1 16 mart 2009 sayı 150

Page 1

14

15 Günlük Siyasi Gazete

Maoist Parti’nin ölümsüzleflen 4. Genel Sekreteri olan Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin önemli tarihsel dönemlerinden birinde, “Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak” fliar›yla tarihe kay›t düflen ve yaflam›n› mücadeleye adayan komünist önder Cüneyt Kahraman’› sayg›yla an›yoruz.

Y›l: 7

Say›: 150

GÜNCEL

Sait Çetino¤lu, Yücel Demirer, Ender Helvac›o¤lu, Haluk Gerger, A. Can Atafl ve Emrah Cilasun’un kaleminden ERGENEKON

9

KOMÜN‹ST ÖNDER CÜNEYT

TAR‹H

FORUM: ERGENEKON

UfiAK’TA POL‹S TERÖRÜ Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan düzenlenen ‘terör’ konferans›nda, Marksist düflünce, ‘terörün’ kayna¤› olarak yans›t›l›rken, Devrimci Demokrasi, ‹flçiKöylü gazetesi, Özgür Düflün dergisi gibi devrimci-muhalif bas›n ve kurumlar ‘terör örgütlerinin’ uzant›s› gösterildi. Ö¤rencilerin zor ve tehditle götürüldü¤ü konferansta söz konusu yay›n ve kurumlar›n okunmamas› ça¤r›lar› yap›ld›.

• 4-16 fiubat 2009 • Fiyat›: 1 YTL

e-mail:devrimcidemokras@ttmail.com

Dersim halk› kendisini seçecek Düzen partileri yalan vaatlerde birbirleriyle yar›fl›rken, ‘ya bendensin ya da karfl›mda’ tehdidinde bulunuyor. Demokrasi güçleri cephesinde ise, tüm çabalara ra¤men birliktelik çabalar› zay›flam›fl durumda. Yerel seçim çal›flmalar›n› ‘söz, yetki, karar halka’ anlay›fl›yla sürdüren DHF, demokrasi güçlerinin ilkeli birlikteli¤ini sonuna kadar zorlayacaklar›n› duyur-

PKK’Y‹ TASF‹YE SALDIRISINDA ADIMLAR HIZLANDIRILIYOR Kürt ulusal hareketinin tasfiyesi amac›yla yeni geliflmeler yaflan›rken, bu uluslararas› gündemin nabz› Amed ile Erbil aras›nda gidip geliyor. PKK’yi silahs›zland›rma/tasfiye etme projesi çerçevesinde uluslararas› diplomasi trafi¤i yaflan›yor. Tasfiye projesine AB’nin deste¤i tam. En önemli geliflme ABD’nin Ortado¤u uzman› Henry Barkey’in Obama’ya sundu¤u ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas›/Kürt sorunun emperyalist çözümünde yol haritas› niteli¤ini oluflturan ‘Kürdistan Üzerine Çat›flmay› Önleme Raporu’nun sunulmas› oldu. Rapor ‘üçlü mekanizman›n’ etkinlefltirilmesini, ‘eve dönüflün’ sa¤lanmas›n›, Kürt ulusal konferans›n›n toplanmas›n›, Hewler’de Türk konsoloslu¤unun aç›lmas›n› öngörüyor. Barkey’in raporunu, son MGK toplant›s›nda görüflülüp kararlaflt›r›lan ve benzer mahiyeti tafl›yan Genelkurmay’›n raporu takip etti. Tasfiye plan›n sivil aya¤›n› ise, Abant Platformu gibi ‘sivil’ kurulufllar üstleniyor. 18’inci toplant›s›n› Erbil’de toplayan Abant Platformu’nun içeri¤i, silahs›zland›rma projesinin ve Barkey’in raporunun aktar›m› olurken, toplant› bu ay içerisinde toplanacak genifl kat›l›ml› Kürt konferans›n›n ön haz›rl›¤›yd›. Türk devleti ile Kürdistan aras›nda arzulanan iliflkilerin çerçevesinin çizildi¤i ‘Bar›fl› ve gelece¤i birlikte aramak’ konulu toplant›ya Türk devleti Gülen cemaati ile haz›rlanm›flt›. ABD eksenli hareket eden Gülen cemaatinin ilgi oda¤› olan bölgede bu cemaatin ekonomik, siyasal ve sosyal anlamda ciddi yat›r›mlar›n›n oldu¤u biliniyor. Artt›r›lmak istenen bu etkinlik, toplant›da, “Bizim önerimiz, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel yönetimi ars›nda Benelüx modelini and›ran bir entegrasyondur” tebli¤iyle belirtildi. SAYFA 3-5

‘Halkç›’ AKP’den halka tehdit

‘Söz, Yetki, Karar Halka’ fliar›yla 29 Mart’ta gerçeklefltirilecek olan yerel seçimlere iliflkin DDHD ba¤›ms›z aday› Murat Kur, ‘söz, yetki, karar halka’ fliar› etraf›nda toplan Dersimlilerle birlikte seçim irtibat bürosunu açt›. Kur, halka seslenerek, yaflanan siyasal, kültürel ve çevresel sorunlar› Dersim halk›yla birlikte çözeceklerini vurgulad›.

DHF: Gerici sald›r›lara karfl› birlik ve dayan›flmay› yükseltelim

Dersim’i ancak halk›n kat›l›m›yla kazanmak mümkün

Yanl›fl anlay›fllar ‘Biz var›z’ platformunu ifllevsizlefltirdi

Gerici düzen güçlerine karfl› halk›n ç›karlar›n› esas alan ve devrimci-demokratik-ilerici güçleri halk›n program›, ilkeli birliktelik anlay›fl›yla birlefltirmeyi savunan Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n bilefleni Demokratik Haklar Federasyonu; “‹lerici-devrimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤rular etraf›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›lara karfl› demokrasi güçlerinin anlay›fl ve program› ekseninde birli¤i yükseltmeye davet ediyoruz” ça¤r›s›nda bulundu.

“Dersim ancak halk›n kat›l›m›na olanak tan›yan, halk›n ç›karlar›n› esas kabul eden, dar grup ç›karlar›n› bir kenara b›rakarak, bütün demokrasi güçlerinin kat›l›m›n› sa¤layan bir program ve anlay›flla kazanabilir” diyen DHF; bütün sorunlar›n çözümünün yerel seçimler olarak görülmemesini gerekti¤ine dikkat çekerek, yerel yönetimlerin, halk›n iktidar›na yürüyen bir mücadele içerisinde, devrimci bir program ve anlay›flla flekillendi¤i oranda de¤erli olaca¤›n› belirtti.

DHF, 24 kurumun yerel seçimler öncesi oluflturdu¤u ‘Biz Var›z Platformu 2009 yerel seçimler sürecinde demokrasi güçlerinin birlikteli¤i yönünde at›lm›fl olumlu bir ad›md›. Ancak platformun oluflturulma süreciyle birlikte yanl›fl anlay›fllar, kendini dayatan pratiklerin ortaya ç›kmas›na neden oldu. Bu yaklafl›mlardan kaynakl› giderek zay›flayan platform gelinen aflamada merkezi yönünü ve birliktelik anlay›fl›n› yitirmifl durumda” aç›klamas› yapt›.

DHF'den Dersim'deki yanl›fl yaklafl›mlara cevap sf 5

CHP’li belediye flikâyet etti, polis sald›rd› sf 6

Türk'ün konuflmas›, 'aç›l›mlara' çelme att› Kürtçe, devlet çat›s› alt›nda sadece 'Beyaz Kürtlere' serbest. Ahmet Türk DTP Meclis Grup Toplant›s›'nda Kütçe konuflma yapt›. Türk'ün konuflmas›n› canl› veren TRT fiefl'in kardefl kanal› TRT 3 'yasak bir dille' konufluldu¤undan dolay› yay›n› kesti. Türk'ün bu ç›k›fl› hem ülke hem de dünya gündeminde farkl› seslerin ç›kmas›na neden oldu. AKP, Türk'ün ç›k›fl›na sert tepki gösterirken, ordu ise, 'üniter devlet anlay›fl›na zarar ver-

HABERLER

Kad›nlardan 8 Mart ça¤r›s›

mek' fleklinde yorumlayarak, yarg›y› göreve ça¤›rd›. DTP'lilerin Kürtçe konufltuklar› için 'ceza'land›r›ld›klar›n›, fakat Baflbakan Erdo¤an’›n ise Kürtçe konuflmay› kendisine bir hak olarak gördü¤ünü hat›rlatan Türk, "ikiyüzlü yaklafl›m› kabul etmemiz mümkün de¤ildir" dedi. 'Demokrasi' aç›l›m› fleklinde gösterilen Kürtçe kanal aç›l›m›n›n, ordunun aç›klad›¤› gibi, demokrasi de¤il 'tedbir' amaçl› oldu¤u görüldü. SAYFA 4

Devlet halka para da¤›tacakm›fl! 6’da

Her f›rsatta demokrasiden dem vuran ve her seçimden sonra ‘demokrasi kazand›’ diyenlerin demokrasi anlay›fllar›, a¤›zlar›ndan dökülen sözlerle kendini gösteriyor. AKP’nin Antalya merkeze ba¤l› Varsak beldesindeki aç›l›fl›nda konuflan Adalet(!) Bakan› M. Ali fiahin, “Hükümetimizle kavga eden, z›tlaflan yerel yönetimler her projelerini Ankara’dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye’nin gerçe¤i. O nedenle halk›yla bar›fl›k, hükümetiyle bar›fl›k, devletiyle bar›fl›k mahalli yöneticiler iflbafl›nda olursa bizim sorunlar›m›z daha çabuk çözülür” diyerek, buna uymayanlar›n hizmet alamayaca¤› tehdidinde bulundu. ‘Ya bendensin ya da düflman›m’ diyen AKP’li fiahin’in bu tehdidi, kendisinin de deyimiyle; ‘Türk devletinin gerçe¤i bu’ dedirtiyor. Halk›n karfl›s›nda gerici düzen partilerinin özü ayn›yken, bu öz daha önce 1989 yerel seçimlerinde ANAP’l› Turgut Özal taraf›ndan da flu sözlerle tescillenmiflti: “Belediyeleri iktidardan seçin. Eli kolu ba¤l› bir belediye baflkan› ister miydiniz?”

Ülke genelinde emekçi kad›nlar; insanca yaflam koflullar› için sömürüye, haks›zl›¤a, eflitsizli¤e karfl› can bedeli verilen mücadelenin simgesi 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü kutlamaya haz›rlan›yor. Kad›n mücadelesinin s›n›f mücadelesinde özneleflmenin ad› olan 8 Mart’ta kad›nlar; kad›na yönelik ayr›mc›l›¤a, sömürüye, yoksullu¤a, eflitsizli¤e, krize ve her türlü sald›r›lara karfl› taleplerini dillendirecek. Demokratik Kad›n Hareketi’nin de içerisinde yer ald›¤› Devrimci 8 Mart Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde Kad›köy Meydan›’nda yap›lacak

Aleviler zor durumda b›rak›l›yor 4’te

olan mitinge kat›l›m ça¤r›s›nda bulundu. “8 Mart 1857 günü New York'ta dokuma atölyelerinde vahflice sömürülen kad›n iflçiler direnifle geçip greve bafllad›klar›nda patronlar ve onlar›n devleti 111 kad›n iflçiyi katlettiler. Mücadelemizin tohumlar› burada at›ld›” denilen aç›klamada; “8 Mart Pazar günü, Kad›köy’de cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye, emperyalist sald›rganl›¤a, yoksullu¤a, gericili¤e ve ezilmeye karfl› sesimizi yükseltece¤imiz mitinge ça¤›r›yoruz! Gelin hep birlikte hayk›ral›m: Kad›n›n kurtuluflu için birleflelim, mücadele edelim, kazanal›m!” ça¤r›s› yap›ld›.

Barzan›i-Maliki gerilimi derinlefliyor 10’da


güncel

’den

2 4-16 Mart 2009

Devlet, bütün kurumlar›nda bir 'demokrasi ata¤›' baflalatadursun, devrim ve demokrasi güçlerine uygulad›¤› politikalarla gerçek yüzünü gizleyemiyor. Uflak Üniversitesi ve Emniyet Müdürlü¤ü ortak bir panel düzenleyerek, bu ilde yürütülen demokrasi mücadelesine ket vurma amac›yla bir ad›m daha att›. Bu seferki ad›mlar›, yine halk üzerinde bilinç bulan›kl›¤›n› a¤z›ndan hiç düflürmedikleri ve mayas›n› halk›n içerisinde bir türlü tutturamad›klar› 'terör' ve 'teröristler' kavram› üzerinden oldu. Üniversitede, sorgulamayan, burjuvazinin istedi¤i tipte beyinler yaratarak ve ekonomik, demokratik mücadeleleri bast›rarak, efendilerinin hizmetini en iyi gören üniversite yönetimi ve polis, 'terör' konulu panelde, bilindik devlet manzaras›n›, faflist devlet terörünü kat›l›mc›lara yaflatt›. Korkulu, sorgulamayan, cesaretsiz, ezberci ve itaatkar beyinler yetifltiren devletin bu kurumlar›, panele kat›lacak ö¤renci say›s›n›n az olaca¤›n› tahmin ettiklerinden, ö¤rencilerin zorla, bask›yla, tehditle konferansa 'kat›l›mc›' olmalar›n› sa¤lad›. Devletin bu kurumlar› panele ö¤rencilerin kat›l›m›n› sa¤lamak için, uygulad›klar› tehdit ve zorbal›kla, terörün kayna¤› hakk›nda ö¤rencilere güzel bir uygulamal› ders vermifl oldular. Törürü uygulayan devlet, törürü nas›l anlatabilir. Tabii ki çarp›tarak, kendisinden uzaklaflt›rarak ve kendisine karfl› mücadele eden kurumlar› karalayarak.

Bu panelde ilginç olmayan ve flaflk›nl›kla karfl›lanmayan olay ise, Karl Marks'›n 'terör'ün kayna¤›(!), gazetemiz Devrimci Demokrasi, ‹flçi-Köylü gazetesi ve Özgür Düflün dergisinin ise 'terör'ün yay›n organ›(!) fleklinde yans›t›lmas› idi. Devletin Marks'a ve bize bu türden yaklafl›m›n›n nedeni, de¤iflmeyen yap›sall›¤›ndan kaynakl›. Uflak'taki bu uygulaman›n farkl› tonaj› Sivas'ta yafland›. Devlet Sivas'ta polisi ve savc›s›yla, devrimci ve demokrat ö¤rencileri, gerçekle en ufak bir ba¤› olmayan senaryoyla tutuklad›. Gerçekle hiçbir ba¤› olmayan ve tutuklamalara vesile olan 'suçlamalardan' biri; "K‹B terör örgütü". Polis ö¤rencileri 'törör örgütü üyeli¤i'yle suçlayacak bir delil ar›yor ve delilini buluyor da. Ö¤renciler birbirleriyle mesajlafl›rken cümlelerinin sonuna 'K‹B' yazm›fllar. Polis de istedi¤i a盤› bulmufl ve ö¤rencilere sorgu s›ras›nda 'her fleyi biliyoruz, kime çal›flt›¤›n›z› biliyoruz, inkar etmeyin' edalar›yla cevap istedi¤i soruyu sormufl: "Üyesi oldu¤unuz K‹B örgütü nedir? Örgütsel flemas›n› aç›klay›n". Bunun karfl›s›nda ö¤renciler, örgütün aç›l›m›n› polise yapt›lar: "Kendine ‹yi Bak" Sorgulamayan, cesaretsiz, ezberci ve itaatkar beyinler isteyen devletin karfl›s›nda, sorgulayan, üreten, düflünen, tart›flan, elefltiren beyinler her zaman "terörist" olma durumundad›r. Fakat tarih ve yaflananlar as›l törörün ve teröristin kim oldu¤unu her defas›nda kan›tlad›. Türk devleti, tarihi boyunca halka, Kürt ve Ermeni uluslar›na, di¤er milliyetlere, inançlara karfl› uygulad›¤›

fliddeti, bask›s›y›, zorbal›¤› maskeliyemez, gerçekler gün be gün ortadad›r. Terörü uygulayan, devletin ta kendisidir. Bu say›m›zda, Devrimci Demokrasi için bir ilki gerçeklefltirerek, 'Ergenekon Dosyas›' ekiyle karfl›n›za ç›k›yoruz. Ergenekon dosyas›nda 'farkl›' fikirleri bir araya getirerek, devletin Ergenekon meselesi üzerinde yaratt›¤› sis perdesini aralay›p, gerçekleri iffla etmeye çal›flt›k. 29 Mart yerel seçimleri de yine gazetemizde yer tutan önemli gündemlerden biri. Seçimler, emperyalist sistemin ekonomik krizinin ülkemizde de yank›s›n› bulan atmosferi içerisinde gerçeklefliyor. Emperyalist sistem ve ülkemizdeki uflak rejimi, hükümetteki AKP'si ve muhalefetteki CHP'si ile, yerel seçimleri ve yaflanan krizi, s›n›fsal mücadelenin dinamiklerini etkisizlefltirerek aflmaya çal›fl›yor. Hakim güçler böylesi bir sürecin içerisinde iken, bu güçlerin hedefindeki devrimci, demokrat kesimler ise, bir araya gelmek için önemli bir ad›m atm›fllard› sürecin ön günlerinde. DHF'nin 'halk›n ç›karlar›n› esas alan bir program'›n merkeze al›nmas› anlay›fl›yla dahil oldu¤u bu süreç, ne yaz›k ki, arzulanan hedefe ulaflamad›. Halk›n ç›karlar›, yine dar grup ç›karlar›na kurban edildi. 'Biz Var›z Platformu' fiili olarak bofla düflürüldü ve DHF de, gazetemizde yer verdi¤imiz aç›klamas›nda, bu platformdan imzas›n› çekti¤ini aç›klamak durumunda kald›. Bu durumun meydana gelmesine neden olan kimi kurumlar›n

ayn› dar grupçu yaklafl›mlar› birçok ilde de kendisini gösterdi ve zaten merkezi birlikteli¤in güvensizlik içerisine düflmesine neden olan en önemli sebeplerden biri de buydu. Demokratik Haklar Federasyonu'nun, dar grup ç›karlar›n› bertaraf etmek, dayatmac› yaklafl›mlar›, kapal› kap›c›l›¤› ortadan kald›rmak, demokratik bir iflleyifli hakim k›lmak amac›yla yerel seçimler sürecinde oluflmas›na öncülük etti¤i Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›, demokrasi güçleri içerisinde say›lan birçok kesimin kendisini rahatl›kla ifade edebildi¤i, temsiliyet k›s›tlamas›yla karfl›laflmad›¤› bir oluflum olarak ortaya ç›kt›. DHF'nin Dersim'de demokrasi güçlerine yapt›¤› tüm ça¤r›lara ra¤men, dar grup ç›karlar› hakim olanlar, kendilerini böylesi bir birlikteli¤e s›¤d›ramad›. Halk›n ç›karlar›n› savunan bir program etraf›nda birleflme yönündeki anlay›fl›n› ›srarla sürdüren DDHD, bunu kabul ederek mücadeleye kat›lan kifli ve kurumlarla birlikteli¤ini sürdürüyor. DDHD belediye baflkan aday›n› Murat Kur olarak belirledi. fiimdi DDHD, halktan ald›¤› güç ile, ideolojik, politik kuflatma alt›ndaki demokrasi mücadelesini, ilkeleriyle, hiç istemedi¤i halde, demokrasi güçlerinin di¤er bileflenlerinden ayr› olarak devam ettiriyor.

Devletin yok etme arac› hapishaneler ride siyasi tutuklulara teslimiyetin dayat›ld›¤›n› belirten tutuklu yak›n› Necla Alkan, “O¤lumun verdi¤i bilgiye göre 6 arkadafl› bir ayd›r hücrede tutuluyor. Tutuklular 6 gündür süresiz açl›k grevindeler. Tüm kamuoyunu bu konuda bir fleyler yapmaya ça¤›r›yorum ve çocuklar›m›za destek olmak için biz de açl›k grevine bafllayaca¤›z” dedi. Tutuklular›n her gün dayak ve iflkenceye maruz kald›¤›n› belirten tutuklulardan Abdullah Karatay'›n babas› Burhan Karatay ise, Erzurum H Tipi Hapishanesi’nde yaflanan sorunlara iliflkin flunlar› söyledi: “Çocuklar›m›z en ufak bir hakk›n› istedi¤inde dayak ve iflkenceye maruz kal›yor. Biz tutuklu yak›nlar› olarak kamuoyunun Erzurum H Tipi Cezaevi'nde yaflananlara karfl› duyarl› olmas›n› istiyoruz. ‹nsan haklar› örgütlerini ise cezaevinde inceleme yapmaya davet ediyorum. Adalet Bakanl›¤› 'cezaevlerinde sorun yok' diyor ama bizim çocuklar›m›z her gün çeflit çeflit iflkence görüyor.”

‹flkence sonucu öldürülen Engin Çeber’in ölümünden 4 gün önce yazd›¤› mektup ortaya ç›kt›

‹HD’nin hapishane raporu hak ihlallerinin göstergesi: Sa-

Hapishane koflullar›ndan kaynakl› hastalananlar›n muayene dahi edilmedi¤i, aç›k görüfle ç›kanlar›n kollar›na “tek vatan, tek dil, tek bayrak” damgas›n›n vuruldu¤u, anadilde konuflman›n disiplin cezas› nedeni say›ld›¤› hapishanelerdeki ölümlere her geçen gün yenileri ekleniyor. Tecrit ve kötü yaflam koflullar›n›n her geçen gün artt›¤› hapishanelerde, bu koflullardan kaynakl› hayatlar›n› kaybeden tutsaklara yenileri eklenmeye devam ediyor. Bu tabloya karfl›n devletin tutumu ise çözüm de¤il, bu rakamlar› artt›rmak oluyor. Baflbakan Erdo¤an, iktidara geldi¤i günlerde, sistematik iflkence iddialar›na karfl› “iflkenceye s›f›r tolerans gösteriyoruz” aç›klamas› yapm›flt›. Ayr›ca AB süreci ve Ergenekon davas›yla birlikte ülkenin demokratikleflece¤i, insan hak ve özgürlüklerinin daha fazla yaflama alan› bulaca¤› iddia edilmiflti. Ancak hapishanelerde yaflananlar bunun tam tersine iflaret ediyor.

Özer ve Kert hapishanede öldü(rüldü): Ülkemizde hapishanelerde sadece 2008 y›l› içerisinde 39 tutuklu yaflam›n› yitirdi. Kötü koflullar nedeni ile yaflam›n› yitirenlere eklenen son isimler ise Hasan Kert ve Beflir Özer oldu. Hapishaneye girdikten sonra hastalanan iki tutsak yaflamlar›n› kaybetti. 1,5 y›l önce 'örgüte yard›m ve yatakl›k' iddias› ile gözalt›na al›nan ve tutuklanarak önce Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesine, daha sonrada Amed D Tipi Hapishanesi'ne gönderilen Beflir Özer tedavi edilmedi¤i için hayat›n› kaybetti. Böbrek yetmezli¤i ve hipertansiyon hastal›klar› bulunan Özer, 6.5 y›l hapis “cezas›”na çarpt›r›lm›flt›. Rahats›zl›klar› sonucu düzenli ilaç kullanmas› ve kontrol alt›nda tutulmas› gereken Özer, yaklafl›k iki ay önce hapishanede mide kanamas› geçirince Dicle Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi'ne kald›r›ld›. 15 gün hastanede tutulan Özer, tekrar gönderildi¤i hapishanede hayat›n› kaybetti. Ankara Numune Hastanesi'nde yaflam›n› yitiren Hasan Kert de hapishane koflullar›ndan kaynakl› hayat›n› kaybeden tutsaklardan biri. 2.5 y›l önce “PKK'ye üye olmak ve üye kazand›rmak” iddias› ile tutuklanan Kert, hapishaneye girdikten sonra kan kanserine yakaland›. Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi'nde tutuklu bulunan 43 yafl›ndaki Kert, sa¤l›k sorunlar› art›nca Ankara Numune Hastanesi'ne kald›r›ld› ve burada hayat›n› kaybetti. Hapishanelerde yaflanan ölümlere iliflkin rapor haz›rlayan ‹HD, raporda Kert'in durumuna dikkat çekerek tedavi edilmesi gerekti¤ine dikkat çekmiflti. Raporda 18'i a¤›r 306 hasta tutsak hakk›nda Kert'in yaflad›¤› sa¤l›k sorunlar›na da iflaret ediliyor.

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

TUYAB: Son bir y›l içinde 40 tutsak yaflam›n› yitirdi: Hasan Kert'in yaflam›n› yitirmesi ve hapishanelerdeki koflullara iliflkin aç›klama yapan Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i, hapishanelerde yaflanan ölümlere karfl› Adalet Bakanl›¤›'n›n kay›ts›z kald›¤›na vurgu yapt›. Aç›klamada, Adalet Bakanl›¤›'n›n “F tiplerinde sorun yok, tedaviler gerekti¤i gibi yap›l›yor'”aç›klamalar› hat›rlat›larak, flunlar kaydedildi: “Hapishanelerde a¤›r tecrit koflullar›n›n yan›nda, iflkenceye ve kötü muameleye de maruz kalan devrimci, yurtsever tutsaklardan biri daha yaflam›n› yitirdi. Hasan Kert ile birlikte son bir y›l içinde cezaevlerinde 40 tutsak yaflam›n› yitirdi.”

Tekirda¤’da Kürtçe’ye dair her fley yasak: TRT fiefl kanal› ile “demokratik aç›l›mlar” yapt›¤› imaj› yaratmaya çal›flan ve Kürtçe temennilerde bulunan Erdo¤an'›n bu ‘aç›l›mlar›’ hapishanelerde dilleri yüzünden disiplin cezalar›na çarpt›r›lan tutsaklar›n yaflad›klar› sorunlar ile bir kez daha yalanlanm›fl oluyor. Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi'nde ana dillerinde konuflmalar› yasaklanan Kürt tutsaklar, dillerini konufltuklar› taktirde disiplin cezalar›na çarpt›r›l›yor. Kürtçe konuflan tutsaklara, "Bu cezaevinde Kürtçe yasak" deniyor. Tekirda¤ Hapishanesi'nde tutuklu bulunan Kürt tutsaklar›n kendi aralar›nda ve aileleri ile Kürtçe konuflmalar› "Bilinmeyen bir dille konufluyorsunuz" denilerek engelleniyor. Ayr›ca hapishanede Kürtçe kitap ve yay›nlar da yasak.

Erzurum Hapishanesi'nde süresiz açl›k grevi: Ölümlerin yafland›¤›, koflullar›n›n oldukça a¤›rlaflt›r›ld›¤› hapishanelerde tutsaklar yaflamlar› için mücadele ediyor. Erzurum H Tipi Hapishanesi'nde yaflanan bask› ve tecrite karfl› tutsaklar süresiz ve dönüflümsüz açl›k grevi yap›yor. Aileler arac›l›¤›yla aç›klamada bulunan tutuklular, hapishanede Adalet Bakanl›¤›'n›n hiçbir genelgesinin ifllemedi¤ini, aileleriyle Kürtçe konuflmalar›na izin verilmedi¤ini ve aramalarda fliddet ve hakaretlerin yafland›¤›n› belirterek, bask›lar son buluncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini duyurdu. Hapishanede açl›k grevini bafllatan tutsaklara aileleri de destek veriyor. ‘Çocuklar›m›z her gün çeflit çeflit iflkence görüyor’: Do¤ubayaz›t Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yard›mlaflma Derne¤i (TUHAY DER) bir aç›klama yaparak, hapishanede sürdürülen açl›k grevine destek vermek amac›yla ailelerin de 2 Mart'tan itibaren açl›k grevine bafllayaca¤›n› duyurdu. Son bir ayd›r içe-

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

dece 2008 y›l›nda, ‹nsan Haklar› Derne¤i'ne tutuklu ve hükümlülerden yap›lan baflvuru say›s› 3 bin 519. Bunlardan 333'ü sistematik iflkence ve kötü muamele, 323'ü Kürtçe konuflman›n yasaklanmas›, 363'ü keyfî uygulamalar (kitap, gazete, mektup yasa¤› vs.), 462'si sa¤l›k hakk› ihlalleriyle ilgili. Bu sorunlar› yaflay›p ‹nsan Haklar› Derne¤i'ne baflvurmayan tutuklu ve hükümlü say›s›n›nsa, baflvuranlardan daha fazla oldu¤u tahmin ediliyor. Raporda dikkat çeken bir di¤er konuysa, hapishanelerdeki hasta tutuklu ve hükümlüler. 2008 y›l› içinde hapishanelerde 37 kifli hayat›n› kaybetti. Halen de çeflitli hapishanelerde 306 hasta tutsak bulunuyor. Bunlardan 18'iyse acil müdahale edilmedi¤i takdirde ölümle burun buruna gelecek. Halbuki birkaç ay önce tutuklanan Necmettin Erbakan'›n hastal›¤› nedeniyle hapishaneye gönderilmeyip ev hapsinde tutulmas› dahi yeterli bulunmam›fl, Cumhurbaflkan› taraf›ndan tamamen affedilmiflti. Ayn› durum, Ergenekon tutuklular› için de geçerli olmufl, basit rahats›zl›klar dahi tahliye gerekçesi olarak kabul edilmiflti. Ancak Sincan F Tipi'nde tutuklu bulunan ve ölümcül menisküs kanseriyle bo¤uflan, otuza yak›n t›bbî müdahale atlatan Erol Zavar, kamuoyunun yaratt›¤› bütün bask›ya ra¤men tahliye edilmiyor. Ayr›ca son yaflanan Engin Çeber olay› gibi örnekler, hapishanelerde hasta olmayan tutsaklar› dahi öldürülme ile yüz yüze olduklar›n› gözler önüne seriyor.

Bir y›lda 37 ölüm var ama Adalet Bakanl›¤› sorun görmüyor: Hapishanelerde çeflitli aral›klarla inceleme yapan Adalet Bakanl›¤› yetkilileriyse, bu tabloya ra¤men hapishanelerde hak ihlali yaflanmad›¤›n› ve hapishanelerde sorun tespit edemediklerini rapor ediyorlar. Fakat bu “sorunsuz” hapishanelerdeki tutsaklar, ‹HD'ye yapt›klar› baflvurularda kendilerine kaba dayak ve iflkence metodlar›n›n uyguland›¤›n›, hapishaneye geldiklerinde “hoflgeldin daya¤›” ile karfl›laflt›klar›n›, küfürlü sataflmalara maruz kald›klar›n›, gardiyanlar›n odalar›n› temizlemek zorunda b›rak›ld›klar›n› ifade ediyorlar. Ayn› biçimde, son dönemde onlarcas› tutuklanan çocuklar ise, teflhis edebileceklerini söyledikleri bir jandarma taraf›ndan difllerinin k›r›ld›¤›n›, gardiyanlar›n kendilerine cinsel içerikli sözler söyledi¤ini, cinsel organlar›na cop sürerek tacizde bulunduklar›n› söylüyorlar. Ayr›ca baz› hapishanelerdeki tutsaklar, gardiyanlar›n kendi içlerinde “Y›k›m Ekibi” ad›n› verdikleri bir grup oluflturduklar›n› ve bu grubun tutsaklara di¤erlerine göre çok daha sert biçimde kaba dayak uygulad›¤›n› ifade ediyorlar. Bu “sorunsuz” hapishanelerde tutulan birçok tutsak da beslenme, bar›nma ve ›s›nmaya iliflkin sorunlar› oldu¤unu söylüyor. Hapishaneler sözlüklerde “›slah evleri” olarak tan›mlan›r. Fakat yaflananlar sistemin hapishaneleri tutsaklar›n ötekilefltirilmesinin ve sosyal yaflamdan yal›t›lmas›n›n arac› olarak gördü¤ünü a盤a ç›kar›yor. Görünen o ki, hapishanelerdeki tutsaklar› de¤il, sistemi ›slah etmek gerekiyor. Fakat sistemi ›slah etme, de¤ifltirme mücadelesinin kendisi de, mahkumiyetin ve anlatarak tüketilemeyen hak ihlallerini yaflaman›n gerekçesi oluyor.

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Engin Çeber yaflad›klar›n› mektuba yazm›fl ‹STANBUL- Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken polis taraf›ndan 28 Eylül 2008 tarihinde gözalt›na al›nan Engin Çeber, ‹stinye Polis Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde gördü¤ü a¤›r iflkenceler sonucu 10 Ekim 2008 tarihinde fiiflli Etfal Hastanesi’nde yaflam›n› yitirmiflti. Çeber’in ölümü ülkemiz hapishaneleri ve karakollar›nda uygulanan iflkencenin boyutunu bir kez daha tüm ayr›nt›lar› ile ortaya ç›kard›. ‹flkence sonucu öldürülen Engin Çeber’in ölümünden 4 gün önce yazd›¤› ve arkadafl›n›n ayakkab›s›n›n içerisine saklad›¤› mektup, Çeber ve beraber tutuklanan arkadafllar›n›n Metris Hapishanesi’nde yaflad›klar› iflkencenin boyutunu gösteriyor. Çeber’in yaflad›¤› iflkenceyi tüm ayr›nt›lar›yla anlatt›¤› mektubu ''Ben ve Özgür Karakaya, Cihan Gül, Aysu Baykal, 4 kifli 29.9.2008 tarihinde Metris T tipi hapishanesine sevk edildik. ‹lk geldi¤imizde askerin ç›r›lç›plak soyma sald›r›s›ndan bafllayarak bizlere (Özgür Karakaya, Cihan Gül ve ben Engin Çeber’e) dayak atmalar›... Bizi cezaevine getiren polislerin, askere, ‘bunlar asker öldürüyor’ gibi yalan yanl›fl sözlerle, askeri ve görevli gardiyanlar› bize karfl› k›flk›rtmalar› sebebiyle, askerin sald›rmalar›... Bizleri coplarla, içeriye, infaz koruma memurlar›na teslim ettiler. Sonra karantinaya koydular, adlilerin aras›na. Sabah say›m›nda, bu sefer de gardiyanlar›n sald›r›s›na maruz kald›k. Bu sald›r›lar da sabah, akflam say›mlar›nda yap›ld›. Bu sald›r›lar; tahta sopalarla vurmalar, ufak demirlerle vurmalar, vücudumuzun her taraf›na, kafam›zdan afla¤›ya so¤uk su dökmeler, bulafl›k sabunu dökme... Sonras›nda da sopalarla sald›r›ya devam etmeleri... Üçüncü gün de bizi birbirimizden ay›rd›lar. Adli tutuklular›n aras›na koydular. Yeni ko¤ufllarda say›m› ayn› flekilde oturarak veriyoruz. Cuma akflam›ndan beri yeni yerimizdeyiz. Sald›r› 2 gündür durmufl durumda. O sald›r›lardan bizde iz kalan morluklar› gösterebilece¤imiz, tedavi ettirebilece¤imiz hiçbir hastanede servise ç›kart›lmad›k.”

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


güncel

4-16 Mart 2009 3

ABD kumandas›ndaki Ortado¤u satranc› ve önemli bir tafl:

Kürt ulusal sorunu Sömürü sisteminin yaflad›¤› kriz her geçen gün büyürken, Türk devletinin yeniden yap›land›r›lmas› çal›flmalar› da devam ediyor. Türk devletinin gündemini bu dönem yerel seçimler meflgul ederken, her durakta karfl›lafl›lan dü¤üm noktas› olarak ‘Kürt sorunu’ bu dönem aç›fl›ndan da kilit bir noktada duruyor. Ortado¤u satranc›nda en ciddi tafllardan olan ve dikkatli hamleler gerektiren Kürt ulusal sorunu noktas›nda her yeni hamle, bu dü¤ümün emperyalist çözümüne göre düzenleniyor Yeni bir çözüm(süzlük) projesi devrede ‹çerisinde bulundu¤umuz yerel seçim süreci di¤er geliflmelere endeksli olup, tam bir ‘imtihan’ görüntüsünde. Dolay›s›yla gündemin nabz› Diyarbak›r ile Erbil aras›nda gidip geliyor. Kürt ulusal hareketinin imhas› ve sorunun emperyalist çözümü için aylar öncesinde gelifltirilen ve üzerinde mutabakat sa¤lanan stratejinin ifllemesi için yeni hamlelere h›z veriliyor. Yeni süreçte Ortado¤u’ya flekil vermeye çal›flan ABD nezaretindeki Türk devletinin talebine kulak veren Güney Kürdistan yönetimi, PKK’yi silahs›zland›rmay›/tasfiye etmeyi hedefleyen projeyi sindirip süreci h›zland›rmaya bafllad›. Türk D›fliflleri, M‹T, ABD, Kürt yönetimi aras›nda yürütülen kapsaml› görüflmeler olgunlafl›yor. Uluslararas› boyuta tafl›nan bu projeye ordunun bafl›ndan beri onay verdi¤i ve perde arkas›ndan bu sürecin içinde olmas› bir yana, AB’nin de ciddi deste¤i söz konusu.

Projenin sivil aya¤› Abant Platformu hareket halinde Bu projenin ‘sivil’ aya¤›n› oluflturan, ‘›l›ml› ‹slam’a uygun Gülenci Abant Platformu’n,n geçti¤imiz günlerde Erbil’de Kürt sorunun çözümü ve PKK’nin silahs›zland›r›lmas› konulu bir toplant› gerçeklefltirdi. Bu toplant›, bu ay içerisinde toplanacak ve PKK’ye karfl› bas›nç oluflturmas› düflünülen ‘Kürt konferans›n›n’ ön haz›rl›¤› olarak görülebilir. Nitekim Abant Platformu’nun Erbil’deki toplant›s›nda ele al›nan konular, öngörülenler ve belirlenen görevler, toplanacak olan Kürt konferans›n›n içeri¤iyle ayn›l›k tafl›yor.

nin kat›l›m›yla bir Kürt konferans› düzenleyerek, örgüte ‘silah b›rakma’ ça¤r›s›nda bulunmay› planlad›¤›, PKK ve KDP üst düzey sorumlular› aras›nda sürdürülen son görüflmelerde: Türk devletinin ikna edilerek PKK gerillalar›na yönelik genel af ç›kart›lmas› ve PKK’nin silah b›rakmas›n›n sa¤lanmas›, tepki çekmemek amac›yla aff›n parça parça ç›kart›larak orta vadede silah b›rakmas›n›n gerçeklefltirilmesi, Türk devleti ile Avrupa ülkelerinin ikna edilerek PKK’nin üst yönetiminin Irak’tan Avrupa’ya gönderilmesi konular›n›n gündeme geldi¤i ve büyük ölçüde uzlaflma sa¤land›¤›... ö¤renilmifltir minvalindeki tespitlere yer veriliyor.

Raporlar›n ard› arkas› kesilmiyor Zira PKK’nin tasfiye edilmesi yönünde silahs›zland›rma, eve dönüfl plan› ve üçlü ittifak sa¤land›¤› noktas›nda gerek ordu, gerekse de D›fliflleri Bakanl›¤›’ndan do¤rulay›c› bir beyanat gelmiflti. Bakanl›k sözcüsü, “ABD, AB ve Irak’la görüflüyoruz’ aç›klamas›nda bulunmufltu. Barkey’in raporundan sonra emekli asker ve büyükelçiler kendilerine vazife ç›kararak, çizilen proje do¤rultusunda MGK’da görüflülmek üzere rapor haz›rlad›lar. Denebilir ki, Kürt ulusal hareketinin imha projesi uluslararas› bir mutabakata ulafl›rken ve boyutland›r›l›rken somut ad›mlar noktas›nda ilerleme kaydediliyor. Plan›n diplomatik boyutunda ABD, AB, Türk devleti, Güney Kürdistan Yönetimi-Merkezi Irak Yönetimi yer al›rken, askeri-operasyonel aya¤›nda ABD,

Türk'ün ç›k›fl› ikiyüzlü politikalar›n teflhiri oldu Türk’ün DTP'nin grup toplant›s›'nda Kürtçe konuflma yapmas› gündemde flok etkisi yarat›rken ve dünyada genifl yank› uyand›r›rken bir gerçekli¤i de tekrardan göstermifl oldu. Devlet çeflitli aç›l›mlarla ABD menfleli plan çerçevesinde uzlafl›p Kürt sorununun ‘çözüm’ü noktas›nda ad›mlar›n› h›zland›r›rken, Kürt ulusal hareketinin talep etti¤i meselelere kendince ‘yan›t olurken’ inisiyatifi eline almak istiyor. Taleplere karfl› ad›m att›¤› görüntüsü verirken, 'sorunu çözüyorum, talepleri karfl›l›yorum, sorun bende de¤il, Kürtlerde' diyebiliyor. Fakat getirdi¤i her aç›l›m ‘bendensin’, ‘benim çizdiklerimle s›n›rl›s›n’, ‘insiyatif benim’ ön kofluluyla bask›lanma yarat›yor. Dolay›s›yla devletin att›¤› ad›mlar geleneksel imha plan›n›n d›fl›na taflm›yor. Kürtçe kanal›n anayasaya uygunlu¤u söz konusu de¤ilken aç›lm›fl olmas›, Türk’ün Kürtçe konuflmas›n›n anayasaya ayk›r› görülerek Türk’ün mecliste yapt›¤› Kürtçe konuflma s›ras›nda TR 3’ün yay›n›n›n kesilmesi; bahsetti¤imiz gerçekli¤in tezahürleridir. Devletin Kürt ulusal hareketine dönük imha politikas›n› içeren bu ikiyüzlü tutum Kürt ulusal sorununda propaganda edildi¤i gibi, demokratik çözümün olmad›¤›n›, tam aksine Genelkurmay'›n yapt›¤› aç›klamadaki gibi, Kürt ulusal hareketine yönelik bir ‘tedbirin’ oldu¤unu gösteriyor. AKP’nin Kürt aç›l›mlar›na yeflil ›fl›k yakan ordu, bunu son MGK toplant›s›nda da tescillemifltir. Ordunun AKP aç›l›mlar›na vizesi Newroz’un resmi tatil günü ilan edilmesini de kaps›yor. Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n yeni anayasay› Nisan ay›na havale etti¤ini de hat›rlatmakta fayda var. Neticede Türk devleti yerel seçimleri Kürt ulusal hareketinin tasfiyesine ya da imhas›na odaklam›fl durumdad›r. ‘‹lle de kaleler’ diye 盤›rmas› bundand›r.

Kürt raporu, eve dönüfl plan› ve yo¤unlaflan trafik PKK’nin silahs›zland›r›larak tasfiye edilmesi plan› çerçevesinde son günlerde yaflanan hareketlilik öncesinde ABD’nin Ortado¤u uzman› Henri Barkey’in, yeni dönem baflkan› Obama’ya sundu¤u ‘Kürdistan Üzerinde Çat›flmay› Önleme Raporu’, sürecin yol haritas›n› oluflturuyor. Raporda yer alan bafll›klar geçti¤imiz aylarda haz›rlanan ve alt yap›s› oluflturulmaya çal›fl›lan projenin toplam› olup, süreci yaflama geçirmenin mazbatas›. Kabaca raporu özetlersek; PKK’yi tasfiye etme sürecini 5 etaba ay›ran rapor, PKK ile mücadele için oluflturulacak üçlü mekanizman›n, Ankara’n›n, Federe Kürdistan Yönetimini tan›nmas›n›n, Hewler’de konsolosluk açmas›n›n önemine vurgu yap›yor. Gerek Irak yönetimi-Kürt yönetimi, gerek ABD ve AB, gerek bölgedeki Kürt gruplar› taraf›ndan, silahs›zlanmas› konusunda PKK’nin ikna edilmesi ile parçal› bir genel afla ‘eve dönüflü’n sa¤lanmas› öngörülüyor. Yönetici grubun ise BM himayesinde bir Avrupa ülkesine gönderilmesi öneriliyor. Di¤er yandan bölge ülkelerinin tümünde Kürt partilerinin kat›laca¤›, Avrupa’dan ve Amerika’dan gözlemcilerin davet edilece¤i bir konferans düzenlenerek ‘Kürt Silahs›zlanma Manifestosu’ yay›nlanmas› talep ediliyor. ABD menfleli raporun ard›ndan ‘üçlü ittifak›n’ görüflme trafi¤i dikkatlerden kaçmad›. Türk devletinin Irak Özel Temsilcisi Murat Özçelik, Kürt yönetimi Baflkan› Mesut Barzani’yle görüfltü. Görüflmeden sonra Hewler ‘Ortak Komuta Merkezi’nin resmen faaliyete geçti¤i ve ABD Merkez Komutanl›¤›’n›n da PKK’ye karfl› iki insans›z savafl uça¤›n›n TSK’ya tahsis edildi¤i bildirilmiflti. Yine ‘eve dönüfl plan›’n›n gündeme al›nd›¤› ve somut kararlar ç›kt›¤› görüflmede, bu plan›n Barzani öncülü¤ünde yürütülece¤i aç›ktan dillendirilmiflti.

TSK'da yaflanan geliflmelerin bir parças› Kürt ulusal hareketinin ABD menfleli tasfiye plan›n› perde gerisinde AKP üzerinden yürüten Türk ordusu hiçbir geliflmeden habersiz de¤il. Ad›m ad›m ilerleyerek sürecin asli unsuru olan ordu, ABD menfleli projeyi içsellefltirdi¤ini haz›rlad›¤› raporla gösterdi. 20 Ocak 2009 tarihli ‘‹ç ‹stihbarat Raporu’nda yol haritas›n› aç›klayan ordu, PKK’nin silahs›zland›r›larak devre d›fl› b›rak›lmas›na yönelik geliflmeleri de¤erlendirdi. De¤erlendirmelerde “KDP’nin, terör örgütünün de dahil edildi¤i veya g›yab›nda di¤er Kürt partileri-

Türk devleti, ‹srail, ‹ran yer al›yor. Abant Platformu ve benzeri giriflimler ise, bu plan›n ‘sivil’ aya¤›n› oluflturuyor. Bu bütünlüklü kuflatma, PKK’yi s›k›flt›rmay›, d›fllamay› ve sürecin öznesi de¤il, plan›n kabullenicisi yapmay› hedefliyor. Erbil’deki toplant›ya kat›lan ve tescilli Fetullah Gülenci Zaman yazar› Mümtazer Türköne’nin gündemdeki konferans için “Bu konferans Kürt ulusal hareketinin gelece¤i üzerinde etkili olaca¤a benziyor” demesi manidard›r

ABD-‹ran’›n yak›nlaflmas› ve Türk devletinin misyonu Söz konusu Kürt ulusal hareketi olunca emperyalistler ve ufla¤› iktidarlar ortak bir noktada bulufluyor. PKK’nin tasfiyesi plan›na ‹ran’›n dahil olmas› ve görevler üstlenmesi sadece bir örnektir. Bu örnek ayn› zamanda ABD’nin ‹ran’a yönelik bak›fl›nda ‘de¤iflimin’ ipuçlar›n› veriyor. Obama’yla birlikte Ortado¤u politikalar›na cila vuran ABD, diplomatik iliflki gelifltirerek ve ikna yöntemini kullanarak

bölgeyi flekillendirece¤inin sinyallerini vermiflti. ‘fier ekseni’ olarak gördü¤ü Suriye ile son zamanlarda Türk devleti üzerinden gelifltirmek istedi¤i diyalo¤un benzeri bugün ‹ran konusunda iflletilmek isteniyor. Nitekim son zamanlarda gerek ABD, gerek AB’nin onay› ve istedi¤iyle Türk devletinin ‹ran’la ekonomik ve siyasal iliflkiler gelifltirmesi sa¤lanm›flt›. Kuflkusuz Ortado¤u’da bir tehdit/engel olarak görülen ‹ran’›n dize getirilmek istendi¤i malum olmakla birlikte, Kürt ulusal hareketi, Hamas, Hizbullah gibi ‘ç›banlar›n’ yok edilece¤i kanala çekilerek bir taflla birçok kufl vurulmas› amaçlan›yor. Zira ‹ran meselesini ele almak üzere ABD taraf›ndan atanan Dennis Ross, ‹ran’a yönelik yaklafl›m›n ilk aflamada ‘perde gerisinden’ yürütülmesi gerekti¤ini ifade etmiflti. Bu ifadenin, Obama’n›n “Tahran yumru¤unu açarsa biz ona el uzat›r›z” ifadesiyle paralel oldu¤una dikkat çekelim.

‹ran'›n arabuluculuk teklifi neyi ifade ediyor? Bu tablo çerçevesinde ABD’nin, ‹ran’a karfl› destekledi¤i PJAK’› ‘terörist örgütler’ listesine almas› önemli bir geliflme olarak kaydedildi. ‹ran’la iliflkilerini düzeltmek isteyen ABD, böylece ‹ran’a s›cak bir mesaj yollam›fl oldu. PKK’nin tasfiyesi hatt›nda gerici güçler birlefledursun, bir di¤er önemli geliflime de ‹ran’›n Türk devletinden ABD ile aras›nda arabuluculuk yapmas› için teklif yapm›fl olmas› oldu. Bu teklifin ABD Ortado¤u Özel Temsilcisi George Mitchell’in bölge turuna denk gelmesi ise tesadüfî olmasa gerek. Türk devletinin ‹ran’dan arabuluculuk teklifine “‹ran Türkiye’nin böyle bir rol oynamas›n› istiyor. E¤er ABD'de isterse bu rolü oynamaya haz›r›z” cevab›, ABD’nin yeni dönem Ortado¤u projesiyle bölgede yüklendi¤i misyonla birebir örtüflmektedir. Nitekim Erdo¤an’la görüflmesinde Mitchell, ‘Bar›fl›n sa¤lanmas› için’ Türk devletinden bölgede ‘liderlik’ (özgün bir rol fleklinde ifade ediliyor) beklediklerini telaffuz ederek ‹srail-Filistin meselesinde üzerine düfleni yapmas›n› iflaret etti. Mitchell ile Cumhurbaflkan› Abdullah Gül aras›nda gerçekleflen görüflmede ele al›nan konular›n, akabinde gerçekleflen MGK toplant›s›n›n içeri¤i de hayli önemlidir. Zira MGK’da görüflülen konular; ‘Ortado¤u’da istikrar›n sa¤lanmas› ve Filistin sorunun çözüme kavuflturulmas› için çaba harcanmas›, PKK’yi tasfiye plan›, Kürt Yönetimi ile iliflkiler ve Kerkük meselesi’ idi.

Yerel seçim hesaplar› ve Türk’ün Kürtçe ç›k›fl› 29 Mart’ta yap›lacak olan yerel seçimlere, gerek Kürt ulusal hareketi, gerekse de devlet taraf›ndan büyük önem atfedilmektedir. Ya da en az›ndan öyle yans›t›lmaktad›r. Bu nedenle Kürt sorunun çözümünde yaflanan gerilimin seçimler sonras›nda patlama yaratmas› önümüzde duran olas›l›klardan birisidir. Her iki taraf için kritik bir tak›m yönelimler ve de hamleler seçim gününün arifesine havale edilmifl durumda. Ahmet Türk’ün grup toplant›s›nda Kürtçe konuflma yapmas› kuflkusuz bu imtihan ya da gerilim ekseninde de¤erlendirilmelidir. Hem AKP, hem de orduda panikleme yaratan, ayn› zamanda öfke kusulmas›na neden olan Kürtçe konuflma hamlesi ola¤an seçim hamlesinden çok öte bir anlam ifade etmektedir. ABD ve ufla¤› Türk devletinin el ele vererek Kürt ulusal hareketini tasfiye sald›r›s›nda yo¤unlaflmas› do¤al olarak bir reflekse vesile olmaktad›r. Türk’ün Kürtçe ç›k›fl› refleks olup, devletin hamlesine karfl› öne geçme hamlesidir.

PKK'nin içinde bulundu¤u durum ve öne ç›kan söylemleri Kürt ulusal sorunun emperyalist çözümün bask›n olmaya bafllad›¤› ve bu yöne do¤ru ilerlendi¤i tart›flmalar›n›n yan› s›ra; PKK 1991’den bugüne defalarca kez silahl› mücadele döneminin bitti¤ini, sorunun bar›flç›l yollarla çözülebilece¤ini çeflitli teorilerle ve süreç de¤erlendirmeleriyle ifade etmifltir. Bu ifadelerin 1999’da Ortado¤u’nun ABD emperyalizmi taraf›ndan yap›land›r›lmas› ve akabinde Irak’›n iflgali döneminde daha da bir yüksek sesle dillendirildi¤ini hat›rlatmakta fayda var. Kuflkusuz bu durum PKK’nin siyasal çizgisine yön veren burjuva milliyetçi s›n›f karakterinden ileri gelir. Kald› ki; bu karakter bugün bu hareket taraf›ndan Kürt ulusal sorunun çözümünde burjuva çözümün savunulmas›n› getirmifltir. ‘Demokratik sömürgecilik’, ‘Demokratik konfederalizm’ ‘Demokratik Özerklik’, devlete karfl›tl›¤› ifade etti¤i savunulan ‘ekolojik özgür toplum’, ‘devleti birlikte yeniden infla etme’, Kültürel haklar›n tan›nmas›, anayasada Kürt kimli¤inin tan›nmas› ve daha bir çok teori-söylem, savunulan ve istenilen burjuva çözümün temellendirilmesinden öte bir fley de¤ildir. PKK, ABD-TC-Irak mutabakatl› ve AB destekli bir çözüme karfl› olmamakla birlikte meselenin uluslararas› arenaya tafl›nmas›n› ve bu arenada görüflülüp çözülmesini istemekte ve dahil olma noktas›nda da az›msanmayacak bir e¤ilimi var. Ne var ki s›k›flt›r›lmas›, d›fllanmas› ve muhatap al›nmamas›, hatta Güneyli Kürt güçlerin esas al›nmas› do¤al olarak PKK’nin refleks göstermesine meydan vermektedir. Durumu kendi a¤z›ndan flöyle ifade ediyor: “Hareketimiz önder Apo'nun özgürlü¤ü ve Kürt sorununun demokratik-siyasal çözümü için her türlü ad›m› atmaya, fedakârl›kta bulunmaya haz›rd›r. Ama bu durumumuza karfl›, irademizi k›rma, küçültme, marjinallefltirme, teslim alma ve tasfiye etme çabalar› söz konusu oldu¤unda da sonuna kadar direnilecektir.” Ayn› flekilde PKK, ABD’nin haz›rlad›¤› Kürt raporuna ve PJAK’› ‘terörist örgütler’ listesine almas›na tepki göstererek, “ABD Kürt halk›na karfl› yapt›¤› yanl›fll›klar› düzeltmezse, biz halk olarak yeni bir de¤erlendirmeye gitmek durumunda olaca¤›z” ifadelerinde bulunuyor. ABD emperyalizminin eliyle yeniden flekillendirilen Ortado¤u co¤rafyas›n›n sorunlar yuma¤› içerisinde Kürt ulusal meselesi önemli bir yer tutuyor. Önümüzdeki günler Kürt ulusal meselesi üzerinden yükselecek gündemlere vesile olacakt›r. Emperyalizmin ve özellikle Türk devletinin stratejik yönelimi bu mesele ekseninde biçimlenecek olup, önemli geliflmelere tan›k olunacakt›r. Emperyalist perspektifli bir Kürt sorunu çözümü için her ne kadar bugünlerde bir yo¤unluk olsa da, PKK’yi silahs›zland›rma, eve dönüfl planlar› yaflamsallaflt›r›lmaya çal›fl›lsa da bu yönde bir dengeleme olaca¤›n›n garantisi yoktur. Sözümüz o ki; Kürt ulusal sorunun çözümü noktas›nda beklenilen uzlafl›, ‘tasfiye’ fliddetli bir savafla da dönüflebilir. Tablo gerek yerel seçimler sonras›, gerekse de tasfiye plan› somutlaflt›kça daha da netleflecektir. 2009 y›l›n›n Öcalan’a özgürlük y›l› olarak kampanyaya dönüfltürülmesi yönünde PKK’nin karar›n›n olmas›, çat›flmay› ve sürpriz geliflmeleri iflaret etmekte, sürece denk düflen bir söylemi bar›nd›rmaktad›r. Sonuç olarak; komünistler, devrimciler Kürt ulusal meselesi eksenli Ortado¤u denklemine günü birlik geliflme ve de¤erlendirmelerle bakamaz/bakmamal›d›r. Aksine bütünlüklü-stratejik bak›fl ve bu minvalde pratik politika üretmesi gerekmektedir. Süreci statik, tek tarafl› de¤il; dinamik ve çok yönlü görmek, dengeleri, olas›l›klar› hesap etmek; do¤ru temelde siyasi, politik de¤erlendirmelerda bulunmak için zorunludur. Öte yandan Kürt ulusuna dayat›lan emperyalist çözüm teflhir edilmelidir, çözümün do¤ru adresi gösterilerek, ezilen Kürt ulusuyla birlikte anti-emperyalist bir temelde devrimci çözümün bayra¤› yükseltilmelidir.


güncel

4 4-16 Mart 2009

Dikkat! Bu örgüt yüzünden tutuklanabilirsiniz: K‹B Aktif demokrasi mücadelesi yürüttükleri için fliflirilmifl polis fezlekeleriyle tutuklanan ö¤rencilerin ard›ndan, flimdi de iki sendika baflkan› ayn› kapsamda keyfi flekilde tutukland›. Ö¤renci ve sendika üyelerine dönük polis sald›r›s›nda gözalt›na al›nan ve daha sonra serbest b›rak›lan Sivas E¤itim-Sen fiube Baflkan› Önder Do¤an ile Birleflik Tafl›mac›l›k Çal›flanlar› Sendikas› (BTS) fiube Baflkan› Necat Sezginer savc›l›kta sorguland›ktan sonra mahkeme taraf›ndan MKP, TKP/ML, TK‹P gibi birden çok örgüte üye olduklar› gerekçesiyle tutukland›. Sivas, Kayseri ve Ankara’da, 15 Ocak

günü efl zamanl› olarak üniversiteli ö¤rencilerin evlerine ve çeflitli kitle örgütlerine yap›lan polis bask›n› sonucu 26 kifli gözalt›na al›nm›flt›. Gözalt›na al›nanlar mahkemeye ç›kart›lm›fl ve 7 ö¤renci tutuklanm›flt›. Gerçeklefltirilen bu sald›r›n›n devam›nda, 27 Ocak günü Sivas E¤itimSen fiube Baflkan› Önder Do¤an ile Birleflik Tafl›mac›l›k Çal›flanlar› Sendikas› (BTS) fiube Baflkan› Necat Sezginer, Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Savc›l›¤›'ndaki sorgular›n›n ard›ndan ç›kart›ld›klar› nöbetçi mahkemece 'terör örgütü’ üyesi olduklar› iddias› ile tutukland›lar. Tutuklanan iki sen-

dika baflkan›, Erzurum E Tipi Kapal› Hapishanesi'ne gönderildiler.

Tutuklananlar, K‹B (Kendine ‹yi Bak) üyesiydi Demokrasi mücadelesi veren kiflilere yönelik sindirme amaçl› gözalt›lar›n ard›ndan tutuklamalara konu olan polis fezlekesinde, meflru ve yasal eylemlerin suç olarak lanse edilmesinin yan› s›ra, 'Kendine iyi bak' (K‹B) isimli yasad›fl› bir örgüt de polis taraf›ndan yarat›lm›flt›. Ö¤rencilerin cep telefonu görüflmelerini kay›t alt›na alan polis, ö¤rencilerin birbirlerine yazd›klar› ‘Kendine

iyi bak’ cümlesinin k›salt›lm›fl hali olan ‘K‹B’i örgüt ismi olarak soruflturma dosyas›na eklemiflti. Soruflturma s›ras›nda polis ö¤rencilere K‹B (kendine iyi bak)’in örgütsel flemas›n› ve aç›l›m›n› sorarak, ö¤rencileri suçlayacak örgüt ve örgütsel ba¤lant› aram›flt›.

hal son verilmesini istedi.

Sivas’ta sendikac›lar›n tutuklanmas›na KESK’ten tepki geldi

belirtti. KESK'e dönük devletin uzun

Üyelerinin tutuklanmas› KESK taraf›ndan tepkiyle karfl›land›. Sendika baflkanlar›n›n tutuklanmas›na iliflkin aç›klama yapan KESK Genel Sekreteri Emirali fiimflek, bu sald›r›lara der-

söz konusu oldu¤una iflaret eden

Aleviler zor durumda b›rak›l›yor

Tutuklanan ö¤rencilerin sendika flubelerine gelip gitmelerinin gerekçe olarak gösterilmesini elefltiren fiimflek, üniversitelerin kendileri için bir örgütlenme alan› oldu¤unu ve ö¤rencilerin sendikalara gitmelerinin do¤al, hukuki bir haklar› oldu¤unu süredir devam ettirdi¤i bir sald›r›n›n fiimflek, "Bu antidemokratik uygulamalara son verilmeli, örgütlenme çal›flmalar›m›z

engellenmemelidir"

fleklinde konufltu.

TRT fiefl’in kardefli TRT 3’te Kürtçe yasak TRT fiefl ‘aç›l›m›’ yapan devlet, meclisinde Kürtçe konuflan DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk’ü yasal olmayan bir dil kulland›¤› için sansürledi. Genelkurmay ise, üniter ve ulus devlet anlay›fl›na zarar verecek giriflimlere karfl› yarg›y› göreve ça¤›rmakla floven-tekçi linç girifliminde üstüne düflen görevi aksatmad›. Öte yandan TRT fiefl’in devlet için bir demokrasi aç›l›m› olmad›¤›, Genelkurmay Baflkanl›¤› ‹letiflim Daire Baflkan› Tu¤general Metin Gürak taraf›ndan da itiraf edildi. TRT fiefl’in, devletin Kürt ulusal sorununa iliflkin bir aç›l›m de¤il, devletin floven, tek ulus anlay›fl›n› güçlendiren bir “tedbir” (önlem) oldu¤unu ilan etti. Dünya Anadil Günü nedeniyle Meclis kürsüsünde anadili ile konuflan Ahmet Türk, devletin floven sansürüne tak›ld›. DTP Genel Baflkan› Ahmet Türk, Meclis’te grup toplant›s›n›n aç›l›fl›n› Türkçe yapt›ktan sonra, “Hem Kürtçe üzerindeki anlams›z yasaklar›n sürüyor olmas›, hem anadil korkusunun yapay bir korku oldu¤unu anlatmak için” konuflmas›na Kürtçe devam etti.

‘Baflbakan için hak, Kürtler için suç’: DTP’lilerin Kürtçe konufltuk-

Ülkemizde ilk ve orta düzeydeki okullarda zorunlu ders olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, TürkSünni sentezini zorla tüm ö¤rencilere dayatmaya devam ederken, Alevilerin, çocuklar›n›n bu dersten muaf tutulmas›na iliflkin çabalar› devlet taraf›ndan görmezden geliniyor. ‘Laik devlet’ söyleminin resmi dilden düflürülmedi¤i ülkemizde, farkl› inançlardaki toplumlara mensup ö¤rencilere devletin ‘resmi dini’ olan Türk-‹slam sentezinin dayat›lmas› büyük bir çeliflki iken, zorunlu din dersinin kald›r›lmas› söz konusu dahi edilmiyor. Bu duruma karfl› seslerini yükseltmeye bafllayan Aleviler'in tepkisi ise her geçen gün art›yor.

lar› için ‘ceza’land›r›ld›klar›n› fakat Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n mitinglerde Kürtçe konuflmay› kendine bir hak olarak gördü¤ünü hat›rlatan Türk, “‹kiyüzlü yaklafl›m› kabul etmemiz mümkün de¤ildir” dedi. Kürtçe üzerindeki yasaklar›n kalkmas› ve anayasal güvenceye ba¤lanmas› talebini tekrarlayan Türk konuflmas›na Kürtçe devam etti. Türk konuflmas›n›n devam›nda Kürtçe flu sözleri dile getirdi: “Darbe döneminde kendi dillerinden baflka dil bilmeyen Kürtler, çok bask› gördü. Birçok kifli tutukland› ve zindana at›ld›. Ben de tutukluydum. Ailelerimiz ziyarete geliyordu, baflka dil bilmedikleri için Kürtçe konuflmak istiyordu. Ancak Kürtçe konuflman›n hem bize hem de kendilerine yönelik bask› arac› oldu¤unu ve bu yüzden dayak yedi¤imizi bildikleri için Kürtçe konuflmuyorlard›. Biz buna ra¤men bazen ‘nas›ls›n anne’ diyorduk. Onlar›n yüre¤i k›r›lmadan dönmelerini istiyorduk. Sonra bunun bask›s›n› görüyorduk, dayak yiyorduk. O zaman kendime söz verdim. ‘Bir gün, resmi bir toplant›da anadilimle konuflaca¤›m’ dedim.”

Çocuklar›n›n zorunlu din derslerinden muaf tutulmas›n› isteyen aileler, bu hakk›n yerine getirilmesi için bir mahkeme sürecine tabi tutuluyor. Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi (A‹HM)’nde sonuçlanan örnek davalara ra¤men Aleviler, çocuklar›n›n Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olmas› için bireysel bir dava sürecini yaflamak zorunda b›rak›l›yor. Alevi ö¤rencilerin zorunlu olarak din dersine tabi tutulmas› ve A‹HM'in örnek kararlar›na ra¤men ülkemizde yaflanan mahkeme süreçlerine iliflkin Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i (PSAKD) eski genel baflkan› Avukat Kaz›m Genç, yaflanan s›k›nt›lar› de¤erlendirdi.

Genç: A‹HM karar› uygulanm›yor

Zorunlu din dersinden muafiyete bir karar daha eklendi Antalya’da bir aile, zorunlu din dersinden muaf tutulmas›n› istedikleri ilkokul ö¤rencisi olan çocuklar› için yarg› yoluna baflvurdu. Çocuklar›n›n zorunlu din dersi görmesini istemeyen ve Antalya 3. ‹dare Mahkemesi’nde Muratpafla Kaymakaml›¤› aleyhinde dava açan aile, davay› kazand›. Mahkeme karar›nda flu ifadeler yer ald›: “Temel hak ve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlü¤ünün uygulanmas› kapsam›nda çocu¤unun zorunlu say›lan dersten muaf tutulmas› gerekti¤i sonucuna var›ld›." ‹lkö¤retim 5'inci s›n›f ö¤rencisi olan çocuklar› S.E.D'nin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nden muaf tutulmas›n› isteyen anne D.D ve baba M.A.D. Antalya 3'üncü ‹dare Mahkemesi'nde Muratpafla Kaymakaml›¤› aleyhinde dava açt›. Zorunlu olarak verilen din dersinden dolay› ö¤rencinin içsel çat›flma yaflad›¤›n› belirten Avukat Nusret Gürgöz flunlar› dile getirdi: "‹steyen veliler, okula gidip çocuklar›n›n bu dersi almas›n›n kendi felsefi görüfllerine ayk›r› oldu¤unu belirten ve dersten muaf tutulmas›n› isteyen dilekçelerini versin. Okul bunu uygulamazsa, mahkemeye baflvurabilirler."

Alevi ö¤renci din dersi almak zorunda de¤il ‹lkokul ö¤rencisi S.E.D.’nin zorunlu dersten muaf tutulmas› yönünde verilen mahkeme karar›nda flu ifadeler yer ald›: “Okulda zorunlu olarak okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin dini ve felsefi inançlar›na uygun olmad›¤›n› belirten davac›lar›n herhangi bir din mensubu oldu¤una bak›lmaks›z›n, temel hak ve hürriyetlerden olan dini inanç özgürlü¤ünün uygulanmas› kapsam›nda çocu¤unun zorunlu say›lan dersten muaf tutulmas› gerekti¤i sonucuna var›ld›¤›ndan, bu istemin reddine iliflkin dava konusu ifllemde hukuka uyarl›k bulunmamaktad›r. Hukuka ayk›r›l›¤› aç›k olan dava konusu ifllemin uygulanmas› halinde telafisi güç zararlar do¤abilece¤inden, yürütmesinin durdurulmas›na oy birli¤ince karar verilmifltir."

Hükümetin A‹HM’in kararlar›na uymas› halinde bu dersler için her ailenin dava açmak zorunda kalmas›na gerek olmayaca¤›na iflaret eden Kaz›m Genç, zorunlu din dersleri ile ilgili ilk davan›n 2001'de Hasan Zengin taraf›ndan aç›lan dava ile bafllat›ld›¤›n› hat›rlatarak, 2003 y›l›nda iç hukuk yollar›n›n tüketilerek, söz konusu davan›n A‹HM'e tafl›nd›¤›n› söyledi. A‹HM’in 9 Ekim 2007’de din derslerine iliflkin ald›¤› kararda; “Çocuklara ve ebeveynlere inanç ve felsefelerine ayk›r› e¤itim verilemez” tespitinde bulundu¤unu, fakat bunun ülkemizde uygulanmad›¤›n› dile getiren Genç, “Biz bunla ilgili hükümetin mahkeme karar›na uymad›¤›n› Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne A¤ustos 2008 tarihi itibariyle bildirdik” dedi. Genç, Avrupa Konseyi'nin bu konunun takipçisi oldu¤unu belirterek, temel hak ve özgürlükler konusunda geçerli olan uluslararas› hukuku flu flekilde de¤erlendirdi: “Türkiye'nin kabul etti¤i uluslararas› sözleflmelere göre, iç hukuktaki herhangi bir düzenleme uluslararas› sözleflme hükümleri ile çeliflir ise, bu durumda uluslararas› sözleflme hükümleri uygulan›r. Bu hüküm gere¤ince Türkiye'de açt›¤›m›z davalar› Türk mahkemeleri kabul etmeye bafllad›” diyor.

A‹HM kararlar›n›n ard›ndan davalar olumlu sonuçland› Alevi ailelerin açt›¤› davalarda yaflanan mahkeme sürecine iliflkin Genç, flunlar› söyledi: “Ali Kenano¤lu üzerinden açt›¤›m›z ve ‹stanbul 5. ‹dare Mahkemesi'nde görülen yine Hatice Köse üzerinden açt›¤›m›z ve ‹stanbul 6. ‹dare Mahkemesi'nde görülen iki dava var. Kenano¤lu’nun davas›n› biz kazand›k ve çocu¤u flu anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi alm›yor. Hatice Köse'nin davas›n› ise kaybettik, daha sonra iki dava dosyas› da Dan›fltay'a gitti. Dan›fltay 8. Dairesi, 2008 y›l›n›n Mart'›nda verdi¤i kararda, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nin bu zorunluluk halini göz önünde bulundurup, A‹HM'in karar›na at›fta bulunarak, davalar›m›z› kabul etti. Bu süreçten sonra açt›¤›m›z bütün davalar› ‹dare Mahkemeleri kabul etti.”

Kaz›m Genç: A‹HM'de sonuçlanan örnek davalara ra¤men, Aleviler din dersi konusunda dava sürecini yaflamak zorunda b›rak›l›yor Siyasi iktidar›n çözüm aramas› için binlerce dava aç›lmal› Zorunlu din dersinden çocuklar›n›n muaf tutulmas›n› isteyen ailelerin, mahkeme sürecine tabi tutuldu¤unu belirten Genç, bunlar›n yaflanmamas› için flu önerilerde bulundu: “Her yurttafl›n böyle tek tek dava açmas›ndan ziyade hükümet A‹HM’den ald›¤›m›z o karar› uygulasa bu sorun çözülür. Bu, sorunlar›n çözülmesinde birinci yoldur. Di¤er bir yol ise, 'Benzeri durumdan çocu¤umun hiçbir flekilde etkilenmesini istemiyorum' diyen binlerce kifli olarak dava açarsak, içinden ç›kamayacaklar ve çözüm aramak zorunda kalacaklard›r.”

'Devlet laik ise din e¤itimi yapmayacak' Okullarda verilen din derslerinin gerici ve ba¤naz oldu¤unu dile getiren Genç, “Bugün AKP büyük oranda oy al›yorsa, y›llardan beri ‹mam Hatip ve benzeri yerlerde yap›lan gerici e¤itimin eseridir bu durum” de¤erlendirmesinde bulundu. Çocuklar›n›n din dersinden muaf olmas› için ailelerin dava açmas› gerekti¤ini söyleyen Genç, flunlar› ifade etti: “Bu konuda Alevi Bektafli Federasyonu maddi yard›mda bulunmaktad›r. Ailelerin çocuklar›na bu dersin verilmemesi için çocuklar›n›n okuluna baflvurmalar› ve 'Bana verilen din dersi dini inanc›ma ve felsefeme ayk›r›' demeleri gerekiyor. Bu isteme ret cevab› verildi¤i taktirde ‹dare Mahkemesi'ne gitmek gerekiyor.” “Türkiye laik bir devlet ise, laik bir devlet din e¤itimi yapmaz. Din e¤itimi yapmayan bir laik devletin, 'haydi Alevili¤i okutuyorum!' söylemini biz de kabul edemeyiz; yani e¤er devlet laik ise din e¤itimi yapmayacak” diye belirten Genç, flunlar› söyledi: “Biz devletin inanca hiçbir flekilde kar›flmas›n› e¤itmesini, finanse etmesini, flekillendirmesini asla kabul etmiyoruz. Vatandafl, inanc›n› istedi¤i gibi yaflas›n, d›flar›ya yans›tmad›¤›, d›flar›ya hükmetmedi¤i, d›flar›da di¤erlerini bask› alt›na almad›¤› sürece devletin inanç meselesi ile ifli yoktur.”

TBMM TV yay›mlamad›: Kürtçe yay›n yapan TRT 6 (fiefl)’n›n kardefl kanal› olan TRT-3, birkaç kelime Kürtçe konuflman›n ard›ndan TRT grup toplant›s›n› verdi¤i yay›n› kesti. Ahmet Türk’ün konuflmas› s›ras›nda grup konuflmalar›n› iflaret diline çeviren bayan çevirmenin hareketsiz kald›¤› ekrana, kanal›n haber sunucusu ç›karak, “Anayasa ve TBMM ‹çtüzü¤üne göre Türkçe’den baflka dillerden yay›n yap›lamayaca¤›ndan yay›n› kesiyoruz” dedi. Kürtçe yemin edenler 15 y›l hapis alm›fllard›: 1994 y›l›nda TBMM yemin töreninde, DEP milletvekili Leyla Zana Türkçe bafllad›¤› yemini Kürtçe, ‘Ez vê sondê li ser navê gelê Kurd û Tirk dixwîm’ (Türk ve Kürt halk› ad›na yemin ederim) cümlesiyle tamamlamas›n›n ard›ndan, devletin büyük bask›s›yla karfl›laflt›lar. 2 Mart 1994 tarihinde Meclis bahçesinde Leyla Zana grup arkadafllar› Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Do¤an ile birlikte tutuklanarak, hapishaneye gönderildi. Bu tarihte DEP milletvekillerinin mecliste anadillerinde ‘yemin’ etmeleri, 15 y›l hapis cezas›na çarpt›r›lmalar›na neden olmufltu. TRT 6 sadece bir ‘tedbir’mifl Genelkurmay Baflkanl›¤›, DTP Genel Baflkan› Ahmet Türk’ün TBMM’de yapt›¤› Kürtçe konuflmas› nedeniyle, “Hukuk devletinde, yasalara ayk›r› hareket edenler karfl›s›nda yarg›n›n harekete geçmesi de do¤al bir husustur” fleklinde aç›klama yaparak, bu ç›k›fl›n bast›r›lmas› için savc›lar› ve mahkemeleri “linç” görevine ça¤›rd›. Öte yandan Genelkurmay, TRT 6 (fiefl) kanal›n›n Kürt ulusal hareketini bast›rmak amac›yla aç›lan ve devletin resmi ideolojisini güçlendiren bir tedbir oldu¤unu da aç›kça ilan etti. Genelkurmay Baflkanl›¤› ‹letiflim Daire Baflkan› Tu¤general Metin Gürak, haftal›k bas›n bilgilendirme toplant›s›nda DTP’nin grup toplant›s›nda Kürtçe konuflma yap›lmas›na iliflkin flu aç›klamay› yapt›: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Herkesin Anayasaya ve yasalara uygun flekilde hareket etmemesi gerekir.” Tu¤general Gürak, devlet televizyonu TRT 6 (fiefl)’n›n Kürtçe yay›n yapmas› ile ilgili soruyu ise flöyle yan›tlad›: “Üniter devlet ve ulus devlet yap›s›na zarar vermeyecek tedbirleri de göz önüne almak kayd›yla devlet kültürel alanda baz› aç›l›mlarda bulunabilir.”


güncel

Dersim Halk Dayan›flmas›’n›n bürosuna büyük ilgi DERS‹M– Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›’n›n seçim ve irtibat bürosu, yüzlerce kiflinin kat›l›m›yla coflkulu bir flekilde aç›ld›. Dersim Ba¤›ms›z Belediye Baflkan Aday› Murat Kur, seçimleri kazanmalar› durumunda belediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini vurgulad›.

konuflma yapan Belediye Baflkan Aday› Murat Kur, Dersim’de yaflanan sorunlara iflaret ederek, bu sorunlar›n çözümüne iliflkin yapacaklar›n› anlatt›. Kur, seçimlerin kazan›lmas› durumunda belediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini vurgulad›.

“Söz, Yetki, Karar Halka” fliar›yla 29 Mart’ta gerçeklefl-

Dersim’de sorunlar›n çözümü için Kur’a destek büyük-

tirilecek yerel seçimlere iliflkin çal›flma yürüten Der-

Aç›l›fl etkinli¤inde bir konuflma yapan Avukat Hüseyin Aygün, DDHD’nin Ba¤›ms›z Aday› Murat Kur’u destekledi¤ini belirterek, Kur’u neden destekledi¤ini flu cümlelerle aç›klad›: ''Yozlaflmaya karfl› mücadele yürütülürken Murat Kur ve arkadafllar›n› gördüm, barajlara karfl› yap›lan eylemlerde Murat Kur ve arkadafllar› oradayd›lar. ‹nsan sa¤l›¤›n› tehlikeye atan baz istasyonlar›n›n yap›m›na karfl› tepki örgütleyen gene bu insanlard›.''

sim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD)’n›n, seçim ve irtibat bürosu yaklafl›k bin kiflinin kat›l›m›yla 1 Mart'ta aç›ld›. Sanat Soka¤›’ndaki seçim bürosunun aç›l›fl›na Dersimliler yo¤un ilgi gösterdi. Grup Arjin’in müzik dinletisiyle bafllayan etkinlik program›nda; Umut Tiyatro Grubu da k›sa bir skeç sergiledi.

Kur: Belediyeyi halkla birlikte yönetece¤iz- Aç›l›flta

bir

DDHD bünyesinde çal›flmalara kat›lan Haydar Beltan,

TUDEF temsilcisi Fevzi Konak ve DDHD temsilcisi Bedri Es de yapt›klar› konuflmalarda, Dersim’de yaflanan sorunlara iflaret ederek, bu sorunlar›n çözümü noktas›nda Murat Kur’un desteklenmesi ça¤r›s›nda bulundu. Aç›klamalar›n ard›ndan aç›l›fl etkinli¤i, müzik dinletisi eflli¤inde çekilen halaylarla coflkulu bir flekilde bitirildi.

DTP'nin Dersim seçim bürosu aç›ld› Demokratik Toplum Partisi (DTP) taraf›ndan da Dersim Merkez’de, seçim bürosunun aç›l›fl› yap›ld›. Cumhuriyet Meydan›’nda yap›lan aç›l›fl törenine; Dersim Milletvekili fierafettin Halis, Belediye Baflkan› Songül Erol Abdil, DTP Tunceli Belediye Baflkan Aday› Edibe fiahin, Emek Partisi ‹l Baflkan› Hüseyin Tunç’un yan› s›ra DTP’liler kat›ld›.

Haydar Beltan’a seçim yasa¤› DDHD bünyesinde yürütülen yerel seçim çal›flmalar›nda görev alan ve geçen yerel seçimlerde Demokratik Haklar Platformu’nun Dersim Ba¤›ms›z Belediye Baflkan Aday› olan Haydar Beltan'›n, belediye meclis üyeli¤ine adayl›¤› kabul edilmedi. Yüksek Seçim Kurulu’n›n verdi¤i seçilme yasa¤›n›n gerekçesi ise, Beltan’›n geçen seçimlerde birlikte çal›flmalar yürüttü¤ü DHP çal›flan› ‹mam Boztafl’›n J‹TEM elamanlar› taraf›ndan katledilmesini k›nama ve bu konu hakk›na suç duyurusunda bulunmas› oldu. Beltan, 2004 y›l›nda J‹TEM elemanlar› taraf›ndan katledilen DHP üyesi ‹mam Boztafl hakk›nda aç›klamada bulunmufl ve faillerin yarg›lanmas› için savc›l›¤a suç duyurusunda bulunmufltu. Bu suç duyurusunun ard›ndan ise suçlular›n bulunmas›n› isteyen Beltan yarg›lanm›fl ve mahkeme taraf›ndan Beltan'a 6 ay hapis 'cezas›' verilmiflti. Bu gerekçe ile 29 Mart Yerel Seçimleri'nde Beltan'›n Belediye Meclis Üyeli¤i'ne adayl›k baflvurusu kabul edilmedi.

DDHD, ‘söz, yetki, karar halka’ fliar› etraf›nda toplanan Dersimlilerle birlikte seçim irtibat bürosunu açt›

DHF'den Dersim'deki yanl›fl yaklafl›mlara cevap ‹STANBUL- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) ve kendilerine dönük y›prat›c› yaklafl›mlara iliflkin aç›klama yapt›. Aç›klamada, "‹lerici-devrimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤rular etraf›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›lara karfl› demokrasi güçlerinin anlay›fl ve program› ekseninde birli¤i yükseltmeye davet ediyor” ça¤r›s›nda bulunuldu. DHF ve DDHD'nin tüm çabalar›na ra¤men Dersim’de demokrasi güçlerinin birli¤inin sa¤lanamad›¤› hat›rlat›lat›lan aç›klamada, "Birlik sa¤lanamad›¤› gibi dostlar›m›z DDHD’ye ve federasyonumuza karfl› adeta 'karalama' kampanyas›na giriflmifl durumdad›r. Dersim'de, adaylar›m›z hakk›nda çeflitli iftiralar üretilmekte, birlik sorunu çarp›t›lmakta ve DDHD’nin niteli¤i farkl›laflt›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r" diye belirtildi. Aç›klamada, DHF ve DDHD'ye yönelik olarak çeflitli çevreler taraf›ndan yap›lan aç›klamalar›n bir talihsizlik oldu¤una iflaret edilerek, flu tespitte bulunuldu: “Zira gerek dostlar›m›z, gerekse de Dersim halk› DDHD’yi çok iyi tan›maktad›r. DDHD’nin flimdiye kadar gerçeklefltirmifl oldu¤u eylemler ve etkinlikler bunun göstergesidir. DDHD’nin niteli¤i ve bileflenleri yap›lan aç›klamalarda sabittir. Gerçekleri çarp›tmak ve sanki yeni fleyler keflfetmiflçesine aç›klamalarda bulunmak ifade edildi¤i gibi demokratik güçlerin ç›kar›na de¤ildir.”

'Partizan sadece belli bir çevrenin ad› de¤ildir' DHF aç›klamas›nda Partizan ismi üzerinden Dersim'de yürütülen çarp›tmaya iliflkin de bir de¤erlendirmede bulunuldu. Partizan ismi üzerinden yürütülen tart›flmaya iliflkin DHF taraf›ndan flu noktalar›n alt› çizildi: “Partizan, ülkemiz demokrasi ve devrim mücadelesine önemli katk›lar sunmufl bir tarihtir. Partizan, yeni de-

Pankartç› valiye tepki

mokrasi program›yla flekillenen bir anlay›flt›r, tutarl›l›kt›r, ilkedir. Partizan, halk›n ç›karlar›n› dar-gurup ç›karlar›ndan üstün tutmakt›r. Partizan, her koflul alt›nda siyasi ba¤›ms›zl›¤› korumak demektir. Partizan böylesi bir tarihin ve anlay›fl›n ad›d›r. Dolay›s›yla dostlar›m›z›n bizim a¤z›m›zdan ç›kt›¤›n› iddia ettikleri 'Partizan DHF’yi destekliyor' ifadesi tarih bilincinden ve ciddiyetten uzakt›r. Partizan sadece belli bir çevrenin ad› de¤ildir. Partizan sadece yasal bir yay›n organ›n›n ad› de¤ildir. Dostlar›m›z Partizan ad›yla bir dergi ç›kard›klar› için bu ismin 'düzenin kendilerine resmen tan›d›¤› bir hak' oldu¤unu ilan ediyor! Bu çok ciddi bir k›r›lma ve tarihi bir hatad›r. Bu konudaki fikirlerimizi önümüzdeki günlerde ayr›nt›l› bir flekilde aç›klayaca¤›z.”

'Halk›n kat›l›m› kazand›r›r' Aç›klamada, DTP’nin bafl›n› çekti¤i 'Devrimci Demokratik Güç Birli¤i' ismiyle hareket edilen 'birliktelik'(!) ve yaflanan s›k›nt›lara dair flu ifadelere yer verildi: “DDHD bu 'birli¤e' dahil olmam›flt›r, olmayacakt›r. DDHD, kapal› kap›lar ard›nda sürdürülen 'baflkanl›k kavgalar›' ve siyasal dayatmalar neticesinde oluflan ilkesiz ittifaklar›n Dersim halk›n›n ç›karlar›n› ve beklentilerini temsil edemeyece¤ini düflünmektedir. Dolay›s›yla Federasyonumuz baz› çevrelerin ve kiflilerin, özellikle DTP’li dostlar›m›z›n tutumlar›n› elefltirmekten kaç›narak 'gelinen aflamada yap›lan yanl›fll›klar› tart›flmak anlams›zd›r', 'birleflin Dersim kazans›n' gibi yaklafl›mlar›n› do¤ru ve anlaml› bulmamaktad›r. Çünkü Dersim’e ve Dersim halk›na kazand›racak olan ilkesizlik

ve tutars›zl›k de¤ildir. Dersim ancak ve ancak halk›n kat›l›m›na olanak tan›yan, halk›n ç›karlar›n› esas kabul eden, dar gurup ç›karlar›n› bir kenara b›rakarak bütün demokrasi güçlerinin kat›l›m›n› sa¤layan bir program ve anlay›flla kazanabilir.” Aç›klamada DHF'nin yerel yönetimlerin ifllevi noktas›ndaki bak›fl aç›s› ise flu cümleler ile özetlendi: “Yerel yönetimler, halk›n iktidar›na yürüyen bir mücadele içerisinde devrimci bir program ve anlay›flla flekillendi¤i oranda 'de¤erlidir'. Bunun ötesinde hiçbir anlam› yoktur. ‹lerici, devrimci kamuoyunu ve halk›m›z› do¤rular etraf›nda kenetlenmeye ve gerici sald›r›lara karfl› demokrasi güçlerinin anlay›fl ve program eksenli birli¤ini yükseltmeye davet ediyoruz."

DHF: Biz Var›z Platformu fiili varl›¤›n› yitirmifltir Haber Merkezi- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), 24 kurumdan oluflan “Biz Var›z Platformu” içerisindeki kimi kurumlar›n dar grupçu yaklafl›mlar›ndan kaynakl›, platformun merkezi yönünü ve yakald›¤› birliktelik anlay›fl›n› yitirdi¤ini duyurarak, merkezi düzeyde 'Biz Var›z Platformu'ndan çekildi¤ini, ancak her bir yerelde, o yerelin somut durumuna göre tutum tak›naca¤›n› aç›klad›. “Halk›n kat›l›mc›s› oldu¤u bir yerel yönetim anlay›fl› için yürütülecek çal›flmalar yine halk›n kat›l›mc›s› oldu¤u bir pratik süreçle ele al›nmal›d›r” temel belirlemesi ile hareket eden DHF, yerel seçim çal›flmalar› için devrimci, demokrat ve yurtsever 24 kurum taraf›ndan oluflturulan Biz Var›z Platformu'na iliflkin aç›klama yapt›.

'Halk›n ç›karlar› liste pazarl›klar›na kurban edilmifltir'- Aç›klamada, Platform bile-

Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD) üyeleri Tunceli ‹l Özel ‹dare Müdürlü¤ü’nün deposuna yap›lan bask›nda AKP'nin seçim çal›flmalar›nda kulland›¤› afifller ve pankartlar›n bulunmas›yla ilgili bas›n aç›klamas› yapt›. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas›'n›n seçim bürosunun bulundu¤u Sanat Soka¤›’nda toplanan DDHD üyeleri, s›k s›k “AKP Dersim'den defol”, “Dersim onurdur, onuruna sahip ç›k”, “Vali istifa”, “AKP eflyan› al bafl›na çal” sloganlar› atarak, AKP il binas›n›n önüne yürüdü. Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› ad›na bas›n

flenlerinin daha önce ortaklaflt›klar› ve kamuoyuna sunduklar› metin üzerinden hareket edecekelerini aç›klamalar›na ra¤men, gelinen aflamada kurumlar›n bu metinde yer alan sorumluluklar›ndan vazgeçti¤i belirtildi. Aç›klamada, yaflanan olumsuzlara iliflkin flu de¤erlendirmeye yer verildi: “Ne yaz›k ki 'Biz Var›z Platformu' bildirgesindeki ilkelere uygun bir pratik içerisinde oldu¤unu söyleyemiyoruz. Platformun ilan› ile birlikte bildirge ve ilkeler bir kenara itilerek birçok çal›flma alan›nda yaklafl›m 'benim aday›m', 'benim partim' üzerinden flekillenmifl, amaçlar›m›z ve halk›n ç›karlar› liste pazarl›klar›na kurban edilmifltir. Merkezi bir platform olarak ilan edilen ve tüm yerellerde ayn› ilkeler üzerinden yükselmesi gereken ortak çal›flma ne yaz›k ki; her yerelde farkl› bir biçim

metnini okuyan Kaz›m Do¤an, Valili¤e ba¤l› ‹l Özel ‹daresi Genel Sekreterli¤i deposunda AKP’ye ait afifller ve pankartlar bulundu¤unu ve ‹l Özel ‹daresi Genel Sekreteri’nin ‘afifller araya kar›flm›fl’ fleklinde aç›klama yapmas›na ra¤men, Vali’nin ‘herhangi bir siyasi partiye ait broflür, ilan, afifl, pankart gibi malzemelere rastlanmad›’ fleklinde aç›klama yaparak büyük bir çeliflkiyi ortaya ç›kard›¤›n› ifade etti. “Bu ne yaman çeliflki, ‹l Özel ‹dare Sekreteri araya kar›flm›fl derken, Vali hiçbir fleye rastlan›lmam›fl diyor” diyen Do¤an, aç›klaman›n

ve niteli¤e bürünmüfl, Platform merkezi bu s›k›nt›y› aflmak için üzerine düfleni yapmak konusunda hiçbir ad›m atmam›flt›r.” Yerel esas al›narak hareket edilecek:Mevcut haliyle 'Biz Var›z Platformu'nun merkezi bir platform olma özelli¤ini yitirdi¤i ve fiilen tasfiye oldu¤u belirtilen aç›klamada, DHF'nin sürece iliflkin temel yaklafl›m› flu cümleler ile aç›kland›: “Federasyonumuz her yerelde farkl› nitelik ve biçimlerde oluflmufl olan ve varl›¤›n› sürdüren birliktelikleri, merkezi bir platformun yerel ayaklar› olarak görmemektedir. Federasyonumuz, her yereli kendi koflullar› içerisinde de¤erlendirmifl ve tav›r alm›flt›r, bugünden sonra yaflanacak geliflmelerde de var oldu¤umuz çal›flmalar› merkezi bir özelli¤i olmayan yerel platformlar olarak de¤erlendirecek ve buna uygun hareket edecektir.”

devam›nda flunlar› söyledi: “Geçti¤imiz günlerde Aktuluk köyünde yap›lan beyaz eflya da¤›t›m›nda Derman Baka adl› bir kad›n, AKP’ye oy vermeyece¤ini söyledi¤i için, ‘oy yoksa yard›m da yok’ cevab›n› alm›flt›. Baflbakan Erdo¤an, yaflanan bu ve benzeri da¤›t›mlarda ‘seçim rüflveti’, ‘sadaka’ diyenlere cevaben, ‘sadaka bizim kültürümüzde var’ demiflti. Dersim halk› tarihine ve onuruna sahip ç›kt›¤›n› bundan önce gösterdi¤i gibi, 29 Mart yerel seçimlerinde de gösterecektir.”

4-16 Mart 2009 5

Türk devleti Kürt Konferans›’na Gülen cemaati ile haz›rland› Haber Merkezi- Fethullah Gülen’in onursal baflkanl›¤›n› yapt›¤› Gazeteciler ve Yazarlar Vakf›’n›n organizasyonu olan Abant Platformu, 18. toplant›s›n› Güney Kürdistan’›n Erbil flehrinde gerçeklefltirdi. “Bar›fl› ve Gelece¤i Birlikte Aramak” bafll›¤› ile 15-16 fiubat’ta yap›lan toplant›ya Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki Fethullahç› ve ABD-AB hayran› liberaller ak›n etti. ABD’nin tafleronu AKP hükümetinin izledi¤i, Kürt ulusal sorunu ile ilgili olarak geleneksel Türk devlet yaklafl›m›n› geride b›rakan politikalar, Abant Platformu’nun toplant›s›na kat›lan liberaller taraf›ndan oldukça teferruatl› olarak aç›mland› ve Türk devleti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi aras›ndaki ‘arzulanan’ iliflkilerin çerçevesi çizildi. Toplant›n›n öne ç›kan yönlerinden birini, Türk devleti ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi aras›ndaki iliflkinin çerçevesini çizmek olufltururken, di¤er yönü ise, Kürdistan’›n dört parças›nda hat›r› say›l›r bir etkiye sahip olan PKK’nin tasfiye edilmesi amac› oluflturuyor. Gülen cemaatinin destekledi¤i AKP hükümeti, Kuzey Kürdistan’da bu yönlü politikalar izlerken, cemaat, Güney Kürdistan’a da yo¤unlaflm›fl durumda. Din ve afliret iliflkilerini etkili flekilde kullanan cemaat, bu iliflkilerin kuvvetli oldu¤u Kürdistan co¤rafyas›nda etkinli¤ini artt›rmak istiyor. Türk devleti ‘afliret liderleri’ ile üst düzey temasa geçti ABD’nin Irak’› iflgalinin ard›ndan bölgesel özerlik yap›s› tan›nan, ancak hala baz› s›n›r ve yönetim sorunlar› süren Kürdistan Bölgesel Yönetimi, büyük tekellerin yo¤unlaflt›¤› bir bölge olman›n yan› s›ra, Türk devletinin ve ABD eksenli hareket eden Gülen cemaatinin de yak›n ilgi gösterdi¤i bir bölge. Türk devletinin kuruluflundan bu yana izledi¤i geleneksel politikalar 2002’de AKP’nin hükümete gelmesinin ard›ndan de¤iflime u¤rat›l›rken, ‘afliret lideri’, ‘peflmerge’ diye y›llarca Türk devleti taraf›ndan küçümsenen Kürt liderleri de ABD’nin de¤iflime u¤ratt›¤› Irak’ta ‘önemli roller’ üstlenmeye bafllad›lar. Bugünse, Kürtlerin yüklendi¤i misyon, Türk devletini ‘afliret liderleri’ ile üst düzeyde resmi olarak yan yana gelmek zorunda b›rakt›. Co¤rafyada ABD menfleli yaflanan de¤iflim, Türk devleti ile Bölgesel Kürt yönetimi aras›ndaki iliflkinin geliflmesini zorunlu k›larken, Bölgesel Kürt Yönetimi, Kuzey Kürdistan’da Türk devletine karfl› mücadele yürüten PKK konusunda Türk devletine flöyle önerilerde bulunmaya bafllad›: “Kürt sorununa silahl› çözüm temelli yaklafl›mdan vazgeçin. PKK’nin sizden istediklerini, biz 30 y›l önce elde etmifltik.” PKK’ye de silah b›rakmas› yönünde ça¤r›larda bulunan Bölgesel Kürt Yönetimi, PKK’nin silahl› mücadele çizgisinin tasfiyesi üzerinde Türk devleti ile de ittifak içerisinde bulunuyor. PKK’nin silahl› mücadelesinin tasfiyesi amaçlan›yor Türk devleti gelinen aflamada, ‘geleneksel yaklafl›m›n tersi’ olan bu çizgiyi izliyor. Kürtçe yay›n yapan devlet kanal›n›n aç›lmas›, Kürtçe e¤itime kap› aç›lmas› ve anayasal de¤ifliklikler yap›lacak olmas›, Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Türk devletine yapt›¤› önerilere de uygun. ‹ki yönetim aras›ndaki bu uyuflma, bölgede silahl› güç ve siyasi etki bak›m›ndan önemli bir etken olan PKK hareketi karfl›s›ndaki konumlan›flta da kendini gösteriyor. Türk devleti, PKK’nin etkisine karfl› kat› yaklafl›m›n› koruyor olsa da, Abant Platformu’nun yapt›¤› toplant›lar ve önümüzdeki günlerde yap›lacak olan genifl kat›l›ml› Kürt Konferans›, PKK’nin silahl› mücadele çizgisini ortadan kald›rma amac›nda askeri yöntemlerden çok, ‘aç›l›mlar›n’ tercih edildi¤ini gösteriyor. Abant Platformu toplant›s›n› ve Kürt Konferans›’n› anlatan Gülen cemaatinin yazarlar›ndan Mümtazer Türköne flunlar› söylüyor: “Bir ay sonra Erbil, baflka bir toplant›ya ev sahipli¤i yapacak. Kürt konferans› bafll›¤›n› tafl›yan bu toplant› tam olarak Kürt ulusal kongresi niteli¤i tafl›yor. Kürtlerin 'Dört Parça' ad›n› verdikleri dört ülkeden, yani Türkiye, ‹ran, Suriye ve Irak'tan legal ve illegal Kürt örgütlerinin bu toplant›ya kat›lmas› bekleniyor. Toplant›y› KDP organize ediyor ve bir ölçüde Irak'taki Kürt Bölgesel Yönetimi'nin di¤er Kürt gruplar› üzerindeki önceli¤ini vurgulama amac› tafl›yor. Bu konferans ‘Kürt ulusal hareketi’nin gelece¤i üzerinde etkili olaca¤a benziyor. Erbil'deki Kürt Konferans›'na kat›lacak örgütlerden biri de PKK. Basmakal›p hükümleri bir kenara b›rak›p, bu konferans›n PKK'n›n silah b›rakmas›na, nihayetinde tasfiye olmas›na vesile olaca¤›n› öngörmek laz›m.” fiimdinin AKP’lisi ve ›l›ml› ‹slam’›n savunucular›ndan olan Türköne, Tansu Çiller’in devlet yönetiminde yer ald›¤› dönemde Kürtlere yönelik özel savafl derinlefltirildi¤inde, Çiller’in dan›flman›yd›. Tansu Çiller’in “vatan için kurflun atan da, yiyen de yi¤ittir” aç›klamas›n› kaleme alan kifliydi. At›lmas› istenen ad›mlar›n merkezinde ekonomik ç›karlar bulunuyor Co¤rafyada yaflanan de¤iflimin menflei olan ABD emperyalizminin, bu de¤iflimi yaflatmas›ndaki öncelikleri aras›nda ekonomik ve buna ba¤l› siyasi ç›karlar› bulunuyor. Bu politikadan beslenen co¤rafyam›zdaki uflaklar› ise, yap›lmak istenenleri demokrasi oyunlar›n›n k›l›f› alt›nda uyguluyorlar. Türk devletinin, uzun y›llard›r ulusal kurtulufl mücadelesi yürüten PKK hareketini dikkate almay›p, Güneyli Kürtler üzerinden ad›mlar atmas›, ‘aç›l›mlar›n’ niteli¤ini gösteriyor. Türk devleti ile Bölgesel Kürt Yönetimi aras›ndaki iliflkinin çerçevesini belirleme noktas›nda Abant Platformu’nun Erbil’deki toplant›s›na sunulan bir tebli¤ ise flöyle diyor: “Bizim önerimiz, Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi aras›nda Benelüx modelini and›ran bir entegrasyondur. Mallar›n ve insanlar›n serbest dolafl›m› esas›na dayanacak olan bu model… Kürdistan Bölgesinde en çok Türkiye menfleli mallar pazarda tercih ediliyor olmas›na, taahhüt ifllerinin %95’inin Türkiyeli müteahhitler taraf›ndan yap›l›yor olmas›na ra¤men, Türkiye’nin hala burada bir konsolosluk açmamakta direnmesi anlafl›l›r de¤ildir.” Abant Toplant›s›’na kat›lan liberal yazarlardan Cengiz Çandar da, toplant›da flu ilginç aç›klamada bulundu: “Bu küreselleflme ça¤›nda Allah Türkler ve Kürtlerin el ele vermesini emrediyor. Türkiye, Kuzey Irak’a TSK ile de¤il, TPAO ile Irak’a gitmeli.” Kürt ulusal hareketinden Gülen cemaati uyar›s› Kürt ulusal hareketinin flu anki en üst siyasi örgütü olan Koma Ciwaken Kurdistan (KCK) yapt›¤› bir aç›klamada flunlar› söylüyor: “Bu yeni sürecin en temel özelli¤i sahte bir biçimde baz› kültürel aç›l›mlar› yapmak, bu temelde kendi Kürdünü yaratarak Kürtler aras› parçalanma, bölünme ve çat›flt›rma yöntemiyle sonuç almakt›r. Bu amaç için güney Kürdistan’la var olan k›rm›z› çizgiler kald›r›lm›fl, Kuzeyde ise, TRT 6 aç›lm›flt›r. Göreceli olarak bunlar olumlu fleyler olarak gözükse de, özünde imha politikas›n› hayata geçirmek için tertiplenen senaryolard›r” Bir di¤er aç›klamas›nda da KCK, “AKP’yi baflar›s›zl›¤a u¤ratmak istiyorsak, Fethullahç›lara karfl› mücadele etmemiz, özellikle Kürdistan'da Fetullahç›lar› etkisiz k›lmam›z gerekiyor. AKP’nin etkisizlefltirilmesi buradan geçiyor. Çünkü AKP’yi besleyen Fethullahç›lard›r. Bunlar hem ideolojik aç›dan, hem de maddi aç›dan AKP’yi besliyor” dedi.


emek

6 4-16 Mart 2009

PTT emekçileri Ankara'da ANKARA- PTT iflçileri can güvenliklerinin sa¤lanmas›, çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesi ve PTT’nin sat›lmamas› için Ankara’ya yürüdüler. ‹stanbul ve Amed olmak üzere iki ayr› koldan Ankara'ya yürüyen Haber-Sen üyesi PTT emekçileri, yol güzergahlar› boyunca u¤rad›klar› bütün illerde PTT emekçilerinin sorunlar›n› anlatan bildiriler da¤›tt›lar. 27 fiubat sabah saatlerinde Ankara'ya ulaflan PTT çal›flanlar›, Ankara Posta ‹flleme Merkezi'ne do¤ru yürüyüfle geçti. Ard›ndan Abdi ‹pekçi Park›'na yürüyen posta emekçileri, burada halaylar çekip ›sl›klarla PTT Genel Müdürlü¤ü’nü ve AKP hükümetini protesto ettiler. TMMOB Genel Baflkan› Mehmet So¤anc›, KESK Genel Baflkan› Sami Evren, KESK Genel Sekreteri Emirali fiimflek, Türkiye Gazeteciler Sendikas› (TGS) Genel Baflkan› Ercan ‹pekçi ve çeflitli kitle örgütü yöneticilerinin de destek sundu¤u yürüyüfl süresince kimi zaman yol trafi¤e kapat›ld›.

"‹lk kamu grevini yapanlar›n torunlar›y›z" Eylemde konuflma yapan Haber-Sen Genel Baflkan› Ali Y›lbafl›, PTT iflçileri olarak zor günler geçirdiklerini, daha zor günlerin de kap›da oldu¤unu belirtti. 137 y›l önce ülkemizdeki ilk kamu çal›flanlar›n›n grevinin Beyo¤lu Telgraf-

hanesi çal›flanlar› taraf›ndan yap›ld›¤›n› hat›rlatan Y›lbafl›, "Biz onlar›n torunlar›y›z ve mücadeleye bir kez daha h›z kazand›r›yoruz. Taleplerimizi hayk›rmak, sorunlar›m›z› çözmek için yürüyoruz" dedi. Dört arkadafllar›n›n soyguncular taraf›ndan öldürüldü¤ünü ve can güvenliklerinin olmad›¤›n› ifade eden Y›lbafl›, sokak aralar›nda bakkal aç›l›r gibi PTT flubelerinin aç›ld›¤›n› ve arkadafllar›n›n yaln›z bafl›na oralarda çal›flt›r›ld›¤›n› dile getirdi. Memurlar›n çal›nan paralardan dolay› soruflturmaya u¤rad›klar›na dikkat çeken Y›lbafl›, çal›nan paralar›n sorumlular›n›n PTT yönetimi oldu¤unu kaydetti.

Emekçiler PTT yönetimini uyard› PTT’nin özellefltirilmesine, tafleronlaflt›rmaya karfl›, ek ödemelerinin, y›ll›k izinlerinin ve bayram haklar›n›n verilmesi talebiyle biraraya geldiklerini belirten Y›lbafl›, “Yetifltiremedi¤imiz ifli, evde eflimiz, çocu¤umuz yapmas›n diye yürüyoruz. Hükümet yalakas›, yalanc›, sar› sendikac›lara karfl› yürüyoruz. Yürüyüflümüzü engellemeye çal›flan PTT yönetimini uyar›yoruz. PTT Genel Müdürlü¤ü, PTT baflmüdürlüklerine ferman buyurmufl; 'Bu yürüyüfle kat›lacak personele izin verilmeyecek' demifl. Ferman onlar›nsa yollar bizimdir” dedi. PTT emekçileri-

nin yürüyüflünün yasal ve meflru oldu¤una iflaret eden Y›lbafl›, bunun sar› bir uyar› oldu¤unu belirterek, haklar› ve taleplerinin karfl›lanmamas› durumunda greve gidebilecekleri uyar›s›nda bulundu.

Vira ve Kürflat iflçilerinin direnifline polis sald›r›s› lerden Veli Y›ld›z’dan direnifllerinin amac›na ve polisin sald›r›s›na iliflkin görüfl ald›k. Açl›k grevine girmenizin sebeplerini ö¤renebilir miyiz? Devaml› ve sosyal güvencesi olan bir ifl için açl›k grevine bafllad›k. Biz, belediye bünyesindeki V‹RA ve KÜRfiAT tafleron firmalar›nda çal›fl›rken iflten ç›kar›ld›k. Belediye Baflkan›’n›n ‘tafleronu bitirece¤im’ demesine ra¤men bize hala tafleron firmada çal›flman›n dayat›lmas› sonucunda biz de direnifle bafllad›k. Ancak belediye flu anda bu konuda bir ad›m atmamakta. Belediyeye 969 imzayla tafleronun kald›r›lmas› için baflvurduk. ‘Seçimden sonra sizleri belediye bünyesinde ifle alaca¤›z’ dediler. Bizler bunu kabul etmedik ve tafleron sistemin kald›r›lmas› için bas›n aç›klamalar› yapt›k. Kitlesel bir flekilde gerçekleflen aç›klamalara ra¤men belediyenin tutumu de¤iflmedi. Belediyenin tutumunun de¤iflmemesi sonucunda bizler de belediye önünde dönüflümlü olarak açl›k grevine bafllad›k.

Ard›ndan k›sa bir aç›klama yapan KESK Genel Baflkan› Sami Evren ise, devletin ve AKP hükümetinin yaflam›, sermayeye cennet, çal›flana ve emekçiye ise cehenneme çevirdi¤ini söyledi.

Vekil hemflireler ve ebeler eylemdeydi ADANA- Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n talimat› ile Adana'da 160, ülke genelinde 3 bin 500 vekil ebe ve hemflireyi iflsiz b›rakacak uygulama, oturma eylemiyle protesto edildi. Adana ‹nönü Park›’nda bir araya gelen Sa¤l›k Emekçileri Sendikas› (SES) üyeleri, vekil ebe ve hemflirelerin, “aile hekimli¤i” uygulamas›nda yeri olmad›¤› gerekçesiyle iflten ç›kart›lmak istendi¤ini ifade etti. Eyleme sendikalar ve çeflitli demokratik örgütleri de destek verdi. Yap›lan aç›klamada SES Adana fiube Baflkan› Dr. Mehmet Antmen, 657 say›l› Devlet Memurlar› Kanunu’nun 86. maddesince görev yapan vekil ebe ve hemflirelerin “aile hekimli¤i” çerçevesince iflten at›lmas›n›n planland›¤›n› belirtti. Vekil ebe ve hemflirelerin hiçbir özlük hakk› ve ifl güvencesinin bulunmad›¤›n› belirten Antmen, “Vekil ebe ve hemflireler, özellikle aile hekimli¤i uygulamas›n›n Adana'da uygulamas›na paralel olarak köle gibi çal›flt›r›l›yorlar” dedi. Vekillik statüsünün kald›r›lmas›n› ve Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n bu uygulamay› iptal etmesini isteyen sa¤l›k emekçilerinin aç›klamas› flu sözlerle sonland›r›ld›: “Biz, SES olarak vekillik statüsünün bir an önce kald›r›lmas› ve Adana'da 160, Türkiye genelinde 3 bin 500 civar›nda oldu¤u bilinen vekil ebe ve hemflirelerin bir an önce kadroya al›nmalar›, ifl güvenceli bir çal›flma ortam›n›n yarat›lmas›, çal›flanlar aras›ndaki statü farkl›l›klar›n›n kald›r›lmas›, eflit ifle eflit ücret ve insanca yaflanacak bir ücret uygulamas›n›n bir an önce bafllat›lmas› gerekti¤ine inan›yoruz."

Devlet, halka para da¤›tacak! Ekonomik krize karfl› paket çal›flmalar›n› sürdüren devlet, halka harcama çeki da¤›tmaya haz›rlan›yor. Türkiye Ekonomi Politikalar› Araflt›rma Vakf› (TEPAV)'n›n Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda gündeme getirdi¤i öneri, dar gelirli, yoksul kiflilere bir kereye mahsus olmak üzere harcama çeki da¤›t›lmas›n› öngörüyor. Ekonominin Koordinasyonundan Sorumlu Devlet Bakan› ve Baflbakan Yard›mc›s› Naz›m Ekren, önerinin krize karfl› en etkili yöntemler aras›nda bulundu¤unu iddia etti. Ancak Ekren, öncelikle bu önerinin kamuoyunda tart›fl›lmas›n› istediklerini belirterek, konuyla ilgili henüz bir çal›flma yap›lmad›¤›n› ifade etti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birli¤i (TOBB) bünyesinde bulunan TEPAV’›n gündeme getirdi¤i öneri, toplumun dar gelirli kesimlerine bir kereye mahsus olmak üzere 200 ila 500 liral›k çek verilmesini içeriyor. Söz konusu çeklerin her türlü al›flveriflte kullan›lmas› mümkün olurken, çeklere süre s›n›rlamas› getirilerek belli bir dönem için harcaman›n yap›lmas› isteniyor. ABD baflta olmak üzere baz› Bat› ekonomilerinde kullan›lan bu yöntem ile ekonominin do¤rudan harcama yoluyla canland›r›lmas› hedefleniyor. Söz konusu düzenlemeyle ilgili bir çal›flma henüz yap›lmam›fl olsa da; harcama çeklerinin halk› düflünen bir anlay›flla haz›rlanmad›¤›n› söylemek

‘40 yafl›n üstündekilere ekmek yok’

Açl›k grevi sürecinde belediyenin tavr› ne oldu? Belediye ile yapt›¤›m›z görüflmelerde bize tafleron firmada çal›flmaya devam etmemizi söylediler, biz bunu kabul etmedik. Efllerimizin belediye baflkan› ile yapt›klar› görüflmelerde ise belediye baflkan› flunlar› söyledi: “‹sterse açl›ktan orada ölsünler, yinede onlar› ifle almayaca¤›m”. Polisin sald›r›s›ndan bahseder misiniz?

‹ZM‹R- Tafleronlaflt›rmaya karfl› 2 ayd›r açl›k grevi yapan belediye iflçilerine, sald›ran polis, iflçilerin so¤uktan korunmak için kulland›¤› naylon çad›ra da el koydu. ‹zmir Büyükflehir Belediyesi Park Bahçeler Müdürlü¤ü’ne ba¤l› faaliyet yürüten Vira ve Kürflat tafleron firmalar›nda çal›flan iflçiler, tafleronlaflt›rmaya karfl› 2 ayd›r mücadele ediyor. Bu mücadelelerini açl›k grevi ile devam ettiren 20’in üzerindeki iflçiye 24 fiubat akflam› polis sald›rd›. Sald›r›n›n gerekçesi ise iflçilerin so¤uktan ve ya¤›fltan korunmak için kulland›klar› naylon çad›r›n “görüntü kirlili¤i yaratt›¤›” idi!

CHP’li belediye flikâyet etti, polis sald›rd›:

‹zmir Bü-

yükflehir Belediyesi’nin flikâyeti üzerine, iflçilere müdahale eden polis, iflçilerin so¤uktan ve ya¤›fltan korunmak için kulland›klar› naylon çad›ra da el koydu. Direniflleri süresince sürekli polis sald›r›s› ve tacizine maruz kalan iflçiler, bu sald›r›dan sonra da y›lmayacaklar›n› ve direnifle devam edeceklerini belirttiler. Polis taraf›ndan sald›r›ya maruz kalan direniflçi iflçi-

Dün gece saat 20:30’da eylem yerinde otururken üç çevik kuvvet polisi geldi. ‘Kimliklerinizi al›n gelin, sizi gözalt›na al›yoruz’ dediler. Kolumuza girip götürmeye çal›flt›lar. Biz özel eflyalar›m›z› alal›m dedik, o s›rada arkadafllar›m›z› arad›k. Çevik kuvvet bizi almaya çal›fl›rken biz direndik. Zab›ta ekipleri eflyalar›m›z› arabaya at›p götürmeye çal›flt›. O anda gelen avukatlar›n müdahalesi sonucunda eflyalar›m›z›n bir k›sm›n› iade ettiler ama, battaniyelerimiz, pankart›m›z ve çad›r malzemelerimiz zab›ta taraf›ndan götürüldü. Daha öncede “görüntü kirlili¤i” yapt›¤›m›z gerekçesi ile sald›r›da bulunmufllard›. Yine akflam ç›kan arbedede arkadafllar›m›za tekmelerle, coplarla sald›rd›lar. Bütün sald›r›lara ra¤men bizleri hakl› mücadelemizden vazgeçiremeyecekler.

Bu süreçte devrimci-demokrat bas›n ve kurumlardan beklentileriniz nelerdir? Bizlere zaten sadece devrimci-demokrat bas›n ve kurumlar sahip ç›k›yor. Boyal› bas›n bizim ile ilgili hiçbir fleyi yay›nlam›yor. Onlar kendi saflar›n› belli ediyorlar. Eme¤in de¤il, sermayenin yan›nda olduklar›n› ilan ediyorlar. Bizler de devrimci-demokrat bas›ndan ve kurumlardan desteklerinin devam›n› bekliyoruz. Gazetemize söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? Devrimci bas›n sayesinde iflçi s›n›f› birbirlerinden haberdar oluyor. Onun için devrimci bas›n bizim sesimiz olmaya devam ediyor. Sizlere de çal›flmalar›n›zda baflar›lar dilerim.

mümkün. Zira kriz nedeniyle yaflanan iflten ç›kartmalar, iflçi ve emekçilerin ücretlerinde yap›lan indirimler, TL’nin de¤er kaybetmesi gibi nedenlerden ötürü iç piyasadaki tüketim büyük bir düflüfl yaflamaktad›r. Bu durum do¤al›nda üretilen ürünlerin sat›lamamas›n› beraberinde getirmektedir. Devletin, harcama çekleri ile hedefledi¤i; halk›n mal ve hizmet sat›n almas›n› sa¤layarak iç tüketimi canland›rmak. Uzmanlar, da¤›t›lmas› öngörülen harcama çeklerinin bütçeden ödenece¤ine dikkat çekerek, bu çeklerin halktan al›nan vergilerle telafi edilece¤ine ve bu uygulaman›n halktan ziyade zengin elitlerin ç›kar›na oldu¤unun alt›n› çiziyorlar.

MERS‹N- Toros Devlet Hastanesi'nde ihaleyi kazanan yeni tafleron firma 40 yafl üstü iflçi çal›flt›rmama karar› ald›. Mersin Toros Devlet Hastanesi’nin temizlik iflleri için 2 y›lda bir yap›lan ihale flartnamesine eklenen ‘40 yafl›n üstündekiler çal›flamaz’ maddesiyle 46 kifli iflsiz kald›. ‹flten ç›kartmalar protesto edildi

Kay›s› kenti, kay›s›y› ithal ediyor

SES Mersin fiubesi ve Dev Sa¤l›k-‹fl Çukurova Bölge fiubesi taraf›ndan hastane bahçesinde yap›lan bas›n aç›klamas›nda 40 yafl›n› dolduran iflçilerin iflten ç›kar›lmas› protesto edildi. Aç›klamay› okuyan SES Mersin fiube Baflkan› Y›lmaz Bozkurt, tafleronlaflt›rma uygulamas›na y›llard›r karfl› ç›kt›klar›n› belirterek, “Emeklilik yafl›n› 65’e

MALATYA- TÜ‹K'in aç›klamalar›, Malatya'daki kay›s› firmalar›n›n kay›s›y› art›k ithal eder hale geldi¤ini gösterdi. Kay›s› kay›s› kenti olarak an›lan Malatya, üreticiye uygulanan politikalarla kay›s› ithal eder hale getirildi. Türkiye ‹statistik Kurumu Malatya Bölge Müdürü fiemsettin Özcan’›n aç›klamalar›nda sundu¤u veriler,

ç›karan baflbakan ve AKP hükümeti bizi duysun, görsün istedik. Sadece 40 yafl›n› geçti¤imiz için bizi gömmek isteyenler, elimizden ekme¤imizi, iflimizi almak isteyenler var” dedi. Hastanede temizlik ihalesinin yenilenmesi ile çal›flanlar›n 1/3'ünü kapsayan 46 temizlik iflçisinin ifllerine son verilece¤ini dile getiren Bozkurt, “Sadece ve sadece 40 yafl›n üzerinde oldu¤umuz için bizi soka¤a at›yorlar. Ald›¤›m›z ücretin kat kat fazlas›n› eme¤imizle hak etmiflken; flimdi bize iflsizli¤i, açl›¤›, sefaleti reva görüyorlar. Ama ya¤ma yok! Eme¤imize ve ekme¤imize sahip ç›kmaya kararl›y›z. ‹flimizden vazgeçmeyece¤iz. Eme¤imize sahip ç›kaca¤›z. Y›llard›r döktü¤ümüz terin hakk›ndan vazgeçmeyece¤iz.” Mersin halk›na seslenen Bozkurt, “Bu insanl›k d›fl› uygulamaya karfl› bizi yaln›z b›rakmay›n. Hat›rlat›yoruz, siz de bir gün 40 yafl›nda olacaks›n›z” dedi. Eyleme KESK'e ba¤l› sendika yöneticileri, Mersin Tabip Odas› yöneticileri, TÜMT‹S yöneticileri, 52 gündür Mersin Liman›’ndaki direnifllerini sürdüren Akan Sel iflçileri de kitlesel olarak destek verdiler.

bu durumu anlatmaya yetiyor. Özcan, Malatya’daki kay›s› firmalar›n›n 1 milyon 432 bin dolar tutar›nda ithalat yapt›¤›n› kaydetti. ‹thalat›n en fazla Amerika, Rusya, Almanya, Fransa, Çin, Kore, Yunanistan ve Kore’den yap›ld›¤›na dikkat çeken Özcan, ithalat oran›n›n geçti¤imiz y›la göre yüzde 2.38 oran›nda art›fl gösterdi¤ini belirtti.


kad›n

4-16 Mart 2009

8 Mart, kad›n mücadelesinin s›n›f mücadelesinde özneleflmesidir n›n her türlü süsle, allan›p pullanm›fl, tarihsel, s›n›fsal özünden kopart›larak içi boflalt›lm›fl sald›r› politikas›n›n; yani egemen sistemin fliar›d›r. Tam da bu nedenle, kad›nlar›n sistemin yaratmak istedi¤i çarp›t›lm›fl tarih bilincine karfl›, 8 Mart’› yaratanlar›n tarihe düfltü¤ü notu sahiplenmeleri ve onlardan devral›nan mücadele bayra¤›n› yükselterek sistemin bu ideolojik bombard›man›n› geri püskürtmesi tarihsel bir zorunluluktur.

8 Mart, kad›n mücadelesinin s›n›f mücadelesinde özneleflmesidir

129 kad›n dokuma iflçisi, sömürü zincirlerini parçal›yor 19. yüzy›l, kapitalizmin iflçileri kar h›rs› u¤runa, insan yaflam›n› hiçe sayarak ve asgari yaflam standartlar›n›n dahi alt›nda bir yaflama mahkum etti¤i bir dönemdi. Açl›¤›n, yoksullu¤un, sömürünün a¤›r bir biçimde yafland›¤› bu dönemde, kad›n iflçiler de ço¤unlukla tekstil ve dokuma sektöründe, günde 12–14 saat aras› de¤iflen sürelerde ve düflük ücretlerle çal›flt›r›l›yordu. Tüm bu insanl›k d›fl› koflullar, ayn› zamanda emekçilerin kendi emeklerine sahip ç›kt›¤›, haklar›n› talep etti¤i ve kapitalistlerin sömürü çarklar›n› k›rmak için can bedeli bafllatt›klar› direniflleri de beraberinde getirdi. 8 Mart 1857’de New York’taki 40 bin kad›n dokuma iflçisi, kitlesel bir grev örgütledi. Grevdeki kad›nlar, çal›flma flartlar›n›n iyilefltirilmesini, 8 saatlik ifl günü, eflit ifle eflit ücret, oy hakk› ve insanca yaflam talepleriyle haks›zl›¤a, eflitsizli¤e, adaletsizli¤e boyun e¤meyeceklerini hayk›rd›lar. Ezilenlerin hakl› sesinin yükselmesiyle, ezenleri de iktidarlar›n›n sars›laca¤› korkusu kaplad›. Grevdeki iflçilerin di¤er iflçilerden destek görmesini engellemek için öncelikle fabrikan›n kap›s›na kilit vurduran sermaye sahipleri, bununla da yetinmeyerek direnifli bast›rmak için fabrikay› yakt›. Fabrikada ç›kan yang›nda, kilitlenen kap›y› açamayan 129 kad›n dokuma iflçisi yaflam›n› yitirdi. Yang›nda katledilen kad›n

iflçilerin cenaze törenine 100 bini aflk›n kifli kat›larak, direnifli kanla bast›r›p emekçilerin isyan›n› bitirebilece¤ini düflünenlere güçlü bir yan›t vermifl oldu.

Emekçi kad›nlar›n uluslararas›

sini yakarak katleden sermayenin sahipleri de bu tarihin içini boflaltmaktan geri durmam›fllard›r. Birleflmifl Milletler Genel Kurulu, 1977 y›l›nda, 8 Mart’› “Dünya Kad›nlar Günü ve Uluslararas› Bar›fl Günü” ilan ederek, kad›n emekçilerin isyan›n› kendi sistemlerinin yede¤ine s›k›flt›rmak istemifllerdir.

mücadele günü: 8 Mart 1857’de 129 kad›n iflçinin can bedeli ördü¤ü direniflle emekçi kad›nlar›n mücadelesinde simgeleflen 8 Mart tarihi, yine devrimci mücadelenin öncü kad›nlar›ndan Clara Zetkin’in giriflimleriyle uluslararas› bir boyuta tafl›narak, kad›n›n kurtulufl mücadelesinde, direniflin, mücadelenin, isyan›n sembolü olmufltur. 2. Enternasyonal’e ba¤l› olarak 1907 y›l›nda Stuttgart’ta toplanan 1. Enternasyonalist Kad›nlar Kongresi, bir kad›n enternasyonalinin kurulmas›n› ve Clara Zetkin’in bunun için görevlendirilmesini kararlaflt›rd›. Kad›n Enternasyonali’nin Baflkan› Clara Zetkin,1910 y›l›nda, Kopenhang’ta toplanan 2. Kad›n Enternasyonali’ne, kad›n emekçilerin ve direnifllerin sembolü olan 8 Mart’›n “Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü” olarak kabul edilmesini önerdi. Zetkin’in bu önerisini büyük bir coflkuyla karfl›layan Enternasyonal, 8 Mart’›, “Uluslar aras› Emekçi Kad›nlar Günü” olarak kabul etti. Nas›l ki kad›n›n kurtuluflu mücadelesini verenler, 8 Mart’› yaratan kad›nlar›n direniflini bayraklaflt›rarak, bu tarihsel ve s›n›fsal bilinçle 8 Mart’› sahiplenmiflse; 129 kad›n dokuma iflçi-

“Kad›nlar günü”, sistemin kad›n›n kurtulufluna do¤rulttu¤u silaht›r 8 Mart’›n “Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü” olarak kabul edilmesini talep eden Zetkin, bu tarihe yükledi¤i anlam›; “Uluslararas› Emekçi Kad›nlar Günü, proleter kad›nlar›n güncel taleplerinden, örne¤in kad›nlar›n seçim hakk›ndan yola ç›karak, proleter kad›n ve erkeklerin burjuva toplumuna karfl› devrimci bir s›n›fsal hareketi olmal›yd›” fleklinde ifade ediyordu. Bu tarihsel günün ifadesi, hem onu can bedeli bir direniflle yaratan 129 kad›n iflçinin mücadele pratiklerinde, hem de bugünlere tafl›nmas›na öncülük eden Clara Zetkin’in yukar›daki ifadelerinde vücut buldu¤u gibi, emekçi kad›n›n devrimci isyan›n›n, bask› ve sömürü düzenine boyun e¤meyiflinin sembolüdür. Bugün egemenlerin halk›n bilincine yerlefltirmeye çal›flt›¤› “8 Mart Kad›nlar Günü” alg›s› yaln›zca bir kelime farkl›l›¤›ndan oluflan biçimsel bir farkl›l›k de¤il; kad›n› erkek egemen sistemin s›k›flt›rd›¤› ikinci cins, edilgen ve pasif konumda tutma çabas›-

Her fleyden önce 8 Mart, bizim için kad›n mücadelesinin s›n›fsal mücadele dinami¤inde özneleflmesinin güçlü tarihsel ç›k›fl›n› ifade etmektedir ve toplumsal mücadele ile kad›n mücadelesinin kopmaz ba¤›n›n en somut ifadesidir. Kad›n›n kurtuluflu mücadelesi elbette tek bir günde hat›rlar›m›za gelecek ve yaln›zca bugüne s›¤d›r›labilecek bir seyirde yol kat edemez. S›n›f mücadelesinin özneleri aç›s›ndan, 8 Mart, ancak erkek egemen zihniyetin kad›na biçti¤i edilgen, yaflam›n›n öznesi olamayan, erke¤in gerisinde ve gölgesinde kalm›fl, ucuz ya da ücretsiz ifl gücü mevcudiyetini y›kma mücadelesinin yaflam›n her alan›nda ve an›nda var edildi¤i bütünlüklü bir mücadele içerisinde anlam›n› bulur. Buradan hareketle 8 Mart’›, sadece kad›nlar direnifline indirgeyerek kad›n mücadelesini toplumsal mücadeleden ayr›flt›ran, çözümsüzlü¤e iten yaklafl›m ne kadar sorunluysa, buradaki emekçi kad›n vurgusunu geri plana atan, darlaflt›ran anlay›fl da farkl› bir boyutuyla da olsa hatal›d›r. Emekçi kad›nlar›n taleplerini hat›rlayal›m. ‘Eflit ifle eflit ücret’, ‘ifl ve ekmek’ için soka¤a dökülmüfltü kad›nlar. Dolay›s›yla emekçi kad›nlar iki tür mücadele yürütüyordu: Eflitlik ve özgürlük mücadelesi. Bu iki mücadele birbiriyle kopmaz ba¤lara sahiptir. S›n›fsal mücadele zemininde yürütülen özgürlük mücadelesi eflitlik mücadelesine, cins ayr›mc›l›¤›na, kad›na yönelik her türlü fliddete karfl› mücadele ile bütünleflti¤inde eflitlik mücadelesi ile özgürlük mücadelesini, ya da s›n›f mücadelesi ile kad›n mücadelesini birbirinden keskin hatlarla ayr›flt›rmadan, darlaflt›rmadan ele alarak soruna bütünlüklü bir yaklafl›m sergilemifl olabiliriz. Devrim ve demokrasi güçlerinin sorumlulu¤u, kad›n sorununa kapsay›c› bir bak›fl aç›s›yla yaklaflarak bu genifl yelpazeyi devrim ve demokrasi mücadelesiyle bütünlefltirme çabas› üzerinden tan›mlanmal›d›r. Aksi her türlü yaklafl›m, niyetimiz, durdu¤umuz nokta ve çabam›z ne olursa olsun genifl kad›n kitlelerinden kopmam›za, onlar› mücadelede öznelefltiremememize yol açacakt›r.

‹stanbul’da 8 Mart mitingine kat›l›m ça¤r›s› ‹STANBUL- Devrimci 8 Mart Platformu, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü için Kad›köy’de gerçeklefltirilecek mitinge kat›l›m ça¤r›s›nda bulundu. Demokratik Kad›n Hareketi’nin de içerisinde yer ald›¤› Devrimci 8 Mart Platformu, dün Kad›köy ‹skele Meydan›’nda 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde Kad›köy Meydan›’nda yap›lacak olan mitinge iliflkin bas›n aç›klamas› yapt›. “Cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye; emperyalist sald›rganl›¤a; yoksullu¤a, gericili¤e ve ezilmeye karfl› 8 Mart’ta Kad›köy’deyiz” pankart›n› açan Platform temsilcileri ad›na Bahar Gök, aç›klama yapt›.

‘Ucuz emek denilerek kad›nlar daha fazla sömürülüyor’ Bask› ve sömürü düzeninden en çok etkilenen kesim olan kad›nlar›n yaflad›klar› sorunlar› anlatan Gök, kad›n›n kurtuluflu için birlikte mücadele yürütülmesi gerekti¤ini belirtti. Emperyalistlerin Filistin’de, Irak’ta, Afganistan’da, Nepal’de ve Kürt co¤rafyas›nda gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda, kad›nlara tecavüzü kendilerine bir hak olarak gördü¤ünü ifade eden Gök, “Kriz deyip sömürünün dozu artt›r›ld›kça ucuz emek denilerek biz kad›nlar daha fazla sömürülüyoruz” dedi.

8 Mart’ta Kad›köy’e “8 Mart 1857 günü New York'ta dokuma

atölyelerinde vahflice sömürülen kad›n iflçiler direnifle geçip greve bafllad›klar›nda patronlar ve onlar›n devleti 129 kad›n iflçiyi katlettiler. Mücadelemizin tohumlar› burada at›ld›” diyerek, 8 Mart’›n kad›nlar aç›s›ndan önemine iflaret eden Gök, yap›lacak olan mitinge iliflkin flunlar› söyledi: “8 Mart Pazar günü, Kad›köy’de cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye, emperyalist sald›rganl›¤a, yoksullu¤a, gericili¤e ve ezilmeye karfl› sesimizi yükseltece miz mitinge ça¤›r›yoruz! Gelin hep birlikte hayk›ral›m: Kad›n›n kurtuluflu için birleflelim, mücadele edelim, kazanal›m!” Platform bileflenleri, 8 Mart Pazar günü gerçeklefltirilecek olan miting için saat 13.00’da, Kad›köy’deki Tepe Nautilus önünde bir araya gelecek. ¤i-

Platform içerisinde yer alan kurumlar ise flunlar Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu, Belediye-‹fl 2 No'lu fiube, BES ‹stanbul 1 No'lu fiube, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i, Deri-‹fl Genel Merkezi, Demokratik Kad›n Hareketi, Devrimci Hareket, Devrimci 78'liler Federasyonu, Divri¤i Kültür Derne¤i, Halk Cepheli Kad›nlar, Halk Kültür Merkezleri, Kald›raç, ODAK, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Marmara fiubeleri, Partizan, Proleter Devrimci Durufl, Proletaryan›n Kurtuluflu, TUDEF, Türkiye Komünist Partisi.

8 MART PAZAR GÜNÜ KADIKÖY’DE BULUfiALIM! KR‹ZE, YOKSULLU⁄A, ‹fiS‹ZL‹⁄E, ‹fiGALLERE, C‹NS AYRIMCILI⁄INA, KADINA YÖNEL‹K HER TÜRLÜ fi‹DDETE KARfiI YEN‹ DEMOKRAS‹ MÜCADELES‹N‹ YÜKSELTEL‹M! TOPLANMA YER‹: KADIKÖY TEPE NAUT‹LUS ÖNÜ SAAT‹:13.00 ARAÇ KALKIfi YERLER‹ √ AL‹BEYKÖY / VEYSEL KARAN‹ CAM‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ AVCILAR / ‹NSA L‹SES‹ ÖNÜ (SAAT:11.30) √ BA⁄CILAR / DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ GAZ‹ MAH. / CEMEV‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ ‹K‹TELL‹ / PARSELLER CEMEV‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ NURTEPE / D‹LAN CAFE ÖNÜ (SAAT:12.00) √ OKMEYDANI / YÜZ Ç‹ÇEK AÇSIN KÜLTÜR MERKEZ‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ SARIGAZ‹ / ANADOLU DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹ ÖNÜ (SAAT:12.00) √ SO⁄ANLI / OYA BAfiAR PARKI (SAAT:12.00)

DEMOKRAT‹K KADIN HAREKET‹

ÖNCÜ KADIN Rojda DEM‹R

Devrimci, kitlesel, birleflik 8 Mart Birkaç senedir ayr› platformlar üzerinden, ayr› alanlarda 8 Mart’›n örgütlenmesi prati¤i sergilenmektedir. Daha önceki senelerde tüm farkl›l›klara ra¤men ayn› alanda buluflman›n yetersiz olmakla birlikte flimdiki süreçten daha birleflik ve kitlesel bir 8 Mart’a vesile olmas›n›n yan›nda, farkl› niteliklerdeki birçok muhalif gücün egemen sisteme karfl› ortak bir durufl sergileyebildi¤i bir zemin sunmas› itibariyle önemsenmesi ve korunmas› gerekirdi. Ancak bu konuda daha fazla çaba harcanmas› gerekirken, demokratik bir zeminde farkl›l›klar›n bir dayatmaya dönüflmeden ortak bir zeminde buluflabilmek için politikalarda daha esnek bir yaklafl›m içerisine girme bilinci ve özgüveni de ne yaz›k ki gösterilemedi. Devrimcilerle feministlerin ayr›flmas› olarak görülen süreç, özünde devrimcilerle reformistlerin ayr›flmas›na dönüflerek ve üstelik bu ayr›flma herkes taraf›ndan olumlanarak keskin bir ayr›flma süreci yarat›lm›fl oldu. Dolay›s›yla bu süreç, bir taraftan 8 Mart’›n tarihsel ve s›n›fsal özünden kopar›lmas›na ve alt›n›n boflalt›lmas›na hizmet ederken di¤er taraftan da daralt›larak marjinallefltirilmesine neden oldu. Öyle ki bu ayr›flma ile kad›n kitlelerinin ya kad›n ya da devrimci olma gibi birbiriyle ‘uzlaflamaz ve bütünleflemez’ bir tercihte bulunmas›na dönüfltürülmüfl oldu. Bir taraftan ‘kad›n sorununun, s›n›fsal sorunlarla iliflkisi yoktur’ fleklinde hayat bulan, kad›n sorununu sadece kad›na ve dar cinsel sorunlar›na ve ayr›mc›l›klara indirgeyen ve bu yönüyle marjinalleflen bir yaklafl›m, di¤er taraftan da 8 Mart’›n emekçi kad›nlar›n günü ve mücadelesinin sembolü oldu¤unu unutan salt s›n›fsal zeminde sahiplenerek, özgünlü¤ünü, kad›nla ba¤›n› görmezden gelen ve farkl› bir taraftan marjinalleflen yaklafl›m. Bu durumda devrimcilerin sorumlulu¤u çok daha belirleyici ve tayin edici bir yerde durmaktad›r. Bafllang›çta bu keskin ayr›flman›n güçlü bir savunucusu durumunda olan devrimci kurumlar›n oluflturdu¤u platformun geçen zaman diliminde tavr›n›n eskisinden çok daha olumlu bir flekle büründü¤ünü, 8 Mart öncesi ça¤r›lardan ve bu ça¤r›lar›n niteli¤inden gözlemlemek mümkün. Devrimci platformlar, 8 Mart’ta feminist, sosyalist feminist, devrimci ve demokrat kurumlara ve bu kurumlarda örgütlenen kad›nlara ça¤r›da bulunarak, 8 Mart’› birlikte örgütleme çabas›nda olmufltur. Bu ça¤r›, son iki senedir tekrarlanmakta, ancak kad›n platformu ve ona dahil olan kad›n kurumlar› bu ça¤r›lar› dikkate almayarak toplant›lara dahi kat›lma gere¤i duymamaktad›r. Kad›n platformu bileflenleri, ‘kad›n-erkek kat›l›m›n›n oldu¤u hiçbir 8 Mart’a kat›lmayacaklar›n›’ söyleyerek ortak ve demokratik bir zeminde kendilerinden farkl› düflünenlerle bir araya gelip tart›flmaya bile gerek görmeden farkl› görüfllere kapal› olman›n yan›nda, demokratik olmayan ve niyetleri ne olursa olsun kendilerini dayatan bir tutum sergilemektedirler. Dolay›s›yla sadece kendi kendilerine dile getirdikleri ve devrimci kurumlara yönelik elefltirilerinin de bir karfl›l›¤› olmayan kad›n platformu bu tutumuyla mevcut keskin ayr›flmay› olumlu buldu¤unu her f›rsatta yinelemektedir. Kad›n platformu, devrimci kurumlar›n sadece 8 Mart sürecinde kad›n sorununu tart›flt›¤›n› ve kad›n sorununu görmezden geldi¤ini ifade ederek 8 Martlarda bir araya gelmeyi reddediyor. Oysa 8 Mart mitingi ve onun için bir araya gelinen süreç ve zemin, bu farkl› yaklafl›mlar›n tüm ayr›nt›lar›yla tart›fl›larak ortak bir bak›fl aç›s›n›n bugünden hayata geçirilebilece¤i bir süreç ve zemin de¤ildir. 8 Mart, ne tek bafl›na devrimcilerin, ne de tek bafl›na kad›n platformlar›n›n tekelindedir. Dolay›s›yla bu platformlar›n çeliflkilerine ve ç›kmazlar›na hapsedilmeden, tarihten bugüne tafl›nan bu direnifl gelene¤inin sembolik anlam›n›n, bu anlam›n genifl kad›n kitleleriyle buluflturulma sorumlulu¤unun hep birlikte yerine getirilmesini sa¤lamak ve kad›n mücadelesinin sorunlar›n›n çözümünün böylesi zeminlerde ele al›nmas›n›n ve çözülmeye çal›fl›lmas›n›n do¤ru ve sonuç al›c› bir yöntem olmad›¤›n› görmek gerekir. Devrimci ve demokratik kurumlar taraf›ndan at›lan ad›m, bu gerçeklik do¤rultusunda hareket edilmeye baflland›¤›n›, aç›k ve do¤ru bir yaklafl›m› ifade etmektedir. Bu ad›m›n göstermelik olmad›¤›, farkl› görüfl aç›lar›na sahip birçok kurumun birlikte tart›flarak asgari ortak bir zeminde buluflmaya aç›k olacak kadar esnek bir politikaya sahip oldu¤unu görmek gerekmektedir. Öyle ki Devrimci 8 Mart Platformu, tüm kurumlarla bir araya gelinerek demokratik bir zeminde tart›fl›ld›¤›nda ortak bir zeminde buluflman›n mümkün olmad›¤›n›n a盤a ç›kmas› durumunda dahi ortak bir mitingin örgütlenebilece¤ini, devrimci platform ile kad›n platformunun ayn› kürsüden kendi platformlar›n›n görüflünü yans›tan iki ayr› sunum yapabilece¤ini, bunun olumlu bir pratik olaca¤›n› düflünmektedir.

8 Mart k›z›ld›r, kad›nd›r! 8 Mart’›n hem k›z›l, hem de kad›n oldu¤unun yani hem devrimci hem de kad›n olman›n mümkün oldu¤unun ›srarla dile getirilmesi, her f›rsatta gösterilmesi gerekmektedir. Kad›nlar›n kurtulufl mücadelesi, ancak iflçi, iflsiz, ev emekçisi, köylü kad›nlar›n da s›n›f mücadelesinin etkin birer unsuru oldu¤u bir mücadele prati¤iyle çözüme kavuflacakt›r. Bu bilinci çarp›tmaya çal›flanlara karfl› verilecek en güzel yan›t, proletaryan›n s›n›f bilincini kuflanarak iflgallere, katliamlara, cinsel, ulusal, s›n›fsal sömürüye ve her türden gericili¤e karfl› meydan okuyan kad›nlar›n bilincini kuflanmak olmal›d›r. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nü, Claralardan Bernalara sömürü düzenine karfl›, alternatif iktidar mücadelesinin öznesi ve öncüsü olan kad›nlar›n izinde, onlardan devrald›¤›m›z tarihsel sorumlulukla karfl›lama çabas›n›, bunu yar›nlara da tafl›ma azmimiz ve ›srar›m›zla alanlarda hayk›ral›m!

7


perspektif

8 4-16 Mart 2009

Tarihi kendinden ibaret görmek, devrimci politikada, küçük burjuva e¤ilimidir!

Türkiye-Kuzey Kürdistan komünist ve devrimci hareketinin önemli yan›lg›lar›ndan ve hatalar›ndan birisi de “mücadele tarihini” kendisiyle bafllat›p, yine kendisiyle bitirme e¤ilimi olsa gerek. Evet, bu bir e¤ilimdir, hem de ideolojik baz› k›r›lmalar› içeren, tehlikeli ve zararl› bir e¤ilim… Küçük burjuvazinin, kitle hareketlerinden kopuk mücadele anlay›fl›n›n ve bireysel kahramanl›k e¤iliminin üretmifl oldu¤u bir tarih alg›s›n›n tetikledi¤i e¤ilimdir. Bu e¤ilim sahiplerine göre, tarihin s›n›f mücadeleleri tarihi olmas›n›n ve bu tarihin yarat›c›lar›n›n kitleler olmas› gerçe¤inin bir önemi yoktur. Öyle ya, onlar vard›r ve onlar “arenaya” ne zaman ç›km›fllarsa, tarih o zaman bafllam›flt›r. Dolay›s›yla bu e¤ilim sahipleri tarih bilincinden yoksun olduklar› için tarihi kendilerinden ibaret görmektedirler. S›n›f mücadelesi tarihi konusundaki bu eklektik, oportünist bak›fl aç›s›, di¤er meselelerde de kendisini göstermektedir. Örne¤in, bu kesimlerin siyaseti ve taktik politikalar› tart›flmas›z ‘do¤ru’ kabul edilmek durumundad›r. Çünkü bunlar›n bütün politika ve eylemleri ‘halk›n ç›kar›nad›r’(!) Ve pek tabii olarak halk›n ç›karlar›n› saDemokratik Haklar Federasyonu (DHF) Dersim Devunabilecek biricik güç yine mokratik Halk Dayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yükendileridir(!) rüterek yerel seçimlere ba¤›ms›z aday ile girme ka-

PART‹ZAN DERG‹S‹N‹N DERS‹M’DE DA⁄ITTI⁄I B‹LD‹R‹ DERS‹M HALKINA DUYURURUZ!!!

rar› alm›flt›r. Yürüttükleri seçim çal›flmalar›nda kendilerinin Partizan oldu¤unu Partizan'›n kendilerini desteklediklerini ifade eden aç›klamalarda bulunmaktad›rlar. Kendilerine ait olmayan bir ismi kullanmalar› faydac› ve duruma göre renk de¤ifltirme prati¤idir. Ba¤›ms›z aday ile seçime girme karar› alanlar›n kendi farkl› kurumsal isimleri vard›r. Halka giderken de kendilerine ait bu isimlerle gitmeleri do¤ru oland›r. Yerel seçimler sürecinden dolay› Partizan ismini kullanmalar› ya da Partizan'›n kendilerini destekledi¤i yönlü çal›flmalar›n›n izah edilir bir yan› yokur. Halk›m›z›n kafas›nda yarat›lan bu bilgi kirlili¤i devrimci ve demokrat güçlerin ç›kar›na de¤ildir. Partizan yerel seçimlerde Dersim'de DTP ile birlikte hareket etmektedir ve bu nedenle Devrimci Demokratik Güç Birli¤i belediye baflkan aday› Edibe fiahin'i desteklemektedir. Do¤ru olan budur, bunun d›fl›nda Partizan'›n ba¤›ms›z adayla seçimlere girece¤i söylentisini yayanlar ve bu yönlü çal›flma yürütenler kendilerini tekrar gözden geçirmelidirler. Halk›m›z da bu tür çal›flmalara ve bu tür söylentilere inanmamal›d›r. TEKRARLAYALIM; PART‹ZAN DERS‹M'DE DTP ‹LE B‹RL‹KTED‹R VE DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K GÜÇ B‹RL‹⁄‹ ADAYI ED‹BE fiAH‹N'‹ DESTEKLEMEKTED‹R

PART‹ZAN

Bu yaz›y› yazmam›za vesile olan, ‹flçi Köylü’nün geçti¤imiz günlerde Dersim’de da¤›tt›¤› bir bildiridir. Yoldafllar›m›z, Demokratik Haklar Federasyonu’nun da bilefleni oldu¤u Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› (DDHD)’n›n kitle çal›flmalar›nda ‘Partizan ad›n› kullanmas›n›’ kendilerine gerekçe yaparak ‘Partizan ad›n›n kendilerine ait oldu¤unu’ ve ‘tek ve gerçek Partizanc›lar›n kendileri oldu¤unu’ kan›tlamak için bildiri da¤›tmaya karar vermifllerdir. Dostlar›m›z›n da¤›tt›¤› bildiri k›sa olmas›na karfl›n içerisinde birçok yanl›fl› bar›nd›rmaktad›r. Amac›m›z dostlar›m›z›n içerisine düfltü¤ü yanl›fllar› göstermek, bunlar› tart›flmak ve hatal› yönlerini halk›m›zla birlikte aflma iradesini güçlendirmektir.

Kafa kar›fl›kl›¤› yaratan kimdir?

‹flçi-Köylü, Dersim’de yerel seçim sürecinde yaflananlar› çarp›tmakta, kendi tav›rlar›n› ise mu¤lâklaflt›rmaktad›r. ‹flçi-Köylü’ye ve di¤er dost güçlere aylar önce DDHD’yi birlikte oluflturma önerisi götürülmüfl, fakat bu öneri dost güçler taraf›ndan çeflitli gerekçelerle reddedilmifltir. Sonuç olarak DDHD ilerici-devrimci-demokrat birçok kiflinin, Dersim Kültür Derne¤i’nin ve Demokratik Haklar Federasyonu’nun bir araya gelmesiyle varl›k kazanm›fl ve çal›flmalar›na bafllam›flt›r. DDHD, kitle toplant›lar›ndaki tart›flmalarla ve komisyonlardaki çal›flmalarla oluflturulan bir programdan yükselen kolek-

tif bir çal›flman›n ad›d›r. ‹flçi-Köylü, DDHD’nin bizim d›fl›m›zda da bileflenlerinin oldu¤unu bildi¤i halde ‘Demokratik Haklar Federasyonu, Dersim Demokratik Halk Dayan›flmas› ad› alt›nda çal›flma yürüterek’ diyerek önemli bir yanl›fla imza atmakta ve gerçek kafa kar›fl›kl›¤›n› kendisi yaratmaktad›r. DDHD, yoldafllar›n ifade ettikleri gibi tek bafl›na DHF’nin, isim de¤ifltirerek yapt›¤› bir çal›flma de¤ildir. DDHD’nin nesnel durumu bu olmas›na ve bu durum çok iyi bilinmesine karfl›n, yoldafllar›m›z do¤ru olmayan bir tak›m beyanlarda bulunmay› tercih etmifllerdir. Yoldafllar daha birkaç ay önce, resmi bir toplant›da DDHD içerisinde yer almayacaklar›n› hangi gerekçelere dayand›rd›klar›n› unutmufl görünüyorlar. Hat›rlamakta fayda var: Yoldafllar DDHD ad›yla yürüyen faaliyetin ilkelerini ve programa dair yaklafl›m›n› benimsediklerini, fakat DDHD içerisinde yer almayacaklar›n› ifade ettiler. Gerekçe olarak ise DDHD içerisindeki örgütsüz-ba¤›ms›z bireylerin karar organlar›nda yer almas›n› göstererek bunu “kitle kuyrukçulu¤u”, “örgütsüzlü¤ün örgütlenmesi” olarak nitelediler. Bugün ise DDHD içerisinde sadece DHF’nin çal›flma yürüttü¤ünü da¤›tt›klar› bildirilerde öne sürüyorlar.

Kim faydac› kim de¤il? Eklektik tarih bilinçlerinin do¤al sonucu olarak yoldafllar ‘Partizan›’ bir derginin ad›na indirgemekte ve bir tarihi kendilerinden ibaret görmektedirler. Oysaki Partizan devrimci savafl içerisinde ortaya ç›kan, bu devrimci savafl içerisinde kitlelerin bilincinde yer eden ve etki alan› Türkiye-Kuzey Kürdistan s›n›rlar›n›n ötesine geçen bir tarihtir. Halk›m›z ve ülkemiz devrimci hareketleri bu tarihi yak›ndan tan›maktad›r. Evet, Partizan bir tarihtir! Ve bu tarih geride b›rakt›¤› 37 y›ll›k flanl› mücadele gelene¤iyle, program›yla, mücadele hatt›yla, tutarl›l›¤›yla, ilkeleriyle, öngörüleriyle ülkemiz devrim tarihine say›s›z deneyim ve tecrübe kazand›rm›flt›r. Nice zorluklarla ve bedellerle yarat›lan bu tarih her fleye ra¤men geliflmeye ve güçlenmeye devam etmektedir/edecektir. Partizan güçleri mücadele içerisinde çeflitli ayr›l›klar yaflam›fllard›r. Ve bu ayr›l›klar sonucunda kendisini “Partizan gelene¤inin” bir parças› olarak gören ya da “Partizanc›” olarak ifade eden çeflitli kesimler ortaya ç›km›flt›r. ‹flçi-Köylü çevresinden olan yoldafllar da Partizan güçlerinin yaflam›fl oldu¤u ayr›l›klar neticesinde ortaya ç›km›flt›r. Dolay›s›yla yoldafllar›n içerisine düfltü¤ü en temel iki hata 37 y›ll›k bir tarihi kendileriyle s›n›rl› görme ve Partizan ismini yasal s›n›rlara hapsetme e¤ilimidir. Yoldafllar kendileri gibi düflünmeyen, kendi örgütsel disiplinlerine ba¤l› olmayan fakat Partizan güçlerinin di¤er kanatlar›nda faaliyet yürüten önemli bir kesimi “Partizanc›” kabul etmemektedir. Onlara göre “tek Partizanc›” kendileridir. Yoldafllar Partizan ismini ve bu ismin kullanma hakk›n› “yasal” olarak ellerinde tuttuklar›n› söylüyor ve bizlere de “sahip oldu¤umuz” yasal isimleri kullanma telkininde bulunuyorlar. Bu yaklafl›m içerisinde ciddi bir k›r›lma tafl›maktad›r. Çünkü Partizan tek bafl›na yasal bir derginin ad› de¤ildir! Hiçbir çevre mücadele tarihini yok sayarak gayr› ciddi bir yaklafl›mla, ç›kard›¤› dergi dolay›s›yla kendisini bu ismin sahibi ilan etme hakk›na sahip de¤ildir. Kald› ki yoldafllar›n yaklafl›m›yla yola ç›karak Partizan ad›n› “yasal bir dergiyle” s›n›rl› tutacak olsak bile 90’l› y›llardan bu yana Partizan ad›nda (Partizan, Tutsak Partizan, Öncü Partizan, Partizan Sesi, Partizan Gençlik) birden fazla yay›n ç›kard›¤›m›z bilinmektedir. Bu bilindi¤i halde yoldafllar›n ›srarla ‘Partizan ad›n›n kendilerine ait oldu¤unu’ böylesi hatal› bir flekilde ispata kalk›flmalar› faydac›l›ktan öte bir fley de¤ildir. Yoldafllar bir taraftan

Partizan isminin yaratt›¤› olumlu etkiyi “kullanarak” örgütlenmeye çal›flmakta, di¤er taraftan ise elde ettikleri yasal dergi hakk›yla pratiklerindeki faydac› yan› gizlemeye çal›flmaktad›r. E¤er ‹flçi-Köylü çevresi faydac› olmak istemiyorsa kendilerinin d›fl›nda da Partizan güçlerinin oldu¤unu kabul etmeli ve bu tahammülsüz yaklafl›mlar›ndan vazgeçmelidir. Ortada bir ‘bilgi kirlili¤i’ varsa, bunun ‹flçi-Köylü çevresinin anlay›fl›ndan kaynakland›¤› görülmelidir.

Partizanc›lar, DDHD’nin sadece destekçisi de¤il, bileflenidirler ‹flçi-Köylü çevresinin Partizan imzas›yla Dersim’de DTP’yi destekledi¤i do¤rudur. Ancak DDHD çal›flmalar› içerisinde Partizanc›lar›n oldu¤u da do¤rudur. Yoldafllar Partizanc› olarak sadece kendilerini gördükleri için bildiri da¤›tarak DDHD’nin çal›flmalar› içerisinde olmad›klar›n› ispatlamaya çal›flm›fllard›r. Oysa ki yoldafllar eklektik tarih bilincini aflarak kendilerinin d›fl›nda da Partizanc›lar›n oldu¤unu kabul etseler, bugün DDHD içerisindeki Partizanc›lar›n varl›¤›n› ve bu söylemin yanl›fl olmad›¤›n› bilince ç›kartarak karfl› bildiriler yazm›fl olmayacaklard›. ‹flçi Köylü çevresi son süreçte dozaj› azalm›fl olsa da ‘gerçek Kaypakkayac› biziz’ propagandas›n› görünen o ki flimdilerde ‘gerçek Partizanc› biziz’ fleklinde sürdürmeye çal›flmaktad›r. Evet yoldafllar›n Kaypakkaya gelene¤inin bir parças›, hem de önemsedi¤imiz bir parças› olduklar›n› söylüyoruz. Ki bunu yoldafllar›m›z da bilmektedir. Ancak yoldafllar›m›z bu konuda dönemsel ve faydac› bir siyaset izledikleri için tutars›zl›klar›n› görememektedir. Dolay›s›yla yoldafllar›m›z ‘ispattan’ vazgeçerek tutarl› olmal›d›r. ‹flçi-Köylü çevresi ‘Partizan’›’ ve ‘Partizanc›lar›’ sadece kendinden ibaret görme yan›lg›s›ndan vazgeçerek, Partizan›n, Kaypakkaya gelene¤inin devrimci savafl içerisinde yaratt›¤› bir toplam oldu¤unu ve halklar›n bilincinde böyle yer etti¤ini görmelidir. Yok e¤er ‹flçiKöylü çevresi bir çizgi tart›flmas› yap›yor ve Kaypakkaya güzergah›ndan sapt›¤›m›z› düflünüyorsa bu fikrini daha aç›k ve tutarl› tart›flmal›/tart›flt›rmal›d›r. Komünistler meseleleri sebepleriyle birlikte bilimsel olarak ortaya koyarak çizgi tart›flmas› yapmal› ve sonuç olarak her bir konuya iliflkin genel ve dönemsel politikalar›n neye tekabül etti¤ini net olarak belirtmelidir. Belli ki yoldafllar ‘bunlar nas›l kendilerine Partizanc› derler’ k›zg›nl›¤›yla alel acele bildiri yay›nlayarak gerçekleri görmeme yönündeki ›srarlar›n› sürdürmektedir. Peki, bu bask›lanman›n sebebi nedir? ‹flçi-Köylü çevresi, Partizan ad›n› kullan›p kullanamayaca¤›m›z noktas›nda bildiriler yay›mlayarak buna karar verme yerine bizim siyasetimizi, dönemsel politikalar›m›z› tart›flarak varsa yanl›fl ve zay›f yönlerimiz bunlara dikkat çekmelidir. Dersim’de önce DDHD ile birlikte çal›flma yürütmeleri sonras›nda ‘merkezi karar’ diyerek bu çal›flmadan ayr›larak DTP’yi desteklemeleri, hem de bize karfl› bildiri da¤›tacak kadar ileri gitmeleri hangi siyasetin sonucudur merak ediyoruz. Dostlar›m›z ve yoldafllar›m›z bizlerle bunlar› tart›flmal›d›rlar. Bu konudaki hatalar›m›z›n, eksikliklerimizin elefltirilerini yapmal›d›rlar. Fakat yoldafllar›m›z bizlerle bu anlay›fl üzerinden de¤il seçim çal›flmalar›n›n ortaya ç›kard›¤› bask›lanma üzerinden tart›flma yürütmektedir. Belli ki yoldafllar›m›z ve dostlar›m›z “seçimi kazanmak için” her yol ve yönteme baflvurmay› do¤ru görmektedir. Oysaki özellikle Dersim’de Partizan ismi konusundaki hassasiyetimiz yoldafllarla tart›fl›lm›flt›r. Devrimci Demokratik Güç Birli¤i, Partizan güçlerinin Dersim halk› üzerindeki hat›-

r› say›l›r etkisini iyi bildi¤inden “Partizan bizi destekliyor” demekte ve böylelikle “oylar›n›” artt›rmaya çal›flmaktad›r. Yoldafllar›m›z›n ve dostlar›m›z›n içerisine düfltükleri bask›lanma maalesef bundan öte bir fley de¤ildir. Fakat bizler yoldafllar›m›z›n bu “geri” yaklafl›mlar›n›n esasta bir çizgiye tekabül etti¤ini ve bu çizginin “Partizan gelene¤inin” genel çizgisinde bir k›r›lma oldu¤unu düflünüyoruz. Çünkü yoldafllar, özellikle 2008 Haziran’›ndan bu yana tutarl› bir durufl sergilememifl, ilkesiz ittifaklar›n ve kararlar›n alt›na imza atm›fl ve böylesi bir sürece eklemlenmek zorunda kalm›flt›r.

Peki, ‹flçi Köylü’lü yoldafllar›m›z böylesi bir ittifak içerisinde nas›l yer ald›? Haziran 2008’de ‹flçi Köylü’lü yoldafllarla merkezi olarak görüflülmüfl ve yoldafllara “Halk ‹nisiyatiflerini” (bugün Partizan güçlerini temsilen tek bafl›na içerisinde yer almak zorunda kald›¤›m›z DDHD gibi çal›flmalar›) birlikte oluflturma ça¤r›s› yap›lm›flt›r. Kurumumuz Partizan güçlerinin iki önemli taraf›n›n böylesi bir anlay›fl etraf›nda birleflmesinin, baflta kendi kitlelerimize sonras›nda genel halk kitlelerine olumlu yans›yaca¤›n› ifade etmifl ve bu ça¤r›y› önemsemifltir. Yoldafllar›m›z bu ça¤r›n›n ve yap›lmak istenenlerin olumlu oldu¤unu ifade etmelerine karfl›n böylesi bir çal›flma içerisinde yer almayacaklar›n›, geliflmelere göre tav›r belirleyeceklerini söylemifllerdir. Daha sonra Dersim’deki yoldafllar›m›z benzer bir ça¤r›y› yerellerinde yapm›fl fakat o ça¤r› da olumlu yan›t bulmam›flt›r. Bu süreci takip eden günlerde ‹flçi-Köylü gazetesinde ‘Türkiye Kürdistan›’nda DTP’nin desteklenece¤i’ aç›klanm›flt›r. Fakat ‹flçiKöylü’nün Dersim’de faaliyet yürüten birimi bu “karar› do¤ru bulmad›¤›n›” ifade ederek DDHD, DHF, TUDEF ve EMEP’le anlay›fl ve program üzerinden birlik sa¤lanmas› için çal›flma yürütmüfl ve bu çal›flmalar 15.01.2009 tarihinde yap›lan bir bas›n toplant›s›yla kamuoyuna ilan edilmifltir. Bu güçler yapt›klar› bas›n toplant›s›nda demokrasi güçlerini, özellikle DTP’yi, anlay›fl ve program zemininde ilkeli ve tutarl› bir birli¤e davet etmifltir. ‹flçi Köylü’lü yoldafllar bu çal›flma içerisinde bizimle “k›yas›ya tart›fl›rken”, program çal›flmalar›nda neredeyse her kelimeyi itinayla incelerken birden “merkezi kararlar›n›” hat›rlayarak DTP’yi destekleyeceklerini ilan etmifllerdir. Yani yoldafllar›m›z anlay›fl ve program zemininde bir birlik çal›flmas›n›, süreç içerisinde yapt›klar› elefltirileri, ilkeleri, tutarl›l›¤› bir kenara b›rakarak h›zl› bir flekilde DTP eksenine yönelmifllerdir.

Sonuç olarak; ‹flçi-Köylü’lü yoldafllar Partizan’›n yasal isim hakk›n› sahiplenme gibi “geri” bir yaklafl›mla ortaya ç›kmadan önce bu ismin gereklerini yerine getirip getiremediklerini tart›fl›p buradan do¤ru sonuçlar ç›karmaya gayret etmelidir. Bizim yapmaya çal›flt›¤›m›z budur. Halk›m›z›n beklentilerine cevap olacak pratiklere giriflmeden, sadece bir isim üzerinden örgütlenmeye çal›flman›n halk›n hakl› kavgas›na hizmet etmeyece¤ini düflünüyoruz. Çünkü Partizan tarihtir, programd›r, ilkedir, tutarl›l›kt›r! Partizan her koflul alt›nda siyasi ba¤›ms›zl›¤› korumak demektir. Yoldafllar›m›z Partizan’›n “iki alg›s›” aras›nda tercih yapmal›d›r. Umuyoruz ki yoldafllar›m›z için “Partizan” sadece bir derginin ad› olmaktan öteye geçebilir. Yoldaflça elefltirilerimizi yerel seçim sürecinden sonra daha kapsaml› olarak sunaca¤›z. Çabam›z ve niyetimiz Partizanca bir tutumla, Partizan güçlerinin birli¤ine hizmet etmektir.


gençlik Ekonomik Kriz tart›fl›l›rken ‘Marks hakl›yd›’ diyenler, Marksist düflünceyi ise ‘terörün’ kayna¤› olarak gösteriyor. Gazetemiz Devrimci Demokrasi ve di¤er muhalif yay›nlar ise devletin bask› alt›na almaya çal›flt›¤› ‘kurumlar’ aras›ndaki yerini koruyor. Uflak ve çevre illerde gazetemizin ve di¤er muhalif yay›n organlar›n›n kitleler taraf›ndan okunmas›n› engellemek için, Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü ortak hareket ediyor.

Biz de¤il onlar 'terörün' oda¤›d›r- Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü taraf›ndan düzenlenen ‘terör!’ konferans›nda, Marksist düflünce ‘terörün’ kayna¤› olarak yans›t›l›rken, devrimci ve muhalif yay›nlar›n bölgede okunmamas› için ça¤r›lar yap›ld›. Sözde 'terörü' deflifre eden Uflak Üniversitesi ve Uflak Emniyet Müdürlü¤ü bu konferansa gitmeyen ö¤rencileri tehdit edip, zorla götürmeye çal›flarak, terörün as›l oda¤›n›n hangi kurum oldu¤unu da göstermifl oldu. Uflak Üniversitesi’ne ba¤l› Ulubey Meslek Yüksek Okulu’nda, Uflak Emniyet Müdürlü¤ü iflbirli¤iyle konferans verildi. Konferansta konuflma yapan emniyet mensubu Marksist düflünceyi ‘terörün’ ç›k›fl noktas› fleklinde lanse etti. Slâyt gösterimiyle güçlendirilmeye çal›fl›lan bu sald›r›da, devrimci kurumlar ve gazetemiz de nasibini ald›. Gösterimde Devrimci Demokrasi, ‹flçi Köylü gazeteleri ile gençlik dergisi olan Özgür Düflün gibi halk›n ç›karlar›n› esas alan devrimci ve muhalif yay›n organlar› ‘terör örgütü!’nün yay›n organlar› gibi gösterilerek faaliyetleri çarp›t›ld›. Gasp edilen haklar› korumak ve duyurma sorumlulu¤u ile hareket eden gazetemiz gibi muhalif devrimci gazeteleri, ‘terör’ faaliyeti içerisindeymifl gibi gösterip tecrit etmeye çal›flan bu kurumlara, ö¤rencilerden tepki geldi.

Ö¤renciler tehdit edildi- Konferansa kat›l›m›n

Marksizm ‘terör’ün kayna¤›ym›fl!

az olaca¤›n› fark eden Üniversite ve Emniyet Müdürlü¤ü, ö¤rencileri zorla ve tehditlerle konferansa götürdü. Ö¤rencileri konferansa götüren sözde ö¤retim görevlileri, “S›n›fta kal, seneye de burada görüflürüz” diyerek gitmek istemeyen ö¤rencileri, tehdit etti.

Uflak DHD çal›flanlar› ölümle tehdit edilmiflti- Daha önce de birçok ilde gerçeklen bu tür konferanslar›n üniversiteler ile polis taraf›ndan düzenlenmesi, devletin bu kurumlara yükledi¤i misyonu gözler önüne seriyor. Özelikle Uflak’ta devrimci demokratik kurumlara yönelik bask›lar ve sindirme çabalar› yeni de¤il. Uflak polisi, Uflak De-

4-16 Mart 2009

mokratik Haklar Derne¤i (Uflak DHD) çal›flanlar›na tehditler ya¤d›rm›fl, derne¤e gelen insanlar› “Bunlar terörist, bölücüdür” gibi karalamalarla etkilemeye çal›flm›fl, bu duruma tepki veren bölge insan› ise tehdit edilmiflti. 11 Kas›m 2008 tarihinde Uflak polisi, bölgede demokratik haklar mücadelesi için faaliyet yürüten DHD üyesine, “Ekonomik anlamda her ihtiyac›n karfl›lanacak, derslerinde sorun yaflamayacaks›n” sözleriyle ajanl›k teklifinde bulunmufltu. Yapt›¤› tekliften karfl›l›k alamayan polis, DHD çal›flan›n› bu sefer ölümle tehdit etmiflti.

Üniversite müdürü silahl› faflist çeteleri korumufltu- Di¤er yandan bu konferansa ev sahipli¤i yapan Uflak Üniversitesi yönetimi, aylar önce demokrasi mücadelesi verenlere karfl› faflist tutumlar› ve silahl› çeteleri korumakla gündeme gelmiflti. Ocak ay›nda faflist bir grup, üniversite içerisinde demokrasi mücadelesi yürüten Uflak DHD üyesi ö¤renciyi silah kullanarak ölümle tehdit etmiflti. Üniversite içerisinde gerçekleflen bu sald›r›n›n ard›ndan Halit Ziya Kampusu müdürü ise, ö¤renciler taraf›ndan verilen suç duyurusu dilekçelerini has›ralt› etmifl ve ülkücü çetenin avukatl›¤›n› yaparak, “durumu aram›zda halledelim” demiflti. Uflak üniversitesi müdürünün bu faflist tutumuna tepki veren ö¤renciler, bu olaylar›n s›kça yafland›¤›n› aç›klam›fl, müdürün konu ile ilgili okul yönetimine yaz›lan dilekçeyi kabul etmemesinin ve yine konuflarak olay› kapatmaya çal›flmas›n›n okul yönetimi ile gerici faflist gruplar aras›ndaki iflbirli¤inin kesin kan›t› oldu¤unu belirten bir aç›klama yapm›fllard›.

GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU

Halk gençli¤inin dinamik gücünü iflçi ve köylü hareketleri içinde örgütleyelim Yeni demokrasi güçleri son y›llarda gerçeklefltirdi¤i çeflitli aç›l›mlarla yo¤unlaflarak yayg›nlaflma taktik hedefinde ilerlemeye devam ediyor. Fakat bu aç›l›mlar küçük- burjuva devrimcileri gibi kaba bir “kitleselleflme” süreci olarak ele al›nmamaktad›r. Yeni demokrasi güçleri, emperyalizmin ve onlara uflakl›k eden siyasi iktidar›n geride kalan y›llar içerisinde hayata geçirdi¤i ekonomik-sosyal-siyasal-askeri- kültürel sald›r›lar vas›tas›yla, devrimcilerle ezilen milyonlar aras›na önemli mesafeler koymay› baflard›¤›n› düflünmektedir. Özellikle ’90 sonras› süreçte derinleflen “tasfiye” süreci yeni sald›r›larla giderek boyutlanm›fl ve günümüzdeki evreye ulaflm›flt›r. Bugün, devrimci hareket genel olarak s›n›f›n gündeminden ve taleplerinden kopuktur. Devrimci hareketin emek ve özgürlük mücadelesinin tayin edici alanlar›ndaki yoklu¤u, s›n›fla devrimciler aras›nda var olan uçurumun derinleflmesine ve giderek devrimci program›n “farkl›laflmas›na” hizmet etmektedir. Devrimci hareketin yaflad›¤› darlaflma, marjinalleflme ve üretememe böylesi bir sürecin tetikledi¤i bir sonuçtur.

Bu uygulamalarla ne amaçlan›yor- Polis, benzer olaylar› organize ederek yaratt›¤› kargafladan hemen sonra demokrasi ve halk›n var olan ve gasp edilen haklar› için mücadele edenleri gözalt›na al›p yalan yanl›fl kurgular zinciri etraf›nda haz›rlad›¤› fezlekelerle tutuklanmas›n› sa¤l›yor. Bölgede demokrasi bilincinin geliflmesine katk› sunan, hak arama mücadelesini örgütleyen kurumlar›n haberlerini sayfalar›na tafl›yan gazetemiz gibi yay›n organlar›n›n da¤›t›m›n› yapanlara devletin, polisiyle ve savc›s›yla yaratt›¤› komplonun ard›ndan sald›rd›¤› bilinen bir gerçek. Ülkemizde devletin bu yönlü sald›r›lar›n›n örnekleri çok yafland›. Gazetemizin Konya, Adana ve Malatya çal›flanlar› ile birçok flehirde Demokratik Haklar Federasyonu çal›flan› bu tür yalan ve yanl›fl söylemlerle, fliflirilmifl polis tutanaklar› ve buna uygun savc› emirleri ile tutuklanm›fllard›.

Bu sonuç ayn› zamanda bizlere, emperyalizmin ve ülkemiz siyasi iktidar›n›n “devrimci hareketi tasfiye etme” giriflimlerinde önemli baflar›lar kazand›¤›n› göstermektedir. Yeni demokrasi güçleri aç›s›ndan “yo¤unlaflma-yayg›nlaflma ve kitleselleflme” hedefi s›n›f›n nabz›n› tutarak iflçi ve köylü hareketleriyle birleflmek ve giderek s›n›f hareketlerine önderlik etme iddias›n› büyütmektir. Bunun ötesinde, emek hareketlerinden kopuk bir “geliflmenin ve güçlenmenin” geçici olaca¤› ve fakat sonuç al›c› olamayaca¤› bilinmelidir. Halk›n ekonomik ve sosyal hak talepleri içerisinde anlam kazanan yeni demokrasi mücadelesi, bugün için, çok daha net bir flekilde kendi devrimci program›n›n propagandas›n› esasa almak ve siyasal hedeflerini, ekonomik ve sosyal zemindeki talepleri üzerinden ifade etmek durumundad›r. Bunun içinse, yeni demokrasi mücadelesinin somut mücadele mevzileri olan kurumlarda, çok daha programl›, hedeflerini belirlemifl, profesyonel, disiplinli, atak ve tutarl› bir faaliyet çizgisine ihtiyaç vard›r.

‘Tabakta zam var yemeyece¤iz’

ANTEP- Gaziantep Üniversitesi yemekhanesini iflleten Tafleron Tam Sofra fiirketinin yemek fiyatlar›na yapt›¤› zamlar ö¤renciler taraf›ndan protesto edildi. Genç Sen taraf›ndan gerçeklefltirilen eyleme, Demokratik Gençlik Hareketi(DGH) aktivistleriyle, ö¤retim görevlileri ve sendika temsilcileri destek verdi. Eylemde yap›lan aç›klamada, dünyay› saran ekonomik krizin ülkemizi te¤et geçmedi¤i belirtilerek, “Binlerce emekçi ifllerinden at›rken, en temel tüketim maddelerine rekor düzeyde zamlar yap›ld›. ‹flçiler ve emekçiler kriziden en fazla etkilenen toplumsal kesimi temsil ederken, biz ö¤rencilerin de varolan sorunlar› kriz nedeniyle daha fazla derinleflmifl durumdad›r” denildi. E¤itimin ticarilefltirilmesiyle birlikte üniversite kap›lar›n›n emekçi çocuklar›na kapat›ld›¤› ve harç, beslenme, bar›nma ulafl›m giderlerinin artt›¤›na iflaret edilerek yemekhanelerin üniversite bünyesinden ç›kar›larak özel flirketlere sat›ld›¤› vurguland›. Aç›klamada, “Üniversitemiz yemekhanesi de Tam Sofra adl› özel flirket taraf›ndan iflletilmektedir. Bu özellefltirmenin bir parças› olarak hem yemek kalitesi ve çeflidi hem de fiyatlar her dönem yükselmektedir” denildi. Ö¤renciler taraf›ndan yap›lan aç›klaman›n devam›nda ise yemek fiyatlar›na yap›lan zamlar geri çekilene dek mücadelelerinin devam edece¤i belirtildi. Eylemde “krizin faturas›n› patronlar ödesin, Tam Sofra zamm›n› al bafl›na çal, bask›lar bizi y›ld›ramaz” fleklinde sloganlar at›ld›.

Sen misin hakk›n› arayan! MERS‹N- Mersin Üniversitesi’nde düzenlenen “Kürt Dili Günü” etkinli¤i nedeniyle ö¤renciler hakk›nda soruflturma açan üniversite idaresi, 35 ö¤renciye ‘sözde’ Kürtçe ders vermekten bir hafta, bir ay ve bir dönem olarak de¤iflen uzaklaflt›rma ‘ceza’lar› verdi. Üniversitelerde Kürt Dili Bölümü aç›lmas›, TRT6 kanal› arac›l›¤›yla Kürtçe yay›n yap›lmas› vb gibi ‘aç›l›mlarla’ Kürt diline kendi belirledikleri s›n›rlar içerisinde izin veren egemenler, kendi anadillerinin varl›¤›n› korumaya çal›flanlara ise her alanda oldu¤u gibi üniversitelerde de sald›r›yor. Mersin Üniversitesi’nde ö¤renim gören Kürt ö¤renciler, geçti¤imiz y›l›n May›s ay›nda “Kürt Dili Günü” vesilesiyle üniversite kampusunda bas›n aç›klamas› ve sembolik Kürtçe dersi yaparak Kürt dili üzerindeki bask›lara ve devletin asimilasyon politikalar›na dikkat çekmifllerdi. Etkinli¤i düzenleyen ö¤renciler hakk›nda soruflturma bafllatan üniversite yönetimi ise, soruflturmalara gerekçe olarak etkinli¤in Kürtçe için yap›lm›fl olmas›n› gösterdi. Uzaklaflt›rma alan ö¤rencilere gönderilen tebligatta, soruflturma nedeni olarak flu ifadelere yer verildi; “Türk Dil Bayram›na karfl›l›k Kürt Dil Bayram› kutlama etkinli¤i düzenlenmesi, alana ders tahtas› getirilerek E¤itim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Dan›flmanl›k Bölümü ö¤rencisi Onur Ender Küntefl taraf›ndan ‘sözde Kürtçe ders verilmesi’, tahtaya ‘Kürdi piroz be’, ‘cane z›mane’ ve ‘Kürtçe dil bayram›’ yaz›lmas›, Kürtçe içerikli ve konuflmal› olarak Kürtçe dersi yap›lmas›na iliflkin eylemlere göre yap›lan soruflturma sonucunda…” Aç›lan soruflturma sonucunda 35 ö¤renci hakk›nda süreleri bir hafta, bir ay ve bir dö-

nem olarak de¤iflen uzaklaflt›rma cezalar› verildi. Kürtçe üzerindeki bask›lara dikkat çekmek için bu etkinli¤i düzenlediklerini söyleyen ö¤renciler ise üniversite yönetiminin karar›na tepki gösterdi. ED‹RNE- Geçti¤imiz y›l YÖK’ü protesto ettikleri gerekçesiyle Trakya Üniversitesi taraf›ndan soruflturma aç›lan ö¤rencilere verilen ‘cezalar’ kesinleflti. 10’a yak›n ö¤renci hakk›nda k›namadan 1 y›la kadar uzaklast›rma ‘ceza’lar› verildi. Aralar›nda DGH’nin de bulundu¤u gençlik örgütleri Ayflekad›nYerleflkesi önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla üniversite yönetiminin keyfi uygulamalar›n› ve soruflturma terörünü protesto etti. “Soruflturmalar, tutuklamalar, bask›lar bizi y›ld›ramaz!”, “Direne direne kazanaca¤›z!”, “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak!” diye sloganlar atan ö¤renciler, üniversite yönetiminin bu tarz uygulamalara son vermedi¤i taktirde, demokratik hak talepleri için eylemlerinin sürece¤ini ve keyfi soruflturma furyas› sonucu ‘ceza’ verilen ö¤rencilerinde mahkemeye baflvuracaklar› belirtildi. Eyleme baz› demokratik kitle örgütleri de kat›larak destek verdi. S‹VAS- Geçti¤imiz ay Sivas, Ankara ve Kayseri’de ö¤renci evleri ve sendikalara yap›lan efl zamanl› operasyon sonucunda 25 kifli gözalt›na al›nm›fl ve 7’si hakk›nda tutuklama karar› ç›km›flt›. Ard›ndan Cumhuriyet Üniversitesi idaresinin yapt›¤› “soruflturma terörü” sonucunda 3 ö¤renciye uzaklaflt›rma cezas› verildi. En demokratik hak olan yürüyüfl ve bas›n aç›klamas›n› üniversite yönetimince ‘suç’ olarak görüldü ve 3 ö¤renciye uzaklaflt›rma cezas› verildi. ANKARA- Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co¤-

Politik kitle faaliyeti çizgisinde anlam kazanabilecek olan bu faaliyet tarz›; devrimin siyasal taleplerini hedeflerken, bu hedefe olan yürüyüflte, ciddi bir örgütlenme hamlesi ortaya koymak ve biriken insan gücünü, halk›n somut, güncel talep-

rafya Fakültesi ö¤rencilerine 2008-2009 dö-

leri ekseninde kendisini yine halk kitlelerine tafl›yacak, bulufl-

neminin bafllamas›yla birlikte ‹dare Polis ve

turacak ve bu anlam›yla eskiyi tümüyle aflacak metotlar› da

sivil Faflistlerin iflbirli¤i ile devam eden sald›-

var etmek durumundad›r.

r›lara, üniversite yönetimi taraf›ndan verilen uzaklaflt›rma ‘ceza’lar›yla bir yenisi daha eklendi. 2. Dönem aç›l›fl›na uzaklaflt›rmalarla bafllayan DTCF Dekanl›¤› ö¤rencilere afifl asmak, bildiri da¤›tmak, slogan atmak, toplu girifl-ç›k›fllara kat›lmak, kamu mal›na zarar vermek, turnikelerden atlamak gibi nedenlerden dolay› bir haftadan bir aya kadar de-

Bu ba¤lamda yeni demokrasi güçlerinin gençlik alan›nda yakalad›¤› yayg›nl›k, nicelik ve bu çal›flmalar içerisinde a盤a ç›kard›¤› birikim önemlidir. Fakat halk gençli¤i, bu birikimi devrimimizin esas alanlar›na yönlendirme becerisini artt›rmal›d›r. Unutulmamal›d›r ki sadece gençlik çal›flmalar›yla s›n›rl› bir bak›fl aç›s›n›n geliflmesi devrim yürüyüflümüzün geliflimine istenen katk›y› sunmayacakt›r. Yeni demokrasi kuv-

¤iflen uzaklaflt›rma ‘ceza’lar› verdi. DTCF De-

vetlerinin bu durumun fark›nda olmas› ve önümüzdeki süre-

kanl›¤› bu cezalar› verirken kendi disiplin

ci böylesi bir yönelimle ele almas› gerekmektedir.

yönetmeli¤inde yer alan “Soruflturma, onay

Halk gençli¤i kendisini çevreleyen alanlardan, özellikle

tarihinden itibaren en geç on befl gün içinde

kampüslerden ç›karak s›n›fla birleflmelidir. Kast›m›z üniversi-

sonuçland›r›l›r” maddesini bile ihlal etti. Ö¤-

telerin önemsenmemesi de¤ildir. Aksine üniversiteler de t›p-

rencilerden baz›lar› ise mahkemeye baflvu-

k› di¤er mücadele alanlar› gibi önemsenmelidir. Halk gençli-

rarak yürütmeyi durdurdular.

¤inin bu alanlarda yakalad›¤› geliflim ve yeni demokrasi mü-

DTCF Ö¤rencileri, aç›lan soruflturmalar›n geri

cadelesine yapt›¤› katk› bu alan›n örgütlenmesine daha yo-

çekilmesi, faflist sald›r›lar›n sona ermesi, ida-

¤un bir çaba harcanmas› gerekti¤ini göstermektedir. Fakat

re-polis iflbirli¤inin sona ermesi, okul yöneti-

bununla birlikte gençlik alan›nda ortaya ç›kan kitlesel güç ye-

minin kimlik sorma, üst arama gibi keyfi uy-

ni demokrasi mücadelesinin esas alanlar›na seferber olmal›-

gulamalar›na karfl› bir araya gelerek çeflitli

d›r. Tarif etti¤imiz bu iliflkiyi pratiklefltirebilirsek daha güçlü

eylemlilikler yapt›lar. Haz›rlad›klar› pankart-

ve nitelikli bir gençlik hareketini rahatl›kla infla edebiliriz.

lar›, afiflleri asan ö¤renciler, soruflturmalar›n geri çekilmesi talebiyle imza kampanyas› bafllatt›lar. Aç›lan soruflturmalar›n birer kop-

Evet, halk gençli¤i s›n›fla birleflmelidir. Bu süreç halk gençli¤inin devrimcileflmesini ve yeni demokrasi mücadelesi

yalar›n› sergileyerek bu keyfi tutumu teflhir

içerisinde daha nitel bir geliflim yakalayabilmesini h›zland›ra-

ettiler. DTCF Ö¤rencileri talepleri yerine geti-

cakt›r. Böylesi bir politik kitle faaliyeti içerisinde eksiklerimizi

rilene kadar eylemliklerine devam edecek-

ve yetersizliklerimizi tespit etme ve giderek onlar› aflma pra-

lerini belirttiler.

ti¤i daha sa¤l›kl› ve sonuç al›c› olacakt›r. S›n›fla birleflen ve s›-

‹HD, ÇHD, E⁄‹T‹M-SEN de DTCF Ö¤rencilerine

n›f›n sorunlar›yla mevcut geliflmeleri de¤erlendiren bir tarz›n

destek verece¤ini belirtti. ÇHD ise geçti¤imiz

geliflmesi ise gençlik çal›flmalar›n› daha tutarl› bir çizgiye çe-

dönem yaflanan sald›r›larla ilgili okul idaresi-

kecektir. Aksi konumlan›fllar gençli¤in “devrim yürüyüflü-

ne suç duyurusunda bulunaca¤›n› aç›klad›.

müz” içerisindeki yerinde k›r›lmalara ve savrulmalara yol açacakt›r. Halk gençli¤inin 2008 yaz›nda hayata geçirdi¤i köy çal›flmas› ve geçti¤imiz haftalarda Dersim ve Antalya’da de-

J‹TEM: Dokunma bana fifllenirsin!

ANKARA- Ortado¤u Teknik ve Hacettepe Üniversitesi’nde okuyan yurtsever ö¤rencilere yönelik TMfi polisleri taraf›ndan gözalt› sald›r›s› gerçeklefltirildi. Gözalt› sald›r›s›nda 17 ö¤renci gözalt›na al›n›rken, ODTÜ ö¤rencileri arkadafllar›na yönelik sald›r›y› yapt›klar› eylemle protesto ettiler. Fizik Bölümü önünde bir araya gelen ö¤renciler sloganlarla yemekhaneye yürüdüler. Ö¤renciler

s›k s›k “Gözalt›lar Serbest b›rak›ls›n”, “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” diye sloganlar att›lar. Burada ö¤renciler taraf›ndan yap›lan aç›klamada ODTÜ’de yakalanan J‹TEM eleman›n›n gözalt›larla ilgisinin bulundu¤u belirtilerek, devletin azg›n sald›r›lar›ndan, sindirme politikalar›ndan bahsedildi. Yaflan›lan sald›r›larda rektörlü¤ün de pay›n›n oldu¤u vurguland›.

vam ettirdi¤i benzer çal›flmalar bu yönelimin geliflmekte oldu¤unu gösteren sevindirici geliflmelerdir. Halk gençli¤i bu yöneliminde ›srar ederek daha yayg›n ve nitelikli çal›flmalar örgütlemeyi hedeflemelidir. Halk gençli¤i, yeni demokrasi güçlerinin ortak akl› ve iradesi üzerinden bu yönelimi hayata geçirebilecek güce ve birikime sahiptir. Yap›lmas› gereken planl› ve programl› bir flekilde bu sürece önderlik edilmesidir.

9


10

dünya

4-16 Mart 2009

ABD K›rg›zistan’›n kapatt›¤› askeri üssünü Trabzon’a m› tafl›yacak? Rusya’n›n, ABD kuflatmas›na karfl› bafllatt›¤› nüfuz alanlar›n› geniflletme hamleleri kapsam›nda K›rg›zistan’daki ABD askeri üssünü kapatt›rmas› beraberinde yeni sorunsallar getirmifl görünüyor. ABD’nin ve NATO’nun Afganistan’daki iflgalci güçlere lojistik destek vermenin yan› s›ra Rusya’n›n önünü kesmek için de etkin flekilde kulland›klar› ve bu nedenle büyük önem verdikleri Menas askeri üssünün kapat›lmas› karar› 19 fiubat günü K›rg›zistan meclisi taraf›ndan onayland›. 90 sandalyeli mecliste 78 vekilin “kapat›ls›n” yönündeki oyu sonucunda al›nan kapatma karar› uyar›nca üssün, karar›n yürürlü¤e girmesi sonras›ndaki 180 gün içinde kapat›lmas› öngörülüyor. Meclisten geçen “kapatma” karar›n›n Devlet Baflkan› Kurmanbek Bakiyev taraf›ndan da onaylanmas› gerekiyor. K›rg›zistan iktidar›n›n Rusya’dan 2.1 milyar dolarl›k kredi ve “hibe” yard›m› almas›n›n ard›ndan kapatma karar› ald›¤› ABD’nin Menas askeri üssünün kapat›lmas›na kesin gözüyle bak›l›rken, bu üssün kapat›lmas› halinde Afganistan’daki iflgalci gücün bir anlamda Afganistan’da hapsolmas›ndan kayg› duyan ABD ve NATO, alternatif üs aray›fllar›na girmifl durumda. Bu noktada masaya yat›r›lm›fl olan seçeneklerden ikisi öne ç›kmaktad›r: Gürcistan ve Karadeniz (Trabzon).

kalar› çerçevesinde Rusya’ya karfl› destekleyor, ekonomik-askeri yard›mda buluyor ve NATO’ya üyeli¤i için destek veriyor.

Karadeniz de gündemde Son dönemde küresel güç olma ve bunu devaml› k›lma stratejisi çerçevesinde Karadeniz’e büyük önem

beti hakk›nda henüz bir bilgiye ulaflamad›klar›n› belirterek, “Halen kay›p olan bu subaylar› arama çal›flmalar›m›z sürüyor” dedi. ‹syan›n bafllat›ld›¤› bölgeleri tanklarla kuflatmaya alan devlet güçlerinin, uzun süren çat›flmalar›n ard›ndan bölgede kontrolü ele geçirdi¤ini söyleyen ordu sözcüsü, isyana kar›flt›klar› iddias› ile bölgede 230 dolay›nda kiflinin tutukland›¤›n› aç›klad›. Muhaf›zlar›n, düflük maafl ald›klar› ve bunun artt›r›lmas›n› istemelerine karfl›n olumlu bir yan›t alamad›klar›, komutanlar›n kendilerine kötü muamelede bulunduklar› için isyan› bafllatt›klar› belirtiliyor. 140 milyondan fazla insan›n yaflad›¤› Bangladefl, “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazand›¤› 1971 y›l›ndan bu yana çok say›da askeri darbeye tan›k olan bir ülke.

çal›flanlar› ve ö¤retmenlerin yo¤un

n›n, sosyal güvenlik haklar›n›n iyi-

kat›l›m gösterdikleri grev nedeniyle

lefltirilmesi ve ücretlerinin artt›r›l-

uçak seferleri iptal edildi, bir çok

mas› talebiyle gerçeklefltirdikleri

okulda e¤itim durdu, hastanelerde

bir günlük grev ülkede hayat› dur-

acil servisler ve acil hastalar için

ma noktas›na getirdi. Hava yollar›,

çal›flan s›n›rl› say›daki doktor d›-

hastane çal›flanlar›, vergi dairesi

fl›nda hizmetler durdu.

‘Mehmetçik medya’ f›rsat kolluyor

cak bofllu¤u doldurmak üzere ilerleyen günlerde bu

Öte yandan ülkemizdeki “mehmetçik medya”s› Yunanistan’daki bu eylemi f›rsat bilerek provokasyon yaratmak istedi. Politik mültecileri hedef gösterir tarzda haber yapan burjuva medya, Yunanistan’a kamp› kapatmas› ve siyasi mültecileri iade etmesi mesajlar› verdi. ‹flte burjuva medyadaki haberlerden baz› ifadeler: “Terörün, kendisini besleyen unsurlara da zarar verdi¤i gerçe¤i bir kez daha do¤ruland›. Terör örgütü mensuplar›n› y›llard›r bar›nd›ran Yunanistan flimdi büyük bir sorunla u¤rafl›yor. PKK baflta olmak üzere, terör örgütleri taraf›ndan siyasi ve silahl› e¤itim amaçl› kullan›lan ve uluslararas› tepkilere ra¤men kapat›lmayan Lavrion Mülteci Kamp› kar›flt›”.

ABD’nin bölgeye olan ilgisi 11 Eylül sonras›nda terörle mücadele kapsam›nda yeni bir flekil ve yön alm›flt›. 2002’de aç›klanan Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde Karadeniz ve Hazar bölgeleri sadece petrol rezervleriyle de¤il; Hindistan, Pakistan ve Güney Do¤u Asya pazarlar›na aç›lmak için de önemli olarak kabul edilmiflti. Afganistan’dan Gürcistan’a kadar bulunan ABD askeri mevcudiyeti bölgedeki ABD etkisini artt›rmaktad›r. ABD’nin temel amac› bölgedeki güç dengesini kendi lehine çevirmek ve Rusya’n›n bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri etkisini azaltmakt›r. Di¤er önemli amaç SSCB’nin da¤›lmas› sonras› ortaya ç›kan devletlerin pazarlar›n› Avrupa pazar›na ba¤layarak kontrol alt›na almakt›r. Karadeniz’in ABD için önemlidir, zira ABD Karadeniz vas›tas›yla Rusya’y› kuflatman›n yan› s›ra Rusya’n›n

Yunanistan’da öfke dinmiyor

“yumuflak karn›” Kuzey Kafkasya’y› kolayl›kla kontrol edebilir, bu bölgelere birtak›m müdahalelere giriflebilir. ABD’nin bölgeye gelifli Ukrayna, Gürcistan ve Moldova gibi ülkelere kendine “güven ve cesaret” getirerek Rusya karfl›s›nda seslerini daha fazla yükseltmelerine sebep olabilir. Ötesinde zengin petrol ve do¤al gaz kaynaklar›na sahip olan Karadeniz, Kafkasya-Hazar-Orta Asya bölgelerinin enerji kaynaklar›n› Bat› pazarlar›na aktarma önemli geçifl güzergahlar›ndan birisidir. Karadeniz’de etkin olan bölge d›fl› güçler bu ülkelerin enerji politikalar›na etkide bulunabilece¤i gibi Rusya’n›n da petrol ve do¤al gaz ihraç kanallar›ndan birisi olan bu bölgede enerji politikalar›na etkide bulunabilir. Ve elbette Karadeniz’in stratejik konumu sebebiyle bölgede bulundurulacak askeri gemi ve/veya üslerden Rusya’ya yönelik istihbari çal›flmalar›n› yürütülmesine elveriflli olmas› ABD’nin Karadeniz’de üs istemesi ihtimalini güçlen-

Aral›k 2008’de, 15 yafl›ndaki bir gencin polis taraf›ndan öldürülmesinin ard›ndan bafllayan olaylar›n ard›ndan Yunanistan’da sular durulmak bilmiyor. Gençlerin kitlesel eylemlerinin ard›ndan çiftçilerin militan eylemlerine sahne olan Yunanistan’da, ekonomik kriz nedeniyle kitlelerin eylemleri birbiri ard› s›ra patlak verirken, ülkedeki ilerici-gerici güçler aras›ndaki ayr›mlar da keskinlefliyor. 25 fiubat akflam› saat 10:30’da Eksarkia’da bulunan “Mülteci ve Yabanc›lar Derne¤i”ne bilinmeyen iki kifli taraf›ndan ses bombas› at›ld›. Olayda ölen ve yaralanan olmazken, sald›r›, çat›flmalar›n yeniden alevlenmesine neden oldu. Sald›r›n›n ard›ndan kalabal›k bir grup, Eksarkia’da bulunan karakola ve PASOK binas› önünde bekleyen çevik kuvvete molotof ve tafllarla sald›r›da bulundu. Polisin eylemcilere gaz bombalar›yla karfl›l›k vermesi çat›flmalar›n büyümesine neden oldu. Geç saatlere kadar süren çat›flmalarda, 4 kifli gözalt›na al›nd›.

diren hususlar olarak önümüzde durmaktad›r.

Barzani-Maliki gerilimi derinlefliyor IRAK- Yerel seçimlerden sonra gözlerin çevrildi¤i Irak'ta iyice gün yüzüne ç›kan Ba¤dat ile Kürdistan yönetimi aras›ndaki gerginlik giderek derinlefliyor. Amerikan’›n, askerlerini 2010 y›l›nda çekme karar› ald›¤›n› aç›klamas›yla birlikte Irak ve Güney Kürdistan’da yeni bir süreç bafllarken, dengeler de yeniden kuruluyor. Ülkenin altüst olaca¤›n› söylemek için vakit erken görünüyor, ancak Kürtler ile Araplar aras›ndaki güç mücadelesinin daha da yo¤unlaflaca¤›na kesin gözüyle bak›l›yor. Holding medyas›n›n görmezden gelmesine karfl›n Irak’taki direnifl bitmifl de¤il. Yan› s›ra ABD’nin, iflgal sürecinde kendisine destek veren Güney Kürdistan güçlerine tan›d›¤› “ayr›cal›k”lar ve bafllat›lan Irak’›n federatif bir yap›ya dönüfltürülmesi tart›flmalar› nedeniyle Kürt yönetimiyle Ba¤dat aras›ndaki derinleflen gerilim alarm veriyor. Güney Kürdistan Bölgesel yöneti-

Yunanistan’da emekçilerin büyük grevi YUNAN‹STAN- Devlet memurlar›-

deniz’de üs isteyen ABD’nin, Menas üssünden do¤atalebini yenilemesi beklenebilir.

Gürcistan Afganistan operasyonuna transit yard›m için topraklar›n› ABD'ye açmay› teklif etti. Gürcistan savunma bakan› David Siharulidze, Afganistan'a gönderilecek malzeme için ülke topraklar›n›n kullan›lmas›na s›cak bakt›klar›n› aç›klad›. Gürcistan savunma bakanl›¤›ndan yap›lan aç›klamada ayr›ca, Gürcü askerlerin Afganistan'daki NATO operasyonlar›na kat›labilecekleri ve bu do¤rultuda gerekli karar›n ç›kart›ld›¤› bildirildi. Yetkililer, gönderilecek askerlerin say›s› konusunda ise bilgi vermedi. Gürcistan devlet yetkilileri ABD'ye, Menas’tan gönderilen hava üssü yerine kurulacak yeni üs için de mekan teklifinde bulundular. Bu tekliflere NATO yetkililerinden ve Amerika taraf›ndan bir yan›t gelmedi¤i aç›kland›. Gürcistan’›n mevcut yönetiminin ABD eliyle gerçeklefltirilen bir darbe ile bafla getirildi¤i göz önünde bulunduruldu¤unda, bu teklif beklenmekteydi. Zira ABD Saakaflvili yönetimini uzun süredir bölge politi-

Bangadeflte, s›n›r muhaf›zlar›n›n bafllatt›klar› isyanda düzinelerce kiflinin kayboldu¤u aç›kland›. Bangladeflli yetkililer, iki gün süren isyanda kaybolanlar için yapt›klar› araflt›rmalar›n sürdü¤ünü aç›klad›lar. Bangladefl askerlerinden Dilip Kumar Ghosh, Cuma günü yap›lan aramalarda 9 cesete ulaflt›klar›n›, bu kay›plarla birlikte isyan boyunca yaflam›n› yitirenlerinin say›s›n›n 22’ye ulaflt›¤›n› söyledi. Resmi makamlar taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda, halen yüzden fazla askerin kay›p oldu¤u belirtilerek, ölü say›s›n›n artaca¤›na dikkat çekiliyor. Bas›na aç›klada bulunan ordu sözcüsü, isyan›n bafllat›ld›¤› Dhaka karargah›nda 168 dolay›nda muhaf›z›n oldu¤unu ve 31 muhaf›z›n isyana kat›ld›¤›n› söyledi. Sözcü, geri kalan 137 subay›n aki-

Yunanistan’da bulunan Lavrion kamp›, Türkiye-Kuzey Kürdistan da dahil çeflitli ülkelerden giden çok say›da siyasi mültecinin demokratik haklar› için gerçeklefltirdikleri eyleme sahne oldu. Bask›lar nedeniyle ülkelerini terkedip mülteci olan insanlar, bu ülkelerde de baflta yaflam koflular› olmak üzere birçok sorunla karfl› karfl›yalar. Avrupa ülkelerinde son süreçte geliflen politikalar ise siyasi mültecileri daha zor durumda b›rak›yor. Yunanistan’da politik mültecilerin bulundu¤u Lavrion Kamp›’nda Türk, Kürt, Afgan, Arap ve di¤er uluslara mensup siyasi mülteciler de, demokratik haklar› için 4 günlük bir eylem gerçeklefltirdiler. Siyasi mültecilerin demokratik ve meflru haklar›n› kullanarak bafllatt›klar› direnifl, Yunanistan iktidar›n›n, mültecilerin taleplerini kabul etmesinin ard›ndan sona erdirildi.

atfeden ABD ve daha önce Irak iflgali s›ras›nda Kara-

Gürcistan'dan ABD'ye üs teklifi

Bangladefl’te s›n›r muhaf›zlar› orduyla çat›flt›

Lavrion Kamp›’ndaki eylem sona erdi

Fransa’da üniversite iflgali

mi kendisine federatif bir yap› çerçevesinde toprak, petrol, para ve iktidar verilmesini isterken, Ba¤dat yönetimi ise merkezi hükümetin esas al›nmas› gerekti¤ini ve toprak, petrol, para ve iktidar›n merkezi hükümetin denetimi alt›nda olmas› gerekti¤ini savunarak, Güney Kürdistan’a tan›nan “ayr›cal›k”lara tepki gösteriyor. Ülkede Kürt yönetimi ile Ba¤dat yönetimi aras›nda yaflanan bu kamplaflma, iflgale karfl› verilen direniflin sürüyor olmas› gibi nedenlerden ötürü ABD’nin, 2010 y›l›nda ülkeden askerlerini çekmemesi ya da Irak’taki kukla yönetimin ABD’den böylesi bir talepte bulunmas› güçlü bir ihtimal olarak duruyor.

Barzani-Maliki gerilimi derinlefliyor Irak’ta merkezi yönetim ile Güney Kürdistan Bölgesel Yönetimi aras›ndaki gerilimin baflta zengin petrol yataklar›na sahip Musul ve Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi meselesi olmak üzere bir dizi konu-

da devam etti¤i vurgulan›yor. ‹flgalin ilk y›llar›nda ABD eliyle alevlendirilen Sünni-fiii çat›flmalar›n›n gölgesinde gözlerden gizlenen Kürt meselesi flimdi ön plana ç›km›fl bulunuyor. Kürtler, bölgesel yönetimin idare etti¤i üç eyalete ek olarak, Kerkük ve Musul gibi petrol zengini üç eyalette daha hak iddia ediyor. Ba¤dat yönetimi daha önce Güney Kürdistan’›n büyük bölümünde etkinli¤ini kuramad›¤› için, Kürt peflmergeleri bu ihtilafl› bölgelere konuflland›rm›flt›. Anayasadaki belirsizlikleri, sahip oldu¤u üç eyaletteki petrol kuyular› konusunda yabanc› flirketlerle anlaflma yapmak için kullanan Kürt yönetiminin bu tutumu Ba¤dat’› fazlas›yla rahats›z ediyor. Bugün baflka krizler de ufukta beliriyor. Norveçli bir petrol flirketi martta üretime bafllamak üzere Kürdistan’da bir petrol sahas›n› iflledi. Kürt yönetimi, Ba¤dat’›n talep etti¤i gibi buradan Irak’›n ortak petrol havuzuna gelir katk›s› yapmaya istekli görünmüyor.

Fransa hükümetinin üniversiteleri özellefltirmek istemesi, ö¤retim görevlileri ve ö¤renciler taraf›ndan protesto ediliyor. Fransa’n›n baflkenti Paris’te hükümetin, üniversiteleri özellefltirme ve ö¤retim kadrolar›n› azaltma plan›n› protesto eden ö¤renciler, üniversiteyi iflgal etti. Hükümetin yapmak istediklerini protesto eden ö¤retim görevlileri ve ö¤renciler 3 haftad›r, çeflitli üniversitelerde derslere girmezken; baflkent Paris’te ise bir üniversite iflgal edildi. Sorbonne Üniversitesi’ni gece yar›s› iflgal eden yüzlerce ö¤renci,

Bu da iki yönetim aras›ndaki çeliflkilerin derinleflmesine neden olan bir di¤er faktör olarak orta yerde duruyor.

ABD, Kerkük’ü iflgale mi haz›rlan›yor? Merkezi Irak hükümetinin, çeflitli muhalefet partilerinin ve kilit Kürt liderlerin hepsi, bu anlaflmazl›klar› bar›flç›l yollardan çözmeyi planlad›klar›n› öne sürseler de ABD ordusunun Kuzey Irak komutanl›¤›n›n baz› üyeleri, Irak’›n yeni kurulan 12. Piyade Birli¤i’nin yetkililerinin, haz›r olur olmaz Kerkük’ü de içeren “sorunlu” bölgelerinin tamam›n› iflgal etmeyi planlad›klar›n› öne sürdüler. Kürt yönetimi bu durumun kesinlikle kabul edilemez olaca¤› yönünde sert bir aç›klamada bulundu. Bütün bu geliflmeler göz önüne al›nd›¤›nda, Irak’›n önümüzdeki günlerde gerilimli bir sürece tan›k olaca¤›n› söylemek mümkün. Bununla birlikte bu gerilimli ortamdan en fazla zarar görecek kesimin Irak halk› olaca¤› kuflku götürmez bir gerçek.

polis zoruyla üniversiteden ç›kar›ld›.

Yürüyüfle binlerce kifli kat›ld› Hükümetin üniversiteleri özellefltirmeye dönük uygulamalar›n› protesto etmek ac›yla 21 fiubat günü düzenlenen yürüyüfle binlerce ö¤retim görevlisi ve ö¤renci kat›ld›. hükümetin bu uygulamalardan vazgeçmesini isteyen binlerce kifli, aksi halde mücadele ç›tas›n› yükseltecekleri mesaj›n› vererek, hükümete ‘seçim sizin’ dedi...


çeviri ran devrimi, 30’uncu y›ldönümünü geride b›rakt›. ‹slamc› güçlerin iktidar› ele alarak ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’ni ilan ettikleri 1979 y›l›ndaki devrimin büyük bir zafer oldu¤u iddia edilse de, ‹ran halk›n›n büyük bir ço¤unlu¤u bu iddialara kat›lmamaktad›r.

Gerici ‹ran iktidar›n›n tüm bask›lar›na karfl›n son aylarda ülkedeki devrimci dalgan›n güç kazand›¤› gözlenirken, ‹slami monarflinin ordusuna ve gizli servisine (SAVAK) cesurca karfl› duran insanlar›n say›s› da her geçen gün art›yor. ABD’nin en vahfli uflaklar›ndan birisi olan fiah R›za Pehlevi’yi deviren ‹ran halk›, deyim yerindeyse bir tarih yazd›. Kuflku yok ki bu tarihi yazan ‹ran halk›, yeni ve daha iyi bir dünya umuduyla bunu yapm›flt›. Ancak, e¤er ki devrim; halk kitlelerinin özgürleflmesi ya da son tahlilde halk›n ekonomik ve politik ç›karlar›na yan›t veren bir eylem ise, sonuç tam bir zafer say›lamazd›. fiah ve ailesi, ‹ran devriminin ard›ndan ABD’nin talimat›yla Ocak 1979’da ülkeden kaçt›. Bununla atbafl› bir flekilde, daha önceden ayarland›¤› art›k aç›kça bilinen bir plan çerçevesinde, sözde ulusalc› fiahpur Bahtiyar baflbakanl›¤a getirildi. Bahtiyar’›n baflbakan yap›lmas›n›n perde arkas›nda yatan temel hedef, gün be gün büyüyen kitle ayaklanmas›n› sahte ulusalc›l›k kalkan› ile durdurmak ve k›rmakt›. Ancak Bahtiyar da devrimci f›rt›nan›n karfl›s›nda duramayarak, baflbakan olmas›n›n üzerinden bir aydan k›sa bir süre geçmiflken ülkeden kaçmak zorunda kald›.

Devrimi mümkün k›lan güçler ve mücadeleler Farkl› uluslardan ve inanç(s›z)lardan ve s›n›flardan ‹ran halk›, kad›n› erke¤iyle tüm ülkede emperyalizme ve onun yerel uflak iktidar›na karfl› a盤a ç›kan devrimci dalgada yerini ald›. Halk›n ezici bir ço¤unlu¤u ve siyasal gruplar›n büyük bir kesimi, bak›fl aç›lar›ndaki farkl›l›klar›n› tart›flmaktan kaç›nd›. Tüm halk, fiah’› devirmek için birleflmifl görünüyordu. Pekiyi ama ilerleyen süreçte ne oldu? ‹ran halk›n›n öfkesi, ekonomik-siyasi-sosyal mahrumiyete, bask› ve zulme ve bunlar›n uygulay›c›s› olan iktidara karfl› yo¤unlafl›yordu. Bu iktidar›n y›k›lmas› için halk direndi ve savaflt›. Ülkedeki ezilen uluslar›n, kendi kaderlerini tayin etme haklar› ellerinden al›nm›flt›. 12 Aral›k 1945’te, ‹kinci Dünya Savafl›’nda, Gazi Muhammed önderli¤indeki Kürt halk› Demokratik Kürdistan Cumhuriyeti’ni ilan etti. Cafer Pifleveri liderli¤indeki Azeri halk da ayn› tarihlerde Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti’ni ilan etti. fiah’›n ordusu, bir y›l sonra 12 Aral›k 1946’da, çiçe¤i burnunda bu iki cumhürriyette büyük bir k›r›m yaparak binlerce insan› katletti. 1949, 1953 y›llar› halk hareketlerinin üst seviyelere ulaflt›¤› y›llar oldu. ‹flçilerin, köylülerin ve ö¤rencilerin eylemleri birbirini takip etti ve giderek kendili¤inden bir hareket olmaktan ç›karak örgütlü bir hal ald›. Bu kitle hareketlerinin önemli bir bölümü, Sovyetler Birli¤i taraf›ndan desteklenen Tudeh (Kitleler) Partisi taraf›ndan örgütlenmekteydi. Bu parti komünist bir nitelikten uzak, reformist bir parti olmas›na karfl›n Sovyetler Birli¤i’nin deste¤ini alm›fl olmas›ndan dolay› çok say›da devrimci ve komünist birey, grup bu partiye kat›ld›. Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi (Bolflevik)’ni ele geçiren revizyonistlerin sosyalistlik maskesinin arkas›na gizlenerek alttan alta kapitalizmi yeniden inflaya giriflmelerinin ard›ndan Tudeh Partisi, Sovyetler’deki revizyonistleri destekledi. Ülkede geliflen kitle hareketleri sonucu fiah ülkeden kaçmak zorunda kald›. fiah, bu dönemde, ABD ve ‹ngiltere’nin ekonomik-politik deste¤ini alarak, bu iki ülkenin gizli servislerinin yard›m› ile 1953 y›l›nda hükümete karfl› bir darbe gerçeklefltirdi. Bu darbe sonucunda ulusalc› bir kimli¤e sahip olan ve ‹ngiltere’nin denetimi alt›ndaki ‹ran petrol endüstrisini millilefltirmek için mücadele eden Muhammed Musadd›k hükümeti devrildi. Böylece fiah’›n 19 A¤ustos 1953’te ülkeye yeniden geri dönmesi ile ‹ran için 20. yüzy›l›n en karanl›k günleri bafllam›fl oldu. Musadd›k ve çok say›da destekçisi ile bakanlar tutukland›, baz›lar› infaz edildi. Gerici terör ülkede yeniden iktidara geldi. Siyasi faaliyetçiler fifllendi, tutukland›, iflkenceden geçirildi ve birço¤u katledildi. Tüm bunlara karfl›n halk›n mücadelesi bitirilemedi. Darbeden aylar sonra, 7 Aral›k 1953’te, ABD baflkan yard›mc›s› Richard Nixon, fiah iktidar›n›n borçlar›n›n ertelenmesi meselesini görüflmek üzere ‹ran’a gitti. Ö¤renciler yapt›klar› kitlesel eylemlerle Nixon’u protesto ettiler. Ö¤rencilerin eylemlerine sald›ran fiah askerleri üç ö¤renciyi katletti. Üç ö¤rencinin katledildi¤i bu gün, ‹ran’da Ö¤renciler Günü ilan edildi. Akabinde her y›l bu gün, ö¤renciler taraf›ndan organize edilen ve fiah’›n protesto edildi¤i geleneksel eylemlere

sahne oldu, Ö¤renciler Günü’nde, halen ‹ran’da sokak eylemleri örgütlenmeye devam ediyor.) Ö¤rencilerin bu eylemleri, fiah’a karfl› gerçeklefltirilen en önemli, en militan ve etkili eylemler oldular ve 1960’lar›n sonlar›nda bu eylemler çok daha güçlü bir hal ald›lar. Ülke d›fl›ndaki ‹ranl› ö¤renciler de fiah’a karfl› protesto eylemleri düzenliyorlard›. Bunlar›n en büyü¤ü 1962 y›l›nda gerçeklefltirildi. fiah’a karfl› gerçeklefltirilen ö¤renci eylemlerinin en önemli özelli¤i, sol bir çizgiye sahip olmalar› ve bu eylemlere önderlik eden, kat›lan ö¤renciler içerisinde komüst öznelerin az›msanmayacak derecede çok olmalar›yd›.

Yeni zalimler

‹RAN ‘devriminden’

‹ran halk›n›n mücadelesi, 1960’larda, Çin-Küba ve Vietnam devrimlerinin etkisiyle büyük bir s›çray›fl, büyük bir at›l›m yaflad›. Bu s›çray›fl ayn› zamanda ‹ran’da reformizmin güçlü etkisine karfl› hayati öneme sahip ve oldukça etkin olan bir devrimci mücadeleyi de beraberinde getirdi. Bu mücadele ve s›çraman›n ebelik etti¤i militan eylem ve hareketler, üniversite ö¤rencileri ve di¤er genç kitlelerin siyasal hareketliliklerinin iflçiler üzerinde etki göstermesine ve gençlik d›fl›ndaki halk kitlelerinin de eylemler sürecini bafllatmalar›na vesile oldu. 1970’lere gelindi¤inde, radikal örgütler, fiah rejimini ülkenin her bir köflesinden söküp atmak üzere silahl› mücadeleye bafllad›lar.

‹slami hareketin geliflmesi ve ‹ran devrim mücadelesini ele geçirmesi Ruhban s›n›f› ve dinci liderler; feodalizme güçlü ba¤larla ba¤l›yd›lar ve gerici iktidar s›n›flar› içinde önemli bir nüfuza sahiptiler. 1953 y›l›nda gerçeklefltirilen ABD destekli darbenin de destekçilerinden birisi bu güçlerdi. ‹ran’da nüfuz sahibi bir dini lider olan Ayetullah Kaflani, 1953 y›l›nda CIA destekli gerçeklefltirilen darbede fiah Pehlevi’yi Musadd›k’a karfl› destekleyen bu gerici güçlerden biriydi örne¤in. Ancak fiah’›n, 1960’lar›n bafllar›nda “Beyaz Devrim” olarak adland›rd›¤› bir süreci ilan etmesiyle birlikte, dinci-gerici güçler ile fiah aras›ndaki ittifak çöktü. “Beyaz Devrim”, söz konusu dönemde ABD’nin yar› feodal-yar› sömürge ve sömürge ülkelerde ekonomiyi ve geleneksel kültürel yap›y› kendisine ba¤›ml› k›lmak üzere “dönüflüm”den geçirmesinin ‹ran özgülünde ald›¤› isim oldu. Bu “devrim”, var ile yok aras›ndaki bir toprak reformunu ve kad›n haklar›n› içeriyor, feodalizmi “kald›raca¤›n›” iddia ediyordu. “Beyaz Devrim” ayn› zamanda geleneksel toplumsal yap›n›n k›s›tlad›¤› baz› hareketleri nispi ölçülerde özgür k›larak, hakim s›n›flar içerisindeki ruhban s›n›f›n›n ve dinci liderlerin etkilerini azaltmay› hedefliyordu. fiah’›n “Beyaz Devrim”ine karfl› sesini yükselten ‹ran’›n önde gelen fiii dinci lideri Ayetullah Ruhullah Humeyni, fiah’›n “Beyaz Devrim”ine karfl› olan dinci-ruhban güçlerin lideri haline geldi. (Burada, “Beyaz Devrim”in en ufak bir antiemperyalist niteli¤e sahip olmad›¤›n›, hedefinin ülkeyi demokratiklefltirmek olmad›¤›n› da belirtmek isteriz.) fiah Pehlevi’nin 1962 y›l›nda Humeyni’yi sürgüne göndermesiyle birlikte, Humeyni’nin ‹ran’daki ruhban s›n›f› ve dinci ulema içerisindeki otoritesi daha bir güçlendi. 1960’lar›n sonlar›nda bafllayan ve 1970’li y›llar boyunca devam eden radikal mücadeleler süresince Humeyni’nin sesi ve etkisi oldukça s›n›rl›yd› ve sadece küçük bir kesim geleneksel toplulu¤a hitap ediyordu. Giderek büyüyen devrimci kitle kabar›fl›, 1979 devrimini ad›m ad›m infla ediyordu ve bu süreçte ‹slamc› güçlerin son derece küçük izleri vard›. Ancak 1979 y›l›n›n flubat ay›na gelindi¤inde durum de¤iflmeye bafllad›. Bu dönemde fiah, komünist ve devrimci güçlere karfl› vahfli bir topyekün sald›r›ya giriflti. Onun komutas› alt›ndaki ‹ran Gizli Servisi (SAVAK), çok say›da komünist ve devrimciyi iflkenceden geçirdi, katletti. Çok büyük kay›plar vermifl olmas›na karfl›n, sadece yer alt›na çekilen ülkedeki en büyük komünist örgütler hayatta kalabildiler. Bu koflullar, söz konusu komünist güçerin kitleler içerisinde örgütlenme faaliyetine giriflmelerini ve bu suretle

4-16 Mart 2009 11

… a r n o s l › y 30

yeniden güçlenmelerini zorlaflt›r›yordu. Ayn› dönemde, dinci güçler dini inançlar› ve gelenek-görenekleri kullanarak toplumun içine girdiler, hemen her bölgede camileri kullanarak kitleleri örgütlemeye bafllad›lar. Bu tablo, o dönemde sosyal emperyalist bir niteli¤e sahip olan Sovyetler Birli¤i taraf›ndan oluflturulan blo¤a karfl› mücadele eden ve bu mücadelesinde dinci gerici güçleri desteklemekten kaç›nmayan ABD ve Bat›l› emperyalistlerin bu tutumlar› ile birleflti¤i için, dinci güçler ‹ran’da komünistlere nazaran çal›flma imkan› bulabilmekteydiler. Sol güçlerin zay›flamas›n› ve ‹slamc› güçlerin durumlar›n›n güçlenmesini beraberinde getiren bir di¤er önemli faktör ise Mao’nun ölümünün ard›ndan, Sovyetler Birli¤i’nde kapitalist restorasyon yolunu tutmufl olan güçlerin varyantlar›n›n Çin’de revizyonist bir darbe gerçeklefltirerek ülkeyi kapitalist yola sokmaya bafllamalar› idi. Tüm bu nedenler, ‹slami güçlerin devrimci özneleri geri plana iterek ‹ran halk›n›n mücadelesini kendi potalar›na ak›tmalar›n›n önünü açt›. Ve devrime bir kaç ay kala, dinci güçler halk hareketinin liderli¤ini ele geçirecek güce erifltiler. Ard›ndan emperyalistlerle el s›k›flarak devrimcileri son dakikada saf d›fl› ettiler. Devrimci gençler ve kitleler fiah’›n ordusuna karfl› savafl›p askerlerini silahs›zland›r›rken (8-9 fiubat 1979) Humeyni’nin temsilcileri, çeflitli yollarla ABD ile pazarl›k yapmakla meflguldüler. Bu günlerde ‹ran’daki dinci gerici güçler, devrimci mücadeleyi durdurmak için çaba sarf ediyorlar ve “Humeyni henüz cihad buyru¤u vermedi” diyorlard›. Bu, fiah rejiminin nas›l devrildi¤inin, devrimin nas›l çal›nd›¤›n›n, komprador burjuvalar›n ve feodal s›n›flar›n nas›l iktidar› ele geçirdiklerinin, halk kitlelerini fiah rejimini aratmayacak flekilde ezmeye-sömürmeye-katletmeye devam ettiklerinin, ülkeyi nas›l da dünya emperyalist sisteminin bir parças› haline getirdiklerinin öyküsüdür.

Humeyni liderli¤indeki ‹slami güçler iktidara gelir gelmez, yapt›klar› ilk fley devrimci kimli¤e sahip kiflileri belirlemek oldu. Bir aydan daha k›sa bir süre içinde kad›nlar, kad›n düflman› bir rejimin tuza¤›na düfltüler. Asl›nda kad›nlar, ‹slami hükümetin ilk hedefiydiler. 8 Mart 1979’da çarflaf giyinme dayatmas›yla karfl›laflan, toplumsal yaflamdan kopart›lmak istenen ve haklar› ellerinden al›nan kad›nlar tarihi bir miting düzenlediler. On binlerce kad›n, “Devrimci mücadelemizden geri ad›m atmayaca¤›z” hayk›r›fllar› ile Tahran sokaklar›nda boy gösterdi. Kad›nlar›n gücünün fark›nda olan Humeyni, kendisinin yanl›fl anlafl›ld›¤›n› söylerek, çarflaf giyme zorunlulu¤u olmad›¤› yalan›na sar›ld›. Bu yalanlar› yenileri izledi ve kad›nlar rejimin s›n›rlar›na mahkum edildiler. Kürtler, fiah rejimine karfl› mücade etmifl olan di¤er ezilen uluslar gibi, ‹slami iktidar›n ilk hedeflerinden biri oldular. Komünist örgütler Kürdistan’da güçlü ve genifl bir etkiye sahiptiler ve bu bölge, devrimin idealinin sürdürüldü¤ü bir merkez durumundayd›. Ülkenin hemen her yerinden binlerce devrimci Kürdistan’a giderek, buradaki komünistlerin liderli¤inde ‹slami iktidar karfl›t› mücadele kat›ld›. Bir kaç da¤›n›k çat›flman›n ve suikast›n ard›ndan komünist-devrimci güçlerin önderlik etti¤i kiteler bölgenin kontrolünü ele geçirdiler. Takvimler 19 A¤ustos’u gösterdi¤inde (fiah’a karfl› darbenin y›ldönümü) Humeyni, fiah’a karfl› verilen mücadele s›ras›nda a¤z›na almad›¤› cihad emrini verdi. Bu cihad bölgedeki komünistleri, devrimcileri ve Kürtleri hedef al›yordu. Cihad ilan›n›n ard›ndan Kürdistan’da, Humeyni rejimi güçleri ile Kürt halk› ve komünist, devrimci örgütler aras›nda y›llarca süren büyük bir çat›flma bafllad›. ‹slami rejim, komünistlere, devrimcilere, Kürtlere ve Azerilere yapt›¤› katliamlar› Arap, Türkmen, Belucilere de uygulad›. Kad›nlar›n bafllatt›klar› mücadele ve Kürdistan’daki savafl devem ederken, ‹slami rejim bir baflka devrimci-sol gücü teflkil eden ö¤renci hareketini ezme plan› haz›rlad›. “Kültürel Devrim” ad› alt›nda üniversitelerin ‹slami okullara dönüfltürülmesi hedefiyle, ‹slami rejim için savaflan yasad›fl› Hizbullah birlikleri silahlarla üniversitelere sald›rt›ld›. Ö¤rencilerin kahramanca direnifllerine ra¤men Hizbullah, ‹ran ordusunun (Devrim Muhaf›zlar›) da deste¤ini alarak üniversiteleri ele geçirdi ve üniversiteler bir y›l› aflk›n süre kapal› tutuldu. Humeyni güçleri, özellikle ‹slami Cumhuriyet Partisi içinde yo¤unlaflan kesimler, üniversitelerdeki devrimci profesörleri, ö¤rencileri, e¤itim görevlileri ile çal›flanlar› tasfiyeye girifltiler. Üniversitelerin ‹slamilefltirilmesi ile, ö¤renci hareketlerini geri dönüflü olmayacak flekilde bitirmeyi umuyorlard›. Ancak bu, ‹slami rejimin karfl› devrimci pratiklerinin son halkas› olmad›. Uzun çat›flmalar›n ard›ndan Humeyni, 30 Haziran 1981’de devrimci ve komünistlere dönük büyük bir sald›r› bafllatt›. fiah rejimine karfl› mücadele etmifl, onlarca y›l hapis yatm›fl binlerce komünist ve devrimci birkaç ay içinde tutukland›, iflkenceden geçirildi, katledildi. Bu olaylar 1980’li y›llar boyunca devam etti. ‹ran-Irak savafl›n›n bitti¤i 1988 y›l›na gelindi¤inde, ‹slami rejim hapishanede bulunan binlerce siyasi tutsa¤› kurfluna dizdi. Katledilen binlerce insan›n ve iflkenceden geçirilen, tutsak edilen on binlerce insan›n kan› üzerinden ‹slami rejim zaferini ilan etti. Bu zafer, demokratik devrim flans›n›n bu seferlik yenildi¤inin de ilan›yd›.

Yanl›fl olan neydi? Bugün, on binlerce komünist ve devrimcinin hapsedilmesinin, iflkenceden geçirilmesinin, katledilmesinin üzerinden 30 y›l geçmifl ve sol, devrimci örgütlenmeler yasaklanm›fl bulunuyor. Kitleler en temel haklar›n› kaybetmifl bulunuyor. Nüfusun yar›s›n› oluflturan kad›nlar, cins bask›s› alt›nda yafl›yor. Onlar ‹slami kurallara göre örtünmek ve erkeklerin yar› oran›nda ‘dahi’ sayg› görmemeye raz› olmak “zorundalar”. Ezilen uluslar›n, kendi kaderlerini tayin etme haklar› gasp edilmifl bulunuyor. Ekonomik durum daha da kötüye giderken, yoksulluk 盤 gibi büyüyor. Emperyalist devletlere ba¤›ml›l›k, ülke tarihinde görülmemifl derecede derinleflmifltir. ‹ran halk›, devrimlerinin, bu gerici güçler taraf›ndan bo¤ulmas›n›n bedelini hayli a¤›r bir flekilde ödüyor. Ancak temel bir soru halen yan›tlanmay› beklemektedir: Yanl›fl olan neydi? Devrimciler neden yenilmifllerdi? fiah rejiminin y›k›lmas› için kahramanca mücadele eden halk kitleleri bugün neden ›zd›raplar içerisinde yafl›yorlar? fiah rejimine karfl› verilen mücadelenin önderli¤ini yapan komünist, devrimci güçler neden önderli¤i ‹slami güçlere kapt›rd›lar? Bu sorular› birçok farkl› aç›dan bakarak yan›tmalak mümkün, ama ‹ran halk›n›n devriminin ald›¤› bu yenilgiden ç›kart›lmas› gereken bir ders önümüzde durmaktad›r. Yukar›da da ifade etti¤imiz gibi, tüm halk kesimleri “fiah’› devir” slogan› etraf›nda birleflmifllerdi. Bu yanl›fl de¤ildi, ama yanl›fl olan; daha bilinçli unsurlar›n, komünist güçlerin kendilerini bununla s›n›rland›rmalar›yd›. Komünistler, bu slogan etraf›nda birleflmifl olan farkl› s›n›flar aras›ndaki çeliflkileri ve antagonist ç›karlar› yoksayd›, görmezden geldi ya da göremedi. Her bir politik ak›m, kendisinin hedeflerini özetlenmifl bir flekilde “fiah bir faflist ve devrilmeli” slogan›nda gördü. Bu slogan›n gerçekleflmesinin ard›nda neler olabilece¤ine dair bilinç aç›kl›¤› yok denecek denli azd›. Sonuç olarak, devrimci mücadele için muazzam koflullar›n bulundu¤u bir süreçte devrim için yola ç›kan komünist devrimciler, gericilerin hedefi haline geldiler. Bunun ideolojik nedenleri bu makalenin s›n›rlar›n› aflmaktad›r. Tek kelimeyle özetlemek gerekirse, komünistler d›flar›dan bak›ld›¤›nda –niyetlerinden ba¤›ms›z olarak- uzlaflt›lar. Bu dersin etkileri bugün dahi sürmektedir. Bugünün politik arenas›ndaki kimi siyasal güçler ABD emperyalizmine karfl› ‹slami köktendincilerin desteklenmesini ve farkl›l›klar›n öne ç›kart›lmamas›n›, baflka bir deyiflle s›n›f iflbirlikçili¤ini sal›k vermektedirler. Bu, ‹slami gerici güçlerin niteliklerini gizlemekle kalm›yor, halk kitlelerini, onlar›n önderli¤i alt›nda toplanmaya itiyor. ‹ran komünist, devrimci güçlerinin içine düfltükleri ac› hatan›n tekrarlamas› halinde bunun diyeti, ‹ran halk›n›n 30 y›l önce ödemeye bafllad›¤› ve halen ödedi¤inden daha hafif olmayacakt›r. Bununla birlikte ‹ran’da s›n›f mücadelesi sürüyor. Kad›nlar›n mücadelesi hiç ama hiç durmad›. Ö¤renciler halen sokaklardalar ve gerici rejime karfl› mücadelelerini devam ettiriyorlar. ‹flçiler, sendikalar kurmaya çal›fl›yorlar ve temel haklar› için mücadele ediyorlar. Dünyada s›n›f mücadelesi fliddetini artt›r›yor, elbette ‹ran ‹slam Cumhuriyeti’nde de. Özcesi, s›n›f mücadelesi sürüyor ve halk geçmiflte yapt›¤› hatalar› tekrarlamayacakt›r! Kazan›lacak Dünya Haber Servisi’nden (A world win news service) çevrilmifltir.


kültür-sanat

12 4-16 Mart 2009

Dillerimiz s›n›rl›, dünyalar›m›z da... gulanan bask›larla vaat edilen haklar› yaflayacak topluluklar da kalmad›, kurumlar› talan edildi vb. Bugün bu anlaflma ihlal edilmeye devam ediliyor.

Diller ve kültürler ölümü bekliyor UNESCO’nun tehlikede diye listeledi¤i 2500 dilin 18’i ülkemizde bulunuyor. Ahbazca, Adige, Gagavuz, Pontus Yunancas›, Kapadokya Yunancas›, Lazca, Hemflince, Romani, Suret, Ermenice, Kabar-Çerkes, Zazaki, Hervetin, Ubih, Turoyo, Mlahso, Judezmo (Ladino) dilleri yok olmakla karfl› karfl›ya. Kapadokya Yunancas›, Mlahso ve Ubih dileri ölü diller kategorisinde yer al›yor. Ubih dili Tevfik Esenç'in 1992'de ölmesiyle birlikte kayboldu. Amed’in Lice ilçesine ba¤l› Kam›fll› köyünde kullan›lan Mlahso dili ise Güneybat› Kürdistan’a göçen ‹brahim Hanna'n›n 1995'te ölümüyle yok oldu. Abazaca, Hemflince, Lazca, Pontus Yunancas›, Romani (Çingene dillerinden biri), Suret (Süryanice’ye benziyor) ve Ermenice, ülkemizdeki tehlikeyi yaflayan diller. Suret dilini ülkemizde konuflan kalmad›, bu dili konuflanlar›n ço¤unun baflka ülkelere göç etti¤i belirtiliyor. Gagavuzca ve Yahudilerin konufltu¤u Ladino ve Turoyo dilleri ciddi tehlikede. Hervetin dili kritik durumda yer al›rken, Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki gelece¤i güvensiz diller kategorisinde bulunuyor.

‘Babil öncesine do¤ru emin ve h›zl› ad›mlarla ilerliyoruz’

Dünya çap›nda iflinin ehli kabul edilen ünlü Alman dil felsefecisi ve kuramc›s› Wittgenistein dil için, “Dillerimizin s›n›rlar› dünyam›z›n s›n›rlar›d›r” sözünü kullanm›flt›. Dil için baflka bir söz, ülkemizin dili lal olan ve silinemeyecek izler tafl›yan hapishanelerinde flu flekilde dökülüveriyordu: “Türkçe konufl, çok konufl!” Ayn› flekilde son zamanlarda s›kça rastlad›¤›m›z kampanya slogan›: “Vatandafl, Türkçe konufl!” Ne var ki konuflmak için Türkçe yetmiyor; düflünmek için, yapmak için bir insan›n en do¤al hallerinden olan anadilini konuflmas› gerekiyor. Bir toplumun tutuklulu¤u, hüznü, suskunlu¤u, ezilmiflli¤i, dilinin tutsakl›¤›ndand›r, dile vurulan prangadand›r. Dil, bir kalemde çizilemeyecek tarihsel ve toplumsal derinli¤i, anlam› olan canl› bir varl›kt›r, yaflamd›r. Hani eskilerin dilinden dilimize akan ifadedeki gibi, ‘ne geldiyse bafl›m›za dilimizden…’

Bizlere kalan ölümü kutlamak Birleflmifl Milletler (BM) UNESCO Genel Kurulu taraf›ndan 1999 y›l›nda al›nan kararla birlikte her y›l 21 fiubat günü, ‘Uluslararas› Anadil Günü’ olarak kutlan›yor. Nedense dilleri yok eden, kültürleri, etnik yap›lar›, ezilen uluslar› k›ran sömürücü egemenler, yapt›klar› y›k›m›, ‘kültürleri koruma’, ‘kültürel haklar› tan›ma’ ad› alt›nda kutluyor. Yani günah ç›kar›yor, yok olan dillerin 盤l›¤›n› bo¤arak. Art›k tehlikesi olmayan, hiçlefltirdi¤i ve unutturdu¤u dillere, nesli tükenmekte olan canl›lar muamelesiyle, bu sefer korumak için fonlar ay›r›yor, araflt›rma ve incelemeler yapt›r›yor. Oysa bugün diller ölüyorsa, yok olma tehlikesiyle karfl› karfl›yaysa ve en önemlisi dilleri için uluslar, topluluklar katlediliyorsa, sürgün ediliyorsa, iflkencelerden geçiyorsa, nedeni, bunu reva görenler de¤il midir? Yeni pazarlar, yeni sömürü alanlar›, yeni zenginlikler için dünyam›z›n güzel ‘ilkelleri’, farkl› inanç gruplar›, çeflitli milliyetleri, uluslar› ve bunlar›n dilleri katledilmedi mi? Tarih onlara dar edilmedi mi/edilmiyor mu? Bir dil neden ölür? Basit örneklerle birazc›k da olsa anlatmaya çal›flal›m

‘Konuflmak yasak, mahpus bana, sus bana, ya¤l› ilmek boynuma’ Bir dilin yok oluflunun do¤al ve toplumsal bir düzine nedeni say›labilir. Fakat hiçbiri egemenlerin ç›karlar› gere¤i uygulad›¤› politikalardan daha esas de¤ildir. Nedir bu kültürleri, dilleri, de¤erleri yok eden politikalar? En çarp›c› örne¤i ülkemizde oldu¤u gibi, tekçi anlay›fltan do¤an, inkâr, asimilasyon, yasak gibi kavramlar, bir dilin, bir toplumun, nihayetinde insanl›¤›n ölümüne kafidir. Bir dilin asgari düzeyde yaflanmas›n› sa¤layacak koflullar›n yarat›lmamas› ya da var olanlar›n›n yok edilmesi, sadece bir dili de¤il, o toplumu, belle¤ini, düflünü vb. yok etmektir. Bir dili konuflacak, yaflatacak bir kurum, bir e¤itim arac› yoksa, zaten o dil ölüdür. Bugün ülkemizde Süryanice, Marunice, Pontusça konuflanlar›n say›s› parmakla say›l›yorsa ve baz› dillerin ölümü onu konuflabilen tek kiflinin ölümünü bekliyorsa, kuflkusuz kurumsuzlaflt›r›lmas›ndand›r, yasaklanmas›ndand›r, asimile edilmesindendir, zorla Türklefltirilmesindendir. Bugün bu ülkede Arapça konuflan birkaç milyon, Lazca konuflan, Çerkezce konuflan vb. birkaç yüz bin insan›n torunlar› o dili art›k konuflam›yorsa, bilinmelidir ki onu yaflatacak araçlardan yoksun b›rak›lmas›ndand›r. Kendi dilinde e¤itimi yap›lmayan, e¤itim kurumu olmayan bir dil ve onun mensuplar› yaflarken ölü haldedir. Diller fonlarla ayakta tutulmak, kayda geçirilmek, müzeye konmak için de¤il, konuflulmak içindir. Devlet Lozan’› uygulam›yor Devlet, imzalay›p kay›t alt›na ald›¤› ve ‘ulus devletin kurucusu, milli gurur’ addedilen Lozan Anlaflmas›’n›n gereklerini on y›llard›r uygulamayarak, zaten birçok dilin tükenmesine, ölmesine ön ayak olmad› m›? Lozan Anlaflmas›’n›n 39. maddesinin 4. ve 5. f›kralar›nda Müslüman Türk uyruklular›n d›fl›ndakilere kendi dillerini, özellikle din, ticari iliflkiler ve bas›n yay›n alan›nda serbestçe kullanacaklar›na ve mahkemelerde kolayl›klar sa¤lanaca¤›na dair düzenleme yer al›yordu. Haklar m›? Ç›kar›lan yasalarla, uy-

“Dil olgusu bu efsaneye s›¤mayacak denli derin bir konudur. Ünsal Oskay’›n deyifliyle, söz (dil) insan›n d›fl dünya ile var oluflunu sürdürmek için giriflti¤i etkileflim sonunda ortaya ç›km›flt›r. Bunun için dil ve düflünce tarihsel ve toplumsal bir nitelik tafl›r” diyen, etnik Süryaniler üzerinde çal›flmalar› olan belgesel sinemac› Hakan Aytekin, Küreselleflme ad› alt›nda her fley gibi dillerin de “tüketim”den ve “tektipleflme”den nasibini ald›¤›n›n alt›n› çiziyor: “Küreselleflebilmek için tek ve ortak bir dil zorunlu hale gelmifl gibi. Adeta, efsaneyi do¤rularcas›na, ‘tek dilli’ Babil öncesine do¤ru emin ve h›zl› ad›mlarla ilerliyoruz.” Dünya dillerinin sadece % 4’ünün nüfusun % 96’s› taraf›ndan konufluldu¤unu hat›rlatan Aytekin, uzmanlar›n tahmini do¤ru ç›karsa bugün konuflulan dillerin yar›s›ndan fazlas›, kimine göre ise en az 5000’i önümüzdeki y›llarda tarih sahnesinden silinmifl olacak” uyar›s›nda bulunuyor. Tüketim dünyas›n›n ilan etti¤i Anadil günüyle dillerin yok olmas›n›n engellenemeyenci¤ini belirten Aytekin, Bir dilin yaz›labildi¤i takdirde gelece¤e kalabilece¤ini vurguluyor. Her dilin öncelikle kültürel süreklili¤in bir vazgeçilmezi oldu¤una ve her dilin yaflamas› ve yaflat›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizen Aytekin, dilin önemini flu sözlerle ifade ediyor: “Her dil, insanl›¤›n ortak miras›d›r. Bilgi birikiminin en önemli tafl›y›c›s›d›r, tarihin arflividir… Ve her dilin de özellikle do¤du¤u co¤rafyada, onu üreten ve var eden kültürel ortam›n içinde yaflayabilece¤ine inan›yorum.”

‘Asimilasyon dilleri yok ediyor’ Edebiyatç› Adil Okay ise, dilin bir toplum için önemi ve ne anlam ifade etti¤ini, “Dil, ortak yaflaman›n zorunlu bir arac›d›r. Sadece savunma, üretim, bölüflüm için de¤il. Bunlardan artan zamanda e¤lenmek ve dinlenmek için de ortak dil gerekliydi. Sürgünlerin suskunlu¤u buradan gelir. Anadiliyle gülememenin, seviflememenin, a¤layamaman›n verdi¤i ac›, sürgünleri ‘öteki’ k›lar” sözleriyle ifade ediyor. Ve ekliyor: “Keza F tiplerinin en büyük ezas› da konuflma yasa¤›d›r. 12 Eylül faflist darbesinden sonra bafllayan ve hala yer yer devam eden ziyaretlerde anadilde konuflma yasa¤›, siyasi tutsaklar›n hücrelerde k›r›lmayan direncini yok etme amac› tafl›m›flt›r.” Dillerin öldü¤üne, o dilleri konuflanlar›n öldü¤üne, çocuklar›n›n ise asimile edildi¤ine dikkat çeken Okay, Asimilasyonun yan› s›ra soyk›r›m, göç, bask›, zor, korku gibi nedenlerin dilleri yok etmede etkili oldu¤unu belirtiyor. Okay, neoliberalizm, küreselleflme ça¤›nda art›k s›n›f mücadelesinin yerini diller, kimlikler, renkler, dinler üzerinden verilmesi gereken özgürlük mücadelesine b›rakt›¤›n›, kapitalizmin y›kt›klar›n› gizlemek bab›nda anadil günleri ilan etti¤ini kaydediyor. Bir halk›n anadilinde e¤itim-iletiflim hakk›n› savunmak için sosyalist olman›n flart olmad›¤›n› söyleyen Okay, s›n›f mücadelesine ba¤lanmayan bir kimlik mücadelesinin kazan›mlar›n›n eksik kalaca¤›n›, diller üzerindeki bask›lar›n ancak insan mutlulu¤unu temel alan politikalarla ortadan kald›r›labilece¤inin alt›n› çiziyor.

YÜZ F‹K‹R

Zola'da “gerçek” ve “estetik”e k›sa bir de¤ini Emile Zola, liselerin edebiyat kitaplar›ndan bildi¤imiz üzere, “natüralist” bir yazard›r. Natüralizm ise, en basit anlam›yla, realizmin daha ilerisi olan ve gerçe¤in en ç›plak haliyle yans›t›lmas› gerekti¤ini savunan bir sanat ak›m›d›r. Bu anlamda natüralist roman yazar›, kahramanlar›n ve mekanlar›n salt güzel/iyi taraflar›n› betimlemekle kalmayacak, ayr›ca onlar›n kötü hatta i¤rendirici taraflar›n› da büyük bir aç›kl›k ve cesaretle ortaya koyacakt›r. T›pk› Emile Zola'n›n yapt›¤› gibi... Zola'n›n natüralizminin belki de en somut hali, maden iflçilerinin yaflant›s›n› ve mücadelesini konu etti¤i Germinal roman›. Bu romanda, maden iflçilerinin çal›flma koflullar›ndan ve mücadelelerinin geliflme seyrinden kaba ve politik bir dille bahsetmekle yetinmiyor Zola, ayr›ca, onlar›n bütün yaflant›s›n›-yaflad›klar› mekânlardan, birbirleriyle olan iliflkilerine kadar- en gerçek haliyle belirginlefltiriyor. Bu gerçek bazen öylesine çarp›c› hale geliyor ki, okurken hayal kurmamaya çal›flmak zorunda kal›yorsunuz. Maden iflçilerinin ekonomik imkâns›zl›klar içinde geçirdikleri ve alternatifsiz b›rak›ld›klar› yaflant›lar›ndaki bütün çürüme, yozlaflma somut örneklerle karfl›n›zda duruyor. Sözgelimi, yaflad›klar› mahalledeki bakkal Maigrat'›n iflçilerin borçlar› karfl›l›¤› k›zlar›n›n bekaretini istemesi ve maden iflçisi kad›nlar›n ayaklanma s›ras›nda bakkal dükkan›n› ya¤malayarak, onu öldürmeleri, cinsel organ›n› kesip, “art›k k›zlar›m›z›n bekaretini alamayacaks›n!” diye hayk›rmalar› cesurca konuyor ortaya. Veya maden iflçisi genç k›zlar›n çeflitli erkeklerle ayn› anda yaflad›klar› çarp›k iliflkiler anlat›l›yor. Germinal'in ç›kt›¤› dönemdeki baz› edebiyat çevreleri, roman› “tiksindirici” bulmufllar ve edebiyat esteti¤inden yoksun olmakla elefltirmifller. Onlara göre gerçe¤in bu denli ç›plak halde gösterilmesi, edebiyat esteti¤ine ve edebiyattaki “güzellik yaratma” gayesine terstir. Fakat Zola'da “estetik” farkl› bir biçimde tezahür ediyor. Estetik, gerçe¤i gizlemenin, makyajlaman›n bir yöntemi olarak de¤il, onu daha belirgin k›lman›n yöntemi olarak kullan›l›yor. Çünkü edebiyat›n derdi salt bireysel güzellikler yaratmak de¤il, bir fleyler anlatmak, “mesaj vermek”tir. Kald› ki Zola'n›n Germinal, Nana, Meyhane gibi, elitist edebiyat çevrelerinin estetik anlay›fl›na uymayan, yoksul halk›n yaflam›n›, yozlaflmas›n›, ekonomik darbo¤az›n› ve yaflad›klar› mekanlar›n tiksindiricili¤ini anlatt›¤› romanlar, kendi döneminde oldu¤u gibi, bugün de mesaj›n› vermeyi sürdürmektedir. Saray edebiyatç›lar› gibi, esteti¤i, cümleleri olabildi¤ince kapal›laflt›rman›n yöntemi olarak gören edebiyat çevreleriyse, bugün alay konusu olmufllard›r. Germinal'i okuyup kapa¤›n› kapatt›¤›n›zda, onu bugün yaz›lan romanlarla karfl›laflt›rmaya çal›fl›n. Sözgelimi, Orhan Pamuk'un Kar'da Kars'› anlat›fl›yla, Elif fiafak'›n Baba ve Piç'teki karakter çözümlemeleriyle karfl›laflt›r›n. Veya onu klasik edebiyat›n di¤er toplumcu temsilcileriyle karfl›laflt›r›n. Hatta karfl›laflt›rmak için en iyi kitap, galiba, Steinbeck’in Bitmeyen Kavga’s› olur. O kitapta da tar›m iflçilerinin hayat› ve mücadelesi anlat›l›r. Fakat ne Kar'da, ne Baba ve Piç'te, ne Bitmeyen Kavga'da, ne de di¤er toplumcu veya post-modern yap›tlarda Zola'daki “gerçek”i ve “estetik”i bulamazs›n›z. Denilebilir ki, “gerçek” ve “estetik” en iyi Zola'n›n yap›tlar›nda birleflmifltir. Zola, Dreyfus Davas›'ndaki asker için gösterdi¤i “gerçe¤i ortaya ç›karma” çabas›n› bir bütün olarak yaflam biçimi ve edebiyat anlay›fl› haline getirerek, bütün romanlar›nda kullan›yor ve bunu sanatsal esteti¤i bozmadan, hatta yeni bir estetik yaratarak yap›yor. Bunu yaparken edebiyat› kaba politik bir tarza bo¤muyor. Fakat dolay›nda politik taleplere de karfl›l›k geliyor, onlara da hizmet ediyor. Zola'n›n natüralizmi, özellikle Germinal'de, isyana ça¤›r›yor! Bugün de halk›n böyle edebiyatç›lara, sanatç›lara ihtiyac› var. Kiflisel bunal›mlara bo¤ulmufl edebiyat yerine, umut afl›layan ve bunu yaparken gerçe¤i de görünür k›lan bir sanat anlay›fl›na ihtiyaç var. Ülkedeki herkes ve her fley gibi, edebiyat da, toplumsal kayg›lardan ar›nd›r›lmaya çal›fl›l›yor. Böyle bir edebiyat›n da estetik zevk verece¤i muhakkakt›r ama, sanatç› duyarl›l›¤›n›n gere¤i, ezilenlerin, toplumun yak›c› sorunlar›n›, hak ihlallerini ta iliklerde hissetmektir. T›pk› Zola gibi... Germinal'i okuyun! Ve isyana gerekçe yap›n onu. Yap›n ki, suya yaz› yazmam›fl olsun Zola! Yap›n ki, estetik, “eylem”le buluflsun!

KOMÜN VE MÜCADELE B‹Ç‹MLER‹

Muzaffer ORUÇO⁄LU Komün, mücadele biçimlerini kendi kafas›na göre tayin etmez. Kitlelerin o anki genel ruh hali, mücadelenin önüne dikilen engellerin gücü ve mant›¤›, mevcut politikan›n ve ekonominin durumu, mücadele biçimlerinin tayininde önemli rol oynar. Mücadele biçimleri alabildi¤ince çeflitlidir ve flartlar›n de¤iflmesiyle birlikte sürekli de¤iflir. Komün, mücadelenin bar›flç›l biçimlerinde ve amaca uygunlu¤unda ›srar eder, karfl› taraf engel ç›karmad›¤›, fliddete bafl vurmad›¤› sürece, fliddetten uzak durur. Ama fliddet flartlar›n›n olgunlaflt›¤›, fliddetin zorunlu hale geldi¤i anlardan da kaç›nmaz. Ayaklanma, barikat, vur-kaç ve benzeri tüm fliddet biçimlerini flartlara ba¤l› olarak, kararl›l›kla uygular. Y›¤›nlarda sempati uyand›ran, onlar› seyirci konumundan ç›kar›p, harekete geçiren mücadele biçimleri y›¤›nlara aittir. Y›k›c›l›¤›n zirveye ulaflt›¤› bir anda, onun görevi, bu gücün üretici güçlere zarar vermeden köhneye yönelmesini sa¤lamakt›r. Komünün tabusu yoktur; mücadelenin aç›k ve gizli, parlamenter ve parlamento d›fl› tüm alan ve biçimlerinde yer al›r. ‹nsan›n oldu¤u her yer, onun alan›d›r. Onun ifli gücü, sadece ayr›nt›lar›n ve afla¤›n›n de¤il, kendisini ezen yukar›n›n da y›k›c› ve

yarat›c› gücünü, alabildi¤ine daralt›lm›fl tek hedefe karfl›, ayn› hat üzerinde birlefltirmektir. S›radan, uyruk, y›¤›nsal yaflam›, do¤rudan iktidar veya do¤rudan demokrasi yaflam›na dönüfltürmenin yolu, böylesine kitlesel bir hareketten geçmek zorundad›r. S›n›f› ve konumu ne olursa olsun, her insan dönüflebilir bir zenginlik ve çok yönlü bir yetenektir. Hiç kimse sömürücü olarak do¤maz ve kendi bilinçli iste¤iyle sömürücü olmaz. Bir sömürücü bir komünara, bir komünar da bir sömürücüye pekala dönüflebilir. Komün, afla¤›dan yukar›ya do¤ru infla edilir. ‹ktidar› alma ve infla etme tarz›, komünün yaflam tarz›d›r. Bundan dolay› komünün iktidar› kaybetme diye bir korkusu yoktur. Komünün as›l amac›, bireyin iktidar olmas›d›r. Bireyin kendi iç zenginliklerini derinlemesine tan›mas›, bu zenginlikleri tüm yetileriyle seferber etmesi, bireyin kendisini bilgiyle donatmas›, mülk ve egemenlik duygular›ndan ar›narak derviflleflmesi, yönetmeye ve yönetilmeye ihtiyaç duymamas› demektir. O zaman bu iktidar›n içeri¤i, klasik iktidar›n içeri¤inden tamamen farkl›d›r. O zaman, komünün mücadele biçimlerine yaklafl›m› ve bu biçimleri ele al›fl ve uygulay›fl tarz› da, klasik iktidarlar›n

tarzlar›ndan farkl›d›r. Bireyin komün olmas›, komünleflmesi; komünlerin, komünleflen bireylerden oluflmas› ve ayn› zamanda komünlerin, kendi ba¤r›na kat›lan s›radan insanlar›, komün insanlara dönüfltürmesi. Komünün özgürlü¤ünün, bireyin insani, kaliteli, derin özgürlü¤üne tabi olmas›. Bireyi özgür olamayan bir komün, özgür olamaz. Komün, ülke çap›ndaki iktidara, afla¤›dan ve yerelden gider. Mücadele biçimlerini afla¤›n›n ve yerelin ruhu ve mant›¤› tayin eder. Bundan dolay› her yerelin kendine özgü bir mücadele biçimi vard›r. D›flardan ya da merkezden yerele dayat›lm›fl, yerelin gerçe¤i ile çat›flan bir mücadele biçimini, komün reddeder. Dayatma anlay›fl›, onlar için savafl›p, onlar› kurtarmak felsefesini savunan güçlere özgüdür. En küçük komün, iki komünardan oluflur. En büyük komün ise dünya komünüdür. Kitlelerin maddi ve manevi dünyas›ndan, arzular›ndan ve e¤ilimlerinden kaynaklanan mücadele biçimleri, kitle hareketleri gelifltikçe çeflitlenir, zenginleflir. Tarihin en çok ciddiye ald›¤› kitleler, mücadele biçimlerine hakim olan, onu bizzat uygulayan, de¤ifltiren kitlelerdir. Komünün ruhu, insanileflme ve özgürleflme aflk›n›n

ruhudur. O, kanaat mülkünün sultan› olan yoksul y›¤›nlar›n ya da yiye yiye sap›tan s›n›flar›n yerleflik de¤er yarg›lar›na, akl›n al›fl›lm›fl söylemine ve gücünü gelenekten, al›flkanl›klardan, ilkel güdülerden alan, yerleflik, yar›-tanr›sal kurumlar›n ahlak›na sald›r›r. ‹nsan›n egemenlik duygular›na ve bu duygular›n gökte ve yeryüzünde cisimleflen, yabanc›laflm›fl, dokunulmaz güçler haline gelen sistemlerine sald›r›r; sözcükleri yan yana dizerek ve esas durufla sokarak, onlardan demir k›talar yaratan ve bu k›talar arac›l›¤›yla ifadenin özgür ateflini prangalayan dile sald›r›r. Ve tüm dünyaya, kendisinin de eskiyece¤ini ve dipten gelen dalgalar taraf›ndan bir gün y›k›laca¤›n› vaaz eder. Hamle etmek, yenilmek, toparlan›p yeniden hamle etmek, yeniden yenilmek... Devrimi ve ilerlemeyi bir yaflam tarz› haline getiren komün için normal bir yaflam ilkesidir bu. Devrim, y›¤›nlar›n ne kadar hakk›ysa, onlar›n özne olmaktan ç›k›p nesneleflmesi, yani bir ayaklanma ya da genel bir referandumla devrimden vazgeçmesi, yani yele verilmifl dülger talafl› gibi da¤›l›p bir varl›k göstermemesi de o kadar hakk›d›r. Komün, koyunluk hakk›na sayg› duyar ama kendisi

hiçbir zaman koyunlafl›p, devrim aflk›ndan vazgeçmez. Bu onun do¤al ruhudur. Komün, y›¤›nlar›n mütevekkil, koyun ruhu de¤il, y›k›c› ve yarat›c› ruhudur. Her insan›n içinde, dünyay› kap›s›na mülaz›m diken bir diktatör vard›r. Bu bazan bir cellat, bir kahraman, mayas›nda egemenlik illeti olan habis bir tevazu, bazan bir gösterifl ve ün budalas›, bazan da bir iktidar veya devlet ihtiras› biçiminde belirir. Biçimi ne olursa olsun, komünün ifli gücü bu diktatörledir. Komün, fliddete dayanan mücadele biçimlerinin, otoriter e¤ilimleri ve merkeziyetçili¤i güçlendirici bir rol oynad›¤›n› bilir. Bundan dolay› mücadelenin bar›flç›l, demokratik, kitlesel biçimlerine önem verir. fiiddete tapma e¤ilimlerinin, kifliye ve otoriteye tapma ile sonuçlanaca¤›n› bilir. Kaç›n›lmaz fliddet sorununda ise, -fliddetin di¤er biçimlerini ilkesel olarak reddetmemekle birlikte- kitle fliddetini tercih eder. Demokrasiye en uzak örgüt, fliddetin biçimlendirdi¤i örgüttür. Gizlilik ve daralma, fliddetin do¤as›na uygundur. Bununla birlikte tarihin bize ›srarla gösterdi¤i yavuz bir gerçek vard›r ki o da, devrimlerin önlerine ç›kan ve ilerleme f›rsat› vermeyen gerici fliddeti, devrimci fliddetle aflt›klar› gerçe¤idir.


güncel Su hayatt›r, hayat›m›z özellefltirilemez

‘Suda tasarrufun yolu, fiyatlar›n artt›r›lmas›nda görülüyor’

Haftan›n belli günlerinde bidonlar›n› alarak fiiflli Belediyesi'nin su da¤›tma arabas›n›n kuyru¤una giren insanlar›n durumunun, köylerde ortak çeflmeden evlerine su tafl›mak zorunda kalan insanlardan nas›l bir fark› var? Evlere ar›t›larak verilmesi gereken içme sular› verilmeyince, suyun d›flar›dan sat›n al›nmas› ihtiyac› do¤uyor. Evinde kullanaca¤› suya ayr›, içece¤i suya ayr› para vermek durumunda b›rak›lan insanlar her ay yüklü bir para ödüyor. fiehirlerin göbe¤inde susuzlukla bo¤u-

geçirilen yasalar, planlar ve kararlar›n yan› s›ra suda özellefltirmelerin tart›fl›laca¤› Dünya Su Forumu'nda, sessiz bir flekilde karfl›lan›yor. Suyun özellefltirilmesi hamleleri s›ras›nda durumun ciddiyetinin boyutlar› tamamen karart›l›yor. Hastanelerin, yollar›n, telefonun ve daha birçok kamu alanlar›n›n özellefltirildi¤i ülkemizde suyun özellefltirilmesi kendi içinde bir son nokta durumunda. Fakat tüm bu önemine karfl›n bu konuda yap›lan eylem ya da çal›flmalar çok s›n›rl›. Devlet kendi cephesinde ise ülkeye gelecek olan uluslararas› su flirketlerinin yolunu gözleye durmakta ve haz›rl›klar›n› sürdürmekte. 6-26 Mart tarihlerinde ‹stanbul'da yap›lacak olan 5. Dünya Su Forumu'na iliflkin görüfllerini ald›¤›Dünya Su Konseyi, Dünya Bankam›z TMMOB ‹KK Sekreteri Tores Dinçöz, devletin halka tasarruf diye suyun paral› hale getirilmesis› ve beyaz alt›n; su! ni dayatt›¤›n›n alt›n› çizdi. 16-22 Mart tarihlerinde gerçekleflSuyun özellefltirilmesi yolunda ad›mlar›n at›lacatirilecek olan 5. Dünya Su Forumu, ¤› 5. Dünya Su Forumu'na iliflkin konuflan Dinçöz, ülkemizde aç›lacak olan devasa su tekelerinin amac›n›n dünyada suya bir vizyon vermek oldu¤upazardan pay kapmak isteyen su nu flu ifadelerle kaydediyor: "Yap›lacak olan su forumu ile bütün tekellerinin kat›laca¤› bir organidünya ülkelerindeki akarsular›n, derelerin, nehirlerin ve barajlar›n zasyon olacak. Yap›lacak olan 'Su özellefltirilmesi öngörülüyor. Bu yüzden de ‹stanbul'da yap›lacak Forumu'na iliflkin geçti¤imiz y›l olan Su Forumu'nun sonuçlar› meclisteki yasalara yans›yacak. Bu Ekim ay›nda bir bas›n aç›klamas› forumda 'Kentsel Su Mutabakat›' dedi¤imiz mutabakat› imzalayayapan Dünya Su Konseyi Baflkan› caklar. Bunlar neyi içeriyor: Diyorlar ki 'evsel kullan›mdaki su ve Loic Fauchon flunlar› dile getirmiflti: küçük çitçinin kulland›¤› su o kadar çok ki, bu yüzden tassarruf “E¤er su konusunda bir savafl ç›ksa¤layabilmek için suyun fiyat›n›n artt›r›lmas› gerekiyor', yani su mas›n› istemiyorsak yap›lmas› ges›k›nt›s›n›n yaflanmamas›n›n tek çözümü suyun fiyat›n›n art›r›lreken baz› fleyler var. ‹lk olarak hemas› olarak görülüyor." Dinçöz, bu uygulamalar›n flu s›k›nt›lar› pimiz birer vatandafl olarak farkl› do¤uraca¤›na dikkat çekiyor: "Bu uygulamalar çiftçileri tar›mdan bir yaklafl›m içinde olmal›y›z. Çünuzaklaflt›racak, kentlerde yaflayan dar gelirli insanlar büyük s›k›nkü suyu gerçekten tasarruf etmet›lar yaflayacak, suya ödenen paralar› onlar belirleyecek, su tamamiz gerekiyor.” Peki, “Suyun tasarm› ile kontörlü hale getirilecek." ruf” edilmesinden kast edilen nedir? Su Forumlar›n›n düzenlenmesinde önemli bir yerde duran Dünya Su Konseyi, “Dünya su güvenli¤i Bütün ekosistemi de¤ifltirecek olan suyun özellefltirilmesi talebiiçin çok yönlü uluslararas› bir ornin haks›zl›k oldu¤unu söyleyen Dinçöz, suyun ticarilefltirilmesini takl›k” olarak tan›mlanan, 300 üyebütün dünyada egemen k›lmaya çal›flan 2-3 tane su tekelinin olli uluslararas› bir kurulufl. Ana du¤unu belirtti. "Türkiye su zengini bir ülke de¤il, ancak kendine program› çok uluslu flirketler ve yetebilecek kadar su kaynaklar› var. Türkiye, ak›ll›ca bir yöntemDünya Bankas› taraf›ndan belirlele bundan sonraki uzun süre su s›k›nt›s› çekmeyecek bir ülke" dinen konseyde ülkemiz de 41 üye yen Dinçöz, flunlar› söyledi: "Suyun fiyat›n›n artt›r›lmas› için elleile Japonya ve Fransa'dan sonra en rinden geleni yap›yorlar. Bunu nas›l yap›yorlar: Çeflitli su kaynakçok üyesi olan 3. ülke konumunlar›n› baflka yerlerde toparlayarak da¤›tmaya çal›fl›yorlar, su havdad›r. Dünyadaki su sektörü ise zalar›n›, ormanl›k alanlar› yok ediyorlar. Bir taraftan su kaynaklaDünya Bankas› ile do¤rudan ba¤r›n› böyle k›smak için elinizden gelen herfleyi yapacaks›n›z, ondan lant›l› 10 uluslararas› flirket taraf›nsonra da 'su yok, suya eriflim için bu kadar maliyet gerekiyor' didan kontrol ediliyor. Sadece bu fliryeceksiniz. Burada bir dengesizlik, s›k›nt› var. Bunlar›n görülmesi, ketlerden ikisi olan Vivendi ve Supaylafl›lmas›, görünür k›l›nmas› gerekiyor." Dinçöz, suyun ticariez, 'beyaz alt›n' olarak tan›mlanan lefltirilmesinin önlenmesi için 15 Mart'ta bir miting karar› ald›klasu sektörünün dünya pazar›ndaki r›n› söyledi ve tüm insanlar›, partileri, kurumlar› mitinge kat›lmapay›n %70’ini kontrol ediyor. ya davet etti.

1

Su k›tl›¤›n› devlet yarat›yor

“Kurtar›c›” flirketlerin “su çözümü”ne bir örnek: Meksika flan köyler yaratan devletin çözüme iliflkin yürüttü¤ü çaba ise, yerli ve yabanc› sermayelerle pazarl›klar! Tüm alg›lar›n seçimlere odakland›¤› bir dönem ve meclisten apar topar-sesiz sedas›z

Meksika’da 2006 y›l›nda 4. Dünya Su Forumu'na “ev sahipli¤i” yapm›fl bir ülke. Dünya Bankas› ve flirketlerle iflbirli¤i içerisinde olan Meksika devleti 31 May›s 1996’da hidrolik kaynaklar›n yönetimi konusunda flunu söylüyor-

du: “Ulusal su politikas› ve Meksika’daki suyun yönetimi konusunda Dünya Bankas› politikalar› ile tamamen uyum içindeyiz”. Meksika'da halk›n, su hakk›n›n özel flirketlerce talan edilmesi yerel yönetimlerden al›nan destekle de üst boyuta s›çrat›ld›. Dünyada su pazar›n›n büyük bir k›sm›n› elinde bulunduran Vivendi ve Seuz ülkeyi adeta kuflatt›lar. Suyun da¤›t›m sisteminin yüzde 20'sinin özellefltirildi¤i ülkede, Suez’in içinde bir flirket olan Ondeo, tek bafl›na yedi buçuk milyon kifliye su da¤›t›m› yap›yor. Halk›n ç›kar›na yap›ld›¤› söylenerek suyun devlet taraf›ndan özel flirketlere sunulmas› çözümden ziyade Meksika'da su s›k›nt›s›n› artt›rd›. Bugün 30 milyonluk nüfusa sahip olan Meksika, kendine yetebilecek oranda yeralt› su kaynaklar›na sahip olmas›na karfl›n, nüfusun yüzde 40'›ndan fazlas› sa¤l›kl› su kullanam›yor. Meksika'da flirketler suya sürekli zam uygulamalar› yap›yor. Bu tablonun yan›nda “Kurtar›c›” flirketlerin su vermek için gitti¤i Meksika'da nüfusun yüzde 30'u, 20 dolardan daha az gelire sahipken yüzde 60'› ise, günlük 5 dolar›n alt›nda bir rakamla hayat›n› devam ettirmeye çal›fl›yor. Ve Meksika halk› bugün büyük yoksulluk ve susuzlukla gelen hastal›k ve ölümlerle bo¤uflur durumda.

Ülkemizin Su Forumu'nu “kazanmas›!” Suyun tutumsuz kullan›lmas›(!), k›tl›¤›n önlenmesi, temiz suya ulafl›m›n sa¤lanmas› vs. Bunlar ve daha birçok öngörüler yap›lacak Forum'un amaçlar› aras›nda s›ralan›yor. Fakat bu Forum’un düzenlenmesindeki as›l nedenlerden birisi 90 milyar dolarl›k su sektöründeki kar pastas›. Su kaynaklar› kendine yetebilen Meksika ve ‹spanya gibi ülkelerden birisi olan co¤rafyam›zda, yeralt› su kaynaklar› oldukça zengin, bu zenginlik tekeller için bulunmaz bir ‘f›rsat’.

Suyun özellefltirilmesi ne anlama geliyor? Devlet ve flirketler, yap›lacak olan Su Forumu'nun bildirisinde halk› düflündükleri yönünde görüntü verseler de, Latin Amerika ülkelerindeki tablo, bunun aldatmacadan baflka bir fley olmad›¤›n› ortaya koyuyor. “Sosyal devlet”in gere¤ini yerine getirmeyen devletin satt›¤› ve kullanmak için ald›¤›m›z suyu bir de kulland›¤›m›z için, at›k su paras› ödüyoruz. Yani bugün suyun eve girmesi de ç›kmas› da para demek. Al›nan bu at›k su paralar›n›n ar›tma giderleri için kullan›laca¤› söylense de, ülkemizdeki ar›tma tesislerinin durumu ortada. “Sa¤l›kl› su” ulafl›m›n›n sa¤lanmas› için su idaresinin flirketlere verilmesi ise bugün ödedi¤imiz paralar›n Meksika örne¤inde oldu¤u gibi artaca¤› anlam›na geliyor. Özellefltirme ile yer alt› ve yer üstü su kaynaklar› gasp edilecek. Yani art›k derelerden su tafl›nmayacak; çünkü onlar art›k flirketlerin tekelinde olacak. Küçük üretici köylülerin su kullan›m› engellenerek, küçük üretici köylü tar›m tekellerine kurban edilecek; baflka bir ifadeyle tar›m›n flirketlefltirilmesi amaçlan›yor .

Suyun özellefltirilmesi ve yönetimi paneli düzenlendi ‹STANBUL- Suyun özellefltirilmesine iliflkin Çevre ve Orman Mühendisleri Odas›’nda gerçeklefltirilen panelde suyun sermaye tekellerine sunulmak istendi¤ine dikkat çekildi. 28 fiubat'ta gerçeklefltirilen panelde konuflmac› olarak Prof. Dr. Fuat Ercan, Hül-

ya Kendir, Ece Kocab›çak ve Prof. Dr. ‹lhan Tal›nl› yer ald›. Panel baflkan› olarak kat›lan ve k›sa bir sunum gerçeklefltiren Tal›nl›, “Emperyalizm ve kapitalizm yaflam hakk› olan suyu ticarilefltirmek üzere. Yar›n s›ra havaya gelecek, biliyor musunuz?” ifadelerinde bulundu. “Ülkemizde yap›lan ar›tma yöntemlerini ço¤unlukla yanl›fl oldu¤u anlafl›lmaktad›r” diyen Tal›nl›, ar›tma yöntemi olarak tan›mlanan ifllemlerde kanserojen madde içeren yo¤un klor kullan›ld›¤›n› söyledi. Ticarilefltirilen suyun yan› s›ra, suda kullan›lan ambalajlamalar›n da bir çevre felaketi do¤urdu¤una dikkat çeken Tal›nl›, “Bu suyu, bu insan hakk›n› sömürücü düzenin eline vermeyin” dedi.

'Toplumsal bir hareket oluflturulmal›' Kocab›çak'›n kad›n ve su sorunu üzerine bir konuflma gerçeklefltirdi¤i panelde Kendir, Antalya özgülünde yaflanan suyun ticarilefltirilmesi ve flirketlere sunulmas› örne¤i ile yaflanan ve yaflanabilecek olan s›k›nt›lara dikkat çekti. Kendir'in ard›ndan konuflan Ercan ise suyun özellefltirilmesine karfl› daha genifl ve toplumsal bir tepkinin yarat›lmas› gerekti¤ine dikkat çekti. Yarat›lan fark›ndal›k kavram› üzerinden fark edilemeyenlere dikkat çeken Ercan, “Ulusal sermaye flirketleri bize öyle bir fark›ndal›k süreci yarat›yorlar ki, fark›nda olabilece¤imiz hiçbir fleyi fark edemiyoruz.” dedi. “Kiflinin fark›nda olmas› yetmiyor, bütün insanlar›n fark›nda olmas› gerek” diyen Ercan, flu flekilde konufltu: “Türkiye'de dünyan›n su tacirleri buluflacak. Buluflmalar› yetmiyor ,çok önemli anlaflmalar yapacaklar. Bu sürecin deflifre edilmesi gerekiyor.”

4-16 Mart 2009 13

UFUK Ç‹ZG‹S‹ Bak›fl CAN

Komünist rotadan flafl›lamaz Bulufllar›n temelinde ihtiyaçlar vard›r. ‹htiyaca dair aray›fllar bilimsel zemin ve ölçülere sahipse kazan›mla sonuçlan›rlar. Yapay unsurlara dayal› çabalar ise hayali silüetlerde kal›rlar. ‹leriye dönük her nesnel aray›fl; ilerleme ve geliflme do¤rultusunda yaflamsal fonksiyona sahip bir gerekliliktir. Ama aray›fl e¤ilimi, nesnel yasalardan de¤il de subjektif yan›lg›lardan dürtü al›yorsa, bu aray›fl büyük bunal›mlar›n habercisi olamktan ileri gitmez. ‹kircikli, net olmayan mu¤lak görüfllerin, ancak dönüflme e¤ilimi olabilir, dönüfltürme gücü olamaz. Belirsizlik kadar büyük bir düflman, karars›zl›k kadar zay›f bir an ve yenilmeye müsait daha iyi bir hal yoktur. Kazanman›n temel yollar›ndan biri, net tutum ve tavra sahip olmakt›r. ‹ster silahl› bir savafl olsun, isterse ideolojik savafl›m olsun; önceden veya kendi içinde tutarl› bir bütünlü¤ü ve duruflu yok ise, istikrarl› bir çizgi izleyip zafere ulaflmas› düflünülemez. Bütün çal›flmalar bir çizgi temelinde ele al›nmak, bu çizginin tayin edicili¤inde yürümek ve yürütülmek durumundad›r. ‹lkeleri aç›k olmayan ve ilkeler zemininde yürümeyen her sosyal eylem, amac› sallant›da kalan bir bomba gibi nerde ve nas›l patlayaca¤› belli olmayan tehlike durumundad›r. Komünistler tüm çal›flmalar›n› bilinçli bir iradeyle, öngörü ve hedeflerine hizmet edecek flekilde belli bir plan temelinde yürütürler. Çizgi ve amac› ilkelerle saptanmam›fl her davran›fl, her hareket; zay›f olup baflar›s›zl›¤a mahkumdur. Maoist komünistler, geliflmeleri kendili¤indencili¤e b›rakmad›¤› gibi, geliflmeleri seyrederek pefline de tak›lmazlar. Bunun gibi, herfleye aç›k kap› tutup bilinmezlikle bir aray›fla girip sa¤dan-soldan toplama muhtaçl›¤› görünümü sergileyemezler. Neyi, ne için yapt›klar›n›-tart›flt›klar›n› önceden bilirler. Çizgi ve ilkelerinde tereddüt göstermeden ad›m atarlar. ‹lkeli Maoist çizgiyi eklektizm bayra¤›na hasretmezler. Maoistlerin itibar›, sa¤lam ilkeleri ve net s›n›f tav›rlar›ndaki ›srarlar›ndan gelir. Elbetteki d›fl›m›zdaki dverimci-demokrat çevrelerden de ö¤renece¤imiz çok fley vard›r. Buna asla kapal› olamay›z. Kitlelerden ö¤renme ilke siyasetimizin gere¤idir bu. Ne var ki, bunun ad›na siyaset tereddütlerimizi ve belirsizlik içinde bir aray›fla sahip oldu¤umuzu yans›tacak flekilde kitlelerin karfl›s›na oturamay›z. Savunaca¤›m›z görüfller net ve belli olur, bu görüfllerimizle kitlelere gidip onlarla tart›fl›r›z. Misyonumuza uygun olarak kitleler ve tüm devrimci çevrelere siyasetimizi götürür, onlar› e¤itmeyi amaçlayarak onlardan da ö¤reniriz. Kitlelerden ö¤renmeyi uygularken onlar› e¤itmeyi ihmal edersek, Maoist siyasetten sapm›fl oluruz. Ayn› zamanda Maoist kumanda merkezi ile kitlelerin ayn›laflt›r›lmas› ve öncülük rolünün inkar edilmesi biçimindeki Menflevik çizgiye kaym›fl oluruz. Kitlelerden ö¤renmek, niteli¤i önemsememek ya da reddetmek anlam›na gelemez. Devrimci kitle çizgisi kitle kuyrukçulu¤una dönüfltürülemez. Komünist partilerinde ideoloji ve ilkeler esnetilemez. Marksist-Leninist-Maoist çizgi bayraklaflt›r›lmadan hiçbir sorun çözülemez. Yenilgi ve zay›fl›k koflullar›n›n besleyerek gelifltirdi¤i sorunlar komünist rotadan flafl›larak çözüme kavuflturulamaz. Komünistler, “Sosyalizmin öldü¤ü” demagojisi üzerine gelifltirilen “s›n›f mücadeleleri tarihe kar›flt›” fleklindeki temelsiz ve bir o kadar da mesnetsiz emperyalist politikalara pirim verircesine sorunlar› ele alamazlar. “Proletarya diktatörlü¤ü denendi ama olmad›.. sosyalizm yenildi, de¤ifltirmemiz laz›m.. MLM’nin tekrar›yla yetinemeyiz, yeni sentezler yaratmak durumunday›z..” vb. fleklindeki, MLM ideolojiye inançs›zl›k temelinde tereddütlerle yol alan her aç›, neo-liberal teoriler karfl›s›nda dizleri titreyen duruflsuzluktur. Maoistlerin, ideolojide tereddütü olamaz. Her türden sald›r› karfl›s›nda, sars›lmadan kararl› bir duruflla MLM’in savunulmas› tarihsel önemdedir. Tasfiyecili¤in her koldan yükselen çok sesli korosuna, komünist devrimci ilkelere daha s›k› sar›larak yan›t olmak Maoizm’in miras b›rakt›¤› tarihi ödevdir.


tarih-okur

14 4-16 Mart 2008

Çemiflgezek, Tekke Köyü çat›flmas› Maoist Parti’nin taraftar› olmas› nedeniyle memleketi Dersim’de yo¤un devlet bask›s› yaflayan Cüneyt Kahraman ve ailesi, 1984’te Manisa’ya ard›ndan, da ‹zmir’e göç etmiflti. 25 A¤ustos 1990’da gerilla mücadelesine kat›lan Cüneyt, genç yafl›nda gösterdi¤i azim ve kararl›l›kla k›sa sürede Parti Aday Üyeli¤i’ne kabul edildi. 1991 Ekim’inde Parti Üyeli¤i onaylanan Cüneyt, 1992’de ise kongre çal›flmalar›ndaki etkinli¤inden dolay›, Kongre delegeli¤ine seçildi. O dönem süren birlik çal›flmalar› öncesinde Genel Komutan-

l›¤›n birinci yedek üyesi, Bölge Komutanl›¤›’n›n da as›l üyesi olarak atand›. 1992 y›l›nda, ‹smail Bulut’un ölümsüzleflmesiyle genel komutanl›¤a as›l üye olarak atand›. Cüneyt Kahraman, henüz 20 yafl›nda iken Genel Komutanl›k’ta görevli ve 1 Nolu Gerilla Bölgesi’nde siyasi komiserdi. Cüneyt’in bu h›zl› geliflimi sonraki süreçte de ayn› flekilde devam etti. 14 Haziran 1993’te, 21 yafl›ndayken, Maoist Parti’nin Merkez Komite üyeli¤ine seçildi. 1994 Mart’›nda içerisinde yer ald›¤› eylemlerde ölümcül yara almas› nedeniyle tedavi için yurt d›fl›na gönderilen Cüneyt, 1996 y›l› Ocak ay›nda tekrar mücadele alan›na döndü. 24 Nisan 1996’da sonuçlanan Kongre Haz›rl›k Konferans›’nda Maoist Parti’nin Genel Sekreterli¤i’ne seçildi.

Cüneyt Kahraman: :Maoist Parti’nin ölümsüzleflen 4. Genel Sekreteri olan Cüneyt Kahraman, Maoist hareketin çok önemli tarihsel dönemlerinden birinde genç yafl›na ra¤men üstlendi¤i rolle, tarihe önemli bir kay›t düfltü. Maoist Parti’ye s›zan karfl› devrimci hücre elemanlar›n›n a盤a ç›kart›ld›¤› 1996’daki Kardelen Harekât› ile bu sürece nokta koyulmufltu. ‹lkelerin dejenere edilmek istendi¤i, saflarda bozgunluk yarat›lmak istendi¤i bir dönem, “Dün bizimdi, gün bizimdir, zafer de bizim olacak” fliar›yla tarihsel bir kazan›ma dönüfltürüldü. Bu tarihsel süreç, Komünist Önder Cüneyt Kahraman’›n önderli¤inde afl›lm›flt›. 7 gerillan›n ölümsüzleflti¤i Tekke Köyü çat›flmas›ndan yaral› olarak ç›kan Cüneyt Kahraman, 24 Mart’ta ölümsüzleflti.

15 Mart, Tekke köyü çat›flmas› ‹smail Kahraman: 1980 öncesinde devrimci

HALK SAVAfiI’NDA ÖLÜMSÜZLEfiENLER

6 Mart 1988 Amed çat›flmas›

Muammer Atik: 6 Mart 2000’de, Dersim Ho-

1 Mart 1988’de Elaz›¤’›n Palu ‹lçesi’nde yaflanan çat›flma, Amed’in Lice ‹lçesi’ne s›çrayarak 6 Mart’a kadar sürdü. Devlet güçlerinin y›¤›na¤› karfl›s›nda günlerce çat›flan gerilla birli¤i, bölgeye gelen dönemin OHAL Valisi Hayri Kozakç›o¤lu’nun helikopterini hedef al›nca, valiyi bölgeden ayr›lmak zorunda b›rakt›. Çaresizlefltikçe sald›r›lar›n› daha da fliddetlendiren devlet güçleri, gerillalar›n bulundu¤u ma¤aray› 500 kilo TNT ile uçurarak 3 gerillay› katletti. Seyfi Batar, Halil Kaya ve Hüseyin Babayi¤it, bu çat›flmada ölümsüzleflti.

zat’ta decam eden çat›flmada yaflam›n› yitirdi.

da keyfi gerekçelerle gözalt›na al›narak tutuklanan Yeter, Gebze Hapishanesi’nde bulunuyordu. 2000 ölüm orucunun bafllad›¤› dönemde, direniflte yer alma iste¤i sa¤l›k nedenlerinden dolay› kabul görmeyen Yeter, daha sonra 7. ölüm orucu ekibinde yer ald›. Direniflin 26. günündeyken tahliye edildikten sonra da düflman›n tüm teslim alma politikalar›n›, Alibeyköy Direnifl Evi’nde ölüm orucu eylemini sürdürerek yan›tlad›. 13 Kas›m’da Direnifl Evi’ne yap›lan bask›nda gözalt›na al›nan Yeter, tutuklanarak Bayrampafla Hapishanesi Hastanesi’ne konuldu. Burada da direnifle devam ederken, 10 Mart 2002’de, ölüm orucunun 170. günündeyken yaflam›n› yitirdi.

‹brahim Özalp: 1 Mart 1981 y›l›nda, ‹stanbul

Ayfer Celep: 1971 y›l›nda Amasya’da do¤an

Esenler’de polislerce kurfluna dizilerek katledildi.

Ayfer Celep, devrimci düflüncelerle aile çevresi üzerinden, lise y›llar›nda tan›flt›. 1990 y›l›nda, Amasya E¤itim Fakültesi’nde e¤itim gördü¤ü dönemde TKP/ML ile iliflki kuran Ayfer, 1991 y›l›ndan itibaren okulu b›rakarak yerel örgütlülükte faaliyet yürütmeye bafllad›. Ayfer, bu dönemde düzenlenen operasyonda gözalt›na al›narak 3 ay tutuklu kald›. 1993 Haziran’›nda Karadeniz Bölgesi’ndeki gerilla birliklerine kat›ld›. Gerilla faaliyetinde k›sa sürede öne ç›karak komutan olan Ayfer, erkek egemen sistemin kad›n› edilgenlefltiren anlay›fl›na karfl› yer ald›¤› birçok baflar›l› eylemle düflmana korku salarak, güçlü bir yan›t olmufltur. Burjuva bas›n›n “Karadeniz’deki ‘teröristlerin’ en tehlikelisi” olarak s›kça yer verdi¤i komutan Ayfer, 8 Mart 1999’da Tokat merkez ba¤l› Çöre¤ibüyük köyünde yaflanan çat›flmada da düflman›n, teslim olun ça¤r›lar›n› son nefesine kadar çat›flarak yan›tlam›flt›r. Ayfer Celep, yaflanan çat›flmada, Kemal Tutufl ve Minüre Sa¤d›ç’la birlikte yaflam›n› yitirdi. Celep ölümsüzleflti¤inde TKP/ML üyesiydi.

mücadeleyle tan›flan ‹smail Kahraman, Cüneyt Kahraman’›n babas›yd›. 1996 y›l›nda gerilla mücadelesine kat›lan ‹smail Kahraman, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sempatizan ve savaflç›yd›.

sim’de gören Songül, 1998 Haziran’›nda lise ikinci s›n›ftayken gerilla mücadelesine kat›ld›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sempatizan›yd›.

Mehmet Göynek: 1992 y›l›nda gerilla mücade-

P›nar Akkaya: P›nar, lise ikinci s›n›ftayken

lesine kat›lan Mehmet Göynek, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin aday üyesi ve gerilla komutan›yd›.

Songül Y›ld›z ile birlikte gerilla mücadelesine kat›lm›flt›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sempatizan›yd›.

Hülya Muratkan: 1993 y›l›nda gerilla mücadelesine kat›lan Hülya Muratkan, ölümsüzleflti¤inde ileri sempatizan ve savaflç›yd›.

Garip Kalkan: 1994 y›l› Mart ay›nda askerden izne geldi¤inde gerilla mücadelesine kat›lan Garip Kalkan, ölümsüzleflti¤inde ileri sempatizan ve savaflç›yd›.

Ifl›l Akbay›r: 1995 y›l› yaz›nda gerilla mücadelesine kat›lan Ifl›l Akbay›r, ölümsüzleflti¤inde ileri sempatizan ve savaflç›yd›.

fiafak Demir: 1995 y›l›nda DHKP-C’den Maoist Parti’ye kat›lan fiafak Demir, ölümsüzleflti¤inde sempatizan ve savaflç›yd›.

6 Mart 2000 Hozat, Ergen Köyü k›rsal› çat›flmas› Enver Ay: Devrimci düflüncelerle erken yafllarda tan›flan Enver, yeni kat›ld›¤› gerilla birli¤inde, özellikle a¤›r bafll›l›¤›yla hem yoldafllar›n›n hem de halk›n sevgisini kazanm›flt›. Ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin sempatizan›yd›.

Songül Y›ld›z: ‹lkokul ve lise e¤itimini Der-

Özgür Y›ld›r›m: 5 Mart 2000’de Dersim Hozat’ta ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitirdi.

Songül Özdemir: 1992 y›l›nda gerilla mücadelesine kat›lan Songül Özdemir, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin aday üyesi ve savaflç›yd›.

ard›ndan Van’a oradan da Elaz›¤’a sürgün edilen ‹mam, tüm bu bask›lar karfl›s›nda y›lg›nl›¤a düflmek bir yana, devrime olan ba¤l›l›¤›n› ve inanc›n› daha da art›rd›. ‹mam Boztafl, 8 Mart 2004’te Dersim’in Mazgirt ‹lçesi’ne ba¤l› Alanyaz› Köyü’nde, J‹TEM elemanlar› taraf›ndan kurflunlanarak katledildi.

Binali Yi¤it: 12 Mart 1979’da Almanya’da yaflam›n› yitirdi.

Özgür Kader K›l›nç: 1993’te gerilla mücadelesine kat›lan Özgür Kader K›l›nç, 1 Mart 1994’te, Dersim Çemiflgezek’te ölümsüzleflti.

Hüseyin Babayi¤it: Lise y›llar›nda Maoist Parti ile tan›flan Hüseyin Babayi¤it, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin aday üyesiydi.

Niyazi Gündo¤du: Devrimci düflüncelerle 1975–1976 y›llar›nda ‹stanbul’da tan›flan Niyazi, bu dönemde Maoist Parti’nin önder kadrolar›ndan Süleyman Cihan’dan çok etkilenmiflti. 1977 y›l›nda çal›flma yürüttü¤ü Okmeydan› Kültür ve Dayan›flma Derne¤i’yle ilgili düzenlenen operasyonda gözalt›nda al›nd›. 4 ayl›k tutukluluk döneminin ard›ndan askere götürülen, bundan sonra da memleketi Sivas’a giden Niyazi, burada 16 Mart 1983’te gözalt›na al›narak katledilir.

‹mam Boztafl: Devrimci mücadele ile 1976 y›-

Yeter Güzel: Devrimci düflüncelerle genç yafl-

l›nda tan›flan ‹mam, 12 Eylül askeri faflist cuntas› döneminde, Maoist Parti davas›ndan 5 y›l tutuklu kald›. Tutsakl›k döneminin

ta tan›flan Yeter, bir sa¤l›k emekçisi olarak Sa¤l›k Emekçileri Sendikas›’nda faaliyet yürütüyordu. 1990 y›l›nda yap›lan ev bask›n›n-

Seyfi Batar: 1984’te gerillaya kat›lan Seyfi Batar, ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin Merkez Komite üyesiydi.

Halil Kaya: Halil Kaya ölümsüzleflti¤inde Maoist Parti’nin üyesi ve Bölge Siyasi Komiseri konumunda idi.

Sun Yat Sen Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk burjuva devriminin önderi olan Sun Yat Sen, Havai’de “Papaz Okulu” olarak bilinen Lolani Koleji’nde e¤itim gördü¤ü y›llarda, Cumhuriyetçi fikirlere ilgi duymaya bafllad›. Daha sonra Çin’e geri döndü. 1894 y›l›nda Çin’in Japonya ile girdi¤i savafltan yenik ç›kmas›ndan sonra ülkedeki bunal›m›n daha da derinleflmesi üzerine, Mançu Hanedan›n› devirmek ve Cumhuriyeti kurmak için “Çin’in Yeniden Do¤uflu ‹çin Birlik” adl› örgütü kurdu. 1895’te Kanton’da silahl› ayaklanma gerçeklefltirmek istedi ancak baflar›s›z olunca yurt d›fl›na ç›kmak zorunda kald›. Sun Yat Sen, “Çin’in Yeniden Do¤uflu ‹çin Birlik” örgütünün Rus devrimindeki geliflmelerin etkisiyle baflka örgütlerle birleflip “Ortak Birlik” örgütünü oluflturmas›na öncülük etti. Ortak Birlik’in görüfllerine yak›nl›k duyan baz› subaylar›n Ekim 1911’de bafllatt›¤› ayaklanma sonucu Hupei Eyaleti’nde Cumhuriyet ilan edildi. Sun Yat Sen, 30 Aral›k 1911’de Cumhurbaflkan› seçildi. 13 A¤ustos 1912’de Ortak Birlik, Kuomintag (Ulusal Birlik Partisi) adl› bir partiye dönüfltürüldü. Çin’de monarflinin tekrar kurulmas›na karfl› mücadele etmek amac›yla Çin Devrimci Partisi’ni kurdu. Bu dönemde yazd›¤› Yeniden ‹nflan›n ‹lkeleri ve Çin’in Uluslararas› Kalk›nmas› kitaplar›yla Çin’in yeniden nas›l birleflebilece¤i ve Çin’de sanayileflmenin sa¤lanabilmesi için ayr›nt›l› plan ve program tasla¤› haz›rlad›. 1924’te yap›lan Kuomintag Kongresi’nin kabul etti¤i “Üç büyük ilke” uyar›nca, Sovyetler Birli¤i ile ittifak, Çin Komünist Partisi ile iflbirli¤i ve iflçi, köylülere yard›m politikas› benimsendi. Çin’deki mücadelenin gelece¤inin belirlenmesi amac›yla Pekin’de düzenlenen bir kurultaya giden Sun Yat Sen, 12 Mart 1925’te, akci¤er kanseri hastal›¤›ndan dolay›, burada yaflam›n› yitirdi.

12 Mart Kozlu direnifli

Ülkemiz iflçi mücadelesindeki ilk büyük iflçi direnifli, 12 Mart 1965’te Kozlu’da yafland›. Kozlu’da liyakat zamlar› ödenmeyen iflçiler, greve ç›kt›. Greve giden iflçiler, çal›flan di¤er iflçilerin de kendilerine kat›lmas›yla kitlesel bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler. Binlerce askerin y›¤›nak yapmas›na tepki gösteren iflçiler ile askerler aras›nda çat›flma yafland›. ‹flçilerin üzerine atefl açan askerler, halk›n da iflçilere destek vermesi üzerine geri çekilmek zorunda kald›. Çat›flmada, Mehmet Çavdar ve Sat›lm›fl Tepe isimli iflçiler katledilirken, 17 jandarma da yaraland›. Maden‹fl Sendikas›’n›n iflçilerle görüflerek, direnifli bat›rmak istemesi üzerine, iflçiler sendikadan gelen temsilcileri döverek, direnifllerini sürdürdüler. Ard›ndan ‹çiflleri Bakan› ve baz› generallerin, Kozlu’ya giderek iflçilerin eylemlerini sonland›rma giriflimleri sonucu, bakanla anlaflan 5 iflçiden oluflan bir heyet, iflçileri iflbafl› yapmaya zorlad›. Ancak direnifle devam eden iflçiler, bu giriflimleri de bofla düflürdü. Tüm çabalar›na ra¤men direnifli bast›ramayan devlet güçleri, birçok iflçiyi tutuklayarak iflkenceden geçirdi.

Gazi ve Ümraniye Katliamlar› 12 Mart 1995’te Alevilerin yo¤unluklu olarak yaflad›¤› ‹stanbul Gazi Mahallesi’nde, akflam saatlerinde üç kahve ve bir ifl yerinin ayn› anda, bir taksiden silahla taranmas› sonucu Halil Kaya adl› kifli yaflam›n› yitirirken, 5’i a¤›r, 25 kifli de yaraland›. Bunun ard›ndan yüzlerce kiflinin olaylara geç müdahale eden polis karakoluna do¤ru yürüyüfle geçmesiyle birlikte, polisler taraf›ndan halk›n üzerine kurflun ya¤d›r›lmaya baflland›. Üç gün boyunca halk ile polis aras›nda yaflanan çat›flmalarda 15 kifli yaflam›n› yitirdi, onlarca kifli de yaraland›. Gazi Mahallesi’nde bafllayan olaylar, 15 Mart’ta Ümraniye’ye de s›çrad›. Mustafa Kemal Mahallesi’nde yaflanan çat›flmalar, 5 kiflinin ölümü, 20’den fazla kiflinin ise yaralanmas›yla sonuçland›. Gazi ve Ümraniye Mahalleleri’nde devletin sert müdahalesi sonucu yaflam›n› yitirenler: Ali Y›ld›r›m, Dilek fiimflek Sevinç, Dinçer Y›lmaz, Fadime Bilgöl, Fevzi Tunç, Genco Demir, Hakan Çabuk, Hasan Gürgen, Hasan Puyan, Hasan Sel, ‹smail Baltac›, ‹smihan Yüksel, Mehmet Güz,

Mümtaz Kaya, Reis Kopal, Sezgin Engin ve Zeynep Poyraz. 17 kiflinin yaflam›n› yitirmesine neden olan katliamla ilgili görülen dava, 2005 y›l›nda sonuçland›. Mahkemenin yarg›lanan 20 polisten 18’inin beraat etmesine karar vermesi üzerine A‹HM’e tafl›nan davada, “Davan›n görülmesi aflamas›nda mahkemenin eksiklikleri sebebiyle” Türk devleti hakk›nda 510 bin Avro ceza verildi.

AN

MA

Ölüme inat çi¤demler ç›km›flt› mezarl›¤›n her yan›nda. Özenle ç›kart›p en güzelini temizleyip, koklayarak, sessizce, kimseler yokken etraf›m›zda b›rakt›m baflucuna... ve Çorum’da 16 fiubat 2009’da aram›zdan ayr›lan de¤erli dostumuz Arap Ali Y›ld›r›m’› sayg›yla an›yoruz.

Ankara DHD

Marks 1818’de Trier kentinde do¤an Marks, üniversite e¤itimini gördü¤ü Bonn’dan Berlin’e geçerek burada hukuk e¤itimi gördü. Marks bu y›llarda daha çok tarih ve felsefeye a¤›rl›k verdi. Bu dönemlerde Hegelci idealizmi savunan Marks, Berlin'de bulundu¤u sürede, Hegel felsefesinden tanr›tan›maz ve devrimci sonuçlar ç›karma çabas›nda olan "sol-Hegelciler" çevresine kat›ld›. 1840’tan itibaren Almanya’da sol-Hegelci görüfllerin h›zla yay›lmas›yla birlikte Ludwig Feuerbach, materyalizme dönmeye bafllad›. 1843 sonbahar›nda Arnold Ruge ile birlikte, radikal bir dergi ç›karmak için Paris’e gitti. 1844’te Engels’in birkaç günlü¤üne Paris’e gelmesiyle birlikte Marks ve Engels’in yak›n dostlu¤u da bafllad›. Bu dönemde her ikisi de Paris’teki devrimci kurumlar›n ortak mücadelelerinde etkin rol oynad›lar. Marks’›n 1847 y›l›nda yay›mlanan “Felsefenin Sefaleti” adl› eseri, o dönemler etkin olan Proudhon’un ö¤retisini paramparça ederek, küçük burjuva ö¤retilere karfl› proletaryan›n elinde sosyalizm ve komünizmin teorisi ve taktiklerini gelifltirmede güçlü bir silah oldu. Marks’›n proletarya ideolojisini gelifltirmeye yönelik ad›mlar›, egemenler cephesinde de rahats›zl›k yaratmaya bafllad›. Marks, 1845’te Prusya hükümetinin talimatlar›yla Paris’ten sürülerek Brüksel’e gitti. 1847’de Engels ile birlikte Komünist Birlik adl› gizli propaganda derne¤ine kat›ld›. Birli¤in Kas›m 1847’de, Londra’da gerçeklefltirilen 2. Kongre’sinde önemli rol oynayan Marks ve Engels, bu kongre’de kendilerine yöneltilen talep sonucu 1848 fiubat’›nda yay›mlanan “Komünist Manifesto”yu yazd›lar. Bu eser ile sistemli ve aç›k bir flekilde proletaryan›n dünya görüflünü, diyalektik ve tarihsel materyalizm ö¤retisini, s›n›f savafl›m› kuram›n› ve ezilen s›n›flar›n sosyalizm ve komünizm yürüyüflündeki devrimci rolünü aç›klad›lar. Marksizm ö¤retisi, 1848-1849 devrimci olaylar› s›ras›nda ve daha sonras›nda da baflta proletarya olmak üzere tüm ezilen s›n›flar taraf›ndan do¤ruland›. 1850’lerin sonlar›nda ve 1860’larda devrimci mücadelenin canl›l›k kazanmas›yla 28 Eylül 1864’te, Londra’da iflçilerin uluslararas› birli¤i olan Birinci Enternasyonal kuruldu. 1. Enternasyonal’in kurulmas›nda önemli rol oynayan Marks, enternasyonalin ça¤r› metnini, geçici tüzü¤ünü, birçok bildiri ve tebli¤ini kaleme ald›. Marks, farkl› ülkelerdeki iflçi mücadelelerinin birlefltirilmesinde, bütün mezhep ve ak›mlarla mücadelede etkin bir rol oynayarak öncülük etti. Enternasyonal’in bu toparlanmas›, farkl› farkl› ülkelerde verilen mücadelelere de yön gösterdi ve bu dönemde iflçi s›n›f› sosyalist partiler kurarak, ezilenlerin mücadelesi yayg›nlaflmaya bafllad›. Marks’›n sürekli sürgünlerle ve yoksulluk içinde geçen yaflam› 14 Mart 1883’te Londra’da sona erdi.

Marksizm: Marks’›n, “fiimdiye kadarki bütün toplumlar›n tarihi, s›n›f savafl›mlar› tarihidir” cümlesinde özetlenen ideolojisinin esas›n›, Komünist Manifesto’da flöyle ifade ediyor: "Özgür insan ve köle, patrisiyen ve pleb, efendi ve serf, lonca ustas› ve kalfa, tek sözcükle, ezen ve ezilen, biri ötekine sürekli bir karfl›-olufl içindeydi, kimi zaman gizli, kimi zaman aç›k bir kavga, her defas›nda, ya bir devrimle toplumun genifl ölçüde yeniden kurulmas›yla ya da kat›lan s›n›flar›n ortak yok oluflu ile sonuçlanan bitmez tükenmez bir kavga sürdürüyorlard›… Feodal toplumun y›k›nt›lar›ndan yefleren, modern burjuva toplum da, s›n›f düflmanl›klar›n› giderememifltir. Eskilerin yerine, yeni s›n›flar, yeni bask› koflullar›, yeni savafl›m biçimleri koyabilmifltir ancak. Ça¤›m›z, burjuvazinin ça¤›, gene de, flu farkl› özelli¤e sahiptir: s›n›f düflmanl›klar›n› yal›nlaflt›rm›flt›r. Toplum, bir bütün olarak, giderek daha fazla, iki büyük düflman kampa, birbirleriyle do¤rudan yüz yüze gelen iki büyük s›n›fa bölünmektedir. Burjuvazi ve proletarya." Marks’›n Manifesto’da dünya iflçi s›n›f›na yapt›¤›, “Proleterlerin zincirlerinden baflka kaybedecek hiçbir fleyi yoktur. Kazanacaklar› bir dünya vard›r. Bütün ülkelerin iflçileri birleflin!” ça¤r›s› kendisinden sonra dünyan›n birçok ülkesinde yürütülen s›n›f mücadelelerinde ezilenlerin ortak fliar› oldu. Diyalektik ve tarihsel materyalizm, ekonomi-politik, Marksist felsefe alanlar›nda oluflturdu¤u kuramla, ezilen s›n›flar›n mücadelesine ›fl›k tutarak, Marksizm bilimini oluflturdu. Onun dünya ezilen halklar›na miras› olan Marksizm ö¤retisinin amac›n›, yine onun, “Filozoflar dünyay› flimdiye kadar sadece çeflitli flekillerde yorumlad›lar; amaç flimdi onu de¤ifltirmektir” sözlerinde aç›k bir flekilde buluruz.

10 Ekim 1994’te Dersim-Mazgirt’te flehit düflen ‹smail Aslan’›n babas› Mehmet Ali Aslan’› kaybettik. Aslan ailesinin ve tüm yak›nlar››n bafl› sa¤olsun.

DHF

AN

MA


güncel

4-16 Mart 2009 15

B‹R ANANIN YÜRE⁄‹NE KELEPÇE VURULAMAZ! GÜLTEN KAHRAMAN

Savafl ile anne o¤ul iliflkisi çok farkl›, siyasi iliflkisi çok farkl›yd›. Belki anne o¤ul iliflkimiz yoktu, yani ana o¤ul gibi de¤ildik. O¤lum ile bir arkadafl, bir yoldafl gibiydik. Kararl›yd›, inançl›yd›, haks›zl›¤› kabul etmezdi, yanl›fllar›n üzerine giden, affetmeyen biriydi. Zaman zaman sertleflen yanlar› vard› ama sertleflti¤i dönemler çok farkl› siyasi süreçlerdi. Mücadele içinde gerçekten kendi duruflu ile köylülere, yoldafllar›na örnek olan ender devrimcilerden biriydi. Belki, annesidir, abart›yor denebilir ama inan›n öyle de¤il. Asl›nda köylülerden dinlemeniz gerekir onun mücadelesini. Köylüler ile olan iliflkilerine, davran›fllar›na çok önem verirdi. Her köye gidildi¤inde, öyle geyik muhabbeti etmesini bilmeden, s›rf yemek, ekmek ve ihtiyaç için de¤il, hiçbir evi bofl geçmeden, köylüleri tek tek toplar, tek tek herkesin sorunlar› ile ilgilenirdi. Kendi mücadelelerini tek tek anlat›r ve sorara ‘bizden önce gelen gerilla birliklerinin, di¤er yoldafllar›m›n, kuryelerimizin herhangi bir yanl›fl› var m›yd›’ diye sorar, araflt›r›rd›. Erkek kad›n iliflkisini araflt›r›r sorard›. Köylülerin bir biri ile olan iliflkilerini sorard›, köylülerle sürekli onlar›n sorunlar›n› tart›fl›rd›. Yaral› bile olsa köylülere söz verdi¤i için gelir, o köyde sorunu çözer ve hasta hali ile öyle dönerdi. Kendi yoldafllar›n›n yapt›¤› hatan›n da üzerine giderdi, affetmezdi ve köylülerin yan›nda özür dilettirirdi. ‘Benim yoldafl›m burada flu köylüye karfl› hata yapm›flt›r’ diye orada özelefltirisini verir, yoldafllar›n› bar›flt›r›r, köylüler ile tokalafl›p öyle ayr›l›rd› köyden. Yani savafl›n yaflam› buydu.

sonraki dönemlerde yakalanan bir gerilla, 'beni o bayg›n halim ile zorla kald›ran Savafl't›r, benim orada düflman›n eline geçmemem için mücadele eden kifliydi' diye anlatt›. Yani orada tek tek yoldafllar›n› kald›r›p gönderiyordu ama orada kendisini ölüme mahkum etmiflti, yoldafllar›n› kurtarabilmek için. ‹steseydi çekip gidebilirdi ama çekip gitmek yerine yoldafllar›n› kurtarma pahas›na orda kalmay› seçti. Zaman zaman gazetelerde yanl›fl bilgiler, yanl›fl tarihler verildi, farkl› fleylere büründü. ‹nsan mezara özenir mi? Ben yoldafllar›m›n mezarlar›na gitti¤im zaman yüre¤im kan a¤l›yor. Keflke mezar› olsayd› da gidip çiçek koyabilseydim mezar›na. Bu bana dert oldu, ben de istiyorum ki onun bir mezar tafl› olsun.

Savafl a¤›r yaral›yd› ve yurtd›fl›nda tedavi görüyordu. Savafl'›n yurtd›fl›nda oldu¤u bir dönemde ona bir tek kelime söyledim. ‘Yak›nda gelece¤im’ dedi. Ben de gelme dedim. Ben tedavini tam yap öyle gel diyecektim ki laf› benim a¤z›ma t›kayarak 'bak gerilla' dedi, (o¤lum bana hep gerilla derdi), 'seni k›rmak istemiyorum. E¤er senin bu mücadeleye sayg›n varsa, bana da bu mücadele do¤rultusunda de¤er veriyorsan bana bir daha gelme deme, senle merhabam› selam›m› keserim' dedi. Bir arkadafl› hasta olsa o arkadafl›n›n tüm tedavisiyle aksatmadan ilgilenirdi. Tüm gerillalar›n sorunlar› ile tek tek gezip ilgilenirdi. Savafl, feodal iliflkileri, lakayitli¤i, küfürü sevmiyordu. Ben de istiyorum ki, gerçekten Savafl'› yoldafllar› örnek alarak yapt›klar›n› uygulas›nlar. Kalemi ile gerçekten de¤er verilecek bir yoldaflt›. Kad›n sorunu konusunda de¤er verilecek bir yoldaflt›. Yoldafllarla iliflkisi de aynen öyleydi. Kararl›, dürüst, samimi... Gerçekten çok ender... Bir onu görmüflüm bu kadar sab›rl› bir de Pala ‹smail'i (Zeynel Arslan). Savafl flehit düflene kadar, yaral› halde saatlerce ipi at›p çat›flmadaki yaral›lar› çekmeye çal›flm›fl. Anne gözü ile bakt›¤›mda tabiî ki bana ac› veriyor bunlar, yani bir anne, yüre¤ine kelepçe vuramaz. Bir taraftan ben cenazeyi bulmaya çal›fl›rken,

bu yanl›fllar› elefltirmeye çal›fl›rken, bir taraftan da¤ tafl y›llard›r mezar›n› ararken, bir taraftan örgüt üyeli¤inden yarg›land›m, bir sürü fleyler gördüm, bir taraftan bu ac›lar› yafl›yorum, bir taraftan yarg›lan›yorum. Yani iki taraftan

yüre¤ime vurulan bir kelepçe, bir anan›n yüre¤ine bu kelepçeyi vuramazs›n ki. Her zaman isterim ki (gerçekten benim o¤lum diye de¤il) dürüst insanlar örnek al›ns›n, yapt›klar› mücadele örnek al›ns›n. O an orda olan ve daha

Buradan da tüm ailelere ça¤r›md›r, hem elefltirim var, hem ça¤r›m var. Ben çok ailelerin kap›lar›n› afl›nd›rd›m. Omuz omuza çocuklar›m›z›n davas›na sahip ç›kmak için. Biz çocuklar›m›za sadece çocu¤umuz gibi bakarsak onu bitirmifl oluruz. Siyasi durufllar›na sahip ç›kmal›y›z. Bizim çocu¤umuz neden gidip orada flehit düfltü, bofluna m›yd›, davas› neydi, neye karfl› ç›kt›lar, do¤ru mu yapt›lar, yanl›fl m› yapt›lar? Aileler bunu sorgulamal›lar. Ailelerimiz yan yana gelmeliler, omuz omuza koflmal›y›z. Duruflumuzla, davran›fl›m›zla el ele verip mücadele etmeliyiz. Belki çocuklar›m›za o zaman daha farkl› sahip ç›kar›z. Birileri de ç›kar bize sayg› duyar, s›rf evlat için de¤il siyasi durufllar› için ç›kt›lar diye. Evde oturup a¤lamakla olmaz. Ölüm y›ldönümleri geldi, iflte kimse gelmedi, iflte kimse sahip ç›kmad› dememeliler. Bu hakk› kendilerinde görmesinler, böyle bir hakk›m›z yok. Bizler gerçekten bir aile isek çocu¤umuzun mücadelesine inanm›flsak biz onun mücadelesine sahip ç›kmal›y›z. Ben Savafl'a sahip ç›kmasayd›m, böyle mücadele içinde olmasayd›m, onun siyasi görüfllerine bak›fl aç›m böyle samimi olmasayd›, ben de Gülten Ana olmazd›m. Benim mücadele boyutum ile bana Gülten ana denildi o de¤er verildi. Belki birçok aileden flansl›y›m, bunu her zaman da vurguluyorum. Ama bu da mücadele etti¤im için böyle. Ben de evde oturup a¤lasayd›m, iflte flöyle oldu, böyle oldu deseydim bu kadar bir yerlerde olmazd›m. Bu da bir siyasi durufltur. Yani o¤lumun siyasi durufluna verdi¤im sayg›d›r. O yüzden buraday›m. Tüm ailelere ça¤r›m olsun. Art›k evlerinden ç›ks›nlar, sokaklara ç›ks›nlar. Ben gurur duyuyorum çocu¤umla. Gözalt›na al›nd›¤›m zaman ben bunu rahatl›kla polisin, askerin yüzüne söyleyebiliyorum, bu cesareti kendimde buluyorum. Herkes kendi çocu¤una de¤er veriyorsa tafl›n alt›na elini sokmal› ve buralarda yer almal›. Dönem dönem tepkilerimiz olur, k›zd›klar›m›z olur, olmaz diye bir fley yok. Zaten bu çeliflkiler olmasa do¤ruyu bulamay›z. Ama beraber kavga ederek, tart›flarak sorunlar›m›z› çözebiliriz. Ben isterim ki tüm flehit aileleri bizim yan›m›zda yer als›nlar. Söz olsun en önde de ben gidecem. Yeter ki benim gibi gelsinler, çocuklar›n›n davas›na sahip ç›ks›nlar.

ATV ve Sabah çal›flanlar› direniflte kararl› 4857’ye göre çal›flt›r›l›yorlar. Hâlbuki eski ad›yla 212’ye göre çal›flt›r›lmalar› laz›m. Bu bizim yasal hakk›m›z iken sendikadan istifa etmeleri için rüflvet olarak kullan›ld›. Sendikaya üye olmayanlardan bile istifa formunu imzalay›p, noterden onaylatarak getirmelerine karfl›l›k 212’ye göre çal›flmalar› için teklif yap›ld›” dedi.

‹flten atma karar› hukuka ayk›r› Turkuvaz A.fi. bünyesindeki dergi grubunun foto¤raf bölümünde çal›flan Çilem Dalg›ç, Türkiye Gazeteciler Sendikas›'n›n ATV ve Sabah’› boykot etme ça¤r›s›nda bulundu¤unu söyledi. Dalg›ç, toplu sözleflme görüflmelerini flu sözlerle özetledi; “2 y›ld›r Turkuvaz Grubu’nda sendika çal›flmalar› devam ediyor. Üye say›s›nda ço¤unlu¤a ulafl›nca toplu sözleflme için Çal›flma Bakanl›¤›’na baflvurduk. 22 maddede anlaflamay›nca arabulucu devreye girdi. Ancak yine sonuç al›namay›nca grev karar› al›nd›. Turkuvaz Grubu, bu sefer de toplu sözleflme yaln›zca ATV’de çal›flanlar için geçerlidir diyerek greve ç›kamayacaklar listesi haz›rlad›.” Çal›k Grubu’nun bu iddias›na karfl›n, dergi, gazete ve televizyonun tümünün bu gruba ait oldu¤unu belirten Dalg›ç, grevin yasal oldu¤unu ifade etti. Yasal mevzuata göre, grevdeki iflçilerin iflten ç›kar›lmalar› için mahkeme karar› olmas› gerekti¤ine dikkat çeken Dalg›ç, böyle bir mahkeme karar› yokken, iflten ç›kar›lmalar›n›n hukuksuz oldu¤una dikkat çekti.

‹STANBUL- Turkuvaz Medya Grubu’na ba¤l› ATV ve Sabah çal›flanlar›, toplu sözleflme görüflmelerinin olumsuz sonuçlanmas› nedeniyle 13 fiubat’ta greve ç›km›fllard›. Turkuvaz’›n patronu Ahmet Çal›k’›n, kamuoyuna yapt›¤› aç›klamayla iflten ç›kart›ld›klar›n› ö¤renen 10 iflçi, haklar›n› savunmaktan vazgeçmeyeceklerini söylediler. Direniflteki iflçiler ad›na bir aç›klama yapan Haber-Sen Genel Baflkan› Ercan ‹pekçi, Turkuvaz Grubu’nun direniflteki 10 iflçiyi ATV’de çal›flmad›¤› için, greve kat›lamayacaklar› gerekçesiyle iflten ç›kartt›¤›na dikkat çekerek, toplu görüflmeler s›ras›ndaki tüm evraklar›n Turkuvaz A.fi. ad›na imzaland›¤›n› belirtti. Baflbakan Erdo¤an’›n Çal›k Grubuyla olan akrabal›k iliflkileri üzerinden yaflanan hukuksuzluklara müdahale etmemesini elefltiren ‹pekçi, “Say›n baflbakan medya gruplar›n› elindeki dosyalar› aç›klamakla hizaya sokmaya çal›fl›yor. Biz de diyoruz ki hukuksuzluk, yasalar›n ihlali medya gruplar›nda diz boyu. Turkuvaz Grubu’nu, kamu bankalar›ndan ald›klar› krediyle sizin yak›nlar›n›z sat›n alm›fllard›r. Onun için size buradaki hukuksuzluklar› anlatmak istiyoruz” dedi.

Çal›k Grubu’nun hukuksuzluklar› bitmiyor Direniflteki iflçiler, toplu görüflme sürecini ve bu süreçte yaflad›klar› bask›lar› gezetemize anlatt›lar: Çal›k Medya Grubu’na ait Sabah Gazetesi’nin Spor Servisi’nde 10 y›l boyunca çal›flm›fl olan ve greve kat›ld›¤› için iflten ç›kart›lan iflçilerden Mete Öztürk~, gazetede sendikal çal›flmalar›n bafllamas›n›n ard›ndan ifl yerindeki bask›lar›n da artarak iflten ç›karmalar›n bafllad›¤›n› kaydetti. “‹lk hukuksuzluk 3 arkadafl›m›z›n iflten ç›kart›lmas›yd›” diyen Öztürk, bu sürece iliflkin flunlar› söyledi; “Sendikal çal›flmalar bafllad›¤›nda, gazete ve dergi bölümünde yaklafl›k 400, ATV’de 110 civar›nda kiflinin sendikaya üye olmas›yla, ço¤unlu¤u sa¤layarak toplu sözleflme görüflmeleri için yetki kazand›k. ‹lk kurbanlar›m›z› da bu dönemde verdik. Sabah gazetesinden Cengiz Erdinç, ATV’den Burak Ersemiz ve Ozan Perçek iflten ç›kart›ld›lar.” ‹kinci hukuksuzlu¤un ise iflçilerin sendikadan istifa etmeleri için yap›ld›¤›n› aktaran Öztürk, “Burada iflçiler,

‹letiflim ö¤rencilerinden grevdeki gazetecilere destek eylemi Ankara- Turkuvaz Grubu’na ba¤l› Sabah ve ATV’ de 10 gazetecinin bafllatt›¤› greve, Ankara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi ö¤rencileri yapt›klar› eylem ile destekte bulundu. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampusu ‹letiflim Fakültesi önünde toplanan ö¤renciler, “Gerici bas›n bunu da yaz›n”, “Sabah okuma greve destek ver” diye slogan att›. Ö¤renciler ad›na yap›lan aç›klamada, grevin beflinci gününde 10 gazetecinin ifl aktinin feshedilmesinin ‘kanunsuz’ oldu¤u kaydedilerek, as›l kanunsuz davranan›n Turkuvaz Medya Grubu patronunun oldu¤u belirtildi. Yap›lan aç›klamada, bas›n emekçilerinin örgütlenme hakk› ve demokratik bir medya ortam› için sürdürdü¤ü mücadelenin halk›n ‘iletiflim hakk›’ ve haklar mücadelesinin ayr›lmaz bir parças› oldu¤u vurguland›. Grevdeki bas›n emekçileri: Birlikte zafere ulaflaca¤›z ‹stanbul- Turkuvaz Grubu’na ba¤l› Atv ve Sabah’ta grevde olan bas›n emekçileri için ‹stanbul ve Ankara’da eylem yap›ld›. Bas›n emekçilerinin yürüyüflüne yüzlerce kifli destek verirken, Grev Söz-

cüsü U¤ur Güç, “Meflalelerimizin ayd›nlatt›¤› yoldan gelenlerle birlikte zafere ulaflaca¤›z” dedi. Sendikal haklar› için mücadele eden bas›n emekçileri ‹stiklal Caddesi’nde her Cumartesi günü gerçeklefltirdikleri eylemlerinin ikincisini yapt›. Taksim Tranvay Dura¤›’nda biraraya gelen Türkiye Gazeteciler Sendikas› üyeleri, buradan meflalelerle Galatasaray Lisesi’ne yürüdü. Türkiye Gazeteciler Sendikas› üyeleri yürüyüfl boyunca “Sendika yoksa bar›flta yok”, “Gemileri yakt›k geri dönüfl yok, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Atv’de, Sabah’ta sendika kazanacak” diye slogan att›. Yürüyüfl s›ras›nda, grevdeki bas›n emekçileri taraf›ndan ç›kar›lan Grev Gazetesi, çevredeki halka da¤›t›ld›. Manfleti, “Ayd›nl›¤a Yürüyoruz” olan gazeteye ilgi yo¤un oldu.

Bas›n emekçilerine Ankara’da da destek Öte yandan Atv-Sabah grevine destek amac›yla dün akflam saatlerinde Ankara Yüksel Caddesi’nde de Türkiye Gazeteciler Sendikas› üyeleri taraf›ndan eylem yap›ld›. Sendika üyeleri ad›na yap›lan aç›klamada, Atv-Sabah’ta toplu sözleflme yap›lana kadar her Cumartesi meflalelerle Yüksel Caddesi’nde eylem yap›laca¤› belirtildi.

Devrimci bas›ndan Sabah-Atv grevine destek ‹stanbul- Devrimci bas›n emekçileri, Sabah-Atv grubunda sendikal haklar› için 13 gündür grevde olan bas›n emekçilerine, destek ziyaretinde bulundu. Aralar›nda ‹flçi-Köylü, At›l›m, Devrimci Demokrasi, Kald›raç, K›z›l Bayrak, ODAK, Proleter Devrimci Durufl ve Sosyalist Barikat temsilcilerinin bulundu¤u devrimci sosyalist bas›n emekçileri; Balmuncu’da bulunan Sabah-Atv binas› önüne geldi.

‘Ziyaret s›n›f dayan›flmas›n›n bir gere¤i’ Bütün kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada, Sabah-Atv emekçilerinin, her koflulda desteklenece¤i belirtilerek, bunun devrimcili¤in ve s›n›f dayan›flmas›n›n bir gere¤i oldu¤una vurgu yap›ld›.


Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92

BÜROLAR

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: B. Hekim Mah. Kale Önü Sokak NO:2-7 Meran Tel Fax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Demokratik Haklar fienli¤i binleri buluflturdu Kat›l›mc›lar›n yorumlar› Binleri buluflturan gecenin anlam›, önemi ve içeri¤i hakk›nda kat›l›mc›lar›n duygu ve düflüncelerini ald›k Hasret Gencer: ‘20 yafl›nda, ö¤renci.’ Önceki etkin-

Binlerce insan›n bir araya geldi¤i 5. Demokratik Haklar fienli¤i’nde, Grup Munzur, Xero Abbas, Mo¤ollar, Yunanistan’dan Giannis Charoulis ve Ahmet Aslan sahne ald›. fienlikte, emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› krizin bedelini ezilen dünya halklar›n›n ödedi¤ine vurgu yap›larak, birlikte mücadele etmenin önemine iflaret edildi

Y

üz Çiçek Açs›n Kültür Merkezi (YÇKM) taraf›ndan düzenlenen geleneksel Demokratik Haklar Kültür ve Sanat fienli¤i’nin 5.’si, 22 fiubat’ta, Ba¤c›lar Olimpik Spor Salonu’nda gerçeklefltirildi. Binlerce kiflinin kat›ld›¤› ve coflkulu geçen gecede, krize karfl› birliktelik, enternasyonal dayan›flma, yerel seçimlerde demokrasi güçlerinin birli¤i ve yaflanan toplumsal sorunlara karfl› duyarl›l›k konular›na vurgu yap›ld›.

‘Yaflanan sorunlar karfl›s›nda birlikte mücadele etmek önemlidir’ Halk fienli¤i’nin aç›l›fl konuflmas›n› yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) temsilcisi Ozan Do¤an, flenli¤e kat›lanlara Kürtçe, Zazaca, Türkçe ve ‹ngilizce ça¤r›da bulunarak, yaflanan sorunlar karfl›s›nda birlikte mücadele etmenin önemine dikkat çekti. Emperyalist-kapitalist sistemin yaflad›¤› krizin gittikçe derinleflti¤ini söyleyen Do¤an, bu krizin iflçi ve emekçileri, sosyal ve ekonomik y›k›mlara sürükledi¤ini belirtti. Emperyalizmin içerisine girdi¤i ekonomik ve siyasal kriz nedeniyle, dünya halklar›n› birçok sald›r›n›n oda¤› haline getirmeye devam edece¤ine iflaret eden Do¤an, DHF olarak ezilen dünya halklar›n›n emperyalizme, kapitalizme, feodalizme, faflizme ve her türden gericili¤e karfl› sürdürdü¤ü mücadeleyi sahiplendiklerini söyledi. Do¤an, flu de¤erlendirmelerde bulundu: “Ezilen dünya halklar›n›n mücadelesini sahiplenmek, ülkemizdeki yeni demokrasi mücadelesini yükseltmektir. Dolay›s›yla yaflad›¤›m›z sorunlar›n yegâne çözümü halk›n iktidar oldu¤u bir ülkenin yarat›lmas›d›r. ‹flçilerin, köylülerin, gençlerin, kad›nlar›n, Kürtlerin, Ermenilerin, Alevilerin, k›sacas› ezilen bütün s›n›f, kesim, milliyet ve inançlar›n beklentileri ancak ve ancak gerçek demokratik bir düzende karfl›lanabilir. Bugün ezilenlerin en temel sorunu halk›n iktidar talebine cevap olacak bir mücadelenin yarat›lmas› sorunudur.”

'Yerel seçimlerde devrimci program flart' Yaklaflan yerel seçimlerde, halk›n AKP ve CHP gibi gerici partiler aras›nda bir tercih yapmaya zorland›¤›n› ifade eden Do¤an, “Yerel yönetimler ezilenlerin iktidar mücadelesine hizmet eden devrimci bir program etra-

‹stanbul yeni bir y›k›ma sürükleniyor

f›nda flekillendi¤i oranda anlam tafl›yacakt›r” dedi. Do¤an, konuflmas›n› flu ça¤r›yla bitirdi: “Eksiklerimizi ve yetersizliklerimizi birlikte aflt›¤›m›z oranda, aflamayaca¤›m›z hiçbir engelin olmad›¤›na inan›yoruz. Bu inançla DHF olarak her birinizi birlikte üretmeye, birlikte yürümeye ve gerçek bir demokratik düzen yaratmak için birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.”

KOE: Gerici politikalar yaflam bulmamal› fienli¤e kat›lan Yunanistan Komünist Örgütü (KOE) temsilcisi Kostas Kostopoulos, emperyalizme ve kapitalizme karfl› bütün dünya halklar›n›n birlikte mücadele etmesinin önemine iflaret ederek, flunlar› söyledi: “Baflta Ortado¤u, Kafkasya ve Balkanlar olmak üzere dünyan›n her yerinde etnik ve dini çeliflkiler yaratarak halklar› birbirine k›rd›ran emperyalizm, halklar›n geliflen devrimci mücadelesini bo¤mak için vahflette s›n›r tan›mamaktad›r. Bundan böyle bu türden gerici politikalar›n, yaflam bulmamas› için birlikte mücadele etmeliyiz.” Kostopoulos, “Türkiye, Kürdistan halklar›n›n ve di¤er halklar›n hakl› mücadelelerini destekliyoruz” dedi. Kostopoulos’›n konuflmas›n›n ard›ndan Türkçe “Kahrolsun faflist ›rkç›l›k”, “Kahrolsun emperyalizm ve kapitalizm”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Yaflas›n Marksizm, Leninizm, Maoizm” diye slogan atmas›, kat›l›mc›lar taraf›ndan coflkuyla karfl›land›.

Cevdet Konak: Söz, yetki ve karar halk›n olsun fienli¤e kat›lan, “Biz Var›z Platformu”nun ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi Baflkan Aday› Ak›n Birdal, Dersim’in Hozat ilçesi Belediye Baflkan Aday› Cevdet Konak, Dersim’in Ovac›k ilçesi Belediye Baflkan Aday› Haydar Veli Güleç ve DTP’nin ‹stanbul Ba¤c›lar Belediye Baflkan Aday› Tacettin Karagöz birer konuflma yapt›. Binlerin ortak kültür ve sosyalist kimlikle bir araya geldi¤ine iflaret eden Cevdet Konak, 2004 y›l›nda Hozat Belediye Baflkan› seçildi¤ini hat›rlatarak, önümüzdeki yerel seçimlere iliflkin flunlar› ifade etti: “2004 y›l›nda seçimlerde kazanan Cevdet Konak de¤il, ezilen, yoksul, emekçi Hozat halk›yd›. Orada 5 y›ll›k bir deneyimimiz vard›. Biz yöneticilik yapmad›k, halk›m›z›n bize verdi¤i vekalete ba¤l› olarak, sözcülük yapt›k. Ayn› ilkelerimizi 29 Mart’tan sonra da devam ettirece¤iz. Bugüne kadar halka kendi ç›karlar› ve rantlar› d›fl›nda hiçbir hizmet vermeyen kesimlere dur diyece¤iz! Oylar›m›z› devrim-

‹stanbul'un kültürel alanlar›nda, orman ve su havzalar›nda büyük tahribata neden olacak olan ‘‹stanbul ‹l Çevre Düzeni Plan› (‹ÇDP), gerçeklefltirilen son belediye meclis toplant›s›nda onayland›. Dönemin son toplant›s›n› yapan hükümet, ‹stanbul'da geri dönülemez biçimde tahrip yaratacak olan ‹stanbul ‹l Çevre Düzeni Plan›'n› onaylamay› ihmal etmedi! Daha önce ayn› plan için aç›lan dava “‹stanbul'da büyük tahribata neden olaca¤›” için iptal edilmiflti. Tekrar gündeme getirilen plan, belediye meclis toplant›s›nda kabul edildi. Planda “düzenlemeye” tabi tutulan birçok kültürel yap› ve sit alanlar› ranta aç›l›yor.

Haydarpafla Gar› ve birçok yer rant kurban› 29 Mart seçimlerinin yaklaflmas› ile seçimler öncesinde kamu alanlar›n› ranta açacak yasa önerileri ve “düzenleme” planlar› bir bir onaylan›yor. Oy çoklu¤u ile kabul edilen ‹ÇDP'de bunlardan bir tanesi. 13 fiubat'ta gerçeklefltirilen son belediye meclis toplant›-

ci, demokrat, yurtsever, ilerici adaylara verece¤iz. Verelim ki; söz, yetki, karar halk›n olsun.”

liklere de gelmifltim. Geceleri gayet coflkulu buluyorum. Özellikle gençlerimizin burada olmas› beni çok mutlu ediyor. Y›lda iki kere düzenlenmesi daha iyi olur, çünkü gençlerimizin s›n›rl› kalmas›n› de¤il, bir araya gelerek görüfllerini paylaflmas›n› istiyorum. Sinevizyonlar›n olmas›, tarihimizi bize hat›rlatan bu tarz etkinliklerin daha fazla düzenlenmesi gerekir. Buralara sadece halay çekmek için gelen gençler var. Bu nedenle de bu tarz etkinliklerin düzenlenmesini olumlu buluyorum. Ben e¤lenceden çok bir fleyler ö¤renmek için geliyorum. Biz sadece kendi ezilenlerimizin de¤il de tüm ezilenlerden yana oldu¤umuzu bu etkinlikte bir kez daha ö¤renmifl olduk. Ayr›ca bu tarz etkinliklerde kriz, seçimler gibi konulara da de¤inilmesi gerekir. Burada da bunun yap›lmas› olumluydu.

Abdurrahman ‹çten: ‘25 yafl›nda, ayakkab›c›.’ Gece etkinli¤ine ilk defa kat›l›yorum. ‹çeri¤iyle de, kat›l›m›yla da bence çok güzeldi. Olumlu buluyorum, politik gündemleri bu içeri¤iyle verdi¤ini düflünüyorum.

Devrimci, demokrat ve ilerici güçlerin 2009 Mart yerel seçimlerinde birlik içerisinde olmas› gerekti¤ine vurgu

Sevgi Ercan: ‘50 yafl›nda, tekstil iflçisi.’ Etkinli¤e ilk

yapan Ak›n Birdal ise, “Öyleyse devrimci, demokrat,

defa kat›l›yorum. Bence çok güzel bir etkinlik oldu. Buraya kat›lan herkes ülkemizdeki sorunlar›n fark›nda. Ama yürekleri ne kadar orada onu bilemiyorum. Önemli olan yüreklerini koymalar›. Ama benim bekledi¤im flekilde görmediler. Benim bekledi¤im gençlik, bu dönemin gençli¤i de¤ildi. Gençlerin kapitalist düzene uymamas›, arkadafllar›n› yan›na çekmesi gerekiyor. Bu belki iflsizlikten, belki yoksulluktan. Ama gençlik bunlar› yapm›yor.

sosyalist, ilerici, yurtsever adaylar› destekleyece¤iz, Demokratik Haklar Federasyonu’nun da içerisinde yer ald›¤› ‘Biz Var›z Platformu’nun’ adaylar›n› destekleyece¤iz” diye konufltu. Dersim Ovac›k Belediye Baflkan Aday› Veli Haydar Güleç de gece de bir konuflma yapt›.

Kardefllik ve mücadele farkl› dillerdeki ezgilerle hayk›r›ld› fienlikte sahneye ç›kan müzik gruplar›, dinleyicilere

Do¤an Ölmez: ‘23 yafl›nda, otelcilik yap›yor.’ Etkin-

coflkulu anlar yaflatt›. Sahneye ilk olarak, 40 y›ll›k dene-

likte CHP’yi al›p yerin dibine bat›rd›lar. Bence yanl›flt›. O kadar parti varken, CHP’yi elefltirdiler bir tek. Bir daha kat›lmazsam bu yüzden kat›lmayaca¤›m. Program ve ak›fl› çok güzeldi. Buraya kat›lan insanlar›n ço¤u Alevi, solcu zaten. Program krizle, iflsizlikle, sald›r›larla ilgili birçok mesaj verdi.

yimi olan Mo¤ollar müzik grubu ç›karken, ‘Bir fley yapmal›’ parças›na binler efllik etti. Yunanistan’dan fienli¤e kat›lan Giannis Charoulis ve grubu ise, seslendirdi¤i Yunanca ezgilerle flölene ayr› bir renk katarken, bu s›rada binlerce kifli s›k s›k Kürtçe ve Türkçe olarak “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” slogan› att›. Uzun bir aradan sonra ülkemizde dinleyicileri ile buluflan Kürt sanatç› Xero Abbas, kardeflli¤i, ac›y› ve mücadeleyi Kürtçe ezgilerle dile getirdi. Abbas’a binlerce kifli alk›fllar ve sloganlarla efllik etti. Demokratik Haklar fienli¤i’nin vazgeçilmezi olan Grup Munzur, sahneye ç›kt›¤›nda binlerce kiflinin sloganlar› ile karfl›land›. Grup Munzur’un, ‹brahim Kaypakkaya’ya iliflkin söyledi¤i ezgiye efllik eden binlerce kifli, s›k s›k “Gerillalar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›”, “Önderimiz ‹brahim Kaypakkaya”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” diye slogan att›. fienlikte son olarak Zazaca müzi¤in önemli isimlerden Dersimli sanatç› Ahmet Aslan, sahne ald›. Kat›l›mc›lar, Dersim’in ac›lar›n› ve sevdalar›n› ezgileri ile geceye tafl›yan Aslan’› büyük bir ilgi ile dinledi. Gecede Trabzon Halk Oyunlar› ekibi, Karadeniz yöresinin oyunlar›n› sahnelerken, kad›n ve erkek aras›ndaki iliflkinin ele al›nd›¤› bir tiyatro oyunu da sergilendi.

s›nda onaylanan ‹ÇDP kapsam›nda Kartal, Zeyport (Zeytinburnu'nda yeni bir liman projesi), Haydarpafla ve benzeri birçok ‘kentsel dönüflüm’ (Biz buna kentsel rant diyelim) projesi yer al›yor. ‹stanbul'da birçok bölgenin ‘yeni ticaret merkezleri’ olarak belirlendi¤i plan, eski planda “Do¤al Yap› Eflik Sehtezi” paftas›nda yer alan “mutlak korunacak alan” olarak belirtilen yerleri de yap›laflmaya aç›yor. Uygulanmas›na onay verilen ‹ÇDP'de; Ataflehir`in bat› yakas›n›n 1. derece ticaret ve konut merkezine dönüfltürülmesi, Ümraniye’de ticaret ve hizmet alt merkezi oluflturulmas›, Silivri’de ‘tar›msal niteli¤i korunacak alan’ üzerinde ‹stanbul için 3. bir havaliman› yap›lmas› öngörülüyor. Ayr›ca Plan’da, Befliktafl ve Beyo¤lu ilçelerinin bulundu¤u alan kentin merkezi ifl alan› (M‹A), Kad›köy, Üsküdar, Maltepe, Fatih ve Bak›rköy kent içindeki birinci derece merkezler olarak belirlenirken; kentin do¤u ve bat› uçlar›ndaki ilçelerde de çekim merkezleri öngörülüyor.

Gökçe Çiçek: ’29 yafl›nda, iflsiz.’ Daha önce de bir kere gece etkinli¤ine kat›lm›flt›m. Etkinlikte konuflmalar s›k yap›ld›. Özellikle gündemin yo¤unlu¤undan kaynakl›. Etkinliklerin konser havas›nda geçmesini tasvip etmiyorum. Çünkü gündem yo¤un. Programa yerel seçim adaylar›n›n kat›lmas›, konuflma yapmas› iyi bir fleydi. Yunanistanl› sanatç›lar›n ç›kmas› yelpazenin genifl olmas› bak›m›ndan iyiydi. Sinevizyon güzeldi, çok be¤endim. Hala bu kadar kalabal›k toplayabilmek çok güzel. Ama daha çok konuflmalar› önemsemeyen, e¤lenmek için gelen bir kesim var. Hep gençler var, bu kadar gencin gelmesi de çok güzel. Ama onlar›n dikkatlerini daha fazla çekebilmek ad›na daha farkl› fleyler yap›lmal›. Bunlar, flimdiki gençlerin ilgisini çekebilecek konuflmalar de¤il. Gecenin içeri¤i güzeldi, ama baraj ve çevre sorununa daha fazla de¤inilmesi gerekirdi. Çünkü memleket olmazsa, tüm bunlar›n hiçbir anlam› kalmaz.

Su havzalar› ve ormanlar tehdit alt›nda

‹stanbul talan plan›na tepkiler

2B yasas› ile ormanlar›n talan›n›n önünü açan hükümet, bu talan yasalar›na her geçen gün yenilerini ekliyor. Alelacele mecliste görüflülerek onaylanan ‹ÇDP'de bunlardan birisi. Plan kentin genel olarak kuzeyine yay›lan ormanl›k alanlar› pek çok talan projesine aç›yor. Kentin kuzeyinde iki baraj havzas› aras›nda Kentsel ve Bölgesel Donat› Alan›'n›n hayata geçirilmesinin öngörüldü¤ü planla Küçükçekmece'de içme suyu havzas› olmaktan ç›kar›lacak. Birinci ve ikinci derece arkeolojik S‹T alan› olan Küçükçekmece gölünün bat› yakas› Plan’da ‘üniversite alan›’ olarak gösteriliyor. Plan, tarihi ve kültürel de¤erler üzerinde geri dönüflü olmayan tahribatlara yol açacak. Küçükçekmece'nin su havzas› olmaktan ç›kar›lmas›yla da havzan›n yaklafl›k 400 endemik (yerel, ender bulunan) türe sahip olmas› göz ard› ediliyor.

Yang›ndan mal kaç›r›rcas›na onaylanan ve ‹stanbul'un talan›n› öngören ‹ÇDP, Türk Mimarlar ve Mühendisler Odas› Birli¤i (TMMOB)'ne ba¤l› meslek odalar›n›n tepkilerine neden oldu. ‹stanbul'un tahribat sürecini h›zland›racak bu plan›n yürürlülü¤e sokulmamas› gerekti¤ini belirten meslek odalar›, bunun engellenmesi için de mücadele edeceklerini belirttiler. Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiube Baflkan› Eyüp Muhcu, plan›n, yerel seçimler öncesinde dönemin son belediye meclisi toplant›s›nda onayland›¤›na dikkat çekiyor. Plan›n yang›ndan mal kaç›r›rcas›na yürürlü¤e sokulmak istendi¤ini belirten Muhcu, “Yeni plan›n da aynen iptal edilen bir önceki plan gibi, teknik olarak yeterli olmayan, planlama ciddiyetiyle hiç ba¤daflmayan; kente insan öncelikli de¤il, rant ve pazarlama öncelikli bakan yaklafl›m›n ürünü oldu¤u görülmektedir” vurgusunu yapt›.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.