SlamDunk Dergi - Sayı 98 Super Kahramanlar Özel Sayısı

Page 1

2 4 S A Y F A L I K Ç İ Z G İ R O M A N d e ryası !

SLAMDUNK dergisi

SLAMDUNK

MART-NİSAN

2016

N U N L U O L B O T B E T K E S ASK BA B r e r p e Ü sÜp s I R I A R L A N L A N M A A M R A H R A H K A K

N İ T E L A D A EDiTÖR Faruk Çolak

/

TASARIM Bilgehan Aras

/

YAZI SLAMDUNK DERGİSİ EDİTÖRLERİ

/

I Ğ A ŞAF

SAYFAYI ÇEVir

>




SLAMDUNK YAZIŞMA ADRESİ Talatpaşa caddesi çelenk sok. no: 27/a kat:4 gültepe / KAĞITHANE / İSTANBUL Tel: +90 (212) 325 91 25 - Fax: +90 (212) 258 70 59

www.slamdunkdergi.com Genel Yayın Yönetmeni Bilgehan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com Yazı İşleri Müdürü Faruk Çolak faruk@slamdunkdergi.com Haber Müdürü Bulut Çiftçi bulut@slamdunkdergi.com Tasarım BARAS MEDYA bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com Fotoğraf Editörü Barış Tekin baristekin@slamdunkdergi.com Katkıda Bulunanlar Buğra Uzar, Can Hasgör, Doğuş Arun, Faruk Çolak, Semih Tuna, Şaban Işık Reklam Rezervasyon Bilgehan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com + 90 (533) 552 07 49 Yayının Türü: Yerel Süreli Yayıncı: Baras Basım Yayın Adresi: Sanayi Mah. 1673. Sok. No: 34-34510 Esenyurt / İstanbul Tel: 0 (212) 622 63 63 Fax: 0 (212) 605 07 98 Slamdunk Haftalık Basketbol Dergisi, Baras Basım Yayın tarafından yayınlanmaktadır. Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı Slamdunk Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Slamdunk Dergisi Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir.


Türkİye ve AvrupA bAskeTboluylA İlgİlİ ArAdığınız her şey

EurohoopS’ta!

yıldız oyuncu lA CEdİ oSman, r KoStaS SlouK aS ve GianniS antE toKounmpo’n un resmİ bloglAr ıy l bAskeTbolu pA A r İçİnden hİssedkenİn İn!


“UNUTULANLAR UNUTANLARI ASLA UNUTMAZLAR”

Küçükken bir parkta unutulma hissini çoğumuz yaşamışızdır. Jeff Teague bu hissi bir NBA maçından sonra yaşadı. umartesi gecesi Michigan’da oynanan ve Atlanta Hawks’ın 112-95 kazandığı Detroit Pistons maçının ardından soyunma odasından geç çıkan ve havaalanına gidecek ilk Hawks otobüsünü kaçıran Jeff Teague, ağır ağır hareket ederek park alanına geldiğinde bir şok daha yaşadı. Takımın ikinci otobüsü de salondan ayrılmıştı ve muhtemelen ikinci otobüsteki herkes “Teague

C

nasıl olsa ilk otobüse binmiştir” diyerek haber verme ihtiyacı duymamıştı. Detroit’in dışında, gecenin köründe bir salonda tek başına kalan Jeff Teague en azından espri anlayışı olduğunu gösterdi ve o halde çekilen fotosunu bir “Ağlayan Jordan” meme’i ile coşturarak Instagram’a koydu. Neyse ki Teague’in ailesi vefalıydı, kız kardeşi arabayla gelip Teague’i alarak havaalanına yetiştirmeyi başardı. Bir de son olarak, pizza kutusu öyle mi tutulur?


FastBreak / Hazırlayan: Şaban Işık


BASKETBOLUN KATİLİ NBA HAKEMLERİ

Geçtiğimiz günlerde hakemliği bırakan efsane isim Joey Crawford, bombaları yavaş yavaş patlatmaya başladı. ay Allen’in inanılmaz üçlüğüyle uzatmaya giden ve uzatmada Miami Heat’in kazandığı 2014 NBA Finalleri altıncı maçında, içlerinde Joey Crawford’un da olduğu hakem üçlüsünün büyük bir hata yaptığı ortaya çıktı. Allen üçlüğü attıktan sonra, ayağının çizgide olup olmadığını kontrol etmek için ekranın başına gelen hakem üçlüsü, o esnada Tim Duncan’ın oyuna girmesini gözden kaçıran hakem üçlüsü, Spurs’ün

R

kalan sürede bir sayı bulamaması sayesinde büyük bir rezilliğin altında kalmaktan kurtuldular. Çünkü, Tim Duncan oyuna girdiğinde Spurs’ün molası yoktu ve oyuncu değişikliği yapması mümkün değildi. Heat’in kenar ekibi Spurs topu oyuna sokarken bu hatayı fark etti ve direkt hakem masasına giderek itiraz dilekçesini doldurdu. Neyse ki, Heat’in maçı kazanması ile birlikte hem hakemler hem de NBA yıllarca konuşulacak bir saçmalığın sorumluluğundan kurtulmuş oldu.


FastBreak


POWERPOINT 101

NBA’in yeni kurtarıcısı Stephen Curry’nin Nike ile olan kontratının nasıl sona erdiği konusundaki ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. 013 yılına kadar Nike ile sözleşmesi bulunan Stephen Curry, herkesi şaşırtan bir kararla o zamana kadar önemli bir yıldızı bulunmayan Under Armour ile imzalamıştı. Herkes Curry’nin neden bu kararı verdiğini düşünürken, asıl sebebin Nike’ın Curry’e olan tavrının olduğu ortaya çıktı. 2013 yazında elindeki yıldızlar için yaz kampları düzenleyen Nike; Curry’nin çok istemesine rağmen bu kampları Kyrie Irving ve Anthony Davis için organize etmeye karar vermişti. Ardından Stephen Curry’nin babası Dell Curry ile kontrat uzatma için masaya oturan Nike, bu top-

2

lantı esnasında Curry’ye ne kadar değer verdiğini açık açık gösterdi. Toplantıyı başlatan Nike görevlisinin Curry’nin adını ısrarla “Stephon” diyerek telaffuz etmesi baba Curry’yi kızdırırken; yapılan sunumun Kevin Durant’e yapılan sunumun birebir aynısı olması, hatta sunumun bir çok yerinde hala Kevin Durant’in adının olması bardağı taşıran son damla oldu. O andan sonra sunuma dikkat etmekten vazgeçtiğini söyleyen baba Curry, biter bitmez Nike binasından uzaklaştı. Daha sonra o zamanki takım arkadaşı Kent Bazemore’un etkisi ile Under Armour’u seçen Curry, başarısı ile sponsorunu da ihya etmeyi başardı.


FastBreak


PİVOT FORVET

Philadelphia 76’ers’ın bir türlü düzelmeyen uzunu Joel Embiid, tedavisi esnasına aydınlanma yaşamış gibi. çüncü sırada seçildiği 2014 Draftı’ndan beri sakatlığı bir türlü düzelmeyen ve NBA’de bir dakika bile süre alamayan Joel Embiid, tedavisinin sürdüğü Katar’da yeni sporlara merak saldığını gösterdi. Katar’daki Aspetar sağlık merkezinde tedavisini sürdüren Joel Embiid, geçtiğimiz hafta ortaya çıkan bir videoda Paris

Ü

Saint-Germain’in Arjantinli yıldızı Javier Pastore ile futbol oynarken görüntülendi. Ayak sakatlığının bir türlü geçmemesi nedeni ile parkelere dönemeyen Embiid, videoda sağlıklı bir şekilde topla hareketler yaparken görülüyor. Embiid’in topla oynarken rahat olması 76’ers yönetimini birz mutlu etse de, bu topun basketbol topu yerine futbol topu olması, muhtemelen yönetimi yine düşüncelere sevketmiştir.


FastBreak


KURT RAMBIS, LETONYA’YA KARŞI New York Knicks’in yeni koçu Kurt Rambis, takımının çıkarları için bütün bir ülkeyi karşısına almaya razı. ew York’un sezonu bir kez daha erken sona erdiği için, genellikle goygoy sorulara maruz kalan Rambis, Porzingis’in yazın oynanacak Olimpiyat Elemelerinde oynamasını istemiyormuş. 4 Temmuz’da başlayacak eleme maçlarında Çek Cumhuriyeti ve Japonya ile karşılaşacak olan Letonya’da, takımın en büyük umudu olarak Porzingis gözüküyor. Fakat Rambis, kişisel olarak Porzingis’in yazın milli takımda oynamasına karşı olduğu-

N

nu söyledi. “Bence yazın burada yapacağı bireysel bir çalışma, onun daha çok gelişmesini sağlayabilir. Bu Porzingis’in kararı, ama ben onun burada kalmasını tercih ederim” diyen Rambis, bir kez daha Porzingis’in gelişmesinin önündeki tek engel olarak ön plana çıkmış oldu. “Henüz kararımı vermedim, Letonyalı olmaktan büyük gurur duyuyorum, ama sezon bitince kararımı vereceğim” diyen Porzingis, umarız en kısa zamanda kararını verir ve Rambis’ten bir süre uzak durur.


FastBreak


FastBreak

MITCH KUPCHAK’LE DÜNYA TURU Lakers sezonu çok erkenden kapatınca, takımın genel menajeri Mitch Kupchak’in de boş zamanı doğal olarak arttı. 2015 Draftı öncesi Porzingis’i çok beğendiği bilinen ve son dakikaya kadar Russell ve Porzingis arasında kalan Kupchak, bu sene de Avrupa’ya erken kapak atma niyetinde. Geçtiğimiz hafta Avrupa’ya gelen Kupchak, ilk olarak İsrail’e gitti ve Dragan Bender’i seyretmek üzere Maccabi Tel AvivNes Ziona maçındaki yerini aldı. Ardından İstanbul’a geçen Kupchak, bu kez Furkan Korkmaz’ı gözüne kestirdi. Anadolu Efes-Cedevita Zagreb maçını seyretti. Avrupa tatiline devam eden Kupchak, İstanbul’dan Mitrovica’ya geçerek Mega Leks-Buducnost arasındaki Adriyatik Ligi yarı finalinde Timothe Luwawu’yu izledi. Seyahat yönünü göz önüne alırsak, Kupchak’in Stockholm’de bir kahve içip oradan Los Angeles’a geri dönmesi muhtemel.


ONLINE HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

SLAMDUNKDERGI.COM APPLE STORE’DA

SLAMDUNK DERGİ app store’da . Kendi aplikasyonuyl a da yayında . IPad ve IPhone’unuzl a Türkiye’nin tek onlIne haftalık Basketbol dergisini istediğiniz zaman, istediğiniz her yerde okuyabilirsiniz. Tek yapmanız gereken app store’dan “Sl amDunk’ı ücretsiz indirip, keyifle okumaya başl amak ...



Overtime

“Scott Brooks’u hİç sevmezdİm!” 2009 Draft’ında Dallas Mavericks tarafından seçilip çalkantılı bir NBA kariyerinin üstüne kısa Uzakdoğu turunun ardından yolu Konya’dan geçen Amerikalı pivot Byron Mullens bu hafta SlamDunk’ın konuğuydu. Röportaj: Can Hasgör

D

aha önce Hakeem Warrick’le birlikte NBA’de oynamıştın. O da bir dönem Konya Torku forması giydi. Buraya gelmeden önce onunla konuştun mu? Hayır konuşmadım. Onunla iki yıl önce beraber oynamıştım. O zamandan beri de onunla hiç konuşmadım. Kariyerin için bundan sonraki planın ne? NBA’e dönmeyi düşünüyor musun yoksa Avrupa’da kalacak mısın? Emin değilim. Kariyerim beni nereye götürürse oraya gideceğim. NBA’se NBA ya da Avrupa’ysa Avrupa... Biraz da Çin’de forma giydiğinden dönemden bahseder misin? Orada çok kısa süre kaldım. Çin hakkında bildiğim çok şey de yok. Kötü

bir dönemdi. Paramı ödemediler. Ben kendi üzerimi düşeni yaptım, sahaya çıkıp oynadım. Ama onlar yapmadı.

“Oklahama’da kendimi gösterme fırsatı bulamadım ama oradaki takım arkadaşlarımı seviyordum” Bildiğin gibi basketbol artık değişiyor ve üçlükler çok büyük bir önem kazandı. Sen de üçlük tehdidi olan bir uzunsun. Örnek vermek gerekirse; bu değişim senin Charlotte Bobcats’teki iyi geçirdiğin sezona denk gelseydi NBA’de daha uzun kalabilir miydin? Hücumda takımlar artık sahaya yayılarak oynuyor. Alan açabilen 4 ya da 5

numara bugünlerde daha önemli. Pota altında fiziğini kullanarak oynamaya çalışan uzun pek kalmadı. Koç benden üçlük çizgisinde olmamı istiyordu. Ayrıca sırtı dönük de oynuyordum. Oklahoma City Thunder’da iki sezon geçirdin. O zamanki takımı çalıştıan Koç Scott Brooks hakkında ne düşünüyorsun? Açıkçası onu sevmezdim! Orada bulunduğum sürece

benimle bir kere bile konuşmadı. Ama takip eden iki sezonda Charlotte’ta iyi sezonların var. Özellikle ikinci sezonunda maç başına dört üçlük denemişsin. Bir uzun için bu çok iyi bir rakam. Thunder’da ise sıfır. Hiç oynamadım ki! Oklahama’da kendimi gösterme fırsatı bulamadım. Oradaki takım arkadaşlarımı seviyordum. Ama Charlotte benim


Overtime

“Olimpiyatlarda yoktum ama onlara bu yaz Büyük Britanya için oynamaktan mutluluk duyacağımı söyledim”

fazla eleştiri aldı ama çok uzun zaman da Thunder’ın başında kaldı. Bunu neye bağlıyorsun? Hiç bir fikrim yok! Gerçekten bilmiyorum. Orada iki yıl oynadım. Fakat hiç orada değilmiş gibiydim. Ama neden bu kadar uzun süre kaldığını bilmiyorum. Zaten “Yılın Koçu” ödülünü de aldığı için kredisi oldu.

Sence Oklahoma’dan ayrılacak mı? Sanmıyorum. Oklahoma’yı çok seviyor. Oklahoma da onu seviyor. Takımın sahibi ve GM harika insanlar. Bu insanlar Oklahoma’ya önemli şeyler verdi. Ayrılacağını düşünmüyorum. Fakat ayrılırsa da nereye gideceğini kestiremiyorum.

NBA’deki son sezonunNBA’deki ilk yılım gibiydi. da Philadelphia Koç Paul Silas’ı çok seve- Peki Kevin Durant’le 76’Ers’ta oynuyordun rim. Bana fırsat verdi. arandaki iletişim ve opsiyonunu kullanaMike Dunlap de harika bir nasıldı? rak kontratını sonlankoç. Parkede daha çok Kevin Durant harika birisi. dırdın. Neden böyle bir kalmamı sağladılar. Çok iyi bir takım arkadaşı karar vermiştin? ve arkadaş... Phiadelphia’da daha çok Tekrar Scott Brooks kalamazdım. Koç korkonusuna dönmek isti- Bildiğin gibi Kevin kunçtu, GM korkunçtu ve yorum. Ve söz bu onun- Durant’in kontratı kaybetmek istiyorlardı. O la ilgili son soru! Çok sezon sonunda bitiyor. organizasyonun bir par-


aday kadrosuna çağrılmıştın ancak takımda yer almadın. Orada sakatlık problemleri mi oldu? Hayır sakatlık problemi olmamıştı. Biliyorsun pasaportum vardı, vatandaşlığımı aldım. Ama o zamanlarda takımla ilgili bir şeyler ters gitti tam olarak bilmiyorum. Yeni koç ve teknik ekip harika. Onlarla sürekli iletişim NBA’de bu sezonki halindeyim. şampiyonluk adayın Olimpiyatlarda yoktum kim? ama onlara bu yaz Büyük Bence Golden State Britanya için oynamaktan Warriors bir kez daha mutluluk duyacağımı şampiyon olacak. söyledim. Joe Prunty’i Gerçekten de çok iyiler. seviyorum. Harika bir Onları yenebilecek bir takımın olduğunu düşün- koç. müyorum. NBA’den Avrupa’ya gel2012’de Büyük Britanya diğinde seni şaşırtan ya çası olmak istemiyordum. Clippers’tan oraya takas olmuştum. İki ay kaldım. Sonra ayrıldım. O kadar kötülerdi ki opsiyonumu kullanıp milyon dolarlık kontratımı bıraktım. Kaybetmeyi isteyen bir düşüncenin parçası olmak istemedim. İstedikleri kaybedip Draft için “tank” yapmaktı.

da farklı gelen bir durum oldu mu? Evet oldu. Burada haftada bir maç var. NBA’de belki de bir haftada 3-4 maçımız oluyor. Haftada altı antrenman yapıp maça çıkıyoruz. Ben parkeye çıkıp oynamak istiyorum. Kolej yıllarından Ohio’da beraber oynadığın Jon Diebler da Türkiye’de ve Anadolu Efes’te oynuyor. Onunla hiç konuştun mu? Evet, o şu anda İstanbul’da, Anadolu Efes’te oynuyor. Yarın beraber yemek yiyeceğiz. Dört yıldır Türkiye’de ve burayı seviyor. Umarım bir gün yine aynı takımda oynarız.

“Bence Golden State Warriors bir kez daha şampiyon olacak. Gerçekten de çok iyiler. Onları yenebilecek bir takımın olduğunu düşünmüyorum”


VAHŞi BATI’NIN EN


iYiLERi

NBA’de normal sezonun sonuna yaklaşırken takımların Playoff planları kendini belli etmeye başladı. Özellikle şampiyonluğun iki adayı Golden State Warriors ve San Antonio Spurs’ün, büyük ihtimalle, Batı Konferansı Finali’nde karşılaştıklarında ne yapacakları en büyük merak konusu. Biz de Slamdunk ekibi olarak Vahşi Batı’nın en güçlü iki ekibini masaya yatırdık. Golden State’i Doğuş savunurken San Antonio’nun haklarını da Can korudu. Keyİflİ okumalar!


VAHŞİ BATI’NIN EN İYİLERİ

2016 Model Warriors

YAZI DOĞUŞ ARUN

NBA’in son 15 yılına damga vuran San Antonio Spurs ile son iki sezonun en görkemli takımı Golden State Warriors, Playoff’lara kısa bir süre kala Batı Finalleri için en büyük iki favori olarak gözüküyor. Spacing ekolünün iki farklı temsilcisi/yorumu, büyük bir sürpriz olmazsa Batı Konferansı Finalleri’nde karşı karşıya gelecek ve olası seri şimdiden basketbolseverlere büyük keyif vaat ediyor. İstikrar ibresi San Antonio’yu göstermiyor Yazması ironik olacak ancak Golden State potansiyel serinin “ne yapacağı daha belli olan, daha istikrarlı” takımı olarak gözüküyor. Geçtiğimiz sezon Steve Kerr’in göreve gelmesiyle birlikte oluşturulan yapı daha ilk sezonunda şampiyonluğa ulaştı. Bu sezon ise Kerr’in normal sezonun önemli bir bölümünü kaçırmasına rağmen Golden State oyununu bir üst seviyeye çıkarmayı başardı. Golden State geçtiğimiz sezon inşa ettiği yapıyı bir adım ileriye taşıyarak Playoff’lara giderken, San Antonio Spurs planlarını Golden State’i durdurmak/yavaşlatmak için yapan takım olarak Playoff’lara gidiyor. Nasıl bir Warriors? Baş antrenörlüğünün ilk sezonunda şampiyonluğa ulaşan Steve Kerr’ün olası bir Spurs eşleşmesinde vereceği en önemli kararlardan biri 4 ve 5 numaralı pozisyonlarda süreleri nasıl dağıtacağı olacak. Geçtiğimiz sezon NBA finallerinde Cleveland Cavaliers’e karşı 4 kısa (+Draymond Green) kartını oynayarak serinin ve belki de şampiyonluğun kaderini değiştiren Steve Kerr’in Spurs’e karşı bu plana başvurup başvurmayacağı ise serinin kaderini etkileyebilir. Zira Love’nin yokluğunda elindeki tek değerli uzun Tristan Thompson olan Cavaliers’in aksine Spurs Duncan, Aldridge, West, Diaw dörtlüsüne sahip. Golden State’in geçtiğimiz Cumartesi oynanan maçta Bogut’un sakatlığından dolayı başvurduğu Draymond Green’in kağıt üzerinde 5 numara oynadığı sistem, San Antonio’nun işine gelebilir. Golden State’in kısalması durumunda Aldridge’nin yanına Diaw/West ikilisinden birini (veya bir kısayı) koyabilecek Spurs, daha mobil bir beşe sahip olmanın avantajıyla Golden State hücumunda her perdeden sonra adam değişebilecek esnekliğe sahip olacak ve hali hazırda ligin en iyisi oldukları üçlük savunmasını –ki Golden State’in en güçlü yönü- bir adım daha ileriye götürebilecek. Steve Kerr’in bu tercihinin yanı sıra bana göre ligin gelmiş geçmiş en iyi koçu olan Gregg Popovich karşısında micro ve macro planlarını nasıl yapacağı oldukça önemli. Zira Popovich bu seriye özel olarak hazırlandığını “Kariyerimde başka hiçbir takımı Warriors kadar düşünmemiştim” sözleriyle ifade etti. Kerr, Popovich ile karşılaşacağı yetmiyormuş gibi sezon başından beri planlarını takımını durdurmak için yapan Popovich ile karşılacak. Bu durumun kariyerinin henüz ikinci sezonunda olan bir antrenör için ideal bir senaryo olduğunu söylemek zor. Steve Kerr’ün Popovich’in seri ve maç planlarına nasıl cevap vereceği, takımının defolarını –orta mesafe ve alçak post savunması örneğin- saklayıp saklayamayacağı oldukça kritik. Bunun yanı sıra, Golden State normal sezonun bitimine kısa bir süre kala 3 galibiyetlik avantajını koruyabilmesi durumunda NBA liderliğine ulaşacak ve Playoff boyunca ev sahibi avantajına sahip olacak. Bu sezon kendi sahasında oynadığı 32 maçta mağlubiyet yüzü görmeyen Warriors’un şüphesiz en büyük avantajlarından biri Oracle Arena’da –daha sıkulaştıkları tempo olacak. Şampiyonluk kilidi burada çözülür Kusursuz bir yarı saha takımı ile kusursuz bir tempo takımını karşı karşıya getirmesi beklenen serinin en önemli sorusu şüphesiz iki farklı ekolün hangisinin seri genelinde oyununu karşı tarafa kabul ettireceği olacak. Spurs, Popovich önderliğinde bu alanda belki de tarihin en iyi takımlardan biri ancak Steve Kerr’in elinde Spurs’e çok yönlülük anlamında cevap verebilecek tek kadro var ve Golden State ekibinin göstereceği coaching performansı serinin kaderini belirleyecek.



VAHŞİ BATI’NIN EN İYİLERİ

90 Model Spurs

YAZI CAN HASGÖR

NBA’de Batı Konferansı’nı hatta şampiyonluğu kimin kazanacağı sorusunun cevabı Golden State Warriors - San Antonio Spurs serisinde gizli. Stephen Curry ve arkadaşlarının takım olarak geçirdiği efsane sezon, parke üzerinde yaptıkları ve insanı büyüleyen performansları ligde bir çok şeyi görmezden gelmemizi sağlıyor. Normaldir ama unutulmaması gereken şu var; San Antonio Spurs herkesin konuştuğu efsane Warriors’ın sadece üç galibiyet gerisinde. Ama onların bu sezon savunmaya yönelik, gösterişsiz oyunu Warriors’tan bir adım geride kalmalarına neden oluyor. Fakat rakamlar ise her şeyin ortada olduğunu söylüyor. Gregg PopovIch takımın DNA’sıyla oynadı Geçtiğimiz sezon Warriors şampiyon olunca muhtemelen Gregg Popovich ve ekibi takımda bir şeyleri değiştirmenin gerektiğini düşündü. Çünkü Warriors’ı bir seride onların oyununu oynayarak yenmenin neredeyse imkansız olduğunu farkındaydı. Ve yine sadece Popovich’in alabileceği radikal bir kararla oyun felsefesini tamamen değiştirdi. ‘’Modern basketbol’’un gitti tempoya ve üçlüğe dayalı hem de başarısı kanıtlanmış hücum sistemini yok saydı. Temponun daha düşük olduğu, ortalama bir seviyede üçlüklerin kullanıldığı, koordine bir savunmanın olduğu, burası çok önemli; topu post’a ve elbow’a indirerek uzunlar ile forvetlerin üzerinden oyunun kurulduğu ve hücum edildiği bir sisteme yöneldi. Kısacası 2016’nın basketbolundan uzaklaşarak 90 model bir oyuna yöneldi. ‘’Old School’’ olarak da adlandırılabilecek bir oyuna günümüz basketbolunun da zorunluluklarından dolayı biraz ayar çekti. Fakat herkesin belli bir noktaya gittiği dönemde tam tersine gidebilmek cesaret isteyen bir hamleydi ve mükemmel olması gerekiyordu. Popovich de her zaman olduğu gibi bunu mükemmel yaptı. Nasıl bir Spurs? Gelelim çoğunluğun tahmin ettiği gibi Playoff’ta olası bir eşleşmesinde Popovich’in rakibi karşısında neler yapacağına ve Spurs’un Warriors’a karşı üstün olduğu, üstünlük sağlayabileceği noktalara. 19 Mart’ta oynanan, Spurs’ün kazandığı mesaj maçı niteliğindeki karşılaşma aslında bu yönde bize çok büyük ipuçları veriyor. Gregg PopovIch’in WarrIors karşısında nasıl oynayacaklarına dair aklındakiler şöyle Öncelikle Tim Duncan ve Lamarcus Aldridge gerekmedikçe veya kısa süreler dışında asla aynı anda parkede kalmayacak. Burada amaç kısa 5’le oynayan hatta 19 Mart’ta olduğu gibi Draymond Green’in 5 numarada olduğu bir takımın hızına karşı çok da geri kalmamak. Ancak Warriors kadar da kısalmamak çünkü Popovich rakibine üstünlük sağlayacağı tek nokta olarak fizik üstünlüğünü görüyor. Kısacası ilk 5’te Aldridge ve Diaw veya David West’le başlayıp Tim Duncan’ı kenardan getirerek yine onun yanında Diaw veya David West’i oynatmayı planlıyor. Hücumların çoğunda amaç mümkünse önce ters eşleşmedeki uzuna ya da forvette oynayan Kawhi Leonard’a post’ta elbow’da top indirirek oyunu ordan kurmak. Veya bu oyuncuların birebir oynamasına izin vermek. Oyun buradan kurulunca Tony Parker’ın da rolü değişiyor ve sınırlanıyor. Fransız oyuncu delici özelliğini gerekmedikçe kullanmadan, topa yön vermeden sadece yarı sahayı geçirip topun post’a inmesini sağlıyor. Bu olduktan sonra post’taki ters eşleşmede olan (Aldridge, Duncan, Diaw, West ve Leonard) birine yardım gelirse üçlük çizgisinin gerisinde ceza şutörü olarak bekliyor. Kısacası Warriors karşısında bambaşka bir Tony Parker izleyebiliriz. Onunla birlikte Patty Mills, Ginobili ve sırf bu oyun için transfer edilen Kevin Martin’in de katkıları önemli. Ayrıca bu sezon oldukça düşük tempoda oynayan Spurs, Warriors karşısında bu tempoyu daha da aşağıya çekmek istiyor. Burada amaç Golden State’in istediği oyunun oynanmaması, takımın savunmada eksik yakalanmaması ve serinin bir fizik mücadeleye dönmesi. Kısacası Popovich biraz ‘’nasty’’ istiyor. Savunmada en önemli konu önce Stephen Curry ardından Klay Thompson’ın ritm bulmaması. Diğer her şeyi herkesi bu konuda riske edebiliyorlar. Anlaşılan o ki Popovich takımın geride kalan oyuncularının bulacağı sayıların üstesinden gelebileceğini düşünüyor. Bu nedenle özellikle Curry’i gerektiğinde ikili sıkıştırma ve yakın savunmalarla zorlayarak kötü şut tercihlerine yönlendirmesi. Şampiyonluk kilidi burada çözülür Popovich’in kafasındaki planların son maçta Warriors karşısında işlemesi bir anda şansları eşitledi diyebiliriz. Warriors çok büyük bir psikolojik üstünlükle sezonun son bölümüne girmişti. Ancak San Antonio Spurs rakibine önemli bir mesaj verdi. Onlara karşı bir formül geliştirdiğini gösterdi ve asıl kritik nokta Warriors’lı oyuncular da bunu farketti. Artık playoff’larda malum eşleşme olduğunda kim elindekileri daha iyi kullanırsa finale çıkan taraf o olacak. Ya 2016 model Golden State Warriors ya da modifiye edilmiş 90 model San Antonio Spurs....




SLAMDUNK

2 4 S A Y F A L I K Ç İ Z G İ R O M A N d e ryası !

l l

BULL ÖLÜMSÜ S ZDÜR!”

N U N L U O L B O T B E T K E S ASK BA B r e r p e Ü sÜp s I R I A R L A N L A N M A A M R A H R A H K A K

N İ T E L A D A

I Ğ A ŞAF YAZI SLAMDUNK DERGİSİ EDİTÖRLERİ

TASARIM Bilgehan Aras

EDiTÖR Faruk Çolak

/

l

/

l

2016 DIMITRIS DIAMANTIDIS l VASSILIS SPANOULIS J. CARLOS NAVARRO l GIORGIOS PRINTEZIS ÖZEL RÖ PORTAJ FELIPE REYES l NANDO DE COLO A u r elien C h ed j MALCOLM DELANEY l ALEXEY SHVED o “1996’D u QUINCY MILLER l JAN VESELY AKi

/

l

dergisi MART-NİSAN

SAYFAYI ÇEVir

>


Adaletin safagı!

Bats of Gotham

Dünya tarİhİnİn en büyük gladyatör savaşı... Tanrı, İnsana karşı... Gün, geceye... Kripton’un Oğlu, Gotham’ın Yarasası’na karşı! Bundan tam 2 yıl önce Dünya’nın en büyük çizgi roman fuarlarından Comic-Con’da Harry Lennix sahneye çıkıp Frank Miller’ın kült eseri The Dark Knight Returns’ün meşhur Batman tiradını seslendirdiğinde herkesi saran heyecanda artık sona geliyoruz. Çizgi roman yayıncısı DC Comics’in en büyük kahramanları Batman ve Superman savaşlarını artık bir adım ötesine taşıyor, beyaz perdede karşılaşıyor. Ülkemizde de 25 Mart tarihinde gösterime giren filmden sonra

heyecanımızı buraya da taşımak istedik. Slamdunk ekibi olarak Euroleague’in Batman ve Superman’lerini seçtik. Yazının fantastik bir yapıda olduğunun farkındayız. Karakteri ve oyun yapılarıyla Batman ve Superman’e benzeyen oyunculardan iki takım oluşturup filme sayılı gün kala eğlenmek istedik. Sizlerin de tercihlerini merak ediyoruz. Facebook ve Twitter’dan sizin Batman’leriniz Superman’leriniz kimler, heyecanla cevaplarınızı bekliyoruz!


Bats of Gotham Onlar yetenekleriyle her zaman beklenenden daha fazlasını verdiler. Sessiz sakin ama derinden gelen bir güce sahipler. Yalnız çalışmayı sevdikleri bir gerçek ama yanlarında gözü pek arkadaşları varsa kaçacak yer aramanızda fayda var.


DIMITRIS DIAMANTIDIS

(PANATHINAIKOS)

Euroleague tarihinin en fazla asist yapan ve top çalan oyuncusu. Üç kez Euroleague şampiyonu, altı kez Euroleague’in en iyi savunmacısı, 2011’de Euroleague’in en değerli oyuncusu. Basketbolseverlere göre, Dejan Bodiroga’dan sonra NBA’e gitmemiş en iyi oyuncu. Avrupa’nın gelmiş geçmiş en iyi 50 isminden biri olarak seçilen Diamantidis, Avrupa’da basketbolu seven herkesin hayatında iz bırakmış durumda. Gotham için oyunu kuran o olacak.

#1

“Gotham İçİn oyunu kuran o olacak”


Bats of Gotham #1

>>


VASSILIS SPANOULIS

(OLYMPIACOS)

V-Span, Kill-Bill, Yunanistan’ın T-Mac’i, “Hain”. Onu nasıl çağırırsanız çağırın, 33 yaşındaki Spanoulis’in Euroleague tarihinin en büyük oyuncularından biri olduğu bir gerçek. 2005 yılında Panathinaikos forması ile başlayan Euroleague kariyerin ardından 2010 yılında tüm basketbol camiasını şoke eden bir kararla Panathinaikos’un ezeli rakibi Olympiakos ile anlaştı. Olympiakos’la kariyerinin zirvesine çıkan Spanoulis, bugüne kadar tam üç kez Euroleague şampiyonu oldu, 2013’te de Euroleague MVP’si seçildi. Euroleague’de gelmiş geçmiş en fazla sayı atan ikinci oyuncu olan V-Span, sakalları ile birlikte Olympiakos’un ve Gotham’ın en büyük umudu.

#2

“Euroleague’de gelmİş geçmİş en fazla sayı atan İkİncİ oyuncuSU”


Bats of Gotham #2

>>


J. CARLOS NAVARRO

(BARCELONA)

#3

Euroleague tarihinde en çok maça çıkan oyuncu. Euroleague tarihinin gelmiş geçmiş en fazla sayı atan ismi. Altyapısında yetiştiği Barcelona’da, bugün bir halk kahramanına dönüşen Navarro, “skor üretme” söz konusu olduğunda Avrupa’da gelmiş geçmiş en büyük bir kaç isimden biri. Hızlıca çıkardığı şutları ve lakabı haline gelen “La Bomba” ları ile durdurulamaz bir oyuncu olan 36 yaşındaki yıldız, 15 senelik Euroleague kariyerine iki şampiyonluk ve bir MVP ödülü sığdırmayı başardı. Karşısında kim olursa olsun hazırlıklıysa yenemeyeceği düşman yok.

“Karşısında kİm olursa olsun hazırlıklıysa yenemeyeceğİ düşman yok”


Bats of Gotham #3

>>


GIORGIOS PRINTEZIS

(OLYMPIACOS)

Avrupa’nın en tecrübeli dört numaralarından Printezis, Olympiakos’taki kariyeri ile Euroleague’in en değerli oyuncularından biri haline dönüştü. Hırslı oyunu, kendisine özel hook-shot’ları ve dış şut tehdidi ile modern bir dört numaranın gerektirdiği her şeyi yapan Printezis, bu sezon Khimki karşısında attığı 30 sayı ile Euroleague kariyer rekorunu da kırmayı başardı. Tam 13 yıldır Euroleague’de mücadele eden Printezis, yaşlandıkça olgunlaşan oyunu ile bu sezon hem sayı hem de ribaund ortalamalarında kariyerinin en iyi yılını yaşıyor. Eğer takımınız zor durumdaysa gökyüzüne tutacağınız bir ışık ile çıkış yolunu bulabilirsiniz.

#4

“Printezis, yaşlandıkça olgunlaşan oyunu İle bu sezon hem sayı hem de ribaund ortalamalarında karİyerİnİn en İyİ yılını yaşıyor”


Bats of Gotham #4

>>


FELIPE REYES

(REAL MADRiD)

#5

Euroleague tarihinin en çok ribaund alan ismi olan Reyes, 2004 yılında geldiği Real Madrid’de, basketbol denince akla ilk gelen isim olmayı başarmış durumda. Avrupa’nın en zeki pota altı oyuncularından biri olan Felipe Reyes, sıçramanın çok önemli olduğu basketbol sporunda, yerden yükselmeden çok büyük bir etki yaratmayı başardı. Pota altındaki etkili oyunu ve kusursuza yakın kullandığı serbest atışlar ile çok etkili bir hücum silahı olan Reyes, cüssesini iyi kullanarak savunmada da aynı derecede fark yaratıyor. Yıllar boyunca cefalı sezonlarda Real Madrid’den ayrılmayan Reyes, 2015 yılında Madrid’de oynana finalde kazandığı şampiyonluk ile sonunda tüm sabrın karşılığını da almayı başardı. Tamam uçamıyor olabilir fakat ceplerinde her zaman işe yarar şeyler taşıdığını unutmayın.

“Tamam uçamıyor olabİlİr fakat ceplerİnde her zaman İşe yarar şeyler taşıdığını unutmayın”


Bats of Gotham #5


Sons of Krypton Hızlılar, çevikler ve onlardan gözünüzü bir an kaçırdığınızda büyük ihtimal işlerini çoktan bitirmişlerdir. Gençlik ateşlerini maçın her anında üstünüzde hissetmeniz normal çünkü bu ekip bir adım ötesine gitmek için her zaman hazır.


Sons of Krypton


NANDO DE COLO

(CSKA MOSKOVA)

Fransız oyuncu, ülkesinde Cholet’le oldukça başarılı bir performans gösterdi. 2008 yılında hem Fransa liginin en çok gelişme kaydeden oyuncusu hem de en iyi Fransız oyuncusu seçildikten sonra İspanya’ya, Valencia’ya gitti. De Colo 2010 yılında İspanyol ekibiyle Eurocup şampiyonluğu kazanmayı başardı. 2012 yılında San Antonio Spurs’le NBA’e adım atan yıldız oyuncu, burada 1.5 yıl forma giydikten sonra Toronto Raptors’a takas oldu. Orada da istediği performansı gösteremeyen De Colo, bu yaz Avrupa’ya dönerek CSKA Moskova’yla sözleşme imzaladı ve kariyerinin en iyi sezonunu geçirerek MVP ödülüne koşmaya başladı. Gözleriniz sizi yanıltıyor olabilir. O ne bir kuş, ne bir uçak... O gerçek bir MVP.

#1

“O ne bir kuş, ne bir uçak... O gerçek bir MVP”


Sons of Krypton #1

>>


MALCOLM DELANEY

(LOKOMOTIV KUBAN)

Virginia Tech ile NCAA’de 4 yıl geçirdikten sonra 2012 yılında Elan Chalon formasıyla Avrupa’ya adım atan Malcolm Delaney, hem Fransa ligi hem de Fransa kupası şampiyonluğunu yaşadı. Daha sonra Budivelnyk Kiev’e transfer oldu. Burada da şampiyonluk sevinci yaşayan Amerikalı oyuncu, MVP ödülünün de sahibi oldu. Burada da bir yıl geçirdikten sonra Bayern Münih’e transfer olan Delaney, burada da şampiyonluk sevinci yaşayıp MVP ödülünün sahibi oldu. Yıldız oyuncu 2014 yazından bu yana Lokomotiv Kuban’da forma giyiyor. Nerede olduğu Delaney için hiç önemli değil. Hedefini belirlediyse görebileceğiniz tek şey yanınızdan hızlıca geçen hafif kırmızılıklar...

#2

“Hedefini belirlediyse görebileceğiniz tek şey yanınızdan hızlıca geçen hafif kırmızılıklar...”


Sons of Krypton #2

>>


ALEXEY SHVED

(KHIMKI MOSKOVA) Kariyerinin ilk yıllarını Rusya’da geçiren Alexey Shved, daha sonra 2012 yılında Minnesota Timberwolves ile NBA’e adım attı. Rus oyuncu ilk yılında başarılı bir performans sergilese de ikinci yılında performansı düşüş gösterdi. 2014 yılına Philadelphia 76ers’la başlayan Shved, daha sonra Houston Rockets’a takas oldu. Burada 9 maça çıkan yıldız oyuncu, oradan da New York Knicks’e takas oldu. Knicks formasıyla oldukça başarılı performans gösteren Shved, buna rağmen NBA’de kalmayı tercih etmedi ve bu yazın en flaş transferi olarak Khimki Moskova’yla sözleşme imzaladı ve Avrupa’ya geri döndü. Mesafeler sizin için önemli olabilir ama Shved bunu pek umursamıyor. Hızı, çevikliği onu önlenemez bir skorer haline getirdi. Krypton onunla gurur duyuyor olmalı.

#3

“Mesafeler sizin için önemli olabilir ama Shved bunu pek umursamıyor. Hızı, çevikliği onu önlenemez bir skorer haline getirdi. Krypton onunla gurur duyuyor olmalı”


Sons of Krypton #3

>>


QUINCY MILLER

(CRVENA ZVEZDA)

2012 NBA Draftının 38.sırasında Denver Nuggets tarafından draft edilen Miller, ilk yılının çoğunu D-League’te geçirdi. İkinci yılında daha çok oynama süresi bulsa da Nuggets yetkililerini etkilemeyi başaramadı ve serbest bırakıldı. D-League’teki performansıyla Sacramento Kings ve Detroit Pistons’tan 10’ar günlük kontratlar almasına rağmen kalıcı olmasına yetebilecek bir performans gösteremedi. Yaz Ligi’nde Brooklyn Nets formasıyla yer aldıktan sonra serbest kalan Miller, Ekim ayında Crvena Zvezda ile sözleşme imzaladı ve Avrupa’nın en tehlikeli 4 numaralarından biri oldu. Gözlerindeki alevi hissetmeye hazır mısınız, ona pek emin değiliz ama şehrin en spektaküler kişiliğine merhaba demenizi öneririz.

#4

“Hedefini belirlediyse görebileceğiniz tek şey yanınızdan hızlıca geçen hafif kırmızılıklar...”


Sons of Krypton #4

>>


JAN VESELY

(FENERBAHÇE)

Partizan formasıyla adını tüm dünyaya duyuran ve art arda şampiyonluklar kazanan Jan Vesely, 2010 yılında da FIBA tarafından yılın En İyi Genç Oyuncusu seçildi. 2011 NBA Draftının en çok dikkat çeken isimlerinden biri olan Çek yıldız, 6.sırada Washington Wizards tarafından draft edildi. NBA kariyerini hızlıca geride bırakıp geçtiğimiz yıl Fenerbahçe formasıyla Avrupa’ya adım attı. Atletik yetenekleriyle Avrupa’da büyük fark yaratan Vesely, Zeljko Obradovic önderliğinde oyununun her yönünü oldukça geliştirdi ve Avrupa’nın en değerli uzunlarından biri konumunda. Kemerleriniz takılı olup olmadığı Jan’ın pek umurunda değil çünkü o her an uçuşa hazır ve bundan hiç korkmayan bir yapıya sahip.

#5

“Kemerleriniz takılı olup olmadığı Jan’ın pek umurunda değil çünkü o her an uçuşa hazır ve bundan hiç korkmayan bir yapıya sahip”


Sons of Krypton #5


Cedevita Zagreb - Fenerbahรงe


HAZIRLIK MAÇI KABUSA DÖNDÜ Grubunu lider bitirmeyi 2 hafta önce garantileyen Fenerbahçe, Cedevita Zagreb deplasmanından İstanbul’a 30 sayı ile mağlup olarak döndü: 89-59. Yazı: Semih Tuna


Cedevita Zagreb - Fenerbahรงe


H

em Vesely olmadan takımı yeni sisteme adapte etmek hem de Playoff’a hazırlık niteliğinde bir maç oynamak için gitti Hırvatistan’a Sarı Lacivertli ekip. Fakat ilk sınav beklenildiği gibi geçmedi. Profesör Zeljko Obradovic, Cedevita ve Efes&Malaga maçlarını bir labarotuar gibi kullanacaktı, burası net. O her ne kadar bunu istese de oyuncuların kanalize olması şarttı. Aldıkları son sakatlık haberi sonrası takımdaki tüm oyuncuların genel bir isteksizlik hali olmasını çok iyi kullandı Cedevita. MOLA DÖNÜŞLERİNDE REAKSİYON GELMEDİ Karşılaşmaya alan savunmasıyla başlayan Hırvatlara karşı Antic’in 4 numarada daha fazla etki göstereceğini düşünmek mantıksız sayılmazdı. Fakat ayakları zaten hiçbir zaman hızlı olamamış Makedon’un genç Arapovic’e kariyer topunu oynatmasını da beklemiyorduk.

Obradovic ilk yarı takımı hareketlendirmek için 16 dakikada tam 4 mola kullandı. Reaksiyon bekledi. Datome ve Kalinic’i 4’e çekti. Berk ve Hickman’a daha fazla sorumluluk ve rol yükledi. Ancak alınan molaların hiçbirinden geri dönüş sağlanamadı. Fark iyice arttı. Bu sezon Euroleague’de yalnızca 4 maç kaybetmiş ve maç başına 16.5 asist yapan takım soyunma odasına 3 asist ve 14 sayı farkla geride gitti. Cedevita maçın başında denediği 2-3, 3-2 alan savunmalarının yanında birebire döndüğünde de Fenerbahçe’nin akıcı hücum etmesine izin vermedi. Ekpe-Jan ile Avrupa’nın açık ara en iyi pota altı ikilisi evet ama birinin yokluğunun yarattığı konsantrasyon problemine Cedevita dominasyonla cevap verdi. Arapovic – Bilan: 33 sayı. Hırvatistan’da iyi bir hazırlık maçı olacağı düşünülen karşılaşma maalesef kabusa döndü. Obradovic’in takıma


Cedevita Zagreb - Fenerbahรงe


gelişinden itibaren adını, Euroleague’deki reputasyonu en üstte yer alan takımların arasına yazdıran Fenerbahçe, 3 yıl sonra ilk kez 30 sayıyla maç kaybetti. Sırp koçun hem devre arası hem de maç sonunda “Oynadığımız oyun utanç vericiydi. Bugün sahada neler olduğunu açıklayamıyorum” derken oyuncularına da gözdağı verdi. KAZANMA ALIŞKANLIĞI KAYBOLMAMALI Vesely’nin Fenerbahçe’deki değerini anlatmak için gelişmiş istatistik

kullanılmasına gerek yok. Takımın en fenomen oyuncusunun yokluğu elbette ki çok büyük hasar. Fakat bu sistemi onun yokluğundaki 6 haftada başka bir şeye evirip günün sonunda haneye artı yazdırabilecek tek isim var ve ona sahip olmanın özgüveni bambaşka bir duygu. Bu maçın telafisi gerek yok, ortada zaten telafilik durum yok. Ama sezon başından bu yana yarattığı kazanma alışkanlığının kaybolması Fenerbahçe için ciddi bir tehdit.


Anadolu Efes - Unicaja Malaga

EFES UMUDUNU SÜRDÜRDÜ

Çeyrek final yolunda Kızılyıldız’la mücadele eden Anadolu Efes, evinde Unicaja Malaga’yı mağlup ederek umutlarını son iki maça taşıdı. Yazı: Şaban Işık



Anadolu Efes - Unicaja Malaga


L

okomotiv Kuban’ın Kızılyıldız’ı yenmesi ile Anadolu Efes için bu maçın önemi daha da artmıştı; eğer kaybederlerse Euroleague’e tamamen veda edecekler, kazanırlarsa son iki hafta için ufak da olsa umutları devam edecekti. Anadolu Efes de bu bilinç ile maça başladı. Dört farklı oyuncudan gelen 8 sayı ile 8-0’lık bir seri yaparak açılışı yapan Efes, Heurtel’in önderliğinde hızlı oynayarak Malaga’ya nefes alma fırsatı bile tanımadı. İlk çeyreğe tam 5 üçlük sığdıran Anadolu Efes’te Thomas Heurtel de 5 asistle takımı sürükleyen isim oldu.

6 sayı ve 5 asistle oynayan Heurtel, Tyus ve Saric’i de yeniden hücuma dahil ederek 16-2’lik bir seri gerçekleştirdi ve Anadolu Efes devreyi 49-30 önde kapadı. Üçüncü çeyrekte farkın verdiği güvenle genellikle rölantide oynayan Anadolu Efes, istediği gibi akıcı bir hücum yapamasa da, özellikle dış savunmasıyla farkın kapanmasına izin vermedi. 65-47 sona eren üçüncü çeyreğin ardından Easy Johnson ve Cedi Osman gibi isimleri son çeyrekte daha çok kullanmaya çalışan Ivkovic, üçüncü çeyreğe benzeyen bir tempoda giden ilk beş dakikada istediğini alırken; sonraki Düzen Sorunu beş dakikada yine klasik bir Efes Devam Ediyor krizi yaşandı. Son çeyreğin başında 27-11 sona eren ilk çeyreğin 20’ye çıkan fark, 2 dakika kala ardından, bir an Anadolu Efes’in dokuza inince, Ivkovic hiç tempoyu kontrol ederek maçı istemeden bir kez daha Heurtel’i devam edeceğini düşünsek de, oyuna almak zoruna kaldı. Bu Heurtel ve Saric’in kenara gelmesi sefer hızlı oynamak yerine oyunu ile Efes’in hızı kesildi ve hücumları tutmayı tercih eden Fransız yıldız ağırlaştı. Özellikle Granger’in herhangi bir sürprize izin vermedi köşeden post-up üzerinden oyun ve Anadolu Efes bu kritik maçı kurma sevdası yüzünden sahaya kazanmayı başardı. yerleşemeyen Lacivert Beyazlılar, ilk çeyrekte bulduğu boş üçlükleri Kilidi Kızılyıldız bulamadı. Efes’in dağılan Çözecek düzeninden faydalanan Malaga da, Haftaya Fenerbahçe’ye konuk beş dakika içerisinde Edwin olacak Anadolu Efes’in son sekize Jackson ve Will Thomas kalabilmesi için son iki maçını önderliğinde 15-4’lük seri yaparak kazanması ve Kızılyıldız’ın da son farkı 5 sayıya kadar indirdi. Bu iki maçını kaybetmesi gerekecek. noktada devreye giren isim yine Yine de akıllara son çeyrekte Thomas Heurtel oldu, Fransız verilen ve ikili avantajın yıldız oyuna geri döndükten sonra kaybolmasına neden olan Efes ilk çeyrekteki düzenini deplasmandaki Kızılyıldız maçı yeniden oturttu. Son beş dakikada geliyor hala.


Darüşşafaka Doğuş - Panathinaikos

Darüşşafaka Kıyak Geçemedİ

Euroleague Top16’da gruptan çıkma şansını kaybeden Darüşşafaka Doğuş, kendisinden ziyade bir diğer Türk takımı Anadolu Efes’i daha yakından ilgilendiren karşılaşmada Panathinaikos’a son anlarda mağlup oldu. Yunan ekibi böylece gruptan çıkma yolunda altın değerinde bir galibiyet aldı. Yazı: Buğra Uzar



Darüşşafaka Doğuş - Panathinaikos


K

arşılaşmanın ilk çeyreğinde tam anlamıyla Semih Erden fırtınası vardı. Yıldız oyuncu sahanın her iki alanını da domine etti, Raduljica’ya büyük üstünlük kurdu ve oyunun kontrolünün de tamamen Darüşşafaka Doğuş’a geçmesini sağladı. Semih’e Mehmet’ten de destek gelince yeşil siyahlı ekip farkı çift hanelere çıkartmayı başardı. İkinci çeyreğe de sert savunmayla başlayan Darüşşafaka Doğuş, farkı çift hanelere yakın bir seviyeye tutmayı başardı. Ancak daha sonra bulduğu boş şutları sayıya çeviremeyen yeşil siyahlı ekip, rakibinin geçiş hücumlarına cevap veremeyine devreyi sadece 2 sayı önde tamamladı (40-42).

açmayı başardı. Ancak Diamantidis’in oyuna girişi, Panathinaikos’un maçın kontrolünü eline geçirmesini sağladı. Bu kez rakibin savunmasını dış şutlarla aşan taraf Panathinaikos’tu. Yunan ekibi son çeyreğe de 2 sayı önde girdi (63-65). Son çeyrekte ise başa baş bir mücadele vardı. Darüşşafaka Doğuş’un top kayıplarını iyi değerlendiren Panathinaikos, farkı açsa da ön alanda yaptığı baskıyla rakibini top kayıplarına zorlayan ev sahibi ekip, son bölüme girilirken skoru eşitlemeyi, sonra da öne geçmeyi başardı. Ancak Darüşşafaka Doğuş, Elliot Williams’ın kritik üçlüğünün ardından üstüne bir de Wilbekin’in Aynı senaryo, yanlış tercihleri gelince adeta maçı altın tepside farklı kahramanlar Panathinaikos’a sundu. Ev sahibi ekip, ikinci Elliot Williams da çizgiden yarının başlarında bulduğu hata yapmadı ve takımına dış şut isabetleriyle rakip altın değerinde bir maç savunmayı biraz olsun kazandırdı. Böylece


Darüşşafaka Doğuş - Panathinaikos


Darüşşafaka Doğuş bir kez üretebildi ve maçın daha bir maçı son anlarda fazlasıyla dışında kaldı. kaybetti. Bunda kalabalık bir rotasyona sahip olmasının Öğrenilmiş da payı büyük. Kadroda çaresizlik ve çok fazla kaliteli oyuncunu istikrarsızlık. olması, zaman zaman ritim Bu sezon Euroleague’te bulan oyuncuların birçok kez son anlarda maç gereğinden fazla kenarda kaybeden Darüşşafaka kalmasına sebep oluyor ve Doğuş, maçın son anları bu da o oyuncuların geldiğinde adeta soğumasıyla sonuçlanıyor. kilitleniyor. Maç içerisinde yaptığı doğruları unutan Elde sadece lig var yeşil siyahlı oyuncular, Darüşşafaka’nın ilk tecrübelerine yakışmayacak Euroleague deneyimi pek hatalarla birçok maçı de iyi sonuçlanmıyor. Yeşil rakiplerine adeta hediye siyahlı ekip bir ara ettiler. Bu maçta da Scottie playoffları umut ederken Wilbekin, önce çok yanlış art arda aldığı ve erken bir şut kullandı, galibiyetlerle çok geride ardından da Williams’a kaldı. Şimdi elde sadece çok gereksiz bir faul yaptı Spor Toto Basketbol Ligi ve maçı hediye etti. kaldı ve yeşil siyahlı ekip Daçka’nın bir diğer de Avrupa’da kalan büyük problemi ise maçlarını lig için bir taktik istikrarsızlık. Nitekim bu tahtasına çevirebilir. Şu maçta bu sorun çok bariz anda Oktay Mahmuti’nin bir şekilde görüldü. İlk çözmesi gereken belli başlı çeyrekte 16 sayı atan iki sorun var ancak sene Semih Erden, başından beri çözemediği karşılaşmanın kalan bu sorunları çözebilecek bölümünde sadece 2 sayı mi göreceğiz.


“1996’DAKİ B

ÖLÜMSÜZDÜR!”

NBA’e olan tutkusu ile bilinen Galatasaray’ın başarılı savunma oyuncusu AurelIen Chedjou, unutamadığı maçlardan NBA’deki arkadaşlarına kadar her şeyi SlamDunk ile paylaştı!


BULLS

AurelIen Chedjou


AurelIen Chedjou

SlamDunk: Instagram’da yaptığın paylaşımlarda NBA takımlarının formalarını giydiğin bir çok fotoğraf görüyoruz, bunların özel bir hikayesi var mı? Chedjou: Öncelikli sebep tabii ki NBA’i çok seviyor olmam. Kevin Durant, Derrick Rose ve James Harden gibi isimlerin formalarını gördüğüm zaman hep alıyorum. Bununla birlikte, ailem de NBA’i çok sevdiğimi biliyor, özellikle kız kardeşim de alışverişe çıktığında eğer bir NBA forması görürse mutlaka alıyor bana. SlamDunk: NBA’de tuttuğun bir takım var mı? Chedjou: Oklahoma City Thunder’ı çok beğeniyorum, özellikle Kevin Durant’in oyununu keyifle izliyorum. Ayrıca Afrikalı Serge Ibaka’nın orada olması da önemli bir etken, tabii ki Westbrook’un oynadığı basketbolu da çok seviyorum. SlamDunk: NBA’e olan ilgin ne zaman başladı? Chedjou: Aslında çocukluğumdan beri NBA’i takip ederim, ama bir tarih vermem gerekirse Pistons’un Lakers’ı 4-1 geçip, ardından Spurs’e 4-3 kaybettiği final serilerinin ardından NBA’e daha ciddi ilgi duymaya başladım. SlamDunk: Instagram’da Luc Mbah a Moute’nin imzaladığı bir formanın fotoğrafın vardı, kendisi ile arkadaşlığını nasıl? Chedjou: Bildiğiniz gibi kendisi Kamerunlu ve benim vatandaşım. ABD’ye gittiğim zaman arkadaşlarımın vasıtası ile

tanıştık ve dostluğumuz başladı. Benim basketbolu sevdiğim gibi o da futbolu çok sever, arada sırada spor üzerine mesajlaşırız. Onun dışında Tony Parker da çok yakın arkadaşım, kendisi beni playoff maçlarına davet etmişti. Eğer bu sene finallere kalırlarsa yeniden gitmek isterim. SlamDunk: Bildiğin gibi son iki-üç yıldır NBA’i Stephen Curry fırtınası sarmış durumda? Sence Curry şimdiden efsane oldu mu? Chedjou: Bir gerçek var ki, Curry’nin şu an oynadığı oyun çok etkileyici. Üçlük atışlarındaki yüzdesi, mesafe tanımadan kullandığı atışlar, takımını başarıyla yönlendirmesi, MVP olması ve inanılmaz istatistikleri ona saygı duymamızı sağlıyor. Ama bir gerçek var ki, şu an sadece bir şampiyonluk yüzüğü var. Bu sezon da normal sezon MVP’si olur ve yeniden yüzük alırsa, o zaman “efsane olma” konusunu gündeme getirebiliriz. SlamDunk: Peki bu sezon için şampiyonluk adayın Golden State Warriors mu? Chedjou: Elbette favori takım onlar, buna uygun şekilde kalitelerini de ortaya koyuyorlar. Diğer tarafta da, onları durdurma potansiyeli olan Cavaliers, Spurs ve Thunder var. Geçtiğimiz sezon Cavaliers’da Kyrie Irving sakatlanmasa belki bugün Warriors’u bu kadar konuşmayacaktık. Cavaliers’ı Lebron James, Thunder’ı da Kevin Durant sürüklerken; Spurs ise daha komple bir takım, pas



oyunlarına hayranım. Ben de bu sezonun nasıl sonlanacağını çok merak ediyorum. SlamDunk: Senin için gelmiş geçmiş en iyi oyuncu kim? Chedjou: Bir oyuncu söylemem gerekiyorsa, o zaman Michael Jordan. Wizards’la basketbola geri dönmesi ve yaptıkları inanılmazdı. Televizyonda izlerken kendi kendime “Bu adam gerçek mi?” diye sorduğumu hatırlıyorum, kendisini canlı izlemeyi çok isterdim. Bunun yanında tabii ki Kobe’nin Lakers’ta yaptıklarından da bahsetmemiz lazım ama Jordan’ın yanına kimse yaklaşamaz. SlamDunk: Unutamadığın bir maç veya takım performansı var mı? Chedjou: Ben bir savunma oyuncusuyum, bu yüzden sıkı bir ekip seçeceğim. Billups, iki Wallace, Prince, Hamilton ve Mehmet Okur’lu Detroit Pistons benim için değerli bir takım. Ofansif becerisi sınırlı olmasına rağmen birlikte hareket eden, kazanmak için varını yoğunu ortaya koyan bir takımdı. O adamların bir arada çalışması beni çok etkilemişti. SlamDunk: Sence 1996 Bulls mu daha iyi bir takım yoksa şimdiki Warriors mu? Chedjou: Oldukça subjektif bir yorum olacak ama 1996’daki Bulls ölümsüzdür! SlamDunk: Maçın bitmesine beş saniye var, son topu Jordan’a mı Kobe’ye mi verirsin? Chedjou: Düşünmeden Jordan’a veririm! SlamDunk: Peki Phil Jackson mu, Gregg Popovich mi? Chedjou: Her ikisi de büyük başarılar kazanan, çok saygı duyduğum iki beyefendi; ne olur bana ikisi arasında seçim yaptırtmayın. SlamDunk: Son olarak, gelmiş geçmiş en iyi beşini yapmanı istesek… Chedjou: Güncel başarılarından dolayı Stephen Curry’yi koyardım. Yanına da Michael Jordan, Kobe Bryant, Kevin Durant ve Shaquille O’Neal’ı ekleyerek herhalde tüm kupaları kazanırdım. SlamDunk: Bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz.


AurelIen Chedjou


BSL Panorama

PLAY-OFF’A RAMAK KALA YAZI: BUĞRA UZAR



BSL Panorama

S

por Toto Basketbol Ligi’nde 23. haftasında yeni yıldızlar ilk kez sahne aldılar. Pınar Karşıyaka’nın yeni transferi Thomas Abercrombie ve Galatasaray Odeabank’ın yeni pivotu Bernard James, takımlarının formalarını ilk kez bir resmi maçta giydiler. Beşiktaş Sompo Japan’ın yeni yıldızı Bobby Brown’ın siftahı ise gelecek haftaya kaldı. Ligde ise heyecan bir kez daha doruk noktasındaydı. Fenerbahçe’nin yıldızı Bobby Dixon, Beşiktaş maçında üç çeyrekte triple-double yapmayı başardı. Muratbey Uşak Sportif ve Royal Halı Gaziantep, aldıkları kritik galibiyetlerle playoff yarışında avantaj sağlarken, Akın Çorap Yeşilgiresun ve Rönesans TED Ankara Kolejliler düşme korkusunu daha da yakından hissetmeye başladı. Haftanın En İyi Beşi: Bobby DIxon: Fenerbahçe, haftanın en

önemli maçında Beşiktaş Sompo Japan’ı 100-80 mağlup ederken, Bobby Dixon haftanın açık ara en iyi performansını sergiledi. İlk yarıda bulduğu boş şutları kolayca çeviren ve maçı koparan Fenerbahçe’de Dixon, hücumu organize eden bir numaralı oyuncu oldu. Henüz üçüncü çeyrek dolmadan triple-double’ı tamamlayan Dixon, maçı da 23 sayı 12 ribaund ve 10 asistle tamamlayarak, üç kategoride de Fenerbahçe’nin en yüksek istatistiği tutturan oyuncusu olmayı başardı. BSL tarihinde triple-double yapan altıncı oyuncu olan Dixon, kariyerinde de ikinci kez bu başarıyı yakaladı. D’Angelo HarrIson: Pınar Karşıyaka’yı devirerek haftanın en flaş galibiyetini alan Muratbey Uşak Sportif, playoff yolunda altın bir galibiyet alırken, D’Angelo Harrison da bu galibiyette başrol oynadı. Hücumun tıkandığı bölümlerde tek başına takımını sürükleyen Harrison, 33 dakika sahada kaldığı mücadelede 20’de 10 şut isabetiyle (5/10 üçlük) 27 sayı



BSL Panorama üreterek karşılaşmanın en skoreri oldu. Amerikalı yıldız aynı zamanda 5 ribaunt aldı ve 4 de asist yaparak istatistik kağıdını doldurdu ve takımına çok önemli bir galibiyet kazandırdı. VladImIr MIcov: Eurocup’ta yarı finale kalarak çok önemli bir başarı yakalayan Galatasaray Odeabank, zorlu Torku Konyaspor maçından kritik bir galibiyetle ayrıldı ve zirve takibini sürdürdü. Oyunun kontrolü, maçın büyük bir kısmında sarı kırmızılı ekipte olsa da son çeyrekte ev sahibi ekip geri dönmek için büyük bir çaba gösterdi. Ancak bu noktalarda sahne alan Micov, art arda kritik şutlarda isabet bularak rakibinin hızını kesti ve Galatasaray Odeabank’ın maçın sonlarında sıkıntı yaşamamasını sağladı. İstatistikleri mi? 9’da 7 saha içi isabetiyle 18 sayı, 3 ribaunt, 2 asist ve 1 top çalma... DerrIck Brown: “Derbi” maçta İBB’yi mağlup eden Anadolu Efes’te Derrick Brown 13 sayı 10 ribaundluk performansı ile Anadolu Efes’i sürükleyen en önemli oyunculardan biri oldu. Son dönemlerin formda isimlerinden Saric’in suskun kaldığı bir akşamda ön plana çıkan Brown, özellikle hücum ribaundlarındaki etkinliği ile Anadolu Efes’in hücumda aktif kalmasını sağladı. AndrIja StIpanovIc: Kaybedenin büyük sorun yaşayacağı, amiyane tabirle haftanın “yemece” maçında Trabzonspor Medical Park, Akın Çorap Yeşilgiresun’a karşı çok önemli bir galibiyet alırken, bordo mavili ekibin Bosnalı yıldızı Andrija Stipanovic pota altını domine etti. Maç boyunca Giresun ekibine büyük sıkıntı yaratan Stipanovic, karşılaşmayı da 11/15 gibi yüksek bir saha içi isabetiyle 25 sayı, 7 ribaunt ve 5 asist gibi etkileyici bir performansla tamamladı. Stipanovic bu maçta bordo mavili taraftar için büyük önemi olan “61” numaralı formanın hakkını verdi desek yanılmayız. Haftanın Koçu: Stefanos Dedas: Göreve geldiğinden beri



BSL Panorama Royal Halı Gaziantep’te gözle görülür bir değişiklik yaratan Dedas, Gaziantep’i ligin en zor deplasmanlarından biri haline getirmeyi başardı. Şuta dayalı hızlı oyunu ile rakipleri şaşırtan Royal Halı Gaziantep, Türk Telekom’u da içeride 83-79 mağlup ederek üst üste beşinci galibiyetini almayı başardı. Pınar Karşıyaka maçında 20, deplasmandaki Beşiktaş Sompo Japan maçında da 17 üçlük bulmayı başaran Antep ekibi, Türk Telekom maçında da takım halinde 16 üçlük isabeti ile maçı tamamladı. 5 oyuncunun çift haneli sayı ürettiği Royal Halı Gaziantep’te, Türk oyuncuların da takıma ciddi katkı vermesi, şu anda altıncı sırada bulunan takımın playoff umutlarını diri tutması için en önemli etkenlerden biri. Haftanın Takımı: Demir İnşaat Büyükçekmece: Bu sezon ligin sürpriz takımlarından birisi olan ve playoff mücadelesini sürdüren Demir İnşaat Büyükçekmece, deyim yerindeyse “canı için savaşan” Rönesans TED Ankara deplasmanında çok kritik bir galibiyet almayı başardı. Playoff takibini sürdüren İstanbul ekibi, bu mücadelede topu oldukça iyi paylaştı. Nitekim Büyükçekmece’de 5 oyuncu çift hanelerde skor üretmeyi başardı. Savunmada da iyi bir performans sergileyen İstanbul ekibi, rakibini düşük yüzdelerde tuttu ve sadece 67 sayı imkanı tanıdı. Haftanın Kaybeden Performansı: Randy Culpepper: Beşiktaş Sompo Japan’ın Amerikalı skoreri, takımının Fenerbahçe’ye 100-80 kaybettiği maçta 29 sayı 4 ribaund 4 asistlik performansı ile ayakta kalan tek isim oldu. Hücumda hiçbir düzen olmadan oynayan Beşiktaş Sompo Japan’da birebir oynamak zorunda kaldığı hücumlarla takımı ayakta tutmaya çalışan Culpepper, ilk 1.5 çeyrekte bunu başarsa da Fenerbahçe’nin maçı erkenden koparmasına engel olamadı. Yine de önceki haftalarda saha dışındaki olaylarla daha çok gündeme geldiğini düşünürsek, Culpepper’ın bu maçta ortaya koyduğu mücadelenin hakkını vermemiz gerekiyor.



TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK HAFTALIK ONLINE BASKETBOL DERGİSİ

SLAMDUNK

TURKCELL DERGİLİK İLE TÜM iPAD, iPHONE VE ANDROID’LERDE!


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.