ıç
TORK HAVAVOLlARI TURKI H AIRLINE
Demiryolu Otoban ve uzun mesafe yolları ........... Önemli ulafım ba§ı
~ Baraj ~~~ı:~ Tuz gölü Bataklık
ve
aış uçuş noKtaları
narırası
aomestıc
ana ınternatıonaı networK system
TO:
Frankfurt Munich Amsterdam Berlin (SX F) Hamburg Cologne Hannover Düsseldorf Jeddah Dhahran lefkoşe
Athens Frankfurt Mu ni ch Zurich london Paris Hannover Düsseldorf Cologne Milano Roma Stuttgart lefkoşe
e
,e
london Frankfurt Munich Zurich lefkoşe
Jeddah lefkoşe
Frankfurt
HAZiRAN/JUNE 1987 YIL: 4, SAYI : 50
iÇiNDEKiLER (CONTENTS) KAPAK KONUSU Türk Hava Yollan adına sahibi: ( Puhlisher) Yılma'l Oral
Kalkan : AKDENiZ KlYlSlNDA KÜÇÜK BiR YERLEŞiM BÖLGESi. DOCAL GÜZELLiKLERi , MACARALARI , SAKiNLiCi iLE HENÜZ TAM ANLAMlYLA BiLiNMEYEN BiR CENNET KÖŞESi BURASI. (Cover Story)
Yayın
Kurulu Başkanı ( Chairman of th e Editoria/ Board) Mehmet Kutlu
KALKAN : A smail town in the Mediterranean coast. lt is, with its natural beauties, caves and quietness, an unknown land of paladi se.
Yazı İş l eri Müdürü
(ManaRinR Editor) Erican Önen Yayın Kurulu (Editorial Board) Emre •tin, Günvar Otmanbölük Yapı m (Edited ByJ
KARACAN YAYlNLARI
A. Ş.
Genel Koordin atör ( Administratiuı· Director)
4
32
THY HABERLER (THY NEWS)
iZMiR'iN YORGUN FAYTONLARI
36
10
Oğuz Demirciağlu
Yayın
Yöm·tim (/Ü!'cutiue Editor ) Tuna Serim Grafik ve Sayfa Düzeni ((;raphic and Art Dir!'clor l Serap Sarıuçak Promosyon ( Promotion ) Alp Doğan Yıldıran Fotoğraflar (Photographs) Nihat Gömleksiz, Tayya r Yıldız Ilan vı• I hı;; ll~kil cr Koordinatiirl eıi and Puhlic Rdntions) Cahit Ceylan , Nilgün Alemdar
KALKAN (KALKAN: AN PARADI SE)
UNEXPLORED
ANADOLU SANATI MODERN SANATA TUTUYOR. (ANATOLIAN CIVILISATION : A FORERUNNER OF MODERN ART)
IŞIK
40 ANTALYA ŞELALELERi (ANT AL YA' S WA TERFALLS)
(Adıwtisf'l1wnt
KARACAN D FS ET
Ofset Hazırlık (Of(set Preparation) Cengiz Hastürk
16 SEViN BERK
18
44
NO SHOW
KAPUCALAR: TERMAL (TERMAL : TURKEY'S POPULAR SPA)
Baskı
(PrintinR) Nizarnettin Bağcı Sinan Gii zenge
Ka li te Kontrol ve Röprodüks iyon (Qua.lity Control and R eproduction) Osman Altın~eki~ Bu dergi Karacan Ofseı tesislerinde haz ı rlanmış ve Harris M-1000 çift kuruınıalı roıaıifte basılnıışıır.
KARACAN YA YlNLARI
"1 pp 1-
~~;;;~:~n~
rhe Periodimi Press) UluslararaSI Süreli Basm Feduasyonu üyesidir.
20
MOST
52 KANUNi CHICAGO'DA (SÜLEYMAN THE MAGNIFICENT GOES TO CHICAGO)
24
REHA YALNlZClK
54 BiR DÜNYA ŞEHRiNiN YÜKSELiŞi VE
iSTANBUL FESTiVALi 1S. YIUNDA (ISTANBUL FESTIVAL IS IN ITS 15TH , YEAR)
BATIŞI
THE RISE AND FALL OF A WORLD CITY
.
® THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER temiz .bu pren sipler do~rultusund a teşkilatianmış ve teçhizatlanmış, en küçük bir ihmale yer bır a km ad a n söz konusu kurallan ve talimatlan uyg ulamaktadır . Bu yönü ile hizmetin önemi ve özelliği g ereği teknik üniteınizde en basit işlemlerin tek nik kontrolü için dahi güçlü teknik kontrol
THY GENEL MÜDÜRÜ 'NÜN BASlN TOPLANTISI EÇTİGİMİZ ay içinde THY Oral bir G Ge n el Müdürü toplan-
m e kanizmaları bulunmaktadı r.
Yılmaz basın toplantısı yaptı. Oral'ın tı da ya ptı ğı konuş m a şiiy l e:
" H er şey d e n ö nce belirtmek gerekir ki , milli h avayolumuz, bir tarafta n dünya sivi l h avacılı ğının giderek a ğırl aı;;a n rekabet şartları içinde büyük rakiplerle zor lu bir mücade!P sürdürürken, diğ er taraftan yurtiçind e ka mu hizmeti ağırlıklı faaliyetlerind e, mi ll etimi ze en iyi hizmeti verebilmepin çabas ı içinde bu lun m a ktad ır. Son y ıllard a ki faa li yet son uçlan dikkate a lınd ı ğında , THY 'nin geli:;; m e
yol und a ve büyük h am leler içerisinde giirülmektedir. THY iç h atlarda lG, dış h at larda 40. toplam :ı:ı noktaya tarifeli sefer düzenlemekte, ayrıca Kıhrıs Türk Ha ııa Yolları'n ın tarife li seferlerini g erçe kl eş tirm e k üzere uçak ta hsis etm ektedir. ı !-JHö y ılında Ua/ır,.vn . .'>irıJ.<apur . Uomhay ~e .'>toc-11/ıo/m h atl a rı , ö Mart ı!-lH7'dede Y t•ni /)f'i/ıihattı hi zmete aç ılmı ş tır . Yine bu y ıl içerisinde Kuala l,umpur. Tunus Vl' C't•za yir; ı !-JHH y ılınd a .'>ydnt•y. Tol?yo. Nı' ll ' Yo rk. Uudap t'Şit ' ve Varşuııa ; ı9H~) yılında ise H f' /sinlli'n in h at yap ımı za dahil edi lm es i planlanmaktadır . T arife li iç hatl a rım ızda ı 9H:ı yılın a ora nl a, ücretli yo lcu-km % 4 .7 artm ı ş , yo lcu doluluk oranı % öı ' den •y,, ö4 'e yükselmiştir. Taşınan yolcu adedi u (, ıı.:ı ar tı ş g österere k 1. 7:W.ı2 ı old uğu
o l mu ş tur .
T a rifeli dı ş h a tlarımı zd a Üt'rctli yolc u-km % 4.7 art mı ş ; yo lcu sayısı u;, :1.7 arta rak 991.774 o lmu ştur. Hac dahil zincirleme t'arter spfprlı• rimizde arz ed ile n koltuk-km ";, :I.H, ücretli yolc u-km •\;, :1.4 artm ı ş . yolcu sayıs ı 2 ı 9.44 ı 'e yükselmiştir.
ı!-l H!i y ılınd a
yolcu u~· ak l arı ilc 19HG giire iç Vl' dış hatlarım ı zda u;, :IO.H a rtı şla toplam 2: 1.:\HH ton kargo taşınmıştır. Kargo u~·aklan ilc taşı n a n ı2 . GO!l ton il c birlikte 19Hö yı lı nda topla m :l:i.907 ton kargo taşınmış ve % 16.6 a rtış ge rçek l eş miı;;ti r. Yin e hu yı l da dövizli ve dövizc ikame edi leh.ilir gelirler :101 milyon dolar, dövizli gider 221 milyon dolar olup, Türk ekon omisine net diiviz katkı s ı RO milyon dolar o l muştur . Alın a n tedbirl er sonucu ı9H6 y ılı teh irl er açı sından son den•ce başa.rılı bir yıl olmu ş tur . 1!-lHö y ı lınd a za ma nınd a k al kı ş o r anı iç h atlarda "'· 90, tarifeli dış hatl a rda % 74 . zincirlenw carter hatlarında % HO ve toplamda ortal a m a % R:l olmuştur. 19H:i yılında y ılın a
ıll.447 saat ola n tehirler 1!-JH6 yı lınd a :ı . :I2H saate düşmüştür. ı!-lR7 Ocak - M ayıs dön eminde trafik faaliyetleri ; Mart ayında ortaya çıkan yoğ un kı ş şart l an nın olumsuz
etki lerin e rağm en oldukça olumlu gerçekleşmiştir. Hu dön emd e topla m yolc u say ımız 1!-JH6 y ılın a oranla % 1H .H a rtarak 1.1:12.627 o lmuştur . Arz ed ilen koltuk -km % ı 7.2, ücr etli yo lcukm % 2 : 1 . :ı a rtmış ve yolcu yük leme faktörü % :i7'den % 60'a yükselmiştir . Uçtuğu bütün hatla rd a amansız bir rekabet or ta mınd a, ülkemize diiv iz k azan dı ra n ve şere fli bayrağıml7.1 taşıyan h avayo ll a rımı z ın , G ulfstrea m u çafnn ın fabrikasyon h atasın dan doğan bir olaydan gidilerek, b a k ı m faa liyet lerimi zin yetersiz o l duğu k a n aatini uyandırm ak , a kıl cı ve mantıklı bir düşüncenin m a h s ulü olamaz. THY'nin üzerinde h assasiyet le durduğu i ş l etme prensip le rinin baş ınd a emniyet fa ktö rü gelmektedir. Emniyet prensibi bütün h er sa had a ve iizellikle u ç u ş ve yer hizm etlerinde titizlikle ve en küçük bir ihm a l!' dahi ml'ydan bırakmadan uyg ula nm a kta dır. Kesinl ik le emin olma lı s ını z ki TIIY 'de yolc ul arım ı zın ean ve ma l Pm ni yeti ni ••;, ıoo sağla m aya n hiçbir i ş l e m e g eçilm cz ve % ı 00 emniyeti sağ laya n i ş l e ml er neye m a l olursa olsun iincelikl e yerin e gl'tirilir. Şimdi hu prensibin titiz ve tavizsiz uygulama yerlerinin başında yer a lan tekni k üni temiz ve faa li vetlerimizle il gi li bilgiler s un acağ ım . · Bu ün itemi zde, görevli 1HOO person elin 9!-l aded i müh endis , ı2: 1 6 adedi Endüstri Meslek Lisesi mez unu teknisyen ol up , muhtelif hranşlarda ihtisas l aşmış :10 atiilyem izde h er an devam lı faa li yl't sürdürü lm ektedir. Uça kl anı verile n her türlü te knik hi zmet sivi l havacı lık teş kil atl arı, imalatçı firmalar ve h avayo lu i şletic i lerinin tecrü he leriyle belirlilik kazan mış teknik talimat ve kurallarla tariflenmişti r . Bunlara mutlaka uyu lması zorunl ulu ğ u vard ır . T eknik üni -
Uçaklar ve uçak komponentleri üzeri nde yapılan her türlü teknik işl e ml e rin her defasında , kontrol elem a n lannca kontrolü yapı l makta ve bu iş l e mlere ait evra klar ilgili elemanlarca mühürl e tasdik edilmekte ve uçaklar filoda u çtuğu sürece muhafaza edilm ek üzere arşivlenmektedir. A y nı kurallar ve talimatlar gereği ; uçakl a r ve üzerlerindeki motor, komponent, sistem ve teçhizat için uçuş saati ü zerinden ça lışm a ömrü tarifl enmiş o lanların faaliyet süreleri titizlikle v e bilgisayar desteği ile takip edilm ekte, değişme za m a nı gelen malzemeler uçaktan sökülerek depodan a lınan yenisi ile değiştiri l mektedir . Aynı uygulamaya uçaklar da tabi t utulmakta , uçak tipine bağlı olarak 100, 2fi0, 400, fiOO, 600, 1200, 4000, 9600, 12.000, 16.000, 20.000 uçuş saatlerini tamaml aya n uçakl a r her kademe için b e lirl enmiş teknik balam ve kontrol iş l e ml eri yapılmak üzere h a nga ra a lı nm aktadır . Ay rı ca yine ay nı dönemde D C-9 u ça k l anmızın m oder niz asyonu program ı çerçevesinde büyük bakım ve ya pı sa l y in elernesi ya pılmı ş olan ilk u çak 22.fi.l!JR6, ikinci uç!! k 2R.fi. l !JR7' de u ç u şa v erilmiştir . Uçüncü uçak boya ve galley d eğ iş imi için bakırnda olup, T emmuz ay ınd a u ç uşa verilecektir. Anl aşma gereğince ba kımı tesislerimi zele yapıl aca k ola n NATO erken u yarı eğitim uça klannda n ilkinin 27 .6. 19R6 tarih inde başl atı l an büyük bakım ve geniş kapsa mlı ya pıs a l yenilem e ça lı ş m a l a n tam a m l a nmı ş bulunmaktadır. Ay nı m a ksatla 16.4. 19R7 tarihinde İ sta nbul' a gelen ikinci NATO erken u ya rı eğ itim u çağ ınd a ki bak ım li neesi temizlik ve ya pısal kontrol ça lı ş m a l a rın a da başlanmıştır. Hu proje ile ülkemi ze :l.fi milyon dolar c i varında bir gelir sağ l a nm a ktadır. Teknik ünitemi zele bilgisayar kull anım ın a iizel bir ön em verilmiştir. · Bakım Mühendi s lik ve Ma lzem e Yön eti m Sistemi (TAMES) ad ı v eril en bu proje ile a l tyapısı ; b a kım - onanın donanıın ı ve ye tişm i ş mühendis ve tekni sveni ile mükemmel bir durumd a ola n ·Tjrk Hava Yolla n Bakım Merkezi'nin önemli fonksiyonlarının bilgisaya r a r acı lığı ile daha do~ru ve s üratle . yapılması sağla nm a ktadır. Satınalma; Malzeme Planlama, T esellüm üniteleri ve ayrıca depo ve a tölyeler ı,ründe 2.4 saat 4:i terminal ve 1:1 yazıc ı ile Bilgi İ ş lem Merk ezi'n e eri ş m ektedi r. Halen yaklaşık 170.000 k a l em uç a k m a l ze m esi s iste m kontrolünded ir."
Yurt Dışında Çalışan Değerli Vatandaşlarımız:
sistemine gösterdiliniz büyük ilgi ve
~~-nt~••.taikliDI
çabalarına katkılannızdan dolayı tese~Rr
bu vesile ile sizlere, ailenizle birlikte sallık, mutluluk ve başarılar dileriz. ~~mızın ve diler kuruluşların,
alı malarına ilişkin sonınlannız için ve Bürolarımız hizmetinizdedir.
BERLift. Europa Center 18 O.G. ıodo Berlin 30 DF.;UTSCHLAND Tel: (031) 211 ll 93 DVSsELDORF: Graf-Adolf Strasse 45 4000 DOsseldon 1 DEUTSCHLAND Tel: (0211) 3120 81 STUI'TGART: Schul Strasse 12ı\ 71100 Stuttgart ı DEUTSCHLAND Tel: (0711) 29 5115 HAMBURG: Steindamın 49 2000 Hambw) ı DEUTSCHLAND Tel: (048) 24 03 84 (048) 24 57 65 HANNOVER:Luisen Str. 4 30110 Hannover 1 DEUTSCHLAND Tel: (0511) 32 6ı 05 (0511) 32 61 06 MUNCHIN: Karl Strasse 43 Laden ı085 8000 Münehen 2 DEUTSCHLAND Tel: (089) 59 84 51 (019) 59 84 59
@THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER Planlama Komisyonu, Devlet Turiz m Ge nel Müdürlüğü. Dış Ekon omi İlişkiler ue Ticaret Balwn/ığı m ensup l arı ile TRT ve basın mensuplarından oluşm u ş
tur. Heyet İstanbul'da Istanbul Valisi Nevzat AY AZ. Büyükş e hir Belediye Ba şl? anı Bedrettin DALAN ve Orta klığımız Genel Müdürü Yılmaz ORAL'ı; Ankara 'da Dışişl eri Bakanlığı Müsteş arı Nüzhet KANDEMİR, Deull'f Bakanı Vehbi DİNÇER LER, Ulaştırma Bakanlığı Müs t eşa rı İhsan PEKEL ile Ulaştır ma Balwnı Veysel ATASOY 'u ziya r et ederek görüşm e l e rde bulunmuştur. Heyet Ortaklığımızca ağırlan m ı ş ve ha z ırlan a n program
ÇiN HALK CUMHURiYETi HEYETI EIJING - İ s tanbul direkt hava u ç u ş unun kurulması n ede ni il e Çin Ha lk Cumhuriyeti'nden 26 kişilik bir h eyet ülkemi zi resmen ziyaret et mi ş tir. Çin Siu il Hauacılıl? idarecifiği Baş -
B
Yardımcısı b aş kanlığındaki
kan
Exe. G uan De h eyet Beijing Uygur Öz('rl? Bölgesi Hükümeti Başkan Yardımcısı , ayrıca Çin Sivil Havacılık İdareciliği, bizden Dışişle ri Bakanlığı, Dev let
MALEZYA'DAN KONUKLAR ALEZYA Ulaştırma Bakanı Dato Dr. Ling S. Ling ve maiyeti 22-26 Mayıs tarihlerinde Ulaştırma Bakanı'nın davetiisi olarak ülkemizi ziyaret etmiştir. Ortaklığımız tarafından ağırtanan misafir bakan , bakanımızia gerekli görüşmelerde bulunmuştur. Ayrıca İ sta nbul'un tarihi ve turistik yerlermi de gezmiştir.
M
GUESTS FROM MALA YSiA ATO Dr.ling S. Ling, the Malaysian Minister ofTransport, visited Turkey a long with a group of delega tes. Between 22nd and 26th May at the invitation of the Turkish Minister of Transport. The vi siting mini s ter. who was received by THY as an esteemed guest, had talks with his opposite number. He was a l so shown araund İstanbul's famous si tes.
D
g ereği
İstanbul ve Ankara'nın tarihi ve turistik yerlerini de gez miş tir.
CHINESE COMMITTEE VISITS TURKEY A comm ittee con s isting of 2fi peopl e pa id an official visit to Turkey from the Peop le' s Rep ucli c of Ch i na for th e laun ching of a new, direct night between istanbul a nd P eking . Led by Guan De, Deputy Presid ent of th e C hin ese Civ il Administra tion , thecommittee a lso consisted of th e Deputy Presid ent of the independent P eking Uygur Region a nd other memhers of th e Chin ese Civil Admini stration. They were met by delegates from the Turkish Foreign Ministry, the State Pl a nning Co mmi ssion , the State Departm ent of Tourism , officials from the Ministry of Trad e and Economic Relations a nd representatives from TRT (Turkish Radio a nd Television) and the Turki sh press. The committee had talks with Nevzat Ayaz , th e Governor of İstanbul , Bedrettin Dalan, the Mayor of Greater İsta nbul , and Yılmaz Oral, the General Manager of THY in İstanbul a nd then went on to Anka ra for furth er talks with Nüzhet Kandemir, the U ndersecretary at the Foreign Minis try, State Min ister, Vehbi Dinçerler, İh san Pekel the Undersecretary of Transport Ministery and the Minister of Transport, Veysel Atasoy.
@ THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER
SiViL HAVACillK GÖRÜŞMELERi IND ISTAN Si vil Ha vacı lık MW;t eşa rı Exe . !Jr. S . S.S ıdmu baş kanlıttındaki bir heyet ikili 8iı ı i/ Hauacı lık resmi görüşme l erini yürütmek üze re H - ı~ Haziran tarihleri a r as ında ülkemizi ziyaret etmiştir . Ortaklığımız tarafından ağırl a n a n h eyet H- 9 Haz ira n tarihlerinde Ankara 'da resmi giirüşm e l erde bulunmuş olup , Kuala !.umpur'a teknik ini ş a nl aş m as ını im za l a mı ştır. Heyet İzmir ve İstanhul'u da ziyaretederek tarihi ve turisti k yerleri ziyaret e tmi şt ir .
H
CIVIL AVIATION
NEGOTIATIONS
committee head ed by Dr. S. S . Sidmu. the !nd ian Undersecretary fı .ır Civi l Aviation . paid a visitto T urkcy b etween Hth ı ~th Jun c for ı.ıfficial two-way ncgotiations on th e subject of civil aviation. Th t> ('ommittPP cam e as the honoured gu ests of THY and the negotiations , which took place in Ankara .c nd ed with the signing of an agreement concern ing- the technicalities of tanding in Kuala Luınpur . Tlw commitLee also visited İsta n bul and İzmir a nd were shown aro und the sig-hts.
A
ENDONEZYA HEYETi
H
ÜKÜMETİMİZ ile Endon ezya arasında ikili
hav a u l aş tırm a a nl aş masın ı imzala m a k üzere r:nclonezva Cumhuriveti 8iuil Ha uacılık Genel Müdürü .Mr. S u toyo başkanlığında bir h eyet ülkeınize g- e lm i ştir .
ı7- 19 H azira n tarih leri n de İ sta nbu l ' u da ziyaret
ede n
Mr .
Sutoyo
Ortaklığımız
tarafından
ağ ırl a n mı ştır .
INDONESIAN COMMITTEE
A
committee, h ea ded by Mr . SUTOYO, General Man ager of th e Civil Aviation Authority of Repuc li c of lndon esia, ca m e to Turkey in ord er to sig-n a dua! a greem ent between th e Turkish and lndonesian governm en ts. Mr. SUTOYO who visited İstanbul between 17th and 19th June, was th e honoured g-uest of THY .
l
Türk bankacılık sektöründe şimdi sağlam bir alternatif var:
30.7 milyardan 7 5 milyar liraya yükseltilmekte olan sermaye i, gücünü Devletten alan sağlam ortak yapısı, çeyrek yüzyılı aşan güvenilir tecrübesi, çağdaş ve dinamik bankacılık anlayışına sahip yeni yönetimi ve yurt sathına yayılmış 121 şubesiyle Töbank bugün, Türk bankacılığındaki asıl yerini almaktadır. T öbank simdi, sürekli yüksek gelir bekleyen tasarruf sahipleri için sağlam alternatiftir.
Töbank şimdi,
iç ve dış ticaretini ehil ellerde sürdürmek ve daha çok kazanmak isteyen işadamları için sağlam alternatiftir.
T öbank
şimdi,
çağın gelişen koşullarına
uygun, süratli ve dinamik bankacılık hizmeti bekleyen herkes için sağlam alternatiftir.
Töbank sağlam bankadır, sağlam alternatiftir.
A tarihe,
KDENİZ ve Ege
kıyıları denize , do~aya gönül verenler ta: afından adeta kapışılıyor. Da~ lar, tepeler yeşillikler den anndırılıp beton yı~nlanila dönüştürü lüyor. Kıyıları koruma
kanunu ile biraz dengelenen kıyılara hücum ülkemizin bazı bölgelerinde geçerli de~il . İspanya 'nın , Fransa' nın binalardan geçilmeyen kıyılarına karşı Türkiye'de hala minicik koylar, denizden gidilebilen bölgeler birer bakir salıiller olarak özellig-ini koru ya biliyor. Binlerce yıl öncesinin medeniyetlerini, tabiatın , denizin, yeşi lin , gökyüzünün en güzeli ile birlikte yaşa mak mümkün. t şte bu keşfedilme miş cennetlerden biri de Kalkan. Fethiye'den Kaş yönüne dog-ru sahil yolundan hareket etti~nizde önce Akdeniz'in
köpükler içinde patlayan dalgalarından geçiyor ve sonra küçücük bir balıkçı köyüne giriyorsunuz. Bir koyun içine gizlenen Kalkan, beyaz badana'lı evleriyle tipik bir Akdeniz köyü. Turizm yeni yeni filizieniyor Kalkan'da. Birkaç oteli ve pansiyonu ile buraya gelenleri büyülüyor. Hele birkaç gün kalırsanız hiç ayrılmak istemiyorsunuz. Kalkan'ın bir başka özellig-i ise denizi daha görkemli bir hale getiren kayalar. Çog-u yerde denize tepeden bakıyorsunuz. Lacivert
sulann köpük köpük kabarınasını zevkle seyretmemek imkansız. Kalkan'ı ilk keşfedenler mavi yolculuk yapanlar. Kalkan'a gitmek öyle zor deg-il. Antalya' dan gelen otobüsler Kaş ' ın 26 kilometre batısındaki Kalkan'a ug-ruyorlar. Ayrıca İz mir yönünden gelen Kaş otobüsleriyle de Kalkan'a gidilebilir. Deniz yolculug-undan hoşlananlar
Kaş ' tan
motor kiralayarak Kalkan'a varabilirler. Bu keşfedilmemiş
Kesfedilmemis cennet= r
r
KALKAN
cennetin deniz ma~ara lannı bir araştırma cıya , Hakan Nalçacı ' ya sorduk.. . İşte anlattıkları : K aş ve çevresi
Akdeniz kıyıları , yalnız tarihsel yapıtların çoklug-u bakımından deg-il, denizi ve güneşi ile dog-al güzellikleri bakı mından da dünyanın sayılı kıyılan arasında alır . Kaş ' ın 26 km batısına düşen Kalkan,
yer
dünyaca ünlü deniz mag-aralanyla bu dog-al güzellikler içinde bir yakamoz gibi parıldar . Kaş - Kalkan yolunun 19. kın ' sinde bulunan Mavi Magara , Türkiye'nin en büyük turistik de~eri olan d.~niz mag-arasıdır . İlk kez 1971 yılında , Antalya Fethiye arasındaki deniz ma~aralannı araş tır an "Türkiye Magara Araştırma, Tanıtma ve Turizm Dernegi" Baş kanı Dr. Jeolog Ternuçin Aygen tarafından
·----------------------------------------------------------------------------------------~~
ı ı '5; 'C/
girebiliyorlar. E~er Mavi Ma~ara'ya girebiliraeniz ve de yüzerek en dip noktaya ulaşabilir seniz, o deniz suyunun fosfaresan ve şahane güzellikteki mavi rengi karşısında ddeta b;üyüle'nirsiniz, hele de ma~aranın dibinden, çıkı şa do~u deniz gözlü~üyle dipten yüzdüıtü nüzde çıkış noktasında güneş ışı~ının kınlma larıyla birlikte mavinin
dipteki hanno,nisi sizleri rüyanızda bile ulaşamayaca~mz gizemlere götürür. Ancak yaz aylarında ö~le saatlerinden sonra çıkan güneybatı
~üzgdrlany
la deniz dalgırlanmakta ve ma~araya giriş zorlaşmaktadır. Ma~aranın uzunlu~u 35 m, genişli~i 18 m, yüksekli~i ise 10 m'dir. Mavi Ma~ara'dan 2
km sonra Kalkan yönünde Güvercin lni Mağarası bulunmaktadır. İçinde yüzlerce yabani güvercin yuvası bulunan Güvercin İni deniz ma~arasına ancak yüzerek ve dar bir girişten girilebilmektedir. Bu ma~araya da gün batımından önce girilmelidir. Bu vakitte güneş
Kalkan, küçük bir balıkçı
köyü . Doğal güzelliği,
bozulmamış
mimarisi ve mağaraları
ile bir cennet görünümü taşıyor.
Kalkan Akdeniz kıyılarının keşfedil memiş bir
bölümü.
bulunmuş ve kamuya tanıtılmıştır. Mavi Ma· ğara ilk bulundu~unda içinde yaşayan fok balıkları dolayısıyla yöredeki balıkçılar tarafından "fok mağara sı" diye adlandınlmış tır. Ma~araya karadan ulaşmak oldukça güç-
tür.
Anayolun epey
altında bulunan kıyıya, dik kayalıklardan i-
nilmektedir. Bu yıl içinde karadan turizme açılması umulan ma~araya denizden vanlmak istenirse: deniz dalgalı ve kabartılı de~ilse, 8-9 metre, dire~i olmayan motor ve sandallar ender olarak ma~araya
ışınlan
ma~a
raya girdi~inde, Güvercin Ini Ma~arası'nın içindeki renk cümbüşü ola~ an üstü özellikte belirmektedir. Güvercin İni Ma~a rası karşısında büyük bir girişa~zı bulunan ve ma~ara içinden büyük bir yeraltı deresi çık maktadır . Suyu çok so~uk olan 13 °C bu yeraltı deresinin suyu yazın genellikle 25-30 ne arasında ısısı bulunan deniz suyun u so~utmakta ve bu iki ma~ara arasında denize girenleri ürpertmektedir. Bölgedeki di~er deniz ma~aralan; Kaş ile Demre arasında bulunan Aşıtli Deniz Mağa rası ve Kekova'nın güneyindeki Kekova Deniz Mağarası'dır .
--------------------------------------------------------~ · 13 ~
HE Mediterranean and Aegean coasts are on the point of being snatched up by those who have lost their hearts to the surraunding sea, the history and the natural beauty which they offer. The mountains and hills are gradually being stripped of their greenness and transforrried into heaps of concrete. This onslaught on the coasts of Turkey has been partly counteracted by legislation recently introduced to protect them and is, in fact, not yet evident in many parts. Unlike the coasts of Spain and France, where there is scarcely an interruption in the endless succession of buildings, tiny farflung bays, undisturbed by human hand, can stili be found. It is, indeed, possible to find oneselfin an environment which has strong echoes of civilisations stretching back thousands of years, where one's only companions are the surraunding nature, the sea, the greenness and the sky. In such places, there is notlıing but the birds, the so und of the ebb and flow of wa ve s and the rustle of leaves in the wind to disturb one. One such unspoilt paradise is Kalkan. As you set out from Fethiye in the directian of Kas you follow the coast road which clings to the edge of the sea with its frothing waves. After a while, you reach a small fishing village, typical of the Mediterranean with its white-washed houses, tucked neatly into a small bay. This is Kalkan, a place to which tourism is a relatively new thing. But, with its handful of hotels and pensions, it is still capable of winnirig the hearts of those who come here. A particu lar feature of Kalkan is the rocky sea that surrounds it. One can look down on magni-
T
tic en t sea views from most parts of the village. The turbulent, deep blue water is quite spellbin· ding . Kalkan is, in fact, not a difficult place to reach, positioned as it is only 25 kilomatres to the west of Kaç. Cocahes coming from the directions of both İzmir and Antalya stop in the village. At the same time, those who enjoy travelling by sea can arrive by boat, hired in Kaş . When asked about the sea-{:aves in this littleknown paradise, explo· rer,Hakan N alçllıC 'ı, gave the following information: " Kaş and the surraunding Mediterranean coast has s ome of the most beautiful sea-shores in the world. This is due not only to the abundance of histarical monuments but also to the harmony of sun, sea and nature. Kalkan shines like a pearl on the edge of the sea with its natural beau-
ties and world-famous sea-caves. The Mavi Ma~ara (Blue Cave), which is to be found 19 kilomatres from Kaş as one travels towards Kalkan, is probably the most interesting cave in Turkey from a histarical point of view. It was discovered and then promoted by Doctor of Geology, Temuçin Aygen, who is president of the Turkish Tourism Association for Cave Exploring and Promotion. It w as originally called the Seal Cave by local fisherman becouse of the large number of seals which inhabited it. The cave, which is 35 metres long, 18 metres wide and 10 metres high, is not easy to reach by land . It can, however, be reached from the shore if one takes the trouble to climb down a rocky cliff down below the main road. Once at sea level one can reach the ca ve by diving into the sea and swimming through the entrance. It is hoped that the
an unexplored paradise
KALKAN
cave will be opened up to tourists later this year, once a proper entrance from the land has been created. Until then, however, further forms of access are limited since only boats with masts less than 8 or 9 metres high can enter and even these rarely do so as the sea is generally rough . If one does, however, manage to enter the Blue Cave and reach as far as one can go, the phosphorescent light and magnificent blue colour are overwhelming. As one swims back towards the exit, preferably unde~ water, the blue light shı ning up from the bottom, created by the refraction of the sun-light, can transport one into a mysterious, undreamed· of world . A morning trip is to be recommended in this case as south-easterly winds tend to blow up on summer afternoons, ma· king the sea rough and, consequently, access to the ca ve more difficult. Two kilomatres on towards Kalkan is the Pigeon Cave (Güvercin İni Ma~arası), so called because of the hundreds of wild pigeons which nest there. The only way to reach this cave is to swim through the narrow entrance. The best time for a visit is before sunset as that is when the sun shines in to it ereating the medley of co\our and light for which it is famous. Just opposite is another cave which acts as an outlet for an underground stream. The water from this stream has a temperature of 13°C and cools the 25 °-30°C sea water as it mingles with it , making those who swim between the two caves shiver with cold. Other caves to be found in the region include the Asitli Sea Cave between Kaş and Demre and the Kekova Sea Ca ve to the south of Kekova.
DIŞ ticaretin
bankasi
Genel Müdürlük ve Merkez Subesi Istanbul da kendi binas1nda
ı
.
arpta usta ellerimiz= ll
"MÜZİSYEN olmak o kadar güzel bir şey ki, çalarken her şeyden uzaklaşıp kendinizle ve müzikle olmak mutlulu~unu, isterdim ki, daha çok insan tadabilsin ... Her şeyi o zaman daha güzel görebilirlerdi, daha hoşgörülü olabilirlerdi. .. " Bu güzel ve anlamlı mesaj arp sanatçı mız Sevin Berk'ten ... Sanatçı olmanın, bütün doyumsuzluklanna ra~men, insana doyumlu bir yaşam sa~ladı~ını söyleyen Sevin Berk, 15. Istanbul Festivali'ne 27 Haziran'da Yıldız Saray Tiyatrosu'nda verdi~ arp resitaliyle katıldı. Y aşa mında iz bırakan sanat olaylanndan biri de, 1986'da Dünya Filarmoni Orkestrası ' na katılması ve 56 ülkeden 109 müzisyenle Rio de Janeiro'da, bir zamanlar Pele'nin top koşturdu~u Maracana Stadyumu'nda verdikleri Barış Kanseri .. . "Oysa" diyor, "arp çalınayı ben istememiştim , benim seçimim de~ldi." "Müzik nasıl girdi hayatınıza? " "Ailece klasik Batı müzi~ine hayranh~mız vardı . Annem ut çalardı. Ben de okulda mandolin çahyordum ama, nota bilgim yoktu. Hatta bir gün hocam beni tahtaya kaldırıp 'la ' notasım porteye yazmaını istedi~inde yapamamıştım . Hoca çok kızınca 'Ama ben konservatuvara gidecegim' demiştim. Bana 'Sen mi ? Sen müzisyen olamazsın' demişti. Yine de bir tanıdık müzi~e yetene~im oldu~unu söyleyip aileme beni konservatuvara göndermelerini tavsiye etmişti. Biz İzmirliyiz. Kalktık Ankara'ya geldik, bale ve piyano bölümlerini kazandım. Ancak arp bölümüne alındı~m söylendi. İncecik uzun boylu bir kızdım, arp hocası İtalyandı , ellerimi çok be~enmiş, o bölüme almış beni . A~lamaya başladım, hele hayatımda ilk kez arpı görünce daha çok a~la>- ıs
dım.
Bu a~lamam birkaç ay sonra kesildi. O kadar iyi bir hocam vardı ki, arpı bana çok sevdirdi ve şimdi çok memnunurn." "Arpın çok zor bir enstrüman oldugu söylenir ..." "Enstrümanlarda kolay , zor diye aynm yapmıyorum , her sazın kendine göre zorlu~u var. Müzik zor. Arpın da telleri, pedallan var, akort sorunu var. Çok kişi bana konser sonrası yorulup yorulmadı~mı sorar, nasıl kaldırıyorsun o enstrümanı , derler. Oy sa a~rlık omuzda de~ldir, saza bacaklannızla, dizierinizle h~kim olursunuz." "Kaç yıllık egitim gerekli, günde kaç saat çalışıyorsunuz? " "En az on yılda arp ö~renilebilir , on yıllık e~itim gereklidir. Benim kendi arpım olmadı~ için, e~er orkestraya arp gerekiyorsa, evdeki arp Atatürk Kültür Merkezi'ne gider. Provadan sonra eve geliyorsunuz, arp yok. O zaman evişleri yapı yorsunuz. Arp evdeyse, o zaman günde en az beş saat çalışınm. " 1960 yılında katıldı~ı Ankara Cumhurbaşkanlıgı Senfoni Orkestrası 'nda klasik ve modem arp repertuannı ilk gerçekleşti ren sanatçı unvanına sahip olan Sevin Berk, devlet sanatçısı flütist Mükerrem Berk ile evli. Onlan Mozart bir araya getirmiş .
"Orkestraya genç bir arpist olarak bir Arp Flüt Konçertosu vardır. Mükerrem Berk gelip, 'Benimle bu konçerto y u çalar mısınız?' diye sordu. Kabul ettim ve provalara baş ladık. Çalışmalar sırasında aramızda bir aşk do~du , sonra evlendik. Mozart hayatı mızcia önemli bir yer tu tar. Çünkü 23 yıldır eviiyiz ve hala birbirimizi seviyoruz. Müzik nasıl hayatıının bir parçasıysa , eşimle, o~lum ve kızımla ailemde hayatı-
katılmıştım . Mozart' ın
Sevin Berk Dünya Filarmoni Orkestrası 'nda çalan bir Türk sanatçı. 1986 yılında 56 ülkeden 109 müzisyenin arasına katılıp Rio de Janeiro' da Maracana Stadı 'nda verdikleri konseri bir türlü unutamıyor. Bu konserin adı "Barış Konseri"ydi. mın bir parçası." "Sanatçı kişiliginiz
aile
hayatınızda
sorun getirmedi mi?" "Eşim de müzisyen
oldu~u için çok anlayışlı, işimin zorluklannı iyi biliyor. Evde kadın-erkek aynmı olmadı, çocuklanmızı yetiştirirken de bana yardımcı oldu. Çocuklarımızın ikisi de müzisyen oldu. Kızım 21 yaşında ve keman çalıyor, o~lum 18 yaşında, o viyolonseli seçti. Onlar da kendi işlerini kendileri yapıyorlar."
"Bir evde dört mazisyenin yaşaması pratikte sorun yaratmıyor mu?" "Evde dördtimüzün de çalıştı~ günler oluyor. Arp taşınır bir enstrüman olmadı~ için ben arpın durdu~u odada çalışıyo rum. Kızım yatak odasına geçiyor, o~lum benim odama geçiyor. Baba da salonda çalışıyor. Fakat bir süre sonra kaçınılmaz olarak birbirimizi duymaya başlıyoruz . Bir an geliyor, herkes odasından fırlıyor ve kimse çalışamaz oluyor. Bazen kızımla veya o~lumla birlikte çalıyorum . Henüz ikisi de ö~enci. Mezuniyetlerinden sonra triolar filan yapaca~ız." "Konser veya resitalierde giysiterinizi seçerhen neye dikkat ediyorsunuz? Belli bir seçim söz konusu mudur?" "Arp çalarken uzun giyrnek estetik açı dan gerekli. Çünkü arp çalarken bacaklan açmak zorundasınız. Ayrıca enstrümana uygun olması için renk seçimine de dikkat etmelisiniz. En önemli unsur da, rahat olmaktır. Kollar bol ve rahat olmalı. Bu nedenle arp çalmak için uçuşan giysiler seçilir." İzmir'de 26 Ekim 1941 yılında dünyaya gelen Sevin Berk Akrep burcundan. Halen , 1973 yılından beri getirildi~i İstan bul Devlet Senfoni Orkestrası'nda Arp Grup Şefi olarak görevine devam ediyor. 17
">-
"NO
OW"
Passengers who make reseruation on a flight but deny boarding without information of cancellatian are called "NO SHOW" ... N the i nd us tria 1 world of aviation, in accordanct• with th e development of economy and technology , raise in num ber of passenger ca uS(' the increase in num ber of "NO-SHOW"s. Conseq uently it is a constant complaint of all world airlines but no satisfactory results can be obtained to minimize the problem . Association of European Airlines (AEAı which has 20 mem bers inciurling Turkish Airlines h ave been searching for the precautions that have to lıc taken against th e "NO-SHOW" affair. According to the researe h of th e association, approximately 900.000 passe ngers are " NO-SHOW" in ann ual seat utilisation. From the point of financial aspect, it means a loss of ~00.000.000 US dollars for the members. Thi s topic is discussed ann ualy in special meetings by AEA of in which last meeting the precautions held by each ın e mber and their benefits are discussed . Besides a campaign is launched by AEA to educate and promote passengers, agenci es and airlines which are th ought to be the main reasons in this damaging statement.
E, unwilinlymust
I
state that THY W ('Ustomers take quite a
place in the quantity of "no-show" results eleciared by AEA. We beli ve that passengers do not spend the same t'are for the caneellation of their denied seats as they do for reservations. their Passengers having reservations on a determined flight and ha ving the wish of flying on a previous one or changing the carrier, without any information of caneellation will take part in the ''NO-SHOW" problem. In this case, the airline feels not only the financial pressure but also the psychological defect of dissatisfaction for the customers on the w aiting list. On the other hand, the vacant seats caused by " NO-SHOW", passengers attracts attention and critics of the ones who had diffuculty in obtaining seat or found space by chance on the same flight. Webelieve cooperation shown by both passengers and agencies to caneel seatsin advance, in case of denial will complete the efforts of airlines tominimize "no-shows." The will relieve unnecessar y hardship for both companies and passeng ers.
AEA selected symbol for no-show campaign.
N
O
S
H O W İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
İLİNDİGİ
üzere, no-show(rezervasyon B halde gelmeyen yolcu) konusu tüm dünya sürekli kaydı yaptırdığı
havayollannı
meşgul
eden, ticari kayıplar yanısıra yolcu hizmetlerini de aksatan bir sorundur. Uçaklarda rezervasyon yaptırdığı halde yolcunun uçmaması durumunda no-show diye adlandınlan " uçakta yer yok .dendiği halde yer olması" olayı ortaya çıkmaktadır. Karşı tedbirlerin alınmaması halinde koltuk kaybına yol açan bu konu sadece THY'na özgü bir sorun olmayıp tüm hava yollarının bir problemi olarak görülmekte-
dir. 20 üyeli AEA (Avrupa Hava Taşıyıcı ları Birliği) have yollannın bir yıllık taşımalannda gelmeyen (no-show) yolcu nedeniyle 1 milyon koltuğun değerlendirile mediği, bunun da, toplarnın % 5'ine tekabül eden 200 milyon dolarlık bir kayba sebep olduğu görülmüştür. AEA, önemli mertebelere ulaşan bu önlenmesi için bir kampanya açmış ; yolcu, acente ve hava yollarının bu konuda sürekli ilgi ve eğitimini hedef almış tır . THY da bu kampanyaya katılmış bukayıplann
lunmaktadır.
-- ~ :··· :
•
letanblıl:
!.:·J" ;.'
· K~-Burr~ughs
"OG
Bütün
:4.ı
zamanların
en iyi hizmeti ...
toyOkclett caddMI Aygaz HM 148 Zlnel~ lkuyu • 80300 • Telefon: 1ee 83 eo (S hel) • Tlleka: 28102 1cbr tr Anıı.ta: AllıtOlll Bulvan we Yenl ..hlr • 08440 • Telefon: 111 14 ee fımlı: AllıiOik caddMI 304/A Alaancal< • 35220 • Telefon: 21 73 t2 22 a 40 Adina: AlatOrk caddMI Tae Apt. BlOk 2 • 01120 • Telefon: 33 112 o 33 48S Buraa: Çeklrııe Ceddtll Park 21113 • 1aoao • Telefon: ae 74 os o
Ka"'"
u Kuran kutusu (16 . .vaz.v谋l路 TUrk Islam Eserleri Mazesi) 20
Kanuni Sergisi'nin
yapıldı8ı
Chicago 'daki The Art Institute
binası .
2
5 Ocak'ta Amerika'da Washington Ulusal Sanat Galerisi'nde açılan Muhteşem SUleyman CaAı Ser· gisi, önünde kuyruklar oluşturulan, gören herkesi büyüleyen bir sergi oldu. Kanuni çajtı gerçekten de birçok olaya ışık tutmuştu . Tüm dünya Kanuni'nin çajtdaşlan olan Mike· langelo, Leonardo, Raphael, Titian, Tintoretto, Albrecht Dürer, Hana Holbein, Copernicua, Cortea ve Pizarro'ya hayran olurken DoA'u'da her şeyin duraltan olduıtunu, tüm güzelliklerin Batı'da yojtunlaştııtını zannedi· yordu. Oysa Amerika'da açılan sergi haritalardan minya· türlere, kumaşlardan seramiklere, mücevherlerden el yazması kitaplara, silahlardan sedef oymacılııtına kadar bir çaltın tüm görkemini sergiliyordu. Washington'daki Muhteşem Süleyman Çaıtı Sergisi 17 Mayıs tarihine kadar sürdü. İlginin büyüklüıtü sergiyi uzatma düşüncesini de gündeme getirdi ama program deA'i· şemezdi. Nitekim bütün eserler büyük güvenlik tedbirleri altında Chicago Illinois'te, Chicago Sanat EnstitUsU'netaşı nıyor ve burada 4 Ekim'e kadar sergilenecejti belirtiliyordu. Şu anda Muhteşem Süleyman Amerika'nın bir başka böl· gesindeki insanlan büyülemekte. Sergi için hastınlan kitaplar, broşürler Adeta kapışılıyor. Washington sergisinin aşın karlı bir havaya rastlaması, ilk günler meraklılann sergi salonuna gitmelerini güçleştirmişti ama, Illinois'te bahar var. İnsanlar büyük gruplar halinde Süleyman çaıtını tanı· maya geliyorlar. Serginin açılış saatinde başlayan kuyruk· lar, akşam kapanışa kadar sürüyor. Bazılan tüm gün gazdikleri sergiyi daha iyi kavrayabilmek için ertesi gün de geliyorlar. Chicago'daki Muhteşem Süleyman Çajtı Sergisi yerini 4 Ekim 1987 · 17 Ocak 1988 tarihleri arasında New York Metro· politan Sanat MUzesi'nde açılacak sergiye bırakacak . Kanuni Süleyman çaltı Osmanlılann en geniş sınırlara ulaştıklan bir dönemi kapsıyor (1494·1566). Iki yüzü aşkın eserin sergilendiA'i bu Yenidünya çıkartmasında en çok Istanbul Topkapı Sara yı, Arkeoloji MUzesi ve TUrk ue Islam Eserleri MUzesi'nden yararlanıldı. Bunun dışında Amerika'daki Metropolitan Sanat MUzesi'nden de o dönemle ilgili bazı eserler seçilip sergi kapsamına alındı . Bununla da yetinmeyen ilgililer "Kanuni Çajtı"nın tam anlamı ile anlaşılabilmesi için her kaynaıta başvurdular. Kopenhag'daki Dauid Koleksiyonu'ndan, İngiliz British Museum'dan, Fransız Louure MUzesi'nden ve Kuueyt Ulu· sal MUzesi'nden yararlanıldı . 21 (>-<
a
HE Süleyman the T Magnificent Exhibition, showing artefaeta from the period of this famous Ottoman sultan, opened on 25th January ı987 at the Washington National Gallery of Art in the U S A. . Right from the start it attracted queues of people and greatly impressed those who sa w it. The reign of Süleyman the Magnificent corresponded with a period which was witness to many events of worldwide, histarical importance. Amongst the sultan's contemporaries were some highly acclaimed figures. But, whilst names such as Michelangelo, Leonardo da Vinci, Raphael, Titian, Tintoretto, Albrecht Dürer, Hans Holbein, Coperni· cus, Cortes and Pizarro were on the tips of everyones' tongues, it was generally believed in the West that the East had become stagnant. The Weşt, everyone thought was the centre of all forms of art. Thj.s exhibition proves, however, beyond any doubt, that this belief was false. Items on display varying from maps to miniatures, from textiles to ceramics, from jewellery to handwritten books, from weapons to mother-of-pearl engravings reveal the true splendour of the period. The Süleyman the Magnificent Exhibition closed on ı 7th May. The amount of interest it had aroused prompted the idea of prolonging the exhibition but the programme could not be changed. So the exhibits were transported under tight security to the Chicago Art Institute in Chicago, Illinois where they were to be on display, it was announced, until 4th October. J\t present Süleyman the Magnificent is ser~ 22
e ag ifcent
goes to CHICAGO
ving as a source of great interest to people from all over the U S.A. . The handbook and brochures published on the occasion of the exhibition are seliing like hotcakes. Unlike in Washington where the exhibition opened in unusually snowy weather, making it diffi. cult for the public to reach the gallery, in Chicago it opened in the spring, since when people have been flocking in, eager to leam about the Süleyman· period. The queues start at opening time and continue right through the day un til the eXhibition closes in the evening. Some people even retum for a second day to study the items on dieplay more closely. After Chicago, the exhibition will transfer to theNew York Metropolitan Art Museum were it will be on display from 4th October ı987 to ı 7th January ı988. The reign of · Süleyman the Magnificent (ı494-ı566) coincided with the time during which the Ottoman Empire was at itslargest and most powerful. This exhi bition has now tak en the "New World" by storm with more than 200 i tema, lent mainly by Topkapı Palace, the Museum of Archaeology and the M useum of Tur-. kish and Islami c Arta. In addition to these, certain other pieces also belonging to that period were selected from the Los Angeles City Art Museum· and the Fine Arta Museum in Boston. Officials, not satisfied with this, made every effort to fin d further sources which might make the exhibition more cob_erent and so contributions were also made by the David Collection, the British Museum, the Lou\rre in Fraiıce and the Kuwaiti National Museum.
V /s a 1988 Olimp i yatlarını dünya çapmda desteklemektedir.
IKTISAT BAN<ASI
Visa, size Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında 5 milyonu aşkın seçkin işyerinde para kullanmadan satı n almanın gücünü sa~lar. Diledi~iniz ürün ve hi.~mete sahip olmak için, Visa'yı göstermeniz yeter. Visa'yı, Iktisat verir.
iSTAN BUL SANAT FESTiVALi
Mıwleui
gl1sterileri l1zellikle festiıxılin
yabancı konuklarını
çok i/ailendiriyor. Bunlara bilet bulmak genellikle
imk4118ı z.
23 ÜLKEDEN 2100 SANATCI •
LKİ TUrkiye Cumhuriyeti' ı nin 50. mUnde dUzenlenen kuruluş yıldönU Uluslararası
!stanbul Festivali 15. yılına ulaştı. !stanbul Kaltar ve Sanat Vakfı tarafından dUzenlenen Uluslararası İstanbul Festivali, merkezi Cenevre'de bulunan Avrupa MUzik Festivalleri Birli~i' ne (Europe4n Association of Music Festivals) Uye 45 festival arasındaki en önemli 6 festivalin içinde yer alıyor. 15. yılı kutlama amacıyla daha geniş bir programı kapsamak Uzere 15 gUn uzatılan festival, 15 Haziran'dan 31 Temmuz'a kadar sUrecek. Orkestra kanserleri, oda mUziA'i, resitaller, vokal mUzik, opera, caz ve pop mUziA'i, tiyatro, bale ve dans, geleneksel sanatlar, plastik sanatlar bölUmlerinden oluşan program 23 Ulkeden yaklaşık 2100 sanatçının katılımıyla
gerçekleşiyor.
Bazı
oda mUziA'i, vokal mUzik, TUrk &anat ve TUrk tasavvuf mUziA'i konserleriyle kimi resitaller ve
opera temsilleri 14 ayn tarihi mekAnda yapılıyor. Bunlann arasında en ilginç olanlardan biri, konusundaki olaylar İstanbul'da bir sarayda geçen W.A. Mozart' ın Saraydan Kız Kaçırma (Die Ent(ahrung Aus dem Serail · Abduction from the Seraglio) operası. Besteci Mozart'a İmparator II. Joseph tarafından ısmarla nan Saraydan Kız Kaçırma Operası İstanbul Festivali'nin bir gelene~i olarak her yıl Topkapı Sarayı'nda sahneleniyor. Istanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sunduA-u operada bu yıl iki konuk saı\atçı; soprano Barbara CARTER ve tenor Donald GEORGE rol alıyor. TopkaPl Sarayı 'nda sahnelenen Saraydan Kız Kaçır ma Operası, özellikle Avrupa'da ilgi topluyor ve her yıl turist gruplan için birkaç kez sahneleniyor. 15. Uluslararası İstanbul Festivali'nin orkestra konserleri bölUmUnde /stanbul Devlet Senfoni Orkestrası, Moskova Devlet
Topkapı Sarayı 'nda
genellikle TUrk sanat mUzilli
nes CARL, İdil.BİRET, Pierre AMOY AL, Mehve, EMEÇ, Robert COHEN ve Tayfun BOZOK solist olarak katilıyor lar. Musica Antiqua KlJln toplulutunun ardından solistleri Gidon KREMER'le birlikte ORPHEUS Oda Orkestrası'nın da katıldıA"ı festivalin oda müziAi bölümünde Cem MANSUR yönetimindeki Ingiliz Oda Orkestrası piyanist Hüseyin SERMET, klarnetçi Thea KING, viyolonist Suna KAN ve fagotçu Robin 0' NEAL'le birlikte konserler veriyor. Şostakoviç DlJrtlasa'nün yanı sıra, önemli oda müziAi toplu· luklanndan Slovak Oda Orkestrası, şefleri Bobdan WARCHAL yönetiminde piyanist Deniz GELENBE'ye; Lucerne Festival Orkestrası ise şefleri Rudolf BAUMGARTNER yönetimin· de, kemancı Gunars LARSEN S, viyolacı Howard GRIFFITHS ve Semra GRIFFITHS; kemancı Roger PYNE'e eşlik ediyor.
St. lrene Kilisesi klasik milzik konserleri için ideal bir mek4n.
Senfoni Orkestrası, Krakov Filarmoni Orkestra ve Korosu, Berlin Senfoni Orkestrası ve Berlin Siemens Korosu; Capital de Toulouse Ulusal Orkestrası ve Akdeniz Gençler Orkestrası katılıyor.
konserlerine yer veriliyor.
Cansug KAHIZADE, Vero· nika DUDARPV A, Krzysztof PENDERECICI, Tadeusz STU· RUGALA, Otto RUTHEN· BERG, Wolf· Dieter HAUS· CHILD, Michel PLASSON, Michel TABACHNIK'in yönet& cekleri konserlerde Anegül SARlCA, Verda ERMAN, Judith ULUÖ, Meral GÜNEY· MAN, GrigoriSOKOLOV, Ser-' gei STADLER, Lyobov TIMO· FEYEV A, Jadwiga GADU· LANKA, Grazyna WINO· GRODZKA, Henryk GRYCH· NIK, Romuald TESARO· WICZ, Kaja DANCZOWSKA, Barbara VOGEL, Andrew HAMBLY • SMITH, Niels KÖPCKE, Jan Herman MAR· KUS, Harke de ROOS, Juhau-
Festivalde Anthony. Joaeph PARATORE piyano ikilisi, piya· nist Lyubov TIMOFEYEV A, lvo POGORELICH ve Beral TANRISEVER; kemancı Ser· ı ei STADLER, Viktoria MUL· LOV A, Ayla ERDURAN ve Mayumi FUJIKAW A; viyolon· selist Mischa MAISKY, arpçı Sevin BERK ve Nikanor ZABALETA; flütçü Jean • ~erre RAMPAL; orgçu Marie • Claire ALAIN, Robert KOH· NEN, Johannea CARL; Rua· giero RICCI· Erneata BITET· Tl keman · gitar ikilisi; Serıto • Odair ASSAD gitar ikilisi, Robert KOHNEN • Leyla PIN AR kla vsen ikilisi; gitarcı David RUSSEL, Jose Luis· Rodrigo BRAVO ve klavsenci Zuzana RUZICKOWA resitaller· veriyor. RAY CHARLES'ın ba,ı çek· tiAi pop ve caz müziAi bölümünde her biri çok ünlü ve çok deterli isimler görülüyor: Chick COREA ve Gary BURTON; WILLEM BREUKER !KOLLEKTIF ve Vera BETHS yaylılar toplulutu; OREGON, MODERN JAZZ QUARTET; Herbie HAN· COCK ve orkestrası; AL DI MEOLA ve AIRTO MOREIRA. 15. Uluslararası İstanbul Festivali'nin bale ve dans bölü· münde ise Holkı.nda Dans Tiyat· rosu Gençler Grubu, Bayak Kanada Balesi ve BUCKET
Dans Tiyatrosu'nun gösterileri ·:ar.
ISTANBUL FESTNAL IS IN ITS 15th YEAR T
HE
International Festival, now in its 15th year, came into being on the occasion of the 50th anniversary of the establishment of the Turkish Republic. Organised by the İstanbul Foundation for Culture and Arts, it now ranks among the six largest festivals of the 45 members of the European Assodation of Music Festivals, which is based in Geneva. This year the festival has been extended by 15 days to allow for additions made to the programme in honour of its 15th year; it is to close on 31st July. 2100 artists from 23 countries are taking part in the festival which ineludes orchestral concerts, chamber music, recitals, vocal music, opera, jazz and pop concerts, theatre, ballet and dance and traditional and plastic arts. A number of the concerts of chamber music, vocal music, Turkish classical and Turkish Islamic mystical music, along with some recitals and operas, are to be performed in 14 venues ofhistorical interest. The plot of one of the most interesİstanbul
>-:ı 26
ting of these, Mozart's opera, "Abduction from the Seraglio" is set in a palace in İstanbul. Mozart was commissioned to write this opera by Emperor Joseph II and it is staged in Topkapı Palace every year as a traditional part of the İst an bul Festival. This year two guest artists, soprano Barbara Carter and tenor Donald George, are performing in the opera, presented by the İstanbul State Opera and Ballet. "Abduction from the Seraglio", staged as it is in Topkapı Palace, attracts particular aıten tion from European visitors and is performed several times a year for groups of tourists. Piedmont Opera Theatre from Winston · Salem, North Carolina, USA, is the guest company in the opera seetion this year. Soprano Mathilda Nickel, who has an impres· sive career behind her, is performing "a monodrama for soprano" called "Flower and Hawk" by Carlisle Floyd. The İstanbul State Symphony Orchestra, the Moscow State Symphony Orchestra, the Cracow Philarmonic üre-
hestra and Chorus, the Berlin Symphony Orchestra and Berlin Siemens Chorus, the ürehestre du Capitole de Toulouse and the ürehestre · des J e un es de la Mediterranee are all taking part in the orchestral seetion of the 15th Internationalİstan bul Festival. Soloists such as Ayşe gül Sarıca, Verda Erman, Judith Ulu~, Meral Güneyman, Grigori Sokolov, Sergei Stadler, Lyobov Timofeyeva, Jadwiga Gadulanka, Grazyna Winogrodzka, Henryk Grychnik, Romuald Tesarowicz , Kaja Danczowska, Barbara Vogel, Andrew Hambly · Smith, Niels Köpcke, Jan Herman Markus, Harke de Roos, Johannes Cari, İdil Biret, Pierre Amoyal, Mehveş Emeç, Robert Cohen and Tayfun Bozok are appearing in concerts conducted by farnous names like Veronika Dudarova, Krzysztof Penderecki, Tadeusz Strugala, Otto Ruthenberg, Wolf· Dieter Hauschild, Michel Plasson and Michel Tabachnik. In the chamber music seetion of the festival, the English Chamber Orchestra, conducted by Cem Mansur, is giving concerts with pianist: Hüseyin Sermet, cl arinet player: Thea King , violinist: Suna Kan and bassoon player: Robin O'Neal; other orchestras in this seetion include Musica Antiqua Köln, with soloİst Gidon Kremer, and the Orpheus Chamber Orchestra, the Shostakovich Quartet, one of the major chamber music groups, the Slovak Chamber Orchestra, directed by Bolı dan Warehal and accom-. panied by pianist Deniz Gelen be, and the Lucerne
Festival Orchestra, conducted by Rudolf Baumgartner and with violin soloists Gunars Larsens and Roger Pyne and viola soloists Howard and Semra Griffiths. Those giving recitals include piano duo, Anthony and Joseph Paratore pianists: Lyubov Timofeyeva, Ivo Pogorelich and Beral Tanrıse ver, violinists: Sergei Stadler, Viktoria Mullova, Ayla Erduran and Mayumi Fujikana, cellists: Mischa Maisky, harpists: Sevin Berk and Nikanor Zabaleta, flortist: Jean · Pierre Rampal, organists: Marie · Claire Alain, Robert Kohnen and J ohannes Cari, guitar duo: Sergio and Odair Assad, harpsichord duo: Leyla Pınar and Robert Kohnen and soloist, Zuzana Ruzickowa, and guitarisis: David Russel and Jose Luis Rodrigo Bravo. The vocal music seetion ineludes performances by Leyla Gencer, accompanied by Roberto N egri, and by the Bucharest Madrigal Choir. Featuring at the top of the list of the very best and most famous names is Ray Charles in the pop and jazz section. Other stars include Chick Corea and Gary Burton, the Willem Breuker Kollektif and the Vera Beths String Ensemble, Oregon, the Modern Jazz Quartet, Herbie Hancock and his Orchestra and Al Di Meola with Airto Moreira. The ballet and dance seetion of the 15th International İstanbul Festival features the Junior Group of the Netherlanda Dance Theatre, Les Grands Ballets Canadiens and the Bucket Dance Theatre.
G ARANTi CEK, seçkin işyerlerinin,
seçkin müşterileri için çağdaş bir kolaylık, saygın bir ödeme biçimidir. GarantiÇek, kişisel itibarımza yaraşan bir ayncalıktır.
ARANTi
ın~ANKASI
_ _ _ _ _G·ARANıi G:K _ _ _ __ 200.000 liraya kadar provizyonsuz ödeme garantilidir. Garanti
Bankası'nın
tüm
Bütün seçkin
şubelerinde anında
işyerlerinde
Hesabına
paraya çevrilir.
para yerine geçer.
laiz işlrr.
Ciro edilebilir.
~
~
1'
ı ı
11
işlemeZere
kadar
yılında gelmiş.
her yere giren ipek Anadolu 'ya 550
tutuyor. Saraylardan
lpek dünya tarihinde çok önemli yer
EÇMİŞTE ve günümüzde modadaki güneelliW-ni koruyan ipe~in kimler tarafından keşfe dildiW,, dünyaya nasıl yayıldı~ hakkında yıllardan beri çeşitli öyküler söylenmektedir. Esas olarak ipek, dut a~acı yapraklanyla beslenen Bombyx mori isimli bir tırtıl tarafından salgı
G
lanmaktadır .
Oldukça uzun bir mazisi olan ipek, hiçbir do~al ve sentetik lifte bulunmayan parlaklı~ı , hafifli~i, kendine özgü dökümlülü~ü, tutumu, yüksek dayanımı, ıslaklık hissi vermeden yüksek oranda nem absorbe edebilirli~i ile de~erli bir elyaftır.
İpek tarihi açıdan çok ilginç gelişmelere sahiptir. İpekböce~i ilk
olarak milattan önce 2357 yılında Çin'de keşfedilmiştir . Rivayete göre; Çin İmparatoriçesi Hsi Ling - Chi, sarayının etrafındaki ormanda gezerken dut a~açlan üzerinde ipekböce~ kozalannı bulmuştur. Kozaların şekli ve parlaklı~ı imparatoriçenin çok ilgisini çekti~nden, kozalar toplanarak saraya getirilmiştir. Bu kozalardan çıkan kelebeklerden alınan yumurtalarla önceleri sarayda, sonra da halk tarafından ipekböce~ beslenmeye başlanmıştır. O günden sonra Çinliler yaklaşık 2000 yıl gibi uzun bir süre ipekçilik sanatını titiz bir şekilde gizlemişlerdir. Böylece ipek tekelinin oluşması , ipe~i o zamanlardan beri de~erli bir lif konumuna getirmiştir . Bugün için inanılmayacak kadar uzun süren bu tekel, milattan önce 200 yıllannda sona ermiş ve ipekçilik tekni~i politik ajanlar tarafından Kore yolu ile Japonya' ya ulaştınlmıştır. İpek Roma'ya Pers savaşlannı izleyen yıllarda getirilmiştir . Daha önce M.Ö. 54 yılında İmparator Marcus Amonius ipe~n Roma'ya getirilmesi için Çin'e bir heyet göndermiştir. Ancak bu heyetin baş an elde edememesi neoeniyle ipek Roma'ya ancak İran'dan getirilebilmiştir.
İpe~n Hindistan'a girişinin, M.S. 300'lü yıllarda, Hintli bir prense gelin gelen Çinli prensesin, ipekböce~i yumurtalannı ve dut a~acı tohumlannı gelinli~inde saklayarak kocasına getirmesiyle olduAu söylenmektedir. İpek böylece yayılmaya devam ederken, ünlü Bizans İmparatoru Justiniyanus, Do~u'da çok önem
Batı'da altın pahasına satılan ipe~in ülkesine getirilmesi için iki Rum papazını görevlendirerek, M.S. 551 yılında Çin'e göndermiştir. Bu iki papaz, ipekböce~i tohumlannı, boş hastonlarının
kazanan ve
içine saklayarak İstanbul'a getirmeyi başarmışlardır. Böylece Batı ülkelerinde de ipekçilik başlamış ve 1453 tarihine kadar İstanbul ipek sanayiinde Batı'nın merkezi halinde kalmıştır. Türklerin ipekle ilgilenmesi, Uygur Devleti zamanında oldukça ileri gitmiştir. 12. yüzyılda İstanbul'un Venedikliler tarafından işgali sıra sında, ipek Venedikliler tarafın dan bulunmuş, daha sonra bu ülkeye ham ipek gönderilerek, orada imal edilen de~erli ipek kumaşlar Avrupa şehirlerine sa tılmış tır. İngiltere'ye ipek sanayii 1718 yılında girmiştir. John Lombe isimli şahıs, işçi olarak İtalya'da çalışarak ipekçilik tekni~ini iyice ö~rendikten sonra, ülkesine götürmüştür.
Bugün ipe~n asıl yetiştinci ülkelerinden olan Fransa için de ipeA"e verilen önem tartışılmazdır. Kral IV. Henry, dünyada moda önderli~ni ellerinde tutup ticaretlerini geliştirmek için ipe~i ele geçirmek amacıyla İran Şahı ile bir anlaşma imzalamıştır. Ancak bu yolla ipe~in , İranlılara gümrük resmi ödenmesi, Türklere transit vergisi verilmesi nedeniyle çok pahalıya mal olması Fransızlan ipek üreticili~ine mecbur etmiştir. İpekböce~nin Anadolu'ya gelişinin M.S. 550 yıllannda olduAu bilinmektedir. Yani, Osmanlı Devleti kurulduA-unda ülkemizde ipekböcekçiliA'i yapılmakta idi. Uzun yıllar elde etti~i kozanın önemli bir bölümünü ihraç eder konumda olan Türkiye, 1845'te ipekçili~imi zin merkezi Bursa'da ipek çekim tesisinin kurulmasıyla üretti~i kozayı kendisi işler konuma gelmiştir. Ülkemizin birçok bölgesinde bugün ipekböce~i üretimi yapılmakta olup ham ipek üretimimiz 320 ton civanndadır. Dünya ham ipek üretimi ise 60.000 tondur. Yurdumuzda 1500 yıldan bu yana var olan ipekçilik; gerek Anadolu kültürümüzde, gerek el halıla rımızda , gerekse modamızda eşarp, fular, kravat, gece giysisi, bluz ve gömlek olarak yıllardan beri yaşamış ve yaşamaya devam edecek bir sanattır.
29 ~
1
nA VA
uru~
TUL.L.AKI
\TUfl~l:tn
AlfiLINI::t
Kanarya
.
Solo · y- Gome-ı.
--*"
1~'a
THY'nın dış
hat seferleri
-------1
UÇUŞ
llQ.Kia.J.C:Ll:l lli:M"1UCU:;1 /
l.löu W Ur.1\.
\4 ' n\ O ky a "u s u . -. n .ı a,
Bollenyodl.
i:).Y i:HJO.U..L
• •
,.
:wı
YORGUN FAYTONLARI D
OGAL güzelliklerlerle bezenmiş bir ülkede yaşıyoruz. Tür· kiye'nin birbirinden güzel kıyı kentlerinden sadece bir tanesi lzmir ... Yazı, kışı birbirine karı şan, kışın en so~uk gün· lerinde bile insanın içini ısıtan sıcacık bir şehir İzmir. Senenin bu ayla· nnda, yaz akşamüstle· rinde bir başka güzel olur İzmir'in Kordon· boyu. İnsanın rahat, zevkli bir gezinti yapası gelir. İşte böylesi güzel bir akşamüstünde ya da akşamın daha geç, buram buram İzmir kokan saatlerinde faytonla, ılık İzmir rüzgtlnnı içinize çekerek bir Kordon gezintisi yaptı· ~nızı düşünün.
Şu günler güzelim faytonların süslenip Kordon sefası yapmak
isteyenler için caddelere çıktı~ı günler. İzmir caddelerinin yıllardır kahnnı çeken bu birbirinden güzel faytonlar gün geçtikçe azalmak· ta, ayakta kalmayı Geçm~in !(üzel taytonlarında ne güzel anılar yaşanırdı. başaranlar ise eski gör· Oysa bugünün es kim~ taytonları eskiyi zo rla yaşatmaya kemlerinden çok şey çalışı _vorla r. yitirmekte. En yenisi işten geçinen ailelerin mermer binalara taşı· yirmi yıldır yollarda büyüttü~ü insanlar, onyan o rengtlrenk fayton· olan bu faytonlar, özellar da çocuklarını faylar yok artık. Şimdinin likle İzmir' e gelen turist· .tonculukla yetiştiriyor faytonları atlı tramvay· !erin hayranlıklarını lar. Dedelerinin zamaüzerlerinde toplayan bu ların oldu~u sokak· nında allı pullu, güzelim larda, gerilerinde aarabalar, yıllarını bu faytonlar görmüşler. henkli gürültüler bıra· mesle~e vermiş fayton· Oysa şimdi, kullandık kara k ileriemiyorlar. cular yok olmamanın ları faytonlar eskinin ki· savaşını veriyorlar. ÇünSesleri egzoz sesleri ara· sında yitip gidiyor , lere pek benzemiyor. kü bu arabalann yok Eski lzmir'in rıhtımın atları bakımsızlıktan olması, bir sürü insanın da tertemiz körfezin ekme~nden olması olölüyor. Yolcuları bu yanıbaşında, ufacık va· zevkli gezintinin ara· du~ gibi yaşayan bir purlardan inen insansında yanlarından getarihin de, diri diri çen arabalann gürültüları, kafesli balkonları gömülmesi demek. gizem dolu, kocaman leri ile irkiliyor, gezdikHemen hepsi bu
~32
lerine gezeceklerine piş man oluyorlar. İzmirli faytoncula nn en büyük eksi~i durabilecekleri bir rluraklarının olmaması ve yollarda, özellikle turistlerin yanında, trafik kurallarına
uymadık-
. ları için sık sık durdurulmaları. Şüphesiz trafik polisleri de bu kadar kalabalık yollarda bir de faytonlatla u~aş· mak zorunda kaldıkları için haklılar . Ama ya faytonlar nerede gezdirsinler yolcularını? Süs· lü, allı pullu faytonlar eski heyecanını yitirmiş gelinler gibi kendilerine bakmaktan vazgeçmiş, kendilerini yıpranmaya terk etmiş yorgun yorgun dolaşıyorlar caddelerde. Atların ise kemikleri sayılıyor. Eski gururlu, azametli duruşla· nndan eser yok. Hele kış aylarında ortalıkta tek tük kalan faytonlar kendilerine yolcu bulamadıklarından , parasızlık
tan atiarını satıyorlar. Bu da üç dört şene sonra kültür miraslanmızdan, eskinin bize bıraktıkla rından birinin daha ölmesi, yok olması demektir. Oysa Venedik'in gondolları, Çiniiierin Çekçekleri htıla duruyorlar. Avrupa'dan Türkiye'nin gizemli, egzotik havası için, gezmek e~lenmek için gelen turistleri faytonsuz bı rakmak böylesi bir güzellikten mahrum etmek demektir. Oysa bu turistik kayna~ yaşat mak az bir çaba ile mümkün. Yılların yükü güzelliklerini, önemle-
nnı ço~altaca~na
faybir köşeye atıyor, eskitiyor yok ediyor. İzmir'deki faytonculann ço~ Erzurum' dan gelmiş insanlar. tonları
Oraların
faytonlannı
İzmir' e taşımışlar, şimdi
-/
burada yok olmak üzereler. Çok de~il daha on yıl öncesinde İzmiriiierin de binip dolaştı~ faytonlar artık neşeli , kaygısız turistleri gezdiriyorlar. Üstelik her türlü aksaklı~a ra~en turistler bu tarihi ve güzel arabalara binrnekten son derece memnun görünüyorlar. Özellikle !talyan, Fransız turistler, Do~'nun gizemine olan meraklan nedeniyle faytonlann degiŞ mez müşterileri. Japon turistler ise faytonla gezinti yaparken, foto~ raf çekmekten bambaşka bir zevk alıyora benziyorlar. Yıllarını bu mesle~e vermiş, İzmir'de bu işin en eskisi Paşa Dayı diyor ki... "Kolay degil bu işi yapmak. lzmir'de faytonculuk yapmak çok zor. Ben 70 yaşımdayım, 50 yıldır bu işi yaparım . Ben yoruldum, arabam, atım yaruldu ama vazgeçmedik. Şimdi turisti memnun etmeye çalışı yoruz. Ama istedigi yerde gezdiremiyoruz. Atlarımız bakımlı degil. Arabalarımızın renkleri eskisi gibi parlak degil. gittikçe bakımsız oluyor her şeyimiz ... " Hiç mi yolu yok bunları düzeltmenin? "Bunlar dazelsin isteriz. Toplanmak, derne-
gimizi kurmak, faytonları, faytoncuları gavence altına almak gerek. Topu topu 35 faytonuz. Nasıl eski binaZara tarihi eser diyor, onları koruyorlar, bizleri de yok etmemeliler. Bize Kordonboyu'nu yasaklamaya bile kalktılar. Oysa turist en çok orada gezmek istiyor. Artık
Karşıyaka 'nın nazlı {aytonlarından eser kalmı
yor gittikçe. Oysa Istanbul'da Bayahada'da faytonlar hlllll pırıl pırıl... Yorgun atlarımız Zeytinlik yolundaki hanlarından sabahları boyunları bakak çıkıyor lar." Ne kazanıyorlar faytoncular, bu işten?
yor. Biz de onu. Hem biz onlarla her dilde konuş ur uz. Almanca, Fransızca, ltalyanca, Japonca bile biliriz. Şöyle bir hatırıa rını sordun mu kendi lisanlarında nasıl mutlu olurlar. Bizi öldarmemeleri lazım." Yıllan geçirmiş faytonun üstünde Paşa kızım
İzmir'in yıllarca kahrıl\ı çek~n
birbirinden güzel faytonlar gtln geçtikçe azalıyor, ayakta kalmayı başaranlar ise eski görkemierinden çok şeyler kaybediyorlar. Bu faytonlann yok olması bir anlama yaşayan bir tarihin de yok olması anlamına geliyor. eskinin izleri bile yok ediliyor. Erzurum 'dan geldik. Soguktu aralar, burası gibi degildi. Oralarda daha da gençhen yigitler karılarını bize emanet eder, bir köyden digerine yollarlardı. Burada bize yolları emanet edemiyorlar." Ya güzel yanları, hiç mi yaşanmadı? "Gazeldi eskiden, mis gibi körfezi, kaldı rıma taşan dalgaları, işi
daha az, galer yazla insanları vardı lzmir'in. Biz de tarih oluyoruz... Kalmıyor bir özelligimiz. Kordonboyu'nun,
"Eskiden iyi de para Bakma şim diki halimize. Ben bilmem dedem anlatırdı. Ilk faytonlar memlekete geldiginde, sadece beyler, paşatarla onların hanımları binermiş. Sonraları memurlar binmeye başlamış. Sonra çogalmış faytonlar, herkesin gezinti arabası olmuş. Benim bilditim çok yeni gibi. Arpa 25 kuruştu. Şimdi her şey pahalandı. Bu işten para kazanmak zor. Belki devlet için çalış sak, bizi tarihi eser saysalar... Turist bizi sevikazanırdık.
Dayı,
çok
kahnnı
çek-
miş İzmir'in, daha da
çekineye razı, ama yok olmaya razı de~il. Bu güzelim faytonlan daha ne kadar sürer, kimse bilmiyor, aç atlar daha ne kadar güzel turist kız lan nı caddelerde ahenkli tıkırtılar bırakarak dolaştınrlar, bunu da tahmin etmek kolay de~il ... Ama ... E~er seviyorsak İz mir'i... Seviyorsak Kordon'u ... Yaşatalım güzelim faytonlan ... 33 •
~-mu Almanya'daki Pamukbank Temsileiii
Pamukbank T~ parayı
SiSTEMi
en yü1
ulaştırır ... Beş
i
Y
i
B A
Dortmund
Berlin
Hannover
Köln
Konigswall, 18/ A, 4600 Doıtmund ı Tel : 023ı - 1 45595/ ı 45400
Oranien Str. 30, ıooo Berlin 36 Tel: 030- 6ı49060/6ı49002 /4659000
Goethe Str. ı5, 3000 Hannover ı Tel: 0511 - ı7271 / 17346
BahnhofS\ Tel: 0221 -
deti yurttaki Pamukbank Şubelerine iyle bağlı birer hizmet noktalarıdır ... msilcilikleri Almanya'dan yollanacak sek kur'la ...ve On-line
hızıyla
yurda
ı ~aniyede!
K
A
rplatz ı, 5000 Köln ı ,6545/ı36555
D 1 R Mannhei.m Kaiserring 36, 68 Mannheim Tel: 062ı - ıo2625/291423
Stuttgaıt
Nüroberg Am Plaerrer 8, 8500 Nümberg
Tel : 0911-288555/ 288266
70
Alleen Str. 8, 7ı40 Ludwigsburg Tel: 07141 -26612/ 26948
ANADOLU MEDENİYETİ
MODERN SANATA ISIK TUTUYOR • Y
1RMİNC1 yüzyılda yapılan
araştırmalar Anadolu'nun dünyanın en eski yerleşme bölgelerinden biri oldu~unu, en eski uygarlıklann burada kuruldug-unu meydana çıkarmıştır .
Bugün tüm dünya müzelerinde yer alan ve binlerce yıl öncesine dayanan Anadolu kökenli sanat >- 36
eserleri modern sanatlara örnek olmaktadır.
Modern sanatçılann esin kayAnadolu'yu isterseniz kısa ca ve tarihi akışı içinde şöyle bir inceleyelim. Taş Devri 'nde Anadolu: lstanhul'da, Ankara'da, Tepeköy' dl' yapılan kazılarda el baltalanattı
nna rastlanmıştır. Anti Toroslar'da kayalar üzerine yapılmış keçi gravürleri bulunmuştur. Isparta Pilir Höyüğü ' nde çakmaktaşından yapılmış bıçaklara , ag-açtan yapılmış mızrak sapianna rastlanmıştır. Bulunan diger Taş Devri eserleri üzerinde yapı lan araştırmalarda ise Anadolu yayiasının kültür bakımından gerek Dogu'dan, gerekse Batı ' dan ayrı bir . özellik taşıdıgı belirlenmiştir.
Beş. bin vıllık eserler: Anadolu' da M.O. 3000 yılına kadar uzanan çömlek sanatı eserleri bulunmuş tur. Bu çömleklerin yüzleri siyah ve cilalıdır. Bunların pek azı boyanmıştır . Mersin dolayların daki Cilalıtaş Devri'nin tek renkli, cilalı ayna çömlekçilig-i sonradan yerini boyalı çömlekçilige bırakmıştır. 1000 yıl kadar süren bu dönemde Mersin çömlekçilig-i büyük gelişmeler gösteriyor. Bakır Devri'nde Anadolu: Anadolu kültürü hemen hiçbir çagda Bakır Devri'ndeki kadar büyük bir birlik göstermemiştir, denilebilir. Anadolu uygarlıgı ilk kez bu çagda kendi sınırlan dışına taş mış, Eti hatta Osmanlı İmpara-
torlug-u sınırlarıyla ölçüştürüle bilecek kadar geniş bir alanı etkilemiştir. Bu çagda kimi zaman oymalarla, kimi zaman da bezemelerle süslü çömlekçilige rastlanır . Bu devirden kalan en önemli eserler Alacahöyük'teki Kral Mezarları ' dır . Bunlar Eti istilasından önceki çağlardan kalmadır. Alacahöyük 'te 13 kral mezarı bulunmuştur . Anadolu'da ilk va zı:
Anadolu' da ilk yazı örnekleri M.Ö. 2100 1800 yıllannda Tunç Çağı'nda görülür. Bu tabietler o devrin ticaret ve tarihine ışık tutmaktadır. Eti Imparatorluğu: Eti istilasıyla birlikte Anadolu gerçek anlamda tarih çerçevesine girmiştir. Bu imparatorluk M.Ö. 1800-1200 yıllan arasında 600 yıl hüküm sürmüştür. Anadolu'da hiyeroglif: Eti devletinin ortadan kalkmasın dan sonra Kuzey Suriye ve Toros eteklerinde yeni Eti devletleri kurulmuştur . Bunlar hiyeroglif yazısını kullanıyorlardı. Anadolu yaylasında kurulan Frigya Krallığı , Eti uygarlıgından geniş şekilde yararlanmıştır. Bununla birlikte Frigyalılar Anadolu'ya yepyeni bir sanat anlayışı
leri , ayrıca aslan, boğa , geyik resmi bulunmuştur . Roma Çağı : Romalıların An adolu 'yu egemenlikleri altına almasıyla buradaki şehirler daha da gelişip büyüdü. Büyük binalar, agora lar, amfiteatrlar, gimnasy umlar yapılmaya başlandı. Dünyadaki ilk Hıristiyan kiliseleri de Anadolu'dadır . Anadolu 'da ilk Türkler: XI. y ü zy ılda Anadolu birden Selç uklular'ın eline geçince, Yunanlılar buradan uzaklaşmak zorunda kaldılar. Bunun nedeni, Türkl erin Yunan şehirlerini y akıp
yıkması değil , Yunanlıia
nn başka ülkelerle yapmakta olduklan ticaretin kesilmesiydi. Selçuklular zamanında , Anadolu 'da pek çok mimari eser yapıl mıştır . Bu ·dönemde yapılan hanlar, kervansaraylar göçebe kavimlere karşı duyulan güvensizliğin belirtisi sayılabilir.
getirmişlerdir.
Frigyalılar
ve
sonrası :
Frigya
imparatorluğu M.Ö. VII. yüzyılın
başlannda Kimmer'lerin istilasına uğramışsa da Frigya uygarlığı daha uzun yıllar Anadolu'da etkisini göstermiştir. Pazarlı
Kalesi'nde bulunan kalıntılarda Frigya kabartmalan, geçit yapan askerleri gösteren duvar resim-
Anadolu dünyanın en eski yerleşme bölgesi. Bu yüzden yapılan M.Ö. 14. yüzyılda Boğazköy 'de bulunan boğalar (üstte,
solda}. Hitit Güne(solda) ve Alacahöyük 'te bulunan geyik (sağda). Hepsi de son derece ilpi çekici eser/er. şi
kazılarda
çok değişik kültürlerin ürünleri birbiri ardı sıra ortaya çıkmış ve günümüze büyük bir kültür hazinesi kalmıştır. 37
>-
ANATOLIAN CIVILISATION: A FORERUNNER OF MODERN ART
T
WENTIETH century research has revealed that Anatolia was host to some of the earliest settlements in the world and that same of the first civilisations were bom here. In this day and age works of art of Anatolian origin, sametimes ti}cıu sands of years old, are exhibited in museums the world over and serve as inspiration to modern art. Let us look briefly at a chronologicallist of the different Anatolian civilisations which have so strongly · influenced modem art.
Anatolia During the Stone Age In the course of excavations in İstanbul, Ankara and Tepeköy a number of smail axes were found . lmages of goats carved in to rocks were found in the Taurus Mountains, whilst flint knives and wooden spear handles were discovered in Pilir Höyük in Isparta. Research in to these and other Stone Age artefacts has revealed clearly defined differences between the cultures of the high Anatolian plateau and those of the areas to the east and west of it. Artefacts Dating Back Five Thousand Years Glazed, black earthenware pots dating back to 3000 B.C. have also been discovered; a few of these were painted. After this came the Neolithic Age when plain-coloured, glazed pots were produced araund Mersin and then aperiod during which earthenware pots were painted. The production of earthenware pots in Mersin continued during this period, although the practice of painting seems to have stopped abruptly in 2500 B.C.. Antolia in the Bronze Age Anatolian culture has, at no other time, been so homogenous as it was in the Bronze Age. During this time Anatolian civilisation spread beyond its borders for the first time, exerting influence on an area comparable in size to the Hittite State or even the Ottoman Empire. Further examples of earthenware pots, same carved and others engraved, can be found belonging to this age. The most im portant relics from this time are the Kings' Graves in Alacahöyük. These belong to the time prior to the Hittite inva-
@ 38
sion. Turkish archaeologists, having studied the pots found in the thirteen graves, determined that they dated back to between 2500 and 3000 B.C ..
First Examples of Writing in Anatolia The first examples of writing in Anatolia date back to between 2100 and 1800 B.C ..during the Bronze Age. There are tablets which give us information on trade and events at that time. The Hittite Empire The history of Anatolia becomes clearer as from the Hittite invasion. Their empire existed for 600 years,lasting from 1800 to 1200 B.C.. Most of their artefacts were, however, destroyed by a natural disaster at the end of the empire. Hierogl_vphicll in Anatolia After the destruction of the Hittite state, a number of new Hittite states were established in northern Syria and in the lower hills of the Taurus Mountains. These people used hieroglyphics. The Phrygian Kingdom, established on .the Anatolian plateau, inherited a great deal from the Hi tti te civilisation. At the same time, the Phrygians brought with them a new understanding for art. Geometricallyshaperl Parthenware pots and grave carving were completely new to Anatolia. The Phr_vgians and A{ter Although the Phrygian Kingdam was invaded by Kimmerians at the beginning of the 7th century B. C., the Phrygian civilisation continued to exert its influence on Anatolia for many years. Phrygian reliefs and frescoes depicting soldiers on parade, lions, bulls and deer were found in the ruins of Pazarlı Castle. The Roman Age When Anatolia ca-me under Roman control, the cities were developed and enlarged. The Romans built large buildings, market- places, amphitheatres and gymnasiums. Some of the earliest Christian churches are also to be found in Anatolia. The First Turks in Anatolia When Anatolis was taken over by the Selcuksin the 11th century, the Greeks, who had settled in large nurnhers in Anatolia, had to retreat. This was not because the Turks burnt down or pillaged the Greek towns but because they ceased to be able to trade with other countries.lSe~uk architecture rapidly made its mark in Anatolia. lnns and caravanserais, built during this period, could be interpreted as the signs of inaecurity felt by those for whom the threıit posed by the namadie tribes was very real.
Mellb
Şensoy
Egebank, Genel Müdür Yardımcısı. Yatınm ve Menkul Uzmanı,
Degerler
Lisans: New York Stock Excbanse (New York Borsası}; U.S.A. National Association of Security Dea/ers; Securities and Exchange Commission. Egebank /nvest,
Başkan .
'' Geleceğinizin, mali açıdan planlanması konusunda uzmanlarla görüşmek ister misiniz ?' ' İnsanların
paraya ve parayr degerlendirmeye
bakışları çok farklıdır: Kimisi, "bugün bir yatırayım, yarın on kazanayım" diye bakar paraya ve yatırıma ... Kimisi de, yatırımın ciddi, bilimsel yöntemler gerek·
tiren bir konu oldugunu bilir. 500 bin, ı milyon v~a ı O milyon olsun, bütün tasarruflar -büyük küçük ayrılmaksızın· yatırım hali· ne dönüştürülebilir... Bunun için gelecegin mali açı · dan planlanması gereklidir. Ancak, gelecegin mali açıdan planlanması ihtisas gerektiren bir konudur. Önceden tespit edilen hedeflere sistematik olarak, adım adım ulaşmanın yoludur. Gelecegin mali açıdan planlanması Egebank In· vest'in ana ihtisas konularından biridir. Bu hizmeti Türkiye'de yalnız Egebank Invest verebilmektedir. Egebank Invest, dünyanın gelişmiş mali piyasa· larındaki teknikleri kullanır. Ekonomideki iniş çıkış· ları hesaba katar .. . Enflasyon, deflasyon, durgunluk gibi dönemsel ekonomik olaylar karşısında bile plan·
!anan hedefe ulaşılmasını saglar. Egebank Invest, dünya piyasalarındaki yatırım alternatiflerinden yararlanma imkanı sunar. Egebank Invest'te, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye fınans piyasalarında tecrübe kazanmış uz· manlar çalışır. Egebank Invest Mali Planlama Uzmanları, çeşitli piyasa tecrübelerine sahip olmalarına ragiDen, ancak Invest Özel Mali Planlama Egitim ve ihtisas Programı · nı tamamladıktan sonra, Egebank Invest müşterileri· ne hizmet verme hakkını kazanırlar. Tasarruflarınızın yatırım haline getirilmesinin ciddi, bilimsel yöntemler gerektiren bir ihtisas dalı oldugunu kabul ediyorsanız, geleceginizin mali açı · dan planlanmasını Egebank Invest'le görüşün. Randevu alınması rica olunur. Telefon: lstanbul/(1) 148 4136 (4 hat) lzmir/(51)25 03 90
_g
j EGEBANK YATIRIM BA.'IKACILICI VE SERMAYE PIYASASI IHTISAS GRUBU
Cumhuriyet Caddesi 30 ElmadaR 80200 Istanbul EGEBANK INVEST, NEw YoRK • LONDRA • Z ü RiH • ToKYO • AMSTERDAM • PARis • FRANKFURT • MiLANO • BRÜKSEL • (HİCAGO BORSALARI ELEKTRONiK HABERLEŞME ŞEBEKESİNE DAHİL TÜRKİYE'DEKi TEK MERKEZDİR
J
Antalya'ya do~a ve iklim alabildi~nce
cömert davranmış.
Tarihi güzelliklerinin yanı sıra
ça~layanlar da bu şehrimize apayrı
bir güzellik
kazandırıyor.
Düden ve Lara, adeta iki tabiat harikası ...
A
NTALYA, tarih ve
do~amn inanılmaz estetikle kaynaştı~
bir belki tek Akdeniz kentidir. Tarih öncesinden günümüze dek kesintisiz bir biçimde insan yaşa mına
tanıklık
etmiştir.
Do~a ve iklimin alabildi~ine cömert davrandı~ Antalya'yı gezdi~nizde,
Roma'dan Selçuklu'ya, Taş Devri'nden Osmanlı' ya de~in bütün geçmiş kültürlerin izlerini görebilirsiniz. Kent, önceleri, kurucusu olan Bergama Kralı II. Attalos'un
~yla denizle do~rudan ba~lantılı olsalar da,
önemli bir bölümleri tepenin üzerinde yer almıştır. Kentin önünde ve denizin içinden yükselen bu yalıyarlar jeolojik oluşum bakımından, Toros Da~lan 'nın kıyıya yanaşmış kollan gibidir. Yaz kış doruklanndan kar eksik olmayan Toroslar'ın havaların ısın masıyla birlikte üzerin-
deki karlann önemli bir bölümü erir. Do~al olarak bu eriyen . karlar, yeraltından ı Antalya ve -
ANTALYA AYANLARI (İ.Ö.
159-138) adından alınma Attaleia ismiyle anılmış, çeşitli de~işim
lerden sonra An talya biçimine girmiştir. Kent, tarihsel yo~unl uk ve çeşitlili~nin yanı sıra, do~al yapısıyla da dik-
kat çekici özelliklere sahiptir. Örne~in bir liman kenti olmasına karşılık, Antalya'nın salıille do~rudan bir ba~ lantısı oldu~u söylene-
mez. Çünkü kent, sahil boyunca, belki kilometrelerce uzayıp giden yüksek yalıyarların gerisinde yer almaktadır . Gerçi, her ne kadar, günümüzde Kaleiçi denilen eski mahallel.e r liman aracılı-
ya
deniz yönünde devamlı akarlar. Küçük olanlarını, özellikle }imanın kenarlannda belli belirsiz kaynamalar tarzında gözlernek mümkündür. Bu yeraltı ve yerüstü suları
salıili
devamlı
sinde başka birçok akarsu ve çavlanlar oluşmuş tur, ancak Düden suyunun yaptı~ ça~layanlar Antalya'nın neredeyse içinde veya hemen yanı başında sayılırlar. İsim
leri Düden ve Lara olan bu do~a harikaianna ulaşmak için, kentin Dogu Garajı denilen kıs mından aynı isimdeki küçük dolmuşlara binrnek yeterlidir. Antalya' nın kara yönünde veya başka bir deyişle kuzeyinde yer alan Düden çavlanı Düdenbaşı denilen yerden çıkarak yaklaşık 20 metre yükseklikten ve de~işik kollardan düşerek , ~vresinde gerçek bir cennet tablosu yaratır . Suyun döküldü~ü yer bütünüyle bir çöküntü alanı oldu~un dan , çevre, gezenleri hayrete düşürecek ~örüntü lerle doludur. Öncelikle ça~layanın altının tamamen, insanı zaman zaman ürküten ma~aralar la dolu oldu~unu söylemeliyiz. Ça~layanın içinden ve hemen altın dan geçen biri ise gezenlere gerçekten heyecanlı · dakikalar yaşatıyor. Görevlilerin belirtti~ine göre, ma~aralar suyun altında da devam ediyormuş ve ilk ça~larda yer-
temizledi~i gibi, zamari
leşme
zaman gezenleri kendisine hayran bırakacak ve kentin neredeyse güzelli~nin simgesi durumuna gelmiş görüntüler de verirler. En belli başlılanndan olan Düden suyu bunlardan yalnızca biri, fakat kuşkusuz en görkemli bir
çeşitli izl~r bulunmaktaymış. Çağla
güzelli~e . ulaşmış olanı dır. Kentin uzak çevre-
alanı
oldu~unu
gösteren
yan ve çevresi bir park olmadan önce bazı balık adamlar dalıp birkaç yüz metre kadar içerilere gitmişler. Biz tekrar yeryüzüne dönecek olursak, ça~layanları gezmenin en uygun zamanının sabah saat 10.00-11.30 arasında
gerçekleşece-
ğini de belirtmeliyiz. Çünkü bölge çöküntü alanı oldu~ için, güneş ça~layanlar üzerinde bu saatler arasında do~up batıyor ve özellikle güneşin ilk yükseldi~i anlar çavlanların üzerlerinde ve yanlannda küçük gökkuşaklan oluşuyor ki, anlatılması olanaksız bir güzellik ve doğa harikası ortaya çıkıyor. Düden 'den dökülen sular, sert kireçten oluş muş bir traverten sahanlığın üzerinden akarak, Antalya'nın sebze ve turunçgil bahçelerini sulayıp Lara plajı yakın larında bir yerden denize dökülüyorlar. Bu noktada ça~layanın bulundu~u yahyar, ya klaşık 30 metrelik bir yüks ekli~e ulaşarak muhteşem bir görüntü oluşturuyor. Denizden ve karadan güç de olsa yaklaşma olana~ının bulundu~u ça~la yanın en güzel saatleri ö~lede n sonra 15.00-
16.00 suları. İnsanı bir bütün olarak etkileyen bu çavlanın en ilginç yönlerinden birisi de, tepe noktasında duracakmış gibi olan suyun inanılmaz bir hız ve gürültüyle denize dökülmesi. İşte tarihi ve turistik yönlerinin yanın da ikinci derecede kalan ve daha az vurgulanan Antalya ça~layanlan bunlar. Bir kentin, kuca~ında iki görkemli do~a harikasını birden barındırması ne büyük bir şans. Bir gütı yolunuz düşerse , ça~layanlan görüp ma~aralan gezin ve küçük gökkuşaklarının
altın
dan geçerek dileklerinizi gerçekleştirin.
--------------------------------------------------------------------------------~ ~ 41 ,._.
ANTALY~S
WATERFALLS A
NTALYAmustrank amongst some of the finest Mediterranean towns with its wonderful harmony of history and nature. It has, without interruption, been witness to different civilisations since prehistoric timP.s. A brief glance at Antalya is sufficient to make one realise that nature and the climate have always been very accomodating. It is also enough to reveal the former presence of numerous different cultures, ranging from the Romans to the $elçuks and from Stone Age peoples to the Ottomans. In its early days the town was called Attaleia after its founder, King Attalos II of Pergamon (B.C. 159-138), and after various changes it became Antalya. Situated as it is on high cliffs which >-,42
stretch for kilometres along the shore, it has , in most parts, no access to the sea. Inspite of this it is, in fact, a harbour town with the old district, known as Kaleiçi , dustering a round the harbour, whilst the bulk of the town stands up on the hills behind. These cliffs which rise up from the sea infront of the town are, as far as one can see from their geographical formation, the very ends of the Ta urus Mountains running down to the coast. When the snow melts on the mountains, the resulting water pours down to An talya, or in the general directian of the sea, mostly in the form of underground streams. Smail outlets ofthese can be seen around the harbour. These streams, which
also flow overground, have a cleansing effect on the coastline. From time to time they also form dramatic waterfalls, which have now more or less become symbols of the town. Düden Falls are amongst the most famous of the numerous waterfalls and, without doubt, the most spectacular. An ther of these wonders of nature is Lara W aterfall which is down ri ver from Düden Falls. To visit these waterfalls one need only take a dolmuş (a shared taxi) from the Do~u Garajı (East Station) in Antalya. Düden Falls are to the north of Antalya and the water cascades from a height of approxiamately 20 metresin separate channels, creating a fantastic effect. The water falls into a sheltered
basin in the mountains and the resuting effect is quite breathtaking, given the dramatic mountain backdrop . It is worth noting that there are caves behind the falls which thrill many visitors. These caves, apparently, run deep into the cliffs a nd th ere are signs th at would s uggest that they were usedin antiquity as dewelling places. Before the fa lls a nd the surraunding a rea were made into a park, skin divers were able to do some exploration a nd m a n aged to penetrate several hundred metres into the caves. At a more practical level, it is advisable to visit the fall s between 10 and 11.30 in the morning. It is only between these times t h at the sunlight is able to reach the falls, sh eltered as th ey are by their surroundings. As th e lig h t hits the cascading water little rainbows are formed a n d the visual impa ct of this play of li g ht is beyond description . Further downstream the Düden River pours over the vertical cli{f edge and falls 30 metres directly into the sea sornewh ere near Lara Beach. These falls, equally spectucular, can be reached by land or sea, although not without some difficulty. The optimum visiting time for these ones is around 3 or 4 o'clock in the afternoon. One of the most fascinating things abo ut these falls is the way in which the water seems to be h eld at the top for a moment before crashing into the sea with ineredilıl e speed a nd a n almighty roar. Although these waterfalls are considered of secondary importance when compared with the wealth of historical sights in Antalya, they are well worth a visit. If you are passing, make the slight detour to th e caves a nd discover this dream world.
KAPLICALARIMIZ:
TERMAL ••
LKEMİZ kaplıcalar açısından son derece zengin bir ülke. Çeşitli bölgelerdeki kaplıcalar sulanndaki mine· raller ve diA"er maddelerle deıtişik hastalıklara şifa oluyor. Buralar, yapılan tesislerle bir anlamda hem birer tedavi merkezi hem de dinlenme yeri olarak bir kaplıca turizminin gelişmesine sebep olmuş durumdalar. Binlerce şifalı su kaynaıtının aktıltı Anadolu'da yirmi kaynak yurtiçi nde, bunlardan beşi ise tüm dünyada ün yapmıştır. Bu dünyaca ünlü merkezlerden biri olan Termal, Yalova'ya 12 km, Bursa'ya 85 km, !stanbul'a ise (karayoluyla) 183 km uzaklıktadır. Büyük bölümü otohan olan bu yollarda düzenli otobüs seferleri yapılmaktadır . Devlet Denizyolları'nın Yalova - İstanbul arasındaki düzenli ekspres seferleri ise yaz aylarında yojtunlaşmaktadır . Aynca Yalova· Karta/ arasında her yanın saatte bir düzenli feribot seferi vardır. İnsan saf{lıf{ında mucizeler yaratabilen kaplıca ı;uyu, buhar etkisiyle yörenin iklimini yumuşatır. Üç Kardeşler Ormanı'nın kenarında kurulu olan Termal'de dört mevsim yeşilin her tonunu bulmak mümkündür. Yüzlerce yıllık ıhla-
U
mur a~acının yanı sıra, mavi sedir. mavi ladin gibi çam türlerinin, Uzakdo~u'nun ginko a~acının, Amerika kaynaklı naclide serviierin Türkiye'deki ilk örnekleri bugün Termal'de 50 yaşını geçmiş l erdir. 1929 yılında Atatürk 'Un emirleriyle Termal 'de seracılık ve peyzaj düzenleme çalışma ları başlamıştır. Yörede hızla gelişen seracılık bugün Yalova ' nın önemligeçim kaynaklarından biridir. Öyle ki her yıl Haziran ayında bir çiçek festivali düzenlenmektedir. Termal'in kaplıca s uyuy la ısıtılan seraları nd a yetiştiri len yüzlerce çeş it bitki. otel ve banyo salon l a rını oldugu gibi gezinti alan l arını da seçkin birer mekAn h aline getirmektedir. Yaz aylannda çok yof(un olan turist trafif(inin önemli bölümünü Arap ülkelerinden gelen konuklar o lu ştur ur . Termal'in bir dof(a h arikası ol uşu , konaklama, yeme-içme hizmetlerindeki çeşitlilik , çok bol ve zengin çeşitli sebze, meyve üretimi bölgeyi turist için cazip bir yer haline getirmektedir. Bu yof( unluk yaz bitiminde yerini , din lenm e, tedavi amaçlı küristlere bırakma ktadır . Termal'in 66 C"'deki kaP' lıca suyu, içerisindeki on bir çeşit mineralden dolayı küristlerin başta romatizma, dolaşım, kırık çıkık gibi kemik hastalıkları , idrar yo ll arı ve safrakesı>si taşları, cilt h asta lık lan olmak üzere daha nice problemlerine çözüm yo lu olma ktadır. Taşıdıjtı ideal orandaki radyoaktivite yan ölü hücreleri canlandırmakta , insanlarda gençlik ve tazelik
sıyla bu üç kız kardeş halk arasında havariler mertebesine yükselerek öldürüldükleri tepede mezarlan yapılmıştır. Ziyaretgi\h haline gelen bu tepede a lınan banyolardan fayda görülmüş, zamanla bu alışkanlık haline gelip yaygınlaşmıştır. Diger hi kil ye ise şöy l edir : Istanb ul tekfuru Yankobinmadya'nın kızı Eleni çare· siz bir hastalıga yaka l anır . Günleri say ılı olan genç kızı babası dag ve deniz havası iyi gelir diye Yalova'ya gönderir. Kız h er ı.,riln Termal'de l{ezmeye çıkar. Yine bir gün kap lıca· lar ci var ınd a yürürken, yaralı hereli bir geyif{in sıcak suya ve çamura l{irdigini l{örür. Aynı hayvanın daha sonra da oraya gelip yıkanmasıdikkatini çeker. Çok hasta olan Eleni ay m yerde sürekli yıkan m aya başlar. Bir süre sonra iyileş ip evine döner. M.S. :tlO'da Kon stantin lstanbul'u başkent yaptıktan sonra burada bir h a mam , hastane, saray, kilise yaptırmış· tır. 9-1:l. yüzyıl la rd a savaş l ar ned eniyle harabeye dönen Ter· mal. Sultan Mecit ve Abdülhamit zamanlarında
yaratmaktadır. Termal'in kaplıcasuyu bu özellikleriyle yapılan Dünya Termal Suları üzerindeki birincilik kazanıp altın madalya almıştır.
Atatürk 1929'da Ya lova'ya l{eldijtinde Termal'i çok bejtenmiş ve "Burada hir su şehri olacaktır" demiş, daha sonra buı.,riln 177 yaş ında olan çınar aıtacı altında oturup Termal'in imar projesini çizdirmiştir . Termal Oteli ile bul{ün ziya rete açık olun At!!türk Kllşkü'nün yapım emri de bu esnada verilmiş. Atatürk'ün yaşa mında tlzel bir yer tutan Termal, onun amlarıyla doludur. İşte bunlardan biri: Bir !(Ün Atatürk Termal civa rında gezerken Uç çocukla karşıla11ır. (,'ocuklan ya nına çııAırtıp "NC'rl'lisiniz? Isminiz ru•dir?" diye sorar. Çocuklar "Karşı kiiydl'niz. Isimlerimiz Sa· dettin, Haydar. hu da hocanın Cemal'i " diye saydıktan sonra "Biz de sizi tanıdık , siz de Mustafa Kemal " deyince Atatürk çok sevinmiş. Daha sonra "SfJ,v· lı• hana şimdi, ıwn neHin?" diye içlerinden hirine sormuş. Çocuk: "r:{endim hiz '9.'l Ilatum nıuhaciri,viz. Bizim a.~ lınıız [,az'dır, kimimiz de r.arcü ',vllz" cevabını verdi· Ainde istediıti cevahı alama· dıı:tından Ata'nın yüzU solmuı;ı. Çocuj!;u kendisine ı.:e kip hafifçe kulaA-ından tutmuş ve titreyen dudaklarıyla:
1911 'de Roma'da dejterlendirmede
TERMAL'IN TARIHÇESI
onarılmıştır.
Cumhuriyet döneminde Termal Atatürk'ün emirleriyle yeniden yapılmıştır . Termal'inyeniden inşasında mimari· peyzaj uyumuna dikkat ed ilmiştir. Klasik Türk mimarisi s til inde inşa edilen banyolan, Çanı/ık ve Çınar otelieriyiP manzaranın huzur veren l{tirünümü korunmuştur .
ATATORK VE YALOVA TERMAL
Yalova kaplıcaları bir deprem sonucund a M.Ö . 2000 yılınd a meydana l{e lmi ştir. O dönemde Pitiya olarak adlandı rılan bu bölgenin halkı yerden fışkıran sıcak su ve buharların Garyonej ismindeki bir ejderha tarafından ol uştu ruldujtu na, bu buharlarda gelecekten haber verme gibi kehanetler bul ün d u~una inanmışlardır . lan kültürünün Anadolu'da yayı lm a· sıyla kuvvet ve atletizm sembolU Herkül olm u ştur. Herkül'ün dif(er bir özelliıti de sıcak su l arın arayıcısı, koruyucusu o lm asıd ır . Geç İon döneminde ise Herkül' Un yerini Saf(lık Tanrısı Asklepios almıştır. Buraya gelen hastalar ona ve h urilerine adaklar adayarak saf{lık kazanmaya çalışmışlar dır. Bu inanç putperestlik zamanında oldu~u gibi Hı ristiyanlık zamanında da Yalova ve Termal. Hemen etkili olmuştur. Yalova kaplıcalannın keşfiyle ilgili şu akla getiren iki ısım. Bir iki hik Aye halk ara s ında yaygındır :
Önceleri putperest olan M e n edora, Metredora,
Nefmpodora ismindeki Uç kız
kardeş
Hıristiyanlıgı
kabul ederek, halkı dine davet etmişl e r. Saman/ı Dagı ' ndan , yerin altından gelen bu sulardaki kerametleri kullanarak Hıristiyan lık propagandası yap mı şlar . çabalarında başarılı k a rdeşler bölge halkını Hı ristiyanlaşt:ırmışlardır .
Bu olan
Bunu ög"renen İmparator Galeyius Maksimiyus Yalova hAkimi Fronto'ya bu üç kardeşi 4. yüzyılın ilk yarısında idam ettirmiştir . Hıri s tiyanlıjtın
vavılma-
birbirini deprem sonucu M. Ö. 2000 yılında meydana gelen kaplıcalar bugün bile aynı önemini koruyor. Bu kaplıcalarda birçok derde deva bulunuyor. Her gelen iyileş miş ve memnun bir şekilde ayrılıyor.
"Hu memlekette Garcll, /,az. Pomak, Çerkez, &Jş nak: hepl!i hu m!'mleketin iiz uı• (iz eulatlarıdır. HepHi hütanleşerek hir h atan olma· /ıdır . Bu insanların hepsi TtırkoRlu
Ttırkttır.
Sakın
aldanmayın.
Bundaki Ra.ve hiilac:alaktar" diye nasihat edip yürüyüşüne devam etmiş.
Ata yadigArı Termal, turizm gelişme planlan doıt· rultusunda 1 132 yatak ve yan üniteleriyle günde 7000 kişiye hizmet verebilecek bir işletme haline gelecektir. Böylelikle Atatürk'ün isteıti olan "su şehri" projesi ger· çekleşmiş olup, insanlar daha nice binlerce yıl Termal'de sajtlık ve mutluluklarını bulacaklardır .
45
TERMAL Turkey' s most popular spa R
APID industrial development throughout the twentieth cen· tury has had a negative effect on life' s equilibrium and has forced most people to live in unhealthy environ· ments. Whilst each discovery of a new form of treatment has formed the basis for medical ad van ce, the latter has, for genuine scientific reasons, encouraged hot spring treatment. Ho~springs have, in recent years, att· racted a tremendous number of visi· tors who come, not only to relax and enjoy themselves, but alsoto take full aıtvantage of the cures available. Statistics als o confirm that an increasing percentage of total expenditure on tou· rism is being allotted to "health holidays". There are, distributed throughout Anatolia, approxiamately 20 well· known spas where thousands of hea· ling springs can be found. Five of these spas are of world-wide repute. One of the latter is to be found ı2 kilo· metres from Yalova town, 85 kilomet· res from the histarical city of Bursa and ı83 kilometre& from Istanbul (by land). There are regular coach servi· ces from these centres using routes which consist mainly of motorway. Turkish Maritime Lines run frequent ferry services, particularly in sum· m er, and ferries · run every half an hour between Karta! and Yalova. The hot spring water which can bring about miraculous cures, also has a saftening effect on the climate of the region, because of the steam it produces. The surraunding country · side is lusciously green throughout the year; the s pa is, in fact, situated on the edge of the Üç Kardeşler Forest. Along with a linden tree, which is hundreds of centuries old, there are also specimens of other tree varieties found nowhere else in Turkey. These include species of pine, such as the blue cedar and the blue Iabdan um, the ginko tree, originally found in the Far East, and rare cypresses from Ame: rica, all of which have been growing in Termal for the last fifty years. The flow of visitors is added to by those wanting to relax and have treatment at the end of the summer. The spring water at Termal, which has a temperature of 66°C and contains ll different minerals, has the power to cure patients suffering from such ail· ments as rheumatism, circulatory disorders, bone disease, inciueling broken and dislocated bones, urinary complaints, gall bladder stones and akin disorders, to name only a few . It contains the exact level of radiation required to revive half dead cells and to have a generally rejuvenating effect.
~ 46
The spring water of Termal and its healing properties won first prize ıı-nd a gold medalduring an assessment of spring waters in Rome in ı9ı 1. The hot springs in Yalova came into being after an earthquake in 2000 B.C. At that time, the people of the region, known then as Pitiya, believed that the hot water and steam that came gushing out of the earth were the work of a dragon called Garyonej and that the steam had' strange powers that included being able to predict future events. After the develo~ ment of the Ionian culture in Ana tolia, Hereules became the symbol of strength and athleticism. He is also reputed to have sought out and then protected the hot spring water. Askeplios, the god of health, took Hercules' place in the la ter part of the Ionian civilisation. Patients came here and tried to regain their health by worshipping him and his houris. This practice continued from the age of idols into the Christian age. The following two stories related to visitors to the hot springs at Yalova are well· known locally. There were once three sisters cal· led Menedora, Metredora and Nefm· podora, who were idolaters before they converted to Christianity and became missionaries. They preached Christianity, using the wonders of the ' water which sprung from beneath Mount Samanlı. The sisters were suc· cessful intheir attempts to convert the local people to Christianity. Theemperor, Galeyius Maximi us, heard about this, however, and had the three sisters executed by Fronto, the govemor of Yalova in the first half of the 4th century A.D.. •Once Christianity had established itself the three sisters are said to have been elevated to the pasition of apostles and their graves were moved to the hillside upon which they had been killed. On ce people had reali· sed that the waters had healing powers the number of visitors increa· sed considerably. The following is another story about the place. The daughter of a ininor Christian prince from İstanbul, called Yankobinmadya, contracted a fatal disease. Her days were numbe· red and her father sent her to Yalova for some fresh sea and mountain air. The gir! went out for daily walks in TermaL One day, while walking araund the springs, she caught sight of a deer, wounded and bruised, bathing itself in the hot water and İnud. In the days that followed she noticed the same animal returning to the same place again and again. Eleni, the gir!, who was by now very ill, started to
bathe in the same place. Mter a while she recovered her health and was able to retum home. In 330 A.D. Constantine, having made İstanbul capital of the Eastem Roman Empire, turned his attention to this place where he had 6 domed bathing rooms, a hospital, a palace and a church built. Termal, whi ch fell into ruin after the wars between the 9th and ı3th century, was rebuilt during the reigns of Sultan Mecit and Abdülhamit. Mter the proclamation of the Republic, Termal was rebuilt on the orders of our much · loved Atatürk. The harmony between architecture and landscape was carefully preser· ved during the rebuilding of TermaL They also took care not to spoil the peaceful scene, with the baths and the Çamlık and Çınar Hotels built in the style of traditional Turkish archi· tecture. When the great leader first came to Yalova in ı929 , he took an inatant liking to the place and said, "A s pa will be created here." Then he sat down un der a ı 77 year ·old plane tree and had plana drawn up for the construction of TermaL First of all the Ter· mal Hotel was built and then the A,tatürk Villa, now open to visitors. Termal had a special place in Atatürk' s heartand · the\spa is stili full ofmemo· ries of the great man. This is one of the stories that are remembered about him: one day, while strolling around Termal, Atatürk met three boys. He summoned them and asked them where they were from, and what they were called. The boys replied that they were from the neighbouring village. Their names were Sadettin, Haydar and Cemal, the son of the hoja. "We recognise you" they added. "You are Mustafa Kemal." Atatürk was most gratified. Then he asked them what they were. The boy replied, "We belong to a group of immigrants from Batum, sir. We are mostly of Laz ori· gin (the region around the south ·e as· tem sh ores of the Black Sea) and so me of us are Georgians (from the Caucasus).":Atatürk blanched a little: it was not the answer he had expected. He pulled the boy towards him, holding him lightly by the ear, and said, his lips trembling. "Georgians, Laz, Pomaks (Bulga· rian Moslems), Circassians and Bosnians are all included ainongst the children of this co un try. They m u st all unite and be one. All these people are the Turkish sons of Turks. Don't be deceived by those who want to divide our people." Having said this, Atatürk turned and carried on walking. Termal is like a monument to Atatürk and, with its ı ı32 be ds and additi· onal facilities, it will, in accordance with plans to develop tourism, be able to provide services for 7000 people a day. In this way Atatürk's dream ofa spa will have been fully realised and people will be able to find health and happiness in Termal for many thousands of years to come.
THY Movie & Video Program
o Paul Newman'a Oscar ödülü kazandıran 1he Co/or of Money- Paranın Rengi filmi THY uçaklannın uzun süreli seferlerinde yolculara gösteriliyor. Şu sıralarda programda Paranın Rengi filminin dışındaki ikinci film olarak Of!
Beat var.
(92 Minutes) An Utlandi Rothl Ladd production, is a contemporary comedy about the real life adventures of a make believe cop. Judge Reinhold stars as Joe Gower who, as a favor to his friend, New York City cop Abe Washington, agrees to impersonate Abe at a dance troupe audition. The impersonation .has unexpected complications when Joe becomes a member of the dance troupe and promptly falls in lo ve with a beautiful policewoman (Meı Tilly).
(117 Minutes)
An aging pool hustler (Paul Newman) who bankrolls players finds his younger self in a streetwise young man (Tom Cruise) who masterfully plays and daminates the poolhall circuit. Being reminded of his youth, the old hustler starts playing again and ultimately has a final showdown with his disciple. This is the dramatic story of when old meets new; and when talent from one generatian is tested against another.
OfF Joe ve Abe iki iyi arkadaştırlar. Joe kütüphanede çalışır, Abe ise polistir. Bir polis dans grubu kurulur ve Abe seçilir. Abe gitmek isterneyince yerine Joe'yu yollar.
r5: 48 __/
Eskiden bir bilardo oyuncusu olan Eddie (Paul Newman), çok iyi bilardo oynayan bir gençle tamşır. Onu kendisi gibi iyi bir bilardocu yapmak ister ve çeşitli turnuvalara katılırlar.
Dünyanın
en saygın kartı: "American Express Card".
Türkiye'de Egebank aracılığıyla alabilirsiniı. ('1\.merican Express Card"ı edinme koşulları konusunda bilgi vermek üzere tüm Egebank şubeleri emrinizdedir.)
"American Express Card" nerede kullanılır, neler sa~lar? ''American Express Card" bugün dünyada 1 milyonun üzerinde kuruluşta kabul görmektedir. ''American Express Card", dünyanın birçok ülkesinde, seçkin oteller, restoranlar, magazalar, seyahat acenteleri, uçak şirketleri, kiralık oto servisleri ve benzeri kuruluşlarda kabul görür. Ödemelerinizde imzanız yeterlidir. ·~erican Express Card"ı alabilmek için bir
döviz tevdiat
hesabınızın bulunması
gerekir.
Yurt dışında kullanma olana~ı ''American Express Card " ın harcama limiti sizin ödeme gücünüzle sınırlıdır. Ödeyebileceginiz kadar harcama yapmanıza olanak saglayan tek ödeme aracıdır. ''American Express Card" ile yurt dışı seyahatlerinizde, yasal döviziniz dışında, döviz tevdiat hesabınızdaki paranızı da kullanabilirsiniz.
EGEBANK Erobaıık
A.e. Ooaol MQdOrlQk
Cuınhurlyeı llulvarı b7 3~214 TeH ~ı) 2~ Ol 90 (ı o hnı) Tdek;: ~3602 111hnı ır Kaıııbtyo
lzınlr
Yotktol Olu 8ubolu
lznılr( Merkez Su hcl: Cunıhurl)'et hulvnrı 3~210 lznılr
67
39 ~o ( ~ Tclek;: ~3601 eMek ır Tel : (~ı
ı ı~
tı:ııı
~ lmadnA t.ınnhul : Cunıhurt)'<'l C.ıdd<'lli 139 ~lnı:ıdnA H0230 t.ınnhul Tcl:(l) 130 20 ~7 (H hnt)·!lO 27 '6 Tel<• k;: 227H2 <'Ah n ır ıınh,·eknpı t lsıRnhui : VRkır Hnn Sııknk 10 ~mlntlnO 34432 IHinnhul Tel : (ı ı ~20 60 ~o (~ hnı ı Tefek•: B62l ehhk ır Gayrcıu:ıxo i lıunnhui : Yılc.lıı ~osta C:u.lc.h:ıril IH
?~~~w;eı~ H30~ ~g !r~r:~~Hı47 CAAe ır 2
Anknrn : ~ • 1\ Hnnı 'l'eHIHiert, Zlııı Gtlknlp Cndueııl, ı . l;arıı 17 ' 9 Kızılnr 06640 Anknrn 'J\!1:(41) B 41 7H TcfekH: 43136 l'j!hR ır M'""'" ' Unıy Cauueııl 2~. 33060 Mer-ln '1\:l: ( 741) 21 5HO '1\:lekH: 672HH chAnı ır AdRna: Ziya Paıa ııutvarı 122 01010 Auanoı 1\:1:<7111 •o ·ı4 <l haıl Tdcks: 62 . . . ~ lall ır ""'""' lnnn. .ıuueııl 127 16372 ııur-a Tcl:(241) 27 9H · 2ı HlH
Tcll·kı, : .U l&4 l1(hu ır G:ızl:mıcp : HOrrlycı C;u.lllı:ıı.i
~~~~~k·;·~~~w~~\,~~ı 1 ,2393'
IH l"OIO
'1f.t~~~~.·~ı:;hlr, Alı.:ın,·:ık lznılr, Anı:ılııı. B:mdırm:ı , Bornuv:ı lzınlr. Dl'nizU .
l>lrarhnkır, ~lazıA .
Gazi
nulvarı lznıır.
H:ıı:ıv ızmir , ~ır ıv:ık:t ızmir , ~WM.'rl,
Kon)::ı . Manis:ı. Nılzllll. O<.lcmi . S.ılihli,
TUrMUt lu
TÜRK HAVA YOLLARI, MÜRACAAT VE REZERVASYON TURKISH AIRLINES, INFORMATION AND RESERV ATIONS · ABUDABJ · AB U DHABI: OSA. Sultan Bin Youeuf and Sone Shıi ldı Handan St. Tel : (9712) 33 87 61 · 32 62 60/ 49
ADANA:
DOHA ·(KATAR · QATAR):
AMMAN: Jabal Arnman Riyadh Center 8th Floor P .O. Box 39177 Tel : (06) 66 91 02 · 66 91 1 2
AMSTERDAM: Leidaeetraat 61 Ol 7 1 PA . Tel : (Oal) 22 79 1 84 1 85 1 86 1 87
ANKARA:
Hipodrom Cad. Gar Yanı Tel : (41) 12 49 00 / 43 · 12 49 33 · 12 49 lO . 12 62 00108
ANKARA:
Kavakhdere, Atatürk Bulvarı 167/ A. Tel : (41) 26 62 68 · 33 76 27 . 12 44 90
ANTALYA: Haatane Cad. No: 66 Tel; /311 ) 128 30· 234 32
BAHREYN · BAHRAIN:
C ar Park Bulldinıı Center Main Oovernment Road; Man ama P .O. Box 2777 Tel: 27 77 47
BELGRAD:
ı
Engelea 8 / IV .
1000
Tel : (011) 33 26 61 · 33 32 67
BERLIN: Budapeater Str 18 B 1000 Berlin 30 Tel : (Q:ll) 262 40 33 . 262 40 34
BRUKSEL · BRUEXELLES: 61 Canterateen 1000 Bruxellea Tel : (02) 612 1!7 81 / 82 · 61 ı 76 76
BURSA: Cemal N adir Cad. Kocaril Apt. Tel : (241) 218 66 · ll ı 67 .128 38
CENEVRE · GENEVA: Rue Chantepoulet No: 1-3 !all , Geneva Tel: (022) 31 61 20 · 31 61 29
C ID DE · JEDDAH:
City Center Annex 12 · 13 Medina Road P.O. Box 18816 Tel : (02) 600 Ol 27 · 600 06 74 · 660 08 16 · 660 17 43; OSA ABC Travel Areney Medina Road Falcoı Buildinır P .O. Box 11679 Tel : (02) 663 27 84 • 663 13 76 · 661 79 00 . 661 83 00
DAHRAN · DHAHRAN: OSA ABC Travel Areney Klnr Abduluiz St. Al Khodari Bldr. Al Khobar Drahran Tel : (03) 896 00 44 · 896 49 04 · 1!94 79 17
DALAMAN:
Dalaman Havaalanı , Muila Tel: (6119) 11!99
DIYARBAKIR:
Inat pa.. Cad. Demir Otel ialtı Tel: (831) 123 14 · 116 74 • 101 Ol
KOPENHAG-COPENHAGEN: V ed Veeterport 6 16!2 Tel : (0 1) 14 44 99.14 51 90
K(JLN:
ı
ELAZIG:
Rızaiye Mah. Şehit Ithanlar Cad. No: 26 Tel: (811) 115 76-123 00
ERZURUM: Haatanelll' Cad. 38 Evler, No: 26/ B Tel : (011) 119 04 · 134 09 · 185 30
FRANKFURT:
Atatürk Bu l varı No: 38/ C Tel: (851) 154 35 · a>3 82
Hamed Haaan al · Obaidi Travel Oftlce Saadoun Str. h km der Step· han Bulldlnr. Tel: (0.1) 8!f! 13 83 · 8!fl 21 68 · 887 60 92
Alaaddi n Cd. No: 22 K-1/ 106 Tel : (331) 120 32 · 100 00
DUSSELDORF: Graf Adolf Str. 41 4000 Dusseldorf Tel : (0211) 37 47 99 · 37 40 80 · 37 40 89
ı
KONYA :
DUBL/N:
Phileltion Str. 19, Athena 118 Tel: (01) 322 10 36 · 322 25 69 · 324 1!.0 24 . 324 69 76
BAGDAT · BAGHDAD:
Serçeönü Mah . Yıldınm Cad. Te1 : (361) 139 4 7· llO Ol
GSA. Aer Lingus · Upper O'Connel Str. 40 Du bl !n Tel: (01) 37 77 33
ATINA · ATHENS:
ı
KAYSER/:
Sweedan, Tradin ıı Company OSA. 63 b, Sheildı Rashid Bldg. Almaktoom Street Tel: (971-4) 22 60 38
Baael ll' Str. 36 · 37 6000 Frankfurt Main Tel: (Q!l9) 25 00 1 3 1 1 32 / 33
TRG Markaa
Paktürk Travel Aııenciee 12 Avenue Gentre Stracher Rd. Tel : (021) 52 74. 71172 . 52 32 49
DUBAl:
Stadyum Cad. No: 1 Te1 : (711)431 43-372 47
Tel: 80fi 62:~1 -80f>.1 976
KARAÇJ · KARA CH!:
Al · Ray an Travel Aıımc y GSA Tel : (974) 82 19 10 · 32 12 26 . 41 29 09
GAZIANTEP: HAMBURG: Adenauer Aile e !O 2000, Ha mburg 1 Tel : (040 ) 24 14 72 · 24 14 73
HANNO VER: 3000 Hannov• r Lange Laube Str. 19 "J:el: (061 1) 32 60 87 1 88
· ISTANBUL:
Abidei HUrr iyet Cad. Vakıf ı, Hanı Kat: 2, Ş~li "J:ei : (Ol)l46 4017-146 38 48
IZMlR: BüyUk Efes Oteli altı Tel: (5\) 14 12 20 · 25 82 80 (5 hat)
KAH! RE· CAIRO: GSA. lmperial Travel Center, M ah· moud Bauiouny Str. No: 26 Tel : (02) 76 17 69.76 00 71 · 75 89 39 . 73 34 00
Trankgasae 7-9 5000 Köln . ı Tel : (0221) 13 40 71173. 13 44 43
KU VEYT · KUWAIT: FahadAI Salem Str. Al Abrar Bldg. P .O. Box 2:Jl69 Safat, 13100 Safat, Kuwait Tel : 245 06 55 . 242 07 77. 242 46 39 (ll hat) LEFK OŞE ·
NICOSIA :
866:ı:;o
MtJNIH · M UN! CH: 2 Bayer n Str. 43 · 45/ 1 8, M ünehen Tel : (O!fl) 53 94 !5 . 53 94 17 1 18 1 19
NtlRNBERG: 8500 Nurnberıı Am . Pherrer 80 Tel : (09 1ll 26 53 Ol · 26 5~ 02
OSLO: Dronninııe • Gate 3 4. 3 Etaoje OlM Oslo 1 Tel : (4 7-2) 41 28 4 ı
PAR/S: 34 Avenue de L ' Op~ra 75002 et 11 Tel : (01) 742 60 85 · 265 17 10
RlYAD · RIYADIL GSA ABC Travel Ageney Al Arba· een Str . Tel : (Ol) 4 77 90 03 · 4 77 90 55
RlZE: Belediye karşı sı . Te1 :(054) 110 07
ROMA - ROME:
Cengiz Han Sokak No: 5, Köaklü Çiftlik Tel : (5al) 710 61 · 713 82
Piazza del la, Republica 55 · 001 85 Tel : (0 6) 4 75 ll 49 · 4 75 95 35
LONDRA · LONDON:
Weena 140 3012 Cr. Tel: (1 0) 33 21 77 · 33 24 65
Hanov er Str. 11·12 W. ı Tel : (Ol) 499 92 47/ 48 · 499 92 40
ROTTERDAM: SAMSUN
Kazımpaşa
LYON: Tel : 78659!37 RPT
MADRlD: Plaza de Espana Torre de Madrid Plan ta 4 Officina No: 20 Tel: (01) 483 23 12 · 263 23 51
MALATYA : Dörtyol Halep Cad. No: ı Tel : (821) 119 22 · 140 53
MARMAR!S: Atatürk Bulvan 30/ B Tel : (6 12)) 3751 · 3752
Cad. No: lll A
Tel: (361) 134 55 · 182-60
S!NGAPUR · S!NGAPORE: 545 Orchard Road 02 ·· 2 1 Far East Shopping Center Singapere
SIVAS: Belediye Sitesi ll. Blok, No: 7 Tel : (477) ll 1 47 · 136 87
SOFY A · SOFIA : Bul. AL. Stambolüeki N oll-a Tel : (02) 87 42 40 · 88 36 96
STOKHOLM · STOCKHOLM:
MERSIN:
Vaaagatan 7; !Ola> Stockholm Tel : (08) 21 85 34 1 35
Tel; (741) 212 78 · 152 32
Lautenochlager Str. 20 7000 Stutt· gart 1 Tel :(0 7!! )22 14 44 - 22 14 4fi·
ıotiklal Cad. 27. Sokak Çe le li hhan ı No: 2 Mı LANO
·M/LAN:
Vi u P . d a Ca n nohi <> ~7 / 2 20120
STUTTGART:
ŞAM ·
DAMASCUS:
GSA. AL · Faradeeıı Travel and To uri om Ageney P .O. Box 6132 Mayoaloun St. Oa r el Mauhande· aeen, Oamoscus · Syrial Tel : (011) 22 72 66 · 23 21 90 (10 ha tl
TAHRAN · TEHRAN:
4000 Avenue Hafeı 3 rd. floor No: 7 College · Crcuinıı Tehran Tel : (021) 66 90 26 . 66 46 09
TRABZON: Kemll'ka ya Mah. Meydan k arsısı Tel :;· ını)
Parkı
1)6 80 - 13 4 46
TR POLI: Muhammed Megarif Str. Cezayir
Sq . Tel: 60 60 56 · 60 50 56 1 4!8
TOKYO:
GSA JAL. Daini Buildinıı M'erunouchi Tokyo Tol : (02) 74 36 5 !
VAN:
E n ver Perlhancil u ı , Merkezi, Cumhuriyet Cad . 196 Tel: (0611) 1241 · 1768
VIYANA · VIENNA : Opemgaue 3, 1010 Wim Tel; (0f,!2) 56 37 96 · 56 37 68
ZURIH - ZURICH: Tat Str, 58. 8001 Zurich Tel : (01 ) 2 11 85 67 · 2ll 10 70 1 71.
Carpet
· 1 ., ·ı . \ '011 (ll'l ' lll· tl\hrıtıı/ııı/ . . ll \l 'l ' 11'11/ ll ll (ll .
1\ ll ,·oıı .
l
.
. ..
· ,fı r .~'"' t 1 ,· ·oıı ll nıl:-, /
\CIIl
/ . - ~rı xrı x · ıd: -~-
cııı · .
vf
ı/cliSt't ro . · rı ~ 'i;tıXOn
The largest calleetion oj the best quality Turkish Carpets. •ISTANBUL • IZMIR • KUŞADASI • Nuruosmaniye Cad. 1373 Sok. 4/ A.B.C Oküz Mehmet Paşa 54 CaOaloQiu Alsancak Karvansarayı Tel. (1)5112150 Tel.(51 ) 14 13 82-14 86 35 Tel. (6361 )3411
• ANTALYA • ASPENDOS • CAPPAOOCIA • BODRUM MARMARIS Yat Limanı Kale içı4 Alanya Yol u Avanos Neyzen Tevtık Yat lımanı Tel. (311 ) 10290 Be lk ıs H arabele rı Serı k Zelve yolu Barbaros Cad. 1 Cad. 186/ A Antalya Tel (3221) 2900 Tel !48611 1561 Tel. (6121 )2786 Tel. (6141 ) 2445
.. .... . -· . ,.. _______________________,
DOGA, BARIŞ,
iSTANBUL VE
Şenlikleri'
Çocuk ressam üyesi, 2 3ninNisan Bu
Reha
Yalnızcık
şenli~in tüm Avrupa ve Amerika'da da~ıtılan afişlerini yapmakla kalmıyor, çocuklarla birlikte yaptıklan resim sergileri ile de meslektaş ları arasında bir çı~ır açıyor. Amacı yapılmayanı yapmak, çocukların d~al resim yeteneklerini, ola~an üstü hayal güçlerini kendi resim tekni~ ile birleştirip
ortaya birbirinden güzel eserler tüm gelirini Çocuk Esirgeme Kurumu'na bıraktı~ı "Hergün 23 Nisan" sergileri bundan böyle de devam edecek. Gencecik bir illüstratör ve ressam Reha Yalnızcık . Hep yeniyi, hep güzeli, hep taklitsiz de~işik li~i anyor. Bu yüzden kısacık meslek hayatı boyunca sürekli de~şen bir sanat yaşamı var. O, "Soyadım Yalnızcık ama resimlerimde yalnız değilim ... " diyor. İsterseniz ödül üzerine ödül kazandı~ grafiker yaşamını bir yana bırakıp biraz ressam Reha Yalnızcık'tan söz edelim. Kendini bilmeye, tanımaya çıkarmak . Yalnızcık'ın
başladı~ı yıllardan başlayarak ressam olmayı kafasına koyan Yalnızcık , yıllarca süren çabalannın sonucu 1980 yılında özgün resim çalışmalarına başladı ve aynı yıl ilk kişisel sergisini açtı. İşte onun sanatındaki de~işiklik ler ve sergileri ... "Doğa ile Haşır Neşir" · 1980. istanbul: Do~ayı nasıl yok etti~i mizi , yok etmek yerine koruma· mız gerekti~ini, korumanın da ötesinde zarar vermeksizin çok daha fazla yararlanmanın yolla-
nnı anlattı.
"Barışa"
- 1981 , !stanbul:
Savaşan dünyayı eleştiren, sevgiyi ve banşı yücelten çalışmalar. "Atomizm"- 1982, -Sloganı·
Dldürmez: Konulan önceki sergilerinin konularıydı. Anlatırnma bir yenilik katarak resmi tek çerçevede bitirmedi, başka başka ~ 52
...,.... ' ·...... ... ...
resimlere taşıyarak konuyu devam ettirdi. Bu taşımayı semboller kullanarak gerçekleştirdi. Kendi deyişi ile resimlerine parantez açtı . "Benim lstanbul'um " - 1984, !stanbul: Tarihi zenginliklerine
ve do~al güzelliklerine sahip çıkı lamamış , acımasızca de~iştiril miş, çarpıtılmış günümüz İstan bul'u yerine, hayalindeki İstan
bul'u işlemiş, bununla da yetinmeyen sanatçı sosyal ve kültürel sorunlarımızı da İstanbul'una katınayı ihmal etmemişti . "Benim lstanbul'umda Renklerin Şarkısı " - 1984, !stanbul:
Yeni puantizm adını verdi~ düzenli ve yer yer optik görünümler kazandırdı~ı noktacıklardan oluşturdu~u
tekni~i
kullandı~
bir İstanbul çalışması ve bu çalış manın birbirinden farklı renklerde ço~altımı ile açılan sergi. "Hergün 23 Nisan" - 1985, Ankara - !stanbul: 1984 yılında
uygulamaya başladı~ı . kendi resimleri ile ilkokul ve ilkokul öncesi çocukların resimlerini birleştirerek yaptı~ı çalışmalar. Çocuklarımıza dolayısıyla gelece~imize sahip çıkmamızı vurguladı~ı ortak çalışmala r .
"Fotosim " - 1985, !stanbul Ankara: Akla gelebilecek her
türlü malzeme ile oluşturulan resimlerin, çeşitli foto~raf teknikleriyle belgelenmesidir. Işte 1950 do~urnlu Reha Yalnızcık'ın kısa bir süreye sı~ dırdı~ı yo~un sanat hayatından birkaç kesit.
Hem grafiker, hem ressam, uluslararası ödülleri uar. Ama o sürekli bir arayış içinde. lstanbul'dan, çocuklardan, barıştan, doğadan bir türlü uazgeçemiyor. Bunları durmadan değişik tekniklerle resimliyor.
Yalnı zcık 'ın
"Benim l stanbul'um " ve "Doga ile Haşır Neşir "
sergilerinden iki örnek (yandaki sayfada ). Çocuklarla yaptıgı sergiden iki ortak resim (üstte) görülü yo r.
Reha Yalnızcık "Benim Istanbul' um" sergisinde geçmişle
günümüzü birleştirdi . Alttaki resim onun bu tür
çalışmalarından biri. Balıklar,
Jüstinyen ve klasik Istanbul dekoru görülüyor.
.
BIR
DÜNYA . .
ŞEHRININ
gün Efes'in ünlü Açıkhava Tiyatrosu'nda tek bir yer bile boş değildi. Yarım daire biçiminde yapılmış muazzam yapı henüz tamamlanmamış olmasına karşılık tıka basa 24.000 kişi almıştı. Binlerce ağızdan yükselen haykıı· ı şlar duvarlarda yankı lanıyor ta şehre kadar ulaşı yordu. İki saat boyunca "Artemis Efeslilerin en yücesidir" diye
O
bağırdı l ar.
YÜKSELİŞİ
VE YlKILIŞ I
>- 54
Yukandaki satırlar Havariler tarihinin 19. bölümünden alın mıştır. Milattan sonra s:ı yılında Efeı;: Tiyatrosu'nda gerçekle~tiri len bu görkemli gösteri Demetrios adlı bir gümü~ ustası tarafından düzenlenmişti . Çünkü yeni bir dini ina nı~ süratle yayılı yor ve Demetrios ile diğer kuyumcuların sanatlarını tehdit eder bir görünüme bürünüyordu. O zamana kadar milyonlarca hacı Artemis Tapınağı'nın bulunduğu Efes'i ziyaret eder, dönüşlerinde birer anı olarak saklamak üzere gümüşten yapılmış Artemis heykelciği ya da benzeri bir şey alır-
!ardı.
Ancak Ana Tanrıça Artemis 'e inananların yanı sıra, yeni bir dini n temsilciliğini üstlenen Havari St. Paul onun saltanatını sarsmaya başlamıştı. Hıristiyanlık denilen bu dinin temsilcisi Paul'ün bin yıllık bir inancı sarsması için iki yıl yetmişti. Bereket Tanrıçası Artemis' in kutsallığı da saltanatı da artık tehlikedeydi. Antik çağın insanlan için Efes hem bir dünya şehri, hem de kutsal bir ziyaretgahtı. Fakiriyle, zenginiylc, hastasıyla , teselli arayanıyla milyonlan·a insan dün yanın dört bir yanından oraya gelirler, bir tür hacı olurlardı. Dünyanın yedi harik as ından biri kabul edilen Artemis Tapı nağı ll fı metre uzun! uğu nda, fıfı metre genişliğinde ve daha sonra yapılan bütün gotik katedra llerin en büyüğü idi. Çiftli sütunlar !R' er metre yükseklikteydi. St. Paul'ün yeni öğretisi Efes' in sonu oldu. 4. ve fı. yüzyıllardaki Roma Imparatorluğu'nun bölünmesi , Bizans'ın ortaya çıkarak
Doğu Akdeniz'de hakimiyeti ele a lı ş ı uzak yol ticaretini başka yollara çekmişti. Şehir zamanla
annesi mi olduğu sorus unu tartışm ışl ard ır . Ortaçağın şövalyeleri ve Haç-
fa kirl eşti
lılar için Meryem Ana kutsal bir ziyaret yeriydi . Daha sonralan bu şehrin a ntik çağdan beri devam eden ge l eneğ i yavaş yavaş so n a ermeye başladı. Şehir yüzy ıll arca terk edilmiş olarak bırakıldı. Doğal etkilenmeler son ucu toprak ve tozla rl a örtülerek kayboldu . İngiliz DemiryaliarıM ühendisi J.T. Wood'un efsanevi Artemis Tapınafp'nı aramaya başlaması ile birlikte Efes yeniden dünya kamuoyu gündeminde yer a lm a · ya başladı. Yedi yıl süren araştır · malardan sonra 1869 yılında Artemis Tapınağı'nın yeri bu· !undu. Ancak tapınağı tümüyle ortaya çıkarmak mümkün olma· dığı için İngilizler araştırmal a · rına ara verdiler. 1895'te ise günümüze kadar uzanan bir araş·
ve süratle
boşalmaya
başladı. Üçün cü y üzyıldaki Got
istilasında Artemis Tapınağı'n dan geriye bir kül ve yıkınt ıcl an başka bir şey kalmamıştı. Ancak Hıristiyanlar için şehir bir dini ziyaretgah olarak günümüze kadar kutsallığını k orum uş tur. Çünkü burada St. Paul sadece iki yı l yaşamakla kalmamış , ayrıca İsa 'nın a nn esi Meryem 'e, havarilerden Johannes burada hizmet etmiştir . 400 yıl önce bir rahibenin görüşüne göre Panaya Kapulu -Efes'in güneyindeki Meryem Ana- adlı kilisede Meryem Ana dünyaya veda etmiştir. (Bu iddi a bugüne kadar tarihsel o larak kanıtlanamamıştır . ) Öte yandan Efes'teki Hıristi ya n cemaati dünyanın en eski ve saygın birliğini oluşturur . 431 yılında burada Hıristiyanlığın üst düzey yöneticileri bir araya gelerek Meryem Ana'nın bir insanın annesi mi , yoksa bir tanrının
Artemis ve Efes. Birbirinden ayrılmaz iki isim. Bereket Tanr.ıçası. Artemis Efes'in' adeta gelir kaynağıydı. Hıristiyanlığın çıkışı
ile birlikte Artemis önemini kaybetmeye başladı ama şehir bu defa da tarihi ta rtış maların yapıldığı bir merkez haline geldi.
tırmayı başlatan Avusturyalılar Efes kentinin kalıntılarını müm· o ldu ğunca başardılar.
kün
ortaya
çık arma yı
55 ~
T
HERE was not a single empty seat in famous amphitheatre in Ephesus that day. Although the great semicircular construction had not yet been completed, it was filled to the point of over-flowing with 24.000 people. Shouts rising from thousands of mouths echoed from the walls and reached into the city itself. For two hours the cried out with one voice, "Great is Diana (Artemis) of the Ephesians." This is the story as told in the Acts of the Apostles , Chapter 19. The event which took place in A.D. 53, was organised by a silversmith called Demetrius, in an attempt to w ard off the new Christian religion, which threatened to put him, and other craftsmen and jewellers like him, out of busin~ss Until that time millions of worshippers of Artemis, visiting her temple, had secured them a regu路 lar ineome by huying silver statues and shrines to keep as souvenirs. Now, although a great number of people stili believed firmly in the roother goddess, St. Paul the Apostle, with the new, and rapidly spreading, Christian doctrine, was posing a threat to her sovereignty. In fact it took him only two years to topple this belief which stretched back over 1000 years. lt was, in other words, clear that the sanctity and supremacy of the goddess of fertility were under jeopardy. In ancient times Ephesus was both an im portant holy place and a major world city. Millions of people, the rich," the poor, the sick and those seeking spiritual comfort, came from all over the world on pilgrimages. The Temple of Artemis, thought to have been one of the Seven 56
THE RISE AND FALL OF A GREAT WORLDCITY Won ders of the World, is 115 metres long and 55 metres wide-larger in fact than any of the masaive Gothic cathedrals built since. Its double columns were 18 metres high. St. Paul's new teaching set into motion the gradual downfall of Ephesus. Mter the split in the Roman Empire in the 4th century, the Eastern Roman, or Byzan-
tine, Empire came into being and its domination of the eastem Mediterranean forced foreign trade away from Ephesus to other centres. Gradually the city's wealth declined and the inhabitants left. This trend was further encouraged by the invasion of the Goths in the 3rd century A.D.; they ransacked the Temple of Artemis leaving little more tnan a pile of dust.
The city has, however, to this day retained its importance as a centre of pilgrimage for Christians. This is partly due to the fact that St. Paul lived here for two years, but it is also because of the arrival here of John, one of Jesus' apostles, who brought the Virgin Mary here and cared for her in her la ter years. According to a vision which appeared to anun about 150 years ago, Mary is supposed to have died in a house called Panaya Kapulu, or Meryemana, to the south of Ephesus. (There is, however, no historic proof to support this belief.) The Christian community in Ephesus was one of the oldest and most high)y esteemed societies in the world. Top level church officials met here in 431 A.D. for the third Ecumenical Council and discussed whether the Virgin Mary had been the . roother of God in man or of God. Ephesus was also a centre of pilgrimage in the Middle Ages when it was visited by knights and crusad.ers. The city then remained empty. for centuries and consequently its ancient traditions gradu路 ally faded into the past and it became covered with earth and dust, finally disappearing from sight. When J .T. Wood, an English railway engineer , announced his intention to look for the Temple of Artemis, world attention once again focussed on Ephesus. After seven years of excavations, the location of the Temple was finally established. But because it seemed an impossible task to completely uncover the Temple, the Englishman left it at that. Subsequent work started by a group of Austrians in 1895 led to the uncovering of the whole of Ephesus.
]ewellertJ
"Quality" All
N uruosmaniye Cad . 54 Ca!)aloQiu Istanbul Tel : (1) 511 21 50
jeu 路el!ery on sa/e at our sbops to he delil'ered fO CIISI0111C'rS ll'ilh Cl
路路certifjcate ofjeu路elleiJ'"
"'"'
~
,
OQüt
\
Elele!<
L
~i samarı
ald a gelerı
OlabiloceQi
l
Boru sesi
l
Tür!< niiziQirde bir makam
R iyaıiye
,
~
~
~
~
Eski M ı gfda bir tam
'f
Baston
Çevik
~
~
'
T
Güven
Bir gezegen
'
"-
----~---
simgesi
Bary.ınun
'f
'f
adı
Br cetvel
Plan
ll
Kaldraç
yapılmış
r ozengz meyve
~
~
'f
TırpanabalıQı
~
--~~--
------
· G~li tehlikesi olan ~
o~yan
'f Dini inançlan
~ 'f
kısa hması
~
Vek il
b<oşür
Küçük kitap.
T
Bir meyve
'f
'f
organımll
Nll113 ranın
Bir
'f
Lezzeı
~
Tellüriin simgesi
~
a lacakararı lıQı
s aııa n
bakış
Bakma.
n Pasak. leke
Birnota
Doymuş
'f
Çevre. yöre
ıkiz
Yaııoşık .
~~~-
~
'f
al~veriş
ölçüde
Büyi:.ı
Araç
sic im
bülııilniiş
Kalın
~
Isim
'f
özgü giysi
kadıniarına
Hint
Vakit
~
~
~
~ T
içki
lakırd ı
Ş ara p .
Söz.
n
'
Ilave
~
'
Su (Eski di l) ~
~
y
R'atik
cet
Bıiyükllır ,
T
hastalıOı
Karısıılı k
1
'f
parası
Yiyecek
ı
ı
.\_
BULMACANIN CEVABI 62. SAYFADADIR
T
Ad, ün
Yap ı
T
~ak
Ulaştırma
;--
·- · 1
• 2,5-3-4 ton kapasiteli 3 değişik model (Yakında 6 tonluk model) • Orijinal KOMATsu su soğutmalı dizel motor • Tork-konverter sistem • Sessiz, titreşimsiz üstün yapı • 6 ay ve/veya 1000 saat garanti • özel alaşımlı monoblok asansör profili • Dövme çelik çatal • Bol yedek parça • Tüm yurda yayılmış servis hizmeti • "'WM®e güvencesi ADANA Genel MOdürl ük Ceyhan Yolu Üzerı 10. km Pk. 40 01322 ADANA Tel (711) 29205-29206 29207
Teıex · 62657
iMALAT
BÖLÜMÜ
Fax
lST AN BUL Bölge BDro1u Kısıkh Cad . No· 90 Allunızade
ANKARA Bölge BDroau
IZMIR Bölge BOroou
Gazi Mustafa Kemal B ulvar ı
Atatürk Cad . Ak
81190 Üsküdar-ISTANBUL Tel (1) 3345820 (10 Hat)
No: 95/6 Mallepe-ANKARA Tel : (4) 2303894
Ha rı ı No: 3801106
Telex · 29057-29427
Telex : 44442-46005
1. Kordon-lZMlR Tel : (S) 224960
Fax
Fax
Telex : 1853050
3349798
3463334
i,
ANTAlYA lrtlblıt BDrosu SAPEKSA A . Ş . All Çetinkaya Cad.
No. 106/A ANTALYA Tel : (311 ) 18188
29201 -29202
T•M®O bir Hacı Ömer eoaANCI Holding kuruluşudur.
•
••
DUNYADA AIJISVERIS '
ALASKA (ABD)
m
Do11duru/mıq
HOLLANDA
ye11geç,
&glis, tilt/111, puro.
db.
d;~~
'
Eskimo el stı11atltın, yiJIIIII ceket ve
~
~
'J
bluzltır.
İRLANDA
KANADA Kılfık
El örgiJ/eri, dev şemsiyeler.
yiliilli ceket/er.
İNGİLTERE Yiliilli giysi, btılıçe gereçleri, tır}1111te mettıl, pipo ve puro.
DOÖUYAKASI J~
Spor ve dellit
mtılzeme/eri,
tkrl.
., '
ABD Y tıma Ifi örtll ve yasnkltır, Wtılkmtıll,
çocuk giysileri.
NEW YORK FotofNf,
Ji11emtı,
$ P' lll mllzik tılttleri, O)IUIICtık/ar,
ko11fekJiyo11 .
MEKSİKA Giimliş tşya,
•r-
@
i:P
Aztek· ve Maya imitasyo11 lıeyke~~ .
1
e/işleri,
\\\\ ~ ·
seDet.
...
.._. . . ..
KOLOMBİYA
'lı.
~.,,
\
PtıltQma şapka,
~
\
çtı11ta - btıvul,
. ...
dimrllt.
~
çömlek çeşitleri.
Pamuk/u
e11 ttıri,
meyw, Ktırtı
Afrika
l--N-AJ,.R_Y _A _ IIterille ~ ADALARI kittıpltır. Çiçekler ve çiçek ~
tDiıumla~-~'fil BREZILYA
~
~
TOGO Afrika tı11tikal11n, fet/şler.
.
Koleluiyo11 kelebek/eri, tllf/llr.
Develııqu yumurttı!U,
tllyleri.
, .,so
Seyahatlerinizde nereye giderseniz gidin bir anı getirirsiniz. BaDlan gittiliniz ülkeyi temsil eder, bazılanm almak ise iyi bir alışven, yapmaktır. Her ülkenin en iyi üriinü, en özgün ürünü ve en ilginç fiyatıyla satışa sunduğu üıün, aşağıdaki haritada belirleniyor. SOVYETLER BİRLtl~t
ALMANYA
E:ılı/
*
Jiimlq ifl,rl,
11111t, votlul.
~
HONG KONG El,.,,,,~~;
q)lfl, . ,..(,
lll/lt
.. optik '""'"""· ,.,,
~
TAYLAND
İSRAİL
.
·or
Pı""""'· e:ıJı;y.,,.,, ..
Rolftll 111ttlkof11rr.
ENDONEZYA
REUNYON ADALARI Jlo11ilytı,
Mi11erol/er, plriltÇ .
•w
,go
j
Jlfllftll ;,;.
9
Ç11y,
IHılıllrot,
'""Y"' /Jderl.
.D ~18
~
s.t/k, ı'· yll~l .....
i
~ ~ POLİNEZYA Mo~t~~yillt~~Uik
proi/IU11ri. ı§
a
61 ~
PARLIAMENT
DELUXE 100' MAOE IN US.A.
THE PRICE LIST OF THE DUTY FREE SHOP
.
®
Yeni Ra/u (Exp} ............. ......................... 70 Cl: 6.-DM Cep Whisky .......... .. .... ..... .... .. ............... 37,5 Cl: 8.- DM Whisky .............................. ................... 100 Cl: 17.-DM (White Label, White Hors e, 100 Pipers, J .B., Haig, Black & White, Ballantine's, Long John, Bell's). Gordon 's Gin ................... ........ .. ....... ... 100 Cl: 16.-DM Samsun ...... .. .. .... ... ............ ....................... Exp: 13.-lJM Marlboro .. ................... ..... .. ...... ............... JOO's : 17.-DM .......... ... .. ........ ....... ........ ....... 100 's: 17.-DM Pallmall ...... .. .. ................. ................... .... JOO's: I.S. -DM
Parlıam ent
=-------------------~~~~
Kent ..................................................... ... 100's: 15.-DM
Benl«)n and Hedges .... ............................. Rothmans ........ .......................................... Dunhill ....... ............................................... Camel ........................... .............................
K.S: K.S: K.S: K.S:
Lord .................... ....... ,.... ............... Ext. Filter: 15.-DM H.B . ............................................................ K.S: 15.-DM Lux ..... .. .............................. .................... Filter: 1.?.-DM Topkapı .................................................. IOO's : 1.'1.-DM Winston .......................................... K.S: 15.- DM
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ:
N A
T A 62
15.-DM 15.-DM I.S. -DM 16.-DM
ll
Ihracat yolları Ram'la f.,JSS '"r•1 RAM, Koç HoLDiNG'in dış ticaret şirketidir.
~
ft~
Halen, 50'nin üzerinde ülkeyle iş ilişkisi içinde olan RAM, 200 seçkin Türk kuruluşuna ait çeşitli ürünlerin ihracatını yapmaktadır. RAM ' ın sunduğu hizmetlerden yararlanarak yapacağınız ihracattan şi md i çok önemli avantajlar sağlayabilirsin iz. RAM, önemli avantajlar sağlar. ihracatın sadece satışla sınırl ı olmadığını
bilen RAM, teşvik RQY.@şma, finans, nakliY-e ve sigorta konularındaki hizmetleriyle de Türk şirketlerinin dış pazarlara yönelik etkinliklerini büyük ölçüde artırmaktadır.
-~
RAM'la yeni pazariara açılın.
RAM, Orta Doğu , Kuzey Afrika, Avrupa, Amerika ve Comecan ülkeleriyle olan bağlantıları yoluyla, değ işen pazar eğilimle rini sürekli değerlendirmekte ve yeni pazar imkanlarını düzenli olarak araştırmaktadır. RAM, 50'nin üzerinde ülkeye yayılan uzman kadrosu ve büroları aracılığıyla, ürettiğ i n iz bütün malları bu pazarlara sunmaya hazı rdır.
RAM'la çalışarak ihracat yollannı siz de kısaltın. Ayrıntıl ı bilgi için lütfen 166 52 03,172 4511 (4 hat) ve 173 11 22 (2 hat) no'lu telefonlardan Süha AKTAŞ' ı arayın ız.
Ram
TORKLOKUMU Türk tatlıları içinde en ünlülerinden biri de lokumdur.Ülkemizde kay m aklı \okumdan,fındıklıya , hindis tancevizliden güllüye kadar çeşit çeşit lokum yapılır. Biz burada eskilerin "Lati Lokum " diye adlandırdık ları sade lokumdan söz etmek istiyoruz: Malzeme: 8 kilo 600 gr şeker, 1,5 kilo nişasta, 10 litre su, 8 gr limon tuzu, pudra şekeri.
TURKISH DELIGHT Turkish Delight is one of th e most fa mous of all Turki sh sweets. The large assortment of fla vours varying from ereamy to hazelnut a nd from coconut to rose , are a ll made in Turkey. In this ense. however, wt• are talking about "Lati Lokum" or plain Turkish Delight. lngredients: 8.6 kg s ugar 10 lifres tmter h· irıg sugar 1.6 kg cornflour or arrotl'root I ellernon juice
Yapılışı:
Bir buçuk litre su içinde nişasta eritilir, kalan 8,5 litre su ve şeker beraber kaynatılarak köpükleri alı nır , elekten geçirilir, suda eritilen nişasta bu karışıma katılır . Ateşe konur, tahta k aşık ile karıştınlarak pişi rilir, bir saat sonra limon tuzu az su içinde eritilerek ilave edilir ve tekrar pişirilir . Pişti~ini anlamak için karışım elle çekilir, eğer yapışmıyorsa pişmiştir. Bu pişmiş lokum nişastaya bulanmış tahta bir kaba boşaltılır ve donmaya bırakılır. Sonra pudra şekere bulanarak kutu içinde muhafaza edilir. !ste~e göre bunlara boya, ko ku, badem ve fındık ilave edilip öyle de kalıba konulabilir.
'j:.64
Melt the cornflour or arrowroot it ! 11 , litres of water. Boil the remaining H1 1" litres of wate~ with th l' sugar a nd remov e th e ski n a nd , after sifting this, m ix it with the cornflour solu tion. Put this on the h eat and bring it to the boil, stirring it with n wooden spoon. After 1 hour, add the lernon juice and let it boil a gain . To find out if it is read y, !et it co ol and pul! th e mixturl' with your hand. If it is no longer sticky, it is cookeeL Pour the mixture into a bowl containing some corn flour and let it hard en. Then toss it in ici ng sugar and store it in a box. You can add food dye, flavouring, almonds or hazelnuts as you wish.
• •
••
•
• •
GUVENILIR BIR HABERLESME O RTAMI ICIN. -
-
Ulusal haberleşme ağı yenileniyor.
Olanaklardan yararlanmak, işyerinizin
ihtiyacına
uygun, çağdaş , güvenilir bir iç ve dış haberleşme sağlamak için
Netaş ' ı arayın.
Netaş/ S pacenet Elektronik Santral ve Elektronik Şefsekreterierin 3'ten 3000'e ulaşan kapasite imkanı yaratır.
modüler yapıları,
Dünya standartlarındaki teknoloji ile tamamı Türkiye'de üretilen Netaş / Spacenet'lerin lOO'ü aşkın yeteneğine. yoğun araştı rm a-ge liştirme faaliyetleriyle daima bir yenisi eklenir. Netaş/Spacenet kullanmanın
tanıyan
M
önemli bir avantajı da, yaygın satış sonrası servisi ve cihazı en ufak ayrıntısına kadar
uzman personelidir.
Netaş, yetkin ve kaliteli ürünleriyle çalışma hayatına ve insanımıza haberleşme desteğini sunmaktan gurur duyuyor.
3'TEN 3000'E •Istanbul: 172 34 72 • Ankara: 117 22 00 •lzmir: 19 33 33 • Adana: 30 472
~#~lı!
fi:'J U9
Treat yourself to a travel comfort and traditional Turkish hospitality on board.
Fly_ Turkish Airlfnes toEuro e,
Middle~
and Asla.
Famous Turkish hospitality enhanced by the comforts of the world's most advanced jetliners and the most convenient flight schedules. Our extra-roomy Airbus A3 1O's offer faster service and the option of full First Class service that makes flying a real pleasure. Call our nearest sales office or ask your travel ageney to be booked on Turkish Airlines. ~TĂ&#x153;RK HAVA YOLLARI ~ TUR.KISH AIRLINES
G
D
o o
Nüfusu 1.000 OOO 'dan fazla 500.000..1.000.000 100.000.. 500.000 100.000'den az yerler Altı clzlli olanlar Baş şehirdir
Demıryolu
Kanal ...-..-.
Şelale
Deniz derinl ig i
Baraj Bataklık
ve Tuzla Devlet hududu
8000
6000
4000
2000
aomestıc
ana ınternatıonaı networK system
UÇAK TiPLERi VE ÖZELLiKLERi E AND CONFIGURATION OF AIRCRAFT
AtASUS A-310
Boetng 707 Ko .go
F-28 ) Welght) 24.483 Kg .
48.969 Kg. 88.409 Kg . 142.000 Kg. 95 .048Kg.
151 .000 Kg.
7.620 Kg .
11. 180 Kg . 24.688 Kg. 43.450 Kg . 88.138 Kg.
141.900. HIS 1 2.201
'O d)
DC· 9
8 · 727 2F2
9.850 lb.
14.500 lb.
15.500 lb.
50.000 lb.
1887 km .
2405 km.
3518 km .
5560 km .
DC- 10/ 10
39.000 lb.
17.500 !M
5550 km. 400 mil.
ı
tt.
(1 .853) - Km / h
45.000 ft .
3!t..OOO ft .
35.000 ft .
42.000 " ·
41 .000 ft .
42.000
825 km/ h
870 km /h
900kmlh
929 km/h
980 km / h
560. (1 .1.53)
Km / h
630kmlh
796 km/h
862 kmlh
662 km /h
875 km/h
470. (1 .853)
Km / h
B-727-2F2
40.000 kg.
;ltHI
245 mJ
65
111 /115
167
210
345
1)
\..
DC-9
DC-10/10
TORK HAVA VOLLARI TURKISH AIRL
ES
Bank with a view
İş Bank has the best view in town .. . From our headquaners - supponed bya nationwide network of924 branches (the largest of any private bank)- we can see pretty much everything that's going on in Turkey. In business, you need up-to-date, perceptive information at your command. İş Bank's ineomparab le view provides that. And our banking services give the kind of on-time suppon international business needs. Remember, İş Bank means business ... your business. ' I ş',
Head Office: Ankara. Turkc-,.·
Head OfficeForeign Department:
Ahllı lpek<,i H(H
eaa
No ., S 12 Ma<,;ka , lstanhul
Tel ( 1) 133 03 60 llx 31000 ı.st..'"X ır
Branches abroad: London
l.Ju..·nu.'ll depy"ıı ıakcr 21 AJJl·rın~m~ tondon ECZV 711A TeL (0 1 )606 -ı~ı
llx
li~ 1S-i3 ııhank ~
Frankfun/ Main
W . Berlin
Kai-.ersıras.-.e 3 D 600C) ı:r-.uıkfun ~bin ı
Adm ı r-.ıl'>trı'ise
Tel (0691 29 90 ı o 'ltx 4IH'J.lH> <"-h u
Cypru.,.
Representative Offices:
l.clkoşc ~7123 ıısh
W . Gt: nnany Frankfıın Main
Br.ınc.:hes
3"7
D 1000 W Herlin
36
TeL (030) 6 14 3034 llx: IHiiHI ı sc hh d
prono unced as in Turkish, means 'business·.
in the Turkish
Rlj)uhlk of Nlınhem
nx
Magos:a llx S"'l-9
tk
ıshm
Gim~
n x ';7233
ısh ık
tk
ısch
d
ııx , ~28347 ısmue
Cologne
HRR6609
ıshh
Munil·h
n., 4 14 143 '"·h d ııx ,
Hamhurg The 217397~
d
Stutıgan
l1x · 722746
ısch
d
Holland The Hague
l1x 34259
ısban
ni
d
) '