Açılıma aldanmadılar,
alanları doldurdular GÜNCEL SAYFA 4
•Y›l: 7
GÜNCEL SAYFA 15
GÜNCEL SAYFA 4 Yeni kurulan Tunceli Üniversitesi’nin aç›l›fl›n› yapmak için 5 Kas›m günü Dersim’e giden Cumhurbaflkan› Abdullah Gül, halk›n tepkisi ile karfl›laflt›. Gül’ün yapt›¤› “ziyaret”e iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z Dersimliler, “ayn› palavralar› at›p duruyorlar” diyerek, bu “ziyaret”le gözlerinin boyanamayaca¤›n› belirtti.
Alevi Bektafli Federasyonu (ABF) taraf›ndan düzenlenen ve siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin de destek verdi¤i mitinge on binlerce kifli kat›ld›. On binlerce kiflinin kat›ld›¤› mitinge Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) da kitlesel kat›l›m sergiledi. Kitleselli¤i ve coflkusuyla mitingdeki yerini alan DHF, “Aç›l›mlara aldanma, bozuk düzende sa¤lam çark olmaz” yaz›l› pankart açarak, devletin ve hükümetin sinsi politikalar›n› teflhir etti.
15 Günlük Siyasi Gazete
Albay Dursun Çiçek bir içeride, bir dışarıda!
Dersim halkı Gül’e gül uzatmadı
•Say›: 165
“‹rtica ile Mücadele Eylem Plan›”n›n alt›nda imzas› bulundu¤u iddias›yla tutuklanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tahliye edildi. Nöbetçi 9. A¤›r Ceza Mahkemesi'nin Dursun Çiçek hakk›nda tutuklama karar› vermesinin ard›ndan, Dursun Çiçek’in avukat› Mustafa Çevik, ‹stanbul Nöbetçi 9. A¤›r Ceza Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi verdi. Mahkeme dilekçeyi de¤erlendirmeye alarak Dursun Çiçek’in tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›lmas›na karar verdi.
•18-31 Kas›m 2009
• Fiyat›: 1 TL
• e-mail:devrimcidemokras@ttmail.com
• www.devrimcidemokrasi.net
Öymen devletin niteli¤ine iflaret etti “Demokratik aç›l›m”›n TBMM’de tart›fl›ld›¤› gün, grubu ad›na konuflan CHP milletvekili ve Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur Öymen’in Dersim katliam›n› hat›rlatarak flimdi de ayn› tavr›n sürdürülmesi gerekti¤ine iliflkin aç›klamalar› tepkilere neden oldu
GÜNCEL SAYFA3
‘Atatürk, terörle böyle mi mücadele etti’
‘Hitlerin ö¤rencisi Öymen aran›yor’
K. Atatürk, C. Bayar, F. Çakmak da faflistti
TBMM Genel Kurulu’nda ‘demokratik aç›l›m›n’ tart›fl›ld›¤› 10 Kas›m günü görüfllerini aç›klayan CHP Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur Öymen, konuflmas›nda, ‘Atatürk fieyh Sait’le müzakere mi etti? Dersim isyan›n› yapanlarla müzakere mi etti?’ diyerek TC tarihinde yaflanan katliamlara CHP’nin resmi bak›fl aç›s›n› yans›tarak, özü faflizm olan Kemalist diktatörlü¤ün katliamlar›n› savundu.
Dersim halk›n›n bizzati yaflayarak tecrübe etti¤i Kemalist devletin katliamc› uygulamalar›n›n bugün de geçerli oldu¤una iliflkin Öymen’in 1938 Dersim k›r›m› ile ilgili sözlerine hakl› olarak büyük tepki gösteren Dersim halk›, Onur Öymen'in faflist Hitlere benzetildi¤i foto¤raflar›, üzerine Türkçe, ‹ngilizce ve Zazaca ‘Bu adam aran›yor’ yazarak Dersim sokaklar›na ast›.
“Ben mi bast›rd›m Dersim isyan›n›? O zaman Atatürk niye böyle davrand›? Celal Bayar Baflbakan, Fevzi Çakmak da Genelkurmay Baflkan›. Onlar da m› faflistti?” diyen Öymen, yan›t bekliyor. Sesini duyuramayan binler ad›na biz yan›t verelim: Say›s›z katliama imza atan, halka kan kusturan, di¤er ulus ve milliyetleri imha ve asimilasyona giriflen bu zatlar elbette ki faflistti!
Öymen’in a¤z›ndan dökülenler devletin gerçekli¤idir
Maoist partiden emek seferberli¤i kampanyas› Maoist parti, Halk Savafl›’n› gelifltrip güçlendirmek için “Emek Seferberli¤i” kampanyas› bafllatt› Maoist Komünist Partisi (MKP) “Emek Seferberli¤i” kampanyas› bafllatt›¤›n› duyurarak, emperyalizm ve gerici s›n›flar karfl›s›nda ezilen tüm emekçileri kampanyaya güç vermeye ça¤›rd›. MKP taraf›ndan yap›lan aç›klamada emperyalist sistemin dünya halklar›na yaflatt›¤› katliamlara de¤inilirek, “Emperyalist haydutluk korkunç yüzünü her gün daha fazla göstermektedir. Dünyan›n kan gölüne çevrildi¤ine tan›kl›k ediyo-
ruz. Büyük sald›rganl›k ruhunu kaybetmeyen emperyalist illet, her gün yeni ulus ya da devleti iflgal edip talan etmektedir. Emperyalist barbarl›¤›n zenginliklerini emerek çökertmedi¤i bir tek insan co¤rafyas› olmad›¤› gibi, yeryüzünde emperyalist vahfleti hissetmeyen bir tek insan kalmad›. Yoksul dünyan›n yaflam hakk› dahil tüm hak ve özgürlükleri emperyalist ç›karlar u¤runa budanmakta, yok edilmektedir. Devrimci dünyan›n gelece¤i aç›kça karart›l›p kana bo¤ulmak istenmektedir.” ifadelerine yer verildi. SAYFA 5
Gazi Mahallesi’nde 25 Kas›m etkinli¤i yap›ld› 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Mücadele Günü kapsam›nda çal›flmalar›n› bafllatan DHF Kad›n Komisyonu'nun faliyetleri devam ediyor. Gazi Demokratik Haklar Derne¤i'nde 25 Kas›m etkinli¤i yapan Kad›n Komisyonu, kad›na yönelik fliddetin boyutlar›na dikkat çekti. 25 Kas›m etkinli¤i öncesinde Kad›n Komisyonu üyeleri Gazi Mahallesi'nin gecekondu semtlerinde ve semt pazar›nda bildiriler da¤›tarak, kad›nlarla sohbet etti. 25 Kas›m bildirilerinin da¤›t›lmas›n›n ard›n-
dan etkinlik için derne¤e geçildi. Etkinlik öncesi k›sa bir konuflma gerçeklefltiren komisyon temsilcisi, kad›na yönelik fliddetin boyutlar›na ve yarg›n›n son zamanlarda kad›nlar aleyhinde verdi¤i kararlarla nas›l erkek egemen düzene hizmet etti¤ine dikkat çekti. Sinevizyon gösterimi ile devam eden etkinlikte, Mekans›z Tiyatro Toplulu¤u, kad›n› konu alan bir oyun sergiledi. Etkinlik Liberta müzik grubunun gerçeklefltirdi¤i müzik dinletisi ile sona erdi.
Onur Öymen’in çözüm olarak sundu¤u, ‘Dersim gibi yap›lmal›’ sözleri y›llard›r CHP’ye oy veren Aleviler ve Dersim halk› taraf›ndan tepkiyle karfl›lanarak birçok ilde protesto eylemleri yap›ld›. Tunceli Dernekleri Federasyonu Baflkan› Özkan Tacar, yapt›¤› aç›klamada; bütün Dersimlileri CHP’den istifaya ça¤›rd›.
Aç›l›m deflifre oluyor: ‘Esas amaç tasfiyedir’ AKP, “aç›l›m” ad› alt›nda yürüttü¤ü sald›r› konseptini uygulamaya devam ederken, gündem Kürt ulusal sorununa iliflkin geliflmelerle alevlenmeye devam ediyor. “Aç›l›m”›n bugünlerde en çok tart›fl›lan konular›ndan birisi ise, Güney Kürdistan’daki kamplardan geri dönüfller... 13 Kas›m’da avukatlar›yla görüflme yapan Öcalan, Kürt ulusal sorunuyla ilgili güncel geliflmelere dair flu ifadelerde bulundu: “Bugün için baz› görüflleri
yan yana getirdi¤imizde anl›yoruz ki, devlet içinde bu sorunu çözmek isteyen bir grup var. Ama hükümetin ne yapaca¤› art›k belli oldu, büyük bir flovdu, sona erdi. Ben daha önce de tahmin ediyordum ama, yine de çözüm konusunda iyi niyetli olup olmad›klar›n› görmek gerekiyordu. Ben AKP'nin samimi oldu¤undan ciddi flüphe duyuyorum.” Kürt ulusal hareketi cephesinden bir aç›klama da,
Koma Cîvakan Kurdistan’dan geldi. KCK Yürütme Konseyi Baflkanl›¤›, yapt›¤› aç›klamada, Kürt sorununun mecliste tart›fl›lmas›n› önemli bulduklar›n› ifade ederek, “Kürt sorununun çözülmesi için gerekli olan›n operasyonlar›n durdurulmas›, Kürt halk›n›n temsilcilerinin tan›nmas› ve müzakere sürecinin bafllat›lmas›’”oldu¤unu söyleyerek, bunlar sa¤lanmad›¤› ve sald›r›lara devam edildi¤i halde, “bofl durmayacaklar›n›” belirtti. SAYFA 15
AKP veriyor Çal›k flifliyor GÜNCEL SAYFA 15
Nepal’de Maoistler Katmandu’yu kuflatt› Maoistler, bar›fl sürecinin hükümlerine uymayan meclisi ve cumhurbaflkan›n› protesto etmek için 10 Kas›m günü baflkent Katmandu’yu ablukaya alarak, flehre araç girifl ç›k›fllar›n› engelledi. Eylemlere kat›lan binlerce Nepalli, bar›fl sürecine ayak direyen Nepal Ordusu Genelkurmay Baflkan› Katwal’›n görevinden al›nmas›n› istiyor. Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist)’in bafllatt›¤› eylemler, sabah›n erken saatlerinde bafllad›. Ellerinde orak çekiçli bayraklarla Katmandu’nun ana girifl noktalar›n› kapatan Nepal halk›, meclisi istifaya ça¤›rd›. Maoistlerin Nepal halk› ile birlikte sürdürdükleri oturma eylemleri devam ederken, Nepal polisi 13 Kas›m günü yap›lan eylemlere sald›rd›. Kitlenin yürümesini engellemek isteyen polisin sald›r›s›nda Maoist lider Aik Sherchan ve Krishna Bahadur Mahara’n›n yan› s›ra yaklafl›k 50 kifli yaraland›. SAYFA 10
Yer alt›ndakiler yer üstündekilere hesap soracak EMEK SAYFA 6 Özel bir firmaya ba¤l› olarak çal›flan maden iflçileri, maafllar›n›n kesintili bir flekilde verilmesi nedeniyle 8 Kas›m günü Türkiye Taflkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese Müdürlü¤ü önünde toplanarak bir eylem yapt›. Maafllar›n› kesintili olarak alan 270 iflçi, efl ve çocuklar›ndan uzakta, yerin yüzlerce metre alt›nda TTK Kozlu oca¤›nda kömür üretimi için galeri açt›klar›n› ifade ederken yapt›klar› aç›klamada flöyle
konufltular: "Devletin oca¤›nda galeri açma iflini üstlenen firmam›z TTK'dan hak ediflini al›yor; ama bize geldi¤i zaman ifl yok! fiirket, TTK'dan 900 bin lira ya da 1 milyon liraya yak›n para al›yor; fakat bizim 300 bin liram›z› vermiyor.” 700 lira civar›nda ayl›k ücretleri bulundu¤unu söyleyen iflçiler; ancak flirketin asgari ücretlerini ödemesine karfl›n kalan 200 TL civar›nda paray› ödemedi¤i için ma¤dur olduklar›n› kaydettiler.
2
GÜNCEL
18-31 Kas›m 2009
CHP Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur Öymen’in, Dersim katliam›na iliflkin sözleri resmi ideolojinin temsilcisi konumundaki CHP’nin ve devletin milliyetçi, katliamc›, faflist yüzünü bir kez daha ortaya ç›kard›. Sosyal demokrat peçesi alt›nda faflizmi temsil eden CHP’nin (Devlet partisi olmas›yla birlikte resmi ideoloji olan Kemalizm’in) gerçek yüzünü gösterdi. Yap›lan protesto eylemlerinden sonra özür dilemeyen ve hala söylediklerinin arkas›nda olan Öymen, kendisine ve partisi CHP’ye için söylenen faflist kelimesi hakk›nda aç›klama yapt›. “Ben mi bast›rd›m Dersim isyan›n›? O zaman Atatürk niye böyle davrand›? Celal Bayar Baflbakan’d›. Fevzi Çakmak da Genelkurmay Baflkan›. Onlar da m› faflistti?” diyerek kendini aklama çabas›na girdi. Kimseyi üzmemek için gerçekleri kurcalamak istemediklerini de söyleyen Öymen, Dersim katliam›n›n zorunlu gerçeklefltirildi¤ini ve devletin bekas› için bu tür katliamlar›n yap›ld›¤›n›-yap›lmas› gerekti¤inin zorunlu oldu¤unu bir kez daha hat›rlatt›.
‹ttihat ve Terakki’den tutal›m, Mustafa Kemal’e, oradan da günümüze kadar gelenleri için Öymen’in sordu¤u soruya olumlu cevap vermek gerekiyor. Öymen’in ‘38’de Dersim’de yap›lanlardan övünç duymas› ve bunun bugün de uygulanmas› gerekti¤ini söylemesi flafl›lacak bir durum de¤il. Öymen’in sarf etti¤i bu sözler geleneksel devlet sisteminin, kontrol alt›na almak istedi¤i, politikalar›n› hayata geçirmek istedi¤i bölgeler, insanlar için her yolun mübah oldu¤unun dillendirilmesidir. Kald› ki Öymen bu sözlerini Kürt ulusal sorununun “çözümünün” tart›fl›ld›¤› bir ortamda söylemesi, AKP’nin kendisine pay ç›karmas› için yetti de att› bile. Emperyalistlerin Türk devletine dayatt›¤› de¤iflim sonucunda demokrat peçesi takan ve 87 y›ll›k cumhuriyet tarihinde görülmemifl bir flekilde Baflbakan ve Cumhurbaflkan›’n›n Dersim’e Dersim diyerek kendilerine pay ç›karmalar›n›n göstergesidir. Bugün Öymen’in sözleri üzerinden politik ad›m atmaya çal›flan AKP temsilcili¤inde devlet, ayn› politikalar›n› Kürt ulusal
hareketini tasfiye süreciyle farkl› k›l›flar alt›nda sürdürmektedir. Kürt ulusunun en demokratik meflru haklar›n› gasp eden Türk hakim s›n›flar›, emperyalist efendilerinin emirleri do¤rultusunda ortaya ç›kard›klar› ‘milli birlik projesi’de, bu katliam-asimilasyon ve imha sald›r›lar›n›n bir baflka versiyonu olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. PKK’nin verdi¤i silahl› mücadele, özellikle gerilla savafl›yla ulusal haklar› için gösterdi¤i savafl karfl›s›nda çaresiz kalan Türk devletinin bu sözde aç›l›m› yukar›da da ifade etti¤imiz gibi katliam-asimilasyon politikalar›n›n farkl› biçimsel de¤ifliklere bürünerek devam ettirmektedir. AKP temsilcili¤inde devletin bu biçimsel de¤iflikli¤e u¤rayan politikas› Kürt ulusal hareketinin y›llard›r verdi¤i kan bedeli mücadele sonucudur. Ülkemiz gündemi devletin aç›l›m furyas›yla devam ederken kamu emekçileri 25 kas›m’da ifl b›rakma eylemine gidiyor. Gerçeklefltirilecek eylemin ne kadar baflar›l› olaca¤› da afli-
kar. KESK’in yapt›¤› ifl b›rakma ça¤r›s›n›n kendi bünyesinde örgütlü kesimler aras›nda dahi ne kadar gündemlefltirdi¤i, daha do¤rusu gündemlefltiremedi¤i aç›kt›r. Bu durum günümüzdeki sendikac›l›k anlay›fl›n›n getirisidir ve hemen hemen tüm sendikalara egemen durumdad›r. Bu ve bu tür eylemlerin baflar›ya ulaflmas›, ancak ve ancak iflçilerin, köylülerin, bir bütün olarak tüm ezilenlerin kurtuluflu, s›n›f bilinciyle hareket ederek iktidar› hedefledi¤i oranda baflar›ya ulaflacakt›r. Ulusal ve uluslar aras› ölçekte bir dizi tart›flman›n yafland›¤› ve özellikle günümüzün geçer akçesi durumundaki sa¤ tasfiyeci ak›m ve çevrelerin ifltahlar›n› fazlas›yla kabartan geliflmeler göz önüne al›nd›¤›nda Hindistan Komünist Partisi (Maoist) liderlerinden Kishenji yoldafl›n dedi¤i gibi “Biz amac›m›za silahl› mücadeleyle ulaflaca¤›m›za inan›yoruz, silahlar›m›z› b›rakarak de¤il!” sözlerini bayraklaflt›rman›n ve bütün enerjimizle Maoist halk savafl›n›n h›zmetinde olunmas› gerekti¤inin önem ve zaruriyetine de¤inmenin yerinde olaca¤›n› düflünmekteyiz.
Tutsaklarla s›n›r ötesi dayan›flma Yurtd›fl›nda faaliyet gösteren devrimci demokratik kurumlar yay›mlad›klar› bildiriyle devrimci tutsaklar›n mücadelelerinin d›flar›daki sesi olabilmek için ‘Devrimci Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi’ (DETUDAK)’ni oluflturduklar›n› duyurdular. DETUDAK bünyesinde; Özgürlük Tutsaklar›yla Dayan›flma Komitesi, Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu, Uluslararas› Politik Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi, Avrupa Özgür Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi
ve Bir-Kar kurumlar› yer al›yor.
‘Teslim al›nmak istenen tutsaklar›n flahs›nda bütün bir halkt›r’ DETUDAK taraf›ndan yap›lan aç›klamada, hücre ve tecrit uygulamas›n›n devrimci tutsaklar› teslim almay› hedefledi¤i belirtilerek, devrimci tutsaklar›n, devletin bu sald›r›s›na karfl› güçlerini birlefltirerek Cezaevleri Merkezi Platformu’nu kurduklar› hat›rlat›ld›. “F-
tipi tecrit sald›rganl›¤›na karfl› 9 y›ld›r devrimci tutsaklar›n sürdürdü¤ü bu onurlu direnifli sahiplenip büyütmek görevi önümüzde durmaktad›r.” ifadelerine yer verilen aç›klaman›n devam›nda, bu sald›r› ile devrimci tutsaklar flahs›nda tüm halk›n sindirilmek ve teslim al›nmak istendi¤ine dikkat çekildi ve “Bu bilinçle bizler; bir insanl›k suçu olan tecridin kald›r›lmas› için bulundu¤umuz alanda birleflik örgütlü mücadeleyi gelifltirmek, tut-
saklarla uluslararas› dayan›flma a¤›n› oluflturmak, hasta ve sakat tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› sa¤lamak için DETUDAK olarak faaliyetlerimize bafllad›k. ‹nsanl›¤›n özgür yar›nlar› için, mücadele yürüten politik tutsaklar› sahiplenmek, onlar›n ‘d›flardaki’ sesi olmak, d›flar›da yaflam›m›za örülen yarl› kesimleri tecrite karfl› mücadeleyi yükseltmeye ça¤›r›yoruz.” denildi.
rettin’den Dadalo¤lu’na, 15-16 Haziran’dan Gazi’ye isyan›n ve insanl›¤›n mücadele partisi oldu¤unu dile getirdi. Çelik, “Halklar›m›z›n gelecek ve kaderinin belirlenmekte oldu¤u içerisinden geçmekte oldu¤umuz süreç tarihsel karar an›nda geliflmelere ve gidiflata daha etkin bir flekilde müdahale edebilmek için, halklar›m›z›n kurtulufl yolunu döfleyecek devrimci demokratik iktidar için, mücadelede devrimci sorumluluklar›m›z› hakk›yla yerine getirebilmek için ESP’yi kuruyoruz.” dedi.
'ESP mücadelenin yasal formdaki üst boyutu'
Ezilenlerin Sosyalist Partisi kuruluyor ‹STANBUL- Ezilenlerin Sosyalist Partisi Giriflimi Taksim Hill Otel’de yapt›¤› bas›n toplant›s›yla kuruluflunu deklare etti. Birçok demok-
ratik kitle örgütü, siyasi parti, ayd›n ve akademisyenin de kat›ld›¤› toplant›da, ‘ufuktan bir günefl do¤uyor’ denildi.
DHF’liler özgürlüklerine kavufltular ERZURUM- Sivas’ta 15 Ocak 2009’da evlere yap›lan bask›nlar sonucunda gözalt›na al›nd›ktan sonra tutuklanan Cumhuriyet Üniversitesi ö¤rencisi ve DHF üyesi
ESP’nin kurulufl deklerasyonunu okuyan ESP Giriflimi sözcüsü Mukaddes Erdo¤du Çelik, ESP’nin Spartaküs’ten Pir Sultan’a, fieyh Bed-
“ESP, iflçi s›n›f› ve ezilenlerin politik s›n›f bilincini ayd›nlatmay›, siyasi bir ordu olarak birlefltirip örgütlemeyi, iradeyi varl›k nedeni ve devrimci ve sosyalist misyonu kabul etmektedir.” diyen Çelik sözlerini flöyle sürdürdü: “ESP’yi kuracak iflçiler, kad›nlar, gençler, kent ve k›r emekçileri, ayd›nlar, sanatç›lar, emekliler, yoksullar uzun y›llard›r özgürlük ve sosyalizm için mücadele ediyorlar, onlar› yaflam›n tüm alanlar›ndaki savafl›mlardan tan›yorsunuz. O yüzdendir ki, ESP senelerdir yürütülen devrimci mücadelenin yasal formda en üst örgütsel biçime kavuflmas›d›r.” Çelik, konuflmas›n›, “‹flçileri kad›nlar›, gençleri, kent ve k›r yoksullar›n› ve tüm ezilenleri kurulufl aflamas›ndan bafllayarak ESP’de birleflmeye ça¤›r›yoruz.” sözleri ile noktalad›.
‹STANBUL- Halk Cephesi temsilcilerinden ‘96 Ölüm Orucu direniflçisi Eyüp Bafl, F tipinde yakaland›¤› hastal›¤›n yeniden nüks etmesi sonucu ölümsüzleflti. Eyüp Bafl, ‘96 Ölüm Orucu gazisiydi. Hapishanelerde kald›¤› süre içerisinde devletin birçok sald›r›s›na u¤ray›p iflkencelere maruz kald›. Tutsakl›k y›llar›nda yaflad›¤› bu sald›r›lardan kaynakl› rahats›zl›klar› kal›c›laflt›. Bu hastal›klardan dolay› 23 Eylül'de ‹stanbul Üniversitesi Çapa T›p Fakültesi Hastanesi'ne kald›r›lan Halk Cephesi temsilcisi Eyüp Bafl, 9 Kas›m günü saat 21.40'da flehit düfltü.
‘Devrimi Eyüp'e ve tüm devrim flehitlerine arma¤an edece¤iz’ Bafl'›n naafl› Çapa Hastanesi'nden al›nd›ktan sonra Armutlu Cemevi'ne getirildi. “Eyüp Bafl yoldafl ölümsüzdür” pankart›n›n aç›ld›¤› cemevinde, Bafl'›n naafl› bafl›nda anma töreni gerçeklefltirildi. Törende yap›lan konuflmada; "Eyüp Bafl insand›, Parti-Cephe'liydi. Devrimi Eyüp'e ve tüm devrim flehitlerine arma¤an edece¤iz." dendi. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan Bafl'›n naafl›yla birlikte Armutlu sokaklar›nda bir yürüyüfl yap›ld›. Armutlu'da gerçeklefltirilen törenin ard›ndan Bafl'›n cenazesi Gazi Mahallesi'ne götürüldü. Eski Karakol önünde kortejler oluflturarak, "Eyüp Bafl yoldafl ölümsüzdür" pankart› ve Eyüp Bafl'›n resimleriyle yap›lan yürüyüflün ard›ndan Bafl'›n naafl› Gazi Camii'ne götürüldü. Burada k›l›nan cenaze namaz›n›n ard›ndan Gazi Mezarl›¤›'na gidildi. Mezarl›kta Eyüp Bafl'›n defnedilmesinin ard›ndan Halk Cephesi temsilcisi ve flair Ruhan Mavruk birer konuflma yapt›lar. Partizan'›n mesaj›n›n okundu¤u anmada, Mücadele Birli¤i'nin temilcisi ve Grup Yorum üyesi de k›sa konuflmalar gerçeklefltirdiler. Yorum'un söyledi¤i “Bize ölüm yok” marfl›n›n ard›ndan Gazi Cemevi'ne kadar yap›lan yürüyüflle tören sona erdirildi. Cenaze törenine aralar›nda Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)'nun da bulundu¤u çeflitli devrimci, demokratik kitle örgütleri de kat›larak destek verdi.
Sald›r›n›n 4. y›l›nda Umut Kitapevi önünde anma HAKKAR‹- fiemdinli ilçesindeki Umut Kitapevi’ne yönelik
Kitapevi önünde kitle ad›na aç›klama yapan DTP fiemdinli ‹l-
bombal› sald›r› 4. y›ldönümünde protesto edildi. Kitlesel pro-
çe Baflkan› Emrullah Öztürk, 4 y›l önce yaflanan sald›r›da
testo eyleminin yafland›¤› ilçede nöbetçi eczane ve f›r›nlar
fiemdinli halk›n›n suçlular› yakalay›p adalete teslim etti¤ini
hariç tüm iflyerleri kepenk kapatt›.
ancak faillerin yarg›lanmak yerine serbest b›rak›larak terfi
Cihan Kirsiz, Ünal Günal ve Onur Akdeniz, Erzurum’da
fiemdinli’deki bombal› sald›r›n›n 4. y›ldönümünde DTP fiem-
ç›kar›ld›klar› mahkemece tutuksuz yarg›lanmak üzere
dinli ‹lçe Binas› önünden, sald›r›n›n gerçekleflti¤i Umut Kita-
serbest b›rak›ld›. Ankara, Kayseri ve Sivas’ta gerçeklefl-
pevi önüne kadar yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüflte “Umut Ki-
tirilen ve yo¤unluklu olarak Sivas Cumhuriyet Üniver-
tapevi burada, Seferi Y›lmaz burada, fiemdinli halk› burada
sitesi ö¤rencilerini hedefleyen gözalt› teröründe DHF
'iyi çocuklar' nerede”, “Yol haritas› aç›klans›n” dövizleri ile sal-
ard›ndan, sald›r›da hayat›n› kaybeden Zahir Korkmaz ve Ali
üyesi Cihan Kirsiz, Ünal Günal ve Onur Akdeniz’in de
d›r›da yaflamlar›n› yitiren Zahir Korkmaz ve Ali Y›lmaz'›n re-
Y›lmaz’›n mezarlar›n› ziyaret etti. Mezar ziyaretinin ard›ndan
aralar›nda bulundu¤u yedi kifli tutuklanm›flt›.
simleri tafl›nd›.
protesto eylemi sona erdi.
YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314
Eyüp Bafl sonsuzlu¤a u¤urland›
hücreleri parçalamak için bütün du-
YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699
ettirildiklerini belirtti. Umut Kitapevi’ne gerçeklefltirilen sald›r›n›n unutulmayaca¤›n› kaydeden Öztürk, sorumlular›n er ya da geç hesap verece¤ini ifade etti. Kitle, bas›n aç›klamas›n›n
ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT
Hasta tutsaklara özgürlük ‹nsan Haklar› Derne¤i birçok ilde yapt›¤› bas›n aç›klamalar› ile, hapishanelerdeki hasta tutsaklar›n tahliye edilmesini istedi. ‹HD ad›na yap›lan aç›klamalarda hapishanelerde durumlar› a¤›r 39 hastan›n bulundu¤u ve bu hastalar›n hiçbir flekilde tedavilerinin yap›lmad›¤› belirtilerek, Güler Zere gibi bu hasta tutsaklar›n da serbest b›rak›lmas› istendi. DHF’nin de aralar›nda bulundu¤u çeflitli devrimci, demokratik kurum ve siyasi partinin de destek verdi¤i eylemlerde, hasta 39 tutsa¤a dayan›flma mektuplar› gönderildi.
Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24. YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
GÜNCEL
18-31 Kas›m 2009
3
Öymen’in a¤z›ndan dökülenler devletin gerçekli¤idir CHP’nin y›llard›r yüzünü sosyal-demokratl›k peçesiyle gizleyerek halk kitlelerini kand›r›p pefline takmay› baflard›¤› bir gerçek; Onur Öymen’in, özün dile vurumu olan tavr›yla bir kez daha tepetaklak oldu. Tabelan›n sahteli¤i renk verdi, özün tesiri dilde yans›mas›n› buldu. Gizlenmek istenen gerçek yüz ve zihniyet d›fla vurup, daha berrak, daha güçlü ve ilgili yetkili a¤›zlar›n itiraf›yla anadan üryan a盤a ç›km›fl oldu. Öteden beri genifl bir halk kesimi ve hatta kimi sol çevrelerce de kabul görmeyen CHP’nin faflist karakteri, tüzel resmi a¤›zlar›nca tastik edildi. Böylece bu tart›flmada ileri bir noktaya gelinmifl oldu.
n›’n› yuhalayarak kovmalar› da ayr›ca not edilmesi gereken bir olumluluktur. Ancak bu talebin daha ileri seviyede formüle edilmesi daha do¤ru ve mümkündür. En önemlisi de politik talepler daha ileri düzeye tafl›narak, halk kitlelerinin faflizmin “sol” yüzü durumundaki CHP’den kopart›lmas›d›r. Dahas› CHP’nin ve onun savundu¤u Kemalist anlay›fl›n teflhiri için hakk›nda kapatma davas›n›n aç›lmas› istenmeli ve bunun için giriflimlerde bulunulmal›d›r. ‹nsanl›k suçu, savafl suçu, katliam-k›y›m suçu ve faflizm suçlar› hakl› gerekçeler olarak ileri sürülmeli, CHP’nin yetkili a¤z›n›n bu aç›klamas› ilgili suçlar› öven, benimseyen ve savunan bir realite olarak yasal sürecin-soruflturman›n aç›lmas›na gerekçe gösterilerek dava edilmelidir. Ve asla, göstermelik, gayr› ciddi ve hatta katliam› daha kibar ifadelerle savunan özür dileme biçimi yeterli görülmemelidir. Gerçek özür, söz konusu Dersim katliam›n›n k›nanmas›, lanetlenmesi olarak kabul edilmelidir ve ancak böyle bir özür kabul edilebilir ve anlaml› olabilir.
Dersim katliam›n› gerçeklefltiren, özüyle-biçimiyle ayn› gelenekti, CHP’ydi. Kemalist iktidar›n tek parti diktatörlü¤ü dönemiydi; vahfletin yafland›¤›, ana karn›nda bebelerin süngülendi¤i ve k›nal› ellerle gelinlerin Munzur suyu üstünde perde olan cesetlerle ak›fl›… CHP ad›ndaki Kemalist iktidard› ak saçl› neneleri, dedeleri mitralyözler alt›nda toplu k›y›mlara gömen… K›y›mdan kaç›p ma¤aralara s›¤›nan Dersimli yoksul halk› orac›kta zehirli gazlara bo¤arak yap›lan, Öymen’in ayak direyerek savundu¤u vahflet ve o CHP’nin zulümkar fleceresidir. Ma¤aralarda gizlenen analar›, bebelerini susturmak için bo¤mak zorunda b›rakan o tüyler ürpertici dram› yaflatan tarih unutulur mu? Dara¤açlar›na çeken, cesetleri uçurum derinliklerinde kokmaya b›rakan, geri kalanlar› sürgünlere göndererek da¤›tan, yok etmek isteyen oydu… Binlerce Dersimliyi; çocuk, yafll› demeden hunharca katleden kanl› tarih hesaps›z kal›r m›? Ço¤u anlat›lmam›fl, az› anlat›lm›fl olan bu k›y›mda sual gerektiren bir hilaf var m› ey insanl›k! fiimdilerde faflist zebaniler taraf›ndan zillet övgüyle an›lan bu k›y›m vahfleti, sahiplerinin boynunda büyük puntolarla yaz›lm›fl katliamc› yafta olarak dururken; utanç duyulmas› gereken yerde, Dersim halk›n›n k›r›lmas› yeniden emsal gösterilerek ayn› ruh yüceltilmek, ac›lar›m›z karfl›m›za ç›kar›larak, yeni katliamlara davetiye ç›kart›lmak isteniyor. Ak›llara durgunluk veren, bir aymazl›kla m›, yoksa yapt›¤›n›n arkas›nda duran zihniyetle midir “bilinmez”, ama kesindir ki, s›n›f karakteri do¤as›na uygun bir tutarl›l›kla faflist katliam alk›fllan›yor, övünç hadisesi olarak sunuluyor! Dahas›, “özrü kabahatinden büyük” tabirine uygun olarak, ayn› faflist nitelik ›srarla ve sahtekarca savunuluyor. “Ben Atatürk’ün yapt›¤›n› savunuyorum, CHP’nin tavr› da budur” diyor bu zevat. ‹ç tutarl›l›k gösteriyor kuflkusuz. Faflizmle övünen ender bir tutumdur bu! Bu, demagojiye yer b›rakmayacak kadar berrak bir faflist ideolojinin d›fla vurumudur. Evet, içinde tutarl›d›r. Çünkü, Atatürk ve CHP(si) faflistti, katliam da buna aitti. Ve bilinçli ideolojik-siyasi tercihle Atatürk’çü-CHP’ci olandan da bu beklenir. Öymen’in yapt›¤› tam da budur. Kimileri, zevahiri kurtarma peflindedir. CHP’ye mal edilemez, CHP’yi ba¤layan Baykal’›n a¤z›d›r diyorlar! Öymen’in baflkan yard›mc›l›¤›n› ve Baykal’›n diktatör olarak sunulan konumunun, neyin itiraf› oldu¤unu bir kenara b›rakal›m. Ama flu sorulmadan geçilemez. Neden Baykal ve CHP derhal gereken tavr› Öymen’e tak›nmad›, neden ihraç etmeye gitmedi, neden sesiz geçifltirdi ve benzeri… Madem CHP’yi temsil etmiyor, maden patronu Baykal ayn› görüflleri paylaflm›yor, neden gerekli hassasiyet gösteril-
SINIF TAVRI
medi. Gösterilemeyece¤i bizler aç›s›ndan kesindir. Ama sahtekarlar›n, sahte gerekçelerinin çürüklü¤ü ortaya ç›kmaktad›r böylece. Sözüm ona “duyarl›” gözükerek ve istifa istemini dile getiren baz› kimseler ise, yapt›klar› aç›klamalarla ayn› kulvardan kopmamaktad›rlar özünde. Dertlerinin CHP’nin iflin içinden s›yr›lmas› oldu¤u ve temelde ayn› mant›ktan kopmad›klar› a盤a ç›kmaktad›r. Meselenin kafl›nmamas›n› ö¤ütlemektedirler. Sorunu basitlefltirip kotarmaya çal›flmaktad›rlar. Dolay›s›yla, bunlara itibar edilemez. Ayn› t›n›y› çald›klar› bellidir. CHP, halkç› ya da sosyal-demokrat bir parti de¤il; bilakis floven-milliyetçi, ›rkç›-faflisttir, katliamc› kafatasç›d›r, halk düflman›, karfl›-devrimci komprador bürokratik burjuva s›n›flar›n›n bir partisidir! Öymen’nin çirkeflikte s›n›r tan›mayan utanç abidesi aç›klamas› böyle kabul edilmek ve karfl›lanmak durumundad›r. Katliam› gerçeklefltiren zihniyetin s›k› takipçisi durumunda olanlar›n katliamdan mutluluk ve övünç duymalar›ndan baflka bir fley beklenemez. Katliamc›-k›y›mc› mantalitenin gelene¤ine sahip ç›kmas› flafl›rt›c› de¤ildir, olamaz da. Herkes kendi s›n›f karakterine uygun davran›r. Dolay›s›yla, Öymen CHP ötesinde bir telefuza, ayr›k durufla, hukuksal kiflili¤e sahip de¤ildir, o niteli¤in has adamlar›ndan, temsilcilerindendir de. Öymen CHP’yi temsil etmektedir, sözcüsüdür. CHP’nin zihniyeti de Öymen’le birdir. Öymen, “ben faflistsem, o gün onu yapanlar nedir” diye sorup, “e¤er ben faflistsem Atatürk ve
di¤erleri de faflisttir” diyor. Do¤ru. Ö¤men do¤ru iz üstündedir, çok do¤ru söylüyor. Çünkü, o da faflisttir, onlar da faflisttir. Faflizm suçüstü olmufltur! O halde sorun Öymen’nin kiflisel görüfl ve tavr› olmaktan ileri bir çehreye sahiptir. Bu temel göz ard› edilemez bir esast›r. Kiflisel nitelik ve benlik yükümlülük alt›nda olsa da, mesele asla kiflisel darl›kta de¤ildir. Onur Öymen’in teflhir duvar›na as›l› Hitler surat›, gerçekte CHP’nin resmidir. Onur Öymen tüzel parti kiflili¤iyle, organik ard›l›-devamc›s› oldu¤u Kemalist CHP’nin gerçeklefltirmifl oldu¤u Dersim vahfletini-zulmünü-katliam›n› alk›fllayarak savunmaktad›r. Ayn› soy a¤ac›ndan gelene¤in günümüzde devam eden temsilini resmetmektedir Öymen’in tutumu. Öymen; CHP’nin sakl› tuttu¤u, daha do¤rusu sakl› tutmaya çal›flt›¤›, ama devrimci gerçek karfl›s›nda her geçen gün daha ç›plak biçimde ortaya ç›kan tipik so¤uk surat›, kan emici ideolojisi ve s›n›f karakterini aks ettirmektedir. Ö¤men, Dersim vahfletini “yan hasar” diye basitlefltirip k›y›lanlar› alaya alarak suçunu sürdürüyor. Bu çukura düflmekten kurtulamaz, çünkü onun ve CHP’sinin özü budur, bu özün d›fla vurumu engellenemez. Öymen’in aç›klamas› izah edilmeye gerek duymayacak kadar sade ve aç›k, bir o kadar da kirli ve tiksinçtir. Karfl›-devrimci ve faflisttir, katliamc› ve barbard›r. ‹flte sosyal-demokratl›klar›n›n adl›nda sakl› olan tüm gerçek budur. Tüm yaflananlardan özellikle Dersim halk› ders almal›d›r. Y›llar y›l›d›r kendisini k›y›mdan geçir-
Bu aç›klamay› devrimci halk kitleleri derhal idrak ederek devrimci tepkisini göstermifltir. Söz konusu beyan›n direkt ve birinci dereceden muhataplar› veya hedefleri hiç kuflkusuz ki, Dersim katliam›n›n ma¤duru durumundaki tüm Dersim halk›d›r. Bu bak›mdan ilk tepki ve kuvvetli öfkenin buradan do¤mas› do¤ald›r. Fakat daha bilimsel ve s›n›fsal perspektiften yaklafl›ld›¤›nda, ilgili faflist aç›klaman›n hedefi veya muhatab› tamamen anti-faflist, anti-feodal, anti-emperyalist tüm kesimlerdir. Komünist ve devrimci kesimler, ayd›n, yazar, sanatç›, ö¤renci bütün devrimci halk kitleleri, tüm demokratik, devrimci kurum ve kurulufllard›r. Örne¤in, “Onursuz Öymen” slogan› ve istifas› esas olmamal›d›r. CHP dokusu hedeflenmelidir. Dersim katliam-k›y›m›n›n a盤a ç›kar›larak, hesap sorulmas› fliarlaflt›r›lmal›d›r. Faflist niteli¤in itiraf edilip aç›ktan savunulmas›yla CHP’nin kapat›lmas› ve Kemalist diktatörlük yarg›lanmal›d›r… Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF)’nun gecikmeyen tavr› ve anl›k tepkisi olumludur. Sorunu kavray›fl› ve ba¤l› olarak gelifltirdi¤i politik talep esasta do¤ru ve olumludur. Kendilerine zehirli güller uzatan CHP ‹stanbul ‹l Baflka-
Aç›kt›r ki AKP, Öymen’in aç›klamalar› üzerine basarak, kendisini Kürt ulusal sorununda demokrasi yanl›s› gösterme, askeri sald›r›lar› tasvip etmedi¤i izlenimi yaratmaya çal›flm›fl, böylece emperyalizm eliyle bafllat›lan ve içinde fliddeti de bar›nd›ran plana-sürece halk›n deste¤ini almay› amaçlam›flt›r. Medyan›n deste¤i ile bunda belirli oranda baflar›l› oldu¤unu da söylemek mümkün. Zira konuyu iflleyen yaz›lar›n ezici bölümünde CHP teflhir edilirken, AKP pür-u pak gösterildi. Oysa Öymen ve onun sözcülü¤ünü yapt›¤› CHP-Kemalist gerici s›n›flar›n katliamc› bir partisi oldu¤u gibi, AKP de en az CHP kadar katliamc› faflist bir partidir. Bunu, AKP’nin hükümeti dönemindeki infazlara ve s›n›r öteri askeri harekatlara bakarak görmek mümkün, ve benzeri… Ya da Tayyip Erdo¤an’›n, “Çocuk da olsa, kad›n da olsa gerekeni yap›lacak” sözlerine bakarak görmek mümkün... Sonuç olarak Dersim k›y›m› co¤rafyam›zdaki di¤er k›y›mlar gibi, hesab› sorulmam›fl bir k›y›m olarak proletaryan›n adaleti ile yarg›lanmak üzere durmaktad›r. Bu unutulamaz! Özür dileme talebi, sadece katliam› meflrulaflt›rma mant›¤›yla tekraren yap›lan ve tüm insanl›kla birlikte baflta da Dersim kökenli halklar›m›z›n onuruna yönelik sald›r›yla ilgili olan aç›klamayla alakal›d›r. Di¤er hesap kapanmam›fl bir dava olarak devrimci savafl›m›m›z›n hükmüyle görülecek bir davad›r.
Kitlelerin özgürlük hayk›r›fl›n› do¤ru kavrayal›m
‹smail Uçar
Burjuvazi kendi iktidar araçlar›ndan vazgeçen, sistemin yap›s›na dokunmayaca¤›n› ilan eden her muhalif hareketi burjuvazi kabul eder. Kürt ulusal hareketinin uzun zamand›r sürdürdü¤ü TC'nin egemen s›n›flar›yla uzlaflma siyaseti 19 Ekim 2009'da Maxmur ve Kandil'den gelenlerle yeni ve önemli bir aflamaya evrilmifltir. 1999 Avrupa ve Kandil'den silahl› olarak devletten bar›fl talep etmeye gelen gruplarla dillendirdikleri bar›fl› gerçeklefltirmediler ama günümüzde yaflanan politik, siyasi atmosfere zemin haz›rlad›lar. Bu, gerillan›n silahs›zland›r›lmas›na varacak yolun önemli pratik aya¤›d›r. Belli bir muhalefet olmas›na ra¤men bir “devlet politikas›” olarak AKP eliyle yürütülen süreç, Kürt ulusal sorununda esasa dair olmayan reformlar eflli¤inde Kürt ulusal hareketinin silahl› gücünün tasfiye edilmesi ve Türk egemenlik sistemine entegre edilmesi amac›na kilitlenmifltir. Türk devletinin yetkilileri bu amac› her f›rsatta aç›kça ifade etmekte art›k bir sak›nca görmüyorlar. PKK, Kürt milletinin ba¤›ms›zl›k -ayr› devlet kurma- hakk›n› bir kenara b›rakarak egemen Türk burjuva-feodal s›n›flar›na da nefes ald›rm›flt›r. PKK, prati¤iyle, ‘silahlar›n devri bitti’ diyor. Kürtlere devlet istemiyor fakat Türk devletine evet diyor. Türk devleti, Kürtlerin büyük bedeller ödeyerek ördü¤ü bir mücadele ve iktidar organ›n› ortadan kald›rmaya kararl›d›r. Gerilla, Kürtler için; özgüven, savafl-
mifl olan Kemalist CHP’nin ard›l› olan ayn› Kemalist CHP’nin pefline tak›lm›fl, onu sol kabul etmifltir. Art›k “takke düflmüfl, kel görünmüfl” ve bu gerçe¤in de¤iflme zaman› gelmifltir. Dersim halk›n›n tarihteki katliamlar›na karfl› biriken devrimci öfkesi hakl› olarak patlam›flt›r. Ancak öfkenin do¤ru yere ve do¤ru politik hedeflere kusulmas› önemlidir.
Burada es geçilmemesi gereken iki husus daha var. Bunlardan birincisi; Öymen’in kendisine referans ald›¤› ve yolunun izlenmesini istedi¤i Mustafa Kemal’in, Dersim katliam›ndaki bafl sorumlu oldu¤udur. ‹kincisi ise, Öymen’in aç›klamalar›n›n bas›nda, AKP’nin elini güçlendirecek mahiyette ele al›nd›¤›d›r. Zira bas›nda Öymen katliam yanl›s› olarak gösterilirken –ki öyledir-, AKP demokrasi yanl›s›ym›fl gibi aksettirilmektedir. Bu büyük bir yan›lsamaya kap› aralamaktad›r. Bilindi¤i gibi Öymen bu sözleri, Kürt ulusal sorununa dönük, emperyalizm eliyle haz›rlanan ve Türk devleti ve onun sözcüsü AKP taraf›ndan yürürlü¤e konan “Kürt aç›l›m›”n›n tart›fl›ld›¤› meclis oturumunda ve AKP’nin sözde Kürt ulusal hareketine karfl› silahlar› rafa kald›rmak istedi¤i sav›na karfl› sarf etmiflti. Bu sözlere AKP taraf›ndan da reklam› yap›lan tepkiler gösterildi¤i hat›rlan›rsa, durum daha iyi anlafl›lacakt›r.
ma, baflkald›r›, ba¤›ms›zl›k ve özgürleflmedir. Kandil'den yollanan gerilla grubunu karfl›layan yüzbinlerin sokaklara dökülmesini do¤ru anlamal›y›z. Kürt ulusunun ve Kürt halk›n›n özgürlük iste¤ini ve gerilaya olan ba¤l›l›¤›n› ifade ediyordu bu karfl›lama. Milyonlar›n iste¤i basit bireysel ve kültürel haklarda tan›nacak k›r›nt›lar de¤il, tasfiye ve Türk egemen s›n›flar›n›n Kürt ulusunun üzerindeki bask›s›n›n devam etmesi de¤il, eflitlik ve özgürlüktür. Bu kadar flaflal› kutlamalar›n, büyük beklentilerin arkas›nda eflitlik ve özgürlük yoktur. Yaflanan pratik, Kürtlerin özgürlük duygu ve düflünceleriyle ters orant›l›d›r. Kuzey Kürdistan'da yükselen bu devrimci kitle kabarmas›nda komünistlerin neden kitlelerle ba¤ kuramad›¤›n› sorgulamal›y›z. Halk›m›z›n, ezilen s›n›flar›n temsilcileri, Kürt ulusuna sunulan içi bofl bar›fl› her koflulda teflhir etmeye devam edecek. Kürt milletine, ‘sunulan ball› zehiri içmeyin’ diyecektir. Di¤er yandan burjuva çözümler dünyada hiç bir halka ba¤›ms›zl›k ve özgürlük getirmedi¤i gibi Kürt halk›na da ba¤›ms›zl›k ve özgürlük getirmeyecektir. Kürt halk›na proleter çözümü en iyi Kürt ulusuna mensup komünistler anlatacakt›r. Emperyalistlerin ve Türk burjuvazisinin sevindi¤i ve çözüm olarak koydu¤u fley bizim çözümümüz olamaz. Stalin'in dedi¤i gibi, "Bilinçli proletaryan›n denenmifl olan kendi bayra¤› vard›r ve onun burjivazinin bayra¤› alt›nda safa girmesi-
nin gere¤i olmaz." Maoist hareketin Kürt ulusal mücadelesine yaklafl›m›nda sorun yoktur. Sorun Kürt iflçi ve emekçi köylülerin örgütlenmesi meselesidir ve bu sorun afl›mal›d›r. Kuzey Kürdistan'daki derin sömürü ve yoksullaflma görmezden gelinerek devrim hareketi örgütlenemez. Hareketimiz s›n›f mücadelesini Kürt iflçi ve emekçi köylüleri içerisinde gelifltirdi¤i oranda ulusal sorundaki devrimci çizgisi anlafl›lacakt›r. Kürt ulusuna uygulanan milli bask›y› görmezden gelmeyen proleter devrimci mücadele hatt› zorunludur. Anayasal beklentiler ve reformlar de¤il, Kürt iflçi ve emekçileri ile köylülerinin devrimci iktidar› için savaflan hat esast›r... Devrimci hareketler flimdiye kadar Kuzey Kürdistan'› ulusal hareket ve ulusal sorun üzerinden ele ald›, tart›flt›, tart›flt›rd›. Kürt ulusal sorununu ise kendi pogramlar› zemininde de¤il Kürt ulusal hareketi üzerinden de¤erlendirdi. Kendi asli görevini ise unuttu. Bugün önüne koymas› ve tart›flmas› gereken görev Kuzey Kürdistan'da s›n›f iktidar›n›n mücadele araçlar›n› yaratmak, güçlendirmek ve ilerletmektir. Politik güç yarat›lmad›kça Kürt ulusal sorununa iliflkin yap›lan belirlemelerin hükmü olmayacakt›r. Kürt ezilenleriyle bütünleflmek için orada olmak gerekir. Tarlaya dökülen teri, fabrika çark›nda sömürülen emekle bütünlefltirmeliyiz. Kürt iflçi ve emekçileri ile köylüleri aras›nda s›n›f hareketini gelifltir-
mek, komünist öncünün Kürt halk›yla bütünleflmesini sa¤lamak günün görevidir. Kürt ulusal hareketinin k›s›r, daralt›lm›fl, s›n›rland›r›lm›fl ulusal taleplerle yan›ndan bile geçmedi¤i ve üstünü örttü¤ü s›n›f mücadelesini örmek önümüzde duran acil bir görevdir. Kürt proleteryas›n› ve emekçilerini sessizlefltiren, “vatan” örtüsüyle bilinçlerini buland›ran tarihsel karanl›¤› y›rtmal› ve kendi s›n›f bayraklar›n› yükseltmelerini sa¤laman›n zaman›d›r. Bizler Kürt ulusal mücadelesi ve hareketine destekten, ulusal bask›y› teflhir etmekten bahsetmiyoruz. Tüm bunlara karfl› da sorumlulu¤unun bilincinde olan Kürt ezilen s›n›flar›n›n, her türlü Kürt milliyetçi ak›m›ndan ayr›flm›fl Kürt iflçi ve emekçi köylülerinin, çeflitli millet ve milleyetlerden proleterya ile ortak devrimci iktidar u¤runa mücadelesinin gelifltirilmesinden, Türkiye-Kuzey Kürdistan devriminin örülmesinden bahsediyoruz. Milyonlar› saran özgürleflme iste¤i, devrimin iktidar› u¤runa mücadeleye büyük olanaklar sunmaktad›r. Bu süreç; devrimci komünizmin, burjuva çözüm bayraklar› sallayan oportinizmle ayr›flma süreci oldu¤u gibi, Kuzey Kürdistan'da üstü örtülen s›n›f mücadelesinin ayr›flma, filizlenme ve geliflme sürecidir de. Bu görevimizi kavrayal›m. Kendi ba¤›ms›z k›z›l bayra¤›m›z› dalgaland›ral›m.
4
GÜNCEL
18-31 Kas›m 2009
Öymen ve CHP’ye karfl› protesto eylemleri sürüyor 10 Kas›m Günü TBMM Genel Kurulu’nda ‘demokratik aç›l›m’a iliflkin görüfllerini aç›klayan CHP Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur ÖYMEN’in konuflmalar›, TC tarihinde yaflanan katliamlara CHP’nin resmi bak›fl aç›s›n› da yans›tt›. Genç, yafll›, çocuk demeden binlerce insan›n öldürüldü¤ü Dersim olaylar›n› hat›rlatan Öymen, “O zaman kimse analar›n gözyafl›ndan bahsetmiyordu.” dedi. Demokratik aç›l›m gerekçelendirilirken, ‘analar a¤lamas›n’ denildi¤ini hat›rlatan Öymen, sözlerine flöyle devam etti: “Maalesef bu ülkenin analar› çok a¤lad›. Tarihimiz boyunca çok flehit verdik. Çanakkale Savafl›’nda 200 bin flehidimiz vard›, hepsinin anas› a¤lad›. Kimse ç›k›p ‘bu savafl› bitirelim’ demedi. Kurtulufl Savafl›’nda, fieyh Sait isyan›nda, Dersim isyan›nda, K›br›s’ta analar a¤lamad› m›? Kimse ‘analar a¤lamas›n, mücadeleyi durdural›m’ dedi mi? ‹lk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok.” Öymen, “PKK ile mücadelede” Dersim k›r›m›n›n örnek al›nmas›n› da istedi.
“A¤›tlarla, öykülerle büyümüflüm ama içimde zerre kadar kin yok” Demokratik Toplum Partisi (DTP) Tunceli Milletvekili fierafettin Halis de tepkilerini flu sözlerle dile getirdi. Halis, “1938'de ailemden 24 kifli öldü; iki dedemin mezar› yok. A¤›tlarla, öykülerle büyümüflüm ama içimde zerre kadar kin yok, içimde zerre kadar düflmanl›k duygular› yok ama öfkem var elbette. Ama say›n Öymen’e bak›yoruz. Ma¤dur olan biziz, ölen biziz, mazlum olan biziz, öldürülen biz, sürülen biz, yok edilmek istenen biz ama say›n Öymen’in öfkesi bir yana hâlâ kin ve intikam duygular›ndan ar›nm›fl de¤il. Bunu savunabilecek baflka bir tek milletvekili yok. 50 bin kiflinin öldürülüflünün sosyal demokrasi ad›na savunulabilece¤ini hiç düflünmedik.” dedi.
“Öymen’in amcas› da dersim katliam›n› mecliste alk›fllam›flt›” Ülkemizin de¤erli ayd›nlar›ndan sosyolog ‹smail Beflikçi, Dersim katliam›n› savunan CHP'li Onur Öymen'in amcas› H›fz›rahman Raflit Öymen'in de 1935 Tunceli Kanunu'nun (Bu kanun; Genel Müfettifl olan vali ve komutana, kiflileri yakalamak, itham etmek, yarg›lamak, idam karar› vermek, idamlar› infaz etmek yetkilerini veriyor. Yarg›lamada, san›¤a iddianame verilmiyor, savunma hakk› tan›nm›yor. Mahkeme kararlar›n›n kesin olup temyizinin mümkün olmad›¤› hükme ba¤lan›yor.) onayland›¤›, uyguland›¤›, Dersim katliam›n›n gerçeklefltirildi¤i dönemde Meclis'te Milletvekili oldu¤unu, onaylayanlar aras›nda bulundu¤unu hat›rlat›yor.
‘Dersimlileri CHP’den istifa etmeye ça¤›r›yoruz’ CHP Genel Baflkan Yard›mc›s› Onur Öymen’in çözüm olarak sundu¤u, ‘Dersim gibi yap›lmal›’ sözleri y›llard›r CHP’ye oy veren Aleviler ile Dersim halk› taraf›ndan tepkiyle karfl›land›. Tunceli Dernekleri Federasyonu Baflkan› Özkan Tacar, yapt›¤› aç›klamada; bütün Dersimlileri CHP’den istifaya ça¤›rd›. Mazlum halklar›n hak ve taleplerinin verilmesi gerekirken, hala kanla bast›rma düflüncesini, ‘faflizanl›k’ ve ‘örümcek kafal›l›k’ olarak de¤erlendiren Tacar, “Kanla bast›rmak isteyenlerin uluslararas› savafl mahkemelerinde yarg›lanmalar› gerekti¤ine inan›yoruz” diye konufltu. Öymen’in ifadelerinin, ayn› zamanda CHP’nin görüflü oldu¤unun alt›n› çizen Tacar, bu görüflün CHP’nin ana fikri oldu¤una dikkat çekti. CHP’nin inkar ve imha politikalar› üzerinden 72 y›ll›k dönemi halen devam ettirme çabas›nda oldu¤una iflaret eden Tacar, bu tür insanlar›n siyasetin önünden çekilmesi gerekti¤ini kaydetti. Ankara Tuncelililer Derne¤i Baflkan› Bülent Akda¤ da yapt›¤› aç›klamada, Öymen’in sözlerini talihsiz bulduklar›n› belirterek ibretle izlediklerini söyledi. 1938’de genç, yafll›, çocuk, kad›n demeden binlerce insan›n öldürüldü¤ü Dersim katliam›nda devleti bir kahraman gibi göstermenin insanl›¤a ve insanl›k onuruna s›¤mayaca¤›n› belirten Akda¤, ‘Bu düflünceyi tafl›yanlar ak›l ve vicdanlar›n› yi-
Öymen: Ben faflistsem Atatürk, Celal Bayar, Fevzi Çakmak da m› faflist ti? tirmifllerdir.” dedi.
‹hsan Sabri Ça¤layangil yazd›¤› an›lar›nda yaflanan vahfleti bu cümleyle anlat›yor.
“Hitler’in ö¤rencisi Öymen aran›yor” Öymen’in 1938 Dersim k›r›m› ile ilgili sözlerine büyük tepki gösteren Dersim halk›, Öymen'in faflist Hitlere benzetildi¤i foto¤raflar›, üzerine Türkçe, ‹ngilizce ve Zazaca ‘Bu adam aran›yor’ yazarak Dersim sokaklar›na ast›.
“Dersimlileri fare gibi bo¤dular, gaz kulland›lar” T.C. hükümetlerinde baflta D›fliflleri Bakanl›¤› olmak üzere birçok üst düzey görevlerde bulunan dönemin Tunceli Emniyet Müdürü
“Dersim isyan›nda öldürülen dedemin mezar› nerede, bilmiyorum” CHP eski Tunceli ‹l Baflkan› Cemal Özaslan da yüre¤i yananlardan. Özaslan, “Benim ailem 1938'de katledildi. Dersim isyan›nda öldürülen dedemin mezar›n›n nerede oldu¤unu bilmiyorum. Bunlar önce bizi insan olarak kabul etmediler, flimdi de Türk yapmaya çal›fl›yorlar. ‹nkar ve imha politikalar› son bulsun. Art›k eflit ve özgür yurttafllar olarak yaflamak istiyoruz.” sözleri ile tepkisini gösterdi.
Öymen, kendisine karfl› yap›lan protesto eylemleri sonras›nda bir gazeteye verdi¤i demeçte, kalkanlar›n› kald›rarak kendisini savunmaya çal›flt›. Ancak deyim yerindeyse, ç›rp›nd›kça daha fazla batt›. “Ben mi bast›rd›m Dersim isyan›n›? O zaman Atatürk niye böyle davrand›? Celal Bayar Baflbakan’d›. Fevzi Çakmak da Genelkurmay Baflkan›. Onlar da m› faflistti?” Evet, Öymen, kendisine tepki gösterenlerden yan›t bekliyor. Sesini duyuramayan binler ad›na biz yan›t verelim: Bu katliam› yönetenlerin ve bunun gibi say›s›z katliama imza atan, halka kan kusturan, di¤er ulus ve milliyetleri imha ve asimilasyona giriflen bu zatlar elbette ki seninle ayn› damgay› tafl›may› hak ediyorlar. Hem de senden daha fazla. Evet, onlar da faflistti!
Dersim halk› Gül’e gül uzatmad› DERS‹M- Yeni kurulan Tunceli Üniversitesi’nin aç›l›fl›n› yapmak için 5 Kas›m günü Dersim’e giden Cumhurbaflkan› Abdullah Gül, halk›n tepkisi ile karfl›laflt›. Sabah saat 11.30’da Sanat Soka¤›’nda bir araya gelen DHF, Partizan, Halk Cephesi, Dersim Kültür Derne¤i, ESP, Emek ve Özgürlük Cephesi, Munzur Çevre Derne¤i buradan flehir merkezine bir yürüyüfl düzenledi. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “Munzur özgür akacak”, “Munzur darda, Dersim isyanda”, “Dersim faflizme mezar olacak”, “Cumhurbaflkan› Dersim’den defol”, “Zam, zulüm, iflkence iflte AKP” sloganlar› atarak yürüyen kitle ard›ndan tekrar Sanat Soka¤›’na gelerek burada bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada ,“Halk›n kitlesel eylemlerini görmezden gelen ve baraj projelerini durdurmayanlar bugün Dersim'e geliyorlar. En a¤›r bedelleri ödemifl olan halk›m›z, kendi de¤erlerine sahip ç›kmak için yeni bedeller ödemekten çekinmiyor. Bu nedenle diyoruz ki baraj projeleri derhal iptal edilmeli. Orman yakmalar, koruculuk uygulamalar›, yayla yasaklamalar› gibi uygulanmalar kald›r›lmal› ve Dersim'de bulunan kara may›nlar› temizlenmeli, seyitlerin mezar›n›n nerde oldu¤u söylenmeli.’’ ifadelerine yer verildi. Cumhurbaflkan›'n›n Tunceli Belediyesi’ne gelmesiyle birlikte gerginlik bafllad›. Pankart açan devrimci kurumlar›n üzerine çevik kuvvet polisleri joplarla sald›rd›. Dersim halk› da buna polis barikatlar›n› y›karak ve pankart açan kiflileri polisten alarak cevap verdi. Sonras›nda Cumhurbaflkan› Gül’ün Tunceli Belediyesi’ne gitmesiyle birlikte halk da belediyesinin karfl›s›na gelerek “Dersim faflizme mezar olacak”, “Zam, zulüm, iflkence iflte faflizm” sloganlar att›.
Dersim halk› Gül'ü konuflturtmad› Belediye'de bir konuflma yapmak isteyen Cumhurbaflkan›, halk›n yo¤un protestolar›yla karfl›lafl›nca konuflmadan kolluk kuvvetlerinin yo¤un korumas› alt›nda geldi¤i h›zla geri döndü.
‘Hep gelip ayn› palavralar› at›p gidecekler’ Gül’ün yapt›¤› “ziyaret”e iliflkin görüfllerini ald›¤›m›z Dersim halk›, ayn› palavralar› at›p duruyorlar diyerek, bu “ziyaret”le gözlerinin boyanamayaca¤›n› belirttiler. Kendisiyle görüfltü¤ümüz Adil ..., “Hep gelip ayn› palavralar› at›p gidecekler. Yani inand›r›c› de¤il, samimi de¤il!” diyerek bak›fl›n› özetliyor. Gül’ün, Dersim’deki baraj projelerine ve devlet eliyle gerçeklefltirilen do¤a katliam›na dil ucuyla dahi de¤inmedi¤ini hat›rlatt›¤›m›z Adil ..., “Plan yap›lm›fl, Dersim insans›zlaflt›r›lacak. Geçmiflteki gibi ayn› flekilde devam edecekler. Her fley zaten planl› bir flekilde devam ediyor. Ne cumhurbaflkan›, ne de baflbakan bu fleylerden vazgeçmeyecekler.” diyor. Aç›l›m furyas›n›n pek u¤ramad›¤› Dersim’de, devlete iliflkin konuflurken isim vermekten çekinen bir Dersimli, “Gül’ün gelmesinin gözümde hiç bir de¤eri yok. Samimiyetsiz oldu¤u her halinden belliydi. ‹ktidarlar›n hepsi oyun oynar, Gül de buna bir örnektir. Sonuçta bizim sorunlar›m›za hiç bir müdahalesi olmad›, sorunlar›m›z halen devam ediyor.” diyerek, Gül’ün gezisinin amac›n› aktar›yor. Gül’ün, Dersim’deki baraj projelerine ve devlet eliyle gerçeklefltirilen do¤a katliam›na dil ucuyla dahi de¤inmedi¤ini hat›rlatarak flu yan›t› veriyor: “Görünen köy k›lavuz istemez, her fley ortada. Bu adamlar cemevini düflünüyorlarsa insanlar›n kutsal yerlerini sular alt›nda b›rakmazlard›. Bu ülkenin karar mekanizmas› cumhurbaflkan›d›r, yani durdurabilir bu barajlar›. Bir yandan cemevine gidiyor, bir yandan senin ibadet yerini sular alt›nda b›rak›yor. Bunun hiç bir izah› olamaz.”
Aç›l›ma aldanmad›lar, alanlar› doldurdular gelerinde, k›rm›z› noktal› haritalarda da vard›. Ama bizler o haritalar›, siyaset belgelerini nas›l ki, tarihin çöplü¤üne atabildiysek, hala Kad›köy Meydan›’n› doldurabiliyorsak, senin strateji belgelerini de çöplü¤e atar›z. Zorunlu din derslerine, Diyanet’e karfl› ç›kmak tehditse, Aleviler tehdit olmaya devam edecekler” dedi. AKP’nin aç›l›m›yla devletin Alevi’sinin yarat›lmak istendi¤ine dikkat çeken Gümüfl, “AKP, Alevilerin sorunlar›n› çözece¤i gibi bir aldatmaca yaratmaktad›r. Biz, ayr›cal›k de¤il, her anlamda, kanunlar›n önünde, gündelik yaflamda, fiiliyatta eflitlik istiyoruz.” dedi.
‘Bu ifl kapal› kap›lar arkas›nda çözülmez’
Alevi Bektafli Federasyonu (ABF) taraf›ndan düzenlenen ve siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin de destek verdi¤i mitinge on binlerce kifli kat›ld›. Kad›köy Tepe Natilius, Sal› Pazar› ve Numune Hastanesi önü olmak üzere 3 ayr› noktada toplanarak ‹skele Meydan›’na yürüyen on binlerce kiflinin kat›ld›¤› mitingde ‘bozuk düzende sa¤lam çark olmaz’ denildi, ‘Devletin Alevisi olmayaca¤›z’ vurgusu yap›ld›. Mitinge Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), Devrimci Alevi Komitesi, Partizan, BDSP, ESP Giriflimi, EMEP, TKP’nin de aralar›nda bulundu¤u birçok siyasi parti, devrimci ve demokratik kitle örgütü de kat›larak destek verdi.
DHF: Aç›l›ma aldanma, bozuk düzende sa¤lam çark olmaz On binlerce kiflinin kat›ld›¤› mitingde Demokratik Haklar Federas-
yonu (DHF) da kitlesel kat›l›m sergiledi. Kitleselli¤i ve coflkusuyla mitingdeki yerini alan DHF, “Aç›l›ma aldanma, bozuk düzende sa¤lam çark olmaz” yaz›l› pankart açarak, devletin ve hükümetin sinsi politikalar›n› teflhir etti. DHF kortejinde “Gelin canlar bir olal›m, halk iktidar› kural›m”, “Aç›l›m asimilasyondur”, “Aç›l›m açl›kt›r”, “Zorunlu din dersi kald›r›ls›n”, “Dün Marafl’ta, bugün Sivas’ta, çözüm faflizme karfl› savaflta” yaz›l› dövizler tafl›nd›.
‘Aleviler tehdit olmaya devam edecekler’ Mitingde ilk konuflmay› yapan Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Genel Baflkan› Fevzi Gümüfl, Diyanet’in laik bir devlette olmamas› gerekti¤ini belirtti. Diyanet ‹flleri’nin, zorunlu din dersinin kald›r›lmas›n› talep eden Alevileri tehdit olarak gördü¤ünü hat›rlatan Gümüfl, “Aleviler, Milli Güvenlik Kurulu’nun haz›rlad›¤› siyaset bel-
Alevi Bektafli Federasyonu (ABF) Genel Baflkan› Ali Balk›z ise konuflmas›na, “Fabrikalardan iflçiler, okullardan ö¤renciler, kahvelerden emekliler, mutfaklardan ev han›mlar›, Deniz Gezmifl, Mahir Çayan, ‹brahim Kaypakkaya, Erdal Eren’nin ser verip s›r vermeyen devrimcilerin yoldafllar›, hepiniz hofl geldiniz.” sözleriyle bafllad›. AKP hükümetinin yapt›¤› Alevi aç›l›m›na de¤inen Balk›z, sürecin ipe un sermek oldu¤unu, Alevilerin direncinin k›r›lmaya çal›fl›ld›¤›n› vurgulayarak, “Say›n Baflbakan’a flunu söylemek isteriz; bu ifl kapal› kap›lar arkas›nda çözülmez. Dolmabahçe Saray›'nda hiç çözülmez. ‹flte meydan, iflte Aleviler, iflte Alevilerin dostlar›… Sünni kardefllerimiz burada, ayd›nlar burada, iflçiler-emekçiler, ö¤renciler burada, Sivas, Gazi, Marafl, Çorum, 1 May›s fiehitleri burada. Onlar›n huzurunda söz veriyoruz ki; bu iflin peflini b›rakmayaca¤›z.” dedi.
‘Hak aramas›n› Pir Sultan’dan ö¤rendik’ “Gelecek y›l okullar aç›ld›¤›nda çocuklar›m›za ‘din dersine girmeyin, boykot edin’ ça¤r›s›nda bulunmaya mecbur etmeyin” diyen Balk›z konuflmas›n› flöyle tamamlad›: “Bizler hak aramas›n› pirimiz Pir Sultan’›m›zdan ö¤rendik. Onun onurlu sonunu kendi sonumuz yapar›z, ama bilin ki, ne o çera¤›n sönmesine izin veririz, ne de o saz› yere b›rak›r›z. Böyle biline.” Miting program› Sabahat Akkiraz, fievval Sam, Ferhat Tunç, Edip Akbayram ve Suavi'nin seslendirdi¤i ezgilerle sona erdi.
GÜNCEL
18-31 Kas›m 2009
5
Sinan köylüleri a¤aya karfl› bir kez daha ayakland› AMED- Bismil ‹lçesi’ne ba¤l› Sinan Köyü sakinlerinin a¤aya yönelik baflkald›r›s› devam ediyor. Sinan Köyü halk›, köy a¤as›na yönelik mücadelelerinin yedinci y›l›nda eylemlerine devam ediyor. Sinan Köyü sakinleri, hile ile topraklar›na el koydu¤unu iddia ettikleri a¤a taraf›ndan tarla sürme-
ye gönderilen traktörlere müdahale etti. Sabah saatlerinde tarla sürülece¤i duyumunu alan köylüler tarlalara gitti. Nöbet tutan köylüler, arazi sürmeye gelen traktör sürücülerine izin vermedi.
Traktörler geri çekilmek zorunda kald Olaya yerine gelen askerler köylü-
lere müdahale etmek istedi. Köylüler eylemlerine devam ederek saatlerce tarlada nöbet tuttu. Tarla sürmeye gelen flah›slar ise, köylülerin kararl›l›klar› karfl›s›nda geri çekilmek zorunda kald›. As›rlard›r kulland›klar› topraklar›n›n kadastro ifllemleri s›ras›nda ellerinden ç›kt›¤›n› anlatan köylüler,
Do¤a katliam› ülkenin her yerine yay›ld› ler sonucunda, Ça¤layan Vadisi, “1. Derece Do¤al S‹T Alan›” olarak tescil edildi. Mahkeme kararlar› uygulanm›yor “Senoz Derne¤i ve vatandafllar›n açt›¤› dava sonras› Rize ‹dare Mahkemesi nisan ay›nda yürütmeyi durdurma karar› verdi. Ancak vadiyi terk etmesi beklenen flirketler faaliyetlerini sürdürdü. “Karadeniz'de devlet kanunlar› iflletilmemifltir, devlet mahkemelerinin iptal kararlar› iflletilmemifltir. Karadeniz insan›n›n yasalara duydu¤u sayg› ve güven tahrip edilmifltir.” diyen Dernek üyeleri de bunun üzerine yollar› keserek. Karfl›l›k verdiler.
Hemflin’de Hes Protestosu
Kah barajlarla genifl tar›m alanlar› sular alt›nda b›rak›larak yok ediliyor, kah siyanürle alt›n ç›karma çal›flmalar›yla yaflam alanlar› zehirlenerek yok ediliyor. Yaflad›¤› do¤ay› korumaya çal›flan halk›n tepkilerini duymazdan, görmezden gelen iktidar, tam h›z ülkemizin do¤usundan bat›s›na, kuzeyinden güneyine yaflam kayna¤›m›z olan do¤am›z› katletmeye devam ediyor.
Munzur özgür akacak Dersim halk›n›n, 10 y›l› aflk›n süredir Munzur’u korumak için süren mücadelesine kulaklar›n› t›kayan ülkemiz egemenleri 60 kilometre uzunlu¤u olan Munzur nehrinin üzerine tam 8 baraj yap›yor. Dünyan›n en uzun nehirleri aras›nda yer alan Amazon ve Nil üzerinde dahi bu kadar baraj yok! Dersim'e bir darbede siyanür zehirinden Barajlarla parçalanmak istenen Dersim'e bir darbe de siyanür zehiriyle vurulmak isteniyor. fiehir merkezi,
On seneden beri çeflitli kitle örgütleri projenin devasa kültürel, ekolojik, insani ve politik y›k›mlar getirece¤ine dikkat çekerek, bu projeye karfl› mücadele veriyor. Burada da tüm çabalara ra¤men baraj yap›m› h›zla devam ediyor. Il›su Baraj› GAP’›n bir parças›d›r. Proje kapsam›nda öngörülen 22 barajdan flimdiye kadar yaklafl›k yar›s› tamamlanm›fl durumdad›r. F›rat nehri üzerine yap›lan Atatürk ve Birecik barajlar› bunlardan bir kaç›d›r. Barajlar›n yaratt›¤› iklim de¤iflikli¤inden kaynakl› bölgede son y›llarda ciddi boyutlarda kurakl›k bafllam›flt›r.
Erzurum’da HES protestosu Erzurum’un ‹spir ilçesinde tabi güzelli¤iyle dikkat çeken ve birçok nesli tükenmekte olan yabani hayvan›n bar›nd›¤› Aksu Vadisi de kurulmak istenen hidroelektrik santrali (HES) ile katledilmek isteniyor. Bölge halk› projeye tepki göstermesine karfl›n, iktidar, halk›n tepkisi karfl›s›nda üç maymunu oynamaya ve projeyi ›srarla sürdürmeyi tercih ediyor. Vadinin do-
Rize'nin Hemflin ilçesinde 2 adet hidroelektrik santralinin (HES) yap›lmas› düflünülüyor. ‹lçenin Kantarl› köyü çevresinde yap›lmas› düflünülen HES’lere ilçe halk›, do¤an›n dengesini bozaca¤› için tepki gösteriyor. Halk›n tüm tepkilerine ra¤men devlet projeleri yaflama geçirmekten geri ad›m atm›yor. Allianoi antik kenti Yap›m› tamamlanan Yortanl› Baraj›’n›n sular› alt›nda kalacak Çevre örgütlerinin Bergama köylülerinin tüm çabalar› görmezden, duymazdan gelen devlet diger bir ad›yla do¤a katilleri 2 bin küsür y›ll›k Allianoi antik kentini sular alt›nda b›rakacak yortanl› baraj›n› tamamlad›. Sular tutuldu¤unda bu antik kent bir daha geri dönüflü olmayacak flekilde yok olup gidecek
Kaz Da¤› (‹da Da¤›) zehirleniyor Ülkemizin bir di¤er önemli do¤al yaflam alan› olan Kaz Da¤lar›, alt›n arama flirketi taraf›ndan yerle bir edilirken, binlerce a¤aç da kesiliyor. Dahasa bu bölgedeki alt›n çak›rtma ve temizleme ifllemlerinde siyanür kullan›lmas› ve bu zihirli sinanürün yeralt› içme sular›na kar›flmas›, bölge halk›n›n yaflam›n› tehdit ediyor, do¤al hayat› ve di¤er canl›lar› da. Kaz Da¤›’n› Koruma Giriflimi sözcüsü Süheyla Do¤an, Kaz Da¤›n’daki son durumu ve duyduklar› kayg›y› flu sözlerle özetliyor: “Kazda¤›nda flimdiden a¤açlar kesilmeye, yollar aç›lmaya, sondaj delikleri ile da¤ delik deflik edilmeye baflland›. Ekolojik denge bozuluyor. Yapt›¤›m›z ince-
Eflme’de siyanürle alt›n arama yarg› karar›na ra¤men devam ediyor Uflak-Eflme'deki K›fllada¤ alt›n iflletmesindeki faaliyetler, Dan›fltay taraf›ndan yürütmeyi durdurma karar› verilmesine ra¤men, bakanlar›n deste¤i ile devam ediyor. Dan›fltay karar›na ra¤men faaliyetin devam etmesi Beyaz Ad›mlar Platformu taraf›ndan k›nand›. Beyaz Ad›mlar Platformu’nun giriflimleri sonucu, Uflak-Eflme'deki K›fllada¤ alt›n iflletmesine Dan›fltay 6. Dairesi taraf›ndan, iflletme ruhsat› hakk›nda da Manisa ‹dare Mahkemesi taraf›ndan yürütmeyi durdurma kararlar› verildi. Buna ra¤men, insan ve çevre sa¤l›¤› aç›s›ndan büyük bir tehdit oluflturan tesiste faaliyete devam ediliyor.
Ovac›k ve Hozat aras›nda bulunan K›z›lveran bölgesinde siyanürle alt›n ç›kart›l›yor. Dersim halk›n›n tüm tepkilerine ra¤men do¤a siyanür denilen maddeyle zehirlenmeye devam ediyor.
Çoruh da Munzur’un kaderini paylaflacak Artvin ili s›n›rlar› içerisinde, Çoruh Nehri ana kolu üzerinde 5 adet baraj›n yap›lmas› için projeler haz›r. Barajlar adeta Munzur Nehri’nde oldu¤u gibi Çoruh Nehri’nin de ak›fl›n› durduracak. TRT, Çoruh’u anlatan belgeselinde, “Çoruh art›k h›rç›n akmayacak.” diyordu. Evet, do¤rudur, Çoruh art›k h›rç›n akamayacak. Çünkü art›k bir nehir kalmayacak. Muratl›, Borçka, Deriner, Artvin ve Yusufeli Bayram ve Ba¤l›k baraj-hidro elektrik santrali (HES) projelerinden Muratl› Baraj› ve HES tesisleri inflaat› tamamlanarak su tutmaya bafllanm›fl. Borçka, Deriner, Artvin, Yusufeli, Bayram ve Ba¤l›k barajlar›n›n inflaatlar› ise devam ediyor.. Çoruh nehri üzerinde yap›lan Yusufeli baraj› ise Yusufeli ilçesini tamamen sular alt›nda b›rakacak, yani bir ilçe k›sacas› yok olacak.
Dicle, Il›su Baraj›’yla bo¤ulmak isteniyor
¤al yaflam bak›m›ndan sahip oldu¤u önem, iktidar taraf›ndan es geçilse de, Almanya’dan ve Karadeniz bölgesinden gelen çok say›da çevreci, bilim insan› ve kitle örgütü; 4 köy, 13 mahalle, 9 mezra ve 5 bin kiflinin yaflad›¤› 35 kilometre uzunlu¤undaki Aksu Vadisi’ne HES kurulmas›na karfl› ç›kt›klar›n› belirterek, HES çal›flmalar›n›n durdurulmas›n›, do¤a katliam›ndan vazgeçilmesini istedi.
HES’lere karfl› bir ses de Rize’den Ça¤layan Vadisi ve Senoz Vadisi enerji flirketlerine peflkefl çekiliyor; Rize’nin Çayeli, F›nd›kl› ve Hemflin ilçelerindeki vadide hidro elektrik santralleri infla edilmesi tasarlan›yor. F›nd›kl› ilçesinde bulunan Ça¤layan Vadisi 1. Derecede Do¤al S‹T Alan› kapsam›na al›nm›fl olmas›na karfl›n enerji flirketlerince hidroelektrik santrali yapmak için mahkemeye baflvurulmas› üzerine bölgede keflif ve bilirkifli incelemesi yap›ld›. Bölgede yap›lmas› planlanan HES’lere tepki gösteren yöre halk›, ilçedeki Ça¤layan Vadisi’nin Do¤al S‹T Alan› olarak tescil edilmesi için Trabzon Kültür ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Bölge Kurulu’na baflvuruda bulundu. Baflvuru sonras›nda yap›lan inceleme ve keflif-
lemede, bu ay ve Kas›m ay›nda yeni bir sürü alan›n 3 bin civar›nda alan- maden-alt›n aramas›na aç›laca¤›n› ö¤rendik. Türkiye’de aranmad›k yer kalmayacak gibi görünüyor. Maden ç›kart›lmaya bafllad›¤›nda ve iflletmeye aç›ld›¤›nda neler olaca¤› flimdiden belli”. Kaz Da¤›’n›n üstü alt›ndan daha de¤erli!
Köylüler kazand› iktidar kaybetti Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (AH‹M), Eurogold ile sonradan ad›n› Normandy olarak de¤ifltiren flirketlerin Ovac›k’ta siyanürle alt›n aramalar›na karfl› 13 y›ld›r mücadele eden Bergamal› köylüleri hakl› buldu. A‹HM, TC aleyhine dava açan bin 500 kifliden 315’i ile ilgili karar›n› aç›klad›. Mahkeme, Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesi’nin özel ve aile hayat›na sayg›yla ilgili 8’inci maddesi ve adil yarg›lama hakk›yla ilgili 6’nc› maddesinin ihlal edildi¤ini bildirdi. Türkiye’nin davac› 315 kiflinin her birine 3 bin euro olmak üzere toplam 945 bin euro (1.5 milyon YTL) ödenmesine karar verdi. Mahkeme, TC’nin ‹zmir ‹dare Mahkemesi’nin 15 Ekim 1997’de ald›¤› ve Dan›fltay’›n 1 Nisan 1998’de onad›¤› yürütmeyi durdurma karar›n› yerine getirmedi¤ini, bu nedenle sözleflmenin ihlal edildi¤ini belirtti.
a¤an›n yan›nda çal›flan kiflileri referans gösterip, topraklar› kendi üzerine kaydettirdi¤ini belirttiler. Sinan Köyü giriflinde toplanan köylüler yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda, 96 bin dönümlük arazilerini geri alabilmek için mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini ifade ettiler.
Emek Seferberli¤ine
Kat›lal›m Devrimci Kurtuluflumuza
Omuz Verelim Maoist Komünist Partisi (MKP) Emek Seferberli¤i kampanyas› bafllatt›¤›n› duyurarak, emperyalizm ve gerici s›n›flar karfl›s›nda ezilen tüm emekçileri kampanyaya güç vermeye ça¤›rd›.
‘Her türlü sömürü ve zulüm halklar›m›za reva görülmektedir’ MKP taraf›ndan yap›lan aç›klamada ülkemizde milyonlarca insan›n ac›mas›zca sömürülüp, açl›¤›n pençesine at›ld›¤› kaydedilen aç›klamada, “Kürt ulusu ve milliyetler faflist zulüm, milli bask› ve asimilasyon alt›ndad›rlar. Milyonlarca yoksul insan yar› açyar› tok kar›nla sefalete difl s›karak direnmekte, amans›z bir yaflam mücadelesi vermektedir. Yerli hakim s›n›flarca ülke zenginlikleri emperyalist tekellere ak›t›lmakta, ülke kaynaklar› özellefltirmeler baflta olmak üzere çeflitli biçimlerde sat›l›p emperyalizme peflkefl çekilmektedir. Emperyalist gerici ç›karlar u¤runa, her türlü sömürü ve zulüm halklar›m›za reva görülmektedir. ‹nsanca yaflama alan› sonuna kadar k›rp›larak emekçilerin yaflam dünyas› darlaflt›r›lm›flt›r. ‹nsani yaflama dair yasaklar koyulup, düflkünlük ve kirletilmifl bencil yaflam de¤erleri hoyratça kol gezmektedir.” denildi.
‘Köyler top at›fllar›na tutularak çocuklar katlediliyor’ Aç›klamada gerici hakim s›n›f temsilcilerinin a¤›zlar›na pelensenk ettikleri ‘demokratikleflme’ ve ‘çözüm’ safsatalar› aras›nda, devrimci ve sosyalist bas›n çal›flanlar›na tehdit, bask› ve sald›r›lar›n art›¤›na vurgu yap›larak, “Demokratik haklar mücadelesi faflist terörle bast›r›l›yor, gazeteler kapat›l›p davalar aç›l›yor, üniversite gençli¤i üzerindeki faflist sald›r›lar art›fl gösteriyor, köyler top at›fllar›na tutularak çocuklar katlediliyor, Kürt kökenli insanlar mahallelerinde polis eflli¤inde linç ediliyor ve bilumum militarist-faflist Kemalist ruh giderek pervas›zlafl›yor… Bütün bu yaflananlar karfl›s›nda art›k anlafl›lmal›d›r ki radikal devrimci Kürt ulusal hareketi özü ve niteli¤inden kopart›larak tasfiye politikalar› h›zland›r›lm›flt›r.” denildi. Aç›klamada son olarak flu ifadelere yer verildi: “Tüm kötülüklerin bafl mimar› olan emperyalistler ve stratejik ufla¤› faflist Kemalist devlet düzeni ve gerici sistemini kökünden söküp atmak, co¤rafyam›z halklar›ndan bafllayarak tüm dünya halklar›n›n özgür ve mutlu yaflam›n› infla etmek için, adil bir dünya kurmak üzere aya¤a kalkmak zorunludur. ‹lk hasm›m›z olan faflist TC devletinin yerle bir edilmesi, yerine Demokratik Halk Cumhuriyeti ve Devletinin kurulmas› ertelenemez görevdir.
‘Devrimin öznesi ve bir parças› olan her kesi göreve ça¤›rarak selaml›yoruz’ A¤›r bedeller pahas›na ortak devrimci davam›z u¤runa yürütülen Halk Savafl›na imkanlar›m›z ölçüsünde omuz vermek, kendi davam›za sahip ç›kman›n tabii gere¤idir. Her kat›l›m›n ve katk›m›z›n devrimci savafl›m›z› daha da güçlendirece¤i unutulmamal›d›r. Kat›l›mlardan tecrit olarak bunlardan yoksun kalm›fl hiçbir güç, gerekti¤i kadar ve istenilen geliflmeyi sa¤layamaz. Dahas› zorlanarak daralmaktan da kurtulamaz. Emperyalistlerin ve yerli stratejik uflaklar›n›n çok yönlü sald›r›lar› karfl›s›nda tüm ilerici, yurtsever, demokrat, ayd›n, devrimci ve komünistleri ortak mücadele ve dayan›flmaya ça¤›r›yoruz. Bu bilinçle; baflta emperyalizm ve yerli gerici feodal, komprador bürokrat burjuva faflist Kemalist hakim s›n›flar ve klikler olmak üzere devrimin ideolojik bafl düflman› tasfiyeci-uzlaflmac› reformizm ve revizyonizme inat; kurtulufl, halk demokrasisi ve özgürlük özleminden kopmayan radikal silahl› devrimci mücadelemizle ayn› özlemlerle birleflmeli ve Emek Seferberli¤i Kampanyam›za kat›lmal›s›n›z. Devrimin öznesi ve bir parças› olan herkesi göreve ça¤›rarak selaml›yoruz.”
6
EMEK
18-31 Kas›m 2009
Emekli-Sen insanca yaflamak için açl›k grevi yapt›
ANKARA- Emekli-Sen, emeklilerin sorunlar›na ve taleplerine dikkat çekmek amac›yla 4 günlük açl›k grevi yapt›. Emekli-Sen genel merkezinde biraraya gelen sendika üyeleri ad›na grev öncesi bas›na aç›klamada bulunan Emekli-Sen Genel Baflkan› Veli Beysülen, sendika olarak kurulufllar›ndan bu yana engellemelerle karfl›laflt›klar›n› belirtti. 14 y›ld›r hu-
kuksuzluklarla mücadele ettiklerini ifade eden Beysülen, ülkeyi yönetenlerin emeklileri görmezden gelmek yerine, onlar›n insanca yaflama taleplerini kabul etmelerini istedi. Emeklilerin taleplerini ilgili kurum ve yetkili kiflilere iletmek üzere 22 Ekim’de ülke çap›nda bir kampanya bafllatt›klar›n› hat›rlatan Beysülen, 4 gün sürecek dönüflümlü açl›k grevinin de bunun
bir parças› oldu¤unu belirtti. Açl›k grevinin ard›ndan, toplanan imzalar› TBMM’ye götüreceklerini belirten Beysülen, siyasi partilerin grup baflkanvekillerine teslim edilecek imza ve taleplerine yan›t verilmedi¤i takdirde mücadelelerinin kesintisiz sürece¤ini vurgulad›. Beysülen, emeklilerin taleplerinin baz›lar›n› flöyle s›ralad›:
- Emekli ayl›klar› aras›ndaki farkl›l›klar giderilmeli. - Y›llard›r ödenmeyen TÜFE ve KEY alacaklar› ödenmeli. - Emekli ayl›klar›n›n 6 ayda bir sadece TÜFE oran› kadar art›r›lmas› uygulamas› sonland›r›larak, emeklilere büyümeden pay verilmeli. - 2010 Merkezi Yönetim Bütçe Kanu-
Yer alt›ndakiler yer üstündekilere hesap soracak uzakta, yerin yüzlerce metre alt›nda TTK Kozlu oca¤›nda kömür üretimi için galeri açt›klar›n› ifade ederken yapt›klar› aç›klamada flöyle konufltular: "Devletin oca¤›nda galeri açma iflini üstlenen firmam›z TTK'dan hak ediflini al›yor; ama bize geldi¤i zaman ifl yok! fiirket, TTK'dan 900 bin lira ya da 1 milyon liraya yak›n para al›yor; fakat bizim 300 bin liram›z› vermiyor."
“Sadaka de¤il hakk›m›z› istiyoruz” 700 lira civar›nda ayl›k ücretleri bulundu¤unu söyleyen iflçiler; ancak flirketin asgari ücretlerini ödemesine karfl›n kalan 200 TL civar›nda paray› ödemedi¤i için ma¤dur olduklar›n› kaydettiler. Yerin yüzlerce metre alt›nda hayati riskle ifllerini yapt›klar›n› ifade eden iflçiler, "Biz kimseye sadaka dilenmeye ç›kmad›k buraya. Biz 630 metre afla¤›da b›rakt›¤›m›z aln›m›z›n teri olan maafl›m›z› düzenli alamam›fl olman›n ezikli¤i ve her ay hakk›m›z›n sürekli yenmesine tepki göstermek için buraday›z. Bu ifli yürüten Star ‹nflaat firmas›, burada yüklenici pozisyonundad›r, bunun denetimi de iflveren konumundaki TTK Genel Müdürlü¤ü'ndedir. Devletimizin bu ba¤lamda bize sahip ç›kmas›n› istiyoruz” dedi. Yerin 630 metre afla¤›s›na, evde efllerini, çocuklar›n›, anne, baba ve kardefllerini b›rakarak indiklerini kaydeden iflçiler, aç›klamalar›nda, “Biz burada hakk›m›z› alamad›¤›m›z için sesimizi duyurmaya çal›fl›yoruz” sözlerine yer verdi.
Yoksulluk s›n›r› 2 bin TL EME⁄‹N KÜRSÜSÜ
ZONGULDAK- Özel bir firmaya ba¤l› olarak
kiye Taflkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessese
çal›flan maden iflçileri, maafllar›n›n kesintili bir flekilde verilmesi nedeniyle 8 Kas›m günü Tür-
Müdürlü¤ü önünde eylem yapt›. Maafllar›n› kesintili olarak alan 270 iflçi; efl ve çocuklar›ndan
Maden oca¤›nda haklar›n› isteyen iflçiler, kolkola girerek alk›fllar eflli¤inde, TTK Kozlu Müessese Müdürlü¤ü önünden Star ‹nflaat ve Ticaret Anonim fiirketi (A.fi.) fiantiyesi'ne yürüdü. ‹flçilere, TTK'da çal›flan kamu iflçileri alk›fllarla destek verdiler.
Türkiye Kamu-Sen'in araflt›rmas›na göre, 4 kiflilik bir ailenin yoksulluk s›n›r› geçen ay için 2 bin 864 lira 25 kurufl olarak belirlendi. Konfederasyonun yaz›l› aç›klamas›na göre, Türkiye ‹statistik Kurumu'nun Ekim ay› fiyatlar›n› baz alarak yap›lan ''Asgari Geçim Endeksi'' araflt›rmas›nda, çal›flan tek kiflinin yoksulluk s›n›r› Ekim ay›nda bin 436 lira 37 kurufl olarak tespit
edildi. 4 kiflilik bir ailenin asgari geçim haddi (yoksulluk s›n›r›) ise Ekim ay›nda bir önceki aya göre 39 lira 69 kurufl (yüzde 1.41) artarak 2 bin 864 lira 25 kurufl oldu. Çal›flan tek kiflinin açl›k s›n›r› ise Eylül ay›na göre yüzde 1.19 artarak bin 436 lira 37 kurufl olarak belirlendi.
4 kiflilik bir ailenin ortalama g›da ve bar›nma harcamalar›n›n toplam› ise Ekim ay›nda bin 100 lira 19 kurufl olarak hesapland›. Aç›klamada, “ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulafl›m, sa¤l›k, e¤itim, haberleflme, giyim gibi di¤er zorunlu ihtiyaçlar›n› karfl›lamas› için Ekim maafl›ndan geriye yaln›zca 225 lira 67 kurufl kald›¤›” belirtildi.
Dursun BAfiTU⁄
Yeni üretim teknikleri, düzensiz istihdam biçimlerinin ortaya ç›kmas›, özellefltirme, hizmet üretim alanlar›n›n metalaflt›r›lmas› vb. iflçi s›n›f› kompozisyonunu geniflletmifl, bu kompozisyonda özü ayn› kalmakla birlikte de¤iflimler ortaya ç›karm›flt›r. ‹flsizli¤e, düzensiz istihdama karfl›, hizmet alanlar›n›n örgütlenmesi, küçük ölçekli üretim alanlar›na ulaflabilme sorunu çözülememifl, yeni sendikal stratejiler gelifltirilememifltir. Geleneksel sendikac›l›k kal›plar›, bürokratik-sistem içi anlay›fllar k›r›lamam›fl, iflçi s›n›f› hareketinin sendika-devlet iliflkisinde ba¤›ms›z tav›r alabilmesi sa¤lanamam›flt›r. ‹flçi s›n›f›n›n mücadele arac› olarak kurulmufl sendikalar, sonraki dönemlerde üretim sürecinde yaflanan de¤iflikliklere ayak uydurmaya çal›flarak etkinli¤ini koruma çabas› içerisine girmifltir. Ancak neo-liberal politikalar alt›nda, ekonominin, ideolojinin, siyasetin, kültürün bir bütün olarak yeniden yap›land›r›ld›¤› bir süreçte sendikalar bu sürece uygun bir refleks gösterememifl, geleneksel olan› devam ettirmifllerdir. 1930’lardan 1970’lere kadar uygulanan “tam istihdam”, “sosyal devlet” anlay›fl› ile flekillenen ve hâkim hale gelen; temel felsefesi devlet ve iflverenlerle çat›flmaya girmeden, sömürü sistemini ve bunun yafland›¤› ülkelerdeki düzeni sarsmadan uzlaflmay› tercih eden sosyal kontrol arac› görevini üstlenmeyi benimseyen, ekonomik istikrar› hedefleyen bürokratik-tekçi ve merkezci olan bu sendikal anlay›fl, sendikal hareketin ve iflçi-emekçi dinami¤inin önünde t›kaç görevi görmektedir. ‹flaret etmeye çal›flt›¤›m›z ‘geleneksel/köhnemifl sendikal anlay›fllar›n’ y›k›lmas›, yeni üretim süreçlerine ve ekonomiksiyasal koflullara ayak uydurabilen sendikal örgütlülü¤ün ve anlay›fl›n infla edilmesi, kumandaya geçirilmesidir. Emperyalist-kapitalist sistemin sald›r›lar› devrimci mücadeleyi, iflçi hareketini, emek mücadelesini, sendikal hareketi, iflçinin prototipini, niteli¤ini vb ciddi anlamda etkilemifl, sars›nt›ya u¤ratm›flt›r. Bugün dünya ölçe¤inde iflçi s›n›f›n›n bilinci ve kimli¤i de-
nu'nda emeklilere daha fazla pay verilmeli. - Emeklilere y›lda 2 ikramiye ve k›fl aylar›nda yakacak yard›m› verilmeli. - Emeklilere yaflad›klar› kentlerde ve flehirleraras› ulafl›m araçlar›nda indirimli seyahat olana¤› sa¤lanmal›.
Tafleronlaflmaya karfl› yürüdüler ADANA- Tafleronlaflmay› protesto eden iflçiler 13 Kas›m günü 15 km yol katederek uygulamay› protesto etti. Tafleron uygulamas›n›n yasaklanmas›n› isteyen Dev Sa¤l›k-‹fl’üyesi iflçiler, Çukurova Üniversitesi Balcal› Hastanesi Poliklinikleri’nin önünde bir araya gelerek 15 km uzakl›ktaki flehir merkezine yürüdü. SGK binas›n›n önünde bekleyen Dev Sa¤l›k-‹fl üyeleri ve kurum temsilcileri, 4 saatlik yürüyüflten sonra flehir merkezine ulaflan iflçileri “Tafleron iflçisi yaln›z de¤ildir” slogan›yla karfl›lad›.
Ak›nc› sürecin hukuki yan›n›
“Sa¤l›kta tafleronlaflt›rma yasad›fl›d›r”
nelerin asli ifllevi olan sa¤l›k
Burada iflçiler ad›na ilk konuflan sendika avukat› Ali
devredilmesi nedeniyle ayn›
anlatarak tafleronlaflman›n hukuka ayk›r› odu¤unu belirtti. Ard›ndan söz alan Dev Sa¤l›k-‹fl Çukurova Bölge fiube Baflkan› Mustafa Hotlar, Balcal› Hastanesi’nde yaflanan hukuksuzlu¤a dikkat çekti. Hotlar, “Sa¤l›kta tafleronlaflma ile insan sa¤l›¤› ve iflçi haklar› pahas›na rant alanlar› yarat›l›yor, Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n ve üniversite hastanelerinin
kaynaklar›
tafleron flirketlere aktar›l›yor. Sa¤l›kta tafleronlaflt›rma bu nedenlerle kabul edilemez oldu¤u gibi, hastahizmetlerinin alt iflverenlere zamanda yasa d›fl›d›r” dedi.
‘Para senin neyine’ ADANA- 2006'dan bu yana ödenmeyen maafllar›n› isteyen 40 iflçi, 3 Kas›m günü maafllar›n› istedikleri için iflten ç›kart›ld›. Fabrika sahibi konuyla ilgili aç›klama yapmaktan kaç›n›rken iflçiler fabrika önünde haklar›n› istiyor. Y›llardan beri maafl alamayan iflçiler ne bir kara para ne de bir rüflvet istediklerini, sadece alacaklar›n› istediklerini belirtti. ‹flçiler y›llard›r fabrika sahibinin kendilerini aldatt›¤›n› ve bununla kalmay›p iflten ç›kard›¤›n› da sözlerine ekledi. 3 çocuk babas› Ömer Gür, 2006 y›l›ndan bu yana maafl alamad›¤›n› belirterek, "3-4 y›ldan bu yana geriye dönük olarak 4 bin 688 TL alaca¤›m var. Asgari ücretle çal›fl›yorum ama 3-4 y›ld›r o kadar nadir maafl al›yorum ki alaca¤›m bu kadar oldu. Son aylarda hiç para alam›-
yoruz. Dolmufl paras›n› bile cebimizden ödüyoruz. Maafl›m›z› istedi¤imiz için bizi ertesi gün kap›dan içeri almad›lar. Bize hiç sormadan bir solukta iflten ç›kard›lar. ‹çeride de param›z duruyor. Çocuklar›m okula gidiyor. Benim cebimde eve gidecek param yok. Çocuklar›ma nas›l bakaca¤›m. Bizim param›z› versinler baflka bir fley istemiyorum. Benim istedi¤im al›nterimin verilmesi." diye konufltu. Fabrikada 5 y›ld›r çal›flan 34 yafl›ndaki 2 çocuk babas› Ersoy ‹ço¤ul ise, 4 bin TL alaca¤› oldu¤unu söyleyerek, "Cebimde eve gidecek param bile yok. Ben çocuklar›ma nas›l ekmek götürece¤im. ‹flten ç›kard›n›z bari hakk›m›z olan param›z› verin" fleklinde konufltu.
Sendikal hareketin yeniden yap›lanmas› zaruridir–2 formasyona u¤ram›flt›r. ‘‹flçi’ denen varl›k ‘karakter afl›n›m›na’ u¤ram›fl, nitelik bozuklu¤u yaflamaktad›r. Do¤al›nda söz konusu öznenin eylem gücü ve örgütlenme potansiyeli muazzam derecede zaafa u¤ram›flt›r. Di¤er yandan ç›plak bir gerçeklik de sendikal hareketin pratik mücadelesi ve müdahalesinde görülüyor. ‹flçi s›n›f› nicel olarak büyürken, birçok kesim iflçileflirken, ‘emekçi’ tan›mlamas›n›n s›n›rlar› gün geçtikçe genifllerken; emperyalist-kapitalist sistem ezilenleri daha da yoksullaflt›r›rken, y›k›mlar artarken, haklar gasp edilirken sendikal hareket z›t bir geliflim seyrediyor. Bu, temel bir soru iflareti olarak duruyor ve bu sorunun cevaplanmas› flartt›r. Bugün grev ve toplu ifl sözleflmelerinde herhangi bir baflar›n›n görülmedi¤ini, duyulmad›¤›n› ne yaz›k ki söylemek zorunday›z. Grev say›s›ndaki azalma, greve gitme konusundaki ikircikli ve korkak yaklafl›mlar dikkat merkezidir. Hükümetle kamu emekçileri aras›nda gerçekleflen toplu görüflmeler sürecinde gerici-devlet güdümlü sendikalar› b›rakt›k, KESK’in tutumu; kendili¤inden oluflan onlarca fabrika iflgali ve fabrika önündeki say›s›z direnifller karfl›s›nda D‹SK gibi sözüm ona devrimci iflçi sendikas›n›n körelmifl, acizleflmifl tutumu en aç›k örneklerdir. Fabrikaya u¤ramayan iflçi sendikalar›, kamu emekçisini y›¤›nlaflt›ran-sokaktan uzak tutan emekçi sendikalar›n; sömürü sisteminin krizine çare aramaya kalk›flmas› söze gerek b›rakmamaktad›r. Daha önceki yaz›lar›m›zda da tam da bu vahamet karfl›s›nda bu sahte sendikalar›n, bu s›n›f uzlaflmac› merkezlerin evvela iflçiemekçiler taraf›ndan ‘bombalanmas›’ gerekti¤ini aç›kça dile getirmifltik. Sendikalar›n grev ve toplumsal ifl sözleflmesi noktas›ndaki zavall› durumu; uzlaflma yakalanmamas›na ya da bu eylemleri engelleyecek yasal düzenlemelere havale etmek haks›zl›kt›r. Bu durum sendikalar›n art›k grev yapacak cesaretinin olmad›¤›n› ve tamamen ifllevsizleflti¤ini ve art›k bir temsiliyet sa¤layamayacak kadar t›kand›¤›n› göstermektedir.
Emek gücünün, üretimin vazgeçilmez bir unsuru oldu¤u gerçekli¤ini tüm iflçi-emekçi kesimlere fark ettirmek, bu gerçekli¤i iflçiemekçilerin ekonomik-demokratik özgül hak ve ç›karlar›n› kollama mücadelesinde, daha sonra siyasal iktidar mücadelesinde rehber olmas›n› sa¤lamak büyük bir öneme sahiptir. ‹flçi s›n›f›n›n gerçek anlamda ç›karlar›n› savunmayan her türlü sendikal anlay›fl karfl›s›nda siyasal iktidar perspektifli s›n›f sendikac›l›¤›n› savunmak ve bunda ›srar etmek vazgeçilmez varl›k sebebidir. S›n›f sendikac›l›¤›, iflçi ve emekçilerin kendi özgül sorunlar›na ekonomik ve demokratik taleplerine yo¤unlaflmas›n›n yan›nda esas olarak bu yo¤unlu¤unu toplumun genel sorunlar› ile bütünlefltirmeli, sorunlar›n as›l kayna¤›na yönelmesinin stratejisini oluflturmal›d›r. ‹flçi-emekçilerin sendikal mücadelesi sadece ekonomik taleplerle s›n›rl› olmamal›d›r, ezen ve ezilen aras›ndaki uzlaflmaz çeliflki politik bir hatta kanalize edilerek siyasal iktidar istemi ile bütünlefltirilmelidir. Bu, siyasal bilinci artt›rarak, kendili¤indencili¤i aflarak s›n›f› kendisi için s›n›f mücadelesini yükseltecektir. Feodalizmin, komprador bürokrat kapitalizmin, faflizmin, emperyalizmin; ezilen uluslara ve milliyetlere uygulad›¤› bask›lara sendikalar sözde de¤il, özde karfl› ç›kmal›d›rlar. ‹flçi s›n›f›n›n ülkemiz özgülünde birli¤inin çimentosu bu politik bak›flt›r. Sendikal politikalar›n belirlenmesinde, kararlar›n al›nmas›nda demokratik merkeziyetçilik ilkesi uygulanarak kurumsal iflleyiflte iflçilerin iradesi merkezde var edilmelidir. Yani iflçilerin-emekçilerin irade ve eylem birli¤inin sa¤lanmas›n›n kanallar› sonuna kadar aç›lmal›d›r. Bütün organlar›n demokratik seçimlerle oluflturulmas›, al›nan kararlar›n merkezi olarak yaflama geçirilmesi sa¤lanmal›d›r. Hakim s›n›flar›n sald›r›lar›n› etkisizlefltirecek, iflçi-emekçilerin kurtulufllar› yönünde ideolojik-politik mücadeleyi gelifltirecek bütün iflçi ve emekçilerin ortak örgütlenmesini “grevli, toplu sözleflmeli sendika” hedefli bir program oluflturmak, bu program et-
raf›nda devrimci-demokratik-ilerici sendikalarla ortak mücadele hatt› örmek, sendikalar›n üzerine serpilen ölü topra¤›n›n at›lmas›n› sa¤layacakt›r. Sendikalar art›k üyelerinin ç›karlar›n› temsil etmekten ç›k›p, tüm emekçi kitleleri temsil etmeye, ç›karlar›n› savunan bir örgütlenme anlay›fl›n› esas almaya yönelmelidir. Sendikalarda yaflanan ciddi s›k›nt›lardan birisi de emek cephesinin tümünü kucaklayabilecek aç›l›mlardan yoksun olmas›d›r. Özellikle, feodal üretim iliflkilerinin etkili oldu¤u emek cephesinin esasl› k›sm›n› oluflturan köylü kitlelerinin ve bunun d›fl›nda emeklilerin, iflsizlerin, geçici iflçilerin vb. sendikal örgütlenmesinin ya hiç olmamas› ya da yeterli düzeyde olmamas›d›r. Bu da ancak iflverenden ve devletten ba¤›ms›z gerçek anlamda s›n›f ç›karlar›n› temel alan, sa¤lam bir program etraf›nda örgütlenmifl, günün gerçeklerini bilimsel temelde gören-kavrayan, buna göre konumlanan, fiili ve meflru hatt›nda ilerleyen bir “s›n›f sendikac›l›¤›”ndan hareketle yap›labilir. Sendikal alanda yaflanan gerileme ve zay›flamay› sadece hâkim s›n›flar›n ekonomik-sosyal-politik sald›r›lar›na ba¤lamak; kendimizi çözümsüzlü¤e hapsetmek, sorunun esas çözücü iradesi olan iflçi s›n›f›n›-emekçileri ve ezilenleri etkisizlefltirmek olur. Sendikal alandaki sorun bizim, iflçiemekçilerin sorunudur. Bu alanda ciddi anlamda yo¤unlaflmak, mevcut durumu yaflanan geliflim-de¤iflim çerçevesinde bilimsel muhasebeye tabi tutmak, do¤ru politik hatta evriltecek analizler yapmak, geçmiflin olumlu-olumsuz deneyimlerinden yararlanmak, uluslararas› sendikal hareketin durumunu gözlemleyip de¤erlendirerek sonuca varmak iflçilerin-emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesini güçlendirecektir, güveni sa¤layacakt›r. Son tahlilde; do¤ru metot ve araçlarla tarihin biricik öznesi, ve tarihi döndürecek s›n›f› (en genifl anlam›yla) örgütlemekte ›srar etmekten baflka bir çözüm yok, varsa da henüz gün yüzüne ç›kmad›!
KADIN Erkek Yarg› ifl bafl›nda: Bakirelik flart!
Yarg›tay 2. Hukuk Dairesi karar verdi: “Bekaret kad›nda bulunmas› gereken bir vas›f...” Boflanma davalar›nda kad›na iliflkin ald›¤› kararlar› ile “erkekli¤i”ni pekifltiren Yarg›tay, 'kad›n temizlik yapmal›' karar›ndan sonra flimdi de bekaretin evlenecek kad›nda bulunmas› gereken “vas›f” oldu¤una karar verdi. Kocas› taraf›ndan 'bakire olmad›¤› için' boflanma davas› aç›lan kad›n›n evlili¤i bu nedenle geçersiz say›ld›.
Kad›n›n ‘bakireyim’ mücadelesi! Yarg›tay 2. Hukuk Dairesi taraf›ndan iki y›l önce al›nan ve henüz kamuoyuna yans›yan karar, kocan›n yeni evlendi¤i eflinin bakire olmad›¤›n› söyleyerek dava açmas› ile bafllad›. Mahkemeye giden koca, kad›n›n bakire “ç›kmamas›” yüzünden evlili¤in iptal edilmesi davas› açt›. Kad›n ise Bolu ‹zzet Baysal Kad›n Do¤um Hasta-
nesi’ne giderek, bakire oldu¤u ve k›zl›k zar›n›n duhule müsait (do¤um s›ras›nda y›rt›lmaya müsait zar) oldu¤u yönünde rapor ald›. Raporu ald›ktan sonra kocas› aleyhine boflanma davas› açt›, bunun ard›ndan mahkeme erke¤in davas›n› reddederek kad›n›n boflanma davas›n› kabul etti. Karar üzerine temyize giden erkek, Yarg›tay 2. Hukuk Dairesi'nin “erkek” karar› ile sevindi!
18-31 Kas›m 2009
Yarg›tay “delillerle” konufltu!
y›yla erke¤in boflanma davas›n›n reddinin
Kocan›n “bakire de¤il” söylemlerini des-
isabetsiz oldu¤una kanaat getirildi. Di¤er
tekleyen Yang›tay'›n karar›nda flu ifadele-
iki üye ise kad›n›n ald›¤› bekaret belgesi-
re yer verildi: “Kad›n›n zifaf gecesi ‘bakire’
nin dikkate al›nmas› gerekti¤ini belirtti.
ç›kmad›¤› toplanan delillerden anlafl›lmaktad›r. Bu suretle kad›nda bulunmas› laz›m gelen vasf›n bulunmamas› sebebiyle, ko-
mal›, bu yanl›zca bir anma falan de¤il. Denildi¤i gibi 'KADINA YÖNEL‹K fi‹DDETE KARfiI' mücadele...
Kol k›r›l›r, yen içinde kal›r....
Brecht'in “Hanna Cash'›n Türküsü”ndeki Hanna bir kad›n ve yaflayabilmek için yapm›fl her ifli. Ve bir gemici bar›nda “onu kabul eden” h›rs›z, topal adamla evlenmifl, kötü yaflam›ndan kurtulmak için. Brecht, kocas›n›n Hanna'y› hep dövdü¤ünü anlat›yor, yoksullu¤u, ac›lar›n› anlat›yor ve bitiriyor: “‹flte Hanna Cash'›n hikayesi, yavrum. Tanr› elbet bir gün görür onu.” Hanna ad›ndan ötürü yabanc› gelebilir hepimize! Ad›, yaflad›¤› kent gibi detaylar farkl› olabilir ama onunla can al›c› ortak noktalar›m›z: Kad›n olmak ve fliddet görmek! 25 Kas›m'›n anlam ve içeri¤ini aradan geçen onlarca y›l›n ard›ndan bugün tarif etmeye çal›flmak hayli soyut kalabiliyor. Mirabel kardefllerin Trojilla diktatörlü¤üne karfl› verdi¤i mücadele esnas›nda tecavüz edilerek katledilmelerinin ard›ndan, kad›nlar taraf›ndan belirlendi bu gün. Onlar döktatörlü¤e boyun e¤mek yerine mücadele etmeyi seçen üç devrimci kad›nd›. Mirabellerin devrimci duruflunun anlam› ile 25 Kas›m'da alanlara ç›kman›n de¤eri büyük. Yaln›z flu yan›lg› olma-
ÖNCÜ KADIN
Bir zamanlar›n ve bugün hala bir yerlerin, s›rf k›z do¤du¤u içi diri diri gömüleni kad›nlar›n gömülü durumu hiç bitmiyor. Kendi ailesinde, evlenince kocada, kocan›n ailesinde… Bu flekilde devam edip duruyor. Ve o kara cümle iflleniyor zihinlere: “Kol k›r›l›r yen içinde kal›r.” Kad›nlar›n ellerine tutuflturdu¤umuz ka¤›tlara kimseye anlatmad›klar›, anlatamad›klar› bir olay› yazmalar›n› istedik ve ads›z, gizlice karalanan ka¤›tlardan mezardakilerin 盤l›klar› yükseldi... “Ben çocuklar› olan bir anneyim. Evlendi¤imizden beri eflimden her türlü fliddeti görüyorum. Bunun için tek bafl›ma çok mücadele ettim; ama nafile. Eflim ço¤u zaman eve geç gelir ve benden olmad›k fleyler yapmam› bekler. Son zamanlarda eve porno cd’leriyle geliyor. Onlar› bana da izletiyor ve ayn› fleyleri yapmam› bekliyor. Belki inanmayacaks›n›z; ama bugün bu semtte birçok kad›n ayn› fliddetin kurban›. Sadece kad›nlar›n gözlerine bakarak benimle ayn› fliddeti yaflad›klar›n› anlayabiliyorum. Kocalar›m›z birbirinin arkadafl›.”
‘Ben kocam›n metresiyim...’ “Ahlak”›n korunabilmesi için kad›n›n gem vurulmas› ge-
Rojda DEM‹R
Yaflama dair politik-devrimci vasfa müflavirlik yapan her otorite kaç›n›lmaz olarak kad›n sorununa seslenmifl, sorunun s›n›f mücadelesi aç›s›ndan önemine ve ele al›n›fl› meselelerine e¤ilerek özel bir ilgi göstermifltir. Büyük devrimci ö¤retmenler gibi, devrimci teoriyi ve devrim davas›n› takip etme durumunda olan herkes, ayn› soruna yaklafl›mdaki çabalar›n› sürdürmüfllerdir. Lenin, “kad›n sorununda en komünistimizi kaz›y›n alt›ndan burjuva ç›kar” derken, sorunu muazzam bir derinlikte ve gerçekçi olarak gözler önüne seriyordu. Lenin’in vurgusundan, kad›n meselesinin son derece ince ve özgün bir mesele oldu¤u da a盤a ç›kmaktad›r. Ayn› zamanda, kad›n sorunu olarak tan›mlanan meselenin bir bak›ma erkek sorunu da oldu¤u ve en nihayetinde komünizm mücadelesine ba¤land›¤› da... Sorunun tarihsel derinlikle ve tarihsel tortularla oluflmufl granitten kabuklar edinerek günümüze tafl›nmas› realitesi, sorunun bugünden yar›na ha dendi¤inde çözülemeyece¤ini gösterir. Ama bu gerçe¤in teslim edilmesi, mümkün bulunan yaklafl›m ve görevlerin ertelenmesi anlam›na gelmeyece¤i gibi bilakis bugünden ve her biçimde sorunun hafifletilmesi, çözümünün gelifltirilmesi gibi çevreli ödevlerin yürütülmesi zorunludur.
“Delillerle” konuflan Yarg›tay üyeleri karar konusunda ayr›flsalar da 5 üye de bekare-
can›n davas›n›n kabulü gerekirken, reddi
tin kad›nda bulunmas› gereken bir “vas›f”
isabetsizdir.” 5 üyeli dairede 3 üyenin ona-
oldu¤u noktas›nda birleflti.
Kimse bizi kurtarmayacak, kurtulaca¤›z
“Entarisi pazen, atk›s› sar›, gözleri göller gibi kara, ne paras› pulu var, ne yapacak ifli, ama öyle uzun ki siyah saçlar›, de¤er uçlar› kirli topuklara.” (Bertolt Brecht)
7
Kad›n avukattan namusa ‘erkekçe’ savunma
reken, bask› alt›na al›nmas› gereken olmas›; as›l zay›f olan, zay›f düflürülen erkeklerin durumunun üstünü ne de güzel örtüveriyor... “Ben 40 yafl›nda, 1 çocuk sahibi, yemekhanede çal›flan bir kad›n›m. Size, eflimle yaflad›¤›m bir olay› anlatmak istiyorum. Asl›nda olay m› denir yoksa dehflet mi, bilmiyorum. Bir gün iflten eve geçtim. Yeme¤imi haz›rlad›ktan sonra o¤lumun dersleriyle ilgilenip biraz uzand›m. O s›rada eflim eve geldi. Geldi¤inde sinirliydi. Bir fleyler yiyecek misin, diye sordum. Yemeyece¤ini söyledi ve odas›na geçti. Zaten eflim sürekli bana fliddet uygulayan, döven, hakaret eden bir insan. Uyumak için odaya geçtim, çok yorgundum. Eflim benimle iliflkiye girmek istedi; kabul etmedim. Ve gerçekten onunla iliflkiye girmek beni tiksindiriyordu. (…) ‹stemedi¤imi söyleyince bana tecavüz etti. Kendimden o kadar çok nefret ettim ki bir an ölmeyi düflündüm. Onu da öldürmeyi. O anki duygular›m› anlatmak mümkün de¤il; çünkü bu tarif edilecek bir fley de¤il. Çünkü bunu tarif edebilece¤im cümlelerim yok; ama o¤lum geldi akl›ma. Onu b›rakamazd›m. Bir fley de yapam›yordum; çünkü gidecek hiç bir yerim yok. Çaresiz ve yapayaln›zd›m. Çal›flt›¤›m ifl belli, ald›¤›m maafl belli. Ayr›lmak istesem bu flartlarda ald›¤›m maaflla nas›l bakabilirdim ki çocu¤uma. Tedavisi de yar›m kal›rd›. Biz kad›nlara bir yol gösterin. Önümde iki seçenek vard›. Ya baflkas›n›n metresi olacakt›m ya da kocam›n... Ben de kocam›n metresiyim.”
Kad›na yönelik cinsel sald›r›lar› hofl gören, yasalar›n› ve mevzuatlar›n› bu fliddetin t›rmand›r›lmas› için düzenleyen devlet, fliddet olaylar›na arka ç›k›yor. Özellikle son düzenlemelerle tart›flmalara neden olan kad›na yönelik fliddeti ve cinayetlerde art›fla neden olan, TCK’n›n 29. Maddesindeki ‘haks›z tahrik’ belirlemesi kad›na yönelik fliddeti körüklüyor. Kad›na yönelik her türlü sald›r›n›n artmas›na neden olan 5237 say›l› yeni TCK’n›n ‘haks›z tahrik’ konusunu içeren 29. maddesi flöyle: “Haks›z bir fiilin meydana getirdi¤i hiddet veya fliddetli elemin etkisi alt›nda suç iflleyen kimseye, a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapis cezas› yerine 12 y›ldan 18 y›la kadar hapis cezas› verilir. Di¤er hallerde verilecek cezan›n dörtte birinden üçüne kadar› indirilir.” Kad›na yönelik fliddet ve cinayet davalar›nda ‘dar kot giymek, cilveli saat sormak, eflinin kendisini aldatt›¤›ndan flüphe etmek, efliyle cinsel iliflkiye girmek istememek’ a¤›r tahrik say›l›yor. Hukukun üstünlü¤ünü savundu¤u iddia edilen yarg› mercileri ise, ‘namus’u olmazsa olmaz sayarak kutsuyor ve bu nedenle kad›nlara dönük fliddet ve cinayetlere göz yumuyor, erke¤in boflanmas›n› hakl› say›yor!
Erkek gibi bir erkek düzeni reddediyoruz
‘Namusumu temizledim’
Dünya nüfusunun yar›s›n› oluflturan kad›nlar olarak Brech Hanna's› gibi olmay› kabul etmek ne getirecek dersiniz? Hanna 50 y›l sonra ayn› adamla, ayn› flekilde bafl›n› yast›¤a koymaya devam etti... E¤er yaflanan tüm fliddet için “her fleyin üstünde” devletten “çözüm” beklenecekse erkek egemen sistemin erkek gibi erkek Yarg›s›'n›n ne kararlara imza att›¤› gözler önünde. Erkek babam›z, kardeflimiz, abimiz, kocam›z sevgilimiz... Özcesi erkek toplumumuz... Tüm bu tablo içerisinden, istatislik veriler s›ralamas›ndan kimse bizi kurtarmayacak, kurtulaca¤›z. Demokratik Kad›n Hareketi (DKH)’nin 25 kas›m bildirgesindeki flu sözlerini tekrarlamak ve hareket etmek gerek: “Ama biz kad›n›z… demeyin sak›n! Kad›nl›¤›m›z› unutup önce insan oldu¤umuzu hat›rlaman›n-hat›rlatman›n vaktidir. fiiddeti yaratan tek kaynak, bu sistemin kendisidir. Egemenlerin yaratt›¤› bu köleli¤i ortadan kald›rmak için ad›m atal›m. Önce beynimizdeki prangalardan kurtulal›m. Hayallerimizin, onurumuzun, insanl›¤›m›z›n ayaklar alt›na al›nmas›na izin vermeyelim. Bizler kad›n›z, ama bizler önce insan›z... Ah biz kad›nlar! Yine ne çok konufluyoruz böyle! 'Elimizin hamuru, uzun saç›m›z k›sa akl›m›z, küçük beynimiz'le ne büyük fleyler düflünüyoruz böyle! Kim bu hakk› bize verdi? Anam›z m›? Babam›z m›? Kocam›z m›? Çocu¤umuz mu? Yoksa devlet babam›z m›? B‹Z “ERKEK G‹B‹ ERKEK” B‹R DÜZEN‹ REDDED‹YORUZ!”
‘Karn›ndaki çocuk benden de¤il’ diyerek 6.5 ayl›k hamile efli Fatma Dalgak›ran’› 12 yerinden b›çaklayarak öldüren Suat Dalgak›ran’da Yarg›’n›n da izin verdi¤i “erkekli¤inin gere¤i”ni yerine getirdi! Efliyle daha önce tart›flma yaflayan ve ayr›lan Suat Dalgak›ran, bar›flt›ktan sonra eflinin kendisini aldatmaya bafllad›¤›n› öne sürerek 15 Kas›m’da efli Fatma Dalgak›ran’› öldürdü. Hastanede hayat›n› kaybeden Fatma Dalgak›ran’›n sezeryanla al›nan bebe¤i de do¤duktan 3 saat sonra hayat›n› kaybetti. ‹ki cinayet iflleyen Suat Dalgak›ran, fiarampol Polis Merkezi’ne teslim olarak ‘Namusumu temizledim’ dedi.
Kad›n›m ama ben olsam ben de yapard›m Tutuklu yarg›lanan Suat Dalgak›ran’›n 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruflmas›nda savunmas›n› yapan avukat› Binnur Türko¤lu inan›lmaz bir savunmaya imza att›. Türko¤lu, cinayeti savunarak “Bir erkek olarak çok sevdi¤i eflinin onu hiç sevmedi¤ini duyuyor. Üstelik onu bir baflkas› ile aldatt›¤›n› söylüyor. Ben erkek de¤ilim, ama bir erkek olsayd›m affedemeyece¤im tek suç, eflimin beni aldatmas› olurdu. Türk erke¤inin affedemeyece¤i tek fley aldat›lmakt›r.” dedi. Kad›n avukat›n erkekçe savunmas› Suat Dalgak›ran’› tamamen kurtarmazsa da, hakimin, aldatma iddias›n› tahrik olarak kabul ederek Dalgak›ran’›n ömür boyu hapis cezas›n› 20 y›la indirmesini sa¤lad›!
Kad›n sorunu-erkek sorunu (1) Bafll›ca bir misyona haiz olan kad›n sorunu s›n›flardan ba¤›ms›z olmay›p, devrim meselesinin önemli bir parças› ve kesin bir kuvvetiyle ilgili meseledir. Öyle ki, bu sorunda do¤ru ileri bir yaklafl›m, mümkün olan en ileri-genifl özgürlükçü bak›fl aç›s› ve s›n›fsal perspektif sunulmadan ve hiç flüphesiz sorunun özgünlü¤ü kavranmadan s›n›f mücadelesi kendi öz güçlerine ulaflt›r›l›p tesis edilemez. Çünkü, kaba matematiksel hesapla, toplumsal nüfusun en az›ndan yar›s›n› oluflturan biz kad›n kitlesi, toplumsal bir devrimde devrimin kaç›n›lmaz yar› taban›n› oluflturur. Kad›n›n çifte bask›-sömürü yaflama özgünlü¤ü itibariyle daha devrimci olmas› da ayr› bir avantajl› özellik olarak anlam kazan›r. ‹flte, büyük ö¤retmenlerden tutal›m da devrimci u¤rafl içinde bulunan her gücün bu soruna hassasiyetle e¤ilmesinin temelinde kaba özetlemeyle bu gerçekler yatmaktad›r. S›n›flar ve devrim sorunu d›fl›nda tarif edilemeyecek kadar kesin bir biçimde özel mülkiyet dünyas›n›n ürünü olan kad›n sorunu, s›n›flar›n ortadan kald›r›lmas›na dayanan her devrimin ve devrimcinin önünde, bilimsel özgürlükçü yaklafl›mla özgünlükleri göz ard› edilmeden s›n›f mücadelesine ba¤l› olarak ele alacak-
lar› büyük bir sorun olarak durmaktad›r. Kad›n, “gö¤ün yar›s›” espirisiyle toplumda ve toplumsal devrimde kritik bir yeri ve gücü temsil etmektedir. Bu gerçeklik, kad›n›n bilinçli bir tercihle devrimde konumlanmas›n› zorunlu k›lar. Devrim aç›s›ndan da, kad›n›n kendi özgürlü¤ü aç›s›ndan da mesele böyle konulmak durumundad›r. “Devrim olmadan kad›n kurtulmaz, kad›n kurtulmadan devrim olmaz” fliar› bilimsel bir do¤ruyu ifade etmekte ve kad›na da, devrime de kad›n›n s›n›f mücadelesi içinde konumlanmas›n›n zorunlulu¤u komutunu vermektedir. Komünist ve devrimcilerin, demokratik muhtevaya sahip tüm kad›n hareketlerini desteklemeleri gerekir. Bu konudaki bilinç ve pratik yaklafl›mlar› onlar›n devrim samimiyetlerini simgeleyen bir ölçü durumundad›r. Sorunun kavran›fl boyutunun henüz çok yetersiz oldu¤u ve daha çok mesafenin katedilmesi gerekti¤i de aç›kt›r. Kad›n sorununda tarihsel olarak oluflmufl kabu¤un k›r›lmas› için, kad›n›n ve komünist ve devrimci hareketin s›n›f bilinçli tav›rla, mevcut gerici toplumsal statüye karfl› oldu¤u gibi, erkek egemen toplumsal kültürden-de¤er yarg›lar›ndan ve benzeri ba¤›ms›z olmayan iç dinamiklerindeki zay›fl›klara karfl› da bu
mücadeleyi kararl›-bilinçli bir iradeyle yürütmesi gerekmektedir. Bu, zor ve uzun, bir o kadar da karmafl›k ve nazik bir sorundur. Dolay›s›yla gerçekçi yaklafl›ma sahip olmak zorunludur. Yani, gerçek özgürlü¤e denk gelmeyen ama ileri dinamiklerin içinde bulunan eksikliklerle bir arada bulunarak bunlara karfl› mücadele etmek ve gerçe¤e uygun olmayan pratik ad›mlardan kaç›narak, evrensel anlamda tarihsel-toplumsal koflullar›n olanakl› k›ld›¤› en ileri özgürlük biçimlerini pratiklefltirmekle ilerlemeliyiz. Hemen ve toptan bir özgürlük henüz nesnel dayanaklardan yoksun olup mümkün de¤ildir. Ama özgürlükler yolu mücadele yetene¤iyle daima aç›k ve sonsuzdur. Buna varmak üzere, nesnel gerçe¤e uygun pratiklerle özgürlü¤ü gelifltirip uygulamak gerçekçi bir yoldur. Gerçekçi yolu takip etmeyen her yol isterse en ileri özgürlü¤ü ifade etsin, gerçe¤e uygun olmamakla hatal› ve sapk›n yoldur. Anarflizmin “devletsizlik” anlay›fl›, teoride en ileri özgürlük biçimidir, ama yaz›k ki, gerçe¤e uygun olmad›¤› için devletsizli¤e giden yoldan sapma olup, objektif olarak gerici devlete hizmet etmekten kurtulamamaktad›r.
8
18-31 Kas›m 2009
PERSPEKT‹F
Komprador bürokratik burjuva klikler cephesinde çat›flmal› sürecin fliddete evrilmesi mümkündür! “Devletin yeniden yap›lanmas›’’ biçimindeki emperyalist dayatmayla hakim s›n›f kesimlerinden iktidarda olup hükümet eden bölümünün üstlendi¤i görevin yürütülmesi süreci, ç›karlar› h›rpalanm›fl olan di¤er hakim s›n›f kesimleri taraf›ndan ciddi bir dirençle karfl›lanmaktad›r. Komprador bürokrat burjuva s›n›flar aras›nda çat›flma keskinlefliyor. Entrikalar büyüyor, kirlilikler ortal›¤a dökülüyor, diz boyu rezalet yaflan›yor ve faflizmin aç›k savunular›na gidiliyor bu melanet cephede. “Sosyal-demokrat’’l›k peçesiyle katliam ve k›y›mlar övgüyle sahipleniliyor. Halk düflmanlar›n›n bir k›sm› “demokratl›k’’ sahtekarl›¤›yla, di¤er k›sm› faflist Kemalist diktatörlü¤ün “korucu melekleri’’ olma rolüyle övünüyorlar. Emperyalizmin kimi memurlar› belli halk kitleleri nezdinde pirim yaparak taban tutuyor, kimi de ilkel milliyetçi temelde kemikleflmifl taban›n›n duygular›na hitap ederek belli bir kuvveti sabitlefltiriyor maalesef. Her gün yeni bir gündemle uyand›¤›m›z, her gün yeni bir belge ve tart›flmayla tan›flt›¤›m›z bu sürecin her mülâhazas› ve eylemi, faflist hakim s›n›flar›n içinde oldu¤u batakl›¤› gösterdi¤i gibi, yaflanan geliflmelerin hepsi devlet iktidar› üzerine yaflanan dalafl›n yans›yan h›rlamalar›n› ve hakim s›n›f kliklerinin kanl› difllerini iflaret etmektedir. Öte yandan komprador-bürokrat s›n›flar›n (iktidar›-muhalefetiyle) kendi aras›ndaki bu ciddi kap›flman›n devrimci ajitasyon-propagandam›z için muazzam derecede malzeme sundu¤u da do¤rudur. Genifl devrimci halk kitleleri her gün gerçekleri daha fazla ö¤renerek egemen s›n›flar›n gerçek yüzünü daha iyi tan›yor. Darbe belgeleri, and›çlar, komplolar, ihbar mektuplar› ve beylik laflar havada uçufluyor. Faflistin fafliste, faflist dedi¤i trajedisine tan›k oluyoruz. Tutuklamalar ve tahliyeler, dinlemeler, demeçler, parti kapatma f›s›lt›lar› komprador bürokrat cephenin karfl›t güçlerinin gürefl minderinin iyice geniflledi¤ini gösteriyor. Yarg›n›n dinlenmesi ile ortaya serilenler akabinde faflist suçlamalar› karfl›l›kl› moda haline gelerek h›z kazan›yor. Yarg›n›n iddia edildi¤i gibi ba¤›ms›z olmay›p siyasal oldu¤u a盤a ç›kt›¤› gibi, YARSAV düellosunda bilek gürefli sürüyor. Orduda ihbarc› subaylar mantar gibi türüyor, say›s›z komplo-darbe ve benzeri belgeler dalafl pazar›na ihale ediliyor. Devletin tüm temel kurumlar›nda çat›flma gizlenemeyecek kadar gün yüzüne vuruyor. Bafl döndürücü h›zla bir skandal ötekini koval›yor. Bir belge ötekini, bir kozla gelifltirilen ad›m karfl›t› ad›m› izliyor. “fieref’’ sözleri; tüm etikten uzak, onurdan bihaber ve çirkefe batm›fl ayak tak›m› ölüm tacirlerince edepsizce sahipleniliyor. Faflist nitelik gizlenme gere¤i duyulmadan cüretle savunuluyor, “Ergenekon’’ avukatl›¤› tarihsel k›y›m ve katliamlar›n avukatl›¤›na terfi ediliyor. Aç›k ki, çat›flma önlenemiyor, bilakis büyüyor…
Biri di¤erine tercih edilemez ‹ktidardaki kli¤e karfl› komplo planlar›yla birlikte halk düflman› faaliyetlerini kabul ederek; “bölücü, irtica ve terör’’ sitelerinin izlendi¤ini söylüyor genelkurmay yetkilileri. Orduya karfl› “asimetrik psikolojik savafl’’ yürütüldü¤ü sak›z› piflkinlikle çi¤neniyor, ibret verici inkarla “ka¤›t parças›’’ nakarat› tekrarlan›yor, kamuoyu ahmakça bir gayretle yan›lt›lmaya çal›fl›l›yor. Emekçi halklar›m›z “aptal koyun sürüsü’’ yerine koyularak güdülmek isteniyor. “Çete avukat›’’, muhalefet maskesi takarak devreye giriyor, aç›k gerçekleri çarp›tma çabas›n› “kraldan çok kralc› kesilerek’’ pespayece üstleniyor. “Demokratikleflme’’ maskesi takan uflak iktidar sözcüleri de ayn› utanmazl›kla “sütten ç›km›fl ak kafl›k’’ misali demokrasi havarisi kesiliyor. Demokrasiyi ifllerine geldi-
juva dalafl gündemlerine adapte olmas› sa¤lanmaktad›r. Yarat›lan sahte iklimle gerici iktidar kavgas›, “demokrasi yanl›lar› ile demokrasi karfl›tlar›’’ sorunu olarak sunulmaya çal›fl›l›yor. Belge-bilgi trafi¤i, suçlanan suçlayan düellosu ve darbekomplo giriflimleriyle kirlilikler toz bulutu alt›nda estirilen gürültüde nifaks›z tek gerçek var; sahnenin tüm aktörleri ayn› çanaktan beslenmektedir ve ayn› kumafltan dokuma eskimifl modellerdir. Hepsi ayn› karanl›¤›n parçalar›d›r. Ne suçlayan›, ne de suçlanan›; hiç biri zerrece temiz de¤ildirler, zerrece ayd›nl›k tafl›mamaktad›rlar kanlar›nda. Hepsi zifiri karanl›¤›n sözcüleri ve sahipleri, hepsi ayn› devlet a¤ac›n›n ayr› ayr› dallar›d›r. Biri sürecin avantajlar›yla birlikte, muhalefetin faflist karakterini kullanarak nemalanmak arzusuyla halkç›-demokratl›k ad›na demagoji silah›n› iyi kullan›yorken; öteki iktidardakinin egemenlikte bafl›n› al›p giden seyri ve yitip giden menfaatleri karfl›s›nda fluurunu kaybedercesine (ama özü gere¤i), faflizmi-›rkç› milliyetçili¤i aç›ktan temsil etmekten kaç›nm›yor. Komprador burjuva siyaset pazar›nda yalan ve çarp›tma piyasa tutarken, insani erdem ve de¤erler yok sat›yor. Yara-
lette söz sahibi olan hangi kesimin esasta ele geçirece¤i meselesi saklan›yor. Hakim s›n›flar›n faflist niteli¤i, bir kesimi flahs›nda da olsa bir bak›m›yla gizleniyor, bu faflist öz farkl› sunularak, gerici hakim s›n›flara ve elbette devlete güven pekifltirilmek isteniyor-amaçlan›yor. Faflist devlet diktatörlü¤ü ve gerici sistem çare olarak meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. ‹flçilerin mücadelesinin ve karfl› karfl›ya kald›¤› faflist bask›-sömürü politikalar›n›n ve tüm toplumsal sorunlar›n, faflist sald›r›lar›n, açl›k, iflsizlik gibi temel sorunlar›n üstü örtülmek isteniyor. Dahas›, demokrasi, insan haklar› ve özgürlük gibi de¤erler sahtekarca kullan›larak içi boflalt›l›yor. Irkç›-faflist sald›r›lar t›rman›yor, yaflam›n her alan›nda devrimci-demokrat, ilerici ve yurtsever kesimler üzerindeki azg›n terör sinsice büyütülüyor.
‹ç dalafl derinlefliyor Komprador bürokratik burjuva cephede tüm tart›flmalar faflist egemenlik ekseninde cereyan ediyor. Bütün yaflananlar bir tek fleyi gösteriyor. Hakim s›n›f kliklerinin iç dalafl› derinlefltikçe derinlefliyor ya da kliklerin bir birini tasfiye hareketi köklü bir zeminde geliflerek ciddi dirençlerin k›v›l-
Çözüm hakim s›n›f kliklerinin herhangi birisinden beklenemez ‹ktidar› muhalefeti, ordusu, yarg›s›, yürütmesiyle hakim s›n›flar ve devletleri bu foto¤rafta gerçeklikleriyle sergilenmektedir. Hakim s›n›flar emperyalizmin menfaatleri temelinde ç›kar-iktidar kavgas› yürütmekte, halklar›m›z›n yaflam sorunlar› derinleflerek büyümektedir. Bask› ve sömürü politikalar›, faflist sald›r›lar, açl›k, iflsizlik, yoksulluk, milli bask› ve inkar politikalar› gibi tüm can al›c› sorunlar göz ard› edilerek örtülmektedir. Devrimci halk kitleleri bu oyunda taraf olup herhangi bir kli¤in pefline tak›lmadan, kendi öz sorunlar› ekseninde tüm gerici hakim s›n›flara karfl› mücadelesini yükseltmelidir. Halk kitlelerinin refah ve kurtulufl sorunu, flu ya da di¤er gerici komprador kli¤in iktidar›yla de¤il, kendi öz iktidar› ve bu iktidar için devrimci mücadelesiyle çözülecektir. Burjuva hile ve entrikalar›n mevcut pespayeli¤i göz önüne al›nd›¤›nda her türlü yüzsüzlük ve çirkefli¤in sergilenece¤i aç›kt›r. Kliklerin bir birlerine karfl› ciddi planlar içinde oldu¤u ve bunlar› yürüttü¤ü ortaya dökülenlerle sabittir. Darbe planlar›n›n oldu¤u ve ayn› zamanda bu planlar› bofla ç›karacak baflka bir organizasyonun etkili oldu¤u kesin olarak görülendir. Kapand› denen askeri faflist darbelerin son derece mümkün oldu¤u ve somut bir tehdit oldu¤u, klik dalafl› sayesinde bir kez daha kan›tlanma f›rsat› bulmufltur. Örgütlenerek devlet içinde kök salan ve önemli bir kitle deste¤ini de arkas›na alarak iyiden iyiye güçlenen komprador kesimin, “Ergenekon’’ gibi operasyonlarla hasm› olan komprador kli¤e karfl› daha usta yöntemlerle gerçeklefltirdi¤i post modern “darbeye’’ karfl›, geleneksel darbeci Kemalist ordunun-kli¤in askeri darbe ihtimali güçlenen bir ihtimal olarak gündemdedir. Klik çat›flmas›n›n fliddet-darbe gibi zor biçimlerine s›çramas› muhtemel gözükmektedir. Suikastlardan söz edilmesi bofl bir gevezelik de¤ildir. Sorun iktidar ve hatta devletin ele geçirilmesi sorunudur. Komprador hiçbir kli¤in, sömürü ayr›cal›¤›, egemenlik hakk› ve menfaatlerini kolayca b›rakmas› beklenemez. Dolay›s›yla, farkl› emperyalist güçlere ba¤›ml› komprador klikler aras›nda sorunun zora dayal› halledilmesi her zaman olas›d›r.
¤inde dillendiriyor, çirkin emellerine alet ediyorlar. Ne var ki, halk›m›z çok iyi bilmektedir ki burjuvazinin demokrasisi sadece kendisi için demokrasidir, halk kitleleri için bask› ve zulümdür. Burjuvazi kendi gerici ç›karlar› için-kendisi için demokrasi istemekte ve ancak bu durumda demokrasi ak›llar›na gelmektedir. Bütün bu burjuva cephedeki kirlilikler kelimenin gerçek manas›nda bilgi kirlili¤i yarat›yor, halk kitleleri belli oranda ve bir biçimiyle yedekleniyor da. Kiminde ordu hayranl›¤›, kiminde ise AKP hayranl›¤› yer ediniyor. “Yandafl medya’’ dedikleri karfl›t kliklere yandafl mürettebat ise kitlelerin bilincini fevkalade maniple ediyor. Garip ki, yüzü manda derisinden kal›n olan tüm bu kesimler de “bilgi kirlili¤i’’ yarat›ld›¤›ndan flikayet ediyor. Gerçekleri gizlemek ve halk kitlelerini aldat›p yedeklemek için, halk›n gözünün içine baka baka yalan söyleyecek kadar düflkünlüklerini teyit ediyorlar. Yaz›k ki, her halükarda halk kitlelerinin kendi gerçek sorunlar›ndan uzaklaflarak, burjuva klik ç›karlar› u¤runa yürüyen hesaplara ve gerçekleri gizlemek üzere yürütülen bur-
t›lan bilinç bulan›kl›¤›yla kitlelerin bilinci adeta zehirlenmektedir. Demagoji silah›, hesaplaflan komprador klik cephesinde elden ele dolaflmaktad›r. Türlü temaflalarla kamuoyu yönlendirilmekte, klik menfaatlerine kald›raç edilmek istenmektedir. Her fley aç›k ve nettir. Bir kesim iktidar›n› pekifltirmek için k›smi gerçekleri aç›klayarak karfl›t kesimi bast›r›p etkisizlefltirmek istiyor; di¤er kesim ç›karlar›n› korumak için deflifre edilen gerçekleri çarp›t›p örtmeye çal›flarak tasfiyesinin önünde bent oluflturmaya çal›fl›yor. Unutulmamal›d›r ki, bu oyunlar› ya da bu iktidar dalafl›n›(tasfiye ve tasfiyeye karfl› direnç tahtas›nda yaflanan›), emperyalizmden kopuk ba¤›ms›z hareketler olarak telaki etmek, yan›lg›n›n alas› olur. Burada net olmak önemlidir. Burjuva siyaset sahnesinde bütün bunlar yaflan›rken, di¤er taraftan devletin niteli¤i de özünde gizlenmek isteniyor. Burada uzlaflmaktad›r hakim s›n›flar. Sorun, devlet iktidar› güçlerinin aras›ndaki bir mesele oldu¤u halde, birkaç darbeci zatla ya da tersinden AKP ile tarif ediliyor. Devleti, dev-
c›mlar›n› çak›yor. “Halka gitme’’ (il il dolafl›p mitingler düzenleme) hasbel kader bir tercih olmad›¤› gibi, bunun alt›nda muhalefetin gösterdi¤i dirence karfl› halk kitlelerinin yedeklenmesi avantaj›na baflvuruluyor. K›l›çlar parlat›l›yor, daha fliddetli çat›flmalara var›ld›¤›n›n iflareti veriliyor. Dalafl oldukça keskinleflmifl; kliklerin birbirini iyiden iyiye h›rpalay›p harcamaya haz›rland›klar› a盤a ç›k›yor. Çat›flmay› zora dökmenin efli¤ine gelindi¤i her aç›dan görülüyor. Gerici ç›karlar›n sahiplerinin ç›karlar›n› kolayca kapt›rma ya da tez elden havlu atma niyetinde olmad›¤› bilinen bir durum oldu¤u gibi; “beli k›r›lm›fl’’ kli¤in önemli bir gücü teflkil edip, tehdit oluflturdu¤u da görülüyor. Yasa d›fl› askeri metotlarda, komplo ve darbelerde uzmanlaflm›fl olan bu komprador bürokrat kesimin, emperyalist güçler deste¤inde belli bir basiret ve güce sahip oldu¤u yans›m›fl oluyor. Elbette iktidardaki komprador kli¤in de bu konularda belli bir tecrübeye sahip oldu¤u, dahas› a¤a babalar›ndan gerekli deste¤i alarak üstün pozisyonda dövüfltü¤ü de ayr› bir gerçek. Genelkurmaydan baflka kimseye ait olmayan darbe ve
komplo belgesi ile ilgili “›slak belgenin’’ adli t›p kurumunca sahibine ait oldu¤u tespiti sonras›, Genelkurmay içeriden bilgi s›zd›ran askerin a盤a ç›kmas› ve ç›kar›lmas› için araflt›rma talimat› verdi. Askeri savc›l›k da ayn› çal›flmay› yürütmekle birlikte; e¤er ‹stanbul cumhuriyet baflsavc›l›¤›ndan kendilerine iletilmesini istedi¤i “›slak imzal›’’ belge iletilmifl olsayd›, içeriden bilgi s›zd›ran askerin tespit edilmesi de sa¤lanacakt› diyor. Elbette ki, ilgili mercilerden kendi ürünü olan komplo plan›n› mahkum etmek veya bunu araflt›rmak gibi bir beklenti gülünç olur. Kirliliklerini örtmek için ellerinden geleni yapacaklar› her bak›mdan aç›kt›r. Mevcut olarak yapmakta olduklar› da bunun kan›t›d›r. Kendilerinin haz›rlad›klar› plan›, “gerçek mi, sahte mi?’’, “kim haz›rlad›?’’ diye absürt bir araflt›rma yapmas›n›n gereklili¤i olamayaca¤› için, böyle bir araflt›rma-inceleme yapmak mümkün de¤ildi zaten. Kendisini araflt›r›p a盤a ç›karma oyunu, oyuncuyu güldürdü¤ü gibi, onun karfl›s›nda çaresizli¤i göstererek ona güç vermektedir. Tüm gerçekli¤ine ve suçüstü yakalanmas›na karfl›n; (emperyalist güçlerin garantörlü¤ünde de olsa, eskiye oranla kimi tabular sars›larak ordunun gerçekli¤i belli s›n›rlarda deflifre edilip elefltirilme cüreti gösterilmifl olsa da) esasta ordunun dokunulmaz üstünlü¤ünü müdafaa etti¤i ve siyaset üstü bir erk olma özelli¤ini korudu¤u bir kez daha tasdik edilmifltir. Ordudan kendi komplo-darbe belgesinin araflt›rmas›n› yapmas›n› istemek-kendi suçu için yine orduyu görevlendirmek, hem sahtekarl›k ve hem de gerçek failleri gizleyen bir teflviktir. Nitekim ilgili suç odaklar› ne yapmaktad›rlar; “çok do¤al’’ olarak içeriden istihbarat veren ajan›n kim oldu¤unu tespit etme peflindedirler. Bundan baflka yapacaklar› bir ifl yoktu çünkü… Suçluya yarg›çl›k yetkisi veya savc›l›k görevi vermek; suçluyu mükafatland›rmak ve aklaman›n da ötesinde daha büyük suçlar için yeniden yetkilendirmekten öteye bir anlam tafl›maz. Belgesiyle, imzas›yla ve “kim s›zd›rd›’’ araflt›rmas›n› yapmakla da kabul edilerek, aç›k olan bir anayasal suç karfl›s›nda gerekeni yapma samimiyeti ve cesareti olmayan iktidar, nas›l “her fley a盤a ç›kar›lacakt›r’’ diyebilir? Nas›l çetelere ve suçlara karfl› mücadele etti¤ine inand›racakt›r? Ayn› devletin ve ayn› gerici s›n›flar›n bir parças› olan AKP devlet d›fl›nda ucube bir fley olmad›¤› gibi, çat›flt›¤› klik de ayn› dal›n meyvas›d›r. Devletin devleti mahkum etti¤i görülmemifltir.
Demokrasi sahtekarl›¤› ‹flte daha dün Yunanistan’da genelkurmay baflkan› görevden al›nd›, iflte Paraguay’da darbe söylentisi üzerine devlet baflkan› derhal bütün komutanlar› görevden ald›, bunlar kadar dahi cesaret ve güce sahip olmayan bir hükümet nas›l yolsuzluklar›n, çetelerin, suçlar›n üstüne gidebilece¤ini söyleyerek ak oldu¤unu iddia edebilir ki? Nas›l demokrasi getirece¤ini iddia eden sahtekarl›¤a cüret edebilir ki? Halklar›m›z›n kand›r›larak yedeklenmesinden öteye bir amac› olmayan iktidar, di¤er suçlulardan daha temiz ve samimi de¤ildir, olamaz. Tak›nd›¤› tüm “demokratikleflme-temizlenme’’ pozlar› kendi iktidar›n› sa¤lama alma ve karfl›t kli¤i ekarte etme amac›ndan öteye bir anlam tafl›mamaktad›r. Bak›n söz konusu belgede iffla edilen “siteler kurup siteler takip etme’’ fleklindeki yasad›fl› faaliyetinin bu k›sm›n› nas›l izah ediyor genelkurmay. Genelkurmay bas›n bilgilendirme toplant›s›nda, “Baflbakanl›¤›n talimat›yla yapt›k-yap›yoruz’’ diyor. Yapt›¤› bu aç›klama sonras›, baflbakanl›¤›n “böyle bir talimat verilmemifltir’’ diyerek aç›klama istemesi üzerine; ayn› genelkurmay tam bir “flark dansözü’’ k›vrakl›¤› ve “köylü kurnazl›¤›’’ ile ad› geçen baflbakanl›k talimat›n›n 2000 y›l› tarihli oldu¤unu söyleyerek, ifli ölmüfl baflbakan Ecevit dönemine atarak yasad›fl› faaliyetini ve yalan›n› böyle telafi etmeye çal›flmaktad›r. (Eklemeliyiz ki, Ecevit’in bunu yapacak nitelikte olmad›¤› kast›yla söylemiyoruz. Yaln›z genelkurmay›n ipsiz cambazl›¤›na dikkat çekiyoruz.) Akla durgunluk veren bu meflhur yalanlar›n beyni, o çok “flerefli’’ ordudur iflte. ‹flte “y›prat›lmamas›nda’’ hemfikir oldu¤unuz ordunuzun sadece bir gerçe¤i; kendi yetkili bilimsel kurumlar›nca da onaylanan imzal› darbe ve komplo belgesiyle suçüstü olmas›yla anayasal suçlu oldu¤u aç›kt›r. Dahas›, bu anayasal suç karfl›s›nda istifa etmesi gerekirken; piflkince sald›r› ve yalanlarla üste ç›kmaya çal›flma çabas›yla ortadad›r. Ve bu rezaletiyle yerinden kalk›p kodeste yarg›lanmas›n› beklemeye geçme yerine, hiçbir mahcubiyet ve özür dilemeden, tersine “kimin s›zd›rd›¤›n›n’’ pefline düflerek, iflledi¤i suçun deflifre edilmesine öfkelenirken, ne yapt›¤›n› ve bundan sonra ne yapaca¤›n› da aç›kça ilan etmektedir-etmifltir. Belge ka¤›t parças› de¤il, ama genelkurmay flahs›nda ordu paçavrad›r. ‹flte iktidar›n ve siyasal sözcülerinin iradesi ve gerçe¤i; bu suç karfl›s›nda basiretsiz kalarak, aç›k anayasal suç karfl›s›nda kof kal›p meseleyi iktidar› için pazarl›k unsuru olarak kullanma ve ordu karfl›s›nda eli-kolu ba¤l› kalarak, suçu sabit olanlardan suçlar›n› araflt›rmas›n›-gerekeni yapmas›n› bekleme gerçekli¤idir. Suçlu ordunun y›prat›lmamas›nda ve genel yaklafl›mlar›yla ortaya koydu¤u özle, ayn› suçun parçalar› oldu¤unu kan›tlay›p, soruna salt gerici iktidar menfaatleri aç›s›ndan de¤erlendirmek isteyen gerçekliktir. Sadece karfl›t› kli¤in üzerine bask› kurup onun karfl› ad›mlar›n› bofla ç›karma çabas›ndan ibarettir iktidar iradesinin gerçe¤i. Ana muhalefet partisinin gerçe¤i de kaç›n›lmaz olarak suç oda¤›n›n avukatl›¤›n› kusursuz olarak üstlenirken, içine düflmedi¤i düflkün hal kalmam›flt›r. Tam bir ikiyüzlülükle gerçekleri çarp›tma görevi icra etmekte, kötü bir mafla rolünü yerine getirmektedir. Bir taraftan bunu yaparken di¤er taraftan kendisini suçtan yal›tmaya çal›flarak halk kitlelerini aldatmak peflindedir. Tüm bunlar› yaparken, elbette iktidar pastas›ndaki pay›n› garanti etmek istemektedir. Ama faflist gerçekli¤ini a盤a vurmaktan kurtulamamaktad›r.
GENÇL‹K
‘YÖK’ün karanl›¤›nda bo¤ulmayaca¤›z’
18-31 Kas›m 2009
9
Paras›n› veren, ömür boyu okur ANKARA- YÖK Baflkan› Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, bas›n mensuplar›yla yapt›¤› bir görüflmede, bir gazetecinin, üniversiteden at›lman›n kald›r›laca¤› yönünde bir aç›klamas› oldu¤unu hat›rlatmas› üzerine Özcan, "Evet, öyle bir fley üzerinde çal›fl›yoruz. Biz hiçbir flekilde (ö¤rencinin) okulla alakas›n› kesmeyece¤iz. Bir ö¤renci çeflitli nedenlerle e¤itimini b›rak›rsa geri geldi¤inde harc›n› biraz daha fazla almay› düflünüyoruz." dedi. Özcan, bu konuda ellerinde bir taslak bulundu¤unu ancak üzerinde biraz daha çal›flmalar› gerekti¤ini söylerken, “Mesela ö¤renci diyebilir ki ikiden üçe geçti¤inde, ‘Ya bir sene d›flar›da çal›flay›m ya da bir dünya turuna ç›kay›m...’ Ülkemizde böyle ifller bafllayacak t›pk› Amerika’da oldu¤u gibi. ‘‹flte birazc›k baz› ifllerle u¤raflay›m, tecrübe edineyim, tekrar geri geleyim’ diye düflünebilir. O durumlarda böyle esnek bir sistem her halde herkesin ifline daha çok gelir. Üniversiteleri koruruz en önemlisi.” dedi. Özcan, tasla¤› fikir almak için rektörlere yollad›klar›n› da kaydetti.
“Y›llar›n biriktirdi¤i harç ücretini al›r›z”
12 Eylül askeri faflist darbesinin ürünü olan ve 6 Kas›m 1981 y›l›nda kurulan Yüksek Ö¤retim Kurumu (YÖK), ülkenin birçok yerinde yap›lan eylemlerle protesto edildi. Protesto eylemlerinde ö¤renciler “Sermaye defol üniversiteler bizimdir”, “Kahrolsun faflizm, yaflas›n mücadelemiz”, “Müflteri de¤il ö¤renciyiz”, “YÖK, polis, medya, bu abluka da¤›t›lacak”, “Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim”, “Katil polis üniversiteden defol” sloganlar›n› hayk›rd›lar, devrimci, demokrat, yurtsever ö¤renciler üzerindeki bask›lar›n son bulmas›n› istediler.
‘Üniversitelerde darbe YÖK’le devam ediyor’ ‹stanbul- ‹stanbul’da geçen senelerde oldu¤u gibi ayr› ayr› eylemlerin örgütlendi¤i gözlendi. Demokratik Gençlik Hareketi (DGH), YDGM, Ekim Gençli¤i, D‹P, TÜM-‹GD, Beyaz›t Gazetesi ve DPG taraf›ndan örgütlenen eylemde ‘YÖK Karfl›t› Ö¤renciler’ imzas›yla ‹stanbul Üniversitesi ana girifl kap›s› önünde protesto eylemi gerçeklefltirildi. Beyaz›t Tramvay Dura¤› ve kampüs içerisinden yürüyüfl yaparak ana girifl kap›s› önüne gelen ö¤renciler, “Soruflturmalara ve cezalara son! Eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim için YÖK’e hay›r” ve “YÖK’e Rake Zan›ngehe R›zgar B›ke” yaz›l› pankartlar tafl›d›lar. Ö¤renciler ad›na yap›lan aç›klamada, YÖK ile beraber üniversitelere har(a)çlarla girilmeye baflland›¤›, böylece üniversitelerin birer ticarethaneye çevrilmesinde önemli bir ad›m at›ld›¤›
“Saç›n uzun, üniversite sana yasak!” GENÇ YORUM
ifade edildi. “Bu sald›r›lar›n hayata geçebilmesi için üniversiteler k›fllaya çevrildi. Postal sesleri eflli¤inde disiplin yönetmelikleri oluflturuldu. Düflünmeyen, sorgulamayan, tek tip bireyler ve toplumdan yal›t›k üniversiteler için h›zl› ad›mlar at›ld›.” denildi.
'YÖK’ün karanl›¤›nda bo¤ulmayaca¤›z' YÖK’ün kald›r›lmas› ile, eflit, paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim hakk›n›n dillendirildi¤i ve polisidare-sivil faflist iflbirli¤inin son bulmas› gibi taleplere yer verilen aç›klamada, “Bizler, YÖK düzeninin biz gençli¤i hapsetmeye çal›flt›¤› karanl›kta bo¤ulmayaca¤›z. Gelece¤imiz ve özgürlü¤ümüz için YÖK’e ve YÖK düzenine karfl› sesimizi her yerde yükseltmeye devam edece¤iz” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan haz›rlanan metnin Kürtçesi de okundu. Liseli ö¤rencilerin de kat›ld›¤› eylemde liseliler ad›na da aç›klama yap›ld›. Aç›klaman›n ard›ndan Ö¤renci Kültür Merkezi önüne yürüyen ö¤renciler burada çektikleri halayla eylemlerini sonlad›rd›lar. Ayr›ca Beyaz›t’ta, E¤itim-Sen 6 No’lu Üniversiteler fiubesi, Devrimci Ö¤renci Birli¤i (DÖB), Genç-Sen ve TKP, EMEP, ÖDP ve Ö¤renci Kollektifleri’nin oluflturdu¤u birlik ‘Üniversite Ö¤rencileri’ imzas›yla ayr› eylemler gerçeklefltirdi.
‘Ji bo zaningeha azad, Werin re!’ AMED- Dicle Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i tara-
R‹ZE- Rize Üniversitesi F›nd›kl› Meslek Yüksek Okulu’da okuyan bir grup ö¤renci sakall› ve uzun saçl› olduklar›, k›l›k k›yafetleri düzgün bulunmad›¤› gerekçesiyle vize s›navlar›na al›nmad›lar. Sabah okula geldiklerinde güvenlik
Sinan ÇAKIRO⁄LU
Tembel, tembelli¤ini örtmek için inan›lmaz gerekçeler yarat›r. Bu iflte o kadar yeteneklidir ki, tembellikten ne kadar memnun ise, bu tembelli¤i izah etmekte de o kadar “ustad›r.” Yapay engeller yaratmakta üstüne yoktur tembelin. Onun, ifl yapmamak için saymakla bitmez “sebepleri” vard›r. Devrimci lafazanlar da buna benzer özellikler tafl›rlar. Gerçek bir tek ad›m atmaz, ama atmamalar›n› bin bir türlü k›l›fla hakl› göstermeye çal›fl›rlar. ‹fl yapmamalar›n› laf kalabal›¤›yla kurtarmaya çal›fl›r, iflleri gelece¤e erteleyerek vaatte bulunmakta çare ararlar. Asla gerçek duruma de¤inmekten hofllanmaz, onu aç›klamaya yanaflmazlar. ‹dare etme tutumuyla iflleri yürütmeye çal›fl›rlar. Ne yapt›klar›ndan söz etmez, “yapacaklar›ndan” bahsetmeyi pek severler. Ama bunun ard› arkas› gelmez. Bir türlü pratik-ifl göstermeye ulaflmazlar. Kesin bir fley var ki, tembelde bahane, lafazan oportünist de laf bitmez. Oportünist de tembele benzer, özellikle lafazanl›k ve gerekçeler yaratmakta böyledir. Lafazanl›k oportünistin önemli bir özelli¤idir. Oportünistin kendini izah etmede kullanmayaca¤› yol yöntem, baflvurmayaca¤› bir tek gerekçe olmaz. O, ilkelere ba¤l› olmad›¤› için her fleyi kullan›r, her yere uyum sa¤lar, bukalemun gibidir. Her fleyi uygun görür, her fleyle uyuflur. Çelik yay misali, s›k›flt›kça sa¤a sola s›çrar, e¤ilir, göbek verir, beli kemiksizdir. Bundand›r ki, oportünisti (oportünizmi) bir yerde tutmak, kolayca “hizaya” getirmek ve kurallara uygun mücadelede görmek pek mümkün olmaz-zordur. O, kendi kurallar›yla hareket eder, ilke ba¤lay›c›l›¤› tan›maz. An nas›l davranmas›n› gerektiriyorsa, kendini inkar pahas›na ve bilimsel do¤rudan kopmak pahas›na
f›ndan düzenlenen protesto eyleminde, Fen Edebiyat Fakültesi önünden T›p Fakültesi Hastanesi’ne yüründü. Yo¤un kat›l›m›n oldu¤u yürüyüfl s›ras›nda ö¤renciler “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleflecek” ve “Ji bo zaningeha azad werin re (Özgür üniversite için yürüyün)!” yaz›l› pankartlar tafl›rken, s›k s›k “Bê ziman jiyan nabe (Dil yoksa yaflam da yok)”, “Zimaneme rûmetameye (Dilimiz onurumuzdur)”, sloganlar› att›.
Polis de kitlesel kat›ld›! T›p Fakültesi Hastanesi önünde yap›lan bas›n aç›klamas›na, hastanede bulunan insanlar›n da yo¤un destek verdi¤i ve zafer iflaretleriyle selamlad›¤› görülürken, polis de bütün demokratik eylemlerde oldu¤u gibi ‘kitlesel kat›l›m’ sa¤lad›! Kitleyi dört bir yandan kuflatan Amed polisi, eylemin her an›n› görüntüledi. Bu görüntülerin ne zaman “aleyhlerine delil olarak kullan›laca¤›” ise ö¤renciler için merak konusu. Ö¤renciler ad›na aç›klama yapan DÜÖDER üyesi Vehbi Tuflhar, YÖK’ün tek tip ve apolitik ö¤renci yaratmay› hedefledi¤ini belirterek, “Ö¤rencilerin demokratik eylemlerine bile ciddi bask›lar uygulan›yor. Polise okullarda özel odalar aç›larak, bu bask›lar, üniversite yönetimi taraf›ndan da onaylanm›fl oluyor” dedi. Aç›klama sonras›nda, Kenan Evren’i temsil eden maket yak›larak, “Kahrolsun darbeci faflist zihniyet” slogan› at›ld›. Eyleme Demokratik Gençlik Hareketi de kat›larak destek
engeliyle karfl›laflan ö¤renciler, sakall› ve uzun saçl› olduklar› gerekçesi ile okula al›nmad›lar. Ö¤renciler, bu engelleme nedeniyle vize s›navlar›na da al›nmad›. Üniversitede karfl›laflt›klar› bu uygulamaya karfl› bas›na aç›klamada bu-
verirken, DGH’liler ayr›ca Fen Edebiyat Fakültesi önünde açt›klar› stantta YÖK’ü teflhir ettiler. DERS‹M- DGH'nin ça¤r›s›yla bir araya gelen YDG, DSG ve SGD üyeleri, Sanat Soka¤›'nda bir araya gelerek sloganlar eflli¤inde Yeralt› Çarfl›s› üzerine yürüdü. Burada kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, YÖK Baflkan› Yusuf Ziya Özcan'›n bilime çal›flt›rmas› gereken kafas›n› zengin elitin ç›karlar›na çal›flt›rd›¤› vurgusu yap›ld›. Baflbakan’›n 'her ile bir üniversite' kampanyas› çerçevesinde Dersim'de ›fl›k h›z›yla bir üniversite aç›ld›¤›n›n hat›rlat›ld›¤› aç›klamada, “Bugün YÖK ve rektörlü¤ün üniversite ö¤rencilerinin ma¤duriyetini, yine lise ve ilkokul ö¤rencilerinin okudu¤u okullar› boflaltarak, yani baflkalar›n› ma¤dur ederek çözmeye çal›flm›flt›r.” denildi. Gerici, yoz politikalarla mevcut e¤itim sisteminin sürekli tüketen, sadece verilenle yetinen bir gençlik yaratmak istedi¤inin vurguland›¤› aç›klamada, “Bizlerin buna alternatif olarak yaratmak istedi¤i; tarih bilincine sahip, özgür düflünen, sorgulayan gençliktir. Eflit, bilimsel, ana dilde, paras›z e¤itim mücadelesini her geçen gün daha da güçlendirerek bu karanl›¤› y›kaca¤›z.” denildi. Ayr›ca YÖK, Kocaeli, ‹zmir, Bursa, Eskiflehir, Denizli, Uflak, Edirne, Çanakkale, Hatay, Adana, Ankara gibi birçok ilde de yap›lan eylemlerle protesto edildi
lunan ö¤renciler, “Geçti¤imiz haftalarda da s›n›flar›m›za girip sakal› uzun olanlar› konferans salonuna toplad›lar, en k›sa zamanda sakallar›m›z› kesmemizi istediler. Aksi takdirde okula al›nmayaca¤›m›z› söylediler. Biz çok uzun olanlar için söy-
leniyor sand›k ancak bugün s›nava girmek için okula geldi¤imizde s›nava almad›lar. Türkiye’nin hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Rize Üniversitesi ö¤rencisiyiz, ortaokul ö¤rencisi de¤il.’’ diyerek tepkilerini dile getirdiler.
“Mesela bir kifli, okulu b›rakt›ktan sonra 30 yafl›nda geri dönmeye karar verdi. 30 yafl›na kadar harç ödemeyecek mi?” sorusunu Özcan, “Geldi¤inde iyi bir harç verecek. Y›llar›n birikimini al›r›z herhalde. Ayn› faizlerdeki gibi katlaya katlaya getiririz.” diye yan›tlad›. “Af kalk›yor mu?” sorusu üzerine Özcan, yasa tasar›s› Meclis’ten geçerse affa gerek kalmayaca¤›n› belirtti. Özcan, “Bundan sonra y›l s›n›rlamas› kalk›p, kredi sistemi mi gelecek?” sorusuna, “Tabii bunu yapabilmek için kredileri takip edece¤iz.” yan›t›n› verdi. Kredilerin her bölüm için farkl› olup olmayaca¤›n›n sorulmas› üzerine ise Özcan, “Yok. Mesela ODTÜ’de hemen hemen her bölümün kredileri birdir.” dedi.
‘Onlar bofl yere kimseyi dövmezler’ ERZURUM- Atatürk Üniversitesi ö¤rencisi S. Y., “da¤dan inen PKK’lilere vatan haini demedi¤i” için okudu¤u fakültenin önünden kimli¤i bilinmeyen 7 kifli taraf›ndan bir arabaya bindirilerek, bofl bir araziye götürülüp dövüldü. Ö¤renciyi s›n›ftan almak için s›n›f arkadafl›n› arac› olarak kullananan kimli¤i belirlenemeyen kifliler, arabaya zorla bindirdikleri S. Y.’yi Atatürk Üniversitesi ile Dadaflkent aras›ndaki bofl bir arazide saatlerce tartaklad›lar. Kaç›ran kiflilerin gerekçe olarak, ö¤rencinin geçen y›lki ev arkadafl›n›n DTP’ye oy vermesi ve da¤dan inen PKK’lileri vatan haini olarak tan›mlamamas›n› gösterdikleri ö¤renildi. S. Y., saatlerce dövüldükten sonra, cebindeki 50 TL’nin de al›narak, “Bu da senden flehitlere bir yard›m olsun” denildi¤ini, bo¤az›na b›çak dayanarak öldürme tehditleri savuran bu grubun, kendisinin ev arkadafllar›n› da öldüreceklerini söylediklerini belirtti. S. Y. saatlerce tartaklanmas›n›n ard›ndan tekrar ayn› arabayla fakültenin önüne b›rak›l›rken, olaydan sonra avukat› taraf›ndan hastaneye kald›r›ld›. Kafas›nda k›r›k ve darp izleri, gözünde morluk tespit edilen S.Y., savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. S. Y. ifadesini alan savc›n›n da, “Bir fley yapm›fls›n ki dövmüfller, bofl yere dövmezler” dedi¤ini aktard›.
“En büyük düflman›n, en son arayaca¤›n yerde saklan›r” öyle davranmakta hiçbir sak›nca görmez. Amaç-araç uyumunu sormak ona göre de¤ildir, an›n faydas› onun için her fleydir. Amaç, ilke ve genel ç›karlar› geçici ç›karlara feda etmekte tereddüt etmez. Her yolu mubah sayan ç›karc›l›k onun felsefi g›das›d›r. Genel stratejik ç›karlar› terk ederek kendi dar ç›karlar›n› esas almaktan geri durmaz. ‹lkeyi, teoriyi, bilimi, do¤ruyu prensiplerine göre kullanmaz, kendi durumuna uyarlar ve benzeri… ‹ç içe olan bu nitelikler günlük yaflamdan siyasi mesele ve bilimsel ideolojinin en ileri düzeyine varana kadar tüm sorunlarda ço¤u zaman ya da s›k s›k karfl›m›za ç›kar. ‹kisi de b›kt›r›c› bir tekrar olarak de¤iflik sorunlarda ve de¤iflik biçimlerde ama ayn› kötü rolle karfl›m›za ç›karlar. Bunlarla mücadele etmek hiç kuflkusuz ki küçümsenemez, ertelenemez de. Çünkü, genellikle içimizde zuhur edip bizleri baltalamaktad›rlar. Baz› biçimleri ya da ortaya ç›kan görüngüleri oldukça zararl›d›r. Bu bak›mdan da bunlar, üzerinde durulmaya de¤erdir. Belli bir bilince sahip olmam›z gerekliyken, bunu iyi kavramam›z ve egemen k›lmam›z ihtiyaçt›r. Bilimi, ideolojiyi ya da siyaseti geri(ci) veya at›l olan halimize uyarlamaya kalk›fl›rsak, dahas› durumumuzu kotarmak için devrimci yaflam tarz› ve de¤erlerinin yerine geri ya da gerici olan yaflam tarz› ve al›flkanl›klar› meflrulaflt›rmaya çal›fl›rsak; bilimsel dürüstlükten uzaklaflm›fl, devrimci olan›n yerine olmayan› yerlefltirmifl oluruz. Objektif olarak devrime de¤il, yoz olana hizmet etmifl oluruz. Kendi durumumuzu ya da geri düflüncelerimizi do¤rulama veya meflrulaflt›rma ad›na, baflka olumsuzluklar› meflrulaflt›rma tavr›na girersek; devrimci ve do¤ru olan› kovmufl, tersini ge-
lifltirmifl oluruz. ‹ster niyetli olsun, isterse niyet d›fl› olsun yap›lm›fl olan; do¤ruyu yanl›fla feda etmektir. Bunu, bencil egomuz için yapmak ise bafltan sona burjuva yoldur. Bu devrimde samimi, bilimsel tutumda dürüst olmad›¤›m›z› gösterir. Bu, kayg›lar›m›z›n ne kadar köhne, devrimci tav›r aç›s›ndan ne kadar ham ve basit oldu¤umuzu ve devrimcilik ad›na “ben”i merkezlefltiren küstahl›¤›m›z› gösterir. Kendimizi yaflamak için devrimci teori, devrimci kültür, al›flkanl›k, davran›fl ve devrimci yaflam tarz›yla oynamaya kalk›flmak, ne ad›na yap›l›rsa yap›ls›n asla kabul edilemez. Devrimci s›fat kürsüleri devrimin zeminini kayd›rma kürsüleri olarak kullan›lamaz. MLM’nin yükünü tafl›yamayanlar, bu halleriyle onu tasfiyeye de tafl›yamazlar. ‹lerletme-gelifltirme söylemi ise, tasfiyeci revizyonist teorilerini k›l›flama demagojisinden baflka bir anlam tafl›maz. Oturdu¤umuz yerden hiçbir fleyi ilerletemeyiz. Sosyal pratikten uzak olanlar, ne devrimi, ne de devrimci teoriyi ilerletme durumunda olamazlar. Mao, bilim dürüstlüktür, onda en ufak bir sahtekarl›¤a yer yoktur derken sebepsiz konuflmad›. Mark, her fleyin bafl› dürüstlüktür derken de… Marks, Marksizm’in revizyonist tahrifine de flöyle demiflti; ‘E¤er hinli¤ine yorumlan›rsa, Marksizm’de ona karfl› kullanacak fleyler bulunur’. Bir rastlant› de¤il, revizyonizmin izledi¤i yöntem üzerine bunu demiflti. Çok hakl›yd›. Marksizm’in erozyonu için kollar› s›vayanlar›n yöntemi bugün de ayn› silsileyi takip ediyor. Yaz›k ki, bu pasl› burjuva silaht›r, çakaralmaz silahlarla Marksizm revize edilemez, y›k›lamaz! ‹flte, anarflist devletsiz “komünistler” bu yolun takipçisidir. Temelde proletarya diktatörlü-
¤üne (devletine) karfl› gelifltirilen bu salvo, MLM teoriye, onun içinden bir sald›r› çabas›d›r. K›z›l bayra¤a karfl› ‘k›z›l bayrak’ sallama takti¤i hangi örtüyle gelirse gelsin alt olmaya mahkumdur. MLM’lerin görevi, bunal›m teorileri yaratarak burjuvaziye hizmet etmek de¤il, devrimci prati¤i ve devrimci gerçe¤i gelifltirerek gerici atmosferi parçalamak, devrimci dünyaya yol açmakt›r. Nesnel gerçekte karfl›l›¤› olmayan, ama kendi pozisyonumuzu kotarmaya dönük çabayla gündeme gelen ideolojinin-bilimin gelifltirilmesi pozlar›n› bir kenara b›rakarak devrimin gerçek sorunlar›yla ilgilenmek tek devrimci tutumdur. Devrimci pratikten, bir tek devrimci çal›flmadan azade duranlar›n, MLM biliminin ilerletilmesinden bahsetmesi gülünç olmaktan ileri bir anlam tafl›maz. Biraz mütevaz› olmak gerekir. Devrim gibi, teori de oyuna benzemez, keyifle-keyfiyetle oluflturulamaz, boncuk gibi dizilmez. Tumturakl› laf salatas›yla, yaln›zca konuflarak devrimin de, ideolojinin de ilerletilemeyece¤i aç›kt›r. En az bunun kadar aç›k olan bir baflka gerçeklik de, bugün MLM ideolojiyi, yaflamdan kopuk, kendi durumlar›n› izah etme ihtiyac›yla “s›çratma” aray›fl›na girmifl anlay›fllar›n, çokça sözünü ettikleri MLM’den yeterince nasiplenemedikleridir. Zira MLM’nin buyru¤udur, bir ikiye bölünür ve bunu bilince ç›kartamayanlar, kendilerinde geri yanlar› da ileri-devrimci yanlar olarak addederler. Üstelik bunlara kendilerini inand›rmakta da ustalafl›rlar. Sorun ve s›k›nt›lar›, eksik ve hatalar› sürekli d›flar›da ararlar. Oysa Roma imparatoru Jul Sezar’›n da dedi¤i gibi; “En büyük düflman›n, en son arayaca¤›n yerde saklan›r.” yani, senin içinde!
10
DÜNYA
18-31 Kas›m 2009
Maoistler Katmandu’yu sard› Genelkurmay Baflkan›’n› görevden alm›flt›. Ancak cumhurbaflkan›, Maoistlerin bu karar›n› hukuksuzca geçersiz ilan edip, Genelkurmay Baflkan› Katwal’›n görevine devam edece¤ini aç›klam›flt›. Bar›fl sürecinde var›lan mutabakata ayk›r› bu davran›fllar sonucunda Maoistler hükümetten çekilmifl ve Nepal Ordusu Genelkurmay Baflkan›’n›n görevinden al›nmas› talebiyle sokak eylemleri bafllatm›fllard›.
Maoist lider Amik Sherchan ve Krishna Bhadur Mahara çat›flmada yaraland› Maoistlerin Nepal halk› ile birlikte sürdürdükleri oturma eylemleri devam ederken, Nepal polisi 13 Kas›m günü yap›lan eylemlere sald›rd›. Kitlenin yürümesini engellemek isteyen polisin sald›r›s›nda Maoist lider Aik Sherchan ve Krishna Bahadur Mahara’n›n yan› s›ra yaklafl›k 50 kifli yaraland›. Polisin sald›r›s› üzerine kitle polise tafllarla karfl›l›k verdi. Çat›flmalar esnas›nda polisin silah kulland›¤› ve 3 kifliyi gözalt›na ald›¤› belirtiliyor.
Cumhurbaflkan›: Görüflelim Maoistler önderli¤indeki Nepal halk› sokaklarda protesto eylemleri yapt›¤› saatlerde, Nepal Cumhurbaflkan› Ram Baran Yadav bas›na bir aç›klamada bulunara, ülkedeki tüm siyasi güçleri, mevcut ç›kmaz› aflmak için görüflmeye ça¤›rd›. Sokak eylemlerinin yaratt›¤› bask›lanmay› gizleyemeyen Yadav, farkl›l›klar›n ve sorunlar›n tek çözüm adresinin meclis oldu¤unu savunarak, bir anlamda sokak eylemlerinin biritilmesini istedi. Yadav, yeni anayasan›n haz›rlanmas› konusunu da ilk kez gündemine ald› ve “Anayasa tasla¤›n›n zaman›nda haz›rlanmas› için iflbirli¤i yap›lmal›.” dedi.
Maoistler Kirant Federal Devletini ilan etti
Maoistler, bar›fl sürecinin hükümlerine uymayan meclisi ve cumhurbaflkan›n› protesto etmek için 10 Kas›m günü baflkent Katman-
bafllatt›¤› eylemler, sabah›n erken saatlerinde bafllad›. Ellerinde orak çekiçli bayraklarla Katmandu’nun ana girifl noktalar›n› kapatan Ne-
Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist)’in politbüro üyesi Gopal Kiranti, ülkenin do¤usundaki Bhojpur, Khotang, Udaypur, Okhaldhunga, Solukhumbu ve Sankhuwasabha’y› kapsayan bölgede sembolik Kirant devletini kurduklar›n› ilan etti. Kirant Devleti Halk Hareketi Komitesi koordinatörü de olan Kiranti, Diktel bölgesinde yap›lan bir mitingde yapt›¤› konuflmada, Kirant devletini fiilen ilan ettiklerini duyurarak, d›fl müdahalelere karfl› olan, ba¤›ms›z bir ülke isteyen herkesin Kirant Federal Devleti’ne yerleflebilece¤ini ve özgürce yaflayabilece¤ini söyledi. Feodaller, Hindistan yay›lmac›lar› ve Amerikan emperyalistlerinin Kirant Federal Devleti’ne hiç bir müdahalede bulunmas›na izin vermeye-
Prachanda: Siyasi ç›kmaz bitecek Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist) Baflkan› Prachanda, Nepal’deki mevcut siyasi ç›kmaz›n bir hafta içinde bitece¤ini ve CPN-UML liderli¤indeki hükümetin eriyece¤ini, yerine Maoistler liderli¤indeki bir ulusal uzlaflma hükümetinin kurulaca¤›n› savundu. Prachanda, güney Nepal’deki Birjung kentinde gazetecilere, “Anayasaya ayk›r› araçlarla kurulan M a d h a v K u m a r N e p a l liderli¤indeki mevcut hükümetin da¤›lmas› için siyasi uzlaflma sa¤lamak gereklidir ve bu sa¤lanacakt›r. Ulusal uzlaflmaya dayanan ve Maoistlerin liderli¤inde yeni bir hükümet kurulacakt›r.” aç›klamas›nda bulundu. Hat›rlanaca¤› üzere Maoistler, seçimlerin ard›ndan flehirlerdeki çal›flmalar›n› daha da yo¤unlaflt›rarak buralarda güçlenmek için kollar› s›vam›flt›. K›rl›k alanlarda son derece güçlü ve örgütlü olan Maoistler, böylece flehirlerde de gücünü, örgütlülü¤ünü ve etkisini art›rarak, k›rsal ve kentsel bölgedeki milyonlar› birlikte ayaklanmaya geçirebilmeyi planl›yor. Yap›lan tüm eylemleri bu çerçevede ele ald›¤›n› döne döne vurguluyor.
du’yu ablukaya alarak, flehre araç girifl ç›k›fllar›n› engelledi. Eylemlere kat›lan binlerce Nepalli, bar›fl sürecine ayak direyen Nepal Ordusu Genelkurmay Baflkan› Katwal’›n görevinden al›nmas›n› istiyor. Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist)’in
pal halk›, meclisi istifaya ça¤›rd›. Maoistler, hükümette olduklar› dönemde; hükümetin kararlar›n› çi¤nemesi, bar›fl sürecinin en önemli maddelerinden birisi olan Nepal Ordusu ile Halk Kurtulufl Ordusu’nun birlefltirilmesine karfl› ç›kmas› nedeniyle Nepal Ordusu
ceklerini söyleyen Kiranti, uluslararas› tekelleri de bu s›n›rlar içine sokmayacaklar›n› kaydetti. Kiranti ayr›ca, NBKP(Maoist)’in, federal devletler kurmay› kendisinin önüne koydu¤unu da hat›rlatarak, önümüzdeki günlerde daha bafla federal devletlerin de kurulaca¤›n› söyledi.
Obama’ya siyahi protesto: Beyaz iktidar›n siyah yüzü 7 Kas›m günü Beyaz Saray önünde toplanan Afrika as›ll› Amerikal›lar, uygulad›¤› politikalar›n› elefltirdikleri Obama’y›, “beyaz iktidar›n siyah yüzü” olarak tan›mlad›lar. ABD’nin s›n›r d›fl›ndaki askerlerinin geri çekilmesini isteyen siyahi ABD’liler, Obama’n›n, kendisinden beklenilenlere taban tabana z›t ifllere imza att›¤›n› ve ABD’nin emperyalist yol haritas›n› uygulamaya koymaya devam etti¤ini belirttiler. “Biz, Barack Huseyin Obama’y›, beyaz iktidar›n siyah yüzü olarak tan›ml›yoruz.” diyen insan haklar› savunucusu Omali Yeshitela, “O, san›ld›¤›n›n aksine,
emperyalist düflmanlar›m›z›n bir kuklas›d›r. Biz, Amerika ve tüm dünya için özgürlük istiyoruz, ABD’nin Afganistan’daki, Afrika’daki ve Irak’taki tüm askerlerinin derhal geri çekilmesini istiyoruz.” dedi. Küba’ya ve Zimbambwe’ye uygulanan ambargoya son verilmesini isteyen Yeshitela, Latin Amerika’daki Venezuella ve benzeri “sol” devletlere dönük sald›rgan politikalar›n da terk edilmesini istedi. ABD’deki siyahilerin haklar› ve özgürlükleri için y›llarca mücadele eden Kara Panterler örgütünün eski bir üyesi olan Charles Baron ise, Obama’n›n halka
dönük örtülü bir savafl ilan etti¤ini söyleyerek, “Obama’dan memnun de¤iliz ve Obama’n›n seçim sürecinde sözünü etti¤i de¤iflimin, kesinlikle siyahi ABD’lilerin lehine bir de¤iflim olmad›¤› görülüyor.” dedi. “Siyahi birisinin beni istismar etmesi, beyaz birinin istismar etmesinden daha hazzmedilir de¤il” diyen Baron, “1982 y›l›nda beyaz bir polisi öldürdü¤ü için halen hapiste tutulan Kara Panterler üyesi Mumia Abu Jamal’in durumu, Obama’n›n de¤iflim söylemine pratik bir yan›tt›r.” ifadesinde bulundu.
Filistin yeni bir k›skaca al›n›yor Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas, gelecek dönem seçimlerde baflkanl›¤a aday olmayaca¤›n› aç›klad›. Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas’›n ilan etti¤i ve Hamas’›n tan›mad›¤›n› aç›klad›¤› seçimler, ülkeyi ad›m ad›m bir iç çat›flmaya sürüklüyor. Hamas’›n tepkisine karfl›n seçimleri ertelemeyece¤ini ›srarla belirten Abbas’›n, seçimlerde aday olmayaca¤›n› duyurmas› soru iflaretlerine yol açt›. Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas, 2010 y›l› ocak ay›nda yap›lacak baflkanl›k seçimlerinde adayl›¤›n› koymayaca¤›n› ve karar›n› hiçbir biçimde tart›flmayaca¤›n› aç›klad›. Mahmud Abbas, bu karar›n›, baflkanl›¤›n› yapt›¤› Filistin Kurtulufl Örgütü (FKÖ) ile El Fetih yönetimlerine de bildirdi¤ini söyledi. Abbas, Ramallah'ta yapt›¤›, Filistin televizyonu ve di¤er Arap kanallar›ndan da canl› yay›nlanan konuflmas›nda, son birkaç gündür bu konuda yay›lan söylentileri do¤rulad›. ''Bizler de di¤er toplumlar gibi bar›fl içinde yaflamak istiyoruz'' diyen Abbas ve ‹srail taraf›na flöyle seslendi: ''Bar›fl çok önemlidir. Parti ç›karlar›ndan daha önemlidir.'' Abbas, ‹srail'in yerleflimlerdeki politikas›n› elefltirerek, ‹srail’i Kudüs'te Mescidi Aksa'daki giriflimleriyle, ‹srail-Filistin sorununu bir din çat›flmas›na do¤ru götürmekle suçlad›. Yine de ‹srail ile iki devletli çözümün mümkün oldu¤unu belirtip, 1967 y›l› s›n›rlar› üzerinden, baflkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulabile-
ce¤ini belirten Abbas, Hamas'›n uzlaflma görüflmelerini reddetmesinin ‹srail'in yarar›na oldu¤unu savundu. Abbas, ''gericilikle'' suçlad›¤› Hamas'›n, Gazze'yi harap etti¤ini belirtip, bu tavr›ndan geri dönmeye ça¤›rd›. Yaser Arafat'›n 2005 y›l›nda ölmesinden sonra onun yerine Filistin Devlet Baflkan› olarak seçilen Mahmud Abbas (74), konuflmas›n›, ''Önümüzdeki seçimlerde adayl›¤›m› koymaya niyetli olmad›¤›m› FKÖ'deki ve El Fetih'teki kardefllerime de bildirdim'' diyerek tamamlad›. Gazze'deki Hamas liderlerinden Salah El Bardavil ise Mahmud Abbas'›n ''bu kap›y› henüz tam kapatmad›¤›n›'' öne sürdü. El Bardavil, Abbas'›n Hamas'› ‹srail ve ABD'den daha fazla suçlamad›¤›n› ifade edip, bunu flaflk›nl›kla karfl›lad›klar›n› dile getirdi. FKÖ Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Yaser Abid Rabbo, daha önce yapt›¤› aç›klamada, FKÖ'nün yönetimi ve bünyesindeki tüm gruplar›n, Mahmud Abbas'›n siyasetten ayr›lmas›n› kabul etmeyeceklerini belirtmifl ve Abbas'›, e¤er böyle bir karar verdiyse yeniden düflünmeye ça¤›rm›fl, yürütme kurulunun Abbas'a tam destek verdi¤ini bildirmiflti. Bu arada kimi Filistinli kaynaklar, Hamas’›n seçimleri boykot edece¤ini duyurmas› nedeniyle Abbas’›n seçimleri ertelemeyi gündemine ald›¤›n› belirtiyor.
Opel çal›flanlar› grevde ALMANYA- Otomobil devi Opel'in binlerce çal›flan› 6 Kas›m’da uyar› grevi gerçeklefltirdi. Ekonomik krizi gerekçe gösteren Opel'in sahibi Amerikan General Motors (GM) binlerce iflçiyi iflten ç›kartarak Opel'i küçültme karar› al›nca iflçiler “grev” dedi. Greve ç›kan binlerce iflçi, Opel’in tekrar Alman sermayesine ba¤lanmas›n› istedi. Opel’in Almanya merkezinin bulundu¤u Rüsselsheim’da toplanan on bini aflk›n çal›flan, Amerikan GM’ye karfl› ‘Gelece¤imiz için mücadele edece-
¤iz, kendimizi ezdirmeyece¤iz, çünkü biz Opel’iz’ pankart› tafl›d›. Protesto gösterisinde konuflma yapan Opel'in genel üretim sorumlusu Klaus Franz, Opel’in tümüyle Alman sermayesine ait bir flirket olmas› gerekti¤ini dile getirdi. Franz, on binlerce çal›flan› bulunan flirketin art›k GM’nin bir yan kolu olmas›n›n kabul edilemeyece¤ini belirterek, çal›flanlar›n ifl hakk›n› garanti alt›na alacak bir anlaflman›n zorunlu oldu¤unu söyledi.
GÜNCEL Lübnan’da uzlafl› yakaland›
Seçimlerden befl ay sonra hükümeti kurmay› baflaran el-Mustakbel Partisi Lideri Sa’d Hariri, oluflturdu¤u kabine listesini 10 Kas›m’da Cumhurbaflkan› Miflel Süleyman’a sundu. Hükümeti kurmakla görevlendirilen elMustakbel Lideri Sa’d Hariri taraf›ndan Cumhurbaflkan› Miflel Süleyman’a sunu-
lan 30 kiflilik kabinede Hizbullah’tan iki bakan›n yer ald›¤› bildiriliyor. 15 bakan›n parlamentoda ço¤unlukta bulunan Hariri’nin müttefiki 14 Martç›lardan, 10 bakan›n Hizbullah liderli¤indeki muhalif 8 Mart blo¤undan ve 5 bakan›n da cumhurbaflkan› kontenjan›ndan atand›¤› aç›kland›.
Lübnan, son y›llarda s›k s›k seçim krizleri yafl›yor. Daha önce Hizbullah’›n etkin oldu¤u 8 Mart ‹ttifak› ile Saad Hariri’nin etkin oldu¤u 14 Mart ‹ttifak› aras›nda uzlaflma sa¤lanamamas› nedeniyle cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde de benzer bir kriz yaflanm›fl, kriz ancak aylar sonra çözülebilmiflti. ‹ran-Suriye ile iliflkileri nedeniyle
18-31 Kas›m 2009
Hizbullah’›n Bat›l› devletler ve ‹srail taraf›ndan muhatap al›nmamas› ve “gayri meflru” ilan edilmesi nedeniyle Bat› yanl›s› 14 Mart ‹ttifak›, Hizbullah ile ortak ifl yapmaktan kaç›n›yor. Befl ay önce yap›lan seçimlerde de iki blok karfl› karfl›ya gelmifl, seçimleri Bat› yanl›s› 14 Mart ‹ttifak› küçük bir oy fark›yla kazanm›fl ve
11
hükümeti kurma hakk›n› elde etmiflti. Ancak tek bafl›na hükümeti kurmak için yeterli say›y› elde edemeyen 14 Mart ‹ttifak›, Hizbullah’la hiç bir flekilde hükümet kurmayacaklar›n› ilan etmifl ve bunun üzerine süreç t›kanm›flt›. T›kan›kl›¤›n afl›lamamas› nedeniyle Hariri, hükümeti kurma görevini b›rakm›flt›.
Japonya'da binlerce kifli ABD'yi protesto etti Japonya'n›n güneyindeki Okinawa adas›nda binlerce kifli, adadaki Amerikan üslerinin varl›¤›n› protesto etti. ABD Baflkan› Barack Obama'n›n Japonya ziyaretine birkaç gün kala, 8 Kas›m günü Okinawa adas›nda bir araya gelen binlerce kifli ABD'yi protesto etti. "Üs de¤il bar›fl inflaa edin" sloganlar› at›lan eylemde konuflan Ginowan Belediye Baflkan› Yoichi Iha, "Baflbakan Yukio Hatoyama'dan Obama'ya, Okinawa'n›n baflka Amerikan üssüne ihtiyac› olmad›¤›n› söylemesini istiyorum." dedi. Amerikan üssü yak›nlar›ndaki göstericilere hitap eden Yoichi Iha, Hatoyama'n›n cesur bir karar almas› gerekti¤ini de sözlerine ekledi.
Silahlar› b›rakmak m›? Hay›r! ve silahs›z Adivasi halk›na ve Maoist devrimcilere karfl› vahfli sald›r›lar›n› aral›ks›z sürdüren Hintan Komünist Partisi (Maoist) ile diyalo¤a baflladistan devleti, görüflmeler için bizden silahlar›yabiliriz. Ancak bunun için fliddete son vererek m›z› b›rakmam›z› istiyor. Bu mümkün de¤il.” silahlar›n› b›rakmalar› gerekiyor.” aç›klamas›na Hindistan devletinin, bir çok ülkenin toplam asMaoistlerin yan›t› net oldu: “Bar›fl görüflmeleriker say›s›na eflit bir güçle, 75 bin kiflilik bir güçne a盤›z. Ama silahlar› b›rakmak gibi bir niyetile Maoistlere ve Adivasi halk›na sald›rmaya hamiz yok, çünkü biz amac›m›za silahl› mücadez›rland›¤›, bu sald›r›da hava silahlar›n›n da kullaleyle ulaflaca¤›m›za inan›yoruz, silahlar›m›z› b›n›lmak üzere devreye sokuldu¤u hat›rlat›lan rakarak de¤il!” aç›klamada, “Devletin, dünyadaki ço¤u ülkenin Bas›na aç›klamada bulunan üst düzey HKP(M) liordusundan daha büyük olan böyle bir gücü deri Kishenji, gazetecilerin; Pillai’nin önerisinin konuflland›r›rken, Maoistlerle savaflmayaca¤›n› merkezi hükümet taraf›ndan olumlu karfl›land›söylemesi, tamamen halk› aldatma çabas›d›r.” ¤›n› hat›rlatmalar› üzerine, “Bu do¤ru. Çünkü Pildenildi. Maoistlerin silah b›rakmas›n›n söz kolai’nin önerisinde yeni olan bir fley yok. Söylenusu olmad›¤›n›n alt› çizilen aç›klaman›n devadiklerinin tamam›, bir ayd›r merkezi hükümet ve yerel hükümetler taraf›ndan söylenen fley- Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Ko- m›nda flu ifadelere yer verildi: “Müzakereler için ön koflul olarak Maoistlere siler.” dedi. lah b›rakmalar›n› söyleyen devlet ve eyalet baflkanlar›, bizim silahl› mücadele vermemizi emreden sosyoekonomik koflullar› ve kökPeru Komünist Partisi’ne ba¤l› gerilla güçleri taraf›ndan 8 Kas›m günü düzenlenen sald›r›da 1 askerin öldüleflmifl nedenleri göremeye¤ü, 3 askerinse yaraland›¤› aç›kland›. Ülkenin güneydo¤usunda yer alan bir karakola, Maoist gerillalar taracek kadar cahil olduklar›n› f›ndan taciz atefli aç›lmas› ile bafllayan çat›flman›n iki saate yak›n sürdü¤ü, ormanlarla kapl› da¤l›k bölgeyi ortaya koyuyorlar. Hindistan etkili bir flekilde kullanan Maoistlerin, çat›flma sonras›nda kay›p vermeden geri çekildikleri duyuruldu. Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi için silah b›rakmak, halk›n ç›kar›na Hindistan ‹çiflleri Bakan› Pillai’nin, “Maoistler si- mitesi taraf›ndan, Hindistan devletinin “Maoist- ihanet etmek anlam›na gelir. Biz insan haklar›n› lahlar›n› b›rak›rlarsa onlarla görüflmeye haz›r ler silahlar›n› b›rak›rsa onlarla görüflmelere bafl- savunmak ve her türlü bask› ve sömürüden halolaca¤›z.” aç›klamas›na iliflkin Maoistlerin bak›- lar›z” beyanlar›na yaz›l› bir aç›klamayla yan›t ve- k› kurtarmak için silahlara sar›ld›k. Bask› ve söfl›n›n sorulmas› üzerine Kishenji, “Onlar, bizim rildi: “Ülkede Maoistlerin yo¤un oldu¤u bölgele- mürü devam etti¤i sürece halk daha fazla silahasla kabul etmeyece¤imiz fleyleri, bar›fl görüfl- re binlerce askerini ve paramiliter gücünü y›¤an lanmaya devam edecek.”
H‹ND‹STAN- ‹çiflleri Bakan› GK Pillai’nin, “Hindis-
meleri vaadleriyle kabul ettirmeye çal›fl›yorlar. Ama bizim de daha önce aç›klad›¤›m›z bir tak›m flartlar›m›z vard› ve onlar, bu flartlar›m›z› kabul etmifl de¤iller. Biz, onlar›n silah b›rakmalar›n›, hapishanedeki tüm yoldafllar›m›z› sal›vermelerini ve sald›r›lar›n› durdurmalar›n› istemifltik. Onlar bizim bu flartlar›m›z› hiç bir flekilde dikkate almadan, tek tarafl› konufluyor ve flartlar ileri sürüyorlar. Ama görüflme çift tarafl› olan bir fleydir ve e¤er gerçekten görüflmelere bafllamak istiyorlarsa, bizlerin de flartlar›n›n yerine getirilmesi gerekir.”
Maoistler uyard›: “Devlet terörü ve katliamlar› sürdükçe müzakere olmayacak!”
Peru’da Maoistler vuruyor
Afrika'da hegemonya dalafl› Çin Baflbakan› Wen Jiabao, Afrika ülkelerine “yard›m” için 10 milyar dolar ay›rd›klar›n› aç›klad›. Jiabao, ayr›ca yoksul Afrika ülkeleriyle ticari iliflkilerini gelifltireceklerini de belirtti. M›s›r’daki Çin-Afrika ‹flbirli¤i Forumu’nda konuflan Wen, Bat›l› gazetecilerin, “Çin’in amac› ‘yard›m’ ad› alt›nda bölgeyi kendisine ba¤lamak” fleklindeki elefltirilerine yan›t verdi. “Çin’in Afrika’ya sundu¤u gerçek bir destektir, arkas›nda bir fley aramaya gerek yok.” diyen Çin Baflbakan›, "Çin, Afrika’ya yat›r›m yapan devletler içinde 16. s›rada bulunuyor.” sözleri ile, üstü kapal›; ABD, AB ve di¤er emperyalist devletlerin de Afrika’ya ben-
zer amaçlarla para ak›tt›klar›n› ve k›tan›n yoksul ülkelerini sömürdüklerini hat›rlatt›. Tar›mdan enerjiye, alt yap›dan ticarete var›ncaya de¤in birçok konuda Afrika devletleri ile karfl›l›kl› imzalar›n at›ld›¤›n› belirten Wen, “Afrika küresel kalk›nman›n önemli bir parças›d›r. Derin zorluklar ve sorunlarla karfl› karfl›ya olan Afrika, samimi ve güvenilir bir arkadafl olan Çin’le iliflkilerini ilerletmek istiyor. Biz de öyle.” dedi. Çinli uluslararas› iliflkiler uzman› Xu Weizhong ise Çin’in Afrika’daki ata¤›n› elefltiren Bat›l› gazetecilere, “Neden baz› Bat›l›lar Çin’in Afrika’daki rolünden rahats›z olu-
yor?” sorusunu yönelterek, “Çünkü Bat›l›lar, Afrika’y› kendi arka bahçeleri olarak görmek ve korumak istiyorlar.” dedi. Afrikal› devlet yetkilileri, Çin’in yard›m talebini memnuniyetle karfl›lad›klar›n› ve iliflkilerini gelifltirmek istediklerini belirtirken, “Biz, Çin ile yakalad›¤›m›z bu dayan›flma f›rsat›n› en iyi flekilde de¤erlendirmek istiyoruz. Bu nedenle bir dizi anlaflmaya imza att›k. fiarm El fieyk zirvesi bu bak›mdan son derece umut verici ve Afrika’y› canland›rabilecek bir organizasyon.” aç›klamas›nda bulundular. ABD’den sonra dünyan›n en fazla dolar rezervine sahip ülkesi olan Çin, ABD’ye rakip
olmakta iddial› görünüyor. Elindeki dolar sto¤unu dolar›n de¤erini çok fazla düflürmeden eritmek ve böylece ABD’yi zay›flatarak taht›na oturmak isteyen Çin, Afrika’n›n yoksul ülkelerinin yer alt› kaynaklar›n› sömürmek için milyarlarca dolar› Kara K›ta’ya ak›tarak bir taflla iki kufl vurma gayretinde. Çin’in bu “yard›m” kampanyas›n›n alt›nda; k›tadaki yoksul ülkeleri kendisine ba¤›ml› k›lma ve Afrika’n›n elmas, demir, çelik, do¤algaz ve petrol kaynaklar›n› ele geçirme ve ABD’nin bu bölgedeki etkinli¤ini k›rma amac› yat›yor.
A¤ustos ay›ndaki seçimleri kazanan Japonya Demokrat Partisi, ülkede yaklafl›k 50 y›ld›r tek bafl›na hükümet olmay› baflaran Liberal Demokrat Parti’yi seçimlerde yenerek 480 koltu¤un 308’ini alm›flt›. Yeni hükümet, ABD’nin Japonya’daki askeri varl›¤›yla ilgili politikalar› de¤ifltirmek istedi¤ini aç›klayarak Obama yönetiminin hofluna gitmeyen bir “sürpriz” yapm›flt›. Japonya Baflbakan›’n›n, Deniz Kuvvetleri'ne ait hava üssünü Okinawa adas›ndan tafl›ma önerisi Washington’da derin endifleler yaratm›flt›. Amerikan yönetimi ise bu üssü tafl›maya yanaflm›yor.
‹flgale ortak olmak istemeyen ‹ngiliz asker tutukland› Afganistan'a geri dönmeyi kabul etmeyen ve iflgale karfl› yürütülen kampanyalara destek veren ‹ngiliz asker tutukland›. Afganistan'da uzun süre görev yapt›ktan sonra ülkesine dönen ve yeniden Afganistan’a gitmeyi kabul etmeyen, sürekli medyaya iflgal karfl›t› demeç veren ve ‹ngiliz hükümetini sert bir flekilde elefltiren Joe Glenton ad›ndaki asker, bugün tutukland›. O¤lunun tutuklanmas›na tepki gösteren annesi Sue Glenton, hükümete atefl püskürdü. Joe Glenton'un annesi Sue Glenton, o¤lunun tutuklanmas›n›n kendisini endiflelendirdi¤ini söyledi. Afganistan iflgaliyle ilgili kayg›lar›n› dile getiren Glenton, “Daha çok askerleri endiflelendiren bir konu. Ama
sonuçta askerler ölüyor orada.” dedi. Afganistan’da yaflanan›n bir “Amerikan savafl›” oldu¤unu söyleyen ve ‹ngiltere'nin kullan›ld›¤›n› düflünerek Afganistan'a gitmemekte kararl› görünen Glenton, daha önce yapt›¤› aç›klamalarda, "Bizim Afganistan'da iflimiz yoktur." demiflti. Glenton, Afganistan’a gitmeyi reddetti¤i için askeri mahkemede aleyhine aç›lan dava süreci hala devam ediyor. O¤lunun iflgal karfl›t› söylemlerinden korkulacak bir durum olmamas› gerekti¤ini belirten anne Sue Glenton, "Bakanlar›n›z, milletvekilleriniz, komutanlar›n›z her gün savafl lehine aç›klamalarda bulunuyor. Benim o¤lum da savafla karfl› oldu¤unu söylemifl ne var bunda?" dedi.
British Airways 1200 iflçi ç›karacak Mali y›l›n ilk alt› ay›nda zarar eden British Airways (BA), bin 200 kifliyi daha iflten ç›karmay› planl›yor. Daha önceki iflten ç›karma kararlar›yla birlikte düflünüldü¤ünde, 2010 Mart'›nda toplam 4 bin 900 kifli iflini kaybetmifl olacak. fiirket Mart ay›nda bafllayan mali y›l›n ilk yar›s›nda, tarihinde ilk kez zarar etti. Geçen y›l› 52 milyon sterlin kar ile kapatan BA, bu mali y›l›n ilk yar›s›nda vergi hariç 292 milyon sterlin zarar etti. Üstelik mali y›l›n ilk yar›s›, yaz sezonunu kapsad›¤› için daha karl› geçiyor. British Airways ‹cra Kurulu Baflkan› Willie Walsh, havayolu sektörünün durgunluktan ç›kamad›¤›n›, bu y›l karlar›nda 1 milyar sterlin düflüfl beklediklerini aç›klad›. fiirket bir süredir sendikalar ile müzakere halinde. Uzun mesafeli uçufl-
lardaki kabin görevlisi say›s›n› 15'ten 14'e düflürmeyi planlayan flirket, ayr›ca 2 y›l boyunca personele zam yapmamay› düflünüyor.
700 Ericsson iflçisi iflten ç›kar›l›yor Telekom malzemeleri üreticisi Ericsson, 700 çal›flan›n› iflten ç›kar›yor. Küresel tasarruf önlemleri ald›¤›n› öne süren Ericsson, ‹ngiltere’nin merkezindeki Coventry fabrikas›ndaki baz› faaliyetlerini di¤er tesislere kayd›raca¤›n› ve bu yüzden iflten ç›karmalara gerek duydu¤unu aç›klad›. Ericsonn, ayr›ca, faaliyetlerinin kayd›r›lmas›n›n, ‹ngiltere’deki yerel pazara dönük faaliyetlerini etkilemeyece¤ini belirtti. ‹flten ç›karmalar›n 2010 y›l›n›n ortalar›ndan itibaren uygulanaca¤› ö¤renildi.
18-31 Kas›m 2009
Çapraz as›n tüfeklerinizi ça¤›n d›fl›na sürdü¤ü eski masallardaki eflkiya resimleri gibi yurdundan ve yüzy›l›ndan kovulmufl çocuklar›n tarihinde gelenek, kimi zaman baflkald›r› biçimi (Murathan Mungan) ‹nsan›n bazen “ey s›n›f mücadelesi, sen nelere kadirsin” diyesi gelir ya, iflte bu yaz›y› kaleme al›rken, kendime zamanl› zamans›z söyledim bu sözü. Birgün bir dizi “yorum”layaca¤›m nereden akl›ma gelirdi ki... Ama tarihin tekerle¤i bazen öyle bir döner ki, “acaba” dedi¤in meselelerde fikir belirtmek zorunda kal›rs›n. Öyle ya; insan düflünceleri flöyle ya da böyle istedikleri için de¤il, etraf›ndaki maddi dünya ile olan iliflkileri sonucunda ortaya ç›kar. Nesnel koflullar›n de¤iflmesi, insan beyninde zuhur eden düflüncenin s›n›rlar›n› geniflletir ya da geriletir. Düflünce dünyas›, nesnel olgular›n ürünü olarak serpilir ve de geliflir. Emeklilerin çokça tak›ld›¤› bir kahvede, sigara yasa¤›na ra¤men duman alt› olmufl bir ortamda, okey aras› ülke analizlerinin yap›ld›¤› bir sohbet esnas›nda, “Gördünüz mü a¤alar! 12 Eylül’de talan etmifller gençleri iflkencelerde. Helal olsun hükümete! Herfley dobra dobra anlat›l›yor bunlar›n döneminde.” metiyeleri dolafl›yordu. K›sa zaman önce televizyon ekranlar›na “bomba” gibi düflen ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’ dizisi, Türkiye-Kuzey Kürdistan nesnel gerçekli¤inin kültürel edinimi olarak tüm toplumun düflünce dünyas›n› etkilemesi, bizlerin de mevcut nesnel duruma iliflkin s›n›fsal görüflümüzü aktarmam›z› zorunlu k›lmaktad›r. ‹flte yaz›m›z bu tart›flma üzerinden “Bu Kalp Seni Unutur Mu”daki, s›r›tmakta olan “kalbin” unutmama misyonuyla m› hareket etti¤ini, yoksa bilakis bir bellek s›f›rlama yolunda, yeni bir sald›r› arac› m› oldu¤unu deflmeye çal›flaca¤›z. Önemli bir mistifikasyon siyasetini gütmüfl, sil bafltan yenidenci Hat›rla Sevgili dizisinin devam› olarak nitlendirilen ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’nun yap›mc›s› Tomris Giritlio¤lu olup, senaryosu Nilgün Önefl’e ait. Giritlio¤lu’nun, ezilen bir milliyete mensup olmas› ve Önefl’in, röportajlar›nda s›k s›k eski THKO, TDKP gelene¤inden geldi¤ini söylemesi dizi konseptlerine ayr› bir “hava” katmaktad›r. Birinin ezilen bir milliyetten, di¤erinin ise “sol” cenahtan olmas›; tabiri caizse, fele¤in sillesini yemifl iki devlet “ma¤duru”nun bir “hesap”laflma içerisinde oldu¤u izlenimini yaratmaktad›r. Gerici s›n›flar taraf›ndan ezilen milyonlar›n “kucaklanmas›” için seçilen kimlikler gayet yerindedir. Ne kadar “ma¤dur” varsa bu projede serpilip, paketlenmelidir. Bu arada oyuncular›n senaryoyu her okuduklar›nda etkilendiklerine dair aç›klama yapmalar› gerekir. Çünkü, toplumun be¤enisini kazanmak ayn› zamanda toplumun ac›lar›na “ortak” olmaktan geçmektedir. O halde, konuflulmayacak hiçbir fley kalmamal›d›r. Tüm “do¤rular” bütün ç›plakl›¤›yla cofla gelmelidir. Darbe, zulüm, tecavüz, iflkence, sindirilmifl toplum, yitik aflklar, sürgün y›llar› ve en önemlisi faflizm!... Neden mi faflizm? Çünkü ard› ard›na s›ralanan tüm insanl›k d›fl› uygulamalar›n, faflizmin ürünü olarak ortaya ç›kt›¤› söylenmelidir. En özlü ifadesiyle varl›¤› milyonlarca ve milyarlarca emekçinin sömürüsü üzerine kurulu olan burjuvazinin di¤er tonlar› meflru, ama faflizm maskelisi “anlafl›l›r” de¤ildir. Ve tüm teraneler, tüm nameler ‘bilmillahs›z’ bu izlence üzerinden vuku bulmakla görevlidir. On befline bast› m› dudaklar›nda bir türkü elinde bayrak kavga sokaktaki oyuna benzer art›k çocuklu¤u benzemez çocuklu¤a (Ahmet Telli) Fikret K›z›lok’un ünlü bir ezgisinden ismini alan dizi, jenerik görüntülerinde ve bölüm boyunca gösterilen 12 Eylül görüntüleriyle süsleniyor. Birçok ünlü oyuncunun yer ald›¤›, müzi¤ini Fuat Güner’in yapt›¤› dizi, solcu Sinan’la, varl›kl› ve apolitik bir aileden gelen Cemile’nin aflk› üzerine oturuyor. Ama as›l anlat›lmak istenen aflk hikayesi de¤ildir. Darbe ile gelen fliddet ortam›n›n insan do¤as› üzerindeki tahribat› “anlatmak” misyonerli¤ine soyunulmufl. Lenin yoldafl›n yorumuyla ‘cürretli bir iddia’. Zira dizi boyunca ortaya ç›kan replikler ve diyologlar bir yandan antidarbeci ve dolay›s›yla anti-faflist oldu¤unu dile getirirken, di¤er yandan ise darbe a¤›z›yla (sol-sa¤ çat›flmas›na son vermek) dile gelmekten geri kalmamaktad›r. Gösterilen iflkence sahneleri, hücre görüntüleri sistemin tehflirinden ziyade, devrimcilerin “korku” dünyalar› ve devletin “yenilmezli¤i”, “daimi gücü” üzerinden flekillenmektedir.
KÜLTÜR-SANAT
“Bu kalp seni unutur mu” ya da tarihsel bellek s›f›rlama
12
Y.OZAN
Bir hücrede 15’e yak›n kad›n devrimci bulunur. Polisler bir bir devrimcileri iflkencelerden geçirir. Bu sahnelerde her an 盤l›k, her an korku hüküm sürmektedir. Direnenler bile, dervimcili¤ini savunur pozisyonda de¤ildir. Direnifl yok denilecek kadar azd›r. D›flarda da atmosfer ayn› flekilde seyretmektedir. Geri kalan devrimciler süreci savurmak yerine, postu kurtarmak güdüsüyle hareket etmektedirler. Verilmek istenen mesaj kesin ve nettir: Yenilgi kaç›n›lmazd›r ve kabul edilmifltir. Kula¤›nda karanfil tafl›yan halk›m›n o¤ullar› Atlan›n gidiyoruz Bu¤ulu bir flafak vakti yeniden düflüyoruz yollara Eski zamanlarda oldu¤u gibi Dersimiz Tarih. Unutmay›n kald›¤›m›z yeri yenilmedik daha (Murathan Mungan) Lenin’in devrimci önderler için söylemifl oldu¤u “Ölümlerinden sonra onlar› zarars›z birer ikon haline getirmek, deyim yerindeyse azizlefltirmek ve ezilen s›n›flar› ‘teselli’ ve tabii aldatmak amac›yla, belli ölçüde adlar›n› takdis etmek için devrimci teorilerini özünden s›y›r›p, devrimci ucunu köreltip, onu baya¤›laflt›r›p, k›s›rlaflt›rmak için çaba sarf edeler.” sözü, bugün sadece devrimcilerin de¤il ayn› zamanda, tarihi bir sürecin dahi nas›l özünden s›yr›l›p, devrimci ruhunun köreltilerek kitlelere anlat›ld›¤›n› görmekteyiz. Tarih çarp›t›c›lar›n›n, tarihi kendilerinden yana yorumlamakla kalmay›p, ezilen s›n›flar›n tarihini bile yazmaktan çekinmedikleri ortadad›r. Bunun en basit araçlar›ndan bir tanesi ise, toplumun dizilerle ekrana hapis edildi¤i flu günlerde, milyon dolarl›k projeyle gerçeklefltirilmek istenmektedir. Dizinin senaryosuna katk›lar›yla bilinen Zaman Gazetesi yazar› Mümtazer Türköne, “Bu dizinin, gerçe¤e sayg›s› olan bir anlat›m› var. Gerçe¤e, yani yelpazenin neresinde olursa olsun herkesin hissesine düflen ac›lara insanca bir hassasiyetle yaklafl›yor.” tutumunda somutlanan anlay›fl, ezilenleri “tesselli” için yükselen burjuva vaazdan baflka birfley de¤ildir. Hakim s›n›flar›n kalemflörleri, 12 Eylül’de topuk selam›yla toplumsal mücadelenin bast›r›lmas›n› borç bilirken, gelinen aflamada sürecin ihtiyaçlar›na cevap olabilmek için “gözyafllar›yla” “telkin” da¤›tmaktad›rlar. Timsah simsarl›¤› imdada yetiflmifltir. Art›k “do¤rular›” dil ucuyla dile getirmek hakim s›n›flar›n görevidir. S›n›f›n do¤rusu yoktur. Do¤ru, do¤rudur! Ama sadece do¤ru do¤rudur demek de makanik bir anlay›fl›n ürünü olarak ortaya ç›kmaktad›r. Do¤runun kimin elinde oldu¤u ve nereye hizmet etti¤i sorusu sorulmadan yap›lacak aç›klamalar tarihsel ve diyalektik materyalizmi savunanlar›n yöntemi olamaz. 12 Eylül’de iflkence yap›lm›fl m›d›r? Cevab›m›z evet! ‹nsanlar katledilmifl midir? Evet! Toplum sindirilmifl midir? Bir kere daha evet!
Ama tüm bu evetlere vesile olan do¤rular›n, yine ayn› sömürü saltanat›n› sürdüren, iktidar› ellerinde bulunduran s›n›flar›n kendi lehlerine bir araç olarak kulland›klar›n› görmemek için politik kör olmak gerekmektedir. Zira girifl bölümünde de bir emekli kahvesinde verdi¤imiz örnektede oldu¤u gibi, “cesaretle” at›lan tüm bu ad›mlar›n, emperyalizmin Türkiye-Kuzey Kürdistan’› tekrardan yap›land›rmas› için kutsad›klar› AKP’nin temsil etti¤i s›n›flar›n elini güçlendirmek için yap›ld›¤› ortadad›r. Ülkemizdeki di¤er alanlar gibi kültür ve onun bir edinimi olan sanat da, emperyalistler aras› çeliflkilerden ba¤›ms›z ele al›namaz. O halde, ‘Hat›rla Sevgili’ ile bafllay›p, ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’ya uzanan politik kültür projesi bir s›n›ftan kayna¤›n› almaktad›r. Bugün, Büyük Orta Do¤u Projesi çerçevesinde, Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n tekrardan yap›land›r›lmas›nda, kültür-sanat alan›nda hakim s›n›flar›n yönelimi olarak karfl›m›zda duran ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’, bu projenin basit bir s›ra neferidir. NATO’nun ileri karakolu ve bölgesel bir otoriter güç haline getirilmeye çal›fl›lan Türkiye Cumhuriyeti, siyasal olarak önünde engel teflkil eden tüm sorunlar› kendi bünyesinde eritebilme çabas› içerisindedir. Kürt ulusal sorununda kimileri için çözüm, bizim aç›m›zdan tasfiye olarak kendisini gösteren süreç, sadece ulusal hareketin devrimci kanad›n› hedeflemeyip, sosyal kurtulufl mücadelesi veren devrimci ve komünist güçleri ve onlar›n sosyal tabanlar›n› da ayn› mindere çekme niyetindedir. Bakal›m bu stratejik sald›r›y› ‹slami sermayenin sözcülerinden olan Taraf Gazetesi yazar› Yasemin Çongar nas›l ele al›yor: “Aç›l›m, ‘milli birli¤i’ sa¤lamay›, yani 86 y›ll›k bölünmeyi bitirme iradesini içinde tafl›yor. AKP, özünde Cumhuriyet’in ‘makbul’ saymad›¤›, y›llarca ‘merkez’den uzak tuttu¤u, hayat tarz›n›, ibadetini, kafa yap›s›n› ve hatta k›l›k k›yafetini hor gördü¤ü vatandafllar›n kurup yönetti¤i bir siyasi parti olarak, flimdi bir yandan, ‘merkez’e yerleflme, di¤er yandan baflka d›fllanm›fllar› da ‘merkez’e çekme (italikler bana ait) ve ‘makbul’ alg›s›n›, Cumhuriyet’in bütün vatandafllar›n› kapsayacak flekilde geniflletme yönünde dev bir aç›l›m bafllatm›flt›r.” Yasemin Çongar’›n da ifade etti¤i gibi, tüm “makbul” say›lmayanlar›n “merkeze” çekilmesi, yani burjuvazinin s›n›rlarn› aflmayan, ona yedeklenip daha fazla sömürü sultas› için sibop rolü oynanmas›n›n egemenler aç›s›ndan kaç›n›lmaz oldu¤udur. Aç›lm›fl kap›lar›n gizemi gibisin bir g›c›rt›da s›rra kadem basan... ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’ dizisinde, küçük ama bizim aç›m›zdan önemli bir ayr›nt› vard›r. Bahsi geçen ayr›nt›n›n kavranmas›n›n ancak KAYPAKKAYA seviyesine
ç›kmakla mümkün olaca¤›n› hemen söyleyelim. KAYPAKKAYA’n›n bilimsel sosyalizmi Türkiye-Kuzey Kürdistan koflullar›na uygulamadaki kavray›fl› ile s›n›flar›n tahlilinde mevcut tüm fikirlerden kopuflu getirmifltir. Dizi içerisinde bafl oyuncu Cemile ile pisikolog aras›nda bir diyalog geçmektedir; “‹nsanlar fliddetin durmas›ndan memnundular, ama bu sefer de baflka türlü bir fliddet bafllad›.” Bu anlat›mdan sonra senaryoda birçok “keskin” anti-darbeci “tutum” kendisini anti-faflist olarak göstermektedir. Yani darbe öncesi ülkede sa¤-sol çat›flmas› “demokrasiye” zarar vermektedir. Ama demokrasiye en büyük zarar› darbeyle birlikte gelen baflka türlü fliddet yani faflizm yol açmaktad›r. Görülece¤i gibi yap›lan yorumda iki türlü tehlike vard›r. Bunlardan bir tanesi, toplumsal mücadelenin katiyen ama katiyen devrimci zora dayanmamas› ilkesidir(!). ‹kincisi ise, faflizmin iktidara darbe yolu ile geldi¤idir. Faflizmin iktidara darbe yolu ile geldi¤i tart›flmalar› yeni de¤ildir. Bu tart›flmalar 12 Mart döneminde de yürütülmüfltür. Faflizmin varl›¤›n› parlemetonun olup olmad›¤›na ba¤layan anti-Marksist ak›mlara karfl› KAYPAKKAYA; “Faflizm, herhangi bir emperyalist ülkede oldu¤u gibi tekelci burjuvazinin diktatörlü¤ü de¤ildir. Türkiye’de ve Türkiye gibi yar›-sömürge yar›-feodal ülkelerde faflizm, komprador büyük burjuvazinin ve toprak a¤alar›n›n diktatörlü¤üdür.” der. Devam›nda ise; “Faflizmin varl›¤›n› anlamak için parlemantonun var olup olmad›¤›na bakmak yetmez; nas›l bir parlementonun varoldu¤una da bakmak gerekir. Faflizmi süsleyen bir parlemento mu, burjuva anlamda demokratik bir parlemento mu?’” Anlafl›lmas›n› istedi¤imiz küçük ayr›nt›, faflizmin darbe yoluyla iktidara geldi¤i ve sekiz (8) y›l kald›ktan sonra ise yerini “demokrasiye” b›rakt›¤› anlay›fl›n›n ne derece tehlikeli oldu¤u, lakin yoldafl KAYPAKKAYA’n›n bu tehlikeye 37 y›l önce bilimin neflterini vurdu¤udur. 37 y›l önce, o kap›n›n efli¤i afl›ld›¤›ndand›r ki, faflizm hakk›ndaki “gizem” s›rra kadem basm›flt›r. Faflizmin, bizimki gibi ülkelerde burjuvazinin zay›f olmas›ndan kaynakl›, kitleler üzerindeki iktidar›n›n cebren ve zora dayal› oldu¤unu, kendisinin göreli fliddet kulland›¤›n› göreli olarak ise fliddeti daha sald›rgan bir siyaset izleyebilmek için az›¤a ald›¤›n› kavramak gerekir. Bunun ise tek reçetesi, KAYPAKKAYA seviyesidir. Marks “Bütün mitologya, do¤a güçlerini hayal gücü içinde de hayal gücü yoluyla denetim alt›na al›r, yönetir ve biçimlendirir; bu yüzden de insan do¤a güçlerini denetim alt›na al›r almaz mitologya yok olur.” der. ‹çinden geçti¤imiz süreç itibariyle, kültür emperyalizminin hakim s›n›flar›n idelojik etki alan›n› yeni koflullara uyarlanabilmesi için modern mitologyalar yaratt›¤›na aflikar›z. Kendinden olmayanlar dahi, s›n›fsal yan› siliklefltirilerek, kadavraya çevrilip tekrardan burjuva ruhuyla ütülenerek pazara sunulmaktad›r. Naz›m Hikmet’in vatandafll›¤a tekrardan al›nmas›yla bafllay›p, Ahmet Kaya’n›n mezar›n›n memlekete getirilmesi için ailesiyle yap›lan görüflme hamlelerine kadar hepsi modern mitologyayla zihinlerde “demokratikleflme” hayal gücünün yarat›lmas›ndan baflka birfley de¤ildir. Bu konseptin en son halkas›n› oluflturan ‘Bu Kalp Seni Unutur Mu’, büyük bir unutturma, bellek s›f›rlama olarak gündeme gelmifl, gerici s›n›flar›n reorganize etme u¤rafl›n›n bariz örne¤idir. Kültür emperyalizminin mevcut tüm sald›r›lar›n› bofla ç›karmak ise, emperyalist-kapitalist dünya sisteminin, onun ülkemiz s›n›rlar› içerisindeki iflbirlikçilerinin yönelimlerini kavray›p, genifl halk y›¤›nlar›n› Yeni Demokratik ‹ktidar’a ve onun Yeni Demokratik Kültürü’ne seferber ederek gerçeklefltirmek mümkün olabilecektir. Nas›l ki do¤a güçlerini denetim alt›na alan insal›k, mitologyay› ortadan kald›rm›flsa, modern mitologyan›n varl›¤›n› ortadan kald›rmak, s›n›f mücadelesinin her alan›ndaki görevlerini yerine getirmekle mümkün olacakt›r. Son söz olarak ise; faflizmin, yerini allah›na kadar “demokratikleflme”ye b›rakt›¤›n› düflünenlere, enternasyonal prolateryan›n büyük flairi Naz›m Hikmet’in alttaki dizelerini bir kere daha okumalar›n› sal›k veririz... Daha gün o gün de¤il, derlenip dürülmesin bayraklar. Dinleyin, duydu¤unuz çakallar›n ulumas›d›r. Saflar› s›klaflt›r›n çocuklar, bu kavga faflizme karfl›, bu kavga hürriyet kavgas›d›r. (Naz›m Hikmet) Kaynakça Lenin, Seçme Eserler Marks, Ekonomi Politi¤in Girifline Katk› ‹brahim Kaypakkaya, Seçme yaz›lar Murathan Mungan, Omayra Naz›m Hikmet, Hürriyet Kavgas› Ahmet Telli, Su Çürüdü www.diziizle.com www.tumgazeteler.com www.zaman.com.tr www.taraf.com.tr
Bu Abluka Da¤›t›lacak, Bu Kuflatma Yar›lacak! YÖK’ün bilmem kaç›nc› y›ldönümüne veda etti¤imiz flu günlerde, ülkemiz e¤itim sistemini sorgulayan yeni bir kitap yay›nland›. Bafll›¤›, içeri¤i konusunda yeterli fikir veriyor asl›nda: “Kuflatmay› Yarmak: E¤itim, Bilim ve Ayd›nlar.” Sibel Özbudun ile Temel Demirer’in 2000’li y›llar›n ikinci yar›s›nda kaleme ald›klar› yaz›lardan oluflan kitap, dört ayr›mdan olufluyor. “E¤itim ve Üniversiteler” bafll›kl› I. ayr›m, a¤›rl›kl› olarak yazarlar›n neo-liberal yönelimlerin e¤itim, özellikle de yüksekö¤renim üzerinde yaratmakta oldu¤u tahribat› iflleyen yaz›lar›na ayr›lm›fl. Demirer’in
“Türk(iye) E¤itim(sizli¤)i (ve ‘sonuçlar›’) Hakk›nda” ve “Hayat ile Hayal veya Tasavvur ile Tahayyül (ya da E¤itim ve Sa¤l›k için ‘Alternatif’)” bafll›kl› yaz›lar› ile Özbudun’un “Devlet ve Piyasa K›skac›nda Üniversiteler”i ve “Bask›n Oran’a Aç›k Mektup”u bu ayr›m›n dikkat çeken yaz›lar› aras›nda. I. ayr›mda ayr›ca, üniversitelerde yükselen ö¤renci mücadelesine göndermeler de ihmal edilmemifl. “Gençlik Nereye?” bafll›¤›n› tafl›yan II. ayr›m, Temel Demirer’in iki yaz›s›ndan oluflmakta: “Bu Dünya ve Topraklarda Genç -‹nsan- Olmak!” ile “Neo-Liberal Y›k›m ve Gençlik” bafl-
l›kl› yaz›lar, gençli¤i kemiren yabanc›laflt›r›c› süreçleri, neo-liberal piyasa ekonomisi ya da günümüz kapitalizmi arkaplan›nda enine boyuna irdeliyor. “Sahi, Bilim Nedir?” bafll›kl› III. ayr›mda ise, Sibel Özbudun’un üç yaz›s›yla postmodern ça¤da sosyal bilimlerin “ne” ve “nas›l” olmas› gerekti¤i sorunu ele al›n›yor, sosyal bilim alan›n› temellük etmeye çal›flan dinsel/‹slâmi söylemleri tart›flmaya aç›l›yor. “Ayd›n Olmak!” konusuna hasredilen son bölüm ise Temel Demirer’in bir (“Ayd›n ‹çin Kenar Notlar›”), Sibel Özbudun’un iki (“2007 Türkiyesi’nde Ayd›n Olmak (m›?)”), “Ayd›nl›k Sor-
gular”) yaz›s› ile iki yazar›n bir ortak yaz›s›ndan (“Umut Etmekle Yetinmeden Umudu Yaratmak”) olufluyor. Yazarlar kitab›n “Ona Ne fiüphe, Kuflatmay› Yaraca¤›z” bafll›kl› önsözlerinde düflünceleri flöyle vurguluyorlar: “Dünyay› de¤ifltirme bilinci vermeyen e¤itim, ‘e¤itim’ olarak an›lmay› hak etmezken; e¤itim süreci de toplumun de¤iflimine ayak uydurarak de¤iflmek/ de¤ifltirmek zorundad›r. ‘Kuflatmay› yaraca¤›z…’ diyenlere gereken, ‘müzmin muhaliflik’, militanl›kt›r… Baflka türlüsü mümkün de¤ildi; biz de böyle yapt›k… ‘Yap›lmal›’ dedik!”
GÜNCEL Kot kumlamaya bir kurban daha B‹NGÖL- Dört y›l önce silikozis hastal›¤›na yakalanan Hac› Önal 24 yafl›nda hayat›n› kaybetti. Hac› Önal, yaflad›¤› beldede kot tafllama atölyesinde yakaland›¤› slikozisten hayat›n› kaybeden yedinci genç oldu. Bingöl’ün, çocuklar›n›n birço¤u silikozise yakalanm›fl Tafll›çay Köyü, bu kez 24 yafl›ndaki Hac› Önal’› kaybetti. Önal, silikozis hastalar›yla ilgili çekilen ‘Dönüfl’ belgeselinde, bundan sonraki hayalini, “Tek iste¤im sa¤l›¤›ma kavuflmak. Herkes gibi gezmek istiyorum” diye anlatm›flt›, fakat olmad›.
Tafll›çay, Önal’dan önce, en son 28 fiubat’ta 24 yafl›ndaki Ruhat Y›ld›rak’›n cenazesini kald›rm›flt›. Y›ld›rak, ‹stanbul Mahmutbey’de dört y›l çal›flt›¤› iki kumlama atölyesinden silikozis hastal›¤›yla ayr›lm›flt›. ‹ki y›ld›r oksijen tüpüne ba¤l›yd›. Y›ld›rak’›n ölümü köydeki di¤er silikozis hastas› gençlere söylenmedi. Onlardan biri de Y›ld›rak’›n yafl›t› Hac› Önal’d›. Evli ve bir çocuk babas› olan Önal, Y›ld›rak gibi, Mahmutbey’de bir kot tafllama atölyesinde dört y›l sigortas›z çal›flt›ktan sonra silikozise yakaland›. Hastaland›k-
tan sonra köyüne dönerek oksijen tüpüyle yaflamaya bafllad›.
'Yaflamak istiyorum' Silikozis hastalar›n› anlatan ‘Dönüfl’ adl› belgeselde hayalleri soruldu¤unda Önal, “Tek iste¤im sa¤l›¤›ma kavuflmak... Herkes gibi gezmek istiyorum” demiflti. Babas› Hasan Lütfü Önal ise, çaresizli¤ini flöyle aktarm›flt›: “Doktorlar d›fl ülkeye götürün diyor, nakil yap›n. D›fl ülkeye biz nas›l götürelim?” Bu savafl›m, Hac› Önal’› yaflatmaya yetmedi. Ve Önal, geçen 8 Kas›m’da, kald›r›l-
d›¤› Erzurum Araflt›rma Hastanesi’nde öldü. Önal’›n bir kardefli de silikozis hastas›. Önal, Tafll›çay’›n silikozise kurban verdi¤i üçüncü, Karl›ova beldesinin yedinci, ülke genelinin ise 44’üncü kurban› oldu.
‘Bari huzurlu ölelim’ Ünal ile ayn› köyden olan ve ayn› hastal›ktan ötürü tedavi gören Kot Tafllama ‹flçileri Komitesi üyesi Abdulhalim Demir: “En az›ndan emeklilik ve maluliyet haklar›m›z verilsin. Zaten bizim yaflam›m›z› kimse garanti edemiyor. Günü geldikçe ölece¤iz. En az›ndan huzurlu ölelim” dedi.
18-31 Kas›m 2009
‘Allah belan› versin Tayyip’e 2 y›l hapis istemi Kad›köy Meydan›'nda kurulan halk kürsüsünde mikrofonu al›p 'Evde tüp yok, y›kanam›yorum. Tayyip, Allah belan› versin.' diyen vatandafla iki y›l hapis istemiyle dava aç›ld›. Halkevleri’nin Kad›köy Çarfl›s›’nda yaflanan ekonomik krizi protesto için kurdu¤u Halk Kürsüsü’nde mikrofonu al›p, “Tüpümüz bitti. Banyo yapmaya, arkadafl›ma gidiyorum. Bu halde yafl›yoruz. Söylemek istedi¤im tek fley var: Tayyip, Allah belan› versin!” diyen Alper Atefl hakk›nda, Baflbakan Tayyip Erdo¤an’a hakaretten iki y›la kadar hapis istemiyle dava aç›ld›. ‹lk duruflma, 10 Mart 2010’da Kad›köy 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Polis terörü bir can daha ald› Gözalt›nda bir kifli daha öldü. Polise göre; Ahmet Cömert kendisini ast›! Aile ise 'iflkenceyle öldürüldü' dedi Polis karakollar› ölüm saçmaya devam ediyor. Polisler taraf›ndan h›rs›zl›k iddias›yla gözalt›na al›nan Ahmet Cömert sa¤ girdi¤i karakoldan ölü olarak ç›kt›. 31 Ekim Cumartesi günü 17 yafl›ndaki kardefli ile birlikte oto h›rs›zl›¤› iddias›yla gözalt›na al›nan 23 yafl›ndaki Ahmet Cömert’in, götürüldü¤ü Dar›ca Polis Karakolu nezaretinde kendisini asarak yaflam›na son verdi¤i iddia edildi. Cömert ailesi ise polisin intihar aç›klamas›n› yalanlayarak, o¤ullar›n›n iflkence ile öldürüldü¤ünü belirtti.
Polis: ‹ntihar etmifl Aile: ‹flkenceyle öldürüldü Polisler taraf›ndan yak›nlar›na, gözalt›na al›nan Ahmet Cömert'in nezarethanede eflofman lasti¤i ile intihar etti¤i aç›kland›. Ailesi ise otopsi raporunda Cömert'in vücudunda iflkence izleri oldu¤una dair bilgilerin yer ald›¤›n› söyleyip, olay›n polisler taraf›n-
Görüntüler ortaya ç›kmasayd› halen “kaza” idi
Tokat'ta yol kontrolü s›ras›nda "dur" ihtar›na uymad›¤› gerekçesi ile öldürülen Mustafa Uslu ile ilgili olarak görülen davada polisin yalan› olay an› görüntüleriyle ortaya ç›kt›. Polisin, "Zanl›n›n arac› bana çarp›nca silah›m atefl ald›" ifadesinin aksine, bölgede güvenlik kameras› kay›tlar›nda olay›n kaza olmad›¤› belirlendi. Polisin, direkt hedef alarak atefl etti¤ini gösteren görüntülerin ard›ndan Uslu'nun ailesi, polisin en a¤›r flekilde cezaland›r›lmas›n› istedi.
UFUK Ç‹ZG‹S‹
Turhal ilçesinde 10 Temmuz'da yaflanan olayda, Bölge Trafik fiube Müdürlü¤ü'ne ba¤l› ekipler yol kontrolü yapt›klar› s›rada Küçükba¤lar Köyü’nde oturan ve çiftçilik yapan 38 yafl›ndaki Mustafa Uslu sürücü belgesi olmad›¤› için kontrolden kaçmak istedi. Polislerin 'dur' ihtar›na uymayarak kaçan Uslu, polis memuru Mehmet Saç'›n silah›ndan ç›kan kurflunla öldü. Olay sonras› savc›ya ifade veren polis memuru, olay›n kaza oldu¤unu söyledi. Mehmet Saç ifadesinde, "El fene-
dan intihar gibi gösterildi¤ini belirtti. Baba Durmufl Cömert, o¤lunun intihar edecek birisi olmad›¤›n› söyledi. Durmufl Cömert, “‹ki o¤lum cumartesi günü gözalt›na al›nm›fl. Küçük o¤lumu b›rakm›fllar. Sonra Ahmet'in intihar etti¤ini söylediler. O¤lum intihara e¤ilimli bir çocuk de¤ildi. ‹flkence yaparak öldürdüklerini, ard›ndan da böyle aç›klad›klar›n› düflünüyorum.” dedi. A¤abeyi ile birlikte gözalt›na al›nd›ktan sonra serbest b›rak›lan 17 yafl›ndaki M. ise a¤abeyinin kendisine bir ara, “Bafl›ma poflet geçirip iflkenceyle konuflturmaya çal›fl›yorlar” dedi¤ini söyleyerek, kendisine de koltuk altlar›ndan bast›r›l›p testislerinden s›k›larak iflkence yap›ld›¤›n› aç›klad›. Cömert'in, kardefline iflkence yap›lmas›n› önlemek için suçlamalar› kabul etti¤i ve onun serbest b›rak›lmas›n› sa¤lad›¤›n› aç›klayan aile yak›nlar›, Cömert’in intihar etti¤ine inanmad›klar›n› söyledi. Aile yak›nlar›, Ahmet Cömert'e yap›lan ön otopside vücudunda darp ve iflkence izlerinin bulundu¤unu, iflkence ile öldürülüp intihar gibi gösterildi¤ini söylediler.
ri ile dur ihtar› yapt›k, durmad›. Yan›mdan geçerken de kap› bana çarpt›. Kalkarken silah atefl ald›. Bilerek öldürmedim." dedi. Ancak olay yerindeki güvenlik kameras› görüntülerinin ortaya ç›kmas›n›n ard›ndan olay›n ‘kaza’ olmad›¤› anlafl›ld›. Savc› ç›kan görüntülerin ard›ndan arac›n olay yerinden kaçt›¤› s›rada polis memurunun arac›n arkas›ndan atefl etti¤ini belirtti. Saç hakk›nda, "Kasten adam öldürmek" suçundan müebbet hapis istemiyle dava açt›.
Polisin terörüne karfl› birlik olal›m Sar›gazi Mahallesi’nde polisin halka ve devrimcilere uygulad›¤› terör protesto edildi. Aka-Der, DHF, EMEP, ESP, Halk Cephesi ve Partizan üyeleri “Mahallede polis terörüne son” yaz›l› pankart arkas›nda toplanarak, bir protesto yürüyüflü gerçeklefltirdi. Yürüyüflün ard›ndan grup ad›na yap›lan aç›klamada bir süredir polisin Sar›gazi'de halka, esnafa, özellikle de devrimci-demokrat ve yurtseverlere yönelik keyfi uygulamalarla bask› yapt›¤› aktar›larak, “8 gün önce Özgürlükler Derne¤i önünde yer alan 'Güler Zere'ye Özgürlük' yaz›l› pankart› indirmeye çal›flan polis baflar›l› olamay›nca tekrar gelece¤ini belirterek gitmek zorunda kald›. Ard›ndan Yürüyüfl dergisi okurlar› polis taraf›ndan ölümle tehdit edildi. Yine Demokrasi Caddesi üzerinde dergi sat›fl› yapan devrimciler gözalt›na al›nmaya çal›fl›ld›, halk›n tepkisi üzerine serbest b›rak›ld›. Gece gündüz demeden sokoklarda devriye gezen, kimlik kontrolleri yapan polis, kap›s›n›n önünde oturan gençlere bile kimlik kontrolü yap›yor. ‹tiraz edenleri gözalt›na almakla tehdit ediyor. Devrimci kifli ve kurumlara yönelik sistemli tacizlerde bulunuyor.” denildi.
‘Birlik olal›m’ Polisin iflledi¤i cinayetlere ve toplumsal muhalefete uygulad›¤› fliddete de¤inilen aç›klamada, “Bizler Sar›gazi halk› ve mücadele veren devrimci, demokrat ve yurtsever kurumlar, dernekler ve partiler olarak polisin bu keyfi uygulamalar›na son vermesini istiyoruz. Polisin yetkilerini art›ran PVSK'n›n iptal edilmesini ve polisin yetkilerinin s›n›rland›r›lmas›n› istiyoruz. Aksi durumda sorumlular halka hesap verecektir. Sar›gazi halk›n›, tüm devrimci, demokrat, yurtseverleri ve kurumlar› sahiplenmeye ve birlik olmaya ça¤›r›yoruz.” ifadelerine yer verildi.
“ESP Giriflimi”ni Karfl›larken
Bak›fl CAN
Siyasal mücadele yelpazesinde yasal alan demokratik yaflam›na dahil olan bir partiye daha merhaba dedik: Ezilenlerin Sosyalist Partisi Giriflimi. ESP Giriflimi’nin duyurusuyla, “anayasal meflruiyet ve güvence” sahas›, demokratik politik bir aktöre daha kavuflmufl oldu. Geliflmeye devrimci kayg›larla yaklaflmay› nesnel bir zorunluluk olarak kabul etmekteyiz. S›radan olmasa bile, hiç bir geliflmeyi tart›p sorgulamadan alk›fllamayaca¤›m›z gibi, daha bafltan mahkum etme yoluna da gidemeyiz. Bilimsel aç›dan inceleyerek karar vermek; ve hepten kötümser olma ile hepten iyimser olma tutumlar›ndan uzak durarak objektif davranmak tek bilimsel tutumdur. Yasal parti kuruluflu ile at›lm›fl bu ad›m›n, günümüzün tasfiyeci atmosferine denk gelen zamanlamas› itibariyle -bir rastlant› da olsakötü bir rastlant›d›r. Zira günün tasfiyeci f›rt›nas›na karfl› öne ç›kar›lmas› gereken ekol; “yasa d›fl›” illegal yap› ve keskin devrimci durufl ya da devrimci eylem biçiminin gelifltirilmesi iken, öyle ya da böyle yasall›k aktüalitesini gelifltirmek-yaymak ve hatta bir bak›ma meflrulaflt›rmak, objektif olarak tasfiyeci e¤ilimle buluflan ve bu e¤ilime yak›nlaflmay› ifade eden bir ad›md›r-rastlant›d›r. Gün ile ba¤›nt›s› anlam›nda yarg›land›¤›nda esasta rastlant›d›r; çünkü söz konusu ideolojik-teorik siyasi yap› gelene¤inin fikri olarak yasal alan mücadelesi ve biçimlerine verdi¤i de¤er-biçti¤i rol öteden beri bilinmektedir. Bu geliflme beklenendi. Bugünkü ad›m, salt birkaç ay›n ürünü bir geliflme de¤ildir, olamaz da. Temelleri genel siyasi çizgide yatmaktayd›. O halde “ESP Giriflimi”nin bugün filiz vermesi durumu, bugünle iliflkilendirilmesi bak›m›ndan rastlant›d›r. Ancak, bugünle ba¤›nt›s› d›fl›nda, yani tasfiyeci atmosfer ile k›yaslamas›n›n ötesinde, asla rastlant› de¤il, bilakis topraktaki tohumun mant›ki bir do¤umudur. Ad›m›n uygun ve genel olarak geçerli zemini olmayan koflullarda at›lm›fl olmas›; ideolojik dokuya ba¤l› oldu¤u gibi, örgüt ve mücadele biçimleri esaslar›nda tafl›nan sakatl›¤›n bir görüngüsü olarak anlam bulmaktad›r. Eklemek gerekir ki, günün yasalc› tasfiyeci rüzgar›n›n hevesleri kamç›lad›¤› ve etkide bulunarak do¤umda ebelik yapt›¤› da söylenebilir. Yani, ilgili geliflme mevcut koflullardan ba¤›ms›z görülemez. “Demokratik” arenan›n bu yeni konu¤u; kurulufl ve mücadele
13
amac›na paralel olarak görev ve hedefleri ile ideolojik-politik-örgütsel çizgisi ve yaflam›n›, hiç kuflkusuz ki devrimci s›n›f cephesinde tan›mlamaktad›r. Onun devrimci s›n›f kesimlerinden yana oldu¤undan kuflkumuz yoktur. S›n›f hareketi anlam›nda devrimci-demokratik s›n›f hareketinin bir parças› oldu¤u da do¤rudur. Politik anlamda üstlendi¤i ve üstlenece¤i rolün ne oldu¤u-olaca¤› ve politik niteli¤inin ne olaca¤› ise, flimdilik sosyal prati¤e havale edilse bile, esasta tart›flmal›d›r. Buradaki tart›flman›n temeli ya da kuflkunun kayna¤›, temsil etti¤i siyasi gelene¤in izledi¤i genel siyasi-ideolojik mücadele hatt› ve politik mücadele çizgisiyle alakal›d›r. Özellikle, “yeniden yap›lanma” projesinin genifl kapsam›yla birlikte, özelde de ulusal hareketin tasfiyesi amac›yla gerici hakim s›n›flar›n gelifltirdi¤i “çözüm” ve “demokratikleflme” sürecinde benimsenen politik pozisyon, bu kuflkuyu sabitleyen-besleyen pratik örnekler sunmaktad›r. Reformcu zemin ya da do¤rultu d›fl›nda; devrimci ilke, taktik, mant›k ve hedeflere ba¤l›l›kta tutarl› olup, devrimci amaç ve ilerleme ihtiyac›n›n ürünü olarak devrimci görevler ola¤anl›¤›nda mütalaa edilmifl bir ad›m olmas› kayd›yla, yasal partinin kurulmas› anlafl›l›r olabilir. Devrimin demokratik görevlerini üstlenen demokratik bir araç olarak yasal parti elbette kurulabilir. Ne var ki, bunun zamanlamas›, oynayaca¤› rol, buna yüklenilen misyon veya ifllev, bunun ele al›n›fl›ndaki bilinç ve kavray›fl gibi etmenler tamamen devrimci normlara sahip-uygun olmakla birlikte, devrimin yörüngesinde olup devrimci amaç ile devrimci çizgi esaslar›na hizmet sunma özelli¤inde olmas› önemlidir. Burada do¤ru muhasebe yürütülmeden ve devrimci içeri¤i do¤ru doldurulmadan savunulan yasal parti bayra¤›, sa¤ tasfiyecili¤e yelken aç›lmas›na neden olacakt›r. Ona damgas›n› vuran devrimci siyaset-taktik olmak durumundad›r. ‹llegal parti örgütlenmelerinin gözden düflürülmesi, devrimci hareketin-örgütün düzen içine çekilmesi, devrimci zor örgütleri ve ayn› kulvar mücadele esaslar›n› d›fllayan bir bak›fl aç›s› veya realiteyle devreye sokulan bir yasal parti kurumu, flüphesiz ki reformizm damgas› tafl›maktan muzdariptir. Örgütsel pratik ya da gerçek maddi varl›k anlam›nda devrimci ge-
liflmenin kelimenin tam manas›nda c›l›z, devrimci ›srar›n ise elzem ihtiyaç oldu¤u koflullarda; tasfiyeci ak›m›n güçlü geliflme ataklar›yla yayg›n olup geçicide olsa egemen kategoride bulundu¤u flartlarda; düzen içi yasalc›l›¤›n çare olarak sunulup sinsice teflvik edildi¤i, illegal örgütlenme ve devrimci eylemin hakir görülerek dört koldan bombard›mana tabi tutularak sald›r›ya maruz kald›¤› anda; devrimcili¤in düzenin temayülünde ve gerici hakim s›n›flar›n teamülleri içinde uysallaflt›r›lm›fl bir öze çekilmesinin amaçland›¤› topyekun flartlar›n somut tehlikesi alt›nda; genel devrimci hareketin ve ilgili yap›n›n geliflme düzeyi ile kucaklad›¤› potansiyelin niceli¤i, bütün bu unsurlardaki genel geliflme durumunun ihtiyaç olarak dayatt›¤› ama gerçek devrimci araç ve biçimlerin gelifltirilmesinin hayati önem kazand›¤› tarihsel bir kesitte; yasalc› reformizm ve tasfiyecili¤in pirim yapmas›n› sa¤layan, bu duvara bir tafl koyma anlam›na gelen bir teflvik olarak; yasal parti ad›m› isabetli bir karar de¤ildir. Asl›nda tüm mesele yasal partinin devrimde stratejik bir araç m›, yoksa taktik bir unsur mu görüldü¤ü noktas›na gelip dayanmaktad›r. En genel ifadeyle legal yasal partinin hangi erek ve anlay›flla ele al›nd›¤› meselesidir tayin edici olan. Devrime hizmet edip etmemesi temel bir sorudur. Bu da onun isabetli yer ve zamanda do¤ru bak›fl aç›s› ve içerikle kullan›l›p kullan›lmad›¤› ile ilgilidir. Öncelikli ihtiyaç ya da devrimci enerjinin pay edilmesini gerektiren düzeyde ihtiyaç olup olmamas›, devrimci teflkilat esaslar›na ya da mücadele biçimlerine etkisi, bunlar üzerindeki negatif-pozitif tesiri, devrimci odaklar karfl›s›nda pasiflefltirici gücü veya tersinden militan mücadeleye sundu¤u destek gibi art› ve eksiler göz önünde bulundurularak yasal parti hakk›nda hükme varmak do¤ru olan›d›r. Belirtmeliyiz ki, salt yasal parti giriflimi olmas› realitesi, ona kuflkuyla bak›lmas›na asla yeterli ve hakl› gerekçe olamaz; kuflkunun temeli bu yüzeysel yaklafl›ma oturtulamaz-böyle aç›klanamaz. Belirleyici olan, kendi bafl›na yasal parti olma olgusu de¤il, bu partinin hangi özle, hangi çizgi ve hedeflerle, hangi amaç ve e¤ilimlerle, nas›l-taktik mi stratejik mi, hangi de¤erde ele al›nd›¤›, nas›l bir misyonun yüklendi¤idir.
Neye niçin karfl› ç›k›ld›¤› bilimsel ölçülere oturtulmak ve iyi bilinmek durumundad›r. Her fleye peflinen karfl› ç›kan anlay›fl bilimsel de¤ildir, olamaz da. Karfl› ç›k›fl›n gerekçesi do¤ru temellerde ve bilimsel olmak durumundad›r. Neye niçin karfl› ç›k›ld›¤› iyi bilinmek, do¤ru formüle edilmek durumundad›r. Aksi halde, hem karfl› ç›k›fl gerekli anlam› ifade etmez ve hem de hatal› bir karfl› ç›k›flla yanl›fla düflülmesi mümkün olacakt›r. Legal partiye mi, legal partinin niteli¤ini belirleyen negatif mantaliteye mi karfl› ç›k›l›yor? Bu nokta bir birinden önemle ayr›lmal›d›r. Ne pahas›na nas›l olursa olsun görüflüyle legal-yasal partiye de¤il, onun ele al›n›fl›ndaki genel özürlü yaklafl›mla biçimlendirilmesi ve devreye sokulufl mant›¤›n›n tafl›d›¤› kusurlu anlay›fla karfl› ç›k›lmal›d›r. E¤er Komünistler hiçbir mücadele biçimini ilke olarak reddetmiyorlar ise, bir mücadele arac› ya da biçimi olan yasal parti örgütlenmesini, salt yasal parti tabelas›ndan dolay› reformist ve benzeri olarak de¤erlendirmek do¤ru olamaz. O halde, yasal partinin hangi zaman ve flartlarda kuruldu¤u, hangi rolde; stratejik mi yoksa taktik mi ele al›nd›¤›, di¤er örgütlenme ve mücadele biçimleriyle iliflkisi ve bunlar karfl›s›ndaki konumunun ne olarak atfedildi¤i, esas örgütlenme ve mücadele biçimi olarak m›, tali-destekleyici taktik bir unsur olarak m› ele al›nd›¤›, yasal parti çal›flmalar› veya bu mücadele biçiminin kazan›mlar›n›n amaç olarak m›, yoksa devrim amac›n›n gerçeklefltirilmesine hizmet eden bir araç olarak m› görüldü¤ü gibi meseleler, yasal partiye karfl› de¤erlendirmemizin temel belirleyenleridir. Sonuç olarak; mevcut kurulufl ve tan›t›m beyan›yla demokratik mücadele yaflam›n›n nitelikli bir formu olarak aç›klanan “ESP Giriflimi”ni, mevcut de¤erlendirmelerimiz ›fl›¤›nda hatal› e¤ilimin yol iflareti sayan tahlilimize dayal› devrimci kayg›m›zla karfl›lad›¤›m›z› ama kesin yarg› kötümserli¤inden uzak olup, ayn› zamanda yasal alan demokratik mücadele yelpazesinin bir zenginli¤i ve demokratik bir unsuru olarak karfl›lad›¤›m›z› ifade etmek isteriz.
14
TAR‹H-OKUR
18-31 Kas›m 2009
Hürmek savafl ça¤r›s›d›r
KANLA YAZILAN TAR‹H S‹L‹NMEZ Zülfikar Uralçin: Maoist Parti üyesi ve Maoist Gençlik Birli¤i’nin (önceli TMLGB) ilk liderlerinden olan Zülfikar Uralçin, halk›n büyük sevgisini ve güvenini kazanm›flt›r. Çal›flkanl›¤› ve cesaretiyle öne ç›kan Uralçin, faflistlerin de korkusu haline gelmifltir. 19 Kas›m 1976 y›l›nda ‹stanbul Göztepe’de devlet destekli faflist çeteler taraf›ndan çevrilir. Pusuya düfltü¤ünü anlay›nca hemen silah›na sar›lan Uralçin, faflist çetelerin arkas›ndan s›kt›¤› kurflunla katledilir. Mehmet Zeki fierit: 1977’de tarih, "O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize v›z" sözleriyle zindan duvarlar›n› aflan Mehmet Zeki fierit’i kay›t düfltü. Bu, Maoist partinin tarihindeki ilk firar eylemiydi. 1968-1971 döneminde mücadele içerisinde yer alan Mehmet Zeki, 12 Mart darbesi y›llar›nda bir ihbar sonucu son mermisine kadar çat›flarak tutsak düfler. Ancak sorguda olumsuz bir tutum içerisine girer. Daha sonra konuldu¤u zindanda kendisi ile hesaplaflan, yenilgisinden ö¤renen Mehmet Zeki, 1977'de Ankara Ulucanlar Hapishanesi'nin duvarlar›na, "O duvar, duvar›n›z, v›z gelir bize, v›z" diye yazarak firar eder. Hapishaneden firar ettikten sonra profesyonel faaliyetine devam eder. K›sa süre sonra fierit’in Kad›köy-Alt›yol'daki evi 23 Ekim 1977 tarihinde sar›l›r. Polisle çat›flan ve a¤›r yaral› olarak tutsak düflen Mehmet Zeki, 1 ay süren iflkenceli sorgularda gerçek kimli¤ini aç›klamaz, kendisini teflhis eden babas›n› dahi tan›mayarak, iflkencecileri çaresiz b›rak›r. 24 Kas›m1977’de iflkenceciler taraf›ndan katledilir. Hüseyin-R›za Akdemir: Erzincanl› olan Hüseyin-R›za Akdemir kardefller sivil faflisterlerin sald›r›s› sonucu ölümsüzlefltiler. Ramazan Can: Maoist Parti sempatizan› olan Can, toprak a¤alar›n›n protesto edildi¤i mitingin baflar›yla sonuçlanmas›n›n ard›ndan, DDKD'li sosyal faflistler taraf›ndan 20 Kas›m 1978’de katledildi. ‹sa Demirbafl: 23 Kas›m 1979 günü M. Zeki fierit'in ölüm y›ldönümünde yap›lmak istenen eylem için Samsun’a giden Demirbafl, eylem alan›nda pusuya düfler. Pusuya düfltü¤ünü fark edince silah›na sar›lan Demirbafl, ç›kan çat›flmada 2 polisi yaralar. Kendisi de yaraland›¤› için kaçamayan Demirbafl, polise tutsak düfler. Karakola götürülen Demirbafl, yo¤un iflkenceler sonucu katledilir. Mustafa Sar›tafl/fienol Özyurt: Mehmet Zeki fierit’in ölüm y›ldönümü nedeniyle yap›lacak anma eylemleri için haz›rlad›klar› bombal› pankart›n patlamas› sonucu yaralan›rlar. Patlaman›n duyulmas› üzerine polis eve bask›n düzen-
ler. Yaral› olan iki Maoist, 24 Kas›m 1979 günü polisle birlikte bask›na kat›lan iki bekçi taraf›ndan katledilirler. Necdet Oynargül: Maoist Parti üyesi olan Necdet Oynargül, ‹stanbul Askeri Komitesi’nde yer al›r. Okmeydan› ve Alibeyköy ilçelerinde faaliyet gösteren Oynargül, Kas›m 1980'de M‹T'ten Ahmet Öztürk'ün cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan tutsak düfler. ‹flkencedeki direnifli karfl›s›nda çaresizliflen polisler, onu Ça¤layan semtinde bulunan bir gecekonduya götürerek infaz ederler. Hasan Gazo¤lu: Necdet Oynargül'ün katledildi¤i operasyonda Hasan Gazo¤lu da Beyo¤lu Emniyeti'nde iflkencede katledildi. Ali Sar›bal: ‹stanbul’da faaliyet yürütürken baflar›l› eylemlerinin ard›ndan Amed’de görevlendirilir. 12 Eylül askeri faflist cuntas›n›n ard›ndan 22 Eylül günü yakalan›r. ‹flkencede zaaf göstermesine karfl›n, daha sonra ifadesini redderek hapishanede polisin yüzlefltirdi¤i di¤er yoldafllar›n› tan›mad›¤›n› söyler. Ard›ndan ç›lg›na dönen polisler onu tekrar iflkenceye al›rlar. Yoldafllar›na, davas›na olan ba¤l›l›¤›ndan ödün vermeyerek, kendisini aflarak bir s›çrama gösterir. Hapishane koflullar›n›n sorgudan beter oldu¤unu söyleyerek örgütlenen direnifller içerisinde yer alan ve bulundu¤u 3. ko¤uflun sorumlusu olan Ali Sar›bal, 19 Kas›m 1981’de iflkencede flehit düfler. H›d›r Utan: 1974-75 y›llar›nda mücadeleye kat›l›r. Kitle eylemlerinde iflçilerin, emekçilerin aras›nda, kavgan›n en önlerinde yer al›r. 1978 y›l›nda yurtd›fl›na ç›kmak zorunda kal›r. Çal›flmalar›n› burada da sürdüren Utan, trafik kazas›nda hayat›n› kaybetti. Do¤an Erdem: Erzincan Tercan do¤umlu olan Do¤an, halk ordusu komutanlar›ndand›. Kas›m 1984’te 盤 alt›nda kalarak yaflam›n› yitirdi. Ergün Küçükbafl: 1990 y›lnda halk ordusuna kat›lan Küçükbafl Ovac›k-Kozluca’da Türk ordusuyla yaflanan çat›flmada flehit düfltü.
Karadere Çat›flmas› Dersim’in Ovac›k ilçesi Karadere bölgesinde 19 Kas›m 1990 tarihinde ç›kan çat›flmada Perihan Çolak, Hasan Alt›ntafl, Fazl› Kaya ve Süleyman Kor flehit düflerler. Perihan Çolak: 12 Eylül cuntas›n›n ard›ndan tutuklanarak Metris Hapishanesi’ne konulan Çolak, hapishaneden ç›kt›ktan sonra 1988’de gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde halk ordusu savaflç›s› ve Maoist partinin ileri sempatizan›yd›.
Hasan Alt›ntafl: Yurtd›fl›nda iflçi olarak çal›fl›rken mücadeleye kat›l›r. 1989'da ülkeye döndükten sonra Adana ve Antalya bölgelerinde faaliyet yürütür. Parti üyeli¤i onayland›ktan sonra TMLGB üst organ›nda görevlendirilir. ‹zmir ve ‹stanbul'da birçok eyleme kat›l›r. ‹flkencehanelerden bafl› dik ç›kar. 1990 bahar›nda gerillaya kat›l›r. Ölümsüzleflti¤inde halk ordusu savaflç›s› ve Maoist parti üyesidir. Fazl› Kaya: Yurtd›fl›ndan 1989'da ülkeye gelerek gerillaya kat›l›r. fiiran Karakolu bask›n›nda istihbarat çal›flmas›n› o yapar. fiehit düfltü¤ünde Maoist parti üyesi ve halk ordusu savaflç›s›d›r. Süleyman Kor: Hukuk Fakültesi ö¤rencisi iken gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde Maoist partinin ileri sempatizan› ve halk ordusu savaflç›s›d›r. Mazlum Eren: 1978 y›l›nda Maoist parti üyesi olan Eren, s›n›f mücadelesinin birçok alan›nda bulnur. Hapishanelerde k›z›l direnme ruhunu sergileyen Eren, hapishaneden ç›kt›ktan sonra gerillaya kat›l›r. Yakaland›¤› kanser hastal›¤› yüzünden yurt d›fl›na ç›kar. Burada da faaliyetlerini sürdüren Eren, kanser hastal›¤› sonucu yaflam›n› yitirir. Ölümsüzleflti¤inde Maoist partinin Yurtd›fl› Büro üyesidir.
Z›meq Çat›flmas› Dersim’in Hozat ilçesine ba¤l› Z›meq bölgesinde 16 Kas›m 1995 y›l›nda ç›kan çat›flmada ‹smet P›nar, Özkan Göktafl ve Erol Korkmaz ölümsüzleflir. ‹smet P›nar: Bingöl Ki¤›’l› olan P›nar, Bursa’da iflçilik yapt›¤› dönemlerde Maoist partiyle tan›fl›r ve faaliyet yürütmeye bafllar. Akabinde 1992 y›l›n›n May›s ay›nda gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde Maoist partinin aday üyesi ve alt bölge komitesi üyesidir. Özkan Göktafl: 1995 y›l›nda halk ordusu saflar›na kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde Maoist partinin ileri sempatizan› ve halk ordusu savaflç›s›d›r. Erol Korkmaz: 1995 y›l›nda halk ordusu saflar›na kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde halk ordusu savaflç›s› ve Maoist parti sempatizan›d›r. Necati Do¤an: 1995 y›l›nda Maoist parti önderli¤indeki halk ordusuna kat›lan Necati Do¤an, 20 Kas›m 1999 y›l›nda Tokat Erbaa Canpolat Köyü’nde ölümsüzleflir. Ölümsüzleflti¤inde Maoist parti üyesi ve halk ordusu komutan›d›r. Erdinç Erdem: 22 Kas›m 1993’te flehit düfltü.
Maoist parti kadrolar› gerçeklefltirilecek olan 3. Konferns haz›rl›klar› için 22 Kas›m 1986 tarihindeDersim’e gider. Konferans›n yap›laca¤›na dair ihbar alan düflman ise bölgede sad›r›lar›n› artt›rm›flt›r. Düflman›n yönelimini fark eden delegeler bölgeyi terk etme çabas›na girer. Acil ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için bir eve girdiklerinde helikopterin dolaflt›¤›n› fark edince evden ayr›l›rlar. Belirli bir mesafe gittikten sonra kuytuluk bir yere mevzilenirler. Düflman›n halk savaflç›lar›n› fark etmesinden sonra çat›flma bafllar. Yeterli silah ve cephaneleri olmamas›na ra¤men çat›flma saatlerce sürer. Bu çat›flmada, konferans delegelerinden Ünal Küçükbayrak, R›za Sökmen, Zeki Uygun, Hüseyin Tosun, Ali R›za Boyo¤lu, ‹brahim Polat, Mehmet Kemal Y›lmaz ve savaflç› Kamile Öztürk ile ‹smail Do¤an flehit düflerler. Çat›flmadan kurtulan tek isim olan Enver Do¤ru (Laz Nihat)’nun ise y›llar sonra karfl› devrimci bir ajan oldu¤u a盤a ç›kt› ve cezaland›r›ld›. Onlar; en zor koflullarda sars›lmadan yürümeyi, zifiri karanl›¤› yaran ayd›nl›k olmay›, devrime-halkapartiye ölümüne ba¤l› kalarak, ihanete ve teslimiyete can bedeli mücadele ile yan›t olarak, komünist ilkelerin, de¤erlerin ve mücadele gelene¤inin k›z›l bayra¤› oldular. Onlar; 12 Eylül cuntas›n›n yüzbinlerce askeri, polisi, M‹T’i, iti ile ülkeyi büyük bir zindana çevirdi¤i; Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden yüz binlerce emekçiyi iflkence tezgahlar›ndan geçirip, yüzlerce komünist, devrimci, demokrat, ilerici ve yurtseveri katlederek binlercesini sakat b›rakt›¤›, on binlercesini de vahflet ve zulmün hüküm sürdü¤ü zindanlara kapayarak devrim mücadelesini kana bo¤du¤u, ihanet, teslimiyet, nedamet ve inkarc›l›¤›n kol gezdi¤i, mültecili¤in moda oldu¤u, Marksizm-Leninizm-Maoizm’e her cepheden sald›r›n›n yo¤unlaflt¤› bir dönemde azim, cesaret ve komünist bilinçle ideolojik sa¤laml›¤›n destan›n› yazd›lar. Zeki Uygun: 1980 öncesi mücadeleye kat›lan Zeki Uygun 8 yoldafl›yla birlikte flehit düfltü¤ünde Maoist parti üyesi ve 3. Konferans Yurtd›fl› delegesidir. Ünal Küçükbayrak: 1970'lerin sonunda mücadeleye kat›lan Küçükbayrak, 80’lerin bafl›nda tutsak düfltü. ‹flkencede ve gitti¤i her hapishanede komünist direnme ruhunu bayraklaflt›rd›. 86 yaz›nda tahliye olan Küçükbayrak, 3. Konferans hapishane delegesi ve Maoist parti üyesidir. Hüseyin Tosun: Maoist partiyle 1978 y›l›nda tan›flan Tosun, Dersim’e ç›kar›lan ilk gerilla birli¤inde yer al›r. fiehit düfltü¤ünde 3. Konferans’›n Do¤u Anadolu Bölge Komitesi delegesi, Maoist parti üyesi ve halk ordusunun genel komutan›yd›. Mehmet Kemal Y›lmaz: 1980 sürecinde Metris zindanlar›nda parti aday üyesi olan Y›lmaz, flehit düfltü¤ünde 3. Konferans’›n Bat› Anadolu Bölge Komitesi delegesi ve Maoist parti üyesidir. Ali R›za Boyo¤lu: 1980 öncesi mücadeleye kat›ld›. 7 y›l hapishanede kald›ktan sonra tekrar kavgan›n içinde yer alan Boyo¤lu, flehit düfltü¤ünde 3. Konferans’›n Bat› Anadolu Bölge Komitesi delegesi ve Maoist Parti üyesidir. R›za Sökmen: Lise ö¤renimi için gitti¤i Adana’da Maoist Parti ile tan›flan Sökmen, ellerinde bulunan silahlar›n düflman›n eline geçmesi sonucu yakalanarak esir düfler. 9 ay hapishanede kald›ktan sonra 1980 y›l›nda gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde 3. Konferans’›n Do¤u Anadolu Bölge Komitesi delegesi ve halk ordusu komutan›d›r. ‹brahim Polat: 1971 y›l›nda ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar›yla tan›flan Polat, Sinan Cemgil’i ihbar eden Mustafa Mordeniz’in cezaland›r›lmas› eylemine kat›l›r. Aran›r duruma düflmesinin ard›ndan Almanya’ya gider. Burada da Maoist partiyle iliflkiye geçer. Bu süreçten sonra hem yurt d›fl›nda hem de yurt içinde mücadeleyi yükselten Polat, flehit düfltü¤ünde 3. Konferans’›n yurtd›fl› delegesi ve Maoist parti üyesidir. Kamile Öztürk: 1980 y›l›nda mücadele le tan›flan Öztürk, ’82 yaz›nda Çukurova Bölgesi’ne gönderilir. Bir ay sonra gözat›na al›n›r. Yo¤un iflkencelere maruz kalan Öztürk, hapishaneden ç›kt›ktan sonra gerillaya kat›l›r. Ölümsüzleflti¤inde Maoist partinin ileri sempatizan› ve halk ordusu savaflç›s›d›r. ‹smail Do¤an: Halk ordusu savaflç›s› ve Maoist partinin ileri sempatizan› olan Do¤an, 8 yoldafl›yla birlikte flehit düfler.
yoldafl›yla birlikte ölümsüzleflir. Ölümsüzleflti¤inde TKP/ML 4. genel sekterli¤i görevindedir. Ümit Dinler: 1991'de Artvin'de faaliyet yürütürken tutuklan›p 3.5 ay hapishanede kal›r. Kuryelik yaparken, 1993'de gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde T‹KKO komutan› ve TKP/ML ileri sempatizan›d›r. Ümit Ça¤layan San: TMLGB iflçi alan›nda örgütlenir. 1996'da tutukland›¤›nda SAG eylemine kat›l›r. Hapishane süreci sonras› 1997'de T‹KKO saflar›na kat›l›r.
dedenin an›s›na... O güzel Dersim’in Firik dedesi Bizlere b›rakt›n güzel eseri Dilerim pas tutmaz saz›n telleri Mezar›nda açs›n ba¤›n gülleri. Yar›m as›r geçti bu arada Dostlar u¤raflt› yaran sarmaya Yi¤itler yemin etmiflti hesap sormaya Çok geçmedi haber vard› s›laya. Güzel Dersim havas›nda suyunda Alem kurban olsun sizi do¤uran anaya ‹bolar tohum ekmiflti Munzur da¤›na Geldiler yeflil Bursa’da hesap sormaya Koca dede ayan olmufltur sana Munzur baba yoldafl olsun onlara Kulaks›zlar bilsinler ki kalmaz yan›na Elbet birgün gelirler hesap sormaya Ac›y› tadan ancak bilir ac›y› Ac›y› tatki kulaks›z sen bilesin sanc›y› Zalime zindan ederler bahçe ile saray› Devlet baban yaps›n alt›nda mezar›n› saray› Koca Bursa sessizli¤e büründü 28 senelik koca hesap görüldü Paslanmaz mermiyi tad› süründü Söndürdü¤ün ocaklar› düflün it senin de söndü Evlat ac›s›yla yo¤ruldum yoruldum Beyhude dünyadan göçtüm uyudum Gözlerim aç›k dostlar ayr›ld›m Oh ald›m haberi rahat uyurum. (Dersim’den bir okur)
ANMA Yüzündeki çizgilerde o¤ul hasreti, ellerindeki nas›rlar›yla, zor ve sanc›l› yaflam›yla aram›zdan 31 Ekim 2009 tarihinde fiziken ayr›lan Adil Ayata’y› sayg›yla an›yoruz. AL‹ AYATA’NIN BABASI
AYATA A‹LES‹
ANMA
Yoldafl›m›z Nurten Karatafl’›n annesi ‹mofl Durgun yaflam›n› yitirmifltir. Yoldafl›m›za ve yak›nlar›na bafl sa¤l›¤› diliyoruz.
Ese Yaylas› çat›flmas› Mehmet Demirda¤- ‹stanbul'da Üniversite ö¤rencisi iken 1989'da TMLGB saflar›nda mücadeleye bafllar. 1991'de gençlik komitesinde yeral›r. TMLGB'nin ‹stanbul il sorumlulu¤unu yapar. 1993 y›l›nda TKP/ML 1. Ola¤anüstü Parti Konferans›'nda MK yedek üyeli¤ine seçilir. Sonras›nda ise TMLGB genel sekreterli¤ine getirilir. 1995'de 2. Ola¤anüstü Parti Konferans›'nda TKP/ML genel sekreterli¤ine seçilir. 23 Kas›m 1997’de Tokat Ese Yaylas›’nda ç›kan çat›flmada 4
F‹R‹K
fiehit düfltü¤ünde T‹KKO savaflç›s› ve TKP/ML ileri sempatizan›d›r. Dilek Konuk: Tokat’ta lise ö¤rencisiyen TKP/ML ile tan›flan Konuk 1997 yaz›nda gerillaya kat›l›r. fiehit düfltü¤ünde T‹KKO savaflç›s› ve TKP/ML sempatizan›d›r. Duran Salman: 1997'de gerillaya kat›lan Salman, flehit düfltü¤ünde T‹KKO savaflç›s› ve TKP/ML sempatizan›d›r.
ANKARA REMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹
GÜNCEL
18-31 Kas›m 2009
15
Grip de¤il kafa kar›fl›kl›¤› öldürecek Domuz gribi salg›n›nda ölüm haberleri her geçen gün artarken devlet yetkilileri, yapt›klar› aç›klamalarla halk›n kafas›n› iyice kar›flt›r›yor. Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n aç›klamalar›na göre ülkemizde domuz gribinden ölenlerin say›s› 73’e ulaflt›. K›fl mevsiminin kendisini iyice hissettirmesi ve sa¤l›ks›z koflullarda yaflayan halk›n, ölüm haberlerinin gelmesiyle birlikte salg›na yakalanma tedirginli¤i had safhaya ulaflt›. Ülkemizde salg›n›n tek ‘çözümü’ olarak ilaç tekellerinden ithal edilen afl›lar gösterilirken, Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an önce “Afl› vurdurmam zararl›” dedi, sonra da “Evet, afl›lar ABD'dekilerle ayn› de¤il” itiraf›nda bulundu. Burjuva bas›n Erdo¤an'›n aç›klamas›n›, “Günlerdir süren domuz gribi afl›s› tart›flmalar›na son noktay› koydu” fleklinde sunarken, bu aç›klamayla birlikte, 'afl› vurul-
mal› m›, vurulmamal› m›' noktas›nda yaflanan kafa kar›fl›kl›klar› iyice artacak gibi gözüküyor. Ülkemize gelen afl›larla halk›n denek olarak kullan›lmas› tart›flmalar›n›n hala sürdü¤ü flu günlerde halk, salg›na karfl› ne yapaca¤›n› flafl›rd›!
Erdo¤an: Evet afl›lar farkl› Erdo¤an, kat›ld›¤› bir televizyon program›nda, bugüne kadar 500 milyon liraya ithal edilen afl›larla ilgili olarak kritik bir aç›klama yapt› ve ABD'deki afl›larla bizdekilerin farkl› oldu¤unu söyledi. Erdo¤an aç›klamas›nda flunlar› dile getirdi: “Baz› ülkeler bu ifle karfl› olduklar›n› söylüyorlar. ABD’nin kulland›¤› afl›larda farkl› fleyler oldu¤u, bize gelende farkl› fleyler oldu¤u belirtiliyor. Zorlay›c› asla olmamal›y›z. Yan etkileri ve faydalar› anlat›l-
mal› ve önüne gelen istedi¤i gibi konuflmamal›.” Ülkemize getirtilen domuz gribi afl›lar›nda alüminyum ve skualen maddelerinin bulunmas›, bunlar›n da afl›larda yan etki olarak öldürücü ve felç edici etkilere sahip olmas› t›p çevresinde de ayr›flmaya neden olmufltu. Yan etkileri yüksek olan afl›lar›n Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan domuz gribine karfl› “tek önlem” olarak lanse edilmesi ise bakanl›¤›n ilaç tekellerinin ç›kar›na nas›l hizmet etti¤ini göstermesinin yan› s›ra halk›n nas›l denek olarak kullan›ld›¤›n› da gözler önüne serdi.
Afl›lar getirilirken Erdo¤an neredeydi? Afl›lar›n zararl› yanlar›na da dikkat çekilmesi gerekti¤ini belirten ve afl›lar›n daha önce iddia edildi¤i gibi ABD'deki ile ayn› olmad›¤›n›
söyleyen Erdo¤an ak›llara, ‘peki afl›lar› kim ithal etti’ sorusunu getiriyor. Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan 500 milyona ithal edilen bu afl›lar Erdo¤an'dan gizli mi sokuldular ülkeye?
Sa¤l›k Bakan›: Denek olsan›z iyi olur Israrla afl› yap›lmas› gerekti¤i yönünde aç›klamalar yay›nlayan Sa¤l›k Bakanl›¤›'n›n Erdo¤an'›n aç›klamas›n›n ard›ndan ne diyece¤i merak konusu! Afl›lar›n ABD'de kullan›lanlarla ayn› olmad›¤›n›n aç›klanmas›, ülkemiz halk›n›n denek olarak kullan›lmak istenmesinin itiraf› oldu. Zengin ülkelerde ilaç flirketleri denemelerini hayvanlar ya da gönüllü denekler üzerinde yap›yor. Bizimki gibi yoksul ülkelerde ise, ‘sa¤l›ktan sorumlu’ bakanl›k arac›l›¤›yla insanlara dayat›larak deneniyor.
Aç›l›m deflifre oluyor: “Esas amaç tasfiyedir”
AKP, “aç›l›m” ad› alt›nda yürüttü¤ü sald›r› konseptini uygulamaya devam ederken, gündem Kürt ulusal sorununa iliflkin geliflmelerle alevlenmeye devam ediyor. “Aç›l›m”›n bugünlerde en çok tart›fl›lan konular›ndan biriyse, Güney Kürdistan’daki kamplardan geri dönüfller…
“ 5 bin TL karfl›l›¤›nda te slim olun” ça¤r›s› “Bar›fl gruplar›”n›n gelifliyle birlikte yo¤un biçimde tart›fl›lmaya bafllanan “geri dönüfl” konusu, bugünlerde, hükümet cephesinden at›lan ad›mlarla birlikte, daha fazla tart›fl›lmaya baflland›. Hükümetin att›¤› son ad›m ise, Maxmur Kamp›’ndan dönenlere 5 bin TL “ödül” vaat etmesi oldu. Akflam Gazetesi’nin haberine göre, Maxmur’dan dönenlerle ilgili, Sosyal Riski Azaltma Projesi (SRAP) kapsam›nda, 5 bin TL “maddî yard›m” verilecek. Ayr›ca, dönenler 1 y›l askerlikten muaf tutulacak. Kamptan dönenler, daha önce ç›kar›lm›fl olan “5233 say›l›” yasadan da faydalanabilecek. Bu kapsamda, evlerini ve tarlalar›n› onarmalar› için de yard›m sa¤lanacak. Maxmur Kamp›’nda do¤an ve flu anda herhangi bir ülkenin vatandafl› olmayan çocuklar ise, TC vatandafll›¤›na al›nacak. Dönenlere tan›nan bu “imtiyaz”lar kamuoyunda “para ve vaatlerle teslim almaya çal›fl›yorlar”
biçiminde yorumlan›rken, AKP hükümetinin sözcüleriyse projeyi yalanlad›. “Aç›l›m”la ilgili bütün bu tart›flmalar sürerken, karfl›l›kl› aç›klamalar da sürüyor. Kürt ulusal hareketi cephesinden, PKK lideri Abdullah Öcalan ve Koma Cîvakan Kurdistan aç›klamalar yaparak, son süreci de¤erlendirdi.
“CHP-MHP’yi yönlendirenler, Kürtleri de yönlendirmek istiyor” 13 Kas›m’da avukatlar›yla görüflme yapan Öcalan, Kürt ulusal sorunuyla ilgili güncel geliflmelere dair flu ifadelerde bulundu: “Bugün için baz› görüflleri yan yana getirdi¤imizde anl›yoruz ki, devlet içinde bu sorunu çözmek isteyen bir grup var. Ama hükümetin ne yapaca¤› art›k belli oldu, büyük bir flovdu, sona erdi. Ben daha önce de tahmin ediyordum ama, yine de çözüm konusunda iyi niyetli olup olmad›klar›n› görmek gerekiyordu. Ben AKP'nin samimi oldu¤undan ciddi flüphe duyuyorum. CHP ve MHP'yi konuflturan güç-merkez ile AKP'yi konuflturan güç-merkez ayn›d›r. ‹kisi de ayn› yerden yönlendiriliyor. Bunlar› yönlendiren, kontrol alt›nda tutan güç, Kürtlerin de bir k›sm›n› kontrolde tutmak istiyor. DTP'ye ‘iflte siz bu plan›m›z› kabul etmezseniz, sizi tasfiye ederiz’ mesaj› veriliyor. Kapatma meselesi de bu nedenle gündem-
de tutuluyor. Yüzlerce DTP'li tutukland›, tutuklamalar devam ediyor. Çok daha büyük operasyonlar da olabilir.” “Bar›fl gruplar›”n›n gelifliyle PKK’nin ve kendisinin bar›fl konusunda samimi olduklar›n› göstermeye çal›flt›¤›n› ifade eden Öcalan, AKP’nin samimi olmad›¤›n› belirterek, flunlar› söyledi: “Devlet içinde çözüm isteyenler var, AKP içinde de çözüm isteyen baz›lar› var. Çözüm isteyen ve istemeyen kesimler var. Bundan sonra çözüm isteyenler mi, istemeyenler mi hangisi galip gelir, bu, devlet içindeki bu iki gücün mücadelesine ba¤l›d›r. Yeni bir safhaya girildi. Bu dönem bu safha nedir, bu önemlidir, bunu anlamak gerekiyor. Yine de olumlu bir geliflme olursa, ad›m at›l›rsa ben yine rolümü oynar›m. Üzerime düfleni yapar›m.”
Özellefltirme furyas› tüm h›z›yla devam ediyor. Özellefltirmelerle birlikte hükümete yak›n çevrelere peflkefl de sürüyor. Birçok iflletmenin ihale bile yap›lmadan hibe edildi¤i Çal›k Grubu’na hükümetten bir k›yak daha geldi. Yeflil›rmak Elektrik Da¤›t›m A.fi., blok sat›flla özellefltirilmesine iliflkin nihai pazarl›k görüflmesinde 441 milyon 500 bin dolara Çal›k Enerji Sanayi ve Ticaret A.fi’ye sat›ld›. Samsun, Amasya, Çorum, Ordu, Sinop illerini kapsayan Yeflil›rmak Elektrik Da¤›t›m Afi, toplam 1 milyon 470 bin aboneyi kaps›yor. Yeflil›rmak Elektrik’i bundan sonra sermayesine sermaye katan Çal›k Grubu iflletecek.
KCK: “Esas amaç tasfiyedir!”
Çal›k, AKP ile büyüdü
Kürt ulusal hareketi cephesinden bir aç›klama da, Koma Cîvakan Kurdistan’dan geldi. KCK Yürütme Konseyi Baflkanl›¤›, yapt›¤› aç›klamada, Kürt sorununun mecliste tart›fl›lmas›n› önemli bulduklar›n› ifade ederek, görüflmelerde operasyonlar›n durdurulmas›na iliflkin bir vurgu olmay›fl›n› elefltirdi. AKP’nin öze iliflkin olmayan, biçimsel de¤ifliklikler üzerinde çal›flt›¤›n› söyleyen KCK, aç›klamas›n› flöyle sürdürdü: “Esas amaç Kürt sorunu gibi tarihi temelleri olan köklü bir ulusal-toplumsal sorunu ve hastal›¤› aspirinle tedavi etmek gibi yüzeysel baz› tedbirlerle geçifltirmek, oyalamak, bofla ç›karmak, halk›m›z› kand›rmak ve Kürt Özgürlük hareketini bu tür manevralarla tasfiye etmektir.” Kürt sorununun çözülmesi için gerekli olan›n operasyonlar›n durdurulmas›, Kürt halk›n›n temsilcilerinin tan›nmas› ve müzakere sürecinin bafllat›lmas› oldu¤unu söyleyen KCK, bunlar sa¤lanmad›¤› ve sald›r›lara devam edildi¤i halde, “bofl durmayacaklar›n›” belirtti.
mesinin ard›ndan, Dursun Çiçek’in avukat› Mustafa Çevik, ‹stanbul Nöbetçi 9. A¤›r Ceza Mahkemesi'ne itiraz dilekçesi verdi. Mahkeme dilekçeyi de¤erlendirmeye alarak Dursun Çiçek’in “kaçma flüphesi olmamas› ve sabit adresi olmas› nedeniyle” tutuksuz yarg›lanmas›na oy birli¤i ile karar vererek serbest b›rak›lmas› yö-
Gülen Cemaati'nin Asya ülkelerindeki e¤itim faaliyetlerinin ve ülkede düzenlenen uluslararas› ‹slam toplant›lar›n sponsorluklar› ile dikkat çeken Çal›k Grubu’nun üyesi AKP MYK üyesi. Baflbakan Erdo¤an’›n damad› ile damad›n›n abisi Çal›k Grubu’nun 'çal›flanlar›'. Bilindi¤i üzere Çal›k Grubu; Petrol ‹flleri Genel Müdürlü¤ü'ne müracaat ederek deneyimi olmamas›na ra¤men, petrol boru hatt› inflas› için yeterli bulunmufl ve bu ifl için özel lisans alm›flt›. Ard›ndan, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hatt› kapsam›nda yaklafl›k 1.5 milyar dolarl›k Samsun-Ceyhan ham petrol boru tafl›ma hatt›n›n döflenmesi ve iflletilmesi Çal›k Grubu'na AKP hükümeti taraf›ndan ihalesiz verilmiflti.
AKP-Çal›k dayan›flmas›
AKP ile Çal›k Grubu iflbirli¤ine diyecek yok. Dubaili prenslerin yak›n dostu Çal›k Grubu'na; Haydarpafla Liman› projesi ifli ihalesiz verilerek, özel ifl ve kazanç sa¤land›. Dubai fieyhi ise, AKP döneminde, Yar›mca Liman›'n› sat›n ald›. Çal›k Grubu ile Dubai fieyhine ait Deyaar firmas› ortaklafla Yalova'da sa¤l›k, konferans ve termal turizmi yat›r›mlar› yapma karar› ald› ve AKPli Yalova Belediyesi ile konsorsiyum aras›nda bir iyi niyet protokolü imzaland›. Çal›k, Erzurum ve civar›nda petrol aramak için 6 adet petrol arama lisans› ald›, ayr›ca Bursa’da do¤al gaz da¤›t›m› ifli de Çal›k Grubuna verildi. Çal›k Grubu için yasalar›n hiçbir önemi olmayabiliyor. Ya da özel yasalar ve düzenlemeler yap›labiliyor. Mesela Çal›k Enerji’nin, Çank›r›-Orta Linyit Maden Sahas›'nda bir de termik enerji santral› kurmas›n›n önü aç›lm›flt›. Çal›k Grubu'na ait 3 S Enerji ve Maden Üretimi A.fi.'ye Çank›r› ili Orta ilçesindeki kömür sahas›n›n iflletimi 25 y›l süre ile verilmifl olmas›na ra¤men, her ne hikmetse, EPDK'dan 49 y›ll›k süre ile termik santral elektrik üretim lisans› verildi. Malatya'daki vagon fabrikas›, önce borçlar›ndan dolay› Maliye Bakanl›¤›’na devredilmifl, ard›ndan da; tekstil ihracat› ve yat›r›m flart› ile AKP yandafl› Çal›k ve Taha Grubu'na verilmiflti. AKP yandafl› Çal›k, Taha ve Sanko Gruplar›; tekstilde KDV oranlar›n›n düflürülmesini talep etmifller; bunun üzerine AKP tekstilde uygulanan KDV oran›n› yüzde 18'den yüzde 10'a düflürmeyi gündeme getirmiflti.
DTP’den “cumhuriyet pîroz be” aç›l›m› Kürt ulusal hareketinin parlamentodaki temsilcisi Demokratik Toplum Partisi ise, “bar›fl” mesajlar› vermeye devam ediyor. Ayr›ca DTP’liler, Cumhuriyet Bayram› protokollerinde de dikkat çektiler. An›tkabir’deki protokol haricinde, neredeyse bütün illerde ve TBMM’de protokollere kat›lan DTP’liler, ellerini s›kt›klar› vekil ve bakanlara “Cumhuriyet pîroz be” (Cumhuriyet kutlu olsun) diyerek, TC’nin kuruluflunu kutlad›lar.
Albay Dursun Çiçek bir içeride, bir d›flar›da! “‹rtica ile Mücadele Eylem Plan›” alt›nda ›slak imzas› bulundu¤u iddias›yla tutuklanan Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tahliye edildi. Çiçek’in tahliye gerekçesi “kaçma flüphesi olmamas› ve sabit adresi olmas› nedeniyle” fleklinde aç›kland›. Nöbetçi 9. A¤›r Ceza Mahkemesi'nin Dursun Çiçek hakk›nda tutuklama karar› ver-
AKP veriyor, Çal›k flifliyor
nünde karar verdi. 43 saaat tutuklu kalan Dursun Çiçek karar›n hemen ard›ndan bulunmufl oldu¤u Hasdal Askeri Hapishanesi'nden ç›kt›.
2009’da ‹stanbul Cumhuri-
‹lkinde 18 saat sonra tahliye edilmiflti
raf›ndan ayn› suçtan tutuk-
Belgenin fotokosipinin Taraf gazetesinde yay›nlanmas›ndan sonra aç›lan soruflturma kapsam›nda 30 Haziran
kat›n›n tutuklama karar›na
yet Baflsavc›l›¤›'na ifade veren Dursun Çiçek, sevk edildi¤i ‹stanbul Nöbetçi 14'üncü A¤›r Ceza Mahkemesi ta-
‹stanbul'da metrobüse zam yap›ld› ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Bas›n Dan›flmanl›¤› taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada, 16 Kas›m Pazartesi gününden geçerli olmak üzere metrobüs ve otobüs ulafl›m›na zam yap›ld›¤› belirtildi. Aç›klamaya göre, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Ulafl›m Koordinasyon Merkezi'nin (UKOME) ald›¤› karar uyar›nca metrobüs hatt›nda 16 Kas›m Pazartesi gününden itibaren geçerli olan tarife kapsam›nda ‹ETT ve özel halk otobüslerinde ELB‹L 7,5' TL’den 10 TL’ye, metrobüste tam bilet 1,5 TL’den 2 TL’ye, indirimli bilet 0,85 TL’den 1 TL’ye yükseldi. Tek geçifllik elektronik biletin ücreti de 2 lira olarak belirlendi.
lanm›flt›. Dursun Çiçek, avuitiraz etmesi üzerine, 18 saat sonra 1 Temmuz 2009'da tahliye edilmiflti.
Her biniflte iki binifl eksiltilecek! Yap›lan yeni düzenleme kapsa-
m›nda metrobüs hatlar›nda “aktarma almaz-aktarma verir” uygulamas› ayn› flekilde devam edecek. Ayl›k Mavi AKB‹L'deki binifl s›n›r› 200’den 160’a indirilecek. Metrobüs hatlar›nda Mavi AKB‹L de her biniflte 2 binifl eksiltilecek. Metrobüs hatt› d›fl›ndaki toplu ulafl›mlarda eski tarife uygulanacak. Böylece AKP’li ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’ne, önümüzdeki seçimlerde da¤›t›lacak kömür, makarna gibi “yard›mlar” için bütçe yarat›lmas› hedefleniyor olsa gerek. “Ev sahipleri kiraya enflasyon oran›ndan daha fazla zam yapamayacak, izin vermeyece¤iz.” diyen Baflbakan Tayyip Erdo¤an, resmi rakamlara göre enflasyonun yüzde 4.25 oldu¤u üklemizde ulafl›ma yap›lan bu yüzde 33’lük zamm›n ard›ndan utan›r m› acaba?
Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0212) 238 37 96
Matbaac›l›k
BÜROLAR
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:
Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418
‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 G MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Ad›m ad›m öldürüleceksiniz!
Birçok ülkede yasaklanm›fl olan ve insan sa¤l›¤›n› tehdit eden GDO'lar›n üretilmesine izin veren yasa mecliste onayland›. Cemil Çiçek’in, bir süre önce Bakanlar Kurulu toplant›s› sonras›nda konuflmas›n›n sat›r aras›na serpifltirdi¤i beyanlar sonras›nda yaklaflan yeni bir tehlikeden haberdar olduk: Birçok ülkede yasaklanm›fl olan, Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar’›n (GDO) ülkemizde üretimine
aç›klayan Cemil Çiçek, kanunun yürürlü¤e girmesiyle birlikte geneti¤i de¤ifltirilmifl bitkilerin üretimine izin verilece¤ini belirterek flunlar› söylemiflti: “Geneti¤i de¤ifltirilmifl bitkilerin izinsiz kullan›m›, biyolojik çeflitlilik merkezleri ve organik tar›m yap›lan alanlara yak›n üretim alanlar›nda kullan›lmas›, bebek mamalar› ve küçük çocuk besinlerinde, özel amaçla gelifltirilenler hariç, kullan› m› yasaklanm›flt›r.”
lafl›laca¤› gibi GDO’lar bebeklere, küçük çocuklara zararl›d›r. Bebeklere ve küçük çocuklara zarar veren GDO’lar›n yetiflkinler için üretilen ürünlerde neden yasak olmad›¤›n› ö¤renemiyoruz Cemil Çiçek’ten. Bebeklere ve küçük çocuklara zararl› olan GDO’lar›n yetiflkinlere zarar vermedi¤ini de söyleyemiyor Çiçek. Zira bu ürünlerin yetiflkinlere de zarar verdi¤i biliniyor ve Çiçek bu gerçekli¤i söylemeyerek, çocuklar ve bebekler için ya-
GDO nedir? Geneti¤i de¤ifltirilmifl organizmalar (GDO); “kendi türünden ya da kendi türü d›fl›ndaki bir canl›dan gen aktar›larak baz› özellikleri de¤ifltirilen bitki, hayvan ya da mikroorganizmalar”a verilen genel bir ad. Genler; canl›lar›n kuflaktan kufla¤a geçen, hastal›klara dayan›kl›l›k ve verim gibi özelliklerini saklayan birimlerdir. Örne¤in pamu¤a erikten, hatta mikroplardan veya hayvanlardan özellikler aktararak, yani genlerini de¤ifltirerek güya daha verimli ve gene güya hastal›klara dayan›kl›, böylece daha az mücadele ilac› kullan›lacak bitkiler elde edilece¤i ileri sürülüyor. Benzer flekilde hayvanlarda da GDO uygulamalar› yap›labiliyor.
izin verilmesi için AKP eliyle son haz›rl›klar›n yap›ld›¤›ndan... Geneti¤iyle oynanm›fl ve insan sa¤l›¤›n›, do¤an›n dengesini, bitki ve tohum çeflitlili¤ini tehdit eden ve Ulusal Biyogüvenlik Yasas› ad›yla geçti¤imiz günlerde mecliste onaylanan bu yasayla, ölüm saçan tohumlar ve g›da ürünleri sofralar›m›za geliyor.
Cemil Çiçek: GDO’lu ürünleri bebeklere ve çocuklara yedirmeyin Bakanlar Kurulu’nda ele al›nan tasar›y›
KONUK YAZAR
Aç›klamadan da anlafl›l›yor ki GDO’lu bitkiler çevresindeki ekolojik (do¤al) tohum ve bitkilere zarar veriyor, bu ceflitlili¤i öldürüyor. Dünyada tar›m›n ilk bafllad›¤› bölge olarak kabul edilen ve “verimli hilal” denilen bölgede yer alan ülkemizin; bu¤day, arpa, bezelye, mercimek gibi bitkiler ve daha nicesi bak›m›ndan zengin bir biyolojik çeflitlili¤e sahip oldu¤u dikkate al›nd›¤›nda, GDO’lar›n ülkemiz biyolojik zenginli¤ine verece¤i zarar daha rahat görülecektir. Dahas› yine Çiçek’in aç›klamas›ndan an-
saklanaca¤›n› belirterek bizleri, bu ürünlerin yetiflkinlere de zarar verdi¤i gerçekli¤ini görmekten al›koymaya çal›fl›yor.
Efsaneler ve gerçekler GDO’lu tohumlar›n tar›m ilaçlar›n›n kullan›m›n› azaltt›¤› yönünde propagandalar yap›l›yor. 2001 y›l›nda dünyada GDO’lu bitkilerin alan olarak %77’si ot öldürücü ilaçlara (herbisit) dayan›kl›, %15’i böceklere dayan›kl›, %8’i her ikisine dayan›kl›, %1’den az› ise virüslere
GDO güldürmüyor, öldürüyor Uluslararas› tohum tekellerinin sahiplerine kar getirmenin d›fl›nda, do¤ada y›k›c›-öldürücü bir ifllev oynayan GDO’lar›, bilimsel ilerleme olarak görüp alk›fllamak, atom bombas›n›n üretimini alk›fllamaktan farks›zd›r. Zira her ikisi de canl›lar›, do¤ay› büyük oranda öldürüyor. ‹skoçya Rowett Enstitüsü’nde e¤itim veren Dr. Arpad Pusztai, geneti¤i de¤ifltirilmifl patates ile besledi¤i farelerin tümünün iç organlar›nda küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, ba¤›fl›kl›k sistemlerinde çökme görmüfl ve GDO üreticisi tekellerin bask›lar›na karfl›n gerçe¤i aç›klam›fl, bu do¤ru-hakl› tutumu nedeniyle iflinden at›lm›flt›. Yine Rusya Bilimler Akademisi'nden Dr. Irina Ermakova'n›n fareler üzerinde yapt›¤› denemeler, geneti¤i de¤ifltirilmifl soya ile beslenen farelerin yavrular›n›n yüzde 55.6's›n›n, do¤umdan 3 hafta sonra öldü¤ününü gözler önüne sermifltir.
Tüketici Haklar› Derne¤i, her gün bolca tüketti¤imiz market raflar›ndaki ürünlerden ald›¤› numuneleri yurtiçi ve yurtd›fl› laboratuvarlarda analiz ettirmifl ve birço¤unda GDO bulundu¤unu aç›klam›flt›. Ayr›ca Ekoloji Kolektifi de 2006’da Arjantin’den Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) taraf›ndan ithal edilen m›s›rlara yapt›rd›¤› analizde bunlar›n GDO’lu olduklar›n› kan›tlad›. Ne TMO, ne de Tar›m Bakanl›¤› bunlar›n GDO’lu olmad›klar›na dair bir aç›klamada bulunmad›. Hatta TMO Genel Müdürü bas›na yapt›¤› aç›klamada bunlar›n y›llard›r ithal edildi¤ini, zira GDO’lu ürünlerin ithalini yasaklay›c› bir mevzuat›n bulunmad›¤›n› söyledi! Ancak ülkemizde, ürünlerin etiketlerinde içlerinde GDO oldu¤unu belirtme zorunlulu¤u olmad›¤› için tüketicilerin ruhu bile duymuyor. Yani devlet y›llard›r bizlere GDO’lu ürünleri yediriyor asl›nda... Mühim olan insanl›k de¤il, tekellerin karlar› Halk›n sa¤l›¤›n› ve do¤al çeflitlili¤i-dengeyi bu denli yak›ndan ilgilendiren bu tasar›n›n gizli bir flekilde görüflülmesi, konu hakk›nda hiçbir bilgi verilmemesi dahi devletin, bizlerin sa¤l›¤›n› ne kadar dikkate ald›¤›n› gösteriyor. Söz konusu tekellerin ç›karlar› olunca, insan hayat› onlar için önemsizlefliyor. Bizim s›rt›m›za basarak yükselenler ve onlar› temsilen mecliste hükümette bulunanlar, dünyan›n en büyük tar›msal biyoteknoloji ve tar›m ilac› flirketi olan Monsanto’nun misafiri olarak ABD’de GDO ile ilgili seminerlere, gezilere kat›l›rken, emin olun bizlerin sa¤l›¤›n› hiç mi hiç düflünmediler. Tabi bunu düflünmemelerinde tüm masraflar›n›n bu flirket taraf›ndan karfl›lanmas›n›n ve elbette ceplerine dolar ve eurolar›n t›k›lmas›n›n da etkisi var. Evet, bizlerin sa¤l›¤›n›, do¤am›z› ve gelece¤imizi tehdit eden GDO’lara ve bunlar› bizlere dayatan çokuluslu flirketlere, onlar›n ülkemizdeki yardakç›lar›na dur demek tek seçene¤imiz. Aksi halde gelecek nesillere b›rakaca¤›m›z tek miras, GDO’lar ve bunlar›n yol açt›¤› sinsi ölümler olacak.
GDO yönetmeli¤i neyi amaçl›yor?
Nihat FIRAT*
26 Ekim 2009 tarih ve 27388 say›l› Resmi Gazete’de yay›mlanarak yürürlü¤e giren “G›da ve Yem Amaçl› Genetik Yap›s› De¤ifltirilmifl Organizmalar ve Ürünlerinin ‹thalat›, ‹fllenmesi, ‹hracat›, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik”in amaç maddesinde; “‹nsan yaflam› ve hayvan sa¤l›¤› ve refah›, tüketici ç›karlar› ve çevrenin en üst düzeyde korunmas›n› sa¤lamak” denilse de, getirilen düzenlemeler tamamen tersi yöndedir. Yasal düzenleme yap›lmadan haz›rlanan bu yönetmelikle, ülkemizin GDO’lu ürünlerin pazaryeri haline getirilerek, uluslararas› biyo-teknoloji flirketlerinin ç›karlar›n›n kolland›¤› apaç›k ortadad›r. GDO’lu ürünlerin insan ve çevre sa¤l›¤›n› tehdit etti¤i; biyo-çeflitlilik için ciddi bir tehlike oluflturdu¤u, topra¤› verimsizlefltirdi¤i, çiftçilerimizi dev biyo-teknoloji flirketlerine ba¤›ml› k›ld›¤› bilinmesine ra¤men, GDO’lu ürünlerin ülkemize girmesini meflrulaflt›rman›n baflka bir anlam› olabilir mi? Hayvan geniyle bitki geninin birlefltirilmesinden elde edilen bu GDO’lu ürünlere Türkiye’nin ihtiyac› var m›?
dayan›kl› olarak tespit edildi. Toplarsak %85’i ot öldürücü ilaçlara dayan›kl›l›k gösteriyor. Ot öldürücü ilaçlar genelde ekim yap›lan alandaki yabani otlar› öldürmek ve mahsulü korumak için kullan›lmakla birlikte, bu ilaçlar mahsule de az çok zarar verir. GDO’lu tohumu üreten firma ayn› zamanda herbisit de üretmektedir. Tohumunu satt›¤› çeflit, herbisitten az zarar görmektedir. Çiftçi de rahatl›kla korkmadan herbisiti kullanabilece¤ini düflünüyor. Böyle olunca yak›ndaki di¤er organik bitkiler bu ilaçtan büyük zarar görüyor. ABD tar›m bakanl›¤›n›n verileri, GDO’lu tohumlar›n ekiminin artmas› ile birlikte herbisit (ot öldürücü ilaçlar) kullan›m›n›n roket gibi yükseldi¤ini gösteriyor. GDO efsanesinin ne kadar yanl›fl oldu¤u ve ilaç kullan›m›n› azaltmak flöyle dursun art›rd›¤› aç›kt›r. GDO’yu savunan uluslararas› tekeller, örne¤in, toprakta bulunan bir mikroba ait baz› genleri pamu¤a aktard›klar›n› ve bu pamu¤un t›rt›llar› öldürme özelli¤i kazand›¤›n› ileri sürüyorlar. Böylelikle böcek öldürücü ilaç kullanmadan bitki yetifltirilebilece¤ini savunuyorlar. Ancak çiftçilerin deneyimleri gerce¤in hiç de öyle olmad›¤›na iflaret ediyor. Örne¤in Hindistan’da iki araflt›rmac› normal pamuk ekenlerin, geneti¤iyle oynanm›fl pamuk ekenlere göre %60 daha fazla verim elde ettiklerini ortaya koymufltur. Grain adl› biyoçeflitlilik kuruluflunun yay›nlad›¤› Seedling adl› dergide baflka pek çok ülkede yap›lan araflt›rma ve gözlemlerin benzer yolda bulgular içerdi¤i ortaya konmufltur. Kald› ki bir yandan GDO’lu tohum üreten ama ayn› zamanda tar›msal ilaç üreten uluslararas› tekellerin, tar›msal ilaca ihtiyaç b›rakmayacak bir tohum üretmeleri, kendi ayaklar›na kurflun s›kmalar› anlam›na gelir ki, böyle bir fley yapmayacaklar› hepimizin malumu.
TMO: Y›llard›r bunlar› yiyorsunuz, haberiniz yok!
Uluslararas› biyo-teknoloji flirketleri (Monsanto, Dupont vb) ile, büyük silah tröstlerinin (DuPont’un, Rockefeller grubu vb) ayn› flirketler oldu¤u biliniyor. Bu flirketler, “GDO’lu ürünlerle daha ucuza daha bol ürün elde edip, dünyay› açl›ktan kurtaracaklar›n›” iddia ederek, dünyan›n gelece¤ini tehdit eden bu faaliyetlerini gizlemeye çal›flmaktad›rlar. Tamamen kapitalist kar h›rs›yla hareket eden bu flirketlerin; insan, hayvan ve çevre sa¤l›¤›n› düflünmeleri, t›pk› silah üretirken oldu¤u gibi söz konusu olamaz… Bu yüzden g›day› da bir silah olarak kullanmaktad›rlar. Tar›m Bakan›; “Biz bu yönetmelikle GDO’lar›n ülkemize giriflini engelliyoruz.” diyor. Bakan okumas›n› m› bilmiyor, yoksa 75 milyon insan› enayi yerine mi koyuyor? Baflbakan bu bakan› hakk›nda ne düflünüyor acaba? Domuz Gribi afl›s› gibi, GDO’lu ürünleri de almayacak m›? Bu konuda da halka bir aç›klamada bulunsa iyi olacak. Bak›n bu yönetmelikte daha neler var:
* “GDO’lu g›da veya yemin çevre ve insan sa¤l›¤› aç›s›ndan olumsuzlu¤u tespit edildi¤inde, g›da veya yem iflletmecisi çevreyi ve sa¤l›¤› korumak amac›yla tedbirleri alarak, bakanl›¤› ve di¤er ilgili mercileri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve söz konusu g›day› veya yemi piyasadan çekmek zorundad›r.” deniyor. (Madde: 5/2) ‹flletmeci, toplum ve çevre sa¤l›¤›na verdi¤i zarardan dolay› “pardon, size zararl› maddeler satm›fl›m; özür dilerim” diyecekmifl. Yani el insaf. Bu toplum deneme tahtas› m›? * “GDO’lu ürünlerin bebek mamalar› ve bebek formülleri, devam maddeleri ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullan›lmas› yasakt›r.” deniyor (Madde: 5/3) Bebe¤in kendisinin GDO’lu ürün yemesi yasak. Ama bunlarla beslenen hamile ya da emziren anne arac›l›¤›yla ile yemesi ise serbest. Bu nas›l bir mant›kt›r allahaflk›na!..
* “GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz oldu¤una dair ifadeler bulunamaz.” deniyor. (Madde: 5/8) Böylece halk›n sa¤l›kl› beslenme hakk› da elinden al›nm›fl oluyor. Arkadafl ben GDO’lu ürün tüketmek istemiyorum. Bu hakk›m› nas›l kullanaca¤›m. Pes do¤rusu !… Bu yönetmeli¤in iptali için; bu ülkenin ve toplumun gelece¤ini düflünen herkes mücadele etmelidir. Baflaramad›k m›? Yapacak tek fley var. Paketlenmifl ve içinde ne oldu¤u belirsiz g›dalar› tüketmemek. Daha sa¤l›kl› ve do¤al beslenmenin yollar›n› aramak. Fast food kültüründen uzaklafl›p, slow fast food kültürünü edinmek. Küçük aile tar›m›n› destekleyip, onun yaflamas›n› sa¤lamak. fiairin dedi¤i gibi; “Yaflamak zor zanaat be kardeflim”… Ama GDO’yla birlikte yaflamak daha da zor olacak. *Kirazl› Ekolojik Yaflam Derne¤i Baflkan›