18 31 mayıs 2010 sayı 176

Page 1

Mu¤la’da sald›r›da yaralanan fierzan Kurt yaflam›n› yitirdi

‹brahim Kaypakkaya siyasal iktidar› fethetme bilincidir

Mu¤la Üniversitesi'nde sivil faflistlerin yurtsever ve devrimci ö¤rencilere sald›rmas› sonucu ç›kan çat›flmaya dahil olan polisler, solcu ö¤rencilere sald›rd›lar. Sald›r›da polis taraf›ndan silahla vurulan bir ö¤renci, kald›r›ld›¤› hastanede verdi¤i yaflam savafl›n› kaybederek yaflama veda etti. Olay yerinde kurflun kovan›n›n bulunmamas› ve Kurt’un vuruldu¤u s›rada üzerinde olan elbiselerinin kaybedilmesi; delilerin karart›lmak istendi¤ini ve bu noktada organize hareket edildi¤ini ortaya ç›kar›yor. sayfa 4

MKP-HKO’nun önceli TKP(ML)-T‹KKO’nun kurucusu, 71’ devrimci ç›k›fl›n›n komünist önderi ‹brahim Kaypakkaya, Diyarbak›r Hapishanesi’nde iflkencede katlediliflinin 37. y›l›nda ülkemizde ve yurt d›fl›nda düzenlenen etkinliklerle an›ld›. Kaypakkaya’n›n komünist ideolojisine ve prati¤ine vurgu yap›lan anma etkinliklerinde, Kaypakkaya’n›n ülkemizde siyasal iktidar› fethetmenin güzergah› oldu¤u ifade edildi. sayfa 9-15-16

DEMOKRAS‹ DEVR‹MLE GELECEK

1 5 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE

18-31 May›s 2010 176. Say› Fiyat› 1 TL e-posta:devrimcidemokras@ttmail.com

www.devrimcidemokrasi.net

Kaza de¤il katliam Zonguldak’ta 30 maden iflçisinin göçük alt›nda kalmas› burjuva bas›nda, √ ancak arka kapak güzelleri kadar yer bulabildi kendisine. Magazin haberleri ile CHP baflkanl›¤›na aday olan Kemal K›l›çdaro¤lu'nun “Gandi” resimlerinin

Grup Munzur yolculu¤una HAYKIRIfi’la devam ediyor münde, haklar›n kardeflli¤i fliar›n›n ›srarla alt› çiziliyor. Albümde grubun kendi eserlerinin yan› s›ra, yine farkl› dil ve kültürlerden flark›lar yer al›yor. Aram›zdaki yabanc›l›klar›, s›n›rlar› kald›r›p, bizleri ayn› dünyan›n insan› yapan “Hayk›r›fl”, herkesi yarat›lmak istenen y›lg›nl›k karfl›s›nda kavgaya, mücadeleye sar›lmaya ça¤›ryor.

Maden ocaklar› ölüm kapan› olmaya devam ediyor “2008 y›l›nda 22 ilde 38 kaza, 43 ölüm; 2009'da 24 ilde 62 kaza, 92 ölüm; 2010'un befl ay›nda: 15 ilde 25 kaza, 37 ölüm...” Evet, patronlar›n kar h›rs›yla sars›lan maden ocaklar›n›n kara birer mezar gibi yuttu¤u iflçilerin yaflamlar› birer istatistik bilgiden, rakamlardan baflka bir fley ifade etmiyor hakim s›n›flar için. Devlet y›llard›r ölen iflçileri Devlet ‹statistik Kurumu'nun istatistik raporlar›na kaydetmek d›fl›nda ve iflçilerin ölümle burun buruna çal›flt›r›lmalar› için ellerinden geleni yapmak d›fl›nda bir fley yapm›yor. “Eti senin, kemi¤i bizim” anlay›fl›yla iflçiyi, patronun kar h›s›n›n az›l› çarklar› aras›na atan devlet, y›llard›r bu çarklar›n aras›ndan ç›kan bir deri bir kemik cans›z bedenlerin ailelerine timsah gözyafllar› ile ulaflt›rmak d›fl›nda ne mi yap›yor? -‹flçileri kapal› minibüsle tafl›yan ve selde 7 iflçinin ölünüme davetiye ç›kartan tekstil patronunu serbest b›rak›yor mesela. -Tersanelerdeki ölümleri, “büyütülmemesi gerek” diyerek has›ralt› etmeye çal›fl›yor. -Bursa'da 19 maden iflçisinin öldü¤ü maden oca¤›n›n sahibini, “Y›llard›r bu ifli yap›yor, bir eksi¤i yok” diyerek serbest b›rak›yor. 30 hayat›n ölümün so¤uk nefesiyle kuflat›ld›¤› bu maden oca¤›ndaki can pazar›na iliflkin yine ayn› nakarat› söylüyor devlet erkan›. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan› Taner Y›ld›z, daha hiçbir inceleme yap›lmadan hükmünü vererek, “Teknik düzeyde herhangi ihmal gözükmüyor.” diyor. Maden patronunun uzun bir geçmifli oldu¤unu övüenerek söyleyen Y›ld›z, “Herhangi bir sorun görmüyoruz” diyor ve ekliyor: “Bu aç›dan bak›ld›¤›nda buras› kamu kurumu ve ifl güvenli¤i konusunda

M‹ZAH VE AZ‹Z NES‹N ve kullan›lmas› biçimleriyle, derinlikleri, taktik ve stratejileriyle, “arl›s›-ars›z›” pozlar›nda ahkam kesmeleriyle, “ma¤duruma¤ruruyla” öne ç›kmalar›yla, “Ali Cengiz oyunlar›”, “Yavuz h›rs›z” misali üste ç›kmalar›yla her türden oyuna sahne olan bütün bu kirli çamafl›rlar, iki yüzlülük ve dalavereler, gerçek anlamda y›k›las› bir düzeni iflaret etmektedir. Hakim s›n›flar aras›ndaki dalafl h›z›n› kesmeden, mecradan mecraya akarak devam ediyor. ‹flte bugün sergilenenler, bu çat›flman›n d›flavurumlar›d›r. GÜNDEM SAYFA 3

PERSPEKT‹F

profesyonelce çal›fl›lan bir alan.” ‹SK‹ ve itfaiye iflçilerini profesyonelce iflinden atan, TEKEL baflta olmak üzere özellefltirdi¤i kamu iflletmelerinde çal›flan binlerce iflçiyi profesyonelce kar›n toklu¤una çal›flmaya davet eden, Asgari ücretle insanlar› profesyonel bir flekilde açl›¤›n kuca¤›na iten, Emeklilik yafl›n› ortalama yaflam süresinin üzerine ç›kartarak profesyonelce emekli maafl›ndan kurtulmaya çal›flan, Halk›n al›n teri ile kurulan iflletmeleri-otoyollar›-köprüleri profesyonelce tekellere peflkefl çeken bir devletten de böylesi bir aç›klama beklenirdi. ‹nsanlar›n al›n terini, kan›n›, can›n› sömürmek üzerinden yükselen bu düzenin yaratt›¤› bu devlet, baflka türlüsünü yapamazd›, yapmad› da. Ne var ki, baflka türlüsünün yap›ld›¤› bir düzeni biz yaratabiliriz, yapabiliriz. Dahas› yaratmak zorunday›z. “Yanl›fl› gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanl›fl› yapan kadar suçludur.” Bunca yanl›fl› görüp susarsak, bunca hayat›n karart›lmas›na, haks›zl›¤a, zulme ve açl›¤a ortak olmufl oluruz. Zaman içinde kendili¤inden düzelece¤ini düflünüp beklersek, bu devlete ve bu düzene yem olmaya devam ederiz; kimi zaman teker teker, kimi zaman bu 30 iflçi gibi toplu bir flekilde... Çünkü, bu düzen ve bu devlet kendi¤ilinden halk›n ç›karlar›n› savunan bir düzene ve devlete yerini b›rakmayacakt›r, vurmazsak y›k›lmayacakt›r. Yeni ocaklar›n ve hayatlar›n y›k›lmamas›, yeni umutlar›n kararmamas› için, bu gerici düzene vural›m, y›kal›m...

Devrim ve komünizm yörüngemizde Halk Savafl›’n›n parlayan “Kutup Y›ld›z›” F tipinde insana dair herfley yasak

Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde siyasi tutsaklara yönelik bask› uygulamalar› hergün yeni bir boyuta yükseliyor. Siyasi tutsaklar üzerinde, kendilerine verilen yetki ve araçlar› bask› kurmak için sonuna kadar kullanan hapishane yönetimi, hapishanelerde insana dair herfleyi yasakl›yor.

Yoksulluk kaderimiz de¤il

EMEK 6

Deniz Baykal flahs›nda CHP içerisinde vuku bulan geliflmeler komprador-feodal s›n›flar›n yabanc›s› olmad›klar› bir durum oldu¤u gibi, tam da özleriyle tarif etmektedir onlar›. Ortaya serilen kirli çamafl›rlar›n bu türünde de hayretle karfl›lanacak bir durum yok; bu onlar›n burjuva tabiat›, gerçek yaflam› ve s›n›fsal do¤as›d›r. Ne dürüst, ne ahlakl›, ne onurlu ve ne de daha erdemli olmalar›n›, daha az çirkef olmalar›n› bekleyemeyiz onlardan. Ancak kuflkusuz ki; yans›yan-yans›mayan yanlar›yla, yaflanmas›

GÜNCEL 5

Baykal olay› CHP’de yeni dönemin iflareti mi?

TEMEL DEM‹RER’‹N YAZISI SAYFA 12’DE

Ürettiklerini arac›lara maliyetinin alt›nda satan Mersinli çiftçiler sonunda isyan ettiler. Mersin Hali’nde bir araya gelen çiftçiler, devletin tar›ma yönelik y›k›m politikalar›n› protesto ettiler. Ürünlerini yerlere döküp ezen üreticiler, “Bizlere reva görülen açl›k ve yoksulluk kaderimiz de¤ildir.” dediler.

SAYFA 8 HES’lere karfl› öfke büyüyor

GÜNCEL15

Baban›n Türküsü/Onlar›n Kavgas›, Hep Birlikte, Tutuflturun Geceleri, Beklenen Uzak De¤il, Bahara Ça¤r› ve K›z›l Anka albümleriyle dinleyicilerinin be¤enisini toplayan Grup Munzur; yo¤un, ayr›nt›l›, titiz bir çal›flman›n ürünü olan “HAYKIRIfi” adl› albümü ile yolculu¤una devam ediyor. Farkl› dillerin ve ezgilerin bir araya geldi¤i “Hayk›r›fl” albü-

aras›na s›k›flt›r›ld› 30 yaflam ve bu 30 yaflamla birlikte atan 30 milyon yürek. Küçük puntolarla at›lm›fl; “Türkiye mucize bekliyor”, “Madende ac› bekleyifl” bafll›klar›yla büyük bir yaflam kavgas› mümkün oldu¤unca gözlerden uzak tutulmaya çal›fl›l›rken, haberlerin içeri¤iyle de devletin ve bu düzenin maden göçü¤ündeki sorumlulu¤u gözlerden gizlenmeye çal›fl›ld›.

Do¤al dengeyi yok ederek çevre felaketine neden olan hidroelektrik santrallerine karfl› köylüler eylemlerini sürdürüyor. HES’lere karfl› ülke genelinde öfke büyürken HES yap›m›n› üstlenen firmalar kand›ramad›klar› köylüleri yoksulluklar›n› f›rsat bilerek para ile susturmaya çal›fl›yorlar.


2

GÜNCEL

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Haz›ms›zl›k sürüyor:DTP’li baflkana 10 y›l hapis BATMAN – Hakim s›n›flar›n öfkesi, DTP’nin kapat›lmas›yla da dinmedi! Kapat›lan DTP’nin Batman ‹l Baflkan› Ahmet Sormaz, yapt›¤› bas›n aç›klamas› nedeniyle 10 y›l hapis “ceza”s›na çarpt›r›ld›. “BDP Operasyonu”nda gözalt›na al›narak tutuklanan Sormaz hakk›nda, Abdullah Öcalan’›n Suriye’den ç›k›fl›n›n y›ldönümüne iliflkin yapt›¤› bir bas›n aç›klamas› nedeniyle, “örgüt üyesi olmak”, “örgüt

propagandas› yapmak” ve “Toplant› ve Gösteri Yürüyüflleri Kanunu’na muhalefet etmek” iddialar›yla yarg›land›¤› Diyarbak›r 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 10 y›l hapis “cezas›” karar› ç›kt›! Verilen “ceza”lar›n hiçbirinde indirime gidilmezken, Sormaz’›n avukat› karar› temyize gönderdi. Demirbafl tahliye edildi AMED- “DTP Operasyonu”nda gözalt›na

al›narak tutuklanan Amed Sur Belediye Baflkan› Abdullah Demirbafl, yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar› nedeniyle avukat›n›n yapt›¤› tahliye talebi neticesinde tahliye edildi. Hapishanede bulundu¤u süre içerisinde s›kl›kla Dicle Üniversitesi Araflt›rma Hastanesi’ne baflvuran Demirbafl, daha önce ameliyat olmufltu. Avukatlar›, hastaneden ald›klar› raporla birlikte mahkemeye baflvurarak, Demirbafl’›n tahliyesi-

ni istemifl, ancak geçen duruflmalarda sonuç al›namam›flt›. 14 May›s’ta görülen son duruflmada ise, avukatlar›n talebi üzerine Demirbafl tahliye edildi. Abdullah Demirbafl, çok dilli belediyecilik faaliyetleri nedeniyle, geçen dönemde belediye baflkanl›¤› görevinde azledilmesiyle gündeme gelmifl; son yerel seçimlerdeyse tekrar belediye baflkan› seçilerek, çok dilli belediyecili¤i hayata geçirmeye devam etmiflti.

Katliamdan 10 y›l sonra idaneme haz›rland› 19 Aral›k katliam› s›ras›nda ‹stanbul Bayrampafla Hapishanesi'ne yap›lan katliam sald›r›s›na iliflkin haz›rlanan iddinamede, sorumluluk 39 askerle s›n›rl› tutulurken, yap›lan katliamdan tutuklu ve hükümlüler de sorumlu gösterilmek istendi. Bayrampafla Hapishanesi’nde 16 saat süren katliam operasyonuna iliflkin iddianamede yer alan 'ölülerin vücüdundan kurflunlar›n girdi¤i yerin oyulmas›' bilgisi içeriye tamamen öldürmek amaçl› girildi¤i ve sonras›nda ise delillerin yok edilmeye çal›fl›ld›¤›n› tekrar ortaya koydu. 12 devrimci tutsa¤›n öldürüldü¤ü, 29'unun da yaraland›¤› Bayrampafla’daki sald›r›ya iliflkin 10 y›l sonra haz›rlanan iddianamede ölenlerin üzerindeki ateflli silah yaralar›n›n girifl deliklerinin kesilmek suretiyle geniflletildi¤i bilgisine yer verildi. Katliam› 39 jandarma er ile s›n›rl› tutan iddianemede katliam emrini verenlere hiçbir flekilde de¤inilmiyor. Di¤er taraftan ise katledilen, a¤›r yaralanan tutsaklar kimi ifadelerle suçlu gösterilmeye çal›fl›l›yor. Kimyasal silahlarla hapisaneye gerçeklefltirilen sald›r›da jandarmalar her fleyi kendi kendine planlam›fl ve yapm›fl gibi yaklafl›m sergilendi.

'Görevlilere direnmifller' Tamamen öldürmek amac› ile hapishanelere giren katliamc›lar›n ellerindeki ateflli, kimyasal silahlara, bombalara karfl› tutsaklar›n da “görevlilere” karfl› silah kulland›¤›n›n iddia edildi¤i iddianamede flu ifadelere yer veriliyor: “Tutuklu ve hükümlülerin görevlilere direndikleri, dolap ve benzeri eflyalar› kap› arkas›na y›¤arak barikat oluflturduklar›, yaralanan arkadafllar›na ilk yard›m uygulay›p tedaviye çal›flt›klar›, ölenleri havaland›rma bofllu¤una ç›kard›klar›, direnci k›rmaya yönelik gaz bombalar›n›n etkisinden havlu kullan›larak de¤il de elbiseler ve battaniyeleri ›slatarak önlem ald›klar›, önceden tedbir olarak haz›rlad›klar› düzenekleri göz maskesi olarak kulland›klar›, mutfak tüplerini kullanarak alev makineleri yapt›klar›, elektrikli ›s›t›c›lar›n tellerini ve plastik eflyalar› kullanarak yay ve oklar yap›p görevlilere karfl› silah olarak kulland›klar›, molotofkokteyli ve benzeri bomba etkisi düzenekler oluflturup görevlilere direnmede kulland›klar› sabittir.”

cuna göre mahkemeye ait olmak üzere’ fleklindeki anlat›m›, iddianamenin zorunlu olarak ama isteksiz yap›ld›¤›n› göstermekte. Dava dosyas›nda bulunan 55 ma¤dur say›s› 41’e düflmüfl, iddianamede müfltekilerin ve ma¤durlar›n beyanlar›na yer verilmemifltir. Dosyada bulunan bilgilerin dikkate al›nmamas›, operasyonun erlere yükletilmesi, Tabur komutanlar›na, birlik komutanlar›na dava aç›lmamas›, davan›n göstermelik olarak aç›ld›¤›n›n göstergesidir.”

Avukatlar: Deliller karart›ld› ‹ddianamede, tutsaklar›n vücudundan parça kesilmesi, kurflunun girdi¤i yerlerin oyulmas›na iliflkin yer alan ifadelere iliflkin tutsaklar›n avukatlar›, bunun delillerin yok etmek amac› ile yap›lm›fl bir uygulama oldu¤unu belirttiler. Avukat Oya Aslan kullan›lmas› yasak olan silahlar›n sald›r› s›ras›nda kullan›ld›¤›n›n bir askerin vermifl oldu¤u “Bize ilk kez orada kulland›¤›m›z T 90 silah› verildi” ifadesi ile sabit oldu¤unu belirterek, “Bu da, kullan›lmas› yasak olan silah›n ilk kez deneme amaçl› burada kullan›ld›¤›n›, delilleri yok etmek için mermi çekirde¤inin de ortadan kald›r›ld›¤›n› do¤uruluyor.” dedi. Delillerin karart›lmas›na iliflkin Av. Güçlü Sevimli de flunlar› dile getirdi: “Operasyondan hemen sonra o kiflilerin vücudunda mermi çekirdekleri vard›, büyük bir ihtimalle delilleri karatmak için mermi çekirde¤ini ç›kard›lar. Bunu da, hangi silahtan ç›kt›¤›n›n anlafl›lmamas› için, o silah›n kimin taraf›ndan kullan›ld›¤›n›n tespit edilmemesi için yapt›lar.”

Delillere ra¤men dava aç›lmam›flt› Sekiz y›l boyunca davaya dönüfltürülmeyen soruflturma dosyas›nda önemli saptamalar yer al›yordu. Dört Adli T›p uzman›n›n 22 Aral›k 2000 ve 19 Ocak 2001’de Bayrampafla Hapishanesi’nde yapt›klar› incelemeden

sonra haz›rlad›klar› rapordaki saptamalar flöyle: -Bayrampafla Hapishanesi’nde ölen 12 kifliden befli kurflunlama, befli yanma ve zehirlenme ve ikisi de zehirlenme sonucu öldü. -C-1 ko¤uflundaki kad›n tutuklular güvenlik görevlilerinin kulland›¤› göz yaflart›c›, gaz ve sinir bombalar›n›n ç›kard›¤› yang›nda öldü. Yanarak ölen kad›nlar›n giysi parçalar› ve ciltlerinde yan›c› olan solvent maddeleri bulundu. -Mahkûmlar›n bulundu¤u taraftan güvenlik görevlilerinin bulundu¤u yöne do¤ru atefl aç›lmad›. Tersine at›fllar d›flar›dan içeriye do¤ru yap›ld›. -30 metreküplük bir kapal› alanda 20 gram C-S (göz yaflart›c› gaz bombas›) maddesi kullan›ld›¤›nda öldürücü dozaj süresi 38.1 dakika. Olay yerinde 35 gram C-S ve 0.21 gram patlay›c› madde bulundu, 12 saniyelik gaz ç›karma süresi boyunca yuvarlanarak hareket etti¤i için ortamdaki kifliler taraf›ndan geriye at›lma olas›l›¤› yok denecek kadar azd›. -C-1 ko¤uflunda patlayanlar›n d›fl›nda 45 adet farkl› tipte patlamam›fl göz yaflart›c› gaz bombas› bulundu¤u tespit edildi. C-1’de öldürücü dozun çok üzerinde göz yaflart›c› gaz etkisi a盤a ç›km›fl oldu¤u belirlendi. -Mermi çekirde¤i deliklerini oluflturan at›fllar›, idari k›s›m taraf›ndan maltan›n sonu olan 19. ko¤ufl yönüne do¤ru yap›ld›. -At›fllar›n, karfl› ko¤ufl çat›lar› ile avlu iç cephe duvarlar›ndaki mazgal deliklerinden yap›lm›fl oldu¤u tespit edildi. -Avluda iki adet 12 kalibrelik av tüfe¤i fifle¤ine ait plastik tüp t›pa bulundu -Ateflli silahla yaralanma sonucu ölen üç tutuklunun vücudundaki mermi çekirdeklerinin, Adli T›p Kurumu’na götürülmeden önce ç›kar›ld›¤› ve delillerin karart›lmaya çal›fl›ld›¤› ortaya ç›kt›.

'‹ddianame tutuklu ve hükümlüleri suçlamak için haz›rlanm›fl' Haz›rlanan iddianameye iliflkin Bayrampafla ‹çin Adalet Grubu flu aç›klamada bulundu: “‹ddianame, dosyada bulunan kesin raporlara ra¤men operasyonu yapanlar› de¤il, tutuklu ve hükümlüleri suçlamak niyetiyle haz›rlanm›flt›r. Savc›n›n ‘silah kullanma yetkilerinin afl›l›p afl›lmad›¤›, orant›l› veya afl›r› güç kullan›m›n›n olup olmad›¤› yönündeki iddia ve delillerin takdir ve de¤erlendirmesi yarg›lama sonu-

Erzincan’da gözalt› terörü Erzincan'da uzun namlulu silahlarla gerçeklefltirilen polis bask›nlar›nda, Halk Cephesi üyesi 5 kifli gözalt›na al›nd›. Erzincan’da yap›lan ev bask›nlar›ndan birinde Gençlik Derne¤i faaliyetçileri ile ayn› evi paylaflan DHF faaliyetçilerine de bask› yap›ld›¤› ö¤renildi. Ayr›ca aramalarda DHF çal›flanlar›na ait kitap ve kiflisel eflyalara el konuldu. Gözalt›na al›nan isimleri ise flöyle: Cemil Onur Çelikda¤, Enver Altunda¤, Hüseyin Öncü Dilmen, Mehmet Arac› ve Sezgin Büyüktatl›. Yine ‹stanbul Okmeydan›’nda yolda yürürken gö-

zalt›na al›nan Sevgi Daylan'›n ve internet kafenin önünden al›nan Sercan Ahmet Arslan'›n da Erzincan'daki soruflturmayla ilgili olarak gözalt›na al›nd›¤› ö¤renildi. Sevgi Dalyan'›n ve Sercan Ahmet Arslan'›n da polis taraf›ndan uçakla Erzincan'a götürülece¤i ö¤renilen bilgiler aras›nda. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan aç›lan soruflturmaya konan gizlilik karar›ndan dolay› gözalt›na al›nanlara iliflkin ayr›nt›l› bilgiye ulafl›lmazken, ayr›ca gözalt›na al›nanlar avukatlar› ile görüfltürülmedi.

Köklerimize sar›l›p umudu büyütüyoruz ‹STANBUL- Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i “Köklerimize sar›l›p umudu büyütüyoruz” fliar› ile piknik düzenledi. Etkinlik ‹brahim Kaypakkaya, Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan flahs›nda tüm devrim flehitleri ad›na yap›lan sayg› duruflu ile bafllad›. Aileler ad›na yap›lan konuflmada “Yaflam›n di¤er ad› savaflmaksa e¤er, tetik bofllu¤unda destanlar yaratmak da bizlere düfler” sözleri ile mücadelenin

önemine vurgu yap›ld›. Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan Avc›lar Demokratik Haklar Derne¤i halk oyunlar› ekibi yöresel oyunlar sergiledi. Daha sonra Demokratik Haklar Derne¤i bünyesinde çal›flmalar›n› sürdüren Gazi Gürültü tiyatro ekibi haz›rlad›¤› oyunu sergilerken, Grup ‹klim de okudu¤u türküler ile kat›l›mc›lara coflkulu anlar yaflatt›. Kavga fliirlerinin okundu¤u etkinlik davul-zurna eflli¤inde çekilen halaylar›n ard›rdan sona erdi.

DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹’DEN Halk kitleleri, Deniz Baykal'›n ortaya ç›kan kaset görüntülerinin ard›ndan bu konuyu tart›fladururken, Zonguldak'ta yaflanan patlama, halk›n as›l gündeminin ne oldu¤unu-olmas› gerekti¤ini ac› bir flekilde yeniden gözler önüne serdi. Komplo tart›flmalar›n›n al›p yürüdü¤ü bu günlerde, bahsedilen iki taraf›n da, göçük alt›nda kalan iflçilerin durumundan sorumlu oldu¤unu kim inkar edebilir? Zonguldak'ta maden oca¤›nda gerçekleflen grizu patlamas›n›n ard›ndan 30 iflçi yerin 540 metre alt›nda mahsur kald›. Özellefltirme ve tafleronlafl›rman›n kurban› olan iflçilerden saatlerdir haber al›nam›yor ve her geçen dakikayla yaflamlar›ndan da ümitler kesiliyor. Özellefltirmeleri baflat görevi yapan devletin 2004'te ocaklar› özellefltirmeye bafllamas› ile bu katliamlar her geçen sene daha da artt›. 2010'a girdi¤imizden buyana 37 maden emekçisi yaflam›n› yitirdi. Üzerlerine tonlarca yük yüklenen, yaflamlar›n› yitiren ya da bu yükle süründürülenler kuflkusuz sadece maden iflçileri de¤il. Köylüsünden iflçisine, kad›n›ndan gencine, çocu¤una tüm halk a¤›r yükler alt›nda... Asgari ücretle atölyede, tersanede, inflaatta, fabrikada ve daha birçok alanda sömürülen bir kesim ve her geçen gün daha da zenginleflen ikinci bir kesim. Tersanede onlar daha fazla mal tafl›s›nlar diye gemiler yap›yoruz. Ve b›rak›ld›¤›m›z zorunlu bir mesaide gemi indirece¤imiz denize düflüp bo¤uluyoruz ya da a¤›r bir demirin ald›nda eziliyoruz. Onlar daha fazla

zenginleflsin diye TEKEL fabrikalar› onlar›n hizmetine sunuluyor. Binlerce iflçi soka¤a at›l›yor. Onlar›n gölgeleri sendikalar› zaptu rapt alt›na ald›¤›ndan iflçi direnifllerini bo¤mak için patrondan ve devletten önce sendikalar devreye giriyor. Bo¤az› trenleri ile yarabiliyorlar, bizim eme¤imizle. Ve biz daha fazla bo¤azlar› yar›p zenginleflsinler diye daha ucuza daha fazla çal›fl›yoruz Marmaray'da. Daha da zenleflsinler diye Kent Afi'de, Esenyurt'ta, itfaiyede iflten at›l›yoruz. Onlar daha fazla zenginleflebilsin diye hastalan›yoruz ve hasta b›rak›l›yoruz. Bu yüzden iflaa etti¤imiz hastanelere bizden önce onlar giriyor. Tarlalarda eme¤imizle yeflertti¤imiz ürünler bu yüzden gübre fiyat›ndan ucuza gidiyor. Çukurova'n›n güneflinde kavrularak üreten çifçiler kazanamazken, halk onlar›n ürününü çok pahal› almak zorunda kal›rken arada olan tefeci, tüccar zenginlefliyor. Biz bu yüzden daha az yemek, daha az doymak zorunda kal›yoruz. Onlar›n gözünde, her koflulda harcanmas› gereken öncelikli yaflam bizimkidir. Bu yüzden çocuk olamadan daha, “TMK ma¤duru”, “tafl atanlar”, “teröristler” oluyor çocuklar›m›z... 12 yafl›nda bir çocu¤a sald›ranlar bu yüzden korunuyor Siir'te. “Terörist” olmas›nlar “fahifle olsunlar” diye tecavüzde ortaklafl›l›yor, tecavüzcüler korunuyor... Sömürülenler olarak birbirimize s›rf onlar›n saltanat› daha uzun sürsün diye yabanc›laflt›r›l›yoruz. ‹flte bu nedenle ezilenler içerisinde bir daha ezilen oluyoruz, kad›nlar olarak.. Düzen

taraf›ndan biliçleri bombalanan ezilmifl-horlanm›fl emekçi babam›z, abimiz, sevgilimiz, eflimiz küçük iktidarc›klar›nda bizi bu yüzden dövüyorlar, öldürüyorlar. Yasalar s›rf bu yüzden tecavüzleri ve tecavüzcüleri akl›yor, tecavüze u¤rayan› “tahrikçi” olmakla suçluyor... Yaflananlar, yaflad›klar›m›z di¤erine hiç yabanc› de¤il. Elbette bu bizi ayn› halka içerisinde toplayan ortak nokta. Güçlü k›lacak olan ise müdahale edebilmede güçlerimizi birlefltirmek. TEKEL direnifline destek verdi¤i için iflinden at›lan kad›n iflçi Çamalan'›n direniflini sahiplenmek bu yüzden önemli. Bu yüzden direnenlerin b›rakt›¤› ›fl›kla mücadele etmek önemli. Bu yüzden halk›n ekme¤i, eme¤i, gelece¤i ve özgürlü¤ü için mücadele eden, s›n›fs›z bir dünya için ölümü kucaklayan komünist önder ‹brahim Kaypakkaya'y› hat›rlamam›z, anmam›z ve ondan ö¤renmemiz önemli. “Benim düflünce yap›m, kat›lm›fl oldu¤um eylemler ve gençlik örgütündeki çal›flmalar›m, okuldan uzaklaflt›r›lmam›n bafll›ca nedenleri olarak gösterildi. Hat›rlad›¤›m kadar›yla o zamanlar kat›ld›¤›m, NATO'ya Hay›r ve Amerikan 6. Filosu'nu protesto eylemleri, Halk Afl›klar› Gecesi düzenlemey çal›flmam, baz› bildirilerin da¤›t›lmas› ve iflçi yürüyüfllerine kat›lmam ö¤rencilik s›fat›ma zarar getiren hareketler olarak telakki edilmiflti. Oysa bunlar, yurdunu ve halk›n› seven herkesin, kendi inanc› ve bilinci do¤rultusunda sürdürmesi gereken ve kiflisel sorumlulu¤u olan çal›flmalard›r.” sözleri ile insan olmam›z›n zorunlu görevini net bir flekilde tarif eden ‹bra-

him Kaypakkaya'n›n mücadele ça¤r›s›na kulak vermek bu yüzden önemli. Ezilen s›n›f›n bir parças› olarak s›n›f›n›n yan›nda olmak demek; alt›nda b›rak›ld›¤›m›z tonlarca topra¤›, tafl› ay›klamak demek. ‹flte Kaypakkaya “Trakya'daki topraks›z köylülerin, ellerinden topra¤› jandarma gücüyle gaspetmifl büyük çiftlik sahiplerinin topraklar›n› iflgal etmesi geylemlerine, ‹stanbul'da Demir Döküm, Sungurlar, Horoz Çivi, Pertriks, Ege Sanayi, EAS Akü, G›slaved, Gamak, Singer ve Derby fabrikalar›ndaki iflçilerin hakl› grev ve direnifllerine yard›mc› olmak için elimden geleni yapt›m. 15-16 Haziran büyük iflçi yürüyüflüne kat›ld›m ve f›rsat buldukça da faflistlerin üniversitelere yapt›klar› sald›r›lara karfl› savunma mücadelesi veren devrimci gençli¤in bu mücadelesine ve di¤er demokratik eylemlerine katk›da bulunmaya çal›flt›m.” derken bu görevin sorumlulu¤u ile bunlar› yapt›¤› ve tarif etti¤ini söyleyip, bu görevi bizlerin devralmas› gerekti¤ini iflaret etmifltir. Hakk›m›z olan› almak için onun iflaret etti¤i yönde ilerlememiz bu yüzden önemli... Bizler maden ocaklar›nda, tersanelerde, fabrikalarda, okullarda, evlerde üzerimize at›lan topraklardan, tafllardan, kurflunlardan, joplardan kurtulmad›¤›m›z sürece her zaman o 30 maden iflçisini topra¤›n alt›na gömerek ölümle karfl› karfl›ya b›rakanlar kadar sorumlu olaca¤›z ölenlerimizden....

devrimci demokrasi senin sesindir

OOLKUT

KU BUL

ABONE

ABONE

ABONEL‹K SÜRES‹ 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24 YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO

HESAP NUMARALARI Ertafl ÖZTÜRK ad›na

‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (TL) 1002 30000 1153314 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308


DEVRiMCi

GÜNDEM

DEMOKRASi

18-31 MAYIS 2010

3

Baykal olay› CHP’de yeni dönemin iflareti mi? Yaflanan geliflmeler komprador-feodal s›n›flar›n yabanc›s› olmad›klar› bir durum oldu¤u gibi, tam da özleriyle tarif etmektedir onlar›. Ortaya serilen kirli çamafl›rlar›n bu türünde de hayretle karfl›lanacak bir durum yok; bu onlar›n burjuva tabiat›, gerçek yaflam› ve s›n›fsal do¤as›d›r. Ne dürüst, ne ahlakl›, ne onurlu ve ne de daha erdemli olmalar›n›, daha az çirkef olmalar›n› bekleyemeyiz onlardan. Ancak kuflkusuz ki; yans›yan-yans›mayan yanlar›yla, yaflanmas› ve kullan›lmas› biçimleriyle, derinlikleri, taktik ve stratejileriyle, “arl›s›ars›z›” pozlar›nda ahkam kesilmeleriyle, “ma¤duru-ma¤ruruyla” öne ç›kma çabalar›yla, “Ali Cengiz oyunlar›”, “Yavuz h›rs›z” misali üste ç›kmalar›yla her türden oyuna sahne olan bütün bu kirli çamafl›rlar, iki yüzlülük ve dalavereler, gerçek anlamda y›k›las› bir düzeni iflaret etmektedir. Hakim s›n›flar aras›ndaki dalafl h›z›n› kesmeden, mecradan mecraya akarak devam ediyor. ‹flte bugün sergilenenler, bu kap›flman›n d›flavurumlar›d›r. Hakk›n› teslim etmek gerekir ki, çat›flan iki klik de bu kirli oyunlar›n ehlidirler. Hasm›n›n zay›f noktas›ndan yakalayan da, k›vrakl›kla hasm›ndan “kurtulup” bu zay›f noktas›n› avantaja çeviren de kendi ringlerinde iyi dövüflmektedir. Ne var ki, kader dövüflü bu de¤il, son dövüfl proletarya ve devrimci halk›n nefreti ve öfkesi kat›nda yaflanacak oland›r. Gerçeklerin, hakim s›n›flar›n bir kli¤i taraf›ndan istisnaym›fl gibi yad›rgan›r edayla afifle edilmesi, onlar›n oyunlar›, hileleri ve hesaplar› gere¤i olup, öz be öz gerçek karakterleridir. “Ma¤dur” pozisyonunu üstlenme ustal›¤›n› beceren ayn› a¤ac›n öteki dal› ise, rezil rüsva durumuna ald›rmadan siyasi manevralar yaparak üzerine oturdu¤u taban› çevresinde kastlaflt›ran taktikle ma¤rur kesilmesi ve yüzüne ya¤an tükürü¤ü ya¤mur olarak karfl›lamas› bu kesimlerin karakter(sizlik)lerinin resmi niteli¤indedir. Komprador burjuvafeodallerin karfl›t kliklerindeki bu ortak gerçek yüzü ancak halk kitlelerinin onurlu yaflam› taraf›ndan ve erdemleri bak›m›ndan yad›rganabilir. Hamuru ayn› mayadan olanlar›n oyunlar› ortak ve benzerdir; temiz edemezler kendilerini. Ne Baykal, ne de Erdo¤an ellerindeki kan, yüzlerindeki maske ve dillerindeki sahteliklerle kendilerini aklayamazlar. Hakim s›n›flar düzeninin çürümüfllü¤ü ve kokuflmufllu¤u her bak›mdan dibe vurmufl, ideolojik, kültürel, ahlaki de¤erler bak›m›ndan çökmüfl durumdad›r. ‹nsanl›¤a ve insanl›¤›n olumlu de¤erlerine taban tabana z›t duran gerici s›n›flar, tüm etik de¤erleriyle halk kitlelerinin onurlu yaflam›na ne kadar yabanc› olduklar›n› bu kette yaflananlarla da ortaya koyup kan›tlamaktad›rlar. Sömürü ve zulüm üzerine kurulu egemenlik h›rslar› onlar›, her türden çirkefli¤e çekmekte ve boydan boya pisli¤e batmalar›na yol açmaktad›r. Gerici emelleri u¤runa her türlü entrikaya baflvurduklar› gibi, it ölüsü gibi kokan ve zehir saçan kirli yaflamlar›yla halk›n karfl›s›na ç›kma yüzsüzlü¤ünü cüretle sergilemekten geri durmamaktad›rlar. ‘Ak’l›k, ‘halkç›l›k’, ‘demokratl›k’, ‘do¤ruculuk’ gibi havada uçuflan yalanlar iktidar-kar h›rs› her gün gerçe¤in duvar›na toslamaktad›r…

‘Büyük güçlerin’ oyunu mu? Ayr›ms›z olarak bütün hakim s›n›f klikleri birbirilerine karfl› kullanacaklar› her türden kozu ellerinde tutarak, hasm›n›n en zay›f an›n› ya da karfl› ata¤a geçip hasm›n› zay›f düflürmek için uygun an› beklerler. Silahlar›n› en do¤ru yer ve zamanda kullanmay› ihmal etmezler. Uygulayacaklar› bir plan oldu¤unda önlerini açmak için önlerinde duran her türlü engeli bin bir türlü yolla teperler. Aç›k ki, Baykal’› istifaya götüren kaset çekim-yay›n›, “büyük” güçlerin organizasyonudur… Anayasa tart›flmalar›, meclisten ç›kan de¤iflikli¤in anayasa mahkemesine götürülmesi, referandum s›nav›, yaklaflmakta olan CHP kongresi yuma¤›ndan ba¤›ms›z bir plan de¤ildir. Yani, ABD’nin buyru¤u ve AKP eliyle yürütülen devletin yap›land›r›lmas› eylemi ile buna karfl› gösterilen engelleme direncinin gelinen noktadaki çat›flmas›ndan ba¤›ms›z alelade bir geliflme de¤ildir. Baykal’›n teflhir edilmesiyle; CHP’nin nispeten geliflme trendine girdi¤i koflullarda y›prat›larak zay›flat›lmas› ve referanduma bu tart›flmalar gölgesinde geri düflerek savunma pozisyonunda girmesi, yan› s›ra kongresinin öngününde iç sorunlar›na gömülerek ve Baykal’s›z olarak ve Baykal flahs›nda güven bunal›m› içinde itibar kaybetmifl bir CHP’nin yarat›lmas› amaçlanm›flt›r…

SINIF TAVRI Enternasyonel proleteryan›n Türkiye-Kuzey Kürdistan parças›n›n komünist mevzisi olan yoldafl Kaypakkaya ölümsüzlük y›ldönümü dolay›s›yla bu günlerde rutin süreçlerden farkl› olarak de¤iflik eylem, etkinlik ve tart›flmalarla an›lmaktad›r. Bilinçli olarak Kaypakkaya’y› görmezden gelerek ad›n› dahi telaffuz etmekten ›srarla kaç›nan kesimleri saymazsak, bu eylem ve etklinlikleri düzenleyenler veya bunlara kat›lanlar›n Kaypakkaya de¤erlendirmelerinde ortaklaflt›klar› konular oldu¤u gibi birbirlerinden farkl›l›klar da arzeden sonuçlar ç›kart›lmaktad›r. Durulan yer ve sahip olunan s›n›f tavr› kuflkusuz ki di¤er meselelerde oldu¤u gibi Kaypakkaya de¤erlendirmelerinde de esas belirleyen faktör olmaktad›r. Kaypakkaya’n›n devamc›lar›n› bu de¤erlendirmelerin d›fl›nda tutarsak, Kaypakkaya’ya iliflkin ç›kart›lan sonuçlarda önemli yanl›fl alg›lar göze çarpmaktad›r. Bunlardan birincisi: Bazen Kaypakkaya’n›n devrimci, bazen ise komünist oldu¤u söylenmekte ancak bu söylemin bilimsel-teorik zemini bilerek veya bilmeyerek es geçilerek daha çok da sonuçlara tutunularak meselenin özü geçifltirilmektedir. Kaypakkaya’n›n Kemaliz’im, ulusal sorun ve milliyetler konusundaki fikirleri ve iflkencedeki ‘ser verip s›r vermeme’ tavr›ndan dolay› komünist oldu¤u tesbitine gidilmektedir. Hatta son y›llar›n güncel tart›flmalar›nda bu konu bafll›klar›na iliflkin Kaypakkaya’dan önce Hikmet K›v›lc›ml›’n›n da benzer tespitlerinin oldu¤u, K›v›lc›ml›’n›n bu görüfllerini Komintern’e gönderdi¤i söylenerek, Kaypakkaya’n›n 70’lerin bafl›nda ortaya

gerçe¤i ifade etse de, bu durum geçici bir dalgalanmayla kalabilir. Ki, en az›ndan belli bir vadede CHP’nin farkl› bir konuma çekilece¤i anlafl›lmaktad›r. “Yap›lanan dünya içinde yerimizi almak durumunday›z” ifadeleriyle anlat›lmak istenen, emperyalizmin ihtiyaçlar›na göre konumlanmak, onlar›n “biçti¤i k›l›fa girmek zorunday›z” anlam›na gelir ki, TC hakim s›n›flar› buna esasta karar vermifl durumdad›r. Emperyalist efendilerinin d›fl›nda ba¤›ms›z bir TC’den söz edilemeyece¤ine göre, Türk hakim s›n›flar› öyle ya da böyle gösterilen yere oturmak durumundad›r. CHP’nin mevcut gerçekli¤i ve dünya gerçekli¤inde emperyalist projeleri engellemesi düflünülemez. CHP mutlaka terbiye edilecektir. ‹flleyen süreci baflka bir boyutuyla da böyle okumak gerekir.

Seyreden sürecin ikinci ve as›l yan›

Bilinen bir gerçektir ki, hakim s›n›flar; toplumda duygusal dalgalanmalar yaratma yoluyla, gündem de¤ifltirme ve yeni gündem belirleme konusunda usta olduklar› gibi; bunu plan ve stratejilerine ba¤l› olarak ve tüm olanaklar›yla devreye sokarlar. Kaset olay› bir gerçe¤i ifade etmekle birlikte, hakim s›n›f kliklerinin bir birilerine karfl› girifltikleri derin hesaplaflma ve komploculuk gerçe¤ini de yans›tmaktad›r. Dahas›, yüz k›zart›c› kaset olay› gerçe¤i, burjuva yoz yaflam tarz› ve ahlak›n› sergiledi¤i gibi, burjuva klik muhalefetinin etkisizlefltirilip ekarte edilmesi u¤runa kullan›lm›flt›r. Fakat bu taktik karfl› taktikle adeta püskürtülmüfltür. Üstelik Baykal, toplumun karfl›s›na ç›k›p komplo ve ahlaki de¤erlerden bahsetmekten sak›nmam›flt›r. Komplodan önce ortada bir gerçe¤in oldu¤unu unutturmufl, gözlerden uzaklaflt›rmay› baflarm›flt›r. Tüm dikkatler, yatak odas›nda çekim yapabilen komplo gizemine ve istifas›yla yaflanacak geliflmelere çekerek, düflkünlü¤ünün d›fl›nda odaklaflt›rm›flt›r. “Ayd›n” geçinen y›¤›nca külfet için utanç vericidir ki, Tv programlar›nda aymazca Baykal’›n “onurlu” davran›fl›n› tart›flmakta, övgüler dizmektedirler… Baykal istifa ederek durumu lehine çevirerek ma¤dur konuma geçmifl, olay› CHP’nin geliflmesinin kald›rac› haline getirmifltir. Hem kendisinin üzerinde hakl› olarak oluflacak bask› ve bas›nçtan, olay›n izah› ve hesab›n› vermekten kurtulmufl, ve hem de CHP’nin kenetlenip diriltilmesini hedeflemektedir. ‹stifa etmesi nesnel bir zorunlulukken; istifan›n tamamen bir siyasi manevra ve etkili bir taktik haline getirildi¤i aç›kt›r. Bu anlamda istifa tutumu de¤ersiz-anlams›z kalmakla birlikte; Baykal’›n siyaset yapmas›n› engellememifl, CHP’nin zay›flat›lmas›n› en az›ndan görülen k›sa vadede sa¤layamam›flt›r. Baykal CHP genel baflkanl›¤›ndan istifa etmifl ama millet vekilli¤inden istifa etmemifltir. CHP yine Baykal’dan talimat almakta, Baykal yine siyaset yapmakta, istifa etti¤i halde daha k›demli genel baflkan rolünü oynamaktad›r… Hatta belki eskisinden daha etkili biçim ve konumda yapmaktad›r. Ama oynanan senaryoya bak›ld›¤›nda orta ve uzun vadede durum de¤iflece¤e benzemektedir…

CHP’de ‘yeni’ dönem mi? CHP içinde yeni bir dönemin bafllamas›, yeni birinin bafla

getirilmesi gibi tart›flmalar aç›ktan dillendirilmekte. Baykal’›n kongrede seçilmemesi bir olas›l›kt›. ‹ç tart›flmalar bunun iflaretlerini vermekteydi. Böyle bir kongre sürecinin CHP’yi bölüp parçalamas›, oldukça gerilere çekmesi muhtemeldi. Bu flu demekti, Baykal CHP üzerindeki otoritesini ve dolay›s›yla CHP imtiyazlar›n› yitirecekti… Bu durum karfl›s›nda, tam da “tanr›n›n verdi¤i iki göz” misali, Baykal’›n manevra yaparak pozisyonunu sa¤lamlaflt›rmas›na ve hatta ilerisi için hayal etti¤i Cumhurbaflkanl›¤›na da yol açan bir f›rsat oldu mevcut geliflmeler. En az›ndan flimdiki durumda CHP’ye “a¤abey”-ombudsmanl›k yapmas› kabul görmüfl ortak bir görüngüdür. Baykal usta taktikle durumdan vazife ç›kar›p lehine bir strateji oluflturdu. Bu tutarsa tabi… flimdilik tuttu ama nereye kadar tutar?! Uzun vadede tutmamas› ihtimali oldukça güçlü görünmektedir. Zira her fley Baykal’›n ufku ve ekseninde dönmüyor; geliflmeler kapsaml› ve karmafl›kt›r… Mesele Baykal’›n ahlaks›zl›¤› ya da Erdo¤an’›n ahlakl› oldu¤u meselesi de¤ildir. Yani, derin iç gerçek, basit bir kaset olay› ve buna karfl› masum tepki gösterilmesi kadar s›radan de¤il; vesile edilen olay üzerinden yürütülen siyasi hesaplar dalafl›d›r. Ahlaki tart›flmaya çekilen dalafl›n cereyan eden biçimi klikler aras›ndaki iktidar dalafl› özünden ibarettir. Fakat klik dalafl› da emperyalist güçlerden ba¤›ms›z de¤ildir! AKP’nin emperyalist destekli yürüttükleri süreci daha sa¤lam zemine oturtma çal›flmalar› belirmektedir. Rusya ile stratejik ortakl›k anlaflmalar›n›n imzalanmas›, Erdo¤an’›n Yunanistan ziyareti ve imzalanan anlaflmalar ve ekümenik statüsüne yakt›¤› yeflil ›fl›k, ulusal harekete karfl› tasfiye amaçl› gelifltirdi¤i askeri operasyonlar, Güney Kürdistan yönetimi liderlerinin davet edilmesi, anayasa de¤iflikli paketinin meclisten geçirilmesi ve Cumhurbaflkan›n›n anayasa de¤iflikli¤i paketini onaylamas› gibi geliflmeler yap›lanma projesinin kal›c›laflarak yürüdü¤ünü gösteriyor. CHP veya Kemalistlerin Baykal skandal›yla süreç karfl›s›nda yeniden biçimlendirilmesine dönük ad›mlar da ayn› geliflmenin parças›d›r. CHP mevcut durumda sürece dahil olmaya hemen haz›r olmasa da Baykal ile birlikte bafllat›lan süreç CHP’nin ehlilefltirilmesini hedeflemektedir… CHP’nin geliflmesine yönelik pozitif yönden yap›lan de¤erlendirmeler bir

Kaypakkaya’y› “aflmak”!...

‹SMA‹L UÇAR koymufl oldu¤u de¤erlendirmeleri günümüzün politik atmosferinden hareketle ‘küçümsenerek’ bütün bu konularda Kaypakkaya “bir ilk mi, de¤il mi?” tart›flmalar›n›n içerisine çekilerek, görüfllerinin programatik bütünlü¤ü parçalan›p “önemli bir teorisyendi” demeye getirilmektedir. Yukar›da özetledi¤imiz konulara iliflkin de¤erlendirmeler eklektik ve yan›lg›l› oldu¤u için Kaypakkaya’y› bütünlüklü-bilimsel de¤erlendirmeden de oldukça uzakt›r. Kaypakkaya sadece Kemalizm, ulusal sorun meselesinde de¤il, sosyo-ekonomik yap›, devletin niteli¤i, devrimin karakteri, izleyece¤i yol, devrimin dostlar› ve düflmanlar› vs gibi esasa denk düflen konulara iliflkin fikirleri onun ‘önemli bir teorisyen’ oldu¤undan öte sa¤lam bir Marksist-Leninist-Maoist olmas›ndan ileri gelir. E¤er Kaypakkaya’n›n bütün bu meselelerdeki yaklafl›m› MLM perspektifi olmasayd› onun tek bafl›na iflkencede direnmesi bizi ‘komünist’ tesbiti yapmaya götürmezdi. Dolay›s›yla Kaypakkaya’n›n komünist niteli¤i onun MLM çizgisinin sonucudur. Bu anlam›yla Kaypakkaya kaflarlaflm›fl revizyonist K›v›lc›ml› ile ayn›laflt›r›lmayaca¤› gibi onun Marksizm-Leninizm’den etkilenmifl küçük burjuva devrimci önderler olan Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’dan da fark› ve komünist kopuflu yine Kaypakkaya’n›n bilimsel sosyalizmin teorisini ustaca Türkiye-Kuzey Kürdistan koflullar›na uyarlam›fl olmas›ndad›r. Dolay›s›yla Kaypakkaya; soyut bir teorisyen de¤il proletaryan›n ideolojisi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’i somuta indirgeyen siyasal hatt› ve bu

Geliflmelerde CHP’yi de AKP’yi de aflan bir yan›n oldu¤u aç›kt›r. Bunun böyle olmas› AKP’nin iflin içinde oldu¤unu, plan›n bir parças›n› oluflturduklar› gerçe¤ini de¤ifltirmez. AKP’nin bu durumdan vazife ç›kard›¤› görülen bir gerçektir. Ama belli ki, devleti yap›land›rmaya tabi tutan emperyalist güçler fiilen iflin içindedir. Kim bilir, Baykals›z tasarlanan bir CHP’nin yap›land›r›lma sürecine bir biçimiyle dahil edilmesi hedeflenmektedir! Bu mümkündür. Son tahlilde bu konuda izlenecek yol ya da strateji, ABD emperyalizmiyle AB’li -özellikle de Alman- emperyalizmi aras›ndaki anlaflma ve uzlaflmalara ba¤l›d›r. Bu düzeyde sa¤lanan uzlaflmayla TC’nin yap›land›r›lmas›nda hemfikir olunduktan sonra, CHP’nin de yeniden biçimlendirilerek yap›lanma sürecine dahil edilmesi, yani mevcutta yürüttü¤ü muhalefet pozisyonundan geri konuma çekilmesi tamamen olanakl›-mümkündür! fiimdiki geliflmelerin yönü, sürecin bu do¤rultuda iflleyece¤i e¤ilimini yans›tmaktad›r. CHP’ye yeni bir rol verilip yeni bir k›l›f giydirilecekse,(ki, kanaatimiz o ki, bu iflletiliyor), o halde yeni bir lider sultas›nda yeni bir CHP’nin yarat›lmas›CHP’nin bir biçimiyle dönüfltürülmesi, Baykal’›n devre d›fl› b›rak›lmas› biçimiyle daha belirgin olarak bafllat›lmas› son derece akla yatk›nd›r. CHP’nin içindeki “yenilenme” söylemleri de bu öngörümüzü do¤rulamaktad›r. Ve Baykal’›n da bu plan içinde olmas› da bir ihtimal olarak muhtemeldir. Zira Baykal belirli imtiyazlar›n› elde tutma ve hatta ileride Cumhurbaflkanl›¤›na getirilme planlamalar›na uygun olarak, bu plan› kabul edebilir. Kopar›lan gürültü ise, iflin reklam› veya bir parças›yla da ilerisi için gerekli olan yat›r›md›r. Ki, Baykal’›n Cumhurbaflkanl›¤›na getirilmesi, emperyalist yap›lanma sürecinin yürütülmesi için de bir uzlaflma zemini olarak görülmüfl olabilir. Gizli pazarl›klarla sürdürülen bu dan›fl›kl› dövüfller, CHP’nin yap›lanma süreci önünde oluflturdu¤u etkili muhalefetin pasifize edilmesi ve dolayl› biçimde sürece dahil edilmesi muhtevas›n› tafl›yor olabilir. Ki, görüflümüzce geliflmeler bu yöndedir. Önümüzdeki k›sa-orta vade de CHP muhalefetinin daha da uysallaflt›¤›na tan›kl›k yapmak hiç de flafl›rt›c› olmamal›-olmayacakt›r. ‹flte görüngüde yaflanan onur-ahlak tart›flmalar› ve klik dalafl›n›n tüm toz duman› eninde sonunda gelip bu son nokta da anlam kazanmaktad›r. Ki, unutmamak gerekir ki burjuvazi de-Osmanl›’da oyun çok. Hakim s›n›flar cephesinde her fley halk kitlelerinin oyalan›p kand›r›lmas› ve hakim s›n›flar düzenine yedeklenmesi u¤runa dönmektedir. ‹ktidar pastas›ndan al›nacak pay üzerine yürütülen dalafl ise, bu gerçekten sonra ve bu gerçe¤e ba¤l› olarak biçimlenmektedir. Onlar halk düflmanl›¤›nda yeminli olduklar› gibi, asla aç›k ve dürüst de¤ildirler. Onlar›n gerçek düflmanl›¤› ve dövüflü devrimci halka karfl›d›r. Devrimci proletarya ve halk kitlelerinin tutumu her hangi bir kli¤i desteklemek de¤il, her temsilcisiyle burjuva s›n›flar düzenini devirmekten yana olmal›d›r. Onlar›n kavgas›na taraf olmadan, taraf›m›zdan yükseltmeliyiz kavgay›. Onlara ait kötülükleri ancak böyle silebilir; özgür yaflam ve temiz bir dünyay› böyle yaratabiliriz. Onlar›n bu pislik, ahlaks›zl›k, komplo ve benzeri sözlerle yürüttükleri kirli senaryo ve tart›flmalar›, emekçi halklar›m›z›n gerçek gündemi olmad›¤› gibi, CHP veya AKP cephesinden girebilecekleri bir tart›flma de¤ildir. Topuna tükürüp devrimci taraftan bayrak açmak tek do¤ru ve gerekli tutumdur.

hatt›n örgütsel, askeri, pratik icras› bak›m›ndan da komünist bir niteli¤in temsilcisidir. ‹kincisi: Yoldafl Kaypakkaya’ya iliflkin yap›lan de¤erlendirmelerde yine “o dönem içerisinde do¤ru idi ama bugün koflullar ve flartlar de¤iflti, Kaypakkaya’y› aflmak gerekir’ fleklinde özetleyece¤imiz ikinci bir alg› söz konusudur. Öncelikle söylemek gerekir ki, her do¤ru toplumsal pratik içerisinde kan›tlanarak geliflir. Kendisini toplumsal pratik içerisinde ispatlayan fikirler yine bir eylem klavuzu olarak toplumsal pratik içerisinde ilerletilirler. Bu Marksizm’in genel kural›d›r. Bu es geçilerek ‘afl›lmas› gerekir’ demek veya neden, hangi ihtiyaca istineden afl›lmas› gerekti¤ini somut koflullar›n somut tahliline göre ortaya koymamak bilimsel bir tutum de¤ildir. Kaypakkaya’n›n komünist olmas› bizi, onun hiç yanl›fl› yoktu sonucuna götürmez. Bilimsel tutum Kaypakkaya’n›n sistemlefltirdi¤i fikirlerinin hatal› ve eksik olanlar›n›n hangi boyutta veya bunlar›n esasa etkide bulunup bulunmad›¤›n› ayr›flt›rarak bütünlükle ele almakt›r. Ancak bu yap›lmayarak sorun ‘ama’larla bafllayan cümleler fleklinde ifade edilmeye baflland›¤› zaman kabul edilen durum lütufa dönüflmekte, zoraki bir kabulün teorisi yap›lmaktad›r. Afl›lmas› gerekenlerin ad›n› net olarak koymak, do¤ruyla yanl›fl›n analizini yapmak gerekir. Ama elefltirilen fleye önce hak etti¤i de¤eri biçmek ve esas›na iliflkin düflünceyi somutça ifade etmek gerekir. Çokça laf› edilen “aflmak” sözcü¤ü, amalarla baflalayan cümlelerin içerisinde geçti¤i müddetçe kendi ciddiyetini asla koruyamayacakt›r.

Yüzeysel geçifltirmelerle içeri¤i boflalt›lalarak yap›lan de¤erlendirmeleler, sorunun esas›n› do¤ru kavrayamayad›¤› gibi neyi, nas›l aflaca¤› konusunda da net ve somut ifadeler ortaya ç›karamayacakt›r. Kendini mutlak do¤rular›n merkezi olarak ortaya koyan bu anlay›fllar, her iki alg›da da sorunun özünden çok biçimi üzerinde durarak sözüm ona bilimsel de¤erlendirmeler yapmaktad›rlar. Bir fleyin esas›n› mevcut temelleriyle ortaya koymadan afl›lmas› gerekir tart›flmalar› da kendini tekrarlayan ve ciddiyetten uzak bir hale dönüflecektir. E¤er afl›lacaksa bu yaklafl›mdaki mu¤lakl›ktan ve biçimci ö¤retilerden bafllanmas› daha do¤ru olacakt›r. Aksi takdirde ortaya ç›kacak “bilimsel bulufllar da” afl›lmaya ihtiyac› olan icatlar olarak kalacakt›r. Kaypakkaya'y› sars›lmaz do¤rular abidesi olarak görmek Marksizm’in yaflayan ruhana ayk›r›d›r. Elbette ki Kaypakkaya savunular› bu çarp›kl›k üzerinden yap›lamaz. Kaypakkaya'n›n özgün bir ustal›kla Türkiye-Kuzey Kürdistan'a uyarlad›¤› Halk Savafl› stratejisi onun görüfllerinin esas›n› kapsar. Yaklafl›mdaki bilimselli¤in sistemleflti¤i temel vurgu onu bu teoriye götüren sürecin toplumsal prati¤in kendisi olmakla birlikte beslendi¤i ideolojik çizgidir. MLM dünya görüflünün yön vericili¤inde yapt›¤› de¤erlendirmeler ve Türkiye-Kuzey Kürdistan'da ulaflt›¤› sentez, Halk Savafl›’n›n ta kendisidir. Afl›lmaktan kastedilen fley buysa; ürkek davran›lmadan ad› do¤ru konmal› ve arkas›nda durulmal›d›r. Bugün Türkiye-Kuzey Kürdistan devriminin ihtiyaçla-

r› bu pratik görevlere daha s›k› sar›larak Halk Savafl›’n› yükseltmektir. Kaypakkaya’n›n programatik görüflleri ve örgütsel, pratik yönelimi bütünlüklü ele al›n›p Halk Savafl›’nda derinleflilmeden Kaypakkaya’y› “aflmaya” öykünenlerin hangi limanda demirleyecekleri flimdiden bellidir. Çok uzaklara gitmemize gerek yok; yak›n tarihimizde de bunun örne¤i vard›r ve halen de tazeli¤ini korumuktad›r. Do¤rudur! Afl›lmas› mutlak gerekli olan fleyler vard›r. Yar›n›n büyük muharebeleri için afl›lmas› gereken flimdiki savafl kapasitesidir. Bunun yegane yolu Halk Savafl› stratejisi, köylü gerilla savafl›nda yo¤unlaflmakt›r. Evet Kaypakkaya komünist niteli¤iyle en güçlü silah›m›zd›r. 1. ve 2. Kongre bu silah›n stratejik önemini daha ileri bir kavray›flla bilince ç›kartt›. fiimdi görev 1972 ç›k›fl›n›n pratik yönelimini aflmakt›r. Daha nitelikli bir pratik yönelim ihtiyaç oland›r. Bu ihtiyaca cevap olmak Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas›nda MLM güçlerin herfleyden çok gündemidir. Süreç bunu zorunlu k›lmaktad›r. Bu zorunlu ihtiyaçlar temelinde devrimin pratik görevlerine sar›larak Halk Savafl›’n› yükseltmek için örgütlenmek ve bu ihtiyaca cevap olmak esas görevdir. Kaypakkaya'y› daha fazla tart›flmak ve halk›n gündemine tafl›mak, devrimi genifl kitlelerin bilinçlerinde “imkans›z” olmaktan ç›kartmak için en anlaml› pratik görev; Kaypakkaya’n›n izini takip etmek ve üçer, befler, onar, yüzer, biner… k›v›lc›m›n ilk tutuflturuldu¤u alanda Kaypakkaya ile birleflmek, Kaypkkaya’y› bu yönelimle anmakt›r…


4

GÜNCEL

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Mu¤la'da faflizm 1 can ald› MU⁄LA – Mu¤la Üniversitesi'nde sivil faflistlerle yurtsever ve devrimci ö¤renciler aras›nda ç›kan kavgaya dahil olan polisler her zamanki tutumunu tekrar sahneleyerek, solcu ö¤rencilere azg›nca sald›rd›. Sald›r›da polis taraf›ndan silahla vurulan bir ö¤renci, kald›r›ld›¤› hastanede verdi¤i yaflam savafl›n› kaybedere yaflama veda etti. Mu¤la’da ilkgün yaflanan olaylarda polis silah›ndan ç›kan kurflunla a¤›r yaralanan ö¤renci yaflam savafl› verirken arkadafllar›n›n yaralanmas›na tepki gösteren ö¤renciler sald›r›y› protesto etti. Sald›r›y› protesto edenler de yine sald›r›ya maruz kald› ve darp edilerek gözalt›na al›nd›. Bir ö¤rencinin a¤›r yaraland›¤›, onlarcas›n›n da gözalt›na al›nd›¤› olaylar flu flekilde bafllad›: Kad›n ö¤rencilerin faflistler taraf›ndan gerçeklefltirilen sald›r›y› arkadafllar›na haber vermesi ile bir grup ö¤renci olay yerinde toplanarak ülkücülere müdahale etti. Faflistler olay yerinden kaçarken karakola giden yurtsever ö¤renciler flikayetlerini bildirdi. Bu s›rada olay› duyan bir grup yurtsever ve devrimci ö¤renci de karakol

önüne gelip olay› protesto ettikten sonra buradan da¤›lmaya bafllad›. Bir kiflinin a¤›r yaraland›¤› olaylar ise bu esnada yafland›. Polislerinde yönlendirmesi ile da¤›lan gruplardan bir k›sm› faflistlerin kurmufl oldu¤u pusunun içerisine yönlendirildi. 50 kiflilik faflist grup karakolun bulundu¤u arka sokakta sopa ve döner b›çaklar› ile 5 devrimci ö¤renciye sald›rd›. Ö¤rencilere gaz bombalar› ile sald›ran polis ülkücülerin kavgadan ayr›flmas› ile silah›na davran›p atefl açarak Mu¤la Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi ö¤rencisi 21 yafl›ndaki fierzan Kurt'u a¤›r yaralad›. Yaralanan Kurt hastaneye götürülürken BDP, DGH ve Sosyalist Partili ö¤rencilerin bulundu¤u 11 kifli gözalt›na al›nd›. Görgü tan›klar›n›n Kurt'un polisin açt›¤› atefl sonucu yaraland›¤›n› belirtmesine karfl›n ilerleyen saatlerde olay “nereden geldi¤i belli olmayan” kurflun denilerek suçlu gizlenmeye çal›fl›ld›.

Ö¤rencilerin evlerine bask›n düzenlendi Olay›n ertesi günü ise sald›r›lar› protesto eden

kitleye polis yine sald›rd›. Kötekli Mahallesi'nde eylem yapan gruba panzer eflli¤inde biber gaz› ve sis bombalar› ile sald›ran polis 4 ö¤renciyi yaralad›. Ö¤rencilerin da¤›lmas›n›n ard›ndan Mu¤la'n›n çevre illerinden de asker ve polis sevkiyat› yapan kolluk güçleri Kötekli'yi abluka alt›na ald›. “Süresiz ev ve üst arama yetkisi” ç›kartan kolluk güçleri ö¤rencilerin evlerine bask›nlar düzenleyerek çok say›da ö¤renciyi gözalt›na ald›. Gözalt›na al›nan 44 Kürt ö¤renci adliyeye getirilerek, tek tek savc›l›kta ifadeleri al›nd›. ‹fadesi al›nan ö¤rencilerden 42’si serbest b›rak›lan ö¤rencilerden Ü.fi ve N.E tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye ç›kar›lan 2 ö¤renci “Polise mukavemet etmek” suçlamas›yla tutukland›.

fierzan Kurt, ‹zmir'de verdi¤i yaflam savafl›n› kaybetti Polis kurflunuyla a¤›r yaralanan ve kafas›na da gaz bombas› isabet eden fierzan Kurt, helikopterle ilk gece ‹zmir'e sevk edildi. Dokuz Eylül Hastanesi'nde yaflam savafl› veren fierzan Kurt, 19 May›s günü yaflama gözlerini yumdu.

fierzan Kurt'u vuran polis tutukland› Kurt’un avukatlar›n›n odaya al›nmamas› ve yine olay yerinde kurflun çekirde¤inin bulunmamas› ve Kurt’un vuruldu¤u s›rada üzerindeki elbiselerinin kaybedilmesi delilerin karart›lmak istendi¤ini ve bu noktada organizeli hareket edildi¤ini ortaya ç›kard›. Kurt’un vurulmas›n›n hemen ard›ndan Mu¤la Valisi Ahmet Alt›parmak taraf›ndan yap›lan aç›klamada da kurflunun polise ait olmad›¤› ileri sürülmüfltü. Daha sonra ö¤rencilerin eylemlerinde Kurt’u vuran›n polis oldu¤unu israrla söylemeleri karfl›s›nda geri çekilen vali, Kurt’u silahla vuran polis Gültekin fiahin'in tutukland›¤›n› bildirdi. Valilikten yap›lan yaz›l› aç›klamada, Mu¤la Üniversitesi ‹ktisadi ‹dari Bilimler Fakültesi 2. s›n›f ö¤rencisi fierzan Kurt'un yaralanmas›yla ilgili soruflturma kapsam›nda Güvenlik fiube'de görevli polis memuru Gültekin fiahin'in bugün adliyeye sevk edildi¤i ve tutukland›¤› belirtildi.

Davos fatihleri Dersim’i görmüyor DERS‹M- Davos’ta ‹srail’in Filistin’e yönelik fosfor bombas› kullanmas›ndan kaynakl› ‘suç iflleniyor’ diye flahlanan Baflbakan Erdo¤an, söz konusu bomban›n ülkemizdeki gerillalara yönelik kullan›lmas› karfl›s›nda ise övünüyor.

Yasaklar halk› ma¤dur ediyor

Dersim’de intiharlar art›yor DERS‹M- Dersim’de son zamanlarda ard› ard›na gelen intiharlar, halk aras›nda kayg› verici bir hal al›yor. Neredeyse haftada bir intihar olay›na veya intihar teflebbüsü haberine rastlamak art›k Dersim’de ola¤an bir hal almaya bafllad›. ‹ntihar edenlerin yafl ortalamas› da bir hayli düflük olmas› da meselenin iyi irdelenmesi gereken bir baflka yönünü teflkil ediyor. Öyle ki geçti¤imiz y›l henüz ilkokul ö¤rencisi olan 13 yafl›ndaki bir ö¤renci intihar ederek yaflam›na son vermiflti. Ocak ay›ndan bu yana geçen 4 ayl›k süre içerisinde ise tam 9 kifli intihar ederek, yaflam›na son verdi. 2009 y›l›nda ise intihara teflebbüs edenlerin say›s› 100. Bunlar›n 67’si kad›n 33’ü erkek ve 2009 y›l›ndaki toplam ölüm say›s› ise 10. ‹ntihar eden ya da intihara teflebbüs eden kesim genelde orta ve yoksul kesim. Üretimsizli¤in getirdi¤i bunal›m ve kültürel yozlaflma özellikle yoksul aileler üzerinde etkisini daha belirgin hissettiriyor. Gençli¤in yüzde yetmiflinin iflsiz oldu¤u Dersim’de geri kalan yüzde otuzluk çal›flan kesimin de büyük bir bölümü güvencesiz bir flekilde garsonluk veya küçük atölyelerde geçici olarak çal›fl›yor. ‘90’l› y›larda gerçeklefltirilen köy boflaltmalar›n›n etkileri de bu gün hala devam ediyor. Köylerinden gelen insanlar›n ekonomik s›k›nt›lardan kaynakl› yaflad›¤› zorluklar gençlik üzerinde olumsuz etkiler b›rakarak toplum içerisinde gruplaflmaya neden oluyor. Kendisini ispatlama ihtiyac› duyan gençler, çeteler oluflturma e¤ilimi içine giriyorlar. Bunlar›n bir k›sm› ise bölgede özel bir savafl yürüten sistemin avuçlar›na düflerek, yozlaflmay› güçlendiren kirli iliflkilerin tetikçisi oluyorlar. Dersim’de özel bir flavafl konseptinin parças› olan toplumu bölme ve birbirine olan güvenini yitirmesi için yap›lan yozlaflt›rma ve kimliksizlefltirme sald›r›lar›n›n etkileri Dersim’de belli oranlarda yükseliyor. Yarat›lan yozlaflt›rma ve kimliksizlefltirme politikalar›n›n arkas›ndan birde yaflama dair insanlar›n biten umutlar›, bi-

reyleri yaflamlar›na son vermeye itiyor. Bu bilinçli yozlaflt›rma plan›n›n içine düflen halk gençleri, belirli bir süre sonra ya topluma zarar veren bireyler haline geliyor ya da ç›k›fl yolu bulamay›nca intihara teflebbüs ediyor. Bir noktada daha durmak gerekirse Dersim’de intihar teflebbüsünde bulunanlar›n büyük bölümü, sistemin çürüttü¤ü genç yaflta madde ba¤›ml›s› olan bireyler aras›ndan ç›k›yor. Bu yozlaflt›rma ve kimliksizlefltirme politikalar›n›n yaratt›¤› intihar etkisini, Dersim halk›n›n bu noktadaki elefltirilerini ö¤renebilmek için, Dersim halk›na intiharlar› ve intiharlar›n nedenlerini sorduk. Özellikle madde ba¤›ml›l›¤›n›n artmas› ile birlikte intiharlarda da bir art›fl görülüyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz? Özlem Halis Toprak: Tabii ki iflsizlik burada had safhada, bununla da ilgisi var ama üretmeyen bir gençlik var, bilinçsiz bir gençlik var. Bütün bunlar bir araya gelince bu olaylar›n yaflanmas› kaç›n›lmaz oluyor. Burada kal›plaflm›fl bir ortam var. ‹nsanlar kendilerini ifade edemiyor, ekonomik sosyal ve kültürel alanlar yok gençlik kendisini ifade edemeyince bo¤ulup kal›yor. ‹ntihar da bu yüzden bir kurtulufl olarak bilinçalt›nda sürekli yer al›yor bir ç›k›fl bulamay›nca da bir anda bilinçalt›ndaki fleyi uyguluyor. Sizce kurumlar bu meseleye yeteri kadar e¤iliyor mu? Hay›r, bence kurumlar bu konuda gerekli hassasiyeti göstermiyor, herhangi bir çal›flma yap›lm›yor. Peki Neler yap›labilinir? Sa¤l›k kurulufllar› ile çal›flmalar yap›labilinir, madde ba¤›ml›lar›na yönelik etkinlikler düzenlenebilir, bu flekilde yap›lacak çal›flmalarla onlar›nda bu toplumun bir parçalar› oldu¤u hissettirilmeli diye düflünüyorum. Biliyorsunuz son 4 ay içerisinde 10’a yak›n

kifli intihar etti, ne düflünüyorsunuz intiharlar›n artmas› ile ilgili? Kamer Parlak: Bunun çok de¤iflik nedenleri vard›r tabi ki, aile bask›s›, ekonomik nedenler, iflsizlik madde ba¤›ml›l›¤› gibi birçok neden s›ralayabiliriz. Ama en önemli neden bence madde kullan›m›n›n artmas›. Art›k madde kullan›m› yafl› oldukça düflmüfl durumda. 10 yafl›ndaki çocuklar bile madde kullan›yor. Toplumsal muhalefetin oldu¤u dönemlerde böylesi olaylar fazla yaflanm›yordu. fiimdi ise artm›fl durumda. Bunu neye ba¤l›yorsunuz? Eskiden insanlar siyasetle ilgilenirdi ve bu tarz olaylar çok nadir yaflan›rd›. Fakat flimdi ise insanlar çocuklar›m›z siyasetle u¤raflmas›n ne yaparsa yaps›n mant›¤› ile hareket ediyorlar. Ben bizzat bunu madde kullanan çocuklar›n babalar›ndan duydum. “Siyasete bulaflmas›n, esrar m› içer, fuhufl mu yapar, ne yaparsa yaps›n.” diyorlar. Bunun sonuçlar› da bugün daha aç›k bir flekilde görülüyor. 10 yafl›nda bir çocu¤un elinde bira fliflesi var, nereye kadar gidecek bilemiyoruz… ‹smini vermek istemeyen bir esnaf ise gazetemize flu çarp›c› aç›klamalarda bulundu: Esnaf: Çok ac› bir fley. Bu halk› yok etmeye çal›flanlar gerçekten çok planl› çal›fl›yorlar. Biri geçti¤imiz günlerde flöyle dedi: “Bizim elimizde olsa her fley yeni do¤an çocu¤u bile esrara al›flt›r›r›z.” Eskiden, burada bir tek i¤ne bile devletten izinsiz geçmezken, bugün, Dersim’ in en ücra köyüne bile esrar veya eroin girmifl durumda. Devlet buna seyirci kal›yor. Bu memlekette yaflayanlar bile bu memlekete ve bu memleketin insan›na düflman edilmifl durumda. Devlet, bu ifli bitirmek istemez. ‹nsanlar›n intihar etmesi, madde kullanmas› onlar›n umurunda de¤il çünkü.

Halk kendi sorunlar›n› ancak kendisi çözecektir! Bu sorunlar› halk kendisi kurumlarla bir-

likte çözmek zorunda. Yoksa mümkün de¤il çözülmez. ‹nsanlar d›flar›dan gelip, burada elini kolunu sallaya sallaya esrareroin ticareti yap›yorlar. Siyasetle u¤raflmak, onurlu bir ifl; ölünürse onurluca ölünür. Utanç verici bir ölüm olmaz. Ailelerin bunu bilmesi gerekiyor. Keflke herkes siyasetle u¤raflsa da, bu pislikten vazgeçse… Eskiden memlekette kavga olmazd›. fiimdi kavgadan geçilmiyor. Devrimci-demokrat kurumlar üzerine düfleni yap›yor mu sizce? Esnaf: Devrimciler üzerine düfleni yapm›yorlar. Bence dur demenin zaman› geldi art›k! Bu insanlar›n, anne-babalar›yla konuflulmas› gerekir. Bence en büyük suçlu anne-babalar. Asl›nda bu durum, baraj projelerinden çok daha tehlikeli bir durum. Görüyoruz ki, katliam sadece silahla olmuyor, bugün yaflananlar da bir katliam asl›nda. Böyle giderse birkaç sene sonra bu memlekette yaflanmaz. Onun için elimizi çabuk tutmal›y›z.

Yoz kültürün kayna¤› burjuva-feodal sistemin kendisidir! De¤iflik kesimlerden halk›m›z›n intiharlar konusunda farkl› düflündü¤ü aflikar. Ancak her kesimden halk›m›z›n intihar meselesinden muzdarip oldu¤u ve bu konuda bir fleyler yap›lmas› gerekti¤i konusunda bir hemfikirlik mevcut. Çözümün devletten beklen(e)meyece¤ini biliyoruz. Çünkü emperyalist-kapitalist sistemin özellikle devrimci muhalefetin yüksek oldu¤u yerlerde kendi hegemonyas›n› daha fazla sa¤lamak için halk kültürünü dejenere edip, yerine kendi yoz kültürünü enjekte etti¤i ortada. Bugün intiharlar da, madde kullan›m› da k›sacas› tüm yozlaflma, kayna¤›n› bu kokuflmufl düzenin batakl›¤›ndan almaktad›r. O halde devrimcilerin görevi, halk kültürünü yayarak sistemin batakl›¤›n› kurutmak olmal›d›r.

Mart ay›n›n bafl›ndan bu yana devam eden askeri sald›r›larlar halk› ma¤dur ediyor. Aylard›r Dersimde Türk Silahl› Kuvvetleri (TSK) taraf›nda da¤ tafl bombalan›rken, yo¤un askeri sald›r›lar›n yap›ld›¤› bölgede birçok yer “geçici güvenlik bölgesi” ilan edilerek abluka alt›na al›nm›fl durumda. Abluka alt›na al›nan bölgeye girifl ç›k›fllar tamamen yasaklanarak canl› ne varsa imha ediliyor. Yayla yasaklar› nedeni ile de yaylac›l›ktan baflka geçim kayna¤› olmayan köylüler ma¤dur durumda. Yaylalar›na ç›kamayan hayvan ve ar› sahipleri e¤er yayla yasaklar› devam ederse bütün hayvanlar›n ve ar›lar›n telef olaca¤›n› belirttiler. Önceki y›llarda yaflanan bu tarz uygulamalar nedeni ile bir çok insan›n ma¤dur oldu¤unu hat›rlataran Köylüler, bu sene yine ayn› sorunu yaflad›klar›n› ve yaylaya ç›kamamalar› durumunda hayvanlar›n telef olaca¤›n› ifade ettiler. Köylüler ayr›ca bütün kay›plar›n sebebinin devlet oldu¤unu ifade ederek, fluana kadar ma¤durluklar›n›n giderilmedi¤ini kaydettiler.

Dersim’de fosfor bombas› kullan›l›yor; Öte yandan Sar› Yayla Karakolu’na yap›lan bask›ndan sonra bölgede artan askeri sald›r›larda fosfor bombas›n›n kullan›ld›¤› ortaya ç›kt›. Türk ordusuna ait helikopterlerden at›lan fosfor bombalar›n› foto¤raflar› birçok haber ajans›nda yay›nland›.

Baflbakan’›n timsah gözyafllar›; TSK’ya ait helikopterlerden at›lan beyaz fosfor bombalar›n›n oluflturdu¤u görüntü Filistin’ i aratm›yor. Fosfor bombas› kulland›¤› için ‹srail’e sert tepki gösteren ve buna ba¤l› nedenlerlede ‹srail’in savafl suçu iflledi¤ini belirten Baflbakan Erdo¤an Dersim’de yaflanan bu durum karfl›s›nda tek kelime bile etmedi. Bölge halk› timsah gözyafllar› döken Erdo¤an’›n bu davran›fl›na ise “Filistin’ de olunca insanl›k suçu Dersim’de olunca Türk ordusunun kahramanl›¤› oluyor galiba” diyerek tepki gösteriyor.

Fosfor bombas›n›n etkileri ‹nsan› içten d›fla do¤ru yak›yor. Fosfor duman›n›n teneffüs edilmesi ci¤erlerde ani yaralar oluflmas›na ve teneffüs eden kiflinin havas›zl›ktan bo¤ulmas›na yol aç›yor. Hemen sonraki aflamada insan vücudu içten d›fla do¤ru yand›¤› ifade ediliyor. Ço¤u kez yap›lan araflt›rmalar sonucunda beyaz fosforla yanan kiflinin elbiselerinde fazla iz meydana gelmedi¤i ve yanma reaksiyonu vücut içinden cilde kadar sürüdü¤ü belirtiliyor.


DEVRiMCi

GÜNCEL

DEMOKRASi

18-31 MAYIS 2010

5

Güler Zere sonsuzlu¤a u¤urland› ma de¤il d›flarda ölme özgürlü¤ü verdiler, ve Zere 7 May›s'ta yaflam›n› yitirdi. Zere için ülkenin birçok yerinde anma etkinlikleri düzenlendi. Ölümünün ard›ndan Zere için öncelikle ‹stanbul Küçük Armutlu'da bir anma düzenlendi. Halk Cephesi taraf›ndan gerçeklefltirilen anmada “Güler Zere’nin katili AKP’dir”, “Katil devlet hesap verecek”, “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz” sloganlar› at›ld›, Zere'nin resimleri tafl›nd›. Burada gerçeklefltirilen anman›n ard›ndan Zere'nin cenazesi memleketi Elaz›¤'a gönderildi.

'Güler Zere onurumuzdur' Tutuldu¤u tecrit koflullar› sonucunda kanser hastal›¤›na yakalanan Güler Zere yaflam›n› yitirdi. Hastal›¤› son safhas›na gelinceye kadar devlet taraf›ndan tedavisine izin verilmeyen Zere, devrimci demokratik kitle örgütlerinin yaratt›klar› bask› sonucu serbest b›rak›lm›flt›. Zere'nin de dedi¤i gibi ona yafla-

Elaz›¤’da, Güler Zere’nin ailesinin evinin önünde toplanan devrimci, demokratik kurumlar, Güler Zere’nin naafl›n› sloganlarla karfl›lad›. Güler Zere’nin Elaz›¤’›n Fevzi Çakmak Mahallesi’nde bulunan evi önünde toplanan kitle, s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Güler Zere onurumuzdur”, “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n” sloganlar› att›lar. Güler Zere’nin naafl›n›n gelmesiyle birlikte, Gülmez Mezarl›¤›’na do¤ru yürü-

yüfle geçildi. Güler Zere’nin sloganlarla defnedilmesi sonras›nda, tören sona erdi.

DHKP/C: Hesab›n› Soraca¤›z Devrimci Halk Kurtulufl Cephesi, Güler Zere'nin flehit düflmesinin ard›ndan yay›nlad›¤› yaz›l› aç›klamada, Zere’nin ölümünden devleti ve tecrit politikas›n› sorumlu tutarak, “And olsun, Güler yoldafl›m›z›n da hesab›n› soraca¤›z. Tecrite karfl› büyük direniflte verdi¤imiz 122 flehidin yan›na yazaca¤›z onun ismini de, onlarla birlikte soraca¤›z onun hesab›n› da.” ifadeleri yer ald›.

DHF: ‹syan›n bir ad› da Güler Zere art›k! Demokratik Haklar Federasyonu ise, yo¤un kat›l›m gösterdi¤i eylem ve cenaze törenine, bir mesaj gönderdi. DHF mesaj›nda, faflizmin yaflam›n her alan›nda sald›r›lar›n› sürdürdü¤ünü belirterek, flunlar› söyledi: “Ancak halk›m›z›n yi¤it o¤ullar› ve k›zlar› bu pervas›z sald›r›lara karfl› halk›n hakl› mücadele-

Kocaeli Hapishanesi’nde neredeyse her fley yasak Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde siyasi tutsaklara yönelik bask› uygulamalar› hergün yeni bir boyuta yükseliyor. Siyasi tutsaklar üzerinde, kendilerine verilen yetki ve araçlar› bask› kurmak için sonuna kadar kullanan hapishane yönetimi, ifllerini okadar çok sevmifllerki (!) devletin hapishanelere yönelik haz›rlad›¤› kanun kapsam›na girmeyen eylemlere dahi yasak getiriyorlar. Süleyman Y›ld›r›m, Taylan Kutlar, Bar›fl ‹nan, Özcan Bayram ve Sad›k Kan’a aç›k görüflte masalar› birlefltirerek aileleriyle beraber oturduklar› gerekçesiyle 1 ay görüfl yasa¤› “cezas›” verildi. Oysa masalar›n birlefltirilerek görüfl yap›lmas› önünde 5275 Say›l› Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Kanunu’nda herhangi bir engel yer alm›yor. Hapishanelerde siyasi tutuklulara yönelik bask› uygulamalar› kimi zaman direkt iflkence uygulamalar› kimi zaman ise devletin hapishanelerde neredeyse herfleyi yasaklayan kununlar›n›n yapt›r›m uygulamalar›yla devam ediyor. Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde yaflanan gerçekleri siyasi tutsaklar ad›na kaleme alan eski yaz›iflleri müdürümüz Erdal Güler, hapishanelerde siyasi tutsaklara yönelik tecrit bask›s›n›n vard›¤› boyutlar›n gözler önüne serilmesini sa¤lad›.

-Dicle Müftüo¤lu daha önce görüfle gelmesine ra¤men ve parmak izi bilgisayarda olmas›na ra¤men kimli¤i yok denilerek, 6 Nissan’da görüfle al›nmad›.

Yasada yapt›r›m› olmayan fiile ceza

‹hlaller sadece bunlarla s›n›rl› de¤il. Nisan ay› içerisinde sürgün ve disiplin cezalar› da keyfi bir flekilde hayata geçirildi. -03.04.2010 tarihinde kendi istekleri d›fl›nda Hasan Gülbahar, Ercan Binay ve Ci-

Söz konusu hapishanede tutsaklar›n mektup ve iletiflim haklar› engelleniyor, ziyaret ve görüflmelere ise yap›lmayan davran›fllar üzerinden s›n›rlama getiriliyor veya cezalara konu oluyor. ‹flte Nisan ay› boyunca Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden siyasi tutsaklar›n maruz kald›klar› hak gasplar›, engellemeler ve “ceza”lar›n raporu: -Ayl›k aç›k görüflte masalar› birlefltirerek aileleriyle toplu olarak görüfl yapan Süleyman Y›ld›r›m, Özkan Gerçek, Taylan Kutlar, Bar›fl ‹nan’a idare taraf›ndan 1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun b›rakma cezas› verilmifltir. ‹flin ilginci cezaya konu olan ‘masa birlefltirme durumu’, 5275 Say›l› Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Kanunu’nda yer almamaktad›r. Kanunda böyle bir fiile iliflkin herhangi bir yapt›r›m yok iken, idare, ilgili kanunun 43. maddesinin 2/e bendinde yer alan “ziyaret yap›lmas›n› engelleme” esas›na göre de¤erlendirerek (ki görüflte böyle bir eylem de yoktur) “ceza” vermifltir. Yine 28.04.2010 tarihinde ayl›k aç›k görüflte ayn› hücrede beraber kalan Özcan Bayram ve Sad›k Kan’a da, aç›k görüflte masalar› birlefltirerek beraber oturduklar› gerekçesiyle “1 ay görüfl cezas›” verildi.

‹ran’› protesto mektuplar› sak›ncal› Benzer keyfi uygulamalar mektup ve iletiflim haklar›n›n kullan›m›nda da görülüyor. ‹ran rejiminin idamlar›n› protesto etmek amac›yla ‹ran elçili¤ine gönderilmek istenen fakslar da sak›ncal› bulunarak gönderilmedi. -Bar›fl ‹nan’a Aysun ‹nan’dan gelen iki adet Mektup verilmedi. ‹dare karikatürden birinde devrime kat›lma temas› iflleyerek örgüt propagandas› yap›ld›¤› di¤erinde ise, ay y›ld›zl› bayrak figürünün çöpe at›ld›¤› iddias›yla söz konusu mektuplar› sak›ncal› bularak mektuplar› vermedi. -Erdal Güler’e gelen bir adet kart, üzerindeki ‘Türk Bayra¤› karaland›¤›’ gerekçesiyle idare taraf›ndan 2010/266 no’lu karar ile verilmedi. -Taner Kormaz’a Lerzan Caner’den gelen “K›z›ldere” bafll›kl› yaz› “sak›ncal›” oldu¤u öne sürülerek 29.04.2010 tarihli kararla verilmedi.

Sürgün ve disiplin cezalar›

han Deniz Tarak Samsun-Bafra T Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildiler. -03.04.2010 tarihinde ailelerinin ikameti dikkate al›nmadan ve istekleri d›fl›nda baflka bir hapishaneye sürgünleri protesto eden say›lar› 30’u bulan siyasi tutsa¤a “kap› dövdükleri” gerekçesiyle 45 gün boyunca baz› etkinliklerden men cezas› verildi. Yine sürgün sevkleri protesto amac›yla 3 ve 7 gün açl›k grevi yapan 30’a yak›n siyasi tutsa¤a “1 ay etkinlikten men cezas›” verildi. -Daha önce ald›¤› hücre cezas›n›n infaz› için 14.04.2010 tarihinde hücreye al›nan Erhan Karaa¤aç’a “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Bask›lar bizleri y›ld›ramaz”, “Keyfi uygulamalara son” slogan› att›¤› iddias›yla 1 ay telefonla görüflmeme cezas› verildi. -Erhan Karaa¤aç’›n hücreye al›nmas›n› protesto eden tutsaklardan Özcan Bayram, Kayhan Kaya, Özkan Gerçek, Cihan Günefl, Bar›fl ‹nan, Taner Korkmaz’a “kap› dövdükleri” iddias›yla “1 Ay etkinlikten men” cezas› verildi. -11.04.2010 tarihinde iflkenceye u¤rayan ve 24 saat “süngerli oda”da tutulan Özcan Bayram ve Sad›k Kan’a ayr›ca “3 gün hücre cezas›” verilmifl ve ‹nfaz Hakimli¤i bu cezay› iptal etmiflti. Ancak hapishane idaresi yeni bir soruflturma ile 08.04.2010 tarihinde tekrar Bayram ve Kan’a “3 gün hücre cezas›” verdi.

Revirde doktor yok Raporda tutsaklar›n sa¤l›k ve tedavi hakk›n›n da engellendi¤i belirtiliyor. Özkan Y›lmaz 19 Nisan’dan beri dilekçe vermesine ra¤men difl hekimine ç›kar›lmazken, revirde de düzenli olarak görev yapan doktor bulunmad›¤› kaydedildi. Tutsaklar özellikle revirde difl doktorunun olmad›¤›n› belirtirken, yine Kocaeli Devlet Hastenesi göz bölümüne muayene için giden R›za Ç›takbafl’›n kolundaki kelepçenin asker taraf›ndan aç›lmamas› nedeniyle, Ç›takbafl’›n muayene olmadan hapishaneye geri getirildi¤ini ifade ediyor.

Hapishanede Hayat TV, Yol TV yasak 2007 tarihinde yay›nlanan 45/1 No’lu genelge ile 10 kiflinin 10 saat bir araya gelmesi, genelgenin yay›nland›¤› tarihten bu yana hiçbir flekilde uygulanmad›¤› raporda yer al›rken, ayr›ca tutsaklar›n sadece baz› televizyon kanallar›n› izlemelerine izin veriliyor. Samanyolu, Kanal 7, Hilal TV gibi kanallar yay›nda yer al›rken, tutsaklar›n defalarca dilekçe vermelerine ra¤men Hayat TV, Yol TV gibi kanallar yay›n listesine al›nm›yor. Bununla birlikte daha önce ayl›k aç›k görüfllerde kitap, giysi gibi eflyalar›n karfl›l›kl› ‘al›flverifli’ yap›l›rken, yeni bir uygulamayla bu al›flveriflin yasakland›¤› raporda yer al›yor. Pek çok ailenin sadece aç›k görüfle gelebildi¤i ve eflyalar› beraberlerinde getirerek elden ulaflt›rabildiklerine dikkat çekilen raporda, hapishane idaresinin al›flverifli yasaklay›p alilere ve tutsaklara kargo yolu ile al›flverifl yapabilmelerini dayatarak, iki taraf› da maddi olarak ma¤dur etmek istedi¤i kaydediliyor.

Hapishanede 1 May›s kutlamas›na “ceza” Tekirda¤ Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Cihan fiahin’in elimize ulaflan mektubunda yer alan bilgilere göre hapishanesi idaresince tutsaklara yönelik ilginç cezalar›n verilmeye devam edildi¤i ortaya ç›kt›. fiahin mektubunda 1 May›s günü, 1 May›s marfl› okuduklar› ve “1 May›s flehitleri ölümsüzdür” diye Türkçe ve Kürtçe slogan atmalar›ndan kaynakl›, hapishane idaresi taraf›ndan ‘5275 say›l› yasan›n 42/2-e bendi gere¤i’ hükümlü ve tutklular› rahats›z ettikleri gerekçesiyle disiplin cezas› almalar›na iliflkin soruflturma bafllat›lmas›na karar verildi¤ini ifade etti. Söz konusu tutanakta ayr›ca Kürtçe ise bilinmeyen bir dil olarak geçirilmifl.

‹flkenceli ölüm savc› taraf›ndan karart›ld› ‹ZM‹R- Buca K›r›klar 2 No'lu F Tipi'nde gördü¤ü iflkence sonucu 9 Nisan günü yaflam›n› yitiren siyasi tutuklu Mehmet K›l›nç'›n ölümüyle ilgili bafllat›lan soruflturma kovuflturmaya gerek olmad›¤› gerekçesi ile kapat›ld›.

fiiddetli travmaya ba¤l› beyin kanamas› nedeniyle hayat›n› kaybeden Mehmet K›l›nç'›n intihar etti¤i öne sürülmüfl, 3 Nisan günü Atatürk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi'ne kald›r›lan K›l›nç hakk›nda sorgulanan jan-

darmalar da çeliflkili ifadeler vermiflti. Jandarmalardan biri K›l›nç'›n “kafas›n› duvara vurdu¤unu” iddia ederken bir di¤eri “merdivenden düflerek bafl›n› çarpt›” demiflti. K›l›nç'›n ölümüne iliflkin aç›lan soruflturma-

da ‹zmir Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›, yeterli düzeyde delil olmamas›na ra¤men K›l›nç'›n intihar etti¤ini belirterek "kovuflturmaya yer olmad›¤›na" karar verdi ve soruflturmay› sonland›rd›.

sini örgütlemek ve faflizmin zorba saltanat›n› alafla¤› etmek için kufland›klar› kavga gelene¤ini her solukta zafere bir ad›m daha yaklaflt›rarak sürdürüyorlar. ‹flte bu devrimci gelene¤in, bu hakl› kavgan›n, bu isyan›n bir ad› da Güler Zere'dir art›k!”

“Zere'nin katili devlettir” Zere’nin flehit düflmesinin ard›nda ülkenin birçok yerinde Halk Cephesi taraf›ndan eylemler örgütlendi. Halk Cephesi yapt›¤› aç›klamalarda Güler Zere'nin katilinin devlet oldu¤unu belirtti. Halk Cephesi üyeleri birçok ilde yapt›klar› eylemlerde “Devrimci Güler Zere’yi katleden AKP iktidar›d›r” yaz›l› pankart açarak, “Güler Zere gibi an an, gün gün ölüme terk edilen hasta tutuklu/hükümlülerinin ölümlerinden sorumlu yine AKP iktidar› olacakt›r.” aç›klamalar›nda bulundu. DHF’nin aralar›nda oldu¤u çeflitli devrimci, ilerici kurumlar›n destek verdikleri eylemlerde “Güler Zere’nin katili devlettir”, “Güler Zere ölümsüzdür” sloganlar› hayk›r›ld›.

Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n 14 May›s Cuma günü saat 19.30’da Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir araya gelen ilerici ve devrimci kurumlar, “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n!” pankart› arkas›nda, sloganlarla Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. 17 yafl›ndaki kanser hastas› tutsak Abdullah Akçay’›n ailesinin de kat›ld›¤› eylemde, Abdullah Akçay, Halil Günefl, Abdül Samet Çelik, Mesut Deniz ve Güler Zere’nin resimleri tafl›nd›. Eylemde ayr›ca, “Adli T›p bir suç örgütüdür”, “Güler Zere ölümsüzdür”, “Güler’in katili devlettir”, “Katil devlet hesap verecek”, “Hasta tutsaklar›m›z› öldürtmeyece¤iz” dövizleri tafl›nd›. ‹stiklal Caddesi üzerinde yap›lan oturma eyleminin ard›ndan Galatasaray Lisesi’ne do¤ru yürümeye bafllayan kitle, Abdullah Akçay, Halil Günefl, Abdül Samet Çelik, Mesut Deniz ve Güler Zere’nin resimleri ve “Adli T›p bir suç örgütüdür”, “Güler Zere ölümsüzdür”, “Güler’in katili devlettir”, “Katil devlet hesap verecek”, “Hasta tutsaklar›m›z› öldürtmeyece¤iz” dövizleri tafl›nd›. Yürüyüflün ard›ndan yap›lan aç›klamada Güler Zere isminin bu devletin katliamc› yüzünü anlatan bir isim olmas›n›n yan›nda zaferle sonuçlanan ortak mücadelenin de sembolü haline geldi¤i belirtilerek, “Elbette bu katliamlardan ç›kartt›¤›m›z bir sonuç var: Sorumlular›n› asla affetmeyece¤iz! Dört duvar aras›nda hapsedilmifl tutsaklara yap›lanlar› asla unutmayaca¤›z!” denildi. Aç›klamada, Güler Zere’nin doktorunun “Dört ay önce ç›ksayd› kurtar›labilirdi” sözleri hat›rlat›larak, bu sözlerin; tutsaklar›n hayat›n›n kurtar›lmas›, tedavilerinin sa¤l›kl› bir flekilde bir an evvel yap›labilmesi konusunda bir aciliyeti ve sorumlulu¤u yeniden iflaret etti¤ine dikkat çekildi. Ölümün k›y›s›ndaki nice hasta tutsa¤›n hayat›n›n verilen bu mücadeleye ba¤l› oldu¤u ifade edildi. Aç›klamada son olarak, “Yeni Gülerleri, ‹smetleri kaybetmemek için bu mücadeleden vazgeçmeyece¤imiz gibi mücadelemize daha da s›k› sar›laca¤›z ve katillerin elinden hasta tutsaklar›m›z› çekip alaca¤›z.” ifadeleri kulan›ld›. Eylemde, “Güler Zere ölümsüzdür!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz!”, “Hasta tutsaklar serbest b›rak›ls›n!”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz!”, “Hasta tutsaklara özgürlük!”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma!” sloganlar› at›ld›.


6

EMEK

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Üreticiler: Yoksulluk kaderimiz de¤il MERS‹N-Çukurova’da üreticiler devletin tar›ma yönelik y›k›m politikalar›n› protesto etti. Ürünlerini yerlere döküp ezen üreticiler “Bizlere reva görülen açl›k ve yoksulluk kaderimiz de¤ildir” diyerek tepkilerini dile getirdiler. 14 May›s Dünya Çiftçiler Günü’nde çiftçiler Mersin Hali’ne giderek burada bir eylem gerçeklefltirdiler. Saat 13.00’te Kazanl› Halk Kültürünü Yaflatma ve Dayan›flma Derne¤i ve çevre köylerin çiftçi komisyonlar› taraf›ndan onlarca araba ve yüzlerce kiflilik bir konvoyla Kazanl› Hali’nden Mersin Hal Müdürlü¤ü’ne önüne gelindi. Mersin Hali önünde yürüyüfle geçen kitle

alk›fl ve sloganlarla taleplerini dile getirdi. Kitle beraberinde getirdi¤i domates, biber vb sebzeleri yola saçarak tepkisini dile getirdiler. Burada bir aç›klama yapan çiftçiler Tar›m Bakanl›¤› ile birlikte çiftçilerle ilgili yeni bir kanun tasla¤›n›n haz›rlanmas›n› istediler. Aç›klamada, açl›¤›n, yoksullu¤un kaderleri olmad›¤›, ürettikleri ürünlerin de¤erinin çok alt›nda pazarland›¤›, üretim maliyetlerinin afl›r› yükseldi¤i, ama sebze fiyatlar›n›n 10 y›l önceki fiyatlarla ayn› oldu¤u ifade edildi. Çifçiler aç›klamalar›nda flu ifadelere yer verdiler: “Bugün 14 May›s Dünya Çiftçiler Günü. Çiftçilerin bayram›.

Bugün burada efl ve çocuklar›m›zla bu günü kutlamak isterdik. Çiftçi odalar› arac›l›¤›yla Tar›m Bakanl›¤›’yla birlikte çiftçilerle ilgili yeni bir kanun tasla¤› haz›rlamas›n› talep ediyoruz. Bizlere reva görülen açl›k ve yoksulluk kaderimiz de¤ildir. Bizler istersek hep birlikte bu durumu de¤ifltirebiliriz. Üretim aflamas›nda kullan›lan ilaç, gübre, naylon, tohum vb her y›l % 15–20 oran›nda zamlan›rken 10 y›l önce üretilen sebzelerin sat›fl fiyat› ile bu günkü sat›fl fiyat› ayn›d›r. Hatta daha alt›ndad›r. Bizler 1 aya yak›n süredir domates, biber, salatal›k gibi ürünlerimizi kilosu 30–35 Krfl’a satmaktay›z. ‹stanbul, Ankara

ve di¤er illerdeki halk›m›z bu ürünleri acaba kaç liradan sat›n almaktad›r? Bu gerçeklerden hareketle üretti¤imiz ürünün direkt üreticiden tüketiciye ulaflmas› için en k›sa sürede Ziraat Odas›’n›n deste¤iyle bölge çiftçi birliklerimizi kurmak zorunday›z. Üretti¤imiz her ürün için ürün kilo bafl›na teflvik primi talep ediyoruz.” "Yaflas›n çiftçilerin birli¤i”, “Çiftçi¤iz hakl›y›z kazanaca¤›z" sloganlar› ile sona erdirilen aç›klaman›n ard›ndan, bir grup çifçi hal ç›k›fl›nda yolun bir k›sm›n› kapatarak kasalarla domates ve biberleri yola döktü. Baz› çiftçiler ise üstlerini ç›kar›p yakarak tepkilerini gösterdiler.

Eczac›lar soka¤a ç›kt› ‹stanbul, Bursa, Diyarbak›r, Zonguldak, Kocaeli ve Amasya eczac› odalar›, Kad›köy'de "Mesle¤imden elini çek" mitingi düzenlediler. Kad›köy'de Tepe Nautilus al›flverifl merkezi önünde toplanan eczac›lar, "‹laç ve sa¤l›k sosyal bir aland›r, ilaç kurumuna devredilemez", "Mesle¤imden elini çek" yaz›l› pankartlarla ‹skele Meydan›'na kadar yürüdüler. Yürüyüfl s›ras›nda, "Hükümet elini eczanemizden çek", "‹laçta reklama hay›r", "Herkese eflit, paras›z sa¤l›k" sloganlar› at›ld›. Mitingde konuflan ‹stanbul Eczac› Odas› Baflkan› Se-

Çamalan’›n mücadelesi devam ediyor ANKARA- TEKEL direnifline destek vererek 4 fiubat 2010’daki dayan›flma grevine kat›ld›¤› gerekçesiyle iflten at›lan eski TÜB‹TAK çal›flan› Aynur Çamalan’›n ifle iade talebi için bafllatt›¤› oturma eylemi sürüyor. Çamalan, üyesi oldu¤u Tez Koop-‹fl Sendikas›’n› elefltirirken, taleplerini duyurmak için farkl› eylem biçimlerini hayata geçiriyor. TÜB‹TAK önünde iki ay› aflk›n bir süredir, oturma eylemine devam eden Aynur Çamalan, 24 saat süren bir açl›k eylemi gerçeklefltirdi. Burada gerçeklefltirdi¤i bas›n aç›klamas›nda, “‹flten atma sald›r›lar›na karfl› bir iflçi olarak direnme hakk›m› kulland›m” diyen Çamalan, iflçlerin bir birlerine destek vermelerinin suç olmad›¤›n›, yaflanan hukuksuzlu¤a karfl› sesini duyurmak için açl›k eylemi gerçeklefltirdi¤ini, hukuki mücadelesini de sürdürdü¤ünü ifade etti. Çamalan iflten at›lan 6 TÜB‹TAK MAM iflçisinin de çad›r kurarak direnifle bafllamalar›n›n eyleme farkl› bir boyut kazand›rd›¤›n› belirtti. Çal›flma hayat›na yap›lan sald›r›lar›n geri püskürtülmesi için direniflin gereklili¤inin genifl emekçi kesimlerce anlafl›lmas›n›n önemli oldu¤una iflaret eden Çamalan, “Tez Koop‹fl, D‹SK, KESK ve TMMOB gibi emekçinin yan›nda yer ald›klar›n› söyleyen sendika ve konfederasyonlar ne yaz›k ki direnifle duyars›z kald›lar.” dedi.

Üyesine düflman sendika Aç›klaman›n ard›ndan TÜB‹TAK MAM iflçilerinin de Çamalan’›n direnifline destek vermek için fabrika önünde yemek boykotu gerçeklefltirdikleri ö¤renildi. Çamalan, devrimci ilerici kamuoyunu ve bütün emekçileri s›n›f dayan›flmas›na ça¤›rmakla birlikte Tez Koop-‹fl Sendikas› Gebze fiubesi Baflkan› Celalettin Kurt hakk›nda suç duyurusunda bulunarak ceza mahkemesine baflvurdu. Bir aç›klamas›nda Çamalan’› kastederek “TÜB‹TAK’tan at›lma sebebi, iflini düzgün yapmamas›d›r. Bu arkadafl bize ba¤l› 6 arkadafl›m›z› da kullanmaya çal›fl›yor. ‹flçi, iflini düzgün yapm›yor, ars›zl›k ve h›rs›zl›k yap›yorsa sendika bu iflçiyi savunamaz” fleklinde konuflmufltu. ‹flten at›lma gerekçesi aç›kça belirtildi¤i halde as›ls›z ve çarp›t›c› aç›klamalarla sendika a¤as› Kurt’un bu yaklafl›m› ibretlik bir tutum olarak tarihe not düfltü.

“Bilim yuvas› de¤il, emekçi düflman›” KESK Ankara fiubeler Platformu da açl›k grevine bafllayan Aynur Çamalan’›n mücadelesinin emekçilerin güncel sorunlar›n› çok iyi yans›tt›¤›n› belirtti. KESK Ankara fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Fikret Aslan, “Bilimsel araflt›rmalar›n yap›ld›¤› iddia edilen TÜB‹TAK yönetiminin

emek düflman› bir tutum içersinde" oldu¤unu belirterek, 26 May›s grevinde konfederasyon tabanlar›n gerçekleflecek greve kat›larak, gere¤ini yapmaya ça¤›rd›. Aynur Çamalan, devam eden direnifline Tez Koop-‹fl’in yaklafl›m›n› da de¤erlendirdi. Sendikay› pasif olmakla suçlayan Çamalan flunlar› söyledi:

Tez Koop-‹fl: Sendikay› zora sokmay›n ‹ki ay› aflk›n bir süredir sürdürdü¤üm hak alma mücadelesine Tez Koop-‹fl Sendikas› sadece hukuksal boyutuyla destek verece¤ini belirtmiflti. Oysa hukuksal bir mücadelenin baflar›ya ulaflt›r›labilmesi için sokak mücadelesinin verilmesi flartt›r. Kendisini ilerici olarak nitelendiren ve TEKEL direnifline destek eylemlerine de flaflaal› ve kitlesel destek sunan bu sendika, kendi üyesi için sadece hukuksal destek verece¤ini belirtip, belden afla¤› vurmaktad›r. Ayn› anlay›fl, kurum içerisinde yer alan arkadafllar›ma ve sendikal› çal›flanlara da sendikan›n gere¤ini yapt›¤›, bunun d›fl›nda bir eylemlili¤e giriflmemeleri ve sendikay› daha fazla zora sokmamalar› yönünde telkinlerde bulunuyor. “Aynur’u savunacak bir yan›m›z yok” diyerek ifl yapmayan bir sendika olarak dedikodu üretmek d›fl›nda bir çaba üretmemektedirler.

fiatafatl› hayat›n›z›n teminat› biziz 1-2 Nisan TEKEL iflçilerinin eyleminde de iflçileri kendi evlerine dahi almayan fakat iflçilerin ödedikleri aidatla flatafatl› bir hayat sürdüren sendika patronlar›na oturduklar› koltuklar›n asl›nda iflçilere ait oldu¤unu belirtmek istiyorum. Bununla birlikte 1 May›s’ta Taksim’de yine iflçiler esasta kendilerine ait olan kürsüde baz› tepkilerini dile getirip taleplerini hayk›rd›lar. Bu kürsüleri iflçilere ait olarak görmeyen hangi konfederasyon varsa dönüp bu yaklafl›mlar›n› sorgulamal›d›r. 6 konfederasyonun Taksim’de kürsüdeki iflçilerin durumuna dair yapt›klar› aç›klamalar s›n›f mücadelesinin neresinde durduklar›n› göstermektedir. Özellikle Türk-‹fl ve Hak-‹fl’in 26 May›s’ta gerçekleflecek grevden çekildiklerini aç›klamalar› bunlar›n bafl›ndan beri iflçilerin yan›nda olmad›klar›n› bir kez daha kan›tlad›. Baflta AKP’nin kurucu kadrolar› aras›nda yer alan Mustafa Kumlu’dan baflka bir tutum da beklenemezdi, fakat anlafl›lmal›d›r ki emekçileri sokaklara döken ne Türk-‹fl ne de Kumlu’dur. Biz emekçiler olarak 26 May›s’ta sokaklarda olaca¤›z, baflta Türk-‹fl ve di¤er konfederasyonlar›n taban›nda yer alan emekçilerin de sokaklarda olacaklar›na inan›yorum.

Emek ve Mücadele Platformu'ndan direniflteki iflçilere destek ‹ZM‹R- DHF, BDSP, Al›nteri, Partizan, EHP, Emek ve Özgürlük Cephesi taraf›ndan oluflturulan Emek ve Mücadele Platformu direniflteki UPS iflçilerine destek ziyaretinde bulundu. Sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan 9 iflçi bir Amerikan tekeli olan UPS tafl›mac›l›k flirketi önünde üyesi olduklar› TÜMT‹S'in önderli¤indeki direnifl-

lerini sürdürüyorlar. ‹flçilere destek ziyaretinde bulunan platform üyeleri “UPS iflçileri yaln›z de¤ildir”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlar› ile iflçilere desteklerini vurgularken, iflçiler de grubu “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” slogan› ile karfl›lad›lar. Platform ad›na yap›lan aç›klamada,

“Bizler Emek ve Mücadele Platformu olarak direniflinizde sonuna kadar yan›n›zday›z ve direniflin destekçisi de¤il mücadelenizin parças› olaca¤›z.” denildi. TÜMT‹S flube baflkan› da yapt›¤› aç›klamada, “Biz kazanaca¤›m›zdan eminiz. Çünkü biz flu anda ülke genelinde iflçilerin büyük kesimini örgütledik. ‹flçilerin sendika üyeli¤inden istifa etme-

leri yönünde birkaç giriflim oldu fakat bizim sendika olarak olaya örgütlü gücümüzle koydu¤umuz tav›rdan sonra geri ad›m att›lar. S›n›f mücadelesinde kararl› ve örgütlü oldu¤umuz zaman kazanamayaca¤›m›z hiçbir fley yoktur. Bu yüzden deste¤inizi önemsiyoruz. S›n›f dayan›flmas› olmazsa olmaz›m›zd›r.” dedi.

mih Güngör, sa¤l›kta dönüflüm program›n›n halk›n sa¤l›k hakk›n› elinden ald›¤›n›, mesleklerine yap›lan sald›r›lar›n her geçen gün daha da artt›¤›n› söyledi. ‹laçlar›n marketlerde sat›lmas›na olanak sa¤layacak düzenlemeyi de elefltiren Güngör, "Baflbakan eczac›l›k alan›n› da rekabete açaca¤›n› belirtti. Söyleyin, ilaç hizmetinde rekabet olur mu? Eczanelerimizin durumu ortada. Son uygulamalarla kay›plar›m›z 500 milyon TL'nin üzerinde. Her gün yeni bir eczane, kap›s›na kilit vuruyor. Göz göre göre iflasa sürükleniyoruz." dedi.

‘Demokratl›¤›n da bir s›n›r› var’! Devletin “tabu” ilan etti¤i çok say›da konunun tart›fl›lmas› için kap›lar›n› açarak, demokrat bir profil çizmeye çal›flan Bilgi Üniversitesi, sendikaya üye olduklar› için iflçilerini iflten ç›kartt›! ‹stanbul Bilgi Üniversitesi’nde D‹SK Sosyal-‹fl Sendikas›’nda örgütlendikleri için iflten at›lan 3 iflçinin oturma eylemleri on günü geride b›rakt›. 4 fiubat’tan bu yana oturma eylemi yapan Bilgi Üniversitesi çal›flanlar›, 8 May›s günü Taksim’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Bini aflk›n kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda yönetimin iflten at›lan çal›flanlar› geri ifle almas› ve sendikal örgütlenmeyi engellememesi için ça¤r›da bulunuldu. Akflam saatlerinde Taksim Tramvay Dura¤›’nda toplanan iflçiler ve D‹SK üyeleri; “‹flten at›lanlar geri al›ns›n”, “Sendika hakk›m›z engellenemez”, “‹flte Bilgi, iflte sendika”, “Sendika bize yak›flt›”, “Bilgi sokakta” dövizleriyle Galatasaray Lise-

si’nin önüne yürüdü. Lise önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda ‹stanbul Bilgi Üniversitesi yönetiminin anayasal hak olan sendikal örgütlü¤ü engelleyerek suç iflledi¤ine ve iflten at›lan sendikal›lara yönelik olarak yönetimin hukuken “son çare” yöntemini ilk baflta kullanarak iflçileri okul içinde baflka birimlerde görevlendirmek yerine iflten ç›kard›¤›na dikkat çekildi. D‹SK Genel Baflkan Yard›mc›s› Ali Canc›, Sosyal-‹fl Genel Baflkan› Metin Ebetürk’ün destek konuflmalar› yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda ayr›ca baflka üniversitelerden de destek vermek üzere akademisyenler yer ald›. Bas›n aç›klamas›, iflten at›lanlar›n, ifle iade edilene kadar Santral Kampusü’nde devam edecek olan oturma eylemine destek ça¤r›s›yla ve “‹flten at›lanlar geri al›ns›n” sloganlar›yla sona erdi. ‹flçiler ayr›ca ifle geri al›n›ncaya kadar her cumartesi Taksim’de eylem yapacaklar›n› da duyurdular.

Tek G›da-‹fl Örgütlendi Assan G›da ‹flten Att› BALIKES‹R- Tek G›da–‹fl Sendikas›, Kingtom markas› ile ürün sunan Kibar Holding’e ba¤l› Assan G›da Sanayi ve Ticaret A.fi’nin Susurluk’ta bulunan fabrikas›nda örgütlenme çal›flmalar› bafllatt›. ‹flveren örgütlenme haberini al›r almaz 11 May›s 2010 tarihinde sendikaya üye olan 22 kifliyi iflten ç›kard›. Sendikaya üye olman›n

anayasal bir hak oldu¤unu belirten iflçiler, patronun her türlü hukuku hiçe sayarak kendilerini iflten ç›kartt›¤›n› belirttiler. Bu haks›zl›¤a karfl› sessiz kalmalar›n›n mümkün olmad›¤›n› kaydeden iflçiler, ifle geri dönme talabiyle bafllatt›klar› direnifli, talepleri kabul edilmeden b›rakmak niyetinde olmad›klar›n› duyurdular.


DEVRiMCi

DEMOKRASi

GÜNCEL

18-31 MAYIS 2010

7

Bar›fl Anneleri ça¤r›lar›na muhatap bulamad› ANKARA- Bar›fl Anneleri Giriflimi, ülkenin dört bir yan›ndan Ankara’ya girifl yaparak Genel Kurmay Baflkan› ve Baflbakan’la görüflme talep ederken, savafl ve imha konsepti, analar›n ça¤r›s›na kulak vermedi. Abdi ‹pekçi Park›’nda görüflme taleplerinin kabul edilmesini bekleyen Bar›fl Anneleri, çad›rlar kurarak geceli gündüzlü bekleyifllerini sürdürdü. Anneler Günü’nde Ankara’ya hareket eden Bar›fl Anneleri’ni Gölbafl› tesislerinde kolluk güçlerinin engelle-

me çabalar›, BDP milletvekillerinin müdahalesiyle sonuçsuz kald›. Bar›fl Anneleri Abdi ‹pekçi’deki bekleyifllerini sürdürürken birçok dernek, siyasi parti ve sivil toplum örgütü çad›rlara ziyaret gerçeklefltirerek destek verdi. Çocuklar›m›z›n cesetlerine de¤il kendilerine sar›lmak istiyoruz diyen Bar›fl Anneleri Kuzey Kürdistan’da gerçek bir savafl›n var oldu¤unu yönetenlerin bu gerçe¤i bile görmek istemedi¤inden söz ettiler.

Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi Sözcüleri Nedret Demir, Naciye ‹lke ve Türkiye Bozkurt imzas›yla Baflbu¤’a gönderilen faksta flu ifadelere yer verildi. “Art›k tabutlar›na de¤il, çocuklar›m›za sar›lmak istiyoruz’ talepli Kürt sorununun demokratik siyasi çözümünün zaman› geldi¤ini, bu konuda bar›flta olan ›srar›m›z› anlatmak üzere 2 günlük bir oturma eylemi için Ankara’da bulunuyoruz. Eylemimiz S›hhiye Abdi ‹pekçi Park›nda devam

etmektedir. Düflüncelerimizi sizlerle paylaflmak üzere 3 kiflilik bir heyetle 11 May›s 2010 Sal› günü veya uygun görece¤iniz bir tarihte ziyaret gerçeklefltirmek istiyoruz. Tüm önyarg›lardan uzak biz annelerin bu talebine olumlu yan›t verece¤inizi düflünüyor, sayg›lar›m›z› sunuyoruz.” Ça¤r›lar›na muhatap bulamayan Bar›fl Anneleri Giriflimi iki günlük geceli gündüzlü bekleyiflin ard›ndan kentten ayr›ld›.

‹damlara BDP'den tepki

Devlet Bakan›, halka bakm›yor!

Bakan: “Allah baflka s›k›nt›lar vermesin” Felaketin ard›ndan A¤r›’ya giden Devlet Bakan› Cemil Çiçek, “bakan”› oldu¤u ülkesinden habersiz, felakette kimsenin ölmedi¤ini zannederek, flunlar› ifade etti: “Sevindi¤imiz husus can kayb›n›n olmamas›d›r. Devlet olarak geri kalan husus-

lar› bizler karfl›lar›z. Devlet olarak vatandafl›m›z›n karfl›laflt›¤› bu s›k›nt›lar› ve kay›plar›n› karfl›layarak hayatlar›n›n normale dönmesi için gerekli deste¤i verece¤iz. Elimizden gelen tüm çabay› gösteriyoruz, gösterece¤iz. Bir miktar para gönderdik, yine gönderece¤iz. Allah baflka s›k›nt›lar vermesin. Herkese geçmifl olsun. Hep beraber el ele vererek bu sorunlar› aflaca¤›z.” Çiçek’in ve di¤er hükümet yetkililerinin her sel felaketinden sonra söylediklerini tekrarlad›klar› görülürken; bahsi geçen iyilefltirme çal›flmalar›n›n bu tür afetlerden önce yap›lmamas›, halk›n tepkisine neden oldu.

Bakan TMK ma¤duru çocuklara da bakm›yor! Hükümet bir taraftan TMK ma¤duru çocuklar için düzenlemeler yapaca¤›n› vaat ederek, kamuoyunun baz› kesimlerini umut var yaklafl›mlara sevk ederken; di¤er taraftan, TMK ma¤duru çocuklara reva gördü¤ü zulmü meflru k›lmaya çal›fl›yor. Devlet Bakan› Çiçek, A¤r›’daki bihaber yaklafl›m›n›n hemen ard›ndan, TMK ma¤duru çocuklarla ilgili söyledikleriyle de, bihaberli¤inin boyutlar›n› gözler önüne serdi. ‹sviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen “Evrensel Periyodik ‹nceleme Mekanizmas› Toplant›s›”na kat›lan Çiçek, TMK ma¤duru ço-

cuklar›n durumunun sorulmas› üzerine, önce hükümetin bu konudaki çal›flmalar›n›n reklam›n› yapt›, ard›ndan gerçek yaklafl›m›n› ortaya koydu: “Onlar asl›nda çocuk de¤il!” Çiçek, flunlar› söyledi: “Burada, ülkemizin kimi bölgelerinde, nüfus kay›tlar›n›n fiili durumu yans›tamad›¤›n›n, kay›tlara göre çocuk görünen baz› kiflilerin esasen eriflkin olduklar›n›n dikkate al›nmas› yararl› olacakt›r.”

Kay›plar belli failler nerede

Devlet Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek, gerçek yüzünü deflifre eden sözlerini sürdürüyor. A¤r›’da bir kiflinin yaflam›n› kaybetti¤i sel felaketiyle ilgili “Can kayb›n›n olmamas› sevindi¤imiz husustur” diyen Çiçek, TMK ma¤duru çocuklar için ise, “Onlar çocuk de¤il” dedi. A¤r›’da 12 May›s gecesi bafllayan sa¤anak ya¤›fl›n gece boyunca durmamas› neticesinde meydana gelen sel felaketinde flehir kilitlenmifl; flehrin altyap› yetersizli¤i, halka; çamurlu yol, evlerden taflan su ve elektrik kaça¤› biçiminde geri dönmüfltü. Felaketten sonra okullar 3 gün tatil edilirken, Do¤ubeyaz›t ilçesinde ise, selin neden oldu¤u göçü¤ün alt›nda kalan bir kifli yaflam›n› yitirirken, befl kifli ise yaralanm›flt›. Ayr›ca flehre girifl-ç›k›fllar durdurulmufl, selden ma¤dur olan bir vatandafl ise, haber ajans›na flunlar› söylemiflti: “Ne yapaca¤›m›z› bilmiyoruz. Beklemekten baflka çaremiz yok. Yolun trafi¤e aç›lmas›n› bekliyoruz”

Cenevre Halkevi: “Bakan›n söyledikleri ahlaks›zl›k” Çiçek’in sözlerine Cenevre Halkevi sert tepki gösterdi. Cenevre Halk Evi, Erdal Eren’e, U¤ur Kaymaz’a ve son 20 y›lda katledilen 370 Kürt çocu¤una de¤indi¤i aç›klamas›nda, flu ifadelere yer verdi: “Türkiye’de çocuklara sokak ortas›nda uygulanan iflkence görüntüleri, çocuklar›n yetiflkinler gibi a¤›r ceza mahkemelerinde onlarca y›llara varan hapis cezalar› haberleri ve görüntüleri gazete manfletlerinde ve televizyon ekranlar›nda flaflk›nl›kla izlenirken, bizde çocuklara kelepçe tak›lm›yor demek büyük ahlaks›zl›k. Bizim ülkemizde çocuklara kelepçe tak›lm›yor, çünkü kelepçe tak›lacak bilekleri ve kollar› üniformas›z polisler taraf›ndan k›r›l›yor.”

‹ZM‹R- Gözalt› ve Kaybetmelere Karfl› Uluslararas› Mücadele Günü’nde bir araya gelen kay›p yak›nlar› kay›plar›n ak›betinin aç›klanmas›n› ve faillerin yarg›lanmas›n› talep etti. Konak-Pier önünde “Kay›plar belli, failler nerede” ‹HD imzal› pankart arkas›nda toplanan kay›p yak›nlar›, buradan kay›plar›n foto¤raflar›n› tafl›yarak Sümerbank önüne kadar yürüdüler. Sümerbank önünde befl dakikal›k oturma eylemi yapan aileler ad›na ‹HD taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›. Aç›klamada “24 y›ld›r yürüttü¤ümüz insan haklar› mücadelesinde kay›plarla birlikte kaybolan›n insanl›¤›m›z oldu¤unu bilerek mücadele ettik ve kay›plar›n ak›betini sorduk. Bizler bu gidifle seyirci kalmayaca¤›z. ‹HD olarak bu güne kadar oldu¤u gibi,insan haklar› ve özgürlükler mücadelesine her koflulda devam edece¤iz ve ihlalleri gün ›fl›¤›na ç›kar›p takip edece¤iz.” sözlerine yer verildi. Eylemde “Kay›plar belli failler nerede”, “Gözalt›nda kay›p istemiyoruz”, “insanl›k onuru iflkenceyi yenecek” sloganlar› at›ld›. ‹nsan Haklar› Derne¤i 1995 y›l›nda 1731 May›s tarihlerini “Kay›plar› Anma Haftas› ” olarak kabul etti. Bu tarihten beri her y›l ‹HD çat›s› alt›nda bir araya gelen kay›p yak›nlar›, kay›plar›n ak›betini ö¤renmek ve faillerin yarg›lanmas› için yetkilileri göreve ça¤›r›yorlar.

Yap›lmayan atamalar bir can daha ald› Y›llarca okumas›na ve girdi¤i KPSS s›nav›n›

yaflayan Avc›, bir süredir tedavi görüyordu.

kazanmas›na karfl›n atamas› yap›lmayan

Atamas›n›n yap›lmamas› nedeniyle içine

30 yafl›ndaki P›nar Avc› yaflam›na son verdi.

düfltü¤ü ekonomik ve psikolojik s›k›nt›lar›n

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakül-

cenderesinden kurtulamayan Avc›, geçti¤i-

tesi’ni dereceyle bitirmifl olan Avc›, mezu-

miz hafta intihar etti.

niyetinin ard›ndan ö¤retmen olmak umu(KPSS)’na girdi. 3. y›l›nda KPSS’yi kazanan

Bu ölümün sorumlusu, iflsiz b›rakanlard›r

Avc›, 1.5 y›l beklemesine karfl›n atamas›

Avc›n›n intihar›na iliflkin Taksim’de bir ba-

yap›lmad›. Bunun üzerine psikolojik s›k›nt›

s›n aç›klamas› yapan ‹flsiz ve Güvencesiz

du ile Kamu Personeli Seçme S›nav›

E¤itimciler Platformu, "Her okul bitirene ifl verece¤iz demedik ki" diyen Baflbakan Erdo¤an'›n intihar eden iflsiz ö¤retmenlerin "katili" oldu¤unu dile getirdi. Akflam saatlerinde Taksim Tramvay Dura¤›’nda toplanan ‹flsiz ve Güvencesiz E¤itimciler Platformu üyeleri, "Mezar de¤il gelecek istiyoruz. Cinayetlerin hesab›n› soraca¤›z" pankart›n› açarak, "Ö¤renciler aç, ö¤retmen iflsiz, kahrolsun e¤itim sisteminiz", "KPSS mezara, ö¤retmenler kadroya" sloganlar›n›

att›lar. Platfor ad›na Fadik Temizyürek taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda, P›nar Avc›'n›n Adana'da befl y›ld›r KPSS'yi kazanamad›¤› için bunal›ma girerek intihar etti¤i hat›rlat›ld›. "Her okul bitirene ifl verece¤iz demedik ki" diyen Baflbakan Erdo¤an'›n, intihar eden iflsiz ö¤retmenlerin "katili" oldu¤u ifade

edilen

aç›klaman›n

devam›nda,

KPSS'nin kald›r›lmas› ve e¤itim alm›fl meslek sahibi kiflilerin istihdam edilmesi istendi.

‹ZM‹R- ‹ran'da gerçeklefltirilen idam vahfleti, Bar›fl ve Demokrasi Partisi (BDP) taraf›ndan protesto edildi. 9 May›s'ta ‹ran'da tutuklu bulunan 5 PJAK'l› Kürt siyasetçinin idam edilmesine tepki gösteren BDP, ‹ran devleti taraf›ndan yap›lan katliamlara 'dur' denilmesini istedi. Protesto eyleminde yürüyüfl yapmak isteyen BDP'lilere polisin izin vermemesinin üzerine grup sadece bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. ‹zmir BDP Efl Baflkan› Yusuf Kaya taraf›ndan yap›lan aç›klamada, idam edilen Kürdistan Ö¤retmenler Derne¤i ‹letiflim Sorumlusu Mamosta Ferzad Kemanger son mektubunda yazd›¤› “Tek istedi¤im isyankar, k›p›r k›p›r kalbimin, benden daha isyankarca bir çocu¤un gö¤sünde atmaya devam etmesidir. Hangi dili konufluyor olursa olsun, kalbimin bir baflkas›n›n gö¤sünde atmas›na izin verin. Kaoran banklar›nda, Sabalan Da¤› yamaçlar›nda, Do¤u Sahara kenarlar›nda veya Za¤ros Da¤lar›’ndan güneflin do¤uflunu seyreden bir çocuk” dile¤inin gerçekleflece¤i belirtildi. Kaya, “Kürtler kendi vatanlar›nda katlediliyorlar. Kürt halk›, ‹ran’da Fars milliyetçisi Mollalara karfl› savafl yürütmekten dolay› ‘kafir’, Suriye’de kimlik cüzdan› bile vermeyen Arap milliyetçisi faflist Baas’a karfl› ‘isyanc›’, Türkiye’de sadece hizmetçili¤e lay›k görülerek eflitlik ve özgürlük taleplerine karfl› ‘bölücü’ olarak damgaland›lar. Bu devletlerin siyasi s›n›rlar› içerisinde yaflamaya mahkum edilmifl Kürtlere karfl› Acem, Arap, Türk milliyetçilerinin ortak paydalar›, düflmanl›k, inkar ve imhad›r.” dedi. Kaya, “Birleflmifl Milletler, Avrupa Birli¤i, Af Örgütü vb. uluslararas› kurulufllar ‹ran’›n cinayetlerine ortak de¤illerse bu katliamlara ‘dur’ demelerini istiyoruz.” dedi. ‹damlar ayr›ca Van, Hakkari ve Amed’de de gerçeklefltirilen eylemlerle protesto edildi. Eylemlerde ‹ran'›n gerçeklefltirdi¤i katliamlar k›nand›.

‹ran Faflist Rejimi Kanla Beslenmeye Devam Ediyor! Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK) da yapt›¤› yaz›l› aç›klama ile ‹ran'da gerçeklefltirilen idamlar› k›nad›. “‹ran gerici molla rejimi, fleriata dayal› diktatörlü¤ünü kanla besleyerek, ayakta tutmaya devam ediyor.” denilen aç›klamada, Uluslararas› Af Örgütü'nün raporuna göre geçen y›l 388, 2008 y›l›nda 346, cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin yap›ld›¤› 12 Haziran ile Mahmud Ahmedinecad'›n ikinci kez görevine bafllad›¤› 5 A¤ustos aras›ndaki 8 haftada 112 kiflinin ‹ran rejimi taraf›ndan idam edildi¤i hat›rlat›ld›. 9 May›s'ta gerçeklefltirilen 5 PJAK'l›n›n “Türkiye'ye giden bir gaz borusunu bombalad›klar›” iddias›yla vahflice idam edildiklerinin belirtildi¤i aç›klamada flu ifadeler yer ald›: “Biz Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu olarak, fieriata dayal› Molla faflizminin gerçeklefltirdigi idamlar› nefretle k›n›yor, tüm demokratik cepheyi, kendine insan›m diyen duyarl› herkesi tav›r almaya, protesto etmeye, seslerini yükseltmeye ça¤›r›yoruz.”


8

PERSPEKT‹F

18-31 May›s 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

KAYPAKKAYA Devrim ve Komünizm Yörüng Görmezden gelmek gerçe¤i yok etmez 37. ölümsüzlük y›ldönümü ba¤lam›nda komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ard›llar› ve de¤iflik çevrelerce an›ld›¤› bu günlerde Kaypakkaya’n›n komünist niteli¤inin belirleyeni olan çizgisi ba¤lam›nda ele al›nmas› önemli bir yerde durmaktad›r. Kuflkusuz ki Kaypakkaya’n›n görüfllerinin bütünlüklü ele al›nmas› yaz›m›z›n s›n›r›n› aflacakt›r ancak, Kaypakkaya’ya iliflkin yürütülen tart›flmalarda özellikle baz› kesimlerin “Kaypakkaya’n›n fikirleri dönemi için do¤ruydu” yönlü elefltirilerine ve yine ayn› minvalde yap›lan de¤erlendirmelerde “ard›llar› Kaypakkaya’y› ilahlaflt›rarak dokunulmaz ilan ettiler” fleklindeki de¤erlendirmelerinden hareketle Kaypakkaya’y› bu s›n›rl› yaz›m›zda çizgisi ba¤lam›nda özetle de olsa ele alman›n faydal› olaca¤›na inanmaktay›z. Öncelikli olarak flunu ifade etmek isteriz ki, ‹brahim yoldafl› “yeniden gündemlefltirmek” diye bir alg›ya sahip de¤iliz, böyle bir sorunumuz yoktur da. Zira, o zaten yön gösteren bir pusula olarak devrimci çal›flma gündemimizden hiç ç›kmay›p bizlere k›lavuzluk yapmaktad›r. Yeni olan, inkarc› ya da yanl›fl bak›fl aç›s›n›n ‹brahim’i hat›rlamak zorunda kal›fl›d›r. Ki, bunlar›n düzlemi ‹brahim’i kavramaktan hala çok uzakt›r. Dolay›s›yla ‹brahim’in tart›fl›lmas›, kavranmas› aç›s›ndan önemlidir. ‹brahim’i do¤rulama ad›na tart›fl›rken, kimilerinin dedi¤i mertli¤ini, cesaretini, dobral›¤›n›, direngenli¤ini vb özelliklerini konu etmeyece¤iz. Ki, bu özelliklerini o baz›lar›n›n yapt›klar› gibi, bilimsel niteli¤inden ay›rm›yor, bilakis bilimsel yap›s›n›n tutumlar› olarak de¤erlendiriyoruz. Dolay›s›yla, ideolojik-politik-örgütsel ayaklardaki genel siyasi çizgisinin önemli oldu¤unu ve di¤er özelliklerinin de bu temel üzerinde vücut buldu¤unu söyleyerek, ‹brahim’i güdüklefltirilmifl kal›plarda tart›flmay› tamamen yersiz ve yetersiz buluyoruz. S›n›flar mücadelesinin nesnel yasalar›, toplumsal realitemiz ile bu realitenin tüm kökenleri bütün yok saymalara karfl›n ‹brahim Kaypakkaya’y› en inkarc› gözlerin önüne bile inatla dikmektedir. Kaypakkaya, devrimimizin ideolojikpolitik-örgütsel çizgi ve sorunlar›n›n en yetkin temsilcilik ifadesidir. Onun ism-i de¤eri; feodal-faflist düzen ve tüm gericili¤e karfl› proleter s›n›f önderli¤inde devrimci halklar›m›z cephesinde yükselen k›z›l bayrak olarak, s›n›f çeliflkileri ve toplumsal sorunlar›n çözümünde oynad›¤› rol ve ortaya koydu¤u bilimsel düzlemde anlam bulmaktad›r. Evet o, hakl› olarak kendisinden söz ettirmekte ve “gül dikeni” gibi her türden tasfiyecili¤in, oportünizmin ve devrim kaçk›nl›¤›n›n gözüne batmaktad›r. Kaypakkaya bir türlü aç›lmayan gözleri açmaya devam etmektedir. Ona ideolojik olarak sald›ranlar ve hatta katbekat onun dünya görüflünden uzak olanlar bile, onun bilimsel çizgisi ve tahlilci tutumu karfl›s›nda “hak teslim etmekten” kendisini alamamaktad›r. Unutturulmaya çal›fl›lsa da gerçek kendisini hat›rlatarak durdu¤u yeri tutar. Ondan kaç›lsa da o gerekli ›srar› tafl›yarak gündemden düflmez. S›n›f savafl›m›n›n somut prati¤inde kendi do¤rulu¤unu inkarc›l›¤›n yüzüne vurmaktan da geri durmaz.

Kaypakkaya ‘ilah’ de¤il komünist önderdir Kaypakkaya’n›n komünist olmas›, onun hatas›z-eksiksiz oldu¤u anlam›na gelmez, böyle yorumlan›p ele al›namaz. Siyasi konjonktür, bilimsel tart›flma ve geliflmelerin yans›ma düzeyi, tarihsel-toplumsal flartlar vb içinde anlafl›l›r olan ve genel bütünlü¤ü bozmayan birçok tali eksiklikten söz etmek mümkündür. Örne¤in, “Do¤u Anadolu” bölgesi tabirini kullanmas› (yak›n zamana kadar ard›llar› da bu tabiri kullanmaktayd›), bafll›ca çeliflmeler içnde ulusal çeliflmeyi koymamas›, abart›l› durum tespiti (iflçi ve köylülerin silahl› mücadeleyi kavrad›klar›n› söylerken yapt›¤› durum tespiti), ÇKP'nin hatal› ça¤ tespitini oldu¤u gibi kullanmas› (bütünlüklü çizgisi bu durumu yads›mas›na

ra¤men), Maoizmi Mao Zedung düflüncesi olarak formüle etmesi, Stalin ve Komitern'in hatalar›na karfl› aç›k almamak gibi hata ve eksiklerini söylemek mümkündür. Kaypakkaya’n›n ard›llar› yapt›klar› I. Kongrelerinde Kaypakkaya yoldafl›n eksikliklerini tamamlayarak daha ileri düzeyde onu temsil etti, hatalar›n› düzelterek gelifltirdi. Ancak, Kaypakkaya yoldafl›n bahsini etti¤imiz eksiklikleri, asla onun komünist çizgisini siliklefltirmez, genel çizgisinin bilimselli¤ini ortadan kald›rmaz. Stalin’in hatalar›n›n onun büyük ö¤retmen olmas›n› gölgelemedi¤i gibi... Kaypakkaya döneminin en ileri düzeyi olup yegane komünist çizgiyi temsil etmekle birlikte, günümüzde de onun ülkemiz devriminin teorik-pratik tüm meselelerine dair ortaya koydu¤u Marksist-Leninist-Maoist do¤rultu geçerlili¤ini korumaktad›r. Befl temel belge ve on bir ilke; ülkenin sosyo-ekonomik yap› tahlilini ve bu tahlile uygun devrim ilkelerini, devrimin niteli¤ini, izleyece¤i yolu, mücadele ve örgüt biçimleri ve esaslar›n›, devrimin hedefleri ve bileflenlerini, devrimin azami ve asgari programatik görüfllerini vb Halk Savafl› stratejisinde formüle etmekte, genel amac› aç›klayarak kapsamaktad›r. Tüm bunlar esas anlamda Maoist-komünistlerin zemini olarak; siyasi, teorik ve ideolojik mücadelemizi yönetme yetene¤ini sürdürmektedir. Alt›n› çizmek gerekir ki; Kaypakkaya, toplumsal koflullar›m›zda tekrar tekrar do¤rulanmaktad›r. Hem de “3040 y›l önce söylenmifl fleyler…” diye dudak büken küçümseyici yaklafl›m ve afl›nd›rma çabalar›na karfl›n, o günkü tahlil ve tespitleriyle günümüze ›fl›k tutarak bilimsel hükmünü korumaktad›r. Hakim s›n›f ve kliklerini, bunlar›n elindeki bask› arac› devleti; s›n›fsal özleri ve faflist karakter ve niteliklerini bilimsel ç›plakl›kla orta yere koymakta, devam eden siyasi yap›lar›na ›fl›k tutmaktad›r. De¤iflik hesaplarla da olsa, hakim s›n›f kliklerinin gerek geçmifle dair ve gerekse günümüze dair karfl›l›kl› olarak ve s›kça dillendirdi¤i faflizm itiraflar›, ‹brahim yoldafl›n Kemalizm-Kemalist devlet-diktatörlük hakk›ndaki faflizm tahlillerinin hakl›l›¤›n› gösteren ayr›nt›lard›r. “Susurluk” ve “Ergenekon” skandallar›yla birlikte, görmek istemeyen körün bile art›k gördü¤ü kadar aç›k olan bu gerçek, birçok kimsenin yan›lg›l› dünyas›n› alt-üst etmifltir. ‹nkar ve çarp›tmaya yer b›rakmayacak kadar, o “sakl›” yüz pazara ç›km›flt›r. Egemen s›n›flar›n öyle ya da böyle dilleriyle itiraf edilmifltir. Baflbakan, “az›nl›klara yap›lanlar faflizan bask›lard›” demektedir. Kemalist klik ise, AKP kli¤inin uygulamalar›n› faflizm olarak nitelemektedir. Faflizmin de¤iflik temsilcileri, klik ç›karlar›n›n gere¤i olarak birbirlerinin özünü aç›klamaktad›rlar.

Kaypakkaya ve Kemalizm ‹brahim yoldafl›n, Kemalizm’in s›n›f tahlilini yaparken, selefi oldu¤u s›n›f kesimlerinden kopuk olmad›¤›n› ve bunlar›n nas›l iç içe olup bir birini tamamlad›klar›n› söylerken de ne kadar isabetli tahlillerde bulundu¤u, yine bu gerici-faflist klikler aras›ndaki dalaflta dile getirilenlerle do¤rulanmaktad›r. “Az›nl›klara” uygulananlar›n “faflist” bask›lar oldu¤unu söyleyen resmi itiraf; Kaypakkaya’n›n, Kemalist diktatörlü¤ün faflist özü ve niteli¤inin ürünü olarak gündeme gelen yans›malardan; Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klara uygulad›¤› milli bask› ve zulüm politikalar›, “Günefl Dil Teorisi”, “Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne mutlu Türk’üm diyene” gibi ›rkç›, floven sloganlarla Türk milliyetçili¤ini ülkenin her taraf›nda nas›l yayg›nlaflt›rd›¤› fleklindeki tespitleriyle aç›klayarak, hem gerçe¤i göstermekteydi ve hem de halef ile selef aras›ndaki ba¤› do¤rulamaktayd›. “O y›llarda hakim s›n›flar aras›ndaki esasl› iki siyasi kamp, flu unsurlardan teflekkül oluyordu: Bir yanda, emperyalizmle iflbirli¤ine giriflen ve bu iflbirli¤ini gittikçe artt›ran yeni Türk burjuvazisi, eski komprador büyük burjuvazinin bir k›sm›, memurlar›n ve ayd›nlar›n en üst ve imtiyazl› tabakalar›. Öte yanda, henüz tamamen tasfiye edilemeyen komprador burjuvazinin di¤er bir k›sm›, a¤alar›n ve büyük toprak sahiplerinin baflka bir kesimi, feodalizmin ve Sultanl›¤›n ideolojik dayanaklar› olan din adamlar›, eski ulema s›n›f› art›klar›. …” “Önemli olan ve tart›fl›lmayacak kadar aç›k olan gerçek fludur ki, toprak a¤alar›n›n bir kesimi Kemalist iktidara ortakken, bu iktidarda söz ve nüfuz sahibi iken, di¤er bir kesimi Kemalist iktidar›n karfl›s›ndad›r. Mesela, Do¤u Anadolu’daki Kürt toprak a¤alar› ve afliret reislerinin yeri, genellikle ikinci kampt›r.” “Birinci kamp›n siyasi partisi CHP idi ve köken itibariyle müdafaa-i hukuk cemiyetlerine dayan›yordu. …” “‹ttihat ve Terakki döneminde oldu¤u gibi, Cumhuriyet döneminde de, Kurtulufl Savafl›’na kat›lanlar orta burjuvazinin bir kesimi, ele geçirdi¤i devlet gücünü, zenginleflmek için bir kald›raç gibi kullanarak, devlet tekellerini yarat›p bunlar› kendi hizmetine koflarak, emperyalizmle iflbirli¤ine giriflerek, onlar›n yat›r›mlar›na ortak olarak hükümet makamlar›n›, yüksek memuriyetleri de hizmetine sokarak, devlet bankalar›ndan ald›klar› kredilerle, rüflvetlerle, vurgunlarla fliflerek, Türkiye’yi terk eden ve katledilen Ermeni ve Rum kapitalistlerinin mallar›na, mülklerine el koyarak iyice zenginlefltiler, milli karakterdeki orta burjuvazinin di¤er kesimlerinden koptular. Bu farkl›laflma ve kopma giderek daha belirgin hale geldi. ‹ttihat ve Terakkici komprador Türk büyük burjuvazisinin bir kesimi ile, bu yeni komprador Türk büyük burjuvazisi; Kemalist iktidar içindeki hakim unsurlar iflte bunlard›r.” (‹. Kaypakkaya Seçme Yaz›lar) Kemalist iktidar›n s›n›f bileflenlerinin faflist karekterini aç›klayan bu al›nt›da iflaret edilen gerçeklik günümüz aç›s›ndan da hakl› bir söylem ve tesbittir. Kamplar-klikler aras› dalafl ve bunlar›n s›n›fsal nitelikleri, siyasi karakterleri, bu kamplardan iktidar olan kli¤in geliflimi ve bu kamplar›n emperyalizmle iflbirlikçilikleri, nas›l gelifltikleri günümüz aç›s›ndan da yap›lan tespitin do¤rulu¤unu ortaya koymaktad›r. Kliklerin aralar›ndaki dalaflta nas›l demokrasi lafz›na sar›ld›klar›n› ve bunun ne kadar bayat bir taktik oldu¤unu, günümüzdekilere bakarak görebiliriz. Yaz›k ki, bu takti¤in hala belli çevrelere yutturuldu¤u da do¤rudur. Özellikle, tasfiyecili¤in revaçta

oldu¤u reformist-revizyonist çevrelerde, “demokratikleflme” inanc› oldukça sa¤lam yerleflmifl bulunmaktad›r. Konumuz ba¤lam›nda önemli bir hususa daha dikkat çekmek gereklidir; AKP’nin iktidar kli¤inin siyasi partisi olma anlam›nda iktidara geldi¤ini anlamak veya kabul etmekte zorlananlar için, Kaypakkaya yoldafl›n yukar›da ilgili bölümlerde anlatt›klar› son derece yard›mc› olma aç›kl›¤›nda olup önemlidir. Yani, emperyalizmle iflbirli¤i içinde palazlanan ve iyice emperyalizmin kuca¤›na oturan kesim iktidara gelmifltir. Ve bu kesim belli özellikleriyle emperyalizmin dünya çap›ndaki, özellikle de ‹slam dünyas› ve Ortado¤u üzerindeki dönemsel siyaseti aç›s›ndan “biçilmifl kaftand›r.” ‹ktidarda esasta “söz ve nüfuz sahibi” olan AKP kli¤i, Kaypakkaya’n›n dikkat çekti¤i gibi, adeta “feodalizmin ve Sultanl›¤›n ideolojik dayanaklar› olan din adamlar›, eski ulema s›n›f›n›n art›klar›”na yaslanmaktad›r. ‹brahim yoldafl›n Kemalist devrim ve Kemalist diktatörlü¤ün niteli¤i hakk›nda Stalin ve finurov yoldafllardan yapt›¤› al›nt›lar› da aktaral›m. Uzatmaya gerek yok ki, Türk hakim s›n›flar› hemen her bak›mdan dünkü köklerinden kopmufl de¤ildir. Demokratikleflme safsatas›na kanmayan safdilliler d›fl›nda her kes bunu rahatl›kla görebilir. Geçelim ve devam edelim. “ ‘Kemalist devrim üst tabakan›n (abç), milli ticaret burjuvazisinin bir devrimidir. Yabanc› emperyalistlere karfl› mücadelenin içinden yükselen ama daha sonra özünde köylülere ve iflçilere, bir toprak devrimi imkan›na karfl› geliflen bir devrimdir.’ (abç)” (‹brahim yoldafl›n Stalin yoldafltan aktarmas›d›r.) Burada ‹brahim yoldafl›n bir vurgusu ve hat›rlatmas›n› da aktaral›m. “ ‘Üst tabaka’, ‹ttihat ve Terakki içinde palazlanm›fl olan; önce Alman emperyalizmine uflakl›k eden, Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda Alman emperyalizminin yenilgisinden sonra da, ‹ngiliz-Frans›z emperyalizmine yaklaflan, Türk komprador büyük burjuvazisinin ta kendisidir.” “‹flte Stalin yoldafl›n, üst tabaka dedi¤i bunlard›r.” Kaypakkaya yoldafl, “üst tabaka”dan kast edilenlerin hangi s›n›flar oldu¤u ve niteliklerinin ne oldu¤unu yine finurov ve hatta Stalin ve Mao’dan Kemalist iktidar hakk›ndaki de¤erlendirmelerinden al›nt›layarak da kan›tlamaktad›r. “Her ne kadar baz› görüntüsel demokratik flekiller mevcutsa da (seçimle meydana getirilen parlamento vs.) Türkiye’de bugün (1929) mevcut olan düzenin özü, bütün demokrasilerden uzak bir diktatoryad›r (abç) (yani faflizmdir). …” (‹brahim’in finurov’dan aktar›m›d›r.) Kemalist diktatörlük ve devletin ne oldu¤una dair yetkin olan a¤›zlardan bunlar söylenmektedir. finurov’un Komünternin Türkiye görevlisi-temsilcisi de oldu¤u önemlidir. Dolay›s›yla finurov’un görüflleri kiflisel de¤il genel görüfller olarak kabul edilenlerdir ve dahas› zaten Stalin yoldafl›n de¤erlendirmeleri de bilinmektedir. Stalin’den aktard›¤›m›z görüfller mevcut ve yeterlidir. *** Faflizm tahlil ve tespitinde, faflizm tan›m›n›n kapitalist ülkelerdeki tarifiyle s›n›rlay›p esas itibariyle faflizmi güdük bir tan›mlamayla geçifltiren, faflizmi salt iç tekelci kapitalizmin ülkedeki egemenli¤i ve alttan üste do¤ru bir örgütlenme biçiminde gelece¤i-üstten infla edilerek gelemeyece¤i fleklinde aç›klayan ve bu flekliyle Dimitrov yoldafl›n faflizm tahlilini dahi çarp›tan ve ülkemizdeki faflizm tespitini öngörmeyen anlay›fllar da bugünkü tart›flmalarla iflaslar›n› daha derin ma¤duriyete vard›rm›flt›r. Ülkemiz devrimci hareketi de yeni tart›flmalarla “yeni fleyler keflfetmeye” bafllam›fl bulunmaktad›r. Ve ‹brahim yoldafl her defas›nda an›msanmaktad›r. Geriye dönüp tarihteki do¤rular›n sahiplenilmesi, geç de olsa iyiye do¤ru bir k›p›rdamad›r. Kemalizm’i öyle ya da böyle kutsayanlar, milli karakter ve devrimci rol biçenler bugünün tart›flma ve geliflmeleri karfl›s›nda yeniden düflünmek durumunda kalm›fllard›r. Bu iyidir. Bugünkü Kemalist kamp da di¤er kamp da (DP-AP-DYP soy a¤ac›n›n yerini MSP-Fazilet Partisi damar›ndan gelen AKP alsa da) özde dünün kamplar› olarak ayn› s›n›f niteli¤ini ve gerici faflist karakterini oldu¤u gibi koruyup sürdürmektedirler. ‹brahim’in 1972’lerde yapt›¤› kamp tahlilleri, bu kamplar›n siyasi nitelik ve s›n›fsal yap›lar›n› oldu¤u gibi aç›klamaktad›r. Devletin niteli¤i ve özü hakk›nda da bugünün geliflmeleri ‹brahim’in tahlillerindeki derinli¤i-kavray›fl› parlak bir flekilde göstermektedir. Devlet ve hakim s›n›f klikleri aç›s›ndan de¤iflen tabelalar, aktörlerdir, iflin özü “temcit pilav›” misalidir. Hakim s›n›flar cephesinde, dünün devleti ve klik çat›flmalar› ba¤lam›ndaki öz bugün tekrarlanmakla birlikte, çok daha ç›plak bir flekilde gözler önüne serilmektedir. ‹flte tam da bundand›r ki, ‹brahim’in tespit ve tahlilleri bugün kulaklar› ç›nlatmakta ve geçerlili¤ini koruyarak bilimsel gerçeklikleri gere¤i kendilerini dayatmaktad›rlar. “Marks hakl› m›yd›?” fleklindeki burjuvazinin sorusunun bir benzeri, devrimci hareket ve “ayd›nlar” içinde, “‹brahim hakl›yd›!” fleklinde yay›lmaya bafllam›flt›r. Gözler önüne serpilen bunca gerçeklikten sonra, ‹brahim’i azbiraz da olsa anlamaya çal›flmak kaç›n›lmaz olmufltur. M. Kemal ve CHP’nin faflist oldu¤unu kabul ettirmek ve “kara o¤lan” diye göklere ç›kar›lan Bülent Ecevit’in faflist oldu¤unu ayn› biçimde kabul ettirmek ne kadar zordu, hat›rlanmal›d›r. Bugün gelinen noktada, en az›ndan yürütülen tart›flma ve a盤a ç›kanlar boyutuyla, Kaypakkaya ve devamc›s› çizgi ile buna karfl› görüfller cephesinin nerelerde durdu¤una da (do¤ruluk-yanl›fll›k anlam›nda) göz gezdirmeyi ihmal etmeyin!

Kaypakkaya ve Ulusal Sorun Kaypakkaya yoldafl›n Kemalizm (Kemalist devrim, Kemalist iktidar…) tahlili kadar, ulusal sorun-milli meseledeki tahlili de son derece önemlidir. Ve elbette ki di¤er tahlil ve tespitleri de ayn› derecede önemlidir. Ancak günümüzün güncel tart›flmalar›n›n bafl›nda gelen Kemalist devlet ve ulusal sorun konular› baflta olmak üzere, reformizm-revizyonizmin gölgesindeki tasfiyecilik ile devrimci çizgi aras›nda giderek berraklaflan yol ayr›-

m› dolay›s›yla, Kaypakkaya özellikle aran›r olarak öne ç›kmaktad›r. Bu bak›mdan daha çok bu konular üzerinde durmak do¤ru olacakt›r. Bu konu irdelenenirken vurgulanmas› gerek temel mesele kaypakaya'n›n ortaya koydu¤u sistemati¤in birbiriyle bir bütünülük içerisinde oldu¤u unutulmamal›d›r. Nas›l ki ona yön veren siyasi çizgi görüfllerinin temelini oluflturuyorsa o çizgi ekseninde ortaya koydu¤u fikirler de diyalektik ba¤ içerisindedir. Kemalizme karfl› tav›r al›nmadan Kürt ulusal sorununda do¤ru bir tespit yap›lamaz. Kaypakkaya egemen Türk ulusu milliyetçili¤i ve milli zulümcü politikalar›na, faflist Kemalist diktatörlük ve devlete aç›ktan meydan okuyarak ve Kemalist Türk milliyetçili¤iyle zehirlenmifl tüm sol çevrelerin oluflturdu¤u a¤›r koflullar alt›nda proletarya enternasyonalizminin komünist bayra¤›yla karfl› ç›kt›. Milli zulmü teflhir ederek, karfl›s›nda kararl› tav›r ald›. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n› savundu ve ulusal sorunun özünün pazar sorunu oldu¤unu aç›klad›. Kaypakkaya e¤er Kemalizm’den devrimci kopuflunu sa¤layamam›fl olsayd›, Kemalist iktidar›n Kürt ulusuna uygulad›¤› katliam ve bask›lar› faflist de¤erlendirmeseydi ve bunlarla birlikte devrimci harekette egemen olan sosyal floven çizgiyle mücadele edip kopmasayd›; tabiat›yla Kemalizm’in yede¤ine düflüp ulusal sorunda komünist perspektifi oluflturamazd›. Dahas› genel tezlerinde de komünist rotay› yaratamazd›. Genel olarak söylemek gerekirse; ulusal sorunda Komünist olamayanlar di¤er meselelerde de gerçek anlamda komünist olamaz. Özel olarak söylersek; Kemalizm’i do¤ru s›n›f tavr›yla ve bilimsel olarak tahlil edemeyenler di¤er meselelerde de do¤ru çizgiye sahip olamaz. Eklektik oportünizm bata¤›ndan kurtulamaz, sistemli ve istikrarl› bir perspektif oluflturamazlar. ‹flte Kaypakkaya’y› en bafltan itibaren di¤er devrimci hareketlerden ay›ran yan; onun komünist ideolojiyle donanm›fl olmas› ve tahlillerini bu ideolojiyle gerçeklefltirmifl olmas›d›r. E¤er Kemalist iktidar›n emperyalizmle iflbirli¤i içinde oldu¤unu tahlil etmemifl olsayd›, ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› do¤ru tespit edemezdi. Yani, Kemalist devrim ve iktidar› emperyalizmden ba¤›ms›z gerçek bir devrimci kurtulufl savafl›, demokratik devrim ve ba¤›ms›z iktidar olarak görseydi, Kemalist devleti ba¤›ms›z olarak de¤erlendirseydi; yar›-sömürge tespitinde bulunamaz, Yeni Demokratik Devrim tezini de savunamazd›. Kaypakaya'y› içinde bulundu¤u bütünnsellikten koparmak demek onun siyasal çizgisini ve düflünüflündeki derinli¤i, yani, prati¤i ve teorisindeki bütünselli¤i anlamamak demektir. Demek ki, temel bir sorunda yaflanan sapma di¤er temel meseleleri de etkiler. Dolay›s›yla, Kaypakkaya’n›n ülke tahlilinden di¤er tespitlerine kadar hepsi mant›ki bir bütünlük ve uyum içindedir ve bunlardan her biri di¤erine s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. ‹brahim’i dönemin devrimci önderlerinden ay›ran nitelik ve bugün kendisini belli anlamda kabul ettirme e¤ilimi, O’nun ideolojik-teorik-örgütsel kurgusunun bilimsel temellere sahip olmas›ndan ileri gelir. Hiç kuflku yok ki, Kaypakkaya yoldafl, ezen egemen ulus durumundaki Türk hakim s›n›flar›n›n milli bask› ve zulmüne karfl›, Kürt ulusu ve bask› alt›nda olan az›nl›klar›n yan›nda komünist perspektifle yer al›yordu. Ne ezen ulus milliyetçili¤ini ve ne de ezilen ulus milliyetçili¤ini destekleme-savunma pozisyonuna düflmüyordu. Ancak, ezilen ulus milliyetçili¤ini anl›yor, buna karfl› daha hoflgörülü olman›n gereklili¤ine iflaret ediyordu. Ulusun kendi kaderini tayin etme hakk›n› kay›ts›z flarts›z tan›rken ve tan›nmas› gerekti¤ini söylerken, ayr›lma tavr›n›n somutta desteklenip desteklenmeyece¤ini ayr› bir sorun olarak de¤erlendiriyor ve genel olarak ulusal hareketin desteklenip desteklenmeyece¤ini flartlara ba¤l› olarak koflullu görüyordu. Demokratik tüm muhtevas›n›n desteklenmesi gerekti¤ini ve gerigerici yanlar›n›n ise desteklenemeyece¤ini do¤ru olarak söylüyordu. Ulusal bask›y› tan›ml›yor ve bunun karfl›s›nda do¤ru tutum almay› tesis ederek temsil ediyordu. Ulusal sorundaki MLM görüfllerini aç›klarken elbette ki Türk hakim s›n›flar›n›n milli zulmüne tav›r al›yordu. Ama ayn› zamanda içinden koptu¤u (T‹‹KP) fiafak revizyonizmini ve dahas› ülkemiz devrimci hareketinin içinde bulundu¤u “koyu Türk milliyetçili¤i”ni de elefltiriyor ve görüfllerini bu mücadele içinde oluflturuyordu. Bak›n ne diyor: “Milli meselede s›k›yönetim öncesi izlenen çizgi üzerinde durmuyoruz. Çünkü o dönem koyu bir Türk milliyetçili¤inin, Mihricilikten miras azg›n bir hakim ulus milliyetçili¤inin hüküm sürdü¤ü, hareketle ilgisi olan hemen herkesin malumudur. fiimdi, milliyetçili¤in daha ince ve aldat›c› biçimleri gelifltirilmifltir ki, bugün mücadele edilmesi ve çürütülmesi gereken bunlard›r.” fiafak revizyonizmini ulusal sorundaki çigisini elefltirirken böyle söylüyordu. Ve devrimci hareketin nas›l bir durumda oldu¤unu da ifade etmifl oluyor. Tabi ki kendisinin nerde durdu¤unu da göstermifl oluyor: hakim ulus milliyetçili¤inin ince biçimlerinin tehlikesine iflaret ederek bununla kesin bir mücadele içinde oldu¤unu söylediklerinden de anlam›fl oluyoruz. fiafak revizyonizminin bu ince milliyetçili¤ine hemen her sözünde elefltiri yürüterek ayr›nt›l› bir tart›flma yürütmektedir. Bunun bafl›nda ulusal bask›n›n tan›m›n› özetleyerek, bu konudaki yan›lg›lar› ve bu yan›lg›dan kaynakl› anlay›fllar› elefltirerek, kendi deyimiyle “çürütmektedir.” Do¤ru tan›m›, son derece yal›n ve titiz kavray›flla flöyle özetlemektedir: “Milli bask›, ezen, sömüren ve hakim milletlerin hakim s›n›flar›n›n, ezilen ba¤›ml› ve uyruk milletlere uygulad›¤› bask›d›r.” Kürtlerin ulus oldu¤unu inkar eden ya da çarp›tanlara (ki, bunlar fiafak revizyonistleri ve di¤er bildik sosyal floven milliyetçi “sol” çevrelerdir) karfl› fiafak revizyonizmi flahs›nda flöyle demektedir KAYPAKKAYA. “Böylece proletaryan›n, milletlerin eflitli¤i u¤runa, milli bask›lar›n, imtiyazlar›n vs… kalkmas› u¤runa yürütmesi gereken mücadele suya düflmüfl olur.” Devamla; “Türkiye’de Kürtlerin bir millet teflkil etmedi¤ini iddia edenler, Türk hakim s›n›flar›n›n borusunu öttürmektedirler.” DEVAMI SAYFA 9’DA


DEVRiMCi

PERSPEKT‹F

DEMOKRASi

18-31 May›s 2010

9

gemizde Halk Savafl›’n›n Parlayan Kutup Y›ld›z›d›r! “Bunlar, Türk hakim s›n›flar›n›n imtiyazlar›n› savunmak suretiyle çeflitli milliyetlere mensup emekçi halk kitleleri aras›ndaki güveni, dayan›flmay› ve birli¤i alçakça sabote etmektedirler.” “Çözülmemifl bir feodalizm flartlar›nda yaflayan bir topluluk, elbette millet olarak nitelendirilemez. Ama bugün dünyan›n neresinde böyle bir feodalizm mevcuttur?” Kürt milletine dahil olan bileflenlerini, ayn› zamanda ve bir anlamda tan›m›n› da flöyle aç›klamaktad›r: “Kürt iflçileri, yoksul ve orta halli köylüleri, yar›-proleterleri, flehir küçük-burjuvazisi ve toprak a¤alar› Kürt milletinin kapsam›na dahildirler.” Devamla milli bask›n›n kimlere uyguland›¤› ve milli bask›n›n esas hedeflerinin kimler oldu¤u hakk›nda flunlar› söylemektedir: “ Milli bask› sadece Kürt halk›na de¤il, Türk hakim s›n›flar›yla her bak›mdan kaynaflm›fl bir avuç büyük feodal bey ve üç-befl büyük burjuva hariç, bütün Kürt milletine uygulanmaktad›r.” “Hatta milli bask›lar›n esas hedefi, ezilen, ba¤›ml› ve uyruk milletin burjuvazisidir.” Bugünde Türk hakim s›n›flar›yla kaynaflm›fl olan ve Kürt ulusal hareketi karfl›s›nda, ulusal birlik ve ç›karlara ihanet ederek s›n›f kardeflli¤i temelinde Türk hakim s›n›flar›yla ortak hareket eden, “Kürt” feodal bey, afliret reisi ve büyük burjuvazisinin realitesi özellikle AKP içinde oldukça belirgin görülmektedir. Ve yine, uluslararas› konjönktür gere¤i de olsa, Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi amac›yla da olsa, Türk hakim s›n›flar›n›n bile Kürt ulusunu kabul eden duruma gelmifl olmalar›, KAYPAKKAYA yoldafl›n ilgili tespit ve mücadelesinin, bu ince Türk milliyetçisi çizgiler karfl›s›nda bin birinci kez kan›tlanmas› anlam›na gelerek onlar› çürütmekte ve onun bilimsel teorilerini ispatlamaktad›r. ‹flte bugün her defas›nda ‹brahim’e dönmenin s›rr› buradan ileri gelmektedir. Kaypakkaya yoldafl, milli bask›n›n amac›n› çarp›tan fiafak revizyonzmine karfl› yürüttü¤ü polemiklerde milli bask›n›n bir bütün olarak Kürt ulusuna yönelik oldu¤unu ortaya koyarak, fiafak revizyonizminin, milli bask›n›n amac› “Kürt halk›n› y›ld›rmak”t›r fleklindeki politik bak›mdan son derece yoksul olan anlay›fl›n› mahkum etmifltir. Hakim s›n›flar›n s›n›fsal karekterlerinden kaynakl› halka da bask› uygulayaca¤›n› ama milli bask›n›n esas amac›n›n bir bütün olarak ulusa uyguland›¤›n› vurgulamakta; halka uygulanan bask› ile ulusa uygulanan bask›n›n ayr› fleyler oldu¤unu, yani milli bask›yla s›n›fsal bask›y› ayr›flt›rarak ve komünistlerin genel olarak ulusal mücadele karfl›s›ndaki tutumunu aç›klayarak, flöyle sürdürmektedir; “… Türkiye’de jenosidin de birçok örnekleri vard›r.” “Az›nl›k milliyetlerin emekçilerine yap›lan bask›, böylelikle katmerli bir nitelik kazan›r. Birincisi, s›n›fsal amaçlarla, daha çok sömürmek ve s›n›f mücadelesini bast›rmak için emekçilere yap›lan s›n›fsal bask›; ikincisi, yukar›da belirtti¤imiz amaçlarla, az›nl›k milletin ve milliyetlerin hemen bütün s›n›flar›na uygulanan milli bask›. Komünistler, bu iki bask›y› birbirinden ay›rt etmek zorundad›rlar. Çünkü mesela Kürt burjuva ve küçük toprak a¤alar› ikinci çeflit bask›ya karfl› ç›karken, birinci çeflit bask›ya taraftard›r. Biz ise her iki bask›ya da karfl›y›z. Milli bask›n›n ortadan kalkmas› için Kürt burjuva ve küçük toprak a¤alar›n›n mücadelesini destekleriz; ama öte yandan, s›n›fsal bask›n›n ortadan kalkmas› için onlarla da mücadele etmek zorunday›z.” (abç) ‹flte bugün devrimci hareketin kesin bir bocalama içinde oldu¤u, hatta ‹brahim’i takip edenlerin bile ço¤u kez ikircikli, ürkek ve tutuk davrand›¤› ulusal hareket ve mücadele karfl›s›ndaki tutumda-destekleyip desteklememekte veya hangi yönünün desteklenip hangi yönünün desteklenmeyece¤i veya karfl› ç›k›laca¤› hakk›nda Kaypakkaya bu kadar net çizgiler çekerek yol iflaretlerini vermektedir. Dahas›, yine devrimci hareket içinde belli çevrelerin milli bask› konusunda kafa kar›fl›kl›¤› içinde olup, ulusal hareket karfl›s›nda negatif duruflla sa¤a-sola savrulmalar›na da gereken yan›t› vermektedir. Öte yandan, ulusal hareket karfl›s›nda eli cimri ketumlukta olanlar kadar, onu her yönüyle ayr›ms›z destekleyip kuyrukçuluk yapan siyasetlere de s›kça rastlanmaktad›r ki, ‹brahim’in sözleri bunlar›n kulaklar›na da küpe olmal›d›r. Mevcut Kürt ulusal hareketinin önderli¤ini; Kürt burjuvazisi, küçük toprak a¤alar›, afliret reisleri ve hatta küçük toprak a¤alar›n› geçen toprak a¤alar›ndan vb ba¤›ms›z göremeyece¤imiz gibi, bunlarla da s›n›rl› göremeyiz. Bilakis, mevcut durumda esasta milli burjuva önderlik olmakla birlikte, politik olarak devrimci bir çizgidedir. Hareket ulusal devrimci niteliktedir. Dolay›s›yla, esasta destekleyece¤imiz özelliklere sahiptir. Ne var ki, bu destekleme, ulusal hareket içindeki ad› geçen kesimlerin kendi ulusundan emekçiler de dahil, genel olarak nüfuzlar› ölçüsünde uygulad›klar› s›n›fsal bask› ve sömürülerine karfl› mücadele etmeyi yads›maz. Ya hepten destek ya da hepten karfl› ç›kma fleklinde devrimci hareket içinde beliren tutum aç›k ki do¤ru ve Komünist tutum de¤ildir. Kaypakkaya yoldafl›n üstüne basa basa belirtti¤i gibi, bu iki yan› birbirinden ay›rmak durumunday›z. Toptanc› yaklafl›m bilimsel olmad›¤› gibi, benimsenemez de. Kürt halk›yla Kürt ulusuna uygulanan bask›y› oldu¤u gibi, Kürt ulusal hareketi ya da mücadelesinin de burjuva yan› ile devrimci yan›n›-ikili niteli¤ini do¤ru olarak birbirinden ay›rmal›, böyle ele almal›y›z. Aksi halde, ya ezen ulusun burjuva milliyetçili¤ine kayar›z ya da ezilen ulusun milliyetçili¤ine düfleriz ve çeflitli milletlerden emekçilerin bölünmesine hizmet ederek davalar›na zarar vermekten kurtulamay›z. “Kürt burjuva ve küçük toprak a¤alar›n›n mücadelesini destekleriz; ama öte yandan, s›n›fsal bask›n›n ortadan kalmas› için onlarla da mücadele etmek zorunday›z.” diyen Kaypakkaya, ulusal hareketi yan›lg›l› olarak halk hareketi fleklinde de¤erlendiren görüfllere karfl›, Stalin’den destek alarak, “Ezilen ulus burjuvazisinin kendi ulusundan halka ça¤r›da bulunarak kendi davas›n› bütün halk›n davas› gibi yans›t›r ve halk da buna ço¤u kez kay›ts›z kalmayarak kat›l›r” dedikten sonra, komünistlerin bilincini flöyle özetlemektedir; “Stalin yoldafl, ulusal harekete, iflçilerin ve köylülerin hangi flartlar alt›nda kat›ld›klar›n› tahlil ettikten ve ‘bilinçli proletaryan›n denenmifl olan kendi bayra¤› vard›r ve onun, burjuvazinin bayra¤› alt›nda safa girmesinin gere¤i olmaz.’ …” Ve devamla; “Stalin yoldafl›n da hemen belirtti¤i gibi ‘bundan, proletaryan›n, milliyetlerin ezilmesi politikas›na karfl› savaflmamas› gerekti¤i sonucu asla ç›kar›lmamal›d›r.’ Hay›r, bundan ç›kar›lacak sonuç, halk hareketi ile milli hareketin bir ve ayn› fley olmad›¤›d›r.” demektedir. Özellikle hakim s›n›flar›n (evet, o milli zulüm flampiyonu hakim s›n›flar›n) günümüzü ›s›tan “Kürt aç›l›mlar›”, “demokratik aç›l›mlar” safsatas› ve Kürt ulusal hareketinin de buna kucak aç›c› e¤ilimi, birçok devrimci çevreyi hayal alemine çekmifl durumdad›r. Kürt ulusal sorununun “çözümü”-burjuva “çözümü” (köleli¤in perçinlenmesi en gerçek ifade biçimidir bunun) hakk›nda son derece derin iyimserlikler beslenmekte ve bofl beklentilerle meflgul olunmaktad›r.

Ezen egemen Türk hakim s›n›f burjuvazisinden tüm medet umanlara; ‹brahim yoldafl›n, fiafak revizyonizminin ulusal bask›y› ABD emperyalizminin uygulad›¤›n› ileri süren görüfllerine ve böylece de Kemalist iktidar› aklayan muhtevadaki savlar›na karfl›, Türk hakim s›n›flar›n›n ve siyasi partilerinin karakterini de dile getirdi¤i de¤erlendirmesi son derece önemlidir. “Türkiye’de ›rkç›l›k politikas›, yerli hakim s›n›flar›n politikas›d›r; burjuvazinin siyasi bak›mdan en geri kesimlerinin ve feodalizmin politikas›d›r; feodal ve feodal-burjuva e¤ilimidir. Bu karakterinden dolay› ›rkç›l›k politikas› tutarl› burjuva demokratizminin bile düflman›d›r. Türkiye’de bu ak›m›n en afl›r› temsilcisi Hitler tasla¤› Türkefl ve onun partisidir. AP, MGB, CHP ve benzer partilerde ›rkç›l›k politikas› taraftarl›¤› çok kuvvetli olarak mevcuttur.” Evet, ›rkç›l›¤›n bu temsilcilerinden, gerek Kürt ulusal sorununda olsun ve gerekse de genel anlamda demokratikleflme sorununda olsun herhangi bir beklentiye girmenin ne kadar yan›lg›l› oldu¤u gün kadar aç›kt›r. ‹brahim yoldafl›n ›rkç› olarak ifade etti¤i soy a¤ac›ndan bu gün iktidarda (çeflitli kesimleri de içine alarak) bulunan AKP’nin uygulamalar› ve özellikle CHP’nin MHP’yi de geride b›rakan ›rkç›l›¤›, bu s›n›f ve siyasi partilerinin demokrasi karfl›s›ndaki pozisyonlar›n› aç›klamaya yetmektedir. ‹brahim yoldafl›n “kuvvetli” oldu¤unu söyledi¤i bu ›rkç›l›k özellikle ad› geçen kesimler flahs›nda bugün ayan beyan ortadad›r. Söz konusu koflullarda demokrasi sorununun kesinlikle devrim sorunu oldu¤u do¤rudur ama yaz›k ki devrimci hareketin önemli kesimi ve özellikle de tasfiyeci reformist ak›mlar bunu unutmakta-inkar etmektedirler. Hakim s›n›flar›n ülkemiz halklar› ve Kürt ulusunun “bafl›na geçirmifl olduklar› çorab›” sökük yerlerinden teyelleme çal›flmalar›n› ihsan atfetmelerine hamca kanan burjuva demokrasisi hayran› bu çevreler tüm tarihin do¤rulad›¤› bu gerçe¤i art›k kabul etmek durumundad›rlar. CHP’nin tüm demokratl›k lafz›na karfl›n, Kürt düflmanl›¤›nda dört nala vurdu¤u at›n› kofltururken, türban aç›l›m›yla dinci çevrelere uzatt›¤› el, Kürt burjuvazisinin-feodallerinin (bunlar feodal karakterleriyle birlikte di¤er yat›r›m ve devlet bürokrasisiyle iç içedirler) kimi kesimleriyle birleflme gibi meselelerde feodalizmle nas›l birleflti¤ini de göstermektedir. Bunlar bile Kaypakkaya’n›n tahlillerindeki do¤rulu¤u günümüz koflullar›nda fazlas›yla kan›tlamaktad›r.

Kimden, nas›l bir çözüm! Devrimci hareket içinde burjuva demokrasisine ifltah kabartan günün geliflmeleri hiç kuflkusuz ki, Kürt ulusal sorununda, emperyalizmin yeni koflullara uygun olarak istedi¤i farkl› statü ve standartlar ortaya ç›kacakt›r. Emperyalizm ülkemizdeki ve özellikle Kuzey Kürdistan’daki yat›r›m ve karlar› için Türk hakim s›n›flar›na belli bir istikrar oluflturmay› ve dünyay› dizayn etme projesinde buran›n da belli bir biçime kavuflturulmas›n› dayatmaktad›r. Ne var ki, bütün bunlar, birilerinin sand›¤› gibi, Kürt ulusal sorununun çözümü de¤il, ulusal hareketin tasfiye edilerek ulusun kölelefltirilmesinin garantiye al›nmas›; birilerinin sand›¤› gibi demokratikleflme de¤il, faflist devletin yeni ihtiyaçlara ba¤l› olarak ama tekrar faflist karakterle yeniden restore edilmesini amac›ylad›r. Yaz›k ki, hakim s›n›flar›n hileleri, Kürt ulusal hareketinin de reformistlerimizin de gözlerini feci flekilde boyam›fl durumdad›r. Sapla saman bir birine kar›flt›r›lm›flt›r. ‹flte bu flartlarda ‹brahim’in tahlil ve tespitleri yak›c› önemle kendisini hat›rlatmaktad›r. Kaypakkaya yoldafl, eski dönemden ça¤›m›za kalan ama ça¤›m›z›n genel karakterini oluflturmayan ulusal hareketleri iki koflulda olmak üzere iki biçime ay›rd›ktan sonra, genel ulusal sorunun karakteri ve ulusal sorunun çözümü hakk›nda flunlar› söylemektedir. “Kesin bir fley varsa, o da, bu milli hareketlerin ilerici ve demokratik muhteva tafl›d›¤›d›r. Ama öte yandan, kesin baflka bir fley de, buralardaki milli hareketlerin ister ayr› bir devlet kurmakla sonuçlans›n, ister baflka biçimde sonuçlans›n, milli ve demokratik devrimi tamamlayamayaca¤›d›r. Bu uluslarda da emperyalizmi ve feodalizmi silip süpürmek görevi, yine proletaryan›n s›n›f hareketinin omuzlar›ndad›r. Bu iki tip ulusta da proletarya hareketi, bir yandan milli ve demokratik devrimi tamamlama görevinin kendi omuzlar›nda oldu¤unu bilmeli, öte yandan da burjuva milli hareketinin ilerici ve demokratik muhtevas›n› desteklemelidir.” Kaypakkaya yoldafl, “Kürt Milli Hareketi” bafll›¤› alt›nda, “Türkiye’de” (Türkiye-Kuzey Kürdistan’da) milli hareketlerin Osmanl› döneminden itibaren tarihçesini s›ralamakla birlikte, ülkemizde milli hareketin Kürt milli hareketiyle s›n›rl› olmad›¤›n› söyledikten sonra, Kürt milli hareketi d›fl›ndaki hareketleri tarihin belli bir çözüme ba¤land›¤›n› (bunlardan, Osmanl› döneminde vücut bulmufl olan ulusal hareketleri kastetmektedir ve bunlar›n tarih taraf›ndan belli bir çözüme kavuflturuldu¤unu söylemektedir. Yoksa di¤er az›nl›k sorunlar›n› inkar etti¤i san›lmamal›d›r. Ki, bu konuda da görüflleri zaten aç›kt›r.) ve bugün “Türkiye” s›n›rlar›

içinde çözüme ba¤lanmam›fl olan milli hareket, “Kürt hareketidir.” diyerek, Lozan anlaflmas›yla, Emperyalizm ile Türk devletinin Kürtlerin iradesini ve kendi kaderini tayin hakk›n› çi¤neyerek s›n›rlar› pazarl›kla oluflturup, “Kürdistan bölgesi”nin çeflitli devletler aras›nda parçaland›¤›n› ekleyerek bunun tarihi bir haks›zl›k oldu¤unu belirmektedir. Bu tarihi haks›zl›¤›n Komünistler taraf›ndan daima protesto edilmesinin bir görev oldu¤unu ekleyen Kaypakkaya yoldafl, komünist partisinin görevini böyle aç›klarken, “Ama böyle bir haks›zl›¤›n düzeltilmesini programa koymak ak›ls›zl›k olur.” diyerek flöyle devam etmektedir; “Çünkü günün meselesi olma niteli¤ini çoktan kaybetmifl bir sürü tarihi haks›zl›k örnekleri vard›r.’Sosyal geliflmeyi ve s›n›f mücadelesini do¤rudan do¤ruya kösteklemeye devam eden bir tarihi haks›zl›k’ olmad›klar› sürece, komünist partiler bunlar›n düzeltilmesini sa¤lamak gibi, iflçi s›n›f›n›n dikkatini temel meselelerden uzaklaflt›r›c› bir tutuma giremezler.” fleklinde önemli bir yan›lg› meselesini de a盤a ç›karmaktad›r. Bu önemli noktadan sonra önemli bir konuda daha aç›kl›k getirmektedir: “… program›m›za koymam›z flu aç›dan da sakatt›r: Bu, bizim tayin edece¤imiz bir fley de¤ildir. Kürt milletinin kendisinin tayin edece¤i bir fleydir. Biz Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakk›n›, yani ayr› bir devlet kurma hakk›n› savunuruz. Bu hakk› kullan›p kullanmayaca¤›n› veya ne yönde kullanaca¤›n› Kürt milletinin kendisine b›rak›r›z.” (abç) Burada flunu söylemeliyiz; Kürt ulusal hareketinin desteklenip desteklenmemesini, devrimci ya da reformist olup olmamas›na ba¤l› ele alarak bir bütün olarak tespit eden anlay›fllar›n hatal› oldu¤u a盤a ç›kmaktad›r. Aç›k olan flu ki, genel kural olarak gerici yanlar› desteklenmezken, demokratik muhtevas›-devrimci yan› desteklenir. Ulusal hareketin en devrimci olan›nda bile (Komünistlerin önderli¤inde de¤ilse) reformist veya gerici yanlar bar›nd›r›r. Kaypakkaya yoldafl Kürt isyanlar›n›n do¤uflunu ve komünistlerin bu isyan›n hangi boyutlar›n› destekleyeceklerini ise flöyle aç›klamaktad›r: “Büyük ço¤unlu¤u Türkçe dahi bilmeyen Kürt halk›, özellikle Kürt köylüleri, kendilerini bir sömürge valisi gibi ezen, zulmeden, afla¤›layan bu yeni idarenin memurlar›na, do¤al olarak fliddetli bir tepki gösteriyordu. Köylülerin bu hakl› tepkisi zorunlu olarak feodal Kürt beylerinin ve Kürt burjuvalar›n›n tepkisiyle birleflti. Kürt isyanlar› böyle do¤du. Komünistler bu isyanlar›n zulme, milletleri ezme politikas›na, eflitsizli¤e, imtiyazlara karfl› yönelen ilerici ve demokratik yan›n› destekler; ama feodal beylerin kendi bafllar›na hükümranl›k sa¤lamak istemesine veya burjuvazinin kendi üstünlükleri u¤runa mücadelesine de karfl› ç›karlar; hiçbir milletin burjuva ve toprak a¤alar› s›n›f›n›n imtiyaz›n› ve üstünlü¤ünü savunmazlar.”(abç) Son olarak, Kaypakkaya’n›n, “S›n›f Bilinçli Türkiye Proletaryas›n›n Kürt Milli Hareketi Karfl›s›ndaki Tutumu Ne Olmal›d›r?” sorusuyla, tavr›m›z› aç›klayan sözleriyle bitirelim. “Her fleyden önce flunu belirtelim ki, milliyeti ne olursa olsun bilinçli Türkiye proletaryas› burjuva milliyetçili¤inin bayra¤› alt›nda yer almayacakt›r. … ‹kinci olarak, milliyeti ne olursa olsun, bilinçli Türkiye proletaryas› iflçi ve köylü y›¤›nlar›n› kendi bayra¤› etraf›nda toplamaya çal›flacak, bütün emekçi s›n›flar›n s›n›f mücadelesine önderlik edecektir. Türkiye devletini kendine temel alarak, Türkiye içindeki bütün uluslardan iflçileri ve emekçileri ortak s›n›f örgütleri içinde birlefltirecektir. Üçüncü olarak, milliyeti ne olursa olsun, bilinçli Türkiye proletaryas› Kürt milli hareketinin Türk hakim s›n›flar›n›n zulmüne, zorbal›¤›na ve imtiyazlar›na yönelen, her türlü milli bask›n›n kalkmas›n› ve milletlerin eflitli¤ini hedef alan genel demokratik muhtevas›n› kesinlikle ve kay›ts›z flarts›z destekleyecektir. Di¤er ezilen milliyetlerin ayn› yöndeki hareketlerini kesinlikle ve kay›ts›z flarts›z destekleyecektir. Dördüncü olarak, milliyeti ne olursa olsun bilinçli Türkiye proletaryas›, çeflitli milliyetlere mensup burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n kendi üstünlükleri ve imtiyazlar› için yürüttükleri mücadelede tamamen tarafs›z kalacakt›r. …” (abç) Emperyalizm ve yerli burjuva hakim s›n›flar›n tasfiyeci amaçlarla gelifltirdi¤i sürecin h›z kazan›p kritik dönemeçler yaratabildi¤i bu koflullarda, halk kitleleri ad›na konuflan genifl yelpezede izlerin birbirine kar›flt›¤›, yo¤un belirsizli¤in hüküm sürdü¤ü, ama aray›fllar›n da büyük bir ihtiyaçla sürdü¤ü günümüz flartlar›nda Kaypakkaya’n›n konuflmas› kadar anlaml› baflka bir fley olamaz. Dolay›s›yla devrimci hareketin içinde bulundu¤u durum ve tart›flmalar göz önüne getirildi¤inde, fazla konuflmadan ‹brahim’den aktarma yapmay› daha yerinde ve zorunlu gördük. Ülkemizde Kaypakkaya kavranmadan komünist rota temsil etmek, bunsuz komünistlikten bahsetmek düflünülemez. Biz, ‹brahim’in Marksist-Leninist-Maoist do¤rultusuyla devrimimizin ve toplumumuzun sorun ve çeliflkilerini çözece¤imize kuvvetle inanmaktay›z. Yeniden ve yeniden incelenmesini bu bak›mdan önemsemekte ve önermekteyiz.

Onlar› anmak; komünizm davas›nda sebatkâr bir nefer olmak demektir Maosit parti, “Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Ay›”na iliflkin bir aç›klama yay›nlarak, dünyada ve ço¤rafyam›zda yeni demokrasi mücadelesinde flehit düflen komünist ve devrimcileri Halk Savafl›’n›n iktidar› parça parça zapt eyleyen kavgas›n›n coflkusuyla selmalad›¤›n› aç›klad›. Maoist Komünist Partisi-Siyasi Bürosu taraf›ndan yapl›n aç›klamada flunlara dikkat çekildi: “Uluslararas› proletarya ve dünya halklar›n›n büyük ö¤retmenleri olan Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldafllar›n ölümsüz an›lar› baflta olmak üzere, co¤rafyam›z devrimci hareketinin komünist ve devrimci önderleri olan Mustafa Suphi, ‹brahim Kaypakkaya, Mahir Çayan, Deniz Gezmifl ve Mazlum Do¤an flahs›nda tüm dünya devrim ve komünizm flehitlerinin ölümsüz an›lar› önünde sayg›yla e¤iliyoruz. K›z›l an›lar›n› selaml›yor, Halk Savafl› kararl›l›¤›yla komünizm yürüyüflündeki bilimsel ›srara oturan devrim sözümüzü yineliyoruz. Partimiz, geride b›rakt›¤› 37 y›ll›k mücadele tarihinde, kurucu önderi Kaypakkaya yoldafl sonras›nda, iflkence hanelerde Sülayman Cihan, gerilla çat›flmalar›nda Kaz›m Çelik, Cüneyt Kahraman ve Cafer Cangöz olmak üzere dört Parti Genel Sekreterini, ‹smail Bulut, Baba Erdo¤an, Ayd›n Hambayat ve daha onlarca önder kadrosunu, Ali Haydar Y›ld›z, Seyfi Batar, R›za Sökmen ve daha onlarca komutan›n›, yüzlerce üye ve savaflç›s›n› Halk Savafl› topra¤›na vererek yitirdi. Da¤larda gerilla savafl› siperleri, flehir çat›flmalar›, iflkencehane ve zindan direniflleri gibi s›n›f mücadelesinin en a¤›r koflullar›nda ve her cephesinde kahramanca verilen kavgalarda, yüzlerce Halk Savaflç›s› partimiz önderli¤inde, Kaypakkaya yoldafl›n k›z›l ruhuyla topra¤› kayg›s›zca kucaklad›. Yüzlerce devrim savaflç›s› parti militan› öncelleri olan Kaypakkaya’y› takip etti. Geçmifle dayanmayan bir gelecek tasavvur edilemeyece¤i gibi, tarihinden destek almayanlar yeni tarihler yaratma yolculu¤unda sa¤lam yürüyemezler. Bilincimiz flu ki, flehitlerine sahip ç›kamayanlar tarihine

de sahip ç›kamazlar ve gelece¤i do¤ru infla edemezler. Bundand›r ki, partimiz do¤ru tarih bilincine uygun olarak, tarihinin unutulmaz ve en anlaml› bir parças› olan flehitlerini anmay› önemli bir görev olarak yürütmektedir. fiehitleri anman›n anlam›n› bilimsel zeminde aç›klayan partimiz; flehitlerin an›lar›ndan, ideolojik-politik nitelik ve durufllar›ndan, devrimci çizgi ve fedakâr mücadelelerinden ö¤renmeyi, bilhassa devrimci amaçlar›n› gerçeklefltirmeyi, onlar› anman›n içeri¤i olarak esas al›r. Onlar›n devretti¤i bayra¤› devrim ve komünizm ruhuyla tafl›y›p emperyalist dünya gericili¤i ile yerli uzant›lar›n› alafla¤› etmek üzere devral›nan bayra¤›, yüksek burçlara dikme görevini flehitlere ba¤l›l›¤›n en gerçek muhtevas› olarak kavrar. Partimiz tarihi tecrübelerin üzerinde geliflme bilinciyle, tarihinin en ulvi de¤erleri olan flehitlerini ve tüm dünya devrim ve komünizm flehitlerini anmay›, onlar›n ideallerini gerçeklefltirme hedefiyle devrim ›srar›n› sürdürmenin bir ödevi olarak kabul eder. fiehitlerimiz kavgam›z›n ›fl›ldayan yol gösterici meflaleleri ve devrimimizin temel tafllar›d›rlar. Onlar tarihimizin ölümsüz an›lar› ve granit sertli¤inde y›k›lmaz kaleleridirler. Onlar› anmak; proletarya önderli¤inde devrimde ›srar etmek ve halk›n kurtulufl davas› ile büyük özgürlük yürüyüflünün y›lmaz savaflç›s› olmak demektir. Onlar› anmak; Ba¤›ms›zl›k, Halk Demokrasisi, Sosyalizm ve Komünizm davas›nda sebatkâr bir nefer olmak demektir. fiehitlerimizi anman›n nihai gerçek görevi olarak; emperyalist gericilikle yerel uzant›lar›n›n el ele verip, egemenlik ve sömürü imtiyaz› u¤runa insanl›kla birlikte tüm do¤ay› yok etmek pahas›na pervas›zl›kla yürütülen ölümcül hegemonyas›n› parçalamak üzere, proletarya partisi önderli¤inde Yeni Demokrasi, Sosyalizm ve Komünizm hedefiyle devrimci savafl›m› yükseltmeye ça¤›r›rken; dünya gericili¤ine karfl› proleter dünya devriminin her parças›nda topra¤a düflenleri bir kez daha an›yor, k›z›l an›lar›n› k›lavuz ediniyoruz.”

Devrim flehitleri Köln’de coflkuyla an›ld› KÖLN- Parti ve devrim flehitlerini anma etkinlikleri kapsam›nda Köln’de düzenlenen etkinlikte mücadele vurgusu öne ç›kt›. Avrupa’da her y›l geleneksel olarak May›s ay›nda Kaypakkaya flahs›nda düzenlenen parti ve devrim sehitlerini anma etkinlikleri coflkulu bir sekilde devam ediyor. ‹ngiltere Londra, Fransa Paris ve ‹sviçre Basel’de düzenlenen anma etkinlikleri zinciri 15 May›s’ta Almanya’n›n Köln flehrinde düzenlenen etkinlikle devam etti. Dünyada ve ülkemizde yaflam›n› devrim ve komünizm mücadelesinde yitirenler an›s›na sayg› durufluyla bafllayan anma etkinli¤i Grup ‹syan’›n söyledigi kavga türküleriyle devam etti. Grup ‹syan’›n ard›ndan etkinli¤in sempozyum bölümüne geçildi. Rag›p Zarako¤lu, Erdo¤an Ayd›n, DHF temsilcisi Ozan Do¤an ve S›n›f Teorisi temsilcisinin kat›ld›¤› sempozyumda ilk sözü araflt›rmac› yazar Erdo¤an Ayd›n ald›. Ayd›n konuflmas›nda, emperyalist kapitalist sistemin yaflad›¤› krizlere ve ülkemizdeki etkilerine de¤indi. Devam›nda ise sistemin AKP eliyle aç›l›mlar ad› alt›nda Kürtler ve Aleviler baflta olmak üzere tüm ezilen kesimleri imha ve asimilasyona tabi tuttu¤unu belirtti. Sonras›nda ise kitlelerin AKP

ve Kemalist klikler aras›nda tercihe zorland›¤›n›, bu anlamda üçüncü bir oda¤›n yani sosyalist bir oda¤›n ihtiyac oldu¤unu ve bunu gerceklefltirmek için sosyalistlerin birlefltirici ve somut politikalar üretmesi gerekti¤ini söyledi.

‹deolojik mücadele güçlendirilmelidir ‹kinci sözü alan Rag›p Zarakolu, ülkemizde yaflayan ulus ve az›nl›klar›n tarihsel sürecine de¤inerek, ulus ve az›nl›klarla ilgili sorunlar›n Osmanl›’dan bafllayarak günümüze kadar çeflitli boyutlarda devam etti¤ini belirtti. Devam›nda ise Türk devlet gerçekli¤inin kendisini Kürtler ve Ermeniler baflta olmak üzere di¤er az›nl›klar ve inançlar›n reddi üzerinden flekilendirdi¤ini belirterek, ülkemizde halklar›n kardeflli¤ini esas alan bir mücadele hatt›n›n gelifltirilmesi gerekti¤ini vurgulad›. Alman konsoloslu¤u tarafindan vize verilmedi¤i için etkinli¤e kat›lamayan DHF temsilcisi Ozan Do¤an ise internet ba¤lant›s›yla canl› olarak etkinli¤e kat›larak sunumunu gerçeklefltirdi. Konuflmas›nda Türkiye-Kuzey Kürdistan’da egemenlerin iktidar dalafl›na de¤inen Do¤an, bununla birlikte egemenlerin aç›l›m vs politikalarla devrimci Kürt ulusal hareketi baflta olmak

üzere devrimci dinamikleri tasfiyeye yönelik kapsaml› sald›r›lar›na devam etti¤ini ve birçok ilerici ve devrimci dinami¤in ise bu tasfiye sald›r›lar›n›n etkisinde kald›¤›n› söyledi. Do¤an, yaflanan sald›r›lar karfl›s›nda amans›z bir ideolojik mücadele yürütülemesi gerekti¤ini belirterek, devrimcilerin iflçi s›n›f› ve köylülük baflta olmak üzere bütün alanlarda do¤ru politikalar uygulayarak örgütlenmesi gerekti¤ini ifade ederek, harkesi bu flanl› kavgada yer almaya ça¤›rd›.

‹ktidar için devrimci fliddeti güçlendirelim Sempozyumun son konuflmac›s› S›n›f Teorisi (ST) temsilcisi ise komünist ve devrimci hareketin yaflad›¤› sorunlara de¤inerek, devrimci ve komünist hareketin mevcut sorunlar›n› aflmas› ve süreci devrim lehine çevirebilmesi için geriye dönüfller baflta olmak üzere, kendi tarihsel sürecini bilimsel muhasebeye tabii tutmas› gerekti¤ini belirterek, Maoist komünistlerin 1. ve 2. kongrelerinde bu noktalarda önemli ad›mlar att›klar›n› belirtti. Devrimci harekette önemli oranda tasfiyeci ve düzen içi e¤ilimlerin art›¤›na vurgu yapan ST

temsilcisi, iktidar hedefiyle silahl› mücadeleyi ve kitlelerin devrimci fliddetini daha güçlü bir flekilde örgütlemek gerekti¤ini belirterek konuflmas›n› sonland›rd›.

Kitle Kavga türküleriyle cofltu Bin 500’ün üzerinde bir kat›l›min oldu¤u anma etkinli¤inin ikinci bölümünde ise Ozan Emekci, P›nar Sa¤ ve Grup Munzur söyledikleri kavga türküleriyle kitleyi coflturdular. Dünyada ve ülkemizde yaflanan geliflmelerin anlat›ld›¤› sinevizonda ise özellikle MKP/HKO gerillalar›n›n gösterilmesi coflkuyu doruk noktas›na ç›kard›. Etkinlikte "yaflas›n Maoist Komünist Partisi”, “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar› at›ld›. Birçok devrimci kurumun stant açt›¤› etkinli¤e ayrica, Partizan, Emek ve Özgürlük Cephesi Avrupa ‹nisiyatifi, MLKP Avrupa Komitesi ve T‹KB Almanya Komitesi mesaj göndererek devrim flehitlerini sayg›yla and›klar›n› belirttiler. Yine etkinlikte MKP Siyasi Bürosu’nun yollad›¤› mesaj da okundu. Etkinlik bafllad›¤› gibi coflkulu bir flekilde sona erdi.


10

DÜNYA

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

‘Biz topraklar›n›z› iflgal ederken, siz müzakere ediverin’! Filistin Devlet Baflkan› Mahmud Abbas’›n ‹srail’le müzakereleri kabul etmesinin üstünden bir hafta bile geçmeden ‹srail, Kudüs’teki, Filistinlilere ait evleri y›kma karar› ald›, karar› protesto eden bir Filistinli genci öldürdü. Filistin Özerk Yönetimi’nin ‹srail’le “bar›fl görüflmelerini” kabul etmesinin üstünden birkaç gün bile geçmeden ‹srail ‹ç Güvenlik Bakan› Yitzhak Aharonovitz, hiçbir gecikme olmaks›z›n do¤u Kudüs’teki Filistinlilere ait evlerin y›k›laca¤›n› aç›klad›. ‹srail parlamentosunda konuflan Aharonovitz, “fiunu vurgulamak isterim ki Kudüs’teki Araplara ait evlerin y›k›lmas›n› durduracak

hiçbir engel bulunmamaktad›r. Biz kesin olarak en k›sa sürede y›k›mlara bafllayaca¤›z.” dedi. ‹srail Baflbakan› Benyamin Netanyahu da Kudüs’ün Yahudilefltirilmesi politikas›na Tevrat’tan deliller getirdi¤i konuflmas›nda, “Bu kentin ‹branice ismi (Siyon) Tevrat’ta 850 defa tekrar edilmifltir. Bunun Arapça ismine ise çok az de¤inilmifltir. Buradan, bu kentin Yahudilere ait oldu¤u sonucunu ç›karabiliriz.” dedi. ‹srail’in, Yahudi yerleflkeleri inflas›n› geniflletme karar›, her f›rsatta bar›fl ça¤r›s›nda bulunan Filistin’deki teslimiyetçi yönetime ve dolayl› müzakereleri savunan Arap devletle-

rine at›lm›fl bir tokat niteli¤inde.

ABD, Filistin ve Lübnan halk›n› katletmesi için ‹srail’e para yard›m› yapacak ‹ran’›n Arapça yay›n kuruluflu el-Alem televizyonunun haberine göre Amerika Devlet Baflkan› Barack Obama, Hizbullah’›n sahip oldu¤u füzelere karfl› ‹srail’in etkin bir füze savunma sistemi kurmas› için Kongre’den 205 milyon dolarl›k bütçe tahsis etmesini istedi. Filistin’de yay›mlanan haftal›k el-Menar gazetesi de ‹srail Savunma Bakan› Ehud Barak’›n son ABD ziyareti s›ras›nda Amerikal›

yetkililerle ‹srail’in güvenlik sorunlar›n› görüfltü¤ünü belirterek görüflmede, Hizbullah’›n silah kapasitesini art›rmas›ndan duyulan kayg›lar›n dile getirildi¤ini yazd›. ‹srail ve Amerika’daki savunma çevreleri Hizbullah’›n füze kapasitesinde büyük art›fl yafland›¤›n› öne sürerek ‹srail’i Lübnan ve Filistin halk›na karfl› silahland›rmak gerekti¤ini savunuyorlar. Bu silahland›rman›n ‹ran ve Suriye ile bölgede ABD flemsiyesi alt›na al›nmak istenen di¤er devletlere karfl› da bir tehdit unsuru olaca¤› dikkate al›nd›¤›nda, Hizbullah’›n sahip oldu¤u öne sürülen füzelerin bir bahane oldu¤u görülecektir.

Tayland: Bir devrim aray›fl› m›, muhalefet savafl› m›?

Tayland’da, askeri bir darbeyle görevinden al›nan eski baflbakan Takhsin fiinavatra’n›n yeniden baflbakan seçilmesi talebiyle bafllat›lan eylemler aylard›r aral›ks›z sürüyor. ‹lk dönemler fiinavatra’n›n görevine iade edilmesi talebininin ön planda oldu¤u eylemler, giderek yoksul halk›n kendi taleplerini dile getirerek savundu¤u bir hal ald›. Diktatörlü¤e Karfl› Demokrasi ‹çin Birlik (UDD) flemsiyesi alt›nda toplanan on binlerce “k›rm›z› gömlekli” Taylandl› yoksul, ülkede gerçek bir demokrasinin tesis edilmesini talep ediyor. “K›rm›z› gömlekliler”in Tayland’›n baflkenti Bangkok’ta sürdürdükleri kitlesel eylemler, 10 Nisan’da kritik bir aflamaya ulaflt›. Tam da bu noktada, Tayland polisi ve ordusu, Diktatörlü¤e Karfl› Demokrasi ‹çin Birleflik Cephe (UDD) bayra¤› alt›nda toplanm›fl olan on binlerin bu de¤iflim aray›fl›n› bast›rmak için bir karfl› sald›r› bafllatt›. Uzun süredir devam edegelen bu kriz, ülkenin her yerinden on binlerce “k›rm›z› tiflört”lünün, çad›rlar› ve uyku tulumlar› ile Bangkok’a gelerek, hükümetin istifa etmesini talep ettikleri 2010 Mart’›ndan bu yana büyük bir t›rman›fl göstermifl durumda. O tarihlerde “k›rm›z› tiflörtlü”lerin istifa taleplerini “tart›flmaya de¤er” bulmayan Tayland Baflbakan› Abhisit Vejjajiva, k›sa bir süre sonra ola¤anüstü hal ilan ederek, UDD üyesi “k›rm›z› tiflörtlü”lere karfl› bir bast›rma harekat›na giriflmiflti. Bu kapsamda bireysel özgürlükleri büyük oranda k›s›tlayan ve ülke çap›nda tutuklama furyas› bafllatan Abhisit hükümeti, muhalif medya kurulufllar›na büyük bir sansür getirdi. Aralar›nda ülkenin popüler haber sitesi olan Prachatai’nin de bulundu¤u 612 internet sitesine yay›n yasa¤› uygulad›. ‹ktidar›n bu icraatlar›, “k›rm›z› gömlekliler”e yönelik çok sert sald›r›lar›n gerçeklefltirilmesinin ön haz›rl›klar› olarak devreye sokuldu. Nitekim bu haz›rl›klar›n tamamlanmas›n›n ard›ndan mevcut iktidar, ezici ço¤unlu¤unu yoksul iflçi-köylü ve emekçilerin oluflturdu¤u “k›rm›z› gömlekliler”e dönük büyük bir sald›r›ya giriflti.

K›rg›zistan’da roller de¤iflti, çat›flmalar sürüyor

Asker ve polisler, sokaklara barikat kurmufl olan kitleyi atefl açarak da¤›tmaya giriflti. ‹ktidar›n bu kanl› sald›r›s› sonucunda Japon bir gazetecinin de aralar›nda bulundu¤u 17 kifli hayat›n› kaybetti, 800 kifli yaraland›. Çat›flmalar esnas›nda 4 polis de öldü. Bu sald›r›n›n ard›ndan Bangkok sokaklar›nda “k›rm›z› gömlekliler”le devlet güçleri aras›ndaki çat›flmalar daha da alevlenirken, yoksul kitlelerin tak›nd›klar› tutum, ülkede bir siyasal dönüflüme duyulan güçlü özlemi de a盤a ç›kartt›.

Krizin geçmifli 2001 y›l›nda yoksul ve orta halli Tayland halk›n›n taleplerini savunma iddias› ile seçimlere giren ve büyük bir oy alarak seçimleri kazanan Thaksin fiinavatra’n›n kurdu¤u hükümet, Tayland’›n zengin s›n›flar› ve orta s›n›f›n›n üst kesimleri taraf›ndan, kendilerinin geleneksel hegemonyalar› ve menfaatleri için bir tehdit olarak görüldü. 2006 y›l› bafllar›nda, Sondhi Limthogkul –Thaksin gibi milyarder bir ifl adam›- taraftarlar›n› hükümete karfl› harekete geçirdi ve hükümetin istifas›n› istedi. Limthogkul taraf›ndan bafllat›lan ve Demokrasi ‹çin Halk›n Birli¤i (PAD) ad›n› verdi¤i oluflum, ülkede yönetime karfl› binlerce yoksul Taylandl›y› pefline takmay› baflard›. Thaksin hükümetine karfl› sokaklara ç›kan ve hepsi sar› gömlekler giyen PAD üyelerinin bu eylemleri, Thaksin’i “zararl›” bulan zengin kesimin ezici bir ço-

ABD taraf›ndan organize edilen ve “lale devrimi” olarak adland›r›lan bir operasyonla yönetime getirilen Kurmanbek Bakiyev’in, Rus destekli bir karfl› hamle ile devrildi¤i K›rg›zistan’da çat›flmalar dinmek bilmiyor. ‹ktidar›n el de¤ifltirdi¤i ülkede bu kez Bakiyev yanl›lar› protestolar bafllam›fl durumda. Ülkenin güneyinde etkinliklerini artt›ran Bakiyev yanl›lar›, Ofl kentinde belediye ve valilik binas›n› ele geçirdiler. Edinilen bilgiye göre, belediye baflkanl›¤› ve Ofl böl-

¤unlu¤u ile orta s›n›f›n üst kesiminin ezici ço¤unlu¤unun ordu eliyle iktidar› ele geçirmelerinin zeminini haz›rlad›. Tayland ordusunun, 2006 y›l›nda darbe yaparak yönetimi ele geçirmesi, ülkede tansiyonun daha da yükselmesine neden oldu. Yönetimi ele alan ordu, General Surayud Chulanont’u yeni bir seçim için haz›rl›k yapmas›, Thaksin fiinavatra’n›n partisi TRT’yi da¤›tmas› ve halk›n kat›ld›¤› (!) bir yönetimin önünü açmas› için görevlendirdi. Kapat›lan TRT üyeleri, k›sa bir süre içinde Halk ‹ktidar› Partisi (PPP)’ni kurarak 2007 y›l›nda yap›lan seçimlere girdi ve seçimlerden galip olarak ç›kt›. Darbenin yap›ld›¤› 19 Eylül 2006 tarihinde ABD’deki BM zirvesinde bulunan ve sonras›nda da ülkeye dönme yasa¤› getirilen fiinavatra’ya vekaleten Samak Sundaravej baflbakanl›k koltu¤una oturdu. Ne var ki Samak, bir televizyon kanal›nda yay›nlanan aflç›l›k program›na kat›larak yemek yap›nca, ülkede yeni bir siyasal çalkant› bafl gösterdi ve bu çalkant› Samak’› koltu¤undan etti. Samak, görevini, partisinden bir baflka isme, Somchai Wongsawat’a b›rakt›. Bu geliflmenin ard›ndan Demokrasi ‹çin Halk›n Birli¤i (PDA) yeni sokak eylemleri için ça¤r›da bulundu. 2008 y›l›n›n Kas›m-Aral›k ay› boyunca etkili olan eylemlerde hava alanlar› iflgal edildi, kitlesel sokak eylemleri düzenlendi ve hükümetin istifas› istendi. Ayn› dönemde Tayland anayasa mahkemesi, Halk›n ‹ktidar› Partisi (PPP)’nin kapat›lmas› yönünde karar ald›. Yaflanan bu geliflmelerin ard›ndan Demokrat Parti’nin liderli¤inde bir koalisyon hükümeti kuruldu ve Abhisit Vejjajiva baflbakanl›¤a getirildi. Abhisit, h›zla ülkenin zengin kesiminin ve orta s›n›f›n›n üst kesimlerinin buyruklar› do¤rultusunda faaliyetlere giriflti. Bir dizi hak gasplar›na imza atan Abhisit Vejjajiva, izledi¤i ekonomik politikalarla da halk›n tepkisini toplad›. Bu atmosfer içinde Demokrasi ‹çin Diktatörlü¤e Karfl› Birleflik Cephe’nin liderlik etti¤i binlerce kifli k›rm›z› gömlekler giyerek alanlara ç›kt›.

Tayland siyasetinin yeniden flekillenmesi ‹lk zamanlarda Thaksin fiinavatra’y› baflbakanl›k koltu¤una oturtmak için alanlara ç›kan yoksul halk›n büyük ço¤unlu¤u, karfl›lar›nda ülkenin en zengin kesimlerinin ve kentli orta s›n›f›n üst tabakalar›n›n ç›karlar›n› savunan bir hareket gördükçe, ülkedeki siyasi-iktisadi gerçekle yüzleflmeye bafllad›. Bu süreçte, “sar› gömlekliler” içinde yer alan yoksul kitleler de, karfl›lar›nda duran “k›rm›z› gömlekli” yoksullar›n yaratt›¤› sars›c› etkinin de sonucunda içinde bulunduklar› durumu sorgulamaya bafllad›lar. Bu durum, ülkedeki yoksul halk›n Thaksin fiinavatra’ya endeksli eylem hatt›ndan uzaklaflarak –bu halen bir talep olarak dillendirilse de tali planda kalm›fl görünüyor- daha iyi bir yaflam ve halk›n söz sahibi oldu¤u demokratik bir yönetim talebine do¤ru kayd›. Bu kay›fl halen tamamlanm›fl olmasa da, ak›fl›n yönü bu tarafa mehilli görünüyor. Sokak hareketlerinin içindeki s›n›flar›n etki gücü ve say›sal gücü, kilit bir noktada duruyor. “K›rm›z› gömlekliler”in liderlerinden Nattawut Saikua, 18 May›s günü Bangkok’ta yapacaklar› ve ülkenin her yerinden insanlar›n kat›laca¤› büyük mitingi “s›n›f savafl›”n›n bafllang›c› olarak tan›ml›yor. Bu aç›klama, Thammasat Üniversitesi’nden yank› buldu. 10 Nisan günü polis ve askerin kitleye sald›rmas›n› s›n›f savafl› olarak tan›mlad› ve flunlar› dile getirdiler: “Bu savafl; ülkedeki kentli zengin eliti, devlet kurulufllar›n›, hükümeti, bürokratlar› destekleyen ordu ile taflra insan› aras›ndaki bir savafl. Bu gerçek bir s›n›f savafl›. Devletin, kitle hareketine dönük 10 Nisan sald›r›s› da bunu do¤rulamaktad›r.” Kuflku yok ki söz konusu hareket s›n›f savafl›m›na önderlik eden nitelikli bir örgütten ve örgütlülükten yoksun. Bununla birlikte ak›fl içinde yata¤›n› bulan su misali, Tayland’da yoksul halk, süren eylemleri içerisinde mecras›na do¤ru yol alacakt›r.

ge valili¤i görevine önceki kadro yeniden getirildi. Polisin olaya müdahale etmedi¤i belirtiliyor.

Bakiyev 3 kentin yönetimini ele geçirdi K›rg›zistan'›n güneyindeki Ofl kentinin kamu binalar›n› ele geçiren Bakiyev'in taraftarlar› bölgeye hakim olmaya çal›fl›yor. Bakiyev'i destekleyenler Ofl'un ard›ndan CelalAbad ve Batken valilik binalar›n› da ele geçirdiler.

Söz konusu 3 kentte Bakiyev'in kadrosu yeniden ifl bafl›na getirildi. Olay› yat›flt›rmak için K›rg›zistan Savunma Bakan› vekili ‹samail ‹sakov ile ‹çiflleri Bakan› Vekili Bakt›bek Al›mbekov bölgeye hareket etti.

Otunbayeva: Rövanfla izin vermeyece¤iz K›rg›zistan'›n geçici hükümet Baflkan› Roza Otunbayeva, ülkenin güneyindeki 3 kentin yönetimini

‘Onlar› insandan saymay›n’! ABD taraf›ndan kullan›lan ve Irak baflta olmak üzere çok say›da ülkede binlerce kiflinin ölümünden sorumlu olan paramiliter güç Blackwater’›n patronu baklay› a¤z›ndan ç›kard›: “Öldürdü¤ümüz kifliler tuvalet kullanmay› bile bilmeyen, Cenevre Sözleflmesi’nden haberi olmayan kifliler. Bunlar insan bile de¤iller.” Ad› katliamlarla an›lan flirketin patronu Erik Prince, Michigan Üniversitesi’nde düzenlenen bir toplant›da yapt›¤› konuflmas›nda, dünyan›n çeflitli yerlerinde alt›na imza att›¤› katliamlar› ve bu katliamlar› hangi mantaliteyle ifllediklerini anlatt›. Patronlar›n, komutanlar›n ve askeri ö¤rencilerin kat›ld›klar› toplant›da Prince, ABD’nin, Nijerya, Yemen, Somali ve Suudi Arabistan'daki askeri sald›r›lar›nda Blackwater çal›flanlar›n› görevlendirdi¤ini anlatt›. “Onlar kanalizasyonda sürünen barbarlar”! Silahl› adamlar›n›n kar›flt›¤› katliamlar nedeniyle Uluslararas› Cenevre Sözleflmesi hükümlerini çi¤nemekle suçlanan Blackwater patronu Prince, öldürdükleri insanlar›n yasalarla korunmaya de¤meyece¤ini savunacak kadar eli kanl› biri. Irak, Afganistan veya Pakistan'da yaflayanlar› "kanalizasyonda sürünen, barbarlar" olarak niteleyen Prince, "Onlar, sözleflme bir yana, Cenevre'nin nerede oldu¤unu bile bilmiyor." dedi. Öte yandan, Blackwater patronu konuflmas›nda, ABD ve Pakistan hükümetinin tüm yalanlamalar›na ra¤men, Blackwater'›n Pakistan'da faaliyet gösterdi¤ini de ilk a¤›zdan do¤rulad›. Blackwater paral› askerlerinin Afganistan’da düzenledikleri "bir çok hava sald›r›s›"n› koordine etti¤ini anlatan Prince, ABD eski baflkan› George W. Bush'a Ba¤dat'ta ayakkab›lar›n› f›rlatan gazeteci El Zeydi’yi de kendi adamlar›n›n yakalad›¤›n› söyledi.

‹rlanda’da hükümete tepkiler art›yor ‹rlanda'da hükümetin, bankalar› ve finans kurumlar›n› kurtarma politikas›na tepki gösteren halk parlamentoya girmeye çal›flt›. 11 May›s akflam› düzenlenen eylemi Unite sendikas›n›n destekledi¤i "Çal›flma Hakk›" grubu organize etti. Eyleme kat›lan kitle hükümeti protesto ederken, gruptan ayr›lan yaklafl›k 100 kifli parlamento binas›na girmek isteyince polisle eylemciler aras›nda arbede yafland›. Arbede s›ras›nda bir sendikac› ve bir polis hafif yaraland›. Eyleme kat›lanlar; krizi bankalar›n, finans kurumlar›n›n, zenginlerin ç›kard›¤›n› ancak krizin faturas›n›n genç, yafll› iflçilere ve emekçilere ödetilmeye çal›fl›ld›¤›n› söyleyerek hükümeti protesto ettiler. Hükümeti "bankac›l›k krizine odaklanarak kamu hizmetlerini ihmal etmek" ile suçlayan sendikal›lar, son dönemde artan iflsizlikten sorumlu tuttuklar› hükümetin, halk›n ç›karlar›n› temsil etmedi¤ini de vurgulad›lar.

ele geçiren Bakiyev'in taraftarlar›na teslim olmayacaklar›n› söyledi. Geliflmeleri de¤erlendiren Otunbayeva, "Bakiyev'in rövanfl almas›na izin vermeyece¤iz." dedi. Otunbayeva: "Birkaç kifliye para vererek ülkeyi kar›flt›ranlar›n eylem planlar› bofla ç›kacak. Biz bu tür eylemlere izin vermeyece¤iz.” aç›klamas›nda bulundu. Roza Otunbayeva son 10 y›ld›r K›rg›zistan'›n demokrasisi için mücadele ettiklerini savunarak, "Geriye dönüfl yok." ifadesini kulland›.


DEVRiMCi

ÇEV‹R‹

DEMOKRASi

18-31 MAYIS 2010

11

Uluslararas› durum devrim için uygun mu? Komünist hareket, enternasyonalist (uluslararas›) bir harekettir. Tüm komünistlerin amac›, –gerçek birer komünist olmalar› flart›yla- komünizme varmakt›r. Bunun “ulusal bir komünizm” ya da “Avrupa komünizmi” oldu¤u gibi kaba çarp›tmalara düflmemeliyiz. Komünistlerin enternasyonalist do¤as›, “ya hepimiz baflar›r›z ya da hiç birimiz” ilkesi ile karakterize olur. Bu ilke, proletarya enternasyonalizminin temelidir.

Çin-Hindistan-ABD faktörleri

Uluslararas› durum ile proletarya enternasyonalizmi ayn› fley de¤ildir Komünist hareket, bulundu¤u yerelin koflullar›ndan kesin bir flekilde etkilendi¤i gibi, verili süreçteki uluslararas› durumdan da katiyen etkilenir. Tek bir ülkedeki komünist hareketin geliflip güçlenmesi kesinlikle uluslararas› durumun uygun olup olmamas›yla yak›ndan alakal›d›r. Her bir ülkedeki devrimci mücadelenin baflar›s› veya baflar›s›zl›¤› da yine uluslararas› durumun uygun olup olmamas›na ba¤l›d›r. Birçok durumda, uluslararas› durumun uygun olmamas› sorunu, sa¤c›lar ya da revizyonistler taraf›ndan komünizden veya devrimcilikten revizyonizme ya da burjuva politikac›l›¤›na kay›fllar›n›n mazereti olarak kullan›l›r. Dünyan›n hiçbir yerinde, hiçbir revizyonist, kendisini revizyonist olarak tan›tmaz. Aksine onlar, kendilerinin halen devrimci ve hatta komünist olduklar›n› iddia ederler, kitleleri buna inand›rmaya çal›fl›rlar. Kapitalist s›n›f; sömürücü, bask›c› ve zorba bir s›n›ft›r. Bu bak›mdan, bu kesimin politikac›lar›n›n kendi s›n›f ç›karlar›n› aç›kça ifade etmeleri durumunda genifl halk kitlelerini pefllerinden sürükleyemecekleri tamamen aç›kt›r. Bu nedenle burjuva s›n›f›n ç›karlar›n› temsil eden revizyonistler, genifl halk kitlelerinin deste¤ini alabilmek için kendilerini komünistler olarak göstermeye çal›fl›rlar. Gerçekte onlar, her an, devrimci çizgiyi ve durumu burjuvazinin menfaatine olacak flekilde bozmak için ter dökerler. Bu kifliler –revizyonistler, sa¤c›lar- halk›n içine girerek onlar› sabote eden kiflilerdirler. Komünizm ve devrim laflar›n›, burjuva çirkin yüzlerini gizlemek amac›yla birer maske olarak kullan›rlar. Bu de¤erleri kendisini gizlemek ve halk› aldatarak devrim-komünizm mücadelesinden al›koymak için birer maske olarak kullanan revizyonistler; sürekli olarak uygun uluslararas› durum olmadan devrim yapman›n mümkün olmad›¤›n› propaganda ederler. Uluslararas› durumun uygunsuzlu¤u ise onlar için geçici de¤il, süre¤en bir uygunsuzluktur. Bu nedenle, bu düflünceyi savunanlar için bu ça¤da devrim mümkün olmayan bir hayaldir! Bu bak›mdan bizler uluslararas› durumu tahlil ederken, sürekli bir flekilde “uluslararas› durum uygun olmad›¤› için” söyleminin kurbanlar› olmamal›y›z. Uluslararas› durumu tahlil ederken son derece tarafs›z, objektif ve gerçekçi olmal›y›z. Bu tahlili yaparken Maoist yaklafl›m› benimsemeli ve bir an dahi ondan uzaklaflmamal›y›z. Uluslararas› duruma bakt›¤›m›zda, devrim için olumsuz bir tak›m faktörler oldu¤unu inkar edemeyiz. Bununla birlikte olumlu bir tak›m faktörlerin oldu¤unu da hesaba katmal›y›z. Gelin, uluslararas› durumun devrim için uygun olup olmad›¤›n›, olumlu ve olumsuz yanlar›n› ortaya koyarak k›saca saptamaya çal›flal›m.

Uluslararas› bir örgütlülü¤ün yoklu¤u fiu an, güçlü bir uluslararas› örgüte ya da komünist partilerinin oluflturduklar› güçlü bir uluslararas› merkeze sahip de¤iliz. Lenin’in önderlik etti¤i ve ayd›nlatt›¤› III. Enternasyonal, II. Dünya Savafl› s›ras›nda, faflist Almanya’ya karfl› anti-faflist bir birleflik cephe kurma hevesiyle, kapitalist ve emperyalist devletlerin buyruklar› do¤rultusunda da¤›t›ld›. Görüldü¤ü kadar›yla Lenin’in ölümünün ard›ndan III. Enternasyol’e önderlik eden Stalin, Komünist Enternasyonal’i daimi olarak kapatmak ya da da¤›tmak niyetinde de¤ildi. Stalin, II. Dünya Savafla’n›n ard›ndan, Kominform (Komünist Enformasyon Merkezi)’u kurdu. Ancak bu oluflum, Komintern gibi, komünist güçlerin uluslararas› merkezi birli¤ini gelifltirmekten uzakt›. Kominform, giderek pasifleflti ve fiilen fesholdu. Bugün, komünist parti ve örgütlerinin enternasyonal örgütünün embriyonik çekirde¤ine, Devrimci Enternasyonalist Hareket (DEH)’e sahibiz. Ama DEH’in mevcut durumdaki gücü halen s›n›rl›.

Sosyalist bir blo¤un yoklu¤u Çin devriminin zafere ulaflt›¤› 1949 y›l›nda Komintern gibi bir uluslararas› merkezin olmad›¤› do¤ru. Ancak bu süreçte Sovyetler Birli¤i ve uluslararas› bir sosyalist blok vard› ve bu blok Çin devrimine ciddi bir destek sunuyordu. Bugün böylesi bir uluslararas› sosyalist blo¤a sahip de¤iliz. Bu, uluslararas› durumun olumsuz bir yan›. Görülüyor ki, Nepal halk›n›n çok daha önceden yeni demokratik devrimi baflararak sosyalizme kanca atmas› için uygun bir uluslararas› zemin bulunmaktayd›.

Uluslararas› iflçi s›n›f› hareketinin s›n›rl›l›¤› 1919’da, Rusya’da sosyalist devrimin gerçekleflmesi esnas›nda da uluslararas› bir komünist enternasyonalin ya da sosyalist blo¤un olmad›¤› da do¤rudur. Ancak bu dönemde Avrupa’da oldukça güçlü bir iflçi s›n›f› hareketi vard› ve sosyalist devrim Almanya’da baflar›ya çok yak›nd›. ‹flçi s›n›f› hareketinin gücü,

Dünyadaki durumun, Nepal’de bir devrim için uygun olup olmad›¤›na dair süren tart›flmalara iliflkin Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan kaleme al›nm›fl olan afla¤›daki makaleyi sizler için çevirdik. NBKP(Maoist)’in liderlerinden Chandra P. Gajurel (Gaurav) imzal› makale; Nepal devriminin koflullar nedeni ile bir dizi dönüflümü kapsayan uzun bir sürece yay›lmas› yoluyla yap›lmas› tart›flmas›n›n yan› s›ra, devrimin bir an evvel gerçeklefltirilmesine dönük tart›flmay› da ele almaktad›r Rusya devrimi için büyük bir destekti. Ancak bugün, böylesi etkili bir iflçi s›n›f› hareketi bulunmuyor.

Emperyalistler aras›ndaki çat›flma uç noktada de¤il Rusya ve Çin devrimlerinin uluslararas› faktörler bak›m›ndan ortak bir noktalar› vard›: Rusya’da devrim, I. Dünya Savafl› s›ras›nda baflar›ya ulaflt›, Çin devrimi ise II. Dünya Savafl› sürecinde. Ancak bu, devrimlerin baflar›ya ulaflabilmesi için bir dünya savafl›n›n olmas›n›n zorunlu oldu¤u anlam›na gelmez. Dünya savafllar› s›ras›nda emperyalist güçlerin birbirlerinin bo¤azlar›n› kesmeye çal›flt›klar› dikkate al›nmal›d›r. Bir emperyalist devlet, bir baflka emperyalist devletin düflman› olarak savaflta yer ald›. Emperyalistler aras›ndaki çat›flma o denli fliddetliydi ki, bu güçlerden birisinin hayatta kalabilmesi, di¤erini yenmesi ve hatta yok etmesine ba¤l›yd›. Böyle bir atmosferin hakim oldu¤u dünya savafllar› sürecinde, emperyalist güçler komünistlere karfl› savaflmak için s›n›rl› bir zamana sahiptiler. Hiç flüphe yok ki çeflitli emperyalist devletler aras›nda bugün de bir tak›m çeliflkiler var. Ancak bu çeliflkiler birbirini yok etme sald›r›s›n› bafllatacaklar› düzeyde de¤il.

fiartlar oluflturulabilir mi? Uluslararas› durumun devrim için uygun olmas›ndan söz etti¤imizde, baz› yönlere dikkat çekmemiz gerekir. ‹lk olarak, uluslararas› durumu belirli bir süreçte uygundur ve devrimciler bu f›rsat› devrimin zaferi için en iyi flekilde de¤erlendirmek zorundad›rlar. Tüm devrimci partiler böylesine devrim lehine uluslararas› koflullar›n olmas›n› isterler. Böylesi bir durum devrimciler taraf›ndan sevinçle karfl›lan›r. Ancak biz, tüm devrim ümitlerimizi uluslararas› koflullar›n devrim lehine dönmesine ba¤layamay›z, ba¤lam›yoruz. ‹kinci olarak, devrimcilerin görevi, devrimin geliflmesi ve baflar›ya ulaflmas› için ihtiyaç duyulan flartlar› yaratmakt›r. Devrimciler, amaçlar›na ulaflabilmek için iyi bir f›rsat›n gelmesini beklemezler. ‹çinde bulunulan durum tamamen devrimin lehine ya da aleyhine olabilir. E¤er bizler, tamamen devrimin lehine bir uluslararas› durum yaratamazsak dahi, en az›ndan devrim için nispeten lehte bir uluslararas› durum yaratmaya çal›fl›r›z. Asgari düzeyde devrimin lehine bir uluslararas› durum yaratamaz isek, devrim için zararl› olmayacak bir durum tesis etmeye çal›fl›r›z. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda, devrimcilerin, devrimin lehine bir uluslararas› durumu haz›r bulmalar› son derece zay›f bir ihtimal. Üçüncü olarak, uluslararas› koflullar›n devrim lehine ya da aleyhine olma durumu de¤iflmez de¤ildir; de¤iflen koflullara ba¤l› olarak o da de¤iflir. Bu bak›mdan devrimci güçler, uluslararas› durumun en üst düzeyde devrim mücadelesinin lehine olmas› ya da asgari düzeyde devrimin lehine olmas› veya devrim mücadelesinin aleyhine olmamas› için gerekli de¤iflikli¤i yaratacak öznelerin bafl›nda gelirler. Bu durum, Nepal devrimi somutunda apaç›k görülmektedir. 1996 y›l›nda Halk Savafl›’n› bafllatt›¤›m›zda, uluslararas› koflullar pek de devrimin lehine de¤ildi. Halk Savafl›’yla geçen yedi uzun y›l ülke içindeki durumu devrim lehine dönüfltürdü¤ü gibi, uluslararas› durumu da devrim lehine de¤ifltirdi. Son derece aç›kt›r ki, uluslararas› durum bugün, Halk Savafl›’n› bafllatt›¤›m›z 1996 y›l›ndakinden daha fazla devrim lehinedir. Burada uluslararas› düzeyde nispeten devrimin lehine olan bir tak›m faktörlerden söz etmemiz gerekiyor.

Emperyalist güçler olgusu Mao, içinde bulundu¤u sürecin uluslararas› durum tahlilini yaparak, Asya, Afrika ve Latin Amerika’y› dünya devriminin f›rt›na merkezleri olarak belirledi. Bu bilimsel bir saptama idi. 1950’lerin sonlar›ndan bafllamak üzere Latin Amerika ülkelerinde bir devrimci dalga vard›. Küba devrimi bunlardan birisiydi. 1972 y›l›nda fiili’de gerçeklefltirilen darbenin ard›ndan Latin Amerika komünist hareketi bir geri çekilme süreci ile karfl› karfl›ya kald›. Bununla birlikte Latin Amerika ülkelerinin birço¤unda anti-emperyalist mücadele farkl› düzeylerde devam etti. Son 6-7 y›ld›r birçok Latin Amerika ülkesinde anti-ABD’ci bir dalga kendisini hissettiriyor. ‘Bolivarc› sosyalizm’ ilkelerini savunan partiler baflkanl›k ve parlamento seçimlerini kazan›yorlar. Bu hükümetlerden baz›lar› –Venezuella hükümeti gibi- ABD’li kapitalistlere ait büyük petrol flirketlerine el koyarak ABD yönetimini çileden ç›kard›lar. K›tadaki di¤er ‘sosyalist hükümetler’ de ayn› yolu izlediler. Hugo Chavez hükümetinin Rusya ile askeri iliflkilerini gelifltirmesi, ABD yönetiminin rahats›zl›¤›n› daha da artt›rd›. Latin Amerika’daki bu geliflmeler ve sonras›nda yaflanan kimi geliflmeler, uluslararas› durumun olumlu yanlar› olarak hesaba kat›lmal›d›r. Sosyalist bir blo¤un olmad›¤› bugünkü koflullarda, Latin Amerika’daki bu geliflmeler dikkate al›nmal›d›r.

Ekonomik kriz Dünyay› saran ve emperyalist ülkeleri de vuran kriz, ayn› zamanda emperyalist sistemi de sars›yor. 70 y›l›n ard›ndan yeniden bafl gösteren ve emperyalist sistemi sarsan bu kriz henüz bitmifl de¤il. Ekonomistler, bu krizin artç› floklar›n›n sürece¤ini ve bu artç› floklar›n verece¤i zarar›n, krizin kendisinden daha derin olabilece¤ini belirtiyorlar. Bu krizle zay›flam›fl olan emperyalist sistem, kendisinin yaflam› için mücadele veriyor. Avrupa ve ABD’deki devrimci hareketler uzun y›llard›r bir uyku durumundayd›lar. Hakim s›n›flar, kendi kalelerinin içinde bir devrimci baflkald›r›ya tan›k olmaktan korkuyorlar. Bu krizin etkilerinin bir süre daha devam edece¤i ve bu krizin yaralar›n›n sar›lamam›fl oldu¤u göz önüne al›nd›¤›nda, emperyalist sistemin birkaç y›l devam edecek yeni bir krize dayanmas› zor görünüyor.

Sosyalizmin etkisi Komünist hareketin tarihi; sosyalist ya da komünist bir hareketin d›fltan gelen emperyalist bir sald›r›yla y›k›lamayaca¤›n›, bu y›k›m›n içten gelebilece¤ini göstermifltir. Hayli çetin bir mücadele ile ulafl›lan sosyalist iktidar›n ve komünist hareketlerin gerçek y›k›c›lar›, komünist partileri içerisindeki kapitalist yolculard›r. 20. yüzy›l›n ortalar› boyunca dünyan›n ve üzerinde yaflayan insanlar›n yar›s›ndan fazlas›n›n kapitalizmden kurtulup sosyalizmde özgür ve mutlu bir yaflam sürdüklerini gördük. Bu dönemde dünya, emperyalist blok ile sosyalist blok fleklinde iki kampa ayr›ld› ve bu durum devrimci özneler ile karfl› devrimci özneler aras›nda bir güç dengelenmesine yol açt›. Emperyalizmin güç kaybetti¤i bu dönemde, sosyalizm güç kazan›yordu. Sosyalizm küresel bir baflar›ya do¤ru yol al›rken, Marks’›n komünizm rüyas›na duyulan flüphe giderek yerini komünizmin gelece¤ine dair inanca b›rak›yordu. Ancak sosyalizmin yenilgisi kendi içinden bafllad›. Kapitalist restorasyon ilk olarak dünyan›n ilk sosyalist devletinde, Rusya’da, Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi’nin ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i’nin lideri Krufl-

çev’in eliyle 1956’da bafllat›ld›. Bu gerileme, büyük bir alev misali yay›ld›. Daha sonralar› Rusya bir sosyal emperyalist devlet haline geldi. Böylece reel sosyalizm y›k›ld›. 1990’l› y›llar boyunca ABD’nin destekledi¤i anti-sosyalist dalga tüm eski Sovyetler Birli¤i co¤rafyas›n› vurdu. fiimdi görünen o ki, bat› ülkelerinde anti-sosyalist rüzgar bir duraklama sürecinde ve giderek sosyalizm daha fazla an›l›yor, özleniyor. Bunun en önemli nedeni, sosyalist blok döneminde kapitalist-emperyalist devletlerin, kendi s›n›rlar› içerisinde yaflayan halklar›n sosyalizme ve devrime meyletmelerini engellemek için hayata geçirdikleri sosyal projelerin ve haklar›n, sosyalist blo¤un y›k›lmas›n›n ard›ndan parça parça tasfiye edilmesinin yaratt›¤› rahats›zl›kt›r. Zira sosyalist blokla rekabet etmeye çal›flan söz konusu devletler, iflsizlik maafl›, ücretsiz sa¤l›k ve e¤itim hakk›, sendikal örgütlenme vb bir dizi hakk› tan›mak durumunda kalm›fllard›. Ancak gelinen süreçte bunlar birer birer geri al›n›yor ve bu ülkelerde iflçiler ve halk kitleleri ekonomik-sosyal y›k›m dalgalar› ile karfl› karfl›ya bulunuyor.

Emperyalistler aras›ndaki ç›kar çat›flmalar› sürüyor fiu an bir dünya savafl› yok. Ancak halen emperyalistlerin birbirlerine karfl› sürdürdükleri gizli, yerel savafllar var. Bu savafllar, yeni bir anti-emperyalist güç ortaya ç›kartmas›n›n yan› s›ra, çok say›da kiflinin de bu sald›rganlara karfl› mücadele etmesini beraberinde getiriyor. Emperyalistlerin, bask› alt›ndaki devletleri sömürgelefltirme-yar› sömürgelefltirme sald›r›lar› da sürüyor ve emperyalizm var oldukça da sürecek. Lenin’in, “Emperyalizm savaflt›r” sözü geçerlili¤ini koruyan bir saptamad›r. Bütün bu koflullar içerisinde komünistlerin, bu durumu birer avantaja dönüfltürmeleri için uygun bir zemin bulunuyor.

Büyüyen Maoist güçler Mao’nun ölümünün ard›ndan uluslararas› komünist harekette ciddi bir gerileme yafland›. Peru Komünist Partisi’nin 1980’lerde Halk Savafl›’n› bafllatmas› ve stratejik savunma aflamas›ndan stratejik denge aflamas›na ilerlemesi dünya çap›nda komünist hareketleri heycanland›rmas›n›n yan› s›ra, manevi anlamda büyük bir güç katt›. Ancak 19921994 y›llar› aras›nda partinin lideri Abimiel Guzman (Gonzalo)’nun ve çok say›da önder kadrosunun tutsak düflmesiyle büyük bir darbe ald› ve geriledi. Uluslararas› komünist hareketin hat›r› say›l›r bir kay›p almas›na neden olan bu olay yaflanmadan önce, Nepal Komünist Partisi (Maoist) Halk Savafl›’n› bafllatm›flt›. 10 y›l içinde Nepal devrimi stratejik sald›r› aflamas›na ulaflt› ve bu durum dünya komünist hareketi için yeni bir coflku kayna¤› oldu. Son birkaç y›ld›r ise Hindistan Halk Savafl›’n›n en h›zl› geliflti¤i ülke olarak öne ç›k›yor. Hindistan merkezi hükümeti s›k s›k Hindistan’da Naxalistler olarak da bilinen Maoist hareketinin Hindistan devleti için en büyük tehlike oldu¤unu itiraf ediyor. Hindistan’dan ulaflan bilgilere bak›l›rsa, Hindistan Komünist Partisi (Maoist), Nepal’in tamam› kadar büyük bir yüz ölçümüne sahip olan Dandakaranya bölgesini kendisinin bir üssü haline getirmifl durumda. Hindistanl› Maoistlerin büyüyen gücü, Nepal devrimi için olumlu bir hava yaratan önemli bir geliflme olarak kaydedilmelidir.

Nepal’in; güneydeki komflusu Hindistan ile 1.800 kilometre, kuzeydeki komflusu Çin ile ise 1.000 kilometrelik s›n›r› bulunuyor. Nepal, bu iki büyük devletin aras›nda yer al›yor. Geçmiflte Hindistan ile Çin aras›nda, 1962 y›l›nda yaflanan savafl nedeniyle düflmanca bir iliflki vard›. Fakat bugün için böylesi bir iliflkinin oldu¤unu söylemek mümkün de¤il. Benzer flekilde Çin’in, geçmiflte ABD ile de benzer düflmanca iliflkileri bulunuyordu. Görünüfle göre flu anda dünyan›n iki büyük gücü olan bu devletler aras›nda, geçmiflteki gibi hasmane bir iliflki yok. Çin flu an ABD ve Hindistan’la güçlü ekonomik ve ticari iliflkilere sahip. Ancak bu iyi ekonomik-ticari iliflkiye karfl›n dünya emperyalist devletlerinin en güçlüsü olan ABD, tek süper güç olma pozisyonunu korumak istiyor ve bu nedenle de karfl›s›nda müreffeh ve güçlü bir “sosyalist” Çin devletini görmek istemiyor. ABD, bugün halen emperyalistler içindeki konumunu ve süper güç olma durumunu korumas›na karfl›n, bir düflüfl-güç yitimi içerisinde bulunuyor. Son iki y›la damgas›n› vuran krizin henüz üstesinden gelebilmifl de¤il. Bunu tamamlayan bir dizi baflka koflullar nedeniyle ABD, gittikçe Çin ile rekabet edemeyecek bir noktaya sürükleniyor. Dahas› Çin ile Hindistan aras›ndaki iliflkiler de sa¤l›kl› bir zeminden yükselmiyor ve son derece k›r›lgan bir yap›ya sahip. ‹ki devletin s›n›r sorunu konusunda bir anlaflmaya varamam›fl olmas› ve s›k s›k bu nedenle karfl›t aç›klamalar yapmalar› da bu iliflkilerin k›r›lgan yap›s›na iflaret ediyor. Çin’in, Hindistan’la kanl› b›çakl› durumdaki Pakistan ile iyi iliflkilere sahip olmas› da, Hindistan’›n Çin ile iliflkilerini k›r›lgan yapan bir husus. K›sacas› ÇinABD ve Çin-Hindistan iliflkileri bu çeliflkiler ve çekiflmelerin gölgesinde devam ediyor. Verili koflullar alt›nda ABD, Çin’i farkl› yollardan kontrol alt›nda tutmak istiyor. Tibet ve Dalay Lama faktörleri, ABD ve Hindistan taraf›ndan Çin’i kontrol alt›nda tutmak için sopa olarak kullan›l›yor. Görünüflte Hindistan ile Çin aras›nda güçlü bir ekonomik ba¤ var. Ancak Hindistan halen Dalay Lama’n›n “sürgün hükümeti”ne ev sahipli¤i yap›yor. Dalay Lama halen “özgür Tibet” için ABD, Hindistan ve çok say›da emperyalist devletin deste¤i ile Çin’e karfl› mücadele ediyor. ABD ve Hindistan, Tibet kozunu ellerinde tutarak Çin’e sopa gösterebilmek için, Tibet ile s›n›r› olan, Hindistan ve ABD ile ekonomik ilkelere sahip, yoksul bir ülke olan Nepal’i eylem üssü olarak kullanmak istiyorlar. Bu bak›mdan Nepal’de Budizm’in geliflmesi için özel çaba sarf ediyorlar ve bu çaba özellikle Katmandu üzerinde yo¤unlafl›yor. Bu nedenle Nepal, “özgür Tibet” savafl›n›n bir arenas›, Çin ile düflman bir ülke haline getirilme riski ile karfl› karfl›ya. Çin’in liderleri, yukar›da özetledi¤imiz durum hakk›nda genifl bilgiye sahipler. Çin, Nepal’deki çok say›da siyasi partinin d›fl güçlerin sad›k birer piyonu oldu¤unu biliyor ve bu partilerin yönetime gelmesi halinde Nepal’i, sözü edilen devletlerin Çin’e karfl› verdikleri ç›kar savafl›nda bir üs olarak kullanacaklar› ve kulland›racaklar›n›n fark›nda. Çin ayr›ca, Nepal’in, “özgür Tibet” hareketinin bir eylem üssü haline gelmesini önleyebilecek tek gücün Maoist parti olaca¤›n› biliyor. Bu, Nepal devrimi ve yeni Nepal için bir avantaj olarak kullan›labilecek önemli bir durum.

Sonuç Yukar›da özetledi¤imiz durum, mevcut uluslararas› durumun, dünyan›n herhangi bir yerinde komünist partisi önderli¤inde bir devrimin gerçeklefltirilmesi için avantajl› olmad›¤›n› son derece aç›k bir flekilde ortaya koyuyor. Devrimin lehine bir uluslararas› durumun ayaklar›m›z›n önüne serilmesini hepimiz isteriz. Ancak böylesi bir durumu yaratmak bir hayli güç bir ifltir. Bizim sorumlulu¤umuz uluslararas› durumu analiz etmek ve aç›klamalar yapmakla s›n›rl› de¤ildir, olamaz da. Aksi halde Nepal’de ya da dünyan›n herhangi bir baflka noktas›nda devrimin olmas› mümkün olmaz. Bugünkü bu olumsuz uluslararas› durum, reformistler ve dejenere olmufl “komünist” partileri taraf›ndan kendilerinin pozisyonlar›n› savunmak için kullan›l›yor. Bu kesimler, bu koflullar› reformizm ve revizyonizmi kitlelere afl›lamak için etkin bir bahane olarak kullan›yorlar. MLM bizlere, durumun devrim için elveriflli olmad›¤› hallerde, bu elveriflsiz durumu devrimin lehine dönüfltürmeyi ö¤retiyor ve emrediyor, koflullar›n olgunlaflmas›n› beklemeyi ya da pes etmeyi de¤il. Bu, önemli bir noktad›r. Çünkü komünist, devrimci güçler; devrim için elveriflsiz koflullar› elveriflli hale getirmekle sorumlu baflat öznelerdirler. Bizim gerçekli¤imize bak›ld›¤›nda; Halk Savafl›’n› bafllatt›¤›m›z dönemde uluslararas› durum bizim aleyhimize idi. Ancak 1996 y›l› sonras›nda birçok kez olumlu bir hal ald›. Halk Savafl›’n›n geliflip güçlenmesi, yerel ve uluslararas› durumun bizler için giderek daha elveriflli ve uygun hale getirirken, ayn› zamanda elveriflsiz durumlar› da azaltt›. fiu an bakt›¤›m›zda ise, uluslararas› durum devrim için çok elveriflli ve lehte olmasa da, tersinden çok elveriflsiz ve aleyhte de de¤il. Maoist partinin inisiyatif ve etkisi artt›¤› oranda uluslararas› durum aleyhte olmaktan ç›karak lehimize dönecektir. Bu nedenle gerçek komünist devrimciler için bu elveriflsiz koflullar afl›lmaz bir engel de¤ildir, komünist devrimcilerin faaliyetleri ile de¤ifltirilebilir ve devrim geliflerek baflar›ya ulaflabilir. Nepal devriminin yak›n gelecekte zafere ulaflaca¤›na inanal›m.


12

KÜLTÜR-SANAT

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Donanlar ve üflüyenler Ercan Binay T Tipi Hapishane Bafra-Samsun

Küçücük bir damar› kesilen a¤ac›n, dal›ndan yemyeflil bir yapra¤› düfler. Düflen her yaprakla kuruyup, içten içe çürür a¤aç. Yapraklar› uzaklara savuran rüzgar, a¤ac› da devirip yok eder. Savrulan sürgün, çürüyen kaland›r. Sürgünlü¤ün üflümek oldu¤unu san›rd›m, de¤ilmifl. K›zg›n güneflin alt›nda, köze dönüflmüfl kumlar›n üzerinde donarak ölür sürgün. Her sürgün, doyuma ulaflmam›fl, pasl› demirde as›l› duran, bir damla gibidir. Kalanlar›nsa, bütün çiçekleri ›s›rgan otuna dönüflmüfltür. Uzat›p elini, dokunsa; bir çocu¤un, annesinin kuca¤›na at›lmas› gibi serçe parma¤a at›lacakt›r damla. Gülistana dönüflür, ›s›rgan otlar›.

Her bir y›ld›z› yalanlar›yla bulutlardan yamal› bohçalara sar›p, birer birer topra¤a gömdüler. Topra¤a gömülen her y›ld›z, bir sürgündür. Zifiri karanl›kta korkutulan kalanlar, daha çok sar›ld› y›ld›z mezarc›lar›na. Her sürgün geçmifli al›p götürür. Kalan›n bakabilece¤i, gülümseyen bir çocuk foto¤raf› dahi yoktur art›k. Sürgünün gelece¤i yoktur kalan›n geçmifli. Sürgün hep geçmiflini yaflar tekrar tekrar. Gördü¤ü bir tafl, bir a¤aç dahi geçmiflindeki tafl›, a¤ac› hat›rlat›r. Gözünün önündekine bakar gibi görünse de, düflüncesinde geçmiflindekine bakar. En küçük k›vr›mlar›n› an›msad›¤› tafla el sürer, s›rt›n› dayay›p tafla a¤ac›n göl-

gesinde oturur. Duydu¤u kelimeleri hecelere ay›r›r, yerlerini de¤ifltirir, harfler ç›kar›p ekler, geçmiflteki kelimelere dönüfltürür. Gördü¤ü yüzlerde, izler arar, bulur. Bu yeni yüzler de, geçmiflinde olanlar›n yüzleridir. Sokaklar›, evleri, kedileri, kufllar›, çiçekleri, ›rmaklar›, da¤lar›... Her fleyi geçmiflindekilere dönüfltürür. Rüzgarla, göçmen kufllarla, bulutlarla, güneflle selam gönderir. Geride kalanlara gelece¤i yoktur sürgünün köklenemez. Bir gün geri dönece¤ine yorar, gördü¤ü her rüyay›. Rüyalar›na sar›larak yaflar sürgün. Zaman geçer haf›zas›nda geçmiflin görüntüleri silikleflir. Gözleri bulan›klafl›r. Düflleri dahi bulan›klafl›r. Iz-

d›rap içindedir sürgün, ömrü tükenir. Son nefesini vermeden, son defa görmek ister kopar›ld›¤› a¤ac›. Göremez. Kopart›ld›¤› a¤ac›n gölgesine gömülmesini vasiyet eder. Gömülmez. Bilmez a¤ac›nda çürüyüp, devrilip, yok oldu¤unu. B›rakt›¤› gibi yaflatm›flt›r hep düfllerinde. Gelece¤i olmam›flt›r, hep geçmifli yaflam›flt›r. Art›k ölü de sürgündür. Birileri donarak ölmüflse, ölüyorsa, ölecekse; kalanlarda hep tir tir titrer. Is›namam›fl, ›s›nam›yor, ›s›namayacak! Donanlar ve üflüyenler kucaklafl›rlarsa Nisan Günefli alt›nda yepyeni bir hayat filizlenir. Hiçbir fley köksüz kalmaz. Geçmiflde bizimdir, gelecek de!

Mizah ve Aziz Nesin TEMEL DEM‹RER “Yaln›zca insan güler ve insan yaln›z insana güler; insandan baflka bir fleye gülmüflse, onda insana benzerlik oldu¤u için gülmüfltür.”[1] “Mizah, olaylar›n al›fl›lmad›k ve çeliflkili yönlerini yans›tarak, insan› düflündürüp, özgürlefltirerek e¤lendirmektir…” desek; k›sa bir “tan›m” yapm›fl oluruz. Antropolojik bulgular, insanlar›n kabileler hâlinde yaflad›¤› dönemlerde mizah›n ça¤dafl örneklere göre çok daha do¤rudan ve daha ac›mas›z oldu¤unu göstermektedir. ‹nsanlar›n daha büyük topluluklar hâlinde yaflamaya bafllamas› ve kentleflmeyle birlikte mizah da daha soyut ve daha dolayl› bir biçim kazand›. Mizah› keskin dilli bir sanata dönüfltürenler Atinal›lard› ve eski Yunan’da komedya, tragedyadan sonra geliflip, Aristophanes’le (‹Ö y.450-y.388) birlikte ayr› bir tür oldu. Ortaça¤da, kilise ve kral› alaya alan masallar›yla flenliklerde halk› e¤lendiren öykü anlat›c›lar›, jonglörler ve gezgin minstrel’lerden Rabelais’ye, Cervantes’e, Boccaccio’ya ya da ‹ngiliz yazar Samuel Johnson’dan Frans›z Moliere’e… Ve de Osmanl› saray dalkavuklar›ndan, fiair Eflref’in hicivlerine veya Kelo¤lan’dan Karagöz’e, Hoca Nasreddin’den mizah yazar› Teodor Kasap’›n befl perdelik komedisi ‘Pinti Hamit’ine ve Aziz Nesin’e uzanan hikâyeden söz etmek kolay de¤ildir elbet…

GÜLMEK BAHS‹ Öncelikle; “Gerçek humor, di¤erlerine tepeden bakmak, onlar› hor gömek de¤ildir; kafadan de¤il, kalpten do¤ar. Humorun özü sevgidir; gülmeyi de¤il, çok daha derinlerde yatan gülümsemeyi do¤urur” der Carlyle. Hakl›d›r… Ayr›ca Afflar Timuçin’in iflaret etti¤i üzere, “Gülmek bir aç›k yakalamakt›r, ola¤an olmayan bir durumu saptam›fl olmakt›r… Toplumlar›n de¤er de¤ifltirme dönemleri gülünç ö¤elerin öne ç›kt›¤› dönemlerdir. Eskinin, varl›¤›n› sürdürme kayg›s› içinde, gülünç olmaya bafllad›¤› görülür...” Bu çok önemli; çünkü gülmek bir yan›yla da itiraz, protesto, tepkidir… Gerçekten de “‹nsan ne denli ac› çekti ki, gülmeyi yaratmak zorunda kald›,” diyen Nietzsche’nin iflaret etti¤i veya Karl Kraus’un “Ne a¤lamak ne de gülmek için gücün oldu¤u yerde, gözyafllar› içinde gülümser humor,” dedi¤idir, mizah› mizah yapan… Evet sanki yaflan›lan yer dünya de¤ilmifl gibi dünyada yaflamak; sanki sahip olunmam›fl gibi bir fleye sahip olmak; sanki yap›lan bir vazgeçifl de¤ilmifl gibi bir fleyden vazgeçmektir bir yerde gülmek; George Bernad Shaw’›n, “Benim güldürme yolum do¤ruyu söylemektir. Dünyadaki en gülünç flaka da budur,” deyiflindeki üzere… Kimi bilir; “Gülümsemek, çok zaman gözyafllar›m›z›n maskesidir,” belki Sandor Petöfi’nin dedi¤i gibi… Evet, nihayetinde “Trajedi ve mizah birbirine karfl›t fleyler de¤ildir, daha do¤rusu karfl›tl›klar› birinin ötekisini amans›zl›kla davetinden kaynaklan›r…. Mizah, insan›n kendini ciddiye almaktan vazgeçmesiyle bafllar.”[2] Ve de “Sald›rgan ya da korkutucu olmadan kurulu düzeni sarsan minicik bir devrimdir mizah; erdeme karfl› da olsa geçici bir baflkald›r›; amac›, insan› alçaltmak de¤il, zaten alçalm›fl oldu¤unu ona an›msatmakt›r,” George Orwel’in dedi¤i gibi…

“M‹ZAH” DEY‹NCE… Vedat Özdemiro¤lu, “Mizah mazlumun silah›d›r, otoriteyle bafla ç›kamay›nca onunla alay edersin. Mizah iyi niyetten ibarettir. Argo da mizaha dahildir, ama incelikle ifllenirse,” derken “Kara mizah, kanl› bir kristaldir” vurgusuyla ekler Enis Batur: “Kara mizah› besleyen en önemli etken, Flaubert’le birlikte söyleyecek olursak, insan›n bar›nd›rd›¤› derin al›kl›k, bönlüktür herfleyden önce. Alay› öfkey-

le, sertlikle buluflturur insano¤lunun ‘an›tsal salakl›¤›’, zekây› isyana k›flk›rt›r. Lloyd Georges’un, kendisine ‘sizin gibi bir kocam olsayd› içkisine zehir koyard›m’ diyen budala han›mefendiye ‘sizin gibi biri kar›m olsayd› ben de o içkiyi hemen içerdim’ yan›t›n› verdi¤i bilinir. Kara mizahç›n›n ölüme de t›pk› hayata oldu¤u gibi meydan okudu¤unu belgeleyen örnekler az de¤ildir: Alfred Jary son nefesini vermeden bir kürdan rica etmifl, Arthur Cravan küçük bir kay›kla Atlas Okyanusu’na aç›lm›fl, Vache birkaç arkadafl›yla birlikte ölecek kadar flakac› davranm›flt›r: Breton’un antolojisi buna benzer örneklerle doludur. Kara mizah›n ay›rdedici bir özelli¤i de, tohumunda görülen koyu umutsuzluktur: Evrime, dönüflüme, k›sacas› gelece¤e inanmaz kara mizahç›lar: Gelecek de tarih gibi bir umutsuzluk kuyusudur. E¤ri olan do¤ru olana, düzenbazl›k dürüstlü¤e, fesat içtenli¤e, ç›kar özveriye, bask› özgürlü¤e her zaman galebe çalm›flt›r onlar›n gözünde. ‹flin kötüsü, âdemo¤lunu ortalama idrakten, ‘gemisini kurtaran kaptan’ felsefesinden, adamsendecilikten kurtarmak da olanaks›zd›r: Onun için de kara mizah atasözlerinden, k›ssadan hisselerden, darb›mesellerden nefret eder.” Ayr›ca Yalç›n Peflken’in ifadesiyle de, “Mizah›n pek çok tan›m› var. Benim mizah anlay›fl›m, çeliflkilere güldürücü yan›ndan yaklaflmak... Bu çok kullan›lan bir yöntemdir. Mesela Nasreddin Hoca mizah› da budur asl›nda.” Asl› sorulursa Nasrettin Hoca, yetiflti¤i toplumun zekâs›d›r, duyarl›l›¤›d›r. O ne denli halk›n›n dili, düflüncesi, söylem gücü olmuflsa; halk da onun dilini, düflüncesini, söylem gücünü beslemifltir. Bu ba¤lamda Nasrettin Hoca, söylemleriyle tek bir kifli de¤ildir, halk yarat›c›l›¤›ndan do¤mufl bir düflünce imecesidir. Yaflar Kemal’in “En büyük zekâ halk›n zekâs›d›r” dedi¤i budur. Bir halk›n anlay›fl bafl›bofllu¤una düflmemesi bu imeceye ba¤l›d›r. Hoca’n›n yaflad›¤› y›llarda, belki ona özgü yüz, bilemedin iki yüz f›kra vard›. Günümüzde bunun 1555’e ç›km›fl olmas› bu düflünsel imecenin göstergesidir.

‹nsan›n kendini gülünç duruma düflürüp alaya almas›, düflünsel diyalekti¤in bir yans›mas›d›r. Nasrettin Hoca f›krac›l›¤›nda, alay edeni alay edilenden ay›ramay›z. Bu, f›kralar›n özelefltirel yap›s›ndan geliyor. Kim ne derse desin gülmece hayat›m›z›n önemli ve muhalif bir parças›d›r. Nasreddin Hoca da muhalif bir kifliliktir. Tüm mizahç›lar gibi. Elefltiri oklar›n› hep iktidardakine yöneltir. Ezenden de¤il, ezilenden yanad›r. Bu yüzden de, iktidardakilerle y›ld›z› pek bar›flmaz. Efle¤ine ters binen Hoca’dan pek haz etmezler. F›kralar›ndaki halk zekâs› rahats›z eder onlar›. Sansür bile koyarlar. Çünkü “Mizah ciddi bir ifltir, siyasi mizah da öyle...”[3] Çünkü “Siyasi mizahta kifliyi çözüp herkesin anlayaca¤› bir duruma getirirsiniz,” der Metin Üstünda¤… Mizah budur; yani gökyüzünü yere indiren bir güç… Kimse, gülmecenin Nasreddin Hoca ve Aziz Nesin’le bitti¤ini, “sonlanaca¤›”n› sanmas›n. Cihan Demirci’nin deyifliyle, “Efle¤ine binifl biçimiyle bize mizahç›n›n dünyaya bak›fl›n› da gösteren sevgili Nasrettin Hoca bugün hâlâ nas›l yafl›yorsa, Aziz Nesin usta da öyle yafl›yor.”[4] Bu yolda a¤›z dolusu kahkahan›n itiraz ve elefltirisi ço¤alarak ilerliyor…

AZ‹Z NES‹N “Gülmece” deyince Aziz Nesin derdi ki… “Bütün dillerde, sözcükler mizah›, birbirinden az çok ayr›ml› olarak anlatsalar da, flu anlay›flta hepsi birleflirler: Mizahta gülme vard›r; gülme olmayan fley mizah olamaz. Mizah›n kökeninde gülmeden baflka bir fley aramak do¤ru olmaz. Ancak bu gülmenin oran›, kas›klar› çatlay›ncaya dek, kat›l›rcas›na gülmekten, b›y›k alt›ndan gülmeye, gülümsemeye, belli belirsiz gülümsemeye (La Jacond gülümseyifli) gözlerinin içi gülmeye, d›fltan hiç belli edilmeden içten gülmeye dek de¤iflir; ama hepsi de mizah›n kapsam› içine giren, mizah›n konusu olan gülmedir. Böyle oldu¤u için de, daha Türkçe sözlü¤e girmemifl olmakla birlikte, Arapça mizah sözcü-

¤ünü kimi yazarlar ‘gülmece’ olarak özlefltirmifllerdir. Gülmece, mizah›n Türkçe’ye çevirisi olarak bizce de uygundur. Gülmecenin de¤iflik türlerde oluflu, ayr› toplumlar›n ayr› koflullarda bulunmas›ndan, ayn› toplumda da ayr› s›n›flar›n bulunmas›ndand›r. Yaflam koflullar› birbirine benzeflik toplumlar›n halklar›, birbirlerinin gülmecesini daha kolay anlarlar. Hangi ulusun, hangi s›n›f›n gülmecesi olursa olsun, ifllevi güldürmedir; gülmecenin içinde güldürme ö¤esi (komik) bulunmal›d›r. Kierkegard komik’i flöyle tan›ml›yor: ‘Komik, yaflam›n her aflamas›nda vard›r, çünkü nerede yaflam varsa orda karfl›tl›k vard›r ve nerede karfl›tl›k varsa orda komik vard›r.’ Her tan›mlaman›n, tan›mlad›¤› fleyi s›n›rlamas›ndan ötürü, sürekli de¤iflmekte olan zaman içinde eksik kalabilece¤ini de düflünerek, yine de gülmeceyi en genel belirtisiyle tan›mlamaya çal›flal›m: ‘Gülmece, seslendi¤i insan›, hangi oranda olursa olsun sa¤l›kl› olarak güldürebilen her fleydir.’ Çünkü güldürmek, gülmecenin ifllevidir. Gülmecede bulunabilecek her türlü niteliklerin, görevlerin hepsi, güldürmek ifllevinden sonra gelir. Bir oranda olsun güldürmeyen bir fley, gülmece de¤ildir. Gülmecedeki gülmenin sa¤l›kl› olmas› çok önemlidir; çünkü sa¤l›kl› olmayan gülmeleri do¤uran etkenlerin hiçbiri, gülmece say›lamayaca¤›ndan konumuzun d›fl›nda kal›r. G›d›klanarak bir insan güldürülebilir; ama bu sa¤l›kl› bir gülme olmad›¤› için, g›d›klanmak gülmece say›lamaz. Sa¤l›kl› gülmeceyi yaratan her fley gülmecenin kapsam›na girdi¤ine göre; yaz›l› ve sözlü bütün gülmece eserleri, gülmece hikâye ve romanlar›, yergi ve tafllama, alay, e¤lenme, flaka, güldürü (komedi), güldürücü pandomim ve danslar, tersinleme, karikatür ve türleri, gölge oyunlar› (Karagöz vb.) kukla oyunlar›, gülünçlefltirme (parodie) ve argoda tiye almak, kaba gülünç (grotesque), güldürücü anekdot ve f›kralar, nükte (sprit), ters yans›lama (Allegorie), eski ve yeni argodaki dalga geçme, tefe koymak, maytap geçmek, g›rg›r ve bunlar gibi olan her fley gülmecenin içine girer. Görülüyor ki gülmece genifl kapsaml›, yaflam›n her yan›na yay›lan bir sanat, bir ifltir. Bergson’a göre, insandan baflka gülünç hiçbir varl›k, hiçbir yarat›k yoktur; do¤a güzel ya da çirkin olabilir; ama gülünç olamaz. Bir hayvana gülmemiz, o hayvanda insan durumu, insan davran›fl›, insana benzerlik görmemizdendir. Bir hayvan aya¤› kay›p düflse bize gülünç gelmezken, bir insan aya¤› kay›p düflünce güleriz. Sonuç olarak, yaln›z insan güler ve insan yaln›z insana güler; insandan baflka bir fleye gülmüflse, onda insana benzerlik gördü¤ü için gülmüfltür. Gülen de, gülünen de, güldüren de hep insand›r. Herhangi bir karakter, toplumsal ve do¤al yaflam› sürdü¤ü sürece gülünç olmaktan kurtulmufl demektir. Bir karakterin gülünçlü¤e düflmesi, toplumsal yaflama karfl› kat›laflmas›, ona uyarlanamamas›yla bafllar.” Böyle der O ve de “Mizah›n en büyük ustas› Aziz Nesin” hakk›nda ekler Mert Ali Baflar›r: “… ‘Gülmecenin yetersiz kald›¤› durumlar oluyor’ Aziz Nesin’e bir röportajda ‘mizahtaki politik anlat›m›n gücünü’ sormufltum. Yaflam› boyunca politik mizahla mücadeleyi benimsemifl, ayd›n olman›n tüm gereklerini özümsemifl yazar›n yan›t› flu olmufltu: ‘Bizim ülkemizdeki ayd›nlar politikayla ilgilenmiyorlar. Politikayla ilgilenseler, seçimlere kat›lsalar, partilere girseler, bu kadar geri, bu kadar düzeysiz Meclis olmaz. Yaflam›mda hiçbir zaman memleket ve dünya politikas›n›n d›fl›nda kalmad›m. fiimdi gülmeceden çok güncel politikaya daha fazla a¤›rl›k veriyorum. Çünkü gülmecenin de yetersiz kald›¤› durumlar oluyor. Bunun en göze batan örne¤i ‘Türk halk›n›n yüzde 60’› aptal’ sözüdür. Bak bu söz birdenbire ilgi gördü ve gündeme geldi. Oysa ben bütün hikâyelerimde bu oran› yüzde 95 yaz›yorum. Demek ki gülmece bir yere kadar etkili oluyor.’ Usta mizah yazar›n›n, ‘Türk milletinin yüzde 60’› aptald›r’ fleklindeki yorumuna tepki gösteren gazeteci ve yazarlara ise flöyle olmufltu karfl›l›¤›:

[*]

‘‹nsan neye inan›yorsa, onu yaparsa hem dost kazan›r, hem düflman. Baz› yazarlar var. Bütün millet beni sevsin istiyor. ‹flte benim nefret etti¤im insan tipleridir bu. Herkesi memnun etmek isteyen kimseyi memnun edemez. Yaflam›m boyunca neye inan›yorsam onu söyledim. Nas›l yafl›yorsam öyle yazd›m.’ Ömrünün hat›r› say›l›r bir bölümünü hâkimler ve savc›lar karfl›s›nda geçiren Aziz Nesin’e, ‘Hâkimlerin, savc›lar›n mizaha bak›fl aç›s› nedir?’ diye bir soru yöneltmifltim. Ünlü mahkeme müdavimi bu soruyu da flöyle yan›tlam›flt›: ‘Savc› benim dönemlerimde hep devletin temsilcisi olarak ortaya ç›km›flt›. Oysa savc›n›n görevi gerekti¤i zaman san›¤› savunmakt›r. Sanki savc› iktidar›n avukat›ym›fl gibi davran›r. Ço¤u da M‹T’in yaz›lar› ile hareket eder. Yarg›çlar ise vicdan›m›za göre hareket ediyoruz derler, ama vicdanlar› nas›l vicdand›r, önemli olan bu. E¤er çok dindar bir adamsa o aç›dan yorumlayacakt›r. Demokrat bir adamsa demokratça, ›rkç› bir yarg›çsa ›rkç› aç›dan görecektir. Çünkü vicdan herkese göre de¤iflir.’ Hep merak etti¤im bir konu da polisin el koyup götürdü¤ü arflivinde neler oldu¤uydu: ‘Çuval çuval al›p gittiler, vermediler. Bunlar›n ço¤u mektup ve belge gibi önemli fleylerdi. Onlar›n ifline yaramaz ki, üstelik de saklamam›fllard›r. Bunlar›n üzerine düflüncelerimi yazacakt›m. Yani bütün yüzde 60 aptalsa, ayn› oran Emniyet güçlerine de düfler. Çünkü bunlar aptal olmasalard›, belgelerimi almazlard›, al›nca da korurlard›. Ya da günün birinde bunlar›n gerekli oldu¤unu anlayabilirlerdi. Bu ya¤malamalarda ‹smet Pafla’n›n, Muhsin Ertu¤rul’un mektuplar› da gitti.” Aziz Nesin’in öykülerindeki çeliflki ço¤unlukla davran›fllar›n›n do¤rulu¤undan hiç kuflkusu olmayanlarla gerçe¤i görebilenler aras›ndad›r. Belki bu çeliflki her zaman görülmez, ancak sezilir”ken;[5] “Aziz Nesin’in oyunlar› da her fleyden önce eylemci tiyatrodur. Boflalt›c› de¤il doldurucu bir tiyatro yani… Estetik aç›dan hazc›. Bilinçli, ifllevli tiyatro”dur.[6] Özetle çok yönlü, müthifl bir zenginliktir Aziz Nesin… Çünkü O yaflamdaki terslikleri; görülmeyenleri görmeyi baflaran bir sosyalist olarak “Türkiye toplumundaki... ‹nsan denilen canl›n›n dedikleriyle yapt›klar› aras›ndaki çeliflkileri... Yaflamdaki çarp›kl›klar›, onlar›n eserleriyle daha çarp›c› biçimde fark etmifl... Haf›zas›na geçirmifltir. Dahas› Aziz Nesin’in flahs›nda hayat›n mizahi yönlerine bakarken... ‹nsanca davranmay› da görmüfltür. Azizi Nesin ne b›rakm›flt›r geriye denince... Koca bir hayat tarz› b›rakm›flt›r. ‹nand›¤› gibi yaflama ve yazma miras›n› b›rakm›flt›r. Koskoca bir edebiyat külliyat›... Kitaplar, gülmece b›rakm›flt›r. Ne Amerikan labirentlerinde dolanm›fl ne AB baronlar›n› arkas›na alm›flt›r! Bu yüzden de aln› ak, miras› pakt›r.”[7] 7 Temmuz 1989 tarihli dizelerinde, “Hoflça kal›n/ Gitme zaman›m geldi anlad›m/ Yolum uzun bana izin/ O a¤açlar o havuz o çay›r ve o sevda/ Hepiniz hoflça kal›n geçmiflimdeki dostlar›m…” diye hayk›rd›¤› üzere… 21 Nisan 2010 12:20:59, Ankara NOTLAR [*] Kald›raç, No:110, May›s 2010… [1] Aziz Nesin. [2] Hermann Hesse, “Mizah”, S’‹mge, No:8, Kas›m-Aral›k 2003, s.44. [3] Hasan Pulur, “Siyasi Mizah ve Meflhur Dörtlük...”, Milliyet, 29 Kas›m 2008, s.3. [4] Cihan Demirci, “Nasrettin Hoca’dan Aziz Nesin’e”, Cumhuriyet, 4 Temmuz 2006, s.14. [5] Sennur Sezer, “... ‘Aptal’ De¤il ‘Enayi’...”, Radikal Kitap, Y›l:6, No:366, 21 Mart 2008, s.10. [6] M. Sad›k Aslankara, “Aziz Nesin Tiyatrosuna Girifl”, Cumhuriyet Kitap, No:906, 28 Haziran 2007, s.30. [7] Yücel Sarpdere, “Aziz Nesin”, Evrensel, 14 Aral›k 2006, s.3.


DEMOKRASi

GÜNCEL

18-31 MAYIS 2010

13

Aram›zdan ayr›l›fl›n›n 38. y›l›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n an›s›na:

“O büyük gün”, bugünün içindedir Emrah Cilasun Hepimiz suçluyuz. Ama istisnas›z, hepimiz! Çakma idam mahkumunun, “öptü¤ü k›zlar”dan bahseden “a¤lama anne” fliirini, kendimize örnek ald›¤›m›z için, suçluyuz. Burjuva demokratik ufuklardan müteflekkil, toplumun devrimci dönüflümünü hedeflemeyen, insan haklar› dilencili¤i yapan ma¤duriyetcilik üzerinden, kaç nesilin kan›na girdik? Siyaseten bitmifl, idolojisi iflas etmifl olanlar, flarap fliflesi ile mum ›fl›¤› aras›nda terennüm ettikleri bu cins fliirler sayesindedir ki, flimdi, Tayyip reformlar›na selam durabilmektedirler. Hay›r, hay›r! Hepimiz suçluyuz. Ama istisnas›z, hepimiz! Mustafa Özenç gibi bir devrimciyi, kendimize örnek almad›¤›m›z için suçluyuz. “Proleterlerin vatan› yoktur. Kazanacaklar› bir dünya vard›r” diyen Marx ve Engels’in o tunç yasas›n› unuttu¤umuz için, gecenin üçünde idama gitmeden on dakika evvel, Mustafa Özenç’in yazd›¤› fliiri, dünya aleme, genç nesillere ve kendimize okumad›¤›m›z, örnek almad›¤›m›z ve göstermedi¤imiz için suçluyuz. ‹brahim Kaypakkaya’dan 8 sene sonra (20 A¤ustos 1981’de), bir flafak vakti, idama giderken yazd›klar›n›, afla¤›da, sizlerle paylaflmadan evvel, flunu özellikle vurgulamak isterim. Mustafa Özenç’in sat›rlar›n› okurken, dünyan›n dört bir taraf›nda, komünizm için verilen mücadelenin 150 senelik tarihçesi boyunca, tan›d›¤›n›z ve tan›mad›¤›n›z, adlar›n› bildi¤iniz ve bilmedi¤iniz, canlar›n› bu u¤urda vermifl kad›n ve erkekleri hat›rlay›n. Bir de, dünyan›n flu rezili rüsva halini gözünüzün önüne getirin. ‹flte o zaman Özenç’in dizeleri, sizi, a¤lamaya de¤il, düflünmeye ve mücadele etmeye sevkedecektir.

nedenle, müminlerin nas›l cenneti varsa, biz komünistlerin de öldükten sonra gidecekleri komünizmimiz var” demedi. fiayet böyle söyleseydi, Kaypakkaya, çoktan bir Saidi Nursi ya da Hac› Bektafl-› Veli; bizler de, onun müridleri olurduk. ‹steyen istedi¤ini söylesin. “Beterin beteri vard›r” derler. Hatta ve hatta, Fetullah Gülen’in veya Cübbeli Ahmet Hoca’n›n, be¤enmediniz mi, Ali Balk›z’›n, ‹zettin Do¤an’›n ya da Turgut Öker’in k›z›l fraksiyonu olurduk. fiükür ki flükür! ‹brahim Kaypakkaya, kendisinden 38 sene sonra dahi, bütün bir insanl›¤›n kurtuluflu için devrim yap›p, komünist bir dünyaya ilerlemeyi hedef edinmifl olanlara, böyle bir batakl›¤a saplanmamalar› için muhteflem bir miras b›rakt›. Bu miras, bizim s›n›f›m›z›n 150 küsür y›ll›k tarihinin bir parças›d›r. 1871 Paris Komünü, 1917 Ekim ve 1949 Çin devrimleri ve ard›ndan 1966’daki Büyük Proleter Kültür Devrimi, bu 150 küsür y›ll›k tarihin, muhteflem örnekleridir. ‹nsanl›¤›n komünizme do¤ru meflakkatli ilerleyiflinin, toplumun her alan›ndaki harika deney ve tecrübeleri bu dönemin d›fl›nda de¤il içinde mevcuttur. Pekii, muhteflem olmayan örneklerimiz var m›? Var! Büyük devrimler aras› dura¤anl›klar ve geriye dönüfller, bunlar›n en baflta gelenidir. Bunlara mikroskobun alt›nda ba-

lardan indirmifl ve s›n›f mücadelesinin engin prati¤ini ayd›nlatm›flt›r. Pekii nedir Ne Yapmal›’n›n önemi? Ne Yapmal›, en geri kitlelerin, en geri talepleri üzerinden, onlara, ekonomik lapayla bilinç verilmesini kesinlikle rededen; bu en geri kitlelerin, legalist, parlamenterist arzu ve istekleri sonucu yasall›¤› savunmaya bafllayan oportünizmin hevesini kursa¤›nda b›rakan eflsiz eserdir. ‹brahim Kaypakkaya, bu eserin bak›fl aç›s›yla, Türkiye’de, devrim mücadelesini birlefltirmifltir. Onun içindir ki, bugün, gerçek bir ‹bocuyu, ekonomikdemokratik lapa dilenme faaliyetiyle, çat› partisi inflaatç›l›¤›yla, belediye encümenli¤iyle, yasalc›l›k ve parlamenterizmle, cemevi sosyalizmiyle, komünist imam yaratma çabas›yla, ezilen ulus milliyetçili¤iyle tavlaman›z mümkün de¤ildir. Bugün biliyoruz. Kaypakkaya’dan y›llar sonra, kendi içlerindeki mücadeleler sonucu, dünyan›n kimi yerlerindeki gerçek komünist partileri, Ne Yapmal›’n›n önemini, zor kötek kavrayabilmifllerdir. Ne Yapmal›’n›n, bu denli berrak kavran›fl› ve kendi ülkesinin devrimine uyarlanmas› ‹brahim Kaypakkaya’da oldu¤u denli, ne Çaru Mazumdar’da, ne Çiang Çing’de ne de Çang Çung Çiao gibi gerçek önderlerde mevcuttur. Hatta ve hatta, bugün, art›k aç›kça söylenmelidir. Ne Gonzalo’da, ne de Pra-

k›lacak olunursa, o tarihsel dönemeçlerde, bilimimizin, ideolojimizin ve prati¤imizin küflenmeye, yosun tutmaya bafllad›¤›n› görece¤iz. Tarihte kay›tl›d›r. ‹nanmayan dönüp baks›n. ‹leriye do¤ru at›l›mlar, zaferler, büyük teorik muharebelerin ard›ndan gelmifltir. ‹brahim Kaypakkaya örne¤inde oldu¤u gibi. Bak›n›z. Dobra dobra konuflal›m. ‹brahim Kaypakkaya, bilimsel komünizmin, Türkiye’deki ilk kuramc›s›yd›. Kaypakkaya’n›n yegane özelli¤i, dünyada, 2. dünya savafl› sonras›, art›k ç›kmaza giren, özellikle, Sovyetler Birli¤i’ndeki kapitalist restorasyondan sonra küf kokan, müzelik bir eflya haline getirilen komünizme, tekrardan soluk veren Mao Zedung’un ender halefleri aras›nda yer almas›d›r. Katiyen bu bir ajitasyon gibi alg›lanmas›n. Somut bir örnek vereyim. 1900’ün bafllar›nda, Lenin’in kaleme ald›¤› Ne Yapmal› adl› eseri, 1917 Ekim Devrimi’nin en esasl›, en stratejik belgesidir. Bu eser, asl›nda, Stalin döneminden itibaren önemli ölçüde Uluslararas› Komünist Hareket’de unutulmufl bir eserdi. Hele hele Kuruflçev’den sonra, tüm revizyonist partilerde ve tabii bu arada TKP’de de, esamesi okunmazd› Ne Yapmal›’n›n. 1966’da, komünizmdeki küf tutmaya bafl kald›r›n›n beraberinde getirdi¤i sorgulay›c› ortam ve enerjiyle, o y›llardaki yeni komünist ak›m›n nesilleri aras›nda, sadece ve sadece ‹brahim Kaypakkaya, fiafak revizyonistleriyle mücadele içersinde, Ne Yapmal›’y›, adeta, tozlu raf-

çanda da, Ne Yapmal›’n›n, Kaypakkaya’da oldu¤u denli kavranmas› ve komünist faaliyetin ayr›fl›m çizgisi haline getirilmesini görmek mümkün de¤ildir. Her iki liderin de, gerek kuramlar›nda gerekse de sergiledikleri pratiklerinde, ufuklar›n›n, dar milliyetçi, burjuva demokrasisiyle s›n›rl› oldu¤u bütün ç›plakl›¤›yla ortadad›r. ‹brahim Kaypakkaya’n›n, bir elin befl parma¤› kadar az say›daki yoldafl›yla, büyük ifllere kalk›flmas›, bu önemsiz gibi görünen, ama son derece önemli detay›n sa¤lad›¤› öz güvenle mümkündü. O öz güven ise Marx’›n flu sözlerinde sakl›yd›: “Bir kez iç ba¤lant› kavrand›¤›nda, mevcut koflullar›n daimi ve kal›c› gereklili¤ine olan tüm teorik inanç, onun pratikte çökmesinden önce y›k›l›r.” Marx’›n bu harkulade bilimsel tespiti kadar hiçbir tespit, bilinmezcilerin, dar deneycilerin can›na okumamaktad›r. Zira, onlara göre bir fikrin do¤rulu¤u ancak pratikte ispatlan›rsa do¤rudur(!) O halde 1859’da Charles Darwin’in eseri, Türlerin Kökeni yay›nland›¤›nda, Darwin’in, do¤al ay›klanma yoluyla evrim teorisinin do¤rulu¤u kesin olarak ispatlanmam›flt›. Bu ancak, bütün bir 20. yüzy›l boyunca yap›lan binlerce deney ve gözlem sonucu, kesinkes do¤ruland›. fiimdi sormak laz›m. 1859’da yaflasayd›k, kimin yan›nda olacakt›k? Darwin’in mi yoksa, yarad›l›fl efsanecilerinin mi? Daha a¤›r bir örnek. Marx’›n, komünizm teorisi, 150 küsür senedir hâlâ ispatlanamad›. Çünkü, komünist topluma eri-

O Büyük Gün Geldi¤inde O büyük gün geldi¤inde ben kimbilir kaç y›ldan beri ebedi yata¤›mda topra¤›n derinliklerinde sonsuz bir uykuda uyuyor olaca¤›m fakat al›nca ne zamand›r bekledi¤im haberi uyan›p, sesimi kimse duymadan o büyük zaferin tarifsiz coflkusuyla kara topra¤›n alt›ndan, ben de hayk›raca¤›m. Unutup geçmiflte kalan ac› dünü kimbilir belki bir k›fl günü üzerimi yorgan gibi kaplayan bembayaz kar›n so¤u¤undan.... ya da sonbahar mevsiminde kemiklerime iflleyen ya¤murdan duyaca¤›m ve milyonlar› saran o doyulmaz sevince ben de sessizce ortak olaca¤›m. Mevsim ilkbahar s›cak bir yaz olsa da gece gündüz farketmez ben her zaman haz›r›m ad›m›n yaz›ld›¤› tafl bile y›k›lsa da kalmam›fl ta olsa flu dünyada mezar›m hat›rlay›p tek canl› gelmese baflucuma o müjdeyi ben do¤adan alaca¤›m nas›rl› ellerce yarat›lan o görkemli bayrama hiç kimse farketmeden ben de kat›laca¤›m... fiimdi de, 17 May›s’› 18’ine ba¤layan gece, ‹brahim Kaypakkaya’n›n, Yaflar De¤erli taraf›ndan infaz ediliflini tahayyül etmeye çal›fl›n. “Kaypakkaya’n›n kafas›ndan ne geçiyordu” diye sorun? Çorumlu oluflu mu? Alevi oluflu mu? Türkmen kökenli oluflu mu? Köyünün manzaras› m›? Öptü¤ü ya da öpmedi¤i k›zlar m›? fiayet bu gerici, rezil ve alçakca fikirlerin, ‹brahim Kaypakkaya’n›n, kafas›ndan geçmeyece¤ini tahmin edebiliyorsan›z, o halde, düflünce sisteminiz do¤ru istikamette demekektir. Beynine son oksijen gitmeden, son kalp at›fl›ndan evvel, nabz›n›n son bulmas› esnas›nda, göz kapakc›klar›n›n kapanmas›na ramak kala, zindan›n irinli, sidikli, kanl› beton zeminine kafas› düflmeden saniyeler evvel, sesini ç›kartacak mecali kalmam›fl dahi olsa, ‹brahim Kaypakkaya’n›n akl›ndan, “nas›rl› ellerce yarat›lan o görkemli bayrama hiç kimse farketmeden ben de kat›laca¤›m” düflüncesinin geçmifl olmas› pek muhtemeldir. Bize b›rakt›¤› teorik miras ve hele hele son mektubu, bu varsay›m› güçlendirmektedir. ‹brahim Kaypakkaya, her dakika, her saat, her gün, “o görkemli bayram›n” gerçekleflmesinin maddi koflullar›n› yaratmak için az›l› bilimsel davrand›, kafa yordu ve koflturdu. fiartlara boyun e¤medi. fiartlar›n kurban› olmad›. “Ne yapal›m realite budur” demedi. Komünizm bir din olmad›¤› için, ona, inanmad›. Bilimsel olarak, komünizmi, hep daha derinden kavramay› hedefledi. ‹man kudretiyle ve kuvvetiyle de¤il; bilimsel, diyalektik-tarihsel materyalist bak›fl›n, atomdan bile daha güçlü enerjisi ile kufland›. Velhas›l Kaypakkaya, el att›¤› her konuda, “o günün”, bugün içersinde oldu¤u bilinciyle hareket etti. Yoksa, “komünizm güzel bir hayal, fakat olaca¤› zaten yok, o

flemedik. Onu daha hâlâ bilmiyoruz. Marx’›n teorisi o zaman yanl›fl m›? fiayet, 1848’de yaflasayd›k, Marx’›n m› yoksa karfl›tlar›n›n saf›nda m› yer alacakt›k? Tabii ki, hay›r. O günden bu yana Marksizm’in kaleme ald›¤› say›s›z teorik gerçek, kapitalist toplumun bütün iç ba¤lant›lar›n›, pratikte, 1871 Paris Komünü’nden, 1917 Ekim Devrimi’nden evvel yerle bir etmifltir. Peki ya ‹brahim Kaypakkaya’n›n fikirleri? Onun fikirleri içinde, geçmiflten bu yana bütün bilinmezciler ve dar deneyciler, “pratikte yaflam flans› yok” demiyorlar m›? Bütün bilimlerin ve onlar› kucaklayan komünist bilimin, oldum olas› “suçu” hep bu olmufltur! Bilinmezcilere ve dar deneycilere, kendisini, bir türlü “ispat” edememek! ‹flte bugün de ayn› sorunlarla cebelleflmiyor muyuz? Takdir edersiniz ki, bugün dünyada bir tek sosyalist ülke bulunmamaktad›r. Sosyalist Çin’deki geriye dönüflten buyana tam 34 sene geçmifl bulunmaktad›r. ‹çimizden kaç kifli, Mao Zedung önderli¤indeki devrimci Çin’i hat›rlar? Marx’dan Mao’ya kadar uzanan komünizmin birinci evresi son bulmufltur. Dünyan›n her yerinde, insanlar, bilincinde olsunlar ya da olmas›nlar, bu meselenin yükünü tafl›makta ve bu meseleyle cebelleflmektedirler. Proleter devrimlerin birinci evresinin nas›l de¤erlendirilmesi gerekti¤ini, dünya devriminin yeni bir dalgas›n›n dizginlerinden boflan›p boflanmayaca¤›n› ve komünist bir dünya vizyonunun bir ütopya olarak kal›p kalm›yaca¤›n›; onun, pratik bir siyasal program m› oldu¤unu, insanlar, tart›flmaktad›rlar. Vizyon sahibi ve yaflayabilir sosyalizmin, yenilenmifl tasavvurunu olufltumaya bugün her zamankinden fazla ihtiyac›m›z var. Komünizmin felsefesi ve bilmini, enternasyonalizmi, devrimci sosyalizm anlay›fl›n›, devrimi ve tabii ki, komünizmi insanl›¤›n kurtar›c›s› olarak gören stratejik yaklafl›m›n da dahil oldu¤u birçok meseleyi, temelden, yeni tarzda idrak ediflin önü aç›lmal›d›r. Yeni devrimci iktidar, nas›l muhafaza edilir ve bu, onun muhafaza edilmeye de¤er bir iktidar olma niteli¤ini yitirmesine yol açmadan nas›l gerçeklefltirilir? Devlet kapsam› d›fl›nda kifli haklar›n›n, sivil toplumun ve siyasetin, politikan›n rolü nas›l tabir edilmeli, ele al›nmald›r? Anayasan›n ve seçimlerin ifllevi, rolü ne olacakt›r? Bu yeniden tasavvur edilmifl sosyalizm, neden itirazc›l›¤a ve muhalifli¤e, sadece tahammül etmekle yetinmeyecek, tersine bunu teflvik edecektir? Bir yandan toplumun önde gelen ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya yönelik acil görevler yerine getirilirken, ayn› zamanda, bu acil görevlere do¤rudan ba¤l› olmayan deneme, araflt›rma, keflif ve incelemeyle de u¤raflan giriflimlerle, entelektüelerle, sanatç›larla ve bilim insanlar›yla ile iliflkiler nas›l ele al›nmal›d›r? Fikirler dünyas›nda çal›flanlar ile bu dünyan›n d›fl›nda kalmaya mahkum edilmifller aras›ndaki, o ezelden beri süregelen ayr›fl›m›n üstesinden nas›l gelinecektir- ki, bu gerçeklefltirilirken, tüm toplum çap›nda gerçekten c›v›l c›v›l bir canl›l›k ve yarat›c› entelektüel zenginli¤in mayalanmas› ve flevki köreltilip dizginlenmeden, tam aksine daha öncesinde görülmemifl ölçüde heyecan ve at›lganl›¤a sahip bir dirilik kazand›r›lm›fl olsun. Gerçek konusunda korkusuz olman›n ehemmiyeti nedir? Ve komünist hareketin geliflme tarihinin seyrinde bu meseleye iliflkin eksiklikler ve zaaflar nelerdi? Komünizmin yeni sentezi Marks, Lenin ve Mao taraf›ndan belirlenmifl güzargah›n seyrini, nas›l hem devam ettirmeli, hem de yeni ve can al›c› ehemmiyetteki hususlarda, daha ilerilere nas›l tafl›nmal›d›r? ‹nsanl›¤›n, Obama ile Osama ya da Chavez ile Ahmedi Nejad aras›nda tercih yapmaya zorland›¤› bir dünyada, gerçek komünizme bilimsel güvenilmesinin yegane yolu, bilimimizin, yukar›da sayd›¤›m sorular› ve bu sorulara verilen cevaplar› ihtiva eden, geçmifl sosyalist toplumlar›n en olumlu yanlar›n›n üzerinde, ama onlar›n da ötesinde 盤›r açan yeni bir senteze kavuflturulmas›yla mümkündür. Bugün, iflte böylesi bir Yeni Sentez’in mevcut oldu¤unu k›vançla söyleyebiliriz. Ömrünün 30 seneden fazlas›n› bu meselelere adam›fl olan Bob Avakian’›n kuramsallaflt›rd›¤› Yeni Sentez, tamamen temelden, yepyeni bir ayr›fl›m çizgisini, 21. yüzy›l›n siyaset sahnesinin tam ortas›ndan çekmektedir. O nedenle, herkesi, Bob Avakian’›n, Yeni Sentezi’ni araflt›rmaya ve tart›flmaya davet ediyorum. Hat›rlayal›m. 1963 polemikleri, ‹brahim Kaypakkaya gibi parlak bir beyinin önünü açm›flt›. Bugün, 38 y›l sonra, hakikaten, yeni nesil Kaypakkayalara ihtiyaç vard›r. Bob Avakian’›n Yeni Sentezi, yeni nesil Kaypakkayalar›n önünü açacak, teorik hazineye bugün sahiptir. Zira, “o büyük gün”, bugünün içindedir.

UFUK Ç‹ZG‹S‹

Kültür cephesinde do¤ru durmak

DEVRiMCi

“Bugünkü kültürümüz demokratik halk kültürüdür.” Bu toplumsal kültürün ifadesidir, proleter partininki de¤il. Ancak, proleter parti de demokratik devrim aflamas›nda (ama toplumsal kültür anlam›nda) bu kültürü savunarak gelifltirir. Kendi kültürü hiç kuflkusuz ki, proleterdir. Ne var ki, tarihsel flartlar›n koflullamas›yla zorunlu olarak gerçeklefltirdi¤i yeni demokratik iktidar ve toplum döneminde, pek tabii olarak yeni demokratik kültürü de gelifltirecektir. Zira toplumun kültürü, toplumsal sisteme ba¤l› olarak geri-feodaldir. Proletarya partisi veya proleter kültür önderli¤inde halk kültürünü gelifltirmek tarihsel bir görevdir, bu atlanamaz. Devrim aflamas› ya da gündemdeki devrim ve iktidar›n niteli¤i; reel olarak temsil edilen toplumsal kültürün niteli¤ini belirler. Toplumsal sistemin göreli mevcut durumu ve içinde bulunulan pratik aflamaya ba¤l› olarak, toplumsal kültürün ne oldu¤una dair yap›lan somut-do¤ru tan›m; stratejik içerikten kopmadan andaki reel geçerlili¤i yutmaz. Devrim ve iktidar bileflenleri durumundaki s›n›f ve ara katmanlar tabiat›yla toplumsal kültürün niteli¤ine damgas›n› vurur. Bu gerçek, Maoist partinin komünist niteli¤i ve proleter kültürünü yok saymaz, onu inkar etmez. Devrimimiz, yeni demokratik devrim tipinde ise, bu aflamada kültürümüz de yeni demokratik tipte olmak durumundad›r. Demokratik halk kültürü proleter kültürün parças›d›r. Demokratik halk kültürü, devrimci halk s›n›flar›n›n ortak kültürüdür. Dolay›s›yla, proletarya kültürünün kendi yönlendiricili¤i alt›nda halk kültürüyle ittifak yapmas› mümkün ve gereklidir. Bu, temelden karfl›t olan s›n›f kültürlerinin ittifak› de¤il, devrimci s›n›flar›n ittifak›d›r. Yeni demokratik devlet-toplum, devrimci s›n›flar›n yeni demokratik kültür ittifak›d›r da. Nas›l ki, devrimimizin niteli¤i proleter sosyalist olmay›p yeni demokratik oldu¤u halde; özde proleter, biçimde yeni tipte burjuva demokratik ise; öyle de kültürümüz özde proleter, biçimde ise yeni demokratik burjuva kültürdür. Stratejik-ana kültürümüz olan proleter kültür, demokratik halk kültüründen ileri olarak onun yerini alacakt›r. Ama bu, nitel bir aflamad›r ve feodal kültürden atlanarak direk geçilebilecek bir aflama de¤ildir. ‹kisi aras›nda toplumsal flartlara ba¤l› olarak yer alan zorunlu ara bir aflamad›r. Buna, bir tan›m›yla yeni demokratik ya da demokratik halk kültürü demekteyiz. Toplumsal kültür, toplumda üretilen veya egemen olan maddi manevi de¤erler toplam›n›n ideolojik yans›mas› ise, yeni demokratik toplumun-iktidar›n ya da sistemin kültürü de bu niteli¤ine uygun olacakt›r. Yeni demokratik kültür cephesi ayd›nlanma rezervi olarak devrimimizde müstesna role sahiptir. Proleter siyaset, kültür ordusunu küçümseme aymazl›¤›nda olamayaca¤› gibi, bu cepheyi bofl b›rakma lüksüne sahip de¤ildir. Bofl b›rak›rsa kitleler üzerinde etkisi s›n›rlanm›fl, genifl kitleleri ideolojik olarak flekillendirmekten geri kalm›fl olur. Bu devrimin gecikmesiyle efl anlaml›d›r. Bilimsel tarzda ya da güçlü biçimde doldurdu¤unda ise, birincisinin tersine genifl kitlelere nüfuz ederek, devrimi sübjektif faktörde derinlefltirerek büyük tohumlar serpme yetene¤i gösterir. Devrimci kültür faaliyetleri, silahl› eylemle k›yaslanmaya gerek olmayan özgünlü¤üyle, stratejik unsur olarak önemli bir güç ve radikal bir eylemdir. Bunun nas›l de¤erlendirildi¤i ise, tamamen ne kadar kavrand›¤›na ba¤l› olup ayr› bir tart›flmad›r. Ve buras› önemlidir. Dolay›s›yla kültür cephesini do¤ru bak›fl aç›s›yla ve güçlü olarak örmemiz zorunluluktur. Elbette ileri nitelikte proleter kültürümüzü her koflulda koruyup üstün tutmal›y›z. Bunun yozlaflt›r›l›p siliklefltirilmesine kararl› olarak karfl› durmal›, tutarl› mücadele yürütmeliyiz. Dahas› bunun gelifltirilip yayg›nlaflt›r›lmas› için s›k›ca çal›flmal›, iyi temsil edebilmeli ve her alanda yaflatmal›y›z. Ne var ki, bunlar di¤er kültürlerden olumlu yanlara kapal› durmam›za mani ola-

BAKIfi CAN

maz-olmamal›d›r. Proleter olmayan ama ileri yanlar tafl›yarak proleter kültüre hizmet eden devrimci-ilerici yanlar tafl›yan kültürlerle birleflmeli ve onlar› gelifltirerek kendimize katabilmeliyiz. Bir çok yazar, sanatç›, ayd›n burjuva kültürünün yan› s›ra devrimci veya sosyalist kültürden de önemli oranda etkilenmifltir. Bunlara s›rt çeviremeyiz. Demokratik de¤er ve kültüre sahip olan ayd›n, sanatç›, yazar ve akademisyen gibi çevrelerle iliflki gelifltirip ilerici yanlar›ndan faydalanma ve ayn› zamanda onlar› devrime çekme görevini görmezden gelemeyiz. Bu kesimlere dar ideolojik ölçülerden öteye genel ortak paydalarda birleflmesini becermeli ve bu çevremizi gelifltirerek s›k›laflt›rmal›y›z. Örgütsel ölçülerimize s›¤mayanlar› tamamen kap› d›fl› etme yerine, birleflilebilen kapsamda onlarla iliflkiler sürdürülmelidir. Herkesi yetenek ve özelliklerine göre örgütleme yaklafl›m› bir bak›ma bunu ifade eder. Her ›fl›ktan yararlanarak yürümesini kesinlikle becermeliyiz. Ancak böyle hareket edildi¤i taktirde bu çevreleri ideolojik etkimiz alt›na alabilir, kendimize katabilir ve devrimde bir güç haline getirebiliriz. Haz›r proleter ayd›nlar bulamay›z, bunlar kendili¤inden ortaya ç›kmaz ve her kesin proleter olmas›n› bekleyemeyiz. Devrimi salt proleterlerle gerçeklefltiremeyiz. Kültür cephesini gelifltirmenin önündeki dar ve geri yaklafl›mlar terk edilmeden bu cephe güçlü temsil edilemez. Bu cephenin zay›fl›¤›, ayd›nlanman›n yavafllamas› ve devrimin dinamiklerinden yoksun ele al›nmas› anlam›na gelecektir. E¤er kültürel egemenli¤imizi gelifltirip kuramazsak di¤er tüm baflar›lar›m›z geçici olacakt›r. Ancak bilinç ve kültürel geliflmeyledir ki, kal›c› etki sa¤lanabilir ve gelecek emin ellerde tutulmufl olabilir. Bilinç ve kültür düzeyine oturmayan her geliflme yar›m kalmakla yüz yüzedir. Kültür kurumlar›m›z› do¤ru ele al›p iyi iflletmek ve gerekli verimi elde etmek için gereken önemi vermek durumunday›z. Bu kurumlar›m›zda halk kültürünü temsil eden ayd›n ve ilericilere yer vermeli, kurumsal bünyemizde ortak çal›flmalar yürütmeliyiz. Sesimizin en uzaklara ulaflmas› için, nispeten uza¤›m›zda olan devrimci demokrat sanatç›larla birleflmeli, onlar vas›tas›yla sesimizi en uzaklara duyurmal›y›z. Nitelikli zenginlik yarat›larak devrimin kültür tohumlar› en genifl alanlara serpilmelidir. Dar grubumuzla de¤il, toplumla devrime yürüyece¤iz. Toplumun kültürel geliflimi için gerekli olan her nüveden lay›k›yla yararlanma hedefine kesinlikle sahip olmal›y›z. Kendimizi kurtarma peflinde de¤il, toplumu kurtarma peflindeyiz. Proleter sanatç›lar, yazarlar, ayd›nlar ve akademisyenler yaratma hedefimizi diri tutarak, kültürümüzü öne ç›karmal› ama birleflebilece¤imiz olumlu örneklerle de birleflmeliyiz. Halk›n kültürüne ait ileri olan her fleyi sahiplenmeli, gelifltirmeliyiz. Burjuva kültürün bile olumlu yanlar›ndan yararlan›rken, devrimci halk kültürünü yads›yamay›z. Kültür cephemizi geniflletmemiz, ideolojik etkimizi yayg›nlaflt›rmam›z anlam›na gelecektir. Kültürümüzün bozulmas›na izin vermeden olumluluklar tafl›yan en genifl kesimlerle mümkün olan birlikteliklerle ortaklaflabilmeliyiz. ‹deolojik ve örgütsel ilkelerdeki s›k› birlik ölçüleriyle, daha gevflek birlik için geçerli olan ölçüleri bir ve ayn› görmemeli-uygulamamal›y›z. S›k› birlikler kadar olmasa da göreli ve gevflek birlik ya da ortakl›klara da ihtiyac›m›z›n oldu¤unu unutmamal›y›z. Bu devrimin örgütlenmesinin her zaman görülen bir biçimidir. Gevflek birliklerin s›k› birliklere dönüfltürülmesi, ancak gevflek birliklerin denenmesi-yaflanmas›yla mümkün olabilir. Bu birlikler ortak müflterekler üzerinde daima geliflmeye müsaittir. Her birlik durumunun belli bir niteli¤i vard›r. Her ayr› nitelik durum içinde mevcut niteli¤e uygun olarak, azalma yerine ço¤alma siyaseti benimsenmelidir. Devrimci ilkeler ›fl›¤›nda do¤ru siyasetle güçlü kazan›mlar sa¤lamak mümkündür.


14

GENÇL‹K

18-31 MAYIS 2010

DEVRiMCi

DEMOKRASi

Çocuk tutsak: Üzerimize terörist yaz›l› ka¤›t yap›flt›r›yorlar

TMK ma¤duru çocuklar›n u¤rad›¤› hak gasplar› bitmek bilmiyor. Okullar›ndan, e¤lence yerlerinden ve yaflamdan kopar›larak hapishaneye konulan çocuklar›n çilesi, hapishanede artarak devam ediyor. A¤›r tecrit koflullar› yetmezmifl gibi, çocuklar bir de keyfî uygulamalarla karfl›lafl›yor. Diyarbak›r Barosu Çocuk Haklar› Merkezi, Çocuklar ‹çin Adalet Giriflimi ve ‹nsan Haklar› Derne¤i üyesi olan, ayr›ca çocuk tutsaklarla s›k s›k görüflmeler yapan avukatlar Keziban Y›lmaz, Zeynep K›l›ç ve Müzeyyen Boylu, TMK ma¤duru çocuklar›n durumlar›n› ortaya koyan bir rapor

aç›klad›lar. Raporda, çocuklar›n bar›nma koflullar›ndan, temel insan haklar›n›n karfl›lanmas›na, psikolojik durumlar›ndan personelin yaklafl›m›na de¤in pek çok konuda kamuoyunu ayd›nlat›c› bilgilere yer verildi.

“Çocuklar›n gelecek umutlar› giderek kaybolmaktad›r” Siyasi tutsak olan çocuklarla adli tutsak olan çocuklara ayn› biçimde muamele yap›lmad›¤›n›n da anlat›ld›¤› raporda, flu ifadelere yer verildi: “‹dare, tutuklu bulunan çocuklara, ders kitaplar›n›n ulaflt›r›lmas›na izin vermemektedir. Ço-

cuklar›n kald›klar› ko¤ufl ders çal›flmak için uygun de¤ildir. Kendilerini ziyarete gelen ailelerine cezaevi personeli taraf›ndan yap›lan kötü muamele çocuklar üzerinde olumsuz etki b›rakmaktad›r. Çok uzun süreden beri cezaevinde tutuklu bulunan ve bugüne kadar tahliye olmayan çocuklar›n gelece¤e dair umutlar› yavafl yavafl kaybolmaktad›r. Çocuklar›n yarg› makam›n›n ve adalet sisteminin tarafl› davrand›¤› ve kendilerinin Kürt olmalar› sebebiyle cezaland›r›ld›klar› fleklinde bir düflünceye sevk oldu¤u gözlemlenmektedir.” Raporda ayr›ca, çocuklar›n her gün kendilerine yar›m somun verildi¤ini, yemeklerden çivi, toplui¤ne, ip ve böcek ç›kt›¤›n›, uzun süredir her gün makarna yediklerini, s›cak suyun 10 dakika verildi¤ini ve 3-4 kifli bir arada dufl ald›klar›n› söyledikleri aktar›ld›. Raporda çocuklar›n a¤z›ndan aktar›lan k›s›mlar da hayli ilgi çekici. Çocuklar, flunlar› söylüyor: -Geçen duruflma beni mahkemeye götüren, biri sa¤›mda biri solumda duran iki asker bana gülerek alayl› bir flekilde “‹dam edileceksin” dedi. Ben de onlara “çok komiksiniz” diye karfl›l›k verince bana ters ters bakt›lar. -Doktorun yan›na ameliyat sevkimi için gittim. Doktorun yan›ndaki personel aya¤a kalkt›, yan›ma gelerek sol taraf›ma çok h›zl› bir flekilde vurarak, “Aslan gibisin, sana hiçbir fley olmaz, polisle-

re tafl atarken çok iyiydiniz, cezaevine geliyorsunuz, paslanm›fl gibi revire ç›k›yorsunuz” dedi. -Revire ç›kt›¤›m›z zaman üzerimize bir ka¤›t yap›flt›r›l›p ‘terörist’ yaz›l›yor. Biz ise ‘siyasi suçlu’ yaz›lmas›n› istiyoruz. -Mahkemeye ç›karken bizi, cezaevinden adliyeye kadar kelepçeyle götürdüler. Orada 14 kifli olmam›za ra¤men sadece benim ve di¤er üç arkadafl›m›n eli kelepçeliydi. Bunun nedenini sordu¤umuzda, “Siz konuflmay›n, biz istedi¤imizde kelepçeleriz, istedi¤imizde ç›kar›r›z” dediler. -Mahkemeye ç›kar›ld›¤›m›z ilk duruflma 22.00’a kadar sürmesine ra¤men bize yiyecek hiçbir fley vermediler. ‹kinci ç›kar›lmam›zda ö¤len aras› küçük bir kutu sarelle ve yar›m küçük somun ekmek verdiler.

“Serbest b›rak›rlarsa okuluma devam edece¤im” -Ben gözalt›na al›nd›¤›mda 7. s›n›fa gidiyordum. Okulun aç›laca¤› gün duruflmam var. Serbest b›rak›rlarsa okuluma devam edece¤im. Ancak ‘serbest b›rakmazlar’ diye burada Aç›k Ö¤retim için baflvuruda bulundum. 3 defa cezaevinde vesikal›k foto¤raf çektim. Baflvurular›m için cevap verilmedi bana. Ailem yaklafl›k 2-3 ay önce çal›flmam için ders kitaplar›m› getirip cezaevi idaresine teslim etmifl olmas›na ra¤men, kitaplar›m hala bana verilmedi.

Hakkari’de çocuk olmak zor! Hakkari’de “Tecavüz kültürüne dur diyelim” yürüyüflüne sald›ran polis, bir çocu¤un kör olmas›na neden oldu. Yine bir dü¤ünde slogan att›klar› için çocuklara silahla müdahale eden polis, bir çocu¤u karn›ndan vurdu. Demokratik Özgür Kad›n Hareketi (DÖKH) taraf›ndan 15 May›s günü organize edilen “Tecavüz kültürüne dur diyelim” yürüyüflüne sald›ran polis, Cafer Erik isimli 8 yafl›ndaki çocu¤un kör olmas›na neden oldu. Polis taraf›ndan s›k›lan plastik merminin sa¤ gözüne isabet etmesi sonucu, Hakkari Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan Erik, burada yap›lan ilk müdahalenin ard›ndan, Van Araflt›rma Hastanesi’ne sevk edildi. Hakkarinews’in haberine göre Cafer Erik, tüm müdahalelere ra¤men sa¤ gözünü kaybetti. Ailesine bilgi veren doktorlar Cafer’in gözünün içinde bir plastik mermi parças›n›n kald›¤›n› belirterek, ç›kar›lamayan bu parçadan dolay› çocu¤un gözünü kurtaramad›klar›n› ifade ettiler.

Bir çocuk kurflunla yaraland› Sald›r›n›n ard›ndan Hakkari’de polis taraf›ndan en az 4 çocuk yaraland›. 16 May›s akflam› Yeni Mahalle’de dü¤ün töreninde e¤lenen çocuklar›n slogan atmas› gerekçe gösterilerek Fatih K›fllas›’ndan gelen polisler taraf›ndan kitle üzerine atefl aç›ld›. Polisin açt›¤› atefl sonucu Remzi Duman (14) isimli çocuk karn›na isabet eden kurflunla yaraland›. Çevredekiler taraf›ndan Hakkari Devlet Hastanesi’ne kald›r›lan Duman acilen ame-

liyata al›nd›. Dört saat boyunca ameliyatta kalan Duman daha sonra yo¤un bak›m servisine kald›r›ld›. Aç›lan atefl sonucu karn›ndan yaralanan Duman’›n ameliyat›n›n ard›ndan doktorlar taraf›ndan yap›lan aç›klamada 2 ba¤›rsa¤›n›n zarar gördü¤ü, merminin ç›kar›lmad›¤›, ancak hayati tehlikesinin olmad›¤› bildirildi.

Yüksekova ilçesine ba¤l› Akal›n Köyü mevkiinde de 15 May›s günü Yüksekova Emniyet Müdürlü¤ü'ne ba¤l› z›rhl› araç bir çocu¤a çarpt›. Yüksekova-Van karayolunun Akal›n (Bajerge) mevkiinde karfl›dan karfl›ya geçmekte olan 12 yafl›ndaki Turgut Gezer adl› çocu¤a panzer çarpt›. A¤›r yaral› olarak hastaneye kald›r›lan Gezer’in durumunun kritik oldu¤u ve yap›lan kalp masaj›n›n ard›ndan yaflama döndü¤ü ö¤renildi. 15 May›s günü DÖHK’ün yürüyüflünün ard›ndan Medrese Mahallesi’nde evinin önünde arkadafllar› ile top oynayan befl yafl›ndaki Aziz Ayaz, z›rhl› araç çarpmas›nda yaraland›. Çarpma sonucunda vücudunun çeflitli yerlerinden yaralanan Ayaz, çevredekilerin yard›m› ile kendisine çarpan akrep tipi z›rhl› araçla Hakkari Devlet Hastanesi acil servisine kald›r›ld›. Burada küçük çocu¤a ilk müdahaleyi yapan sa¤l›k görevlilerinden al›nan bilgilere göre, Aziz Ayaz sol bile¤inde, yüzünden ve vücudunun çeflitli yerlerinde yaralanmalar›n oldu¤u belirtildi.

May›s ay› toplumsal bilincin genelinde, insan do¤as›na iliflkin ortalama tepkiler yarat›r. Bahar›n gelifli coflku-heyecan artmas›na vesile olur. ‹klim olarak k›fl›n, insanlar üzerinde b›rakt›¤› k›r›lganl›k yerini p›r›lt›ya b›rak›r. Bahara dair, s›n›f zemini üzerinden yürüyen çeliflkilerin farkl› s›n›flar taraf›ndan farkl› anlamlar› da vard›r. Do¤urganl›¤› ve tekrardan filizlenmeyi temsil eden bahar›n en güzel ay› olarak May›s, iki temel s›n›ftan biri olan proletarya aç›s›ndan hususi bir önem tafl›maktad›r. Bu önem mistik, idealist dünya görüflünün ürünü olarak de¤il, diyalektik ve tarihsel materyalizmin s›n›f mücadelesi içerisinde tarihsel münakaflas›n›n ürünü olarak ortaya ç›km›flt›r. Nisan’da do¤an, May›s’ta direngenli¤e duran fikirsel bütünlü¤ün somuttaki ad›, Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryas›n›n ve mazlum halklar›n›n büyük ö¤retmeni ‹brahim KAYPAKKAYA’d›r. Her devrimci yap›n›n, her devrimci kurumun kafas›nda bir KAYPAKKAYA nitelendirmesi bulunmakta. O’na dair, çeflitli etkinlikler yap›ld›-yap›lmakta. KAYPAKKAYA fikriyat›nda ortaya ç›kan, 38 y›ld›r hâkim s›n›flar›n bafl›na bela, ezilen s›n›flar›n ise meflalesi olan bilimsel bütünlük, her s›n›f taraf›ndan kendi nazar›ndan yorumlan›yor. ‹lk bafllarda “niyet” belirtisi olarak a盤a ç›kan “Kaypakkaya’y› anmak elzemdir” slogan›n›n, Kaypakkaya ambalaj› kald›r›ld›¤›nda, nas›l yermelere dönüfltü¤ünü görüyoruz. Elbette ki KAYPAKKAYA’y› tart›flmak önemli bir husustur. Lakin sorunun özü tart›flmak de¤il, onun düflünce sistemati¤inin bütünlüklü olarak derinli¤ine kavranmas› ve kitlelere götürülmesidir. Kaypakkaya yoldafl› ve fikirlerini yaflamdan siyasetten ve devrimci pratikten yal›tarak tart›flmak,

Amed E Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan ve geçti¤imiz günlerde hak ihlallerinden dolay› isyan eden çocuk tutsaklara uygulanan zulüm durmak bilmiyor! Çocuklar bu kez de, Newroz’u kutlad›klar›, Deniz Gezmifl ve Duran Kalkan’›n foto¤raflar›n› ast›klar› gerekçeleriyle, befl hafta spor gibi sosyal aktivitelerden mahrum b›rak›ld›! Oyun alanlar›ndan al›narak hapishaneye konulan çocuklar›n, hapishanedeki oyun alanlar› da ellerinden al›nd›! Hapishane idaresinin sürdürdü¤ü soruflturmaya göre çocuklar, 21 Mart gecesi gazete ka¤›tlar›yla atefl yak›p Newroz kutlamas› yapt›lar. Ayr›ca çocuklar, ko¤ufllar›na, 1968’in devrimci önderlerinden Deniz Gezmifl ile, KCK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan’›n foto¤raflar›n› ast›lar.

Rektörlük flenli¤i yoz kültüre, ö¤renci flenli¤i özgürlü¤e sahne oldu!

DGH: Alternatif flenli¤i birlikte omuzlamaktan onur duyuyoruz Alternatif flenliklere destek veren Demokratik Gençlik Hareketi de, alanda stant açarak, Özgür Düflün Dergisi’nin ve çeflitli yay›nlar›n da¤›t›m›n› yapt›. DGH’liler alana “Fabrikalarda, tarlalarda, okullarda yaflas›n yeni demokrasi mücadelemiz” yaz›l› bir pankart ast›. Ayr›ca flenli¤e bir mesaj gönderen DGH’liler, “Alternatif ö¤renci flenli¤ini birlikte omuzlamaktan onur duyuyoruz. Mücadeleniz mücadelemizdir!” dedi.

Kaypakkaya Güzergah›

S‹NAN ÇAKIRO⁄LU Yoldafl KAYPAKKAYA flahs›nda, bilimi zedelemeye hizmet edecektir. KAYPAKKAYA üzerinden son dönemde yürütülmek istenen tart›flmalara genel olarak bakt›¤›m›zda, yaklafl›mlar›n ço¤unlukla problemli oldu¤u ve mutlak suretle hesaplaflmay› gerekli k›ld›¤›, bilimi asgari düzeyde kavram›fl her akl›selim insan›n varaca¤› kan›d›r. Çünkü yap›lan aç›klamalar, düzülen methiyeler, KAYPAKKAYA’n›n diyalektik tarihsel materyalizmi bütünlüklü kavrayarak ortaya koydu¤u bütünlüklü siyasal çizginin ve prati¤in özüne de¤il, onun sonuç aflamas›na vurgu yapmaktad›r. Pejmürde bir kavram olan ve Marks taraf›ndan tarihin derinliklerine gömülmüfl “pratik-politik” z›rval›¤›, teorik tart›flman›n azald›¤› flu günlerde KAYPAKKAYA’ya etiket olarak yap›flt›r›lmak istenmektedir. Ama nafile! KAYPAKKAYA taraf›ndan temsil edilen ve onun “mahallî” düzeyde de olsa katk›lar›n›n oldu¤u bilim, etiketçiler toplulu¤unu kabul etmez. Peki nedir bu “pratik-politik” Kaypakkaya “hayranl›¤›”? Pratik-politik siyaset, reel olanla ilgilenir. Dokunulur olmas› gerekir. Diyalektik ba¤ olarak, teori ve prati¤i iç içe de¤il yan yana görür. Soyut olan bilimin, somut olan pratik ad›mlar›n› SOYUTLAYARAK taç edinir. Bu reel-politik serüvencili¤in ürünü olarak KAYPAKKAYA’y› flöyle nitelendirir: “Kemalizme ilk o vurdu”, “UKKTH”yi (uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›) bu topraklara ilk o uyarlad›”, “bütünlüklü silahl› devrim stratejisini ilk o sentezledi”. Yani ‘Kaypakkaya neden komünistti?’ sorusuna “‹yi direndi”, “Kemalizm” vs. ile cevap olamaya çal›fl›r. Fakat bu sa¤ eliyle sol kula¤›n› tutmaktan baflka bir fley de¤ildir. Neden mi? Çünkü KAYPAKKAYA, Marks’tan Mao’ya uzanan devrimci diyalekti¤i temellerinden kavrad›¤› için

Çocuk tutsaklara hapishanede bile oyun oynamak yasak!

AMED- 1. Özgür Dicle Bahar fienli¤i’nin son gününde coflku, gece geç saatlere kadar sürdü! Ö¤renciler, Koma Pel, Koma Hemdem ve Mehmet Atl› konserleriyle e¤lendi. Ö¤renci iradesiyle düzenlenen flenli¤in son gününde, Demokratik Gençlik Hareketi de, “Fabrikalarda, tarlalarda, okullarda yaflas›n yeni demokrasi mücadelemiz” pankart›yla yerini ald›. Dicle Üniversitesi Rektörlü¤ü’nün düzenledi¤i, ö¤renci iradesini hiçe sayan yoz flenliklere alternatif olarak düzenlenen “Özgür Dicle Bahar fienli¤i”nin üçüncü gününde binlerce ö¤renci bulufltu. “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “fiehîd namirin”, “Yaflas›n ö¤renci dayan›flmas›” sloganlar› atan ö¤renciler, doyas›ya e¤lendi. fienli¤in son gününde, Koma Pel, Koma Hemdem ve Mehmet Atl› sahne ald›. Ö¤renciler müzik eflli¤inde saatlerce halay çekti. fienli¤in son gününde, ayr›ca, pek çok ö¤rencinin kat›ld›¤› “Dengbêj yar›flmas›” yap›ld›. Yar›flmada birincili¤i, fiiwan Perver’in flark›lar›n›, ona çok yak›n bir sesle söyleyen ö¤renci kazand›. Yar›flmaya kat›lan ve kendilerini Amed’in “serhildan›yla meflhur” semti Ba¤lar’›n gençli¤i olarak tan›tan gençler ise, kitleyi, söyledikleri marfllarla coflturdu.

‹ki çocuk panzer alt›nda kald›

GENÇ YORUM

-Kurslara gidemiyoruz. Sebebini sordu¤umuzda “Siz adli suçlu de¤ilsiniz, o yüzden size izin vermiyoruz” dediler. -Hastane sevkine ç›karken ring arac›nda bay›ld›m. Personel ve astsubaya “Nefes darl›¤›m var, ben bu odada dayanamam” dedim. Personel, “Cezaevine gitti¤inde Adalet Bakanl›¤›’na bir dilekçe yaz, sana özel olarak üstü aç›k ring göndersinler” diyerek dalga geçti.

üzerinde yaflad›¤› co¤rafyan›n bilimsel analizleri sonucunda; s›n›flar›n tahlili, Kemalizm, UKKTH, UKH’nin (uluslararas› komünist hareket) tali hatalar›ndan kopma, Halk›n Birleflik Cephesi (HBC) hususunda berrak kavray›fl ve en nihayetinde ülkede devriminin yolunun ilmik ilmik örülmesinde kilit rol oynam›flt›r. Ve özetle sayd›¤›m›z Marksist-Leninist-Maoist bilimin co¤rafyam›za uyarlanmas›, 50 y›ll›k revizyonist karanl›¤a neflter vurarak ve de bu karanl›¤›n yeni temsilcisi olan Do¤u ve hempalar›n› bertaraf ederek uzun erimli bir ideolojik mücadele içersinde gerçeklefltirmifltir. ‹flte eklektik-mekanik çizginin göremedi¤i temel unsur buras›d›r. MLM ideoloji! O yüzden, KAYPAKKAYA’y› ya buran›n d›fl›nda aramakta ya da dil ucuyla vurgulamaktad›r. Fakat her iki koflulda yap›lan de¤erlendirmeler, KAYPAKKAYA’y› hiçler, bofla ç›kar›r. Çünkü eklektiksen ve mekanik bir dünya bak›fl›yla görüfl aç›n› çerçevelemiflsen bir anda herkesi “Kaypakkayac›” ilan edebilirsin. Diyelim ki, Kemalizm sorununda net olan birisini, devrimin yolunda “sa¤lam” bak›fl ya da, UKKTH’n› do¤ru savunan birisini, ideolojisi-dünya görüflü, bilimin karfl›s›ndaki cüreti ne olursa olsun, KAYPAKKAYA seviyesine çekersin. ‹flte KAYPAKKAYA’ya hitap edilirken, “ilk pratik-politik kopufl” çarp›tmas›, a¤ac›n meyvelerine bakar ama onun üç kök (ekonomi-politik, felsefe, sistem) üzerinden yükseldi¤ini görmez. fiüphesiz bilim nesnel bir varl›k olarak, Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›na has, sadece orada uygulanabilir, orada yeflermifl bir bitki de¤ildi. Bizzat, 1957’de bafllayan 1963’te kopufl yaflayan ve 1966 ocak kas›rgas›yla, köhnemifl dünya gericili¤ine ve bu dünya gericili¤inin yeni aktörü modern revizyonist kaleye karfl› bü-

yük meydan okuman›n, enternasyonal proletaryada ve ezilen mazlum halklarda yaratt›¤› etki sonucunda ortaya ç›km›flt›. Yoldafl KAYPAKKAYA, bilime tüm ç›plakl›¤›yla hürmet gösteriyor ve üstüne basa basa; “Hareketimiz Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ürünüdür” ibaresini not düflüyordu. Eklektik-mekanik çizgi sahipleri bunun da karfl›s›ndad›r. Bilimi “iç olgu” saptamalar› üzerinden milli s›n›rland›rmaya tabi tutarak “ulusal komünizm” sahas›na hapsetmek istiyorlar. Onlar Marks’›n kapatt›¤› tart›flmay› yeniden açma hevesiyle yani bafl afla¤› duran diyalekti¤in tersyüz edilmesine itiraz ederek, ‘sil bafltan, yeniden’ naralar› at›yorlar. Marks, Kugelmann’a yazd›¤› mektupta flöyle der: ‘Bir kez iç ba¤lant› kavrand›¤›nda, mevcut koflullar›n daimi ve kal›c› gereklili¤ine olan tüm teorik inanç, onun pratikte çökmesinden önce y›k›l›r’ Baflkan Mao ise, bir yaz›s›nda; ‘Devrim ifli süpürgeyle toz almaya benzer, almazsan kirlenir’ der. Her iki ustan›n söyledi¤i söz, KAYPAKKAYA fikriyat›n›n aç›klanmas›nda mütevaz›-paralel betimlemelerdir. Aç›klayacak olursak, devrim denilen alt-üst olufl, kiflinin iç dünyas›ndaki alt-üst oluflla bafllar. Fakat bu yeterli de¤ildir. S›n›fsal, ulusal, cinsel, mezhepsel ve sayamad›¤›m›z di¤er çeliflkilere neden olan özel mülkiyet dünyas›ndan fikirsel anlamda kopufl, devrim süpürgesinin ne derecede ustaca kullan›ld›¤› ile ilintilidir. Üzerimize çullanm›fl geri üretim iliflkilerinin toptan sökülüp at›lmas› bir bütün olarak mümkün olmasa da diyalektik ve tarihi materyalizmin sanatsal bir incelikle tozlar› almas›yla birlikte, çökmesi ama mutlaka çökmesi gereken s›n›fl› toplum iliflkileri, ‘pratikte çökmesinden önce y›k›l›r’. Marks, komünizm merkezli ilerleme ruhuna at›fta bulunurken, 18. Brumair’de; dört tümden kopufl al-

t›nda, bunu flöyle formüle etmektedir: ‘tüm s›n›f ayr›l›klar›n›n kald›r›lmas›na, bu s›n›f ayr›l›klar›n›n dayand›¤› tüm üretim iliflkilerinin kald›r›lmas›na, bu üretim iliflkilerinin karfl›l›¤› olan tüm sosyal iliflkilerin kald›r›lmas›na, bu sosyal iliflkilerin sonucu olan tüm fikirlerin devrimcileflmesine…’ Tekrar tart›flmam›za dönecek olursak, Yoldafl KAYPAKKAYA, eline ald›¤› bilimin süpürgesiyle, teorik anlamda tozu dumana katarak, gerek UKH’ye karfl› gerekse üzerinden yükseldi¤i co¤rafyan›n anti-Marksist ak›mlar›na karfl› ideolojik mücadele ›fl›¤›nda, BPKD’nin k›z›l bayra¤›n› herkesin gözü önüne dikerek, büyük bir komünist olmufltur. Do¤ru kuramlar› miras b›rakt›¤› için komünist de¤ildir, komünist oldu¤u için do¤ru kuramlara ulaflm›flt›r! Demokratik halk gençli¤i KAYPAKKAYA fikriyat›n› bu temelde ele al›p, KAYPAKKAYA güzergâh›nda emin ad›mlarla ilerlemelidir. Hareketimizin 40 y›lla varan birikimine ra¤men istenilen seviyenin oldukça gerisinde olunmas›n›n sebeplerinden biri budur. O yüzden, pratik mücadele ötelenmeden, teorik, siyasal yo¤unlaflmaya önem verilmelidir. Fiziki kayb›n›n 38. y›l›nda, sözü Yoldafl KAYPAKKAYA’ya b›rakarak sonland›ral›m: ‘Önümüzde çetin ama flanl› mücadele günleri var! S›n›f mücadelesinin denizine tüm varl›¤›m›zla at›lal›m. Bu mücadelede kahraman iflçi s›n›f›m›za, fedakâr ve çilekefl köylülerimize, yi¤it gençli¤imize sonsuz güven duyal›m! Yaflas›n Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldafl›n ›fl›kl› yolu!...’


DEVRiMCi

GÜNCEL

DEMOKRASi

18-31 MAYIS 2010

15

Devrimimizin Üç Fidan’› kavgam›zda yafl›yor 12 Mart faflist cuntas›n›n karar› ile haklar›nda idam karar› verilen Deniz Gezmifl, Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan katledilifllerinin 38. y›l›nda birçok ilde gerçeklefltirilen eylem ve etkinliklerle an›ld›. ‹stanbul Taksim Tramvay Dura¤›'nda bir araya gelen devrimci, demokratik kurum üyeleri Deniz, Yusuf ve Hüseyi'nin foto¤raflar› ile buradan Galatasaray Lisesi önüne yürüdüler. “Kavgam›zda yafl›yorlar” pankart› arkas›nda yürüyen kitle, s›k s›k “Emperyalistler, iflbirlikçiler, 6. Filo’yu unutmay›n”, “Devrimciler ölmez, devrim davas› yenilmez”, “Mahir, ‹bo, Deniz sürüyor, sürecek devrim mücadelemiz” sloganlar› att›. Yürüyüflün ard›ndan kurumlar ad›na bas›n aç›klamas›n› gerçeklefltiren Eren Onur bu tarihin ne ‘haks›z yere verilmifl bir ceza,’ ne de ‘iyi gençlerin yanl›fll›kla öldürülmesi’ olarak ele al›n›mayaca¤›n› belirterek, “Böyle

ele almak inançlar› u¤runa ölümü göze alan ve bir direnifl destan› yaratan bu yi¤it devrimcilere en büyük sayg›s›zl›kt›r.” dedi.

'Onlar›n kavgas› direnifllerle sürüyor' Uflak ve Kocaeli’nde yap›lan eylemlerle Denizler an›ld›. Uflak’ta DHF ve aralar›nda EMEP, ÖDP, TKP'nin de bulundu¤u siyasi partiler bir araya gelerek bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler. 6 May›s günü belediye önünde bir araya gelen grup buradan Trito¤lu Park›'na yürüdü. S›k s›k "Yaflas›n Türk, Kürt halklar›n›n kardeflli¤i, kahrolsun emperyalizm", "‹bo, Mahir, Deniz sürüyor, sürecek devrimci mücadelemiz" sloganlar›n›n at›ld›¤› yürüyüflün ard›ndan bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirildi. Yap›lan aç›klamada, “Aradan 38 y›l geçmesine ra¤men bugün hala 68 ruhu TEKEL iflçilerinin, Çemen Tekstil iflçilerinin,

Kent A.fi. iflçilerinin, Diyarbak›r tu¤la iflçilerinin omuzlar›nda yükselmektedir.” denildi. Kocaeli’nde Denizler, Emek ve Demokrasi Platformu ile demokratik kitle örgütleri ve sendikalar taraf›ndan an›ld›. DHF’nin de destek verdi¤i anma yürüyüflünde, “Deniz, Mahir, ‹bo sürüyor, sürecek mücadelemiz”, “Faflizme kafl› omuz omuza”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar› at›ld›.

Mersin'de kitlesel anma Mersin'de 68'liler Orman›'nda gerçeklefltirilen anma etkinli¤ine binlerce kifli kat›ld›. 6 May›s günü çeflitli etkinliklerle bafllayan Denizlerin anmas›, 9 May›s günü 68’liler Orman›’nda tüm gün süren etkinlikle son buldu. 9 May›s'ta sabah›n erken saatlerinde etkinlik alan›nda haz›rl›klar›na bafllayan Mersin’deki

kitle örgütleri, orman›n giriflinde stantlar kurdu; her kurum kendisini ifade eden pankart, flama ve dövizler açt›. Havan›n ya¤›fll› olmas›na ra¤men binlerce kiflinin kat›ld›¤› etkinlikte Denizlerin, Hüseyinlerin, Yusuflar›n, Mahirlerin, ‹brahimlerin ülkemizde bafllatt›klar› devrim yürüyüflünün devam etti¤i ve ezilen halklar›n kurtulufluna kadar devam edece¤i vurgusu yap›ld›. Etkinlikte, Naz›m Hikmet'in Moskova'daki mezar›nda bulunan rölfeyin ayn›s›n›n yap›ld›¤› an›t›n aç›l›fl› yap›ld›. DHF faaliyetçileri Naz›m Hikmet’in an›t›n›n yan›na Ali Haydar Y›ld›z ad›na bir ç›nar a¤ac› dikti. Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in son sözlerinin ve mektuplar›n›n okunmas› ve sayg› durufluyla devam eden etknlikte, DHF de komünist önder Kaypakkayan›n afifliyle yerini ald›.

HES’lere karfl› eylemler sürüyor Ülkemizdeki dereleri ve nehirleri çürüterek, do¤ay› yok eden hidroelektrik santrallerine karfl› kölüler eylemlerini sürdürüyor. HES’lere karfl› ülke genelinde öfke büyürken HES yap›m›n› üstlenen firmalar kand›ramad›klar› köylüleri yoksulluklar›n› f›rsat bilerek para ile susturmaya çal›fl›yor. Yine çevreciler ve demokratik kitle örgütlerinin tüm tepkilerine ra¤men Mersin Akkuyu’da nükleer santral yap›m› için aranan para Rusya ile yapalan anlaflma ile bulundu.

Rüflvet pazarl›¤› Rize’nin Güneysu ilçesinde yap›m› planlanan hidroelektrik santrali (HES) projeleri için köylülerin tepkilerini bask› alt›na almak isteyen ‹pekyolu Afi köylülere binlerce dolar sus pay› vermek istediler. Yap›lan “rüflvet pazarl›klar›n›” Andüzü Yaylas› Kültür Çevre ve Tabiat Varl›klar›n› Koruma Derne¤i Baflkan› Ceyhun Kalender kamuoyuna duyurdu. Kalender, köylülerin verilen rüflvete karfl› ‘Gidiflat kötü, biri bizi kurtars›n’ diyerek tepki gösterdiklerini söyledi. Daha önce Güneysu Baflköy’deki Han-Gürgen Regülatörü ve HES için yap›lan ÇED bilgilendirme toplant›s›n›n, Baflköy ve Gürgen köylülerinin yo¤un tepkisi üzerine yap›lamad›¤›n› ifade eden Kalendar, bu tepki üzerine ‹pekyolu Afi’nin köy muhtar› ile baz› köylülerin kat›l›m›yla Baflköy ‹lkö¤retim Okulu’nda gizli bir toplant› yapt›¤›n› söyledi. Kalender, yap›lan toplant›da flirketlerin pazarl›¤› 100 bin dolardan bafllatt›klar›n› aktararak, köylülerin nabz›n› ölçmek ve tepkisini dindirmek için firma yetkilileri taraf›ndan dilekçelerin yazd›r›ld›¤›n› ve karfl› ç›k›lmayaca¤›na dair imzalar att›r›ld›¤›n› ifade etti. Bölgede aç›lan tafloca¤› ve m›c›r fabrikas› için derelerden usulsüz al›nan kum ve çak›l ile hafriyat kamyonlar›n›n tahrip etti¤i yol yüzünden köylerde yaflam›n olanaks›z hale geldi¤ini ifade eden Kalender, “Firmalar›n inisiyatifine terk edilen yöremiz ve insan›m›za güçlü bir flekilde bir yard›m eli uzat›lmal›d›r. Yoksa bu gidiflat iyi de¤ildir. Biri bizi kurtars›n.” dedi.

t›lan Çevre ve Orman Bakan› Veysel Ero¤lu’na Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri töreninde özel ödül verilmesi ö¤renciler ve e¤itim emekçileri taraf›ndan protesto edildi. Eylemcilere sert müdahalede bulunan sivil polisler ve özel güvenlik görevlileri ile eylemciler aras›nda arbede yafland›. Bakan Veysel Ero¤lu'nun ödülünü ald›¤› s›rada, ö¤retim üyeleri ve ö¤renciler, bakan Ero¤lu'na ödül verilmesini alk›fl ve sloganlarla protesto ettiler. AKP ve çevreyi yok eden devlet politikalar›n› teflhir eden sloganlar atan eylemcilere salonda bulunan sivil polisler ve özel güvenlik görevlileri sald›rd›. Slogan at›lmas›n› önlemeye çal›flan polisler, ö¤rencilerin a¤›zlar›n› kapattarak d›flar›ya ç›kartt›.

Tören öncesinde de protestolar vard› Antalya, Isparta, Burdur Dereleri Gönlünce Aks›n Çevre Platformu üyeleri, ödül töreni öncesinde de kampüs giriflinde protesto gösterisi yapt›. Aç›klamaya çok say›da çevreci kat›l›rken, platform üyeleri ad›na aç›klama yapan Türkiye Tabiat›n› Koruma Derne¤i Antalya fiube Baflkan› Hediye Gündüz, "Bu ödülle geçmiflte birinci s›n›f tar›m arazisine fabrika kuran bir holdinge de çevre ödülü veren AKÇAM, ödül verme iflinde ne kadar baflar›l› oldu¤unu göstermifl fakat akademik varl›¤›n›

tart›flmal› hale getirmifltir." dedi. E¤itim-Sen Antalya fiubesi de “özel ödülü” protesto ederek, 'üniversiteden çevre ve do¤an›n tahrip edilmesine neden olan birisine ‘Çevre Özel Ödülü’ verilmesinin büyük bir utanç’ oldu¤u aç›klad›.

HES’lere karfl› ç›kan köylülere sald›r› Giresun’un Çanakç› ilçesine ba¤l› Çanakç› Vadisi üzerinde yap›m› planlanan HES’lere karfl› ç›kan köylüler, HES yap›mc› firmas› çal›flanlar›n›n tafll› sopal› sald›r›s›na u¤rad›. Sald›r›da köylülerden 3 kifli yaraland›. Çanakç› Vadisi üzerinde yap›m› planlanan HES projelerine karfl› ç›kan yöre halk›, 2006 y›l›nda projelendirmesi tamamlanan HES’ler için bölgede çal›flma yap›lmas›na izin vermedi. Vadideki projeler için 10 Mart 2010 tarihinde 12 köy muhtar› ve yöre halk› taraf›ndan, Ordu ‹dare Mahkemesi’nde ‘yürütmenin durdurulmas› ve iptal’ davas› aç›lm›flt›. Köylülerin dava açmas›ndan sonra bölgedeki inflaat çal›flmalar›na bafllayarak, çal›flmalar›na h›z veren firma yine köylülerin engellemesi ve tepkileriyle karfl›laflt›lar. Köylülerin tepkilerine karfl›n 11 May›s Sal› günü sabah saatlerinde yine bölgeye gelen çal›flanlar, bu kez yine kad›nl› çocuklu Düzköy köylülerinin tepkisi ile karfl›laflt›. Köylülerin, ‘Derelerimizi

yok etmenize izin vermeyece¤iz’,‘Sular›m›z› kurutamazs›n›z’ fleklindeki tepkilerine karfl› tafll› sopal› sald›r›da bulunan flirketin inflaat çal›flanlar›, biri a¤›r olmak üzere 3 köylünün yaralanmas›na neden oldular.

HES’ler özellefltirildi Do¤ay› yok ederek, sermaye a盤›n› kapatmak isteyen AKP hükümeti, halka ait neredeyse bütün nehirleri sermayedarlara peflkefl çekti. Ülkemizin nehirleri ve dereleri üzerine yap›m› düflünülen ve ço¤u yap›lan 52 adet HES ihalesi, Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›’nda, Baflkan Vekili Ahmet Aksu'nun komisyon baflkanl›¤› alt›nda sat›ld›.

Tepkilere ra¤men ölüm santrali yap›l›yor Ülkemiz halk›n› ve özelikle Mersinlileri büyük risk alt›na sokacak nükleer santral yap›m› anlaflmas› Türk devleti ile Rusya aras›nda imzaland›. Türk devleti, halk›n tüm tepkilerine ra¤men Mersin Akkuyu’ya nükleer santralin yap›m› için Rusya Devlet Baflkan› Medvedev’in Ankara ziyaretinde anlaflmaya imza att›. ‹ki devlet aras›nda yap›lan anlaflmaya göre 20 milyar dolara mal olacak olan Mersin Akkuyu 20 nükleer santralinin yap›m› Rusya’ya verildi.

Bakana çevre ödülü Son birkaç y›lda ülkemizin neredeyse bütün dereleri ve nehirleri üzerine kurulan ve do¤ay› yok aden baraj ve HES’lerin yap›m›na can› gönülden ka-

Mazgirt Belediyesi: Ayd›nl›k gelece¤imize katk› sunun DERS‹M- Marzgirt ilçesine kütüphane kurmak için harekete geçen Mazgirt belediyesi kitap kampanyas› bafllatt›. Bafllat›lan kampanya kapsam›nda bir aç›klama yay›nlayan Marzgirt Belediye Baflkan› Tekin Türkel, “Gönderece¤iniz kitaplarla ayd›nl›k gelece¤imize katk› sunun!” ça¤r›s›nda bulundu. “Belediyenin gelirleri giderlerini dahi karfl›lamakta yetersiz kal›yor.” diyen Türkel, “Ama bu sorunlar karfl›s›nda halk›n tarihine ve gelece¤ine sahip

ç›kma bilinci, umudumuza umut kat›yor. Ve biliyoruz ki bu küçük ilçede yaln›z de¤iliz. Bizi yaln›z b›rakmayanb›rakmayacak dostlar›m›z var. Kazmayla, kürekle, t›rnaklar›m›zla en ufak bir imkan› dahi halkla birlikte, halk›n yarar›na kullanarak yürüyece¤iz. Bize efllik eden dostlar›m›z kendi imkanlar›yla yan›m›zdalar ve yan›m›zda olmaya devam edecekler.” dedi. Belediye binas› içerisinde ve “Özgürlük ve Demokrasi Park›”nda bir kütüphane oluflturmaya çal›flt›klar›n›

dile getiren Türkel, mekanlar›n haz›r oldu¤unu belirterek flu ifadelere yer verdi: “fiimdi o mekânlar ruhunu, sizlerin gönderece¤i kitaplar› bekliyor. Ayd›nl›k bir kalem, bilinç ve yürekle yaz›lm›fl fliir, roman, tarihi vb. kitaplar umudumuza bilinç katacak. ‹nsan›n insana yabanc›laflt›r›ld›¤›, dayan›flma ve paylaflma kültürü yerine bencilli¤in empoze edildi¤i böylesi bir zamanda, yeni insan, ayd›nl›k bir dünya umudumuzu paylaflan gençlerin, yazarlar›n, ayd›nlar›n özgürlük

ve demokrasi dostlar›n›n bizleri yaln›z b›rakmayaca¤›na ve mütevazi katk›lar›n› sunacaklar›na eminiz. Bu küçük ilçede halkla birlikte, sizlerin sunaca¤› katk›larla baflka türlü bir mekan›n ve yaflam›n mütevazi bir örne¤ini gösterece¤imize inan›yoruz.” Belediyenin 10 May›s'ta bafllatm›fl oldu¤u kampanya 31 May›s 2010 tarihinde sona erecek. Kampanyan›n sonunda toplanacak kitaplar gerçeklefltirilecek bir etkinlikle Marzgirt halk›na teslim edilecek.

Mimar Sinan’da Kaypakkaya anmas› ‹STANBUL- 18 May›s 1973 y›l›nda katledilen komünist önder ‹brahim Kaypakkaya, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kitap Kulübü taraf›ndan düzenlenen panelle an›ld›. Panelde, araflt›rmac› yazar Emrah Cilasun, DHF ve Uzun Yürüyüfl temsilcisi sunum yapt›lar. Aç›l›fl konuflmas›yla bafllayan söyleflide ilk sözü internet üzerinden sa¤lanan iletiflimle kat›lan Emrah Cilasun alarak özetle “‹brahim Kaypakkaya, kendisinden 38 sene sonra dahi, bütün bir insanl›¤›n kurtuluflu için devrim yap›p, komünist bir dünyaya ilerlemeyi hedef edinmifl olanlara, bir batakl›¤a saplanmamalar› için muhteflem bir miras b›rakt›. Bu miras, bizim s›n›f›m›z›n 150 küsür y›ll›k tarihinin bir parças›d›r. 1871 Paris Komünü, 1917 Ekim ve 1949 Çin devrimleri ve ard›ndan 1966’daki Büyük Proleter Kültür Devrimi, bu 150 küsür y›ll›k tarihin, muhteflem örnekleridir. ‹nsanl›¤›n komünizme do¤ru meflakkatli ilerleyiflinin, toplumun her alan›ndaki harika deney ve tecrübeleri bu dönemin d›fl›nda de¤il içinde mevcuttur.” ifadelerini kuland›. Cilasun’un ard›ndan konuflan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) temsilcisi Cemal Do¤an, Kaypakkaya’n›n son dönemlerde baz› çevreler taraf›ndan bu kadar popüler hale gelmesinin sebeplerine de¤inerek, “Olumlu yan› fludur; tabi ki Kaypakkaya’n›n bu güne kadar tarih söz konusu edildi¤inde, devrimci bir mücadele söz konusu edildi¤inde, an›lmamas› ya da an›lmas›nda da küçümsenmesi kuflkusuz tarihi inkardan bafl-

ka bir fley de¤ildir. Ama bu gün belli ölçülerde de olsa bu isme yer verilmesi önemlidir. Olumsuz yönü fludur; Kaypakkaya’y› ele alanlar›n, Kaypakkaya’n›n toplumsal pratik taraf›ndan kan›tlanm›fl olan Kemalizm ve ulusal sorun noktas›ndaki tahlillerini gö¤e ç›kart›p di¤er parçalar›n› görmemesi Kaypakkaya’n›n bütünselli¤inin reddidir.” dedi. Do¤an, konuflmas›n›, Kaypakkaya’n›n Kürt ulusal sorununu ve Kemalizm tahlillerinde bilimsel sosyalizmi temel ald›¤›na vurgu yaparak Kaypakkaya’n›n bilimsel sosyalizmin teorisini ülkenin güncelli¤ine uyarlayarak tahliller ç›kartt›¤›n› söyleyerek konuflmas›n› bitirdi. ‘Do¤an’›n ard›ndan söz alan Uzun Yürüyüfl Dergisi temsilcisi Hüseyin Y›ld›r›m, ülkemiz iflçi s›n›f›n›n ve emekçi köylülerinin kapitalist sistemle hesaplaflt›¤› dönemde Kaypakkaya’n›n ad›m ad›m bu hesaplaflma içerisinde iflçilerin, köylülerin devrimci çal›flmas› içerisine kat›larak, pratikte piflerek, ayn› zamanda gençli¤in direngen ruhu içerisindeki çal›flmayla flekillenmeye bafllad›¤›n› ifade etti. Ülkemiz devrimci hareketinin, emperyalist sistemle hesaplafl›rken kendisiyle tam bir hesaplaflmaya giremedi¤ini ama Kaypakkaya’n›n emperyalist sistemle hesaplaflmas›nda sa¤lam ideolojik temellerle birlikte köklü ay›raçlar› ortaya koydu¤unu ve bugün de yeni ay›raçlar›n ortaya konmas› gerekti¤ini belirtti. Söyleflinin ard›ndan Burhan Gün taraf›ndan sergilenen ‘‹nsan’ adl› tiyatro oyunu ve müzik dinletisi ile etkinlik sona erdi.

Kaypakkaya, Haki Karer ve Dörtler an›ld›

ANKARA- Komünist önder önder ‹brahim kaypakkaya, 18 May›s 1977’de katledilen Haki Karer ve 18 May›s 1982’de Diyarbak›r Hapishanesi’nde bedenlerini atefle veren Dörtler Ankara’da gerçeklefltirilen kitlesel yürüyüflle an›ld›lar. Yüksel Caddesinde bir araya gelen devrimci, demokrat ve yurtseverler, “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür”, “Faflizme karfl› omuz omuza” “B›ji b›ratiya gelan” “‹bo, Mahir, Deniz sürüyor sürecek mücadelemiz” sloganlar›yla yürüyüfle geçen gurup Sakarya Meydan›’nda anma gerçeklefltirdi. DHF, Partizan, Al›nteri, BDP, Dev-Genç Birli¤i, Devrimci Hareket, EHP, ESP, ÖDP, SDP, EMEP, KÖZ, TÖP, Sosyalist Parti, Dersimliler Derne¤i, ‹HD Ankara fiubesi ve 78’liler Giriflimi’nce yap›lan anmaya TÜM ‹GD de destek verdi. Kaypakkaya nezdinde tüm devrim ve demokrasi flehitleri için gerçeklefltirilen bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan 78’liler giriflimi üyesi Ali Özkan kitle ad›na bir aç›klama yapt›. Özkan, “1973’te fikirleri dolay›s›yla iflkenceyle katledilen ‹brahim Kaypakkaya, hain bir

pusuda katledilen Haki Karer ve Diyarbak›r Hapishanesin’nde bedenlerini tutuflturan 4’lerin yan› s›ra, Nurhak’ta Sinan Cemgiller, Maltepe’de Hüseyin Cevahirler, Karakoçan’da Orhan Bak›rlar ve Kürdistan’da Mehmet Karasungurlar ve daha niceleri nas›l ölünece¤ini ö¤rettiler. Sadece nas›l ölünece¤ini de¤il nas›l yaflan›laca¤›n› da ö¤rettiler.” diyerek, “Çünkü onlar onurlu bir yaflam› sürdürdüler, ürettiler, direndiler ve egemenlerin korkular›n› büyüttüler” ifadelerinde bulundu. Kaypakkaya’n›n tutsak düflmeden önce 1516 Haziran iflçi direnifllerinde, köylülerin toprak eylemlerinde düflüncelerini mayalad›¤›na dikkat çeken Özkan, bu yönelimiyle Kaypakkaya’n›n, 71 devrimci ç›k›fl›na önemli katk›lar sunarak sembolleflti¤ini ifade etti. Kaypakkaya’n›n Baflta Kemalizm üzerindeki yan›lsamalar› deflifre ederek, iflçi ve emekçiler üzerindeki bask›n›n ve Kürt ulusu üzerindeki milli zulmün gözler önüne serdi¤ini belirten Özkan, onun kararl›l›¤›n› hapishanede de sergiledi¤ini söyledi. Özkan, Kürt ulusal hareketinin devrimci önderlerinden Haki Karer ve 12 Eylül AFC’siyle birlikte hapishanelerde estirilen devlet terörüne karfl› Dörtler’in de ayn› direnifl kararl›l›¤›yla bedenini atefle vererek ölümsüzleflti¤ine de¤indi. Aç›klama, “Bu direnifl kararl›l›¤›n›n iflçi eylemlerinde, köylülerin mücadelelerinde, hapishanelerde devrimci flehitlerden al›nan mirasla sürdürüldü¤ü ifade edildi. Anma Keçiören Dayan›flma Evi Müzik Toplulu¤u’nun gerçeklefltirdi¤i müzik dinletisi ve söylenen marfllar›n ard›ndan, Kaypakkaya ve Dörtlerin anlat›ld›¤› sinevizyon gösterimiyle son buldu.


G

G

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:

devrimci Demokrasi

Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A

Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 94 18

BÜROLAR

G

‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Çankaya Mahallesi 4702. Sok. No:8 KAt:3 Akdeniz/Mersin G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:10 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Bu düzen de¤iflmedikçe Kaypakkayalar suçlu ve tehlikeli olmaya devam edecektir DHF yaz›l› bir aç›klama yaparak, ‹brahim Kaypakkaya’y› tehlikeli onu ve ad›n› anan herkesin suçlu ilan edilmesinin ise komünist dünya fikrinden ve mücadelesindeki çizgisinden kaynakl› oldu¤unu ifade etti. Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölümsüzlü¤ünün 37. y›l dönümünde bir aç›klama yaparak, Kaypakkaya'y› devlet nazar›nda suçlu ve tehlikeli yapan nedenlerin savundu¤u görüflleri ve prati¤i oldu¤unu ifade etti. P›nar Sa¤, Mehmet Özcan, Temel Demirer, Grup Munzur ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyelerine Kaypakkaya'y› övdükleri gerekçesiyle davalar ve soruflturmalar›n aç›ld›¤›na de¤inilen aç›klamada bunun sebepleri ise flu flekilde s›raland›:

“Çünkü Kaypakkaya, sadece pratik olarak de¤il, ideolojik ve politik olarak da hâkim s›n›flar›n sisteminden ve ideolojisinden kopmufltur. 1971 devrimci sürecine önderlik eden di¤er politik aktör ve çevreler, Kemalizm hayranl›¤› ve ulusal sorun ba¤lam›nda, revizyonist ve reformist cepheyle ayn› zeminde el ele yürümekten kurtulamam›flken; Kaypakkaya, siyasal analizleri ve programatik yaklafl›m›yla devrimci hareket üzerindeki burjuva etkilere neflter vurmufltur. Kaypakkaya bu yönüyle nitel bir kopuflu temsil etmektedir. Onu, “suçlu ve tehlikeli” k›lan neden budur. Yan› s›ra iflsizli¤in, yoksullu¤un, geleceksizli¤in büyüdü¤ü bir dönemde iflçilerin, köylülerin, gençlerin, kad›nlar›n, Kürtlerin, Alevilerin ve di¤er ezilen kesimlerin artan hak talepleri müca-

delesi, Kaypakkaya'n›n suçlu ilan edilmesinin temel nedenleri aras›ndad›r. Kaypakkaya, ülkemiz topraklar›nda yaflayan ezilen milyonlardan; iflçilerden, köylülerden, gençlerden, kad›nlardan, Kürtlerden, Alevilerden, Çingenelerden, Ermenilerden sadece birisiydi. Kaypakkaya bir kahraman de¤ildi. Kaypakkaya gerçek kahramanlar›n ezilen milyonlar oldu¤una inanan ve ezilen milyonlar›n örgütlü mücadelesiyle sömürü ve zulüm düzenine son vermeyi amaçlayan bir komünistti. Yine ayn› sorguda Kaypakkaya, kat›ld›¤› kimi demokratik hak alma eylemlerini “zararl›” olarak niteleyen düzenin sözcülerine flöyle cevap veriyordu: “Benim düflünce yap›m, kat›lm›fl oldu¤um eylemler ve gençlik örgütündeki çal›fl-

malar›m, okuldan uzaklaflt›r›lmam›n bafll›ca nedenleri olarak gösterildi. Hat›rlad›¤›m kadar›yla o zamanlar kat›ld›¤›m, NATO'ya Hay›r ve Amerikan 6. Filosu'nu protesto eylemleri, Halk Âfl›klar› Gecesi düzenlemeye çal›flmam, baz› bildirilerin da¤›t›lmas› ve iflçi yürüyüfllerine kat›lmam ö¤rencilik s›fat›ma zarar getiren hareketler olarak telakki edilmiflti. Oysa bunlar, yurdunu ve halk›n› seven herkesin, kendi inanc› ve bilinci do¤rultusunda sürdürmesi gereken ve kiflisel sorumlulu¤u olan çal›flmalard›r.” Kaypakkaya'y› devlet nazar›nda suçlu ve tehlikeli yapan nedenler iflte bunlard›r. Kaypakkaya, ezilenlerle birleflerek onlarla birlikte, halk›n iktidar›n› kurma mücadelesine giriflti¤i için tehlikelidir. Devletin resmi görüfllerini yerle bir etti¤i için tehlikelidir. Emperyalistlere ve onlara

uflakl›k eden ülkemizdeki bir avuç kan emicinin, a¤alar›n ve patronlar›n, zulüm saltanat›na karfl› ç›kt›¤› için suçlu ve tehlikelidir.” Aç›klamada, sorunlar derinlefltikçe sorunlardan ç›k›fl›n yolunu gösteren Kaypakkayalar›n suçlu ve tehlikeli olmaya devam edece¤ine vurgu yap›larak, “Kaypakkaya'y› ölümsüzlü¤ünün 37. y›ldönümünde anmak demek, Kaypakkaya'y› gerçekten bilmek ve anlamak demektir. Özellikle genç kuflaklar›n daha fazla okumas›, araflt›rmas› ve kendilerini gelifltirmeleri demektir. Kaypakkaya'n›n, mücadele tarihine, ülke tarihine, siyasete, edebiyata, sanata önem vermesinin ve yo¤un pratik faaliyet içerisinde dahi okuma, araflt›rma faaliyetlerini aksatmamas›n›n nedenleri iyi kavranmal›d›r” denildi.

Kaypakkaya siyasi iktidar› fethetme bilincidir Kaypakkaya komünist düflüncelerinden dolay› katledildi

‹STANBUL- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) taraf›ndan düzenlenen yürüyüflle Kaypakkaya ve devrim flehitleri an›ld›. Gazi Mahallesi Eski Karakol önünde bir araya gelen DHF üyeleri, “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Güler Zere ölümsüzdür”, “fiehit nam›r›n”, “18 May›s’› unutma, unutturma”, “Mahir, ‹bo, Deniz/Sürüyor, sürecek mücadelemiz”, “Kahrolsun faflist, Kemalist diktatörlük” sloganlar› eflli¤inde ve Kaypakkaya’n›n resminin bulundu¤u pankart arkas›nda yürüyüfle geçtiler. BDP, BDSP, ESP, Halk Cephesi ve Partizan’›n da destek verdi¤i ve meflalelerin yak›ld›¤› yürüyüflte ayr›ca May›s ay›nda

flehit düflen devrimci ve komünistler an›ld›. Yürüyüflün ard›ndan bas›n aç›klamas›n› yapan DHF temsilcisi, Kaypakkaya ve devrim mücadelesinin çeflitli alanlar›nda yaflam›n› yitirenleri fikirlerinden soyutlayarak anman›n onlara yap›lan en büyük haks›zl›k oldu¤unu belirterek “Bu yüzden de Kaypakkaya’y› anlamak demek onun teorilefltirdi¤i ülkemiz devrim stratejisinin önemini bilince ç›karmak demektir.” dedi. Devrim mücadelesinde her ad›m›n, siyasi iktidar› fethetme bilinciyle at›lmak zorunda oldu¤unu dile getiren DHF temsilcisi, konuflmas›n› flu sözlerle sürdürdü: “K›sa dönem ç›karlar›na devri-

min uzun dönem ç›karlar›n› kurban etmek veya günün görevlerini tamamen es geçen bir kendili¤indencilik, iktidar yürüyüflünü baflar›ya tafl›yamaz. Kaypakkaya böylesi çizgilerin ideolojik düflman›yd›. Devrimin stratejik hedeflerine hizmet eden do¤ru taktik politikalar› yarat›c›, özgüvenli, kararl› ve cüretli uygulama ›srar›n›n ad›d›r.”

‘Kanla yaz›lan bu tarih, bizim!’ Kaypakkaya’n›n aylarca süren iflkencelere ra¤men düflman› ininde yenme ve komünizm bayra¤›n› yüce tutma kararl›l›¤›na, Mahirler ve Denizlerin düflman karfl›s›ndaki devrimci kararl›l›klar›na

de¤inen DHF temsilcisi konuflmas›n› flu sözlerle bitirdi: “Bir halk elinde bilimsel bir ideoloji ve kendisini ayd›nl›¤a tafl›yacak bir siyasi çizgiye sahipse aflamayaca¤› engel yoktur. Ölümsüzleflen bu savaflç›lar ›srarl› duruflun ve gelece¤e gitmedeki karar›n temsilcileridirler. Onlar› yenilmez k›lan, savunduklar› düflüncenin bilimselli¤i ve kazanmaya olan inançlar›d›r. Bugün ezilenlerin tarihlerini suçlu ilan edenler, bu ideolojinin belirleyicili¤ine olan korkular›n› ifade etmektedirler. Biz bu tarihe sahip ç›k›yoruz, her bir sayfas› kanla yaz›lan bu tarih bizim tarihimizdir.” Eylem, aç›klaman›n ard›ndan at›lan sloganlarla sona erdirildi.

Devrim tohumunu çeli¤e verilen su ile yeflertip büyütüyoruz ‹ZM‹R- DHF, Partizan, BDSP, ESP, Devrimci Hareket, Al›nteri ve Mücadele Birli¤i Platformu taraf›ndan komünist önder Kaypakkaya için anma etkinli¤i düzenlendi. Gümrük-Telekom önünde bir araya gelen devrimci-demokrat kurumlar, Kaypakkaya’n›n foto¤raf›n›n bulundu¤ pankart›n›n arkas›nda kortejler oluflturarak eski Sümerbank önüne kadar yürüdü. Eski Sümerbank önünde Kaypakkaya ve may›s flehitleri flahs›nda tüm devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulunuldu. Daha sonra kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, "Bizler bu flanl› tarihin yüreklerimize ve bilincimize serpti¤i devrim tohumunu çeli¤e verilen su ile yeflertip büyütüyoruz. ‘Türkiye’nin gelece¤i çelikten yo¤ruluyor. Belki biz olmayaca¤›z ama bu çelik ald›¤› suyu unutmayacak’ diyen ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›m›zdan devrald›¤›m›z ‘ser verip s›r

vermeme’ gelene¤imizle, teslimiyeti, pasifizmi, parlamentarizmi ve tüm devrim karfl›t› durufllar› mahkûm ediyor, emperyalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› halk›n hakl› kavgas›n› yaflam›n her alan›nda yükseltme iradesini bir kez daha yineliyoruz.” ifadelerine yer verildi. Yürüyüfl ve etkinlikte “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür”, “Eflref Any›k ölümsüzdür”, “Nemci Öner ölümsüzdür”, “Ferhat Kurtay ölümsüzdür”, “Mahmut Zengin ölümsüzdür”, “Haki Karer ölümsüzdür”,"Mahir, ‹bo, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz" sloganlar› at›ld›. Ayr›ca anma etkinli¤ine SDP, DEVL‹S, DEV GENÇ, BDP, D‹P, KALDIRAÇ ve ‹HD de kat›larak destek verdiler. MALATYA- ‹brahim Kaypakkaya ve may›s ay› flehitleri Malatya ‹nönü Üniversite’si ö¤rencileri taraf›ndan kavga

sloganlar› ile an›ld›. ‹nönü Üniversitesi’nde bir araya gelen DHF, YDG ve Genç-Sen üyeleri saat 12.30’da bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. Bas›n aç›klamas› devrim ve demokrasi mücadelesinde yitirilenler için sayg› duruflu ile bafllad›. Aç›klamada may›s ay›n›n halklar›n mücadelesini yürütenler için destanlarla dolu olu¤u ifade edilerek, “May›s ay› içerisinde katledilen ‹brahim Kaypakkaya’y›, Dörtleri, Hakk› Karer’i anmak ve önderlerimizden ald›¤›m›z mücadele bayraklar›n› daha yükse¤e tafl›mam›z gerekmektedir. Buradan bir kez daha hayk›r›yoruz ki flehitlerimizin bizlere devrettikleri bayraklar› göklere ç›karaca¤›z.” denildi. Bas›n aç›lamas› “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “fiehit nam›r›n” sloganlar› ile son buldu.

ÇORUM- MKP-HKO’nun önceli TKP(ML)-T‹KKO’nun kurucusu, 71’ devrimci ç›k›fl›n›n önderlerinden Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya, Diyarbak›r Hapishanesi’nde iflkencede katlediliflinin 37. y›l›nda Çorum’un Karakaya Köyü’nde bulunan mezar› bafl›nda an›ld›. Komünist yaflam› ve mücadelesinin Türk hakim s›n›flar›nda yaratt›¤› büyük korkunun sonucunda, Vartinik köm bask›n›nda yakal›n›p götürüldü¤ü Diyarbak›r hapishanesinde 90 gün boyunca iflkencelerden geçirilen, ‘ser verip s›r vermeyerek’ direnen ve bunun sonucunda vahflice katledilen Kaypakkaya, Karakaya Köyü’nde bulunan, mezar› bafl›nda an›ld›. DHF, Partizan, Al›nteri, BDP, Dev-Genç Birli¤i, Devrimci Hareket, EHP, ESP, ÖDP, SDP, Sosyalist Parti, Dersimliler Derne¤i, ‹HD Ankara fiube ve 78’liler Giriflimi, ‹brahim Kaypakkaya’n›n ailesi ve akrabalar›n›n da kat›ld›¤› anmada Kaypakkaya’n›n 71 devrimci ç›k›fl›n›n en önemli köfle tafllar›ndan oldu¤u ve fikirlerinin genifl halk y›¤›nlar› aras›nda önemini korudu¤u vurguland›. Kolluk kuvvetlerinin yo¤un bir abluka kurdu¤u Sungurlu giriflinde durdurularak, kimlik kontrolünden geçirilen demokratik kitle örgütleri, Çorum-Ankara karayolu üzerinde bulunan Karakaya Köyü’nde bulunan mezarl›¤a girmeden önce de yine kolluk kuvvetleri taraf›ndan üst aramas›na tabi tutuldu. Kaba üst aramas›n›n ard›ndan kortejler oluflturarak ‹brahim Kaypakkaya’n›n posterinin oldu¤u ortak pankart›n arkas›nda yürüyüfl bafllad›. Yürüyüfl esnas›nda s›k s›k “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür”, “Yaflas›n iflçilerin birli¤i, halklar›n kardeflli¤i”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “‹bo, Mahir, Deniz sürüyor, sürecek

mücadelemiz” sloganlar› at›ld›. May›s ay›nda yaflam›n› yitirenlerin adlar› say›ld›, hep bir a¤›zdan “Yafl›yor” denildi.

71 devrimci ç›k›fl›nda önemli bir dönemeç 18 May›s’ta yaflam›n› yitiren tüm devrimciler devrim ve demokrasi flehitleri için yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan, Yalç›n Kocao¤lu’nun yapt›¤› aç›klamada, ‹brahim’in 71 devrimci ç›k›fl›n›n köfle tafllar›ndan biri oldu¤u vurguland›. Kocao¤lu, “Ülkemiz devrimci hareketi içerisinde ona özel yerini veren en önemli noktalardan biri ise resmi ideolojiye yönelik elefltiri ve Kürt halk›n›n kendi kaderini tayin hakk›n› savunmas›d›r” dedi. Kocao¤lu, ‹brahim’in, devrimci hareket üzerindeki Kemalizm hakk›ndaki yan›lsamalar› s›k›ca elefltirerek, Kürt ulusunun kaderini tayin etme hakk›n› ifade edip buna sahip ç›kt›¤›n› ve fikirleri tehlikeli görülerek katledildi¤ini söyledi. Aç›klama söyle sonland›r›ld›: “‹brahim Kaypakkaya’dan, Dörtler’den ve Haki Karer’den büyük bir miras ald›k. Devrimcileri ve komünistleri anman›n suç say›ld›¤› bu dönemde devrimci önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n ölümünün 37. y›l›nda yine mezar› bafl›nda ‘suç’ iflliyoruz.”

17’ler an›s›na çi¤dem ve çam fidan› Aç›klaman›n ard›ndan, Mercanda katledilen 17’ler an›s›na getirilen çam fidan› aileler ve DHF üyeleri taraf›ndan dikilirken, Dersim’den gönderilen 17’lerden Berna Ünsal’›n çok sevdi¤i Çi¤dem’de mezar›na ekildi. Mezar bafl›nda söylenen marfllar ve dayan›flma sloganlar›n›n ard›ndan yine kortejler oluflturularak sloganlar eflli¤inde karayoluna kadar yüründü. Burada bekleyen köylüler de yürüyüflü takip etti.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.