Slam Dunk Dergi - Sayi 84

Page 1

SLAMDUNK

NBA Finals

HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

02 - 08 Haziran 2015 / SAYI: 84

CURRY VS LEBRON TAHT SAVAŞLARI BAŞLIYOR! FASTBREAK // HARUN ERDENAY // TBL PLAY-OFF’UNA BAKIŞ




SLAMDUNK YAZIŞMA ADRESİ Talatpaşa caddesi çelenk sok. no: 27/a kat:4 gültepe / KAĞITHANE / İSTANBUL Tel: +90 (212) 325 91 25 - Fax: +90 (212) 258 70 59

www.slamdunkdergi.com Genel Yayın Yönetmeni Bilgehan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com Yazı İşleri Müdürü Recep Özerin recep@slamdunkdergi.com Haber Müdürü Bulut Çiftçi bulut@slamdunkdergi.com Tasarım BARAS MEDYA bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com Fotoğraf Editörü Utku Ulutaş utku@slamdunkdergi.com Katkıda Bulunanlar Can Hasgör, Şaban Işık, Yaşar Anıl Cantepe Ali Konavic, Faruk Çolak, Alican Şengül, Doğuş Arun, Gürhan Ul, Eren Tolga Onur, Can Asena, Batuhan Karcı, Furkan Sümbül, Bora Türkoğlu, Emre Çelik, Rıdvan Yağımlı, Nilay Dikmen Reklam Rezervasyon Bilgehan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com + 90 (533) 552 07 49 Yayının Türü: Yerel Süreli Yayıncı: Baras Basım Yayın Adresi: Sanayi Mah. 1673. Sok. No: 34-34510 Esenyurt / İstanbul Tel: 0 (212) 622 63 63 Fax: 0 (212) 605 07 98 Slamdunk Haftalık Basketbol Dergisi, Baras Basım Yayın tarafından yayınlanmaktadır. Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı Slamdunk Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Slamdunk Dergisi Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir.


YENİ SEZONUN HEYECANI BAŞLADI! 25 ÇOK ÖZEL KART! BU ÖZEL KARTLARI KAÇIRMA!

İMZALI KARTLAR, SEZONUN EN İYİLERİ, ÜMİT VAAT EDEN YILDIZLAR, UNUTULMAZ ANLAR, ŞEREF LİSTESİ, VE MUHTEŞEM İKİLİLER! SINIRLI ÜRETİM KARTLARA DİKKAT:

KOBE BRYANT, KEVIN DURANT, BLAKE GRIFFIN, YAO MING, LeBRON JAMES 50 farklı

,her pakette bir tane.

QR kodunu tara, oyunu indir, Benefits menüsüne gir ve anahtarını etkinleştir. Ekstralar: NBA My Dream Player Kartları, değeri 588 PUAN NBA My Dream Super Gift Kartları, değeri 388 PUAN NBA My Dream Gift Kartları, değeri 88 PUAN Kodlar 31 Ekim 2015 tarihine kadar geçerlidir.

www.paninigroup.com

ŞİMDİ TÜM BAYİLERDE!

© 2014 NBA Properties, Inc. All Rights Reserved.


“Şüphesiz LeBron”

NBA tarihinin en iyi oyuncusunun kim olduğu yönündeki tartışmalara Detroit Pistons efsanesi Bill Laimbeer de katıldı lk “Bad Boys” yapılanmasının bu unvanı kazanmasındaki belki de 1 numaralı faktör olan Bill Laimbeer, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir radyo programında epey yankı uyandıracak açıklamalarda bulundu. New York Liberty koçu, ligin eskiye nazaran çok daha yumuşak olduğunu söylerken, “LeBron mu, Jordan mı?” sorusuna şu cevabı verdi: “Şüphesiz LeBron James’i seçerdim çünkü o çok daha fazlasını yapıyor.” Eski Bad Boy, LeBron’un oyunun her alanını domine ettiğini ve bunu olağanüstü şekilde yaptığını söyledi. Oyun tarzının oldukça yumuşadığını ve NBA yönetiminin de bu yönde kuralları koymasını esprili bir dille eleştiren Laimbeer, “Kötü kokan bir nefesiniz varsa ve rakibinizin üzerine doğru üflerseniz sportmenlik dışı 1 ile cezalandırılırsınız. NBA yönetimi daha fazla skor istiyor artık.” Bu spekülatif söylemler önümüzdeki günlerde tartışılmaya devam edecek gibi gözüküyor.

İ


FastBreak / Hazırlayan: Alican Şengül


Koç Revizyonu!

Sezonu kapatan takımlar birer birer yeni koçlarını belirlemeye başladı ezon bitimiyle birlikte koçlarının görevine son veren takımlar yaz başlamadan yerlerini doldurmak üzere. Orlando Magic ve New Orleans Pelicans’ın yanı sıra Oklahoma City Thunder ve Chicago Bulls da koçlarının görevlerine son vermişti. Scott Brooks yerine Billy Donovan ile imzalayarak bu furyaya start veren Thunders’ın ardından, Magic tecrübeli koç Scott Skiles, Pelicans ise Golden State Warriors yardımcı antrenörü Alvin Gentry ile anlaştı. Şu an koç arayışında olan sadece iki takım kalırken, bunlar beklendiği üzere Tom Thibodeau’nun görevine son veren Bulls ve Brian Shaw’ı kovan Denver Nuggets. Nuggets cephesinde belirsizlik sürerken, Bulls cephesinde en önemli aday olarak öne çıkan isim Iowa State koçu Fred Hoiberg. Geriye kalan son iki koltuk hangi isimlerle dolacak, bekleyip göreceğiz.

S


FastBreak


Güzel Tesadüf

Kısa süre Beşiktaş Integral Forex forması giyen Allen Iverson’ın basketbolcu olmasının ardında ilginç bir tesadüf varmış ariyeri, karakteri ve yaşam biçimi ile lig tarihinin her anlamda en efsanevi oyuncularından biri olan Allen Iverson’ın basketbol kariyeri kötü bir tesadüf üzerine kuruluymuş. LeBron James’in bile “Jordan veya Magic değil, Iverson olmayı istemiştim” dediği basketbol efsanesi, 17 yaşında hapse girmeseymiş adresi NBA değil, NFL olacakmış. Lisede Notre Dame forması ile Amerikan futbolu oynayan Iverson, bir bowling salonunda karıştığı kavgada bir kadını kafasına sandalyeyle vurup yaralamış ve kendisi ile birlikteki diğer üç siyahi arkadaşıyla mafyacılık ve adam yaralama suçlarından bir yetişkin olarak yargılanıp tutuklanmış. Iverson’ın lisede zaman tanıyıp arkadaşı olduğu ve sonrasında menajeri yaptığı Gary D. Moore, onun Amerikan futboluna olan yeteneğini “Çok çok daha iyi bir futbolcuydu. Daima Notre Dame hakkında konuşur, NFL hayalleri kurardık. Basketbolcu olacağına ihtimal bile vermiyorduk” diyerek anlatıyor. O kavganın ve tutuklanmasının tam olarak neden basketbola eğilmesinin sebebi olduğunu bilmiyoruz ama iyi ki olmuş!

K


FastBreak


Karizma Çizildi mi Thabo?

Hawks’ın İsviçreli oyuncusu Sefolosha, yaşadığı tutuklanma olayının itibarını zedelediğini düşünüyor ew York’ta bir gece kulübünde yaşadığı bıçaklı kavga sonrası sezonu kapatarak takımı Atlanta Hawks’ı play-off serüveninde yalnız bırakan Thabo Sefolosha, o olay ile tüm saygınlığını yitirdiğini düşünüyor. Polis gözaltısı esnasında kolu sakatlanan İsviçreli oyuncu, Manhattan polisinin kendilerine davranış biçiminin çok yanlış olduğunu ve yaşanan olaylar zincirinden ötürü de tüm saygınlığını yitirdiğini söyledi. Thabo hislerini şöyle anlatıyor: “İsviçre’deki annem, babam ve kardeşlerim, hatta eşim de dahil olmak üzere tüm ailenin bizzat yaşadığı bir stresten bahsediyoruz. Tabii itibarım da söz konusu. Birçok insan gazetede gördükleri üzerinden mesajlar attı ve bu olay her şeyi ile tüm hayatımın çehresini değiştirdi.”

N


FastBreak


“Onunla Oynam İstemiyorlar”

Tecrübeli şutör Jared Dudley, Kobe Bryant’la ilgili ilginç eleştirilerde bulundu ilwaukee Bucks’ın şutör forveti Jared Dudley, yakın tarihte hiçbir aktif NBA oyuncusunun ulusal medyada yapmadığı veya yapmaya cesaret etmediği bir şeyi yapıp dobra açıklamalarda bulundu. ESPN’de bir programda, canlı yayında “Çoğu kimse Kobe ile aynı takımda oynamak istemez çünkü o sadece kendi istatistiklerini yapar, diğer oyuncuları görmezden gelir” diyerek Kobe’ye güzel bir selam çaktı! Dudley ayrıca ligin en “overrated” oyuncusunun Carmelo Anthony, en “underrated” oyuncusunun ise Zach Randolph olduğu söyledi. Yayından sonra sosyal medyada Lakers ve Kobe hayranlarının yaylım ateşine tuttuğu Dudley’ye en büyük destek ise (bir nevi) Shaq’tan geldi. Büyük efsane, 2004 yılında bir tartışma sonrası Kobe’yi öldürmekle tehdit ettiğini itiraf etti. Bakalım Kobe bu söylemlere nasıl cevap verecek…

M


mak

FastBreak



EN BÜYÜK

KİM OLACAK?

Golden State Warriors vs Cleveland Cavaliers, Steve Kerr vs David Blatt, Stephen Curry vs LeBron James… Bu kapışmaya yürek dayanmaz! Yazı Furkan Sümbül

N

BA Finalleri geldi çattı. Sezon başında finallerle ilgili tahmin yapılırken büyük çoğunluğun beklentileri Cavs-Warriors finali üzerineydi, ki kaçınılmaz son gerçekleşti. Ancak her iki takım da finallere beklenenden çok daha kolay bir şekilde ulaştı. Cavs sadece 14, Warriors ise 15 maç oynayıp finallere geldi. İki takım da herhangi bir seride yedinci maça gerek kalmadan işi bitirdi. Öyle ki, iki takımın oynadığı toplam maç sayısı olan 29, 2003’ten bu yana bu alandaki en düşük rakam. 2011 finallerinden önce Heat-Mavs, 2013 finallerinden önce ise Heat-Spurs ikilileri toplam 30’ar maç oynayıp finale kapağı atmayı başarmıştı. Bu bağlamda, erken biten seriler takımlara rejenerasyon ve sakatların iyileşmesi imkanlarını tanımış oldu. Özellikle takımların yardımcı oyuncu rollerinde Oscarlık performans sergileyen iki ismi Klay Thompson ve Kyrie Irving, beyin sarsıntısı ve diz sakatlıkları problemlerinden yüksek olasılıkla arınmış bir şekilde yerlerini alacak. İki çaylak koç Steve Kerr ve David Blatt açısından da çok enteresan bir eşleşme oluşacak; zira en son iki çaylak koç karşılıklı NBA finalinde yer aldığında takvimler 1947 senesini gösteriyordu. Seride underdog karakterli bir takım olmadığı için, hangi takımın üzerinde baskının daha yoğun olduğunu tayin etmek kolay değil. Ancak son şampiyonluğunun 40’ıncı yıl dönümünde olan Warriors için motivasyon faktörünün yüzde 51 ile yanlarında olduğunu söylemek mümkün...

Takım-Oyuncu Değerlendirmeleri ve Temel Oyun Planları GOLDEN STATE WARRIORS İlk tur: New Orleans Pelicans (4-0) Batı Konferansı yarı finali: Memphis Grizzlies (4-2) Batı Konferansı finali: Houston Rockets (4-1) Warriors, 12-3 derecesiyle play-off finaline kadar geldi. Grizzlies serisinde küçük çaplı bir zorlanma yaşasalar da işi


yedinci maça bırakmadan fişi çektiler. Oyun planlarının temelinde Stephen Curry’nin olduğunu tahmin etmek pek de zor değil. Ancak işin yaratma kısmında asla yalnız olduğu söylenemez. Yaratıcılar ve bitiriciler olarak rollerin net bir dağılımını yapmak kolay değil. Oyun kurucular Curry ve Shaun Livingston’dan sonra, 36 dakikaya orantılanan asist rakamlarında üç ve dördüncü sırayı Draymond Green ile Andrew Bogut alıyor. Bu da uzunların, oyunun akışı hususunda anahtar rolünü oynadığını net bir biçimde göstermeye yeter. Hücum setlerini incelediğimiz zaman genellikle Curry ile Green’in ve Thompson ile Bogut’un ikili oyunları birbirlerinin üzerinden daha sık oynadığını gözlemliyoruz. Özellikle sol dirsekte başlayan Curry-Green oyunlarında genellikle switch sonrası Curry’nin çembere drive’ları ya da ikili sıkıştırma gelmesi durumunda tepeden Green’in üçlüğüyle biten hücumları sıklıkla izledik. Bu bağlamda dört kısalı düzenin artılarını Blatt net şekilde analiz edecektir ancak bu da LeBron ve Kyrie’nin savunmada ekstra efor koyma gerekliliğini artıracak. Dikkat çeken bir diğer oyun ise Curry ile Thompson’ın sol dipte birbirlerine perde yaptıktan sonra ayak oyunları ile açılıp boş şutu gönderme ya da dip çizgi katları ile boş turnike imkanına kavuşmaları. Burada Bogut’un yaptığı sert perdeler ve Green’in üst düzey pas yeteneği işleri bir hayli kolaylaştırıyor. Curry ve Thompson’ın mesafe ya da rakip tanımadan attığı şutların da etkisini açıklamanın lüzumu yok. “Away Slip” adı verilen bir diğer oyunda ise savunma henüz yerleşmeden Bogut’un Thompson’a perde


NBA Finalleri



NBA Finalleri

aldatmacası uygulayarak rakibini “pazara yolladığı” ve bol alley-oop ile pozisyonu bitirmelerine tanıklık ettik. Özellikle Ömer Aşık ayak çabukluğu, Dwight Howard ise konsantrasyon departmanlarında ciddi sıkıntılar yaşadığı için bu oyuna sıkça başvurdular. Warriors’ın istatistiksel verilerini incelediğimizde, “efektif” kelimesi anahtar kelime olarak dikkati çekiyor. Şut yüzdesi (52.8) bazında play-off’un lideri konumundalar. Özellikle boyalı alan dışından yüzde 50’nin üzerinde isabet tutturan tek takım olmaları dikkat çekici. Bunun dışında üç sayı yüzdesinde de Splash Brothers farkıyla yine zirvedeler. Hızlı hücum sayılarında da maç başına 21.6 ile tepedeler ve bunda geçiş hücumlarında kaldırıp atılan üçlüklerin etkisi epey fazla. Green’in 228 kez Curry’ye perdeleme yaptığı ve bunun takım toplamının yüzde 36’sına tekabül ettiğini düşünürsek, yukarıda ikili hakkında yaptığımız tespiti doğrular nitelikte bir veriyle karşılaşmış oluruz. Green’in sahada olduğu dönemde ortalama 100 hücumda rakiplerine 13 sayı fark yaratan Warriors, Green kenardayken 8.5 sayı geride kaldı ve aradaki 21.5’luk fark Green’i bu alanda zirveye taşıdı. İlk 5 ve bench Curry: MVP. Lig tarihinin gelmiş geçmiş en dominant oyuncusu ya da en iyi savunmacılarından biri olmayabilir ancak açık ara en öldürücü şutörü olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Takımına bu aşamaya kadar çok iyi liderlik etti, hırsıyla tüm şehri olaya dahil etti. Olmazsa olmaz. Thompson: Curry dünyada olmasa gelmiş geçmiş en iyi şutör bile diyebilirdik. Beyin sarsıntısının etkilerinden acilen kurtulmalı çünkü takımın oyunun iki yönünde de ona fazlasıyla ihtiyacı var. Bu sezon ligin en underrated savunmacılarından biri olduğunu herkese ispatladı. Barnes: Takımın rol oyuncusu ve bunu çok iyi


benimsemiş durumda. LeBron’un arkasında zaman zaman durması gerekecek. Onu en azından yavaşlatabilecek potansiyele sahip. Ceza şutları da can yakacak. Green: Ligin en iyi ikinci savunmacısı seçilse de bana göre en iyisiydi. Oyunun her iki yönünde de kusursuza yakın bir silaha dönüştü ve özellikle undersize olmasının avantajlarını switch’lerden sonra 1’den 5’e her pozisyondaki oyuncuyu savunarak kullanmayı bildi. Takımın X-Factor konumundaki oyuncusu. Bogut: Sağlıklı kalmayı başaran bir Bogut’un neler yapabildiğini görebiliyoruz. Ribaundu aldığı zaman sahayı koşabilen bir Bogut’u açıkçası özlemişiz. Tristan Thompson-Timofey Mozgov ikilisinden oluşan Cavs boyalı alanı ile mücadelesi çok çok önemli. Bench: Shaun Livingston-Leandro Barbosa-Andre Igoudala-David Lee-Festus Ezeli gibi birbiriyle son derece uyumlu ve küllerinden doğan bir “yedek” beşe sahipler. Igoudala’nın LeBron savunmasındaki rolü buradaki en kritik unsur olarak göze çarpıyor. CLEVELAND CAVALIERS İlk tur: Boston Celtics (4-0) Doğu Konferansı yarı finali: Chicago Bulls (4-2) Doğu Konferansı finali: Atlanta Hawks (4-0) Cleveland, play-off finallerine görüldüğü üzere 12-2 derecesiyle geldi ve bu alanda zirveye ulaştı. Bulls karşısında ilk maçı kaybetmelerine rağmen müthiş bir özgüvenle geri döndüler ve 4-2 ile işi bitirdiler. Atlanta karşısında ise kendilerinin bile ummayacağı kadar dominant bir oyunla rakiplerini süpürüp finale yükseldiler. Takıma baktığımız zaman LeBron dışında Kyrie Irving gibi bir süperstar daha, sakat olsa da Kevin Love gibi all-around bir 4 numara ve J.R Smith gibi topun elinde olmasını seven bir sorunlu yıldıza sahipler. Ancak tüm bunlar oyunun ve takımın tamamen LeBron üzerine kurulduğu gerçeğini değiştirmiyor. Takım sporlarında bazen teknik-taktik bir yere kadardır, neticeyi oyuncuların bireysel yetenekleri ve performansları belirler. Cavs de LeBron’un sırtına yaslanmış gidiyor. Temel oyun prensibi sol dirsekte LeBron’a topun inmesi ve isolation üzerinden takımın kalanının saha içi yerleşimine göre sirkülasyonu sağlamak. Özellikle Hawks serisinde Irving’in topu getirdikten sonra tepede LeBron ile oynadığı ikili oyunlarda switch’in ardından Teague ve Schröder’ı sahadan sildiklerini gözlemledik. İkili sıkıştırmalarda da dört kısalı düzende Smith, Irving, Shumpert ve hatta James Jones ile Mike Miller gibi çok önemli dış atıcılara sahipler. Genellikle sahayı yetenekli oyuncularına boşaltan ve bu şekilde skora giden bir Cavs takımı gözlemledik. Irving-Mozgov ikili oyunları, LeBron’un sahada olmadığı dönemlerde ilk hücum opsiyonu haline geldi. Dellavedova da oyunda olduğu bölümlerde LeBron’a yaptığı sahte perdelerin ardından yayın


NBA Finalleri



NBA Finalleri

gerisinden birçok kez boş şut imkanı bulmuş oldu. Özellikle Tristan Thompson’ın olduğu beşte çok daha atlet ve pota altını iyi savunan bir Cavs olsa da, hücumda iki oyuncunun şutunun riske edilmesi onları bir hayli zorladı. Bu bağlamda Blatt’in dört kısalı düzeni sık sık tercih edeceğini ve heyecan verici James-Green eşleşmesini sıkça izleyeceğimizi söyleyebiliriz. Love’ın yokluğu Blatt’in elini hücum rotasyonunda daraltsa da, savunmada çok daha sert ve hücumda rolleri daha keskin bir Cavs takımının oluşması kaçınılmaz hale geldi. Cavs, play-off’ta savunmasını fazlasıyla sertleştirdi. Rakiplerini yüzde 45 efektif şut yüzdesinde tuttular ve bu alanda zirvedeler. Hücum ribaundlarında da zirvedeler ve rakip potadan seken topların yüzde 28’ini geri kazanmayı bildiler. Takımın liderleri LeBron ve Kyrie olsa da yan rollerden de çok önemli katkılar almaya devam ediyorlar. J.R Smith sahadayken 100 pozisyon başına 111.5 sayı bulduklarını, Mozgov sahadayken 92.9 sayıya izin verdiklerini ve Iman Shumpert sahadayken 13.8 sayılık fark yakaladıklarının altını keçeli kalemle çizmek gerekli. LeBron şu ana kadar 140 kez isolation ile bu alanda zirvede ve 46 tanesini şutla bitirdi. Yukarıdaki oyun planını açıklayan istatistiksel veri olarak göze çarpıyor. Ayrıca maç başına 14.7 drive ile de bu alanda en üstte onun adı yazıyor. İlk 5 ve bench Irving: Ligin bire birdeki belki de en iyi oyuncusu ancak o da bu takımdaki rolünü benimsemiş durumda. Özellikle Curry ile olan eşleşmesinde oyunun iki bölümünde aktif ve konsantre kalması çok büyük önem taşıyor. Shumpert&Smith: İkiliyi bir arada ele almak istedim. New York’ta çöp kıvamında geçen bir sezonun ortasında takaslandılar ve her şey bir anda değişti. Shumpert’ın savunmadaki konsantrasyonu ve rolüne adaptasyonu, Smith’in ise adeta yeniden doğuşu ve yayın gerisinden ligin


en önemli tehditlerinden biri haline gelişi, Cavs’ın buraya kadar gelmesinde görünmeyen işlerin başında geliyordu. LeBron: Kral. Kral evine döndü ve yüzüğü takmak için her şeyi yapıyor. Üst üste beşini finalini oynayacak ve üçüncü şampiyonluk için neredeyse tüm malzemelere sahip. Oyununu da çok fazla açıklamaya gerek yok, burası onun takımı. Thompson: Love’ın yokluğunda gelen şansı çok iyi değerlendirdi. Özellikle işin savunma ve enerji kısımlarında kilit rol oynadı. Onun oynadığı maçlarda rakiplerinden ortalama 13 ribaund fazla aldılar. Hücum ribaundlarının ise yüzde 13.4’ünü rakip potalardan topladı ve bu alanda ligin zirvesinde yer aldı. Şut dezavantajına rağmen takımın görünmeyen ateşleyicisi oldu. Mozgov: O da takasın ardından hayata dönenlerden. Blatt ile birbirlerini çok iyi tanımalarının avantajını değerlendirdi ve Varejao’nun sakatlanmasının ardından boyalı alanı koruma görevini kusursuza yakın bir şekilde üstlendi. Her geçen gün perdelerden sonra pas opsiyonlarını çok daha geliştirdiğini ve elit bir uzuna dönüştüğünü belirtmek gerek. Bench: Dellavedova ve Jones’un sürüklediği bench, play-off boyunca önemli katkılar yaptı. Özellikle Kyrie’nin sakatlandığı dönemlerde Dellavedova’nın oyununa kattıkları onun gelişimi adına çok önemli. Curry’nin savunmasına kilit bir role sahip olacak. Kilit Eşleşmeler Green vs LeBron Bu eşleşmeyi biraz da “Green, LeBron’u durdurabilir mi ya da yavaşlatabilir mi?” düzleminde ele almak gerekli. Kolay olmayacak ancak Green de oyunun her iki yönünde ne kadar kıymetli bir oyuncu olduğunu çoktan ispatlamış durumda. İkiliyi seri boyunca sık sık karşılıklı izleyeceğiz. Fiziksel yapıları neredeyse bire bir aynı olan bu iki oyuncudan daha çok isteyen, öbürünü alt etmeyi başaracak. Curry vs Irving Ligin en yetenekli iki guardı karşı karşıya. Özellikle ikisinin de patladığı geceler seriyi renklendirecek. Hele bir de düelloya dönüşürse, tarihin en iyi finallerinden birine tanıklık edebiliriz. Curry’i bire birde savunmak mümkün gözükmüyor, keza Kyrie’nin drive’larını da... İki oyuncunun düellosunu gelecek yardımlar ve günlük şut performansları belirleyecek. Tahmin İki tarafın da önemli artıları var. Cavs cephesinde Blatt-LeBron ilişkisinin seviyesinin artması ve takımın en önemli viraja girerken formunun zirvesinde olması çok çok kritik. Warriors ise çaylak koç ve Bogut haricindeki ilk beş oyuncularının draft seçimleri olması nedeniyle “kolej takımı” ortamını yakalamış durumda ve bu da şampiyonluk motivasyonu demek. İki taraf da kolay pes etmeyecek ancak tahminim 4-3 ile Golden State şampiyonluğu.


NBA Finalleri


TBL

Play-Off’una bakış

Üç maçlık çeyrek finaller bitti, beş maçlık yarı finaller başladı. Peki Türkiye Basketbol Ligi play-off’unda şu ana kadar neler yaşandı?

Yazı Bora Türkoğlu



TBL Play-Off’una Bakış

K

aybet ama güzel kaybet Sezon boyu yaşadıkları sıkıntılarla anılan takımların başında hiç şüphesiz Galatasaray Liv Hospital geliyor. Özellikle Carlos Arroyo’nun takımdan ayrılmasının ardından büyük bir kaosun içine sürüklendiler ve o tarihten bu yana istikrarı bir türlü yakalayamadılar. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, normal sezonun son bölümünü bir hayli kötü geçiren sarı-kırmızılı ekip, averaj hesaplarıyla son sıradan play-off’a girerek ezeli rakibi Fenerbahçe Ülker ile eşleşti. Ligin 21’inci haftasında, sadece altı oyuncunun dakika aldığı maçta sarı-lacivertlileri 92-88 yenerek çok büyük bir mücadele ortaya koyan Galatasaray, aynı karakteri play-off ilk turunda da sahaya yansıtmayı başardı. Deplasmanda oynadığı ve çok erken havlu attığı birinci maçın ardından ev sahibi olduğu ikinci maçta Micov ve Pocius’un sakatlıklarına rağmen yılmayan sarı-kırmızılılar, bir kahramana dönüşen Sinan Güler’in son saniye basketiyle bir sürprize daha imza attı. Eşleşmenin son ve üçüncü maçında ise Ergin Ataman önderliğinde ellerindeki tüm kozları ortaya koydularsa da, güçleri maçı tamamlamaya yetmedi ve kendileri için kabus gibi geçen sezona noktayı koydular. Burada durup, tüm basketbolseverler olarak bir kez daha Sinan Güler’i alkışlamamız gerekiyor. Tıpkı Ömer Onan gibi, kariyerinin 30’lu yaşlarında oyununu ve basketbol yeteneklerini başka bir seviyeye çıkaran, şartlar ne olursa olsun hiçbir zaman pes etmeyen Sinan Güler’i “güzel kaybeden” olarak nitelendirmeliyiz. Geçirdiği evrim gerçekten de büyük bir saygıyı hak ediyor. Takımı için hücum dümeninde olması bir yana, son iki senede boş şutları ortalama bir yüzdeyle atan oyuncudan, kendi şutunu yaratan bir isme dönüştü. Seriyle alakalı bir parantez de Obradovic ve Abdi İpekçi karnesine açmalıyız. Efsane koç, Ergin Ataman yönetimindeki Galatasaray’a karşı geldiği sezondan bu yana altıncı maçında da deplasman galibiyeti çıkaramadı. Yeni başkanını seçen Galatasaray için henüz kesinleşmese de Ergin Ataman ile yola devam edilecek gibi gözüküyor. İlk fırsatta yönetimsel problemleri aşması gereken takımının, tüm aksaklıklara rağmen elinden gelenin en iyisini yapan ve bunu yaparken de diğer takımların hayli ilgisini çeken oyuncularını kadrosunda tutup tutamayacağını ise hep beraber göreceğiz.




TBL Play-Off’una Bakış Ben nerede yanlış yaptım? Darüşşafaka Doğuş ve Oktay Mahmuti’nin favori şarkıcıları arasında İbrahim Tatlıses’in olup olmadığını bilmiyorum. Fakat bu tercihleri, kendilerine “Ben nerede yanlış yaptım?” sorusunu sormalarına engel oluşturmuyor. Normal sezonun son döneminde oynadıkları Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker maçları tehlike sinyallerini görmemizi sağlaşmıştı ama kimse Trabzonspor Medical Park karşısında galibiyet alamadan süpürüleceklerini beklemiyordu. İlk kez play-off yapan, son aylarda çok iyi bir ivme yakalayan Karadeniz ekibi karşısında korkunç hücum eden Daçka’da faturanın altında Oktay Mahmuti ve Jordan Farmar isimleri yazıyor. Neredeyse beş kişiyle oynayan rakibi karşısında hücumda ve savunmada sınıfta kalan takımına alternatif yaratamayan Mahmuti, oyuncularını mental ve fiziksel olarak da seriye hiç hazırlayamamış gözüktü. Eleştirilerin diğer tarafındaki isim ise Farmar. O geldikten sonraki takımın düşüşü, otomatik olarak Farmar’ı sorumlulardan biri yapıyor. Eskisi kadar sık potaya gitmeyen, tembel ve statik oyunu tercih eden, takımı yönlendiremeyen ABD’li guard, Darüşşafaka’ya ne yazık ki pahalıya mal oldu. Gelecek sezon, daha farklı bir yapılanma görmemiz kuvvetle muhtemel. Tüm Daçka eleştirileri elbette Trabzonspor’un başarısını gölgelememeli. Koç Markovic’in elindeki silahları çok iyi kullandığını söylemeliyiz. Kötü bir yüzdeyle şut atılan seride özellikle eşleşme problemi yaratan Velickovic ile Stipanovic’i çok iyi oynattı. Kenardan pek katkı alamayan bordo-mavililerin Anadolu Efes karşısında işleri bir hayli zor olsa da bu sezon beklentilerin üstüne çıktıklarını belirtelim. Banvit için karar vakti Orhun Ene’den bu yana belirli bir oyun anlayışını

benimseyen bir takımın sene başı Zoran Lukic hamlesini sorgulamamız gerekiyor. Uymayan bir kanı hastaya naklederseniz hastayı kaybetme riski doğal olarak artar. Hatayı teşhis edip dönmek de kurtarıcı bir hamledir fakat son senelerde play-off yarı finali görme bakımından ligin belki de en istikrarlı takımı olan Banvit için bu kez kalp erken durdu. İzmir’de oynanan serinin ilk maçında Rowland ve Can Maxim Mutaf’ın iyi performanslarına rağmen Pınar Karşıyaka’ya kaybettiler. Kendi evlerinde oynadıkları ve pota altında ribaundlarla rakibi adeta bozguna uğrattıkları ikinci maçla birlikte umutlar devam etti. Fakat her şey, serinin son maçındaki hava atışıyla sona erdi. İzmir temsilcisi 35-15’lik ilk periyot sayesinde rakibini nakavt etti. Banvit ne tempoyu düşürüp savunma yapabildi, ne de tempoyu yükseltip skor üretebildi. Peki Eurocup yarı finaline rağmen, uzun yıllardır ilk kez tıkanmış gözüken, hatta tribündeki doluluğunu dahi kaybeden bir takım bundan sonrası için ne yapmalı? Önlerinde iki seçenek var. İlki; Meija, Simmons ve Davis’li çekirdeği koruyup iyi eklemelerle takımı alıştığı oyun anlayışını oynatabilecek bir antrenör getirmek. Diğeri de çekirdeği bozup mevcut antrenöre uygun oyuncular transfer etmek. Çünkü tüm iyi niyetine ve vizyonuna rağmen Selçuk Ernak’ın var olan yapıyla devam edebileceğini öngöremiyorum. Play-off öncesi Türkiye’nin en modern basketbolunu oynayan takım olarak betimlediğimiz Karşıyaka ise, alışılagelmiş ve en iyi yapabileceği oyunu parkeye yansıtarak Banvit engelini beklediğinden kolay aştı. Sıradaki rakipleri Fenerbahçe Ülker ve şimdiden deplasmanda bir maç çalmayı başardılar. Rüzgar Karşıyaka’nın arkasından esiyorsa ve şutlar da giriyorsa Fenerbahçe’nin üstüne biraz daha kalın giyinmesi gerekecek; zira epey bir terleyeceğe benziyorlar!


TBL Play-Off’una Bakış Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor Play-off öncesi en kolay geçmesi beklenen seri Anadolu Efes–Türk Telekom eşleşmesiydi. Ki baştan söylemekte fayda var; kötü başlayan sezonu kendilerini en iyi tanıyan kişiye, yani Ercüment Sunter’e emanet ederek dört yıl aradan sonra tekrar play-off’a girmek ve ligi Galatarasay LH ve Beşiktaş IF ile aynı galibiyet sayısıyla tamamlamak her anlamda başarıdır. İstanbul’da oynanan serinin ilk maçında dakikalar ilerledikçe iki takım arasındaki kadro kalitesi farkı ortaya çıktı; Anadolu Efes, yetecek kadar oynayarak hanesine bir galibiyet yazdırdı. Kendilerini Ankara’da ise bir sürpriz bekliyordu. Telekom, Chris Johnson’ın ekstra oynadığı kendi evlerindeki maçı kazanarak seriye eşitlik getirdi. Lakin, aynı sürprizi bir kez daha yapabilecek meziyetleri olmadıkları için son maçta hep beraber müthiş bir Cedi Osman performansı izledikten sonra sezonu noktalayıp telefonu bir süreliğine kapattılar. Türk Telekom daha fazlasını istiyorsa, Johnson ve Valters gibi sürükleyici oyuncuları takımda tutup, rollerin daha belirgin olduğu, kabuğunu kırması daha muhtemel bir kadro oluşturmak zorunda. Aksi takdirde bu başarı düzeyinde seyretmeye devam edeceklerdir. Henüz savunma ve hücum özelinde istediği ritmi bulamayan Anadolu Efes ise Daçka’yı eleyerek büyük sürprize imza atan Trabzonspor MP karşısında seride rahat iki galibiyetle 2-0 öne geçti. Koç Ivkovic, ilk maçta Euroleague’deki Real Madrid eşleşmesiyle birlikte tekrardan özgüven kazanan Matt Janning’in yerine Draper kadroya dahil ettiyse de, ikinci maçla birlikte tekrardan Janning tercihine döndü. Anadolu Efes finale sadece bir galibiyet uzaklıkta.



U L O B T E K TÜRK BAS

’ S U S A PEG ! K A C A C U un r a H n e d n i r e l sim i e n a s e f e d e n z u i z b u e c m n u i l l i o ç ı se n a k Basketb ş a b n o y s a r de e f i n ştü e ü y d y k a a n e m d t r a E ş ı k a ir b b e n i Ya ğ ım lı r e y i r a k Ya z ı: R ıd v a n i l m e k gör a y D ik m e n F o to ğ r a f: N il


’LA


Harun Erdenay


B

ir önceki yazımda Makedonya Basketbol Federasyonu başkanı seçilen Petar Naumoski’den bahsetmiş, kariyerine hızlıca göz atmıştım. Şimdi ise sıra, geçtiğimiz günlerde Türkiye Basketbol Federasyonu başkanlığı seçimlerini Lütfi Arıboğan’ın önünde kazanan, hemen hemen herkesin saygı duyduğu isim Harun Erdenay’ı sıcağı sıcağına yazmaya geldi. Öncelikle “Pegasus” lakabının İsmet Badem tarafından takıldığını söyleyeyim. Harun Erdenay o kadar hızlı, çabuk, dengeleri değiştirebilen, takımını uçuran bir şutördü ki, İsmet Badem de ona yapılabilecek en güzel benzetmelerden birini yapmıştı. Türk basketbolunda tek bir Pegasus vardı ve bu lakabı Harun Erdenay fazlasıyla hak ediyordu. BİR YILDIZ DOĞUYOR 1968 doğumlu Harun Erdenay’ın basketbol kariyerine göz atalım… 1979’da profesyonel olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nde başlayan serüven yine aynı yerde, 2008 yılında İTÜ’de son buldu. Birçok basketbolcu gibi onu ilk etkileyen isim de babasıydı. Otoriter ve bir o kadar da sevecen bir koç olarak bilinen, basketbolumuzun emek kısmında uzun yıllar çaba gösteren Kemal Erdenay, İTÜ’yü çalıştırırken Harun ise gelecekte Türk basketbolunun başına geçeceğinden habersiz bir şekilde İTÜ altyapısında yer aldı. Onu diğer basketbolculardan ayıran, özel biri olmasını sağlayacak belli başlı özellikler vardı. Bunların belki de en önemlisi şutör kimliğiydi. Bu kadar saf, temiz, istikrarlı, korkusuz atan, tabiri caizse “fark yaratan” bir oyuncu o döneme kadar pek görülmemişti. Fundemental konusunda da eşsiz bir yetenekti. Basketbol topuyla yapamayacağı şey yoktu. Bir de bu yeteneklere zeka faktörü de eklenince ortaya onun gibi komple, mücadeleci, pes etmeyen, lider bir oyuncu çıktı. Çalışkanlığıyla, efendiliğiyle, mütevazı kimliğiyle

bilinin Harun Erdenay her geçen gün kendisini biraz daha geliştirmeyi başardı. İTÜ onunla, o da İTÜ ile ışıl ışıl parlıyordu. O günlerde ne kadar büyük bir basketbolcu olacağı bu camianın içerisinde sıklıkla konuşulmaya başlanmıştı bile. Yalçın Granit, Efe Aydan, İsmet Badem, Necati Güler, Hurşit Baytok, Aydın Örs gibi basketbol konusunda önemi tartışılamayacak isimler yanılıyor olamazdı. Harun Erdenay’ı başarılarla dolu bir kariyer bekliyordu. İlk önemli başarısını 1989 yılının sonunda sayı kralı olarak elde etti. Henüz 21 yaşında Türkiye’deki en önemli skorer olmayı başarmıştı ama bu uzunca sürecek hikayenin sadece başlangıcıydı. ÜLKERSPOR FORMASIYLA EFSANELEŞİYOR Paşabahçe, tekrar İTÜ, Fenerbahçe derken 1994 yılında, daha sonra tüm Türkiye’de fenomen haline geleceği; basketbolseverlerin turuncu-yeşil-beyazlı formasıyla uzun yıllar hayranlıkla izleyeceği Ülkerspor’a transfer oldu. O ana dek tüm basamakları adım adım çıkmış, belirli bir yaş olgunluğuna da ulaşmıştı artık. Biliyordu ki bu spor için yapacağı çok şey vardı; zira hayatta konsantre olduğu ilk şey basketboldu ve bu sporun içinde olmaktan son derece mutluydu. Bir basketbolcu düşünün ki 10 sezon boyunca istikrarlı bir şekilde aynı takımda kalsın ve tüm takım arkadaşlarının, hatta rakip takım oyuncularının saygı duyduğu bir isim haline gelsin. İşte Harun Erdenay en başta bunu başardı. 2003 yılına kadar Ülkerspor formasını başarıyla terletti. 35 yaşına gelip Ülkerspor’dan ayrıldığında


Harun Erdenay


kariyerinin sonuna geldiği düşünülüyordu ama öyle olmadı. Mücadelesiyle, sporcu kişiliğiyle, örnek davranışlarıyla herkesi şaşırtan Erdenay bu sporun içinde kalmaya kararlıydı. 40 yaşına kadar bu oyunu profesyonel olarak oynadı. Sayı krallığı, şampiyonluk, mili formayla Avrupa ikinciliği derken bir Türk sporcunun kazanmak istediği her türlü başarıyı kazandı. Peki bundan sonra ne olacaktı? Basketboldan elini ayağını çekip bir kenarda bu uzunca kariyerin yorgunluğunu mu atacaktı? Bu, Harun Erdenay’ın yapısına aykırıydı. 2006 yılında neler yapabileceğinin temellerini milli takım menajerliği görevine başlayarak attı. Daha sonra idarecilik, yöneticilik derken basketbolla ilgili her alanda sporculuk yaşantısında olduğu gibi başarılı bir profil çizdi. YENİ SAYFA AÇILIYOR O artık Türkiye Basketbol Federasyonu’nun en başındaki isim. Buralara geliş öyküsü ve başarısı roman yazılacak cinsten. Tüccar zihniyetinin, torpilin, siyasi ilişkilerin fazlasıyla yer aldığı sporumuzda bu göreve tüm hayatını basketbola adamış, her türlü çabayı göstermiş, sürekli öğrenip kendini geliştirmiş birisinden daha çok kim yakışabilirdi? Ayırca Harun Erdenay’ın mütevazılığı, içtenliği, samimiyeti onu birazcık olsun tanıyan herkes tarafından bile bilinir. Basketbolumuzun ivme kazandığı, ilginin bir hayli arttığı, imkanların çoğaldığı şu dönemde onu çok zorlu bir görev bekliyor. Öyle ki, 1992 yılından beri aralıksız federasyonun başında olan Turgay Demirel’in yerine bu göreve ilk kez başka birinin geçmesi hiç de kolay değil. Şimdi önünde resmi olarak Kasım 2016’ya kadar bir süre var ve şu bir gerçek ki basketbolumuzun gelişmeye devam etmemesi için hiçbir neden yok. Harun Erdenay sayısız başarı kazandı, hayallerini bir bir gerçekleştirdi ve tarihe geçti. Bunların hepsi doğru ancak mesela 25 yaş genç olsaydı ve aynı özellikleri ile günümüz basketboluna uyarlansaydı modern basketbolda çok acayip yerlere gelebilirdi. Şuta dayalı, dinamik, enerjik, skorun sürekli arttığı,

“Harun hayallerİnİ Erdenaybİrsayı s ız başarı kazandı , bİr gerçekleştİrdİ ve tarİhe geçtİ”


üç sayılık atışların fazlalaştığı, zeka faktörünün hiçbir zaman olmadığı kadar devreye girdiği basketbolda bırakın Avrupa’ya damga vurmayı, NBA’in en önemli şutörlerinden biri haline bile gelebilirdi. Benim bu ütopik yaklaşımımın doğruluğu tabii ki hiçbir zaman ispatlanmayacak ve sadece bir iddia olarak havada kalacak ama o sırada Harun Erdenay, ulaşılabilecek en üst makamda basketbolumuza hizmet etmeye devam edecek. Kapanış bölümde yine basketbolun duayenlerinin onun hakkındaki sözleri var. Bu yazıda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler… “Öncelikle kazandığı seçim dolayısıyla kutlarım. Erdenay soyadı, benim basketbol hayatımın ilk yıllarında Kemal abiyle tanıştıktan sonra saygı kazanan ender soyadlardan biri oldu. Harun Erdenay oyunculuk kariyeri suresince star oyuncu olmanın yanı sıra, naif yaklaşımların insanı olmak gibi bir tutum sergiledi. Kişisel yapısının belirtisi olduğunu

düşündüğüm bu yaklaşımların geçmiş dönem kırgınlıklarını ve ayrımcılıklarını ortadan kaldırarak daha yapıcı ve birleştirici bir yönetim anlayışını hakim kılmasını bekliyorum. Olması gereken de budur.” Ali Hurşit Baytok “Harun Erdenay’ın her şeyden önce çok iyi bir insan olduğundan kimsenin şüphe duyduğuna inanmıyorum. Bu insanın da öncelikle basketbolumuzdaki bölünmüşlüğü ortadan kaldıracağına ve basketbolumuzun dışında kalan son derece önemli isimlere karşı vefalı davranacağına inanıyorum. Artık gelinen noktada kulüplerin isteği olmadan bir karar almak çok kolay değil. Bu nedenle idari anlamda başkanlık döneminde (şu an için 16 ayla sınırlı olduğunu da hesap ederek) çok şey değişmeyecektir ama duygusal anlamda Türk basketbolu Harun Erdenay ile en büyük sıkıntısını yenecek.” Ümit Avcı


Harun Erdenay


Harun Erdenay


“Harun Erdenay’ı ilk tanıdığımda İTÜ Gümüşsuyu salonunda genç takım formasıyla koç olan babası Kemal Erdenay’dan sürekli azar işiten bir yıldız adayıydı. Sonra o Harun; Barcelona’ya 35 sayı atan, kupalar getiren, milli takımda harikalar yaratan bir basketbol yıldızı oldu. Her şeyden önce efendiliği ve insanlığı tartışılmaz boyutta biri. Oyunculuğu kadar yöneticiliğinin de üst düzey olmasını ve basketbolumuzu kendi aldığı kararlarla dünya çapında üst sıralara taşımasını arzu ediyorum ve iyi şanslar diliyorum. En büyük artısı, Üç Büyükler’den yetişen ve kulübe mal olmuş bir isim olmaması. Bu özellik onu camiada herkesin sevdiği kişi konumuna sokuyor.” Nejat Sayman “1992 yılından bu yana Turgay Demirel yönetiminde olan TBF’nin yeni başkanı Harun Erdenay’ın olması, beraberinde mutlaka Türk basketboluna yeni bir soluk ve yepyeni bir heyecan getirecektir. Öncelikli olarak 16 aylık zaman diliminde şapkadan tavşan çıkarmasını bekleme sabırsızlığı yapılmadan yeni devraldığı federasyondaki tüm eksik ve aksaklıkları süratle gidermeye çalışacağı bu yolda, yine tüm kulüplerin hiçbir yardım ve fedakarlıktan kaçınmadan el birliği yapıp Türk basketbolunu daha ileriye götüreceklerini umut ediyorum. Bu vesileyle kendisini tebrik ediyorum.” Arif Kesgin “Harun Erdenay’ı birkaç kelimeyle anlatmaya çalışmak benim için çok zor. Bu yüzden, seneler önce Harun, İTÜ A takımında yeni oynamaya başladığı dönemde geçen bir sohbeti anlatmak isterim. Yani, daha kimse Harun’u pek tanımıyordu. A Milli Takım koçu rahmetli Aydan Siyavuş, bir sohbet sırasında, ‘Ne diyorsun, Harun iyi bir oyuncu mu?’ diye sordu. Ben de Aydan abiye ‘Hayır, iyi değil, klas bir oyuncu’ dedim. Bugün de Harun Erdenay’ı uzaktan tanıyanlara yalnız iyi bir başkan değil, ‘klas bir başkan’ olacağına inandığımı ifade etmek isterim.” Necati Güler

“Harun Erdenay’ ı n BAŞKAN olması , beraberİnde mutlaka yenİ bİr soluk ve heyecan getİrecektİr”


ONLINE HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

SLAMDUNKDERGI.COM APPLE STORE’DA

SLAMDUNK DERGİ app store’da . Kendi aplikasyonuyl a da yayında . IPad ve IPhone’unuzl a Türkiye’nin tek onlIne haftalık Basketbol dergisini istediğiniz zaman, istediğiniz her yerde okuyabilirsiniz. Tek yapmanız gereken app store’dan “Sl amDunk’ı ücretsiz indirip, keyifle okumaya başl amak ...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.