“TÜRKİYE’NİN EN İYİ LEZZETLERİ, OTELLERİ VE RESTAURANTLARI” K U T L U Ö Z E M R A K
TRAVEL AND
GOURMETS AYLIK ONLINE YEME, İÇME VE GEZİ KÜLTÜRÜ DERGİSİ / OCAK 2016 / SAYI 5
YILIN EN iYiLERi
2015
Geçmişten geleceğe
Kahve
EGE’NİN
ALTIN SARISI
ARTI
TARİHİYLE BÜYÜYEN ŞEHİR ÜSKÜP
İSTANBUL’DAN ALAÇATI’YA
KORCAN KARAR DEVELİ KEBAP
BU AY Bu ay duayen televizyoncu ve gazeteci Korcan Karar konuğumuz. Alaçatı’da keyifli bir sohbet gerçekleştirdik en küçük ayrıntısına kadar sizlerle paylaşıyoruz. 2015 yılının en iyilerini sizler için seçtik ve tabii şeflerimizin ilham verici tariflerinin yanı sıra dünyanın farklı yerlerini de sizler için keşfettik. Bu ay yine bir organizasyon yaptık. Engin şef ve Özger şef baştan çıkarıcı yemeklerini davetliler için hazırladı. Hepsini yeni yılın ilk sayısında bulacaksınız. Yeni yılda yeni başlangıçlar yapıp yeni sayfalar açmak çok heyecan verici. Sayfa boş ve doldurulmaya hazır. Bazen silgi kullanamayacağınız bir kalemle yazmak zorunda kalırsınız bu yüzden düşünerek yazmakta yarar var. Ancak hisleri kaybetmemek lazım bu dengeyi tutturabildiğiniz bir yıl olmasını dilerim. Travel and Gourmets dergisine hayat veren bütün değerli arkadaşlarımıza teşekkürler... KUTLU ÖZEMRAK
Genel Yayın Yönetmeni
Bizi sosyal medyadan takip edebilirsiniz Instagram: travelandgourmets Facebook: travel and gourmets
EDİTÖRDEN
TRAVEL AND
GOURMETS WWW.TRAVELANDGOURMETS.COM
KUTLU ÖZEMRAK
İMTİYAZ SAHİPLERİ BİLGEHAN ARAS bilgehanaras76@gmail.com
kutluoz@gmail.com /
GENEL YAYIN YÖNETMENI KUTLU ÖZEMRAK kutlu@travelandgourmets.com Editör & Yazı İşleri Yazı İşleri Art Direktör Görsel Tasarım Çeviri
Didem Mazlum Özgür Kaya Bilgehan Aras Ebru Ece Ulutaş Erhan Dalgıç
Katkıda Bulunanlar
Aytaç Göller, Bulut Çiftçi, Büşra Kahveci, Cenk Uysal, Fatma Damyan, Murat Yıldız, Müberra Bağcı, Emel&Ersin Acar, Saygın Akıncı, Selçuk Ceylan, Sercan Çam, Serhat Saçkesen
Reklam Yayına Hazırlayan
0 (532) 604 30 34 dergi@travelandgourmets.com Baras Medya
Travel And Gourmets bir Enkon Grup LTD. ŞTİ. markasıdır. Travel And Gourmets basın meslek ilkelerine uymayı kabul etmiştir. Reklamların sorumlulukları reklam verenlere, yazıların sorumlulukları yazarlarına aittir.
YAZIŞMA ADRESİ / ŞUBE 6436/2 NO:4 D:1 YALI MH. KARŞIYAKA - İZMİR TEL: 0 (532) 604 30 34 MAIL: dergi@travelandgourmets.com MERKEZ ADRES DEREBOYU CAD. ZÜMRÜT SOK. 2/D KAT: 2 MASLAK / İSTANBUL TEL: 0 (533) 552 04 49
Zor beğenenlerin tercihi
Ücretsiz kargo ve koşulsuz iade imkanları ile www.softcotton.com.tr Soft Cotton bir Gökhan Tekstil markasıdır.
Kabin Ekibi
*Destan Havlu
Keyifli Oteller
YAZI: ÖZGÜR KAYA
AYDIN
RAMADA RESO KUŞADASI&
ORT &GOLF
Keyifli Oteller Bu ay Ramada Resort Kuşadası&Golf’deyiz. Yılbaşını geçirmek için tercih ettiğim Ramada Resort dünya çapındaki zincir otel olma kalitesini göstermeyi başardı. Bütün Resort tesisler için yoğun geçen yaz sezonundan sonra gerek personel, gerekse doluluk açısından kış ayları zor aylardır. Yılbaşı için iyi hazırlanılmış menüsü ve kalitesine güvenerek tercih ettiğimiz Ramada’yı kısaca değerlendirelim; Tesisin girişinden itibaren sıcak bir atmosfer sizi karşılıyor. İyi seçilmiş lobi mobilyaları kalitesini gösteriyor. Sanırım biz çok soğuk bir havada gittiğimiz için tesisin resepsiyon kısmında devamlı bir serinlik vardı. Tesisin standart odaları 36m2’lik kullanım alanıyla rakiplerine fark atarken odaların genel temizliği Ramada kalitesini ön plana çıkartıyor. Yemeklere gelirsek; yılbaşı yemeği beklentimin altında kaldı. Kullanılan malzeme kaliteli olmasına rağmen genel olarak lezzet sıkıntısı vardı. Kahvaltı için ise açık büfe özenle hazırlanmıştı fakat bu sefer de seçilen malzeme kalitesi zayıftı. Otelin hizmet veren ana barında sunulan içecekler kaliteli, personel yeterli ve kalabalık yılbaşı grubunu ağırlayabilecek kapasitedeydi. Otel personeli genel olarak elinden gelen çabayı gösterirken, kışın ortasında gelen yoğunluk biraz personeli zorlamış gibi. Otelin genel olarak mimarisi, konumu ve sunduğu imkanlar üst düzeyde. Özellikle denize sıfır konumu ve Kuşadası’na yakınlığı tesise büyük avantaj sağlıyor. Kısaca Ramada Kuşadası kış için güvenimi boşa çıkarmadı. Yazın tekrar ziyaret etmek için sabırsızlandığımı söylemeliyim. TEKRAR KALIR MIYIM?
Kışın üzmeyen resort, yazın mutlu eder. Kesinlikle yazın tekrar ziyaret edeceğim.
ŞEF SERHAT SAÇKESEN MÖVENPICK HOTEL CHEF AND FOOD PHOTOGRAPHER
NARLI CHEESECAKE MALZEMELER
3 paket burçak bisküvi 1 su bardağı fındık 100 gr tereyağı 1/2 çay bardağı süt
KREMASI İÇIN
500 gr Labne 200 gr Krema 1.5 su bardağı şeker 4 adet yumurta 1 yumurta sarısı 1 paket vanilya 4 yemek kaşığı un
NAR JÖLESI
5 adet taze sıkılmış nar suyu 3 yemek kaşığı nişasta 1 su bardağı şeker 1 paket vanilya
YAPILIŞI
Burçak bisküvileri ve bir su bardağı fındığı rondodan geçiyoruz. ½ çay bardağı süt ilave ediyoruz. 100 gr eritilmiş tereyağını ekleyerek karıştırıyoruz. Kalıp çemberini margarinle yağlıyoruz. Karışımımızı çemberin tabanına sıkıca bastırarak yerleştiriyoruz. Ayrı bir yerde labne peyniri ve kremayı çırpıyoruz. Daha sonra şekeri ilave ediyoruz. Dört adet yumurtayı tek tek ilave ederek çırpıyoruz. Ardından bir yumurta sarısı, bir paket vanilya ve unu da ilave ederek çırpıyoruz. Karışımı bisküvili tabanın üstüne düzgün bir şekilde yayıyoruz. 200 derecede önceden ısıttığımız fırında 50 dakika pişiriyoruz. 50 dakika sonunda fırını kapatarak kapağını açmadan 30 dakika daha o şekilde bekletiyoruz.
NARLI JÖLENIN YAPILIŞI
Beş adet narın suyunu bir tencereye alıyoruz. Üç yemek kaşığı nişasta ve şekeri ilave edip ocakta pişiriyoruz. Koyulaşmaya başlayınca ocağın altını kapatıyoruz ve vanilyasını ilave ediyoruz. Fırında pişen cheesecakeimizi alıp üzerine narlı jölemizi döküyoruz. NOT: Bir gün dolapta bekletip toparlandıktan sonra ertesi gün servis edebilirsiniz.
Fotoฤ raf: Serhat Saรงkesen
SERCAN ÇAM GASTRONOMI ÖĞRENCISI, FOOD STYLIST
ISPANAKLI KEK
Herkesin kış aylarında evinde denemesi gereken bir tarif. Püre haline gelen ıspanak keke tadını değil, yapraklarının yeşil renkte olmasından dolayı rengini veriyor. Bu sayede pastanız Antep fıstıklıymış gibi gözüküyor. MALZEMELER • 3 adet yumurta • 1/2 su bardağı sıvı yağ • 1 su bardağı toz şeker • 1 paket hamur kabartma tozu • 1 çorba kaşığı vanilya (1 paket şekerli vanilin) • 1 su bardağı haşlanmış ve rondoda püre haline gelmiş ıspanak • 2 su bardağı elenmiş un HAZIRLANIŞI • Yarım demet ıspanağı bol su ile yıkayın ve orta boy bir tencereye alarak üzerini geçecek kadar su ile haşlayın. Haşlanan ıspanakları iyice süzüp rondodan geçirin. Hatta süzme işlemi için evinizde kullanmadığınız bir tülbent işinize yarabilir. • Yumurta ve şekeri bembeyaz olana kadar çırpın. Sıvı yağ, un, kabartma tozu ve vanilini eleyerek ekleyin ve bir spatula yardımı ile köpükleri yok etmeyecek şekilde karıştırın. • En son ıspanak püresini ekleyip karıştırın. Margarin ile kek kalıbının tüm iç yüzeyini yağlayın, içine biraz un dökün ve kek kalıbını yavaşça elinizde sallayın. Daha sonra kalıbı ters çevirin ve yüzeyine hafifçe vurun ki fazla un dökülsün. Kek harcınızı dökün. • 170 derece önceden ısıtılmış fırında 25 dakika kadar pişirin (fırından almadan ortasını bir bıçak yardımı ile delerek kontrol edin eğer yumuşaksa 5-10 dk. daha pişirin.) • Fırından çıkardığınız keki, soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri eleyip servis edebilirsiniz. Afiyet olsun.
Fotoğraflar: Sercan Çam
ŞEF MURAT YILDIZ MÖVENPICK HOTEL İZMIR EXECUTICE CHEF
MURG TIKKA ANGAR (YOĞURT MARINELI TAVUK) MALZEMELER - Kemiksiz tavuk but, 200 gr - Taze zencefil, 15 gr - Sarımsak, 5 gr - Toz kişniş, 10 gr - Gram Masala, 5 gr - Yoğurt, 15 gr - Kırmızı toz biber, 5 gr - Tuz, 5 gr - Karabiber, 4 gr - Ayçiçek yağı, 9 gr YAPILIŞI Tavuk butlarını büyük küpler halinde doğrayın, zencefili rendeleyin, sarımsağı dövüp tavuklar ile karıştırın ve bir gece bekletin. Ertesi gün yoğurt ve diğer baharatlarla birlikte karıştırıp tepsiye dizin. 180 derece fırında 20 dk. pişirin. Fotoğrafta görüldüğü gibi yoğurtlu taze kişnişli sos, julyen doğranmış havuç ve salatalıkla servis edin. Dilerseniz bir dilim limonla da servis edebilirsiniz.
ALO CHANA CHAT (NOHUT SALATASI) MALZEMELER - Nohut, 40 gr - Patates, 50 gr - Kırmızı Soğan, 15 gr - Taze kişniş, bir tutam - Kırmızı toz biber, 2 gr - Tuz, 2 gr - Karabiber, 2 gr - Yoğurt, 10 gr - Domates, 15 gr - Chana chat, 2 gr YAPILIŞI Nohutları bir gece önceden ıslatıp haşlayalım. Patatesleri de kabukları ile birlikte haşlayalım ve nohut büyüklüğünde küpler halinde keselim. Kırmızı soğanı ve domatesleri (kabukları ile) ufak küp şeklinde doğrayalım daha sonra taze kişniş ve diğer baharatlar ile lezzetlendirip görseldeki gibi sunalım.
MURG TIKKA ANGAR
ALO CHANA CHAT
FOCA
(KUŞKONMAZA SARILMIŞ BACONLI (YA DA PANCETTA) FOCACCIA) ASPARAGUS WRAPPED IN BACON (OR PANCETTA) FOCACCIA YAZI: SELÇUK CEYLAN FOTOĞRAFLAR: AYTAÇ GÖLLER INSTAGRAM: hamurundavar
ACCIA
Lezzet
ok uzun yıllar öncesindeydi; Maeve Binchy kitabının içinde kaybolmuştum, bir erkek ve bir kadın balık pazarında aynı balığa yönelmiş, erkek kibarlık edip tek kalan balığı kadına bırakıvermişti. Daha sonra erkek kadını az ileride duran bir cafede kahve içmeye davet etmişti... Buraya kadar her şey sıradandı benim için. “Espressolarını yudumlarken yanında da fırından yeni çıkmış nefis kokulu İtalyan ekmeği olan focaccialarını yiyorlardı”, dedi, benim gözlerim döndü, kitabı bırakıp araştırıvermiştim; “Nasıl bir şeydi o focaccia?!” İyi bir tarifi İtalyanca’dan Türkçe’ye çevirip gecenin ikisinde hazırlayıvermiştim. Normal şartlarda belirttiğim ölçülerle yapılan (minik değişiklik/özel dokunuşlar) pizzayı üç kişi yiyebilirken focaccia sadece bir kişiye anca yetiyor. PEKI NEDIR BU FOCACCIA?
Focaccia ve Pizza arasındaki tek fark, focaccianın daha kalın hamurlu olmasıdır. Bazı focacciaları yapmak daha zahmetli olsa da, birçoğu; üzerine zeytinyağı, aromalı bitki ve deniz tuzu serpilmiş sade pideden başka bir şey değildir. Parmağınızla hamurun üzerine küçük çukurlar açarak mis gibi tüten yağ havuzcukları da yapabilirsiniz. Dilerseniz bu güzel İtalyan ekmeğinin malzemelerine ve hazırlanışına geçelim. MALZEMELER
• Un, 2 ¾ cup. • Su, 1 cup, ortalama 37 derece. • Maya, 5 gr yaş maya ya da aktif maya. • Zeytinyağı, 1/3 cup normal, 1 yemek kaşığı EVOO denilen ekstra sızma zeytinyağı. • Şeker, 1 yemek kaşığı. • Tuz, 1 yemek kaşığı ve iri taneli deniz tuzu. • Sarımsak, 3 diş, doğranmış. • Kuşkonmaz, 10-12 adet • Bacon, 5-6 adet, dikine ikiye bölünmüş. • Limon, kabuğu rendelenmiş. HAZIRLANIŞI
• Maya, ılık su ve iki kaşık unu bir kasede karıştın. Köpürene kadar sıcak bir yerde on dakika bekletin. • Un, tuz ve şekeri karıştırıp ortasına çukur açın. • Bir kaşık EVOO ve mayalı suyu karıştırıp, un karışımının ortasına dökün. • Yavaş yavaş merkezden çevreye doğru karıştırmaya başlayın. Elastik kıvama gelene kadar,
uzunca bir süre hamurunuza şiddet uygulayarak yoğurmaya devam edin. • Yoğurduktan sonra bir streç film yardımıyla kabınızı hava almayacak şekilde kapatın. Nemli bir bez koymak gibi bir hataya kapılmayın. Mayalanma, oksijensiz bir solunumdur. Oksijen olmayan ortamda karbonhidratların parçalanması olayıdır. Oksijen aldığı zaman mayalanma olmaz. Uygun sıcaklık yoksa (37-38 derece) enzim sistemlerinin kataliz etkisi yavaşlayacağı için mayalanma daha uzun sürecektir. Önemli nokta da şudur; suyun sıcaklığı 40 dereceyi aşarsa, biyokimyasal yapısı bozulacağı için mayalanma gerçekleşmeyecektir. Uygun koşullarda 45 dk. ön mayalanma yapıyoruz. Ardından pürüzsüz ve esnek bir hamur oluşana kadar yoğurup tekrar 30 dk. daha mayalandırıyoruz. • İkinci mayalanma sürecinde de diğer hazırlıkları gerçekleştirelim. Fırının ısısını 200 dereceye ayarlayalım, doğranmış sarımsak ve zeytinyağını karıştıralım. • Bacon ile kuşkonmazların baş kısmını kapatmayacak şekilde etrafında saralım. • Mayalanan hamuru hafifçe unlanmış tezgah üzerine alıp ellerinizle hamurun havasını alın. 1 cm kalınlığında yuvarlak veya dört köşe olacak şekilde açın. • Focacciayı zeytinyağı ile yağlanmış bir fırın tepsisine aktarın, üzerine bir bez örterek kabarması için 15 dk. dinlendirin. • Üzerine sarımsaklı zeytinyağını döküp ellerinizle her yere yayın. • Baconlı kuşkonmazları da düzgünce yerleştirin ve üzerine iri taneli deniz tuzu serpin. • İyice kızarıncaya kadar fırında 10-11 dakika pişirin. 5 dakika dinlendirin, üzerine limon kabuğu rendeleyin ve sıcak servis yapın. Alternatif farklı çeşitler: Pancetta ve adaçaylı, biberiye ve siyah zeytinli, kiraz domates ve kekikli, soğan ve biberiyeli, patlıcanlı, patlıcan ve karamelize soğanlı, kabaklı, balkabaklı Sizler de yapmış olduğunuz focaccianızı güzel bir filtre kahve ya da espresso ile servis edebilirsiniz. Afiyet olsun
Lezzet
KAHVE
KAHVEYE G
GiRiŞ -101 YAZI: EMEL & ERSİN ACAR OVERDOSE COFFEE ALSANCAK 3RD WAVE COFFEE AND ROASTERY INSTAGRAM: overdosecoffeetr
K A R A L O I R A L N U R O T İN T E L İL M İR B N A Y A Y A Y A Y N Ü D İ E Y V E H A K . KAHV Z U R O İY M R E V I M E N Ö İ L R E T E Y İ K IK Z A Y E N R, E A Y V E I G İL B KAHV K O Ç İR B N E İN İL B İK S K E A D A Y IŞ L N A Y A D N U S KONU A D IZ IM Y A S K A C O A IN D BU BİLGİLERİ TAZELEMEKHAVE KURSU VERMEYE KARAR VERDİK HIZLANDIRILMIŞ BİR KA
e ka hveden arasında ki deng ı sağlar. Açıklık koyuluk rimin alınmasın ve um li m nk si re ak ı m ız rm alınabilecek rüldüğ ünden ka hve ağacının kı ihtiyaç olarak gö • Kahve aslında so r. es di pr ri es le a ek ’d rd ya • İtal bi hükümet den çıkan çeki mekte olduğu gi ek n la de mey vesinin için e’ pı iy ya i rk et Tü ar fiyatlarını n sonra en çok tic • Kahve petrolde belirler. coffeol kusunu özü olan ko ve ikinci maddedir. da nı lın dı As ta . n ez ni m • Kahve Türkiye’de yetiş • Türk ka hvesi, amur’da ler. An a rd la 0’ 96 (1 (coffee oil) belir in etkisini e yetişmez i; es diğinizde kafein le hv Türkiye’de ka hv ek ka t rk sü Tü ze ni r.) tı ve • Kah lı olunamamış i yavaşlatır. denenmiş başarı lenme m de ve e m altır ve emilimin ül az üt öğ a, kesi Brezilya’dır. m ul vr ka hvenin ka ka hve k ka hve üreten ül z ço ni ği en di n te nı İs ya . ür ün •D bir bütünd % 40’ını yapar. şeklinden oluşan siniz. etiminin ya klaşık lir ür bi ya pa ün ya i D es hv ka en eski r antioksidandır. çekirdeğ i ile Türk ntemi dünyanın ahve çok güçlü bi yö K e • rm şi 11 arasında pi in in hızınızı %3 ile % a ile m • Türk ka hves i iz es ol lv ab te et in m en • Kahve idir, ay rıca ka hv yardımcı olur. pişirme yöntem e kilo vermenize ec yl bö r, rı tı ar r. ulmuş ka hve ntemdi ma 7-8 gram kavr iş la sunulduğ u tek yö ta ilm or ed a şf nd ke ca n) ta fin • Bir ’da (Habeşis et çekirdeğe denk • Kahve, Etiyopya sonra da lunur, bu da 70 ad , bu en i m eğ Ye rd ki an çe ol ı toprağ değerdir. oradan Osmanlı ka hve kirazına eş am gr 40 ve lir ge omasını ve ıştır. iki hafta sonra ar an dünyaya yayılm kt ik du op ul tr vr n le ka ni . • Kahve “Coffee belt” de sonra da 10 -12 dk • Kahve sadece . Öğütüldükten er ed yb ir. ka tiş ek rç nı ye dı ge de ta inizde t üzerin ı gerekir. Yani ev as ica ve kuşağı dolaşan ha lm ab nı Ar lla ri ku rle tü da m e vr ul uş arasın i yapılan ka hv tiyorsanız taze ka is ak m • En çok üretim şa ya i yf bir ka hve ke ek kullanın. kendiniz öğ üter Robustadır. ma %1.2 la de ta ev or ıp ı al an ek or rd in çeki -30 sn. eklerin kafe mlenme süresi 20 de n • Arabica çekird nu so es pr es • İy i bir dır. lmış (under ile %1.6 arasında lama %2.2 sürenin altına ka ta Bu or ı r. dı an or da ın in as fe ar sa hip olur. eklerin ka r ekşimsi bir tada la so • Robusta çekird es ha pr da es ri n) ile tio nmış bir ex trac busta ka hve bitk espressolar da ya n la ri le ka ek de civarındadır. Ro rd in ki er çe üz a abic Bu sürenin prof ili olarak Ar üretkendir. Tat tada sa hip olur. ısısı 90 ile 97 C si ite da ha iy idir. id as ve ideal demlenme ı n as ni om ve ar ah a K • nd ğu uldu ile demlerseniz ğunda ise • Kahve açık kavr venizi kaynar su du ah ul K vr r. ka dı da yu ın Ko . as ar düşük olur yüksek, gövdesi ecektir. i yüksek olur. es vd gö , aromasını kaybed ük üş d si ite id as ve ı aromas
22
JANUARY 2014 J
TOPGEAR.COM
KAHVE
Meet Shinichi Morohoshi, a man who likes dangerous people, bōsōzoku bike gangs, and lights up Tokyo’s dark heart with his neon-lit Diablo…
DÜN YA NIN ÖBÜR UCUNDA K İ
GURME BULUT ÇİFTÇİ
H
afif esintili, sağanak yağmurlu ılık bir Hawaii akşamı “Güzel bir et yemeği olsa keşke” diye düşünerek dolaba bir göz attım. Sonra aklıma gelen fikirle marketin yolunu tuttum. Kasap reyonunda Avustralya Wagyu etini görmemle birlikte karnımın gurultuları iyice şiddetlendi. Wagyu’yu bilenlerin şimdiden ağzının sulandığını, bilmeyenlerin de çoktan Google’a bakıp bilmişlik tasladığının farkındayım. Üşenip de internetten bakmayan arkadaşlar için kısaca anlatıp sonra etin pişme tarifine geçelim.
bulutcif tci@gmail.com
Wagyu bir sığır cinsi ve anavatanı Japonya. Wa: Japon, gyu: inek anlamında. İnekler bira ile beslenir, klasik müzik dinletilir ve masaj yapılır deseler de bunlara pek inanmayın. Çoğu pazarlama taktiği... Kobe etinin Wagyu’dan farkı ise şöyle: Kobe, ineklerin yetiştirildiği çevre. İkisi arasındaki fark, tamamen kafa karışıklığı yaratıyor. Kobe de bir Wagyu eti. Bu etlerde yağ tabakası, diğer ineklerde olduğu gibi kasların çevresini sarmıyor ve etin ortasında ince yağ damarları şeklinde. Mermerimsi bir dokusu var. Günümüzde Japonya’dan sonra Wagyu sığırının en büyük nufusuna 100 bin adetle Avustralya sahip. Peki, İstanbul’da Wagyu eti yeme ihtimalimiz var mı? Wagyu eti çok nadir olarak Japonya’dan ihraç edilmekte. İstanbul’da Wagyu olarak satılan et, melez Wagyu’ların Almanya ve Fransa’da yetiştirilenlerinden ithal edilen lokal bir et ve Japonya’da yetişen gerçek Wagyu etiyle görüntü dışında pek bir benzerlik taşımıyor. “Haydi yeter, biz bir şekilde eti bulduk, sen bize tarifi ver” diyorsanız buyrun;
“ WAG Y U B İ R SI Ğ I R Cİ N Sİ V E A N AVATA N I JA P O N YA . WA : JAPON, GYU: İNEK ANLAMINDA. İNEKLER BİRA İLE BESLENİR, KLASİK MÜZİK DİNLETİLİR VE M A S A J YA P I L I R D E S EL ER D E BU N L A R A PEK İ N A N M AY IN . ÇO Ğ U PA Z A R L A M A TA K T İ Ğ İ . . .”
ETİ SOĞUK PİŞİRMEYİN Dolaptan çıkardıktan sonra 1 saat kadar dışarıda kalsın mutlaka oda sıcaklığına inmesini bekleyin. Bu sayede etiniz hem daha hızlı pişer hem de her tarafının eşit pişmesi kolaylaşır. ELİNİZİ KORKAK ALIŞTIRMAYIN Tuzdan bahsediyorum. Oda sıcaklığına indikten sonra etin her iki yüzeyine de bol tuz ve karabiber serpin. YAĞ, TADI DEĞİŞTİREBİLİR Wagyu zaten yağlı bir et olduğundan tavanıza yağ eklemeniz gerekmez. Şayet yağı fazla eklerseniz etin tadını değiştirirsiniz. Bu nedenle yağsız veya çok az yağ ile pişirin. TUZ + SICAKLIK + ETİN YAĞI= LEZZET Önceden ısıttığınız tavanın içinde etin iki tarafını ikişer dakikalık hızlı yüksek ateşte kızdırdıktan sonra, ısıyı düşürüp eti pişirmeye devam edin. ORTA PİŞMİŞ TERCİH EDİN Ülkemizde genellikle çok pişmiş et tercih ediliyor ancak Wagyu’yu orta (medium) pişmiş yemenizi tavsiye ediyorum. Herkesin yeni yılını kutlarım. Hawaii’den selamlar...
KORCAN KARAR
DiNGiNLiĞiMi ALAÇA
ATI’DA YAŞIYORUM ÇATI’DA TRAVEL AND GOURMETS DERGİSİ olarak Türkiye’nin en ünlü gazeteci ve anchormanlerinden biri olan KORCAN KARAR ile müdavimi olduğu ALAÇATI KÖŞE KAHVE’DE buluştuk. Dergimiz adına gerçekleştirdiğim bu keyifli ve samimi sohbette; televizyondan gazeteciliğe, İSTANBUL’DAN ALAÇATI’YA, yemekten gezmeye birçok konuyu konuştuk. İstanbul’un hızlı hayatından sıyrılıp Alaçatı’ya yerleştiğinden beri ona her an Alaçatı sokaklarında rastlamanız mümkün
RÖPORTAJ: KUTLU ÖZEMRAK
KORCAN KARAR
izim de içinde bulunduğumuz “dijital yayıncılık” hakkında neler düşünüyorsunuz? Benim alışkın olmadığım bir tarz ama artık günümüz koşulları ve teknolojik ilerlemelerden dolayı her şeye alışır olduk. Dünya farklı bir yöne doğru gidiyor, mutlaka buna uyum sağlamak durumundayız. Travel and Gourmets Dergisi olarak sizler de bu teknolojik ilerlemenin bir parçasısınız, yayınladığınız fotoğraf ya da yazılarla on binlerce kişiye ulaşıyorsunuz. Tüm bunların faturasını da beğeniler ve paylaşımlarla alıyorsunuz. Etkiye anında tepki alabiliyorsunuz ve bunlar çok önemli veriler. Dergiyi ciddi anlamda takip ediyorum, böylesi önemli bir derginin de işinin ehli jüriler tarafından ilk 10’a sokulmuş olması büyük bir başarı.
Sizin döneminizle şimdiki dönemi karşılaştıracak olursanız? Ben de dergicilik yaptım, konuya bizim zamanımızdaki gibi bakacak olursam; dergi ve gazete elle tutulan, sıcak ve kendine has kokusu olan, ekmek gibi bir şeydi. Bunları yaşamış insanlar olarak şu anda medyanın sanal ortama adapte edilmesiyle hem zaman kazanıyorsunuz hem haberi daha hızlı ulaştırabiliyorsunuz. Eski ve yeniyi karşılaştıracak küçük bir örnek vermek istiyorum; Berlin Duvarı’nın yıkıldığı gün bir kare siyah beyaz fotoğrafı gazeteye yollamak için otele gelirdim, filmi yıkardım, telefonla bağlanıp o bir kare fotoğrafı geçerdim, bu işlem yarım saat sürerdi. Tek bir kareden bahsediyorum, düşünün ki bunun onlarcası var. Sosyal medyadaki haber alışverişiyle ilgili neler düşünüyorsunuz?
Mutlaka ve mutlaka sosyal medyadan gelen habere ve kaynağa çok dikkat etmek gerekiyor. Tamamı manipüle edilebilir veya asparagas bir haber rahatlıkla yayılabilir. Bu yüzden üç dört güvenilir kaynaktan teyit etmedikten sonra haberlere itimat edilmemesi gerekiyor. Şu an televizyondan uzaktasınız, yeni projeler var mı bundan sonrası için? Otuz beş sene bu işi yaptım ve şimdilerde dinginlik dönemimi yaşıyorum. Kendime ve yaptığım işe biraz yukarıdan bakıp göremediklerimi görmek, kendimi geliştirmek, yeni projeler için beynimi ve ruhumu hazırlamak istiyorum. Bu bir eğitim dönemi gibi açıkçası. Şok programı bir döneme damgasını vurmuştu, yine böyle benzer bir projeyle geri döner misiniz?
KORCAN KARAR
Şok programı bugünkü Türkiye’nin gerçek halini yansıtıyor. Biz geçmişte geleceği görüp hafızalardan silinmeyen bir realiteye imza atmıştık. Eğer yerinde ve zamanında bırakırsan efsane olursun, o yüzden efsane olarak kalmaya devam edeceğiz. İşinizi özlüyor musunuz? Anlatacağım şeyden sonra bana “delirdiniz mi?” diyeceksiniz ama delirmedim. Aslına bakarsanız gazetecinin delisi makbuldür. Gazetecilik hayatımda dünya üzerinde olan bütün olaylarda bulundum, haber neredeyse ben de oradaydım. Charlie Hebdo’nun yaşandığı günlerde Paris’te değildim, evde üç farklı monitörden bütün detayları takip ediyordum ve orada olamadığım için içim içimi yiyordu. Altı saat seyrettikten sonra aynanın karşısına geçtim ve ben Paris’te olsam neler anlatırdım diye kendi kendime yayın yapmaya başladım. Gazetecilik bir aşktır ve bu aşkla zapt edilmiş hücrelerimin ne kadar canlı olduğunu yaşıyor ve görüyorum. Sizin projeleriniz ya da dışarıdan gelen teklifler var mı? Tabii ki de ama dediğim gibi bu dinginlik ve eğitim dönemini geçirmeliyim. Bizim işimizde öğrenmenin sonu yok, çok güzel projelerle önümüzdeki yıllarda ekranları, haberi ve hayatı paylaşacağız. Yaz kış burada yaşıyorsunuz. Neden Alaçatı peki? Ben aslen İzmirliyim, Göztepe’de doğup Çeşme’de büyüdüm. Yani buralara yabancı değilim. Alaçatı’ya elli sene önce geldim, buranın hala hayatta olan ve en eski kasabından Bekir dededen annem kıyma aldı. Bu unutulur mu? Burası benim anılarım, çocukluğum, tarihim. İnsan dönüp dolaşıp memleketine, dostlarıyla, arkadaşlarıyla var olduğu topraklara döner. Benim gidecek başka bir yerim yok, ben gavur İzmirliyim, İzmir’in gavuruyum. Burası çok değerli bir topraktır. Buradan medeniyet, zeytinyağı, şarap çıkmıştır. Atatürk İzmir’e gelmiştir, reformlar İzmir’de yapılmıştır. Zübeyde anamız İzmir’in bağrında yatar ve bize emanettir. İzmir’den bir sürü önemli sanatçı, gazeteci ve iş adamı çıkmıştır. Bu toprağın mutfağı, geleneği, kültürü, ekmeği suyu, meyvesi sebzesi, balığı her şeyi özel bir nimettir. Sizce Alaçatı hak ettiği yerde mi? Alaçatı son zamanlarda çok moda oldu fakat burada yaşayanların ve ticaret yapanların bilinçli olması lazım. Yemeğin kalitesi, tarihi mirasının, taşının, yolunun ve yerli insanının korunması gerekiyor. Gerçek köylülere destek olup dokusunun korunması hepimizin görevi. Burada yaşayan, yerli veya turist fark etmez, bir şeyi bitirmek bozmak çok kolay ama bir şeyi kalıcı kılmak, ileriye taşımak zor. Alaçatı’da fiyatlar nasıl peki? Açıkçası biraz pahalı buluyorum ama üç aylık bir sezonu olduğu ve kiraların çok yüksek olmasını da dikkate almalıyız. Her zaman ortalama fiyatlarla yiyip içtiğiniz şeyler bazı mekanlarda iki katı fiyatına. Mesela İstanbul’da boğaza nazır bir yerde içtiğiniz içecek 14 TL iken burada 27 TL olabiliyor. Başıma geldiği için söylüyorum, böyle yaptığımız müddetçe kaybeden Alaçatı olur. Sizce Alaçatı sezonu uzar mı? Burayı ısıtırsan, ilerideki sıcak suyu Alaçatı’ya getirirsen, kışın herkes ısınırsa, evler havuzlar sıcak suyla dolarsa, termal opsiyon sağlarsan elbette uzar. Otuz sekiz derece su çıkıyor burada. Sağlık hizmeti, okul, iyi bir kolej ve iyi bir
üniversite sezonu uzattığı gibi yaşam kalitesini de yükseltir. Alaçatı’da iyi lezzetlerle karşılaşıyor musunuz? Alaçatı’da gerçekten çok iyi lezzetler var, öyle lüks de değil ama bilmek lazım. Çok iyi balık meze restoranları var, kumrusu var. Hatta kumru’nun da bir hikayesi var. Kumru ekmekleri bayatladığında suya koyup tuz atarlar, eşeklere atlara yem yaparlardı. Yine bir gece kalmış ekmeği közün üzerine koyup içine de peyniri, sucuğu, domatesi koyup yemişler. Ertesi gün Levanten ve ileri gelenler tekrar gelip aynısından istiyor ve kumru’nun ünü alıp başını gidiyor. Artık kumru’nun da kalitesi düştü, malzemeden çalıp kalitesiz ürünleri kullanıyorlar. Madem kumru bizim onurumuz, o zaman bu işi düzgün yap ve hak ettiğini kazan. Gurmelik sizce nedir? Bakın size hemen bir örnek vereyim; Köşe Kahve’den yirmi metre aşağıya inin, bir tane sokak köftecisi var ciğer de yapıyor, vaktiniz olduğunda gidin yiyin. O da gurme bir lezzet. Gurmelik ciddiyettir, gurmelik sadece lüks yerlerde yemek yemek değildir. Sokak gurmeliği, orta hal gurmeliği, yüksek gurmelik vardır ama hepsi gurmeliktir. Sen gurmeysen sokak ciğercisini de bileceksin, Paris’teki restoranı da. Şehir dışından misafiriniz geldiğinde ilk nereye götürüyorsunuz? Buraya gelen tüm misafirlerim ilk önce balık diye tutturuyorlar. Ben de buranın klasikleşen mekanı “Ferdi Baba”ya götürüyorum, hem güzel ağırlanıyorum, hem iyi servis alıyorum hem balığımı yiyorum. İlerleyen saatlerde sabaha karşı kumrusu yiyoruz, birçok plaj var dışarıdan gelenler buraları görmek istiyor. Burada çok hatırı sayılır gurme mekanlar var, kafelerimiz de gayet şık; elimden geldiğince güzel ağırlamaya çalışıyorum. Ot festivalini nasıl değerlendiriyorsunuz?
KORCAN KARAR
İlk defa geçen yıl katıldım ve çok keyif aldım. Ot bu topraklarda yaşayanlar için çok değerli bir unsur. İyi güzel ama bu festivaller tanıtım açısından yetersiz kalıyor. Mesela Ildır enginar yatağıdır, orada da enginar festivali yapılabilir. Erythrai yani Ildır kahin kadınlarıyla meşhurdur. Koy oraya bir astrolog tarihimize sahip çıkıyoruz diye festival yap. Dalyan’da çipura festivali yap, aşk festivali yap... Eskiden Çeşme’deki festivalleri hatırlayın; Enrique Iglesias gelirdi, dünyaca ünlü sanatçılar gelirdi, ücretsiz konserler olurdu. Türkiye genelinde olduğu gibi Alaçatı’da da çoğu değer yok olmak üzere... Çok doğru; burada Alaçatı içinde gerçek köy kahveleri vardı üçü de gitti, köyün kahvesi köyün geleceğidir, haber merkezidir, her şey oradan dağılır. Sen köyün kahvesinin içine restoran açarsan ben de oraya gitmem. Terziyi, kasabı, kahveyi, yemeni satan teyzeyi koruyacaksın. Marangozhane vardı o da yok edildi ama restoranın yanındaki marangozhane ona değer katar. Buranın özelliği taş olması, beyaz olması; onu koru, doğayı koru, korumazsan sen de yok oluyorsun. Alaçatı’nın renkleri pasteldir, buranın göbeğine neon tabelalar koyma, buranın dokusunu bozma. Turist geldiği zaman iyi davran, ahlaklı davran; o Alaçatı’yı senden daha iyi araştırmış, senin tarihini senden daha iyi biliyor. Alaçatı’da sürekli gittiğiniz özel bir yer var mı? Ben her sabah alışveriş yapmasam da mutlaka mezata uğrarım, biz ona Alaçatı’da “Taş” deriz, bütün balıklar onun üzerine serilir. Mutfağa giriyor musunuz? Tabii ki de profesyonel olarak mutfağa girerim hatta geçen gün güzel bir İtalyan menüsü yaptım; kalabalık bir grupla yedik, içtik, eğlendik. Neler yaptınız peki? Kışlık Bruschetta yaptım. Önce tam tahıllı siyah bagetler yaptırdım, onları aynı kalınlıkta kestirip fırına verdim. Ovacık domatesinden kaparili sos yaptım, üzerine tulum kırığı, karabiber... İkinci tabak; Prosciutto Melon. İki dilim Ovacık kavunu üzerine Prosciutto’ları koydum, ferahlatan bir tabak oldu. Dörtgen pizza yaptım. Narçello hazırladım; gerçek nar suyundan. Tiramisu, Esspresso kahve... Her şey harikaydı. Tarz olarak hangi mutfaklara yakınsınız? Ben İtalya’da on iki sene kaldım. Orada okudum, viyolonsel eğitimi aldım. İtalyan mutfağı Türk mutfağından sonra en sevdiğim mutfak hatta benim mutfağım diyebilirim. Onlardan sonra gelen Çin mutfağıdır. Japon, Afrika, Kafkas tarafı; Azerbaycan, eski Rusya, Ukrayna, Romanya bu ülkeler değerli mutfaklara sahiptir. Hiç aç kaldığınız bir ülke oldu mu? Somali’de aç kaldım. Türk birliği sağ olsun, ekmekle çorba getirdi de doyduk. Seyahatle aranız iyi midir? Gezmeyi, özellikle de motorumla gezmeyi çok severim. Habercilik yıllarımdan kalan vakitte
RÖPORTAJI GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ KÖŞE KAHVE’YE TEŞEKKÜR EDERİZ
İtalya, Alpler, Kapadokya, Güney Fransa, Yunan adaları turları yaptım. Şimdilerde yeni bir tura daha çıkacağım. Turlarla çıkılan ve organize olunan gezileri sevmem. Genellikle tek başıma yaptığım gezileri severim; gezmek bireyseldir, vakit senindir. Topluca yapılınca saate, güzergaha, insana bağımlı olursun. Mesela motorla çıkıyorum Sakız’a gidiyorum, Sakız’dan Atina’ya, Güney İtalya’dan Roma’ya Venedik’e... Bütün bunları tek başına yaptığında ayrı bir keyif alıyorsun. Ben başına buyruk ve motorla gezmeyi seviyorum, otel rezervasyonu yapmadan kafama yatan her yerde konaklarım. Sizin için çok önemli bir şehir? Roma, Roma, Roma! Neron’dan bu yana Roma! Son olarak neler söylemek istersiniz? Travel and Gourmets Dergisi ekibi olarak ürettiğiniz içerikleri çok beğeniyorum, güzel lezzetleri ve keyifli rotaları işliyorsunuz, okumaktan büyük bir keyif alıyorum. Tecrübeli bir gazeteci olarak şunları söyleyebilirim; hiçbir zaman yılmayın, küsmeyin, hiçbir zaman
modunuzu düşürmeyin, her zaman ileriye bakın ve en iyisini yapmak için emek sarf edin. Bu ülke bizim, burada en iyileri yapmak zorundayız. Herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yaptığında her şey mükemmel olacak. Herkes yapabildiği en iyi işi yapsın, birbirini sevsin ve tahammül etsin. Fikir olarak bölündük ama kalplerimiz bir. Millet olalım, sürü olmayalım. Hoşça kalın, Atatürk’le kalın.
Meet Shinichi Morohoshi, a man who likes dangerous people, bōsōzoku bike gangs, and lights up Tokyo’s dark heart with his neon-lit Diablo…
FOTOĞRAFLAR: SAYGIN AKINCI www.saygınakinci.com AYTAÇ GÖLLER www.aytacgoller.com
ŞEFLERLE GURME GECELER
ŞEFLERLE GURME GECELER
FAS USULÜ KÖFTE
BEEF WELLINGTON CAFE DE PARIS SOSLU
ENGİNAR KALPLİ CHEDDAR PEYNİRLİ ŞIŞ
HELLİM PEYNİRLİ ÇITIRLAR
ELMALI TARÇINLI PANNA COTTA
FAS USULÜ KÖFTE
FÜME ETLİ GRİSSİNİ
24 Aralık tarihinde Travel and Gourmets Dergisi olarak İMSE’de düzenlediğimiz “Şeflerle Gurme Geceler” organizasyonunda dergimizin yazarı Engin şef ve İMSE’nin kurucu şefi Özger Tanık’ın zengin menüsündeki dokuz farklı lezzet davetlilerin beğenisine sunuldu. Gecenin tedarikçi sponsoru Remka Çiftliği ve Marketi ürünleriyle oluşturulan lezzetlerle içecek eşleştirmeleri yapıldı. Geceye dergimizin yazarlarının yanı sıra gezi ve yemek bloggerları da davet edildi. Kanal 35 gece boyunca röportajlar yaptı. Remka’nın kendi çiftliğinde yetiştirdiği hayvanların etleriyle yapılan yemektler cok lezzetliydi. Derginin mutfak çekimlerini Saygın Akıncı ve Aytaç Göller üstlendi. İmtiyaz sahibi Kutlu Özemrak yaptığı konuşmada, derginin 2016 yılında sürpriz organizasyonlara imza atacağını ve bu organizasyonların yemeiçme camiasında farkındalığı arttırıp büyük ses getireceğine dikkat çekti. İNCİRLI BİFTEKLİ BRUSCHETTA
ŞEFLERLE GURME GECELER
Menü içeriği ise şöyleydi: BAŞLANGIÇLAR Kars Kaşarı ve Kasap Sucuklu Mantar Dolmaları Elma Dilim Baharatlı Patates Enginar Kalpli Cheddar Peynirli Şiş Füme Etli Grissini Hellim Peynirli Çıtırlar ARA SICAK Fas Usulü Köfte ANA YEMEK Beef Wellington - Cafe de Paris Soslu TATLI Elmalı Tarçınlı Panna Cotta
ŞEFLERLE GURME GECELER
PORTAKALLI BRO (ISLAK) KURABİYE
OWNI
LEZZETLİ TARİFLER
LEZZETLİ TARİFLER Fatma Damyan’a ait bu kurabiye tarifi; Alaçatı Yeni Yıl Kurabiye Yarışmasında “En Lezzetli Kurabiye” seçildi ve “Jüri Özel Ödülü” aldı. PORTAKALLI BROWNI (ISLAK) KURABİYE MALZEMELER: 250 gr. margarin (oda sıcaklığında) 2 adet yumurta 1 çay bardağı ayçiçek yağı 2 kahve fincanı toz şeker 1 paket kakao (8-9 çorba kaşığı) 1 paket vanilya 1 paket kabartma tozu 1 portakal kabuğu rendesi Aldığı kadar un (elenmiş) (Yaklaşık un ölçüsü 3 bardağı kadar) Mantolamak için; Mavi haşhaş Şerbeti için; 1 su bardağı süt 1 su bardağı toz şeker Üzeri için: Hindistan cevizi YAPILIŞI: Genişçe bir kabın içine tüm malzemeyi alıp güzelce yoğuralım. Ele yapışmayan kulak memesi kıvamında bir hamur elde edelim. Elimizde parçalar alıp yuvarlayalım. Haşhaşa bulayıp yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye aralıklı olarak dizelim. Önceden 180’C ye ayarladığımız fırında 15 dk. kurabiyeler çatlayana kadar pişirelim. Kurabiyeler pişerken biz şerbetini hazırlayalım. Bir kabın içinde süt ve şekeri alıp şeker eriyene kadar karıştıralım. * Fırından çıkan sıcak kurabiyelerimizi hiç vakit kaybetmeden soğuk şerbete batırıp çıkartalım ve başka bir tepsiye dizelim. Kalan şerbeti de kurabiyelerin üzerine gezdirelim, bir tepsiyle kapatıp tüm şerbeti çekmesi için bekleyelim. Daha sonra Hindistan cevizi ile süsleyerek servis yapalım. Püf noktası, * Şerbeti kaynatmıyoruz ve sıcak kurabiyeleri şerbete batırıyoruz. * Kurabiyeleri şerbette 1-2 sn bekletip tepsiye diziyoruz. Afiyet Olsun Fatma Damyan Instagram: fatma_damyan fatoscatadlar.blogspot.com.tr
Eg
ge’nin Altın Sarısı
Taşların dokularından, zarif kızların ayaklarından, mengenedeki torbadan akan altın renkli sıvı Zeytinyağı… Birçok masala konu oldu kendisi; kimi zaman Adem’in ölümüyle ilişkilendirildi, kimi zaman ise bilgelik tanrıçası Athena’ya atfedildi, gölgesinde doğmanın tanrısallığa özgü olduğu dilden dile dolaştı ve kutsal kitaplara konu oldu. Batıda İberya yarımadasından doğuda “Bereketli Hilal” olarak adlandırılan Orta Doğu’ya kadar uzanan Akdeniz havzası mucizevi sıvı zeytinyağının ilk evidir. YA ZI: CEN K U YSA L
ok yakın bir zamanda keyifli bir tur esnasında Çanakkale’den Aydın’a kadar gerçekleşen zeytin yolculuğunda karşılaştığım eski ve yeni metotları sizlerle paylaşmaya çalışacağım. İlk durağımız Çanakkale’ye bağlı Erenköy’de bulunan Orfion kontinü zeytinyağı fabrikası oldu. Çiftçilerin toplayıp getirdikleri zeytinleri işleyen ve kendi zeytinlerinden ödüllü zeytinyağı üreten babadan oğula geçen bir tasirhane*. “Kontinü sistem”, süreklilik arz eden bir sistemdir. Diğer bir deyişle zeytinin fabrikaya gelişinden zeytinyağı olana kadar sistemin hiç durmamasıdır. Daha önce bilinen metotlara göre daha modern işleme yoludur. Tur esnasında özellikle ilgimizi çeken Ezine ilçesinin Kemallı köyünde bulunan Zeytinyağı fabrikası oldu. Yolu azıcık karışık olsa da yönlendirme tabelaları ve gps sayesinde ulaşım oldukça kolay. Zeytinin ve zeytinyağının önemli bir geçim kaynağı olduğu Kemallı küçücük bir köy, hemen girişte sağda eski bir yapının önünde bulunan devasa kırma taşları aslında size adresi tarif ediyor. Bu köyde zeytinyağı üretiminde eski metot olarak adlandırılan “kesikli sistem” kullanılıyor. Fabrikada yaklaşık on kişilik bir ekip iki vardiya olarak çalışıyor. Öncelikle kantarın üzerinde kimin temin ettiği not alınan zeytin tartılıyor daha sonra ayıklama-yıkama evresine geçiliyor. Yıkanan zeytin iki büyük silindir taş değirmen tarafından hamur haline getiriliyor ve buradan bir havuza gönderiliyor. Torbacının (hamuru torbaların içerisine dolduran ve yayan kişiye verilen ad) yerini bir tane makine almış fakat hala daha iki kişiye ihtiyaç duyuluyor. Bir kişi torbayı makinenin ağzına doğru tutarken diğeri de dolu olanı alıp mengeneye istifliyor. Bir saat kadar mengenede bekleyen yüz tane torba bir tonluk basınç altında ilk altın sarısı rengini vermeye başlıyor. Daha sonra ilk altın sarısı renginde zeytinyağını veren bu yüz torba sıcak su duşundan geçiriliyor ve ikinci kere prese alınıyor. İkinci presin sonunda prina artık olarak çıkıyor. Bir başka odanın içerisinde istiflenen prina kurutulup yakacak olarak kullanıyor ve bu kalori katkısı değirmen taşlarını döndüren sisteme artı sağlıyor. En önemli kısım “zeytinyağı gibi üste çıkmak” deyiminin aslında nereden geldiğini gösteriyor. Havuzlara alınan zeytinyağı ve karasu karışımı dinlendiriliyor, bu dinlendirme işlemi sırasında karasu dibe çökerken zeytinyağı yukarıya çıkıyor. Burada elbette sıvıların özgül ağırlıkları devreye giriyor. Eskiden yüzeyde biriken yağı almak için ustalar tarafından özel bir alet kullanılırmış. Kemallı köyünde 1950’lerden bu yana hala kullanılan bu sistemin geçmişi aslında oldukça uzak bir döneme dayanıyor. İzmir’in Urla ilçesinde bulunan Klazomenai antik kentinde gün ışığına çıkarılan M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen eski yağhanede de aynı düzen bulunmuştur. Yöntemi basit bileşik kaplar kanunu olarak özetlemek mümkün. Ortada bulunan sulu havuza yağ gelir. Su aşağıdan yağ da üstten yandaki kaplara aktarılır ve tamamıyla zeytinyağı alınana kadar aynı işlem tekrarlanır. Beklenen baskı süresi, hamurun torbalara doldurulması gibi kesilen kontinü sistemden farklı bu yönteme kesikli sistem adı veriliyor. Yolumuza çeşitli antik kentleri gezerek devam ediyoruz, yolumuzun üzerinde Ayvacık ilçesinde bulunan Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne uğruyoruz. Bu müze zeytin ve zeytinyağını antik dönemden günümüze kadar ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Müzenin kurucusu Mahmut Boynudelik’in hoş sohbeti ve akıcı anlatımı kendisinin yeni açtığı kontinü sistem zeytinyağı fabrikasında zeytinyağı tadımı ile sona eriyor. Gezimiz bize zeytinin dört farklı halini anlatıyor. Birincisi sofralık zeytin olarak adlandırılan yemek için toplanan zeytin, ikincisi zeytinden elde edilen mucizevi sıvı zeytinyağı, üçüncüsü kandillerde kullanılan zeytinyağı ve dördüncüsü de prinadan elde edilen sabun. Sabun yapımında kalıpların kesilmesi için yapılan alanlarda zeminde kullanılan ahşap parkelerin yere çapraz olarak yerleştirilmesi bıçakların
zemine takılmadan düzgün kesime olanak sağlaması için küçük ama pratik bir detay. Uçsuz bucaksız zeytin ağaçları arasından, hasat sonrası toprağın üzerinde kalan zeytinler eşliğinde yolculuğumuza güneye doğru inerek devam ediyoruz. Daha önce de sözünü ettiğimiz antik kent Klazomenai’de ziyaret ettiğimiz M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen yağhane bizleri eski dönemde inşa edilip kullanılan kaldıraç sisteminin rekonstrüksiyonuna götürüyor. Zeytinin izinde sürdürdüğümüz maceramızı büyüleyici bir müze olan Oleatrium ile sonlandırıyoruz. Aydın’ın Kuşadası ilçesinin Davutlar Mahallesinde konumlanan bu müze aslında zeytin merakının harika kişisel bir koleksiyonla birleşmesi ve aynı zamanda antik dönemden günümüze zeytinin serüvenini malzeme ve metot olarak kronolojik şekilde anlatan muazzam bir görsel şölen. Kündekari tekniği ile işlenen kapıdan başlayan bu serüvende ilk olarak insan gücüyle elde edilen zeytinyağı bir adım sonra hayvanlar aracılığıyla elde edilmeye başlanmış. Arşimed’in keşfettiği sonsuz vida tekniği ile üretimde basit makinelere geçilen dönemin ardından kompleks buharlı makinenin kullanımı görülmüştür. Zeytinyağı antik dönemden günümüze insanoğlunun hayatındaki önemli yerini hiç kaybetmemiştir. Roma döneminde güzellik için deriye sürülen zeytinyağı, sofraları lezzetlendirirken aynı zamanda ilaç ve yakıt olarak da kullanılmıştır. Bugün ise tıpkı antik dönemde olduğu gibi sofralarda bereket ve ağızda hoş bir tat olarak yaşamımızdaki yerini korumaktadır. Tıpkı tarihte dedikleri gibi “Olea prima omnium arborum est.” belki de gerçekten tarihteki ilk ağaçtır. Manisa’nın Soma ilçesinde 1600 yıllık zeytin ağaçları bu savı adeta doğrular niteliktedir. Kutsallığın simgelerinden, zenginliğin göstergelerinden olan zeytin umarım dalının simgelediği gibi barış getirir insanlığa. • Günümüzden yaklaşık altı bin yıl önce Girit adasında var olduğu düşünülen Minos medeniyetinde efsanevi tanrı Apollon’un oğlu Aristaeus tarafından insanoğluna öğretildiği düşünülmektedir. • Antik dönemden günümüze insanoğlu çeşitli yöntemler kullanarak zeytini işlemiş ve daha çok verim almaya odaklanmıştır. Basit bir anlatım diliyle zeytin toplanır, kırılır, ezilir, sıkılır ve prinası atılır. Kullanılan metot her ne olursa olsun söz konusu sıralama aslında hiç değişmemiştir, sadece zaman ilerledikçe yeni teknolojiler bu sıralamaya dahil edilmiştir. • 21. yüzyılda İspanya dünyanın %33’lük zeytinyağı üretiminde başı çeken ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemiz dünya sıralamasında dördüncü sırada olup dünya üretimine %9’luk bir katkı sağlamaktadır. Türkiye’nin daha çok Kuzey-Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde yapılan zeytin ve zeytinyağcılık hem kaliteli beslenme hem de ihracat kalemi olarak önemli bir noktadır. *Eskiden yağ çıkarma işine tasiriye ve bunları yapan yerlere de tasirhane denirmiş.
Antep mutfağının temsilci
DEVELi
TADIYORUM
ilerinden biri
KEBAP
YAZI BÜŞRA KAHVECİ INSTAGRAM istanbulkazanbenkepce
TADIYORUM
D
eveli Kebap Antep mutfağının en iyi temsilcilerinden biri... Gelelim kuşaktan kuşağa aktarılan Develi’nin hikayesine; Arif Develi’nin dedesi, 1912 yılında Antep’te kebapçılık mesleğine başlamış. Torunu Arif Develi ise, 1966 yılında Develi geleneğini İstanbul’da Samatya’ya taşımış. Şu anda ise Arif Bey’in oğulları Ali ve Nuri Develi tarafından Develi geleneği sürdürülüyor. Samatya dışında; Kalamış, Etiler, Ataşehir, Florya, Eminönü, Tuzla ve Nişantaşı’nda da özgün lezzetlerle hizmet veriyorlar. 2002 yılında Zagat Survey tarafından “İstanbul’un en iyi 5. Restoranı”, 2006 yılında İngiliz “The Observer” gazetesi tarafından “Dünyadaki en iyi 100 lokanta” listesine girmiş. Antep yuvalama çorbası, bol antep fıstıklı içli köfte, çiğ köfte yanı sıra Arif Bey’in kendi buluşu olan fıstıklı kebap, tatlılardan ise katmer mutlaka denenmesi gereken yöresel tatlardan.
TA R İ H K O K A N Ş E H İ R
USKUP
Meet Shinichi Morohoshi, a man who likes dangerous people, bōsōzoku bike gangs, and lights up Tokyo’s dark heart with his neon-lit Diablo…
MÜBERRA BAĞCI www.egedentarifler.com Instagram: egedentarifler
ÜSKÜP
MÂBER TEKİNEL ANISINA
M
akedonya, vizesiz gidilebilmesi dolayısıyla tatil için tercih edilebilecek son derece ilgi çekici bir ülke. Üsküp, Kalkandelen, Manastır, Ohrid gibi şehirleri ile hem tarih hem doğa meraklılarına hitap ediyor. Bu yazımda sizlere Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün tarihi yerlerini ve güzel lezzetlerini tanıtmaya çalışacağım.
ÜSKÜP
NEREYE GİDİLİR? Üsküp, önce Skupi adıyla kurulmuş. Osmanlı tarafından fethedildikten sonra şehre çok sayıda cami, han, hamam, çarşı yapılmış. Şehrin bir kısmında eski yapılar var, bir kısmı ise 1963’teki büyük depremden sonra yenilenmiş. Üsküp’ün ortasından geçen Vardar nehri şehri ikiye ayırıyor. Davut Paşa Hamamı, Aslanlı Köprü, eski tiyatro binası, kale yeni Makedonya içerisinde. Kurşunlu Han, Saat Kulesi, İsa Bey Camii ise eski yerleşim bölgesinde kalıyor. TAŞ KÖPRÜ Şehrin sembolü olan Taş Köprü 15. yy.dan kalma bir yapı. Sol ve sağ yanında çok güzel binalar var. Bu binalar Arkeoloji Müzesi, dış işleri bakanlığı binası, tiyatro ve askeri müzeymiş. Bu köprünün altında bir de gemi şeklinde ilgi çekici görünümde bir restoran var. Köprünün bitiminde karşınıza Kril ve Metodi heykelleri ile İskender ve annesini temsil eden heykeller çıkıyor. Sol tarafta saat kulesi şeklinde Dimitri Kilisesi var. Bu meydan adeta eski ve yeni kenti ayıran bir sınır gibi. ÜSKÜP KALESİ Üsküp Kalesi Roma döneminden kalma bir yapı. Depremde zarar gören kaleden çok fazla bir şey kalmamış. Şehri panoramik olarak seyretmek için kaleye çıkabilirsiniz. St. Spas Kilisesi (Aziz Kurtuluş Kilisesi) Üsküp Kalesi yakınlarında yer alan kilise, 19. yy.da inşa edilmiş. İkonası ahşap oyma sanatının en güzel örneklerinden biriymiş. Bu bakımdan Avrupa’nın en güzel kiliselerinden biri olarak kabul edilen St Spas, Osmanlı döneminde yapılmış. Ancak yerin yedi kat altına yapılmak şartıyla yapımına izin verilmiş. Bölgedeki en eski kilise olan Sveti Spas kalenin hemen karşısında Mustafa Paşa Camii’nin yanında bulunuyor.
DESTAN KÖFTECİSİ
CEVABİCİ
MİLENYUM HAÇI Vodno Dağı’nın üzerinde yer alan devasa haç, hemen hemen şehrin her yerinden görülebilmektedir. TÜRK ÇARŞISI Osmanlı’nın Makedonya’yı fethinden sonra bölge önemli bir ticaret merkezi konumunda. Osmanlı gittiği bölgelerde ticareti geliştirmiş. Türk çarşısı da bunun örneklerinden bir tanesi. Turistler için çarşı ilgi çeken yerlerden. KAPAN HAN Üsküp, Osmanlı hakimiyetinde 520 yıl kalmış. Osmanlı Anadolu’nun fethinden önce Balkan devleti olarak kurulmuş. Dolayısıyla şehirde o dönemden kalma pek çok cami, han, hamam var. Türk çarşısı, Kapan Han, Kurşunlu Han, Çifte Hamam, Davut Paşa Hamamı, Mustafa Paşa Camii, Yahya Paşa Camii, Sultan Murat Camii, İsa Bey Camii, Aziz bu yapıların başında gelmektedir. Kapan Han Türk çarşısı içinde bulunan Osmanlı döneminden kalma bir yapı. Alt katları büro, üst katları otel gibi kullanılıyormuş. KURŞUNLU HAN Kurşunlu Han, birkaç cami ile birlikte Osmanlı döneminden kalma yapılar arasında. Han bir dönem hapishane olarak da kullanılmış. Mustafa Paşa Camii Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Mustafa Paşa Camii, 1492’de yapılmış, daha sonra ise restore edilmiş. İçinde bir de Mustafa Paşa’nın türbesi yer alıyor.
“ M A K ED O N YA M E Y DA N I Ş EH R İ N EN TURİSTİK VE İLGİ ÇEKİCİ Y ERLERİ N DEN Bİ R TA N E Sİ. ME Y DA NDA ATI ŞA HA K A L K M I Ş D E VA S A B İ R İ SK EN D ER HEYKELİ BULUNUYOR”
ÜSKÜP
MURAT PAŞA CAMİİ Murat Paşa Camii 15. yy.dan kalma ve şehrin en büyük camilerinden biri, pek çok noktadan görülebiliyor. Süslemelerinde ise çoğu Balkan camiindeki gibi çiçek detayı ağırlıkta. Cami deprem ve yangında hasar gördükten sonra tekrar restore edilmiş. SULTAN MURAT CAMİİ Sultan Murat Camii şehrin en büyük camii. İçinde bir de Beyhan Sultan’a ait bir türbe bulunuyor. 1436’da inşa edilen cami, döneminin görkemli yapılarından biri. İSA BEY CAMİİ İsa Bey Camii 1457’de yapılmış, bahçesinde yer alan heybetli çınar da aynı tarihten kalma. Çınar ağacı Osmanlı’yı temsil ediyor. İki kubbeli bu cami Bursa Yeşil Cami tarzında yapılmış. Camide yer alan süslemelerde lale Allah’ı temsilen, gül ise peygamberi temsilen kullanılmış. Ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı’nın annesinin kabri de İsa Bey Camii’nin bahçesinde bulunuyor. MAKEDONYA MEYDANI Bu meydan şehrin en turistik ve ilgi çekici yerlerinden bir tanesi. Meydanda atı şaha kalkmış devasa bir İskender heykeli var. Bu heykelin etrafında son derece şık cafe ve restoranlar yer alıyor, oldukça hareketli bir bölge. RAHİBE TERESA EVİ İskender heykeli karşınızda iken sol tarafa doğru devam ettiğinizde Rahibe Teresa anı evi ve tarihi tren garı tarafına gidiyorsunuz. Hristiyanlar için Üsküp Rahibe Teresa’nın doğduğu şehir olarak da önem taşıyor. TARİHİ TREN GARI Eski tren istasyonu depremden zarar gördükten sonra restore edilmiş ve kent müzesi haline getirilmiş. Üsküp’ten göçenler Taş Köprü’den gara doğru
ÜSKÜP
ÜSKÜP
yürüdükleri için buraya çıkan cadde Türkler tarafından göç caddesi olarak anılıyormuş. Burası şehir merkezinde oldukça işlek bir cadde, şehrin kalbi durumunda. DAVUT PAŞA HAMAMI Davut Paşa Hamamı (Çifte Hamam), 15. yy.da İsa Bey tarafından yaptırılmış. Kadınlar ve erkekler için iki ayrı binası olduğundan bu şekilde adlandırılan hamam çarşıda yer alıyor. Balkan hamamları içerisinde en güzeli olan bu hamam farklı bir planla yapılmış. Ancak 1917’ye kadar hamam olarak kullanılan yapı, şu an sergi salonu olarak hizmet veriyor. NEREDE/NE YENİR? DESTAN KÖFTECİSİ Yemek için öneri üzerine çarşı içerisinde yer alan Destan’ı tercih ettik. Hem lezzetli, hem porsiyonları büyük hem de fiyatları gayet uygundu. Burada shopska salatası, güveçte kuru fasulye, köfte ve yoğurt tattık. Balkan ülkelerinde bütün süt ürünleri özellikle yoğurt çok lezzetliydi. SHOPSKA SALATASI Shopska Salatası çoban salatasının üzerine peynir rendelenmiş hali. Balkan ülkelerinde bu salatanın yaygın olduğunu daha sonraki yemeklerimizde de gördük. Yanında bazlama tarzında yumuşacık ve oldukça lezzetli ekmekler var. GÜVEÇTE KURU FASULYE Bölgede çok yaygın olan bir yemek. Beğenenler oldu ancak bana göre içinde
“A L I Ş V E R İ Ş İ Ç İ N E N U YG U N YERLER ESKİ ÇARŞI VE BİT PA Z ARI. R A MSTORE İSE EN BÜYÜK MARKETLERİ”
soğan olmaması dolayısıyla haşlama tadında, güveçte olmasına rağmen çok da lezzetli olmayan bir fasulye idi. BALKAN KÖFTESİ Ana yemek olarak Üsküp’te kebap ya da cevabi, cevapcici de denilen köfteyi tercih ettik. Porsiyonu oldukça büyük, bir tabakta 12 adet köfte var, yanında ekmekle birlikte doğranmış soğan ve közlenmiş biber geliyor. Özellikle yemeklik doğranmış soğan bana epey ilginç geldi. Köftenin tadı İnegöl köftesi gibi, içinde soğan ya da ekmek yok, sadece kıyma kullanılmış. Lezzetli bir köfte ancak burada ve bundan sonra yediğim bütün köftelerde tuz miktarı benim damak tadıma göre hayli fazlaydı. PLESKAVİTSA Hamburger köftesi gibi büyük bir köfte çeşidi, Balkanlar’da epey yaygın olan bu köfteyi de denemelisiniz. Tadılması gereken diğer lezzetler arasında ise kikirik denilen küçük ve lezzetli bir fıstık cinsini, burek denen börek çeşitlerini sayabiliriz. NE ALINIR? Alışveriş için en uygun yerler eski çarşı ve bit pazarı. Ramstore ise en büyük marketleri. Buralardan gıda ya da hediyelik eşya alışverişi yapabilirsiniz. Ama bence Üsküp’ten alınması gereken çok özel bir şey yok. NEREDE KALINIR? Biz Üsküp’te Holiday Inn’de konakladık. 5 yıldızlı bu otel gayet temiz ve rahattı, ayrıca şehir merkezinde yer alması da bir avantaj. Sıcak insanları, yemekleri, bize yakın kültürü ile kendinizi Türkiye’de gibi hissedeceğiniz bir şehir Üsküp. Size tavsiyem Üsküp’e gitmişken burada bir ya da iki gün geçirdikten sonra Ohrid, Kosova, Manastır, Kalkandelen, Bitola gibi civardaki diğer güzel yerleri de gezi programınıza almanız.
KİKİRİK
MAKEDON SALATASI
GÜVEÇTE KURU FASULYE
LEZZET YOLUNDA 4 BLOGGER
Bloggerlar
Bülent Küçükkurum (Lezzetigram) İzmir doğumlu Bülent Küçükkurum kendisini “lezzet avcısı” olarak tanımlıyor. Yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde tattığı lezzetleri paylaşmak adına Lezzetigram’ı açmış. İki sene içerisinde takipçi sayısı hızla artmaya başlayıp büyük beğeni toplayınca Lezzetigram’ın hedeflerini de büyütme kararı almış. Yakın zamanda sürpriz projelerle takipçilerinin karşısında olacak. Instagram: lezzetigram
Bloggerlar
BÜŞRA KAHVECİ (istanbulkazanbenkepce) İsim soyisimden ziyade ayrı bir kimlik olarak “İstanbul Kazan Ben Kepçe” ismini seçen Büşra Kahveci blogunda ve sosyal medya hesaplarında sadece beğendiği mekanlara yer veriyor. İşletmelerin kendilerini geliştirmeleri için eleştirilerini dile getirmekten de çekinmiyor. Yeni lezzetleri denemekten keyif alıyor ve deneyimlerini de takipçileriyle paylaşıyor. Bir blogger arkadaşının ısrarı üzerine blogunu açan Büşra, 2012’den beri amatör ruhlu gurme olarak lezzet yolculuğuna devam ediyor. Instagram: istanbulkazanbenkepce
Bloggerlar
DENİZ SARIHANLIOĞLU (gezginkereviz) Deniz Sarıhanlıoğlu keşif kolik bir sırt çantalı. Gerçekte restoran işletmecisi olan Deniz; yeni ülkeler, şehirler ve mekanlar keşfederken çektiği fotoğrafları ve başından geçenleri anlattığı hikayeleri sosyal medya hesapları üzerinden yayınlıyor. Kocaman dünyaya iki eliyle sarılmış bu at kuyruğu saçlı,sırt çantalı kızı takip ederken çok eğleneceksiniz! gezginkereviz
Bloggerlar
Pınar Bostancı (gezenyer) Yeni yerlerikeşfederken “ yediğim içtiğim bana kalmasınbir de gezip gördüklerimi anlatayım” diyerek bundan beşyıl önce yine yemek ve gezmek için gittiği Gaziantep gezisinde gezenyer.com blog ununtemellerini atmış Pınar Bostancı.Yemek yapmayı, yemeyi ve gezmeyi çok seviyor. Kendisi için gezip yerken şimdi tüm bu deneyimlerini b lo gu sayesinde birçok kişiyle paylaşıyor ve yeni keşif peşinde olanlara tavsiyelerde bulunuyor. Instagram: gezenyer
T RES
ET
Yİ İ N E
OR
AR ANL
I
EN İYİL
Beyti / İstanbul Günaydın / İstanbul Nostalji Antep Sofrası / Gaziantep Mr. Meat / İstanbul Park Şamdan / İstanbul Cumba / İzmir Nusr-et / İstanbul Gürkan Şef Steakhouse / İstanbul Baltazar Steakhouse / İstanbul Kebabistan / Ankara
LER 2015
T RES
OR
AR ANL
I
K I L BA
Yİ EN İ
Tirilye Restoran / Ankara Yaka Balık Restaurant / İstanbul Deniz Restaurant / İzmir Akının yeri / Urla Misina Balık / İstanbul Orfoz Restaurant / Muğla Ferdi baba / Çeşme Kıyı Balık / İstanbul Mey Kıraça / İstanbul Tarihi Karaköy Balıkçısı / İstanbul
EN İYİLER 2015
FA MUT
ĞI
A Y DÜN
Yİ EN İ
Mikla / İstanbul Flamingo / İstanbul Topaz Restaurant / İstanbul Delicatessen Pera / İstanbul Hardal / İstanbul %100 / İzmir Asitane / İstanbul Mama Shelter / İstanbul Papermoon / İstanbul Nomads / İstanbul
EN İYİLER 2015
ME
B
LA KAN
H C RUN
Yİ EN İ
RI
EN İYİLER 2015
Lokma / İstanbul Köyüm Çiçekliköy / İzmir Tepe Kahve / Urla Lacivert / İstanbul Cafemiz / Ankara Backyard / İstanbul Natürköy / Sakarya Namlı / İstanbul Cecconi’s / İstanbul Mangerie / İstanbul
E CAF
LER
Z R A T EN
Cafe Caramel / Ayvalık Cafe 7 / Kaş Coffee House / İzmir Varuna Gezgin - Cafe Del Mundo / İzmir Walter’s Coffee Roastery / İstanbul Köşe Kahve / Alaçatı Oliver / İzmir Gramofon Cafe / Ankara Cafe Lumiere / İstanbul Ops Cafe / İstanbul
EN İYİLER 2015
MEK
YEM
AR ANL
I
E M E- İ Ç
Yİ İ N E
Oğuz Yenihayat - http://yenihayatintadi.com/ Alp Artam’ın Yeme İçme Blogu - http://www.lokantalarim.net/ Damy’s Kitchen - http://www.damyskitchen.com/ Şükran Kaymak - http://www.sukrankaymak.com/ Fahri Gediz - http://www.fahrigediz.com/ Cenk Sönmezsoy - http://cafefernando.com/ İdil Tatari - http://www.idiltatari.com/ Gevrek and Ginger - http://www.gevrekandginger.com/ Harbi Yiyorum - http://harbiyiyorum.com/ Derya Korkmaz - http://www.kesifperisi.com/
EN İYİLER 2015
B
LA G O L
RI
İ Z E G
Yİ EN İ
Gezici Günlük - http://www.gezicigunluk.com/ Culinistanbul - http://www.culinistanbul.com/ Yolda Olmak - https://yoldaolmak.com/ I Can Travel - http://www.icantravel.co/ Mutlu Tönbekici - https://www.instagram.com/gezginsincap/ Ayağımın Tozuyla - http://www.ayagimintozuyla.net/ Bilinmeyen Rota - http://bilinmeyenrota.com/ Biz Evde Yokuz - http://www.bizevdeyokuz.com/ Gezeceğiz - http://www.gezecegiz.com/ Güney Cüceloğlu - http://www.donuz.com/
EN İYİLER 2015
2015’in En İyileri Travel and Gourmets Dergisi editör ve yazarları tarafından seçilmiştir. Sıralama karışıktır.
style more...
&
more...
m o d e l p o rt f o l ı o / r e k l a m & K ATA L O G f o t o G R A F I / G R A F İ K TA S A R I M W W W. C AT I K AT I S T U D I O. C O M
|
W W W. AY TA C G O L L E R . C O M
fotoğraf & tasarım