çiçekler üzerinde yanıklık meydana gelir. Çiçek sap ve taç yaprakları kahverengiye döner. Yeşil meyvelerde, ilk önce kahverengi lekeler görülür. Meyve olgunlaştığında sert kalın açık kahverengi lekeler oluşur. Lekeler genellikle sap kısmından başlar. Yüksek nem koşullarında meyveler, pamuksu beyaz bir yapıya dönüşür. Tamamen çürüyen meyveler genel biçimini korur, fakat sert ve kuru olarak kalır. Hava neminin % 95 ve 17-23 °C sıcak olan havalar hastalık gelişmesi için uygundur. Hasat öncesi ve hasat sırasında yağmur ve yağmurlama sulama, hastalık gelişimini teşvik eder.
tüm yaprak yüzeyinde grimsi beyaz tozlumsu bir tabaka meydana gelir, yaprak kenarları içe doğru kıvrılır ve yaprak yüzeyinde kırmızı mor lekeler gelişir. Külleme etmeninin gelişimi ve yayılması için orta ve yüksek nem koşulları ile yaklaşık 1527 0C sıcaklık gereklidir. Sağlıklı üretim materyali kullanarak, aşırı sulama ve sık dikimden kaçınarak ve kimyasal ilaç (Penconazole 100g/l) kullanarak mücadele edilebilir. Yaprak Lekesi Hastalığı (Mycosphaerella fragariae), özellikle yaprak lekesine neden olur. Çiçeğin taç ve çanak yapraklarında, meyve üzerinde ve meyve saplarında belirti oluşturur. Lekeler 3-6 mm çapa gelince, lekelerin orta kısımları önce kahverengi, daha sonra gri renk olur. Hastalık, taç ve çanak yapraklarda, stolonlar ve meyve demetleri üzerinde de görülebilir. Kültürel mücadelede, sağlıklı üretim materyali kullanılmalıdır. İyi drene edilmiş topraklarda çilek yetiştirilmelidir. Bitkiler arasında iyi bir hava sirkülâsyonu sağlanmalıdır. Hastalıklı bitki kısımları ilkbahar büyüme dönemi başlamadan önce tarladan uzaklaştırılmalıdır. Çilekte Thripsler (Frankliniella occidentalis, F. intonsa), çiçek tablası üzerinden beslenerek çiçek salkımlarına aşırı zarar verirler. Meyvelerin göz alıcı renginin kaybolmasına neden olurlar. Kontak etkili bir insektisit (Spinosad 480 g/l) ile mücadele edilebilir. Çilekte görülen bir diğer önemli zararlı Kırmızı Örümcektir (Tetranychus urticae, T. cinnabarinus). Çileğin genellikle yaprakları altında beslenerek, yapraklara zarar verirler. Bu zarar sonu-
cu yapraklarda önce küçük sarı benekler, daha ileri dönemlerde yaygın şekilde bronzlaşmalar görülür. Yoğunluğun yüksek olduğu durumlarda yaprak ve meyvelerin normale göre daha küçük kalmasına, bitkinin bodurlaşmasına, bazen de ölümüne yol açan kırmızı örümcekler sonuçta % 50’ye varan oranlarda ürün azalmasına sebep olabilmektedirler. Kültürel mücadelede, çilek alanları mevsim başından itibaren gözlem altında tutularak, bitkilerin özellikle dip yaprakları incelenir. Kırmızı örümceklerin küme halinde görüldüğü yapraklar toplanarak yok edilir. Tarla kenarları ve bitki çevresindeki yabancı otlarla gerekli mücadele yapılmalıdır. Açıkta yetiştirilen çilek alanlarında yapraklar mevsim başında, mart sonu - nisan aylarından başlayarak 3-5 gün aralıklarla düzenli olarak kontrol edilir. Kırmızı örümcekler mevsim başında bazı bitkilerde yoğun olarak ortaya çıktığından önce yalnızca bu bitkilerin ve çevresinin ilaçlanması yeterli olur. Daha sonra kırmızı örümceğin yaygınlık göstermesi durumunda tarlayı temsil edecek şekilde bitkilerin özellikle alt ve orta bölümlerinden olmak üzere tesadüfen alınan en az 50 yaprakçık incelenir. Yaprakçık başına hareketli dönemde ortalama 15 ve üzerinde Kırmızı Örümcek tespit edilmesi halinde ilaçlamaya karar verilir. Meyve toplanmasından hemen sonra ruhsatlı akarisitlerle (Azadirachtin 10 g/l, Bromoproplylate500 g/l, Abamectin % 18, Dicofol 195 g/l, Spiromesifen 240 g/l, Tebufenpyrad %20) ilaçlama yapılır.
Kültürel mücadelede; çukur ve su tutan alanlarda tesis kurulmamalıdır. Seraların havalanmasına büyük önem verilmeli, sık dikimden kaçınılmalı ve budama yapılmalıdır. Bitkileri yaralamaktan kaçınılmalıdır. Meyvenin uzun süre ıslak kalması engellenmelidir. Dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Hastalıklı meyveler, çiçek sapı ve yapraklar hasattan sonra dipten kesilerek çilek yetiştirilen alanlardan uzaklaştırılmalıdır. Kimyasal mücadelede ruhsatlı ilaçlarla (Fenhexamid 500g/l, Cyprodinil + Fludioxonil (%37,5+% 25), Folpet % 80 WDG, %26,7 Boscalid + %6,7 Pyroclostrobin), çiçeklerin % 10’u açtığı dönemde 1. ilaçlama, çiçeklerin % 50’sinin açtığı dönemde 2. ilaçlama ve ilk yeşil meyvenin görüldüğü dönemde 3. ilaçlama yapılabilir. Külleme Hastalığı’nda (Sphaerotheca macularis fsp. Fragariae) çilek bitkisinin, öncelikle alt yapraklarının alt yüzeylerinde zamanla
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
75
RÖPORTAJ
Kuru üzüm
cenneti Salihli, dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretimin ilk sırasında yer alan ülkemizde yüzde 18’lik üretim miktarıyla büyük öneme sahip.
Manisa’nın Salihli İlçesi dünya çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde yüzde 36’lık payı ile ilk sırada yer alan ülkemizde, yüzde 18’lik üretim miktarıyla önemli bir yere sahip. Çekirdeksiz kuru üzümün bölge için stratejik bir ürün olduğunu belirten Salihli Ticaret Borsası Başkanı Hüsnü Tuğrul, istihdama ve İlçe ekonomisine katkısına vurgu yapıyor ve ekliyor: “Bugün yaklaşık 4.500 aile geçimini çekirdeksiz kuru üzümden sağlamaktadır.” Dünyada kabul görmüş rekabet kriterleri doğrultusunda üzüm sektörünün yapılandırılması gerektiğini de söyleyen Tuğrul’a göre aksi takdirde önemli üretici olunması tek başına bir anlam ifade etmiyor. Borsa olarak üzümün tanıtımına yönelik çalışmalarda üzerlerine düşeni yaptıklarını ifade eden Tuğrul, “Borsamız tarafından köy ve kasabalarımızda İlçe Tarım Müdürlüğümüz ve 76
Manisa Tarım ve Gıda
TARİŞ’in de destekleri ile bilgilendirme toplantıları düzenlendiği gibi eğitim-öğretim dönemi başlarında okullarımıza çekirdeksiz kuru üzüm dağıtımı yapılarak çocuklarımızın kuru üzüm yeme alışkanlığını kazanması hedeflenmiştir.” diyor. Çekirdeksiz kuru üzümün Salihli için önemi nedir? TUĞRUL: Çekirdeksiz kuru üzüm, ilçemizde ve bölgemizde pek çok aileye istihdam olanağı sağlayan, üretim ve pazarlama sürecinde yarattığı katma değer ile ülkemiz ve bölgemiz açısından büyük öneme sahip stratejik bir üründür. Aynı zamanda ihracat potansiyeli yüksek bir ürün olduğundan ülke için önemli bir döviz kaynağıdır. Çekirdeksiz kuru üzüm; dikimi için bağ çubuğu yetiştirilmesinden tutun, dikimi, direği, teli, ilacı l
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
derken istihdama dolayısı ile ilçe ekonomisine çok büyük katkısı vardır. Bugün yaklaşık 4.500 aile geçimini çekirdeksiz kuru üzümden sağlamaktadır. Amacımız, ilçemiz açısından son derece önemli bir ürün olan çekirdeksiz kuru üzümün hak ettiği değere ulaşmasını sağlamaktır. l Ekili tarım alanlarında ne kadar yüzdelik dilimi kapsıyor? TUĞRUL: İlçemizde yaklaşık 60 bin 710 hektar ekili tarım alanı vardır. Bunun yaklaşık 11 bin hektarını, yüzde 18’ini bağ alanı oluşturmaktadır.
Çekirdeksiz kuru üzümün Salihli Ticaret Borsası’ndaki işlem hacmi nedir? TUĞRUL: Borsamızda 2010 yılında 402 milyon 851 bin TL’lik işlem gerçekleşmiştir. Bu rakamların yüzde 50,26’sı ile kuru meyvelerden çekirdeksiz kuru üzüm 202 milyon 477 bin TL’lik
l
işlem hacmiyle ilk sırayı alır. Bunu sırasıyla yüzde 16,39’lık dilimle hububat ve mamulleri, yüzde 12,42 ile çeşitli gıda maddeleri, yüzde 13,18 ile kasaplık canlı hayvanlar ve yüzde 7,75 ile diğer ürünler izler. Bölgede üretimi yüksek olan çekirdeksiz kuru üzümün ihracatı var mı? TUĞRUL: İlçemizde birçok ürün yetişmesine rağmen bunlardan ağırlıklı olarak çekirdeksiz kuru üzüm işlenerek ihracat edilebilmektedir. Yani bölgemizde üretilen tarımsal ürünler işlenip sanayi ürününe dönüştürülememektedir. Bugün çekirdeksiz kuru üzümün tamamına yakını işlenerek ihracat edilmektedir. 2009-2010 sezonu itibariyle ülkemiz 275.468 tonluk kuru üzüm üretim miktarı ile dünya toplam kuru üzüm üretiminin yaklaşık yüzde 36’ya yakınını tek başına karşılamıştır. Ülkemizde üretilen üzümün yaklaşık yüzde 18’i de Salihlimizde üretilmektedir. İlçemizde çekirdeksiz kuru üzümü işleyerek yurt dışına ihracatını yapan 2 adet firma vardır. Bu iki işletmemiz 2009 – 2010 sezonunda 27.710 ton çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı gerçekleştirmiştir.
l
l İhracat rakamların artırılması için yürütülen çalışmalar var mı? TUĞRUL: Dünyada üzüm üreticisi ülkeler sınıflandırması içinde yer almak, ihracatı ne ölçüde başarıyla gerçekleştirdiğimize bağlıdır. Bu anlamda da üretim miktarı, endüstri kalitesi, altyapı, kullanılan girdiler, finans ve pazar şartları olarak adlandırılan, dünyada kabul görmüş rekabet kriterleri doğrultu-
sunda üzüm sektörünün yapılandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde önemli üretici olmamız tek başına bir anlam ifade etmemektedir. l Yurt içindeki tüketimini yeterli buluyor musunuz? TUĞRUL: Padişah sofralarını süslemesi nedeniyle sultanlara layık görüldüğünden “Sultaniye” adını alan üzüm çeşidimiz, protein ve karbonhidrat kaynağıdır. İçeriğindeki demir, fosfat, kalsiyum, diğer mineraller ile A, B1, B2, B6, C vitaminlerinden dolayı, dünyada gittikçe artan oranlarda talep gören ve ülkemizde sadece Manisa ilimizde yetişen stratejik bir ürün olan çekirdeksiz kuru üzümün yurt içi tüketimin arttırılmasına yönelik çalışmalar da yapılmalıdır. l Borsa olarak üzüm üreticilerine yönelik çalışmalarınız var mı? TUĞRUL: Biz Borsamız olarak gerek çiftçilerin eğitimi gerek ise üzümün tanıtımı konusunda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bu itibarla, üreticilerimizi bilinçlendirerek, çok ürün almak yerine daha az ama kaliteli ürün almaya yönlendirmekte, gübre ve pestisit kalıntıları konularında üreticilerimizi bilgilendirmekteyiz. Bunun için Borsamız tarafından köy ve kasabalarımızda İlçe Tarım Müdürlüğümüz ve TARİŞ’in de destekleri ile bilgilendirme toplantıları düzenlendiği gibi eğitim-öğretim dönemi başlarında okullarımıza çekirdeksiz kuru üzüm dağıtımı yapılarak çocuklarımızın kuru üzüm yeme alışkanlığını kazanması hedeflenmiştir.
Hüsnü TUĞRUL
Salihli’de yaklaşık 60 bin 710 hektar olan ekili tarım alanının yaklaşık 11 bin hektarını üzüm bağları oluşturuyor.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
77
BİTKİ KORUMA
Tuta obsoluta (Meyrick)
Domates Güvesi SEZİN BAHÇECİ Ziraat Mühendisi
Domates (Lycopersicon esculentum )
• Türkiye’nin yıllık üretimi:11.000.000 ton • Dünya domates üretiminde 4.sırada bulunuyor. • Örtü altında yapılan üretimin % 60 ı domatestir. • Türkiye domates ihracatında dünya sıralamasında 6. sırada bulunuyor. • Zararlı Türkiye’de ilk olarak 2009 yılı Ağustos ayında kayıtlara geçti.
İlk görülen yerler;
• İzmir -Urla (Yağcılar Köyü), • İzmir –Çeşme (Ovacık Köyü) • Çanakkale (Merkez-Batakova) • Muğla-Bodrum (Mumcular Beldesi) • Teşhis, Ankara ZMMAE ve Hollanda Bitki Koruma Servisi tarafından yapıldı. Ülkemizde ilk kez 2009 yılı Ağustos ayında Ege ve Marmara Bölgelerinde saptanan zararlı, 2010 yılında diğer bölgelerde de görülmüştür.
Tanımı ve biyolojisi Erginleri, 6-7mm boyunda olup, ön kanatlarında gri kahverengi renkte noktalar mevcuttur. Erginler gece aktiftirler ve gündüzleri domates yaprakları arasında gizlenirler. Erginin ömrü ortalama sıcaklığa bağlı olarak 10-15 gündür.
78
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Yumurtalar krem – sarı renkli olup 0.4 mm boyundadır. Gözle zor görülürler. Bir dişi ömrü süresince 250-260 yumurta bırakabilir. Yumurtalar %73 oranında yaprağa bırakılır. Bırakılan yumurtalar yaprak sapı, gövde, çanak yapraklarda da görülebilir. Zararlı ergini olgunlaşmamış domatese yumurtayı ender bırakır. Yumurtalar, 30 derece % 60-75 nemde 5-6 günde açılır. Zararlı dört larva dönemi geçirir. Son dönem larva 8-10 mm boyuna ulaşmıştır. Larvanın başının arkasında bulunan koyu renkli ince bant ayırt edici en
önemli özelliktir. Larva dönemi 30 derecede 11 gün sürer. Larva, yaprak yüzeyinde, meyvede açtığı galeride beyaz kokon içinde veya toprakta pupa olur.
Zararları
Larva, yaprak, çiçek, sürgün, sap ve meyvede galeriler açarak beslenir. Mücadele edilmediğinde zarar %100’lere varabilir. Bitkinin yeşil aksamında açtığı galeriler sonucu bitki tamamen kurur.
Konukçuları
Ana konukçusu domatestir. Patlıcan, biber, patates, tütün, pepino, fasulye, petunya da zarar yapar. Yabancı otlardan köpek üzümü, şeytan elmasında bulunduğu kayıtlıdır.
Mücadelesi
Yoğun pestisit kullanımı ile aşağıdaki dezavantajlar ortaya çıkmaktadır; • Kalıntı riski artar. • Dayanıklılık geliştirir. • Doğal düşmanlarda azalma olur. • İlaçlama masrafları artmaktadır. Avrupa ülkelerinde Domates Güvesi ile mücadelede tek başına kimyasal savaşımın yeterli olmadığı, çözümün entegre mücadele olduğu belirtilmektedir.
Kültürel önlemler
• Zararlı ile bulaşık olan yaprak ve meyvelerin üretim alanından uzaklaştırılması. • Hasat sonrası bitki artıklarının imhası, ya da kompost yapılarak değerlendirilmesi. • Ekim nöbeti uygulanması. • Toprağın sürülerek, pupaların yok edilmesi. • Zararlıya konukçuluk eden yabancı otların yok edilmesi. • Seralarda girişlerinde zararlı girişini önleyecek düzeneklerle yapılması. • Seralarda giriş ve havalandırma açıklarının zararlının giremeyeceği incelikte tül (1.6mm veya düşük) ile kapatılması.
Domates güvesi, yılda yaklaşık 12 döl verir.
Biyoteknik Yöntemler
• İzleme amaçlı 2- 4 feromon/ha kullanımı • Kitlesel tuzaklama: Fermon+su tuzakları 2040 adet/ha (sera) ,40-60 adet/ha (açik alan)
Biyolojik Mücadele
Bitkilere zarar veren böceği, onun düşmanı olan diğer böcek yardımı ile kontrol altında tutmaktır. Nesidiocorus sp. ile Macrolophus sp. Ege Bölgesi’nde bulunan faydalılardır. Nesidiocorus sp, Domates Güvesi’ne ruhsat almıştır.
Kimyasal Mücadele
İzleme amaçlı kurulan tuzaklar haftada bir kontrol edilir. Kontrol sonucunda tuzakta bir ergin yakalandığında -alanın büyüklüğüne göre- en az 100 bitkide yumurta ve larva aranır. Arama sonucunda üç adet yumurta ve larva bulunursa ilaçlamaya karar verilir. İlaçlamadan 5-6 gün sonra bitkiler tekrar kontrol edilir. Gerekirse ilaçlama tekrar edilir. İlaçlama sırasında ilacın bitkinin her tarafını kaplaması en önemli ayrıntılardan birisini oluşturmaktadır. Domates Güvesi’nin, ilaçlara karşı dayanıklılık oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu yüzden etkili maddeye bağlı olarak aynı kimyasalı arka arkaya ikiden fazla ve bir sezonda aynı etkili madde üçten fazla kullanılmamalıdır.
Domates Güvesi’nde ruhsatlı ilaçlar Etkili madde
Kullanım dozu
Son ilaçlama ile
45g/lClorontraniliprole+
80ml/100 lıtre su
hasat arasındaki süre
18g/l abamectin
3gün
Spinosad480g/l
25ml/ 100 litre su
3gün
Metaflumizone 240g
100ml/da
3 gün
Azadirachtin A 10g/l
500 ml/100 litre su
3gün Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
79
ÇİFTÇİ EĞİTİM
Kiraz bahçesi tesisi Çok yıllık bitkiler olan kiraz ağaçları, toprak koşulları ve bakımına göre 20-40 yıl gibi uzun süre yaşarlar. Prof. Dr. ALİ ÜNAL E.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Kiraz ağaçları, çok yıllık bitkiler olduklarından bölgeye, toprak koşullarına ve bakım şartlarına bağlı olmak üzere 20 ile 40 yıl gibi uzun yıllar aynı toprak ve yerde yaşamını sürdürürler. Genel olarak bütün meyve ağaçlarının da bu özelliği nedeniyle meyve tesis etmeden önce ağacın gelişmesini, verimini ve meyve kalitesi gibi özelliklerini etkileyen bütün faktörleri önceden iyi incelemek ve doğru kararlar almak gerekir. Tek yıllık bitkilerde yukarıda belirtilen özelliklerle ilgili yanlış kararlar, bir yıl sonra bu faktörler değiştirilerek düzeltilebilir. Ancak, meyvecilikte bu şans çok az olup, yanlış uygulama 5-10 yıl gibi uzun bir zamanın ve emeğin boşuna gitmesine neden olabilir. Bu nedenle meyve bahçesi tesis etmeden önce, aşağıda kısaca açıklanmaya çalışılan konuları çok iyi bilmek ve buna göre tedbir almak gerekmektedir.
I. Ekolojik Faktörler A. Toprak
Meyve ve kiraz ağaçları için toprak, ağaçların üzerinde uzun yıllar yaşayacağı ve besleneceği yerdir. Bu nedenle toprak yapısına göre meyve türünü ve anacını seçmek önemlidir. Meyve ağaçlarının gelişmesinde toprağın fiziksel ve kimyasal yapısı önem taşır. Toprağın fiziksel yapısı, her meyve türü için değişmekle birlikte orta bünyeli, iyi havalanabilen topraklar meyvecilik için en iyi topraklardır. Ancak, bazı meyveler, örneğin kiraza da anaç olarak kullanılan idris gibi kazık köklüler hafif topraklarda iyi, fakat ağır topraklarda iyi gelişmezken; elma, erik, vişne ve kuş kirazı gibi saçak köklüler ise nispeten ağır topraklarda da gelişebilirler. Toprağın fiziksel yapısının uygunluğu yanında, meyve ağaçları için toprağın derinliği de önemlidir. Meyve ağaçlarının kökleri, toprak yapısına ve meyve türüne bağlı olarak 2-3 metre ve hatta daha derinlere gidebilir. Kirazlarda bu derinlik kullanılan anaca göre değişebilir. Örneğin idris anaç olarak kullanıldığında kökler derine inebilirken, kuşkirazı ve vişne de daha yüzeysel gelişir. Ancak, köklerin büyük çoğunluğu toprağın yapısına, uygulanan kültürel işlemlere ve bilhassa sulama yöntemine bağlı olarak 20-80 cm’ye kadar olan bölgede bulunur. 80
Manisa Tarım ve Gıda
Toprağın kimyasal yapısını, içerdiği N, P, K, Fe, Zn gibi temel besin maddeleri yanında toprağın pH’sı da etkiler. Her meyve türü için toprakta bütün elementlerin yeteri kadar bulunması gerekir. Ayrıca her meyve türünün toprağın pH’sına gösterdiği tepki farklıdır. Çoğu meyve türü, pH’sı 7 olan nötr toprakta iyi gelişebildiği halde, bazı meyveler (kiraz, vişne, çay, fındık, üçyaprak anacı, kestane gibi) nisbeten asitli topraklara ve bazı meyveler de (badem, kayısı, idris, zeytin, turunç gibi) nisbeten kireçli topraklara daha toleranslı olurlar. Toprakla ilgili en önemli faktörlerden biri de taban suyudur. Yüksek taban suyu bulunan ve mevsimlere göre seviyesi değişen yerlerde meyvecilik yapılmamalıdır. Taban suyu 1,5-2 metreden daha derinlerde olmalıdır. Bilhassa kirazlara idris anaç olarak kullanıldığında taban suyunun yüksekliği ve değişkenliği daha önem taşır.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Meyve dikilecek toprağın yukarda bahsedilen özellikleri incelenirken toprakta bulunabilecek hastalıklar ve zararlılar yönünden de incelenmesi gerekir. Toprakta bulunan kök kanseri (Agrobacterium tumefaciens), Armillaria ve Rosellinia gibi hastalıkların meyve ağacı dikildikten sonra topraktan temizlenmesi çok zordur. Bu hastalıklar genel olarak yeni açılan makiliklerde ve meşeliklerde daha çok bulunur. Bu arazilerde yeni meyve tesis etmeden önce, arazideki bütün kökler temizlenmeli ve ayrıca birkaç sene arpa, buğday gibi kuru tarım yaparak, hastalıkların ve yabancı otların da topraktan temizlenmesi sağlanmalıdır. Şekilde, yeni açılan bir arazide, bu işlemi yapmadan önce dikilen badem ağacının üçüncü yaşında kuruduğu ve kök boğazında kurumaya neden olan mantar miselleri görülmektedir. (Şekil 1- Şekil 2)
Kısaca değinilen toprak özelliklerini incelemeden bir yerde meyve bahçesi kurmamalıdır. Bu
toprak özelliklerinin bilinebilmesi için önceden mutlaka en az 90cm derinliğe kadar olan toprak analiz edilmeli ve özellikleri bilinen bu toprağa göre meyve türü seçilmelidir.
B. İklim
Bu konu, her meyve türüne ve hatta çeşidine bağlı olarak ağacın gelişmesini, verimini ve meyve kalitesini farklı ölçülerde etkilediği için burada yalnız önemli bazı konu başlıkları verilecektir.
1. İlkbahar Geç Donları
Bu iklim faktörü erken çiçek açan badem, kayısı ve can eriği gibi meyvelerde, çiçeklenme döneminde çiçeklere ve bazen genç meyvelere de zarar verdiğinden verimi etkilemektedir. Soğuk havanın çöktüğü ova veya vadilerde ilkbahar geç donları daha çok zarar verir. Bu gibi yerlerde kış donları da ağaçların genç sürgünlerini ve tomurcuklarını dondurarak (ceviz gibi) zararlara neden olabilir. Bu nedenle don çökmesi görülen, hava hareketinin az olduğu, etrafı dağlarla çevrili ovalarda ve vadilerde meyve yetiştiriciliği riskli olabilir. Yüksek yerler ve kış aylarının çok soğuk olduğu bölgelerde, ağaçların uyanmasına yakın dönemlerde meydana gelen don olayları, ağaçların gövde ve genç dallarında zararlara neden olabilir. Kirazlar geç çiçek açtığından çok soğuk bölgeler dışında ilkbahar genç donlarından fazla etkilenmezler.
dandır. Bu durum diğer meyve türlerinde de değişik düzeylerde görülmektedir. Örneğin Ege Bölgesi kıyı kesimlerinde kış dinlenmesini karşılayamayan bilhassa 0900 ziraat (Salihli) çeşidin de düzensiz çiçeklenme ve ağaçta gelişme gerilikleri görülmektedir.
II. Meyve tür ve çeşit seçimi
Meyve tesisinde yukarıda açıklanan toprak ve ekolojik koşullara uygun olarak tür ve çeşit seçimi yapılmalıdır. Bir bahçede farklı türlere yer verilecekse her tür için ayrı parseller oluştu-
Şekil 1
rulmalıdır. Çünkü türlerin sulama, gübreleme, ilaçlama gibi kültürel tedbirleri farklı olduğundan türlerin karışık dikilmesi bazı sakıncalar doğurur. Meyve bahçesi tesisinde tür içinde de farklı çeşitlere yer verilmelidir. Bahçede farklı çeşitlere yer vermenin birçok yararı vardır. Bilhassa bu durum kirazlar için çok önemlidir. Kirazların çoğu kendine uyuşmaz olduklarından, ağaçlardan meyve alabilmek için mutlaka tozlayıcı dikmek gerekir. Tozlayıcı çeşidin sayısı 1/3 ile 1/9 oranında değişebilir. Bu oran tozlayıcı çeşidin kalitesine göre ayarlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken en
Şekil 2
2. Rüzgarlar
Aşırı ve sürekli rüzgar alan bölgelerde rüzgarlar, çiçeklenme zamanı çiçeklere, meyve tutumundan sonra meyve dökümlerine ve kalite düşmesine neden olarak zararlı olurlar. Bunların yanında bilhassa çiçeklenme döneminde sisli, yağışlı ve serin havalar arıların dolaşmasını azaltarak tozlanma ve döllenmeyi engeller. Bazen çiçeklenme zamanındaki aşırı rüzgar ve sıcak havalar da dişçik tepesinin kurumasına ve arı faaliyetinin azalmasına neden olarak tozlanma ve döllenmeye engel olabilir.
C. Kış Dinlenmesi
Meyve ağaçlarında verimi ve sürgün gelişmesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de Kış Dinlenmesi’dir. Bazı meyve türleri (elma, vişne, kiraz, kayısı ve armut gibi) iyi gelişmeleri ve sağlıklı çiçek tomurcuğu oluşturabilmeleri için kış aylarında soğuk iklim ister. Ancak, bir türün çeşitleri arasında da soğuklama isteği yönünden önemli farklılıklar vardır ve çok az farklılıklar bile verimde önemli düşmelere neden olabilir. Örneğin bu, kayısılarda daha belirgindir. Sahil bölgelerinde yetişebilen ve kış dinlenmesi az olan kayısı çeşitleri yanında, bu bölgelerde hiç meyve vermeyen, ancak soğuk bölgelerde verimli olan (örneğin Malatya’da yetiştirilen Hacıhaliloğlu, Çöloğlu, Kabaaşı gibi) çeşitler de bulunmaktadır. Yine Ege Bölgesi kıyı kesimlerinde Tokaloğlu ve Iğdır gibi çok kaliteli ve erkenci kayısı çeşitlerinin verimsiz olması soğuklama ihtiyacının karşılanamamasın-
Şekil 3 Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
81
Şekil 5
Derin dikildiği için kurumuş genç bir kiraz ağacı Şekil 6
Şekil 4 önemli konu, tozlayıcı çeşidin asıl çeşitle uyuşmazlık göstermemesi ve aynı zamanda çiçek açmasıdır. Ayrıca tozlayıcı çeşit bahçe içinde şekilde olduğu gibi düzenli olarak dağıtılmalıdır. (Şekil 3 – Şekil 4)
civarında dallanması istendiğinden, yüksek boylu fidanın alınmasının bir anlamı da bulunmamaktadır. Bu nedenle 40-60cm civarından dallanarak, iyi bir şekil oluşturmaya uygun olan saçak köklü fidanların tercih edilmesi gerekir.
Bunun yanında çiçeklenme zamanında çiçeklerdeki çiçek tozlarının dişicik tepesine taşınarak döllenme olayının gerçekleşebilmesi için şekilde görüldüğü gibi yoğun arı faaliyetinin olması gerekir. Bunun için çiçeklenme zamanında her 5 dekar için bir arı kovanının bulundurulması zorunludur. Bahçede tozlayıcı çeşit bulundurulmazsa veya tozlayıcı çeşitler bahçe içerisine düzenli dağıtılmazsa, çeşitler çok çiçek açsa bile meyve bağlamayabilir. Bu durum çok kaliteli bir kiraz çeşidi olan Salihli (0900 ziraat) kirazında, papaz eriğinde çok belirgin olarak görülmekte, bahçesinde bu çeşitler için yeterli sayı ve düzende tozlayıcı bulundurmayan yetiştiriciler çok az verim almaktadır. Bu ekstrem örnekler gibi, meyve türlerinin çoğu çeşitlerinde tozlayıcıya yer verilmediği zaman benzer verimsizlikler görülmektedir. Bilhassa kiraz, erik, kayısı gibi meyve türlerinden verim alabilmek için, bahçede mutlaka uygun sayı ve düzende tozlayıcı çeşide yer vermek gerekir. Ülkemizde yoğun yetiştiriciliği yapılan ve ihracat değeri çok iyi olan 0900 Ziraat (Salihli) çeşidi için çiçeklenmeleri çakışan Beyaz Kiraz, Jübile, Lapins, B.Gaucher, Regina ve Noble çeşitlerinden en az biri tozlayıcı olarak kullanılmalıdır.
Yukarıda özellikleri belirlenen fidanların dikiminde iki konuya özellikle dikkat edilmelidir. Fidan dikiminde, çukurun derinliği ne olursa olsun fidan, şekilde görüldüğü gibi fidanlıktan söküldüğü yere kadar (kök boğazı) dikilmelidir. Hatta ağır topraklarda, toprağın sonradan oturarak kök boğazı seviyesinin daha aşağı ineceğini düşünerek 3-4 cm toprak seviyesinin üstünde dikilir. Tanımı kolay olması nedeniyle söylenen, aşı noktasına kadar dikim de derin dikim sayılır. Çünkü aşı noktası, aşının yapılış yerine bağlı olarak yüksekte olduğunda, bu noktaya kadar dikimde kökler derinde kalacak ve bu da köklerin gelişmesini engelleyecek ve 4-5 yıl sonra şekilde olduğu gibi ağaçta zayıf gelişme görülecek veya kuruyacaktır. Köklerin iyi gelişmesi için su, sıcaklık ve oksijen gerekir. Bu faktörlerden ikisi, sıcaklık ve oksijen toprak yüzeyinde daha çoktur. Toprağın alt tabakaları oksijence fakirdir ve geç ısınır. Dolayısıyla derindeki kökler yüzeydekiler kadar iyi gelişmez. Derin dikim, fidanın susuz kalmaması ve rüzgardan yıkılmaması sebebiyle yapılmaktadır. Ancak bu gerekçe ile yapılan derin dikim, yukarda belirtilen nedenlerle ilerde ağacın kurumasına neden olduğundan doğru değildir.
III. Meyve fidanının dikilmesi ve taçlandırılması
Fidanı diktikten sonra oluşturulan çanağa bolca can suyu verilmeli, toprağın yapısına bağlı olarak, dikimi izleyen ilkbahar ve yaz aylarında, her 5-10 günde bir sulanmalı ve mutlaka fidanın dibine kazık çakılarak rüzgardan devrilmemesi için fidan bu kazığa bağlanmalıdır. Can suyunun verileceği çanak, fidan dikim yerinin çukur bırakılması şeklinde oluşturulmayıp, fidan çukuru tarla seviyesine kadar toprakla doldurulduktan sonra, fidan çukuru etrafına toprak yığarak oluşturulmalıdır. (Şekil 6)
Ülkemizde meyvecilikte verimliliği azaltan, ağaçların ileriki yıllarda gelişmesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de meyve fidanının seçimi, dikimi ve daha sonra şekil verilmesidir. Ülkemizde birçok yetiştirici, çok gelişmiş kalın gövdeli, yan dalları fazla olmayan yüksek boylu fidanları tercih etmektedir. Bu tercih yanlıştır. En iyi fidan 2-2.5cm gövde kalınlığında, 1.5-2 metre boyunda yan dalları ve çok sayıda saçak kökü olan fidandır. Çok büyük fidanlarda saçak kök az olduğundan, fidanın tutması zor olur. Ayrıca alt kısımlarında canlı tomurcuk veya dal bulunmayan yüksek boylu fidanlarda ilk yıllarda gövdede güneş yanıklığı da meydana gelir. Bu gibi güneş yanıklığı, bilhassa kirazlarda daha fazla görülmektedir. Modern meyvecilikte ağaçların 40cm
82
Manisa Tarım ve Gıda
(Şekil 5)
Bunun yanında dikiminden önce mutlaka kök ve taç budaması da yapılmalıdır. Dikimi takip eden aylar ve yıllarda fidanın gelişmesi takip edilerek sürgünlerin yeri ve kuv-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Şekil 7
vetine bağlı olarak, ağaca iyi bir şekil verilmeye çalışılmalıdır. Bu amaçla yan dal oluşmasını sağlamak için kuvvetli sürgün oluşturanlarda (sürgün uzunluğu 40-60cm olduğunda) mayıs-haziran aylarında veya kış aylarında uç alınmalıdır. Yine aynı zamanlarda dal bükme ile dalların açıları genişletilmeli veya boşluklara yönlendirilmelidir. Bu işlem, ağaçlar verime yatıncaya kadar ve tam şekli oluşturuluncaya kadar her yaz ve kış aylarında yapılmalıdır. Genel prensip olarak genç ağaçlarda şekil vermek için fazla dal çıkarmadan, daha çok dal bükme ve yan dal oluşumu için uç alma işlemlerinden yararlanılır. Eğer fidan, dikiminden itibaren iyi takip edilir ve ağacın dallarına yukarıda belirtilen müdahaleler yapılırsa, ağaç hem erken verime yatar ve hem de çok iyi şekil verilmiş olur. (Şekil 7)
Ege Bölgesi’nde İzmir ve Manisa illerinde kirazların çiçek tomurcuğunun oluştuğu temmuz ve ağustos aylarındaki 33-35oC derece üzerindeki sıcaklıklar, çiçekte birden fazla dişi organ oluşmasına neden olduğu için meyve bağladığında bu gibi meyvelerde ikiz meyve oluşmakta ve bu da şekilde olduğu gibi meyve kalitesini düşürmektedir.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
83
BİTKİ KORUMA
(Plasmopara viticola)
Bağ Mildiyösü İBRAHİM DEMRAN Ziraat Mühendisi • İlimiz üreticilerince Pronos olarak isimlendirilen hastalık; 1964 yılında ilimiz bağlarında epidemi yapmış ve %90 lara varan oranlarda zarara neden olmuştur. • Hastalık Manisa ilinde 1980 yılından buyana uygulanan Bağ Tahmin ve Erken Uyarı Projesi kapsamındadır. Bu sayede gereksiz ilaçlamaların önüne geçilmiştir. Projeden önce yılda 5-6 ilaçlama yapılırken projeyle birlikte ortalama olarak yılda 1 ilaçlama uyarısıyla mücadele gerçekleştirilmiştir. Bu sayede yapılan tasarruf yılda tahminen 30 milyon TL’dir.
Resim 1 84
• Hastalık 2010 yılında yaklaşık 50 yıl sonra tekrar kendini göstermiştir. ilimizin tüm bağ alanlarında görülmesine rağmen, hastalık nedeniyle verim kaybı Müdürlüğümüzün zamanında ve etkili uyarıları sayesinde %5’in altında kalmıştır. Halen Müdürlüğümüz uyarıları 18 bin 63’ü üzüm üreticisi olmak üzere toplam 29 bin üreticimizin cep telefonuna sms olarak gönderilmektedir. • Salgınlar (Epidemiler) için yağmur önemli bir faktördür.
Resim 2
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
• En ciddi epidemiler, yağmurlu bir kışı takip eden yine yağmurlu bir ilkbahar ve 8-15 günde rüzgarla yağan yağmurun olduğu ılık yaz koşullarında görülür • Hastalığın önemi; Kısa sürede geniş alanlara yayılabilmesi ve çok tahripkar olmasından kaynaklanır.
Resim 3
Hastalığın Belirtileri
• Hastalık asmanın tüm yeşil aksamında görülebilir. Belirtilerin ortaya çıkabilmesi için sürgünlerin 25 cm boya ulaşması gerekir. • Yaprakların üst yüzeyinde tipik yağ lekesi, alt yüzeyinde ise nemli havalarda beyaz bir misel örtüsü vardır. (Resim 1) • Yağ lekesi görülen kısımlar sarımtırak renktedir. Lekeler büyüdükçe ortası kızaran yapraklar dökülür. • Hastalık sürgünde lekeler oluşturur. Eğer şiddetliyse sürgünü kurutabilir. • Hastalık, salkımı çiçek döneminde yakalamışsa, çiçekler mantarla (fungusla) örtülür. Renk kısa zamanda kahverengiye dönüşür ve çiçekler kuruyarak dökülür. • Taneler küçükken hastalığa çok duyarlıdır. Hastalığa yakalanan taneler grimsi bir fungal örtü ile kaplanır.Bu salkımların çoğu kez tamamı kurur. (Resim 2-3)
Hastalığa Karşı Mücadele Kültürel Önlemler:
• Hastalıklı sürgünler dipten kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır. • Asmaların altı temiz tutulmalıdır. • Yere düşen hastalıklı yapraklar ve yabancı otlar imha edilmelidir. • Bağ gereğinden fazla sulanmamalıdı
Günlük Ort. Sıcaklık
Kimyasal Mücadele
• Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi’nin uygulanmadığı bölgelerde hastalıkla mücadeleye sürgünler 25-30 cm uzunluğa erişince başlanır. • Meteorolojik koşullar dikkate alınarak hastalık için elverişli şartlar varsa mücadeleye devam edilir. • Tahmin ve Erken Uyarı Sistemi bulunan merkezlerde ise Tarım Müdürlüklerince uyarı verildiğinde ilaçlama yapılmalıdır. • 1. İlaçlama- İlk yağ lekeleri ortaya çıkmadan önce yapılmalıdır. İlaçlama ilanı verilebilmesi için: • Sürgünler 5-6 cm boya ulaşmış olmalı • Asmanın yaprak, sürgün yada salkımları üzerinde en az 2 saat süre ile ıslaklık bulunmalıdır. • Toprak nemi en az %70 oranında olmalıdır. • Bu koşullar oluştuğunda kışlık sporla bulaşmanın gerçekleştiği kabul edilerek, ilaçlama günü aktif sıcaklıklar toplamlarına göre teorik olarak saptanır. • Aktif sıcaklıklar, günlük ortalama sıcaklıktan 8’C çıkarılarak elde edilir. • Aktif sıcaklık toplamı 31-32’C ye ulaştığında 1-3 gün içerisinde ilaçlamanın yapılması sağlanmalıdır.
• Günlük ortalama sıcaklık 10’C nin altında olduğunda toprak nemi ne kadar yüksek olursa olsun kışlık sporlar çimlenemez. Birinci ilaçlamadan sonraki ilaçlamalar ilacın etki süresi ve arazideki yağ lekesi dikkate alınarak yapılır. • Birinci ilaçlamadan sonra eğer yağ lekesi bulunamıyorsa ilaçlama yapılmaz. • Yağ lekesi bulunuyorsa duyarlı organlar üzerinde 2 saatlik ıslaklık aranır ve aktif sıcaklıklar toplamı değerlendirilerek ilaçlama uyarısı verilir. • Hastalık için uygun koşullar genelde ilkbahar aylarında oluştuğundan yağış riski yüksektir. • İlaçlama uyarısı verilecekse önce meteorolojiden ileriye dönük yağış tahminleri alınmalıdır. • Sürekli yağış durumunda kullanılan ilacın yıkanmasını engellemek amacıyla sistemik ilaçlar tercih edilmelidir.
%70 Toprak Neminin Devam Süresi
11-13’C
7-8 gün
14-16’C
4-5 gün
17’C ve üzeri
2-3 gün korunmalıdır
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
85
BİTKİ KORUMA
Pestisitler
ve etkin kullanımı UFUK ÇATIKKAŞ ZİRAAT MÜHENDİSİ Bitkilere zarar veren hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancı otları öldüren bileşiklere pestisit denir. Etkili madde, dolgu maddesi ve diğer maddeler olmak üzere üç ana unsurdan meydana gelir. Etkili madde, öldürü-
cü ana unsurdur, fiziksel ve kimyasal olarak bazı özelliklere sahip olması ve bu özelliklerin belirlenmiş olması gerekir. Dolgu maddesi, bitkilerle etkileşime neden olmayan ve etkili maddeyi taşıyan, formülasyon tipini doğ-
rudan belirleyen, sıvı veya katı halde olan unsurlardır. Üçüncü unsur ise pestisitin etkinliğini arttıran, uygulama kolaylığı sağlayan, bitkiye olumsuz etkiyi azaltan, kullanıcıları uyaran maddelerdir.
Etkiledikleri canlı gruplarına göre, İnsektisit (Böcekleri öldüren)
Akarisit (Akarları öldüren)
Fungisit (Fungusları öldüren)
Bakterisit (Bakterileri öldüren)
Herbisit (Otları öldüren)
Afisit (Yaprakbitlerini öldüren)
Nematisit (Nematodları öldüren)
Rodentisit (Kemirgenleri öldüren)
Mollussisit (Yumuşakçaları öldüren)
Avisit (Kuşları öldüren)
Algisit (Algleri öldüren) Etkiledikleri canlının biyolojik dönemine göre, Larvasit (larva öldüren), Ovisit (Yumurta öldüren), Erginleri öldüren Zararlılara etki yollarına göre, Mide zehirleri, Kontakt etkili zehirler, Solunum zehirleri 86
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Formülasyonlarına göre Su ile seyreltilenler
Doğrudan kullanılanlar
Su ile seyreltilenler
Doğrudan kullanılanlar
BR Biriket
CG Makrı granül
SL Suda eriyen konsantre
CB Konsantre yem
CS Kapsül süspansiyonu
DP Toz
TB Tablet
FU Fumigant
DC Disperse konsantre
ED Elektrostatik sıvı
WG Suda dağılan granül
FD Kutu fumigant
EC Emülsiyon konsantre
GG Makro granül
WP Islanabilir toz
FT Duman tableti
EO Yağda su emülsiyonu
GP Püskürtülebilen toz
Tohum ilaçları
GA Gaz
EW Suda yağ emülsiyonu
TP Serpme toz
DS Kuru
GB Granül yem
GL Emülsiyon jel
UL Düşük hacimli sıvı
ES Emülsiyon
GS Gres
GW Suda çözünen jel
Diğerleri
FS Akıcı
RB Hazır yem
PC Macun konsantre
AB Daneli yem
SS Suda eriyebilen toz
SC Akıcı konsantre
AE Aerosol
WS Suda ıslanabilen
SG Suda eriyen granül
BB Blok yem
Hedef organizmaya etkili olan birim alan veya birim hacimdeki etkili madde miktarına doz adı verilir. Aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanır A: Dekara veya 100 litre suya kullanılacak preparat miktarı B: Dekara veya 100 litre suya önerilen dozdaki etkili madde miktarı C: Preparattaki etkili madde oranıdır. Pestisitlerde bekleme süresi; Pestisitlerin kullanımından sonra ürünler üzerindeki kalıntı miktarının tolerans değerlerinin altına düşmesi için geçmesi gereken süreye denir. Diğer bir deyişle, son ilacı attıktan hasat edene kadar geçmesi gereken en az gün sayısını ifade eder. Ürünler, verilen gün sayısı geçmeden hasat edilmemeli, tüketilmemelidir. Bekleme süresine uyulması insan ve yem olarak kullanılan ürünlerde hayvan sağlığı bakımından önemlidir. Bekleme süresi, pestisidin çeşidine, kültür bitkisinin çeşidine, bitkinin değerlendirilme şekline ve ülkelere göre farklılıklar gösterir. Pestisitlerin birbirleriyle karıştırılması; Uygulamada ekonomi sağlayan bu yöntemin etkin olabilmesi için ilaçların karıştırıldığında özelliklerini kaybetmemeleri, bitkiye zarar vermemesi, alette atım zorluğu yaratmaması ve kalibrasyonu zorlaştırmaması gerekir. Pestisitlerin etiket bilgilerine dikkat edilmeli, karıştırılabilirlik uyarılarına kesinlikle uyulmalıdır. Genel olarak aynı formulasyonlu ilaçlar birbirleriyle karıştırılmalıdır. Eğer farklı formülasyonlar karıştırılacaksa, karıştırma işlemi için önce suda ıslanabilir toz(WP), akıcı konsantre (SC), suda çözünen toz (SP), emülsiyon konsantre (EC) formulasyonları sırası ile eklenmelidir. Anlaşılması için bir test de uygulanabilir. Bunun için, bir cam kavanozda ½ litre suya
olarak sınıflandırılırlar.
karıştırılması gereken iki pestisitin uygulanacak dozdaki miktarı yukarıda verilen sıraya göre tek tek katılarak karıştırılır. Bir saat sonra, yağ parçacık veya damlacıkların oluşması, katı parçacıkların oluşması, dipte toru oluşması gibi görünümler varsa bu iki pestisitin karıştırılması sakıncalıdır. Pestisitlerin zararlı etkileri; Sadece pestisitin uygulayıcısına değildir. Üretilmesinde, taşınmasında ve depolanmasında görevli kimselerde risk altındadır. Aynı zamanda uygulama esnasında insanlara, çevresel olarak hayvanlara, kuşlara, suda yaşayan canlılara, doğal düşmanlara, arılara ve toprak mikroorganizmalarına olumsuz etkileri bulunmaktadır. Gereksiz ilaçlamalardan kaçınılması ekonomi ve çevre sağlığı açısından önemlidir. Pestisitlerin depolanması; İnsan ve hayvanların uzağında ve kilitli olmalıdır. Havalanması iyi olmalı, mümkünse aspiratör bulunmalı. Depoda çeşme ve sabun bulunmalı, bulaşma olduğunda iyice yıkanmalıdır. İlaçların ambalajı kapalı kalmalı, sızıntı yapanlar bulunmamalıdır. Pestisitlerin kullanımı sırasında alınması gereken önlemler; İlaçlama aletleri kontrol edilmeli, sızıntı ve kaçaklar önlenmeli. Eldiven, maske gibi koruyucu önlemler hazırlık ve uygulama esnasında kullanılmalı. İlaç hazırlama kapları ayrı olmalı ve bu kaplarla boş ilaç kutuları kullanımdan sonra imha edilmeli. Tüm bu esnalar sırasında sigara ve gıda maddeleri tüketilmemeli. Rüzgarlı havalarda ilaçlama yapılmamalı, rüzgar az ise sırtı rüzgara vererek uygulama yapılmalı. İlaçlama sırasında bulantı, baş dönmesi gibi zehirlenme belirtileri hissedildiğinde hemen bırakılmalı ve kullanılan pestisitin etiketi veya ismiyle hastaneye başvurulmalıdır. İlaçlama sonrasında kullanılan
alet ve teçhizatlarla, el, yüz ve vücudun açıkta bulunan yerleri bol sabunlu su ile yıkanmalıdır. İlaçlamalardan beklenen sonuçların alınması; Tekniklerin doğru kullanımı ile dahi etkili maddenin ancak %60-70’inin bitki üzerine ulaştığı bilinmektedir. Kayıp olan %30-40’lık kısım zaman ve ekonomik değer kayıplarına, çevrenin kirlenmesine yol açmaktadır. Bu oranın daha da yükselmemesi için dikkat edilmesi gereken bazı faktörler bulunmaktadır. Hedef organizmanın hareketli veya sabit olmasına göre zararlı etki yoluna uygun pestisit seçilmelidir. Püskürtme (ilaçlama) hacmi; Hedef zararlının özelliği, kültür bitkisinin çeşidi ve fenolojisi, kullanılan alet ve kullanılacak etkili maddeye göre değişir. Kullanılan aletin hızı, tipi, basıncı püskürtme memesi özellikleri yanı sıra karıştırıcının olması önemlidir. Karıştırılan suyun pH değeri 6-6,5 olmalıdır. Kalibrasyonu ise birim alana dağılması istenen su miktarını saptamak için yapılan ön işlemdir. Bu miktar belirlenir ve pestisit eklenerek uygun ilaçlama yapılmış olur. Aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanır. İ : Sarfedilecek su miktarı (lt/dk) A: Aletin püskürtme memesi adedi T: Meme verimi (lt/dk) G: İlaçlama şeridi genişliği (m) H: İlaçlama hızı (km/sa) İ=60 x A x T x G x H = lt / da Örneğin, verimi 2,25 lt/dk, 13 adet püskürtme memesi olan, iş genişliği 5,85 m ve ilaçlama hızı 5 km/sa olan pülverizatörde dekara sarfedilecek su miktarı, İ=60 x 13 x 2,25 x 5,85 x 5 = 62 lt / da olarak belirlenir.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
87
BİTKİ KORUMA
(Erysiphe necator)
Bağ Küllemesi İBRAHİM DEMRAN Ziraat Mühendisi
Bağlarda görülen en yaygın hastalıktır. Hastalık 2002 yılında ilimizde epidemi boyutlarında görülmüştür. Külleme nedeniyle ciddi oranlarda kalite ve verim kaybı yaşanmıştır. Bilindiği gibi hastalıklara karşı mücadele bitki hastalanmadan koruyucu olarak yapılır. Külleme Hastalığı’nın mücadelesine dikkat edilmediğinde ve koşullar uygun olduğunda %90’lara varan oranda verim ve kalite kayıplarına neden olabilir.
Hastalığın Özellikleri
Hastalık etmeni kışı çubuklarda, misel halinde geçirir. (Resim 1) • İlk belirtiler sürgünler 20-25 cm boya ulaştığında ortaya çıkar. • Hastalık; asmanın salkımlar dahil tüm yeşil aksamında görülebilmektedir. • Hastalıklı yapraklarda yağ lekesine benzeyen klorotik veya parlak lekeler görülür. Bu lekeler Mildiyö (Pronos) hastalığı ile karıştırılabilir. • Yaprakta önceleri yağ lekesine benzeyen lekeler, sonraları üzerine pudra dökülmüş şekilde görülür. (Resim 2) En önemli zarar salkım ve danelerde görülendir. (Resim 3) • Daneler eğer hastalığa erken yakalanırsa gelişemez küçük kalır. • Hastalığın en ideal (optimum) gelişme sıcaklığı 20-27 C’dir. • Külleme hastalığı için bağın en hassas dönemleri; a) çiçek öncesi tomurcuk dönemi b) çiçek sonu, ince koruk dönemidir. • 6-32 C arasındaki sıcaklıklarda gelişimini sürdürebilir. 35 C nin üzerindeki sıcaklıklarda hastalık gelişemez. • Hastalık nem konusunda çok seçici değildir. %40-100 orantılı nem koşullarında gelişimini sürdürebilir. Nem yükseldikçe üreme artar. • Gündüzleri sıcak, geceleri serin olan dönemler ve yağmursuz, bulutlu, kapalı günler hastalığı teşvik eder. • Yağmur, etmenin sporlarını yıkadığından hastalığın yayılımını engeller.
Resim 1
Resim 2
Resim 5
Resim 4
88
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Hastalığın Gelişimini Engellemek İçin
Budama sırasında hastalık belirtileri taşıyan çubuklar kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır. Bağların terbiye sistemleri tekniğine uygun olarak tesis edilmelidir Omçanın iyi bir şekilde havalanması ve güneş ışınlarının asmanın içlerine kadar nüfuz etmesi sağlanmalıdır. Aşırı sürgün gelişimini körükleyecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. (Gereksiz sulama, yaprak gübreleri vb.) Kapalı omcalar hastalık için uygun koşullar sağladığı gibi ilaçların salkımlara ulaşmasını engeller. (Resim 4)
Mücadelede Dikkat Edilmesi Gerekenler
• Kullanılan ilaç sistemikte olsa mutlaka asmanın tüm yeşil aksamı ve salkımları kapsayacak bir şekilde homojen olarak ilaçlanmalıdır. • Aynı grupta yer alan ilaçlar (fungisitler) bir sezonda 3 defadan fazla kullanılmamalıdır. • İlaçlama programlarında WP veya toz kükürde mutlaka yer verilmelidir. • Yağış bekleniyorsa sistemik ilaçlar tercih edilmelidir.
Kükürt Hakkında Bilinmesi Gerekenler
• Kükürdün hem koruyucu hem de tedavi edici özelliği vardır. Ancak 30’C nin üzerindeki sıcaklıklarda yakma (fitotoksite) riski olduğu unutulmamalıdır. • Hava sıcaklığına bağlı olarak kükürdün etki süresi 7-10 gündür. • 35’C’nin üzerindeki sıcaklıklarda toz kükürt kullanılmamalıdır. (Resim 5)
Kimyasal Mücadele
• 1.İlaçlama; sürgünler 25-30 cm boya ulaştığında • 2.İlaçlama; Çiçek taç yaprakları döküldükten hemen sonra (Koruklar saçma tanesi iriliğinde iken) Diğer ilaçlamalar; 2. ilaçlamadan sonra ilacın etki süresine bağlı olarak tanelerdeki şeker oranı % 8 oluncaya (ben düşme dönemine) kadar devam eder.
Resim 3
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
89
BİR KÖY; TEKELİOĞLU...
Köyün çevresinde Bintepeler ismiyle anılan bölge, Lidya Dönemi Kral Mezarları’nın bulunduğu yer olması nedeniyle dikkat çeken ilk detay olarak takılır göze.
Bu köyde her şey organik! 20 yıl önce ilk tohumları atılan organik tarım uygulamaları ile Tekelioğlu Köyü’nde bugün tarım ürünlerinin yüzde 90’ı organik olarak üretiliyor. Marmara Gölü kıyısında bir köy Tekelioğlu. Eşsiz göl manzarası ve yeşilin her tonuyla süslü doğasını bir yana bırakırsanız, Tekelioğlu Köyü, bir başarı hikayesinin baş rol kahramanıdır aslında. Topraklarında saklı başarısının sırrı Tekelioğlu’na gönül vermiş köylülerin azimli çalışmalarında yatar. Verimli arazilerle birleşen köy sevgisi de bugün Tekelioğlu’nun “Organik Köy” olarak anılmasında en önemli etkendir, görünenin yansıması olarak hafızalarda kalan... 90
Manisa Tarım ve Gıda
Salihli İlçesi’ne 20 kilometre uzaklıkta bulunan Tekelioğlu Köyü, önce doğal güzellikleriyle cezbeder sizi. Köyün çevresinde Bintepeler ismiyle anılan bölge, Lidya Dönemi Kral Mezarları’nın bulunduğu yer olması nedeniyle dikkat çeken ilk detay olarak takılır göze. Ardından köyün hemen girişindeki tabela ile başlayan sıcak karşılama inekleri otlatan teyzenin gülümseyen selamına karışır ve giderek yakınlaşan gölün dingin görüntüsü yansır ruhunuza.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Her adımda bir detayıyla daha sizleri şaşırtan Tekelioğlu Köyü, tahminlere göre 1840’lı yıllarda Teke Türkmenleri tarafından kurulmuş. 95 hane ve 324 nüfusa sahip Tekelioğlu, 10 bin dönüm arazisiyle hatırı sayılır bir tarım potansiyeline sahip. Var olan değerlerin bilinciyle bundan 20 yıl önce çalışmalara başlayan köy halkı bugün, tarım ürünlerinin yüzde doksanını organik olarak üretiyor. İki ayrı organik ürün firmasıyla çalışan köy halkı, ürettikleri ürünleri bu firmalara satıyor.
Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile geçinen köylülerin ürettikleri organik ürünler arasında üzüm, zeytin, tütün, buğday, arpa, domates ve biber bulunuyor. Tarım, hayvancılık ve balıkçılık ile geçinen köylülerin ürettikleri organik ürünler arasında üzüm ilk sıralarda yer alıyor. 750 dönüm bağda yetiştirilen sultani cinsi organik çekirdeksiz üzümler, ağustos ayında hasat edilerek sergilerle güneş altında kurutuluyor. Tekelioğlu Köyü çevresinde yetiştirilen 2 bin ton civarındaki yaş üzümden elde edilen 5 yüz ton civarında kurutulmuş çekirdeksiz sultani üzüm de alıcı firma tarafından yurtdışına ihraç ediliyor. Zeytin, tütün, buğday, arpa, domates ve biberin de organik üretimlerinin sürdüğü köyde, havası zeytin için çok elverişli olduğundan son yıllarda zeytinciliğin çok ilerlediğini belirten Köy Muhtarı İbrahim Kerse, son 3-4 yıldır tütün üretimini de organik olarak gerçekleştirdiklerini söylüyor. Köyde S.S. Organik Tarımsal Kooperatifi’nin de bulunduğunu belirten Kerse, 250 baş süt ineğinin bulunduğu Tekelioğlu Köyü’nde günlük 2,5 ton civarındaki süt üretiminin 1,5 tonunun kooperatif yoluyla, 1 tonunun ise şahıs tarafından pazarlandığını kaydediyor.
Elbette köyün azimli çalışmaları organik ürün üretimiyle sınırlı kalmamış. 101 çeşit kuş türüne ev sahipliği yapan Marmara Gölü’nün kıyısında konuşlanan Tekelioğlu Köyü’nün sakinleri; sazan, yayın ve sudak gibi balık çeşitlerinin bulunduğu Göl’ün nimetlerinden de faydalanmış. Balıkçılık Kooperatifi de kuran köy halkı, gölün lezzetli balıklarını avlayıp pazarlayarak kendilerine geçim kaynağı yaratmışlar. Her yönüyle adından söz ettiren Tekelioğlu Köyü’nün başarıyı adımlayan gizli kahramanları şimdilerde eko turizm heyecanını da yaşıyor. Köyü eko turizme açmak adına projelerin sürdüğü köyün misafirperver halkı, daha şimdiden 4 evde kırsal turizm ev pansiyonculuğuna başlamış bile. İyisi mi siz yolunuz Salihli’ye düştüğünde Tekelioğlu Köyü’ne uğramadan dönmeyin. Bu köyde feyzalınacak tüm detaylar azmin sizi nerelere götürebileceğinin ipuçlarını verir. Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
91
KONTROL
İç sularda su ürünleri
av yasakları başladı ŞAHABETTİN KARADUMAN Su Ürünleri Mühendisi İlimizde Su Ürünleri Av Yasağı 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 21.08.2008 tarih ve 26974 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Denizlerde ve İç sularda Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını düzenleyen 2/1 Numaralı Tebliğ gereği av yasağı başlamıştır. Su Ürünleri av yasaklarında 1. bölgede bulunan Adana, Antalya, Aydın, Denizli, Gaziantep, Hatay, İzmir, Kilis, Manisa, Mersin, Muğla ve Osmaniye illeri sınırları içerisinde kalan bütün sularda 01 Mart - 01 Haziran tarihleri arasında uygulanmaktadır.
ruhsatlı tekne ile 239 kişi profesyonel su ürünleri avcılığı yapmaktadır. 2010 yılında balıkçılarımız göllerimizden yaklaşık 77 ton ticari olarak balık avlamıştır. İl Müdürlüğümüz ve Jandarmanın Yoğun koruma çalışmaları ile 2011 yılında av veriminin arttırılması hedeflenmektedir. Bunun için önceki yıllarda olduğu gibi Marmara Gölü’nde, Demirköprü, Siyekli, Avşar Barajında, göletlerde ve akarsuların korunmasında Jandarma Komutanlıkları ile ortaklaşa çalışılacaktır. Ayrıca resmi tatil günlerinde hobi amaçlı su ürünleri avlayan amatör balık avcılarının da yasaklara uyulmasında ve uygulanmasında yardımcı olmalarını bekliyoruz.
Bu doğrultuda Manisa İlinde 3 adet Baraj Gölü (Demirköprü, Avşar ve Sevişler), bir adet DSİ tarafından müdahale edilmiş Marmara Gölü, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yapılmış sulama göletleri ile Gediz Nehri ve kollarında her türlü av aracı ile su ürünleri avlamak, avlanan balığı satmak, satın almak ve nakletmek 01 Haziran 2011 tarihine kadar yasaklanmıştır.
Su Ürünleri Av Yasağı denetimleri 2010 yılında İl Müdürlüğü ve Köprübaşı İlçe Tarım Müdürlüğüne ait iki adet kontrol teknesi ile gerçekleştirilmiştir. 01 Mart 2010 - 01 Haziran 2010 tarihleri arasında ilimizde uygulanmakta olan Su Ürünleri Av Yasağı süresince Tarım İl Müdürlüğü denetim elemanları denetimlerini daha çok su ürünleri av potansiyelinin yüksek olan Marmara Gölü ve Demirköprü Barajlarında yoğunlaştırmıştır. Marmara Gölü’nde yapılan denetimlerde kaçak balık avında kullanılan, sahiplenilmeyen, yaklaşık 90.000 metre balıkağı, ve kaçak balık avında kullanılan ve
İlimizdeki sulak alan ve balıkçılık potansiyeli Marmara Gölü ve baraj göllerimizde faaliyette bulunan 6 adet Su Ürünleri Kooperatifi 148 adet 92
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
saz bitkilerinin arasına saklanılmış sahipsiz 21 adet sacdan veya polyesterden yapılmış tekneye idari işlem yapılmak üzere el konulmuştur. Bu denetimler esnasında İl Müdürlüğümüzce 7 kişiye toplam 5.061 TL idari para cezası kesilmiştir. Av yasağı döneminde yakalanan düztaban tabir edilen saç ve polyester tekneler imha edilmiş, toplanmış olan balık ağları halen müdürlüğümüzde muhafaza edilmektedir.
Av yasakları süresince uyulması gereken yasal kurallar ve tavsiyeler
Sezon boyunca balıkçılarımızın ağları ve tekneleri yıpranmış olacaktır. Zaman yasaklarının bulunduğu mart, nisan ve mayıs aylarında Manisa’da hava; mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğinden evde veya çekek yerlerinde tamir ve bakım çalışmaları yapılabilecek, 01 Haziran 2011’de yeni sezona hazır ve donanımlı olarak “Vira Bismillah” diyebileceklerdir. Avlanma yasağı süresince balıkçı teknelerinin karaya çekilmesi (kıyıdan en az 15-20 metre) ve belli bir noktada tutulması zorunludur. Bu nedenle Marmara Gölü’nde faaliyet gösteren Su Ürünleri Kooperatifleri kayıklarını Hacıveliler, Sazköy,
Yeniköy, Kemerdamları, Tekelioğlu ve Kapaklar bölgesindeki kayık çekek yerlerine, Köprübaşı Su Ürünleri Kooperatifi Gölbaşı ve Nebiler Köyündeki kayık çekek yerlerine, Afşar Gölü’ndeki su ürünleri kooperatifleri Afşar ve Girelli Köyündeki kayık çekek yerlerine, Sevişler Su Ürünleri Kooperatifi ise Sevişler Köyü’nün altındaki kayık çekek yerlerine ve su kıyısından en az 15-20 metre uzağa, karaya çekmek zorundadırlar. Motorları sökülmüş olarak karaya çekilen balıkçı tekneleri üzerinde veya istihsal yerlerinde atıl vaziyette veya gizlenmiş olarak her türlü av malzemesi (kürek, çizme, balık ağı, pinter, balık pinteri, kepçe, yaşatma vb.) teçhizat, alet, edevat ve yemlerle takımların bulundurulması yasaktır. Profesyonel balıkçılar avcılıkla ilgili her türlü av araç ve gereçlerini evlerine götüreceklerdir. Tüm yıl boyunca plakasız ve ruhsatsız küçük polyester veya düztaban gibi teknelerin profesyonel balık avcılığında kullanılması yasaktır. Bu tür teknelerin su ürünleri avlak sahalarında görülmesi halinde denetimle yetkili kurumlarca kaldırılarak sahibinin belirlenmesi halinde İdari Para Cezası uygulanacak ve sahibi belli olmayan tekneler ise zapt edilecektir. Su Ürünleri Av Yasağı süresince, istihsali yasaklanmış olan su ürünlerinin her ne surette olursa olsun satışı, nakli ve imalatta kullanılması yasaklanmış olduğundan, istihsal yerleri ve civarında bulunan işleme, değerlendirme ve muhafaza tesisleri depolarında işlenmek ve satışı yapılmak üzere bekletilen “Su Ürünlerini” yasağın başlamasından itibaren en geç 24 saat içerisinde Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirilerek “Stok Tespiti” yaptırmak zorundadırlar. Tarım İl Müdürlüğü Teknik elemanlarınca işyerlerinde Stok Tespiti yapılan balıkların (miktarı ne kadar olursa olsun) yasağın başlamasından itibaren 7 (Yedi) gün içerisinde satışı, nakli, pazarlanması ve işlenmesinin tamamlanması zorunludur.
Fatura ibraz edilerek Menşei Belgesi alınan her grup balık en geç 7 gün içinde satılmak zorundadır. Aynı menşei belgesi ile birkaç kez balık alıp satılamaz. Yasak olmayan yer ve zamanlarda istihsal edilen su ürünlerinin yasak yerlere nakledilebilmesi için avlanmanın yapıldığı veya satın alındığı yerin İl veya İlçe Müdürlüğünden faturası ibraz edilerek “Menşei Belgesi” alınarak nakledilmesi ve istenildiğinde ilgililere gösterilmesi mecburidir. 1 Mart 2011 tarihinden itibaren her türlü Su Ürünleri Menşei Belgesi alınmadan satılamaz, nakledilemez ve ihraç edilemez. Menşei Belgesi alınarak Manisa İline getirilen su ürünlerinin satışı için satışının yapılacağı yerin İl veya İlçe Müdürlüğünden ayrıca Menşei Belgesi alınması zorunludur. Bu nedenle tatlı su balığı satışı
yapan semt pazarlarındaki balık satıcıları, perakende balık satışı yapan işletmeler ve balık restoranları satın aldıkları balığın faturasını Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine beyan ederek Su Ürünleri Menşei Belgesi almak zorundadırlar. 01 Mart 2011 - 01 Haziran 2011 tarihleri arasında İlimiz sınırları içinde perakende balık satış dükkanları, içkili veya içkisiz balık lokantaları yukarıda belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerine uymakla yükümlüdür. Bu gibi tüketim yerleri 01 Mart 2011 - 01 Haziran 2011 tarihleri arasında “Ticari Balık İhtiyaçlarını” Su Ürünleri Av Yasağı daha geç başlayan 2., 3., 4. bölgelerden veya buralardan avlanarak bölgemize faturalı ve menşei belgesi alarak getiren balıkçı toptancılarından alabilecekleri gibi, Demirköprü ve Soma- Sevişler Baraj Gölünde kültür balığı üreten balık çiftliklerinden de fatura ve Menşei Belgesi alarak temin edebilirler. Yukarıda bahsi geçen Genel Yasaklara uymayanlar hakkında 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu gereği 214.00TL ile 4689.00TL arasında değişen idari para cezası uygulanacaktır. İç sulardaki su ürünleri av yasağı süresince halkımız da aynalı sazan, alabalık, çipura ve levrek balığı gibi kültür balıklarını tüketerek doğal kaynakların korunmasına ve sürdürülebilir yaşama destek olacaklardır. İç sularda su ürünleri av yasakları döneminde nereden avlandığı bile şüpheli ürünlerden tüketmek yerine yumurtadan porsiyonluk aşamasına kadar sürekli kontrol ve denetim altında üretilen alabalık, aynalı sazan, levrek ve çipura gibi çiftlik ürünleri tüketmek sağlık açısından çok önemlidir. Köy ve kasabalarda seyyar olarak Menşei Belgesiz, kaçak avlanmış tatlı su balığı satanların ve satış yaptıkları aracın plakalarını en yakın Jandarma Karakollarına (156) veya Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerine (0-236-2314605Su Ürünleri Dahili 408) bildirilmesi koruma çalışmalarına büyük destek sağlayacaktır.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
93
HAYVAN SAĞLIĞI
Şap hastalığı HAYAT AKTAŞ Veteriner Hekim Halk arasında tabak hastalığı olarak bilinir, bütün çift tırnaklı (koyun-keçi-sığırlar)hayvan türlerinde görülebilen bulaşıcı bir hastalıktır. Ayak-ağız hastalığı da denir. Bu hastalığa sığır cinsi hayvanlar, domuzlar, koyunlar ve keçiler çok çabuk yakalanırlar. Bunun yanı sıra hayvanat bahçesindeki bazı hayvanlarla doğal hayattaki kirpi, fare, ceylan gibi hayvanlar da hastalığa yakalanabilir. İnsanlar için tehlikeli olmadığı düşünülmektedir. İngiltere’de 1966 yılında, insanda sadece bir vakaya rastlandı. Nezlenin belirtilerine benziyordu ve ellerde kabarcıklar oluşmuştu. İnsanlar, virüsten etkilenmiş bir hayvanın etini tüketmekle veya diğer insanlardan hastalığı kapamaz. Hastalık hayvanların ağız içinde, dilinde, tırnaklarında, memelerinde ve işkembesinde de kesecikli yaralarla göze çarpar. Hastalığın şiddeti hayvanın yaşına, cinsiyetine ve bakım durumuna göre değişiklik gösterir. Şap Hastalığı’nın nedeni bir virüstür ve bu virüsün birbirinden farklı 7 tipi mevcuttur. Bunlar A, O, C, Sat 2, Sat 3 ve Asya 1 Tipi olarak adlandırır. Tiplerin içinde ayrıca çok sayıda alt tipler mevcuttur. Koruyucu aşılar bu tiplere göre hazırlanır.
Hastalık nasıl bulaşır?
Şap Hastalığı, hastalık bulaşmış hayvanların hastalığa hassas hayvanlarla direkt temas etmesiyle et, 94
Manisa Tarım ve Gıda
süt. idrar, gübre, sperma vb. ve hatta hava yolu ile, araçlarla bulaşır. Ayrıca hastalık etkeninin bulaşmış olduğu deri, yem, yataklık, ot, su, bakıcı, nakil vasıtaları, hastalıklı etlerden yapılan salam, sosis, gibi ürünler ile fare, kuş, yılan, kaplumbağa, gibi taşıyıcılarla da bulaştırma mümkündür. Hastalık, sürüler arasındaki temasla veya havada uçuşan virüsün teneffüs edilmesiyle ağıza ve buruna girerek bulaşmaya başlar. Yani ilk giriş kapısı ağız ve burundur. Şap virüsü, karada rüzgar yoluyla kilometrelerce uzaklara taşınabilir. Bulaşık malzemenin nakliyesi ile mesafe daha da artmaktadır. Hasta hayvanların hareket etmesi şapı ayrı sürülere ve ahırlara bulaştırabilmektedir. Araçlar, aletler, tarım ürünleri ve insanlar da taşıma görevi görür. İnsanların ayakları veya üzerine giydikleri giysilerle bir ahıra girip çıkması ve aynı giysilerle başka ahırlara girmesi hastalığın çok kısa sürede yayılmasını sağlar. Virüs uzun süre etlerde, iliklerde, iç organlarda ve pastörize edilmemiş ürünlerde yaşayabilir. Coğrafik olarak izole bir bölgede bulunmak şap hastalığının eradikasyonuna yardımcı olabilir ancak globalleşme arttıkça tehlike de artmaktadır. Hayvan hareketleri ve hayvansal ürün ticareti hastalığın yayılmasında en büyük risk faktörüdür.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
İlk belirtiler ağız-burun içerisinde İçi su dolu ka-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
barcıklar ve yere kadar uzayan salyalardır. Bunların dışında topallık, kabarık tüyler, durgunluk, uyuşukluk, iştah kaybı ve sütten kesilme sayılabilir. Hastalığa yakalanan hayvanların ağızlarından ip gibi salya akar, ateş 40 -41˚C ye çıktığı için tüyler kabarık vaziyette ve üşür gibi durur, gözler kızarıktır, ağız şapırdatması vardır. Sütten kesilirler, dilinde, dişetlerinde, dudağın iç kısmında mercimek veya fındık büyüklüğünde su kesecikleri görülür. Takip eden günlerde ayakların tırnak aralarında, burnun çıplak bölümünde, memelerde, boynuz diplerinde, burunda enfekte yaralar oluşur. Kültür ırkı sığırlarda ve genç yaştaki buzağılarda hastalık çok çabuk seyreder. Bu hayvanlar hastalık belirtileri tam olarak meydana çıkamadan solunum güçlüğü ve kalp yetmezliğinden aniden ölebilirler.
Şap virüsün dayanıklılığı
• Virüs direkt güneş ışınları karşısında kısa zamanda harap olur. • Isıya dayanıksız olup, 60- 65˚C de, 30 dakikada 85˚C de ise derhal ölür. • Sığır derisi ve kıllarda, 4 hafta; Lastik çizmelerde 14 hafta; Samanda 15 hafta; Toprakta 4 hafta; Kuru otlarda ve danelerde 5 ay hastalık yapma gücünü korur.
• 1 / 2000’lik konsantre formol; % 3-5 Çamaşır Sodası; % 4-5 lik Sodyum Karbonat (Soda); 1 / 10 oranında sulandırılmış sirke yahut %4’lük Alkol; 1 / 200 lük Potasyum Permanganat; 1 / 250’lik Lodophore gibi antiseptiklere karşı hassastırlar.
• Yeni hayvan satın alırken hastalıklı bölgeden alınmamasına özen gösterilmesi • Ölen hayvanların derin çukurlara gömülüp üzerine kireç dökülmesi, kullanılan, malzemelerin 7080˚C kaynatılmalısının sağlanması gerekmektedir.
Hasta hayvanların ağız, ayak ve memelerinde meydana gelen yaraların çabuk iyileşmesi için yukarıdaki antiseptiklerle yıkanması yanında, güçlü antibiyotikler ve pomatlar tatbik edilerek iyileşme hızlandırılır.
• Hastalıktan şüpheli hayvanların derhal ayrı bir yere alınması, • Ahırlara giriş çıkışların yasaklanması, İl/ilçe müdürlüklerine haber verilmesi, • Ahıra veya çiftliğe izinsiz kimsenin sokulmaması, • Araçların çiftliğe giriş/çıkışlarının mümkünse engellenmesi, mümkün olmaması durumunda hareketlerde hijyen kurallarına harfiyen uyulması, • Yem, saman, altlık gibi malzemelerin giriş çıkışına izin verilmemesi, • Hasta hayvandan bulaşan yataklık ve otların yakılması, • Hasta hayvanlara ait sütlerin süt satıcılarına verilmemesi, • Satıcıların çiftliğe sokulmaması, • Hastalık sönüşüne kadar hayvan alım ve satımının yapılmaması, • Ahırlar birden fazla ise, her biri için ayrı bakıcıların bulundurulması, şayet mümkün değil ise bakıcılarının çizme ve elbiselerinin her ahırda değiştirilmesi, • Çevre ahır ve çiftliklerin ziyaret edilmemesi, yabancıların hayvanlarını görmeleri için çağırılmaması, • Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla temas edenlerin, bu hayvanlara ait eşya, malzeme ve naklinde kullanılan vasıtaların dezenfeksiyonunun sağlanması gereklidir.
Sürü tedavilerinde, ahırın kapısına 15 -20 cm derinlikte uygun uzunlukta beton havuzlar yapılarak, içerisine %2’lik çamaşır sodası veya %5’lik formolün göz taşı doldurarak hayvanlar içerisinden geçirilir. Bütün hastalıklarda olduğu gibi Şap Hastalığı’nda da aslolan, hastalanan hayvanı iyileştirmeye çalışmaktansa hastalıktan korumak daha önemlidir. Zira Şap Hastalığı genel olarak öldürücü bir hastalık olmamasına rağmen oluşturduğu tablo nedeniyle hayvanlarda ciddi bir verim kaybına neden olmaktadır. Tedavisi için kullanılan ilaçların masrafı da hesaba katıldığında ülke ekonomisinde ne kadar kayba neden olduğu ve bu nedenle koruyucu tedbirlerin neden bu kadar çok önemsenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Şap Hastalığı çok bulaşıcı olması, birbirleri ile çapraz koruma sağlamayan farklı serotipleri ile evcil ve vahşi birçok geviş getiren hayvanda hastalık yapabilmesi nedeniyle kontrolü çok zor bir hastalıktır. Hastalığı eradike etmeyi başarmış gelişmiş ülkelerde hastalığın tekrar görülmesi ülke ekonomisini derinden etkilemekle birlikte eradikasyon için uğraşan fakat bunu başaramamış gelişmekte olan ülkelerde de çok büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Hayvanları hastalıktan koruma yolları
• Bir yaşına kadar olanlara 4 ayda bir, bir yaşından sonra 6 ayda bir kombine aşılar yapılmalıdır. Aşılar soğuk zincir içerisinde taşınmalı ve kurallara uygun tatbik edilmelidir. • Yeni alınan hayvanlara Şap Aşısı yapılıp yapılmadığına dikkat edilmesi, • Yeni alınan hayvanlara diğer hayvanlardan ayrı bir yerde karantina uygulanması (20 gün), • Pazarda satılacak veya başka bir yere nakil edilecek hayvanlara en az 15-20 gün önceden Şap Aşısı’nın yapılması, • Ahır girişlerinde gerekli olan paspas veya giriş havuzlarında devamlı olarak sodyum karbonat, bakır sülfat, sitrik asit vb. dezenfektan maddelerin bulundurulması, • Ahırlara hayvan bakıcılarından başkalarının sokulmaması, • Hayvan bakıcılarının özel elbise ve ayakkabı ile ahıra girmelerinin sağlanması, bakıcıların diğer ahırlardan uzak tutulması. • Sağımdan önce ellerin ve sağımda kullanılacak malzemelerin temizliğine ve hijyenine dikkat edilmesi, • Şüpheli vakalarda veteriner hekimden bilgi alınması.
Hastalık çıkan yerlede neler yapılmalıdır
Antiseptik uygulaması ve dezenfeksiyon
Şap Hastalığı’na yakalanan hayvanlarda virus etkinliğini azaltarak tedaviye yardımcı olmak için antiseptikler, barınaklar, nakil vasıtası, yem, kıyafet, malzeme gibi yeni bulaşmalara sebep olabilecek şüpheli her şeyi dezenfekte etmek için yapılacak uygulamalarda aşağıdaki şekilde hareket edilir. Giyim eşyasının dezenfeksiyonu: Kaba temizlik yapıldıktan sonra, ya eşyalar büyükçe bir kap içinde hazırlanan % 4-5’lik çamaşır sodalı suya atılarak 1 saat bekletilir. Ya da etüv bulunan yerde bulaşık eşyalar etüve konur veya kaynar su buharına tutulur. Yemlerin dezenfeksiyonu: Miktarı az olduğu takdirde yakılır. Ekonomik sebeplerle bu işlem yapılmadığı takdirde sadece virüsle bulaşık olması kuvvetle muhtemel olan kısımları yakılarak imha edildikten sonra, kalan kısım kapalı ve mahfuz yerler içinde bir gün formol buharına maruz bırakılır ve iyice havalandırıldıktan sonra kullanılır. Mümkünse hastalığa duyarlı olmayan türlere yedirilir. İçme suyunun dezenfeksiyonu: Şaplı hayvanlar tarafından bulaştırılmış çeşme, yalak, havuz gibi sulama yerlerindeki sular, uygun dezenfektanlardan biri ile ilaçlandıktan sonra boşaltılır ve yeniden dezenfekte edilerek sağlamların faydalanmasına açılır. Bulaşık sular hayvanlara içirilmez. Herhangi bir sebeple bu gibi suları içirme zorunluluğu olduğunda, eczanelerde ruhsatlı müstahzar olarak satılan antiseptiklerden biri, tarifesindeki ölçülerde suya katılır.
Ağız ve meme yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar;
%
Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası )
2-3
Sodyum bikarbonat ( Yemek sodası )
10-15
Potasyum Permanganat
0,5
Potasyum klorat
0,5
Sirkeli su
10
Ayak yaralarında kullanılacak antiseptik solüsyonlar; Sodyum hidroksit
1-2
Sodyum karbonat ( Çamaşır sodası )
3-5
Sodyum hipoklorit
1-2
Potasyum hipoklorit sol.
1-2
Potasyum hidroksit
1-2
Barınak, Hayvan Nakil Araçları ve alet-malzemelerin Dezenfeksiyonu; Kaba temizlik yapıldıktan sonra şu solüsyonlar uygulanır Organik asitler
0,25
Formol ( 1 Lt. Suya 20 cc )
1
Kreolin
3-5
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
95
HABER
Akarsularda balıklandırma çalışmaları devam ediyor Tarım İl Müdürlüğü Kontrol Şube Müdürlüğünce her yıl Temmuz ayında göl ve göletleri balıklandırma çalışmaları düzenli olarak devam etmektedir. 2010 yılında Manisa’da ilk kez mevcut soğuk akarsu kaynaklarının alabalık gibi kıymetli bir tür ile balıklandırma çalışmaları yapılmış ve 22–23 Şubat 2010 tarihleri arasında Turgutlu ile Salihli arasındaki soğuk akarsu kaynaklarına 10 bin adet kırmızı benekli alabalık bırakılmıştır. Bu yıl da 17 Mart 2011 tarihinde Soma İlçesi Yağcıllı Köyü’nde bulunan Su Çıktı Deresi ile Gördes İlçesi, Gördes Baraj bendinin alt bölgesinden doğarak Gölmarmara Gölü’ne karışan Kumçay’ın üst bölgelerine, Müdürlüğümüzce temin edilen 4 bin adet 5 gramlık alabalık yavrusu salınarak balıklandırma yapıldı. Salınan balıkların her birinin yetişkin birey haline gelerek neslinin devam edebilmesi için söz konusu derelerde 31.03.2013 96
Manisa Tarım ve Gıda
tarihine kadar her türlü su ürünleri avcılığı yasaklanmıştır. Yeni tespit edilen soğuk su kaynaklarında doğal alabalıkla balıklandırma çalışmalarına devam edileceği, ayrıca Temmuz 2011 tarihinde Antalya ili Akdeniz Su ürünleri Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü’nden temin edilecek 5 bin adet pullu sazan balığı yavrusu ile 3 adet sulama göletinde balıklandırma yapılacaktır. Tüm bu balıklandırma çalışmalarının olumlu sonuçlarını görebilmek için amatör balıkçıların zaman, gün, olta sayısı, iğne sayısı, avlanan balık sayısı, avlanan balık uzunluğu ve balık ağ yasaklarına titizle riayet etmeleri gerekmektedir. Su ürünleri av yasaklarına uymayanların, en yakın Jandarma karakollarına, ALO 156 Jandarma Telefonu’na ve Tarım İl Müdürlüğü’nün 2314605 numaralı telefonundan 408 dâhili numaraya bildirilmesi gerekmektedir.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Özlem Tarım Ürünleri A.Ş.
Ankara Asfaltı 7.km 45300 PK. 1 Salihli / MANİSA Tel : 0236 716 16 66 (pbx) Fax : 0236 716 00 46 e-mail: ozlemyem@ozlemtarım.com.tr
www.ozlemtarim.com.tr
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
97
GIDA
Gıda maddelerinde tüketicinin kontrolü Gıda maddelerinin üretimlerinden tüketimine kadar olan gıda zinciri halkasında karşılaşabilecekleri olumsuzluklar, temelde insan sağlığına yararlı olan bu maddelerin sağlık açısından tehlikeli olabilecekleri gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır.
SEMRA AKMAN Gıda Mühendisi Günümüzde gıda teknolojisindeki gelişmelerin yanı sıra toplumumuzun yaşam düzeyi giderek yükselmekte, gıda üretim ve tüketiminde yeni gelişmeler ortaya çıkmaktadır. Tüketicilerin, daha çok işlenmiş gıda maddelerine yönelmesi, gıda maddeleri üreten ve hazırlayan gıda sanayini de büyük bir gelişme yaşanmasına yol açmıştır. Bu durumda tüketime sunulan çok sayıdaki değişik gıda maddelerinin kontrollüde önem ka98
Manisa Tarım ve Gıda
zanmıştır. Kontrollerin nasıl yapılacağı ise Dünya ülkelerinin bu konuda hazırlamış oldukları yasa, tüzük ve yönetmeliklerde açıkça ortaya konulmuştur. Ülkemizde de gıda kontrolü yürürlükteki mevzuata göre ilgili yasaların verdiği yetkiye dayanılarak yapılmaktadır. Yeni gıda teknolojilerinin, yeni dağıtım ve satış sistemlerinin ortaya çıkmasıyla üretimden tüketime
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
kadar olan zincir de uzamıştır. Gıda maddelerinin üretimlerinden tüketimine kadar olan gıda zinciri halkasında karşılaşabilecekleri olumsuzluklar, temelde insan sağlığına yararlı olan bu maddelerin sağlık açısından tehlikeli olabilecekleri gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır. Gıda kaynaklı sağlık sorunları doğrudan gıda maddelerinde kaynaklanabileceği gibi, olumsuz çevre şartları, tüketicilerin beslenme hijyeni konusundaki olumsuz bilgi,
tutumu ve davranışları, gelişen teknolojiye karşın halen ilkel metotlarla gıda üretiminin devam etmesi, toplumda gıda kaynaklı hastalık taşıyıcılarının varlığı, hayvanlardaki zoonotik hastalıklar ve benzeri birçok faktör gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Ambalaj kontrolü; Gıda satın alırken ambalajının bozulmuş, bombaj yapmış, şişmiş, delinmiş, paslanmış sızıntı yapmış olduğu belirlenirse sağlık açısından risk taşıyabileceğinden böyle olan ürünler alınmamalı ve kullanılmamalıdır.
İnsan sağlığının korunması amacıyla, gıda maddelerini ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve /veya satan işyerleri; Güvenilir olmayan gıda, gıda ile temas eden madde ve malzeme piyasaya arz edemez. İnsan sağlığı için tehlike oluşturan ve tüketime uygun olmayan gıda, güvenilir olmayan gıda olarak kabul edilir. Gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemez, işleme tâbi tutulamaz ve piyasaya arz edemez.
Muhafaza şartlarının kontrol edilmesi; Etiket bilgilerinde ürünün en son tüketicinin tabağında sağlıklı ve güvenli olarak tüketilebilmesinde muhafaza şartları ve kullanım bilgisi önemlidir. Saklama şartlarında (sıcaklık, güneş ışığı, nem vb.) satışa sunulup sunulmadığı kontrol edilmelidir. Örneğin kırmızı etler ve hazır kırmızı et karışımlarını satın alırken dış renginin parlak kırmızı ve homojen olmalı farklı renkli ışıklarla etin renginin düzgün gibi gösterilebildiği durumlarda göz önünde bulundurulmalıdır. Etlerde sağlık damgasının olması, 0–4° C de muhafaza edildiğinin kontrol edilmesi ile soğuk zincirin kırılmadan tüketilmesi önemlidir. Gıdaların üzerinde belirtilen depolama şartlarına uygun olarak satış noktasında satışa sunulup sunulmadığı
Resmi otoritenin dışında en iyi denetçiler tüketiciler olmak zorundadır. Üretim yerlerinde ve satış noktalarında tüketiciye sunulan gıdalardan markası bulunmayan, ambalajsız, etiketsiz ve son kullanma tarihi olmayan, son kullanma tarihi geçmiş, etiketi üzerinde kayıt belgesi no’su bulunmayanlar. Bunun yanı sıra kirlenmiş, kokuşmuş, ekşimiş, nitelikleri ve görüntüsü bozulmuş, bombaj yapmış, kurtlu küflü olması gibi durumlarla, ayrılabilen fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik olarak bozulmuş, ayrıca ambalajlarında yırtık olması, kırılmış, hasar görmüş hatta paslanmış olanlar satın alınmamalıdır.
gıdalar alınmadan kontrol edilmelidir. Bunun olmadığı durumlar tespit edildiği takdirde Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirimde bulunulması gereklidir. Ambalajsız Gıdaları satın almayın; Marketler, pazaryerleri, cadde ve sokaklarda satılan taze meyve ve sebzeler ile teknik hijyenik kurallara uygun olarak satılan dökme gıdalar hariç, açıkta satılan ambalajsız gıdalar satın alınmamalıdır. Dökme olarak satın alınan gıdaların etiket bilgilerinin satıldığı noktada (son kullanım tarihi, parti no’ su, üretici firma vb) istenmelidir. Gıdalarda çapraz bulaşmanın önlenmesi ve izlenebilirliğin sağlanması orijinal ambalajlı gıdaların tüketilmesi ile sağlanacaktır. Üreticisinin adının ve adresinin belli olmadığı, parti numarası, son kullanma tarihi belli olmayan kısacası etiketi olmayan ya da etiket bilgileri eksik olan ürünlerde geriye dönük değerlendirmelerde sıkıntılar çıkacaktır. Gıda güvenliği açısından uygun olmayan ürünlerle ilgili hak arama imkanı olmayacaktır.
Gıda maddeleri alınırken, ambalajın üzerindeki etiket bilgileri okunup, incelenmelidir. Bilindiği gibi etiket, o ürünün nüfus cüzdanı gibi değerlendirilmelidir. Etiket bilgisinde; • Gıda maddesinin adı, • İçindekiler, • Net miktarı, • Üretici ve paketleyici firmanın adı adresi, • Tescilli markası, • Son tüketim tarihi, • Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan alınan kayıt belgesi tarih ve sayısı • Gerektiğinde kullanım bilgisi ve /veya muhafaza şartları • Türk Malı • Hacimsel olarak % 1.2 den yüksek alkol içeren ürünlerde % alkol miktarı bulunması gereklidir. Son tüketim tarihi mutlaka kontrol edilmesi; Ürünün, ambalajının üzerindeki son tüketim tarihine dikkat edilmelidir. Son tüketim tarihi geçmiş ürünleri almamalı, böyle ürünleri raflarda gördüğümüzde durumu Tarım İl Müdürlüğü’ne bildirmeliyiz. Sicil tarihi ve numarası kontrol edilmesi; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca verilen sicil tarihi ve numarası aranmalıdır. Parti no veya seri no’su kontrolü; Gıdalarda insan sağlığını etkileyen durumlarda izlenebilirliği sağlayabilmek adına bulunması zorunludur.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
99
100
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
101
HAYVANCILIK
Yüksek verimli
süt keçilerinin beslenmesi DURSUN ÖVELEK Ziraat Mühendisi Keçilerde yüksek süt verimini etkileyen faktörleri başlıca iki başlık altında inceleyebiliriz. Bunlardan ilki hayvanların genetik yapısı ve ikincisi çevresel faktörlerdir, (Beslenme ve barınak tipi) Hayvanın genetik yapısının iyi olması için ilimizde aşağıdaki hususlara dikkat etmeliyiz Bir keçi işletmesinde yetiştirilen sütçü keçi ırkları ya da melez sütçü tipler, bölge, yöre ve işletme koşullarına göre farklı olacaktır. Bu durum sütçü keçiler arasında, otlatma alışkanlıkları, sıcağa duyarlılık, asalaklara dayanıklılık, yürüme özellikleri, meme yapısı gibi özellikler bakımından önemli ayrımların olmasından kaynaklanır. İlimizde yüksek verimli keçi ırkları denilince; ilk akla gelenler şunlardır:
Malta ve melezleri;
Yol yürüme yetenekleri geridir, bağ ve bahçe atıklarını iyi değerlendirebilirler, meme yapıları
102
Manisa Tarım ve Gıda
sarkık meme tipinde olduğundan makilik araziye uygun değildirler.
Saanen ve melezleri;
Kurak, sıcak ve ovalık araziden fazla hoşlanmazlar, serin, bol otlu yayla özelliği gösteren yerlerde daha başarılı bir şekilde yetiştirilebilirler. Meme yapıları da koltuk meme yapısında olduğundan özellikle melezleri makilik arazide rahatlıkla otlayabilirler.
Süt tipi keçilerin bazı morfolojik özellikleri
Baş: Orta uzunlukta ince ve asil bir yapıdadır. Kimi ırklarda küpelilik süt veriminin bir göstergesidir. Boyun: Uzun ve yassı az etli vücuda geçişi uyumludur. Cidago : Beligin ve sırta geçişi tedricidir. Omuzlar: Vücuda bağlantısı iyi, az yağlı ve yukarıdan bakıldığında (Y) görünümündedir. Sırt: Cidagodan sonra biraz meyilli ve bele ka-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
dar düz bir yapıdadır. Bel: Sağrıya doğru çok hafif meyilde yüksek, düz ve kuvvetli bir yapıdadır. Sağrı: Geniş, uzun ve az meyilli , kalça yumruları arası açık, belirgin, butlar kaslı ve yağsızdır. Karın: Alt çizgisi düz, sarkık değil. Memelere doğru arka kısmı geniş bir yapıdadır. Meme: Yuvarlak hacimli , vücuda bağlantısı geniş ve sağlamdır. Bacak arasını doldurmaktadır. Her iki meme lobu eşit büyüklüktedir. Meme derisi esnek ve az kılla örtülüdür. Meme başları hafifçe öne meyilli ve yeterli büyüklükte ve bezel meme yapısındadır. Süt damarları geniş ve belirgindir. Göğüs: Uzun ve biraz dar yapılıdır. Kaburgalar az kavisli olduğundan göğüs boşluğu büyüktür. Deri: İnce esnek ve gevşek bir yapıda, kıllar, kısa, ince ve parlaktır. Bacak ve ayaklar: Dikdörtgen şeklinde ve
düzgün yapıda, kuru ve uzun yapılıdır. Ayaklar kuvvetli, tırnaklar sert ve orta büyüklüktedir.
lik artıklarından, protein ihtiyacı pamuk, ayçiçeği gibi yağlı tohum küspelerinden karşılanmalıdır.
Süt keçilerin beslenmesinde kritik sayılan başlıca üç dönem vardır, bunlar;
Teke katılım dönemi beslenmesi
Teke katımı ya da çiftleşme dönemi, gebeliğin 4 ve 5. ayı, oğlaklamayla başlayan süt döneminin ilk iki ayıdır.
Süt keçilerinin beslenmesinde temel ilkeler
Keçiler, sığır ve koyunlardan farklı olarak ağaç yaprakları ve dallarından yem olarak yararlanabilirler. Sindirim sisteminin özelliklerinden dolayı düşük kaliteli kaba yemleri (sap, saman, yaprak, kavuz) daha yüksek oranda tüketirler. Yemlerin sindirim sisteminde kalış süresi kısadır. Bu süre keçide 22 saat, koyunda 30 saat, sığırda ise 60 saattır. Kaba yemler, genellikle hayvanların yaşama gereksinimlerini karşılamada kullanılmalıdır. Havuç, şalgam gibi kök ve yumru yemler, iştaha göre değil sınırlı düzeyde verilmelidir. Genellikle sağmal dönemde verilecek silo yemi miktarı, keçilerin günlük kuru madde ihtiyacının %40-60’ını karşılayacak düzeyde olmalıdır ve sağımdan 3-4 saat önce yedirilmelidir. Yüksek süt verimli keçilerin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilmek için kaba yemlerin karma yemlerle desteklenmesi zorunludur. Keçilere verilecek karma yemin enerjisi, mısır ve buğdaygil dane yemleri ve bunların değirmenci-
Teke katımı zamanında daha kaliteli bir beslemeyle sağlanabilecek yararları şu şekilde sıralayabiliriz:
Keçilerin tekeye gelme süresinin kısaltılması,
İkizliğin artırılması, gebe kalma oranının yükseltilmesi, gebeliğin başarıyla sürdürülmesi.
Tekelerin Beslenmesi
Tekelere verilecek karma yem, sperma verimini ve kalitesini artırır, onları aşımda daha zinde tutar. Aşım döneminden 10-15 gün önce başlanılarak verilen toplam yem %10-15 düzeyinde arttırılır. Bu düzey aşım dönemi boyunca, hatta aşımdan sonra 4-5 hafta daha sürdürülür. Serbest olarak yedirilen kaliteli kuru ot yanında teke başına günde 300-500 g tahıl karışımı yem verilir.
iki haftasında düşürülmelidir. Sütçü keçi başına verilecek karma yem miktarı, 40-50 kg lık keçiler için gebeliğin ilerleyen dönemlerinde 200 gr‘dan başlayarak 600-700 gr’a kadar yükseltilebilir. Kaliteli kuru ot miktarı 0.5 ile 0.8 kg arasında değişebilir •Gebeliğin son döneminde (4. ve 5. aylarda) yetersiz besleme, •Doğan kuzuların cılız olmasına, •İkiz ya da üçüz doğan kuzuların ağırlıklarının düşük olmasına, •Yapağıda azalmaya ve •Yeni doğan kuzularda gelişme geriliği ve •Enerji rezervlerinin düşük olmasına neden olmaktadır.
Süt veriminin ilk dönemi beslenmesi
Gebeliğin son dönemi beslenmesi
Süt veriminin en yüksek olduğu dönem, oğlaklamadan sonraki ilk 6-8 haftalık dönemdir. Üretilen her litre süt için, kuru otun ve meranın dışında 400-600 g rsüt yemi karması hesaplanır. Süt yemi karması, %18 ham protein ve ortalama 2600 kcal net enerji içermelidir
Enerji düzeyi, karma yemdeki buğdaygil dane yemin yüzdesini yükselterek artırılmalıdır. Diğer yandan kalsiyum düzeyi de artırılır, ancak süt humması riskini azaltmak için gebeliğin son
Örneğin 1 litre süt için keçilere (350 g arpa+100 g pamuk tohumu küspesi) ya da (250 g arpa+100 pamuk tohumu küspesi+100 g mısır) karışımından oluşan karma yem hazırlanabilir
Yem tüketiminin azaldığı bir dönemdir. Bununla birlikte, karma yem içeriğinin protein, enerji ve mineral yoğunluğu artırılmalıdır.
Koyun ve keçi sütünün kimyasal bilişimi
Keçilere Koyun süt yemi yedirmemelidir. Süt içerikleri önemli derecede farklıdır.
Besin maddeleri Koyun Sütü
Keçi Sütü
Farklı çevre sıcaklıklarında keçilerin su gereksinimi, kg/kg km
Kuru madde, % 19.3
12.6
Çevre Sıcaklığı (oC)
Yağ, %
7.4
4.0
Fizyolojik Durum
15 oC
20 oC
Protein, %
5.5
3.4
Gebelik Başlangıcı
2.0 - 3.0
2.6 - 3.9 3.0 - 4.5
4.0 - 6.0
Laktoz, %
4.8
4.1
İleri Gebe
3.5 - 4.0
4.6 - 5.2 5.3 - 6.0
7.0 - 8.0
Enerji, kcal/kg
1200
780
Laktasyon Periyodu
4.0 - 5.0
5.2 - 6.5 6.0 - 7.5
8.0 - 10.0
25 oC
30 oC
Farklı canlı ağırlık ve süt verim düzeylerine göre süt keçilerinin kuru madde tüketimleri, kg/gün Canlı Ağırlık (kg)
Süt Verimi (kg/gün) Laktasyondan Sonraki Günler
2. hafta 4. hafta 2-6 ay arası
50
1
1.3
1.4
1.5
3
1.8
2.0
2.1
5
2.3
2.6
2.7
60
1
1.6
1.7
1.7
3
1.9
2.2
2.3
5
2.4
2.7
2.9
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
103
Bakanlığımızın % 50 Hibeli Destekleme kapsamına aldığı modern keçi ağıllarına örnek bir görüntü. Keçi ahırlarında havalandırma, ışık , ses, nem ve hayvan refahı ön planda tutulmalıdır. İlimiz de , İl Tarım Müdürlüğü olarak tavsiye ettiğimiz düşük rakımlara uygun açık sistem keçi ağılı yukarıda görülmektedir.
Vücut ağırlığı ortalama verilen keçilerde yaşama payının ve verim payının hesaplanarak rasyon oluşturulmasında yardımcı olması açısından verilen bu tabloda 1 -3-5 kg verim düzeylerine göre hazırlanmış olan yem miktarı kuru madde cinsinden verilmiştir. Vereceğiniz yem içeriğindeki su miktarları düşüldükten sonra kalan kısımların toplamı olarak değerlendirilmelidir.
1 kg Keçi Sütü (% 4 yağlı) Sentezi İçin Gerekli Besin Maddeleri • Metabolik Enerji (ME) :1250 kcal • Ham Protein (HP) : 75 g •Mineral Madde : 3 g Ca 2 g P
Günde 2 kg . süt veren bir sağmal keçiye mera dönüşü verilecek olan ek yemleme örneği. • 0.3 kg ARPA EZMESİ/KIRMASI • 0.5 kg KEÇİ SÜT YEMİ
Keçilerin barınak ihtiyaçları
Keçilerin alan gereksinimleri: Ağıllarda keçiler için ayrılacak alan hayvanların yaş ve yetiştirme şekline göre değişir. Ergin bir keçi için kapalı alanda 0,75-1 m2 yer yeterlidir. Oğlaklı keçiler
Bakanlığımızın % 50 Hibe Destekleme kapsamına aldığı modern keçi ağıllarına örnek bir görüntü. Tarım Müdürlüğü olarak tavsiye ettiğimiz yüksek rakımlara uygun kapalı sistem keçi ağılı yukarıda görülmektedir.
için gereksinim duyulan alan 1,25-1,50 m2 dir. Tekeler aynı bölümlerde barındırılmalıdır. Tekelerin alan ihtiyacı 3-4 m2 dir. Doğum yapacak hayvanlara 1,5 m2 alan düşünülmelidir. Ağıl için hesaplanan alanın yaklaşık olarak iki katı kadar bir alan gezinti alanı olarak ayrılmalıdır. Yukarıda verilen alanlar servis yolu, yemliklerin kapladığı alanı içermemektedir. Bu nedenle ihtiyaç duyulan toplam alanlar belirlenirken servis yolu yemlikler ve gerekli diğer bölmeler için ayrılacak alanlar göz önüne alınmalıdır. Yemlik ve yem gereksinimleri: Yemleme yerinde her bir ergin hayvan için 40 cm, oğlaklar için 30 cm uzunluğunda yemlik ayrılmalıdır. Yemlik taban genişliği 50-60 cm olabilir. İki yönden yemleme yapılacak yemliklerde yemlik genişliği 75 cm olmalıdır. Yem deposu hacmini belirlemede meradan yararlanma göz önünde bulundurulur. Kaba yem deposu hacmini hesaplamada yıllık gereksinim 350 kg olduğu varsayılabilir. Kesif yem gereksiniminin 100 kg/yıl olduğu düşünülebilir. Keçilerin yıllık yataklık gereksinimi 50 kg/yıl alınabilir. Kuru ot deposu ağıl kapalı alanı içinde düşünülebilir. Bu tip bir planlamanın yangın tehlikesini artırdığı unutulmamalıdır.
Ot yemliklerinin çıtaları hayvanların kafalarını sokmadan ot yiyebileceği düşünülürse 8-10 cm aralıklı olmalıdır. Hayvanların ot bulunan yemlik bölmesine başlarını sokmaları durumunda, baş sıkışmalarını önlemek için çıta aralıkları 20-25 cm olmalıdır. Ağılda yeterli su bulunmalıdır. Ergin hayvanlar için günlük su gereksinim miktarı 10 litredir. Sulamalar mümkün olduğu oranlarda gezinti alanlarında yapılmalı, suluklar dondan korunmalı çevrede yeterli drenaj sağlanmalıdır. İl Tarım Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesi olarak hayvancılık konularında başvuran çiftçilerimize bakım ve besleme konularında eğitim ve İl Halk Eğitim Müdürlüğü ile ortak olarak kurslar vermekteyiz. Çiftçilerimizin hayvancılıkta doğru bir başlangıç ve karlı bir hayvancılık yapmak için gerekli donanımı sağlamaktayız. Çiftçilerimize gerekli yardım ve sanal çiftliğimizde gezi imkanı sunarak, sürdürülebilirliliği yüksek bir hayvancılık yapmalarını amaçlamaktayız. Yüksek verimli süt keçilerinin beslenmesi ve konfor ihtiyaçlarının sağlanması yönünde gerekli bilgi ve tecrübelerimizi paylaşmak üzere değerli çiftçi ve müteşebbislerimizi ağırlamaktan onur duyarız.Başarılı bir hayvancılık ve bol kazançlar dileriz.
Keçilerin dış parazitlerden arındırılması için ilaçlı banyolardan geçmesi gerekmektedir. Dış parazitlerle en etkili yöntem ilaçlı sularla yapılan dış parazit mücadelesidir.
104
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
105
EV EKONOMİSİ
Pastörize
beyaz peynir yapımı VİLDAN SALMAN Tekniker • Sağlıklı hayvandan sağılmış, süzülmüş olan 10 lt.süt • Bir tencerede ağzı kapalı olarak 70 dereceye kadar ısıtılır. Bu derecede bir dakika bekletilir. • Tencere ağzı kapalı olarak hızla soğutulur.34-35 dereceye düşürülür. • 70 derecelik ısı işlemi gören sütün proteini olan kazeinin bir miktar harap olur, bunu telafi etmek ve mayalanma kabiliyetini arttırmak için CaCl2 ( Kalsiyum Klorür ) katılır. 10 lt. süt için 1 çay kaşığıdır. • Bu sırada ısısı 33 dereceye inmiş süte istenirse 1 yemek kaşığı yoğurt sütle sulandırılarak katıla-
106
Manisa Tarım ve Gıda
bilir. Sebebi asitlik artsın, mikroplar üremesin ve değişik bir aroma kazansın diye. • Arkasından maya 4-5 katı suyla karıştırılarak süte ilave edilerek 1-2 dakika iyice karıştırılır. Burada mayanın kuvveti önemlidir.1/50.000 likten 1 çay kaşığı- 1/8000 likten 1 kapak; eğer koyun sütünden yapılıyorsa daha az 2/3 kapak atmak yeterlidir. • Maya katıldıktan sonra sıcak havada üzerini örtmeden, kışın örtüyle sarılarak 1,5-2 saat bekletilir. • Teleme olduğunda elin tersi ile dokunulur eğer ele bulaşmamışsa teleme tamamdır. • Teleme küp şeker büyüklüğünde kesilir. Bu-
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
rada kesim işi çok önem taşır. Zira küçük kesildi mi sert peynir, büyük kesildi mi yumuşak peynir olur. • Kesilmiş teleme 5-10 dakika kadar bekletilir. Yeşil suyun çıkması beklenir. • Teleme cendere bezine dökülerek suyunun ayrılması sağlanır. İyice suyu gitmiş teleme 2-3 saat baskıya alınır. • Baskıdan çıkan peyniri o şekilde yiyebilirsiniz. Fakat fazla dayanmayacağı için 1 litre suya 4 yemek kaşığı tuz katılıp, kaynatılmış soğutulmuş; salamura içinde saklayabilirsiniz. • 5-6 litre inek sütünden, 3-4 litre koyun sütünden 1 kilo peynir elde ederiz.
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
107
ÇİFTÇİ EĞİTİMİ
Çiğ sütte hijyen kalitesinin artırılması Kaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koşul, kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi takdirde çiğ süt üretimi hem üretici, hem tüketici hem de sanayici için sorun yaratır.
ÖZGE ÜRKEN Gıda Mühendisi İnsan beslenmesinde stratejik bir öneme sahip olan süt, yapısındaki yüksek protein ve mineraller nedeniyle patojenlerin üremesine çok elverişli bir yapı oluşturmaktadır. Bu da çiğ sütün üretimi ve sonrasındaki her aşamanın titizlikle kontrol altında tutularak hijyenik koşullarda gerçekleştirilmesini zorunlu hale getiriyor. Ülkemizde üretilen 12 milyon ton sütün sadece 5 milyon tonu hijyenik koşullarda üretilmektedir. Süt ve süt ürünlerinde hijyenin sağlanamamasının yol açtığı sorunların başında halk sağlığı açısından oluşturduğu tehlike ve olumsuzluklar geliyor. Kaliteli ve nitelikli süt ve süt ürünlerinin üretilmesi için ön koşul, kaliteli çiğ sütün elde edilmesidir. Aksi takdirde çiğ süt üretimi hem üretici, hem tüketici hem de sanayici için sorun teşkil eder. Peki, bunu nasıl gerçekleştireceğiz?
Süt Hayvanının Temizliği
Süt hayvanının derisi ve tüyleri havadaki tozları ve kirleri tutabilir. Bunlar sağım esnasında süt toplama kabının içine düşer. Hayvan ne kadar kirli ise sütte o düzeyde enfekte (bulaşma) olur. Bu nedenle hayvanların temiz tutulması gerekir. Sağımdan önce meme ve hayvanın yan tarafları temiz ve nemli bir bezle temizlenmelidir. Daha 108
Manisa Tarım ve Gıda
sonra sağım işlemine geçilmelidir. Temizliğe özen gösterildiği taktirde sağım sırasındaki bulaşma azaltılabilir.
Sağım Şekli Makine ile sağım elle sağıma göre daha sağlıklıdır. Fakat sağım makinesi ile sağımda bazı konulara dikkat etmek gerekmektedir. Sağım makinesinin lastik aksamlarının temizlenmesi zordur. Burada bakteriler kolaylıkla gelişerek sütü bozabilirler. Ayrıca sağım yapan kişiler sağım makinesi kullandıklarında sanki herhangi bir bulaşma olmayacak gibi bir kanıya sahiptirler ve sağım makinesinin temizlik ve dezenfeksiyonuna fazla önem vermemektedirler. Bunun sonucunda da sütün bozulması için rahat bir ortam sağlanmaktadır. Ayrıca makine ile sağımda hayvan memesi hasar görebilmekte ve bu da mastitis hastalığına sebep olmaktadır. Mastitis hastalığına sebep olan bakteriler de sütü bozabilmektedir.
Bunların olmaması için: • Meme ve meme başları temiz olmalıdır. • Memede değişme olup olmadığı her sağımda gözlenmelidir. • Mastitis hastalığı belirtisi gösteren ineklerin
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
sütü insan tüketimine sunulmamalıdır. • Antibiyotik tedavisi gören hayvanların sütleri sağılmamalı ve tüketime sunulmamalıdır. Sağım şekline dikkat edilmediği zaman süt içersinde insan sağlığını tehdit eden zararlı mikroorganizmalar üreyerek sütün asitliğini arttırmakta ve bu da çiğ sütü bozmaktadır.
Sağım yapan kişi:
• Temiz giyinmeli. • Yıkanabilir bir elbise giymeli. • Sağım yerinde mutlaka el yıkama düzeneği bulunmalıdır. • Ayrıca bu kimselerin tifüs, verem, tifo gibi bu-
laşıcı hastalık mikrobu taşımaması gerekir. Sağım işi ile uğraşanlar belli sürelerde hekim kontrolünden geçmelidir.
Ahır Hijyeni
Ahırın yapım şekli kullanılan malzeme ve içindeki eşyalar çok önemlidir. İyi bir ahır hava cereyanına neden olmamak koşulu ile yeterli düzeyde havalandırılabilmelidir. Muntazam olarak badana yapılan, temizlenen ve havalandırılan ahırların havası temiz olmakta, fazla sinek bulunmamakta ve az bakteri içermektedir. Sağım sırasında ahırda tozlanma engellenirse sütte bulaşma önemli ölçüde azalır. Bu enfeksiyonları sınırlandırmak amacıyla önce hayvanlar ahırdan uzaklaştırılır, iyice temizlenir. Sonra ahırın tabanı, duvarları, tavanı ve yemlikler süpürülür, bir bezle kaba pislikleri alınır. Sonra yüzde 2’lik sıcak soda çözeltisi ile fırçalanır ve dezenfektan madde ile iyice yıkanır. Dezenfeksiyon işleminden sonra ahırın badana yapılması ve kurutulması daha yararlı olur.
Süt Taşıma Kapları
Bulaşma kaynakları arasında süt kapları önemli bir yere sahiptir. Süt taşıma kaplarının yeterince temizlenmemesi ve hatalı kullanılması sonucu süte bakteriler bulaşır. Süt kaplarının kolay temizlenebilir ve dezenfekte edilebilir, içersinde kalıntı bırakmayacak şekilde paslanmaz çelikten olması gerekmektedir. Kaplar temizlenirken ilk önce soğuk su ile çalkalanmalıdır. Daha sonra biraz soda ilave edilmiş sıcak su yardımıyla fırçalanarak yüzeyin tamamen temizlenmesi sağlanır. Bundan sonra soğuk su ile tekrar iyice çalkalanarak soda çözeltisi tamamen
uzaklaştırılır. Son olarak kaynar su ile yıkanarak bakterilerden arındırılır. Kaplar ters çevrilerek kurutmaya bırakılır.
Sütün Depolanma Sıcaklığı
Süt çiftliği terk ettikten sonra dikkat edilmediği taktirde işletmeye gelinceye kadar sütün mikroorganizmalarla bulaşma olasılığı vardır. Bölgemiz iklim itibariyle ılıman bir bölgedir. Özellikle yaz ayları çok sıcak geçmektedir. Halk arasında yaz
aylarında sütün havaların sıcak gitmesinden dolayı bozulduğu düşünülmektedir. Halbuki sütün içersindeki mikroorganizmalar sıcak havanın etkisiyle çok fazla ürediklerinden sütün asitliğini arttırarak sütün kesilmesine sebep vermektedir. Bu sebepten dolayı süt sağıldıktan sonra süratle 10 ºC’nin altına soğutulması gerekmektedir. En azından mikroorganizmaların gelişmesi önemli ölçüde engellenmiş olur.
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
109
BİTKİ KORUMA
Monilya Hastalığı
(Monilya Laxa) Ramiz ÇOBAN Ziraat Yüksek Mühendisi
Tanımı ve zarar şekli: Hastalık konukçusunun (kiraz, vişne, şeftali, kayısı, erik, badem) çiçek, çiçek sapı, sürgün ve meyvelerinde belirti oluşturur. Hastalığa yakalanmış çiçeklerin taç yaprakları, dişicik borusu ve erkek organları kahverengileşir. Bu renk değişimi daha sonra tüm çiçeğe yayılır. Nemli havalarda, hastalıklı kısımlar üzerinde, etmenin konidispor kitleleri görülür. Hasta çiçekler dal üzerinde kurur ve mumyalaşır. Hastalık meyvelerde genellikle olgunluğa yakın bir devrede meydana gelir. İlk belirti meyve kabuğunda görülür. Bu leke kahverengi bir veya birkaç leke şeklinde olur. Lekelerin etrafında açık kahverengi bir halka oluşur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir. Ancak leke çukurlaşmaz. Zamanla meyve buruşur ve tamamen kurur. Kuruyan meyveler mumyalaşır ve dalda asılı kalır. Hastalığı çiçek sapından olan sürgünler esmerleşir, ince sürgünler tamamen kurur, kalınlarında ise kanser yaraları oluşur. Kanser yaraları kapanmaz, ortası çökük yumurta şeklinde ya da uzun yarıklar şeklinde kendini gösterir. Kanser yaralarının altındaki doku erir ve kahverengiye döner. Kuruyan kısımlardaki tomurcuk, çiçek, meyve ve yapraklar da ölürler ve dalda asılı halde
kalırlar. Yağmurlu ve nemli havalarda yara etrafında zamklanma görülür.
Mücadelesi
Kültürel önlemler: Fungus kışı mumyalaşmış meyvelerde hastalıklı, kanserli dallarda geçirir. Bunlardan çıkan sporlar ilkbaharda tam çiçeklerin açılma zamanında çiçekleri hastalık bulaştırırlar. Bundan dolayı hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı, mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak imha edilmelidir. Kimyasal önlemler: Birinci ilaçlama çiçeklenme başlangıcında (%5–10 çiçekte). İkinci ilaçlama tam çiçeklenmede (%90 -100 çiçekte) yapılır. İlaçlamalar rüzgârsız havada yapılmalı ve ağacın tüm yüzeyi ilaçlı su ile iyice ıslatılmalıdır.
Monilya (Mumya) Hastalığı
1. İlaçlama: Çiçeklenme başlangıcında (%5–10 Çiçekte) 2. İlaçlama: Tam Çiçeklenmede (%90–100 Çiçekte)
Etkili madde Formü- Doz 100 Lt Hasat Lasyon Suya arası
İhraç edilecek ülkeye göre öneriler (MRL) Yurt içi
AB Ülkeleri Rusya Federasyonu
Benomyl %50
WP
60 gr
14
0,5
0,5
0,075(Dikkatli kullanılmalı)
Carbendazim %50
WP
75 gr
14
0,5
0,5
Önerilmez
Captan %50
WP
300 gr
3
5
5
3
Thiophanate Metyl %70
WP
60 gr
14
0,3
0,3
0,5
Thiram %80
WP/WG
150 gr
14
3
3
0,01(Dikkatli Kullanılmalı)
%1,34 Bacillus Subtilis QST 713 ırkı
SC
1500 ml
--
-
-
-
Cyprodinil+Fludioxonil %37,5+%25
WG
40 gr
7
1–0,5
1–5
0,4–2
Pyraclostrobin+Boscalid 6,7+26,7
WG
75 GR
7
0,3–3
0,3–3
0,3–5
110
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Manisa Tar覺m ve G覺da
Nisan - May覺s - Haziran 2011
111
BİTKİ KORUMA
Zeytin Güvesi (Prays oleae Bern.)
Zeytin Güvesi, özellikle izole edilmiş zeytin alanlarında ve belirli mikroklimalarda, önceki yıllarda yoğun ilaçlamaların yapıldığı ve doğal dengenin bozulduğu zeytin alanlarında sorun olmaktadır. Öner DEMİR Ziraat Mühendisi Ergin kelebeğin boyu 7-8 mm, kanat açıklığı ise 13-16 mm kadardır. Genel görünüşü gümüşi renklidir. Ön kanatların üzerinde siyah renkli lekeler ve kenar uçlarında ise gümüşi saçaklar bulunur. Antenler 3-4 mm uzunluğunda ve kıl gibidir. Yumurta, 0.25 mm çapında ve basık kubbe biçiminde olup, üzerinde arı peteğini andıran desenler bulunur. Yeni bırakılan yumurta önce şeffaf, açılmaya yakın ise kirli beyaz ve sarımsı renk alır. Zeytin Güvesi larvaları, genellikle kirli beyaz ve sarımtırak renkte olup, olgun larvanın boyu 8-10 mm kadardır. Vücudun iki yanında, boydan boya koyu renkli birer bant bulunur. Larvalar genellikle bol kıllıdır. Bazen kılsız olanlara da rastlanılabilir. Pupa dıştan görülebilen seyrek dokulu beyaz bir kokon içinde bulunur. Zeytin Güvesi yılda üç döl verir. Her döl, zeytin ağacının ayrı bir fenolojik döneminde zararlı olur. Her döl, zarar yaptığı fenolojik döneme göre; “Yaprak dölü”, “Çiçek dölü”, “Meyve dölü” şeklinde isimlendirilir.
b) Çiçek dölü a) Yaprak dölü
Meyvelerde beslenen larvalardan oluşan erginler, eylül-aralık döneminde çıkarak, yaprakların genellikle üst yüzeylerine yumurta bırakır. Yumurtalar, sıcaklığa bağlı olarak, 8-16 günde açılır. Yumurtadan çıkan genç larvalar, hemen yumurta kabuğunun altından, yaprak epidermisine girer. Burada iki epidermi arasındaki etli kısımda beslenerek, 2-3 mm boyunda bir oyuk açar ve bu oyuk içinde kışı geçirir. Larvalar, bölgelere göre değişmekle beraber, şubat sonundan başlayarak, kışladıkları odacıktan çıkar. Taze sürgün uçları ve yapraklarla beslenirler. Olgunlaşan larvalar, ya iki yaprağı birbirine yapıştırarak, ya bir yaprağı bükerek, ya da uç yapraklarda bir kokon örerek pupa olurlar. Mart sonu, nisan başından itibaren de ergin çıkışları başlar. 112
Manisa Tarım ve Gıda
Yaprak dölünden oluşan erginler, yumurtalarını nisan-mayıs aylarında, henüz oluşmuş çiçek tomurcuklarına ve tomurcuk saplarına bırakırlar. 8-10 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar, çiçek tomurcuklarının içine girerek beslenirler. Bir larva, 10-15 gün süren gelişmesi boyunca, 30-40 tomurcuğa zarar verebilmektedir. Gelişmesini tamamlayan larvalar, salgıladıkları iplikçiklerle, tomurcukları birbirine bir ağ şeklinde bağlayarak, içinde pupa olurlar. Bu pupalardan 7-10 gün içinde kelebekler çıkar.
c) Meyve dölü
Zeytin danelerinin iri karabiber büyüklüğünü aldığı, mayıs sonu ile haziran ayı başlarında, çiçek dölünde meydana gelen erginler, meyvelerin çanak yaprakları üzerine yumurta bırakırlar.
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Bir haftada açılan yumurtalardan çıkan larvalar, yumurta kabuğu altından, meyve sapı dibinden meyvenin içine girerler ve çekirdeğe doğru yol alırlar. Larvalar meyveye girerken, sapla meyvenin bağlantısını bozarlar. Bu tür meyveler buruşup kararır ve dökülür. Bunlara “karabiber dökümü” denir. Meyve içine giren larvalar, önceleri çekirdek evinin iç yüzünde, daha sonra tohum teşekkül etmeye başlayınca, tohumla beslenerek gelişmelerini sürdürürler. Larvalar, bölge ve iklim koşullarına göre, 2.5-3.5 ayda olgunlaşarak gelişmelerini tamamlar. Pupa olmak üzere, meyvenin içinden ve yine sapa yakın bir yerden dışarı çıkarlar. Bu çıkış esnasında, sap dibinde gözle görülebilecek büyüklükte bir delik açarlar. Bu çıkış deliği, genellikle sapla meyveyi ayırdığından, bu meyveler bir kaç gün
içinde dökülür. Bazen ağaç üzerinde dökülmemiş ve larva çıkışı olmayan meyvelere de rastlamak mümkündür. Meyvelerden çıkan larvalar, ağaçların kabukları altında ve çeşitli yerlerinde pupa olurlar. Pupa süresi, bölgelere göre 10 gün kadardır. Ergin çıkışları, eylül-aralık aylarında olur. Çıkan erginler yapraklara yumurta bırakır. Bu şekilde, Zeytin Güvesi yılda 3 döl verir.
Zarar Şekli
Zeytin Güvesi, yalnız larva döneminde zararlı olmaktadır. Zeytin Güvesi larvaları, zeytin ağaçlarının 3 farklı fenolojik döneminde zarara neden olurlar. Yaprak dölü larvaları, yaprağın iki epidermisi arasında açtıkları galerilerle ve yaprak ile sürgün uçlarında beslenmeleri ile zararlı olurlar. Çiçek dölü larvaları, çiçek salkımları arasında beslenerek, salkımlardaki çiçek ve tomurcukları yok ederek meyve tutumunu engellerler. Meyve dölü larvaları ise meyve sapı dibinden meyve içine girerek, meyve ile meyve sapının birleştiği kısmı yok eder ve meyvelerin dökülmesine neden olur. Meyve içine giren larvalar ise meyve çekirdeğinde beslendikten sonra pupa olmak için, meyve sapı dibinden dışarı çıkar. Bu sırada, meyve sapı ile meyve eti bağlantısını yok ederek, bu tür meyvelerin dökülmesine neden olurlar. Bu meyveler henüz yağlanmadıkları için değerlendirilemez.
a) Biyoteknolojik mücadele
Zeytin tomurcuklarının kabarmaya başladığı mart sonu nisan başlarında, 3 zeytin ağacına bir
delta tipi eşeysel tuzak (kitlesel tuzaklama) asılarak orta yoğunluktaki popülasyonlarda bu zararlı ile etkili bir mücadele yapılabilir.
b) Kimyasal mücadele
Zararlının tercihen sadece meyve dölüne karşı ilaçlama yapılmalıdır. İlaçlama zamanının tesbiti için delta tipi feromon tuzakları asılır. Bu tuzaklar düzenli olarak takip edilir. Kontrol edilen mercimek büyüklüğündeki zeytin danelerinin %10’unda canlı “yumurta + larva” olması halinde ilaçlama yapılmalıdır. Ancak zararlının mevsim başında yaprak ve yeni sürgünlerde %10’dan yüksek düzeylerde zarar yapması halinde çiçek dölünde, ilk kelebeklerin yakalanmasından 7-10 gün sonra, böcek gelişme engelleyici preparatlarla ilaçlama yapılmalıdır. Zeytin güvesinin özellikle çiçek dölünde, yoğun bir avcı ve parazitoit kompleksi bulunduğu için bu dönemde ilaçlama gerekmesi halinde, sadece böcek gelişme engelleyicisi preparatlar kullanılmalıdır. Gerek Ayvalık yağlık ve gerekse Gemlik sofralık zeytin çeşitlerinde, zararlının çok yüksek popülasyon yoğunluklarının olduğu zeytinlikler dışında, vejetasyon dönemi sonunda birim sürgün uzunluğunda (örnek 20 cm) elde edilen meyve adetleri göz önüne alındığında, sadece meyve dölüne karşı bir uygulama yapılarak, zararlı baskı altına alınabilir ve yeterli ürün elde edilebilir. Bu nedenle çok yüksek olmayan popülasyon düzeylerinde, zararlının sadece meyve dölüne karşı bir ilaçlama yapılması yeterlidir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları Etkili madde adı ve oranı Formülasyonu
Doz 1001 Suya
Son ilaçlama ile hasat arasındaki süre (gün)
Beta Cyfluthrin 25 g\l
EC
25ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı)
14
Chlorpyrifos ethyl 480 g/l
EC
150 Ml
Cyfluthrin 50 g\l
EC
25 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı)
14
Deltamethrin 25 g\l
EC
30 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı)
14
Dimethoate 400 g\l
EC
100 ml (Çiçek nesline karşı)
21
Dimethoate 400 g\l
EC
150 ml (Çiçek nesline karşı)
21
Diflubenzuron %25
WP
40 g (Çiçek nesline karşı)
14
Fenthion 525 g\l
EC
150 ml (Meyve nesline karşı)
21
Lambda Cyhalothrin 50 g\l
EC/CS
15 ml (Çiçek nesline karşı)
3
Monocrotophos 400 g\l
SL
100 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı)
42
Omethoate 565 g\l
EC
75 ml (Çiçek ve Meyve nesline karşı)
21
Z7-Tetradecenal Acetate 5 mg/kapsül
1 ad/ha tuz
Triflumuron %25
WP
40 g (Çiçek nesline karşı)
42
AB’ye ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalı Rusya’ya ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalı AB ve Rusya’ya ihraç edilecek ürünlerde kullanılmamalı Kaynakça: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Kontrol Koruma Genel Müdürlüğü
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
113
BİTKİ KORUMA
Tarla Faresi mücadelesi eğitim ve uygulamaları Tarla Faresi mücadelesi konusunda tüm muhtarlıklar ve belde belediye başkanlıkları uyarılmış, yoğunluğun fazla olduğu köy ve kasabalarda eğitim ve arazide uygulamalı çalışmalar düzenlenmiştir.
HAYDAR ÖZEN Ziraat Mühendisi BEYSİM GÜNEŞ Ziraat Mühendisi Ülke genelinde son yıllarda tarla faresi popülâsyonu önemli ölçüde artış göstermiştir. Tarla faresine karşı bireysel mücadele başarısız kalmakta, kimyasal mücadeleye karar verildiğinde ise çevre sağlığı ve yaban hayatının korunması amacıyla mutlaka tarama mücadelesi yapılması gerekmektedir. Müdürlüğümüzden kişilere bireysel olarak zehirli buğday satışı yapılmayacaktır. Zehirli Buğday satışı muhtarlıklara toplu olarak yapılacaktır. Tarla 114
Manisa Tarım ve Gıda
Faresi mücadelesi konusunda tüm muhtarlıklar ve belde belediye başkanlıkları uyarılmış yoğunluğun fazla olduğu köy ve kasabalarda eğitim ve arazide uygulamalı çalışmalar düzenlenmiştir. Tarla Faresi genelde çayırlıkları, tarla kenarlarındaki sürülmeyen otluk alanları tercih eder. Sık sık tarım alanlarına da girerler. Bitkilerin özellikle yeşil kısımlarıyla beslenirler. Tarım alanlarında bulundukları takdirde özellikle hububata zarar verebilirler. Tarım alanlarına giriş genelde tarlaya
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
komşu mera veya tarla aralarındaki sürülmeyen şeritlerden kaynaklanmakta ve buralardan tarlaya yayılmaktadırlar Tarla Faresi gece gündüz aktiftir ve en büyük düşmanları özellikle yırtıcı kuşlar, yılanlar, tilki, sansar, gelincik, porsuk, çakal gibi etçil havyalardır. Tarla Fareleri bu yırtıcılarından korunmak için toprak üstünde pek fazla vakit geçirmezler. Bu yüzden yayılışlarını genişletmek için sürekli daha ileriye doğru galeri kazarak daha uzaktaki besin kay-
naklarına doğru ilerlerler. Bu arada sık sık toprak altındaki galeri sisteminden toprak üstüne çıkış delikleri oluştururlar. Buralardan toprak üstünden yakın çevreye kısa bir süre ilerleyerek besini alırlar ve büyük bir hızla tekrar yuvaya dönerler. Hayvan toprak üstünde hızlı hareket etmek ve galeri kazarak ilerlemek zorunda olduğundan yeni sürülmüş engebeli ve toprağı yumuşak alanlara yerleşemezler. Bu alanlarda toprak gevşek olduğundan kazdıkları galeriler sürekli tepelerine yıkılacak ve toprak üstü de engebeli olduğundan yüzeyden hızlı ilerleyemeyecek, dolayısıyla bu alana yerleşemeyecektir
Üremeden önce yok edilmeli
Tarla Faresi ile en uygun mücadele kış mevsiminde hayvanın en zayıf olduğu dönemde yapılmalıdır. Mücadele için bu dönem kaçırıldığında hayvan üremeye başlayacağı için mücadelesi zorlaşmakta, başarı azalmaktadır. Çünkü bir dişiden bir üreme döneminde 50 kadar yavru dünyaya gelebilmektedir ve üreme dönemi başlamadan bu dişinin yakalanması sonradan doğacak 50 kadar hayvanı yakalama veya yok etme zahmetinden kurtaracaktır. Bu hayvanın yavrularının da doğumdan 2 ay kadar sonra yavrulamaya başlayacağı düşünülürse doğru zamanda mücadelenin önemi ortaya çıkacaktır. Yonca ekimi yapılmış alanlar gibi ekildikten sonra birkaç yıl yeşil kalabilen alanlara Tarla Faresi yerleştiği takdirde bu alanda mekanik mücadele yapmak oldukça zordur. Ortamda yeşil yem çok olduğu için hayvan kolay kolay kapana yakalanmamaktadır. Ancak bu alanda hayvanın galerilerine su basarak yavrularının yuvada boğulması sağlanabilir ve bu sırada dışarı çıkan yetişkinler de öldürülebilir. Yeterli su bulunamadığı ve bu işlem başarılı olmadığı durumlarda çok dikkatli ve
titiz bir şekilde uygulanarak kimyasal mücadele düşünülebilir. Ancak hayvanın beslenme önceliği hep öncelikle yeşil besinler olduğundan bu işleminde başarı şansı çok yüksek değildir. Bu işlemin başarı şansını artırmak için hayvanın yuva yapısını ve galeri ağızlarının özelliğini iyi gözlemlemek, hangi galeri ağzının hangi amaçla kullanıldığı belirlemek ve hayvanın sadece beslenmek amacıyla kullandığı galeri ağızlarının içine zehirli buğday bırakmak gerekir. Alttaki resimlerde hayvanın çeşitli amaçlarla kullandığı galeri ağızları verilmektedir. Burada Tarla Faresi’nin galeri ağızlarına bakarsak girişinde yeni kesilmiş yonca sürgünleri görülmektedir ve bu gözlem bize bu girişin beslenmek amacıyla kullanıldığını gösterir. Diğer galeri ağzına bakarsak galeri ağzında çok sayıda dışkının bulunduğu görülmektedir. Bu giriş hayvan tarafından beslenme amacıyla kullanılmayıp sadece dışkılarını uzaklaştırmak amacıyla kullanılmaktadır. Sol alttaki giriş incelendiğinde galeri ağzında içeriden çıkarılmış topraklar görülür. Burada koparılmış yeşil dallar veya dışkı görülmemektedir. Bu galeri ağzı da muhtemelen sadece içeriden yeni galeri açmak için kazılan toprağı yuvadan atmak için kullanılmaktadır
giler verilmiştir. Ancak bunları uygularsak başarı oranının artacağı anlatılmıştır Kültürel işlemlerden derin sürme fare popülasyonunun önemli oranda azalttığı görülmüştür. Yaban hayatının korunması tarla faresi mücadelesinde çok büyük önem arz etmektedir. Mutlaka tilki, yılan, çakal, şahin, atmaca ve baykuş gibi yaban hayatının birer parçası olan bu yabani hayvanların korunması Tarla Faresi mücadelesinde çok önemli bir yer tutmaktadır. Kültürel mücadelenin ve yaban hayatının yeterli olmadığı fare popülasyonunun yeterli olmadığı yerlerde kimyasal mücadele uygulamak suretiyle mücadele sürdürülmelidir. Eğitim çalışmaları teorik ve arazide uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. 2010 yılında ilimiz genelinde 248 köyde 6194 çiftçiyle eğitim çalışması yapılmıştır. 2011 yılı eğitim çalışmalarımız tüm ilçelerimizde devam etmektedir.
Bu yüzden zehirli yem uygulamasında da sadece beslenmek için kullanılan galeri ağızlarının iç kısmına ve teknik uygulama kitaplarında belirtildiği gibi sadece 5’er tane zehirli buğday konulmalıdır. Yuva ağzının içine değil de çevresine konulacak zehirli buğdaylar kuşlar tarafından da alınabileceği için ekosisteme faydalı ve hedef olmayan canlıların da zehirlenmesine neden olacak, ayrıca gereğinden fazla zehir ve buğday kullanıldığı için de uygulama maliyetini artıracaktır Eğitim çalışmalarında öncelikle kültürel mücadele ve yaban hayatının korunması üzerinde çiftçilerimize bil-
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
115
DESTEKLEMELER
Tarım Bakanlığından çiftçilere
desteklemeler
Alan bazlı destekler
TL / da
Toprak Analizi Desteği
2.5
Organik Tarım
25
İyi Tarım ( Meyve - Sebze )
20
Örtüaltı İyi Tarım
80
Mazot Desteği Süs Bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları
2.5
Hububat, Yem Bitkileri, Baklagiller, Yumru Bit. Sebze ve Meyve alanları
3.75
Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Endüstri Bitkileri Alanları
6
Kimyevi Gübre Desteği Süs Bitkileri, Özel Çayır, Mera ve Orman emvali alanları
3.5
Hububat, Yem Bitkileri, Baklagiller, Yumru Bit. Sebze ve Meyve alanları
4.75
Yağlı Tohumlu Bitkiler ve Endüstri Bitkileri Alanları
6
116
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Diğer tarımsal amaçlı destekler 1- Yurtiçi Sertifikalı Tohum Kullanımı ( TL / Da )
Buğday, yonca
6
Arpa, Tritikale, yulaf, çavdar
4.5
Çeltik, yer fıstığı
8
Nohut, kuru fasulye, mercimek
7
Susam, kolza ( kanola ) aspir
4
Patates
20
Korunfa, fiğ
3
2- Sertifikalı Fidan/Fide ve Standart Fidan Kullanımı Desteği ( TL / Da )
Standart-Sertifikalı(TL/Da)-(TL/Da)
Bodur ve Yarı Bodur Meyve Fidan Türleri ile Bahçe Tesisi
150 - 300
Bağ ve Diğer Meyve Fidanları İle Bahçe Tesisi
100 - 200
Narenciye Bahçelerinde Aşılama ile Çeşit Değiştirme
---
Zeytinde Yağlık Çeşitler ile Bahçe Tesisi
50 - 100
Sertifikalı Çilek Fidesi Desteği
---
Virüsten Ari Fidanlara (+) İlave Olarak
50 - 100
250
200
3- Yurtiçi Sertifikalı Tohum Üretim Desteği ( TL / Kg )
Buğday
0.10
Arpa, Tritikale, yulaf, çavdar, patates
0.08
Çeltik
0.25
Nohut, kuru fasulye, mercimek, aspir, korunga, fiğ
0.50
Soya
0.35
Kanola
1.20
Susam
0.60
Yonca
1.50
Yer Fıstığı
0.80
4- Çiftlik Muhasebe Veri Aği ( İşletme başına )
300
5- Tarımsal Yayım ve Danışmanlık ( işletme başına ) 500 6- Biyolojik Mücadele Desteği
Feramon + Tuzak Kullanalara
30
Tül Kullananlara
70
Faydalı Böcek Salımı Yapanlara
100
Tül ve Feramon + Tuzak Kullananlara
100
Feramon + Tuzak ve Faydalı Böcek salımı yapanlar
130
Tül ve Faydalı Böcek salımı Yapanlar
170
Tül + Feramon Tuzağı ve Faydalı Böcek Salımı Yapanlara
200
Açık alanda Domates Güvesine Karşı feromon kullananlara
20
Turunçgil Üretiminde Faydalı Böcek Kullananlar
20
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
117
Hayvancılık destekleri 1- Yem Bitkileri ( Dekar )
Yonca ( Sulu )
130 TL/Da
Yonca ( Kuru )
70 TL/Da
Korunga
90 TL/Da
Tek Yıllıklar
30 TL/Da
Silajlık Tek Yıllıklar
45 TL/Da
Silajlık Mısır ( Sulu )
55 TL/Da
Silajlık Mısır ( Kuru )
30 TL/Da
Yapay Çayır - Mera
75 TL/Da
2- Arıcılık
Arı
7 TL/kovan
Bambus Arısı
60 TL/koloni
3- Su Ürünleri (Kg)
Alabalık
0,65 TL/kg
Çipura - Levrek
0,85 TL/kg
Yeni Türler
1 TL/kg
Midye
0,20 TL/kg
Yavru
0,06 TL/adet
4- Süt Primi
Sığır - Manda Sütü
0,06 TL/lt
Koyun - Keçi Sütü
0,15 TL/lt
5- Hayvan Başı Ödeme
Anaç Sığır
225 TL/baş
Anaç Manda
300 TL/baş
Sığır Soykütüğü İlave
50 TL/baş
Koyun-Keçi
15 TL/baş
Hastalıktan Ari Sığır
300 TL/baş
Brucellosis S-19 ( Büyükbaş )
25 TL/baş
Brucellosis Rev-1 ( Küçükbaş )
4 TL/baş
6- Tiftik Üretimi Desteği (kg)
Oğlak Tiftiği
15 TL/kg
Ana Mal ( ince, iyi )
14 TL/kg
Tali
10 TL/kg
7- İpek Böceği Desteği
Tohum
30 TL/kutu
1.Sınıf Koza, damızlık koza, diğer
20 TL/kg
8- Buzağı Desteklemesi
Suni tohumlamadan doğan buzağı
75 TL/baş
Suni tohumlamadan doğan çevirme melezi
150 TL/baş
9- Aşı Desteği
Büyükbaş Şap Aşısı
0,75 TL/baş
Küçükbaş Şap Aşısı
0,50 TL/baş
Büyükbaş Brucellosis
1,50 TL/baş
Küçükbaş Brucellosis
0,50 TL/baş
10- Hayvan Gen Kaynaklarını Koruma
Büyükbaş Koruma
400 TL/baş
Küçükbaş Koruma
70 TL/baş
Arı
20TL/kovan
Elit Sürü
Anaç
30 TL/baş
Yavru
40 TL/baş
Anaç
30 TL/baş
Yavru
20 TL/baş
Taban Sürü
Halk elinde manda ıslahı
500 TL/baş
11- Projeli Damızlık Koyun - Keçi
40 TL/baş
12- Besilik Erkek Sığır
300 TL/baş
13- Organik Tarım
Anaç Sığır
112,5 TL/baş
Koyun - Keçi
7,5 TL/baş
Arı
3,5 TL/kovan
Alabalık
0,325 TL/kg
Çipura - Levrek
0,425 TL/kg
118
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
Havza bazlı fark ödemesi
Sıra No Desteğe Konu Ürünler Birime Destek(Kr/Kg) 1-
Yağlık Ayçiçeği
23
2-
Soya Fasulyesi
Sertifikalı
50
Sertifikasız
40
3-
Kanola
40
4-
Dane Mısır
4
5-
Aspir
40
6-
Zeytinyağı
50
7-
Buğday
5
8-
Arpa, Çavdar, Yulaf, Tritikale
4
9-
Çeltik
10
10-
Kuru Fasulye, Nohut, Mercimek
10
11-
Kütlü Pamuk (En fazla ödenecek destekleme miktarı)
42
İlimiz Manisa İç Ege, Gediz ve Kazdağları Havzalarında Yer Almaktadır. Faiz indirimli kredi uygulamaları Kredi Konuları
İndirim Oranı ( % )
Kredi Üst Limiti ( TL )
Hayvansal üretim
1-
Damızlık sığır yetiştiriciliği (etçi - süt)
100
7,500,000
2-
Damızlık düve yetiştiriciliği
100
7,500,000
3-
Büyükbaş / Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği
100
3,000,000
4-
Büyükbaş hayvan besiciliği
100
3,000,000
5-
Küçükbaş hayvan besiciliği
100
1,500,000
Tarımsal sulama
6-
Tarımsal sulama
Diğer üretim konuları
7-
Kontrollü örtüaltı tarımı
50
7,500,000
8-
İyi tarım uygulamaları
50
3,000,000
9-
Organik tarım Su ürünleri
50
3,000,000
10-
Sertifikalı tohum, fide, fidan yurt içi üretimi/kullanımı
50
1,500,000
11-
Standart fidan yurt içi üretimi/kullanımı
50
1,500,000
12-
Kanatlı sektörü
50
1,500,000
13-
Arıcılık
50
1,500,000
14-
Tarımsal mekanizasyon
50
500,000
15-
Diğer üretim konulan
50
500,000
100
1,500,000
Manisa Tarım ve Gıda
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
119
REHBER
ACAR
R
TA R I M Zirai İlaç Tohum Gübre
ACAR TARIM İsmail Acar Hashoca Mh. 132 Sk. No: 17/A Akhisar / Manisa Tel: 0 236 413 98 25 GSM: 0 533 611 95 73
MANİSA VETERİNER HEKİMLER ODASI 2. Anafartalar Mahallesi 1513 Sokak No:14/1 (Manisa Tarım İl Müdürlüğü Yanı) / Manisa Tel-Faks: 0 236 231 05 60 bilgi@manisa-vho.org manisavho@hotmail.com
BAK-BAK LTD. ŞTİ. Gölmarmara yolu üzeri Karaosmanoğlu Sanayi Sitesi No: 175 Akhisar Tel-Faks: 0 236 413 17 64 GSM: 0 533 664 29 51 www.baksangidamakina.com serkan@baksangidamakina.com
AKHİSAR TİCARET BORSASI Hürriyet Mh. 450 Sk. No: 103 Akhisar / Manisa Tel: 0 236 414 18 32 Faks: 0 236 412 55 42 www.akhisartb.org.tr akhisartb@tobb.org.tr
GRAPPA GIDA SANAYİ Salihli - Ankara Asfaltı 7. km Tel: 0 236 716 30 00 Faks: 0 236 716 37 65 www.grappafoods.com info@grappafoods.com
MANİSA TARIM VE GIDA DERGİSİ’NE SİZ DE ABONE OLUN !
Manisa Valiliği Tarım İl Müdürlüğü tarafından 3 ayda bir yayınlanan Manisa Tarım ve Gıda Dergisi’nin abonelik ayrıcalığını siz de yaşayın.
1 YILLIK ABONELİK 50 TL
ADIMA FATURA EDİNİZ ŞİRKET ADINA FATURA EDİNİZ
Tarih:
/
/ 20..........
ABONELİK ADETİ .......................
ADI SOYADI
KURUMU
GÖREVİ
ADRESİ
ÜLKE
ŞEHİR
POSTA KODU
TELEFON
VERGİ DAİRESİ
FAX
VERGİ NO
Yıllık ............abonelik bedeli olan ................................ TL yi Halk Bankası Alsancak Şb. Kod.731 10260253 nolu RK Renkli Kalem Medya Yapım Ltd. Şti. hesabına havale ettim. Not: Lütfen havale dekontunuzu, doldurduğunuz Abone Formu ile birlikte fax veya e-mail yoluyla gönderiniz. Abonelikle ilgili ayrıntılı bilgi için arayabilirsiniz. ABONE TELEFON
120
(0232) 463 75 40
Manisa Tarım ve Gıda
ABONE FAX
(0232) 421 92 24
Nisan - Mayıs - Haziran 2011
bilgi@renklikalem.com.tr