Kemalizm tasfiye mi ediliyor?
‹stanbul Avrupa'ya baflkent oldu... 16 Ocak'ta büyük ilçelerinin bir ço¤unda düzenlenen konser ve gösterilerle ‹stanbul Avrupa'n›n kültür baflkentlerinden birisi oldu. ‹stanbul'un kültür baflkenti olmas› ‘flerefine’ Taksim, Sultanahmet Meydan›, Kad›köy Sahili, Ba¤c›lar Meydan›, Beylikdüzü Meydan› ve Pendik Sahili'nde havai fifleklere ve sanatç›lara 8,5 milyon TL harcanarak etkinlikler yap›ld›. Peki devletin, kutlamalar›na milyonlar döktü¤ü ve bütçesi için 300 milyon TL ay›rd›¤› bu "Avrupa Kültür Baflkent'li¤i ne menem birfleydir? SAYFA 12
Son y›llardaki geliflmelerden kaynakl› Kemalizm’in tasfiye edilip-edilmedi¤i yönlü tart›flmalar yap›lmakta ve her kesim bu tart›flmalardan kendince sonuçlar ç›kartmaktad›r. Bu say›m›zda Kemalizm’i dosya konusu yaparak, Kemalizm’in temelleri, ruhu, ekonomik, siyasi, s›n›fsal karakteri, devlet-iktidar özelli¤i ve gelene¤i, ideolojik-politik niteli¤i, esasta temsil edilerek korunuyormu yoksa Kemalizm’in ABD emperyalizminin yeni ihtiyaçlar› ve dünya projesine uygun düflmeyen kabuklar› m› tasfiye ediliyor? Temel soru ve konular›n› ele ald›k. SAYFA 15
DEVRIMCI DEMOKRASI Halk için
1-16 fiubat 2010 169. Say› Fiyat› 1 TL e-posta:devrimcidemokras@ttmail.com
DEMOKRAS‹ DEVR‹MLE GELECEK
www.devrimcidemokrasi.net
Birlik mücadele zafer Direnifllerde ortaklafl›lan slogan‘Ölümüne direnifl, ölümüne zafer’
Filler tepiflirken çimenler eziliyor Piyasaya servis edilen ‘Balyoz Harekât›’ ya da ‘Balyoz Darbe Plan›’n›n kendisinden önceki ‘Ay Ifl›¤›’, ‘Sar›k›z’, ‘Eldiven’ vb. darbe planlar›ndan amaç ve yöntem olarak hiçbir fark› olmad›¤› aç›k. Ortaya ç›kan çarp›c› gerçeklik ise, ‘Balyoz Harekât›’ ya da ‘Balyoz Darbe Plan›’n›n yaratm›fl oldu¤u sisli ortamda, ‘filler tepiflirken çimenler (emekçiler) eziliyor’ olmas›. Anlafl›lan o ki, emperyalist imzal› yeni senaryoda, kendilerine bir rol verilmedi¤i, en az›ndan baflrol verilmedi¤i için kendisinden al›nan bu göreve lay›k görülen yeni aktörlere karfl› tahammülsüzlü¤ünün getirmifl oldu¤u fluursuzluk içerisinde hareket edenler, devlet kat›nda gözden ç›kar›lm›fllar. Devlet nezdinde bilinçli olarak yarat›lan bu kargafla ise AKP’nin elini güçlendirmekte ve emekçi halka ‘vesayet rejimine karfl› demokrasi mücadelesi yürütüyoruz’ imaj› sunulmakta. Sayfa 4
Haiti’de ölenler daha flansl› Binlerce kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i Haiti'de as›l y›k›m depremden sonra geldi. G›da ve suyun neredeyse bulunamad›¤› Haiti'de kap›da bekleyen bir baflka tehlike ise salg›n hastal›klar. Haiti halk›, ölenleri kendilerinden daha flansl› görüyor. sayfa 10
‹nsanl›k onuru ad›na istiyorum Polis taraf›ndan katledilen Alaattin Karada¤’›n abisi Abdullah Karada¤ gazetemize mektup göndererek, PVSK’n›n ard›ndan yetkileri artt›r›lan polisin iflledi¤i cinayetler karfl›s›nda demokratik kesimlerin duyarl› olmas›n› istedi. sayfa 2
Maoist Parti: Tekel iflçisinden ö¤renelim GÜNCEL Maoist Parti, Tekel iflçilerinin özlük haklar› için sürdürdükleri direnifli selamlayarak, bu kararl› direniflten herkesin ders ç›karmas› gerekte¤ine vurgu yapt›. Aç›klamada, bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist efendilerin stratejik ufla¤› Türk devleti hakim s›n›flar›n›n halklara yönelik sald›r›lar›n› sürdürdü¤ü belirtilerek, Tekel iflçilerine yönelik hak gasplar›n›n da bu sald›r› konseptinin bir parças› oldu¤u de¤erlendirmesinde bulunuldu. Türkiye-Kuzey Kürdistan iflçi ve emekçilerinin böylesi bir süreçte saflaflma ve netleflme ile karfl› karfl›ya kald›¤›na dikkat çekilen aç›klamada, herkesin Tekel iflçilerinin bu ilerleyen kararl› direnifli ve hak alma mücadelesine karfl›, görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmesi gerekti¤inin ça¤r›s› yap›ld›. SAYFA 8
DHF: Ortak platformlar Bir buçuk ay› geride b›rakan Tekel iflçilerinin hakl› mücadelesinde flimdilerde en güçlü hayk›r›lan slogan “Ölümüne Direnifl, Ölümüne Zafer!”… Sadece Ankara’daki Tekel iflçilerinin direnifli de¤il, ‹stanbul’dan Antep’e uzanan iflçi ve emekçi hareketlili¤i ve kararl›l›¤›; ülke gündemini belirlemeye ve emekçi hareketini birlefltirmeye devam ediyor. TEKEL D‹REN‹fi‹: Tekel iflçilerinin, kazan›lm›fl özlük haklar›yla birlikte baflka kamu kurumlar›nda istihdam edilmeleri için bafllatt›klar› “ifl hakk›” ve “ifl güvencesi” mücadelesi bir buçuk ay›n› geride b›rakt›. Tekel iflçilerinin hakl› mücadelesi, gelinen aflamada, ülke genelinde ortaya ç›kan benzer demokratik haklar mücadelelerine de güçlü bir moral kayna¤› sa¤lam›fl bulunuyor. 28 Ocak’ta Baflbakan Erdo¤an ile Türk-‹fl’in gerçeklefltirdi¤i görüflmenin sonucu belirsizli¤ini korurken, Tekel iflçileri, “Ölmek Var Dönmek Yok” fliar›yla, mücadelelerini sürdürüyorlar.
GÜNCEL
‹TFA‹YE ‹fiÇ‹LER‹: ‹haleyle sözleflmeli personel alarak, 141 y›ll›k itfaiye örgütünü tafleronlaflt›rmaya çal›flan ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi, 930 itfaiye iflçisini iflten ç›kartmas›n›n ard›ndan, ihalenin baflka bir firma taraf›ndan al›nd›¤› gerekçesine s›¤›nmaya devam ediyor. Yaflanan iflçi k›y›m›na karfl›, demokratik ve meflru haklar›n› kullanan itfaiye iflçilerinin eylemleri her türlü bask›ya, zorbal›¤a ve engellemeye karfl›n; oturma eylemleriyle, açl›k grevleriyle, ülkedeki di¤er iflçi emekçi mücadeleleriyle dayan›flarak, güçlenerek ilerliyor.
ÇEMEN TEKST‹L ‹fiÇ‹LER‹: Antep Organize Sanayi Bölgesi’nde, Çemen Tekstil Fabrikas›’nda çal›flan 200’den fazla iflçinin bafllatm›fl oldu¤u eylemler, toplu ifl sözleflmesine yanaflmayan iflverene karfl›, bir aya yak›n bir zamand›r sürüyor. D‹SK’e ba¤l› Tekstil ‹flçileri Sendikas›’na üye iflçilerin bafllatt›¤› grevi sabote etmek isteyen iflverenin, grev k›r›c› iflçileri ifle sokmas›na, tekstil iflçileri, mücadelelerini Antep’e yayarak cevap oldular. 80 bin iflçinin çal›flt›¤› Organize Sanayi Bölgesi’nde, tekstil iflçilerinin bafllatm›fl oldu¤u hakl› mücadele, Antep halk›ndan da destek görüyor.
‹flçi s›n›f› ayaktad›r direnifl yay›l›yor
etraf›nda birleflelim GÜNCEL Demokratik Haklar Federasyonu, sürmekte olan Tekel direniflinin hakim s›n›flar taraf›ndan tehditlerle engellenerek bitirilmek istendi¤ine dikkat çekti. Tekel direniflinin ilk günkü kararl›l›¤›yla ilerleyece¤ini ifade eden DHF, direniflin hâkim s›n›flara ve Türk-‹fl’e ra¤men baflar›ya ulaflabilmesi için baflta Tekel iflçileri olmak üzere tüm devrimcidemokratik güçleri, daha zorlu bir mücadele sürecinin bekledi¤ini belirtti. DHF,“Bütün devrimci-demokratik güçleri baflta Ankara’da olmak üzere, ülkenin dört bir yan›nda Tekel direnifliyle dayan›flma platformlar› oluflturmaya ve Tekel iflçilerinin inisiyatifinde direnifli baflar›ya ulaflt›rmaya ça¤›r›yoruz” dedi.
SAYFA 3
Size verecek topra¤›m›z yok Dersim’ de baraj projeleri h›zl› bir flekilde hayata geçirilmeye devam ediliyor. Pülümür’de ihalesi yap›lan HES regülatörünü kazanan Saran Holding, bölgede baraj yap›m› faaliyetlerine bafllad›. Baraj ve HES yap›mlar›na karfl› Dersim halk› ve çevrecilerin tepkisi ise her geçen gün daha da art›yor. Gazetemize aç›klama yapan Dersim halk›, devlet bürokratlar› ile flirket yetkililerinin, kendilerine barajlar› överek, bölgede ekonomik katk› sa¤layaca¤›n› iddia ettiklerini hat›rlatarak, “Ne yat›r›m›, ne okonimik deste¤i, yerimizden yurdumuzdan olduk” dediler. SAYFA 5
sayfa 14 Hrant Dink ölüm y›ldönümünde an›ld›
1 5 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE
19 Ocak 2007 tarihinde devlet beslemesi ‘iyi çocuklar’ taraf›ndan, katledilen Hrant Dink, ölümünün 3. y›l›nda da unutulmad›. Katledildi¤i yer ve saatte toplanan binlerce kifli taraf›ndan an›lan Hrant Dink için ayr›ca birçok ilde anma etkinli¤i düzenlendi.
2
GÜNCEL
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
ADHK 19. Kongre’sini baflar›yla gerçeklefltirdi ALMANYA- Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu (ADHK)’nun 19. Kongre’si baflar›yla sonuçland›. ADHK’n›n 19. Kongresi, 16-17 Ocak tarihinde Frankfurt’ta gerçekleflti. Belirlenen gündemlere uygun olarak bafllat›lan ADHK 19. Kongre’sinde ilk olarak aç›l›fl konuflmas›, delege tespiti ve divan seçimi yapıldı. Ardından sırayla siyasal perspektif yaz›s›, faaliyet ve mali raporlar okunarak üzerinde yürütülen tart›flmalardan sonra onaylanmas›yla yeni dönem yönetim organlar›n›n seçimi yap›ld›. Avrupa siyasal co¤rafyas› ve Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar› baflta olmak üzere, genel anlamda dünyay› etkisi alt›na alan kri-
zin ana gündem maddesini oluflturdu¤u 19. Kongre’de, emperyalizmin halklara karfl› her cephede yürüttü¤ü sald›r› politikalar›na dikkat çekilerek, bu sald›r›lara karfl›, politik, örgütsel, ideolojik ve kültürel tüm cephelerde efl güdümlü topyekün bir mücadele konseptinin yaflamsal öneminin alt› çizildi. Baflar›yla geçen 19. Kongre’de son olarak sonuç bildirgesi aç›kland›. Bildirgede, emperyalist kuflatman›n her yönden daralt›ld›¤› bugünkü koflullarda, halklar›n farkl› seslerini, farkl› soluklar›n› ve farkl› araçlarla dövüfllerinin,
ortak cephenin anlaml› renkleri olarak görülmesi gerekti¤i belirtilerek, farkl› mücadelelerin, tarihin bir kavfla¤›nda er veya geç birleflece¤ine ve daha güçlü bir sele dönüflece¤ine de¤inildi. Bildirgede, “‹flçi s›n›f›n›n, tarihten gelen ve tarihe hükmedecek olan s›n›fsal gücünü, bir kere daha s›nama ve gösterme sorumlulu¤unu yüklenmifl olan Tekel iflçi direniflinin mücadele, azim ve kararl›l›¤›n›, canl› telefon ba¤lant›s›yla kongre salonumuza tafl›yan DHF Baflkan› Ozan Do¤an'›n konuflmas›nda dile getirdi¤i gibi, ‘bugünki temel görev, herkesin örgütlü gücüyle
kendi özgün silahlar›yla direnmesi, savaflmas› ve kazanmas›d›r’ diyoruz” denildi. Sonuç bildirgesinde son olarak flu ifadelere yer verildi: “ADHK'm›z›n tüm bileflen, kurum ve aktivistlerinin 19. Kongre’nin temel fliar›yla yeni dönem çal›flmalar›na sar›lacaklar›n›, tarihin bu kesitinde ADHK'm›z›n oynamas› gereken role uygun olan bir pratik tempo içinde faaliyetlerini yürüteceklerine inan›yor ve çal›flmalar›nda baflar›lar diliyoruz.” DEKÖP-A ve AT‹K ADHK 19. Kongre’sine kat›larak mesajlar›n› sunarlarken, DHF temsilcisi ise canl› telefon ba¤lant›s›yla kat›larak destek mesaj›n› sundu. TUDEF Baflkan› Özkan Tacar ve AvEG-Kon yaz›l› mesajlar›yla dayan›flmada bulundu.
Hapishanelerde çocuklara iflkence ADANA- Ceyhan M Tipi Hapihanesi'nde, ko¤ufllar›n›n de¤ifltirilmesine itiraz eden çocuk tutuklular, gardiyanlar taraf›ndan coplarla dövüldü. ‹zinsiz gösterilere kat›ld›klar› iddias›yla tutuklu olduklar› Pozant› Çocuk Tutukevi’nden Ceyhan M Tipi Hapihanesi’ne nakledilen yedi çocuk ko¤ufl de¤ifltirmeye itiraz ettikleri için 30-40 gardiyan taraf›ndan coplarla dövüldü. Al›nan bilgilere göre coplu dayak, zorla ç›kar›ld›klar› koridorda yaklafl›k yar›m saat sürdü. Üst kata ç›kar›l›rken merdivenlere karfl›l›kl› olarak dizilen gardiyanlar›n coplar› ya¤mur gibi indi. Üst katta üzerlerine so¤uk su döküldü. Çocuklar›n büyük ço¤unlu¤unda darp izlerinin oldu¤u ö¤renildi. Avukat Tugay Bek’in verdi¤i bilgiye göre, yedi çocuk 22 Ocak’ta Ceyhan M Tipi’ne nakledilerek C-10 ko¤ufluna konuldu. Ancak 25 Ocak’ta, C-16’ya geçecekleri bildirildi. Çocuklar buna itiraz ederek “Bizi ya ayn› suçtan tutuklu olanlar›n kald›¤› C-4’e geçirin ya da bu ko¤uflta kalal›m” dedi. Bek’in 27 ve 28 Ocak’ta hapishanede görüfltü¤ü çocuklar›n sözlü ve yaz›l› anlat›m-
lar› do¤rultusunda haz›rlad›¤› rapora göre; bu itiraz›n bedeli dayak oldu. Avukat Bek, 27 ve 28 Ocak’taki görüflmede çocuklar›n anlat›m›n› tutanak alt›na ald›. Çocuklar›n anlat›mlar› flöyle: H.fi: “Bizi coplarla döverek ko¤ufltan ç›kard›lar. Yar›m saat kadar koridorda çok say›da infaz koruma memuru copla dövmeye devam etti. Döverek üst kata ç›kard›lar. Koridor ve merdivende karfl›l›kl› dizilmifl memurlar copla dövüyorlard›. Üst katta üzerimize kovalarla so¤uk su döküp dövmeye devam ettiler. Belimde, burnumda, sol gözümün alt›nda yara var.” M.D: “Annemize, bac›m›za küfürler ediyorlard›. Ben avluya kaçt›m. Burada bana copla vurdular. Ko¤ufl önünde arkadafllar›m› dövüyorlard›. Herkesi yukar› ç›kard›lar. Beni kenarda bekletirken, di¤erlerinin üzerine su döküp dövüyorlard›. Belimde cop izi var.” H.Y: “Sürekli anam›za, bac›m›za küfürler edip tekme, tokat ve coplarla dövüyorlard›. Halen baca¤›m›n üst k›sm›nda morluk, sol kolumda flifllik var. Üst duda¤›m patlad›. ‹.T. baca¤›ndan sürüklenerek götürüldü.”
Karada¤: ‹nsanl›k onuru ad›na istiyorum Haber Merkezi- 19 Kas›m 2009 tarihinde Esenyurt’ta polis taraf›ndan katledilen Alaattin Karada¤’›n abisi Abdullah Karada¤ gazetemize mektup gönderdi, muhalif bas›n ve kamuoyuna Alaattin Karada¤ cinayetinin ayd›nlat›lmas› için duyarl›l›k ça¤r›s› yapt›. Abdullah Karada¤ taraf›ndan gönderilen mektupta, kardeflinin katledilmesinden sonra ‹stanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapk›n’›n yapt›¤› ‘polisin maalesef flahs› ölü olarak ele geçirdi’ fleklindeki aç›klamas›n› hat›rlatarak, “Kardeflimin cenazesini ‹stanbul Adli T›p Kurumu’ndan al›p Gazi Cemevi’ne y›kamaya getirdi¤imiz zaman vücu-
dunda 10'dan fazla kurflun yaras› oldu¤unu tespit ettik. Ayr›ca bafl›n›n arka k›sm›nda yara ile darp izi oldu¤unu gördük. Esas ölümcül kurflun sol koltuk alt›ndan girmifl ve sa¤ koltuk alt›ndan ç›km›flt›r. Koflan bir kiflinin her ne flekilde olursa olsun koltuk alt›ndan yaralanmas› mümkün de¤ildir. Bu durum, kardeflimin yaraland›ktan sonra koltuk alt›ndan vurularak katledildi¤ini ve olay›n apaç›k bir infaz oldu¤unu gözler önüne sermektedir” dedi. ‹stanbul polisinin yapt›¤› bu katliamdan sonra kendini meflrulaflt›rmak için burjuva feodal medyay› arkas›na ald›¤›n›, temel dayanak olarak ise Polis Vazife ve Selahiyet
Kanunu (PVSK)’nu kulland›¤›n› ve kendini aklamak için de yarg›y› harekete geçirdi¤ini söyleyen Karada¤, “Yarg›, aklama ifline cinayetin hemen ard›ndan bafllam›fl ve otopsiyi, aile teflhise ça¤r›lmadan h›zla gerçeklefltirmifltir. Ayr›ca ailenin yasada belirtti¤i gibi, otopsiye tan›d›k hekim sokma hakk› gasp edilmifltir. Emniyetin, olaydan 4 gün sonra bize haber vermesi ise aç›k ve net bir ifadeyle delilleri karartmak için zaman kazan›ld›¤›n› resmen göstermektedir. Yarg›n›n ‘firavun’lu¤u bununla kalmam›fl, olay›n soruflturulmas› iflini de ‹stanbul Emniyeti’ne vermifltir. Yani anlayaca¤›n›z polis kendi kendini soruflturmaktad›r. Avukat›m›z ara-
c›l›¤›yla yapt›¤›m›z talepler dikkate al›nmam›fl ve alenen ‹stanbul Emniyeti’ne zaman kazand›r›lm›flt›r” ifadelerini kulland›. Tüm uyarl› bas›n emekçilerinin ve kamuoyunun deste¤inin önemini iflaret eden Karada¤, son olarak mektubunda flunlar› dile getirdi: “Hukukun zifiri karanl›kla kapat›ld›¤› Alaattin Karada¤ olay›nda ve PVSK hukuksuzlu¤undan kaynakl› tüm olaylarda, yüre¤i yaral› biz ailelerin yan›nda yer alman›z›, sesimizi kamuoyuna tafl›man›z›, halk›m›z›n duyarl›l›¤›n› artt›rarak bizlere destek vermenizi ailem ve di¤er ma¤dur aileler ad›na özellikle de insanl›k onuru ad›na istiyorum.”
DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹’DEN Devlet, işçinin, köylünün ve emekçilerin yarattığı maddi zenginlikleri emperyalist tekellere ve bu tekellerin mali desteğini alan Türk komprodor burjuvazisine satmakta kararlı. Yine kararlı olduğu bir nokta da, büyük tekellerin ve işletmelerin çıkarları için yavaş yavaş orta ve küçük ölçekli üreticilerin kotalarla, fiyatlandırmalarla zayıflatılması. Devlet, küçük çapta olsa da zirai ve sanayi üretimini güçlendirmek yerine, gümrük yasaları ve ithalat politikalarıyla, yüksek oranda tuttuğu kredilerle bu kuruluşları dibe çekmek için elinden gelen bütün gayreti sarf ediyor. Orta ve küçük üreticiler, aldıkları yüksek faizli kredileri ödeyemiyor. Yoksul halk ise devletin açığını kapatmak için yapılan zamlar karşısında ezilerek, yoksullağa ve açlığa mahkum bir hayat yaşıyor. Yine Türk hakim sınıfları, Kürt halkının, baskı ve şiddet içerikli “demokratik açılım” adı verilen bir saldırı konsepti içerisinde ilhak altında yaşamasına izin veriyor. Bu tablo içerisinde ükemizde farklı dini, kültürel etnik kimliklere sahip halk, istedikleri gibi yaşayamıyor ve kendilerini özgürce ifade edemiyorlar. Toplumu yaşamın çok yönlülüğü içerisinden kopararak faşizm duvarları-
nın içerisine hapseden bu ekonomik, siyasi ve sosyal politikalar, işçi, köylü ve emekçileri rahatsız etmekte ve Tekel direnişiyle de görüleceği gibi bir dizi direnişler birbirini izlemektedir. Emperyalistler tarafından kapalı kapılar arkasında planlanan, devletin halk üzerinde yarattığı manüplasyon bir yere kadardır. Her şey sınıf çelişkileri içerisinde açık bir şekilde ortaya dökülmektedir. Saflaşmalar kendini dayatmaktadır. İşçi sınıfı ve emekçiler bütün olmak için kendiliğinden çağrılar yapmaktadır. İktisadi alanda üretimi güçlendirmeyip bir bir üretim yapabilen kamu teşebbüslerini satıp üretici köylüyü de tefeci ve tücarların insafına bırakan, IMF’in verdiği kredilerle büyük patronları memnun edip halkı ise bu borcun altına koyan devletin, gerici sistemini uzun süreli yaşatamayacağı ortadadır. “Toplumsal kalkınma” adına borsa, vergi ve dövize dayalı ve sadece para babalarının cebini ısıtan iktisadi programlardan öteye geçmeyen çözümlerle sonuç almak isteyen devletin bu politikaları çökmeye mahkumdur. Ülke genelinde düşürülen üretim bir yana halktan zamlarla ve vergilendirmeyle toplanan sermayenin, komprodor burjuvazi ve feodal toprak ağa-
larının ve onların efendisi olan emperyalizme sunulması halkın yoksullaşmasını iyice arttırmaktadır. Devletin üretimi düşürmesi ve sömürüyü büyüten siyasi politikalarından ülkede doğan ekonomik ve siyasi buhran, gittikçe artmaktadır. Özelleştirmeler ile ortaya atılan kalkınma projelerinin açlık ve yoksulluktan başka birşey getirmemesi, halkı uykusundan uyandırmaya başlatmıştır. Devlet politikalarının basiretsizliğinden kaynaklı, devletin her adımı halk tarafından sorgulanmaya başlanmış, sadece ve sadece zenginlere sunulan demokrasi anlayışı yine işçi ve emekçiler tarafından teşhir edilmiştir. İşte Tekel işçilerinin, işte itfaiye işçilerinin sıkılmış yumrukları. Açığa çıkan bu öfke dolu yumruklar sistemden hesap sormak için kalkmıştır. Öte yandan devlet, halkın öfkesini dindirmek adına tek şeye, yani faşizmine daha kuvvetlice sarılacak, eylemleri bastıracak, grevleri yasaklayacak, ilerici işçileri ve devrimcileri gözaltına alıp tutuklayacaktır. Buna hazırlıklı olunmalıdır. İşte Başbakan’ın Tekel işçilerine yönelik tehditkar sözleri. Ankara valisinin, direnişin yarattığı etkiden dolayı açıktan açığa söyleyemediği ama yan-
daş medya aracılığıyla “çadır kent yasal değildir, kaldıracağız” sözleri. İşte Çemen Tekstil işçilerinin grev çadırı kurmasına şiddetiyle izin vermeyen polis. Bunlar ileride daha da katmerleşecek faşizm uygulamasının ilk halidir. Devlet kanunlarını arkasına alıp, halktan zorla topladığı paraların sıcaklığı içerisinde oturduğu koltuktan ahkam kesen Başbakan Erdoğan’ın sözlerinin hiçbir anlamı yoktur. Ne diyor Başbakan, “Miletin parasını yan gelip yatanlara (Tekel işçilerine) yedirtmem”. Bakan Şahin ise, “İşçilere merhamet gösteriyoruz” diyor. Devlet bürokratlarının bu yalanları Tekel direnişiyle yavaş yavaş açığa çıkmaktadır-çıkacaktır. Gazetemizin sorularını yanıtlayan Mersin’li yoksul insanımızın dediği gibi, “Durumumuz ortada. Biz yiyemiyoruz. Peki, kime yediriyorsun o parayı Başbakan”. Bu çıkışı iyi anlamak gereklidir. İşçi ve köylülerimizin alınterini ve yarattığı zenginlikleri, komprodor-bürokrat burjuvazi, feodal beyler ve emperyalist tekellere altın tepside sunan gerici faşist devlete karşı halkın haklı öfkesini ve şiddetini Halk Savaşı’nda örgütlemek için daha da ileri atılmak elzemdir.
DEMOKRASi
IMF ve DB protestolar› için aç›lan dava ertelendi 6-7 Ekim tarihinde ‹stanbul’da gerçekleflen IMF ve Dünya Bankas› protestolar›nda gözalt›na al›nan 70 kiflinin yarg›land›¤› davan›n ikinci duruflmas› görüldü. ‹stanbul’da flehrin birçok yerine yay›lan IMF ve Dünya Bankas› protesto eylemlerinde, gözalt›na al›nan 70 anti-emperyaliste savc›l›k taraf›ndan dava aç›lm›flt›. ‹lk duruflmada tutuklanan Murat Duru ve Emre Genç ile birlikte yaklafl›k 30 kiflinin kat›ld›¤› duruflmada, 12 May›s 2010 tarihine ertelendi. Bir önceki duruflmada tutuklanan Murat Duru ve Emre Genç isimli eylemciler ise serbest b›rak›ld›. Öte yandan protestolara kat›lan ve ard›ndan ev bask›nlar› ile gözalt›na al›ndıktan sonra tutuklanan DHF üyesi Ali Haydar Ben ve Kurtulufl Derman ise halen Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunuyor.
Suzan Zengin: ‘Karfl› karfl›ya kald›¤›m bu durum beni hiç de flafl›rtm›fl de¤il’ ‹STANBUL- ‹flçi-Köylü Gazetesi'nin Kartal Büro çal›flan› Suzan Zengin, Bak›rköy Kad›n Hapishanesi'nden gönderdi¤i mektupla tutuklanmas›na neden olan komploya ve hapishanedeki hak ihlallerine dikkat çekti. Zengin, Tutuklu Gazetecilerle Dayan›flma Platformu'na gönderdi¤i mektupta, yaklafl›k 5 ay önce, aç›k bir komplo sonucu tutukland›¤›n›, geçen süre zarf›nda ortaya henüz bir iddianamenin dahi ç›kmad›¤›na dikkat çekerek, “Keyfi bir biçimde tutuklu bulunmaktay›m. Ne duruflma tarihim belli ne de hangi iddia ile tutuldu¤um netleflmifl de¤il anlayaca¤›n›z” dedi. Uzunca zamand›r Umut Yay›mc›l›k bünyesinde gazetecilik yapt›¤›n› söyleyen Zengin, mektubunda flunlar› dile getirdi: “Dolay›s›yla ben, muhalif kimlikle devrimci kurumlarda çal›flan hemen herkes aç›s›ndan ‘geçerli’ oldu¤u gibi, benim de nerede oturdu¤um ve ne yapt›¤›m polis taraf›ndan da çok iyi bilinmekte. Buna karfl›n, 28 A¤ustos 2009 tarihinde bir ‘yakalama emri’ ile evimi basan polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›m. 4 gün tutuldu¤um ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü'nde, 3 genç insan›n daha evlerinden al›narak emniyete getirildi¤ini ö¤rendim. Ancak sözünü etti¤im bu kifliler daha önce hiç görmedi¤im, tan›mad›¤›m insanlar -ki onlar da beni tan›m›yorlar. Sadece adliyeye getirildi¤imizde nezarette karfl›laflt›k. Sonuç olarak, onlar› da benimle birlikte tutuklad›lar. Zaten bu süreçte merak etti¤im bir di¤er konu da, bu kiflilerle benim aramda nas›l bir iliflki ba¤ kuracaklar›. Komplo da iflte burada ortaya ç›k›yor” diyerek tutuklanma sürecini anlatt›. Hapishanedeki koflullardan da bahseden Zengin, yaflanan en büyük sorunlar›n bafl›nda sa¤l›k sorununun geldi¤ini belirterek, “Ciddi bir rahats›zl›k durumunda, hastane sevki 6-7 ay, hatta daha uzun sürebiliyor. Revir doktorunun yazd›¤› ilaçlar, tetkik yap›lamad›¤› için, genelde do¤ru teflhise dayal› olmuyor/olam›yor” dedi. Karfl› karfl›ya kald›¤› bu durumun kendisini flafl›rtmad›¤›n› söyleyen Zengin, “Muhalif bas›n ve de muhalif kimlikler uzunca y›llard›r benzer sindirme-susturma giriflimleriyle yüz yüzedir. Bana uygulanan tutuklama komplosu da iflte bu giriflimlerinin bir parças›d›r. Ve gerek muhalif bas›n ve de gerekse çal›flanlar› üzerinde devam eden aç›k sald›r› niteli¤indeki bu giriflimler her platformda ortaya konmal› ve teflhir edilmelidir” dedi.
devrimci demokrasi senin sesindir
OOLKUT
KU BUL
ABONE
ABONE
ABONEL‹K SÜRES‹ 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24. YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
HESAP NUMARALARI Ertafl ÖZTÜRK ad›na
‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (TL) 1002 30000 1153314 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308
DEVRiMCi
GÜNCEL
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
3
‹flçi s›n›f› ayaktad›r direnifl yay›l›yor lafl›l›rd›r. Ne var ki, bu gerici-faflist zihniyet e¤er iflçileri özellikle sendika patronlar› arac›l›¤›yla oyuna getirip aldatarak direnifli k›rmay› baflaramazsa ve Tekel iflçisinin bu flanl› direnifli bir biçimiyle sabote edilip duruflundan geri düflmez ise, direniflin egemenlerin niteli¤ine uygun olarak fiziki sald›r›larla da¤›t›lmas› gündeme gelebilir.
“Devletin kasas›n› kimseye soydurmam” çirkefi “ben soyuyorum sana z›rn›k vermem” itiraf›d›r “Hasta adam”›n yata¤›ndan kald›r›lma çabas› nafiledir. Baflbakan Erdo¤an’›n fluursuz naralar› ve çirkef siyaseti proletaryan›n gazab›ndan kurtulmak için yetmez. CIA fonksiyonlu ABD’nin deste¤i de bu hanedanl›¤› kurtaramaz, devrimci halklar›m›z›n mücadelesini sindiremez. ABD’ye yaslanan Erdo¤an’›n hezeyanlar›, ç›rp›n›fl ve tehditleri iflçi s›n›f›na sökmez. “El mi yaman bey mi yaman” bunu Erdo¤an eninde sonunda “ö¤renecektir”. ABD ve flürekas› m› güçlü, proletarya m› güçlü, bunu görecektir. Erdo¤an’›n Tekel iflçilerine iftira, karalama ve mesnetsiz sald›r›lar› tutmaz. ‹tfaiye iflçilerine de sa¤l›k emekçilerine de sökmez. “Kas›mpaflal›” edas› ve varofl kabaday›l›¤› kültürü ile oturdu¤u “beylikten” ald›¤› güçle, sendikalar› azarlayarak iflçi s›n›f›n› korkutamaz. Kirli burjuva siyasetiyle iflçi s›n›f›n› bask› alt›na al›p sindirmeye ve iradesini k›rmaya çal›flan Erdo¤an’›n pasl› silah› ifllemez. Çömezi fiimflek’in küstahl›¤› da para etmez. ‹flçi s›n›f›n›n kahredici gücü, ne AKP ne de ABD sultas›n› tan›maz. Faflist fermanlar iflçi s›n›f›n›n çelik iradesi ve kararl› durufluyla toz-duman olmaktan kurtulamaz. AKP’nin iflçi s›n›f›yla restleflmesi ve ona meydan okumas› boynundaki ipi kesmesi demektir. Proletaryayla irade savafl›m›na girip aç›ktan çat›flmak ak›l d›fl› bir macerad›r. Ne var ki, paraya sahip olan gerici hakim s›n›flar›n akla o kadar sahip olmad›¤› aç›kt›r. ‹nsani hiçbir erdem ve eti¤e de sahip olmad›klar› aflikard›r. Burjuvazide akli yol aramak beyhudedir. Sömürü ve kar (para) h›rs› hayâ ve ahlaklar›n› ald›¤› gibi, beyin gözlerini de kör etmektedir. Bundand›r ki, Erdo¤an sendikalar flahs›nda iflçi s›n›f›na seslenerek, “sen kaç kiflisin ki-kaç üyen var ki, hükümet devireceksin, benim milyonlarca oyum var…” diyerek meydan okudu. Siyaseten de tam bir aymazl›k olan bu s›n›f düflman› karfl›-devrimci rest, AKP’yi gömülmeye götüren ad›mlar›n döflenmesinden baflka yola ç›kmazç›kmayacakt›r. Erdo¤an baltay› aya¤›na vurmufltur. ‹flledi¤i halt›- “gaf›” anlam›fl olmal› ki, Tekel iflçilerinin tan›d›¤› sürenin dolmas›yla, tükürdü¤ünü yalayarak, Türk-‹fl baflkan› Mustafa Kumlu flahs›nda iflçilerle görüflme randevusu vermek zorunda kalm›flt›r. Elbette bu, iflçi s›n›f›n› oyalama ve oyuna getirme manevras›ndan baflka bir fley de¤il, olamaz da. Burada eklemeliyiz ki, Erdo¤an’›n iflçi s›n›f›na meydan okuyan bu hoyratl›¤›, sadece ABD deste¤i ve güdümündeki iktidar›na güvenmekle s›n›rl› de¤il, sendika patronlar›na da bel ba¤lad›¤›n›n aç›k göstergesidir. Erdo¤an ve onun a¤›z takipçisi bakan› fiimflek’in (ülke d›fl›ndayken “Davos’a gide¤icem” dedikten sonra, Erdo¤an’›n yan›na geldikten sonra “gitmeyece¤im” falsosundan da tan›yoruz bu zat›), Tekel iflçilerine karfl› gelifltirdikleri çirkef ve küstah sald›r›lar; iflçilerin iradesini k›rmaya, üzerlerinde bas›nç oluflturmaya dönük oldu¤u gibi, çaresizliklerinin baya¤›laflan d›fla vurumudur da. O kudurgan ba¤›r›fllar, o çirkef iftiralarla zan alt›na sokmalar, o meydan okuyan kükremeler, iflçilerin iradesini k›rmaya yönelik sinsi oyun, acizli¤in de iflaretleriydi.
‘Sen kim oluyorsun da hükümet devirecekmiflsin’ AKP iktidar›n›n özellikle Tekel iflçilerinin kararl› direnifli karfl›s›nda düfltü¤ü pervas›zl›k ve küstahl›klar›na örnek olan beyanlar›na bakal›m. Evet, “sen kim oluyorsun da hükümet devirecekmiflsin” küstahl›¤›, iflçi s›n›f›ndan korkunun bir tezahürüyken, “anan› al git lan” eti¤i ve “ayak tak›m›” tan›m›yla iflçileri hor-hakir gören pespaye burjuva s›n›f tavr› iflçileri basit birer sürü olarak görmenin ama iflçi s›n›f›n›n kudretini anlayamamanın ve onun eme¤ine yabanc›l›¤›n kan›tlarıdır. Dahas›, iflçi s›n›f›na düflmanl›¤› aç›klar. Oysa iflçi s›n›f›n›n her fleye kadir oldu¤u, yaflam› al›n terleriyle üreterek iktidar›n da gerçek sahibi oldu¤u, tüm zenginliklerde onlar›n eme¤inin ifllendi¤i, gün kadar açıktır. ‹ktidar› salt kendine has gören ve egemenliklerini sonsuz hayalleyen ahmak burjuvazi taraf›ndan bu gerçek
SINIF TAVRI ‘Solun Tekel işçileri üzerinden kendisi ile imtihanı’ başlıklı makelesinde Yüksel Akkaya geçmiş işçi direnişlerine de dikkat çekerek halen sürmekte olan Tekel işçilerinin eylemleri üzerinden kendi ifadesiyle ‘solun’ (biz bunu devrimci ve komünist hareket olarak anlıyoruz) nasıl bir imtihan vereceğini soruyor. Akkaya diğer birçok temel konuda olduğu gibi bu konu özgülünde de aslında o çokça bilindik ‘fırsat kollayıp’ devrimci-komünist harekete saldıran “akil” veya “aydıncık”lar toplamından ayrışarak sorumlu-eleştirel bir yaklaşımla devrimci, komünist hareketin işçi sınıfıyla olan ilişkisini tartışmaya açıyordu. Değişik süreç ve gelişen eylemler üzerinden sıklıkla tartışmaya açılan işçi sınıfı ile devrimci-komünist hareketin ilişkisi meselesi bugün güncel ve bir o kadarda üzerinde önemle durulması gerekli olan temel sorun durumundadır. Dolayısıyla Akkaya’nın bu sorumlu ve yerinde çağrısından hareketle Tekel drenişi özgülünde bu tartışmanın daha somut olarak sürdürülmesini önemsiyoruz. Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın siyasi, iktisadi (sosyo-ekonomik yapı) yapısı tahlilindeki farklılıklardan kaynaklı devrimin izleyeceği yol ve hedefleri gibi temel konulardaki devrimci hareketle komünist hareket arasındaki belirgin ayrışmalara karşın toplamın ortaklaştığı, gerçek işçi sınıfının bu devrimdeki değişmez önderlik rolüdür. Ancak kuramsal olarak
Kazanan Tekel iflçileri olacak
unutulmak-inkar edilmek istenmektedir. Ama beyhude… ‹ktidar› gasp ederek tekellerine alan hakim s›n›flar, gerici faflist düzen ve iktidarlar›n› ebedi olarak koruyacaklar›n› sanmaktad›rlar. Bundand›r ki, sömürü-zulüm egemenliklerine elefltirel olarak yönelen küçük bir demokratik eylem karfl›s›nda bile titreyip hezeyanlar etmektedirler. Sömürü “hakk›n›” elde tutmak onlara yetmeyerek, iflçi eme¤inin gerçek karfl›l›¤› bir yana iflçilerin yaflamlar›n› sürdürebilecekleri makul ücreti vermeyi bile fazla görmektedirler. Azami karlar›ndan asla vazgeçmemekte, iflçilerin ekonomik talep-ücret ve haklar›n› minimum düzeyde tutmakta ve özlük haklar› için yürüttükleri direnifle adice sald›rmaktad›rlar. ‹flçilerin eme¤ini en ucuza sat›n al›p her kuruflunu gasp ederek, iflçilere kar›n toklu¤unu bile fazla görmektedirler. ‹flte bundand›r ki, “ben devletin kasas›n› kimseye hortumlatmam, depoda yan gelip yatana para vermem” diyerek ak›llara durgunluk veren fluursuzlukla iflçileri edepsizce itam edip, iftira ile zan alt›na sokmaktad›r. “Devletin kasas›n› kimseye soydurmam” derken, “yaln›zca ben soyar›m” itiraf›nda bulunulmaktad›r. Sanki iflçilerin eme¤i de¤il de nafaka veriliyormufl gibi, “kendimden baflka kimseye vermem” denmektedir. ‹flçinin emek gücünü sömürmek yetmiyormufl gibi, talep edilen ücretlerinin verilmesini, yüzsüzce “devlet kasas›n›n soyulmas›” olarak atfedilmektedir. Öyle ya, soymaya-hortumlamaya al›flt›klar›ndan, iflçilerin haklar›n› istemesini de öyle göstermekte, böylece soygunculuk ve hortumculuklar›n› gizleyerek (bir anlamda da itiraf ederek), iflçilere iftira edip, çirkefleflmektedirler. Sanki, iflçiler emeklerinin karfl›l›¤›n› al›yormufl gibi ve sanki iflçilerin emeklerinin karfl›l›¤›nda ücret istemeleri hortumculukmufl gibi, böylesi bir çarp›tma ve iftirayla iflçilere “devletin kasas›n› hortumlayanlar” muamelesi yap›lmaktad›r. ‹flçiler özlük haklar›n› istedik-
‹SMA‹L UÇAR işçi sınıfının tarihsel rolünün önemi tartışmasız kabul edilmiş olmasına karşın Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci ve komünist hareketinin işçi sınıfıyla olan ilişkisi pratik politika bakımındanda, örgütlülük bakımından da oldukça mesafeli ve sınıfla bir türlü buluşamayan, birleşemeyen daha çok dönem dönem sınıfın kendiliğinden gelişen eylemlerinin destekçisi olma rolünü aşamayan bir durum söz konusudur. Devrimci ve komünist hareketin bu durumu bir kader olmadığı gibi aynı zamanda da istenilen veya bilerek yaratılmış bir sonuç değildir. Aksine bu durumun sebepleri esas olarak ideolojik, politik ve pratik politika olarak öne çıkmaktadır. Devrimci hareketin, “Genel grev genel direniş” sloganıyla öznelci niyetlerini somut gerçeğin yerine koyan sol subjektif tutumuyla, komünist hareketin devrimimizin temel gücü durumundaki köylülüğün rolünden kaynaklı işçi sınıfı içerisinde çalışmayı ihmal eden tutumu, işçi sınıfıyla devrimci-komünist hareketin ilişkisini somut olarak gösterir bir muhtevayı gözler önüne sermektedir. Bu belirgin durumdan kaynaklı özellikle son yıllarda sınıfla devrimci-komünist hareket arasındaki mesafe daha da derinleşmiş durumdadır. Bu objektif durumu görüp sınıf içerisinde sınıf partisi üzerinden örgütlenme yaparak uzun vadeli sınıfla birleşme yerine daha çok kendiliğinden gelişen
leri için, “devletin kasalar›n› hortumlamakla” suçlanmakta, adi bir yalanla demagoji yap›lmaktad›r. ‹flçilere yap›lan bu sald›r›, hakaret ve haks›zl›k asla kabul edilemez. ‹flte, “demokratikleflme”, “çözüm”, “aç›l›m”, “hümanizm” ve “halkç›l›k” edebiyat›n›n alt›ndaki gerçek yüz; iflçi ve halk düflman› yüzdür. ‹flçiler onurlu, erdemli ve al›n teriyle geçinen en namuslu s›n›ft›r. Burjuva-feodal s›n›flarla bir noktada da olsa özdefltirilmeleri katiyen benimsenemez ve bunu yapan iki yüzlü tüm hakim s›n›flar ve AKP gerçekli¤i unutulamaz. ‹flçilerin özlük haklar›n› talep etmekten daha do¤al ne olabilir ki?
Fakat her halükarda kazanan Tekel iflçileri olacakt›r. Daha flu anda bile politik olarak kazanm›fl durumdad›rlar. Uzun y›llard›r yaflanan en kararl›, en etkili, en e¤itici ve ö¤retici, ayn› zamanda önder bir direnifl-bir hareket olarak, co¤rafyam›z iflçi s›n›f› mücadelesi tarihine geçmifl durumdad›r. Tekel iflçi direnifli karfl›s›nda teflhir olan iflçi düflman› kafa-iktidar, “tam gün çal›flma yasas›n›n” ç›kar›lmas›yla sa¤l›k emekçilerine karfl› da ayn› düflmanl›¤› göstermektedir. Nitekim, sa¤l›k emekçilerinin ülke genelinde gerçeklefltirdi¤i bir günlük ifl b›rakma eylemiyle yapt›¤› uyar› iktidara gerekeni anlatamam›fl ve ilgili yasa ç›kar›lm›flt›r. Ancak sa¤l›k emekçilerinin yeni eylemleri gündemdedir. Tayyip, Tekel iflçilerine karfl› düflmanca ve çirkefçe kulland›¤› dilini, doktorlar içinde kullan›p teflhir ve karalama metoduna baflvurdu. “Part-time çal›fl›yorlar, hasta gidiyor doktor yok, nerde peki, yaz›hanesinde, ald›¤› ücrete ek olarak bir de yazıhanesinde ifl yaparak para kazan›yor ama hastaya bakan yok…” ve benzeri demagojisiyle doktorlar› a¤›r çal›flma flartlar› alt›na al›p “bundan böyle full-time çal›flacaklar” diyerek doktorlar› rencide ederek destek toplamaya çal›flt›… Fakat hileli burjuva siyaset burjuva emelleri gizlemeye yetmez. Sa¤l›k emekçileri büyük direnifllere haz›rlanmaktad›r. Ayn› biçimde itfaiye iflçileri de iflten ç›kar›lma-iflsiz kalma sorununa ba¤l› olarak direnifllerini sürdürmektedir. Direnifllerinin bugün geldi¤i aflamas›nda itfaiye iflçileri de Tekel iflçisi kardefllerinin kararl›l›¤›yla eylemlerini açl›k greviyle büyütmektedirler. Tayyip’in direnifl çad›rlar›na yapt›¤› sald›r›y› militanca karfl›layan itfaiye iflçileri, say›lar›n›n azl›¤› ve dayan›flman›n zay›fl›¤›n›n da pay›yla o çad›rlar›n›n kald›r›lmas›n› engelleyememifllerdi. Fakat flimdi yine direnifllerini kararl›ca sürdürmektedirler. Gaziantep 3. Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Çemen Tekstil’de çal›flan 300 iflçinin bafllatt›klar› direnifl; patron toplu sözleflme masan›na oturup, sendikay› ve iflçi haklar›n› kabul edip, iflçilerden zorla kesti¤i paralar› ödeyip, sözleflmeyi imzalayana kadar sürdüreceklerini aç›klad›lar. Bu iflçi-emekçi direniflinde yaflanan tüm geliflmeler, AKP iktidar›n›n iflçi düflmanl›¤›n› aç›kça kan›tlamaktad›r. Öte yandan iflçi s›n›f›n›n kahramanl›¤›, kararl›l›¤›, disiplini ve en devrimci s›n›f olarak öncü-önder rolde oldu¤u da yeniden ›fl›maktad›r.
Hükümetin iflçi düflmanl›¤›
Devrimci ve komünistleri büyük sorumluluklar beklemektedir
Özellefltirme sat›fllar›yla kasalar›n› doldurup iflçileri emperyalist ve komprador patronlar›n a¤›r sömürüsü alt›nda b›rakarak, özlük haklar› ellerinden al›narak ve aç sefil yoksullu¤un girdab›na b›rak›larak yap›lan iflçi düflmanl›¤› azm›fl gibi, iflçilere cüzi miktarlarda ücret art›fllar›n›n yap›lmas› “hofl görülü davranmak” olarak idrak ediliyor. Bakan fiimflek, “‹yi niyetli yaklaflmakla iyi yapmad›k” diyerek a¤as› Tayyip’i desteklemekten geri durmuyor. Evet, iflçi düflmanlar›n›n üslubu ve ahlak› ancak bu olabilir. Neymifl iyi niyetli yaklafl›m? Cüzi ücret zamm› m›? Peki iflçiler neden ölümüne direnmektedir? Sanki Ankara sokaklar›nda ikinci ay›na yaklaflan ve dondurucu so¤ukta açl›k grevi eylemiyle çoluk-çocuk sokaklara dökülen iflçiler sebepsiz yere eylem yap›yormufl gibi, sorunun çarp›t›larak “çal›flmadan en fazla ücreti onlar al›yor” denmesi, emek düflmanl›¤›ndan baflka bir kafan›n ürünü olamaz. Elbette Tayyip’in de, bakan› fiimflek’in de tüm aç›klama ve sald›r›lar›ndaki amaç iflçilerin iradesini k›rmaya yönelik, ayn› zamanda da s›n›f düflmanl›¤›n›n bir sonucudur. Bu kararl› direnifl karfl›s›nda panik ve acze düflmeleri an-
‹flçi direniflleri etkili olarak gündemde ve büyüyor. Genel grev sloganlar› ve ça¤r›lar› direniflin politik hedefleri ve niteli¤ini aç›ktan gösteriyor. Alt› konfederasyon uyar› niteli¤inde bir günlük genel grev karar› alm›fl bulunmaktad›r. Çetin mücadeleler iflçi s›n›f›n› bekledi¤i gibi, devrimci ve komünist hareketi de ciddi s›navlar ve sorumluluklar beklemektedir. Her alanda iflçilerle birleflelim, direnifl mevzilerinde omuz omuza mücadele edelim. ‹flçi s›n›f› üretimden ald›¤› gücüyle meydanlara ç›km›fl, “meydan okuyan” asalaklarla küçük bir hesaplaflma yaflamaktad›r. Bu parça kavgalarda ortaya ç›kan birikimleri yata¤›na çekerek büyük hesaplaflmay› besleyip has›l etmek üzere, iflçi s›n›f› kurmay› üstüne düflen görevi üstlenmekle yüz yüzedir. Politik bilinç tafl›ma esprisi soyut lafazanl›klarla yerine getirilemez. ‹flçilerin direnifl mevzilerinde omuz omuza ve ön saflarda çat›flmalara girerek, iflçi kavgas›n› sahiplenmek bin nasihate ye¤dir. Gerçek devrimcilik ve gerçek önderlik kavga siperlerinde s›nan›r, ispatlan›r. Söz tamamlanm›fl s›ra eylemdedir. An eylem an›d›r. Hakim s›n›f faflist iktidar› sald›r›yor; iflçiler direniyor, ya iflçiler ad›na konuflmaktan geri durmayanlar!...
Tekel direnifli ve Yüksel Akkaya’n›n ça¤r›s› eylemlerin destekçisi olma peşinden koşularak, bu eylemlere en çok kitleyle katılan, dövizi, pankartı görülen, sloganlarını duyuranlar kendilerini “başarılı” bularak sınıfa karşı görevlerini yerine getirdiklerini sanmaktadırlar. İşte haklı olarak Yüksel Akkaya bu tutumu eleştirerek, “(...) sınıfa müdahaleyi, orada bildiri dağıtarak (dışarıdan bilinç getirmek adına!), akşam eylemlerin yoğunlaştığı saatte orada bulunarak ( ne aferist iş!), iki-üç militan aracılığı ile birkaç işçiye evini vs. açıp, bir de onlara ajitasyon çekerek yapamaz. İşçi sınıfı ile kurulacak dil bu değildir” demektedir. Kendiliğindende olsa gelişen her bir hareketi, eylemi desteklemek, bunlar içerisinde yer almak asla küçümsenmemelidir. Ancak burada eleştirisi yapılan devrimci ve komünist hareket açısından sınıfla ilişki ve sınıfa karşı görevin, yapılan eylem ve direnişleri sadece ‘destekleme’ sınırlılığında ve geriliğinde ele alınamaycağı gerçeğidir. Son olarak Tekel işçileri direnişi özgülünde açığa çıkan bu durum devrimci-komünist hareket tarafından sorgulanmalı sınıf içerisinde örğütlenme görevi ekseninde ortaya çıkan sorunlu, eksik anlayışlar yeniden ve yeniden muhasebe edilerek uzun erimli çalışmaların daha doğru adımları parçacı, lokal ele alışların da ötesinde bütünlüklü bir yönelimle aşılarak sınıf içerisindeki çalışmalar önemine muhasır bir şekilde yürütülmelidir. Bu görev pratik ola-
rak yerine getirildiği oranda sınıfla birleşme, sınıfa önderlik rolü ancak icra edilebilinir. Bu ve benzer konulardaki esasa denk düşen eksik ele alışlar aşılmadan diğer konularda da ilerleme sağlanamaz. Örneğin, sınıftan kopuk, semtlere sıkışmış örgütlülük-faaliyet gerçekliği aşılamaz. Sağ tasfiyeci dalga geriletilemez. Hakim sınıfların saldırıları karşısında geçmiş deneyim ve tecrübelerdende kalkınan pratikte çelikleşmiş, sınıfla birleşmiş bir toplam açığa çıkartılamaz. Çokca eleştirisi yapılan sarı sendikal anlayış ve sendikal bürokrasisinin işçi sınıfı üzerindeki hegomonyası kırılamaz. Enternasyonal bir ruhla gerçek kardeşleşme sağlanamaz. Tekel direnişinde dahi halklar arası gerçek kardeşleşmenin olumlu, ileri sonuçları görülmektedir. Hakim sınıflar teşfikli halklar arası boğazlaşmanın kimi örnekleri değişik illerde tezahür ederken, Tekel direnişi şahsında pekala, bir Kürt, bir Türk, bir Laz vb. işçi aynı zeminde birleşe biliyor. Bu bize sınıfın dilinin, dinin, milliyetinin olmadığını ve sınıfsal zeminde bütün çelişkilerin çözüleceği gerçeğini gösteriyor. İşte işçi sınıfının rolü, bu rolün doğru zeminde ele alındığında nasılda bizi hedefimize ulaştıracağı gerçeğine bütün güncelliğiyle işaret ediyor. Maoistler bütün bu konularda kendilerini göz-
den geçirmektedirler. Eksik ele alışlar ve yerine getirilemeyen görevlerini görerek bu konuda yetersiz de olsa pratik bir yönelime girmiş bulunmaktadırlar. Bu yönelimi güçlendirerek lokal olmaktan çıkartıp işçi sınıfının bulunduğu bütün alanlarda sınıf içerisinde örgütlenmenin önemini teorik tartışmalardan çıkartıp, pratikteki görevlerini icra etmenin sorumluluğuyla hareket etmektedirler. Bu önemsenerek ilerletilmelidir. Bugün açısından ise bütün örgütsel kaygılardan kurtulup devletin, sendika bürokrasisinin baskısı ve çetin hava koşullarına karşın direnmekte olan Tekel işçileriyle birlikte olmak, bu direnişi kazanımla sonuçlandırmak en acil görevdir. Bunun için eylem ve dayanışma platforumları oluşturup, Tekel işçilerinin taleplerini bu platformların talepleri olarak ilan ederek kararlı bir mücadele yürütmek ertelenmemelidir. Kaldı ki sadece direnişteki işçilerle değil, işçilerin aileleri de ziyaret edilmeli, bu eylemliklerin içerisine dahil edilerek, kitlesel bir reaksiyon örgütlenebilir. Bugün devrimci ve komünist hareketin önünde duran bu en acil görev yerine getirilemeden; ‘benim özgünlüğüm’, ‘benim ilkelerim’ eksenli bu göreve yaklaşarak acil, pratik görevlerin yerine bu platformları tartışma platformlarına çevirme tutumları, niyet ne olursa olsun Tekel işçilerinin direnişinin başarısızlıkla sonuçlanmasında doğrudan etkili olacaktır.
4
GÜNCEL
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
“Aç›l›m” sürüyor; sald›r› dalgas› devam ediyor! AMED- Kürt ulusuna ve Kürt siyasetçilere yönelik sald›r›lar durmak bilmiyor. Aralar›nda belediye baflkanlar›n›n, parti yöneticilerinin, demokratik kitle örgütü mensuplar›n›n da bulundu¤u binlerce kiflinin gözalt›na al›nd›¤›, 1500 kiflinin ise tutukland›¤› süreçle, “aç›l›m” tamama erdiriliyor. Bar›fl ve Demokrasi Partisi’nin belediye baflkanlar›n›n da aralar›nda bulundu¤u birçok Kürt siyasetçinin tutukland›¤› gözalt›lara yönelik tepkiler henüz dinmeden, bir gözalt› sald›r›s› daha düzenlendi. Batman, Mufl, I¤d›r, Amed, Van ve ‹stanbul’da, Batman Cumhuriyet Savc›l›¤›’n›n talimat›yla, efl zamanl› olarak yap›lan gözalt›larda, yine aralar›nda belediye baflkanlar›n›n, parti üye ve yöneticilerinin ve
demokratik kitle örgütü mensuplar›n›n bulundu¤u, 60’›n üzerinde kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlardan ise, aralar›nda I¤d›r Belediye Baflkan› Mehmet Nuri Günefl’in de bulundu¤u çok say›da kifli tutukland›. Devletin “aç›l›m” süreci, gözalt›lar, tutuklamalar, bask› ve sindirme politikalar›, gazl›-coplu müdahalelerle devam ederken, taraflardan yap›lan aç›klamalar da, gün geçtikçe keskinli¤ini art›rarak devam ediyor.
Günefl: Halktan korkmay›n! Belediye binas›na gelen jandarma ekipleri taraf›ndan, makam odas›n›n ve binan›n di¤er bölümlerinin aranmas›n›n ard›ndan gözalt›na al›nan I¤d›r Belediye Baflkan› Mehmet Günefl’in tartakland›¤› ve hakaretlere
maruz kald›¤› ortaya ç›kt›. Günefl’in halk›n bekledi¤i kap›dan ç›kar›lma iste¤ini reddeden jandarma ekiplerine ise, Günefl’in cevab› net oldu: “Halktan korkmay›n!” Günefl’in gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan aç›klama yapan BDP milletvekili Pervin Buldan ise, Kürt halk›n›n siyasi iradesinin çi¤nendi¤ine dikkat çekerek, flunlar› söyledi: “Biz bu karar› protesto ediyoruz. Karar›n hukuki oldu¤una inanm›yoruz. Biz e¤er I¤d›r Belediyesi’ni almam›fl olsayd›k, bu dosya aç›lmam›fl olacakt›. Belediyeyi Kürtlerin elinden almak için haz›rlanan bir plan hayata geçirildi. Bu karar siyasi oldu¤u için tan›m›yoruz.”
Ayna: “Erdo¤an eflittir Hitler’dir” Son süreci de¤erlendiren bir isim de BDP
Mardin milletvekili Emine Ayna oldu. Erdo¤an ve AKP’nin tekçi ve ›rkç› oldu¤unu söyleyen, Erdo¤an’› Hitler’e benzeten Ayna, konuflmas›n›n devam›nda flunlar› söyledi: “K›sa vade çözümü, Kürtler için gözalt› tutuklama ve ölüm getirdi. Partimiz kapat›ld›, 37 arkadafl›m›za siyaset yasa¤› geldi. Belediye baflkanlar›m›z tutukland›, genel baflkan yard›mc›lar›m›z›n da aralar›nda bulundu¤u yüzlerce arkadafl›m›z tutukland›. Her gün onlarca arkadafl›m›z tutuklan›yor. ‹nsanlar›m›z sokak ortas›nda öldürüldü. ‹flte k›sa vadede yap›lanlar bunlar. Hükümet k›sa vadede Kürtler için bunu düflünüyorsa, orta vade için neler yapacaklar›n› düflünemiyoruz.”
Kürt ö¤rencilere fliddet reva görülüyor
Filler tepiflirken çimenler eziliyor Bundan öncekilerden amaç olarak hiçbir fark› olmayan ‘balyoz harekât›’ ya da ‘balyoz darbe plan›’n›n yaratm›fl oldu¤u sisli ortamda, ‘filler tepiflirken çimenler (emekçiler) eziliyor’ deyiminin do¤rulu¤u bir kez daha kan›tlan›yor. Taraf gazetesinin tafleronlu¤unda piyasaya servis edilen ‘balyoz harekât›’ ya da ‘balyoz darbe plan›’n›n kendisinden önceki ‘ay ›fl›¤›’, ‘sar› k›z’, ‘eldiven’ vb. darbe planlar›ndan amaç olarak bir fark› yok. Görünen o ki efendilerinin belirledi¤i yeni konsept içerisinde, kendilerine bir rol vermedi¤i, en az›ndan baflrol vermedi¤i için kendisinden al›nan bu göreve lay›k görülen yeni aktörlere karfl› tahammülsüzlü¤ünün getirmifl oldu¤u fluursuzluk içerisinde, acemice yapt›¤› darbe planlar› ele yüze bulaflt›r›lmaktad›r. Bu durum da sonuçlar› itibariyle daha çok AKP’nin elini güçlendirmekte ve emekçi halka ‘vesayet rejimine karfl› demokrasi mücadelesi yürütüyoruz’ mesaj› verilmektedir. Ordu flahs›nda vücut bulan kli¤in aksine AKP kli¤inin, rakibine karfl› mücadelede oldukça temkinli hareket etti¤i, bu darbe plan›n› ilk günden itibaren bilmesine ra¤men bugüne kadar sessiz kalmas›yla anlafl›lmakta. Zira “Hukuk d›fl› giriflimlere izin vermeyece¤iz” diye elefltiren Erdo¤an imal› bir flekilde “Siz zannediyor musunuz ki biz bunlar› hiç duymuyoruz? Ama biz iflimize bakt›k” fleklindeki ifadesi geliflmelerden haberinin oldu¤unu ancak kendince uygun zaman› bekledi¤ini göstermekte. Tayip Erdo¤an’›n “Kürt aç›l›m›” konusunda “sindire, sindire, hazmede hazmede bunu halka kabul ettirece¤iz” fleklinde söyledi¤i sözleri rakibine göre daha sakin ve sab›rla hareket etti¤ini gösteriyor.
Ordu “geri bölge emniyeti” tatbikatlar›n› kimin için yap›yor Nas›r›na bas›lm›fl gibi 盤l›k atarak böyle bir darbe plan›n›n olmad›¤›n› anlatmaya çal›flan ‹lker Baflbu¤ ‘milletin ordusu millete sald›r›r m›’ fleklinde aç›klama yaparak yalan simidine sar›lmaya çal›fl›yor. “Allah, Allah” nidalar›yla taarruza kalkan askerin “Allah›n evine” bomba koymas›n›n, kendi uça¤›n› düflürmesinin mant›k d›fl› oldu¤unu sal›k veren Baflbu¤, faflist ordunun bu konulardaki tarihi gerçekli¤ini gizleme telafl› içerisinde. Söz konusu geliflmeler için Genelkurmay Baflkanl›¤›n›n internet sitesinde yer alan aç›klamada “2003-2006 y›llar› Tatbikatlar Program›”nda bulunan plan seminerinin gayesinin, d›fl tehdide iliflkin olarak haz›rlanan “Harekat Planlar›”n› ge-
'Kürt sorunu'na çözüm talebi
lifltirmek ve ilgili personelin e¤itimlerini sa¤lamak oldu¤u sal›k verilirken, giderek t›rmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo içerisinde uygulanmak için haz›rland›¤› ifade edilen “Plan Semineri”nin bir bölümünde “Geri Bölge Emniyeti” fleklinde ifadesini bulan durumun ise, halka karfl› savafl tatbikatlar› yap›ld›¤›n›n da itiraf›d›r. 1'inci Ordu Komutanl›¤› sorumluluk bölgesinde icra edilen bu “Plan Semineri”nde, “Ordu Geri Bölge Emniyeti ve savafl hali, savafl› gerektirecek bir durumun bafl göstermesi halinde de uygulanan s›k›yönetim konular› üzerinde de durulmufltur. Bu plan seminerine iliflkin olarak ortaya at›lan iddialar›, akl› ve vicdan› olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün de¤ildir” denilirken, halk›n bunlardan tedirgin olaca¤› da ima ediliyor. Söz konusu iddialar› ciddiye alarak üzerinde yorumlar yap›lmas›n›n ve bilgi kirlili¤i yarat›lmas›n›n; özellikle toplumumuzda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amac›na hizmet edece¤i de¤erlendirmesinde bulunulanan ordunun bilindik rölü ve uygulamalar›n›n üstü örtülüyor, sat›r aras›nda da ‘toplumun düflünüldü¤ü’ iddia ediliyor.
Sis perdesini kald›rmak istiyoruz ABD emperyalizminin ›l›ml› ‹slam projesinin ülkemizdeki aktörü olan Fetullah Gülen cemaatinin güdümünde hareket eden AKP sözcüsü Tayyip Erdo¤an; Abdi ‹pekçi, U¤ur Mumcu, Hrant Dink katliam› ve di¤er katliamlar üzerindeki ‘sis perdesini kald›racaklar›n›’ ifade ediyor, bundan önce ortaya at›lan darbe planlar› ve Ergenekon’da yapt›¤› gibi devlet taraf›ndan geçmiflte ifllenen tüm cinayetleri belli bir gruba yükleyerek devleti aklamaya çal›fl›rken, di¤er taraftan ise demokrasiyi, hukuku çi¤neyenlere karfl› taviz vermeyeceklerini söyleyerek halka flirin görünmeye çal›fl›yor.
Erdo¤an’›n “demokrasi bekçili¤i” Her seferinde halka karfl› düflmanl›¤›n› çeflitli flekillerde d›fla vuran Erdo¤an “Boynumuzu bükmedik, bükmeyece¤iz” diyerek mahzun pozlar›na bürünüyor. Erdo¤an “Bizi, dedikodular›n, söylentilerin, iftiralar›n, ithamlar›n, karanl›k ve kirli senaryolar›n pefline tak›l›p gidenlerin aras›nda bulamazs›n›z... Ankara’n›n karanl›k tünellerine girmedik, girmiyoruz, girmeyece¤iz” diyerek hâkim s›n›f klikleri aras›ndaki iktidar savafl›n› gizlemeye çal›flarak temsil etti¤i kli¤in, rakip kli¤e karfl› mücadelesinde, halk› da yan›na alma içerisinde oldu¤unu, “Bizi, millete hiçbir faydas› olmayan senaryolar›-
Diyarbak›r Barosu taraf›ndan düzenlenen ‘Barolar Aç›l›m› Tart›fl›yor’ toplant›s›n›n ard›ndan sonuç bildirgesi aç›kland›. 43 baro baflkan›n›n imzas›n›n yer ald›¤› sonuç bildirgesinde, Siyasi Partiler Kanunu’nun de¤ifltirilmesi ve askeri operasyonlar›n durdurulmas› talep edildi. ‹ki günlük toplant›n›n ard›ndan Hasanpafla Han›’nda düzenlenen bas›n toplant›s›yla aç›klanan 43 baro baflkan›n›n imzas›n› att›¤› sonuç bildirgesini, imzac›lar
ad›na Diyarbak›r Baro Baflkan› Mehmet Emin Aktar yapt›.
‘Kürt sorunu, özgürlük ve eflitlik temelinde çözülebilir’ “Demokratik Aç›l›m›”n›n tüm ülkeyi kapsayacak eksiksiz demokrasiyle gerçek hukuk devleti temelinde ele al›nmas› gerekti¤ini belirten Aktar, “Kürt meselesi, demokrasi içerisinde, fliddet d›fllanarak, özgürlük ve eflitlik temelinde oluflturula-
na ortak etmek istiyorlar. Bizi, gerilim siyasetlerine alet etmek istiyorlar. Biz bunlarda yokuz ve olmayaca¤›z” sözleriyle itiraf ediyor. ‘Tek adam özlemi’ elefltirilerine ç›k›flan Erdo¤an kendisi gibi halk düflman› olan Menderes ve Özal’a at›f yaparak “‘Sivil diktatörlük’ diyorlar, ‘sivil faflizm’ diyorlar, ‘tek parti diktatörlü¤ü, tek adam özlemi’ diyorlar. Peki, soruyorum: Nereden ç›kt› flimdi bunlar, nereden lüzum gördünüz bu iddialara? Merhum Menderes’e, merhum Özal’a karfl› yürütülen bu kampanya bugün nereden ›s›t›l›p Türkiye’nin önüne sürülmüfl” dedi. “Gaflet ve dalalet içinde olurlar” diyen Erdo¤an bir taraftan mahzun pozlar›na bürünürken bir taraftan da kükremeye bafll›yor. Özellikle emekçi halka karfl› Kas›mpaflal›l›¤›n› elden b›rakmayan Erdo¤an yedi y›l boyunca ‘aziz milletinin’ yükledi¤i emanete gölge düflürmek isteyenlere f›rsat vermediklerini, bundan sonra da vermeyeceklerini hayk›rarak, Kas›mpaflal›l›¤›n› bir kez daha gösteriyor.
Hukuk devletinde EMASYA uygulanamaz Y›llarca emekçi halka karfl› mücadele için her ilde kurulan psikolojik harp merkezlerine ses ç›karmayan AKP, ucu kendine ve savundu¤u kli¤e deydi¤inde ise “hukuk devletinde EMASYA uygulanamaz” diye 盤l›k atabiliyor. ‹çiflleri Bakan› Beflir Atalay yapt›¤› aç›klamada EMASYA (Emniyet Asayifl Yard›mlaflma Protokolü) ile ilgili ‘çal›flma bafllat›ld›¤›n›’ aç›klarken, EMASYA’y› birinci elden uygulay›c›s› olacak ‹l Mülki ‹dare Amiri valilere de ayn› yönde aç›klama yapt›r›ld›.
EMASYA protokolü nedir? 28 fiubat’›n miras› olan Emniyet Asayifl Yard›mlaflma (EMASYA) protokolü, 28 fiubat döneminde, Genelkurmay Baflkanl›¤› ile ‹çiflleri Bakanl›¤› aras›nda imzaland›. Bu gizli protokolle ‘5442 Say›l› ‹l ‹daresi Kanunu’nun 11/D maddesinin uygulanmas›’, yani TSK ile sivil emniyet güçleri aras›ndaki iflbirli¤inin kurallar› belirlendi. Buna göre her ilde askeri bir birim içinde Asayifl Güvenlik Merkezleri oluflturulacakt›. Sivil emniyet ve mülki amiri istihbarat, de¤erlendirme ve planlama aç›s›ndan askere ba¤›ml› olacakt›. Gerekli durumlarda askeri birlik valilikten davet almadan olaylara müdahale edebilecekti. Varl›¤› y›llar sonra yap›lan bir tatbikatla ortaya ç›kan EMASYA son olarak ‘Balyoz Darbe Plan›’ iddialar›yla yeniden gündeme geldi
rak çözülebilir. Demokrasi d›fl› usullerle çözülmeye çal›fl›lan bu sorun, ülkede binlerce can kayb›yla birlikte ekonomik kaynaklar›n yok edilmesine neden oldu” dedi. Aktar, Türkiye’deki sorunlar›n çözümünün kat›l›mc› sivil inisiyatifle haz›rlanacak yeni bir anayasan›n hayata geçirilmesi ile mümkün olaca¤›n› dile getirdi. Toplumun bütün kültürel unsurlar›n›n eflit haklar temelinde birarada yaflabilece¤i, hukukun üstünlü¤ü için bütün ku-
VAN- Van'da son bir y›l içirisinde 170 ö¤renci, okul idarecileri taraf›ndan fliddete maruz kald›¤›n› söyleyerek E¤itim-Sen Van fiubesi'ne baflvurdu. fiiddete maruz kalan ö¤rencilerin ço¤unlu¤unun köylerin boflalt›lmas›yla Van'a göç eden ailelerin çocuklar› olmas› dikkat çekiyor. Baflvurular aras›nda ›rkç›l›k, poflu takmak, Türkçe bilmedi¤i için kendini ifade edememe gibi etkenler yüzünden fliddete maruz kalan ö¤renciler bulunuyor. E¤itim-Sen Van fiubesi’ne yap›lan baflvurularda ö¤rencilerin fliddete maruz kalmalar›n›n bafll›ca nedenleri flunlar: - Okullarda görev yapan baz› faflist ö¤retmenlerin ›rkç› tutumlar›. Baz› faflist idarecilerin ö¤rencilere 'Sizler pis insanlars›n›z, sizden adam olmaz' sözlerine ö¤rencilerin tepki göstermesi nedeniyle uygulanan fliddet. - Anadili Kürtçe olan çocuklar Türkçe'yi tam olarak bilmedikleri için okul idarecileri ile diyalog kuram›yor. Diyalog kuramad›¤› için derdini anlatamayan ö¤renci ço¤u zaman fliddete maruz kal›yor. - Göçzede aileler yoksulluk nedeniyle çocuklar›n›n servis paras›n› ödeyemiyor. Bu yüzden okula sürekli geç gelmek zorunda kalan ö¤renciler baz› idarecilerin fliddetine maruz kal›yor. - E¤itim-Sen'e yap›lan baflvurular aras›nda boynuna dolad›¤› poflu nedeniyle fliddete maruz kalan ö¤renci bulunuyor. Baz› idareciler poflunun yasak oldu¤unu belirterek okullara sokmuyor. - Lisede okuyan, aileleri zorla göç ettirilmifl çocuklar, içinde bulunduklar› a¤›r ekonomik koflullar nedeniyle bazen bir jilet alacak paray› bulamad›klar› için t›rafl olam›yorlar. Bu durum da okul idarecilerini k›zd›ran faktörler aras›nda yer al›yor. - Ailelerin bilinçsizli¤i de önemli bir faktör. Ö¤renciye fliddet uygulayan idareciler, hemen ö¤renci velisini okula ça¤›rarak ö¤rencinin gösterdi¤i olumsuz davran›fllar nedeniyle dayak yedi¤ini belirtiyor, veliden ö¤renciyi uyarmas›n› istiyor. Ö¤renci bu yüzden idarecilerin fliddetinin yan› s›ra ço¤u zaman da aile fliddetine maruz kal›yor.
‘Ö¤renci ile diyalog kurulmal›’ Konuyla ilgili bilgi veren E¤itim-Sen Van fiube Baflkan› Lezgin Botan, okullarda disiplini sa¤lamak ad› alt›nda çocuklara fliddet uyguland›¤›n› söyledi. Daya¤›n yasak olmas›na ra¤men yönetmeliklerin uygulanmad›¤›n› belirten Botan, Van'da velilerin çabuk ikna edildi¤ini bu yüzden fliddet uygulamalar›n›n yarg›ya tafl›nmad›¤›na dikkat çekti.
rumlar›n demokratik bir anayasaya ihtiyaç duydu¤una vurgu yapan Aktar, fliddeti reddeden bütün siyasal oluflumlar›n örgütlenmesinin önündeki bütün yasal engellemelerin kald›r›lmas› gereklili¤ine de¤indi. Temsilde demokrasiyi esas alan bir seçim ve Siyasi Partiler Yasas›’n›n acilen de¤ifltirilmesi gerekti¤ini dile getiren Aktar, “Yarg›n›n siyasallaflmas›, Türkiye’de toplumun adalete olan inanc›n› sars›yor. Bu yüzden yarg› ba¤›ms›zl›¤› ile
tarafs›zl›kla ba¤daflmayan uygulamalara bir an önce son verilmesi gerekir” dedi. Ülkede silahl› çat›flma riskini ortadan kald›racak bir formülün silahl› örgüt üyelerinin ülke s›n›rlar› d›fl›na çekilmesi ile birlikte operasyonlar›n durdurulmas› oldu¤unu belirten Aktar, son olarak, “Demokratik Aç›l›m” sürecinin siyasi yönünün sosyal ve ekonomik özelliklerle de bir bütün görülmesi gerekti¤ini ifade etti.
DEVRiMCi
GÜNCEL
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
5
GDO ticaret a¤alar›n›n emrinde ANKARA- Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalara Hay›r Platformu, hükümetin, GDO’ya denetimsiz izin veren yasal düzenlemelerini elefltirerek, halk› bu konuda duyarl› olmaya ça¤›rd›. Ziraat Mühendisleri Odas› (ZMO)’nda gerçekleflen bas›n toplant›s›nda platform ad›na aç›klamay› ZMO Genel Baflkan› Gökhan Günayd›n yapt›. Günayd›n üç ay içerisinde üç yasal düzenleme yap›ld›¤›n›, en son 20 Ocak 2010 tarihli düzenlemeyle milyonlarca halk›n sa¤l›¤›n› tehdit eden, öte yandan ticaret ve rant sahiplerinin ç›karlar›n› ön planda tutan kararlar›n al›nd›¤›n› belirtti. 26 Ekim ile 20 Ocak aras›nda kontrol belgesi alm›fl ithalatç›lar›n kollanarak, daha ön-
ce yasaklanm›fl antibiyoti¤e dirençli GDO’lar›n ülkeye giriflinin engellenmedi¤ini belirten Günayd›n, GDO’lu ürünlerin bebek mamalar›nda dahi kullan›ld›¤›na dikkat çekti. Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›’n›n bu konuda tedbir alma yetkisini dahi ortadan kald›rd›¤›n› aktaran Günayd›n, 26 Ekim’de ülkeye girifline izin verilmeyen yüksek miktarda GDO bulunan ürünlerin ithalat›na izin verildi¤ini kaydetti.
7 y›ld›r ayn› oyalama Biyogüvenlik Yasa Tasar›s›’n›n ç›kmas›n›n önemine dikkat çeken Günayd›n, 2003 y›l›ndan itibaren gündemde olan fakat bir türlü ç›kma-
yan bu yasan›n geneti¤i de¤ifltirilmifl bitki ve hayvan üretimini yasaklayan içeri¤ine kat›ld›klar›n› söyledi. Ç›kacak tasar›n›n yürütmesinde yer alacak kurulun 9 atanm›fl üyesinin anti-demokratik bir flekilde seçildi¤ini söyleyen Günayd›n, Tar›m Bakanl›¤›’n›n bu konuda en az iki üyesinin üniversite ve meslek örgütlerinden seçilece¤i ifadelerinin ise yaln›zca kamuoyu bask›s›n› yat›flt›rmaya yönelik oldu¤unu ifade etti. Günayd›n son olarak, “Tüm halk›m›z› GDO’lar›n insan ve hayvan sa¤l›¤›na zarar vermemesi, üretici ve tüketici halk yarar›na bir Biyogüvenlik Yasas› ç›kmas› için TBMM’nin çal›flmalar›n› dikkatle izlemeye ve
daha duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz” dedi.
Kararlar halk sa¤l›¤› lehine olmayacak Tüketici Haklar› Derne¤i Baflkan› Turhan Çakar ise, “fiu andan itibaren hangi ürünün GDO’lu oldu¤u belli de¤il, halk›n bilinç ve e¤itim düzeyi de ay›r›m yapacak düzeyde de¤il. GDO ithalat›na izin verilmesi üretimimizi de olumsuz etkiliyor. 20 Kas›m ve 20 Ocak kararlar› bir hukuksuzluk ve bir avuç ithalatç›n›n ekme¤ine ya¤ sürme giriflimidir. Biyogüvenlik tasar›s› önemlidir, fakat GDO’lu ürünlerde yasayla koyulan bir eflik de¤erin halk yarar›na oluflturulaca¤›na inanc›m yok” dedi.
Size verecek topra¤›m›z yok DERS‹M- Dersim’ de y›llar öncesinden planlanan baraj projeleri, son y›llarda h›zla hayata geçirilmeye baflland›. Önce geçti¤imiz y›l›n ortalar›nda yap›m› tamamlanan ve su tutmaya bafllayan Uzunçay›r baraj›n›n ard›ndan flimdi ise ard› ard›na yeni barajlar›n ihalesi yap›l›yor. ‹halesi bittikten sonra sondaj çal›flmalar›na bafllanan Konaktepe 1 ve Konaktepe 2 barajlar›n›n yan› s›ra yine Pülümür’de ihalesi yap›lan HES regülatörünü kazanan Saran Holding, bölgede baraj yap›m› faaliyetlerine bafllad›. Dersim halk›n› topraklar›ndan ve kültüründen koparacak olan baraj ve HES yap›mlar›na karfl› Dersim halk› ve çevrecilerin tepkisi her geçen gün ise daha da art›yor. Özellikle Uzunçay›r baraj›n›n su tutmas›ndan sonra baraj›n yaratt›¤› olumsuzluklar›n aç›k bir flekilde görülmesi, Dersim halk›n› ciddi derecede rahats›z etmifl. 10 Ekim’de Dersim’de yaklafl›k 20 bin kiflinin kat›ld›¤› bir eylem gerçeklefltiren Dersim halk›, dünya üzerinde en genifl kat›l›ml› çevre mitingi eylemine imza atarak bu konuda ki duyarl›l›klar›n› devlete ve baraj› yapan flirketlere göstermiflti.
Barajlar›n di¤er ad›: yok etmek 1938 Dersim Katliam›’nda on binlerce insan ölmüfl, bir o kadar› da sürgüne yollanm›flt›. Ve 1938’den bugüne devletin bögeye yönelik yok etme sald›r›s› çeflitli biçimlerde sürmüfltü. 1980‘90’l› y›llarda devlet taraf›ndan uygulanan OHAL’le artan faflizm, bölgede ikamet eden nüfusun iyice azalmas›na neden oldu. Bask› ve fliddet ile, 150 bini bulan nüfus flu anda 70 bin. Dersim’de
ikamet eden bu nufusun yar›s›na yak›n›n› ise asker ve polis oluflturuyor. Yani yaklafl›k 1990 y›l›ndan sonra 80 bin kifli zorunlu göçe maruz kalm›flt›r. 1997 y›l›nda bin 45 olan mezra say›s› 200’lere düfltü, 100’e yak›n köy ise zorla boflalt›ld›. Bugün aç›s›ndan ise devletin yeni yok etme sald›r›s› olan baraj yap›m›, 84 köy ve 100’e yak›n mezray› yok edecek. Bu veri sadece baraj yap›m›ndan direkt etkilenenler. Baraj›n uzun süreli olan ekolojik ve siyasi etkisi göz önüne al›nd›¤›nda durum daha da vahim bir hal al›yor. Bu da demek oluyor ki Dersimliler yeni bir sürgünle karfl› karfl›ya hem de önceki sürgünler kadar a¤›r bir sürgünle. Devletin Dersim’de baraj yap›m›ndaki ›srar›n›n nedeni acaba elde edilecek enerji mi? Bu konuda ilgili mühendislerce haz›rlanan raporlar ve yine konuya iliflkin uzmanlar›n yapt›¤› çeflitli bilimsel araflt›rmalar bunun böyle olmad›¤›n› gösteriyor. Çünkü Munzur'da yap›lacak olan barajlardan elde edilecek olan gelir, baraj için harcanan paran›n faizinin onda birini bile oluflturmuyor. Dersim'deki hidrolik enerji potansiyelinin tamam›n› teflkil eden Munzur Barajlar› Projesiyle üretilmesi planlanan elektrik ise, ülkenin hidroelektrik kaynaklardan flu anda elde etti¤i elektri¤in binde 9'unu oluflturuyor. Yine barajlar›n yap›m›nda devlet ve flirketler taraf›ndan es geçilen zemin etütü ve fizibilite çal›flmas›, baraj›n yap›lma anlam›na iliflkin ipucular› veriyordu. Ortaya ç›kan bu gerçeklikle beraber, enerji amaçl› olmayan bu barajlar›n gerçek anlam› bölge için, insan›
ve do¤ay› yok etme oluyor.
Dersim Halk›: size verecek topra¤›m›z yok Dersim halk›yla yapt›¤›m›z sohbetlerde Uzunçay›r Baraj›’n›n su tutmas›yla beraber, ortaya ç›kan resmin çok fley ö¤retti¤i belirtiliyor. Bölgede yaflayan halk, devlet bürokratlar› ile flirket yetkililerinin, kendilerine barajlar› överek, bölgede ekonomik katk› sa¤layaca¤›n› iddia ettiklerini hat›rlatt›. Ve ard›ndan hemen ekliyorlar: “Ne yat›r›m›, ne okonimik deste¤i, yerimizden yurdumuzdan olduk.” Özelikle Uzunçay›r Baraj› ve Mercan’da yap›lan HES, halka büyük dersler vermifl. Çünkü bu yap›lan iki baraj ile köylüler yerlerinden ve kültürel ve dini mekalar›ndan kopar›ld›. Bu duruma direkt tan›k olan insanlar “Bizi kand›ramazlar flirketlere verecek bir kar›fl topra¤›m›z yok” diyorlar art›k.
Barajlar bölge halk›n›n sonu olabilir Pülümür bölgesinde ise halktan ald›¤›m›z görüfllerde gene barajlar›n bölge insan›n›n sonu olaca¤› ve barajlar›n Dersim’i insans›zlaflt›rmak için yap›ld›¤› kan›s› öne ç›k›yor. Pülümür’de en büyük geçim kayna¤›n›n ar›c›l›k ve hayvanc›k oldu¤u ve e¤er baraj yap›l›rsa bölgede bunlar›n hiçbirinin yap›lamayaca¤›n› dile getiren halk, baraj›n yap›lmas›yla beraber bölgenin insans›zlaflt›r›laca¤›na dikkat çekiyorlar. Bölgede bulunan tafl ve kireç ocaklar›n›n ar›c›l›k ve hayvanc›l›¤a ciddi zararlar verdi¤ini, bu ocaklardan ç›kan tozun, verimi büyük ölçüde etkiledi¤ini aktaran halk, barajla beraber bölgenin yok olma aflamas›na gelece¤ine dikkat çekiyor.
Dersim’de ESO seçimine Belice’nin hileleri damga vurdu! DERS‹M– Dersim’de Esnaf ve Sanatkârlar Odas› seçimi, 23-24 Ocak’ta yap›lan genel kurulda gerçeklefltirildi. Seçimde, 16 y›ld›r oda baflkan› olan H›d›r Belice ve Zülfü Y›ld›z yeni dönem için aday oldu. Oldukça gergin geçen seçime, H›d›r Belice ve grubunun hileleri damga vurdu. Seçime günler kala, kaybetme korkusuyla, genel kurulu ertelemek için elinden geleni yapan Belice, esnaflara k›sa mesaj göndererek kongreye gelmemelerini, kongrenin ertelendi¤ini söyleyecek kadar pervas›zlaflt›. Belice, bununla da yetinmeyerek, Kredi Kefalet Kooperatifi’nden kredi çeken esnaflara, tekrar seçilememesi halinde haciz ifllemlerini bafllataca¤›n› söyleyerek, kendisine oy vermeye zorlam›flt›. Ayr›ca Belice’nin, 16 y›ll›k oda baflkanl›¤› süresince, etraf›ndaki küçük grupla birlikte, esnaf ve sanatkârlar›n sorunlar›n› kamuoyuyla hiçbir biçimde paylaflmad›¤›, “kapal› kutu”ya çevirdi¤i odada, esnaf ve sanatkârlar üzerinden rant elde etmeye koyuldu¤u, Dersimliler ta-
raf›ndan biliniyor.
Belice’nin “derin” iliflkileri Baz› dönemlerde, karfl›s›na ç›kan adaylar› da tehdit eden Belice’nin, özellikle 2006 y›l›ndaki seçimde, genel kurul toplant›s›nda, karfl›s›ndaki adaylara kaset sallayarak “sizler nerede, ne zaman benimle ilgili ne konufltuysan›z hepsi bu kasette kay›tl›d›r” demesi tepki çekmiflti. Belice’nin çeflitli devlet güçleriyle ve dönemin komutan› Albay Nam›k Dursun’la iliflkileri oldu¤u da a盤a ç›km›flt›. Belice, ayr›ca, s›k s›k parti de¤ifltirmesiyle de, Dersim’de meflhur olmufl bir flahsiyet durumunda. CHP, ANAP ve AKP’nin il baflkanl›klar› için müracaatta bulunan Belice, geçen yerel seçimlerde DSP’den belediye baflkan aday› olmufltu. fiimdilerdeyse, Türkiye De¤iflim Hareketi’nin Dersim ‹l Temsilcili¤i görevini sürdürüyor. Konuya iliflkin görüflünü ald›¤›m›z bir Dersimli ise, “H›d›r Belice, hiçbir seçimi kaç›rm›yor. Nerdeyse
okullardaki s›n›f baflkanl›¤› seçimlerine bile girecek” diyerek, Dersimlilerin bu konudaki bak›fl›n› ortaya koyuyor.
rilen “Hükümet Komiseri”yle de anlaflarak, tutanak tutulmamas›n› sa¤lad›.
Belice kime güveniyor? Belice “delice” tehdit etmeye devam ediyor! ‹flte 16 y›ll›k baflkan ve bu seçimlerde de baflkan aday› olan H›d›r Belice’yle ilgili bu flaibelerin çokça konufluldu¤u bir ortamda yap›lan Esnaf ve Sanatkârlar Odas› seçimleri de, ciddi tart›flmalara ve gerginliklere sahne oldu. Genel Kurul öncesinde, kendisine oy vermeyece¤ini söyleyen esnaf ve sanatkârlar› ça¤›rmayan Belice, onlar›n yerine, “kavga ç›karsa kullanmak üzere”, toplum içinde teflhir olmufl, uyuflturucu ba¤›ml›s› ve sistemin maflas›na dönüflmüfl kiflileri genel kurul salonuna getirerek, onlara da oy kulland›rd›. Buna itiraz eden esnaflara, Belice “bunlar devlet düflman›, cumhurbaflkan›na domates atanlar, oday› amaçlar› d›fl›nda kullanmak isteyenlerdir” diye sataflarak, tehditler savurdu. Ayr›ca Belice, devlet taraf›ndan seçime gözetmen olarak gönde-
Belice’nin “seçim oyunlar›” bunlarla da bitmedi! Kongre gününde, Esnaf ve Sanatkârlar Odas› binas›n›n çevresini kolluk kuvvetleri taraf›ndan ablukaya ald›ran Belice, kongre öncesinde savurdu¤u tehditlerin ard›ndan kolluk kuvvetlerine s›¤›nd›, karfl› aday listesinde olanlara ise, kolluk kuvvetlerinden ald›¤› güç ve cesaretle “sizin a¤z›n›z› burnunuzu k›rar›m”, “sizinle sonra görüflece¤iz” türünden tehditlerle sald›rmaktan geri durmad›. Belice’nin kolluk kuvvetlerini kendi ç›kar›na kullanmas›, polisin ve temsil etti¤i devletin seçimlerde hangi tarafta durdu¤unu da ortaya koymufl oldu. Bütün bu hile ve gerginliklerin aras›nda yap›lan seçimde, H›d›r Belice, 21 oy farkla, seçimi kazanan taraf oldu. Fakat seçimlerde ortaya ç›kanlarla birlikte, H›d›r Belice’nin mevcut “halk düflman›” s›fat› da pekiflmifl oldu.
‘Büyük düflündük, HES’leri istemiyoruz’ R‹ZE- Dersim’de ERNA flirketininin toplant›s›n› yapt›rmayan Dersimlilerden sonra Rize’nin ‹kizdere ‹lçesi’nde yap›m› planlanan iki hidroelektrik santrali (HES)’ne karfl› protesto eylemi yapan ‹kizdere halk› da toplant›y› yapt›rmad›. Baflköy, Ortaköy ve Yetimhoca köylerinin bulundu¤u Cimil Vadisi’ndeki Cimil Deresi üzerine HES yap›lmas› planlan›yor. HES yap›m› üstlenen Hilal Enerji firmas› yetkilileri ile ‹l Çevre ve Orman müdürü Sabit Kandemir, ÇED (Çevre Etki De¤erledirme) raporu için ‹kizdere Nuran-Hasan Ekfli Kültür Merkezi’nde toplant› düzenlemek istedi. Ancak toplant›ya davet edilen köylülerin toplant›ya kat›lmamalar› ve toplant›n›n yap›laca¤› salonun önüne gelerek toplant›y› protesto etmeleri üzerine toplant› bafllamadan sona erdi. Yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› eylemde Baflbakan Erdo¤an’›n maketleri tafl›nd›. Maketlere “Büyük düflündük, HES’leri istemiyoruz”, “Alabal›k diyar›na HES zulmü”, “Neneme, dedeme, dereme dokunma” yaz›l› dövizler as›ld›. Eylemciler ad›na konuflan Cimil Köyleri Kültür ve Yard›mlaflma Derne¤i sözcüsü Alaattin Demirci, HES’lere karfl› mücadele etmek gerekti¤ini söyleyerek, “Dünyan›n en k›ymetli 200 vadisinden biri say›lan flu güzelim vadiye yap›lan bu haks›zl›klara karfl›y›z. Bugüne kadar yap›ld› ama, art›k bundan sonra yap›lacak olanlara dur denilsin. Bu bölgeye faydal› olmak istiyorsan›z, gelin çevreyi tahrip etmeden bölgeyi turizme, hayvanc›l›k ve organik tar›ma kazand›ral›m. Bir paragöz flirket güzel köyümüze gelmifl ve bir tak›m etütler yapt›rarak, devleti yanl›fl bilgilerle yönlendirmek suretiyle burada santral yapmaya çal›fl›yor” dedi.
‘Girifliminizden piflman olursunuz’ Bin y›ll›k bir tarihe sahip köylerin yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya b›rak›ld›¤›n› dile getiren Demirci, “Bu paragöz flirket zahmetsiz para kazanacak diye, bu güzelim do¤ay› nas›l ölüme terk edebiliriz? Ölümüne ama demokratik haklar›m›z› kullanarak ve hukuk nizam› içerisinde bu ve benzeri tahribatlar› yapt›rmay›z. Girifliminizden piflman olursunuz” dedi.
HES için 300 y›l›k ç›nar a¤ac›n› kesecekler MU⁄LA- Mu¤la’n›n Köyce¤iz ‹lçesi’ne ba¤l› Beyobas› Beldesi’nden geçen Yuvarlakçay Irma¤› üzerine kurulacak HES için 300 y›ll›k ç›nar a¤açlar› kesilecek. Bu durumu protesto eden köylüler ve çevreciler, santralin kurulaca¤› Topgözü mevkisinde toplanarak eylem yapt›. Eylemlerini santralin kurulaca¤› yerde çad›r kurarak sürdüren köylüler, tatl› su kaynaklar›n› ve do¤alar›n›n yok edilmesine karfl› mücadelelerini devam ettireceklerini söyledi.
6
PERSPEKT‹F
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Önümüzü seçerek gelece¤e gitmek,
Geçmifle bak›p günü görmeyi gerektirir Her geliflme mutlaka belli bir nesnel zeminden beslenir. Söz edilen geliflme istisnas›z olarak, beslendi¤i mant›k ve olgular dinami¤iyle, nicel ya da nitel bir birikim ve de¤iflimi koflullar; yeni fenomenler ortaya ç›kar›r. ‹nsan›n bilinçli dinamik rolü, bu geliflmede kesin etkide bulunur. Devrimci teori ve diyalekti¤i do¤rulayarak kan›tlayan budur. Tarihsel tecrübenin dersi de, ö¤retti¤i de, tan›kl›¤› da budur. Tarihte bireyin rolü belirdi; fakat tarihi devrimci halk kitleleri yaratt›. ‹mparatorluklar› y›k›p tiranlar› devirerek tarihin karanl›¤›na gömen tek kuvvet, kitlelerin devasa eylemiydi. Kitleler devrime kalk›flmadan, kendili¤inden bir ileri topluma var›lamayaca¤› kesindir. Bilimsel sosyalizm teorisi, önceki bilimlerden ayr›larak bunu ortaya koyup aç›klar. Emperyalizm ahtapotunun vantuz kollar›yla sarmalanm›fl yoksul dünya, çaresiz de¤ildir. Dünyan›n ezilen mazlum uluslar› ve çilekefl dünya halklar›, kaderlerini ellerine alabilirler; alacaklar da... Proletarya önderli¤inde öncü tugaylar›n yükselttikleri Halk Savafllar› baflta olmak üzere, dünya çap›nda geliflen devrimci hareket ve anti-emperyalist ak›m, umut vermektedir. Dünya devrim hareketinin tecrübe ve birikimleri, derin bir hazine olarak önümüzde dururken, co¤rafyam›z komünist ve devrimci hareketin büyük miras›, küçümsenemez birikimiyle gelece¤imize ›fl›k tutmakta, kuvvet vermektedir. Komünist ve devrimciler, yetersizliklerine karfl›n devrim ›srar›yla çaba sarf etmekte; toplumsal çeliflkiler üzerinde demokratik kültür ve de¤erler geliflerek, devrim topra¤› haz›rlanmaktad›r. Hak arama bilinci ve ekonomik-demokratik sosyal mücadeleler hareketi giderek büyümektedir. Ulusal hareket ,devrimci-demokratik mücadelenin yede¤i olarak sürmektedir. Genifl bir yelpaze üzerinde zengin sosyal hareketler serpilip geliflmektedir.
Sürecin olanaklar›na uygun devrimci önderli¤i tesis edelim! Emperyalist finans krizinin etkileri, devrimci durumu derinlefltirmekte, devrimci reaksiyonlara vesile olmaktad›r. Karfl›-devrim cephesindeki çatlamalar ve dalafl büyümekte, devrimci hareketin geliflmesine uygun olanaklar sunmaktad›r. Özetle, rüzgar devrimden yana esmektedir. Emperyalist tasfiyeci süreç henüz yerine oturarak tasfiyeyi baflar›p, devrim topra¤›n› gevfletme amac›na ulaflamam›flt›r. Ancak bu s›cak tehlike ortadan kalkm›fl de¤ildir. Baflar›s› durumunda, devrimci durumda duraksama ve devrimci harekette gerileme/k›r›lmalar yaflansa da, bu geçici olacakt›r. Dahas›, tasfiyeci sürecin negatif etkileriyle emperyalist krizin pozitif etkileri iç içe yaflayacakt›r. Emperyalist tasfiye süreci tam ray›na oturmadan önce, devrimci durum ve dalgada geliflmelerin olaca¤› flimdiden yaflananlarla aç›kt›r. Bu süreçte komünist ve devrimcilerin görevleri a¤›rlaflarak önem kazanaca¤› gibi, bu görevlerin devrimci rolle üstlenmesi bütünlüklü bir haz›rl›¤› gerektirir. Bu haz›rl›klar›n içinde göz ard› edilemeyecek kadar de¤erli nokta, devrimci eylem birlikleriyle devrimci cephenin dinamizmini artt›rmakt›r. Unutmamak gerekir ki, devrim ile karfl›-devrim birbirini gelifltirerek seyreder. Bunun gibi, her geliflim sürecinde ikili yan/iki özellik mutlaka vard›r. Tek yönlü bir süreçten söz edilemez. Çeliflkili her sürece, sürecin egemen yan› damgas›n› vurur. Zay›f yan, egemen yan›n ba¤r›nda geliflerek boy verir. Nihai olarak, hangi yan›n galebe çalaca¤› ise, söz konusu yanlar›n göreli durumu de¤il, iç dinamikleri taraf›ndan tayin edilir. Eski ile yeni, do¤ru ile yanl›fl aras›ndaki mücadele, bu geliflme sürecinin tek temel dinami¤idir. Er ya da geç, eski yerini yeniye, yanl›fl yerini do¤ruya b›rakmak zorundad›r. ‹çinden geçilen süreci, iki cephedeki geliflmeleri ya da durumu, göze batanlar›yla özetleyip hat›rlamak gerekirse... Devrimci hareket veya devrimci cephede objektif durumun iyi oldu¤unu ve hareketin nispi geliflmelerle ivme kazanma özellikleri gösterdi¤ini söylemek abart› olmaz. Nesnel zemin, öznel hareketleri koflullayarak beslemektedir.
“Hava döndü iflçiden/iflçiden esiyor yel...” ‹flte, Tekel iflçilerinin özlük haklar› u¤runa yürüttükleri kahramanca direnifl… Bu direnifl fevkalade derslerle doludur. Bir ay› geride b›rakm›fl olan onurlu devrimci direnifl; dondurucu so¤uk ve karla karakterize olan do¤a muhalefeti zorluklar›na karfl›n titremeyen bir durufl ve kararl›l›kla sürmektedir. Onlarca direniflçi Tekel iflçisi, so¤u¤un da etkisiyle hastanelere kald›r›lmas›na karfl›n, direnifl, kararl›l›¤›ndan bir fley yitirmedi. “Ya kazanaca¤›z ya ölece¤iz!”, “Direnip savaflaca¤›z, kazanaca¤›z!”, “Ölene kadar dönmeyece¤iz!”, “Direnifli sonuna kadar sürdürece¤iz!” fleklindeki beyanlar, iflçilerin dilinden düflmedi. ‹flçiler, ailelerini, çocuklar›n› b›rakarak, Ankara’daki mücadelelerinde birlefltiler. Kad›n direniflçilerin kararl›l›¤› da dikkat çekiciydi. Belli günlerden sonra, baz› direniflçilerin çocuklar› da, anne-babalar›yla dayan›flmak için Ankara’da direnifl saflar›ndayd›. Ve çocuklar, iktidara ders vererek, ana-babalar›na; “kazanmadan eve dönmeyin” dediler.
Onlar da direniflçilerin ruhunu tafl›yordu… De¤iflik kentlerden Ankara’ya gelen Tekel iflçileri, yaln›zca kad›n direniflçilerinin kararl›l›¤›yla dikkat çekmiyordu. Ayn› zamanda, bafl› eflarpl›-eflarps›z kesimlerin s›n›f birli¤iyle de dikkat çekiyordu. En önemlisi de, Türk, Kürt, Laz gibi de¤iflik dillerden, Alevi-Sünni gibi de¤iflik mezheplerden biraraya gelerek, iflçilerin s›n›f kardeflli¤ini temsil ediyor olufllar›yd›. Faflist hakim s›n›flar›n gelifltirdi¤i ›rkç›-milliyetçili¤e inat, tam da bu faflist kabar›fl döneminde, halklar›n kardeflli¤i ve iflçilerin birli¤ini temsil ederek hayk›r›yorlard›. Daha güzel ayr›nt›lar› da vard› elbette. ‹flçi s›n›f› ve halk kitlelerinin s›n›f dayan›flmas› ve devrimcilerin destekleri de güzel örneklerdi. Faflist iktidar›n, direniflin belli aflamalar›nda gündeme gelen gazl›-coplu sald›r›lar› ise, faflizmin tezahürü olarak lanetlenen sahnelerdi. Ayr›ca bu sahneler, direnen Tekel emekçileri flahs›nda, ülkemiz emekçilerinin bilincinde, devletin temel niteli¤ini ve s›n›f karakterini de, bir kez daha berraklaflt›rm›fl oldu. Ülkenin dört bir yan›ndan gelen iflçilerin Ankara’da çeflitli etkinliklerle sürdürdükleri direniflin son üç günü, açl›k grevi biçiminde eylemlerle daha da keskinlefltirilirken, ölüm orucu gibi eylem biçimlerinin dahi öngörülmesi, “zincirlerinden baflka kaybedecek bir fleyleri olmayan” Tekel iflçilerinin kararl›l›¤›n›, bir kez daha, dosta, düflmana göstermifl oldu. Direniflin komünist ve devrimci öncü parti-örgütten yoksun oluflu, görülen en zay›f yan›yd›. Söz konusu öncülük eksikli¤i, öncülü¤ün direnifle denk düflmeyen zay›f deste¤i ve direnifl düzeyini gelifltiren, yönlendirip yöneten fonksiyona sahip olmayan güçsüzlü¤ü ya da genel zay›fl›¤›, direniflin gerekti¤i gibi yayg›nlafl›p güçlü kazan›mlar elde etmeye varmas›nda en ciddi zaaft›. Direniflin militan duruflu ve keskin s›n›f tavr› aç›s›ndan olumsuz bir fley söylenemez elbet. Lakin içindeki tüm devrimci dinami¤e ra¤men, daha çok “kendili¤inden geliflen hareket” niteli¤i, büyük kazan›mlar›n elde edilmesi için öncü-önder role ihtiyaç duyar. ‹flçilerin devrimci tavr›, devlet iktidar›n› hedefledi¤i gibi, burjuva sendika önderlerinin uzlaflmac›/s›n›f hareketini satan tavr›na karfl› da d›fla vurdu. Ne var ki, komünist-devrimci önderlikten yoksun olan hareketin, burjuva-tafleron sar› sendika önderlerinin güdümünde reformist potaya kaymas› kaç›n›lmaz olur. Tekel iflçisinin yan› s›ra ‹stanbul’da ‹tfaiye iflçileri ve Antep’te Çemen Tekstil iflçilerinin bafllatt›klar› direniflleri süredururken, di¤er taraftan, do¤an›n katledilmesine karfl›, do¤an›n gerçek sahipleri aya¤a kalk›yor! ‹nsana ve do¤aya sald›r›da s›n›r tan›mayan hakim s›n›flar, F›rt›na Vadisi, Allionai, Munzur, Hasankeyf ve daha pek çok do¤al-tarihi güzelli¤i, doymak bilmez kâr h›rslar›yla, mahvetmeye girifliyor. Ancak, bu do¤al ve tarihi güzelliklerin gerçek sahibi olan yöre halklar› ve onlar etraf›nda kenetlenen devrimci, demokrat, duyarl› kesimler, zincirli eylemlere ve açl›k grevlerine varan bir kararl›l›kla, direnifllerini sürdürüyor. Hrant Dink’in katlediliflinin üçüncü y›l dönümünde yap›lan kitlesel anma etkinli¤i ve bu etkinlikte halklar›n kardeflli¤i fliar›yla buluflup, faflizme
meydan okuyan devrimci halk kitleleri ise; devrimci zeminin gücünü gösteren en son hareketler olarak, halk kitlelerindeki k›p›rdanman›n ç›plak örneklerini oluflturuyor. Karfl›-devrim cephesinde yaflananlar ise, iki yönlüdür. Biri, komünist, devrimci ve halk kitlelerine uygulanan faflist bask›, sald›r› ile ayn› özde olan Kürt ulusu ve az›nl›klara yönelik milli zulüm sald›r›lar›; di¤eri ise, karfl›-devrimci s›n›flar›n aras›ndaki çat›flman›n yans›malar›d›r. Hepsinin, genel bir sald›r› dalgas›n›n topluma yay›l›p, faflist t›rman›fl ve militaristleflmeyi gelifltirdi¤ini söylemek gerekir. Süreçte esas yan da, bu faflist sald›r›lard›r. Komünistlerin, ABD emperyalizminin icazetiyle yeniden yap›lanma süreci olarak “demokratikleflme-aç›l›m-çözüm” ad› alt›nda yürütülen tasfiyeci süreci de¤erlendirmelerinde, daha önceden, “faflist sald›r›lar›n derinleflece¤i” yönündeki belirlemeleri, maalesef do¤rulan›yor. DTP’ye yap›lan tutuklama operasyonlar›, DTP kapat›ld›ktan sonra, ayn› h›zla, flimdi de BDP’ye yap›lmakta, genifl tutuklamalar sürmektedir. Amac›n, devrimci dinamikleri bast›r›p sindirerek, tasfiyeci sürece tam entegre edilmifl nitelikte istenilen bir Kürt siyasal partisinin oluflturulmas› oldu¤u aç›kt›r. Kürt ulusuna yönelik gelifltirilen faflist linç sald›r›lar›, Romanlara da Manisa-Selendi tehciri ile yaflat›ld›. Dahas› bu kapsaml› sald›r› dalgas›, çeflitli biçimlerde genifl halk kitlelerini de kapsayarak t›rmanmaktad›r. ‹flçi, memur ve di¤er kesimlerden yükselen direnifl ve eylemler dizisi, bu sald›r›lar›n sonucu olup, sald›r›lar›n tüm toplumsal kesimleri kapsayan genifllikte sürdü¤ünü göstermektedir. Karfl›-devrimci dalgan›n çirkin yüzü, Kürt partisi, vekilleri ve belediye baflkanlar› flahs›nda pervas›zlafl›rken; ulusal linç, belediye baflkanlar›n›n kelepçelenip s›raya dizilmesi ve Ahmet Türk’ün ev mizanseninde son derece kaba ve çirkef boyutlara vard›. DTP konvoyuna sald›r›, Mersin ve di¤er yerlerdeki sivil faflist, ›rkç› sald›r›lar, Erzincan ve Edirne’de tekrar eden faflist sald›r›lar, komünist ve devrimci hareketlere ve genifl demokratik çal›flmalar›na yönelik sald›r›lar, tehdit ve tutuklamalar, 1 May›s sald›r›s› ve benzerleri... Uzay›p giden sald›r› zinciri, karfl›-devrimin terörünü aç›kça ortaya koymaktad›r. Hrant Dink’in gerçek katillerinin “devlet s›rr›” gerekçeleriyle korunup kollanmas› sürerken, a盤a ç›kan “Kafes Eylem Plan›”yla, ›rkç› cinayetin sorumlular›n› bilmeyen kalmam›flt›r. Ancak faflizm, özüne uygun davranarak, “Ben devletim! ‹stedi¤imi yapar›m, kimse hesap soramaz!” demekte ve iflledi¤i cinayeti aç›kça savunup kapatmaya çal›flmaktad›r. Buradaki çirkef ya da faflist karakter, Abdi ‹pekçi’nin katili ve Papa suikast girifliminden mahkûm olmufl faflist Mehmet Ali A¤ca’n›n davul zurna ile karfl›lanmas›nda da a盤a ç›kmaktad›r. Burada a盤a ç›kan nitelik, devletin bafl›ndan beri gerçek örgütleme zemini olan kontrgerilla örgütlenmesinin, klik dalafl›na ba¤l› olarak, belli boyutlarla iffla edilen iç yüzüyle gözler önüne serilmektedir. Gladiyo, J‹TEM, Özel Harp örgütlenmesinin tüm boyutlar›yla devlet örgütlenmesi ol-
du¤u bilinirken, darbeler gelene¤i de bu zeminden ba¤›ms›z olmamakla birlikte, devrimci ve komünist hareketin geliflmesine karfl› oluflu temel esas olmak üzere, klikler aras› iktidar dalafl›n› da ihtiva etmektedir. 1960, ‘70 ve ‘80 darbelerinin etkileri ve bu darbelerden ‘80 askeri faflist cuntas›n›n anayasas›, hala hüküm sürerken; ABD’nin dayatt›¤› yeniden yap›lanma ve AB’ye üyelikle gündeme gelen uyum yasalar›n›n ç›kar›lmas› süreci, devam etmektedir. Bu süreç, komprador bürokrat burjuva klikleri aras›ndaki iktidar dalafl›yla k›z›fl›p sürmektedir.
Söz konusu devrimcilere sald›rmaksa, “demokrasi” teferruatt›r! 28 fiubat balans ayar› ile yeniden gündeme gelen askerin ayak sesleri, “e-muht›ra”larla, “andaç”larla devam edegeldi. 29 Aral›k 2000 y›l›nda komünist ve devrimci tutsaklara yönelik, 20 hapishaneye düzenlenen katliam operasyonu, küçük bir darbe olarak “post-modern darbeler”in bir türeviydi adeta. Ama bu, di¤erlerinden farkl› olarak, toplumsal devrimci dinamiklere yönelik bir sald›r› ve sindirme biçimi oldu¤u için, kanl› katliamlarla gerçeklefltirildi. Ve içteki klikler dalafl›nda kullan›lan “post-modern darbeler”, halk kitlelerine, devrimcilere geldi¤inde “post”u da, “modern”i de tan›may›p, katliamla gerçeklefltirildi! Devlet bürokrasisinden rant sa¤lama imtiyaz›n›n karfl› karfl›ya getirdi¤i komprador bürokrat burjuva kliklerinin, yaflad›klar› iç dalafllar›, “Susurluk kazas›”yla su yüzüne ç›kt›. Fakat buradan netice ç›kar›lamad›. Mevcut kliklerin hepsinin ipli¤i pazara ç›kt› ve bunlar ABD’nin tafleronlu¤unu sürdürmeye aday olmaktan ç›kt›lar, esasta. ABD, dünya düzenine ba¤l› olarak TC devletini yeniden yap›land›racakt›. Ancak, sözünü etti¤imiz klik kesimleri teflhir oldu¤undan, ABD için tercih olmaktan ç›kt›lar. Yeni bir aktör yetifltirmek bu saatten sonra zorunluydu. AKP, bu ihtiyaç ve hesapla haz›rlan›p, hükümete ve iktidara kadar getirildi. Devletin yap›land›r›lmas› süreci, daha güçlü ve etkili olarak, ancak “y›pranmam›fl”, yeni simalar, yeni aktörler üzerinden yürütülebilirdi. Devletin yeniden yap›land›r›lmas› ile k›z›flan klik dalafl›, kendi tarihsel gelene¤i ve gerçek örgütlenmesi üzerinden sürmektedir. Susurluk’ta tutmayan hesap, takip eden süreçle, bu kez de “Ergenekon operasyonu”nda çekilen k›l›çlarla aç›ktan devreye sokuldu. ‹ç hesaplaflma a盤a vurularak derinlefltirildi. ABD destekli AKP iktidar›, Kemalistleri ve dolay›s›yla orduyu, yeniden yap›lanma projesine uygun olarak, iktidarda gerileterek bir biçimde tasfiyeye giriflti (Bu çat›flma hala sürüyor.) MÜS‹AD, Anadolu Kaplanlar› örgütlenmesi ve Gülen sermayesi ile çok yönlü yayg›nlafl›p geliflti; yan› s›ra hükümette ve iktidarlaflma sürecinde, bura imkânlar›n› kullanarak da ekonomik olarak iyice palazland›. Devlet bürokrasisine sinsice s›z›p, orada kök sald›. Polisi tamamen ele geçirdi; ordu içinde belli bir etkinlik sa¤layabildi. Yarg› sahas›nda da önemli oranda bir güç tesis edebildi (Fakat, ordu içinde ve yarg›da tam etkinlik kuramay›p, nispeten zay›f oldu¤unu söylemek gerekir.) Genel anlamda ABD-CIA taraf›ndan des-
teklenen AKP, hükümette olman›n ve devlet iktidar›n›n sa¤lad›¤› erkle, rakip kliklerini adeta köfleye s›k›flt›r›p, yap›lanma sürecini iflletmektedir. Ne var ki Kemalist kesim, devlet bürokrasisinde kök salm›fl geleneksel yap›s›, ordu damar› ve sermayesiyle, hala önemli bir kuvveti temsil etmektedir. AKP egemen durumda olup süreci yönetmekte; ama Kemalist damar bofl durmamaktad›r. Özellikle ordu ve yarg›da önemli bir direnç göstermektedir. AKP, anayasa de¤iflikli¤ini ve öncesinde de belli yasalar›n ç›kar›lmas›n› önüne koymufltur. Askerin sivil mahkemelerde yarg›lanmas› ve YAfi kararlar›n›n yarg›ya tabi olmas› giriflimlerinde bulunurken, Anayasa Mahkemesi, Kemalist cepheden yaklafl›p, bu yasalar› iptal ederek karfl›l›k vermektedir. Kemalistler, suikastkomplo-darbe planlar›yla meflgul olup, kendisine yak›n mahkeme ve hakimleri kullanarak, Telekomünikasyon ‹letiflim Baflkanl›¤› (T‹B)’n›n aranmas› talimat›n› verip, arama-denetim yaparken; AKP iktidar› (-ki Kemalist gelenek ve nitelikten ilerde de¤il; ayn› öz ve karakterdedir), Kemalistlerin suikast giriflimlerini ya da çal›flmalar›n› suçüstü edip, kendisine ba¤l› mahkeme-hakimlerin karar›yla “Kozmik oda” aramalar›na kadar uzanabiliyor. Adalet Bakan›, T‹B’in aranmas› karar›n› veren “Ergenekoncu-Kemalist” hakimin görevden men edilmesi talimat›n› veriyor. Kemalistler, AKP iktidar› alt›nda, ordu esas olmak üzere, örgütlülü¤ünü sürdürüp planlar›na uygun olarak silah depoluyor; her tarafta mantar gibi silah patlay›c› türüyor! Topraklar maden gibi, silah zengini! AKP bu gömüleri a盤a ç›karma yetene¤i sergiliyor; ve benzeri… Bu keskin dalafl›n ürünü olarak deflifre ediliyor ki; “Sar›k›z”, “Ay›fl›¤›”, “Eldiven”, “Yakamoz”, “Kafes” ve -flimdilik en son- “Balyoz” darbe eylem planlar› ve suikast, komplo düzenekleri hiç eksik olmam›fl! Cumhurbaflkan›, Baflbakan, baflbakan yard›mc›s›ndan tutal›m da, “az›nl›klar›n sindirilmesi” amac›yla, bunlara ve çeflitli kanaat ve mezhep önderlerine suikast planlar›, camilerin bombalanmas›, Türk uçaklar›n›n düflürülerek Yunanistan’la savafl ç›kar›lmas›, düflürülecek hükümet ve iktidar›n yerine geçecek hükümet ve iktidar kabinesi, tutuklanacak gazeteciler listesinin haz›rlanmas› gibi, çok genifl planlar yap›lm›fl, yap›lan provokasyonlarla AKP iktidar›n›n düflürülmesi hedeflenmifl; bu iktidar dalafl›n›n görülmeyen içyüzünde. Aç›k darbe ça¤r›lar›n›n da yap›lmas›yla birlikte, en son “sivil faflizm” tart›flmalar›n›n dile getirilmesi son derece manidard›r. Özellikle “balyoz” darbe plan›yla birlikte; kliklerin medya uzant›s› silahflorlar›, demagoglar, liberal ayd›nlar, kliklerin televizyon ve yaz›l› bas›n görevlileri, korktuklar›n›/korkulacak fleyler oldu¤unu söylemektedirler. Bir kesimi ise, “korku toplumu yaratma” çabas›ndan bahsetmektedir. Ve benzeri… Korkman›za gerek yok sevgili burjuva kalemflorlar› ve liberal demagoglar! Bu gerçek salt bugüne ait de¤il; devletin bafltan beri temel örgütlenmesiydi. Ve ifller hep böyle yürütülüyordu. Dolay›s›yla ekstradan korkman›z› gerektirecek yeni bir fley yok.
Hakim s›n›flar›n korkular›n›, halk›n hakl› kavgas›n› devrimci önderlikle buluflturarak büyütelim! Evet, korkmas› gerekenler vard›r elbette. Ama bu korkmas› gerekenler, halka karfl› suç iflleyenlerdir; devlettir yani. Korkmas› gerekenler, tüm gericilerdir. Gerici-faflist s›n›flar, devrimci s›n›flardan korkmal›d›r. Çünkü devrimci hareket dipten kaynamakta, ezilip sömürülen kitlelerin homurtusu büyümektedir. ‹flçi s›n›f› kararl› direniflleriyle yeniden sahnededir. Korkulmas› gereken, gerici dalafl›n komplocu-katliamc› yüzü de¤il; bütün bu karfl›-devrimci s›n›flara karfl› geliflen/geliflecek olan halk hareketi, devrimci ve komünist harekettir. Gericiler korkmal› ancak, devrimci halk kitlelerinin korkacaklar› bir fley yoktur! Faflist hakim s›n›flar korkmal›d›r; çünkü devrimci dalga geliflmektedir. Devrimci zeminin kuvvetli oldu¤u her bak›mdan aç›kt›r. Mesele, komünist ve devrimci hareketin devrimci koflullar karfl›s›nda görevlerine sahip ç›k›p, geliflmelere önderlik yapma yetene¤ini sergilemesindedir. Bu yetene¤i edinmek için, daha yo¤un ve daha fedakar çal›flmalarla haz›rl›klar›m›z› tamamlamaya h›z vermek; parti ve devrim bilincimizi keskinlefltirmek; sorumluluklar›m›z›n ereklerine uygun davranmak gerekmektedir. Komplocu, darbeci, entrikac› hakim s›n›f kontrgerilla devletinden kurtulman›n tek yolu, proletarya partisinde devrimci savafltan geçer! ‹ki cephedeki geliflmeler de devrimci koflullar› gelifltirerek devrimci f›rsatlar› büyütmektedir. Öncü örgütün keskin s›n›f mücadelesini gelifltirme perspektifini somut prati¤e dökerek, h›z kazanmas›n›n tam zaman›d›r. Komünist ve devrimci hareketin karfl›s›nda zengin f›rsatlar ve uygun koflullar bulunmaktad›r. S›n›f mücadelesi bonkör, s›n›f örgütleri zay›ft›r. Ama devrimci savafl kesintisiz ve duraks›zd›r. Kavga küçükten büyü¤e do¤ru geliflecektir.
DEVRiMCi
KADIN
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
7
12 yafl›nda 4 inekle takas edildi Çorum'da 12 yafl›ndaki K.A'n›n yaflad›klar› ülkemizde kad›n›n toplumdaki yerini aç›k bir flekilde özetledi. Olay, kad›nlar›n yeri geldi¤inde "namus" ad›na öldürülen ve yeri geldi¤inde ise 4 ine¤e sat›lan bir "mal" olarak de¤erlendirildi¤i gerçe¤ini tekrar tekrar gözler önüne serdi. Elbette görebilengörmek isteyen gözlere... K.A önce 29 yafl›ndaki Kamber
Bostan’a 4 inek karfl›l›¤›nda ard›ndan da 20 yafl›ndaki Gökhan Türk’e 10 bin TL karfl›l›¤›nda sat›ld›. Sungurlu’nun Kurba¤al› Köyü’nde yaflayan fiükrü A, k›z› K.A'y› 8 ay önce inflaat iflçisi Kamber Bostan'a verdi ve Bostan'la anlaflamayan K.A evine kaçt›. Bostan'dan sürekli dayak yiyen K.A "baba oca¤›na" s›¤›nd›! Fakat burada da kaçt›¤› için dayak yedi ve çocu¤unu düflürdü. Kendi
çocuk olamadan anne olmaya zorlanan K.A bu defa 10 bin TL karfl›l›¤›nda garsonluk yapan Gökhan Türk'e sat›ld›. Bu olay, paran›n bir k›sm›n› peflin alan baban›n, k›z›n› verdikten sonra paran›n kalan k›sm›n› alamamas› üzerine Türk'le karakolluk olmas› sonucu ortaya ç›kt›. Raflara pazarlama için dizilen bir mal gibi "taksitle, kampanya" ile sat›lan K.A'n›n ilk ya da son oldu¤unu
bu sistem de¤iflmedikçe hangi sa¤l›kl› ak›l söyleyebilir: Burjuva feodal medya d›fl›nda! Evet K.A'n›n bafl›na gelen bu olay medyada hayli yer ald› ve onlar için "güzel bir malzeme"den de baflka bir fley de¤ildi. "Ünzile gerçek oldu" flafllar›yla verilen haberde bir s›k›nt› yok muydu dersiniz? Bu topraklar üzerinde her gün kaç kad›n Ünzile, Güldünya oluyor? Boflanmak istedi¤i için bir ka-
d›n› sat›rlarla, silahla öldürülenler ile K.A'y› satanlar ayn› zihniyeti tafl›m›yor mu? Bu yaklafl›m bu olaylara gözlerin kapat›lmas›n›n bir sonucu. Sistem taraf›ndan tüm toplumda karart›lan gözler, kulaklar ve diller isyan etmedikçe, bu olaylar›n her geçen gün daha da artmas›na vesile olacak...
Tekel’in çad›r kentinden yükselen kad›n›n hayk›r›fl› ANKARA- Yaflam›n her alan›n› kuflatan feodal gerici egemen anlay›fl›n kad›nlar üzerinde yaratt›¤› bask› ve zulüm hali kad›n› evine, evin içinde mutfa¤a hapsetmifl durumda. Kad›na biçilen rol bu iken kad›n bütün kuflatmalara ra¤men güçlü bir ideolojik karfl› savafl ve isyan›n dinamiklerini de kendi içinde bar›nd›r›yor. Tam da yapt›¤›m›z tespit üzerinde yükselen irili ufakl›, kendili¤inden ve örgütlü baz› mücadeleler mevcut. Fakat kendili¤inden geliflen bir mücadele kad›na gerçek kurtuluflu sa¤lamayaz.
ne karfl› bir buçuk ayd›r Ankara sokaklar›n› mesken eyledi. Emekçinin dili, dini, ›rk› ve cinsiyeti yoktur. Fakat kad›nlar gerek Kuzey Kürdistan'da gerekse Türkiye emekçi s›n›flar› içerisinde, eme¤in üretilmesi sürecinde oldu¤u gibi feodalizmin etki ve tesiri aç›s›ndan da farkl› düzeylerde özelliklere sahiptir. Tekel iflçisi kad›n profili bu aç›dan elzem bir örnektir. Lakin genel anlamda iflçiler içerisinde önemli bir nicel güce sahip kad›n iflçiler ya aile ve çevre bask›s›yla ya da bakmakla sorumlu olduklar› ‘kendi’ çocuklar›ndan
mücadele ayn› zamanda tüm bu bak›fl aç›lar›n› üreten ve s›n›fsal sorunlar› var eden egemenlere karfl› da veriliyor. Daha önce nerdeyse hiçbir eyleme kat›lmam›fl, evden ifline, iflinden evine dönerek evde yemek bulafl›k vb. ifllerle u¤raflan, çocuklar›n›n türlü problemlerini gö¤üsleyen, bunun d›fl›ndaki zaman›n› yaz›l› ve görsel medyan›n kendisi için tasarlan›p, sunulmufl olan›yla yetinmeye mahkûm edilmifl Tekel kad›nlar›, ya¤mura, kara, çamura, ayaza, biber gaz›na ve polis copuna ra¤men gecesi ve gündüzüyle çad›r kent sokak-
Esas kurtulufl s›n›f mücadelesi ekseninde yükselecek ve onunla iç içe geçmifl, kad›n›n özgünlü¤ünü içinde bar›nd›ran bilinçli bir mücadeleyle var olacakt›r. Emek ve s›n›f eksenli do¤an ve geliflen, kendi mecras›nda akarken bütün ileri ve geri yanlar› içinde bar›nd›ran irili ufakl› iflçi mücadelelerine tan›k oldu¤umuz günlerden geçiyoruz. Tekel iflçileri, özlük haklar› için ve 4-C denilen köle, tafleron iflçi statüsünü yaratan, temelinde neoliberal politikalara, emperyalizmin bulundu¤u gerici güçlere karfl› ve onun s›n›f iflbirlikçileri-
kaynakl› direnifle kat›lamamaktad›rlar. Öte yandan yine ülkenin güneyinden kuzeyine, do¤usundan bat›s›na bafl›ndan beri bu mücadelenin içerisinde yer alan direnifle kad›n rengini ve dokusunu veren kad›nlar da yok de¤il. ‹flte kad›n›n tüm gerici, faflist uygulamalara karfl› üretti¤i emekle karfl› koyma ve devrimi yaratma prati¤ine kendinden bafllama hali. Direniflin bafl›ndan beri alanda olan kad›nlar, genel olarak erkek iflçi s›n›fdafllar›n›n, egemen erkek zihniyetiyle mücadele yürütüyor. Bu
lar›ndaki kararl› duruflunu sürdürüyor. Sadece bu alanda de¤il, Tekel kad›nlar› sa¤l›k emekçilerinin sa¤l›¤›n piyasalaflt›r›lmas›na karfl› yürüttükleri eylemlerde paras›z sa¤l›k, e¤itim, ifl güvencesi sloganlar›n› en gür sesle hayk›r›yorlar. K›sacas› Ankara’da soka¤a inmifl bir kad›n iradesi var ve bütün kad›nlar› kavgaya ça¤›ran bir isyan›n sembolü Tekel iflçisi kad›nlar. Tekel iflçisi kad›nlar mücadelede ileri bir tutum içerisindeyken, Tekel fabrikalar›n›n kapat›lmas› ve özellefltirme
politikalar›n›n ne zaman bafllad›¤›, nas›l iflledi¤i konusunda bir bilinçsel kavray›fla sahip de¤iller. Fakat erkek iflçiler bu konuda ilk müzakerelerin nas›l bafllad›¤›, kimlerle yap›ld›¤› ve sürecin nas›l bu güne geldi¤ine dair kronolojik bilgi sunabiliyorlar. Bu ne demek oluyor? Kad›n, kol gücüne dayal›, eme¤ini üretti¤i alanda bile kendisine biçilen, atfedilmifl rolün d›fl›na ç›kmam›fl, ç›kamam›flt›r. Fakat gelinen aflamada Tekel iflçisi kad›nlar bir uyan›fl içerisinde, neden her aflaman›n d›fl›nda kald›klar›n›, hükümetin veya hükümete ortak düzen partilerinin kendilerini nas›l kand›rd›¤›n› flimdi daha iyi biliyorlar. Lakin baflbakan›n, eylem alan›nda bulunan baflörtülü kad›nlara seslenerek ‘sizin ne ifliniz var orada’ anlam›nda ifadeler kullanmas› di¤erlerini ötekilefltirdi¤ini ve baflörtülü kad›na AKP zihniyetinin biçti¤i rolü de ortaya koyar niteliktedir. AKP zihniyeti, kad›na, kendi iktidar›yla egemen sistemin kurmufl oldu¤u bask› ve zulmün daha ötesinde bir bask› ve zulüm yaratmaya çal›flmaktad›r. Tekelli kad›n iflçiler geldikleri bölgelere özgü düflünüfl tarzlar›n› da tafl›makla beraber, haftalard›r süren mücadelelerinde ülkede bulunan kad›n örgütlülüklerine ö¤retiyor ve kad›n mücadelesinden ö¤reniyor, ö¤renmeye de devam ediyor. Tekel kad›n direniflçilerin genel profili sistemin kendilerine biçti¤i misyonun çok d›fl›nda de¤il. Ço¤u kad›n iflçi hayatlar›nda ilk defa mücadele ve eylem kavramlar›n›n somut ifadesini bu direnifl sürecinde ö¤reniyor. Sistem bütün bask›, sindirme ve yok etme, bilinçsizlefltirme, beyinleri buland›rma, evcillefltirme araçlar›n›, emekçiler, ayd›nlar ve devrimciler üzerinde nas›l uyguluyorsa ve bunu, yandafl medya arac›l›¤›yla zihinlere nas›l iflliyorsa, Tekel kad›nlar› özgülünde de ayn› flekilde uyguluyor. Tekel iflçisi kad›n, bilinç ve pratik olarak içersinde geri yönlerini bar›nd›rsa da Türkiye ve Kuzey Kürdistan’daki emekçi kad›nlara mücadele etmesi gerekti¤ini, fabrikalarda, tarlalarda, evde k›sacas› yaflam›n hangi alan›nda olursa olsun kad›n›n yüzy›llard›r üstünden atamad›¤› hizmetçilik, bak›c›l›k, temizlikçilik, aflç›l›k yani kölelik misyonundan, ikinci s›n›f insan muamelesinden kurtulmas›, bunun için özgürleflme mücadelesini her alana yaymas›n›n önemini ö¤retiyor. Ne olursa olsun iflte, evde, fabrikada, tarlada, kad›n; bütün gericiliklere, bask›lara karfl› üretimden gelen gücünü kullanarak, bedeller ödeyerek mücadele etmektedir. Eme¤imizle eflit, daha yaflanabilir bir dünya ve yeni insan› yaratma cüretiyle mücadeleye, örgütlenmeye…
‘Haks›z tahrik’ ve kad›n cinayetine tepki ‹STANBUL- SES Bak›rköy fiubesi üyesi Dilek Dafldano¤lu’nun efli taraf›ndan katledilmesi davas›n›n ikinci duruflmas›nda SES üyesi kad›nlar, Dilek'in katilinin hak etti¤i cezaya çarpt›r›l›ncaya kadar davan›n peflini b›rakmayacaklar›n› ve haks›z tahrik indirimi uygulamas›n› asla kabul etmeyeceklerini dile getirdi. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nde hemflire olan ve 19 Temmuz 2009’da ‘haks›z tahrik’ gerekçesiyle efli Tahir Daflda-
no¤lu taraf›ndan öldürülen Dilek Dafldano¤lu davas›n›n, Bak›rköy Adliyesi 9. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci duruflmas› öncesi sendika üyesi kad›nlar bas›n aç›klamas› düzenledi. Kad›nlar ad›na aç›klamay› yapan Bak›rköy SES fiube Baflkan› Leyla Koç Üzüm, “Bu davan›n sonuna kadar takipçisi olacak, katilin hak etti¤i cezaya çarpt›r›lmas› için örgütlü tüm yap›larla burada olaca¤›z” dedi. Kad›nlar›n bedeninin ve hayat›n›n tasarruf
hakk›n›, namus ad›na erkeklerin kullan›m›na sunan sisteme karfl› olduklar› için davada taraf olduklar›n› belirten Koç Üzüm, “Dilek gibi öldürülen, Güldünya’lar›, Yasemin’leri, Sevim’leri, Gülflen’leri, Ayfle’leri unutmad›¤›m›z için bu davada taraf›z!” dedi. Koç Üzüm, konuflmas›n› “Devlet, yetkililer, sorumlular kad›nlar›n can güvenli¤ini sa¤lamada yetersiz kald›¤› gibi, kad›nlar›n ellerinden al›nan hayatlar›n› da yok saymaya de-
vam ediyor. Kad›n cinayetlerinde ve kad›nlara yönelik suçlarda “bahane” kabul etmiyoruz! Erkekçe “mazeretlere” “haks›z tahrik” indirimi uygulanmas›n›, Dilek’in katilinin de bu yolla kolayca s›yr›lmas›n› kabul etmeyece¤iz” sözleriyle sonland›rd›. Aç›klaman›n ard›ndan topluca duruflman›n oldu¤u mahkeme salonuna geçen SES üyesi kad›nlar, duruflmay› izledi. Tan›klar›n dinlenmesinin ard›ndan verilen kararla duruflma 6 Nisan 2010 tarihine ertelendi.
‹ntihara sürükleyen anlay›fl mahkum edilsin AMED- Geçti¤imiz günlerde day›s›n›n o¤lu ile evlendirilmek istendi¤i için intihar eden Hediye Demirel, abisinin 5. katta bulunan evinden kendisini bofllu¤a b›rakm›fl ve onu kurtarmaya çal›fl›rken kardefli Kadriye Demirel de afla¤› düflmüfltü. Sistem ve töre ma¤duru olan iki kad›n›n yaflad›klar›n› baflkalar› yaflamas›n diyen kad›nlar biraraya geldi. Amed Kent Kad›n Meclisi üyeleri olay›n gerçekleflti¤i Amed’in Ç›nar ‹lçesi’nde iki kardefli ölüme götüren anlay›fl› protesto ederek, "Kad›na uzanan eller k›r›ls›n" dedi. BDP Ç›nar ‹lçe binas› önünden Ç›nar Meydan›'na kadar yürüyen kad›nlar, "Bijî yekîtiya jinan", "Kad›na uzanan eller k›r›ls›n", "Jin jiyan azadî" sloganlar› att›. Meydanda kad›nlar ad›na bir aç›klama yapan Amed Kent Kad›n Meclisi Sözcüsü Zarife Özbekli, kad›nlar› intihara sürükleyen anlay›fl›n mahkum edilmesi gerekti¤ini belirtti. Özbekli, "Biz kad›nlar yeni yaflamlar› yaratabilmek ve çözüm gücü olabilmek için her an ileriye dönük yeni bir ad›m atmal› ve dayan›flma ruhuyla kad›na yönelik fliddete, ölümlere ve intiharlara dur demeliyiz" dedi. Toplumsal alanda köklü bir zihniyet de¤ifliminin olmamas›ndan kaynakl› kad›n ölümlerinin ve intiharlar›n›n önüne geçilemedi¤ine dikkat çeken Özbekli, zaman›nda ve yeterli tedbirler al›nmad›¤›ndan kad›nlar›n "töre" nedeniyle öldürüldü¤ünü ve intihara sürüklendi¤ini belirtti. "Kad›n›n bilinçlenme ve örgütlenme çal›flmalar›n›n toplumumuzda özgürlük yasalar›na dönüflmesi bir zorunluluktur" diyen Özbekli, kad›n ölümlerindeki vahfletin toplumsal geri b›rak›lm›fll›¤›n ve eril yap›n›n kendini cellat rolüne dönüfltürdü¤ünün bir ifadesi oldu¤una iflaret etti.
Kad›nlardan ‹ran'›n idam vahfletine tepki MERS‹N- Mersin PTT Müdürlü¤ü önünde biraraya gelen Mersin Kad›n Platformu üyeleri, ‹ran'da kad›n siyasi tutuklular›n idam edilmesine tepki göstererek, kad›n örgütlerini göreve ça¤›rd›. Eyleme, Mersin Barosu, DÖKH, EKD, EMEP, Halkevleri, Kad›n Eme¤i Kolektifi, KESK, MKM-DER, ÖDP, Partizan, SDP'li Kad›nlar ve Günebakan Kad›n Derne¤i yöneticileri destek verdi. Kad›nlar ad›na aç›klama yapan Hülya Ayhan Yaman, ‹ran'da sosyalist-devrimci ve muhalif kad›nlara uygulanan iflkence ve idamlara dikkat çekti. Kad›nlar›n ‹ran'da giydikleri k›yafetler nedeniyle ceza ald›klar›n› hat›rlatan Yaman, "Totaliter gerici ‹ran devletinde insan haklar› hayat bulmad›¤› gibi kad›nlar için durum daha da kötüdür. Kad›nlar hiç bir zaman erkeklerle eflit haklara sahip olmam›fllard›r. En demokratik haklar›n ve özgürlüklerin yasakland›¤›, kad›nlar›n giydikleri k›yafetleri için bile ceza gördü¤ü ‹ran'da pefl pefle gelen idam kararlar› gün geçtikçe endifle verici boyutlara ulafl›yor" dedi. ‹ran'da siyasi tutsak say›s›n›n giderek art›¤›na de¤inen Yaman, idam cezas› alan Kürt kad›n Zeynep Celaliyan'›n ve fiirin Riham Hulu'nun durumunu hat›rlatt›. Yaman, ‹ran gerici rejiminin ‹ran halklar›n›n gözünü korkutmay›, sindirmeyi amaçlayan bu vahfletine karfl› tüm kad›n örgütlerini ve dünya halklar›n› zulme karfl› ç›kmaya ça¤›rd›.
8
EMEK
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Hükümet zaman kazanarak direnifli bitirmeyi hedefliyor Baflbakan Erdo¤an Tekel direniflinin yaratt›¤› etkiden dolay› Türk-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Kumlu ile görüflmek zorunda kald›. Ancak Kumlu, yine hükümete göz k›rparak, iflçilerin direniflini öteleyecek kararlara imza att›. Baflbakan Erdo¤an’la yapt›¤› görüflmenin ard›ndan bas›na aç›klama yapan Kumlu, görüflmesinden ‘yeni bir çal›flma’ ve yeniden toplanma karar› ç›kt›¤›n›, Erdo¤an’›n bakanlar›na bu konu hakk›nda yeni bir çal›flma bafllatmas› talimat› verdi¤ini aktard›. Direniflçi iflçiler ise görüflmenin sonuçlar›n› hükümetin zaman kazanarak direnifli bitirmek istedi¤ine yordular ve zaman kazanmakla direniflin bitirilemeyece¤ini ifade ettiler.
Kumlu’nun tavr› iflçileri tatmin etmedi, iflçiler tepkili Tekel direniflinin yaratt›¤› etkiden dolay› Türk-‹fl
Genel Baflkan› Kumlu ile biraraya gelen Baflbakan'›n yeni formül için iki bakan›na talimat verdi¤i, Kumlu’nun a¤z›ndan ç›kan sözlerden ö¤renildi. Toplant› ç›k›fl›nda k›sa bir aç›klama yapan Kumlu, "Çal›flmalar sona erdikten sonra bir kez daha görüflece¤iz" diye konufltu. Kumlu, "Baflbakan'›n verdi¤i randevu üzerine bu gün görüfltük. 45 gündür so¤ukta kad›n-erkek Türk-‹fl önünde eylem yapan arkadafllar›m›z›n s›k›nt›lar›n› paylaflt›k. Baflbakan, bakanlar Yaz›c› ve fiimflek'e konunun incelenmesi için talimat verdi. Bu anlamda önümüzdeki hafta sonuna kadar bu çal›flman›n neticesini bildirecek" diye konufltu. Direniflteki iflçileri 'provokatörlükle suçlayan' Baflbakan Erdo¤an ve iflçilere ‘merhamet ettikleri’ için piflmanl›k duyan bakan fiimflek’in sözlerini hat›rlatarak Kumlu’nun görüflmesini de¤erlediren iflçiler, hükümetin zaman kazanmaya yö-
nelik ad›mlar att›¤›n› ve Türk-‹fl’in ise net tav›rla karfl›l›k vermedi¤ini kaydetti. ‹flçiler, 45 gündür Ankara'n›n so¤u¤una ve türlü engellere ra¤men direndiklerini, 45 gün boyunca hükümet kanad›ndan sorunlar›n›n çözümüne dair tek bir söz bile iflitmediklerini dile getirerek, hükümetin direnifli bofla düflürmek için zaman kazanmaya çal›flt›¤›na iflaret etti. ‹flçiler her türlü sald›r› karfl›s›nda Ankara'dan ayr›lmayacaklar›n›, 4-C ya da 4-B gibi statüleri asla kabul etmeyeceklerini aktararak, Türk-‹fl yönetiminin sendika a¤al›¤›n› b›rakarak iflçinin yan›nda net tav›rla durmas›n› istedi. Türk-‹fl Genel Merkezi önünde direniflte olan iflçiler, Kumlu’nun aç›klamas›n›n ard›ndan “Buradan bir yere gitmiyoruz” dediler ve “Ölmek var, dönmek yok”, “Baflbakan flafl›rma sabr›m›z› tafl›rma” sloganlar› att›lar.
DHF ve DGH TEKEL iflçisini yanl›z b›rakm›yor DHF çeflitli illerde Tekel direniflinin toplumsallaflmas› için çaba gösterip eylemleri güçlendirirken, ayn› zamanda Ankara’da da direniflin merkezinde Tekel iflçileriyle birlikte faliyetlerini sürdürüyor. Yine, Demokratik Gençlik Hareketi de merkezi düzeyde üyelerine ça¤r› yaparak direniflteki iflçilere destek oldu. DHF faaliyetçileri, “Ölümüne Direnifl, Ölümüne Zafer” bafll›¤›yla bir bildiri da¤›t›m› yapt›. Da¤›t›m› yap›lan bildiride, düzen partilerinin arac›l›¤›yla hakim s›n›flar taraf›ndan ülkemizin yer alt› ve yer üstü kaynaklar›n›n emperyalistlere peflkefl çekildi¤i, iflçinin, köylünün, emekçinin ekme¤inin elinden al›nd›¤›, buna karfl› gelen halka pervas›zca sald›r›larda bulunuldu¤u aç›kland›. Bildiride, ayr›ca, ister 4-C olsun, is-
ter 4-B olsun, Tekel iflçisinin özlük hakk›n›n verilmedi¤i hiçbir öneri ve pazarl›¤›n kabul edilemeyece¤i belirtilirken, vaatler ne olursa olsun 4-C ve 4-B’nin kölelik oldu¤u vurguland›.
Ayd›n ve sanatç›lardan destek Tekel iflçilerinin direnifline destek vermek için Grup Munzur’un da içerisinde oldu¤u ayd›n ve sanatç›lar oturma eylemi gerçeklefltirdi. Ayd›n ve sanatç›lar olarak oturma eylemine Mehmet Özer, Abdullah Ayd›n, Zerrin Taflp›nar, Temel Demirer, Y›lmaz Demiral, Necmettin Salaz, Adnan Caymaz, Sait Çetino¤lu ve Mahmut Konuk kat›ld›. Ayr›ca ‹smail Beflikçi, Fikret Baflkaya, Haluk Gerger ve Sibel Özbudun da oturma eylemine destek verdi.
MKP: Tekel iflçilerinden ö¤renelim
Direnifl eylemlerle güçlendi ANKARA- Direniflteki ‹flçi ve Emekçilerle Dayan›flma Platformu ile Tekel iflçisi halka direnifli anlatt›. Tekel iflçisinin direnifli 44. gününde Ankara Mamak ‹lçesi’nde yoksul emekçilerin yo¤un oldu¤u Tuzluçay›r Mahallesi’ne tafl›nd›. Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) ve devrimci, demokratik kurumlar›n bulundu¤u ‘Direniflteki ‹flçi ve Emekçilerle Dayan›flma Platformu’ bileflenleri ve Tekel iflçileri eylem öncesi semtte kahveleri ve esnaf› gezdi. Direniflin kritik bir sürece girdi¤ini ve halk›n tüm ezilen kesimlerinden deste¤e ihtiyaç duyduklar›n› anlatan Tekel iflçileri, ayn› zamanda 4-C’yi anlatan bildirileri de da¤›tt›. Süleyman Nazif ‹lkö¤retim Okulu’nun önünde birleflen platform üyeleri ve Tekel iflçileri Tuzluçay›r Merkezi’ne do¤ru “Tekel, ‹tfaiye, Kent A.fi., Sinter, Esenyurt direniyor!”, “Genel Grev, Ge-
Mersin’de aralar›nda DHF’nin de bulundu¤u emek ve demokrasi güçleri Tekel iflçilerine destek amac›yla eylem yapt›. Eylemde yap›lan aç›klamada, Tekel iflçilerinin taleplerinden bir ad›m dahi geri atmadan direnifli sürdürmesinin emekçilere yol gösterdi¤i ifade edilerek, kazan›mlar›n iflçilerin direnifl ve birli¤inden geçti¤i vurguland›. Ayr›ca Türk-‹fl yönetimini de uyaran kurumlar sendikan›n hükümetten yana de¤il iflçilerden yana tav›r almas› gerekti¤ini belirtti.
TES-‹fi, Tekel direniflini selamlad› DERS‹M- TES-‹fi üyesi iflçiler, özellefltirmelere karfl› mücadeleyi yükselten Tekel iflçileri için eylem yapt›. Tunceli Sendikalar Platformu ve TES-‹fi’in ortak gerçeklefltirdi¤i eyleme DHF’de destek verdi. DS‹ önünde biraraya gelen emekçiler, buradan sloganlar atarak, TEDAfi
kara’da direndikleri hat›rlat›lan aç›klamada, “Açl›k grevinin 44. günündeler. Buradan Tekel iflçilerinin onurlu direniflini selaml›yoruz. Emekçilerin kararl› direnifli herkese umut veriyor” denildi.
“Biz bu kefeni giydik” BURSA- Bursa Fomara Meydan›’nda toplanan Tekel ‹flçileriyle Dayan›flma Platformu, Tek G›da-‹fl Bursa fiubesi,Türk-‹fl Bursa Sendikalar› ve iflçiler sloganlarla AKP binas› önüne do¤ru yürüyüfle geçti. DHF’ninde bilefleni oldu¤u platform üyeleri ve sendika üyeleri yürüyüfl sonunda, AKP binas›na siyah çelenk b›rakt›. Daha sonra iflçiler ad›na aç›klamay› yapan Türk-‹fl 8. Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca, iktidara hitaben “Biz bu kefeni giydik, size çok pahal›ya patlayacak” dedi.
Tekel iflçilerinden üç günlük açl›k grevi AKP hükümeti ve Tayyip Erdo¤an’›n sald›r› ve karamalar›na karfl›, taleplerinin kabul edilmesi için Tekel iflçileri, direniflin 36. gününde kitlesel açl›k grevine gitti. Açl›k grevinin 3. gününde durumlar› a¤›rlaflan 4 iflçi hastaneye kald›r›ld›. ‹flçiler sedyelerle hastaneye götürülürken d›flar›da bekleyen iflçiler att›klar› sloganlarla AKP iktidar›na ve sömürü düzenine meydan okudular. ‹flçiler hep bir a¤›zdan “Katil AKP”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz” sloganlar›n› hayk›rd›lar.
nel Direnifl” pankart› arkas›nda yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüfle halk›n ilgisinin ise yo¤un oldu¤u görüldü.
Kazan›m direnifl ve birlikten geçer MERS‹N- Tekel iflçilerinin Ankara’da günlerdir çetin hava koflullar›na ra¤men sokakta ve çad›rda verdi¤i onurlu mücadele, tüm iflçi ve emekçilere yol göstermeye devam ediyor.
binas›na do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “TEDAfi halk›nd›r sat›lamaz”, “AKP 4-C’yi al bafl›na çal”, “Tekel iflçisi direniflin simgesi”, “Genel grev, genel direnifl”, “Sendikalar göreve genel greve” sloganlar› at›ld›. Yürüyüflün ard›ndan TEDAfi önüne gelen emekçiler ad›na aç›klama yap›ld›. Tekel iflçilerinin bir ay› aflk›n süredir so¤uk, kar, k›fl demeden, polis müdahalesine ra¤men An-
Emekçiler, TEKEL iflçisi için yürüdü ‹STANBUL- Taksim Meydan›’ndan Galatasaray’a yürüyen emekçiler sendika konfederasyonlar›n›n ‘genel grev’ ça¤r›s› yapmalar›n› istedi. Aralar›nda DHF’ninde bulundu¤u birçok siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün de kat›larak destek verdi¤i eylemde, ‹stanbul’daki itfaiye iflçileri, Tekel ifl-
DHF: Tehditler korkular›n›n ifadesi ‹STANBUL- Baflbakan Tayyip Erdo¤an'›n Tekel iflçilerine yönelik dillendirdi¤i tehditlere iliflkin bir aç›klama yay›nlayan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) tehditlerin hakim s›n›flar›n tedirginliklerinin bir ifadesi oldu¤u de¤erlendirmesinde bulundu. Erdo¤an'›n 22 Ocak'ta Ankara'da Tekel iflçilerini tehdit eden konuflmas›n›n›n hat›rlat›ld›¤› aç›klamada, "Bilinmelidir ki Tekel iflçileri flahs›nda, yükselmekte olan iflçi ve emekçi kitle hareketlerine yönelik, bu gibi tehdit ve hakaret içeren konuflmalar, hâkim s›n›flar›n içerisine düfltükleri
tedirginli¤in aç›k bir yans›mas› durumundad›r." denildi. Özellefltirmelerin önünün aç›lmas› ad›na uygulanan politikalar›n ard›ndan kamu kurumlar›n›n birer birer nas›l peflkefl çekildi¤ine dikkatlerin çekildi¤i aç›klamada flu ifadeler yer ald›: "Y›llarca fabrikalarda ter ak›tanlar, bir yandan hem kazan›lm›fl haklar›ndan mahrum edilmifller hem de devletin en üst makamlar›ndan en a¤›r hakaretlere maruz b›rak›lm›fllard›r... Baflta Erdo¤an olmak üzere, devlet bakanlar›n›, valilerini, bilcümle bürokrat›n› ve
dahi kimi sendika a¤alar›n›, iflçi, emekçi hareketine karfl› tehditkâr ve hakaretamiz bir üslupla konuflturan fley; iflte bu biriken, yükselen ve merkezinde iflçilerin, emekçilerin oldu¤u birleflik, kitlesel bir halk hareketi mücadelesi ihtimalinin giderek kuvvetleniyor olmas›d›r.” Tekel direniflinin di¤er iflçiler ve devrimcileri de daha kapsaml› hareket etmeye zorlad›¤›n›n ifade edildi¤i aç›klamada “Görevlerimize sahip ç›kal›m” denilerek, devrimci ve ilerici kesimlere direnifli sahiplenmede daha kararl› bir durufl sergilenmesi ça¤r›s› yap›ld›.
çileri, Esenyurt Belediyesi’nde iflten ç›kar›lan iflçiler de kat›ld›.
‘Söyleyecek söz kalmad›’ Taksim Meydan›’ndan Galatasaray Lisesi önüne yürüyen iflçi, emekçi ve devrimciler, sendika konfederasyonlar›ndan genel grev karar› beklediklerini ifade etti. Galatasaray Lisesi önünde ilk aç›klamay› yapan D‹SK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, art›k söyleyecek sözlerinin kalmad›¤›n› belirterek, Ankara’daki Tekel, ‹stanbul’daki itfaiye iflçilerinin direniflinin önemine iflaret etti. Tek G›da-‹fl Sendikas› 10 No’lu fiube Baflkan› Muzaffer Dilek ise, Tekel iflçilerinin yürüttü¤ü mücadelenin genel grevle taçland›r›lmas› gerekti¤ini söyledi.
Sabah’›n ‘Kumarbaz Tekel iflçileri’ haberine tepki ATV-Sabah Grubu'nun Tekel iflçilerine yönelik yaz›l› ve görsel kanallar› ile yöneltti¤i sald›r›, ATV-Sabah binas› önünde yap›lan aç›klamayla protesto edildi. ‹flten Atmak Yasaklans›n Platformu üyeleri taraf›ndan yap›lan eylemde, geçti¤imiz günlerde ATV-Sabah Grubu'nun yaz›l› ve görsel bas›n›nda Tekel iflçilerine iliflkin yer alan "Bofl vakitlerinde kahvede iskambil k⤛d› oynuyorlar, kumarbaz iflçiler" ifadeleri elefltirildi. Platform üyeleri ad›na aç›klama yapan Gökhan Dinçer, ATV'nin sald›r›lar›n›n hükümetten ba¤›ms›z olmad›¤›n› dile getirdi. ‹flçilere yönelik bask›c› politikalar›n d›fl›nda Tekel iflçilerine dönük "ideolojik" sald›r›lar›n baz› bas›n-medya kurulufllar› taraf›ndan da yap›ld›¤›na dikkat çeken Dinçer, iflçi düflman› ATV-Sabah Grubu'nun boykot edilmesini istedi.
Haber Merkezi- Maoist Komünist Partisi (MKP), Tekel iflçilerinin kararl› direniflinden herkesin ders ç›karmas› gerekte¤ini aç›klad›. Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist efendilerin stratejik ufla¤› faflist Kemalist Türk devleti hakim s›n›flar› ve kliklerinin tüm ezilen ve sömürülen halklara yönelik vahfli sald›r›lar›n› sistemli bir flekilde sürdürdü¤ünü belirten MKP’nin aç›klamas›nda, birçok kültürü ayn› zeminde bar›nd›ran Tekel iflçilerine yönelik hak gasplar›n›n bu sald›r› konseptinin bir parças› oldu¤u kaydedildi. Türkiye-Kuzey Kürdistan iflçi ve emekçilerinin böylesi bir süreçte saflaflma ve netleflme ile karfl› karfl›ya kald›¤›na vurgu yap›lan aç›klamada, herkesin Tekel iflçilerinin bu ilerleyen kararl› direnifli ve hak alma mücadelesine karfl›, görev ve sorumluluklar›n› yerine getirmesi gerekti¤i ifade edildi. Maoist parti taraf›ndan yap›lan aç›klamada flu ifadelere yer verildi: “Ölmek Var Dönmek Yok! , Y›lg›nl›k Yok Direnifl Var! sözlerini kendisine rehber edinen iflçilerin ekonomik ve demokratik talepleri, görev ve sorumluklar›m›z aras›ndad›r. Unutulmamal›d›r ki emperyalist zulüm ve sömürü politikalar›, yeni konseptlerine uygun olarak bütün alanlarda oldu¤u gibi iflçi s›n›f›na yönelik de hummal› bir flekilde sürdürülmektedir. Bu yönüyle sald›r›n›n mahiyeti iyi kavran›lmal› ve buna göre bir ideolojik, politik ve pratik durufl gösterilmelidir... AKP hükümeti memuriyetli¤inde somutlanan emperyalist tekellerin mali kurumu IMF’in iflçi s›n›f›na yönelik daha fazla örgütsüzlük, açl›k ve yoksullu¤a dönük sald›r› politikalar›, Türkiye-Kuzey Kürdistan haklar› ve onlar›n içerisindeki çeflitli ilerici, yurtsever, devrimci ve komünistlerini daha fazla göreve ve de daha fazla ortak eylem birlikleri ile mücadeleye ça¤›rmaktad›r... Feodal komprador bürokratik burjuvazi önderli¤indeki faflist Kemalist Türk devletine yedeklenen emperyalist patentli iflbirlikçi sar› sendikalara karfl› da uyan›k olmal›y›z. Dünya düzleminde oldu¤u gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan özelinde de uzlaflmac›-tasfiyeci reformizmin çok yönlü demagoji, yalan, hile ve entrikalar›na karfl› ideolojik mücadeleyi elden b›rakmamal›y›z. Yine faflist devletin valilik ve di¤er kurumlar› ile sivil uzant›lar›n›n direnifli bast›rmak ve k›rarak da¤›tmak için provakatif giriflimlerine karfl› da haz›rl›kl› olunmal›d›r. Devrimci komünistler unutmamal›d›r ki amaçlaflt›rmadan, reform u¤runa mücadele içerisinde yer almal›d›rlar. Tekel iflçilerinden ö¤renelim ve mücadele araç ve yöntemlerimizin bir parças› haline getirelim. Her geçen gün ve süreçte daha da kitleselleflen iflçilerin direnifl ve mücadelesini çeflitli kampanyalarla destekleyelim ve kazan›mlar›yla taçland›ral›m. Ellinci günlere ulaflan Tekel ‹flçilerinin meflru ve demokratik hak alma direnifl ve kararl› mücadelesini selamlarken, Halk Savafl›’n›n tüm siperlerinde teorik, pratik, genel ve somut güncel mücadelemizi gelifltirerek ilerletece¤iz.”
Dünya proletaryas›, tek yumruk, TEK-EL olmal›d›r! Haber Merkezi- Avrupa Demokratik Kitle Örgütleri Platformu (DEKÖP-A) Tekel iflçilerinin onurlu mücadelesini selamlad›, “Tekel iflçilerinin direniflini bulundu¤umuz her alana tafl›yal›m” dedi. DEKÖP-A’n›n yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, s›n›flar mücadelesindeki baz› eylemlerin tarihsel bir öneme sahip oldu¤u belirtilerek, “Bu anlamda Türkiye’de 12 bin Tekel iflçisinin k›rkl› günleri aflan kararl› direnifli, sadece Türkiye iflçi s›n›f› aç›s›ndan de¤il, dünya proletaryas› için de önemlidir. Tekel iflçileri Türkiye’nin baflkentini ve her soka¤›n› di-
renifl alan›na dönüfltürmüfltür. Gerçeklefltirdikleri eylemler, att›klar› sloganlar giderek siyasallaflmakta ve direnifl s›n›f mücadelesinin taleplerini dile getirmektedir” denildi. Tekel direniflinin tüm iflçi ve emekçilere moral verdi¤i, özgüven yaratt›¤› ifade edildi¤i aç›klamada, “Bütün gücümüzle, bütün varl›¤›m›zla ve ruhumuzla Tekel iflçilerinin yan›nda olmal›y›z. Mücadelelerine güç ve destek vermeliyiz. Ankara’daki mücadele ateflini bulundu¤umuz her alana tafl›mal›y›z” dendi.
DEVRiMCi
EMEK
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
9
Kadir Topbafl’tan Osmanl› oyunu ‹STANBUL- ‹tfaiye iflçilerinin direniflini bast›rmak için her türlü kirli oyuna baflvuran ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi baflkan› Kadir Topbafl, seyirlik bir oyuna daha imza att›. Direniflteki itfaiye iflçileri gibi gösterilen insanlarla düzenlenen seyirlik oyunda, sözde direniflteki iflçiler, Kadir Topbafl’tan özür dilediler ve kendilerini affetmeleri için ‘yalvard›lar’.
Oyunun ad›: ‹tfaiye iflçileri direnifli b›rakt› Oyunun yazan ve yöneten: Kadir Topbafl Oyuncular: Kadir Topbafl (baflrol), tafleron B‹MTAfi çal›flanlar› Senaryo: Lale Devri padiflah›na tafl ç›karmak için halk› yoksulluklar içerisinde Lale Devri'ndeki gibi yaflatmak isteyen, yeni yüzy›l›n ‘çakma’ padiflah› Kadir Topbafl önce bütün ‹stanbul'u laleye bo¤mak için bütün gücünü seferber eder. ‹stanbul halk› yoksulluk içerisinde k›vran›rken padiflah Topbafl, zenginli¤ine zenginlik katabilmek için ulafl›m baflta olmak üzere herfleye zam yapar. Ancak, bununla da yetinmeyen padiflah Topbafl, çal›flanlar›n›n ayl›klar›na göz dikerek, önce ço¤u iflçiyi
iflten atar, sonra ise daha az masraf oluflmas› için tafleronlar arac›l›¤›yla köle gibi iflçi çal›flt›r›r. ‹flte böylesi toplumsal bir durumda, lalelerle karn› doymayan halk önce ulafl›ma yap›lan zamlara karfl› ç›kar. Sonra ise padiflah›n iflletmesinde (Belediye) çal›flan itfaiye iflçileri, kendilerini köle yapmak isteyen padiflah Topbafl'a karfl› ç›kar. Halk›n kendisine olan güveni yok olunca, padiflah Topbafl bir Ali Cengiz oyunu çevirmek için kollar›n› s›var. Ve ilk elden kendisine karfl› direnen itfaiye iflçilerine karfl› bir oyun düzenler. ‹flletmenin itfaiye ifllerini yapan tafleron B‹MTAfi’a ba¤l›, direniflle hiçbir alakas› olmayan iflçiler, kendilerini direniflteki iflçiler gibi göstererek, padiflah Kadir Topbafl’›n huzuruna ç›kar ve Topbafl'a seslenirler: “Sizden özür diliyoruz hükümdar›m. Direnifli bitiriyoruz.” Böylece bütün direniflteki itfaiye iflçileri ad›na konuflan bu kifliler teker teker padiflahtan özür dileyerek direnifli sonland›rd›klar›n› aç›klarlar. Buna çok sevinmifl olan padiflah o meflhur sinsi gülüflünü sa¤a sola gösterdikten sonra, iflçilere teflekkür
eder ve hepsinin bafl›n› ba¤›fllayarak kölece çal›flmalar›na izin verir. Hikaye, padiflah Topbafl’›n adamlar›n›n ve yandafl medyan›n bu durumu yayarak, halk içerisinde padiflaha güveni art›rmak ve huzurlu bir ortam›n varl›¤›n› kan›tlamak için sa¤a sola da¤›tmalar›yla son bulur. Ve padiflah için mutlu son!
Direnen iflçiler oyunu açl›k greviyle bozdu! Yukar›daki senaryo aynen yafland›. Sözde direniflteki iflçiler ad›na, Kadir Topbafl’la yan yana gelen tafleron B‹MTAfi çal›flanlar› Topbafl'tan özür dileyerek direnifli bitirdiklerini aç›klad›. Böylece direnen itfaiye iflçilerinin kamuoyu nezninde Topbafl üzerinde yaratt›klar› bask› hafifletilmek istendi. Ayr›ca direniflteki iflçilerin birbirlerine karfl› güvensiz olmalar› hedeflenerek umutsuzlu¤a kap›lmalar› sa¤lanmak istendi. Kulaktan kula¤a özür dilendi¤i ve direniflin bitirildi¤ine iliflkin söylentilerin yalan oldu¤unu kamuoyuna duyurmak isteyen itfaiye iflçileri, Taksim’de
yapt›klar› yürüyüflle Kadir Topbafl’›n bu seyirlik oyununu teflhir ettiler ve açl›k grevine bafllad›lar.
Türk-‹fl binas›nda açl›k grevi Tafleronlaflt›rmaya karfl› ç›kmak ve haklar›na sahip ç›kmak isteyen itfaiye iflçileri ile Esenyurt Belediyesi’nde çal›fl›rken sendikal› olduklar› gerekçesiyle iflten ç›kar›lan iflçiler, 25 Ocak günü 2 günlük açl›k grevi düzenledi. Türk-‹fl ‹stanbul 1. Bölge Temsilcili¤’inde yap›lan açl›k grevinde, Türk-‹fl 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve sendika temsilcileri birer konuflma yaparak ortak mücadelenin önemine dikkat çekti. Konuflmalarda, Tekel, itfaiye, Esenyurt, Kent A.fi. olmak üzere yap›lan tüm direnifller için ortak mücade duvar› örülerek, sald›r›lara birlikte cevap olma ça¤r›s› yap›ld›. 27 Ocak günü yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla açl›k grevi eylemlerini sonland›ran iflçiler, hükümetin geri ad›m atmamas› takdirde daha birleflik ve kararl› eylemlerle karfl› koyacaklar›n› belirtti.
Çemen Tekstil iflçisi Antep’in sessizli¤ini parçalad› ca¤›n› belirten Çemen patronunun, görüflmeyi iptal etmesi sabahki gerginli¤i bafllatan k›v›lc›m oldu. Günlerdir haber bekleyen iflçiler “Sab›r tafl›m›z çatlad› art›k, evde yiyecek ekme¤imiz kalmad›. Suyumuz, elektri¤imiz kesilmek üzere. Bizim kaybedecek bir fleyimiz yok, bu fabrika bizim hakk›m›z, ya alaca¤›z ya alaca¤›z’’ ifadelerinde bulundu. ‹flçilerin servislere müdehale etmesiyle polisin iflçilere sald›rmas› bir oldu. Polisin biber gaz› ve coplarla gerçeklefltirdi¤i sald›r›da bir çok iflçi yaraland›. Sald›r› s›ras›nda grev k›r›c› iflçiler ve polisler taraf›ndan at›lan tafllardan dolay› bir kiflinin kaburgas› k›r›ld› bir kiflinin de bafl› yar›ld›.
ANTEP- D‹SK’e ba¤l› Tekstil-Sen’e üye olduklar› için patron taraf›ndan ekonomik kriz gerekçesiyle 600 TL olan maafllar› 500 TL’ye inen Çemen Tekstil iflçilerinin direnifli sürüyor. So¤u¤a, grev k›r›c›lar›na, patron ve polisin yo¤un bask›lar›na karfl› direnen iflçiler, hak gasplar›na karfl› mücadele etmekte kararl›. Çemen Tekstil’de grev devam ederken polisin deste¤ini arkas›na alan Çemen Tekstil patronu, greve giden iflçiler yerine gizlice yeni iflçiler çal›flt›rmaya bafllad›. ‹flçiler, grevin ilk gününde “Patron kriz var bahanesiyle 2009’un Aral›k ay›nda ikramiyelerimizi kesmifltir. Biz de patronla bir görüflme yapt›k ve ikramiyelerimizi yavafl yavafl bize ödemesini istedik. Ama patron bunu yapamayaca¤›n›, ekonomik krizin kendisini çok etkiledi¤ini söyledi. Bu toplant›dan bir hafta sonra fabrikaya 3 milyon TL’lik 2 tane makine ald› ve bu flekilde foyas› ortaya ç›kt›. Sonra karfl› ç›kt›¤›m›zda yani toplu sözleflmeden do¤an hakk›m›z gere¤i greve ç›kt›¤›m›zda hepimizi ‘devlet de benim, kanun da benim, vali de benden yana, polis de benden yana’ diyerek tehdit etti” aç›klamas›nda bulunarak olay›n iç yüzünü ortaya ç›kard›. sahibiyiz, o gidecek buradan” sözleri ile kararl›l›klar›n› dile getirdi.
‘Grev çad›r›m›z› kuraca¤›z’ Kar ya¤›fl›n›n bafllamas›yla daha da zorlaflan hava koflullar›na bir de grev kanunun yasaklar› eklenince iflçiler bu duruma iyice isyan etmeye bafllad›. 1980 darbesinin ürünü olan grev yasas›n›n nimetlerinden yararlanan patron, fabrikada çal›flmak isteyen iflçileri büyük bir sevinçle çal›flt›rmakta. ‹lk gün grev çad›r›n› kurmak isteyen iflçilere müdahale eden polis, çad›r›n kurulmas›na izin vermedi. Ayr›ca, iflçilerin odun vb. fleyleri yak›p ›s›nmas›n› engellemek isteyen polis, “çevreyi kirletiyorsunuz” diyerek iflçileri so¤ukta dondurarak eylemden vazgeçirmeye çal›flt›. Ancak iflçilerin tepkisi üzerine polis, bu tavr›ndan geri ad›m atmak zorunda kald›. ‹flçiler, yine ‘Grev Çad›r›’n› da yak›n bir süreçte kuracaklar›n› ifade ederek, “Sanmas›n ki patron burada misafiriz, biz burada ev
EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Tekel işçilerinin taleplerine karşı duyarsızlığını koruyan iktidar, direnişin kararlılığı başta olmak üzere, direnişe bağlı olarak gelişen geniş destek karşısında daha fazla dayanamayarak, direnişi kırmak için hilelere başvurup, manevralar yapmaya başladı. Tekel işçilerinin kararlı direnişi, bu durum karşısında, iki şıkla karşı karşıyadır: Birincisi, “özlük hakları” taleplerini belli oranda iktidara kabul ettirerek, hakların koparılıp alınmasıyla sona erecektir. İkincisi, iktidarın sendika ağalarını da devreye sokarak çevireceği hile ve oyunlarla direnişi esasta boşa çıkarması olacaktır. İki ihtimalden güçlü olanı, direnişin, işçi taleplerinin çok gerisinde, göz boyayıcı bazı hakların verilmesi, yani işçilerin, reformist önderler ve sendika patronlarının da desteğiyle oyuna getirilerek, basit taleplerin kabul edilmesiyle sonuçlandırılmasıdır. Direniş ya bölünüp küçültülerek giderek bitirilecek ya da vaatler temelinde ve esasta da sendika patronlarının iktidarla uzlaşmasıyla, en azından şimdilik neticelendirilecektir. İktidarın, uzun süredir direnişi boşa çıkarma planları üstünde yoğunlaştığını ve hesaplar yaptığı-
As›l provokatör devletin kolluk kuvvetleridir!
Organize Sanayi’de patronlar titremeye bafllad›! 4 organize sanayi bölgesi ile 80 binin üzerinde iflçisi olan ve son y›llar›n en parlayan illeri aras›nda olan Antep, ülkemiz co¤rafyas›n›n do¤udaki en geliflmifl illeri s›ralamas›nda birinci s›rada yer al›yor. ‘96 y›l›nda 20 bin iflçinin kat›ld›¤› ÜNALDI direniflinin (1996 Temmuzu’nda ÜNALDI dokuma iflçilerinin sigorta, sekiz saatlik iflgünü ve sendika talebiyle bafllatt›¤› direnifle 20 bin dolay›nda iflçi kat›lm›fl, direnifl bir ay sürmüfltü) ard›ndan uzun süredir devam eden kentteki sessizli¤i Çemen Tekstil iflçisi da¤›tt›. 12 y›l›n ard›ndan Çemen Tekstil iflçileri sendikalaflma haklar›n›n elinden al›nmas›na ve krizi gerekçe göstererek ücretlerinin düflürülmesine karfl› bafllatt›¤› direnifl, orga-
DURSUN BAfiTU⁄ nı söylemek yanlış değil, gerekli öngörü olacaktır. Nitekim, çeşitli düzeylerde görüşme ve girişimler başlamış; işçiler, “hükümete zeytin dalı uzattıklarını” ve “görüşme masalarında sorunun çözüleceği” inançlarını bildirmeye başlamış; ve dahası, açlık grevlerine ara verdiklerini açıklamış bulunmaktadırlar. Bunun, iktidarın ve sendika patronlarının işçileri oyuna getiren bir planı olduğu açıktır. Gelişmenin yönü budur. Ancak, her şeye karşın işçilerin kararlılığı unutulamaz, göz ardı edilemez. Gözden ırak edilemeyecek boyuttaki Tekel işçilerinin kararlılığı; ilgili görüşmede kendilerine sunulan yemeğin işçiler tarafından, “arkadaşlarımız açlık grevindeyken yemek yiyemeyiz” diyerek geri çevrilmesindeki kararlı birliğin/işçi dayanışmasının sürmesinde de açığa çıkmaktadır. Gelişmenin tam olarak nasıl ilerleyeceği hakkında kesin bir şey söylemek için daha erkendir. Fakat, komünist-devrimci önderliğin olmayışı, direnişin gerçek kazanımlarına ulaşamayacağı ve işçilerin oyuna getirilerek direnişin “boşa çıkarılacağı” ihtimalini güçlendiren, tayin edici faktördür. Önder-
nize sanayide etkisini göstermeye bafllad›. Çemen Tekstil iflçisinin organize sanayideki eylemlerinin flimdiden sesini duyan di¤er fabrika patronlar›, bu sesin büyüyüp yayg›nlaflmamas›, kendi egemenlikleri alt›ndaki iflçilerinin haklar›n› almak için ayn› yola baflvurmamas› için Çemen Tekstil patronunu s›k›flt›r›yor. Özellikle ülkenin say›l› sermayedarlar›ndan olan Abdülkadir Konuko¤lu’nun Çemen Tekstil patronunu sürekli aray›p, iflçilerinin öne sürdü¤ü talepleri kabul etmesini ve bu sesin baflka iflyerlerine da¤›lmadan kesilmesini istedi¤i ö¤renildi.
Konuko¤lu, iflçileri düflündü¤ünden de¤il, iflçilerin öfkesinden korkutu¤u için bask› yap›yor Abdülkadir Konuko¤lu gibi sermayedarlar›n iflçileri düflünmesi ak›llarda kar›fl›kl›k yaratsa da iflçiler durumun fark›ndalar. ‹flçilerle yapt›¤›m›z konuflmalarda, Antep Organize
Sanayi Sitesi’nde 700’den fazla fabrikan›n oldu¤u ve bu fabrikalar›n çok büyük bir k›sm›n›n Konuko¤lu’na ait oldu¤unu ö¤rendik. ‹flçilerin yapt›klar› bu eylemlerin, örgütlenme haklar› ellerinden al›nan, asgari ücretin alt›nda güvencesiz bir flekilde çal›flan iflçilerde bir k›p›rdama yaratma ihtimali yükseliyor ve bu yüzden de Konuko¤lu iflçilerin de¤imiyle ‘tir tir titriyor’.
19 günlük sab›rl› direnifl isyana dönüfltü Grevdeki iflçilerin so¤u¤a ve tüm bask›lara karfl› fabrika önüneki eylemleri devam ederken grev k›r›c› iflçilerin her gün nispet yapar gibi fabrikaya girmeleri, direniflin 19. gününde isyana dönüfltü. Grev k›r›c› iflçilerin fabrikaya yaklaflmas›yla servis arabalar›na yönelen iflçiler, servislerin cam›n› k›rarak 19 günlük sab›rl› bekleyifllerini isyana dönüfltürdü. Grevin 19. gününde iflçilerle görüflme yapa-
‹flçilerin yan›nda bulunan DHF ve Mücadele Birli¤i faaliyetçileri hakk›nda “bunlar provokatördür bunlara uymay›n” ifadelerini kullanan kolluk kuvvetleri, devrimci-demokrat insanlar› hedef göstermeye çal›flt›. Polisin bu k›flk›rtmas›n› bofla düflüren iflçiler tepkileriyle devrimcileri sahiplendiler. Grevin bafl›ndan beri kolluk kuvvetleri, devrimcileri hedef göstererek bu grevde devrimcilerin d›flta kalmas› için elinden gelen her fleyi yap›yor. Alana ziyarete gelen herkese GBT sorgusu yapan polis, iflçileri de sürekli kameraya çekerek psikolojik bask› yaratmak istiyor. Bundan sonras› için 12 fiubat’›n beklenmesini isteyen patron bu sefer de mahkeme sonucuna göre hareket edece¤ini belirterek hukukun olmad›¤› ülkede kendisinin galip gelece¤ini m›r›ldan›yor. ‹flçilerin ilk günkü say›y› kaybetmemesi, bu grevde ne kadar kararl› olduklar›n› gösteriyor. DHF de sürecin bafl›ndan itibaren grevdeki iflçilerin yan›nda yer alm›fl ve almaya da devam ediyor. Görüfllerine baflvurdu¤umuz DHF faaliyetçileri, grevin ilerleyen günlerinde hem nicel hem de nitel anlamda direnifli büyütmeyi kendilerine esas görev olarak gördüklerini ve önlerine bu hedefi koyduklar›n› söyledi.
Geliflmeler sorumluluk ve görevlerin yerine getirilmesini beklemektedir liğin belirleyiciliği bir kez daha somut pratikte kanıtlanmaktadır; önümüzdeki süreçte de daha fazla kanıtlanacaktır. Bir tek gerçek var: Onurlu ve şanlı işçi direnişi, hiçbir gerekçeyle devrimci muhtevası bakımından karartılamaz. İşçi sınıfı, önderliğini ve en kararlı devrimci sınıf olduğunu, bu küçük ama büyük anlamlı pratiğiyle bir kez daha kanıtlamıştır. Direnişin oyuna getirilerek bitirilmesi veya yenilgisinde bile kabahatli olan işçiler değil; işçi önderleri ve öncülerdir. Esasta olmayarak görevlerini yerine getir(e)meyen, komünist ve devrimci önderliklerdir. İkinci emekçi direnişi ise, sağlık emekçileri/memurları ya da “mavi yakalıların”, “tam gün iş yasası”na karşı ülke genelinde bir günlük iş bırakma eylemiydi -ki bu direniş, yasanın çıkmasından önce bir “uyarı” niteliğindeydi. Şimdi ilgili yasa mecliste görüşülerek, hükümet/iktidar tarafından çıkarıldı. Sağlık memurları/emekçilerinin daha büyük direnişi beklenendir. Uyarı eylemlerinde, bu direnişin işaretleri açık beyanlarla verilmişti. Öte taraftan, İstanbul’daki itfaiye işçilerinin
direnişi de, sınıf karakterlerine yakışan bir kararlılıkla sürmektedir. Tekel işçilerini ve direnişlerini sürdüren diğer sınıf kardeşlerini desteklediklerini de her fırsatta eylem ve söylemleriyle ifade eden itfaiye işçileri, ayrıca, direnişlerini keskinleştirerek, Ankara’daki sınıf kardeşleri gibi, açlık grevine yatmaya karar vermiştir. Direnişlerin tamamında, en temel demokratik/ekonomik hak talepleri için mücadele eden işçilere gazı ve copuyla yanıt veren polisin ise, itfaiye işçilerine yönelik tavrı da aynı oldu! İtfaiye işçilerinin açtığı “Demokrasi Çadırı”na müdahale eden polise eşlik eden zabıta, hangi sınıfın yanında olduğu direnişlerde sergilediği tutumla da ayan beyan ortada olan polisin yanına, kendi adını da eklemiş oldu. İtfaiye işçilerinin karşılaştığı, “polis-zabıta ortak yapımı” faşist saldırı, onlara da, tek ve gerçek destekçilerinin/dostlarının sınıf kardeşleri olduğunu öğretmiştir. Önemli bir işçi (ve doğalında sömürü) havzası olan Antep’te, Çemen Tekstil’de, henüz başlayan direniş ise yükselen mevcut sınıf mücadelesine yeni eklenen ses oldu! Çalışma koşullarına isyan ederek “grev” silahla-
rına sarılan Çemen Tekstil işçileri, fabrikalarının önünde nöbet tutarak, patronun Osmanlı’nın entrikalarıyla eşdeğer “grev-kırıcılık” çabalarına karşı önlem alıyorlar. Fakat patronun dayanağı yine aynı: Fabrika önünde işçilerle birlikte nöbet tutan polis, grev kırıcı işçileri, önlerinde barikat kurarak fabrikaya sokuyor! İşçileri ziyarete gelen devrimcileri de karalamaya çalışan polise, Çemen Tekstil işçilerinin yanıtı net: “Grevde gördük ki, gerçek dostumuz devrimciler!” Son süreçte gelişen bu işçi eylemleri karşısındaki pozisyonuyla devrimci ve komünist hareket daha çok destekçi bir rol oynamakta. Geçmiş deneyim ve tecrübeler ışığında bugünkü bu somut gelişmelerden de doğru dersler çıkartan sınıf hareketleri sınıfla birleşeceği gibi sınıfa karşı da sorumluluğunu yerine getirecektir. Aksi taktirde kendini tekrar eden durum değişmeyerek, doğru önderlikle birleşmeyen direnişler bugünde ihtimal dahilinde olduğu gibi hakim sınıfların saldırısı ve sendika bürokrasisinin uzlaşmacı tutumu karşısında kısmı taleplerin kabulüyle sona erecektir.
10
DÜNYA
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
Bir de gizli hapishaneleri var!
ABD, "terörle mücadele (!)" için Yemen’e sar›ld›! ABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton, ülkesinin Yemen ile kalk›nma ve güvenlik alan›ndaki iflbirli¤ini art›raca¤›n› söyledi. Hat›rlanaca¤› üzere Noel günü ABD uça¤›n› hedef ald›¤› ve son anda önlendi¤i iddia edilen bir "terör sald›r›s›" gündeme gelmiflti. Bu "terör sald›r›s› girifliminin" ard›ndan bir araya gelen ABD ve Yemen d›fliflleri bakanlar› "terörle mücadele" mesajlar›
vererek "daha fazla iliflki" dediler! ABD D›fliflleri Bakanl›¤›'nda Yemen D›fliflleri Bakan› Abu Bekir El Kirbi ile biraraya gelen Clinton, yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda ABD'nin, Yemen hükümetinin Arap Yar›madas›'ndaki El Kaide de dahil olmak üzere "afl›r›l›k yanl›lar›yla" mücadelesinde att›¤› ad›mlardan memnun oldu¤unu bildirdi. El Kaide'nin varl›¤›n› gerekçe göstererek Yemen hüküme-
ti ile iliflkilerini derinlefltireceklerini duyuran Clinton, bu ülkeyle güvenlik ve kalk›nma alan›ndaki iflbirli¤ini de art›raca¤›n› belirterek, "Yemen, El Kaide ve di¤er afl›r›l›k yanl›s› gruplara karfl› harekete geçmede arzu ve kapasitesini gösterdi ve ABD bunu takdir ediyor" dedi. "Terörizmle mücadele çabalar›nda sonuçlar al›yoruz, ancak ayn› sonuçlar› kalk›nma konusunda da görmek
istiyoruz" diyen Clinton, "Ancak bu ülkeye yat›r›mlar›n baflar›s›, Yemen'in yönetim kapasitesinin gelifltirilmesine, ekonomisinin reformdan geçirilmesine, insan haklar›na sayg›, yolsuzlukla mücadele ve ifl dünyas› için daha iyi ortam yarat›lmas› için gerekli zor kararlar› alma yetene¤ine ba¤l›d›r" ifadelerini kulland›. El Kirbi de yapt›¤› aç›klamalarda ABD'nin talepleri do¤rultusunda su-
nacaklar› hizmetleri s›ralad›! El Kirbi terörle mücadeleye olan ba¤l›l›¤›n› dile getirerek reformlar›n devam edece¤i mesaj›n› verdi. Kalk›nma ve reformlar için ülkesinin daha fazla kayna¤a ihtiyaç duydu¤unu kaydeden El Kirbi, Barack Obama ve ulusal güvenlik ekibine, Yemen'in karfl›laflt›¤› zorluklar› önceki yönetimlere göre daha iyi anlad›klar› için takdirlerini dile getirdi.
Haiti’de depremde ölenler daha flansl›! bin kiflinin ölebilece¤i belirtiliyor. ABD'nin bu tutumuna iliflkin iflgal yorumlar›n› cevaplayan Haitili yetkililer ise, depremin ard›ndan ülkeye gelen Amerikal› askerleri kendilerinin ça¤›rd›¤›n› aç›klad›.
Günde 20 bin kifli ölecek
Haiti’de 12 Ocak sal› günü gece yar›s› meydana gelen 7.2 fliddetindeki deprem büyük bir felaket yaratm›flt›. Depremin ard›ndan Haiti sokaklar› adeta ceset tarlalar›na dönmüfltü. Yaklafl›k 2 hafta göçük alt›nda süren kurtarma çal›flmalar›nda sa¤ kurtar›lanlar›n, sevince neden oldu¤u Haiti'de binlerce insan hala göçük alt›nda. 200 bine yak›n kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i Haiti'de kurtarma çal›flmalar›na da art›k son verildi. Haiti'de as›l y›k›m ise depremden sonra geldi. G›da ve suyun neredeyse bulunamad›¤› Haiti'de kap›da bekleyen bir baflka tehlike ise salg›n hastal›klar. Depremden en fliddetli etkilenen baflkent PortAu-Prince yerle bir olmufl durumda. fie-
hirde tüm hastaneler de dahil kamu binalar› y›k›l›rken altyap› da tamamen çökmüfl durumda. Yine deprem kargaflas›ndan yararlanan çetelerin, küçük çocuklar› kaç›rd›¤› ve deprem çad›rlar›nda kalan kad›nlara tecavüz etti¤i gelen bilgiler aras›nda. Tüm bunlar›n yan› s›ra yaflanan bir baflka sorun da Haiti'ye "yard›m" diyerek binlerce askeri ile askeri ç›kartma yapan ABD'nin iflgal tasar›lar›. Tüm bu tablo içerisinde Haiti'de yaflayanlar, ölenleri kendilerinden daha flansl› görüyor!
ABD’den Haiti’ye ‘yard›m’ iflgali Dünyan›n en yoksul ülkelerinden birisi olan Haiti'de depremin ard›ndan bölge
"a¤›z suland›rmaya" bafllad›. IMF, boyunduru¤u alt›nda olan Haiti’de yeni anlaflmalar ve “yard›m” paketleriyle iliflkileri derinlefltirme yollar›n› ar›yor. "Yard›ma" giden ABD ise adeta Haiti'de "yard›m" iflgali yap›yor. Depremin ard›ndan Haiti’ye 16 bin askeriyle ç›kartma yapan ABD, ülkenin kontrolünü neredeyse ele geçirmifl durumda ve yard›m kurulufllar›n›n halka ulaflmas›n› engellliyor. Yard›mlar›n havaalan›nda y›¤›lmas›, var olan malzemelerin de enerji k›tl›¤›ndan dolay› bir süre sonra kullan›lmaz hale gelece¤i Haiti'de çok k›sa zamanda önlem al›nmamas› halinde salg›n hastal›klar, t›bbi yard›m eksikli¤i, açl›k ve içme suyu yoksunlu¤undan günde 20
Haiti'de çal›flma yürüten S›n›r Tan›mayan Doktorlar Örgütü üyesi Dr. Michelle Chouniard, yapt›¤› aç›klamada Haiti'deki son duruma iliflkin flunlar› aktard›: "fiu anda gelen onca yard›ma karfl›n her fley çok s›n›rl›. Aç›k yaralanmalar, enfeksiyon a¤›rl›kl› rahats›zl›klar, kemik k›r›klar› dolay›s›yla kangren olas›l›klar›, ameliyat sonras› bak›m eksi¤i gibi t›bbi sorunlar öne ç›kanlar. Bunun yan›nda yetimhanelerde binlerce yetim çocuk, sokaklarda flok ve travma geçiren binlerce insan, hastanelerde ameliyat bekleyen yüzlerce yaral›, ilaçlar›n benzin yoklu¤undan gerekli ortamlarda korumas›n›n yap›lamamas› ve dolay›s› ile kullan›m d›fl› olmas›, ciddi hastal›klar› olanlar›n tedavisi için hiçbir koflulun bulunmamas› nedeniyle ölümlerin daha da artmas› flafl›rt›c› olmayacak. Ayr›ca 2 milyondan fazla evsiz ve bunlar›n ço¤u da ayn› zamanda çad›rs›z olan ve ülkeden ayr›lma olana¤› bulunanlar›n ABD taraf›ndan engellenmesi, cesetlerin halen aç›k alanlarda bulunmas›ndan dolay› yayg›n hastal›klar›n ortaya ç›kmas› gibi say›s›z sorunla bo¤uflan Haiti'nin koflullar›nda belirgin bir durum de¤iflikli¤i olmazsa günde 20 bin kifli ölecek."
deki Makedonya ve Bulgaristan s›n›r›nda bulunan otoyol s›n›r kap›lar›n› kapatt›. Çiftçiler protestolar›n› 23 Ocak Cumartesi günü hafifletirken, ülkedeki yaklafl›k 20 karayolundaki barikatlar›n kald›r›lmas›na karfl›n, Bulgaristan ile aradaki Kulata-Promahon s›n›r›ndaki yol da dahil olmak üzere hala bir çok barikat yerinde duruyor. Çiftçiler, gümrük kap›lar›nda yolcu araçlar› d›fl›nda hiçbir arac›n geçifline izin vermiyor. Çif-
YÖNEL‹M Osmanlı'dan, İttihat ve Terakki'ye ve oradan TC’ye kadar “millet adına” her şeye vekil ordunun, “Sarıkız-Ayışığı-Kafes-Balyoz” adlı darbe planları üzerinden “yok” veya “var” tartışması yapan egemen sınıf kliklerinin çıkarlar dalaşına göre mevzilenmek, ezilenlerin tutumu olamaz... Darbecilik, bu ordunun bir geleneği ve ‘koşullar’ gerektirdiğinde devreye soktuğu ve Anayasa-yasalarla da güvenceye alınmış imtiyazı ve özel ayrıcalığıdır. Cumhuriyetin kuruluşunda merkez güç olan ve devam eden süreçte halkları ezilen ulus-azınlıkları-ezilen inanç gruplarını soykırım ve katliamlar da dahil şiddetle bastıran, baskı-sömürü-inkara dayalı Cumhuriyetin devamı için 1960, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi darbelerle yaşatan ordu açısından, Balyoz planları şaşırtıcı değil, son derece doğal ve meşru gördüğü bir durumdur. 12 Eylül ve bugünde yürürlükte olan anayasanın teyit ettiği budur. Kendisinin iktidar ayrıcalığı, karakteristiği
çilerin eylemlerine liderlik eden Poulemos Tar›m Kooperatifleri Baflkan›, geçen y›lk› kay›plar›n›n karfl›lanmas›n› istediklerini belirtti. S›n›r kapatma eylemlerine bir hafta sonra Bulgar s›n›r› acil ihtiyaçlar için 24 saatli¤ine aç›ld› ve ard›ndan eylem yeniden baflalt›ld›. Savc›l›k trafi¤in engellenmesine karfl› polisin müdehale etmesi talimat›n› verdi fakat çiftçiler buna ra¤men eylemlerine aral›ks›z devam ediyor. 70’e yak›n eylenmciye dava aç›lm›fl
Belçika'n›n baflkenti Brüksel'de çeflitli sendikalara ba¤l› binlerce iflçi, Anvers'teki Opel Antwerpen fabrikas›n›n kapanmas›n› protesto etti. ‹flsiz kalan binlerce Opel iflçisinin yan› s›ra onlara destek vermek isteyen kifli ve kurumlar›n da kat›ld›¤› eylemde "ifl istiyoruz" sloganlar› hayk›r›ld›. Yürüyüfl öncesi üç büyük sendikan›n baflkanlar› konuflmalar›nda iflverenlere kimi elefltirilerde bulundu. Genel Katolik Sendikas› Baflkan› Luc Cortebeeck, Opel, ‹nbev, DHL ve HP gibi flirketlere at›fta bulunarak, "Sendikalarla diyalog içerisinde iflten ç›karmalar› önlemek için ellerinden geleni yapan iflverenlere sayg›m var. Ancak benden, iflçiler üzerinden h›zl› kazanç elde etme peflindeki iflverenlere sayg› göstermemi istemeyin. Onun için yak›nmay› b›rak›n ve birlikte bu krizden ç›k›fl›n yolunu arayal›m" dedi. Genel Liberal Sendikas› Baflkan› Jan Vercamst ise durmadan zay›flayan flirketlerin anoreksi hastal›¤›na yakaland›¤›n› söyledi. Brüksel’in Schuman meydan›nda bafllayan yürüyüfl Nord istasyonu önünde son buldu. Yürüyüfl nedeni ile trafi¤in kilitlendi¤i eylemde "‹flime dokunma", "Opel iflçileri ile dayan›flmaday›z" gibi pankart ve dövizler tafl›nd›.
durumda. S›n›r eyleminin devam etti¤i Yunanistan'da yaklafl›k 300 TIR barikat nedeni ile s›n›rda bekliyor. Eylemlerini flehir merkezlerinde de sürdüren çiftçiler, ek sübvansiyon ve ürünlerinin daha yüksek fiyata al›nmas› talebiyle Atina’da toplanarak devletin politikalar›n› protesto etti. Yunanistan'da s›n›rlarda eylemler devam ederken bir taraftan da yetkililerle görüflmeler yap›l›yor.
Darbe ve Demokrasi
KAZIM C‹HAN ve iç-dış tehdite karşı Cumhuriyeti savunma hakkı çerçevesinde yasalarla da meşrulaştırılmış görevleri gereği, ordu balyoz olmayacakta ne olacaktı ki? Asıl anayasa olan MGK siyaset belgesinin gereğini yapan orduya, bölücülük ve solculuk “tehditi”ne karşı bu görevi verenler, egemen sınıflardır. Onların demokrasisi olan Cumhuriyetleridir. Darbeler, uluslararası sermayenin birikim ihtiyaçlarının, yeniden üretilme durumunun, tarihsel koşullarından bağımsız bir lokal hezeyan değildir, dünya emperyalist sisteminin tarihsel koşullarla ilgili yapılandırılması meselesiyle doğrudan alakalıdır. Şimdiki “demokrasi” denilen yapılanma da öyle! 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrası, dünya yapılanmasında emperyalist rekabet zemininden özde değil, çıkarlar eksenli konjöktürel “düşman”laşmış emperyalistler, Avrupa'da olduğu gibi komünizm tehditine karşı, çelişkilerine rağmen birleşmek durumundaydılar. TC'nin o günki yapılandırılmasıda
Birleflmifl Milletler (BM) taraf›ndan yay›nlanan bir raporda "terörizm" iddias› ile gizli hapishanelerde insanlar›n tutuldu¤u bildirildi. ABD’nin aralar›nda bulundu¤u 66 ülkenin gizli hapishanesinin oldu¤unun belirtildi¤i raporda 'gizli tutuklaman›n ola¤anüstü hal ve çat›flmal› dönemler dahil uluslararas› insan haklar› normlar›n›n ihlali oldu¤u' dile getirldi. Raporda, gizli tutulan bu hapishanelerde tutsaklar›n, “ç›plak b›rak›lma”, “sa¤›r edici gürültülere maruz kalma” veya “gizli tutukluluk süresince uykusuz b›rak›lma” gibi iflkenceler gördükleri aktar›ld›. Cezayir, Çin, M›s›r, Hindistan, ‹ran, Rusya, Sudan ve Zimbabwe’nin flüphelileri veya muhalifleri gizli yerlerde tutan ülkeler aras›nda. “Dünya ölçe¤inde, antiterörist politikalarla ilintili gizli tutukluluk a¤›r bir sorun olarak duruyor” denilen raporda, “Gizli tutukluluk do¤rudan ma¤durlar ile aileleri için bu flekilde bir iflkence biçimi veya kötü muamele oluflturabilir” sözleri yer ald›. Raporda gizli hapishanelerin gerçek amac›n›n istihbarat elde etmeye veya insanlar› susturmak için iflkence ve di¤er insanl›k d›fl› muameleleri gizleme ve kolaylaflt›rma oldu¤u vurguland›. 11 Eylül sonras›nda El Kaide üyesi oldu¤u flüphesiyle insanlar›n tutuldu¤u Guantanamo tutuklama merkezi ile di¤er sitelerin uygulamaya konuldu¤unun hat›rlat›ld›¤› raporda, gizli tutuklamalara çok say›da k›l›flar uyduruldu¤u bildirildi. “CIA ‘büyük de¤erdeki tutuklular›’ sorgulamak amac›yla kendi gizli tutuklama yerlerini kurdu” denilen raporda, Irak ve Afganistan “çat›flmalar›”n›n bafllamas›n›n ard›ndan tutuklular›n gizli yerlere konuldu¤u, yarg›lama, avukat ve aileleri ile iletiflim hakk›ndan mahrum b›rak›ld›¤› belitildi. Raporda ayr›ca, ABD taraf›ndan yakalanan çok say›da “flüpheli”nin CIA taraf›ndan sorgulama amac›yla di¤er ülkelerden transfer edildi¤i vurguland›.
30 bin kifli, Opel iflçisi için ifl istedi
Yunanistan’da çiftçiler s›n›r› kapatt› Yunanistan`da hükümetin tar›m politikas›n› protesto eden ve tar›m ürünlerine verilen destek primlerinin art›r›lmas›n› isteyen çiftçiler taleplerini kabul ettirmek için Bulgaristan`la ortak s›n›r kap›lar›ndaki TIR geçifllerini engelledi. Bulgaristan s›n›r›ndaki gümrük kap›lar›n› 16 Ocak'ta traktör ve biçerdöverlerle abluka alt›nda tutan çiftçiler, Bulgaristan'la da gerilimlerin yaflanmas›na neden oldu. 18 Ocak Pazartesi günü de çifçiler Yunanistan'›n kuzeyin-
DEMOKRASi
bunun bir parçasıydı. Hitler-Mussolini vb. örneklerdeki gibi bir düzenlemedeki herşeyde devletçilik ve CHP misali “tek parti” yapılanmasının yerini, “hür teşebbüs” ve çok partili diktatörlüğün alması, emperyalistler ve uşaklarının yaygınca sanıldığı gibi “demokratik” kanatlarının demokrasi atılımı değil, sermaye dünyasının sürdürülmesinde koşulların gerektirdiği bir durumdu. Bunu anlamayanlar “demokrasi” diye bu yapılanmaya tav oldular. Bazıları da “ulusal kurtuluşçuluk”, “modernite”, “anti-emperyalizm” argümanlarıyla artık sürdürülemez statükoculuğu, devrimcilik paketiyle pazarladılar. Şimdiki hastalıklarda yine bu çerçevede nükse etmektedir. “Laikçi-modern-ulusal cumhuriyet”çi, orducu sözde “devrimci-antiemperyalist”leri ile “demokrasi”ci, emperyalist-neo-liberal açılımcılarının bu saflaşmasında kuyrukçuluk, bağımsız gerçek devrimci insiyatifin tutumu olamaz. Emperyalist dünyanın şimdiki yapılanması
ve stratejik yöneliminde, tarihsel koşullarihtiyaçlar gerektirdiğinde gündemleştirilmesi söz konusu olsa da, klasik askeri darbeler, acil ihtiyaç değildir. Ordu, emperyalist stratejik yapılanmaya göre yeniden biçimlendirilmektedir. Emperyalist ülkelerde de devletin yaşamı için bu ameliyatlar gerçekleştirilmiştir. Dünün özde aynı devlet ihtiyaçlarının gerektirdiği “kozmik odalar” ve “özel harp” yönelimleri, devleti belaya sokmadan, ama döneme ayak uyduramayanları da gerekli şekilde mevzilendirerek yürütülmektedir. Çıkarlar çatışmasında dişlerini gösterse de, ordu kurmaylığı da, bu durumun bilincinde ve genel stratejiye göre konumlanma pozisyonundadır. Faşizm-parlamenter-cumhuriyet-monarşi, emperyalist kapitalist uşaklarının “demokrasi” dedikleri egemenliklerinin sürdürülmesinde “iyiliksever” ya da “cani” diye telakki edilen kanatlarının (!!!) özel tercihi değil, koşulların sonucudur. Faşizm, emperyalizmin ürünü-
dür. Kapitalist emperyalist modernitenin ihtiyaç durumunda devreye sürdüğü bir biçimdir. Kapitalist emperyalist diğer “demokrasi” biçimleri de içerikte aynıdırlar. Sömürücülerin koşullara göre biçimsel farklılıklar gösteren bu egemenlik araçlarından birilerine hala merhamet rolü verenler, devrim açısından ölüdürler. Ufku burjuva demokrasinin ötesini, emekçilerin iktidarını göremeyenlerin “demokrasi” mücadeleleri ve savaşları baştan sömürücü egemenliğin, sınırlarına rıza gösterme durumudur. Bir dönemlerin sözde “anti-faşistlik” “antiemperyalist”liğinin gelip dayandığı bu sınıra karşı geçmiş statüko kahramanlığının da Ergenekon ve Balyoz yedekçisi haline gelmeleri, proletarya devriminin bağımsız alternatifini her zamankinden daha da yükseltmenin sorumluluğu ve pratiğini gerektiriyor. Komünist devrimciler, sözcüklerinimaj tazelemelerin yolunda gitmediler, gitmeyeceklerdir.
DEVRiMCi
FORUM
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
11
Solun Tekel iflçileri üzerinden kendisi ile imtihan› YÜKSEL AKKAYA Türkiye’de sol siyasal yap›lar ne tarihsel birikimden ne de tarihsel deneyimlerden ders ç›karm›fl durumda. Bunu ispatlamak için çok büyük teorik argümanlara gerek yok, sadece mayalayaca¤› ve mayalanaca¤› üç önemli eyleme ve sonuçlar›na bakmak yeterli. Ancak, üç büyük eylemin aras›nda bir küçük eylem var ki as›l ö¤retici olan da o. Bu yaz›y› da üç büyük eylem ve bir küçük eylem üzerinden solun iflçi s›n›f› ile kurmak istedi¤i, ama kuramad›¤› ba¤ üzerinden k›sa bir yaz› ile tart›flmaya açmak istiyorum. Solun “ölü zamanlar›” idi. 90’lar›n bafl›nda Zonguldak maden iflçileri “uzun yürüyüfle” bafllad›… ‘Bahar Eylemleri’ni iyi kötü ›skalayan veya ›skalamayan sol, bu “uzun yürüyüfle” biraz daha donan›ml› ve küllerinden do¤arak geldi: Bir kez daha s›n›f›n oldu¤unu hat›rlad›, ne yaz›k ki, müda-
hale edecek gücü yoktu, sadece bu eylem üzerinden s›n›f›n varl›¤›n› Bahar Eylemlerinden sonra daha güçlü hissedip, bir fley yapma iste¤ini biriktirdi, daha fazla donanmas› gerekti¤ini, bütün olumsuz süreçlere ra¤men s›n›f temelli düflünmek gerekti¤ini bir kez daha hat›rlad›, t›pk› 1516 Haziran ‹syan›’n›n etkisi gibi. Bahar Eylemleri ile ölü topra¤›n› üzerinden atan sol, büyük Zonguldak madenci yürüyüflü ile bir kez daha iflçi s›n›f› ile bir ba¤/bir dil kurmaya çal›flt›: Sonuç hüsrand›… Öyle ki görkemli Bahar Eylemlerini izleyen grev dalgas›nda ne sol vard› ne de solu arayan bir iflçi s›n›f›!... Özellefltirmenin ac›mas›zl›¤›na en sert tepki ve direnifli gösteren SEKA direnifli yeni bir milat oldu, sol için de s›n›f ile ba¤ kurmak için bir olanak. Ne yaz›k ki, bu direniflin özü de anlafl›lmad›¤› için SEKA direnifli de solun kendisinin varl›¤›n› gösterme istedi¤i bir aç›k hava müzesine dö-
nüfltü: S›n›ftan kopuk, s›n›fa destek veren ama s›n›f›n uzak kalmay› tercih etti¤i bir aç›k hava müzesi. SEKA direnifli sol için art›k iflçi s›n›f› ile nas›l ba¤ kurulmas› gerekti¤inin ciddi tart›flmalar›n›n yap›lmas› gerekti¤i ö¤retici bir eylem olmas› gerekirken, dergilere, teorik yay›n organlar›na yans›yan ne yaz›k ki tersi, her siyasal yap›n›n ben de var›m› göstermek istedi¤inin tatmin edildi¤i bir eylem oldu. SEKA’dan ç›kar›lamayan ders bugün Tekel iflçilerinin, inatç›, kararl› ve bir o kadar görkemli eyleminde de bir kez daha ortaya ç›k›yor. Bahar Eylemlerinden bugüne yirmi y›l geçmifl olmas›na ra¤men iflçi s›n›f› ad›na hareket edenler, büyük cesaret ve kahramanl›klar gösterenler, gözü kara militan olanlar bu siyasal yap›lar›n bu “körleflmifl” siyasal tutum ve davran›fllar›n› hak etmiyorlar. Öyle oldu¤u için de, solun bu görkemli
kahraman, cesur, yi¤it, militan s›n›f mücadelesini veren ölülerine ve yaflayanlar›na yak›flan bir politika üretmek gerekir. Peki ne yapmal›? Lenin’in muhteflem, ö¤retici eserini okuyanlar, art›k bu esere bir fley daha katmal›lar. Bunun için de MEHA direniflinin bafllat›c›s›, sembol iflçisi, iflçi s›n›f› ile bugün burada ba¤ kurmak isteyenler için çok önemli deneyimler veren Saliha Gümüfl’ün dünyas›n› mutlaka ö¤renmeliler. O Saliha Gümüfl ki ‹slami cenahtan ç›km›flt›r, o Saliha Gümüfl ki ilk eylemi bafllatt›¤›nda kendisine küsen arkadafllar›na “ya vars›n›z ya yoksunuz” demifltir. O Saliha Gümüfl ki, 2009 1 May›s’›na arkadafllar› ile gelmifl bir baflörtülüdür. O Saliha Gümüfl ki, bugün her Tekel iflçisi kadar sa¤dan gelip s›n›f› ö¤renmifltir. O Saliha Gümüfl ki, soldan daha fazla bir sol dil kullanm›flt›r. Ama, kendisini savunan sola da rezervi olmufltur. ‹flte iflçi s›n›f› ile ba¤ kurmak iste-
yen sol, MEHA’n›n bu en direniflçi k›z›n›, duygular›n›, düflüncelerini anlamadan asla, evet asla, iflçi s›n›f› ile ba¤ kuramaz.* Anlayamad›¤› için de s›n›fa müdahaleyi, orada bildiri da¤›tarak (d›flar›dan bilinç getirmek ad›na!), akflam eylemlerin yo¤unlaflt›¤› saatte orada bulunarak ( ne aferist ifl!), iki-üç militan arac›l›¤› ile birkaç iflçiye evini vs aç›p, bir de onlara ajitasyon çekerek yapamaz. ‹flçi s›n›f› ile kurulacak dil bu de¤ildir. ‹flçi s›n›f›n› bu dil üzerinden bir yere yönlendireceklerini düflünenlere yak›n tarih de “hay›r, böyle olmaz” diyor. Baflkentin merkezinde kararl› bir iflçi s›n›f› ile niye çok ciddi bir organik ba¤ kuramad›¤›n›, hareket oluflturamad›¤›n› düflünen her siyasal yap› ile her yerde tart›flmak üzere cümlemizi ba¤layal›m. Bakal›m ses ç›kacak m›? *MEHA deneyimi için bak›n›z, http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=25240
Sadece Tekel emekçileri mi? ‹ZZETT‹N ÖNDER
K›z›lay’da bir “hayalet” dolafl›yor! S‹BEL ÖZBUDUN “Nerede olursan ol, ‹çerde, d›flarda, derste, s›rada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne cellad›n, F›rsatç›n›n, fesatç›n›n, hay›n›n...” (Ahmed Arif, “Anadolu”.) Bugün tam 38 gün oldu… Dile kolay, Ankara ayaz›nda, ›s› s›f›rlarda seyrederken, sulusepken alt›nda, rutubetli battaniyelere sar›l›, birbirlerine sokulmufl, yar› aç geçirilen geceler. Azan siyati¤e, ülsere, zorlayan böbreklere, tutulmufl bele, kronikleflen bronflite, 38 gündür ayaktan ç›kmayan ayakkab›n›n tetikledi¤i mantara inat… (Ço¤u 40’›n›, 45’ini geride b›rakm›fl… Bir baflka deyiflle, yap›flkan hastal›klarla birlikte yaflamay› ö¤renmifller zaten.) Naylon, branda gerilmifl çat›lar›n alt›nda, her bir stand›n önündeki, içinde ›slanm›fl kütüklerin dumanlar›n› tüttürdü¤ü varillerin bafl›nda, plastik bardaklarda çay›n› yudumlay›p “4C”yi tart›flarak akan günler… Bugün ilk günden daha kararl›lar. Fabrikalar› bir imzayla ve 1 milyar 720 milyon dolara BAT (British American Tobacco)’a sat›l›rken s›rtlar› s›vazlanm›fl, a¤›zlar›na bir parmak bal çal›nm›flt›. “Korkmay›n, biz iflçi babas›y›z, hakk›n›z› yedirmez, sizi ma¤dur etmeyiz… Dileyeni kamuda, muadil ifllere yerlefltirece¤iz. Hak kayb› olmayacak. Dileyen ise özel sektöre geçebilir. Bak›n bunun için flartnameyi de¤ifltirdik bile…” Sonra… Sonra birden kendilerini 4-C denilen kölelik dayatmas›yla yüzyüze buldular. Ayda 600-650 TL’ye y›lda 8-9 ay çal›fl›p bütün özlük haklar›ndan olmak… Yaln›zca rezil bir gelir kayb›na raz› olmak de¤il, ayn› zamanda 20-25 y›ld›r çal›flarak biriktirdi¤i sosyal güvenlik, emeklilik, sa¤l›k gibi haklar›n›n gasp edilmesine seyirci kalmak… Biraz homurdan›p, yüzde 20’lere varan iflsizlik tehdidi karfl›s›nda “Buna da flükür” diyecekleri hesaplan›yordu. Ama bu ucuz hesab› yapanlar bu kez baltay› tafla vurdu. Türkiye’de Reji/Tekel iflçilerini iflçi s›n›f›
hareketi tarihinin kayna¤›na yerlefltiren devrimci gelenekten habersizdiler besbelli. “Tütüncüler”in bu ülkenin emek mücadelesi tarihi içerisindeki seçkin ve mücadeleci yerini bilmiyorlard›. “Gelenek”, uyudu¤u yerden bafl›n› kald›rd› apans›z. Ülkenin iflçisini, emekçisini sürüye sayanlar›n beklemedi¤i bir fley oldu… Tekel iflçisi Ankara’ya akmaya bafllam›flt›. AKP iktidar› önce meseleyi basit bir asayifl sorunu olarak alg›lad›. ‹ki gaz bombas›, üç-befl cop darbesiyle da¤›t›labilecek bir kuru kalabal›k… Öyle olmad›klar›n› gösterdiler. 38 gün oldu onlar Sakarya’da, Türk-‹fl merkezini çevreleyen sokaklarda kamp kural›... Oray› bir “Özgürlük ve Direnifl Alan›”na dönüfltürdüler. Mukavva parçalar›na, kartonlara kendi elleriyle yazd›klar› sloganlarla donatt›lar her bir köfleyi. Sokaklar›n adlar›n› de¤ifltirdiler: “Osmanl› mahallesi, direnifl caddesi, iflkence sokak…” Günboyu dayan›flmalar›n› dile getirmek üzere ak›n ak›n gelen ö¤renciler, kad›nlar, memurlar, ayd›nlar, sanatç›lar, akademisyenler… (Bugün “Sakarya sizinle gurur duyuyor!” slogan›yla Sakarya caddesi esnaf› sökün etti örne¤in.) Sosyalist partilerin, kitle örgütlerinin, sendikalar›n kar›nca karar›nca dayan›flma niflaneleri: bir köflede ücretsiz çay da¤›t›lan bir semaver; elden ele aktar›lan kumanyalar; torbalar dolusu ilaç, battaniye, yakacak… Kent kent ayr›lm›fl her bir çad›rda eylemci iflçilerle sohbete dalm›fl Ankaral› devrimciler… Hemen her köfle bafl›nda üzerine ç›k›p konuflulacak bir iskemle, bir c›z›rt›l› hoparlör, bir serbest kürsü… Önlerine uzat›lan mikrofona k›rk y›ll›k sunucu rahatl›¤›yla içini döken, hakk›n› arayan, öfkesini hayk›ran kad›n ve erkek iflçiler… Birbirini tan›yan-tan›mayan herkesin selamlaflt›¤›, köflebafl›nda durup hükümetin geri ad›m at›p atmayaca¤›n›, Türk-‹fl yönetiminin tavr›n›n ne olaca¤›n›, olas› bir genel greve kat›l›m›n ne kadar olaca¤›n› tart›flt›¤› - velhas›l hayata ve kavgaya dair bir fleyleri paylaflt›¤›, Kürtçe’yle Türkçe’nin sarmafl dolafl oldu¤u t›kl›m t›kl›m sokaklar… Seyyar sat›c›lar, büfeler, çevredeki dükkânlar hava-
ya ayak uydurmufl. Vitrinlerinde, camlar›nda iflçilere destek veren dövizler… Kâh yorulup dinlenen, kâh binlerce a¤›zdan birden yükselen sloganlar: “Tekel iflçisi yaln›z de¤ildir!”, “Genel grev, genel direnifl!” “Ekmek yoksa bar›fl da yok!”, “Ne istiyoruz? ‹fl! Vermeyecekler! Alaca¤›z! Nas›l? Söke söke!”, “Eller flaltere, genel greve!” *** Y›llard›r, “Elveda Proletarya”, “Tarih bitti”, “Kapitalizm insan do¤as›na en uygun düzendir ve ebedîdir” söylenceleriyle dilsizlefltirilmifller, y›llard›r kazan›mlar› parça parça gasp edilenler, bafllar›n› kald›rd›klar›nda polis copuyla, gaz bombas›yla, bast›r›lanlar, medyan›n görmedikleri, ›srarla görmezden geldikleri, ifllerini, afllar›n›, geleceklerini yitirmifller… Tekel iflçilerinin kendileri için de mücadele etti¤inin bilincine var›yor. Bunun yaln›z ekmek de¤il, onur ve gelecek, onurlu bir gelecek mücadelesi oldu¤unu… Tafllar›n ba¤lan›p köpeklerin serbest b›rak›ld›¤› bu talan düzenine “Dur” diyecek birilerinin ç›kabilece¤ini… Bu “birileri”nin asl›nda “biz”den baflkas› olmad›¤›n›… “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek!” sözlerinin bir peri masal›ndan ibaret olmad›¤›n›… Emekçilerin kendi yazg›lar›n› ellerine al›rken “halklar›n kardeflli¤i”ni de gerçekleyebileceklerini… Tekel iflçisi Türk-‹fl’in çevresindeki sokaklarda geçirdi¤i 38 gün içinde kendisini dönüfltürürken bize de bütün bunlar› gösteriyor. K›z›lay’da gerçekten de bir “hayalet” dolafl›yor, bugünlerde. Bast›rd›klar›n›, yok ettiklerini, tarihe gömdüklerini sand›klar› kadîm düfllerimiz dolafl›yor. K›demli katillerin befl y›ld›zl› otellerde eteklendi¤i, daha çaylaklar›n›n, hepimizle dalga geçercesine yatt›klar› cezaevinde infaz koruma memuru olmak için s›navlara sokuldu¤u, Romanlar›n kentlerden sürüldü¤ü, pompal› tüfekli canilerin s›rtlar›n›n s›vazland›¤› flu linç günlerinde bir soluk özgürlük, eflitlik ve kardeflli¤e hasretseniz e¤er, mutlaka ve mutlaka, elinizde bir demet çiçek, Sakarya’n›n yolunu tutun. Umutla ›fl›ldayan gözleri izleyin, onlar sizi “olay yeri”ne götürecektir…
Tekel emekçilerinin günlerden beri sürdürdü¤ü ve daha da t›rmanaca¤a benzeyen hakl› direniflleri, ne basit bir emekçi hareketidir ne de sadece Tekel emekçilerini ilgilendirmektedir. Bu direnifl, tüm emekçileri, hatta tüm toplumun gelece¤ini çok yak›ndan ilgilendiren bir harekettir; zira, cenderede olan sadece Tekel emekçileri de¤il, tüm emekçiler ve halk›m›zd›r. Bu hareket siyasilere bir mesaj, toplum kesimlerine ise uyan›fl sinyalidir! Bu nedenle, tüm emekçi hareketlerine oldu¤u kadar, onlardan daha da güçlü olarak Tekel emekçilerinin hakl› direnifline büyük bir sayg› duyuyorum ve eyleme sonuna dek destek veriyorum. Geçen hafta bir TV kanal›nda bu konuda görüflme yaparken, spikerin, “Hükümet acaba bafllang›çta yanl›fl m› yapt›, özellefltirmelerde yanl›fl ad›m m› at›ld›, bundan sonra hükümetin tavr› ne olacak?” sorusuna, k›sa zaman dilimi içinde vermeye çal›flt›¤›m yan›tlar, konunun özünü bir nebze de olsa aç›klay›c› niteliktedir. Bilindi¤i gibi, medyada az›c›k çizgiden ç›k›l›nca hemen zaman ikaz› yap›l›r! Spikerin sorular›n›n sonuncusundan bafllayacak olursam, flunu çok net olarak görelim ki; hükümet, flimdiye dek ne yapt›, nas›l bir politika izledi ise bundan sonra da ayn› politikaya devam edecektir. Yani hükümet, emekçilerin yan›nda olmayacak, ses ve taleplerine kulaklar›n› t›kayacak ve aynen SEKA direniflinde oldu¤u gibi bu direnifli de, ne pahas›na olursa olsun k›rmaya çal›flacakt›r. Bunun için hükümet, 4-C maddesini, emekçileri tarikat veya yandafl kanallar› ile arkadan çevirerek parçalama yöntemlerini veya sair aldat›c› vaatler kullanarak olay› söndürmek isteyecektir. Hükümet, böylesi bask›c› politikay› sadece Tekel direniflini bitirmek için de¤il, ayn› zamanda iç ve d›fl yat›r›mc› emperyalistlere emekçi kesimi peflkefl çekmek için yapacakt›r. 1 May›s eylemlerinde polisin emekçilere uygulad›¤› orant›s›z gücün mant›¤› da ayn› görüfle dayanmaktad›r. Emperyalist çevrelere verilmek istenen mesaj basittir: “Emekçi hakk› diye bir fley yoktur!..” Spikerin sorusunun bafllang›ç bölümüne dönersem, orada da yan›t›m çok nettir. Özellefltirmelerde hiçbir hata yap›lmam›flt›r, yap›lamazd› da! Özellefltirmeler tam da böyle yap›l›r. Özellefltirme, iç ve d›fl emperyalistlerin toplumsal birikime ucuz yoldan el koyma politikas› oldu¤undan dolay›, ilgili yasan›n önce-
leri verimsiz ve zarar eden kurulufllar›n sat›laca¤› gibi göz boyay›c› maddesine nazire olarak, tam tersine, en güzide ve kâr eden kurulufllar›n yok pahas›na, birkaç y›ll›k kâr›na özel sektöre devredilmesi, emperyalist mant›kla tutarl›d›r; bunda hiçbir yanl›fll›k yoktur. Anayasada madde de¤iflikli¤i yap›larak, “kamu yarar›” kavram› ç›kart›larak, “özellefltirme” maddesi ilave edilerek ve “tahkim” kabul edilerek, emperyalistlerin tüm isteklerine ad›m ad›m olumlu yan›t verilmifltir. Ne hazindir ki, halk›m›za demokrasi olarak alg›lat›lan söz konusu de¤ifliklikler ve buna paralel uygulamalar, emekçilerin ve tüm halk›m›z›n aleyhine sonuçlar do¤urmufltur ve daha da do¤uracakt›r! Tekel direnifli anl›k bir patlama de¤ildir. Bu direnifl, Türkiye’nin emperyalist rampaya oturtulmas› ve giderek merkeze yaklaflt›r›lmas› sürecinde çok önemli bir merhaledir. Bu süreçte, iflbafl›ndaki hükümetler mutlak olarak sermayenin emrindedir, tüm emekçiler ve halk›m›z ise birer meta mesabesindedir. Metalaflt›r›lan her fley gibi, emekçiler de ifl bitince kap› d›flar› koyulmaya mahkumdur. Kapitalizmin hiçbir döneminde olmad›¤› gibi, hele de iyice azg›nlaflt›¤› günümüz koflullar›nda “insan haklar›” ya da “de¤er yaratan emek” gibi platonik söylemlere ve bu yönde politikalara yer yoktur. Bu süreçte zamanla sermaye birikiminin artmas›yla emekçiler çal›flma, örgütlenme ve insani yaflam koflullar›ndan zecri olarak mahrum b›rak›lacaklard›r. Tekel emekçilerinin direnifli böyle bir gidiflin ayak seslerinin alg›lan›fl›d›r. Sermaye yandafl› siyasilerin bu ayak seslerine kulaklar› t›kal›d›r. Bu sese halk›m›z kulak vermelidir. Özellefltirmelerin bafllad›¤› ilk dönemlerde, “Patron ister özel ister kamu olsun, bizim için fark etmez!” diyen emekçiler ve sendika liderleri, art›k uyanmal›d›r! Özellefltirme uygulamas› kendi kap›s›na gelene dek gidifli umursamayan, hatta özellefltirmelerle taban say›s›n›n yükselece¤i gafletine yatanlar art›k uyanmal›d›r! Bugün, emekçilerin sendika liderlerini de gölgede b›rak›rcas›na harekete geçmesi umut vericidir. Yeter ki, bu umut tüm emekçilerin ve halk›m›z›n sevinci, emperyalistlerin ise korkulu rüyas› olsun! Sermayeye ve sözde aç›l›mlar› demokrasi diye halka yutturanlara karfl› giriflilmifl Tekel eylemini sayg›yla selaml›yorum ve emperyalizm cenderesine itilen halk›m›z›n art›k uyanmas›n› diliyorum!
12
KÜLTÜR-SANAT
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
KUTS‹YE BOZOKLAR’A ATFEN
fiiir: Murat Sezgin Ayfer Dersim Güler Deniz Engin Çelik Tiyatro: Kenan Taflkesen Gummersbach Tiyatro Ekibi Müzik: Grup Munzur Grup Hayk›r›fl Grup ‹syan Emekçi Hasan Yükselir Gönül Sinan fianl› Holger Bürner Folkor: Mesut Gül Ulafl Hoca Acotf Halkoyunlar› Ekibi Ekin Halkoyunlar› Ekibi Hamburg Halkoyunlar› Ekibi Toroslara Yolculuk Halkoyunlar› Ekibi Tarih:20 fiUBAT 2010 Saat:12:00 Yer: Saalbau Griesheim Schwarzerlenweg 57 Frankfurt am Main Bilgi: festival@avrupaadgh www.avrupaadgh.com AVRUPA DEMOKRAT‹K GENÇL‹K HAREKET‹
12. Enternasyonal Y›lmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali
‹stanbul Avrupa'ya baflkent oldu gözümüz ayd›n! 16 Ocak'ta büyük ilçelerinin bir ço¤unda düzenlenen konser ve gösterilerle ‹stanbul Avrupa'n›n kültür baflkentlerinden birisi oldu. ‹stanbul'un kültür baflkenti olmas› ‘flerefine’ Taksim, Sultanahmet Meydan›, Kad›köy Sahili, Ba¤c›lar Meydan›, Beylikdüzü Meydan› ve Pendik Sahili'nde havai fifleklere ve sanatç›lara 8,5 milyon TL harcanarak etkinlikler yap›ld›. Avrupa Kültür Baflkenti etkinliklerinin resmi aç›l›fl töreni Baflbakan Erdo¤an, Cumhurbaflkan› Abdullah Gül'ün de kat›ld›¤› yerli-yabanc› 5 bin kifli ile Haliç Kongre Merkezi’nde yap›ld›. Peki devletin, kutlamalar›na milyonlar döktü¤ü ve bütçesi için 300 milyon TL ay›rd›¤› bu "Avrupa Kültür Baflkent'li¤i ne menem birfleydir? 1980'lerde ortaya ç›kan Avrupa Kültür Baflkenti kavram› Avrupa Birli¤i (AB) Bakanlar Konseyi taraf›ndan benimsendi ve bu ünvan›n Avrupa kültürüne de¤er katan, katk› sa¤layan kentlere verilmesine karar verildi. Bu ünvan, 1985-2000 y›llar› aras›nda AB’ye üye ülkelere verilmifltir. 2000 y›l›ndan sonra ise hem birden fazla kente, hem de AB aday› olan ülkelere verilmeye baflland›. ‹stanbul'un bu ünvan› alma çabalar› ise 7 Temmuz 2000'de bafllad›. ‹stanbul’un Avrupa Kültür Baflkenti aday› olmas› için gerekli ad›mlar› atacak Giriflim Grubu kuruldu. Bu grup ‹stanbul’un Avrupa Kültür Baflkenti olmas› için yerel ve merkezi yönetimin deste¤ini ald›ktan sonra, üniversiteler ve di¤er ‘sivil toplum’ örgütleriyle de temaslar kurdu. Avrupa Birli¤i ve ba¤l› organlar› ile iletiflime geçti. Geçmifl y›llarda Avrupa Kültür Baflkenti olmufl kentlere ziyaretler düzenlendi. 2005 y›l›n›n Mart’›nda Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, yay›nlad›¤› genelgeyle Giriflim Grubu’na destek verdi. 2005'te Avrupa Komisyonu E¤itim ve Kültür Genel Müdürü'ne teslim edilen ‹stanbul'un kültür baflkentli¤i baflvurusunun ard›ndan kurul 2006'da ‹stanbul'u, Macaristan’›n Peç ve Almanya’n›n Essen kentleriyle birlikte 2010 Avrupa Kültür Baflkenti olmaya haz›r buldu. Macaristan'›n Peç, Almanya'n›n Essen kentlerini bilmeyiz ama ‹stanbul'u iyi biliriz. Kültür baflkenti oldu¤umuz gece o ihtiflaml› havai fiflek gösterilerinin gölgesinde nelerin gizlendi¤ini de biliriz. ‹BB'nin Avrupa baflkentli¤ine iliflkin yapt›¤› aç›klamada neden ‹stanbul'un Avrupa baflkenti oldu¤una iliflkin genç ve dinamik nufüsun, yarat›c› bir enerji oluflturarak ‹stanbul'u dünyan›n en dinamik flehirlerinden biri haline getirdikleri belirtilerek, "‹stanbul’da özellikle son yirmi y›lda geliflen kültür bilinci, kültür yaflam›na da yans›maktad›r" deniyor. Aç›klaman›n di¤er k›sm›nda flu ifadeler var: "‹stanbul, her geçen gün, yaln›z ‹stanbullular için de¤il, tüm dünya için bir çekim alan›, bir kültür ve sanat merkezi ni-
teli¤i kazanmaktad›r. 21. yüzy›l, kentlerin yüzy›l› olacakt›r. Kentler; kimliklerini canland›rarak, kültürlerini ileriye tafl›yarak ve birikimlerini paylaflarak, küresel kültürü oluflturmaktad›r. Kentliler, birbirlerini kültür paylafl›m› arac›l›¤›yla daha iyi anlamakta ve daha iyi tan›maktad›r. Kültürün günlük yaflama kat›lmas› ve toplumun her kesimine yay›lmas›, giderek daha da büyük önem kazanmaktad›r. Kentsel geliflim, kentlilik bilincinin özlenen düzeye ulaflmas› ve kültürel de¤iflimle sa¤lanmaktad›r. Bunun için, hem yönetimlerin hem de sivil toplum kurulufllar›n›n aktif olmalar›; profesyonel bilgi ve deneyim kaynaklar›ndan yararlanmalar› gerekmektedir. Böylece, Avrupa Kültür Baflkenti seçilen kentlerin, dünya kültürüne yapt›klar› katk›yla dünya kültürü de zenginleflmektedir." ‹stanbul, 2006 y›l›nda aç›klanan kültür baflkentli¤i ile 2010'a "iyice" haz›rland›! ‹BB'nin bu alandaki katk›lar›n› unutmamak gerekir. Örne¤in her sene s›k s›k ‹stanbul'u lalelerle donatan "lale Kadir"in bu çabalar› ‹stanbul için! Bir örnek de onar›m yap›lan tarihi evler. Geçti¤imiz y›l bas›na da yans›yan bu komik çal›flmalar hat›rlanacakt›r. Hani tarihi evlerin d›fl›n› yenileyip içini ise harabe b›rakan kültür baflkentli¤i flerefine yap›lan çal›flmalar! Tarih boyunca bir çok uygarl›¤a ev sahipli¤i yapm›fl olan ‹stanbul tarihi alanlar› ile güzel bir kenttir. fiöyle yoksul kentlere do¤ru bakan gözünüzü kapat›p tek gözünüzle bo¤aza, Ayasofya'ya, Yerebatan Sarn›c›'na bakarsan›z keyif almaman›z mümkün de¤il. Özellikle Helenistik dönem, ard›ndan Roma dönemi ve Osmanl›'dan kalan kimi mimariler ‹stanbul'un belli semtlerini özel k›lar. ‹flte bu güzelliklere güvenen ‹stanbul Belediyesi ve hükümet de 2010'da 10 milyon turisti ülkemize çekece¤i için hayli önemli olan kültür baflkentli¤i meselesinde a¤›zlar›n› balland›ra balland›ra anlatt›yorlar baflkent olman›n güzelli¤ini. Kültür baflkenti ‹stanbulumuzun Avrupal› belediye baflkan› Kadir Topbafl'›n "halk için" yapt›¤› di¤er çal›flmalar› hat›rlayal›m birazda... Yani di¤er gözümüzü de açarak bak›verelim ‹stanbul'a... ‹stanbul'da her zaman bir yerlerde kald›r›m çal›flmalar› vard›r. O çal›flmalarda kimlerin cebine ne milyonlar doldu bilemiyoruz tabi! Neyse, bu kald›r›mlar hep yenilenir ama hiç yeni kalamaz. Bir ay sonra üzerinde yürürken "ne de olsa geri kald›raca¤›z" diyerek emanet b›rak›ld›¤› için, kald›r›m tafllar›ndan üzerinize su s›çramamas› mümkün de¤il. S›k s›k ücretlerine zam yap›lan ulafl›m bir eziyettir ‹stanbul'da. Trafi¤in bir türlü düzenlemedi¤i kültür baflkentinde asfaltlar her zaman çukurludur. Bu çukurlar belediye otobüsleri ile yolculuk ediyorsan›z da-
ha da eziyettir. Ki ‹stanbul nüfusunun büyük bir k›sm› belediye otobüslerinde gider ifline gücüne. Yoksul mahallelerin iflçileri her sabah ifle gidifl de t›kl›m t›kl›m ötobüslere doluflmak zorunda kal›r. Avrupa kentinin belediye baflkan› bu semtlere daha fazla araç verme ihtiyac› duymad›¤›ndan da insanlar s›rt›nda hiç tan›mad›¤› birini tafl›yarak yolculuk yapar! Kald›r›m›, yollar›, trafi¤i sorunlu, yani altyap›s› vasat olan ‹stanbul'da biraz ya¤mur kar ya¤maya görsün. Geçti¤imiz y›l sonuna do¤ru yaflanan sel felaketini hat›rlay›n›z. Birçok semtte hayat felç olmufltu. Derelerin islah›ndaki kar düflkünlü¤ünün sonucunda ortaya ç›kan can kay›plar› vs. Ve benzer olay kar ya¤›fllar›nda da ç›kt›. Koskoca "metropol"de birkaç gün ya¤an kar nedeni ile birçok ilçe günlerce elektirik alamad›. Avrupal› kentimizde hükümet ve belediyenin ele ele yürüttü¤ü çal›flmalar sayesinde sit alanlar› peflkefl çekilmeye hep uygundur. Bo¤aza durmadan yap›lmak istenen köprülerin amac› ne dersiniz? ‹stanbul'da neredeyse nefes al›nabilecek alan b›rak›lmamakta. ‹nsanlar›n otoban kenarlar›ndaki yeflil alanlar üzerinde yapmaya çal›flt›¤› piknik keyfi bunun sonucu iflte. ‹nsanlar›n›n yeflile, topra¤a hasret kald›¤›, çarp›k kentleflmenin al›p bafl›n› gitti¤i ‹stanbul'da beton y›¤›nlar› her geçen gün gökleri deliyor. Bir yandan kültür baflkentli¤i ünvan› için dökülen milyonlar varken di¤er tarafta flehrin tiyatro salonlar› can çekifliyor. Taksim'deki AKM'nin üzerinde yürütülen sahtekarl›klar› hat›rlat›p geçecek olursak di¤er salonlar›n durumu da çok parlak de¤il. Devletin çok az bütçe ay›rd›¤› kimine ise hiç iliflmedi¤i ‹stanbul sahnelerinin sanatç›lar› da dertli. Çünkü güvencesizler. 12 milyondan fazla nufüsu olan ‹stanbul'da flu an devlete ait 8 adet sahne, oyun sergiliyor. Halk›n›n, kültür baflkenti olan bir flehirde yaflad›¤› fakat, bir türlü kültürel ve sanatsal etkinlikler yapamad›¤› ‹stanbul... Genel olarak ülkemizdeki kültürel yozlaflma, y›k›m her zaman üzerinde durdu¤umuz ve birçok kez tarif etti¤imiz bir konu. Ve ‹stanbul bu yozlaflman›n ve y›k›m›n en iyi gözlemlenebildi¤i bir flehir. Uyuflturucu art›k ilkokullara kadar girebiliyor. ‹stanbul'un sokaklar› evsizlerle dolu. Evsizlerin ço¤unlu¤unu çocuklar oluflturuyor ve bunlar›n neredeyse hepsi tiner ba¤›ml›s›. Bu çocuklar Topbafl'›n ‹stanbullu "dinamik, genç" nufüsunun aras›na giremiyor bir türlü! Peki ‹stanbul'u dinamik hale getiren (!) kesim ne durumda dersiniz? Ülkemizde sürekli t›rmanan iflsizlik rakamlar›n›n büyük bir k›sm›n› genç nufüs oluflturuyor. ‹stanbul da bu iflsizlik rakamlar›n›n büyümesinde en büyük katk›s› olan illerden. Çal›flanlar›n büyük bir k›sm› ise kay›t d›fl›. Asgari
ücretle 12-13 saate, kimi zaman çok daha fazlas›na çal›flt›r›lan "genç dinamik" nufüs en iyi sömürü potansiyeli tafl›yan ve de gere¤i yap›larak sömürülen kesim. ‹stanbul'un kot tafllama atölyelerinde üç kurufla çal›flarak silikozis hastas› olan geçlerin bir k›sm› bir bir ölürken kalanlar da evlerinde sessizce ölümü bekliyor. Davutpafla'daki patlamada hayat›n› kaybedenlerin sorumlular› "lale bahçelerinde" geziniyor. Ve 2010 Avrupa Kültür Beflkenti'nde itfaiye tafleronlafl›yor!!! Havai fiflekler patlatan hükümet yan› bafl›nda belediye binas› önünde direnen iflçilerini duymuyor, görmüyor. Avrupa baflkentinde halk›n can ve mal güvenli¤i tamam› ile tehlikede. Tafleronlaflt›r›lan böylesine önemli bir görevde ifl yapacak kifliler art›k ifli bilenler de¤il daha az ücret alanlar olacak. Daha az ücret, daha fazla zamana çal›flacaklar ve yang›nlar s›ras›nda ç›kabilecek facialarda flans›n›z varsa en az hasarla kurtarabilirsiniz! Sendikalaflmaya tahammüllerin olmad›¤› ‹BB'de bunu k›rmak için iflçileri iflinden eden, daha az ücrete ve sendikas›z, haklar›ndan mahrum çal›flmaya zorlayan ‹stanbul Belediyesi’nin, hükümetin bu iflçilere karfl› tutumunu da hat›rlars›n›z. Bu tutumu ile ‹stanbul'un Avrupa kültürüne ne katt›¤›n› bilemiyoruz ama, AB içerisinde yer alan emperyalistler için güzel jestler oldu¤u muhakkak... Emperyalistlerin iflçi haklar›n›, sendikalaflmay› sevmedi¤i hepimizin malumü. Eh Tekel de bunun sonucu de¤il mi? Emperyalist uflakl›¤›n› hayli baflar›l› bir flekilde yerine getiren AKP'nin özellefltirme politas›n›n, hak sald›r›lar›n›n sonucunda do¤mad› m› Tekel direnifli? Ve onlar direnirken "yan gelip yatarak para kazanmak yok deyip" milyonlar› sokaklara ak›tmad›lar m›? "‹stanbul’un 2010 Avrupa Kültür Baflkenti olmas›yla Avrupa, ‹stanbul’da kendi kültürünün köklerini keflfedecek ve birbirini anlama yolunda önemli bir ad›m daha atacakt›r. ‹stanbul’un baflar›l› bir Avrupa Kültür Baflkenti olmas›, ‹stanbullular›n bu projeyi benimsemeleri ve en genifl kat›l›mla desteklemeleriyle gerçekleflecektir" diyen Topbafl ve hükümet, ‹stanbullularla dalga geçmiyor da ne yap›yor dersiniz? Zengin kesim için ve turistleri için ancak yaflanabilir k›l›nan ‹stanbul'da halk›ndan bu kültür baflkentli¤ini benimsemesi nas›l bekleniyor? San›r›z kast edilen: "Dinamiklerinizle zengin kesimler, bizler için daha fazla çal›fl›n, daha fazla sömürülün." Birçok insan›n tiyatrolar›n kap›s›ndan geçemedi¤i, sinemadan haberdar oldu¤u ama gidemedi¤i, konserlere kat›lamad›¤›, sergilerden bihaber oldu¤u, evden ifle iflten eve bir yaflama sokuldu¤u yerde kültürün ne ifli olacak? Bu baflkentlik bizim hiç iflimize gelemedi. Ortadaki bu mesele hükümet ve Topbafl'›n Avrupal›larla ‘cilveleflmesinden’ baflka bir fley de¤il...
Ovac›k’ta dayan›flma etkinli¤i düzenlendi DERS‹M- Ovac›k Kültür Derne¤i’yle dayan›flma etkinli¤i düzenlendi. Etkinlikte demokratik haklar için örgütlü mücadele etmenin önemine iflaret edildi. Hak ihlallerine karfl› örgütlü mücadele ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› etkinlikte, Dersim'de yap›lmas› planlanan barajlara karfl› daha güçlü bir sesin ç›kar›lmas› gerekti¤i de belirtildi. Ovac›k Belediyesi Dü¤ün Salonu’nda yap›lan etkinlikte Ovac›k Kültür Derne¤i ad›na konuflma yapan Ali Tekin, hak ihlallerinin her geçen gün art›¤›n›, ekonomik krizin etkilerinin ise her geçen gün daha da yak›c› bir flekilde hissedildi¤ini söyledi.
“Maden ocaklar›nda yaflanan vahfleti hepimiz izledik, gördük. Bütün bunlara karfl›l›k emekçilerin iflçilerin onurlu direniflleri gün geçtikçe büyüyor, bu direniflleri Ankara’da bir ayd›r direnen Tekel iflçilerinden ‹stanbul’da itfaiye iflçilerinden görüyoruz” diyen Tekin, “Bugün bizlere düflen görev bu direniflleri sahiplenmek ve daha da büyütmektir” dedi.
‘Sald›r›lara örgütlü bir flekilde karfl› koyabiliriz’ Tekin konuflmas›nda sistemin imha, inkar, yok etme ve linç kültürünü yayd›¤›n› söyleyerek flunlar› belirtti; “Erzincan’da ve Edir-
ne’de linç kültürünün kimler taraf›ndan afl›land›¤› bellidir. Gerici CHP ad›na konuflan Onur Öymen’in Dersim katliam› hakk›ndaki aç›klamas› öncelikle biz Alevi toplumunu mevcut sistemle yüzleflmesine vesile oldu. Sözünü etti¤imiz bu olumsuzluklar›n halk›n ç›kar› için dönüfltürülmesi ancak birlikte omuz omuza örgütlü bir flekilde karfl› koyarak afl›labilir” dedi. Tekin’in konuflmas›n›n ard›ndan fliir dinletisi ile devam eden etkinlikte daha sonra Ça¤dafl Orkestra Müzik Grubu sahne ald›. Söylenen ezgiler ve çekilen halaylarla geceye coflku katan Grup Ça¤dafl’tan son-
ra Demokratik Haklar Derne¤i tiyatro ekibi Tiyatro Umut sahne ald›. Tiyatro Umut’un Tekel iflçilerinin direnifliyle ilgili Baflbakan’›n söyledi¤i sözleri konu alan ve Munzur’da yap›m› düflünülen baraj projeleri ile ilgili oyunlar› büyük ilgi gördü. Daha sonra Demokratik Kad›n Hareketi üyelerinin haz›rlam›fl oldu¤u kültürel yozlaflmay› konu alan oyun sahnelendi. Tiyatro oyununun ard›ndan Dersim Kültür Derne¤i Baflkan› Ali Mükan’da ve DHF temsilcisi Evrim Konak birer konuflma yapt›. Etkinlik Erkan Yavuzer’in söyledi¤i ezgilerle sona erdi.
DEVRiMCi
YAfiAM
DEMOKRASi
1-16 fiUBAT 2010
13
Yoksuluz, dirensek terörist oluyoruz... MERS‹N- Genel olarak ülkemizde yaflanan ekonomik, sosyal y›k›mlar yoksul halk kitlelerini derinden etkilerken, mevcut y›k›mlara tepkiler de yine bu y›k›mlar› iliklerinde hisseden halktan geliyor. Devletin ekonomik, sosyal ve siyasal olarak ezip bask› alt›nda tuttu¤u iflçi, köylü ve emekçilerden gelen karfl› tepkiler, ne yaz›k ki yine devletin yaratt›¤› bask› ve denetleme mekanizmalar› aras›nda s›k›fl›p kal›yor. Ülkemizin geri kalm›fl illerinden ve mahallelerinden yükselen 盤l›klar, halk ve s›n›f eksenli siyasi hareketlerin flu anki durumundan kaynakl›, ülkenin genel gündeminde yer bulmuyor. Devlet, baflta hükümeti, ordusu, polisi, yarg›s› ve medyas› arac›l›¤›yla yaflatt›¤› y›k›mlar› gündem d›fl› tutarak, her daim istikrar odakl› bir tablo ile ülkenin gerçekli¤ine sis perdesi örtüyor. Bu nedenle, ekonomik politik krizle birlikte iyice artan yoksullu¤un, ülke genelinde yaratt›¤› gerçekli¤i gösterebilmek için, Mersin’de yaflayan halk›n çekti¤i çileleri dinledik. Sokak aralar›nda dolafl›p mahalle sakinlerine “nas›ls›n›z” diye sordu¤umuzda genel anlamda ülkemizin dört bir yan›nda yaflanan yoksullu¤un insanlar üzerinde yaratt›¤› sorunlara dair cevaplar al›yoruz. ‹nsanlar tepkili ve ellerini çaresizce açarak “ne yapal›m” serzeniflinde bulunuyor. Sistemin yaratt›¤› sosyal, ekonomik ve kültürel y›k›mlar sonucu oluflan yabanc›laflma, yozlaflma, çeteleflme ve fuhuflun günden güne ço¤alarak daha fazla insan›n beyninin çürüttü¤ü gerçe¤i s›kça dile getirilen bir konu. Bu durum Mersin’de de de¤iflmiyor. “Yoksul semtlerde kad›nlar fuhufl bata¤›na sürükleniyor, gençlerimiz uyuflturucu ticaretinin k›skac› aras›nda çetelerin kurban› oluyor” diyen Mersin’in yoksul mahalle sakinleri, bunun nedenlerini sorgulayarak sorunun kayna¤›n› ve çözümünü k›sa cümlelerle flöyle koyuyor: “Sistemin bize biçti¤i bu yaflam kirlidir. Alternatifimiz, daha iyi bir yaflam için örgütlenmektir.” Halk› küçümseyenlere “onlar anlamaz, ne bilir; cahil cühela” diyenlere okkal› bir cevapt›r bu k›sac›k cümle.
Evet halk biliyor, yaflad›klar›ndan ö¤rendiklerini dile getiriyor: Bir fley yapmal›! Çilek Mahallesi’nden Ali Amca flöyle ‘ba¤›r›yor’: “Bizim aile içerisinde demokrasi anlay›fl›n› oturtmam›z laz›m. Kendi çocuklar›m›z› ileriye itip, hak arama eylemlerine kat›lmalar›n› sa¤lam›yoruz. S›n›rl› tutuyoruz. Bu mahallelerde efllerinden fliddet gören nice kad›n var. Hiçbir hukuksal haklar› olmayan kad›nlar çok. Bu hastal›klar› nas›l yenece¤iz. Bunlar›n koflullar›n› yaratmak laz›m. Duyarl›y›m diyen insanlar›n kap›lar› sizlere aç›kt›r. Evlere gelin. ‹letiflimleri güçlendirin”. Bu ‘ba¤›r›fl’ y›k›mlara karfl› alternatif üretin ba¤›r›fl›d›r, örgütleyin-örgütlenelim “birlikten dirlik do¤ar” ba¤›r›fl›d›r!
UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bizler anlık parlamalarla aceleci büyük gelişmeler peşinde koşan hayalciler ve sansasyon hayranı maceracılar değiliz-olamayız da. Bilakis nesnel dayanaklar ve devrimci gerçeğe uygun, yaratıcı emeğin birikimleri üzerine oturmuş nicel ve nitel gelişmeler yolunu benimsemekteyiz. Biçimden önce içeriğe değer vermekteyiz. Küçük burjuva ruh hali ve aceleciliği bizlere göre değildir. Çabuk başarı ve zafer hayalciliğine karşı, dengeli-yavaş ama kalıcı, köklü ve sağlam gelişmelerden yanayız. Ter dökmeden kazanmayı ve büyük başarılar elde etmeyi tasavvur edemeyiz. Bizler, çok konuşup az yapmaya kesinlikle karşıyız. Küçük de olsa somut-pratik adımların atılmasına, sözde değil gerçekte bir şeylerin yapılmasına değer vermekteyiz. Her şeyin bir plan-proje temelinde pratikleştirilerek yürütüldüğü gelişme çizgisini önemsemekteyiz. Maddi bir proje ve buna bağlı maddi bir güç ya da alt yapı yaratılmadan gerçek bir gelişmenin sağlanamayacağına inanmaktayız. Dolayısıyla, devrimci lafazanlık ve teorik gevezeliklerden ziyade basitte olsa somut hareketlerin devrimci olduğunu düşünmekteyiz. Ve bunu yapmaya çalışıyoruz-yapıyoruz da. İstediğimiz budur. Peki, keskin devrimci laflar altında saklanıp, niyetlerinden bağımsız da olsa ama objektif olarak devrimciliği tüketen, kimi baylar ve hatta bazı yoldaşlar ne istiyor-ne yapıyorlar? Yalnızca eleştiriyorlar, hak verecekleri iyi bir şey görmüyorlar. Yapılan hiçbir şeyi beğenmiyorlar, olanlara da kanaat
‘‹fl koflullar› yok’
‘Hak arama talebinde bulunanlar terörist ilan ediliyor’
Mahalle aras›nda küçük üretici olan Mehmet Emin Usta’ ya konuk oluyoruz. Emin Usta bafll›yor anlatmaya ve 2008 y›l›ndan beri üretti¤i mal› maliyetine bile satamad›¤› için, periflan olduklar›n› ifade ediyor. Metal fabrikalar›, demir döküm, sanayi sektörü ve tel çivi fabrikalar›na eldiven üretimi yapan Emin Usta’n›n küçük atölyesinde 3 kiflilik aile geçimini sa¤lamaya çal›fl›yor. Yapt›klar› iflin küçük ifl oldu¤unu belirten Emin Usta: “Pazar›m›z öldü. Çin’den gelen ürünler daha ra¤bet görmeye bafllad›. Kota kald›r›lmas›, vergisiz ifl olan Çin’in ürünleri bizim üretti¤imizden daha kalitesiz olmakla beraber, bizim ifl yapmam›z önünde ciddi engel oldu. 94’ten bu yana bu sektörde çal›fl›yorum. Ama 2008’den bu yanad›r kendi atölyemde ifl üretiyorum. Bizim ifl yapt›¤›m›z fabrikalarda kapanmalar oldu, ya da iflçi ç›kartmalar yafland›. Kapanan fabrikalarda ve iflçi ç›kart›lan fabrikalarda 550 civar›nda iflçi çal›fl›rken, flimdi 20 iflçi çal›flmaktad›r. Do¤al olarak ta üretimimiz düflmektedir. Ramazan ay›ndan bu yana üretti¤imiz mallar ço¤unlukla elimizde kald›. Bizim bu sektör 2001 krizinde bu kadar etkilenmemifltir. Kapat›rsak anlad›¤›m›z baflka bir ifl yok. Anlasak da ifl koflullar› yok.” Mahalledeki yozlaflmaya da de¤inen Emin Usta gasp, fuhufl, çete ve esrar olaylar›nda ciddi artmalar oldu¤unu ifade ederek, acil çözümlerin gelifltirilmesi gerekti¤ini dile getiriyor. Bir süre önce askerden gelen Mehmet Ali isimli genç, uzun zamand›r iflsiz oldu¤unu, bu düzenden umutlu olmad›¤›n› dile getirerek flunlar› anlat›yor: “Askerden geleli dört y›l oldu. Hâla bir ifl bulamad›m. Son iki y›ld›r da ifl aramaktan vazgeçtim. Çünkü benim gibi binlerce-milyonlarca iflsiz var bu ülkede. ‹fl arama çabas›ndayken bu gerçekli¤i gördüm. Bu sisteme lanet okuyorum.” Devam›nda bunca iflsizli¤e, sömürüye, yoksullu¤a, yolsuzlu¤a ra¤men, insanlar›n duyars›z, tepkisiz kalmas› düflündürücü diyor ve ekliyor: “Bir fleyler yapmal›”. Yolda bir yere yetiflme gayreti içerisinde olan Aksaray’l› bir amcan›n yürüyüflüne kat›larak kendimizi tan›t›yoruz. Ve amca k›sa tan›flman›n ard›ndan meram›n› bildiriyor bize. Yafll› amcam›z nerdeyse her ad›mda bir karfl›m›za ç›kan baz istasyonlar›na “kin” kusuyor. Kendisinin ve eflinin zaten hasta oldu¤unu ve baz istasyonlar› yüzünden ise daha fazla kiflinin kansere yakalanaca¤ını söyleyerek, durumun vahametini anlat›yor.
Mersin’de gençler, iflsizlikten yak›n›yor ve iflsizlik nedeniyle yozlaflman›n art›¤›na dikkat çekiyorlar. Gençler yaflad›klar› sorunlar› aktararak bu sorunlar›n tek kayan›¤›n› ise kendilerine hiç bir çözüm önerisi sunmayan devleti gösteriyorlar. Gençler düzenin yaratt›¤› koflullarda, insanlar› üç kurufla muhtaç ederek, istedikleri ücrette çal›flt›rd›klar›n› belirtiyor. Urfa’dan ekonomik nedenlerle ailece Mersin’e göç eden simitçi Ömer Arslan, bu ülkede yaflam›n çok zor ve ac›mas›z oldu¤unu, hayatta kalabilmek için “Ne ifl olursa olsun yapar›m” diyerek ifade ediyor ve bafll›yor anlatmaya: “As›l olarak ben bahçe iflinde çal›fl›yorum ama ifl olmad›¤› zamanlar simitçilik yap›yorum. Kardefllerim de sera iflinde çal›fl›yorlar. Bir a¤abeyim üniversiteyi bitirdi ama atamas› yap›lmad›¤› için çok düflük ücrete yedek ö¤retmenlik yapmak zorunda kald›. Bu ülkede kriz var. Her fleye sürekli zam geliyor ve bunun yan›nda insanlar ya iflten ç›kar›l›yor ya da mafllar› düflürülüyor. Bunun tek sorumlusu devletin kendisidir. ‹nsanlar› daha az ücretle çal›flt›rmak için iflsizler ordusu oluflturuyor. Bu ifl öyle bir bafl›na çözülecek bir ifl de¤il; birleflmek laz›m birleflmeden bu ifl olmaz.” Mersin’in sahilinde balon satarak geçimini sa¤layan bir genç ise, gençlerin h›rs›zl›¤a, uyuflturucuya ya da fuhufla sürükledi¤ini aktararak ard›ndan kendisinin de uyuflturucu kuland›¤›n› belirterek, titreyen sesiyle a¤z›ndan flunlar dökülüyor: “Gençli¤in durumu çok kötü. Özellikle uyuflturucu ve h›rs›zl›¤a yöneliyorlar. Ben de uyuflturucu kullan›yorum. Sürekli bir s›k›nt› var ve sürekli sorunlar mevcut. Kendimi ancak uyuflturucuyla rahatlat›yorum. Elbet yapt›¤›m do¤ru de¤il biliyorum ama toplan›p bir fley yapanlarda terörist oluyor bu memlekette…” Ekonomik durumlar›n›n ülke ortalamas›ndan iyi oldu¤unu ama ülke sorunlar›na duyars›z olmad›klar›n› belirten 4 lise ö¤rencisi ise ortak bir flekilde önce yaflamdan bir beklentilerinin olmad›¤›n› söyleyerek, gençlerin bir yok olufla sürüklendi¤ini, iflsiz güçsüz bir gençli¤in ülkemizde yo¤un oldu¤unu belirterek flöyle devam ediyorlar: “Bizim ekonomik durumumuz ülke ortalamas›ndan iyi ama gençlerin bir yok olufla sürüklendi¤ini görüyoruz. Her mahallede bafl› bofl bir genç bulmak mümkün. Çok az bir k›sm› çal›fl›yor ve onlar da üç kuruflluk maafl al›yor ve de sigortas›z. Yani bu ülkede gençlerin gelece¤i yok. Okusan bile bir fley de¤iflmiyor. Diplomal› iflsizler çok. Böyle bir ülkede nas›l yaflan›r. Toplanal›m diyoruz hemen terörist oluyoruz. fiimdi biz burada dört kifliyiz. Bizi böyle konufluyor görseler terörist diyerek hemen damgalarlar.
BAKIfi CAN getirmiyorlar. Maoist partinin dirilmez bir ölü olduğunu söylüyorlar adeta. Bir taraftan derin bir karamsarlık ve kırılma içindedirler, diğer taraftan bunu saklayan söz düellosu yürütmektedirler “eleştiri”leriyle. Her şeyin sabahtan akşama düzelmesini istemekte, hiçbir kusur-hata kabul etmemektedirler. Ama kendilerindekini görmeden… Maoist partiye ve örgütsel çalışmalar yürüten yoldaşlara “Marksizm’i”, kendilerine liberalizmi uygulamaktadırlar. Ne ileri ne geri, kenarda durarak, enerji ve katkılarını geri alarak ama örgütede zaman vermeden büyük işler yapmasını sabırsızca istemektedirler. “Şartlar gerekçesine sığınarak açıklamayın her şeyi” diyerek, mücadelenin yükseliş ve gelişme kurgusunu bir oyun olarak ele almaktadırlar. Onlar için var yok sübjektif istem ve duygularıdır, sınıf mücadelesinin mantalitesi ve devrimci savaşımın ciddiyeti ise bir türlü kavranamamaktadır. Elbette görevleri yürütmek Maoist partinin vazifesidir. Fakat bu, koşulları olgunlaşmamış olduğu halde dört yana yumruk sallanarak ve çabuk başarı hevesleriyle yürütülemez, mevcut dinamiklerini aşan düzeylerde ortaya konup sürdürülemez. Öte yandan bu kafile her şeyin kendi istedikleri gibi yürümesini-yürütülmesini istemekte ve hatta dayatmaktadırlar. Bu tutum Maoist anlayış ve ideolojiden yoksul olduğu kadar, katıksız anti-demokratik anlayıştır da. Elbette kabul edilemez. Öyle ki, uygun görmediği yoldaşların örgütlenmemesini isteyerek, bunu bir nevi örgütle pazarlık edecek kadar ile-
Ama bence, ne olursa olsun, birleflmek ve de¤ifltirmek gerek. Böyle gelmifl ama böyle gitmemeli.” Çal›flan çoçuklar›n utangaç tedirgin sözleri y›k›m politikalar›ndan en çok etkilenen de yine çocuklar oluyor. Ülkenin neresinde olursan›z olun birçok yerde onlar› görürsünüz: Sokakta çal›flan çocuklar. Mersin ‘sokak çocuklar›’n›n yo¤un yaflad›¤› bir flehir. Devlet yetkililerinin “Mersin’de üst boyutta çal›flan çocuk sorunu yaflanm›yor” fleklindeki iddialar› kocaman bir yalan! Mersin bölgesinin yetkilileri, bugün çocuklar›n art›k sokaklardan beslenmedi¤ini, bununda kolay olmad›¤›n›, konuyla ilgili olarak kamuoyunda bir bilinç oluflturduklar›n›, sokakta çocuktan al›flverifl yap›lmamas›na yönelik bilgilendirici çal›flmalar yapt›klar›n› ve olumlu tepkiler de ald›klar›n› söyleyerek, sorunu çözdüklerini iddia diyorlar. Oysa gerçek hiçte onlar›n anlatt›klar› gibi de¤il. Mersin’de karfl›laflt›¤›m›z tablo onlar›n kocaman yalanlarla fliflirdikleri balonlar›n› birer birer patlat›yor. Sokakta tezgahlarda sat›c›l›k yapan çocuklarla sohbet etti¤imizde durumun vahameti ve ‘sorunu çözdük’ diyenlerin yalanlar›n› görmekte hiçte zorluk çekmedik. Bizi ilk gördü¤ünde çocuk esirgemeden geldi¤imizi düflünerek korkan on yafl›nda 4. s›n›f ö¤rencisi Ayhan gelece¤ini yok etmeye çal›flanlara yafl›ndan da büyük bir cevap vererek sistemin çürümüfllü¤ünü gözler önüne seriyor. Okumak istedi¤ini ama okumak içinde çal›flmak zorunda oldu¤unu söyleyen Ayhan flöyle devam ediyor: “Hem okuyorum hem de çal›fl›yorum. Babam›n borcu çok ve okumak için çal›flmam laz›m. Bazen çocuk esirgemeden geliyorlar bizleri toplay›p götürüyorlar, simitlerimizi elimizden al›p b›rak›yorlar. Kimsenin umurunda de¤il nas›l yaflad›¤›m›z. Bende rahat yaflamak isterim. Fakat…” ‘Fakat’ dedikten sonra bo¤az› dü¤ümleniyor kardeflimizin. ‘Fakat’›n›n arkas›nda yoksulluk, açl›k, iflsizlik, sefalet var. Evet Mersin’de karfl›laflt›¤›m›z tablo bu flekilde. Halk devletin çizdi¤i pembe tablolarla hiç karfl›laflm›yor. Ac›larla ve sefalet içerisinde bir günü nas›l geçirece¤ini kara kara düflünüyor. Devlet, Mersin’de halk›n sefaleti için hiçbir ad›m atm›yor. Mersinde devlet di¤er illerde oldu¤u gibi sadece vergi toplamak, bask›, sömürü düzeninin iflleyiflini güvence alt›nda tutmak için var. Mersin’de halk Baflbakan’›n ç›k›fl›n› iyi anl›yor. Çünkü onlara henüz bir yard›m ve çözüm paketi gelmifl de¤il. Ve Mersin halk› Baflbakan’ın ‘Milletin parasını yedirtmem’ ifadesine karflılık soruyor, “Bize yedirtmiyorsun o paray›, peki kime yedirtiyorsun?”
Do¤ru ile yanl›fl ayr›m› iyi tayin edilmeden hakl›l›k hukuku do¤ru tan›mlanamaz-IIri gitmektedir. Bu anlayışa bağlı olarak örgütsüzlüğü tercih eden birçok yoldaşa rastlamak mümkün. Ama parti ve örgüt bilincinin bu yaklaşımda son derece özürlü olduğu açıktır. Bu bakımdan pirim verilemeyeceği kesindir. Devrim davası ve parti çıkarlarını kendi bakış açısıyla belirleyen bu sakat anlayış asla taviz bulamaz. Kimi yoldaşlarda (sallantılı hukuk sürdürüp ne yapacaklarına tam karar verememiş yoldaşlarda) egemen olan benzer anlayış ve tutum; yoldaşlara karşı kötü bir öfkeye sahip olmanın da ötesinde, yoldaşlar ya da çalışma alan ve biçimleri arasında guruplaşmaları da besleyip temsil etmektedir. Dolayısıyla, bir komünist partisinde olmasa olmaz olan irade-eylem birliğine büyük zararlar verilmekte, parti-örgüt bilinci ve kültürünü baltalamaktadır. Tüm bunlardan ortaya çıkan sonuç, ilgili kesimlerin örgütsüzlük ve tasfiyeciliğin birer stepneleri olduğu gerçeğidir. Hem ideolojik-kültürel olarak ve hem de örgütsel açıdan bu böyledir. “O varsa ben yokum” demenin ya da eleştirileri gerekçe ederek örgütsüzlüğü tercih etmenin başka bir anlamı olamaz. Eleştiri kirliliğiyle bilinç bulanıklığı yaratarak yapılan tasfiyecilik de işin cabası… İş yapmama özgürlüğü ile birlikte en çok ve en keskin konuşma hakkını ipotek eden; doğruları kendilerine, yanlış ve hataları ise hep başkalarına havale eden; salt eleştirmekle büyük iş yaptıklarını sanan ve neredeyse devrimciliği-hatta komünistliği kendilerine has bir yetenek olarak gören; hemen her olumsuzluğu dışında arayarak, hiç kimseyi
ve hiç bir şeyi beğenmeyecek kadar büyük bir aymazlıkla, kibirli ve bencil olan bu çarpık bilince sahip kesimler “benmerkezci” formattan çıkmak durumundadırlar. Yapılanlara adil ve objektif bakmayı başarmakla birlikte, kendi yaptıklarına da böyle bakmaları zaruri bir ihtiyaçtır. Taktıkları gözlük, sübjektif olduğu kadar karamsardır da. İvedilikle çıkarılmalıdır bu gözlük. Yanlışlara karşı “sigortalı olan” “üstün” dünyalarından çıkıp mütevazı olmayı denerlerse ve bir parça gerçekçi olup devrimci düşün ve diyalektiğe saygı gösterme zahmetinde bulunurlarsa; hem kendi hatalarını, hem de olan gelişmeleri görür, daha adil yargılamayı başarırlar. Maoist hareket dünya devrim hareketinin liderliğini ideolojik açıdan olduğu gibi, pratik anlamda da üstlenmiş durumdadır. Üstlenmek durumundadır da. Bu onun bilimsel ideolojisinin mantıki sonucudur. Aynı ideolojik çığırda bulunan coğrafyamız Maoist hareketi de devrimimiz özgülünde aynı rolü üstlenmek durumundadır-üstlenecektir de. Gerek dünya çapındaki bu gelişme ve gerekse de siyasal coğrafyamızda vuku bulacak gelişmeler rastlantı değil, Maoizm dinamiğinden ileri gelir. Bilimin buyurganlığı kaçınılmaz olarak gelişmelere tesir edecektir. Bilimsel ideolojinin büyük tesiriyle birleşen iradi-pratik çaba ileri yürümekten alıkonamaz. Maoist hareketi dünya ölçeğinde itibarına taşıyan temel ne ise, bu temel coğrafyamız Maoist hareketi için de odur. Gelişmelerin nitel ve nicel yönü rastlantı değil, tarihsel diyalektiğe uygun seyirdir. Maoist hare-
ketin gelişmesi, gelişme kanunu ya da çelişki yasasının önlenemez akışı gereğidir. Maoist partinin gelişen ve gelişme meyli de bu akışa uygundur. Karanlığın bağrı “72 Nisan Güneşiyle” yırtılmış, Maoist parıltılarla yükselmektedir o büyük doğuş. Sıra, her örgütçü başta olmak üzere, pratik sorunlarla daralan her eleştirici örgütsüz devrimcinin bilincini militan devrimci kalayla parlatılmasındadır. İnatla ayak direyenler ve fiilen geri çekme tutumunda olanlar, emin adımlarla ilerleyen yürüyüşümüzün seline kapılmaktan kurtulamayacaklardır. Devrimci gerçek inatçıdır, kahredici ve sürükleyicidir. Israrlı dayatmalarla bütünleşmenin önünde kastlaşan her parça veya birey, doğal devrimci seleksiyondan geçmeye mahkumdur. Parçanın bütüne feda edilmesi devrimin mantığıdır. Devrim ve devrimimizin yegane aracı olan Maoist parti, birilerinin eksikliğiyle de olsa, düşe kalka da olsa mecrasında yürüme yeteneğine sahiptir, bir o kadar tereddütsüzdür. Yerimizi almanın zamanı gelmiş, geçmiştir de. Komünist Parti’ye küsmek mi, partinin sancılarını sahiplenmek mi doğrudur? Devrimci olan hangi tavırdır? Kim haklı, kim haksız? Devrimin verdiği yanıt açıktır: Örgütlü mücadeleyi yeğlemeyenler ve kişisel haklara öncelik verip kolektifin çıkarları önüne koyarak örgütsüzlüğü tercih edenler devrimin sorunlarını sahiplenemez, asla çözemezler! Devrimcilik, devrimin doğasına has acımasızlıkları lafızda değil, gerçekte tanıyarak karakterize olur.
14
GÜNCEL
1-16 fiUBAT 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Üçüncü y›l›nda devrimci ayd›n›n ard›ndan… Sözün bitti¤i and›r... S›k›lan kurflunun al›p götürdü¤ü! Bir de¤il vurulan›m›z, binleri aflk›n ve hesaps›z. Lakin tükenmeyiz vurulmakla.. Bitmeyiz öldürülmekle… Akan kan›m›z besler büyük ça¤layan›. K›r›mlarla bitmeyiz! Biz milyarlar›z! ‘’Hepimiz Ermeni,’’ biz halk›z… ‹flte bugün yine Hrant’ça hayk›rmaktay›z: Hepimiz Hrant’›z! Karanl›k gölgelerinizden, korkmuyoruz cinayetlerinizden. ‹flte meydanlarday›z! Biz Türk, biz Kürt, biz Ermeni halklar›z. Korku ve kabusunuz olan o ‘’bald›r› ç›plak’’ devrimci y›¤›nlar›z! Lanetliyoruz kanl›, karanl›k saltanat›n›z›, kokuflmufl zihniyetinizi. Baflka sözümüz yok kan emicilere. Hrantlarla örülü bedellerle y›kaca¤›z sisteminizi, k›raca¤›z zifiri karanl›¤›n›z›n zembere¤ini… Sözümüz devrimci kitleleredir… Lanetleyin faflizmi ve savafl›n her türlü gericili¤e karfl›. Irkç› milliyetçilik düzenine, zulmüne ve cinayetlerine karfl› ayaklan›n. Durdurun onlar›, y›k›n bafllar›na iktidarlar›n›. Onlara karfl› birleflin milyonlarca doldurun meydanlar›. Meydanlar bofl kald›kça onlar ve onlar›n tetikçileri olacak hep. Savafl›n düzenlerini y›kmad›kça kuramazs›n›z kardefllik dünyas›n›… Y›k›n hep birlikte o ‘’kapan planc›s›’’, o kontrgerilla devletini kökünden ve külliyen söküp at›n; kalmas›n halk düflman› s›n›flar taht›… A¤lamay›n meydanlar, a¤lamay›n kardefl halklar, devrimciler, ayd›n ilericiler.. Ermeni halklar› kardefller
a¤lamay›n… Küçük çocuklar a¤lamay›n… Gelecek gülüyor Hrant’›n›zda… Vurulurken haince arkadan, a¤lamad› Hrant’›n›z. A¤lamay›n… Alt› delik ayakkab›s›yla ›rkç› faflizme meydan okuyan, halklar›m›z›n yüre¤ine düflen ‘’kutsal’ güvercini, gelece¤e gülen büyük ayd›n› unutmay›n. Kavgac›l›¤›ndan al›n ilham› ve daha fazla doldurun meydanlar›, daha fazla birleflin; ak›n devrim ›rma¤›na… Kat›l›n kardeflçe dünyan›n büyük kavgas›na… Farkl› dillerden ve kültürlerden tek yüre¤iz; kar ya¤›fll› so¤uk bir günde gelmifliz, s›cak döflünde Hrant’la selamlaflmaya durmufluz. Göz yafllar›na efllik ediyor kar ya¤›fl›, dikilmekteyiz zulme karfl›. Tek yumruk hesap sormaya gelmifliz, resmi kurumlar›yla yasad›fl› devletten, s›rttan vurabilen korkaklardan… Oysa yüzümüz dönüktür kurflunlara, korkusuz kofluyoruz, v›z gelir ölüm, aln›m›z aç›k… Üçüncü kez u¤urluyoruz ac›l›, öfkeliyiz derinden. Eski bir yoldafl, devrimci bir ayd›n, soyk›r›mdan geçirilmifl Ermeni ulusunun ac›l› ferdi… Eski bir yoldafl, tarihsel ac›n›n buruklu¤u çökmüfl içine… Adam›fl yaflam›n›, vermifl ömrünü, haks›zl›¤a karfl› durma yoluna… Katledilmesine yetmiflti Ermeni ya da devrimci ayd›n olmas›. ‹nsan olmakt› tek suçu! Üçüncü y›l›nda sayg›yla an›yoruz O’nu! Katlediliflinin üçüncü y›l›nda hala öldürülüyor Ermeniler, hala öldürülüyor Hrant… Kendinden de¤il,
egemeninden ötürü sürünüyor üçüncü y›l›nda, burjuva mahkemelerinde... Katillerden yana ‘’adalet’’, y›k›lmad›kça faflist düzen; kurulamaz hakl›dan yana devrimci adalet, kardeflçe paylafl›lan yaflan›labilir hayat… Sahte mahkemelerde göstermelik ‘’yarg›lan›r’’ maflalar… Alk›fllan›r, kahraman edilir katiller… Devlet s›rr› diye korunur, ferman verip tetik çektiren zebaniler. Davul-zurna ile karfl›lan›r A¤ca’lar›; iyi çocuklar diye kollan›r, ayak tak›m› çömezler… Eskilerin yerine geçer yeni yetmeleri… ‘’Hrant operasyonu’’ olarak geçer, ‘’gayri Müslimlere korku salma’’ amac›yla tast›k edilir ‘’kapan’’ planlar›nda… Sessiz kal›r, komünistlere, devrimcilere, Hrant’lara k›r›lan kalemler, sahte mahkemeler sessiz! Sürüsü birleflir, kontrgerilla özü alt›nda halk düflman› devlet ç›karlar›nda… Lakin, susmayacak halklar›m›z›n demokrasi sevdas›, dinmeyecek faflizme karfl› öfkesi. Kurulacak proletarya önderli¤inde halk›n o büyük adaleti… Sorulacak, sorulmam›fl hesaplar›n her biri! Tarihsel yoldafl›m›z, devrimci kavgam›z›n büyük Ermeni dostu, gerçek devrimci ayd›n ve gazeteci yazar H›rant’› canice katlediliflinin üçüncü y›l dönümünde sayg›yla an›yor, tüm ›rkç›-milliyetçi faflist katliamlar› s›n›f nefretimizle bir kez daha lanetliyoruz!
Maryana Brekazi yaflaman› yitirdi
Hrant Dink ölüm y›ldönümünde unutulmad› ‹STANBUL- 19 Ocak 2007 tarihinde devlet beslemesi ‘iyi çocuklar’ taraf›ndan, genel yay›n yönetmenli¤ini yapt›¤› Agos Gazetesi önünde katledilen Hrant Dink, ölümünün 3. y›l›nda da unutulmad›. Katledildi¤i yer ve saatte toplanan binlerce kifli taraf›ndan an›lan Hrant Dink için ayr›ca birçok ilde anma etkinli¤i düzenlendi. ‹stanbul'da fiiflli Osmanbey'deki Agos Gazetesi’nin önünde Dink’in vuruldu¤u saat olan 14.30’da biraraya gelen binlerce kifli Hrant’›
anarak, “Katil devlet hesap verecek” diye hayk›rd›. fiiflli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos Aazetesi önünde “Katili tan›yoruz, adalet istiyoruz" slogan›yla yap›lan anma etkinli¤inde devrimci demokratik kurumlar mumlar yakarak binan›n önünü karanfillerle donatt›. Anmada kitleye seslenen Hrant Dink'in o¤lu Arat Dink, mahkemenin kendileriyle dalga geçti¤ini belirterek, "Üç y›ld›r bizimle dalga geçerken yaln›zlar m›yd›? Tek tek örnek vermeli miyim? Ba-
bam, öldürülmeden üç gün önce bir yaz› yazd›. ‘Valilikte haddim bildirilmeye çal›fl›ld›’ diye. ‹ki istihbaratç› da vard› orada. Mahkeme ‘O kifliler kim?’ diye soru sordu, 1.5 sayfa masal anlatt›lar. Mahkeme, ‘Yeni cevaba gerek yok, yeterli’ dedi. Mahkeme, bizimle dalga geçmedi mi?” dedi.
Ayr›mc›l›¤a karfl› yürüyüfl Akflam saatlerinde ise Ermeni gençlerin Dink’in öldürülmesinden sonra kurdu¤u savafl
ve ayr›mc›l›k karfl›t› oluflum Nor Zartonk ça¤r›s›yla ve devrimci ve demokratik kurumlar›n kat›l›m›yla Taksim Tramvay Dura¤›’ndan Beyo¤lu Tünel’e meflaleli yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüflün sonunda Galatasaray Lisesi önünde Ermenice ve Türkçe olarak aç›klamalar yap›ld›. Yap›lan aç›klamalarda, 3 y›ld›r adalet taleplerinin devam etti¤i belirtilerek, ilk günden beri Rakel Dink’in iflaret etti¤i karanl›¤›, yani Hrant’›n gerçek katillerini tan›d›klar› ve bildikleri ifade edildi.
YUNAN‹STAN- Yunanistan Komünist Örgütü (KOE)’nün de¤erli kadrosu, doktor Maryana Brekazi yaflam›n› yitirdi. Uzun süredir kanserle mücadele eden Maryana Brekazi, 12 Ocak 2010 günü kavga bayra¤›n› yoldafllar›na b›rakarak ölümsüzleflti. Baflta Yunanistan sol hareketi içerinsinde olmak üzere büyük fedakarl›klar gösteren Brekazi, Türk devleti taraf›ndan 17 Haziran 2005 tarihinde katledilen Maoist Komünist Partisi (MKP)’sinin seçkin kadro, üye ve savaflç›s› 17’ler için Selanik’te bir yürüyüfl organize etmiflti. Doktor olan Mariana Brekazi, 1960’da Selanik’te iflçi bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi. ‘70’li y›llarda lise ve üniversite ö¤rencisi olarak dönemin gençlik hareketleri içinde yer ald›. PPSP, Sol Güçbirli¤i üyesi, Selanik Difl Hekimleri Fakültesi’nin Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yapt›. Kuruluflundan itibaren Selanik-Sol (Aristera) Valilik Hareketi’nin baflkan›yd› ve vali aday› olarak 2002 ve 2006 seçimlerine kat›ld›. Yunanistan Komünist Örgütü (KOE)’nün ve Radikal Sol Koalisyon (S‹R‹ZA)’nun bir kadrosuydu.
Savafl› savaflarak ö¤reten komutan Ali Haydar Y›ld›z Uzun ince boyu k›v›rc›k saç› Halk›n› sevmekti onun tek suçu Ali Haydar ölmez a¤lama bac› Milyon milyon do¤ar Ali Haydar`›m Hayk›r›r sesiyle halk›n›n sesi Halk sevgisi dolu gö¤üs kafesi Karanl›kta halk›n bir meflalesi P›r›l p›r›l yanar Ali Haydar`›m Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›na bilimsel sosyalizmin temellerini, önemli eksikliklerine ra¤men, Bakü’de kurulan Mustafa Suphi TKP’si att›. Türk devletinin resmi ideolojisi olan Kemalizm’i yanl›fl de¤erlendirmeleri sonucu emperyalist fiili iflgale karfl› savaflmak için ülke topraklar›na gelirken, Kemalizm’in bildik ihanetiyle karfl›laflarak flehit düfltüler ve Karadeniz’de devrime inanc›n, ba¤l›l›¤›n ve kararl›l›¤›n sembolü olarak ölümsüzlefltiler. Mustafa Suphi ve 14 yoldafl›n›n Karadeniz’de hunharca katledilmesinin ard›ndan gelen dönem, revizyonizmin dönemi oldu ve tüm elli y›l boyunca hüküm sürdü. ’68 ö¤renci hareketi, 15-16 Haziran iflçi eylemleri ve Marksist-Leninist-Maoist eserlerin çevirilerinin s›kça yap›lmas›, dünyadaki devrimci geliflmelerin yükselmesi ve Çin’deki Mao Zedung önderli¤indeki Büyük Proleter Kültür Devrimi (BPKD)’nin etkisi reformizmin egemenli¤ine son verdi. Bu dönemde ‘68 kufla¤›n›n›n yaratt›¤› devrimci ayd›nlanma ’71 silahl› devrimci ç›k›fl›yla daha berrak bir hal al›rken, bu dönem içerisinde THKO, THKP/C ve
BPKD’nin ürünü olarak ‹brahim Kaypakkaya ve yoldafllar› taraf›ndan kurulan MKP (Önceli TKP(ML)) gibi örgütler ön plana ç›kt›. Devrimci ayd›nlanman›n yafland›¤› bu süreçte, Maoist Parti, program›, ideolojisi ve komünist niteli¤ini fark ettirerek öne ç›k›yordu. Halk Savafl›’n›n proleter niteli¤ini, yar›-sömürge, yar›-feodal bir ülke olan Tükiye-Kuzey Kürdistan topraklar›na uygulayarak kurtuluflun yolunu gösteriyordu. Halk Savafl›’n› taktik düzeyde ele alan ve salt askeri gereklili¤iyle gerilla savafl›na indirgeyen anlay›fllara karfl› “TC” tarihini ve Kemalizm’in niteli¤ini analiz ederek toprak devrimi anlay›fl›n› ortaya koyuyordu. Esas olarak gerilla birliklerinde örgütlenmeden ve çeflitli millet ve milliyetlerden Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryas›n›n, k›rlarda köylülükle temel ittifak› sa¤lanmadan, halk›n birleflik cephesiyle K›z›l Siyasi Üsleri kurmadan, flehirlerdeki silahl› ayaklanman›n baflar›ya ulaflamayaca¤›n› geçmiflteki halk hareketlerini inceleyerek ortaya koydu. Kürt ulusuna devrimci kurtulufl yolunu, proleter nitelikli asgari-azami program›nda gösterdi. Maoist Parti önderli¤indeki Hak Kurtulufl Ordusu’nun ilk komutan› olan Ali Haydar Y›ld›z, bu bilinçle Halk Savafl›’n›n mimarl›¤›nda komutan olarak yer ald›. 12 Mart Cuntas›’na, Dersim da¤lar›nda eylemle karfl›l›k veren ilk gerilla birli¤inin komutan›yd›. Yoktan var etmenin, halk›n elindeki basit olanaklardan ve malzemelerden
yararlanarak ve düflman› silahs›zland›rarak silahlanman›n uygulay›c›s›yd›. Temel askeri e¤itim gören Ali Haydar Y›ld›z, savafl› savaflarak ö¤retiyordu ilk Halk Kurtulufl Ordusu erlerine. Halk Savafl›’n›n basitten karmafl›¤a ilerleyen diyalektik geliflim çizgisini iyi kavram›flt›. El yap›m› bombalar›yla ve halktan ba¤›fl yoluyla al›nm›fl silahlarla eylem örgütlüyordu. Yaklafl›k bir y›l süren faaliyette ilk çözülmeler yaflan›p baz›lar› bu olanaks›zl›klar› kendi karars›zl›¤›na gerekçe olarak gösterirken, o “faaliyeti nas›l ileri tafl›r›m, tafl›r›z” endiflesini yafl›yordu. O, köylü gerilla savafl›na tüm yaflam›yla kat›lm›flt›. Bir k›rmayla “koskoca” Türk devletine, ordusuna, tank›na, topuna ve Osmanl›’ya dek uzanan yüzy›llara dayanan gericili¤e karfl› savafl açm›flt› O. Kürt ulusuna mensuptu ve proletarya enternasyonelizmine, halklar›n ortak mücadelesine inan›yordu. ‹lk komutan olarak düflerken topra¤a, yaratm›fl oldu¤u de¤erlerle halk›n yi¤it evlatlar›na büyük bir miras b›rak›yordu. Devrimci savaflta kimileri s›kça ümitsizli¤e ve karamsarl›¤a kap›labiliyor, bunu “bu halk niye gerçe¤i görmüyor” diye s›zlanarak dile getiriyorlar. Ya da kendili¤indenci bir patlaman›n rant›n› yerken, ertesi gün devrim düflü görüyorlar. Halk savaflacakt›r, ancak flunu hiçbir zaman ak›ldan ç›karmamak gerekir; co¤rafyam›zda devrim uzun sürelidir. Sebat ister. Bir kaç devrimci kufla¤› yetifltirecek ve sömürünün katmerlisini, vahfletin doruklar›n› ya-
flayarak ilerleyecektir. Yenilecektir ve yenile yenile yenmesini, muzaffer olmas›n› bilecektir. Y›lg›nl›¤a düfltü¤ümüz, karamsarl›¤a kap›ld›¤›m›z zaman Ali Haydar seslenir bizlere; “Halk, ancak savaflarak savaflt›r›l›r. Savaflmadan, kaybetmeyi göze almadan kazan›lmaz.” Tembelli¤imize, bürokratl›¤›m›za ve kitlelerden kopmam›za k›zar. “Beni ve bizleri hat›rlay›n, siz daha fazla deneyimle ve olanakla daha cüretli davranacak kapasitedesiniz” der. Bir önder olarak, önderlik etmek isteyenleri savafl›n k›zg›n prati¤ine, kitlelerin içine ça¤›r›r. Dedi¤imiz gibi O yoktan varetmeye ve halk›n da¤›n›k, örgütsüz ve karamsarl›¤a kap›lm›fl öfkesini derleyip, toparlamaya yani i¤neyle kuyu kazmak gibi görünen o uzun süreli savafla, ad›m ad›m ilerlenece¤i ve mutlaka kurtuluflla sonuçlanaca¤› inanc›yla kat›lm›flt›. O bir bütün olarak, ö¤renmenin ve ö¤retmenin, savaflman›n ve savaflt›rman›n prati¤iydi. Maoist Parti’nin k›rlardaki ilk flehidi olan Ali Haydar Y›ld›z, çat›flarak flehit düflmüfl, teslimiyeti kan›yla topra¤a gömmüfltü. Düflmana kendi yapt›¤› bombalarla cevap verirken bile düflman›n› titretiyordu. Yoldafllar›na son ana kadar yol göstermeye çal›flan Ali Haydar Y›ld›z, flehit düflerken binlerce Ali Haydar olup devam ediyordu kavgaya. Ali Haydar Y›ld›z’›n düflü büyütülüyor bugün, ad›m ad›m, ilmek ilmek. Bu düfl, s›n›f›n ve halk›n kurtuluflunun kavgas›d›r, iste¤idir, kurtulufl özlemidir, savafls›z sömürüsüz bir dünya özlemidir.
DEVRiMCi
ANAL‹Z
DEMOKRASi
Kemalistlerde Kemalizm’in tasfiye edilmesi kayg›lar›n›n hortlad›¤› bugünkü koflullarda, genifl çevrelerde yaflanan “olup bitenler Kemalizm’in tasfiyesi midir, de¤il midir?” tart›flmas›na aç›kl›k getirmek, s›n›f tavr› aç›s›ndan gerekli ve faydal›d›r. Kemalizm’in tasfiye edilip edilmedi¤ini anlayabilmek için, Kemalizm’in ne oldu¤una bakmak; daha do¤rusu, alenen bilinen komprador büyük burjuvazi, az say›daki Türk ticaret burjuvazisi ve feodal toprak a¤alar› s›n›f›n›n temsilcisi olma gerçe¤ini ve benzerini tekrarlamadan, konumuzla direkt ba¤lant›l› olan tarihçesine belli yönleriyle ve birkaç sat›rla da olsa bakmak faydal› olacakt›r. Zira günün geliflmelerini Kemalist hünerden tamamen ba¤›ms›z görmek mümkün de¤ildir. Bilakis onun b›rakt›klar›n›n ürünüdür, bugün toplanan/toplad›¤›. Yaratt›¤› gerici-faflist çark elbette dönüp kendisini de vuracakt›; bugün vuruyor da. Çünkü Kemalizm ya da Kemalist ideoloji, Sovyetler ve genel olarak komünizm ve devrime düflmanl›k üzerine kurulu bir ideolojidir; bu ba¤lamda da gerici ve faflisttir. Son derece de pragmatisttir. Dolay›s›yla, komünizm ve devrime düflman olan her fleyle ç›kar temelinde uzlafl›r; her yolu mübah saymaktad›r. Komünizm korkusuna karfl› örgütleyip gelifltirdi¤i ve giderek kendisinin de ortaklaflarak ayn›laflt›¤› o kokuflmufl mekanizma ve bu mekanizmaya dahil olan unsurlar, flimdi kendisini yemeye bafllam›flt›r. 1980’lerin cuntac› paflalar› Kemalist idiler ve onun kurdu¤u cumhuriyeti koruyup ilkelerini sürdürüyorlard›. Komünist tehlikeye karfl› hemen her köye cami yapt›ran, Kur’an kursu açt›ran; yani bugün “fleriat tehdidi” diye söz ettikleri kendi canavarlar›n› büyüten onlard›. Kemal Atatürk dahil, bugüne kadar her devlet/iktidar ve hükümet baflkan› ya da temsilcisi, din adamlar› ve cemaatlerle kol kola olmaktan ç›kmam›flt›r. O halde yad›rganacak bir durum da yoktur ortada. Kemalist CHP, program ve bayra¤›na “devrimcilik” ilkesi koydu ama; Kemalist hareket, daha nüve halindeyken, “Kurtulufl” Savafl› y›llar›nda, halk devrimi ihtimaline karfl› geliflen bir hareket oldu ve muhtemel halk devrimini kanla bo¤du. Program›na “halkç›l›k” ilkesini koydu ama; halihaz›rda, iflbirlikçi niteli¤iyle, emperyalizmin ve hakim s›n›flar›n ç›karlar›na ba¤l› olarak en az›l› halk düflmanl›¤›n› üstlenerek temsil etti/ediyor. “Milliyetçilik” ilkesini koydu program›na; bir taraftan ›rkç›-faflist Türk milliyetçili¤iyle Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klara ac›mas›z bir milli bask› uygularken; öte taraftan ülkeyi emperyalizme peflkefl çekmekten ve onun gönüllü hizmetçisi olmaktan geri durmad›/durmuyor. Uluslararas› hakim s›n›flarla olan s›n›f kardeflli¤i, milli duygular›n›n önüne geçti; Adana Nusaybin’de demiryolu iflçilerinin ‹ngiliz flirketine karfl› eylemlerini kanla bast›rd›. “Laiklik” ilkesini “benimsedi” ama; devlet iktidar›n›n dini denetleyen kurumlar›n› devreye sokmaktan ve her bak›mdan din üzerinde etki kurarak kullanmaktan geri durmad›, duramazd› da! Alevilik gibi di¤er mezhepler üzerinde terör estirip katliamlar gerçeklefltirmekte s›n›r tan›mad›. “Atatürkçülük” ilkesini benimsedi ve iflte buna uygun davranarak Atatürk’ü putlaflt›rd›; onu dokunulmaz tek kahraman yap›p, tek ses d›fl›ndaki sesleri yasaklad›; elefltiriyi ve ekonomik-demokratik hak mücadelelerini amans›zca bast›rd› ve tek devlet-tek millet argüman›yla, Atatürk’ün “Bir Türk dünyaya bedeldir.” “Ne mutlu Türküm diyene!” felsefelerini s›k›ca takip edip, ezilen ulus ve az›nl›klar› k›l›çtan geçirdi.
Kemalizm, dün ne ise bugün de odur! Kemalizm veya Kemalist iktidar›n tek partili dönemi de, çok partili döneme geçifl dönemleri de, özü ve genel hatlar›yla ayn›d›r. Irkç›, floven, Türk milliyetçisi, emperyalizme ba¤›ml›/iflbirlikçi komprador ve faflisttir. Karfl›t kliklerle iktidar dalafl› dönemlerinde -özellikle de muhalefete düfltü¤ü dönemlerde-, popülist argümanlar kullan›p halk kitlelerinin özlemlerini dile getirerek, onlar›n kendisine yedeklenmeleri gayesiyle sahtekarca demokrasiden dem vursa da, bu durum de¤iflmemifltir. ‹ktidara geldikten sonra ideolojik-politik niteli¤i ve s›n›f karakterinin tezahürü olarak, faflizme baflvurmakta tereddüt etmemifltir. Kemalizm her türlü gericili¤i temsil ve himaye ederek, iktidar ere¤i için kullanm›flt›r. Tarihin garip cilvesidir ki, büyüttü¤ü gericilik mekanizmas›n›n parçalar›, ayn› gerici emellerle bugün kendisine dönmüfltür. Gerici ç›karlar tabiat›na uygun olarak birbiriyle çat›flmaktad›rlar. Gerici tarih, tekerrür etmektedir. Burjuva-feodal s›n›f klikleri aras›nda tarihsel olarak süregelen geleneksel ç›kar ya da iktidar dalafl›, “devletin yeniden yap›land›r›lmas›” temas›yla, emperyalizmden al›nma projenin yürürlü¤e konmas›yla ivme kazanm›flt›r. Faflist Kemalist diktatörlü¤ün iktidar tarihi, klikler aras› derin çatlaklar ve keskin dalafllarla mimlidir. Bu gerici iktidar kavgas›n›n en uç tipi¤i, Mendereslerin as›lmas› serüvenine de uzanan faflist kanl› darbe örne¤iyle iyi bilinmektedir. Bu tarih, sultanl›k/padiflahl›k dönemi olan Osmanl› yönetiminde süren iktidar kavgalar›nda kardefl kellesinin al›nmas›ndan tutal›m da; “Bizans oyunlar›” tabiriyle bilinen binbir türlü hile ve entrikayla ünlenen tarihe dayan›r. Osmanl› döneminin yönetim geleneklerini devralarak, onun bir türevi ve devamc›s› olarak, ama ayn› zamanda ondan koparak da geliflen; ‹ttihat Terakki ve Jön Türk hareketi y›llar› ile (bunlar içinde beslenip, bizzat bunlar›n devam›/kendisi olarak) bunu takip eden y›llarda (iktidar y›llar› dönemi de dahil), gayrimüslimlerin katledilmesi, soyk›r›mdan geçirilmesi, sürülmesi ve zenginliklerine el koyulmas›yla güçlenip, “Kurtulufl” Savafl› y›llar›nda emperyalizmle iflbirli¤i içinde iyice palazlanarak, sonras›nda iktidara oturan Kemalistlerin, kifli sultas›yla sultanl›k idaresi biçiminde karakterize olan tek partili CHP iktidar› ile Mustafa Kemal önderli¤inde TC devletine geçifl süreci, oyun ve komplolar›yla Osmanl› dönemine kök söktüren cinstendir. “Devflirmecilik”le nam salan öncelleri gibi, Ermeni Soyk›r›m›’nda, Kürtleri ve di¤er az›nl›klar› “Hamidiye Alaylar›” gibi katliam mangalar›nda örgütleyerek alçakça kullanan TC devletinin Kemalist iktidar y›llar› da, komplocu/hileci niteli¤i, sadece içte, iktidar dalafllar›nda de¤ildir. Baflta içd›fl geliflmeler ve siyaset olmak üzere, her türlü muhalefet ve devrimci harekete karfl› da ayn› niteliktedir. Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl› y›llar›ndan sonraki müzakere ve anlaflmalarda ikiyüzlü pragmatist politikayla “fiark dansözü” k›vrakl›¤›nda Sovyetler Birli¤i ile “itilaf devletleri” emperyalistleri aras›nda mekik dokuyup ikili oynayarak, emperyalistlere karfl› Lozan’da pazarl›k masas›na avantajl› oturmak için, “pazarl›k” kozu olarak Sovyetler Birli¤i’ne yaklaflmay› kullanmas› ve son tahlilde emperyalist cepheye sadakat mesaj› vererek güvenlerini kazanma ad›na Sovyetlere karfl› tav›r almakla birlikte, ülke içinde tüm devrimci dinamik ve Komünistlere karfl› azg›n sald›r›lar bafllatmas›; “Kurtulufl” Savafl› y›llar›nda, emperyalizmle savafl içindeyken “dirsek temas›na” girerek el alt›ndan iflbirli¤i yapmas› ile emperyalistlerin iflgale son vererek Kemalist iktidara hay›rhah tutum göstermesine karfl›n, sahtekarca “ba¤›ms›zl›kç›” kesilmesi; Birinci Emperyalist Paylafl›m Savafl› y›llar›nda, iflgale karfl›
1-16 fiUBAT 2010
Kemalizm tasfiye mi ediliyor? geliflen direniflin ve devrimci hareketin önderli¤ini ele geçirerek, bu devrimi ters yüz edip kanla bo¤mas›; Çerkez Ethem’in Sovyet yanl›s› devrimci tutumla emperyalizm karfl›t› duruflundan rahats›z olarak, Çerkez Ethem’in baflar›lar›n›n yaratt›¤› etkileri ters yüz etmek için, onu “hain” ilan etmesi; sahte Komünist Partisi’nin kurulmas› suretiyle, demokratik görünüp hem Sovyetlere flirin gözükmeye çal›flmas›, hem de komünistlerin a盤a ç›kar›lmas› veya tuza¤a düflürülmesi için oyun çevirmesi ve sonras›nda da azg›n bir terörle en küçük demokratik hareketi bast›rarak yasaklamas›; elefltirel yaz› yazma ihtimaliyle bile tutuklamalar›n yapmaya kadar varan koyu bir faflist diktatörlükle, iktidar veya hükümeti elefltiren yaz›lar›ndan dolay›, gazeteci ve ayd›nlar› tutuklay›p hapsetmesi; “Topal Osman Olay›” olarak bilinen komployla, Mustafa Suphileri (15’lerin) oyuna düflürerek hunharca katletmesi; muhtariyet verece¤i sözüyle aldat›p iradelerine el koydu¤u Kürtleri temsilen Lozan’a gidip, Kürdistan topraklar›n›n parçalanmas›n›n alt›na imza atarak, Kürtlerin kaderlerini tayin etme hakk›n› alçakça çi¤nemesi olaylar›, Kemalistlerin ve onlar›n iktidar döneminin icraatlar› ve temel özelliklerinin birkaç örne¤idir.
Var olan klik dalafl›, devletin re-organizasyonu sürecinin do¤al sonucudur Komprador bürokrat burjuva s›n›f kliklerinin, tarifli zamandan beridir devlet iktidar› konulu zeminde h›rç›nlaflarak kabaran iç çat›flmalar› yol alm›flt›r/daha da alaca¤a benzemektedir. Sorunun devlet iktidar› üzerinden geliflmesi, iktidar›n nitel anlamda el de¤ifltirmesi tarz›nda bir devrim telaffuzuyla tan›mlanmas›na ç›kmaz. Zira nitel ve köklü bir de¤iflim dinami¤i söz konusu olmad›¤› gibi, iki karfl›t s›n›f aras›ndaki bir de¤iflim de de¤ildir bu. Amiyane tabirle, gerici hakim s›n›flar›n bir iç-iktidar dalafl›d›r. Devletin karakteri, iktidar ve yönetim biçimini özünden ay›ran bir özellik tafl›mamaktad›r. Toplumsal sistemin öz niteli¤i korunarak, kimi düzenleme ve biçimlemelerle daha da pekifltirilmektedir. Devletin yeniden organize edilmesi biçimindeki gerici eylemde, devletin bekas› ve gerici-faflist hakim s›n›flar düzeni ve iktidar›, emperyalizmin ihtiyaçlar› temelinde tahkim edilmektedir. Dolay›s›yla, iflletilen bu süreçle; genifl halk kitleleri a¤›r bir tahakküm alt›na al›nmak, Kürt ulusu ve di¤er etnik topluluklar prangalanmak ve devrimci hareket tasfiye edilmek istenmektedir. Sürecin özü ve ana hedefi budur. Çünkü emperyalist projenin baflar›lmas›n›n önündeki stratejik engel budur. Ne var ki, bu süreçte iktidardan “uzaklaflt›r›lan” ve iktidara oturtulan ayr› ayr› komprador klikler vard›r. Ve bunlar, iktidar emellerine ba¤l› olarak çat›flmaktad›rlar. Mazlum ulus ve az›nl›klar ile devrimci s›n›f ve hareketine karfl› yürütülen tasfiyeci sald›r›yla birlikte; faflist egemen s›n›f klikleri de iktidar ç›karlar› u¤runa birbirlerini h›rpalamaktad›rlar. Hakim s›n›f kliklerinin iktidar pastas› için yürüttükleri bu keskin iç dalaflta, bu kliklerin kontrgerillac› niteli¤i, kanl› gizleri, çirkef yüzleri ve yasad›fl› karakterleri de ortaya dökülmektedir. Emperyalist tasfiye sopas›, bir taraftan ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelesine sallan›rken; öte yandan komprador kliklerin bir kesimince di¤er bir kesimine karfl› da sallanmaktad›r; hepsi bu! Bu gerici çat›flma realitesi, iradesi d›fl›nda/objektif olarak, devrimci harekete birçok aç›dan olanak, zemin ve f›rsatlar da sunmaktad›r. Tasfiyeci sürecin içeri¤i/kapsam› ve taktik/stratejik tüm hedefleri göz önüne al›nd›¤›nda, derin ve zorlu bir süreç oldu¤u/olaca¤› her bak›mdan anlafl›lmaktad›r. Sürecin zorlu ve çetin olma özelli¤ini koflullayan temel parçalar›ndan biri, genel tan›mlamayla ifade edilen “Laik Kemalistler” ile “laiklik karfl›t›-fleriat yanl›s› ‹slamc› kesim” aras›nda cereyan eden mücadele gerçe¤idir. K›l›f ve motif ne olursa olsun, bu mücadele veya çat›flman›n iflbirlikçi komprador kliklerin iktidar paylar› u¤runa yürüttükleri bir çat›flma oldu¤u aç›kt›r. En nihayetinde, gerici-faflist yerel güçler somutunda, “Laik Kemalistler” ile “laikli¤e karfl› olan fleriatç› ‹slamc›lar” aras›nda olma görünümüne bürünen dalafl, bunlar flahs›nda yürümektedir; ama özünde emperyalist güçlerin co¤rafyam›zdaki çat›flmas›d›r. Yan› s›ra, iktidar kavgas› olarak somutlanan dalafl da, devletin yap›land›r›lmas› özüne oturan derinli¤e sahiptir. Yani devletin biçimlendirilmesi, dalafl›n temelinde yatmaktad›r. Bu da komprador kliklerin devlet iktidar› çat›flmas›n› koflullamaktad›r. Not etmek gerekir ki, “devletin yeniden yap›land›r›lmas›” projesi, yine ABD’nin genel plan›na ba¤l› olmak kayd›yla, AB’ye uyum sürecinin de bir gere¤idir. Söz konusu yap›lanma süreciyle AB’ye uyum paketleri de yürütülmekte;
süreç, bunun gere¤i ve buna uygun olarak da geliflmektedir. TC’nin “Truva at›” olarak AB’ye girmesi, ABD’nin dünya projesine ba¤l› hesaplar›n›n gere¤i ve bir parças›d›r.
Emperyalizmin “ifline gelmeyenler” tasfiye ediliyor: Kemalizm’in iflbirlikçisi makbuldür! Yine aç›kt›r ki, “Laik” Kemalistlerin en az›ndan belli bir kesimi, devlet iktidar›ndan tasfiye ediliyor. Bu, Kemalizm’in/Kemalist “ideoloji”nin -daha do¤rusu Kemalist devletin- tasfiye edildi¤i anlam›na gelmiyor. Fakat Kemalist devletin biçimlendirilmesi, Kemalizm’in terbiyeye tabi tutulmas› ve Kemalist “ideoloji”nin rektife edilmesi ve geriletilmesi anlam›na geliyor. Kemalizm’in, emperyalist “yeniden yap›lanma” süreciyle Yeni Dünya Düzeni ba¤lam›nda emperyalist ihtiyaçlar›n dayatt›¤› yeni flartlara uyarlanmas› anlam›ndaki de¤iflimi benimseyen kesimi, devlet iktidar›ndaki gücünü koruyor. Ancak ayak direyen CHP ve ordudan oluflan büyük kesimi, önemli oranda s›n›rlan›p geriletilerek bir biçimde tasfiye ediliyor. Yaln›z aç›k ki, tasfiye edilen kesim sadece CHP-ordu eksenindeki Kemalistler de¤il. MHP gibi Avrupal› emperyalistlerin bir k›sm›na ba¤›ml› olan kesimler de tasfiye ediliyor. Yani, devletin yeniden yap›land›r›lmas›na, kendi kli¤inin ç›karlar›na ba¤l› olarak karfl› ç›kan tüm kesimler de tasfiye ediliyor. O halde aç›k ki, mesele Kemalizm’in tasfiyesi meselesi de¤il, ABD emperyalizminin ç›karlar›na ba¤l› olarak yürütülen devletin yeniden yap›land›r›lmas›na karfl› ç›kan tüm kesimlerin geriletilerek tasfiye edilmesi meselesidir. Niteli¤i farkl› yorumlansa da, yaflanan›n tasfiye oldu¤unu söylemek abart› de¤ildir. Tasfiye bu mahiyette sürerken, Kemalistler veya Kemalizm de, objektif olarak hedefler aras›na girip tasfiye edilmektedir. Tasfiyede Kemalizm’in/Kemalistlerin tasfiyesi esas› oluflturur. Çünkü devlet mekanizmas› ve bürokrasisini köklü olarak sar›p sarmalayan esas güç, Kemalizm ve Kemalistlerdir. Dolay›s›yla ABD emperyalizminin ihtiyaç duydu¤u yeniden yap›lanma projesinin önündeki en büyük iç engel budur. Tasfiye edilmesi gereken esas güç de, bu olacakt›r. Kemalist CHP’nin feryat-figan› bu anlamda bofluna de¤ildir. “Sürecin devlet projesi olmad›¤›” vurgusunu öne ç›karmas›, alelade de¤ildir. Darbe 盤›rtkanl›¤› ve hatta aç›k ça¤r›lar›; giriflti¤i komplolar; aç›k ve yasad›fl› örgütlenmeler; Cumhuriyet ve benzeri mitingler; klasik vatan-millet edebiyat›yla ›rkç› milliyetçili¤i k›flk›rtarak devreye sokmas›; Kürt düflmanl›¤›n› gizleme gere¤i duymayarak Türk milliyetçili¤inden nemalanmaya çal›flmas›; fluursuzca “Ergenekon” ve kontra çetelerinin avukat› oldu¤unu deklare etmesi ve faflizmi savunmas›; ama öte yandan AKP kli¤ini faflizmle suçlamas›; “sivil faflizm” tan›mlamalar›n› ortaya atmas›; etkin oldu¤u devlet kurumlar›n› ve bürokrasisini devreye sokarak, devlet kurumlar›n› (karfl›t kli¤in de yapt›¤› gibi) çat›flt›rmay› aç›ktan yapmakta sak›nca görmemesi ve bu noktada tüm olanaklar›n› ve gücünü kullanmas›; hatta erken seçim ça¤r›lar›yla toplumsal bask›lanma yaratmaya çal›flmas› ve bunun gibi ç›rp›n›fllar›, kendi ad›na yersiz de¤ildir. Her koldan gelifltirdi¤i/ortaya koydu¤u direnç anlams›z de¤ildir. Bunlar Kemalizm ve dolay›s›yla Kemalistlerin, u¤rad›klar› tasfiyeye karfl› ak›betlerini görerek gelifltirdikleri tepkinin ürünü olup, tasfiyenin gerçek oldu¤unu aç›klamaktad›r. Öte yandan Kemalistlerin soruflturmalara u¤ray›p tutuklanmalar› gerçe¤i ve AKP’nin devlet kurumlar›nda belirgin olarak s›r›tan etkinli¤i ya da devletin temel kurumlar› dahil hemen her sahada yaflanan ciddi çat›flmalar da, tasfiyenin iflledi¤ini/yap›ld›¤›n› göstermektedir. Polisin “Fethullahç›lar” denetimine girmesi, yarg›daki bölünmüfllük, ordudaki bölünmüfllük, “milli e¤itim”den devlet bürokrasisine kadar her alanda dinci, AKP’ci, Fethullahç› kadrolaflma, iktidar›n bu kesimce elde tutulmas›, bu tasfiyeyi gösteren iflaretler ve tasfiye plan›n›n sonuçlar›d›r. Yarg› ve yasamada ciddi kap›flma sürerken, yürütme tek partili olarak AKP’nin elindedir. Ordunun tüm realitesine ve Kemalist esas niteli¤ine karfl›n, AKP’nin yürüttü¤ü emperyalist sürece öyle ya da böyle dahil olmas› veya boyun e¤mesi de dikkat çekicidir. Bu realite, AKP’nin hem tasfiye sürecini yürüttü¤ünü gösterir, hem de tasfiye edilen Kemalist kli¤in ordu içindeki kesiminin -en az›ndan belli bir kesiminin- sürece kat›larak tasfiye edilmedi¤ini; Kemalizm’in bu boyutuyla devlet erkinde muhafaza edilip hepten tasfiye edilmedi¤ini gösterir. Kemalist ordu kesimi, AKP ile önemli bir çat›flma içinde olsa da, emperyalist sürece dahil olarak devlet ve iktidardaki söz hakk›n› korumakta; AKP’nin eliyle gelifltirilen tasfiyeci sürece ortak olmaktad›r. Anlafl›l›yor ki, ABD esas aktör olarak AKP’yi kullansa da, ilerisine
dönük tam emin olamay›p ikinci kozu da elinde bulundurmaktad›r. Yani AKP’nin bu süreci iflletememesi veya ciddi engellerle karfl› karfl›ya kal›p kitle deste¤ini yitirmesi durumunda, süreci “B plan›” olarak elinde tuttu¤u bu Kemalist kesimle sürdürmeyi de ihtimal d›fl› tutmadan ihmal etmemektedir. Esas tercih AKP olsa da, ola¤anüstü geliflmeler durumunda, süreci ilgili Kemalist kesimle yürütmeyi tasarlamaktad›r. Kemalistlerin (ordu kesimi veya bunun bir bölümünün) sürece dahil olmas› durumu, efendi de¤ifltirme biçiminde bir geliflmeye de iflaret eden bir durum olabilir. Öte yandan Kemalistleri tamamen tasfiye edememesinde, elbette, emperyalist dengeler rol oynamaktad›r. Nitekim Kemalistler de emperyalist sermayeye dayanmaktad›r, AB’li bir kesim emperyalistlerle birlikte Rusya’ya do¤ru önemli bir e¤ilim göstermifl olmakla bunlar› temsil etmektedirler. Hatta bir k›sm›n›n-tasfiye edilmeyen k›sm›n›n- ABD ile iliflkiler içinde oldu¤u söylenebilir. Kemalistler içinde tasfiye edilen kesimin ise, Rus-Çin eksenine do¤ru kayan kesim oldu¤u aç›kt›r. Bunlar›n AB’li emperyalistlerle önemli oranda iflbirlikçilik iliflkilerinin oldu¤u da do¤rudur. Özcesi, Kemalistlerin tasfiye edilen bölümünün, özellikle Rus-Çin blo¤una yanaflan kesim oldu¤u, dolay›s›yla da yaflanan tasfiyenin temelinde de, ABD emperyalizmi ile Rusya aras›ndaki emperyalist kap›flman›n yatt›¤› aç›kt›r. Bu anlamda ve bu temelde Kemalistlerin bir tasfiyeye tabi tutulduklar› da kesindir.
Ordu da, sürecin ihtiyaçlar›na göre, “re-organize” ediliyor! Kemalizm’in ve Kemalistlerin devlet iktidar›nda s›n›rlan›p geriletilerek tasfiyeye tabi tutulduklar› bir gerçektir. TC ordusunun, Kemalist olmakla birlikte, siyaset-üstü konumda ve neredeyse devletin iç-d›fl politikas›nda tek karar mekanizmas› durumunda, tayin edici bir fonksiyon/güç oldu¤u; dokunulmaz, korkulan, dil uzat›lamaz/elefltirilemez, mutlak bir otorite olup, istedi¤inde darbeler yaparak göstermelik parlamentoyu da bir kenara atarak her fleye el koydu¤u bilinmektedir. ‹flte bu Kemalist ordunun, tarihinde görülmemifl flekilde komplocu, kanl› katliamc›, çeteci, kontrac› kirli gerçeklikleriyle tart›fl›l›p bu anlamda teflhir edilmesi, s›radan bir geliflme de¤ildir. MGK’n›n “sivillefltirilmesi”, üst düzey askerlerin yarg›lanmas›, askeri karargahtan askerlerin al›n›p tutuklanmas›, ordu içindeki darbe ve komplo planlar›n›n a盤a ç›kar›larak önlenmesi, yasa de¤ifliklikleriyle sivil hakimlerin belli s›n›rlarda yarg›lama yetkisine kavuflturulmas›, askerlerin belli suçlar›n›n ve YAfi kararlar›n›n “sivil” yarg›ya aç›lmas› ve hatta “kozmik odalar”a kadar girilmesi yollu geliflmeler, ordunun eski pozisyonundan al›konularak geriletilmesini aç›klayan ö¤eler oldu¤u gibi; Kemalizm’in ordu flahs›nda u¤rad›¤› tasfiyeyi tan›tlamaktad›r. Elbette, henüz tam anlam›yla ordunun tüm gerçe¤inin üzerine gidilip a盤a ç›kar›lm›fl, etkisi k›r›lm›fl de¤ildir. Ordu esasta korunup kollanmaktad›r. Zira ordu gözden ç›kar›lm›fl de¤ildir; ama belli bir biçime çekilmektedir. Ordudaki dengeler düzenlenmekte, Kemalist kesim geriletilerek, Fethullahç›-AKP’ci kesim egemen k›l›nmak istenmektedir. Bunlar, ordu içinde Kemalist kesimin tasfiyesi anlam›na gelmektedir. Tüm bunlar da, Kemalizm’in belli biçimde tasfiyeye tabi tutuldu¤unu ispatlamaktad›r. Kemalist kli¤in yerine geçirilen AKP kli¤inin devlet bürokrasisi ve kurumlar›ndaki örgütlenifliyle birlikte, ayn› kli¤in ekonomik olarak da iyice palazlan›p güçlendi¤ini tespit etmek do¤ru olacakt›r. Bu genel haz›rl›kta “CIA ajan›” ve dini otoritelerden say›lan Fethullah Gülen ve sermayesinin büyük rol oynad›¤›n› görmek gerekir. Özetle, Kemalistlerin tasfiye edilen kadar›yla tasfiye edilmesinde, ABD destekli/ba¤›ml›s› sermaye aya¤›n›n da yeterli olup rol oynad›¤›n› ve dolay›s›yla bu cephede de Kemalistlerin zay›flat›lma anlam›nda tasfiye edildi¤ini söylemek do¤rudur. Tasfiyenin esas temeli de, AKP-Gülen sermayesinin büyüyüp geliflmesine dayan›r. Fethullah Gülen’in, hem sermayesi boyutuyla ve hem de ideolojik-örgütsel etkinlikleriyle (okul ve dini örgütlenmeler vs.) AKP iktidar›na gerekli flartlar›n yarat›lmas›nda büyük rol oynad›¤› kesindir. Ayr›ca AKP, hükümet ve iktidar sürecinde, devlet olanaklar›n›/bürokrasisinin avantajlar›n› da kullanarak, palazlanmas›n› büyüttü. Sermaye boyutunda bir egemenlik sa¤lanmadan, iktidar›n el de¤ifltirmesi veya Kemalistlerin tasfiye edilmesi düflünülemezdi.
Mesele “laiklik” veya “din” de¤il; “nitelikli uflakl›k”t›r! Burada bir noktan›n alt› çizilmelidir ki, “Laik Kemalistler” ile “laikli¤e karfl› olan dinci-‹slami kesim” renkleri görünümündeki çat›flman›n temeli, “laiklik” ile “din”e dayanmamaktad›r. Mesele, iflbirlikçi gerici kliklerin iktidar menfa-
15
atleri ile devlet erkinde hangi kesimin-hangi emperyalizm iflbirlikçisi kesimin- esasta söz sahibi olaca¤›; dolay›s›yla da emperyalizmin ç›karlar›d›r. O halde, “laiklik” ve “din” olan bu iki unsurun da araç olarak kullan›ld›¤› aç›kt›r. Yap›lan, kitlelerin gözünü boyamaya dönük halüsinasyon oyunudur. Söz konusu argümanlar, kitlelerin geri duygular›na hitap edip, onlar›n hassasiyetleri kullan›larak yedeklenmeleri ve gerici iktidar emellerine ortak edilmeleri için öne ç›kar›lmaktad›r. Oysa iki komprador klik de, laik olmad›klar› gibi; din karfl›s›ndaki tutumlar› da, özünde ayn›d›r. Esas olan, komprador ve emperyalist ç›karlard›r. CHP; AKP iktidar›n›n ustal›kla kulland›¤› “din” unsuruna karfl›, “laikli¤i” manivela etmektedir; AKP ise, iktidar› için dini manivela etmektedir. Meselenin özü budur. Elbette gerici s›n›flar, dayand›klar› idealizm felsefesine ba¤l› olarak, dindar kimli¤e sahiptirler. AKP baflta olmak üzere, hepsinde de bu yan vard›r. Fakat esas olan, sömürü/zulüm düzenleri ve s›n›f ç›karlar› ile, klik iktidar› oldu¤u için, dini sadece araç edinmekte ve kitlelerin uyuflturulmas› amac›yla kullanmaktad›rlar. Kemalist iktidarlar›n dini kulland›¤› tarihleriyle de aflikârd›r. AKP için de dinin gerçek anlam› budur. AKP dini, iktidar›n› sa¤lama almak için kullanmaktad›r. Dolay›s›yla, klasik dini yasalarla (fleriatla) yönetilen düzen kurmak istemeleri, söz konusu de¤ildir ama; din silah›n› kullan›p toplumsal halk kitlelerini uyuflturarak gerçek sorunlar›ndan uzaklaflt›rmay› ve böylece sömürü düzeninin uysal köleleri haline getirmeyi tasarlamaktad›rlar. Zira gerici-ça¤d›fl› yasalarla karakterize olan bir devlet, emperyalizmin genel veya özel ç›karlar›na uymad›¤› gibi, yerli hakim s›n›flar›n ç›karlar›yla da örtüflmez. Ancak emperyalist ç›karlara göre düzenlenmifl “›l›ml› ‹slam” modeli, bugün emperyalistlerce de öngörülmüfl bir yap›lanmad›r. AKP bunu temsil etmektedir. Kemalist devlet modeli, emperyalist ç›karlara uygun görülmedi¤i koflullarda, daha da geride olan “fleriat devleti” uygun görülüp kurulamaz. ‹slam kimli¤iyle ABD’nin dünya projesinde fonksiyon oynayan AKP liderli¤inde devletin biçimlendirilmesi, emperyalizmin ç›karlar› ve yerli iflbirlikçi iktidar›n sa¤lam dayanaklara oturtulmas› bak›m›ndan tercih edilmektedir. ‹flte Kemalizm’in tasfiyesi bu denklemde de gündemdedir. Ama her fley bu kadar de¤ildir. Daha fazla yorumlayarak, tamamlamak gerekmektedir.
Kemalizm’de de¤iflen bir fley yok; budanan dallar›, t›rafl edilen saçlar› d›fl›nda! Kemalizm’in tasfiyesi meselesini, salt yukar›da koydu¤umuz gibi alg›lamak yeterli olmad›¤› gibi, bu bak›fl aç›s›, tek yanl› bak›fl aç›s› olarak, hatal›d›r da... Yani, yukar›da aktard›¤›m›z biçimde bir tasfiye söz konusuyken, bu, Kemalizm’in bütünüyle tasfiye edildi¤i anlam›na gelmez. Dahas› tasfiye edilenin hangi boyut olup, ne anlama geldi¤i ve tasfiye edilmeyen boyutunun ne oldu¤u sorununa aç›kl›k getirmek gerekir. Düz bir flekilde “Kemalizm tasfiye ediliyor” demek do¤ru olmaz. Ve zaten hiçbir fley, mutlak çizgiler iflleyip ilerlemez. At›lan bir fleyin tutulan yanlar›n›n da oldu¤unu görmek/kabul etmek gerekir. Bir anlamda “Kemalizm tasfiye ediliyor” demek do¤ru ama, di¤er bir anlamda da “do¤ru de¤il” demek mümkün... Örne¤in, Kemalist ordunun (ordu her ne kadar eski durumuna göre geriletilse de), emperyalist yeniden yap›lanma sürecine dahil olmas›, Kemalizm’in komple tasfiye edilmedi¤ini gösterir. AKP ile çat›flk›l› da olsa, ordu, emperyalist sürece kat›lm›fl ve ortaklaflm›fl durumdad›r. Dolay›s›yla geriletilmesinin ötesinde, tam bir tasfiyesinden bahsetmek mümkün de¤ildir. Geriletilmesiyse, AKP’nin esas aktör olmas›n›n ve devletin yeniden yap›land›r›lmas› biçiminin sonucudur. Ama bu, Kemalizm’in ordu kesiminin de tam tasfiye edildi¤i anlam›na gelmez. Kemalizm, belli yanlar›yla tasfiye ediliyor, ama belli özleriyle de tasfiyenin tersine sahipleniliyor/korunuyor. Meselenin bu biçimiyle koyulmas›, bilimsel oland›r. Buna göre; Kemalistlerin veya Kemalistlerin önemli bölümünün tasfiye edilmesi, genel olarak Kemalizm’in/Kemalist “ideoloji’nin/Kemalist devletin tamamen tasfiye edildi¤i anlam›na gelmez. Günün flartlar›nda gündeme gelen emperyalizmin ihtiyaçlar›yla uyum sa¤layamayan Kemalist kabuk (öz de¤il!) ve emperyalizmin öngördü¤ü biçim karfl›s›nda eski kalan biçiminin tasfiye edilmesi, Kemalizm’in bütünen tasfiyesi olarak de¤erlendirilemez. E¤er Kemalizm, emperyalizme ba¤›ml› devlet karakterini temsil ediyor ve bu devlet modeline oturmufl iktidar niteli¤ini/yap›s›n› ifade ediyor ise (-ki öyledir), ayn› nitelik ve özdeki devlet ya da iktidar biçimi, ayn›l›kla korunup sürdürülmekte hatta pekifltirilmektedir. O halde, bu manada Kemalizm’in tasfiye edilmesinden söz edilemez. Bugün yeniden yap›land›r›lan devlet biçimi ve özü de ayn› devlet mantalitesidir. E¤er Kemalizm, emperyalizme ba¤›ml› komprador bürokrat burjuvazinin, büyük toprak a¤alar›n›n, büyük ticaret burjuva s›n›flar›n›n egemenli¤ini temsil ediyorsa ve bunlar›n devlet iktidar›n›n ifadesiyse (-ki öyledir); o halde “Kemalizm ve Kemalist devlet tasfiye ediliyor” denemez. Ayn› devlet ve iktidar niteli¤i oldu¤u gibi korunuyor, tek farkla ki; daha da pekifltirilerek! E¤er Kemalist “ideoloji”, böyle bir devlet-iktidar ve yönetim fleklinin “ideoloji”si veya temsili ise (ki, öyledir), bu anlamda Kemalist “ideoloji”nin tasfiye edildi¤i söylenemez. E¤er Kemalizm, gerici hakim s›n›flar›n faflist diktatörlü¤ü ise (-ki öyledir), bu durumda asla “Kemalizm tasfiye ediliyor” denemez. Kemalizm ya da Kemalist “ideoloji”, ›rkç›, floven Türk milliyetçili¤i ise, di¤er ulus ve az›nl›klar üzerinde amans›z bir milli bask› ve zulüm anlam›na geliyor ise, genifl devrimci halk kitleleri üzerinde azg›n faflist terör ve bask›y› ifade ediyor ise, emperyalist gerici dünyan›n bir parças› olarak devrimci dünya karfl›s›nda halk düflman› cephede karfl›-devrimci bir “ideoloji”nin, iktidar›n ve devlet egemenli¤inin ifadesi ise, sonsuz kere söylemek gerekir ki, tasfiye edilmiyor demektir. Kemalizm esasta bu nitelikler d›fl›nda baflka bir fley de¤ilse (-ki de¤ildir), nas›l/hangi anlamda tasfiye edilmifl oluyor? Kemalizm’in temelleri, ruhu, ekonomik, siyasi, s›n›fsal karakteri, devlet-iktidar özelli¤i ve gelene¤i, ideolojik-politik niteli¤i, esasta temsil edilerek korunmaktad›r. De¤ifltirilen renktir, biçimdir. Baz› aktörlerin pabucu dama at›larak, imtiyazlar› t›rpanlan›yor; yerine baflka aktörler, ayn› devlet iktidar›na getiriliyor. Ve halen de yerlefltirilmeleri devam ediyor. Yani, Kemalizm’in ABD emperyalizminin yeni ihtiyaçlar› ve dünya projesine uygun düflmeyen kabuklar› tasfiye ediliyor; bu kabu¤u temsil eden Kemalistler devlet iktidar›ndan uzaklaflt›r›l›yor/geriletiliyorlar. Son tahlilde, Kemalizmin, ABD emperyalizminin ç›karlar›na ters düfltü¤ü kadar› tasfiye ediliyor, bu ç›karlara uyum sa¤layan temeli korunarak pekifltiriliyor. Komprador aktörler yer de¤iflse de, Kemalizm’in özü korunup gelifltiriliyor; dallar› budanarak, saçlar› t›rafl ediliyor! Özcesi, Kemalizm’in tasfiye edilmesinin en do¤ru alg›lanmas›n›n bu oldu¤u aç›kt›r.
Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹
Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli
Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418
gemen s›n›flar›n sald›r›lar› artt›kça iflçi ve emekçilerin de mücadelesi büyüyor. Sald›r›lar›n artmas›yla birlikte baflta Ankara’daki Tekel iflçileri olmak üzere, ‹stanbul’da ‹BB’ye ba¤l› itfaiye ve Esenyurt’taki belediye iflçileri, ‹zmir’deki Kent Afi. ve park-bahçe iflçileri, Antep’te Çemen Testil iflçileri haklar› için direniflteler. Egemen s›n›flar›n sald›r›lar›n›n boyutunun artt›¤› bu günlerde, özellefltirme talan›yla ülke halklar›n›n yaratt›¤› de¤erlerin emperyalist flirketlere peflkefl çeken, devlet kurumlar›nda çal›flan iflçileri 4/B/C/D diye ay›rarak iflçilerin kazan›lm›fl haklar›n› gasp eden hükümet, tafleronlaflt›rmayla da güvencesiz çal›flma koflullar› yaratmaktad›r. Yine birçok belediyede ve fabrikada sendikaya üye olan iflçiler hiçbir gerekçe gösterilmeden iflten at›l›yor ya da kriz bahane gösterilerek maafllar› düflürülyor.
E
Tekel iflçileri özlük haklar› için günlerdir direniflte Tekel iflçilerinin Ankara’da bafllatt›klar› eylem adeta ülkeyi sarst› ve iflçilerin birlikte mücadele ederek neler yapabilece¤ini gösterdi. ‹flçi ve emekçilerin verdikleri mücadeleyi adeta farkl› bir boyuta tafl›yan Tekel iflçilerinin direnifli, yap›lan tüm eylemlere coflku, azim ve kararl›l›k örne¤i oldu. Öyle ki Türk-‹fl gibi bir sendikay› dahi harekete geçirdi. Özellefltirme sald›r›lar›yla birlikte 2008 y›l›nda sat›lan Tekel fabrikalar›nda çal›flan 12 bin Tekel iflçisinin verdi¤i mücadele sadece 50 günlük bir süreç ile s›n›rl› de¤il. Tekel iflçilerinin eylemleri 2008 y›l›nda, Adana Tekel Fabrikas›’n›n kapat›lmas› karar›yla bafllad›. Alt› ay üretim yapmayan fabrikan›n terkedilmesi karar›na karfl› ç›kan iflçiler, 45 gün boyunca fabrikaya kapanarak iflyerini terk etmediler. Bu eylemde geri ad›m at›p üretimi yeniden bafllatan hükümet, üç ay sonra üretimi durdurarak ilk karar›n› uygulamaya soktu. Ancak 2008’den itibaren özellefltirilen Tekel’in fabrikalar› kapat›ld›. Sadece birkaç tütün deposu kald›.
‹flçiler Ankara’n›n ayaz›nda isyan atefllerini büyütüyor Tekel iflçilerinin ilk ses getiren eylemi ‹stanbul’da, Haliç Tersanesi önündeki bir tören s›ras›nda gerçeklefltirildi. Baflbakan Erdo¤an konuflurken alanda kalabal›¤›n aras›ndaki bir grup Tekel iflçisi, kendisini protesto etti. ‹flçilerin ey-
lemi ses getirince, ba¤l› olduklar› Tek G›da-‹fl Sendikas› eylemi büyütme karar› ald›. Tekel iflçileri 15 Aral›k günü AKP Genel Merkezi önünde eylem yapmak için ülkenin dört bir yan›ndan Ankara’ya geldi. ‹flçilerin eylemi, polisin gaz bombalar› ve tazyikli suyla iflçilere sald›rmas›yla bir üst aflamaya ulaflt›. ‹flçiler AKP önünde eylem yapmay›nca, Ankara’n›n eylem meydan› Abdi ‹pekçi Park›’na yöneldi. Tekel iflçilerine 17 Aral›k günü polisler bir kez daha sald›rd›. Bu aflamadan sonra Tekel iflçileri mücadelelerini yükselttiler ve Türk-‹fl’in sendika a¤alar›n›, grev k›r›c›lar›n› bofla düflürerek büyük bir eyleme imza att›lar. Yaklafl›k 1500 iflçi Türk-‹fl Genel Merkezi’nin bulundu¤u K›z›lay’› çad›r kente dönüfltürdü. Ard›ndan Türk-‹fl’e büyük bir miting yapt›ran iflçiler, Türk-‹fl Baflkan› Kumlu’nun mitingte yapt›¤› hükümet yanl›s› konuflmas›ndan sonra kürsüyü iflgal ettiler ve “genel grev, genel direnifl” taleplerini hayk›rd›lar. Bu tarihten itibaren daha kitlesel bir flekilde bir gecede “çad›r kent” kuran iflçiler, eylemlerini farkl› bir boyuta tafl›d›lar. Tekel iflçileri, hükümet yetkililerinin yapt›klar› her konuflmada verilen onurlu mücadeleye hakaret etmelerine, afla¤›lamalar›na ve sald›r›lar›na karfl›, s›n›f kinlerini bileyerek 3 günlük açl›k grevine yatt›lar. Tekel iflçilerinin kararl› duruflu di¤er sendikalar›n biraraya gelmesine ve ortak tav›r almas›na yol açt›. Türk ‹fl, D‹SK, KESK biraraya gelerek Tekel flahs›nda son dönemde artan sald›r›lara karfl› ortak hareket edeceklerini aç›klad›lar. TEKEL iflçileri 17 Aral›k’ta bafllayan mücadelelerini, Ankara’n›n ayaz›nda isyan atefllerini büyüterek kararl› bir flekilde devam ettiriyorlar.
‹tfaiye ve Esenyurt Belediyesi iflçileri güvencesiz çal›flmaya karfl› eylemde Tekel iflçilerinin Ankara’daki direnifli ‹stanbul’da da büyük bir etki yaratt› ve ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi (‹BB)’ne ba¤l› itfaiye iflçileri tafleonlaflt›rma sald›r›lar›na karfl› direnifl bafllatt›. Belediye-‹fl Sendikas›’na üye itfaiye iflçileri ‹BB’nin Saraçhane’deki binas› önünde demokrasi çad›r› kurdu. Günlerce kurduklar› çad›rda direnen iflçilere, ‹BB zab›ta ekipleri ve polisler geceyar›s› sald›rd›lar. Çad›r› y›k›p iflçileri döven zab›ta ve polisler yine de iflçileri uzaklaflt›ramad›. ‹flçiler ertesi gün yeniden eylemlerine devam ettiler. Bu sald›r›n›n ard›ndan ikinci bir sald›r›yla karfl›
karfl›ya kald› itfaiye iflçileri. Bu sefer ‹BB baflkan› Kadir Topbafl ve B‹MTAfi biraraya gelerek ‘Osmanl› oyunu’ ile iflçilerin direniflini k›rmak istediler. Eylemdeki iflçiler olarak lanse edilen ve direniflle hiçbir alakas› olmayan B‹MTAfi’›n tafleron iflçileri, eylemi bitirdiklerini ve Kadir Topbafl’tan özür dilediklerini beyan ettiler. Bu Osmanl› oyununu bofla ç›kartmak için itfaiye iflçileri, direnifllerini Esenyurt Belediyesi’nde iflten at›lan iflçilerle ortaklaflt›rarak açl›k greviyle devam ettirdiler. Esenyurt Belediyesi’nde sendikal› olduklar› için iflten at›lan iflçilerse 160. Günü geride b›rakt›lar.
Kent A.fi. iflçileri de CHP önünde Direniflin di¤er bir simgesi olan Kent A.fi. iflçileri ö¤retmeye devam ediyor. Kent A.fi. iflçileri, ‹zmir’de CHP’li Karfl›yaka Belediyesi’nde çal›fl›rken belediyenin karar›yla iflten ç›kar›lm›flt›. Bunun üzerine Kent A.fi. iflçileri mücadeleyi omuzlayarak, ‹zmir’de bir süre eylem yapt›ktan sonra ‹zmir’den Ankara’ya yürümeye bafllad›lar. Yürüyüfl boyunca polisin sald›r›s›na maruz kalan iflçiler her defas›nda önlerine çekilen bentleri y›karak aflt›lar. Ankara’da grev çad›r› kuran iflçiler, ba¤l› olduklar› D‹SK’in onlar› yüzüstü b›rakmas› sonucu eylemlerini bitirerek ‹zmir’e dönmek zorunda kalm›fllard›. Ancak tüm olumsuzluklara ra¤men ‹zmir’de de eylemlerini devam ettiren iflçiler, CHP binas›n› iflgal etmifllerdi. Tekel direniflinin verdi¤i güçle tekrar Ankara’ya dönen iflçiler, s›n›f kardefllerini ziyaret ettikten sonra CHP genel merkezi önünde beklemeye bafllad›lar ve direnifllerini halen sürdürüyorlar.
Çemen Tekstil iflçileri de Antep’te direniflte Çemen Tekstil iflçileri ise Antep’te çal›fl›rken D‹SK’e ba¤l› Tekstil Sendikas›’na üye oldular. ‹flçilerin sendikaya üye olmas› üzerine, krizi bahane gösteren Çemen Tesktil patronu iflçilerin 600 TL olan maafllar›n› 500 TL’ye çekti. ‹flçileri örgütsüz b›rakmak ve istedikleri zaman hiçbir hakk›n› vermeden iflten atmak amac›yla yap›lan bu sald›r› sonras› Çemen Tekstil iflçileri fabrika önünde direnifl bafllatt›lar. Fabrika önünde bekleyen Çemen Tekstil iflçileri, patron-polisle iflbirli¤iyle kendilerine yönelik gerçeklefltirilen bütün sald›r›lara karfl› mücadeleyi gö¤üsledi ve direnifllerini halen sürdürüyorlar. ‹flçilerin mücadelesi 20’li günlerini geride b›rakt›.
‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Ankara’dan ‹stanbul’a, ‹stanbul’dan Antep’e; ‹flçi eylemleri
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3
BÜROLAR
. . . DEVRIMCI DEMOKRASI
‹flçinin yan›nda gerçekten duracak olan patronlar ve a¤alar de¤ildir ‹brahim YILDIZ* Ankara’ya gelmeden önce arkadafllar›m›n polislerle karfl› karfl›ya geldi¤ini gördüm, gaz bombas› at›larak, tazyikli su ve biber gaz› s›k›larak arkadafllar›m›n ma¤dur edildi¤ini gördüm. Arkadafllar›m oraya özlük haklar›n› geri almak ve evlerine ekmek götürme kavgas› için gitmifllerdi. Daha sonra iflçi arkadafllar›m›zdan memleketlerinde olanlar›n da Ankara’ya gelmeleri ça¤r›s› yap›ld›. ‘Ankara’ya gidin arkadafllar›n›z› görün onlarla beraber olun, burada olmakla orada olmak aras›nda çok fark var’ dediler. Birebir yaflamak çok farkl›, buraya geldim. Geldi¤im gün burada gerçekleri gördüm, bundan sonra kendi ekmek kavgam bafllam›fl oldu, ayr›ca kardefl bildi¤im AKP‘nin gerçek yüzünü gördüm. Öte taraftan da kötü gözle bakt›¤›m insanlar›n bize nas›l davrand›klar›n› görünce hüngür hüngür a¤lad›m. Ben 1999 seçimlerinde MHP’ye çal›flt›m. Ülkücü kökenli biriyim. O zaman MHP Ecevit hükümeti ile beraber olunca midem buland›. 12 Eylül döneminde biri sa¤c› biri solcuydu bir çok arkadafl›m›z öldürüldü, zulüm gördü. Hem sa¤da hem solda öldürülenlerin hepsi de insand›. Madem ki o zaman sa¤ sol vard› flimdi bu ortadan kalkt› m›? O zaman elimin tersi ile iteledim MHP’yi. Bu sefer AKP ile karfl›laflt›m. AKP’nin kurtuluflumuz oldu¤unu düflündüm. Ayn› zamanda, köylü, esnaf her kesim periflan edildi. Tayyip Erdo¤an iflçinin, köylünün, emekçinin yan›nda olaca¤›n› söylemiflti. fiu anda köylü gerçekten periflan durumda. Ad›yaman’daki köylülerin hepsi flehre indi. Köyler boflald›, köyde sadece baflbakan›n verdi¤i köylü teflvik priminden alan a¤a k›sm› kald›. Hükümet sadece onlara yarad›. Geriye kalanlar periflan oldu. Bizim durumumuza gelince, iflçi ma¤dur oldu. Zaman›nda Dengir Mir Mehmet F›rat bize söz vermiflti. “4/C Komisyonu’nun baflkan›y›m size hiçbir zarar gelmeyecek. Hakk›n›z› savunaca¤›z. Yerinizde oturun kafan›z› yormay›n”. Ona güvendi¤imiz için bu günlere kadar geldik. fiimdi anlad›k ki AKP iflçinin yan›nda hiçbir zaman yer almad›, namaz k›lan ve hacca gidenler de demek ki yalan söyleyebiliyormufl. Onlar da haram yiyebiliyormufl. 1999 seçimlerinde MHP ad›na çal›flt›¤›m zaman, bize ‘türban sorunu var’ diyerek, ‘PKK olay› var’ diyerek di¤er devrimcilere karfl› da k›flk›rtt›lar. Bundan dolay› onlara kötü gözle bakt›k. Ama Ankara’ ya gelince bu nefret etti¤im devrimcilerin benimle s›cak çorbas›n› paylaflt›¤›n›, ilgi alaka gösterdi¤ini, hakk›m›z› savundu¤unu görünce a¤lad›m. Ben devrimcilerden çok çok özür diliyorum, hakk›n›z› helal edin. fiu anda AKP’de dahil hiçbir düzen partisinin de yan›m›zda oldu¤una inanm›yorum. ‹flçinin yan›nda ancak onun içinden ç›kan ezilenler olur. fiu anda da haz›r düzenden hay›r yok. Bu mücadele bize birlik ve beraberli¤in önemini ö¤retti, iflçinin hakk›n› nas›l alaca¤›n› ö¤retti. Burada devrimcilerin iflçi haklar›na ve toplumun sorunlar›na karfl› daha duyarl› oldu¤unu gördüm. Bundan dolay› da e¤er Ad›yaman’a dönersem daha önce hor gördü¤üm, ters gözle bakt›¤›m devrimcileri alanda herhangi bir eylemde görürsem onlar›n yan›nda olaca¤›m.
Türkiye emekçi s›n›f›na bir mesaj›m var: ‹flçinin yan›nda gerçekten duracak olan yoksul halk ve iflçi s›n›f›d›r, patronlar ve a¤alar de¤ildir. Sendikalar›n birleflip iflçinin hakk›n› savunmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Mesela Türk-‹fl baflkan› Mustafa Kumlu’nun iflçiyi yüzüstü b›rakt›¤›n› düflünüyorum. ‹flte buradaki devrimciler bize yol gösterip güç veriyorlar. Onlar olmasayd› tek bafl›m›za baflaramazd›k, bu noktaya gelemezdik. Bugün hükümetin yapt›¤› aç›kalamay› bekliyorduk. Zaten onlara güvenmiyorduk. AKP’yi yedi y›ld›r yeterince tan›d›m, di¤er sa¤ partileri de geçmiflimden dolay› çok iyi tan›yorum. ‹flçi olarak art›k hiçbir zaman bunlar›n yan›nda yer almayaca¤›m. Gerçek dostlar›m›z›n devrimciler oldu¤unu gördük. Buradaki iflçi arkdafllarla zaman zaman toplant›lar düzenleyip durumu de¤erlendiriyoruz. Büyük bir bölümü memleketlerine döndüklerinde buraya gelen kurumlar› teker teker ziyaret edip ‘onlarla bu dayan›flmay› daha da ileri tafl›yaca¤›z’ diyorlar. Tüm emekçi s›n›flar›n bir araya gelerek tek yumruk oldu¤unu, Ankara meydanlar› gördü. Emekçi s›n›f›n›n sa¤c›s›yla, solcusuyla, alevisi ve sünnisi ile Türkü, Kürdü ile bir araya gelerek sermaye güçlerinin karfl›s›nda bir s›n›f gücünün var oldu¤unu ve sermaye s›n›f›n›n emekçilerin hiçbir hak ve talebini karfl›lamayaca¤›n› gördük. Bu gösteriyor ki iflçi s›n›f›; ölü ve sar› sendikalar› dirilterek, onlar› harakete geçirip bir eylem gücü yaratarak asl›nda kendi gücünü ortaya ç›karm›flt›r. Emekçilerin birli¤inin; halklar›n kardeflli¤ini do¤urarak daha demokratik bir Türkiye yarataca¤›na inan›yoruz. Bu mücadele, sermaye s›n›f›n›n ve faflist güçlerin emparyalist güçlere uflakl›k yapt›¤›n› ortaya ç›kard›. Sözde aç›l›mlar yapmaya çal›flan AKP hükümetine sesleniyorum: Gerçek aç›l›m bu meydanlarda yap›ld›. Türkiye’nin dört bir yan›ndan insanlar buraya gelerek emekçiler olarak haklar›n› ar›yorlar. Bu mücadelenin sonunda da özgür bir ülke, özgür bir yaflam ve devrime giden bir yol yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Bu gelecek mücadelesinin de masa bafl›nda yarat›lmayaca¤›n› biliyoruz. Emekçi s›n›f› haklar›n› parlamento çat›s› alt›nda bulunan sa¤c› zihniyetlere asla yedirmeyecektir. Emek mücadelesi verenleri provakatör ve ideolojik olarak de¤erlendirenleri k›n›yoruz. Bu ideoloji dar ve marjinal bir grubun de¤il genifl emekçi s›n›flar›n›n ideolojisidir. Emekçiler bu ideolojiye ters düflmeden mücadelelerini sürdüreceklerdir. Adaletli bir düzen yaratmak için bütün kölelefltirici düzenlemelere karfl› ç›kacak, özlük haklar›n› savunacak, emeklerinin karfl›l›¤›n› alacak, bunun için mücadele edecek ve bu mücadeleyi yar›nlara tafl›yacaklard›r. Tekel iflçisi bafllatt›¤› mücadele ile çal›flma yaflam›n› olumsuz etkileyen baflta 4/C olmak üzere bütün uygulamalara karfl› ç›k›yor, bu sebeple gerek Türkiye kamuoyunda gerekse dünya da genifl bir destek ve dayan›flma prati¤i ortaya ç›kt›. ‹flçi ve emekçilerin birli¤inde daha güzel ve yaflan›labilir bir dünya yarat›laca¤›na ve halklar›n kardeflli¤inin yeflererek yar›nlar› ayd›nlataca¤›na inan›yorum. *Ad›yaman Yaprak Tütün iflçisi