İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü Dergisi
Yıl : 1 Sayı : 3 Temmuz - Ağustos - Eylül 2011
Güzel şehir: Alaşehir
Manisa Sultani Üzüm
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
1
"Güvenle tüketin diye sizin için KONTROL ediyoruz" A G LO B LG A P t
Pest
isi
t le
BR
C-
C
um iy
FO
OD
20
K a dm
iva
Kurşun
Ni t r i
t
C 22000 FSS
IFS
r
O/ IS
ra Ni t
Arsenik
P
AS
2
Intertek Test Hizmetleri A.ª.
2
Merkez: Merkez Mah. Sanayi Cd. No.23 Altındağ Plaza • Yenibosna 34197 İST. / TURKEY Tel: +90 212 496 46 46 • Fax: +90 212 452 80 55 E-mail : intertekcg.turkiye@intertek.com • Web Site : www.intertek-cg-tur.com • www.intertek.com Alaºehir ªube: Kurtuluº Mah. Osman Akça Tüc. Sit. Alaºehir Ticaret Borsası Hizmet Binası No.2/2 • Alaºehir - MANİSA +90 236 654 15 08 • Fax:2011 +90 236 654 15 77 • E-mail : intertek.gida@intertek.com Manisa Tarım ve GıdaTel: Temmuz-Ağustos-Eylül
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
3
İl Gıda Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğü Dergisi
18 Bağcılıkta Yaz (Yeşil) Budamaları
34 Güzel Şehir: ALAŞEHİR
TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2011 Yıl:1 Sayı:3 İmtiyaz Sahibi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Manisa İl Müdürlüğü Adına; Ömer ÇELİK Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Yazı İşleri Müdürü Mehmet AYDIN Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şb. Müd. Yayın Koordinatörü Nedim ZURNACI Ziraat Mühendisi
Danışma Kurulu Prof. Dr. Ali ÜNAL Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ Prof. Dr. Rıza AVCIOĞLU Prof. Dr. Ferit TURHANLI Doç. Dr. Özlem TOKUŞOĞLU Yayın Kurulu Gürsel DOĞAN Şener UYSAL Mustafa ÇELİK Engin KURT Salim ARI Osman KALPAK Halil AYKIR Erkan MUTLU
Enformasyon Levent TEKDEMİR Yazışma Adresi II. Anafartalar Mh. 1513 Sk. No:16 MANİSA Tel: 0 236 231 46 05 Fax:0 236 231 46 42 www.manisatarim.gov.tr manisatarim@gmail.com
4
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
28 Çekirdeksiz üzüm kurutma tekniği
10
2001’den bu güne Manisa’da üzüm yetiştiriciliği
12
Kiraz yetiştiricilerinin sorunları
32
Üzümde yeni çeşitler
42
Çardak sisteminde sofralık üzüm yetiştiriciliği
44
Türkiye’de asma fidanı üretimi
50
Tütünkent, artık çilekkent oldu
54 Sofralık üzüm üretimine kapsamlı bakış
İÇİNDEKİLER
104 Salamura bağ yaprağı
Üzüm kanatlanacak
64
Ajans Başkanı Özer KESTANE Yayın Koordinatörü Sibel HEKİMOĞLU
72 Manisa’da su ürünleri üretimi
Haber Merkezi Ceyda ADAR Süleyman DUMAN Grafik Tasarım Yeşim AYAN Rahşan AKSOY Sırma AYDIN Reklam Direktörü Güliz İLGEN
62
Türkmen köyü tarımında değişim ve dönüşüm
78
Kış mevsiminde yaz lezzeti
88
Tariş ARGE’si ile Türk kuru üzümünde güvence
90
Üzümün yolculuğu
92
Üret, işle, depola, daha fazla kazan!
94
Beslenmede kuru üzüm ve pekmezin önemi
98
Yuntdağı Kırsal Turizm Potansiyeli
Reklam Koordinatörü Rasim MUTLU Müşteri Temsilcileri İrfan IŞIK Hakan KÜL Dilem ŞANLI Derya ÇOLAK Seçil SOLMAZ Finans Dila Emral AYDIN RK Renkli Kalem Medya Yapım Turizm Reklam Paz. Ltd. Şti. 1480 Sok. No: 7 Alsancak / İZMİR Tel: +90 232 463 75 40 Faks: +90 232 421 92 24 www.renklikalem.com.tr bilgi@renklikalem.com.tr
Yayın Türü: Yerel, Baskı Yeri: Lamineks Matbaacılık Dijital Baskı İşl. San. Tic. Ltd. Şti.
Baskı Tarihi:
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
5
Mehmet Mehdi EKER Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Mehmet Mehdi Eker’in bakanlığında üçüncü dönemi Mehmet Mehdi Eker, 61. Hükümette Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı oldu. Böylece Eker’in sektörle ilgili bakanlığında üçüncü dönemi de başlamış oldu. 1 Ocak 1956’da Diyarbakır Bismil’de doğan Mehmet Mehdi Eker, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesini bitirdi. Yüksek lisansını İngiltere’de University of Aberdeen’de tarım ekonomisi alanında, doktorasını Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünde tamamladı. Eker; Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürü ve Bakanlık Müşaviri görevlerinde bulundu.. 22. ve 23. Dönem Diyarbakır Milletvekili olan Mehmet Mehdi Eker, 59 ve 60. hükümetlerde de Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak görev aldı. 61. Hükümette ise Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak göreve gelen Eker, ülkemizde tarımda yaşanan olumlu değişim ve dönüşümlere, AB uyum süreci çalışmalarına, bakanlığın yeniden yapılanmasına öncülük etti. 6
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Yeni Bakanlık merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatından oluşuyor. Bakanlığın bünyesinde 14 hizmet birimi bulunuyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının hizmet birimler; Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, Hayvancılık Genel Müdürlüğü, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı, Hukuk Müşavirliği, Personel Genel Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği, Özel Kalem Müdürlüğü olarak belirlendi. İllerde de Gıda Tarım vei Hayvancılık İl ve İlçeMüdürlükleri olarak yapılanan taşra teşkilatında şube müdürlüklerinin isimleri; Gıda ve Yem Şube Müdürlüğü, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürlüğü, Tarımsal Altyapı ve Arazi Değerlendirme Şube Müdürlüğü, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü, İdari ve Mali İşler Şube Müdürlüğü olarak belirlendi.
Halil İbrahim DAŞÖZ Manisa Valisi
Manisa İlimize yeni atanan Sayın Valimiz Halil İbrahim Daşöz 1959 Osmaniye doğumlu olan Vali Halil İbrahim DAŞÖZ; ilk, orta ve lise öğrenimini Osmaniye’de tamamladı. 1980 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden, 1994 yılında ise Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Memuriyet hayatına 1981 yılında Kastamonu Kaymakam adayı olarak başladı. Sarıcakaya ve Halfeti Kaymakamlığı görevlerinde bulundu. Daha sonra İçişleri Bakanlığı merkez teşkilatında; Eğitim Daire Başkanlığında Şube Müdürü, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü Daire Başkanı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünde Genel Müdür Yardımcısı ve 17 Ekim 1997 - 18 Ekim 1999 tarihleri arasında Mahalli İdareler Genel Müdürü olarak görev yaptı.
Merkez teşkilatındaki görevleri süresince İçişleri Bakanlığınca yürütülen Kamu Yönetim Reformu ve Mahalli İdareler Reformu çalışmalarında yer aldı, ayrıca Avrupa Konseyi ve çeşitli uluslararası kuruluşların ilgili komite ve toplantılarına Bakanlık temsilcisi olarak katıldı. 1990-1991 yıllarında Amerika Birleşik Devletlerinde bulundu. 18 Ekim 1999 – 7 Şubat 2003 tarihleri arasında Isparta Valiliği, 15 Şubat 2003 - 31 Ocak 2004 tarihleri arasında Adıyaman Valiliği ve 21.01.2006 – 01.07.2009 tarihleri arasında Malatya Valiliği görevinde bulundu ve 11.06.2009-28.08.2011 Amasya Valiliği görevinde bulundu. Vali Halil İbrahim DAŞÖZ; evli ve 3 çocuk babası olup, İngilizce bilmektedir.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
7
Ömer ÇELİK Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü
Değerli okurlarımız; İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğümüz tarafından hazırlanan ve tarım sektöründe yaşanan tüm gelişmeleri ve bilgileri sizlerle paylaştığımız dergimizin 3. sayısını yayınlamış bulunmaktayız. Her sayısında farklı konu, tanıtım, bilgi ve söyleşilerle renklenen dergimiz, sektörün önde gelen isimlerinin danışmanlığında profesyonel bir yayın kadrosu ile hazırlanmaktadır. “Manisa tarım ve Gıda Dergisi” adı altında yayınlanan dergimiz, ilimizin tüm ilçe, kasaba ve köylerine, Sivil Toplum Kuruluşlarına, Bakanlığımıza ve Bakanlığımız üst düzey yöneticilerine, 80 ilin İl Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüklerine ve buradaki Sivil Toplum Kuruluşlarına ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Ayrıca dergimiz, Müdürlüğümüzün resmi internet sitesinde e-dergi halinde yayınlanmaktadır. Abonelik sistemi ile de geniş okuyucu kitlesine ulaşan dergimizin, Manisa tarımına ve tarımsal sanayinin gelişimine olumlu etkisi olacağına inanmaktayız. İlk sayısından itibaren üreticilerimizin ve okurlarımızın dergimize gösterdiği ilginin daha da arttığını görmek, bizleri sevindirmekte ve hizmet etme isteğimizi daha da pekiştirmektedir. Tarımsal hasat zamanının devam ettiği bu dönemde tüm üreticilerimize bol kazançlı günler diliyorum.
8
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
KISA HABERLER
Yuntdağı köylerinde silajlık mısırlar çiftçimizi memnun etti
İl Özel İdaresi kaynakları ile alınarak, Merkez İlçe Yuntdağı köylerinde 20 çiftçiye dağıtılan silajlık mısır tohumları, çok iyi gelişme gösterdi. Her çiftçiye 50 binlik 1 torba olarak dağıtılıp 120 dekar alanda ekimleri yaptırılan Bolson silajlık mısır çeşidi, hayvancılık yapan başta Siyekli, Karaahmetli ve Osmancalı köylerinde çiftçilerin silaj ihtiyacını karşılayacak.
Çiftçilerimizle beraber tarla ziyaretleri yapılmış olup, halihazır durumda oldukça yüksek silaj verimleri gerçekleşeceği görülmüştür. Çiftçilerimiz bu destekten dolayı başta Sayın Valimiz Celalettin Güvenç olmak üzere, İl Genel Meclisine ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer Çelik’e teşekkürlerini belirttiler.
Domates Güvesi Tuta Absoluta (Domates Güvesi) zararlısına karşı tarla ve seralardaki domates alanlarına asılan tuzaklar periyodik olarak kontrol ediliyor. İlçemizde açık alanlarda ve seralarda üretilen domates alanlarına domates güvesi zararlısının populasyonunu kontrol etmek amacıyla Akhisar İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce asılan tuzakların, yıl boyunca haftada bir kez , populasyonun yükseldiği dönemlerde ise
haftada iki kez kontrol edilerek mücadele için üreticilerin uyarıldığı bildirildi. Bu yıl tuzaklardaki kelebek sayılarına göre ilçemiz domates üreticilerinin Tuta Absoluta’ dan önemli bir zarar görmediği, ikinci ürün domateslerde de kontrollerin devam etmekte olduğu açıklandı. Geçen sene domateslerde ekonomik açıdan üreticiyi zarar ettiren domates güvesinin bu sene problem olmaması ise üreticiyi memnun ediyor.
Karpuz, kavun cenneti Gölmarmara Yaz mevsiminin tatlı, sulu ve serin meyvelerinden karpuz ve kavun yetiştiren Gölmarmaralı çiftçiler, hasat ettikleri karpuz ve kavunları ilçe haline traktör kasalarında getirerek, sıcak yaz günlerinde fazla beklemeden satmak için çırpınıyorlar. Gölmarmara’da 80 çiftçi tarafından 865 dekar arazide yetiştirilen karpuzun, bu sene dekara verimi 5 ile 8
ton arasında değişmektedir. Gölmarmara Hali’nde komisyoncular tarafından diğer illere Ağustos ayında toptan 30 krş./ kg satılmaktadır. Kavun ise, 113 çiftçi tarafından 1550 dekar arazide yetiştirilmektedir. Kavunun dekara verimi 3 ton civarında gerçekleşmiştir. Kilosu toptan 60 kuruştan satılmaktadır.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
9
BAĞCILIK
2001’den bu güne
Manisa’da üzüm yetiştiriciliği Manisa’nın yıllık tarımsal ürünler üretim değeri 4.7 milyar TL’dir ve bunun 1 milyar TL’si üzüm üretiminden sağlanmaktadır.
Şener Uysal Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Yardımcısı Ege bölgesinde yer alan Manisa, tarım ve tarımsal sanayisi ile adını duyurmuştur. İlin belli başlı bitkisel ürünleri, çekirdeksiz üzüm, zeytin, kiraz, tütün ve domatestir. Manisa’nın nüfusu 1.319.000 olup, nüfusun % 36’sı köylerde yaşamaktadır. Müdürlüğümüz Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlarına göre, il genelinde 71.580 üretici bitkisel üretim yapmaktadır. Üzüm üreticisi çiftçi sayısı 26.400 dür. Yıllar itibarıyla değişmekle beraber Manisa’nın yıllık tarımsal ürünler üretim değeri 4,7 milyar TL civarındadır ve bunun da yaklaşık 1 milyar TL’si üzüm üretiminden sağlanmaktadır. Çekirdeksiz kuru üzüm üretimi yıllık 200.000 tondan fazla olup, Türkiye üretiminin % 87’sini, sofralık çekirdeksiz üzüm üre-
timi 343.000 tonla % 15’ini, sofralık zeytin 164.000 tonla %35’ini, tütün üretimi 29.000 tonla % 53’ünü karşılar. 515.192 ha tarımsal arazi varlığının 283.925 ha’lık kısmı tarla, 34.497 ha sebze, 20.285 ha meyve, 71.589 ha bağ ve 87.416 ha ise zeytin üretiminde kullanılmaktadır. Bağ alanlarının toplamı 71.589 ha olup, bunun 1.014 ha’lık bölümü şaraplık üretimde değerlendirilmektedir. Manisa’da sofralık ve kurutmalık üzüm üretim alanı 2001 yılında 66.470 hektar iken, % 6 artış göstererek 2010 yılında 70.575 hektara ulaşmıştır. Buna karşın üretim 2001 yılına göre, 2010 yılında Şener Uysal
Manisa İli Tarımsal Arazi Kullanımı
Hektar
%
Tarla
283.925,0
55,11
Sebze
34.497,1
6,70
Meyve (Bağ ve zeytin dahil değil)
20.285,8
3,94
Bağ Alanı
71.589,5
13,90
Zeytin
87.416,2
16,97
4.439,6
0,86
Nadas
13.039,6
2,52
Toplam
515.192,8
100
Kullanılmayan tarım arazisi
10
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
980.376 tondan % 35 oranında artmış ve 1.312.950 tona ulaşmıştır. Kurutmalık üzüm üretimindeki artış oranı % 22, sofralık üzümdeki artış oranı ise % 83 olarak gerçekleşmiştir. Kurutmalık üzüm üretiminden sofralık üzüm üretimine geçiş de söz konusudur.
Müdürlüğümüz bünyesinde bulunan Tarımsal Analiz Laboratuarımızda 2010 yılında 6.406 adet toprak, 302 adet su, 142 adet yaprak ve 935 adet gıda denetimi yapılmıştır. Son 8 yılda tarımsal analiz laboratuarımızda 43.378 adet toprak, 2.207 adet yaprak, 2.272 adet su ve 934 adet gıda analizi gerçekleştirilmiştir.
Üzüm üretiminde görülen bu artışı ihracatta da görmek mümkündür. 2004 yılında 161.758 ton olan kuru üzüm ihracatı % 6 artışla 172.469 tona, 99.038 ton olan sofralık üzüm ihracatı % 76 artışla 174.944 tona ulaşmıştır. Tarımsal ürün ihracatımızın yaklaşık olarak %30’unu çekirdeksiz kuru üzüm, %30’unu sebze meyve, % 26’sını sofralık üzüm, % 4’ünü kanatlı et ve ürünleri, %10’unu ise diğer tarımsal ürünler (bitkisel yağ, alkollü-alkolsüz içecek, unlu mamuller, yumurta vb) oluşturmaktadır.
Eğitim toplantıları
İlimizin toplam tarımsal üretim değeri 4.713.677.000 TL olup bunun 2.889.990.000 TL’si bitkisel üretim değeri, 1.823.687.000 TL si hayvansal üretim değeridir. Kurutmalık üzüm üretim değeri 698.196.000 TL ile toplam tarımsal üretim değerinin % 15 ini, sofralık üzüm ise 290.860.650 TL üretim değeri ile toplam üretim değerinin % 6’sını karşılamaktadır. Diğer bir deyişle sofralık ve kurutmalık üzüm üretimi, toplam tarımsal üretim değerinin % 21’ini oluşturmaktadır.
Müdürlüğümüzün Üzümle İlgili Çalışmaları
Sağlıklı, güvenilir ve izlenebilir bir tarımsal üretim yaparak çevre ve insan sağlığının korunması, yurtiçi tüketim ve ihracat için sebze ve meyvelerde zirai ilaç kalıntısı sorununun yaşanmaması için İhracatçı Birlikleri, üniversiteler işbirliği ile Entegre Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) Projesi uygulamaya konmuştur. İlimizde üzümde EKÜY projesi uygulaması, 2 yıldır başarıyla uygulanmaktadır. Üzüm yetiştiriciliğinde teknik gerekleri yerine getiren, üretici kayıt defteri tutan, üretimde kullandığı üretim girdilerini kayıt edip belgeleyen,
izlenebilirliği sağlayan çiftçilerimizin üzümlerinden hasada yakın numune alınmaktadır. Laboratuarlarda üzüm numuneleri analiz edilmekte ve sonuçları tüketime uygun ise kendilerine EKÜY sertifikası verilmektedir. Pazarlamada öncelik sağlayacak izlenebilirliğin göstergesi EKÜY sertifikası ile aynı zamanda sürdürülebilir bir tarımsal üretim amaçlanmaktadır. Öte yandan bitkisel üretimde aşırı gübre, ilaç ve bitki gelişimi düzenleyici materyallerin kontrolsüz satış ve kullanımın önüne geçilmesi için bitki koruma ürünlerinin reçeteli olarak satışına geçilmiş ve reçete yazmaya yetkili kişiler gerekli sınavlar sonucunda tespit edilmiştir. Ayrıca teknik danışman çalıştıran üreticilerimize, işletme başına 500 TL ‘’Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Desteklemesi’’ yapılmaktadır. Standart-Sertifikalı fidanlarla bağ tesis eden üreticilerimize dekar başına 100TL200 TL destekleme ödemesi verilmektedir. Üreticilerimizden iyi tarım uygulamaları yapanlar, dekar başına 20 TL, organik üretim yapanlar dekar başına 25 TL, toprak analizi yaptıran üreticilerimiz ise dekar başına 2,5 TL destekleme ödemesi almaktadır. Yapılan desteklemeler ve eğitim çalışmaları ile toprak tahlili özendirilmekte ve kimyasal gübre ve diğer materyallerin kullanımının büyük ölçüde tahlil sonuçlarına göre yapılması sağlanmaktadır.
Üzümde yetiştirme teknikleri ve zirai mücadele yöntemleri konusuna önem verilmektedir. Bu kapsamda ilimizin köy ve beldelerinde çiftçi eğitim toplantıları düzenlenmiştir. Ayrıca televizyon ve radyo programları ile eğitim çalışmaları desteklenmiştir. Son 8 yılda çeşitli tarımsal konularda 5 gün ve daha uzun süreli süren 344 adet çiftçi kurslarına, 13.150 çiftçimiz katılmış, sertifika almaya hak kazanmıştır. Ayrıca 1 gün süreli düzenlenen çeşitli tarımsal konulardaki çiftçi toplantılarında 160.600 çiftçimiz eğitim görmüştür. İlimizde 10 adet Elektronik Tahmin ve Erken Uyarı istasyonu bulunmaktadır. İstasyonlardan alınan veriler arazi çalışmaları ile birlikte değerlendirilmekte, gerekli uyarı ve bilgilendirmeler çok hızlı bir şekilde çiftçimize ulaştırılmaktadır. Bu amaçla da Müdürlüğümüz bünyesinde cep telefonlarına kısa mesaj uyarı sistemi 2005 yılında kurulmuştur. Sisteme kayıtlı üzüm, zeytin, kiraz üreticisi 32.000 den fazla çiftçimizin cep telefonlarına yetiştirme teknikleri, ilaçlama zamanı, destekleme bilgileri ve diğer tarımsal uyarılar kısa mesaj-sms yolu ile gönderilmektedir. İlimiz üzüm yetiştiriciliğinde görülen bu olumlu değişimler, birçok çalışmanın eseridir. Başta çiftçimizin yeniliğe açık olması ve çalışkanlığı, yürütülen tarımsal proje ve programlara olan talebi, verimlilikte önemli rol oynamıştır. Ayrıca yürütülen projelerde özveri ile çalışan tüm teknik personelin, üzüm işletmecilerinin, üzüm ihracatçılarının, oda ve birliklerin katkı ve destekleri de büyüktür. Üzüm yetiştiriciliğinde bilgisini, çalışmasını ortaya koyan her kesimden herkese teşekkür ediyor, bol kazançlı bereketli bir üzüm sezonu diliyorum.
Manisa’da Yıllara Göre Sofralık ve Kurutmalık Üzüm Alanları, Üretim ve Verimleri YILLAR
Sofralık Üzüm Kurutmalık Üzüm
Toplam
Alan(ha)
Üretim (ton)
Verim (kg/ha)
Alan (ha)
Üretim (ton)
Verim (kg/ha)
ÜretimAlanı (Ha)
2001
13.294
186.770
14.749
53.176
793.606
14.749
66.470
2002
12.673
196.360
15.494
50.695
785.441
15.493
63.368
2003
14.487
169.416
11.694
50.606
818.388
16.171
65.093
2004
14.055
240.334
17.099
49.697
714.173
14.370
63.752
2005
14.512
231.080
15.923
49.517
896.813
18.111
64.029
2006
16.933
355.352
20.985
49.591
968.549
19.530
66.524
2007
15.841
275.452
17.388
49.528
799.121
16.134
65.369
2008
16.978
373.110
21.976
49.988
1.066.120
21.327
66.966
2009
16.974
365.548
21.535
50.134
1.052.153
20.986
67.108
2010
17.675
343.233
19.419
52.900
969.717
18.331
70.575 Kaynak: Tarım İl Müdürlüğü verileri
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
11
HABER
Kiraz yetiştiricilerinin
sorunları
Yeni kurulan Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği, çalışma rotasını belirledi
Manisa Tarım İl Müdürü Ömer Çelik’in katılımıyla İl Tarım Müdürlüğünde gerçekleştirilen toplantıda, yeni kurulan ‘Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği’nin çalışma prensipleri doğrultusunda, birliğin ihtiyaçları, yapılanması ve etkin çalışmasına yönelik görüş ve fikir alışverişi yapıldı. Toplantıya, İl Müdürü Ömer Çelik, Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Kabasakal, Karaoğlanlı Belediye Başkanı Ali Nalbant, Sancaklı Bozköy Belediye Başkanı Alim Halavurt, Sancaklı İğdecik Belediye Başkan Vekili Ömer Akkaş katıldı. Toplantıda, Sancaklı İğdecik Atatürk Mahalle Muhtarı Arif Kurtoğlu, Sancaklı Bozköy Atatürk Mahallesi Muhtarı Kadir Dalgın, Sancaklı Bozköy Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Nurittin Azılı, Sancaklı Kayadibi Muhtarı Abdullah Kırıcı ile Tarım İl Müdürlüğü Çiftçi Eğitim ve Yayım Şubesinden Şube Müdür Vekili Mehmet Batman, Ziraat mühendisleri Servet Ada, Osman Sarı ve Sancaklı Bozköy Tarım Merkezinde görevli Ziraat Mühendisi Çınar Aydoğan da hazır bulundu.
Kiraz üretiminde birliğin rolü, üstleneceği görevlerin yanı sıra, bölgedeki kiraz yetiştiricilerinin birliğe üye olarak gerekli desteği vermeleri konusunda görüş birliğine varıldığını ifade eden Çelik, şunları kaydetti: ‘’Kiraz üretimiyle ilgili, üretim kapasitesi, üretici sayısı, üretim alanı, toplam talep ve alıcı sayısı konuları masaya yatırıldı. Birliğin şu an en büyük ihtiyacı olan alım yeri, depo, tır garajı ve sosyal tesisler konusunda ihtiyaç duyulan alanın belir-
Tarım İl Müdürü Çelik, daha sonra yaptığı açıklamada, ‘’İlimizde 2011 yılında yeni kurulan Manisa Merkez Kiraz Üreticileri Birliği ile birlikte kiraz yetiştiricilerimizin bugüne kadar karşılaştıkları sorunlar zamanla çözüme ulaşacaktır. Öncelikle birliğimizin yeni kurulduğu, yapılanma sürecinde eksiklerinin tespit edilerek giderilmesi ve bir çalışma rotası belirlemesi gerektiğinden hareketle bu toplantıyı müdürlüğümüzde düzenledik’’ dedi. 12
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
lenmesine yönelik konular tartışıldı ve görüşüldü. Bu bağlamda birliğin çalışma rotası belirlenmiş oldu. İlimiz kiraz üreticileri için çok önemli olan böyle bir birliğin kurulmuş olması gerçekten Manisamız ve kiraz üretimimiz için bir kazançtır. Birliğimizin çalışmalarında biz Tarım İl Müdürlüğü olarak her zaman gerekli desteği vereceğiz ve bu konuda çiftçi eğitim toplantıları düzenleyeceğiz. Kiraz üreticilerine de bu konuda daha duyarlı olmalarını ve birliklerine sahip çıkarak gerekli desteği vermelerini bekliyoruz’’ dedi.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
13
HABER
Salihli’de toplu açılış töreni Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Gökeyüp beldesinde, Sağlık Evi ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin açılışları gerçekleştirildi.
Manisa’nın Salihli ilçesine bağlı Gökeyüp beldesinde, Sağlık Evi ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin törenle açılışları yapıldı. Manisa Valisi Celalettin Güvenç, burada yaptığı konuşmada, bölgede yeni alternatif ürün olan çilek üretimi ile ekonomiye büyük katkı sağlandığını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Batının doğusu dediğimiz bu bölgenin başlıca geçim kaynağı tütün ve güveçtir. Şimdi bu ürünlere alternatif olarak çilek eklendi. Önümüzdeki yıl ceviz, badem ve zeytin yetiştirilmesi için gerekli destekler sağlanacaktır. Bölgede Kırsal Kalkınma hamlesi devam ederken, bu bölgemizde gerçekleştirilen yol, su, kanalizasyon ve taş döşemenin ardından şimdi evlerimize güneş enerjisini getireceğiz. Bu projeyi de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının katkılarıyla hayata geçireceğiz.’’
14
Manisa Tarım ve Gıda
İlçe Kaymakamı Mesut Yıldırım ise, Gökeyüp beldesinin tütün ve güveç ile anılırken, şimdi çilek ile ismini duyurmaya başladığını, bölgede bin dönüm alan üzerinde çilek ekimi yapıldığını söyledi. Çilek ekimi yapan 19 üreticiye 43 bin lira destek verildiğini vurgulayan Yıldırım, “Bunun yanı sıra hayvancılığa önem verilen bu bölgemizde hayvan yetiştiricilerine Kırsal Kalkınma Kooperatifi aracılığı ile 61x2 projesi ile 122 baş düve verdik. Süt sığırcılığı kapsamında verilen düvelerin toplam bedeli 746 bin liradır. 61 adet ahır yapıldı ve bunlarla birlikte toplam bedel 1 milyon 208 bin liradır. Kooperatifimiz ile birlikte hizmete açacağımız sağlık evi ve lojmanı 137 metrekare alan üzerine yapılmış olup, toplam bedeli 90 bin liradır. Sağlık Ocağında bir hemşire bir ebe görev yaparken, haftanın 2 günü de doktor bulunacaktır. Ayrıca acil vakalar için de bir ambulansta tahsis edildi” diye konuştu.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber ise dün hayal denilen projelerin bugün hayata geçirilmesine başlandığını belirterek, ‘’Doktor yetersizliğine rağmen Gökeyüp halkına şu müjdeyi verebilirim. Talepleriniz doğrultusunda istediğiniz doktoru atayacağız. Beldenizin ihtiyacınız olan araç ve gereçler belediyenin hizmetine verilerek, çalışmaya başladı” dedi. Gökeyüp beldesinde Sınırlı Sorumlu Gökeyüp Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ile Sağlık Evi ve lojmanının açılış törenine Manisa Valisi Celalettin Güvenç, İlçe Kaymakamı Mesut Yıldırım, AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, Eski Milletvekili İsmail Bilen, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Selami Katran, İl Sağlık Müdürü Dr. Ziya Tan, İl Tarım Müdürü Ömer Çelik ile siyasi partilerin temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
15
HABER
Güvenli gıda tüketimi Manisa Tarım İl Müdürlüğü, tüketicinin sağlıklı ve güvenli gıda tüketebilmesi için denetimlerini hız kesmeden sürdürüyor.
Sağlıklı ve güvenilir gıda tüketiminin, sağlıklı beslenme ve insan sağlığındaki önemi her geçen gün biraz daha iyi anlaşılmaktadır. Artık insanımız gıda ile ilgili alışverişlerinde, satın alacağı ürünlerin sağlıklı ve güvenilir olmasını arzu etmektedir. Manisa Tarım İl Müdürlüğü, il ve ilçelerde yürüttüğü gıda kontrol ve denetim çalışmalarıyla Manisalıların sağlıklı ve güvenilir gıda tüketebilmeleri için çalışmalarını özellikle 2010-2011 yıllarında artırarak devam ettirmektedir. Tarım İl Müdürü Ömer Çelik, konuya ilişkin açıklamasında, 5996 Sayılı Kanun ile tüm gıda işletmelerinin denetim ve kontrolünün ülke genelinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yetkisinde bulunduğunu hatırlattı. Çelik, söz konusu kanunla gıda ve yem güvenilirliği şartları, sorumluluklar, gıda kodeksi, etiketleme ve izlenebilirlik, sunum ve reklam, tüketici haklarının korunması, hızlı uyarı sistemi, acil durumlar kriz yönetimi, risk analizi, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve ihtiyati tedbirler, hijyen esasları, iyi uygulama kılavuzları, işletmelerin kayıt ve onayı, sağlığın korunması, dış ticaret, piyasa gözetimi ve denetimi hususlarının belirlendiğini kaydetti. Manisa ve ilçe tarım müdürlüklerinde görevli 121 denetçiyle, gıda işletmelerine yönelik 2010 yılında 11665 denetimin gerçekleştiğini, bu rakamın 2011 yılının 4 ayında 3000’lere yaklaştığını ifade eden Çelik, şunları söyledi: ‘’Bu denetimlerde, üretim kaydı olmayan, asgari teknik hijyen şartlarını taşımayan ve analiz sonuçları uygun bulunmayan üretim yeri, satış ve toplu tüketim yerlerine, 5179 Sayılı Kanunun 29.madde ve 5996 Sayılı Kanunun 40 ve 41. maddeleri gereğince, 2010 yılında toplam 411,000 TL, 2011 yılında ise 4 aylık dönemde 499,000 TL. idari para cezası uygulanmıştır. Bölgemizde 10’a yakın gıda analiz laboratuarı bulunduğundan gıda analizlerinin yapılması ve 16
Manisa Tarım ve Gıda
Ömer Çelik
takibi noktasında hiçbir sıkıntımız yoktur. Dolayısıyla gıda denetim, analiz alma ve takibi çalışmalarımız hız kesmeden devam etmektedir. Gıda kontrol faaliyetleri, yapılan yıllık planlar çerçevesinde ilimiz ve ilçelerinde bulunan tüm üretim, satış ve toplu tüketim yerlerinde gerçekleştirilmekte, denetimlerde alınan numunelerin analiz sonuçlarına göre değerlendirilmesi yapılmaktadır. Zehirlenme gibi acil durumlarda en kısa sürede denetim yapılarak, numune alınıp sonucuna göre işleme gidilmekte, denetim ve analiz sonucu uygun olmayan işyerlerinin takibi yıl içinde sıklaştırılmaktadır.’’
Tüketicinin sorumlulukları
Sağlıklı ve güvenilir gıda tüketiminde tüketicilerin de sorumlulukları olduğunu vurgulayan Ömer Çelik, ‘’Tüketicinin öncelikle satın almak istediği gıda üründeki etiket bilgilerini kontrol etmesi
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
gereklidir. Ürün etiketinde başta son tüketim tarihi, firmanın adı ve adresi, ürün bilgileri, izlenebilirliği sağlamak adına parti numarası olması, muhafaza şartları ve kullanım bilgisinin bulunması gereklidir. Bunun yanında bakanlıkça verilmiş olan işletme kayıt numarasının olup olmadığının da kontrol edilmesi gerekir’’ dedi. Tüketicilerin, bu kontrolleri neticesinde uygun olmayan gıda ile karşılaştıklarında “ALO 174” Gıda Hattı’nı arayarak şikâyetlerini iletebileceklerini bildiren Çelik, ‘’Bizler, Manisa genelinde gelen şikâyetleri değerlendirmekte ve gerekli denetimleri yaparak ve numuneler alarak, gerekiyorsa cezai işlem yapmaktayız. İnsanımızın sağlıklı ve güvenilir gıda tüketebilmesi için bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da gıda konusundaki denetimlerimiz artarak devam edecektir” diye konuştu.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
17
BAĞCILIK
Bağcılıkta Yaz (Yeşil) Budamaları Verim devresindeki asmaların vegetasyon dönemi içinde yeni gelişen organlarında yapılan budamalar, yaz budamasıdır.
Dr. Selçuk Karabat, Akay Ünal, Dr. Fadime Ateş, M.Sacit İnan Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
18
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Uç Alma
Verim devresindeki asmaların vegetasyon dönemi içinde yeni gelişen vegetatif ve generatif organlarında yapılan budamaların ve budama benzeri ayıklamaların tümüne yaz budaması veya yeşil budama denir. Yaz budamaları, uygulama zamanına göre, kış budaması paralelinde veya karşı etki yapar. Örneğin erken ilkbahar döneminde yapılacak sürgün kısaltma ve çıkarmaların etkisi, kış budaması gibi olur. Sürgünlerin bir kısmının çıkarılması asmanın verim kapasitesini düşürür, ancak kalan sürgünlerin daha kuvvetli gelişmelerini sağlar. Yaz ortalarında aşırı yaprak veya sürgün çıkarılması ise kış budamasının tersine etki yapar. Bu durumda üretici organlar olan yaprakların çıkarılması, sürgün gelişmesi ve ürün olgunlaşmasını yavaşlatır. Yaz ortalarında depo karbonhidratlar da düşük seviyededir. Oysa ilkbaharda yüksek seviyede olduğundan gelişme bunlarla sürdürülebilir.
gün alanı azalacağından kırılmalar olmaz. Aynı zamanda sürgünün kalan kısmı daha kuvvetli ve dayanıklı olur. •Hastalıkların kontrolü için, çok sıkışık yaprak ve sürgün olması durumunda bunların seyreltilmesi yararlıdır. Bu yolla iç kısımlar daha iyi havalanacağı gibi ilaçların içeriye işlemesi özellikle külleme ve ölü kol hastalıklarının önlenmesinde bu işlemler daha çok önem kazanır. •Tane tutumunun az olduğu bağlarda veya çeşitlerde çiçeklenmeden hemen önce veya çiçeklenme sırasında sürgün uçlarının çıkarılması, tutumu artırır. Sürgün uçlarının (büyüme noktası) besin çekim gücü, salkımlardan fazladır. Üretilen karbonhidratlar önce sürgün uçlarına sonrada salkımlara gönderilir. Salkımların en çok beslenmeye ihtiyaç duyduğu çiçeklenme sırasında sürgün uçlarının çıkarılması, salkımların daha
iyi beslenmesini, dolayısı ile daha iyi tane tutmalarını sağlar. Öte yandan Çavuş, Tahannebi, Hönüsü ve Karagevrek gibi fizyolojik dişi çiçekli üzüm çeşitlerinde tane tutumunu artırmak için çiçeklenme döneminde salkım bölgesindeki yaprakların çıkarılması yararlı olur. Bu yolla tozlayıcı asmanın çiçek tozları, kolaylıkla tozlanacak asmanın çiçek tozlarına ulaşabilir. Özellikle Çavuş gibi büyük yapraklı çeşitlerde bu işlem daha önem kazanmaktadır.
Bağlarda uygulanan başlıca yaz budamaları şunlardır Filiz ve obur alma
Asmanın 2 ve daha fazla yaşlı kısımlarındaki uyur
Yaz budamasının amaçları
•Renklenme sorunu olan yöre ve çeşitlerde salkım bölgesindeki yapraklar çıkarılarak, daha iyi güneşlenme sağlanır. Bu yolla tanenin çeşide has rengi alması mümkün olur. •Güneş yanıklığına hassas çeşitlerde salkımın gölgelenerek, güneşten korunması, uç alma ile sağlanabilir. Uç alınan sürgünde koltuklar fazla sayıda ve kuvvetli olacağından salkımı gölgelerler. •Asmanın çok yıllık organları olan kök, gövde ve kolların kuvvetlendirilmesi, yeşil budamalarla sağlanabilir. Örneğin toprak altından çıkan anaç (veya kalem) sürgünlerinin dipten çıkarılması ve sürgün uçlarının koparılması, bu işlemi görür. Sürgün ucu gibi (karbonhidrat üretmeyen ancak hızla tüketen) organların çıkarılması, yaprakların ürettiği karbonhidratların depo organlarına gönderilmesini sağlar. Çünkü sürgün uçları karbonhidratların tüketim; gelişmesini tamamlamış yapraklar ise bunların yapım merkezleridir. •Rüzgâr etkisiyle sürgünlerin kırılması, bunların boylarının kısaltılması ile önlenebilir. Tepe alma denilen bu işlemle rüzgâra açık yaprak ve sür-
Obur Alma Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
19
Bilezik alma
Bilezik alma makası
Filiz alma
Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinde, çiçeklenmeden itibaren 2-3 hafta içerisinde, döllenmemiş veya gelişmemiş tanelerin dökümü tamamlandıktan sonraki dönemde yapılacak bilezik alma ile tane iriliği %30-100 arasında arttırılabilir. gözlerden oluşan sürgünlerin alınmasına Obur Alma, salkım bulunmayan sürgünlerin çıkarılmasına ise Filiz Alma denir. Bu sürgünlerin çıkarılmasındaki amaç, asmaya verilen şarjın düzenlenmesi, vegetatif organların biçimlenmesi ve asmanın fazla dallanmasını önlemektir. En uygun zaman somakların görülmeye başlandığı, sürgünlerin 10-15 santimetre boya ulaştığı dönemdir. Geç dönemde yapılan sürgün almalar ise asmada zayıflatıcı etki yapmaktadır.Filiz alma işlemi ile gelişmenin, omca üzerinde bırakılan sürgünler ve diğer organlar üzerinde yoğunlaşması sağlanır, omcanın daha iyi güneşlenmesi ve havalanması ile ürün kalitesi artırılır, gövde üzerinde arzu edilmeyen gelişmelerin önüne geçilir.
Uç alma
Uç alma, kuvvetli büyüyen verimli yazlık sürgünlerin uç kısımlarının değişik uzunluklarda çıkarılması işlemidir. Bu suretle sürgünlerin uzunlamasına büyümesi sınırlandırılarak salkımların daha iyi gelişmesi, tane tutumunun artması ve aynı zamanda diğer zayıf sürgünlerin kuvvetlenmesi sağlanır. Bu işlem, sürgünlerin 40-50 santimetre boylandıkları bir dönemde yapılırsa, şiddetli rüzgarların hakim olduğu yörelerde, sürgünlerin daha iyi odunlaşmasını sağlayacağından rüzgarların sebep olabileceği dal kırılmaları da önlenebilmektedir.
Tepe alma
Tepe alma, verimli yazlık sürgünlerin Haziran ve Temmuz aylarında uçtan itibaren 30-60 santimetrelik kısımlarının kesilerek veya koparılarak çıkarılması işlemidir. Tepe alma işleminin asıl amacı, hem sürgünlerin daha iyi odunlaşmalarının sağlanması, hem de yazlık sürgünler üzerinde koltuk sürgünü gelişmesinin teşvik edilmesidir. Böylece hem bu sürgünlerin rüzgârlara karşı direnci arttırılmış, hem de sıcak ekolojilerde koltuk sürgünlerinin gölgeleme etkisinden faydalanılmış olur.
Koltuk alma
Asmalarda, özellikle uç ve tepe alma yapıldıktan sonra yaprak koltuklarındaki aktif gözlerden yeni sürgünler oluşmaktadır. Koltuk ismi verilen bu 20
Manisa Tarım ve Gıda
Tepe Alma
sürgünler, kuvvetli gelişen omcalarda daha fazla oluşur ve hızla büyüyerek asmanın besinlerine ortak olurlar. Bunun sonucu olarak üzümlerde renk oluşumu ve olgunluk gecikir. Diğer yandan koltuk sürgünleri nemli ve serin yörelerde, güneşlenmeye ve havalanmaya engel olurlar. Bu nedenle söz konusu yörelerde özellikle kuvvetli gelişen çeşitlerde koltuk sürgünleri, mümkün olduğu kadar erken dönemde alınmalıdır.
Yaprak alma
Nemli ve serin bölgelerde, sık dikilmiş ve özellikle goble şeklinde terbiye edilmiş bağlarda yapraklar, üzüm salkımlarını gölgeleyerek yeterince güneş almalarını engellemekte, dolayısıyla renklenme ve olgunlaşma gecikmektedir. Ayrıca bu durumda havalanma da yetersiz olacağından, mantari hastalıkların (Külleme, Mildiyö, Kurşuni Küf vb.) yayılması kolaylaşmaktadır. İşte bu gibi olumsuz durumların ortaya çıkmaması için salkımları örten yaprakların ve havalanmayı önleyen diğer yaprakların koparılması gerekmek-
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
tedir. Ancak gerekli organik besin maddelerini fotosentez yolu ile oluşturan yapraklarda aşırı bir seyreltme yapılması, asmanın gelişmesine ve ürünün iyi bir şekilde olgunlaşmasına engel olur. Bu nedenle gereğinden fazla yaprak almadan sakınılmalıdır. Yapılan araştırmalarda, 1 gram meyveye 5-15 santimetrekarelik yaprak alanına ihtiyaç olduğu ve bu değerin % 25 düzeyindeki yaprak alma uygulamasına isabet ettiği tespit edilmiştir.
Bilezik alma
Bilezik alma, asmalarda çiçek silkmesini önlemek, tane tutumunu, tane ile salkım iriliğini artırmak ve erken olgunlaşmayı sağlamak amacıyla asmanın gövde, kol, iki veya bir yıllık dalları üzerinde 5 milimetre genişliğindeki kabuk tabakasının özel yapılmış çift ağızlı kesici makasla veya bıçaklarla çepeçevre çıkarılması işlemidir. Bilezik alma uygulaması ile yapraklarda sentezlenen organik besin maddelerinin, bilezik alınan yerin alt tarafına geçmesi engellenmiş olur. Böylece
bu besin maddeleri, bilezik alınan yerin üst tarafındaki organlarda birikir ve özellikle tanelerin daha iri, gösterişli ve kaliteli olması sağlanır. Bilezik alma, seyrek ve ufak taneli salkım oluşturan üzüm çeşitlerinde, özellikle çekirdeksiz çeşitlerde, çiçeklenme zamanında yapıldığında tane tutumunu ve iriliğini artırır ve olgunlaştırmayı erkene alır. Örnek olarak Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidinde, çiçeklenmeden itibaren 2-3 hafta içerisinde, döllenmemiş veya gelişmemiş tanelerin dökümü tamamlandıktan sonraki dönemde yapılacak bilezik alma ile tane iriliği %30-100 arasında artırılabilir.
Salkım seyreltme
Çiçek Salkımı Seyreltmesi: Asmalarda çiçek salkımları, yeni sürgünlerde yapraklarla beraber doğar ve 6-8 hafta içerisinde çiçeklenme meydana gelir. Çiçek salkımı seyreltmesi, çiçek salkımlarından bir kısmının doğuşlarından kısa bir süre sonra dipten koparılması şeklinde uygulanan bir seyreltme işlemidir. Asmada çok fazla sayıda çiçek salkımı meydana gelmişse, bunlardan zayıf olanları dipten çıkarılarak, her sürgünde bir salkım düşecek şekilde azaltılması gerekir. Çiçek salkımı seyreltmesi yapılan asmalarda bırakılan salkımlar daha iyi gelişir ve taneler salkımı daha iyi doldurabilir. Ancak çiçek salkımı seyreltme işleminde tozlanma-döllenme dönemindeki yağış durumlarında meydana gelecek olumsuzlukların dikkate alınması gerekir. Asmada Salkım Seyreltmesi: Omca üzerinde fazla görülen salkımların tane tutumundan hemen sonra aynen çiçek salkımı seyreltme işleminde olduğu gibi yapılan bu seyreltme en kolay uygulanan bir seyreltme işlemidir. Düzgün tane bağlamamış veya şekli bozuk salkımların çıkarılmasıyla her sürgünde bir salkım bırakılacak şekilde seyreltme yapılır. Bu suretle ürünle fazla yüklü olan omcalar üzerinde normal sayıda salkım bırakılarak, tanelerin daha kaliteli ve gösterişli olmaları, aynı zamanda erken olgunlaşmaları sağlanmış olur. Bu uygulama
Yaprak alma
Dip sürgünü temizleme
Koltuk alma
ile hasat sırasında salkımların zedelenmesi de önlenir.
mesi, uygun budama makaslarıyla yapılmalıdır. Elle seyreltme, salkım üzerinde kalacak tanelerin zedelenmesine yol açacağından bu tür seyreltmeden kaçınılmalıdır.
Tane seyreltme
Salkımların uç taraflarının veya kanatlarının, ya da fazla sık olan bölümlerinin kesilmesi suretiyle yapılan seyreltme işlemidir. Bu uygulama, tane tutumunun hemen ardından yapılmalıdır. Böylece salkımların hangi taraflarının seyreltileceği daha iyi görülebilir. Tane seyreltmesi, büyük ve sık salkım geliştiren çeşitlere, bilezik alma yapılan omcalardaki kuvvetli gelişen salkımlara uygulanır. Tanelerin irileşmesi için, özellikle çekirdeksiz çeşitlerin asmalarında yapılan Gibberellik asit (GA3) uygulamasından sonra çok iri ve sık salkımlar oluştuğundan bunlarda da tane seyreltmesi uygulanmalıdır. Bu seyreltmesi, salkımların fazla iri ve sık olmalarını önler, tanelerin daha iri gelişmelerine ve iyi renklenmelerine yardım eder. Tane seyrelt-
Dip sürgünleri temizleme
Aşılı asmalarda, toprak içindeki kök gövdesinden oluşan sürgünlerin diplerinden koparılarak alınması işlemidir. Bu işlem, özellikle kuvvetli gelişen anaçlar (Rupestrisdu Lot, 99R, Dogridge vb.) üzerine aşılı omcaların ilk gelişme yıllarında son derece önemlidir. Çünkü bu sürgünlerin gelişmesine izin verildiğinde, omcanın topraktan aldığı su ve mineral besin maddeleri öncelikli olarak bu sürgünler tarafından kullanılacağından verimli toprak üstü kısmı hızla zayıflar. Anaçta oluşan sürgünlerin diplerinden koparılması oldukça zor bir işlemdir. Bu yüzden bunların mümkün olduğu kadar körpe iken alınması gerekir. Aksi takdirde odunlaşacak olan bu sürgünlerin alınması çok güçleşecektir.
Salkım seyreltme
Manisa Tarım ve Gıda
Salkım ucu alma
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
21
BAĞCILIK
Amerikan Asma Fidanlığından, Bağcılık Araştırma Enstitüsüne Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, ülkeye giren filoksera zararlısının bağları yok etmesi sonucu bunların yeniden tesisi amacıyla Amerikan asma fidanı üreterek, çiftçilere dağıtmak üzere Amerikan Asma Fidanlığı adıyla 1930 yılında kuruldu. Müesseseye 1960 yılından itibaren Ege Bölgesinde bağcılıkla ilgili sorunların yaşanmaya başlanması üzerine asma fidanı üretimiyle beraber, sorunların çözümüne yönelik araştırma yapma görevi de verildi. En son 1979 yılında müessesenin ismi, Bağcılık Araştırma Enstitüsü olarak değiştirildi ve öncelikle Ege Tarım Bölgesi olmak üzere tüm Türkiye genelinde bağcılığın sorunlarını çözümlemeye yönelik araştırma çalışmalarını yürütmekle görevlendirildi. Enstitü idari yönden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına doğrudan bağlıdır ve Manisa ilinin kuzey-batısında Manisa-Menemen yolunun kenarında ve merkeze 3 kilometre mesafededir. Merkez işletme yanında Alaşehir-Yeşilyurt yöresinde 1985 yılından beri faaliyetine devam eden bağlı işletmesi de bulunmaktadır. Enstitüde halen biri merkez, diğeri Alaşehir İşletmesinde olmak üzere 2 adet idare binası, 1 teknik eleman binası, 3 cam sera, 3 soğuk hava depo tesisi, 5 laboratuar (Toprak, Bitki Besleme, Doku Kültürü, Teknoloji ve Bitki Koruma) ve 2 adet kontrollü odadan oluşan Aşı Kaynaştırma Ünitesi, 3 adet tül sera, 9 m2’ lik taban alanına sahip 1 adet modern termoterapi kabini, 3 adet kontrollü iklim odası bulunmakta, tesislerin toplam kapalı alanları yaklaşık 2000 m2’ ye ulaşmaktadır. Enstitünün organizasyon yapısı içinde 1 müdür, 1 müdür yardımcısı ve 5 bölüm başkanlığı yer almaktadır. Bölüm başkanlıkları Yetiştirme Tekniği, Asma Islahı ve Gen Kaynakları, Tarım Ekonomisi, Tarım Teknolojileri, Hastalık ve Zararlılar isimleri altındadır, ayrıca destek hizmetlerinden oluşan birimler de bulunmaktadır. İlgili bölümlerde 6 doktora seviyesinde, 8 yüksek lisans seviyesinde, 3 lisans seviyesinde olmak üzere 17 araştırmacı ve 9 destek personeli ile hizmet verilmekte olup, üretim ve diğer destek hizmetlerinde 34 daimi ve sayısı zaman zaman değişen geçici işçi çalışmaktadır. Son yıllarda bağcılığa olan ilginin artması, ülkemizdeki en önemli enstitülerden biri olan kurumun önemini daha da artırmıştır. Özellikle ülkemizin en önemli ihraç ürünlerin22
Manisa Tarım ve Gıda
Akay Ünal Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürü den biri olan çekirdeksiz kuru üzüm yetiştirilmesi ile ilgili yoğun araştırma yapan tek kuruluş olması, dış ülkelerin de ilgisini önemli ölçüde çekmektedir. Son yıllarda Ege Bölgesine uygun sofralık ve şaraplık üzüm çeşitlerinin belirlenmesi yanında melezlemeyle yeni çeşitlerin elde edilmesine yönelik çalışmalara hızla devam edilmekte ve bundan dolayı her yıl farklı ülkelerden araştırıcı ve üreticiler enstitüyü ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgiler almaktadır. Müdürlük halen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından görevlendirildiği ülkesel çapta yürütülen Bitkisel Araştırma, Gıda ve Yem Araştırma, Bitkisel Biyolojik Çeşitlilik ve Korunması ile Ekolojik Tarımı Yaygınlaştırma projelerinde yurt çapında fiilen çalışmalar yapmaktadır. Halen ülkesel projeler kapsamında bulunan 9 adet proje yürütülmekte olup, 3 adedi de sonuçlandırılarak yazım aşamasına gelmiş durumdadır.
TÜBİTAK destekli proje
Enstitü Döner Sermaye ve Genel Bütçe imkanları ile olmak üzere 4 adet, çiftçi şartlarında 4 adet, diğer kamu kuruluşlarıyla (Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü, Malatya Meyvecilik Araştırma Enstitüsü ve Menemen Toprak ve Su Kaynakları Arş. Enstitüsü) ortak olarak da 3 adet proje yürütülmektedir. Ayrıca 2008 yılı içerisinde TÜBİTAK destekli “Ülkemizde Yetiştiriciliği Yapılan Ekonomik Öneme Sahip Bazı Üzüm Çeşit ve Amerikan Asma Anaçları ile Klonlarının
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Virüsler ve Agrobacteriumvitis Yönünden Arındırılması, Tanımlanması ve Yeni Üzüm Çeşitlerinin Geliştirilmesi” projesi başlamıştır. Söz konusu projede yürütücü kuruluş olarak; Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü, Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi yer almaktadır. Enstitünün araştırma çalışmalarına başlamasından bugüne değin bağcılığın farklı konularında 104 adet proje sonuçlandırılarak, yayınlanmıştır. Bu projelerin sonuçlanmasından elde edilen bulgular kurumalık, sofralık ve şaraplık üzüm üretiminin değişik alanlarıyla üreticilerimizin, işleme ve pazarlama yönüyle de işletmecilerimizin faydalanmasını sağlamak üzere yazılı ve sözlü olarak sunulmaktadır. Bunların yanı sıra 16 adet çiftçi broşürü basılarak ilgililerin hizmetine aktarılmış, ayrıca 3 ayda bir olmak üzere yılda 4 sayı “Manisa Bağcılık Araştırma Enstitü Haber Bülteni” Dergisi yayınlanarak, yurdun dört bir köşesine dağıtılmaktadır. Enstitünün döner sermaye işletmesinde aşılı asma fidanı üretimi yapılmakta ve üreticilerimizin hizmetine sunulmaktadır. Bunun yanı sıra mevcut toprak laboratuarında gerçekleştirilen toprak analizleriyle bağlarda gübreleme ve anaç belirlemeye yönelik öneriler yapılmaktadır.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
23
İLÇE MÜDÜRLÜĞÜ
Alaşehir Tarım Müdürlüğü
faaliyetleri
Ege Bölgesi tarımsal üretim merkezleri arasında önemli yeri bulunan Alaşehir, birçok ürünün yetiştirilmesine elverişli iklim yapısına sahiptir.
Rıza Gülmez Alaşehir Tarım İlçe Müdürü Alaşehir ilçesi, Ege Bölgesi’ndeki tarımsal üretim merkezlerinin arasında önemli yer tutuyor. Çok zengin alüvyonlu topraklara sahip olan Alaşehir, aynı zamanda birçok ürünün yetiştirilmesine elverişli iklim yapısıyla da bilinmektedir. İlçe ekonomisi genelde bağcılık ağırlıklı tarıma dayanıyor. 39.000 hektarlık tarım arazisinin 19.096 hektarlık bölümünde bağcılık, 5.600 hektarda meyve-sebze üretimi, 14.000 hektarda ağırlığı hububat olmak üzere tarla tarımı yapılmaktadır. 6.000 hektar çayır ve mera alanı bulunmaktadır. Alaşehir ve Sarıgöl hudutlarındaki Avşar Barajı 6,3 km2. büyüklüğünde, 84 milyon m3.aktif hacimlidir. Baraj, Alaşehir Ovası’nın taşkınlardan korunması ve sulama amacıyla 1979 yılında işletmeye açılmıştır. Barajdan 6.930 hektarlık Alaşehir Ovası’nın arazisi sulanmaktadır. Sarıgöl arazisi ile beraber toplam 11.804 hektar tarım arazisi sulanmaktadır. Ayrıca DSİ tarafından yapılan 70, kooperatiflerce yapılan 18, halka ait takriben 2350 derin kuyu ile sulama yapılmaktadır. Üzümden sonra sırasıyla; son yıllarda tütün alanlarına alternatif ürün olarak zeytin, kiraz ve ceviz olarak meyve alanları artmıştır. Buğday, tütün, arpa, sebze ve meyve tarımı yer almaktadır.
24
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Hayvancılık uğraşısı ancak 5. sırada gelmektedir. İlçenin güney batısındaki dağlık ve engebelik alanda geçimlerini özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile sağlayan aileler vardır. Ova köylerinde yapılan sığır besiciliği ve kümes hayvanı yetiştiriciliği ilçe ekonomisine etki edecek kadar önemli değildir.
2009-2010 yılı Alaşehir Tarım Müdürlüğü Faaliyetleri
Alaşehir Tarım Müdürü Rıza Gülmez’in müdürSulanan
21265
Sulanmayan
15728
Orman
25298
Çayır mera
6000
Nadas
1800
Kullanılmayan
27609
Tarla alanı (ha)
136120
Meyve alanı (ha)
215003
Sebze alanı (ha)
15065
lüğünde 9 mühendis, 3 veteriner hekim, 4 tekniker ve 6 teknisyen istihdam edilirken, 2 veteriner sağlık teknisyeni, 3 memur, 1 işçi ile tarım danışmanı 10 mühendis yer alıyor.
2010 yılında ruhsat alan yetiştiriciler;
Hizmet binasının yanında Kavaklıdere ve Tepeköy Tarım Merkezlerine sahip müdürlüğe bağlı 10 merkez daha bulunuyor.
Dış Karantina Faaliyetleri: Dış karantina faaliyetlerinde ilçemizde ziraat mühendisi olarak görev yapan 6 teknik elemanda İnspektörlük yetkisi bulunmakta olup, bu kişilerce bu çalışmalar ve kontroller yürütülmektedir.
Tarım İl Müdürlüğünce Manisa Tarım İl Müdürlüğü Döner Sermaye Saymanlığına 655.297,20 TL kaynak aktarılmıştır. Detay bazında;Bitki Koruma Şubesi Haziran-2010 tarihi itibariyle 30 adet zirai alet ve makine bayisi olup 6 ay süreyle toplam 91adet mutad olarak kontrol edilmiştir. Haziran-2010 tarihi itibariyle 56 adet zirai ilaç bayisi olup, 6ay süreyle toplam168 adet denetim yapılmıştır. İç karantina Faaliyetleri: İç karantina faaliyetleri kapsamında bitkisel üretim materyalleri üretilen yerlerin nematod tahlilleri alınarak temiz çıkan üretim yerlerine Bitki Yetiştirme Ruhsatı verilmektedir. Bu bağlamda pazar yerlerinde fidan ve fidan kontrolleri devamlı olarak yapılmaktadır.
Meyve fidanı yetiştirme ruhsatı :8 Bağ fidanı yetiştirme ruhsatı:6 Fide yetiştirme ruhsatı:8
Destekleme Şubesi
10 Zirai Sulama Kooperatifi mevcut olup, bunlardan bir adet (Sobran köyü) sulama kooparatifi fesih kararı almıştır. Soğanlı ve Gireli köylerinde 2 adet sulama kooparatifi kurulmuş, toplam 11 adet zirai sulama kooparatifi vardır. Girelli köyünde bir adet Su Ürünleri Kooperatifi vardır. 3 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifinden Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi fesih kararı almıştır. İlçemiz merkez beldeleri ile olmak üzere 7 adet ÇMK bütçeleri, Murakabe Kurulundan geçirilmiştir. İlçemizde 2009 yılında toplam 8.684,675 kilogram kimyevi gübre kullanılmıştır
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
25
Sertifikasyon
173.513,10 TL
ÇKS-DGD
70.560 TL
Dezenfenksiyon
3.266 TL
Hizmet Bedeli
204.690,30 TL
Kontrol
177.417 TL
Analiz
5.627,30 TL
Amatör Balıkçı belgesi
800 TL
Amatör Sirkü Menşe Belgesi
300 TL
Diğer
896 TL
TOPLAM
Kontrol Şubesi
18 köyde 197 çiftçimize 11.600 adet zeytin, 12 köyde 123 çiftçiye 4000 adet badem ve 12 köyde 13 çiftçiye 1000 adet ceviz fidanları dağıtımı yapılmıştır.
2009 yılı içerisinde 58 adet amatör balıkçı belgesi, 42 adet sirküler verilmiştir. 2010 yılı 12 Temmuz itibariyle 15 adet amatör balıkçı belgesi, 15 adet sirküler verilmiştir. Muhtelif günlerde mutad gıda denetimleri, etiket bilgileri ve fiyat bilgileri kontrolleri yapılmıştır. Merkez köy ve kasabalarda 49 satış yeri, 30 adet üretim yeri denetlenmiştir. Uygun olmayan yerlerin, belirli süreler içerisinde tekrar kontrol edilmek suretiyle düzeltilmesi sağlanmıştır. 1 adet satış yerine kanun ve yönetmeliklere uygun olmadığından ceza kesilmiştir.
Hayvan Sağlığı Şubesi:
2009 yılı sığır sayısı 15000 adet, koyun sayısı 42500 adet, arı sayısı 4500 adettir.
Proje İstatistik Şubesi:
Toplam destek miktarı
2009 yılı Sertifikalı Fidan (Ceviz,Nar,Zeytin,Bağ)
İyi Tarım Uygulamaları
Çiftçi Sayısı
9
Desteğe tabi alan
689,67 da
Toplam Destek Miktarı
104,152TL
2008 yılı Yem Bitkisi (Silajlık mısır,Yonca,Fiğ)
Toplam destek miktarı
50 1146,90 da 90014,13 TL
2008 Sertifikalı Tohumluk
26
Manisa Tarım ve Gıda
Faaliyetler
Büyükbaş Şap Aşılaması 18852 Ad. Büyükbaş Kuduz aşılaması 7892 Ad. Şap-Koyun 14375 Ad. Küçükbaş Raw1 aşılaması 400 Ad. Kuduz 1600 Ad.aşılamaları yapılmıştır. 2009 yılında 4 adet yem bayisi açılmış, 42 adet yem bayisi denetlenmiş olup, ruhsatlandırma kapsamında 52 adet müracaat olmuş, hiç biri ruhsat alamamıştır.
2010 yılı 14 Temmuz itibariyle sığır sayısı 14000 adet, koyun sayısı 34750 adet, arı sayısı 4650 adettir. Faaliyetler
Büyükbaş Şap Aşılaması 9500 Ad. Büyükbaş S19 aşılaması 350 Ad. Şap-Koyun 4000 Ad. Küçükbaş Raw1 aşılaması 600 Ad Köpek kuduz aşısı 550 Ad. Küçükbaş veba aşısı 25380 Ad. 43 adet yem bayisi ve 4 adet akvaryum kuş satış yerleri kontrol edildi. 9 adet yeni rusat başvurusu yapıldı. Hala ruhsat alan yok. 6450 adet küçükbaş hayvana küpe takıldı.
Çiftçi Sayısı Desteğe tabi alan Toplam destekleme miktarı
Çiftçi Sayısı Toplam Alan Toplam Destekleme miktarı 2009 yılı ÇKS müracaat eden çitçi sayısı
Çiftçi Sayısı Desteğe tabi alan
655.297,20 TL
6,675 TL
36 7231,268 da. 108.469,04.-TL
Dane Mısır
Çiftçi Sayısı Desteğe tabi alan
1.960 TL
Menşe kayıt defteri
Zirai ilaç kalıntısı hakkında Işıklar ve Gümüşçay köylerinde toplantı yapılmış, 15 çiftçi katılmıştır. Beslenme, gıda muhafaza, temizlik, ev düzeni ve çevre düzeni ile ilgili Gireli, Uluderbent, Serinyayla köylerinde yapılan toplantıya 32 çiftçi ailesi katılmıştır.
Kadın çiftçiler yarışıyor yarışmasına katılan, Kemaliye kasabasından Aynur Demir ve Yeter Turan 3’üncü olmuşlardır
13.477,50 TL
Sun’i Tohumlama
Matarlı köyünde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan 1 adet sera projesi gerçekleştirilmiştir. Ege Bölgesi Yıldızını seçiyor yarışmasında Yeşilyurt beldemizden 1 çiftçi birinci olmuştur. İlçe merkezimizde genel budama kursu açılmış, 51 çiftçi katılmış, kursiyerlere kurs sonunda belgeleri verilmiştir. Ayrıca arıcılık kursu açılmış, 18 çiftçi katılmış ve kurs sonunda belgelerini almışlardır.
Arıcılık ve bakımı, beslenmesi konulu Kemaliye kasabasında 13 çiftçinin katılımıyla bir toplantı yapılmıştır.
2.530 TL
Küpe
Çiftçi Eğitim Yayım Şubesi
Toprak analizi için Hacıaliler, Uluderbent, Kavaklıdere beldelerinde yapılan toplantıya, 80 çiftçi katılmış, 3 çiftçinin toprak analizi yaptırılmıştır. Ev ekonomisi, beslenme, gıda muhafaza, temizlik ve sağım hijyeni konusunda Kavaklıdere, Delemenler, Kemaliye, Selce, Tepeköy’de toplantıya 75 çiftçi katılmış, Tepeköy ve Kavaklıdere de 2 çiftçide uygulama yapılmıştır.
260 TL
67 1.335 da.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
MGD kaydı yaptıran Ödenen Para
2 136,4 da 4156,8.-TL 7336 7336 kişi 1.826.670.45.-TL
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
27
BAĞCILIK
Çekirdeksiz üzüm kurutma tekniği Sultana tipi üzümler genelde bir bandırma eriyiğine bandırılarak, güneşte kurutulurlar.
Ali Güler Gıda Mühendisi Ülkemiz, dünyada kuru üzüm üretimi açısından yaklaşık olarak 300 bin ton ile ABD’den sonra ikinci sırada yer almaktadır. Bu üretimin tamamı bölgemizde gerçekleştirilmekte olup, üretimde yaygın olarak Sultani Çekirdeksiz çeşidi kullanılmaktadır. 28
Manisa Tarım ve Gıda
Kurutma, meyve ve sebzelerin bünyelerindeki fazla nemin uzaklaştırılması, buna bağlı olarak dayanım süresinin artırılması işlemi olarak tanımlanmaktadır. Üzümün kurutularak saklanması, yıllardan beri uygulanan en kolay ve en ekonomik muhafaza şeklidir.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Dünya pazarlarında en fazla işlem gören çekirdeksiz kuru üzümler, “Sultana” ve “Thompson” tipi kuru üzümlerdir. Sultana tipi üzümler genelde bir bandırma eriyiğine bandırılarak, güneşte kurutulurlar ve açık renge sahiptirler. Ülkemizde çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin tamamına ya-
kını bandırılarak kurutulmaktadır. Thompson tipi ise herhangi bir bandırma işlemi uygulanmaksızın üzümün hasat edildikten sonra doğal olarak kurumaya bırakılması sonucu elde edilir ve koyu renktedir. Çekirdeksiz üzüm kurutmada farklı sergi sistemleri kullanılabilmektedir. Bunlar yer sergiler ve yüksek sistem sergiler olarak bilinmektedir. Yer sergiler içerisinde; toprak, kanaviçe, kağıt ve beton sergiler yer almaktadır. Bölgemizde bu sergilerden en yaygın kullanılanlar, anız yerlerine ya da düzeltilmiş toprak zeminlere polietilen kanaviçe adı verilen materyallerin örtülmesi ile oluşturulan kanaviçe sergiler ile bağın bir köşesinde ya da yakın kısımlarında betondan oluşturulan ve aynı isimle bilinen beton sergilerdir. Yer sergilerde metrekareye 18-20 kilogram yaş üzüm serilebilmektedir. Kuruma süresi bandırılmış üzümlerde döneme bağlı olarak 6-8 gün arasındayken, bandırılmamış naturel kurutulan üzümlerde bu süre 3 haftayı bulabilmektedir. Yüksek sistem sergiler; tek sıralı tel sergiler, iki sıralı tel sergiler, çok sıralı tel sergiler, hamak sergiler ve raf sergiler şeklinde farklı tiplerde olabilmektedir. Her bir yüksek sistemin ayrı ayrı özellikleri olmakla birlikte yer sergilere göre daha kaliteli kuru üzüm üretimine olanak sağlarlar. Yüksek sistem sergilerde kuruma süresi sergi tipine bağlı olarak değişmekle birlikte 2 haftayı geçebilmektedir. Her bir sıra telin metresi üzerine 6-7 kilogram ve iki sıralı altı katlı bir sergi için hesaplama yapıldığında metrekareye 75 kilogram üzüm serilebilmektedir. Ülkemizde çekirdeksiz üzüm kurutmada bandırma çözeltisi olarak % 5 potasa (potasyum karbonat-K2CO3) ve %1 asidik zeytin yağı karışımından oluşan çözelti kullanılmaktadır. Çözeltinin hazırlanması amacıyla, 100 litre su için 5 kilogram potasa hesabıyla kullanılacak olan miktara göre potasa tartılıp, su içerisinde iyice karıştırılarak eritilir. Potasa tartımının tam olarak hatasız yapılıp yapılmadığı, potasa derecesi ile gerçekleştirilen okumada su seviyesinin derecede 5,0 rakamını göstermesi ile doğrulanır. Eğer 5.0 değerinden düşükse bir miktar potasa, yüksekse su ilave edilerek ayarlaması yapılır. Daha sonra ayrı bir kapta, 100 litre su için 1 kilogram yüksek asitli (en az 2-4) natürel zeytinyağı hesabıyla, kullanılacak olan miktara göre yağ tartılır ve elle iyice çırpılarak ağartılır. Kırma adı verilen, zeytinyağının ağartılmasından sonra potasalı sudan azar azar yağa ilave edilerek, çırpma işlemine devam edilir. Bu çözeltinin daha önce hazırlanmış olan potasalı su içerisine koyulup karıştırılması ile bandırma çözeltisi hazırlanmış olur.
Kurutmalık çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliğinde hasat
Kurutmalık amaçla çekirdeksiz üzüm yetiştiriciliğinde hasat, randımanın en yüksek olduğu %2223 kuru madde seviyesinde yapılmalıdır. Kuru maddenin bu seviyeye gelmesi, ekolojik şartlara göre her yıl değişik tarihlerde gerçekleşebileceğinden, ideal hasat olgunluğunun tespitinde
tarihi esas almak, kurutmada kayıplara neden olabilmektedir. Bu nedenle uygun aletlerle hasat olgunluğunun sağlıklı bir şekilde tespit edilerek, hasat zamanının belirlenmesine çalışılmalıdır. Refraktometre adı verilen alet ile üzüm şırasındaki suda eriyebilir % kuru madde kolaylıkla okunabilir.Refraktometre aletinin olmaması durumunda ise hemen tüm üreticilerde mevcut olan ve bandırma eriyiğinin hazırlanmasında potasa miktarının tespitinde kullanılan potasa derecesi (Bome Areometresi) ile kolaylıkla olgunluk tespiti yapılabilmektedir. Bunun için sabah saatlerinde bütün bağı temsil edecek sayıda sıraların her iki tarafındaki üzüm salkımlarından üstten 1, ortadan 2 ve alttan 1 olmak üzere yarım kilogram kadar tane
toplanarak, şırası çıkarılır.Tülbentten süzülerek posasından ayrılan şıra, cam bir mezür içerisine veya potasa derecesinin metal kabına doldurularak potasa derecesi ile okuma yapılır. Okunan potasa derecesindeki rakamın 1,9 ile çarpılarak % suda eriyebilir kuru madde miktarı belirlenmiş olur. Genel olarak üreticiler açısından en ideal hasat zamanının tespiti için şıradaki potasa derecesi okumalarında 11,5-12,0 rakamına erişilmesi gerekmektedir.
Mumsu pus tabakasının giderilmesi
Hasat edilerek bandırma sepetleri ile bandırma yerine getirilen üzümler, hazırlanmış olan bandırma eriyiğine bandırılır. Bandırma işlemindeki
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
29
Refraktometre
amaç, tane üzerindeki mumsu pus (wax) tabakasının giderilip, kurumanın daha hızlı olmasını sağlamaktır. Bandırma işleminde sepetler çözelti içerisine 10-12 defa batırılıp çıkarılarak yıkanırlar. Üzümler bir süre süzdürüldükten sonra sergi yerlerine götürülerek serilirler. Eğer yer sergi kullanılıyorsa metrekareye 15-20 kilogram olacak şekilde üzümler serilmelidir. Çok kalın ve sık serme yapılmamalıdır. Çok seyrek sermede ise sergi alanının verimli kullanılamama durumu ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda potasa çözeltisinin serilen üzümler üzerine direk püskürtülmesi ile bandırma yapılmaksızın kurutma uygulamaları, bölgemizde bazı üreticiler tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemde homojeniteyi sağlamakta ve kuru üzüm renk kalitesinde sorunlar olabilmektedir. Kuruma işlemi sonunda üzümler sergilerden kaldırılarak savrulur, sap ve çöplerinden ayıklanır. Daha sonra 50 kilogramlık çuvallarda veya 2025 kilogramlık plastik kasalarda temiz ve uygun şartlarda depolanır. Depolarda sıcaklık 5-10 °C ve nem % 65 civarlarında olmalıdır.
Çekirdeksiz üzümlerin kurutulmasında dikkat edilmesi gereken önemli konular şunlardır. • Kuruma randımanı açısından en ideal hasat zamanı olan % 22-23 kuru maddede üzüm hasadına başlanılması, • Bandırma eriyiğinin uygun yoğunlukta ve istenilen şekilde hazırlanması, • Bandırma işleminin amacına uygun bir şekilde bu işi bilenler tarafından yapılması ve bandırma çözeltisinin özelliğini kayıp ettiğinde yenilenmesi, • En iyi kalitede kuru üzüm veren sergi yerinin kullanılması, • Yer sergilerde, büyük kanatlı salkımların ortadan ikiye ayrılarak çok ince bir şekilde sermenin yapılması ve yağmura karşı önlemlerin alınması, • Yer sergilerde serme sonrası sepetlerin diplerinde kalan ezik tanelerin sergideki ana ürünlerin üzerine atılması yerine başka bir yerde ayrıca kurutularak ayrı değerlendirilmesi, • Kuruma olayında bitişin sağlıklı bir şekilde belirlenmesi, 30
Manisa Tarım ve Gıda
• Çekirdeksiz üzümlerin uygun elekli ve hızdaki savurma makinelerinde ön temizliğinin yapılması, • Temizliği yapılan çekirdeksiz kuru üzümlerin 50 kilogramlık çuvallarda veya 20-25 kilogramlık plastik kasalarda ve uygun şartlarda depolanması olarak sıralanabilir.
Bunlara ilaveten kuru üzümdeki okratoksin-A sorununu önleyici bazı tedbirler ise şöyledir • Budama esnasında aşırı yük bırakılmaması, • Ben düşme döneminden sonra toprak işleme-
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
den kaçınılması, • Ben düşmeden az sulama yapılması, • Hasarlı, çürük salkımların ve tanelerin ayıklanması, • Sergide ideal bir serme kalınlığının kullanılması, • Sergiden üzümlerin tamamen kurumadan kaldırılmaması, • Sergide üzümlerin toz topraktan uzak tutulması, • Sergiden kaldırılan üzümlerin savrulması, • Depolarda üzümlerin küçük ambalajlarda mümkünse kasalarda bekletilmesi, • Depolardaki nem düzeyinin fazla olmaması.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
31
BAĞCILIK
Üzümde yeni çeşitler Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsünün uzun yıllar süren klon seleksiyonu çalışmaları sonucunda, Sultani çekirdeksiz üzüm çeşidinde verim ve kalite yönüyle en üstün tip ve klonlar seçildi.
Dr. Yıldız Dilli Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Bağcılık için yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemiz, asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Ülkemizin bağcılık açısından çok elverişli ekolojik koşulları bulunması dolayısıyla çok sayıda sofralık, kurutmalık ve şaraplık üzüm çeşitlerinin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu üzüm çeşit sayısı 1200 civarında olmasına rağmen, bu çeşitlerden sadece 50-60 kadarı ekonomik anlamda yetiştirilmektedir. Ekonomik anlamda yetiştiricilik yapılacak üzüm çeşitlerinin seçiminde verim-kalite özellikleri yönüyle iyi olan, bölgeye uyum sağlamış standart üzüm çeşitlerinin üretimi önemlidir. Türkiye 2008 yılı istatistiklerine göre 7.408.127 ha’lık dünya bağ alanı içerisinde 482.788 ha’lık bağ alanı varlığı ve 67.708.587 tonluk dünya yaş üzüm üretiminin 3.900.000 tonluk kısmıyla önemli bir bağcı ülke konumundadır. Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidi, Ege Bölgesi’nde yaygın olarak yetiştirilen ve genellikle sofralık ve kurutmalık olarak değerlendirilen önemli bir çeşittir. 2008 yılı çekirdeksiz kuru üzüm üretimi 310.000 ton olup, 274.000 tonluk bir ihracat mevcuttur. 2008 yılı sofralık üzüm ihracatı 205 000 ton olarak gerçekleşirken, bu ihracatın büyük çoğunluğunu Sultani Çekirdeksiz üzüm çe32
Manisa Tarım ve Gıda
işlemleri sırasında yapılan değerlendirmeler neticesinde farklı ve üstün özelliklerinden dolayı yeni çeşitler olarak tescil edilmiş ve isimlendirilmişlerdir. Üreticiler tarafından bu çeşitlerin kullanımı ile kalite-verim ve diğer üstün özellikleri sayesinde ekonomiye de önemli katkılar sağlanacaktır.
Yeni üzüm çeşitleri
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen yeni üzüm çeşitleri ve özellikleri şöyle:
Sultan 1
Sofralık ve kurutmalık amaca uygun olarak seçilmiştir. Ağustosun 2. haftasında (sofralık), 3. haftasında (kurutmalık) olgunlaşmaktadır. Verim, SÇKM/asit oranı gibi kriterler yönüyle öne çıkmıştır. Salkımları seyrek ve iridir. (460 g) Tane şekli uzun ve ağırlığı 1,3 g, verimi yüksektir. Kuru üzüm ekspertiz tip no ise 9,75’tir. Sultani 1
şidi oluşturmaktadır. Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsünce uzun yıllar süren klon seleksiyonu çalışmaları sonucunda; Sultani Çekirdeksiz üzüm çeşidi içerisinde verim- kalite yönüyle en üstün tip ve klonlar seçilmiştir. Bu tip ve klonların tescil
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Altın Sultani
Kurutmalık amaca uygundur. Ağustosun 3. haftasında olgunlaşmaktadır. Salkımları orta sıklıkta, 400 g ağırlığındadır. Tane şekli oval ve ağırlığı 1,4 g civarındadır. Verimi ve şırada % kuru madde birikimi oldukça yüksektir. Kuru üzüm ekspertiz tip no: 9,50’dir.
Sultani 7
Manisa Sultani
Sultani çekirdeksizden 7-10 gün daha erken olgunlaşmaktadır. Sofralık kalitesi çok iyidir. 500 g’ın üzerinde salkım geliştirmiştir. Taneleri iridir (1,9 g), degüstasyon puanı yüksektir. Verimi oldukça iyidir.
Sultan 7 Kuru üzüm verim ve kalitesi yönü ile olumlu özelliklere sahiptir Ağustosun 3. haftası olgunlaşmaktadır. Verimi çok yüksektir. Tane şekli oval, 1.4 g ağırlığındadır. Salkımları orta (376 g) büyüklüktedir. Kuru üzüm ekspertiz tip no: 9,69’dur.
Saruhanbey Kuru üzüm verimi, kalitesi ve kuruma randımanı oldukça yüksektir. Ağustosun 3. haftası olgunlaşmaktadır. Tane şekli ovaldir, 1,36 g. ağırlığındadır. Salkımları orta (427 g) büyüklüktedir. Kuru üzüm expertiz tip no: 9,75’dir.
Ege Bölgesi’ne uygun kaliteli bazı sofralık üzüm çeşitleri ve özellikleri Superior Seedless Sofralık üzüm market standartlarında Sugraone olarak da anılmaktadır. Erken olgunlaşan (temmuz sonlarında) kaliteli sofralık üzüm çeşidi olup, özellikle erkencilik sağlayabilecek yörelerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Çekirdeksiz ve iri taneli (5 g.) bir çeşittir. Salkımları büyük (470 g.), sık veya çok sık yapıdadır. Taneler yeşil- sarı renkli, kısa-oval şekillidir. Yarı uzun- uzun budanması gereken bir çeşittir. Dekara verimi 1.800-2.200 kg’dır. Erken uyandığı için yüksek sistem ve geç budama yapılmalıdır.
Fantasy Seedless Mavi siyah, erkenci ve çekirdeksiz bir çeşittir. Ağustosun ilk yarısında olgunlaşmaktadır. Salkım ağırlığı 500 gr. civarındadır. Salkım sıklığı gevşek veya normal yapıdadır. Taneleri iri (4 g.) ve uzun-oval şeklindedir. Verimi 1.800-2.200 kg/da kadardır. Uzun
Crimson Seedless
Alfonse
bayraklar şeklinde (karışık) budanır. Lezzetli ve yola dayanımı iyi olan bir çeşittir.
Alphonse Lavallée
Sinonimleri: Karatopaldı, Enfes ve Ribier’dir. Salkımları büyük (400- 600 g.), kanatlı konik ve seyrek tanelidir. Taneler morumsu siyah renkli ve iri (6 g.), basık yuvarlak şekilli, 3- 4 çekirdekli, erken hasat edildiğinde hafif buruk bir tat oluşturur. Kısa budanır. Dekara 1.400- 2.200 kg. verim verir. Ağustos sonu, eylül başı olgunlaşmaktadır. Salkım– tane bağlantısı kuvvetli, depolama ve nakliyeye uygundur. Enstitümüz tarafından yapılan anaçadaptasyon çalışmaları sonucunda kıraç arazilerde Alphonse Lavallée çeşidi için 99R ve 140Ruggeri anaçlarının uygun olduğu belirlenmiştir.
Fantasy
Michele Palieri
Orta mevsimde (ağustosun ikinci yarısında) olgunlaşan kaliteli sofralık üzüm çeşitlerindendir. Mavisiyah renkli, çekirdekli (1-3) bir çeşittir. Salkımları büyük (500-600 g.), gevşek veya normal yapıdadır. Taneler, çok iri (8 g.), yuvarlak şekillidir. Dekara verimi fazladır. (1.500-2.200 kg.) Yarı uzun budanması gereken, verimli, albenisi iyi olan lezzetli bir çeşittir. Salkım güvesine (Lobesia botrana) karşı dikkatli olunması gerekir.
Crimson Seedless
Kırmızı renkte, geç mevsimde (ekimin ilk yarısında) olgunlaşan, çekirdeksiz bir çeşittir Sofralık özellikleri iyi olup (taneleri kütürdek, az tatlı ve yeme özellikleri iyi) geççilik sağlayabilecek yörelerde yayılması yararlı olabilecektir. Salkımları orta (400500 g.), sık yapıdadır. Taneler pembe renkli ve orta (3 g.) irilikte, silindirik şekilli ve çekirdeksizdir. Yarı uzun- kısa (dip gözleri verimli) budanabilen bir çeşittir. Dekara verimi fazladır. (1.800-2.500 kg.) Dikkat edilmesi gereken konu, renk alması için ağustos ayından itibaren salkımların güneşe açık hale getirilmeleridir. Çok lezzetli ve yola dayanımı iyi olan bir çeşittir.
Manisa Tarım ve Gıda
Superior Seedless Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
33
İLÇE TANITIMI
Güzel Şehir:
ALAŞEHİR
Adını hak eden Alaşehir, Ege Bölgesi’ndeki tarımsal üretim merkezlerinin arasında önemli yer tutar
M.Ö. 150-138 yılları arasında Bergama Kralı’nın kardeşi II. Attalos Philadelphos tarafından kuruldu Alaşehir. Buna izafeten yerleşim biriminin ilk adı “Kardeşseverlik” anlamındaki Phliladelphia oldu. Bergama Krallığı dönemindeki önemini Romalılar döneminde de koruyan Philedelphia, Romalıların Anadolu’daki en önemli merkezlerinden birisi haline geldi. Romalılar döneminde daha da gelişen Philedelphia, M.S. 40 yıllarında Hıristiyanlığı kabul etti. Bu tarihten itibaren dini açıdan önem kazanırken, Hıristiyanlığın teşkilatlanıp, yayılma çalışmalarının sürdürüldüğü ilk yedi kentten birisi olarak ün yaptı. Philedelphia adı, günümüzde özellikle bu bakımdan hatırlanır. Bizans’ın da önemli bir askeri üssü olan Philedelphia, bu yüzden bir çok saldırıya maruz kaldı. Ancak şehri çevreleyen sağlam surlar, savunmada önemli bir etken oldu. Bu dönemlere ait birçok tarihi eserler bulunmaktadır. Ancak bölgenin birinci derecede deprem kuşağında olması nedeniyle birçok eser zaman içinde yıkılmış ve toprak altında kalmıştır. Tarih boyunca Bizanslılar ile Türkler arasında el değiştirme ile sonuçlanan savaşlar sonucunda Alaşehir, 1389 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından Türk topraklarına katıldı. O tarihte Yıldırım Bayezıd Han yüksek bir tepeden şehre bakarak, ‘’Ne ala şehir’’ diyerek, ilçenin Türkçe isim babalığını yaptı. Bir söylentiye göre ise şehrin etrafını çevreleyen surlarda kullanılan taşların siyah ve beyaz renkte olması, surların ala bir görünüme bürünmesi üzerine bu isim verildi. Şehrin Türklerin eline geçmesinden önce de Türkçe adla tanınmakta olduğuna dair kaynaklar da vardır. Tarihçi İbn-i Bibi ‘nin Philedelphia adını kullanmadan Ala-şahr adını vermesi, bu güzel beldenin 13. yüzyılın başından beri bu isimle anıldığını gösterir. Belki de 1071’den sonra Anadolu içlerine giren Türk akıncıları, beldeye Türkçe isim vermişlerdir. 34
Manisa Tarım ve Gıda
Cumhuriyetin ilanına kadar Aydın İli Manisa Sancağına bağlı olan Alaşehir, Manisa’nın il olması ile buraya bağlandı. Alaşehir, 24 Haziran 1920 tarihinde Yunanlılar’ın işgaline uğramış, 5 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır. Milli Mücadelede işgalci Yunanlılara karşı baş kaldıran ve bu amaçla milis teşkilatları kurarak direnen ilk şehirlerimizden biri de Alaşehir’dir. 16 - 25 Ağustos 1919 tarihlerinde yapılan Alaşehir Kongresi de milli mücadelede önemli bir yer tutar. Ege’de direnişin merkezi olmuştur.
Coğrafi durum
Alaşehir İlçesi, İç Ege Bölgesinde, Batı Anadolu’daki doğu-batı yönlü ovalardan biri olan Gediz Ovası’nın doğu kesiminde bulunur. Yüzölçümü
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
977 km2, deniz seviyesinden yüksekliği 189 metredir. İlçe, Alaşehir çayının da içinden aktığı bir grabenden ve bunu güneyden ve kuzeyden sınırlayan oldukça yüksek plato ve dağlardan ibarettir. Coğrafi alanı içerisinde dört önemli jeomorfolojik ünite bulunmaktadır. Bunlar güneydeki Bozdağlar kütlesi, kuzeyindeki Uysal dağları kütlesi ve bu iki dağ kütlesi arasındaki Alaşehir Ovası ve güneydoğusundaki engebeli Uluderbent Çayı Vadisi’dir. Bozdağların ortalama yükseltisi 1000-1100 metre kadar olan plato yüzeyleri üzerinde bazı yerlerde yükseltisi 2000 metreyi aşan, doğudan batıya doğru Dindarlı Dağları (1040 m), Çaldağı (1430 m), Karaöküz Dağı (1396 m), Hacıali-
karlığı (1839 m), Gözlüğbaba Dağı (1879 m), Çulha Dağı (1555 m), Karadağ (1400m) ve Kartal Tepe (2070 m) gibi yüksek doruklar bulunmaktadır. Genel olarak 1000 metre yükseklikte bulunan kuzeydeki dağlık kütleyi ise, doğudan batıya doğru sırasıyla Uysal Dağları (1311 m), Umurbaba Dağı (1555 m), Karadağ (1108 m) ve Kaysan Tepe (1135 m) oluşturmaktadır. Gediz Nehri’nin bir kolu olan Alaşehir Çayı’nın içinden aktığı Alaşehir Ovası, doğuda Kocaçay’ın dar bir yarma vadiden çıkıp ovaya dahil olduğu kesimden başlamakta, Alaşehir Çayı’nın Gediz Nehri’ne kavuştuğu Salihli Ovası’na kadar devam etmektedir. 8 ila 15 km. genişliğindeki ova, verimli topraklara sahiptir. Alaşehir Çayı’nın kuzeyden güneye doğru akan önemli bir deresi olmamasına karşın güneyde Alaşehir Derbendi, Buldan Derbendi, Sarıkızçayı, Zeytin Çayı, Avra Çayı, Şahyar Deresi, Alkan Çayı, Kurudere, Değirmendere ve Göbekli Deresi gibi güneyden kuzeye doğru akan dereleri vardır. Gediz grabeninin doğu bölümünü oluşturan Alaşehir Çayı Vadisi, Batı Anadolu Fay kuşağı içerisinde deprem riskinin yüksek olduğu bir sahadır. 28 Mart 1969 tarihinde Kandilli Rasathanesi kayıtlarına göre 6.5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, bu depremde 49 kişi ölmüş, 4651 konut yıkılmış veya çok ağır hasar görmüştür.
Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş yeri
Alaşehir’in bulunduğu yer, Akdeniz ikliminden karasal iklime geçiş yeridir. Genel olarak ılıman bir iklimin geçtiği Alaşehir’de yaz ayları oldukça sıcak ve kurak geçer. Yazın bölgede sıcaklığın 40 dereceye kadar çıktığı görülür. Kışın yıllık yağış ortalaması 500 mm3 olup, yağışların büyük bir kısmı kış aylarında düşer. Alaşehir’de 29.285 hektar orman alanı bulunmaktadır. Bunun 13.409 hektarı verimli koru ormanı, 15.876 hektarı bozuk ormanlıktır. Diğer arazi ise çayır-mera, bağ-bahçe, tarla bitkileri ve kullanılmayan alanlardan ibarettir.
arası, 2 köyün nüfusu 1000-2000 arası, 2 köyün ise 2000’in üzerinde olduğu görülmektedir. Ortalama köy büyüklüğü 524 kişidir. Kütahya, Uşak, Denizli gibi yakın illerin kırsal yörelerinden ilçemize göç eden vatandaşlar ile Siirt, Bitlis, Bingöl, Muş ve diğer doğu illerinden tarım işçisi olarak çalışmaya gelen vatandaşlar, ilçeye büyük bir nüfus hareketliliği getirmiştir. Hem eski büyük çiftlik arazileri üzerinde Kavaklıdere, Piyadeler, Çağlayan, Sobran, Çakırcalı gibi yerleşim birimleri oluşmuş hem de ilçe merkezinde düzensiz bir şehirleşme hareketi başlamıştır. Buna karşılık ilçe ve köylerinden diğer il ve ilçelere gidenler daha çoktur. İlçe Nüfus Müdürlüğü kütüklerine kayıtlı nüfus 118.096’dır. 2000 yılı Nüfus Sayımında 93.760 olup, aradaki fark 24.336’dır. Bu da göstermektedir ki, Alaşehir’de nüfus artışına rağmen ilçe dışına da göç olgusu yaşanmakta, önemli miktarda Alaşehir’li başta İzmir olmak üzere diğer şehirlerde yaşamaktadır.
Ekonomik Durum Tarım ve Hayvancılık
raber toplam 11. 804 hektar tarım arazisi sulanmaktadır. Ayrıca DSİ tarafından yapılan 70, kooperatiflerce yapılan 18, halka ait takriben 2350 derin kuyu ile sulama yapılmaktadır. İlçede havalisi ile birlikte 2006 yılı rekoltesi toplam 124.920 ton çekirdeksiz yaş üzüm ve 147.028 ton çekirdeksiz kuru üzüm şeklindedir. ( Takriben 4 kg yaş üzümden 1 kg kuru üzüm elde edildiği düşünülmelidir.) Üzümden sonra sırasıyla; buğday, tütün, arpa, sebze ve meyve tarımı yer almaktadır. Hayvancılık uğraşısı ancak 5. sırada gelmektedir. İlçenin güney batısındaki dağlık ve engebelik alanda geçimlerini özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ile sağlayan aileler vardır. Ova köylerinde yapılan sığır besiciliği ve kümes hayvanı yetiştiriciliği, ilçe ekonomisine etki edecek kadar önemli değildir. İlçe tarımında endüstri bitkilerinden 1400 hektar ile tütün başta gelmektedir. 2005 yılı içinde 3.951 ekici tarafından 25.250 balya, bir başka deyişle 1260 ton tütün üretilmiştir.
Alaşehir ilçesi, Ege Bölgesi’ndeki tarımsal üretim merkezlerinin arasında önemli yer tutmaktadır. Çok zengin alüvyonlu topraklara sahip olan Alaşehir, aynı zamanda bir çok ürünün yetiştirilmesine elverişli iklim yapısına sahiptir. İlçe ekonomisi genelde bağcılık ağırlıklı tarıma dayanmaktadır. 39.000 ha’lık tarım arazisinin 22.000 ha‘lık bölümünde bağcılık, 3.400 hektarda meyve-sebze üretimi, 14.000 hektarda ağırlığı hububat olmak üzere tarla tarımı yapılmaktadır. 6.000 hektar çayır ve mera alanı bulunmaktadır. Alaşehir ve Sarıgöl hudutlarında bulunan Avşar Barajı 6,3 km2 büyüklüğünde, 84 milyon m3 aktif hacimlidir. Baraj, Alaşehir Ovası’nın taşkınlardan korunması ve sulama amacıyla 1979 yılında işletmeye açılmıştır. Barajdan 6.930 hektarlık Alaşehir Ovası’nın arazisi, Sarıgöl arazisi ile be-
Nüfus
2000 yılı nüfus sayımının kesinleşmemiş sonuçlarına göre, ilçe nüfusu 39.590’ı merkez, 54.170’i köy ve kasabalarda olmak üzere 93.760 olarak tespit edilmiştir. Nüfus yoğunluğu km2 başına 96 kişidir Alaşehir’in nüfusu, Cumhuriyetin ilanından bu yana hem şehir nüfusu olarak hem de kırsal kesim nüfusu olarak 1990 yılına kadar sürekli artmıştır. Yıllık nüfus artış hızı % 2,59 olmuştur. 1927 yılında %21.8 olan şehir nüfusu oranı, 2000 yılında %42.3’e yükselmiştir. Kırsal kesimdeki nüfus artışı son 15 yıldır duraklamıştır. Köyler 2000 yılı sayımına göre nüfus büyüklükleri itibariyle sınıflandırıldığında 39 köyün nüfusu 500’ün altında, 23 köyün nüfusu 500-1000
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
35
Alaşehir’de hayvan varlığı itibariyle yaklaşık olarak 101.000 küçükbaş, 17.590 büyükbaş, 730.000 kümes hayvanı bulunmaktadır. Ayrıca 982 adet arı kovanı mevcuttur.
Sanayi ve Ticaret
İlçede ayrıca tüm Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya yaş meyve ve sebze ihracı yapan toplam 42 adet işletme vardır. Salihli Yolu üzerinde Gürsu Köyü mevkisinde Tariş – Tat Firmasının ortaklığında yapılan yıllık 5 milyon litre kapasite ile çalışan olan rakı fabrikası, Ağustos 2005 tarihinden itibaren tam olarak faaliyete geçmiştir. Fabrikada, Mercan ve Fasıl adlarıyla iki adet rakı çıkmaktadır. Kemaliye kasabasında Kavaklıdere Şarapları A.Ş tarafından yapımına başlanılan üzüm şıra fabrikası da Eylül 2005 tarihi itibarıyla tanklar bazında faaliyete geçmiştir. Fabrikanın şişeleme üniteleri yapılacaktır. Ayrıca aynı firma ilçemizde 2000 dönümlük arazi satın alarak, şaraplık üzüm çeşitlerinin yer aldığı bağlardan üzüm üretiminde bulunmaktadır. Üzüm işletmelerinin başında yıllık 25.00 ton kapasiteli Tariş Entegre Üzüm İşletmesi ve paketleme tesisi gelmektedir. Bu üniteler yenilenerek bunlara ilaveten Airke-Pekmez üniteleri faaliyete geçmiştir. Bunun dışında özel sektöre ait birkaç büyük üzüm işletmesi vardır. Türkiye rekoltesinin 1/4’ünü tek başına yetiştiren ilçemiz üzümünün bir kısmı iç piyasada pazarlanmakta, önemli kısmı ise ihraç edilmektedir. Diğer kayda değer ihraç ürünlerimiz ise kestane, kiraz gibi meyveler ile maden suyudur.Maden suyu üretimi Alaşehir Belediyesine ait 15.000 şişe / saat kapasiteli Sarıkız Maden Suyu Tesisleri’nde gerçekleştirilmektedir. 2 tuğla-kiremit fabrikası, 2 zeytinyağı fabrikası, 2 un fabrikası, 1 süt işleme tesisi ve değişik kapasitede mandıralar ile atölye benzeri küçük işletmeler belli başlı sanayi tesislerini oluşturur. Ayrıca ilçe merkezinde 450 dönüm arazide 1200 işye-
ri olarak planlanmış küçük sanayi sitesinde 182 dükkan tamamlanmış, 108’i de bitmek üzeredir.
Aldığından fazlasını dışarıya satar
İlçe ekonomisinin tarımsal karakteri nedeniyle ticari hayat bu esasa göre şekillenmiştir. Alaşehir, dışardan aldığı üründen fazlasını dışarıya satabilmektedir. Üretilen ürünlerin en büyük alıcısı İzmir ilidir. Yani üretilen ürünlerin çoğunun satımı İzmir Ticaret Borsasında yapılmaktadır. İlçenin ihtiyacı olan malların çoğu da İzmir ilinden temin edilmektedir. İhtiyaç maddelerinin esasını tekel maddeleri, un ve unlu maddeler, kömür, akaryakıt, elektrik, gübre, inşaat malzemeleri ve giyim eşyaları teşkil etmektedir. İlçede 19 anonim şirketi, 256 limited şirketi ve 30 kooperatif bulunmaktadır. 6 banka şubesi faaliyet göstermektedir. 2006 yılı vergi tahakkuku 83.253.933,14 ; tahsilatı ise 66.520.544,79 liradır.
İstihdam ve İşsizlik Durumu
Alaşehir’de güçlü bir orta tabaka vardır. Toplumun en dinamik tabakası da bu orta sınıftır. Bu tabaka hem ilçe merkezinde ticaretle uğraşmakta, hem de bağcılık yapmaktadır. Nüfusun önemli bir kısmı hizmet sektörlerinde çalışarak geçimini sağlamaktadır. Bunlar kamu personeli, esnaf ve sanatkarlar, özel sektörde çalışan işçiler ile bağ işlerinde çalışan geçici işçilerdir. 2000 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, ilçe merkezindeki faal nüfus ( 12 ve yukarısı ) toplam nüfusun %89’unu oluşturmakta olup, bunun %4.6’sı işsiz olarak tespit edilmiştir. İlçe merkezindeki çalışan toplam nüfusun %17’si tarım, %21’i sanayi, %62’si hizmet sektöründe istihdam edilmektedir.
Ulaşım ve alt yapı
Ulaşım ağı bakımından ilçe oldukça iyi durumdadır. Alaşehir, Ege Denizi’ne hem 132 km’lik
karayolu, hem de 170 km’lik demiryolu, Ankara - İzmir karayoluna ise 35 km’lik asfalt ile bağlıdır. İl merkezine 110 km. mesafede bulunan ilçemiz ile belli başlı merkezler arasındaki mesafe durumu şöyledir:
İl
Uzaklık(km.) İlçe
Uzaklık (Km)
Denizli
98
Sarıgöl
22
Uşak
116
Kula
30
İzmir
130
Salihli
37
Antalya
325
Eşme
53
Ankara
485
Kiraz
70
Alaşehir, İzmir Uşak demiryolu üzerinde bulunmakta, günde 2 tren seferi ile İzmir’e, 5 tren seferi ile Manisa’ya, 1 tren seferi ile Afyon - Eskişehir’e, 1 tren seferi ile de Diyarbakır Kurtalan ‘a bağlanmaktadır. Demiryolu, 1874 yılında hizmete açılmıştır. İlçemizin köyleri asfalt, stabilize ve ham yollarla birbirine bağlanmıştır. Toplam köy yolu 461 km. olup, bunun % 65’ine tekabül eden 302 km’si asfalt yoldur. Yolların 47 km’si stabilize, 74 km’si tesviye , 38 km’si de ham yoldur. Asfaltsız köy sayısı 4’dür. Dağlık kesimdeki köy yollarının stabilize kaplamaları yetersizdir. Kış aylarında dağlık köylerimizde ulaşım sorunu yaşanmaktadır. Öte yandan dağlardan inen su yollarının ıslahı tam olarak yapılamadığından ova köy yolları da kışın sel suları ile tahrip olmaktadır. Su ve kanalizasyon hizmetleri, ilçe merkezinde halledilmiş, köylerde ise sorun devam etmektedir. İçme suyu 54 köyde yeterli, 8 köyde yetersiz olup, 3 köy susuzdur. Suyu yeterli köy nüfusu 27.478, suyu yetersiz köy nüfusu 7.131’dir. Bir başka deyişle su sıkıntısı çeken kırsal nüfusun oranı %26’dır. Öte yandan 42 köyde içme suyu şebekesi mevcuttur. Kavaklıdere kasabası hariç ilçe merkezi ve tüm kasabalarla 12 köyümüzde kanalizasyon şebekesi vardır. Ayrıca ilimizin tek faal şehir kanalizasyonu arıtma tesisi, Alaşehir’dedir. Telefon hizmetleri yıllık yatırımlarla iyileştirilmektedir. İlçemizde toplam 24.004 telefon abonesi mevcut olup, 13 yerleşim biriminde kablosuz telefon, 53 yerleşim biriminde de kablolu telefon kullanılmaktadır. Radyo ve televizyon yayınlarında önemli sorun yaşanmamaktadır. Verimli tarım arazilerinde başlatılan yapılaşma, deprem riski de gözetilerek belediye tarafından alınan tedbirlerle önlenmiş, bundan sonraki toplu konut alanlarının uygun yerde tespit çalışmalarına devam edilmektedir. Alaşehir ilçesi aylık elektrik enerjisi tüketimi 12.417.520 KWH’tır. Ancak şehir şebekesi elektrik hatları çok eskimiş olup, dörtte üçünün yenilenmesi gerekmektedir.
36
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
37
RÖPORTAJ
Alaşehir’den dünyaya
üzüm ihracatı Rasim Mutlu Röportaj Alaşehir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Soygür’ün hedefleri büyük. Ekonominin ‘’Sınırlı imkanlarla sınırsız ihtiyaçları karşılamak’’ kuralına atıfta bulunurken, Hayatın ta kendisi bu. Projelerimize Sayın Valimizin, Tarım İl Müdürümüzün yaptığı gibi desteklerin sivil toplum kuruluşlarından da gelmesini bekliyoruz. O zaman tarımı daha yükseklere götüreceğiz’’ diyor. Hüseyin Soygür ile Alaşehir’i ve borsanın çalışmalarını enine boyuna konuştuk.. •Alaşehir denildiğinde ilk aklımıza yaş meyve ve sebze,özellikle üzüm ve dolayısı ile ihracat geliyor.Borsa olarak göreve geldiğinizde ilk icraatlarınız neler oldu? SOYGÜR: Bizler 2005 yılının Mart ayında göreve geldik ve borsa binamız iskelet kagir bir vaziyette boş bir pozisyondaydı. İlk iş olarak ihracatçılarımızı bir araya getirerek, toplantı düzenledik. Çünkü o dönemde yaş sebze ve meyve ile ilgili (sadece üzüm ve kiraz) küçük de olsa (40-45 bin ton civarı) ihracat yapılmaktaydı ve bu firmalarımıza buradaki ihracatın önündeki engellerin neler olduğunu ve biz borsa olarak neler yapabileceğimizi sorduk. Firmalarımız en büyük sorunun gümrük olduğunu ve işlenen ürünlerin İzmir, Bursa, Manisa, Trabzon, Samsun gibi muhtelif sınır kapılarında gümrüklendiğini ve buralara kadar güvensiz bir şekilde gittiğini, bundan dolayı arada tekrar sigortama işlemi gerektirdiğini ve ayrıca bu sınır kapılarında en az 1 gün beklemek durumunda kalmalarının hassas olan yaş meyve ve sebzelerde sıkıntı yarattığını belirttiler. İlk adım gümrük müdürlüğünü Alaşehir’de nasıl kurabiliriz diye yola çıktık ve 2005 yılının haziran ayında, burada Manisa’ya bağlı gümrük istasyonu olarak açılışını yaptık.1 yıl sonra da Alaşehir Gümrük Müdürlüğü olarak tescil edildi. 38
Manisa Tarım ve Gıda
Diğer bir önemli sorun da Alaşehir, Türkiye dış ticaret müsteşarlığında bir gümrük çıkış kapısı olarak görülmüyordu .Bu konuya da el atarak, Ankara’ya gidip görüşmeler yaptık ve Alaşehir’i yaş meyve ve sebzede Türkiye’nin 7. çıkış kapısı haline getirdik. •Bölge ve ihracat için önemli bir ihtiyaç haline gelen gıda kontrol laboratuarları ile ilgili bir girişiminiz olduğunu biliyoruz. Lütfen bundan da bahsedebilir misiniz? SOYGÜR: Rusya Federasyonu’na yapılan ihracatlarda bir sıkıntı yaşadık. Gönderdiğimiz ürünlerde bir takım zirai ilaç kalıntıları veya Akdeniz sineği gibi sorunlardan dolayı sınırda bir kapanma hadisesi yaşadık ve bir dönem büyük bir kriz oldu. Allah’tan bizim için önemli üzüm dönemine rast gelmedi, diğer ürünlerde sıkıntı yaşadık.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Hüseyin Soygür
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız buna çözüm olarak Türkiye’den Rusya Federasyonu’na gönderilecek tüm tarım ürünlerinin analizi yapılmadan, gıda güvenlik sertifikası alınmadan ihraç edilemeyeceği güvencesi verdi. Ülke bu güvenceyi verince burada en önemli görev, gıda laboratuarlarına düştü. Birçok ürün var, bunların mutlaka analizlerinin yapılması lazım. Eğer ürün sağlıklı ise yurt dışına gönderilmesi lazım. İlk dönemde sadece İzmir’de Tarım İl Müdürlüğünün laboratuarı vardı ama bu da yeterli gelmiyordu. Ufak aksamalar olsa da bu sıkıntılı dönem kısmen aşıldı. Bu sıkıntılı dönemi takip eden şubat ayında Berlin’de yapılan yaş meyve ve sebze fuarında çok uluslu İntertek firmasıyla tanıştık.Türkiye’de de birtakım laboratuarları mevcuttu, ancak gıda konusunda hiçbir yatırımları yoktu.Onlarla bir ön görüşme yaptık, Türkiye’ye döndüğümüzde birkaç randevulaşmanın ardından borsa binamızın üst katında onlara geniş bir yer tahsis ettik ve %10’luk kısmına da bizler iştirak ederek bir gıda kontrol laboratuarını hizmete sunduk. Türkiye’deki özel laboratuarlar içinde ilk 10’unun içerisinde akredite olmuş, uluslar arası güvenilirliği olan bir laboratuardır. Bu gün sezonda yaklaşık 100 numuneye kadar analiz yapılabilmektedir. Bunu da kurmakla birlikte bölgemizde çok önemli bir sorunu çözmüş olduk. • Gümrük müdürlüğünün kurulmasının, gıda kontrol laboratuarının hizmete sunulmasının bölge ihracatına katkıları neler olmuştur? SOYGÜR: Öncelikle bunların yapılması ile birlikte bölgede sayısı 25-30 civarında olan işletme sayısı birden 60’ları geçti, bugün 70’e yaklaştı. Netice itibariyle 40-45 bin tonlardan aldığımız üzüm ihracatımızı geçen yıl 175-180 bin tonlara kadar taşıdık. Bunun yanında kiraz ihracatımız başladığımız güne nazaran 3 misli artarak, 25 bin tonlara çıkmıştır. Bu kirazların sadece %10’u kadar bir kısmının bölgemizde yetiştirilmesine rağmen, Türkiye’nin muhtelif bölgelerinde hasat edilen kirazların %80 civarı bölgemizde işlenip ihraç edilmektedir. • Çok güzel ve geniş bir binanız var. Burada vermiş olduğunuz hizmetlerden genel olarak bahsedebilir misiniz? SOYGÜR: İhracatçılarımızın en büyük ihtiyaçlarından biri de ihracatçı Birliklerinin Alaşehir’de temsilciliklerinin olmamasıydı. Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ile görüştük. Sağolsunlar biz yer, eleman tahsis ettiler ve şu anda aynı binada, hızlı bir şekilde ihracatçılarımıza hizmet vermektedirler. Bununla da yetinmedik, Alaşehir Ticaret Odasının tır karnesi ver-
‘’Sultani üzüm ihracatımızı 175 bin tondan 500 bin tona çıkardığımıza kendimizi başarılı sayacağız.” mek için bir zorunluluğu var ihracatta, onlara da bir ofis verdik binamızda. İhracatta parti numaraları (ürünün nevini gösteren) veren dış ticaret denetmenleri vardır ve şehir merkezindelerdi, onlara da ihtiyacı olan büyük bir yer tahsis ettik. Şu anda 2 yıldır binamızda hizmet vermekteler. Gümrük müşavirleri için de zemin katımızı böldük ve 4 firma halihazırda hizmet vermekte. Şunu söyleyebiliriz; işlemlerinde herhangi bir sıkıntı olmayan bir işletme sahibi, 15 dakika içerisinde tüm gümrük prosedürünü halledebilir. Her katımızda 600 metrekare alana sahip olan 4 katlı binamızın güzelliğinin yanı sıra tüm yönlü, bir çatı altında hizmet veren, ülkede örnek gösterilebilecek bir kompleks olması ile de gurur duyuyoruz. • Kısa vadede hedef veya projeleriniz var mı? SOYGÜR: İleriye dönük çözmeyi amaçladığımız bir sıkıntımız bulunmakta. İhracatta numune almak, onları laboratuara götürmek, sonuçlarını yorumlamak, geçiş vermek, gıda güvenlik sertifikasını düzenlemek, tanzim etmek ve onaylamak gibi birçok görevi Alaşehir İlçe Tarım Müdürlüğünün üzerine yükledik. Çünkü yasa böyle. Ancak süreç içinde şunu gördük ki, ihracat 24 saat aktif olan bir olay ve maalesef ilçe müdürlüğümüz elemanları çok yoğun ve insan üstü çabalarına rağmen zaman zaman cevap veremediler, sıkıntılar oldu. Biz borsa yönetimi olarak başvurumuzu yaptık Ankara’dan. Yine bakanlığa bağlı, ancak tarım ilçe müdürlüğümüzün işlerini engellemeyecek ayrı bir birim, karantina müdürlüğü kurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin birçok yerinde bizim ihracatımızın yarısı kadar ihracatı olmayan bölgelerde karantina müdürlükleri var. Yeni gelişen bir ilçe olarak maalesef birçok kez başvur-
mamıza rağmen buna sahip olamadık bugüne kadar.Ancak en son Bülent Arınç beyle Bursa’da bir görüşme yaptık ve sağ olsunlar lütfettiler, ‘’Yakında bu konu hakkında tekrar bir araya gelelim, Alaşehir bunu hak ediyor, orada gerçekleştirelim” dediler.Önümüzdeki günlerde bu işle ilgili gideceğiz. İnşallah 1 Ağustos üzüm sezonuna kadar burada karantina müdürlüğümüzü de yerini yine biz tahsis ederek, kurmayı hedefliyoruz. İnanıyoruz ki bunu tamamladığımızda Alaşehir hızla trent olarak Türkiye’de daha önemli yerlere gelecektir. •Yöredeki üreticilere yönelik herhangi bir çalışmanız var mı? SOYGÜR: Ticari manada işler gerçekleştirdik, dedik ki, bir de burada yaşayan vatandaşımızın, bağcılarımızın bizden bir talebi var. Toprak analizi için İzmir’e, Manisa’ya, hatta Antalya’ya kadar numuneler gönderiliyor, burada birtakım kişiler aracılığı ile numuneler alınıyor, oraya gönderiliyor, yolda sağlıklı mıdır, değil midir, sonuçları tartışılır mı? Neticede numuneyi bir araçla gönderiyorsunuz. 100-150, bazen 300 kilometre yol gidiyor, güvenilirliği zamanla tartışılabilir oluyor. O nedenle mahallinde toprak, yaprak ve su analizi dalında ve özellikle bağcılık ile ilgili referans olabilecek bir laboratuar kuralım dedik. Bir yıl bunu kendi aramızda tartıştıktan sonra en son mart ayında yaptığımız meclis toplantısında bu kararı aldık ve çok hızlı hareket ederek, bugün toprak, yaprak ve su analizi yapabilir pozisyona geldik. Şu anda validasyon çalışmalarımız devam ediyor, kısa bir süre içerisinde başvurumuzu yapacağız, Tarım Bakanlığından yetkimizi alacağız. Personel olarak yasanın ön gördüğü sayıda bir toprak mühendisimiz, bir kimya mühendisimiz, bir de 2 yıllık laborantımız mevcuttur. İlk he-
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
39
‘’ 40-45 bin tonlardan aldığımız üzüm ihracatımızı, geçen yıl 175-180 bin tonlara kadar taşıdık. Bunun yanında kiraz ihracatımız başladığımız güne nazaran 3 misli artarak, 25 bin tonlara çıktı’’
defimiz yetkiyi aldıktan sonra bizzat yöneticiler olarak kendimiz de başta olmak üzere öncelikle Alaşehir’in köylerine gitmek, numuneleri almak ve onlara toprak, su ve yaprak numunesinin nasıl yapılacağını anlatmaktır. Aslında çevrede birçok başarılı iş gören laboratuarlar var, ancak biz farklılık olarak bağcılık konusunda daha ileri tetkikler yapabilen işleri üreticiler adına gerçekleştirmeye çalışacağız. Bunu karlı bir yatırım değil, vatandaşımıza bir gönül borcu olarak görüyoruz. Sayın Manisa Valimiz de bu konuda desteklerini hiç esirgemedi, kendisine bir gönül borcumuz var. Bir anı olsun diye laboratuarımıza Vali Celalettin Güvenç adını vererek işe başlayacağız. Ağustos ayının ilk haftası gibi TOBB Başkanı Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu ve Sayın Valimizin katılımıyla hep birlikte açılışı gerçekleştireceğiz.
Projelerimize destek bekliyoruz
Yeri gelmişken içimizde ukde kalmış konuya da deyinmeden geçemeyeceğim. Biz bundan dört yıl önce bir proje yaptık (Avrupa Birliği Projesi) kadınların ve gençlerin tarım istihdamının kazandırılması konusunda. İçi dolu, arkası çok güçlü, ama maalesef muvaffak olamadık. Ama önümüzdeki dönemde bir şans bulursak, hiçbir destek almadan, belki kendi imkanlarımızla buna el vereceğiz. İşletmelerde formen dediğimiz, işçilerin başında işinde uzmanlaşmış genç kızlarımızı, bayanlarımızı görmek istiyoruz. Alaşehir’de yaklaşık 60 kadar bu tip en az 10, birçoğuna 20-25 eleman lazım. Burada en önemli hedefimiz bayanların istihdamını sağlamak için böyle bir kurs açmak..Bizim hazırladığımız projede şöyle bir ayrıntı vardı. Projeye katılan bayanların derste geçirdikleri zamanın ücretini yevmiye olarak ödeyecektik Ayrıca bunların birçoğu Alaşehir merkezinden değil, belde ve köylerden de gelecekti, bundan dolayı ulaşım masrafları, yiyecek masrafları ve yevmiyeleri dahil bir proje yapmıştık. O dönem belki kabul görmedi ama belki de önümüzdeki dönem Zafer Kalkınma Ajansının da desteği ile yapacağız. Hedeflerimiz büyük, imkanlarımız belli. İktisadın kuralı ‘sınırlı imkanlarla,sınırsız ihtiyaçları karşılamaktır.’’ Hayatın ta kendisi bu. Diğer sivil toplum kuruluşlarının da bu projelerimize (maddi olmayabilir) desteklerini bekliyoruz. Sağ olsunlar, yaptıklarımızı her zaman takdir ettiler ancak bu sefer biraz da destek bekliyoruz. Sayın Valimiz gibi, Tarım İl Müdürümüz gibi bizim önümüzü açsınlar, destek olsunlar, İnşallah tarımı daha iyi yerlere daha yükseklere götüreceğiz. •Alaşehir ve üzüm borsanın dünya pazarındaki yeri ve geleceği nedir? SOYGÜR: Sofralık üzümde Rusya pazarının %20 ihtiyacına cevap verebiliyoruz. Maalesef bu 40
Manisa Tarım ve Gıda
piyasada yalnız değiliz, özellikle Türk Cumhuriyetleri, Çin ve İran gibi rakiplerimiz var. Burada ürün kalitesi ve iç piyasa fiyat hareketleri de etken rol oynamaktadır. Yüksek bir fiyatla dış piyasaya çıktığınız zaman, örneğin İran gibi akaryakıtın ucuz olduğu, ihracatçı ve üreticilerin ciddi destekler aldığı ülkelere karşı rekabet şansımız azalmaktadır. İç piyasa etmeni bazen sorun olarak ortaya çıkabiliyor. Biz ‘’Bu yıl şu kadar yaptık, seneye bu kadar artıracağız’’ gibi bir iddiayı konuşmak istemiyoruz. Asıl olan istikrarı sağlamak, eğitimle ürün kalitesini artırmaktır. Rusya ve Ukrayna pazarında göreve geldiğimizden beri 3 kat, hatta bazı bölgelerde 10 kata varan artışlar sağlandı. Ancak Avrupa pazarında üzüm için istenilen yerlere gelemedik. Kirazda böyle bir sorunumuz yok, istenilen fiyatlara gayet güzel ihracatlar gerçekleşiyor. Üzümde İtalya, İspanya, Yunanistan, kısmen Portekiz gibi ülkelerle Avrupa’da maalesef rekabet edemiyoruz. Bunun nedenleri de Avrupa birlik dışından gelen ürünlere % 16.7 gümrük vergisi uyguluyor. Nakliyeyi de koyarsanız % 20’lik bir dezavantajla başlıyoruz yola. Bunun dışında zirai ilaç kalıntıları ile ilgili ciddi eleştirilere muhatap oluyoruz, çünkü Avrupa üründe 5’den fazla aktif madde kullanımını istemiyor. Maalesef ülkemizin koşullarında bazı sezonlarda 5’in üzerine çıkma durumunda kalabiliyoruz. Ayrı bir neden de birlik ülkeleri kendi aralarındaki ürünleri aynı veya daha az kaliteli olsa dahi tercih edebiliyor. Ancak Alaşehir’de 10 kadar firmamız kabuğunu kırdı,
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
direkt Avrupa’daki market ve uluslararası market zincirleri ile temas kuruyor. Ülke problemi yok, hatta Avrupa’nın koyduğu kriterlerden daha kaliteli ürünler üreterek, oraya girmeyi başardılar.
Sultani, dünyanın en güzel kurutmalık ürünüdür
Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Sultani üzüm, dünyanın en güzel kurutmalık üzümüdür. Sofralık olarak doğası gereği bir avantajı yok, ancak yeni çıkan üretim teknikleri ile özellikle İsrail ve İtalya’nın kullandığı thomson tipi, yani iri taneli seyrek salkımlar yaparak üzüm yetiştiriciliği epey yaygınlaştı. Alaşehir’de bugün ihracatın % 50’si thomson tipi yapılmaya başlandı. İleriki dönemlerde mutlaka artacaktır, ancak bununla orantılı bir talebin oluşması lazım. Avrupa’dan böyle bir talep var, ancak maalesef Rusya’da böyle bir bilinç yok, bizim Sultani üzümü pek de güzel sofralık olarak tüketiyor. Türkiye adına burada yaptığımız en güzel iş, sofralık üzüm ihracatının önünü açtık, kurutmalık üzüme ayrılan bölümü de kısıtladık. Yıllardır Türkiye’de kuru üzüm arz fazlası olarak adlandırılırdı, bir yıldan öbür yıla çok ciddi stoklar devredildi, alıcısı satıcısı bulunamaz durumlara düşürüldü. Ancak aldığımız bu önlemlerle bunları aştık, artık Alaşehir’de kuru üzüm değil, yaş üzüm daha çok konuşuluyor. Biz ne zaman Sultani üzüm üretimimizin % 25’ini ihraç edebilir duruma gelebilirsek, bu yaklaşık 500 bin tona tekabül eder,o zaman kendimizi başarılı sayacağız.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
41
BAĞCILIK
Çardak sisteminde
sofralık üzüm
yetiştiriciliği Birim alandan alınan verim fazlalığı, çeşitlerin sofralık kalitesinin daha yüksek olması, işleme ve ilaçlama kolaylığı nedeniyle çardak sistemi, üreticilerin tercihidir.
Dr. Selçuk Karabat Ziraat Yüksek Mühendisi Çok telli yüksek destek sistemleri içerisinde üstü kapalı olarak oluşturulmuş şekillere “Pergola” veya “Çardak” adı verilmektedir. Bazı bağcılık literatüründe “Y” sistemi ve buna benzer şekiller de Pergola sistemine dahil edilmektedir. Çardak terimi ise, üstü tamamen kapanan sistemler için kullanılmaktadır. Çardak sisteminin yapımında ağaç, metal ve beton malzemelerin herhangi biri tercih edilebilmektedir. Çardak sistemi son yıllarda özellikle ilimizde Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinde sofralık üzüm yetiştiricileri tarafından kabul görmekte ve yaygınlaşmaktadır. Üreticiler çardak sistemini birim alandan alınan verimin fazlalığı, çeşitlerin sofralık kalitesinin daha yüksek olması, toprak işleme, ilaçlama gibi faaliyetlerin kolaylığından dolayı tercih etmektedirler. Çardak sistemi ile üretimi yapılan çeşitlerden bazıları Mevlana, Sultani Çekirdeksiz, Crimson Seedless, Superior Seedless, Flame Seedless, Red Globe, Michael Palieri ve İtalya’dır. Bu çeşitlerden özellikle Mevlana çeşidinden üretici şartlarında dekara 7-8 ton üzüm verimi alınabilmektedir. Sultani Çekirdeksiz ve Red Globe çeşitlerinde verim ise dekara 4-5 tondur. Çardak sisteminde sıra arası en az 3 42
Manisa Tarım ve Gıda
metre, baş (taç, kafa) yüksekliği ise toprak seviyesinin 2 metre üstünde olabilirken, sıra üzeri mesafeleri toprak verimliliği yanında anaç ve çeşidin gelişme gücüne bağlı olarak 2 ile 3 metre arasında değişebilmektedir. 2 metre civarı yükseklikte taçlandırılan asmalarda çeşidin budama isteğine bağlı olarak yaklaşık 90’ar derecelik açılarla 4 adet kara kol veya ürün çubuğu bırakılmalıdır. Verimli topraklarda ve kuvvetli gelişen üzüm çeşitlerinde bu terbiye şekli uygulandığı zaman bırakılan kara kol veya ürün çubuğu sayısı 6’ya hatta 8’e kadar çıkarılabilir. Bırakılan gözlerden çıkan yeşil sürgünler, taçlandırma alanı çevresinde 50’şer santimetrelik aralıklarla enine ve boyuna dama şeklinde çekilen tellerin oluşturduğu yüzey üzerinde yönlendirilmektedir. Özellikle şiddetli rüzgarlardan zarar görmesini önlemek için bu sistem üzerinde oluşan ve geniş alana yayılan yeşil aksamın taşındığı destek sisteminin kuvvetli oluşturulması gerekmektedir. Dengede bazı sorunların yaşanmaması ve hava sirkülasyonunun daha iyi sağlanabilmesi için sürgünler ve salkımların taşındığı destek sistemlerinin 5 dekardan büyük olmayan bağımsız parseller şeklinde yapılması tavsiye edilmektedir.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
43
BAĞCILIK
Türkiye’de
asma fidanı üretimi Çelik adı verilen bir yaşlı dal parçalarının kök ve sürgün oluşturmasıyla çoğaltılabilen asma, ülkemizde özel sektör eliyle üretilmektedir.
Yüksel Savaş Ziraat Mühendisi Asma bitkisi, çelik adı verilen bir yaşlı dal parçalarının kök ve sürgün oluşturmasıyla çoğaltılabilmektedir. Böylelikle oluşan yeni fertler, çelik alınan ana bitkinin bütün kalıtsal özelliklerini de aynen taşırlar. Asmanın çelikle bu şekilde kolaylıkla çoğaltılabilmesi dünya üzerinde bağcılığın bu denli gelişmesine imkan sağlamıştır diyebiliriz. Çelikler de yüksek verimli ve istenilen özellikteki asmalardan alındığı için zaman içerisinde verimli çeşitler ıslah edilmiştir. 19. yüzyılda Floksera zararlısının Amerika’dan Avrupa’ya bulaşması, Avrupa bağcılığını tamamen değiştirmiştir. Bu tarihe kadar istenilen çeşide ait çelikler ile kolayca bağ tesis edilmekte iken artık floksera zararlısına dayanıklı Amerikan asmalarının anaç olarak kullanıldığı, yerli çeşitlerin bu anaçlar üzerine aşılandığı bir dönem baş-
lamıştır ki, buna Yeni Bağcılık denilmiştir. Amerikan asmalarının anaç olarak kullanılması, floksera bulunan topraklarda bağcılığın yapılabilmesi için zorunluluk olmuştur. Zaman içerisinde Amerikan asmaları üzerinde yapılan melezleme ve seleksiyon çalışmaları neticesinde farklı topraklara uygun, farklı anaçlar geliştirilmiştir. Ülkemize de 1870’li yıllarda giren floksera zararlısı kısa sürede yayılmış ve bağlarımızda büyük tahribata sebeb olmuştur. Bu sebeble flokseraya rağmen bağcılığın yapılabilmesi için devlet, 1930’lu yıllarda resmi Amerikan asma fidanlıklarını kurmuştur. Bu bağlamda Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nün 1930 yılında şu anda bulunduğu yerde asma fidanlığı olarak kurulduğunu belirtmek isterim. Manisa’daki bu fidanlık, Amerikan asmalarının bölgeye uyumu ve üretimi
Aşılama öncesi suda bekletilen çelikler 44
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Aşılama
çalışmaları yanında ilerleyen yıllarda araştırma misyonunu da üstlenmiş ve bugüne kadar gelmiştir. Bağcılık Enstitüsü, 1931-1977 yılları arasında 29 milyon Amerikan asma fidanı üretmiş ve dağıtmış olup, 1975 yılından itibaren aşılı fidan üretimine de başlamıştır. (Anonim 1976) Günümüz Türkiyesinde asma fidanı üretiminin tamamına yakını, özel sektör eliyle gerçekleşmektedir. Asma fidanı üretimi çıplak köklü ve kaplı olarak yapılabilmektedir. Çıplak köklü fidanlara kışlık fidan da denilmektedir. Dinlenme halindeki Amerikan asmalarının bir yaşlı dallarından, çelik adı verilen ve 3-5 gözlü, 7-10 milimetre çapında, 30-40 santimetre uzunluğunda parçalar kesilerek demetlenirler. Bu demetler aşılama zamanı-
Araziye dikili fidanlar
na kadar kum içerisinde hendeklenerek ya da soğuk hava deposunda naylon torbalar içerisinde bekletilirler. Aynı şekilde çeşitlere ait kalemler de asmalardan alınarak muhafaza edilirler. Aşılama öncesi kalem ve çelikler suda bekletilir, kalemler tek gözlü parçalar halinde kesilir. Çelik ve kalem masa başında aşı makinesiyle aşılanıp, aşı yerlerinin kaynaşması için uygun ortamlarda katlanırlar. Kaynaştırma odasından çıkan aşılı çelikler ya araziye ya da örtüaltı ortamda kaplara dikilirler. Nisan-Mayıs aylarında araziye dikilen fidanlar, Aralık-Ocak aylarında sökülüp tasnif edilerek satılırlar. Bu fidanlar çıplak köklü olduğu için fidan dinlenme döneminden çıkmadan, bir başka deyişle fidanda bulunan gözlerde uyanma olmadan önce dikilmelidir. Şubat–Mart ayları bu fidanların dikilme zamanıdır. Örtüaltında kontrollü şartların sağlandığı kaplı fidan üretiminde ise aşılı çelikler kaplar içerisine dikilirler. Kap olarak en yaygın olarak naylon torbalar kullanılmaktadır. Bu tür fidanlara tüplü fidan denilmektedir. Tüpler içerisine çeliklerin kolayca köklenebileceği torf, perlit, ağaç kabuğu, çiftlik gübresi, talaş v.b malzemelerle hazırlanan harçlar konur. Bu fidanlar örtüaltındaki sıcak ortamda 2-2.5 aylık sürede hızlıca gelişerek, MayısHaziran aylarında satışa hazır hale gelirler.
Üretim ihtiyacın altında
Asma fidanı üretiminin ihtiyacın oldukça altında olduğu görülmektedir. Bir bağın 40 yıllık ömrü olması sebebiyle bağ alanlarımızın 40’da birinin her yıl yenilenmesi gerekir. (Çelik ve ark. 1991, İlter ve Uzun 1991) Bu da Türkiye genelinde her yıl 12 bin hektar alanın yenilenmesi demektir.
12 bin hektar alana 3x2 dikim normu ile yaklaşık 20 milyon adet fidan dikilir. 2010 yılında Türkiye’de üretilen standart sertifikalı asma fidanı sayısı 4,2 milyon adettir. (Anonim 2011) Türkiye’nin bağcılıkta başkenti durumunda olan Manisa ili asma fidanı üretiminde aynı konumdadır. Türkiye’de üretilen 4.2 milyon asma fidanının % 66,5’ i Manisa’da bulunan ve sayıları bir düzine kadar olan fidan üretim işletmeleri tarafından üretilmiştir.
Sultan7 medarı iftihar
Bir bağın ekonomik ömrü ortalama 40 yıl kabul edilmektedir. Yani kırk yıllık bir yatırım söz konusudur. Anacı toprağa uygun olan, yüksek verimli çeşitlerden elde edilen kalemlerin kullanıldığı sağlıklı fidanlar hayati öneme sahiptir. Bağ tesis edecek üreticilerimizin asma fidanları üzerinde titizlikle durmaları gerekir. Bu bağlamda Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nde uzun yıllar süren seleksiyon çalışmaları neticesinde yeni çeşitler ortaya çıkarılmıştır. Bunlar arasında Sultan7 adıyla tescillenen kurutmalık çeşidimiz, medar-ı iftiharımız olmuştur.
Tablo. 2010 yılında üretilen fidanlarda kullanılan anaçların oranları, Anonim 2011
Kullanılan Anaçlar Kullanım Oranı % 5 BB
24.5
41 B
22.6
1103 Paulsen
20.7
140 Rugeri
12.2
110 R.
8.2
99 R.
6.3
1613
3.6
SO4
1.3
Ramsey
0.3
420 A
0.2
Asma fidanı almak isteyen vatandaşlarımız İl Tarım Müdürlüğü kontrolünde üretim yapan fidancıları tercih etmelidirler. Fidan temininde sıkıntı yaşanmaması için 1 yıl öncesinden sipariş verilmeli ve sözleşme yapılmalıdır.Bağ tesis edilecek araziden alınan toprak örnekleri laboratuarda analiz edilerek, en uygun anaç belirlenmeli ve bu anaç üzerine aşılı fidan siparişi yapılmalıdır. Ülkemizde fidan üretiminde kullanılan Amerikan asma anaçları ve kullanılma yüzdeleri aşağıda verilmiştir.
Tüplü fidan dikimi
Kaynaştırma odası
Serada tüplü fidanlar Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
45
BAĞCILIK PROJESİ
Proje, iklim ve alın teri birleşti,
başarı öyküsüne dönüştü Tütünden sonra alternatif ürün arayışına giren Türkmen köyü çiftçileri, Yuntdağı Kırsal Kalkınma Projesi’nin hayata geçmesiyle bağcılıkta örnek gösterilir oldu. Mustafa Sacit İnan Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Türkmen Köyü, Manisa il merkezine 44 kilometre uzaklıkta ve 375 metre rakımlı bir tepede kurulu. Manisa- Muradiye ve İzmir - Aliağa üzerinden karayolu ile köye ulaşmak mümkün. Köyün adının nerden geldiği ve geçmişi hakkında yazılı bilgi yok. Ancak yaşlılardan alınan bilgiler doğrultusunda Anadolu beylikler dönemine kadar giden bir geçmişe sahip olduğu tahmin ediliyor. Adını da konar göçer Türkmen boylarından aldığı söyleniyor 46
Manisa Tarım ve Gıda
Köy çevreye hakim bir noktada kurulu ve Akdeniz iklimi özelliklerine sahip. Anadolu köy yaşam özellikleri ve bilinen köy kültürü dışında ön plana çıkan gelenek ve göreneklere sahip değil. Köye has bir yemek ya da mutfak çeşitliliği de yok. Köy halkı geçimini tarım, hayvancılık ve bağcılık ile kazanıyor. Arıcılık ise gelişmekte olan yeni bir dal. Bağcılık ürünleri içinde sofralık siyah üzüm dikkat çekiyor.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Bağcılığın Türkmen köyü de içine alan Yuntdağı yöresindeki serüveni, zaman içerisinde inişli çıkışlı bir yol izlemiş. Bağcılık kültürü yöre insanı için uzun yıllara dayanıyor. Yuntdağı köylerinin hemen hepsinde geçmişte bağcılık yapıldığına dair izler mevcut. Suyun olduğu yerlerde ağaçlarla ve çalılarla kol kola yabani asmalara rastlamak mümkün. Belli yaşın üzerindeki bayanlar, hala pekmez yapımındaki hünerlerini gösteriyorlar.
Ancak tütün tarımının ön plana çıkmasıyla 2000 yılına kadar geçen 30-40 yıl içerisinde bağcılık, Türkmen köyü için ana geçim kaynağı olmaktan çıkmış. O yıllarda tütün ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi çiftçilerimiz için iyi bir gelir kapısı olmuş. Bu süre içerisinde Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü ve Manisa İl Tarım Müdürlüğü ortaklığında “Yayla Bağcılığını Geliştirme Projesi” ile Türkmen köyünde ve Yuntdağı yöresinde bağlar tesis edilmiş, ancak çeşitli sebeplerle bu projeden günümüze sadece birkaç bağ kalmış. Onlar da çeşit değiştirme aşıları ile değiştirilmiş.
Arınç’ın desteği
2000’li yıllarda tütün alanlarının daraltılmasına yönelik devlet politikaları ve buna bağlı olarak tütün alım fiyatlarının düşmesi, Tekel’in devreden çıkması ile alım garantisinin ortadan kalkması, Türkmen köyü sakinlerini alternatif ürün arayışlarına itmiş. Tam bu noktada 2003 yılında 22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın desteğiyle Yuntdağı Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Projesi hayata geçirilmiş. Bu proje, bağcılığın bu günlere ulaşmasında dönüm noktası olmuş Bu projenin en önemli ayaklarından birisi “Sofralık Üzüm Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi” olmuş. Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsünün sorumluluğunda gerçekleştirilen bu proje Türkmen Köyünü bu gün Manisa’nın tüm kırsal
FAO projesi Türkiye sorumlusu Mevlüt Düzgün
alanlarında örnek gösterilen bir köy haline dönüştürmüş. Projede arazi işaretlemesinden tutun fidan dikimine, budamasında tutun hasada kadar her aşamada Manisa Bağcılık Araştırma
Enstitüsü teknik elemanları hazır bulunmuş, yapılan işler üreticilere uygulamalı olarak gösterilmiş. Belki de bu yüzden bu kadar kısa sürede bu kadar başarıya ulaşılmış.
Şimdi Türkmen köyü, iri siyah Alphonse Lavallee üzümünün en iyi yetiştiği yörelerden birisi haline gelmiş, bununla da yetinmemiş FAO’nun projesine girmiş.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
47
Bugün Türkmen köyünde bağ alanı 5-10 dekardan 140-150 dekarlara kadar ulaşmış. Bağcılık en büyük gelir kapısı haline gelmiş. Nasıl gelmesin? Üretici üzümünü bağında 1,50 TL den satıyor. Pazar sıkıntısı yok, Türkmen köyü iri siyah Alphonse Lavallee (Enfes, Efes Karası) üzümünün en güzel yetiştiği yörelerden birisi durumuna gelmiş. Çünkü Türkmen köyünün havası suyu üreticinin içine sevgisini koyduğu alınteri ile birleştiğinde Alphonse L. Üzüm çeşidinin en sevdiği ortam oluşuveriyor. Hatta üreticiler Aliağa Bergama üzerinden İzmir’e satıyor da yetiştiremiyor.
ve Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) FAO/ TCP/3102YUNTDAĞI MODEL PROJESİ için Türkmen köyünü, pilot köy seçmiş. Böylece Türkmen köyü gerçekleştirdiği projelerine bir de uluslararası proje eklemiş. Bu kapsamda 80.000 ABD doları kaynak kullanılmış. Yabancı proje yöneticileri Türkmen köyünü ziyaret ettiği gibi, Türkmen köylüleri de yaşantıları kendilerine çok benzeyen Konya’nın Hadim ilçesine bağlı Dülgerler köyünü ziyaret etmişler, onlarla “Kardeş Köy” olmuşlar.
Türkmen köyünde yetişen üzümlerin bu kadar lezzetli olmasının bir sebebi de yetiştirme şartları. Burada en az ilaçla en az ticari gübreyle üretim yapılıyor. Çoğu üreticinin gübresi çiftlik gübresi, ilacı bordo bulamacı, kükürt, suyu yağmur suyu…
Köyden kente göç tersine döndü
Bugün bağcılığın gelişmesi başka olumlu gelişmelere yol açmış Türkmen köyünde. Başlangıçta sadece devlet desteği ile bağ tesis eden çiftçiler, artık kendi imkânları ile bağ yapmaya başlamış. Köyden kente göç artık tersine dönmeye başlamış. Ülkemizin önemli sanayi kentlerinden Manisa’ya sadece 30 kilometre uzaklıkta olmak, geçim sıkıntısı çeken Türkmen köylüleri göçe zorlamış. Özellikle gençler Manisa’da bulunan fabrikalarda çalışmaya başlamış. Köy nüfusunun büyük çoğunluğunun belli yaşın üstünde olması bundan. Ancak artık önce emekliler arkasından gençler yavaş yavaş dönmeye başlamış. Köyün 2000’li yıllardan sonra gösterdiği atılım, ülkemizin dışında da kuruluşların dikkatini çekmiş
48
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Türkmen köyünden bahsedildiğinde köyün doğal güzelliklerinden bahsetmemek olmaz. Doğal güzellikleri ve çam ormanları, menegiçleri, yabani zeytinleri, Türkmen köyünü ilgi odağı haline getirmiş. Özellikle İzmir sınırında ormanın içinde bulunan Türkmen Şelalesi, başta ilimiz Manisa ve İzmir olmak üzere çevre illerden ziyaretçilerin, doğa tutkunlarının ve piknikçilerin başlıca uğrak yeri yapmış Artık Türkmen Köyünde öncelikli gündem bağcılık. Bağ alanlarını artırmak, yeni pazarlara açılmak, kooperatifleşmek, üzümün hasadını geciktirerek daha iyi fiyatlara satabilmek.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
49
ÇİLEK KENT KÖPRÜBAŞI İLÇESİ
Tütünkent,
artık çilekkent oldu 2 binli yıllara kadar tütünle anılan Köprübaşı’nda bugün çilek yetiştiriciliği hızla yaygınlaşıyor
50
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Ahmet Top Ziraat Mühendisi
1958 yılında Gediz Nehri üzerinde sulama, taşkınlık kontrolü ve enerji üretimi amacı ile Demirköprü Barajı’nın kurulmasıyla Borlu kasabasının sular altında kalması sonucu Borlu halkının bir kısmı şu andaki Borlu kasabasına, bir kısmı da Köprübaşı ilçesine yerleşti. Manisa merkezinin kuzeydoğusunda bulunan ilçemiz, Salihli-Demirci Devlet Karayolu üzerinde bulunmakta olup, il merkezine 120 km, Salihli’ye 50 km, Demirci’ye 50 km, Gördes’e 36 km uzaklıktadır. Denizden yüksekliği 250 metredir. Güneydoğusunda Demirköprü Baraj Gölü vardır. Çevresi son derece engebelidir. İlçe bu engebeli arazide çanak görünümünde olan yerde kurulmuştur. Dibek ve Çomak dağlarının
Üretim Sezonu
çiftçimize çilek serası tesis etmesiyle başlanan çilek üretimi, ilçemizin en önemli geçim kaynağı haline gelmiştir. İlk yıllarda çilek üretiminden olumlu sonuçlar alınması nedeni ile üretici sayısı hızla artış göstermiş, 2008 yılında 2000 dekar, 2011 yılında 3500 dekar alana çilek dikimi yapılmıştır. Yıllar itibarı ile çileğin gelişimi yukarıdaki tabloda gösterilmiştir. Çilek yetiştiriciliğinin hızla yaygınlaşmasına paralel olarak ilçemizde 2’si ilçe merkezinde, 2’si Alanyolu ve Kıranşeyh köylerinde olmak üzere 4 adet Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve ilçe merkezinde Üzümsü Meyve Üretici Birliği kurulmuş
olup, bu örgütler çilek üreticisi üyelerine çilek fidesi dahil olmak üzere, damlama sulama malzemelerini ve malçlama örtüsünü uygun fiyat ve ödeme kolaylıkları ile temin etmektedir. Çileğin pazarlamasını da yine bu örgütler yapmaktadır. Yine çilek üretim alanlarının artması ile birlikte gübre ve kimyasal ilaç bayi sayılarında da artış olmuştur. İlaç bayi sayısı 4’e, gübre bayi sayısı 9’a yükselmiştir. Kooperatiflerin yanı sıra inşaat ve nalburiye sektörlerinde faaliyet gösteren 3 esnaf, çilek üretiminde kullanılan damlama sulama ve malçlama malzemelerinin ticaretini yapmaya başlamıştır. İlçemizden çilek alımı yapan bir ihracatçı firma ilçe merkezine çilek depolama ve muhafazası için bir soğuk hava deposu inşa
2006
2007
2008
2009
2010
2011 (Tahmin)
Üretim Alanı (dekar)
130
850
2.000
2.500
3000
3500
Üretici Sayısı (Adet)
70
250
450
500
500
550
Üretim Miktarı (Ton)
455
3.825
5.000
7.500
9.000
10.500
455.000
5.163.000
10.000.000
12.500.000
15.000.000
21.000.000
Ciro (TL)
güney uzantıları, ilçe hudutları içerisinde yer alır. Batıda Tüllüce, doğuda Topraktepe ve kuzeyde Kayran dağları diğer başlıca yükseltilerdir. İlçe yüzölçümü 252 kilometrekaredir. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan adrese dayalı genel nüfus sayımı sonuçlarına göre, ilçemizin nüfusu 9.871’dir. Nüfusun 5.253’ü ilçe merkezinde, geri kalan 4.618’i ise köylerde yaşamaktadır. İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Her ne kadar 1993 yılında kota uygulamasına geçilse de 2000’li yıllara kadar başlıca ürün tütün idi. Halısı ile ünlü Demirci’nin Halıkent olarak anılmasına paralel olarak Köprübaşı’nın da Tütünkent olarak anılması, ilçe çiftçisinin yoğun olarak tütün üretimi yaptığı ve iyi para kazandığı yıllara rast gelmektedir. Ancak Tekel’in tütün alımını gün geçtikçe azaltmasıyla birlikte satış fiyatlarının düşmesi, ilçe çiftçisini ve idarecilerini yeni arayışlara itmiştir. 1999 yılında Tarım İl Müdürlüğü ve İlçe Müdürlüğünün, İl Özel İdare kaynaklı bir projeyle iki
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
51
etmiştir. Bu tesis, çilek alım fiyatlarına direk etki etmiş ve yağmurlardan önceki 10 günlük evrede çileğin kilogram fiyatı dış piyasa için 3,25 TL’ye, iç piyasa için 2,75 TL’ye çıkmıştır. Firmalar arası rekabet artmış ve diğer firmalar da önümüzdeki yıl için soğuk hava deposu yapmak üzere girişimlere başlamıştır. Gündelik usulü çalışarak geçimini sağlayan işçiler için yeni bir iş sahası açılmış, hatta ilçe içinden çilek hasadı için gereken işgücü ihtiyacı karşılanamaz duruma gelmiştir. Gördes ilçesine bağlı köylerden tarım işçileri, ilçemize gelmeye başlamıştır. Köprübaşı Belediyesi tarafından her yıl Kültür Sanat ve Çilek Festivali adı altında bir festival tertip edilmektedir. Festival kapsamında çeşitli yarışmalar ve konserlerin yanı sıra çilek yarışması da düzenlenmekte ve dereceye giren üreticilere, ilçe esnafının finansmanı ile çeşitli hediyeler verilmektedir. Kısacası çilek sadece üreticisi ve satıcısı için değil, tüm ilçe ekonomisi için can damarı haline gelmiştir. Hal böyle olunca yıllardır Tütünkent olarak anılan Köprübaşı, Çilekkent olarak anılmaya başlamış, bununla ilgili afişler basılmış, yolcu minibüsleri, belediye araçları ve vatandaşlara ait özel araçlara bu afişler asılmıştır. Çileğin yanı sıra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca uygulanan Sertifikalı Fidan Desteği de Köprübaşı tarımı için bir milat olmuş ve 2006 yılından bu yana özellikle ilçe dışından gelen ya-
52
Manisa Tarım ve Gıda
tırımcılar, daha önceleri tarımda kullanılmayan marjinal tarım arazilerini satın almış, zeytin ve çeşitli meyve fidanı dikimi yaparak, büyük yatırımlarda bulunmuşlardır. Bu dönemde yaklaşık 8.000 dekar yeni zeytin bahçesi tesis edilmiştir. Yine bu dönemde 850 dekar kiraz, 830 dekar badem, 750 dekar ceviz, 575 dekar
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
nar, 150 dekar erik ve 30 dekar elma bahçesi kurulmuştur. Tarımda kabuğunu kırmak için son 5 yılda büyük bir atağa kalkan Köprübaşı’na yolunuz düşerse mutlaka bu şirin ilçede bir çay molası verin ve güzel insanları ile tanışın.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
53
DEĞERLENDİRME
Sofralık üzüm
üretimine kapsamlı bakış Üzümün gen kaynağı olan Türkiye’nin, sofralık üzüm ihracatında arzu edilen seviyeye ulaşabilmesi için planlı, tekniğe uygun ve kaliteli çeşitler yetiştirilmeli.
54
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Doç. Dr. O. Murat Koçtürk CBÜ Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Türkiye, sahip olduğu coğrafi koşullar dolayısıyla, oldukça zengin çeşitlilikte tarımsal üretim imkanlarına sahip bir ülkedir. Sıralamada, 2007 yılı verileri dikkate alındığında, üzüm üretiminde 3,6 milyon tonla dünyanın altıncı ülkesidir . 2008 yılı verilerine göre, yaklaşık 13 milyon tonluk meyve üretiminin %37’si üzümsü meyveler grubunu oluşturur. Sofralık üzüm, bu grubun en önemli ticari meyvesidir. Dünya üzüm üretiminin %6’sı Türkiye tarafından karşılanmaktadır . Rakamsal olarak bakıldığında ülke olarak her ne kadar önemli bir konumda görünsek de, meyve ve sebzede ihracatın üretime oranının %5 civarında olması, olumsuz bir yapıya işaret etmektedir. Türkiye yaş meyve dışsatım miktarı 2008 yılı itibariyle 1.262.000 ton olarak gerçekleşmiştir. Dışsatım miktarlarına ürünler bazında bakıldığında ise ilk sırada 301 bin tonla mandalina, ikinci sırada 222 bin tonla limon yer alırken, sofralık üzüm 202 bin ton dış satım miktarı ile sıralamada üçüncüdür. Sofralık üzüm ihracatımız toplam meyve ihracatımızın %16’sını oluşturmaktadır . Dünya yaş meyve ve sebze dışsatım değeri yaklaşık 40 milyar $ civarındayken, 2008 yılı verileri ile Türkiye’nin 1 milyar 61 bin $ olan dışsatım gerçekleştirdiği ortaya konmuştur. Bu dışsatım değerinin yaklaşık 94 milyon $’ı sofralık üzüme aittir. Türkiye’nin meyve ve sebze dışsatımının ülkeler bazında dağılımına bakıldığında dışsatımdan aldığı paylar ile en önemli pazar olan Rusya Federasyonu yaklaşık %37’lik payla (627 milyon 712 bin $) ilk sıradadır, Rusya Federasyonu’nu izleyen ilk iki ülke ise yaklaşık %10’luk pay ile Almanya (163 milyon 296 bin $) ve yaklaşık %8’lik pay ile Ukrayna’dır. (135 milyon 99 bin $) Türkiye’nin mevcut ihracat rakamlarına bakıldığında, sahip olduğu ihracat potansiyelini değerlendiremediği açıkça görülmektedir. Henüz sofralık üzüm dışsatım miktarının toplam üretimdeki payı düşük düzeydedir. 2008 yılı verilerine göre üretilen toplam 3.918.442 ton yaş üzümün 1.970.686 tonu (yaklaşık %50’si) sofralık üzüm olarak değerlendirilmiş ve bunun ancak 202 bin tonu dışsatıma yönlendirilebilmiştir . Türkiye’nin sofralık üzüm dışsatımında en büyük pazarı oluşturan Avrupa Birliği ülkelerinin 2007 yılı üzüm üretimi 26.279.394 ton, dışsatımı 1.072.810 ton (1.874.2 milyon$) ve dışalımı da 2.171.338 ton (3.694.2 milyon $) olarak gerçekleşmiştir . AB’ye üye ülkelerden İtalya, İspanya ve Yunanistan sofralık üzüm dışsatımı yapan ülkelerin başında gelmektedir. AB ülkeleri içerisinde Türkiye’den en çok üzüm dışalımı yapan ülke Almanya’dır.
Dünyada bağcılık
Dünya’daki bağ alanlarının dağılımı incelendiğinde İspanya’nın ilk sırada yer aldığı gözlemlenmektedir. Bunun yanında İspanya, Türkiye, Amerika,
İran gibi ülkelerde bağ alanlarında herhangi bir artış gözlemlenmemektedir. Fransa, İtalya ve Türkiye’de toplam bağ alanlarında bir düşüş gözlemlenirken, Çin bağ alanlarını 2000-2007 yılları arasında iki kat artırarak, önemli bir gelişme göstermiştir. Üzüm ihracatında ülke sıralamalarına baktığımızda, üretici ülkeler arasında Şili’nin önemli farkla ilk sırada yer aldığı görülmektedir (Tablo 1). Ülkelerin mevcut ihracatlarıyla sağladıkları gelirler ise Tablo 2’de görülmektedir. Tabloyu değerlendirdiğimizde dünya ihracatının yaklaşık %33’ünü gerçekleştiren Şili ilk sırada yer alırken Türkiye, %1,58’lik ihracat payı ile beşinci sırada yer almaktadır. Bununla birlikte Türkiye’nin ihracat gelirinin 2000-2007 döneminde yaklaşık 3.2 kat arttığı görülmektedir. (Tablo 2)
Türkiye’de Üzüm Üretimi ve Verimi
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya oldukça eski ve köklü bir bağcılık kültürüne sahiptir. Besin değeri açısından da oldukça önemli olan bu meyvenin üretimi özellikle Ege Bölgesi’nde yoğunlaşmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 485.000 hektar bağ alanında yılda yaklaşık 3,6 milyon ton üzüm üretilmektedir (Tablo 3).
Türkiye’de Üzüm İhracat ve İthalatı
Türkiye’de üzüm, ihraç edilen meyveler içerisinde önemli kalemlerden biridir. Çalışmanın başında da belirtildiği gibi meyve ihracatı içerisinde sofralık üzüm ihracatı 202 bin tonla meyve ihracatında %16’lık bir paya sahiptir. Üzüm ithalatı yapılan ülkeler ise Şili, Güney Afrika, İran ve Özbekistan olarak sıralanabilir. Ayrıca ithalat fiyatlarımız dünya fiyatlarının altında kalmaktadır. Genel olarak Türkiye’nin ihracat ve ithalat değerleri tablosu ise Tablo 4’da görüldüğü gibidir.
Araştırma Yöresi Hakkında Genel Bilgiler Manisa’da Üzüm Üretimi
Manisa ili yüzölçümü 1.309.600 ha olup, işlenebilir tarım arazisi varlığı 523.522 ha’dır. Toplam tarımsal alanların %31.15’i sulanabilir durumdadır. Manisa bir sanayi ili olmasının yanında, geniş bitkisel ve hayvansal ürün yelpazesi ile Türkiye tarımında çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de üretimi yapılan önemli kültür bitkilerinden kuru ve yaş üzüm, zeytin, pamuk, tütün, kiraz ve hububatlar en önemli ürünlerdir. Üretmiş olduğu tarımsal üretim değerleri ile Türkiye’de ilk 3 arasında yer alan Manisa, zaman zaman 1. il konumuna da gelmiştir. Günümüzde Manisa ile özdeşleşmiş bazı ürünlerin başında üzüm gelmektedir. Türkiye’den ihraç edilen çekirdeksiz kuru üzümün %75-80’ini tek başına Manisa karşılamaktadır.
Bazı Önemli Sofralık Üzüm Çeşitleri İle İlgili Genel Bilgiler
Dünya ticaretinde tüm ürünlerde olduğu gibi sofralık üzümde de kalitenin, marka ve tanıtımın etkinliği artmıştır. Dünya pazarlarında rekabet edebilmek için talebi olan ürünü kaliteli olarak üretmek ve pazarları çok iyi izlemek gerekmektedir. Ege Bölgesinin belirli bir kesiminde tek çeşitte ve yüksek tonajların üretilmesi, yetiştiricileri ve ihracatçıları son derece zorlamakta olup, bu darboğazın aşılabilmesi için ivedi olarak köklü tedbirlerin alınması ve iyi bir üretim, işleme ve pazarlama planlamasının yapılması gerekmektedir. Sofralık üzüm yetiştiriciliği bakımından bugün içinde bulunulan durum, dünya standartlarının çok altındadır. Ege bölgesinde üzüm üreticilerinin çoğunluğu kurutmalık üzüm yetiştiriciliği amacıyla üretim faaliyetinde bulunmaktadır. Bu üretimden elde edilen ürün, hem kurutmalık, hem de sofralık olarak değerlendirilmeye çalışıldığı için; üretimin büyük bölümü sofralık amaca yönelik olarak değerlendirildiğinde, “standart dışıdır”. Üretilen milyonlarca ton üzümün sofralık değeri, özellikle yüksek fiyatla değerlendirilebilecek pazarlar bakımından son derece düşük kalmaktadır. Bunun en büyük sebebi yanlış ve bilinçsiz yetiştiricilik uygulamaları olarak ifade edilebilir .
Ege Bölgesi
Türkiye’de coğrafi bölgelere göre farklı standartlarda sofralık ve kurutmalık üzüm çeşitleri üretilmektedir. Bunlardan Ege Bölgesinde yaygın olan çeşitlerin başlıcaları şöyle sıralanabilir; Sofralık Çeşitler: Alphonse Lavallée, Cardinal, Hamburg Misketi, İtalia, Kozak Beyazı, Kozak Siyahı, Muscat Reine des Vignes, Razakı, Osmancık, Pek, Pembe Çekirdeksiz, Pembe Gemre, Perlette, Sultani Çekirdeksiz, Yuvarlak Çekirdeksiz. Kurutmalık Çeşitler: Sultani Çekirdeksiz, Yuvarlak Çekirdeksiz.
Üreticiler düzeyinde araştırma bulguları 5.1 Üreticilerin Sosyal Özellikleri ve Bağcılık Deneyimi İncelenen işletmelerdeki üreticilerin ortalama yaşı 44.92, eğitim süreleri 6.2, aile nüfusu 4.29
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
55
Tablo 1. Dünya Üzüm Üreticisi Ülkelerin İhracat Miktarları (ton)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
Şili
676.474
630.771
654.932
888.483
693.206
738.469
823.198
1.552.741
İtalya
624.783
667.500
480.562
513.278
465.593
495.111
417.217
447.282
ABD
345.993
346.031
370.949
366.174
391.398
446.287
290.008
386.677
Türkiye
64.873
79.294
76.886
98.729
159.310
155.603
151.136
170.250
İspanya
107.638
96.355
106.761
122.911
97.337
110.209
123.391
106.410
Hindistan
20.646
14.571
25.568
26.470
35.525
53.908
85.563
96.723
Arjantin
27.095
26.629
37.353
39.074
47.828
51.961
72.963
58.812
982
807
5953
13.656
17.918
21.362
34.447
56.103
16.109
18.179
16.501
12.128
19.589
14.503
18.126
17.827
1374
1132
2542
6302
5764
8.191
14.423
9.144
2.812.581
2.747.444
2.713.827
3.120.864
3.064.453
3.505.634
3.432.392
4.431.336
Çin Fransa İran Dünya
Kaynak: www.faostat.fao.org
Tablo 2. Dünya Üzüm Üreticisi Ülkelerin İhracat Değerleri (1000 $)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
Şili
523.545
460.185
658.808
708.363
592.326
660.379
772.564
1.966.826
İtalya
478.808
531.841
427.805
531.969
482.095
566.862
498.747
704.881
ABD
454.802
475.834
493.648
515.429
591.582
694.086
496.653
704.104
İspanya
93.463
85.334
102.217
144.562
124.677
156.272
189.063
199.280
Türkiye
28.841
32.830
32.057
51.023
81.747
91.362
65.937
93.675
Hindistan
18.468
13.351
22.348
22.271
24.026
48.502
66.369
76.826
Arjantin
40.746
36.157
34.946
33.719
41.561
48.646
73.638
62.062
Fransa
18.906
22.470
20.856
20.366
35.815
25.400
30.947
38.075
Çin
1.130
828
2.523
6.388
7.815
10.401
19.511
33.584
İran
258
234
698
1.717
2.175
3.289
5.761
10.415
2.502.362
2.493.128
2.693.655
3.135.462
3.292.723
4.110.769
3.975.879
5.916.077
Dünya
2007
Kaynak: www.faostat.fao.org
Tablo 3. Türkiye’nin Bağ Alanı, Üretim Miktarı ve Veri Değerleri Bağ Alanı (ha) Üretim miktarı (ton) Verim (hg/ha)
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
535.000
525.000
530.000
530.000
520.000
516.000
513.830
484.610
3.600.000
3.250.000
3.500.000
3.600.000
3.500.000
3.850.000
4.000.063
3.612.781
67.289
61.904
66.037
67.924
67.307
74.612
77.847
74.550
Kaynak: www.faostat.fao.org
Tablo 4. Türkiye’nin Üzüm İhracat ve İthalat Değerleri İhracat (ton)
İthalat (ton)
Net İhracat *(ton)
İhracat Değeri (1000$)
İthalatDeğeri (1000$)
Net İhracat Değeri *(1000$)
İndeks
2000
64.873
173
64.700
28.841
118
28.723
100.00
2001
79.294
120
79.174
32.830
95
32.735
113.96
2002
76.886
129
76.757
32.057
98
31.959
111.26
2003
98.729
42
98.687
51.023
33
50.990
177.52
2004
159.310
176
159.134
81.747
158
81.589
284.05
2005
155.603
162
155.441
91.362
170
91.192
317.48
2006
151.136
417
150.719
65.937
461
65.476
227.95
2007
170.250
415
169.835
93.675
536
93.139
324.26
Yıllar
Kaynak: www.faostat.fao.org *Net ihracat değerleri FAO verileri doğrultusunda tarafımızdan hesaplanmıştır. 56
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
5.4. İncelenen İşletmelerin Değişken Masrafları ve Brüt Marjları
İncelenen işletmelerin dekar başına düşen toplam-değişken masrafları ise, en düşük 399.51 TL/Dekar ile 1. grupta, en yüksek 510.89 TL/ Dekar ile 3. grupta olup ortalama 490.06 TL/ Dekar’dır. Dekar başına düşen toplam-değişken masrafların 1. grupta düşük çıkmasının en büyük nedeni ücretsiz aile işgücü kullanımıdır (Tablo 5).
ve bağcılık deneyimi ortalama 22.56 yıl olarak tespit edilmiştir
5.2. İncelenen İşletmelerin Arazi Varlığı ve Tasarruf Şekli İncelenen 72 işletmenin ortalama arazi genişliği 39.53 dekardır. 1. grupta yer alan işletmelerin ortalama arazi genişliği 9.59 dekar olup, %89’u mülk arazidir. 2. grupta yer alan işletmelerin ortalama arazi genişliği 25.25 dekar olup, %92’si mülk arazidir. 3. grupta yer alan işletmelerin ortalama arazi genişliği ise 73.19 dekar olup, %87’si mülk arazidir. Genel olarak baktığımızda ise mülk arazi oranı %88’dir . İncelenen işletme-
İncelenen işletmelerin işletme başına düşen brüt marjları incelendiğinde birinci grupta 8275.29 TL, üçüncü grupta ise 46092.04 TL olup ortalama 26538.54 TL’dir. İncelenen işletmelerde dekar başına düşen brüt marj değerleri ele alındığında ortaya ilginç sonuçlar çıkmaktadır. Birinci grupta 863.07 TL/Dekar olan brüt marj, ikinci grupta 743.44 TL/Dekar, üçüncü grupta ise 629.80 TL/Dekar olup ortalama 745.71 TL/Dekar’dır. Bununda en büyük nedeni daha öncede belirtildiği gibi birinci ve ikinci grupta yoğun bir şekilde ücretsiz aile işgücü kullanımıdır (Tablo 6). Dekara Brüt Marj açısından gruplar arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamıştır (522, p=,596). (Tablo 6)
lerde ortalama bağ değeri 6736 TL/Dekar’dır.
5.3. İncelenen İşletmelerin Sofralık Üzüm Üretimleriyle İlgili Faaliyetleri Araştırma yöresinde en çok yetiştirilen sofralık üzüm çeşidi Sultani çekirdeksizdir. Ancak son yıllarda çekirdekli sofralık üzüm çeşitlerinin alanlarında da artış gözlenmektedir. Bu konuda araştırma yöresinde üzüm çeşitlerinin alanları ile ilgili detaylı verilere ulaşılamamıştır. Üreticilere yeni üzüm çeşidi üretme tercihleri sorulduğunda ortalama % 20.9 Razakı, % 19.4 Royal, % 16.7 Red Globe önde gelen çeşitler olarak dikkati çekmektedir.
5.5. İncelenen İşletme Yöneticilerinin Sofralık Üzüm Üretimi ve Pazarlaması ile İlgili Değerlendirmeleri
Sofralık üzüm üretiminde üreticilerin pazarlama kanalları incelendiğinde görüşülen işletmelerin % 40’ı doğrudan ihracatçı firmalarla bağlantı yaparken diğer %40’ı komisyonculara üzümlerini sattıklarını ifade etmişlerdir. Kalan % 20 ise pazarcı ya da perakendeci olarak ifade edilen kişilere üzümlerini satmışlardır. İncelenen işletmelerin sofralık üzüm üretiminde karşılaştıkları en önemli sorunlar sırasıyla fiyat istikrarsızlığı (%30.6), pazar garantisi olmaması (%30.5) ve
Tablo 5. İncelenen İşletmelerin Dekar Başına Düşen Değişken Masrafları (TL/Dekar) İşletme Grupları( Da. )
İşletme Sayısı
Toprak İşleme Masrafı
İş Gücü Masrafı
Su Masrafı
Gübre Masrafı
İlaç Masrafı
Toplam Değişken Masrafı
1. Grup (1-15)
17
75,15
46,01
67,24
73,01
138,10
399,51
2. Grup (16-40)
28
76,66
80,06
69,55
90,17
136,30
452,74
3. Grup (41+)
27
85,17
88,82
89,81
88,69
158,40
510,89
Genel ( Ortalama )
72
82,48
84,19
83,49
88,16
151,75
490,06
Tablo 6. İncelenen İşletmelerde Dekar Başına Düşen Brüt Marj İşletme Grupları ( Da. )
İşletme Sayısı
Brüt Üretim
Değişken Masraf Toplamı TL/Da
Brüt Marj ( Kar ) TL/Da
1. Grup (1-15)
17
1262,58
399,51
863,07
2. Grup (16-40)
28
1196,18
452,74
743,44
3. Grup (41+)
27
1140,69
510,89
629,80
Genel ( Ortalama )
72
1235,77
490,06
745,71
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
57
ödeme güvensizliğidir (%26.4) (Tablo 7).
6. İhracat yapan firmalar düzeyinde elde edilen araştırma bulguları 6.1. Sofralık Üzüm Dış Satımcı Firmaların Genel Özellikleri Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinde faaliyet gösteren ve meyve sebze dış satımı yapan firmaların önemli bir kısmı diğer illerde de faaliyet göstermektedir. Araştırma bölgesinde incelenen 20 firmadan altısının Antalya, dördünün Adana, ikisinin Trabzon ve birinin de Antakya’da merkezi ya da şubesi bulunmaktadır. Sadece araştırma alanında faaliyet gösteren firma sayısı ise yedidir (Tablo 11). Alaşehir Ticaret Borsasına kayıtlı olan ve Alaşehir’de tescil yaptıran firma sayısı 2008 yılı itibariyle 181’dir. Bu firmalardan 162’si 2008 yılı içinde faaliyet göstermiş olup, 155 tanesi üzüm konusunda, 45 tanesi de kiraz konusunda faaliyet göstermiştir. (Tablo 8) Araştırma alanında incelenen firmaların adları ve üzüm ve kiraz sektöründeki payları Tablo 9’da gösterilmiştir. Alaşehir ve Sarıgöl bölgesinde kiraz sektöründe faaliyet gösteren 45 firmadan 17’si (%38), üzüm sektöründe faaliyet gösteren 155 firmadan 18’i (%12) ile firma anketi yapılmıştır. Bu firmaların miktar
olarak bölgede işlenen kirazdaki işlem payı %53.9, üzümde ise %35.9’dur. İncelenen 20 firmadan 7’si hem kendi adına hem de fason işletmecilik yapmaktadır. Firmalar yıllara göre üzüm ya da kirazda faaliyet gösterebilmektedir. İncelenen firmaların hukuki durumuna gelince %80’i limited şirket olup, sadece %5’i şahıs şirketidir. İncelenen firmaların teşvik belgeli yatırımlardan ve araç gereçlerden yararlanma durumuna gelince firmaların %60’ı henüz bir teşvikten yararlanmamıştır İncelenen firmaların üniversite mezunu ve teknik eleman çalıştırma durumu incelendiğinde üç firmada üniversite mezunu olmadığı, 4 firmada da teknik eleman bulunmadığı belirlenmiştir. Beş kişiden az üniversite mezunu çalıştıran firma sayısı 12 olup, firma başına ortalama iki üniversite mezunu düşmektedir. Beş kişiden fazla üniversite mezunu çalıştıranların sayısı beş olup, ortalama firma başına 12 elemana denk gelmektedir. İncelenen firmaların sofralık üzüm sektöründeki sorunlara genel olarak yaklaşımı değerlendiğinde, %45 ile ilaç kalıntısı (Rezüdü) birinci sırada yer alırken, ikinci sırada bürokrasi %20 ile yer almakta, diğer sorunlar olarak ise finansman, pazar-
Tablo 7. İşletmelere Göre Sofralık Üzüm Üretiminin En Önemli Sorunları ( % ) İşletme Grupları ( Da. )
Sofralık Üretim Zorlukları
İşletme Fiyat İstikrarsızlığı Sayısı
Pazar Garantisi Olmaması
Ödeme Güvensizliği
Diğer
Toplam
1. Grup (1-15)
17
47,1
17,6
29,4
5,9
100
2. Grup (16-40)
28
28,6
35,6
17,9
17,9
100
3. Grup (41+)
27
22,2
33,4
33,3
11,1
100
Genel (Ortalama)
72
30,6
30,5
26,4
12,5
100
Tablo 8. Alaşehir ve Sarıgöl’deki Meyve İşleme Fabrikalarının Diğer İllerdeki Şube Durumu Şehir
Sayı
Yüzde
Antalya
6
30
Trabzon
2
10
Adana
4
20
Antakya
1
5
Alaşehir – Sarıgöl
7
35
20
100
Toplam
58
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
lama, ürün kalitesi ve enerji fiyatlarının yüksekliği ifade edilmiştir (Tablo 7). İncelenen firmaların sektör olarak devletten beklentileri değerlendiğinde, en önemli beklentinin %45 ile teşviklerin artırılması, %25 ile bürokrasinin kolaylaştırılması, %15 ile kalıntı sorununun çözümü ve diğer beklentiler ise finansman desteği ve yurt dışı temsilcilik olarak ifade edilmiştir. Alaşehir Ticaret Borsası verilerine göre Alaşehir ilçesinden 20052008 yılları arasında, başta yaş üzüm, kiraz, kayısı, çilek, şeftali, domates, incir vb. meyve ve sebzeler olmak üzere yapılan ihracat miktarları ve bunların FOB değerleri tablolarda verilmiştir. 2006 yılı hariç ihracat miktarında sürekli bir ar-
tış görülmekte olup, son dört yıl içinde ihracat değeri yaklaşık %100 artmış ve 87 milyon dolardan 169 milyon dolara yükselmiştir. Bu rakamlar araştırma alanı olarak ele alınan Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerinin meyve ve sebze işleme sektörü açısından bir cazibe merkezi haline geldiğini açıkça göstermektedir.
7- Sonuçlar ve çözüm önerileri
Bölgede yapılan sofralık üzüm üretimini genel olarak değerlendirdiğimizde üzüm üretiminde karşılaşılan teknik ve pazarlama sorunları genel olarak şu şekilde sıralanabilir; Bölgedeki bağ alanlarında hakim olan genel çeşit tamamen çekirdeksiz üzüm
Tablo:9 Araştırma Alanında İncelenen Firmaların Kiraz ve Üzüm İşleme Miktarları (2008) Sıra No
Kiraz (Ton)
Üzüm (Ton)
1
1.532,4
13.274,4
2
1.649,2
8.940,3
3
83,3
750,8
4
223,0
7.374,5
5
410,0
5.503,7
6
101,3
3.908,3
7
542,3
2.962,8
8
294,7
2.610,5
9
726,2
2.499,5
10
2.134,1
2.421,5
11
1.217,0
2.255,4
12
73,6
691,1
13
574,0
77,0
14
0,0
58,3
15
38,0
57,0
16
39,8
507,4
17
0,0
160,5
18
0,0
18,7
19
200,0
0,0
20
300,0
0,0
Toplam (A)
10.138,9
54.071,7
Alaşehir Toplamı (B)
18.825,4
150.692,2
53,9
35,9
Yüzdeleri (A’nın B içerisindeki payı %)
Kaynak: Alaşehir Ticaret Borsası Kayıtları Temmuz 2009, Alaşehir
olup, bu çeşit hem kurutmalık hem de sofralık amaçlı yetiştirilmektedir. Üretici hangisi para eder anlayışı içerisinde olaya bakmakla beraber, tamamen sofralık amaçlı üzüm yetiştiriciliği yapan bölgeler her geçen gün giderek artmaktadır. Bağlarda uygulanan kimyasal mücadele, üzüm yetiştiriciliğindeki en büyük riskleri oluşturmaktadır. Çok defa, yüksek dozajlarda ve yanlış ilaç kullanımı bölgede yaygın olarak yapılmaktadır, bölgede hormon uygulamaları hariç ilaçlama sayısı ortalama 10-14 arasında değişmektedir. Bunun sonucu olarak hem maliyetler çok artmakta, hem de kalıntı problemi ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Üreticinin yetiştirdiği üzüm, ihracat kriterlerine göre genel olarak standart dışı olmasına rağmen, ürününün tamamını aynı fiyattan satmak istemektedir. İhracatçı ya da tüccar ise kendisine yarayan kısmı satın almak istemekte olup, üzümün sadece uygun olan bir bölümünü hasat edip kalanını kurutmalık yapmak üzere üreticiye bırakmaktadır. Bu durum her iki taraf için de,
içinden çıkılmaz sorunlar meydana getirmektedir. Aslında her iki tarafın kalite anlayışları arasında ciddi farklılıklar vardır. Halbuki, kalite de esas olan standartlar ve tüketici talepleridir.
Ürün bedellerinin ödenmesindeki aksaklıklar
Araştırma alanında üreticilerin karşılaştığı en önemli sorunların başında ürün bedellerinin ödenmesindeki aksaklıklar ya da hiç ürün bedeli ödenmemesidir. Üreticiler bu konuda örgütsüz ve haklarını yasal yoldan arama bakımından yetersizdirler. Ciddi firmalar ile günlük alım yapan komisyoncuları birbirinden ayırmada zorluk çekilmekte, özellikle iç piyasa için alım yapan tüccar ve komisyoncuların bazıları ya hiç ürün bedeli ödememekte ya da çok uzun vadelerde ödeme yapmaktadırlar. Bazı ihracatçılar da ürünün tamamını kesmeyip üreticiyi mağdur etmekte, ödemede ise yurt dışından havale gelmediği bahanesi ile bir yıl sonraya gün verebilmektedir. Bu sorunun çözümü için bölgede ALA-KOOP (Alaşehir ve Çevresi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi) kurul-
muş, ancak çok kısa bir süre faaliyet gösteren kooperatif üreticilerin ve yerel önderlerin ve mesleki kuruluşların kooperatife yeterince ilgi göstermemesi sonucu atıl vaziyette faaliyetini sürdürmeye çalışmaktadır. Üreticilerin her yıl karşılaştığı bu sorunun çözümü için acilen mevcut kooperatifin işler hale getirilmesi ve üretici haklarını koruyucu çalışmalara başlaması gerekmektedir. Bunun için yerel kaynaklar ve devletin katkısı gerekmektedir. Şöyle ki, kooperatif ortağı olan üzüm üreticilerine ekstra prim ödemesi yapılabilir. Kooperatifte istihdam edilen personelin ücretleri 5 yıllığına devlet tarafından karşılanabilir. Kooperatif örgütlenmenin eğer profesyonel yönetim sağlanırsa başarılı olmaması için bir neden görülmemektedir.
Meyve işleme sanayi açısından belirlenen sorunlar ve çözüm önerilerine gelince
İncelenen firmaların sofralık üzüm ihracatında karşılaştıkları en önemli sorun %40 ile kaliteli hammadde (üzüm) temini gelmekte olup, en az karşılaşılan sorun olarak para tahsili ve pa-
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
59
zarlama yetersizliği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra dış piyasa istikrarsızlığı ve haksız rekabet diğer sorunlar olarak ifade edilmiştir. İncelenen firmaların sofralık üzüm sektöründeki sorunlara genel olarak yaklaşımı değerlendiğinde, %45 ile ilaç kalıntısı (Rezüdü) birinci sırada, bürokrasi %20 ile ikinci sırada yer alırken, diğer sorunlar olarak ise finansman, pazarlama, ürün kalitesi ve enerji fiyatlarının yüksekliği ifade edilmiştir. İncelenen firmaların sektör olarak devletten beklentileri değerlen-
diğinde, en önemli beklentinin %45 ile teşviklerin artırılması, %25 ile bürokrasinin kolaylaştırılması, %15 ile kalıntı sorununun çözümü ve diğer beklentiler ise finansman desteği ve yurt dışı temsilcilik olarak ifade edilmiştir. Ayrıca ihracat teşvik primlerinin zamanında ödenmemesi diğer bir sorun olarak belirtilmiştir.
Bunun için planlı, tekniğe uygun ve kaliteli sofralık üzüm çeşitlerinin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede üretici, ihracatçı ve kamu kuruluşlarının işbirliği yapmasına gereksinim bulunmaktadır. Dünyanın en önemli ve zengin ülkelerine uçakla sadece 3 saat, gemi ve karayolu ile 48 saatlik mesafede bulunan Türkiye’nin bu konumunu daha iyi değerlendirmesi hem ülke kaynaklarının daha iyi kullanılmasını sağlayacak hem de tarım sektöründe çalışanların gelirlerinin artmasında önemli bir rol üstlenecektir.
Sonuç olarak üzümün gen kaynağı olan Türkiye, bu üründe birçok yönden avantajlı olmasına rağmen sofralık üzüm ihracatında henüz arzu edilen seviyeye ulaşamamıştır.
Firmaların Daimi ve Mevsimlik Eleman Çalıştırma Durumu İşletme ve Mevsimlik ( İşletmede ) Personel Sayısı Daimi Personel Mevsimlik ( Bağda ) Ortalama
Toplam
10’dan az
10’dan çok
150’den az
150’den çok
200’den az
200’den çok
İşletme Sayısı
11
9
9
11
11
9
20
Toplam Personel S.
42
228
910
2600
1520
3250
8550
3,81
25,33
101,11
236,36
138,38
361,11
427,5
Ortalama Personel S.
Tablo 11- İncelenen Firmaların Sofralık Üzüm Sektöründeki Sorunlara Olan Yaklaşımı
Alaşehir İlçesinden Yapılan Yaş Meyve ve Sebze İhracat Miktar ve Değerleri ( 2005 - 2008 )
Sorun Tipi
Firma Sayısı
%
Yıllar
Finansman
2
10
Pazarlama
2
Ürün Kalitesi
Çıkan Tır Sayısı
İhracat Miktarı
İhracat Değeri
(Adet)
(Ton)
(FOB - 1000$)
10
2005
7.151
184.233
87.000
2
10
2006
6.451
146.032
97.667
Kalıntı ( Rezüdü )
9
45
2007
7.300
174.991
142.980
Bürokrasi
4
20
2008*
8.222
250.043
169.137
Enerji
1
5
Toplam
20
100
60
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Kaynak: Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Alaşehir DTS Denetmenleri Grup Başkanlığı Kayıtları, 2009 * Alaşehir İlçe Tarım Müdürlüğü Kayıtları, 2009
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
61
BİR KÖY; TÜRKMEN...
Türkmen köyü
tarımında değişim ve dönüşüm Sofralık çekirdekli Alfonse çeşidini köyde diken ilk çiftçi olan Muhtar Mustafa Solmaz, köyün geleceğini değiştirecek üzüm yetiştiriciliğini başarıyla gerçekleştirdi. Türkmen köyünde halk, 1950 yılından 2000 yılına kadar tütün tarımı yapmış, 1990 yılında tütüne getirilen kota yüzünden bu üretim bırakılmış, alternatif ürünlere yönelinmiş. Fakat bu değişim o kadar kolay olmamış.1990’lı yıllarda 125 hanenin olduğu Türkmen köyü, kente göç nedeniyle 2000li yıllarda 75 haneye kadar gerilemiş. Manisa İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından Manisa genelinde yayla bağcılığının geliştirilmesi amacıyla uygulanan proje gereğince, Özel İdare Müdürlüğü kaynaklarından Türkmen köyünde 1 çiftçiye bağ fidanları, bağ direkleri ve telleri verilerek, bağcılık tarımının yaygınlaştırılması çalışmaları başlatılmış. Şu anda Türkmen köy muhtarı olan Mustafa Solmaz, 5 dönüm sofralık çekirdekli Alfonse çeşidini ilk diken çiftçi olmuş. Azalan tütün üretiminin yanında ek gelir olsun diye üzüm yetiştiriciliğine başlayan önder çiftçi, köyün geleceğini değiştirecek ürün olan üzüm yetiştiriciliğini başarıyla gerçekleştirmiş ve para kazanmaya başlamış. Ama kimseyi buna inandıramamış.
Muhtar Solmaz, bu değişimi şöyle anlatıyor:
dekarı damla sulama sistemiyle sulanmaktadır. FAO projesinde 92 dekar bağa damla sulama sistemi kurulmuştur.
‘’2000 yılında tüccar ile bağda pazarlık yaptık. Ben aynı pazarlığı köy kahvesinde halkın önünde yapalım dedim ve kahveye gittik, 5 dönüm üzümü 7.500TL’ye sattım. Köy halkı benim bu kadar para kazandığımı görünce, 2001 yılından itibaren bağ fidanı dikmeye razı oldu. 2004 yılından itibaren Manisa Valiliği, Özel İdare Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü ve Bağcılık Araştırma Enstitüsü denetiminde bağcılık alanlarımız artmaya başladı. Bu gün köyümüzde 400 dönümlük arazide, Alfonse üzüm bağı var.
ya başladık. FAO kaynaklarından desteklenen bir proje ile üzüm sıkım makinası ve krom-çelik kazanlar ile toplu olarak bir merkezde yapmaya başladık..20 ton civarında pekmez üretiyoruz. 2000’li yıllarda arazinin dönümü 500 TL iken bağcılık sayesinde boş arazi 5000 liraya satılmaktadır. Üzüm bağının dönümü ise 10 ile 12000 liraya satılmaktadır. Toprak değerlendikçe insanımızda değerleniyor. Köyden 1970’li yıllarda Manisa’ya göç edenler geriye dönmeye başladılar.’’
Köyümüzde 35 çiftçi 400 dönümlük arazide 600 ton üzüm yetiştiriyor. Üzümün kilosunu geçen yıl 1,25 ile 1,5 TL’den sattık. Bağlarımızdan 3.yaşında 1 ton üzüm, 5.yaşında 1500 kg, 8-10 yaşlarında 2 ton üzüm alınıyor. 600 ton üzümün yaklaşık % 20’si pazar dışı kalıyor. Köyde evlerde yapılan pekmez üretimini hep beraber yapma-
Yakında bulunan Ortaköy Muhtarlığı ile Türkmen köy ortaklığında kurulan sulama kooperatifi sayesinde sebze yetiştiriciliğine de başladıklarını belirten Solmaz, sözlerine şöyle devam ediyor:
62
Manisa Tarım ve Gıda
‘’2002 yılında kendi bağımda ilk damla sulama sistemini kurdum. Şu anda 600 dekar bağın 300
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Köyümüzde hayvancılık da yapılmaktadır. 50 adet süt ineğinden günlük 400 lt. süt üretiliyor, 1200 koyundan ise yıllık 50 ton sütümüzü mandıralar satın alıyor. Daha önce derede yıkadığımız hayvanlar için, FAO projesi ile yapılan koyun banyoluğunda hayvanlarımızı ilaçlı sudan geçirerek sağlığını koruyoruz. Koyunlarımızın yapağını kırkarak, 500 kg. yün elde ediyoruz ve alıcılara satıyoruz. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından köyümüzde 7 kişiye 10.000 çam fıstığı tohumu, diğer 7 kişiye de 20.000 çınar, selvi, çam tohumları verilerek, fidan yetiştirmeleri sağlandı. Köylülerimiz daha sonra yetiştirdikleri fidanları orman fidanlığına satmaktadırlar.’’ İşte önder çiftçinin değişime ve dönüşüme olan inancını köylülere yayması ve kurumların desteğiyle kazanılan başarı öyküsü…
Parolamız, Hizmet ve Kalite...
4ƌ[MFSF EBIB ƌZƌ Iƌ[NFU WFSFCƌMNFL ƌÎƌO IFS HàO CƌSB[ EBIB GB[MB ÎBM ǵ ZPSV[ (àOMàL UB[F LFTƌN UBWVL ÎFǵƌUMFSƌ WF ZVNVSUBMBS N [MB BSU L Tƌ[MFSF EBIB ZBL O [
LEZİTA MANİSA BÖLGE BAYİ - ÇAĞDAŞ TAVUKÇULUK Temmuz-Ağustos-Eylül 2011 Manisa Tarım ve Gıda KKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKKK
63
RÖPORTAJ
Üzüm kanatlanacak Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir projesi var üzümü uçurmak için. THY’nin ikramda üzüm paketleri dağıtımı için süren görüşmelerde, ürünün ambalajlanması aşamasına gelindi.
Rasim Mutlu Röportaj Alaşehir’in temel girdisini oluşturan üzüm, THY ile görüşmeler sonuca varırsa kanatlanıp uçacak. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Seyhan, 25-30’ar gramlık üzümlerin, bu görüşmeler sonucunda ambalajlanması aşamasına gelindiğini belirtirken, bir üzüm tanıtım grubunun da oluşturulmasını istiyor.
döl tutmadığını gördük. Bunun da nedeni hava ve iklim koşullarının aynı olmamasındandır. Gediz Ovası, Sultani’nin en yatkın olduğu yer. Bildiğiniz gibi Şarap Tanrısı Dionysos’un mozolesi burada, Alaşehir’in içinde çıktı ve bu mozole 5000 yıllık. Bu havzada 5000 yıldır bağcılık yapıldığına delalettir bu.
•Alaşehir için üzüm nedir? SEYHAN: Üzüm Alaşehir için herşeydir, temel girdisidir. Berberinden zirai ilaç bayisine, esnafından çiftçisine kadar herkesin direkt veya dolaylı olarak ekonomik fayda sağladığı üründür üzüm. Alaşehir, yani Gediz Ovası’nın ikliminin özelliği, karasal iklimle Akdeniz ikliminin birleştiği yerlerden bir tanesi olmasıdır. Şanlıurfa’ya (Harran Ovası’na), Fas’a, Mısır’a Sultani üzüm çubuklarının götürüldüğünü biliyorum ama o kuşakta bu lezzet ve aromada üzüm yetişmediğini ve hatta
Günümüzde üzüm yetiştiriciliğinin artması, hem bir talebin oluşması, hem de köylünün, çiftçinin, komşusunun iyi gelir getiren ürününü görerek, buna yönelmesindendir
64
Manisa Tarım ve Gıda
•Alaşehir’in üzümü geçmişte kurutmalık, günümüzde çoğunlukla sofralık olarak değerlendiriliyor. Bu değişim ne zaman gerçekleşti ve günümüze kadar nasıl bir seyir izledi? SEYHAN: Yaklaşık 20 yıllık bir mazisi var. İç piyasadaki tüketimle başladı. İstanbul’a, Ankara’ya,
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Trabzon’a gönderilen üzümlerle başladı. Tüccarlarımızın, kabzımalların gelip alıp götürmesi ile başladı. Daha sonra yaklaşık 15-20 yıldır yaş üzüm ihracatımız usul usul, son 10 yıldır da hızlı bir şekilde arttı. Bu durum standartlara uygun üzüm yetiştirme ihtiyacını beraberinde getirdi. İlk günlerde önce şekil üzerinde duruldu, nasıl temiz ürün, nasıl güzel üzüm yetiştirilir ama son yıllardaki sistem güzel yetiştirmenin yanında kalıntısız üzüm yetiştirme telaşını da getirdi. Bundan dolayı farklı sıkıntılarımız var, o sıkıntıları da zaten son 2 yıldır en üst düzeyde aştık. Ancak kat edilecek çok yolumuz var daha. • Odanızın halihazırda kaç üyesi var, bunların ne kadarı üzümle bağlantılı? SEYHAN: 1500 üyemiz mevcut ve dolaylı yoldan her birinin üzümle bağlantısı var. Yani Alaşehir, Sarıgöl’de bize bağlı ticaret erbabı arkadaş-
larımızın her birinin muhakkak bir bağı, bahçesi var. Dolaylı olarak % 99’unun bağlantısı vardır diyebiliriz. Ama ticaret olarak düşünülürse bu 1500 taneden yaklaşık 250 tanesi kuru ve yaş üzüm ihracatı, alım satımı ile direkt iştigal etmektedir. • Kaç ihracatçı firmanız var ve Alaşehir’in yaş ve kuru üzüm ihracatındaki payı ne kadardır? SEYHAN: İşletme sayısı 60 civarında ama buradan ihracat yapan sayısı (yani fason yaptıran firma) biraz daha yüksek 70-80 kadardır. Alaşehir gümrüğümüzden çıkan ürün, bu sene itibariyle 150 bin ton civarında. İhracat rakamları 2010 yılı itibari ile 169 milyon dolar sofralık üzüm, tabii bir de burada gözükmeyen Trabzon’dan, Bursa gümrüğünden çıkanlar var ve bunlarında %90’ı buradan gitmedir. •Şehre yakın, bağların içinde işletmeler kurulmuş, bir organize sanayi bölgesi projesi var mı? SEYHAN: Var ama bir türlü başaramadık bunu. Geniş bir alan da bulamadık, organize sanayi ile ilgili. Sadece üzüm düşünüldüğünden, her işletme kendi yerini kendi kurdu farklı yerlerde, bağların içinde. Daha ekonomik geldi onlara, hizmetleri o şekilde hem sivil toplum örgütleri, odalar ve belediyeler tarafından mücavir alan sınırları içerisinde ayağına götürüldü. • Alaşehir’e has üzüm dışında ihracat yaptığınız başka ürünler bulunuyor mur? SEYHAN: Salamura yaprak, kiraz ve kestanemiz önemli. Bursa’dan ihraç edilen kestanenin çoğu bizim buradan (Uluderment) gitmektedir. Kestane ve kirazımız, Bozdağ silsilesi dediğimiz kısımda, o dağlara has ürünlerimizdir. •Bölgemizdeki üzüm ihracatçılarımızın sorunları nelerdir? SEYHAN: Yaş üzüm ihracatçısı arkadaşlarımız ilk geldikleri zaman tek düşünceleri ticaretti. Kaliteli üzüm olsun, görüntüsü güzel olsun, örneğin İngiltere yeşil, Rusya sarı üzüm istiyor, o standartlarda tane iriliğinde olsundu ve bunlar da yapıldı. Ancak Avrupa Birliği, Rusya son yıllarda kalıntının üzerinde durmaya başladıklarında, bununla ilgili şikayetler geldikçe, üzümlerinin geri dönme risk oluştuğu andan itibaren, kalitenin yanı sıra ilaç kalıntılarının da önemi ortaya çıktı. Tabii bu birden bire kolay bir iş değil. Üzüm ihracatçılarımız üzüm yetiştirilmesi ve bakımı konularında çok yetkili ve bilgili değillerdi. Sadece aldıklarına bakıyorlar, onun hangi ilaçlarla korunabileceği, ne kadar korunabileceği, ne zaman kesilebileceği hususlarında bilgili değillerdi. Bugün artık herkes bunun bilincinde. Bana göre işletmelerimiz kendilerine çok iyi danışmanlar tutmak vasıtası ile hem yetiştiricilik bakımından, hem de kalıntı problemleri bakımından bunları çok daha kolay aşabilecektir. Ticareti mutlaka düşünecekler, ama bu tür teknik ekipleri de oluşturmak zorundalar.
• Üzüm yetiştiricilerinin en büyük sıkıntıları nelerdir? SEYHAN: İlk aklıma gelen hava şartları diyebilirim. Bizim Alaşehir ve Sarıgöl’deki bağcılarımız artık bu işi bence iyi biliyorlar ve iyi de yapıyorlar. Ancak hava koşullarından dolayı zaman zaman sıkıntıya düşüyorlar. Yani hava şartları mildiyöye, ,küllemeye müsait iken salkım güvesi arkasından gelmiş, kırmızı örümcek gelmiş, siz 5 aktifi geçmeyeceksiniz, hatta 3 aktifi geçmeyeceksiniz diyorsunuz. Ondan sonra yine bizim meslektaşlarımız tarafından aynı benzeri aktif maddelerin art arda kullanılmaması gerektiğini, hastalıklara karşı direnç oluşturmamak için farklı aktif maddeli zirai ilaçların kullanılmasının önemli olduğunu söylüyoruz. Çiftçi çok bilinçlendi, kendi zirai ilaç bayiini olabildiğince sıkıştırıyor. ‘’Ben kalıntısız da üzüm yetiştirmek istiyorum, bana kalıntısız ilaç ver, üzümlerde kalıntı çıkarsa seni sorumlu tutarım’’ diyor. • Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası olarak sizin çalışmalarınız neler, projelerinizi anlatır mısınız? SEYHAN: Bizim odamız bir tescil makamıdır. Sosyal aktivitesi ve etkinliği olmayan, sadece ticaret erbaplığının tescil edildiği bir yer. Biz burayı icraat makamına çevirmeye çalıştık. Ne yapıyoruz? Farklı eğitim seminerleri düzenliyoruz, il tarım müdürlüğünden gelen, ilçe tarım müdürlüğünden arkadaşlarımızın hem zirai ilaç bayi, hem zirai danışmanlarla yaptığı bir çok toplantıya toplantı salonumuzu açıp, bilgilendirme toplantılarını birlikte yapıyoruz. Bunun ötesinde dedik ki, bizim gelirimiz üzüm, ne yapabiliriz, tüm Manisa’daki okullarda ilk öğretimden liselere kadar kompozisyon, şiir ve resim yarışması düzenledik ve dereceye girenlere diz üstü bilgisayarlar, altınlar vererek, çocuklarımızı ödüllendirdik. Ayrıca 50’şer gramlık 25 bin paket Alaşehir ve Sarıgöl’de üzüm dağıttık. Her öğrenciye bir paket. Buradaki maksadımız, çocuklarımıza kompozisyon yazarak, yani üzüm ve yararları hakkında bilgi edinmeleriydi, bunu sağladık. Neden? Çünkü bu çocuklarımız yarın Trabzon’a, Erzurum’a, İstanbul ve Ankara’ya okumaya gittiklerinde arkadaşlarına, ‘’Ben üzüm diyarından geliyorum, budur benim üzümüm” diyebilmelerini istedik. Ayrıca bizim çocuklarımızın ellerindeki bu nimetin değerini bilmelerini ve üzüm kültürünü öğrenmelerini istedik. Ayrıca Kosgeb’in de desteğini alarak, farklı projeler hazırlıyoruz. Türk Hava Yoları’nda
25-30’ar gramlık ambalajlar halinde 1 milyon paket üzüm dağıtmayı hedefledik. Belli bir aşamaya geldik, ambalajlama aşamasındayız. Poşetlerde olacak. Onların alım müdürleriyle, bizim işletmelerimizle görüşmelerimiz devam ediyor. İşletmelerimizle üzümü tanıtım grubu oluşturulmasının gerektiğinin inancındayım. Bunun için büyük çaba harcıyorum ama hem yaş hem kuru üzüm işletmecisi arkadaşlarımızın nasılsa biz bu üzümü satıyoruz, problemimiz yok düşünceleri nedeniyle üzümü tanıtım grubunun oluşturulmasına sıcak bakmadıklarını sanıyorum ve bu bizi üzüyor. Ayrıca kuru üzüm kullanım alanlarının çeşitlendirilmesi lazım. Bakıyoruz Avrupa’da kuru üzüm her şeyin içine, ekmeğin içine, kekin içine, salataya kullanılıyor. Peki biz bunun kendi içimizde kullanımını neden yaygınlaştırmayalım. Nesillerimizin daha sağlıklı, daha müreffeh, daha çalışkan, daha zeki olmaları için neden üzüm yedirmeyelim? Çünkü bu enerji, bu güç bizim üzümümüzde var.
Mustafa Seyhan
Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Seyhan, yeni neslin sağlıklı, zeki ve çalışkan olmaları için bu gücü barındıran üzümü yemeleri gerektiğine inanıyor.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
65
KIRSAL KALKINMA
Alaşehir Kırsal Kalkınma Yatırımları Geçmiş 5 etapta Manisa’da tamamlanan 95 tesisten 14’ü Alaşehir’de yapıldı.
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında yürütülen Makine Ekipman Alımlarının Desteklenmesi ve Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi programları dahilinde 2011 yılı başvurularının kabulü ve değerlendirilmesi süreçleri tamamlanmıştır. Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi Programı kapsamında 2011/9 No’lu tebliğ gereği 118 adet proje başvurusu yapılmıştır. İl Müdürlüğümüzce kabul edilen 118 adet başvurunun İl Proje Değerlendirme Komisyonundaki değerlendirme süreci tamamlanarak, sonuç raporları onaylanmak üzere Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımıza sunulmuştur. Bakanlık onayına sunulan 74 projeden 27’si bakanlığımızca programa alınmıştır ve ilimizde 16,9 milyon liralık yatırım tutarındaki projelere, 6,8 milyon lira hibe ödemesi yapılacaktır. Hibe ödemesinden faydalanacak proje sahipleri ile İl Müdürlüğümüz arasında hibe sözleşmesi imzalanmasını müteakip yatırımın gerçekleşmesinden sonra hibe tutarları kullandırılacaktır. KKYDP kapsamında programa alınan yatırımların 31.07.2012 tarihine kadar tamamlanması gerekmektedir.
Alaşehir ekonomik yatırımlar Yatırım konusu
Toplam
Yatırım tutarı
Hibe tutarı
Kiraz işleme paketleme tesisi
3
1.331.250,00
665.625,00
Soğuk hava deposu
1
499.406,00
249.703,00
Sarıgöl ekonomik yatırımlar
Üzüm işleme paketleme
3
1.222.644,00
611.332,00
Yatırım konusu
Basınçlı sulama sistemi kurulması 2
764.359,00
573.269,00
Soğuk hava deposu
Zeytin yağı üretim tesisi
846.122,00
423.061,00
Toplam
66
2 11
Manisa Tarım ve Gıda
4.663.781,00 2.522.990,00
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
toplam
yatırım tutarı
hibe tutarı
2
843.066,00
421.533,00
Basınçlı sulama sistemi kurulması 1
49.544,00
24.772,00
892.610,00
446.305,00
Toplam
3
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programının çiftçilere yönelik ayağı olan 2011 yılı makine ekipman alımlarının desteklenmesi kapsamında 1396 adet makine ekipman alımı için 6,2 milyon lira hibe ödemesi yapılacaktır. Hibe sözleşmesi imzalayan yatırımcılarımız satın alma aşaması evraklarını tamamlamalarını müteakip, il proje yürütme birimimizin kontrolünden sonra makine ekipmanlarını satın alacaklardır. Bakanlığımızın ilimize tahsis ettiği bütçe imkanları ile yürütülen Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı kapsamında 2011 yılında ilimiz yatırımcılarına 13.040.000 TL hibe ödemesi yapılacaktır. 2011 yılında ilimizde KKYDP kapsamında 29 milyon liralık tarımsal yatırım gerçekleşmiş olacaktır. Geçmiş 5 etapta ilimizde tamamlanan 95 adet tesisten 14 adedi, Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerimizde uygulanmıştır. Bu ilçelerimizde uygulanan ekonomik yatırımlara ilişkin ayrıntılar, tabloda verilmiştir. Makine Ekipman Alımlarının Desteklenmesi kapsamında 2011/10 No’lu tebliğ gereği 5259 adet proje başvurusu yapılmıştır. İl Proje Yürütme birimince yapılan değerlendirme çalışmaları neticesinde 4419 adet başvuru uygun bulunmuştur. İlimize Bakanlığımızca 6.200.000 TL ödenek tahsis edilmesi neticesinde 1394 üreticimiz % 50 hibe ile makine ekipman almaya hak kazanmıştır. Yatırımcılar ile hibe sözleşmesi imzalama süreci devam etmektedir. Sözleşme imzalayan yatırımcıların sözleşme tarihinden itibaren 60 gün içinde satın alma işlemlerini tamamlamaları gerekmektedir. Alaşehir ve Sarıgöl ilçelerimizden 2007-2011 döneminde Makine Ekipman Alımları kapsamında % 50 hibe desteği ödemelerine ilişkin ayrıntılar tabloda verilmiştir.
Alaşehir makine ekipman Yatırım konusu
Toplam
Yatırım tutarı
Hibe tutarı
Basınçlı sulama sistemi
3
86.290,00
43.145,00
Basınçlı sulama sistemi
2
3.910,00
1.955,00
14
61.400,00
30.700,00
2
1.900,00
950,00
260
2.013.843,74
1.006.921,87
15
66.678,67
33.339,34
Soğuk hava tesisatlı taşıma aracı
7
623.915,38
311.957,69
Süt sağım ünitesi ve soğutma tankı
4
97.700,00
48.850,00
307
2.955.637,79
1.477.818,90
El traktörü Motorlu tırpan Pulverizatör Sap parçalama makinası
Toplam
Sarıgöl makine ekipman Yatırım konusu
Toplam
Yatırım tutarı
Hibe tutarı
Basınçlı sulama sistemi
6
59.399,04
29.699,52
Diskaro-goble
6
14.400,00
7.200,00
El traktörü
3
13.800,00
6.900,00
Koyun kırkma makinesi
1
2.050,00
1.025,00
137
1.145.743,32
572.871,66
20
83.831,00
41.915,50
Silaj makinesi
1
10.950,00
5.475,00
Soğuk hava tesisatlı taşıma aracı
1
79.800,00
39.900,00
Süt sağım ünitesi ve soğutma tankı
5
179.468,00
89.734,00
180
1.589.441,36
794.720,68
Pulverizatör Sap parçalama makinası
Toplam
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
67
KIRSAL KALKINMA YATIRIMLARI
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı 2011 Yılı Çalışmaları 2011 yılında Makine Ekipman alımları için 6.200.000 TL Tarıma Dayalı Tesisler için 6.840.000 TL olmak üzere 13,040 Milyon TL hibe ödemesi programa alınmıştır. Uygulanacak hibe projeleri ile Manisa Tarımı ve Tarımsal Sanayine 29 Milyon TL yatırım yapılacaktır. • Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında programa alınan projelerden 10 Adet Yeni Tesis Yapımı, 12 Adet Teknoloji Yenileme ve Kapasite Artırımı, 5 Adet Yarım Kalmış Tesis Tamamlanması projesidir.
2011 Yılı makine ekipman hibe programı Makine bazlı dağılım Makine ekipman adı
Adet
Hibe tutarı
Pulverizatör
568
2.030.438,17
Süt sağ.Ünitesi-soğut tankı
60
898.791,50
Balya makinesi
30
632.482,00
Mibzer
90
458.051,00
Basınçlı sulama sistemi
20
394.603,48
Diskli tırmık
128
352.592,72
El traktörü
206
337.149,51
Sap parçalama makinesi
136
304.474,84
Yem hazırlama makinesi
18
251.494,00
Silaj makinesi
39
193.197,00
Biçer bağlar
17
70.531,00
Gübre dağıtma makinesi
20
55.030,81
3
47.900,00
25
41.585,39
Hububat harman makinesi
5
25.250,00
Pamuk toplama makinası
1
25.000,00
14
22.387,50
Hasat tablası
1
22.000,00
Taş toplama makinesi
1
14.750,00
Patates söküm makinesi
3
8.825,00
Mototlu tırpan
7
3.198,00
Koyun kırkma makinesi
1
1.025,00
Arıcılık malzeme ve ekipmanı
1
627,5
1.394
6.193.000
Lazerli tesviye aleti Çayır biçme makinesi
Zeytin hasat makinesi
Genel toplam 68
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
2011 Yılı makine ekipman hibe programı İlçe bazlı dağılım İlçe
Adet
Hibe tutarı
Ahmetli
20
96.738
Akhisar
114
472.331
Alaşehir
228
896.419
Demirci
55
176.179
Gölmarmara
22
74.295
Gördes
126
269.805
Kırkağaç
12
20.874
7
74.043
36
313.536
Merkez
141
626.510
Salihli
210
1.104.795
Sarıgöl
148
603.925
Saruhanlı
118
470.071
Selendi
48
323.296
Soma
30
128.161
Turgutlu
79
542.656
1394
6.193.000
Köprübaşı Kula
G e n e l t o p l a m
2011 Yılı tarıma dayalı yatırımlar (ekonomik) hibe programı İlçe bazlı dağılım İlçe
Adet
Hibe tutarı
Ahmetli
2
374.949
Akhisar
4
946.000
Alaşehir
4
1.200.000
Demirci
1
300.000
Gördes
1
257.032
Kırkağaç
2
599.758
Köprübaşı
1
300.000
Kula
1
68.775
Merkez
2
331.465
Salihli
2
595.000
Sarıgöl
2
600.000
Saruhanlı
2
597.500
Soma
1
95.000
Turgutlu
2
574.666
27
6.840.145
Tarıma Dayalı Yatırımlar Kapsamında 2011 Yılında Programa Alınan Projeler Proje Adı
İlçe
Konu
Kuru Üzüm İşleme Tesisi Tamamlama
Ahmetli
Tamamlama
Süt Ürünleri Kapasite Artırımı
Ahmetli
Kap. Artırımı
Yumurta İşleme Ve Pkt. Ünitesi
Akhisar
Yeni Tesis
Zeytin Salamura İşl.Pktl.Tesisi Kapt Art
Akhisar
Kap. Artırımı
Zeytinyağı Üretimi Tek.Yen.Kap.Art.
Akhisar
Kap. Artırımı
Turşu Üretimi Tek Yen Kap.Art
Akhisar
Kap. Artırımı
Kiraz İşleme Ve Paketleme Sis.Kurulması
Alaşehir
Kap. Artırımı
Meyve Sebze İşleme Paketl.Tesisi
Alaşehir
Yeni Tesis
Kiraz Katmadeğer Ve Rekabet Artırım
Alaşehir
Kap. Artırımı
Süt İşleme Tesisi Kurulması
Demirci
Yeni Tesis
Zeytinyağı Tesisi Tamamlama Prj
Gördes
Tamamlama
Süt Ürünleri Kapasite Artırımı
Kırkağaç
Yeni Tesis
Sofralık Zeytin Üretim Projesi
Kırkağaç
Kap. Artırımı
Kiraz İşleme Ve Pkt.Tesisi Tamamlama
Köprübaşı
Tamamlama
300 Baş Koyunculuk Projesi
Kula
Yeni Tesis
100 Baş Koyunculuk İşletmesi
Merkez
Yeni Tesis
Yarıkurutulmuş Domates Üert. Tesisi Kap.Art
Merkez
Kap. Artırımı
Kiraz İşleme Ve Pkt.Tesisi Tamamlama
Salihli
Tamamlama
Kuru Üzüm Ön İşl. Ve Muhf. Projesi
Salihli
Yeni Tesis
Kiraz İşleme Ve Pkt.Tesisi
Sarıgöl
Tamamlama
Ön Soğutmalı Soğuk Hava Depaosu
Sarıgöl
Yeni Tesis
Kuru Üzüm İşleme Tek. Yen.Kap.Art
Saruhanlı
Kap. Artırımı
Soğan Sarımsak İşleme Muh.Pkt.Tesisi
Saruhanlı
Yeni Tesis
Yeşilsan Süt İşl. Kapasite Art. Tarımsal Sanayi Entg. Projesi
Soma
Kap. Artırımı
Kurutulmuş Meyve Sebze İşl. Pkt.Tesis
Turgutlu
Yeni Tesis
Şalgam Suyu Üret. Tesisi Tamamlama
Turgutlu
Kap. Artırımı
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
69
BİTKİ KORUMA
Bağların en önemli zararlısı:
Salkım Güvesi
(Lobesia botrana)
Ülkedeki bütün bağ alanlarında bulunan zararlı ile mücadele, ilimizde Erken Uyarı Projesi kapsamındadır.
İbrahim Demran Ziraat Mühendisi Salkım güvesi, doğrudan üründe yaptığı zararla bağların en önemli zararlısıdır. Ülkemizde bütün bağ alanlarında bulunur. İlimizde bu zararlı ile mücadele, Tarım İl Müdürlüğümüzce uygulanan Bağlarda Tahmin ve Erken Uyarı Projesi kapsamında yürütülmektedir.
Tanımı ve Biyolojisi Lepidoptera (Kın kanatlılar) takımından, Tortricidae familyasına ait bir türdür. Erginlerin boyu 6 mm. kadardır ve kanat açıklığı 10–12 mm’dir. Ön kanatların zemini gri renkte olup, üzeri gri, mavi, kahverengi, kızılımsı sarı ve zeytin yeşili renklerle mozaik gibi işlenmiş bir görünümdedir. Yumurta çok küçük olup, genellikle saat camı şeklindedir. Yumurtalar 0.5 mm. boyundadır. Yumurtalar bırakıldığında soluk sarı ve yeşil sarı karışımı bir renkte olup, şeffaftır. Daha sonra renk açılır ve gün ışığında bakıldığında pırıltılıdır. Yumurtadan çıkan larva 1mm. boyunda, olgun larva ise 9-10 mm. boyundadır. Larvanın vücut rengi sarımsı yeşil renktedir. Larva her dönemde çok hareketlidir. Rahatsız edildiğinde ince bir iplikle kendini yere bırakır. Orantılı nemin %40–50’nin altında olması ve ortamda çiğ bulunmaması durumunda dişi kelebekler steril kalmaktadır. Yumurta bıraksa da yumurtadan larva çıkmamaktadır. Salkım güvesi kışı asma kabukları altında ya da diğer korunmuş yerlerde pupa döneminde geçirir. İlkbaharda uygun orantılı nem ve sıcaklıkta kelebekler görülür. Kelebekler gündüzleri asmanın iç kısımlarında hareketsiz durur. Akşamüstü güneş battıktan sonra sıcaklığın 10˚C’nin üstünde olduğu saatlerde uçmaya başlarlar. Uçuş gece yarısına kadar devam eder. Uçarak birkaç yüz metre giderler. Dişiler yumurtalarını çiçek tomurcuklarına, çiçeklere ve çiçek saplarına tek tek bırakırlar. Bir dişi 60–70 yumurta bırakır. Bu yumurtalardan 8-10 gün sonra larva çıkar. Yeni çıkan larva bir süre dolaştıktan sonra çiçek kılıflarını delip, tomurcuk veya çiçek içine girer,
70
Manisa Tarım ve Gıda
beslenir. 1. dölün yaşam süresi 35–40 gündür. 2. döl larvaları korukta, 3. döl larvaları da bağın olgun üzüm döneminde zararlı olur. İklim koşulları zararlının isteklerine uygun olduğu için bu döllerin gelişme süreleri 1. döle göre daha kısadır. Avrupa’da üç döl verirken, İspanya, Yunanistan, Ürdün ve Mısır gibi sıcak bölgelerde 4.döl yıllar itibariyle görülebilir. Ülkemizde de bazı yıllar 4. döl görülebilmektedir.
Zararları
Salkım güvesinin 1. dölü tomurcuk ve çiçek devresinde zararlıdır. Larva, tomurcuk ve çiçek içinde beslenir ve salgıladığı ipliklerle tomurcuk ve çiçekleri birbirine bağlayarak, çilkimleri küme haline getirir. Zarar gören tomurcuk ve çiçekler dökülür, seyrek taneli salkımlar oluşur. 2. döl ise koruklar içerisinde beslenir. Salkım güvesinin 3. dölü en önemli zarar şeklini meydana getirir. Danelere tatlı su yürümeye başladığı döneme rastlar. Larva tane içerisinde ve taneden taneye geçi.p sık şekilde yer değiştirerek beslenir. Olgun tanelerden akan şekerli su saprofit mantarların (Aspergillus spp., Alternaria spp., Rhizopus spp., Cladosporium spp., Penicillium spp. ve Botrytis spp.) çoğalmasına neden olur ve meydana getirdiği zarar kolaylıkla görülür. Bu çürümeler kali-
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
teyi düşürür ve Okratoksin-A oluşumuna neden olur.
Konukçuları
Salkım güvesinin ana konukçusu asmadır. (Vitis vinifera L.). Defne (Daphne gnidium L.), orman asması (Clematis vitalba L.), hünnap (Zizyphus jujuba Mill.), böğürtlen (Ribes spp.), kivi (Actinidia chinensis) konukçuları arasındadır.
Mücadelesi Kültürel Önlemler
Salkım güvesi larvalarının faaliyeti için sıcaklık ve orantılı nem bakımından asmanın iç ve alt kısımları daha uygundur. Budama ve aralamayı iç kısmını havadar tutacak şekilde yapmak, bağı yabancı otlardan temizlemek, kış temizliğine önem vermek gerekir. Üzümde tatlı su yürümeye başladıktan sonra toprak yapısına göre gerekmedikçe sulama yapılmamalıdır. Yapılan her sulamayla ortam nemi artmakta, böylece salkım güvesi için uygun ortam şartı oluşmaktadır.
Biyolojik Mücadele
Salkım güvesinin bir çok doğal düşmanı olmasına
rağmen, zararlıyı baskı altında tutacak yoğunlukta bulunmaması nedeniyle uygulamaya verilen bir yöntem yoktur. Ancak larvalara karşı Bacillus thuringiensis Berl. Biyopreparatları önerilmektedir.
Biyoteknolojik Mücadele
(Çiftleşmeyi Engelleme Tekniği –ÇE) Çiftleşmeyi engelleme (ÇE), (Mating Disruption) ya da şaşırtma tekniği (Confusion Technique), dişi böcekler çiftleşme çağrısı olarak salgıladığı feromonun yapay olarak üretilip yayıcılarla belirli bir alana dağıtılması sonucu yoğun bir koku bulutu oluşturulması ve böylelikle erkeklerin dişilere çiftleşme amacıyla ulaşmasının engellenmesi olarak tanımlanabilir. ÇE uygulama alanı, bir bağ denizinin ortasında yer alıyorsa en az 160 dekar, bir bağ denizinin kenarında yer alıyorsa en az 120 dekar olmak zorundadır. Dişi kelebeğin kokusunu yayan bu feromonlu teller her sıra üzerine 8 metrede bir, kenarlarda 2 metrede bir olacak şekilde asılır. ÇE uygulama zamanı, seçilen alanda 1. dölün ilk kelebeklerinin eşeysel
çekici tuzaklarda yakalanması ile birlikte hemen uygulanır.
Elde edilen sonuçlar grafiğe aktarıldığında oluşan tepe noktaları, teorik olarak dölleri ifade eder.
Kimyasal Mücadele
3-Yumurta surveylerinden yararlanılarak; Meteorolojik veriler ve eşeysel çekici tuzaklar teorik olarak döllerin gerçekleşme tarihlerini ifade ederler, yumurta surveylerine ışık tutarlar. İlaçlama uyarılarında asıl unsur, yumurta surveyleridir. Ovisit (yumurta) etkili ilaçlar, kelebek yumurtasını daneye koymadan önce uygulanmalıdır.
İlimizde salkım güvesi mücadelesi, erken uyarı projesi kapsamındadır. Uyarı tarihleri belirlenirken; 1-Meterolojik verilerden; etkili sıcaklık toplamlarına bakılır. Salkım güvesi için etkili sıcaklık günlük ortalama sıcaklıktan 12’C çıkarılarak elde edilir. 120 GD 1.Dölü, 520 GD 2.Dölü, 1047 GD 3.Dölü ifade etmektedir. 2-Eşeysel çekici tuzaklardan; 1 Ocaktan itibaren günlük maksimum sıcaklıklar toplamı 1000 C olduğunda, eşeysel çekici tuzaklar araziye asılır. Tuzaklardaki kelebekler düzenli olarak haftada iki gün sayılmakta, fenoloji ve sayım sonuçları cetvellere işlenmektedir.
Salkım Güvesine Ruhsatlı Bazı İlaçlar Etkili Madde
Kullanım dozu
Son ilaçlama ile hasat arsındaki süre
Chlorpyrifos Ethyl 227 g/l
200 ml/100 litre suya
7 gün
Flufenoxuron 50 g/l
100 ml/100 litre suya
28 gün
Tebufenozide 240 g/l
40 ml/100 litre suya
21 gün
Spinosad 480 g/l
10 ml/100 litre suya
7 gün
Bacillus thuringıensis var. kurstaki
16000IU/mg
150 g(+1 kg şeker)/100 litre suya
I.Dölde ilaçlama müdürlüğümüzce genelde önerilmemektedir. II.Dölde etkili sıcaklıklar toplamı 450-460 gündereceye ulaşıldığında III.Dölde 970-980 gün-dereceye ulaşıldığında ilaçlamalar yapılmalıdır. İlaçlamalar mutlaka müdürlüğümüzce verilen uyarılar dikkate alınarak tavsiye edilen tarihlerde yapılmalıdır. Bağda salkım güvesine ruhsatlı ilaçlar kullanılmalıdır. Atılan ilaçlı suyun salkımlara gitmesi için yeşil budama (Palatır, uç alma, yaprak alma) tekniğine uygun ve zamanında yapılmalıdır. Atılan ilacın, salkımı kaplama şeklinde ıslattığından emin olunmalıdır. Bütün tanelerin sis halinde homojen olarak ilaçlanması sağlanmalıdır. İlaç kalıntısı sorununun önlenmesi için ilacın etiketinde belirtilen son ilaçlama ile hasat arasındaki süreye mutlaka uyulmalıdır. Rüzgarlı havada, çiğde ve günün çok sıcak saatlerinde ilaçlama yapılmamalıdır.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
71
SU ÜRÜNLERİ
Manisa’da su ürünleri üretimi İlde su kaynaklarının sınırlı olmasına karşın bu alandaki üretim azımsanmayacak noktaya geldi.
Kadir Özdemir Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Manisa ilimizde su kaynaklarımızın sınırlı olmasına karşın su ürünleri üretimi azımsanmayacak noktaya gelmiştir. 2003 yılından beri uygulanmakta olan hayvancılığın geliştirilmesine dair desteklemelerden su ürünleri üreticilerinin de faydalanması ile hem Manisa’da hem de Türkiye’de su ürünleri çiftliklerinin, yeni teknoloji ve yeni sistemlere daha hızlı ulaşmasına neden olmuştur. Su ürünleri sektörünün kapasite artışları ve yeni teknolojileri hızlı yakalaması, Türkiye’yi alabalık üretiminde Avrupa’nın en büyük üreticisi durumuna getirmiştir. Öyle ki, Türkiye aynı zamanda 72
Manisa Tarım ve Gıda
Avrupa ülkelerinin en büyük alabalık tedarik merkezi olmuştur. Ülkemizdeki üretilen alabalıkların % 50’den fazlası, taze, temizlenmiş, donuk, fleto ve dumanlanmış olarak işlenerek yurt dışına ihraç edilerek, ülkemize döviz kazandırmaktadır. Türkiye 2009 yılında iç sularda balık çiftliklerinde 75.767 ton alabalık, 591 ton aynalı sazan olmak üzere 76.248 ton tatlı su balığı, denizlerde ise 5.229 ton somon, 28.362 ton çipura, 46.554 ton deniz levreği, 89 ton midye ve 2.247 ton (mercan, sivriburun karagöz, patlakgöz mercan, granyoz vb) diğer türler olmak üzere 82.481
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
ton deniz balığı üretmiştir. 2009 yılında iç sularda ve denizlerde kültür yoluyla toplam 158.729 su ürünlerinin kültür yoluyla üretimini gerçekleştirmiştir (TUİK). 2009 Yılında Manisa’da balık çiftlerinde 914.062 kg alabalık üretilmiştir. Aynı yıl Manisa’da balık çiftliklerinde üretilen alabalık miktarı, Türkiye’deki alabalık üretiminin % 1,2 sini oluşturmaktadır. 2009 yılında Manisa’daki balık çiftliklerinde üretilen aynalı sazan miktarı 98 tondur. Bu yıl içinde Türkiye’de balık çiftliklerinde üretilen aynalı sazan miktarının % 16,58’i Manisa ilindeki balık çiftliklerinden gelmiştir.
Manisa da kültür balıkçılığı
Demirköprü Barajı’nda 7, Soma-Sevişler barajında 2 adet olmak üzere 9 adet balık çiftliği baraj göllerimizde, yüzer kafeslerde su ürünleri üretimi yapmaktadır. İlimizde karada küçük su kaynaklarında üretim yapan küçük kapasiteli su ürünleri tesisleri de bulunmaktadır. Manisa merkeze bağlı Gürle ve Uzunburunda 2, Turgutlu ilçesinde Karaköy, Kayrak köyü ve Turgutlu Sanayi Sitesinde 2 alabalık işletmesi, 1 mavi-yeşil alg üretim tesisi, Salihli Adala’da 1, Gördes Kobaklar köyünde 1 alabalık tesisi ve Akhisar Ilıcaksu mevkisinde 1 akvaryım balığı işletmesi olmak üzere 17 tane bakanlığımızdan izinli ve yetiştiricilik belgesine sahip su ürünleri işletmesi mevcuttur. Manisa da faaliyet gösteren 17 su ürünleri işletmesinin kapasitesi 1681 ton/yıl alabalık, 170 ton/ yıl aynalı sazan olmak üzere toplam 1851 ton/yıl balık üretim kapasitesine sahiptir. Demirköprü Barajı’nın yaşlı bir göl olması nedeniyle burada ilk kez balık üretim tesisi kurmak isteyenler, özellikle metan gazı oluşumu ve balıkların ölüm riski konusunda İl Müdürlüğümüzce uyarılmaktadır. Demirköprü Barajı’nda 21 Kasım 2001, 11 Kasım 2007 ve 06 Haziran 2011 tarihlerinde metan gazı artışına istinaden balık çiftliklerinde toplu balık ölümleri görülmüştür.
Manisa’da su kaynakları, su ürünleri kooperatifleri ve ticari balık avcılığı Barajlar
İlimizdeki su ürünleri avlak ve üretim sahaları, Gölmarmara Gölü’nde 44 km², Demirköprü Barajı’nda 48 km², Soma-Sevişler Barajı’nda 6,05 km², Sarıgöl - Afşar Barajı’nda 5,25 km² büyüklüğündedir. Ayrıca Demirköprü Barajı’nın ana su kaynağı Gediz Nehri bulunmaktadır. Dört adet baraj gölünde yaklaşık 268 adet ruhsatlı Su Ürünleri Kooperatifi üyesi bulunmakta olup, yaklaşık 150 resmi balık avcısı ticari su ürünleri avcılığı yaparak, geçimlerini sağlamaktadır.
Soma/Sevişler Barajı
Soma-Sevişler Barajı’nda avcılık yapan bir adet SS. Sevişler, Naldöken ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi bulunmaktadır. Kooperatife ait 8-10 balıkçı ticari anlamda su ürünleri avcılığı yapmaktadır. Baraj Gölü’nde sazan balığı, kolyoz balığı ve bıyıklı balık bulunmakta olup, yıl boyu avlanan balık miktarı yaklaşık 3-5 tondur. Baraj gölü 6,05
km2 su yüzey alanına sahiptir ve baraj suyu tarımsal sulama yanında, Soma Termik Santrali’nin soğutma suyu olarak da kullanıldığından, yıllık yağış miktarı gölün maksimum ve minimum su kotu üzerinde etkilidir. Baraj gölünde alabalık ve sazan balığı üretmek üzere bakanlığımızca ruhsatlandırılmış olan 2 adet balık çiftliği bulunmaktadır. 3. su ürünleri tesisi kurulması için bakanlığımızca ön izin verilmiştir.
Sarıgöl-Alaşehir/Afşar Barajı Afşar Barajı Alaşehir - Gireli Su Ürünleri Kooperatifi ile Sarıgöl-Afşar Su Ürünleri Kooperatifi üyelerinin ortak su ürünleri avcılığı yaptıkları sulama amaçlı bir baraj gölüdür. Baraj gölü üç adet dere ile beslenmektedir. Derelerin yıllardır taşıdığı alüvyon ve organik madde nedeniyle su derinliği maksimum su kotunda 6-10 metre iken, yaz döneminde sulama nedeniyle 2-3 metreye kadar düşmektedir. Göl alanının 5.25 km2 olmasına karşın 2 adet su ürünleri kooperatifinin 5-10 üyesi, su ürünleri avcılığı ile geçimlerine katkı sağlamaktadır. Baraj Gölü, su ürünleri açısından biyolojik ve ekonomik ömrünü tamamlamıştır. Gölde sazan, havuz balığı ve bıyıklı balığın yanında kerevit de bulunmaktadır. Baraj gölü, kültür balıkçılığı açısından olumsuz (sığ, erken ısınma ve metan riski) nitelikte olduğundan, balık çiftliği kurulması uygun değildir. Temmuz ve ağustos aylarında tabandaki organik maddelerin oksijensiz koşullarda parçalanmasına istinaden metan gazı artışından dolayı zaman zaman toplu balık ölümleri görülebilmektedir.
Gölmarmara/Gölmarmara Gölü
Gölmarmara Gölü, normal su kotunda 44 km2, maksimum su kotunda yüzey alanı ile Manisa’nın en büyük 2. gölüdür. Maksimum su seviyesinde su yüzey alanı 60 km2’ye kadar çıkmaktadır. 1960’lı yıllarda gölün bir kısmına DSİ tarafından yapılan sedde ile gölün su tutma kapasitesi artırılmıştır. Gölmarmara Gölü’nde su ürünleri avcılığı ile geçinen 2 adet su ürünleri kooperatifi vardır. Kooperatiflerin 200 civarında resmi üyesi olmasına karşın aktif olarak balıkçılık yapan yaklaşık 60 üye bulunmaktadır. Gölmarmara Gölü’nde sazan balığı, yayın balığı, havuz balığı, sudak balığı (Demirköprü Barajı’ndan Gölmarmara Gölü’ne su takviyesi yapıldığında) ve kerevit bulunmaktadır. Yıllık ortalama 100 ton balık avlanmaktadır. Avlanan balığın 60 tonu sazan balığı, 40 tonu ise sudak balığı, havuz balığı, yayın balığı ve kolyoz balığından oluşmaktadır. Ayrıca geçmiş yıllarda yoğun şekilde avlanan yılan balığı nesli tükenmiştir. Bunun en büyük sebebi ise yılan balığı elverlerinin nehir ağızlarına giriş dönemi olan eylülmayıs arasında Gediz Nehri’nin kirli akması ve Gölmarmara Gölü’ne yapılan seddir. Sazan balığı yörede taze olarak tüketilmektedir. Sudak balığı gölden avlandığı yıllarda soğutuculu araçlarla Isparta, Antalya veya Afyon’daki su ürünleri işleme tesislerine satılmakta, orada işlendikten sonra (fileto, füme vs) yurt dışına ihraç edilmektedir. Gölmarmara Gölü, kaynağı Gördes’ten çıkan Kumçay Deresi ve zaman zaman da Demirköprü Barajı’ndan DSİ kanalı aracılığı ile beslenmektedir. Gördes Barajı’nın 2010 yılında tamamlan-
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
73
ması ile Gölmarmara Gölü’ne düzenli olarak taze su kaynağı verilmektedir. Bu nedenle gölde su derinliği 5-6 metreye, yüzey alanı 60 km2’ye kadar ulaşmaktadır. Gölmarmara Gölü’nde ötrifikasyona bağlı olarak nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarında gölün tüm yüzeyini su bitkisi kaplamaktadır. Temmuz ve ağustos ayından itibaren su bitkilerinin çürümeye başlaması ile birlikte su ürünleri av verimi ağustos, eylül ve ekim aylarında daha fazla olmaktadır. Gölmarmara Gölü derinlik ortalaması 4-7 metre olması nedeniyle kültür balıkçılığına uygun bir göl değildir. Gölmarmara Gölü
Köprübaşı/Demirköprü Barajı
Demirköprü Barajı 54 km2 yüzey alanı, son altı yılda maksimum su kotunda 40-48 metre derinliği ile Gediz Nehri ve Borlu Çayı’nda beslenen balık avcılığı ve kültür balıkçılığı açısından en verimli baraj gölümüzdür. Barajda 85 üyeli su ürünleri avcılığı ile geçinen ve disipline olmuş bir su ürünleri kooperatifi mevcuttur. Demirköprü Barajı’nda sudak balığı, sazan balığı, yayın balığı, havuz balığı, kolyoz balığı ve az miktarda kerevit bulunmaktadır. Bu gölde yılda 50-90 ton arası sudak balığı, 10-40 ton arası sazan balığı avlanmaktadır. Göl tabanının çamur olmasına karşın sudak balığı, üremesi için gerekli olan kayalık ve taşlık sahaların bozulmaması nedeniyle bu gölün ticari balığı olmaya devam edecektir. Her iki ekonomik türden (sudak ve sazan balığı) yılda yaklaşık 100 ton balık avlanmaktadır. Su ürünleri kooperatifi balık sezonu öncesi yıl boyunca avlayacağı türleri ayrı ayrı ihale ederek, sezon başında balığın satışını tamamlamaktadır. Kooperatif, ihaleyi kazanan kabzımallar dışında hiç kimseye balık satışı yapmamaktadır. Sudak balığı bölgemizde bulunan doğal balık türleri arasında yegane ihracat ürünüdür. Beyşehir, Eğirdir gibi büyük göllerin ekolojik yapısının bozulması nedeniyle sudak balığı, bu göllerde tamamen ortadan kaybolmuştur. Demirköprü Barajı’nda su ürünleri projesi bakanlığımızca onaylanmış alabalık ve sazan üretimi yapmak üzere ruhsatlandırılmış 8 adet balık çiftliği bulunmaktadır. Bunlardan 4 tanesi üretim yapmakta olup, aktif konumdadır. Diğer 4 tanesi ise değişik nedenlerle üretime ara vermiş veya üretime geçme hazırlığı içindedir. Aktif olan 4 balık çiftliğinde 2008 yılında haziran ayına kadar yaklaşık 750 ton alabalık ve sazan üretimi gerçekleştirilmiştir. 1960 yılından beri Gediz Nehri ve Borlu Çayı’nın Demirköprü Barajı’na taşıdığı organik, tarımsal, evsel ve endüstriyel yük, baraj gölü için ötrifikasyon tehdidi oluşturmaktadır. Demirköprü Barajı’nda bentikdeki organik maddelerin oksijensiz koşullarda parçalanmasına istinaden metan gazı patlaması nedeniyle 2001 ve 2007 yılının kasım aylarında balık çiftliklerinde toplu balık ölümleri meydana gelmiştir.
Akarsu ve dereler Gediz Nehri, Manisa ilinin en büyük akarsuyu-
Manisa Tarım ve Gıda
Gediz Nehri, Demirköprü Barajı’na gelinceye kadar Kütahya ve Uşak illerinin, daha sonra ise Manisa’nın kirletici etkisi altındadır. Yılın büyük bölümünde Gediz Nehri’nden akan suyun 3. sınıf tarım suyu niteliğinde olması nedeniyle kültür balıkçılığında kullanılması mümkün değildir. Gediz Nehri’nde sazan balığı, yayın balığı, kolyoz balığı, bıyıklı balık ve havuz balığı yaşamaktadır. Nehir, bazı amatör balıkçılar tarafından avlanma sahası olarak kullanılmaktadır. Demirköprü Barajı’ndan gelen temiz su kaynağının kesildiği dönemlerde sonbahar mevsiminde kirleticilerin etkisi ile toplu balık ölümleri görülebilmektedir.
Diğer akarsu ve dereler
Manisa Merkez, Gördes, Turgutlu, Soma ve Salihli’de bazı küçük dere ve kaynak sularında 3-15 ton/yıl kapasiteli alabalık ve sazan balığı üretmek üzere ruhsatlı 6 adet balık çiftliği bulunmaktadır. Su ürünleri çiftliği kurulu bu derelerin debisi 5-100 lt/sn arasında olup, yaz mevsiminde ısınma tehdidi altındadır. İlimizde Turgutlu’da Irmalaz, Çıkrıkçı, Akçapınar, Ahmetli’de Sard ve Alahıdır dereleri, Salihli de Çamur Hamamı, Kırkoluk, Gümüşçay, Alaşehir’de Kavaklıdere, Soma’da Yağcıllı derelerinin yukarı noktalarında yıl boyu düzenli akan temiz soğuk su kaynakları bulunmakta olup, bunların bir kısmında İl Müdürlüğümüzce doğal alabalık türleri ile balıklandırma yapılmıştır. Halen bu derelerde yıl boyu su ürünleri av yasağı uygulanmaktadır.
Değerlendirme
Gediz Nehri
74
dur. Sonbahar, kış ve ilkbahar mevsiminde Demirköprü Barajı’nı besleyen en büyük akarsudur. Haziran ayına kadar baraj gölünde biriken su, daha sonra yaz mevsiminde tarımsal sulamada ve kısmen enerji üretiminde kullanılır. Manisa’da enerji üretiminde kullanılan tek barajdır.
İlimizde su ürünleri avcılığı sürdürülebilir düzeye ulaşmıştır. Av baskısının daha fazla artması durumunda av veriminde hızlı düşüşlere sebep
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
olabilecektir. Avlanan su ürünleri türlerinde ve toplam su ürünleri av veriminde yıllara göre artış veya düşüşler görülebilmektedir. Manisa ilinde ticari su ürünleri avcılığından yılda yaklaşık 100-200 ton ekonomik değeri olan balık (pullu sazan, sudak, yayın vb) avlanmaktadır. Avlanan balığın yaklaşık 40 ile 80 tonu sanayi balığı olan sudak balığıdır. İlimize su ürünleri işleme tesisi kurulması durumunda sudak balığı yılın en az 6-7 ayında hammadde olarak değerlendirilebilecektir. Kafes balıkçılığı açısından ise Soma-Sevişler Baraj gölünde kiralanabilir su yüzey alanının tamamı (30 dekar) kiralanmıştır. Demirköprü Barajı’nda zaman zaman yaşanan metan gazı artışları, balık çiftliği kurulması için sınırlayıcı etkendir. Demirköprü Barajı’nda faaliyette olan 7 adet balık çiftliği mevcut olup, 2 adet bakanlıkça ön izin verilmiş müracaat bulunmaktadır. Mevcut kafes işletmeleri tam kapasite ile çalıştığında, boş olan su ürünleri kafes işletme sahaları da değerlendirildiğinde yıllık 2500-3000 tona yakın alabalık üretmek mümkün olacaktır. İlimizde kafes işletmelerimizin en büyük problemi, haziran ayında su sıcaklığının 25 ºC ulaşması nedeniyle balık çiftliklerinin alabalık hasatlarını tamamlamak zorunda kalmalarıdır. Üretimin tavan yaptığı mart, nisan, mayıs aylarında piyasadaki alabalık arzı da maksimum düzeye ulaşmakta, alabalıktaki arz fazlası nedeniyle alabalık fiyatları da yılın en düşük seviyesine düşmektedir. Manisa da kurulacak bir su ürünleri işleme tesisi, mart ayından haziran ayına kadar alabalık (donuk, temiz donuk, füme, fleto) işleyerek, takip eden aylarda ise bir sonraki yılın mart ayına kadar (balık av yasağına kadar) sudak balığını işleyerek, yılın en az 10 ayında su ürünleri işleme tesisini çalıştıracak hammaddeyi bulabilecektir. Ayrıca pazarı bulunması durumunda kısa zaman kasım, aralık aylarında kerevit de işlenerek, ihraç edilebilecektir. İç sularda oluşacak hammadde sıkıntısı durumlarında deniz balığı avcılık ürünlerini de (İzmir Balık Hali’nden) temin edilerek işleme imkanı olacaktır.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
75
BİTKİ KORUMA
Bitkisel ürünlerde zirai ilaç kullanımı ve kalıntı sorunu Sorunun önlenmesi için zirai ilaç bayileri ilaç listesine kesinlikle uymalı, üretici ilaç kullanımında bilinçli davranmalı, tüketici ise ürünü iyice yıkamalıdır.
Nurdan Güngör Savaş Ziraat Yüksek Mühendisi
Tüm kesimlerde gitgide ilgi odağı haline gelen tarımsal ürünlerde ilaç kalıntısı konusu, ihracatta karşılaşılan sorunların yanı sıra, iç tüketimde de tereddütlere yol açmaktadır. Tarım ürünlerini hastalık, zararlı ve yabancı otların zararlarından korunmak, daha bol ve kaliteli ürün elde etmek amacıyla kullanılan ilaç ve kimyasalların tüketim aşamasında, ürünün içerisinde veya üzerinde bulunan miktarına kalıntı denir. Öncelikle tarımsal üretimdeki bir gerçeği kabul etmek zorundayız; zararlı, hastalık ve yabancı otlara karşı korumasız bir tarım düşünülemez ve bu etmenlere karşı alınan koruma önlemleri arasında %95’in üzerinde bir paya sahip olan kimyasal yöntemlerin uygulamadan kaldırılması, günümüzdeki tarımsal üretimin yarısını gözden çıkarmak anlamına gelir. Buna karşın ilaç kalıntısının insan sağlığı için risk boyutunun ne olduğunun da bilinmesi gerekmektedir. Bir tarım ilacı kullanıma sunulmadan önce firması tarafından uzun yıllar süren sayısız denemeler yapılır. Denemeler içerisinde kısa (akut) ve uzun (kronik) sürede herhangi bir zarar belirtisi göstermeyen ve sonraki çalışma ve değerlendirmelere temel oluşturan doz (NOEL - NO Effective Level) mg/kg olarak belirlenir. Ardından en az 100 kat, bazen 1000 kat bir güvenlik faktörü ile küçültülerek, günlük alınabilirliği kabul edilen doz (ADI - Acceptable Daily Intake) mg/kg olarak hesaplanır. Bu deneme sonuçları ve ADI değerleri
76
Manisa Tarım ve Gıda
göz önünde bulundurularak, çeşitli ürün veya ürün gruplarında olmasına izin verilebilecek en yükse kalıntı sınırları (MRL – Maximum Residue Level) milyonda kısım (ppm – part per million) veya mg/kg olarak hesaplanır. Daha sonra, beslenme alışkanlıkları dikkate alınarak, tüketilen ürünler için maksimum kodeks değerleri ülkeler düzeyinde hesaplanır. Diğer bir deyişle MRL daha çok ticari bir anlam taşır ve ayrıca yetiştiricilerin önerilen kullanma dozu ve son ilaçlama ile hasat aralığına uymalarını sağlamak içindir. Pestisitlerin çevresel etkileri onların uygulanma şekillerine, formülasyonlarına ve uygulanma zamanlarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir.
Gerekli önlemleri alma zamanı
Her geçen gün kalıntı konusundaki duyarlılık artmakta, ülkeler bu konudaki standartlarını belirlemektedirler. Eğer yurt dışına tarım ürünü satacak isek ürettiğimiz ürünü pazarlayacağımız ülkenin standartlarına göre üretmek zorunluluk haline gelmektedir. Çekirdeksiz kuru üzümümüz Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ağırlıklı olmak üzere 60’dan fazla ülkeye ihraç edilmektedir. AB pazarının ise ihracatımızda sahip olduğu % 80 civarındaki payı nedeniyle, AB mevzuatlarında yapılan düzenleme ve değişiklikler, ihracatımızı doğrudan ilgilendirmektedir. Üzümün Manisa ve bölgemiz için önemi tartışılmazken, şimdi son gelişmeleri ve sonrasında oluşabilecek değişiklikleri sürekli takip edip, gerekli önlemleri alma zamanıdır.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Aslında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, AB’ye uyum süreci çerçevesinde, resmi ve özel, çok yönlü düzenleme çalışmaları yürütmektedir. 13 Haziran 2010 tarih ve 27610 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, 13 Aralık 2010 tarihinde tüm hükümleri ile yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile “Tarladan Sofraya Gıda Güvenilirliği” yaklaşımı göz önüne alınarak, gıda ve yem amacıyla kullanılacak hayvanların yetiştirilmesinden başlamak üzere, gıda ve yemlerin üretimi, işlenmesi ve dağıtımı aşaması yeniden düzenlenmiş, böylece ülkemiz koşullarının bu alandaki AB standartları ile uyumlu hale getirilmesi hedeflenmiştir. Kanun gereğince, bakanlıktan onaylı BKÜ (Bitki Koruma Ürünü) analizleri sonucunda uygunsuz ürünleri üretene 20.000 TL cezai yaptırım uygulanacaktır. Ayrıca, BKÜ ürünlerinin kayıt altına alınması ve izlenebilirliliğinin sağlandığı reçeteli BKÜ satışı önemli bir adımdır. Reçeteli satılması istenen BKÜ reçetesiz alanlara/reçetesiz satanlara 1.000-5.000 TL arasında, BKÜ etiket bilgilerine uygun kullanmayanlara 1.000 TL, BKÜ atık ve ambalajlarını belirlenen esaslara göre imha etmeyenlere 1.000 TL para cezası uygulanacaktır. Gıda Kodeksine aykırı hareket edenlere 10.770 TL idari para cezası verilecektir. Yeni çıkan kanun ve yönetmeliklerle yaptırımlar maddi yönden artırılmış ve ürünün kontrollü üretiminin sağlanması amaçlanmıştır. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından 01.01.2009 tarihinde 75 aktif madde, 31.08.2009 tarihinde ise 49 aktif madde imala-
tı ve ithalatı yasaklanmıştır. AB uyum yasası gereğince yasaklamalar devam etmiş ve en son olarak 30 Haziran 2011 tarihi itibariyle 15 aktif madde daha yasaklanmıştır.
EKÜY
Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünce 2010 yılında başlayan Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi Projesi ile hastalık, zararlı ve yabancı otların popülasyon yoğunluklarının, ürün kayıplarına neden olmayacak şekilde, uygun olan bütün mücadele metotlarını ve tekniklerini uyumlu bir şekilde kullanarak, bunların popülasyonlarını, ekonomik zarar düzeyinin altında tutabilen bir zararlı yönetim sistemi uygulamaktır. Projenin hedefleri, tarladan sofraya güvenilir gıda üretimi ve tüketimini sağlamak, hatalı uygulamaların önüne geçmek, izlenebilir üretim sistemi oluşturmak, iç tüketim için sağlıklı, güvenilir, kontrollü ürün yetiştirmek, Rusya ve AB ülkelerine ihracatta yaşanan ilaç kalıntısı problemini çözmektir.
Anne sütüne bile geçebilir Tarım ilaçları ve bitkilerde kullanılan diğer kimyasallar (yaprak gübreleri, hormonlar vb.) kabul edilebilir limitlerin üzerinde kullanıldığında, ilaçlanan ürün üzerinde kalıntıya neden olduğu gibi, bunlarla beslenen hayvanların et ve süt ürünlerine, hatta anne sütüne dahi geçmektedir. Saç dökülmesinden deri iltihabı, egzama, bronşial astım ve kansere kadar pek çok hastalığa neden olmaktadır. Sadece insan sağlığına değil, toprağa, suya ve diğer canlılara da zarar vermektedir.
Söz konusu olumsuzlukları ortadan kaldırabilmek açısından yapılabilecekleri sıralarsak;
•Bitkinin güneş ışığından en iyi şekilde faydalanması sağlanmalıdır. •Hastalık ya da zararlı ile mücadelede başka bir çare kalmadığında tarım ilaçları kullanılmalıdır. •Çevreyi ve sağlığı olabildiğince az etkileme potansiyelindeki ‘düşük riskli’ ya da ‘çevre dostu’ ilaçlara yönelinmelidir. •Tarımsal mücadelede kullanılan alet ve makinelerin bakımları yapılmalı eski püskürtme memeleri değiştirilmelidir. •İlaçlama sırasında makine basıncına dikkat edilmelidir. •Kullanılan ilaç ürünümüzde ruhsatlı olmalı ilacın etiketi mutlaka okunmalıdır. •Etikette önerilen doza uyulmalı ilaçlı su hazırlanırken ölçek kullanılmalıdır. •Hatalı ve gereksiz ilaç karışımları yapılmamalı, özellikle de yaprak gübresi karışımlarına dikkat edilmelidir. •İlaç etiketinde belirtilen son ilaçlama ile hasat arasında geçmesi gereken süre ilacın hastalık ya da zararlıyı kontrol süresi değildir. İnsan sağlığının korunması amacıyla belirlenmiş bekleme süresidir. •İlaçlanan ürün bu bekleme süresi dolmadan kesinlikle hasat edilmemelidir. •Hasada yakın dönemlerde aynı etkili maddeye sahip ilaçlar üst üste kullanılmamalıdır. Hasat durumuna göre bekleme süresi kısa olan ilaçlar tercih edilmelidir.
•Boş ilaç ambalajları rasgele çevreye ya da çöpe atılmamalı, gömülerek imha edilmelidir. Üreticilerimize düşen ise gündemi mutlaka takip etmektir. Yeni çıkan kanun ile birlikte kalıntılı ürün yetiştiren üreticiler ağır cezalara maruz kalacaktır. Üreticimiz oluşturulan ilaç listesine kesinlikle uymalıdır, elinde yasaklı madde içeren ilaç mevcut ise hiç tereddüt etmeden Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine teslim etmelidir, yeni sezon ilaçlamalarında ise reçete yazma yetkisine sahip ziraat mühendislerini tercih etmeli ve liste üzerinde mutabık olmalıdır. Listeye uymanın sorunun çözümünde yeterli olmayacağını bilinmeli, doğru zaman ve dozda kullanım esaslarına da uyulmalıdır. Organik üretim, bağcılıkta iyi tarım uygulamaları ve Entegre Mücadele çalışmalarına eğilim artırılmalıdır. Kalıntı sorununun çözümünde kilit rolü olan zirai ilaç bayilerinin, reçete yazma yetkisine sahip ziraat mühendislerinin ve üreticilerin zirai ilaç kullanırken bilinçli davranmaları, ihracatımızın devamlılığı ve sağlığımız açısından çok önemlidir. Tüketicilerimize düşen görevler ise, satın aldığınız sebze ya da meyvelerdeki bulunabilecek kimyasalların zararından korunabilmek için ürün iyice yıkanmalı ve bir süre suda bekletilmelidir. Kabuğu soyulmaya müsait olan meyve ve sebzeleri kabuklarını soyarak tüketmelidir. Haşlama, pişirme ve pastörizasyon gibi ısıl işlemler ile kalıntı miktarlarının azaldığı da tespit edilmiştir.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
77
ÜRÜN İŞLEME
Kış mevsiminde yaz lezzeti Geleneksel sebze kurutma yöntemi artık ticari olarak büyük arazilerde yapılıyor.
78
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Nedim Zurnacı Ziraat Mühendisi Anadolu’nun geleneksel sebze kurutma işi, Manisa’da bahçelerde, teras ve balkonlarda iplere dizilerek kurutulan biber, domates ve patlıcanlar, artık ticari olarak büyük arazilerde güneşte yapılıyor. Geçen temmuz ayından itibaren Manisa’da dağ etekleri ve meyilli arazilerin yüzeyi kırmızıya boyandı. Bol güneş alan bölgelerde tarlalar boyu, yüzlerce kadın işçi, kesilmiş domatesleri beyaz örtüler üzerine serip kurutuyor. Domates ülkemizde en çok üretilen ve tüketilen sebzedir. Dünyada da yaygın olarak kullanılır. Yemeklerde diğer sebzelerle pişirilen domatesin konsantre suyunun yanında turşusu, konservesi, salçası, ketçabı, sosu, pulp ve püresi de yapılır. Dondurularak, kurutularak değerlendirilir. Kış aylarında fiyatların yükselmesi ve kaliteli ürünün kolay bulunamaması nedeniyle insanlarımız ürünlerini kurutmaya başlamışlardır. Ülkemizde en yaygın ve maliyeti en düşük sistem olan güneşte kurutma yöntemi, domateslerin yerde bir örtü üzerine serilerek kurutulmasıdır. Yaz sezonunda fiyatı düşük olan domates, kurutularak çuvala konulur, daha sonra da soğuk hava depolarında muhafaza edilerek, pazarlama süresi uzatılıp daha değerli fiyata satılır. Domates fiyatlarının kış aylarında yükselmesi ve belirli dönemlerde tabiri caizse et fiyatlarıyla yarışması, son yıllarda ülkemizde yeni olmayan, fakat bir o kadar da basit bir yöntem olan kurutma işlemine yönlendiriyor çiftçileri. Bilindiği üzere en eski yöntemlerden birisi olan kurutma iş-
leminin ana mantığı, hasattan sonra meyve üzerinde var olan suyun yüzde oranını düşürerek, daha uzun süre saklanabilmesini sağlamaktır. Domatesin olgun dönemdeki su yoğunluğu %90-%95 civarında olup, hasattan sona da olgunlaştığı için mikrobiyal faaliyetlere açıktır, bu yüzden de bozulması hızlı olmaktadır. Güneşe serme kurutmacılıkta, boş arazilere serilen naylonlar üzerine domatesler büyüklüklerine göre 2 ve 4’e bölünüp serilmektedir. Bu şekilde meyve üzerindeki su oranı %10-12 civarına düşünceye kadar kurutulmaktadır. Sergide kurutma işlemi sezonu, toplam 45 ile 60 gün arasında tamamlanmaktadır. Kesilip yere serilen domatesler üzerine kükürt pülverize edilerek, kükürtlü kuru domates üretimi yapılır. Avrupa ülkelerine ihraç edilmek üzere Manisa merkez, Saruhanlı, Turgutlu, Akhisar, Salihli ilçelerinde kurutma alanlarında domatesler doğal ortamda kurutularak, ilgili aracı firmalar tarafından kalite kontrol işlemleri tamamlandıktan sonra soğuk hava depolarında stoklanır. Çiçek yağ, zeytinyağ ve baharatlarla marine edilen kuru domatesler, cam kavanoz ve vakumlu torbalar içinde ihraç edilir. Türkiye’de yetişen domateslerin % 4’ ü iç piyasada, %96’ sı ihracatçı firmalar aracılığıyla yurt dışına gönderilmektedir. Ege İhracatçılar Birliğinin 2010 yılı raporuna göre, toplam 57 ülkeye 15.407 ton ihraç edilen kuru domatesten 58 milyon dolar döviz girdisi sağlanmıştır.
HAYVANCILIK
Koyun yetiştiriciliği İlimizde koyun yetiştiriciliği iklim ve tabiat şartları ile teknik ve ekonomik imkanlar ölçüsünde, köylerde büyük sürüler halinde, entansif olarak orta veya büyük gruplar şeklinde veya yüksek süt verimi olan ırklardan birkaç baş olarak yapılır.
Dursun Övelek Ziraat Mühendisi Koyun yetiştiriciliği, gerek iklimi, gerek coğrafi yapısı nedeniyle bitkisel üretime uygun olmayan, yağışı az vejetasyonu zayıf mer’a alanları ile iklim koşullarının zorlaması sonucu nadas uygulanan bitkisel üretim alanlarındaki artıkları değerlendirmek suretiyle insan tüketimine uygun halde et, süt deri, yapağı gibi çeşitli önemli ürünlere dönüştürülen bir hayvancılık etkinliği olması nedeni ile köy yerleşimlerimizde ve Manisa tarımında oldukça önemli bir yere sahiptir. Koyun yetiştiriciliği, sahip olduğu özellikler nedeni ile tarım işletmeleri ve çiftçi ailelerine çok sayıda ve çeşitli yararlar sağlamaktadır. Söz konusu yararları şu şekilde sıralamak mümkündür. 80
Manisa Tarım ve Gıda
Koyunlar; • Uyum yetenekleri sayesinde oldukça farklı çevre koşullarında yetiştirilebilirler. • Et, süt, yapağı, deri, barsak ve gübre gibi amaçlarla yararlanılabilecek çok sayıda ürüne sahiptirler. • Bitkisel üretim yapılmayan alanların büyük bölümünden zayıf meralardan çok iyi yararlanabilirler.Böylece bu alanları değerlendirebilecek ülke ve dünya ekonomisi ile insan beslenmesine önemli katkı sağlarlar. • Bitkisel üretim ve sanayi artıkları ile kaba yemleri çok iyi değerlendirirler. • Yetiştiricilerin köy orta malı meralardan karşılıksız olarak yararlanmalarını sağlarlar.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
• Tarım işletmesi bünyesinde mevcut ve herhangi bir şekilde yararlanılamayan arazileri en iyi şekilde değerlendirirler. • Çiftçi ailesinin boş zamanlarının daha iyi değerlendirilmesine katkıda bulunurlar. • Yetiştiricinin her an kolaylıkla paraya dönüştüreceği hayvanlardır. • Büyükbaş hayvanlara göre ucuz olup, koyun yetiştiriciliğine yeni başlayacakların az miktarda sermayeli sürü kurmalarını kolaylaştırır. Ucuz hayvanlar olmaları nedeni ile çeşitli olumsuz faktörler karşısında daha az risklidirler. • Çoğunlukla büyük sürüler halinde idare edilebilmeleri yönetimlerini kolaylaştırır.
• Basit ve ucuz maliyetli barınaklarda yetiştirilebilirler. • Nadas ve anız otlatması sırasında bıraktıkları gübre ile tarım arazilerinin fiziksel ve kimyasal toprak özelliklerini iyileştirerek daha verimli hale gelmelerini sağlarlar.
Manisa Koyunculuğunun Genel Yapısal Özellikleri
Manisa koyunculuğunda çeşitli üretim sistemleri vardır. Bununla birlikte, bir genelleme yapılırsa ortak yapısal özellikler olarak şunlar belirtilebilir. • Koyun varlığının büyük bir çoğunluğu verim düzeyleri düşük olarak kabul edilen yağsız kuyruklu yerli Kaba Kıvırcık (Prıt) ırkından oluşur.Az miktarda Sakız,Tahirova,Sönmez,Acıpayam gibi ırklar ile Merinos melezi koyun ırklarımız vardır. Ancak bu ırklar yetiştirildikleri bölgelerin ekolojik koşullarına iyi uyum göstermişlerdir. • Koyunların beslenmesi, büyük ölçüde giderek verimsizleşen mera ile nadas ve anızlara dayanır. Bu nedenle dengeli bir beslenme söz konusu değildir. Gerekli görülen zamanlarda ek yemleme yapılması şarttır. • Genelde birim işletme başına koyun sayısı azdır. Yetiştirme sistemlerinde, yerleşik sistem egemen olmakla birlikte yayla koyunculuğu ve göçer koyunculukta az miktarda yapılır. • Koyunların büyük bir bölümü sağılır. Elle yapılan sağımda çoğunlukla aile işgücünden yararlanılır. Bununla birlikte ilkel koşullar altında yapılan sağım için iş gücü bulmak zamanla zorlaşmaktadır. • Kimi bölgelerde koyun sütünün para getirmesi, kuzuların erken sütten kesimini zorunlu kılar. Genel olarak kuzular sütten kesimden sonraya da bir süre ot besisi yapılarak pazarlanır. Pazarlama için, ya uygun bir ağırlık esas alınır ya da yem kaynağı bitinceye değin besi sürer. • Genel olarak kuzular yılda bir kez kuzulattırılır. Bununla birlikte koyunlarını sağmayan kimi işletmelerde, kuzulatma aralığının kısaltılması uygulamaları da göze çarpar. • Çağdaş teknoloji ya en alt düzeyde uygulanır ya da yok gibidir. Hayvan refahının ön planı çıkarıldığı koşullar ve teknik ekipmanlar vb. kullanma durumu çok yetersizdir. • Yetiştiricilerin damızlık dahil, girdilerin alımında olduğu kadar ürünlerin pazarlanmasında yararlandıkları herhangi bir kamusal ve özel örgütleri yoktur, ya da çok yetersizdir. Var olan pazarlama olanakları yetiştiricilerin lehine değildir. • Koyun Üreticileri birliği yoktur. Damızlık koyun ve keçi yetiştiricileri birliği faaliyetlerini artırarak sürdürmektedir. Genel anlamda koyun yetiştiricisinin ülke ekonomine getirdiği katkı kadar pay almadığı, gelirinin düşük olduğu ve koyun sayısının da giderek azaldığı söylenebilir. Türkiye’de geçerli olan koyun yetiştirme sisteminin temel gereklerinden biri olan çobanlık mesleği önemini yitirmiş, çoban bulmak zorlaşmıştır. Koyunlardan sağlanan gelirler, giderleri karşılayacak şekilde artırılamamıştır. Kırsal kesimde aile işgücü kullanarak koyunculuk yapabilecek işletmelerin sayısı düşmüştür. Çünkü
özellikle genç nüfus, daha cazip iş koşulları ve istikrarlı kazanca yönelmektedir ve koyun yetiştiriciliği uzun süredir bu nitelikte görülmemektedir.
Koyun yetiştiriciliğinde başarıyı yakalamak için yapılması gerekenler şunlardır: • Birim hayvan başına kaliteli ve daha fazla ürün elde etmek için yüksek verimli kültür ırkları ile bunların yerli ırklarla melezlerinin sayılarının çoğaltılması, sun’i ve tabii tohumlama çalışmalarının yaygınlaştırılması ve hayvan varlığı içinde yüksek verimli kültür ırklarının payının arttırılması • Salgın ve paraziter hastalıklarla etkin mücadele sağlamak için, bu mücadelede kullanılacak her türlü aşı ve koruyucu maddenin temini ile mücadele alt yapısının oluşturulması. • Çayır ve meraların iyileştirilmesi için bunların kullanımlarını düzenleyici tedbirlerin alınması, yem bitkileri üretiminin geliştirilmesi • Besicilik uygulamasının genişletilerek sürdürülmesi ve bu konuda etkili ve özendirici tedbirlerin uygulanmasına devam olunması • Erken ve geç kesimin önlenmesi, birim hayvandan daha fazla verim alınmasına yönelik çalışmaların arttırılması • Yüksek kaliteli yapağı üretiminin artırılması ve ham deri kalitesinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların teşvik edilmesi. • Süt ve süt ürünleri üretiminin geliştirilmesi. • Hayvan bakım ve besleme konularında üreticilerin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi. • Merkez ve ilçeler bazında işletme tipleri ve bunlara uygun üretim deseni belirlenmelidir. • Hayvan yetiştiricilerinin, üretim ve tüketim arasındaki safhalarıda kapsamak üzere, örgütlenmeleri (Kooperatif, dernek, birlik, şirket) teşvik edilmelidir. • Hayvancılıkta sigorta sistemine işlerlik ve yaygınlık kazandırmak için gerekli eğitimler yapılmalıdır. • İl Müdürlüğümüzün açacağı sürü yönetimi ve hayvan yetiştiriciliği kurslarına katılıp sertifika almış kalifiye elemanların tercih edilmesi ile üretim ve verimlilikte artış kaydedileceği muhakkaktır.
Koyunlarda bakım ve beslenme Damızlık seçimi
Beden yapısı iyi gelişmiş geniş ve derin olmalıdır. Sütçü koyunlarda arka kısmın ön kısmından daha geniş olması iyidir. Etçiler koyunlara köşeleri yuvarlak dikdörtgen şekildedir. Başın yapısı ırk, verim yönü, cinsiyetlere göre değişir. Sütçü koyunlarda baş uzunca, ince ve kuru yapılıdır. Etçi ırklarda ise baş zarif ve burun ucuna doğru daralır. Sağlam ve sağlıklı hayvanlarda deri pembe renklidir. Hasta ya da uzun süre yetersiz beslenen hayvanlarda ise deri soluk veya mavimsi görünümlü olur. Süt tipi koyunlarda boyun etçi koyunlara göre daha uzuncadır. Sütçü koyunlarda boyunda et ve yağ az geliştiğinden boyun yassı dar ve daha az derindir. Erken gelişen etçi koyunlarda ise boyun, kısa, kalın, bol etli ve yağlıdır Dişi koyunlarda kulaklar erkeklere göre daha ince ve zariftir. Süt tipi koyunlarda kulaklar daha büyük ve sarkık olurlar. Sırt, göğüs ve karın boşluğunda bulunan çeşitli organların yükünü çeken önemli bir vücut bölümüdür. Sırtın düz ve sağlam olması gereklidir. En iyi kalite et bel bölümünde bulunduğu için, etçi tiplerde bu vücut bölümü ile sağrı arasında bağlantı görevi gördüğünden belin düz, kuvvetli ve bol etli olması istenir. Sütçü koyunlarda ise göğüs uzun ve daha dardır. Zaten sütçü ırklarda da göğüsün yeterli genişlikte olması istenir. Karın bir çok organları içinde saklar. Karın alt çizgisi düz olmalı ve sarkıklık göstermemelidir. Çok yaşlı koyunlarda biraz sarkıklık görülebilir. Süt tipi koyunlarda karının arka kısmı memelere doğru genişlemiştir. Böylece iyi gelişmiş bir meme yapısı meydana gelir. Düzenli duruşlu koyunlarda önden ve arkadan bakıldığında ön ve arka bacakların birbirini örter şekilde durması gerekir. Damızlık bir koç, yılda 25-80 anaya aşım yapabilir. Bu demektir ki, sürünün genetik yapısını değiştirmede bir koçun etkisi, koyunun en az 25-80 katıdır. Koyun genetik olarak çok üstün olmasa da yılda bir döl verir, bu ise bir veya birkaç kuzu demektir. Dolayısıyla sürüye fazla tesir etmez. Sürünün geleceği ko-
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
81
ememiyorsa meme başını bulmasına ve emişine yardımcı olunur. Kuzulamadan sonraki ilk günlerde koyunun verdiği süte ağız sütü (kolostrum) denir. Ağız sütünü mutlaka kuzuların emmesi sağlanmalıdır. Bu süt 3-5 gün süreyle salgılanır. Bununla birlikte, kuzuların doğumu izleyen ilk 3-4 saat içinde bu sütü almaları önemlidir. Ağız sütü tam bir besin maddesidir. Ayrıca içerdiği antikorlar nedeniyle kuzularda bir süre hastalıklara karşı direnç oluşturur. Ağız sütü kuzuyu hafif ishal de (sürgün) yapabilir. Bağırsaklardaki pisliği (mekonium) temizlemek gerekir. Bu pislik kuzuların gerisinde turuncu renkte bir dışkı olarak görülür.
çun kalitesine bağlıdır. Onun için yüksek fiyatla da olsa damızlık yetiştiren işletmelerden koç satın almakta yarar vardır. Kullanılacak koçlar, kuvvetli ve sağlıklı olmalı, ırkının bütün özelliklerini göstermelidir. Saf kan bir hayvan olmalıdır. Döl verimi yüksek bir aileden gelmelidir. Ağır ve hantal değil, canlı, parlak bakışlı ve hareketli olmalıdır. Yumurtalıklar torbaya inmiş olmalı, torbalar aynı hizada durmalıdır. Tohumları sağlam olmalıdır. Yapağısı kendi ırkının özelliğini taşımalı, üzerinde leke bulunmamalıdır. Bacakları kısa ve düzgün olmalı, yürüyüşü sağlam, sallanmasız, titremesiz olmalıdır. Sağrısına basıldığında çömelen koç, damızlık olarak kullanılmaz. Ergin bir koç iyi beslenirse 25-80 koyuna aşabilir dedik. Ancak zayıf meralarda ve yetersiz beslenmede, bu sayı 1020’ye iner.
Koç katımına hazırlık
Yetiştirici açısından koç katımının başarısı temelde gebe kalma oranının yüksek olmasına ve koç katımı zamanının kısa sürmesine bağlıdır. Bu amaçla koç katımı öncesi ve koç katımında koyunlara ve koçlara uygulanacak işlemler önem kazanır. Bu işlemlerin başında, bu dönemde yapılacak beslemenin niteliği önem kazanır. Koyunlara ve koçlara, koç katımı öncesi ve koç katımı öncesinde yapılacak yoğun ya da ek yemleme (flushing), kısırlığı düşürür, ikizliği arttırır ve koç katımının kısa sürmesini, bir başka deyişle kızgınlığın toplulaştırılmasını sağlar. Besleme dışında, uygulanacak işlemler arasında koyunların arasına uyarıcı koç ya da koçların salınması, aşımın serinlikte yapılması, koçların yaz kısırlığından kurtarılması, sevi süresinin uzatılması gibi konular sayılabilir. Aşım döneminde geçişte koyunların arasına uyarıcı koç ya da koçların salınması, kızgınlığın uygun zamanda ve toplu olarak görünmesini sağlamaktadır. Bu amaçla belirlenen aşım başlangıç tarihine 2 hafta kala koyunlar arasına uyarıcı koç bırakılmalıdır.Burada koçların etkisi, anöstrus döneminden çiftleşme mevsimine geçerken görülür. Koyunlar ve koçlar 82
Manisa Tarım ve Gıda
aşım sırasında yüksek ısıdan olumsuz yönde etkilenirler. Uzun süreli yüksek ısı kızgınlığın çıkışını geciktirdiği gibi gebelik oranını da düşürmektedir. Bu nedenle yazın koyunların gece otlatılması ve aşımların serinde yapılması yararlıdır. Koçların hayalarının üzerindeki yapağıların kırkılması ve serinletilmesi ise onları yaz kısırlığından korur, gerek aşım isteğini, gerekse sperma verimini arttırır.
Gebelik ve kuzulama
Koyunlarda gebelik süresi ortalama 5 aydır. Bu süre 145-155 gün arasında değişir. Genel olarak geç gelişen ırklarda gebelik, erken gelişenlere oranla birkaç gün uzun sürer. Yaşlı koyunlar ise genç koyunlara göre kuzularını bir iki gün fazla taşırlar. İkizlerin gebelik süreleri de tekizlere oranla bir iki gün daha kısa olur. Gebeliğin son 1-1,5 ayında bakım-yönetim özen kazanır. Gebe koyunların hareket ettirilmeleri yararlıdır. Bununla birlikte koyunlar hızlı yürümeye, dar yerlerden geçmeye, hendekten atlatmaya zorlanmamalıdır. Koyun yetiştiriciliğinde işin en fazla olduğu dönem kuzulama mevsimidir. Bu mevsimde, öncelikle doğum bölmelerinin hazırlanması gerekir. Doğum bölmeleri, ağılın en sıcak olan, rüzgar tutmayan yerlerinde hazırlanır. 10 gebe koyuna en az bir doğum bölmesi hesap edilir. Kuzulamasına birkaç gün kalan koyunun karnı en büyük şişkinliğe kavuşur, memeleri gerilir ve meme başlarına süt iner. Vulvadan yapışkan bir sıvı akar.Koyunlarda doğum genellikle kendiliğinden olur. Yardım gerekiyorsa, başın çıkması için ananın ıkınmasına uygun olarak yapılabilir. Koyunların % 70’i öngeliş, % 30’u ise arka geliş şeklinde doğum yaparlar.
Kuzu büyütme
Yeni doğan kuzuyu anasını emmeye bırakmadan önce ananın meme ucundaki ilk damlalar alınır. Daha sonra anasını emmesine izin verilir. Anasını
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Kimi durumlarda, anası ölmüş kuzuların beslenmeleri ya da ikiz doğumlarda ana kuzuları besleyemez durumda ise kuzunun başka bir koyuna alıştırılması söz konusu olabilir. Bu işe yakma denir. Yakmada, bir süre zorlukla karşılaşılır. Güçlük daha çok koyundan gelir. Koyunun kuzuyu red etmemesi, kendi öz yavrusu imiş gibi kabul etmesi için başlıca şu işlemlere başvurulur. • Kuzu ve yakılacak koyun dar bir bölmeye alınır. Bir süre sonra koyun kuzuya alışır ve emmesine izin verir. • Koyunun sütü öksüz kuzunun başına, vücuduna ve kendi burnuna sürülür. Koyun kuzuyu kokladığında kendi yavrusu olduğunu sanır, yavruyu yadırgamaz. • Ölü kuzunun postu öksüz kuzunun sırtına bağlanır. • Koyunun yavrusu doğar doğmaz ölmüş ise koyunun sonu öksüz kuzuya sürülür. • Koyunun kuyruk arkası öksüz kuzuya iyice sürülür ve kokusu yavruya sindirilir. Pazarlanabilen koyun sütü üretiminin önem kazandığı, bu açıdan erken sütten kesimin uygulandığı işletmelerde, hem erken kuzu kesiminin önlenmesi, hem de süt sağımına bir an önce başlayabilmesi için kalıntı sütle büyütme uygulanabilmektedir. Bu yöntemde kuzular normal gelişmelerini tamamlayıncaya değin insanların koyundan makine ya da elle alamadığı (sağamadığı) ve memede bıraktıkları sütle beslenirler.
Koyunların sağımı
Koyunlar ‘Kotra’ adı verilen ve oldukça kullanışlı özel bölümler içinde de elle sağılabilir. Bu tip sağım duraklarında çitlerin yüksekliği 100-105 cm olabilir. Sağım direğinin ön genişliği 30-35 cm, arka genişliği ise 50-55 cm olmalıdır. Kotralardaki bölme sayısı kullanılan sağımcı sayısına bağlıdır. Koyunlar kotranın arka tarafındaki bir bölme içine sürülerek, sağıcıların arka tarafından ya da yanından bölmeler içine alınırlar. Kotra tabanları genellikle önden arkaya meyilli ve tırnaklı bir yapıya sahiptir. Her bölmenin ön tarafında sağıcının kolaylıkla açıp kapayabileceği bir kapı vardır. Koyunlar sağıldıkça kapı açılarak kotra önündeki bölmeye alınırlar. Sabit sağım kotraları olduğu gibi küçük sürülere uygun taşınabilir kotralar da kullanılabilir. Makine İle Sağım: Makinalı sağım 100 koyundan daha küçük sürüler için uygun değildir. Ma-
kinalı sağım için koyunların yüksek süt vermesi ve uzun bir laktasyon dönemine sahip olmaları gerekir. Sağımcı maliyetinin artması ve bulunma zorluğu yurdumuzda giderek artan bir sorundur. Gelecekte bu nedenle de büyük sürülerin el ile sağımında azalma olacaktır. Bu durum makinayla sağılan sürülerin sayısını artıracaktır.
Sağımda Hijyen
Sağlıklı hayvanlardan sağılan taze süt memeyi terk ettiği anda sadece birkaç mikroorganizma bulunur. Sütün bakteriyel bulaşmasına etkili olan kaynaklar ise, iyi temizlenmemiş meme, sağımda kullanılan kaplar, süt güğümleri, sağım ve işletmede kullanılan yıkama suyudur. Bu bulaşma kaynaklarından süte çeşitli mikroorganizmalar geçmektedir. Koyun sağım hijyeni açısından önemli bir konu da, koyun sütlerinin inek sütlerinden daha fazla dışkı bulaşmasına maruz kalmasıdır. Böylece sütler koli bakterilerini içerirler. Bu nedenle koyun sağımı sırasında dışkı bulaşmasını önleyecek önlemlerin alınması yararlı olmaktadır. Sağım sırasında hayvanların meme temizliğine dikkat edilmeli, en azından meme başları bir dezenfektan ile yıkanmalı, ilk süt olası ise ayrı bir kaba alınmalıdır. Memeden çıkan ilk süt, meme başında toplanmış süttür ve çok sayıda mikrop taşır. Bu nedenle sağım kabına alınmamalıdır. Aksi halde bütün sütü bozabilir. Bu sütün rengi bozuksa, kokuluysa ve kıvamı bozuksa memede hastalık olabilir. Sağımcı bu ilk çıkan süte dikkat etmelidir.
Besleme önerileri
İşkembeli hayvanların içinde en fazla kaba yemden yararlanma özelliği koyun ve keçilerde olup, bu oran %80-90 arasındadır. Koyunlarda döl verimi, önemli düzeyde beslemenin etkisi altındadır. Aşımdan önce bilinçli bir şekilde yapılan EK yemlemeler önemli yararlar sağlamaktadır. Ek yemlemenin meydana getirdiği bu etkiye Flushing adı verilmektedir Bu yemlemede, enerjice zengin bir yoğun (dane) yem, karma yem ya da besin maddesince zengin kaliteli kuru ot kullanılabilmektedir. Yumurtlama sayısını dolayısı ile ikiz doğum oranını artırır Annenin güçlü bir kondüsyonla doğuma girmesini sağlar. Doğan kuzuların doğum ağırlıkları ve yaşama güçleri yüksek olur. Sütten kesilen kuzu sayısı ve ağırlığı artar Koyunlara meraya çıkışlarına ek olarak fizyolojik durumlarına göre 500 - 1000 gr kesif yemle ek yemleme yapılmalıdır. Ortalama bu yemleme ile dengeli bir gelişme ve verim sağlanabilmektedir .Yüksek süt verimli ırklarda verdiği her litre süt için 1 kg kesif yemle besleme yapılması gerekebilir. Hayvanlara verilebilecek günlük yem miktarları kuru madde üzerinden 50 kg canlı
ağırlığında bir koyun için gebeliğin1 ayında 1.5 kg civarında başlayıp doğum zamanına kadar 2 kg kuru maddeye kadar çıkmaktadır. Laktasyonla birlikte süt veriminde her litre süt için kabaca 1 kg’lık koyun süt yemi yeterli olacaktır. Kaba yemler silaj ve soldurulmuş çayır otları ise 3 kg civarında yeterli olmakla birlikte hayvanın kilosuna oranla maksimum 5 kg’a kadar verilebilir . Çayır kuru otu ve kuru yonca koyunlara günde 1 kg’a kadar verilebilir. Saman grubunu (Buğday, Arpa, Fiğ vb karışımlar ) 0,5 kg’a kadar tüketebilirler. Koyun yetiştiriciliğinde başarı, koyun başına büyütülen ve pazara sunulan kuzu miktarı ile doğru orantılıdır.Bu başarının en önemli etkenlerinin başında farklı fizyolojik dönemlerdeki koyunların dengeli ve yeterli beslenmesi gelmektedir. Süt, et ve yapağı verimini artırmak, ancak dengeli ve yeterli besleme ile mümkündür. Kıymetli çiftçilerimizin entansif ve projeli bir koyunculuk yapmak istediklerinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü teknik elemanlarına, destek almak üzere başvurabilirler. Gerekli bilgi ve teknik destek taraflarına verilecektir. Yılınız bereketli ve kazancınız bol olsun.
Kırkım
Koyunlarda vücudu örten ve yapağı olarak adlandırılan kıl örtüsünün zamanı gelince kırkılarak alınmasına kırkım denir. Kırkım genelde bir defa yapılır. Kırkım dönemi ilkbahar sonunda sıcakların artmasıyla başlar. Ancak bu zamanın saptanmasında, yapağı gömleğindeki yağıltının yumuşayıp ortaya çıkmasını sağlayacak yeter sıcaklığın olduğu dönem temel alınır. Yağıltı kırkımın kolay ve düzgün olmasını sağlar. Zamanı belirleyen diğer önemli konular, kuzulama mevsimi ve yeterli sayıda nitelikli kırkıcının bulunabilme durumlarıdır. Kuzulama mevsiminden önce yapılacak kırkımlar yavru atmaya neden olur.Bu yüzden kırkım genelde kuzulamadan sonra yapılır.
Makineli kırkım
Kırkım makineleri berber saç kesme makinelerinin büyük tipleridir. Hareketlerini değişik enerji kaynaklarından sağlarlar. Seyyar ve sabit makineler vardır.
Makineli kırkımın üstünlükleri
• Daha kısa sürede olur ve usta kırkıcılar günde 100-200 koyun kırkabilir • Deriye daha yakın yerden kesim olur ve bu yüzden lüle uzunluğu ve gömlek ağırlığı daha fazladır. • Makineyle kırkım düzgün olur ve lülelerin birörnekliliği artar. • Deri yaralanmaları ve kesimler kırklıkla kırkıma göre daha azdır.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
83
TUBİTAK PROJESİ
Manisa ve Yuntdağında
ekoloji temelli doğa eğitimi projesi Prof. Dr.Yasin ALTAN, Yrd. Doç. Dr. Emin UĞURLU, Arş. Gör. Behlül GÜLER TÜBİTAK tarafından desteklenen ve Celal Bayar Üniversitesi tarafından yürütülen Manisa ve Yuntdağı çevresinde ekolojik temelli doğa eğitimi projesinin 1. Etkinlik Dönemi 03-13.07.2011 ve 2. Etkinlik Dönemi 17-27.07.2011 tarihleri arasında yapılmıştır. Proje, 25’er katılımcı ve proje ekibiyle birlikte ilk 3 günü Manisa şehir merkezi ve ilçelerindeki doğal, kültürel ve tarihi alanlarda devam eden, 6 günü Yunt Dağı doğal alanları ve çevresindeki köylerde ve son günü Spil Dağı Milli Parkı doğal alanlarında olmak üzere toplam 10’ar günde gerçekleştirilmiştir. Projenin yürütücülüğü, Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yasin Altan tarafından yapılmaktadır. Değişik ekosistemlerin bulunduğu alanlar kullanılarak, doğal alanlarda gözlem yaparak, temas ederek, duyarak ve hissederek öğrenmeyi sağlamayı amaçlayan proje, doğal işleyişteki ilişkileri yorumlama ve analiz etme imkanı sunmaktır. Bunun yanında son yıllarda yaygınlaşmakta olan kırsal turizm ve sağlık turizminin, etkinlik alanında uygulamalı bir şekilde gösterilmesini sağlamak da hedeflenmektedir. Etkinlikler süresince Tarım İl Müdürlüğü projeye önemli derecede eğitmen desteği vermiştir. Proje eğitmenlerinden Tarım İl Müdürlüğünde görevli Osman Sarı tarafından “Bağcılık ve Bağ Dikim Alanları” konusu, Yunt Dağı Türkmen köyünde uygulamalı bir şekilde işlenmiştir. Konu kapsamında bağcılık üretim teknikleri, yerel ve ulusal bazda kullanım alanları, üretim miktarları ve pazar durumu ile pekmez tesisi gibi alanlara değinilmiş ve bu alanlar yerinde gözlemlenmiştir. Proje eğitmenlerinden Tarım İl Müdürlüğünde 84
Manisa Tarım ve Gıda
görevli Servet Ada tarafından “Çilek Yetiştiriciliği ve Damla Sulama Göletleri” konusu hakkında Yuntdağı Türkmen köyünde bilgilendirme yapılmıştır. Çilek yetiştirme teknikleri, yöre halkı ekonomisine kazanımları ve damla sulama yöntemi kullanılan tarım alanları yerinde incelenmiştir. Proje rehberlerinden Tarım İl Müdürlüğüne bağlı Yuntdağı köylerinde görev yapan İ. Halil Önceler, etkinlikler süresince proje ekibi ve katılımcılar ile birlikte hareket ederek, tarımsal aktivitelerin yoğun olduğu ve alternatif turizm modellerinin gerçekleştiği alanlarda destek vermiştir. Projede Tarım İl Müdürlüğünde görevli uzman eğitmenler yardımıyla kırsal turizm, eko turizm, tarım turizmi ve sürdürülebilir kırsal kalkınma projesi kapsamındaki tarım uygulamaları yerinde ve yaşanarak katılımcılara aktarım sağlanmıştır. Proje eğitmenlerinden Kırsal Turizm Derneği Başkanı ve Tema Vakfı İl Başkanı Nedim Zurnacı tarafından Yunt Dağı köylerinden Koruköy, Örselli ve Köseler ile AIGAI Antik Kenti’ni kapsayan “Kırsal Turizm Destinasyon Programı” uygulanmıştır. Program kapsamında cazibe merkezi köylerin kırsal turizm potansiyeli ve bu alanlardaki alternatif uygulamalar görülmüştür. Hızlı kentleşme ve sanayileşmenin bir sonucu olarak kırsal alanlardaki kültürel mirasımızın, geleneksel el sanatlarının ve doğal güzelliklerin farkındalığının artırılması sağlanmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) ile Çevre ve Orman Bakanlığı ortaklığında ve yerelde İl Çevre ve Orman Müdürlüğü ile İl Tarım Müdürlüğü işbirliği ile yürütülen “Dağlık alanlardaki yerleşimlerin sosyal ve ekonomik durumlarının iyileştirilmesi ve katılımcılığın geliştirilmesi
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
– Yuntdağı Modeli” projesi çerçevesinde yapılan uygulamalar, eğitmen Orman Mühendisi İbrahim Çolak yardımıyla gözlenmesi sağlanmış, alternatif proje yaklaşımları ve katılımcılığın geliştirilmesi hakkında yapılabilecek etkinlikler alanında görülmüştür. Doğa Eğitimi Projesine çevre iller başta olmak üzere Kocaeli, Samsun, Muğla, İstanbul, Sivas ve Adana gibi değişik illerden öğretmenler, araştırma görevlileri, lisans (eğitim fakültesi, biyoloji ve coğrafya) ve lisansüstü öğrenciler katılmıştır. Katılımcı kitlesi genç ve orta yaş grubu kişilerden oluşmuştur. Etkinlikler boyunca katılımcıların doğayı bir bütün olarak gören, doğaya daha duyarlı ve bilinçli bir doğa gönüllüsü olarak yetişmesi, onlara ekoloji temelli bütüncül bir bakış açısı kazandırma, doğal işleyişlerin ekolojik süreçler temelinde öğretilmesi yoluyla doğa bilimlerinin gelişmesine katkıda bulunarak bunu bir sonraki nesillere aktarmaları hususlarında kalıcı kazanımları olduğu düşünülmektedir. Gençlerimizin teoriden öteye geçmeyen doğal bilimler hakkındaki bilgilerini uygulamaya dökerek, çevre ve doğa bilincinin yerleşmesine katkının yanında, ülkemizin sahip olduğu değerleri daha iyi anlayabilmeleri sağlanmıştır. Lisansüstü eğitim yapan öğretmen, öğrenci ya da araştırma görevlilerinin, çalışmalarını doğaya yönelik olarak planlamaları ve ileride yapacak oldukları araştırmalarda tarımsal, çevresel ve ekolojik çalışmaları ön planda tutmaları yönünde fikir altyapısı oluşturulmuştur. Proje hakkında ayrıntılı bilgi için resmi web sitesi; http://www2.bayar.edu.tr/doga/ İletişim e-mail; dogaegitimi@bayar.edu.tr
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
85
ZİRAİ MÜCADELE
Üzüm üretiminde yaşanan
zirai mücadele sorunları Üzüm yetiştiren çiftçilerimiz fidanın dikiminden üzümün hasatına kadar insanlar için sağlıklı ve güvenli gıda üretimine uygun hareket etmelidir. 86
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
•Anaç seçiminin toprak analizi yaptırılmadan yapılması, •Uzman görüşü alınmadan anaç seçimi; •Anaç-toprak uyumsuzluğu sağlıksız bitki gelişimine neden olmaktadır. (Kloroz ve segonder etmenlerin zararı ) •Ağır bünyeli topraklarda tatlı çubuk tercihi floksera açısından risk oluşturmaktadır. •Bağların tekniğe uygun tesis edilmemesi, • Sıra arası ve sıra üzeri mesafenin istenilenden dar bırakılması Tel aralıklarının olması gerekenden dar bırakılması en çok karşılaşılan sorundur. Sonuç: Güneş ışınlarının nüfuz edemediği hava sirkilasyonu olmayan kapalı omcalar. İlaçlamalarda ilaçlı suyun hedefe ulaştırılamaması •Sulamanın üretici tercihi ve koşullarının belirlemesiyle yapılması. Gereğinden fazla sulama. Sonuç: Vegetatif gelişmede aşırılık, •Yabancı ot geşimini teşvik,toprak işlemede artış • daha da önemlisi ortam neminin yükseltilmesiyle zararlı etmenlere uygun ortam koşullarının sağlanması •Bitki Besleme; •İlaç fiatlarında yaşanan aşırı rekabet yaprak
gübresi satışlarını körüklemektedir. Sonuç: Aşırı vegatatif gelişme,kapalı,omca •İlaç-Yaprak gübresi karışımlarının etkileşimi •Ağır metal ve nitrat kalıntısı •Budama hataları ve özellikle yeşil budamanın uygulanmasındaki bilgi eksiklikleri. Sonuç: Verime etki •Aşırı şarjda omcanın bakabileceğinden daha fazla salkım eldesi ve salkım, çilkim uç kurumaları,pörsümeler.Bunların hastalık veya besin maddesi eksikliği olarak nitelendirilmesi ve yoğun kimyasal kullanımı •Kapalı omcalar •Sultaniye üzümün sofralık olarak değerlendirilmesi için yoğun gibberellik asit ve diger BGD ler kullanılmaktadır. •(Üretici pazar değeri olan yeni çeşitler konusunda arayış içersindedir.) Sonuç: Su tüketiminde artış,nem •Standart dışı kuru üzüm, güçlü zeneb
Bitki koruma ürünlerinin tercihi ve uygulanmasındaki hatalar •Kullanılacak pestisitin tercihinin kim tarafından yapıldığı (Danışman,Bayi,Teknik Teşkilat)
•Danışmanlık hizmetlerinde ve sözleşmeli üretimde saha çalışanlarının tatminkar kazanç sağlayamaması,ilaç pazarlayanlarla ortak hareketi doğurmaktadır. •Sonuç:ilaçlama sayılarında artış,doğal dengenin bozulması ve kalıntı
Erken Uyarı •Müdürlüğümüzce genelde ilçe ölçekli verilen salkım güvesi ve mildiyö uyarıları sıkıntılara neden olabilmektedir. •Danışmanlık hizmeti veren Ya da sözleşmeli üretim yapan firmalar da ilçe ölçekli genel uyarılar vermektedir. Sonuç: Uyarıların örtüşmediği alanlarda etmenlerden zarar görülmekte ve ilaçlamalar tekrarlanmaktadır.
Kimyasal mücadelesi bulunmayan ve risk oluşturan etmenler •Kav Hastalığı •Floksera •Empoasca •Yaprak biti •Haziran böceği
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
87
TARİŞ AR-GE
Tariş ARGE’si ile Türk Kuru Üzümünde güvence Türkiye, dünya çekirdeksiz kuru üzüm sektöründe üretim miktarı ve kalitesi ile uzun yıllardan beri önemli bir aktördür.
Dr. Mübeccel Topuzoğlu Ziraat Yüksek Mühendisi - Tariş AR-GE Müdür Yardımcısı Tariş Üzüm Birliği’nin temeli, dünya ekonomik bunalımının etkisi sonucunda üzüm fiyatlarındaki düşüşü engellemek üzere 1931 yılında Alaşehir’de, daha sonra Manisa, Turgutlu ve Salihli de, Bağcılar Kooperatifi ile atılmıştır. Üzüm piyasasını düzenlemek amacıyla Türkiye İş ve Ziraat bankalarının ortaklaşa kurduğu Üzüm Kurumu, Tariş Ltd.Şti ile 1938 yılında birleşerek, faaliyetini Tariş Üzüm Birliği olarak sürdürmeye devam etmiştir. Temeli 1938 yılında atılan, yıllar geçtikçe ortaklarının üretim gücü ile büyüyen Tariş Üzüm Birliği, 14 kooperatif bölgesinde toplam 15.000 üretici ortağıyla ülkemizin en önemli üretici kuruluşlarından biri olmuştur. Tariş Üzüm Birliği, üretici ortaklarının güvenli gıda üretimi için AR-GE Müdürlüğü’nün kalite kontrolünden geçmiş kimyevi gübre ve zirai ilaçları üreticisinin kullanımına sunarak, kontrollü ve kaliteli girdi teminini sağlamaktadır. Üretilen Sultaniye üzümleri, yüksek teknolojik donanıma sahip Entegre Üzüm İşletmesinde müşteri taleplerine göre 88
Manisa Tarım ve Gıda
işlenerek, Tariş markası ve güvencesi ile tüketicinin beğenisine sunulmaktadır. Tariş üzüm markası, çoğunluğu Avrupa Birliği ülkeleri İngiltere, İtalya, Hollanda, Fransa, İrlanda, Almanya olmak üzere, Avustralya, Tayvan, Kanada, Romanya ve Cezayir’e kadar ulaşmaktadır. Tariş Üzüm Birliği, Sultaniye çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ve işlenmesinde müşteri memnuniyetini ve bağlılığını sağlayacak kaliteli ve güvenli en etkili ARGE hizmetini verebilmek, ürün veriminin artırılması, kalitesinin yükseltilmesi, insan sağlığına uygun ve pazar değeri yüksek ürün elde edilmesi amacıyla 1985 yılında, diğer Tariş Birlikleri ile müşterek olarak Ege Üniversitesi kampüsü içerisinde ARGE Müdürlüğünü kurmuştur. Müşterilerimizin sürekli değişen, gelişen beklenti ve taleplerini karşılamak, yurt içi ve dışındaki gelişmeleri takip etmek, en yüksek kalite
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
seviyesinde uygun ürün üretmek için tarladan çatala üründe iyileştirme, geliştirme ve büyümeyi sürekli kılmak ve sektörün sorunları ile ilgili ARGE projelerini hazırlamak ve bu projeleri üniversiteler ile birlikte yürütmek, TARİŞ ARGE Müdürlüğü’nün ana faaliyetleri olmuştur. ARGE Müdürlüğü; ortak üretici, kooperatifler, birlik seksiyonları ve işletmeler ile üniversiteler, araştırma kurumları ve proje destekleyen kurumlar arasında köprü görevini üstlenmiştir. Tariş ARGE Müdürlüğü hizmetleri bünyesinde yer alan laboratuarlar;
Toprak, Bitki, Su, Gübre Laboratuvarı
Üreticilerimizin doğru ve dengeli gübre kullanımlarının sağlanması, çevrenin korunması için bağ-bahçeden alınan toprak, bitki ve su örnekleri analiz edilmekte, analiz sonuçları uzmanlarımız tarafından değerlendirilmekte ve gübre reçeteleri hazırlanmaktadır.
Bitki Koruma -Etkili Madde Laboratuarı
Toprak, bitki, su, gübre laboratuvarı
Bitki Koruma -Etkili Madde Laboratuarı
Bitki yetiştiriciliği ile ilgili problemlerin nedenlerini araştırmak, çözümlerini bulmak, çeşit-verim, deneme-demonstrasyon çalışmaları yapmak amaçlarına yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Verim ve kalite kayıplarının önlenmesinde, hastalık ve zararlılara karşı uygulanacak yeni yöntemlerin bulunması, üretici koşullarında uygulanın sağlanması ve bitki koruma, işlevleri arasındadır.
Mikrobiyoloji Laboratuarı
1985 yılından beri kuru meyve mikrobiyolojik kalite kontrolleri yapılmaktadır. Tüm analizler uluslararası kabul görmüş temel yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Swap kültür tekniği ile işletmelerin hijyen kontrolleri yapılabilmektedir. Tüm işletmelerin proses sularının mikrobiyolojik kalite kontrolleri gerçekleştirilmektedir.
Ağır Metal Laboratuarı
Kuru üzümde Grafit Fırınlı Atomik Absorbsiyon, Atomik Absorbsiyon, Spektrometre Cihazı ile zirai ilaçlarda kurşun miktarı (ppb-ppm düzeyinde), kurşun kalıntı miktarı tespit edilir.
Mikotoksin Laboratuarı,
Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografi Cihazı (HPLC) ile tüm analizler uluslararası kabul görmüş yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Aflatoksin, Okratoksin, fruktoz glikoz,HMF analizleri gerçek-
leştirilmektedir. 72 analiz/gün (Aflatoksin), 144 analiz/gün (Okratoksin) kapasiteye sahiptir.
Pestisit Laboratuarı
Gaz ve likid kromatografi cihazı ile pestisit analizi, zirai ilaçlarda etkili madde analizi 16 analiz/gün
Kimyasal ve Fiziksel Kalite Kontrol Laboratuarı
Eğitim ve Yayım Birimiyle sürdürmektedir. Müdürlüğümüzde 155 farklı analiz yapılabilmekte ve analiz çeşitliliğini artırma çalışmaları devam etmektedir. Müdürlüğümüzün Ege Üniversitesi kampusunda yer alması nedeniyle Ziraat Fakültesi, Gıda Fakültesi ve diğer mühendislik fakülteleri ile müşterek çalışma, araştırma ve arazi uygulama çalışmaları yapılmaktadır. Bazı çalışmaların finansal destekleri Tübitak, DPT, Dünya Bankası ve Tagem gibi kurumlar tarafından sağlanmıştır. Bu araştırma ve çalışmaların sonuçları, Tariş’in yanı sıra bölge üreticilerine ve ilgili sektörlere önemli katkılar getirmiştir. Ayrıca Ziraat Fakültesi ile ortak gübre üretim çalışmalarında da bulunulmuştur. TARİŞ Üzüm Birliği, üreticisi için gerçekleştirdiği en yüksek ihracat başarısı ile Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Ege İhracatçı Birlikleri tarafından verilen yüksek ihracat ödülüyle onurlandırılmıştır.
Tariş Üzüm Birliği, üzüm üreticisi ortaklarına, bağda kooperatif ve ARGE Ziraat mühendisleri teknik danışmanlığı doğrultusunda zirai ilaç –gübre temin etmekte, doğal güneş altında üzümün hijyenik olarak kurutulması için uygun sergilik örtü vermektedir. Kaliteli üretilen ürünü, en ileri teknolojiye ve gıda sertifikalarına (ISO 22000,BRC) sahip işletmelerinde işlemekte, final kalite kontrollerini ARGE Laboratuarı’nda yaparak gıda güvenliğini ve kalitesini doğrulamaktadır. Kaliteli üretilmiş, işlenmiş ve analiz edilmiş çekirdeksiz kuru üzümü, TARİŞ markası ve güvencesi ile tüketicinin beğenisine sunmaktadır. TARİŞ Üzüm Markası, çoğunlukla Avrupa Birliği ülkelerine (İngiltere, İtalya, Hollanda, Fransa, İrlanda, Almanya), Avustralya, Cezayir, Kanada, Romanya ve Tayvan’a kadar ulaşmaktadır. Sultaniye üzüm, yerkürenin en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemizin batısında, Manisa ilinde Gediz havzasının verimli topraklarında yetiştirilir. Tariş Üzüm Birliği’nin merkezi İzmir de olup, bu merkeze bağlı; Akhisar, Saruhanlı, Manisa, Menemen, Çırpı, Çobanisa, Turgutlu, Ahmetli, Salihli, Kavaklıdere, Alaşehir, Yeşilyurt, Sarıgöl, Buldan üzüm kooperatifleri olmak üzere toplam 14 kooperatifte, 15.000 üye üretici ortağı bulunan, ülkemizin en önemli üretici kuruluşlarından biridir.
Pestisit Laboratuarı
Mikotoksin Laboratuarı
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
89
BAĞCILIK
Üzümün yolculuğu Tanelerin birleşip salkıma dönüştüğü yer; Manisa
Nedim Zurnacı Ziraat Mühendisi Üzümün vatanı ve ilk kez tarıma alındığı bölgelerden biri olan Anadolu 1000’den fazla üzüm çeşidiyle dünyanın en büyük asma gen potansiyeline sahip. Türkiye dünyanın dördüncü büyük asma ülkesi. Bu durum, bu bölgenin sakinleri olan bizlere üzümü daha iyi tanımak, anlamak ve anlatmak sorumluluğunu yüklüyor. Önce toprak analizi ile toprağa girecek olan anaç çeşidine ve üzerine aşılanacak üzüm çeşidine karar verilir. Fidancılardan temin edilen üzüm fidanı üç yılın sonunda artık meyve vermeye hazırdır. Asıl verimini beşinci yılda vermeye başlar bağlarımız. Bütün bir yıl boyunca emek verdiğimiz bağlar artık cebimizi doldurmaya başlarlar. Zengin fakir herkesin sofrasını şenlendiren, kurutulduğunda da en makbul kuruyemişlerden biri olan meyve. Öyle bir meyve ki, çekirdeğinde bile şifa var. Ağustos ayının ikinci haftasından sonra Manisa’nın ovaları önce yeşile daha sonra kahverengiye boyanır. Bir sene boyunca asmaya, yaprağa ve üzüme bakan gözler onu asmasından ayırmak için kuru maddesine bakarak bağ bozumuna karar verir. Sultani Üzüm salkımları önce asmadan kesilerek sepetlere konulmakta sonra potasa içerisine bandırılan üzümler, yerde toprak ve beton zemin üzerinde
90
Manisa Tarım ve Gıda
veya raflı sergilere serilen yaş üzümler güneşin etkisiyle kurur ve yavaş yavaş kahverengiye dönüşür. Kurudukça tırmıkla karıştırılır ve salkımından ayrılan kuru üzümler artık birer bağımsız taneler olarak üzüm eleme makinesinden geçirilerek son çöpünden de ayrılır ve çuvallara doldurularak kuru üzüm işleme fabrikalarına teslim edilir. Fabrikalarda işlenen kuru üzümler ambalajlanarak kek, bisküvi, çukulata, ekmek gibi ürünlerin içine konmaya hazır hale getirilir. Düşünüldüğünde ve araştırıldığında üzüm kadar çok amaçlı kullanılabilen, çekirdeği, yaprakları ve sapı dahi atılmayan bir meyveye pek rastlayamayız. Yaprağından sarma dolması ve salamura yaparız. Balık sarıp pişirebiliriz. Olgunlaşmamışından (koruk) nefis bamya yemekleri, koruk şurubu, şıra, komposto, hoşaf yaparız. Kurusundan faydalanır, meyvesinden sirke ve pekmez üretir, pestil ve ceviz sucuğu imal ederiz. Çekirdeksiz ve Çekirdekli üzüm bağlarında 1 yıl boyunca emek verilen üzümlerden hangi ürünler üretiliyor diye yaptığımız araştırma sonucunda toplam 24 çeşit ürüne ulaştık.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Bağımızın ürünleri 1- Bağ Filizi Turşusu 2- Salamura Bağ Yaprağı 3- Koruk suyu 4- Yaş Sultani Üzüm 6- Üzüm suyu naturel 7- Konsantre üzüm suyu 8- Kuru Üzüm 9- Üzüm reçeli 10- Üzüm hoşafı 11- Pekmez 12- Sirke 13- Rakı 14- Şarap 15- Pestil 16- Cevizli pekmezli sucuk 17- Köfter 18- Üzüm cibresi 19- Salkım sapı 20- Üzüm çekirdeği tozu 21- Üzüm Çekirdeği yağı 22- Üzüm şekeri konsantresi 23- Çırpı 24- Yaşlı Bağ omcası üzerinde üzüm salkımı hediyelik eşya
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
91
KONUK ÇİFTÇİMİZ...
Üret, işle, depola,
daha fazla kazan! Manisa’da yıllarca sofralık ve salçalık domates üretimi ile uğraşan çiftçi Metin Şentürk, artık ürününü daha fazla fiyata satabilmek için domates kurutma yöntemine geçtiğini belirtiyor.
Nedim Zurnacı Ziraat Mühendisi Turgutlu ilçesinin Çampınar köyünde çiftçilik yapan Mehmet Şentürk, yıllarca sofralık ve salçalık domates üretip satmış. Şimdi domates kurutma işlemine başlamış. Konuk çiftçimiz Mehmet Şentürk ile bu çalışmasını konuştuk. • Domates kurutma işine nasıl karar verdiniz? ŞENTÜRK: Yıllarca domates ekip sofralık ve salçalık olarak satıyorduk. Ancak hasat döneminde ürün fazla olduğunda maalesef domates fiyatları düşüyor ve para kazanamıyorduk. Şimdiye kadar üreterek kazanmaya çalıştım, ancak bundan böyle ürettiğim ürünü daha fazla fiyata satabilmek için neler yapmam gerektiği konusunda araştırmaya başladım. 10 yıldan beri bölgede çiftçiler domates üretiyordu, aracı firmalar ve ihracatçı firmalar domatesi kurutuyordu. Onlar bu işi bırakınca domates kurutma işini yapmaya karar verdim. • Kaç dönüm arazide domates yetiştiriyorsunuz ve domates kurutma işini nasıl yapıyorsunuz? ŞENTÜRK: 300 dönüm arazide hasat dönemi farklı olan 3 çeşitte domates yetiştiriyoruz. Kendimize ait olan seralarda Mart ayının başında tohumdan fide üretip, Nisan ayının başında domates fidelerini tarlaya dikiyoruz. Domatesleri kurutmak için yaklaşık 100 dönüm civarında yerden 1 metre yükseklikte raflardan sergi yeri 92
Manisa Tarım ve Gıda
Mehmet Şentürk
yaptık. Emek yoğun bir iş, genellikle bayan işçiler çalışıyor. Önce tarladan hasat ettiğimiz domatesleri yıkayıp temizliyoruz. Sonra işçiler domatesi ortadan ikiye kesiyorlar ve başka bir işçimiz domateslerin üzerine deniz tuzu serpiyor. Güneş ışığının en fazla olduğu Temmuz- Ağustos ayla-
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
rında kuruması için 7 veya 8 gün bekletiyoruz. Raflı sistemde domateslerin serildiği plastik delikli materyal alt tarafından da hava aldığı için domatesin her iki yönü de eşit oranda kuruyor ve iyi bir renk oluştuğu için müşteriler tarafından daha çok tercih ediliyor.
• Tarlada domates verimi ne kadar? ŞENTÜRK: Geçmiş yıllarda dönümden 12-15 ton civarında domates alıyorduk. Ancak bu sene don olayı zarar verdiğinden dönüme 6 ton civarında verim aldık. • Domateslere güneşte kurutma sırasında başka bir işlem yapıyor musunuz? ŞENTÜRK: Domateslere tuzla veya kükürtle muamele edilir. Tuzlama işlemine tabi tutulan yaklaşık 13-15 kg. domatesten 1 kg. kuru domates elde ediyoruz. Kükürtle işleme tabi tutulan yaklaşık 15-17 kg. domatesten 1 kg. kurutulmuş
domates alıyoruz. Sergilerden topladığımız kuru domatesleri delikli çuvallara koyarak, seçme ve eleme işleminden geçirdikten sonra çiftlik bünyesinde bulunan soğuk hava deposuna kaldırıp + 4 derecede muhafaza edip, yıl içerisinde yurt dışına ihraç edilmek üzere firmalara pazarlıyoruz.
verim düşük, domates fiyatı biraz daha pahalı. Tarladan 32 krş’tan domates satılmaya başlandı.
• Sayın Şentürk, ürettiniz, işlediniz, depoladınız, ürünü kaça satıyorsunuz? ŞENTÜRK: 2010 yılı ürününü 4 TL ile 5 TL arasında sattık. Geçen yıl tarladan domatesin satışı 18 krş ile 22.5 krş arasında değişti. Bu sene
Çiftçilerimiz sadece üreticilik yaparak değil, ürününü işleyip katma değerini arttırıp, raf ömrünü ve pazarlama süresini uzatarak, daha fazla kazanmak için yeni arayışlar içerisinde olmaya devam edecektir.
Domatesi güneşte kuruttuktan sonra tuzlu kuru domatesin 5.8 TL, kükürtlü kuru domatesin ise 6.7 ile 7 TL arasında fiyatla satılmasını bekliyoruz.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
93
PEKMEZ
Beslenmede kuru üzüm ve pekmezin önemi Kana geçmesi çok kolay ve beynin tek enerji kaynağı olan şeker, üzüm ve pekmezde fazla miktarda bulunur. Bebeklerimizi ve çocuklarımızı bu gıda maddeleri ile ne kadar çok besleyebilirsek o kadar iyi olacaktır.
Ali Batu Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Bilimi Ve Teknolojisi Bölümü Tokat Meyveler insanlara sunulan en değerli gıdalardandır. Coğrafik ve ekolojik koşullar bakımından ülkemiz bağcılığa çok elverişlidir. Asmanın anavatanı olan Anadolu, tarih boyunca bağları ve üzüm çeşitleri ile şöhret bulmuştur. Eski Türk uygarlıkları zamanında bağcılık, Anadolu’dan bütün dünyaya yayılmıştır. Osmanlı Imparatorluğu döneminde ise eskisinden daha parlak bir devreye gelmiştir . Son yıllarda yapılan istatistiklere göre, ülkemizde yılda ortalama 3.456.000 ton kadar yaş üzüm üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu üzümün ise % 37 sinin pekmez ürünlerine işlendiği, ancak bu oranın son yıllarda % 18 düzeyine kadar indiğinin tahmin edildiği belirtilmektedir . Yurdumuzda pekmez hemen hemen içersinde şeker bulunan bütün meyvelerden üretilmekle birlikte üzüm ilk sırada yer almaktadır. Üzüm pekmezi, taze ve kuru üzüm şırasının azaltılmaksızın veya kalsiyum karbonat veya sodyum karbonat ile asitliğini azaltarak, tanen, jelatin veya uygun enzimler ile durultulduktan sonra tekniğine uygun olarak vakum altında veya açıkta koyulaştırılması ile elde edilen koyu kıvamlı veya çöğen, bal, süt, süttozu, yumurta akı gibi maddelerin ilavesi ile katılaştırılan bir mamuldür. Üzüm pekmezi yurdumuzun hemen her yerinde üretilmekle birlikte kırsal bölgelerde daha yaygın olup, çok eski geçmişe sahiptir. Eski yıllarda insanların temel gıda maddelerinden biri olan pekmez, değişen dünya koşulları içinde daha az tüketilen bir ürün haline gelmiştir. Ancak pekmezin beslenmedeki önemi azalmamıştır. Tersine, insan beslenmesinde ne kadar önemli bir besin kaynağı olduğu daha çok kavranmış olmasına rağmen yapılan araştırmalara göre ne acıdır ki, toplu yerleşim bölgelerinde yaşayan insanların % 60’ının hiç pekmez yemediği ortaya çıkmıştır. Beslenme açısından, içerdiği organik asitler, mineral
94
Manisa Tarım ve Gıda
maddeler ve kısmen de vitaminler bakımından pekmezim beslenmedeki önemi toz şekerden çok daha fazladır ve yapılan bir araştırmaya göre, 1 kg üzümün (veya 200 g. pekmez ) kalori olarak 1150 g. süte, 300 g. ekmeğe, 390 g. ete eşdeğer olduğu belirtilmektedir. Çoğu hastalıkların dengesiz beslenme ve çok uyuma sonucunda vücut direncini kaybetmiş kişilerde ortaya çıktığını belirtmektedir.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Beslenme Açısından Glikoz, Fruktoz ve Pekmez
Bebeklerin beslenmesinde anne sütünün yerine veya anne sütünden sonra onun içindeki bileşimlere en yakın gıdaların verilmesi gerekmektedir. Bu yapılabildiği takdirde bebeğin beslenmesi sağlanmış olabilir. Bu özellikler içerisinde en önemlilerinden iki tanesi proteinler ve karbonhidratlardır. Bebek ve çocukların karbonhidratlardan yararlanabilmesi için tüm karbonhidratların hazım sistemindeki fermentler tarafından
en küçük parçalarına yani monosakkaritlere kadar ayrılmaları gerekmektedir . Üzüm ve pekmezin, içermiş oldukları % 80’e yakın karbonhidratın (şekerin) tümünün monosakkarid halinde olmaları nedeniyle bebek ve çocukların beslenmesinde çok önemli role sahiptir. Sakkarozun glikoz ve fruktoza ayrılabilmesi için organizmada sukroz enzimi bulunması zorunludur. Organizmada bu enzimin oluşmasına kadar çocuğun, bebeklik döneminden belirli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Dolayısı ile bebeklik döneminde sakkaroz (çay şekeri) kullanılamaz ve kullanılmamalıdır. Üzüm ve pekmezde bulunan tüm şekerler, glikoz ve fruktoz halinde oldukları için bu basit şekerlerin sindirim sisteminde parçalanmasına gerek yoktur ve kana geçmesi hiç bir enerjiye gerek duyulmaksızın hücre dışından içine basit difüzyon ile sağlanır. Bu nedenle insan vücuduna hızlı (yaklaşık 30 dakika) enerji kazan-
Vakum Yöntemi ile üretilmiş pekmez örneklerinin şeker içerikleri Suda Çözünür Katı Madde (%) Şeker (%)
69
76
TH
31,43
34,24
Fruktoz SÇKB
45,55
45,07
Glikoz
TH
34,75
38,20
SÇKB
50,36
50,26
Toplam
TH
66,17
72,44
Şeker SÇKB
95,90
95,31
TH=Tabii Halde , SÇKM=Suda Çözünür Katı Madde Bazında
dırmaktadır. Enerjinin hızlı bir şekilde sağlanmasının özellikle yoğun aktivitesi olan çocuklara, sporculara vb. büyük önemi vardır. Ayrıca glikozun fizksel ve zihinsel performans ile yakından ilgisi vardır. Beynin enerji kaynağı olan glikoz, insilün salgısını artırdığından triptofanın kan-beyin bariyerini aşmasına ve beyin çalışmasında fonksiyonu olan seratonin sentezinde kullanılmasına yardımcı olmaktadır. Bebeklik dönemi beynin gelişmesinin en önemli dönemi olup, bu dönemde beynin enerjiye olan ihtiyacı oldukça fazladır. Beyin enerji kaynağı olarak glikozdan başka bir karbonhidrat kullanamadığı içinde bebeğe glikoz verilmediği zamanda beynin gelişmesinde duraklama ve yetersizlik olacaktır.
Kana geçmesi çok kolay ve beynin tek enerji kaynağı olan şeker, üzüm ve pekmezde fazla miktarda bulunmaktadır. Bebeklerimizi ve çocuklarımızı bu gıda maddeleri ile ne denli besleyebilirsek o kadar iyi olacağı kanısındayım. Çeşitli bebek gıdaları (süt, muhallebi, sütlaç v.b.) içerisine tatlandırıcı olarak sakkaroz (çay şekeri) koyulup, bebek eğer bu tada alıştırılırsa, bir başka şekerin (glikoz ve fruktoz) tadına alıştırmak oldukça zor olacaktır. Onun için başlangıçtan itibaren bebeğin gıdasına tatlandırıcı olarak toz şeker yerine pekmezin konması durumunda anne sütünün tadına daha yakın olacağından o gıdayı bebek iştahla yiyecek ve içecektir.
www.maccun.com
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
95
RÖPORTAJ
Hizmet nimettir, berekettir Nedim Zurnacı Röportaj Ülkemizde tarımsal bilgilerin doğrudan çiftçiye ulaşması için köylerde ve kasbalarda tarımsal yayımı geliştirme projesinin etkin bir şekilde uygulandığı şehirlerden biridir Manisa. Tar-Gel’in Alaşehir’in Kavaklıdere kasabasında hizmet veren Ziraat Mühendisi Davut KANAL çalışmalarını başarılı bir şekilde yürütüyor. • Kavaklıdere kasabasında ne zaman göreve başladınız ve bölgeyi nasıl tanımlarsınız? Kanal: 2004 yılında köy-mer projesi kapsamında, 1000 köye 1000 danışman diye lanse edilen projeyle göreve başladım Gecen 8 yıl içerisinde tar-gel projesine dönüşen ve faydaları çok yavaş görülen bir alanda görev almamıza rağmen yapılan çalışmalar yavaş, yavaş kendini göstermeye başladı. Görevimizin ilk yılları karşılıklı olarak tanışma ve çevreyi tanıma olarak geçti. Kavaklıdere kasabası Alaşehir İlçesinin en büyük kasabasıdır. Nüfusu 6000 civarında olan kasabamız diğer illerden çok göç almıştır. Sahip olduğu konum itibari ile bir mikrokilamaya sahiptir. Bu sebeple ürün deseninde bölgeden farklılık arz eder. Ana ürünlerimiz tabi ki Üzüm, Zeytin ve Kirazdır. Adı kasabamızla özdeşleşen cennet elması (Trabzon hurması) , 3 bahçemiz de olsa kivi, yukarı bölgelerimizde kiraz, elma, fıstık, patates, Kestane, Ceviz, badem, domates, patlıcandır. Bunu yanında çiftlilerimize yeni çeşit olarak Ayva ve Nar bahçeleri kurduk. İl Tarım Müdürlüğümüzün ve ilçe Tarım Müdürlüğümüzün teknik destekleri ile yaptığımız yayım çalışmaları ve devletimizin verdiği destekler sebebiyle Kavaklıdere kasabamız, ilçemizin yem bitkileri ekilişi en fazla olan yeridir. Kasabamızda zeytinyağı işletmesi, Belediyeye ait Soğuk Hava 96
Manisa Tarım ve Gıda
Davut Kanal
Deposu, Yaprak salamurası yapan işletmelerimiz, kasabamız ve dağ köylerimizde süs bitkileri yetiştiriciliği bunun yanında civar köylerle birlikte gelişmekte olan arıcılığımız var. Bir ilçede olabilecek birçok yapı ve oluşumlar kasabamızda mevcuttur. Her pazartesi kasaba pazarı kurulmaktadır. Çevre ve dağ köylerden gelen köylüler ürünlerini burada pazarlamaktadır. Ve pazarı da ciddi anlamda canlı olmaktadır. • Tarım Merkezi Hizmet Bürosundan çiftçilere hangi hizmetleri götürüyorsunuz? Kanal: Kasabamızın en yaşlı ve yorgun binası konumundaki tarım merkezidir. Bu binanın 1950 yıl-
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
larında, köy enstitülü yıllarında yapıldığı o süreçten bu yana hiç boş kalmadığı köylüler tarafından bize aktarıldı. Biz gelmeden önce 3 yıl kadar bu bina boş ve harabe kalmıştır. Tarım Merkezi olarak restore edilen büroda bilgisayar,telefon,faks ve çiftçi eğitim dökümanları ile çiftçimize hizmet veriyoruz.
Ortak hareket
Kasabamızda bulunan Tarım Kredi Kooperatifi ve Tariş gibi diğer kurumlar ve ticari olarak çalışan bitki koruma ürünleri satışı yapan ve Belediyemiz de görev yapan ziraat mühendisleri ile toplantılar yapıp daha verimli çalışmak için kurumlar arası bağlantıyı güçlendiriyoruz
Ekuy Projesi
Gecen yıl bakanlığımız tarafından uygulamaya konan bu proje aslına uygun olarak en güzel şekilde yerine getirilmiştir. Bu proje kapsamında çiftçilerimizi proje boyunca bağcılık okuluna aldık resmen. Çünkü her hafta bağın gelişme durumuna göre çiftçilere eğitim verdik. Çiftçilerimizin katılımı ile gecen yıl verimli ve kalıntısız ürün elde ederek zirai ilaç miktarını düşürerek te ürün elde edilebileceğini çiftçimiz gördü.
numunesi alma gübreleme sulama, tarla faresi ile mücadele, üzümde okra toksin, üretici kayıt defteri, reçete kullanımı v.b . konularda kurs ve kahve hane toplantıları yapılmıştır.
lerinin de katıldığı toplantılar yapılmış ve çiftçilerimizin katılımları sağlanmış ve çiftçimiz tarım sigortası hakkında bilgilendirilmiştir.
Üretici kayıt defteri recete uygulaması
Damla sulama sistemi
Tarımsal desteklemer
Geldiğimiz ilk an da hemen ele alınan en önemli konu olmuştur. Kasabamız ilçemizin fareli köyü olacak kadar nam salmış civar köylerde bununla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu konuda bilgilendirme toplantısı yapılmış toplu mücadele yöntemi denenmiş. Her yıl da zehirli buğdaylar il müdürlüğünden temin edilerek çiftçilerimizin bu mücadelesinde yardımcı olmaya çalışılmıştır. Yeni ve teknolojik gelişmeler duyurulmuş ve denenmeye başlanmıştır.
Geçmiş yıllarda görülen kuraklık su kaynaklarının kıtlığı damlama sulamayı zorunlu hale getirmiştir. Geçmiş yıllarda bu işi yapan şirketlerin yetkililerini getirip bilgilendirme toplantısı yapılmıştır. Birkaç proje yapılsa da çiftçimiz gerek mali yapıdan gerekse diğer etmenlerden çiftçimiz ilgisiz kalmıştır.
Aşılama
Köydeki bir çiftçimiz önderliğiyle ilk aşı ile bağda çeşit değiştirme sonrasında da belediye başkanının da katılmasıyla hızla büyüyen ve çevredeki köylerinde ilgisini çeken bir çalışma olmuştur.
Egitimler ve kurslar
Çiftçilerimiz teknik konularda eksikliklerini ve gözlemlenen gereklilikler esas alınarak budama, bağcılık aşılama, kursları nın yanında toprak
Bakanlığımızın yürürlüğe soktuğu üretici kayıt defterleri toplantılarla çiftçilerimiz bilgilendirilmiştir. Ve yine bu yıl uygulamaya sokulan reçete uygulaması tam uygulanmaya çalışılmaktadır. Gerek çiftçi kayıt sistemi ve gerekse diğer ürünlere verilen desteklemeler çiftçimizin daha iyi istifadesine sunularak zeytin, silaj, bahçe kurma gibi destekler sayesinde çitçilerimize katkıda bulunulmaya çalışılmıştır.
Tarla faresi
Kasabamız ve çevre köylerimizde zeytin, badem, ceviz. Trabzon hurması, ayva, kiraz çeşitleri çiftçimize gerek köylere Hizmet Götürme Birliği ve gerekse il tarım müdürlüğü gerekse de kendi imkânlarıyla yönlendirme ile yeni çeşitlerin dikimi sağlanmıştır. tarımsal üretime kazandırılmıştır.
Bu çalışmaları yaparken en büyük desteği kasabamız halkından aldım. Benden hiçbir zaman yardımlarını esirgemediler. Bizi her zaman sahip çıktılar ve destek oldular. Hatalarımızı gördüklerinde uygun şekilde büyüklerimiz uyardılar. Eğer ortada bir başarı varsa bu tek başıma benim değil top yekûn Kavaklıdere kasabasının başarısıdır. Buradan bu vesileyle kendilerine çok teşekkür ederim.
Tarım sigortası
Fuar gezileri
Yeni çeşitler
Geldiğimiz ilk yıldan itibaren tüm çalışma köylerimizde her yıl rutin olarak sigorta üst yetkili-
Ziraat odasının desteğiyle çiftçilerimizin İzmir ve Manisa’daki fuarlara katılımını sağladık.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
97
YUNTDAĞI
Yuntdağı
Kırsal Turizm Potansiyeli Nedim Zurnacı Ziraat Mühendisi Kırsal Turizm tanımını incelediğimizde; İnsanların doğal ortamlarda dinlenmek ve değişik
kültürlerle bir arada olmak amacıyla bir kırsal yerleşmeye günübirlik veya konaklamak üzere gidip, yöreye özgü etkinlikleri izlemeleri ya da katılmalarıyla gerçekleşen bir turizm türü olduğu belirtilmektedir. Kırsal Turizm genel başlığı altında; tarım turizmi, çiftlik turizmi, ekoturizm ve köy turizmi olarak isimlendirilmektedir.Tarım turizmi, tarımsal üretim ve
98
Manisa Tarım ve Gıda
ürünler hakkında arazi ve çiftçi deneyimlerini konuklarına sunmayı sağlayan bir turizm faaliyetidir. Bu faaliyet, konukların tarımsal bilgi ve deneyimlerini geliştirip hoş vakit geçirmelerini sağlarken çiftçilerin ve arazide çalışanların ekonomik gelirini arttırmaktadır. Çiftçi satış yerleri, yol kenarı tezgahları, çiftlik evinde konaklama ve yerel yiyecek ve içecekleri tatma, eğlenme ve kırsal alanı tanıma aktiviteleri en temel bileşenleridir.Sanayileşmenin ve
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
kentleşmenin güçlü değişimi, kırsal toplumun ekonomik ve kültürel konumunu son 30 yıldır durmadan değişikliğe uğratmaktadır. Arazi büyüklüklerinin miras yoluyla küçülmesi ve sabit masrafların yüksek olması tarım gelirlerini düşürürken, mekanizasyon ve teknolojik değişiklikler tarımdaki istihdamı aşağıya çekmiştir. Yunt dağı kırsal alanlarındaki nüfus, tipik olarak yaşlanıp toplamda azalmıştır. Küçük kasabaların ve köylerin birçoğu günümüzde,
varlıklarını sürdürme çabası içindedir. Dünya genelinde ve ülkemizde yerel, bölgesel ve merkezi yönetim kuruluşları bu duruma müdahale etmeye çalışmaktadır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın koordinasyonunda diğer kamu kurumlarının desteğiyle birlikte hazırlanan 2010-2013 Kırsal Kalkınma Planının 82-85. sayfalarında stratejik amaç, öncelik ve tedbirlerde belirtildiği üzere; Kırsal Ekonominin Çeşitlendirilmesi başlığı altında Kırsal Turizmin Geliştirilmesi kırsal kesimde yeni iş ve istihdam imkanlarının yaratılması kadar, doğal ve kültürel kaynak değerlerimizin ortaya çıkarılması ve kırsal mirasın korunmasına da hizmet etmektedir. Kırsal destinasyon değeri yüksek, yerel kültür özelliklerinin korunduğu, özgün yöresel ürünlere sahip kırsal yerleşimlerin, bir yandan tarımsal faaliyetler sürdürülürken aynı zamanda turizm amaçlı değerlendirilmesi, kırsal ekonomiye dinamizm kazandıracaktır. Son yıllarda yunt dağı kırsalındaki genç nüfus çalışmak için Manisa ve İzmir’e göç etmek durumunda kalmıştır. Yunt dağı bölgesinde kırsal turizm potansiyeli olan köylerde göç sorununu azaltacak, fazla işgücünü değerlendirecek ve ek gelir sağlayacak kırsal turizm faaliyetlerinin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Kırsal kesimde yaşayan insanların hayat standardını tarıma ve doğaya dayalı turizm veya tarım dışı ekonomik faaliyetlerle de çeşitlendirilmesinde önemli bir unsur olan kırsal turizm kırsal kalkınmanın önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Manisa merkez ilçede kırsal turizm potansiyelinin en fazla bulunduğu iki bölge vardır. Güneyde Spil dağı ve köyleri, Kuzeyde Yunt dağı ve köyleridir. Biz burada yunt dağı ve köyleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunacağız.Kamu kurumları ve Özel İdare tarafından yapılan yatırımlarla yunt dağında bulunan köylerin tarımsal alt yapısı ve ulaşım alt yapısı gelişme safhasındadır. Bölgenin ekonomisinin zayıf olması nedeniyle özellikle tarımın ve hayvancılığın içinde olduğu ve çevredeki tarihi eserler ile doğal güzellikleri de kullanarak kırsal turizm girişimciliğinin geliştirilmesi ile turizm diğer sektörler için lokomotif olacaktır. Bu bölgedeki kaynakları değerlendirdiğimizde; İzmir, Manisa, diğer şehirlerden, ve yurt dışından gelebilecek turistlere bu değerlerin ekonomik gelir kaynağına dönüştürülmesi ancak Kırsal Turizm sektörünün harekete geçirilmesiyle mümkün olabilir.
Yunt Dağında Tarım Ve Hayvancılık
Manisa’nın kuzey bölgesinde bulunan Yunt dağı toplam 64 köy 2 kasabadan oluşmaktadır. Yörede toplam 6774 hane ve 20.000 civarında nüfus vardır. Yunt dağ Bölgesinin toplam yüzölçümü 600.000 dekardır.Arazilerin büyük bölümü taşlı, toprak derinliği az, meyilli dağınık ve küçük
parsellerden oluşmaktadır.Bölgede tarıma elverişli 144.000 dekar arazi bulunmaktadır.Ormanlık alan 256.565 dekardır.Yunt dağ bölgesi 200 ile 1074 metre arasında rakıma sahiptir. Yunt dağı bölgesindeki tarımsal üretimini incelediğimizde, Buğday ve Arpa üretim alanı 36.400 dekar, Mısır ve Pamuk arazisi 23.000 dekar, Mera alanı 15.800 dekar Zeytin 15.700dekar, Bağ alanı 6.100dekar, Tütün 4.300dekar, Yem bitkileri 4.200dekar, Sebze üretim alanı 4.000 dekar, Antep fıstığı 3.950 dekar, Meyve alanı 1000 dekar, Çilek 300 dekar alanda üretilmektedir. Yunt dağ bölgesinde hayvancılık üretimine baktığımızda, bölgede koyun yetiştiriciliği dikkat çekerken, keçi yetiştiriciliği giderek azalan bir seyir
göstermektedir. Koyun 50.000adet, Sığır 6.500 adet, Keçi 5.000 adet. Arı kovanı 1.100 adettir. Bölgede 13 adet mandra faaliyette bulunmaktadır.
Tarım Ürünleri, Çiftlikler, Gıda Ürünleri Ve Tesisleri
Yuntdağı Köseler Antepfıstığı, Yunt dağı Köseler Bal, Osmancalı Çilek, Osmancalı Yoğurt, Tavuk Yumurtası, Koyun ağılları, Keçi ağılları, Sığır ahırları, Yunt dağı Deri Tulum Peyniri, Yunt dağı Teneke Tulum Peyniri, Mandralar Türkmen Alphonse sofralık üzümü, Türkmen Pekmezi, Gürle Alabalık Çiftliği Uzunburun Sazan çiftliği
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
99
Yunt Dağında Bulunan Mandıralar Köseler
1 Adet
Osmancalı
2
Otmanlar
2
Düzlen
2
Dazyurt
1
Örselli
1
Siyekli
1
Sarıahmetli
1
Gökbel
1
Kalemli
1
Toplam
13 Adet
Öneriler;
Yunt dağında yetiştirilen koyun, keçi ve büyükbaş hayvanların sütlerinden peynir, yoğurt, kesik, lor ve tereyağın imalatının hijyenik şartlarda yapılması ve doğal tat ve aromalı ürünlerin üretimi konusunda eğitim ve kurslar düzenlenmelidir. Bölgeye özgü üretilen peynirlerin markalaşma çalışmaları yapılmalıdır. Yunt dağında bulunan meralar ıslah yapılarak, hayvan besleme konusunda özel eğitimler verilmelidir.
Dogal Güzellikler
Türkmen Köyü Şelalesi Ortaköy mesire yeri
Tarihi Yerler
Köseler - Aigai antik kenti, Koruköy - Apollon Tapınağı, Uzunburun -Yoğurtçu kalesi
Su Kaynakları
Kocadere ve Sarma çayı önemli akarsulardır. Siyekli, Köseler ve Osmancalı sulama göletleri bulunmaktadır. Manisa merkezde bulunan Yunt dağında planlı, programlı, doğru mekanlardan ve doğru hedef kitle seçilerek gerek devletin ve yerel yönetimlerin önderliğinde gerekse gönüllü kuruluşlar, özel
100
Manisa Tarım ve Gıda
sektör ve kırsal halkın katılımı sonucu dağ ve orman köylerinde kırsal turizm desteklenerek yaygınlaştırılmalıdır. 18-Haziran-2010 yılında Manisa Valiliği,İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü, Çevre ve Orman Müdürlüğü, Ege Üniversitesi, Kamu Kurumları, Meslek Odaları, Kırsal Turizm Derneği, Yunt Dağlılar Kültür ve Turizm Yardımlaşma Derneği ve 9 köy muhtarlığı olmak üzere toplam 33 kurum ve kişinin katılımı ile yapılan Kırsal Turizmi Geliştirme Çalıştayı’nın sonuç bildirgesi hazırlandı. Kırsal Turizm Çalıştayı düzenlenmesindeki temel amaç, Yunt dağ bölgesinde kırsal turizm potansiyelini belirleyerek, kırsal turizmin öncelikli olarak uygulanacağı pilot köylerin seçilmesi ve yöre kırsal mirasını öne çıkaran örnek model kırsal turizm uygulamaları geliştirmektir. Böylelikle bölge insanlarının doğal ve kültürel varlıkları koruyarak yararlandığı, sürdürülebilir tarım ile yörenin kendi gücüne dayanan katılımcı bir yaklaşımla kırsalda ekonomiyi
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
kırsal turizm ile çeşitlendirerek kırsal nüfusun yerinde istihdamının sağlanmasıdır. Kırsal Turizm potansiyeli belirlenen köylerin ortak özelliği, otantik yaşamlarını hala sürdürmeleri, yemeklerde, giyimde ve el işlerinde, geleneksel ve folklorik özelliklerini koruyor olmalarıdır. Yöre sakinlerinin durumunu iyileştirirken, çevreyi de korumayı amaçlayan bu turizm çeşidi, yerel ve toplumsal dokuyu tahrip eden kitle turizmine iyi bir alternatif oluşturuyor. Bu turizm çeşidinin ana lokomotifi ise yine kadınlar. Bu çalışma ile çoğu tarımda ücretsiz aile işçisi olarak çalışan köylü kadınların ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları, sosyal açıdan güçlenmeleri hedefleniyor. Amaç, şehir insanına doğayı, köy kültürünü, geleneksel tarımı hatırlatırken köy kadınının emeğini de değerlendirmek. Kırsal Turizmi Geliştirme Çalıştayı ile paydaşların bir araya getirilerek, Bölgedeki potansiyelin belirlenerek, değerlendirilmesi konusunda önerilerin geliştirilmesi, Seçilen öneriler
doğrultusunda stratejik hedeflerin belirlenmesi, İlgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak eylem planının hazırlanması, Eylem sürecinde izleme ve değerlendirme çalışmalarının yapılması hedeflenmektedir.
Kırsal Turizmi Geliştirme Planı • Alan İncelemesi (GZFT analizi) •1. Çalıştay ;Sunumların Yapılması, Önerilerin Toplanması, Örnek Destinasyon Uygulaması • 2. Çalıştay; Eylem Planının Hazırlanması • Kırsal Turizm Girişimciliği Eğitim Toplantıları • Turistik Ürün Oluşturma ve Pazarlama Semineri • Turistik Ürün Oluşturma ve Pazarlama Çalışmaları Değerlendirmesi • Bilgilendirme ve Tanıtma Turları Düzenlenmesi Yunt dağında yaşayan halkın kırsal turizm eğilimini, kırsal turizm potansiyelinin belirlenmesi ve kırsal turizmin öncelikli olarak geliştirileceği pilot köylerin seçilmesi amacıyla Kırsal Turizm Üçgeni olarak adlandırdığımız (Köseler, Örselli, Koruköy), (Türkmen,Ortaköy,Osmancalı), (Gürle, Uzunburun, Yağcılar) köyleri olmak üzere 9 köyde kırsal turizm etüd çalışması İl Tarım Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü,Ege Üniversitesi Coğrafya ve Arkeoloji bölümü öğretim üyeleri ve Kırsal Turizm Derneği işbirliği ile yapılmıştır. Etüd kapsamında anket çalışmalarıyla yöre insanlarının da görüşleri alınmıştır. Yapılan alan incelemeleri sonucunda köylerimizin sahip olduğu çekicilikler belirlenerek detaylı eylem planlarının oluşturulabilmesi için tarafların katılımıyla düzenlenen Kırsal Turizm Çalıştayında swot analizi ile Güçlü yanlar, Zayıf yanlar, Fırsatlar ve Tehditler belirlenmiştir. Anket sonuçları incelendiğinde; yörenin kalkınması için yeni gelir kaynaklarının devreye sokulması ve tarımla birlikte yürütülmesi seçeneğinin belirtilmiş olduğu, köylerde anket yapılan bireylerden büyük çoğunluğunun kırsal turizm, köy turizmi ve çiftlik turizmi konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı anlaşılmıştır. Köylerin turizm açısından en büyük özelliği sorulduğunda, sahip oldukları doğal ve tarihi zenginlikleri değil turistleri en iyi şekilde ağırlayabileceklerini belirtmişlerdir. Köyde turizm tesisleri açıldığında kimlerin çalıştırabileceği sorulduğunda çoğunlukla kendilerinin işletmesi gerektiği belirtilmiş olması, özellikle kırsal turizm girişimciliği konusunda eğitim ve kursların düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Turizm açısından önemli bir potansiyele sahip olan yunt dağ bölgesindeki kırsal yerleşim birimlerinde çiftlik turizmi, köy turizmi, eko-turizm, gibi kırsal turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi, orta veya uzun vadede bu yörelerin sorunlarının çözümünde ve kalkındırılmasında aktif rol oynayabilir. Önemli olan turizme açılan bu yörelerde eskiden var olan bitkisel üretim, hayvancılık ve ormancılık gibi tarımsal faaliyetleri terk etmeyerek, bununla birlikte o yöreye has el sanatları,
mimari tarz ve kültürel yapının bozulmadan korunmasıdır. Başka bir ifade ile turizm, yunt dağı kırsal alanlarında yapılan tarımsal faaliyetin alternatifi değil aksine tamamlayıcısı konumunda olmalıdır.
Köseler Köyü Öneriler Köseler göleti İl Tarım Müdürlüğünce balıklandırılmıştır. Manisa’da sportif olta ile balık avcılığı yapan büyük bir kitle var. Bu gölet sportif avcılık yapılmak üzere girişimcilere kiralanıp avcılığa açılmalıdır. Hem gölete gelenler hem de Köseler köyünde bulunan Aigai antik şehrini gezmeye gelenler köyde üretilen tarımsal ürünler ve el sanatları ürünlerinden satın alarak yerel ekonomiye katkıda bulunabilirler. Dağlık bölgede tarım arazilerine eşeklerle ulaşım sağlanmaktadır. Yerli ve yabancı turistlere eşek safarisi düzenlenebilir.
Örselli Köyü Öneriler
Örselli Halıcılık Kooperatifi üyelerinin halı tezgahında yapılabilecek turistik ürünler konusunda eğitimler yapılarak ürün çeşitliliğine gidilmelidir. Her yıl yurt dışından Örselli köyüne halı almak için gelen turistlerin konaklayabileceği kırsal turizm evleri inşa edilmelidir. Halı iplerini boyama atölyesi modernize edilmeli ve halı sergileme salonunun özel dizaynı yapılmalıdır.Köye gelen konuklara koyun yününden ip eğrilmesi, doğal kök boya bitkileri ile iplerin boyanması ve halı dokuma etkinlikleri yapılabilir.
Osmancalı köyü Öneriler
Osmancalı köyü, öğrenciler için kırsal yaşamı yerinde tanıma, izleme ve uygulama alanı olabilecek özelliklere sahiptir.
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
101
Ayrıca kırsal yaşamı tanımak ve çeşitli tarım aktivitelerine katılmak isteyenlere kır pansiyonu tarzında çalıştırmak üzere planı uygun olan evlerin yanına özel idare kaynağından maddi destek sağlanarak örnek turist konaklama odaları hazırlanabilir. Ana yoldan şelaleye giden yolun kapatılarak ziyaretçilerin köye girmesini sağlamak için köy içindeki eski yolun düzenlenmesi ve stabilize yolun gerekli yerlerine fazla suyu desarj edecek büzlerin konulması, Dere kenarında terkedilmiş taş ocağının şantiye alanı gelen ziyaretçilerin araba park yeri ve köy girişimcilerinin satış alanı olarak düzenlenmesi, Dereden şelaleye gidecek patika yolun doğaya zarar vermeden el araçlarıyla yapılması, Yöresel yemeklerin ön plana çıkarılması, Yöresel el sanatlarının turistik ürün haline getirilmesi, Tanıtım broşürünün hazırlanması (Yörenin tarihi, doğal güzellikleri ve tarımı hakkında kısa bilgi)
Gürle Köyü Öneriler Çilek hasat dönemi olan Nisan, Mayıs, Haziran aylarında okullara yönelik çilek turları düzenlenebilir.Çilek bahçelerinden kendin topla sistemiyle toplanan çileklerin yerinde satışı yapılabilir.Yerel Çilek Festivali düzenlenebilir. Osmancalı Ortaköy yol ayrımında bulunan saç levhadan yapılmış Dolmuş durağı, Osmancalı Çilek durağı olarak anılması için Çilek şeklinde düzenlenebilir. Mandrada üretilen peynir, yoğurt ve lor gibi süt ürünlerinde, imalatın nasıl yapıldığı konusunda teknik ve uygulamalı bilgiler verilerek tüketiciler bilgilendirilebilir. Köyde bulunan koyun ve sığır çiftliklerinde hayvanların beslenmesi ve sağılması köye gelen turistlere yaptırılarak, konuklara günlük kırsal yaşam yaşatılabilir.
Ortaköy Öneriler
Özellikle Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında Ortaköy’de bulunan mesire yerlerine çeşitli sivil toplum kuruluşları, okul öğrenci gezileri ve fabrika personellerinin piknik yapmak için yılda 15.000 kişinin ziyaret ettiği bir köy olması bölgede kırsal turizmin geliştirilmesinde önemli bir çekicilik unsurudur. Her yıl Yunt Dağlılar Kültür ve Turizm derneği tarafından Şenlik düzenlenmektedir. Bu alan günübirlik kullanım amacıyla rekreasyon alanı olarak düzenlenerek Ortaköy muhtarlığı tarafından işletmecilere kiralanabilir. Gelen ziyaretçileri meşgul edebilecek Kırsal Turizm aktivitelerine katılmaları için gerekli tesisler planlanmalıdır. Yunt dağ yaşam kültürünü tanıtmak amacıyla günübirlik piknik alanına gelen ziyaretçilerin gezebileceği yöresel kıyafetler, el sanatları, fotoğraflar, geçmişte kullanılan tarım aletlerinin sergileneceği etnoğrafya müzesinin yapılması bölge için çok anlamlı bir mekan olacaktır. Orta köyde ikamet eden çiftçiler tarafından 140 dekar arazide üretilen sebzeler, hafta sonları kurulacak pazar yeri için önemli bir avantajdır. Köydeki girişimcilere 102
Manisa Tarım ve Gıda
standlar düzenlenerek yöresel girişimcilik geliştirilmelidir.
Türkmen Köyü Öneriler
Türkmen köy’e yaklaşık 3.2 km. uzaklıkta (2.4 km si orman yolu, 800 m. si patika yol) Su uçuran Şelalesi bulunmaktadır. Şelale, İzmir ili Menemen ilçesi sınırındadır. Su, şelaleden 30-35 m. yüksekten düşmektedir. Türkmen köyünde bulunan Şelale doğal bir çekicilik alanıdır. Köyde 20 yıl önce kurulan bağlardan Alfonse sofralık çekirdekli üzüm üretimi yapılmaktadır. Ayrıca üzümlerden pekmez elde edilmektedir. Köyde zeytin ve koyun yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Türkmen Şelalesini görmek için yılda yaklaşık 3.000 kişi gelmektedir. Turizm bilinci eğitimi verilmelidir. Köyde bulunan ilköğretim okulu atıl vaziyettedir ve kullanılmamaktadır.3 betonarme bina ve tuvaletler büyük bir bahçe içerisinde bulunmaktadır. Okul bahçesinden manzara özelliği taşıyan Türkmen şelalesinin bulunduğu ağaçlık alanlar seyredilebilir. Okul binalarının İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından restore edilerek, köy muhtarlığına devredilmesi ve muhtarlıkça bir girişimciye köy kahvesi ve sosyal tesisleri olarak kiralanması sonucunda, şelaleyi gezmeye gelen grupların dinlenebileceği, çay içebileceği ve köyde yetiştirilen ürünleri satın alabileceği köydeki girişimcilere ait standlar kurulabilir. Aynı bahçede bulunan diğer bina Köy Müzesi olarak düzenlenip geleneksel kıyafetler ve tarım aletleri ziyarete açılabilir. Köye günübirlik veya hafta sonu turları için gelen kişilere; Köyde üretilen tereyağ, peynir, yumurta, köy ekmeği Yetiştirilen üzümlerden üretilen pekmez ve el işlerini şelaleye gezmeye gelenlere satma imkanı bulabilirler. Türkmen köyünde koyun yetiştiriciliği yapıldığından koyun sürüsünün çoban eşliğinde otlatma aktivitesi, süt sağımı aktivitesi köye gelen konuklara yaptırılabilir. Bağbozumu ve hayvan kırkım şenlikleri düzenlenebilir.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Köy içinde bulunan arazilerde yetiştirilen sebzeler köye gelen turistlere yerinde satılabilir. Alabalık çiftliğinde balık pişirip sunan kırsal lokanta işletilebilir. Olta ile sportif avcılık yaptırılabilir. Çiftlik içerisinde konaklama yapılabilecek bina vardır. Çiftlik turizmi yapılabilecek bir tesistir.
Uzunburun Köyü Öneriler
Koyun ve keçi ağıllarında kırsal yaşamı tanımak isteyen insanlara sağım yaptırılabilir, sütten yoğurt ve peynir yapılması gösterilebilir. Sazan balığı çiftliğinde olta ile balık avcılığı yaptırılabilir. Ziyaret edilebilecek tarihi Yoğurtçu Kalesinde restorasyon yapılmalıdır.
Yağcılar Köyü Öneriler
Yağcılar kasabası, Muradiye kasabası Celal Bayar Üniversitesi kampüsünde 5000 öğrenci ve öğretim görevlisi bulunmaktadır. Özellikle öğle yemekleri sunabilecek otantik lokanta ve gençlere hitap eden kafeterya girişimciliği yapılabilir. Hafta sonlarında Pazar yeri oluşturularak Manisa’dan gelecek insanlara doğal olarak üretilen sebze, meyve ve hayvansal ürünler satışa sunulabilir. Kentleşme süreci ile birlikte giderek topraktan ve doğadan uzaklaşan günümüz insanının en yaygın emeklilik hayallerinden biri; bahçeli bir eve sahip olabilmek, toprakla uğraşmak, temiz hava solumak ve kendi yetiştirdiği hormonsuz ve kimyasal ilaçsız sebze-meyveleri yiyebilmektir. Çiftçiler kendi arazilerinin bir bölümünü küçük bahçeler halinde bölerek, şehirdeki insanlara hobi bahçesi olarak kiralayabilirler.
Kırsal Turizmde; Manisa İle İzmir Arasında İşbirliği Yapılması
Manisa merkez ilçemizin ve İzmir’in iki yönde komşuluk sınırı bulunmaktadır. Manisa’nın Güneyinde Spil dağı, Kuzeyinde ise Yunt dağı iki il arasında ortak potansiyele ve sorunlara sahip bölgelerdir. Önce sorunları ele aldığımızda görülmektedir ki; iki bölgenin kırsal alanlarında yaşayan halkın ekonomik yönden daha fakir olduğu bir gerçektir. Bu nedenle alternatif geçim
kaynaklarının ortaya çıkarılması ve ekonominin çeşitlendirilmesi gerektiği karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla, Manisa ve İzmir’in Özel İdare Müdürlükleri, Kültür ve Turizm Müdürlükleri, Tarım Müdürlükleri ve Çevre ve Orman Müdürlükleri ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği yapması durumunda bu bölgenin kırsal turizm potansiyel kaynaklarının harekete geçirilmesi sağlanabilecektir. Yunt dağında kırsal turizm potansiyelinin var olduğu yaptığımız alan incelemeleri sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Bu dağın kuzeyinde İzmir’in Aliağa ilçesinin köyleri, Dikili ve Bergama ilçelerinin köyleri bulunmaktadır. İzmir Çanakkale karayolu Ege denizi ile Yunt dağının arasından geçmektedir.Bu yolu yaz aylarında deniz turizmi amacıyla kullanan insanların haftanın değişik günlerinde yunt dağındaki tarihi, doğal güzellikler ve yöresel kültürü tanımak isteyen turistleri kırsal alandaki köylere günübirlik ve konaklamak üzere çekebiliriz. Köylerimizde tarım ve hayvancılık ile geçinen insanlara kırsal turizm girişimciliği eğitimleri verilerek mevcut potansiyelin değerlendirilmesi sonucunda alternatif gelir kaynağı oluşturulabilir. Her iki bölgenin tarihi, doğal güzellikleri, tarımsal üretimi ve geleneksel kırsal yaşamın özellikleri çekici hale getirilerek muhtemel hedef kitlesi Manisa ve İzmir’de yaşayan 3 milyon civarında insana hitap edebilecek ve çeşitli aktivitelerin yapılabileceği Kırsal Turizm Bölgesi haline getirilebilir.
Sonuç:
• Manisa Yunt Dağında kırsal turizmi başlatabilmek için doğal, tarihi ve kültürel ve tarımsal
üretim arz çekicilikleri yeterlidir. • Manisa Yunt Dağında kırsal turizmi başlatabilmek için hizmet çekicilikleri kısmen yeterlidir. • Manisa Yunt Dağında kırsal turizmi geliştirebilmek için Kırsal Turizm Çalıştayı’nın ardından stratejik plan ve yerel eylem planının hazırlanması gerekmektedir. • Bu planlar için kamu,meslek odaları,özel sektör ve sivil toplum örgütleri ortak çalışmalı, yerel halkın katılımcılığı sağlanmalıdır. • Yerel eylem planının uygulanabilmesi için
finansman kaynağının oluşturulmasında, Özel İdare Müdürlüğü, Zafer Kalkınma Ajansı ve 2011 yılında kurulması planlanan Kırsal Kalkınma Ajansı hibe çağrılarında kırsal turizmin desteklenmesi durumunda; bu kurumlara sunulacak projelerle maddi kaynakların bölgede kullanılmasıyla Kırsal Turizm potansiyelinin harekete geçirilebilmesi mümkün olacaktır. • Bölgenin kırsal turizm tanıtım ve pazarlamasının nasıl yapılacağı konusunda bir araştırma yapılmalıdır.
İnsan sağlığı bizim için önemli...
DARMSTADT A.Ş. KAPLAMA MALZEMELERİ İMALATI Adres : Salihli Organize Sanayi Bölgesi 302 cad. No:25 Salihli / MANİSA Telefon : 0 236 742 53 19 - 20 Fax : 0 236 742 53 33 e-mail : info@darmstadt.com.tr Web : www.darmstadt.com.tr
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
103
BAĞCILIK
Salamura bağ yaprağı Nedim Zurnacı Röportaj Mayıs ayının gelmesiyle beraber Alaşehir ve çevresindeki köylerde kadınların ve genç kızların bağ yaprağı toplama zamanı gelmiştir artık. Sabahın erken saatlerinden öğleye kadar topladıkları bağ yapraklarını bez bohçalarının içinde biriktirir, toplu alım yapılan yerlerde alıcının kasalarına özenle toplanan yaprakları dizerler. O gün hak ettikleri yevmiyeyi sadece kendi ihtiyaçları için harcarlar. Bağda aralama yapmak amacıyla, çiçek öncesi dip yaprakların alımı, koruk döneminden sonra asmanın havalandırılması amacıyla iç yapraklar alınır. Haziran ayı sonundan itibaren uç yapraklar alınır. Bir yaprak salamura işletmesinde plastik kasalar içinde işletmeye getirilen yapraklar önce havuzlarda % 20 104
Manisa Tarım ve Gıda
tuzlulukta, 60-75 derece arasındaki sıcaklıktaki salamura suyunda 12 saat bekletilir. Daha sonra 220 litrelik plastik bidonlara 150 kg. civarında yaprak sıralanır.10 kg. yaprak üzerine 1 kg. deniz tuzu serpilir. Daha sonra % 20’lik salamura suyu doldurulur. Vazgeçilmez bir yemeğimiz olan yaprak sarması (dolması) üzerine Alaşehir Kavaklıdere kasabasındaki bağlardan yaprak alan tüccar ve salamuracılara gittik. Yıllardan beri kadınların tekelinde olan yaprak toplama işini salamura işletmesi kurarak Türkiye çapında yapan, hatta Yunanistan üzerinden Avrupa’ya gönderen Hatice Ertürk’ten işiyle ilgili bilgiler aldık.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Hatice Ertürk
•Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? Ertürk:1983 yılından beri biz bu işi yapıyoruz. Tabi o zamanlar bu kadar yaygın değildi ve bağlar hep yer bağı idi. O zamanlardaki yapraklar daha kaliteli idi. Şimdi bağlar hep yüksek sistem olduğundan yaprak kalitesi de düştü. • Yaprak toplama işini nasıl yapıyorsunuz ve kaliteyi neye göre belirliyorsunuz? Ertürk:Sabah erken saatlerde yaprak toplamaya çıkan kadınlar saat 11’den sonra bizim alım yerine getiriyorlar. Bizde üç çeşit yaprak var, uç yaprak, orta ve alt yaprak şeklinde. Uç yaprakları salamura yapımında kullanıyoruz, orta ve alt yaprakları taze olarak kasalayıp kamyonlarla iç pazara yollamaktayız. Bazen orta yapraklardan da salamura yapıyoruz. Salamuralık yaprakları da aynı gün varillerde % 20 oranında tuzlu suya basıyoruz. Salamura için daha sonra paketleyeceğimiz zaman ayrıca bir işleme tabi tutuyoruz.Bize yapraklar burada bohça diye tabir edilen büyük bezlerin içinde düzenli olarak toplanmış şekilde getiriyorlar ve kendileri kasaya diziyorlar. • Bir kişi günde ortalama kaç kilo yaprak topluyor? Ertürk: 50-60 kilo civarında topluyor. 4-5 kişilik aile 320 kilo civarında topluyor. Tabii kilo arttıkça kalite de düşüyor. • Günde kaç ton mal alıyorsunuz ve kasabadan günde kaç ton yaprak çıkıyordur? Ertürk: Biz günde 1 ton civarında yaprak alıyoruz. Kasabamızda da 16 kişi bu işi yapıyor yaklaşık günde 15 ton civarında bir yaprak toplanıyordur. • Karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Ertürk: İstediğimiz kaliteli ürünü bulamıyoruz. Burada salamura işini yapan 4 işletmeyiz dördümüz bir araya gelip de bir iş yapamıyoruz.
• Tüketici kaliteli yaprağı nasıl anlar ister salamura olsun isterse yeşil? Ertürk: Kaliteli bir yaprak ince olur. Kır yaprağı olması lazım. Ovanın yaprağı daha kalın oluyor. Sonra damarlı olmaması lazım birde uç yaprağı olması iyi olur. • Nedir bu uç yaprağı? Ertürk: Asmalarda ki kolların en uçundan geriye doğru olan 3-5 adet arasında değişen yapraklarıdır. • Bu yapraklar asmanın beslenmesi içinde çok önemlidir. En fazla besin elementi bunlarda olur ve asmalarda ki üzümler bunlarla beslenir. Ertürk: Evet doğrudur Davut Bey ama bu yaprak sizinde dediğiniz gibi hem besin açısından hem de kaliteli salamura yaprak açısından kalitelidir. Yırtmaçları derin olan yaprakları biz istemeyiz, tüketicide istemez, çünkü sarması zor olur. Bu yaprağı toplayan kadınlar ya da bağ sahipleri hangi amaç için topluyor. 3. Kalite yapraklar genelde bağ açmak için yapılıyor, bağ sahipleri burada çalışan işçilerin ücretini de buradan karşılıyorlar. •Hazırladığınız malları nerelere yolluyorsunuz kimlerle bağlantılarınız var? Ertürk: Salamuraları soruyorsan Yunanistan’da bir toptancı ile bağlantımız var buraya yaparken onların ambalajını kullanıyoruz ama adres olarak kendi adresimizi veriyoruz. Az önce bahsettiğimiz gibi birlik olmadığımızdan bir marka olamadık. Yeşil yaprak olarak Ankara’ya yolluyoruz. • Asma yaprağı işi ne zaman başlar ve ne zaman biter? Ertürk: Yıllara göre değişmekle beraber. Asmalar genel itibari ile 10-15 yaprak olduğunda Mayıs ayında başlar, hasada 1520 gün kalana kadar Ağustos ayında biter. Yaprağın en değerli zamanı çiçekten çıktıktan bir ay sonraki zamandadır. Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
105
İHRACAT
Manisa ili 2010 yılı ihracat bilgileri Manisa’da yetiştirilen kuru üzümün %80’inden fazlası yurtdışına ihraç edilmektedir. Kuru üzümde ülkemizin pazar payı %35, sofralık üzümde pazar payı yaklaşık %10’dur.İlimizde bağcılık yapan 45 bin çiftçi ailesi geçimini üzümden sağlamaktadır.
106
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
KURU ÜRÜNLER
KG
FİDAN, SÜS BİTKİLERİ
KG
NOHUT
14,000
BEYAZ ÇİÇEK
1,680
MISIR İRMİĞİ
46,039
BEYAZ YAPRAKLAR
100
CİPSLİK MISIR
1,026,722
BEYAZ.KARAÇAM KOZALAK
504
KURU ÜRÜN TOPLAMI
1,086,761
ÇELENK
4,695
KARA YOSUNU
5,774
KURUTULMUŞ ÜRÜNLER
MUH.KURU BİTKİ
84,211
186,925,974
SÜS ÇELENGİ
2,958
Ç.DEKLİ KURU ÜZÜM
4,768
SÜS SEPETİ
540
DEFNE YAPRAĞI
1,501
YOSUN
72,514
KURU DOMATES
6,352,153
AŞILI ASMA FİDANI
153.000 Adet
37,490
FİDAN SÜS BİTKİLERİ TOPLAMI
172.976 Kg.
246,420
153.000 Adet
Ç.KURU ÜZÜM
KURU İNCİR KURU KAYISI KURUTULMUŞ ÜRÜN.TOPLAMI
193,568,306
TOHUMLAR İŞLEM GÖRMÜŞLER MEYVE KOKTEYLİ AYÇİÇEK YAĞI LEBLEBİ SOYA YAĞI ZEYTİNYAĞI
MISIR TOHUMU
3,860,353
1,921,501
AYÇİÇEK TOHUMU
5,687,547
18,645
SORGHUM TOHUMU
7,650
201,990
ŞEKER PANCARI TOHUMU
300
7,644
TOHUMLARIN TOPLAMI
9,555,850
1,057,645
DİĞERLERİ
35,319,395
TOPLAM
242.193.441 Kg.
İŞLEM GÖRMÜŞLER TOPLAMI
38,526,820
153.000 Adet
ORMAN ÜRÜNLERİ MEŞE PALAMUT ÖZÜ KARAÇAM KOZALAK KOZALAK ZEYTİN TOMRUĞU ORMAN ÜRÜNLER TOPLAMI YAŞ MEYVE SEBZE
155,000 9,640 191,589 13,260 369,489 KG
YAŞ MEYVE SEBZE
KG
942,956
KİRAZ
40,756,389
AYVA
1,560,950
KUŞKONMAZ
18,154
BİBER
414,030
LAHANA
16,320
ÇİLEK
4,214,694
LİMON
3,173,564
9,213
MANDARİN
10,213,743
27,924,629
MARUL
208,600
ELMA
450,800
NAR
14,117,322
ERİK
262,041
NEKTARİN
427,637
600
PATLICAN
7,850
5,568
PIRASA
276,500
13,800
PORTAKAL
973,249
HIYAR
2,144,180
SOFRALIK ÜZÜM
177,934,608
İNCİR
1,991,610
ŞEFTALİ
7,947,496
KABAK
348,177
TAZE KORNİŞON
1,015,372
KARPUZ
296,735
TAZE YAPRAK
10,500
KAVUN
427,278
VİŞNE
153,530
2,306,639
YAŞ MEYVE SEBZE TOPLAMI
43,371,770
ARMUT
DOLMALIK BİBER DOMATES
FASULYE GREYFURT HAVUÇ
KAYISI KESTANE
57,870
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
107
YEMEK KÜLTÜRÜ
Alaşehir Kapaması Malzemeler: • 500 gr. kıyma (dana kuzu karışık) • 2 baş soğan • 500 gr. un • 150 gr. tereyağı • 150 gr. sıvı yağ • 150 ğr. kuyruk yağı •1/2 demet maydanoz •1/2 çay kaşığı karabiber •1 çay kaşığı tuz
108
Manisa Tarım ve Gıda
Yapılışı:
Çok küçük küp küp doğranmış soğanlar, ince kıyılmış maydanoz, tuz, karabiber, kıymaya katılıp iyice yoğurulur. Un, tuz ve yavaş yavaş su katılarak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğurulur ve iki bezeye ayrılır. Bezeler 70-80 cm çapında çok ince açılır. Bir yufkanın üzerine 6-7 cm. aralıklarla ceviz büyüklüğünde iç konulup araları kesilir. Üç ucu bohça biçiminde katlanır dördüncü uç üzerine kapanır. Kapamalar zemini yağlanmış tepsinin içerisine katlı kısımları aşağıya gelecek biçimde sıralanır. Üstlerini örtecek kadar tereyağı dökülür. Kapamalar yüksek ateşte pembeleşinceye kadar kızartılır, bozmadan kevgirle yağının süzüleceği bir yere alınır. Üzerlerine et suyu ya da sarımsaklı yoğurt dökülüp ince kıyılmış maydanoz serpilerek sıcak servis yapılır.
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
109
BAĞ BOZUMU
Siz hiç
110
Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
bağ bozumu
gördünüz mü? Siz hiç bağbozumu gördünüz mü?
Bir de soğuk su istenir, yürekler serinler.
Ağustos ayının yirmisine doğru başlar.
Bazen sıcak öyle bastırır ki Ağustosta,
Asmalar gelin gibi telli duvaklıdır.
Sağa sola bakıp bir rüzgar aranır.
Üzümler altın gibidir yaprakların arasında.
Esince dünyalar sizin olur.
Siz hiç bağbozumu gördünüz mü?
Pervanesi budur havanın gediz ovasında.
Sökün sökün insanlar yollara düşer
Karşıda görkemli spil, sağda uzayan yunt dağları
Hasat mevsimi gelmiştir üzümün
Solunuzda ise uzaklardan yüksek bozdağlar görünür.
Motor sesleriyle sabahın alacasında.
Hep orada kalmak istersiniz dağlar sizi büyüler.
Sabahın çiğ tanelerinde işe başlanır.
Kavak ve incir ağaçları başka bir güzellik katar.
Bereket sepet sepet dolmaya başlar.
İkindi sonrası bir telaş başlar bitime yakın
Bir uğultudur çalışma hep birlikte
İş bitmektedir, dönüş hayali başlar.
Üzüm sudan geçirilir, serilir güneşin alnına.
Tatlı bir yorgunluk çöker günün ardından.
Hasat kimi zaman bir genç kızın çeyizidir .
Yine yollara düşer insanlar.
Kimi zamansa ödenecek borçtur, namuslusundan. Güneş öyle kavurur ki serilenleri Bazen de alınacak yeni bir şey hayalidir.
Yedi veya sekiz gündür bekleme müddeti
Çoğunlukla ise günlük ekmek kaygısıdır.
Sonra altın sarısı üzümler toplanır yaygılardan
Bıçak sesleri duyulur, salkımlar düşer,
Kiminin çeyiz hayali, kimininse borcudur toplanan
Bir dedikodu başlar çalışanlarda hiç bitmeyen.
Siz hiç bağbozumu gördünüz mü?
Öğleye doğru sorulan soru “Saat kaç” tır.
Ben her sene görürüm. Manisa Tarım ve Gıda
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
111
REHBER
ACAR
R
TA R I M Zirai İlaç Tohum Gübre
ACAR TARIM İsmail Acar Hashoca Mh. 132 Sk. No: 17/A Akhisar / Manisa Tel: 0 236 413 98 25 GSM: 0 533 611 95 73
112
MANİSA VETERİNER HEKİMLER ODASI 2. Anafartalar Mahallesi 1513 Sokak No:14/1 (Manisa Tarım İl Müdürlüğü Yanı) / Manisa Tel-Faks: 0 236 231 05 60 bilgi@manisa-vho.org manisavho@hotmail.com
Manisa Tarım ve Gıda
BAK-BAK LTD. ŞTİ. Gölmarmara yolu üzeri Karaosmanoğlu Sanayi Sitesi No: 175 Akhisar Tel-Faks: 0 236 413 17 64 GSM: 0 533 664 29 51 www.baksangidamakina.com serkan@baksangidamakina.com
Temmuz-Ağustos-Eylül 2011
AKHİSAR TİCARET BORSASI Hürriyet Mh. 450 Sk. No: 103 Akhisar / Manisa Tel: 0 236 414 18 32 Faks: 0 236 412 55 42 www.akhisartb.org.tr akhisartb@tobb.org.tr
GRAPPA GIDA SANAYİ Salihli - Ankara Asfaltı 7. km Tel: 0 236 716 30 00 Faks: 0 236 716 37 65 www.grappafoods.com info@grappafoods.com