iç ve
_ _ Demiryolu Otoban ve uzun mesafe yollan ... Önemli ulatım bağı
~ Baraj ~~sı:.~ Tuz gölü :::- 5 Bataklık
Deniz derinl i ğ i 6000
4000
2000
200
dış uçuş noktaları haritası
domestıc
ana ıntern.atıonaı networK system
ADANA TO:
•
Frankfurt Munich Amsterdam Berlin (SXF) Hamburg Cologne Hannaver Düsseldorf Jeddah Dhahran Lefkoşe
Athens Frankfurt Munich Zurich London Paris Hannaver Düsseldorf Cologne Mila no Roma Stuttgart Lefkoşe
. e
London Frankfurt Munich Zurich Lefkoşe
Jeddah Lefkoşe
DALAMAN'DAN Frankfurt
TEMMUZ/JULY 1987 YIL: 4. SA YI: 51
iÇiNDEKiLER (CONTENTS) KAPAK KONUSU Türk Hava Yollan adına sahibi: (Puhlisher) Yılma'l Oral
Side Akdeniz sahillerindeki olağanüstü güzellikteki bir turistik merkezimiz. Burada tarih ve tabiat birbiri ile kaynaşmış durumda.
Yayın
Kurulu Başkanı of th e Editorial Board) Mthmet Kutlu
(Chairman
COVER STORY
Yazı İşleri Müdürü
(SiDE; AN EXTRAORDINARY BEAUTIFUL COASTAL TOWN IN THE
(Manal{inl{ Editor) Eritan Önen Yayın Kurulu (Editorial Boa rd) Emre •tin, Günvar Otmanbölük
MEDITERRANEAN REGION . THE TOWN IS STUFFED WITH HISTORY AND NATURE.
4
44
THY HABERlER THY NEWS
"PERiHAN ABLA"NIN MAtKUP YARATICISI: PERRAN KUlMAN
12
47
Yapım
f r:dited By !
KARKAN YAYlNLARI
A. Ş.
Genel Koordin atör ( Admin ist rati ue Director) Oğuz Demirdoğlu
Yayın Yönetim ( Exı • c uti uı• Editorl
DÜNÜN VE BUGÜNÜN ÖNEMli ATEŞTEN GÜNIIR --~-------------------MERKEZi: siDE (A PLACE STUFFED WITH HISTORY: SIDE)
Tuna Serim Grafi k ve Sayfa Düzeni ((;raphic and Art Director! Serap Sarıuçak Promosyon ! Pmmotiım ) Doğan Yıldıran
Alp
Fotoğrafla r (Photographs) Nihat Gömleksiz, Tayyar Yıldız
İhııı V<' 1)ı~ lli~kiler Koordinat<irleri !Adı ·ı •rtisı'nll'nt and Puhlic Rdatiıms)
Cahit Ceylan , Nilgün Alemdar
KARACAN O FS ET
Ofset Hazırlık (O((set Preparation ) Cengiz Hastürk Baskı
(Printing) Nizarnettin Bağcı Sinan Güzenge
Kalite Kontrol ve Röprodüksiyon (Quality Control and ReproductiJJn) Osman Altınçekiç Bu dergi Kara.:an Ofset tesislerinde haz ırlanmış ve H arris M-1000 çift kururmalı rotatifte ba s ılnııştır.
KARACAN YAYlNLARI
....1pp
L-
p
(International
Federa tıon of
ıhe
Press) Uluslararası Süreli Federasyonu üyesidir.
Periodiral Basın
20
48
MiNYATÜRDE BiliM VE SANAT GÜNEŞiN DO~UŞUNA YOlCUUI( (SCIENCE AND ART IN MINIATURES) (A JOURNEY TO THE SUNRISE)
24
52
MAVi CAMi (BLUE MOSQUE)
BiR YABANONIN KAIIMNDEN BEDRi BAYKAM
32
56
ÖlÜMÜNÜN YiRMiNci YIUNDA FiKRET MUAlLA
YEMEK
36
57 MOVIES AND VIDEO PROGRAM
KiliMLER (KI Ll MS)
40
63 YABANCI
iSTANBUl MOZAiiCI.ERi (ISTANBUL MOSAICS)
ŞEKER
HASTAlARINN
BAŞVURU YERLERI (INFORMATION
CENTRES FOR FOREIGN DIABETICS)
· ~THY
HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER
CUMHURBAŞKANLIGI KONSEYi
CYELERi
THY'NA TEŞEKKÜR ETTi Cum hu rbaşkanlığ ı Konseyi üye leri emek li·Org. Nure ttin Ersin, emekli Ora . N e jat Tümer, emekli Org. Tahs in Şa hink aya ve em ekli Org. Sed a t Ce lasu n , Güney Kore'ye yaptıkl a rı resmi ziyarette ilgil i olarak, TH Y yöneticileri ve personeline teşekkür ettiler. T HY Genel Müdür' ü Y ılm az ORA L 'a gönd erilen teşekk ü r mesaj ı şöyle :
' Nisan 1987 yısile,
ayı
uçuş
hazırlanmas ı nda
terilen ustün hizmet anlayışı ~olunda
mesi
yaptı§ım ız
sonunda Gilney Kore ' ye
programının
ve içten ilgi ,
sarfedilen gayretlerin
res mi
de~erli
ziyaiet dol a -
s ır ası n da
v e se y ahat
gö s -
T . H. Y. ' lar ı n ın ge l iş ve ol uml u bir ölç ü s ü
olmuştur.
Başarınızın
inancı
eder ,
gelecekteki
içinde,
başta
gelişmelere
de büyük
siz olmak uzere ,
en iyi di1eklerimizi
tum
katk ılar
sağ lı y a cağ ı
mens u p l ar ı nıza
ve sevqilerimizi s u narız .
~ .
f ttin ERS u
hurbaşk
Konsel.li
teşe kkür
./~~
1.
a(ısi n Şll.HiNKAYA
CuAhurba~kanlı ~ ı
N efat TtiMER
Seda t
/ CELA S UN
C um h u rbaşkanlı~ı
Cu ~ h u rbaşka nlı ğ ı
Konseyi Uyesi
Ko n se tJ i
Uyes i
YUGOSLAVYA ULAŞTlRMA
BAKANI'NIN ZiYARETi LAŞTl RMA
U se l
YUGOSLAVIAN TRANSPORT MINISTER VISITS TURKEY
M
USTAFA PLAJAKIC, the Yugoslavian Minister of T ranspor t, came to Turkey on lst July on the invitation of Turkish Transport Minister V eysel Atasoy for d iscussion s concerning civil aviation. Whilst in Istanbul h e was taken around the histarical and tourist sites. T h e Minister, who gave a speech during the dinner which was ar ran ged in his h onour, said th at he would leave Turkey with a very positive impression and congratulated the Genera l Ma nager of THY, Yı l maz Oral, for the airline's rapid development.
Ba ka rn VeyATASOY'un da vetiisi ola ra k ülkemizi ziya ret eden ve sivil h a vacı lık konus unda temasla r ya pa n Yugoslavya Ulaş tırm a Bak a nı Musta fa P L AJAKIC 1 Temmuz günü İsta n bul 'a d a geldi ve şe hri n turi stik ve tarihi yerlerini gezdi. Or ta klı ğımı z tarafı nd an onuruna verilen yem ekte bir k o nuş m a ya pa n konuk ba ka n , ülkem izden çok iyi izlenimlerl e aynldı ğını belirterek TH Y'deki hı z lı gelişmeden ve bugünkü ulaş mış o lduğ u n oktadan dolay ı Gen el Müdür Y ılmaz ORAL' ı tebrik etti.
sistemine gösterdiginiz büyük ilgi ve Ulk:emizin kalkınma çabalarına katkılannızdan dolayı teşekkür eder; bu vesile ile sizlere, ailenizle birlikte saglık, mutluluk ve başarılar dileriz. Bankamızın ve diger kuruluşların, sizlerle ilgili çalışmalarına ilişkin sorunlarınız için temsilcilik ve Bürolarımız hizmetinizdedir.
H ı
TEMSILCILIKLERIMIZ:
ALMAN\'A: FRANKFURT TEMStLCtLlGl: Baseler Str 37/VII 6000 Frankfurt/Main DEUTSCHLAND Tel: (069) 23 90 91-99 (069) 23 91 00
:rEIIE: LO
İSVIÇRE: ZORtH TEMStLC1LtG1: Clariden Str No: 36 8002 Zurich SUISSE Tel: 202 83 45 DRA TEMSlLClLtGl: Centric House 391 Strand London WC2r OlT ENGLAND Tel: (Ol) 379 0548 (Ol) 379 0810 Telex 8813770 tcmb. ing.
llMI~ıu~>A:NEWYORK
TEMS LC L
: 821 United Nations Plaza New York N.Y. 10017 U.S.A. Tel: (212) 682 8717 (212) 6828718
1
BUROLARIMIZ:
1
BERLIN: Europa Center 16 O.G. 1000 Berlin 30 DEUTSCHLAND Tel: (030) 2611193 DÜSSELDORF: Graf-Adolf Strasse 45 4000 Düsseldorf 1 DEUTSCHLAND Tel: (0211) 38 20 61 STUTIGART: Schul Strasse 12A 7000 Stuttgart 1 DEUTSCHLAND Tel: (0711) 29 5115 HAMBURG: Steindamm 49 2000 Hamburg 1 DEUTSCHLAND Tel: (040) 24 03 84 (040) 24 57 65 HANNOVER:Luisen Str. 4 3000 Hannover 1 DEUTSCHLAND Tel: (0511) 32 61 OS (0511) 32 61 06 MUNCHEN: Karl Strasse 43 Laden 1005 8000 Münehen 2 DEUTSCHLAND Tel: (089) 59 84 58 (089) 59 84 59
~THY
HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER ·TH,
Artık uçağı
da, motorunu da
yapıyoruz.
KARTAL KANATLARlNDAN UÇAK SANAYiiNE ... denemesini yapan kişi ola· rak da, dünya havacılık tari· hine geçti.
• NSANLAR da, kuşlar gibi havada uçabilir
I
'? ..
mı.
Bu sorunun peşine takı· lan tatlı hayal , belki ilk medeniyet tohumlarının atıldı~ ça~Jarda bile kafa· lan u~aştırdı , gönüllerde heyecan rüzgArlan estirdi. Zümrüdüanka kuşunun sırtında veya uçan halı üzerinde yapıldı~ı varsayılan hava yolculuklan, hep o uça· bilme özleminin ürünü olan masallar d~il midir? .. Ama , hayalleri gerç~e dönüştürme yolundaki çaba· Jan önce kimler başlattı? Her millet, bu şerefi kendi· sine mal etmenin çaresini ve dayanaklarını arayadursqn, tarih sayfalarına yansı· yan olaylar, kesi11 cevabı v~riyor: Türkler •• .' Avrupa'nın
henüz karaniçinde 'yaşadı~, bilim
lıklar tekni~e yabancı old'u~u yüzyılda, El Cevheri adlı bir Türk bilgini, koliarına kanatlar takmış ve bir minarenin şerefesinden ken· dieini aşa~ya bırakmıştı . El Cevheri, bir hesap hatası
ve Xl.
sonucu, teşebbüsünil haya· ödedi ama, ilk uçuş
tıyla
Ve yüzyıliann hayalini, IV. Murat zamanında (1623·1640) bir başka Türk bilgini gerçekleştirdi . Çeşitli bilimlerde ihtisas sahibi olan ve o yüzden "Mezarfen" Jakabıyla anılan Ahmet Çelebi, insaniann da kuşlar gibi uçabilec~i görüşündeydi . Bu inançla özel kanatlar hazırlamış, Okmeydanı'nda yaptı~ ça· lışmalardan olumlu sonuç· lar almıştı . Nihayet, beklenen gün geldi. Galata Kulesi'nin tepesinden boşlu~a atiayan Hezarfen Ahmet Çelebi, koca "kartal kanatlarını " çırpa çırpa İstanbul Bo~azı
üzerinden geçti ve Üsküdar' ın Do~ancılar meydanında
yere kondu.
uzun yıllar sonra, ta 187l'de Alphonse Penaud adlı Fransız mühendis, yaptı~ uçak maketini uçurmayı başaracaktı . Ama, Ameri· kah Wilbur ve Orville Wright kardeşleri n ilk motorlu uçakla uçuşlan için, 1903 yılı sonlarına kadar heklemek gerekecektir. Türkiye, iç ve dış olaylar h a kımından çok büyük sar· s ıntılar geçirmesine ra~· men, havacılık konusuna şaşırtıcı bir intibak göstermiştir. O derecede ki, Wright kardeşlerin uçuşu üzerinden 9 yıl bile geçmeden, 15 Mart 19ı2 günü, iki Türk genci İstanbul semalannda dola· şıyorlardı .
V e ertesi yıl , Harbiye Nezareti'nin ga· zetelere verdi~i bir ilanla, sivil havacılı~rnızın temel· leri atılıyordu . 1933 yılında ise, Türk Hava Yollan, "Hava Yolları Devlet İşletmesi İdaresi" adıyla
Aynı
devirde, Lagari Hasan Çelebi, · bir gece yansı , Sarayburnu nhtı· ınında "yedi kollu fişege" bindi. Yardımcılan barutu ateşlediler. Hasan Çelebi gökyüzüne fırlayıp, karan· lıklarda kayboldu, barutu tükenince karta! kanatla· nnı açtı ve süzüle süzüle Kumkapı yakınlarındaki Sinan P~a köşkü civarına
indi.
faaliyete geçiyordu.
UÇAK SANAYI/ ADlMLARI Ulu önder Atatürk, ı Kasım ı937 günü, TBMM'yi açış konuşmasında , "Batün
tayyareler imizin ve motörle· rinin memleketimizde yapıl· ması ve harp sanayiinin de bu esasa göre inkışa{ ettirilmesi" direktifini ver· mişti.
HAVAClLlK TARlHIMIZ Atalarımızın başlattı~. uçuş denemelerinin , ne yazık ki, arkası gelmemiş , konu Adeta kapanrnıştı. Çok
Aslında ,
T ürkıy l• ' nin
uçak sanayii yatınmlan , daha eskilere dayanır. Öyle ki, Cumhuriyet'in ilanından sadece iki yıl sonra, Kayseri' de Tayyare ve Motor T.A.Ş. kurulmuş ve 1928'de birkaç adet tek motorlu uçak imal edilmişti. Ortaklık , aynı yıl içinde da~lrnıştı . 1932 yılında Amerikalı· larla imzalanan lisans anlaşmasıyla Kayseri ' de yeni bir uçak fabrikası faaJi· yete geçti. 1939'a kadar, burada ı5 avcı ve 72 ~itim
miraA''ın İstanbul-Beşiktaş ' ta açtı~ fabrikada, pilot Pğ itiminde kullanılmak üzere ı 5 uçak yapıldı , fabrika 1943'de kapandı .
Bu arada, Türk Hava Kurumu'nun 194ı'de Anka· ra·Etimesgut'ta kurdu~u fabrikada, önce 60 adet e~· tim uça~ı imal edildi, daha sonra hazırl anan ı 7 ayn uçak ve planör projesinden bir kısmı gerçekleştirildi. 1952 yılında MKEK'na devredilen fabrikada, 60 adet yerli dizayn "UA'ur" adlı uçaklardan yapıldıktan son· ra, 1959'da faaliyet durduruldu. Yine THK 'nın uçak motoru fabrikası , başarılı olunamayınca, 1955'de traktör fabrikası haline getirildi.
MORTEDUÇAK FABRIKA SI Ülkemizde uçak sanayiindeki esaslı adım , 1973'de TUSAŞ'ın başlar .
kurulmasıyla
uça~ yapıldı . Eskişehir 'deki
fabrikada imal edilen uçall motoru. One of the ·aeroplane engines manufactured in a fattory in Eskişehir.
ı936 yılında
Nuri De-
Askeri ve sivil havacı kullanılan her türlü
lıkta
fEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER
e
Mürted'deki fabrikada gövde ve kanat parçaları imalatı ile son montajı yapılacak F-16 uçaklarının ilki gelecek yıl uçurulacak.
F-1 6 uçakları, gelecek yıldan itibaren Türk Hava Kuvvetleri {ilosuna dahil edilecek.
TÜRKiYE'DE HAVACillK VE UZAY SANAYii
T
ÜRKLER, havacılı~a
karşı
ilgi gösteren ilk milletler arasında yer almıştır.
Toplum, kendini yenilerken, daha ziyade askeri bir müessese olarak tesis edilmiş olan havacı lı~ın sivil maksat. lara da hizmet verecek şekilde yaygın laştınlması gere~ni duymuştur.
The F-1 6 planes to be included in the Turkish Air Force (leet.
uçak , helikopter,
drone,
RPV, roket-flize gibi motor-
lu-motorsuz sistemlerin geliştirilmesi, imalatı ve balam hizmetlerini yerine getirecek olan TUSAŞ'ın ilk uçak fabrikasının temeli,1979 yılında Ankara-Mürted'de atıldı. Amerika Birleşik Devletleri'nin General Dynamics Firması ile 1983 yılında imzalanan anlaşma ger~i . bu fabrikada hazırla nacak F-16 C/ D uçaklan, gelecek yıldan itibaren Türk Hava Kuvvetleri filosuna katılmaya başlayacak . Fabrikada, F-16 uçaklannın gövde ve kanat parçalan imalatı ile uçaklann son montajı yapılacak. Motor parça imalatı, montajı ve testi ise, motor fabrikasında gerçekleştirilecek. Direkt Offset programı kapsamında imal edilen uçak ve motor parçalan ihraç olunacak. 1990 yılında, gövde ve kanat imalat ve montajında maksimum kapasiteye ulaşılacak .
ESKIŞEHIR MOTOR
FABRIKASI Öte yandan, 1984 yılında TUSAŞ ile General Electric Firması arasında, Motor Sanayii A.Ş. kurulmuş tu. Eskişehir'deki fabrikada ya pımı sürdürülen F-16 C/D uçaklannın ilk F 110GE-100 motoru, önümüzdeki günlerde uçak fabrikasına teslim olunacak.
Diiter jet motorlannı da imal edecek bu fabrika, ilgililere göre, Türkiye'de ileri teknolojinin gelişimini hızlan dıracak, istihdam sorununun çözümüne katkıda bulunacak ve ihrıı.cat geliderimizi artıracak . İşte, Hezarfen Ahmet Çelebi'den, uçak ve motor fabrikalanna kadar gelen havacılık serüvenimizin özet hik~yesi.. . Türk milleti,
şimdi, "lstikbal göklerdedir"
diyen büyük Atatürk'ün işaret etti~ gelişim çizgisine girebilmenin mutluluA-unu ve gururunu yaşıyor.
Bu husus, fevkalade teşkilatçı kişili~e sahip büyük önderimiz Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" özdeyiş i ile anlamlı bir biçimde ifadesini bulmuştur. Türk Kuşu'nun kurulması ile de ilk uygulama başlatılmıştır. Toplum içerisinde ilk defa görülen her şey pahalı dır. Fakat, bu pahalılık, gayet açık biçimde bilindi~i gibi zarar anlamı taşımaz. Ancak, uzun süre bu gerçek yeterince anlaşılamadı~ından, havacıhk , Türkiye'de sadece devletin gücünün yetebilec~i bakir bir alan olarak kalmıştır. Hava Kuvvetleri; hava gücünün askeri bölümünü oluşturur. Sivil havacılık ise hava gücünün yurt savunması dışında kalan hizmetlerini verir. Hava gücünün bir unsuru daha vardır ki; bu iki ana birimi ayakta tutar ... Yaşatır. Bu, Hava Sanayii' dir. İşte, bir ülkede hava gücü; bu üç unsurun birleş mesi ile meydana gelir ve her üçünün katkısı oranında kudretlenir. Bugün, F-16 projesi ile Hava Sanayii'nde atılım başlatılmıştır. Hava Sanayü; elektronik ~ırlıklı, son derece yüksek teknolojili ve çok çeşitli alanlan kapsar. Bu derece yaygın bir alanda, bir sanayiin yaşatılması; ilgili stratejinin sıhhatli bir biçimde tespiti ve teşkilatın dinamik biryapı içerisindeçalış tınlması ile mümkündür. Bu nedenle, strateji belirlenirken; uça~ın teknolojik a~rlıklı bölümlerinin yabancı sermaye katılımlı ortak yapım şeklinde gerçekleştirilmesi esas alınarak teşkilat kurulmuştur. Bunun için, önce TUSAŞ (Türk Uçak Sanayü A.Ş.) kurulmuş, takiben F-16 uçakının ana yapımcı firması olan General Dynamics Firması ile TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (T Al), motor ana yapımcı firması olan General Electrtc Firması ile de TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEl) altş irketler olarak teşekkül ettirilmiştir. Aselsan ise Litton Firması'nın lisansı ile seyrüsefer sistemi konusunda bu sanayie girmiştir. Uçak radan parça yapımı ve tespitedilen di~er bazı konularda teşkilatıanma için arayışlar halen devam etmektedir. Projenin fiilen başladı~ 1984 yılbaşından bu yana geçen üç buçuk yıl içerisinde altyapı dahil tespit edilmiş tüm adımlar gerçekleştitilerek imalata •
2ıTHY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER TH geçilmiştir.
Program gere~i; 1988 yılı başı olarak hedeflenen uçak teslimatı ile ilgili faaliyetler aksaksız olarak sürmektedir. Bu proje, sivil ve asker, özel ve resmi tüm kuruluş· ların yo~un ve fevkalade hassas işbirli~inin başa nh bir örne~ olarak ortaya çıkmıştır . Havacılık Sanayii, halen Türkiye'de, özel sektörde yarattı~ı ilgi ile çeşitli sahalarda tabanını genişletme aşamasındadır. Bu aşama, sanayiin devamı için elzem olan deste~i ve yaratıcılı~ sa~ laması bakımından önemlidir. Bu aşamanın başarısı; başlangıç pahahlı~ndan korkmayan bilinçli müteşebbislerin ve yöneticilerin mevcudiyetine ba~lıdır. Nitekim, sadece Hava Sanayii de~l , tüm savunma ihtiyaçlannı böyle geniş tabanh ticari bir yapı içerisinde yayarak karşılamak için Savunma Sanayii Fonu ve özellikle F-16 konusunda Milli Savunma Bakanlı~ içerisinde özel yönetim tedbirleri ihdas edilmiştir. Şu anda; Hava Sanayii, Türkiye'de, emin adım larla kendi kuruluşunu tamamlama safhasındadır. Ve şu ana kadar gözlenen faaliyetlerdeki başan
sevindiricidir ... Ümit vericidir.
ZEKİ
~/. t/ d' / #'~/14-VJ
YAVUZTÜRK MİLLİ SAVUNMA BAKANI
CAN HUMAN-BEGINS FL Y LIKE BIRDS IN THE SKY?
T
HIS question preoccupied man's mind and brought a flutter of excitement to his heart as early as the very beginnings of civilisation. Were not the stories of journeys undertaken through the air on the back of the Zümrüdü anka bird (an enormous mythical creature) or on flying carpets the expression of man's longing to fly? But who w as it who set into motion the realisation of these dreams? Every nation may make claims on this honour but one need only glance at history to discover the answer: quite clearly it was the Turks ... In the llth century a Turkish scientist called El Cevher fixed wings to his arms and leapt from the gallery of a minaret ata time when Europe was living in darkness cut off from scientific or technological development. During the reign of Murat IV (1623-1640) another Turkish scientist turned the century-old dream into reality. Ahmet Çelebi, also nicknamed "Hezarfen" because of his wide knowledge of science, believed that human-beings should be able to fly !ike birds. With this in mind he created special wings and carried out some successful experiments in
The Aviation and Space Industry in Turkey
T
HE Turks were one of the first nations to show an interest in aviation. It was felt that social development would necessitate the extension of aviation, originally established as a military tool , into the realms of civilian life. This point was, in fact, emphasised by our great leader Atatürk, who himself had such an extraordinary capacity for organisation, when he said, ''The future is in the sky." The first steps towards this end were taken with the establishment of Türk Kuşu - an institution formed to encourage amateur civilian aviation . Every product is expensive when it first appears on the market. But high prices, as we all well know, do not always m ean money down the drain. This idea has, however, not yet been fully grasped and, for this reason, Turkish aviation has remained a prerogative of the state, which alone has sufficient ressources to exploit it. The Air F'orce forms the military part of the state'saviational capacity, whilst ci vii aviation provides the services not included within the sphere of national defence. A further element, the aviation industry, keeps both the above-
name of the "Airlines State Administration". In his opening speech to the Grant National Assembly of Turkey, the famous Turkish leader, Atatürk, gave the order that "All of our aeroplanes and their engines should be manufactured in Turkey and the Air Force industry will be built up on this basis." In fact, Turkish investment in the aeroplane industry dates back furth er than this. The Turkish Aeroplane and Engine Co. w as established in Kayseri only two yearsafter the proclamation of the Republic and built a number of single-engined planesin 1928. The company was dissolved in the same year. A new aeroplane factory went in to operation in Kayseri following the signing of a licence agreement with the Arnericana in 1932. 15 hunter- and 72 training aircraft had been built there by 1939. In the meantime, 60 training aircraft were built and 17 different aircraft and glider projects were realised at a factory established by the Turkish Air Association in Ankara-
Okmeydanı.
Finally the great day arri ved and Hezarfen Ahmet Çelebi launched himself in to the air from the Galata Tower, flapped his large eagle wings and flew across the Bosphorous, coming to !and in Dottancılar Square in Üsküdar. In the same period, Lagaı'i Hasan Çelebi elimbed on to a construction made of seven rockets one night at midnight. His assistants !it the gunpowder and he flew up in to the sky from Sarayburnu Quay and was lost in the darkness. When his gunpowder ran out he opened his wings, stretched them and landed close to the Sinan Paşa villa near Kumkapı. Inspite of numerous difficulties that Turkey had to face, both at home and abroad, around this time, she stili caught on quickly to the world of aviation. A mere nine yearsafter the Wright brothers' historic flight, two young Turkish men took to the s ky from Istanbul on 15th March 1912. The following year sa w the birth of Turkish civil aviation with an announcement made in the newspapers by the War Ministry. Turkish Airlines was launched in 1933 under the 8
Devlet garantif/i aranmaksızın verilen krediyle ilgili anlaşma, Londra'da daienlenen bir wrenle imzalandı.
~EWS
THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER
mentioned fields alive and active. The aviatİonaJ capacity of a country depends, therefore, on the combination of these three elements and to what extent they support it. The new F-16 project has created a boom in the aviation industry. The industry covers many different sectors, of which the most important is the electronics sector which involves very high technology. The only way to ensure the survival of an industry which covers such a wide range of sectors is to predetermine aset strategy andtorun the organisation within a dynamic framework. Asa resultofthis, the strategy of the organisation was determined on the basis th at those parts requiring high technology should be manufactured with foreign capital and expertise. With this in mind, firstly TUSAŞ (the Turkish Aeroplane Industry Co.) was established followed by the General Dynamics Company, the company mainly responsibi e for building the F-16 aeroplane, in cooperation with the TUSAŞ Aviation and Space Industry Co. (TAI) and the General Electric Company. The latter a long with the TUSAŞ Engine Industry Co. (TEl), are the main engine manufacturing companies . Another addi tion to the engin e in dus try isASELSAN, a company under licence from LITTON. Efforts to launch the production of radar parts, among other thin gs, are stili continuing. In the space of 3 1/2 years since the project was initiated on New Year's Day 1984, all the different steps of the programme have been realised- a basic structure has been created and manufacturing has begun. Wor k is now goingfull steam ahead to get the aeroplaEtimesgut in 1941. The factory cam e under the control of the MKEK (Mecha nical and Chemical Industry Association) in 1952 a nd 60 Turkish-designed " U~ur" aeroplanes were built. The factory, however, ceased operationsin 1959. The most important step in the development of the Tur· kish aeropla ne industry was taken in 1973 with the es ta blishment of TUSAŞ . The first TUSAŞ a eroplane facto ry designed to develop, manufacture and provide ser vices for different aircra ft systems such as aeroplanes, helicopters, drones, RPVs and rockets, with or without engines a nd for use in military a nd civil avia tion, was established in Ankara- Mürted in 1979. According to an agreement signed by the General Dynamics Company of the USA in 1983, the F-16 C/ D aeropla nes which a re to be built in this factory, will join the fleet of the Turkish Air Force. The manufa cture of body a nd wing parts and the fina! assembly wi\1 take place in this factory. The engine parts will be manufa ctured, assembled a nd tested in an engine factory. The a eropla ne and engine pa rts to be
TÜRKiYE iŞ BANKASI, 150 MiLYON DOLARLIK YENi BiR DIŞ KREDi
SAGLADI
nes ready for delivery by the beginning of 1988 The realisation of this programme is, infact, an excellent example of how cooperation of the most sensitive nature can take place between civilian and military and between private and public companies. The aviation industry is stili at the stage whereitneeds to develop its basic structure in different fields in response to the interest it has aroused in the private sector. This is vital to provide the necessary support and creativity for the continuation of the industry. Development that has already taken place has done so thanks to the existence of entrepreneurs who were prepared to invest large amounts of money from the start. In this w ay, the needs not only of the şviation industry but also the defence industry will be met. The Ministry of Defence is, indeed, taking special administrative steps to give priority to the defence industry fund and in particular to the F-16, with a view to spreading the defence industry over a wider commercial base. At present, Turkey' s aviation industry has completed its first stage of stable development. The success of these early stages offers much hope for the future. ZEKIYAVUZTÜRK MINISTER OF DEFENCE
ma nufactured for export are part of what is ca lled a Direct Offset program me. Maximum capacity for the ma nufacture a nd assembling of body and wing parts should be reached by 1990. In addition to this , the Engine Industry Company was established in association with TUSA Ş and the General Electric Company in 1984. The first F 110.GE·100 engin e for the F·16 C/ D pla nes now undereonstruction in the Es kişehir factory are due to be delivered there in the very near future. Accordin g to the authorities, this factory, which will also build jet-engines, will speed up the rate of developmen t of modern technology in Turkey , help solve unemployment and in crease the country's export earnings. This, in a n utshell, is the story of aviation in Turkey, from its early days with Hezarfen Ahmet Çelebi to today's aeropla ne a nd engine factories. Turkey is now proud to be able to follow the path of development pointed out by th e great Atatürk, who once said, "The future is in the sky."
ÜRK firmalannın ithalat ve ihracat işlemlerinin finansmanma tahsis etmek üzere, Türkiye İş Bankası'nın ; Bankers Trust Ltd., Bank of Tokyo Int. Ltd., Gulflnt. Bank, Morgan Guaranty Trust Co., Kuwait Foreign Trading Contracting and lnvestment Co. yönetiminde, 5 kıtadan 32 ayn bankamn katılmasıyla oluşturulan sendikasyondan satladıjp 150 milyon dolarlık krediye ilişkin anlaşma, 17 Haziran 1987 Çarşamba günü, Londra'da Park Hotel'de yapılan bir törenle imzalandı. Söz konusu kredinin faiz oranı Libor + O. 75 (spread), vadesi ise imza tarihinden itibaren 15 ay olarak belirlendi. Türkiye ı, Bankası geçen yıl Nisan ayında, düny anın önde gelen bankalannca oluşturulan bir konsorsiyum ile yine 150 milyon dolarlık bir
T
yıl
vadeli bir kredi satlamıştı. 17 Haziran 1987 tarihinde imzalanan bu yeni kredi a nlaşmasının , uluslararası para piyasalannda Türkiye ı, Bank ası' n a duyulan güveni yansıt ması açısından da büyük önem taşı dıltı kaydedildi. Kredi anlaşmasıyla ilgili imza törenine Türkiye İş Bankası'nı temsilen Genel Müdür Burhan Karagöz ve bankanın üst düzey yöneticileri katıl dılar.
Türkiye ı, Bankası yetkilileri, "Devlet garantisi aranmaksızın özel ticari bir bankaya verilen en yüksek tutardaki kredi olarak kabul edilen bu kredi, gerek Ulkemizin gerekse TOrkiye ı, Bankası'nın
yurtdı,ındaki itibarının kanıtlamaktadır"
ytlkseklitini dediler.
@ THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER THY NEWS THY HABERLER Kılıç, 1957 yılında Hatay'ın Erzin ilçesinde dünyaya gelmiş. 19 Mayıs Spor Akademisi mezunu. "Bir Sporcunun Hayatı" adlı kitabın yazan. 1974'te 90 kiloda Türkiye Gençler Şampiyonu olmuş. 1980-1984 arasında ise, Türkiye serbest güreş seçmelerinde· daima birinci gelmesine ra~men, nedense Milli
Takım kampına ça~rılmamış.
Bu yüzden minderden ve Almanya'ya geçerek, güreş hayatına orada devam etmiş. Geri döndükten sonra da, kendisini çayırda bulmuş . Halen İskenderun Demir-Çelik Kulübü'nde baş antrenör olarak görev yapıyor. ·
so~umuş
TARİHÇE Kırkpınar, Başbakan Turgut Özal'ın deyimiyle
"En köklü ananelerimizden biri." Şimdi, bu efsanevi tarihçesi ne kısaca göz gezdirelim: I. Murat (1362-1389), Edirne'yi fethettikten sonra, orada bir güreşçiler tekkesi açmıştı. Tekkede idmanlar, karşılaşmalar yapılır ve Hıdrellez (6 Mayıs} gününden başlayarak, üç gün süren geniş çaplı bir güreş şampiyonası düzenlenirdi. Kırkpınar hakkında ise, iki efsane anlatılır. Birinci efsaneye göre, Rumeli'nin fethi sırasında 40 seçme yi~it bir savaşta şehit olmuş ve onların topra~a düştü~ü yerden kırk pınar fışkırmış. İkinci efsaneye göre, 40 Türk cengaveri, söz konusu yerde dinlenirken, eşleşip kıran kırana güreşe tutuşmuşlar. Bunlardan ikisi bir türlü yenişememiş . Sonunda, aşın yorgunluktan can vermişler. Zaman geçmiş, orada gürül gürül akan bir pınar peyda olmuş. Meydana "Kırklann Pınarı" adı verilmiş. Bu ad, sonraları "Kırkpınar"a dönüşmüş. MiLLETLERARASI KlRKPlNAR Her yıl Temmuz ayının ilk haftası içinde, Edirne' nin Sarayiçi mevkiinde yapılan Kırkpınar Şenli~i, belki milletlerarası bir organizasyon haline gelecek. Bu konuda, Avrupa Güvenlik Konseyi'ne resmen baş vuruldu. Şimdi cevap bekleniyor. Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürü Şahap Sayın şöyle diyor: "Şahsen"' ben, Sarayiçi'nde bir Amerikalı, Rus, Japon veya İngilizin güreş tutmasını isterim. Böylece güreşimiz daha iyi tanınma imkanı bulacak, turizme, dolayısıyla, Türkiye' ye faydalı olacaktır. Bu konuda mutlaka netice güreşierin
Başbakan Turgut Ozal, başpehlivanlık kemerini Recep Kılıç 'a taktı
ve kendisini
alkışladı .
KlRKPlNAR'DA ÜNiVERSiTE MEZUNU iLK BAŞPEHLiVAN AVULLAR, zurnalar çalımyor, tribünleri dolduran 15 bin kişilik kalabalık, sınm gibi iki güreşçinin kapışmasını heyecanla seyrediyordu. Bunlardan biri galip gelecek ve "626. Kırkpınar
D
Başpehlivanı" unvanını kazanacaktı. Zaman zaman hareketli geçen güreş 40. dakikasına yaklaşmıştı ki, Hataylı Recep Kılıç, beklenmedik bir hamle yaptı. Rakibi Balıkesidi Saffet Kayalı'yı "gerdanlama" ile açık düşürdü;birkaç saniye sonra da, sırtını mindere yapıştınverdi. Geleneksel Kırkpınar Güreşleri'nde hemen hiç görülmemiş bir oyundu bu ... Recep Kılıç, serbest güreş minderlerinde kazandı~ı tecrübeyi çayırlarda uyguluyor, kimsenin bilmedi~i "boyunduruktan savurma" tekni~yle rakibini alt ederek parlak bir zafer kazanıyordu.
Altın kemerini bizzat Başbakan Turgut Özal'ın
taktı~ı
Recep Kılıç, ayrıca başka bir şerefin sahibi oluyordu. O da, 626 yıllık Kırkpınar tarihinde, ilk "Üniversite mezunu başpehlivan" sıfatını kazanmasıydı. 105 kilo a~ırlı~nda
Baş gilreşlerine katılan
>- 10
ve 1.80 metre boyundaki
alacatız."
pehlivanlar rnilsabako.lardan önce toplu halde.
Rendez-vous in Turkey with American Express. In Turkey and around the world, the American Express速 Card and American Express速Travelers Cheques are warmly welcomed and mak e your travelling easier. Our Travel Service Representative Offices are on hand to provide all your travel needs and to ensure that your vacations or business trips are trouble-free. Istanbul: Turk Ekspres. Aviation and Tourism Corp. Cumhuriyet Cad91/6. Elmadag. Tel. 130.15.15. Turk Ekspres. Hilton Hotel. Tel. 140.56.40- 140.44.84. Ankara: Turk Ekspres. Sehit Adem Yavuz Sok 14/5; Kisilay. Tel. 25.21.82 -17.05.76. !zmir: Egetur Travel Agency. Nato Arkasi Tel 21.79.25/27. Antalya: Pamfilya TravelAgency Ine. 30Agusto Cad 57. P. O. Box 117. Tel. 12745- 11698.
Geemisin ve gunumuzun önemli merkezi •
••
•
••
•
••
••
SIDE
Side 'ye gittiniz mi hiç? Eğer bu güzel beldeyi görmedi yseniz ilk fırsatta gitmeye çalışın. Bu yazıda sizlere Side'yi biraz olsun tanıtmak
istedik. Tarihi, tabiatı, olayları
ile. Ama Side görmeden tanınacak bir yer değil. Tanımak için önce yaşamak lazım . Deniz ve tarih . !ş te Side. Denizin serin liginde yüzerken tarihi kalıntıla r gözlerinizden h iç ka vb olm a vacak . Ozellikle antik. tiyatr~su Side 'ye ayrı bir deger ka za ndırıyo r.
tabiatın ve tarihin eliaçık davrandığı
Side
yörelerimizden biri. Deniz kıyısındaki bu beldede büyük tarihi olaylar yaŞanmış. Şehir bir zamanlar çok önemli bir merkez olarak işlevini görmüş. Hatta Karta ca 'nın ünlü komutanı Anibal Romalıların müttefiki Rodoslularla M.Ö. 190 yılında Side önlerinde savaşmış ve kaybetmiş. Tabii bu yenilgide Side halkının Rodosluların yanında yer alması da büyük rol oynamış . Tarihin önemli şehri
Side bugün Türkiye'nin en çok rağbet ·gören turistik merkezi olarak kabul ediliyor.
r---------------------_J ~ 13 ,..
geniş
alandan başlayarak, biri liman doğrultusunda, öteki de fabrika mahallesine giden iki büyük sütunlu cadde vardır . Caddelerden ilki izlendiğinde yolun sonunda yer alan kentin Agora ' sının tam ortasında kör talihi simgeleyen korkulu Fortuna tanrıçasına adanmış bir tapınak yükselir. Agora'nın karşısında bugün müze olarak kullanılan hamam vardır. Side'nin en iyi korunan kalın tılarından biri de tiyatrodur. 1520 bin seyirci alabilecek kapasitedeki tiyatro, Pamfilya tiyatrolarının en büyüğüdür. Burada o dönemin en gözde gösterileri
Tarihi kalıntılar eski görkemleriyle dimdik yükseliyor/ar. Ve bembeyaz mavi bir gökyüzü süslüyor.
taşları
Geçmisin ve günümüzün önemli merkezi SİDE
E
N önemli turizm merkezlerimizden biri olan Side, Antalya'da Manavgat'ın güneybatısında küçük bir yarımada üzerinde yer alır. "Nar" anlamına geldiği söylenen adı, Yunanca'dan değil eski Anadolu dillerinden oluşmaktadır. Side kenti köle ticaretinin merkezi olarak M.S. 2. ve 3. yüzyıl larda büyük gelişme göstermiştir. Bugün herkesin büyük bir hayranlıkla
izlediği şehir yıkıntıları
işte o yıllardan günümüze kalmış tır. Side M.S. 3. yüzyılın ortaların dan başlayarak büyük bir
gerileme döneinine girmiştir. 5. yüzyılda ise yeni bir canlanma başlamış, Pamfilya önemli dinsel merkezlerden biri olarak eski sınırlanndan taşmış ve kent genişlemeye başlamıştır . Kentin yok oluşu konusunda çeşitli söylentiler vardır. Kimi buranın terk edildiğini söyler, kimi ise 7. yüzyıldan başlayarak 200 yıl süre ile burayı istila eden Arap akıncılarının rolünden söz
eder. Ama sebep ne olursa olsun bu tarihlerde Side artık tarih sahnesinden çekilmiştir. Side tarihinde bir de çok önemli bir savaş vardır . Bu savaşta Kartaealı ünlü komutan Anibal Romalıların müttefiki Rodoslularla M.Ö. 190 yıllarında 14
Si de 'nin yakınları da tarihi yerlerle, tabiat harikaları ile dolu. Bu yörede tatil yapanlar Manavgat'ı, Serge'yi ve diğer tarihi bölgeleri de gezmek imkanına sahipler: Side önlerinde kapışmıştır. Side' liler Rodoslularla birlik olmuşlar ve son uçta Karta ca sa va ş ı kaybetmiştir.
Günümüzde en önemli turizm merkezlerinden biri olarak kabul edilen Side'ye tabiatı, tarihi sevenler gitmekte ve doğanın bu kadar cömert davrandığı bir yerde rüyalarındaki gibi bir tatil geçirmektedirler. Side'ye ulaşım Antalya üzerinden olmaktadır. Antalya-Manavgat arasında her an için çalışan minibüsler vardır . Ayrıca Alanya'dan ve Manavgat' tan da Side'ye giden minibüsler bulunmaktadır.
Gelelim biraz da Side'nin görüntüsüne ve tarihine: Kentin kapısından girildikten sonra insanın karşısına çıkan
yapılmıştır. Kentin güneybatısında yükselen tapınaklar Apollon'a, Atlıe na'ya ve tüm Anadolu uygarlık larında görülen Doğa tanrıçala
nna aittir. Side'ye gidenler çevredeki tarihi ve tabii güzellikleri görmeden geri dönmemeliler. Çünkü bu çevre öylesine cazip eseriere dolu ki... Bunlardan biri S elge ... Manavgat'tan önce, Taşağıl'a sapan yoldan Selge'ye gidiliyor. Toros'ların güney yamacında Köprüçayı yakınlarında Pisidya bölgesine bağlı bir dağ kenti olan Selge, sonra Pamfilya sınırlan içine alınmış, sırasıyla Lidya, Pers, lskender ve Roma yönetimlerinde kalmıştır. Kuzeydeki beş kapılı ve 45 hasarnaklı tiyatrosu önemli anıtlarından biridir . Tiyatro, oyulan bir kayalık içindedir. Güneyinde Statium ve Gvmnasium, batısında tavanı k~rtal motifleri ile süslü /on tipindeki tapınak bulunur. Statium'un güneyinde Çeşme ve Agora bulunur. Kentin kuzeybatısına uzanan surların kuzeyinde Artemis ve Zeus tapınakları vardır. Ulusal Park, Selge harabelerinin bulunduğu bölgede yer alır. Bir başka turistik yerse Manaugat şelalesidir . Manavgat çayı 12 kaya deliğinden geçtikten sonra bir çağlayan oluşturur. Suların döküldüğü yer adeta bir göl görünümü almaktadır . İşte Si de ve çevresinden birkaç görüntü. Aslında bu güzel bölgemiz aniatılmakla bitecek gibi değil . En iyisi gidip kendiniz görün ve tarih ile doğayı içiçe yaşayın.
SIDE: A PLACE STUFFED
S
IDF:, one of Turkey's major to urism centrcs, is ~ituatcd on a smail peninsula to thl' southwest of Manavg-at in Antalya . Its name, meaning "pomegranate'' does not, as one might expect, stern from Greek but from one of the old languages of Anatolia . Side prospered asa slave-trade centre in the 2nd and :ı rd centuries A.D .. The ruins, which are today greatly admired by all who see them, date back to those times. In the midd le of the :lrd century, however, Side entered a period of decline. It regained its former spirit when Pamphylia started to expand as a religious centre and Side itself, grew once again, in the 5th century . There are various theories as
'>.! 16
to how thl' town was destroyed . say it was siınply deserted while others claim that it was the rı>sult of the repeated raius made by pinıtes over a period of 200 years. But, for whatcvı'r rı>nsoıı . the fact remains that Side elisappeared from history . Side was witness to one major war in its history. Hannibal, the famous comma~der from Carthage waged war here with the Kingdam of Rhodes in alliance with the Romans in 190 B. C .. The inhabitants of Side supported the people of Rhodes and Hannibal was finally defeated . Side , which has now become one of Turkey' s ınajor tourist attractions, is an ideal place for nature and history enthusiasts.
Soıne
·wıTH
HISTORY
There is an abundance of nature in Side and this accentuates its dreamlike cıualities. In order to reach Side the traveller must pass through Antalya. Minibuses run regularly between Antalya and Manavgai. There are also regular minibus services to Side from Alanya and Manavgat. Let us now take a more detailed look atSide and its history. As one enters the town-gate, one sees two major streets in front of one, both of which are stili partly colonnaded. One of these streets run s directly to the harbour w hile the other goes towards the "Factory" district.
The fırst of these streets leads to the temple dedicated to the fearsome goddess , Fortuna, bringer of good luck, which can be found in . the centre of the agora opposite what used to be the agora baths but what is now the museum. One of Side's best preserved monuments is its theatre. With a seating capacity of around 15 20 thousand it is the largest of the Pamphylian theatres. Here one could see the most popular spectacles of the time. The temples which stand to the south-west of the town are dedicated to Apollo, Athena and to differing goddesses of nature from a variety of Anatolian
civilisations. Those who go to Side would be well-arlvised not to leave the town without paying a visit to some of the natural and histarical beauties which surraund it. Not only S ide, in fact, but the whole area is full of the fascinating remains of past civilisations. Selge is , indeed, proof of this fact. In order to reach this mountain village one takes the road that turns off to Taşaltıl before Manavgat. Situated on the 'southern slopes of the Taurus Mountains in the Pisidya region near Köprüçayı , Selge was at one time included within the borders of Pamphylia and ruled by Lydian Persians, Alexander and the Romans , consecutively. Among-st its fınest monuments is its theatre, with i ts fıve doors and 45 staircases, which can be f"ııncl to the north of the town . This particular theatre was carved out of the rocks. To the south lie the stad i um and ıcvmnasium and to the west, an Ionic temple of which the ceiling has an intricate eagle pattern. To the south of the stadium there is a n agora a nd fountain . Further temples to the north of the town-walls are dedicated to Artemis and Zeus. The area around Selg-e has been made into a National Park. Another place well worth a visit is the Manavgat Waterfall. The Manavgat River, runs through 12 rock-holes hefore forming a waterfall. The area around the waterfall looks a l most !ike a lake. These are just a fe w of the places to visit in and around Side. One could, in fact, go on for ever about this beautiful region of Turkey . But how much more worth while it would be for you to go a nd visit it yourself!
Side, which has now become one of Turkey 's major tourist attractions, is an ideal place for nature and. history enthusiasts. ~--------------------------------------
17
'?::1
ı
ü
G
N
ü
N
H
A
s
T
A
L
I
KORONER BY -PASS NEDiR, NE DEGiLDiR? ÜNCELLİGİNİ koruyan ve toplumun yakın ilgisini çeken Koroner Bypass, Enfarktüs ve Koroner Yetm ez liğinin te da visinde kullanılan bir cerrahi yöntemdir_ Ameliyatın amacı koroner yetmezliği nedeniyle yeterli kanla beslenemeyen kalp kasına, yeterli kan akı mını sağlamaktır. Böylece günlük yaşam sırasında ya da efor karşısında kalbin artan oksijen ihtiyacı k a rşı
G
noktayı göz önünde tutmalan öğütlenmektedir. Ancak risk
faktörlerini kontrol etmek, hasta ve doktorun ortakçabasıyla mümkün olur. Damar sertliğinde önemli risk faktörleri şunlardır:
1- ZENGİN BESLENME Kolesterol: Yağ velipoproteinden zengin gıda ile beslenme.
lanmış olacaktır.
2- TEMBEL YAŞAM Hareketsizlik: Yediğini yakamama, egzersiz yap-
Koroner By-pass için hasta seçimi son derece önemlidir. Bu seçim iyi yapıl dığında bu ameliyat, hasta-
ınama alışkan lığı .
nın·
~) Ömrünü uzatır.
b) Yaş am kalitesini artırır. c) Hastanın efor kapasitesini normale ya da normale yakma döndürür. Günümüzün bir numaralı öldür ücü hastalığı olan enfarktüsün tedavisinde bu tedavi şekli son derece yararlı bir yöntem olarak gelişmiştir. Koroner yetmezliği ve enfarktüsün en büyük sebebi % 95 damar sertliğidir. Damar sertliği çocukluk
3- YÜKSEK TANSİYON Damar iç yapısını ve elas-
tikiyetini bozarak damar sertliğini
18
Çoğu
4- STRES Heyecanlı,
endişeli ve yorucu yaşam tarzı . Her stres böbreküstübezinden katekalamin denen birtakım hormon salgısına , bu da nabzın hızlanması ve tansiyonun yükselmesine ve kanda lipoprotein - kolesterol artışına yol açar. Damar sertliği halkasında önemli rol oynar.
yaşlarında başlayan kalıtım, yaşam stili ve beslenme şek liyle ilgili olarak ve uzun yıl
larda gelişen bir hastalıktır. Damar sertliği zannedildiği gibi yaşlıların hastalığı değil dir. Çocukluk yaşlarında baş lar, 30-40 yaşlannda son gelişmesini tamamlar ve 4050 yaşlar arasında Iate nt (suskun) bir dönemden sonra kalpte veya beyinde patlak verir. Koroner yetmezliği ve enfarktüsü oluşturan damar sertliğinde kahtım ve risk faktörleri, ana sebepleri oluştu rur. Kalıtımı önlememiz, hekim olarak mümkün değil se de damar sertliği olan ailenin çocukları , evienirken bu
kolaylaştırır.
yüksek tansiyonun sebebi de damar sertliğidir. Bu iki olay birbirini kolaylaştıran bir halkayı tamamlar.
5- SİGARA Sigaranın kanserojen etkisi bir yana, nikotinin orta boy atardamarları daraltına etkisi daınar sertliğinde önemli rol oynar. Kalp damarları bunun başında gelir. Doktor damar genişle tici birtakım ilaçlarla hastasına yardım ederken hasta bunun tersini yaparsa tedavi başarısız olur. 6-
YAŞ
ve
CİNSİVET Hastalık 40 yaşını geçen
erkekte her zaman için tehlikeli olabilir.
Daınar iç duvarında iltihap ve harabiyete yol açtığı için damar sertliğini kolaylaştırır .
Koroner yetmezliği ve enfarktüste kesinlikle ilaç ve rehabilitasyon tedavisi öncelik kazanır. Ancak uzun süreli tedaviye cevap vermeyen hastalarda efor testi ve koroner angio yaptıktan sonra ameliyata karar verilebilir. Koroner by-pass, kalbe yeniden ve fazladan bir kan akımını sağ lar. Bu kan akı mı doğrudan kalp kasını beslemektedir. Hasta, ameliyattan sonra büyük bir düzelme ve iyilik görür. Ancak damar sertliği nin ilerleyici karakterini unutmamak gerekir. Koroner by-pass ameliyatı olan her kimse mutlaka geride kalan kalp damarlarını gelecekteki damar sertliği olayından koruması gereklidir. Onun için önerilerimizi kısaca özetlersek; Koroner hastası, ister bypass ameliyatı olsun, ister olmasın damar sertliğinin ilerlemesinden korunmak durumundadır. 1- Yağ -kolesterol
ve lipoproteinden zengin besienmeyi durduracak ya da azaltacaktır.
2- Günlük ya da haftalık egzersiz programı düzenleyecektir. Bu egzersiz yürüme, jogging ya da hafif şekliyle tenis-masa tenisi gibi sporlar olabilir. 3- Kan sulandıncıları dikkat ve titizlikle kullanmalıdır. Koroner by-pass'lı hastalar 3-5 ayda bir efor testi ve senede veya 2 senede bir kontrol anjio yaptırmayı ihmal etmemelidirler. Böylece takı lan damariann açık olup olmadığı ve koroner arterlerde yeni daralma ve tıkan maların olup olmadığı izlenir.
I
•
•
MİNt)'(lTÖR®e
BILIM VE SANAT İLİM ve sanata büyük deg-er veren İslam dünyası, özellikle Türk toplumu, bilimle ilgili çalışmalarını minyatürlerde de sergilemiş tir. İşin ilginç yanı Batı'nın en katı , yeniliklere en kapalı devirlerinde kendini bilime adamış Dog-u, Batı ' dan gelen akımları bile büyük bir hoşgörü ve açık yüreklilikle incelemiş , bunları minyatürlerde resmetmekten çekinmemiştir. Örnek mi istiyorsunuz ... (Resim 4) Bugün Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan Falname'de ünlü tıp bilgini HyJ?OCrates anlatılıyor . Ustelik Hypocrates sadece görüntülerde kalmamış, onun öğr e ncilerine ög-ütlerine de bu kitapta yer verilmiş. İşin bir başka ilginç yanı ise Hypocrates'in İran kostümleri içinde sergilenmesi. Bugün !stanbul Vniversitesi kütüphanesinde bulunan 16. yüzyıl ikinci yarısına ait Şehinş e h name adlı minyatür kitabı da bilimsel araştır malarla dolu. Bunlardan biri olan Rasathan e (Resim 3) Takiyüddin Mehmed ibn Marufun çalışmalarını konu alı yor. 1571'de baş astrolog unvanını alan bilim adamı, Sultan III. Murat zamanında büyük ölçüde iltifat görmüş ve Sultan tarafından bir rasathane kurmakla görevlendirilmiş . Takiyüddin Mehmed ibn Maruf bu rasathaneyi bugünkü Galatasara v semtinde kurmuş ve burada gökle ilgili büyük araştırmalar yapılm'ış. Minyatürde
çisi olmamışlardır . Gale n ve Pitolo m e gibi bilginleri yanlış yapabilecek insanlar olarak değerlendirmişlcr ve zaman zaman onları eleşti rerek eserlerinde düzeltmeler yapmışlardır. Astronomi biliminde İslam matematikçileri büyük ölçüde araştırmaya yönelmişler, bu arada Yunan ve Pers kaynaklanndan yararlanmışlar
B
dır.Uzun
Türk minyatür sanatçıları yaptıkları resimlerde bilim ve sanatı aynı yerde buluşturdular. Bilime yönelik minyatürler bir anlamda Türklerin bilgiye ne kadar değer verdiğini de gösteriyor. zat-el halak adlı bir aletin çevresindeki bilim adamları görülüyorlar. Bu alet yıldızların boyutlarını ölçerdi. Soldaki birkaç bilim adamı ve onların asistanları not alıyorlar, ölçüm yapıyor lar, bu arada astronomi ile ilgili çeşitli aletleri kullanıyorlar. Uzak bir köşede görülen bir bilim adamı masa başında oturuyor, dolap kitaplada dolu. Onun arkasında başı türbanlı ulema sını fına geçmeye hazır bir
aday var, el pençe emir bekliyor. Bu fi.gür Takiyüddin Efendiyi tasvir ediyor. 1254 yıl ından kalma (Resim 1) bu minyatürde ise bir su tulıı mbasının işlemesi konu edilmiş. Bu ilginç minyatür de Topkapı Sarayı Müzesi'nde yer alıyor . İslam bilginleri daima kendilerinden önce yaşamış bilim adamianna saygı duymuşlar, ama asla onların takip-
araştırmalar
sonucu gt:iegeııler için Pitolome'den farklı modeller bulmuşlar ve bunlan Ko pemik'in tezleriyle karşdaştırmışlardır. Ancak Pitolorne'nin dünyanın geosentrik sistemiyle ilgili verdiği bilgilerin aksini kanıtlama mışlardır. Bu dönemde hem teleskop, hem de dig-er astronomi gereçleri bulunmadığı için her şey gözle görülen biçimi ile yansıtılmıştır. Resim 2' deki minyatür 16. yüzyıl ikinci yarısı Osmanlı el yazmalan n dan Şehin şehname'den alınmıştır.
Burada bir dünya tasviri görülüyor. Ortadaki adam meridyen çizgisini tespit ederken, üç astronom gözlem yapıyorlar. Yandaki iki kişi bir gezegenin ya da yıldızın araş tırmas ında, altta masa başındaki asistan da elde edilen bilgileri not ediyor. Bu sayfalara aldıg-ı· mız bilimle ilgili minyatürler bu türdeki binlerce çalışmadan sadece birkaçı. Türkler bilime verdikleri deg-eri bunları resimlerde (minyatürde) tespit ederek sonsuza kadar yaşamalarını sağ lamışlardır.
21 ~
science and art in S
CI EN CE and art have always had a special place in the Islamic world, especially in Turkish society. Turks have exhibited their studies about science, in miniatures strangely enough, theeastput all its energy into science even at times when the west had closed its doors to all kinds of novelties. The Islamic world has observed examined western trends "with great tolerance and frankness and did not hesitate to give them a place in their miniatures. Here are some examples... Hypocrates, a famous scientist, who specialised in medicine, features largely in Falname which is in Topkapı Palace Museum today. Not only are there miniatures of him in the book, but also his advice to his students. Another interesting thing about these pictures is that Hypocrates is shown in Iranian costume. A book of miniatures called Şehinşahname , which da tes back to the second half of the !6th century, is also full of scientific writings. Today, you can find this book in the Library of the university of Istanbul. One of these studies Rasathane (picture 3), is about the jobs perfomed by Takiyüddin Mehmet ibn Maruf. Si nce he was very popular with Murat III, he became the head astronomer and was entrusted with the task of building an obsorvatory. Takiyüddin Mehmet in Maruf built this observatory in Galatasaray and many explorations relating to the sky were made in this place. In one miniature, scientists are seen around a device called zat-el -halak which was used to measure the dimensions of the stars. On the left han d side of the picture a few scientists and their assistants are taking down notes and measurements and at the some time using various astronomic devices. In a corner, further away, a scientist is sitting ata des k. The bookcase is full of books. Behind him, is a candidate for the membership of scientists class who is waiting to be told what to do. This figure
~ 22
MIN IATURES
represents Takiyüddin Efendi. This miniature which is from 1254 (picture 1) shows the way a water pump works. This interesting miniature is now in Topkapı Palace Museum. Scientists of the Islamic world have always had respect for those who came before them, but they have never imitated them. They have always considered scientists !ike Galen and Pitolome to be humanbeings for whomit w as natural to make mistakes and from time to time, have criticized their works and made the necessary correction relating to them. In astronomy, Islamic mathema tician s directed their attention towards explorations and recieved a lot of aid from Greek and Persion resaurces. After doing substantial research, they found different models of planets other than those found by Pitolome's and compared them to the ones discovored by Copemic. However, they were not able to disprove Pitolome's theory about the geocentric system of the world. In those days since there were no telescopes or only other astronomic devices, everiliing (in miniatures) was shown as its would seem to the naked eye. The miniature seenin picture 2, a deseTiption of the world, was taken from Şehinşahname which is an Ottoman, hand written book, dating back to the second half of the sixteenth century- while the man at the centre is fixing the meridion circle, the other 3 astronomers are making observıüions . At one side, there are 2 people and at the battom of the picture there are assistants around the table who are taking down notes about the information providen as a planet or as tar is being observed. The miniatures you see on these pages are just a few examples of the works done in those days. Turks have given great importance to science and with these miniatures, they have been able to immortalise this passian of theirs.
Carpet The largest calleetion of the best quality Turkish Carpets. • ANTALYA • ASPENDOS • CAPPADOCIA •ISTANBUL •IZMIR • KUŞA DASI • MARMARIS • BOORUM Vat limanı Kaleiçi 4 Alanya Yolu. Avanos Nuruosmaniye Cad. 1373 Sok. 4/ A.B,C Öküz Mehmet Paşa Vat limanı Neyzen Tevfik Tel. (311) 10290 Belkı s Harabeleri Serik Zel ve yolu 54 CaQaloOiu Alsancak Kervansarayı Barbaros Cad. 1 Cad. 186/ A Antalya Tel. (3221) 2900 Tel: (4861! 1561 Tel. (1)5112150 Tel.(51)1413 82-14 86 35 Tel. (6361)3411 Tel. (6121)2786 Tel. (6141)2445 Bazaar 54
ıs
an eslablishment ol NET GROUP ol COMPANtES
•
MAVI CAMi S ULTANAHMET
masmavi çinılen, Marmara'ya bakan altı minaresi ve 16 şere fesi ile Sultanahmet Camii, yabancılan n ilgisini tüm camilerden daha çok çeker. Özellikle Ayasofya ' nın karamsar ortamından sonra bu camiye girenler büyük bir rahatlama ve huzur duyarlar. Sultan I. Ahmet'in emriyle 1609 yılında inşasına başlanan cami tam 10 yılda
tamamlanmış . Camiı'ıin mimarı Sina n 'ın ö~rencilerinden Sedefidir Mehmet A~a .
Sultanahmet Camii güzelli~i ve görkemi ile İstanbul'un tarihi yapılarının merkezi sayılan bir meydana da adını vermiş ve buraya Sultanahmetdenilmiş. Cami dörtgen bir plan üzerine yapılmış, çevresi duvar ve parmaklıklı biravlunun ortasında yer alıyor . İç avludaki şadır van son derece güzel. Bu arada altı mina resi ile Türkiye'de tek cami unvanını kazanıyor Sultanahmet Camii .. . Caminin orta kubbesi dört fil ayağı üzerine oturuyor. Orta kubbenin çevresinde küçük ve yanın kubbeler yer alıyor. Caminin içi camlarının çoklu(l"u yüzünden çok aydınlık. Ama Sultanahmet Camii denince akla mimarisinden önce iç süslemeleri geliyor. Mimar Mehmet Ağa, caminin yapısından çok süslemesine önem vermiş. Binanın içini çiniler, nakışlar ve oymalarla bezemiş. Beyaz üzerine mavi , yeş il , kırmızı , firuze ve siyah renklerle karanfil, sümbül, !ale gibi çiçekler ve dallar yapmış. Bun l arın güzellig-i camii gezen herkesi hayran bırakıyor . Camiye ilk giren, duvarlardan sızan renkler karşısında adeta büyülenir. İşte bu renk cümbüşü ve tüm renkIere hakim olan çini mavisi y üzünden yabancılar Sultanahmet Camii'ne Mavi Cami adını takmışlar . ~ 24
İ ste rs e ni z biraz da h a kkınd a çok az
Mevdanı'nda
ferahlığı.,
şey
bilinen Mim ar Mehm et Ağa'dan söz edelim . Doğum ve ölüm tari hi b elli olmaya n Mehmet A~a. Evliya Çelebi'nin yazd ığına göre, Arnavutluk'ta kırk tane çeşme yapmıştır. 1562 y ılınd a Rumeli' den devşirilip , eğitim görmüş ve birkaç yıl sonra da Kanuni Sultan Süleyman türbesine bekçi olmuştur . Önce müzi(l"e heveslenen Mehm et Ağa sonra mimarlıkta karar kılmış ve Sinan, Davud A~a, Dalgıç Ahmet A~a ve Hasbahçe HalifesiSinan A~a ' nın ö(l"rencisi o lmuş tur. Yirmi yıl süren eğitiminden so nra Padişah III. Murat için yaptığı sedef rahle be(l"enilince rütbesi yükseltilmiştir. Bu sayede Arabistan'ı gezmiş, Tun a boylarındaki kaleleri denetlemekle görevlendirilmiş, rütbesi arttıkça Di ya rbakır , Şam 'a gitmiş, burada mimari üzerinde araştırmalar yapmıştır.
1597'de su
nazın
olduktan sonra
İs tan bul su yollarının bakımı ile ilgilenmiş , Dalgıç
Ahmet Ağa ' nın yerine hassa Bu görevi sıra Murat Vakfı'nın bazı yapılarını, İstanbul ' da lbrahim başmimarı olmuştur. sında Bursa'da Sultan
Paşa
Sarayı'nı, Topkapı Sarayı'ndaki
Enderun Camii yanındaki köşkü onarmış , daha sonra I. Ahmet'in emri ile Kiibe'nin onarımı için gerekli plan ve keşifl e ri düzenl e miş ve yanındaki us talarla onarımı gerçekleştirmiştir. Mehmet Ağa ' nın en ön emli yap ıtı Sultanahmet Ca mii ve külli yesidir. Cami tamamlandıktan sonra medrese , sıbyan mektebi , türbe, sekiler, ham a m , kira odaları , dükkanlar ve di(l"er bölümler 1620 y ılınd a tamamlanmıştır. Birçok esere imzasını a tan Mehmet A(l-a'nın di(l"er eserleri n e yaz ık ki bilinmi-
yor. Çünkü o d önemlerde eserin üzerinde mimarının
olurdu.
değil
yapt ıranın
imzası
T
HE spacious Sultanahmet Mosque, with its blue tiles, its six minarets reaching towards the sky above the Marmara Sea and i ts sixteen minaret galleries from which the call to prayer is made is located itı Sultanahmet Sq uare attracts the attention of foreigners. More than any other mosque in İstanbul, people, especially those who have felt the oppressive atmasphere of St. Sophie, feel relaxed and at ease, as soon as they enter the mosque. Its construction was started in 1609 according to a decree issued by Ahmet I. Its a architect, a student of Mimar Sinan, completed it in 10 years. Because of its beauty and splendour, its name w as al so been gi ve n to the square which is cansidered to be at centre of İstanbul's histarical monuments. The mosque was constructed on a rectangular design. It is ina courtyard which is surrounded by walls and railings. There is an extremely beautiful foun">- 26
THE BLUE MOSQUE tain in the inner courtvard. Sultanahmet is the only mosque in Turkey that has 6 minarets. The central dome of Sultanahmet mosque si ts on 4 colossal columns. Small semi-domes surround the central center dome. Because of the abundance of windows, the interior of the mosque is very light. However, Sultanahmet Mosque is more famous for it's interior decoration than its architecture. Architect Mehmet Ağa gave priority to the decoration. He decora ted the mosq ue with tiles, engravings and numerous carved ornoments. He painted blue, green, red, . black and turquoise tulip, hyacinths and carnations and branches on white ground which fascinale every visitor. Since the predominant colour used in the decoration is cobalt blue;, foreigners have given Sultanahmet
Mosque the name "The Blue Mosque". Now Jet us talk a little about Mehmet Ağa. The da tes of his birth and death are not known. According to Evliya Çelebi, he constructed 40 fountains in Albania. İn 1562, he was recrutied by the Ottomans for the Jonissary Coprs, trained and later on became a guard to the mausoleum of Süleyman the Magnificen t. At fi rst, he w as in te'rested in music, but later on he decided to become an architect and took lessons from Sinan, Davut Ağa, Dalgıç MehmetAğa
and Sinan Ağa. After making a beautiful mather-of-peari reading desk for Murat III, he was promoted. As a result, he had the opportunity to visit Saudi Arabia and to control the fortresses a long Danube River. Later on, he got the chance to see Diyarbakır and Damascus and was able
to do some architectural research there. In 1597, he became the Minister ofaqueducts in İstanbul. Afterwards, he replaced Dalgıç Mehmet Ağa and became the Sultan's chief architect. While in this position, he renova ted the İbrahim Paşa Place and the Pa viilion near Enderun Mosque which is a part of Topkapı Palace and by a decree of Ahmet I, he prepared the necessary plans for the restaration of Kabe. Later on, he restored Kabe with the help of his craftsmen. His masterpiece is Sultanahmet Mosque. In 1620, he completed the other parts of the mosq ue which include the medresse, a primary school, a mausoleum, stone seats, a Turkish bath, room s for rent (kira odalan), shops, ete. Although Mehmet Ağa has many magnificen t w or k s, li tt le is known about them because at that time buildings used to carry not the signature of the architect but the signature of the person for whom they were made.
Türk bankacılık sektöründe şimdi sağlam bir alternatif var:
30.7 milyardan 75 milyar liraya yükseltilmekte olan sermayesi, gücünü Devletten alan sağlom ortak yapısı, çeyrek yüzyılı aşan güvenilir tecrübesi, çağdaş ve dinamik bankacılık anlayışına sahip yeni yönetimi ve yurt sathına yayılmış l 21 şubesiyle Töbank bugün, Türk bankacılığındaki asıl yerini almaktadır. T öbank simdi, sürekli yüksek gelir bekleyen tasarruf sahipleri için sağlam alternatiftir. T öbank şimdi, ic ve dıs ticaretini ehil ellerde sürdürmek ve daha çok kazanmak isteyen işadamları için sağlam alternatiftir. T öbank simdi,
çağın gelişen koşullarına uygun, süratli ve dinamik bankacılık hizmeti bekleyen herkes icin sağlam alternatiftir.
Töbank sağlam bankadır, sağlam alternatiftir.
BİR BARDAK
ÇAYIN ÖYKÜSÜ ••
U
Birçok iyiliğini, faydasını ·gördüğü müz çayı öylesine benimsemişiz ki, onu tanıma ihtiyacı duymamışız. Oysa dünyada çay çok fazla çeşitlendi rildi. Bunların hepsini tanıtabilmemiz için bu sayfalar yeterli gelmiyor. LKEMİZ insanının hayatının
Aynı zamanda damarları açarak kan dolaşımını hızlandınr .
nir.
bir par-
çasıdır,
çay. Bir hoşgeldi niz yerine, bir do~um günün kutlu olsun demek için, bir tanışma anında iyi duygulanmızı paylaşır . Sabaht an akşama dek sıcaklı~ı ile içimizi ısıtır, ya da yaz güneşinde buruk tadı ile bizi serinletir. Küçük dertleriınizi unutturdu~ gibi, kimilerini de sigara alış
Taninin birçok yaran vardır: İçeri~inde bulunan ve C vitaminini tamamlayan P vitamini sayesinde saçlan ve cilt yüzeyine yakın kılcal damarları güçlendirir, hazını kolaylaştırır. Bu nedenle yemekte çay içmenin de yararı vardır. Zayıftamak isteyenlerin dikkatine: Şekersiz çayda O kalori vardır. Çayı şekersiz içmeye alı şık olmayanlar biraz süt katarak veya bir dilim limon atarak çayın
kanh~ından kurtardı~ı olmuştur . Fazla kiloları
vermek
isteyenlere de
yardımcı olabilir, zira so~k bir bardak çayın kalorisi O 'dır . Birçok iyili~ni gördü~ümüz çayı , öylesine benimsemişiz ki, onu tanıma ihtiyacı duymamışız . Oysa bugün dünyada çay öyle zenginleş tirilmiş , öylesine çeşit lendirilmiştir ki, hepsini tanıtmaya kalksak sayfalara sı~dıramayız . Bildiitimiz çayın yaprak kıyımından , kullanılış
biçimlerine kadar, meyve çiçeklerinden yapıl mış çaylar, baharatlı çaylar, yeşil çay lar, bitkisel çaylar, önümüze büyük bir seçim imkanı sunar. Ya bildi~imiz çay? Onu tanıyor muyuz? İyi demlenmiş nefis bir çay içti~imizde neler oluyor, uzmanların bilgisine sı~narak öitfenelim:.. Bilindi~ gibi ince kalmak ve toksinleri atmak için günde bir litre su içmek gerekir. Vücudumuzun yüzde 60' ı sudan yapılmıştır ve bu likitin
buruklu~unu yumuşata
bilirler. Çayı
kaynatarak dedemleyerek içmek gerekir. Sanıldıitının aksine, çay ne kadar koyu olursa, uyancılı~ o denli" azalır ve uykuyu kaçırmaz . Zira demlenme sırasında ilk üçdört dakikada tein gider. Çay demlendi~i ölçüde buruklaşır ama, yararlı tanin maddesi yönünden de zenginleş ir, yani uya~1,
sürekli yenilenmesi sa~lı itımız · açısından çok önemlidir. Ne var ki, tek başına su içmek pek de hoş deitil, ne tadı var, ne tuzu ... Oysa çay, içinde birkaç parça yaprak bulunan kokulu bir sudan ibarettir. Üstelik, akıllıca içildi~nde birçok da yararı vardır. Örne~n çay bizi diş taşlanndan korur. Diş taşları oluşmasını engellemek için günde 0,5 mg' dan 2 mg'a kadar fluora ihtiyacımız var. Oysa bir fincan çayda 0,3 mg fluor bulunmakta. Kaliforniya Northbridge Vni versitesi'nde yapı lan bir araştırmaya göre bir gram çay yapmitında 1,75 mg asit folik , yani B 9 vitamin bulunuyor. Bu, organizmamız için çok
fazla. Ancak sıcak su sayesinde bunun büyük bölümü kaybolmakta. Yine bu araştırmaya göre, günde içilen 4-5 fincan çay asit folik ihtiyacımız ın yüzde 25'ini karşılıyor . Aksini düşü nürsek, asit folik yoksunluit:u yorgunlu~a, bunalıma ve kansızlı~a yol açar. Çayda bulunan tanin, içeriitindeki tein maddesinin etkisini de azaltır. Tein, kahvedeki kafein yapısında bir maddedir. Bir fincanda ise 50 mg tein bulunur. Kana direkt olarak karışıp sinir sistemini şiddetle uyarmasına , sözünü etti~imiz tanin maddesi engel olur. Bu sayede çay bir uyarıcı olmaktan çıkıp, bir canlandırıcı görevini üstle-
rıcı niteli~ azalır.
Sabah bir bardak çay uyanmak için, ö~lene kadar bir çay formda kalmak için, yemekte bir iki bardak iyi deİnlenmiş çay hazım için, akşama kadar da durumunuza göre bir iki bardak çay içebilirsiniz. İyi yararlan çayı içtikten üç dört saat sonra kendini belli eder. Şimdi kimli~ini iyi ö~rendi~niz çayı, daha ·severek içece~inize inanı yoruz. Afiyet olsun!
j j
1
·(
•'
...
,f.; -~~
Visa:"Sat1n Alma Gücü" V isa 1988 Olımpiyatlaflnt dünya çapında desteklemektedır.
0 00
Visa, size Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında 5 milyonu aşkın seçkin işyerinde para kullanmadan satın almanın gücünü sağlar. D i lediğiniz ürün ve hiı;mete sahip olmak için, Visa 'yı göstermeniz yeter. Visa'yı , iktisat verir.
IUnr\.
nA VA
1' ULLAnl
'\ 1 U n 1\. 1 :»n
AlftL.In iC _,
1
,.
ewloundlond
' i
•
~ ,#J
~<-·,., ~~
.
)
lbeiil<- Çana(ı 1
l<anary~ ~haggı,
h ,., - r
a Yefllburun
. d
o
If '
o
{;-go
Moclos Nguemo
Glnfı ~ana«;ıı
, , SOo/ i/il
/
;j-'
.!
.
~
,,
,
Tom6 r J)
1
~ngo\a
\ p
et uça" a~ı
...
-
St. Heleno Qana~ı
cJ'r;;t? ' \
-'
-/~
~l l
Windhuk
o--
r
' 1
_,~,
Son F61ix
A:brosio Kap
o. ı
)
: A
,.., ;, ,/
1
'
)ao~v .~
o
uçuş noktaları haritası
1 network system
Cocos' adi. Kuzey ll.vustralya Çana{lı
Gü n ey
,
1
Gana(l
~
Güney Avustralya 1
Ganaoı
ro zet cııdl .
~,.
\
Kerguelen
~- ..,eordod. Mc DonolcJ adi. ~ fleoriR. \
'
.
'(
.~
.,
8ounty
~C lı
~
.
Avddond ad/
·
Çampbell od.
!utbu Çanağı
Bolleny adi .
. ad /.·
Antıpa
odt
,_
••
••
••
••
OLUMUNUN 20. YILINDA •
FIKRET \, MUALLA \i ~
•[,\:
Hı
ı
münden bi le kendini suçluyor, çevresi ile, işindekilerle bir türlü uyum sa(l"layamıyordu. Bunalımın yarattığı korkular
nasıl anlatıyor: "Mualla, tıpkı
yüzünden Fikret Mualla hasret kaldı(l"ı ülkesinden ayrı yaşadı. 1938'in 1939'a ba(l"landı(l"ı gece gitti(l"i Paris'ten ülkesine bir daha dönmedi. Tam 29 yıl. Bu arada korkulan bu büyük sanatçıyı Paris'te de yalnız bırakmamıştı. Son yıllarını şehirden uzakta Alp Da(l"lannın eteklerindeki Reillanne adlı köyde geçirdi. Burada da huzur b u lamadı . Hayalindeki korkular on u yalnız
tıbbın teşhislerini yanı/tarak yaşayanlardandır. Da marlarında dolaşan kan değil, sanki alkoldü. Alko/ün dimağını tahrip ettiği, zaman zaman şuu runu alıp götürdüğü bilinen olaylardandı . Hayatında sevdiği iki şey vardı. Bu sevdikleriyle
ÜRK ressam an içinde Avrupa'da, özellikle de Fransa'da en çok tanınam muhakkak ki Fikret Mualla'dır. Küçücük boyu, çılgınlıklan, ola(l"anüstü yetene(l"i ile Paris'li ressamlan hatta Picasso'yu bile büyüleyen ve sanatçıya bir- de tablo satan Fikret Mualla'yı bundan tam yirmi yıl önce 19 Tem· muz 1967 günü 29 yılını geçirdi(l"i Fransa'da kaybettik. Sanatçının kemikleri aradan yedi yıl geçtikten sonra Türkiye' ye getirildi ve Karacaahmet'e gömüldü. Küçük yaşta sakat kalmanın bunalımları yıllar sonra bile Fikret Mualla'nın peşini bırakmamıştı. Annesinin ölü-
Fikret Mualla. kısa bovlu. şişman. ·çok tipik bir sanatçıydı.
Giyimine pek dikkat etmezdi.
ı
dı. on un re sım . erı. b'ır Fransız kadar Fransizdı denilebilir. Bugün Avrupa'da birçok sanatçı sahte Fikret Mualla tab!olan üretmeye çalışıyor. Zamanında onun resimlerini çok ucuza, hatta bir yemek parasına kapa· tanlar bugünün zengin insanlan arasındalar. Ölümünden çok sonra düzenlenen Fikret Mualla sergileri hala büyük ilgi görüyor. Ama ne yazık ki, eserlerinin gerçek de(l"erini Mualla hiç bilemedi. Zamanında hep para sıkıntısı içinde yaşadı. Müptela oldu(l"u içkiyi alabilmek için elbiselerini satar, peçetelere çizdij:i"i resimlerini gar· sonlara verirdi. Sanatçının yakın dostu tarihçi yazar Taha Toros bakın Fikret Mualla'nın son yıllarını
T
bıra k mıyordu. Fikret Mualla'nın ruh sağ lı ğı yerinde de(l"ildi ama sanatı tartışılmaz-
Ney-
zen Tevfik gibi.
ömrünü bitirdi. lçmek ve resim yapmak. Başka bir arzusu yoktu, sonuna kadar böyle yaptı. Paris' te iki defa kanı değiştiri/ me k istendi. Onu ara sıra içkiden uzaklaştıran şey ölüm korkusuydu. Son yıllarında içkisi ölçü-
lüydü. Esasen kendisine kadar içki verilmiyordu. Ama kaçamak içki bulduğunda şişeyi başına dikerdi .. . Paris'ten onun köyiine bir günde gidilirdi. Her gittiğimde sipariş lerinin başında rakı , sucuk, istediği
pastırma,
fıstık,
Fikret Mualla 'nın ölümünden sonra açılan serifilerinden birinin a(işi (yanda ) ve sa natçırıın Paris 'te yaptığı tab/olardarı biri (altta ) pörülüyor.
kaşka
val peyniri gelirdi. Vardı ğımda hal hatır sormadan rakıyı sorardı . Mualla çok ihtiyarlamış, dişleri dökülmüş, semamızın rengini andı
ran gözlerinin {eri sönmüştü.
Bilmem kaçıncı asır dan kalma bir tepedeki kaleye bitişik , karta[ yuvasını andıran bir evde yaşıyordu. Günlerimiz sohbetlerle geçiyordu. Pikret Mualla hep maziden kon~ uyor, Galatasaray'a girdiği yıl ezberlediği Tevfik Fikret'ten şiirler okuyordu. Hayrettir Haluk'un Defteri ezberindeydi. Zaten en sevdiği şair Tevfik Fikret'ti. 'Dünyaya, ikbale, paraya sırt çevirmiş adamdır ' diye ona hayrandı .. . "
f";.'"-(•
•
--·
.. '
_
.....
Almanya'daki Pamukbank Temsileili
Pamukbank Tı parayı
SiSTEMi
en yü1
ulaştırır... Beş
~AMUI i Y i
B A
Dortmund
Berlin
Hannover
Köln
Kanigswall, ıS/A, 4600 Daıtınund ı Tel: 0231 - ı45595/ı45400
Oranien Str. 30, ıooo Berlin 36 Tel: 030-6ı49060/6149002 /4659000
Gaethe Str. 15, 3000 Hannaver ı Tel: 0511 - ı7271/17346
Bahnhafs Tel: 0221 -
r
eri yurttaki Pamukbank Şubelerine iyle bağlı birer hizmet noktalarıdır ...
emsilcilikleri Almanya'dan yollanacak ek kur'la ...ve On-line hızıyla yurda r f aniyede!
~BAN K NKADIR orplatz 1, 5000 Köln 1 136545/ 136555
Mannheim Kaiserring 36, 68 Mannheim Tel: 0621 -102625/ 291423
Nürnherg Am Plaerrer 8, 8500 Nümberg 70
Tel: 0911-288555/ 288266
Stuttgart Alleen Str. 8, 7140 Ludwigsburg Tel: 07141 -26612/ 26948
Na lıkesir yiirı•sindı•n lıir ili/im hı·yiıe iizellikte. ill'psi ayrı 1-[iizel/iktı·.
(ü.~tte) ı ıe
ORK El Sanatları denince akla gelen öttelerden biri de kilimdir. Yüzyıllar boyun ca, Anadolu kadınının ince zevki ve ernettinin bir bileşimini oluşturan kilimler , tüm dünyada hayranlık uyandırmış, Türk sanatı ve zevkinin iilümsüzli.ittünü kanıtlamıştır . Kilim desenlerinde Anadolu insanının sıcaklığını, sevinçlerini, acılarını, gel enek ve giireneklerini, kısaca tüm karakteristik yapısını. özünü görmemiz mümkündür. Ru konudaki ayrıntılı bilgiyi halı ve kilim uzmanı Levent Rinat'dan alıyoruz : "Kilim, Anadolu kadınının günlük yaşanösının bir parçası
T
dır. Eşittinde kullandığı paspasın çocuğun u salladığı beşiğinden, çadır yaygı sına; eşeğinin heybesinden, sedir kaplamasına kadar birçok mak-
dan, yatak örtüsüne;
sacia hizmet eden kilim , yörelere göre değişik renk ve desenlerde dokunur. Dokuma teknikleri farklılık göstermekle birlikte (örneğin Cicim, Sumak, V erne vs ayrıcalık lar gösteren kilim dokuma teknikleridir.) genel olarak "kilim" adı altında rastladığımız birbirinden
~ 36
Malatya
yöresindı·n lıir
ki/im (altta). Hepsi
güzel örnekler, Anadolu kadını nın zevkini, doğaçlama yetenettini gözler önüne serer. Anadolu kadını kilimlerini dokuduğu tezgahı da yaşam şart larına göre belirler. Göçebeyaşam süren Yörükler genellikle "ıstar" adı verilen dikey tezgah tipi ile, "üç ayak" tabir edilen, taşınması kolay tezgah tipini yeğlerler. Köylerde oturan, göçerlikle ilbrisi bulunmayanlar "ıstar"kullanımı nın yanı sıra, "ypr tezl-[ahı" denilen, yere yatırılmış tezgahlarda kilimlerini dokurlar. Kullandık lan malzerneye gelince; çözgü ipleri, yani arış/ar ya bükülmüş kıl ya da yün; atkı ipleri yani arl-[açlar ile cicim. sumak gibi tekniklerde karşı l aştığımız üçüncü iplik olan yüzipi,yündür.Nadiren çözgü veya atkıcia pamuk da kullanıldığı görülür. Anadolu kadını dokuduğu kilimierin boyalarını da kendi hazırlar. Muhtelif bitki ve böcek kabuklarından yararlanarak ''tabii boya" dediğimiz boyayı elde ederek renklendirdiği yün, ilk günkü tazeliğini ve güzelliğini yüzyıllar boyu korur.
ayrı
Anadolu kadını dokuduğu kilimin boyalarını da kendi hazırlar. Muhtelif bitki ve böcek kabuklarından yararlanarak tabii boya dediğimiz boyayı elde ederek renklendirdiği yün, ilk günkü güzelliğini ve tazeliğini yüzyıllar boyu korur. Şüphesiz bu kadarözenle dokunan bütün kilimierin kendilerine özgü bir güzelli~ti, bir al benisi vardır. Fakat bazı kilimler vardır ki, onlar sanki daha bir güzel, daha bir başkadır. Sözünü etti~timiz kilimler genç kızlanmızın evlenecekleri gün için, kendi çeyizleri olarak dokuduklan kilimler olup, ço({unlukla yuvalannın baş köşe sini süsleyecektir. Günümüzde elimizde mevcut olan en eski Anadolu kilim örnekleri ne yazık ki ancak 17. yüzyılın başlarına tarihlenebilmektedir.
Bunlar da Konya Meulana Müzesi'nde görebileceğimiz bir parça ile, Divriği Ulu Camii'nde bulunan 5 parça ve Birl(i Camii' ndeki 4 kilimdir. Anadolu kadını zengin gelenek ve göreneklerinin günümüz dünyasında kendisine neler kazandırdıltının bilincinde old u~tu ve "işleyen demir ışıldar" sözünün ne anlama geldiğini unutmadıltı sürece Anadolu kilimieri de dünya el sanatlan ürünleri arasındaki müstesna yerını her zaman koruyacaktır." ""
Ohruli- Konya
(aho覺 w} ,
Adana (ri#htJ and East
HEN one thinks of Turkish handcrafts, the first W thing that springs to mind is usually the kilim, the painstaking handiwork of the women of Anatolia, which is greatly so admired throughout the world. The kilim is, indeed, living proof of the immortality of T urkish art and design. Within kilim designs it is possible to find feelings such as warmth, joy and pain which are a part of everyday life in Anatolia, and the traditions and customs of the !and, represented by different symbols. The kilim is an integral >--繚 38
Anatolir覺n
(he low ripht).
part of the daily life of Anatolian women. Serving numerous purposes, ranging from doormats to bedcovers, from cradles, in which they rock their babies, to tentmatting and from donkey saddle-bags to divan covers, kilims arewoven in a variety of colours and designs which change from region to region. Although there are many different weaving techniquessuch as Cicim, Sumak, Verne ete.- all kilim designs havecertain things in common. Each one is, for example, more beautiful than the last and they all reflect the artistry and imagi-
nation of the Anatolian women. Looms used in kilim making are selected by the women according to their living conditions. The nomadic Yoruks usually choose the vertical types of looms known as "istar" · or "üç ayak" as these can easily be transported. Those who live in villages and are not nomadic generally use horizontal looms which stand on the ground or "istar". As far as the material used is concerned, the warp·, weft and cross thread are all wool in Cicim and Sumak pieces. Cotton is also occasionally used in the warp and weft. The women of Anatolian also prepare the dyes for the kilims they are weaving. Wool, dyed using extracts from a variety of plants and animal shells, can remain in mint con-
dition for centuries. lt is an undisputed fact that all kilims, woven with such painstaking care, have their own beauty and charm. This kind of rug is, for example, woven by young girls to from part of their dowry and later becomes the centrepiece of their new home. The oldest known examples kilims date back only as far as the beginning of the ı 7th century. These include one piece exhibited at the Konya Mevlana Museum, five pieces in the Di,vriği Ulu Mosque and four at the Birgi Mosque. As long as Anatolian women remain conscious of their rich traditions and customs and do not forget the ı:ıeaning of the proverb, "Practıce makes perfect", th e kilim will keep its exclusive place amongst the handcrafts of the world. 39
OZAlK... Geçmiş ten günümüze kalan sanatların içinde parlak renkleri ile en güzel, en ilgi çekicilerden biri ... V e mozaiklerin en güzeli Doğu Roma imparatorluğu' na 395 yılın dan 1453 yılına kadar başkent görevi yapan fstanbul'da ... Bugün Ayasofya Kariye M üzeleri mozaik sanatının en seçkin örnekleri ile dolu. Avrupa'da mozaikle ilgili olarak basılan tüm kitaplarda kapaktan, posterIere kadar en güzel mozaikler İstanbul mozaikleri diye gösteriliyor. - Mozaik, küçük renkli parçaların yan yana yapıştınlmasıyla elde edilen resimlere deniyor. Genel olarak bu parçalar, cam, renkli taş ve kiremit gibi malzemelerden meydana geliyor.
M
Ayrıca bir dönemde çok gözde bir resim yapma şekli sayıldı~mdan, sadece bu iş için hazırlanmış mozaik taşlar da mevcut. Mozaik taşları iki bölümden meydana geliyor. Biri yapışan kısım ki, buna gövde deniyor, di~eri ise taşın üstündeki sır olarak belirleniyor. Bu sırh bölüm hem resmi güzel gösterecek, hem de zamana karşı dayanmasını sa~layacaktır . Fakat ne yazık ki, birçok mozayi~in parlak sırlan
ve
>-ı 40
yıllara dayanamamış tır. Aynca mozaiklerin bozulmasına yapıştıı·ma oluşları da yol açmıştır. Yapıştırıcı mad-
resimleri
İSTANBUL MOZAİI(LERİ
de bozulunca mozaikler teker teker kopup kaybolmuşlardır.
Mozaik taşları genel olarak kaolin, kil gibi maddelerin yüksek ısıh
ateşte pişirilmesi, üzerlerine silisyumlu bir sır tabakası sürülmesi ile elde edilir. Bu renkli parçacıkların bir resme göre gereken renklerde yan yana diziJip yapıştınlma sından mozaik resmi ortaya çıkar. Mozaik resimler yapıştmlışı ile de iki türlü yapılırlar. Birinde kareler resim nereye yapılacaksa teker teker oraya yapıştınlır. Bu usul zordur. Buna karşılık bir başka şekilde kareler bir karton üze-
rine yapıştınlır. Sonra bunlar bloklar halinde buradan alınıp gerçek yerine geçirilir. Bu şekil kolay oldug-u için yapı larda genellikle bu usul kullanılır.
Mozaik sanatının kökeni Romahiara dayanır. Hıristiyanlıkla birlikte mozaikle en güzel eserler verilmiştir. İmpa rator Konstantin zamanında İstanbul'daki ve Kudüs'teki kiliseler en güzel mozaiklerle süslenmiştir. İstanbul'daki A-
yasofya, Kariye gibi sonradan cami haline getirilen kiliselerde dünyanın en güzel mozaikleri vardır. Şehir Türklerin eline geçip bu kiliseler cami olurken, İslami yette resme bakarak namaz kılmak günah oldug-undan mozaikler kalın sıvalarla kapatıldı
ama bunlar asla yerinden sökülüp atılmadı. Böylece bu mozaikler sıvaların altında hiç bozulmadan yüzyıllarca kaldı. Sonraki yıllarda
sıva tabakası kaldı rıldı ve Bizans kiliseleri
ise
m üze haline getirilerek mozaikler buraları ziyaret edenlere sun uldu. İstanbul'a turist olarak gelenler sadece mozaikleri görmek için Ayasofya ve Kariye'ye giderler. Gerçekten de bu yapılar mozaik sevenler için dünyada eşi bulunmayan mekanlardır. Üstelik mozaikler altınları nın pırıltısına kadar canlı olarak günümüze kalmışlardır. 41
>-
M
OSAIC, with i ts bright colors, is one of the art forms which has retained its popularity right up to today. Some of the finest mosaics are found in Istanbul, which was the capital of the Eastern Roman Empire, between the years 395-1453. Today, St. Sophie and Kariye museums are full of the most outstanding examples of mosaics. In Europa pictures of mosaics used for the covers or illustrations of mosaic books are chosen from those found in Istanbul. Mosaic is the name given to pictures which are m ade up of smail coloured pieces that are stuck together. The se pieces are usually mad~ of glass, colored stones or tilelil. Also, since mosaic w as one of the most popular art forms of the old days, there are special mosaic stones. Mosaic stones are
ISTANBUL MOSAICS compared of 2 parts. One is the s ticking part which is called the body and other is the gla ze on the stone. The part with the glaze makes the picture seem more beautiful and last for a longer time. However unfortunately, most of the bright glazes are not able to keep their qualities in the long term. Another reason why some mosaics do not last long is the material rots, the pieces come apart and get lost. Mosaics stones are usually prod uc ed throught the process of baking substances, such as kaolin, clay in furnaces, covered in silisiuro glaze. When these pieces are stuck side by side according to their colors, a mosaic is created.
There are 2 different methods for creating mosaics. .In one tecnique, squares are stuck to the places where the picture is intended to be made. This is the more difficult one. According to the other tecnique however squares are stuck on to cardboard. Later on, these are transferred in blocks, to the actual place. Since this is the easier way, it is the one most frequently used in buildings. The origins of mosaic art go back to the time of the Romans. With the arrival of Christionity, beautiful mosaics were created. During the time of Emperor Constantine, the churches in Istanbul andJerusalem weredecorated with magnificent
mosaics. When later on, these churches were turned into mosques, the mosaics were covered with plaster since it was considered sinful to perform the Namaz while looking at pictures, but tl}e mosaics were never removed from their original places. Thus, they were able to retaintheir original beauty for years, under the plaster. Subsequently, layers of plaster were removed and these churches were turned into m-useums, since when the mosaics have been exhibited to visitors. Mosaics are almost the only characteristic of the Kariye and St. Sophie museums that attracts tourists. Actually, these places are the only ones in the world that would satisfy people interested in mosaics. What is more, these mosaics have lasted until today without losing anything of their glittering beauty.
Aset of I H Karatyelloll' go/d tu 'O strand necklace ll'ith matching ring !Jracelet and earrings complete(l· bandcrafted u•itb gen u ine emerald~ and full-cut dic:mıondo;.
( 1
All jell'ellery 011 safe Nuruosmaniye Cad. 54 CaQaloQiu istanbul Tel: {1) 511 21 50
at 01 tr sbops to be deli/'ered to customers u•itb a
"Certifjwte ofJell'ellery"
Sanatçıların,
özellikle de komedi oyuncularının çok rahat insanlar olduğu zannedilir. Oysa Perran Kutman bunun aksini ispatlıyor ve TV'deki görünt!}sün~ b~kalarıyla birlikte seyretmekten utandıgını soyluyor.
.
'
U yıl Türk televizyonunda 2. kanalda gösterilirken, halkın büyük sempatisini kazanan, daha sonra da 1. kanalda gösterilmeye başlanan 'Periiıan Abla.' adlı dizinin, aynı adlı kahramanı, aslında kendisini canlandıran sanatçısına çok yakın. İstanbul'da konservatuvann tiyatro bölümünü bitirdikten sonra birçok tiyatro sahnesinde oynayan Perran Kutman, dizinin hazırlanışını şöy le anlatıyor: "Televizyon bizden bir dizi hazırlamamızı istediği zaman, Kandemir Konduk dedi ki, 'Perran neden senin dışında kahramanlar arıyoruz ?.. Senden yola çıkal ım ve Perran'a benzeyen bir kahraman yaratalım'. Perlhan Abla böyle do~du . Sevimli, yardımsever ve pratik zekasıyla birçok soruna çare bulan bir halk tipi. Benimle ortak noktaları, insanları çok sevmesi,
B
onları kırmaktan kaçın masıdır." Perran Kutman ' ı önce
tiyatroseverler sahneden tanıdılar. Halka asıl yaklaşımı ise, Müjdat Gezen ile birlikte sundukla-
alışamadım,
yalnız
tek
başıma oldu~um za~a~
rı parodilerle gerçekleşti. Gerek oyunlarındaki , gerekse parodilerdeki
sıcaklıjpn ardında, aslın
da son derece çekingen bir insan yatıyor: " Çocuklu~umda ailemle Langa'da yaşıyor duk ve öylesine içine kapanık, öylesine yalnız bir çocuktum ki, anneannemin bakkal dükkanın dan şekerlemeler alır, mahalle çocuklarına da~tırdım. Onlara ancak böyle yaklaşabiliyordum. Onlar şekerlemeler bittiğinde beni bırakıp giderlerdi ama, buna da razıydım. Hala insanları kırmamak için kendimden çok şeyler vermeye razı olurum." Yarattı~ kahramanlarla çok çabuk kaynaşa bilmesi ve kişilikteki çelişkileri çok iyi vurgulayabilmesi, belki de sürekli bastırdı~ duygu zen-
ginli~inin, kahramanı aracılı~ı ile adeta ça~la yarak dışarıya dökülmesinden kaynaklanıyor
dur. Çünkü Perran Kutman olarak hayranları nın
karşısına
çıktı~ı
zaman farkedilmemek için adeta elinden geleni yapar. Toplantılarda insanlara yaklaşımı ise, bir aristokrat nezaketinden öte gitmez ... "Çocuklu~mdan beri içime kapanık, aşırı çekingen bir insanım . Herkesin Perihan Abla ile beni özleştirecek derecede ikimizi birden benimsedi~ini biliyorum. Hatta dizideki Şakir ile, yani Şevket Altut ile gerçek hayatta da evli oldu~mu sanıyorlar ço~ kez. Yine de kendimi ünlü bir sanatçı olarak kabullenemiyorum. Daha ekranda rahatlıkla kendimi seyretmeye bile
televizyonda kendıını seyredebiliyorum. Ancak rol yapmam gerektiği an, birden canavar kesilirim. Yorulmak bilmeden çalış tı~m yetmiyormuş . gi~i ,
bir de çevremdekilenn morali için gayret gösteririm. Sonra da, iş bittiğinde bana kadın m~a melesi yapmıyorlar dıye sızlanınm . "
Özellikle 'Perihan Abla' dizisinde, en sevdi~i sanatçı olan Barbra Streisand'ı andıran oyunuyla dikkatimizi çeken Perran Kutman, gerçek hayatında mutlu bir kadın. Bu mutlulu~nu ikinci evliliğinde, Koral Santaş'ın yanında bulmuş ... "Ama ben tipik bir Yay burcu kadınıyım ... Sevdiklerimi çok kıska nır , paylaşmaya hiç tahammül edemem ... öte yandan hep veririm, son derece verici bir insanım ... " Yaz aylarının gelmesiyle birlikte dizide rol alan sanatçılar ve tüm ekip tatile çıktı. Ancak en çok sevilen dizi kahramanı olan Perihan Abla'yı seyircileri yeni sezonda da bekliyorlar.
45®
·- · 1
• 2,5-3-4 ton kapasiteli 3 değ i ş i k model (Yakında 6 tonluk model) su soğutmalı dizel motor Tork-konverter sistem Orijinal • Sessiz, titreşimsiz üstün yapı • 6 ay ve/veya 1000 saat garanti Özel alaşım lı monoblok asansör profili • Dövme çelik çatal • Bol yedek parça • Tüm yurda yayılmış servis hizmeti ~ oo güvencesi
TEM i MALAT
BÖLÜMÜ
ADANA Genel MOdO rUlk Ceyhan Yotu Üzerı 10 km Pk 40 01322 ADANA Tel (711) 29205-29206 29207 Telex 62657 Fax 29201-29202
ISTANBUL Bö lgo BOroou Kısıkh Cad No· 90 Altunızade 81190 UskUdar-iSTANBUl Tel (1) 3345820 (1 0 Hat) Teteıı: 29057-29427
ANKARA Bölge BOrosu Gazı Mustafa Kemal Bulvan No· 95J6 Mallepe-ANKARA Tel · (4) 2303894 Telex : 44442-46005
Fax
Fax
3349798
3463334
IZMIR Bölge BOroou Atatürk Cad . Ak i~ Harıı No: 3801106 1 Kordon-iZMiA Tel · (5) 224960 T elex · 1853050
ANTALYA
lrtlb•t BOrot u SAPEKSA A . Ş . Ali Çetinkaya Cad . No. 106/A ANTALYA Tel: (311) 16186
T•M~ bir Hacı Ömer 00BANCI Holding kuruluşudur.
H
ALİ DE Edip Adı
var'ın Kurtuluş Savaşı'nı anlatan "Ateşte n Gömlek" adlı romanı daha da geliştirilerek TV ıçın "Ateşte n Günler " adı altında film yapılı
yor . Daha önce de "Bugünün Sa raylısı" dizisini çeken yönetmen Ziya Öztan "Ateşten Günler'de asıl olarak Halide Edip'in romanını kullanmış ama bu romana İzmir'in ve İstanbul' un işgalini, iç ayaklanmaları , İnönü ve Sakarya savaşlarını hatta geri dönüşlü sahnelerle Çanakkale Savaşı ' nı eklemiş . Yönetmeni en çok etkileyen şey Halide Edip'in romanı, Kurtuluş Savaşı'nı yaşarken olayların etkisini kaybetmeden yazmış olması. Bu yüzden Ateşten Gömlek aradan yıllar geçse bile etkisinden birşey kaybetmiyor. Bu arada insan
ATEŞTEN görev yapmakta dır ve bu ortam içinde bir kurtuluş mücadelesi olac a ğına tam anlamı ile inanm amıştır . Ama zam a n içinde değişmeye ·başlar . Onu bir ya ndan çevresindeki yürekli zabitler, bir
GONLER yand a n da bu Mi lli Mücadele' nin içi n deki Ayşe etkiler. Ve böy lece Peya mi de ülk enin Kurtuluş Savaş ı ' n da aktif görev a lmaya b aş l ar. Yön etmeni nden, yapım c ı s ın a,
a r a l arında
Macit Sonkon, Erol Keskin, Müşfik Kenter, Zihn i Küçümen, Nüvit Özdoe-ru, Zafer Ergin, Dinçer Sümer gibi ünlü isimterin de bulunduğu
J ;-ıO
kişilik
oyuncu gı"Ulıuna kadar herkes diziye gönül vermiş d uru mda. ('alışma lar büyük bir zevkle yapılıyı;r ve herkes diziYP yardımcı olmaya çalışıyor .
A/('ş/l•n Uiinlı•r pahalı
dizi . Bütçesi , 1 milyar :.WO milyon lira. TV'dc diirt hafta süreyle bizlerlP ola cak. Yapımcı ve yönetmen. dizinin Kurtulw~ Savaşı'na yakışır birdizi olması için eiiPrindPıı ı;::eleni yapıyorlar . Zi.va Oztan diziyi gerçekleşti rirken bir yandan sava · şın canlıhğını, bir yan dan da avdın insamn dramılll , .yakalamaya çalışmış. Hakalım dizi. seyirei tarafından begenileeek mi? Hunu kış başmda, dizi gösterildi -
ilişkilerindeki
anlatım temasını oluşturuyor. Yapımcılı ğını Aıtue- Savaşan 'ın üstlendij:ı;i "Ateşten Günler"in oyuncuları CQ.n
da filmin ana
ğinde anlayacağız .
Gürzap, Ahmet Levenve Zuhal Olcay. Can Gürzap ünlü Yorgun Sa v aşçı dizisinde başrol oynamıştı. TV seyircisi Ahmet Levendoğlu ' nu Kırık Hayatlar, Zuhal Olcay ' ı ise Parmak Damgası dizilerinden ha tırlı yor. Dizide Kurtuluş Savaşı atmosferi içinde bir de aşk üçgeni yaşanıyor , Peyami, Ayşe ve İhsan arasında. İhsan I. Dünya Savaşı'ndan çıkmış, kahraman bir askerdir . Askerlik onun bildiği tek şeydir . Bu sırada Milli Mücadele'ye katılır ve doe-ıu
yaralanır .
Ayşe'ye
aşkı
karasevda d üzeyinde ve platoniktir. Peyami Milli Mücadele'den önce bir hariciye memuru olarak
TV için dört bölüm alarak çekilen dizi
"Atı>şten Ciin/ı>r"de
Milli Mücadele
ytl/arı anlattlı .vor.
47
dağı yıllarda en
Nemrut
son çok turist çeken yörelerimizden · biri. Özellikle Kornmagene Krallığı 'nın uygarlığını tanımak
NEMRUT: GÜNESiN DOGUSUNA YOLCULUK •
•
isteyenler, ünlü heykeZleri güneşin doğuşunda
görebilmek için sabahın ilk ışıkları ile birlikte dağa tırmanmaya
baş lıyorlar. Yabancıların
büyük ilgi gösterdiği
Nemrut Dağı gelecekte Türkiye'nin bir numaralı turizm bölgesi haline geleceğe Nasıl olmasın ki,
benziyor.
binlerce kilometre uzaklıktan
gelenler bir tarihi doğanın güzelliği içinde görebilmek için bu kadar eziyete katlandıkl_arına
göre ...
"A ziran, YLARDAN Hasaat 4.00 Bir gün önce kararlaş tırdığımız gibi uyandı rıldık Hemen giyind~k. yola çıkmalıyız. Önümüzde virmi dakika sürecek bir minibüs yolculuğu ve ardından on-on beş dakika çeken sıkı bir tırmanış - var. 5.20 'de orada olmalı yız. Bakalım göreceğiz, gerçekten güneş Nemrut'un tepesinden bakınca bir başka mı doğuyor ?
Böylece, Kahta' dan, Adıyaman ilinin Nemrut eteğindeki bu ilçesinden tahminen bir saat uzaklıktaki,
tamamen yöresel taş meye sevk edecek." mimari özelliklerine Bu sözlerin .sahibi haiz Kervansarav 0- Alman turistin, Korntel 'den , aletacele hare- magene Krallığı uyket ediyoruz. garlığından bahsettiPeki buralara ka- ğini anlamışsınızdır. dar yalnızca Nemrut' Denizden 2100 metre un tepesinden güneşin yükseklikte, Fırat Nehdoğuşunu seyredip ri_'ne hakim bir t~pe ve görüntülemek için mi bır tümülüs. M.O. 69geldik? Tabii ki 34 yılları arasında hayır. Günlerdir yollaAntiochos I adlı bir rını aş ındırdı/tımız kral, gerek Batı' da Anadolu'nun, her ge- Roma imparatorluğu' çen gün bizi biraz na, Doğu'da Pers daha sarıveren büyü- lmparatorluğu'na kah süne muhtemelen bu- kafa tutup yaklaşarak gün bir yenisi eklene- bölgede ağırlığını ducek, bir başka uygarlık yuruyor ve ölünce daha bizleri kendine gömüleceği yeri belirtihayran bırakacak ve yor. Etkisinde kaldığı derin derin düşün- tannlar tanrısı Zeus •
NE:\Il{L '· ı : c;l'INI ~~iN
L)( )()L 'Şl 'N,-\ 'ı 'C)L( :L 'LL 'K
ile
diğer tanrı ve tanrı çaların heykellerinin yanına kendi heyke-
terasındaki en ilginç buluntu, şüphesiz üzerlerinde bazı tanrı
lini
lar ile Antiochos I'in birlikte tasvir edildiği dört adet kabartmadır. Bu kabartmalardan özellikle bir tanesi doğu sanatı etkileri
koydurmaktan gibi, kendinden sonra anıt çekinınediği
sayılmasını istediği . mezarını yerden ve
havadan gelebilecek tehditlere karşı korumaları için de arslan ve kartal heykelleri diktiriyor. Konu hakkında daha etraflıca bilgi edinebilmek için, yirmi yılı aşkın süredir profesyonel rehberlik yapan, Anadolu konusunda uzman Sn. Atilla Güray'a basvurduk:
taşıması bakımından
oldukça ilginçtir. Bu kabartmada kralın güneş tanrısı ile el sıkışması tasvir edilmiştir. Yine aynı yerde bulunan çok güzel bir baş heykelinin Antiochas I'in annesi Laodike'ye ait olduğu belirlenmiştir. Kornmagene uygarlığı hakkında
((Batı terasındaki en ilginç buluntu, üzerinde bazı tanrılar ile Antiochos 1' in birlikte tasvir edildiği dört adet kabartmadır. Bu kabartmalardan biri doğu sanatı etkileri taşıması bakımından da ilginçtir." ·
"Antiochos I, Kornmagene krallarının en ünliisü idi. Bir yandan Pers kültürüne yaklaşırken, diğer yandan da Hellenistik kültürünün değerini anlamış bir kraldı. Mezarını örten tümülüs , Anadolu'nun diğer yerlerinde görmeye alıştı ~ımız türde topraktan değil, küçük taşlardan oluşmuştur . Tümülüsün üç bir yanına, doğu , kuzey ve batı yönlerine teraslar yaptırmış ve bu terasları kolonsal heykellerle süslemiştir . Doğu terasında, cephesinde dokuzar metre yükseklikte altı heykelin bulundu~u bir sunak görülmektedir. Yine aynı yerde Zeus'un ve Antiochas l'in başları da bulunmaktadır .
Batı
söylenecek daha çok şey vardır. Ben bir konuya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Yıllardır süregelen araştırmalara rağ men halen kralın mezarına ulaşabilmek
mümkün olmamıştır.' Günümüz insanının elini kolunu böylesine ba~lı kılan , 2000 yıl öncesinin hangi tekni~idir, ya da hangi gizidir?" Her yıl dünyanın dört bir yanından gelen turistler sabahın erken saatlerinde 15 dakika süren bir tır manışla tepeye ulaşı yorlar. Çünkü heykellerin görüntüsü güneşin do~şunda bir başka güzel, bir başka etkili oluyor. İnsanlar bu görüntü karşısında adeta büyüleniyorlar.
'
'
AJourne~ to the sunr1se" 1
1
"ı T is 4 o'clock on a
June moming. They woke us up as we arranged yesterday and we got dressed at once. We have to set off as soon as possible. We will take the 20 minute minibus joumey and then climb hard for 10 or 15 min u tes. We have to be there by 5.20 a.m .. Now we will see if the sun rises differently here from everywhere else, viewed as it is here from the peak ofNemrut. So we made a hasty departure from the Kervansaray Hotel, an hour' s joumey from Adıya man, a stone construction with the architectural features of the surraunding
area, situared in Kahta, tion. Nemrut is a moun- by and appreciated both . on the lower slopes of tain which rises 2100 The tumuls covering his Mount Nemrut. metres above sea-level, grave is not made of So have we, in fact, overlooking the River ear.th as was usually the come all this way to Euphrates, with an unu- case in Anatolia but con watch the sunrise from sual tomb consturction sists of small stones. The terraces he had built .on the top of Nemrut and to at the top. take photos? Of course Between 69-34 B.C. a the north , east and west not. This is one of a series king called Antiochos ı sides of the tumulus were spellbinding sites spread was pasing a threat to adamed with colossal throughout Anatolia, the Roman Empire in the statues. On the eastern which have captured our west and to the Persian terrace there is an altar imaginations more and Empire in the east, or at with six nine-metre high more from day to day as least indulging in a cer- statues in front of it. Here we explore further. This tain amount of sabre- we find the heads of Zeus insight into a whole new rattling. Before he died and Antiochos ı side by civilisation promises to he selected the place side. The most interesbe quite over-whelming." where he wished to be ting find on the west terThe se are the word s of buried. He had statues race are the four reliefs a German tourİst and, as placed on the amongst . depicting Antiochos in you way well have reali- · those of the gods and gad- the company of various sed she is talking about desses he most admired, gods. One of these is of the Commagene civilisaone of which was Zeus. special interest when
As a from of protection to· his grave, statues of a lion and an eagle were placed at the sides of the other statues -the people of Commagene believed that lions could shield from dangers coming from the sky, whilst eagles afforded protection from those coming from the land . We asked Atilla Güray, who has been a professional guide for more than twenty years, if he could kindly give us so me more detailed information. " Antiochos ı was the most famous of the Commagene kings. As he was between the Persian and Hellenistic cultures, he was strongly influenced
seen within the framewo~k of eastern art. This particular relief portrays the king shaking hands with the sun god. Anather interesting find here is a very beautiful head statue thought to be of Laodike, the roother of Antiochos. So, as we can see, the site has provided us with substantial information canceming the Commagene civilisation. But here I would like to draw your attention to one point. Inspite of years of searching, it has not yet been possible to reach the king 's grave. What, then , were the mysterious technics that they had mastered 2000 · years ago and that we are unable to grasp?" 51
W
ONDER boy 13edri Raykam was born in 1957. At the age of eight he had a lready sol d paintings at the Greer Gallery in New York. Since 196:3 he h as h ad 45 exhibitions in the USA, Europe and Turkey. Nowadays he splits his time between Istanbul and California. He is, at present, preparing for an exhibition , expected to be a major s uccess, which will be part of the lst International Istanbul Festival of Plastic Arts taking place in September. Baykam is one of a number of artists who are fighting to make contemporary art accepted in Turkey and he firmly believes that "Universal art is notsynonomous with western art."
Here Peter Selz, Prnfessor of History of Art at th e University of Berkeley, Ca li fornia, writer for the well-known American a rt magazine, "Art in America" and editar of "Theories of Modern Art" tells us more about Bedri Baykam. 52
"B
E D Rİ Bay ka m, an artist making mature a nd powerful painting at age twenty-nine, has to deal with his own personal history , that of a child prodigy. His totally coherent and vigorous drawings made when h e was four a nd six years old , were unlike those of ordi n ary children at that age. They h a ve a ele a r perception of shape in its relation to space and indicate an unusually large active visual vocabulary. His c hildhood pictures of h orses, of cowboys and Indians, a irpl anes and rockets show a development of representative symbols and a relationship between the drawing a nd external reality only found in the artwork of adults. But h e never imitated adult art of illustration. With a mazing sensibility Bedri was able to alternate the t hickn ess and thinness of his line, delineating and revealing the s ubtleties of the planes of the body of a horse or a person. There were drawings of quick-fire action , there was a ch a rcoal ink
drawing of a h ead which h as the force of a woodcut by Emil Nolde. There were totally abstract paintings. Between the ages of six and ten this Wunderkind had fifteen solo sh ows in Turkey, Switzerland, Austria, Paris, Rome, London and New York, thatmetwith great critica! acclaim , comparing his precocious talent to that of Rimba ud, Pascal, Menuhin and Mozart. When Baykam decided in 1980 to spend a good part of his time in Berkeley, Ca:ifornia, appreciating the intellectual density of the place, he enrolled in the California College of Arts and Crafts. It was not so much to learn how to make art, that h e becam e a student, but to find out about various techniques in painting and filmmaking and to establish personal relationships with American artists as well . as to find broad acceptance as a mature artist. Much of Bedri Baykam's work, while necessarily and purposely reflecting the recent past
BEDRI BAYKAM through the eyes of a foreigher
and the current situation in art is also essentially autobiographical. His brush has the stroke and drip of Alııtract Expressionism. His imagery is indebted to Surrealism and to popular culture. His painting and his manner of working is partly derived from Performance and Action Art. His work is strongly effected by the fluid mavement of the filmic image (Baykam has actually worked as a filmmaker). I myself first m et Bedri Baykam when , as a participant in a symposium at the San Francisco Museum of Modern Art of the exhibition "The Human Condition" (July ı , 1984)1 received his m:mifesto which posed the question: "ls the Western world once again in the process of building modern art history as solely the history of occidental artists?" "Here Baykam pointed at the cultural damination of the western establishment, which he stated in alarm , appears to certify that "we are going to present New Expres-
sionism as a purely western phenomenon in the future reference books that our descendants will read." The response was often very genuine. The artists Baykam knew during the early 1980's at CCAC were stilllargely involved in Photo-Realism, Minimal an Performance Art. It was at that time, and feeling abit out of place with his local colleagues, that Baykam attached pieces of broken mirrors to a wooden panel was done in 1981 before Baykam was familiar with Julian Schnabel's pictures with broken crockery. But after decades of assemblage and many years fallawing Rauschenberg's combined paintings, this conclusion was no great innovation. What Baykam offers the viewer, however, is our own distorted image from the mirrors which compose the man on the right. In March 1986 in San Francisco the painter as actor made
eight paintings during the performance of Voyages , a play on the theme of reincarnation . These canvases, done with an almost hallucinatory spontaneity, consist of big eyes, human bodies, paint drips, arrows, fantastic creatures, graffiti--an extremely rich inventory of imagery drawing from the subconscious. For the A bstract Expressionists the process of painting was also of prime importance. But Baykam, belonging · to a new generatian is no longer restricted by any theory of abstraction or tenets of purity and autonomy. Elements from every aspect oflife and art are promiscuously mixed together with urgent and passionate irreverence. The sense of dynamic mavement which characterized his childhood drawings had been tr ansmuted into mature paintings in which many of the elemen ts of picture making are fused together in to .d ramas of human encounter ." '. · 53
BİR YABANCI BEDRİ
B
EDRl Baykam bir harika çocuk. 1957 doğumlu. Daha sekiz yaşındayken New Yark'ta Greer Galerv'de resimleri satıl maya başla.ndı. 1963 yılından beri Amerika, Avrupa ve Türkiye' de 45 sergi açtı. Şu sıralarda İstanbul ve California'da oturuyor. Eylül ayında 1. !stanbul Uluslararası Plastik Sanatlar Festivali'nde yine olay olacağı söylenen bir sergi açmaya hazırlanıyor. Çağdaş sanatın Türkiye'de kabulü için savaşan sanatçılar
arasında· olan Bay ka m "Ev renselliğin
ille de
Batılı
olmak anla-
~ına gelmediğini" savunuyor.
İsterseniz Bedri Baykam ' ı Berkeley California Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü ve ünlü Amerikan sanat dergisi "Art in America"nın yazarı, "Theo ries of Modern Art "ın başyazarı Peter Selz'den dinleyelim : "Bugün yirmidokuz yaşında olgun ve güçlü resimler yapan Bedri Baykam, kendi harika çocuk geçmişini yadsıyamaz . Dört ve altı yaşlarında gerçekleş tirdiği kuvvetlf anlamlı desenler, o yaştaki diğ'er çocuklannkine hiç benzemiyordu. Bu resimlerde biçimin etraftaki mekanla ilişkisinin çok açık bir algılanışı ve çok faal bir görsel sözlük mevcuttur. Çocukken yaptığı at, kovboy ve Kızılderili resimleri ile uçak ve roket resimlerinde geliştirilen simgeler ve resim le dış dünya arasındaki ilişki, ancak yetişkinlerin sanat yapıtlannda izlenebilecek düzeydedir. Fakat Bedri hiçbir zaman yetişkinlerin illüstrasyon sanatını taklit etmedi. Çarpıcı bir 54
duyarlılıkla,
çizgısının
kalınlı
ğını değiştirerek
bir at veya insan gövdesindeki düzlemlerin inceliklerini betimleyebiliyor ve açığa çıkara biliyordu. O zamanki yapıt ları arasında savaş, kovboy ve düello resimleri ve Emi! Nolde gravürlerinin gücünü taşıyan çini mürekkebi ile yapılmış portreler ve bunların yanı sıra tümüyle soyut çalışmalar da vardı . Bu Wunderkind (harika çocuk) ~ltı ile on yaş arasında Türkiye, İsviçre , Avusturya, Paris, Roma, Londra ve New York'ta on beş kişisel sergi açtı. Çok başarılı olan bu sergileri izleyen eleştirmenler, onun erken gelişmiş bu yeteneğini Rimbaud, Pascal, Menuhin ve Mozart' ınkiyle karşılaştırdılar . Berkeley'in yoğun aydın ortamını çok beğenen Baykam, 1980 yılında California'da oturmaya
karar vererek California College
of Arts and Crafts'a ka yıt yaptırdı . Yeniden öğrenciliğe başla masındaki amaç, nasıl sanat üretileceğini öğrenmekte n çok, resimde ve sinema yapımcılı ğında uygula nan değişik teknikleri tanımak , Amerikan sanatçı larıyla kişisel ilişkiler kurmak ve aynı zamanda yetişkin bir sanatçı olarak geniş bir çevreye kendini kabul ettirmekti. Bedri Baykam ' ın çalışmaları nın çoğu, zorunlu ve bilinçli olarak sanat çevresının y akın geçmişini ve bugününü ya nsıt masına rağmen özünde sanatçı nın kendi yaşamından kaynaklanmaktadır. Fırçasında soyut Dışavurumculuğun darbe ve akıt ınaları vardır. İmgelerinde ise Gerçeküstücülük' ve gündelik halk kültürüne borçlu olduğu yönler görülür. Resimleri ve çalışma biçimi, gösteri ve eylem sanatın dan esinlenmektedir. Çalışmala-
BAYKAM'I ANLATlYOR
rında
sinema görüntüsünUn
akışkan hareketinin güçlü bir etkisi vardır. (Baykam bir film yapımcısı olarak da çalışmıştır.)
Benim Bedri Baykam'la tanış San Francisco Museum of Modem Art'ta (San Francisco Modem Sanat Müzesi) "The Human Condition" (İnsanlık Koşulları)konulusergi için düzenlenen sempozyuma (1 Temmuz 1984) katıldı~ım sırada gerçekleşti. Burada kendisinin "Batı Dünyası yine modern sanat tarihini yalnızca Batılı sanatçılaPın tarihi olarak mı yazıyor?" sorusunu ortaya atan manifestosu elime geçti. Bu yazısında Baykam, Batı dünyasının kültürel ınam
egemenli~ine de~inirken, dehşet
içinde "Çocuklarımızın okuyaca~ı sanat tarihi kitaplarında Yeni Dışavurumculuk, bu kişi lerce salt ,bir Batı olgusu olarak gösterilmek isteniyor" diyordu. Baykam'ın Califomia'da sekyılların başlarında tanıdı~ı
senli
sanatçılar
hala ço~unlukla Fotogerçekçilik, Minimal Sanat ve Gösteri Sanatıyla ilgilenmekteydiler. İşte tam o yıllarda, çevresindeki meslektaşlarından farklı düşünen ve bu farklılı~ın bilincinde olan Baykam, kalın bir suntaya kırık ayna parçaları yapıştırmaya başladı. 1981 yılında, Baykam'ın Julian Schnabel'in kırık tabaklarla yaptı~ resimleri görmesinden önce üretilmişti. Fakat yıllardır yapılmakta olan çeşitli kolajlar ve asamblajlardan ve Rauschenberg'in birçok maddeyi ve foto~afı bir arada kullanan ko m bine çalışmalann dan sonra, bu çok çarpıcı bir yenilik de~ildi. Ancak burada Baykam'ın izleyiciye sundu~u ve lle~şik nitelikte olan ö~e, sa~ taraftaki adamı oluşturan aynalardan yansıyan , kendi · çarpıtıl mış görüntümüzdür. · 1986 Mart'ında San Francisco' da yeniden do~uş (reenkamasyon) temasını işleyen Voyages (Y olculuklar) piyesinde rol alan
sanatçı, oyun sırasında sahnede sekiz tane resim yaptı. Adeta bir "hallucination" içinde kendili~n den ortaya çıkıveren bu yapıtlar, bilinçaltını kaynak alan kocaman gözler, insan vücutlan, boya a,kıt maları, oklar, gerçekdışı ya,ratık lar ve duvar yazılan gibi çok zengin bir imgeler kümesini içermektedir. Soyut Dışavurumcular içinde resmin oluşum süreci çok önem taşımakta idi. Ancak herhangi bir soyutluk ö~retisi veya saflık ve özerklik ilkesi ile kısıtlanmamış yeni kuşak sanatçılar arasında olan Baykam'ın yapıtlannda , yaşam ve sanatın her yönünden derlenmiş ö~eler, acil ve tutkulu bir biçimde ve toplumsal de~erleri hafife alarak bir araya getirilmiş tir. Sanatçının çocukluk resimlerini tanımlayan dinamik hareket duygusu, şimdi insan serüvenindeki dramları betimleyim ve birçok ö~enin kaynaşması sonucu ortaya çıkan olgun resimlere dönüşmüş bulunmaktadır." 55 ,.,_,
CEVİZLİ BAKIAVA
WALNUT BAKIAVA
Malzeme: 112 kilo bakiavalık ince yufka, 250 gr tereyağı , 1 bardak ince dövülmüş ceviz içi, 650 gr toz şeker, 1 limon un suyu, 1,5 bardak su
Ingredients: 112 kilo filo pastry 250 gr. butter 1 glass of coarsely ground walnuts 6$0 gr. caster sugar Juice of 1 leman 1 112 glasses of water Place layers of the pastry on top of each other and cut themin to a shape which will fitinto a 20cm round tin. Grease the tin with butter and place one of the layers of pastry in it and spread butter on the top. Then ad d a second lay er and repeat the same process. Continue un til half the pastry has been placed in the tin. Seatter walnuts on top of this half. Then add the remaining layers of pastry in the same w ay. On ce this process has been completed cut the whole thing into rectangular or diamond shapes using a very sharp knife to ensure that you cut right through tO the bottom. Put thetin ina medium oven and cook un til thetop is golden - approxiamately one hour. While this is .cooking, put the lernon juice, water and sugar in to a saucepan and boil it for 15-20 minutes in order to prepare the syrup. When the bakla va is cooked tak e the tin out of the oven. Brush on some butter. Pour the syrup slowly onto the slightly cooled baklava. There are different sorts of bakiava which very according to their shape and flavour.
Yapılışı:
Hazır yufkalar üst üste konur ve yirmi santimetre çapındaki bir tepsiye girecek şekilde çok keskin bir bıçakla kesilir. Di bi tereya~ ile yag-lanmış tepsiye bu yufkalardan biri serilir. Eritilmiş yag-la yufka yag-la· mr. Sonra ikinci kat serilir ve bu da aynı şekilde yag-. lanır .
Kesimden arta kalan yufkalar da yan yana getirilerek tepsiye konur ve bunlar da yag-lanır . Böylece yufkalann yansı tepsiye serilir. Ceviz içinin tamamı bu yufkalann üzerine serpilir. Daha sorira yufkalarm geri kalanı, aralan ya~lanarak cevizlerin üstüne serilir. Bu işlem bitince çok keskin bir bıçakla yufkaların dibine kadar ulaşacak biçimde dört köşe veya bakla va biçimi yufkalar kesilir. Sonra tepsi orta ısılı bir fınna konur ve yufkalann üzeri pembe bir renk alıncaya kadar yani bir saat kadar pişirilir. Baklava pişerken bir tencereye 1,5 litre su, limon suyu ve toz şeker konur ve 15-20 dakika kaynatılarak koyu bir şerbet elde edilir. Bakiava pişince tepsi fınndan alınır. Üzerine bir fırçayla yag- sürülür, sog-umuş bakiavanın üzerine azar azar şerbet dökülerek yedirilir. Baklavalann içine konulan maddelere ve biçimlerine göre deg-işen çeşitleri vardır .
~ 56
THY Movie & Video Program
OSCAR'U FiLM THY'DE Paul Newman'a Oscar ödülü kazandıran The Co/or of Money - Paranın Rengi filmi THY uçaklannın uzun süreli seferlerinde yolculara gösteriliyor. Şu sıralarda programda Paranın Rengi filminin dışındaki ikinci film olarak Of! Beat var.
OFF SEAT
(92 Minutes)
THE COLOR OF MONEY
(117 Minutes)
An Utlandi Rothl Ladd production, is a contemporary comedy about the reallife adventures of a make believe cop. Judge Reinhold stars as Joe Gower who, asa favor to his friend, New York City cop Abe Washington, agrees to impersonate Abe at a dance troupe audition. The impersonation has unexpected complications when Joe becomes a member of the dance troupe and promptly falls in lo ve with a beautiful policewoman (Meg Tilly).
An aging pool hustler (Paul Newman) who bankrolls players finds his younger sel{ in a streetwise young man (Tom Cruise) who masterfuZZy plays and daminates the poolhall circuit. Being reminded of his youth, the old hustler starts playing again and ultimately has a final showdown with his disciple. This is the dramatic story of when old meets new; and when talent from one generatian is tested against another.
OFF BEAT
PARANIN RENGi
Joe ve Abe iki iyi arkadaştırlar. Joe kütüphanede çalışır, Abe ise polistir. Bir polis dans grubu kurulur ve Abe seçilir. Abe gitmek isterneyince yerine Joe'yu yollar.
Eskiden bir bilardo oyuncusu olan Eddie (Paul Newman), çok iyi bilardo oynayan bir gençle tanışır. Onu kendisi gibi iyi bir bilardocu yapmak ister ve çeşitli turnuvalara katılırlar.
5-:sa ".,/
HOWTO BE
HOWTO BE
HOWTO BE
'MANAGER.
SUÇCESSFUL.
POPULAR.
ANN JOHNSON DOESN'T NEED ANY HOW·TO RECIPES. SHE KNOWS EXACTLY WHAT SHE WANTS TO BE : ANN JOHNSON.
HOWTO BE
HOWTO BE
HOWTO E
ANN JOHNSON.
ACCEPTEC
Take the RADO FLORENCE ANATOM : sllm llnes, llght as a feather and llthe curves that hug your wrlst. The dlamond·cut sapphire crystal ls dlscreetly ornamented In gold. The leather strap ls subtly crafted to match
AND SHE ALSO KNOWS HOW TO STAY TRUE TO HERSELF: BY NOT TRYING TO BE SOMEBQDY ELSE. THAT IS HER SECRET. AND THAT IS ALSO RADO'S SECRET: WE HAVE NEVER TRIED TO BE
the dial. But desplte the harmony and elegance, lt ls stili a watersealed Swiss quartz watch .
Rado Watch Co. Ltd., CH -2543 Lengn au, Swltzerland.
SOMEBODY ELSE. FOR EXAMPLE, WE PERSEVERED IN THE DEVELOPMENT OF SCRATCHPROOF WATCHES USING TITANIUM CARBIDE AND SAPPHIRE CRYSTAL WHEN NO ONE ELSE BELIEVED IT COULD BE DONE.
RADO Switzerland
AFTER ALL, YOU KNOW WHAT YOU WANT. THAT IS HOW RADO BECAME ONE OF THE WORLD'S LEADING NAMES. AND A SUCCESS WITH THOSE WHO KNOW HOW TO BE THEMSELVES. PEOPLE LIKE ANN JOHNSON (WHO IS QUITE SUCCESSFUL HERSELF, BY THE WAV).
Mod. d ~ p . Swiss Ma de
o
·aı
l
l
1
....
'
il(t
ı.;,
ba;lo
ilint
lortya
YaıMnu
..
say ı
no to
kGftu
..
Kon ut~"
l
Ö ıwml i
odo
Ottgin i ı ı n
,
~
~
~
~
olan
..
tftdüıtr i
Sanayi,
'
dowronı t
Ta• ır ,
lk
"
---
'
Yorı'"o ,
,•.,
.,.ft,
dini üllot
ıhrupo ' clıo
~
'f
simgui
lutenyuımvn
~
'
dow r an ı t
co m ı Durum,
••
mikr Olkop
~
ı
..
ıy ;
haj. guul
'f
lıatJıf l
-
n-
~
'
M
....
••
.ldı l
k ı t•
ıkın ci
(oguı
··-
'
y,,
M&H iıH' UIOmot'l
~
n ·-
~
Oörcfül muroltlla
.
no ı lı
Cı lwtlı ,
~
Çnn, yört
'
ltyoı
miktar do olmayon
YttH
'
U. Dil
lu
•d
Talumıt
a yg ıtı
tk l ım l trN
~
'
~
~
'
lakin
ralcot,
lt
=
••
.,.ıı
,.
Kutsol
not o
1'
Bıt li rt il tf'
la u
~
'
ıimgui
Htlyum""
tobı at
Huy,
olmayon
Ejik
~"
~ ll -
~
~
~
~
~
l it
'f
Y•m•
1'
tür .
ağ
ı i mgtu
loryumun
timgtsi
lalıiyumun
-
'
u ygu ıı
moda~o
Guıtl ,
~
~
~
Opt;k
'
olarak, ijsttlik
Fo ıla
'
lı ayıfırma
" ktawrit
(
'
k ü <üğü
bahjın~n
BULMACANIN CEVAB/62. SAYFADADIR
kum ot
kalın
lo bo,
'
ol<ul
Yukstil
ı:;h in
DEKORASYONDA MODA:
MAN UEL CANOVAS PAR5
NOBILIS PAR5
PIERRE FREY PAR5
PAR5
valentino piu RadA
Vakko,
şimdi, dünyanın
en moda ve şık ürünleriyle evinizi de giydinneye Moda, dekorasyanda da Vakko'dur.
hazır...
Dekoratörlerimiz düşlediğiniz evin gerçekleşmesine katkıda bulunmaktan kıvanç duyacaklardır.
Otel, motel gibi turistik yatınmlar için , Vakko-dekor'un olanaklanndan, hizmetlerinden "özel anlaşma" ile yararlanabilirsiniz.
Örnekler görmek, bilgi almak için, Vakko Fabrikası Vakko/ Dekor Bölümü'nü (tel. 575 12 20) ziyarete geliniz. aynntılı
"Moda Vakko'dur. "
THE PRICE LIST OF THE DUTY FREE SHOP Yeni
Rakı
(Exp) :..................................... 70 Cl: 6.-DM
Cep Whisky .......................................... 37,5 Cl: 8.· DM Whisky ................................................. 100 Cl: 17.-DM (White Label, White Horse, 100 Pipers, J.B., Haig, Black & White, Ballantine's, Long John, Bell's). Gordon's Gin ....................................... 100 Cl: 16.-DM Samsun .................................................... Exp: 13.-DM Marlboro ................................................. 100's: 17.-DM ........... .................................. JOO's: 17.-DM Pallmall .................................................. JOO's: 15.-DM
Parlıament
Kent ........................................................ 100's: l.S.-DM Benson and Hedges ................................. Rothmans .................................................. Dunhill ...................................................... Camel ........................................................
K.S: K.S: K.S: K.S:
l.S.-DM I.S.-DM J.S. -DM l.S.·DM
Lord ............................................... Ext. Filter: Jii.-DM H.B . ............................................................ K.S: 15.-DM Lux ......................................................... Filter:' Jli.-DM Topkapı .................................................. 100's: 1.1.-DM Winston .......................................... K. S: 15.- DM
BULMACANIN ÇÖZÜMÜ:
s
,..
A N A D
~ 62
K M
ı
R
A
'J
T M A A N
~
--....
8
i
'j
1
j
ÜLKEM iZE DIŞA RDAN GELEN DiABETiK YABANCI LARlN KONTROLLERi AÇlS lNDAN BA ŞVURU YERLERi Diabet Hastanesi Başhekim i : Doç. Or. Ali IPBÜKER
ABANCI şeker hastaIanna yardım amacıyla aydınlatıcı bilgiler vermek, onlara yol göstermek görevimizdir. Zira şeker hastalı~ konusunu ve bu konudaki uygulamalan tek başına üstlenen kurum ulusl ararası nitelik taşıyan Türk Diabet Cemiyeti'dir. Türk Diabet Cemiyeti ı955 yılın da kurulmuş, ı959 yılında bakanlar kurulumuzun karan ile Wuslararası Diabet Birligi'ne üye olmuştur (International Diabetes Federation). ı963 yılında yine bakanlar kurulumuzun karan ile kamu yaranna çalı şan derneklerden sayılmış tır. 32 yıldır ülkemizde şeker hastalı~ı konusunun tanı , e~tim ve kontrolünü yapmayı hedeflemiş, bunda da çok başarılı olmuştur. Halkı mızı e~tici programlan yanında, hekimlerimize gün eel bilgileri ulaştıran ulusla-
Y
rarası nitelikte diabet kongreleri düzenlenmiştir. Ülkemizde şeker hastalı~nın yaygınlı~nı ve korunma açısından erken tanınma sını amaçlayan , sa~lam halk arasında taramalar düzenlemiştir. 600.000 sa~ lam insanı, ülkemizin 25 de~işik yöresinde taramış, % ı , 78 oranında diabet şüp heli insanı saptamıştır. Türk Diabet Gerniyeti'ni kısaca tanımladıktan sonra, ülkemize giren yabancıların kontrolü açısından derne~n yararı ne olabilir? Bu konunun tartışılmasında yarar vardır. Dern$mizin lzmir, Mersin, Diyarbakır, Sakarya, Çorum ve Samsun'da olmak üzere altı şubesi vardır. Bunların içinde İzmir, Mersin, Çorum'da sa~lık hizmeti gören ·diabet merkezleri mevcuttur. İstanbul' daki Diabet Merkezi (Çatmalı Mescit, Tepebaşı Cad.
No:3 Kasımpaşa, Istanbul) her gün 8 . 30-ı6 . 30 arası çalışmalarını sürdürmektedir. Cumartesi günleri de 8 . 30-ı3.30
arasında
çalış
nlmasında etkin rol oynamaktadır. Di~er Tıp Fakülteleri'mizin iç hastalıklan Anabilim dalianna ba~lı Endokrinoloji bilim dalı
Ülkemize gelen yabancı diabetikler bu merkezlerden faydalanabilir. Pek yakında Harbiye Orduevi karşısı (Prof. Dr. Celal Oker Sak. No:lO) şeker hastalarının tum sorunlarını çözecek ve onlara diet mutfa~ ile hizmet edecek Diabet Hastanesi hizmete girecektir. İstanbul'da Kızılay Pendik Dispanserı' nde halen şekerliye hizmet eden bir bölüm çalışmaktadır .
kapsamı içinde diabetldeltetkik edilmektedir.
Üniversitelerimizin iç hastalıklan anabilim dalı na ba~lı Diabet ve Metabolizma bilim dallan ( Cerrahpaşa Tıp Fakültesi içinde) diabet konusuna ~ilip, diabetin tanı , kontrol ve araştı-
yabancılar
maktadır.
İstanbul'da Vak.l{ Guraba Hastanesi'nde diabete yönelik bir poliklinik haftanın belirli günlerinde çalış maktadır .
Ankara'da Sa~lık ve Sosyal
Yardım
Bakanlı~ı 'na
ba~lı
Numune Hastanesi'nde Diabet ue Metabolizma servisi bu konuda şekerliye hizmet götürecek kurumlardır. Ülkemize gelen şekerli İstanbul'daki
Türk Diabet Cemiyeti Genel Merkezi (Tel ı 48 55 23) ve Diabet Merkezinden (Tel: ı50 ı 7 ı2 ve 156 36 03) gerekli tamamlayıcı bilgiler alabilir.
INFORMATIO N CENTRES FOR FOREIGN DIABETICS
I
T's only duty to give foreign diabetics information about how and where they can have checkups. There is an international assodation in Turkey. The 1\ırkish Diabetes Association which does research in this area and deals with the problems of diabetics. The 1\ırkish Diabetes Assosacian was founded in 1959, by a resolution made by the Counsil of Ministers, and h as become a member of the International Diabetes Federation. In ı963, a gain by a decree issued by the Counsil of Ministers, it become one of the public assodations of Turkey. For 32 years it has aimed to d\agnise the disease, to educate people about it and to make investigation s all over 1\ırkey. Iı1 fact, it has been very successful in all these areas. Besides
educating the public, it has also held international cangresses which have provided our doctors with the latest information about the disease. It has carried out measures to prevent diabetes from spreading among the public and has worked hard to diagnise the disease on time so that precautions can be taken accordingly. The assodation has carried out investigations covering 600.000 healty people from 25 different regions of Turkey and has found out that 1,78 % of the people were likely to have diabetes. Now, coming back to our main subject: How can tl:ıis association be helpful to foreign diabetics? The association has 6 branches which are in İzmir, Mersin, Diyarbakır, Sakarya, Ço-
rum and Samsun. Among these, theonesin İzmir, Mersin and Çorum have diabetese centres which treat patients the diabetes centre in Istanbul (Çatmalı Mescit, Tepebaşı Cad. No:3 Kasım paşa-IST. ) is open between 8.30-16.30 everyday. On Saturdays, it is open between 8.30-13.30. Foreign diabetics , coming to our country, can use these centres soon, there will be a Dia• betes Hospital in Harbiye (Prof. Dr. Celal Öker Sok. No:10) which will dea! with all kinds of problems of diabetics and will serve patients all sorts of diet meals. In the Kızılay Pendik Dispanser (İstanbul) there is a seetion which treats diabetics. The Diabetese and metabolism departments of our. universities, which are a
part of the internal diseases departments, dea! with the diagnasis and control of diabetes and play a very effective role in reserch done in this area. In the other medical faculties, the seetion which deals with diabetes is endicronology. In the Guraba Hospital (İST), there is a clinic which treats diabetics on certain days of the week. Apart from this, in Ankara, the Diabetese and Metobolism department of Numune Hospital can be helpful to diabetics. Foreign diabetics in our country can obtain all sorts of useful information from the 1\ırkish Diabetes Assosacions which is in İstanbul (Tel: 148 55 23) and from the Diabetese Centre (Tel: 150 17 12 - 156 36 03) 63
"NO SHOW" Passengers who make reseruation on a flight but deny boarding without information of cancellatian are called "NO SHOW" ... N the industria l world of a vi ation , in accorda n ce with the development of economy and t echnology , raise in num ber of passenger ca use the increase in num ber of " NO-SHOW"s. Co nsequently it is a consta nt compl a int of all world airlines but no satisfactory results ca n be obtained to m inimize the problem . Associa tion of Europea n Airlines (AEA ı which h as 20 members inciurling Turkish Airlines h ave been searching for the pre c a uti o n ~ th a t have tı ı bt> ta ken again s t the " NO-SHOW" a ffa ir. According to the research of th e associa tion , a pproximately 900.000 passengers a re " NO-SHOW" in a nnua l seat utili sation . From the point of fin a ncia l aspect, it mean s a loss of 200 .000.000 US doll a rs for th e members. This to pic is discussed an nua ly in s pecia l ın ee tings by AEA of in which last meeting the precautions held by each ın e mb e r and th eir benefits a re di scussed. Besides a campaign is la unched by AEA to ed ucate and promote passen gers, agen cies and a irlin es which a re thought to be th e main reaso ns in this daın a ging statemen t.
E, un wilinly ınu st
I
state th a t THY W custom ers ta ke quite a
place in the qua n tity of " n o-sh ow" results el ecia red b y AEA. We beli ve th a t passen gers do not spend the sa me care for the caneellation of their denied seats as they do for reserva tion s. their Passeng ers having rese rv a ti o n s o n a d e t erınin e d fli g ht a nd ha vin g th e wish of f1 ying on a previous one or cha nging the carrier, without a n y informa tion of caneella ti on will take pa rt in th e '' NO-SHOW" problem . In this case, the airline feels not only the financial press ure but also the psychological defect of dissa tisfaction for the customers on the w aiting list. On the other h a nd , th e vacant seats ca used by " NO-SHOW", passengers a ttracts a ttention a nd critics of the on es who h a d diffuculty in obta ining sea t or found space by ch a nce on the same flight. We believe coopera tion s hown by both passengers a nd agen cies to ca neel sea ts in a dva n ce, in case of denia l will complete th e efforts of airlines to minimize "no-shows." The will relieve unnecessary hardship for both companies and passengers.
AE A selected s_vm bol for no-show campaig n.
N
O
S
H O W İLE İLGİLİ AÇIKLAMA
İLİND1G1 üzere, no-show (rezervasyon
dir. 20 üyeli AEA (Avrupa Hava
kay dı yaptırdığı
ları Birliği) have yollarının bir yıllık taşımalannda gelmeyen (no-show) yolcu nedeniyle 1 milyon koltuğun değerlendirile mediği, bunun da, toplarnın o/o 5'ine tekabül eden 200 milyon dolarlık bir kayba sebep olduğu görülmüştür. AEA, önemli mertebelere ulaşan bu kayıplann önlenmesi için bir kampanya açmış; yolcu, acente ve hava yollarının bu konuda sürekli ilgi ve eğitimini hedef almış tır. THY da bu kampanyaya katılmış bulunmaktadır .
B konusu tü m
halde gelmeyen yolcu) dünya havayollarını sürekli meşgul eden, ticari kayıplar yanısıra yolcu h izmetlerini de aksatan bir sorundur. Uçaklarda rezervasyon yaptırdığı halde yolcun un u çmaması durumunda no-show diye a dlandınlan "uçakta yer yok dendiği halde yer olması" olayı ortaya çıkmaktadır. Karşı tedbirlerin alınmaması halinde koltuk kaybına yol açan bu konu sadece THY'na özgü bir sorun olmayıp tüm hava yo ll arının bir problemi olarak görülmekte64
Taşıyıcı
TÜRK HAVA YOLLARI, MÜRACAAT VE REZERVASYON TURKISH AIRLINES, INFORMATION AND RESERVATIONS ABUDABI ·AB U DHABI: GSA. Sultan Bin Youauf and Sona Shoikh Handan St. Tel: (9712) 33 87 61 · 32 62 60/ 49
DOHA- (KATAR - QATAR):
DUBAl: Sweedan, TradingCompany GSA. 63 b, ShEiklı Rashid Bldg. Almak· toom Street Tel : (97ı-4) 22 60 38
Jabal Arnman Riyadh Center 8th Floor P.O. Box 39177 Tel: (06) 65 9ı 02 · 65 91 ı2
AMSTERDAM: Leidaeatraat 6ı017 1 PA. Tel: (O al) 22 79 1 84 1 8.5 1 86 1 87
ANKARA:
Hipodrom Cad. Gar Yanı Tel: (4ı) 12 49 00143 .ı2 49 33 ı2 49 10-12 62 00108
Thl: (41) 25 52 58.33 76 27. 12 44 90
ANTALYA:
Alaadelin Cd. No: 22 K·l l ı06 Tel : (331) 120 32 - 100 00
DUBLIN:
DUSSELDORF:
Graf Adolf Str. 4ı 4000 Dueseldorf Tel: (02lı) 37 47 99 · 37 40 RO · 37 40 89
ELAZIG:
LEFKOŞE · NICOSIA: Osmanpu~H C ad .
ATiNA - ATHENS: Phileltion Str. 19, Athena 118 Tel : (O ı) 322 10 3S • 322 25 69 · 324 60 24 . 324 59 75
Atatürk Bulvan No: 311/ C Tel: (85ı) 154 35 · al3 ll2
BAGDAT- BAGHDAD: Ham ed Hasan al · Obaidi Travel Office Saadoun Str. !skeıder Step· han Building. Tel : (0.1) 888 ı3 83 · 888 21 68 · 887 50 92
BAHREYN · BAHRAIN: Car Park Building Center Main Government Road; Manama P .O. Box2717 Tel : 27 77 47
BELGRAD: TRG Marksa 1 Engelsa 8 1 IV . ııooo
Tel : (O ll) 33 25 61 · 33 32 67
BERLIN: Budapeater Str ı8 B 1000 Berlin :ll Tel : (QOO) 262 40 33 • 262 40 34
BRUKSEL · BRUEXELLES: 51 Canterateen 1000 Bruxellea Tel : (02) 5 ı2 67 81 / 82 · 5ıı 76 76
BURSA: Cemal N adir Cad. Kocagil Apt. Tel: (24ı) 218 66 - ll ı 67 - 128 38
CENEVRE- GENEVA:
Rue Chantepoulet No: 1-3 ıaıı , Geneva Tel: (022) 31 61 20 • 31 61 29
C ID DE- JEDDAH:
City Center Annex 12 - 13 Medina Road P.O. Box 18816 Tel: (02) 600 Ol 27 - 600 06 74 660 08 15 · 660 ı7 43; GSA ABC Travel Ageney Medina Road Falcoı Building P.O. Box 11679 Tel: (02) 653 27 84 · 653 13 76 · 651 79 00. 65ı 83 00
DAHRAN - DHAHRAN: GSA ABC Travel Ageney King Abdulaziz St. Al Khodari Bldg. Al Khobar Drahran Tel: (03) 895 00 44 · 895 49 04!B4 79 ı7
DALAMAN:
DIYARBAKIR;
- ıoı
Lefk()Şe · Kıhrı s
Tel: (5al) 710 61 · 71:1 H2
LONDRA · WNDON:
Hanover Str. ı 1·12 W. ı Tel : (01) 499 92 47/ 411. 499 92 40
LYON:
HAMBURG:
Tel: 78659137 RPT
HANNO VER:
Plaza de Eopana Torre de Madrid Plan ta 4 Officin a No: 20 Tel: (Ol) 463 23 12 · 263 23 5 1
Adenauer Allee 10 2000, Hamburg ı Tel : (040) 24 14 72 - 24 14 7:1 3000 H annover Lanııe Laube Str. 19 'rel : (0511) 32 60 87 1 Illi
ISTANBUL:
Abidei HUrriyet Cad. Vakıf Iş Han ı Kat: 2, Ş~li 'fel : (Oı) 146 40 17·146 31l4R
/ZMIR: BUyük Efes Oteli a ltı Tel : (5\) 14 12 20 · 25 ll2
MADRID:
MALATYA : Dörtyol Halep Cad. No: 1 Tel: (821 ) 119 22 · 140 53
MARMARIS: Atatürk Bulvan 30/ B Tel : (612}) 375 1 · 375 2
MERSIN:
ııo
(5 hat)
KAH!RE - CAIRO: GSA. Imperial Travel Center, Mahmoud Bassiouny S tr. N o: 26 Tel: (02) 76 17 69 - 76 00 71 · 75 89 39 . 73 34 00
ls tildal Cad. 27. Sokak Çe le li l,hanı No: 2 Tel : (741)212 78-15 2 32
MILANO- MILAN: Via P. da Cnnnobia 37/ 2 20120
PARIS: RlYAD - RIYADI!:" GSA ABC Travel Ageney Al Arbaeen Str. Tei: (Oı)477 90 03 - 477 90 65
RIZE: Belediye karşısı . Tel : (054) 110 07
ROMA - ROME: Piazza del la, Republica 56 · 00185 Tel : (06) 475 ll 49 · 475 95 3S
ROTTERDAM: Weena 140 3012 Cr. Tel: (10) 33 21 77 · 33 24 65
SAMSUN
K4zımp0Jia
Cad. No: ll l A Tel: (361) 134 55 · 182·60
~NGAPUR - SnvGAPORE: 545 Orchard Road 02 ·· 21 Far East Shopping Center Singapore
SIVAS: · Belediye Sitesi ll. Blok, No: 7 Tel:(477) lll 47·136 87
SOFY A · SOFIA: Bul. AL. Stamboliiski N oll-a Tel : (02) 87 42 40 - 88 3S 96
•
STOKHOLM- STOCKHOLM:
Vasagatan 7; ıoıaı Stockholm ·Tel: (08) 21 86 34 1 35
STUTTGART: Lautenschlager Str. 20 7000 Stuttgart 1 Tel : (0711) 22 14 44 - 22 14 4.5 . ŞAM-
DAMASCUS:
GSA. A.L · Faradees Travel and Tourism Ageney P .O. Box 6ı32 Maysaloun St. Dar el Mauhande· see n, Damascus · Syrial Tel : (011)22 72 66 · 23 21 90(10 hatı
TAHRAN· TEHRAN: 4000 Avenue Haferı 3 rd. floor No: 7 College · Craısing Tehran Tel : (021) 66 90 26 · 66 46 09
TRABZON:
Kemerkaya Mah. Meydan
Parkı
k&J1181
Tel :}·031) 1}6 80 · ı34 46
TR POLJ:
Muhammed Megarif Str. Cezayir
Sq .
Tel : 60 50 58-60 50 68 1 418
TOKYO: GSA JA.L. Daini BuiJeling Merunouchi Tokyo T•l : (02) 74 35 51
VAN:
Enver Perihanotlu ı, Merkezi, Cumhuriyet Cad. ı96 Tel: (0011) 1241· 1768 Opem-e 3, 1010 Wiorı TeJi (0~2) 66 37 96 · 56 37 68
ZuRIH -ZURICH:
lzzetpaııa Cad. Demir Otel 1altı
74
GAZIANTEP:
OSW:
VJY ANA · VIENNA :
Dalaman Havaalanı, Muiıla Tel: (6119) ı!!99 ı4-116
KUVEYT: KUWAIT:
Hastane! B' Cad. :ıs Ev ler, No: 26/ B Tel: (O ll) 119 04 · 134 09 . 185 30 Basel8' S tr. 35 · 37 6000 Frankfurt Main Tel: (OŞ9) 25 :ll 1 31 1 32 1 33
NVRNBERG:
34 Avenue de L'O~ra 75002 et ll Tel: (0 1) 742 60 85 · 265 ı7 lO
ERZURUM:
00
ı9
8500 NUrnberg Am. Pherrer 80 Tel : (09ıll 26 53 Ol · 26 53 02
TrankgaBBe 7·9 5000 Köln · 1 Tel: (0221) 13 40 71/ 73- 13 44 43 FahadAI Salem Str. Al Abrar Bldg. P.O. Box 2:1159 Safat, 13100Safat, Ku wait Tel: 245 06 55 . 242 07 77. 242 46 39 (ll hat)
ı23
ll66:~~0
MUNIH - MUNICH: 2 Bayern Str. 43 · 4511 8, M ünehen Tel : (019) 53 94 15 · 53 94 17 1 18 1
V ed V es terport 6ı612 Tel : (0 1) 14 44 99 · 14 51 90
KOLN:
ı
Tel: ll0562:t!-8053976
Dronninges Gate 34. 3 Etaaje 0154 Oslo 1 Tel: (4 7·2) 41 28 4\
KOPENHAG-COPENHAGEN:
FRANKFURT:
Hastane Cad. No: 66 Tel: 13ll) 128 30 - 234 32
123
KONYA:
GSA. Aer Lingus · Upper O'Connel Str. 40 Dublin Tel: (01) 37 77 33
No: 26 Tel : (8ll) 115 76 -
Bulvarı
ı6 7/ A .
(83ı)
Serçeönü Mah. Yıldınm Cad. 1 Tel : (351) 139 4 7 · ll O Ol
Rızaiye Mah. Şehit İlhanlar Cad.
ANKARA: Kavakhdere, Atatürk
Tel:
Paktürk Travel Agenciea 12 Avenue Ce n tre Stracher Rd. Tel : (021) 52 74. 71172 · 52 32 49
KAYSERi:
ADANA: Stadyum Cad. No: 1 Te1:(711)43143 - 372 47
AMMAN:
KARAÇI · KARACHI:
Al · Ray an Travel Ageıcy GSA. Tel : (974) 82 19 lO· 32 12 26 · 4ı 29 09
Ol
Tal Str, 58. 8001 Zurich Tel: (01) 211 85 67 · 211 10 70 1 11.
.. ~ ·65
,.
------..-· : ••••• • ••• ı
l!l~ın.t~~P.SS.·E~ı·E! ,:
. ......
•••••••• ••• ~~--··········· •••••• • ••
•••••• • •
Treat yourself to a travel comfort and traditional Turkish hospitality on board.
Famous Turkish hospitality enhanced by the comforts of the world's most advanced jetliners and the most convenient flight schedules. Our extra-roomy Airbus A31 O's offer faster service and the option of full First Class service that makes flying a real pleasure. Call our nearest sales office or ask your travel ageney to be booked on Turkish Airlines. ~TÜRK HAVAYOLLAR ~
TUR.KISH AIRLINES
· ı
aomesuıc
ana ınut:U'lli:Lt.ııuıli:tıı
ııe:;, t.ıwuı·.K. ı:;yı:;renı
... V UÇAK TiPLERi VE ÖZELLiKLERi .
.
.
.
E AND CONFIGURATION Of: AIRCRAFT .
F-28
OC ·9
•00
B-727 2F2
AW.BUS A- 310
Boetng 707
DC-10/ 10
Ko'fiO
' Welghl) 24.483 Kg .
48.969 Kg. 86.409 Kg . 142.000 Kg. i5.048Kg.
151 .000 Kg .
7.620 Kg .
11.180 Kg . 24.688 Kg. 43.450 Kg . 66.138 Kg.
141.900.165 1 2.208
9.850 lb.
14.500 lb.
15.500 lb.
50.000 lb. 39.000 lb .
1887 km .
2405 km.
3518 km .
5560 km.
3~000
ıeed)
17.500 lbo
5550 km. 400 miL 11 (1 .853)
Km / h
ft .
15. 000 ft.
42.000 " ·
41 .000 ft.
42.000 " ·
8 25 km / h
870 km /h
900 km/h
929 km/h
980 km/ h
560 X (1 . 853)
Km / h
630 km /h
796 km / h
862 km /h
662 km/h
875 km/h
470
Km 1 h
45.000 " ·
Jl
(1.853)
B-727-2F2
40.000 kg.
ttiini
245 ml
65
111 / 115
167
210
345
rt fts)
A-310
AIRBUS
LIARI
; Demiryolu Kanal
Nüfusu
l!l 1.000 OOO' dan fazla
o o o
500.000-1.000.000 100.000- 500.000 100.000' den az yerler Altı clzili olanlar Baş şehi rd ır
___,__
Ş e lale
-<y
Baraj B a t a klı k ve Tuzla Devlet hududu
•
Iş Bankers believe in business.
I n Turkish "İş" means business... your business. İş Bankers are experts on trade fınanc ing, foreign currency transfers and a who le range of international business transactions. Importers, exporters and investors can rely on our in-depth knowledge of the Turkish market. After all, İş Bank has more domestic branches than any other private bank in Turkey. It also has the largest number of overseas branches and representative offıces, not to mention a network of Head Office:
Branches abroad:
Ankara, Turkey
London Ucenced de~it taker
Head Office. Dep F
2ı
Alderman ury
oreıgn artment: wndon ECZV 7HA Abdi İpekçi Cad. No. 75 Tel : (Ol) 606 7151 A0412 Maçka, Istanbul 11x 895 1543 ba k 8 Tel : (!) 13303 60 : u n 11x: 31000 ısex tr
1000 correspondent banks araund the world. İş Bank is a_partially employee-owned institution. So Iş Bankers are more than employees; as owners they have a stake in the Bank's progress. And no one in a company works_harder than the owner.
iŞ BAKU< ll
' İş', pronounced as in Turkish, means 'business'.
Branches in the Turkish Republic of Nonhem 37 D-6000 Frankfu rt/Main 1 D-1000 W. Berlin 36 Tel : (069) 29 90 10 Tel: (030) 614 3034 11x: 4189385 ısch d 11x: 181481 ıschb d 11x: 57123 tısb lk Magosa 11x: 57179 ısbm tk Gime nx: 57233 ısh tk Frankfurt/ Main Kaisersırasse
3
W. Berlin
Admiralsmısse
~:,:.;
Representative
Munich
Offices:
lbc 528347
w . Germany
ı smue
sıuııgan
11x: 722746 ı sch d Frankfurt/Main Gelsenkirchen 11x: 414143 ısch d 11x: 824 578 ısch d Cologne 11x: 1!886609 ı sch d Holland Hamburg ılle Hague 11x: 2173975 ı shh d 11x: 34259 ısban ni
d