16 28 şubat 2010 sayı170

Page 1

Köylüler ülkenin ‘modern’ kölesi olmufl

Savafl› savaflarak ö¤reten önder

Mersin’in Kazanl› beldesi, yaflam biçiminin din taraf›ndan s›k› bir çember içinde tutuldu¤u bir tar›m bölgesi. Beldede yaflayan halk›n yüzde 80’i Arap Alevi’sidir, geriye kalan yüzde 20’lik kesim ise Sünni inanca mensup. Bölgede dini anlay›fl hâkim oldu¤undan sorunlara karfl› ‘flükürcülük ve kadercilik’ anlay›fl› yayg›n bir yaklafl›m. Orada yaflayan halk›n dedi¤i gibi; kimileri sorunlar›n› bilmelerine ra¤men, kimileri de bilmemekten dolay› ‘K›smetimiz neyse odur’ diyor. SAYFA 7

Savafl› savaflarak ö¤renmenin ülkemizdeki komünist bilinci, en zor flartlarda dahi Maoist partiyi ileriye tafl›yan komünist önder Cüneyt Kahraman’›n ölümsüzlü¤ünün 13’üncü y›l›na yaklafl›rken; ard›llar› halen ondan ö¤renmeye devam ediyor. Ülkemiz devrim tarihine ve devrimci bilince komünist önderlik prati¤iyle büyük birikimler b›rakan Kahraman, 1997’de Çemiflgezek’te ç›kan bir çat›flmada flehit düfltü. Ölüm y›ldönümü vesilesiyle komünist önderin kendi kaleminden bir yaz›y› sizlerle paylafl›yoruz. SAYFA 14

devrimci Demokrasi 1 5 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE

H a l k

16-28 fiubat 2010 170. Say› Fiyat› 1 TL e-posta:devrimcidemokras@ttmail.com

i ç i n

DEMOKRAS‹ DEVR‹MLE GELECEK

www.devrimcidemokrasi.net

O tehdit ederek hedef gösterdi ‘yarg›’ devreye girdi TEKEL iflçilerinin hakl› mücadelelerini görmezden gelen, yalan ve çarp›tmalarla karalamaya çal›flan Baflbakan Erdo¤an çirkinlefltikçe çirkinlefliyor. TEKEL iflçilerini iflaret ederek polis ve yarg›s›na “harekete geçin” diyen Erdo¤an’›n emirleri, bir bir yerine gelmeye devam ediyor. TEKEL iflçileri, 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde polise mukavemet “suçundan” 8 y›la kadar hapis istemiyle ‘yarg›lanacak.’ ‹lk duruflma 11 Haziran'da.

Direnifl devam ediyor Kendi yaratt›¤› gündemler üzerinden kitleleri oyalayan hakim s›n›flar, geliflen iflçi direniflleri karfl›s›nda bir hayli tedirgin durumda. Bu tedirginliklerini sald›rganl›klar›ndan anlamak mümkün. Sald›r›lara karfl›n Antep’te Çemen Tekstil iflçilerinin, ‹stanbul’da itfaiye ve Marmaray iflçilerinin, Ankara’da TEKEL iflçilerinin direniflleri tüm bask›lara ra¤men sürüyor... Devletin tüm bask› ve karalamalar›na karfl› TEKEL iflçilerinin ‘Ölmek var, dönmek yok’ kararl›l›¤›yla sürdürdükleri direnifl, ülke s›n›rlar›n› da aflarak genifl bir kamuoyu deste¤ini arkas›na ald›. TEKEL direnifliyle birlikte ‹flçi ve emekçilere olan düflmanl›¤› genifl kesimler taraf›ndan iyice görülen AKP, bu durumun da etkisiyle iyice sald›rganlafl›yor. TEKEL iflçilerinin direniflini k›ramayan iktidar; bir yandan tehdit, flantaj ve karalama siyasetini sürdürürken di¤er yandan sendika bürokrasisi üzerindeki bask›lanmay› artt›r›yor. Türk-‹fl ise bu olumlu havay› kazan›ma dönüfltürecek politikalar› hayata geçirmekte ketum tav›r tak›nmaya de-

vam ederek hükümetin güdümünde tam bir çaresizlik örne¤i sergiliyor... Bütün bu geliflmeler karfl›s›nda flimdilik istedi¤i sonucu alamayan büyük toprak a¤alar› ve komprodor burjuvazinin temsilcisi AKP hükümeti yarg›y› da devreye sokarak sald›r›lar›n› sürdürüyor. Ancak her fleye karfl›n iflçi direnifli devam ediyor, edecek. Batmanl›s›, Ni¤delisi, Bursal›s›, Trabzonlusu, Konyal›s›, Yozgatl›s› ve Sivasl›s›yla; türbanl›-türbans›z›yla; Kürdü, Laz›, Türküyle; ülkenin dört bir yan›ndan ezilenler, yaln›zca yoksul/emekçi kimlikleriyle direnifltedir. ‹ktidar ve hükümeti zorlamakta, gasp edilen haklar›n› ve insanca çal›flma flartlar›n› talep etmektedirler.

Devletin ‹brahim Kaypakkaya korkusu devam ediyor GÜNCEL Yine Kaypakkaya, yine ‘suçluyu övme’ iddas›yla soruflturma. Devletin Kaypakkaya’ya duydu¤u büyük korkusu devam ediyor. Son olarak 28 Mart yerel seçimlerde Dersim’de DHDD’nin Belediye Baflkan› aday› Murat Kur’un mitingine kat›l›p Kaypakkaya’dan bahseden türkücü P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’a dava aç›ld›. sayfa 5

GÜNCEL

solun “re-organizasyonu”mu? GÜNCEL

S›n›f bilinçli proleter tav›r ve görevlerimiz Devletten gözalt› sald›r›s›

Toplumsal muhalefeti bast›rmak ve sindirmek isteyen devlet, ‹stanbul’da gözalt› sald›r›s›yla, demokrasi güçlerine gözda¤› vermek istedi. Jandarma taraf›ndan yap›lan bask›nlarla, MKP üyesi olduklar› iddia edilen 9 kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nan 9 kifliden 4’ü tutukland›. sayfa 4

Komplo protesto edildi PKK lideri Abdullah Öcalan'›n uluslararas› komployla Kenya'da tutuklanarak Türk devletine teslim edilmesinin 11. y›l›nda birçok ilde protesto eylemleri düzenlendi. Eylemlerde polisle göstericiler aras›nda çat›flmalar yafland›. Çat›flmalar›n ard›ndan çok say›da gösterici gözalt›na al›nd›. sayfa 2

3’te

Geliflmelerin içeri¤i ve sürecin yönelimi Konjonktürel süreç iyi takip edilip de¤erlendirildi¤inde veya mevcut geliflmeler ›fl›¤›nda mant›ki ç›karsama yap›ld›¤›nda; AKP hükümeti ve iktidar›n›n TEKEL iflçilerinin direnifli karfl›s›nda (tabii ki direnifl ayn› kararl›l›kla sürer ise), geri ad›m ataca¤› tespit edilmelidir. Zira zorlu olan bu süreçte birde iflçi direniflini kald›ramayaca¤› aç›kt›r. fiim-

diki kararl› söylemleri, bir dönemin moda sözüyle fasa-fisodur. Psikolojik savafl ve s›k›flman›n son ç›rp›n›fllar›d›r, Erdo¤an’›n kararl›l›k gösterileri. ‹flçiler direnifline bu öngörüyle yön verdikleri oranda kararl›l›klar›n› koruyarak mücadeleyi gelifltireceklerdir. ‹flçi s›n›f›n›n ve somutta da TEKEL iflçilerinin Erdo¤an’dan da gerici-faflist hakim s›n›flar-

dan da kat be kat kararl› oldu¤u tart›flma götürmez do¤rudur. Türkiye-Kuzey Kürdistan önemli geliflmelere gebedir. Geliflmelerden devrim ad›na gerekti¤i gibi yararlanabilecek yeterli örgütsel güce sahip alternatif haz›rl›k ve yap› oldukça zay›ft›r. Dolay›s›yla süreci esasta yönlendiren cepSAYFA 8-9 he hakim s›n›f partileri olacakt›r.

DHF: Devlet kendi Alevisini yarat›yor 'Alevi Çal›fltay› Ön Raporu'nu ‘asimilasyoncu’ olarak de¤erlendiren DHF, Alevi inanc›na mensup halk›n yaflad›¤› sorunlar› devam ettirenin bizzat AKP hükümetinin kendisi oldu¤unu vurgulad›. DHF, sorunlar›n kayna¤› olarak iflaret etti¤i burjuva-feodal gericili¤in ülkemiz topraklar›ndan silinmedi¤i müddetçe, ne Alevilerin ne de di¤er ezilen kesimlerin sorunlar›n›n çözülemeyece¤ini belirtti. DHF, çeflitli inanç, ulus ve milliyetlere mensup emekçi halk›m›z›n ba¤›ms›zl›k ve yeni demokrasi mücadelesini, sorunlar› çözecek yegane kurtulufl yolu olarak gösterdi.

‹flte size Alevi aç›l›m› AKP bürokratlar›n›n öncülü¤ünde yürütülen ve ehlilefltirilmifl Alevi kurumlar› ile sanatç›lar›n›n kat›ld›¤› ve Alevilerin kan›n› emmifl Ökkefl fiendiller’in protokolden davet edildi¤i Alevi Çal›fltay› sonuçland›. Alevi Çal›fltay›’nda ortaya ç›kan ilk rapor; devletin inkar, asimilasyonla karartt›¤› sular›ndan öteye aç›lamayaca¤›n›n ifadesi oldu. Çal›fltay, Alevi kurumlar› taraf›ndan protesto edildi. Sayfa 10

SAYFA 13

Soka¤a zorla itilen çoçuklar sesleniyor: Biz çocu¤uz! GÜNCEL Ülkemizde ve dünyada son y›llarda öne ç›kan ve kesin bir rakam› olmamakla birlikte say›s› milyonlar› bulan ‘sokakta çal›flan çocuklar’›n say›s› mevcut sistemin yaratt›¤› y›k›mlar neticesinde her geçen gün daha da art›yor. Çal›flan çocuk say›s›na iliflkin yap›lan kimi araflt›rmalarda bu sorunun ciddi boyutlara ulaflt›¤› ifade ediliyor. Mersin’de sistemin yaratt›¤› çeflitli sorunlardan kaynakl› zorunlu olarak soka¤a itilen çocuklar›m›zla yapt›¤›m›z görüflmelerde, yaflad›klar› sorunlar› kendi a¤›zlar›ndan dinledik. Yafllar› 15’i geçmeyen k›z ve erkek çocuklar›m›z evine ekmek paras› götürmek için sokakta çal›flt›¤›n› söylerken, kimi çocu¤umuz ise sokakta bafl›ndan geçen tehlikeleri anlat›p sokakta çal›flmak istemediklerini dile getirdi. sayfa 15


2

GÜNCEL

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Öcalan'›n yakalanmas› ülke genelinde protesto edildi PKK lideri Abdullah Öcalan'›n uluslararas› komployla Kenya'da tutuklanarak Türk devletine teslim edilmesinin 11. y›l›nda birçok ilde protesto eylemleri düzenlendi. Yap›lan eylemlere tazyikli su ve biber gaz›yla sald›ran polise kitle tafl ve molotofkokteyleriyle cevap verdi. Eylemlerde aralar›nda çocuklar›n da bulundu¤u çok say›da kifli gözalt›na al›n›rken, Hakkâri merkez ile Çukurca, Yüksekova ve ‹stanbul'da 4'ü a¤›r toplam 25 ki-

fli yaraland›. ‹stanbul'da gerçeklefltirilen 15 fiubat protestolar›nda polis ve eylemciler aras›nda çat›flma yafland›. ‹stiklal Caddesi giriflinde toplanan Demokratik Çözüm Platformu "15 fiubat komplosu çözmedi, çözüm diyalogtad›r" pankart› açarak 15 fiubat'› protesto etti. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan da¤›lan kitleye polisin sald›rmas› üzerine yaralanmalar oldu. Sald›r›da gözalt›na al›-

nanlar oldu¤u ö¤renildi. Sultangazi Mahallesi'nde gerçeklefltirilen eylemlerde ise gaz bombalar› ile kitleye sald›ran polis 14 kifliyi gözalt›na ald›. Hakkari'de 15 fiubat'› protesto etmek için kent merkezinde yap›lan gösterilerde çat›flmalar ç›kt›. Polisin gaz bombas› ve tazyikli su ile sald›rmas›na kitle tafllarla karfl›l›k verdi. 12 mahallede gösterilerin yap›ld›¤› Hakkari'de eylemler s›ras›nda 5 kifli gözalt›na al›nd›. Yapt›klar› eylemlerle Diyar-

bak›r, fi›rnak, Batman, Dersim, Mardin, Mersin, Adana, Erzincan, Ad›yaman, Mufl, Kars, Hatay, Amed gibi illerde de sokaklara ç›kan yüzlerce kifli uluslararas› komployu k›nad›. 15 fiubat protestolar›nda PKK lideri Öcalan lehine sloganlar at›l›rken eylemlerin bilançosu flöyle: Olaylar s›ras›nda 4'ü a¤›r 25 kifli yaralan›rken, 17'si çocuk 21 kifli tutukland›. 35'i çocuk toplam 110 kifli ise gözalt›na al›nd›.

Dersimliler topraklar›na sahip ç›k›yor Çevre Giriflimi ad›na bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Yap›lan aç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Dersim’de yap›lan ve yap›lmas› planlanan barajlar›n as›l amac› enerji üretmek de¤ildir. Bizler Dersim halk› olarak, bu flirketlerin do¤am›z› ve tarihimizi yok etmelerine izin vermeyece¤iz.” Aç›klaman›n ard›ndan yetkililere ait araçlara yumurta atan Dersim halk› daha sonra eylemi sonland›rd›. Yap›lmak istenen barajlara iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z Dersim Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Mükan ve DHF temsilcisi Kaz›m Do¤an da barajlarla Dersim’de yarat›lmak istenen y›k›ma dikkatleri çektiler.

Dersim’de akan her dere ve nehir üzerine baraj ve Hidro Elektrik Santrali (HES) kuruluyor. Öyle ki insanlar›n tarlalar›n›, bahçelerini sulamak için kulland›klar› sular›n üzerine bile baraj ve HES yap›l›yor. Amac›n enerji üretmek olmad›¤›, amac›n kesinlikle bölgeyi insans›zlaflt›rmak oldu¤u art›k Dersim halk› taraf›ndan bilinen bir gerçek. Dersim’de art›k herkes barajlar›n bu co¤rafyay› yok etmeye dönük sistemli ve uzun y›llar öncesine dayanan bir politika oldu¤unu görmüfl durumda. Bütün bu gerçekler ›fl›¤›nda Dersim halk› da barajlara karfl› mücadelesini ve örgütlü gücünü daha da büyütmeye haz›rlan›yor. Bu çerçevede Dersim’de bulunan demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, muhtarlar, belediye baflkanlar›, il meclis üyeleri ve dernekler bir araya gelerek, Dersim Çevre Giriflimi’ni oluflturdular. Bu giriflim barajlarla ilgili yaflanan geliflmeleri takip ederek halk› bilgilendirip, en k›sa sürede tav›r gelifltirmeyi amaçl›yor.

‘Dersim halk› birlikte olursa herfleyi yapar’ Dersim Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Mükan: Dersim halk›n›n çevre ve do¤a sorunlar› ile ilgili hergün giderek artan duyarl›l›¤› olumlu bir noktada duruyor. Bugün biz kurumlara düflen en büyük görev, bu duyarl›l›¤› daha da büyüterek örgütlü bir güç haline getirmek ve bu mücadele etraf›nda halk› bir araya getirerek tek yumruk oluflturmakt›r. Çünkü biz inan›yoruz ki; Dersim halk› birlik olursa bütün bu zorluklar›n üstesinden rahatl›kla gelir. Üst örgütlü¤ümüz olan TUDEF (Tunceli Dernekleri Federasyonu) olarak uzun y›llard›r bu konuya e¤iliyoruz ve çal›flmalar organize ediyoruz. Fakat as›l ifl bundan sonra bafll›yor. Bundan sonra bu mücadeleyi büyütmek önemli bir noktada duruyor. Çünkü Dersim öyle bir noktaya geldi ki, art›k ya var olacak ya da barajlarla bo¤ulup yok olacak. O yüzden gün, mücadeleyi büyütme günüdür.

Dersim halk› toplant›lara izin vermiyor Uzunçay›r Baraj›’n›n su tutmas›n›n ard›ndan Dersim halk›n›n tepkisi artm›fl ve çeflitli eylemler düzenlenmiflti. Havalar›n ›s›nmas› ile birlikte baraj ve HES ihaleleri de h›z kazand›. fiirketler adeta Dersim’in üstüne bir karabasan gibi çöktüler. ‹haleleri alan flirketler birbiri ard›na bölgeye gelip Çevresel Etki De¤erlendirme (ÇED) raporlar› haz›rlamaya bafllad›lar. Fakat bu raporlar› haz›rlamak eskisi gibi kolay de¤il. Bundan önce haz›rlanan raporlar, flirket yetkilileri ve birkaç devlet memurunun bir araya gelerek haz›rlam›fl oldu¤u raporlard› ve halk›n bundan hiçbir haberi yoktu. fiimdi ise durum tamam›yla farkl› bir hatta evrildi. Dersim halk› yap›lan bu toplant›lara kat›larak barajlara karfl› tepkilerini dile getiriyor. Bu tepki kimi zaman toplant›lar›n iptal edilmesine neden oluyor.

Dersimliler Mutu’da da yetkilileri konuflturmad› Pülümür Mutu Köprüsü yak›nlar›nda yap›lacak HES regülatörü için halk› ‘bilgilendirmek’ ve ÇED raporu haz›rlamak için gelen flirket yetkilileri Dersim halk› taraf›ndan konuflturulmad›. 8 fiubat günü yap›lacak toplant› öncesi Dersim merkezden ve Erzincan’dan araçlarla Pülümür’e giden Dersimliler, yine kararl› bir flekilde Dersim’de baraj yapt›rmayacaklar›n› aç›klad›lar. Kitlenin Pülümür’e geliflinde kolluk güçlerinin ilçeyi neredeyse ablukaya ald›¤›

gözlendi. Araçlardan indikten sonra toplant›-

flirket yetkililerinin topraklar›n› derhal terket-

n›n yap›laca¤› kahvehaneye yürüyen Dersim-

melerini istedi. Bu toplant›n›n adil olmad›¤›n›,

liler, “Dersim’de baraj istemiyoruz”, “Munzur

barajlar›n hiçbir zarar›na de¤inilmedi¤ini ve bu

özgür akacak”, “Dersim onurdur, onuruna sa-

toplant›n›n hiçbir anlam› olmad›¤›n› vurgulayan

hip ç›k” sloganlar› atarak barajlara karfl› tepki-

Dersim halk›, neden baraj istemediklerini anla-

lerini dile getirdiler.

tan dilekçeleri yetkililere verdi. Toplant›n›n halk›n tepkisi ve baraj istememesinden dolay› ya-

Halk›n tepkisi tutanaklara geçirildi

p›lamad›¤› tutanaklara geçirtirilerek toplant› ip-

Toplant› salonuna giren Dersim halk› burada

tal edildi. Toplant› bitirildikten sonra Dersim

DHF Temsilcisi Kaz›m Do¤an: Sistemin on y›llard›r Dersim halk› ve co¤rafyas› üzerinde oynad›¤› oyunlara yenilerinin eklendi¤ini ve bu seferki planlar›n da en az öncekiler kadar sistematik oldu¤unu söylemek mümkündür. Bugün baraj ve HES yap›m›n›n sadece Dersim’den ibaret olmad›¤›n›, co¤rafyam›za bakt›¤›m›zda birçok bölgenin bu gibi katliam projeleriyle yok edilmek istendi¤ini görüyoruz. Elbetteki ilimiz özgülünde bir tak›m farkl› hesaplar›n da güdüldü¤ü, çeflitli tarihi süreçler göz önüne al›nd›¤›nda aç›kça görülmektedir. Bu do¤rultuda yürütülecek mücadelenin sadece Dersim’le s›n›rland›r›lmamas›, do¤a katliamlar›na karfl› farkl› mücadele araçlar›n› da kullanarak mümkün olan en genifl birlikteliklerin oluflturulmas› gerekmektedir. Böyle bir bütünlük içerisinde herkes üzerine düflen sorumlulu¤u yerine getirmelidir.

DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹’DEN TEKEL iflçilerinin Ankara’da, devlet faflizmine ve sendikal bürokrasiye karfl›, öfkeli, dirayetli ve kararl› mücadeleri ile hem ülkede s›n›fa s›rt›n› dönenlere, hem de toplumsal muhalefet ve onun örgütleyicisi konumundaki iddia sahiplerine yap›lmas› gerekenlere dair bir tak›m ipuçlar› vermifllerdir. Evet, TEKEL direnifli flahs›nda a盤a ç›kan s›n›f ve s›n›f savafl›m›ndaki sorunlar›n, devrimci hareketin kendisini tekrardan gözden geçirmesi noktas›nda ›fl›k tuttu¤u bir gerçektir. Fakat bu ›fl›¤› bilince ç›karmak ve TEKEL direnifliden gerekli dersleri ç›karmak ise baflta Maoist komünistlerin görevidir. Bu nedenle ülke tarihinde yaflanan bu gibi durumlardan gerekli dersleri ç›karm›fl ve ç›karmaya devam eden Maoist komünistlerin bu noktadaki siyasal belirlemelerini herkese tekrar tekrar gözden geçirmeyi öneririz. Ki özelikle ülkemizdeki bu türden direnifllerin bilimsel tahlilleri aras›nda öne ç›kan 15-16 Haziran 1970 Büyük ‹flçi Direnifli ve bu direnifli bütünlüklü olarak ele alan Kaypakkaya flahs›nda Maoist hareketin teorik analizi, TEKEL direniflini hem abartanlara, hem de s›rt›n›

dönenlere cevap verirken bu noktadan hareketle de “s›n›f savafl› bitti” diyerek proletaryaya s›rt›n› dönüp burjuvaziden medet umanlara aç›k ve net cevaplar vermeyi sa¤layacakt›r. TEKEL direnifli 15-16 Haziran Büyük ‹flçi Direnifli ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda, TEKEL direniflinin genel tavr›-yönelimi, 15-16 Haziran iflçi direniflinin tavr› ve yönelimi ba¤lamandan, özelikle dönem ve içerik bak›m›ndan ve s›n›f mücadelesinin o günkü somut durumu bak›m›ndan farkl›d›r. TEKEL direnifli, hem a盤a ç›kt›¤› dönem bak›m›ndan, hem de devrimci ve komünist hareketin at›l durumu ba¤lam›nda zor flartlar alt›nda verilen küçük ancak etkisi bak›m›ndan büyük ölçekli bir ekonomik temelli direnifltir. Etkisi bak›m›ndan ise büyük ölçekli bir direnifltir, çünkü bu direniflin ak›beti, 4/C statüsünde çal›flan yüz binlerce iflçinin sokaklara inmesine yol açma potansiyelini içerisinde bar›nd›rmaktad›r. Dahas›, dolayl› bir biçimde, ülkemiz iflçi-emekçilerinin “direnen kazan›r” bilincini yeniden ve daha güçlü bir flekilde kuflanmas›na da kap› aralayabilme özelli¤ine sahiptir.

TEKEL direnifli bir 15-16 Haziran direnifli de¤ildir, fakat 15-16 Haziran’da yakalanan iflçinin dava ba¤›ml›l›¤› TEKEL direniflindeki iflçilerde de oldu¤unu görmek ve fark›na var›p buna göre ad›mlar atmam›z gerekir. Bu noktada somut durumun öznel ve nesnel gerçekli¤i ba¤lam›nda, TEKEL direnifli ile a盤a ç›kan ve iflçinin- iktidara dolayl› olarakta olsa- hakim s›n›flara yönelen bu nefreti ve mücadelesi tekrar tekrar iyi okunmal› bunun ›fl›¤›nda bir tak›m somut ad›mlar at›lmal›d›r. Tekrarlamakta fayda var; TEKEL direnifli, ülkemizde devrimci ve demokratik kuvvetlerin hak arama mücadelesinin nas›l sürdürülece¤inin ve hangi sorunsallarla yüzyüze gelinece¤inin güzel bir örne¤ini verdi, vermeye de devam ediyor. Bunlar dikkatle incelenmeli, özenle haznelerimizde biriktirilmeli, gelecek ad›mlar›m›za zemin haz›rlamak için bunlardan etkin bir flekilde yararlan›lmal›d›r. Sonuç olarak TEKEL direniflinin zaferle sonuçlanmas›n› istiyorsak yapt›¤›m›z ve yap›lan hatalar› çok yönlü olarak gözden geçirmemiz gerekmektedir. Bu noktada, her hareketin kendini silkelemesi ve direnifli-

nin ne yönde tayin edici özelli¤inin oldu¤unun fark›na varmas› gerekir. Direniflin yaratt›¤› ra¤avete kap›l›p “pastadan pay kapma” anlay›fl› içerisinde, TEKEL direniflinin özgünlü¤ünü bir taraffa itip, kendi dar örgütsel ç›karlar›m›z› merkeze koyan tav›r ve tutumlardan uzak kaçmam›z gerekir. Bilinmelidir ki TEKEL iflçileri ABD’nin AKP hükümetiyle ülkemiz halklar›na yönelik bafllatt›¤› çok kampsaml› ideolojik ve poitik sald›r›n›n içerisinde iflçi ve emekçilere hak arama mücadelesinin çok zorlu flartlara karfl› direnerek gerçeklefleçe¤ini ö¤retiyor. Devrimci hareketin zay›fl›¤› ve çeliflkilerin somut durumundan kaynakl› devlet taraf›ndan halk üzerinde yarat›lan bask› ve denetim, bir nebzede olsa bu direniflle parçalanm›fl, halk›n devrimci mücadelesine soluk vermifltir. Ve kitlelerin, TEKEL flahs›nda hükümet ve devlete olan “güveni” sars›l›yor, yönünü toplumsal muhalefitin kuvvetlerine çeviriyor. Buradan hareketle, Maoist aktivistlerin bu noktada gere¤inden daha da fazla siyasal çal›flmalar›na, TEKEL direniflisinin ö¤retti¤i ve tart›flt›rd›¤› sorunsallar› ödev olarak önüne koymas› gerekmektedir.

Alevi köye hizmet götürmek isteyen doktor iflinden oldu ERZ‹NCAN- Devlet yetkilileri taraf›ndan Alevilere uygulanan ayr›mc›l›k, Erzincan’›n Mollaköy Beldesi’nde somut bir örnekle kan›tland›. Alevi inanc›na mensup halk›n yaflad›¤› beldeye nitelikli sa¤l›k hizmeti vermek isteyen doktor Müslüm Do¤an iflten at›ld›. Doktor Müslüm Do¤an, 2008 y›l›nda geldi¤i Mollaköy Sa¤l›k Oca¤›’nda, nitelikli sa¤l›k hizmeti verilemedi¤i için Sa¤l›k Bakanl›¤›’na baflvurmufl, gezici klinik, ambulans ve sa¤l›k malzemeleri gibi eksikliklerin giderilmesini istemiflti. Mollaköy Beldesi, bu araç-gereçlerin sa¤lanmas›n›n koflulu olarak yasalarda bulunan ‘flehir merkezine 15 km uzakl›k’ k›stas›na uyuyordu, fakat buna ra¤men Dr. Do¤an’›n talebine Sa¤l›k Bakanl›¤›’ndan uzun süre karfl›l›k gelmedi. Yak›n zaman önce gönderilen bir tak›m sa¤l›k malzemesi ise, çok eski ve kullan›lmaz durumda olunca, Dr. Do¤an tepki göstererek, yetkililerle görüfltü. Sa¤l›k ‹l Müdürlü¤ü’nü valili¤e flikayet eden Dr. Do¤an, valinin tehditlerine ve “olay› kapat!” zorlamalar›na maruz kald›. Valinin tehditlerine ra¤men mücadelesinden vazgeçmeyen Dr. Do¤an, bu kez de, valili¤in tutumunu Adalet Bakanl›¤›’na ve Baflbakanl›k’a bir dosya halinde sundu. Ayr›ca, bu durum için savc›l›¤a da suç duyurusunda bulundu. Nitelikli sa¤l›k hizmetini halka ulaflt›rabilmek için yo¤un bir çaba sarf eden ve uzun soluklu bir hukuk mücadelesi veren Dr. Müslüm Do¤an, bütün bu yapt›klar›yla “memuriyete uygun olmayan davran›fllarda bulundu¤u” iddias›yla, memuriyetten uzaklaflt›r›lma “ceza”s›na çarpt›r›ld›! Mollaköy’e araç-gereç verilmemesinin nedeni “Alevilik” Dr. Müslüm Do¤an’›n memuriyetten at›lmas›yla sonuçlanan süreçle ilgili, Mollaköy belde halk› ve Erzincan Demokrasi Platformu üyeleri taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Kitle ad›na bas›n aç›klamas›n› Murat Çiçek, Mollaköy Beldesi’ni k›saca tan›tarak, “Alevilerin ço¤unlukta oldu¤u di¤er yerleflim yerleri gibi, Mollaköy Beldesi de, gerek ülke genelinde gerekse de ilimizde yap›lan yat›r›mlardan hakça pay alamamaktad›r. En temel sa¤l›k ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› noktas›nda bile, akla mant›¤a s›¤mayacak biçimde engeller konulmakta ve çeflitli bürokratik engellerle Mollaköy Beldemiz kaderini kabullenmeye zorlanmaktad›r” diye konufltu.

‘Ayr›mc›l›k, bir devlet politikas›d›r!’: Alevilere yönelik ayr›mc›l›¤›n son örne¤inin Dr. Do¤an’›n memuriyetten uzaklaflt›r›lmas› oldu¤unu ifade eden Çiçek, “Tek amac› Mollaköy Beldesi’ne daha kaliteli ve insanca sa¤l›k hizmeti vermek olan Müslüm Do¤an hakk›nda ‘memuriyetle ba¤daflmayacak davran›fllarda bulunmak’ suçlamas›yla aç›lan soruflturman›n as›l nedeni, ço¤unlu¤u Alevi olan Mollaköy’e karfl› kafalara yerleflmifl olan ayr›mc›l›k kültürü ve bu nedenle Alevilere para harcamak istememeleridir. Bu bir devlet politikas›d›r. Oysa ki Mollaköy halk› da herkes gibi bu devlete vergi ödemektedir” diyerek, Müslüm Do¤an flahs›nda, Alevilere yönelik ayr›mc› politikalar›n son bulmasn› istedi.

devrimci demokrasi senin sesindir

OOLKUT

KU BUL

ABONE

ABONE

ABONEL‹K SÜRES‹ 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24 YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO

HESAP NUMARALARI Ertafl ÖZTÜRK ad›na

‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (TL) 1002 30000 1153314 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308


DEMOKRASi

GÜNDEM

16-28 fiUBAT 2010

3

S›n›f bilinçli proleter tav›r ve görevlerimiz TEKEL iflçilerinin devrimci eylemi önemli aflamalardan geçip, alt› konfederasyonun karar›yla yap›lan bir günlük, “genel grev” biçimindeki uyar› eylemiyle yeni ufuklara aç›l›yor; büyük direnifllere ve kazan›mlara do¤ru yürüyor. Türk-‹fl’in hakim s›n›f iktidar›n›n sözcüleriyle yapt›¤› görüflmelerin sonuçsuz kalmas› sonras›nda, TEKEL iflçilerinin kararl› direnifli, büyüyen emekçi dayan›flmas›yla sürüyor. Bir taraftan TEKEL iflçilerinin eylemi, üç günlük açl›k grevini de tamamlay›p, süresiz açl›k grevine evrilirken; di¤er taraftan iflçi eylemleri ülke genelinde yayg›nlafl›yor. Ancak Türk-‹fl Baflkan› Mustafa Kumlu’nun “genel grev” telaffuzundan özellikle sak›nmas›, böylesi bir iflçi eylemi aç›s›ndan “talihsizlik” olmufltur. Ayr›ca bu aç›klamalar, Türk‹fl gibi sar› sendikalar›n iflçi eyleminin önünde bir t›kaç görevi gördü¤ünü de a盤a ç›karmaktad›r. Ne var ki, gerici iktidar ve onun iflçi s›n›f› hareketi içindeki uzant›lar›n›n, geliflen iflçi direnifllerini bo¤ma yetenekleri ebedi de¤ildir. Kararl› direnifller karfl›s›nda diz çökmeleri kaç›n›lmazd›r.

Oyunlara karfl› uyan›k olunmal›d›r: ‹ktidar kendisinden beklenen yaklafl›m› sergilemifltir. Bu yaklafl›m mutlaka teflhir edilmelidir. Ayr›ca, hakim s›n›f kliklerinin muhalefet kesimlerinin-hatta tescilli faflistlerin- iflçi dostu kesilerek, iflçileri kendi siyasetlerine yedekleme ve iktidar oyunlar›na manivela yapma çabalar› da göz ard› edilmeden teflhir edilmelidir. ‹flçi hareketinin özünden sapt›r›larak burjuva mecraya çekilip, hakim s›n›f kliklerinin önderli¤i alt›na al›nmas›na karfl› uyan›k olmak gerekmektedir. Ayn› flekilde, sendika a¤alar›-patronlar›n›n iflçi direniflinin içini boflaltarak, kendi önderli¤i alt›nda yenilgiye sürüklemesine karfl› da gerekli mücadele yürütülmelidir. ‹flçi hareketlerinden, egemen s›n›flar›n muhalefet kesimlerinin ve reformist-revizyonist çevrelerin istifade etmesi; ya da “dayan›flma” pozlar› sergileyerek etkisine almaya çal›flmas›, komünist ve devrimcilerin bu hareketler üzerindeki etkilerinin zay›fl›¤›n›, görevlerini yerine getiremediklerini göstermektedir. Bu bizler aç›s›ndan ciddi bir zaaf› ifade etmektedir. S›n›f bilinçli proletaryan›n önderli¤inin yetersizli¤i, iflçi hareketinin de önderliksiz kalarak yedeklenmesinin yolunu açan temel etkendir. Kendili¤inden gelme olan bu devrimci iflçi hareketinin önderli¤inde komünist ve devrimciler bulunmad›¤› takdirde, devrimci eylemin burjuva önderliklerin güdümüne girerek heder olmas› kaç›n›lmaz olacakt›r. Mevcut iflçi hareketi dalgas›ndan dolay›, ne gere¤inden fazla abartarak büyük hayallere kap›labilinir; ne de küçümsenecek kadar basite al›nabilinir. Bu iflçi direnifllerinden kazan›mlar›n elde edilmesi, devrimin güçlerini elbette gelifltirecektir. Bu kazan›mlar mutlaka önemsenmelidir. Objektif yaklaflarak söz konusu hareketin devrimin örgütlenmesine araç edilmesi, gerekli derslerin ç›kar›lmas› ve görevlerin üstlenilmesi önemli olacakt›r.

Devrimcilerin yeri, direnifl alanlar›d›r!: ‹flçiler meydanlardayken komünist ve devrimciler seyirci kalamazlar. Meydanlarda, öncü güç olarak iflçilerle kol kola ve en önde eylemde olmak, tart›flmas›z görevdir. ‹flçiler direniflteyken söylenecek söz, direniflin diliyle söylenmelidir. “D›flar›dan bilinç”, böyle pratiklerle tafl›n›r. ‹flçiler açl›k grevindeyken onun öncüleri -ya da bu iddiada olanlar- baflka yerde olamazlar. Birlefltirmek ve birleflmek istediklerimiz birleflmiflken, biz ayr› kalamay›z. Açl›¤›n›, so¤u¤unu, kavgas›n› paylaflmadan ö¤retmeye kalk›flmak küstahl›kt›r; iflçiler nazar›nda son derece de¤ersizdir. Her türlü dayan›flma, direnifl, eylem, devrimcilerce daha büyük fedakarl›kla paylafl›lmal›, gö¤üslenmelidir. Örgütlü güçlerimizin iflçi hareketiyle bütünleflip onu desteklemeleri; eylemleriyle iflçi mücadelesi dayan›flmas›n› geniflleterek yaymalar› gerekmektedir. Evlerine dönmeden direnifle kilitlenen iflçilerin aileleri ma¤dur olmaktad›r. Bu ailelerin ziyaret edilerek sorunlar›n›n paylafl›lmas› fevkalade önemlidir. Olanaklar ölçüsünde hayati ihtiyaçlar›na yan›t olunmaya çal›fl›lmal›d›r. Sistemle birlikte sar› sendikalar da teflhir edilerek, s›n›f sendikac›l›¤›n›n propagandas› yükseltilmelidir. Ama bu sözde kalmamal›; direnifli paylaflan pratikle iç içe yürütülmelidir. Benzer bir teflhir reformistlere dönük de yap›lmal›... ‹flçi s›n›f› içindeki örgütlülü¤ün önemi a盤a ç›kmakla birlikte, buralarda devrimci ve komünistlerin “s›n›fta kalm›fl oldu¤u” gerçe¤i de ac› bir tecrübe olarak ortadad›r. O halde iflçi s›n›f› içindeki örgütlenmenin ciddiyetle gelifltirilmesi gerekti¤i de aç›k bir ihtiyaç olarak bir kez daha görülmüfltür. Hükümet susmuyor; iflçiler direniflleriyle yan›tl›yor!: AKP hükümeti ve iktidar›, iflçi dayan›flmas›n› sembollefltiren bir günlük uyar› eylemini “yasad›fl›” ilan edip, yasal ifllem yapaca¤›n› aç›klayarak, halk düflman› faflist niteli¤ini teyit etmekte gecikmedi. AKP, TEKEL iflçilerinin büyüyerek ilerleyen hakl› eylemi karfl›s›nda, eylemin yasal olmad›¤›n›, ideolojik marjinal çevrelerin güdümünde oldu¤unu ve iflçilerin kullan›ld›¤›n› propaganda ederek, hem iflçi eyleminin hakl›l›¤›n› gölgelemeye çal›flmaktad›r; hem de sald›r›lar›na zemin haz›rlamaktad›r. Nitekim Erdo¤an, “Ay sonuna kadar

demokratik davran›fl›m›z› sürdürece¤iz, ondan sonra yasal hakk›m›z› kullanaca¤›z.” diyerek, iflçilerin demokratik mücadelesine azg›nca sald›raca¤›n›n iflaretini vermektedir. Bu sald›r› tehdidi bir blöf de¤ildir. S›n›f karakterine ve s›n›f çat›flmas›n›n do¤as›na uygundur. Ya iflçilerin eylemlerine gerekçe olan gasp edilmifl haklar› verilecek ya da emperyalist tekellere sadakat edilip, patronlar›n karlar› korunacakt›r ki; hakim s›n›f iktidar›n›n tercihi aç›kt›r. Bunda tereddüt edilemez. Emek ile sömürünün menfaatleri uyuflamaz. Karfl› karfl›ya gelmeleri, çat›flmalar› kaç›n›lmazd›r. Nitekim Erdo¤an’›n, iflçilerin ayak seslerinden ürkerek, bir ay sonra faflist teröre baflvuracaklar›n› aç›ktan ilan etmesi bunu göstermektedir. ‹flçilerin ise gasp edilmifl haklar›n› alma kararl›l›¤› sürmektedir. Korkacaklar› hiçbir fley yoktur. ‹flte onlar direniflte, meydandad›r. Çünkü yaflam› üreten güç onlar›n eme¤idir. “Genel grev” ve sürdürdükleri açl›k grevini ölüm orucu grevine dönüfltürme olas›l›klar› muhtemeldir. Direniflten kolayca dönme ve tehditlere pabuç b›rakma niyetleri yoktur. Güçlerini baflta s›n›f karakterlerinden, sonra da emeklerinden, hakl›l›klar›ndan, s›n›f birli¤i ve dayan›flmalar›ndan almaktad›rlar. Onlarda gerici hile, gerici ç›kar ve haks›z kazanç yoktur. Tek sözleri eylemleridir. Hiçbir karalama, hakaret, bask›-flantaj ve fluursuz sald›r›, iflçileri hakl› davas›nda y›ld›rmaya yetmeyecektir. ‹flçilerin gücünü bilmeyenler, iflçilerden gereken dersi alacaklard›r. AKP, oturdu¤u kürsünün tahtalar›n› tutuflturmufltur. TEKEL iflçilerinin direnifline hitaben, “devletin kasas›n› kimseye soydurmam” diyecek kadar pervas›zlaflan; “merhametli davrand›k, hata yapt›k” diyecek kadar barbarlaflan AKP hükümeti, ça¤d›fl› yüzüyle iflçilere savafl açm›flt›r. “Siz kim oluyorsunuz da hükümeti y›kacakm›fls›n›z? Kaç üyeniz var ki AKP hükümetini devireceksiniz?” diyerek iflçileri küçümseyen Erdo¤an, niceli¤e bakarak niteli¤i unutuyor. Niteli¤in belirleyici oldu¤unu görmek istemiyor, göremiyor. ‹dealizmin zavall› kurban› olan Erdo¤an, iktidar h›rs› ve sömürü sevdas›na yenik düflüyor. Ama iflçi s›n›f›n›n kim oldu¤unu ö¤renecektir. S›n›f bak›fl aç›s›n›n sürükledi¤i yan›lg›, Erdo¤an’›n yenilgisine zeminken, iflçi s›n›f› önderli¤inde devrimci halk kitleleri, Erdo¤an ve faflist iktidar›n› yenecek tek güçtür. ‹flçilerin devrimci niteli¤i ve eylemi karfl›s›nda çaresizleflen hakim s›n›f iktidar›, Erdo¤an hoparlöründen acizlik hezeyanlar›yla tehditler savurmakta, sald›r› silah›n› kullanmaktad›r. Ancak, zincirlerinden gayri kaybedecekleri bir fleyleri olmayanlar›n korkutulmaya çal›fl›lmas› nafiledir. TEKEL iflçilerinin onurlu direniflini ve devrimci iradelerini k›ramayan iktidar; iflçilere tehdit, flantaj, karalama, bask› ve fliddet uygulamakla birlikte, iflçileri bölme giriflimleri de dahil her türlü sald›r›ya bafl vurmaktad›r. ‹ktidar›n iflçiler üzerindeki gücünün ne oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. ‹ktidar›n bask›lar› ve eyleme kat›lanlar›n soruflturmalara maruz kalaca¤› tehditleri üzerine, 450’den fazla iflçi “C4”ye imza atm›fl ve demiryollar› iflçileri dayan›flma grevine kat›lmam›flt›r. Memur-Sen, Hak-‹fl gibi sar› sendikalar ise, bugüne kadar iyice tan›d›¤›m›z niteliklerine uygun olarak, iktidar›n yan›nda yer almaktan kurtulamam›fl; TEKEL iflçileri ve genel iflçi hareketine ihanet etmifllerdir. Her fleye karfl›n iflçi direnifli devam ediyor, edecek. Batmanl›s› Ni¤delisiyle, Bursal›, Trabzonlu, Konyal›, Yozgatl›s› ve Sivasl›s›yla; türbanl›-türbans›z›yla; Kürdü, Laz›, Türküyle; ülkenin dört bir yan›ndan ezilenler, yaln›zca yoksul/emekçi kimlikleriyle direnifltedir. ‹ktidar ve hükümeti zorlamakta, gasp edilen haklar›n› ve insanca çal›flma flartlar›n› talep etmektedirler. Son derece meflru, demokratik mücadeleyle haklar›n› kullanmaktad›rlar. Özlük haklar›n› geri almak istemektedirler. Kazan›lm›fl haklar›n› geri istemektedirler. ‹flçiler s›n›f tavr›yla politik muhtevada hareket ederek kölelik düzenine karfl› ç›kmaktad›r. Her fley bu kadar aç›k.

“Atma Tayyip, din kardefliyiz!”: Hakl› direnifl karfl›s›nda s›k›flan iktidar, iflçi direniflini haks›z eylem olarak lanse edip iftirayla karalamaktad›r. Bununla da yetinmeyip sald›rmakta ve daha büyük sald›r›lar›n zeminini haz›rlamaktad›r. Baflbakan, yasad›fl› olarak ilan etti¤i demokratik iflçi eylemine sald›rmay› kamuoyunda meflrulaflt›rmak için bugünden bir ay sonra sald›raca¤›n› aç›klamaktad›r. Çal›flma Bakan›, iflçilere ahlaks›zca rüflvet teklif edip, ay›n 15’inde maafl alabilirler demesinden; dahas› “4C’yi bu süre içinde kabul edenlerin kendi memleketlerinde görevlendirilecekleri”ni aç›klamas›ndan ve öte yandan da 4C’yi bu süre içinde kabul etmeyenlerin ifllerini kaybedece¤i tehdidini savurmas›ndan anlafl›lmaktad›r ki, iflçilere karfl› bir irade savafl› yürütülüp moral de¤erleri zay›flat›lmak; her aç›dan bask› oluflturulmak istenmektedir. Ahlaks›zl›kta s›n›r tan›mayan iktidar, 4500 iflçinin tazminatlar›n› ald›¤› yalan›n› yayarak, iflçileri bölmeye çal›flmaktad›r. Tüm bu çirkefliklere baflvuran iflçi ve halk düflman› hükümet/iktidar, “mezar kaz›c›lar›n›n” iradesini k›rmak bir yana, direnifl duygular›n› pekifltirmekten öteye geçemeyecektir. “Tüyü bitmifl yetim hakk› yemeyeceklerini, yedirmeyeceklerini” söyleyen AKP ve onun sözcüsü Erdo¤an, eme¤i ve al›n teriyle aç-biilaç geçinen iflçilerin hak yedi¤ini iddia

edecek kadar alçalmaktad›r. “Te¤et geçti” dedi¤i krizin faturas›n› onlara yükledi¤ini unutmufl olmal›; özellefltirme politikalar›yla iflçileri ifllerinden ederek aç b›rakt›¤›n› unutmufl olmal›; dahas› onlar›n eme¤i üzerine saltanat sürdü¤ünü unutmufl olmal› ki; iflçileri hak yemekle itham ediyor ve “nas›l bizi iflçi düflman› olarak de¤erlendirirsiniz” diye feryat edebiliyor. “Hükümetimi hedef almaktad›r” diyerek iflçi direniflini suçlamakta; çarp›tmaya ve haks›z göstermeye çal›flmaktad›r. Acaba kimin hükümetini hedef almalar› gerekiyor iflçilerin?! Özellefltirme politikalar›yla iflçileri özlük haklar›ndan yoksun b›rakarak, onlar› emperyalist tekellerin menfaatleri u¤runa iflsizli¤e, kölelik koflullar›nda çal›flmaya ve çekilmez yaflama mecbur eden kimdir acaba?! Erdo¤an’›n ç›rp›n›fl›, iftiralar›, çarp›tmalar› boflunad›r, AKP bindi¤i dal› kesmektedir.

Bu yang›n kolay dinmeyecek!: Batmanl› otuz iki iflçi, iflten at›lmalar›ndan sonra, Yarg›tay’›n ifllerine dönme karar› olmas›na ra¤men ifllerine al›nmamalar›n› protesto etmek için, AKP binas› önünde üstlerine benzin dökerek kendilerini yakma eylemiyle direniflin daha da militanlaflaca¤› e¤ilimini ortaya koydular. Antep’te Çemen Tekstil iflçileri, bir ay› deviren direnifllerini, günden güne yükselen bir kararl›l›k ve militanl›kla sürdürürken, ayr›ca, her geçen gün daha fazla s›n›f bilinci kazan›yorlar; devrimcilerin gerçek dostlar› oldu¤unu daha yal›n biçimde görmeye bafll›yorlar. Keza ‹tfaiye iflçileri, açl›k grevine evirdikleri mücadelelerine kararl›l›kla devam ederken; Marmaray ve Esenyurt Belediyesi’nde de direnifl atefli yanmaya devam ediyor. ‹flçi direnifllerinin mevcut durumu ve günden güne artan kararl›l›k göstermektedir ki, bu yang›n gerici sald›r›larla, kolay kolay sönmeyecektir. Geliflen iflçi hareketleri zaferlerle taçland›kça, daha genifl emekçi y›¤›nlar›na umut do¤acak; co¤rafyam›z daha büyük direnifllere tan›kl›k edecektir. Bütün bu durum içerisinde kesin olan bir fley daha var ki, iflçi-emekçi hareketi, sistemin sald›r›lar›yla da sürekli karfl› karfl›ya olmak durumundad›r. Hakim s›n›flar, direniflleri içten baltalamaya çal›flacak; s›n›f› teslimiyete zorlayacakt›r. Mevcut emekçi hareketlerinin devrimci önderlikten yoksun oluflu, büyük kazan›mlar elde edilememesi olas›l›¤›na iflaret etmektedir. Ancak bu durumda dahi, bütün bu direnifller s›n›flar mücadelesine ciddi katk› sa¤layacak, mevcut iktidar›n ve bütünen sistemin teflhiri noktas›nda devrimcilerin, komünistlerin elini güçlendirecektir. Ayr›ca bu direnifllerden ilham alan iflçi hareketi, daha büyük direnifllere do¤ru yol alacak ve devrimci önderli¤in tesis edilmesiyle birlikte, büyüyen iflçi direniflleri hakim s›n›flar›n korkulu rüyas›na dönüflerek, devrim mücadelesinin kritik bir bileflenine dönüflecektir. ‹flte devrimci önderlikle buluflan emekçi hareketi, iktidar› sarsacak kadar etkili olabilecektir. Ülkedeki siyasal konjonktür de buna uygun bir zemin haz›rlamaktad›r. Devrimciler, komünistler, görevlerini lay›k›yla yerine getirdikleri takdirde, emekçi hareketlerinin iktidar› sallamas›n›n önünde hiçbir nesnel engel yoktur! Geliflen emekçi hareketi devrimciler göreve ça¤›r›yor!: Ülkedeki mevcut durumda, bir taraftan devletin yeniden yap›land›r›ld›¤› süreç ilerlemekte, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki dalafl sürmekte; öte taraftan Kürt ulusal hareketine dayat›lan teslimiyetçi tasfiye sald›r›s›, Kürt ulusunun direnifli sayesinde bofla düflmektedir. fiimdi bu tabloya bir de, yo¤unlaflan iflçi-emekçi hareketleri eklenmektedir. ‹flte tam da bu koflullarda, emekçi hareketi daha ciddi sonuçlar do¤urabilecek bir hatta girme potansiyeli tafl›maktad›r. Bu hareket, k›sa vadede hükümeti istifaya götürecek bir güç tafl›maktad›r. Geliflmeler bu seyirde ilerlemeye devam ederse, hükümetin istifas› flaflk›nl›k yaratmayacakt›r. Fakat unutulmamal›d›r ki, bu ihtimal gerçekleflti¤inde de nemalanacak olan hakim s›n›f klikleri olacakt›r. Hükümet, hakim s›n›f kliklerinden biri taraf›ndan devir al›nacakt›r. Zira, egemen s›n›flar›n yerine devrimci s›n›flar›n iktidara gelmesi, halk iktidar›n›n kurulmas›, bu flartlarda söz konusu de¤ildir. Egemen s›n›f klikleri aras›nda yaflanacak bir hükümet de¤iflikli¤i ise, emekçi s›n›flar›n da yedeklenece¤i bir süreç neticesinde olabilecektir. Bu koflullarda devrimci ve komünistlerin görevi, emekçi s›n›flar›n seçim aldatmacalar›yla ve reformist taleplerle aldat›lmas›n›n karfl›s›nda durmak ve ulaflabildi¤i bütün kitlelere devrim mücadelesi perspektifini afl›lamakt›r. ‹flçi s›n›f›n›n mevcut hareketi, sisteme karfl› politik iktidar mücadelesinin bir parças› olarak kullan›lmal› ve mutlaka ama mutlaka, geliflen emekçi hareketine uygun bir devrimci önderlik tesis edilmelidir. Devrimci önderli¤in olmad›¤› yerde, emekçi hareketleri sistemin sald›r›lar›na gö¤üs germek konusunda yeteneksiz kalacakt›r. Emekçi s›n›flar›n gerçek kurtulufl için ihtiyaç duydu¤u en önemli fley, devrimci önderliktir. Komünistlerin flimdiki görevi, bu hareketlerin devrime de katk› sa¤layacak biçimde kazan›mlarla sonuçlanmas›na destek olmak; daha büyük direnifllere ise, tek saniye kaybetmeden haz›rlanmaya koyulmakt›r!

SINIF TAVRI

Tehdit, çaresizlik, kararl›l›k ve görevler...

DEVRiMCi

Tehdit, çaresizlik, kararl›l›k ve görevler... Ergenekon’dan, her derde çare misali sunulan bütünlüklü bir tasfiye konseptinin ad› olan ‘aç›l›m’ ve bunlar›n kaynakl›k etti¤i geliflmelere kadar bütün konu bafll›klar›n›n gündemde tuttuklar› yer, son aylarda bafllayan iflçi direniflleriyle birlikte gerilemifl vaziyette. ‹stanbul’da itfaiye, Antep’te Çemen Tekstil, Ankara’da TEKEL iflçileri üzerinden devam etmekte olan süreç, çal›flanlar›n kendi gündemine sahip ç›kmas› ve bu gündemler etraf›nda genifl kitlelerin sempatisini, deste¤ini de yan›na alarak direnifllerini devam ettiriyor olmas›, sürecin öne ç›kan yan› olmakla birlikte, ayn› zamanda yeni geliflmelerin dinami¤ini tafl›mas› itibariyle de önemsenmesi gereken olumlu bir durumu ifade etmektedir. Bu sürecin baz› özellikleri ve görevlerini özetlemeye çal›flal›m. TEHD‹T: Genelde ‘kendim çalar, kendim oynar›m’ benzerli¤inde hâkim s›n›flar›n çald›¤›, kitleleri oyalad›¤› al›fl›lagelmifl durum, bu üç direnifl üzerinden kendi içerisinde bir dizi zay›fl›k bar›nd›rsa da k›r›lm›fl-de¤iflmifl oldu. Zira bu sefer öncekilerinden farkl› olarak, hayat› var edenler kendi gündemlerine sahip ç›karak bafllatt›klar› direniflleriyle hâkim s›n›flar› tedirgin etmeye bafllad›lar. Direniflin ilk günlerinde durumu yeterince ciddiye almayarak umursamaz bir tutumla geçifltirmeye çal›flan hâkim s›n›flar, direniflteki iflçilerin kararl›l›¤›n› gördükçe bir yandan sendika a¤alar› üzerindeki bask›lanmay› artt›r›rken, di¤er yandan aba alt›ndan sopa göstermeye bafllad›lar. Bu geliflmeler karfl›s›nda ‘nas›l nemalan›r›m’ hesaplar› yapan muhalefetteki düzen partileri de bofl durmad›lar. Bir anda “iflçi dostu” kesilen MHP ve CHP gibi faflist partiler, merkezi düzeyde direnifl çad›rlar›n›n önünde kameralar›n karfl›s›na geçerek yapmac›k pozlar eflli¤inde ‘eylemin hakl›l›¤›ndan, taleplerin makullü¤ünden’ bahsederek hükümetten ‘gere¤inin yap›lmas›n›’ istediler. Baflbakan Erdo¤an’›n direniflin bitirilmesine yönelik tehditleri, Devlet Bakan› Hayati Yaz›c›’n›n TEKEL direniflini kastederek; ‘Biz çal›flmalara bafllad›¤›m›z dönemde, araya provokatörler girdi. ‹fle fleytan kar›flt›. PKK’l›s› da dâhil, bu ifle fitne sokmaya bafllad›.’ fleklindeki aç›klamas› ve TEKEL iflçilerine erzak-yakacak tafl›yan baz› belediyeler hakk›nda Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunulmas›, hâkim s›n›flar›n görünenden daha fazla rahats›z olduklar›n›n aç›k beyanlar›yd›. TEKEL iflçilerinin kararl›l›¤› karfl›s›nda acizleflerek tehditlerle süreci aflaca¤›n› düflünen Erdo¤an hükümeti, ‘ay sonunda müdahale ederiz’ diyerek bir yandan gözda¤› verip di¤er yandan ise daha flimdiden sald›r›n›n zeminini haz›rlamaktad›r. Öne ç›kan bir baflka yan ise hükümetin iflbirlikçi sendika a¤alar› üzerinde oluflturdu¤u bask›lanmayla ay sonunu beklemeden direnifli ‘içeriden’ zay›flat›larak bitirilmesi yönündedir. Zira Erdo¤an, her ne kadar efelense de genifl bir kitle deste¤ini arkas›na alm›fl olan TEKEL direnifline sald›rmay› ve kitleler nezdinde daha fazla teflhir olmay› çok tercih etmeyecektir. Uluslararas› destek ve mevcut kamuoyu deste¤i düflünüldü¤ünde sald›rmas›n›n zor ve ak›ls›zca bir ifl olaca¤› aç›kt›r. Bunun için önümüzdeki günlerde adeta direniflin zay›f halkas› durumundaki sendikalar üzerinde bask›lanmay› daha da artt›rarak, direniflin k›sm› taleplerle kendili¤inden bitirilmesini, bunda baflar›l› olamad›klar› takdirde ise sendikayla-iflçileri, direnifle omuz veren demokratik devrimci kesimlerle sendika ve direniflteki iflçileri karfl› karfl›ya getirmek için provakatif giriflimler organize edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Ki böylesi bir atmosfer de flimdiden sald›r› için verilmifl olan ay sonu müdahalesinin zeminini kuvvetlendirmeye veya haz›rlanmaya çal›flacaklard›r. Zira Türk‹fl Genel Sekreteri Mustafa Türkel’in 15 fiubat’ta yapt›¤› aç›klamada, iflçilerin kendi inisiyatifleriyle oluflturduklar› komitelere dönük olarak ifade etti¤i “bugüne kadar yapt›klar›n›za teflekkür ediyoruz, bundan sonra burada sadece sendika olacakt›r, sendika d›fl›nda komite oluflturanlar burada durmas›nlar” yönlü beyanlar›, hükümetin, valili¤in tehditlerinin yans›malar› olarak okumak mümkündür. Zaten Türk-‹fl yetkilileri, bugüne de¤in yapt›klar› aç›klamalarda, direnifl alan›nda bulunan devrimci-demokratik kurumlardan duyduklar› rahats›zl›¤› dile getirmekteydiler. Bu durum, sadece devletin bask›s› sonucu geliflen bir fley olmay›p, ayn› zamanda da Türk-‹fl yönetiminin de devrimcilere karfl› aç›k tutumudur. Önümüzdeki günlerde devlet-sendika iflbirli¤inde benzer tutumlar daha da ilerletilerek devrimci-demokratik kurumlar, bu direnifl alanlardan yal›t›lmaya çal›fl›lacak, dahas›, Devlet Bakan› Hayati Yaz›c›’n›n yapt›¤› aç›klamalar›n benzerleri eflli¤inde hem devrimci kurumlar sald›r›lar›n hedefi durumuna getirilecek hem de direnifl zay›flat›larak bo¤ulmaya çal›fl›lacakt›r. ÇARES‹ZL‹K: TEKEL iflçileri, konfederasyon olarak Türk-‹fl’e ba¤l› olduklar›ndan, istemeyerek de olsa bu süreçte sendika olarak, Türk‹fl ve baflkan› Mustafa Kumlu bir nevi sürecin “muhatab›” olarak öne ç›kmaktad›r. Ancak Türk-‹fl’in genel bilinen niteli¤ine bir de hükümetin ve özel olarak da Erdo¤an’›n sendika ve yönetimi üzerinde yaratt›¤› bask›lanman›n eklenmesi gibi nedenlerden ötürü Türk-‹fl’in ve baflkan› Kumlu’nun tam bir çaresizlik örne¤i sergiledi¤i aç›kça görülmektedir. Direniflin bafl›ndan itibaren (hükümetin ön gördü¤ü kadar›yla) k›smi taleplerle süreci kapatma tutumu içerisinde olan Türk-‹fl, direniflin kararl›l›¤› karfl›s›nda flimdilik bunu yüksek sesle dillendirmeye cesaret edememekte ve zorunluluktan dolay›, kerhen ‘sonuna kadar direnece¤iz’ demektedir. Ancak ne var ki gerçekte iflçi sendikas›ndan ziyade,

‹SMA‹L UÇAR

devlet-hükümet sendikas› durumundaki iflbirlikçi sendika a¤alar› hükümetin bask›lanmas›na daha fazla dayanamayarak kendilerince en uygun ve erken zaman da direnifli bitirmeye çal›flacaklard›r. Bu kapsamda muhtemelen hükümetle direnifl çad›r› aras›ndaki sendika a¤alar›n›n uzlaflt›rma yönlü mekik dokumalar› önümüzdeki günlerde de h›zlanacakt›r. KARARLILIK: Özlük haklar› için bedenlerini her türlü zorlu¤a siper ederek direnen TEKEL iflçisi, son y›llarda ülkemizde görülen en kararl› iflçi eylemini sürdürmektedir. Devletten, hükümete, bürokrasiden kolluk güçlerine, hava koflullar›ndan, iflbirlikçi sendika bürokrasisine ve en önemlisi de s›n›f partilerinin önderli¤inden yoksun bir gerçeklik içerisinde, ‘bedel ödenmeden kazan›m olmaz’ bilincinde somutlaflan pratik duruflun mütevaz› ancak kararl› örne¤ini, Ankara’n›n göbe¤inde gö¤e çekmifl durumdad›r. Bu eylemin kendili¤inden ekonomik talepler do¤rultusunda geliflmifl olmas› gerçe¤i, bugünkü somut durumda Ankara’n›n göbe¤indeki bayra¤›n, proletaryaya ait oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmez. Kad›n›yla, erke¤iyle yaflayarak, direnerek ö¤renen ve ayn› zamanda da ö¤reten TEKEL iflçisi, bu süreçte görevlerini yerine getirerek gönlere çekti¤i bayra¤a somut kazan›mlar›n› yazmaya kilitlenmifltir. Gerisi, sürecin bundan sonra da ayn› kararl›l›kla götürülerek, sorumlulu¤u sadece TEKEL iflçisinin üzerine y›kmadan, bütün muhataplar›n da TEKEL iflçileri kadar sorumluluklar›na sahip ç›kp ç›kmamas›na kalm›flt›r. GÖREVLER: S›n›flar mücadelesinin adeta kanunudur… Ve bu kanun say›s›z örnekle tecrübeye dönüfltürülmüfltür ki karfl›t s›n›flar ve bunlar›n iflbirlikçileri, etkisi alt›nda olan kesimler, asla iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›na hizmet eden bir eylem içerisinde olmazlar. Onun için devleti, hükümeti, iflbirlikçi sar› sendikalar› elefltirip teflhir etmek gerekir. Ancak bu yap›l›rken, esas olarak her bir muhatap kendi görev ve sorumlulu¤unu eksiksiz yerine getirmenin temel görev oldu¤u, bununda ötesinde varolufl sebebinin bu oldu¤unu unutmamas› gerekir. Sorumluluk veya görev, tek bafl›na devleti teflhir etmek, iflbirlikçi sendikalar› teflhir etmek gibi bir s›n›rl›l›kla ele al›namaz. Esas görev, bugün yerine getirilememifl olan örgütlenme sorunudur. Devrimci ve komünist hareket, bugün oldu¤u gibi geçmiflte de geliflen direnifllere sonradan müdahil olmaya çal›flarak bu olumsuz durumu ancak özelefltiri yaparak izah etmeye çal›flm›flt›r. Kuflkusuz bunun sebepleri olabilir ve özelefltiri yapmak eksikliklerin görülmesi ve bunlar›n yerine getirilece¤i durumuna iflaret etti¤i için önemlidir ancak baz› fleyler ne kadar tekrarlan›rsa o kadar etkisi, gücü ve de¤eri zay›flar. Bir de hangi somut gerçekten hareket ediliyorsa, kendinden çok emin ve bu durumundan adeta memnun oldu¤unu söyler gibi özelefltiri dahi yapmayan ve nerde bir direnifl varsa oraya giderek tuttu¤u pankart›na kendi sübjektif niyetini yazarak kitlelerin nas›l bir zorunlulu¤u varsa onun önderli¤ini kabul edip peflinden gidece¤ini pratikleriyle ortaya koyanlar var. Bunlara bir fley demeyi dahi gereksiz görüyoruz. Tekrardan ‘görevlerimize’ dönecek olursak… E¤er zaman›nda görevler yerine getirilmifl olsayd›, bugün, bu direnifller içerisinde yer alan iflçilerin önemli bir k›sm› en yal›n ifadeyle yoldafllar›m›z olurdu. Esas görev buydu-budur! Ve bu görev bundan sonrada yerine getirilmeyi beklemektedir. Yap›lan özelefltiriler bundan sonra esasta söz konusu görevin pratikte yerine getirilmesine hizmet etmelidir. Bugünkü durumda ise devletin bütün olanaklar›n› kullanarak direnifli bitirmeyi amaçlad›¤› görülmelidir. Dolay›s›yla birer TEKEL iflçisi gibi direniflle birleflmeye ve d›flar›dan gidip destek ziyaretlerinde bulunman›n ötesinde daha somut bir pratik hat izlenmesi zorunludur. fiu çok aç›k ki ne kadar do¤ru olursa olsun tek bafl›na söylemlerimiz bizi ne s›n›fla ne de bugünkü durumda iflçilerledireniflle birlefltirmeyecektir. En etkili ve do¤ru olan eylemin ta kendisidir. Sadece biz de¤il devrimci kesimler, demokratik kesimler eksikliklerini ifade etmektedirler. Bugün bu eksiklikler pekâlâ pratik içerisinde afl›labilir. Bunu için ‘ben’, ‘benim kurumum’, ‘benim pankart›m’ vs gibi ister grupçulu¤a tekabül etsin, ister ajitasyon ve propaganda hakk›m›z› kullan›yor olal›m e¤er bu bizi direniflle, direniflin özneleriyle birlefltirmiyorsa pekala bunlar›n yerine birer TEKEL iflçisi gibi onlar›n kulland›klar› araçlar› kullan›p, onlar›n yapt›¤› eylemleri bulundu¤umuz her alanda yapabiliriz. TEKEL iflçileri açl›k grevi yap›yorlarsa biz de açl›k grevleri yaparak de¤iflik kurum ve platformlar içerisinde örgütlü olmam›z gerçe¤ini, ayr› ayr› eylem yapma pankart açma gerekçesi yapmadan direniflin taleplerini kendi imzalar›m›z› dahi kullanmadan her bir eylemimizin esas, belki de tek materyali veya pankart› olarak sahiplenebilmeliyiz. Bu ve benzeri gibi bugünkü somutta yerine getirilmesi gereken görevler yerine, grupçu tav›r-tutum özünde çok net ayr›flsa da pratikte-biçimde yukar›da elefltirisini yapt›¤›m›z MHP ve CHP’nin tutumundan, yaratt›¤› alg›dan farkl› olmayacakt›r. Bizlerin devrimci, demokratik hatta komünist olmas› veya bayraklar›m›zda, pankartlar›m›zda devrimin ç›karlar›n›n, taleplerinin yer al›yor olmas› bu gerçe¤i de¤ifltirmemektedir. Özelefltirilerimizde ne kadar devrimci olup olmad›¤›m›z›n s›nanma zemini prati¤in ta kendisidir. Sürecin yerine getirilmesini emretti¤i görevlere ancak böyle sahip ç›k›labilir. Koflullar›n emretti¤i bir pratikten, eylemden yoksun ele al›fl ancak bir niyet tart›flmas› veya ne kadar iyi niyetli oldu¤umuzun, olundu¤unun teorik lafazanl›¤› olabilir, bunun zeminini güçlendirir. fiu an ihtiyaç duyulanlar›n de¤il...


4

GÜNCEL

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Devlet tutuklamalarla gözda¤› vermek istiyor ‹STANBUL- ‹stanbul ‹l Jandarma Komutanl›¤› taraf›ndan düzenlenen ev bask›nlar›yla Maoist Komünist Partisi (MKP)'ne üye olduklar› iddias›yla gözalt›na al›nan 9 kifliden 4'ü tutukland›. ‹stanbul ‹l Jandarma Komutanl›¤›’n›n ‹stanbul M‹T Bölge Baflkanl›¤› ve ‹stanbul ‹l Emniyet Müdürlü¤ü ile yürüttü¤ü ortak soruflturma sonras› 31 Ocak günü sabaha karfl› evlerine yap›lan bask›nlarla gözalt›na al›nan 9 kifli, 4-5 fiubat tarihlerin-

de savc›l›¤a ç›kar›ld›. 9 kifliden 2'si savc›l›k taraf›ndan serbest b›rak›l›rken, 7 kifli ise tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. 9. A¤›r Ceza Mahkemesi sorgu hakimli¤i karfl›s›na ç›kart›lan 7 kifliden 4'ü tutuklan›rken, di¤er 3 kifli ise tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Tutuklananlar›n isimleri flöyle, Erdal Süsem, Özgür Çelik, Süleyman Kaymak ve H›d›r Bak›r. Gülten Kahraman, Erzade

Barut, Vural Boyraz, Levent Karatafl ve Onur Dündar ise serbest b›rak›ld›.

Yasal yay›nlar illegal döküman oldu ‘”MKP'ye üye olduklar›” gerekçesiyle 9 kiflinin gözalt›na al›nmas› burjuva feodal bas›nda da geniflçe yer buldu. Egemen s›n›flar›n kendi yaz›l› ve görsel bas›n› taraf›ndan zafer 盤l›klar›yla verilen haberde, tutuklananlar›n halk düflman› 'Kulaks›z Yüzbafl›' Aytekin ‹çmez'i ceza-

land›ranlar›n oldu¤u öne sürüldü. Tutuklananlar›n MKP'nin 'suikast timi' oldu¤unu iddia eden burjuva feodal bas›n, 'suikast timi'nden ç›kanlar aras›nda ise, çeflitli kitap ve gazeteler, bilgisayar, cd ve kameralar› gösterdi. Egemenlerin pohpohlad›¤› burjuva bas›nda örgütsel döküman diye yasal yay›nlar›n gösterilmesi, tutuklanan 4 kiflinin as›ls›z iddialarla tutukland›¤›n› gözler önüne sermektedir.

Devlet aç›lm›yor, kapat›yor

‘Meflhur oluyorum lan’ Hrant Dink’in katlinin üzerinden tam üç y›l geçti. Hrant’›n ailesi ve dostlar› bu üç y›l›; bir yanlar› eksik geçirdiler. Devlet himayesinde ve kumandas›nda Hrant’› katledenler ise, “devlet için kurflun atan da, kurflun yiyen de flereflidir” anlay›fl›n›n ürünü olarak kahramanlaflt›r›ld›lar. Öyle ki; karakollarda tetikçi Ogün Samast ile hat›ra foto¤raflar› dahi çekildi ve bu foto¤raflar savunuldu... Bu ülkenin mazlum halk›, at izinin it izine kar›flt›(r›ld›)¤› bu türden hadiselere hiç yabanc› de¤il. Abdi ‹pekçi’nin katili, devletin kirli bir tetikçisi olan Mehmet Ali A¤ca da benzer bir biçimde karfl›lanm›flt›. Yine Susurluk san›¤› ve onlarca cinayetin sorumlular›ndan emekli yarbay Korkut Eken de hapisten ç›karken, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlar› ile karfl›lanm›flt›... Bu zevatlar içeride devlet taraf›ndan adeta misafir edilmifl, korunup kollanm›fllard›. Tetikçilerini koruyup kollamay›, asmay›p da beslemeyi bir gelenek haline getiren devlet, bu gelene¤ini Ogün Samast için de sürdürüyor. Duruflmada görüntüsü ekrana yans›t›l›nca “Meflhur oluyorum lan” diye etraf›na gülücükler saçan Samast’›n bir hayli kilo alm›fl olmas› yine Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in de benzer flekilde bir hayli kilo alm›fl olmalar› “tosuncuklar›n” hapishanede en iyi flekilde a¤›rland›klar›n› ba¤›r›yordu adeta.

Tan›k-san›k kaynaflm›fllar Samast’›n devlet taraf›ndan korundu¤u, devletin “tosuncu¤u” oldu¤u, yap›lan ilk duruflmada kendisini gösterdi. Bir cinayetin tetikçisi olarak yarg›lanan Samast’›n, mahkeme öncesinde tan›klardan Coflkun ‹¤ci, Orhan Özbafl ile oturup konuflmas›na izin verildi. Olay, müdahil avukat Kezban Hatemi’nin görüp müdahale etmesi üzerine ortaya ç›kt›. Hat›rlanaca¤› üzere istihbarat Daire Baflkan› Ramazan Akyürek imzas›yla mahkemeye gelen bir yaz›da ‹¤ci ve Özbafl’›n Hrant Dink’i öldürmek üzere ‹stanbul’a gelen

Örgüt üyele¤ine delil: Birlikte çay içmek!

Samast’› otogarda karfl›laklar› belirtilmiflti. Yani katilin yard›mc›lar›, olay› ayd›nlatacak tan›klar olarak dinleniyor! Gizli tan›¤›n evde polislerin kendisini almas›n›, polislerin ise tan›¤›n mahkemeye gelmesini beklemesi nedeniyle dinlenilemedi¤i duruflmada san›klar rahat tav›rlar› ile dikkat çektiler. Öyle ki; tetikçi Ogün Samast duruflmada, “Meflhur oluyorum lan” diyerek etraf›na gülücükler saçt›. Bir di¤er san›k olan Yasin Hayal’in adliyeden ç›kar›lmas› s›ras›nda ise bir grup BBP’li “Yaflas›n Alperen Ocaklar›” sloganlar›yla Hayal’e destek verdi!

Hrant davas›nda savc›lardan deliller saklan›yor Hrant Dink'in avukat› Fethiye Çetin, “Savc›lar bilgilere ulaflam›yor. Baz› polisler delil gizliyor. Polis ve jandarma cinayeti önceden biliyordu. ‹flin üstüne baflta h›zla giden siyasi iktidar sonra geldi bir noktada durdu.” sözleri ile mahkemenin vas›fs›zl›¤›na dikkat çekti. Fethiye Çetin'e göre, dava bafltan sona soru iflaretiyle dolu. Sadece tetikçileri yakalanan cinayetin esas planlay›c›lar›na uzan›lamad›¤›n› belirten Çetin, “Akbank'›n kameras›n›n cinayet sabah› yapt›¤› kay›tlar polise verildi¤i halde görüntüler ortada yok. Oysa görüntüler, Hrant Dink'i öldüren O.S.'ye o sabah orada kimlerin yard›m etti¤ini ortaya koyabilecekti. Ayr›ca savc›lar›n istedi¤i belgeleri de polis ve jandarma ya eksik veriyor ya da hiç vermiyor. Cinayetten hemen sonra Trabzon Emniyeti'ne ça¤r›lan 'cinayetin azmettiricisi' Erhan Tuncel'le polisin 14 saat ne konufltu¤u da bilinmiyor. Sanki gizli bir el, cinayetle ilgili bütün önemli bilgilerin üstünü örtmeye çal›fl›yor.” sözleriyle davan›n seyrini özetledi. Çetin, siyasi iradenin istemesi halinde cinayetin ayd›nlanabilece¤ini fakat hükümet bir noktadan sonra daha ileri gitmekten vazgeçti¤ini belirtti.

Ülkede hakim s›n›flar, kendine muhalif gördü¤ü ve kendi çemberi d›fl›nda bulunan tüm kifli ve kurumlar› yok etmek, bask› alt›na almak için sald›r›lar›na devam ediyor. Sald›r›lar›n› meflrulaflt›rmak için uyduruk kuflku ve delillerle suçlu yaratmaya çal›flan devlet, ilerici muhalif bas›na yönelik bas›n ve yay›n kurulufllar›na ya da çal›flanlara karfl› daha da pervas›zlaflmakta. Devletin bu sald›r›lar›na maruz kalanlardan biri de Devrimci Karargah örgütü üyesi olarak Bostanc›’da polisle girdi¤i çat›flmada ölen Orhan Y›lmazkaya ile çay içti¤i gerekçesiyle gözalt›na al›nan ve 27 Nisan 2009’dan beri tutuklu bulunan Devrimci Hareket dergisi çal›flan› Mehmet Yefliltepe oldu.

‹çiflleri Bakanl›¤›’n›n ifli; ucu kendine dayanan sorumlular› aklamak ‹çiflleri Bakanl›¤› soruflturmas› sonucunda Hrant Dink cinayetinde “ihmal ve sorumluluklar›” bulundu¤u ortaya ç›kan, aralar›nda eski ‹stihbarat Daire Baflkanlar› Sabri Uzun ve Ramazan Akyürek’in de bulundu¤u 19 polisi aklad›. Müfettifl raporu Baflbakanl›k’›n raporuna yan›tlardan olufltu. Rapor kademeli olarak ‹stihbarat Daire Baflkanl›¤›’n› ard›ndan ‹stanbul ve Trabzon Emniyeti’ni aklad›. Raporda, Erhan Tuncel’in gönderdi¤i ihbarlar› ‹stihbarat Dairesi’nin “yaz›y› arflive kaydetmeleri ilgili büroya havale etmeleri, yaz› üzerine not düflerek paraf etmeleri” aklamaya gerekçe yap›l›rken, Tuncel’in “güvenilir olmamas› ve yalan söylemesi” gerekçe gösterilerek de Trabzon polisi akland›. Raporda, Dink’e koruma verilmemesi ile ilgili olarak da sorumlulu¤un ‹stanbul ‹l Komisyonu’nda oldu¤u savunularak ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü aklanm›fl oldu. Raporda, “Erhan Tuncel’in tetikçi Ogün Samast’›n ismini ihbar etmek için polisi arad›¤› hatta cinayetten 5 gün önce emniyete mesaj çekti¤i, buna ra¤men önlem al›nmad›¤›” iddias› “Erhan Tuncel, mesaj atmak yerine rahatl›kla polise giderek veya 155’i arayarak bu bilgiyi verebilirdi” yorumuyla çürütülmeye çal›fl›ld›. Hrant Dink’in efli Rakel Dink’in baflvurusu üzerine Baflbakanl›k Teftifl Kurulu’nca bir rapor haz›rlanm›flt›. Bu raporda ortaya konulan ‘ihmal iddialar›’ nedeniyle Baflbakan Erdo¤an’›n “oluru” ile ‹çiflleri Bakanl›¤› müfettiflleri, aralar›nda Ramazan Akyürek ve Sabri Uzun’un da bulundu¤u 19 polis hakk›nda soruflturma bafllatm›flt›. Soruflturma 9 Kas›m 2009’da tamamland›. Raporda, aralar›nda Akyürek ve Uzun’un bulundu¤u Trabzon ve ‹stanbul emniyet müdürlüklerinde görevli toplam 19 polis hakk›nda ifllem yap›lmas›na gerek olmad›¤› tespiti yap›ld›.

23 fiubat 2010’da 10 ayl›k tutuklu¤un ard›ndan ilk kez mahkemeye ç›kacak olan Yefliltepe, Devrimci Karargah davas›ndan yarg›lanacak. 27 Nisan 2009’da Bostanc›’da polisin bask›n› sonucu yaflam›n› yitiren Devrimci Karargah üyesi Orhan Y›lmazkaya ile 2 kez çay içti¤i için örgüt üyeli¤inden yarg›lanan Mehmet Yefliltepe’ye özgürlük talebiyle mahkeme tarihine kadar sürecek bir kampanya bafllat›ld›. Kampanya duyurusu için biraraya gelen Yefliltepe’nin avukatlar›, insan haklar› savunucular›, hukuk ve meslek örgütleri, ayd›n ve sanatç›lar, TMMOB’da bas›n toplant›s› düzenledi. Toplant›da ilk olarak Devrimci Hareket Dergi-

si ad›na derginin yaz› iflleri müdürü Fehmi K›l›ç taraf›ndan bas›n aç›klamas› okundu. Dava dosyas› dergi arflivinden olufluyor: Mehmet Yefliltepe’nin 27 Nisan 2009’dan beri tutuklu bulundu¤unu ve hangi iddialarla tutukland›¤›n› ancak dosyadaki gizlilik karar›n›n alt› ay sonra kalkmas›yla ö¤renebildiklerini belirten K›l›ç, konuflmas›nda flunlar› söyledi: “27 klasör olarak haz›rlanan dava dosyas›n›n, dergi çal›flan›m›z Mehmet Yefliltepe ile ilgili bölümlerinin tamam› Devrimci Hareket Dergisi’ne ait 13 y›ll›k arflivden oluflmaktad›r. Yani yasal olarak ç›kmakta olan derginin tüm yaz› ve görselleri dosyay› kabar›k göstermek için kullan›lm›flt›r.”

Devletin tüm kurumlar›yla tam bir mutab›kl›k içerisinde sürdürdü¤ü aç›l›m safsatas› devam ederken, sald›r›lar da boyutlanarak art›yor. ‘Kürt Sorunu’nu çözme bahanesiyle bir yandan aç›l›m ad› alt›nda çal›flmalar yürüten devlet, di¤er yandan da sald›r›lar›n› her alanda aral›ks›z olarak sürdüyor. Aç›l›m süreciyle DTP’yi kapatan, BDP’li belediye baflkanlar›n› hukuksuz bir flekilde tutuklay›p, askeri faflist darbelerde yafland›¤› gibi tutuklananlar› tek s›ra halinde dizen devlet, bir yan›yla yurtsever bas›na yönelik bask›lar›n› artt›r›yor. Kürt çocuklar›na, son süreçte gelifltirdikleri ‘terör örgütüne üye olmay›p, örgüt ad›na suç ifllemek’ yasayla 10 y›la varan hapis ‘ceza’lar› verip, Roj Tv’nin ‹ran ve Suriye ile iflbirli¤i içerisinde, yay›n› engellemek için sinyaller gönderiyor.

bir eylemde tiflörtüyle a¤z›n› kapatt›¤› gerekçesiyle gözalt›na al›nd›ktan sonra serbest b›rak›lan C.E'ye (15), 'örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt ad›na suç ifllemek', 'Toplu Gösteri ve Yürüyüfl Kanunu'na muhalefet etmek', 'örgüt propagandas› yapmak' iddialar›yla 10 y›l 1 ay hapise mahkum edildi. Diyarbak›r 5. A¤›r Ceza Mahkemesi, 9 Ekim 2009 günü düzenlenen eyleme kat›ld›¤› iddia edilen C.E.’nin, gösteri s›ras›nda yak›lan lasti¤in bafl›nda oldu¤unu, tiflörtü ile yüzünü kapatt›¤› ve polisler taraf›ndan yakalanarak eyleminin sabit oldu¤u gerekçesiyle göstererek 10 y›l 1 ay hapis ‘ceza’s› verdi. C.E. 15 yafl›ndan küçük olmas› nedeniyle cezas› yar› oran›nda indirildi.

Azadiya Welat sahibine 21 y›l hapis

Mardin'de ise kat›ld›¤› eylemde de zafer iflareti yapan 16 yafl›ndaki çocu¤a 6 y›l hapis cezas› verildi. Abdullah Öcalan’›n ülkeye getiriliflinin y›ldönümü vesilesiyle geçen fiubat ay›nda kat›ld›¤› eylemde gözalt›na al›nan 16 yafl›ndaki R›dvan O.'ya 10 y›l hapis cezas› verildi. R›dvan O., polise tafl atmad›¤› için 3.5 y›l fazla ceza almaktan kurtuldu. Mahkeme heyeti R›dvan O. yap›lan gösteriye, bilerek ve isteyerek kat›ld›¤› ve 'örgüt ad›na suç ifllemek'ten 7 y›l 6 ay, 'toplant› ve gösteri yürüyüflleri kanununa muhalefet'ten 1 y›l 6 ay, zafer iflareti yapt›¤› için de 'örgüt propagandas›'ndan 1 y›l olmak üzere, toplam 10 y›l hapis cezas›na çarpt›rd›. R›dvan O.'nun cezas› yafl küçüklü¤ünden 6 y›la indirildi.

Diyarbak›r 5. A¤›r Ceza Mahkemesi Haziran 2009’da yay›n hayat›na bafllayan ve haziran ay›na ait 12 say›da ç›kan haberleri gerekçe göstererek, Azadiya Welat gazetesinin ‹mtiyaz Sahibi ve Yaziflleri Müdürü Ozan K›l›ç’a 'örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt ad›na suç ifllemek' iddias›yla 6 y›l 3 ay hapis cezas› verdi. Mahkeme ayr›ca 'örgüt propagandas›' iddias› ile K›l›nç'a her say› için 1 y›l 3 ay olmak üzere toplam 15 y›l hapis cezas› verdi. Toplam 21 y›l 3 ay hapis cezas› veren mahkeme, K›l›nç hakk›nda tutuklanmas› için yakalama karar› da ç›kard›.

15 yafl›na 10 y›l hapis fi›rnak'›n Cizre ilçesinde yap›lan

Zafer iflareti yapan çocu¤a 6 y›l hapis cezas›

Mu¤la’da halk 2 ayd›r nöbette Mu¤la’n›n Köyce¤iz ilçesine ba¤l› Yuvarlakçay’da yap›lmak istenen hidroelektrik santraline (HES) karfl› köylüler yaklafl›k iki ayd›r nöbet tutuyor. Daha önce HES yap›m› için a¤aç kesimi yap›lan Topgözü Mevkii ormanl›k alan›na kamp kuran köylüler kimseyi bölgeye sokmuyor. Köylülerin nöbet tuttu¤u bölgeye daha önce kesilen a¤açlar›n kütüklerini almak için Jandarma bask›n yapt›. Köyce¤iz Orman ‹flletmesi‘nin talebiyle bölgeye giden jandarma, köylülerin tepkileri üzerine kesilen a¤açlar› almad›. Köylüler, kesilen ‘an›t a¤açlar›’ aç›lan davalara delil teflkil etti¤i ve jandarmaya delilleri karart›lmas› için gönderildi¤ini belittiler. Yuvarlakçay Koruma Platformu sözcüsü Murat Demirci, “Köylüler burada 55 gündür kamp kurmufl

Tutulmak istenilen herkese uygun bir delil üretme mekanizmas›n›n oluflturuldu¤unu belirten K›l›ç, son olarak, “Gazeteci Mehmet Yefliltepe özelinde; ayd›n, yazar, sanatç› ve demokratik kamuoyunu ‘yarg›daki cinnete’ dur demeye ça¤›r›yoruz” dedi. ‘Bu delillerle tan›k dahi say›lmaz’: Mehmet Yefliltepe’nin avukat› Erman Öztürk, Yefliltepe’nin uydurma delillerle tutuldu¤unu, bu delillerle tan›k dahi olamayacak durumda oldu¤unu söyledi. Müvekkilinin tutuklanmas›na gerekçe olarak gösterilen iddialar›n tamamen as›ls›z oldu¤unu vurrgulayan Öztürk, dava dosyas›na konan gizlilik karar› nedeniyle dosyaya aylarca ulaflamad›klar›n› hatta, gizlilik karar›n›n bile kendilerine veril-

durumda. An›t a¤açlar›n kesilmesinden beri gece gündüz nöbet tutuyorlar. A¤açlar giderse deliller karart›lacak. An›tlar Kurulu sekiz a¤ac›n kesilmesine izin vermiflti ancak 10 a¤aç kesildi. A¤açlar› Köyce¤iz Orman ‹flletmesi taraf›ndan kesildi. A¤aç kütüklerini almak için buraya gelirken, Jandarmaya güvenlik gerekçesiyle baflvurmufllar. Daha önce de geldiler ikna edemediler. Bu sefer 200’den fazla kifli, bask›n gibi sabah saat 07.00’ geldiler. Köylüler yine de kütükleri vermedi. Yollar› da kapatt›lar. Biz yürüyerek bölgeye ulaflabildik” dedi Köylüler yap›lmak istenen HES’e karfl› 10’a yak›n dava açt›. Köylüler “Jandarma bir bask›n gibi bölgeye gelerek kesilen an›t a¤açlar›n›n kütüklerini almak istedi. Bunlar davalar›m›z›n delileridir.” dediler.

medi¤ini, bu yüzden savunma haklar›n›n ihlal edildi¤ini ifade etti. ‘Korku toplumu yarat›lmaya çal›fl›l›yor’: ‹HD ad›na k›sa bir konuflma yapan Gülseren Yoleri, kampanyay› desteklediklerini ve gazetecilerin al›koyulmalar›n›n kabul edilemez oldu¤unu vurgulad›. Birçok bask›yla ‘korku toplumu’ yarat›lmaya çal›fl›ld›¤›n› söyleyen Yoleri, “Toplumun muhalefet yapmas›n› engellemek için sosyal iliflkiler tutuklama nedeni olarak say›l›yor” dedi. Kurumlar taraf›ndan yap›lan aç›klamalar›n ard›ndan Mehmet Yefliltepe’nin ablas› Nadiye Yefliltepe’nin göndermifl oldu¤u yaz›l› aç›klama okundu.


DEVRiMCi

GÜNCEL

DEMOKRASi

16-28 fiUBAT 2010

DHF: Sa¤ ve Özcan’n›n söylediklerini

sahipleniyoruz

Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) taraf›ndan düzenlenen mitingte sahne alan P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan hakk›nda; ‹brahim Kaypakkaya’n›n ismini, telafuz etmeleri nedeniyle soruflturma aç›ld›.

Devletin Kaypakkaya korkusu DERS‹M- Ezilen halklar›n kurtulufl mücadelesini verenler, egemen s›n›flar›n sald›r›lar›na maruz kalmaya devam ediyor. Bu u¤urda mücadele etmifl devrimcileri ve komiünistleri sevmek bir tarafa, adlar›n› dahi anmak demokratik oldu¤u iddia edilen bu ülkede suç say›l›yor. Ülkemiz halklar›n›n kurtuluflu için, verilen mücadelede devletin iflkence ve katliamlar›na maruz kalan birçok halk evlad›, birçok yi¤it devrimci topra¤a düfltü. Evet, saymakla ve yaz-

makla bitmez topra¤a düflen halk evlatlar›n›n adlar›n›. Fakat hepsinin topland›¤› bir sima ve bir ad vard›r ki devlet, ismini duydu¤unda, ismi bir konuflmada geçti¤inde, bir yaz›da onun yaflam›ndan bahsedildi¤inde, yapamayaca¤› fley yoktur. O isim komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’d›r. Son olarak Dersim’de, Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) taraf›ndan düzenlenen mitingde sahne alan P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’›n ‹brahim

Kaypakkaya’n›n ismini telafuz etmeleri haklar›nda soruflturma aç›lmas›na yetti. Tunceli Cumhuriyet Savc›l›¤›, 29 Mart yerel seçimleri öncesinde DDHD taraf›ndan düzenlenen mitingde sahne alan Mehmet Özcan ve P›nar Sa¤ hakk›nda ‹brahim Kaypakkaya’y› övdükleri gerekçesiyle soruflturma açt›. Savc›l›k taraf›ndan “suçu ve suçluyu övmek” iddas›yla bafllat›lan ve tamamlanan soruflturma neticesinde Özcan ve Sa¤’›n Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 215, 37/1

tarz uygulamalara maruz kal›yor. Bizde DKÖ (demokratik kitle örgütleri) olarak sanatç›lar›m›z›n yan›nda oldu¤umuzu beyan ediyoruz ve bu anti-demokratik uygulamay› k›n›yoruz.

‹brahim Kaypakkaya Karanl›kta gizlenmek istenen meflale:

ve 53. maddeleri uyar›nca “cezaland›r›lmalar›” isteniyor. Savc›l›k, Mehmet Özcan’›n “Kaypakkaya seni seviyorum, seni seviyorum, bir suçlu da benim” fleklindeki konuflmas›yla, yine P›nar Sa¤’›n ‘..Aslanlar gibi kurban oldu¤um 73’ten bu yana ser verip s›r vermeyen, bu gelene¤i asilce yaflatan Kaypakkaya’ya yak›fl›r flekilde durmak…’ fleklindeki sözleriyle, TKP(ML)’yi kuran ‹brahim Kaypakkaya’y› övdükleri gerekçesiyle “suç” ifllediklerini öne sürmüfl.

Katlediliflinin ard›ndan devlet taraf›ndan 38 y›ld›r unutturulmak ve gizlenmek istenen ‹brahim Kaypakkaya ile ilgili kulland›klar› ifadelerden dolay› P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’a aç›lan soruflturmay› Dersim ve Elaz›¤’da yaflayan halka ve belediye baflkanlar›na sorduk.

‘Co¤rafyam›zdaki herkes gibi Kaypakkaya’y› tan›yoruz’ DDHD’li Belediye Meclis Üyesi ve Dersim Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Mükan: Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n› olufltururken fliar›m›z “söz, yetki, karar, halka, halk yönetime” idi ve bu fliar etraf›nda Dersim halk›n› bir araya getirdik. Bu program ekseninde çeflitli etkinlikler düzenledik. Bu çal›flmalardan biri de DDHD taraf›ndan organize edilen mitingdi. Ve bu mitinge dayan›flma amac›yla gelen, destek sunan ve bizi yaln›z b›rakmayan sanatç› dostlar›m›z Grup Munzur, Enver Çelik, Mehmet Özcan ve P›nar Sa¤’d›. Dostlar›m›z

orada duygu ve düflüncelerini de belirtmifllerdi. Bu duygu ve düflünceler, düflünce özgürlü¤ü çerçevesinde belirtilen fikirlerdir ve asla suç teflkil etmemektedir. Ayr›ca ‹brahim Kaypakaya, herhangi bir yarg›lama sürecinden bile geçmemifltir. Yarg›lanmadan iflkencede katledilmifltir. Bu konuyla ilgili mecliste soru önergeleri bile veriliyor. Devlet bu konuda kendi yasalar›n› bile görmezden geliyor. Çünkü, hiç kimse suçu kan›tlan›ncaya kadar suçlu ilan edilemez, bu yasalarda böyle geçer. Fakat iflin içerisinde farkl› kayg›lar olunca yasalar›n da bir anlam› olmuyor. Maalesef bir insan› tan›man›n suç oldu¤u bir ülkede yafl›yoruz. Ama biz de co¤rafyam›zdaki birçok kifli gibi ‹brahim Kaypakkaya’y› tan›yoruz ve Diyarbak›r zindanlar›nda iflkencede katledildi¤ini de, direniflini de biliyoruz. Ülkemizde halkç› sanat yapan, halktan yana, emekçiden, yoksuldan yana olan herkes bu

Sevda Fener: Bu olay demokratik olmayan bir uygulamad›r ve bu uygulamay› k›n›yorum. Bu olayda gösteriyor ki ülkemizde düflünce özgürlü¤ü ya da ifade özgürlü¤ü ortam› yok. Bu yüzden birçok ayd›n ve sanatç›m›z› faili belli olan fakat bir türlü bulunamayan olaylarla kaybettik. Bunlardan en sonuncusu ise Hrant Dink’ti. Bir ülke e¤er kendi ayd›nlar›na, sanatç›lar›na özgür düflünme ortam› sunmuyorsa o ülke biraz düflünsün. Bu tarz anti-demokratik uygulamalar›n art›k son bulmas›n› istiyorum ve P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan gibi sanatç›lar› destekliyorum. Ben de ‹brahim Kaypakkaya’y› tan›yorum. Diyarbak›r zindanlar›nda iflkenceyle katledildi¤ini kitaplardan ve gazetelerden biliyorum. Belki tan›d›¤›m için, ben de devletin gözünde bir suçluyum ama ben gene de onu tan›maktan onur duyuyorum. U. Y›lmaz: Bu zamana kadar konuflmalar›nda Kaypakkaya ismini anan her kesimden ayd›n ve sanatç›lar çeflitli cezalara maruz kalarak onlar üzerinden halka gözda¤› verilmek istenmifltir. Bunun son olmayan bir örne¤i say›n Mehmet Özcan ve P›nar Sa¤’la birlikte ilçemiz Hozat Kültür ve Sanat Derne¤i içinde faaliyet gösteren Grup Hiwda üyelerine bir konser s›ras›nda söyledikleri flark›lardan ald›klar› para ya da hapis cezas› yapt›r›mlar›nda da görebiliriz. Bu tutum egemen s›n›f›n ezilen kesimin mücadelesinden ne kadar korktu¤unun aç›k bir kan›t›d›r. Bir köy muhtar›: ‹brahim Kaypakkaya Devrimci mücadelenin sembolüdür. Mücadele ta-

Sa¤ ve Özcan hakk›nda aç›lan davaya iliflkin bir aç›klama yay›nlayan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) ‘Sa¤ ve Özcan’›n söylediklerini’ sahipleniyoruz dedi. DHF’nin 29 Mart seçimlerine Dersim’de, DDHD içerisinde yer alarak müdahil oldu¤unun hat›rlat›ld›¤› aç›klamada, “Dolay›s›yla Federasyonumuz, P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan hakk›nda aç›lan davan›n bir parças›d›r, taraf›d›r. Hakim s›n›flar›n P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan için ‘suç’ delili olarak gösterdi¤i ifadeleri harfi harfine sahipleniyoruz! Ve bu davan›n taraf› oldu¤umuzu ilan ediyoruz! Mücadele tarihimizi ve de¤erlerimizi sahiplenmek ‘suç’ de¤ildir; tarihimizi ve de¤erlerimizi yarg›layamazs›n›z! Ezilenlerin mücadele tarihini ve bu tarihin yaratt›¤› de¤erleri savunmak meflrudur!” denildi. DHF’nin aç›klamas›n›n devam›nda flu ifadeler yer ald›: “Kaypakkaya’n›n ölümsüzlü¤ünün 36. y›l dönümünde yapt›¤›m›z aç›klamada ifade etti¤imiz gibi ‘DHF, ezilenlerin mücadele tarihini ve bu tarihin önemli parçalar›ndan olan devrimcikomünist önderleri anman›n-yaflatman›n suç olmad›¤›n› bu vesileyle bir kez daha ilan etmektedir. Kaypakkayalar› sahiplenmek ‘suç’ de¤ildir! Meflru ve en temel hakt›r! Çünkü Kaypakkayalar flahs›nda ‘suçlu’ ilan edilen iflsizli¤e, yoksullaflmaya, sömürüye, adaletsizli¤e, ulusal eflitsizliklere, bask›lara, katliamlara ve çeflitli sald›r›lara karfl› ç›kmakt›r!”

rihinde önemli savafl›mlar göstermifl ve halk› için her türlü fedakarl›¤› göze alm›fl yi¤it bir önderdir. Özellikle Dersim bölgesinde O’nun ad›n› ve mücadele önderli¤ini bilmeyen yoktur. Bu do¤rultuda ismi s›n›f mücadelesiyle an›lan bir halk önderinin, mücadele içinde yaflat›lmas› tabii ki baz› kesimleri rahats›z edebilir ve çeflitli yapt›r›mlara sebebiyet verebilir. Fakat bu cezai yapt›r›mlar halk kesiminde y›lg›nl›klara de¤il, aksine mücadelenin daha çok güçlenmesine zemin haz›rl›yor. Devletin ayd›n ve sanatç›lar üzerindeki bask›s›n› k›n›yorum. Saadet Gök: P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’a aç›lan soruflturma tamam›yla keyfi, halk› sindirmeye dönük bir uygulamad›r. Sistem orda söylenenle, üstünü örtmek istedi¤i olaylar›n ve durumlar›n tekrar irdelenmesinden ve y›llard›r saklad›¤› gerçeklerin gün ›fl›¤›na ç›kmas›ndan korkuyor. Aç›lan soruflturmalar bunun, bu kayg›n›n ürünüdür. Ben de Kaypakkaya’y›, Türkiye devrimci hareketinin önderi olarak tan›yorum. Devletin hala onu suçlu gösterme çabas›, bence hala Kaypakkaya’n›n düflüncelerinden kaynakl›d›r, çünkü onun düflünceleri bitmeyecek ve susmayacakt›r. Eylem Gök: Sanatç›lar›n dile getirdi¤i do¤rular, sistemin kendisine sald›rmas›na neden oluyor. Soruflturmayla söylenmek istenen; ‘Bana karfl› sivrilmeyin.’ Yani bu tür uygulamalar sindirme amaçl›d›r. Bende Kaypakkaya’y› s›n›f hareketinin bir önderi olarak biliyorum. Sistem onu hala “suçlu” görüyor çünkü; Kaypakkaya’y› da, onun düflüncelerinide kendisine karfl› tehlike olarak görüyor. Bu yüzden onun düflüncelerini savunan insanlar› da sindirmeye çal›fl›yor. M.A.Ç: Bu soruflturmalar› pek de garip karfl›lamad›m do¤rusu. Zaten bu ülkede hiçbir zaman demokratik uygulamalar olmam›flt›r. Bu soruflturmada korkunun eseridir. Kaypakkaya sönmeyen bir meflaledir. Ben onu Diyarbak›r iflkencehanelerinde “ser verip, s›r vermeyen” bir yi¤it olarak tan›r›m. Kaypakaya’n›n savundu¤u ve u¤runa mücadele etti¤i ideoloji hiçbir ayr›nt›s›yla sistemle uyuflmam›flt›r. Bundan dolay›d›r ki sistem onun ad›n›n dahi an›lmas›n› yasakl›yor.

5

Suçlu kim; suç ne… Mazgirt Belediye Baflkan› Tekin Türker: P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’a 29 Mart yerel seçimleri öncesinde, DDHD taraf›ndan düzenlenen mitingde sahne al›rken yapt›klar› konuflma gerekçe gösterilerek aç›lan davay› bas›ndan takip ettim. Sistemin, halk›n özlemlerini ve kendi fikirlerini dile getirdi¤i için “suçu ve suçluyu övme” gibi gerici yasalarla sald›rmas› egemenlerin gerçek yüzünü gösteriyor. Bu sanatç›lar›m›z son Munzur Kültür ve Do¤a Festivali’nde ilçemiz Mazgirt’te de sahne alm›fl, halk sanatç›s› olma onuruyla türküler söylemifl, konuflmalar yapm›fllard›. Mazgirt Belediyesi ve halk› olarak sanatç›lar›m›za gerici yasalarla yap›lan bu sald›r› karfl›s›nda onlarla birlikte oldu¤umuzu sizin arac›l›¤›n›zla vurgulamak istiyorum. ‹brahim Kaypakkaya hakk›ndaki konuflmay› suç sayan egemenlere sormak istiyorum; suçlu kim, suç ne? Kaypakkaya’y› Diyarbak›r zindanlar›nda kendi yasalar›n› dahi uygulama gere¤i duymadan katledenler suçlu de¤il de, Kaypakkaya’y› sevdi¤ini söyleyen sanatç›lar›m›z m› suçlu? Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olmakla övünen ve bunu anayasan›n de¤iflmez maddeleri aras›na koyanlar, halk›n “söz, eylem ve örgütlenme” özgürlü¤ü önündeki “suçu ve suçluyu övme” gibi yasalarla, engellerle de övünüyorlar m› acab? Zira tüm bu yasalar›n mimar› ayn› zihniyettir. TEKEL iflçilerinin onurlu mücadelesi karfl›s›nda köfleye s›k›fl›p iflçileri tehdit edip, iflçilerin afl›na, eme¤ine ve gelece¤ine göz dikip, coplar ve biber gazlar›yla sald›ranlarla, P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’a dava açanlar ayn› ekme¤i bölüflenlerdir. Sanatç›lar›m›za yasalarla, hukukla k›l›fland›rarak yap›lan bu sald›r› karfl›s›nda gerek dava süreçlerini takip ederek, gerekse de türkülerini halk›m›zla daha bir coflkulu buluflturarak karfl› koyaca¤›z.

Cellatlar›m›z aras›ndaki dayan›flma bu anlamda bizlere de örnek olmal›d›r Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak: ‘’Bir ülkenin müzi¤ini yapanlar, yasalar›n› yapanlardan daha güçlüdür (William Shakspeare)” Sevgili dostlar›m›z P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan hakk›nda 68 gençlik önderlerinden ‹brahim Kaypakkaya’y› övdükleri gerekçesiyle dava aç›ld›¤›n› duydu¤umda akl›ma gelen ilk düflünce bu oldu. Cumhuriyet tarihi içerisinde, demokratik aç›l›m ve hoflgörü mesajlar›n›n en çok verildi¤i böyle bir dönemde orant›sal olarak da anti-demokratik uygulamalar›n bu denli artt›r›lmas›na ne demeliyiz? P›nar Sa¤ ve Mehmet Özcan’›n yarg›lanmas›na sebebiyet veren tarihsel gerçeklik ve hassasiyetin sorgulanmadan, söylediklerinin dava konusu edinmesini büyük bir ‘demokrasi ay›b›’ olarak gördü¤ümüzü peflinen belirtmekte fayda vard›r. Bir yandan toplumsal uzlaflma sa¤lamak amac›yla bafllat›lan bir demokratikleflme hamlesi ve geri dönüfl planlar› yap›l›rken di¤er yandan ise bu iki sanatç› örne¤inde görüldü¤ü gibi düflünce özgürlü¤ü üzerinde bir tahakküm politikas› izlenmektedir. Bu durum bile aç›l›m politikalar›n›n nas›l bir içeri¤e sahip oldu¤unu göstermeye yeterlidir. ‹nsanlar›n birtak›m fikirlerini beyan etmeleri ve diyalog halinde bulunduklar› kifli ya da kiflilerle fikir al›flveriflinde bulunmalar› kadar do¤al bir durum yoktur. P›nar Sa¤’› söyledikleri üzerinden mahkum etmek ciddi anlamda bir basiretsizlik de¤ilse nedir? ‹brahim Kaypakkaya’n›n fikir ve düflüncelerini kabul etmiyor ve be¤enmiyor olabilirsiniz. Fakat bu ‹brahim’in trajik bir flekilde öldürüldü¤ü gerçe¤ini dillendiremeyece¤iniz anlam›na gelmez. Seyit Nesimi’nin diri diri yüzülen derisi, Hallac-› Mansur’un parça parça kopar›lan eti gibi burada da bir insanl›k d›fl› dram söz konusudur. Düflünce ve fikirlerini çeflitli flekillerde ifade edenlerin siyasi bir linç kampanyas› ile ölümlerine nas›l da sebep olundu¤u bilinmektedir. Bundan dolay› halk›n vicdan› olan ayd›n ve düflünürlerimizin birlikteli¤ine olan ihtiyaç günden güne artmaktad›r. Cellatlar›m›z aras›ndaki dayan›flma bu anlamda bizlere de örnek olmal›d›r.


6

EMEK

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Günlü¤ü 27 TL’ye eklenen 1 TL’lik zamla nas›l yaflan›r? Çamurun dibinde, yerin yüzlerce metre alt›nda günlü¤ü 27.5 TL’ye yaflam›n› ikame etmeye çal›flan ve sosyal haklar› çal›nd›¤› için direnifl bafllatan Marmaray iflçileri, ücretlerine yap›lan 1 TL’lik komik zamma karfl› haklar›n› almakta kararl› Marmaray Projesi'nde çal›flan iflçiler ücretlerinin düzenli ödenmemesi ve sosyal haklar›n›n gasp edilmesi nedeni ile 16 Ocak'ta bafllatt›klar› direnifllerine devam ediyor. Ulaflt›rma Bakanl›¤› bünyesinde yap›m› süren Marmaray Projesi inflaat›nda çal›flan iflçiler, ba¤l› çal›flt›klar› Polat Deniz ‹nflaat Mühendislik Ltd. fiirketi taraf›ndan uzun bir süredir ücretlerinin ödenmedi¤ini, sigortalar›n›n yat›r›lmad›¤›n› ve sosyal haklar›n›n ise hiç verilmedi¤ini belirttiler. ‹flten at›lan Marmaray iflçileri, karfl›laflt›klar› haks›zl›klar› dile getirmek için önce valili¤e yürüdü ard›ndan TEKEL iflçileriyle dayan›flmak için gittikleri Ankara’da insanca yaflam ve ücret taleplerini dile getirmek için Çal›flma Bakan› ile görüfltüler.

‘Çal›flan çal›fl›r, çal›flmayana kap› orada’ Marmaray projesinin Yenikap› flantiyesinde ana firma Taisei-Gama-Nurol’un tafleronu Polat ‹nflaat bünyesinde arkeolojik kaz›da çal›fl›rken maafllar›na yap›lan 1 TL’lik komik zamm› kabul etmeyen iflçilerle yapt›¤›m›z görüflmede, iflçiler haklar›n› alana dek mücadelelerini sürdüreceklerini belirttiler.

3 y›ldan beridir Marmaray projesinde çal›flt›¤›n› belirten Abdulhakim Koçmaz, “3 y›l içinde bugün yar›n zam verece¤iz dediler. 16 Ocak’ta patron bizimle bir toplant› yapt›. Ücretlerimize 1 TL’lik zam yapaca¤›n› söyledi. Verdi¤i zamla bizimle adeta dalga geçti.” diyerek durumlar›n› özetliyor. Yap›lan komik zamma karfl› ç›kt›klar›nda ise patronun kendilerine, “Çal›flan çal›fl›r, çal›flmayana kap› orada” dedi¤ini aktaran Koçmaz, “Yevmiyemiz 27,5TL iken 28,5 TL oldu. Ayr›ca sigortalar›m›z da eksik yat›yordu. Köle olarak bu ana kadar çektik. Biz de son olarak ücretlerimizin 35 TL olmas› için talepte bulunduk. Taleplerimizin karfl›lanmas› için her yere baflvurduk. Ve taleplerimiz karfl›lanmazsa geri adam atmay› düflünmüyoruz.” sözleri ile kararl›¤›n› ifade etti. Yine di¤er bir direniflçi iflçi Hüseyin Tarhan 2007 y›l›ndan bu yana projede çal›flt›¤›n› belirterek, “Komik zamma karfl› ç›kt›ktan sonra tazminat›m›z› istedik. Fakat patronun verdi¤i cevap ‘tazminat›n›z yok’ fleklinde oldu. 12 ayda yaklafl›k befl yevmiyemiz içerdeyken ve üç y›ll›k tazminat›m›z olmas›na ra¤men patron bir evrak ç›kar›p imzalamam›z› istedi. Ne ile ilgili

evrak oldu¤unu sordu¤umuzda da yeni y›ldan dolay› Gama flirketine vermek üzere baz› belgelerin oldu¤unu belirtti. Üzerini kapatarak ve bize okutturmadan imza att›rd›¤› evraklar, fazla mesai yevmiyemiz ve 3 y›l tazminat hakk›m›z› ald›¤›m›za dairmifl.” dedi. Ayd›n Erhan adl› direniflçi iflçi ise, Yap›lan 1 TL’lik zamm› kabul etmelerinin mümkün olamayaca¤›n› söyleyerek, “Biz eme¤imizin karfl›l›¤›n› isteyince de kap› önüne konduk. Bu haks›s›zl›¤a karfl› mücadelemizi sürdürece¤iz.” dedi. Sorunlar›n›n yaln›zca ücret art›fl› olmad›¤›n› yemekhane ve yemeklerin de çok kötü oldu¤unu vurgulayan Erhan, elbiselerini de¤ifltirebilecekleri bir yerlerinin dahi olmad›¤›n› ifade etti. Erhan, “Sigortalar›m›z eksik yat›r›l›yor. Ücretlerimiz zaman›nda ve düzenli verilmiyor. Girdi-ç›kt› yap›larak haklar›m›z gasp ediliyor. Sorunlar›m›z›n çözülmesi için birçok yere görüflme talebinde bulunduk ama sonuç alamad›k.” dedi.

Bakan Ömer Dinçer: Düzeni engelleyemezsiniz ‹flçiler, ayr›ca TEKEL iflçileriyle dayan›flmak için gittikleri Ankara’da insanca yaflam ve ücret taleplerini dile getirmek için Çal›flma Bakan› ile

Tek G›da-‹fl Baflkan› Mustafa Türkel direnifli de¤erlendiriyor Ankara’da soka¤a inmifl bir irade var, iflçi s›n›f›n›n çelik iradesi. Egemenlere ve onlar›n türlü zorbal›klar›na karfl› eme¤in, bedellerle kazan›lm›fl haklar›n gasp›na karfl› yükselen TEKEL iflçilerinin hayk›r›fl›. Emekten yana olan herkesi kavgaya, direnifle ve birleflmeye davet ediyor. TEKEL iflçilerinin hakl› mücadelesini k›rmak ve kamuoyunun kafas›n› kar›flt›rmak için türlü entrika ve yalanlara baflvuran hükümet, direnifl karfl›s›ndaki vurdumduymaz tavr›n› sürdürüyor, kararl› durufl karfl›s›nda bir o kadar da flaflk›na dönüyor. Egemenler cephesinden her gün yeni sald›r›lar›n gerçeklefltirildi¤i bu süreçte, Tek G›da-‹fl Baflkan› Mustafa Türkel ile yapt›¤›m›z röportaj› okuyucular›m›zla paylafl›yoruz. Baflbakan’›n son günlerde TEKEL iflçileriyle ilgili yapm›fl oldu¤u aç›klamada AKP belediyeleri haricindeki belediyeleri kastederek als›n çal›flt›rs›nlar de¤erlendirmesine nas›l bak›yorsunuz? Baflbakan bu öneriyi yaparken asl›nda meselenin kendilerinde çözüldü¤ünü söylemiyor. Çünkü Baflbakan, Maliye Bakanl›¤› arac›l›¤›yla belediyelere kadro tahsis etmez ve bize vermezse belediyelerin bir kifli bile alma flans› yok. Belediyelere als›nlar biz memnuniyetle karfl›lar›z, hangi belediye olursa olsun, do¤ru bir yaklafl›m olarak de¤erlendirir ve memnuniyet duyar›z. Sadece muhalefet belediyelerini önermesi, art niyet tafl›d›¤›n› ve toplumu yanl›fl bilgilendirmeye çal›flt›¤›n› gösteriyor. Konuyu sapt›r›yor sonuçta vizeyi verecek olan bir kifli bile belediyeye al›nacaksa kendileri. Kendi belediyelerinden bahsetmemesinin sebebi, topu kendinden ç›karmak. Bak›n ben kendi üzerime düfleni yapt›m onlar almad›, kendi muhalefetini y›pratmaya çal›fl›yor, böyle küçük hesaplar›n peflinden kofluyor, biz bunlar›n d›fl›ndayd›k ve hep öyle kalaca¤›z bu oyunlara gelmeyece¤iz. Oras› öneri sunma yeri de¤il çözüm üretme yeridir. Ç›kar›r Diyarbak›r, Batman, Tokat belediyelerine yetki verir, 300-500 kiflilik kadro tahsis ettim bunlar da TEKEL iflçisi der ifli bitirir. K›dem ve ihbar tazminatlar› ile ilgili durum nedir, Baflbakan’›n bu konudaki aç›klamalar›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Baflbakan toplumda bir bilgi kirlili¤i yaratmaya çal›fl›yor. K›dem ve ihbar ödenekleri bize anam›z›n ak sütü gibi helaldir. Biz onlar› elbette alaca¤›z, geçmifl günlerde flu kadar TEKEL iflçisi ödenekleri çekti dediklerinde biz tepki göstermifltik, biz arkadafllara söyledik paralar› çekip istedi¤iniz gi-

bi kullanabilirsiniz bu hiçbir hukuki sorumluluk getirmez. Biz teflkilat olarak Baflbakan’›n aç›klamalar›ndan önce karar ald›k. fiimdi kaç kifli çekmifl bu durumun bir sorun olmad›¤›n› biliyoruz. Bir flekilde banka eliyle yap›lan bir hukuksuzluk ve yanl›fl olmufltu, bankaya ihtarname gönderdik durum düzeltildi. O dönem baz› arkadafllar›n kiflisel paralar› da al›-

konmufltu bu durumla ilgili suç duyurusunda bulunduk. Baflbakan’›n, sendikan›n üye aidatlar› için davay› sahiplendi¤i sözüne ne diyorsunuz? Biz 12 ayd›r bir kurufl aidat almad›k, bundan sonra da iflçiler gitti¤i yerde bize ba¤l› olmayacak ve dolay›s›yla aidat alamayaca¤›z. Baflbakan ve ba-

kanlar bu iddiay› kan›tlarlarsa biz bu görevi b›rak›r›z. Ama aksi olursa onlar› kamuoyu önünde ne diye ilan etmeliyiz? Bu soruyu onlar cevaplas›n. Baflbakan belkide dostane bir sohbetle geliflmifl konular› bile bir antipropaganda ve iflçilerin cephesini bölmeye yönelik bir dedikodu ve tart›flmaya dönüfltürüyor. Bu ibretlik bir durumdur diye düflünüyorum.

Destek artarak devam ediyor Sivas”ta meflaleler TEKEL için yand› Emekçiler TEKEL iflçileri için meflaleli yürüyüfl yaparak TEKEL iflçilerinin yan›nda olmaya devam edeceklerini belirtti. Sivas E¤itimSen binas› önünde biraraya gelen iflçi ve emekçiler buradan meflalelerle flehir merkezine yürüdü. DGH aktivistlerinin de kat›larak destek verdi¤i eylemde yap›lan bas›n aç›klamas›nda, sürecin hükümet taraf›ndan iflçileri oyalamaya görütürüldü¤ü belirtildi. TEKELiflçilerinin hakl› mücadelesine her yerden destek geldi¤inin ifade edildi¤i aç›klamada, “TEKEL iflçisinin hakl› mücadelesinde her zaman yanlar›nda oldu¤umuzu ve olmaya devam edece¤imizi belirtiriz” denildi.

Dersim’de direnifl selamland› Dersim Sendikalar Platformu taraf›ndan yap›lan ve DHF’nin de kat›larak destek verdi¤i eylemde, Sanat Soka¤›’nda bir araya gelen emekçiler meflalelerle AKP önüne yürüdü. AKP il binas› önünde emekçiler ad›na aç›klama yapan Alifler Tomar flöyle konufltu: “Elimizdeki meflaleleri yaklafl›k iki ay önce TEKEL iflçilerinin direnifl k›v›lc›m›yla ateflledik. Hükümetin uygulad›¤› polis fliddetine ra¤men, Maliye Bakan›’n›n iftiralar›na ra¤men, Baflba-

kan’›n tehditlerine ra¤men, yaklafl›k iki ayd›r Ankara’n›n so¤u¤unda direnen ve direnifli ülkeye ve dünyaya ö¤reten TEKEL iflçilerine Dersim’den selam olsun. TEKEL iflçilerinin onurlu ve kararl› duruflu AKP hükümetini canevinden vurmufltur. Çünkü AKP ifl güvencesine inanmaz. Çünkü AKP hükümeti küresel talana ve küresel sermayeye inan›r. Ucuz emek devletine inan›r.” Aç›klaman›n ard›ndan oturma eylemi yapan emekçiler, TEKEL direniflinin sonuna kadar destekçisi olacaklar›n› belirttiler.

yap›lan aç›klamada flu ifadelere yer verildi; “Buca TEKEL iflçileriyle Dayan›flma ‹nisiyatifi olarak TEKEL’in davas› ülkenin davas›d›r, TEKEL’in kavgas› iflçinin, emekçinin, yoksulun kavgas›d›r diyerek, TEKEL iflçilerinin mücadelesini büyütmek için açl›k grevini yap›yoruz. fiimdi ülkenin her yerinde, her ilinde, toplumun her kesiminde TEKEL direnifli flahs›nda, AKP hükümeti eliyle hayata geçirilen sömürü ve zorbal›k düzenine karfl› alanlara, sokaklara ç›kma zaman›d›r!”

HSGGP, sürekli eylem karar› ald› ‘Özlük haklar›n› alana kadar devam’ Denizli'de Birlik ve Kardefllik Platformu, "Her yer TEKEL her yer direnifl" diyerek TEKEL iflçilerine destek verdi. Demokratik Haklar Federasyonu’nun da bilefleni oldu¤u platform üyeleri, belediye binas› önünde toplanarak bas›n aç›klamas› düzenledi. Grup ad›na yap›lan aç›klamada TEKEL iflçilerinin hakl› direniflinin özlük haklar›n› alana kadar devam edece¤i vurguland›.

‹zmir’de TEKEL için açl›k grevi Buca TEKEL iflçileriyle Dayan›flma ‹nsiyatifi, Buca Forbest önünde çad›r kurarak 1 günlük açl›k grevi yapt›. Açl›k grevi öncesinde

‹stanbul Herkese Sa¤l›kl› Güvenli Gelecek Platformu (HSGGP), özlük haklar› için bafllatm›fl olduklar› direnifllerini sürdüren TEKEL iflçileri ile dayan›flma amac›yla sürekli eylem karar› ald›. AKP fiiflli ilçe binas›na yürüyen platform üyleri, burada düzenledikleri bas›n aç›klamas›nda sürekli eylem karar›n› aç›klad›. DHF’nin de bilefleni oldu¤u platform üyeleri ad›na aç›klamada bulunan ‹stanbul Tabip Odas› Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, günlerdir direnen TEKEL iflçilerinin yan›nda olacaklar›n› ve gerçeklefltirecekleri eylemlerle, etkinliklerle s›n›f dayan›flmas›n› yükseltmeyi amaçlad›klar›n› belirtti.

‹fl akitlerinin dolmas› ve iflçilerin iflsiz kalacaklar› yönündeki tehditleri nas›l de¤erlendiriyorsunuz? E¤er burada hukuksuz bir durum varsa Baflbakan hukuk üstü davranarak bize ay sonuna kadar nas›l izin veriyor? E¤er bu eylem hukuki ise ki biz anayasal ve hukuki haklar›m›z› kullan›yoruz, anayasan›n 90. maddesinde yap›lan de¤ifliklik ve uluslararas› hukuktan do¤an demokratik direnme hakk›m›z› kullan›yoruz. E¤er bu bir hak ise say›n Baflbakan nas›l müdahale edecek? Asl›nda onlar›n düflünmesi gerekiyor biz anayasal hakk›m›z› kullan›yoruz. Türk-‹fl bizim evimiz, biz bu binaya s›¤m›yorsak soka¤a, soka¤a s›¤m›yorsak caddede oturmaya, hukukumuzu korumaya devam edece¤iz. Onlar müdahale etti¤inde biz asla fliddete fliddetle karfl›l›k vermeyece¤iz. Tüm dünya burada orant›s›z güç kullan›ld›¤›n› ve polisin uygulad›¤› fliddete bir kez daha tan›k olacak. Abdi ‹pekçi’de yaflanan olaylar Türkiye halk›n›n vicdan›n› harekete geçirdi, bu sefer ortaya ç›kacak tablo tüm dünyan›n vicdan›n› harekete geçirecek. Valiyi, emniyeti, hükümeti bu konuda duyarl› olmaya davet ediyorum. Ortada bir görüntü kirlili¤i varsa yeni çad›rlar haz›rlas›nlar biz hakk›m›z› almadan buradan gitmeyece¤iz. TEKEL direnifli sizce iflçi s›n›f›na nas›l bir mesaj verdi, di¤er konfederasyon ve örgütlere bir ça¤r›n›z var m›? TEKEL iflçisinin mücadelesi kendi var olan hukukunu koruma ve kazan›lm›fl haklar› teslim etmeme mücadelesidir. Geç kalm›fl bir mücadele de olsa haklar›m›z›n elimizden bir bir al›nd›¤› dönemlerde “Bu sefer olmad› bir dahakine dokundurtmay›z” anlay›fl› dolay›s›yla tek tek kaybetti¤imiz mevzileri geri alma cüretidir. TEKEL iflçisi bu direnifliyle fliddete baflvurmadan karar ve inatla bir eylemin nas›l sürdürülebilece¤ini iflçi s›n›f› ve emek dünyas›na anlatt›. Bunu yaparken iktidar bask›s›n›n halk› korkutamayaca¤›n›, özellikle emekçilerin bundan korkmad›¤›n›, toplumun çeflitli kesimlerinin korkutulup sindirilse de, iflçi ve sendikas›n›n birleflerek ortak bir tutum sergiledi¤inde yenilmez olaca¤›n› anlatt›. Umar›z di¤er sendika, konfederasyon, emek ve meslek örgütleri flimdi mücadele zaman› diyerek, Türkiye’nin demokratikleflmesi önündeki engelleri kald›r›p, kitleselleflerek mücadeleyi büyütür. Son olarak flimdi mücadele zaman› diyorum. Bizim karar›m›z; Bundan sonraki süreçte ayn› kararl›l›¤› daha genifl kitlelere yayarak sonuç alana kadar, hem hukuki hem eylemsel manada asla geri ad›m atmadan direnifli sürdürmek.

görüfltüler. ‹flçiler ad›na görüflenlerden TekstilSen Genel Sekreteri Beycan Taflk›ran, Çal›flma Bakan› Ömer Dinçer ile yapt›klar› görüflmede Marmaray iflçilerinin sorunlar›n›n sadece orayla ilgili olmad›¤›n› özellikle tafleronluk sisteminin iflçileri kölelefltirdi¤ini, kay›t d›fl›lar› artt›rd›¤›n› ve hak gasp›n›n bu nedenle yayg›nlaflt›¤›n› ifade ettiklerini söyledi. Ayn› zamanda 1980 darbesiyle yaflama geçirilen 2821 ve 2822 say›l› yasan›n iflçilerin sendikalaflmas›n› engelledi¤ini, buradan da patronlar›n çok daha pervas›z davrand›¤›n› ve ayr›ca 4857 say›l› ifl yasas›n›n çal›flma yaflam›n› kurars›zlaflt›rd›¤›n›, esnek üretimi yayg›nlaflt›rd›¤›n›, patronlar›n o kölelik yasas›na bile uymad›¤›n› dile getirdiklerini söyledi. Taflk›ran, Dinçer’e “‹LO normlar›ndan bahsediyorsunuz ama bu ülkede bunlar›n hiçbiri uygulanm›yor. Siz sendikalar yasas›n› tart›fl›yorsunuz ama orada grev yasa¤› devam ediyor. Peki bu nas›l bir de¤iflikliktir, bu nas›l bir özgürlük anlay›fl›d›r.” sözlerini dile getirdiklerini belirterek, Bakan›n ise bunun karfl›s›nda kendilerine, “Ne yaz›k ki bir düzen var, siz bu düzeni engelleyemezsiniz” dedi¤ini ifade etti.

Kazan›rlarsa hepimiz kazan›r›z, kaybederlerse hepimiz kaybederiz B‹R KENT A.fi. ‹fiÇ‹S‹ Bizler KENT A.fi. iflçileri olarak uzun süre ifllerimize geri iade edilmek için mücadele ettik. Mücadelemiz ba¤l› oldu¤umuz D‹SK/Genel-‹fl Sendikas›'n›n olumsuz tutumlar›ndan kaynakl› baflar›ya ulaflamad›. Bu memlekette ifller ahbap-çavufl iliflkileriyle yürüyor. Sendikalarda da ifller böyle yürüyor. D‹SK içerisinde gerici güçler bilinçli olarak sendika temsilcili¤i için aday ç›kar›l›p seçtiriliyor. Böyle olunca da sa¤l›kl› bir mekanizma oluflturulam›yor. Bizler ifllerimizden ç›kar›l›p, direnifle bafllad›¤›m›zda onlar istifa edip çekip gittiler. Sendika flubesi tek bafl›na kald› ve di¤er flubelerin deste¤i olmay›nca güçlü bir direnifl örülemedi. Bizler bu sendikalar›n ne olduklar›n› biliyoruz. ‹flçi komitelerinin kurulmas›na izin vermiyorlar. Farkl› yöntemlerle baltal›yorlar. Komiteler kurulursa kendi iktidarlar›n›n sars›lmas›ndan korkuyorlar. Sendika bizim bask›lar›m›zla göstermelik baz› eylemlerin d›fl›nda bir fley yapmad›. Biz büyük yürüyüfller gerçeklefltirdik. Baflta 10 binlerle bafllad› ama sonra, bu durum gittikçe düflüfle geçti. Yürüyüfllerin sonunda anlad›k ki, ‹zmir’de bu ifl bofla düflecek. Ankara’ya ölüm yürüyüflüne karar verdik. Sendikan›n bu karar› almas›n›n nedeni ise sadece postu yerden kald›rmak içindi. Bunun için Ankara yürüyüflüne raz› oldu. Bu yolla D‹SK kendini kurtarm›fl oldu. Abdi ‹pekçi’de 16 gün randevu bekledik. Sonra Alperen Ocaklar› ve polis bize sald›rd›. 'Direnifl çad›rlar› bizim onurumuzdur' diyen Genel-‹fl, sald›r›dan sonra can güvenli¤i bahanesiyle direnifli sonland›rd›. Bizi iflten atan belediye baflkan› CHP’liydi. Üyesi oldu¤umuz sendika yöneticileri de CHP’liydi. Biz bunlar›n ikiyüzlülü¤ünü biliyoruz. CHP zaten y›llar önceki katliamlar›n sald›r›lar›n mimar›d›r. Bu süreç boyunca CHP sadece kendi karakterini gösterdi. Hepimiz orada gördük CHP’nin samimiyetini. 1 May›s 1977’de flehit düflenler için an›t yapanlar, yine ayn› 1 May›s’ta iflçiyi kap› önüne koydular. Hemen seçim sonras› yap›ld› bunlar. Çetin Soysal denilen onursuz adam, TEKEL iflçilerini destekledi¤ini söyleyip flovmenlik yap›yor. Ayn› adam bizim telefonlar›m›za bile cevap vermedi. Madem bu kadar iflçi dostuydular 16 gün kap›lar›nda bekledik, bize niye sahip ç›kmad›lar. Bunlar›n hepsi ekme¤imize kan do¤rayanlard›r. Bu adamlar ahlaks›z, onursuz insanlard›r. TEKEL iflçilerinin mücadelesi abart›ld›¤› kadar de¤ildir. Geç kalm›fl bir direniflti, onun için ciddi kazan›mlar›n elde edilme flans› kalmad› gibi duruyor. Bu durum inatlaflmaya gitti. TEKEL iflçileri CHP’yle olan iliflkilerini kesmedikten sonra direnifl baflar›ya ulaflamaz. Ama ne olursa olsun TEKEL flahs›nda s›n›f›n kazanmas› için bizler desteklemeye devam edece¤iz. TEKEL bir s›çrama olabilirdi ama do¤ru kullan›lamad›. TEKEL kazanm›fl olsayd›, önümüzdeki direnifller için örnek teflkil edecekti. ‹flçilerin direnifli kazan›ma dönüfltürmeleri için sendikan›n inisiyatifinden ç›k›p, iflçi komiteleri kurulup onlar›n yönlendiricili¤inde hareket etmeleri gerekir. Kazan›rlarsa hepimiz kazan›r›z, kaybederlerse hepimiz kaybederiz. Kaybedilirse uzun bir karanl›¤a girebiliriz.


DEVRiMCi

EMEK

DEMOKRASi

16-28 fiUBAT 2010

7

Çemen’de direnifl sürüyor; iflçiler kavgay› ö¤reniyor! ANTEP- Ankara'daki TEKEL iflçilerinin yakt›¤› atefl, Antep'te Çemen Tekstil iflçilerinin yakt›¤› atefli körüklüyor. Direnifllerinde iki ay› geride b›rakan iflçiler, devrimciler ve s›n›f kardeflleriyle birlikte direnifllerini büyütüyor. Eylemleri Antep Organize Sanayi Bölgesi'nde sürdüren iflçiler eylemlerini flehir merkezine de tafl›d›lar. fiehir merkezinde yapt›klar› yürüyüflle halk› direnifllerine destek vermeye ça¤›ran içler ve emek dostlar› polisin tüm provokatif çal›flmalar›na ve devrimcileri hedef göstermelerine karfl›n iflçiler devrimcileri sahiplenerek mücadelelerini yükseltiyor. Demokratik Haklar Federasyonu faaliyetçileri de direniflin ilk günüden bu yana iflçileri yaln›z b›rakmayarak, mücadeleyi büyütme ça¤r›s› yapt›lar. Çemen Tekstil patronunun, iflçilerin grevinin yasal olmad›¤›n› belirterek açt›¤› dava ise 11 fiubat'ta görüldü. ‹flçiler 18 fiubat tarihine ertelenen mahkemeden kendileri aleyhine olumsuz sonuç ç›kmas› durumunda mücadelelerini daha da yükteceklerini ve fabrika önünde çad›r kuracaklar› belirttiler. Sendikan›n iflçilerinin ivme kazanan mücadelesini yavafllatmak için 'mahkeme karar›n› bekleyin' gibi aç›klamalar›na da karfl› ç›kan iflçiler, “art›k b›çak kemi¤e dayanm›flt›r” diyerek sendikay› iflçilere sahip ç›kmaya ça¤›rd›.

ederek de bunu söyledim. ‘Bir daha size oy verene’ diye olmaz laf› sayd›m ben onlara. Demek ki dedim, siz halkç› de¤ilsiniz, kendi ç›kar›n›z› düflünüyorsunuz.” Mustafa Alkurt, TEKEL iflçilerine dair de flunlar› anlat›yor: “TEKEL iflçilerini müthifl buluyorum. ‹ktidar halk›n kafas›n› kar›flt›r›yor. Yok paralar›n› verdik, yok 4-C’ye geçtiler diye. Onlar› da da¤›tmaya çal›fl›yorlar ama baflaramayacaklar. TEKEL'de, Çemen'de bunu baflaracakt›r.”

Çemen iflçisinin k›z›:Elimden tutar m›s›n›z?

‹flçiler direniflten ö¤reniyor… Direnifllerini büyük bir kararl›l›kla sürdüren iflçilerle direnifl atefllerinin bafl›nda sohbetler gerçeklefltirdik, direnifllerinin geldi¤i durumu ve direniflten ö¤rendiklerini sorduk. Görüflünü ald›¤›m›z 44 yafl›ndaki Sait Y›lmaz, direniflin durumunu sordu¤umuzda, flunlar› dile getiriyor: “Biz direniflimizin 28. günündeyiz. Sonuna kadar da devam edece¤iz. Onlar sanmas›n ki biz so¤ukta çaresiz kalaca¤›z. Biz bu mücadeleyi sonuna kadar devam ettirece¤iz. Biz yaln›z de¤iliz. Arkam›zda bütün güçler vard›r. Sanmas›nlar ki yaln›z›z.” Patronun iflçiler hakk›ndaki tutumunu sordu¤umuz Y›lmaz, “Patron koltu¤unda oturup keyfine bak›yor. Onun için biz so¤ukta istersek ölelim, istersek ne olursak olal›m. Onun umrunda de¤il. Ama biz her fleye dayan›kl›y›z. So¤u¤a da dayan›r›z, s›ca¤a da dayan›r›z.” diyor.

Konu TEKEL iflçilerine geldi¤indeyse, Sait Y›lmaz bize flunlar› söylüyor: “TEKEL iflçilerini de sayg›yla selaml›yor, onlara da destek veriyoruz. Onlar›n direnifline de güç verece¤iz. Biz hep onlar›n yan›nday›z. Haks›zl›k ha onlara yap›lm›fl, ha bize yap›lm›fl. Onlara yap›lan haks›zl›k bize de yap›lm›flt›r. Yani biz bunu yapmazsak, yar›n çocuklar›m›z da zarar›n› görecek.”

“Emek kavgas›n› grev sayesinde ö¤rendim” “Patronlar iflçinin birlik olmas›n› istemezler” diyen 31 yafl›ndaki Mustafa Karatafl ise direnifle dair flunlar› anlat›yor: “Direnifl flu anda çok mükemmel durumda. Hepimizin direnci sa¤lam. Biz bu direniflten mücadeleyi ö¤rendik. fiimdiye kadar görmedi¤im mücadeleyi, yapamad›¤›m fleyleri bana ö¤retti. Emek kavgas›n› ö¤retti. fiimdiye kadar ben emek kavgas› nedir bilmi-

yordum, bu sayede ö¤rendim.” Direnifl s›ras›nda kimleri yan›nda gördü¤ünü sordu¤umuzdaysa, flu yan›t› al›yoruz: “Bu süreçte emekçileri yan›m›zda gördük. fiimdiye kadar oy verdi¤imiz hiçbir partiyi yan›m›zda görmedik. Bundan sonra oy kullan›rken elimi vicdan›ma koyaca¤›m. Bunu kendi aileme de yayaca¤›m. Emek kavgas› sayesinde bunu ö¤rendik. Gerçekten vicdan› ö¤rendik yani. Kime oy verece¤imizi ö¤rendik.”

“Bu zamana kadar ot gibiymiflim” Di¤er iflçilerle yapt›¤›m›z sohbetlerde yan›m›zdan ayr›lmayan 41 yafl›ndaki iflçi Mustafa Alkurt’un anlatt›klar› ise, grevin iflçinin bilincinde yarataca¤› dönüflümü kan›tlar nitelikte. Mustafa Alkurt, direniflin ne ö¤retti¤ini sordu¤umuzda flunlar› söylüyor: “Bu zamana kadar

ben, ayn› ot gibi, iflten eve evden ifle gidiyordum. Yaklafl›k 28–29 gün oldu greve ç›kal›. Direnifl, birleflmeyi ö¤retti bize. Evde de bunu ö¤rendik. Art›k çoluk çocuk, ‘babam grevde’ diyor, okula giderken bile harçl›k istemiyor. Bu demek ki, art›k bir k›p›rdanma var bizde.”

“Oyumu MHP’ye veriyordum; flimdi anlad›m ki onlar halk›n dostu de¤il!” “Kim geldi yan›n›za?” diye sorumuzda ise, derinleflen bir öfkeyle karfl›l›k veriyor Alkurt: “Ben iktidara gelen baz› partilerle ilgili konuflmak istiyorum. Mesela ben daha önce oyumu MHP’ye at›yordum. Arad›m onlar›, dedim ki, ‘gelin, bak›n biz greve ç›kt›k.’ Dediler ki, ‘o sendika bize ters.’ Sendikayla ne alakas› var? Sen halk›n yan›nda ol. Bugün devrimciler geliyor; demek ki halk›n dostu onlar. Yani ben art›k kaç kifliye küfür

Direnifllerini bütün olumsuz hava koflullar›na ra¤men kararl›l›kla sürdüren Çemen iflçilerinden Mustafa Alkurt’un 10 yafl›ndaki k›z› Meryem Alkurt, gazetemize yazd›¤› mektupla, sesini ulaflt›rmaya çal›flt›. Küçük Meryem’in mektubunu, aynen yay›nl›yoruz: “Ben 10 yafl›nda bir iflçi k›z›y›m. Babam flu an grevde. Ben hala, babam›n neden grevde oldu¤unu bir türlü anlayam›yorum. Her zaman anneme ve büyüklerime soruyorum. Mesela ‘grev ne’ diye sordum anneme. Annem ise bana diyor ki, ‘Baban eve bir ekmek fazla getirebilmek için grevde.’… Benim Allah’tan tek iste¤im, babam ve arkadafllar›n›n grevlerinin bir an önce bitmesi. Sabahleyin sofraya bakt›¤›mda koyacak çay bile yok. Anneme soruyorum, ‘çay yok mu’ diye. Bana diyor ki, ‘tüp bitti’… Herkes kahvalt›da ‘sarelle’ yiyiyor. Benim de can›m istiyor. Ben de annemden istiyorum. Sizce bu benim hakk›m de¤il mi? Benim de herkes gibi kahvalt› yapmay› can›m istiyor ama babam otuz gündür grevde! Befl kardefl, bir de annem ve babaannem… Hepimiz babam›n kazanc›n› bekliyoruz. Baflka bir gelirimiz yok. Annem eve katk› olsun diye bir çuval f›st›¤› 6 TL’ye k›r›yor. Okuldan geldi¤imde bazen derslerimi yapam›yorum. Parmaklar›m çok a¤r›yor. Neden? Ben insan de¤il miyim? Herkes gibi, benim de yiyip giyinmeye ve gezmeye hakk›m yok mu? 30 gündür bizim eve para girmiyor. Ne sefalet ile yaflad›¤›m›z› kimse bilmiyor. fiimdi size sesleniyorum: Elimden tutar m›s›n›z? ‹yi bir yaflam sürdürmeme yard›mc› olur musunuz? Teflekkür ederim. Lütfen sesime kulak verin ve elimden tutun.

“Köylüler bu ülkenin modern kölesi olmufl” Gerek mevsimlik, gerekse de sabit tar›m iflçileri sabah›n erken saatlerinde ya hasada, ya sera söküm ifline, ya çapalama ifline ya da toplama ifline gitmektedirler. Seher yeli ›l›k ›l›k eserken onlar bal›k istifi kamyon kasalar›nda geceden kalma uykunun tatl›l›¤›n› ve yorgunlu¤unu tafl›yarak çal›flacaklar› yere ulaflmaya çal›fl›rlar. Her fley günlük 20–25 TL’lik yevmiye için, ekmek paras› için, kar›n toklu¤una bir yaflam için... Tar›m iflçileri sabah erken saatlerde bafllayan ifllerini gün bat›m›na kadar devam ettirirler, fakat bu ifllerin bitti¤i anlam›na gelmez, daha akflamlar› da yapacak iflleri vard›r. Özellikle k›fl aylar›nda bu çal›flma saatleri alacakaranl›¤a dek sürer. Normal zamanlarda hava ne zaman karar›rsa iflçiler de o saatte evlerine giderler… Seralar›n havaland›rma sistemi ne zaman kapat›l›rsa o zaman eve dönüfl yoluna düflerler… Mersin’in Kazanl› Beldesi, yaflam biçiminin din taraf›ndan s›k› bir çember içinde tutuldu¤u bir tar›m bölgesidir. Bölgede yaflayan halk›n yüzde 80’i Arap Alevi’sidir, geriye kalan 20’lik kesim ise Sünni inanca sahiptir. Bölgede dini anlay›fl hâkim oldu¤undan ‘flükürcülük ve kadercilik’ yayg›nd›r. Orada yaflayan halk›n dedi¤i gibi; kimileri sorunlar›n› bilmelerine ra¤men kimileri de bilmemekten dolay› ‘K›smetimiz neyse odur’ mant›¤›ndan d›flar› ç›kamamaktad›r ve beklemeyi bir çözüm olarak görmektedirler. Asl›nda tar›m iflinin zor oldu¤u bilinen bir gerçektir. Tar›m iflçileri özellikle k›fl aylar›nda so¤uklar›n bast›rmas›yla ürünün zarar görmemesi için ürüne yeni do¤mufl bir bebek gibi bakarlar. Ne çok s›cak ne de so¤uk olmas› gerekir. Çok s›caktan ve çok so¤uktan dolay› ürün hastal›¤a maruz kalabilir. Tar›m iflçileri serayla ilgilendikleri kadar çocuklar›yla ilgilenemezler. Gündüzleri, geceleri yoktur. Gün gelir hava s›cakl›¤› eksilere düfler. Tar›m iflçileri o so¤ukta s›cak yataklar›ndan kalk›p sera etraf›nda atefl yakarlar, sera içerisine sobalar kurarlar ve ya¤murlama sistemini çal›flt›r›rlar ki içerisi buharlafls›n. Tüm bu önlemlere ra¤men zaman zaman serada hastal›klar› önleyemiyorlar. Tar›m iflçilerinin dilinde ‘kara flimflek”, “kara fatma” ve “kara leke” olarak adland›r›lan hastal›k biçimleri, ürünü adeta kanser yap›p çürümeye maruz b›rak›yor. Yo¤un emek gerektiren bir iflte çal›flmalar›na karfl›n, yetifltirdikleri üründen hastal›¤a maruz kalan k›sm› ay›klamak zorunda kal›yorlar, bu da onlar›n hanelerine eksi olarak yaz›l›yor. Tar›m iflçilerinin ürünlerden elde ettikleri gelir, giderlerini karfl›lam›yor. Bugün biberin kilosu pazarda 3–4 liraya sat›l›rken üreticiden al›nmas› esnas›nda ise çok cüzi bir fiyatla tüccara sat›l›yor. Tüccar, hiç emek harcamadan, tar›m iflçilerinin s›rt›ndan büyük paralar kazan›yor. Tar›m iflçileri hasat zaman› önce tüm yap›lan çal›flmalar› kendi aileleri ile yaparlar. Bunun karfl›l›¤›nda günlük 20-25 TL yevmiye al›rlar. Bölgede bir tane Tar›m Kooperatifi var ama bu kooperatif yar›c›lar (toprak sahibiyle kar-zarar karfl›l›¤› topra¤› iflleyen küçük üretici) gibi küçük üreticiler için

de¤il, daha çok büyük toprak sahipleri ve toprak a¤alar› için hizmet veriyor. Tar›m iflçilerinin elinde olmayan bu kooperatifler büyük toprak sahiplerinin ve toprak a¤alar›n›n belirledi¤i ücretlerle al›flverifl, faizle borç para gibi ifller için kullan›l›yor. Toplama zaman› gelene kadar tar›m iflçilerinin hiçbir yerden geliri yoktur, ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için a¤adan borç al›r, sezon sonunda faizle öder. Tar›m iflçisi ve küçük üreticilerle yaflad›klar› sorunlara iliflkin görüfltük. Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Y›lmaz San: Ben ‹skenderunluyum. Orada ifl olanaklar› olmad›¤›ndan dolay› önce Arabistan'a gittim. Orda berberlik yapt›m, oradan gelince ailemi de al›p Mersin’e geldik. Zaten burada toprak ile u¤raflanlar›n ço¤unlu¤u Mersin’in yerlisi de¤il. Memleketlerinde ifl olanaklar› olmamas› yüzünden hepsi buraya göç etmifl. Ne zamand›r tar›mla u¤rafl›yorsunuz? Ben asl›nda yeni say›l›r›m tar›m iflinde. Daha çok kardeflim ilgileniyor. Ama yeni olmama ra¤men bildi¤im iflin hem zor oldu¤u, hem de ürün ilaçlar›n›n pahal› oldu¤u. ‹laç fiyatlar› sizce neden pahal›? Ve bunu kimler belirliyor? ‹laçlar, fideler, gübreler vs. olsun her sene fiyatlar› katlan›yor ama biber fiyatlar› hala ayn›. Bu san›r›m devletin belirledi¤i bir fiyat tablosu diye düflünüyorum. D.D: Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Abdullah Bozo¤lu: Aslen mesle¤im ‹nflaatç›l›k. Hatay’l›y›m ve 4 seneden beri tar›mla u¤rafl›yorum ve flu ana kadar 4 bin lira borcumuz var ve her sene art›yor. Ama ne yapal›m, çoluk çocuk çal›flmak zorun-

day›z. Zaten bu topraklar benim de¤il, ben Ali A¤a’dan ald›m. Onun yerine ben iflliyorum ve sezon sonunda hesaplafl›yoruz. D.D: Bu hesap iflleri nas›l oluyor? Abdullah Bozo¤lu: Tüccarlar ve toprak sahipleri sana faizle borç para veriyor. Peflin çal›flan da var, veresiye çal›flan da var. Böyle bir durumda belirli bir faize katlan›yorsun. Mesela naylon, ilaç, gübre için para al›r›z. Diyelim ki 10 bin liral›k naylon ald›k, bunun 5 bini bana ait, di¤er 5 bini toprak sahibine. Fakat buradaki iflçilik bana ait. Sezon sonunda ilaç bak›m›ndan paylafl›m yap›l›yor. ‹lac› al›yoruz Nisan'a kadar, hiçbir ödeme yapm›yoruz. E¤er ödeme yapabilirsek öderiz. Yoksa borca al›r›z ve faiziyle birlikte Nisan'da ödeme yap›yoruz. Hep gübreye, mikac›ya çal›fl›yoruz yani. Bu çiftçi nas›l kazans›n, bir de iflçilik bize ait oluyor. Yani iyi düflünün, e¤er bir insan›n 10 dönümü varsa ve bu adam dönümü verimli olursa 10 bin liray› buldu diyelim. Bu paradan en az 5 bin liras› masraf. ‹laç gübre, mika, iflçilik. Ama iflçilik bize ait, masraf her iki taraftan kesiliyor. Ama iflçilik sadece benden kesiliyor. Çünkü toprak sahibinin do¤al hakk›!. Kendisi iflçili¤e kar›flmaz. Toprak sahibi sera kurup bize veriyor. Sadece mika, gübre, ilaç, fide, elektrik ve su meselesine kar›fl›yor. Bunlardan ne kadar masraf ettiysek sene sonunda hesap ediliyor 20-30 bin lira neyse ikiye bölüflülüyor. Yani yar›s› onun yar›s› benim. Masrafa da, kara da ortaks›n.

Bugün kazanan hep tüccar, büyük toprak sahipleri, komisyoncular, a¤alar. Hep ezilen ve kaybeden taraf ise çiftçiler. Fabrikadan 20 liraya ç›kan ilaç buraya ulaflana kadar 100 liray› buluyor. Çiftçi ne yaps›n, almak zorunda. Almazsa ürün hastalanacak, 30–40 dönüm zarara girecek. Diyorlar ki köylüler milletin efendisi. Yok, öyle bir fley, köylüler bu ülkenin modern kölesi olmufl. Hatta daha kötü durumda, eskiden yine kölelere baz› haklar tan›n›yordu. Ama bizim gibi kölelere bu haklar da tan›nm›yor. Bafla gelenler dürüst kifliler olsa, sorun çözülür ama hiçbiri dürüst de¤il. Bugün biberden kazan›lan kazanc›n yüzde yüzünü tüccarlar yiyor. E¤er bir hak paylafl›m› olacaksa yüzde yetmiflinin bizim, yüzde otuzunun di¤erlerinin olmas› gerekiyor, ama hiç de böyle olmuyor. Çiftçiye hiç bir fley kalm›yor. Bütün sorumluluk devletin, onun el atmas› gerekiyor. Ama kalk›p da tek bafl›na bir fley diyemiyorsun. Bir elin nesi var, iki elin sesi var demifller. Birlik olmadan bir fley demeye kalksan hemen ezerler kafan›. Dernek, kooperatif kurmak gerekiyor. Avrupa ülkelerinde üreticinin aleyhine yans›t›lan ücretlerde bir birliktelik oldu¤u için geri ad›m att›r›labiliyor. Kimi ülkelerde ekme¤e ya da baflka fleylere zam yap›ld›¤›nda halk soka¤a dökülüyor. Ama bizim halk›m›zda “bana ne” düflüncesi çok derin yerleflmifl. Bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n sözü bence atasözü de¤ildir. Gerizekâl›lar›n sözüdür. Ben bu atasözünü kabul etmiyorum. Bana dokunmayan y›lan› ben öldürürüm, baflkas›n› sokmas›n diye.

Ürünün sat›fl ve ilaç fiyatlar›n›n belirlenmesini kimler yap›yor, biliyor musunuz? Abdullah Bozo¤lu: Belediyenin belirledi¤i fiyatlar bunlar, bizim itiraz etme hakk›m›z yok. Bizim bu konu hakk›nda hiçbir bilgimiz yok. Y›llard›r böyle gelmifl, böyle gidiyor. Ama böyle de gitmemeli bence.

Bu bölgede bir kooperatif var san›r›z? Kooperatif var burada bir tane ama, bizim söz hakk›m›z yok. Çünkü toprak bizim de¤il, orda söz sahibi olan yine toprak sahipleri. Bugün bütün köylüler birleflip a¤›rl›¤›n› koyarlarsa çözerler asl›nda. Tar›mda ileriye dönük planlama yap›lmas› flart. Mesela bu sene

domates kazand›r›yor, seneye herkes domates yetifltiriyor. Bu sefer de domates zarar ediyor. Planlama olsa, paylafl›m olsa böyle olmayacak. Asl›nda üreticilerin bu konularda bilgilendirilmeliri laz›m. Bunu kooperatiflerin yapmas› gerekirken yapt›klar› bir fley yok. Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Kenan Biçer: Ben y›llardan beri tar›mla u¤rafl›yorum, Hatay’l›y›m ve ailemle birlikte buraya yerlefltik. Kendinizden ve yapt›¤›n›z ifllerden bahseder misiniz? Kenan Biçer: Üç kez biber toplad›m, so¤uktan kaynakl› ürünün ço¤u vuruldu, yani hastaland›. Manavlarda 4 lira ama dönümünden 200 kilo toplad›m. Piyasa neyse piyasa fiyat›na göre veriliyor. 2,5 liraya kilosu’nu verdim. ‹lk toplama oldu¤u ve ürünün olmad›¤› için fiyatlar yükseldi. Ama hasat zaman› dönümünde 20–30 Krfl aras›nda gidiyor. fiimdi kurtar›yor ama eme¤imizin karfl›l›¤›n› yine de alam›yoruz. Biz burada dönüm bafl›na 6–7 bin lira masraf koymufluz. En az›ndan 8 bin liral›k sat›fl yapmal›y›z ki, bizi kurtars›n. O da zor oluyor. Tüm bu masraflar›n içerisinde emek gücü yok tabiî ki. Sadece ilac›, suyu, naylonu, ipi vb. bunlar masraflar›m›z. Bir de nakliye ve komisyonu (bu komisyon bedeli bölgeye girifl–ç›k›fllarda yerlefltirilmifl belediye memurlar› taraf›ndan tahsil edilen belediyeye verilen payd›r. O anki belediyenin belirlemifl oldu¤u yüzdelik dilim üzerinden mal ya da para alma ifllemidir.) var. ‹cab›nda e¤er 8 milyarl›k sat›fl yapmazsan seneye borçlu kal›yorsun. Borçlu oldu¤un takdirde komisyoncudan 30 bin lira ald›¤›nda, ne kadar borcun varsa önceki dönemden kalan borcunu senden tahsil ederek sana artan paray› veriyor. Dolay›s›yla eline geçen parayla da tekrar ifl yapam›yorsun. ‹flçilik bizden oldu¤u için bizi kurtar›yor. Normalde iflçili¤e de para verilirse y›ll›k 10 bin liraya yak›n bir para gider o da bizi kurtarmaz. Bize diyorlar ki flu anda biberin kilosu 2,5 lira. Kazan›yorsun ama k›fl›n sadece böyle, e¤er yaz olmufl olsa ürün ço¤al›yor ve de fiyat› düflüyor. Asl›nda biz yaz›n para kazanm›yoruz, k›fl›n ne satarsak ondan kazan›yoruz. Peki, bu sorunlar nas›l çözülebilir? Asl›nda burada sorunlar›n çözümü kooperatifin olmas›ndan geçiyor. Önceden planlanm›fl bir fiyat ve ürün listesinin haz›rlanmas› gerekir. Mesela böyle bir fiyat belirlenmifl olsa bu¤day gibi ancak bizi kurtar›r. Mesela burada kooperatif aç›ld›, ama misal bankadan %2’ye kredi çekiyorsan bunu kooperatiften %2,5 ya da %3’ten alabiliyorsun. O bizi kurtarmaz. Asl›nda bizim istedi¤imiz kooperatifin sat›flla ilgili olan planlamalar› yapmas›d›r. Burada çiftçiler bir araya gelseler asl›nda böyle bir kooperatif oluflturulabilir ama maalesef kimse ilgilenmiyor. ‹flte burada 2–3 kifli öncülük etse olabilir. Bizler küçük çiftçiyiz, onlarca dönümü olan toprak sahipleri tafl›n alt›na ellerini koymuyorlar.


8

ANAL‹Z

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Geliflmelerin içeri¤i ve s -IDevletin vampir yüzü ve resmi a¤›zlardan itiraflar

korku atmosferine alarak önemli oranda kontrol alt›na almaktad›r.

“Faili meçhul cinayetler” denen cinayetlerin failinin asl›nda belli oldu¤u ve bu failin de devletin ta kendisi oldu¤unu herkes bilmektedir. Bu ç›plak gerçe¤e ra¤men, e¤er hala “faili meçhul” deniliyor ise, bu, devlet terörünün yaratt›¤› korkunun devam etti¤ini göstermekle birlikte, geri-uzlaflmac›-liberal bir yaklafl›m›n egemen oldu¤unu da kan›tl›yor. Öyle ki, baz› çevreler, cinayet demekten bile sak›n›yor, “faili meçhul” gibi fakir bir ifadeyle yetiniyor. Bu yaklafl›m, gerçe¤i karartan, sorumlular› siliklefltiren, en nihayetinde de fark›na varmadan da olsa aklayan zaaf içindedir. Oysa fail belli oldu¤u gibi, fiilin de cinayet oldu¤u aç›kt›r. Devlet cinayetlerini kabul etmedi¤i için “faili meçhul cinayet” diyerek, hedefi sakl›yor, olay›n önem ve ciddiyetini zay›flat›yoruz. E¤er devrimci s›n›f tavr›yla yaklaflacaksak; “cinayetlerin faili devlettir, suçunu kabul edip aç›klamal›d›r” biçiminde aç›k ifade ve keskin bilinçle ortaya ç›kmak durumunday›z. Bunun ötesindeki yaklafl›mlar, niyet ne olursa olsun, hedefi siliklefltiren liberaloportünist ve s›n›f tavr›ndan uzak yaklafl›mlard›r. Günlük yaflam dilinde, t›rnak içinde faili meçhul cinayetler biçiminde ifade edilmesi anlafl›l›rken, bilincin bu biçim d›fl›nda olmas› kesinlikle gerekmektedir. Ki, elefltiri konusu yapt›¤›m›z yan, günlük dil d›fl›nda bilinç olarak söz konusu ifadelerin kullan›lmas› gerçe¤idir. Zira, bugün “faili meçhuller” komisyonu olarak parlamentoya gidip, komprador partilerden (BDP’yi ay›r›yoruz bunlardan) parlamentoda “araflt›rma komisyonu” kurulmas› istemiyle gündeme gelen giriflimci çevrelerin, devletin üstlenmedi¤i cinayetler sorununu, devletin genel geçer vukuatlar› oldu¤una inanmay›p, devlet içinde olup devlet d›fl›na ç›kan baz› münferit güçlerden kaynakland›¤›na inanmaktad›r ki, bu tamamen yan›lg›d›r. Elbette yan›lg› ve zaaflar›na karfl›n bu giriflim, örgütlenme ya da etkinlikler objektif olarak olumludur. Parlamento içi giriflimlerinde MHP’nin ilgili komisyona randevu vermemesi ise, dikkate de¤erdir. “Faili meçhul” cinayetler bütün faflist devlet diktatörlüklerinin ortak tipik karakteridir. Ad› geçen bu devlet tipleri yarg›-yürütme-yasama gibi hukuksal veya anayasal görünüm alt›nda biçimsel bir örgütlülü¤e sahip olsalar da özünde illegal örgütlenmeyi esas alarak ifllerini zifiri karanl›klar içinde yürütürler. Gladyo modeli, de¤iflik ülkelerde farkl› isimlerle devletlerin de¤iflmez örgütlenmesi olup, yasa d›fl› öz ve nüfuzlar›n› temsil eder. Komplo, provokasyon, darbe, uluslararas› hukuk ve savafl kurallar›n› ihlal eden “kirli savafl” yöntemleri, çocuklar dahil sivil halka yönelik toplu katliamlar, köy yakmalar, d›flk› yedirmeler, yarg›s›z infazlar, “kay›plar”, cinayetler, iflkence, tecavüz, hatta ölülere tecavüze varana kadar akla gelebilecek her türlü caniyane suç ve insanl›k d›fl› uygulamalar söz konusu örgütlenmeleriyle gerçeklefltirdikleri belli bafll› icraatlard›r. Saklanmak istenen gerçe¤i tarih a盤a ç›karm›flt›r ki, “faili meçhul” cinayetler devletin gerçek yüzüdür. Hakim s›n›flardan iktidarda olan kli¤in ifline geldi¤i kadar›yla deflifre etti¤i, toplu mezarlar, asit kuyular, hatta “Ergenekon” yarg›lamalar›yla iffla etti¤i gerçek, devletin örgütlenmesi hakk›nda ip uçlar› vermekten öteye sa¤lam delillerle kan›tlamaktad›r. Devletin iç yüzü veya gerçek niteli¤i, devlet mahkemelerinde kararlaflt›r›larak tutanaklar alt›na al›nm›fl, resmiyet kazand›r›larak itiraf edilmifltir. Bu vahfli örgütlenme “Komünizm tehlikesi” ad› alt›nda gerçeklefltirilip, “milli güvenlik”, “devlet s›rr›” kavramlar›yla, devletin gayri meflrulukla “meflrulaflt›r›lm›fl” gizli örgütlenmesi ya da illegal olan temel kurumu olarak halka karfl› bir suç örgütü durumundad›r. Komünist ve devrimci hareket baflta-esas olmak üzere, tüm muhalif güçlere karfl› kullan›lan bu cinayet flebekesi; uyuflturucudan fuhufla, kara paradan haraca kadar her türlü pis ve kirli ifli yapmakta, provokasyonlardan katliamlara, suikastlerden cinayetlere ve flantajlara kadar her türlü yöntemle tüm muhalif kesim ve halk kitlelerini sindirip, devrimci hareketi kanla bast›rarak s›n›f iktidar› egemenli¤ini koruyarak sürdürmeye hizmet etmektedir. ‹ç-d›fl komünist tehlikeye karfl› savafl örgütü olarak kurulan bu cinayet mangalar›, devrimci hareket ve halk kitlelerini ac›mas›zca k›y›mdan geçiren bir makine durumundad›r. “Kay›plar”, yarg›s›z infazlar, “faili meçhul” cinayetlerle ünlü olan bu mangalar, devletin bekas› için vazgeçemeyece¤i yap›lanmas›n› ifade ederler. Aç›k ki bu örgütlenme, hakim s›n›f komprador klikleri aras›ndaki dalaflta da ifl görmekte, kullan›lmaktad›r. Çat›flan hakim s›n›f klikleri bu örgütlenmeyi çok iyi bildiklerinden, iç çat›flmalar›nda kah kullanarak, kah deflifre ederek birbirleriyle mücadelede de esas almaktad›rlar. Bugün pis kokularla ortaya serpilen, darbe-komplo planlar›, “Susurluk”,”Ergenekon” vakalar› gibi geliflmeler bunu aç›kça göstermektedir. Devletin bu gizli (Jitem-kontrgerilla-özel harp) örgütlenmesi veya gerçek nitel politikas›, karanl›k “güçlerin” gizemli k›l›nm›fl eylemi fleklinde, çeflitli millet ve milliyetlerden halklar›m›z›n yaflam›n› terörize edip

“Faili meçhul” karfl› mücadele ve mücadelenin hedefi Devletçe ifllenip “faili meçhul”e b›rak›lm›fl olan cinayetlere karfl› mücadele, siyasi iktidar mücadelesiyle birleflip, devlete karfl› mücadeleyi hedeflemek durumundad›r. Demokratik mücadele yads›nmadan, gerçek mücadelenin sistemi aflan-düzen d›fl› aray›fllara ç›kmas› zorunludur. Devlet cürümlerine karfl› mücadeleyi devlet içindeki aray›fllarla s›n›rlamak, hesab› düzen partileri ve iktidara bel ba¤layarak sormaya çal›flmak veya devletten beklentiler içine girmek temel bir yan›lg›d›r. Sonuçsuz kalmaya, yedeklenerek düzen içinde eriyip gitmeye mahkumdur. ‹yi bilinmek durumundad›r ki, parlamentodan, sistem partilerinden ve suçun sorumlular›ndan sonuç ç›kmaz. “Faili meçhul” devlet cinayetlerinin a盤a ç›kar›larak hesap sorulmas› gayesiyle yola ç›kmak, kuflkusuz ki sayg›n amaçla taktir edilecek sayg›n bir çabad›r. Fakat somut olarak gündeme gelen giriflim olumlu-demokratik muhteva tafl›sa da önemli eksiklikler bar›nd›rmaktad›r. Faili devlet olan yüzlerce “kay›p” ve “faili meçhul”den sadece ayd›n-yazar-gazetecileri gündemlerine al›p, ya da ilgili komite ve çal›flmay› salt bu kesimin aileleriyle s›n›rl› tutup, komünist ve devrimcilerin oluflturdu¤u yüzlerce “kay›p”-”faili meçhul”ler adeta unutularak ve aileleri de bu mücadeleye dahil edilmeyerek eksik kal›nm›flt›r. Hiç flüphesiz ki, devletten kendi suçlar›n› a盤a ç›karma beklentisi de gerçe¤e uygun olmayan di¤er zay›f noktad›r. Her fleye karfl›n, komitenin talepleri ve mücadelesi demokratik mücadelenin bir parças› olarak de¤erlidir. Desteklenmesi ve daha kapsay›c› mücadeleye ulaflt›r›lmas› gerekmektedir. “Kay›plar”, “faili meçhuller”, yarg›s›z infazlar ekseninde hem hukuksal ve hem de demokratik mücadele hareketi yükseltilebilir. Bu zemin küçümsenemez güçte kitlelerin buluflmas›na uygundur. Ayn› zeminde gündeme gelmifl olan mücadeleyle birleflip daha ileri tafl›mak ve kitleselleflmek mümkündür. Demokratik kurum ve devrimci yap›lar›n ihmal etmemesi gereken görevlerinden biri de budur. Devrimci demokratik mücadele her cepheden ve her vesileyle yükseltilmeli, hakim s›n›flar her koldan bas›nç alt›na al›nmal›d›r. Devlet cephesi resmi a¤›zlar›ndan patlayan itiraflar uygun f›rsatlar sunarken kaç›rmak olmaz. -II-

Çat›flma derinleflerek ilerliyor… 4-C uygulamas› AKP iktidar›n›n elinde TEKEL iflçilerinin barutuyla C-4 gibi patlarken, ekonomik kriz ve özellefltirmelerin sonuçlar› olarak patlayan iflçi direniflleri hükümeti vuruyor. Kokuflmufl sistem ba¤r›ndaki pisliklerle “it ölüsü” gibi kokular yayarak sahiplerini zehirliyor. Erdo¤an’dan, Baykal’a ve Bahçeli’den Genelkurmay Baflkan›’na kadar tüm komprador beyler, birbirilerinin faflist niteliklerini dilllerine dolayarak düello ederken, gerçekliklerini itiraf etmekten de kurtulam›yorlar. Biri di¤erine faflist derken do¤ru söylüyor, fakat bunu yaparken, kendisini flirin gösterip oy toplamaya ve yerini sa¤lamlaflt›rmaya çal›fl›yor. Devletin yap›land›r›lmas› projesine uygun olarak, törpülenmeye tabi tutulan komprador klikler ile iktidar›n› sa¤lamlaflt›rmaya çal›flan komprador klik aras›ndaki çat›flma k›z›flm›flt›r. Karfl›t klikler iktidar emelleri gere¤i ve hasm›n› zay›flatmak üzere, elindeki kozlar› masaya sürüyor, tehdit ve flantajlarda bulunuyor, faflist diyerek niteliklerini ve hatta kendi niteli¤ini iffla ediyor, en önemlisi de devletin cinayetler, katliamlar yapt›¤› aç›k dille itiraf ediliyor… Yarg›n›n bafl› say›lan Hasan Gerçeker konufltukça konufluyor, iktidar›n yarg› üzerindeki bask›s›n› aç›ktan söylüyor, isyan edip meydan okuyor. Erdo¤an öte taraftan, “yarg› ci¤erlerimizi kanat›yor, bize ad›m att›rm›yor” diye aç›ktan yak›n›yor. Her gün subaylar tutuklan›yor, Albaylar pefl pefle “intihar” ediyor. (“Onur intihar›” diye adland›r›lan bu t›rnak içi intiharlar›n, bafllar›na çuval geçirildi¤inde neden bu kadar onurlu olmad›klar› ise “anlafl›lamam›flt›r” hala.) Oramiral ve genelkurmay isyan edip “sabr›m›z taflt›”, “yeter” diyor, “rahats›z oluyoruz” diyerek tehdit ediyor… (Not edelim ki, “intiharlar›n” alt›nda baflka gerçe¤in oldu¤u, flaibeli olduklar› ise kesin.) Sivil faflizm-sivil darbe tart›flmalar›, askeri darbe planlar›n›n a盤a ç›kar›lmas›na karfl› gündeme getirilip dillendirilmektedirler. Önce, Baykal, AKP’nin faflizan bask›lar›na de¤inerek dile getirmiflti. Erdo¤an da geri kalmayarak CHP’ye ayn› do¤ru tan›mlamalar› iade etmiflti. Onur Öymen’in Dersim katliam›yla ilgili kafatasç› ifadeleri, AKP’nin eline taze koz-f›rsat vererek, AKP’nin CHP’ye yönelik faflist demesiyle devam etti. Bahçeli, AKP ve Erdo¤an’a yönelik birçok de¤erlendirmede bulunduktan sonra, faflizmi bilmedi¤ini söyledi¤i Erdo¤an yan›t verirken, hem Bahçeli ve MHP’yi do¤ru tan›ml›yordu ve hem de “biz sizin kadar iyi bilmeyiz” diyerek kendilerinin de faflist oldu¤unu itiraf ediyordu. Genelkurmay kat›lmasayd›; foto¤raf bu kadar›yla eksik kal›rd›…

Baflbu¤’dan “Sabr›m›z taflt›” tehditi Genelkurmay Baflkan›’n›n “sabr›m›z taflt›” sözü de bofl de¤ildir. “Daha fazla ileri gitmeyin yoksa bafl›n›za neler gelir görürsünüz” demektedir. Aç›k dille “darbe yapar›z” demektedir. Bu tehditte de itiraf var. Darbeci olduklar›-darbe yapabilecekleri ifflaat› var. Dahas›, devlet içi çat›flman›n aç›k beyan› ve devletin AKP’li kompradorlarca önemli oranda ele geçirildi¤inin kapal› anlat›m› var. Ve tüm bunlara ba¤l› olarak, daha fazla ileri gitmemeleri uyar›s› yap›lmaktad›r genelkurmay baflkan› ve di¤erlerinin aç›klamalar›nda. “Bildiklerimizi aç›klar›z” tarz›ndaki söylemi mesaj tafl›yarak hem tehdit-flantaj içermektedir ve hem de kendilerinde aç›klanmam›fl-gizli bilgilerin oldu¤u itiraf edilmektedir. Öyle ya “aç›klar›m” tehdidi olarak kullan›lan bilgilerin s›radan ve masum bilgiler olmayaca¤› aç›kt›r. Özcesi, genelkurmay baflkan› ayn› kumafl›n paçavra bezleri olduklar›n› ikrar etmektedir. “Benim dibim kara ama seninki de kara” diyerek, “daha fazla aç›lmay›n, durun” demektedir. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül, “en kötü fleyin bir ülkede birden fazla güç oda¤›n›n-birden fazla bafl›n olmas›d›r” sözü her fleyi aç›klamaktad›r. Ne anlama gelir bu söz: Bir; iktidar›n parçal› oldu¤u, komprador kliklerin devlet iktidar› üzerinde ciddi çat›flmalar içinde oldu¤u, bu güçler aras›nda belli bir dengenin mevcut olup sürdü¤ü anlam›na gelir. Söz konusu komprador klikler aras›nda kesin bir üstünlü¤ün sa¤lanamad›¤›, belirsizli¤in sürdü¤ü ve dolay›s›yla da yar›nlar›n neler do¤uraca¤› belli olmayan bir süreçten geçildi¤i anlafl›lmaktad›r. ‹ki; AKP iktidar olmufltur. Oldu¤u oranda da eski iktidar sahiplerinden bir kesiminin iktidardan uzaklaflt›r›ld›¤›-daralt›ld›¤›, yani bu oranda tasfiyeye tabi tutuldu¤u anlam›na gelir. Üç; AKP’den baflka iktidarda olan güç vard›r. Bu güç Kemalistler önderli¤indedir. Bu iki

komprador kesim aras›ndaki çat›flmada durum AKP kesiminin lehine olsa da Kemalistler hala önemli bir güçtür ve aralar›ndaki çat›flma tam olarak hükme ba¤lanmam›flt›r. ‹ktidar› AKP a¤›rl›¤›ndan geri almak için gösterilen direnç, devlet kurumlar›n›n karfl› karfl›ya gelmesi biçiminde yans›maktad›r. Çat›flmada henüz kesin üstünlük sa¤lamamakla birlikte geliflmeler her yöne evirilebilir özellikte sürmektedir. Dört; Gül, ordu ile yarg›n›n devletin yeniden yap›lanmas› ve bunun görevlisi AKP’nin iktidar› önünde sorun yaratt›¤›n› aç›ktan söylemifl olmakta ve söz konusu kurumlar›n AKP’nin temsil etti¤i siyasi iktidara-yürütmeye biat etmelerini istemektedir. Yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤›n›n yalan, güçler ayr›fl›m›n›n kof sözler oldu¤u teyit edilmifl oluyor tüm geliflmelerle. Her fleyin egemen s›n›f ç›karlar›na göre düzenlenip tüm kurumlar›n bu ç›karlara hizmet etme esas›na göre misyon oynad›¤› ayn› ç›plakl›kla sergilenmifl oluyor. Gerçekler bir bir ispatlanarak daha fazla gün yüzüne vuruyor…

Yarg›n›n “ba¤›ms›zl›¤›” yalan› Son olarak Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Efl Baflkan› ve kapat›lan DEP'in eski Milletvekili Hatip Dicle’nin mahkeme aç›klamas›yla bas›na düflen; “iç iflleri bakan›, Habur’dan gelenler geldi¤i gibi geçecekler, tutuklanmayacaklar, savc› ve hakimler haz›rlanm›fl” fleklindeki haber, yürütmenin yarg› üzerindeki inisiyatifini yeterince aç›klamaktad›r. Bugün itibar›yla yarg› bütünüyle yürütmenin denetiminde olmasa da belli oranda bu denetim söz konusudur. Ola¤an koflullarda ise, yarg›n›n siyasi iktidar›n tam kontrolünde oldu¤u ve söylendi¤i gibi ba¤›ms›z olmad›¤› aç›kt›r. Güçler ayr›fl›m› ilkesi de bu anlamda bofl bir laft›r. H›rant Dink cinayeti ve davas› seyrinde yaflanan skandallar yarg›n›n

da devletin de hangi gerçe¤e sahip oldu¤unu anlamaya yeterlidir. Tutuklanan subaylar, polisler, fuhufl ve uyuflturucu bata¤›ndaki devlet içi operasyonlar bu devleti tan›man›n baflka azalar›d›r. Devleti tarif eden y›¤›nca çirkef var ki, hepsini anlatmak mümkün de¤il burada. Ye¤eni uyuflturucu operasyonunda tutuklanan Baflbakan Erdo¤an; “Ye¤enimle en son iktidara geldi¤im ilk y›llarda bir kez görüfltüm. Ondan sonra da ye¤enlikten sildim. ‹lkelerimiz, yaflam tarz›m›z uyuflmuyordu…” demektedir. Baz› sözüm ona “ayd›nlar” da ahmakça Erdo¤an’›n bu tavr›na adeta g›pta ediyorlar. Oysa, Erdo¤an itiraf ediyor ki, ye¤eninin kirli ifllerle u¤raflt›¤›n› biliyor ve e¤er do¤ru söylüyor ise, bunu bildi¤i için iliflkilerini kesip ye¤enlikten silmifl. Ama yakalanmadan önce ye¤eni hakk›nda yarg›ya gerekli bilgileri vermeyi “ak›l etmemifl” bu “temiz” adam. Ki, çetelerle, kirli ifl ve iliflkilerle mücadele etmekle de övünmekten geri durmuyor. Peki ye¤enini bu güne kadar saklayarak korudu¤u kendi sözlerinden de a盤a ç›km›yor mu? K›sacas›, Devlet hakim s›n›flar›n bask› arac›d›r. Devletin tüm temel kurumlar› da söz konusu hakim s›n›flar›n ç›karlar›n› koruma ve iktidarlar›n› garanti etme araçlar›d›r. Devletin ipli¤i pazara ç›km›flt›r. Gerekli olan güçlü devrimci savafl›md›r. Devrimci hareket gelifliyor, fakat bilinçli örgütlü nitelikteki hareket bak›m›ndan henüz çok zay›f ve haz›rl›ks›z. Dahas›, sars›lan devletin bertaraf edilmesinin gerçekçi yolunun, uzun süreli silahl› bir savafl›mdan bunun somuttaki ifadesi olan Halk Savafl›’ndan geçti¤i ve böylesi bir mücadele içinde haz›rlanarak iktidar› alafla¤› edebilece¤i unutulmamal›d›r. Her fleye karfl›n geliflerek yayg›nlaflan iflçi direnifli, devrimci dalgan›n yükselerek, ceberut devleti iyice paçavraya çevirecek güçteki geliflmelere gebe oldu¤unu göstermektedir.


DEVRiMCi

DEMOKRASi

ANAL‹Z

16-28 fiUBAT 2010

9

YÖNEL‹M

KAZIM C‹HAN

Ya çözüm olaca¤›z ya da...?

sürecin yönelimi Baflbu¤ “sabr›m›z taflt›-tafl›yor” diyerek, tehditlerini, “bizim de elimizde bilgiler var, halka aç›klar›z…” diye sürdürüyor. Dahas›, bir itiraf da Genelkurmay’dan geliyor. A盤a ç›kan darbe-komplo planlar›n›n içten bas›na s›zd›r›lmas›na öfkelenen Baflbu¤, karargahlar›nda afl›r› tekni¤in kullan›lmas›yla hata yapt›klar›n› söyleyerek, söz konusu darbe-komplo planlar›n› do¤rulayarak itiraf ediyordu. “Ergenekon”un avukatl›¤›n› yapan Baykal, orduya da yarg›ya da sahip ç›kacaklar›n› söyleyerek, difllerinin keskin olup ›s›r›p koparaca¤›n› ve ö¤ütece¤ini de söylemekten geri durmad›… Her düzeyde ve kurumunda çat›flma yaflayan devlet iç yüzüyle deflifre olurken, AKP hükümet ve iktidar›n›n da ipli¤i pazara ç›km›flt›r esasta. AKP’nin hükümetten indirilip iktidardan geriletilmesi amac› bugüne kadar yürütülen ciddi giriflimlerle baflar›lamad›. Ancak koflullar giderek olgunlaflmaktad›r. Özellikle iflçi direnifliyle sars›lan sars›lacak olan AKP iktidar›, kritik döneme girmifl bulunuyor. AKP iktidar› karfl›t› olan komprador klikler iflçi ve halk muhalefetini de de¤erlendirerek amaçlar›na daha da yaklaflm›fl olacaklard›r. Konjonktürel e¤ilim bu yönlü olsa da esas belirleyici olan unsur; “demokratikleflme”, “aç›l›m” etiketli tasfiyeci sürecinin nas›l ilerleyece¤i, krizin etkilerinin nas›l seyredece¤i, anlaflmaya ba¤l› olarak IMF’den paran›n gelip gelmeyece¤i, anayasa de¤iflikli¤inin nas›l seyredece¤i ve etkilerinin nas›l olaca¤›; özetle önümüzdeki bir y›ll›k dönemde AKP’nin süreci baflar›l› m›, baflar›s›z m› yönetece¤i belirleyici olacakt›r. Kemalistler önderli¤indeki cephe ise, süreci baltalama çabas›n› kesmeden etkide bulunacakt›r elbet. Bu kesimin plan›, bir senelik bir süreç daha iflleterek AKP’yi iyice zay›flat›p erken seçimle iktidara gelmektir. Muhtemelen, erkene al›nan seçimin süresi bir y›l› dolduracakt›r, bir y›l sonra seçime gitmeyi taraflar uygun bulacakt›r. Kemalistlerin-CHP’nin plan› buyken, bu erken seçim süresi, e¤er çok y›pranmam›fl ise AKP’nin de ifline gelecektir. Avantajl› durumdayken seçime gitmeyi elbette tercih edecektir. Zay›flamas› durumunda ise, ciddi bir bask› alt›nda olmas› anlam›na gelecektir ki, bu durumda da seçime zorunlu olarak evet diyecektir.

“Aç›l›m”da K›br›s ve Ermeni fiyaskosu

Süreç önemli geliflmelere gebedir Konjonktürel süreç iyi takip edilip de¤erlendirildi¤inde veya mevcut geliflmeler ›fl›¤›nda mant›ki ç›karsama yap›ld›¤›nda; AKP hükümeti ve iktidar›n›n TEKEL iflçilerinin direnifli karfl›s›nda (tabi ki direnifl ayn› kararl›l›kla sürer ise), geri ad›m ataca¤› tespit edilmelidir. Zira zorlu olan bu süreçte birde iflçi direniflini kald›ramayaca¤› aç›kt›r. fiimdiki kararl› söylemleri, bir dönemin moda sözüyle fasa-fisodur. Psikolojik savafl ve s›k›flman›n son ç›rp›n›fllar›d›r, Erdo¤an’›n kararl›l›k gösterileri. ‹flçiler direnifline bu öngörüyle yön verdikleri oranda kararl›l›klar›n› koruyarak mücadeleyi gelifltireceklerdir. ‹flçi s›n›f›n›n ve somutta da TEKEL iflçilerinin Erdo¤an’dan da gerici-faflist hakim s›n›flardan da kat be kat kararl› oldu¤u tart›flma götürmez do¤rudur. Türkiye-Kuzey Kürdistan önemli geliflmelere gebedir. Geliflmelerden devrim ad›na gerekti¤i gibi yararlanabilecek yeterli örgütsel güce sahip alternatif haz›rl›k ve yap› oldukça zay›ft›r. Dolay›s›yla süreci esasta yönlendiren cephe hakim s›n›f partileri olacakt›r. Ne var ki, komünist ve devrimci yap›lar›n önemli oranda bu süreçten güç alaca¤›, önemli avantajlar sa¤layaca¤› inkar edilemez. Bu birazda benimsenen do¤ru siyaset ve devrimci pratikle do¤ru orant›l› olacakt›r. Maoist hareketin olumluluklar› ile birlikte önemli eksikliklerinin oldu¤unu da tesbit etmeliyiz. Ancak buna karfl›n devrimci hareketi içinde en avantajl› durumda olan›n yine Maoistler oldu¤unu söylemek, görmek kerekir. Geliflmeler Maoistler aç›s›ndan bu de¤erlendirmemezi daha somut olarak ortaya ç›kartacak dinamikler tafl›maktad›r. Devrimci hareketin yükselifle geçece¤i ise flimdiden görülmektedir. Fakat bu yükselifl, uzunca bir dönemi kapsamayacakt›r. Devletin yap›land›r›lmas› sürecinin meyligeliflme rengi, devrimci hareketin uzun süreli mi yükselece¤i, yoksa k›sa dönem mi yükselip tekrar geri düflece¤i noktas›nda önemli bir rol oynayacakt›r. Çeliflki ve çat›flk›lar›n her bak›mdan son derece derinleflerek devrimci harekete uygun zemin sundu¤u günümüz koflullar›nda mevcut f›rsatlar› en iyi flekilde de¤erlendirmek ihmal edilemez devrimci görevdir.

K›br›s sorunu ile Ermeni “aç›l›m”›nda aç›ktan fiyasko yaflayan AKP, “Kürt aç›l›m›”nda da flimdiki durumuyla baflar›l› say›lmaz. (Bu konuda sürecin yoluna girme iflaretleri olsa da kesin bir fley söylenemez. Ancak bir fley kesin ki, ciddi sorunlarla karfl› karfl›ya kalacakt›r. Parlamento gündemlerinde konuflan ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay, BDP’ye yönelik, “siz bunlar› daha iyi bilirsiniz” diyerek, yaflanan zulmükatliamlar› bu kürsüden bir kez daha itiraf ediyordu…) AKP’nin sendelemesi TEKEL iflçilerinin direnifline karfl› tahammülsüz ve fluursuz sald›r›lar›nda s›r›tt›¤› gibi, Erdo¤an’›n, Avrupa Parlamentosu Raporu’nda TC hakk›nda yapt›¤› tespitler karfl›s›nda, büyük elçilere verdi¤i yemekte öfkeyle sarf etti¤i laflarda da a盤a ç›kmaktad›r ki AKP sars›lmakta-s›k›flmaktad›r. Adeta ipleri koparan küstahça söylemler, Avrupa Birli¤i emperyalistlerinden elini y›kad›¤›n› göstermektedir. Avrupa Parlamentosu Raporu flahs›nda AB’li emperyalistlere karfl› gelifltirdi¤i bu tutum, bir taraftan ABD’ye s›rt›n› dayayarak sa¤lama almas›n› iflaret etmektedir, di¤er taraftan bu keskin ç›k›fllarla milli duygulara hitap ederek puan toplama takti¤i güttü¤ünü göstermektedir. T›pk› “one munit” takti¤i ç›k›fl›nda oldu¤u gibi… AB’ye “one munit” diyerek ayn› be¤eniyi ülke içinde daha da derinlefltirmek istiyor. AKP’nin sonbahar›na girdi¤ini söylemek mümkün. Ancak her fley tersine dönmeye de müsaittir. Pek mümkündür ki, AKP, ordu ve di¤er Kemalistlerin deflifre edilmemifl icraatlar›n› deflifre ederek çal›m atabilir. Dahas›, emperyalist tasfiyeci süreci muhalefete ra¤men baflar›yla yürütüp kan kayb›n› keserek çok daha öne geçebilir. Süreç bu yönlü ifller ve AKP Kemalistlerle orduyu yeni ‘skandallarla’ h›rpalamaya devam ederse (ki, etmek zorunda), ayn› zamanda seçimler süreci AKP’den yana sonuçlara iflaret eder veya seçimler sonras› AKP iktidar› durumunu korursa, Kemalist ordu ve CHP yar›da kalm›fl aray›fllar›n›-giriflimlerini keskin noktada sürdürecektir. Bu durumda ordu ve di¤er Kemalistler külfetinin darbeden baflka flans› kalmayacakt›r. Ki, baflarabildikleri ilk f›rsatta denemekten çekinmeyeceklerdir. Ne var ki, darbe kanl› olabilece¤i gibi, klasik darbelerden farkl› olarak “post modern” adland›rmas›nda tarif edilen biçimde de geliflebilir. Olas› bir darbenin esas olarak klikler aras› iktidar paylafl›m› üzerine geliflece¤inden, varsay›lan söz konusu darbe, kans›z-az kanl› ve güne uygun “post modern” biçimde geliflebilir. Ve yine varsay›lan olas› bir darbe, demagoji silah›yla halk kitlelerini iktidar kli¤ine karfl› yedekleyece¤inden, nispeten kans›z olacakt›r. Buna karfl›n, darbenin faflist karakteri gere¤i, komünist ve devrimcileri hedefleyece¤i de gözard› edilemez. Olas› bir darbe TC’nin uluslararas› alandaki imaj›na

gerekli notu kazand›raca¤› gibi, ülke içindeki flartlar› da a¤›rlaflt›r›p kötülefltirecektir. Geçici olarak devrimci hareket veya dalgada gerilemeler mümkün olsa da a¤›rlaflarak yaflanan gerici-faflist koflullardan hareketle devrimci hareketin geliflmesi kaç›n›lmazd›r. Özetle, TC devleti sanc›l› bir dönemeçte bulunuyor. Hakim s›n›flar iki ucu pis olan bir çubu¤u elinde tutmaktad›rlar. Faflist olduklar›n› da itiraf etseler, sahtekarca demokrasiden dem vurup ahkam kesseler de emperyalizmin oyunca¤› olarak terbiye edilmekten, en önemlisi de devrimci halk kitlelerinin geliflen hareketinin önüne geçemeyecektir. Kokuflmufl devlet çürümüfl sistemiyle karanl›klara gömülmekten kurtulamayacakt›r. Bu gün de¤ilse yar›n mutlaka! -III-

Kemal Anadol: “Bu ülkede faili meçhul varsa bunun sorumlusu bizatihi devlettir.” Devletin di¤er suçlar› ve gerçekli¤i gibi, “faili meçhul”e ç›kard›¤› cinayetleri de karfl›s›na ç›k›yor, ç›kacak, ç›kmak zorundad›r da. Çünkü gerçekler inatç›d›r. Çünkü devrimci demokratik güçler gerçe¤i dillendirerek gündemlefltirmekte ve mücadele ederek devletin gerçek yüzünü önüne dikmektedirler. Çünkü gerici ç›kar dalafl›, faflist hakim s›n›f kliklerini karfl› karfl›ya getirerek “kirli çamafl›rlar›n›” ortaya dökmelerine zorunlu olarak sebep olmaktad›r. ‹flte bundan dolay›, devlet gerçekli¤inden sonuna kadar kaçamayacak, bu gerçekler er ya da geç yüzüne çarpacakt›r-çarpmaktad›r. Hakim s›n›f klikleri farkl› cephelerinin iktidar pay›-pastas› üzerinde husumet yaflayarak has›m hane çat›flmalara girmesi her zaman mümkündür. Bunu yaparken klik ç›karlar›na uygun olarak gerçe¤in bir k›sm›n› itiraf etmekten sak›namamaktad›rlar. Tarihsel tecrübeler de bunu do¤rulamaktad›r. CHP’nin kelli-fellilerinden olan Kemal Anadol’un, “faili meçhul” cinayetlerin aç›klanmas›na dönük oluflturulan komisyon ile yapt›¤› görüflmede, sonradan piflman olaca¤› belli olan a¤z›ndan kaç›rd›¤› itiraf da bunun en yak›n örne¤i. CHP önderli¤inde Kemalist ve statükocu cephenin, iktidar› kapt›rd›¤› “liberal islamc›”-”dinci muhafazakar” olarak ünlenen Türk-‹slam sentezcisi AKP’ye karfl› yürüttü¤ü hükümet ve iktidar›n el de¤ifltirmesi mücadelesi itiraflara da tan›k olmaktad›r. Çünkü, burjuva pragmatist politikan›n bencil ç›karlar› gözlerini karartmaktad›r. ‹ktidar emeli için yapamayacaklar› fley, bafl vurmayacaklar› yol yoktur. Önemli olan has›m kli¤in zay›flat›lmas› ve faflist klik ç›karlar›d›r onlar için. Kemal Anadol CHP gurup baflkan›, CHP bas›n sözcülerinden. Ne diyor Anadol? “Bu ülkede faili meçhul varsa bunun sorumlusu bizatihi devlettir.” Do¤ru söze ne demeli… Ama bu do¤ru söylem ne bir demokratik özün d›fla vurumudur, ne de gerçek karfl›s›nda dürüst yaklafl›m›n eseridir. Asla böyle yorumlanamaz. Gerici s›n›flar›n bencil ç›karlar›na hizmet etti¤i oranda do¤rular› dile getirip kulland›klar› bilinmektedir. Devrimci halk kitlelerinin yedeklenerek gerici emellere kald›raç edilmeleri takti¤i gere¤i de hakim s›n›flar›n iki yüzlü politikalara bafl vurarak, demokrat kesildikleri tecrübelerle ispatl›d›r. Ve elbette hükümet ya da iktidara geldiklerinde faflizmi nas›l uygulad›klar› da… Anadol’un halk›n dostu ve ilerici niteli¤inden ötürü bu itirafta bulundu¤u asla söylenemez. Bu itiraf›n bir izah›, yani bu sözden ç›kan bir sonuç; Kemalist CHP’nin devlet d›fl›na itilmifl oldu¤udur. Bunun ac›s›yla devletin gerçe¤ini aç›klamaktan sak›namamaktad›r. Amaç hükümete gelmek ve iktidar gücünü ele geçirmektir. AKP’nin düflürülmesi için devlet ve iktidara karfl› mümkün olan tüm muhalefet ve hareketi “desteklemek-birleflmek” gerekirdi… Nas›lsa bugün söylenen yar›n inkar edilecektir. Önemli olan iktidara oturmak, semirmektir… ‹kincisi, klik kap›flmas›n›n en ciddi boyutlara vard›¤›, muhtemel geliflmelerin yaflanaca¤›n› iflaret ediyor. Hali haz›rda AKP iktidarda ve devlet kurumlar›nda çat›flma aç›k olarak sürüyor. Bu bitmemifl çat›flman›n nas›l sonuçlanaca¤›, bu gün ortaya konan performansa ba¤l› oldu¤u gibi, çat›flman›n üstünlükle bitirilmesi iktidara oturmak anlam›na gelir. Dolay›s›yla “bu çat›flmada üstün ç›kmak için her fley kullan›lmal›” biçimindeki faydac› siyaset güdülmektedir… Üçüncüsü, devrimci gerçek karfl›s›nda yaflanan teslimiyettir. Gerçe¤in inatç›l›¤›ndaki kahredici üstünlü¤ün galip gelmesidir. Anadol’un itiraf› bu boyun e¤ifli de ifade eder. Ve elbette devletin sald›¤› kokular›n mide kald›ran düzeyde saklanamaz kadar aleni olufludur… Özetle, itiraflarla döfleli olarak yaflananlar›n hepsi; kliklerin devlet iktidar› üzerine yaflad›¤› çat›flman›n bayatlam›fl meyveleridir.

İttihat-Terakki’den bugüne ezilen ulus, azınlık ve ezilen inanç gruplarının inkârı, katliam ve soykırımlara maruz bırakılmaları üzerinde yükselen Türk devlet gerçekliğinin, bugünkü koşullar itibarıyla sürdürülemez statükosunun çıkmazlarına çare amaçlı ve onun yeniden tesis edilmesi için öngörülenlerin tüm ezilenler açısından bir tasfiye planı olduğu yaşanan gerçeklerle yeniden teyit edilmiştir. “Açılımlar” furyası ve paketler pazarlamasıyla sürdürülen tasfiye planının “milli birlik ve kardeşlik” vizyonu tüm egemen sınıf kliklerinin ortak özelliği olan T.C. devletinin inkâr ve imha gerçeğini yeniden deklare etmiştir. Açılım yürüyüşünün meyveleri Kürt sorununun yine “bir terör ve güvenlik” sorunu olarak sunulmasından başka ne getirmiştir ki? DTP’nin kapatılması ve siyaset sahnesine çıkan BDP’ye karşı bir saldırı furyası, yüzlercesinin tutuklanması, seçilmiş belediye başkanlarının hapse tıkılması, sayıları binleri bulan çocukların zindanlara çivilenmesi, sıkıyönetim ve darbe dönemlerini aratmayan uygulamalar değil midirler? Sözde cunta ve darbe karşıtı olan demokrasi havarileri, iş Kuzey Kürdistan gerçekliğine ve TEKEL işçileri örneğindeki gibi emekçi mücadelelerine geldiğinde, sınırsız bir saldırı ve özel savaş hükümetleri olduklarını göstermekte zerrece tereddüt etmemişlerdir. Aralarındaki çıkar çatışmalarına rağmen Türk egemen sınıf klikleri işçi ve emekçilere, ezilen Kürt ulusu ve azınlıklara karşı mücadelede ortak bir karakteri paylaşmaktadırlar. İşçi sınıfının direnişini hükümet olma amacıyla yedekleme sahtekarlığı içerisindeki diğer egemen sınıf klikleri de şimdiki uygulanan neo-liberal emperyalist politikaların; özelleştirme-sendikasızlaştırma-4C gibi uygulamalarla köleleştirme gibi siyasetlerin uygulayıcıları değiller miydi? İşçi sınıfının bilinçli bir önderlikten yoksunluğu ve sarı sendikalar barikatını aşacak bilinç donanımına sahip olamayışlarının avantajlarını da kullanan egemen sınıf klikleri mücadeleyi rayından saptırma, dejenere etmek için iş başındadırlar. Elbette bu konuda onların işini kolaylaştıran devrimci, komünist hareketin bilinçli önderlik misyonuyla alternatif olarak ortada olmayışıdır. Dolayısıyla suçlanacak olan işçi, emekçi ve ezilenler değil, böyle bir sorumluluğun gereğini yerine getirmesi gereken bilinçli önderlik meselesine kafa yorulmasıdır. Bu konuda militan, devrimci birleşik bir halk hareketi için mücadele birliği günün acil, gündemleştirilmesi gereken sorunudur. Düşmana karşı tüm mücadele dinamiklerinin, birleşik devrimci eyleminin yaratılması sorumluluğu asla ertelenemez bir görevdir. Türk devletinin Kürt sorunu ve PKK’yi sözde birbirinden ayrıştırma oyunu ile yapmak istediği ise ulusal hareketi etkisizleştirme, devreden çıkarma ve aldatmacalarla kitleleri sermaye düzenine adapte etme operasyonudur. Tıkanan açılım projesi bu açıdan yeni perde oyunlarıyla tekrar devreye sokulacaktır. Bu konuda Türk devlet sisteminin her biçimine göğüs geren bir bilinç açıklığıyla kitleleri seferber etmek üzere donatmak, yeni tuzaklara karşı uyarmak görevdir. Oyunlar Kürt realitesini tanıyorum diyen Demirel, Çiller, Özal gerçeğinde de anlaşılacağı gibi yeni değildir. Oyun yeni sahnelerle ve tabii ki koşullarında zorlamasıyla sergilenmeye devam ettirilmektedir. “Faili meçhuller”, köy yakmalar, sürgünlerle vahşice sürdürülmüş fakat yine de başarısızlığa uğramış özel savaşın havuç politikalarıyla takviye edilerek günün koşullarına uygun planlanmasını dayatmaktadır. ABD stratejik egemenlik planı çerçevesinde T.C.’ye biçilen zaptiye rolünde de ihtiyaçlar bazı paketleri zorunlu kılmaktadır. Kafkasya, Ortadoğu ve Balkanlar’da bu rolün icra edilebilmesi için egemenler bir seferberlik durumu içerisindedirler. Ermeni, Alevi, Kürt açılım ve çalıştayları bu stratejik planlamanın parçasıdırlar. Gerçek şudur ki; ezilen ulus ve azınlıkların en sıradan demokratik taleplerine karşın Türk devletinin stratejik inkârcı, imhacı, asimilasyoncu politikası devam ettirilmektedir, ettirilecektir. Nitekim bunu açıkça ifade etmişlerdir de. Yapacaklarının, hapishanelerde Kürtçe’ye izin, çocuk rehabilitasyonu, pişmanlık yasası düzenlemeleri, özel TV’lere izin gibi uygulamalar olacağını ifade ederlerken anlattıkları budur. Yani devletin kırmızı çizgileri biraz cilalanacaktır, o kadar. Türk devletinin “analar ağlamasın” sözleriyle çocuklara yaşatılan linç, estirilen devlet terörü ve binlerce insanın kelepçelenmesiyle verdikleri cevap modernite terbiyelerinin ne olduğunu bir kez daha göstermiştir. ABD-AKP-liberaller ve statükocular biçiminde bloklaşan egemenlerin çıkar çatışmalarının yanı sıra elbette bir yöntem anlaşmazlığı da mevcuttur. Devlet bahçesinde palazlanmış, bürokrat devlet burjuvazisi, ordudevlet bürokrasisi Türk-İslam senteziyle ortaya çıkan sermaye gruplarıyla girdiği çatışmada darbelenen imtiyazlarını koruma gayretindedir. Açılım-dönüşüm gibi demagojik aldatıcı sözcüklerle maskelenen tasfiye planı Sünni-Türk, Türk-İslam eksenli T.C’nin zorunlu biçimlendirilmesi projesidir. Kürt ulusal ve halkların mücadelesi karşısındaki açmazlarını aşmak ve egemen sistemi yeniden sürdürülür kılmak için yürütülen tasfiye planına demokrasi mahiyeti yükleyenler, tıkanan T.C. statükosunun restore edilmesinin savaşçılarıdır. Devlet Kürt’ü ve devlet Alevisi konsepti çerçevesinde yürütülen operasyona demokratlık adına tav olan yaltaklanma, iflas etmiş resmi tarih ve egemen ideolojinin yeniden üretim mekanizmalarıdır. Kitleleri sermaye iktidarının kontrolüne almada, “kardeşlikhoşgörü-empati” gösterileriyle sürdürülen bu aldatma oyunu göğüslenirken; Kürt ulusu ve azınlıkların, ezilen inanç gruplarının demokratik taleplerine seyirci kalma, bu meşru istemleri geçiştirme biçimindeki sorumsuzluğa da asla düşülemez. Burjuva feodal önderliklerine rağmen Kürt ulusal hareketinin tarihsel meşrutiyetine, demokratik içeriğine sahip çıkmış bir gelenek ezilen ulusun burjuva anlamda bile iradesine saygı gösterir. Fakat bunu yaparken Kürt emekçilerini uyarmayı doğru çözüm yönelimiyle birleştirip seferber etmeyi de asla ihmal edemez. Tam hak eşitliği temelinde eşit ve özgür demokratik halk iktidarı yönelimiyle egemen ulusun her türlü şovenizmini göğüsleyerek, Kuzey Kürdistan üzerindeki tahakküme son şiarıyla savaş açılması en meşru, en demokratik görevdir. Ne adına olursa olsun zoraki birlik, kabullenilemez. Gerçek kardeşleşmeye götüremez. Egemen ulusa endeksli sistemin devamının dışına çıkmayan bir perspektif ulusal eşitsizlikler sorununu köklü çözemez. Boş vaatlere aldanamayız. Geleceği yaratmanın öncüsü olmak bir nitel doğruluş, nitel örgüt, nitel kadro ve kitlelerle birleşmiş hareket için ilerlemeye çağırıyor. Yakınmaya değil, çözüme çağırıyor. Ya yapacağız, ya da tortu olacağız.


10

GÜNCEL

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

‘Mad›mak’›n müze olmas› tehlikeli... Alevilik ça¤ d›fl›... Cemevleri ibadethane olamaz...’

‹flte size Alevi aç›l›m› Devlet bu; “tek dil, tek din, tek bayrak, tek devlet” anlay›fl›yla, imha inkar ve asimilasyon üzerine temellendirdi¤i siyasal davran›fllar›n› zedeleyecek ve yok edecek sulara aç›lmaz. “Alevi aç›l›m›” da devletin kara sular›nda kald›. AKP bürokratlar›n›n öncülü¤ünde yürütülen ve Alevi kesiminin devlete ve devlet asimilasyonuna yedeklenerek kendini tarif eden Alevi kurumlar›n›n, sanatç› ve bireylerin kat›ld›¤› ve yine Alevilerin kan›n› emmifl Ökkefl fiendiller gibi flahsiyetlerin de de¤erli bilgilerini sunmak için “protokolden” davet edildi¤i Alevi çal›fltay›nda ortaya ç›kan ilk rapor; devletin inkar, asimilasyonla karartt›¤› sular›ndan öteye aç›lamayaca¤›n› deklare etti. Raporda devletin, Alevi inanc›na mensup halk›n dini farkl›l›klar›n›, etnik ve kültürel renklerini “sorun” ve “ça¤d›fl›”, “tehlikeli” olarak görmeye devam etti¤ini teyyid etti¤inin beyan› oluyor. Raporda Alevilerin dini inanc› “Hak Muhammed Ali” olarak ne oldu¤u belli olmayan bir tarikat anlay›fl› ile tan›mlan›rken, Alevi kesimin belli bafll› talepleri bölücü, toplum düzenini bozan talepler olarak belirtilmifl. Mad›mak’›n müze olmas›n›n tehlikeli bir talep olarak de¤erlendirildi¤i raporda, park yap›lmas›n›n ise daha anlafl›l›r oldu¤u ifade ediliyor. Yine raporda Aleviler üzerinde devletin siyasal bask› arac› olan Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n varl›¤› oldu¤u gibi korunurken, zorunlu din dersi ise yine Alevilerin beklentisinin tam tersi bir flekilde “Alevi hocalar versin” fleklinde zorlama çözümlerle geçifltirildi. Son olarak ise raporda cemevlerine ve Alevi dedelerine bulunan çözüm Alevileri çileden ç›kartacak cinsten; ‘cemevleri ibadethane olamaz ve Alevi dedeleri gericidir.’

Devlet; Alevileri “ehlilefltirmesi” gereken bir “sorun” olarak görüyor Son süreçte devletin önüne koyulan ve y›llard›r uygulanan asimilasyon, inkar ve imha siyasetinde biçimsel olarak de¤ifliklikler getiren içerisinde toplumsal muhalefeti bast›rmak, denetim alt›na almak için yeni siyasal ve politik teslimiyeti dayatan sald›r›lar›n oldu¤u “aç›l›m” paketlerinin bir hedefinde yine Osmanl› ve Türk devleti içerisinde devletin siyasal ç›karlar› çerçevesinde inkar edilen, bask› alt›nda tutulan dini ve kültürel yaflamlar› ile hakim din alay›fl›na göre farkl›l›klar arz eden Alevi inanc›na mensup halk var. Devletin gericili¤iyle bar›fl›k yaflamayan ve devletin bask› ve fliddetine karfl› siyasal-politik örgütlerle s›cak temas kuran ve dini ve kültürel yaflam biçimini koruyabilmek için kendi örgütlülüklerini yaratan Alevi halk›, devletin topyekün denetim mekanizmas› içinde ehlileflmemifl ve ezilen yönünü di¤er ezilen ve hak arayan eylemliklerle bütünlefltirmiflti. Devlet ise Alevi halk›n›n bu ilerici tutumunu ehlilefltirmek ve denetimi alt›na almak için bir dizi yan›lt›c› söylemleri ile “Alevi çal›fltay›” ad› alt›nda, sistemi için sorunlu gördü¤ü yönlerini törpülemek maksad›yla politik çal›flmalar bafllatt›. Alevi Bektafli Federasyonu, PSAKD, Hac› Bektafl Vakf›, TUDEF, DHF ve bir dizi devrimci demokratik kitle örgütleri taraf›ndan çal›fltay Alevi halk›n› ehlilefltirme giriflimi

DEMOKRASi

‘Müze tehlikeli, park yapal›m’ Mad›mak Oteli’nin müzeye dönüfltürülmesine iliflkin talebin “tehlikeli” bulunmas› ise bafll› bafl›na çal›fltay›n içeri¤ini özetleyen bir bak›fl aç›s›. Raporda önce Mad›mak katliam›nda, devletin rolü iflin içerisinden çekilerek, derin güçlere havele ediliyor ve muhattab yine Aleviler ve Sünni halk› olarak gösteriliyor. Sonra ise Alevi halk›n›n müze talebi tehlikeli bulunarak, katliam› haf›zalardan silip unutturmak ad›na “park yap›lmas›”n›n daha uygun olaca¤› kan›s›na var›l›yor.

‘Alevi dedeleri; ça¤d›fl› e¤itilmeli’

Çal›fltay, resmi devlet görüflünü yeni Alevilik yaratarak meflrulaflt›rmak istemifltir Evet, bu rapor devletin resmi bak›fl aç›s›n›n ta kendisidir. Çal›fltaya kat›lan tüm kurumlar ve kifliler Alevi halk›n›n beklenitilerinden çok, devletin Alevi halk› üzerindeki asimilasyon ve bask› beklentilerini hayata geçirmek için çal›flm›flt›r. Alevi halk›n›n kan›n› emen Ökkefl fiendiller gibi unsurlar›n çal›fltaya davet

olarak belirtilmifl ve devletin asimilasyon oyununun oyuncusu olmayacaklar›n› kaydetmifllerdi. Özellikle bu kurumllar devletin organize etti¤i Alevi çal›fltay›n›n bafllamadan hüsranla sonuçlanaca¤›n› aç›klarken, Alevi halk›n›n öne ç›kartt›¤› 6 telebin pazarl›k konusu dahi yap›lmadan devlet taraf›ndan kabul edilmesi gereti¤ini ifade etmifllerdi. Ve gelinen süreçte devlet, AKP hükümeti üzerinden hayata geçirdi¤i Alevi çal›fltay›n› yedi aflamal› olarak yap›lan toplant›larla gerçeklefltirdi. ‹lki 3–4 Haziran 2009 tarihinde bafllayan çal›fltaylar dizisi 27–30 Ocak 2010 tarihinde Ankara K›z›lcahamam’da gerçeklefltirilen yedinci ve son çal›fltayla tamamland›.

Çal›fltay neyin ön ad›m›? Ankara’da gerçekleflen son toplant›da haz›rlanan raporda Sivas, Marafl ve Çorum gibi devlet organizeli katliamlar ise karfl›l›kl› olarak kat›l›mc› flahsiyetler taraf›ndan lanetlenmifl ve Alevilerin devletin siyasi yap›sall›¤›yla yaflad›¤› sorun maniple edilerek Sünni ve Alevi çat›flmas› olarak lanse edilmifl. Raporda 7 konu bafll›¤› öne ç›kar›lm›fl: Alevilik çerçevelendirme sorunlar›, Kimlik ve beyan sorunlar›, Anayasal ve hukuksal s›n›rlar, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›, Zorunlu din dersleri, Mad›mak Oteli’nin düzenlenmesi, ‹nanç rehberleri (dedelik), Cemevlerinin statüsü.

Alevili¤e bulunan kulp: Alevilik, Sünni inanc› içerisinde bir tarikatt›r Devletin Alevi halk›na karfl› uygulad›¤› bask› ve denetim içerisinde Aleviler kendi inanç kültürlerini yaflayabilmek için özellikle faflizmin ayyuka ç›kt›¤› dönemlerde

KONUK YAZAR Nihayet AKP’nin aylar süren, pembe Brezilya dizilerini and›ran Alevi Çal›fltaylar› sona erdi. Ve aynen o dizilerde oldu¤u gibi sonu tam da AKP’ye ve ona inananlara, ondan medet umanlara ve bu ya medetçi anlay›fltaki birkaç kiflinin gelecekte elde edebilecekleri küçük rantlara, asla Anadolu Alevili¤i ile ba¤daflmayan, ilgisi olmayan ‘Alevi islamc›’ beyinlerine uygun arabesk ve objektiflikten uzak, insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayan ve de AKP’nin kendi Alevili¤ini yaratacak de¤erlendirmelerle dolu, basmakal›p bir raporun hükümete verilmesiyle sona erdi.. Anadolu co¤rafyas›nda y›llar y›l› görmezden gelinen, inkar edilen, asimile edilmeye çal›fl›lan, katliamlarla yok say›lan Alevili¤in ve Alevilerin sorunlar›n›n AKP gibi gerici, faflist ve takiyyeci bir parti ve onun yetkililerince çözümlenmeyece¤i çok önceden belliydi zaten. Bu oturumlar dizisinden ilkine konu bafll›¤› olan bir maddeye dikkat çekmek isterim. Akl› bafl›ndaki herkesin çok kolayca görebilece¤i gibi, bu bafll›¤› kullanan bir hükümetin, Alevilerin ve Alevi örgütlenmesinin, demokratik kamuoyunun beklentilerine yan›t vermesinin mümkün olmayaca¤› sonucunu da görür. Bu madde “Çerçevelendirme Sorunlar›” ad›n› tafl›yor-

edilmesi ve Alevi halk›n›n öz örgütlülükleri Alevi Bektafli Federsyonu, Pir Sultan Abdal Dernekleri ve TUDEF gibi kurumlar›n iflin d›fl›nda tutulmas› çal›fltay›n bafltan çürümüfllü¤ünü göstermifltir. Çal›fltay, Alevi halk›yla adeta dalga geçilmifltir. Alevi inanc›na mensup halk ne talep etmiflse çal›fltay tam onun tersini

dini inançlar›n› gizli bir flekilde yerine getirmiflti. Devlet, kurumlar› ve yasalar›yla Alevili¤i dini bir inanç olarak görmemifl ve bu konuda gelen talepleri sindirmiflti. Raporda yer alan Alevilik tan›m›n›n tart›fl›lmas› ve yeni bir tan›m yapma gayreti tam da devletin Aalevili¤i “sorun” ve “tehlike” olarak görmesinden ileri geliyor. Yüz y›llard›r yaflayan Alevilik inanc›n› yeniden tan›mlamaya çal›flan çal›fltay, bilimsel temellerden uzak olan ve Alevi kanat önderlerinin olmad›¤› bir tart›flmayla devletin resmi bak›fl›na paralel bir çerçeve çizerek makul bir çözüm bulmufl. Bu konu bafll›¤› alt›nda yap›lan tart›flmalar da “Alevili¤in ‹slam üst bafll›¤› alt›nda ‘Hak-Muhammed-Ali’ kavramlar› etraf›nda oluflan bir inanç ve erkân yolu oldu¤u konusunda tam bir uzlaflma sa¤land›” fleklinde bir tan›mla Alevilik mu¤lak bir inanca ve tarikat düzleminde kalan bir küçük toplulu¤a indirgenmifl. Çal›fltay böylece, devletin resmi olan Sünni a¤›rl›kl› din bak›fl›na paralel olarak, Alevili¤e, Sünnilik içerisinde tutan bir tan›m getirmekte, buradan hareketle de asimilasyon ifllemini daha rahat bir flekilde hayata geçirmek istemektedir.

‘Aleviler iç ve d›fl tehditler taraf›ndan k›flk›rt›lm›flt›r’ Yine ikinci konu bafll›¤› olan “Kimlik ve Beyan Sorunu” devletin Alevilere yönelik bak›fl aç›s›n› gözler önüne sermeye yetti. Özellikle bu konu bafll›¤› alt›nda kat›l›mc›lar taraf›ndan mutab›k olunan “Aleviler her alanda ayr›mc›l›¤a u¤rad›klar›n› ifade etmifllerdir. Sorunun gerek Sünni, gerekse Alevi kesimlerinin karfl›l›kl› hoflgörü, diyalog ve empati eksenli giriflimlerle afl›labilece¤inin paylafl›ld›¤› oturumda, özellikle

öne ç›karm›fl. Çal›fltay Alevi halk›n›n devlet nezdinde yaflad›¤› bask› ve fliddeti bilerek ve görmezlikten gelerek, Alevi inanc›na mensup halk›m›z›n yaflad›¤› sorunlar›n muhattab› olarak, devleti de¤il, Sünni inanc›na mensup halk›m›z› göstererek gerici sistemi perde arkas›na itmifltir. Son olarak Alevi Çal›flta-

devletin yasal düzenlemeler marifetiyle ayr›mc›l›¤› besleyen ve kurumsallaflt›ran unsurlardan mevzuat› ar›nd›rmas› gerekti¤ine vurgu yap›lm›flt›r. Bu ba¤lamda kimlik ve beyan konusunda ortaya ç›kan sorunlar›n e¤itim müfredat›, tarihsel önyarg›lar, iç ve d›fl k›flk›rtmalar, cehalet ve iyi niyet eksikli¤iyle pekifltirildi¤ine vurgu yap›lm›flt›r” fleklinde tan›mlama içler ac›s›d›r. Anlafl›laca¤› üzere Alevi halk›n›n, iç tehditler ve d›fl tehdit olan devletler taraf›ndan, Türk devletine karfl› kullan›ld›¤› ve k›flk›rt›ld›¤› bu nedenle Alevilerin kimlik ve beyan sorunu yaflad›klar› öne ç›kart›lm›flt›r. Devlet tarihi boyunca Çorum, Dersim, Marafl ve Sivas katliamlar›n›n alt›na imza atacak, Alevi köylerine camii yapacak, resmi devlet kanallar›ndan Alevilik inanc› üzerine karalamalar ve çarp›tmalar yapacak sonra Alevi halk›n› “sorunlu” olarak d›fl tehditlerin kulland›¤› bir unsur olarak gösterecek. Pes do¤rusu!

Aleviler üzerinde bask›y› devlet de¤il Sünni inanc›na mensup halk yapm›fl! “Anayasal ve Hukuksal S›n›rlar” 3’üncü konu bafll›¤› alt›nda ise yine sanki bu zamana kadar Alevilerin devletle hiç bir sorunu yokmufl, Alevilerin yaflad›¤› ac›lar›n muhattab› devlet de¤ilmifl de Sünnilermifl gibi bir alg›lama yarat›larak, Sünni inanc›na ba¤l› halkla Aleviler karfl› karfl› karfl›ya getiriliyor. Kat›l›mc›lar, Alevilik üzerine yasal bir zeminde çözüm gerçeklefltirilmesinin sa¤l›kl› bir sonuç elde edilmesine imkân vermeyece¤ini belirterek, gelifltirici as›l ad›mlar›n toplumdaki farkl› dini, kültürel ve siyasi e¤ilimler aras›nda yap›lmas› gerekti¤ini

Cemevlerinin statüsü

y› Raporu, Alevilerin dini ve kültürel taleplerini devletin kara sular›ndaki anlay›fl›na yani “makul”, “sistem içi”, “devlete biat eden” seviyeye indirgeyen bir anlay›flla hareket etmifl, ve bu çal›fltayla Alevilerin meflru demmokratik talepleri red edilmifltir.

ifade etmifller. Kendilerinin dedi¤i gibi bir anda Alevilerin yaflad›¤› bask› ve fliddetten Sünni inanc›na mensup halk sorumlu olarak gösterilerek, “Her fleyden önce ‘taraflar’›n birbirlerine karfl› yak›nlaflmas›n› art›r›c›, psikolojik süreçlere tabi olmas› gerekti¤i her vesileyle teyit edilmifltir. Bunun için de Sünni ve Alevi vatandafllar›n özenli çabalar›na duyulan ihtiyac›n alt› çizilmifltir.” belirlemesiyle, sorunu yaratan taraflar halk olarak gösteriliyor.

‘Kim demifl Diyanet ‹flleri kald›r›ls›n’ Alevi halk›n›n öne ç›kard›¤› ve devletin dini inançlar üzerindeki bask›s›n› kurumsallaflt›rd›¤› “Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›”n›n la¤vedilmesi meselesi ise tam devletin kitab›na uyduruldu. Alevi halk›n›n bu ilereci talebi çal›fltaya göre, “Neticede çal›fltayda cumhuriyetle yafl›t Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n önemini kimse göz ard› edememifltir. La¤vedilmesini isteyenler bile, gelinen noktada, bugünden yar›na bunun çok da mümkün olamayaca¤›n›, ancak daha sivil bir yap›ya kavuflturulmas› gerekti¤ini önemle vurgulam›fllard›r.” belirlemesiyle Alevi halk›n›n öne sürdü¤ü talep bir anda de¤ifltirilmifltir. Yine çal›fltayda ele al›nan “Zorunlu Din Dersleri” konu bafll›¤›, Alevi halk›n›n beklentilerini karfl›lamaktan çok onlar›n bu ilerici talebini törpüleyen ve geçifltiren “çözüm”lerle dolu. Bu bafll›kta bulunan çözümlerin en ilginci ise, din dersinin devam›na ve ek olarak da yeni bir din dersinin ö¤rencilere verilmesine mutab›k olunurken, din dersindeki eflitsizli¤in ise Alevi inanc›na mensup ö¤retmenler arac›l›¤›yla giderilece¤ine inan›lmas› oluyor.

Alevi inanc› üzerinde yap›lan tan›mlamalar ile Alevi inanc›n› ve kültürü ile birlikte Elevi inanc›na mensup halk› “sorunlu” ve iç ve d›fl tehditler taraf›ndan k›flk›rt›lan olarak bulan çal›fltay, Alevilere son darbeyi cemevleri üzerinde vuruyor. Raporda “Cemevlerinin bir statüye kavuflturulmas› konusunda herhangi bir görüfl ayr›l›¤› olmam›flt›r” densede ard›ndan gelen, “Ancak bu mekânlar›n birer ibadethane olarak tan›mlanmas› konusunda Alevi olmayan kat›l›mc›lar da kayg›lar›n› ifade etmesi”yle iflin rengi a盤a ç›k›yor. Raporda, “‹slam içinde bir bölünmeye yol açabilece¤i, her dinin ancak bir mabedi olabilece¤i” vurgulanm›fl ve bu durumda ise çözümün devlet taraf›ndan bilinen statüsü teyid edilen cemevleri ifadesiyle yetinmeleri gerekti¤i ifade edilmifl. Alevilerin kendi dini anlay›fl› ve kültürel farkl›l›klar› devlete göre ‘yok’ oldu¤u raporda da vurgulan›yor. Alevi inanc›n› ve bu inanca göre yaflayan halk› tehlikile bulun devlet, Alevi halk›n›n öne ç›kard›¤› “Cemevleri yasal statüye kavuflturulsun” talebini kamu düzenini bozan bir anlay›fl içerisinde görerek, kamu düzeninin bozulmamas› -ki biz bunu devletin resmi din alnay›fl› olarak alg›layal›mnoktas›nda cemevlerini yasal statüye kavuflturmayaca¤›n›; böylelikle de Alevli¤i Müslümanl›k içerisinde bir inanç olarak meflrulaflt›rmayaca¤›n› aç›kça raporda teyid edilmifltir. Yine raporda cemevlerine “ibadethane” demeksizin, dernek ve vak›flar› fleklinde, “kamu düzenini bozmad›kça” bu kurumlar›n örgütlenmesi ve yerel yönetimlere ise yard›mc› olmas› da öneri olarak sunulmufl. Böylece “Cemevleri ibadethane olamaz” resmi devlet görüflü meflrulaflt›r›lm›fl.

Bu Alevili¤in asimilasyon raporudur

ERDAL YILDIRIM du ve birinci çal›fltay›n ana bafll›¤›yd›. Yani iktidar zaten çal›fltaylar dizisine bafllamadan önce Aleviler ve Alevilik sorununa nas›l bakt›¤›n› tespit etmiflti. Ve Alevili¤i sisteme, yani kendisine uygun bir ‘çerçevelendirme’ içerisine hapsetmek istiyordu. Tabi bunu yaparken de kamuoyunu yan›ltmak, sanki çözümden yanaym›fl gibi gözükmek çabas›ndayd›. Fakat daha bafltan itibaren bu konuda samimiyetsiz oldu¤u çok aç›k flekilde görüldü. Zira o çal›fltay toplant›lar›n›n baz›lar›na çok ilginç ve de¤iflik, ki bunlar›n içinde çok önemli say›da asimilasyon gönüllüsü, devlete maafll› hizmet eden, Alevili¤in asimilasyonunu kendisine misyon ve vizyon edinen, ve her türlü etnik ve inançsal farkl›l›¤a tahammülü olmayan ›rkç› gerici, kafatasç› beyinleri, hatta 1978 Marafl katliam›n›n bir numaral› san›klar›ndan birisi olan katil Ökkefl Kenger (fiendiller)’i bile sürece dahil etme yolunu seçti. Oysa Aleviler y›llar y›l› kendi sorunlar›n› demokratik yollarla ve her platformda, çok anlafl›l›r maddeler halinde ortaya koydular. En son çözüm önerilerini de 34 Haziran 2009 tarihinde, yani ilk Alevi çal›fltay› oturumunda ortaklaflt›r›p hükümete sundular. ‹lk çal›fltayda biraraya gelen 35 Alevi örgütü, o çal›flmalarda

Çal›fltayda, Alevi dedelerin e¤itimine ihtiyaç duyuldu¤u ve maafla ba¤lanmas› vurgulanm›fl. Fakat ne hikmet ise e¤itimin dedelere hangi flekilde verilece¤i ve maafl›n hangi yasal mevzuat üzerinden ba¤lanaca¤› ise geçifltirilmifl. Raporda, mevcut yasalar Alevili¤i tan›mlamad›¤› bilinirken, dedeleri hangi dini inanca göre nas›l tan›mlay›p maafl ba¤layacaklar› ise muamma. Ve yine bu konu bafll›¤› alt›nda dedeli¤in misyonunu yine Alevilik tan›mlamas›nda oldu¤u gibi bir kal›ba oturturma yaklafl›m› var. Raporda Alevi dedelerini ça¤›n gerisinde kald›¤› ve bir e¤itimden geçmesi gerekti¤i belirtiliyor.

ortak bir dili yakalad›lar ve üzerinde ortak konsensüs sa¤lad›klar› 5 talebi çözümlenmek üzere hükümete sundular. Hükümetin Alevilerin ve Alevili¤in sorunlar›n›n çözümlenmesi konusunda samimi olmas› umudunu yaflayanlar bir kez daha hayal k›r›kl›¤›na u¤rad›lar. Bu hayal k›r›kl›¤› kaç›n›lmazd›. Çünkü Alevilik gibi inançsal bir sorunun veya etnik bir baflka sorunun çözümlenmesi AKP’nin tek dil, tek din, tek ›rk söyleminden vazgeçmesi anlam›na gelirdi.. Çal›fltay sonunda haz›rlanan raporda görülmektedir ki, Alevi toplumu ve örgütleri taraf›ndan tespit edilmifl temel talepleri olan cemevlerinin ibadet merkezi oldu¤u ve yasal statüde kabul edilmeleri, Alevi çocuklar› için a¤›r bir iflkence olan zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, tarihimizin en ac› katliamlar›ndan birisinin yafland›¤› Mad›mak Oteli’nin bir utanç müzesine dönüfltürülmesi, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n la¤vedilmesi gibi konular› bir bütün olarak ve bugüne kadar oldu¤u gibi yine görmezden, duymazdan gelinmifl ve bildikleri yoldan flafl›lmam›flt›r. Bu raporda çok önemli bir tespit daha vard›r ki, o da “bugüne gelene kadar Aleviler üzerindeki çeflitli bas-

k›lar›n, kimi zamanda Marafl, Çorum, Sivas, Gazi, Mad›mak gibi katliamlar›n bizzat devletin deste¤inde ve gözetiminde de¤il de, Sünni inanc›na mensup bireyler taraf›ndan yap›ld›¤› vurgusunun yap›lmas›d›r. Yani devlet buradaki as›l sorumlulu¤unu gözden ›rak etmeye çal›flmakta ve böylece kitleleri farkl›l›klar›ndan ötürü ayr›flt›rma ve dolay›s›yla bölme ihtiyac›n› hissetmektedir. Bu emperyalizmin ‘böl, parçala, yönet’ politikas›n›n uygulanmas› demektir. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n la¤vedilmesi yerine yeniden yap›land›r›lmas›; zorunlu din derslerinin kald›r›lmas› ifadesinin hükümet ve D‹B yetkililerine rahats›zl›k verdi¤i; Mad›mak Oteli’nin müze yap›lmas›n›n tehlikeli oldu¤u, bunun yerine park yap›lmas›; cemevlerine “ibadethane” denilmemesi ve Alevi dedelere maafl ba¤lanmas› tespitleri Alevili¤in asimilasyonuna hizmet eden, insan hak ve özgürlüklerini tan›mayan Sünni egemen devlet anlay›fl›n›n kat› bir flekilde devam etti¤inin en aç›k göstergesidir. Bu temel taleplerin çözümlenmesi noktas›nda herhangi bir olumlu ad›m›n at›lmamas›n›n yan›nda Alevili¤in ve Alevi örgütlerinin “‹slam ve Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›” için birer büyük tehlike oldu¤u; Alevili¤in

çok dikkat edilmesi gerekli baz› tespit ve de¤erlendirmeler var ki, bu AKP’nin ve sistemin Alevilere, inançsal ve etnik tüm farkl›l›klara bak›fl aç›s›n›n ne kadar anti –demokratik, ne kadar tahammülsüz oldu¤unu da bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bafl›ndan beri AKP’nin de daha önceki hükümetlerin yapmak istedi¤i fley de, birlikte hareket ettikleri sisteme yalakal›k eden, sadece ekonomik ve siyasal rant peflinde koflturan bir kaç H›z›r paflayla birlikte sistem dahil edilmifl, AKP’ye yedeklenmifl, Sünnilik içinde asimile edilmifl, Alevili¤in haks›zl›klar karfl›s›nda boyun e¤mezli¤ini sindirmek ve sadece inanç boyutuna indirgenmifl güdümlü bir Alevilik yaratmakt›r. Bu durumda Alevilerin ve demokratik Alevi hareketinin yapmas› gereken fley, bu çal›fltaylar›n birer yalan oldu¤u, Alevili¤in AKP’ye ve sisteme yedeklenmeye çal›fl›ld›¤›, Alevili¤in asimile edilmek istendi¤i gerçe¤inden hareketle bugüne kadar oldu¤u gibi, bundan sonra da ülkedeki demokrasi güçleriyle birlikte ve daha kararl› bir flekilde fiili, meflru ve demokratik mücadele bayra¤›n› yükseltmeye devam etmektir. Bu çal›fltay raporu de¤ildir, olsa olsa Alevili¤in asimilasyon raporudur ve asla kabul edilemez.


DEVRiMCi

GENÇL‹K

DEMOKRASi

16-28 fiUBAT 2010

11

Halk gençli¤i TEKEL direniflini anlat›yor Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) TEKEL direniflinin ilk gününden itibaren sürecin bilefleni haline gelen devrimci bir gençlik örgütü olarak, geçti¤imiz haftalarda baflta kendi faaliyetçileri olmak üzere tüm halk gençli¤ine TEKEL iflçileriyle dayan›flma ve bu hakl› kavgay› büyütme ça¤r›s›nda bulunmufltu. Ankara’ya gelen DGH’liler TEKEL direnifli içerisindeki faaliyetlerine iliflkin gözlemlerini ve düflüncelerini paylaflt›lar

Devletin tüm dayatmalar›na ra¤men eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›kmak için günlerdir direnen ve ülkenin dört bir yan›nda direnifl simgesi ve yol göstericisi haline gelen TEKEL iflçileri kararl›l›klar›n› sürdürürken birçok sendika ve meslek örgütü, devrimci-demokrat ve ilerici güçler, ayd›n ve sanatç›lar, k›sacas› her bir kesim ve her bir birey; Ankara’n›n göbe¤inde TEKEL iflçileri taraf›ndan kurulan çad›r kentte iflçilerle birlikte mücadeleye omuz vererek, eylemler örgütleyip ‘Ölmek var, dönmek yok’ fliar›n› tüm kentlerde ve sokaklarda hayk›rarak, yazarak ve çizerek, direnifli yükseltmeye çal›fl›yorlar. Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) de TEKEL direniflinin ilk gününden itibaren sürecin bilefleni haline gelen devrimci bir gençlik örgütü olarak, geçti¤imiz haftalarda baflta kendi faaliyetçileri olmak üzere tüm halk gençli¤ine TEKEL iflçileriyle dayan›flma ve bu hakl› kavgay› büyütme ça¤r›s›nda bulunmufltu. Açl›k grevlerinde, Ankara’n›n yoksul emekçi semtlerindeki faaliyetlerinde, bildiri da¤›t›mlar›nda, yürüyüfllerde, forumlarda, halaylarda, türkülerde… K›sacas› bu tarihi direniflin her bir sat›r›nda iflçilerle birlikte

faaliyet yürütmeye geldik. TEKEL direnifli, zaferle sonuçlanmak zorundad›r. Çünkü TEKEL direnifli zafer ile sonuçlan›rsa iflçi s›n›f› flu bilince varacakt›r: “Direnerek, örgütlenerek ve ‘örgütlü bir halk› hiçbir kuvvet yenemez’ bilinciyle yeni direnifllerin örgütlenmesi sa¤lanacakt›r”. Bugün TEKEL iflçileri flu bilince varm›flt›r; y›llard›r sürdürülen böl-parçala-yönet politikalar›n›n hedefinde her zaman hakk›n› arayanlar vard›r. Bugün TEKEL iflçileri halklar›n kardeflli¤ini savunarak ezilen kesimlerin birleflerek eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›kmas› gerekti¤ini pratikte kavram›fllard›r. DGH faaliyetçileri olarak, iflçilerle hâkim s›n›flar›n ve emperyalistlerin ülkemizdeki politikalar›na, özellefltirmelere, ülkemizin yar›-feodal, yar›-sömürge yap›s›na dair sohbetler ederek nas›l bir mücadeleyle bu hatt›n yar›labilece¤i üzerine tart›flt›k.

‘Gençli¤in s›n›fla temas kurmas› aç›s›ndan önemli bir ça¤r›’ Hatay’dan bir DGH’li: Bu ça¤r›n›n, gençli¤in s›n›fla tekrar temas kurmas› ve ayr›ca

çal›flma yürütüldü¤ünü düflünüyorum. ‹skenderun’dan bir DGH’li: TEKEL iflçilerinin bafllatm›fl oldu¤u büyük direnifli sahiplenmek, direnifle katk› sunmak ve bu direnifli büyütmek kapsam›nda DGH’nin yapm›fl oldu¤u ça¤r› bizler aç›s›ndan büyük önem arz etmektedir. Çünkü bu direnifl uzun bir zaman sonra iflçi s›n›f›n›n üzerindeki ölü topra¤› atmas› ve hak arama mücadelesi önünde at›lm›fl illeri bir ad›m olarak de¤erlendirilmelidir. ‘Kitlelerden kitlelere’ perspektifinden hareketle, Ankara’n›n ayaz›nda onlarca gün direniflte olan TEKEL iflçileriyle birlikte olmak önemli faydalar sunmufltur. TEKEL iflçileriyle gerçeklefltirilen sohbetlerde dikkatimi çeken en önemli fley bir iflçinin flu sözleriydi: “Buraya gelmeden, sizlerle tan›flmadan önce devrimcilerin karfl›s›nda en çok olan kiflilerden biriydim. Ancak burada sizlerle yak›ndan tan›flma imkân› buldum ve gerçek dostumu düflman›m› tan›yabildim.” fiunun bilincindeyiz ki ülkemizin karanl›k tarihi ülke emekçilerinin en meflru haklar›n› talep etmede suskun kal›fl› bu direniflin zaferle taçland›r›lmas›yla afl›larak di¤er emekçiler için de bir umut kayna¤› olacakt›r.

‹flçiler, alanda onlarla birlikte mücadeleyi omuzlayan DGH’lilere duyduklar› minnettarl›¤› s›k s›k dile getirdiler. ‹flçilerle birlikte oldu¤umuz süre içerisinde çok fley ö¤rendi¤imizi düflünüyorum.

‘Direnifle yön veremememiz önemli bir eksiklik’ Erzincan’dan bir DGH’li: Öncelikle belirtmek gerekirse bu direnifl hem bizim gibi devrimci kurumlar hem de iflçiler aç›s›ndan çok önemli bir deneyimdir. Bizlerin tam anlam›yla bu direnifle yön veremeyiflimiz sadece destekçi konumda olmam›z önemli bir eksiklik. Bu ve buna benzer direnifller bizim hem olumlu hem olumsuz yanlar›m›z› görmemize vesile olmaktad›r. Önemli olan bu direniflteki olumsuzluklar› belirlemek ve onlar› aflarak benzer deneyimlerde daha ileri bir rol oynamakt›r. Bu direniflinin bizler aç›s›ndan önemli bir dönüm noktas› oldu¤unu söylemekte fayda var. Bu direnifl bize bir daha gösterdi ki teorik anlamda ne kadar geliflmifl olursan›z olun onu pratikle birlefltirmedi¤iniz sürece hiçbir anlam ifade etmiyor. Bu gibi direnifller teoriyle prati¤i birlefltirmek aç›s›ndan

daha kapsaml› bir direnifl örgütlemifllerdir. DGH’nin bu direnifli yükseltmek ad›na yapt›¤› ça¤r› ayn› zamanda bir e¤itim çal›flmas› niteli¤i tafl›mas› aç›s›ndan son derece önemli ve yerinde bir ça¤r›d›r. Bu direnifl dinamik rolü ön planda olan halk gençli¤inin programatik görüflleri gere¤i iflçi s›n›f›yla bütünleflmesi aç›s›ndan son derece önemli bir noktada durmaktad›r. Ülkenin dört bir yan›ndan gelen DGH’lilerin iflçilerin mücadelelerine omuz vermesi direniflteki TEKEL iflçileri içerisinde güven tazelemifltir. ‹flçilerin bizlere yaklafl›mlar›nda gözlemlenebilecek geliflmeler, bizlerle yaflanan süreci ve politikalar› tart›flmalar› bu güvenin bir sonucu olarak kendisini göstermifltir. TEKEL iflçileri aras›nda çal›flma yürüttü¤üm sürece gözlemledi¤im en önemli fleylerden birisi düzen partilerinin gerçek niteli¤inin ne denli teflhir oldu¤udur. ‹flçiler çad›rlar› ziyaret eden düzen partilerine gereken cevab› vererek dostu da düflman› da tan›d›klar›n› söylüyorlard›. Daha önce de DGH taraf›ndan yap›lan emek seferberli¤i ça¤r›lar›n›n farkl› alanlarda yap›lmas› oldukça önemliydi. Bu direnifl alan›nda iflçilerle beraber olmak, tart›flmak, onlardan ö¤renmek, çözüm önerilerimizi tart›flt›rmak bizler aç›s›ndan son derece önemli kazan›mlar b›rakt›.

‘Kampüs duvarlar›n› aflmal›, fabrikalarda, tarlalarda yeni demokrasi mücadelesini omuzlamal›y›z’

olan DGH’liler, bugün de faaliyetlerini h›z kesmeden sürdürüyorlar. Bu ça¤r›ya yan›t olan ve ülkenin dört bir yan›ndan Ankara’ya gelen DGH’liler ile DGH’nin ça¤r›s›yla buluflan halk gençli¤i, TEKEL direnifli içerisindeki faaliyetlerine iliflkin gözlemlerini ve düflüncelerini paylaflt›lar.

‘TEKEL iflçisi, eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›kmas› gerekti¤ini pratikte kavram›flt›r’ Edirne’den bir DGH’li: DGH’nin merkezi ça¤r›s› ile DGH faaliyetçileri olarak TEKEL iflçilerini desteklemek, örgütlemek ve yeni demokrasi mücadelesinde yer almalar› için

GENÇ YORUM Yapısal krizlerin ana yatağı olan emperyalist-kapitalist dünya sistemi, yine yapısal krizin tezahürü olan ‘uzun dönem buhranı’nın sonucu 2008 yazından bu yana, değişik bir yönelime girmiştir. Yönelimdeki bu değişiklik üretimin niteliğine ilişkin olmayıp, mevcut üretim ilişkilerinin tekrardan yapılanmasıyla alakalı olduğu söylenmelidir. İşte tüm bu gelişmeler ışığında ‘uzun dönem buhranı’nın emperyalist-kapitalist dünya sistemi lehine atlatılması, yeni bir sıçrama tahtası yaratabilmesi için, her bir halkada farklı iktisadi politikalar cereyan etmektedir. Bu iktisadi izlence, bizim gibi yarı-sömürge yarı-feodal ülkelerde, sınıfsal erk aygıtının faşist niteliğinin avantajlarını kullanarak açıktan saldırıya dönüşmüştür. Son günlerde ülkenin tüm kesimlerinde yakıcılığını hissettiren TEKEL direnişi bu pencereden görülmelidir. Tüm toplumu yakinen ilgilendiren TEKEL direnişinin, nüfusunun yüzde 50’sinin 29 yaşın altında olduğu ülkemizde, gençlik tabakasının alaka sınırları içerisinde olmadığını söylemek yanlış olur. TEKEL direnişi genelde gençliğin, özelde ise halk gençliğinin (devrimden çıkarı olan sınıf ve tabaka gençliği) gündemi durumundadır. Bahsi edilen gündem her sınıf gençliği tarafından ayrı ayrı ele alınmaktadır. O halde, bizim açı-

bu ortamlarda kendisini pratikte s›namas› aç›s›ndan da bak›l›nca önemli bir ça¤r› oldu¤unu düflünüyorum. TEKEL direnifline kat›l›m ça¤r›s›, yerellerde yürütülen çal›flma tarz›n›n bizzat bu pratikle karfl›laflt›r›lmas›n› ve her bir DGH’linin de bireysel ve örgütsel eksikliklerini görmesini sa¤lad›. TEKEL direniflinde yürütülen çal›flma, bizlere kitle çal›flmas› deneyimi kazand›rd›. Burada iflçilere defalarca kurumumuzu, siyasetimizi, güncel olaylara yaklafl›m›m›z› anlatma f›rsat› bulduk. Politik içeri¤i düflünüldü¤ünde son derece nitelikli ve verimli bir

S‹NAN ÇAKIRO⁄LU

mızdan da gelişmelere yaklaşım “ortalama” değil bilakis sınıfsal olmalıdır. Ezilen emekçi yığınlarının hareketleri iki kategoride değerlendirilebilir. Politik bilinçle karakterize olan örgütlü gelişen hareket ve kendiliğinden gelişen hareket… İkisi de devrimci hareketin içeriğidir. İkisi de nesnel koşullar üzerinde ya da objektif koşulların ürünü olarak gündeme gelirler. Birinde objektif şartlar ile birlikte iradi çaba-subjektif etmenin payı vardır, diğerinde bilinç öğesi değil, tamamen devrimci şartlar belirleyicidir. Birincisi Maoist öncünün rehberliğinde veya diğer örgütlü devrimci yapıların önderliğinde, ezilen kitlelerin devrimci dinamiğinin açığa çıkarılıp, başından itibaren bilinçli bir yönelimle güce dönüştürme durumudur. Tarihimizde bunun örnekleri mevcuttur. İkinci kategori ise, kitlelerin iş ve yaşam standartlarının kötüleşmesi, mevcut ücret ve haklarla hayatlarını idame ettirememesi sonucunda gerçekleşen, sınıfın kendiliğinden girişimde bulunduğu demokratik hareketlerdir. Bu hareketlerin talepleri üretim ilişkilerinin toplumsal dönüşümü sağlayamaz, genellikle öngörmez. Bilakis mevcut üretim ilişkileri içerisinde göreceli bir refah düzeyini hedefler. Subjektif yönelim-bilinç özelliği bakımından böyleyken, objektif olarak devrimci özelliğe sahiptir. TEKEL direnişi bahsi edilen iki kategoriden

Çanakkale’den bir DGH’li: DGH, bilindi¤i üzere süreklilefltirmekte oldu¤u köy çal›flmalar›n›n yan›nda, bunun gibi çal›flmalarla da halk gençli¤inin ülke gündemi ve halktan kopuklu¤un mevcut oldu¤u flu dönemde önemli bir ad›m atm›flt›r. Kitlelerden ö¤renip sentezleyerek yeniden kitlelere gidebilmek ad›na, yeni demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi amac›yla bu tarz çal›flmalar gerçeklefltirilmektedir. Pratik anlamda burada yaflananlar kiflisel anlamda benim için ciddi bir geliflme yaratt›. Benzer flekilde birçok TEKEL iflçisinin de belirli bir eylem tecrübesi yoktu. Ancak burada pratik çok h›zl› bir flekilde ö¤retiyordu.

geliflmemizi sa¤l›yor. Bizim yapmam›z gerekense bu pratik çal›flma alan›ndan en iyi flekilde faydalanmak olacakt›r. TEKEL direniflini zafere tafl›mak için ezilen iflçi, emekçi kesimlerin birleflmesi, devrimcilerin özveriyle çal›flmas› gerekti¤ini düflünüyor, kararl›l›kla yürütülen mücadelelerin zaferle sonuçlanaca¤›na inanc›m›n tam oldu¤unu söylemek istiyorum. Dersim’den bir DGH’li: Ülkemizde özellefltirme politikalar› uzun y›llardan beri uygulan›yor. Bu politikalar›n do¤al sonuçlar› gere¤i iflçi kesimler zaman zaman tepkiler göstermifllerdir. Ancak 4/C’ye karfl› TEKEL iflçileri çok

‹stanbul’dan bir DGH’li: DGH’nin yapt›¤› ça¤r›ya her ne kadar ülke genelinden birçok faaliyetçi kat›lm›fl olsa da bu konuda ciddi bir eksikli¤imizin oldu¤u gözlerden kaç›r›lmamal› ve bu sorun örgütlülük bilincinin yükseltilmesi aç›s›ndan derinlemesine tart›fl›lmal›d›r. Yaklafl›k bir haftad›r bu alanday›m. Geldi¤im ilk günden beri buradaki çal›flmalar›n düzenli ve disiplinli yap›ld›¤›n› gördüm. Böyle çal›flmalar›n bizi daha ileriye tafl›d›¤› aç›kt›r. Gençlik hareketinin bu çal›flmas› olumlu ve ö¤retici bir yerde durmaktad›r. Gençlik hareketinin yapt›¤› bu çal›flma olumlu bir yerde durmas›na ra¤men baz› eksikliklerimiz de olmufltur. Örgütümüzün TEKEL direnifli süreci içerisinde bu düzeyde yer almakta geç kald›¤›n›n alt› çizilmelidir. Özellikle TEKEL iflçilerinin kendi mücadelelerine 5-6 ay önceden bafllad›klar›n› ve devrimci kurumlar›n bu noktada geç kald›klar›n› belirtmeleri çarp›c› bir gerçekliktir. DGH bu sürecin içerisinde bugün gelinen düzeyde yer almakta gecikmifl olsa da yap›lan çal›flmalar›n TEKEL iflçileri üzerinde ciddi olumlu etkiler b›rakt›¤› tart›fl›lmaz bir noktada duruyor. Ellerimizde bildirilerle iflçilere gitmek, onlara politikalar›m›z› anlatmak, fikirlerimizi tart›flmak, onlar› dinlemek bizler aç›s›ndan son derece ö¤retici olmufltur. Böylesi pratik bir çal›flman›n okunacak onlarca kitaptan çok daha ö¤retici olabilece¤ini düflünüyorum. Bu direnifl alanlar›nda olmak, kitle çal›flmalar›na a¤›rl›k vermek devrimci sorumlulu¤umuzdur. Kampüs duvarlar›n› aflmal›, fabrikalarda, tarlalarda yeni demokrasi mücadelesini omuzlamal›y›z.

Demokratik halk gençli¤i ve kendili¤inden harekete s›n›fsal bak›fl ikincisine tekabul eden, ‘demokratik hak’ talepli kendiliğinden gelişen bir harekettir. Gerici sınıf iktidarına karşı bir kini barındırmakla birlikte, onun tümden yok olumu mücadelesine bilinçli olarak yönelmemektedir. TEKEL direnişi esnasında, örgütlü işçilerin talepleri dahilinde, nasıl kararlı olduklarına tüm ülke tanık olmuştur. Ankara’nın soğuğuna, hakim sınıfların ve onun iletken görevini oynayan sendikalarının tüm saldırı ve ayak oyunlarına rağmen, kendiliğinden gelişen hareketin sınıfsal bir zeminde münakaşaya dönüştüğü görülmelidir. Taraflardan birisi “yan gelip yatma dönemi bitti” açıklamalarıyla birlikte aba altından sopa göstermeyi ihmal etmezken, bu çatışmanın diğer ucunda bulunan emekçiler ise tehditlere karşı ‘ölmek var, dönmek yok’ ya da ‘teslimiyete hayır’ sloganlarıyla yanıt vermektedir. Tüm bu uzlaşmaz çelişkiler, yeni demokratik devrim güçlerinin önderliği olmaksızın kızışmakta ve ilerlemektedir. Hareketin belirli bir aşamaya geldiği andan itibaren, yani işçi sınıfının kendiliğinden uyanışı ile birlikte yapılması gereken onların demokratik taleplerinin ve meşru eylem pratiğinin yanında olmaktır. Lakin Demokratik Halk Gençliği, vasat bir reformist ya da sendikalist tutumla aynı potada değil, kırmızı çizgilerini muhafaza ederek, onlarla yürümesini de bilerek, sınıfın en ileri taba-

kasına ulaşıp Yeni Demokratik Devrim’in parçası haline dönüştürmekle mükelleftir. Daha önceki açıklamalarımızda belirttiğimiz ‘Her yeri TEKEL’leştirme’ çağrısı bu olgudan bakılarak içselleştirilmelidir. İşçilerin ve emekçilerin en ileri mevzisi, AKP hükümetinin ve diğerlerinin başta ABD emperyalizmi olmak üzere, emperyalist-kapitalist dünya sisteminin birer parçası olduklarını biliyorlar. Hepsi, dünyada tüm olgulara sermaye merkezli bakıldığını biliyorlar. İnsanın sermaye karşısında değersizleştirildiğini biliyorlar. Ama onlar, bu dünya sisteminin bir parçası olan burjuva-feodal diktatörlüğe karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği noktasında bulanık bir bilinç taşımaktadır. Bizim dillendirdiğimiz ‘Örgütlü bir halkı, hiç bir güç yenemez’ sloganı, onlar için sadece ekonomik taleplerinin çözümü için somutlaşırken, bizim için ise tüm siyasal ve toplumsal dengesizliklerin kökeni olan ekonomik-politik iktidarın bir sınıftan (burjuva-feodal) diğer sınıfa (proleterya-köylülük), el değiştirmesi üzere algılanmaktadır. Kendiliğinden gelişmekte olan emek hareketlerinde bu bulanıklık ezelden beri yaşanılmış ve yaşanılacaktır. İşte tam da bu noktada esasta yeni demokrasi güçlerine, özelde ise demokratik halk gençliğine düşen görev, kendiliğinden gelişmekte olan emek ha-

reketinin aktif bir şekilde parçası olmaktır. Böylesi adımları sıklaştırırken, hareketimizin programını en geniş kesimlere taşıyacak yol ve yöntemler yaratılmalıdır. Küçük burjuva hareketlerin tez canlılığına, dar grupçuluğuna ve aceleciliğine düşmeden, direnişi sürdüren işçilerin beklentileri ekseninde hareket edilmelidir. TEKEL davası ülkemiz halklarının davasıdır. Bu ülkede yaşayan milyonlarca ezilen Kürt-Türk-Laz-Çerkez ve çeşitli milliyetten halklarımızın davasıdır. Zemherinin en keskin soğuğunda bedenini açlığa yatıran emekçilerin davasıdır. Bu davanın kalıcılaşarak, her bir halkada vuku bulması ancak ve ancak demokratik halk devriminin stratejik yönelime tabi kılınarak zafere dönüştürülebilir. Aksi davranış, iyi niyet taşımakla birlikte, ‘demokratik talep’lerin desteklenmesinin ötesine geçmeyerek, kendiliğinden gelişen sınıf hareketinin “refah” sınırlarını zorlamasının birer parçası haline dönüşecektir. Demokratik halk gençliği, bu yürüyüşte itinalı-sınıf bilinçli davranmalı, sistemin her yönlü teşhirini güçlendirerek, ezilen emekçi yığınları içerisinde bulundukları demokratik taleplerinin tanınması pozisyonundan bir adım daha öteye çekmelidir. Sürecin omuzlarımıza yüklediği devrimci görevler bu metafor üzerinden yükselmelidir.


12

KADIN

16-28 fiUBAT 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Kad›nlar›n dilinden yaflad›klar› sorunlar ‹mkans›zl›¤›n ölüm s›n›r›nda, yoksunluklar içerisinde yaflam› yaratand›r kimi zaman kad›n, kimi zaman sömürünün ç›plak vitrinidir podyumda. Kimi zaman tarlada en iyi çapac›d›r; s›rt›nda çoçu¤u elinde büyük çapas› ile, kimi zaman da bir köledir fuhufl çetesinin elinde. Kimi zaman makinan›n ritmik ak›fl›n›n k›skand›¤› elleriyle fabrikada dokumac›d›r kad›n, kimi zaman da neden dövüldü¤ünü bilmeyen ev kad›n›d›r. Kimi zaman bir alilenin ileriye dönük planlay›c›s›d›r kad›n, kimi zaman töre düzeninin de¤ifltirilemez hükmümünün ‘namusudur’. Ülkemize insan olmak zor, kad›n olmak daha zordur. Yabanc›laflman›n çok yönlülü¤ü karfl›s›nda kad›n, kad›n kimli¤ini yitirmifl, sömürü düzenin erkek hükümdarl›¤› içerisinde ihtiyaç duyulan “kad›n” kimli¤iyle düzene monte edilmek istenmifltir.

‘Evlat hasretine al›flmak çok zor’ Songül Ayd›n (Ankara T EKEL direniflcisi): ‹stanbul Yaprak Tütün ‹flletmesi’nden geldim. 21 y›ll›k TEKEL iflçisiyim, 2 ayd›r da Sakarya’n›n direniflçisiyim. Aç kalmak, üflümek, yorulmak, sürekli kabanla dolaflmak, çizmeyle dolaflmak, hal›ya basmamak bunlar koymuyor kesinlikle al›flt›k, bir müddet sonra hepsine

oldu, ifli yok emeklisi yok. Sa¤l›k problemim var. Bel a¤r›s› çekiyorum. Sa¤l›k güvencemiz yok, özel hastaneye gitmem gerekiyor ama param yok gidemiyorum. Ar› besliyoruz balc›l›kla yapt›¤›m el iflleriyle geçinmeye çal›fl›yoruz. Ne olacak vurmufllar kad›na. E¤itim yok, kad›n›n sözü geçmiyor. Ezilenler hep kad›nlar. 13 yafl›nda çocu¤u ine¤e satm›fllar. Birini karn›nda çocu¤uyla döve döve öldürüyorlar. Yani kad›nlar çok eziliyor. Bafl›n› kapatt›¤› için ifle al›nmayan kad›nlar da var. Tülay Demir (‹zmir): Köyde her fley s›k›nt›l›. Nas›l anlatay›m. Evden d›flar› ç›km›yorum. ‹neklerimiz var, her fleyi kendimiz üretiyoruz ama yine de iflsizlik var. K›z›m evlendi, çocu¤u var, efli çal›flm›yor, k›z›ma biz bak›yoruz. ‹flsizli¤e çare bulsunlar. Türkiye’nin yar›s› iflsiz bu yüzden yuvalar y›k›l›yor. K›z›m hem çal›fl›yor hem okuyordu. Krizle birlikte hem ifl bitti hem okul bitti. Evlendi ama flimdi yine bizim yan›m›zda. Odun kesiyoruz. Hayvanlar›m›z var sütü bir üretiyoruz. Ama su çok pahal› 22 y›ld›r suya para veriyoruz.

“El ele vermek gerekir, örgütlenmek gerekir”

rum. Çünkü sistem ne kadar geliflti¤ini söylese de ben kad›nlar yönünde geliflti¤ini düflünmüyorum. Çünkü bakt›¤›m›zda iktidarda yine erkekler var. Kad›nlar›n yapmas› gereken toplu bir flekilde mücadele içinde olmas›. El ele verip birçok fleyin üstesinden gelmek, yeniliklere aç› olmak. ‹mkans›z görülen fleyleri imkana dönüfltürmek... Hem okulda, hem ailede, hem de kad›n erkek eflitli¤i konusunda mücadele edilmelidir. Bir kad›n tek bafl›na hiç bir fley yapamaz. Bir fleylere bafllarlarsa birçok fleyi aflacaklard›r. Ben buna inan›yorum. Ama bunun içinde bir yerden bafllamak gerekiyor. El ele vermek gerekir, örgütlenmek gerekir. Ben buna inan›yorum. Di¤er türlü imkans›z.

‘Bir bardak suyu içmeye dahi zaman›m olmaz benim’ Binnaz Bilge (Adana): Ben plastik fabrikas›nda saks› yap›m›nda çal›flan bir iflçiyim. ‹ki çocuk annesiyim. Eflim karaci¤er hastas› oldu¤u için çal›flam›yor. Bakmay›n öyle saks› yap›m› dedi¤ime fabrikan›n temizli¤inden tutun da yük tafl›maya tüm iflleri bu fabrikada çal›flan kad›nlar ile birlikte yap›yoruz. Kimi zaman 50 kiloluk hammadde torbalar›n› tafl›r›m, kimi zaman makinenin bafl›nda bir bardak suyu

Seher Aybayrak (Mersin): Kad›n sorunu çok fazla. Nereden bafllasak bilemiyorum. Eflitsizlik çok var. Erke¤in kad›n› anlamamas› bencilli¤i, erke¤in hep ‘ben ben’ demesi, kendi zevkine göre hayat yaflarken kad›n› düflünmemesi beni üzüyor. K›skançl›¤› üstüne üstlük ayr› bir sorun. Evin büyük sorumlulu¤u kad›n›n üzerine at›l›yor. Erkek sabah ifle gidiyor, sonras›nda evdeki tüm ifller hep kad›n›nd›r. Eflim beni hiçbir zaman anlamad›. ‹lk evlilik süresi içerisinde eflim daha fazla k›skançt›, beni hiçbir akrabamla dahi görüfltürmek istemezdi. Özellikle amcam›n erkek çocuklar›yla görüfltürmezdi. Onlara sar›lamazd›m. Karfl› koyard›. Sadece kendi erkek kardefllerimi ve babam› öpmeme izin verirdi. Bunlar uzun süre evlili¤imizde çok sorun oldu. Tek bafl›ma annemlere ziyarete gidemezdim. Her gidiflimde erkek kardefllerimden biri yan›mda olmak zorundayd› ve dönüflte eflime bilgi vermek zorunda kal›yordum. Bugün bu sorunlar› kendi çabamla da olsa aflabildim ama sessiz kalsayd›m belki bu sorunlar› aflamayacakt›m. Sürekli tart›flt›m konufltum. E¤er böyle yapmasayd›m hiçbir sorun afl›lmazd›. Ailesinin bana deste¤i fazla oldu. Sessiz kal›nma-

Günefl fiimflek (Üniv. Ö¤rencisi-‹zmir): ‹deolo-

Yine bir 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü arifesindeyiz. Kad›nlara reva görülen sadece bir günlük belki de birkaç saatlik kad›n olduklar›n› hissettirmek olacakt›r. Ülkemizdeki kad›nlar›n yaflad›¤› sorunlar› az da olsa sayfalar›m›za tafl›yabilmek için Çukurova, Ege ve Do¤u Anadolu’da yaflayayan, yaflamaya çal›flan kad›nlardan kendilerini ve yaflad›klar› sorunlar› anlatmas›n› istedik. ‹flte ülkemizde farkl› yerlerde farkl› ifllerle u¤raflan kad›nlar›m›z›n yaflad›¤› s›k›nt›lar. Kimisi evde çocuk ve efline bakmalka yükümlü bir kad›n, kimisi esnaf. Kimi tarlada ve evde çal›flan köylü bir kad›n, kimisi fabrikada iflçi kad›n. Kimi grevde direnen iflçi bir kad›n, kimisi zorunlu göçle yurdundan uzaklaflan Kürt bir kad›n. ‹flte ülkemizde farkl› profilleri yans›tan kad›nlar›m›z›n yaflad›¤› sorunlar› kendi a¤›zlar›ndan dinleyelim. al›flt›k ama evlat hasretine al›flmak çok zor. Çal›flt›¤›m›z fabrikada bir kere kesinlikle kad›n erkek flartlar› ayn› de¤ildi. Erkekler 7. s›n›fa kadar ustabafl› olma konumuna kadar gelebiliyordu. Ama bir kad›n›n öyle bir hakk› yoktu. Biz de en yüksek s›n›f 7. s›n›ft›, kad›nlar›n geldi¤i en yüksek s›n›f ise 4. s›n›f, onun üstüne kad›n ç›kamazd›. Neymifl efendim teknik lise mezunu de¤ilmifl, bizde usta belgesi olan arkadafllar›m›z da vard›. Biz ifli orada ö¤reniyorduk, yani o yapt›¤›m›z iflin sigara üretti¤imiz makinenin özel bir e¤itime ihtiyac› yoktu. Orada zaten bir ay boyunca senin ustan sana e¤itim veriyordu, sen onu pratikten ö¤reniyordun hiç teoriden ö¤renmeye gerek yoktu. ‹flçili¤i zaten teoriden ö¤renemezsin, iflçili¤i pratikten ö¤renirsin. Zaten teori anlat›rsan anlat pratik önemli olan ve biz ustalar›n, erkeklerin, yapt›klar› her iflin ayn›s›n› yapard›k. Fakat orada biz ikinci s›n›f insan muamelesi görüyorduk: Yerleri süpüren, makineyi temizleyen... Usta bize “Suyu de¤ifltir! Getir elimi y›kayaca¤›m!” derdi. ‘Yürü git, muslukta y›ka elini, ben hizmetçin miyim!’ deyince “Ben ustay›m benim dedi¤imi yapmak zorundas›n” derdi. Bu tür buna benzer bir sürü fley yaflanm›fl, benim bafl›mdan da geçmifltir. Hamilelik dönemlerinde mesela sözleflme kitab›nda der ki ilk 6 ay her iflte çal›flt›r›labilir. Asl›nda zaten ilk aylar sak›ncal›d›r bir kad›n›n a¤›r ifllerde çal›flt›r›lmas›. 9 ay boyunca o kad›n›n gerçekten a¤›r ifllerde çal›flt›r›lmamas› gerekir. Var olan bu s›k›nt›lar› sendikalar›n çok fazla aktif olamamas›na ba¤l›yorum. Anakad›n Kereç (‹zmir): Eflimin ifli gücü yok. Ben de el ifli yap›yorum. K›z›m lise mezunu ifl ar›yor, bulam›yor. O¤lan askerden gelecek ifl yok. Di¤er o¤lum evli çocu¤u var ifli yok. Eskiden ücretsiz suyumuz vard›, flimdi ‹ZSU el koymufl ücretsiz sulara bir fiyat biçerek bize sat›yor. Biz kendimiz çal›flt›k kendi çabam›zla suyu köye getirdik ama flimdi bize 40-50 TL’ye bast›r›yorlar. Eflim gözlerinden ameliyat

jik ve cinsiyet ayr›m›ndan dolay› flovenist davran›fllar en üst seviyede. Üniversitelerde kad›nlar tüm özelliklerinden ar›nd›r›lm›fllar. Erkekler meta gözüyle bakmaktad›r kad›nlara. Okuyan erkek tüm aileyi kurtar›r okuyan kad›n sadece kendini ve yaflam›n› kurtar›r. Alevi bir ailenin çocu¤u olmamdan kaynakl› daha farkl› görüyorum ve yafl›yorum. Sorunlara ve özde daha adaletli ve çözümcü ailemin yaklafl›m›. Ayn› sorunlar› yaflad›klar› için kad›nlar birbirini daha iyi anlamaktad›r. Çözüm bir nevi umuttur. Kad›n metad›r ataerkil toplumda. ‹lk ça¤larda çok pahal› bir meta gözüyle görülen kad›n flimdi di¤er metalar aras›nda en de¤ersiz k›l›nm›flt›r. Kad›nlar mücadeleci olunmal›d›r. Burada annem örnek verilebilir. Türkçe bilmedi¤i halde ve ilk defa büyük bir flehre gelip, uyum sa¤lay›p, 5 çocuk okutmaktad›r. Sorunlara çözüm üretip mücadele etmektedir. Kad›nlar küçük gruplar halinde yan yana gelip çözüm üretmelidirler. Öznur Dursun (Ünv. Ö¤rencisi-‹zmir): Erkekler her konuda özgürler. Mesela bayanlar bir çok konuda her zaman ezilir. Haklar da olsa özgürlükler de olsa her zaman k›s›tl›d›r bayanlarda. Ö¤retmenliklerde oluyor. Bayanlarda cinsel istismarlarda oluyor. Ev yurt gibi bar›nma çok zor bulunuyor. Hem çevre bask›s› bayanlarda daha fazla. Okulda da böyle. Bayanlar› ikinci s›n›f olarak görüyorlar. Arkadafl çevresinde okulda bir çok yerde bu böyle. Mesela kad›n ö¤renciler okula para yetifltiremedi¤inden düflük ücretle çal›flt›r›l›yor. Burada tacize maruz kal›yor. ‹fl sahipleride kad›nlar› bu flekilde görüyor. Baz› kad›n ö¤renciler not karfl›l›¤›nda hocalarla ‘iliflki’ içine giriyorlar. Hatta hocalar›m›zdan biri evli oldu¤u halde bir ö¤rencisi ondan hamile kald›. Hocam›z eflinden boflan›p ö¤rencisiyle evlendi. Bunlar hepsi sadece not için karfl›l›kl› iliflkiler fleklinde oldu. Hocalarda karfl›s›ndaki k›z ö¤rencilerine bu flekilde bakabiliyor. Bafl›m›zdaki iktidara hiç bir flekilde inanm›yo-

içmeye dahi zaman›m olmaz. Yaflam koflullar›m›z›n zor olmas›ndan kaynakl› bu ifle katlanmak zorunda kal›yorum. Çünkü her fleyden önce ben bir anneyim. Annelik görevimi yerine getirmem gerekti¤ini düflünüyorum ve kötü koflullar dahi olsa çal›flmam gerekti¤ine inan›yorum. Çal›flt›¤›m ifl yerinde üç vardiya var her hafta bir vardiya de¤ifltiriyorum. Günde on saatten fazla çal›fl›yorum. Hayat ile tek bafl›ma mücadele ediyorum. 450 TL maafl al›yorum fakat yetmiyor. Eflimin ilaçlar›, çocuklar›m›n okul ihtiyaçlar›, faturalar derken bir ay çal›fl›p ald›¤›m paray› iki günde bitiriyorum. Çocuklar›m kimi zaman yol paras› bulamad›klar› için okula yürüyerek gidip geliyorlar. Beni en çok yaralayan ise iflten geldi¤imde çocuklar›m›n aç olarak beni beklemesi. Küçük olduklar› için yemek yapmay› bilmiyorlar ve her gün öyle aç beni bekliyorlar. Benim yaflam›m zor, sabah 5.30’da uyan›yorum çocuklar›ma kahvalt› haz›rlay›p ç›k›yorum evden. Ö¤lene kadar hiçbir fley yemeden öylece çal›fl›yorum. ‹fl yerimizin koflullar› çok a¤›r sigortas›z çal›fl›yoruz. Hasta oldu¤umuzda bile izin alma gibi bir flans›m›z olmuyor, izin istedi¤imiz zaman bize kap›y› gösteriyorlar. ‹fl yerimizde kimyasal maddeleri ile sürekli olarak kulland›¤›m›z için kanser olma riski dahi var. Fakat buna ra¤men çal›flmak zorunday›m. Her gün elektiri¤e, suya k›sacas› her fleye zam yapan baflbakan maafllara ise zam yapmay› ne zaman düflünür acaba, rüyas›n› görmeye bafllad›k art›k. Kimse iflçiyi düflünmüyor bu memlekette. Sizlere çok teflekkür ederim bu sorunlar›m›z› dinleyip anlatt›¤›n›z için. Sultan Göze (Mersin): 50 yafl›nday›m. Zaman›nda çok çektik. fiimdi gençlik elden gitti. ‹stedi¤imiz gibi yaflama flans›m›z olmad›. D›flar›dan da çevreden de çok çektik. Kad›nlarla 8 Mart’a yürüyüfle gittim, o zaman da polis sald›rd›. fiimdi de eflim b›rakm›yor yürüyüfllere. Kendi günümüze eflimiz izin verirse gidiyoruz. Çevreyi de bilmiyoruz.

mal›; kad›n isterse baflar›yor. Evlilikte ev içi paylafl›mda kad›nlar›n haklar›n› arama çabas› önemlidir ama do¤ru yöntemle. ‹nsan baflta eflini tan›m›yor. Tan›d›kça ve karakteri ve kiflili¤i çözüldükçe, anlad›kça, karfl›l›kl› kendini daha iyi ifade edebiliyor insan. Sorunlar›m›z›n özünden biri de ekonomidir. ‹fl iyi gitmiyorsa d›flar›daki ifl s›k›nt›s› ev içine yans›yabiliyor. Gelirimiz düflük, ihtiyaçlar karfl›lanam›yor ve bunlar bafll› bafl›na temel sorunlar›m›zd›r.

‘Erkekler-efllerimiz de bize destek vermeli’ Fatma Koçak (Esnaf-Mersin): Evde çal›flmak ondan sonra ifle gidip gelmek, çocuklara zaman ay›rmak ve bunca ifle ra¤men evin iflleri de bize yani kad›na bak›yor. Tüm zorluklar omzumuzda. ‹fl yerime sabah 09:00’da geliyorum akflam ise 8 de gidiyorum, gitti¤im zaman da 11-12’ye kadar evde çal›fl›yorum ha yemek ha temizlik ha çocuklar… Hepsi bize bak›yor. ‹flte bu zorluklarla tabii ki bo¤ufluyoruz. Eflimle birlikte çal›fl›yoruz burada. Eflim sabah benden erken ç›kt›¤› için akflam da benden sonra geldi¤i için evde pek bir ifl paylaflam›yoruz. Çünkü evle de pek ilgilenmiyor. Bir erkek bir kad›n kadar evin sorunlar›yla ilgilenmiyor. Evin d›fl›ndaki hayat›m› sorarsan›z. Ben bir esnaf›m ve bir kad›n olarak esnafl›k yapmak çok zor bir ifl. Her çeflit insanla karfl›lafl›yoruz. Tüm bunlar›n yan›nda bir de ifllerin kötü gitmesi inan›n insan›n psikolojisini bozuyor. Önceleri ifllerimiz iyiydi. Ama flimdi son iki-üç y›ld›r gerçekten çok zorluk yafl›yoruz. Önümüz 8 Mart. yürüyüflümüzü yapal›m, hakk›m›z› arayal›m ve birlik olal›m. Hatta yaln›zca kad›nlar de¤il erkekler-efllerimiz de bize destek vermeli. Gidip alanlarda sorunlar›m›z›; bizlere olan fliddeti, cinsel tacizleri vb. dile getirelim. Bir yandan ekonomik özgürlü¤ünü kazand›¤›nda özgürleflece¤i söylenen kad›n›n evde eflinden fliddet gördü¤üne tan›k oluyoruz; az önce bir kad›n buradayd› yüzü mosmordu ve eflinden dayak yedi¤ini söylüyordu… Kad›nlar›n bu sorunlara karfl› bir fleyler yapmas› laz›m.

DKH, 8 Mart çal›flmalar›na bafllad› Demokratik Kad›n Hareketi (DKH), “Ba¤›ms›z, demokratik, eflit bir yaflam için örgütlenelim, mücadele edelim” ça¤r›s›yla 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü ile ilgili çal›flmalar›na bafllad›. MERS‹N- Mersin Demokratik Kad›n Hareketi (DKH), “Yeni kad›n› ve özgür dünyay› yaratma yolunda gücümüzü örgütleyelim” fliar› ve “Ba¤›ms›z, demokratik, eflit bir yaflam için örgütlenelim, mücadele edelim” ça¤r›s›yla 8 Mart çal›flmalar›na bafllad›. 8 Mart ile ilgili haz›rlad›¤› bildirileri mahallelerde da¤›tan DKH faaliyetçileri, kad›nlar› kendi sorunlar› etraf›nda mücadele etmeye ça¤›rd›. Faaliyetçiler kad›nlarla, 8 Mart’ ta alanlarda olunmas› ve TEKEL iflçisi kad›nlar›n ö¤rettikleri yan› s›ra kad›n sorunu üzerine sohbetler gerçeklefltirdi. DKH faaliyetçilerinin kad›nlarla yapt›klar› sohbetlerde kad›nlar›n, mutfak, yatak odas› ve çocuk üçgeninde süren hayatlar›n›n tek düzeli¤inden ve zorlu¤undan yak›nd›klar› ve bunun yan›nda ev içi eme¤inin görmezden gelinmesine karfl› tepki gösterdikleri dikkat çekti. Yaflad›¤› sorunlardan kaynakl› intihar teflebbüsünde bulundu¤unu belirten Pembe Y›ld›r›m flunlar› anlatt›: “Akflama kadar it gibi çal›fl›yoruz. Akflam oluyor kocalar›m›z›n, çocuklar›m›z›n hizmeti bitmiyor. Sonrada diyorlar siz ne ifl yap›yorsunuz. 10 nüfus bir evin içerisinde yaflamaya çal›fl›yoruz ve bütün ifllerini de ben yap›yorum, çocuklar›m›n hepside iflsiz, bir gelirimiz yok, ev yok… S›k›nt›lar üst üste geliyor, yoksullu¤umuz fazlas›yla var. Bütün bu sorunlar neticesinde bir çözüm yolu bulamayarak intihar ettim ve kendimi 2. kattan att›m...” Eflinin iflten ç›kart›ld›¤›n› söyleyen Fatofl Cabadak, birçok s›k›nt›yla karfl› karfl›ya kald›¤›n› belirtti: “Eflim belediyede çal›fl›yordu. ‹flten ç›kar›lal› üç ay oldu. Sosyal güvencemiz olmad›¤› için hasta olan çocu¤umu doktora götürecek paray› bulam›yorum. Ancak derdimizi kendimiz çözebiliriz. D›flar›dan kim çözecek ki? ‹flsizlik zaten alm›fl bafl›n› gidiyor…” Bir di¤er kad›n da tüm bu sorunlar›n yan›nda 19 yafl›nda olan çocu¤unun eve gelmedi¤ini ve psikolojik olarak zor durumda oldu¤unu ve tüm hayat sorunlar›na bir de gençli¤in içine düfltü¤ü yozlaflman›n eklendi¤ini belirtti. Yaflanan ekonomik y›k›mlar›n sonucu a盤a ç›kan yoksulluk, yoksunluk, iflsizlik vb. sorunlar›n kad›nlar› her yönden daha da olumsuz etkilemeye devam etti¤i gözlemlenen sohbetlerde DKH, sorunlar›n çözümü etraf›nda kenetlenilmesi gereti¤ini ve mücadele ederek bu sorunlar›n afl›laca¤›n› söyleyerek kad›nlara örgütlenme ça¤r›s› yapt›. DKH, ayr›ca 8 Mart’ ta alanlarda olunmas› için ça¤r›da bulundu.

‘Alanlar› kuflatal›m’ DERS‹M- Dersim Demokratik Kad›n Hareketi “TEKEL iflçilerinin direnifliyle 8 Mart’a bin selam’’ fliar› ile 8 Mart çal›flmalar›n› Dersim'in tüm mahallelerine yayarak sürdürüyor. DKH faaliyetçileri mahallelerde yayg›n bildiri da¤›t›m› yaparak, kad›nlar›n sorunlar› üzerinden sohbetler gerçeklefltirdi. Kad›nlarla yap›lan sohbetlerde kad›nlar›n u¤rad›¤› bask›lar, sistemin kad›na bak›fl›, kad›n› sindirme politikas› ve bunun karfl›s›nda emekleri ve gelecekleri için mücadele eden Tekel iflçisi kad›nlar›n ö¤rettikleri anlat›ld›. Birleflik ve güçlü bir 8 Mart’› hedefleyen DKH "Kapitalizme karfl› eme¤ine sahip ç›kan Newyork kad›nlar›n bize b›rakt›¤› mücadele bayra¤›n› TEKEL iflçilerinin mücadelesiyle birlefltirerek, alanlar› kuflatal›m’’ vurgusu ile çal›flmalar›n› sürdürece¤ini belirtti.


DEVRiMCi

GÜNCEL

DEMOKRASi

16-28 fiUBAT 2010

Solun “re-organizasyonu”mu? sayet rejimi”… Onun dolay›m›nda ortaya ç›kan Ergenekon, ülkeyi cehenneme çevirdi. ‹flçinin, köylünün sömürülmesi de, Kürt ulusunun olmaz ac›ya, bask›ya maruz b›rak›lmas› da hep bu askerî vesayet ve dolay›nda ortaya ç›kan Ergenekon yüzünden! Peki ya askerî vesayet ve dolay›nda ortaya ç›kan Ergenekon kimin/neyin yüzünden?

Esas olan sinekler de¤il, batakl›¤›n kendisidir! Burada, solun geneline dair çok fley söylemeyeceksek de, Maoist komünistler için söyleyece¤imiz birkaç söz var. Maoist komünistler, olay ve olgulara bakarken, onlar› mümkün oldu¤unca derinlemesine çözümlemeye çal›fl›rlar. Böyle çözümlerler; çünkü vuracaklar› yeri ancak böyle tespit edebilirler. Maoist komünistlerin hedef alaca¤› nokta, ancak ve ancak, “ana neden” olabilir. Sözgelimi, Maoist komünistler, askerî vesayete ve çetelere elbette karfl›d›rlar. Fakat ülkedeki her fleyin suçunu onlara atmak yerine, onlar› da do¤uran sistemin yap›sal analizini yapmaya çal›fl›rlar. Ve, hiçbir burjuva ideologu da inkâr edemez ki, sistemlerin yap›sal analizini yaparken, en baflta ekonomik flekillenmeye bak›l›r. Ekonomik flekillenmenin temelini ise, mevcut s›n›fsal iliflkiler oluflturur. Meseleye böyle bakt›¤›m›zda, rahatl›kla söyleyebiliriz ki, Taraf Gazetesi, askerî vesayete ve çetelere karfl› etkin bir mücadele sürdürme ehliyetine sahip de¤ildir. Çünkü, askerî vesayet de, çeteler de, mevcut egemen sistemin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ortaya ç›km›flt›r. Bugün yaflanan konjonktürel de¤iflim, onlar›n da kabuk de¤ifl-

den vazgeçmek gerekiyor. “Anti” dedikleri fleyin bafl›nda, anlad›¤›m›z kadar›yla, “anti-emperyalizm” geliyor. Taraf Gazetesi yazarlar›n›n da s›kça dillendirdi¤i görüfl, flunu söylüyor: “Sol art›k fanatik bir anti-emperyalist politika gütmekten vazgeçmeli, de¤iflen koflullara ayak uydurmal›, ak›ll› olmal›!” Hele hele Avrupa Birli¤i’nin “anti”li¤ini yapmak, bu “t›rnak içinde ayd›n”lar›m›zca, ay›p ve hatta günah say›l›yor! Kendilerince özgürlük ve eflitlik da¤›t›c›s› olan Avrupa Birli¤i’ne sa¤l›kl› bir beynin karfl› ç›kmas›na bir türlü ak›l erdiremiyorlar. Uzun uzad›ya yan›t üretmeye çal›flmayaca¤›z. Yan›t›, mevcut emekçi hareketi ve devrimci hareketin prati¤i veriyor zaten. Emperyalizme neden “anti” oldu¤umuzu merak edenler ise, gazetemizin geçmifl say›lar›na ve yeni demokrasi güçlerinin bu konuda geçmiflten beri yazd›klar›na bakabilir. Bu “t›rnak içinde ayd›nlar”a ise söyleyecek tek sözümüz var: Sizin bakt›¤›n›z yerden, dünya bambaflka görünüyor olabilir. Orta s›n›f›n s›cak dairesinden dünyaya, siyasete bak›nca, emperyalizme karfl› ç›kman›n, AB’ye girmek istememenin bir anlam› yokmufl gibi görünebilir. Fakat biz dünyaya, emekçi mahallelerinin göbe¤inden bak›yoruz. Siyasal hatt›m›z›n, eylem ve söylemlerimizin ilham kayna¤›, tam da oras›d›r. Avrupa Birli¤i ve IMF politikalar› sonras›nda emekçi halk›m›z›n geldi¤i durumu görmemek için kör olmak gerekir. Ya da, dünyaya s›cak dairesinden ç›kmadan bakan bir küçük burjuva ayd›n›!

Liberallere en iyi yan›t› direnen emekçiler veriyor!

Ahmet ‹nsel ve Fuat Keyman… ‹kisinin de bulufltu¤u nokta: “Sol ile liberalizmi buluflturma fikri”… Bunlar içinde Fuat Keyman, iktisatla ilgili teorilerinde, aç›ktan liberalizm savunusu yapmaktan ve sosyalist iktisad›n temellerine sald›rmaktan geri durmuyor. Ahmet ‹nsel ise, uzun süredir yaz›lar›nda solu “hastal›kl›” ilan ederek ak›l veriyor. ‹kisinin bulufltu¤u bir di¤er nokta ise, “s›n›f›n bitti¤i”… sistemiçilefltirilmeye çal›fl›ld›¤›n›n görülmesine yetecektir. Bunun yan›na, IMF-DB toplant›lar› s›ras›nda ‹stanbul Valili¤i taraf›ndan 13 “protesto alan›” tahsis edilmesi ve bu alanlar içinde yap›lacak-yani sistemin belirledi¤i alanlar içinde yap›lacak- protestolar›n makul say›lmas› da örnek gösterilebilir.

Sol ça¤a ayak uydurmal›ym›fl! Peki ya nas›l? Egemen sistem, uygulad›¤› politikalar –veya politika de¤ifliklikleri- dahilinde, mutlaka ideolojik bir savafl da yürütecektir. “Re-organizasyon” olarak tan›mlad›¤›m›z sürecin ideolojik savafl arac›na dönüflen Taraf Gazetesi, iflte bu ihtiyac›n (do¤rudan veya dolayl›) ürünüdür. Ayn› gazete ve baflka birçok ideolojik sald›r› arac›, bahsini etti¤imiz “solu re-organize etme” planlar›n›n da baflat tafl›y›c›lar› haline dönüflmüfltür. Bugün, solun temel de¤er ve ilkelerine, teorik altyap›s›n› doldurmaya bile gerek görmeden sald›ranlar›n temel sav›, “solun de¤iflmek, ça¤a ayak uydurmak zorunda oldu¤u”dur. fiimdi ayn› noktaya tekrar dönüp, yukar›da sordu¤umuz soruyu tekrarlayal›m: “Peki ya nas›l?” Solun temel vurgusu olan “s›n›f” vurgusu, bu “entelektüel” görünümlü “t›rnak içinde ayd›n”lar›m›z›n pek hofluna gitmese gerek! Sola yönelik yazd›klar›n›n tümünde, “art›k s›n›f savafl›m›n›n tarihe kar›flt›¤›n›” ve Marx’›n “tarihin motoru s›n›f savafl›mlar›d›r” derken asl›nda yan›ld›¤›n› söylemekten kendilerini alam›yorlar! Onlara göre solcular, art›k bu “bayatlam›fl” vurguyu bir tarafa b›rakmal›, her fleyi s›n›f çeliflkisiyle aç›klamaktan vazgeçmeli. Üstelik zaten solun bu bak›fl›, entelektüel derinlikten ve bilimsellikten yoksun!

Peki yerine ne öneriyorlar? Taraf Gazetesi’ne bakarsan›z, patronun iflçiye, a¤an›n köylüye hoflgörüyle yaklaflmas›, herkesin birbirini sevmesi, saymas›, askerin ise hiçbir fleye kar›flmamas› meseleyi hallediyor. Zaten bu ülkedeki her fleyin sebebi “askeri ve-

tirmesiyle sonuçlanabilir. Fakat sistem ayn› kald›¤› sürece, onlar, “koz” olarak elde tutulmaya ve halklar›n kabaran öfkesini bast›rmakta, s›ras› geldi¤i zaman kullan›lmaya devam edecektir. Bu anlam›yla, sol e¤er askerî vesayete ve çetelere gerçek anlamda karfl› ç›kmak istiyorsa, sisteme karfl› ç›kmak zorundad›r! Aksi durumda, batakl›¤› saran sineklerle u¤rafl›rken, batakl›¤a gömülmesi içten bile de¤ildir! Taraf Gazetesi ve bilcümle liberal tak›m› m›? Onlar›n yolu bizi hiç ilgilendirmez! Maoist komünistler, emperyalizme karfl› ç›kmay› ve savafls›z bir dünya u¤runa mücadele etmeyi içermeyen bir savafl karfl›tl›¤›ndan; egemen sisteme zerre kadar karfl›tl›k hissetmeyen bir askerî vesayet karfl›tl›¤›ndan yana olamazlar.

Sol, “anti”lerden de vazgeçmeliymifl! Solun nereye gidece¤inin tart›fl›ld›¤› son platformlardan biri de, Radikal Gazetesi’nin Pazar günleri ç›kard›¤› “‹ki” ilavesi oldu. Bahsini etti¤imiz ilavenin kadrolu yazarlar›na dönüflen Ahmet ‹nsel, Fuat Keyman ve Sungur Savran’›n bafl›n› çekti¤i ekip, “Sol yeniden mi do¤uyor?” anabafll›¤›yla sunduklar› bir forum haz›rlam›fl. Buradaki iki isim, özellikle dikkat çekici: Ahmet ‹nsel ve Fuat Keyman… ‹kisi de, Radikal ‹ki’deki ve çeflitli yay›nlardaki yaz›lar›ndan ve takip edebildi¤imiz panellerinden tan›d›¤›m›z flahsiyetler. Ve ikisinin de bulufltu¤u nokta: “Sol ile liberalizmi buluflturma fikri”… Bunlar içinde Fuat Keyman, iktisatla ilgili teorilerinde, aç›ktan liberalizm savunusu yapmaktan ve sosyalist iktisad›n temellerine sald›rmaktan geri durmuyor. Ahmet ‹nsel ise, uzun süredir yaz›lar›nda solu “hastal›kl›” ilan ederek ak›l veriyor. ‹kisinin bulufltu¤u bir di¤er nokta ise, “s›n›f›n bitti¤i”… Solun art›k “demokrasi, özgürlükler, insan haklar›” gibi “daha temel” bafll›klar› tart›flmas› ve bu yönlü söylem ve eylemlere önem vermesi gerekti¤ini söylüyorlar. Ayr›ca, oturduklar› yerden, solun halkla buluflamad›¤› elefltirisini yapmaktan geri durmuyorlar. Onlara göre, solun tek yapt›¤› “anti” politikas›. Oysa art›k “anti”ler-

Egemen sistemin re-organizasyonu sürecinin önemli bir parças›na dönüflen bu ideolojik sald›r›ya iliflkin daha pek çok fley yaz›labilir, pek çok örnek verilebilir. Kuflkusuz ki, egemen sistemin mevcut sald›r›lar›na karfl›, Maoist komünistlerin önemli bir görevi de ideolojik mücadeleyi niteliklilefltirerek büyütmektir. Kitlelerin öncülü¤ü rolünün gere¤i de budur! Kitlelerin bilinçlerini buland›ranlara karfl›, kitlelerin akl› ve vicdan› olabilmek; s›n›fa ve s›n›f hareketine yönelen her türden sald›r›y› cesaretle gö¤üsleyerek kitlelere de bu yönlü perspektif ve cesaret vermek, Maoist komünistlerin reddedemeyecekleri ciddi bir görevdir. fiunu da söylemek gerekir ki, bugün, Ankara’n›n ayaz›nda direnen TEKEL iflçileri, ‹stanbul’daki ‹tfaiye ve belediye iflçileri, Antep’teki Çemen Tekstil iflçileri bu liberal tayfaya gereken cevab› fazlas›yla vermektedir. Sevgili liberallerimizin o s›cak odalar›ndan sadece burunlar›n› d›flar›ya ç›kar›p, emekçi mahallelerinden yükselen açl›k kokusunu ve Sakarya Caddesi’nde, sistemin kokuflmufl kültürsüzlü¤ünün tam ortas›nda ayan beyan duyulan direnifl kokusunu hissetmeleri, anlamalar›na yetecektir! Solun, devrimci ve komünist hareketin varl›k zemini, halen, iflte bu emekçi mahalleleri ve Sakarya Caddesi’nden yükselip tüm ülkeyi ›s›tan direnifl ateflidir! Liberal tayfa ve bilcümle sistem-içi burjuva/küçük burjuva kalemflörlerin hofluna gitmeyebilir, ama biz tekrarlamaktan geri duramay›z: Ezilen s›n›flar›n tek kurtuluflu, halen demokratik halk devrimidir! Ve devrim, iflçi tulumunu ve köylü kasketini giyerek, memleketin dört bir yan›nda gezinmekte, egemenlere korku salmaktad›r! Kurtulufl, iflçi tulumu ve köylü kasketiyle gezinen “devrim”in, egemen sisteme ataca¤› tekmededir! Maoist komünistleri, bir taraftan bu ideolojik kuflatmay› yarmak; öte taraftan ise mevcut emekçi hareketini devrimci önderlikle buluflturmak gibi önemli ve kaç›n›lmaz görevler beklemektedir.

BDP “Türkiye partisi olmal›’’ m›?

Tart›flma alm›fl bafl›n› gidiyor: “Sol nereye gitmeli, ne yapmal›?” Tart›flmaya müdahil olanlar›n ise önemli k›sm› “liberal sol” denen tayfadan. Bir k›sm› ise, “solcu” bile de¤il! Tart›flmalar›n ana konusunu ise, solun “geleneksel hastal›klar›”n›n tedavisi oluflturuyor. Kalem oynatan “entelektüel” ayd›nlar›m›za göre, sol art›k eskiden bu yana tafl›d›¤› hastal›kl› söylem ve eylemlerden kurtulmal›, “yeni ça¤”a ayak uydurmal›! Peki ya nas›l? Gazetemizin sayfalar›nda uzunca bir süreden beri yer verdi¤imiz “devletin re-organizasyonu” süreci, kuflkusuz ki, dünyada geliflen konjünktürel –ve hatta kimi yönleriyle yap›salde¤iflimden ba¤›ms›z de¤il. Emperyalizmin flimdiye kadar savafllarla, iflgal ve ilhaklarla y›k›ma u¤ratt›¤› Orta Do¤u’yu, kendi ç›karlar› do¤rultusunda “yeniden infla etme” projesi ise, dünyadaki konjonktürel-ve kimi yönleriyle yap›sal- de¤iflimin kritik noktalar›ndan biri. Ve, çok kez ifade etti¤imiz üzere, Orta Do¤u’yla ilgili bu projenin bafl aktör rolü, ülkemiz egemenlerine verilmifl durumda. Ülkemizde yaflanan, ezilen kimlikleri sisteme entegre etme operasyonunu da ayn› düzlemden okumak gerekiyor. Ve görülüyor ki, sisteme entegre edilerek “tehlikesizlefltirilmek” istenen, yaln›zca ezilen kimlikler de¤il. Ayr›ca, muhalif/devrimci siyasetler de ayn› biçimde sisteme yedeklenerek/sistem-içilefltirilerek tehlikesizlefltirilmeye çal›fl›l›yor. Bunun somut örnekleri de mevcut. Sendikalar›n bugün geldi¤i duruma ve devletin sendikalara yönelik son dönem gelifltirdi¤i konsepte bakmak dahi, emek hareketinin nas›l reformize edilmeye ve

UFUK Ç‹ZG‹S‹

“BDP Türkiye partisi olmal›d›r’’ söylemi masum bir söylem de¤ildir. Bunu BDP’ye dayatarak isteyenler, ya safdilli burjuvaliberal ayd›nlard›r ya da aç›kça iktidar›n ve hakim s›n›flar›n sözcülü¤ünü yapanlard›r. Söz konusu görüfl, gerçekçi ve demokrat de¤ildir. Ç›plak biçimde gericidir, burjuvad›r, milliyetçidir, egemen kültürün filizidir. Söylemeye gerek yok ki, devrimci s›n›f bak›fl aç›s›ndan tamamen yoksundur. Ezilen ulusun örgütlü (BDP) yasal iradesini belirsizlefltirerek Kürt ulusunu inkara uzanan bu anlay›fl egemen Türk ulusu milliyetçili¤inin damgas›n› tafl›maktad›r. “Türkiye partisi olmal›d›r’’ fleklindeki hileli oyuna ortak olanlar da egemen ulusun egemenlik hakk›na dayal› imtiyaz ve üstünlü¤üne boyun e¤enlerdir. BDP’den “Türkiye partisi’’ olmas›n› isteyen görüfller ittifak›, Kürt ulusunun varl›¤›n› ince yollu inkar eden Türk milliyetçisi floven anlay›fl›n izlerini tafl›makla birlikte, egemen ulus milliyetçili¤inin yumuflat›lm›fl halidir. Bu ittifak›n bir di¤er özelli¤i ise, ezen egemen Türk ulusu hakim s›n›flar›n›n ›rkç›-floven bak›fl aç›s› durumunda olup bunlar›n kaba siyasetidir. Her haliyle sinsi bir mizansendir, masum de¤ildir. Çünkü, BDP üzerinde bask› oluflturarak kendi ulusal demokratik niteli¤inden uzaklaflarak egemen Türk ulusunun rotas›na girmesini, Kürt ulusunun ulusal hak ve özgürlüklerine hakim s›n›flar penceresinden yaklaflmas›n› istemektedir. En aç›k ifadeyle BDP’nin kendisini inkar etmesini istemektedir. BDP’nin Kürt ulusal partisi oldu¤unu reddederek, Kürt ulusal iradesini yads›maya dayanmakta, bu inkar›n ayaklar›n› döflemektedir. Dolay›s›yla Kürt ulusal hareketini, örgütlü mücadelesi ve örgütlü gücünü tasfiye etmeye yönelmekte, Türk hakim s›n›flar›n›n milli zulüm politikas›na hizmet etmektedir. Daha aç›k ifadeyle bu politikan›n ta kendisidir. Bir farkla ki, tasfiyeci “çözüm’’ sürecinin gere¤i olarak daha cilalanm›fl, daha yumuflak ifadelerle ve daha popülist laflarla… “BDP Türkiye partisi olmal›d›r’’ derken, gerçekte söylemifl olduklar› fley, BDP’nin Kürt ulusal partisi gerçe¤ini inkar ederek, bu kimli¤inden s›yr›lmas›, kendini reddetmesidir. Yani, BDP’nin mevcut düzen partileri gibi, egemen Türk ulusu hakim s›n›f partilerinin rolünü üstlenmesini, Kürt ulusu içinde Truva at›n› oynamas›n›, Kürt ulusal hareketini egemen s›n›flar yarar›na bölüp tasfiyesini kolaylaflt›rmas›n› istemektedirler. BDP’nin Türk hakim s›n›flar›n›n kuklas› olarak hizmet görüp, Kürt ulusuna düflmanl›k yapmas›n› önermektedirler. Hakim s›n›flar iktidar› ve partilerinin korosuna kat›larak ortaklaflmas›n› ve Kürt ulusuna ihanet etmesini, milli zulümcü egemen s›n›flar›n siyasetini benimseyerek yürütmesini sal›k vermektedirler. BDP “Türkiye partisi’’ de¤ildir, olamaz da. O bir Kürt ulusal partisidir, ulusal hareketin yasal demokratik partisidir. BDP’den “Türkiye partisi’’ olmas›n› istemek, milli zulüm ve bask›n›n bir baflka türüdür. Ulusal hareketin her koldan kuflatmaya al›narak düzene entegre edilip yok edilmesi ve tasfiyenin inceltilerek sürdürülmesi demektir. BDP’nin “Türkiye partisi’’ olmas› demek, Kürdistan’› veya Kürt ulusunu esas almadan bütün Türkiye Kuzey-Kürdistan’› ve bura ulus ve az›nl›klar›n› esas almas› demektir. Ki, bu mümkün ve hiçbir bak›mdan mant›kl› de¤ildir. De¤ildir çünkü, aç›ktan milliyete göre örgütlenen bir ulusalc› partiden böyle bir fleyi beklemek mant›k d›fl›l›kla absürttür. BDP aç›ktan Kürt ulusunun ulusalc› partisidir. Ulus orijinli bir partiden çok ulus ve az›nl›kl› bir ülke bütününün (“Türkiye’’ yani Türkiye Kuzey-Kürdistan’›n) partisi olmas›n› istemek abesle ifltigaldir. Ezilen ulus milliyetçisi bir partiden ezen egemen ulusun da partisi olmas›n› beklemek-istemek ucube bir istemdir. Kendi ezilen ulusunun ulusal hak ve özgürlükler mücadelesini b›rakmas›n›, ezen ulusun milli bask›c›, ›rkç›-floven politikalar›na ortak olmas›n› istemek demektir. Milliyetçi mantalitesine karfl›n s›n›f partisi olmas›n› beklemek demektir. Özetle, BDP’den “Türkiye partisi’’ olmas›n› beklemek bafltan sona akla ayk›r›d›r. Dolay›s›yla, BDP’nin “Türkiye partisi’’ olmas› mümkün de¤ildir. Tüm bunlar do¤ruysa ki, do¤rudur; o halde BDP’nin “Türkiye partisi’’ olmas›n› telkin etmek, öyle olmas›n› özendirmek, o çizgiye çekmek, o bas›nc› yaratarak BDP’yi biçimlendirmeye çal›flmak, Kürt düflmanl›¤› yapmak ve BDP’yi ezen ulus

13

BAKIfi CAN

egemen s›n›flar›n›n elinde bir oyunca¤a dönüfltürmekten baflka bir amaca hizmet etmez. Kürt ulusal hareketini bölüp parçalamak ve tasfiye etme hedefiyle içten hançerlemekten baflka bir anlama gelmez. BDP’nin “Türkiye partisi olamad›¤›’’ ama “olmas› gerekti¤i’’ argüman›yla sinsice enjekte edilen yaklafl›mla güdülen hedef; BDP’nin “PKK ile aras›na mesafe koymas›n› ve PKK’nin terör örgütü oldu¤unu aç›ktan söylemesi’’ gerekti¤i bask›lanmas›nda a盤a ç›kmaktad›r. BDP düzenin kulvar›na çekilerek bunun üzerinden genifl Kürt ulusu kitlesine hükmetmek ve PKK’yi tecrit ederek marjinallefltirip bo¤mak; iflte Türk ulusu hakim s›n›flar› ve yardakç›lar›n›n da destekledi¤i temel hedef budur. Amaç, Kürt iradesini bölüp düflmanlaflt›rarak Kürt ulusuna hükmetmek ve yeniden yap›lanma sürecinin önündeki önemli bir engeli, yani silahl› ulusal hareketi tasfiye etmektir. BDP’nin yeni seçilen genel baflkan› Selahattin Demirtafl’›n ilk aç›klamas›nda PKK ile aralar›nda bir ba¤›n olmad›¤› yönlü aç›klamalar› ve gurup baflkanlar›n›n BDP’nin dersler ç›kararak aç›l›m yapt›¤›n› söylemesi ve benzeri, yukar›daki BDP’ye yönelik bask›lanmalar göz önüne al›nd›¤›nda çok da anlams›z de¤ildirler. Kuflkusuz ki, bu aç›klamalar ya da “çözüm’’ sürecinin iflletilmesinde yakalanan zemin BDP’nin hakim s›n›flar›n güdümüne girdi¤i, PKK ile düflmanlaflt›¤›, Kürt iradesinin oyuna gelerek bölündü¤ü ve benzeri anlam›na gelmez. BDP’nin hala Kürt ulusunun ulusal demokratik mücadelesinin bir gücü oldu¤u, ulusal hareketin bir parças› ve yasal partisi oldu¤u, Kürt iradesinin bir parças› oldu¤u do¤rudur. Ulusal demokratik talepler ve demokratik mücadelesinde belli bir tutarl›l›¤a yani ulusal hareketin mevcut çizgisine endeksli olmak kayd›yla bir tutarl›l›¤a sahip oldu¤unu söylemek gerekir. Fakat bask›lanmalardan etkilendi¤i ve iç e¤ilimlerinin tayin etti¤i siyasetiyle de belli zay›fl›klar gösterdi¤ini söylemek mümkün. BDP’nin kendisinden istenen aç›klamalar hakk›nda hepten olmasa da belli aç›klamalarda bulunmas›, taktik bir siyaset olarak kabul edilse de geri ad›m att›¤›n› da izah etmektedir. Öcalan’›n bas›na yans›yan bilinen aç›klama ve benzer ifadeleri de BDP’nin “çözüm’’ sürecinin iflletilmesi için belli siyaset de¤iflikli¤ine gidece¤ini, flimdiye kadarki tutumunu biraz daha esnetece¤ini göstermektedir. “Aç›l›m’’ sürecinin yeniden bafllat›lmas›h›zland›r›lmas› söylemi ile sat›r aralar›nda geçen kimi ipuçlar› ve at›lan ad›mlar, “çözüm’’ sürecinin yürütülmesinde yeniden hemfikir olunup belli geliflmelerin yaflanaca¤›na iflaret etmektedir. ABD Savunma Bakan› Robert Gates’in Türk Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤ ile uzun görüflmesi ve görüflmenin içeri¤ine iliflkin olarak gazetelere verdi¤i bilgilerden, “çözüm’’ sürecinin h›z kazanaca¤›, Kürt ulusal hareketinin (PKK’nin) tasfiye edilmesi için oluflturulan (TC, ABD ve Güney Kürdistan yönetimi) konseptin daha etkin iflletilece¤i (Talabani-Barzani faktörünün kullan›lmas›, insans›z uçak gibi araç gereç temini, s›cak istihbarat verilmesi gibi…), belli siyasetlerin gelifltirilerek Kürt ulusunun belli taleplerinin karfl›lanmas› suretiyle yedeklenmesinin hedeflendi¤i (Genelkurmay baflkan›n söyledi¤i- Gates’in de al›nt›lad›¤›- “terörle mücadele ederken her kesi öldüremeyiz’’ fleklindeki sözden de anlafl›lmaktad›r.), öte yandan Maxmur Kamp› ve belli nitelik ve nicelikteki Kürt kökenli unsurun kullan›laca¤› da anlafl›lmaktad›r. PKK’nin tasfiye edilmesinde kullan›lmak istenen en önemli silahlardan biri veya bugün gelifltirilmek istenen hain emel, BDP’nin PKK ile karfl› karfl›ya getirilerek egemen s›n›flar›n Kürt ulusal hareketi içindeki Truva at› haline getirilerek kullan›lmas› çabas›d›r. Bu siyasetin masum görünümlü jargonu, “BDP Türkiye partisi olmal›d›r’’ demagojisidir. Lakin özünden ve dünden bellidir ki, bu burjuva pasl› silah sahibinin elinde patlayacakt›r. Kürt ulusu istedikleri gibi oynayabilecekleri, istedikleri gibi kand›r›p kullanacaklar› kadar iradesiz, basit ve kör de¤ildir. Kürt ulusunu küçümseyerek onunla istedi¤i gibi oynayabileceklerini sananlar, ancak burjuva-feodal ahmaklard›r. Kendilerini aldatmaktad›rlar. “Türkiye partisi olmak’’ gibi mest edici-okflay›c› ama gerçek d›fl› ve kendini inkara dayanan aldatmacalarla Kürtler kendilerine düflman edilemezler. Kürt ulusu birikim, deneyim ve de¤erlerine ihanet edemez-etmeyecektir.


TAR‹H-OKUR

16-28 fiUBAT 2010

ANDsizinOLSUN K‹ Size gözyafl› döktürenler, ayaklar›n›za kapanarak kan a¤layacaklar* (...) Bunca zulüm, bunca iflkence, bunca sömürüye karfl› yaflam›n› sürdürme cesaretini gösteren halk isyan›n› gözyafl›yla dile getiriyor. Sizler gözyafl› döktü¤ünüz için utanmamal›s›n›z. Sizin gözyafllar›n›z›, damarlar›n›zdaki kan›n›zla birlikte emperyalizme peflkefl çeken, sizin gözyafllar›n›z ve kan›n›zla örülmüfl köflklerde keyif çatan, sizin gözyafllar›n›z ve kan›n›zla iflkembelerini dolduran, sizin gözyafllar›n›z ve kan›n›zla yine sizi katledenler kahredici utanc›n gerçek sahipleridirler. E¤er bugün gözyafl› dö-

küyorsak ve bir flairin dedi¤i gibi “fiarab›m›z› vermek için üzüm gibi eziliyorsak” bu a¤lamaktan ve a¤lamam›z›n nedenini anlatmaktan utand›¤›m›zdan, korktu¤umuzdan dolay›d›r. Ve e¤er bugün, en az›ndan gözyafllar›m›z› gizlemeye gerek duymadan sokaklara ak›t›p, kan›m›zla k›rçiçeklerini sulamaya bafllam›flsak, bu art›k utanc› ve korkuyu yenmeye bafllad›¤›m›z›n, hakk›m›z› alman›n yalvarmakla olmayaca¤›n›n bilincine eriflmeye bafllad›¤›m›z›n göstergesi durumundad›r. Gördük ki; babas›n›, eflini kaybeden, çocuklar›na bir fleker alamayan, gözyafl› döken ve a¤›t yakan, kurflunlanan, iflkencehanelere çekilen, tecavüze u¤rayan, evlat ac›s›yla kavrulan, düflündü¤ünden dolay› yarg›lanan, evi yak›lan, topra¤›n› a¤an›n elinden alamayan, coplanan, s›rt›nda kalaslar parçalanan sadece biz de¤iliz. Bizimle ayn› kaderi paylaflan, ayn› ac›lar ve kah›rlar içerisinde yaflayan milyonlar var. Gördük ki; kendi dilini konuflamaman›n, kendi kimli¤ini tafl›yamaman›n, kendi bayra¤›n› dalgaland›ramaman›n, kendi vatan›n›n ismini söyleyememenin ezikli¤ini tafl›yan sadece biz de¤iliz. Gördük ki; gözyafl› dökenler, gözyafllar›n›n nedenlerini anlat›p, kader ortaklar›yla güçlerini birlefltiremedikleri müddetçe ve bütün gözyafllar›m›z güzel yar›nlar›n filizlenece¤i devrim bahçesini sulayan kanallarda birlefltirilemedi¤i sürece, bizim gözyafllar›m›zla beslenenlerin bize gözyafl› döktürmeleri engellenemez. Bugün is-

yan›n dile getiriliflinin ilk ad›mlar›ndan biri olarak sesimizi yükseltmeye bafllamam›z karfl›s›nda, bizim kan›m›zla beslenenlerin nas›l da pani¤e kap›ld›klar›n› görüyoruz. Onlar biliyorlar ki; halk gözyafllar›n› onlar›n iflkembelerinin doldurulaca¤› yöne de¤il de, kendi menfaatlerinin gere¤i devrim bahçesine çevirirse, sudan ç›kar›lm›fl bal›k gibi titreye titreye yok olup gideceklerdir. ‹flte bizim, ezilmiflli¤imizin ve sömürülmüfllü¤ümüzün isyan›nda kavrulan bilincimizin, kollar›m›zda saklad›¤›m›z ve belki de fark›na bile varamad›m›z o büyük gücü harekete geçirip, bir avuç zorbay› bütün çektiklerimizin intikam›n› almak ve gerçek bir kurtulufl yaratmak için avuçlar›m›z aras›nda ufalatmay› bafllatman›n günü gelmifltir. Daha fazla a¤lamaya mecalimiz kalmad›, göz p›narlar›m›z mevsimlik bir yayla çeflmesi gibi kurudu. Ve art›k ac›larla kavrulmufl yüre¤imiz ve de yaflad›klar›m›zdan ö¤rendiklerimiz, hayat› yaflan›r hale getiren bizlerin a¤lamas› gerekenler olmad›¤›m›z› gösteriyor. Geceyi gündüz, k›fl› yaz eyleyenler, mavzeri yar belleyenler, kar› yorgan yatak, tafl› yast›¤a çevirenler ve her damla kan›yla özgürlük yeflertenler diyorlar ki; And olsun ki bu gün emekçi halklara gözyafl› döktürerek, iflkembelerini al›n terimizle dolduranlar ve bütün bu yap›lanlara alk›fl tutanlar ya da seyirci kalanlar, isyan›n önüne düzen s›n›rlar›n› çekenler, bizi savafl›m›zdan al›koymaya ve halk› aldatmaya çal›flanlar, halk›n flanl› isyan›n›n kendilerini tepeleyece¤ini anlad›klar› anda ne kaçarak, ne de k›z›l ordu müfrezelerine selam durarak kurtulamayacaklard›r. And olsun ki; bugün halka gözyafl› döktürenler, yar›n gözyafl› dökenler olmayacaklard›r. Çünkü yar›n, gözyafl› döktürttüklerinin önünde diz çökerek kan a¤layacaklard›r. Onlar vars›n bugünün taktiksel üstünlü¤ünü kullanarak bizi ebediyen ezebileceklerinin hayalleriyle flöminelerinin bafl›nda yeni katliam fermanlar› imzalas›nlar. ‹mzalad›klar› fermanlar katletmekle tüketilmeyecek emekçilerin, proletarya önderli¤inde birleflmelerine ve daha yüksek bir seviyede savafl yürütmelerine ve bu fermanlar› yazanlar›n idamlar›n› onaylamaya yarar. Bizler ne ölmeye ne de öldürmeye hevesli de¤iliz, ama madem kendi yaflamlar› için bir avuç çapulcu bizim yaflam›m›z› hiçe say›yor, öyleyse bu davet “kabulumüzdür” diyoruz. *Komünist önder Cüneyt Kahraman’›n ‘Aç›kca Muhalefet’ adl› kitab›nda yay›nlanm›fl olan makalenin k›salt›lm›fl hali. Ölümsüzlük y›ldönümü vesilesiyle yay›ml›yoruz.

CÜNEYT KAHRAMAN (SAVAfi) Ailesinin Partizan taraftar› olmas›ndan dolay› karfl›laflt›klar› bask›lar nedeniyle1984'de Manisa’ya ard›ndan da ‹zmir'e göçmüfllerdi. 25 A¤ustos 1990'da gerillaya kat›lan Cüneyt Kahraman, gösterdi¤i azim ve kararl›l›ktan dolay› k›sa sürede ilerleme kaydederek, 1991 Ekim'in de Maoist Parti üyeli¤ine kabul edilir. 1992'de alt kongre çal›flmalar›nda gösterdi¤i performanstan dolay›, Kongre Delegeli¤i’ne seçilir. Genel komutanl›¤›n birinci yedek üyesi, bölge komutanl›¤›n›n as›l üyesi olarak görev yapan Cüneyt Kahraman 1992 Haziran’›nda ‹smail Bulut'un flehit düflmesiyle, genel komutanl›¤a as›l üye olarak atan›r. Genç yafl›na ra¤men (20) genel komutanl›kta görevli olan Kahraman, ayr›ca 1 No’lu gerilla bölgesinde, siyasi komiser olarak görev al›r. 14 Haziran 1993'te 21 yafl›nda MK üyeli¤ine seçilir. Girdi¤i çat›flmalarda iki kez a¤›r yara alan Kahraman, 1994 Mart'›nda, bafl›nda bulundu¤u gerilla birli¤inin çat›flmaya girmesi sonucu a¤›r yaralan›r ve tedavi için yurtd›fl›na gönderilir. 1996 y›l›n›n ocak ay›nda tekrar mücadele alan›na dönen Kahraman Maoist Parti’nin 24 Nisan 1996'da sonuçlanan Kongre Haz›rl›k Konferans›’yla, Maoist Parti Genel Sekreterli'¤ine seçilir. Cüneyt Kahraman flehit düfltü¤ünde Maoist Parti’nin genel sekreteriydi.

KATLED‹LEN ‹NSANLI⁄IMIZ ‹nsan tarih boyunca do¤adaki di¤er canl›larla birlikte dünya üzerindeki yaflam›n› sürdürmüfltür. Bu konumu tarihi evrelere ay›rd›¤›m›zda kimi zaman hükmeden, kimi zaman da hükmedilen konumda olmufltur. Tarihin belirmeye bafllad›¤› ilk zamanlarda bir grubun di¤erine hükmetti¤i, kimi zaman onun kölesi oldu¤u, kimi zaman da al›n›p sat›ld›¤›, zorla çal›flt›r›ld›¤›, ço¤unlu¤un az›nl›¤a tabii oldu¤u, onu istedi¤i flekilde konumland›rd›¤›, yok sayd›¤›, tarlada saban yerine kulland›¤› bir sosyo-ekonomik durum ortaya ç›km›flt›r. Tarih boyunca bu durum neticesinde insanl›k da kendisinden birçok fleyi kaybetmeye bafllam›flt›r. Y›llarca düflünmesi yasaklanan, konuflmas›na dahi izin verilmeyen insan, ne zamanki bu durumun tersine davranmaya bafllad›, ozaman tarihi bir grubun elinden ç›kar›p kendisi flekillendirmeye bafllam›flt›r. Dolay›s›yla dü-

flünme eyleminin içine giren insan kaderini nesne durumundan özne durumuna çevirterek geçmiflte yitirmifl oldu¤u birtak›m fleyleri de geri kazanmaya bafllam›flt›r. Tarihte birçok kez örne¤ini gördü¤ümüz bu at›l›mlar bugün bu kadar aktif bir seyir izlememektedir. Bilim ve tekni¤in bu kadar ilerledi¤i, bas›n ve yay›n organlar›n›n bukadar etkili oldu¤u bir dünyada maalesef insanl›k bu derece bilinçli bir noktada de¤ildir. Çünkü bütün bu etkenler kapitalist emperyalist devletler taraf›ndan halka karfl› bir silah olarak kullan›lmaktad›r. Bir grup sömürücü; bu araçlar› istedi¤i gibi kullanarak dünyay› sosyal, kültürel ve ekonomik olarak sömürmekte, beyinleri kirletmekte, insanlar›n ellerindeki olanaklar› almaktad›r. Daha önceki tarihi dönemlerde egemen gücün sömürü araçlar› daha etkisizken ve giderek güçlendikçe insan sömürüsü de bir o

kadar artmaktayd›. Sömürü art›k mekanikleflmifl, daha da sistemli bir duruma gelmifltir. ‹flte bu nedenle bugün insanl›¤›n kaybetmifl oldu¤u temel insan haklar›, yaflam hakk› ve özgürlü¤ü için tarihin tozlu sayfalar› üzerindeki pisli¤i kald›r›p, ders ç›karma ihtiyac› önümüze ç›kmaktad›r. ‹nsanl›¤a, tarihi de¤ifltirme gücünün kendi ellerinde oldu¤unu göstermeye, özne durumuna geçmeye, üretenin yöneten oldu¤u bir dünya yaratma mücadelesi vermeye ça¤r›lmal›d›r. Bunun için her alanda alternatif olanaklar yarat›p ''düflünmeye bafllamak'', boyun e¤memek ve sömürülmemek için bir araya gelip örgütlü bir güç olmak, tarihimizi yönlendirmemiz gerekmektedir. Kaybedilen insanl›k onur ve de¤erleri böylelikle tekrar kazan›labilir. Tarih bunu bize defalarca göstermifltir. Spartaküs'ün köle ayaklanmas›, Fran-

s›z Devrimi ve ard›ndan gelen Paris deneyimi, 1917 Ekim Devrimi, 1949 Çin Devrimi ve Büyük Proleter Kültür Devrimi insan›n asla kaderine boyun e¤medi¤i zamanlar›n keskin dönemeçleridirler. Yine bugün de karamsarl›¤a, bask›ya, zulme, katliamlara ve sömürüye karfl› birçok mücadeleler verilmektedir. Peru'da, Irak'ta, Filistin'de, Yunanistan'da, Fransa'da, Hindistan'da, Nepal'de ve yaflad›¤›m›z co¤rafyada... tarih yine gebe kalmakta.. Ve yine tarih bize gösterecektir ki s›n›f mücadelesi sonucu geçmiflte kazan›lan fakat bugün kaybedilenler tekrar insanl›¤›n olacakt›r. Ve insanl›k daha güzel, yaflan›labilir bir dünya yaratma mücadelesini geçmiflinden ald›¤› güçle devam ettirecektir. Çünkü baflka çaresi yok ve kaybedece¤i hiçbir fleyi yoktur.. MURAT YILDIRIM

DEVRiMCi

Eme¤imiz ve gelece¤imiz için her mevzide birleflelim...

14

DEMOKRASi

zunca bir süreden beri, dillerde dolaflan devrimci hareketin esen tasfiye rüzgârlar›na karfl› nas›l konumlanaca¤›na ve bu sald›r›lar› nas›l bofla düflürece¤ine her anlay›fl bulundu¤u ideolojik-politik mevzi üzerinden çözümler üretmektedir. Co¤rafyam›zda ise s›cakl›¤›n› koruyan klik savafllar›, devletin emperyalizmin ç›karlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›lmas› ve toplumsal muhalefetlerin hareketlenmesine neden olan direnifllerin yaflanmas› komünist ve devrimci hareketler için bir f›rsat olmakla birlikte, tersi bir durumda tahribatlara ve çözülmelere yol açma olas›l›¤› da bulunmaktad›r. S›n›fsal bir bilinçle hareket eden ve iktidar gibi bir hedefi olan her örgüt, mutlaka ama mutlaka düflman›n hareket alan›n› gözetlemeli, niyetini sezmeli, yeltenece¤i bir sald›r›ya karfl› önlemler almal› veyahut sistemin b›rakt›¤› boflluklar› kullanmal›d›r. Bu s›n›f mücadelesinin temel görevlerinden birisidir. Bu, savafllar› kazanma stratejisidir. Hele bir de görece (nicel) olarak zay›f durumda olan komünist ve devrimci örgütler için ise ciddi bir kazanma-kaybetme siyasetidir. Engin bir mücadele geçmifline sahip olan devrimci s›n›flar gibi, karfl›-devrimci s›n›flar da ciddi bir savafl deneyimine sahiptir. Ve bu iki kesimin de elindeki etkili ve sonuç al›c› araçlardan biridir. Bu deneyimlerinden hareket eden hakim s›n›flar, yak›n gelecekte yaflayaca¤› s›k›nt›lar› önceden görerek, önlemek için onlar›n varl›¤›n› tehdit eden dinamik güçleri parçalayarak etkisiz hale getirmenin hesaplar›n› yapmaktad›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist ve devrimci hareketi parçal› ve kopuk bir görünüme sahiptir. Bu ayr›flmalar›n nedeni; rehber edinilen ideoloji, belirlenen devrim stratejisi ve siyasi politik çizgilerinden kaynaklanmaktad›r. Ve bu sadece co¤rafyam›z›n de¤il, uluslararas› komünist-devrimci hareketlerin gerçekli¤idir. Fakat ülkemiz özgülünde bu ayr›flmalar, yukardaki nedenlerden kaynakland›¤› gibi, ayr›flmaya gerekçe olmayacak nedenlerden ötürü ayr›l›klar yaflanm›flt›r/yaflanmaktad›r. Bu ayr›l›klarda ayr›flanlar içinde yaflanan yeni ayr›l›klarla süreç içerisinde çeflitlenerek aradaki mesafe iyice aç›lm›flt›r. Süreç içerisinde yaflanan ideolojik-politik ve pratik hatalardan ve yaflanan di¤er geliflmelerden ötürü devrimci hareketler kitlelerden kopmufl, kendi iç sorunlar› içinde bo¤ulmufl ve kitleler içerisindeki güvenini önemli oranda yitirmifltir. Bunun sonucunda her anlay›fl kendini ispatlama siyasetini güderek birlikte ifl yapma kültürünü unutmufltur. Ayn› ideolojiye, programa ve çizgiye sahip olan örgütler b›rakal›m ayn› çat› alt›nda birleflmeyi, ço¤u zaman birlikte hareket etme noktas›nda bile s›k›nt›lar yaflam›flt›r. Fakat bu topraklarda halk kültüründe olsun ya da devrimci hareketin kültüründe olsun birlikte hareket etmek önemli bir yerde durmaktad›r. Bu var olan kültür bugün tüketilmek üzeredir. Hatta tüketilmek bir yana bu kültürü hiçe sayan ve son y›llarda s›kça gündeme gelen “devrimci yap›lar aras›nda yaflanan fliddet olaylar›” bu kültüre ciddi darbeler vurmaktad›r. Bu yaflananlardan ötürü devrimci hareketler birbirlerine yabanc›laflarak o bahsini etti¤imiz sistemin sald›r›lar›yla hedefledi¤i düzen içi-reformist bir mecraya evirilmesine uygun bir zemin haz›rlamaktad›r. Evet, bahsini etti¤imiz gibi her hareketin ideolojik-politik dokusu farkl›d›r. Bunu yads›mamaktay›z. Hatta bilimsel-sosyalist ideolojinin geliflmesi bu farkl› görüfllerin mücadelesi ile orant›l›d›r. Fakat bu ayr›l›klar bir araya gelip ortak zeminde buluflmamam›z için temel bir sorun olarak karfl›m›zda durmamaktad›r. Çünkü birlikte hareket etmek, hakim s›n›flar›n en demokratik hak taleplerine bile pervazs›zca sald›rd›¤› bu süreci aflman›n yegane yoludur. Birlikte hareket etmek, Kürt ulusal hareketini aç›l›m yan›lsamalar›yla tasfiye etme planlar›n›n yap›ld›¤› bir süreçte bu sitemin gerçek yüzünü ve niyetini mazlum Kürt ulusuna anlatman›n yoludur. Ankara’n›n göbe¤inde mücadele yürüten TEKEL iflçileriyle devrimci iktidar hedefli bir mücadelenin zeminde buluflma yoludur. Bu emperyalizmin, komprador bürokrat kapitalizmin ve feodalizmin k›skac› alt›ndaki milyonlarca emekçiyi iktidara tafl›man›n biricik gerçekli¤idir. Bu çerçevede eme¤imiz ve gelece¤imiz üzerinden rahatl›kla bir araya gelebiliriz, gelmeliyiz de. “Kurtulufl yok tek bafl›na, ya hep beraber ya hiç birimiz” fliar› kitleler için de¤il, kitlelerin kendi iktidar›n› yaratmak için bir araç olan örgütler için de geçerlidir. Yeni demokrasi güçleri hem politik olarak, hem de pratik olarak bu konuda berrak ve nettir. Unutulmamal›d›r ki sadece cenaze törenlerinde bir araya gelmek devrimci dayan›flmay› bilince ç›karmak de¤ildir. As›l olan halka karfl› güven, düflmana karfl› ise korku sallan devrimci eylem birlikleri ve devrimci dayan›flmay› yükseltmektir.

U

Okur


DEVRiMCi

GÜNCEL

DEMOKRASi

16-28 fiUBAT 2010

15

Sistemin bütün yükü omuzlar›na yüklenenler, sokaktan sesleniyor:

Biz çocu¤uz! Ülkemizde ve dünyada son y›llarda öne ç›kan ve kesin bir rakam› olmamakla birlikte say›s› milyonlar› bulan ‘sokakta çal›flan çocuklar›n say›s›’ mevcut sistemin yaratt›¤› y›k›mlar neticesinde her geçen gün daha da art›yor. Çal›flan çocuk say›s›na iliflkin yap›lan kimi araflt›rmalarda bu sorunun ciddi boyutlara ulaflt›¤› ifade ediliyor. Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün araflt›rmalar›na göre dünyada 5-14 yafl grubunda 250 milyon çal›flan çocuk bulundu¤u, 12-17 yafl grubu 283 milyon çocu¤un çal›flt›¤› için okula devam edemedi¤i tahmin edilmektedir. Ülkemizde de sokakta çal›flan çocuklar›n tam say›s› hakk›nda bilgi sahibi olunmas›n› sa¤layabilcek net bir çal›flma yok. Bu noktada net rakamlarla ortaya konmasa da; ülkemizde çocuklara iliflkin yap›lan kimi araflt›rmalarda birçok rakam ve istatistikler çocuklar›n yaflad›¤› içler ac›s› durumu ortaya ç›karmaya yetiyor. Tahminlere göre milyonlarca çocuk yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. Sokaklarda yüzbinlerce çocuk veya zorunlu olarak sokakta çal›flan genç insan bulunmaktad›r. Her üç çocuktan biri, sistemin yaratt›¤› eflitsizlikten kaynakl›, büyüme ça¤lar›nda beslenme bozuklu¤u yaflamakta ve ciddi sa¤l›k sorunlar› içerisinde bo¤uflmakta. Yine onbinlerce çocuk e¤itimini tamamlayamamakta ve dahas› tütün, uyuflturucu madde ve alkol ba¤›ml›l›¤›na bulaflmakta. Ülkemizde sokakta çal›flan çocuklar sorunu gittikçe büyüyen, art›k herkesin kabul etti¤i bir sorun haline gelmifltir. Çocuk iflçili¤i sorunu dünya genelinde oldu¤u gibi, ülkemizde de önemli bir sorundur. Sorun; nüfus, e¤itim düzeyi, ekonomik geliflim ve sosyal, siyasal süreçlerle do¤rudan ilgilidir. Ülkemizin mevcut sosyo-ekonomik yap›s› üze-

rinde flekillenen siyasi iktidar›n uygulad›¤› sömürü politikalar› ile uygulanan neo-liberal y›k›m politikalar› insanlar› k›rsal alandan kentsel alana göç etmeye zorlamaktad›r. Göçle gidilen kentlerde sosyal, ekonomik sorunlar›n üst boyutlarda olmas› ve bu durumun kent yaflam›na uyum sa¤layamama ile birleflmesi çocuk iflçili¤ini artt›r›yor.

Mesul kim? ‘Sokakta çal›flan çocuk’ sorunu, mevcut sistemin yaratt›¤› bir sorundur. Sokakta çal›flan-yaflayan çocuklar›n say›lar›n›n artmas› mevcut sistemin yaratt›¤› ekonomik, sosyal ve siyasal y›k›mlardan kaynaklanmaktad›r. Ailelerin artan yoksulluklar›; iflsizlik, yoksunluk, hastal›klar ve bu sorunlara çözümün üretilememesi çocuklar› soka¤a itmektedir. Bundan dolay› sokakta çal›flan çocuklar›n ço¤u okula düzensiz gitmekte ve öncelikleri sokaklarda ifl bulmak ve yapmak olarak belirlenmifltir. E¤itimleri de kaç›n›lmaz olarak ikinci s›ray› almaktad›r. Sokakta marjinal ifllerde (simitçi, ayakkab› boyac›s›, mendil, çiçek vb. sat›c›s›) çal›flan/çal›flt›r›lan çocuklarla “soka¤›n çocuklar›” aras›nda ince bir çizgi vard›r ve soka¤›n ac›mas›z koflullar›nda çal›flan çocuklar, h›zla “soka¤›n çocuklar›” olabilmektedir. Soka¤a itilmifl tüm çocuklar›n her gün "yaflayabilmek için verdikleri savafl" onlar›n ortak paydas› olmufl durumda. Sokakta yaflayan, ailesi olmayan veya reddedilmifl çocuklar›n durumu daha kötü. Her gün fliddet, fuhufl, suç ve uyuflturucu karfl›s›nda direnmek, bunlara teslim olmamak için savafl vermektedir. Fakat “soka¤›n kanunlar›” denilen bu savaflta her zaman yenilmifl ve devletin ya-

ratt›¤› çürümüfllük içerisinde kendilerine bir konum edinmeye çabalam›fllard›r. Bu çocuklar ya sokakta çal›flarak ya da dilencilik ve h›rs›zl›k yaparak hayatlar›n› kazanmaya çal›fl›yor.

‘Durumumuz iyi de¤il, sokakta çal›flmak zorunday›m’ Ailesinin maddi durumu iyi olmad›¤› için sokakta mendil satmak zorunda oldu¤unu belirten 13 yafl›ndaki ilkokul ö¤rencisi K.E. “Durumumuz iyi olmad›¤›ndan sokakta çal›flmak zorunday›m. Anne ve babam hasta ve iflsiz oldu¤u için ve evin masraflar›n› ödeyemedi¤i için eve katk› olsun diye sokaklarda çal›flmak zorunday›m.” diyerek yaflam›n› özetliyor. Sokaklarda çal›fl›rken en çok karfl›laflt›klar› sorunun cinsel taciz oldu¤unu ifade eden K.E, sokakta bafl›ndan geçen sorunlar› ürkekçe flöyle anlat›yor: “Sokaklarda al›n terimizle çal›flarak para kazanmaya çal›fl›rken en çok karfl›laflt›¤›m›z sorun ‘taciz’. ‘Mendil satarken insanlara “mendil al›r m›s›n›z’ diye sordu¤umda bana karfl›l›k olarak genelde ‘sen mendili b›rak gel senle bir kere otele gidelim’ diyorlar. Öyle oluyor ki ço¤u kez zorla götürmeye çal›fl›yorlar. Kaç›yoruz. Çok korkuyoruz, ama çal›flmak zorunday›z ve yapacak baflka bir ifl de yok.” Ayn› zamanda okula gitti¤ini ve ne kadar kötü koflullarda sokaklarda çal›flt›klar›n› belirten K.E, “Ben ayn› zamanda okuyorum. ‹lkokul üçe gidiyorum. Ö¤len saat 12:00’da gidiyorum okula ve saat 17:00’da ç›k›yorum. Ö¤leye kadar evde kal›p anneme ev temizli¤inde yard›mc› oluyorum. Akflam okul ç›k›fl›nda ise biraz ders çal›fl›p sonra mendil satmak üzere sahile ve parklara gidiyorum iki erkek kardeflimle birlikte ve gece saat 23:00-24:00’a kadar çal›fl›yoruz.”

Büyümüfl de küçülmüfl de¤il. Hep büyük olmak zorunda olan çocuklar. Çocukluklar› unutturulmufl çocuklar. ‘Çocuk’ kelimesini hep baflkalar›ndan hat›rlad›klar›nda heyecanlanan, küçük yaflta çal›flmak zorunda b›rak›lan çocuklar, akflam eve gelirken eli bofl gelmemesi gereken çocuklar. Kendileri için de¤il; anneleri, kardeflleri için, aç kalmamak için…

Kürt olduklar› için ayr›mc›l›kla karfl›laflt›klar›n› da belirten K.E, “Biz Kürdüz diye kimse bize yard›m etmiyor. Genellikle polis ve zab›talar bizleri koval›yor. ‘Burada bir fley satamazs›n›z’ diyorlar, bizi d›fll›yorlar. Biz sokakta çal›flmay› sevdi¤imizden dolay› yapm›yoruz. Mecbur b›rak›l›yoruz. Nedeni nedir bilmiyorum ama çözümü flu olabilir: Devlet bize yard›m ederse biz de sokakta çal›flmay›z. Annem ast›m hastas›, temel ilaçlar›n› bile karfl›layam›yoruz. Yeflil kart›m›z var, buna ra¤men bizden ücret al›yorlar.”

‘Babam az ücret al›yor...’ Sahilde simitçilik yapan A.O. 12 yafl›nda. A.O. hem e¤itimini sürdürmeye çabal›yor hem de çal›flarak aile bütçesine katk›da bulunmaya çal›fl›yor. A.O. ancak çok az para kazand›¤›n›; günlük 5-6 lira kazanabildi¤ini bu paran›n da kendi masraflar›na yetmedi¤ini ve dolay›s›yla ailesine de bir katk› sunamad›¤›n› belirtiyor. En büyük sorunlar›n›n maddi s›k›nt›lar oldu¤unu ve bunun yan›nda bir di¤er sorunun da zab›ta ve Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan gelen görevlilerin bask›s› oldu¤unu belirten A.O. flunlar› dile getiriyor: “Zab›ta ve esirgemeden gelen görevliler simitlerimizi al›yor ve bizi tehdit ediyorlar ‘burada simit satamazs›n›z gidin baflka yerde sat›n’ diyerek kovuyorlar”. Genellikle sahil ve parklar gibi kalabal›k yerlerde çal›flt›klar› ve göz önünde bulunduklar› için böyle bir bask›yla karfl› karfl›ya kald›klar›n› belirten A.O. “Sokak aralar›nda bize bir fley demiyoryapm›yorlar, çünkü göz önünde de¤iliz.” Babas›n›n çal›flt›¤› f›r›nda ald›¤› ücretin az oldu¤u ve ev giderlerine yetmedi¤inden dolay› çal›flmak zorunda oldu¤unu belirten A.O., en büyük sorunlar›n›n maddi yetersizlik oldu¤unu özellikle vurguluyor.

Dresden’de direnifl amac›na ulaflt› 13 fiubat’ta Almanya’n›n Dresden flehrinde Avrupa’n›n en büyük neo-Nazi yürüyüflü, anti-faflistler taraf›ndan engellendi Bundan 65 y›l önce, Nazi anakaragah›na Sovyet, Amerikan, ‹ngiliz savafl uçaklar›nca yap›lan sald›r› sonucunda, 25 bin nazinin ölmesini “Alman ulusuna yap›lan emperyalist soyk›r›m” olarak iddia eden neo-naziler, yaklafl›k 12 y›ld›r, Dresden’de yürüyüfl tertip ederek, faflizm ideolojisini canl› tutmaya çal›fl›yorlar. Bu y›l 13 fiubat’ta düzenlenen yürüyüfle geçit vermeyece¤ini aç›klayan, Avrupa Demokratik Gençlik Hareketi (ADGH)’nin de aralar›nda bulundu¤u 250 kurum ve ayd›n, sanatç› ve bireyin oluflturdu¤u platform 4 ay öncesinden, neo-Nazilere karfl› direniflin örgütlenmesine bafllad›. Sürecin en bafl›ndan itibaren, anti-faflist direnifl merkezlerine Alman emperyalizmi taraf›ndan bir dizi sald›r› gerçekleflti. Kurumlar›n bürolar›na sald›r›lar düzenleyerek, eylem materyallerine el koyuldu. ‹nternet siteleri iptal edildi. Ve anti-faflist direnifl; anayasa mahkemesi taraf›ndan “terör” oda¤› oldu¤u ilan edildi. Tüm bu sald›r›lara ra¤men, anti-faflist direnifl engellenemedi, aksine ivme kazand›.

Kararl› direnifl karfl›s›nda polis neo-Nazi yürüyüflünü iptal etmek zorunda kald› Sabah›n erken saatlerinde, Almanya’n›n dört bir yan›ndan Dresden’e gelen anti-faflist eylemciler, çeflitli kollardan, neo-Nazilerin bulunduklar› tren istasyonuna do¤ru yol ald›. Neo-Nazileri korumak için, adeta flehri ablukaya alan Alman polisi, göstericilerin da¤›n›k gruplar halinde flehre girmesinden faydalanmak isteyerek, sald›r›ya geçti. Polisin bu sald›r›s› karfl›s›nda göstericiler, sald›r›yla yan›t verdi. Neo-Nazilerin bulundu¤u alan 6 koldan sar›larak, eyleme geçildi. Ayn› zamanda, flehir merkezinin d›fl›nda büyük bir halka oluflturuldu. 15 bine yak›n eylemcinin kararl› direnifli karfl›s›nda çaresizli¤e kap›lan polis, neo-Nazi yüflüyüflünü iptal etmek zorunda kald›. Uzun haz›rl›klar sonucunda, Almanya’daki tüm anti-faflist kurum ve bireylerin ortak çabas› ile birlikte, ‘Neo-Nazi Dresden Yürüyüflü’ne karfl› örgütlenen direnifl, ilk defa kazan›mla sonuçland›.

‘Dilenen, mendil, çekirdek satan çocuktan al›flverifl etmeyiniz’ Yine ismini vermedi¤imiz W. ‹sminde 10 yafl›ndaki küçük çocu¤umuzda simitçilik yaparak aile bütçesine ve okul masraflar›na katk› sa¤lamaya çal›fl›yor. Çocuklar›m›z›n hikayeleri ayn› oldu¤u gibi kayg›lar› da bire bir ayn›. W. de çal›fl›rken ayn› sorunlar ve korkular içerisinde anlat›yor derdini: “Ne yapal›m, çal›fl›yoruz iflte, ama bir ifle yaram›yor, sabah›n erken saatinden akflam›n geç saatine kadar çal›flt›¤›m›z halde evimize giderken ekmek d›fl›nda bir fley götüremiyoruz. Ben de her çocuk gibi okumak istiyorum, ama çal›flmak zorunday›m. Ben isteyerek çal›flm›yorum sokaklarda, zorunluluktan dolay› çal›fl›yorum.” Mersin Valili¤i’ne ba¤l› ‹l Sosyal Hizmetler Müdürlü¤ü’nün sokaklara ast›rd›¤› “dilenen, mendil, çekirdek satan çocuktan al›fl verifl etmeyiniz” yaz›l› pankart› sordu¤umuzda, “Hem çal›flmak zorunda b›rak›yorlar hem de kimse bir fley almas›n diye yollara ka¤›tlar as›yorlar. Madem öyle bizlerin günlük masraflar›n› karfl›las›nlar biz de soka¤a ç›k›p bir fleyler satmak zorunda kalmayal›m” diyerek tepkisini dile getiriyor. Çukurova’da duvarlara bolca sivil toplum kurulufllar›n amblemleri alt›nda “çoçuklardan al›flverifl yapmay›n›z” yaz›l› pankart asmakla bu sorunun çözülemeyece¤i aç›k. Çocuklar›m›z›n gelece¤i için, sistemin bu konuda üretti¤i sorunlar› çözmek için siyasi olarak örgütlenmek ve daha keskin, köklü bir çözüm için bir yol haritas› belirlemek önümüzde duran bir görev. Çocuklar›m›z›n sokakta yaflamas›na ve zorla soka¤a itilmesine sadece “vicdani bir ›zd›rab” duymak, mendil almamak veya alarak yard›m etmenin çocuklar›m›z› bu ac›lardan kurtarmayaca¤› aç›k.

Ç.Ü.’de ö¤renciler zamlar› protesto etti Çukurova Üniversitesi yeni bir zam karar› ald›. Yaz aylar›nda ö¤rencilerin üniversitede bulunmad›¤› bir süreçte ö¤renci harçlar›na yap›lan zamlar ile ö¤rencilerin tepkisini fiili olarak üzerine çekmek istemeyen YÖK’ten feyiz alan Çukurova Üniversitesi Rektörlü¤ü ‘yang›ndan mal’ kaç›rma uyan›kl›¤›n› ara tatilde yemekhane ücretlerine yüzde 25 zam yaparak gösterdi. Ayn› öze sahip ç›kan Adana Büyükflehir Belediyesi ise ard›ndan ö¤renciler d›fl›nda tüm yoksul emekçi kesimi de etkileyen otobüs ücretlerine yüzde 28.57 zam yapt›.

Çukurova Üniversitesi’nde Demokratik Gençlik Hareketi (DGH)’nin de içinde yer ald›¤› Zamlara Karfl› Ö¤renci Platformu 16 fiubat Sal› günü protesto eylemi yapt›. Yemekhane önünde yap›lan aç›klamayla zamlar protesto eden, ard›ndan bildiri da¤›t›m› yapan ö¤renciler, rektörlük ve büyükflehir belediyesine verilmek üzere dilekçeler haz›rlad›. ö¤rencilerin yo¤un ilgisi ile karfl›lanan Platform üyeleri, ö¤rencilerin yo¤un ilgi gösterdi¤i çal›flma, zamlar geri çekilene kadar devam edecek.


G

G

devrimci Demokrasi

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 94 18

BÜROLAR

G

‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:10 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

DURSUN BAfiTU⁄

TEKEL iflçilerine mektup

TEKEL direnifli hakim s›n›flar›n gözünü korkuturken, emekten ve s›n›ftan yana olanlar›n ise coflkusunu ve umudunu artt›r›yor

TEKEL iflçilerinin kararl›l›¤› ve kazanma azmi sürüyor ‹flçi s›n›f› ülkemiz tarihi boyunca kendine has özgünlükleri içinde bar›nd›ran, dolay›s›yla mücadele ve direnifl prati¤inde de ezberleri bozan bir zeminde gelifliyor. Bu durumun ana sebebi kendili¤indenci bir rotada geliflmesi. Bu mücadeleler tarihi ülkemiz özgülünde çok köklü bir geçmifle sahip olmamakla birlikte, ortaya ç›kan direnifl pratikleri s›n›f›n di¤er dinamiklerini harekete geçirmek aç›s›ndan da yetersiz kalm›flt›r. Tarihsel olarak ortaya ç›km›fl irili ufakl› birçok mücadele ve bunlar›n ortaya ç›karm›fl oldu¤u deneyimlerin birikimsel olarak ilerleyifli de söz konusu de¤il ya da kopuk. Bu, deyim yerindeyse ezilen s›n›flar›n üzerinde ölü topra¤› oldu¤u saptamas›n› yapt›rabilir. Fakat sald›r› boyutland›kça birleflik bir mücadelenin nüveleri de ortaya ç›k›yor. Tam da bu noktada TEKEL iflçilerinin ellerinden al›nm›fl özlük haklar› ve 4-C uygulamas›na karfl› bafllatt›klar› kararl› mücadele önemli bir noktada duruyor.

TEKEL, bir milat olacakt›r TEKEL direnifli, bize özellefltirme politikalar›n›n farkl› bir evreye ulaflt›¤›n› gösterdi. fiöyle ki, yak›n geçmifl y›llarda Türk Telekom özellefltirmelerinde ve SEKA fabrikas›n›n kapat›lma sürecinde de hükümet, bugün kapat›lan TEKEL fabrikalar›n›n ard›ndan k›smen ifllevsizlefltirilen Yaprak Tütün ‹flletmeleri’ne uygulamak istedi¤i sendikas›z ve özlük haklar› olmadan mevsimlik iflçi statüsüne geçirme girifliminde bulunmufltu. Fakat o günlerin flartlar› ile özellefltirme politikalar›n›n bugün girmifl oldu¤u evre geçen k›sa süreye ra¤men farkl›. Bu anlamda içinde bulundu¤umuz süreç ve bunun TEKEL iflçileri özgülünde eriflmifl oldu¤u nokta daha sald›rgan ve egemenler aç›s›ndan daha kararl› bir flekilde uygulanmaya çal›fl›lmaktad›r. Konunun direkt muhatab› olmas› vesilesiyle Türk-‹fl ve di¤er sendika ve konfederasyonlar›n süreci iyi okumas› gerekmektedir, çünkü TEKEL bir milat olacakt›r. Ya birleflerek, küresel mali krizin emperyalistler cephesinde yaratt›¤› y›k›nt›n›n, ülkemiz uflak hakim s›n›flar› vas›tas›yla emekçilere kesilen faturalar›na güçlü bir hay›r denilecek; ya da yenilgi kabul edilecek ve belirlenen yeni sald›r›lar›n yolu aç›lacak. Gerçeklefltirilen yeni sald›r› furyas›n›n verdi¤i mesaj çok aç›k; sendikas›zlaflt›rma, güvencesiz çal›flma flartlar›, özlük haklar› da olmak üzere parça parça elde edilmifl haklar›n birer birer yontularak geleceksizlefltirilmesi. TEKEL iflçilerinin yeni süreç do¤rultusunda belirlenmifl bir hedef oldu¤unu düflünmek yetmez. S›rada enerji sektörü çal›flanlar›, fleker fabrikalar›, karayollar› çal›flanlar› vs. mevcut. Bu minvalde düflünülürse sald›r›n›n daha bugünden oldukça boyutlu oldu¤u ç›karsamas›nda bulunabiliriz. Öyleyse flimdi birleflerek mücadeleyi büyütme ve yeni sald›r›lar› püskürtmenin tam zaman›. TEKEL iflçisinin ‘Ölmek var, dönmek yok’, ‘Direne direne kazanaca¤›z’ sloganlar›yla simgeleflen direnifli bugün

dimdik ayaktad›r, hem de gerçek kurtuluflun ‘Birlefle birlefle kazanaca¤›z’la olaca¤›n›n ça¤r›s›n› yaparak sürüyor. Bu ça¤r›ya cevap olmas› gereken ve hükümetle beklenen masa bafl› bir çözümün sonu niteli¤indeki ‘4 fiubat Dayan›flma Grevi’nin c›l›z geçmesi hayal k›r›kl›¤› yaratmamal›d›r. 12 Eylül AFC’si sonras› sendikal mücadelenin içine sürüklendi¤i durum, s›n›fsal çeliflkilerin ve çal›flma yaflam›n›n sorunlar› noktas›nda at›llaflt›r›lan bütün emek cephesinin, bir anda güçlü devrimci ideolojisini bilince ç›kararak harekete geçmesini beklemek do¤ru de¤ildir. 4 fiubat Dayan›flma Grevi’ne Hak-‹fl ve Memur-Sen’in kat›lmayarak içine girmifl olduklar› ideolojik tutum, bu konfederasyonlar›n taban› hakk›nda ayn› belirlemeyi yapt›rmaz, lakin emek cephesine yap›lan tüm sald›r›lar bir bütün olarak onun bütün dinamiklerini kapsayan, nihayetinde birleflik bir mücadeleyi ortaya ç›karacakt›r. Mesele bunu bilince ç›karm›fl bir iflçi, emekçi s›n›f›n oluflmas›ndad›r.

Erdo¤an’›n aç›klamalar› büyük bir korkunun ürünüdür TEKEL iflçisinin direnifl prati¤inden ç›kan ‘Birlefle birlefle kazanaca¤›z’ fliar› egemenleri tedirgin etmektedir. Baflbakan’›n dilinden düflürmedi¤i ‘iflsiz kal›rs›n›z’, ‘orada bir görüntü kirlili¤i var’, ‘müdahale ederiz’ gibi aç›klamalar›, direnifle olan kamuoyu deste¤ini k›rmaya dönük türlü iftira ve yalanlar› büyük bir korkunun ürünüdür. Bu cephede yandafl medya ile sunmufl oldu¤u her yalan›n kitlelere fütursuzca ulaflt›r›lmas› direniflteki TEKEL iflçisinin motivasyonunu bozmamakla birlikte, toplumun çeflitli kesimlerinden, her gün direnifl çad›rlar›na gerçeklefltirilen ziyaretlerle ve fikir al›flverifliyle bu yalanlar bertaraf edilmektedir. Baflbakan’›n ‘özellefltirmeleri biz bafllatmad›k ki’ ve ‘4-C tart›flmas› burada bitmifltir, bir ad›m dahi atamay›z’ fleklindeki ifadeleri biraz da sendikal mücadelenin içinde bulundu¤u nesnel durum ve

baflta Türk-‹fl’in tak›nd›¤› prati¤in sonucudur. TEKEL iflçilerinin 4 fiubat greviyle a盤a ç›km›fl hantall›k ve dura¤anl›¤› ortadan kald›rmaya dönük her akflam gerçeklefltirdi¤i meflaleli yürüyüfller, gün içerisinde bakanl›klara yürüyerek yap›lan aç›klamalar olumlu geliflmelerdir. Devrimcilerin kurdu¤u ‘Direniflteki ‹flçi ve Emekçilerle Dayan›flma Platformu’nun baflta yoksul semtler olmak üzere Ankara’n›n her alan›na dayan›flmay› büyütmek için da¤›tt›¤› bildiriler ve bütün çal›flmalar önemlidir. TEKEL iflçilerinin büyük ço¤unlu¤unun direnifl boyunca memleketlerinde veya evlerinde oturarak süreci takip etmesi bir olumsuzluk olarak duruyor. Bu anlamda baflta Tek G›da-‹fl sendikas› bedel ödeyen iflçilerin sesine kulak vermeli bütün iflçileri sürecin bir yerinden tutar pozisyona getirmelidir. TEKEL direnifli ile geliflen di¤er önemli bir durum da bafllan›lan açl›k grevinin sonland›r›lmas›. Fakat 3 günlük açl›k grevinin ard›ndan 22 iflçinin gönüllü ve süresiz olarak bafllatt›¤› yeni açl›k grevi yeni iflçilerin de kat›lmas›yla kararl›l›kla sürüyor. ‹flçilerin morali ise d›flar›daki direniflin özünden bir fley kaybetmemesi vesilesiyle yüksek. Son konfederasyonlar toplant›s›nda al›nm›fl olan c›l›z kararlar ne yaz›k ki süreci geçifltirme yönündedir. TEKEL iflçilerinin inatç› ve kararl› tutumu karfl›s›nda afallam›fl konfederasyonlar›n, yap›lan sald›r›n›n çok boyutlu oldu¤u anlama ve bu direnifli kendi cephelerinden de tabana yayarak ciddi, büyük bir harekete dönüfltürme yönündeki e¤ilimi zay›ft›r. Hükümetin süreci izleyerek nabz› yoklama sürecinde tak›nd›¤› sessiz tav›r; feryat, figan ve türlü fütursuz sald›r›lara dönüflmüfltür. Dolay›s›yla gerçeklefltirilecek sald›r›n›n niteli¤i de buna ba¤l› olarak sert ve kapsay›c› olacakt›r. Bu anlamda bugünden bafllayarak, direniflin yan›nda saf tutan her kesim, TEKEL emekçisinin hakl› mücadelesinde birleflme ça¤r›s›nda bulunmal› ve geçen her günü kazan›ma dönüfltürmek için ad›m atmal›d›r.

ADHK’den TEKEL direnifline destek Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK), TEKEL iflçilerinin direnifline destek vermek için Avrupa'n›n çeflitli ülkelerindeki 14 ilde 1 günlük açl›k grevi yapt›. Almanya'n›n Köln, Duisburg, Hamburg, Frankfurt, Stuttgart, Ulm, Sc. Gmünd; Avusturya'n›n Viyana, Innsburck, Ternitz; Fransa'n›n Paris, Moulhouse, Lille- Valance ve ‹sviçre'nin Zurih kentlerinde açl›k grevi düzenleyen ADHK üyeleri, TEKEL mücadelesini Avrupa’ya tafl›d›. ADHK, açl›k grevi ile ilgili yapt›¤› yaz›l› aç›klamada TEKEL direniflinin sadece Ankara’daki emekçileri ilgilendirmedi¤ini, bu sorunun genel bir sorun oldu¤unu belirterek, “TEKEL iflçilerinin direnifli yaln›zca Türkiye’de emekten, haktan, adaletten yana olanlar› bir araya getirip, yaln›zca bulundu¤u co¤rafyay› etkilememekte, ayn› zamanda küresel ekonomik krizin k›skaca ald›¤› Avrupa emekçileri için de bir umuttur, eylem k›lavuzudur” dedi. TEKEL iflçilerine destek olmak amac›yla bütün emekçilere dayan›flma ça¤r›s›nda bulunan ADHK, TEKEL iflçilerinin taleplerinin devlet taraf›ndan yerine getirilmedi¤i takdirde, açl›k grevi eylemlerini Avrupa çap›nda devam ettireceklerini ve yayg›nlaflt›racaklar›n› ifade etti. ADHK ayr›ca 18,19 ve 20 fiubat 2010 tarihleri aras›nda Almanya’n›n Köln kentinde çeflitli kitle örgütlerinin de destek verece¤i üç günlük açl›k grevi yap›laca¤›n› duyurdu.

“Fukara her zaman darda, bir fukara var m› orda!...” iflte ozan›n m›sralar›nda böyle diyordu gerçe¤in dili. Ama komprador beyler devletin kasas›n› soymakla-h›rs›zl›kla iftira ediyorlar bize. “Merhamet” ettiklerinden piflman olduklar›n› söylüyorlar s›rt›m›zdaki keneler… Yan gelip yatt›¤›m›z›, bofl yere para ald›¤›m›z› söylüyorlar utanmadan. Karalay›p sald›r›yorlar bize… Lakin direnifl her sald›r›y› gö¤üsleyecek kabiliyettedir. Unutulmamal›d›r ki, yenilgiyi hissetmelerindendir azg›nca sald›r›lar›n›n bir sebebi. Kuru ekmekten gayri yedi¤imiz var m›? Bir iflçi var m› yönetimde? Devlet onlar›n elinde, ordu-polis, mahkemeler onlar›n iktidarlar›n› korumakta, yasalar› yapanlar onlar… Fabrikalar kime çal›flmakta, ›rgatlar çal›flt›ran kim? Söz hakk› var m› iflçinin, direniflten baflka… Körpe bedeni so¤ukta titreyen bizim çocuklar de¤il mi? Patronun iflinde ömür tüketen, “ifl kazas›” denen cinayetlerde patronun kar› u¤runa ölen biz de¤il miyiz? Daha ne isterler bizden? “Nafakam›z” merhametlerine kalmam›fl m› sömürücülerin? Yöneten ve zulmedip sömüren onlar de¤il mi? Neden eme¤imizin karfl›l›¤›n› istemek fazla görülüyor bize? Emek gücümüzle üretti¤imiz halde, neden hakk›m›z olan› almak için ac› çekmek zorunday›z? Hakk›m›z› almak için direnmemizin zorunlulu¤u niye? Çünkü biz yoksullukla darda, onlar ise zorbal›kla zenginliklerimize hükmetmekte. Yani onlar bize ait olan iktidarda, biz ise bu iktidar alt›nda kölelikteyiz. Yönetilen biz, yöneten onlar. Oysa biz olmadan sürdürülemez yaflam. Binalar› yapan biz, sahibi onlar. Tarlalar› süren biz, sahibi onlar. Üreten biz, sahip ç›kan onlar. Pifliren biz, yiyen onlar. Çal›flan biz, e¤lenen onlar. Kömürü ç›karan biz, yakarak ›s›nan onlar. Tütünü eken biz, Marllboro’yu içen onlar. Aç kalan biz, tok gezen onlar. Çal›fl›rken ölen biz, çal›flmadan yaflayan onlar. A¤layan-ac› çeken biz, gülen onlar. Biz fukara, onlar zengin. Sömüren onlar, sömürülen biz. Ezen onlar, ezilen biz. Bize ait olan her fleye el koyan-sahip ç›kan onlar. Bizim bebelerimiz, bizim çocuklar›m›z aç; onlar›n ki de¤il… Neden? Daha nereye kadar? Onlar çocuklar›na dev flirketler ve saltanat b›rak›rken, biz çocuklar›m›za sefalet mi b›rakaca¤›z? Ac›, açl›k ve gözyafl›, bizden sonra çocuklar›m›z›n da m› kaderidir? “Siz bizlere kölelik yapmak için yarat›lm›fls›n›z” diyorlar. “Siz cefas›n›, biz sefas›n› sürece¤iz yaflam›n” diyor onlar. “Siz çal›flan, biz çal›flt›ran olaca¤›z” diyorlar bize. “Biz üstün yarat›lm›fl›z, sizler ise hizmetçiler olarak yarat›lm›fls›n›z” diyorlar utanmazca. “fiükredin, verdi¤imizle yetinin” diyorlar. “Al›n yaz›n›zd›r bu, kaderinizi de¤ifltiremezsiniz” diyorlar. Yar› aç-yar› tok yaflam› reva görüyorlar bize. “Biz olmasak, bir hiçsiniz” diyorlar bize. “Kurallar›-yasalar› biz yapar›z, size düflen uymakt›r” diyorlar… Kabul edebilir miyiz tüm bunlar›? Hakl› olan biz, haks›z olan onlar. Neden yarg›lanan, sürgün edilen, iflkenceden geçirilen, hapsolan ve ölen biz? ‹flsiz, aç ve muhtaç b›rak›lan biz. Darda olan biz, bolluk içinde olan onlar. Neden ve daha nereye kadar? fiimdi iflçilerin homurtusu söylüyor, s›n›flara bölünmüfllü¤ün kaç›n›lmaz türküsünü. “Ölmek var, dönmek yok” diye not düflüyor tarihe; TEKEL iflçilerinin kavgac› a¤z›ndan direniflin dili. “Proletarya ile burjuvazinin” eflitsiz kavgas›nda, çetinliklere aralan›yor kap›. Sonunda geri gelecektir o tarihi hayalet. Proletarya partisi önderli¤inde iflçi-köylü temel ittifak› üzerinde devrimci halklar›m›z›n birli¤inden do¤acak; Halk Savafl›’n›n flavk›yla bezekler içinde gelecek o büyük zafer. fiimdi gücünüzün arkas›na s›¤›narak sahtekarca sahip ç›k›yor direniflinize o birileri… Onlar ki, iktidarlar›nda az sömürmemifl sizi. Onlar ki, özellefltirmeler koymufl program›na, o komprador s›n›f partileridir. ‹hanete ve kendinizi inkara çekmek istiyorlar sizi. Kanmak olmaz kanl› a¤›zlara. Dost olmaz iflçilere, devrimci s›n›flardan baflka… Gücünüzü arkas›na alarak iktidara gelmek, sizleri sömürmek-ezmek istiyorlar. Tescilli faflistlere kanmak, direnifli yenilgiye götürmektir. Tehditler ise, “ölmek var dönmek yok” diyenlere sökmez. Bir de o patron yardakç›lar›, o sizden gözükerek direniflinizi satanlar olmasa…

Yenilmek mi? Direniflin kapatt›¤› kap›d›r o. Direniflin oldu¤u yerde yaflayamaz yenilgi. Al›nsa, yaflansa da yenilgi, geçicidir; yaflayamaz direniflin s›cak diyar›nda. Yeter ki sarmas›n karamsarl›¤›n kara bulutlar›, kavgac› yürekleri; yeter ki ihanete u¤ramas›n direnifl; yeter ki korku düflmesin içine direniflçinin, kavgac›n›n… Kaç›n›lmazd›r zaferi direniflin… Yeter ki k›r›lmadan sürdürülsün direnifl! Yenilmek mi? Do¤as›d›r kavgan›n. Yenilerek yenilecekti düflman… Yenilmeyenler yenmesini bilemezlerdi… Nihaisi de¤il, geçicisi kaç›n›lmazd›r yenilgilerin… Kavga kadar kabulümüzdür… Direnifl kadar tan›¤›m›z, zafer kadar yak›n›m›zd›r kavgada do¤an geçici yenilgi… Zafer kaderimizdir bizim… Biz iflçiler, biz emekçileriz. Yaflam› üreten, zenginlikler do¤uran bizleriz çünkü. Tüketen onlar. Onlar ki, s›rt›m›zdaki asalaklar; kan emen onlar… Yenilecek olan onlard›r. Zorunluluklar dünyas›ndan ç›kmaktay›z yola… Kervan›m›z diyar tan›maz. Bir de talihsiz yenilgi yaflanmasa… Direnmeden teslim olmakt›r gerçek yenilgi. Teslimiyetin befli¤inde büyüyendir kötü yenilgi, direnerek al›nan de¤il… Direnerek al›nan yenilgi, zaferin haz›rlayan› olabilir ancak. Çünkü son sözünü daha söylememifl, eninde sonunda söyleyecektir direnifl. Direnifl varken yenilgiden söz etmek körlüktür. Onurludur direnifl, direniflçi yenilgi onurlu… Yaflansa da talihsiz yenilgi, yücelendir direnifl silsilesi. Ve sizlerden geriye kalan az de¤il, onurlu bir mücadele, kahraman bir direnifltir. ‹sterse, emek gücünüz gibi sat›lsa da direnifliniz; aç›kt›r anl›n›z. Geçici muharebede alsan›z da yenilgi, yaratt›¤›n›z depremle zafer sizindir. Ç›¤ gibi büyüyen direnifllere ›fl›k olan direnifliniz, zafer tac›n› çoktan koymufltur bafl›n›za! Zafer mi? Bize aittir en ihtiflaml›s›, en büyü¤ü ve sonuncusu… Çünkü biz iflçiler, emekçileriz. Biz halk›z. Onlar komprador bürokrat, büyü¤ünden toprak a¤as› ve patron ve burjuvazi; bizler iflçi, köylü ve proleterleriz. Bizler devrimci, onlar karfl›devrimcilerdir. Onlar vars›l, biz yoksullar›z. ‹ki dünyadan›z; köklü bir s›n›f kavgas› içindeyiz. Son zaferi biz kazanaca¤›z, çünkü biz s›n›fs›zl›ktan yanay›z. ‹nsan›n insan üzerindeki bask›s›na, her türlüsünden sömürüye karfl›y›z. ‹nsanl›¤›n büyük yazg›s›n› biz tayin edece¤iz. Çünkü özgürlükler dünyas›na do¤rudur yürüyüflümüz, biz yenilmeyiz. Zafer ilan› için, bir direniflte iktidar› söküp atman›z beklenemez-gerekmez de. Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar› yan›n›zda! Bir direniflte bundan daha büyük ve daha gerçek zafer olamaz. Bu zafer, TEKEL iflçilerinin direnifliyle sizlere aittir. Fabrikada yapt›¤›m›z mermileri s›k›yorlar üzerimize. Orada üretti¤imiz coplarla vuruyorlar bize. Y›rt›k elbiselerle gömüldü¤ümüz ya¤lar içinde monte etti¤imiz araçlarla yürümekteler üstümüze. Al›n terimizle ak›tt›¤›m›z sular›, nas›rl› ellerimizle yapt›¤›m›z hortumlarla s›k›yorlar bedenimize. Ekip-biçti¤imiz, yok pahas›na devretti¤imiz, gasp ettikleri ekme¤imizi yiyerek aç b›rakt›rmaktad›rlar bizi. Kan›m›z, can›m›z pahas›na s›rt›m›zda tafl›d›¤›m›z, üretkenli¤imizle-eme¤imizleyaratt›¤›m›z de¤erlerle ayakta tutup var etti¤imiz o mekanizmay› elinde tutarak ezip sömürmektedirler bizi. Gücümüzle güç katt›¤›m›z, çocu¤umuzla askeri-polisi oldu¤umuz ve biz olmasak bir hiç olan o devlet çark›d›r; bizi zulüm, sömürü ve faflist bask›lara bo¤an… Bu uflak iktidarlard›r zenginliklerimizi emperyalist tekellere peflkefl çeken, eme¤imizle yaratt›¤›m›z de¤erleri kapitalist ve komprador patronlar›n kasalar›na para olarak ak›tanlar, ceplerini dolduranlar… Biz olmasak yaflayabilir mi onlar? Biz güç vermesek ayakta kal›r m› köhnemifl iktidarlar›? Vakti geçmifltir; yazg›m›z› elimize almal›, çekmeliyiz her türden deste¤imizi; iflte o vakit çökecektir o devasa bask› mekanizmas›. Y›k›lacakt›r; halk düflman› zulümsömürü düzeni. Bilinçli, örgütlü eylemimizle kurulacakt›r proletarya önderli¤inde halk›n iktidar›… Söze gerek yok; direnen sizlersiniz, kazanan da sizler olacaks›n›z! Onurlu ve özgür yar›nlar b›rakaca¤›z çocuklar›m›za. Direniflin dili devrimdir. Devrim sizlerin eseri… Direniflinizi selaml›yor, direniflçi yüreklerinizi kucakl›yoruz. fiahs›n›zda dünya iflçileri ve ezilen halklar›n› sayg›yla selaml›yoruz. Yoksul dünyaya bin selam…


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.