16 31 mart 2008 sayı 129

Page 1

MAO‹ST KOMÜN‹ST PART‹S‹’nden

NEWROZ ÇA⁄RISI

Biji NEWROZ! HALKLARIMIZIN NEWROZ BAYRAMI KUTLU OLSUN! SAYFA 5

ö15 Günlük Siyasi Gazete

Y›l: 6

Say›: 129

• 16-31 Mart 2008 • Fiyat›: 1 YTL

e-mail:devrimcidemokras@superonline.com

DTP: Çözüm için ne gerekiyorsa hazırız

Türk devletinin Güney Kürdistan’dan çekilmesi ve ABD’nin “çözüm” dayatmas›yla Türk hakim s›n›flar›, Kürt ulusal sorununun “çözümü” için kollar› s›vad›, paketler aç›lmaya baflland›. DTP bu sürece dahil olmak ve çözüm önerilerini sunmak için diplomatik ata¤a girdi. DTP Grup Baflkan› Ahmet Türk ve beraberindeki heyet, Cumhurbaflkan› Gül’le, öncesinde de Meclis Baflkan› Köksal Toptan’la görüfltü

Gül’le görüflen DTP heyeti, Gül’den Turgut Özal’›n Kürt ulusal sorununun “çözümü” için üstlendi¤i rolü üstlenmesini istedi. Gül’e tüm yurttafllar› kucaklayarak, Kürt ulusal sorununun demokratik çözümü için devreye girmesinin uzlaflt›r›c› bir rol oynayaca¤›n› belirten DTP, silahla, operasyonlarla sorunun çözülmeyece¤ini, demokratik bir çözüm için ne gerekiyorsa yapmaya haz›r olduklar›n› belirtti. Öte yandan DTP Mufl milletvekili S›rr› Sak›k, AKP hükümetinin haz›rlayaca¤› ekonomi a¤›rl›kl› paketin sorunu çözmeyece¤ini, sorunun çözülmesi noktas›nda kimliklerin güvenceye al›naca¤› yeni bir anayasan›n flart oldu¤unu belirtti.

Ulusal soruna devrimci çözüm

SSGSS yasas›n› protesto eden emekçiler, yasan›n geri çekilmesi talebiyle 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›

ÇALIfiANLAR SSGSS’ye KARfiI 2 SAAT ‹fi BIRAKTI Erdo¤an devletin k›rm›z› çizgilerini hat›rlatt› Erdo¤an, “PKK’yi parlamento çat›s› alt›nda bulunan DTP, terör örgütü ilan etmedikçe ben kendileriyle Baflbakan olarak görüflmem” diyerek, Kürt ulusuna karfl› inkarc› yaklafl›m›n› yineledi. Erdo¤an, bilinen Kas›mpaflal› tavr›yla; “Üç tane k›rm›z› çizgimiz vard›r. Biz etnik milliyetçili¤e karfl›y›z. Bunlar etnik milliyetçilik yap›yorlar. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandafll›k ba¤› olan her ferdi gö¤sümüze, ba¤r›m›za bas›yoruz. Hiçbir ayr›m yapamay›z. Türkiye Cumhuriyeti vatandafll›¤› ortak paydas›nda ortak ve beraberiz” dedi. Erdo¤an aç›klamalar›yla, Türk hakim s›n›flar›n›n ve devletinin faflist karakterini beyan ederken, Kürt ulusuna yönelik imha-inkar politikalar›n›n devam edece¤inin ve nas›l bir “çözüm” öngördüklerinin alt›n› çizmifl oldu. Öte yandan Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek’in baflkanl›¤›nda toplanan ve aralar›nda M‹T, Genelkurmay ‹kinci Baflkan› Ergin Saygun’un da bulundu¤u “Terörle Mücadele Yüksek Kurulu” toplant›s›nda “s›n›r ötesi operasyon”un PKK’de “korku ve pani¤e” yol açt›¤› tespiti yap›larak, imha ve inkar politikalar›n›n “kararl›l›kla” devam edece¤i belirtildi. Böylece devlet, “Kürt sorununun çözümü” için “çözüm” de¤il, esas›nda tarihi boyunca uygulanmakta olan imha ve inkar politikas›n›n bundan sonra da sürdürülece¤ini öngören paketin iflaretini verdi.

GÜNCEL

Geri çekilme ve olas› geliflmeler SAYFA 3

Çözüm tam hak eflitli¤ine dayal› bölgesel özerklik yönetimdir Ulusal Soruna Devrimci Çözüm PERSPEKT‹F Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’nda öngörüldü¤ü gibi, Ulusal sorun kapsam›ndaki sorunlar›n köklü ve kal›c› çözümü Yeni De mokratik Cumhuriyet ve Sosyalist iktidar koflullar›nda sa¤lanacakt›r. Bunun temelini de bütün ulusal topululuklar için geniflletilmifl bölgesel özerklik, az›nl›klar (milliyet) için ise özerklik plan›n›n baflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r. Ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizlik ve bask›y› ne federasyon, ne otonomi ve ne de kültürel özerklik

Cahide SARI SOSYAL S‹GORTA(SIZLIK) TASARISI ÜZER‹NE SAYFA 11

8 Mart alanlarda eylem ve etkinliklerle kutland› Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde alanlara ç›kan kad›nlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, yaflad›klar› sorunlar› dile getiren slogan, pankart ve dövizler eflli¤inde kutlad›. Kad›nlar alanlarda “cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son” diyerek SSGSS ve s›n›r ötesi imha sald›r›lar›n› protesto ettiler. Aralar›nda Demokratik Kad›n Hareketi, sendikalar, siyasi partiler ve di¤er kad›n örgütlerinin de bulundu¤u birçok devrimci-demokrat kurum, 8 Mart kutla-

malar›nda kad›n üzerindeki s›n›fsal, ulusal, cinsel bask› ve sömürüye karfl› ç›karak, son süreçte sürdürülen s›n›r ötesi ve berisi operasyonlar›n Kürt kad›n› üzerindeki etkilerine dikkat çektiler. SSGSS ile uygulanmak istenen sald›r› yasalar›na da karfl› ç›kan kad›nlar, devletin y›k›m politikalar›n› protesto ettiler. Kad›n›n mücadele simgesi olan 8 Mart’› s›radanlaflt›rarak içini boflaltmaya ve kad›nlar› her flekilde sessizlefltirmeye çal›flan sisteme karfl› “8 Mart k›z›ld›r, kad›nd›r” dövizleri tafl›yan kad›nlar, z›lg›tlar› ve coflkular›yla sistemi hedef alan sloganlar att›lar. SAYFA 8-16

anlay›fllar› ortadan kald›rmaz-kald›ramaz. Tam

ulusal de¤il s›n›fsald›r. Dolay›s›yla bu devlet sa-

tersine eflitsizlikler flu veya bu flekilde devam

dece bir ulus ve egemen s›n›flar›n ad›na iflleme-

edecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyetlerin) haklar›-

yecek bütün ulus ve milliyetlerden iflçi, köylü ve

n›n yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤› günümüz koflul-

tüm emekçi s›n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin

lar›nda söz konusu “kültürde ulusal özerklik” ve

merkezinde herhangi bir ulus lehine herhangi bir

“federasyon” anlay›fllar›na gerici-milliyetçi bir

imtiyaza yer verilmeyecektir. Bu, Yeni Demokra-

plan oldu¤u için karfl› ç›k›larak tek do¤ru yol ve

tik Cumhuriyet koflullar›nda hangi ulus ve milli-

plan olan bütün ulusal-topluluklara genifl bölge-

yet olursa olsun her millet ve milliyet haklar ko-

sel özerklik, az›nl›k uluslar içinse yerel kendi

nusunda eflit olacak demektir. Birisi fazla di¤eri

kendini (özyönetim) yönetme serbestli¤i savu-

az hakka sahip olmayacakt›r. Türk-Kürt ulusu

nulmal›d›r. fiu çok aç›k bilinmelidir ki Maoistle-

eflit haklara sahip olacakt›r. Kürt ulusu üzerinde

rin savundu¤u proletarya önderli¤i alt›nda kuru-

milli bask›ya ve eflitsizli¤e denk düflecek her tür-

lacak olan Yeni Demokratik Cumhuriyet devleti

den bask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak.

IIIII

8’de

GÜNCEL TEMEL DEM‹RER YARGILAYANLARI YARGILIYOR SAYFA 11

‹flçilerin, memurlar›n emeklilik ve sa¤l›k hakk› üzerinde k›s›tlamalar getiren, gelece¤i güvencesizlefltiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›'n›n geri çekilmesini isteyen çal›flanlar, Emek Platformunun 10 Mart’ta ald›¤› karar do¤rultusunda ülkenin çeflitli illerinde 2 saatlik ifl b›rakma eylemleri gerçeklefltirerek yasa tasar›s›n›n iptal edilmesini istedi. ‹fl b›rakma eylemleri s›ras›nda çeflitli ifl yerleri, hastaneler, okullar ve devlet daireleri ifllerine 2 saat ara verdi. Emek Platformunun SSGSS’nin geri çekilmesi talebi ile 14 Mart’ta 2 saatlik ifl b›rakma ça¤r›s›n›n ard›ndan ‹stanbul Cerrahpafla Hastanesi’nin önünde toplanan binlerce emekçi, Saraçhane Meydan›’na yürüdü. Tramvay yolunu trafi¤e kapatan çal›flanlar, meydanda bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klaman›n ard›ndan “‹flçi memur el ele genel greve”, “Hükümet yasan› al bafl›na çal”, “Herkese eflit ücretsiz sa¤l›k”, “Kas›mpafla imam› kaça satt›n vatan›”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “sa¤l›k hakt›r sat›lamaz”vb sloganlar at›ld›. Ankara’da Emek Platformu’nun bilefleni olan çok say›da sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyesi binlerce kifli, Numune Hastanesinin önünden Sa¤l›k Bakanl›¤›’na do¤ru yürüyerek, 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›lar. Emek Platformu bileflenleri ile Herkese Sa¤l›k ve Güvenli Gelecek ‹zmir Platformunun gerçeklefltirdi¤i 2 saatlik ifl b›rakma eylemine de binlerce emekçi kat›ld›. Basmane Meydan›’nda toplanan emekçiler “Paras›z e¤itim, Paras›z sa¤l›k, ‹flçi memur el ele genel greve, AKP yasan› al bafl›na çal, IMF’nin imam› kaça satt›n bu halk›, Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›n› atarak Konak Meydan›’na do¤ru yürüdü. Emek Platformu’nun SSGSS yasa tasar›s›na ve kazan›lm›fl haklar›n gasp›na karfl› ülke genelinde yapt›¤› 2 saatlik ifl b›rakma ve hükümeti uyarma eylemi, genifl kesimlerin kat›l›m›yla Adana, Mersin, Hatay, Kocaeli, Mu¤la, Denizli, Manisa, Artvin, Dersim, Amed gibi illerde de gerçeklefltirildi. Son y›llar›n en büyük eylemi olan 2 saatlik ifl b›rakma eylemi, Meclis Genel Kurulu’na sunulacak olan “reform paketi”nin hükümet taraf›ndan yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. AKP hükümeti geliflen tepkiler sonucu “reform paketi”ni yeniden gözden geçirece¤ini duyurdu.

Büyüyen ekonomi mi, enflasyon mu? Hükümet taraf›ndan sorunsuz iflledi¤i yönünde aç›klamalarda bulunulan ekonominin nas›l bir seyir izledi¤i, TÜ‹K’in yapt›¤› aç›klamalarla gözler önüne seriliyor. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’nun fiubat 2007- fiubat 2008

tüketici enflasyonunu yüzde 9,1 olarak aç›klamas› ve iki ay›n birikimli enflasyonun yüzde 2,1’e ç›kmas›, hedeflenen yüzde 4'lük enflasyonun yalandan ibaret oldu¤unu gösterdi. TÜ‹K’in madde baz›ndaki fiyat art›fl› verileri, özellikle g›da tüketimi, enerji ve kirada enflasyonun çok yüksek oldu¤unu ortaya koydu. TÜ‹K’in ay-

r›nt›lar›n› aç›klamad›¤› çal›flmada, emlak, g›da ve enerji fiyatlar›nda ciddi bir yükselifl yafland›¤› belirtiliyor. fiubat ay› enflasyonunun iki kat› aflmas› Devlet Bakan› Kürflat Tüzmen’in “ekonomi politikas› gözden geçirilmeli” yönlü tepkisine ve AKP hükümetinin içinde çatlak seslerin yükselmesine neden oldu. SAYFA 6

Hükümetten yeni belediye yasas› "Diyarbak›r'› da istiyorum" diyen AKP, belediyelerle ilgili yapt›¤› de¤iflikliklerlebu y›l›n sonlar›nda yap›lmas› öngörülen yerel seçimlere haz›rlan›yor. Elde etti¤i güçle, devletin biçimini, hakim s›n›flar›n ç›karlar› do¤rultusunda “demok-

ratikleflme” ad› alt›nda reorganizasyona tabi tutan AKP, il özel idarelerinin ard›ndan, belediye ve organlar›n›n kurulufl, iflleyifl, görev ve yetkilerini yeniden düzenleyen Belediyeler Yasas›’n› meclisten geçirdi. SAYFA 4

12. ÖLÜMSÜZLÜK YIL DÖNÜMÜNDE SAYGIYLA ANIYORUZ

SAYFA 14

Özgürdüşün dergisinin 42. sayısı ÇIKTI


2

16-31 Mart 2008

GÜNCEL

Devrimci Demokrasi’den

Dersim’de gazetemizin da¤›t›m›n› yapan da¤›t›mc›lar›m›z arama gerekçesiyle

Ülkemizdeki tar›msal üretimin her geçen gün çökün-

polisin tehdit ve fiili sald›-

tüye u¤rat›lmas›, fabrikalar›n özellefltirilerek emperya-

r›s›na maruz kald›. Da¤›-

listlere sat›lmas› sonucunda, bugün Türk devleti "üretim"

t›mc›lar›m›z›n ellerindeki

ad›na tek yapa bildi¤i, halk›m›z› ili¤ine kadar sömürmek

gazete paketleri polis tara-

oluyor. Komprodor ve büyük tefeci-tüccarlar›n hükümeti AKP, bir çok yasay› pefli s›ra meclisten geçirerek iflçi-

f›ndan keyfi olarak parça-

lerimizin, köylülerimizin ve emekçilerimizin elindeki bü-

lan›rken gazete da da¤›-

tün haklar› gasp edip, efendisi komprodarlar›n ve feodal-

t›mc›lar›m›z darpedildi

lerin kabaran ifltahlar›n› dindirmeye çal›fl›yor. SSGSS yasa tasar›s›n›n hayata geçirilmesinin tek sebebi budur. Ülkemizin zengin topraklar› yi¤it iflçilerimiz, köylülerimiz ve emekçilerimiz taraf›ndan ekilip biçilmifl, ölümün

Gazetemizin da¤›t›m›na polis engeli DERS‹M- Dersim merkezde gazetemizin da¤›t›m›n› yapan çal›flanlar›m›z arama bahanesiyle polisin tehdit ve fiili sald›r›s›na maruz kald›. Da¤›t›mc›lar›m›z›n ellerindeki gazete paketleri polis taraf›ndan arama bahanesiyle parçaland›, polisten kimlik isteyen da¤›t›mc›lar›m›z ise darpedildi. 4 Mart'ta gazete da¤›t›m›nda bulunan da¤›t›mc›lar›m›z, Tunceli Emniyet Müdürlü¤ü'ne ba¤l› polislerince keyfi flekilde durdurularak, kimlik kontrolü yap›lmak istendi. Dersim'de gazetemizin da¤›t›m›n› yapt›klar›n› bildi¤i da¤›t›mc›lar›m›za keyfi olarak bu flekilde yönelen polis, da¤›t›mc›lar›m›z kimlik göstermelerini isteyince, kimlik göstermeyerek, 'siz bizimle alay m› ediyorsunuz' sözleriyle da¤›t›mc›lar›m›za ç›k›flt›. Kendi hukunu bile hiçe sayan polis da¤›t›mc›lar›m›z›n elinde bulunan gazetelerin sar›l› oldu¤u paketi arama bahanesiyle parçalayarak da¤›t›mc›lar›m›za tehditler savurdu. Polsin tehditlerine maruz kalan da¤›t›mc›lar›m›z darp edildiler.

Da¤›t›mc›lar›m›z bas›n aç›klamas› yaparak sald›r›y› protesto etti Gündüz saatlerinde meydana gelen polisin bu keyfi sald›r›s›, akflam saatlerinde Demokratik Haklar Derne¤i'nde yap›lan bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. Da¤›t›mc›lar›m›z yapt›klar› aç›klamada, bu tarz uygulamalar›n yeni olmad›¤›n›, neredeyse her da¤›t›mda buna benzer uygulamalara maruz kald›klar›n› ve bu uygulaman›n gazetemiz flahs›nda tüm devrimci, demokrat yay›nlara yönelik bir sald›r› oldu¤unu söylediler. Gazetemizin önceki yaz› iflleri müdürü olan Erdal Güler'in tutuklanmas›n›n da k›nand›¤› bas›n aç›klamas›nda, polisin keyfi uygulamas› ile ilgili flunlar söylendi: "Son günlerde gazetemiz Devrimci Demokrasi çal›flanlar› polisin keyfi tutum ve sald›r›lar›na maruz kalmaktad›r. Bu keyfi tutum ve sald›r›lar gelinen aflamada

kol gezdi¤i kömür madenlerinde madi de¤erler yaratark gün ›fl›¤›na ç›karm›fllard›r. Ancak al›nteriyle yaratt›klar› bu zenginlikler, Türk hakim s›n›flar› aras›nda paylafl›l›p, büyük oran› da emperyalizmin masas›na sunuluyor.

yo¤unlaflm›fl ve zaman zaman arkadafllar›m›z polisin fiili sald›r›lar›na maruz kalm›fllard›r. Gazete da¤›t›m faaliyetlerinde yine takip edilip keyfi bir flekilde defalarca önleri kesilmekte, kimlik kontrolü, üst aramas› yap›lmakta ve bu arama esnas›nda da¤›t›mc›lar›m›z bask› alt›na al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Yine da¤›t›m esnas›nda da¤›t›mc›lar›m›z takip edilip, da¤›t›m yap›lan yerlere da¤›t›mc›lar›m›zdan sonra gidilip okurlar›m›z psikolojik olarak bask› alt›na al›n›p korkutulmaktad›r. Son olarak bu sald›r›lara bir yenisi daha eklenmifl ve bugün ö¤len saatlerinde da¤›t›ma ç›kan arkadafllar›m›z›n otogar giriflinde önleri kesilmifl ve kimlik kontrolü yap›l›p üstleri aranm›fl ve yanlar›nda bulunan gazete paketleri hiçbir arama izni gösterilmeden parçalanarak sözde kontrol edilmifltir. Akabinde arkadafllar›m›z fiziksel fliddete maruz kalm›fl ve tehdit edilmifllerdir. Arkadafllar›m›za 'Umar›m sizlerle bu flekilde tekrar görüflürüz, kendinize dikkat edin' denmifltir."

Her fleyi yaratan bizlerin ürettikleri devlet taraf›ndan ellerimizin avuçlar›m›z›n içinden al›n›rken, di¤er yandan da ç›kard›¤› yasalarla daha fazla vergi ödüyoruz, yaratt›¤›m›z maddi de¤erleri (un, fleker,ekmek, kömür, ev gereçleri vb ) yüksek ücretlerle al›yoruz, bunlarda yetmezmifl gibi y›llar›n birikimi olan ve karn›m›z› dahi doyurmayan emekli maafl›m›z yada birikimlerimiz gasp ediliyor. Son süreçte ise sa¤l›k hakk›m›z paral› hale getirilerek y›k›ma do¤ru iyice sürükleniyoruz. Bizlere hiç bir fley sunmayan burjuva feodal faflist devlet, bizden tepeden t›rna¤a var›ncaya kadar herfleyimizi al›yor. Yaflad›¤›m›z sefalet içerisinde, AKP'nin çizdi¤i ekonomik “kalk›nma” söylemleri; bizleri kand›rmaktan, uyutmaktan baflka bir anlama gelmemektedir. Bir yandan kazand›¤›m›z haklar›m›z elimizden birer birer al›n›rken, öteyandanda Kürt ulusuna karfl› imha sald›r›lar›n› askeri yönünü azlatmadan sosyal ve kültürel

Baflbakan’dan kad›nlara “milli ödev” Mustafa Kemal'den devrald›¤› muas›r medeniyet seviyesine ulaflma söylemini, bugüne kadarki tüm hükümetler gibi piflirip piflirip sunan AKP, bunu biraz daha ileri bir abart›yla dillendiriyor: muas›r medeniyetler seviyesini aflmak. AKP bu seviyeye ulaflmay› bir tarafa b›rakm›fl, onu geçmeyi 'hedef' seçmifl. Bir önceki hükümet sürecinde gündemi meflgul etmesini sa¤lad›¤› "AB'ye üyelik müzakereleri" ile kendini pazarlayan AKP hükümeti, bir taraftan bat› hayranl›¤›n›n geliflmesi için bu yönde propaganda yaparken, flimdi de AKP Genel Baflkan› Tayyip Erdo¤an'›n a¤z›ndan dökülen flu sözde 'kayg›larla' bu politika ters taklak oldu: "Bunlar Türk milletinin kökünü kaz›mak istiyorlar, nüfusun azalmas›n› istemiyorsan›z en az üç çocuk do¤urun". Erdo¤an'›n bu kayg›s› bat› dünyas›ndan ileri geliyor ancak, AKP bir taraftan s›rt›n› bu kadar bat›ya ba¤lam›flken nas›l olup da böyle bir 'kayg›' edinmifl görelim.

fetti¤i halk›n çocuklar›na neler vaat edecek? Baflbakan›n bugün-

Bu kadar çocuk niye dersiniz? Sokaklarda yaflayan binlerce çocu¤a, milyonlarca iflsiz gence ra¤men Baflbakan›n nüfusun artmas›n› istemesi, herhalde “mü-

lerde paketi çok: istihdam paketi, büyüme paketi, özgürlükler paketi, demokrasi paketi, refah paketi, çözüm paketi vb. vb.

¤ini tan›mayan Türk devleti, Kürt ulusal soruna "Türkleflmifl Kürdü" yaratarak "çözüm" olma gayreti içerisine giriyor. ‹lhak alt›nda yaflayan Kürt ulusuna Türk devletinin imha ve yok etme sald›r›lar›n›n mimar› ise ABD emperyalizminden baflkas› de¤ildir.

Geniflletilmifl Ortado¤u

Projesi kapsam›nda Türk devletine yeni planlar veren

kemmel” iflleyen ekonomiye, iflçi bulamayan ifl sahalar›na gelecekte daha esnek flartlarla sömürülecek iflgücü istihdam etmek

yönden ilerletiyor. Kürt ulusunu özgün bir flekilde kimli-

ABD emperyalizmi, bugün dünya haklar›n›n bafl düfl-

Önce evin ve kocan, sonra istihdam!

man› olma özelli¤ini koruyor. Kürt ulusal sorununa "si-

Kad›n›n istihdam›, cinsiyetçi ifl bölümü, ücret eflitsizli¤i, ka-

lahlar susmal›", "uzlafl›lmal›" gibi yaklafl›m tarz›n› be-

l›flma yaflam›ndan, sosyal güvenlik sistemine kadar Türk devleti

d›na yönelik her türlü bask› ve fliddet sorununa Baflbakan›n

nimseyenler, Türk devletinin floven ve imha yakl›fl›m›n›n

içerisinde kapsaml› bir reorganizasyon bafllatm›fl durumda.

yaklafl›m›, temsil etti¤i s›n›flara ve erkek egemen zihniyetlerine

yans›mas›ndan baflka bir fleyi ifade etmiyor.

için olsa gerek. Zira AKP, emperyalist efendileri ve kendisini destekleyen komprador burjuvalar daha rahat sömürebilsin diye ça-

Ana rahmine düfltü¤ü andan itibaren 7 bin dolar borçla gözünü açan bir çocu¤un do¤umu, bu borcun silinmesi için mi dört gözle bekleniyor? Acaba Baflbakan kabul etti¤i “istihdam

yak›fl›r bir nitelikte. “‹stihdam› art›rma” paketinde yer alan ve kad›n›n istihdam edilmesini sa¤layaca¤› yönünde propaganda ettikleri, 150'den fazla kad›n çal›flt›ran iflyerlerinin krefl açma

Türk devletinin Kürt ulusuna uygulad›¤› imha ve inkar sald›r›lar›n› ancak ülkemizdeki Demokratik Halk ‹ktidar›n›n kurulmas›yla yok olaca¤›n›n bilinciyle "Kürt

paketiyle” 16 yafl›ndan küçük çocuklar›n cep harçl›¤› kadar üc-

zorunlulu¤unun kald›r›lmas›, söylenenin tam aksine kad›nlar

ret karfl›l›¤›nda patronlar›n ceplerini doldurma u¤runa sömürül-

için 'eve dönüfl' yasas› gibi. Tayyip bir taraftan kad›nlara "çocuk

mesi için mi kad›nlardan çocuk dileniyor? Yoksa emekçinin kar-

do¤urun" derken, bir taraftan da çal›flan kad›nlar›n krefl hakk›-

Kad›nlara 'kuluçka makinesi' muamelesi

fl›s›na dikti¤i, devrimcileri ve demokratlar› katletmek için kul-

n› elinden al›yor. Do¤urdu¤u çocu¤u krefle b›rakamayacak olan

land›¤›, emperyalistlerin savafllar›na ucuz maliyetli asker olarak

kad›n›n ev hapsi do¤al bir sonuç olarak ortaya ç›k›yor. Son ya-

Öncelikle flunu söyleyelim, Tayyip Erdo¤an bu sözlerle "Türk milletinin bekas›" için kad›nlara "milli bir ödev" veriyor. Bu öyle bir milli ödev ki, emsallerine ancak bizimki gibi ›rkç›, faflist ülkelerde rastlan›r. Erdo¤an ayn› zamanda bu sözlerle kad›na ne gözle bakt›¤›n› da yine göstermifl oluyor, onun gözünde kad›n›n 'kuluçka makinesi'nden bir fark› yok ki böyle sözler sarfedebiliyor. Türk devlet biçimini reorganizasyona tabi tutarak efendisi emperyalistlerin dünya sistemine sorunsuz uyumlu k›lmak için elinden gelen her tür çabay› sarfeden AKP, "milletimizin kökünü kaz›mak istiyorlar" fleklindeki sözde 'kayg›'s›yla halk› aldatmay› sürdürse de, bu sözlerin ard›ndaki gerçeklere bakt›¤›m›zda, aldatmacan›n fark›na varmak oldukça kolaylafl›yor. Bir taraftan 'kuluçka makineleri'nin dü¤mesine basar gibi kad›lara telkinlerde bulunan AKP, öte yandan bu topraklarda analar›n do¤urdu¤u çitçiyi, AKP'nin politikalar›n› elefltiriyor diye 'anan› da al git buradan' diyerek rahatl›kla azarlay›p, kovabiliyor. ‹flsizli¤i, e¤itim ve sa¤l›k sorunlar›n›, yoksullu¤u yok sayarak söylenen bu sözleri biraz daha irdeleyelim.

gönderdi¤i, Kürt ulusuna yönelik haks›z savafl›nda kulland›¤›

p›lan araflt›rmalar ve belirtilen istatistikler her alanda -özellikle

Türk egemen s›n›flar› ve ABD emperyalizmi taraf›n-

"mehmetçik"leri ya da polisleri yetifltirmek için mi istiyor bunu!

k›rsal kesimde- istihdamda kad›n oran›n›n gün geçtikçe düfltü-

dan AKP hükümeti iflçilerimizin, köylülerimizin ve

Hakim s›n›flar›n gözünde halk çocuklar›n›n hiçbir önemi

¤ünü gösteriyor. Uygulamak istedikleri “pozitif ay›r›mc›l›k” ise

emekçi halk›m›z›n üzerine bir sopa olarak kullan›l›yor.

ayr›mc›l›¤› meflrulaflt›rmaktan baflka bir anlam tafl›m›yor.

Ülkemizdeki talan› meflrulaflt›ran ve kolaylaflt›ran yasa-

yoktur, hatta kurbanl›k koyundan öte bir fley de¤ildir. Çünkü fabrikalarda, tarlalarda, sokaklarda ve yaflam›n her alan›nda sömürülecek, açl›¤a mahkum edilecek, hatta ölüme sürüklenecek olanlar, öncelikle halk›n çocuklar›d›r. Egemenlerin ç›karlar› için

ulusunun kendi kaderini tayin hak›" perspektefini savunmal›y›z. Tabii bunuda gerçekleflebilmesi için yürüttü¤ümüz Halk savafl›n›n daha da güçlenerek büyümesiyle oluflacat›r.

lar› ve uygulamalar› haz›rlayan AKP hükümetine ve onu bafl›m›za sopa olarak koyan ABD emperyalizmine ve

“Kad›n›n özgürlü¤ü AKP’den sorulur”

kendisine düflman diye bellettirilen kardefl halklar›n çocuklar›yla

Türbanla ilgili yapmak istedi¤i düzenleme ile “kad›n› özgür-

çat›flt›r›lan, sonra da “vatan u¤runa flehit düfltü”, “yüce milletimi-

lefltirdi¤inin” propagandas›n› ikiyüzlüce yap›yor AKP. Bu parti-

zin kahraman mehmetçi¤i” sahtekarl›¤›yla ölü bedenleri aileleri-

nin bir Bakan›, “Türkiye’de kad›n istihdam oran› niye bu kadar

nin önüne çuval y›¤›n› gibi at›lan yine bu halk›n çocuklar›.

düflük” sorusuna karfl›l›k olarak flu çarp›c› yan›t› veriyor; “Hü-

Türk komprodor ve feodal beylere karfl› özgün görevlerimiz ekseninde devrimci-demokratik ve ileri halk güçlerini birlefltirerek hareket etmek flu anki görevimizdir. Devrimci görevlererimizi yaflam›m›z›n her an›na yans›tal›m. Demokratik Halk ‹ktidar›'n› yak›nlaflt›rmak için görev

Baflbakan’›n kendisi çocuk isteyebilir, hatta isterse 'üç yüz'

kümet olarak kad›n›n istihdam›na karfl› de¤iliz. Kad›nlar ev

tane yapabilir. Emekçi halk›n sömürülmesinden elde etti¤i para-

içindeki görevlerini yerine getirdikleri sürece istedikleri gibi is-

bafl›na. Bu vesileylede yaklaflan Newroz’u "Newroz pi-

larla çocu¤una en iyi okulu, en iyi ifli, en iyi arabay›, en iyi gemi-

tihdama kat›labilirler". Baflbakan›n kad›nlardan en az üç çocuk

rozbe" diyerek günümüz zalim Dehaq'lar›na karfl› isyan

yi ve yaflam koflullar›n› sa¤layabilir; ancak efendilerinin ve tem-

istemesinin kerameti burada olsa gerek: kad›n› kamusal alan-

atefllerini körükleyerek karfl›layal›m.

silcili¤ini yapt›¤› kompradorlar›n sömürmesi için yo¤un çaba sar-

dan men etmek ve eve hapsetmek.

Kad›nlar 'amele pazar›'nda görücüye ç›k›yor UfiAK- Kad›nlar›n cinsel, ulusal ve s›n›fsal sömürüsünün yo¤un bir flekilde yafland›¤› ülkemizde, kad›n›n sosyal hayattaki bu rolüne örnek olabilecek say›s›z örnek gösterilebilir. Uflak'tan aktar›yor oldu¤umuz bu haber, kad›nlar›n yaflad›¤› say›s›z sorundan yaln›zca bir tanesi. ‹kinci cins olarak görülen ve ucuz ifl gücü olarak sömürülen kad›n, Uflak'ta trajikomik bir flekilde 'kad›n amele pazar›' oluflturdu. Haftan›n belli günlerinde 'kad›n amele pazar›'na giden kad›nlar, ifl verenler taraf›ndan seçilebilmek için 'görücü'ye ç›k›yor. Uflak'ta halk aras›nda 'kad›n amele pazar›' olarak bilenen alanda toplanan kad›nlar aç kalmamak, zorlu ya-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

flam koflullar› karfl›s›nda ayakta durabilmek için haftan›n belli günlerinde 10-15 YTL karfl›l›¤›nda çal›flmak için 'görücüye' ç›k›yorlar. Kad›nlar düflük ücretle çal›flt›r›ld›klar› gibi, kay›t d›fl› çal›flt›r›ld›klar› için sosyal güvenlik sisteminin de d›fl›nda kal›yorlar.

‹flçi Gülizar: Bazen ekmek alacak param›z olmuyor Her hafta 'kad›n amele pazar›'na giden Gülizar Demir adl› iflçi, sanayide ve tarlalarda asgari ücretin alt›nda, sosyal güvencesiz ve kay›t d›fl› çal›flt›r›ld›klar›n›, kazand›klar› günlük paran›n bir k›sm›n›n da tafleronlara gitti-

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

¤ini söyledi. Demir, yaflam koflullar›ndan kaynakl› bu zor flartlarda çal›flmak zorunda kald›¤›n› ifade etti. Uflak'taki fabrikalar›n iflçi ç›kartmalar›n›n sonucunda, 'kad›n amele pazar›'na gelenlerin say›s›n›n her geçen gün art›¤›n› söyleyen Demir, bu nedenle daha düflük fiyata çal›flmak zorunda b›rak›ld›klar›n› da belirtti. ‹fl verenlerin iflçi çal›flt›r›rken ortak hareket ederek, sendikaya üye olan iflçilerin listesini ç›kard›klar›n› ve bu iflçileri hiçbir fabrika sahibinin ifle almad›¤›n› belirten Demir, yaflam koflullar›n›n gittikçe daha zorlaflt›¤›n›, her geçen gün daha fazla yoksullaflt›klar›n›, bazen ekmek alacak paray› dahi bulamad›klar›n› söyledi.

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

Ercan Konuklu’nun ‘Duydun mu Ustam’ iflimli fliir kitab›

ÇIKTI DEMOKRAT‹K GENÇL‹K HAREKET‹ WEB S‹TES‹ AÇILDI www.demokratikgenclikhareketi.org

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


GÜNDEM

16-31 Mart 2008

3

SINIF TAVRI ‹smail UÇAR

Geliflmeleri do¤ru okumak

Geri çekilme, olanlar ve olas› geliflmeler

ABD patentli Kürt sorunun “çözümü” dikta edilmifltir ve ad›m ad›m uygulamaya sokulmaktad›r. Plan›n bir parças› olan bu “çözüm önerisi” Kürt ulusunun demokratik haklar›n› ve özgürlü¤ünü vermeyecektir. Zira Kürt ulusunun kurtuluflunun yolu hak k›r›nt›lar› uzlafl›s›ndan geçmemektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n “çözüm” diye sundu¤u, bugüne kadarki imha, inkar ve asimilasyondan baflka bir fley de¤ildir. Emperyalizm ve ufla¤› iktidarlar hiçbir zaman emekçi halklara, ezilen uluslara, az›nl›k ve milliyetlere hak ve özgürlük getirmez, bahfletmez

Ortado¤u’da siyasi, askeri ve ekonomik hegemonyay› elinde bulunduran, yeri geldi¤inde bu araçlar› ç›karlar› do¤rultusunda kullanan ABD, oldukça iyi hesaplanm›fl senaryoyu iflletmekte, geliflmelerin ak›fl yönünü belirlemektedir. Türk devleti bu hesapla Güney Kürdistan’da, esas›nda Kürt ulusuna yönelik imha sald›r›s›na giriflti. Derken kuyru¤unu k›st›r›rcas›na apar topar geri çekildi. Türk ordusuna refakat eden, savafl naralar› atan “gireriz ç›kmay›z”, “hedef Kandil”, “PKK’nin iflini bitirdik” diye “s›cak” ve “flafl” haber servis eden kan-ölüm sevici uflak medya bu çekilme karfl›s›nda tuzla buz oldu. Geri çekilmeyi hazmedememifl olacak ki bu flaflk›nl›¤›n› serzeniflte bulunarak k›smen de çekiliflin nedenini kendince sorgulayarak gündemi geçifltirmiflti. Türk devletinin çekilifli içte de sert ve “al›fl›lmad›k” tart›flmalara vesile oldu. “ABD istedi geri dönüldü”, “neden operasyonun ortas›ndayken geri çekildik”, “Bu oyunun bir parças›d›r” diyen CHP ve MHP bugüne kadar s›rt›n› yaslad›klar› orduya sert ç›k›flt›lar. Tehditler savruldu, muht›ra niteli¤indeki aç›klamalar pefli s›ra geldi. Anlafl›lan umulan olmad› ya da belki tutar diye girilen hesaplar bir nevi suya düfltü. AKP bu durumdan oldukça memnun, köflesinden olanlar› seyre duruyor. Ordudan farkl› olarak efendisiyle tam bir mutabakat içerisine giren AKP, bu çekiliflten dolay› bir hayal k›r›kl›¤›na u¤ramad›. Her ne kadar devleti elinde bulunduran hakim s›n›flar›n›n kimi kliklerinin Güney Kürdistan’a dönük farkl› emelleri olsa da, emperyalizme olan ba¤›ml›l›klar›ndan ötürü bu emellerini hayata geçirememektedirler. Büyük bir flevkle imha sald›r›s›na giriflen Türk ordusunun geri dönüflü ister istemez “neden” sorusunun sorulmas›n› zorunlu k›l›yor. Keza bu soru hem ülke hem de dünya gündeminde hat›r› say›l›r bir yere oturuyor. Türk ordusu “ne oldu da apar topar geri çekildi” sorusunun cevab› esas›nda “neden girildi” ve bunun “önceli sürecin seyri neydi” sorular›na verilecek yan›tlarda sakl›d›r. Dolay›s›yla çekilmenin nedenleri meselenin özünü oluflturmamaktad›r. En az›ndan böylesi bir geliflmenin yaflanaca¤› planlanm›fl, çerçevesi ve hareket flekli belirlenmifl olmas› kuvvetle muhtemel oland›r. ABD’nin Ortado¤u’daki yönelimi, politik belirlemeleri, bölge güçlerinin konumlan›fl›, Güney Kürdistan’›n durumu, PKK ile mücadele ve Kürt ulusal sorunun unçözümü vb konular›n› daha önceki yaz›lar›m›zda detayl› bir flekilde de¤erlendirmifltik. Dolay›s›yla bu geliflmelerin ayr›nt›lar›na girmek tekrar niteli¤inde olacakt›r. Türk ordusunun geri çekilmesine dair bir ayr›nt› söylenecekse, o da Güney Kürdistan’a giren Türk ordusunun güçlü bir direniflle karfl›laflm›fl olmas›d›r. Genel bir bak›flla; Ortado¤u’yu kapsayan özelde Kürt ulusal sorunu üzerinde odaklanan geliflmeler ve olas› geliflmeler ABD emperyalizminin denetiminde planl› bir flekilde yaflan›yor/yaflanacak. Son imha sald›r›s› bu plan dahilinde belirlendi. fiu bir gerçek ki ABD bölgede ipleri ele alabilmek ve istediklerini yapt›rabilmek için Kürt sorununa kay›ts›z kalamamakta, bir flekilde meseleye dokunmak zorunda kalmaktad›r. Hele ki uzun vadeli hesaplar›nda yat›r›m yapt›¤› ufla¤› Türk devletinin kayg›lar›n› z›mnen gözetecektir, memnun etmeye çal›flacakt›r. Dolay›s›yla dozu ayarlanm›fl bir çözümü hem Türk devletine, hem de Kürt ulusal hareketine dayatmaktad›r. Türk devletinin gerçeklefltirmifl oldu¤u son imha sald›r›s› PKK’yi mümkün oldu¤unca s›k›flt›r›p dayat›lan çözüme zorlanmas› amac›ndan ba¤›ms›z düflünülemez. Devam›nda Güney Kürdistan yönetimiyle, özellikle Talabani’yle, iliflkiye girilmesi, bir dizi mutabakat› sa¤layacak, karfl›l›kl› diplo-

masi sürecine girilecekti. Buna karfl›l›k Türk hakim s›n›flar›, asl›nda öncesinde bafllat›lan ama sürece yay›lan, Kürt sorununun “çözümü” için bir dizi “demokratik” aç›l›mlarda bulunacak. Ki bu sürecin somut bir flekilde bafllamas›yla etki gücü yüksek çat›flmalar›n yaflanaca¤›n› söylemek mümkün. ‹mha sald›r›s› sonras› gerek Türk devletinin aç›klamalar›, gerekse ABD’nin yapt›¤› aç›klamalar bölgedeki geliflmelerin ne flekilde yol alaca¤› ve Kürt ulusal sorununda ne gibi yönelimlerin olaca¤›, bunun yans›malar›n›n nas›l olaca¤› noktas›nda önemli bir yerde durmaktad›r. Nitekim geri çekilmeyle efl zamanl› olarak, ABD’nin Irak’tan sorumlu merkez komutan› Oramiral William Fallon, Türk devletinin PKK sorununa çözüm için, bir çeflit uzlaflmaya girmesi gerekti¤i aç›klamas›nda bulundu. ABD’nin üst düzey komutanlar›ndan Korgeneral Ray Odierno, “Tabii ki, PKK üzerinde bask› oluflturulmal›, böylelikle bu terörist unsurlarla konuflmaya ve müzakere yapmaya bafllayabilelim” fleklinde benzer yönlü bir aç›klamada bulundu. Akabinde ABD D›fliflleri Bakan› Robert Gates, Abdullah Gül ve Tayyip Erdo¤an’›n Kürt sorununa yönelik “çözüm” aç›l›m›n› iflaret ederek ve kendi komutanlar›n›n aç›klamalar›n› revize ederek, “Az›l› teröristler ile uzlafl›labilir ve sisteme getirilebilir unsurlar›n birbirinden ayr›flt›r›lmas›” sözlerini sarf etti. PKK ile masaya oturulabilinece¤inin ve “çözüm” için gerekenin derhal yap›lmas›n›n mesaj› bizzat süreci bafl›ndan beri yönlendiren ABD’nin bakan›ndan geldi. ABD’nin bu aç›klamalar› Türk devletine bomba gibi düfltü, klikler aras›nda restleflmelere sahne oldu. Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan yaflanan bu deprem nab›z yoklamas› özelli¤ini tafl›makla beraber kamuoyunun tepkisi karfl›s›nda Türk devletinin temkinli ve tedbirli yaklaflmas›na neden olmufltur. Lakin meselenin oldu bittiye getirilmesi için kollar›n s›vand›¤› bariz bir flekilde görülmektedir. Zira imha sald›r›s› öncesi netleflen Talabani’nin (ayn› zamanda Kürt ulusal sorunun unçözümünde arabulucu olmas› düflünülen) ziyareti Türk ordusunun geri çekilmesinin hemen ard›ndan gerçekleflti. Her ne kadar Türk devleti Talabani’nin ziyaretine yüzünü burufltursa da efendisinin çizdi¤i senaryo gere¤i rolünü oynam›fl, bir dizi mutabakat sa¤lanm›flt›. Gelinen noktayla birlikte Kürt ulusal sorununun nas›l çözülece¤i, Türk hakim s›n›flar›n›n ne gibi politikalar oluflturaca¤› ve yukar›da ifade etmeye çal›flt›¤›m›z tablonun anlafl›lmas› aç›s›ndan ABD’nin haz›rlatt›¤›, ortal›¤a saç›lm›fl bir çal›flmaya bakmak faydal› olacakt›r. Rapor haline getirilmifl bu çal›flma “Amerikan D›fl Politikas› Hakk›nda Ulusal Komite” isimli kurulufl taraf›ndan haz›rlanarak 15 Ekim 2007’de yay›nlanm›fl olup, esas›nda ABD emperyalizmi menfleli Kürt ulusal sorununa ve PKK varl›¤›na yönelik “çözüm” dayatmas›n›n profilini oluflturuyor. Özetle raporda Talabani ve Barzani’nin PKK’y› ateflkese zorlamalar› isteniyor. DTP’nin bu süreçte Türk devleti ve PKK aras›nda uzlaflt›r›c› bir rol almas› öngörülüyor. Sorunun çözümü noktas›nda AB ile görüflmelerin yo¤unlaflmas› ve finans sa¤lanmas› için destek sunulmas› yer al›yor. Türk devletinden bir an önce reformlar› gerçeklefltirmesi, yani 301. maddenin kald›r›lmas›, 215, 216, 217 ve 220. maddelerin gözden geçirilmesi, Kürtlere genifl kültürel haklar›n verilmesi, Kürtçe e¤itim ve yay›n hakk›n›n tan›nmas›, inanç ve az›nl›k haklar›n›n geniflletilmesi vb isteniyor. Türk ordusunun “demokratikleflmesi” öngörülüyor. Kürdistan Bölge Yönetimi’yle iflbirli¤inin gelifltirilmesi ve Kerkük’ün bölgeye kat›lmas›n›n engellenmesi için sarf edilen çabalardan vazge-

çilmesi isteniyor. PKK’ye yönelik sürece yay›lacak genifl kapsaml› bir “genel af” (‘topluma kazand›rma’ yasas› fleklinde önerilmifl) yer al›yor. PKK ile bir uzlafl› sürecine girilmesi isteniyor; bunun için deneyimli ülkeler ve kiflilerden faydalan›labilece¤i söyleniyor. Kürt ulusal sorununun “çözümü” için Kuzey Kürdistan’da yo¤un bir sosyo-ekonomik iyilefltirmeye gidilmesi isteniyor (alt yap›, ifl sahalar›, istihdam vb). Bu rapordan da anlafl›laca¤› üzere Ortado¤u projesinde yük/engel olarak görülen Kürt ulusal sorunu-dolay›s›yla PKK sorunu- ABD emperyalizminin himayesinde hem Türk devletine, hem de Kürt ulusuna dayat›larak “nihayete erdirilmek” istenmektedir. Zira Türk devletinin böylesi bir çözümü kabul etmesi niyetinden ba¤›ms›z emperyalizme olan göbekten ba¤›ml›l›¤›yla alakal› bir durumdur. Öte yandan Kürt ulusal hareketinin böylesi çözüme s›cak bakabilece¤ini söylemek afaki bir tespit olmasa gerek. Nitekim Kürt ulusal hareketinin bütünlüklü olarak böyle bir sürece girilmesi yönünde politik yönelim belirledi¤i gerek pratiklerinden, gerek söylemlerinden, gerekse de siyasi hatt›ndan anlafl›labilir. En az›ndan bu süreçle birlikte elde edece¤i avantajlar› bir kazan›m olarak görecektir. Böyle olmakla birlikte orta ve uzun vadede hangi geliflmelerin olaca¤› ise süreç içerisinde kendisini gösterecektir. fiimdiden Türk hakim s›n›flar› ABD menfleli bu çözümü hayata geçirmek için bütün kurum ve kurulufllar›yla, medyas›yla yazar-çizer çevresiyle (Fethullah Gülen’e yak›nl›¤›yla bilinen Abant Platformu’nun bafllatt›¤› konferanslar, ayn› flekilde Gülen’e ait kurulufl ve derneklerin Kuzey Kürdistan’da uzun süredir devam eden faaliyetleri) canh›rafl bir yo¤unluk içerisine girmifltir. AKP’nin yerel seçimlere dair giriflti¤i pratikler, bölgeye dair sosyal-ekonomik paketler sunmas›, bir tak›m kültürel haklar verece¤ine dair söylemlerde bulunmas›, Kürt ulusal sorununu tart›flt›rmas› vb geliflmeleri iyi okumak gerekir. Ayn› flekilde buna karfl› DTP’nin, ayd›n-demokratlar›n çözüm önerileri sunmas›, Kürt ulusal sorununu ve çözüm yollar›n› tart›flt›rmas›, yerel yönetim biçimi ve demokratik konfederalizm önerileri sürece haz›rl›k fleklinde okunabilir. DTP’nin meclis baflkan› Köksal Toptan’la görüflmesi ard›ndan Cumhurbaflkan› Abdullah Gülün DTP ile görüflme ve bunun “›l›ml›” bir havayla yans›t›lmas› gerek devletin gerekse de Kürt ulusal hareketinin gündeminin ne olaca¤› ve nas›l geliflebilece¤i aç›s›ndan önem teflkil eden bir geliflme. Zira bu görüflmelerin ard›ndan hem baflbakan hem de yard›mc›s› Cemil Çiçek Kürt ulusal sorununun “çözümü” yönünde beyanlarda bulundular. Aç›klamay› “Do¤u ve Güneydo¤u’yu kalk›nd›rmak” dolay›s›yla Kürt ulusal sorununun “çözülmesi” için 12 milyar dolarl›k bir bütçenin ayr›lmas›, baflta Kürtçe yay›n ve e¤itim için acilen giriflimlerde bulunmas› izledi. Sonuç olarak, ABD patentli Kürt ulusal sorunun “çözümü” dikta edilmifltir ve ad›m ad›m uygulamaya sokulmaktad›r. Plan›n bir parças› olan bu “çözüm önerisi” Kürt ulusunun demokratik haklar›n› ve özgürlü¤ünü vermeyecektir. Zira Kürt ulusunun kurtuluflunun yolu hak k›r›nt›lar› uzlafl›s›ndan geçmemektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n “çözüm” diye sundu¤u, bugüne kadarki imha, inkar ve asimilasyondan baflka bir fley de¤ildir. Emperyalizm ve ufla¤› iktidarlar hiçbir zaman emekçi halklara, ezilen uluslara, az›nl›k ve milliyetlere hak ve özgürlük getirmez, bahfletmez. Dolay›s›yla emperyalizminin ve ona göbekten ba¤›ml› Türk hakim s›n›flar›n›n öngördü¤ü sald›r›lar bizi bekliyor. Bu sald›r›lara karfl› biz emekçi halklar›n, ezilen Kürt ulusunun ve çeflitli milliyetten az›nl›klar›n mücadele yürütmesi bir zorunluluk arz ediyor.

2002 seçimlerinden bu yana AKP’nin ABD emperyalizmi taraf›ndan istikrarl› bir biçimde desteklendi¤i, devletin üst yap›s›nda ve genifl halk kesimleri üzerinde çok yönlü bir hegemonya oluflturmaya çal›flt›¤› üzerinde hem fikir olunan bir durum. 2002’den bu yana tedrici bir flekilde AKP’nin siyasi ve ekonomik gücü elde etmesi sa¤land›. fiüphesiz bu olanak Türk hakim s›n›flar›n›n kli¤i AKP’nin bilhassa Irak/Ortado¤u’da ABD emperyalizminin ç›karlar›na yönelik hizmet ve yüksek sadakati sa¤lamas› karfl›l›¤›nda sa¤land›. Yaflanan ve yaflanmakta olan bu süreç, Türk hakim s›n›flar›n›n yönelimlerinde de¤iflimler yaratm›fl, klikler aras› çat›flmada dalgalanmaya neden olmufl, nihayetinde farkl› konumlanmalar yaflanm›flt›. 2007 seçimleriyle AKP’de karar k›l›narak süreç taçland›r›lm›flt›. Ard›na bakt›¤›m›zda AKP Çankaya’ya ç›kartma yapt›, mahkemeleri efleledi, YÖK Baflkan›n› de¤ifltirdi, “yeni” anayasa de¤iflimine yeltendi, türbana “özgürlük” getirdi, sermayeye arka koltukta yer verdi, sendikalar› ve çeflitli “sivil” kurulufllar› kendisine eklemledi, flimdi de Kürt ulusal sorununu “çözmeye” yönelmifl durumda. K›sacas› AKP s›rt›n› ABD emperyalizmine dayayarak devleti reorganizasyona tabi tutarak bir kompradorlaflma hamlesi bafllatm›fl oldu. Ordu-CHP merkezli klikle tutuflma pahas›na. Kürt ulusal sorununun ABD emperyalizmi için bulunmaz f›rsatlar verdi¤ini es geçmeyelim. Peki bunun bedeli? Bedeli ABD emperyalizmine stratejik uflakl›k, emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda ülkede talan ve y›k›m. Konumunu yitiren bizim muhteflem “ulusalc›lar›m›z” ya da “vatanseverlerimiz” telafl içerisine girdiler, orduyu göreve ça¤›rd›lar, kulak veren olmad›. Ç›rp›n›fllar içerisine girdiler, her yolu denemek istediler, ne var ki bu ç›rp›n›fllar beyhude ç›rp›n›fllar oldu. Son zamanlarda AKP’nin siyasi ve ekonomik hegemonya sa¤lad›¤›na dönük “AKP devletleflti, devlet AKP’leflti” fleklinde ifadeler kullan›l›yor. Evvela fluna aç›kl›k getirmek önemli. ABD emperyalizminin politik yönelimleri çerçevesinde istikrarl› bir flekilde desteklenen AKP’nin devleti yap›land›rma hamlesi Türk hakim s›n›flar› ve faflist devletinin özünü de¤ifltirmifl midir? Kliklerin varl›¤› yok olup çat›flmal› durum bertaraf m› edildi? Elbette ki hay›r? AKP’nin eline kozlar verilerek at koflturmas› emperyalizmin iste¤iyle olmufltur ve kontrolünde de geliflme sa¤lamaktad›r. Dolay›s›yla anayasa, türban, YÖK vb ile yaflanan de¤iflimler ne devletin karakterini de¤ifltirme ihtiyac›ndan ne de üstüne bas›ld›¤› gibi demokratikleflme iste¤inden ileri gelmektedir. Bahsedildi¤i gibi AKP’nin devletleflmesi bu anlamda yan›lt›c› yön tafl›maktad›r. Hele ki devletin üst yap›s›nda yap›lmaya çal›fl›lan de¤iflikliklere bakarak tespit etmek ülkenin emperyalizmle olan iliflkisini ve ülke hakim s›n›flar›n›n aras›ndaki ç›kar çat›flmas›n› yok saymakla benzerlik teflkil eder. Di¤er yandan s›n›fsal gerçeklik göz ard› edilerek AKP’ye iktidar misyonu biçilmektedir. Emperyalizme demokratik ya da ilerici bir misyon biçmek de -niyetlerden ba¤›ms›z- bir hal oluflturuyor. Her ne kadar AKP siyasal ve ekonomik güç elde etmifl olsa da Türk hakim s›n›flar›n›n di¤er klikleriyle pürü pak bir iliflki yürüttü¤ünü söylemek gerçekçi de¤ildir. Somut bir örnek vermek gerekirse ordu ile AKP aras›nda yaflanan gelgitler isabetlidir. Türk devletinin Güney Kürdistan’a karfl› gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar, genelde de Kürt ulusuna yönelik imha sald›r›lar›nda her ne kadar AKP ve ordu ABD nezdinde uzlaflt›r›lsa da, mesela son sald›r›dan apar topar çekilmesiyle, esas›nda ç›kar çat›flmas› yafland›¤› aç›kt›r. Geri çekilme sonras› yaflanan gerginlik bunun somut göstergesidir. Son olarak AKP’ye (Kemalist kli¤in beyhude ç›rp›n›fl› da diyebiliriz) Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s›’n›n “Laikli¤i ve cumhuriyetin kurulufl felsefesini y›kmaya yönelik giriflimlerde bulunmak” iddias›yla açt›¤› dava iç çeliflkilerin özünü kavrama noktas›nda son derece somut veriler sunmaktad›r. Aç›kl›k getirilmesi gereken bir di¤er mesele de Türk devletinin emperyalizme olan iliflkisinin düz, hiçbir pürüz yokmufl gibi görülmesidir. Ço¤u kez de genel iliflkinin belirtilip, ayr›nt›lar›n›n ve somut koflular içerisindeki ayr›nt›lar›n göz ard› edilmesidir. Gelinen aflamada Türk hakim s›n›flar› emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›r. Siyasal-ekonomik ve askeri olarak ABD emperyalizminin tasarrufu alt›ndad›r. Türk devletinin emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤› istekten ya da tercihten öte yar› feodal, yar› sömürge toplumsal yap›s› ve bunun üzerinden flekillenen hakim s›n›flar›n karakterinin yaratm›fl oldu¤u zorunluluktan kaynaklanmaktad›r. Emperyalizme biat etmeme gibi ne bir koflul ne de bir tercih söz konusu de¤ildir. Bundan hareketle ülkedeki hakim s›n›flar aras›ndaki ç›kar çat›flmas›n›n var oldu¤u, koflullarla birlikte zikzak oluflturabilece¤i ile Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmle çeliflki yaflayabilece¤i gerçekli¤inde kafa kar›fl›kl›¤›na yer vermemek gerekir. Zira yaflanan süreç gerek ABD emperyalizmi ile Türk hakim s›n›flar› aras›nda gerekse de (ve özellikle) Türk hakim s›n›flar› aras›nda yo¤un çeliflkilerin ve çat›flmalar›n yaflanmas›na gebedir. Uygulad›¤› ekonomik-siyasi politikalarla, Kürt ulusal sorununa yaklafl›m›yla AKP’nin halklar nezdinde gün geçtikçe teflhir oldu¤u, t›kanma yaflad›¤› görünen bir gerçek. ABD himayesi-dayatmas›yla “çözülmek istenen” Kürt ulusal sorununda velvele yaflanaca¤›, Kürt ulusuna emekçi halklara sald›r›lar›n yo¤unlaflaca¤› olas›l›ktan öte gerçeklik zemini tafl›yor. Sonuç olarak hakim s›n›flar ve efendileri özgülünde yaflad›¤› çeliflkiler iyi görülmelidir, teflhir edilmelidir. Kürt ulusunun ve emekçi halklar›n yaflad›¤› sorunlar bilimsel bir flekilde de¤erlendirilmelidir. Ana müdahale edip, kitlelerin ihtiyaçlar›na dönük somut politikalar üretilmelidir. Genifl emekçi kesimlerin hak gasplar›na karfl› memnuniyetsizli¤i eylem ve grevlerle ifade bulmakta, giderek yo¤unlaflmaktad›r. ‹flçilerinemekçilerin bu direniflinden ö¤renmeliyiz. Önümüzde somut politikalar› ve yönelimlerimizi yaflamsallaflt›rabilece¤imiz Newroz ve 1 May›s gibi gündemlerimiz duruyor. Anti-emperyalist, anti-feodal, anti-faflist mücadele ekseninde Kürt ulusunun gerçek anlamda kurtuluflu ve özgürlü¤ü vurgusuyla, halk›n iktidarlaflmas›n›n yolu olan Demokratik Halk Devrimi ve somut ifadesi Yeni Demokratik Halk Cumhuriyeti program›yla ve ille de iktidarlaflma perspektifiyle Newroz ve 1 May›s’› karfl›lamal›y›z.


4

16-31 Mart 2008

Amed’i almak için belediye yasas›

GÜNCEL

Bu da 's›n›r içi harekat'

2 ölü, onlarca tutuklu

Son süreçte, yeni anayasa, türban, Kürt sorunu gibi gündemler üzerinde tart›flma bafllatarak prim yapan AKP hükümeti, bu gündemleri ayn› zamanda yaklaflan yerel seçimlere yönelik yat›r›m malzemesi haline getiriyor. Bunlarla yetinmeyerek bir hamle daha yapan AKP, "Kamu Reformu Yasa Tasar›s›" ile gündeme getirdi¤i "belediyeler yasas›"n› meclisten geçirdi. AKP, bu yeni giriflimle, en son 2004 y›l›nda yap›lan yerel seçimlerde ele geçiremedi¤i belediyeleri de almay› planl›yor. "Diyarbak›r'› istiyorum, o kaleyi düflürece¤iz" diyen Tayyip Erdo¤an ve partisi AKP, 2009 y›l›nda yap›lacak olan yerel yönetim seçimlerinde CHP ve DTP'nin oy potansiyellereinin yo¤un oldu¤u ‹zmir ve Amed gibi illerdeki oylar›n› art›rma çabas› ile çok yönlü bir çaba içerisine girmifl bulunuyor. Gerek daha önceki yerel yönetim seçiminde, gerekse de genel seçimlerde büyük bir ço¤unlu¤un oyunu alan AKP, gündemlefltirdi¤i türban, yeni anayasa, Kürt ulusal sorununun “çözümü” gibi konular ile, hem Kürt halk›n› hem de Kemalist rejimin en çok istismar etti¤i ve bask› alt›nda tuttu¤u din ile ilgili konular üzerinden daha genifl bir çevreyi etkilemek istiyor. AKP hükümeti tart›flmalarla yaratt›¤› etkiyi, belediyeler ile ilgili yapt›¤› düzenleme ile somut kazan›ma dönüfltürmek istiyor. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)'nun yapt›¤› nüfus say›m› ile, elde edilen istatistikler referans al›narak haz›rlanan belediye yasas› ile nüfusa ba¤l› olarak kimi ilçeler ilçelikten düflürüldü, kimi illerde ise yeni ilçeler oluflturuldu. Buna göre de yeni belediyeler ortaya ç›karken, birçok belediye de kapand›. AKP'nin gelecek y›l yap›lacak olan yerel seçimlere yönelik bu hamlesinde, yerellerin özelliklerine göre, kimi yerlerin ilçelikten düflürülmesi ile karfl›t oylar›n, oy ço¤unlu¤unun oldu¤u yerlerde eritilmesi ya da yeni ilçelerin oluflmas›yla oy oran›n›n yüksek oldu¤u yerlerde belediye kazanma ihtimalinin yükselmesi gündemde. AKP, belediye yasas› ile özellikle Kuzey Kürdistan bölgesindeki örgütlülüklerine güç aktarm›fl oldu. Kürt ulusal hareketinin uzun y›llar sürdürdü¤ü devrimci demokratik mücadelesine ba¤l› olarak oluflan de¤erleri de k›smen kullanarak, ama esasta bölge halk›n›n sosyal özelliklerinden hareketle dinsel yap›s›ndan faydalanan ve Kürt sorununda da çözümden yanaym›fl imaj› veren AKP, arkas›ndaki komprador sermaye gücünü de bu bölgeye yöneltiyor. Kalk›nma, yat›r›m gibi sahte söylemlerle hareket eden AKP, gerçekte bölge halk›n› gittikçe yoksullaflt›r›yor ve bu sayede de, sadaka verir gibi, kömür, makarna, fleker da¤›tarak prim yapmaya çal›fl›yor.

Belediyeler yasas›; demokratikleflme yalan› Devlet organlar›n›n daha ifller hele getirilmesi, yerel yönetimlerin, il özel idarelerinin uyumlu bir flekilde çal›flmas›, çarp›k yap›laflman›n engellenmesi için belediyeler yasas›nda bir düzenleme yap›ld›¤› söyleniyor. Düzenlemenin ayr›nt›lar›na ve gerisindeki siyasal amaca bak›ld›¤›nda, bu kadarla yetinilmedi¤i görülüyor. Belediye yasas›yla, nüfusu 2 binin alt›na düflen belediyelerin kapat›lmas›, yeni ilçelerin oluflturulmas›, baz› köylerin ilçelere ba¤lanmas› öngörülüyor. DTP, CHP ve MHP’nin karfl› ç›kt›¤› düzenlemeye göre, 862 belde belediyesi kapat›lacak. ‹stanbul'da 8, ‹zmir'de 3 ve Amed'de 4 yeni ilçe olmak üzere toplam 12 ilde 43 yeni ilçe oluflturuluyor. Yasan›n içeri¤ine bak›ld›¤›nda, yerel belediyelerin ve etki gücü olmayan il özel idarelerinin güçlendirilmesi ve yetkilendirilmesinin amaçland›¤› görülüyor. Orta Do¤u Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünden Yard›mc› Doçent Tar›k fiengül’e göre bu düzenlemeyle yerel tercihler dikkate al›narak, imar ve ulafl›m hizmetlerinin il düzeyinde karfl›lanmas› sa¤lanacak. ‹llerde merkezi yönetimin temsilcisi konumundaki valiler devreden ç›kar›larak, belediyeler üzerindeki a¤›rl›¤› kald›r›lacak, il özel idaresi ile iliflkisi kopar›lacak. fiengül, bu düzenlemenin s›n›fsal sonuçlar› üzerinde durulmadan, soyut bir yerelleflme, demokratikleflme tezine dayand›r›lmas›n›n temel gerçeklerin göz ard› edilmesi anlam›na gelece¤inin alt›n› çiziyor.

“Yerellefl, önünü aç, yap›land›r: ‹flte kompradorlaflma hamlesi” AKP bu düzenlemeyle, belediyelerde hakimiyet kurup, bu hakimiyetini bütün bir alana -ayn› zamanda toplumsal kesimlerin taban›na- yayma amac›n› tafl›maktad›r. Tar›k fiengül’e göre AKP kendi s›n›fsal taban›na (k›r burjuvazisi ve feodal unsurlar) kaynak aktarma konusunda s›k›nt› yaflamaktad›r. Bu çerçevede belediyelerin güçlendirilmesi, hali haz›rda bu kurumlar etraf›nda örgütlenen kesimlere kaynak aktarma sürecini h›zland›rmay› ön görürken, bu tür bir iliflki biçimini, il özel idarelerini aktif ve güçlü hale getirip, k›rsal kesimi de katarak geniflletmektedir. “Belediyeler yasas›”yla yerel yönetimler, özelde belediyeler ile ele geçirilmekte ve AKP böylece gücünü art›rma yolunu tutmaktad›r. Dolay›s›yla bu düzenleme “kamu alan›n› iyilefltirme”, “demokratikleflme” niyetini hayli aflmaktad›r. Di¤er yandan AKP, Kürt illerindeki belediyeleri ele geçirerek Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar politikalar›n› farkl› bir versiyonda sürdürece¤inin sinyalini aç›kça vermifltir. Bunu, “Kürt sorunun demokratik çözümü” fleklinde propaganda edip, halklar›n gerçekliklerini buland›rarak icra etmektedir.

S›n›r ötesi sald›r›lar›n meydana geldi¤i bu süreçte, Kürt ulusal sorunu ile ilgili tavr›n›n haks›z savafl›n t›r-

ezilerek katledildi. Eyleme yap›lan müdahalede silah da kullanan polis baz› kiflileri de kurflunla yaralad›.

mand›r›lmas› oldu¤unu bir kez daha gösteren Türk devleti, s›n›rlar içinde de sald›r›lar›n› art›rd›. Kürt ulusuna

Otopsi raporlar› polisi yalanlad›

yönelik sald›r›lar› protesto etmek için meydanlara ç›kan

Raporda Menekfle'nin "üzerinden geçen sert bir ci-

kitlelere azg›nca sald›ran polis, fi›rnak ve Van'da iki ki-

sim taraf›ndan ezildi¤i" kaydedildi. Menekfle'nin panzer

fliyi katletti, birçok ilde de yüzlerce kifliyi gözalt›na ald›.

taraf›ndan ezilmesinin ard›ndan kald›r›ld›¤› hastaneye

Sald›r›lar›n ard›ndan bildik bir flekilde aç›klamalarda

giden abisi Orhan Menekfle, polislerin kendisini flu söz-

bulunan polis, uygulad›¤› fliddet nedeniyle yaflamlar›n›

lerle tehdit etti¤ini anlatm›flt›: "Bize, 'Yahya taflla öldü-

yitiren kifliler için gerçek d›fl› aç›klamalarda bulundu.

rüldü, farkl› söylerseniz bafl›n›z belaya girer. Bu olay bu-

fi›rnak'›n Cizre ilçesinde panzerin ezdi¤i Yahya Menek-

rada kals›n ve kapans›n' dediler." Miro¤lu, kardeflinin

fle için 'göstericilerin att›¤› tafl nedeniyle öldü' bahanesi-

öldürülmesiyle ilgili ayr›ca flunlar› söyledi: "Bu ne biçim

ni öne süren polis, Van'da döverek öldürdü¤ü Mehmet

adalet? Ben hem Kürdüm, hem Türküm, hem de Ara-

Deniz için de ayn› bahaneyi öne sürdü.

b›m. Bu nas›l devlet? ‹nsan vatandafl›na bu zulmü uygular m›? Bunu herkes bilsin. Kardeflimin kafas›na ald›¤›

Yahya Menekfle'yi

taflla öldürüldü¤ü söyleniyor. Panzerle ezdiler. Türkiye

panzerle ezerek katlettiler

Cumhuriyeti kardeflimi öldürdü".

Kürt ulusal hareketi, Abdullah Öcalan'›n emperyalist ülkeler ve Türk devleti aras›ndaki mutabakatla tutuklanarak Türk devletine teslim edildi¤i tarih olan 15

Polisler döverek katletti Burjuva bas›n 'at›lan taflla öldü' dedi

fiubat'ta Türkiye-Kuzey Kürdistan'›n birçok ilinde ey-

Van'›n Ercifl ilçesinde Demokratik Özgür Kad›n Ha-

lemler düzenlendi. Cizrede düzenlenen protesto eyle-

reketi'nin düzenledi¤i 8 Mart flölenine kat›lan kitle ile

minde, 16 yafl›ndaki Yahya Menekfle polis panzeri ile

polis aras›nda flölenin ard›ndan çat›flma yafland› ve bu

çat›flma esnas›nda 58 yafl›ndaki Mehmet Deniz, polisler taraf›ndan dövülerek katledildi. Ercifl Devlet Hastanesi bahçesinde yaklafl›k 10 polis taraf›ndan cop ve kalaslarla dövülen Deniz, beyin kanamas› geçirerek yaflam›n› yitirdi. Ancak Deniz'in ölümü ile ilgili olarak burjuva bas›n›nda 'göstericiler taraf›ndan at›lan taflla öldü'¤ü öne sürüldü. Deniz'in polisler taraf›ndan Ercifl Devlet Hastanesi bahçesinde dövüldü¤ünü söyleyen görgü tan›klar› ise olay› flöyle anlat›yor: "Devlet Hastanesi önünde polisler bize cop ve kalaslarla sald›rd›lar. Mehmet yere düfltü. Yere düflünce 10'a yak›n polis yerde vurmaya bafllad›. Kanlar içinde kalm›flt›. Hastaneden bir doktor ve hemflireler müdahale etmek istedi, ancak bir sivil polis, tekme atarak doktoru uzaklaflt›rd›. Hemflireler de a¤layarak içeri girince, kimse müdahale edemedi. Polisler o flekilde araca atarak emniyete götürdüler."

‹llere göre tutuklama say›s› Van'da 16 kifli fi›rnak'ta 9 kifli, Mardin'de 27 kifli, Batman'da 37 kifli, Hakkari'de 12 kifli,

Mersin'de 8 kifli, A¤r›'da 8 kifli, Bingöl'de 4 kifli, Siirt'te 9 kifli ‹stanbul’da 8 kifli

Erdo¤an'›n a¤z›ndan dökülemeyenler Baflbakan Recep T. Erdo¤an Kürt ulusuna yönelik yeni dönem yaklafl›m stratejisinin ön aç›l›mlar›n› medyayla paylaflmaya bafllad›. AKP'li bakanlar defalarca böyle bir paketin olmad›¤›n› söyleseler de, bölge üzerindeki geliflmeler ve Erdo¤an’›n aç›klamalar› bu paketin varl›¤›n› ve uygulamaya kondu¤unu gösteriyor. ABD emperyalizminin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi'nden ba¤›ms›z olmayan söz konusu aç›l›mlar, Kürt ulusal mücadelesinin ve bölgedeki emperyalist politikalar›n da dayatmas›yla Kürt ulusuna dönük cüzzi ölçüde de olsa "demokratik haklar verme"yi vaat ediyor. Ayr›ca AKP'nin bu aç›l›m›nda Güney Kürdistan'daki bölgesel Kürt yönetimi ile iliflkilerin art›r›lmas› da yer al›yor ancak, bölgeye ekonomik yat›r›m olarak sunulan GAP projesi kapsam›nda yap›m›na devam edilen Il›su ve Silvan barajlar› ile Güney'deki yönetim su yapt›r›m› ile Türk devletinin himayesine bir ad›m daha al›nmaya çal›fl›l›yor.

Kürt ulusal sorunu ve devletin baraj aç›l›m› Erdo¤an'›n aç›klamalar›nda öne ç›kan 'iki büyük baraj' ve su kanallar› projesi, asl›nda GAP bölgesinde halen yap›m› devam eden barajlar ve kanallard›r. Bu barajlardan öne ç›kan ve yap›lmas› en çok tart›fl›lan ise; demokratik kitle örgütlerinin, çevre örgütlerinin, halk›n ve bilim insanlar›n›n karfl› ç›kt›¤› 2013 y›l›nda bitirilmesi planlanan Il›su Baraj›. Il›su Baraj› do¤ay› yok ederek ülkemizin ikinci büyük baraj› olacak. Di¤er büyük baraj ise Silvan Baraj›. Devletin Kürt ulusal hareketi PKK’ye dönük askeri imha sald›r›lar›ndan sonra, ABD’nin Kürt ulusal sorununu "çözme"de devlete sundu¤u 'siyasi harekat' emirlerini yerine getirmeye çal›flan AKP hükümeti ve baflbakan Erdo¤an, bölgeyi özel olarak ele ald›klar›n› hemen akabinde dile getirmifl, "Bu çerçevede, GAP'›n kalan k›sm› 4-5 y›lda tümüyle bitirilecek" demiflti. Anlafl›laca¤› gibi GAP projesinin yeni biçimi, Kürt ulusunu Türk devleti içerisinde ‘ehlilefltirmek’ olacak. ABD’nin ekonomik olarak Türk devletine sundu¤u kredilerin nereye ve nas›l kullan›laca¤› da bu çerçevede belirlenecek.

Erdo¤an, d›fl bas›na yapt›¤› aç›klamada PKK ile mücadelenin psikolojik ve kültürel boyutlar›na da de¤inerek, TRT'nin Kürtçe yay›n saatlerini geniflletece¤ini ve birkaç ay içinde Arapça ve Farsça TV yay›n›na da bafllanmas›n›n planland›¤›n› belirtti. Bu aç›klamalar, emperyalist ABD’nin istedi¤i ‘ehlilefltirmenin’ kültürel talep boyutunun h›z kazanaca¤›n› gösteriyor.

de¤erlendirmek isteyen emperyalist ABD, devletin Kürt

Kürt ulusunun yo¤unluklu yaflad›¤› yerleri insans›zlaflt›rmak için devreye konulan barajlar, ayn› zamanda Güney Kürdistan ve di¤er ülkelere bir ‘su yapt›r›m›’ uygulama olana¤› veriyor. Bu da, dünya üzerinde geliflen kurakl›kla suya olan ihtiyac›n artmas› ve bölgede suya hakim olman›n ülkelere verece¤i imtiyazlar bak›m›ndan Türk devletinin önemini art›rmakta, ABD aç›s›ndan da Türk devleti üzerinden Suriye ve komflu ülkelere bask›c› politikalar dayatma imkan› sa¤layacak. Ayr›ca bu barajlarla emperyalist tekellerin kasalar›n›n doldurulmas› da ayr› br yerde duruyor. Ülkemizde yap›lmas› planlanan birçok baraja karfl› bilim insanlar›n›n ve devrimci demokratik kurumlar›n karfl› ç›karak, toplumsal hiçbir yarar›n›n olmad›¤›n› söylemesi ise barajlar›n hedefinin daha anlafl›l›r hale gelmesini kolaylaflt›r›yor.

be edilen kredilerden görebiliriz.

ulusal sorununa "eski" yöntemlerle yaklaflmas›ndan taraf de¤il. Bundan sonra sürdürülecek yaklafl›m›n siyasi arenada olaca¤›n› söylemesi de bundan kaynakl›. Belediyeler yasas› vb birbirlerini destekleyen politikalarla bölgede güç olmak ve kal›c› olmak isteyen AKP hükümetine ABD’nin verdi¤i deste¤i, Türk devletine hiBu iki sözde çözüm ad›mlar› (ekonomik ve kültürel) daha önceleri hayata geçirilmiflti. Türk egemen s›n›flar›n›n bu iki aç›l›mla Kürt ulusunun isyan›n› devlet içilefltirme, di¤er ifadeyle devletin yasalar› nezdinde ve s›n›rlar› içerisinde bir mücadele aray›fl›na yöneltme politikalar›n›n ilk ad›m› olarak görülmüfltü. Ancak devlet içerisindeki klik dalafllar› ve ulusal hareketin gücü bu gerici aç›l›m›n yaflam bulmas›n› engellemiflti. fiimdi ise ülke içerisinde hakim s›n›flar›n tam deste¤ini alan AKP, ABD emperyalizminin deste¤iyle bu soruna daha ›srarl› ve topyekün tüm araçlar› bu sorun çerçevesinde örgütleyerek yöneliyor. Sonuç olarak denilebilir ki; AKP, devletin elinde bulunan hali haz›rdaki projeleri, emperyalizmin ve Türk

ABD'nin AKP'ye biçti¤i misyon ve himayesindeki "çözüm" plan›

hakim s›n›flar›n›n tam deste¤iyle yeniden kal›ba döküyor, ‘Bölgeyi kalk›nd›r›yoruz’, 'Kürtlerin hiçbir sorunu kalmayacak' sözleriyle süsledi¤i ekonomik aç›l›mlarla

Erdo¤an’›n Kuzey Kürdistan'a yönelik ‘yat›r›mlar ve demokratik aç›l›mlar’ projesi yeni de¤il, ancak eskisi gibi de de¤il. Yat›r›m olarak sunulan GAP projesi kapsam›ndaki barajlar, kültürel aya¤›nda ise bölgede yay›m yapan TRT GAP televizyonunda Kürt dilini asimile eden programlar›n geniflletilmesi yeni bir planlama ile hayata geçirilecek.

devletin bölgede yürüttü¤ü haks›z savaflla oluflmufl kirli

Bu planlama devletin bölge halk› üzerindeki kötü imaj›n› de¤ifltirmeye dönük ve siyasi olarak da Kürt ulusunun, Kürt ulusal hareketinden uzaklaflmas›n› hedefliyor.

lik olmaktan, ‘dar ç›karlardan’ kurtararak daha uzun

Özellikle siyasi yönden egemen s›n›flar›n AKP’ye verdi¤i destek, son zamanlarda ç›kart›lan yasalardan ve askerin hükümete yaklafl›m›ndaki esneklikte görülebilir. Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi dahilinde ‘sorunsuz’ bir uflak Türk devletinin kendisine sunac›¤› imkanlar› iyi

mesine izin verilmesi gibi öne ç›kan olgular, AKP’nin

yüzünü örtmeye çal›flacak, kendince de 'Kürt sorununu çözmüfl' olacak. Devletin örtülen kirli yüzüyle birlikte Kürt ulusunun devlet içinde ehlilefltirilmesi sa¤lanacak. PKK’nin tasfiyesi için Türk devleti tüm kollar›yla uyumlu bir flekilde sald›racak. Özellikle devlet politikalar›n› günü birvadeli politikalarla Kürt ulusunu ve PKK’yi törpülemeye u¤raflacak. AKP hükümetinin askerle olan uyumlulu¤u, ülke içerisindeki politikalar›n kendisini güçlendiruzun vadede bölgede güç olmas›n› isteyen emperyalist ABD devletinin Geniflletilmifl Ortado¤u Projesi'nde Türk devleti içerisinde AKP hükümetine önemli görevler yükledi¤ini gösteriyor.


16-31 Mart 2008

GÜNCEL

MKP’den 12 ve 16 Mart aç›klamas› Gazi katliam›n›n 13.y›l›nda MKP (Maoist Komünist Partisi), “Unutulmaz bir tarih olarak 12 Mart” bafll›¤›yla “Çeflitli Millet ve milliyetlerden Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›na” hitaben “MKP Merkez Komitesi Siyasi Büro” imzal› “Mart 2008”tarihli yaz›l› aç›klamada bulundu.

Unutulmaz bir tarih 12 Mart Tarihin karanl›k sayfalar›n› temsil eden gerici hakim s›n›flar›n, tarihteki rolleri ve kanl› cürümlerinin karfl›l›¤›nda hakettikleri gibi hep lanetle an›ld›¤›n› belirten aç›klamada, 'Tarihi ayd›nl›¤a do¤ru ilerletmifl olan ezilen-sömürülen emekçi halk kitlelerinin devrimci eylemi ve gelece¤e ›fl›k tutan her par›lt› da hak etti¤i gibi sayg›yla an›ld›¤›' ifadelerine yer verildi. Dar bo¤aza giren egemen s›n›flar›n sa¤-sol çat›flmas›, mezhepsel çat›flmalar planlay›p kaos ortam› yaratarak, halk hareketinin devrimci tepkisini bo¤mak istendi¤ini hat›rlatan aç›klamada, halk üzerinde bask›y› yo¤unlaflt›ran, demokratik k›r›nt›lar› rafa kald›ran, devrimcileri katleden 12 Mart faflist cuntas›n›n böylesi bir ortamda gerçeklefltirildi¤i söylendi. Aç›klamada, 12 Mart faflist cuntas›n›n Mustafa Suphiler sonras› elli y›ll›k bir tarih boyunca üzerine “ölü topra¤›” ser-

Gazi provakasyonu ve devrimci karfl› koyufl 12 Mart 1995’te Türk hakim s›n›flar›, ''böl-parçala-yönet'' politikas›na uygun olarak Çorum, Marafl ve Sivas'ta uygulanan geleneksel mezhep çat›flmas› mizansenini ‹stanbul Gazi mahallesinde sahneledilerini aktaran aç›klamada, gerici hakim s›n›flar›n çeflitli uzant›lar› vas›tas›yla gerçeklefltirdi¤i bu provakasyonunu, mezhepsel çat›flmaya dönüflmeyerek emeline ulaflamad›¤›, bilakis devrimci bir karfl› koyuflla geri tepti¤ini belirtti. Aç›klamada ayr›ca komünist ve devrimcilerin Gazi direnifli ve benzeri halk hareketlerden do¤ru dersler ç›kararak görev ve sorumluluklar›n belirlenmesinin önemli oldu¤unu, bu halk hareketlerinin devrim cephesine ve Türkiye-Kuzey Kürdistan s›n›f mücadalesinin mevzisini ifada etmesi yönündeki olumluluklar› ile olumsuzluklur›yla de¤erlendirilmesi gerekti¤inin alt› çizildi. Aç›klamada son olarak, "Bedeller ödenmeden bir ad›m yolun bile katedilmeyece¤i s›n›fl› toplum tarihinin gerçek yasas›d›r. En a¤›r› da olsa, bedeller ödeyerek proletaryay› iktidara tafl›mak ve dolay›s›yla insanl›k tarihini ileriye tafl›mak tarihsel bir zorunluluktur” diyen MKP, 13. Y›ldönümünde Gazi-Ümraniye flehitlerinin an›lar› önünde e¤ilirken, büyük direnifl ve feda ruhlar›n› ›fl›k alarak selamlad›¤›n›, kanl› karanl›k zebanilerinin cani katliam›n› ve bafl tertipçileri olan hakim s›n›flar› bir kez daha devrimci nefretle lanetlediklerini belirtti.

pilmifl olan Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci-komünist hareketinin pasifist kabu¤unun k›r›lmas›yla sa¤lanan dev-

MKP’den Beyaz›t ve Halepçe aç›klamas›

rimci yükseliflin önüne, “buz da¤›” misali geçip co¤rafyam›z

MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan di¤er bir aç›klamada ise 16 Mart katliamlar›n›n halklar› isyana davet etti¤i kaydedildi. Kan emici emperyalist sömürücü s›n›flar›n varl›klar›n› daha uzun süre yaflatmabilmek için mazlum halklar ve ezilen uluslara yönelik gerçeklefltirdi¤i katliamlar› insanl›¤›n haf›zas›ndan silinmedi¤ini belirtti. Tarihin ak›fl› içerisinde karanl›¤› temsil eden sömürücü hakim s›n›flar›n, gerici ve bencil

tarihini karanl›¤a çekmek istedi¤ini kaydeden aç›klamada, 'Mahirlerin, Denizlerin ve ‹brahimlerin bafl e¤mez s›n›f tutumlar›yla yükselifllerinin co¤rafyam›z›n devrimci-komünist hareketine köklü gelenekler ve soylu miraslar b›rakarak ideolojik ve moral de¤erlerin pekiflmesine de hizmet ederek tan›kl›k etmifltir’’ denildi.

özel mülkiyet ç›karlar› için her daim halklara sald›rd›¤›na hat›rlatan aç›klamada, “Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist sal-

5

münistlere düflen görevlerin art›¤›n› kaydeden aç›klamada son olarak flunlar söylendi; “Baflta halk›m›z olmak üzere bütün ilerici, yurtsever, devrimci ve komünistleri, bu zulüm ve sömürü düzenine karfl› ortak direnifli örgütlemeye ve mücadeleye ça¤›r›yoruz. Bu tarihsel bilinçle; Gerek Turkiye-Kuzey

d›r› konseptinin bir parças› olan faflist Türk devleti ve ordusu-

Kürdistan’da fasist Türk devleti taraf›ndan 7 ilerici ögrenci-

nun Kürt ulusuna yönelik sald›r›s› ve uygulad›¤› vahflet yeni

nin katliam›n›, gerekse yan›basimiz da emperyalist üretimli

de¤ildir, son kez de olmayacak. Türk devleti gerek içeride, ge-

kimyasallarla Saddam rejiminin Kürt ulusuna yönelik Halep-

rekse d›flar›da önceli olan feodal despotik Osmanl› devletin-

çe katliam›n› bir kez daha lanetliyor, kanl› karanl›k zebanile-

den ald›¤› feyiz ile ayn› gelene¤i daha üst boyutlarda sürdür-

rinin cani katliam›n› ve bafl tertipçileri olan hakim s›n›flar›

mektedir” ifadelerine yer verildi.

devrimci nefretle k›n›yarak hertürlü haks›z ve gerici bask›,

S›n›f mücadelesini ve tarihi ileriye tafl›man›n bir zorunluluk oldu¤unu ve bunun geregi olarak da tüm devrimci ko-

“Newroz Piroz be” MKP, günün her türlü zulüm ve haks›zl›¤a karfl› Newroz ateflini kuflanma günü oldu¤unu ilan eden bir aç›klama yay›mlayarak, “Halklar›m›z›n Newroz bayram› kutlu olsun” dedi. MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Kürt ulusunun ilhak ve zulüm alt›nda tutuldu¤u ve her türlü ulusal haktan yoksun b›rak›ld›¤› belirtilerek, “Milattan Önce (MÖ) VI. yüzy›lda Ortado¤u halklar›n›n, baflta da Kürt halk›n›n Demirci KAWA önderli¤inde çocuk beyniyle beslenen köleci Asur ‹mparatoru Zalim Dehaq’a karfl› 21 Mart gecesi bafllat›¤› dirilifl ve özgürlük gününün ad› olan Newroz’u günümüz Dehaqlar›ndan hesap sorma gününe dönüfltürelim” denildi. Aç›klamada, günümüzün modern Dehaq’›n›n ABD emperyalizmi ve di¤er suç ortaklar› oldu¤u belirtilerek, “ABD emperyalizmi iflgal ve savafllarla halklar›m›z› daha fazla kölelefltirmek, kendi emperyal egemenli¤i için Ortado¤u’nun verimli petrol kaynaklar›n› kendi tekellerinde toplama gayretlerindedir. Bu sadece ABD emperyalizminin de¤il, vahfli kapitalizmin ve “modern” Dehaq’lar› olan AB içerisin-

fliddet ve katliama karfl› isyan etmenin meflrulugunu bir kere daha hayk›r›yoruz.” de egemen durumunda olan di¤er emperyalistlerin de kendi sistemlerinin bekas› aç›s›ndan mazlum Kürt ulusu ve halk› baflta olmak üzere, Arap ve Türk halk›n›n daha fazla kölelefltirilmesi üzerinden sürdürdükleri bir siyasettir” denildi. Türk devletinin emperyalistlerin suç orta¤› ve onlar›n stratejik uflaklar›ndan birisi oldu¤u vurgulanan aç›klaman›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: “ABD emperyalizminin himayesi alt›nda baflta mazlum Kürt ulusu olmak üzere halklar›m›za karfl› tam bir tayakkuz halinde olan faflist Türk devleti, dün oldu¤u gibi bugün de çeflitli millet ve milliyetlerden halklar›m›z üzerinde zulmün sopas› olma rolünü en barbarca uygulamalarla devam etirmektedir. Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalistler ve bunlar›n suç ortaklar› olan faflist Türk devletine karfl› KAWA’n›n yüzy›llar önce tutuflturdu¤u isyan ateflini yaklaflan NEWROZ’da harland›rarak; Ortado¤u halklar›n›, baflta da mazlum Kürt ulusu ve halk› olmak üzere Türk, Acem ve Arap halklar›n› bir kez daha enternasyonal birlik, dayan›flma ve mücadele ruhu içerisinde günümüzün zalim Dehaq’lar›na karfl› savaflmaya ça¤›r›yoruz”.

Gazi katliam› protesto edildi ‹STANBUL- 18 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i Gazi katliam›n›n 14. y›ldönümünde, aileler ve demokratik kurumlar Gazi Mahallesi’nde kitlesel yürüyüfl düzenledi. Olaylar›n ayd›nlat›lmas›n› isteyen aileler ve demokratik kurumlar katliam›n as›l sorumlular›n›n hesap vermesini istedi. DHP, ESP, Partizan, DTP, Al›nteri, Mücadele Birli¤i Plaftormu ve BDSP'nin oluflturdu¤u “12 Mart Platformu” Gazi Eski Karakol Dura¤›’nda bir araya geldi. “Yaflas›n Devrimci Dayan›flma” ortak pankart›n›n en önde tafl›nd›¤› yürüyüflte; “Gazi faflizme mezar olacak”, “Gazi’nin katili patron a¤a devleti”, “ fiehit nam›r›n”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Yaflas›n Halk Savafl›” sloganlar› at›ld›. Platform, Cemevi önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Platform ad›na aç›klama yapan Sevinç Sönmez, Gazi katliam›n›n ayd›nlat›lmas›n› ve olay›n as›l sorumlular›n›n yarg›lanmas›n› istediklerini vurgulad›. Gazi olaylar›nda

Türban tart›flmalar›yla gündeme oturan ‘zorunlu din dersi’ uygulamas›ndaki tart›flmalar, iki Alevi ö¤renci velisinin açt›¤› davan›n sonlanmas› sürecinde, Dan›fltay’›n “din dersi bu müfredatla zorunlu olamaz” fleklinde karar vermesiyle birlikte yeniden alevlendi. AKP ve Diyanet ‹flleri Bakanl›¤› ise bu karara tepki göstererek, zorunlu din dersi uygulamas›n› savundular. ‹nanç özgürlü¤ü, kifli hak ve özgürlükleri noktas›nda ç›karlar› söz konusu olunca “demokrasi” ve “özgürlük” havarisi kesilen AKP, ifl kendisi d›fl›ndaki kesimlere gelince, bugüne kadar inkar, asimilasyon ve katliam uygulayan di¤er egemen s›n›f kliklerinin ötesine geçememektedir. “Türbana özgürlük” ad› alt›nda sürdürülen 'serbest b›rakma' yaklafl›m›, siyasal ç›karlar için araç haline getirildi¤i gibi, söz konusu farkl› inanç gruplar›, çeflitli az›nl›klar ve Kürt ulusu olunca yolda kal›yor. Son olarak 'zorunlu din dersi' meselesinde, AKP’nin "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinin verilmesinde ›srar etmesi, üstelik bunu “inanç özgürlü¤ü ve laiklik” ad› alt›nda temellendirmeye çal›flmas›, bugüne kadar egemenlerce uygulanan bask›c›, inkarc› ve Türk-‹slam sentezci yaklafl›m›n devam etti¤ini/edece¤ini gösterdi. AKP'nin sahte özgürlükçülü¤ü, yaln›zca bir inanc›n anlat›ld›¤› zorunlu bir din dersini almak istememek gibi temel bir talep karfl›s›nda duvara çarpt›.

Dan›fltay: Dersin bu içeri¤iyle zorunlu tutulmas› hukuka ayk›r› ‹ki Alevi ö¤renci velisinin, çocuklar›n›n zorunlu din dersinden muaf tutulmas› amac›yla bafllatt›¤› hukuki süreç ve AKP hükümetinin bu davalar karfl›s›ndaki tutumu, sahte özgürlükçülü¤ü bir kez daha gözler önüne serdi. Çocu¤unun zorunlu din dersinden muaf tutulmas›n› isteyen Hubyar Sultan Alevi Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Kenano¤lu, bu amaçla önce ‹stanbul Valili¤i'ne baflvurmufl, ancak bu iste¤i valilik taraf›ndan reddedilmiflti. Bunun üzerine Kenano¤lu ‹stanbul 5. ‹dare Mahkemesi'ne baflvuruda bulunmufl ve mahkeme ailenin lehinde bir karar vermiflti. ‹stanbul Valili¤i de karara itiraz ederek Dan›fltay'a baflvuruda bulunmufltu.

gözalt›na al›nan ve daha sonra cesedi kimsesizler mezarl›¤›nda bulunan Hasan Ocak'›n kardefli Maside Ocak da yapt›¤› konuflmada, anti-demokratik uygulamalara karfl› birlik ve dayan›flma içinde olunmas›n› istedi. Yürüyüfle kat›lan DTP ‹stanbul milletvekili Sabahat Tuncel de, bu tür olaylar›n ancak demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin büyümesi ile engellenece¤ini söyledi.” Tuncel, herkesi demokrasi ve özgürlükler mücadelesini güçlendirmeye ça¤›rd›. Cemevi önündeki etkinlik, Cengiz Sa¤lam, Vardiya Müzik Grubu ve Al›nteri ‹flçi Korosu'nun verdi¤i dinletiyle sona erdi. Buradan Gazi Mezarl›¤›’na yürüyen kitle katliamda yaflamlar›n› yitirenlerin mezar› bafl›nda devrim ve demokrasi mücadelesinde yaflamlar›n› yitirenler için sayg› duruflunda bulundu, mezarlara karanfiller b›rakt›. Öte yandan HÖC de ayr› yapt›¤› bir yürüyüflle katliam› protesto etti. Ailelerin en önde yer ald›¤› yürüyüflte, yaflamlar›n› yitirenlerin foto¤raflar› tafl›nd›.

n›nmas›n› isterken, E¤itim-Sen baflkan› Dinçer de, bu der-

AKP’nin sözde özgürlükçülü¤ü

sin zorunlu olmaktan ç›kar›lmas›n› istedi. Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Genel Baflkan› Kaz›m Genç, hükümeti, A‹HM ve Dan›fltay’›n alm›fl oldu¤u kararlar› bir an önce uygulamaya davet ederek, "‹nanç özgürlü-

'zorunlu din dersi'nde çak›ld›

¤ünü sadece türban özgürlü¤üne indirgeyen ve bunun için kefen giymeye haz›r oldu¤unu söyleyen Baflbakana, Alevilerin de inanç özgürlü¤üne sayg›l› olmak zorunda oldu¤unu hat›rlatmak da ne yaz›k ki bize düfltü” dedi. Alevi Bektafli Federasyonu Baflkan› Turan Eser ise, Bafl-

Çocu¤unun zorunlu din dersinden muaf tutulmas›n› isteyen bir di¤er veli de Hatice Köse idi. Köse de, ‹stanbul 6. ‹dare Mahkemesi'ne baflvuruda bulunmufl ancak, dava aleyhinde sonuçlanm›flt›. Köse bunun üzerine Dan›fltay'da idare mahkemesinin karar›na itiraz davas› açm›flt›. Her iki baflvuruyu birlefltiren Dan›fltay 8. Dairesi, "dersin bu içeri¤iyle zorunlu tutulmas› hukuka ayk›r›" fleklinde karar vererek, hukuk sürecinin ailelerin lehinde sonuçlanmas›n› sa¤lad›. Ancak AKP hükümeti, Dan›fltay'›n aileler lehindeki karar›na karfl› kendisinden beklenen bir yaklafl›m sergileyerek, bu davalar›n di¤er Alevi ö¤rencilerin de zorunlu din dersinden muaf tutulmas› için bir gerekçe oluflturmad›¤›n›, bunun için anayasan›n engel oluflturdu¤unu aç›klad›. Diyanet ‹flleri Baflkan› Ali Bardako¤lu da, "Dan›fltay karar almadan önce bize sormad›" fleklinde bir ç›k›fl yaparak, Alevili¤i ‹slam'›n içinde gördüklerini, ayr› bir din olarak görmediklerini söyleyip, Dan›fltay'›n karar›na muhalefet etti. AKP hükümetinin ve Diyanet ‹flleri Baflkan›'n›n yaklafl›mlar› ise Alevi örgütlerinin tepkisini çekti.

“3-5 hasta için hastane kapat›lmaz” Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik, Dan›fltay’›n vermifl oldu¤u karar› uygulama imkan›n›n olmad›¤›n› öne sürerek, “Anayasa’n›n 24. maddesinde din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunludur” dedi. Dan›fltay’›n böyle bir karar al›rken kendilerine dan›flmas› gerekti¤ini belirten Diyanet ‹flleri Baflkan› Ali Bardako¤lu'nun, Dan›fltay karar›n› “3-5 hasta yanl›fl

tedavi edildi diye hastane kapatma”ya benzetmesi, bu kurumun laiklikten ne anlad›¤›n› ve anti demokratik yaklafl›m›n› bir kez daha gösterdi. Milli E¤itim Bakan›’n›n ve Dinayet ‹flleri Baflkan›’n›n yapt›¤› aç›klamalara tepki gösteren Alevi örgütleri ve e¤itim sendikalar› ise, mevcut dersin zorunlu olmaktan ç›kart›lmas› gerekti¤ini belirttiler.

bakan›n art›k tribünlere konuflmaktan ve gerçekleri türbanla örtmekten vazgeçip, Alevilerin özgürlük haklar›n› tan›mas›n› ve gere¤ini yapmas›n› istedi. E¤itim-Sen Genel Baflkan› Alaaddin Dinçer de, “Ne kadar özgürlükçüsünüz, özgürlük, demokrasi konusunda, kifli hak ve hürriyetlerinde ne kadar samimisiniz, bunu ortaya koyun ve anayasan›n 24. maddesinin de¤ifliklik teklifi-

A‹HM zorunlu din dersi için 'özgürlük

ni vererek bu dersi zorunlu olmaktan ç›kar›n” aç›klama-

ihlali' diyerek TC'yi mahkum etmiflti

s›nda bulundu.

Bu tart›flmalar sürerken Antalya'da da bir Alevi ö¤rencinin velisinin Antalya 2. ‹dare Mahkemesi'nde çocu¤unun zorunlu din dersinden muaf tutulmas› için açt›¤› dava Alevi velinin lehinde sonuçland›. Mahkeme, zorunlu "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" dersinin, anayasadaki laiklik ilkesine ve Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi'ne ayk›r› oldu¤una hükmetti. Daha önce Hasan Zengin isimli bir vatandafl da k›z›n›n söz konusu dersten muaf tutulmas› için 2001'de bafllatt›¤› hukuk mücadelesinden sonuç alamay›nca, 2004 y›l›nda Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM)'ne baflvurmufl, mahkeme TC’yi suçlu bulmufl ve zorunlu din dersi uygulamas›n›n ‘özgürlük ihlali’ oldu¤una karar vererek TC’yi 3 bin 726 Euro tazminat ödemeye mahkum etmiflti.

Alevi örgütlerinden suç duyurusu Alevi örgütleri ise Milli E¤itim Bakan› ve Dinayet ‹flleri Baflkan›’n›n aç›klamas›ndan sonra suç duyurusunda bulunacaklar›n› belirttiler. Alevi Araflt›rmalar Merkezi Baflkan› Ali Y›ld›r›m, “MEB için ‘yarg› kararlar›n› uygulamamakta direnmek'ten, Dinayet ‹flleri Baflkanl›¤› hakk›nda ise ‘yarg›ya hakaret, görevi kötüye kullanma, laik topluma yönelik bozguncu’ davran›fllardan ötürü suç duyurusunda bulunmak için hukuki çal›flma yürütüyoruz” dedi. Öte yandan din kitaplar›n›n içeri¤ini inceleyen bir ö¤retmene de MEB taraf›ndan k›nama cezas› verildi. E¤itim-‹fl Fatih fiube Baflkan› Mustafa Cemil K›l›ç, din kitaplar›nda

“Ne kadar özgürlükçüsünüz, gösterin” PSAKD Baflkan› Genç, Alevilerin özgürlük haklar›n›n ta-

de¤ifliklikler de olsa Sünni din anlay›fl›n›n bask›n oldu¤unu belirtti¤i ve bunu bas›nla paylaflt›¤› için MEB taraf›ndan k›nama cezas› ald›.


6

16-31 Mart 2008

EMEK-HABER

Tar›ma ayr›lan bütçede de¤ifliklik yok “Tar›msal destekleme uygulamalar›n›n

y›ldan itibaren kald›r›laca¤›, 2007’den kalan

f›rsatta dillendiren AKP, bütçeden ayr›lan

gözden geçirilece¤i, tar›m›n yap›land›r›larak

ödemelerin ileriki aylarda ödenece¤i ifadele-

pay d›fl›nda hiçbir destek sunmayaca¤›n›

rekabetçi yap›ya kavuflturulaca¤›”n› 10

rine yer verilmiflti. 1999 y›l›nda IMF ile imza-

göstermektedir.

ocaktaki “Eylem Plan›”nda aç›klayan AKP,

lanan stand-by anlaflmas› ve 2001 y›l›nda

Hükümetin 2008 y›l› için bütçeden tar›-

2008 için tar›ma ay›raca¤› deste¤i belirledi.

Dünya Bankas› ile imzalanan “Tar›m Refor-

ma ay›rd›¤› pay 5,4 milyar YTL olarak aç›k-

Özellikle son y›llarda “tar›m›n yeniden ya-

mu Uygulama Projesi” hükümleri çerçeve-

land›. Bu oran 2007’de 5,5 milyar YTL iken,

p›land›r›lmas› ve modernizasyonu” yala-

sinde direkt toprak sahibine yap›lan, ayn›

bu y›l için 5,4 milyar YTL olarak belirlen-

n›yla tar›mda tam bir y›k›m› öngören AKP

zamanda üretici köylüyü üretimden koparan

mesi “tar›m›n yap›land›r›lmas› ve rekabet

hükümeti flimdi de ayn› yalanlarla tar›ma

DGD uygulamas›n›n kald›r›lacak olmas›yla

düzeyine ulaflt›r›laca¤›” laflar›n›n ne denli

yapaca¤› deste¤i aç›klad›.

tar›ma nas›l bir deste¤in sunulaca¤›na dair

yalan ve fliflirme oldu¤unu ortaya koyuyor.

Bilindi¤i üzere aç›klamada tar›ma uygu-

herhangi bir aç›klama olmad›. Tar›ma deste-

Ve yine bugünden sonra tar›mda izlenecek

lanan Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD)’nin bu

¤ini art›raca¤›n›, tar›m› yap›land›raca¤›n› her

politikalarda izlenegelen yöntemin devam

edece¤i mesaj› verilmektedir. Tar›m› emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda flekillendiren AKP, son olarak tar›ma ay›rd›¤› bütçeyle tar›msal alandaki beklentileri belirsizli¤e sokmaktad›r. Mazot, gübre ve ya¤ bitkileri primi, hububat primi deste¤i, hayvanc›l›k destekleri, çay destekleri, tar›m reformu uygulama projesi deste¤i, k›rsal kalk›nma destekleri, tar›m sigorta destekleri bütçeden pay alan alanlar oldu. Sunulan bütçe ise bir önceki y›lla k›yasland›¤›nda hiçbir de¤ifliklik göstermiyor, hatta bir azalma dahi görülebiliyor. Böylesi bir bütçe ve politika ne tar›m› yap›land›racak, ne üretimi art›rabilecek, ne de rekabeti sa¤layacak bir niteli¤e ve de niyete sahip görünüyor.

Büyüyen ekonomi mi, enflasyon mu?

T›k›r t›k›r iflledi¤i yönünde aç›klamalarda bulunulan ekonominin nas›l bir seyir izledi¤i TÜ‹K’in yapt›¤› aç›klamalarla gözler önüne seriliyor. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K)’in fiubat 2007-fiubat 2008 tüketici enflasyonunun yüzde 9,1 olarak aç›klamas›, iki ay›n birikimli enflasyonun yüzde 2,1’e ç›kmas› hedeflenen yüzde 4'lük enflasyonun yalandan ibaret oldu¤unu gösterdi. TÜ‹K’in madde baz›ndaki fiyat art›fl› verileri, özellikle g›da tüketimi, enerji ve kirada enflasyonun çok yüksek oldu¤unu ortaya koydu. fiubat ay› enflasyonunun iki kat› aflmas› Devlet Bakan› Kürflat Tüzmen’in “ekonomi politikas› gözden geçirilmeli” yönlü tepkisine ve AKP hükümetinin içinde çatlak seslerin yükselmesine neden oldu. “Enflasyon ç›kar iner. Endiflelenmeye gerek yok” diyen Sanayi Bakan› Zafer Ça¤layan’a

Tüzmen’in yan›t› “ithalat patlamas›n› yaratan, ciddi bir flekilde d›flar›dan ara mal› giriflini sa¤layan, kendi ara mal›m›z› kullanmak yerine bunu d›flar›dan Türkiye’ye getirmemizi ve bu flekilde ancak bunlar› sanayide kullanarak ihracat yapmam›z› sa¤layan, hep Türk Liras›’n›n afl›r› de¤erli olmas›yd›” yönünde oldu. Bu da AKP hükümetinin izledi¤i ekonomi politikalar›n›n yaratt›¤› y›k›m›n kendi dilinden itiraf› anlam›na geliyor. Merkez Bankas› ise enerji ve g›da fiyatlar›ndan kaynaklanan risklerin sürece¤ini söylüyor. TÜ‹K’in ayr›nt›lar›n› aç›klamad›¤› çal›flmada emlak, g›da ve enerji fiyatlar›nda ciddi bir yükselifl yafland›¤› belirtiliyor. Bu yükseliflin nüfusun yüzde 60’l›k kesimini, yani alt ve orta gelirli kesimi etkiledi¤i anla-

m›na geliyor. Tüketicilerle yap›lan anketler son aylarda alt ve orta gelir gruplar›n›n gelirlerinin yüzde 35’e yak›n k›sm›n›n g›da harcamalar›na, yine ayn› oran›n kira-konut harcamalar›na ayr›ld›¤›n› gösteriyor. Enflasyonun yüzde 9,1 oran›nda oldu¤u devlet taraf›ndan belirtilse de 12 ayl›k fiyat art›fllar› enflasyonun asl›nda yüzde 25’lerde seyretti¤ne iflaret ediyor. TÜ‹K’in verilerine göre g›da fiyatlar›nda yüzde 13, kira art›fllar›nda yüzde 16, et-süt ürünleri ve çeflitli g›dalarda yüzde 25 civar›nda art›fl gerçekleflti. Son bir y›lda mutfa¤›n temel g›dalar›ndan ekmekte yüzde 19, makarnada yüzde 32, bulgurda yüzde 42, ya¤da yüzde 44 oran›nda art›fl yafland›. Öte yandan üst üste yap›lan zamlarla elektrikte art›fl yüzde 17, do¤algazda yüzde 8, tüpte yüzde 18, kömürde yüzde 7 oran›nda seyretti. Bu¤-

day ve un fiyatlar›ndaki art›fl nedeniyle ekme¤e yüzde 25 oran›nda yeni bir zam yap›ld›. Tar›m ürünlerindeki bu fiyat art›fllar›n›n yaflanmas›n› egemenler her ne kadar kurakl›¤a, kar ya¤›fl›na ba¤lasa da esas neden uygulanan politikalard›r. “Geliflmifl ülkelerin tar›m›yla rekabet etmek imkans›z, üretmeye gerek yok, d›flar›da ucuz, ithal edilsin” zihniyetiyle asl›nda hem d›fla ba¤›ml› bir tar›m politikas› izlenmekte, hem de tüccarlar›n talan›na kap› aç›larak fiyat art›fl›na zemin sunulmaktad›r. Nihayetinde temel ihtiyaçlarda yaflanan fiyat art›fl› ve beraberindeki enflasyon emekçi kesimlerin al›m gücünü daraltt›¤› gibi, bu kesimlerin ihtiyaçlar›n› karfl›lama noktas›nda kemer s›kmas›na neden olacak.

Vergisiz nefes al›namayacak Elektrik, su, benzin, do¤algaz gibi bir

petrol gaz› ile imalat ve üretimde kullan›lan

2008 bütçesinde ise Milli Savunma Bakan-

çok alanda yap›lan zamlarla ve temmuz

elektrikte, bunlar›n sat›fl bedeli üzerinden

l›¤›’na 13.9 milyar YTL, jandarmaya 3.3

ay›nda yasallaflt›r›lmas› planlanan yeni

yüzde 1, di¤er elektrik tüketimlerinde yüz-

milyar YTL, polise 7 milyar YTL ayr›ld›. Or-

vergi tasar›s›yla iyice yoksullaflt›r›lan iflçi

de 5 oran›nda “Elektrik ve Gaz Tüketim

du ve PKK aras›nda uzun zamand›r yafla-

ve emekçileri

Vergisi” al›nacak.

nan çat›flmalar›n ayl›k maliyeti 100 milyon

sefalette bo¤maya çal›flan

devlet, iflçi ve emekçinin cebinden ald›kla-

Hükümetin “milli savunma”ya ak›tt›¤›

dolar, son süreçte daha yo¤un flekilde yap›-

mebla¤lar tam da her hakk› paral› hale getir-

lan sald›r›lar›n sadece 8 günlük maliyeti

Yeni y›lla birlikte, benzine yüzde 7.4,

me mant›¤›n›n, yap›lan zamlar›n ve getirile-

ise 160 milyon dolar.

do¤al gaza yüzde 7.4, elektri¤e yüzde 15'lik

cek vergilerin “gereklili¤ini” gösteriyor. Hü-

zam yapan hükümet, birçok fleye getirilmesi

kümet 2008 y›l› için e¤itime personel maafl-

planlanan yeni vergileri ise temmuz ay›na

lar› dahil 22.9 milyar YTL, sa¤l›k için ise 10.8

kadar yasalaflt›rmay› planl›yor. “‹l Özel ‹da-

milyar YTL bütçe ay›r›rken, ordunun sadece

resi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasar›s›”

8 günlük s›n›r ötesi sald›r›s›n›n maliyeti 160

ad› alt›nda haz›rlanan ve yeni vergi ve harç-

milyon dolar. Kürt sorununun çözümünü

lar› gündeme getiren tasar› mahalli idarele-

“s›n›r ötesi operasyon”la arayan devlet, “sa-

rin gelirini art›raca¤› savunusuyla AKP hü-

vunma”ya ayr›lan bütçeyi de önceki y›llara

kümeti taraf›ndan 2006’da haz›rlanan ve 22

oranla art›rd›.

r›n› ordunun sald›r›lar›na ak›t›yor.

temmuz seçimleri öncesinde yasallaflt›r›la-

Hükümet 2007 bütçesinde Milli Savun-

mayan tasar› meclise yeniden sunulacak.

ma Bakanl›¤›'na 13.1 milyar, jandarmaya

Bir çok alanda vergilendirmeye giden hükü-

3.1 milyar, polise 6.5 milyar YTL ay›rm›flt›.

met bu yasayla insanlar› vergisiz nefes ala-

Fakat y›l içinde bu rakamlar yükseltilerek

mayacak hale getirmeyi planl›yor.

savunma bütçesi 18.2 milyar YTL'ye, jan-

Örne¤in; havagaz›, do¤algaz ve likit

Tersanelerde çözümsüzlük sürüyor

darman›n da 3.2 milyar YTL'ye ç›kar›lm›flt›.

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Dursun BAfiTU⁄

Ezilen s›n›f›n ihtiyac›na cevap olal›m Egemenlik sultas›n› elinde bulunduran AKP hükümeti, gerek meclise gelmeden önceki süreçte, gerekse hükümete geldi¤i günden beri ezilen emekçilerin bilinçlerini buland›r›p, sadece siyaseten de¤il, ekonomik olarak da güçlendi. Son seçimlerde görüldü ki, elde ettikleri rant›n k›r›nt›lar›n› kömür “yard›m”› gibi yoksul insanlara da¤›tarak yeniden seçilmenin zeminini güçlendirdiler. Yoksul insanlar›n siyasi iradelerini teslim almaya yönelik yap›lan bu çal›flma, insani erdemlerden uzak, tamda temsil ettikleri iktidarlar›n niteli¤ine uygun, ahlaks›zl›¤›n d›fla vurumudur. Ezen ezilen çeliflkisinin oldu¤u yerde, gerici iktidar veya hükümetlerin yoksul halka getirecekleri refahtan söz etmek mümkün olmad›¤› gibi, bu kesimlerin temel anlay›fllar› mevcut sermaye sistemini sürdürmek oldu¤undan, söylediklerinin yaflamsallaflmas› mümkün de¤ildir. Hele bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal ülkelerin yap›s›ndan dolay›, yaflam s›tandartlar›n› belli düzeye ç›karmalar› dahi, edindikleri gerici s›n›fsal düflünceden kaynakl› ola¤an bir fley de¤ildir. Ne varki devrimci s›n›f mücadelesinin zay›fl›¤› ve kitleselleflmifl bir toplumsal hareketin olmay›fl› bunlar›n istedikleri gibi at oynatmalar›na zemin sunmaktad›r. Tüm bunlardan dolay›d›rki, genifl kesimleri denetimde tutman›n yollar›n› daha kolay bulmaktad›rlar. Ancak AKP'nin hükümet hayat›nda yaflad›¤› ç›kmazlar, yavafl yavafl su yüzüne ç›kmaya bafllad›. IMF politikalar›n› uygulamakla mükellef olan bu iktidar›n, verilmekte olan reçeteleri okuma flans› olmad›¤›ndan, bu ülkede yaflayan iflçileri, köylüleri ve emekçileri, emperyalist tekellere kurban etmifl durumdalar. Di¤er yandan ABD emperyalizmin biçti¤i misyon gere¤i, AKP; gözleri kapal›, may›n tarlas›nda yürümekte olan insan misali, yaflam› tesadüflere ba¤l› bir durumdad›r. AKP hükümete geldi¤i ilk dönemlerde, AB'ye girme heveslerini tüm topluma yayarak bir güven tazeleme ihtiyac› duysa da, geliflen süreçte yaymak istedikleri içi bofl heveslerinde anlams›zlaflt›¤› görülmektedir. Kitlelere vaadler vererek, yap›lmas› gerekenleri bir lütuf fleklinde sunan bu hükümet, fliflirdi¤i balonlar›n birer birer patlamas›yla paniklemeye bafllam›fl durumdad›r. Zamlar›n, hak gasplar›n›n, özellefltirmelerin bu sürece denk gelmesi bir tesadüfi olmad›¤› gibi, yap›lan bu özellefltirmelerin arkas›nda emperyalist odaklar›n oldu¤u ve bu odaklar›n geçmifle oranla daha etkin faliyet yürüttükleri bilinmektedir. IMF'nin koydu¤u program›n en küçük detay›na kadar uyguland›¤› bu topraklarda, emperyalist politikalar› iflsevsizlefltirmenin temel yolu, uflak iktidara karfl› mücadeleyi gelifltirmektir. Bu günlerde birçok alanda iflçilerin gelifltirdikleri mücadelenin, dönemsel olarak, oldu¤undan hayli oldu¤unu bilince ç›karmal›y›z. Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›’nda yap›lacak de¤iflikliklere karfl› bir çok alanda toplumun dinamik güçleri taraf›ndan yap›lan eylemlilikler, hükümeti öfkalendirecek kadar etkili olmaya bafllad›. Tayip Erdo¤an›n 'bunlar yalan söylüyor' demesi emekçinin sokaklara ç›kmas›ndan duydu¤u rahats›zl›¤›n ürünüdür. E¤er çal›flanlar sokaklara dökülmüfl ise, yaflanan sessizli¤i bozan geliflmeler mevcuttur. Bu geliflmelere karfl› tutum al›nmas›nda yetersizlikler olsa da, temel sorun ülkemizdeki hak istemlerinin hangi araçlarla elde edilece¤ine dönüktür. Sendika konfederasyonlar›n›n bugüne kadar yaflanan geliflmeler karfl›s›nda tav›rs›z kalmalar›, sendikal anlay›fl›n ihtiyaçlar d›fl›na tafl›nd›¤› ve çal›flanlar›n istemlerini karfl›layan boyutunun zay›flad›¤›n› göstermektedir. Bugün sokaklara ç›kan sendikalar›n, konfederasyonlar›ndan ba¤›ms›z harekete geçmeleri, alttan gelen dalgan›n ürünüdür. Ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› yok sayarak gelifltirilmifl eylem biçimlerinin, iktidar› karfl›dan hedeflemesi mümkün de¤ildir. Sendika konfederasyanlar›n›n iki saat ifl b›rakarak ifl yerlerinde durmalar›, alttan gelecek dalgay› k›rmaya dönüktür. Çünkü o gün ifl b›rak›larak soka¤a ç›k›lm›fl olunmas› durumunda daha büyük bir etki yarat›larak yeni kazan›mlara kap› aç›labilinirdi. Tam da burada devreye girmesi gereken, bu ülkenin devrimcileri, komünistleridir. Çünkü s›n›fa önderlik edilmedi¤inde, günü birlik baz› ç›k›fllardan sonra, mevcut yükseliflin tekrar kabu¤una çekilmesi ola¤and›r. Bundan dolay›d›rki, geliflmekte olan hareketlili¤i sendika a¤alar›na b›rakmak, var olan›n elin tersiyle itilmesi anlam›na gelecektir. Çünkü sendikalar›n üst düzey yöneticileri, geliflmekte olan durumu gö¤üsleyecek yap›ya sahip de¤illerdir. De¤iflik iktidar klikleriyle girilen uzlaflmac› tutumlar, s›n›f›n ihtiyaçlar›ndan ziyade, kiflilerin ç›karlar› temelindedir.

160 milyon dolarla neler yap›l›rd›? - 6 adet 200 yatakl› tam teflekküllü hastane yap›labilirdi - 10 bin konut infla edilerek depremde zarar gören konut sorunu çözülebilirdi - 53 adet tam teflekküllü tekstil fabrikas› infla edilebilirdi - 125 adet tam teflekküllü okul infla edilebilirdi - 300 kilometrelik duble yol infla edilebilirdi

Tuzla tersanelerinde yaflanan ifl kazalar› so-

nede yaraland›. Kocatepe Tersanesi’nde ya-

de etti. Karao¤lan yapt›¤› aç›klamada, 150-

nucu onlarca iflçinin yaflam›n› yitirmesine

ralanan ‹brahim Uslu, kazan›n ard›ndan

200 bin iflçinin istihdam edildi¤i tersaneler-

karfl› tepki gösteren tersane iflçilerine, yetki-

Kartal Suzan Yaz›c› Hastanesi'ne kald›r›ld›.

de ifl kazalar›n›n kay›t alt›na al›namad›¤›n›,

liler taraf›ndan tersanelerdeki ifl koflullar›-

Kazan›n ard›ndan aç›klama yapan Liman,

sendikan›n gayri resmi rakamlar›na göre sa-

n›n düzenlenece¤ine dair yap›lan aç›kla-

Tersane Gemi Yap›m Onar›m ‹flçileri Sendi-

y›n›n y›ll›k 16 bin, Çal›flma ve Sosyal Gü-

malar devam ederken Tuzla’da bir iflçi daha

kas›'ndan (Limter-‹fl) Mustafa Karao¤lan,

venlik Bakanl›¤›'n›n verilerine göreyse bu

ifl güvenli¤i yetersizli¤inden kaynakl› tersa-

iflçinin sa¤l›k durumunun iyi oldu¤unu ifa-

rakam›n 360 oldu¤una de¤indi.

Bugünün, düne göre daha hareketli oldu¤unu söyleyebilmek mümkünken, nesnel durumun da devrimci mücadeleye daha uygun yap›ya sahip oldu¤unu ifade etmekte fayda var. E¤er bu ülkenin dinamik güçleri geliflmekte olan s›n›fsal hareketlili¤i do¤ru kavray›p, buna uygun politikalar yaparlarsa, kay›plar› önlemenin de ötesinde, kazan›mlar›n olaca¤› kesindir. Ancak, s›n›f›n ihtiyaçlar›ndan uzak, dar pratiklerimiz peflinden koflmaya devam ederek, örgütsel ç›karlar› temel al›rsak, genifl halk y›¤›nlar›na önderlik etme misyonumuzu yitirerek ifllevsizlefliriz. Temel görevimiz do¤ru yönü tayin ederek kal›c› önderli¤i sa¤lamakt›r.


16-31 Mart 2008

KADIN

“Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”

7

ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz

DERS‹M-Demokratik Kad›n Hareketi’nin de aralar›nda bulundu¤u devrimci demokratik kurumlar 8 Mart’ta alanlardayd›. Dersimli kad›nlar eylemde, 8 Marta kad›n›n kölelefltirilmesine karfl› ‘Zulme isyan’ fliar›n› hayk›rarak, özgürleflmek için tüm kad›nlar› örgütlenmeye ça¤›rd›lar. Eylemde DKH ad›na bir aç›klama yap›larak, bütün emekçi Dersim kad›nlar› sistemin zincirlerini parçalamaya ve Demokratik Kad›n Hareketi saflar›nda örgütlenmeye, örgütlenerek özgürleflmeye ça¤r›ld›. Eylemde ayr›ca 8 Mart 2004 tarihinde Mazgirt’in Alanyaz› köyünde J‹TEM taraf›ndan katledilen gazetemiz okuru olan ‹mam Boztafl için de, “‹mam Boztafl ölümsüzdür” sloganlar› at›ld›.

Ülkemizin birçok ilinde kad›nlar alanlara ç›karak 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü “8 Mart kad›nd›r, k›z›ld›r’ slogan›yla coflkulu bir flekilde kutlad›. Kad›nlar alanlarda “cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son” diyerek, SSGSS, s›n›r ötesi imha sald›r›lar›n› protesto ettiler. ‹STANBUL- Demokratik Kad›n Hareketi ve birçok devrimci-demokrat kurumun da kat›ld›¤›, 9 Mart’ta gerçeklefltirilen 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü mitinginde kad›nlar Tepe Nautilus önünde bir araya gelerek Kad›köy Meydan›’na yürüdü. Kad›nlar sloganlar›yla, kad›na dayat›lan birçok yapt›r›ma karfl› ç›karken, son süreçte kad›n üzerindeki ulusal bask›y› iyice körükleyen s›n›r ötesi-berisi sald›r›lar ve SSGSS ile uygulanan, özünde kad›na yönelik y›k›m politikalar›n› protesto ettiler. Kad›n›n mücadele simgesi olan 8 Mart’› s›radanlaflt›rarak içini boflaltmaya ve kad›nlar› her flekilde sessizlefltirmeye çal›flan sisteme karfl› “8 Mart k›z›ld›r, kad›nd›r” dövizleri tafl›yan kad›nlar, z›lg›tlar› ve coflkular›yla sistemi hedef alan sloganlar att›lar. Tepe Nautilus önünde 12’de bafllayan yürüyüflte çeflitli pankartlar aç›l›rken kad›n sorunlar›n›n ve isteklerinin yaz›l› oldu¤u dövizler tafl›nd›. Tarihte kad›n mücadelesine önderlik eden kad›nlar›n foto¤raflar› tafl›n›rken, “Her gün kavga, her gün 8 Mart”, “Jin, jiyan, azadi (Kad›n yaflam özgürlük)”, “Sa¤l›k hakt›r, sat›lamaz”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Kad›nlar mücadeleye, özgürleflmeye” sloganlar› at›ld›. Yürüyüflün ard›ndan kitlenin meydanda toplanmas›yla, New York’ta mücadele ederek yaflam›n› yitiren ve 8 Mart’› do¤uran kad›nlar için gerçeklefltirilen sayg› duruflunun ard›ndan sahne program› bafllad›. Tüm kurumlar ad›na Zeycan Balc› taraf›ndan okunan bas›n metninde 8 Mart kazan›m›n›n tarihine de¤inilerek bafllayan konuflmada, ulusal, s›n›fsal, cinsel ayr›mc›l›klarla kad›nlar›n yaflamak zorunda b›rak›ld›klar› sald›r›lara genifl yer verildi. Balc›; “Bizler bu kürsüden bir kez daha, tüm kad›nlar› emperyalizme, flovenizme, gericili¤e, sosyal y›k›ma ve ayr›mc›l›¤a karfl› örgütlü mücadeleyi yükseltmeye ça¤›r›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan sahne alan Yasemin Göksu ve Grup Yorum’un seslendirdi¤i türküler ve marfllarla beraber çekilen halaylar›n ve at›lan sloganlar›n ard›ndan miting sona erdi. ‹stanbul’da ayr›ca 8 Mart Cumartesi günü kad›n kurumlar› Kad›köy alan›ndayd›. 8 Mart Kad›n Platformu taraf›ndan düzenlenen mitinge EKD, SDP, Demokratik Özgür Kad›n Hareketi, DTP, Feministler, EMEP, EHP, TMMOB ve

aralar›nda çok say›da kurumun bulundu¤u kitle Kad›köy Tepe Nautilius önünde toplanarak Kad›köy iskele meydan›na kadar yürüdü. Eylemde kad›nlar, “mutfaklar› de¤il dünyay› istiyoruz”, “Türk, Kürt, Ermeni, yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “kad›nlara özgürlük halklara kardefllik”, “Jin, jiyan, azadi”, “Biji afliti”, “Bana bak baflbakan, tepemi att›rma, sen yat kuluçkaya, bir Türkçük, iki Türkçük, üç Türkçük do¤urmaya” sloganlar›n› hayk›rd›lar. ANKARA- 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü için Ankara’da devrimci kurumlar, “Ankara Devrimci 8 Mart Platformu” ad› alt›nda ortak pankartla alanlardayd›. Kad›n›n kurtuluflunun devrimci iktidar mücadelesinden ayr› olmad›¤› ça¤r›s›nda bulunan platform, “Kad›n›n Kurtuluflu Devrimde, Sosyalizmde” ortak pankart› alt›nda bir araya gelerek, “8 Mart k›z›ld›r, k›z›l kalacak”, “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye son”, “Emperyalistler yenilecek, direnen halklar kazanacak” sloganlar›n› att›lar. Özgür bir yar›n yaratmak, eflitlik, özgürlük, s›n›fs›z, sömürüsüz, eflit bir dünya için seslerini birlefltiren devrimci kurumlar›n eylem birli¤i, güne anlam katan önemli olaylar›ndan biriydi. ESK‹fiEH‹R- 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günün’de Eskiflehir Sivil Toplum Gönüllüleri Derne¤i’nde bir araya gelen kad›nlar bir etkinlik gerçeklefltirdi. Panel, aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan kavgada kaybedilenler için gerçeklefltirilen sayg› durufluyla bafllad›. Sayg› duruflunun ard›ndan gerçeklefltirilen sinevizyon gösteriminin devam›nda, Sibel Özbudun, DKH temsilcisi Eylem Y›ld›z ve EKK temsilcisinin kat›ld›¤› bir söylefli yap›ld›. Gerçeklefltirilen söyleflide Sibel Özbudun, 8 Mart’›n kazan›lm›fl bir gün oldu¤unu belirterek, sistem taraf›ndan içinin boflalt›lmaya çal›fl›ld›¤›na dikkat çekti. Özbudun, 8 Mart’›n kazan›lmas› için çok çal›fl›lmas› gerekti¤ine dikkat çekerek kad›n›n kurtuluflunun ancak hayat› örgütlemekte, sosyalizmde oldu¤unu belirtti. Özbudun'un ard›ndan DKH (Demokratik Kad›n Hareketi) temsilcisi Eylem Y›ld›z nas›l bir kad›n mücadelesi sorusuna; kad›n›n özgün sorular›n› toplumsal sorunlar›yla birlefltirerek, toplumun en ezilen kesimi olan kad›nlardan bafllayarak örgütlü bir mücadelede kad›n›n kimli¤ini tan›mlayabilece¤ini ve kurtuluflunun örgütlü bir mücadele içerisinde olabilece¤ini ifade etti. Ard›ndan EKK temsilcisi ise gerçeklefltirdi¤i konuflmas›nda, 8 Mart’›n tarihsel onurunun sahibinin iflçi s›n›f› ve sosyalist hareket oldu¤unu belirterek, 8 Mart’lar›n düzen taraf›ndan içinin boflalt›lmas›n›n yan›s›ra feminist hareket taraf›ndan da içinin

boflalt›ld›¤›n› ifade etti. Kad›n sorununun feminist hareket taraf›ndan sadece cinsler aras› bir soruna indirgendi¤ini, fakat kad›n sorunun tarihsel ve s›n›fsal bir özünün varl›¤›ndan kaynakl›, emekçi kad›n sorunu oldu¤una dikkat çekti. Söyleflinin ard›ndan etkinlik ‘tanya’ adl› tiyatro gösterimi ve gerçeklefltirilen müzik dinletisiyle sona erdi. MALATYA- 8 Mart Cumartesi günü ‹HD önünde bir araya kitle ‘Yaflas›n 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’ pankart› arkas›nda yolu trafi¤e kapatarak TEKEL fabrikas›na do¤ru yürüyüfle geçti. Yoldaki kitleyi karfl›layan TEKEL iflçileriyle beraber fabrika bahçesine girildi. Kitle ad›na okunan bas›n aç›klamas›nda son süreçte yaflanan türban sorunu, s›n›r ötesi operasyonlar, SSGSS ve birçok sorun dile getirilerek, kad›nlar›n ortak ve örgütlü mücadele etmeleri gerekti¤ine vurgu yap›ld›. Aç›klama sonras› direniflteki TEKEL iflçileri ad›na Tek-G›da ‹fl Baflkan› bir konuflma yapt›. Konuflma sonras› eylem slogan ve halaylar eflli¤inde devam etti. DHP ve DKH da “8 Mart kad›nd›r k›z›ld›r”, “Kad›na özgürlük Halk Savafl›yla gelecek”, “Ben kad›n›m, devrim do¤ururum” yaz›l› dövizlerle eyleme kat›ld›.

mi yap›ld›. Koma Berfin’in sahne ald›¤› etkinlik halay ve alk›fllarla sona erdi. Konya’da ayr›ca 8 Mart Cumartesi günü Merkez ‹fl Bankas› önünde E¤itim-Sen üyeleri yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla 8 Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü kutlad›lar. E¤itim-Sen Konya fiubesi Kad›n Sekreteri Ayser Ünlü’nün yapt›¤› aç›klamada, çal›flan kad›nlar›n önemli bir bölümünün güvencesiz yerlerde çal›flt›¤› belirtilerek, “Yoksullu¤a dur demek için, fliddetten ar›nm›fl onurlu bir yaflam için, sosyal haklar›m›za sahip ç›kmak için 8 Mart’ta alanlarda olaca¤›z” denildi.

Konya emniyetinden soruflturma Etkinlikte DKH’nin haz›rlam›fl oldu¤u sinevizyon gösteriminin yap›lmas› nedeniyle tertip komitesi sorumlusu Hasan Ateflçi’ye “suç ve suçlu”yu övdü¤ü gerekçesiyle dava aç›ld›. Etkinli¤i düzenleyen tertip komitesi sorumlusu Hasan Ateflçi 10 Mart Pazartesi günü Savc›l›k talimatnamesiyle emniyete ça¤›r›l›p söz konusu sinevizyon gösteriminde ‘suç ve suçlu’yu övdü¤ü gerekçesi ile ifadesi al›nd›. Savc›n›n gerekçesinin ise, sineviz-

ERZ‹NCAN- Cumhuriyet Meydan›'nda toplanan ve DHP’nin de içinde bulundu¤u 8 Mart Platformu üyesi kad›nlar 8 Mart’ta taleplerini hayk›rd›lar. E¤itim Sen binas› önünde toplanan kitle slogan atarak Cumhuriyet Meydan›’nda do¤ru yürüdü. Daha sonra E¤itim-Sen flubesinde tiyatro gösterimi yap›ld›.

yon gösteriminde ülkenin çeflitli yerlerinde yap›lan yürüyüfllerde aç›lan fla-

HOZAT- Hozat’ta 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü DHP, Hozat Kültür Derne¤i, Emep, Genel-‹fl sendikas› 8 Mart’ta ortak bir etkinlik düzenlediler. Etkinlikte DHP ad›na yap›lan aç›klamada, devrim ve demokrasi mücadelesinde flehit düflmüfl kad›nlar›n mücadeleleri hat›rlat›larak, "Onlar›n azim, kararl›l›k, bilinç ve cüretlerini kuflanarak önümüzdeki duran görevlerimize s›ms›k› sar›lmak, devrald›¤›m›z mücadele bayra¤›n› ayd›nl›k gelece¤i yaratana kadar tafl›yabilmek için anlamaya, anlatmaya çal›flmal›y›z" denildi. Hozat Belediye Baflkan› Cevdet Konak da bir konuflma yaparak, bir dahaki 8 Mart’›n kad›nlar taraf›ndan düzenlenmesi için ça¤r›da bulundu. Etkinlikte Nurettin Güleç sahne ald›. Güleç’in söyledi¤i türkü ve marfllar›n ard›ndan yapt›¤› konuflmada Mercan’da katledilen 17'leri ve Hozat’ta katledilen okurumuz Bülent Karatafl’› hat›rlatarak anmas›na kitle taraf›ndan z›lg›tlar ve alk›fllarla katliam k›nanarak karfl›l›k verildi. Etkinli¤e Fikri Pafla Mahalle Muhtar› Hüseyin K›z›l, DTP, ÖDP, Hozat ‹l Genel Meclis Üyesi Selçuk Bozkurt destek mesajlar› gönderdi.

malarda ‹brahim Kaypakaya’n›n resimlerinin olmas›, ayr›ca gösterimde Meral Yakar ve Barbara Anna Kistler’in resimlerinin bulunmas›, bunlar›n da “yasad›fl› TKP/ML örgüt üyeleri

Yurtd›fl›nda 8 Mart coflkusu

olmalar›” ve ayr›ca ‹brahim Yoldafl parças›n›n çal›nmas› oldu¤u ö¤renildi.

‹NG‹LTERE- 8 Mart Cumartesi günü Demokratik Kad›n

Savc› Hasan Ateflçi hakk›nda tutanak

Hareketi’nin de içinde yer ald›¤› Britanya Kadin Dayan›fl-

KONYA- Demokratik Kad›n Hareketi bir etkinlik gerçeklefltirerek, “8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü”nü mücadele ça¤r›s›yla kutlad›.

tutarak söz konusu dosyay› mahke-

‹ZM‹R- Demokratik Kad›n Hareketi,

mu taraf›ndan 8 Mart etkinligi düzenledi. Demokratik

Devrim ve demokrasi flehitleri için sayg› dufluyla bafllayan etkinlikte, DKH ad›na Nurten Karatafl bir konuflma yaparak, kad›n›n s›n›fsal,ulusal ve cinsel ezilmiflli¤ine de¤indi. Karatafl, kad›nlar›n postallar alt›nda büyüdü¤ünü belirterek, “Egemenler, kad›nlar›n bafllar›na türban takarak kad›n› özgürlefltirdiklerini söyleyenler, ayn› zamanda kad›n› eve hapsedip kölelefltirmek isteyen zihniyetin ürünüdürler” dedi. Daha sonra sözü alan araflt›rmac›-yazar Sibel Özbudun, dünyada ve ülkemizde kad›nlar›n ezilmiflli¤ini verilerle anlat›rken, Novamed’de çal›flan kad›nlar›n çocuk yaparken bile patrondan izin ald›klar›n› ve çok kötü koflullarda çal›flt›klar›n›, kapitalizmin her zaman emek düflman› oldu¤unu söyledi. Özbudun konuflmas›n›n devam›nda, “Kad›n›n sorunu feminizmle de¤il, kad›n erkek kol kola sosyalist devrimle çözülecek” dedi. Daha sonra fliir dinletisi ve DKH’nin haz›rlam›fl oldu¤u sinevizyon gösteri-

BDSP, HÖC, KÖZ, Mücadele Birli¤i,

Kad›n Hareketi etkinllikte bir aç›klama yaparak “Emekçi-

Kald›raç ve Özgür Yaflam Kooperatifi

lerin bedeller ödeyerek elde ettikleri kazan›mlar, sisteme

üyeleri, Konak Eski Sümerbank önün-

karfl› güçlü bir duruflun olmamas› nedeniyle kaybedil-

de toplanarak 8 Mart’› kutlad›.

mekte, yoksulluk ve faflist sald›r›lar gün geçtikçe daha da

meye gönderdi.

ma Platformu, Londra'n›n merkezinde 8 Mart’› kutlad›. 9 Mart günü ise yine Britanya Kad›n Dayan›flma Platfor-

Kurumlar ad›na yap›lan ortak

artmaktad›r. Bu anlamda ve bu bilinçle 8 Mart’› emper-

aç›klamada ülkemizdeki devrim ve

yalizme, kapitalizme, flovenizme, cinsel sömürü ve her

demokrasi mücadelesinde flehit düflen

türden gericili¤e karfl› mücadele günü olarak kutlaman›n

kad›nlar hat›rlat›larak flöyle denildi: “Gücümüzü, 70’li y›llardan günümüze devrim mücadelesinde ölümsüzleflen

önemi büyüktür” dedi. ALMANYA- Berlin’de ADHK, B‹R-KAR, AG‹F, PDD ve Na-

yi¤it devrimci kad›nlardan, Sabolar-

venda Civaka Kurd kurumlar› bir araya gelerek 8 Mart’›

dan, Nilgünlerden, Ayçelerden, Fat-

kutlad›lar. Devrim ve demokrasi flehitleri için yap›lan

malardan, Nergislerden, Haticelerden,

sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte, kad›nlar›n yaflam›n-

Bernalardan, Barbaralardan, Meral-

dan ve mücadelesinden kesitlerin yer ald›¤› bir sineviz-

lerden, fiengüllerden, Serpillerden, Zi-

yon gösterimi yap›ld›. Daha sonra kurumlar taraf›ndan

lanlardan, Aysunlardan, Sibellerden,

ortak haz›rlanan "Avrupada göçmen kad›n ve sorunlar›”

Kevserlerden al›yoruz. Kad›nlar, bu

konulu bir sunum yap›ld›. Avrupa’ya göçmüfl emekçi ka-

a¤›r bedelleri ödememek için emperyalist sald›rganl›¤a ve sömürüye karfl› mücadelede en ön saflarda yer almal›d›r". Tümtis ‹zmir fiubesi ve Pir Sultan Abdal Derne¤i’nin kad›nlar›n›n da

d›nlar›n problemlerine de¤inen sunumda, kapitalizmin emekçi kad›nlar ve özelde de göçmen kad›nlar üzerindeki vahfli sömürüsüne de¤inildi. Etkinlikte kad›nlardan oluflan fliir grubu Naz›m Hikmet’ten fliirler okudu. fiiirle-

kat›ld›¤› etkinlik, müzik dinletisiyle

rin ard›ndan etkinlik müzik dinletisi ve çekilen halaylar-

beraber çekilen halaylarla sona erdi.

la canl› bir flekilde sona erdi.


8

PERSPEKT‹F

16-31Mart 2008

ürt ulusal sorununun “kültürel eflitsizlikler” veya “kültürel farkl›l›klar” meselesine indirgenip “Kürt sorunu” fleklinde tart›fl›larak ulusla halk kavramlar›n›n birbirine kar›flt›r›ld›¤›, Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’ndan alabildi¤ine uzak devletin güdümü alt›nda, haftan›n belirli saatlerinde “anadilde” (Kürtçe) televizyon yay›nlar›yla “çözülmeye” çal›fl›lan Kürt ulusal sorununa iliflkin yaklafl›m›m›z› ve çözüm program›m›z› genel hatlar›yla özetleyip birden fazla ulus, on’un üzerinde milliyetin yaflad›¤› çok uluslu, yar›-sömürge, yar›-feodal bir co¤rafya olan Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Kürt ulusal sorunu ve az›nl›klar meselesine iliflkin devrimci çözüm ne olmal›d›r, sorusuna bilinen görüfllerimizi yineleyerek bir kez daha aç›kl›k getirmek istiyoruz

K

Bir kez daha Kürt ulusal sorununa devrimci çözüm Çok uluslu, yar›-sömürge, yar›-feodal bir siyasal co¤rafya olan Türkiye-Kuzey Kürdistan’da birden fazla ulus, on’un üzerinde milliyet yaflamaktad›r. Kürt ve Türkler d›fl›nda baflkaca ulusal özellik tafl›yan bir topluluk yoktur. Bu iki ulus d›fl›nda mevcut siyasi co¤rafya üzerinde birbirinden farkl› dil konuflan fakat ulus olma özelli¤ini tafl›mayan on’un üzerinde milliyet yaflamaktad›r. Ermenilerin, 1920’li y›llar öncesinde ulusal özellik tafl›d›¤›n›, fakat gerek Osmanl› gerekse onun devam› Türkiye Cumhuriyeti taraf›ndan ulus olarak soyk›r›ma u¤rat›lmalar›ndan dolay› ulusal karakterini kaybetmifl durumdalar. Ermeniler soyk›r›m sonras›, yani mevcut haliyle az›nl›k (milliyet) ulus olma özelli¤ini tafl›maktad›r. Ermenilerin ulus olarak soyk›r›ma tabi tutuldu¤u, tarihi-politik bir gerçeklik. Bu, ayn› zamanda büyük bir tarihi haks›zl›k. Bu ulusal soyk›r›m›n en büyük suçlusu ise hiç flüphesiz ki Osmanl› ve devamc›s› Türk devletidir.

Ulus ve halk tan›mlamas› üzerine Ulusal sorun konusunda küçük burjuva oportünist ak›mlar›n içine düfltü¤ü önemli yanl›fl anlay›fllardan birisi de ulus kavram›yla halk kavram›n› birbirine kar›flt›rm›fl olmalar›d›r. Halk ve ulus kavramlar› birbirinden tamamen farkl› nitelikte kavramlard›r. Halk, her tarihi dönemde varolan ve s›n›flar›n ortaya ç›k›fl›yla birlikte s›n›fsal-toplumsal devrimden ç›kar› olan, toplumu ileriye tafl›yan ilerici üretim güçlerinden yana ve onun biricik yarat›c›s› s›n›f ve tabakalar› kapsarken, ancak ulus olgusu kapitalizmin flafa¤›yla birlikte tarihsel-ekonomik bir olgu olarak ortaya ç›kan, ayn› dil, toprak, iktisadi ve ortak ruhi flekillenme (kültür) birli¤i içerisinde olan tüm s›n›f ve tabakalar› kapsar. Ulus, tüm sömüren-sömürülen ve ezenezilen s›n›f ve tabakalar› ifade ederken, ancak halk, bulundu¤u tarihsel koflullar içerisinde sömürülen, ezilen ve bask› alt›nda tutulan s›n›flar› kapsar. Özcesi, bu iki kavram› birbirine kar›flt›rmak sadece s›radan bir ideolojik kaosu yaratmaz. Bu kar›fl›kl›k bir yandan ideolojik olarak sa¤ oportünist s›n›f iflbirlikçili¤ini gelifltirirken di¤er yandan bununla koflut olarak sosyal flovenizmi de gelifltirir. Bunun gibi Halk›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› (HKKTH) ile Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› formülasyonu da bir ve ayn› fleyler de¤il. Birçok küçük burjuva oportünist ak›m söz konusu ifade tarzlar›n› ya bilmeden ya da ideolojik kaos yaratmak için bilinçli bir flekilde birbirine kar›flt›r›yor. Dahas› “Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›” ifadesini kullanmak yerine “Kürt halk›n›n kendi kaderini tayin hakk›” ifadesini kullanarak derin bir sosyal flovenizme düflmektedirler. Bu iki ifade tarz› birbirinden tamam›yla farkl› nitelikte olgular› ifade ederler. Birincisi, bir ulusun siyasal bir devlet kurma hakk› anlam›na gelirken, di¤eri ise halk›n s›n›fsal devrimini ifade eder. S›n›fsal aç›dan Kürt halk›n›n kaderi, Türk proletaryas› ve halk›ndan ayr› de¤ilken, ulusal aç›dan Kürt ulusunun kaderi, Türk ulusuyla ayn› de¤ildir. Çünkü Türk ulusu, yar›-sömürge ba¤lam›nda da olsa siyasi (UKKTH bak›m›ndan) olarak kendi kaderini tayin etmifltir. Fakat ayn› durum Kürt ulusu için söylenemez. Kürt ulusunun kaderinin tayin hakk› esasta Türk devleti taraf›ndan ilhak edilmifltir. Kürt ulusu milli bask› alt›ndad›r. Bundand›r ki Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme diye önemli-temel bir sorunu var. Yer yer Kürtçe dil kurslar›n›n serbestleflmesi ve devlet kanal›nda haftan›n belli saatlerinde Kürtçe ve baz› dillerde yay›nlar›n yap›lmas›, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klar üzerindeki milli zulmün kalkt›¤› anlam›na gelmez. Bunlar, yan›lt›c› ve göz boyay›c› geliflmelerdir. Söz konusu geliflmeler göstermeliktir. Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klar› kand›rmak içindir. Onlar›n ulusal taleplerini baz› k›r›nt›larla oyalama siyasetidir. Devlet, daha çok da PKK önderli¤inde yürütülen Kürt ulusal mücadelesini bo¤may› hedefleyerek bir yandan da kendisini Avrupa Birli¤i’ne pazarlama çabas›ndad›r. Bunlar, “bak›n bizde ulusal bask› yok, eflitlik var” gibisinden dünya kamuoyunu kand›rmaya yönelik manevralard›r. Oysa Kürt ulusu ve az›nl›k uluslar üzerindeki milli bask› ve ulusal eflitsizlik, bu sistem devam etti¤i müddetçe kalkmaz. Çünkü milli bask› nesnel zeminini ekonomik ve siyasi eflitsizlikten almaktad›r. Bu nesnel zemin üzerinde yükselen siyasi eflitsizlik kalkmad›¤› müddetçe milli bask› da flu veya bu biçimde devam edecektir. Milli bask›n›n ortadan kalkaca¤› siyasal bir sistem varsa o da Maoist Komünistler önderli¤inde, Yeni Demokratik Cumhuriyet Program› ›fl›¤› alt›nda, Yeni Demokratik Devrim ve Halk ‹ktidar› olacakt›r. Bütün uluslar ve dillerin tam hak eflitli¤inin gerçekli¤e dönüflece¤i ulusal program›n yolu, her ulusal topluluk için geniflletilmifl bölgesel özerklik plan›n›n uygulanmas›ndan geçer.

Ulusal Topluluklar ‹çin Bölgesel Özerklik Ulusal sorun kapsam›ndaki sorunlar›n köklü ve kal›c› çözümü Yeni Demokratik Cumhuriyet ve Sosyalist iktidar koflullar›nda sa¤lanacakt›r. Bunun temelini de bütün ulusal topluluklar için geniflletilmifl bölgesel özerklik, az›nl›klar (milliyet) için ise özerklik plan›n›n baflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r. Ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizlik ve bask›y› ne federasyon, ne otonomi, ne de kültürel özerklik anlay›fllar› ortadan kald›rmaz-kald›ramaz. Tam tersine eflitsizlikler flu veya bu flekilde devam edecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyet) haklar›n›n yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤› günümüz koflullar›nda söz konusu “kültürde ulusal özerklik” ve “federasyon” anlay›fllar›na gerici-milliyetçi bir plan oldu¤u için karfl› ç›k›larak, tek do¤ru yol ve plan olan bütün ulusal-topluluklara genifl bölgesel özerklik, az›nl›k uluslar içinse yerel, kendi kendini (özyönetim) yönetme serbestli¤i savunulmal›d›r. fiu çok aç›k bilinmelidir ki, Maoistlerin savundu¤u proletarya önderli¤i alt›nda kurulacak olan Yeni Demokratik Cumhuriyet devleti ulusal de¤il, s›n›fsald›r. Dolay›s›yla bu devlet sadece bir ulus ve egemen s›n›flar›n ad›na ifllemeyecek, bütün ulus ve milliyetlerden iflçi, köylü ve tüm emekçi s›n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin merkezinde herhangi bir ulus lehine herhangi bir imtiyaza yer verilmeyecektir. Bu, Yeni Demokratik Cumhuriyet koflullar›nda hangi ulus ve milliyet olursa olsun, her millet ve milliyet haklar konusunda eflit olacak demektir. Birisi fazla di¤eri az hakka sahip olmayacakt›r. TürkKürt ulusu eflit haklara sahip olacakt›r. fiüphesiz ki bu eflitli¤in sa¤lanmas› sadece ka¤›t üzerinde olmaz. Bunun gerçek yolu pratiktir. Kürt ulusu üzerinde milli bask›ya ve eflitsizli¤e denk düflecek her türden bask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak. Ki mevcut toplumsal sistemin yaratt›¤› her türlü ulusal eflitsizli¤in kökleri sadece siyasi olarak de¤il ekonomik olarak da ortadan kald›r›lacakt›r. Her iki ulusun yaflad›¤› bölgeler aras›ndaki ekonomik eflitsizlik-dengesizlik h›zl› bir flekilde ortadan kald›r›lacak ve her iki ulusa mensup halk›n sosyal refah›n›n ayn› seviyeye getirilmesi hedeflenecektir. Unutulmamal›d›r ki ulusal bak›mdan eflitsizli¤in ana nedeni ekonomik eflitsizliktir. Bu ba¤lamda her iki ulus aras›ndaki eflitsizli¤in giderilmesi sadece siyasi alanda olmayacak, ayn› zamanda, hatta daha önemlisi ekonomik alanda bu eflitsizli¤i kald›rmak olacakt›r. Çok uluslu ülkelerdeki bir iktidar bunu baflarmad›¤› zaman hukuksal düzenlemelerdeki siyasi eflitsizli¤in kald›r›lmas› tek bafl›na ulusal eflitsizlikleri ortadan kald›ramaz. O nedenledir ki bir komünist ve/veya demokrat, uluslar›n tam hak eflitli¤i derken bunu çözmenin birinci aya¤› olarak ekonomik eflitsizli¤i ortadan kald›rmay› anlamal›d›r.

Bölgesel Özerklik Bölgesel Özerklik, Lenin yoldafl›n tan›m›yla; “Belirleyici baflka esaslar›n yan› s›ra ulus esas›n› da dikkate alarak saptanacak bölgeler için genifl tabanl› bir özyönetim ve özerklik” demektir. (Lenin. Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtulufl Savafllar›. Sf, 90) Lenin yoldafl, UKKTH’nin alt› ancak böyle doldurulabilir diyor. Bir baflka ifadeyle Komünistlerin ulusal topluluklar için kendi programlar›nda savunacaklar› bir tez varsa, o da “Bölgesel Özerklik” tir. Bunun d›fl›ndaki çözüm yöntemleri ve planlar› çok uluslu ülkelerde ulusal topluluklar›n çözüm yöntemi olamaz. Onu güdük b›rak›r ve eflitsizlikleri zamanla büyütür. Bölgesel Özerkli¤i savunmak bir ulusun ayr›lma hakk›n› yads›maz. Bu hak tamamen ulusun kendi elindedir. Buna kimse zorla müdahale edemez. Bölgesel özerklik, bir hak de¤il, komünistlerin ulusal topluluklar için savundu¤u çözüm plan›d›r.

Az›nl›klar ‹çin Yerel Özyönetim fiüphesiz ki ulusal topluluklar ve az›nl›klar›n yaflad›¤› yerlerin yeni s›n›rlar›n›n belirlenmesi karar›n› flu veya bu parti de¤il, ülkenin merkezi parlamentosu karar verecektir. Ama bilinmelidir ki Bölgesel Özerklik hakk› sadece ulus özelli¤i tafl›yan topluluklar için geçerlidir. Mevcut durumda buna uygunluk arzeden ulusal topluluklar ise sadece Kürt ve Türklerdir. Bölgesel Özerklik plan›n›n önemli bir aya¤›n› da “az›nl›klar için yerel özyönetim” uygulamas› oluflturmaktad›r. Uluslaflma olgusunu henüz tamamlamayan milliyetlerin de mevcut gerici sistemler taraf›ndan milli bask› alt›nda oldu¤u politik bir gerçekliktir. Ülkemizde on’a yak›n az›nl›k yaflamaktad›r. Bunlardan hiçbirisinin anadilde e¤itimine müsaade

edildi¤ini söyleyebilir miyiz? Türkçe d›fl›nda hiçbir ulus ve az›nl›k diline müsaade edilmemektedir. Bu ba¤lamda Komünistler için az›nl›klar sorunu, çözülmesi gereken önemli-temel bir sorundur. Maoist Komünistler, ulusal-topluluk özelli¤i tafl›mayan ama az›nl›k milliyet olan topluluklar için “yerel özyönetim”i savunmaktad›r. Az›nl›klar›n kendi bulundu¤u alanlarda yerel özyönetim hakk›n›n gerçekli¤e dönüflmesinin yolu Bölgesel Özerklik siyaseti ve uygulanmas›ndan geçer. Bölgesel Özerkli¤i savunmayanlar çok uluslu ülkelerde, ne gerçekte UKKTH’yi savunup uygular ne de az›nl›klar›n özyönetim dedi¤imiz yerel yönetimlerini savunup uygular. fiunu bilmeliyiz ki, yerel özyönetimlerin (otonomi) olmas› hiçbir zaman Bölgesel Özerklik anlay›fl› ve ülke genelinde geçerli olacak demokratik merkeziyetçi yönetim anlay›fl›yla çeliflmez. Halk ‹ktidar› organlar› tamam›yla demokratik merkeziyetçilik ilkesi ›fl›¤›nda ve Halk Meclisleri arac›l›¤›yla yönetilip yönlendirilecektir. ‹ktidar›n yönetilip yönlendirilmesiyle ulus ve ulusal haklar›n savunulup uygulanmas› birbirine do¤rudan ba¤l› oldu¤u gibi, birbiriyle ayn› fleyler de¤ildir de. “Az›nl›k ulus” kavram›yla burjuvazinin, günümüzde ise Avrupa Birli¤i (AB) “ilerleme raporunda” belirlenen “az›nl›k haklar›” ifadesi birbirinden tamam›yla farkl›d›r. Evet nüfus bak›m›ndan ço¤unluk ulusu veya az›nl›k ulusu teflkil ediyor diye ifade kullanmak farkl› fley, haklar bak›m›ndan hakk› ço¤unluk taraf›ndan gasp edilen (dini, mezhepsel vb.) topluluklar demek ise farkl› fleylerdir. Kürtler Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›nda yaflayan nüfusun genel bileflimi açs›ndan Türklere oranla az›nl›¤› oluflturur. Ama bu, Kürtlerin “az›nl›k oldu¤u” fleklinde ifadelendirilmesini getirmez-getirmemelidir. Tersi yaklafl›m AB’nin ve Türk hakim s›n›flar›n›n yapt›¤› gibi kitlelerin bilincini buland›rmakt›r. Dahas› floven-›rkç› politikalar ve ondan etkilenen sosyal floven görüfllerdir. Demokratik bir devletin özünü demokratik merkeziyetçilik oluflturur. Demokratik merkeziyetçili¤in yolu da tüm ulusal topluluklar için bölgesel özerklik uygulamas›ndan geçer. Bunun di¤er bir sac aya¤›n› ise, yerli dillere, bir baflka ifadeyle anadillere “tam bir özgürlük tan›mak ve geçmiflte herhangi bir dile tan›nan ayr›cal›¤› ortadan kald›rmak” oluflturur. Çünkü tutarl› demokratik bir devlet, herhangi bir ulusun baflka bir ulusu ve dilleri bask› alt›na al›p ezmesine asla müsaade etmez. Demokrasi denilen fley ço¤unlu¤un haklar›n› savundu¤u kadar, az›nl›¤›n haklar›n› da savunmakt›r. Ço¤unluk nüfusu teflkil ediyor diye bu, o ulusa ve devlete baflka bir ulus ve az›nl›¤› ezme hakk›n› vermez. Bunu yapanlar ad› ne olursa olsun demokratik de¤ildir. Bilinmelidir ki demokratl›¤›n en belirgin ve temel ölçütlerinden birisi de Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n› savunmakt›r. Bunu savunmayan hiçbir ak›m ve devlet, demokrat ve demokratik de¤ildir. Gerçek demokrasi, bütün uluslar için tam hak eflitli¤i ilkesini savunmak ve uygulamakla mümkün olur. Baflka ulusu ezen bir ulus hiçbir zaman özgür olamaz!

Anadilde e¤itim ve tüm yerli diller için tam özgürlük “Kültürde ulusal özerklikle” “anadilde e¤itim” ve dillerin tam özgürlü¤ü anlay›fl› birbirine kar›flt›r›lmamal›d›r. ‹lkine karfl› ç›karken, ikincisini her koflul alt›nda savunur ve kendi iktidar›m›z döneminde de bunun tam uygulay›c›s› oluruz. Bizim diller konusunda fliar›m›z Anadilde E¤itim Ve Tüm Yerli Diller ‹çin Tam Özgürlük’tür. Maoist Komünistler her ulusal topluluk ve az›nl›k-ulusun anadilde e¤itimini kay›ts›z-flarts›z savunur. Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’nda da bunun alt› önemle çizilmifltir. Ulusal topluluk ve az›nl›klar›n kendi anadilinde e¤itimini savunmamak, diller ve ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsizli¤i ve milli bask›y› kabullenmek demektir. Hiçbir insana baflka bir ulus ve az›nl›¤›n dili zorla kabul ettirilemez. Ayn› devlet s›n›rlar› içinde yaflamay› kabul eden bir ulusal toplulu¤un ve az›nl›k milliyetin gönüllü bir flekilde ço¤unluk-egemen ulusun dilini kabul etmesi farkl› bir durum, ama bir ulusun dili ve kültürünün söz konusu ulus ve az›nl›klara zorla kabul ettirilmeye çal›fl›lmas› farkl›d›r. Yine e¤itimin okullara göre bölünmesiyle (kültürde ulusal özerklik) anadilde e¤itimi de birbirine kar›flt›rmamal›y›z. Birincisi, egemen ulus ayr›cal›klar›na raz› olmak ve bu ba¤lamda milli bask›n›n devam›n› kabul etmek iken, ikincisi ise her komünistin mutlak bir flekilde savunaca¤› temel bir sorundur. Biz proletarya ve emekçileri bölen bayrak alt›nda de¤il,

farkl› ulus ve milliyetlerden proletarya ve emekçi s›n›flar›n birli¤ini pekifltirip-büyüten enternasyonalizm bayra¤›n› savunur ve bunun için mücadele yürütürüz. Komünistler anadilde e¤itimi savunur. Bunun için programlar›na “bütün milletlerin ve dillerin tam hak eflitli¤i” ve “hiçbir zorunlu resmi dil tan›nmayacakt›r” ilkesini koymufllard›r. Mevcut gerici sistem koflullar›nda dillerin eflitli¤i, yani egemen-ço¤unluk ulusun dili olan Türkçe ile birlikte Kürtçe de resmi dil olarak kullan›lmal›d›r. Bizim savundu¤umuz bütün dillerin tam hak eflitli¤i ilkesine göre hiçbir dil resmi zorunlu dil olmayacakt›r. fiüphesiz ki bunun mücadelesi verilmeden mevcut sistem Kürtçeyi resmi dil olarak kabul etmez. Ama bu, bizim dillerin tam hak eflitli¤i ilkesini savunmayaca¤›m›z anlam›na gelmez. KürtçeTürkçe resmi dil olmal›d›r. Elbette ki bu durum da ulusal sorunu kelimenin gerçek anlam›nda çözmez. Fakat bu sorun demokratik ulusal bir sorundur. Herkesin kendi anadilinde e¤itim verilmelidir. Bunlar Yeni Demokratik Cumhuriyet program›nda güvence alt›na al›nm›flt›r. Komünistler ulusal topululuk ve az›nl›klar için “anadilde e¤itim” hakk›n› savunurken bunun mücadelesini s›n›f mücadelesine tabi k›larak ele al›rlar. Diller konusunda her türden ayr›cal›¤a karfl› ç›kmal›y›z. Çok uluslu-topluluklar›n yaflad›¤› devletler, uluslar, az›nl›klar ve diller aras›ndaki ayr›cal›kl› durumlara son verilirse, iflte o zaman hem ulusal topluluklar aras›ndaki birli¤i sa¤lay›p pekifltirmifl olunur hem de di¤er siyasi-ekonomik alanlarda daha ileri geliflme sa¤lanabilir. Bir dilin zorla kabul ettirilmesi, dahas› bir ulus üzerindeki ulusal zulüm, uluslar› birbirine yak›nlaflt›rmak yerine uzaklaflt›r›r. Ki ezilen-ba¤›ml› ve sömürge uluslar›n ulusal hareketlerinin bafl göstermesinin ana nedeni egemen ulus burjuvazisinin baflta ezilen ulus burjuvazisi olmak üzere tüm ulus üzerinde uygulad›¤› ulusal bask›dan baflkas› de¤il. Bu ba¤lamda ulusal sorunun özünü pazar sorunu oluflturmaktad›r. Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n›n ilhak edildi¤i yerlerde emekçi s›n›flar s›n›fsal bask›n›n yan›nda bir de ulusal bask› alt›nda yaflamaktad›rlar. Bu durum nesnel olarak (buna bir de Komünist Partilerinin sübjektif zay›fl›¤› eklenirse) beraberinde ezilen ulus emekçilerinin milliyetçi bayrak alt›nda toplanmas›n› getirir-h›zland›r›r. ‹flte bu durum, Maoist komünistlerin ulusal soruna daha do¤ru ve gerçekçi yaklafl›m›n› zorunlu k›lmaktad›r. Kald› ki bizim esas amac›m›z uluslar› birbirine yak›nlaflt›rmaktan öte bütünlefltirmektir. fiovenizmin bilincimizde yaratt›¤› kuflatmay›, özellikle de ezen ulus iflçileri ve devrimcileri flöyle geçmifl günlük-kültürel yaflamlar›nda Kürtlerin ve di¤er az›nl›klar› nas›l da küçümsendi¤iniküçümsedi¤ini an›msar. Bu küçümseme ve hor karfl›lamalar f›kralardan tutal›m da, günlük afla¤›lay›c› benzetmelere kadar kendisini göstermektedir-gösteriyor. Durum böyle olunca art›k o ezilen ulusun devrimcisi veya emekçisi, ezen ulus devrimcisi ve emekçi s›n›flar›na güvenir mi? Elbette ki güvenmez! O halde ulusal topluluklar aras›ndaki güvensizli¤in ortadan kald›r›lmas› komünistlerin görevidir. fiüphesiz ki bu floven flekillenifller, sadece Türkiye-Kuzey Kürdistan’da de¤il, çok uluslu ülkelerin tümünde yaflanmaktad›r. Bir kad›n›n bir erkek taraf›ndan hor karfl›lan›p-ezilmesi, dahas› kad›n› ezen bir erkek ne kadar özgür de¤ilse, bir ulusu ezen ulus da o kadar özgür de¤ildir. Ne kadar eflitlik olursa o kadar gönüllü birlik ve bütünleflme sa¤lan›r. Her alanda ulusal eflitli¤i, dahas› Türk-Kürt emekçi s›n›flar› ve uluslar› aras›nda birlik ve bütünleflmeyi yaratmada bafl görev Maoist komünistlere düflmektedir. Bu da do¤ru teorimiz ›fl›¤›nda politik görevleri günü ve zaman›nda yerine getirmekle olur. Maoist komünistler milliyetçili¤in her türüne karfl› amans›z ideolojik mücadele yürütmeyi görev bilir. “Ulusal kültürel özerklik” sav›n›n karfl›s›na uluslar›n ve dillerin tam hak eflitli¤i tezini koyarlar. Ve buna koflut olarak da dillerden herhangi birisinin devletin resmi dili olmas›n› reddederler. Maoist hareketin bugün savundu¤u ve yak›n devrim hedefi olan demokratik halk diktatörlü¤ü, bir baflka deyiflle Yeni Demokratik Cumhuriyet sisteminde milli meseleye getirece¤i çözüm genel hatlar›yla yukar›ya aktard›¤›m›z Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›nda da ifade edildi¤i gibidir. Bu program d›fl›nda hiçbir iktidar Türkiye-Kuzey Kürdistan’da yaflayan ulusal topluluk ve milliyetler sorununu çözemez. Kürt ulusal sorunu, az›nl›k milliyetler ve mezhepler tart›flmalar›n›n yo¤unlaflt›¤› günümüzde Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’n› savunmak önemlidir. Bunu savunmak, özellikle de Avrupa Birli¤i, “Türkiyelilik” gibisinden uzlaflmac›-teslimiyetçi s›n›f iflbirlikçi sa¤c› teorilerin savunuldu¤u bir dönemeçte daha büyük bir sorumlulu¤u emrediyor.


16-31 Mart 2008

GENÇL‹K

Ö¤renciler Beyaz›t ve Halepçe katliam›n› protesto etti

GENÇ YORUM

rimci, demokrat ö¤renciler, 16 Mart 1978 tarihinde üniversitenin önünde katledilen 7 devrimciyi and›. 16 Mart tarihinde gerçekleflen bir di¤er önemli olay olan Halepçe katliam› da ö¤renciler taraf›ndan bir kez daha protesto edildi.

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Gençlik kiminse

1978 y›l›nda 7 devrimci ö¤renci, ‹stanbul Üniversitesi'nin Beyaz›t Meydan› yönündeki kap›s›n›n önünde kontrgerilla elemanlar›n›n silahl› ve bombal› sald›r›s›nda yaflam›n› yitirmifl, onlarca ö¤renci de yaralanm›flt›. Olay tarihinde üniversitede polis noktas› amiri olan ve ad› en son Hrant Dink cinayetinde tekrar gündeme gelen Reflat Altay, Beyaz›t katliam›n› gerçeklefltiren sald›rganlar›n peflinden koflan polislere 'dur' talimat› vermiflti.

gelecek onundur Ezilenlerin ezenlere karfl› yürüttü¤ü iktidar mücadelesi dünya devrim tarihine say›s›z deneyim ve tecrübeyi not düfltü. Gençli¤in toplumsal mücadele içerisinde örgütlenme sorunu bu dersler içerisinde önemli bir yer iflgal ediyor. Maoist komünistler gerçeklefltirdi¤i ikinci kongrede

bu duruma

9

iflaret

ederek gençli¤in örgütlenme sorununa dair yaklafl›mlar›n› daha da berraklaflt›rd›. Gençlik örgütlenmesi, iflçi ve köylü örgütlenmeleri gibi yürüyüflümü-

‹STANBUL- ‹stanbul Üniversitesi'nin Beyaz›t Mey-

zün esas›n› teflkil eden alanlardan de¤ildir. Bu alan

dan›'na bakan kap›s› önünde bir araya gelen dev-

1978 y›l›nda gerçeklefltirilen bu katliam, üzerinden y›llar geçse de her y›l devrimci, demokrat ö¤renciler taraf›ndan protesto edilmeye devam ediyor. Bu y›l da Beyaz›t Meydan›'nda katliam› protesto eden ö¤renciler, "Katil devlet hesap verecek", "Beyaz›t faflizme mezar olacak" ve "Katil polis, üniversiteden

defol" fleklinde sloganlar att›lar. Ö¤renciler, 1988 y›l›nda ABD'nin destekledi¤i Saddam yönetimi taraf›ndan Güney Kürdistan'daki Halepçe flehrinde gerçeklefltirilen katliam› da protesto ettiler. Kimyasal gaz kullan›lan bu sald›r›da binlerce Kürt yaflam›n› yitirmiflti. Bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan ö¤renciler, Beyaz›t katliam›n›n yafland›¤› yer olan eczac›l›k fakültesinin önüne giderek, buraya karanfil b›rakt›. Eylem Grup Yorum ve Vardiya müzik grubunun söyledi¤i marfllarla son buldu.

Erzincan'da E¤itim-Sen binas› önünde bir araya gelerek Beyaz›t, Halepçe ve Gazi Mahallesi katliamlar›n› protesto etmek isteyen DTP, Yurtsever Demokratik Gençlik, ESP, YDG, Partizan ve Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun eylemi s›ras›nda ülkücü bir grup provokasyon girifliminde bulundu. Bunun üzerine E¤itim-Sen'e ç›k›larak, söylefli, fliir ve slayt gösterimi ile etkinlik sürdürüldü. Ülkücü grup etkinlik boyunca bina önünden ayr›lmad›.

devrim mücadelesinin tamamlay›c› alanlar›ndand›r. Gençlik, ba¤r›nda tafl›d›¤› dinamikle dünya ve ülkemiz mücadele tarihinde önemli görevler üstlenmifl, sergiledi¤i pratikle ezilenlerin iktidar perspektifine

Jandarma ve ülkücüler ö¤rencilere sald›rd›

hizmet etmifltir. Gençli¤in dinamizmi, ö¤renmeyede¤iflmeye olan iste¤i, giriflkenli¤i bilimsel sosya-

BURSA- Uluda¤ Üniversitesi'nde ülkücü

olayla ilgili bilgilendirme yapt›lar ve ülkücü-

lizmin ö¤retileriyle birleflti¤i vakit devrim mücade-

ö¤rencilerin devrimci, demokrat ö¤rencilere

ler ile jandarma ve özel güvenlik birimini

lesine ciddi katk›larda bulunur. Bu yaklafl›ma konu

sald›rmas›yla bafllayan gerginlik, jandarma-

teflhir ettiler. Ö¤renciler daha sonra ülkücü-

olan de¤ini sadece devrimin gerçeklefltirilmesi so-

n›n da devrimci, demokrat ö¤rencilere sal-

lerin bulundu¤u yurdun önüne yürüdüler ve

runuyla s›n›rl› olmay›p, ayn› zamanda devrimin sa¤-

d›rmas›yla boyutland›. Jandarma sald›r›s›n-

yurt müdürüyle görüflmek istediler, ancak

lam temeller üzerine oturmas› ve kal›c›laflmas›n› da

da birçok ö¤renci a¤›r yaraland›, onlarca ö¤-

görüflme talepleri reddedildi.

içermektedir. Ezilenlerin mücadele tarihi bunun sa-

renci gözalt›na al›nd›, ö¤rencilere gözalt›nda

y›s›z örnekleriyle doludur.

da iflkence yap›lmaya devam edildi.

Buna ra¤men görüflme talebinde ›srar eden ö¤renciler jandarman›n sald›r›s›na u¤-

Mesele böylesi bir yaklafl›mla ele al›nd›¤›nda

Üniversitede karfl›t görüfllü ö¤renciler

rad›lar. Jandarma komutan›n›n 'öldürün' di-

gençli¤in örgütlenme sorununun sadece ezilenlerin

çat›flt› fleklinde sunulan olay, 8 Mart tarihin-

yerek bafllatt›¤› sald›r› nedeniyle birçok ö¤-

de ülkücü bir grup ö¤rencinin, küpe takan

rencinin vücudunda k›r›klar olufltu. Sald›r›-

Kürt kökenli erkek bir ö¤rencinin önünü ke-

da yaralanan arkadafllar›n›n kald›r›ld›¤› has-

serek, küpesini ç›karmas› için ö¤rencinin

taneye yönelen ö¤renciler ise takviye getiri-

gündeminde bulunmad›¤› rahatl›kla kavranacakt›r. Ezenler de s›n›f mücadelesinin deneyimlerinden dersler ç›kararak, iktidarlar›n› koruman›n yol ve yöntemlerini gelifltirme gayretindedir. Onlar gençli-

üzerine yürümesi ile bafllad›. Bu olay›n ard›ndan arkadafllar›n›n üzerine yürüyen ül-

¤i çeflitli araçlarla etkisizlefltirerek ezilenlerin dev-

kücü grubu üniversite içinde aramaya ç›kan

rim yürüyüflünde gedikler açmay› hedefledi/hedef-

ö¤renciler, yaln›zca üç ülkücü ö¤renciyi

leyecek. Türkiye-Kuzey Kürdistan gençli¤inin sorun-

uyard›lar ve ard›ndan da jandarma ile özel

lar›n› bu bütünlük içerisinde de¤erlendirdi¤imizde

güvenlik birimlerini ö¤renci yurdunda olufla-

karfl›m›zdaki tablo daha belirgin hale geliyor.

bilecek olas› sald›r›lar konusunda uyard›lar.

Hakim s›n›flar›n demokrasi ve devrim güçlerine

Bu geliflmelerin ard›ndan 10 Mart'ta, 70-

karfl› dönemsel baflar›lar elde etti¤i günümüzde,

80 kiflilik bir ülkücü grubu kampüs içinde

ezilenler çeflitli sorunlarla yüz yüze kalmaktad›r.

bulunan yurtlardan ç›karak, mühendislik-

Kitlelerin genel anlamda örgütsüz oluflu bu sorunla-

mimarl›k fakültesi önündeki çardak ve çim-

len jandarma birliklerinin sald›r›s›na u¤rad›. Jandarman›n sald›r›s›nda 67 ö¤renci gözalt›na al›narak, civardaki jandarma karakollar›na götürüldü. Ö¤renciler gözalt›nda tek kiflilik hücrelere 14-15'er kifli konulduklar› gibi, insani ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar› engellendi, ayr›ca sald›r›da yaraland›klar› için fenalafl›p rahats›zlanan ö¤renciler hastaneye götürülmeyerek hücrede tutuldular. Üniversitedeki jandarma karakolunda tutulan 29 ö¤rencinin bulunduklar› nezaret-

"Daima çocuklar›m›z›n yan›nda olaca¤›z"

r›n en yak›c›lar›ndan birisi olarak yer ediniyor. Bi-

ler üzerinde oturan 6 ö¤renciye sald›r›da bu-

limsel sosyalizmin mücadele prati¤i örgütün, dev-

lundu. Olay s›ras›nda etrafta bulunan jan-

rim yürüyüflünde ezilenlerin en önemli silahlar›n-

darma ve özel güvenlik birimleri ise olay› iz-

dan biri oldu¤una iflaret eder. Dolay›s›yla bugün

lemekten baflka birfley yapmad›lar. Sald›r›da

aç›s›ndan öne ç›kar›lmas› gereken en net ifade

yaralanan 4 ö¤renci üniversite hastanesine

Gözalt›ndaki ö¤rencilerin tümü k›s›m k›-

s›n›n ard›ndan konuflan, jandarma sald›r›s›n-

kald›r›l›rken, olay› duyarak hastane önünde

s›m toplam 4 günde serbest b›rak›ld›. Çocuk-

da gözalt›na al›nan Caner Bilir adl› ö¤renci-

toplanan yüzlerce ö¤renci ise buradan yürü-

lar›n›n gözalt›na al›nd›¤›n› ö¤renen aileleri

nin babas› Ali R›za Bilir, "Geceden beri kara-

yüfle geçerek, fakülte ve kantinleri dolafl›p,

de Bursa'ya geldi.

kol karakol dolafl›yorum fakat o¤lumdan hiç-

gençlik içerisinde var olan örgütlülüklerimizi gelifltirme, kal›c›laflt›rma ve yeni demokrasi mücadelesine daha büyük katk›larda bulunmas›n› sa¤lamak ol-

haneye ise biber gaz› s›k›ld› ve nezarethanenin kap›s› kilitlenerek ö¤renciler 3 saat boyunca havas›z b›rak›ld›.

Gözalt› ve sald›r›lar› k›namak için 11 Mart tarihinde yap›lan bas›n aç›klamas›na demokratik kitle örgütleri, ö¤renciler ve ö¤renci aileleri kat›ld›. Yap›lan bas›n aç›klama-

bir haber alamad›m ve o¤lumun can güvenli¤inden flüphe duyuyorum, sadece Caner de¤il, içerdeki bütün ö¤renciler benim o¤lumdur.Yap›lan bu sald›r› bilinçli ve örgütlü bir flekilde yap›lm›flt›r ve amac› çoçuklar›m›z› sindirmektir. Biz çocuklar›m›z› asker dipçi¤i yesin diye okutmuyoruz, yap›lanlar›n takipçisi olaca¤›z ve bundan sorumlu olan herkes hakk›nda suç duyurusunda bulunaca¤›m" dedi. Bilir ayr›ca, “daima çocuklar›m›z›n hakl› mücadelesinin yan›nda olaca¤›z” dedi.

hangi araçlarla gerçeklefltirece¤iz? Hakim s›n›flar halk gençli¤inin toplumsal mücadele içerisinde yer

HALKIN GÖZÜYLE

almas›n› önlemek için çeflitli sald›r›lar örgütlemeye devam ediyor. Halk gençli¤i aç›s›ndan bu geliflmeleri do¤ru okumak ve ona göre bir konumlan›fl içe-

Ekmek Zamm›

risinde olmak günün ça¤r›s›d›r. SSGSS sorunundan

SORULAR

mal›d›r. Peki önümüzdeki dönem bunu nas›l ve 1- Hükümet ekonominin iyileflti¤ini, enflasyonun düfltü¤ünü, refah›n artt›¤›n› söylüyor. Buna ra¤men s›ras›yla elektri¤e, gaza, suya ve çeflitli ürünlere zam yap›ld›. Son olarak da hükümetin bu¤day politikas› nedeniyle sofram›zdaki ekme¤e %25 oran›nda zam yap›ld›. Bu durum hakk›nda ne düflünüyorsunuz? 2- Türban, laiklik, s›n›r ötesi operasyon gibi tart›flmalarla halk› oyalay›p, s›rt›na zamm› yükleyen egemenlerin bu uygulamalar›na karfl› sizce ne yap›lmal›d›r?

özellefltirme talanlar›na; Tersane grevlerinden iflçi ve emekçilerin ifl b›rakma eylemlerine; feodalizmin cenderesinde sömürülen ve y›k›ma do¤ru sürüklenen köylülü¤e; iflsizli¤e mahkum edilen ve yozlaflmaya sürüklenen kentlerdeki halk gençli¤ine; türban sorunuyla yarat›lmaya çal›fl›lan suni kamplaflmadan e¤itimin paral› hale getirilmesine ve on y›llard›r Kürt ulusuna dönük imha ve inkar politikas›n›n artarak devam etmesine kadar bir çok sorun ülke gündemini iflgal ediyor. Söz konusu sorunlar gençli¤i yak›ndan ilgilendiren sorunlard›r. Halk

MEHMET ULUS

C‹HAN YALAR

GÜNGÖR AKDA⁄

gençli¤i ezilenlerin hakim s›n›flara karfl› yükseltti¤i mücadelenin içerisinde güçlü bir flekilde yer alarak hem kendi örgütlülü¤ünü gelifltirmeli hem de ait oldu¤u s›n›f›n ç›karlar›n› tüm gücüyle savunmal›d›r. Halk gençli¤inin önünde duran örgütlenme sorunu kendi özgüllüklerinde yaflad›klar› çeliflkiler, somut talepler ekseninde ve güncel geliflmelerle birlikte ele al›nmal›, bu yönelim içerisinde yeni demokrasi vurgusu öne ç›kar›lmad›r. Bu görev lay›k›yla yerine getirildi¤i vakit yeni demokrasi güçlerinin bu süreçten güçlenerek ç›kaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Öyleyse sorunlar› do¤ru ele almal› ve görevimize sahip ç›kmal›y›z. Bundan hareketle halk gençli¤inin mevcut durumunu, yaflad›¤› sorunlar› özgül alanlara yani köylü gençlik, iflçi gençlik, orta ve yüksek ö¤renim gençli¤i ve di¤er gençlik kesimlerine yo¤unlaflmak, örgütlemek ve politik yönelimimizi bu minvalde oluflturmak mücadelemizin esas›n› oluflturmal›d›r.

MEHMET ULUS 1- Türk milletine diyorlar ki sen ekme. Sonunda da bu¤day yok deyip bu¤day› gidip baflka ülkelerden al›yorlar. Her fleyi satt›lar. Ne kald› elde? Telekom’u, en son TEKEL’i satt›lar. Birçok fleyi yabanc›lar ald›. Onlara bakarsak ülkemiz düzeliyor, ama bize bakarsak bat›yoruz. Bak, burada bu¤day sat›yorum, üç ay önce 50 kurufla al›yordum, flimdi 110 kurufl oldu. Ben flimdi burada ne kazanabilirim ki? Ben bununla evime ekmek götürüyordum. Yüzde 100'den fazla zam geldi bu¤daya. KDV indirimleri yapt›klar›n› söylüyorlard›, ekme¤e yans›yaca¤›n› söylüyorlard›, yani k›sacas› birçok g›da maddesine yans›yaca¤›n› söylemifllerdi. Ama biz hiç görmedik bunun yans›mas›n›. Bu pazardaki mallarda da ayn›. Hep zengin-

lerin cebine gidiyor. ‹flçiye verilen zamlara ise ancak üç tane zeytin al›nabiliyor. Zenginlere var, biz fakirlere yok. Önceden ben evimde dolab›ma bir fleyler koyabiliyordum, ama flimdi alam›yorum. Durum, bizim için hergün daha kötü oluyor. Her fleye kota koyuyorlar, ekmeyin diyorlar, sonra AB AB diyerek yalanlarla bizi oyal›yorlar. Ne AB’si, AB bize ne verebilir? Onlar bize ancak daha fazla yoksulluk verir. Bu hükümet zenginlerin hükümetidir, bizim de¤il, zaten her fleyiyle onlara hizmet ediyor. 2- Kardeflim bizim gündemimiz türban de¤il. ‹lk önce vatandafl›n karn›n› doyur. Bu hükümet bafla geldi, iflsizlik artt›. ‹nsanlar›m›z açl›ktan ölüyor. ‹nsanlar›m›z iflsiz kal›nca ne yaps›nlar, mecbur kar›nlar›n› doyurmak için ya dilenecekler ya da çetecilik bafllayacak. Önce yoksulluk soru-

nunu çözeceksin. Ben bunu yapmazsam baflka ne yapabilirim. ‹flçi bulma kurumundan iflsizlik kart›m var, ama bana bir ifl verilmiyor. Geçen pazar günü Baflbakan buraya geliyor diye beni buradan ç›kard›lar. Neden? Görüntü bozuluyormufl. Olmuyor, böyle bol keseden atmakla olmuyor.

C‹HAN YALAR 1- Asl›nda hükümetin do¤ru söyledi¤ini düflünüyorum. Kendi durdu¤u yerden, kendi temsil etti¤i s›n›flar aç›s›ndan do¤ru. Ama eme¤iyle geçinen insanlar, köylüler, bir bütün olarak emekçi s›n›flar aç›s›ndan tam tersi. Yani bu hükümet ve öncelerinde oldu¤u gibi ne zaman iyiye gidiyoruz dese bizim aç›m›zdan kötüye gidiyor demektir. Bunu bazen aç›ktan

zamlarla, bazen öteki politikalarla yap›yor. Birleflik karlar misali onlar iyiye gidiyor dedikçe biz kötülefliyoruz ve sofram›zdaki ekmek daha da küçülüyor. Buna karfl› tek çare eme¤iyle geçinen insanlar›n da örgütlülüklerini yükseltmelerinden geçiyor. 2- Türban, laiklik, s›n›r ötesi operasyon bir yönüyle sistemin iç çat›flmas›n› yans›t›rken, Kürt sorunundaki s›k›flm›fll›¤›n› bu tart›flmayla örtmeye, emperyalist y›k›m politikalar›n› da bu tart›flmalar›n gölgesinde uygulamaya çal›fl›yor. Bütün bunlar›n cesaretini bizim güçsüzlü¤ümüzden, örgütsüzlü¤ümüzden almaktad›r. Seyirci olmak yerine sahaya inme zaman›d›r derim.

GÜNGÖR AKDA⁄ 1- Bu¤daya zam geldiyse, ekme¤e de mecbur zam gelecek. Bunda vatandafl›m›z›n suçu yok. Daha önce de hani sizlerin de sayd›¤› gibi bir tak›m zamlar yap›ld›. Yani AKP hükümeti var oldu¤u sürece bu zamlar devam edecek. 2- Bence birfley yap›lamaz. Çünkü s›n›r ötesine binlerce asker gitti, bunlar›n masraf›n› tabiki halktan ç›kartacaklar. Birfley yap›lamaz derken; fluanki haliyle insanlar da¤›n›k, duyars›zlaflt›r›lm›fl vs. Ancak bu da¤›n›kl›k düzelirse birfley yap›l›r. Bunu da nas›l yapar›z bilemiyorum.


10

16-31 Mart 2008

YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN

Komünistlerin birli¤i için Do¤ru çizgi uygulanmak üzere tespit edilir. Uygulanm›yor ya da uygulanam›yorsa, baflka bir fley uygulan›yor demektir. Tayin edici olan neyin pratiklefltirildi¤idir. Neye önderlik edildi¤i, neyin örgütlendirildi¤idir. Genel çizginin uygulanmas›nda özel rehberlik flartt›r. Geneli özelle birlefltirmenin anlam› da budur. Pratiklefltirmede do¤ru yönelimin önderli¤inde pratik projeler önemli bir husustur. Tabii ki mesele bir teknik projeler sorunu de¤ildir. Do¤ru çizginin rehberlik etti¤i pratik planlamalardan bahsetmekteyiz. Öncü 2. kongresiyle, 1. kongredeki komünistlerin birli¤i çizgisini yeniden kararlaflt›rarak bu konuda “kamuoyu önünde aç›k tart›flmama” karar›n› iki çizgi mücadelesini zay›flataca¤› anlay›fl›ndan hareketle de¤ifltirdi¤ini aç›klayarak, birlik zeminini güçlendirecek flekilde ideolojik mücadelenin yürütülmesinin önemine iflaret etti. Do¤ada, toplumda, partide bölünmeyen hiçbir fley yoktur. Hiçbir fley karfl›tlar›n birli¤i anlay›fl› d›fl›nda yorumlanamaz ve de¤ifltirilemez. Dolay›s›yla birlik mücadelesi ayn› zamanda keskin bir ideolojik savafl›m› içerir. Bu savafl›m Maoist iki çizgi mücadelesi ile ele al›nmal›d›r. ‹ki çizgi mücadelesi basit bir damgalama, sorunlar› kiflisellefltirme, ortam› dejenere etme, kiflisel dar rekabetler ekseninde didiflme, suçlama, önyarg›lar oluflturma, teflhir hedefli skandallar yaratma, geri duygular› k›flk›rtma, pragmatist oyunlarla baflkalar›n› dize getirme de¤ildir. Tüm bunlar burjuva metotlard›r. ‹ki çizgi mücadelesi do¤ru ile yanl›fl› net olarak ayr›flt›rmak, yanl›fllar›n toplumsal köklerini ve tarihsel süreçlerle iliflkisini ortaya ç›karmak, yanl›fl› dönüfltürme yoluyla daha ileri bir birlik seviyesini do¤ru bir sentez temelinde tesis etmektir. Bu amaçla 2. kongre bir kez daha komünist güçlerin birli¤i iradesini stratejik bir yönelim ve sürekli bir görev olarak beyan etmifltir. Bu güçler bugün örgütsel olarak d›fl›m›zda da olsalar Marksist-LeninistMaoist saflarda de¤erlendirilen parti, grup ve bireylerdir. Bunlarla iki çizgi mücadelesiyle birleflmeye cüret etme eylemini taktik bir oyalama, diplomatik bir oyun ya da dara düfltükleri için bir yalvarma çizgisi olarak gören anlay›fllar komünistlerin birli¤inin parti var oldukça var olaca¤› gerçe¤ini anlayamamaktad›rlar. Halk›n ve komünistlerin birlefltirilmesi stratejik görevini bir yalvar›fl olarak de¤erlendirenlere bin kez söylemeliyiz: Evet, biz devrim ve komünizm mücadelesinin güçlerini devrime sar›larak ve iki çizgi mücadelesi yoluyla birlefltirmede ›srar ederken, bunun gereklili¤ini kavramalar› için onlara her flefkati gösterecek ve gerekirse “yalvaraca¤›z” da. Bu basit bir merhamet dileme meselesi olarak de¤il, keskin bir iki çizgi mücadelesi zemininde ele al›nacakt›r. Bir kez söylenip geçilmeyecek, sürekli bir görev olarak kavranacakt›r. Görevlere sahip ç›kmak, sorumluluk üstlenmek ve hedefe ulaflmak için bu kararl› savafl›m, biliyoruz ki diplomatik oyunlar, ahbap-çavufl anlaflmalar›, rüflvetçi basit övgüler ve muhabbetlerle kazan›lamaz. Yoldafl Mao “bilmek, yapmakt›r” diyordu. Yap›lmayan, uygulanmayan do¤ru da olsa bir çizgi yanl›fl bir prati¤i, pratikte uygulanan yanl›fl bir çizgiyi örten bir vitrine dönüflür. Komünistlik tabela asmak demek de¤ildir. Öncünün 1. Ve 2. Kongresinin ruhu budur. Büyük Proleter Kültür Devriminin partisi ve güçleri iki çizgi mücadelesine kitlelerinde seferber edilmesi önderlik sorumlulu¤u ve duyarl›l›¤›na sahip olarak birli¤i yaratacaklard›r. Birlik kongresi gibi perspektiflerle bu görevler fevkalade ele al›nabilir. ‹ki çizgi mücadelesine ve kitlelere ra¤men masa bafllar›nda yarat›lm›fl koalisyon misali birliklerin ömrünün uzun olmad›¤› daha büyük ayr›l›klara davetiye ç›kard›¤› görülmüfltür. Dolay›s›yla komünistlerin birli¤inin muhatab› olan parti, grup ve çevrelerle böyle bir hedefe ulaflmak için herhangi bir ön koflul koymadan iki çizgi mücadelesini kitleler içerisinde örgütlemek üzere bir tart›flma koordinasyonu önemli bir görevdir. Gündemlerini, tart›flman›n planlamas›n› bu koordinasyon kitlelerin de görüfllerini alarak netlefltirebilir. Sadece tart›flmayaca¤›z. Devrimin görevleri asla ask›ya al›namaz. Bu aç›dan birlik muhataplar› bugün tek bir komünist partisi çat›s› alt›nda birleflmifl olmasalar bile Güney Asya’daki DEH içi ve d›fl›ndaki Maoist güçlerin oluflturduklar› koordinasyon gibi Maoist bir birlik platformu içerisinde hem devrimin görevlerini icra etmek ve hem de bir komünist partisi çat›s› alt›nda birleflme görevini iki çizgi mücadelesi temelinde kazanmak üzere birlefltirilebilirler. Birlik meselesi her bir partinin kendi içinde sürekli bir görevdir ve ancak iki çizgi mücadelesi yoluyla ilerletebilir. Kim ki, bizim partimizin kendi içinde bir birlik sorunu yoktur diyorsa o baflta Maoist parti anlay›fl›ndan habersiz oldu¤unu ifade ediyor demektir. Merkez komitesinden en alta kadar birin ikiye bölünmedi¤i tek bir fley yoktur. Dolay›s›yla birlik iki çizgi mücadelesi yoluyla ilerletilmek durumundad›r. Bir dönem partinin üzerinde birleflti¤i temeller baflka bir durumun sorunlar›n›n üstesinde gelmeye yetmeyebilir. ‹lerletilmelidir. Birlik bir kafa sallama, do¤ru ve yanl›fl› ayr›flt›rmadan bir itaat, yanl›fllara göz yumma olmad›¤› gibi, farkl›l›klardan ötürü kaç›p kap›y› aç›lmayacak bir flekilde kapatmak, kendi içine kilitlenme meselesi de de¤ildir. Maoist parti anlay›fl›n› ve devrimci demokrasiyi savunanlar ayr›l›klar› bir kaçma gerekçesi olarak ele alamazlar. Ayn› flekilde onlar› örgütsel bir tasfiye ya da bask› alt›nda tutma, yasaklaman›n konusu da yapamazlar. Böyle ele alanlar proletarya ve emekçi kitleleri birlefltiremezler, komünizme gidemezler, parti ve halka yabanc›laflarak onun üzerinde sallanan bir sopa olmaktan kurtulamazlar. Örgütü bir amaç haline getiren örgütçülük oyunu baflka, onu komünizmin bir silah› olarak kuflanmak ise daha baflkad›r. MLM azami, asgari program, genel siyasal çizgi ve örgüt anlay›fl›nda komünist güçleri birlefltirmek için ileri at›lanlar e¤er bugün sendika, kooperatif, kültür merkezleri, ayd›n inisiyatifleri, gençlik, köylü birlikleri, kad›n hareketi gibi alanlarda birbirlerinin varl›klar›na sayg› temelinde bir çat›da buluflam›yorlarsa, kitlelerin eseri olan devrimi nas›l baflaracaklard›r. Birli¤in muhatab› olan güçlerle ideolojik, politik, örgütsel, kültürel ayr›l›klar›m›z› defalarca ortaya koyduk. Bu yaz›n›n konusunu aflt›¤› için tekrar etmeyece¤iz. Partinin birli¤i için bile çok önemli bir temel yakalanm›fl olsa da onun birli¤inin derinlefltirilmesinde bile yolun bafl›nday›z. Komünistlerin birli¤inin gerçeklefltirilmesi noktas›nda Maoist önderli¤in sorumluluklar›n›n yan› s›ra kitlelerin ve aktivistlerin de tabanda her türlü grupçu reaksiyonu gö¤üsleme, Büyük Proleter Kültür Devrimi ruhuyla Maoist ideolojik bir rüzgâr estirerek ideolojik kuflatma görevi vard›r. Do¤ru bir önderlik alt›nda, önderlik ve kitlelerin birli¤i hedefiyle iki çizgi mücadelesi yoluyla komünistlerin birli¤i için her alanda harekete geçmek görev, hak ve sorumluluktur.

DÜNYA

Avrupa emekçileri hükümetleri uyar›yor

Almanya’da kamu emekçileri baflta ül-

8’lik zam talebinin hükümet taraf›ndan

kenin en büyük havaalan› olan Frankfurt

kabul edilmemesi nedeniyle gidilen greve

Havaalan› olmak üzere Münih, Hamburg,

kamu tafl›mac›l›¤› alan› da dahil oldu. Al-

Duesseldorf, Köln ve Bonn havaalanlar›n-

man Demiryollar› ile yüzde 11’lik ücret

da greve gittiler. Havaalan› çal›flanlar›n›n

zamm› konusunda anlaflan fakat imzala-

greve gitmesiyle uçufllarda aksamalar ya-

ma aflamas›na getiremeyen Makinistler

fland›, birçok alanda hayat felç oldu. 1

Sendikas› Baflkan› Manfred Schell de bir-

milyon 300 bin üyeli Verdi Sendikas›’n›n

kaç gün içinde süresiz greve gideceklerini

gerçeklefltirdi¤i greve kamu emekçileri

aç›klad›. Verde Sendikas› Baflkan› Frank

tam kat›l›m sa¤lad›. Sendikan›n yüzde

Bsirske, düflük ücretlere tahammülün kal-

mad›¤›n›, sorumluluklar artarken ücretlerin azalmas›n›n kabul edilemeyece¤ini, ücret art›fl› istediklerini belirtti. Öte yandan Fransa’da sendikalar›n ça¤r›s› üzerine birçok kentte alanlara ç›kan binlerce kifli emekli ücretlerinin belirgin bir flekilde artt›r›lmas›n› istedi. Ocak ay›nda yap›lan yüzde 1.1’lik ücret art›fl›n› yetersiz bulan emekliler, baflbakanl›¤a yürüyerek tepkilerini dile getirdiler.

NKP(M) ve onun önderli¤indeki

sa¤l›kl› bir ortamda yap›laca¤›ndan

Nepal halk›n›n devrim mücadelesinin

kuflkulu olduklar›n› duyurmalar› ve ar-

ulaflt›¤› güç karfl›s›nda kraliyet rejimi-

d›ndan Nepal Meclis üyesi Sher Bha-

nin kald›r›lmas› ve Demokratik Cum-

dur Deuba’n›n, seçimler öncesinde ge-

huriyet’in ilan edilmesi için seçimlerin

rekli güvenli¤in al›nmamas› halinde

yap›lmas›n› karar alt›na alan siyasi

seçimleri gerçeklefltirmenin mümkün

partiler, alttan alta Nepal devrimini ya-

olmayaca¤›n› söylemesi, ak›llarda soru

vafllatarak süreç içerisinde bo¤man›n

iflaretleri yaratt›. Zira seçimler için ülke

u¤rafl› içerisinde. NKP(M) ile vard›kla-

genelinde bafllat›lacak kampanyalarda

r› mutabakatlar› unutan gerici güçler,

Maoistlerin etkin olduklar› bölgeler de

bir yandan NKP(M) güçlerine dönük

dahil olmak üzere güvenli¤in Kraliyet

sald›r›larda bulunurken, öte yandan se-

Ordusu taraf›ndan sa¤lanmas›n› iste-

çim sürecini t›kamak için çaba sarf edi-

yen çeflitli kesimlerin ard›ndan Deu-

yor. Nepal Ulusal Kongre Partisi Bafl-

ba’n›n yapt›¤› bu aç›klama, Kraliyet

kan›’n›n kraliyet rejiminin korunmas›

Nepal’de kritik süreç Nepal Komünist Partisi (Maoist) ile 7 politik parti ittifak› aras›nda var›lan mutabakat sonucunda 10 Nisan’da yap›lmas› kararlaflt›r›lan ve gerici kraliyet rejiminin kald›r›larak parlamentarist sisteme dayanan Demokratik Cumhuriyet’in ilan edilmesi aç›-

s›ndan kritik bir öneme sahip olan seçimler yaklafl›yor. Ancak 7 politik parti ittifak›n›n kimi üyeleri, emperyalist güçler ve yay›lmac› Hindistan ile birlikte hareket ederek Nepal halk›n›n zafer yürüyüflünü durdurmak için çabal›yor.

Azerbaycan ve Ermenistan çat›flt› Azerbaycan ve Ermenistan aras›nda y›llard›r sorun olmay› sürdüren Yukar› Karaba¤'da 4 Mart günü iki devletin askerleri aras›nda çat›flmalar yafland›. Azerbaycan Savunma Bakanl›¤› çat›flmalarda 17 askerin öldü¤ünü duyurdu. Bakanl›ktan yap›lan aç›klamada, 12 Ermeni ve 5 Azeri askerin öldü¤ü belirtildi. Yaklafl›k iki gün süren çat›flmalar›n ard›ndan bölgede gergin bir hava hakim olurken, konuyla ilgili bir aç›klama yapan Azerbaycan Cumhurbafl-

kan› ‹lham Aliyev, "Ayr›l›kç› güçlere hiçbir taviz verilmeyecek, Karaba¤'›n ayr›lmas›na kesinlikle izin vermeyece¤iz" diyerek difl gösterdi. Ermenistan ile Azerbaycan aras›nda 1988 y›l›nda bafllayan Yukar› Karaba¤’›n egemenli¤i savafl›nda, yaklafl›k 25 bin kifli hayat›n› kaybederken, yüzbinlerce kifli topraklar›n› terk etmek zorunda kalm›flt›. Taraflar, uluslararas› kamuoyunun bask›s›yla 1994 y›l›nda ateflkese gitmiflti.

yönündeki aç›klamalar› ve bunun ar-

Ordusu’nun güçlendirilmeye çal›fl›lma-

d›ndan Kraliyet Ordusu Genelkurma-

s› olarak yorumlan›yor. NKP(M) ise;

y›’n›n ayn› minvaldeki aç›klamas›na

Nepal Kraliyet Ordusu’nun seçimler

tepkiler sürerken, bu kez Nepal polisi

için düzenlenmesi halinde, ülke gene-

NKP(M)’nin gençlik örgütü olan Young

linde kendi güçlerini yeniden düzenle-

Communist League (Genç Komünistler

yerek bu hamleye yan›t verece¤ini du-

Birli¤i)’nin faaliyet yürüttü¤ü yerleri

yurdu. K›sacas› durum, Nepal’in ve

bast›. Bask›n s›ras›nda YCL’nin 300

Nepal halk›n›n mücadelesinin kritik ve

üyesinin toplant› halinde olduklar› ve

hassas bir süreçten geçti¤ini, ötesinde

tutuklanan ya da gözalt›na al›nan ol-

Nepal devrim hareketinin gelece¤inin

mad›¤› aç›kland›.

önümüzdeki birkaç hafta içinde flekil-

Nepal’de kimi partilerin, seçimlerin

lenebilece¤ini göstermektedir.

ABD Afganistan’a asker istedi ABD D›fliflleri Bakan› Condoleezza Rice, NATO üyesi devletlerden Afganistan'a asker göndermelerini istedi. 6 Mart günü Brüksel'deki NATO D›fliflleri Bakanlar› Toplant›s›'nda konuflan Rice, NATO üyelerinin Afganistan'daki iflgalin yükünü paylaflmas› gerekti¤ini söyledi. Rice, "Kanadal›lar, güneyde bir ortak istediklerini aç›k bir flekilde dile getirdiler. Biz de NATO'nun bu yard›m› yapmas› gerek-

ti¤ini ayn› flekilde ifade ettik. Bir müttefik olarak bu iste¤e cevap vermeliyiz" dedi. Kanada, Taliban’›n kontrol etti¤i ülkenin güneyine NATO üyelerinden daha fazla destek gelmemesi durumunda askerlerini geri çekmekle tehdit ediyor. NATO, geçen ay Afganistan'›n güneyine 3 bin 600 asker daha gönderilmesini istemifl, aksi durumda “Taliban’a karfl› mücadele”de baflar›s›z olacaklar›n› itiraf etmiflti.

Ortado¤u’da kal›c› bar›fl m›, kal›c› tahakküm mü?

‹srail siyonizmi iflgalci, katliamc› karakterini geçti¤imiz günlerde Filistin halk›na karfl› gerçeklefltirdi¤i imha sald›r›s›yla bir kez daha gösterdi. ‹srail siyonizminin havadan ve karadan Gazze’ye gerçeklefltirdi¤i sald›r› sonucunda aralar›nda çocuk ve kad›nlar›n bulundu¤u 120 Filistinli katledildi, 350’den fazlas› yaraland›. Sald›r› sonucunda Gazze yerle bir oldu. Yard›mlar›n giriflinin dahi engellendi¤i ambargo, g›da-ilaç s›k›nt›s›, sa¤l›k hizmetlerinin, su ve kanalizasyon sisteminin çökmesi Gazze’de yaflayan 1.5 milyon Filistinlinin yaflam›n› cehenneme çevirdi. ‹srail’in giriflini engelledi¤i yak›t ve elektrik yüzünden hastaneler iflleyemez duruma geldi. M›s›r’›n s›n›r› tutmas›yla da Filistin tam bir abluka alt›na al›nm›fl, ‹srail’in at›fl poligonuna dönmüfl durumda. “Terörle mücadele” edilmesi noktas›nda

bu sald›r›lar›n devam edece¤ini aç›klayan Ehud Olmert, Filistin halk›n› soyk›r›mla tehdit etti. Bugüne kadar Filistin topraklar›n› iflgal eden, Filistin halk›n› katleden ‹srail, kendi a¤z›ndan soyk›r›m yapt›¤›n› söyleyerek, bunun kendi meflru hakk› oldu¤unu ifade etmifl oldu. Bar›fl ad› alt›nda görüflmeler düzenleyen ABD ve AB’li emperyalistler bu katliama ola¤an bak›p sesini ç›karmad›, üstüne sahte bar›fl görüflmeleri ça¤r›s›nda bulundu. Emperyalistlerin ufla¤› Arap iktidarlar› yan› bafl›nda gerçeklefltirilen katliam› seyre durmaktan öte bir fley yapmad›lar. Faflist Türk devleti iki yüzlüce ‹srail’i k›nad›¤›n› aç›klad›. Ne var ki Ortado¤u’yu sömürü ve talan co¤rafyas›na çevirmeye çal›flan emperyalistlerin hat›r› say›l›r müttefiki-jokeri ‹srail siyonizmiyle si-

yasi-ekonomik-askeri iflbirli¤ine imza atmaktan da geri durmuyor. BM, vahametin raporunu tutarak “insani” yard›m ça¤r›lar›nda bulunuyor, timsah gözyafllar› döküyor; ama esas›nda bu iflgalin-katliam›n-sömürünün devam›yla mükellef oluyor. Bafl›ndan beri emperyalist çözüme meyleden ve planlar›na ortak olan, Filistin’in fiilen ikiye bölünmesine hizmet eden “›l›ml›” Mahmut Abbas ise “kapsaml› bir bar›fl ça¤r›s›”nda bulunmakla, Filistin halk›n›n gösterdi¤i sebat› kutlamakla ve ayr›ym›flças›na Gazze’ye 5 milyon dolar yard›m etmekle yetindi. Egemenler ve medya taraf›ndan servis edildi¤i gibi Filistin’de yaflananlar kan›ksat›ld›¤› gibi bir ‹srail-Filistin çat›flmas›ndan öte bir fleydir. Baflta ABD olmak üzere emperyalistlerin Ortado¤u üzerindeki ç›karlar›n, hesaplar›n iz düflümü olan Filis-

tin’deki bu vahflet ‹srail’in “terörle mücadele” ad› alt›nda Hamas’la olan mücadelesi fleklinde sunuluyor. Filistin’de El Fetih-Hamas’›n çat›flt›r›lmas› beraberinde Filistin’in fiilen ikiye bölünmesi, Abbas’›n ‹srail’le görüfltürülüp ‹srail’in ç›karlar› do¤rultusunda dayatmalarda bulunulmas›, akabinde Annapolis’te “Ortado¤u Bar›fl/Tahakküm konferans›”n›n düzenlenmesi uzun erimli politik yönelimlerin ve genifl bir iflbirli¤inin iflleyiflidir. Filistin’de bugün yaflananlar bu tezgah›n bir parças›d›r. Son olarak ABD D›fliflleri Bakan› Rice’›n Abbas’la görüflmesi ve Hamas’a yönelik aralar›nda geçen diyalog dikkate de¤erdir. Amaç son derece aç›k: Ortado¤u’da ifllerin yoluna girmesi için ne kadar muhtelif unsur varsa yok etmek, uyumlu, her söylenileni yerine getirecek iktidarlar oluflturmak.


16-31 Mart 2008

GÜNCEL

Temel Demirer yarg›layanlar› yarg›l›yor TEMEL DEM‹RER “‹DD‹ANAME”YE ‹T‹RAZLARIM

“Tarafs›z cümle yoktur.” (Atalay Girgin)

Yeniden, bir kez daha yarg›lan›yorum... Beni yarg›layanlar›n ço¤u Orhan Karadeniz gibi emekli oldu; ama ben yine yarg›lan›yorum... TCK 141-142, TCK 312, TCK 159, TCK 169, TMY 8/1, “298 say›l› yasaya muhalefet” vb’leri, vd’lerinden, bu topraklar›n dört bir yan›nda ne kadar çok yarg›land›m... Yarg›lanmaya bafllad›¤›mda saçlar›m kapkarayd›; flimdiyse bembeyaz... Y›llar, y›llar... Yeniden, hâlâ yarg›lan›yorum... “Nedeni” bence; Edip Cansever’in, “Ne gelir elimizden insan olmaktan baflka”; Rosa Luxembourg’un, “Özgürlük, baflkas›n›n özgürlü¤üdür”; P. Picasso’nun, “Hay›r, evet’ten önce gelir”; T. Adorno’nun, “Bu dünyan›n insan› irkilten yan› korkunçlu¤u de¤il, ola¤an görünüflüdür” sözlerine atfetti¤im yaflamsal önemdir... ‹smail Beflikçi’lere, Fikret Baflkaya’lara, Haluk Gerger’lere, Ayflenur Zarakolu’lara, Hrant Dink’lere yani ayd›n olman›n onuruna ve W. Goethe’nin, “‹nsan›n, yaln›z gerçe¤in ne oldu¤unu bilmesi yeterli de¤ildir... Do¤ruyu istemesi ve yapmas› da gereklidir,” sözlerine duydu¤um radikal sosyalist sayg›d›r... Bir de R›fat Ilgaz’›n, “Yaflamak bir yürek iflçili¤i günümüzde”; Cemal Süreya’n›n, “Celaliyim, Celalisin, Celali” dizelerini durmadan terennüm edecek kadar aflka, hayata ve insan(l›k)a bilinçle inanmamd›r... Karfl›n›zda ‹smail Beflikçi, Fikret Baflkaya, Haluk Gerger, Ayflenur Zarakolu, Hrant Dink ve öteki hocalar›m yani ekme¤ine haram, sözüne yalan katmayanlar gibi e¤ilip bükülmeden dimdik duraca¤›m... Dava konusu olan konuflmam› tam da bu nedenlerle yapt›m ve kesinlikle piflman de¤ilim... Burada Ralph Waldo Emerson’un, “Y›llar, günlerin asla bilmedi¤i fleyleri ö¤retir,” sözünün alt›n› çizerek, flunu ifade etmem gerekiyor: “Bu topraklarda Kürtler vard›r, bask› alt›ndad›r; Kürtler kendilerini özgür hissedene dek ben de Kürt’üm” dedi¤im için yarg›land›m... Bugün TRT Kürtçe yay›n yap›yor, daha fazlas› olacak... ‹lk gençli¤imde ‹srail Siyonizmi’nin Filistinlilere karfl› uygulad›¤› sömürgeci zulme karfl› dövüfltü¤üm için “anarflist” diye yarg›land›m... Bugün Ankara’da Filistin Elçili¤i var ve ‹srail zulmünü k›namayan yok... Örnekleri ço¤altabilirim... Ama bu kadar› bile yeter... Ancak umar›m bu davan›n konusu olan “Ermenilere karfl› soyk›r›m uyguland›¤›” yolundaki görüflüm, bir gün “resmi çevreler”ce de kabul görür ve yüzy›la yak›nd›r kanayan bir yaray› sarma olana¤› buluruz, kardefl Türk ve Ermeni halklar› olarak... Devam ediyorum: Dava konusu konuflmama iliflkin 6 sayfal›k iddianamesinde Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl 6 y›l hapisle cezaland›r›lmam› istiyor; yani her bir sayfaya bir y›l hapis; savc› iyi ki 6 sayfal›k bir iddianame kaleme alm›fl; daha uzun yazsayd› vay hâlime! ‹ddianamenin mant›k(s›zl›¤)›na, anlay›fl(s›zl›¤)›na, mesnetsiz iddialar›na, has›l› tümüne itiraz›m var. Cezaland›r›lmam istenilen 216. madde’nin 1. f›kras›nda, “Halk›n sosyal s›n›f, ›rk, din, mezhep veya bölge bak›m›ndan farkl› özelliklere sahip bir kesimini, di¤er bir kesimi aleyhine kin ve düflmanl›¤a alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenli¤i aç›s›ndan aç›k ve yak›n bir tehlikenin ortaya ç›kmas› hâlinde, bir y›ldan üç y›la kadar hapis cezas› ile cezaland›r›l›r” deniliyor. 301. maddenin 1. f›kras›nda da “Türklü¤ü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen afla¤›layan kifliler” için alt› aydan üç y›la kadar hapis cezas› öngörülüyor. Halklar›n kardeflli¤i, s›n›fs›z-sömürüsüz-s›n›rs›z bir dünya ülküsünü savunan bir radikal sosyalist olarak, 216. madde’nin 1. f›kras›ndaki

nitelemelerin beni ba¤lamad›¤›, konuya vak›f herkesin bilgisindedir. Bu, ciddiye al›nmas› mümkün olmayan bir isnatt›r! (...)

Tarih mahkemelerin sorunu de¤ildir; olamaz da... Sadece mahkeme mi? Elbette de¤il; tarihi parlamentolar da oylayamaz; karar alt›na almaz... (...)

301. maddenin 1. f›kras›na iliflkin isnat konusu iddiaya gelince: Ben Türklü¤ü ne afla¤›lar ama ne de yüceltirim; bir Türk olarak, benim aç›mdan bir Ermeni’nin, Kürt’ün, Rum’un, Arap’›n ya da Türk’ün bir di¤erinden hiçbir afla¤› ya da üstün niteli¤i yoktur, olamaz da... Bunlar› düflünen birisi olarak neyle, niçin suçland›¤›m› anlayamad›¤›m› belirtmeden geçmeyeyim... (...)

Konuya böyle bakt›¤›m için, burada Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl ile, üzerine vazife olmayan› yani tarihi tart›flacak de¤ilim; sadece bilgisi olsun diye görüfl ve kanaatlerimi s›ralayaca¤›m... Bunlar› mahkemede tart›flmayaca¤›m; ancak Levent Savafl, bir gün bir yerde bu soru(n)lar› benimle “Cumhuriyet Savc›s›” s›fat› d›fl›nda tart›flmak isterse ben haz›r›m... (...) Bana “tarih/ tarihçi” dersi vermeye kak›flanlara söyleyece¤im ilk fley fludur: S›n›f mücadelesinin ürünü olan tarihe ben, bizimkilerin yani ma¤durlar›n, ötekilefltirilenlerin, ezilen halklar›n, emekçilerin, madunlar›n, kad›nlar›n taraf›ndan bakar›m...

Kan›mca genel bir hukuktan de¤il; bir s›n›f›n iktidar belgesi olan hukuktan, yani hukukun s›n›fsall›¤›ndan söz etmeli ve Karl Marx’›n, “Burjuva düzenin uygarl›k ve adaleti, bu düzenin köleleri ne zaman efendilerine karfl› baflkald›r›rsa, kendi korkunç yüzlerini aç›kça gösterirler. O zaman bu uygarl›k ve bu adalet, maskesiz yaban›ll›k ve yasas›z öç alma olarak, ereklerini a盤a vurur” sözleri unutulmamal›d›r. “Hukuk” deyince, bir s›n›f›n egemenli¤inden söz ediyorsunuz demektir... (...)

Kimilerine göre M›s›r’daki piramitleri Firavunlar yapt›rm›fl olsa da, benim için M›s›r’daki piramitleri yapanlar k›rbaç alt›ndaki kölelerdir... Anlayaca¤›n›z benim bakt›¤›m yerden, as›ls›z-egemen “resmi tarih” söylencelerininhamasetinin zerrece önemi yoktur.. (...)

Geçerken alt›n› çizeyim: “Devletin menfaati”ni gözeten bir hukuk(suzluk) hiçbir yurttafl›na o malum söylencedeki üzere, Alman hükümdar› karfl›s›ndaki köylüye, “Berlin’de savc›lar var” diye hayk›rma olana¤› sunmaz... (...)

Ben resmi ideolojinin kölesi de¤ilim, benim “resmi tarihim” yok... (...) Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl’a tekrar soruyorum: “Resmi olan Türk Devlet Tezi” bunlardan hangisidir? Ya da söz konusu olan bunlardan bir baflkas› m›d›r? Veya hangi yasa ve müeyyide ile karar alt›na al›nm›flt›r. Buna konu olan bir TBMM karar› var m›d›r; yoksa haberimiz olmayan bir baflbakanl›k kararnamesi mi söz konusudur? Nedir bu “Resmi olan Türk Devlet Tezi”nin yasal kayna¤›?

6 sayfal›k iddianamesinde Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl dolayl› olarak AB ve A‹HM’e gereksiz göndermeler yapm›fl. Yeri geldi belirteyim. Ben AB’yi -ilk gençli¤imdeki gibi- hâlâ emperyalist olarak nitelerim; onunla ba¤›nt›l› “demokrasi”, “hak-hukuk” söylencelerini ciddiye almam... Yani ne AB ne de onun A‹HM’i, bir radikal sosyalist olarak benim için T.“C”den ve mahkemesinden -özü itibariyle- farkl› de¤ildir. ‹fl bu nedenle de mahkemeniz ne karar al›rsa als›n, ben buna A‹HM’de itiraz edecek falan de¤ilim! (...)

Aç›klar m›s›n›z? ‹ddian›z neye yaslan›yor? (...) Pekâlâ 1915’de ne oldu da Ermeniler dinlerini hatta kökenlerini de¤ifltirmek zorunda b›rak›ld›lar? Yan›t aç›k ve çok k›sa: Anadolu’da sermaye ‹ttihat ve Terakki’nin ›rkç›/ milliyetçi politikalar›yla Türklefltirildi.. (...)

Salt TCK 301 tart›flmalar›yla bir yere gidemeyiz; TCK 301’in kald›r›lmas›yla da özgürlükler falan da gelmez. Ne olur birbirimizi aldatmayal›m...

“Sermayenin Türklefltirilmesi” dedi¤im tam da bu; yani soyk›r›m ile iktisat d›fl› cebir mekanizmalar›n›n devreye sokulmas›; Marx buna, “ilkel sermaye temerküzünün bir biçimi” der... (...)

TCK 301 resmi ideolojinin s›rt›m›zdaki sopalar›ndan sadece birisidir... TCK 301 konusunda “iyi/kötü polis” ya da Hacivat/ Karagöz “düalite”si sergileniyor. (...)

Evet; Ermenilerin bir soyk›r›ma maruz kald›¤›n› düflünüyorum. (...)

TCK 301’in ne oldu¤u, neye hizmet etti¤i konuflulmuyor! “Kalks›n m›? Kalmas›n m›?” didiflmeleriyle idare ediliyor! (...) TCK 301’de Türklük kavram› ise; Türk ulusu ve ulusunu oluflturan Türkleri ifade etmektedir. Türklerin manevi de¤erlerinin tümü bu kavram içerisinde düflünülmektedir. Bu hâliyle madde Türk “ulusu”nu oluflturan (etnik) bir Türklük’ü varsaymakta ve kendilerini bu “etnik Türklük”ün d›fl›nda görenleri, korumak bir yana, hedef hâline getirmektedir. Örnek mi? Hrant Dink suikast›n›n ikinci duruflmas›nda Yasin Hayal’in avukat› Fuat Turgut, “Kuduz Ermeniler... Hepimiz Ermeniyiz diyen güruh nerde? Allah hepinizi Hrantlara kavufltursun” diye hayk›r›yor! Bu, TCK 301’in ilgi alan›na girmiyor! Çünkü hakarete u¤rayan, Ermeniler’dir -T.“C” yurttafl› olsalar da- “Türklük” de¤il! 301’in soru(n)lar›ndan birisi bu... (...) Bu madde ile düflüncelerini ifade edenler, zalim konumuna gelen kifli ve yap›lara zalim ya da yarg›s›z infaz yapan katile, katil dedikleri için cezaland›r›lmaktad›rlar. (...) Unutmay›n “devlet ad›na yap›lm›fl baz› fiiller” diye adland›r›lan gayri meflru keyfilikler bu topraklar›n tarihine, resmi tarih inkâr etse de kay›tl›d›r... Çeteleflme... ‹ttihat ve Terakki... Teflkilât-› Mahsusa... Topal Osman... 6-7 Eylül... Tan Matbaas› Bask›n›... Kontr-gerilla... Ziverbey Köflkü... “Ülkücüler”... Marafl, Çorum... 1 May›s 1977... Çatl›/Çak›c›... Fail-i (belli) meçhuller... Susurluk... fiemdinli... Hrant Dink’in katli... Ergenekon... Bu sözcükler size bir fleyler hat›rlat›yor mu? Yoksa hat›rlatm›yor mu? E¤er yan›t›n›z “Hat›rlat›yor” ise, ben burada yarg›lanmamal›y›m... Yok hat›rlatm›yor ise, beni hemen “cezaland›r›n”! Ben ne yapt›¤›m›n, ne dedi¤imin, neyi savundu¤umun bilincindeyim. Bu anlamda bana dair alaca¤›n›z karar›n sorumlulu¤u sizindir; karar›n›z ne olursa olsun benim içim müsterih...

Çünkü ben çeteleflme ma¤duruyum... ‹ttihat ve Terakki’nin soyk›r›ma u¤ratt›¤› Ermenilerdenim... Teflkilât-› Mahsusa’n›n “vatan millet” nidalar›yla kurflunlad›¤›y›m... Topal Osman zulmünün evinden bark›ndan etti¤iyim... 6-7 Eylül’de, Tan Matbaas› bask›n›nda ya¤malanan›m... Kontr-gerilla’da, Ziverbey Köflkü’nde iflkence edilenim... “Ülkücüler”ce kurflunlanan›m... Marafl, Çorum’da katledilen Aleviyim... 1 May›s 1977’de vurulan sosyalistim, iflçiyim... Fail-i (belli) meçhullerin hedefindeki Kürt’üm... Çatl›/Çak›c›’ya... Susurluk’a... fiemdinli’ye... Hrant Dink’in katline... Ergenekon’a... Benzerlerine, di¤erlerine yani has›l› kapitalist teröre “Hay›r” diyenim... Gücüm yetti¤ince, her biçimde karfl› ç›kan›m... Bunun için cezaland›r›lacak isem, bu benim için onurdur... Ama an›msay›n:

aç›l›mlar›n özgürlü¤e vurdu¤u darbeleri meflrulaflt›rmaya

yöneliktir,

diye

düflünürüm.

‘Ama’lar, özgürlü¤ü, ötesi tahammül edilemez kabullenilmesi istenen bir alana s›k›flt›r›r,” Yücel Sayman’›n ifadesiyle... Hakk›mda 6 sayfal›k iddianameyi haz›rlayan Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl da, böylesi, “ama”l›, “fakat”l›, “ancak”l› özgürlüklerden söz ederken; özgürlü¤ün kural, yasaklar›n ise istisna oldu¤unu görmezden gelmektedir... (...) Sartre’lar›ndan nefret eden T.“C”, Voltaire’lerini de sevmiyor! Bu böyle olmasayd›, “Kitaplar›nda toplum yap›s›n› inceledi¤i Kürtler’e Kürt dedi¤i için, ‹smail Beflikçi Türkiye hapishanelerinde 25 y›l yatar” m›yd›? Ya da bu ülkenin onurunu, vicdan›n› temsil eden Fikret Baflkaya, Haluk Gerger, Ayflenur Zarakolu mah-

T.“C” devletin en yetkili a¤›zlar›n›n beyan›, idarecilerin fiili destekleri ile korunup kollanmam›fl m›d›r Susurluk ve benzerleri? Bunu inkâr etmeniz mümkün mü? (...)

puslarda çürütülür müydü; Hrant Dink karde-

Bir de; J‹TEM eleman›n›n ve di¤er paramiliter güçlerin fiilleri... Sonra da; devlet ad›na kurflun s›kanlar› “alk›fllayan”lar; “Bizim çocuklar” diyenler... Bunlara itiraz ettiniz mi TCK 301’den ceza alacaks›n›z! Ya bunlar› yapanlar? Ya bunlar› yapanlar karfl›s›nda “Hukuk” dedi¤iniz fley? O nerede? (...)

dan, insan›n içindeki bir yarg› makam›n›n bi-

Evet, evet TCK 301’in “Amac›n›n bir nevi devlet ve etnik köken anlam›nda ulus fetiflizmine gönderme yapt›¤›” herkesin malumdur...

raz›m da bunad›r... (...)

Aç›klamal›y›m, kanaatimce TCK 301 ›rkç› bir maddedir. (...)

zi”ne karfl› ç›kmak suçtur ve ben bu “suçu” ifl-

“Ama”l›, “fakat”l›, “ancak”l› düflünce ve ifade özgürlü¤ü olmaz; “Özgürlü¤ün ard›na eklenen ‘ama’ felsefi, ideolojik, hukuksal, dinsel

lik” ve “resmi tarih” dersi vermeye kalk›flan

flim kurflunlan›r m›yd›? ‹nsan merkezli bir hukuk, vicdan›n› yitirmemelidir; çünkü I. Kant’›n deyifliyle de, “Viclincidir.” “Ya yiterse” ne mi olur? ‹smail Beflikçi’ler, Fikret Baflkaya’lar, Haluk Gerger’ler, Ayflenur Zarakolu’lar sadece do¤ruyu söyledi, yazd› diye mahpuslarda çürütülür; Hrant Dink’ler kurflunlan›r! Zaten olup-bit(mey)en de budur! ‹tiCezaland›r›lmam› talep eden Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl’a göre “Türk Devlet Telemifl bulunuyorum! Ancak bana/ bize “tarihçiCumhuriyet Savc›s› Levent Savafl’a benim de diyeceklerim var! (...)

Tüm bunlar›n, Cumhuriyet Savc›s› Levent Savafl taraf›ndan, “Diaspora Ermenileri’nin görüflleri”ni savundu¤um yollu yorumlanmas›na gelince... Savundu¤um kendi görüfllerimdir; çünkü ben Çorumlu’yum... Hani flimdilerde Çepni denilen, eskiden Ermeni Pufliyan Mahallesi olan topraklar›n çocu¤uyum; Kiropi’lerin hemflehrisiyim, komflusuyum... Kemal Tahir’in ‘Büyük Mal’›nda anlatt›¤› ya¤ma, talan, katliam co¤rafyas›n›n insan›y›m... Dedem Kaleli Niyazi’nin “Gökgözlüler buralardan sürüldü¤ünden beri bu yerlerin besi bereketi kesildi!” sözünün tan›¤›y›m... Hrant Dink’in Türk kardefliyim... Yani bir fieyh Bedreddin, Pir Sultan, Nâz›m Hikmet gibi “Yüzak›m›z” olan Kütahya Mutasarr›f› (Valisi) flair Faik Ali Bey (Ozansoy) gibi, ben de Righteous Turks”lerden biriyim... R›fat Bali’nin anlatt›¤› gibi, “... ‘Dürüst Türkler’ s›fat›, ‘Righteous Turks’ s›fat›n›n Türkçeleflmifl hâli. (...) Bu sorun ile neden ilgilendi¤im konusunda bu kadar› yeter mi? ‹sterseniz bunlara, bunlar›n hepsinin toplam› olan radikal sosyalistli¤imi de ekleyin... Bu konuda son söz de Henri Barbusse’den, “Yaln›zca kendi halk›n›n davas›n› görebilen kifli kendi halk›na da ihanet ediyor demektir. Zira bu halk›n da di¤erleriyle beraber karmakar›fl›k bir hâlde içine düflece¤i katliamlar› haz›rlam›fl olmaktad›r. De¤iflme için çal›flmayan kötülük için çal›fl›yor demektir. Enternasyonalist olmadan, özgürlükten yana olunamaz.” Özgürlükten yanay›m; kendim için de¤il; herkes için; sizin ve çocuklar›n›z›n da muhtaç oldu¤u hepimizin özgürlü¤ünden yanay›m... “‹flte bu kadar!” demeden önce izin verin, “Sessizlerin sesi” olma cüretinden ötürü Bülent Ersoy’a da teflekkür edeyim; gerçekleri her zamankinden daha da gür bir sesle hayk›rmak zorunda oldu¤umuz bu kesitte...

11


12

16-31 Mart 2008

KÜLTÜR-SANAT

Nüzhet Kutlu¤ ile kad›n ve sanat üzerine... de de¤il de daha farkl› görülüyor. Çünkü günümüzde, ça¤›m›zda sanatç› daha farkl› bir anlay›fl içerisindedir. Art›k bir tasvir, bir taklit söz konusu de¤il. O nü’ler bir tasvir ve taklit esas›na dayan›yordu. Çünkü klasik resim dedi¤imiz ve 19. yy sonuna kadar süren dönemde hep bu esast›. Yaln›z kad›n konusunda de¤il, peyzaj (manzara resmi) konusunda da hep tasvir ve taklit var idi. Klasik resimle ça¤dafl resimin farkl›l›¤›n› ifade ettiniz. Nedir bu farklar?

55 y›ll›k sanat yaflam›nda 37 kiflisel ve yüz’ün üzerinde karma sergiye imza atan, uzun y›llar ö¤retim görevlisi olarak çal›flan, eserleri ile çok say›da ödüle lay›k görülmüfl olan ressam Nüzhet Kutlu¤ ile sanat üzerine yapt›m›¤›z söylefliyi sizlerle paylafl›yoruz... Son iki serginizde kad›n konusunu ifllemenizin nedenini açarak bafllayal›m isterseniz. Kad›nlar› uyarmak laz›m. Kendi varl›klar›n›n fark›na varmal›lar, önemlerinin fark›na varmal›lar. ‹flte sanatç›n›n en önemli görevidir bu uyar›. Önce belirli bir kesimi uyarmak, sonra toplumu uyarmak; politikac›lar›, çeflitli kurumlar› uyarmak, kad›n konusu üzerine e¤ilmelerini ve kad›n ile erke¤in eflitli¤ini sa¤lamak. Sanatç› bunu ancak, kendi vurucu gücüyle, ilgi çekici gücüyle, flafl›rt›c› gücüyle yapabilir. Bu nas›l olur, iflte bu; sanatç›n›n ortaya koydu¤u form ile olur. Nedir o form; tuvalidir, düzenlemesidir. Bak›n Do¤u Anadolu’da bir felaket yaflan›yor. Bu berdeller, namus cinayetleri; bunlarda hep kad›n suçlu oluyor. Belki bizde kad›nlara oy kullanma hakk› birçok Avrupa ülkesine göre daha önce verildi. Ama bak›n bu olaylar halen yaflan›yor. Bunlar can s›k›c› olaylar. Bunlar›n toplum içerisinde olmamas› laz›m, düzelmesi laz›m. Nas›l düzelebilir bunlar? ‹flin bu k›sm›n› politikac›lar›n düflünmesi gerekir.

Klasik resmin esas› tasvir ve taklittir. O, do¤ay› taklit eder ve biçimi bozmaz. Ama 20 yy’dan itibaren modern, ça¤dafl dedi¤imiz resimlerde olay de¤ifliyor, taklit ve tasvirden uzaklafl›yor. Taklit ve tasvirde “ben” yoktur. Modern resimde bir “ben” söz konusudur. Orada farkl› olarak deformasyon ve doku söz konusudur ve daha da önemlisi art›k iflin içine “ben” girmifltir. Yani günümüz sanatç›s› bireyseldir ve o bireysellik de özgürlüktür. Bugünün sanatç›s›n›n ay›rt edici özelli¤i olarak ifade etti¤iniz “ben” olgusunu biraz açar m›s›n›z? Sanatta öznelli¤in ve “ben”in a¤›rl›¤›n›n ortaya konmas› 20. yy’nin bafllar›na rastlar. Bu da soyut sanat›n bafllamas›d›r. Soyut sanat›n temelinde obje yorumu “ben”e göre biçimlenir. Daha aç›kças› objenin yerini “süje” alm›flt›r. Süje sanatç›n›n kendisidir. Her ça¤›n sanat› kendi gerçe¤ini arar ve yans›t›r. Bu gerçe¤e en uygun varl›k da süjedir, “öznellik”tir. 20. yy’a gelinceye kadar duyusal gerçeklik görülür. Klasik sanat›n gerçekçili¤i tabloya; konu, perspektif, do¤a nesneleri, ›fl›k-gölge, renk, iflçilik biçiminde yans›m›flt›r. Biçim ve renk do¤a nesnele-

mufltur. Klasik sanattaki do¤a nesnelerine ve konuya ba¤l› biçim ve renk, soyut-ekspresyonist sanatta konudan ayr›larak, sanatç›n›n fantezisine ba¤lanarak, sanatç›n›n fantezisinin formu, resmin içeri¤i durumuna gelmifltir. O zaman da ak›ldan biçimlendirmenin sonucu, tablonun içeri¤i olarak, sanatç›n›n fantezisine ba¤l› parçalanm›fl veya yok olmaya yönelmifl, da¤›t›lm›fl nesne sanatç›n›n sezgisi, içgüdüsü, zekas›n›n güzel buluflar› yan›nda, özellikle anlat›m›nda art›k sanat eseri, tablo kendi bafl›na bir objedir. Sanatçi ile toplum ve toplumsal sorunlar aras›ndaki iliflkiye nas›l bak›yorsunuz? Sanatç›n›n toplumsal mesaj kayg›s› ne boyutta olmal›d›r? Tabii ki sanatç› güncel olaylardan etkilenecektir, çünkü ça¤dafl sanat felsefesini yans›tmak durumundad›r. Ama bunu kendi sanat› içerisinde, o “ben”i içerisinde yans›t›r. Yani hiçbir zaman kuru bir tasvir ile kad›n› anlatmak söz konusu de¤ildir. Herfleyden önce resim, resim yapmak söz konusu. Bugün için kad›n bir konudur. Elbette bundan etkileniyorsunuz. Bu toplum içerisinde yafl›yorsunuz. Tabii ki bir mesaj da söz konusu. Ama bu mesaj hiçbir zaman politik bir mesaj de¤ildir, toplumla ilgili sosyolojik ve ruhsal bir mesajd›r. Sanatç›, toplumun ilgisini çekmek ve konu üzerinde düflünmesini ve yo¤unlaflmas›n› sa¤lamak ister ve belli bir yere kadar bu konuyu iflleyebilir. Aksi durumda o resim olmaktan ç›kar. Ama sanatç› önce resim yapmak zorundad›r. Yoksa politik amaçl› tamamen siyasal bir mesaj vermek; bu, sanatç›n›n görevi de¤il, politikac›lar›n görevidir. Biz ne kadar ilgilenebiliriz, ne kadar yans›tabiliriz? Çünkü onun bir s›n›r› var,

d›k yolun kenar›nda rejimi savunan, içinde figürler olan ama kuru, sanatsal taraf› olmayan bir resim. ‹flte böylesi durumda yap›lan resim olmaktan ç›k›yor, bir afifl oluyor art›k. Sadece bir propaganda arac› oluyor, hiçbir sanatsal yönü yok. Tablolar›n›zda çarflafl›, tutsak ya da ç›plak kad›nlar var. Siz bu kad›n figürleri ile ne anlatmak istiyorsunuz? Resim düflündürücü olmal›. Resimde biraz s›r olabilmeli. Resimdeki anlat›m› izleyici düflünmeli, bunu sanatç› söylememeli. Siz nas›l isterseniz öyle yorumlamal›s›n›z. Örne¤in Picasso’nun bir Guernica tablosu vard›r, bir savafl› anlat›yor. Orada kad›nlar da vard›r, hayvanlar da vard›r, eflyalar da vard›r… Tablonun bütünü Picasso’yu ilgilendiriyor. Yoksa orada kad›n› anlatmak istemiyor ya da bir hayvan›... Burada önemli olan bir kad›n› anlatmak de¤il, herfleyden önce savafl›n korkunçlu¤unu anlatmak ve parçalayarak yenileyen bir bütünlük ortaya koymak söz konusudur. Benim kulland›¤›m kad›n motifleri bugün toplumumuzda görülenlerdir. Ama benim ç›plaklar›m klasik resimlerdeki nü’lerden farkl› olarak ça¤dafl biçimde, art›k nü olmaktan ç›k›p, tablonun bir eleman› olan doku biçimde kullan›lm›flt›r. Sözünü etti¤iniz resimdeki s›r olgusu, izleyicilerde nas›l bir etki uyand›r›yor? Öncesinde flunu sormak gerikir: Ayan beyan olan resimlerde de herkes o resmi anl›yor mu acaba? Seyirci entel olabilir ama resme bakt›¤› zaman ne görmektedir? O, onun ancak hikayesiyle ilgilidir, ama resim hikaye anlatmak demek de¤ildir. Kifli

renkler düzdür. Leonardo resmin valörüyle ilgilenmifl ve yeni bir teknik, sufomato, tekni¤ini gelifltirmifltir ve sanat tarihindeki yerini alm›flt›r. Sanat durmuyor mütemadiyen de¤iflme halinde. Sanat tarihine bakarsan›z olaylar hep birbirine tepki olarak do¤mufltur. Bir önceki sanata göre bir sonraki sanat okulu veya ak›m› böyle geliflmifltir. Bir öncekini reddetmifltir, fakat reddederken de onu tamamen ortadan kald›rmam›flt›r, onun temelleri üzerine infla etmifltir, ama yenilik getirmifltir. Peki, ülkemizdeki sanat›n mevcut durumunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Yine zorunlu olarak Avrupa sanat›yla karfl›laflt›rmak laz›m. Avrupa’da sanat›n çok önemli bir geçmifli var. Bir Avrupa kültürü var ve bu kültürün bir bütünlü¤ü var, yani hangi ülke sanat›n› ele al›rsan›z ortak noktalar› var. ‹flte o ortak noktalar o kültürün kendisini oluflturuyor. Toplumun sabah kahvalt›s›nda yedi¤i ekmek-peynir gibi, sanat› da bir ihtiyaç olarak hissetmesi laz›m. Bizde daha bunu hisseden yok. Bizim toplumumuz sanat› bir gereksinim olarak hissetmiyor. Ülkemizde sanat›n bu denli a¤›r bir geliflim seyri izlemesinin nedeni nedir? Bizde sanat dönemi çok k›sa. Tabii bu ekonomik durumla da çok yak›ndan ilgili. Türkiye geliflmekte olan bir ülke. Aya¤›nda çar›k savafla gidiyor, savafllardan kurtulamam›fl. Bu yüzden toplum bunlardan bafl›n› kald›r›p da sanata e¤ilememifltir. Bir defa e¤itim oran› düflük. Böylesi bir durum içerisinde kültür ne dereceye kadar geliflebilir, seviye ne dereceye kadar yükselir? Avrupa’da falan öyle de¤il, tabii ekonomik durumlar› gayet iyi. Yani karn›n› doyurduktan sonra sosyal fleylere kat›labiliyor. Bir de eski töreler var, onlar da sanat› yavafllat›yor. Herfleyden önce sanat insan yarat›yor, insan› yarat›yor. Bu olmay›nca toplumda hofl olmayan olaylar oluyor. Bunun yan› s›ra Avrupa’da resim kiliseye girmiflken, bizde camilere giremedi¤i için çok çok gerilerde kalm›flt›r. Sanatla endüstri aras›ndaki ba¤ da var tabii iflin içinde. Sonuçta biz kendimizi geliflmekte olan bir ülke olarak görüyo-

Kad›n, yüzy›llard›r sanatç›lara konu olageldi. Günümüze de¤in ifllenen bu konu, ça¤›na göre ne gibi farkl›l›klar göstererek sanata yans›m›flt›r?

ruz. Bu sanat›m›z›n geliflimini de etkiliyor. E¤itim

Evet, kad›n konusu yaln›z bugünün konusu de¤il. Eski Yunan’a bakarsan›z; Venüsler, Artemisler heykel haline gelmifl ve Rönesans döneminde de kad›n konusu gündeme gelmifltir. 20. yy’da da kad›n konusu bütün sanatç›lara önderlik yapm›flt›r. Ama bu flekilde ifllemifller, ama flu flekilde ifllemifller. Alman sanatç›s› 15-16. yüzy›llarda baflka türlü görmüfl, ama Rönesans döneminde Leonardo baflka türlü görmüfl, Mona Lisa’da oldu¤u gibi. Bugünün sanatç›s›nda ise kad›n daha baflka bir flekilde, daha ça¤dafl biçimde ele al›n›yor.

duruma sokulmufltur.

fiu halde günümüz sanatç›s› kad›n› nas›l ele al›yor? Bugün kad›n, belki direkt olarak bir nü fleklin-

YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu muzafferorucoglu@hotmail.com www.muzafferorucoglu.com

Göç ve göçmenlik Göç, toplumsal bir alt üst olufl hareketidir; Dünya kültürlerinin iç içe geçmelerine, birbirlerini yak›ndan tan›malar›na, karfl›l›kl› özümlemelerine ya da zay›f olanlar›n yokolmalar›na yol aç›yor. ‹nsanl›k tarihi bir anlamda, sivil ve askeri göçler tarihidir. Büyük ‹skender’in Makedonya’dan kalk›p Hindistan’a kadar ordular›yla yürümesi, iflgal etti¤i her ülkenin dinini kabul etmesi ve askerlerini ora halklar›yla evlendirmesi, silahlanm›fl insanl›¤›n zora ve ya¤maya dayanan bir göç hareketidir. Cengiz Han’›n istilalar›, Asya nüfusunun bir bölümünün bat›ya kay›fl›na yol açm›flt›r. Her istila ya da askeri göç, daha büyük sivil göçlerin gerçekleflmesini beraberinde getiriyor. ‹ster askeri nedenlerden, isterse ekonomik nedenlerden olsun, göç olgusu, sonuçlar› itibariyle bir küreselleflme olgusudur. Geçti¤imiz yüzy›l, çokkültürlülük kavram›n›n önem kazand›¤›, yaflam› çalkaland›rd›¤› ve renklendirdi¤i bir yüzy›l oldu. Bat› kültürleri baflta olmak üzere, egemen kültürler, kendi ba¤›rlar›na gelen göç dillerini ve kültürlerini, söylemleri ne olursa ol-

aç›s›ndan bak›ld›¤›nda bizim ülkemizde okullardaki sanat zaman içerisinde eritilmifl ve yarars›z bir

rine ve konuya s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. Sanatç›n›n ortaya koydu¤u form, içerik, öz, ayn› zamanda bir mesaj da tafl›r. Dini, toplumsal, ideolojik vs. 20. yy’den bu yana soyut-ekspresyonist resmin içeri¤ini oluflturan faktörler mutlak gerçe¤in, duyusal gerçe¤in yerine geçmesi sonucu oldukça farkl›laflm›flt›r. Art›k konu, ›fl›k-gölge, perspektif zay›flam›fl ya da ortadan kalkm›fl, nesne parçalanmaya, yok olmaya bafllam›fl, resim de taklit ve tasvir etmekten s›yr›larak, geometri ile renk, formun en önemli ö¤esi ol-

o s›n›r› aflt›¤›n›z zaman resim görevini yapmam›fl demektir.

sun, bir zenginlik unsuru olarak görmek istemediler. Bu dillerin ve kültürlerin geliflmesi, uzun vadede do¤al asimilasyonun derinleflmesi demektir. Bu sa¤l›kl› yolu izleyeceklerine, ince yöntemlerle bast›rma, asimile etme politikas›na sar›ld›lar. Bu politika, bugünkü bat› toplumlar›n›n temel politikas› haline geldi. Sonuçta tüm göçmen kültürler, yaflad›klar› ülkenin egemen kültürüne aç›lacaklar›na, savunma psikozuyla kendi içlerine kapand›lar. Geldikleri ülkenin dilinden ve kültüründen kopuk yaflayan göçmenler, ciddi bir dil ve kültür kay›fl› içine girdiler. Bu, ciddi bir gerileme durumuydu ve sonuçta onlar›, yaflad›klar› ülkenin dilinden ve kültüründen iyice kopard›, kendisini içten içe hissettiren, ciddi bir kiflilik ve kimlik bunal›m› olarak ortaya ç›kt›. Göçmen y›¤›nlar›, kendilerini hiçleyen ‘yabanc›’ sisteme karfl› varolufllar›n› kendi kültürlerinin en kaliteli yan›na sar›larak sürdüremezlerdi. Böylesi bir birikime ve yetene¤e sahip de¤illerdi. Gençleri çok daha güçlü bir kay›fl, parçalanma ve yabanc›laflma içindeydi. Bu durum onlar› sars›yor, kayg›land›r›yordu. Göçmenler, güç durumda kald›klar›nda yapt›klar› fleyi yapt›lar. Gerçe¤in sözde modern ve zalimane gücü karfl›s›nda, haz›r inançlar›na, yani dine sar›ld›lar. Din onlar› kendilerine ve yaflad›klar› topluma daha da yabanc›laflt›rd›. Hem birey hem de toplum olarak inançlar›n›n ve o inanca uygun yaflam tarzlar›n›n gettolaflmas›n› zirveye vard›rd›lar. Gettolarda Tanr› güçlendikçe insan küçüldü. Ulusal önyarg›lar ve paranoya canland›. Kuflku ve ret, bir davran›fl tarz› haline geldi.

ginleflmeye, kendisini tecrit eden, ezen toplumun üstüne ç›kmaya yöneltmifllerdir. Boflanmay› ya da aile parçalanmas›n› çok daha derinlikli yaflayan alt kesimler ise, kendi dillerinden yay›n yapan televizyon kanallar›na, kahvehanelere, cep telefonlar›na ve internet chat’lerine, yasak iliflkilere tutunarak soluk almaya çal›flmaktad›rlar. Kendi ana dillerinde ve kültürlerinde daralan ve azami yüz kelimeyle konuflan bu kesimin bak›fl›nda, gülümseyifl ve yürüyüflünde, gözden kaçmayan bariz bir çarp›lma vard›r. Beton labirentlerde hayal dünyas› daralan ve gökyüzüne bakmay› unutan göçmen, kendi iç seslerine, falc›ya ve doktora daha s›k baflvurmaktad›r. Göçmenin, rahatlamak için sanal bir dünyaya, her zaman oldu¤undan flimdi daha çok ihtiyac› vard›r. Geldi¤i ülkeye geri dönme umutlar›n› tamamen yitirmifltir. Böyle bir dönüfle genç kuflak da izin verecek durumda de¤ildir. Genç göçmen kufla¤› için baba ülkesi, yabanc› bir ülkedir. Düzensizli¤in ve kaosun hüküm sürdü¤ü o ‘ana vatan’a ancak tatil yapmak için gidilir.

Mevcut durumda göçmen, tecrit ve yaln›zl›k duygusu içindedir. Hali vakti yerinde olanlar, tüm dikkatlerini, çok daha iyi bir yaflam kurmaya, zen-

Sanatç›n›n politikac› olmamas› ile ifade etmek istedi¤iniz tam olarak nedir? Ben yurtd›fl›na çok ç›kt›m. Bu arada Bulgaristan’dan geçerdim, eflimle birlikte. 1960-65’lerden söz ediyorum. O zamanlar Yugoslavya böyle kar›flmam›flt›. O güzel Bulgaristan yollar›nda karanfiller, çiçekler, k›rm›z› güller ilgi çekiciydi. Ama bir bakar-

Gelece¤in dil ve kültür manzaras› ne olabilir? ‹nsanl›k tarihi gelece¤in manzaras› hakk›nda net bir görüntü vermese de bir fikir veriyor. Ekonomi küresellefltikçe ulusal s›n›rlar ciddiyetini yitiriyor. Ekonomik, kültürel, sosyal iliflkiler s›klafl›yor. Diller, kültürler içiçe geçiyor. ‹ç içe geçen ve güçlü iletiflim araçlar›na sahip olan topluluklar, tek bir dünya dili ile konuflma ihtiyac›n› daha çok hissediyorlar. Bütün diller ve kültürler, bar›fl ve özgürlük zemininde, birbirlerini özümleyerek, bir tek zengin dünya dili ve kültürü fleklinde ortaya ç›ksa, kimse itiraz etmeyecek. Yabanc›laflma ve gettolaflman›n gücüne ra¤men, topluluklar, do¤ru yolun ve insanl›¤›n sadece

resme, örne¤in bir Mona Lisa’ya bakt›¤›nda, ya da Leonardo’nun baflka bir resmine bakt›¤› zaman sanat tarihine neden geçmifl acaba diye düflünmüyor, o taraf›yla ilgilenmiyor. Bizim insan›m›z onun kafl›yla, gözüyle ilgileniyor. Ne yap›yor, hamileymifl, iflin bu k›sm›yla ilgileniyor, yani hikayesiyle. K›saca, onun sadece d›fl görünümüyle ilgileniyor, neden sanat tarihine geçti¤iyle ilgilenmiyor. Leonardo’nun sanat tarihine getirdi¤i bir yenilik var. Rönesans resminde herfley ayan beyand›r, çizgi egemendir,

kendilerinde oldu¤una dair saplant›lar›ndan daha çok kuflku duymaya bafll›yorlar. Modern yaflam ile geleneksel yaflam aras›nda kalan göçmen gençli¤in temel e¤ilimi, kafas› dini bir atmosfer içinde olmas›na ra¤men modern yaflamdan yanad›r. Bu durum, aile içi kuflak çat›flmas›n›n önemli nedenlerinden birisidir. Bir insan›n, do¤up büyüdü¤ü yeri sevmesi, özlemesi, elbette ki do¤al bir duygudur. Bununla birlikte, kendisini dünyal› hisseden birisi için göçmenlik diye bir fley yoktur. Uzay›n ak›lalmaz derinli¤inden dünyaya bakan ve onun bu muazzam varl›k karfl›s›nda, hiç denecek kadar minnac›k varl›¤›n› duyumsayan birisi için, b›rakal›m göçmenli¤i, mülkiyet duygusuyla donanm›fl insan›n varolma maceras› oldukça ac› ve gülünçtür. ‹nsan, darl›¤›n›n ve at gözlü¤ünün kurban›d›r. Uluslar›n bo¤azlaflmalar›n›, insan›n insan› ve di¤er canl›lar› yoketmesini heyecanl› bir hikaye okur gibi okur ve haks›z da olsa, mensup oldu¤u kendi ulusundan yana hareket eder. Sonsuzluk aleminde insana benzer, baflka bir garip, korkunç ve ac›nacak derecede gülünç bir canl› var m› bilemiyorum. ‹nsan›n, büyük ac›lardan, y›k›mlardan kurtulmas›, barbarl›¤›n› korkunç eserler müzesine kald›rmas›, büyük ölçüde mülk duygusundan kurtulmas›na ba¤l›d›r. ‹nsan›n bu duygudan kurtulmas› binlerce y›l› alacak. Hangi insanla konuflursan›z konuflun, aflktan, en zaruri geçim sorunlar›na kadar, insan›n tüm varl›¤›na mülk duygusu egemendir. Mülk dünyas›na karfl› ç›kanlar bile, teorilerini ondan tam anlam›yla kurtaram›yorlar. Göçmenin ruh durumunu, iç dünyas›n› çözümlemek, içinde bulundu¤u maddi flartlar› anlatmaktan daha önemlidir. Karfl› ç›k›fl› çizgi haline getiren

Sanat›n toplum için önemini düflündü¤ümüzde, birkaç saatle s›n›rl› olan resim dersinin kald›r›lmas›n› neye ba¤l›yorsunuz? Do¤al olarak hükümetlerin bu iflte çok büyük rolü var. Onlar›n, bir defa düflüncelerinin çok de¤iflik olmas› laz›m. Daha ça¤dafl bir kafaya sahip olmalar›, Avrupai bir kültür gerekir diye düflünüyorum. Kiflilerimiz acaba Avrupa’ya gidip müze gezmifller midir bilemiyorum. Bunlar›n düflünce yap›s›n›n bir defa de¤iflmesi laz›m. Toplumun kültürel aç›dan geliflmesi için kafa yap›lar›m›z›n de¤iflmesi gerekir diye düflünüyorum.

göçmen, boyun e¤en göçmen, birden fazla kiflili¤e sahip olan göçmen, tek boyutlu göçmen, zenginleflme h›rs›yla en yak›n çevresini ve insani iklimini ihmal eden göçmen. Ruhsal kay›plar ve kazan›mlar içinde olan göçmen. Hiç kuflku yok ki, yeni bir dil ve ülke ö¤renmesi, göçmenin iç dünyas›na eklenen bir zenginliktir. Ülkesinin kentinden gelen göçmen ile köyünden gelen göçmen aras›nda da ruhsal dalgalanma aç›s›ndan farklar vard›r. Dine, gelene¤e ve mülke güçlü bir flekilde sar›lanlar, genellikle köyden gelenlerdir. Yerlefltikleri bat› ülkesi, birço¤unun gözünde, Allah korkusundan uzak, paran›n, refah›n, içkinin, uyuflturucunun ve sorumsuzlu¤un egemen oldu¤u, i¤fal edici, tuzak bir ülkedir. Bunlara göre bu ülkede ayakta kalman›n, ahlak› ve aileyi koruman›n tek yolu, cemaatleflmek, din kardeflli¤ini sa¤lamlaflt›rmak, Allah’a ve helal ticarete sar›lmakt›r. Sözkonusu köylü göçmen, kentli göçmene göre, çocuklar›n› okutmak, aileyi korumak, mal mülk sahibi olmak konusunda daha baflar›l›d›r. Ama içten içe süren en güçlü kuflak çat›flmas› da köylü göçmen aileler içinde cereyan etmektedir. Yabanc›laflman›n, parçalanman›n, kifliliksizleflmenin kendini a盤a vuramad›¤›, manevi bask› çemberi içinde kalarak sahibini köleli¤e dönüfltürdü¤ü bir durum sözkonusudur. Göçmenlik olgusu ve göçmenlikten kaynaklanan sorunlar, ulafl›m ve iletiflim teknolojisinin geliflmesiyle, dillerin, kültürlerin daha ileri düzeyde iç içe geçmesiyle, refah›n ve bilgi düzeyinin yükselmesiyle hafifleyecektir. ‹nsanl›¤›n, tek bir insanl›k cumhuriyeti haline gelmesi de zaten, yeryüzünün uzun bir dönem göçmenleflme aflamas›ndan geçmesine ba¤l›d›r.


16-31 Mart 2008

ÇEV‹R‹

Nepal’de Halk Savafl›’n›n 12. y›ldönümü ve ak›beti -1 A World To Win haber servisinin Nepal Halk Savafl›’n›n 12. y›ldönümü vesilesi ile yazm›fl oldu¤u de¤erlendirme yaz›s›n› sizlerle paylafl›yoruz.

Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan 13 fiubat 1996 tarihinde Halk Savafl›’n›n bafllat›lmas›n›n 12. y›ldönümü, monarfliyi sonland›racak ve yeni bir rejimi gerçeklefltirecek bir kurucu meclis seçmek için ülke çap›ndaki yo¤un haz›rl›klara s a h n e olacak. Bu seçimler daha önce programlanm›flt› ve birkaç defa ertelendi. Yeni hükümet biçimine karar vermeye yönelik bir kurucu meclis sorunu 2006 y›l›nda gündeme geldi, monarfli karfl›t› sokak gösterilerinden sonra NKP(M) ve parlamenter partiler, devrimci savaflta bir ateflkese ve yine Maoist partinin Nisan 2007 tarihinde kat›ld›¤› bir geçici hükümete götüren bir anlaflma imzalad›lar. Parti geçen eylül ay›nda bu hükümeti b›rakt›ktan sonra ülkenin politik kurumlar› bir ç›kmaza düfltüler. Parti, seçim tarihinin 10 Nisan olarak yeniden düzenlenmesinin netlefltirilmesi ile birlikte,

2007’nin sonunda 5 ikincil derecedeki bakan ile yeniden hükümete kat›ld›. fiu anda temel mesele, hangi tür devlet iktidar›n›n sa¤lamlaflt›r›laca¤› ve hangi sosyo-ekonomik sistemin devam edece¤i noktas›d›r. Nepal, dünya emperyalist sisteminden kopmak ve tamam›yla farkl› tipte bir toplum infla etmek için halka iflçi s›n›f›n›n ve gerçek bir öncü komünist partisinin önderlik etti¤i radikal olarak farkl› tipte bir devlet mi olacak? Yoksa halk, gerici s›n›flar taraf›ndan kontrol edilen ve Hindistan ve emperyalist güçler taraf›ndan hükmedilen bir devlet taraf›ndan m› yönetilecek? Nepal devriminin dünyan›n her yerindeki dostlar› ve destekçileri bu geliflmeleri izlemektedirler ve 1996 y›l›nda bafllayan devrimci sürecin ›fl›¤›nda anlamaya çal›flmaktad›rlar.

Bir Arka Plan De¤erlendirmesi NKP(M) üyeleri ve gençlik içerisindeki destekçileri ülke çap›nda efl zamanl› askeri sald›r›lar gerçeklefltirdiklerinde ve Halk Savafl›’na bafllad›klar›nda bu, dünya çap›nda emperyalist sisteme karfl› mücadelenin parças› olarak Nepal halk›n› özgürlefltirmenin ve nihai hedef komünizmi baflarmak için partinin niyetinin cesurca bir ifadesiydi. ‹lk savaflç›lar sadece birkaç silaha sahiplerdi. Çok az askeri tecrübeye sahiplerdi ve halen bir ordu içerisinde organize olmufl durumda de¤illerdi. Buna ra¤men onlar tüm ülke halk›na, yüzy›llard›r monarfli taraf›ndan yönetilen ülkedeki yar›-feodal sistemi ortadan kald›racak ve Nepal’in dünya emperyalist güçlerine ve komflu Hindistan’a ba¤›ml›l›¤›n› ve deste¤ini kesecek olan yeni bir rejim için savaflmalar› ça¤r›s›nda bulundular. Bafllang›çtaki eylemler küçük olmalar›na ra¤men, flehirlerdeki parti üyelerinin pefline düflen ve katliam ve terör uygulamak için k›rsal kesime askeri polisleri yollayan gerici devletin karfl›l›¤› fliddetli oldu. Bu vahfli sald›r›lara ra¤men ayaklanma, ülkenin bat›s›ndaki da¤l›k bölgede, Hindistan s›n›r› boyunca güneye do¤ru verimli ovalar aras›ndaki bölgede ve Çin s›n›r› boyunca kuzeye do¤ru geçit vermez Himalaya da¤l›k bölgesinde k›sa zamanda kök sald›. Her biri, ço¤unlu¤u yoksul köylü olan birkaç yüz bin nüfusa sahip olan ve esas olarak Nepal’in birçok az›nl›k uluslar›ndan birinin yaflad›¤› Rokum ve Rolpa geri k›rsal bölgeler direniflin kalesi ve ülkedeki devrimin ve giderek dünya devriminin bir sembolü haline geldi. NKP(M)’nin, Nepal’i dönüfltürmeye yönelik program› k›sa zamanda canl› bir biçime dönüfltü. Eski devletin polis güçlerinden temizlenen k›rsal alanlarda halk›n egemenli¤inin yeni biçimleri ortaya ç›kmaya bafllad›. Daha önce bast›r›lan umutlar bu kurumlar›n aktif harekete geçirilmesine dönüfltü. Halk›n çeflitli kesimleri – köylüler, kad›nlar, iflçiler, ö¤renciler ve ö¤retmenler– içerisinde örgütlenmeler ortaya ç›kt›. Bafl›ndan itibaren k›rsal alanda önemli toplumsal dönüflümler meydana gelmeye bafllad›. Komflu Hindistan gibi Nepal de yüzy›llarca, toplumun tüm kesimlerini do¤duklar› andan itibaren bir bask› ve utanç yaflam›na hapseden kast sisteminden çekti. Bu, devrimin ilk hedefiydi ve ciddi bir flekilde y›k›ld›. Hindu dini taraf›ndan benimsenen bu zalim sistemde bask›ya u¤rayan›n sefaleti daha önceki yaflam›ndaki kötü davran›fl›n›n bir cezaland›r›lmas› ve üst kastlar›n ayr›cal›klar› ise tanr› taraf›ndan verilen bir hak olarak farz edilir. Hindu dinine göre bu zalim sistemin en üstünde, Lord Wishnu’nun bir reenkarnasyonu olarak düflünülen kral oturur. Ek olarak Nepal nüfusunun yar›s›ndan ço¤u, dilleri tan›nmayan, kültürleri yok say›lan kabileler olarak damgaland›. Halk Savafl›’n›n k›v›lc›m› bu katlan›lamaz yaflama yönelik bir ç›k›fl›n yolunu ayd›nlatt›¤›nda ezilmifl kesimlerin büyük bölümü bunu selamlad›lar ve giderek savafl›n örgütlü saflar›nda yerlerini ald›lar. Erkekler gibi afl›r› cefa çeken Bat› Nepal’deki kad›nlar da gerici geleneklerin tüm a¤›rl›¤›n› s›rtlar›nda tafl›yorlard›. Örne¤in genç k›zlar daha 12 yafl›na gelmeden evlendiriliyorlard›. Savafl›n bafllamas›ndan hemen sonra savaflç› olmaya bafllayan ve okuma yazma ö¤renen kad›nlar devrime ak›n ediyorlard›. Birço¤u komutan ve politik önder olarak kendisini gelifltirdi. Devrim birkaç y›l içinde ezilen uluslar içerisinde dramatik de¤iflimler meydana getirdi. Dillerin ve kültürlerin eflitli¤i anlay›fl› gelifltirildi. NKP(M), daha önce bask› alt›nda tutulan yerlerde, önderlik rolü oynayacak yerel ve bölgesel yönetim organlar›n› oluflturmaya büyük önem verdi. Güney Nepal’in verimli düzlük alanlar›nda toprak a¤alar›nca uygulanan feodal bask› fliddetlidir. Gerçekte, 1996 y›l›nda savafl bafllad›¤›nda ülkenin baz› bölgelerinde bir tür yasal kölelik mevcuttu. Baz› köylüler efendilerinin tarlalar›n› terk etme resmi hakk›na bile sahip de¤illerdi. Devrim, “toprak iflleyene” slogan›n› gündeme getirdi ve düzlük alanlardaki yoksul köylüler de artan oranlarda devrimi desteklemeye bafllad›lar.

Birço¤u, da¤l›k bölgelerde üslenen gerilla güçlerine kat›ld›lar. Bafllang›çta devrimci taraf aç›s›ndan, düflman güçlerinin güçlü oldu¤u ve h›zl› hareket etme ve askeri üstünlü¤ünü ortaya koyma konusunda yol a¤lar›ndan ve düz alandan faydalanabildi¤i bu tar›msal alanlar güçlük içeriyordu. Fakat yavafl yavafl bu alanlar da devrimin kaleleri haline geldiler. Hükümet güçleri giderek, ancak ciddi oranda güçlendirilmifl kamplarda kalabildi.

ken, demokrasi ve insan haklar› konusunda çok az bir gürültü ç›kard›lar.

Yeni iktidar organlar› büyüdü. Örne¤in köylülerin içerisinde yer ald›klar› halk mahkemeleri, uyuflmazl›klar› çözmeleri ve devrimci düzeni korumalar› için kuruldular. Çocuk evlili¤i yasakland› ve gittikçe daha fazla genç insan kast’› hesaba katmadan kendi efllerini seçmeye bafllad›lar. Sözde afla¤› kastlara karfl› ayr›mc›l›k yasakland› ve insanlar›n birbirlerine yönelik bak›fllar›nda gerçek de¤iflimler meydana geldi. Ülkenin büyük bir problemi olan alkoliklik, e¤itim kampanyalar›n›n hedefiydi. Alkol üretimi ve sat›fl› k›s›tland›. (Bununla beraber-çev.) Nepal’in özgürlefltirilen k›rsal alanlar›n› ziyaret eden hiç kimse yoksullar aras›nda devrimin yaratt›¤› coflkunlu¤a de¤inmeyi baflaramad›.

Bu çerçeve içerisinde, daha öncesinde monarfli ve NKO ile kanl› iflbirli¤i suçunu iflleyen Kongre ve UML gibi partiler krala karfl› ç›kt›lar. Halk Savafl›’n›n yükselen gücü ve hakim s›n›flar saflar›ndaki kargafla, tüm Nepal flehirlerindeki, kasabalar›ndaki ve özellikle baflkentteki yüz binlerce insan›n nisan 2006’daki büyük baflkald›r›s›na götürdü. Bu durum, kral›, “ola¤anüstü hal”den dönmeye ve parlamentoyu yeniden toplamaya zorlad›.

2001 y›l›nda Halk Kurtulufl Ordusu’nun oluflturulmas› olmaks›z›n tüm bu geliflmeler meydana gelemezdi. HKO güç, deneyim ve örgütlülük bak›m›ndan h›zl› bir flekilde büyüdü. Binlerce devrimci asker, hava gücü ve büyük toplar taraf›ndan korunan güçlendirilmifl düflman mevzilerine karfl› uzun süreli sald›r›lar gerçeklefltirdiler. HKO, bu gibi çat›flmalar› ve say›s›z küçük çat›flmalar› kazanarak, Hindistan, ABD ve Avrupa taraf›ndan Nepal gerici devletine verilen modern silahlar› ele geçirdi. Düflman giderek, ancak havac› birlikleri kullanarak veya yüzlerce askerden meydana gelen kollarla hareket edebilecek hale geldi. Kraliyet silahl› güçlerinin büyük donan›ma sahip oldu¤u verimli ovalarda bile devrimin otoritesi giderek üstünlük elde etti. Bafllang›çta düflman›n ac›mas›z terörü, bilinen herhangi bir Maoist’in kentsel alanlarda faaliyet yürütmesini oldukça tehlikeli k›lsa da, NKP(M) devrimin k›rsal alanlara hapsedilmesine izin vermemek için mücadele etti. Nepal oldukça küçük bir ülkedir ve devrimin k›rsal alanlar› nas›l dönüfltürdü¤ü haberi tüm toplum kesimleri içerisinde duyuluyordu. Di¤er yoksul dünya ülkelerindeki gibi Nepal’deki flehirler son birkaç on y›ld›r büyümektedirler. Bu süreç Halk Savafl› sürecinde daha da h›zlanmaya bafllad›. Baflkent Kathmandu’nun kenar mahallelerini mesken tutan yüz binlerce insana ek olarak orta s›n›f da büyüdü. Örne¤in binlerce insan› do¤rudan veya dolayl› ilgilendiren turizm ülkedeki temel ekonomik faaliyetlerden biridir. Halk Savafl›’na bir alternatif gelifltirme umuduyla emperyalistler birçok projeye fon sunduklar› için NGO’lar (Hükümet D›fl› Örgütler) mantar gibi art›lar. Nepal’de yönetici s›n›f güçleri birkaç kampa bölündü. Monarfli ve ordu etraf›nda guruplaflan güçler uzun zamandan beri gerici devlet iktidar›n›n merkezinde oldular. Kentsel alanlardaki iki ana politik parti, özellikle Hindistan’a uzun dönemli ve daha az derecede ABD ve di¤er yabanc› güçlere itaati ile karakterize edilen Nepal Kongre Partisi ve yine genellikle sadece UML olarak ifade edilen Nepal Komünist Partisi (Birleflik Marksist Leninist)’tir. UML, bafllang›çtan beri aktif olarak Halk Savafl›’na karfl› ç›kan sahte komünistlerin bir partisidir. UML, k›rsal alanda devrimi kanl› bir flekilde bast›rma kampanyalar› yürüten birkaç gerici hükümetin parças›yd›. UML, baflkentteki orta s›n›f içerisinde ve flu andaki düzenden memnun olmayan fakat “Bat› demokrasileri”nin do¤as› ve seçimler yoluyla radikal de¤iflim ihtimali konusunda yan›lsamalara sahip, di¤er birçok ülkedekilerde oldu¤u gibi, entelektüeller içerisinde güçlü bir deste¤e sahiptir. Savafl›n bafl›ndan itibaren Maoistler, halk›n bu kesimini etkilemek ve onlar› devrimin saf›na kazanmak için yo¤un çaba gösterdiler. Halk Savafl› güçlendikçe, merkezinde monarflinin ve Nepal Kraliyet Ordusu’nun oldu¤u merkezi Nepal devleti kentsel alanlardaki halk› kendisine karfl› daha da aktif bir pozisyona iten sert tedbirler benimsedi. Ek olarak, hükümet ayaklanmay› bast›rabilecek bir strateji gelifltirmekte bir kez daha baflar›s›z oldu¤unda Nepal hakim s›n›flar› aras›nda önemli çatlaklar meydana geldi. 2001 y›l›n›n temmuz ay›nda kral ve kraliyet ailesinin ço¤u esrarengiz bir flekilde öldürüldüler. Katliam›n sorumlusu olarak düflünülen eski öldürülen kral›n kardefli Gyanendra taht› devrald›. K›sa bir ateflkes ve NKP(M) ile bar›fl görüflmeleri döneminden sonra Gyanendra Nepal Kraliyet Ordusu’nun tüm gücünü devrime karfl› harekete geçirdi. Ki o zamana kadar devrim askeri polis ile karfl› karfl›ya gelmiflti. Bu giriflim de baflar›s›zl›¤a u¤rad› ve devrim ilerlemeye devam etti. Her fleyi kaybetme gerçek ihtimali ile karfl› karfl›ya kalan kral umutsuzca bir teflebbüse giriflti. Kral parlamentoyu da¤›tt›, yasal politik partilerin liderlerini ev hapsine koydu ve do¤rudan “ola¤anüstü hal” ilan etti. Bat›l› güçler, halk güçlerini yok etmesi için krala ve Nepal Kraliyet Ordsu (NKO)’na aç›kça yeflil ›fl›k yakar-

Buna ra¤men plan ifllemedi. HKO, Nepal Kraliyet Ordusu’nun fliddetli darbelerine karfl› ayakta kalabildi. Dahas›, Gyanendra’n›n kesin bir zafere ulaflamamas› hakim s›n›flar aras›ndaki ayr›l›klar› fliddetlendirdi. “Ola¤anüstü hal” durumu ve tüm haklar›n ortadan kald›r›lmas› tüm ülke çap›nda s›k›nt›y› ve öfkeyi fliddetlendirdi.

Bu koflullar alt›nda HKO ile Nepal Kraliyet Ordusu (monarflinin zay›flat›lmas›ndan sonra ismi Nepal Ordusu olarak de¤ifltirildi) aras›nda bir ateflkes ilan edildi. Yasal politik partiler (esas olarak Kongre ve UML) ile NKP(M) aras›nda çeflitli bar›fl görüflmeleri devreleri gerçeklefltirildi. Nihayetinde, Halk Savafl›’n› sona erdirmek ve yeni bir rejim kurmak için bir anlaflmaya var›ld›. Anlaflma, HKO savaflç›lar›n›n barakalara – ülkenin çeflitli kesimlerindeki, halktan soyutlanm›fl askeri kamplara– yerlefltirilmesini ve silahlar›n›n ço¤unun BM gözetimine b›rak›lmas›n› gerektiriyordu. Yine anlaflma, Nepal hükümetinin HKO askerlerine iyi bar›nma koflullar›n› ve yiyecek teminini sa¤lamas› yükümlülü¤ünü getiriyordu, fakat gerçekte bu savaflç›lar bugüne kadar periflan koflullarda yaflamaktad›rlar. Nisan 2006 hareketinin sonunda, bir mutlak monarflinin Nepal’i yönetmeye devam etmesinin oldukça zor olaca¤› aç›k hale geldi. Nepal’deki halk›n büyük ço¤unlu¤u bu konuda net oldu¤u gibi; daha önce monarfliyi destekleyen ve NKO’yu e¤iten yabanc› güçler de, e¤er monarflinin yerine yeni bir yönetim sistemi geçirilmezse monarfli ile birlikte kendi kontrollerinin de yok edilebilece¤i korkusuna kap›ld›lar. Gericiler bir anayasal monarfli kurma konusunda analaflt›lar, fakat NKP(M) kararl› bir flekilde buna karfl› ç›kt›. Halk›n genifl kesimleri monarfliden nefret ediyordu ve ona karfl›yd› ve monarflinin herhangi bir biçimde sürdürülmesi her geçen gün daha da uygunsuz bir seçenek haline geldi. Nepal’deki temel problem, itibardan düflen ve nefret duyulan monarflinin yerini ne tür bir devletin alaca¤›d›r. Bu yeni devlet ile iflçiler ve köylüler aras›ndaki iliflki ne olacak? Bu devlet hangi tip ekonomik sistem öngörecek ve infla edecek ve bu devletin tüm dünya ekonomik sistemi ile ve bu sistemin parças› olan devletlerin sistemi ile iliflkisi nas›l olacak? Nepal’deki gerici s›n›flar›n ve onlar›n uluslararas› destekçilerinin hedefi bafl›ndan beri oldukça net ve aç›k oldu. (Örne¤in, crisisgroup.org’da, sunulmufl stratejilerini aç›klayan Uluslararas› Kriz Gurubu’nun raporlar›na bak›n.) Gericiler Halk Kurtulufl Ordusu’nu da¤›tmak, k›rsal alanda devrim taraf›ndan yarat›lan tüm politik yap›lar› tasfiye etmek ve Nepal’in dünya emperyalist sistemine tabi k›l›nmas›n› yaflama geçirecek ve Nepal’in içinde de gerici sömürü sistemini destekleyecek yeni bir hükümet ayg›t›n› sa¤lamlaflt›rmak istiyorlar. Bunu baflarmak için emperyalistlerin ve gericilerin “Maoist problem” olarak gördükleri fleyi – onlar› hükümete katma ve onlar›n savaflç›lar›n› eski topluma “yeniden entegre etme” yoluyla ve/veya NKP(M)’yi felce u¤ratacak ve ba¤›ms›z hareket etmesini önleyecek önlemler almak yoluyla- çözmeleri gerekiyor. Örne¤in gerici devlet k›rsal alanlarda, devrim taraf›ndan kovulan halk›n nefret etti¤i polis karakollar›n› daha flimdiden yeniden kurmufltur. Gericiler halk kitlelerinin kendi tarlalar›na ve evlerine sessizce geri dönmelerini istiyorlar. Gericiler, korkunç bir kabus olarak düflündükleri Halk Savafl›’n›n tüm izlerinin silinmesini istiyorlar. Bu, devrimin halkta yaratt›¤› umutlar›n parçalanmas› anlam›na gelecektir. Gericiler bu çirkin plan› baflarmak için birkaç güçlü silaha sahiptirler. Birincisi; eski devlet taraf›ndan eski düzeni savunmak için ideolojik, politik ve askeri olarak e¤itilmifl silahl› güçlere sahiptirler. Bir taraftan Halk Savafl› bu silahl› güçleri h›rpalarken di¤er taraftan bu güçler Hindistan, ABD ve Avrupa’dan sa¤lanan yard›m ve e¤itim ile takviye edildiler. Bu güçler bugün devletin temel dire¤i olarak kalmaya devam etmektedirler. ‹kincisi; gericiler, oy sand›¤› yoluyla bar›flç›l, demokratik de¤iflim aldat›c› ümidini kullanmaktad›rlar. (kendileri fliddeti tahrik ederken ve bir katliam›n önünü açmakla tehdit ederken bile) Üçüncüsü; gericiler Nepal’i, kibar bir flekilde “uluslararas› toplum” denen fakat gerçekte emperyalist hakimiyet alt›ndaki dünya düzeninden baflka bir fley olmayan sistemin egemenli¤inde ve onunla iliflkili tutan binlerce ekonomik, politik ve askeri yoldan tamam›yla faydalanmaktad›rlar.

13


14

16-31 Mart 2008

GÜNCEL

“Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak” Maoist Komünist Partisi (MKP) bir aç›klama yay›mlayarak MKP’nin flehit düflen 4. Genel Sekreteri komünist

teri olan Cüneyt Kahraman’›n da bu mücadelede flehit düfltü¤ü hat›rlat›ld›.

önder Cüneyt Kahraman’› selamlad›.

Halk Savafl›’n›n k›z›l denizinde yitirilen MKP’nin 4.

MKP Siyasi Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›klamada,

Genel Sekreteri Cüneyt Kahraman’›n selamland›¤› aç›kla-

MKP’nin kuruluflundan bugüne kesintisiz bir flekilde Türk

mada, “Öncü bir parti olmaktan önder bir parti olma yö-

devletine karfl› mücadele verdi¤i hat›rlat›larak, bedel

nündeki yürüyüflümüz; ‘sa¤ gö¤sündeki kurflun yaras›’

ödenmeden gelece¤in kazan›lamayaca¤› ifade edildi. Çok

üzerine devrimin zaferi için ant içen komünist önder Cü-

say›da kadro, önder ve savaflç›n›n bu mücadelede ölüm-

neyt KAHRAMAN yoldafl›n ‘Dün Bizimdi, Gün Bizimdir,

süzleflti¤i belirtilen aç›klamada, MKP’nin 4. Genel Sekre-

Zafer de Bizim Olacak’ tarihi fliar› alt›nda daha da yüksek

bir bilinç seviyesiyle ilerliyor” denildi. Cüneyt Kahraman’›n MKP tarihinde önemli bir yerde durdu¤u dile getirilen aç›klamada, “Ad›; 1996 y›l›nda parti içerisinde a盤a ç›kart›lan Karfl›-Devrimci Hücreye karfl› bafllat›lan Kardelen Harekat›’yla özdeflleflti. Dost da, düflman da çok yak›ndan bilir ki bu dönemeç ayn› zamanda partimizin örgütsel aç›dan varl›¤›-yoklu¤uyla direkt ilintiliydi. Bu kaotik durum baflta Cüneyt KAHRAMAN yoldafl olmak üzere di¤er komünist kadrolar taraf›ndan bertaraf edilerek parti ve devrim lehine çevrildi” denildi. Komünist Önder Cü-

neyt Kahraman’›n 15 Mart 1997 günü Dersim gerilla bölgesinde düflman›n pususu sonucu yaflam›n› yitirildi¤i ve ayn› pusuda MKP/HKO'nun 7 de¤erli üyesi ve savaflç›s›n›n flehit düfltü¤ü kaydedilen aç›klamada, son olarak flu ifadelere yer verildi; “Önder yoldafl›m›z, ölümsüzlü¤ünün 12. y›l›nda komünizm davas›na olan ba¤l›l›¤›yla yolumuzu ayd›nlatmaya devam ediyor. Onlar›n kavgalar› ve kanlar›yla yo¤urduklar› tarihi kendimize politik kimlik yapt›k ve bu tarih bilinci ›fl›¤›nda Maoizm’le yüklenip Halk Savafl›’yla ilerleyece¤iz.”

1996 bahar›yla gelen yak›nlaflma-1 Komünist önder Cüneyt Kahraman’›n ölümsüzlü¤ünün y›ldönümü vesilesi ile, Cüneyt Kahraman ile birlikte mücadele etmifl olan PKK’li bir gerillan›n kaleme alm›fl oldu¤u afla¤›daki yaz›y› sizlerle paylafl›yoruz..

-Hofl geldiniz kivralar -Hofl bulduk kivralar -Böyle a¤›r yürümezdiniz, yoksa bir fley mi oldu? -Ne olacak ki kivra, keflif grubundan gelen cevab› bekliyoruz. Ondan sonra h›zlanal›m dedik.

... Öykümüze konu olan yaz›, uzun y›llar mücadele etmifl iki devrimci hareketin 1996 y›l›nda yak›nlaflmas›n› konu al›yor.

-Peki, öyle olsun kivra, tedbirli olmak önemli. Sizinle beraber yürümede sak›nca yok de¤il mi?

Bu harekete öncülük etmifl ve bu yak›nlaflmada büyük rol oynayan devrimci insanlar› yad etmek ve b›rakm›fl olduklar› dayan›flma ruhunu canl› tutmak devrimci insanlar için bir elzemdir.

-Laf› m› olur, zevk bizim için.

fiu an flehit düflmüfl ve devrimci de¤erleri temsil eden Ayhan ve Savafl’› anmak, onlar›n miras›n›n de¤erini bilerek yaklaflmak, hem PKK hareketi için hem de MKP için olmazsa olmaz olmal›d›r. Bu de¤erli ve ölümsüzleflen insanlar hareketleri için büyük bir kay›p olduklar› gibi mücadelenin taçland›r›lmas› için de bir ivme olmufllard›r. fiahadetleri t›kanmay› de¤il, daha güçlü at›l›m› beraberinde getirmifltir. fiahadetleri devrimci hareketler ve devrimci insanlar için unutulmayacak büyüklüktedir. fiahadetleri önünde e¤iliyor; Yaflatmak istedikleri ruhu yaflataca¤›m›z›n and›n› ediyoruz.

Devrimci Sayg›lar›mla Ali Haydar

Karanl›¤a gömülmüfltü gece. Hüzünlenmiflti gök, a¤lamakl›yd› bulutlar. Esiyordu delice rüzgar, zemherinin ilk günü sanki. Bahar küsmüfl de b›rakm›fl yerini k›fla... atefller titrek çad›rlarda, koca gövdeler dayanm›fl s›rt s›rta, avutuyor üflüyen bedenleri umursamazca. Bafll›yor sabaha do¤ru damlalar usulca dökülerek topra¤a. Vuruyor kamç›lar›n› aral›ks›z naylon çad›ra. Bir karmafl›kl›k oluyor kamo (kimsiniz) sesleriyle. Hareketleniyor çad›rlar ard› ard›na. Az sonra anlafl›l›yor kofluflturmacan›n nedeni. Kivralar konuk oluyor yanlar›ndaki dereye. Sisin bu¤ulu¤unda aç›l›yor gözler dünyaya. Her gün yeni do¤an yaprak gibi yenilik kazan›yor iliflkiler. Tatl› telafl bafll›yor atefller çak›l›nca etrafta. Kara demlikte demleniyor bir tutam kaçak çay. Bak›ld›¤›nda yeni gelenler için tiksindirici, y›llar›n› da¤larda kardeflçe geçiren gerillalar için olmazsa olmaz. Dört tarafta hevaller ve kivralarda eklenmiflti bu co¤rafi ahenge. Savafl yak›nlaflt›r›yor mücadele birlikteli¤ini, devrimcinin ruhudur uzakken yak›nlaflt›rmas›. Zaman akan dere gibi a¤›r aksak geçiyor umursamazca. Zaman geçtikçe mevan (misafir) oluyoruz kivralara. Hep içten karfl›l›yorlar her zamanki gibi. Misafir oluyoruz sö¤üt a¤ac›n›n alt›ndaki çad›ra, demleniyor çaylar, koyu sohbetlere dal›n›yor savafl kap›dayken bahar›n. Göze çarp›yor biri. Çad›r dire¤ine dayanm›fl bir fleyler karal›yor k›rm›z› renkli ajandaya. Ufaktan süzüyor çevresini. En konuflkanlar› Mazlum oluyor her zaman. Tak›l›n›rd› Mazlum’a Apo diye. ‹htiyar Dersim dedelerinin flapkalar›ndan takard› hep. Dökülen saç›n› kamufle etmek için k›l›f bulmufltu anlafl›lan! Çaylar yudumlan›yor, koyu sohbet aras›nda biri Savafl diye sesleniyor yoldafl›na. A¤›r bafll›l›kta cevap veriyor yoldafl›na. Di¤er kivralardan daha vakur ve yaflay›fl biçimi farkl› gibi, konuflmas›nda olgunluk yans›yor

-Yar›n görüflmek üzere kivra

suyor yoldafllar›. Fark ediliyor önde gelen bi-

-U¤ur be hevaller.

ri oldu¤u. Mazlum bile sükunete bürünüyorsa, bir göl gibi var bunda bir ifl diyoruz arkadafllarla yüz yüze bak›nca. Normal yafl›na göre savafl olgunlaflt›rm›flt› Savafl’›. Tan›flma fasl›m›z bafll›yor çad›r›n s›cakl›¤›nda. Sevecen, güler yüzlü olmay›, tebessümü eksik etmek istemiyor yüzündeki gamzelerde. Olgunlukla yaklafl›yor silahlar›m›z› isteyiflimize. Mazlum olsa ufaktan kap›flaca¤›z gibi! Neyse ki ilk sefer gördü¤ümüz kivra bütün hislerimizi uzaklaflt›r›yor bir anda. Müsade istiyoruz kalkmak için. Devrimci selam›yla u¤urluyor bizi çad›r›n önüne ç›karak Savafl, bir iki ad›m att›ktan sonra Afat dönerek Savafl’a; -Kivra çay›n›z› içtik, güzel de sohbet ettik. Daha burada oldu¤umuza göre yar›n sizleri çaya bekleriz. Hem bizim sorumlu hevalle tan›fl›rs›n›z. -Memnun olurum. Ben de hiç davet etmeyeceksiniz sand›m. -Laf› m› olur. Bir parça ekme¤imizi paylaflabilecek kadar devrimci insanlar›z. Devrimciler bunu yapam›yorlarsa neden yafl›yorlar de¤i mi? -Aynen öyle kivra. Daha çok mevan olaca¤›z birbirimize.

Ya¤mur bardaktan boflal›rcas›na ya¤›yordu durmadan. Her taraf çamur, dereler coflmufl, bereket tanr›s› hofllanm›flt› görüntüden. Yürümek zorlaflm›flt› ya¤murlu havada. Köyler yak›nken uzaklafl›yordu gözlerde. Yolda karfl›lafl›yoruz kivralarla. Onlar da yolcu hevaller gibi köylere. Beraber koyuluyoruz çamura lanet ederek köylere. Uzun kuyruk oluyor yürüyüfl, y›lan k›vr›m›n› al›yor kimi yerlerde. Nerden bak›l›rsa k›rk-elli gerilla.Yak›lan köylerden yüre¤imiz yan›k geçiyoruz bak›nca evlere. Hüzün vuruyor kalbimi, çocuklar›n koflup oynad›¤›, donsuz halleri canlan›yor gözümüzde, teselli ve neflemiz oluyor onlar› hat›rlad›kça yaflamda. So¤uk çeflmede yudumluyoruz suyu kana kana. Ya¤mur ›slatsa da üstümüzü-bafl›m›z›, çarp›yoruz yüzümüze avuç avuç buz gibi suyu. Cigaralar yak›l›yor soluklanmak için al›nan molada. Bir orman yan›yor sanki. Espiri konusu oluyor gülüflmeler aras›nda. Gruplar ayr›l›yordu görev yerlerine do¤ru. Bir anda say›lar iniyor befler-alt›flar kifliye. Yol al›yoruz kivralarla gidece¤imiz köye. Savafl a¤›r ad›mlarla yetiflmemizi bekliyor gruplar›na. Fark edince ad›mlar›m›z› h›zland›r›yoruz varmak için yanlar›na, güler yüzüyle;

liyorlar, çok yak›nda da¤ tafl dolacak asker, deyip bir eliyle de dizine vuruyordu. Teselli etmek için hevallerden biri; -Merak etme Memet amca, bize bir fley olmaz, da¤lar bizi saklad› bugüne kadar bundan sonra da saklar. Araya giren kad›n kivralardan biri; -Bir fley olmaz, hele bir da¤a gelsinler o zaman görelim. -Korkum sizlersiniz. Ben kendimden

Dar patikadan yürürken, s›rtta köy sis’ler içerisinde görünüyordu. Çocuk sesleri flenlendiriyordu do¤ay›. Sessizce s›rtta köyün güzelliklerini seyre dal›nm›flt›. Keflif gruplar› haber verdikten sonra seyre dal›nan s›rttan köye do¤ru inildi. Önde geçilmesi gereken coflmufl bir dere duruyordu. Kara kara düflündürüyordu gerillalar›. Derme çatma köprüden eser kalmam›flt›. Bir tek ayakta duran yere çak›lm›fl olan dört adet s›r›k direk kalm›flt›. Derenin içinde kendini gösteren kaplumba¤a s›rt› gibi tafllara basarak geçiliyor karfl›ya, önden geçenler flansl›yd›lar, kazas›z belas›z geçmifllerdi karfl›ya. Sonradan gelenlerden üçte ikisi derenin içine düflmede nasibini al›yorlard›. Bayan kivralardan biri suyun içine düfltükten sonra bir iki metre sürüklendikten sonra hevallerden bir gerilla kolundan tutarak çekmiflti kenara. Gözünde devrimci dayan›flman›n mutlulu¤u yans›yordu. Bir an kendini tutamayarak;

korkmuyorum. Yafllanm›fl›m zaten.

-Aman kivra izinsiz nereye gidiyorsun. Bak yoldafllar›n sana izin vermiyor. Yoksa s›k›ld›n m› bu kadar güzellikten.

sorar gibiydiler. Gelip divanda yoldafllar›n›n

-Olur mu kivra, hiç s›k›l›r m›y›m özgürlü¤ümü veren da¤lardan. Anlafl›lan suyla aram yok, onunla aram› düzeltirsem her fley tamamd›r.

du her ikisinin üzerine.

-Heya heya kivra….

cümlelerine. Genç biri. O konufltu¤unda su-

-Pepo pepo ilçe dolmufl asker, hala da ge-

Köye kadar yaflanan düflmeler, gülüflme, flakalaflma konusu olmufltu. Savafl ve Ayhan uzun uzun sohbete dalm›fllard›, di¤er gerillalardan habersiz, konufltuklar› konular› merak ediyorlard› arkadafllar›. Olgunluklar› yans›yordu aralar›ndaki konuflmalara. En çok Savafl dinliyor Ayhan anlat›yordu her neyse konular›. ‹ki devrimci gerilla, devrim, savafl konular›nda devam ettiriyorlard› sohbetlerini köyde. Mevan olmufllard› Murat’lar›n evine. “Taraf tutmam” diyor. “Bütün devrimciler benim kardeflim. Ekme¤imin yar›s› onlara, açsam aç, toksam tok olsunlar” diyordu. Ailesi gerillalarla büyümüfl gibiydi. Huyunu suyunu iyi bilirlerdi gerillalar. Sevildiklerinin de fark›ndayd›lar. Evin içinde yanan k›zg›n soban›n ›s›s› may›flt›rm›flt› gerillalar›. Yanan mefle a¤ac›n›n ›s›s› bir baflka oluyormufl dört duvarla çevriliyken evde. Kara demlik yoktu belki soba üzerinde ama çay içmek için temizi de kafiydi. Aç kal›nmas›na al›fl›lm›flt› ama çays›z kal›nmas›na bir türlü al›fl›lamam›flt› da¤larda. S›k› tart›flmalar oluyordu hevaller ve kirvalar aras›nda. Savafl, sömürgecilik, sosyalizm ve devrim için yap›lmas› gerekenler. Bir ara kap› aç›l›p içeri girenler oldu. Selam verdikten sonra gelip kat›ld›lar gruba. Gelenler Topo’nun grubuydu. Say›lar gittikçe art›yordu. Savafl ve Ayhan yan odada neleri konufluyorlard›, kimseler bilmiyordu. Gelece¤in dayan›flma temelleriydi anlafl›lan. Saatler saatleri kovalarken evin büyük reisi Memet amca geldi. Telafll›yd›, yüzünden kan çekilmiflti sanki. Soluklanmas› için oturttular divan›n üzerine. Merakl› gözler çevreliyordu ruhunu, bedenini. A¤›r a¤›r konuflmaya bafllad›;

Hevallerden biri; -Ma her y›l gelmiyorlar m› operasyona, flimdiye kadar bir fley ç›kmad›. Sen hiç merak etme, da¤lar bizi yine kucaklayacakt›r. Bütün söylenenler Memet amcay› rahatlatm›flt›. Zaman h›zl› ama gerillalar için a¤›r a¤›r geçiyordu. Çevre köylere da¤›lm›fl onlarca gerillala vard›. K›fl›n hantall›¤›n› üzerinden atmak için bol bol yürüyüfl egzersizleri yap›yorlard›. Odada bulunan gerillalardan biri yerinden kalk›p Ayhan ve Savafl’›n bulundu¤u odan›n kap›s›n› çal›p içeri girdi. K›sa bir zaman içeride kald›ktan sonra Ayhan ve Savafl beraber salonda bulunan gerillalar›n yanlar›na geldiler. Yüzlerinde tart›flman›n vermifl oldu¤u gelecek için güzel mesajlar içeriyordu. Sessizce heval ve yoldafllar›n› süzdüler. Bütün gerillalar merakl› gözleri üzerlerine çevirmifllerdi. “Ne var, ne oldu” gibisinden sorular aras›na oturup sohbetlerine kat›ld›lar. Hala bir aç›klama bekler gibi gözleri tetik çekiyorAyhan hevalini yan›na ça¤›r›p Kürtçe (K›rmanci) bir fleyler anlatt›ktan sonra hevali yan›ndan ayr›larak d›flar› ç›kt›. Savafl yoldafllar›na belirli bir süre PKK’li yoldafllarla hareket edilece¤ini anlat›yordu. D›flar› ç›kan heval geri gelip; -Tamam heval, bütün arkadafllar ifllerini bitirmifl yola koyulmufllar gelmek için, Ayhan hevaline bakarak; -Di¤er evlerdeki arkadafllar› da çeflmenin orada toplay›n, gidip operasyonun son haz›rl›klar›n› yapal›m. Yar›n büyük gün anlafl›lan, bahar›n ilk flerrine haz›r olun deyip, arkadafl ve yoldafllara moral veriyordu. Savafl da bir yoldafl›n› göndererek di¤er evlerde bulunan yoldafllar›n› çeflmenin orada toplanmalar›n› söyledi. Ya¤mur yerini rüzgar›n tanr›s›na b›rakm›fl gibiydi. Evden ç›k›ld›¤› an so¤uk titretmiflti s›cak bedenlerini. Kufl bak›fl› bak›ld›¤›nda çeflmenin yan›na kümeler halinde gruplar çarp›yordu karanl›kta. Say›lar say›ld› ve düflüldü kardefline s›rt veren da¤lara. Gece hüzün, gece korkutucu bir zaman sanki. Gecenin sessizli¤inde gruplar toplanm›fl, yap›lacaklar uzun uzun ayr›lacaklara anlat›lm›flt›. Sabah›n seheri renkli ve heyecanl› olacakt›. Vedalaflmalar yap›ld› bir daha toplan›ncaya kadar. Her tepeye yedi-sekiz, kimine onar gruplar gönderilmiflti. Di¤er kalan büyük grup, Ayhan ve Savafl’la beraber ana tepede koordine için güvenlik al›yorlard›. Her iki heval ve yoldafl, arkadafllar› için önemliydiler. Onlar›n güvenli¤i yaflam gerekçeleriydi. Savafl koflullar›nda bu tür kifliliklerin yetifltirilmesi zor, nerdeyse imkans›z gibiydi. Her fleyi belirleyen misyonlar› üslenmifllerdi.


16-31 Mart 2008

GÜNCEL

15

MAYA

$osyal $igortas›zl›k tasar›s› üzerine

Arif B‹LG‹N vencesinin olmad›¤›n› çok net biçimde ortaya koymaktad›r.

CAH‹DE SARI AKP hükümetinin y›llard›r ç›karmak istedi¤i Genel Sa¤l›k Sigortas› önümüzdeki günlerin en yak›c› gündemi olma özelli¤i tafl›yor. “Sosyal Güvenlik Reformu” ad›yla getirilmek istenen bu sistem daha önce baz› ülkelerde yine IMF ve Dünya Bankas› eliyle uygulanm›flt›r. Bu ülkelerin hepsinde (fiili, Arjantin, Macaristan, Polonya vb.) emekli ayl›klar› yoksulluk s›n›r›n›n da alt›na düflmüfl, sigorta primlerini borsada de¤erlendiren özel sigorta flirketlerinin iflas› ile sosyal güvenlik sistemi de iflas etmifltir. Genel Sa¤l›k Sigortas› ile teminat s›n›rlar› iktidar›n insaf›na b›rak›lacak, sa¤l›k hizmetine en çok ihtiyaç duyan yoksullar paras›zl›k nedeniyle sa¤l›k hizmetinden d›fllanacaklard›r. Tümüyle piyasa endekslenecek olan sa¤l›k hizmetlerinde her fleyi belirleme yetkisi çok uluslu flirketlere devredilecektir. Yasa ile sa¤l›k bir hak olmaktan ç›kar›lacakt›r. Bu yasaya göre eskiden ücretsiz verilen sa¤l›k hizmetlerinin kapsam› daralt›labilecek, katk› pay› befl kat›na kadar artt›r›labilecektir. Katk› pay›n›n hem ayakta, hem de yatarak tedavide ödenmesi zorunlu olacak, prim borcu olanlar asla sa¤l›k hizmeti alamayacaklard›r. fiimdi özel hastanelerde tedavi olabilen vatandafllar, ileride yüksek oranlardaki katk› paylar›n›n hepsini ceplerinden ödemek zorunda b›rak›lacaklard›r. Ayn› zamanda yasa, sigortal›lara yeni haklar getirmemekte, aksine var olan haklar› gasp etmeyi amaçlamaktad›r. Yasaya göre yatarak tedavi görmek zorunda kalan bir sigortal›n›n ifl göremezlik ödene¤inde eskiye göre %16’l›k bir kay›p söz konusudur. Emzirme ödene¤i sadece bir defa ile s›n›rland›r›lm›fl, Genel Sa¤l›k Sigortas›’na devlet katk›s› en alt düzeyde tutulmufltur. Yasa emeklilik yafl›n› yükseltmekte, iflçiler aç›s›ndan prim ödeme gün say›s›n› artt›rmakta, annelik, ifl kazas› gibi durumlarda hak kay›plar›na neden olmaktad›r. K›sacas› bu yasayla sosyal güvenlik ve kamusal sa¤l›k alan› daralt›l›p yok edilmek istenmektedir. SSGSS Yasas›, eme¤in üretti¤i de¤ere el koyan, ancak eme¤in yeniden üretiminin toplumsal maliyetine kesinlikle katlanmak istemeyen bir anlay›fl›n ürünüdür. Asgari ücretin bile reva görülmedi¤i milyonlarca yoksul ve iflsizin, kay›t d›fl› çal›flt›r›lanlar›n yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda kalan gelirlerinin önemli bir k›sm›na prim ad› alt›nda el koyulmas› planlanmaktad›r. E¤er üniversitede okuyorsa 25 yafl›ndan sonra gençlerin ebeveynlerinin flemsiyesi alt›nda sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamamas›, üniversite e¤itimi alamayanlar›n 18 yafl›ndan sonra kendileri primlerini yat›rmad›¤›

Kamu Hastane Birlikleri ve Hastanelerin Özerklefltirilmesi:

takdirde sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk›ndan mahrum b›rak›lmas› söz konusudur. Ülkemizde emekçiler zaten oldukça a¤›r bir vergi yükü alt›ndad›rlar. Sa¤l›k ve sosyal güvenlik hakk› için ödenen yüklü vergiler yetmemekte, iflçi ve emekçilerin ekstra prim ödemeleri de beklenmektedir. Ço¤u zaman ekstra ödenen primler de yeterli olmamakta, katk› pay› ile de vatandafl›n nitelikli bir biçimde alamad›¤› hizmetin bedelini döne döne ödemesi beklenmektedir.

Aile Hekimli¤i: SSGSS’nin önemli ayaklar›ndan biri aile hekimli¤idir. 2005 y›l›nda Düzce’de bafllat›lan Aile Hekimli¤i pilot uygulamas› 2007 y›l›nda 13 ile yayg›nlaflt›r›ld›. Pilot uygulaman›n sonuçlar› de¤erlendirilmeden 2008 y›l›nda 59 ile yayg›nlaflt›r›lmas› hedeflenmektedir. Aile Hekimli¤i ile afl›lama, gebe-bebek takipleri aksamakta, piyasa mekanizmas›nda yeri olmayan çevre sa¤l›¤› hizmetleri yeterince sunulamamaktad›r. Bunun sonucu uzun vadede bulafl›c› hastal›klar›nda art›fl olacakt›r. Bilboardlara “ücretsiz sa¤l›k hizmeti” diye tan›t›m› yap›lan

Aile Hekimli¤i’nde GSS ile birlikte, sa¤l›k ocaklar›n›n aksine; hizmet paral› olacak, prim ödemeyen hizmetten yararlanamayacakt›r. Aile Hekimli¤i modelini Türkiye’den önce uygulayan Ukrayna, Macaristan gibi Do¤u Avrupa ülkelerinde afl›lama hizmetleri büyük ölçüde aksam›fl ve sa¤l›k hizmetlerine eriflimdeki eflitsizlikler artm›flt›r. Ülkemizde de Samsun’da yap›lan bir araflt›rma, Aile Hekimli¤i sistemine geçtikten sonra Samsun ilinde kent ve k›r aras›nda sa¤l›k alan›ndaki eflitsizliklerin artt›¤›n›, afl›lama ve gebe takip hizmetlerinin aksad›¤›n› ortaya koymaktad›r. Aile hekimli¤i ile sa¤l›k emekçilerinin istihdam biçimi ifl güvencesiz, sözleflmeli çal›flma biçimine dönüfltürülmekte, ücretleri piyasaya ba¤›ml› hale getirilmekte, ifl tan›mlar› de¤iflmektedir. Özlük haklar› gasp edilen sa¤l›k emekçileri zoraki sözleflmeli statüye geçirilmekte, sa¤l›k çal›flmalar›nda ekip hizmeti anlay›fl› terk edilerek sa¤l›k kurumlar› hekim merkezli ticarethaneye dönüfltürülmektedir. Ücretler piyasaya ba¤›ml› hale getirilmekte, özlük haklar› gasp edilmektedir. Sözleflmesi yenilenmeyen baz› aile hekimlerinin durumu, bu modelde ifl gü-

SSGSS’nin di¤er aya¤› ise Kamu Hastane Birlikleri ve Hastanelerin Özerklefltirilmesi üzerine kuruludur. TÜS‹AD’›n yay›n organ› Görüfl Dergisi’nin Ekim 2004 tarihli say›s›nda “Kamu Hastanelerinde Özerklefltirme ve Özellefltirme” bafll›kl› yaz›s›nda “Türkiye’deki sa¤l›k sektörü reform çal›flmalar› incelendi¤inde kamu hastane sektöründe desantralizasyon (özerklefltirme) reformlar›n›n iki aflamada ele al›nd›¤› söylenebilir. Öncelikle kamu hastanelerinin devlet bütçesi ünitesi olmaktan ç›kar›larak birer sa¤l›k iflletmesine dönüfltürülmesi, daha sonraki aflamada ise hastanelerin mülkiyeti ile birlikte özel sektöre aktar›lmas›, yani özellefltirilmesi amaçlanmaktad›r” denilmektedir. Kamu Hastane Birlikleri ad› alt›nda hastaneler önce özerklefltirilerek birer sa¤l›k iflletmesine dönüfltürülecek, sonras›nda ise özel sektöre peflkefl çekilecektir. Ancak dünyada bu tarz uygulamalar sonucunda; eflitlik ilkesi büyük ölçüde zarar görmüfl, sa¤l›k emekçilerinin çal›flma koflullar› kötüleflmifl, katk› paylar› ve cepten ödemeler artm›fl, özerk hastaneler özerk olmayanlara göre daha pahal› hizmet vermeye bafllam›fl, yoksullar hizmetlerden d›fllanm›fl ve verimlilikte ise kayda de¤er bir art›fl yaflanmam›flt›r. Kamu hastanelerinin parça parça özellefltirilmesi amac›yla d›flar›dan hizmet al›mlar› yayg›nlaflt›r›lm›fl, hastanelerin radyoloji, görüntüleme merkezleri, laboratuvar, yo¤un bak›m gibi hizmet birimleri özel sektöre ihale edilmeye çal›fl›lm›flt›r. Tafleronlaflt›rman›n y›k›c› sonuçlar›n›n en önemli kan›t› Tuzla tersanelerindeki ölümlerdir. Emekçiler yo¤un ifl yükünün bedelini canlar›yla ödemektedirler. Sa¤l›k hizmetlerinde ise yo¤un çal›flma ve güvencesiz yaflam›n yükünü hem sa¤l›k emekçileri, hem de sa¤l›k hizmetinden faydalananlar ödeyecektir. Çal›flma koflullar›ndaki en küçük bir bozulma do¤rudan insan hayat›n› etkilemektedir. Sa¤l›kta pek çok hizmetin yan› s›ra personel al›m›n› da taflerona devretmek isteyen AKP’ye Kaliforniya’da 2007’de bütün eyaleti felç eden yang›n› hat›rlatmak gereklidir. Bu yang›n›n bu denli büyümesinin sebebi itfaiyecilik hizmetinin tafleron eliyle gördürülmesidir. ‹tfaiyeciler sadece kendi abonelerinin evlerindeki yang›n› söndürmeye çal›flm›fl ve bir bütün olarak kentteki yang›na karfl› duyars›z kalm›fllard›r. Toplumsal hayat› felç etmeyi planlayan SSGSS Yasas› bütün emekçileri ilgilendiren önemli gündem maddelerindendir. Yap›sal uyum paketleri ile ülke ekonomisini ç›kmaza sürükleyen IMF ve Dünya Bankas›’n›n yeni projesi olan SSGSS insan› ve insan sa¤l›¤›n› hiçe sayan bir anlay›fl›n ürünüdür.

G$$ primi asgari ücretliyi de vuruyor Emekçi kesimlere y›k›m›, yoksullu¤u, hak gasplar›n› getiren ve egemenlerin topyekün sald›r›lar›n›n parças› olan SSGSS tasar›s›na iliflkin maddeler kabul edildi. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› (SSGSS) Tasar›s›’n›n, asgari ücretin üçte biri kadar geliri olandan bile Genel Sa¤l›k Sigortas› (GSS) primi kesilmesini flart koflan maddeleri kabul ederek, temel insani hak olan sa¤l›k hizmetinin gasp edilmesine devam ediliyor. Sa¤l›¤› bir hak olmaktan ç›karan ve “paran kadar sa¤l›k” anlay›fl›na mahkum eden GSS uygulamas› yeni maddeler eklenerek oturtulmaya çal›fl›l›yor. Mecliste kabul edilen tasar›ya göre, “SSK, Ba¤-Kur, devlet memurlar›, iste¤e ba¤l› sigortal›lar, harcamalar›, tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar› ile bunlardan do¤an haklar› da dikkate al›narak, kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullan›larak tespit edilecek aile içindeki gelirin kifli

bafl›na düflen ayl›k tutar› asgari ücretin 3’te birinden az olan kifliler, vatans›z ve s›¤›nmac›lar, 65 yafl›n› doldurmufl muhtaçlar, fleref ayl›¤› alanlar, SHÇEK Kanunu’na göre korunma ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlananlar genel sigortal›” say›lacak. Böylece 203 YTL geliri olandan bile GSS primi kesilece¤i, aksi takdirde sa¤l›k hizmetlerinden yararlan›lamayaca¤› yasal hale geliyor. Di¤er bir ifadeyle sa¤l›k hizmetlerinden yaralanmak isteyenler gelirlerinin yüzde 12’sini ödemek zorunda olacak. Öte yandan kabul edilen yasa emeklile-

de flöyle; “Türkiye’de yasal olarak ikamet edenler ile sosyal güvenlik sözleflmesi imzalanmam›fl ülkelere götürülen Türk iflçileri, ay içerisinde 30 günden az çal›flma, 18 yafl›n› doldurmufl olma ve kendi sigortal›l›¤› nedeniyle ayl›k ba¤lanmam›fl olma” kofluluyla iste¤e ba¤l› sigortal› olabilecek. ‹ste¤e ba¤l› sigorta primi, prime esas kazanc›n alt s›n›r› ile üst s›n›r› aras›nda, sigortal› taraf›ndan belirlenen prime esas ayl›k kazanc›n yüzde 32’si olacak. Bu oran, yüzde 20 ile malullük, yafll›l›k ve ölüm sigortas› primi, yüzde 12 ile Genel Sa¤l›k Sigortas› priminden oluflacak.

re ba¤lanan gelir ve ayl›klar, “her y›l›n ocak ve temmuz aylar›ndan geçerli olmak üzere,

S›ra K›dem Tazminat›’nda

bir önceki alt› ayl›k döneme göre TÜ‹K ta-

SSGSS uygulamas›n› tamamlay›c› mahiyette olan ve iflçi-emekçilere baflka bir sald›r›y› öngören k›dem tazminat› için hükümet harekete geçti. K›dem tazminat› hakk›n› sermayenin s›rt›ndan tümden at-

raf›ndan aç›klanan en son temel y›ll›k tüketici fiyatlar› (TÜFE) genel indeksindeki de¤iflim oran› kadar art›r›larak belirlenmesini” getiriyor. Getirilen bir di¤er düzenleme

Türban ve kurban harekat› Gitmeyin dedik gittiler, yapmay›n dedik yapt›lar. Bizi, bu memleketin halk›n› dinlemediler; s›n›rlar› aflan öteki iflgalcinin onay ve icazetini yeterli buldular. S›n›r›n öte yan›nda kobra, bu yan›nda torba “harekât›“ bafllad›. Bir yanda kobra, bir yanda torba; bir yanda çaput, bir yanda kaput görüntüleri. Potin sesleri ile takunya sesleri birbirine kar›flt›. Ve her yanda 盤l›k; do¤uda, bat›da, kuzeyde, güneyde... Paramparça olmufl insanlar›n ölüleri tafl›nd› yoksul, gariban mahallelere. Kimi bayrakl›-tabutlu, kimi bayraks›z-tabutsuz torba içinde; kimileri devlet töreni ile gömüldü, kimileri devlet terörü ile. Anneler farkl› dillerden a¤›t yakt›lar ve hepsi ayn› dilden a¤lad› saçlar›n› yolarak; ac›lar›n ortak diliyle. Ve öteki iflgalci höt deyince geri geldiler, ama yitirilen, kanayan hiçbir fleyimiz geri gelmedi… Ac›lar›m›z ve yoksulluklar›m›z biraz daha ço¤ald›. Kanad›kça kan›yor, beti benzi, rengi deseni soluyor Anadolu’nun, halsiz, yorgun, yoksul ,feri/takat› kesiliyor flu güzelim memleketin. Komutanlar baflar›lar›n› öldürdükleri ile ölçüyorlar. Politikac›lar sorumsuz floven hamasi nutuklar atmay› sorumluluk gere¤i say›yorlar. Ölenler bizim çocuklar›m›z, öylesine mert, öylesine hayat dolu. Öylesine güzel gençler ki, gel de a¤lama istersen. Onlar birbirini öldürdükçe Bush’lar›n gülüflleri renkleniyor, mimikleri derinlefliyor, s›r›t›yorlar keyiflice. Her dönem bir Yavuz, bir Enver, bir baflka yamuk musallat olur bizim çocuklar›n tazecik canlar›na; ün ve macera için. Tatbikat m›, sürek av› m›, iflgal mi belli de¤il, s›r›klanm›fl gençlerin ölülerinden kan daml›yor beyaz, so¤uk kar örtüsü üzerine ve yoksullar›n ekme¤i, ayakkab›s›, yol paras›, bomba, kurflun ve atefl olarak ya¤›yor memleketin, kardeflli¤in öbür yakas›na. Kurtlar kent sokaklar›n› dolduruyor kan kokusu ile ve “daha fazla, daha fazla“ diye uluyaraktan.. Kardeflli¤in bir bölgesi ›ss›z viranelerle doluyor, öbür yan› kaos ve karanl›kla. Da¤da azal›rken kentte ço¤al›r bu kez canilik. Çeteler, çeteler, çeteler… biri gider öteki iflbafl› eder. Ergenekon, Alperenler, T‹T’anik, itanik, kontranik, organik, mafyanik, flerianik, mitanik, karanl›k, kanl› çeteler… E¤itim kurumlar›na, iflliklere, sokaklara birer ikifler b›rak›l›r; sakall›, beyaz bereli, kara bereli, “i¤neli“, sat›rl›, silahl› cehennem olas› cehennem zabanileri. Bilim insanlar›, ö¤renciler, ayd›nlar, güzel insanlar, emekçiler ölmeye bafllar. Her ölenin cenaze töreninde yenileri ölür ve memleketin manzara-i umumisi ölülerini gömmek ve a¤lamaktan ibaret kal›r. Akl›, anl›¤› ve ayd›nl›¤› gider memleketin, al›k, allahl›k bir topluma dönüflür. Özgürlü¤ün türbanlanmas› “özgürlük“ oluverir, fafloluk da “ça¤dafll›k“. Vatan›n pazarlanmas› “vatanseverlik“, toplumun yoksulluk, gerilik ve kölelik zincirine vurulmas› da “ulusseverlik“ olur! Her fley ters ve tepetaklak olur ve bütün kavramlar tersinden okunmaya bafllar t›pk› Arapça o bin befl yüz y›l›k hikaye kitab› gibi. Vay zavall› memleketim ve de “gariban“ halk›m… Yok mudur bu türban ve kurban düzeninden kurtulman›n bir yolu?.. Düflün! Mutlaka vard›r, hayat hikayemizi yeniden ve do¤ru yazman›n bir yolu mutlaka vard›r. Düflün ve durduruver flu kara tufeyli oyununu…

may› hedefleyen egemenler üç seçenekli bir taslak üzerinde çal›flmalara bafllad›. Bilindi¤i üzere mevcut düzenlemede k›dem tazminat›; suçlu ç›karmalar d›fl›nda iflten ç›kar›lan veya erkekler askerlik, kad›nlar evlenme nedeniyle kendi iste¤iyle iflten ayr›ld›¤›nda ya da emekli olundu¤unda çal›flanlara bir hizmet y›l› için bir ayl›k ücreti tutar›nda k›dem tazminat› ödenmekte. Yani k›dem tazminat› hakk› iflçilerin sosyalekonomik riskler karfl›s›nda güvence sa¤layan bir kazan›m niteli¤i tafl›yor. Ne var ki emperyalist sermayenin ihtiyaçlar› do¤rultusunda uygulanan neo-liberal politikalarla, mücadele bedeli kazan›lan bu hak, gasp edilmek isteniyor. AKP hükümetinin k›sa zamanda yaflama sokaca¤› k›dem tazminat›yla ilgili düzenlemenin ilk seçene¤i k›dem tazminat›n› tümden kald›rmay› öngörürken, di¤er iki seçenek de fona devretmeyi sal›k veriyor. K›dem tazminat›n›n tümüyle kald›r›l›p yerine iflsizlik sigortas›n›n ifllerlik kazanmas› hükümetin üzerinde mutab›k oldu¤u bir seçenek. Böylece “iflsizlik sigortas›yla birlikte k›dem tazminat›na gerek kalmad›” yönlü bahane sunuluyor. Halbu-

ki her iki uygulama birbirinden oldukça farkl›. Keza yararlanma koflullar› olsun, ödeme koflullar› olsun, iflsizlik sigortas›n›n k›dem tazminat›n›n alternatifi fleklinde sunulmas› manipülasyonu içermektedir. Öngörülen di¤er iki seçenek fona devredilmede de durum farkl› de¤il. K›dem tazminat›n›n fona devredilmesi, k›dem tazminat›n›n ifl güvencesine sa¤lad›¤› katk›n›n yok edilmesi ile sermayedarlar›n kolayca iflçi ç›karma olana¤›n›n zeminini yaratacakt›r. K›dem tazminat›n›n fona devredilmesi, patronlar›n prim ödememesi veya zaman›nda ödememesi sonucunda oluflacak aç›klar›n halk›n s›rt›ndan(devlet hazinesinden vb) kapat›lmas›na neden olabilecektir. Zira egemenler bu yükü bahane belleyip asl›nda k›dem tazminat›n›n tümden tasfiyesini amaçlamaktad›r. Di¤er yandan k›dem tazminat›n›n fona devredilmesi ayn› zamanda hükümetlerin ve çevresinde kümelenen sermaye gruplar›n›n müdahalesine davetiye ç›karmas› anlam›na gelmektedir. Yak›n zamanda devlet taraf›ndan çeflitli fonlara el konulmas›, sonras›nda özele devredilmesi yaflanan örneklerdir.


BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ • Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Hakan ERTEN

ADANA ‹ZM‹R KARTAL MERS‹N ELAZI⁄ MALATYA KONYA D‹YARBAKIR AT‹NA YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹

: Dr. Ali Menteflo¤lu Cad. M. Rüfltü Ünald› ‹flhan› Kat:3 No:56 Kuruköprü-Seyhan/ADANA : 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 : ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 : Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 : ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 : Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 : Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 Tel-Fax: : (0332) 351 59 55 : ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Diyarbak›r : Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr : Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Yay›n Türü: Yayg›n Süreli * Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75• DA⁄ITIM: YAY-SAT

“8 Mart kad›nd›r k›z›ld›r”

TUDEF: Munzur’da baraj istemiyoruz

Bafl taraf› sayfa 7’de MERS‹N- 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü “‹syan eden kad›n devrim do¤urur” sloganlar› eflli¤inde kutland›. Aralar›nda DHP’nin de bulundu¤u bir çok devrimci, demokrat kurum taraf›ndan örgütlenen mitingde, DHP’nin “8 Mart K›z›ld›r K›z›l Kalacak” pankart›na ‘emniyetin izninden geçmedi¤i’ gerekçesiyle polis taraf›ndan keyfi olarak el konuldu. 8 Mart’ta Devlet Hastanesi önünde toplanan kitle sloganlar eflli¤inde Metropol Miting Alan›’na kadar yürüdü. DHP üyeleri yürüyüfl s›ras›nda “8 Mart k›z›ld›r, k›z›l kalacak”, “Biji b›ratiya gelan”, “Cinsel, s›n›fsal, ulusal sömürüye son”, “‹syan eden kad›n devrim do¤urur”, “Jin, jiyan, azadi”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” sloganlar›n› ve Clara Zetkin, Barbara Anna Kistler, Berna Sayg›l› Ünsal’›n resimlerini tafl›d›. Alanda toplan›ld›ktan sonra dünya ve ülkemizde devrim mücadelesinde flehit düflen kad›nlar ve bir gün önce Batman’da töre cinayetine kurban verilen Lalihan ‹lhan flahs›nda sayg› duruflu yap›ld›. 8 Mart tarihçesinin anlat›ld›g› miting, çekilen halaylar ve sloganlarla son buldu. Bu arada DHP, oturma eylemi yapt›ktan sonra alana girerek polisin keyfi tutumunu protesto etti.

‹STANBUL- Munzur’u Koruma Kurulu üyeleri 14 Mart Uluslararas› Barajlara Karfl› Eylem Günü’nde Munzur’da ve dünyada yap›lan barajlar› protesto ettiler. TUDEF, eylemde barajlar›n anlam›n›n “göç, açl›k, yoksulluk” oldu¤unu belirtti. TUDEF üyeleri Taksim Tünel’den Galatasaray Postanesi önüne kadar, “Munzur özgürdür, özgür akacak”, “Küresel flirketler Munzur’dan defolun”, “Munzur’da baraj istemiyoruz”, “Munzur onurdur, onuruna sahip ç›k”, “Munzur’a uzanan eller k›r›ls›n” sloganlar›yla yürüdü. Burada Munzur’u Koruma Kurulu

HATAY/ANTAKYA- 7 Mart’ta Mustafa Kemal Üniversitesi

ad›na aç›klamay› okuyan Hasan fien,

Tayfur Sökmen Kampüsü Ziraat Fakültesi önünde toplanan ö¤renciler, “Jin, jiyan, azadi”, “Kad›n›z, hakl›y›z, kazanaca¤›z” sloganlar› ile 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü kutlad›. 8 Mart’ta ise DGH, Partizan, HÖC'lü kad›nlar, Al›nteri ve HKM üyeleri, “Kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kat›n kurtulmaz” diyerek ortak bir eylem yapt›lar.

Dersim’in haz›rlanan 8 adet baraj pro-

Mustafa Kemal Üniversitesi ö¤rencileri 7 Mart günü okullar›nda düzenledikleri etkinlikle 8 Mart› kutlad›lar. Etkinlikte kad›nlar›n toplumsal yaflamdaki sorunlar›na dikkat çeken bir aç›klama yap›ld› vek›sa bir skeç gösterimi de sunuldu. Hatay’daki ikinci etkinlik ise 8 Mart günü devrimci, demokratik kurumlar taraf›ndan yap›ld›. Müzik dinletisi ve halaylar›n çekildi¤i eylemde Elbistan Hapishanesi’nde tutuklu bulunan MKP dava tutsa¤› Özlem Ayd›n’›n kad›larla ilgili yazd›¤› fliiri okundu. Eyleme kat›lanlar hep bir a¤›zdan, “Cinsel, s›n›fsal, ulusal sömürüye son”, “Kad›n olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kad›n kurtulmaz” sloganlar›n› att›lar. Bu arada 8 Mart haz›rl›klar› s›ras›nda bildiri da¤›tan DGH’l› bir aktivist savc› taraf›ndan tehditlere maruz kald›. Bildiride geçen, “Bayrampafla Cezaevi’nde yanan 6 kad›n devrimcinin yan›nda saf almal›y›z” yaz›s› nedeniyle DGH aktivistine “senin tepene binerim. Aya¤›n› denk al, ensendeyim. Sen nas›l devlete iftira atars›n! Sana soruflturma açar›m” tehditlerini savuran savc›n›n tutumu, ülkede demokrasinin ve hukukun nas›l iflledi¤ine de bir örnek oldu.

jesi ile yok edilmek istendi¤ini söyledi. Milli Park ilan edilen 42 hektarl›k ala-

Köylüleri zehirlemeye devam ediyorlar

t’› ortak bir flekilde kutlad›lar. Kurumlar, belediyenin önünden Tirito¤lu Park›’na kadar “Yaflas›n 8 Mart”, “Eflit ifle, eflit ücret” sloganlar› eflli¤inde yürüdüler. 9 Mart günü ise Uflak Demokratik Haklar Derne¤i'nde 8 Mart etkinli¤i düzenlendi. Etkinlikte 8 Mart'›n tarihi anlat›larak, komünist ve devrimci kad›nlar›n mücadelelerinden kesitler sunuldu. Ayr›ca etkinlikte Demokratik Kad›n Hareketi'nin haz›rlad›¤› bir sinevizyon gösterimi yap›ld›.

fien, Dersim’de baraj yapmak yerine, da¤lar›ndan, ma¤aralar›ndan, göllerinden, kapl›calar›ndan, akarsular›ndan ve hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi bak›m›ndan yararlanmas›n›n do¤ru olaca¤›n› söyledi. fien, son olarak, “Dersim’de ‘do¤al kültür’ olmadan ‘yaflam kültürü’ olamaz, çünkü yaflam›n alt yap›s› ‘su ve da¤d›r’ dedi.

“Onlar öldü¤ünde biz de ölece¤iz”

lirlerinin yok olaca¤›n› ve 84 köyün bo-

‹zmir Tunceliler Derne¤i, Munzurda yap›m› süren 8 baraja karfl› 14 Mart barajlara karfl› eylem gününde alanlardayd›.

dile getiren Mutlu, “Baraj yerine, gü-

Konak eski Sümerbank önünde, “Onlar öldü¤ünde bizde ölece¤iz, ‹ki Merdi Maki Mire me” yaz›l› pankart›n arakas›nda toplana dernek üyeleri, munzurda baraj yap›lmas›n› istemediklerini belirttiler.

yararlan›lmas› gerekmektedir. Tunce-

flalmas›yla büyük bir göçün olaca¤›n› zelliklerinden, da¤lar›ndan, ma¤aralar›ndan, göllerinden turizmcilik ve hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi bak›m›ndan li'de do¤al kültür olmadan yaflam kültürü olmaz” dedi. Mutlu son olarak, Munzur'un, Hasankeyf'in ve F›rt›na Vadisi'nin barajlar alt›nda b›rak›lmas›na, yok edilmesine izin vermeyecekle-

Dernek baflkan› Kemal Mutlu bir aç›klama yaparak, haz›rlanan baraj projeleri ile milli park olarak ilan edilen 42 bin hektarl›k alan›n içerisinde yaflayan canl›larla birlikte yok olaca¤›n› söyledi. Mutlu, Baraj ve Hidro Elektirik Santralerinin tamamlanmas› durumunda bölge halk›n›n ekonomik ge-

rini aç›klad›. Dernek üyeleri eylem s›ras›nda, “Küresel flirketler Munzur'dan defol", "Alt›n› Rio Tinto al›r siyanür bize kal›r” dövizleri açarak, “Munzurumuza ve ›rmaklar›ma dokundurtmayaca¤›z”, " Dersim onurdur onuruna sahip ç›k" sloganlar›n› att›lar.

UfiAK- Mahkeme karar› ile kapat›lmas›na ra¤men yeniden üretime bafllayan maden oca¤›, çevreyi ve yöre halk›n›n sa¤l›¤›n› tehdit etmeye devam ediyor.

hastaneye kald›r›lm›flt›.

Uflak’›n K›fllada¤› bölgesinde kurulan TÜPRAG flirketine ait maden oca¤›na daha önce mahkeme taraf›ndan kapatma karar› verilmiflti. Ancak flirket internet sitesinde yapt›¤› duyuruda mahkeme karar›na dayanarak tekrar üretim faaliyetlerine bafllad›klar›n› aç›klad›. Kanadal› alt›n tekeli Eldoradogold’un ülkemizdeki temsilcisi TÜPRAG taraf›ndan iflletilen maden yüzünden daha önce maden oca¤›na yak›n ‹nay Köyü’nde hayvan ölümleri olmufl ve yaklafl›k 700 köylü zehirlenme flikayetiyle

bir mahkeme karar› bulunmad›¤›n› belirtti. “Anayasa ve yasalar

Madenin yeniden aç›lmas›na tepki gösteren Ege Çevre ve Kültür Platformu, maden oca¤›n›n aç›lmas› yönünde herhangi K›fllad›¤›’nda uygulanm›yor mu?” diye soran EGEÇEP, madenin hangi kararla aç›ld›¤›n›n aç›klanmas› için Uflak Valili¤i ile Çevre ve Orman Bakanl›¤›’na baflvuraca¤›n› aç›klad›. EGEÇEP, mahkeme kararlar›na ra¤men sürekli aç›k tutulan Bergama alt›n madeni oca¤›n› hat›rlatarak, “Yeni bir Bergama yarat›lmak isteniyor” dedi.

Köylüler topraklar›na sahip ç›k›yor KAHRAMANMARAfi- Topraklar›n›n yok edilmesini istemeyen Pazarc›k köylüleri, topraklar›na kurulacak kat› at›k depolama tesisinin inflaat›na izin vermeyince jandarman›n sald›r›s›na u¤rad›. Pazarc›k ilçesi Narl› Ovas›’nda kurulacak olan ‘Kat› At›k Depolama Tesisi’ni istemeyen ve tesis çal›flmalar›n› durdurmak için eylem yapan köylülere jandarma sald›rd›. Tesisin yap›m çal›flmalar›n›n bafllamas› üzerine çal›flma yerine gelen köylüler, ifl makinelerinin önüne geçerek çal›fl-

UfiAK- DHP, EMEP, ÖDP, ESP, E¤itim-Sen ve DTP 8 Mar-

n›n, bar›nd›rd›¤› canl›larla beraber yok olaca¤›n› belirten fien, sözlerine flöyle devam etti; “Bölgede 114 bin hektar arazi tar›ma elveriflli ve bunun yaklafl›k 12 bin hektar› sulanabilir araziden olufluyor. Yap›lacak barajlar ise sulu tar›ma elveriflli yap›da de¤il. Munzur suyu, Munzur vadisi, Munzur da¤› bölge insanlar› için kutsald›r. Baraj ve hidroelektrik santrallerinin tamamlanmas› durumunda, barajlar bu kutsal de¤erleri sular ile bo¤acakt›r.”

malar› engellemek istedi. Topraklar›nda çimento fabrikas›na ve 8 belediyenin çöplerinin dökülece¤i kat› at›k depolama tesisine izin vermeyeceklerini belirten köylüler, bu konuda kararl› olduklar›n› ve her türlü bedeli ödeyeceklerini belirttiler. ‹fl makinelerinin önüne geçerek çal›flmalar›n bafllamas›na izin vermeyeceklerini belirten yöre halk›na jandarma müdahale ederek 20 kifliyi tartaklayarak gözalt›na ald›. Jandarman›n, aralar›nda kad›n, çocuk ve yafll›lar›n da bulundu¤u kitleye,

biber gaz› ve coplarla gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar›n sonucunda bir kifli a¤›r yaralanarak hastaneye kald›r›ld›. Daha sonra civar köylerden vatandafllar›n ve çevre örgütlerinin temsilcilerinin de kat›l›m›yla eylemlerine devam eden köylüler, yeniden ifl makinelerinin çal›flmaya bafllad›¤› alana yönelerek, çal›flmalara izin vermeyeceklerini yinelediler. “Uzlaflma” uyar›lar›na karfl› kararl› durufl sergileyen köylülere jandarman›n ikinci sald›r›s› da gecikmedi. Biber gaz› ve cop

kullanarak kalabal›¤› da¤›tmaya çal›flan jandarma, 5 eylemciyi daha gözalt›na ald›. Müdahalelere karfl› kararl›l›klar›n› yitirmeyen köylüler, Kahramanmarafl-Gaziantep-Narl› Karayolu’nu yaklafl›k bir buçuk saat trafi¤e kapatarak yaflam alanlar›nda çöpe asla müsaade etmeyeceklerini ifade ettiler. Daha sonra olay yerine gelen Pazarc›k kaymakam›n›n, kitlenin gözalt›na al›nanlar›n serbest b›rak›lmas› ve çal›flmalar›n durdurulmas› talebini kabul etmesi üzerine eylem sona erdi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.